DÖNEM: 24 CİLT: 54 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
125’inci Birleşim
26 Haziran 2013 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Bayburt’un sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Ağrı
Milletvekili Ekrem Çelebi’nin, çözüm süreci kapsamında Muş ve Ağrı illerine
yapılan ziyaretlere ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Gezi Parkı olayları ve sonuçlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Anadolu
Ajansı Genel Müdürü Kemal Öztürk’ün aynı zamanda şirketin ana ortağı olmasının
doğru olmadığına ilişkin açıklaması
2.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Hükûmetin Musul ve
Kerkük’te Türkmenlere yapılan saldırıları kınaması gerektiğine ilişkin
açıklaması
3.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, 26 Haziran İşkenceye Karşı
Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü’ne ilişkin açıklaması
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Irak’ın Selahattin kenti Tuzhurmatu
ilçesinde Türkmenlere yapılan saldırıyı lanetlediğine, Türkmenlere yapılan
saldırıların her geçen gün arttığına ve Hükûmetin Türkmenlerin hak ve
menfaatlerini savunması gerektiğine ilişkin açıklaması
5.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Sağlık Bakanlığının, Anayasa
Mahkemesi kararına rağmen Sağlık.Net 2 sistemine veri göndermedikleri ya da
eksik gönderdikleri gerekçesiyle diş hekimlerine tebligat gönderdiğine ilişkin
açıklaması
6.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş’ta sulama
şirketleriyle elektrik şirketleri arasındaki problemden dolayı tarlaların
sulanamaz durumda olduğuna ve bu sorunun bir an önce çözülmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
7.-
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, Irak ve Suriye’de Türkmenlere yönelik
saldırılara, Şırnak’ın Cizre ilçesinde PKK’ya bağlı Yurtsever Devrimci Gençlik
Hareketi’nin asayiş birimlerine diploma töreni düzenlemesine ve Hükûmetin bu
konularla ilgilenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
8.-
Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulut’un, terör sorununun bitmesine
vesile olacak çözüm sürecinin Mardin ve Şanlıurfa bölgelerinde çok olumlu
yansımaları olduğuna ilişkin açıklaması
9.-
Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, 26 Haziran
İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü’ne ilişkin
açıklaması
10.-
İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, PKK’nın sözde asayiş güçleriyle ilgili
eğitimler verdiğine, diplomalar dağıttığına ilişkin görüntülere ve Hükûmetin bu
gelişmeler karşısında tavrını ortaya koymamasını ve Türkiye Büyük Millet
Meclisine bilgi vermemesini kınadığına ilişkin açıklaması
11.-
Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Adana’da zeytin hasadının başlamasına
ve yaşanan susuzluk sorununa ilişkin açıklaması
12.-
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un, muhalefet milletvekillerinin Gezi Parkı
olayları nedeniyle polisin şiddet uyguladığına ilişkin beyanlarının doğru
olmadığına, asıl şiddete uğrayanın güvenlik güçleri olduğuna ve bu tür
olayların teşvik edilmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
13.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelere ilişkin
açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.-
Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 22 milletvekilinin, kamuoyunda “Hal
Kanunu” olarak bilinen 5957 sayılı Kanun’un uygulamasında yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/678)
2.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane ve 22 milletvekilinin,
mevsimlik tarım işçilerinin ulaşım sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/679)
3.-
Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 21 milletvekilinin, özel güvenlik
görevlilerinin özlük hakları, sağlık problemleri ve diğer sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/680)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- MHP
Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında
yer alan Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve arkadaşları tarafından
çocukların uyuşturucu kullanımı konusunun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi (10/448); Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin ve
arkadaşları tarafından 10/10/2012 tarih 6285 sayı ile
uyuşturucu madde bağımlılığı ve kaçakçılığının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi; Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve arkadaşları
tarafından 13/11/2012 tarih 6735 sayı ile uyuşturucu ile mücadele konusunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergelerinin
Genel Kurulun 26 Haziran 2013 Çarşamba günkü birleşiminde okunarak
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Van Milletvekili Özdal
Üçer’in MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
2.-
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin
Türkoğlu’nun görüşülen kanun tasarısının birinci bölümü üzerinde MHP Grubu
adına yaptığı konuşma sırasında AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
3.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında
Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYON-LARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.-
Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Orta
Asya ve Kafkaslar Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Komisyonu
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım
Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu
Raporları (1/498) (S. Sayısı: 173)
4.- Yargı
Hizmetleri ile İlgili Olarak Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/785) (S. Sayısı: 475)
5.- Pan-Avrupa-Akdeniz Tercihli Menşe Kurallarına Dair Bölgesel
Konvansiyonun Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/770) (S. Sayısı: 467)
6.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Romanya Hükümeti Arasında Avrupa İşleri
Konusunda Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/681) (S. Sayısı: 429)
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Bakanlık
tarafından kiralanan ve kiraya verilen hizmet binaları ile araçlara ilişkin
sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/24141)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat
15.00’te açılarak beş oturum yaptı.
Sakarya Milletvekili Münir Kutluata, Sakarya’da yaşanan çevre ve sağlık sorunlarına,
Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gök, Şanlıurfa’ya “şanlı” unvanının verilmesinin
yıl dönümüne,
İstanbul Milletvekili Şafak Pavey, İstanbul’a,
İlişkin gündem dışı birer
konuşma yaptılar.
Tekirdağ Milletvekili Emre
Köprülü, demokrasi ve özgürlük isteyen insanları vuranların, bu emirleri
verenlerin ve onları hukuk önünde akladığını zannedenlerin bu halk tarafından
tarih boyunca unutulmayacağına,
Balıkesir Milletvekili Namık
Havutça, polisin uyguladığı şiddet nedeniyle büyük bir terör yaşandığına,
halkla polisi karşı karşıya getiren nefreti ve Başbakanın bu söylemlerini
kınadığına,
İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel, Başbakanın, bir aydır sokaklarda yaşanan polis
şiddetinin azmettiricisi olduğuna, Ethem Sarısülük’ü
öldüren polisin kollandığına ve suç işleyenlerin halka mutlaka hesap
vereceklerine,
Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri, Hükûmetin, terörün bittiğine yönelik açıklamalarıyla halka yalan
söylediğine,
Kütahya Milletvekili Alim Işık, Kütahya Kamu Hastaneleri Birliği Genel
Sekreterliğinin resmî İnternet sitesinde 14/6/2013 tarihinden itibaren yer alan
bir duyuruya,
Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibek, buğday hasadının başladığına ve açıklanan fiyatların sıkıntı
yarattığına,
İstanbul Milletvekili Kadir
Gökmen Öğüt, Gezi Parkı olayları nedeniyle yapılan bazı açıklamalara,
Tokat Milletvekili Reşat
Doğru, Tokat’ın Yeşilyurt ilçesinde kentsel dönüşüm ve yol yapımı için birçok
ağacın kesildiğine ve 26 Haziran Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve
Kaçakçılığıyla Mücadele Günü’ne,
Adana Milletvekili Ali Halaman, Ankara-Adana kara yolunun durumuna,
Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlu, Kahramanmaraş ve ilçelerindeki tarihî ve kültürel yapıların
tadilatlarının yapılması gerektiğine,
Ankara Milletvekili Emine
Ülker Tarhan, kanıtların görüntülerde yer almasına rağmen Ethem Sarısülük’ü öldüren polisin meşru müdafaa gerekçesiyle
serbest bırakılmasını kınadığına,
İlişkin birer açıklamada
bulundular.
Ankara Milletvekili İzzet
Çetin ve 21 milletvekilinin, sosyal güvenlik sistemiyle ilgili sorunların
(10/675),
İstanbul Milletvekili Aydın
Ağan Ayaydın ve 21 milletvekilinin, medyanın sorunlarının, özgür ve güçlü bir
medya için alınması gereken kararların (10/676),
Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmaz ve 20 milletvekilinin, doğal gaz arz-talep dengesi sorununun
(10/677),
Araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Dilekçe Komisyonunun Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde
bulunduğu dönemde de çalışma talebinin uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi
kabul edildi.
BDP Grubunun, 31/5/2013 tarihinde Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ve arkadaşları tarafından kadınların ve çocukların
cinsel saldırılara karşı korunması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (3513 sıra no.lu)
Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınmasına,
MHP Grubunun, Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler” kısmında yer alan Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve arkadaşları tarafından kamuda çalışan taşeron işçilerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/185);
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve arkadaşları tarafından 5/11/2012 tarih 6558 sayı ile ve Mersin Milletvekili Ali Öz
ve arkadaşları tarafından 10/4/2013 tarih 11604 sayı ile taşeron işçilerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi; Elâzığ
Milletvekili Enver Erdem ve arkadaşları tarafından 19/2/2013 tarih 9766 sayı
ile Karayolları Genel Müdürlüğünde çalışan taşeron işçilerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergelerinin,
CHP Grubunun, 25/6/2013
tarihinde Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve arkadaşları tarafından
sporcularımızı doping yapmaya iten nedenlerin araştırılması
ve dopingi önlemeye yönelik gerekli çalışmaların yapılabilmesi amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
(982 sıra no.lu) Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınmasına,
Genel Kurulun 25 Haziran 2013
Salı günkü (bugün) birleşiminde sunuşlarda okunarak görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerileri yapılan görüşmelerden sonra kabul
edilmedi.
Bingöl Milletvekili İdris Baluken, Malatya Milletvekili Öznur Çalık’ın BDP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine,
Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın CHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine,
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine,
İlişkin birer açıklamada
bulundular.
Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşma sırasında şahsına,
Ankara Milletvekili Emine
Ülker Tarhan, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşma sırasında Cumhuriyet Halk Partisine,
Bartın Milletvekili Yılmaz
Tunç, Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan’ın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşma sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine,
Ankara Milletvekili Emine
Ülker Tarhan, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un sataşma nedeniyle yaptığı
konuşma sırasında Cumhuriyet Halk Partisine,
Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı, Giresun Milletvekili Adem Tatlı’nın CHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına,
Sataşmaları nedeniyle birer
konuşma yaptılar.
Danışma
Kurulunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın
yeniden düzenlenmesine; Türkiye Büyük Millet Meclisinin TBMM İçtüzüğü’nün 5’inci maddesine göre 1 Temmuz 2013 tarihinde
tatile girmeyerek çalışmalarına devam etmesine; Plan ve Bütçe Komisyonundaki
görüşmeleri 26 Haziran 2013 Çarşamba günü tamamlanacak olan Onuncu Beş Yıllık
(2014-2018) Kalkınma Planı’nın ve Komisyon Raporu’nun gündemin “Özel Gündemde
Yer Alacak İşler” kısmında yer almasına ve görüşmelerinin 1 Temmuz 2013
Pazartesi günkü birleşiminde yapılmasına; Onuncu Beş Yıllık (2014-2018)
Kalkınma Planı’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulundaki
görüşmelerinin planın mevcut bölümleri itibarıyla üç bölüm hâlinde yapılmasına,
her bölüm üzerinde siyasî parti grupları ile Hükûmet ve Komisyonun konuşma
sürelerinin otuzar dakika, Hükûmetin sunuş konuşmasının otuz dakika, kişisel
konuşmaların onar dakika olmasına, siyasî parti gruplarının sürelerinin birden
fazla konuşmacı tarafından kullanılabilmesine; planın Hükûmete geri verilmesine
ilişkin gerekçeli önergelerin Başkanlığa planın bölümleri üzerindeki
görüşmelerin bitimine kadar verilmesine, önergeler üzerinde Komisyon, Hükûmet
ve önerge sahibi tarafından yapılacak konuşmaların beşer dakika olmasına; 2
Temmuz 2013 Salı günkü birleşiminde sözlü sorularla diğer denetim konularının
görüşülmemesine, TBMM Başkanı ve Başkanlık Divanı üyelerinin seçiminin bu birleşiminde
yapılmasına; Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının Başkan dâhil 18
üyeden oluşmasına ve görev yerleri dağılımının Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubuna 2 başkan vekili, 2 idare amiri, 6 kâtip üye, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubuna 1 başkan vekili, 1 idare amiri, 2 kâtip üye, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubuna 1 başkan vekili, 1 idare amiri, Barış ve Demokrasi Partisi Grubuna 1
idare amiri şeklinde olmasına; 475 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler
hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi kabul edildi.
Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, (2/16) esas numaralı 2022 Sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz
ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Gündemin “Sözlü Sorular”
kısmının:
1’inci sırasında bulunan (6/102),
34’üncü “ “ (6/274),
39’uncu “ “ (6/287),
59’uncu “ “ (6/350),
72’nci “ “ (6/380),
75’inci “ “ (6/391),
76’ncı “ “ (6/393),
77’nci “ “ (6/394),
85’inci “ “ (6/448),
101’inci sırasında bulunan (6/486),
111’inci “ “ (6/545),
125’inci “ “ (6/615),
139’uncu “ “ (6/688),
158’inci “ “ (6/753),
186’ncı “ “ (6/812),
230’uncu “ “ (6/912),
246’ncı “ “ (6/990),
289’uncu “ “ (6/1123),
326’ncı “ “ (6/1198),
343’üncü “ “ (6/1242),
344’üncü “ “ (6/1243),
347’nci “ “ (6/1246),
481’inci “ “ (6/1471),
482’nci “ “ (6/1472),
564’üncü “ “ (6/1621),
609’uncu “ “ (6/1679),
818’inci “ “ (6/1963),
1143’üncü “ “ (6/2364),
1244’üncü “ “ (6/2496),
1354’üncü “ “ (6/2623),
1395’inci “ “ (6/2684),
1409’uncu “ “ (6/2699),
1410’uncu “ “ (6/2700),
1570’inci “ “ (6/2907),
1729’uncu “ “ (6/3096),
1776’ncı “ “ (6/3164),
1812’nci “ “ (6/3211),
1813’üncü “ “ (6/3212),
1815’inci “ “ (6/3215),
1847’nci “ “ (6/3261),
1976’ncı “ “ (6/3417),
1977’nci “ “ (6/3418),
1978’inci “ “ (6/3419),
1979’uncu “ “ (6/3420),
1980’inci “ “ (6/3421),
1981’inci sırasında bulunan (6/3422),
1982’nci “ “ (6/3423),
1984’üncü “ “ (6/3425),
2066’ncı “ “ (6/3539),
2067’nci “ “ (6/3540),
2068’inci “ “ (6/3541),
2081’inci “ “ (6/3557),
2119’uncu “ “ (6/3600),
2120’nci “ “ (6/3601),
2121’inci “ “ (6/3602),
2132’nci “ “ (6/3616),
Esas numaralı sözlü sorulara,
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar cevap verdi.
Soru sahiplerinden İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam, Kütahya Milletvekili Alim
Işık, Tokat Milletvekili Reşat Doğru, Adana Milletvekili Ali Halaman, Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu,
cevaplara ilişkin görüşlerini açıkladılar.
Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktar da bu görüşlerle ilgili açıklamada bulundu.
Alınan karar gereğince, 26
Haziran 2013 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere 20.23’te birleşime son
verildi.
Meral AKŞENER
Başkan
Vekili
Fatih
ŞAHİN Özlem YEMİŞÇİ Mine LÖK BEYAZ
Ankara Tekirdağ Diyarbakır
Kâtip Üye Kâtip Üye Kâtip Üye
II.- GELEN KâĞITLAR
No:
184
26 Haziran 2013 Çarşamba
Teklifler
1.- Malatya Milletvekili Veli
Ağbaba'nın; Malatya İli Genelinde Kayısı
Üreticilerine Alan Bazlı Gelir Desteği Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi
(2/1663) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
2.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel'in; 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasasında
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1664) (Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
3.- Samsun Milletvekili
Cemalettin Şimşek'in; Devlet Memurları Kanununun 53 üncü Maddesinin İkinci
Fıkrasında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1665) (Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
4.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Siyasi Partiler Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/1666) (Plan ve Bütçe ile Anayasa Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
5.- İstanbul Milletvekili
Faik Tunay'ın; Veraset ve İntikal Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi (2/1667) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
6.- Kocaeli Milletvekili
Lütfi Türkkan'ın; 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/1668) (Anayasa
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
7.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır'ın; Çiftçilerin Kamu Bankaları ve Tarım
Kredi Kooperatiflerine Olan Kredi Borçlarının Yeniden Yapılandırılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/1669) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
8.- Diyarbakır Milletvekili
Nursel Aydoğan'ın; 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Hakkında
Değişiklik Teklifi (2/1670) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, çocuk işçiliğine ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/3941) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
2.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
denetimlere ve kesilen idari para cezalarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3942) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3943) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.06.2013)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatı binalarının
bakım ve onarımına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3944)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
5.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
denetimlere ve kesilen idari para cezalarına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/3945) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
6.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında meydana gelen sahtecilik ve
dolandırıcılık vakalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3946)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
7.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kaybolan ve suça itilen çocuklara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3947) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
8.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, eczacıların reçetesiz ilaç satılmaması
konusunda uyarıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3948)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
9.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kamu kurum ve kuruluşları bünyesinde taşeron
firma elemanı olarak çalışanların izin ve fazla mesai konularındaki sorunlarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3949) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
10.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, AMATEM’lere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü
soru önergesi (6/3950) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
11.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, nakil bekleyen hastalar için organ sıkıntısı
yaşanmasına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/3951) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.06.2013)
12.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yerli aşı çalışmalarına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3952) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
13.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, çocuklarda görülen kanser vakaları ile lösemi
hastası çocuklara yönelik yardımlara ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/3953) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
14.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlığa bağlı birimlerde görev yapan engelli
personel sayısına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından sözlü soru
önergesi (6/3954) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
15.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, alkollü araç kullanmaktan kaynaklanan trafik
kazalarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3955) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.06.2013)
16.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında sosyal ve ekonomik destek sağlanan
öğrencilere ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3956) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
17.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında sosyal ve ekonomik destek
sağlanan ailelere ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından sözlü soru
önergesi (6/3957) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
18.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Türkiye’nin yoksulluk haritası konusundaki
çalışmalara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3958) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
19.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
denetimlere ve kesilen idari para cezalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/3959) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
20.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, aile yanında bakım hizmetine ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından sözlü soru önergesi (6/3960) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.06.2013)
21.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlu’nun, istismara uğrayan çocuklara yönelik bakım ve sosyal rehabilitasyon hizmetlerine ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından sözlü soru önergesi (6/3961) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
22.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yol çizgilerinde kullanılan boyaya ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/3962)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
23.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, aile yanında bakım hizmetine ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından sözlü soru önergesi (6/3963) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.06.2013)
24.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, TÜBİTAK tarafından yabancı öğrencilere verilen
yüksek lisans ve doktora burslarına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3964) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
25.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından
yapılan denetimler ve kesilen para cezalarına ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından sözlü soru önergesi (6/3965) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
26.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, evlat edindirme konusunda yapılan çalışmalara
ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından sözlü soru önergesi (6/3966)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
27.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında sosyal ve ekonomik destek
sağlanan ailelere ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından sözlü soru
önergesi (6/3967) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
28.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kadın konuk evlerine ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından sözlü soru önergesi (6/3968) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
29.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, suça yönelen çocukların davranış
bozukluklarını gidermek amacıyla devlet tarafından verilen koruma bakım ve rehabilitasyon hizmetine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3969) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
30.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından
gerçekleştirilen denetimlere ve kesilen idari para cezalarına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/3970) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.06.2013)
31.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yabancılar tarafından yapılan taşınmaz
alımlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3971) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.06.2013)
32.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kentsel dönüşüm çalışmalarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3972) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
33.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, esmer ekmek tüketiminin teşvik edilmesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3973) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
34.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kişi başı kırmızı et tüketimine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3974) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
35.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, öğretmen maaşlarına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/3975) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
36.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında kurulan taş ocağı ve çimento
fabrikalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3976) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.06.2013)
37.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Sırbistan’da bir okulun onarım işi kapsamında
gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3977)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
38.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Pakistan’da inşa edilen binalara ve yapılan
harcamalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3978) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.06.2013)
39.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, piyasadan çekilen motorlu taşıtlara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3979) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
40.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Arnavutluk İşkodra Sheh
Shamia Lisesine yönelik bir destek projesi kapsamında
gerçekleştirilen harcamalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3980)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
41.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Afganistan’da bazı yol yapım işleri kapsamında
gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3981)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
42.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, üniversitelere araştırma için aktarılan
kaynağa ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3982) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.06.2013)
43.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, üniversite genel sekreter yardımcılarının
özlük haklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3983) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.06.2013)
44.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Osmaniye Devlet Hastanesi bünyesindeki fizik tedavi
ve rehabilitasyon ünitesinin Osmaniye dışında bir
ilçeye taşınıp taşınmayacağına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3984) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
45.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, reçete katkı paylarına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/3985) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
46.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, akıllı pos cihazı uygulamasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3986) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
47.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Afganistan’da bazı köy okullarının inşaat işi
kapsamında gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/3987) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
48.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Karadağ’da bazı köprülerin inşaat ve dere
ıslah işleri kapsamında gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/3988) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
49.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlu’nun, Karabağ’da bir okulun onarım işi kapsamında
gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3989)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
50.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Makedonya’da bir köprü restorasyonu
işi kapsamında gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/3990) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
51.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Makedonya’da bazı köy okullarının inşaat ve
tadilat işi kapsamında gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/3991) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
52.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bazı öğretmenevlerinin kapatıldığı iddiasına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3992) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
53.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında burs imkanı
sağlanan ve yurt hizmetlerinden yararlanan öğrencilere ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/3993) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
54.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, alışveriş merkezlerine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/3994) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
55.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, işsizlik sorununa ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/3995) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
56.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sağlık hizmetlerindeki ücret artışı iddiasına
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/3996) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.06.2013)
57.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen taşınır
mal satışlarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından sözlü soru önergesi (6/3997)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
58.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık bünyesinde boş bulunan memur kadrolarına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/3998) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
59.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, aile hekimliği uygulaması ile birlikte
kapatılan sağlık ocağı ve sağlık evlerine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/3999) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
60.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen taşınmaz
satışlarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından sözlü soru önergesi (6/4000)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
61.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, hava ambulanslarına ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4001) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
62.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’nın Hisarcık ilçesinde yükseköğrenim
öğrenci yurdu ihtiyacına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından sözlü soru önergesi
(6/4002) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
63.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sağlık çalışanlarına yönelik şiddete ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/4003) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
64.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’nın Domaniç ilçesinde yükseköğrenim
öğrenci yurdu ihtiyacına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından sözlü soru önergesi
(6/4004) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
65.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Alo 184 SABİM hattına yapılan başvurulara
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/4005) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.06.2013)
66.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’nın Pazarlar ilçesinde yükseköğrenim
öğrenci yurdu ihtiyacına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından sözlü soru önergesi
(6/4006) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
67.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Engelli Memur Seçme Sınavına ve boş engelli
kadrosuna ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/4007) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.06.2013)
68.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’nın Altıntaş ilçesinde yükseköğrenim
öğrenci yurdu ihtiyacına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından sözlü soru önergesi
(6/4008) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
69.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında ülkemizde yapılan hastane
sayısına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/4009) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.06.2013)
70.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında Devlet hastanelerinde tedavi
gören hasta sayısına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/4010)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
71.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen taşınır
mal satışlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/4011)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
72.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, özel hastaneler ve kamu hastanelerinde tedavi
gören yabancılara ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/4012)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
73.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, teknik öğretmen atamalarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/4013) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
74.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Haziran 2013’te öğretmen ataması yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/4014)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
75.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, serbest kıyafet uygulamasına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/4015) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
76.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Engelli Memur Seçme Sınavına ve boş engelli
kadrosuna ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/4016)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
77.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık bünyesinde boş bulunan memur
kadrolarına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/4017)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
78.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, serbest kıyafet uygulamasına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/4018) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
79.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen taşınır
mal satışlarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/4019)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
80.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, İstanbul ve Çanakkale boğazlarından tehlikeli
madde taşıyan gemi geçişlerine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından sözlü soru önergesi (6/4020) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
81.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, deniz araçlarına ve yangın söndürme
römorkörlerine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü
soru önergesi (6/4021) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
82.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen taşınmaz
satışlarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/4022)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
83.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, araçların yüklenmesi ile ilgili yönetmeliğe
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/4023)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
84.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, POMEM ve PMYO sınavları ile ilgili iddialara
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/4024) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.06.2013)
85.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlu’nun, tarihi deniz fenerlerine ve turizme kazandırılmalarına
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi
(6/4025) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
86.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, emniyet mensuplarının özlük haklarına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/4026) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
87.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, İstanbul ve Çanakkale boğazlarından yapılan
gemi geçişlerine ve verilen kılavuzluk hizmetlerine ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/4027) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.06.2013)
88.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Engelli Memur Seçme Sınavına ve boş engelli
kadrosuna ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru
önergesi (6/4028) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
89.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, ziraat mühendislerinin istihdamına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/4029) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.06.2013)
90.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen taşınır
mal satışlarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/4030) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
91.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Başbakanlık tarafından gerçekleştirilen
taşınır mal satışlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4031)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
92.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Başbakanlık tarafından gerçekleştirilen
taşınmaz satışlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4032)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
93.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından
gerçekleştirilen taşınmaz satışlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent
Arınç) sözlü soru önergesi (6/4033) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
94.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından
gerçekleştirilen taşınır mal satışlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Bülent Arınç) sözlü soru önergesi (6/4034) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
95.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen taşınır
mal satışlarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü
soru önergesi (6/4035) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
96.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen taşınır
mal satışlarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi
(6/4036) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
97.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen taşınır
mal satışlarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/4037)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
98.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen taşınır
mal satışlarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından sözlü soru
önergesi (6/4038) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
99.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen taşınır
mal satışlarına ilişkin Avrupa Birliği Bakanından sözlü soru önergesi (6/4039)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
100.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınmaz satışlarına ilişkin Ekonomi Bakanından sözlü soru
önergesi (6/4040) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
101.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınmaz satışlarına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/4041) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
102.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınır mal satışlarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/4042) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
103.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınmaz satışlarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4043) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
104.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınır mal satışlarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4044) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
105.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınmaz satışlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/4045) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
106.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınır mal satışlarına ilişkin Milli Savunma Bakanından sözlü
soru önergesi (6/4046) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
107.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınmaz satışlarına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanından sözlü soru önergesi (6/4047) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
108.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınır mal satışlarına ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/4048) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
109.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınır mal satışlarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4049) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
110.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınmaz satışlarına ilişkin Avrupa Birliği Bakanından sözlü
soru önergesi (6/4050) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
111.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınır mal satışlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/4051) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
112.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınmaz satışlarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/4052) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
113.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınır mal satışlarına ilişkin Ekonomi Bakanından sözlü soru
önergesi (6/4053) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
114.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınmaz satışlarına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/4054) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
115.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınır mal satışlarına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/4055) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
116.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından gerçekleştirilen taşınmaz satışlarına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/4056) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.06.2013)
117.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınır mal satışlarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4057) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
118.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından gerçekleştirilen taşınmaz satışlarına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bekir Bozdağ) sözlü soru önergesi (6/4058) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.06.2013)
119.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından gerçekleştirilen taşınmaz satışlarına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Beşir Atalay) sözlü soru önergesi (6/4059) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.06.2013)
120.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınır mal satışlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/4060) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
121.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınmaz satışlarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/4061) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
122.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınır mal satışlarına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanından sözlü soru önergesi (6/4062) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
123.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınmaz satışlarına ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/4063) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
124.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınır mal satışlarına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/4064) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
125.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınmaz satışlarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4065) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
126.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınmaz satışlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/4066) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
127.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınmaz satışlarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü
soru önergesi (6/4067) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
128.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından gerçekleştirilen taşınır mal satışlarına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/4068) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.06.2013)
129.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından gerçekleştirilen taşınır mal satışlarına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bekir Bozdağ) sözlü soru önergesi (6/4069) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.06.2013)
130.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından gerçekleştirilen taşınır mal satışlarına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Beşir Atalay) sözlü soru önergesi (6/4070) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.06.2013)
131.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, teknik öğretmenlere ve
bunların mühendis olabilmeleri için YÖK tarafından gerekli düzenlemelerin
yapılmadığı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/4071) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
132.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Van’da görevli iki
öğretmenin hukuka aykırı olarak başka birimlere atandığı iddialarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/4072) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
133.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, 2002 yılından itibaren İstanbul ve
Şanlıurfa’ya yapılan yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi
(6/4073) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
134.-
Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, 8-9 Haziran 2013 tarihlerinde Ankara’ya
gelen ve Ankara’dan giden uçakların sefer iptallerine ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/4074) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10.06.2013)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan’ın, bazı tren garlarında bulunan ağaçların kesilmesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25719) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
2.- Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova’nın, Diyanet İşleri Başkanlığının TÜİK aracılığıyla
yaptırdığı bir ankete ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25720)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
3.- Iğdır Milletvekili Sinan
Oğan’ın, ibadethanelerin restorasyonu ve
dönüştürülmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25721) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.06.2013)
4.- Hatay Milletvekili Adnan
Şefik Çirkin’in, Halkbank tarafından kullandırılan kredilere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25722) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
5.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri’nin, internette yer alan bir videonun
yayından kaldırılmasına ve internet sitelerine yönelik erişim engelleme
girişimlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25723) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.06.2013)
6.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri’nin, Reyhanlı’da meydana gelen bombalı
saldırılar sonrasında Kızılay tarafından sağlanan yardımlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25724) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
7.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri’nin, İstanbul’daki yeşil alanlarla ilgili
verilere ve bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25725)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
8.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, ABD’ye ait nükleer bombaların bir kısmının Türkiye’de
bulunduğu iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25726)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
9.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Başbakanlık tarafından gerçekleştirilen temsil
harcamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25727) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.06.2013)
10.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, öğrenci affı kanununun
çıkarılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25728) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.06.2013)
11.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, ücretli öğretmenlere ve öğretmen
atamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25729) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.06.2013)
12.- Mersin Milletvekili
Vahap Seçer’in, Gezi Parkı olaylarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25730) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.06.2013)
13.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, İstanbul Üsküdar’daki bir arazinin
imara açılacağı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25731)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
14.- İzmir Milletvekili Rahmi
Aşkın Türeli’nin, uyuşturucu maddelerin
kullanımındaki artışa ve uyuşturucuyla mücadele kapsamında yapılan çalışmalara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25732) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.06.2013)
15.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, Pakistan’da yaşanan sel felaketinden
sonra Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet Vakfı tarafından düzenlenen yardım
kampanyasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25733) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07.06.2013)
16.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, Somali’de yaşanan kuraklık nedeniyle
Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet Vakfı tarafından düzenlenen yardım
kampanyasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25734) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07.06.2013)
17.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, Suriye’deki çatışmaların olumsuz
etkilerinin giderilmesine yönelik olarak Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet
Vakfı tarafından düzenlenen yardım kampanyasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/25735) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
18.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, Myanmar’ın Arakan bölgesinde yaşanan
Müslümanlar için Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet Vakfı tarafından
düzenlenen yardım kampanyasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/25736) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
19.- İstanbul Milletvekili
Osman Taney Korutürk’ün, Taksim Gezi Parkı
gösterileri ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/25737) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
20.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, TMSF tarafından bir sermaye grubunun medya organlarına el
konulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25738) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07.06.2013)
21.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, kendisi adına açılmış olan sosyal medya hesaplarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25739) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.06.2013)
22.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi önünde bir siyasi partinin
taraftarlarının toplanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25740)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
23.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan’ın, Atatürk Orman Çiftliğindeki bir kısım arazinin ABD
Büyükelçiliğine tahsis edildiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/25741) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
24.- Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu’nun, Adana’da yapılması planlanan stadyuma ve eski stadyumun
bulunduğu araziye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25742)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
25.- Tekirdağ Milletvekili
Faik Öztrak’ın, faiz lobisi ile ilgili iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25743) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.06.2013)
26.- İzmir Milletvekili Rahmi
Aşkın Türeli’nin, İzmir Karayolları 2. Bölge
Müdürlüğünün içinde bulunduğu arazinin özelleştirme kapsamına alınacağı
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25744) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10.06.2013)
27.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Başbakanlığa yönelik siber saldırılara ve alınan
önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25745) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.06.2013)
28.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Amasya’da yardıma muhtaç vatandaşlara yönelik
sosyal yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25746)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
29.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Ağrı’da yardıma muhtaç vatandaşlara yönelik
sosyal yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25747)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
30.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Afyonkarahisar’da yardıma muhtaç vatandaşlara
yönelik sosyal yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25748)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
31.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’da yardıma muhtaç vatandaşlara yönelik
sosyal yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25749)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
32.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adana’da yardıma muhtaç vatandaşlara yönelik
sosyal yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25750)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
33.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Taksim Gezi Parkı olayları ve destek gösterileri
sırasında sosyal medyadaki faaliyetleri nedeniyle yapıldığı iddia edilen gözaltılara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/25751) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
34.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Taksim Gezi Parkı olayları nedeniyle yapılan gözaltılara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/25752) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
35.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Taksim Gezi Parkı gösterilerine ve görevli
polislerin kask numaralarını gizlemelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/25753) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
36.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, İzmir’de bazı saatler arasındaki şehirlerarası
otobüs seferlerinin yasaklandığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/25754) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
37.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, İstanbul’da yapılması planlanan üçüncü köprüye ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25755) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
38.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında
Başbakanlık ve bağlı kuruluşlarda tadilat, dekorasyon ve çevre düzenlemesi
kapsamında yapılan ödemelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25756)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
39.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu’nun, muhtarların yaşadıkları sorunlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25757) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.06.2013)
40.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu’nun, eğitim kurumlarında PKK ve diğer
terör örgütlerinin gençlik yapılanmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/25758) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
41.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, Akil İnsanlar Heyetinin ulaşım, konaklama gibi masraflarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25759) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.06.2013)
42.- İzmir Milletvekili Rahmi
Aşkın Türeli’nin, 2003-2012 döneminde İzmir’de
yapılan icra takipleri ile ilgili verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/25760) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
43.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı’nın, Mersin’in bazı ilçelerinde sel ve dolu nedeniyle çiftçilerin
yaşadığı mağduriyete ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25761)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
44.- Ankara Milletvekili
Levent Gök’ün, Esenboğa Havalimanında karşılanması programı ile ilgili bazı
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25762) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.06.2013)
45.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Ankara’daki reklam panolarına asılan bir afişe
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25763) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.06.2013)
46.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, MİT’in bazı vatandaşlara ait kişisel bilgileri
elde ettiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25764)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
47.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, polislerin çalışma şartlarına ve intihar ettiği
iddia edilen polislere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25765)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
48.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, satın alınan insansız hava araçları ile ilgili
iddialara ve Uludere’de sivillerin ölümüyle sonuçlanan olaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/25766) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.06.2013)
49.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından
gerçekleştirilen temsil harcamalarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent
Arınç) yazılı soru önergesi (7/25767) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
50.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlara yönelik siber
saldırılara ve alınan önlemlere ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/25768) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
51.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında bağlı
kurum ve kuruluşlarda tadilat, dekorasyon ve çevre düzenlemesi kapsamında
yapılan ödemelere ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/25769) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
52.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından
gerçekleştirilen temsil harcamalarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali
Babacan) yazılı soru önergesi (7/25770) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
53.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlara yönelik siber
saldırılara ve alınan önlemlere ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/25771) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
54.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında bağlı kurum
ve kuruluşlarda tadilat, dekorasyon ve çevre düzenlemesi kapsamında yapılan
ödemelere ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/25772) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
55.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, 2002-2013 yılları arasında kamu ve özel bankalara olan kredi ve
kredi kartı borçlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı
soru önergesi (7/25773) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
56.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, 2002-2013 yılları arasında Manisa’da bankalar tarafından ipotek
altında tutulan tarlalara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı
soru önergesi (7/25774) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
57.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, 2002-2013 yılları arasında Manisa’da kredi kartı borcu bulunan
kişilere ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/25775) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
58.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Merkez Bankasının adı kullanılarak
gerçekleştirilen dolandırıcılık faaliyetlerine ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/25776) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.06.2013)
59.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk’ün, Gezi Parkı olaylarının ekonomiye etkisine ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/25777) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.06.2013)
60.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Özürlü Memur Seçme Sınavına ve boş engelli
kadrosuna ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi
(7/25778) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
61.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Yap-İşlet-Devret modeliyle yapılan yatırımlara
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/25779)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
62.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından
gerçekleştirilen temsil harcamalarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir
Atalay) yazılı soru önergesi (7/25780) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
63.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlara yönelik siber
saldırılara ve alınan önlemlere ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay)
yazılı soru önergesi (7/25781) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
64.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında bağlı
kurum ve kuruluşlarda tadilat, dekorasyon ve çevre düzenlemesi kapsamında
yapılan ödemelere ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru
önergesi (7/25782) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
65.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından
gerçekleştirilen temsil harcamalarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir
Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/25783) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
66.- Hakkâri Milletvekili
Adil Zozani’nin, Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı
vakıf ve derneklere ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru
önergesi (7/25784) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
67.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlara yönelik siber
saldırılara ve alınan önlemlere ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ)
yazılı soru önergesi (7/25785) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
68.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, cezaevindeki bir mahkumun can
güvenliği olmadığı iddiasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25786) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
69.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında ceza
infaz kurumu görevlilerine yönelik saldırılara ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/25787) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
70.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında
hastanelerde yaşanan hırsızlık olayları ile ilgili soruşturmalara ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/25788) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
71.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, kamu görevlisine görevinden
dolayı hakaret suçu ile ilgili verilere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25789) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
72.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında ceza
infaz kurumu görevlilerine yönelik saldırılara ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/25790) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
73.- İzmir Milletvekili Oktay
Vural’ın, 2002-2013 yıllarında sosyal medya aracılığıyla işlenen suçlarla
ilgili re’sen veya şikayete
bağlı olarak başlatılan işlemlere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25791) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
74.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından
gerçekleştirilen temsil harcamalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25792) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
75.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlara yönelik siber
saldırılara ve alınan önlemlere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25793) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
76.- Muğla Milletvekili
Mehmet Erdoğan’ın, bir vatandaşa gazilik unvanı verilmemesine ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/25794) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.06.2013)
77.- Muğla Milletvekili
Mehmet Erdoğan’ın, bir vatandaşa gazilik unvanı verilmemesine ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/25795) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.06.2013)
78.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen temsil
harcamalarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25796) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
79.- İzmir Milletvekili Rahmi
Aşkın Türeli’nin, yoksulluk ile ilgili istatistiklere
ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/25797)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
80.- İzmir Milletvekili Rahmi
Aşkın Türeli’nin, kadına yönelik şiddete ve bunun
engellenmesi için yapılan çalışmalara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/25798) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
81.- İzmir Milletvekili Rahmi
Aşkın Türeli’nin, küçük yaşta evliliklerden
kaynaklanan sorunlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25799) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
82.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa yönelik siber saldırılara ve alınan
önlemlere ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25800) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
83.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, Türkiye genelinde ve Manisa ili özelinde Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakıfları Mütevelli Heyetlerine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/25801) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
84.- Erzincan Milletvekili
Muharrem Işık’ın, müdür, müdür yardımcısı ve kuruluş müdürü atamalarına ilişkin
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/25802)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
85.- Iğdır Milletvekili Sinan
Oğan’ın, Avrupa Birliği hibelerinin kullanımına ilişkin Avrupa Birliği
Bakanından yazılı soru önergesi (7/25803) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
86.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Özürlü Memur Seçme Sınavına ve boş engelli
kadrosuna ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/25804)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
87.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen temsil
harcamalarına ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/25805)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
88.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa yönelik siber saldırılara ve alınan
önlemlere ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/25806)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
89.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık Merkez Teşkilatı araçları ve
lojmanlarının giderlerine ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı
soru önergesi (7/25807) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
90.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık Merkez ve Taşra Teşkilatı binalarının bakım ve
onarımına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25808) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
91.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2003-2012 yılları arasında görevden alınan ve
atanan bürokratlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25809) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
92.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen temsil
harcamalarına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25810) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
93.- İzmir Milletvekili Rahmi
Aşkın Türeli’nin, imalat sanayi üretiminin ara malı
ithalatına bağımlılığının artmasına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanından yazılı soru önergesi (7/25811) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
94.- İzmir Milletvekili Rahmi
Aşkın Türeli’nin, AR-GE harcamalarının milli gelir
içindeki payına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25812) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
95.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa yönelik siber saldırılara ve alınan
önlemlere ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25813) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
96.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında bağlı
kurum ve kuruluşlarda tadilat, dekorasyon ve çevre düzenlemesi kapsamında
yapılan ödemelere ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25814) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
97.- İzmir Milletvekili Ahmet
Kenan Tanrıkulu’nun, gazilerin kamuda istihdamı ile ilgili çeşitli hususlara
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/25815) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.06.2013)
98.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen temsil
harcamalarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25816) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
99.- İzmir Milletvekili Rahmi
Aşkın Türeli’nin, istihdam piyasasındaki kayıt
dışılık oranının yüksekliğine ve Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
denetimlere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25817) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
100.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa yönelik siber
saldırılara ve alınan önlemlere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/25818) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
101.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013
yılları arasında bağlı kurum ve kuruluşlarda tadilat, dekorasyon ve çevre
düzenlemesi kapsamında yapılan ödemelere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/25819) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
102.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Türkiye genelinde ve Manisa ili özelinde
METİP kapsamında uygulanan projelere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/25820) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
103.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, belediyelerin sosyal güvenlik prim
borçlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25821) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
104.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, bir sendika tarafından açıklanan açlık ve
yoksulluk sınırlarının altında yaşayan kişilerle ilgili verilere ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/25822)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
105.-
İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak’ın, intibak düzenlemesinde yapılan yanlış
ödemelerin geri alınmasının emeklilere yaşattığı mağduriyete ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/25823) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.06.2013)
106.-
Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Çukurova Havaalanı için yapılan
kamulaştırmalara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25824) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
107.-
Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin’in, TOKİ tarafından ihalesi yapılan ancak
geç teslim edilen konut ve işyeri sayısına ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/25825) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
108.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Vanlı depremzedelere satılan TOKİ
konutlarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25826) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
109.-
Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, doğal sit alanı olan bir araziyi İller
Bankası AŞ’nin satın almasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/25827) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
110.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Muğla’nın Bodrum ilçesinde imara
açılması kararı alınan bir araziye ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/25828) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
111.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen temsil harcamalarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/25829) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
112.-
Çorum Milletvekili Tufan Köse’nin, Çorum ili Mecitözü ilçesindeki bir köyün
sorunlarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25830) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
113.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa yönelik siber
saldırılara ve alınan önlemlere ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/25831) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
114.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013
yılları arasında bağlı kurum ve kuruluşlarda tadilat, dekorasyon ve çevre
düzenlemesi kapsamında yapılan ödemelere ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/25832) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
115.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Suudi Arabistan’a
ait bir limanda mahsur kalan tır şoförlerine ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/25833) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
116.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen temsil harcamalarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25834) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
117.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa yönelik siber
saldırılara ve alınan önlemlere ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25835) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
118.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013
yılları arasında bağlı kurum ve kuruluşlarda tadilat, dekorasyon ve çevre
düzenlemesi kapsamında yapılan ödemelere ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25836) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
119.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen temsil harcamalarına ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25837) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
120.-
İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, imalat
sanayi üretiminin ara malı ithalatına bağımlılığına ve Dahilde
İşleme Rejimi uygulamasına ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25838) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
121.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa yönelik siber
saldırılara ve alınan önlemlere ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25839) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
122.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013
yılları arasında bağlı kurum ve kuruluşlarda tadilat, dekorasyon ve çevre
düzenlemesi kapsamında yapılan ödemelere ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25840) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
123.-
Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan’ın, Muğla’daki bir
kömür rezerv alanının kamulaştırılmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/25841) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
124.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Van’daki depremzedelerin elektrik
faturalarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25842) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
125.-
Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, Muğla’nın Bodrum ilçesinde engelliler
için açılan bir eğitim merkezinin üzerinden yüksek gerilim hattı geçmesine
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/25843)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
126.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen temsil harcamalarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/25844) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
127.-
Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Antalya’nın
Elmalı ilçesindeki Dur Dağı’nda yürütülen madencilik faaliyetlerine ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/25845) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07.06.2013)
128.-
İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, İzmir’in
Çeşme ilçesinde kurulması planlanan rüzgar enerji
santrallerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25846) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
129.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa yönelik siber saldırılara
ve alınan önlemlere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25847) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
130.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa’daki madencilik faaliyetleri ve
çevreye etkilerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25848) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
131.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığın temsil ve ikram
harcamalarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25849) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
132.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlı yurtların
güvenlik sistemlerine ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25850) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
133.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Iğdır’ın bir beldesinde futbol sahası
ihtiyacına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/25851)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
134.-
İstanbul Milletvekili Atila Kaya’nın, Akdeniz Oyunları için Mersin’de alınan
güvenlik tedbirlerine ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25852) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
135.-
Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, öğrenci yurtlarında kalan öğrencilerin
sorunlarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/25853)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
136.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen temsil harcamalarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı
soru önergesi (7/25854) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
137.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa yönelik siber
saldırılara ve alınan önlemlere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25855) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
138.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Iğdır’daki bir köyde meydana gelen sel
felaketine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25856) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
139.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Türkiye
Tohumcular Birliğinde yapılan seçimlerde kanuni yetersizlikler bulunduğu
iddiasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25857) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
140.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen temsil harcamalarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/25858) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
141.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Siirt’te buğday üreticilerinin sorunlarına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/25859)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
142.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da hayvancılığa verilen desteklere
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/25860)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
143.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, şap
hastalığından kaynaklı çiftçilerin mağduriyetine ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/25861) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.06.2013)
144.- İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, İzmir’de sakız üretimine ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/25862) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.06.2013)
145.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa yönelik siber
saldırılara ve alınan önlemlere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/25863) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
146.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013
yılları arasında bağlı kurum ve kuruluşlarda tadilat, dekorasyon ve çevre
düzenlemesi kapsamında yapılan ödemelere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/25864) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
147.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, 2002-2013 yılları arasında Manisa ili
özelinde yapılan tarımsal desteklemelere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/25865) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
148.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, ÇATAK Projesine ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/25866) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.06.2013)
149.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013
yılları arasında yasal olmayan yollarla ülkeye sokulan ilaçlara ilişkin Gümrük
ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/25867) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
150.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen temsil harcamalarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/25868) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
151.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa yönelik siber
saldırılara ve alınan önlemlere ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı
soru önergesi (7/25869) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
152.-
Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, toplumsal olaylarda
kullanılan göz yaşartıcı gazlar ve tozlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/25870) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
153.-
Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Taksim Gezi Parkı olayları
nedeniyle Ankara’da gerçekleşen gösterilerde gözaltına alınan kişilere ve
soruşturmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25871)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
154.-
Adana Milletvekili Ali Demirçalı’nın, Taksim Gezi
Parkı gösterileri sırasında polis aracında bulunduğu iddia edilen bir silaha
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25872) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.06.2013)
155.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Iğdır’ın Karakoyunlu ilçesine bağlı bir köyün
yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25873)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
156.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Iğdır’daki bir köyde meydana gelen sel
felaketinden mağdur olan vatandaşlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25874) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
157.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Iğdır’daki bir köyde aşırı yağışlar nedeniyle
mağdur olan vatandaşlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25875) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
158.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Taksim Gezi Parkı olaylarında kullanılan
biber gazına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25876)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
159.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan
çocukların bağlı kurum ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/25877) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
160.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların Bakanlık
ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik
çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25878)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
161.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen denetimlere ve kesilen idari para cezalarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/25879) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
162.-
Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Suriyeli mültecilere hizmet alımı için
yapılan ihalelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25880)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
163.-
İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, gazilerin kamuda istihdamı ile
ilgili çeşitli hususlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25881) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
164.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfınca
Van’da yapılan sosyal yardımların maliyetine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/25882) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
165.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, orman
yangınlarına ve çıkış sebeplerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25883) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
166.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013
yılları arasında belediyeler tarafından hayvanlar için tahsis edilen yardım
araçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25884)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
167.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Ankara’nın
Sincan ilçesindeki sanayi sitesinde meydana gelen yangına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/25885) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
168.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, bir ceza
infaz kurumu müdürüne yönelik silahlı saldırıya ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/25886) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
169.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013
yılları arasındaki ilaç ve tıbbi malzeme hırsızlığı vakalarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/25887) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
170.-
İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, İzmir’de yapılan sosyal medya gözaltıları ile 2012-2013 yıllarında sosyal medya
aracılığıyla işlenen suçlarla ilgili re’sen ve şikayete bağlı olarak başlatılan işlemlere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/25888) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
171.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, başpolis
memurluğu rütbesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25889)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
172.-
Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, yediemin otoparklarına
çekilen araçlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25890)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
173.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, son on yıldaki biber gazı alımına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25891) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
174.-
Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, stadyum ve üniversitelerde görev yapmak üzere oluşturulacak
güvenlik birimlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25892)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
175.-
Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, mısır tarlalarında kenevir üretimi yapılıp
yapılmadığına yönelik denetimlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25893) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
176.-
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, biber gazı üretimi ve kullanımına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25894) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.06.2013)
177.-
Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, bazı kurumların tabelalarında yer alan “T.C.”
ibarelerinin kaldırılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25895) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
178.-
Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, Ankara Ticaret Odası tarafından verilen bir
ilana ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25896) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.06.2013)
179.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen temsil harcamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25897) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
180.-
Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna’nın, Doğu Anadolu Bölgesindeki nüfus
hareketlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25898)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
181.-
Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna’nın, Marmara Bölgesindeki nüfus
hareketlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25899)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
182.-
Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna’nın, Ege Bölgesindeki nüfus hareketlerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25900) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.06.2013)
183.-
Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna’nın, Karadeniz Bölgesindeki nüfus
hareketlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25901)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
184.-
Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna’nın, Akdeniz Bölgesindeki nüfus
hareketlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25902)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
185.-
Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna’nın, Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki nüfus
hareketlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25903)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
186.-
Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna’nın, Orta Anadolu Bölgesindeki nüfus hareketlerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25904) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.06.2013)
187.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Gezi Parkı protestolarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25905) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
188.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Van’da ele geçirilen kaçak sigaralara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25906) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.06.2013)
189.-
Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, Gezi Parkı olaylarında İstanbul
Beşiktaş’ta gözaltına alınan bazı eylemcilere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/25907) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
190.-
Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, Gezi Parkı olaylarında Türkiye genelinde
gözaltına alınanlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25908)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
191.-
İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, İzmir’deki Gezi Parkı olaylarında
eylemcilere müdahale eden eli sopalı kişilere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/25909) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
192.-
Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, İzmir’de
Gezi Parkı olayları bağlamında sosyal medyada yaptıkları paylaşımlar nedeniyle
bazı kişilerin gözaltına alınmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25910) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
193.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Çankırı’nın bir köyündeki yol ve su
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25911) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07.06.2013)
194.-
Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, bir
siyasi partiye üye yapılan kişilere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25912) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
195.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, kolluk personeline biber gazı kullanımı
eğitimi verilip verilmediğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25913) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
196.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’ın Posof ilçesindeki bir köyün
kadastro sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25914)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
197.-
Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, biber gazı ithalatına ve toplumsal
olaylara müdahale yöntemleri ile ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/25915) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
198.-
Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan’ın, Taksim Gezi Parkı eylemlerine
destek amaçlı İzmir’de gerçekleşen gösterilerde yaşanan olaylara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25916) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.06.2013)
199.-
Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan’ın, Emniyet Genel
Müdürlüğü tarafından temin edilmesinin planlandığı iddia edilen bir silah
türüne ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25917) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07.06.2013)
200.-
Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan’ın, Gezi Parkı olaylarında polisin
müdahalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25918)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
201.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Gezi Parkı protestolarına
destek veren Ankara Büyükşehir Belediyesi çalışanlarının darp edildiği ve işten
çıkarılmakla tehdit edildiği iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/25919) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
202.-
Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, Gezi Parkı
olayları ile ilgili çeşitli illerde düzenlenen eylemlerde polisin müdahalesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25920) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07.06.2013)
203.-
Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Köylere Hizmet Götürme Birliği tarafından
yürütülen altyapı çalışmaları için köylülerden katılım payı istendiği iddiasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25921) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07.06.2013)
204.-
Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Antalya’daki
Gezi Parkı olaylarında eylemcilere müdahalede bulundukları iddia edilen eli
sopalı kişilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25922)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
205.-
Amasya Milletvekili Ramis Topal’ın, İstanbul Gazi
Mahallesindeki Gezi Parkı olaylarına polisin müdahalesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/25923) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
206.-
Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, İstanbul’da yaralı olarak bulunan
bir kişiyle ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25924) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
207.-
Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, Diyarbakır’da bir kişinin polis
şiddetine uğradığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25925) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
208.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, koruculuk sistemine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/25926) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
209.-
Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, Antalya’daki Gezi Parkı olaylarında
eylemcilere müdahalede bulunduğu iddia edilen eli sopalı kişilere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25927) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.06.2013)
210.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, İstanbul İl Özel İdaresi bünyesinde
kooperatif kurulduğu iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25928) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
211.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa yönelik siber
saldırılara ve alınan önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25929) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
212.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Kütahya ili sınırları
içerisindeki yerleşim birimlerinin altyapıları ile ilgili çeşitli hususlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25930) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.06.2013)
213.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Konya ili sınırları
içerisindeki yerleşim birimlerinin altyapıları ile ilgili çeşitli hususlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25931) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.06.2013)
214.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Kocaeli ili sınırları
içerisindeki yerleşim birimlerinin altyapıları ile ilgili çeşitli hususlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25932) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.06.2013)
215.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Kırşehir ili sınırları
içerisindeki yerleşim birimlerinin altyapıları ile ilgili çeşitli hususlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25933) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.06.2013)
216.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Kırklareli ili sınırları
içerisindeki yerleşim birimlerinin altyapıları ile ilgili çeşitli hususlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25934) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.06.2013)
217.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Kayseri ili sınırları
içerisindeki yerleşim birimlerinin altyapıları ile ilgili çeşitli hususlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25935) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.06.2013)
218.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Kastamonu ili sınırları
içerisindeki yerleşim birimlerinin altyapıları ile ilgili çeşitli hususlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25936) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.06.2013)
219.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Kars ili sınırları
içerisindeki yerleşim birimlerinin altyapıları ile ilgili çeşitli hususlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25937) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.06.2013)
220.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Sakarya-Kocaeli arasındaki otobüs
seferlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25938)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
221.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin su
parası alınması konusunda köyler arasında ayrımcılık yaptığı iddialarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25939) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.06.2013)
222.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Adana
Büyükşehir Belediyesi tarafından belediye şirketlerine satılan ve kiraya
verilen taşınmazlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25940)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
223.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Ankara
Büyükşehir Belediyesi tarafından belediye şirketlerine satılan ve kiraya
verilen taşınmazlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25941)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
224.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Antalya Büyükşehir
Belediyesi tarafından satılan ve kiraya verilen arazilere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/25942) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
225.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Ankara
Büyükşehir Belediyesi tarafından satılan ve kiraya verilen arazilere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25943) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.06.2013)
226.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Antalya
Büyükşehir Belediyesi tarafından satılan ve kiraya verilen taşınmazlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25944) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.06.2013)
227.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Adana
Büyükşehir Belediyesi tarafından belediye şirketlerine satılan ve kiraya
verilen arazilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25945)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
228.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Adana
Büyükşehir Belediyesi tarafından satılan ve kiraya verilen taşınmazlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25946) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.06.2013)
229.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Adana
Büyükşehir Belediyesi tarafından satılan ve kiraya verilen arazilere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25947) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.06.2013)
230.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Ankara
Büyükşehir Belediyesi tarafından belediye şirketlerine satılan ve kiraya
verilen arazilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25948)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
231.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Antalya
Büyükşehir Belediyesi tarafından belediye şirketlerine satılan ve kiraya
verilen arazilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25949)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
232.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Ankara
Büyükşehir Belediyesi tarafından satılan ve kiraya verilen taşınmazlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25950) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.06.2013)
233.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Antalya Büyükşehir
Belediyesi tarafından belediye şirketlerine satılan ve kiraya verilen
taşınmazlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25951)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
234.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, Ankara
Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan yol genişletme çalışmalarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25952) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.06.2013)
235.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, eğitim
kurumlarında PKK ve diğer terör örgütlerinin gençlik yapılanmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25953) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.06.2013)
236.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, Ankara’daki
doğal gaz satış bürolarının çalışma saatlerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/25954) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
237.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, üniversitelerde
yaşanan olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25955)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
238.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, KÖYDES Projesi kapsamında tamamlanan
işlerin bakım ve onarım masraflarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25956) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
239.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa ili sınırları içerisinde bulunan köy
ve beldelerdeki altyapı hizmetlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25957) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
240.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Gezi Parkı protestolarına müdahale eden
emniyet güçleriyle ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/25958) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
241.-
Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna’nın, İzmir’de Gezi Parkı protestocularına
saldırıda bulunduğu iddia edilen bir gruba ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/25959) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
242.-
Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, bir polis memuruna uygulanan disiplin
cezasının yetersiz olduğu iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25960) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
243.-
İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, gaz bombası alımlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25961) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.06.2013)
244.-
Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Başbakan’ın
Esenboğa Havalimanında karşılanması programı ile ilgili bazı iddialara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25962) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.06.2013)
245.-
İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, bir emniyet müdürü ile ilgili iddialara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25963) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.06.2013)
246.-
Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Başbakan’ın Atatürk
Havalimanında karşılanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/25964)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
247.-
Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Gezi Parkı protestolarına yönelik
polis müdahaleleri ile ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25965) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
248.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen temsil harcamalarına ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25966) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
249.-
Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun,
Kayseri’nin Talas ilçesindeki bir köyün demografik verilerine ilişkin Kalkınma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/25967) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
250.-
İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, yoksulluk
ile ilgili istatistiklere ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25968) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
251.-
İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, istihdam
piyasasındaki kayıt dışılık oranının yüksekliğine ilişkin Kalkınma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/25969) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
252.-
İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, imalat
sanayi üretiminin ara malı ithalatına bağımlılığına ve bu kapsamda yapılan
araştırmalara ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/25970)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
253.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa yönelik siber
saldırılara ve alınan önlemlere ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25971) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
254.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Mesleki Eğitim Merkezleri Projesine ilişkin
Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/25972) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.06.2013)
255.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Türkiye genelinde ve Manisa ili özelinde
sürdürülebilir kalkınma ve yeşil büyüme uygulamalarına ilişkin Kalkınma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/25973) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
256.-
Edirne Milletvekili Kemal Değirmendereli’nin, tarihi,
kültürel ve doğal varlıkların UNESCO Dünya Mirası Listesine alınma
çalışmalarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25974) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
257.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Iğdır’daki Ermeniler Tarafından Katledilen
Şehit Türkler Anıt ve Müzesinin onarımına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/25975) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
258.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık merkez ve taşra
teşkilatı binalarının bakım ve onarımına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/25976) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
259.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen denetimlere ve kesilen idari para cezalarına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/25977) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
260.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen temsil harcamalarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/25978) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
261.-
Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, Devlet Tiyatroları Genel Müdürünün
görevden alınmasına, Bakanlıktaki üst düzey bürokratlara ve devlet tiyatroları
ile ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25979) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
262.-
İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, İzmir’in
Çeşme ilçesinde kurulması planlanan rüzgar enerji
santrallerinin turizme ve bölge esnafına olan etkilerine ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/25980) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.06.2013)
263.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa yönelik siber
saldırılara ve alınan önlemlere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25981) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
264.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa’daki kütüphanecilik hizmetlerine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/25982) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10.06.2013)
265.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, Şanlıurfa ile ilgili bazı turizm
verilerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/25983)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
266.-
İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, gazilerin kamuda istihdamı ile
ilgili çeşitli hususlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25984) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
267.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların Bakanlık
ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik
çalışmalara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/25985)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
268.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen temsil harcamalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25986) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
269.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa yönelik siber
saldırılara ve alınan önlemlere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/25987) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
270.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, 2002-2013 yılları arasında Manisa’daki köy
nüfusunun borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/25988)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
271.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Dünya Bankasından alınan
bir krediye ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/25989)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
272.-
Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Trabzon’da bazı öğrencilerin
Atatürk resmi baskılı kıyafetleriyle okula alınmadıkları iddiasına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/25990) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.06.2013)
273.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Çankırı Milli Eğitim Müdürü ile
ilgili iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/25991)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
274.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Iğdır’daki bir beldedeki ilköğretim okulunun
ihtiyaçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/25992)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
275.-
Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Milli Eğitim Bakanlığında görevden
ayrılan bir bürokratla ilgili bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/25993) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
276.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların Bakanlık
ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik
çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/25994)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
277.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, Öğretmenlik Alan
Bilgisi Testine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/25995)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
278.-
Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Osmaniye ili özelinde 2013-2014
Eğitim Öğretim Yılı için okul dönüşüm işlerinin tamamlanıp tamamlanmadığına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/25996) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.06.2013)
279.-
Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, okullardaki bazı uygulamalara ve yeni eğitim
öğretim yılı ile ilgili planlamaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/25997) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
280.-
Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, lise müfredatına ve lise son sınıftaki izin
uygulamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/25998)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
281.-
Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, özel öğretim kurumlarında ücretsiz veya burslu
okutulacak öğrencilerle ilgili uygulamalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/25999) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
282.-
Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, devlet üniversitelerindeki öğretim üyelerinin
kadro değişikliklerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26000) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
283.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli Derince’deki
bir Anadolu lisesinde okul birincisi ilan edilen öğrenci ile ilgili bazı
iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26001)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
284.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Yap-İşlet-Devret Modeliyle
yapılan yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26002) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
285.-
Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, Muğla’nın Bodrum ilçesinde engelliler
için açılan bir eğitim merkezinin üzerinden yüksek gerilim hattı geçmesine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26003) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.06.2013)
286.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen temsil harcamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26004) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
287.-
Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Zonguldak Milli Eğitim Müdürlüğü
tarafından okullara gönderildiği iddia edilen bir yazıya ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26005) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
288.-
Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun,
Kayseri’nin Talas ilçesindeki bir köye ilköğretim okulu yapılıp yapılmadığına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26006) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07.06.2013)
289.-
Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Zonguldak İl Milli Eğitim
Müdürlüğünün Taksim Gezi Parkı olaylarına destek gösterilerine katılan öğretmen
ve öğrencileri tespit etmeye çalıştığı iddiasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26007) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
290.-
İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, yurt
dışında eğitim gören öğrencilerin geri dönmeleri için yapılan çalışmalara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26008) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07.06.2013)
291.-
İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, öğretmen
atamalarına ve öğretmenlerin özlük haklarının iyileştirilmesine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26009) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.06.2013)
292.-
Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan’ın, İzmit’te çeşitli kamu kurumlarının
iş birliği ile düzenlenen Kutlu Doğum Haftası etkinliklerine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26010) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.06.2013)
293.-
Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, sınav gözetmeni olarak belirlenen
öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26011)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
294.-
Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, öğretmenlerin sendikal haklarının
kullanmasının engellendiği iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26012) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
295.-
Edirne Milletvekili Recep Gürkan’ın, İşletmelerde Beceri Eğitimi Yıl Sonu
Sınavında görev alan öğretmenlere ödenen ek ders ücretlerine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26013) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.06.2013)
296.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa yönelik siber
saldırılara ve alınan önlemlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26014) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
297.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, Ankara’daki
sendikalı yönetici ve öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26015) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
298.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, okullardaki isim
değişikliklerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26016)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
299.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, seçmeli derslere
ve bu dersleri okutan öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26017) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
300.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, Çankaya’da bir
ilkokulun ortaokul olarak da kullanılması talebine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26018) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
301.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, Ankara’da
çalışan ücretli öğretmen sayısına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26019) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
302.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, pazarlama
öğretmenlerinin atanmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26020) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
303.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, özel okullarda
okuyan gazi ve şehit çocuklarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26021) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
304.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, Ankara’da geçici
görevlendirme ile çalışan öğretmen ve yöneticilere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26022) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
305.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, Ankara’daki
okulların doğalgaz ve su ihtiyacının karşılanmasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26023) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
306.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, Disiplin
Yönetmenliğinde yapılan değişikliklere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26024) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
307.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, yeni eğitim
sistemi ile başlatılan seçmeli ders ve etkinliklere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26025) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
308.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, üniversitelerin
fen edebiyat fakültelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26026) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
309.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, eğitim
fakültelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26027)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
310.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, saldırıya uğrayan
okullara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26028)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
311.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, 2011-2012 ve
2012-2013 öğretim yıllarında şiddete maruz kalan öğretmen ve yöneticilere
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26029) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10.06.2013)
312.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, Bakanlık
bünyesinde çalışan açık öğretim ve ön lisans mezunu öğretmenlere ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26030) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.06.2013)
313.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, 2007-2013
öğretim yıllarında oluşturulan bilişim sınıflarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26031) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
314.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, 2007-2013
öğretim yıllarında kapatılan bilişim sınıflarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26032) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
315.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, yeni eğitim
sisteminde seçmeli olarak okutulan bilişim ve teknoloji ile ilgili derslere
giren öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26033) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
316.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, ortaokul ve liselerde
yapılan blok ders uygulamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26034) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
317.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, okullarda
yapılan müfredat dönüşüm programlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26035) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
318.-
Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Konya’daki bazı ilkokullar hakkında
kapatılma kararı alındığı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26036) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
319.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, öğretmenlere
yönelik şiddete ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26037)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
320.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, fen ve anadolu liselerinde açıkta kalan kontenjan sayısına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26038) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.06.2013)
321.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, bazı okullarda
seçmeli derslerin zorunlu seçmeli ders haline getirildiği iddiasına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26039) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.06.2013)
322.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, rektör
atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26040)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
323.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, öğrencilerin
yemek ve ulaşım masraflarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26041) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
324.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, öğrenim durumu
özrü atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26042)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
325.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, 2011 ve 2012
yılları LYS sonuçları arasındaki farkın nedenlerine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26043) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
326.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, Alo 147 hattına
yapılan başvurular ile ilgili verilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26044) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
327.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, FATİH Projesi
kapsamında dağıtılan tabletler ile ilgili kontrollere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26045) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
328.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, zorunlu eğitime
devam etmeyen öğrencilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26046) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
329.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, zorunlu eğitim
süresinin 12 yıla çıkmasıyla eğitimine devam etmeyen öğrenciler ile ilgili
verilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26047)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
330.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, 2011-2012
eğitim-öğretim yılında 8. sınıftan mezun olup eğitimine devam etmeyen kız ve
erkek öğrenciler ile ilgili verilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26048) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
331.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, 2011-2012
eğitim-öğretim yılında 8. sınıftan mezun olup eğitimine devam etmeyen
öğrencilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26049)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
332.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, 2012-2013
eğitim-öğretim yılında açık liselere geçen öğrencilere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26050) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
333.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, Ankara’da
ilkokul ve ortaokul eğitimini birlikte veren okullara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26051) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
334.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, Bakanlığa karşı
açılan davalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26052)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
335.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, hiperaktivite teşhisi ve tedavisine yönelik çalışmalara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26053) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10.06.2013)
336.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013
yılları arasında Bakanlık ve bağlı kuruluşlarda tadilat, dekorasyon ve çevre
düzenlemesi kapsamında yapılan ödemelere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26054) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
337.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, çocukların sosyalleşmesine katkı sağlaması
beklenen derslere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26055) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
338.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa’da ilköğretim ve ortaöğretim
okullarındaki güvenlik görevlilerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26056) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
339.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, 2002-2013 yılları arasında Manisa’da
ilköğretim ile ortaöğretimde okullarını bırakan öğrenci sayısı ile okullarını
bırakma sebeplerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26057) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
340.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa’da elektrik ve su borcu olan okul
sayısına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26058)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
341.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa’daki okulların depreme dayanıklılığını
güçlendirmek için yapılan harcamalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26059) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
342.- Van
Milletvekili Nazmi Gür’ün, Van’ın Başkale ilçesindeki bir okulun bina sorununa
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26060) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10.06.2013)
343.-
Manisa Milletvekili Hasan Ören’in, Manisa’nın okul, derslik ve öğretmen
ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26061)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
344.-
İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, gazilerin kamuda istihdamı ile
ilgili çeşitli hususlara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26062) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
345.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen temsil harcamalarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26063) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
346.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, askeri hastanelere
ve kapatılmaları ile ilgili çalışmalara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26064) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
347.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’daki askeri
hastanenin kapatılmasına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26065) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
348.-
İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, 1996
yılında düşen bir uçağın enkazının ve pilotun naaşının
Ege Denizinden çıkarılması talebine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26066) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
349.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa yönelik siber
saldırılara ve alınan önlemlere ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26067) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
350.-
Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, Bingöl’de
yaşandığı iddia edilen bir olaya ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26068) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
351.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Iğdır’da dolu yağışı nedeniyle mağdur olan
çiftçilere ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26069)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
352.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen temsil harcamalarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26070) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
353.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki orman köylülerinin istihdam
sorununa ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26071)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
354.-
Manisa Milletvekili Hasan Ören’in, Manisa’da çıkan orman yangınına ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26072) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07.06.2013)
355.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa yönelik siber
saldırılara ve alınan önlemlere ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26073) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
356.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, son on yılda Manisa’da doğal ve beşeri
sebeplerle yok olan ormanlık alanlar ile Manisa’da yapılan ağaçlandırma
çalışmalarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26074) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
357.-
İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, Küçük
Menderes Havzasında kestane rekoltesinde yaşanan
düşüşe ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26075)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
358.-
Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, toplumsal olaylarda kullanılan gaz
bombalarının insan sağlığı üzerindeki etkilerine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26076) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
359.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Ankara’da bulunan bir hastanenin hijyen sorunu iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26077) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
360.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlığın Merkez ve Taşra
teşkilatı birimlerindeki engelli istihdamına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26078) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
361.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bağlı kurumların eğitim ve
dinlenme tesislerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26079)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
362.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, bazı kanser
ilaçlarının teminine ve yurt içinde üretilmesine yönelik çalışmalara ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26080) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
363.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013
yılları arasında hastanelerden ilaç ve tıbbi malzeme hırsızlığı vakalarına ve
engellenmesi için alınan önlemlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26081) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
364.-
Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, AMATEM’in faaliyetlerine ve madde bağımlılığı
tedavisine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26082) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.06.2013)
365.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen temsil harcamalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26083) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
366.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2003-2012 yılları arasında
görevden alınan ve atanan bürokratlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26084) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
367.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Gezi Parkı olaylarında yaralanan ve ölen
kişi sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26085)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
368.-
İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, organ
nakli bekleyen hastalara ve organ kaçakçılığına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26086) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
369.-
Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, Eskişehir Kamu Hastaneleri Birliği Genel
Sekreterliği tarafından verildiği iddia edilen bir talimata ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26087) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
370.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa yönelik siber
saldırılara ve alınan önlemlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26088) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
371.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Türkiye genelinde ve Manisa ili özelinde
hasta hakları konusundaki hizmetlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26089) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
372.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, hiperaktif çocukların tedavisine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26090) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
373.-
Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna’nın, Ankara Kamu Hastaneleri Birliği
tarafından hastanelere gönderildiği iddia edilen bir yazıya ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26091) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
374.-
İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak’ın, bazı ilaçların reçetesiz satılmasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26092) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.06.2013)
375.-
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, baz istasyonlarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/26093) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
376.-
Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Çukurova Havaalanının yapıldığı bölgede
kamulaştırılan araziye ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26094) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
377.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların Bakanlık
ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik
çalışmalara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26095) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
378.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen denetimlere ve idari para cezalarına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/26096) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.06.2013)
379.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık Merkez Teşkilatı
araçları ve lojmanlarının giderlerine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/26097) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
380.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık Merkez Teşkilatı
birimlerinin hizmet binalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26098) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
381.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan
çocukların bağlı kurum ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/26099) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.06.2013)
382.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Merkez ve Taşra
teşkilatlarındaki boş kadrolara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26100) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
383.-
Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, araç muayene istasyonlarının özelleştirilmesine
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26101) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
384.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Yap-İşlet-Devret modeliyle
yapılan yatırımlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26102) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
385.-
Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, Köyceğiz-Ortaca yolunun yapım ve
asfaltlama çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26103) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.06.2013)
386.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2003-2012 yılları arasında
görevden alınan ve atanan bürokratlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/26104) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
387.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen temsil harcamalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/26105) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.06.2013)
388.-
Niğde Milletvekili Doğan Şafak’ın, yapılması planlanan YHT hatlarına Niğde’nin dahil edilmemesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/26106) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.06.2013)
389.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, uluslararası
yolcu taşımacılığında getirilen doluluk uygulamasının yol açacağı sorunlara
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26107) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
390.-
İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, HGS’ye ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/26108)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.06.2013)
391.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa yönelik siber
saldırılara ve alınan önlemlere ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26109) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
392.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa’daki köylerin ilçe merkezleri ile
bağlantılarını sağlayan yollara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26110) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
393.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, Ankara’da bir
kişinin hayatını kaybettiği metro inşaatında meydana
gelen göçük olayına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26111) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2013)
394.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 22’nci Yasama Döneminden
itibaren verilen yazılı ve sözlü soru önergelerine ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/26112) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.06.2013)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Antalya Milletvekili
Osman Kaptan ve 22 Milletvekilinin, 5957 sayılı Kanunun uygulanmasında yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/678) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22.03.2012)
2.- Kars Milletvekili Mülkiye
Birtane ve 22 Milletvekilinin, mevsimlik tarım işçilerinin
ulaşım sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/679)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22.03.2012)
3.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel ve 21 Milletvekilinin, özel güvenlik görevlilerinin yaşadıkları
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/680) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23.03.2012)
26 Haziran 2013 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Özlem YEMİŞÇİ
(Tekirdağ), Fatih ŞAHİN (Ankara)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 125’inci Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için iki dakika süre vereceğim.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda
bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını
görevli personel aracılığıyla iki dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Bayburt’un sorunları hakkında söz isteyen
Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay’a aittir.
Buyurun Sayın Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçay’ın, Bayburt’un sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Bayburt’un sorunları üzerine gündem dışı söz aldım ve muhterem heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlarken de bir Manisa milletvekili olarak Bayburt’u
ziyaretten sonra da Manisa ve Bayburt’u buradan kardeş şehir ilan ediyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Merkezimizin görevlendirmesi
üzerine 13, 14, 15 Haziran 2013 tarihlerinde Merkez Yönetim Kurulu üyelerimizle
birlikte Bayburt’u ziyaret ettik ve çeşitli incelemelerde bulunduk. Bayburt
merkezi ile Aydıntepe ve Demirözü ilçelerinde, Arpalı beldesinde
vatandaşlarımızla bir araya geldik, esnaf ve çiftçilerimizle görüşerek
sorunlarını bizzat dinledik. Bu üç günlük ziyaretimiz boyunca Türk
konukseverliğinin en güzel örneklerini bizlere gösteren ve yaşatan, bir lokma
ekmeğini bizimle paylaşan, bize yüreğini açan Bayburtlu kardeşlerime çok
teşekkür ediyorum ve buradan selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Bayburtlu kardeşlerimiz gönüllerimizde yer ederken Bayburt’un bazı
sosyoekonomik sorunları da maalesef yüreğimizi burkmuştur. Bayburt’taki
ulaştırma, sanayi, eğitim, ticaret ve demografi alanlarındaki olumsuzluklar
maalesef birbirini tetiklemektedir. Bayburt’ta işsizlik ve göç sosyoekonomik
hayatı çok olumsuz etkilemektedir. Tarım ve hayvancılık âdeta can
çekişmektedir. Siftahsız gününü bitiren esnafımız iş yerlerini kapatma
noktasındadır. Hâlihazırda birkaç işletmeyle var olmaya çalışan sanayinin
çarkları dönmekte ciddi manada zorlanmaktadır. İşsizlik ve göç Bayburt’ta her
hanenin sorunu hâline gelmiştir. Oysa, TÜİK verilerine
baktığımızda, Bayburt Türkiye'nin işsizlik oranı en düşük ili görünümündedir.
İşsizlik oranı, istihdam yaratan yeni iş alanları açıldığı için değil,
maalesef, işsizlik nedeniyle sürekli göç verildiği için düşük çıkmaktadır. Nitekim, 2000 yılında 97 bin olan Bayburt’un nüfusu 2012
yılında 76 bine düşmüştür. 2023’te ise 49 bine düşmesi öngörülmektedir.
Sosyoekonomik gelişmişlik, yani SEGE kriterleri
bakımından 64’üncü sıradaki Bayburt altı bölgeli teşvik sisteminde beşinci
bölgede olduğu için yatırımlarından ihtiyacınca ve yeterince
yararlanamamaktadır. Bu nedenle, Bayburt için özel yatırım teşviklerinin
uygulanmasında yarar görüyoruz.
Bayburt 2013 yılında aldığı toplam 46 milyon 929 bin liralık kamu
yatırımıyla 81 il arasında 81’incidir. Demek ki, 82 il olsaymış yine 82’nci
sırada olacakmış, yani tüm kamu yatırımları bakımından sonuncu sıradadır.
2013 yılında aldığı 22 milyon 842 bin liralık eğitim yatırımıyla
yine sonuncu sıradadır. Gerçi sınavlarda 20’nci sırada görülmektedir, bu bir
başarıdır, yalnız, sınavlara giren öğrenci sayısının azlığı nedeniyledir diğer
illerle mukayese ettiğimizde.
2013 yılında aldığı 2 milyon 2 bin liralık sağlık yatırımıyla
73’üncü sıradadır. 2013 yılında 383 bin liralık ulaştırma yatırımıyla 79’uncu
sıradadır. Madencilikte 67’nci, enerjide 57, konutta 61’inci sıradadır ve
imalat ve turizm alanında da bir yatırım görülmemektedir. Ekonomisi tarım ve
hayvancılığa dayanan Bayburt, 2013 yılında aldığı 18 milyon 447 bin liralık
tarım yatırımıyla da 56’ncı sıradadır.
Aydıntepelilerin yüzde 70’i
geçimini tarımdan sağlamaktadır. P2 Sulama Kanalı’ndan dört yıldır su
verilmediği için Aydıntepeli çiftçilerimiz sulama
konusunda sıkıntı yaşamaktadır. GAP kapsamındaki illerde süt sığırcılığı
yatırımları, DAP kapsamındakilerde damızlık sığır işletmesi yatırımları destek
kapsamına alınmıştır. Yine Bayburt, GAP Eylem Planı kapsamındaki süt
sığırcılığı desteklerinden yararlanamazken 16 Şubat 2013 tarihinde DAP
kapsamındaki desteklerden yararlanmaya başlamıştır.
Bayburt’un ekonomisi ve sosyal hayatı için büyük öneme sahip olan
Erzincan-Trabzon demir yolu projesine gereken Hükûmet desteği maalesef
verilmemektedir. Demir yolu projesi ile Bayburt özel sektör yatırımları için
cazip hâle gelmiştir. Karadeniz’in her noktasından Erzincan demir yoluna…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bayburt’a selam olsun.
ERKAN AKÇAY (Devamla) – Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Gündem dışı ikinci söz, çözüm süreci nedeniyle Ağrı il ziyaretleri
hakkında söz isteyen Ağrı Milletvekili Sayın Ekrem Çelebi’ye aittir.
Buyurun Sayın Çelebi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
2.- Ağrı Milletvekili Ekrem
Çelebi’nin, çözüm süreci kapsamında Muş ve Ağrı illerine yapılan ziyaretlere
ilişkin gündem dışı konuşması
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çözüm süreci kapsamında Muş
ve Ağrı illerine yapılan ziyaretler hakkında gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ hükûmetleri ülkemizin otuz
yıllık kanayan yarasına neşter vurmak üzere bir süreç başlattı. Bu süreç,
ülkemizin her alanında olduğu gibi Doğu Anadolu Bölgesi’nde de ciddi desteğine
mazhar olmaktadır. Çözüm sürecinin vatandaşlarımıza anlatılması ve
yansımalarının değerlendirilmesi amacıyla, Sayın Başbakanımızın da bilgisi
dâhilinde olmak kaydıyla, Muş ve Ağrı milletvekillerimiz tarafından organize
edilen ve 21 ilden 30 milletvekili arkadaşımızla Muş ve Ağrı’da vatandaşlarla bir
araya geldik. Bu gezide AK PARTİ Genel Başkan Yardımcımız Sayın Menderes Türel
ve AK PARTİ Grup Başkan Vekilimiz Sayın Ahmet Aydın’ın başkanlıklarında 30
kişilik milletvekili heyetinin ilk durağı Muş ilimiz oldu. Heyette bulunan
milletvekilleri, Muş Havaalanı’ndan gruplar hâlinde ilçelere hareket ederek
vatandaşlarla bir araya geldik. İlçelere giden milletvekilleri, ilçede yaşayan
vatandaşlarımızın çözüm sürecine ilişkin görüşlerini aldık. Yine akşam, Muş ili
merkezinde, tüm sivil toplum örgütleriyle bir araya geldik. Bu toplantıda
STK’ların görüş ve önerilerini aldıktan sonra çözüm sürecini akşamüstü hep
birlikte değerlendirdik.
Muş ili programının tamamlanmasından sonra Ağrı ili Patnos
ilçesine hareket ettik. Burada, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesine bağlı Patnos
Sultan Alparslan Sosyal Hizmetler Fakültesi, Mühendislik Fakültesi ve iki
yıllık Meslek Yüksekokulunun temel atma törenine katıldıktan sonra, topluca
Patnos halkı ve esnaflarını ziyaret ettik. Buradan Ağrı merkez ve ilçelerine
gruplar hâlinde hareket eden milletvekili arkadaşlarımız vatandaşlarımızın
görüşlerini dinledi. Ağrı Belediyesi tarafından yapılan hizmetlerin açılışı ve
temel atma törenine katıldıktan sonra akşam STK’ların katılmış olduğu bir
yemekle birlikte çözüm sürecini değerlendirmek üzere bir araya geldik.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ olarak sürekli halkın içindeyiz.
Milletin partisiyiz ve milletin bize bugüne kadar çizmiş olduğu istikamet
doğrultusunda da hareket etmeye devam ediyoruz ve devam edeceğiz. Milletimizin
sorunlarına çözüm konusunda elimizden gelen tüm gayreti gösteriyoruz. Son on
yılda Türkiye müthiş bir atılım gerçekleştirdi. Ekonomide, eğitimde, sağlıkta
ve demokratikleşmede, Türkiye, her alanda ciddi adımlar attı, ciddi hamleler
yaptı. Dışarıda itibarın sembolü oldu, içeride bu istikrar ve güven sayesinde
halkıyla kenetleşerek muazzam bir çağdaşlaşma,
demokratikleşme, gelişme ve büyüme trendi yakaladı. Bu trendden
rahatsız olanlar, millî iradeden rahatsız olanlar, krizden, kaostan medet
ummaya çalışanlar, âdeta, bulanık sulardan balık avlamak üzere çeşitli
senaryolarla bu ülkede geçmişte de buna benzer oyunlar oynadılar ve yeniden de
oynamaya çalışıyorlar ama milletimiz bunlara Ankara, İstanbul, Kayseri, Samsun
ve Erzurum mitingleriyle cevap verdi. Türkiye’yi karıştırmak isteyen çevreler
her zaman olmuştur ama milletimiz artık bunlara tevessül etmemektedir ve
etmeyecektir.
Değerli milletvekilleri, Ağrı ve Muş gezilerimizde, milletimiz
bizlere bunu deklare etmiştir. Milletimiz artık bu ülkede ölümlerin olmasını
istemiyor, gözyaşı istemiyor, artık, terörün engellediği yatırımların şehrine
gelmesini istiyor. Vatandaşlarımız bizlere “Dağa çıkan değil, fabrikadan dönen
evlatlarımızın yolunu gözlemek istiyoruz. Çözüme ekmekten sudan daha fazla
muhtacız.” diyorlar. Türkiye’nin hemen hemen her yerinde yükselen bu sese
kulaklarımızı kapatmamamız lazım. Bu sesi, bu haykırışı AK PARTİ duyduğu için
bugün ülkemizde yaklaşık altı aydır kan ve gözyaşı akmıyor ve inşallah bundan
sonra da akmayacak.
Bu gezinin gerçekleştirilmesinde desteklerini bizden esirgemeyen
Sayın Başbakanımıza ve bizleri gönülden kucaklayan Muş ve Ağrılı hemşehrilerimize ve hasseten Ağrı,
Muş il ve ilçe teşkilatlarına ben burada şükranlarımı sunuyorum.
Bu vesileyle ben Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum, Allah’a
emanet olun diyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çelebi.
Gündem dışı 3’üncü söz, İstanbul Gezi Parkı olayları ve sonuçları
hakkında söz isteyen, İstanbul Milletvekili Sayın Kadir Gökmen Öğüt’e aittir.
Bu arada, Sayın Altay, tebrik ediyorum sizi. Hayırlı, uğurlu olsun
ve başarılarınızın devamını diliyorum.
Buyurun Sayın Öğüt. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili Kadir
Gökmen Öğüt’ün, Gezi Parkı olayları ve sonuçlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Saygıdeğer Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım; yaklaşık üç hafta önce başlayan ve halen devam eden
Gezi Parkı protestoları, ülkede istemediğimiz pek çok görüntüye sahne olmakta.
İstanbul’da 22’si ağır, 4.675 yaralı var. 2 kişinin hayati
tehlikesi devam ediyor, 2 kişi yoğun bakım ünitesinde, 7 kişi ağır kırıklı kafa
travmasına uğradı, 6 kişi gözünü kaybetti. Sadece 22 Haziranda; 19 plastik mermi yaralanması, 2 kişide
kafatası ödemi, 1 kişide yüz kemiklerinde yaralanma, 2 kişide copla darp, 1
kişide el bileği kırığı şüphesi, 1 kişide kafa derisinde 5 santimetre kesi, 8
kişide TOMA suyuna bağlı 2’nci derecede yanık, 26 kişide gazdan etkilenme, 1
kişide epilepsi nöbeti, gaz bombası ve revire saldırı sonucu görevli doktorda
astım nöbeti vakaları kaydedildi. Ankara’da 21’i ağır 1.544 yaralı
mevcut; 7 ağır kırıkla kafa travması, 1 görme kaybı
var. İzmir’de 2’si ağır 800 yaralı, Antakya’da 3’ü ağır 165 yaralı, Adana’da
6’sı ağır, 162 yaralı, 5 kafa travması. 24 Hazirana
kadar olan süreçte toplam 8.038 kişi yaralı olarak sağlık kuruluşlarına
müracaat etti. En ağır bilanço ise 4 kişinin hayatını kaybetmesi oldu. Mehmet Ayvalıtaş 2 Haziran 2013 tarihinde İstanbul Ümraniye’de
aracın altında kalarak yaşamını yitirdi. 3 Haziran 2013’te Antakya’da Abdullah
Cömert başına aldığı darbelerle hayatını kaybetti. Adana’da 5 Haziran 2013’te
köprüden düşen Komiser Mustafa Sarı ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede
yaşamını yitirdi. 1 Haziranda Ankara’daki eylemlerde 1 polis memurunun silahından
çıkan kurşunlarla ağır yaralanan Mehmet Ethem Sarısülük
hayatını kaybetti, polis alelacele salıverildi. Bir trafik kazasında bile
olmayan salıverilme bu vakada maalesef yaşandı. Ülkede 60 ağır yaralı var.
Yerli ve yabancı onlarca basın mensubu darbedildi.
İçişleri Bakanının insan sağlığına zarar vermediğini savunduğu,
Başbakanın polisin asli görevi olarak nitelediği, 10 Nisan 2012 tarihiyle
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına göre barışçıl gösterilerde
kullanılmasının insan hakkı ihlali olarak kabul edildiği biber gazının
etkilerine gelelim.
Bu zararsız gaz bugüne değin tam 8 vatandaşımızın ölümüne neden
oldu. 5 Haziranda Ankara Kızılay’daki bir dershanede temizlik görevlisi olarak
çalışan İrfan Tuna, polisin yoğun gaz saldırısı ardından kalp krizi sonucu
yaşamını yitirdi. Biz mi yalan söylüyoruz, adli tıp mı yalan söylüyor, bunların
sorumlusu kim? Bir an önce açığa çıkmalı. Göz yaşartıcı gazın kapalı yerlerde
atılmasının uluslararası sözleşmeler çerçevesinde tümüyle yasak olmasına, bunun
AİHM tarafından belirtilmesine, kullanımının ilgili talimatlara uygun olması
gerekmesine rağmen son bir aydır hiçbir kurala bağlı olmaksızın kullanıldığını
görmekteyiz.
Bunları niye konuşuyoruz? Dilinizde hep aynı
türkü. Başbakan “Çok önemli bir yakınımın gelinini yerlerde
sürüklediler.” diye, yaklaşık 100 kişilik bir grubun İstanbul’da başörtülü bir
kadına ve bebeğine saldırdığını, idrarlarını yaptıklarını söylüyor. Sayın
Başbakan, biz de günlerdir birçok şeyi söylüyoruz, görüntülerle bunları ispat
ediyoruz, görüntüler medyada dolaşıyor. Üstelik bizim emrimizde güçlü
istihbarat örgütlerimiz yok. Ülkemizde bir sürü ajan olduğunu, tüm bunların
uluslararası tezgâh olduğunu söylüyorsunuz. Kürsüden bağırmak yerine, o çok
koruduğunuz MİT’e sorsanıza, iddialarınızı ispatlasanıza. Bu MİT, bu emniyet,
istihbarat ne iş yapmaktadır? Bu insanlar niye açığa çıkarılmamaktadır? Eğer
böyle alçaklar varsa niye bir an önce toplumun önünde sergilenmemektedir?
Bir terörist ilan etme furyasıdır gidiyor. Birkaç gösteriye
katıldığı için bir insanı terörist ilan ediyorsunuz. Devletin televizyonu
olması gereken, vergilerimizle dönen ve adına “TRT” denen yayın organı,
Ethem’in öldürülme anının videosunu değil de ondan beş dakika öncesinin
videosunu yayınlıyor, onu terörist ilan ediyor. Katilini koruma altına
aldığınız Ethem Sarısülük âdeta terörist ilan
ediliyor. Neredeyse bu delikanlının, bu gencecik delikanlının katlinin vacip olduğunu bile söyleyeceksiniz, bu söylemlerle
meydana çıkacaksınız. Onlar da hep terörist değil, yurtsever çocuklardı,
yurtsever çocuklardı, yurtsever çocuklardı. Dün Taliban’ın önünde diz çökenleri
ise tarih yargılayacaktır, bunu da hep birlikte göreceğiz.
Başbakanın kahraman ilan ettiği polislerin her gün bir ayrı
marifeti ortaya çıkmaktadır. Sarıgazi’de yapılan eylemler sırasında polisin
insanlık dışı saldırısına uğrayan Hakan Yaman’ın görüntüleri, bugün tüm
İnternet sitelerinde dahi nasıl dayak yediği ve ateşe atıldığı anbean
görünüyor.
Değerli arkadaşlarım, unutmayın, korku bulaşıcıdır ama cesaret de
bulaşıcıdır. Her birimizi terörist ilan etseniz de ne bizden sonraki nesiller
bugünleri ne de biz bugünleri unutmayacağız, yaptıklarınızı mutlaka tarih
önünde yargılayacağız.
Sizlerin kendinizi, bir dakika olsun gözünüzü kapatarak gözü
çıkartılan arkadaşlarımızın yerine koymanızı istiyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Şu hareketle bile bir saniye nasıl dayanacaksınız merak ediyorum.
(Hatibin sol eliyle sol gözünü kapatarak beklemesi)
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) - Buna bile dayanamıyorsunuz. İnşallah
sizin başınıza gelmez. İnşallah sebep olanlar bu Türkiye’de yargılanırlar.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ögüt.
60’ıncı maddeye göre söz vereceğim.
Sayın Yeniçeri…
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Anadolu Ajansı Genel Müdürü Kemal Öztürk’ün
aynı zamanda şirketin ana ortağı olmasının doğru olmadığına ilişkin açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kemal Öztürk Başbakanın basın danışmanıyken Anadolu Ajansının
Genel Müdürlüğüne atanmıştır. Sermaye artırımı bağlamında rüçhan hakkı
kullanmayan hisseler Anadolu Ajansının başındaki şahıs olan Genel Müdür Öztürk
tarafından satın alınmıştır. Böylece, şirketin 1 milyon 287 bin hissesini satın
alan Öztürk, yüzde 25,26’lık payla Anadolu Ajansının ana ortağı hâline
gelmiştir. Sermaye artırımının ardından ana ortaklar arasına giren Öztürk, ana
sözleşme değişikliği ile yetkileri elinde toplamış, şirketin yönetim ve
denetimini de kendi eline almıştır. Anadolu Ajansı Müdürü bu aşamada yalnız
yönetici değil, aynı zamanda ajansın sahibi de olmuştur. AKP iktidarı döneminde
kurumların mülkiyeti de kurum başındakilere satılır hâle gelmiştir, kurumları
kurumların başındakilere satmak bir AKP klasiğidir. İktidar her türlü satışta
sınır tanımıyor. Bu, hayra vesile olacak konu değildir, az tamah çok zarar
verir; bizden hatırlatması.
BAŞKAN – Sayın Halaman…
2.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Hükûmetin Musul ve Kerkük’te Türkmenlere
yapılan saldırıları kınaması gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ HALAMAN (Adana) – Başkanım, teşekkür ediyorum.
Şimdi, Sayın Başkanım, on yıldır iktidar olan AKP “Ezilen
halkların savunucusuyum Gazze’de, Suriye’de, Filistin’de, -bazen, yeni moda-
Kürdistan’da.” diyerek halkları savunduğunu söylüyor. O bölgede şark politikası
uygulayarak, o Türkmenler Musul’da, Kerkük’te her gün saldırıya uğrayıp
ölümlerle muhatap olurken bu iktidar, bir gün bu ölümleri kınama noktasında,
diğer halkları nasıl savunuyorsa oradaki Türkmenleri savunmayı düşünmüyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Tüzel…
3.- İstanbul Milletvekili Abdullah
Levent Tüzel’in, 26 Haziran İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle
Dayanışma Günü’ne ilişkin açıklaması
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, bugün İşkence
Görenlerle Uluslararası Dayanışma Günü. Ülkemiz bir aydır işkencenin sokağa
indiği günleri yaşıyor; biber gazı, gazlı su, cop, kaba dayak, göz çıkarma,
kafa kırma, plastik mermi ve nihayetinde insanların öldürülmesi. Sadece göstericiler
değil; avukatlar, gazeteciler, milletvekilleri, sağlık çalışanları, herkes bu
polis şiddetinden nasibini aldı. Bunlar orantısız güç falan değil, doğrudan
açık işkence uygulamaları yani insanlık suçu. Bugün basında yer alan
Sarıgazi’deki servis şoförü Hakan Yaman’ın nasıl vahşice dövüldüğü ve gözü
çıkarıldığı bu Antalya’daki çocuklardan sonra çarpıcı bir şekilde önümüze
geldi. Tam 300 çocuğa gözaltı yapıldı. Berkin Elvan 14 yaşında, hayati
tehlikeyle Okmeydanında yatıyor. Başbakan “Polisimi
yedirmem.” diyor, kahramanlık destanları yazıyor ama meydanlarda milyonlar da
özgürlük ve demokrasi destanları yazıyor, forumlar örgütlüyor. Demokrasi,
Başbakanın “ayak takımı” dediği bu ayağa kalkmış halkın eseri olacaktır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Doğru…
4.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, Irak’ın Selahattin kenti Tuzhurmatu
ilçesinde Türkmenlere yapılan saldırıyı lanetlediğine, Türkmenlere yapılan
saldırıların her geçen gün arttığına ve Hükûmetin Türkmenlerin hak ve
menfaatlerini savunması gerektiğine ilişkin açıklaması
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Dün Irak’ın Selahattin kenti Tuzhurmatu
ilçesinde haince bombalı bir saldırı sonucu Irak Türkmen Cephesi Başkan
Yardımcısı Ali Haşim Muhtaroğlu ve Vali Yardımcısı Ahmet Koca olmak üzere
birçok kardeşimiz hayatını kaybetmiştir. Soydaşlarımıza yapılan bu hain
saldırıyı şiddetle lanetliyorum; şehitlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil
şifalar diliyorum.
Irak’ta Türkmenlere saldırılar her geçen gün artarak devam
etmektedir. Başbakan ve AKP Hükûmeti Türkmen kardeşlerimizin feryadını ne zaman
duyacaktır? Türkmenlerin hak ve menfaatleri ne zaman savunulacaktır? Nerede
2002’de söylenen kırmızı çizgiler? Paspas mı olmuştur?
Merakla cevap bekliyoruz. Türkmenlerin haklı davası dünyada bütün yerlerde
anlatılmalı, onlara sahip çıkılmalıdır. Meclisimizin konuyla ilgili özel gündem
yapmasını ve gerekli mesajı dünyaya vermesini bekliyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Öğüt…
5.- İstanbul Milletvekili Kadir
Gökmen Öğüt’ün, Sağlık Bakanlığının, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen
Sağlık.Net 2 sistemine veri göndermedikleri ya da eksik gönderdikleri
gerekçesiyle diş hekimlerine tebligat gönderdiğine ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Son günlerde, sağlık kuruluşlarının Sağlık.Net 2 sistemine veri
göndermedikleri ya da eksik gönderdikleri gerekçesiyle diş hekimi
meslektaşlarımız tebligat yapıldığı bilgisi tarafıma ulaşmıştır. Bu
tebligatlarda veri göndermeyen kurum ve kuruluşların gönderim yapmama gerekçeleri
de istenmektedir. Oysaki bu konu Anayasa Mahkemesine götürülmüş ve yüksek
mahkeme de verdiği iptal kararıyla Sağlık Bakanlığının diş hekimi
muayenehaneleriyle diğer bütün sağlık kurum ve kuruluşlarından hastaların
kişisel verileriyle ilgili sağlık hizmet bilgilerini isteme yetkisinin mevcut
düzenlemelerle istenmesinin mümkün olmadığına hükmetmiştir. Bu karara rağmen
Sağlık Bakanlığı hangi gerekçeyle meslektaşlarımıza böyle bir tebligat
yapmaktadır? Bakanlık hangi gerekçeyle bir kısım bilişim firmalarına gönderdiği
yazıda ve kimi yerlerde meslektaşlarımıza yazılı ya da sözlü olarak iletilen
mesajlarda sistemlerin aynı şekilde çalışmaya devam edeceğini belirtmektedir,
çok merak etmekteyiz, meslektaşlarımıza bunların duyurulmasını istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Dedeoğlu…
6.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş’ta sulama şirketleriyle elektrik şirketleri
arasındaki problemden dolayı tarlaların sulanamaz durumda olduğuna ve bu
sorunun bir an önce çözülmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Kahramanmaraş Elbistan, Afşin, Göksun, özellikle Türkoğlu’nda ve
diğer ilçelerimizde şu anda mahsul su beklemektedir. Bu bölgede sulama
şirketleriyle elektrik şirketlerinin arasındaki problemden dolayı tarlalar
sulanamaz durumdadır şu anda ve çiftçimiz çok büyük perişanlık çekmektedir.
Millî ekonomidir. Bu tarlalarımızdaki mahsullerimize mutlaka
su verilmesi lazım.
İlgili bakanlıklardan rica ediyoruz, talep ediyoruz
Kahramanmaraşlılar olarak bu problemin bir an önce halli cihetine gidilmesini.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Halaçoğlu…
7.- Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlu’nun, Irak ve Suriye’de Türkmenlere yönelik saldırılara, Şırnak’ın
Cizre ilçesinde PKK’ya bağlı Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi’nin asayiş
birimlerine diploma töreni düzenlemesine ve Hükûmetin bu konularla ilgilenmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün, Irak’ta Selahattin kentine bağlı Tuzhurmatu
kasabasında terörü telin eden Türklere karşı iki intihar saldırısı sonucu
Türkmen Cephesi Başkan Yardımcısı Ali Haşim Muhtaroğlu ile 13 kişi şehit
edildi, 71 kişi de yaralandı.
Yine, bugün, Suriye’de Halep Başköy de, Türkmen köyü olan Başköy
de PYD tarafından kuşatılmış durumda. Burada da ölü ve yaralıların olduğu
söyleniyor.
Bu iki bölgede meydana gelen, Türkmenlere karşı bir etnik
temizlik söz konusu. Hükûmete bu
konuyla ilgilenmesi çağrısında bulunuyorum.
Ayrıca, Şırnak Cizre ilçesinde, PKK’ya bağlı Yurtsever Devrimci
Gençlik Hareketi’nin asayiş birimlerinin diploma töreni düzenlenmiştir.
Bunlarla bu iki olayı birleştirdiğimiz takdirde ortaya çıkan
görüntü zannediyorum ki Hükûmetin ilgi alanına girmektedir. Bunların düzene
sokulmasını talep ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Sayın Akbulut…
8.- Tekirdağ Milletvekili Tevfik
Ziyaeddin Akbulut’un, terör sorununun bitmesine vesile olacak çözüm sürecinin
Mardin ve Şanlıurfa bölgelerinde çok olumlu yansımaları olduğuna ilişkin açıklaması
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Sayın Başkanım, iki hafta
önce Mardin ve Şanlıurfa il ve ilçelerini kapsayan özel bir ziyarette bulundum.
Otuz yıldır devam eden terör sorununun bitmesine vesile olacak çözüm sürecinin
bölgede çok olumlu yansımalarını izledim. Bölgeye âdeta bir huzur ve bahar
havası gelmişti. Otellerde doluluk oranları yüzde 90’lara ulaşmış, bölgeye
yatırım yapmak isteyenler âdeta sıraya girmişlerdi. Bu birlik ve beraberlik ve
kardeşlik ortamının meydana gelmesinde emeği geçen Sayın Başbakanımıza ve diğer
emeği geçenlere teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Sayın Baluken…
9.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, 26 Haziran İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence
Görenlerle Dayanışma Günü’ne ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, işkence, insanlık suçu olarak kabul edilen bir
olgudur. 26 Haziran İşkence Görenlerle Dayanışma Günü olarak, biz işkencenin
bir insanlık suçu olduğunu tekrar hatırlatıyoruz.
İşkenceye karşı önlemlerin ve cezai yaptırımların güçlendirilmeye
çalışıldığı dünya konjonktürü ortada iken, Türkiye’de
ise işkence, güvenlik kurumlarından taşarak sokaklara ulaşmıştır. Ölüme yol
açan sokak ortası işkencelerde bulunan güvenlik memurlarının devlet ve siyasi
iktidar tarafından bizzat korunması, işkencenin yaygınlaşmasına ve
yoğunlaşmasına yol açmaktadır. İşkence yaptıkları, tüm delilleri ile beraber
ortada olan kamu personeli, ödül niyetine olan bazı cezai süreçlerle
karşılaşmakta, çeşitli yalan yanlış ifadelerle sürekli kurtarılmaya
çalışılmaktadırlar. Ayrıca işkence suçunun işlenmesinde emir verenler ise daha
üst terfilere getirilmek suretiyle bu işkenceciler ödüllendirilmektedir. Tüm
işkenceler ve siyasi iktidarın, topluma karşı devleti ve memurlarını koruması
karşısında…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - …işkence günbegün normal hayatın bir
parçası hâline gelmektedir. Biz, bu tutumu Barış ve Demokrasi Partisi olarak
kınıyoruz, işkencenin bir insanlık suçu olarak değerlendirilmesi gerektiğini
tekrar vurgulamak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Vural…
10.- İzmir Milletvekili Oktay
Vural’ın, PKK’nın sözde asayiş güçleriyle ilgili eğitimler verdiğine,
diplomalar dağıttığına ilişkin görüntülere ve Hükûmetin bu gelişmeler
karşısında tavrını ortaya koymamasını ve Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi
vermemesini kınadığına ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, bugün gazetelerde, dün gazetelerde, televizyonlarda,
vatan coğrafyamızın bir köşesinde PKK paçavralarıyla, sözde asayiş güçleriyle
ilgili eğitimler verildiği ve bunlarla ilgili diplomaların dağıtıldığına
ilişkin görüntüleri üzüntüyle izledik. Şimdi, burada bu konularda Türkiye Büyük
Millet Meclisinde bir bakanın gelip bilgi vermesi gerekiyor. Böyle bir rezalet
kabul edilebilecek bir husus değildir. Türkiye Cumhuriyetinin toprakları
üzerinde meşru bir tek savunma vardır, o da polisimizdir, askerimizdir.
Böylesine önemli bir konuda Hükûmetin bu gelişmeler karşısında gerçekten
tavrını ortaya koymaması ve bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi
vermemesini de esefle kınıyorum. Bu, hazmedilebilecek bir konu değildir.
Egemenliğimizle ilgili bir konudur, PKK-KCK paralel devlet yapılanması, Doğu ve
Güneydoğu’da derinleştiriliyor.
BAŞKAN – Sayın Yılmaz…
11.- Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmaz’ın, Adana’da zeytin hasadının başlamasına ve yaşanan susuzluk sorununa
ilişkin açıklaması
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Özellikle, seçim bölgem Adana’da Pozantı, Kamışlı, Aşçıbekirli ve Hamidiye bölgeleriyle Aladağ ve
Karaisalı’da, Saimbeyli’de zeytin hasadı başlamıştır fakat bütün umutlarını
buna bağlamasına rağmen çiftçilerin, bir yıldır verdiği emeklerin karşılığını
alamaması sonucunda kirazların derelere döküldüğü bir süreçten geçiyoruz. Bütün
borçlarını ve geleceklerini buna bağlayan çiftçilerimizin birkaç tane
komisyoncuya terk edilmesi, binlerce çiftçimizi mağdur etmektedir. Bununla
ilgili, birliklerin güçlendirilmesi noktasında tedbirlerin alınması gerektiğine
inanıyorum.
Yine, gezdiğimizde, Adana’ya 45 kilometre mesafede binlerce
insanın yaşadığı Meydan Mahallesi, Adana’nın dibinde, susuz. Yine,
Şehit Zafer Sabancı Mahallesi susuzluk içerisinde. Bu konuyla ilgili,
Özel İdare Genel Sekreterliğini buna çözüm bulunması için aramamıza rağmen, ne
yazık ki atanmışların seçilmişlerin üzerinde tahakküm kurduğu bir süreçte
telefonumuza bile çıkılmadığı bir süreçten geçiyoruz. Bu vatandaşlarımızın,
Adana’ya 45 kilometre mesafede susuzluk yaşayan bu vatandaşlarımızın problemi ne
olacak?
BAŞKAN – Sayın Tunç…
12.- Bartın Milletvekili Yılmaz
Tunç’un, muhalefet milletvekillerinin Gezi Parkı olayları nedeniyle polisin
şiddet uyguladığına ilişkin beyanlarının doğru olmadığına, asıl şiddete
uğrayanın güvenlik güçleri olduğuna ve bu tür olayların teşvik edilmemesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Polisin şiddet kullandığı yönünde beyanda bulunan muhalefet
milletvekillerimiz oldu. Görüntüleri izlediğimizde bu beyanların doğru
olmadığını, asıl şiddete uğrayanın güvenlik güçleri olduğunu görüyoruz.
Maalesef, çıkan olaylarda 1 polisimiz vefat etmiş, 600’den fazla polisimiz
yaralanmıştır. Taşla, sopayla polise saldıranların, dükkânları yakıp
yıkanların, çevreye zarar verenlerin görüntüleri ortadayken meşru savunma
içerisinde olayları önlemek için çalışan polisin suçlanmasının doğru olmadığını
belirtmek istiyorum.
Milletimiz huzur istiyor. Bu tür şiddet olaylarının teşvik
edilmemesi gerektiğini, milletvekillerimizin bu konuda daha duyarlı olması
gerektiğini belirtiyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır,
okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Antalya Milletvekili Osman
Kaptan ve 22 milletvekilinin, kamuoyunda “Hal Kanunu” olarak bilinen 5957
sayılı Kanun’un uygulamasında yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/678)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kamuoyunda Hal Kanunu olarak bilinen 5957 sayılı "Sebze ve
Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun" 2012 yılı başında yürürlüğe girmiştir.
Uygulamada yaşanan aksaklıklar birçok sorunu da beraberinde getirmiş ve
üreticiler, toptancılar, belediyeler, tüketiciler olmak üzere tüm tarafların
şikâyetine neden olmuştur.
Uygulamadaki aksaklıkların giderilmesi ve ortaya çıkan sorunların
çözümü için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasa’mızın
98, TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederiz. 20/03/2012
1) Osman Kaptan (Antalya)
2) Bülent Kuşoğlu (Ankara)
3) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
4) Ali Demirçalı (Adana)
5) Veli Ağbaba (Malatya)
6) Gürkut Acar (Antalya)
7) Celal Dinçer (İstanbul)
8) Ümit Özgümüş (Adana)
9) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
10) Bülent Tezcan (Aydın)
11) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
12) Ali Serindağ (Gaziantep)
13) Uğur Bayraktutan (Artvin)
14) Mehmet Şeker (Gaziantep)
15) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
16) Aytun Çıray (İzmir)
17) Rahmi Aşkın Türeli (İzmir)
18) Kazım Kurt (Eskişehir)
19) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
20) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
21) Hülya Güven (İzmir)
22) Musa Çam (İzmir)
23) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
Gerekçe:
Ülkemiz, dünyada Çin, Hindistan ve ABD'den sonra 4’üncü büyük
sebze ve meyve üreticisidir.
TÜİK'in Tarım
Bakanlığından aldığı tahminî rakamlara göre 2011 yılında 45 milyon ton sebze ve
meyve üretilmiştir. Bunun 17 milyon tonu meyve, 28 milyon tonu da sebzedir.
İç Ticaret Genel Müdürlüğüne göre 2010 yılında üretilen sebze ve
meyvenin yaklaşık yüzde 5'i ihraç edilmekte, yüzde 95'i de ülke içinde
tüketilmektedir. Ancak bunun yüzde 25'lik bölümü ise tüketim merkezlerine
ulaşmadan zayi olmaktadır.
İç pazara sürülen sebze ve meyvenin yüzde 30'u hallerde işlem
görmekte, kalan yüzde 70'i de kayıt dışı pazarlanmaktadır.
Toptancı haller, belediyelerce kurulan üretici ve tüccar
mallarının pazarlanıp değerlendirilerek paraya çevrildiği, fiyat bulduğu
yerlerdir. Yani bir bakıma sebze ve meyve borsasıdır.
Toptancı haller aynı zamanda; belediyelerin rüsum, devlet içinse
stopaj toplama yerleridir.
Sebze ve meyve, dayanıklı tüketim malı olmadığı için maliyet
esasına göre satılamamaktadır. Raf ömrü kısa olan, çabuk bozulabilen,
çürüyebilen, fiyatları da günlük arz ve talebe göre belirlenen mallardır.
Bu yılbaşında uygulamaya konan 5957 sayılı yeni hal kanunundan hiç
kimse memnun değildir ve birçok sorunu da beraberinde getirmiştir.
1) Ucuzluk getirilecek denmiş, ucuzluk gelmemiştir. Tüketim
bölgelerinden fiyatların yüksek olduğu şikâyeti hâlen gelmeye devam etmektedir.
Ürünler, üretim bölgesindeki halin 4-5 katına Ankara ve İstanbul'daki
manavlarda satılmaktadır. Eskiden de böyle idi, şimdi de böyledir.
2) Belediyelerin hal müdürlükleri aracılığıyla aldığı, eskiden
yüzde 2 olan rüsum geliri, üretim bölgelerinde yüzde 0,25'e inmiştir. Bu gelir
ile analiz laboratuvarı, soğuk hava deposu gibi yatırımlar bir yana dursun,
halin temizliği bile yapılamayacak duruma gelmiştir. Sadece Finike-Kumluca
arasındaki hallerin sebze ve meyve artıkları bir sezonda 500 bin tonu bulduğu,
bu kadar çok atığın nasıl temizleneceği söylenmektedir.
3) Komisyoncuların dükkân devir hakları ellerinden alınmıştır.
“Kırk elli yıl komisyonculuk yaptıktan sonra çoluğumuz çocuğumuza ne
bırakacağız.” diye sormaktadırlar. Üreticilere avans, alıcılara da veresiye mal
veren onlardır. Eğer üretim bölgesinde sel, don, dolu gibi bir afet olması
durumunda üreticiden mal alınamamakta ve alınan banka kredileri nedeniyle de icralara
maruz kalınmaktadır.
Hâlbuki komisyonculuk güvene dayanır. Komisyoncu mal gönderene
avans vermezse dükkânına mal gönderen olmaz, veresiye mal vermezse de
dükkânından mal alan olmaz.
4) Yeni Çek Kanunu caydırıcı değil, halcinin ve üreticinin aleyhinedir.
Çeki veren malı alıp gidecektir. Sonradan da çekin karşılığı çıkmayacaktır.
Dolayısıyla gelen de vuracaktır giden de vuracaktır. Komisyoncunun ve
üreticinin hakkı nasıl koruncaktır.
5) Hal bildirim sistemi, tamamen konuya hâkim olmayan İç Ticaret
Genel Müdürlüğü bürokratlarınca hazırlanmış ve ellerine yüzlerine
bulaştırmışlardır. Sistem çökmüş ve çalışamaz duruma gelmiştir.
6) Hal içinde KDV yüzde 1, hal dışında ise yüzde 8'dir. Büyük
işletmeler hal içinde küçük bir dükkân alıp sorunu çözmeye çalışmaktadır.
7) Bakanlık rüsum toplama yetkili mercisi
olarak sadece Vakıfbankı belirlemiştir. Ancak, Demre
gibi her merkezde Vakıfbank olmadığı için mağduriyet yaşanmaktadır.
Yukarıda arz ettiğimiz ve görüşmeler sırasında TBMM Genel
Kurulunda arz edeceğimiz nedenlerle bir araştırma komisyonu kurularak konunun
araştırılması ve öneriler sunulması gerekmektedir.
2.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ve 22 milletvekilinin, mevsimlik tarım işçilerinin
ulaşım sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/679)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kadın, çocuk ve yaşlıların da içinde bulunduğu mevsimlik gezici
tarım işçilerinin ölümlerine neden olan trafik kazalarının nedenlerinin tespit
edilerek, trafiğe uygun araçlarla ve uygun koşullarda ulaşımlarının sağlanması
amacıyla alınacak tedbirlerin belirlenmesi için Anayasa’nın 98'inci, TBMM İçtüzüğü’nün 104’üncü ve 105’inci maddeleri uyarınca meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Mülkiye Birtane (Kars)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip Kaplan (Şırnak)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat Ata (Batman)
8) İdris Baluken (Bingöl)
9) Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
10) Emine Ayna (Diyarbakır)
11) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
12) Altan Tan (Diyarbakır)
13) Adil Zozani (Hakkâri)
14) Esat Canan (Hakkâri)
15) Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
16) Sebahat Tuncel (İstanbul)
17) Erol Dora (Mardin)
18) Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
19) Demir Çelik (Muş)
20) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
21) Nazmi Gür (Van)
22) Özdal Üçer (Van)
23) Leyla Zana (Diyarbakır)
Gerekçe:
Tarımsal üretimin yoğunluk kazandığı bu mevsimde her yıl olduğu
gibi yine on binlerce gezici tarım işçisinin mevsimlik göçü başlamıştır.
Türkiye'de her yıl onlarca gezici tarım işçisi, ulaşım sırasında meydana gelen
trafik kazaları sonucu hayatını kaybediyor. Yaşadıkları illerde iş imkânı
bulamayan, gittikleri illerde ise sosyal güvenceden yoksun, günlük 20 liraya
çalışan yaşlı, çocuk ve kadınların da içinde bulunduğu işçiler, ulaşım
masraflarını karşılayamadıkları için topluca kamyon kasalarına bindiriliyor ve
trafiğe çıkması uygun olmayan araçlarla yaptıkları yolculuklarda kazalara
kurban gidiyor.
Yıllardır devam eden bu sorun hala çözülebilmiş değildir. Oysaki, 2009 yılında yayınlanan İçişleri Bakanlığı
genelgesinde bu soruna dikkat çekilmiş ve çözüm bulunacağı yönünde düzenleme
yapılacağı ileri sürülmüştü. Ancak geldiğimiz aşamada bu sorunun çözümüne
yönelik hiçbir ilerleme kaydedilmemiş, genelgede belirlenen hiçbir önlem hayata
geçirilmemiş. Bu nedenle her yıl onlarca kaza meydana geliyor. 27/1/2011 tarihinde Ankara'nın Beypazarı ilçesinde meydana
gelen kazada çocukların da içinde bulunduğu Mardin doğumlu 11 kişi hayatını
kaybetmişti. Yoksulluk ve yokluk içinde kamyon kasalarında ucuz iş gücü olarak
diğer kentlere taşınan ve çoğu Kürt olan vatandaşlarımız, ekmek parası için
düştükleri yollarda tabutlarla topraklarına geri gönderiliyor. Kamyon
kasalarında başlayan yolculukları çoğu kez trafik kazalarında ölümle
sonlanıyor. Bu yıl da önlem alınması yönünde bir adım yok. Anlaşılan o ki işçi
ölümlerine yine seyirci kalınacak.
Mevsimlik gezici tarım işçisi olarak çalışmak amacıyla
bulundukları illerden diğer illere aileleri ile birlikte giden işçilerin,
barınma, eğitim, sağlık, güvenlik, sosyal çevreyle ilişkiler, çalışma ve sosyal
güvenlik sorunlarının çözümü için tedbirleri içeren Başbakanlık genelgesi ise
28 Mart 2010 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanmıştı.
Genelge, mevsimlik gezici tarım işçilerinin sorunlarına çözüm bulunması yönünde
önemli hususlar içeriyor olsa da bu hususların bir tanesinin bile hayata geçirilmesinde
başarılı olunamamış, tarım işçilerinin olumsuz şartlarda tüm güvencelerden
yoksun çalıştırılmasına devam edilmiştir. Mevsimlik gezici tarım işçilerinin,
barınma, eğitim, sağlık, güvenlik, sosyal çevreyle ilişkiler, çalışma ve sosyal
güvenlik konusunda devlet tarafından ya da işveren tarafından sunulan hiçbir
imkânı mevcut değildir. Mevsimlik işçilerin çalışma ve ücret koşulları son
derece yetersiz olmakla beraber yaşadıkları ulaşım sorunlarına çözüm
bulunmaması hâlinde daha çok can kaybı olacağı ortadadır.
Uzun mesafelerden gelen mevsimlik tarım işçileri, kamyon kasaları,
traktör römorkları ya da tıka basa doldurulan araçlarda yolculuk yapmaya devam
etmektedirler. Mevsimlik gezici tarım işçilerinin bütün sorunlarının ele
alınarak çözüm bulunması gereklidir. Can güvenlikleri ile doğrudan ilgili olan
ulaşım konusu ise acil çözüm bulunması gereken bir durumdur.
Hükûmetin mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarına bütüncül bir
çözüm sunmayacağı ortada. Ancak en azından mevsimlik gezici
tarım işçilerinin göç döneminde yolculuklarının güvenli ve sağlıklı bir şekilde
yapılabilmesi maksadıyla göç alan ve göç veren yerler arasında ulaşım ile
ilgili koordinasyon sağlanmalı, trafik denetimleri artırılmalı, araç ve trafik
güvenliğinin gerektirdiği kontroller hassasiyetle ve sıklıkla yapılarak yaşanan
trafik kazaları sonlandırılarak işçi ölümlerine engel olunmalıdır. Soruna
kalıcı çözümler bulunması için bir Meclis araştırması açılması gereklidir.
3.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar
Demirel ve 21 milletvekilinin, özel güvenlik görevlilerinin özlük hakları,
sağlık problemleri ve diğer sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/680)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Özel güvenlik görevlilerinin özlük hakları, sağlık problemleri ve
diğer sorunlarının araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması amacıyla
Anayasa’mızın 98’inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü'nün 104’üncü ve
105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması için gereğini
saygılarımızla arz ederiz.
1) Ruhsar Demirel (Eskişehir)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Mehmet Şandır (Mersin)
4) Ali Uzunırmak (Aydın)
5) Oktay Öztürk (Erzurum)
6) Özcan Yeniçeri (Ankara)
7) Erkan Akçay (Manisa)
8) Enver Erdem (Elâzığ)
9) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
10) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
11) Sadir Durmaz (Yozgat)
12) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
13) Ali Öz (Mersin)
14) Emin Çınar (Kastamonu)
15) Seyfettin Yılmaz (Adana)
16) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
17) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
18) Celal Adan (İstanbul)
19) Sümer Oral (Manisa)
20) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
21) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
22) Mustafa Kalaycı (Konya)
Gerekçe:
Kamu ve özel kurum ve kuruluşlarda, alışveriş merkezleri, hatta
ikamet ettiğimiz site vb. yapılarda dışarıdan gelebilecek tehditlere karşı
koruma ve güvenlik önlemleri her geçen gün artırılmakta, seçenekleri sürekli
geliştirilmektedir.
Kamu güvenlik hizmetlerinin yetersizliği ve güvenlik hizmetlerine
duyulan ihtiyacın her geçen gün artmasıyla özel güvenlik şirketlerinin kamusal
alandaki faaliyetlerine izin verilmiş, yasa ve yönetmeliklerle de görev ve
sorumlulukları belirlenmiştir. Özel güvenlik hizmetlerinin hayatımızı
kolaylaştırmada ve güven duygusu içinde yaşamımızı sürdürmemizdeki önemi herkes
tarafından kabul edilen bir gerçektir.
5188 Sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun kapsamında, kamu
güvenliğini tamamlayıcı mahiyette hizmetleri yerine getiren özel güvenlik
şirketleri, teknoloji ve insan gücünü bir arada kullanarak, koruma ve güvenlik
seçeneklerini kişiye ve kuruma özel olarak sürekli geliştirmektedir.
Elektromanyetik alan esasına dayalı duyarlı kapılar ve metal dedektörleri ile x-ray cihazları, güvenlik görevlilerinin
teknolojik yardımcılarıdır.
Her gün en az bir kez geçtiğimiz ve aslında pek farkında
olmadığımız güvenlik noktaları, bina girişlerinde, kapılara oldukça yakın
yerlerde bulunmaktadır. Güvenlik görevlilerinin hemen yanında durduğu, çanta
vs. eşyamızın içinden geçirildiği x-ray cihazlarının üzerinde "dikkat
radyasyon yayar" ibaresi bulunmaktadır. Araştırmalara göre, gün içinde
birden fazla geçildiğinde, radyasyon eşyalarımızda ve özellikle gıda
maddelerinde birikmektedir. Ayrıca x-ray cihazının hemen yanında çalışan
güvenlik görevlisi de düşük doz radyasyonun uzun süreli etkilerine maruz
kalmaktadır.
Ayrıca 5188 sayılı Yasa’ya tabi olarak çalışan özel güvenlik
görevlileri, 24 saat esasına dayalı ve vardiyalı olarak görev yapmaktadırlar.
Uzun çalışma saatleri ve işten çıkarılma endişesiyle yapılan fazla mesailer
nedeniyle dikkat bozuklukları yaşanmakta, asosyal kişilik bozuklukları, kronik
yorgunluk ile açık alanda veya kapı girişlerinde çalıştıkları için sürekli
sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalmaktadırlar.
Görevleri esnasında tanık oldukları bazı olaylar nedeniyle
görevleri sonrasında da tehdit, gasp, yaralanma ve hatta ölümle yüz yüze
gelebilmektedirler.
Büyük risklerle görevini ifa eden özel güvenlik görevlilerinin
özlük hakları, ücret, kıdem tazminatı, silah tazminatı ve görevde yükselme gibi
problemleri de motivasyonu azaltıcı ve tükenmeyi
artırıcı nedenler arasında önemli yer teşkil etmektedir.
Araştırmanın genel amacı, günümüzde giderek yaygınlaşan özel
güvenlik hizmetleri çalışanlarının, sağlığını tehdit eden etmenlerin ortadan
kaldırılması, motivasyonu arttırıcı ve tükenmeyi
önleyici tedbirlerin alınmasıdır. Araştırmanın alt amaçları;
1) Ülkemizde faaliyet gösteren güvenlik şirketi ve çalışanlarının
sayısını belirlemek,
2) Çalışanların haftalık mesai saatlerini belirlemek,
3) Radyasyon yayan cihazların güvenlik görevlileri üzerindeki
etkilerini belirlemek,
4) Radyasyon yayan cihazların kalibrasyonlarının
hangi sıklıkta yapıldığını belirlemek,
5) Güvenlik hizmetlerinde çalışan personelin sağlık kuruluşuna
başvurma sayı ve sıklığını belirlemek,
6) Güvenlik görevlilerinin psikososyal
iyiliklerinin sağlanabilmesi için gerekli koşulları belirlemek,
7) Motivasyonu artırmaya yönelik özlük hakları ve ücret gibi
konularda yapılabilecek düzenlemeleri belirlemek.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.48
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.32
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Özlem YEMİŞÇİ
(Tekirdağ), Fatih ŞAHİN (Ankara)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
125’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün
19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler” kısmında yer alan Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel ve arkadaşları tarafından çocukların uyuşturucu
kullanımı konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
(10/448); Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin ve arkadaşları tarafından 10/10/2012 tarih 6285 sayı ile uyuşturucu madde bağımlılığı
ve kaçakçılığının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi; Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve arkadaşları tarafından 13/11/2012 tarih 6735 sayı
ile uyuşturucu ile mücadele konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
Meclis araştırması önergelerinin Genel Kurulun 26 Haziran 2013 Çarşamba günkü
birleşiminde okunarak görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Tarih:
26/6/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 26/6/2013 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün
19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında
yer alan Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve arkadaşlarının (10/448) esas
numaralı "Çocukların uyuşturucu kullanımı konusunun araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi" ve Hatay Milletvekili Şefik Çirkin ve
arkadaşlarının 10 Ekim 2012 tarih, 6285 sayı ile TBMM Başkanlığına vermiş
olduğu "Uyuşturucu madde bağımlılığı ve kaçakçılığının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi" ve Tokat Milletvekili Reşat
Doğru ve arkadaşlarının 13 Kasım 2012 tarih, 6735 sayı ile TBMM Başkanlığına
vermiş olduğu, "Uyuşturucu ile mücadele konusunun araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi" amacıyla verdikleri Meclis araştırma
önergelerinin 26/6/2013 Çarşamba günü (bugün) Genel
Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin lehinde Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğru.
Buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Okullarımızda uyuşturucu kullanma ve madde bağımlılığı durumunun
tespiti ve alınması gereken önlemlerle ilgili olarak vermiş olduğumuz Meclis
araştırması önergesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
26 Haziran Birleşmiş Milletlerce Dünya Madde Kullanımı ve
Kaçakçılığıyla Mücadele Günü olarak kabul edilmiştir. Ben de bu günü
kutluyorum, duyarlılığı olan herkesi de tebrik ediyorum.
Ülkemizde uyuşturucu madde kullanımı, dünyada birçok ülkede olduğu
gibi, her geçen gün artmaktadır. Uyuşturucu kullanım yaşı da 11 yaşlara kadar
inmiştir yani ilköğretim çocuklarına kadar yaş inmiştir. Bu çok vahim bir
tablodur. Okullarımızda bu yönlü araştırmalar yapılıp gerekli önlemler mutlaka
alınmalıdır. Vermiş olduğumuz araştırma önergesinin de mahiyeti bu yönlüdür.
Günümüzde madde kullanımının önüne geçilmediği takdirde, ülkelerin
en önemli sorunu olarak karşımıza çıkmaya devam edecektir. AKP iktidarının
sosyal düzende yapmış olduğu tahribatlar, maalesef, aileleri birçok sıkıntı ile
karşı karşıya bırakmıştır. Ülkemizde çiftçi, memur, emekli, işçi, iş adamı,
esnaf çok büyük sıkıntı içerisindedir. Bunlara bağlı olarak borçlar
ödenememekte, her gün icralarla karşı karşıya kalınmaktadır. Bu da toplumun
psikolojisini bozmakta, insanları umutsuzluğa itmektedir. Sonuçta da insanlarda
madde kullanımı her geçen gün artmaktadır. Gençler, erişkinler, kadınlar,
yaşlılar, maalesef, her geçen gün madde bağımlılığıyla karşı karşıya bulunmaktadır.
AKP iktidarı mutlaka bu gençleri görmelidir, bu insanları görmelidir. Başta
büyük şehirler olmak üzere birçok ilimizde uyuşturucu ve diğer madde bağımlısı
sayısı artmaktadır, aileler dağılmaktadır. Millî Eğitim, Aile ve Sosyal
Politikalar, Sağlık Bakanlığı yetkilileri gençlere süratli ama süratli bir
şekilde sahip çıkmalı, daha doğrusu halka sahip çıkmalıdır. Bakanlıklar
maalesef pansuman tedbirlerle bu önemli konuyu geçiştirmektedir, bir çözüm yolu
maalesef bulmamaktadır.
Sayın milletvekilleri, tabii, bununla ilgili, çok değişik, yapılan
araştırmalar vardır. Bilhassa TUBİM’in yapmış olduğu
araştırmalar, çeşitli kurum ve kuruluşların yapmış olduğu araştırmalar, TÜİK’in yapmış olduğu araştırmalar olayın ne kadar vahim
bir durumda olduğunu ve acil önlemler alınması gerektiğini de göstermektedir.
Örneğin 15-34 yaş grubundaki herhangi bir maddenin kullanım oranı, esrar dâhil,
neredeyse yüzde 1’ler, yüzde 1,6’lar seviyesine yükselmiştir. Bu da çok ciddi
manada değerlendirilmesi gereken bir durumdur. Öğrenciler arasında yapılan
araştırmalarda herhangi bir yasa dışı bağımlılık yapan maddelerin en az bir
kere denenmesi oranı yüzde 1,5 olarak görülmüştür. Bu oran erkeklerde yüzde
2,3; kızlarda 0,7 olarak hesaplanmıştır. Öğrencilerin yüzde 1,1’inin ailesinde,
maalesef, tütün, sigara kullanımı ya da alkol kullanımı gibi bir madde
kullanımı vardır. Bunlarda maddeyi ilk kez kullanma yaşı özellikle 14 yaş
civarındadır.
Bu araştırma sonuçlarına bakılınca, konu ülkemiz için çok
önemlidir. Anayasa’mızın 58’inci maddesinde “Devlet, gençleri uyuşturucu
maddelerden korumak için gerekli tedbirleri alır.” denildiğine göre, maalesef
bu tedbirler alınmamaktadır yani koruyucu tablo maalesef yerine
getirilmemektedir. Bundan dolayı da çevresel önleme çalışma grupları mutlaka ve
mutlaka oluşturulmalıdır. Okul, aile, toplum odaklı çalışmalar mutlaka
yapılmalıdır.
Sayın milletvekilleri, bu büyük tehdide rağmen okullarımızda,
dokuz yıldır, uyuşturucu madde kullanımı konusunda araştırma maalesef
yapılmamıştır. Avrupa’da uygulanan ve ülkemizde uygulanması istenen ESPAD
(Avrupa gençlerde Madde Kullanımı Değerlendirme Projesi) 2003 yılından
itibaren, Millî Eğitim Bakanlığı izin vermediği için maalesef yapılmamaktadır. Millî eğitim bakanlarının hepsine ama hepsine müteaddit defalar buradan
konuşmalarımızda, araştırma önergelerimizde, soru önergelerimizde söylemiş
olmamıza rağmen, “Gelin, bu ESPAD Projesi’ni yapalım, Türkiye genelinde
okullarımızdaki madde kullanımını, uyuşturucu kullanımını tespit edelim.” demiş
olmamıza rağmen, maalesef ama maalesef bir türlü bu konuda ilerleme yapılmamış,
hiçbir Millî Eğitim Bakanı şu ana kadar bununla ilgili çalışmayı
başlatmamıştır. Bu doğru değildir. Ülkemizde çocuklarımız ve
gençlerimizde bu alışkanlık artarak devam etmektedir. Bunun sorumlusu da tabii,
bu izni vermeyen bakanlarımız ve yetkililerimizdir.
AKP iktidarında işsizlik ve yoksullukla yeterli mücadele maalesef
sağlanmamaktadır. Emeklisinden memuruna, esnafına ve çiftçilerine kadar, iş
adamlarına kadar, engellilerine kadar, çok zor şartlar altında yaşam mücadelesi
verilmektedir. Evde geçim zorluğu aile bağlarını etkilemekte ve çocuklar
ilgisiz ve sahipsiz kalabilmektedir. Ayrıca, aile bireyleri arasındaki çeşitli
diyalogsuzluk da çocukları dışarıya, dış dünyaya sevk etmekte, kötü alışkanlıklarla
baş başa bırakmaktadır. Sonuçta çocuklarımız kabul edilemeyecek, çok kötü
durumlarla karşılaşmaktadır. Bundan dolayı da başta siyasiler olmak üzere,
özellikle Hükûmetin yetkilileri olmak üzere, bütün toplum fertlerinin hepsi
-STK’lar dâhil- sorumludur. Dolayısıyla
bu yönlü olarak gençler üzerindeki bu hadiseleri çeşitli projeler,
meşguliyetlerle yönlendirmek dururken, maalesef, aile bağlarını
kuvvetlendirmiyoruz, çeşitli projeler yapmıyoruz.
Sayın milletvekilleri, madde temininden tutun da uyuşturucu
kullanımına kadar her yerde devlet müdahil olmalıdır. Bugün ülkemiz ağır bir
PKK saldırısıyla karşı karşıyadır. PKK’nın ve diğer terör örgütlerinin gelir
kaynaklarının başında, birçoğunda uyuşturucu ticaretinin olduğu da maalesef her
geçen gün ortaya çıkmaktadır ve belirtilmektedir. Bunun yaklaşık olarak 10
milyar doların üzerinde bir paraya tekabül ettiği de ifade edilmektedir yani 10
milyar doların üzerindeki para, terör örgütlerinin elinde, uyuşturucudan
kazanılmaktadır.
Bakınız, son günlerde basına da yansıyan şekliyle, Doğu ve
Güneydoğu Bölgesi’nde KCK yapılanmaları, PKK yapılanmaları, kolluk kuvveti
yapılanmaları vardır. Bunlar doğru değildir. Hükûmetin süratli bir şekilde, bu
yönlü olarak buralara müdahale etmesi gerekmektedir. Özellikle diyorum, bakınız,
KCK yapılanmaları neredeyse oradaki asayişi ve oralardaki güvenliği sağlar
pozisyona gelmişlerdir. Tabii, gelmiş de ne olmuştur? Hem orada asayişsizlik
ortaya çıkmış ve beraberinde uyuşturucu ticaretinin de -hem sentetik
uyuşturucular olsun hem organik uyuşturucular olsun- yolu açılmıştır, önü
açılmıştır. Yani, şu anda maalesef sınırlarımız kevgir hâline dönmüştür,
kaçakçılık almış başını gitmektedir.
İşte, bu yönlü olarak, gençlerimiz zehirleniyor diyoruz.
Gençlerimizin zehirlenmesi esnasında PKK terör örgütü, işte, en büyük gelir
kaynağını buradan elde ediyor diyoruz ama onun yanında Hükûmetin de maalesef
seyretmekte olduğu ve bu şekilde geliş geçişlerin kaçakçılığı neredeyse artık
kanuni hâle getirmiş olduğu bir zaman dilimini yaşıyoruz. Bu doğru değildir.
Bu, ülkemize yapılan bir yanlıştır, milletimize yapılan bir yanlıştır. Bu
çocuklar bizim çocuklarımızdır, bu ülke bizim ülkemizdir. Bu ülkeyi bölmeye,
parçalamaya, yok etmeye, millî birlik ve beraberliğimizi bozmaya hiç kimsenin
ama hiç kimsenin hakkı olmamalıdır.
Bakınız, ülkemiz uyuşturucu olayları konusunda sıkıntı
içerisindedir diyoruz. 2011 yılında ülkemizde 67.099 uyuşturucu olayı meydana
gelmiş, bu olaylardan da 105.665 kişi yakalanıp adliyeye sevk edilmiştir. Bu
olayların yüzde 87’si uyuşturucu ve madde kullanımı bulundurma, yüzde 13’ü ise
satma ve kaçakçılık suçlarından oluşmaktadır. Yani cezaevlerinde uyuşturucu
suçundan yatanların oranı devamlı olarak artmaktadır ve maalesef, o artış da
gün geçtikçe kabul edilemeyecek konumlara gelmeye başlamıştır.
Saygıdeğer milletvekilleri, 2007 döneminde yani 23’üncü Dönemde
Meclisimiz bir araştırma komisyonu kurmuştur, madde bağımlılığının
araştırılmasıyla ilgili komisyon kurulmuştur. Hatta,
kurulan bu komisyon çok önemli çalışmalar yapmış olmasına rağmen, bu komisyonun
yapmış olduğu çalışmalardan sonra ortaya konan raporla ilgili hiçbir çalışma
maalesef yapılmamıştır. Ülkemizde uyuşturucu sorunu vardır diyoruz. Bununla
ilgili, o raporun son bölümünde bununla ilgili deniyor ki: “Yeni bir
kurum oluşturulmalıdır.” Bakınız, şu anda ülkemizde neredeyse TUBİM, yani
kaçakçılıkla ilgili KOM Dairesi bu işi almış başının üzerine, götürüyor. TUBİM
bundan on-on beş gün önce uluslararası bir konferans tertip etmiştir ve bu
yönlü olarak da çalışmalarına yoğun bir şekilde devam etmektedir. Ben buradan
TUBİM çalışanlarına, TUBİM yetkililerine en küçük memurundan amirine kadar
teşekkürlerimi ve şükranlarımı arz ediyorum.
Ama, uyuşturucu
kullanımı, değerli arkadaşlar, bir hastalıktır, önemli bir sorundur. Bu sorunu
öyle basit şekilde geçiştirmek mümkün değildir. Yani İçişleri Bakanlığı da
bunda sorumlu olmalıdır, Sağlık Bakanlığı da sorumlu olmalıdır, aileyle ilgili
Bakanlık da sorumlu olmalıdır, hatta Gençlik ve Spor Bakanlığı da bu konuyla
-maalesef- sorumlu olmalıdır ama gördüğümüz kadarıyla, bunların hepsi bir
kenara itilmektedir. Bakınız, 26 Haziran tarihi diyoruz, işte, Birleşmiş
Milletlerce Uyuşturucu ve Kaçakçılıkla Mücadele Günü olarak dünyaya ilan
edilmiştir ama geçmiş yıllara bakıyorsunuz, 26 Haziran tarihinde, sadece, işte,
TUBİM’in İstanbul’da Taksim Meydanı’nda veya
Ankara’da Kızılay Meydanı’nda, oluşturmuş olduğu broşürleri dağıtmakta olduğunu
fakat diğer bakanlıkların çok fazla bir şey yapmamış olduğunu görüyoruz. Bunlar
doğru değildir. İhtisas mahkemeleri de kurulmalıdır, yeni bir birim de
oluşturulmalıdır ve Türk insanı, Türk çocuğu, Türk gençliği korunmalıdır. Bunu
korumadığımız zaman, gelecek nesillerimize ihanet etmiş oluruz.
Bu ihaneti de hiç kimse kaldıramaz diyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. Önergemiz de mutlaka ama mutlaka her hâliyle karşılık görecektir
diye umut ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Doğru.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin aleyhinde Van
Milletvekili Sayın Özdal Üçer.
Buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)
ÖZDAL ÜÇER (Van) – Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Teknik olarak aleyhinde almış olduğumuz söz hakkını fiilî olarak
lehinde değerlendirmek istiyoruz fakat sayın hatibin konuyu izah ederken bazı
yanlış bilgilerle kamuoyunu farklı bilgilendirmesine katılmadığımızı belirtmek
istiyoruz. Bu ülkede yaşanan bütün olumsuzlukların kaynağı olarak PKK’yi
göstermesi fikrine katılmadığımızı açıkça belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, hani bize herkes diyor ya “Gerçekleri anlatın,
hikâye anlatmayın”, ben de hikâye olarak, hikâyelerden gerçekleri anlatmaya
çalışacağım. Millî Eğitim Bakanlığına bağlı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na,
kanunlarına, yönetmeliklerine, tüzüğüne göre işleyen bir resmî devlet okulunu
düşünün. Van’da, Bingöl’de, Diyarbakır’da, İstanbul’da, İzmir’de, Antalya’da,
herhangi bir Türkiye ilinde, bölgesel olarak Kürdistan ya da Türkiye metropolleri, farklı, nasıl isimlendirirseniz öyle ama Millî
Eğitim Bakanlığına bağlı bir okulda, okulun bahçesinde, polis gözetimi varken
birileri ilkokul çocuklarına uyuşturucu satabiliyorsa ve bunun da sorumluluğu
PKK’ye yükleniyorsa burada büyük bir yanlış var. Evet, bahsettiğim olay böyle.
Van’da da, İstanbul’da da, Antalya’da da, Diyarbakır’da da bizzat devletin
polisleri kontrolünde, yargı mekanizmasının kontrolünde ilkokul çocuklarına
eroin satılmasına, esrar satılmasına müsaade ediliyor. Ve hatta,
geçenlerde Van’daki olayda gördünüz, polisler bizzat eroin nakliyatından
alındılar.
Peki, yakalanmayanlara ne denecek? Kaç şebeke var bu işleyişte?
Düşünün, hudut karakol birlikleri var. Van’ın Başkale, Özalp, Saray, Çaldıran,
Hakkâri’nin Yüksekova, Şırnak’ın… Sınırlardan geçen çocuklar Roboski’deki gibi katledilebiliyor, bir bidon mazot için.
Van’da Çaldıran’da bir çocuk, bir bidon mazot getirdi diye devletin ordusunun
askeri tarafından katledilebiliyor ama aynı sınırdan bir kamyon yüküyle eroin
İstanbul’a kadar gidebiliyor. Peki, bu eroin yüklü kamyonu yakalamayan asker
sorumlu değil mi, yargı sorumlu değil mi? Başkale hâkim, savcıları, kendi
araçlarında o numune olarak kullanılacak eroinleri ne yaptılar? Bununla ilgili
nasıl bir soruşturma yürüdü? Bazı şeyleri eğri oturup doğru
konuşmak lazım. Ben gençliğe, çocukluğa karşı arkadaşlarımızın,
milletvekili arkadaşlarımızın duyarlılığını anlıyorum ama hangi sorun olursa
olsun, gerçek manada tanımlanmayan, gerçekliğiyle bilinmeyen hiçbir sorunu
çözebilmek mümkün değildir.
Yüksekova’dan bir kamyon eroin giriyor, İstanbul’dan çıkıyor ama
Yüksekova’da bir çocuk, bir bidon mazot diye, kaçakçı diye katledilebiliyor.
Oradan buraya geçerken, siz bir turist olarak bile Yüksekova’dan Tatvan
Balaban’a kadar geldiğiniz zaman 11 defa arama noktasından geçiyorsunuz. Bu
aramayı yapanlar PKK’nin gerillaları değil; bu aramayı yapanlar Türk ordusunun
askerleri, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığına bağlı polisler ve oranın
denetimini yapan yargı güçleri. Bazı şeyleri gerçek
değerlendirmek lazım.
Üniversitelerde gençlere dönük yozlaştırma operasyonlarını herkes
biliyor. Bakın, Kürdistan’da Kürt gençleri, Türk gençleriyle kol kola, omuz
omuza, bu yozlaşıma karşı, fuhuşa,
eroin bağımlılığına ve benzeri yozlaşımlara karşı
yürüyor. Polis ne yapıyor? Dünyada bunun kadar güzel bir amaç var mı ki gençler
eylem yapsın? Silah yok, şiddet yok ama “gençler yozlaştırılmasın, eroin
batağına düşürülmesin, fuhuş batağına düşürülmesin diye yürüyüş yapılıyor, bu
ülkenin -Sayın Başbakanın dediği gibi- demokrasi sınavından geçmiş polisleri o
gençlere gaz bombası atıyor, kiminin gözünü çıkaracak belki Gezi Parkı’ndaki
gibi. Daha önceden Ceylan Önkol -yüzlerce defa dile getirdik- bu ülkede askerin
bombasıyla katledildi, Uğur Kaymaz devletin polisinin silahıyla, mermisiyle
katledildi, üniversite öğrencileri hakeza ama eroin şebekelerinin bu Ankara’da
diktiği gökdelenleri görmüyorsanız, onların ortaklarının kim olduğunu
görmüyorsanız, bu sorunu çözebilmeniz mümkün değil. İstanbul’da kimlerin ortak
olduğunu açıklayabilirsiniz, kim olursa olsun. Değerli arkadaşlar, kim olursa
olsun -Samimi olmak lazım- kim olursa olsun… Bunun gelen zararının hepimizin
çocuklarına, bu vatandaşın çocuklarına, gençlerine dönük bir zarar olduğunu
görmek lazım.
Düşünün, İstanbul’da, demokrasi eylemi için çıkan insanlar, bir
genç kızı, elindeki su şişesi bomba sayılıyor ama ta Afganistan’dan gelen
eroin, eroin sanılıp alınmıyor. Peki, bunu görmezden gelen polis, bunu
görmezden gelen vali, bunu görmezden gelen asayiş komutanlığı, bunu görmezden
gelen hukuk sistemi sorumlu değil mi?
Hiç kimse, kusuru, kabahati, okulun bahçesinde torbacılık yapan
diğer uç bağlantılara yüklemesin. Bizzat devlet kontrolünde Türkiye’de bir
transit geçiş noktası var ve bundan da Türk, Kürt, Alevi, Laz, Çerkez, gençler,
çocuklar zarar görüyor. Eğer çözüm, gerçek manada çözüm aranacaksa bu sorunun
üzerine gerçek manada gidilir ve bu araştırma komisyonuna, bu araştırma
önergesine herkes oy verir, gider.
Biz de bu araştırma önergesine olumlu oy vereceğiz ama içerik değerlendirmelerine
karşı, karşıt görüşlerimizi belirttiğim şekilde ifade ederek.
Düşünün, hâlâ, iki yıldır Van’da depremin… Van konusuna geçiyorum
tekrar çünkü dün, öbür gün kuralar çekildi, güya noter huzurunda. Ama kim
çekti? Milletvekili çekti. Kimi çekti? Amcasının oğlunu çekti. Vali çekti.
Kimi? Öbür milletvekilinin dayısının oğlunu çekti. Böyle bir kurayla kimseyi
kandıramazsınız.
Düşünün, bir milletvekilinin 20 tane akrabasının 20’si de kuradan
çıkıyor ama konteynerde kalan 200 aileden 7 kişiye kura çıkıyor. Matematiksel
istatistik bilgisi olan insanlar bunun olasılık hesabını yapsın bakayım; 20
kişiden 20 çıkıyor, 200 kişiden 7 kişi çıkıyor. Siz zar atsanız bile bu kadar
düşeş atamazsınız ama onların zarları hep düşeş geliyor.
İşte, yüz yıldır devam eden Zilan
katliamı bu depremden bu yana devam edip geliyor. Bu hafta da bizzat bu
devletin güçlerinin yapmış olduğu bir jenosidin, bir soykırımın, bir katliamın
yıl dönümünün başlangıcı, aylarca süren ve on binlerce Kürt’ün sadece ve sadece
Kürt olduğu için katledildiği Zilan katliamının yıl
dönümü. Bu hafta sonu gene, Erciş halkıyla beraber Zilan
katliamının şehitlerini anmak üzere Zilan Deresi’nde
birlikte olacağız ve Zilan’da hâlâ yankılanan tek
ağıt var. Çok büyük bir çelişkidir, insanlar halaylarında bile Zilan için yaktıkları ağıtlarla halay çekiyorlar. İnsanlar
halaylarında bile Zilan için yaktıkları ağıtlarla
halay çekiyorlar ve o ağıt nedir, biliyor musunuz? “…” (x) Bunun şarkısını,
bunun melodisini söyleyerek insanlar Zilan’da akan
kanın, Zilan’da yitip giden canların ağıdını hâlen düğünlerinde, yaslarında dile getiriyorlar
ama bu konularla ilgili, bu ülkede devletin güçlerinin kontrolüyle ilgili
samimi bir şeffaf uygulamaya gidilmesi lazım. Bir slogan attı diye bir genç
kafasından vurulabiliyorsa, 1 ton eroin satan kişiye bu ülkenin sunmuş olduğu
lütufların çelişkisini görmek lazım ve Zilan’ı da
unutmadık, katledilen çocuklarımızı, gençlerimizi de unutmadık, unutmayacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) - Bu ülkede özgürlük ve eşitlik
doğrultusunda, insanlık onuruna yaraşır bir düzen için her şekilde duyarlı
girişimi destekleyeceğiz.
Teşekkürler. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkanım, şahsıma sataşma olmuştur,
söz istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, Van Milletvekili Özdal Üçer’in MHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Madde bağımlılığı, uyuşturucu kullanımı dünyanın en yanlış bir
şeyidir.
Tabii, bunun bir ticareti vardır, bunun temini vardır. Kim bu
konuda suçluysa, askerdir, polistir -aynen kabul ediyorum- bunun suçunu aynı
şekilde devlet tespit etmeli, yakalamalı, hatta en ağır ceza da verilmelidir.
Bununla ilgili de ihtisas mahkemeleri kurulmalıdır, özel mahkemeler
kurulmalıdır diye de söylemek istiyorum.
(x) Bu bölümde Hatip tarafından
Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
TUBİM’in yapmış olduğu
çalışmalar önemli çalışmalardır, devam etmelidir. Ancak, şurası bir gerçektir,
Doğu ve Güneydoğu’da -yapılan araştırmalar da bunu göstermiştir, dünyadaki
uyuşturucu ticareti de göstermiştir- PKK terör örgütü tarafından burası, yani uyuşturucu
ticareti desteklenmektedir. Yaklaşık olarak 10 milyar doların üzerinde bir para
da burada kullanılmaktadır.
Bakınız, sayın konuşmacı “Ankara’da İstanbul’da gökdelenler var.”
dediler. Değerli arkadaşım, siz o zaman Ankara’daki gökdelenlerin kimlerin
olduğunu veyahut da batıdaki, bilhassa otellerin sahiplerinin kimler olduğunu
ve şahısların kimler olduğunu, bunları filan açıklayacaksınızdır veya burada
açıklamazsanız başka bir yerde açıklayabilirsiniz.
ÖZDAL ÜÇER (Van) – Resmî kayıtlarda var, Bakanlıktan isteyin,
hemen açıklasınlar.
REŞAT DOĞRU (Devamla) – Tabii, yani bunlar açıklanabilir.
ÖZDAL ÜÇER (Van) – Hükûmet biz değiliz ki… Biz hükûmet olunca soru
önergesi verirsiniz, cevap veririz.
REŞAT DOĞRU (Devamla) – Ama şurası bir gerçektir ki, burada kim
sorumluysa, kim suçluysa mutlaka bunlar tespit edilmelidir. Kaçakçılığın
masumiyeti olmaz.
PKK terör örgütü bölücü bir örgüttür, Kürt halkını temsil
etmemektedir.
ÖZDAL ÜÇER (Van) – Referandum yapalım Kürtlerde, PKK temsil ediyor
mu etmiyor mu, referandum yapalım.
REŞAT DOĞRU (Devamla) – 76 milyonun hepsi kardeştir. 76 milyon
kardeşimizden, 1 kimseden vazgeçmeyeceğiz ve 1 metrekare toprağımızdan da hiç
kimse bizi vazgeçiremez. Vatanımızı da böldürmeyeceğiz, milletimizi de
böldürmeyeceğiz. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
ÖZDAL ÜÇER (Van) – Sayın Başkanım, sayın hatip şahsımla ilgili
bahsetti, konuşmamdan yola çıkarak bir şeyler açıklamamı ifade etti, ben de
açıklama gereği duyuyorum.
BAŞKAN – Şimdi, bakın, aslında ikiniz de yani her ikiniz de birbirinize
resmî sataşmada bulunmadınız.
ÖZDAL ÜÇER (Van) – Zaten resmî sataşmıyoruz, gayri resmî
sataşıyoruz.
BAŞKAN – Muhterem, bir dakika…
Hayır, hayır... Yani İç Tüzük’ün
sataşma, hakaret, kıl, tüy dediği cinsten bir şey yapılmadı ama bu yolu açtık
hayırlısıyla.
Şimdi, ikinci kişiye söz vermeyeceğim.
ÖZDAL ÜÇER (Van) – Tamam, ben bir daha söz istemiyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Bakın, tekrar ediyorum, veririm yarım saat ara,
görürsünüz gününüzü.
Buyurun, sadece açıklama yapacaksınız.
Yani burada ben dünden beri bıktım bu sataşma işinden.
ÖZDAL ÜÇER (Van) – Tamam Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
13.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelere ilişkin açıklaması
ÖZDAL ÜÇER (Van) – Sayın Hatip, konuşmamın içeriğinde belirtmiş
olduğum ve eroin ticaretinden, sınır kaçakçılığından, bu devletin kontrolüyle,
bu devletin desteğiyle, devletin resmî organlarında görev yapanların desteğiyle
dikmiş oldukları gökdelenlerin, edinmiş oldukları servetlerin bilgisini verme
sorumluluğu bende değildir; Maliye Bakanlığı var, Başbakanlık var.
Burada kimlerin nasıl kazandığının bilgisini verecek Hükûmete soru
önergesi olarak yönlendiriyoruz: Kaç kişi bir günde otel dikmiştir, onların gelirini
nasıl sağlamıştır? Kaç kişinin şirketi bir günde milyon dolarları aşan gelir
değişikliği yaşamıştır? Bunların bilgisini Hükûmetten beraber isteyelim. yani bir gecede trilyoner olan şirketleri, bir gecede
milyoner olan şahısları, bir gecede otel kurabilen otellerin kayıtlarını
Hükûmetten beraber isteyelim. Şu an, bu konuşmam aracılığıyla ve resmî olarak
talep ediyorum.
Ama şunu belirtmek lazım: Biz öneriyi destekliyoruz. Bu sorunun
kapsamlı bir şekilde üzerine gidilmesi ve bu araştırma komisyonunun gerçekten
önemsenmesi ve her partinin bu konuda yürekli çalışabilecek üyeler seçmesi
konusunda desteğimizi veriyoruz.
Bakın, herkes yayınları okuyor. PKK’nin de dünyaya birçok mesajı
var, diyor ki: “Oluşturacağınız komisyonlar gelsin, bizim yapılarımızı da
eleştirsin, araştırsın, biz her türlü denetime açığız.” O zaman, eğer bir şey
söyleyeceksek, bunun gerçekliğini biz ispatlamak zorundayız. Biz, o zaman, o
bölgede yaşanan bütün olayları objektif derecede açıklayacak, araştıracak bir
komisyonu gerçekten, yürekli bir şekilde kuralım.
Teşekkürler. (BDP sıralarından alkışlar)
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
(Devam)
1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler” kısmında yer alan Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel ve arkadaşları tarafından çocukların uyuşturucu
kullanımı konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
(10/448); Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin ve arkadaşları tarafından 10/10/2012 tarih 6285 sayı ile uyuşturucu madde bağımlılığı
ve kaçakçılığının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi; Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve arkadaşları tarafından 13/11/2012 tarih 6735 sayı
ile uyuşturucu ile mücadele konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
Meclis araştırması önergelerinin Genel Kurulun 26 Haziran 2013 Çarşamba günkü
birleşiminde okunarak görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin lehinde
Antalya Milletvekili Sayın Yıldıray Sapan.
Buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
YILDIRAY SAPAN (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Milliyetçi Hareket Partisinin çocukların uyuşturucu kullanımı
konusundaki araştırma önergesinin gündeme alınması konusunda vermiş olduğu grup
önerisinin lehinde söz aldım, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, öncelikle, şunu belirtmek durumunda
hissediyorum kendimi: Bu konunun, küçük çocukların uyuşturucu bağımlılığı
konusunun öyle ajite edilecek, provoke edilecek veya birbirine karşı polemik yaratacak bir duygudan uzak olarak konuşulması,
tartışılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü, bir de
şunu ifade etmek istiyorum: Bu konuyu içselleştirmek için, bu konuyu
anlayabilmek için öncelikle, kendi çocuğunuzun, kendi hısım akrabalarınızın bir
uyuşturucu bağımlısı olduğunu düşünürseniz eğer, bu konunun ne kadar vahim
olduğunu anlayabilme olanağımız var.
Türkiye'de uyuşturucu kullanım yaşı maalesef 7-8’lere düşmüş
durumda ve maalesef, bir milletvekilimizin anlattığı gibi, Türkiye transit
geçiş noktası. Ve ben, devletin eğer istemezse buna izin vermeyeceğini, sorumlu
Hükûmetin eğer istemezse buna izin vermeyeceğini bilen bir vatandaşım. Yani,
birçok ülkede meşrubat diye geçen biranın içilmesini eleştiren Hükûmet, bunu
bir kenara bırakıp uyuşturucuyla nasıl gerçekçi mücadele edileceğini ve nasıl
somut adımlar atacağını ortaya koymalıdır bence.
Vekili olduğum Antalya'da, 8 yaşındaki çocuklar uyuşturucu kullanıyor.
Ailelerinin bu belaya bir şekilde satıcı olarak bulaşmasından ötürü, bir aile
şirketi hâline gelmiş, orada, piyasaya uyuşturucu sürmek için paketlemek
suretiyle, temastan dolayı uyuşturucu bağımlısı hâline gelen 8-10 yaşındaki kız
çocukları biliyorum ben. 12 yaşında, uyuşturucu temin etmek için, parası
olmadığından dolayı, 12-13 yaşında yine o uyuşturucu merkezi olan bölgenin
–adını zikretmek istemiyorum- arkasında kendi vücutlarını satan kız çocuklarını
biliyorum. Yani, bunu kavrayabilmemiz için, bu çocuğun bizim çocuğumuz olduğunu
düşünmenizi istiyorum, anca o zaman bu konuya ciddiyetle yaklaşırız. Bakın,
bunu her fırsatta, her konuşma fırsatı bulduğumda söylüyorum, Türkiye'nin en
önemli sorunu uyuşturucu sorunudur arkadaşlar.
Nüfusumuzun yüzde 3’ünün, hayatlarında en az bir kez uyuşturucu
kullandığını biliyor musunuz? Aslında, burada bir kavram karmaşası var.
“Uyuşturucu” da dememek gerekiyor. Öncelikle, bu kavram karmaşasının
yaşanmaması için
sözcüklerin doğru kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Her ne
kadar kullanım bakımından yaygınlığa sahip olsa da bilimsel olarak kastedilen
olguyu karşılamaktan uzaktır “uyuşturucu bağımlılığı.” Dolayısıyla, uyuşturucu
kapsamı afyon ve türevlerini kapsamakta olduğu için, en uygun ifadenin “yasa
dışı bağımlılık” olduğunu söylemek, sanırım yanlış olmaz.
Değerli arkadaşlar, bu yasa dışı bağımlılık maddeleri başlangıçta
keyif vermekte ancak bu arada beyin hücrelerini öldürerek insanın aklını
kullanmasını engellemektedir. Uyuşturucu kullanan bir insanın her uyuşturucu
kullanımında 1 milyon beyin hücresinin öldüğünü biliyor muydunuz? 1 milyon…
Beyin görüntüleme çalışmalarında, bu kişilerin beyninin sağlıklı kişilere
kıyasla giderek küçüldüğü tespit edilmiştir.
Değerli arkadaşlar, bu dönemde yasa dışı bağımlılık maddeleri
konusunu Meclise ciddi olarak taşıyan bir milletvekili arkadaşınız olarak, yine
ismini vermekten imtina edeceğim “nokta nokta” yerden
aldığım uyuşturucu maddeleri Meclise getirmek ve bu konudaki hassasiyeti
belirtmek için basın açıklamaları yapmak suretiyle bu konuya vurgu yapmaya
çalışmıştım. Daha sonra da bu konuda televizyon programlarına katıldım, konuyu
mümkün mertebe gündemde tutmaya çalıştım, bu konuda kanun teklifi verdim,
cezaların yetersizliğinden bahsettim. Öyle ki adamı yakalıyorsunuz “Ben içiciyim.” diyor, serbest kalıyor. Sonra,
o sirkülasyon devam ediyor. Dolayısıyla, bu cezaların
artırımı konusunda bir teklif vermiştim ve bu teklifin hâlihazırda raflarda
tozlandığını biliyoruz. Keşke diğer arkadaşlarımız da, AKP milletvekilleri de bu
konuda en az bizim kadar duyarlı olsa bu raflardan bu kanun teklifini indirip
bir an önce yasalaştırsak, sanırım daha temiz bir gençlik, uyuşturucudan daha
arınmış bir gençlik elde etmeye yönelik çalışma başlatmış oluruz.
Değerli arkadaşlar, madde bağımlılığı sorunu, AKP’nin önemsemediği
ama gerçekte, hayatta çok önemsenmesi gereken ve ülkemizde ciddi boyutlara
ulaşan bir durumdur. Ülkemizde herhangi bir yasa dışı bağımlılık yapıcı
maddenin kullanım oranı -biraz önce söyledim- nüfusumuzun yüzde 3’ü hayatında
bir kez bu madde kullanıcısı olmuş durumda ve yine söylüyorum, 6-7’lere düşmüş
durumda bu uyuşturucu kullanım yaşı.
Şu anda, 13 ilimizde madde bağımlılığı ile ilgili olarak 22 tedavi
merkezi bulunmaktadır. Ben bu konuda da bir kanun teklifi vermiştim, inşallah
bu da gündeme alınır, bekliyoruz almanızı. Zira uyuşturucu bağımlılarıyla
ilgili Türkiye’de bulunan toplam yatak kapasitesi sadece 544’tür ve
yetersizdir.
Buna mukabil olarak da geçtiğimiz yıllara oranla çok hızla
artmaktadır uyuşturucu kullanım sayısı arkadaşlar. Mesela, 2011’e oranla
2012’de uyuşturucu bağımlısı sayısı tam 2 kat artmıştır. Bunu yürütmenin
dikkatine sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, özellikle büyük şehirlerimizde madde kullanımı
yaygınlığı ve buna bağlı olarak gerçekleşen ölümlerin oranları gün geçtikçe
artmaktadır. İstanbul birinci önceliklidir yani en çok uyuşturucudan,
uyuşturucu bağımlısı olup da bir şekilde ölen vatandaşlarımız İstanbul’da
birinciliği, Antalya’da ikinciliği çekmektedir. Size çok önemli saydığım başka
bir şey söyleyeyim, terör saldırılarında ölen vatandaşlarımızdan daha çoktur
uyuşturucudan ölen vatandaşlarımız. Çok acıdır. Yani, ben Türkiye’nin -hep
vurgu yapıyorum- birincil önceliği konusunda sanki biraz strateji değiştirmemiz
gerektiği düşüncesindeyim. Hatırlarsanız, geçen aylarda, Ankara’da bir parkta,
gündüz saatlerinde, liseli çocukların uyuşturucu partisi yaptığı basına
yansımıştı. Herkes bu parkın varoşlarda olduğunu düşündü,
sanki bunu yapan varoş çocukları diye düşündü ve gerçeği bir türlü kimse
öğrenmedi ama ben orada bir araştırma yaptım ve bu araştırmanın sonucunda, bu
olayın Gazi Osmanpaşa’da yani Ankara’nın “GOP” diye tabir ettiğimiz, Uğur Mumcu
Caddesinin hemen arkasındaki bir parkta geçtiğini tespit ettim ve şaşırdım. Yani,
bu kadar önemli bir muhitte, üstelik gündüz vaktinde, polisin de gözünün önünde
bu tip olayın yaşanması beni açıkçası rahatsız etti iki çocuk babası olarak.
Değerli arkadaşlar, nereye giderseniz gidin, hangi okulun arkasına
giderseniz gidin, mutlaka torbacılar var. Yani, ben sizden rica ediyorum, kendi
çocuklarınız gibi düşünün, buna bir el atın. Her ilkokul da
dâhil veya ilköğretim okulu ve lisenin arka bahçesi mutlaka bu tip insanlarla
dolu. Bir kontrol ederseniz, böyle düzgün, ehemmiyetli, itinayla bu
konuya bir eğilirseniz göreceksiniz. Yani, bu uyuşturucu konusunun yarın bizim
kapımızı çalmayacağı bilinemez. Yarın bizim çocuğumuzun bununla
karşılaşmayacağı bilinemez, tahmin edemezsiniz.
Dolayısıyla, bugün, Dünya Uyuşturucu Madde Kullanımı ve
Kaçakçılığıyla Mücadele Günü. Böylesine önemli
bir günde, böylesine önemli bir konu hakkında konuştuğum için mutluyum ancak
keşke bu olmasa da konuşmasaydım. Ancak, böylesine önemli bir meseleyi sadece
böyle günlerde veya belirli günlerde değil, her gün ehemmiyetle konuşmak ve
çözüm üretmek sanırım hepimizin görevi.
Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum.
(CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sapan.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin aleyhinde Gaziantep
Milletvekili Sayın Mehmet Erdoğan.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, uyuşturucu olayı hakikaten dünyanın ve
ülkemizin maruz kaldığı en büyük sıkıntılardan bir tanesi. Tabii,
bu sıkıntının devam etmesinin nedenlerine baktığımızda, yüksek bir illegal
gelirinin olması. Yılda uyuşturucudan elde edilen illegal gelir 335
milyar dolar. Tabii, dünyadaki bu büyük rakamın bir de hareket alanı var. Buna
baktığımızda, uyuşturucunun en büyük ham madde kaynağının, üretim kaynağının
Afganistan olduğunu görüyoruz. Afganistan, dünya
uyuşturucusunun yüzde 90’ının ham maddesini imal eden bir ülke. Ancak,
bu ülkeden ham madde en çok, daha öncelerine baktığımızda, tarih boyu, Türkiye
üzerinden Avrupa’ya ve diğer ülkelere gittiğini görüyoruz. Aynı şekilde, yurt
dışındaki sentetik uyuşturucu dediğimiz maddelerin de yine Belçika ve Hollanda
gibi ülkelerden, Türkiye üzerinden, Akdeniz’e, Orta Doğu’ya hareket ettiğini
görüyoruz.
Tüm bu olaylarda taşıyıcı unsurlara baktığımızda, maalesef
karşımıza, her zaman olduğu gibi, bu ranttan beslenen
çevrelerle birlikte tabii terör örgütleri çıkıyor. Tabii, bu terör örgütlerinin
tamamını buna katabilirsiniz. Nedeni de yüksek bir gelirin olması, yüksek bir rantın olması.
Bununla mücadeleye gelindiğinde, biraz önce kastedildiği gibi
“Türkiye mücadele etmiyor.” söylemleri doğru değil. Bugün Türkiye, dünyada,
2011 yılında, İran’dan sonra uyuşturucuyla mücadelede 2’inci sırada bir ülke;
2012 yılında, İran’ı da geride bırakarak, şu anda dünya uyuşturucu
mücadelesinde ilk sırada bir ülke. Gerek x-ray tedbirleriyle gerek oradaki
narkotik köpeklerle çok ciddi bir mücadele içine girildiğinden, şu anda
dünyadaki uyuşturucu hareketi Türkiye üzerinden, eski Rus cumhuriyetleri olan Güney Rusya’ya doğru
kaymış, dünyaya oradan açılma yolu daha çok tercih edilir duruma gelmiş. Bunun
yanında, yine, Avrupa’dan, Türkiye üzerinden geçişler de Akdeniz’e doğru
kayarak hareket alanı bulmuş durumda.
Şimdi, bugün, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu bir komisyon
kurulmasıyla ilgili öneride bulunuyor. Ben çok teşekkür ediyorum çünkü önemli
bir konu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞU (İstanbul) – Kuralım.
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Kuralım. Herhâlde kuracağız?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Ve bugün, 26 Haziran Dünya Uyuşturucu
Kullanımı ve Kaçakçılığıyla Mücadele Günü.
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Mehmet Bey, destekleyin isterseniz.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Sizi destekliyorum fakat Reşat Bey,
herhâlde çabuk unuttuk. 2008’de, sizinle beraber AK PARTİ Grubumuzca verilen,
uyuşturucu başta olmak üzere madde bağımlılığı ve kaçakçılığı sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla komisyon
kurulmuş, kurulan bu komisyon çalışmaları kamuoyuyla ve raporlarla
paylaşılmıştı. O günden bugüne hangi adımları attık? O raporları takipte neler
yaptık? Bizim Hükûmet olarak yaptıklarımızı anlatacağım.
AMATEM’lerin mesela sayısını artırdık. 14 tane olan AMATEM’in
bulunduğu hastane sayısını 25’e çıkardık. Yatak sayısı 300’dü, bugün 675’e çıktı
ve şu anda, kurulan bölgesel eğitim ve araştırma hastanelerinde psikiyatr
sayılarını artırarak bununla mücadele yollarını araştırdık. Yine, şu anda, aynı
yıl, tam komisyondayken Gaziantep’te dahi, kendi ilimde, bir AMATEM merkezi
açtık, fakat onun altyapısının desteklenmesi noktasındaki psikiyatr yetişme
eksikliğini gördük ve buna Sağlık Bakanlığımız daha çok önem vererek bu noktada
gelişmeler ve eğitim alanlarını, hastane şeyini artırdılar. Bu bağlamda,
Gaziantep’te şu anda, tam teşekküllü bir AMATEM hastanesini özel şahısların da
destekleriyle kurmak üzereyiz.
Değerli arkadaşlar…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Yani, şimdi komisyon kuracağız
mı, kurmayacağız mı Mehmet Bey?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Ağabey, kuruldu zaten. Komisyonun
raporu var, ondan haberimiz yok mu?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Var, var.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Pek işe yaramamış.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Olur mu öyle bir şey?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Hiçbir işe yaramamış.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – O raporun hangi noktasında çalışma
yapıldığı, hangi noktasında işe yaramadığını şimdiye kadar ortaya koymaları
gerekirdi.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – 13 yaşındaki biri esrara ulaşıyorsa işe
yaramamış demektir.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Biz, 2008’den… Mevlüt
Bey, 2008-2013, beş yıl içerisinde, muhalefetteki kardeşlerimiz hangi noktada
bir eksik görüp bize ilettiler ya da bu konuda hangi çalışma olmadı?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Böyle bir şey var mı? Yok.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Ben anlatıyorum, uyuşturucuyla
mücadele…
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – İlkokul önünde esrar satılıyor, bundan
daha büyük eksiklik olur mu?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Bakın arkadaşlar, o raporda
uyuşturucuyla mücadelenin daha hızlı artırılması söylendi. Biz de o günden
beri, bugün dünyada uyuşturucuyla mücadelede 1’inci sırada bir ülkeyiz, AMATEM
kurma çok büyük mesafe katettik. Biraz önce Sayın
Vekilim de bahsetti, “500 küsur” demiştiniz Sayın Vekilim, o 675’e çıktı,
merkez sayısı 25, yeni kurulanlar hariç.
Değerli arkadaşlar, uyuşturucu… Tabii, bununla ilgili şunu da
belirtmek istiyorum, biraz önce BDP Grubundaki arkadaşımız da bahsetti: Tabii,
doğru bir olay. Birileri, hakikaten, uyuşturucudaki o demin bahsettiğim 335
milyar dolardan rant elde ederek oteller kuruyorsa
onun üzerine gidilmeli ama ben sayın vekilimden rica ediyorum, MASAK’a lütfen o firmaları bildirsinler. Biz, uyuşturucu
komisyonundayken, Reşat Doğru Vekilim de vardı ve yine, o günkü, bir sürü
arkadaş vardı, tek tek saymak istemiyorum, Reşat Bey burada olduğu için
bahsettim -rahmetli Nuri Yaman vardı o komisyonumuzda- MASAK’a
gittik. MASAK’ta iş adamı sıfatıyla tanıdığımız ya da
farklı sıfatlarla tanıdığımız ama illegal gelir elde eden bir sürü insanın o
tabloda yerlerini gördük. Hepsi tek tek takip ediliyor ve tespit ediliyor. MASAK’a yardımcı olalım arkadaşlar yani onu demek
istiyorum, bu tamamen bir iyi niyet dileği. Bu isimleri bildirelim, bunları
takip ettirelim. Bunlar, bizim çocuklarımızın ve geleceğimizin zaten tehdidi,
bunu söylemeye gerek yok, hepimiz bu konuda aynı görüşteyiz.
Tabii, uyuşturucu üretimi, ticareti ve kullanımı tüm dünya
gençliğinin sorunu, sadece bizim değil arkadaşlar. Özellikle 2001 yılından bu
yana, AK PARTİ hükûmetleri olarak, gençlerimizin geleceğine önem vermekte ve bu
konuda adımlar atmaktayız. Yarınımızın geleceği olan gençlerimizin her türlü
gelişmiş, modern teknoloji ile eğitim hayatlarını sürdürmeleriyle ilgili
çalışmalar zaten ortada. Sağlıklı bir nesil olmaları için gereken her türlü
tedbiri almaktayız ve gençlerimizin sağlıklı bireyler olmaları için bu
tedbirleri almaya devam edeceğiz. Daha önce kurulan komisyonca yapılan
çalışmalar ve alınan tedbirler ilgili kurumlara iletilmiş olup böyle bir
araştırma komisyonunun kurulmasına gerek duyulmamaktadır.
Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar.)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Erdoğan.
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkanım, “Komisyondan sonra herhangi
bir öneri yapılmadı.” diye şahsıma sataştığı için…
BAŞKAN – Yok, sataşmadı. Artık, bu kadar… Yok…
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Ama Sayın Başkanım, ismimi vererek…
BAŞKAN - Dün, bana… Bakın… Bir saniye…
Sayın Doğru, Sayın Şandır arkanızda oturuyor; dün, herkesin
birbirine laflar söylediği bir durumda, bu şekilde söz verdiğim için bana kızdı
Sayın Şandır.
Şimdi, ben çok dikkatle dinledim…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, ben sizi İç Tüzük’e davet ettim.
BAŞKAN – İşte, ben de şimdi İç Tüzük’ü
uyguluyorum. Burada bir sataşma yok.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Eğer, Sayın Reşat Doğru’nun ismiyle sayın
hatip bir şeyler söylediyse…
BAŞKAN – Demedi. Hayır, öyle bir şey söylemedi.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Tutanakları getirtip bakın.
BAŞKAN – Son derece… Getirttiririm şeyleri…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Gayet tabii. Yani öyle, iktidarla ana muhalefet arasındaki o tartışmada
burayı kullandıramayız. Ben size onu hatırlatırım.
BAŞKAN – Tamam, işte ben ona hak verdim. Ben size hak verdim Sayın
Şandır. Tutanaklara da geçse, hak verdim
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ama, “kızmak”
falan diye… Bunu, ikide bir “Mehmet Şandır kızdı.” diye söylemenizin hiçbir
nezaketi yok maalesef. Yani, Mehmet Şandır’ın kızması
mı belirleyecek sizin hareketlerinizi?
BAŞKAN – Hayır, ben size hak verdiğimi ifade ediyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Lütfen… Lütfen..
BAŞKAN – Sataşma yoktu.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ama, eğer Sayın
Reşat Doğru’nun beyanlarını başka anlama çekecek şekilde hatip ifade ettiyse
69’a göre söz vereceksiniz.
BAŞKAN – Hayır, öyle bir şey yapmadı ama tutanakları
getirttireceğim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Tutanakları getirtin inceleyin o zaman.
BAŞKAN – Tutanakları
getirttireceğim, tamam.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Mehmet Şandır’ın kızmasıyla orayı
belirleyemezseniz. İkide bir bunu söylemenizin bir anlamı yok Sayın Başkan.
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Neyse, vazgeçtim.
BAŞKAN – İyi, tamam.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Alınan karar gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve
gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler”
kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı:
156)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı
ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S.
Sayısı: 287)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer alan, Orta Asya ve Kafkaslar Bölgesel Balıkçılık
ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Komisyonu Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
3.- Orta Asya ve Kafkaslar
Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Komisyonu Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları
(1/498) (S. Sayısı: 173)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4’üncü sırada yer alan, Yargı Hizmetleri ile İlgili Olarak Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun
görüşmelerine başlıyoruz.
4.- Yargı Hizmetleri ile İlgili
Olarak Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/785) (S. Sayısı 475) (x)
BAŞKAN – Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
(x) 475 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Komisyon raporu 475 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince bu tasarı İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında görüşülecektir. Bu
nedenle tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi
kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan
maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerinde, Hükûmet adına Adalet Bakanı Sayın
Sadullah Ergin, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; huzurlarınızda bugün görüşeceğimiz
tasarı, yargı hizmetleri ile ilgili olarak bazı kanunlarda değişiklik
yapılmasına dair, daha önce KHK ile düzenlenmiş ancak yetki yasasına
aykırılıktan dolayı Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş bir tasarı.
6 Nisan 2011 tarihli ve 6223 sayılı Kamu Hizmetlerinin
Düzenli, Etkin ve Verimli Bir Şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu Kurum
ve Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve Yetkileri ile Kamu Görevlilerine İlişkin
Konularda Yetki Kanunu ile Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma
yetkisi verilmiş idi. Bu yetki kanununa dayanarak hazırlanan kanun hükmünde
kararname ile adalet hizmetlerinin daha etkin, verimli bir şekilde
yürütülmesine katkı sağlaması bakımından çeşitli yasalarda değişiklik öngören
bir KHK yapılmış ve yürürlüğe girmiş idi.
Değerli milletvekilleri, 650 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de
yargı hizmetleriyle ilgili olarak yapılan değişikliklerden birkaçının
başlıklarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
2992 sayılı Kanun’da değişiklik yapılarak Bakanlığımız
Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü bünyesinde İnsan Hakları
Daire Başkanlığı kurmuş idik.
Yine, aynı KHK ile Bakanlığımız ile Dışişleri Bakanlığı arasında
iş birliği hâlinde çalışma ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesindeki savunmaların
Adalet Bakanlığı tarafından yürütülmesi ve beraberce yürütülmesi konusunda bir
çalışma öngörmüş idik.
Yine, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yasası’nda yapılan
değişiklikle, avukatlık mesleğinden hâkimliğe geçiş için yaş sınırı olan 35
yaşı 45’e çıkartmış idik.
Yine, 2802 sayılı Yasa’da değişiklik yaparak hâkim ve cumhuriyet
savcılarımızın yurt dışına eğitim amacıyla gönderilmesi sağlanmış, ayrıca yurt
dışına gidenlerin mali hakları ve yükümlülükleri düzenlenmiş idi.
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da
yapılan değişiklikle de resmî veya özel ayrımı yapılmaksızın kurum ve kuruluş
temsilcilerinin heyet hâlinde veya bireysel olarak ceza infaz kurumlarını
ziyaret edebilmeleri sağlanmıştır. Bu konuda Adalet Bakanlığına yetki
verilmiştir.
Öte yandan, aynı kanunda, tutuklu ve hükümlülerin insani
beklentilerine çözüm üretebilmek amacıyla ana, baba, eş ve kardeşlerinin
cenazelerine katılabilmesine imkân veren hüküm daha da genişletilmiş ve aynı
derecedeki kayın hısımları için de bu imkân getirilmiş idi.
Onun ötesinde, çeşitli yasalarda adli tatile ilişkin
düzenlemelerde farklı tarihler, farklı uygulamalar söz konusu idi. Bütün
bunları değiştirerek aynı tarihte birleştirme ve uygulama birliğini sağlama
adına bu tasarıda düzenleme yapılmış idi. 650 sayılı KHK ile yapılan
değişiklikler yürürlüğe girdikten sonra, söz konusu kanun hükmünde kararnamenin
Anayasa’ya ve dayandığı yetki yasasına aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa
Mahkemesine başvurulmuştur. Anayasa
Mahkemesi, bu KHK’nın belli hükümlerinin yetki yasasında belirtilen sınırların
dışında olduğuna hükmederek iptaline karar vermiştir.
Bu iptale ilişkin maddeleri de kısaca sizinle paylaşmak istiyorum.
Adli tatile ilişkin düzenlemelerin yetki yasası kapsamında olmadığına dair
düzenlemeler var. Danıştayda Başkanlar Kurulu,
Başkanlık Kuruluna ilişkin düzenlemelerin yetki yasası kapsamında olmadığına,
ayrıca yine hâkim ve savcıların meslek içi eğitimlerine ilişkin düzenlemenin
yetki yasası kapsamında olmadığına hükmetti. Yine, ceza infaz kurumu personelinin
eğitimine ilişkin bir maddemiz vardı, onun da yetki yasası kapsamı dışında
olduğuna hükmetti Anayasa Mahkemesi. Ayrıca, cezaevinde kimlerin ziyaret
yapabileceğine dair maddenin ve bununla beraber, hükümlü ve tutukluların
yakınlarının cenazesine katılma iznini genişleten düzenlemenin yetki yasası
kapsamı dışında olduğuna ve iptaline karar verdi. Bu kararın uygulamasının altı
ay sonra yürürlüğe girmesine de hükmeden Anayasa Mahkemesinin bu
düzenlemesinden sonra, 1 Temmuzdan önce bu boşluk oluşmaması için bizim bu
yasal düzenlemeyi yapma zaruretimiz oluştu. Hazırlanan bu tasarıyla 650 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname’nin iptal edilen ancak esas itibarıyla Anayasa’ya
aykırı bulunmayan maddelerini yeniden yasa hâline getirme çalışması için
huzurlarınızdayız.
Değerli milletvekilleri, şunun altını çizmek istiyorum: Anayasa
Mahkemesinin iptal gerekçesi, yapılan düzenlemelerin esas itibarıyla Anayasa’ya
aykırı olduğundan değil, yetki yasasındaki sınırların içerisinde olmadığından
bahisledir. O açıdan, bu düzenlemeleri büyük ölçüde aynı şekilde huzurlarınıza
getirdik. Şu an huzurunuza getirilen ve görüşülmekte olan tasarı, daha önce
çıkarılan KHK içerisinde düzenlenmiş olan maddelerden ibarettir. Bu düzenleme,
Askerî Yüksek İdare Mahkemesi, Uyuşmazlık Mahkemesi, Danıştay daireleri, bölge
idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri, ceza mahkemeleri, hukuk
mahkemeleri ve Sayıştayda uygulanan adli tatil
sürelerinin birbiriyle paralel hâle getirilmesini öngörüyor. Onun dışında,
başkanlık divanı ve Başkanlar Kurulu düzenlemelerini içeriyor.
Hülasa, bu getirmiş olduğumuz tasarı, daha önce yapmış olduğumuz
650 sayılı KHK’nın Anayasa Mahkemesince yetki yasası kapsamı dışında kalan
maddelerinin iptalinin telafisi amacıyla huzurlarınıza getirilmiştir. Bu yasama
faaliyetinde eleştirileriyle, görüş ve önerileriyle katkı verecek
milletvekillerimize teşekkür ediyor, bu tasarının hayırlara vesile olmasını
temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ergin.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Kırklareli Milletvekili Sayın
Turgut Dibek, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 475 sıra sayılı Yasa
Tasarısı’nın tümü üzerinde görüşlerimizi açıklamak üzere Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz aldım. Öncelikle, sizleri saygılarımla selamlıyorum.
Şimdi, tasarıya bakıyorum: Tasarının hemen, Bakanlar Kurulundan
sevkiyle ilgili olan yazıda -Sayın Başbakanın imzasıyla beraber, biliyorsunuz
sevki var- bu tasarının Meclis Başkanlığına gönderilirken niye gönderildiği
yazıyor.
Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan da az önce kısaca belirtti,
Anayasa’ya aykırılık iddiası nedeniyle dava açmıştık Cumhuriyet Halk Partisi
olarak. Gerçi, baktığımızda gerekçeye Cumhuriyet Halk Partisinden
bahsedilmiyor, sadece Anayasa’ya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesine
başvurulduğuna dair bir beyan var. Peki, niye başvurmuşuz, niçin Anayasa
Mahkemesine gidilmiş ve biz niye, hangi düzenleme için Anayasa Mahkemesine
gitmiştik? Önce bunlarla ilgili birkaç cümle sizlerle paylaşmak isterim.
Kanun hükmünde kararname… Bu kanun hükmünde kararname ne zaman
çıkmıştı değerli arkadaşlar? Seçimlerden sonra, yani 2011 genel seçimleri
olmuştu haziran ayında, hemen onun ardından ağustos ayında böyle bir kanun
hükmünde kararname çıktı, daha doğrusu birçok bakanlıkla ilgili düzenleme
çıktı. Bu kanun hükmünde kararnamenin bir dayanak kanunu var. O kanun da
seçimlerden hemen önce -yine buradaki Mecliste, 2011 Nisandı sanıyorum, yani
tam kampanya, seçim dönemi için milletvekillerinin artık yavaş yavaş
bölgelerine gitmeye başladığı dönemdi- burada çıkarılan bir dayanak kanun. İşte
o kanuna dayanarak birçok düzenlemeyi kanun hükmünde kararnameyle yapmıştı
Hükûmet. Maalesef bu kötü alışkanlıktan bir türlü vazgeçmiyorsunuz. İşte, yargı
kararları dahi sizi bu konuda yolunuzdan alıkoymuyor. Anayasa Mahkemesi verdiği
kararla -ki burada bakıyorum 27 maddeyle ilgili olarak değerli arkadaşlar- tam
27 tane maddeyi Anayasa’ya aykırı bulmuş. Sayın Bakan diyor ki: “Yahu, işte,
Anayasa Mahkemesi aykırı buldu ama içerik itibarıyla Anayasa’ya aykırılık yok.”
E, Anayasa’ya aykırı bulmuş yani içeriği miçeriği var
mı? Yetki kanununda böyle bir yetkiniz yok yani böyle bir yetkiniz olmadan
birtakım düzenlemeler yapıyorsunuz ve o düzenlemeler iki yıldır da yürürlükte.
Şimdi, yetkiniz olmadan yargıyla ilgili birtakım düzenlemeler ki bu, yargıda
yapılan düzenlemelerin aslında Türkiye’yi nereye götürdüğünü, nereye
getirdiğini de hep beraber gözlemliyoruz. Biraz sonra belki konuşmamın
içerisinde o konulara da değinmek istiyorum değerli arkadaşlar.
İçinde içerik olarak daha ziyade Danıştay ve Yargıtay ama Danıştayın yapısıyla ilgili birtakım düzenlemeler var,
teknik düzenlemeler var ama şunu belirtmek isterim: Danıştay ve Yargıtay, özellikle
referandum sonrası, son üç yıl, iktidar partisinin yani sizlerin tamamen
hedefinde olan yüksek yargı kurumları. Anayasa Mahkemesi de bunun içindeydi ama
Anayasa Mahkemesindeki yapı referandumla oluştuktan sonra bunu yeterli
gördünüz. Fakat, özellikle Danıştay, 1860’lı yıllarda
“Şûra-yı Devlet” adıyla var olan o kurum ki içeriği
aynı, yapısı aynı, aynı görevi yapıyor -yani yüz elli yıllık geçmişi olan bir
kurum Danıştay diyebiliriz- 1924 Anayasası, 1961 Anayasası ve 1982
Anayasası’nda, Anayasa’mızda bir yüksek yargı, sadece yargı da değil, bir
inceleme makamı, danışma makamı olarak da görev yapıyor ama üç anayasada da yer
alan çok önemli bir kurum, anayasal bir kurum. Yalnız, Danıştayla
ilgili olarak… Kaçıncı Hükûmet, yanılmıyorsam 62 mi oldu, yanılıyorsam da
arkadaşlar düzeltsin ama… Değerli arkadaşlar, sizden önce 59 tane hükûmet de bu
ülkede görev yaptı, bu ülkede hükûmet olarak Türkiye’yi almış olduğu yetkiyle
yönetti. Ama bu Danıştay ya da Yargıtay son üç yılda sizden çektiği kadar
kimseden çekmedi. Belki de yüz elli yıllık tarihi içerisinde Danıştayın üzerinde bu kadar oynayan, yasa maddeleriyle
oynayan, onun üzerindeki hesaplarını hayata geçirmek için düzenlemeler yapan ve
bundan da çekinmeyen başka bir iktidar hiç olmadı değerli arkadaşlar. Belki
bunlar size uzak gelebilir teknik olduğu için ama öyle şeyler yaptınız ki, öyle
düzenlemeler… Ki Sayın Bakan veya burada, Komisyon sıralarında işi bilen, belki
Danıştaydan, Yargıtaydan
arkadaşlar da var, onlar her şeyi çok iyi biliyorlar değerli arkadaşlar.
Anayasa referandumundan sonra kalktık, 6110 sayılı bir Yasa’yla Yargıtay ve
Danıştay kanunlarında değişiklik yaptık. Hep şu söylendi, çok iyi hatırlıyorum, ki geçen dönem yine burada, Parlamentoda
beraberdik, Adalet Komisyonundaki arkadaşlarımız da bunu çok iyi bilirler: İşte
“Yargıtayda ve Danıştayda
dosyalar çok birikiyor, vatandaşımız mağdur oluyor. Milyonlarca dosya Yargıtayda bekliyor. İşte, yaklaşık 100 bin 150 bin dosya Danıştayda bekliyor. Bir an evvel bu mağduriyetin
giderilmesi lazım, bu hizmetlerin hızlanması gerekiyor. Etkin, aktif, verimli
bir yargı hizmeti sunmamız gerekiyor halkımıza.” diye böyle güzel, süslü,
sihirli diyebileceğimiz sözcüklerle karşımıza çıktı yasal düzenlemeler. Orada
da öyle oldu. İşte, Danıştayın o 13 dairesi vardı, 95
üyesi vardı. Ne oldu? 2 daire ilave edildi -61 bildiğim kadarıyla- 95’e 61 yeni
üyenin Danıştaya seçilmesi yönünde kanunda düzenleme
yapıldı, “Çift heyetle Danıştay çalışsın.” diye düzenleme yapıldı. “Bir an
evvel dosyalar eritilecek ve bu mağduriyet giderilecek.” diye de kamuoyuna deklarasyonlar, açıklamalar yapıldı arkadaşlarımız veya
yetkililer tarafından. Ancak, gelin görün ki, yıllara bir
bakıyorum ben -baktım- bu düzenlemelerden sonra şöyle düşünürsünüz: Yani Yargıtayda ve Danıştayda
dosyaların tümünün veya birçoğunun erimeye başladığını, eridiğini, bu gelen
dosyalar ve bakılan dosyalarla birlikte artık vatandaşımızın öyle yıllarca
beklemediğini, dosyaların bir an evvel ilk derece mahkemesi olarak ya da temyiz
mercisi olarak incelenen dosyaların gönderildiğini
düşünürsünüz. Hiç de öyle değil yani 2010’dan 2011’e 197 bin, yaklaşık
200 bin dosya devretmiş, 2011’den 2012’ye 207 bin dosya devretmiş, 2012’den
2013’e yani bu yıl içerisine yaklaşık 240 bin civarı dosya 2012’nin sonundan
devretmiş. Her yıl artarak devam eden dosyalarla karşılaşıyoruz.
Peki, bu değişiklikler niye olmuş o zaman? Sadece daire sayısını
ve işte hâkim sayısını artırarak, çift heyet yaparak neyi sağlamışız, neyi
kazanmışız? Hiçbir şey kazanılmamış. Aslında ardında yatan olay başkaydı,
onları zaman zaman bu kürsüden söylemiştim. Özellikle Danıştayla,
Yargıtayla ilgili olarak Sayın Başbakandan başlamak
üzere iktidarın tüm sözcülerinin açıklamaları var. Yani geçmişe bir bakın, bir
dönün, bu katsayı konusu, efendim Tam Gün Yasası, buna benzer yasalarla ilgili
olarak Danıştayın verdiği kararlar var. Ben çok iyi
hatırlıyorum, “Bu kararlar bizi çıldırtıyor.” demiştir Başbakan, “Bu kararlar
ideolojiktir.” demiştir Sayın Başbakan yani yüksek yargının verdiği kararlarla
ilgili hiç çekinmeden kafasındaki düşüncelerini bu şekilde, eleştiri boyutunu
da aşan bu suçlamalarla dile getirmiştir. Ve şu vardır tabii ki iktidarın
kafasında: “Bu yüksek yargının dizaynı gerekir. Yüksek
yargının da bugün Türkiye’de birçok kurumda, medyada, iş dünyasında olduğu
gibi, Sayın Başbakanın vücut dilinden ve ses tonundan gereken mesajı alması
gerekir ve ona göre bu düzenlemeleri bizim yapmamız gerekir.” anlayışıyla çok
sayıda düzenleme oldu.
Kanun hükmünde kararnameyle -az önce belirttiğim- başka
düzenlemeler yapıldı. Ondan sonra yeni dönemde, seçimlerden sonra burada üçüncü
yargı paketini çıkardık. Üçüncü yargı paketinde bu kez bambaşka düzenlemeler
yapıldı. Danıştayda, o kurumsal hâlde olan Danıştayın savcılarını bir kenara koyduk yani savcılar,
Danıştay savcıları önemli görev üstleniyordu. Danıştayın,
ilk derece mahkemesi olarak baktığı tüm dosyalarda veya temyize gelen
dosyalarda veya yürütmenin durdurulmasıyla ilgili taleplerde görüş beyan
ediyorlar, mütalaa veriyorlardı, yok artık; sadece esas hakkında görüş beyan
eder hâle geldiler, o düzenlemeler yapıldı.
Bunun dışında da Danıştayla ilgili
olarak, efendim, bir Başkanlar Kurulu vardı, bir Başkanlık Kurulu geldi;
Başkanlar Kurulunun yetkileri Başkanlık Kuruluna devredildi. Şimdi, o yetkiler,
tabii, bu kanun hükmünde kararname iptal olunca bu düzenlemede, Hükûmetin,
Bakanlar Kurulunun buraya sevk ettiği düzenlemede Başkanlık Kuruluna tekrar
verilmiş gözüküyor; Komisyonda, bu kez bakıyoruz, Başkanlık Kurulundan tekrar
Başkanlar Kuruluna aktarılmış. Yani, şunu da söyleyeyim, bizi izleyen
vatandaşlarımız belki teknik olduğu için diyebilir: “Ya, ne demek istiyor
milletvekilimiz?” Değerli arkadaşlar, o kadar oynamışsınız ki düzenlediğiniz ve
dizayn ettiğiniz yapı içinde dahi artık arkadaşlar
içinden çıkamaz hâle gelmiş. Yani, Yargıtay ve Danıştayın
içinde “Ya, siz ne yapıyorsunuz? Bir Başkanlık Kurulu, bir Başkanlar Kurulu, bu
böyle olmaz; bunun mutlaka, işte, efendim, daha derli toplu bir hâle gelmesi
gerekir.” Yani, Yargıtayın, Danıştayın
geldiği noktada…
Ki Danıştayda sanıyorum -ne zaman- dündü
herhâlde, başkanlık seçimi vardı yani yaş haddinden Sayın Başkan ayrılıyor
fakat aday çıkmadı değerli arkadaşlar. Niye çıkmadı aday? Bunu nasıl okursunuz
veya nasıl değerlendirirsiniz? Ben şöyle değerlendiriyorum: Yani “Ya, bizim
işimiz gücümüz yoğundu, biz oraya bir tane aday öneremedik, siz de oturun
oturduğunuz yerde, kimse kendi başına aday olmasın.” gibi bir tablo var orada.
Yani, Danıştay içerisinde hâkimler, o adaylık hakkını taşıyan, aday olma
hakkını, sıfatını taşıyan -yasadaki- adaylar kendi özgür iradeleriyle Danıştayda başkanlığa aday olamadılar, aday olmadığı için
seçimler yapılamadı. Şimdi, bekleniyor ki işte bir şekilde bir aday önerilecek,
o aday da Danıştayın yeni başkanı olacak.
Bakın, yargının bu kadar üzerinde oynanması, siyasallaşması
aslında güncel, yaşadığımız sıkıntıları da bence doğuruyor. Yani, söyleyecek
çok şeyim var aslında burada ama biraz, özellikle Türkiye’nin bugün içinden
geçmekte olduğu konulara da değinmek istiyorum sürenin bu kısmında.
Geçtiğimiz günlerde -dün ya da evvelsi gün- bir polis memuru,
değerli arkadaşlar, hepimizin izlediği üzere… Ya herkes izliyor görüntüyü. Bir
video görüntüsü var, orada polis memuru ateş ederek bir vatandaşımızı,
biliyorsunuz, yaralamıştı ve daha sonra o vatandaşımız da -Ethem Sarısülük- hayatını kaybetmişti ve o olayla ilgili olarak
yargı bir karar verdi. Bakın, bu, belki turnusol olabilecek, aslında hepimizin
yargının bugün geldiği noktada oturup düşünmemiz gereken bir konu diye
düşünüyorum. Görüntüleri izliyoruz. Hukukçuyum, hukukçu arkadaşlar var, hukukçu
olmaya da gerek yok. Sıradan, sade bir vatandaşımız o görüntüleri izlediğinde,
vicdanıyla… “Ya burada bir olay var ama işte, polis memuru daha sonra savcı
tarafından tutuklanma istemiyle sevk ediliyor ama yargıç tarafından “Hayır.”
deniyor, “Burada meşru müdafaanın şartları olabilir. Tutuklarsam telafisi güç,
telafi edilemeyecek zararlara uğrayabilir polis memuru.” diyerek tutuksuz
yargılamak üzere bırakıyor.
Bakın, şuna çok eminim -hukukun içinden geldiğim için biz de
yaşadık o olayları- o yargıç çok sıkıntılı bir süreç yaşamıştır o dosyayı
değerlendirirken. Bunu çok net söylüyorum. Sayın Başbakan çıkıp her mitingde
“Polis destan yazmıştır, benim polisim, benim polisim…” dedikçe, sesini o
şekilde yükselttikçe, vatandaşlara yapılan bu aşırı uygulamaları hiçbir şekilde
eleştirmedikçe, polis memurlarının tüm davranışlarını meşru gördüğü o sürede, o
polis memurlarının davranışlarının yargı tarafından böyle değerlendirilmesi de
gayet normaldir, gayet doğaldır.
Az önce söyledim. Nasıl ki medya, kendiliğinden, Sayın Başbakanın
sesinden veya işte vücut dilinden mesajı alıyor, ona göre başlıkları atıyor,
ona göre üzerine düşeni yapıyor, bazı konuları gündeme getiriyor, getirmiyor…
Aynı anda 6 veya 7 tane gazetenin aynı manşeti attığını görüyoruz ya, noktası
virgülüne kadar aynı cümleyi atıyorlar. Yani, bu, dünyanın neresinde
görülmüştür, bilmiyorum. Türkiye'nin belki demokratik gelişiminde böyle bir
süreç de yaşıyoruz. Ama, o yargıç meşru müdafaa
düşüncesine zorlamış kendini, zorlamış. Bunun başka bir izahı yok. Hep beraber
görüyoruz; orada, polis memuru, arkadaşlar, belinde silahı olan, elinde silahı
olan, vücudunda kendini koruyacak materyalleri olan, kaskı olan bir polis
memuru, doğrudur, eylemin içerisinde kalıyor, kendisine saldırı oluyor ama
görüntüyü görüyoruz. Yani, orada kendisine verilen yetkileri doğru mu
kullanmıştır? En sonunda, tamam, silahı ateşliyor birkaç kez fakat bir insanı
başından vurmuştur, hedef gözetmiştir ve sonunda telafisi güç veya bırakın
telafisi gücü, telafisi imkânsız bir zarar oluştuysa o vatandaşımızın yaşamı
gitmiştir. Yani o vatandaşımızı bizim geriye döndürmemiz mümkün müdür?
Değildir.
Ama, gelin görün ki
sizin iktidarınızda, AKP iktidarında öyle bir hâle geldi ki yargı, bu, hukukun,
adaletin bu değerlendirmeleri nedense Sayın Başbakanın veya iktidarın yanında
olan, yakın olduğu insanlar için uygulanıyor. Bir bakıyorsunuz, Deniz
Feneri’ndeki sanıklar üç ay tutuklu kalıyorlar, üç ay sonra aynen şöyle bir
gerekçeyle yani Ethem arkadaşımızı, vatandaşımızı öldüren, ölümüne neden olan
polisin kararında olduğu gibi yani “Tutuklanırsa telafi edilemeyecek zararlar
oluşabilir.” gerekçesinde olduğu gibi, Deniz Feneri’ndeki sanıklar da üç ay
sonra aynen şu gerekçeyle: “Deliller toplanmıştır. İşte, eğer tutukluluk hâli
devam ederse sanıklarla ilgili telafisi güç ya da telafi edilemeyecek zararlar
oluşacaktır. O nedenle tutuksuz yargılanmaları…” Ne güzel. Ya da bakıyorum,
ondan önce, bu faili meçhul cinayetleri işleyen polisler vardı veya özel harekatçılar vardı, onların da bir kısmı itiraf etmişlerdi
“İşte, şunu öldürdük, bunu öldürdük geçmiş dönemde...” Onlar da tutuklandılar,
onlar sanıyorum daha az içeride kaldılar onlar da tahliye oldular.
Ya, değerli arkadaşlar, bakın, Türkiye’de başka yargılamalar da
var. Türkiye’nin 8 milletvekili tutuklu. Türkiye’de kanser tedavisi gören ve şu
anda yaşam mücadelesi veren ve her gün, cezaevinin koşulları nedeniyle,
bulunduğu sağlık durumu kötüleşen insanlar var, bir Fatih Hilmioğlu var mesela.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Bakanım, duyuyorsunuz,
değil mi?
TURGUT DİBEK (Devamla) – Şimdi, Fatih Hilmioğlu’yla ilgili olarak
şu mahkemeler kaç yıldır… Ya, raporlar var; 1, 2, 3, bir sürü rapor var. Bir
mahkeme çıkıp da şunu demiyor: “Ya, deliller toplanmıştır. Artık bu saatten
sonra Fatih Hilmioğlu’nu tutuksuz yargılamak üzere tahliye edersem yapacağı bir
şey yok, delilleri karartması söz konusu değil, tanıkları etkilemesi söz konusu
değil. Kaçacak hâli yok.” Zaten bununla ilgili yasal düzenleme yaptık. İşte,
Sayın Bakanın da, iktidarın da zaman zaman övündüğü adli kontrol tedbirlerini
genişlettik. İşte, mahkeme “Ya ben yurt dışına çıkış yasağı koyayım.” ya da
“Kenti terk etmesin diyeyim.” falan, bunun gibi düzenlemeler var ama bu insan
yaşam mücadelesi veriyor, yarın telafi edilemeyecek zararlarla
karşılaşabiliriz. “Tahliye edilmesi gerekir.” yönünde bugüne kadar bir görüş
niye beyan etmedi değerli arkadaşlar? Yani, yok böyle bir şey.
Ya da tutuklu milletvekilleri… Sayın Başbakan 4 ya da 5 tane
miting yaptı, mitinglerin bir ismi var: “Millî İradeye Saygı Mitingleri” Yani
İstanbul, Ankara, Kayseri, Erzurum. Millî iradeye saygı… Bu insanlar cezaevinde
tutuklu, onlara saygısızlık yapmaya devam ediyor bu ülke, bu ülkenin adaleti.
Niye devam ediyor? Yargının siyasallaşmasıyla ilgili olarak; tek sorun bu.
Cumhurbaşkanımız şu kürsüden son üç yıldır 1 Ekimde şuraya
geliyor, konuşmasını yaparken “Milletvekillerinin tutukluluklarının kesinlikle
artık devam etmemesi gerekir, onlar millî iradeyi temsil ediyor.” diyor,
“Milletvekillerinin mutlaka görevlerini yapması gerekir.” diyor, “Türkiye’deki
tutukluluk durumunun bu kadar uzun sürmemesi gerekir.” diyor, konuşmalarını
yapıyor. Buradan çıkılıyor, gazeteciler Sayın Başbakanı şurada merdivenlerde
yakalıyor “Sayın Başbakan, Sayın Cumhurbaşkanı Meclisin açılış konuşmasında
şunları söyledi, ne diyorsunuz?” “Biz kendisine katılmıyoruz, kendisiyle polemik yapmak istemiyorum, biz aynı düşüncede değiliz.”
Tamam, mesajı vermiş oluyor zaten Sayın Başbakan. Kime veriyor? Oradaki
hâkimlere veriyor. “Bak, ben ne dersem onu yapacaksınız. Cumhurbaşkanın ne
dediği çok önemli değil.” diyor. Arkadaşlar, bunu başka türlü okumak mümkün mü?
Mümkün mü bunu başka türlü okumak?
Yani, şu “Gezi Parkı olayları niye meydana gelmiştir?” diye yedi
saat Bakanlar Kurulu Sayın Başbakan yurt dışındayken oturmuş Sayın Arınç’ın Başkanlığında Bakanlar Kurulu,
veya yetkililer, İçişleri Bakanlığı veya yetkililer “Niçin bu olaylar meydana
geldi, ardında ne var?” diye düşünmüşler, Sayın Başbakan çıkıyor diyor ki: “Bu Memet Ali Alabora bir “tweet”
atmış, “tweet”te demiş ki ‘Gezi Parkı sadece Gezi
Parkı değildir.’” Vay vay vay… Ne düşünüyor? “Ya, bunun ardında ne var, darbe
mi var?” Ya, yedi saat düşünmüşsünüz ardında ne olduğunu. Yani adamın demeye
çalıştığı şu: “Bu, sadece ağaç meselesi değil, bu ülkede başka konular var, bu
insanların yaşam alanlarına müdahale ediyorsunuz, bu insanları aşağılıyorsunuz,
yargıyı siyasallaştırıyorsunuz.” Yani Türkiye’deki gelinen son dört yıllık
sürede artık insanlar, bu iktidarın, özellikle AKP iktidarının geçmiş
iktidarların yapmadığı bu uygulamaları karşısında “Yeter.” diyor, “Kendinize
bir çekidüzen verin.” diyor. Yani Sayın Başbakan, çıkıyor… Şu Meclis ki zaman
zaman “gazi Meclis” lafı kullanılır ki, doğrudur; şurada, Polatlı’da silah
sesleri duyulurken burada o zamanki milletvekilleri Kurtuluş Savaşı’nın
mücadelesini yapmışlar. Yani “2 tane ayyaş” lafı yapılıyor Sayın Başbakan
tarafından. “Dinin gereği, dinin emirlerini niye işte uygun görmüyorsunuz?”
diye o yasanın altındaki gerekçe açıklanmaya çalışılıyor. İşte Gezi olaylarının
altında yatan nedenler bu. Suriye; Suriye’yle ilgili girmiştiniz bir
politikanın içerisine… Gençler nerede işte “Parasız eğitim var.” diyorsa ya da
gençler nerede demokratik hakkını kullanmaya çalışıyorsa ya cop yiyor ya biber
gazı yiyor. Altında bunlar yatıyor. Ama Sayın Başbakan, mitinge çıkıyor, bir
sanatçıya “Sana bunun hesabını soracağız.” diyor.
Değerli arkadaşlar, yargı bu noktaya nasıl gelebilir hukuk
Türkiye’de bu noktaya nasıl gelebilir?
Evet, sürem sona eriyor. Diğer konularla ilgili olarak
düşüncelerimizi açıklayacağız ama şunu söyleyeyim değerli arkadaşlar, bu Yasa…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURGUT DİBEK (Devamla) - …şunu gösteriyor: “Zaten birçok maddeyi
çekeceğiz.” diyor arkadaşlar. Yani Anayasa Mahkemesi iptal etmiş, Komisyona
gelmiş, Komisyonda değiştirmişsiniz, buraya gelmiş, burada yine çekiyorsunuz.
Yani kendinize çekidüzen veriniz diyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dibek.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın
Faruk Bal. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz.
MHP GRUBU ADINA FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 475 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisinin görüşlerini yüce heyete sunmak üzere söz aldım. Hepinizi sevgiyle
saygıyla selamlıyorum.
650 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin gerekçesinde kamu
hizmetlerinin etkin, düzenli ve verimli hâle getirilebilmesi için kanun
hükmünde kararname çıkarılmıştı. Hatırlarsanız, o tarihte Meclis seçime
gidiyordu ama toplantı hâlindeydi. Türkiye Büyük Millet Meclisinin kanun yapma
yetkisi iktidar organının yani Bakanlar Kurulunun iradesine teslim edilmişti ve
bu kapsam içerisinde de suistimal edilmişti. Bu yetki
kanununa dayalı olarak çıkarılan 650 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin
Anayasa Mahkemesi tarafından 28 maddesi iptal edildi. Şimdi, bu iptal edilen
maddelerle ilgili olmak üzere tasarı huzurunuzdadır. Ben de bu tasarıyla ilgili
düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarıda 32 tane madde var, bunun 9
tanesi adli tatille ilgili. Adli tatil eskiden 20 Temmuz-5 Eylül tarihleri
arasındaydı. Bu, Türkiye'nin tarım toplumu olmasının gereği olarak, davaların
daha rahat bir ortam içerisinde görüşülebilmesine imkân sağlamak üzere
belirlenmiş bir tarihti. Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldi, bunu
önce 1 Ağustos-5 Eylül tarihleri arasında kullanılmak üzere -adli tatili-
değiştirdi. Bu defa bunu kendisi beğenmedi, 35 güne indirdiği adli tatili 20
Temmuz-31 Ağustos arasında kullanılmak üzere tekrar 40 güne çıkardı.
Değerli arkadaşlar, bu, 2004 ve ondan sonraki yıllarda AKP’nin
getirdiği kanunlarla ortaya çıkmıştı. O zaman mı doğruydu, şimdi mi doğru bir
karar vermeleri lazım ya da bundan sonra adli tatil konusunda herhangi bir
öneri gelecek mi? İş arapsaçına dönmüş vaziyettedir. Sadece hâkimlerin ve
savcıların tatiliyle ilgili değildir bu mesele; adli tatille ilgili maddeler
aynı zamanda onların aileleriyle, çocuklarıyla ilgilidir ama ondan daha mühimi,
milyonlarca insanı, dava sırası bekleyen, duruşma günü bekleyen milyonlarca
davacı, davalı, şüpheli, sanık, şahit, efendim, bunların da hayatını
etkilemektedir. Dolayısıyla arapsaçına dönmüş olan bu uygulamanın neresinde
etkinlik vardır hizmette, neresinde verimlilik vardır, neresinde düzen vardır?
Dolayısıyla bu etkinliği ve düzeni genel manada düşünmek gerekmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak hazırladığımız Millî Yargı
Projesi’nde yargının temel ve kronik sorunlarını tespit ettik. Bu sorunlar…
Sayın Bakanım, bunları lütfen not ederseniz, defalarca bunları ben
bu kürsüden anlattım ama maalesef hiçbiri konusunda hiçbir adım atılmış
değildir. Bu defa inşallah dikkate alırsınız diye bir kez daha anlatma
ihtiyacını hissediyorum.
Yargının temel sorunu, Bir: Araç, gereç ve teknolojik
imkânsızlıkla boğuşmaktadır yargı, el emeğiyle, el arabasıyla inşaat yapar gibi
bir yargı hizmeti sunmaktadır. Oysa günümüzde büyük binalara vinçle, teknolojik
aletlerle hizmet sunulmaktadır. Yargıya da teknolojiyi, araç ve gereç imkânını
sağlamak zorundasınız. On bir yılda bunu yapmadınız, inşallah, kalan süre içerisinde
bunu yaparsınız.
Yargının ikinci temel sorunu, iş yoğunluğu ve iş çeşitliliğidir.
İş yoğunluğu, suç ortamını üreten, hukuki uyuşmazlık ortamı üreten bir yapı
getirdiniz Türkiye'ye; bu, yeni yeni suçların doğmasına neden oldu, yeni yeni
suç tiplerinin ve ihtilaf tiplerinin oluşmasına neden oldu. Bununla mücadele
etmesi lazım Adalet Bakanlığı ve Hükûmetin.
Adil yargılanma hakkı ihlal edilmektedir Türkiye'de. Ülkemizde
uzun tutukluluk hâli bir kanser hâline dönüşmüştür ve bu kanserli hücre bütün
yargıyı sarmış vaziyettedir. Bugün, uzun tutukluluk hâlinde temyiz hakkını dahi
kullanmaktan feragat eden mahkûmlar veya hükümlüler bulunmaktadır çünkü Yargıtayda bekleyen dava dosyalarının sırası gelinceye
kadar meşruten tahliye süreci geçmektedir veya denetimli bir haktan yararlanma
ihtimali ortadan kalmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yargının savunma açısından
temel sorunu delillere ulaşamamaktır, yani avukatların delil toplama yetkisinin
bulunmamasıdır. Karar, iddia ve savunmadan oluşan üç ayaklı
yargı Türkiye’de bir bacağı eksik yürümektedir. Dolayısıyla, bunun ortaya
konulabilmesi için, buna çözüm bulunabilmesi için millî yargıda avukatlara
delil toplama yetkisinin kamu yetkisi kullanılır bir biçimde mahkeme
marifetiyle tanınmasına ilişkin özgün projemizi de hazırlamış bulunmaktayız.
Yargının temel sorunları içerisinde personel, mahkeme sayılarının
yetersizliği vardır. En az onun kadar önemli olmak üzere, personelin, Sayın
Bakan, motivasyonu bozuktur yargıda. Personel eğitim
ihtiyacı içerisindedir. Bu eğitimin, uluslararası hukuk bazında ele alınması ve
yerel hukuk ve millî hukukumuz kapsamı içerisinde yargının her kademesinde
gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
En az eğitim eksikliği kadar önemli bir başka konu: Bugün hiç
korkmaması gereken yargı mensupları korkmaktadır. Başkalarının hakkını “hak”
kelimesine sahip olduğu inanç ile başkasından alınıp ona teslim etmesi gereken
hâkim eğer korkuyorsa, savcı eğer korkuyorsa, bu ülkede tuz kokmuş demektir.
Deniz Feneri savcılarının maruz kaldığı olay, özel yetkili mahkemelerde
istenildiği gibi karar vermeyen, mütalaa vermeyen hâkim ve savcıların
kararnamelerle değişik yerlere sürülmesi gibi olaylar; hâkim ve savcıların
dinlenilmesi, teknik takibe tabi tutulması, aile fertlerinin dahi araştırılmasına
ilişkin hadiseler yargıyı korkutmuştur. Bu korku, hem bireysel düzeyde hem
kurumsal düzeyde ciddi boyutlara ulaşmıştır.
Sayın Bakan, değerli milletvekilleri -Sayın Bakana hitap ediyorum
çünkü bunların çoğu onun sorumluluğu altındadır- yargı mensupları, hayatlarına
mütenasip, gördükleri işlere mütenasip bir hayat standardına sahip değildirler.
Hâkimler, savcılar, infaz koruma memurları, kâtipler, mübaşirler ve diğer yargı
çalışanları hayat standartları itibarıyla çok düşük bir seviyede kalmıştır.
Bunun yerine getirilemediğine ilişkin ciddi belirtileri biz geçmişte görmüştük,
şimdi, o belirtiler hâlâ yerindedir. Yani “Hâkimler vicdanları ve cüzdanları
arasında sıkışıp kalmıştır.” lafı, belki yirmi yıllık bir laftır ama hâlen bu
laf hükmünü sürdürmektedir. “Avukat tutma hâkim tut.” lafı, belki yirmi yıl
önce söylenmiştir ama değerini hâlâ bugün yitirmemiştir. Dolayısıyla hâkim,
savcı, yüksek mahkeme üyeleri, başkanları dâhil olmak üzere, zabıt kâtipleri,
yazı işleri müdürleri, infaz koruma memurları, mübaşirler; bunların kadro,
derece ve maaşlarının yaptıkları işin mehabetine uygun hâle getirilmesi
gerekmektedir.
Yargıda temel sorunlarından birisi de standart sorunudur,
dokümantasyon sorunudur, otomasyon sorunudur bütün bunlarla ilgili olarak
maalesef on bir yıllık AKP iktidarında atılmış bir adım görememekteyiz. Bununla
ilgili Sayın Bakan iki tane şifreli söz söylüyorum: Bunlardan birisi “verisayar” diğeri “yapay zekâ”dır.
“Verisayar” dediğimiz kelime Milliyetçi
Hareket Partisinin Türk diline kazandırdığı bir kelimedir. Bunun İngilizcesi “data mining”dir. İngilizceden
Türkçeye çevirenler de buna “veri madenciliği” adını koymuştur. Veri
madenciliği tam anlamını karşılamadığı için bilgisayardan esinlenerek “verisayar” adını koyduk ve yargının otomasyon, dokümantasyon,
standardizasyon, reorganizasyon ve motivasyon
projelerinin özü, verisayar teknolojisinin yargıya
kazandırılmasıyla mümkün olabilecektir. Buna ilişkin ihtiyaç duyarsanız
Milliyetçi Hareket Partisinin Millî Yargı Projesi’nden size yeterli bilgiyi ve
desteği sunmaya amadeyiz.
İkinci şifreli söz: “Yapay zekâ”dır.
Sayın Bakan, bugün Türkiye’de mahkemelerin verdiği kararların yarısı usul
hatası nedeniyle bozuluyor, bu milyonlarca dava demektir. Eğer yapay zekâ ile
hâkimleri, savcıları, adli görev yapan kolluk kuvvetlerini destekleyebilir isek
sıfır hata ile araştırma ve soruşturma ve kovuşturma yapma imkânı mümkündür.
Bunun biz prototip örneğini de hazırladık ve eğer bu
proje hayata geçerse -ki milliyetçi hareketin iktidarında inşallah geçecektir-
en önemli hizmet olan, en önemli sorun olan adalet hizmetinde usul hataları,
maddi hatalar nedeniyle milyonlarca dosyanın Yargıtaydan
bozulup tekrar tekrar inceleme konusu yapılması gibi bir durum ortadan
kalkacaktır; hâkimler de, savcılar da, kolluk kuvvetleri de el arabasıyla
inşaata malzeme taşımaktan kurtulacak, tabir yerindeyse, benzetme yerindeyse
vinçle ve teknik araçlarla büyük inşaatları, gökdelenleri yapabilecek kadar
teknik bir imkâna kavuşabileceklerdir. Tabii ki bütün bunlar yargıya milliyetçi
hareketin kazandıracağı teknolojik araç gereç ve personel desteğiyle ilgilidir.
Meselenin öbür yanı da anayasa değişikliğiyle ilgilidir.
Yargının gerçekten bağımsız, gerçekten tarafsız ve kul hakkı
yemeyen, yetim hakkı gözeten, peygamber postunda oturan bir makam hâline
getirilebilmesi için peygamber postuna oturacak kişilerin atayan makamla
ilişkisinin kesilmesi gerekmektedir. İşte, bununla ilgili olmak üzere, tüm
yargı organlarına kura sistemiyle seçimi öneren milliyetçi hareketin yargının
bağımsızlığı ve tarafsızlığıyla ilgili projeleri Anayasa Uzlaşma Komisyonuna
sunulmuştur. Hakikaten, Uzlaşma Komisyonunda Adalet ve Kalkınma Partisi, CHP ve
BDP’nin üyelerinin de önemli kabulleri ile bunların
bir kısmı Uzlaşma Komisyonu kararı hâline dönüşmüştür.
Değerli milletvekilleri, biraz da sadede gelelim.
Şimdi, yargının sorunları var demiştik, bunları sıralamıştık.
Yargının temel sorunu, aslında, 2010 yılında “Yargının sorununu çözüyorum.”
diyerek yaratılan sorun olmuştur. O da şudur: 2010 yılından önce yargıyla ilgili
şikâyetler vardı, bu şikâyetlerin büyük bir kısmı doğruydu. Birinci olarak,
“Yargı ideolojik karar veriyor.” deniliyordu, doğruydu; 367 kararında olduğu
gibi, başörtüsü kararında olduğu gibi ve pek çok örnekte olduğu gibi. “Yargıda
kast sistemi var. Biri birini seçiyor, diğeri de onu seçiyor.” şeklinde bir
iddia vardı, bu da doğruydu. “Yargının kronik sorunları var.” deniliyordu,
biraz önce saydığımız kronik sorunlar, bu da doğruydu.
Bunların çözümlenmesi gerekiyordu. AKP on yıllık bir iktidardan
sonra, 2010 yılında aklını başına getirdi “Bunları çözeceğim.” diye ortaya
çıktı, bir anayasa değişikliği gündeme getirdi. Gelen anayasa değişikliği
yargının sorununa bin bela getirmiştir ve bu belaların başında da, en başında
da, bir tanesini AKP’nin kendi başına getirmiştir. Dolayısıyla, yargının bu
sorunlarını çözerken AKP, 2010 anayasa değişikliğinde kanı kanla yıkamıştır ve
“Jurassic Park” misali iç içe, iç denetimden ve iç dengelerden yoksun bir
yandaş yargı yaratmaya çalışmıştır. Tabii ki yaratılan yandaş yargı, iç
denetimden yoksun, kontrolden, kendisini kontrol eden yargı mekanizmasının
kontrolünden yoksun olduğu içindir ki AKP’nin yandaşı olmak yerine başına bela
olmuştur. MİT soruşturmasıyla AKP’nin aklı başına gelmiştir. Şimdi oradan
kurtulmaya çalışıyor ve AKP, bu defa, Anayasa Uzlaşma Komisyonuna öyle bir
“başkanlık sistemi” adı altında sunuyor ki görüşlerini, tek cümleyle -uzun uzun
anlatamayacağım- ifade edersek: Tek adamın iradesine dayalı ve tek adamın
iradesiyle kurulan yargı organları inşa etmek istiyorlar. Değerli arkadaşlarım,
bunun anlamı şudur: Siz 2010 yılında yargıyı kanı kanla yıkayarak bir sorun
hâline getirmiştiniz, şimdi bir defa daha kanı kanla yıkamak ve yargıyı bu defa
siyasallaştırma değil, tek kişileştirme gibi bir amaca yöneliyorsunuz.
Dolayısıyla, bu yol yanlıştır. 2010’da, tabii, bu, bir demokrasiyi yok eden
zehir idi, yargının yoksunluğu, yargının gücünün bulunmaması itibarıyla,
demokrasiyi zehirleyen bir maddeydi. O zehrin üstünü siz tatlı maddelerle
kapladınız, başörtüsü suistimali gibi. Anayasa değişikliğinde,
hiç ilgisi olmadığı hâlde, “Başörtüsünün önü açılacaktır.” diye vatandaşları
aldattınız, kandırdınız. Bununla yetinmediniz, vatandaşın şehide olan, şehit
yakınlarına, dul ve yetimlerine olan muhabbetini suistimal
ettiniz. Milletimizin kadına olan saygısını suistimal
ettiniz, çocuğa olan sevgisini suistimal ettiniz,
engelliye olan şefkatini suistimal ettiniz. Hatta
“Kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı vereceğiz.” diye rüşvet vadettiniz ve
o zehirli hapı millete yutturdunuz. Aslında, millet değil, siz yuttunuz o
zehirli hapı.
Şimdi, 2010 yılından bu yana daha da ağırlaşarak gelenek
adaletsizliği içine sindiremeyen kitleler öfkelenmektedir. Adalete olan güven
duygusu sarsılmıştır. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu bunu bir tehdit olarak
algılamış, İnternet sitesinde yayınlamıştır. Bütün bunlar bir öfke dolgunluğuna
malzeme taşımaktadır. İşte, o öfke, başkalarına dolduğu gibi, dola dola Gezi
Parkı olaylarında patlamıştır. AKP’nin aklı başına gelmemiş olacak ki Gezi
Parkı olaylarında adaletsizliğin, adalete olan güven duygusunun ve diğer
uygulamaların tepkisini almak yerine Taksim Meydanı’ndaki idrar kokusundan
haberdar oluyor ve idrar kokusunu vatandaşa bir mesaj olarak veriyor.
Arkasından, Sayın Başbakan Taksim olaylarında ortaya çıkan öfke patlamasının
sebeplerini anlamak, idrak etmek ve ona uygun çözüm bulmak yerine bir
cepheleşme politikası izlemekte. Bu cephede bir tarafta “Biz besmele çekersek
bütün tuzakları bozarız, lâ havle dersek bütün tuzaklar bozulur, ya Fettah
dersek bütün tuzaklar bozulur.” gibi, yine, “Camide içki içiyorlar.”,
“Başörtülü kızlara saldırıyorlar.” gibi, dinî ritüellerle,
dinî konularla bir kutuplaştırma, bir ayrıştırma ve cepheleştirme politikası
izlenmektedir.
Değerli milletvekilleri, Taksim Meydanı’nda bulunanlar da
Müslüman’dır. Siz kime cihat ilan ediyorsunuz, kime karşı mücadele ediyorsunuz?
Sizinki din de onlarınki din değil mi? Niçin hoşgörüyle bakamıyorsunuz? Niçin
anlayamıyorsunuz? Başbakanın görevi cihat endeksinde karşı taraftakileri
gayrimüslim, kâfir mesabesine koyacak şekilde bir kutuplaştırma mıdır, yoksa
eğer camiye ayakkabısıyla giren varsa onun kulağından tutup cezasını verdirmek
midir? Başbakanın görevi bunu cepheleşme aracı olarak stadyumlarda, konferans
salonlarında, meydanlarda propaganda malzemesi mi yapmaktır, yoksa camiye
içkili olarak giden kişiyi kulağından tutup, layık olduğu cezaya çarptırmak
için devletin kurum ve kuruluşlarını hayata geçirmek midir? İşte Sayın Başbakan
bu görevlerinin idrakinde değildir.
Sayın Başbakan gelişen, adalet duygusunun güvenilirliğine
de gölge düşmesi nedeniyle ortaya çıkmış olan bu bunalımdan aklını başına
toplayamamakta, çıkış için cepheleşme, inatlaşma ve kutuplaşma politikasına
sarılmakta; burada da nasıl başörtüsünü suistimal
etmişse, nasıl kadına karşı şefkati, çocuğa karşı sevgiyi, şehide karşı
merhameti suistimal etmişse, bu olaydan da yine dinî
söylemlerle kendine alan yaratmakta ve vatandaşın din duygularını suistimal etmeye kalkışmaktadır. Bu yol, yol değildir dolayısıyla bu yoldan dönmek AK PARTİ ve
Hükûmetin alması gereken bir numaralı tedbirdir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bal.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın
Murat Bozlak. (BDP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
BDP GRUBU ADINA MURAT BOZLAK (Adana) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 475 sıra sayılı Yargı Hizmetleri ile İlgili Olarak Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle sayın Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, “torba yasa” diye tanımlanan birçok
kanunda değişikliği birer veya ikişer madde ile getiren yasa tasarısı ve
teklifleri konusunda, daha önceki Genel Kurul çalışmaları sırasında bu yöntemin
doğru bir yöntem olmadığını belirtmiştik. Ne yazık ki 24’üncü Yasama Dönemi
içerisinde Genel Kurulun gündemine getirilen kanun tasarıları ile AKP’li
milletvekili arkadaşlarımızın verdiği kanun tekliflerinin tamamı “torba yasa”
diye tanımlanan tarzda olmuştur. Hükûmet istisnai bir durum olması gereken bu
yöntemi maalesef alışkanlık hâline getirmiştir. Farklı farklı yasaların birer,
ikişer maddesini, hatta birer fıkrasını değiştirme, her yasanın kendi
düzenlenme mantığını bozma riskini de taşımaktadır. Bu yöntem kanun tekniği
açısından da son derece yanlış bir yöntemdir.
Değerli milletvekilleri, torba yasa kapsamı içerisinde görüşmekte
olduğumuz 475 sıra sayılı Kanun Tasarısı 34 maddeden oluşmaktadır. Bunun 2
maddesi yürürlükle ilgili olup esas itibarıyla 32 maddedir. Bakın, 32 maddelik
tasarı ile hangi yasalarda değişikliğe gidiliyor:
1) 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nda değişiklik
yapılıyor.
2) 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi
Hakkında Kanun’da değişiklik öngörülüyor.
3) 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nda değişikliğe gidiliyor.
4) 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda değişiklik
yapılıyor.
5) 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nda değişiklik öngörülüyor.
6) 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nda değişikliğe
gidiliyor.
7) 3572 sayılı İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun’da değişiklik yapılıyor.
8) 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda değişiklik yapılıyor.
9) 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanun’da değişikliğe gidiliyor.
10) 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu’nda değişiklik öngörülüyor.
11) 4769 sayılı Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli
Eğitim Merkezleri Kanunu’nda değişiklik yapılıyor.
12) 6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nda değişiklik öngörülüyor.
13) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda değişikliğe
gidiliyor.
14) 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun’da değişiklik yapılmak isteniyor.
Böylelikle, değerli milletvekilleri, toplam 14 kanunda değişiklik
yapılmak istenmektedir. Değerli milletvekilleri, yasaları yasama organı yapar
yani şu an Genel Kurul salonunda bulunan siz değerli milletvekilleri
yapacaksınız. Birbirinden ayrı 14 farklı temel yasada değişiklik
öngörüldüğünden bu 14 yasanın tamamının doğru bir değerlendirmesi için önce
Adalet Komisyonu üyeleri tarafından, sonra da Genel Kurulda siz değerli
milletvekilleri tarafından ayrı ayrı, etraflıca incelenmesi gerekmez mi?
İncelenmesi gerekiyor, çünkü doğru bir değerlendirmeyi ancak o noktada
yapabiliriz.
Bu yasa, Adalet Komisyonunda bir günde görüşüldü, Genel Kurulda da
bir günde görüşülecek ve iktidar partisinin oy çokluğu ile büyük ihtimalle
kabul edilecektir.
Değerli milletvekilleri, bir gün içerisinde 14 ayrı yasayı kim
derli toplu inceleyip değerlendirme yapabilir? Bir kere, süre itibarıyla bu
mümkün değildir. Mümkün olmadığına göre, biz “Milletvekilleri olarak bu
değişiklikleri yapıyoruz.” deme hakkına da sahip değiliz. Doğrusu, bu
değişiklikleri Sayın Bakanın talimatıyla bürokratlar yapıyor, bizler de onay
makamı oluyoruz; yaşadığımız gerçeklik işte bu. Bu anlamda, “torba yasa” diye
tanımlanan yöntem son derece yanlıştır, Parlamentonun yasa yapma hakkını
bertaraf edici niteliktedir. Bu yönteme parti olarak şiddetle karşıyız, bu
yöntem Hükûmet için de son derece sakıncalıdır aslında. Zira,
bu tür torba yasalar toplum tarafından son derece şaibeli olarak
algılanmaktadır. Birçok kişi, bir yasanın sadece bir fıkrasının ya da bir tek
maddesinin değiştirilme amacını merak etmektedir. Mantıklı bir izah yapılmadığı
noktada da, tasarı ve tekliflerin yandaşlara çıkar sağlama ve yandaşların
içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan çıkarılması amaçlı olduğu kanaati
oluşmaktadır. Bu nedenle de, bu yöntem, Hükûmet için de artı puan oluşturacak
bir yöntem değildir.
Değerli milletvekilleri, yapılmak istenen değişiklikler,
Türkiye'deki güncel sorunlara ve sıkıntılara çözüm getirecek nitelikte
değişiklikler değildir.
Bilindiği gibi, kanun kuvvetindeki kararnameyle Hükûmetin yaptığı
değişiklikler Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti. 1 Temmuz tarihine
kadar bu tasarı kanunlaşmazsa, kararnameyle getirilen düzenlemeler Anayasa
Mahkemesinin iptal kararı nedeniyle yürürlükten kalkacaktır. Bu nedenle,
Hükûmet, tasarıyı çok tartışılmadan Genel Kurulun gündemine getirmiştir. Sahip
olduğu çoğunlukla da tasarıyı, inanıyorum ki kabul ettirecektir. Şimdiden
hayırlı uğurlu olmasını dilemekten başka yapacağımız bir şey yok.
Buna rağmen, tasarıyla ilgili bir iki noktaya, tutanaklara geçmesi
açısından değinmek istiyorum: Tasarının adında da ifade edildiği gibi, amacın,
yargı hizmetlerinin hızlandırılması olduğu bilinmektedir. Tasarıyla bu yönde
öngörülen düzenlemelerden biri de adli tatil süresini kısaltarak yargı
hizmetlerini hızlandırmaktır. Adli tatil süresi sadece dört gün kısaltılıyor.
Dört günde, sizlere soruyorum değerli milletvekilleri, hangi yargı hizmetini
sonuç alıcı şekilde hızlandırabilirsiniz? Bu doğru bir yaklaşım değildir.
Yine tasarının 27’nci maddesiyle, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun’un 85’inci maddesinin (1)’inci fıkrasının “Resmî kurum ve
kuruluşlar, heyet hâlinde veya bireysel olarak ceza infaz kurumlarını ziyaret
edebilmek ve hükümlülerle görüşebilmek için Adalet Bakanlığından izin almak
zorundadırlar.” şeklinde yeniden düzenlenmesi öngörülmektedir.
Bildiğiniz gibi, milletvekillerinin cezaevlerini ziyaret etmesi,
tutuklu ve hükümlülerle görüşebilmesi de Adalet Bakanlığının iznine tabidir.
Biz de milletvekili olarak zaman zaman cezaevlerini ziyaret ettik ama
Bakanlığın iznine rağmen birçok kez, tutuklu ve hükümlülerle, disiplin cezası
aldıkları gerekçesiyle görüştürülmeden kapıdan geri döndürüldük. Eğer bir
milletvekili, Bakanlığın iznine rağmen gittiği bir cezaevinde kapıdan geri
çevriliyorsa o zaman bu iznin bir anlamı var mıdır sizce? Bu durum,
milletvekilleri açısından zaman kaybına yol açtığı gibi, Adalet Bakanlığı
açısından da bir acziyetin ifadesidir.
Bu sorun ivedilikle çözülmeli, milletvekillerinin tutuklu ve
hükümlülerle görüşebilmeleri önündeki engeller kaldırılmalı, Bakanlık ve
cezaevi arasındaki iletişim sorunları giderilmeli, cezaevi yetkililerinin keyfî
disiplin cezası uygulamalarına da esas itibarıyla son verilmelidir. Adalet
Bakanlığından izin alan bir milletvekili, hiçbir engellemeyle karşılaşmaksızın
gittiği cezaevindeki tutuklu ve hükümlülerle rahat görüşebilmelidir. Adalet
Bakanlığının verdiği izin üzerine cezaevine ziyarete giden kişi veya kişilerin
hükümlü veya tutuklularla görüşmelerine görüş yasağı gerekçesiyle engel
olunmamalıdır.
Değerli milletvekilleri, bugün için gerçekten bu tasarıyla
yapılmak istenen değişikliklerden çok daha önemli sorunlarımız var. Türkiye’nin
tamamına bakın, doğusuna bakın, batısına bakın, kuzeyine bakın, güneyine bakın,
neresine bakarsanız bakın her sokakta, her alanda özgürlük talep eden, adalet
isteyen, barış isteyen insanların sesini duyacaksınız. Hükûmet ve Parlamentomuz
bu sese muhakkak kulak vermelidir. Özgürlük istemiyle sokağa çıkan insanları “marjinal gruplar”, adalet ve eşitlik isteyenleri
“çapulcular”, kimliğini ve ana dilinde eğitim isteyenleri “bölücüler” olarak
tanımlayıp cemevine “cümbüşevi”
dersek, adları geçmişte yaptıkları katliamlarla anılan kişilerin isimlerini
meydanlara, caddelere, havaalanlarına, köprülere verirsek bu ülkede asla
toplumsal barışı sağlayamayız.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin toplumsal barışımızı zedeleyici
sorunlara bir an önce el atıp çözüm getirmesi gerektiği düşüncesindeyiz.
Toplumsal barışın sağlanması konusunda özellikle iktidar partisine büyük
sorumluluk düşmektedir. Hükûmet üyelerinin ve özellikle de Sayın Başbakanın
halka tepeden bakan, küçümseyici ifadeleri, ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı
söylemleri terk edilmelidir. Daha kucaklayıcı, kuşatıcı, ayrılıklara değil,
ortak noktalara vurgu yapan bir söylemin bu süreçte benimsenmesi gerektiği
kanısındayız. “Ayaklar ne zaman baş oldu?” söylemi doğru bir söylem değildir.
Unutmamalıyız ki Başbakanlık makamı, bakanlıklar makamı, milletvekilliği makamı
halkı küçümseme makamları değildir, halka hizmet etme makamlarıdır.
Değerli milletvekilleri, Hükûmetin çok tartışılan bir uygulamasına
değinmek istiyorum. Bilindiği gibi, İstanbul’da yapılacak üçüncü köprüye
Hükûmet Yavuz Sultan Selim adının verileceğini açıkladı. Daha önce de
İstanbul’un Anadolu yakasına yapılan ikinci havaalanına da “Sabiha Göçken
Havaalanı” ismi, bildiğiniz gibi, verilmişti. Şimdi, bir kurgu yapalım diyorum:
İstanbul’da, Gaziosmanpaşa’da veya Esenyurt’ta oturan
Dersimli Alevi bir yurttaşımızın Dersim’e gitmek üzere, İstanbul’un Anadolu
yakasında bulunan havaalanından kalkacak uçak için bilet aldığını düşünelim. Bu
yurttaşımız Dersim’e gitmek için önce Yavuz Sultan Selim köprüsünü geçecek.
Köprüdeyken Yavuz Sultan Selim’in kendi dedelerini katlettiğini hatırlayacak.
Köprüyü geçtikten sonra, havaalanına geldiğinde “Sabiha Gökçen Havaalanı’na hoş
geldiniz” levhasıyla karşı karşıya kalacaktır. “Kim bu Sabiha Gökçen?” diye
düşününce, Sabiha Gökçen’in Dersim halkının üzerine bomba yağdıran Türkiye’nin
ilk kadın pilotu olduğunu hatırlayacak.
Şimdi, sizlere soruyorum: Bu yurttaşımızla, bu vatandaşımızla bir empati yaparsak, ne hâle koymuşuz o adamı? Bu yaklaşımla,
değerli milletvekilleri, toplumsal barışı sağlayabilir miyiz? Toplumsal
tepkilere karşı büyük mitingler düzenleyerek de toplumsal barışı sağlayamayız.
Toplumsal barışı “Samsun’dan geldim, Erzurum’dayım, buradan da Sivas’a
gideceğim.” mesajıyla da asla sağlayamayız. Samsun’dan çıkıp Erzurum ve Sivas
üzerinden Ankara’ya gelenlerin mirasçıları bu ülkede var. O mirasçılar bu
ülkede tekçi zihniyeti savunarak var olan toplumsal barışı da bozdular. Yeni
mirasçıya asla ihtiyaç yok.
Değerli milletvekilleri, cumhuriyetin kuruluşundan bugüne devlete
hâkim olan yasakçı zihniyet, Türkiye toplumu üzerinde ciddi tahribatlar yarattı
ve ülke bir bütün olarak bundan gerçekten büyük zarar gördü. Yasakçı
zihniyetin, özgürlükleri kısıtlayan anlayışın 2011 seçimleri sonrası tamamlanan
iktidar değişikliğiyle geride kaldığını düşündüğümüz noktada, yeni iktidar
sahipleri, eski iktidar sahipleri gibi, bu kez kendi yasakçı zihniyetini eski
zihniyetin yerine monte ederse kaybeden yine Türkiye olur.
İktidar sahipleri şunu bilmeli ki eninde sonunda gerçek kayıp
yasakçı zihniyeti savunanların olur. Bu süreçte çare ve çözümü yasaklarda
değil, karşılıklı sevgi ve saygıda aramalıyız, toplumumuzu oluşturan grupların
değer yargılarına saygı göstermede aramalıyız. Özellikle de Türkiye'nin temel
sorunlarının çözümüne el atan iktidardan toplumun beklentisi reformist bir
yaklaşımdır, hatta radikal çözümlerdir; eski yasakçı, köhneleşmiş zihniyetin
farklı bir versiyonunu oluşturması asla değildir.
İktidar partisi ve Hükûmet sokaktan yükselen sesi doğru
algılamalı, o sese cevap olacak acil demokratik düzenlemelere gitmelidir.
Türkiye toplumunun ezici çoğunluğunun canıyürekten
desteklediği barış ve çözüm süreci noktasında da Hükûmet hızla adım atmalı,
toplumda oluşan umuda cevap olmalıdır. Başlamış olan bu süreci, iktidarıyla
muhalefetiyle hep birlikte doğru temelde değerlendirmeliyiz. Bu tarihî bir
süreçtir. Son derece önemli bir tarihî fırsat yakalanmıştır. Parlamentonun bunu
iyi değerlendirmesi gerekiyor. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu süreci kalıcı
hâle getirmeden tatil yapma hakkının olmadığını düşünüyoruz. Çözüm sürecinin
başlamasıyla birlikte Hükûmet, iki önemli adım attı.
Bunlardan biri, Akil İnsanlar Heyetinin oluşturulmasıydı. Akil
insanlar bütün ülkeyi il il, ilçe ilçe dolaşıp süreci
halka anlatarak, halkın nabzını tutarak önemli bir görevi yerine getirdiler.
Kendilerine ben huzurunuzda teşekkür ediyorum. Sayın Başbakan, bugün,
kendileriyle bir toplantı yapıyor, umuyoruz ki akil insanların tespit ve
önerilerini dikkate alır.
Hükûmetin attığı ikinci olumlu adım ise, Toplumsal Barış
Yollarının Araştırılması ve Çözüm Sürecinin Değerlendirilmesi Amacıyla Kurulan
Meclis Araştırması Komisyonunun, kısaca barış ve çözüm komisyonunun
kurulmasıdır. Bildiğiniz gibi, Komisyon çalışmalarına devam etmektedir. Bu
Komisyona üye vermeyen partiler, toplumsal barış isteminde asla inandırıcı
olamazlar. “Barış istiyorum.” demekle barış istenilmez, fiilen aktif hareket
etmek gerekir.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet sorunun pratik çözümü için
yapacağı yasal değişiklikleri derhâl Parlamentonun gündemine getirmelidir. On binlerce Kürt siyasetçisinin “KCK” adı altında hâlen tutuklu
olduğu, cezaevlerinde ölümle burun buruna kalan hasta tutuklu ve hükümlülerin
sorunlarına çözüm bulunmadığı, ana dilde eğitim hakkının tanınmadığı, adaletsiz
seçim barajının hâlâ yürürlükte olduğu, Siyasi Partiler Yasası’na göre
Türkçeden başka bir dilin propaganda çalışmalarında kullanılmasının yasak
olduğu gibi dünya kadar yasağın toplumumuzu rahatsız ettiği bir dönemde Meclis
-tekrar belirtiyorum- tatile girmemelidir. Ancak, sorunun çözümüne
ilişkin yapılacak düzenlemelerle halka barış sürecinin kalıcı olacağı konusunda
verilecek umuttan sonra Parlamento tatil yapmalıdır. Parlamento ancak bu
noktada kendisine tatil yapma hakkı görmelidir diyor ve hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bozlak.
Şahısları adına Mersin Milletvekili Sayın Ali Rıza Öztürk.
Sayın Öztürk, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan Yargı Hizmetleri ile İlgili Olarak Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugüne kadar Adalet Komisyonundan geçen
kanun tasarılarına baktığımız zaman, bu kanun tasarılarına ya “yargı
hizmetlerinin etkinleştirilmesi ve verimlileştirilmesi üzerine bazı kanunlarda
yapılması gerekli kanun değişiklikleri” denilmiştir ya da işte “yargıdaki
sorunların aşılması üzerine Danıştay ve Yargıtay kanunlarında değişiklik
yapılmasına ilişkin kanun tasarısı” denilmiştir. Bir kanun gelmiştir, onunla
Yargıtay ve Danıştaydaki daire sayıları, üye sayıları
azaltılmaya çalışılmıştır; arkasından, başka bir kanun tasarısı gelmiştir,
bunun tam zıttı, bu sefer de artırılmaya çalışılmıştır.
Şimdi, bu görüşülmekte olan kanun tasarısıyla ilgili, daha önce
görüştüğümüz hususlar yeniden bu tasarının bir taraflarına sıkıştırılmıştır.
Bu, şunu gösteriyor değerli arkadaşlarım: Adalet ve Kalkınma Partisi sürecinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi çoğunluk baskısının altında yönetilmeye çalışılmaktadır.
Aslında komisyonlarda ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda uyulması
gereken kurallar ve yöntemlere uyulmamaktadır, kanun yapma tekniğine
uyulmamaktadır. Âdeta komisyonlarda “Ben yaptım, oldu.” anlayışıyla sadece
komisyonlardan geçirmiş olmak için kanunlar geçirilmekte, Genel Kurulda da yine
çoğunluğun parmaklarıyla bu işler halledilmektedir. Aslında gerçekten bugün
yaşadığımız çoğunlukçu demokrasidir, çoğulcu demokrasi değildir.
Değerli arkadaşlar, Sayın Başbakan açıklama yaptı, “Polisimizi
yedirtmeyiz.” dedi. Son zamanlarda bu yedirtmeme muhabbeti çok sıkça gündeme
geldi, geliyor sanki birileri, birilerini yemeye çalışıyormuş gibi. Hiç kimsenin hiç kimseyi yemeye çalıştığı falan yok ama bakın, bu
Türkiye’de kimisinin “Ergenekon”, kimisinin “faiz lobisi”, bazı insanların da
“dış güçlerden kaynaklandı” dediği, kimilerinin de “Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Yasası’ndan ve Anayasa’dan kaynaklanan protesto etme hakkını
kullandık.” dedikleri olaylarla ilgili olarak 4 vatandaşımız öldü 1 polisle
birlikte ama bunlardan bir tanesi polis kurşunuyla öldürülen Ethem Sarısülük’tür.
Bunu şu nedenle önemsiyorum: Ethem Sarısülük,
bu olaylar sırasında televizyon kameralarında polis tarafından öldürüldüğü
açığa çıkmasına rağmen, bu polisin kimliği uzun müddet kamuoyundan
saklanmıştır, açıklanmamıştır; Daha sonra bu polisin kimliği bildirilmiştir,
açıklanmıştır, bu sırada da Sayın Başbakan “Biz polisimizi yedirtmeyiz.”
demiştir.
Değerli arkadaşlarım, bu polis de bizim polisimiz, sokaktaki
protesto hakkını kullanan yurttaşlar da bizim yurttaşlarımız ama önemli olan
buradaki konu şudur: Hep tartışılıyor “Efendim, polis orantılı mı, orantısız mı
güç kullandı?” diye. Öncelikle polisin görevi güç kullanmak değildir, polisin
görevi, Anayasa’da ve Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’nda hüküm altına
alınan bu toplantı ve gösteri yapma hakkını kullanmasını sağlamaktır. Aslında
polis, vatandaşın bu protesto hakkını kullanmasının koşullarını yaratmak için
eğer gerekliyse güç kullanmak zoruna kalabilir.
Şimdi, burada, güç kullanmanın, orantılı ya da orantısız olmaktan
daha önce iki tane koşulu vardır. Birinci koşul: Güç kullanmanın gerekliliği
var mıdır, yok mudur? Öncelikle bunun tespit edilmesi lazım. Şimdi, bu
olaylarda dünya kamuoyunda da, Türkiye kamuoyunda da genel kanı, olayların
başlamasına neden olanın polis olduğudur. Burada da Ethem Sarısülük
ölmüş. En sonunda, kamuoyu baskısı üzerine bunu mahkemeye
çıkartmak zorunda kalmışlar ve mahkeme şöyle bir karar veriyor, -polisin
aslında bu kişiyi öldürdüğünü kabul ediyor, belinden silah çıkartarak
öldürdüğünü kabul ediyor- aynen şunu söylüyor, diyor ki: “Göstericiler
tarafından prefabrik bir kulübenin arkasına sıkıştırıldığı ve kalabalık bir
grup tarafından taşlanmaya maruz bırakıldığı, -ama televizyondaki görüntülere
baktığınızda aslında böyle bir durum da söz konusu değil- bu sırada şüphelinin
belinden tabancasını çıkardığı ve havaya doğru üç el ateş ettiği, bu esnada
maktulün aniden yere düştüğü, -ya, bu ne biçim havaya doğru ateş etmek ki bir
adam aniden yere düşüyor; demek ki havaya doğru ateş etmemiş, hedef göstererek
ateş etmiş ve bir kişi düşmüş- şüphelinin arkasını dönerek grubun aksi yönünde
koşmaya devam ettiği, bu sırada beline ve sırtına atılan taşların isabet etmeye
devam ettiği…” Vallahi, televizyon ekranlarından ben bunu seyrettim, hiç
böyle bir görüntüyü görmedim, mahkemenin tespit ettiği gibi. Ama değerli
arkadaşlarım, burada, arkasından da bunun meşru müdafaa sınırları içerisinde
kalabileceğini düşünerek tutuksuz yargılanmasına karar veriyor.
Şimdi, ben sormak istiyorum hepimize: Böyle bir olay sıradan
vatandaşlar arasında olsaydı, bir vatandaşımız bir başkasına bunu yapsaydı
gerçekten mahkemeler bunu serbest bırakır mıydı, o vatandaşı serbest bırakırlar
mıydı? Yani, ben kural olarak tutuklu yargılanmayı savunan bir insan değilim,
bunu Meclisteki bütün arkadaşlarımız bilirler ama burada çifte standart var.
Benim dikkatinize sunmak istediğim konu şudur: Değerli
arkadaşlarım, şimdi, bakın, Sayın Başbakan “PKK örgütüyle yapılan, kimisinin
‘çözüm süreci,’ kimisinin ‘barış süreci,’ kimisinin ‘çözülme süreci’ dediği
süreçle ilgili olarak biz güvenlikçi politikalara ne olursa olsun dönmeyeceğiz
yani özgürlükçü politikalar izleyeceğiz.” dedi bu süreçle ilgili olarak. Peki,
doğuda gerçekten bu sorunun çözülmesi için siz “Güvenlikçi politikaları
uygulamayacağız, özgürlükçü politikaları uygulayacağız.” diyorsunuz, o zaman,
batıda protesto hakkını kullanan insanların üzerinde neden güvenlikçi
politikaları izlemekte ısrar ediyorsunuz? Orada da özgürlükçü politikaları
uygulayın. Yani, doğru, güvenlikçi politikalarla ülkenin doğusunda bir yere
gidememişseniz, batısında da bir yere gidemezsiniz. Devlet terörüyle ve devlet
terörünün uygulanmasına aracılık yapan polis şiddeti ve polis terörüyle bir
yere varmanız mümkün değil. O zaman, İstanbul Taksim’de, Ankara Kızılay
Meydanı’nda, Kennedy Caddesi’nde, ne bileyim, Dikmen sokaklarında gerçekten
protesto hakkını kullanan insanlara karşı neden polis terörünü uyguluyorsunuz?
Efendim, provokatörler varmış, ışık lambalarını
yıkıyorlarmış, sağı solu yakıp yıkıyorlarmış. E, yakıp yıktırma, işte polisin
görevi bu zaten, polisin görevi onu ayırmak. Yani, Anayasa’dan ve Toplantı ve
Gösteri Yürüyüşleri Yasası’ndan kaynaklanan hakkını kullanmak isteyenler ile bu
hakkını kullanmaya çalışanları, provoke edenler, onu, o hareketi baltalamaya
çalışanlar arasında polisin görevi bunları tespit edip o kitlenin içerisinden
bunu almak. E, bu olmuyor değerli arkadaşlarım ama bakıyoruz bu olaylarla
ilgili dünya basınında çok ciddi eleştiriler çıkıyor. Tabii, Sayın Başbakan,
Türkiye’deki basını kendisine bağımlı hâle getirdiği için, Türkiye'deki basın
artık siyasal iktidara bağımlı yayın politikaları izlediği için, şimdi,
Başbakan yurt dışındaki basını da bu şekilde hizaya getirmeye çalışıyor anlaşılan.
Ama hizaya getiremediği için onlara ateş püskürüyor. Bugüne
kadar Avrupa Birliğiyle ilgili hep söylediniz, Avrupa Birliğinin dostu olarak
AKP’yi gösterdiniz, Cumhuriyet Halk Partisi ve diğer muhalefet partileri
“Avrupa Birliğine gireceksek onurlu girelim.” dedikleri zaman onları Avrupa
Birliğine karşı olmakla suçladınız ama Avrupa Birliğinin organı Avrupa
Parlamentosu yenilir yutulur cinsten olmayan sert kararlar aldı, şimdi de bunun
karşısında söyleye söyleye bir tek şey söylüyorsunuz: “Efendim, bu kararlar
yoktur.” E, doğru. Avrupa Birliğinin 2012 İlerleme Raporu’nda Sayın
Egemen Bağış alternatif bir rapor hazırlamıştı…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – …ama buna kargalar bile gülecektir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Komisyon adına Adalet Komisyonu Başkanı…
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Konuşmayacağım.
BAŞKAN – Vaz mı geçtiniz, peki, sağ olasınız.
Şahısları adına Sakarya Milletvekili Sayın Ali İhsan Yavuz.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ İHSAN YAVUZ (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
475 sıra sayılı Yargı Hizmetleri ile İlgili Olarak Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın tümü üzerinde şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, söz konusu tasarıya konu olan hükümler 650 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname’yle yapılan değişiklikle yürürlüğe girmiş ancak
yürürlüğe girdikten sonra 6223 sayılı Yetki Yasası’na aykırı olduğu
gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine götürülmüştü. Anayasa
Mahkemesi tarafından, söz konusu kanun hükmünde kararnamedeki adli tatil
süreleri ile bunlara bağlı izin sürelerine yönelik düzenlemeleri içeren hükümler;
Danıştay Kanunu’nda Başkanlar Kurulu ve Başkanlık Kurulu yönünden yapılan
düzenlemeler ile bu kurulların oluşumu, görevleri ve üye seçimlerine ilişkin
düzenlemeler; 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nda adli tatilden
yararlanmanın esas olduğuna vurgu yapan düzenleme; 2802 sayılı Hâkimler ve
Savcılar Kanunu’ndaki hâkim ve savcıların meslek içi eğitimini düzenleyen
değişiklikler; ceza infaz kurumu personellerinin hizmet öncesi eğitim süresiyle
ilgili eğitime alınan ceza infaz kurumu personellerinin sağlık sigortasından
yararlanmasına dönük düzenleme; 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun’da yapılan değişiklikle Adalet Bakanlığının izniyle
kişilerin de hükümlüleri ziyaret edebilmelerine imkân veren düzenleme ve de 5275
sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un tutukluların
yakınlarının cenazelerine katılma iznini genişleten düzenlemenin, 6223 sayılı
Yetki Yasası’nın kapsamı dışında olduğu gerekçesiyle iptaline karar
verilmiştir.
Burada dikkat edilmesi gereken husus, Anayasa Mahkemesinin
söz konusu iptal kararını, 650 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’deki söz konusu
düzenlemelerin, 6223 sayılı Kamu Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve Verimli Bir
Şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Teşkilat,
Görev ve Yetkileri ile Kamu Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu
kapsamında yer almadığı sonucuna vararak iptal kararı vermiş olmasıdır. Bir başka ifadeyle, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı usule
ilişkindir; görüldüğü üzere, Anayasa Mahkemesi içerik itibarıyla bir aykırılık
tespitinde bulunmamıştır. Anayasa Mahkememizin iptal hükmü, kararın Resmî Gazete’de yayımlandığı 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren altı
ay geçtikten sonra yani 1 Temmuz 2013 tarihinde yürürlüğe girecektir. İşte,
görüşmekte olduğumuz bu tasarıyla, 650 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin
iptal edilen ancak esas itibarıyla Anayasa’ya aykırı olmayan yargı hizmetlerine
ilişkin hükümlerinin uygulamada herhangi bir boşluğa ve tereddüde yer vermemesi
amacıyla, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı da yürürlüğe girmeden, yeniden
kanun olarak düzenlenmesi öngörülmektedir.
Bu tasarı, büyük oranda 650 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’deki
metinlerin aynen tasarı metnine aktarılması suretiyle oluşmuştur. Ancak, son bir
yıl içerisinde ortaya çıkmış olan gelişmeler ve de uygulamada ortaya çıkan
ihtiyaçlar da dikkate alınarak bir kısım ilavelerde bulunulmuştur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iktidarımız döneminde, her
alanda olduğu gibi yargı alanında da peş peşe düzenlemeler yapılmış ve hâlen de
bu çalışmalara büyük bir hızla devam edilmektedir. AK PARTİ olarak amacımız
yargıyı daha işlevsel hâle getirmek, hızlı, etkin ve adaletli bir yargı
mekanizması oluşturmaktır. Gerçi Cumhuriyet Dönemi’nde hemen hemen her hükûmet,
hızlı, etkin ve adaletli bir yargı mekanizması oluşturma arzusu elbette
taşımıştır. Taşımıştır taşımasına, ancak bu çalışmaların bütüncül olmaması,
sistematik yapılmaması, palyatif bir şekilde yapılmış
olması, derli toplu, planlı programlı bir şekilde olmaması, sadece mevzuat
odaklı yapılması, küresel gelişim ve değişimleri karşılamaması gibi sebeplerle
istenilen amaç maalesef bir türlü yakalanamamıştır. Oysa AK PARTİ iktidarı
dönemindeki düzenleme ve yargı reform çalışmalarında, sorun odaklı değil sistem
odaklı bir yaklaşım sergileniyor, sorunların köklerine iniliyor, bütüncül bir
yaklaşımla yapılıyor, toplumun talepleri dikkate alınıyor, uzun vadeli bakış
açısı ve stratejik yaklaşım içerisinde hareket ediliyor, uluslararası gelişim
ve değişimler dikkate alınarak bu çalışmalar sürdürülüyor. İşte, bu nedenle,
son dönemde yani AK PARTİ iktidarı döneminde bu yolda çok önemli bir mesafe katedildiğini söylememiz mümkündür. İşte, bu nedenle, peş
peşe düzenlemeler yapılıyor, yeni yeni mekanizmalar kuruluyor ve yargı reform
çalışmalarına hız veriliyor.
İktidarımız döneminde yargı alanında gerçekleşen çok ehemmiyetli
işler yaptık gerçekten. “Hafızayı beşer nisyan ile maluldür.” derler. Şimdi
geri dönüp dönemimizde yaptıklarımızdan bazı örnekleri sizlerle paylaşmak
istiyorum: Daha önce neler yaptık? Mesela, Türkiye Adalet Akademisini kurduk.
Akademi, özerk yapısıyla hizmet öncesi ve hizmet içi eğitime getirdiği ivmenin
yanında gittikçe artan biçimde hukuk alanında bilimsel aktör olma yolunda
ilerlemektedir.
UYAP yani Ulusal Yargı Ağı Projesi kuruldu. Tamamen Türk
mühendisleri tarafından geliştirilen ve hâlen birçok devlet tarafından ilgiyle
takip edilen ve incelenen UYAP, Birleşmiş Milletler Kamu Hizmeti Ödülleri
arasında birincilik ödülü yanında başka daha birçok ödül almış bir projedir.
Son on yılda yaklaşık 170 tane adliye binası inşa edildi.
Adliyelerin toplam kapalı alanı 2002 yılında 569 bin metrekare iken, son on
yılda 2 milyon 130 bin metrekare daha kapalı alana sahip adliye yapıldı.
Yüzdeye vurduğumuzda, eskiye oranla yüzde 374 oranında böyle bir inşaat
çalışması söz konusu oldu.
Son on yılda ihtisas mahkemelerinin sayısı yüzde 100’den fazla
artmış oldu. Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın yapısı
değiştirildi, yüksek mahkemeler güçlendirildi. Daire sayıları, tetkik hâkim ve
personel sayısı artırıldı.
Bakınız, Yargıtayda, ilk kez 2012
yılında gelen dosya sayısından daha fazla sayıda dosya karara bağlanmıştır.
Yani 2012 yılında gelen dosyaların dışında önceki yıllara ait 46.670 adet dosya
da karara bağlanmıştır. Çok şükür, bugün itibarıyla Yargıtay âdeta postaya
çalışır vaziyete gelmeye başlamıştır.
Önümüzdeki süreç bölge adliye mahkemelerinin hizmete girdiği süreç
olacak inşallah. Bölge adliye mahkemelerine ilişkin, 2014 adli yılı başında
faaliyete geçecek şekilde bütün altyapı hazırlıkları tamamlanmıştır. Bilindiği
üzere, daha önce bölge adliye mahkemelerinin başsavcıları atanmış ve personelin
eğitimi büyük oranda tamamlanmıştır. Özetle, konuya ilişkin tüm hazırlıklar
yapılmış ve âdeta bu konuda da sona yaklaşılmıştır. Bölge adliye mahkemelerinin
birkaç yıl gibi kısa süre içerisinde faaliyete geçmesiyle temyiz mahkemeleri
daha da rahatlayacak ve tam bir içtihat mahkemesi hâline, inşallah, dönüşmüş
olacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerek yaptıklarımız gerek
yapmakta olduklarımız ve gerekse yapmayı planladıklarımızla, inşallah, yargıda
hedefimiz olan etkin, hızlı ve adil bir yapının oluşmasını sağlamış olacağız.
Bu duygu ve düşüncelerle, siz değerli milletvekillerinin oylarıyla
bu tasarının yasalaşmasını ve ülkemiz açısından hayırlı olmasını diliyor, bir
kez daha yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yavuz.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.51
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Özlem YEMİŞÇİ
(Tekirdağ), Fatih ŞAHİN (Ankara)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
125’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
475 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Şimdi soru-cevap işlemine geçiyorum.
Sayın Halaman...
Sayın Barutçu…
Sayın Işık…
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bugünkü bazı medya organlarında: “Cizre düştü, PKK
Kürt ordusu kuruyor.” manşetleriyle yer alan ve “Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmetinin Cizre üzerinde hiçbir gücü, tek bir askeri veya polisi yoktur.
Bakkallarda bile Türk parası kabul edilmiyor. Cizre PKK’nın elindedir.”
şeklindeki haber ve iddialar doğru mudur? Doğruysa siz ve Hükûmetiniz bu
olaylar karşısında ne yaptınız, neden sessiz kaldınız? Adalet Bakanı olarak
şimdiye kadar bu konuyla ilgili hangi tedbirleri aldınız, açıklama yapar
mısınız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Erdoğan…
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, çözüm süreci diye milletin kafasını bulandırdığınız
bir süreç devam ediyor. “Analar ağlamayacak, terör bitecek, teröristler sınır
dışına gidecek.” dediniz. Lakin dünden bu yana Cizre’den kamuoyuna yayılan
görüntüler bazı bölgelerimizde farklı bir güvenlik birimi kurulduğu izlenimi
vermektedir. Bu görüntülerle ilgili yapılan herhangi bir inceleme, soruşturma
var mıdır? Gezi olayları sebebiyle silahsız gençlere yapılan müdahale bu
görüntülerdekilere de yapılacak mıdır? PKK ve İmralı ile yapılan görüşmelerde
bu görüntülerde gördüklerimize Hükûmet izin vermiş midir? Hükûmet bu
görüntülere izin vermemişse niçin sessiz kalmaktadır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Bulut…
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başbakanın talimatıyla PKK terör örgütü lideri Öcalan’la
görüşüp anlaşan Hükûmetiniz bunun karşılığında ülkemizin bir bölgesini PKK’ya
mı terk etti ki Diyarbakır’da Kuzey Kürdistan adına görüşmeler yapılırken Sayın
Başbakan Gezi Parkı’ndan bir türlü çıkamamakta, ülkenin diğer taraflarında
PKK’nın bölge halkı üzerindeki baskılarına, hükümranlığına göz yumulmaktadır?
Gezi eylemlerinde her yapılan takip edilip gereği yapılırken, şimdiye kadar PKK
terör örgütünün İstanbul’da ve diğer illerde yaptıklarına bilerek mi göz
yumulmuştur? Televizyon haberlerinde sokak aralarında kayboldukları söylenen
teröristler sizce bilerek mi yakalanmamış ve ülkenin teröre teslim edilmesi
sağlanmıştır?
BAŞKAN – Sayın Uzunırmak…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, yakın bir zamanda AK Parti Sözcüsü Sayın Çelik Gezi
olaylarıyla ilgili “Dışarı çıkanlar sevinmesinler.” gibi birtakım demeçler
verdi. Daha öncelerde de Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç’ın
başka davalarla ilgili bu mealde açıklamaları oluyordu. Bir Adalet Bakanı
olarak bu konularda acaba tavrınız ne oluyor? Böyle bir şey siyaseten uygun
mudur?
İkincisi: Basına yansıyan bir konu da, arkadaşlarımın da dile
getirdiği, Türkiye'nin belli bölgelerinde trafik kontrollerini özel giyimli… Ve
aynı zamanda diplomaların dağıtıldığı alanında haberler var. Türkiye'nin bütün
bölgelerinde kanun hâkimiyeti temin edilebilmiş midir? Eğer bu kanun hâkimiyeti
temin edilemediyse temin etmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Yılmaz…
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Geçenlerde Diyarbakır’da bir Kürdistan Kongresi toplandı ve sonuç
bildirgesinde birtakım açıklamalarda bulunuldu. Bu, mevcut yasalarımıza göre
suç mudur, değil midir? Eğer suçsa bununla ilgili ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Yine, PKK terör örgütüyle “Analar ağlamasın ve çözüm süreci.”
dediniz. Yıllardır bu ülkede anaları ağlatan kimdir? Anaları ağlatanların elini
kolunu sallayarak ülke sınırlarımız içerisinde dolaşması veya dışarıya çıkıyor
gözükmesi herhangi bir suç teşkil etmemekte midir? Bununla ilgili herhangi bir
işlem yapmayan başta oradaki görevliler, vali, cumhuriyet savcısı ve Hükûmet
olarak bir suç işlendiği kanaatini taşıyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Doğru…
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Dün Irak’ta, Selahattin kentinde Irak Türkmen Cephesi Başkan
Yardımcısı ve Vali Yardımcısı hunhar bir şekilde, bomba patlatılması
neticesinde hayatlarını kaybetmişlerdir, yine 50’ye yakın da yaralı vardır.
Hükûmet olarak bu kötü olayla ilgili olarak ne tür bir çalışma yaptınız,
herhangi bir şekilde bir telin falan, bir şey yapılmış mıdır?
İkinci olarak da özellikle dün gelen haberler içerisinde, Doğu
Türkistan’da 24 tane Doğu Türkistan Türkü idam edilmiştir. Bu yönlü olarak da
herhangi bir protesto yapılmış mıdır, öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederiz.
BAŞKAN – Sayın Türkoğlu…
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, geri çekilmediği hâlde PKK’nın geri çekildiği
söylenmekte, çekilmenin de tamamlandığı, ikinci aşamaya geçildiği ifade
edilmekte ve artık Hükûmetin bir şeyler yapacağı söylenmektedir. Geçtiğimiz
günlerde İmralı’daki katilin size yeni talepler gönderdiği konuşulmaktadır. Bu
taleplerle ilgili olarak Hükûmetinizin bölücü çevrelerle birkaç gün önce
görüştüğü doğru mudur? Doğru ise bu görüşmede dile getirilen talepler, hususlar
nelerdir? Basına sızanlar mıdır yoksa daha fazlası ve gizlenen yönler var
mıdır?
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti toprakları içerisinde adına “Amed” denilen ya da “Kuzey Kürdistan” denilen bir coğrafya
var mıdır? Bu ifadeleri kullananlar hakkında adli tahkikat başlamış mıdır?
Adalet Bakanı olarak bir şey yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Yılmaz…
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, 15-16 Haziran tarihinde “Kuzey Kürdistan Konferansı”
diye bir konferans yapıldı Diyarbakır ilinde ve oradaki konferansta Kürtçenin
resmî dil olarak tanınması, ana dilde eğitim yapılması, Abdullah Öcalan’a af,
PKK’nın, terör örgütü listesinden çıkarılması gibi taleplerde bulunuldu.
BDP’nin de tarafınıza 25
maddelik bir demokratikleşme paketini sunduğunu biliyoruz. Bu demokratikleşme
paketi içerisinde bu talep edilen konularla ilgili düzenlemeler de var mı?
Ülkemizin bir bölümünde “Kuzey Kürdistan” diye bir yapı mı oluşturuldu? Bu konuda
herhangi bir yaptırım düşünüyor musunuz?
BAŞKAN - Sayın Halaman...
ALİ HALAMAN (Adana) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim. Kusura da
bakmayın, geç gelmiş oldum.
BAŞKAN – Olsun, olsun, vakit var daha.
ALİ HALAMAN (Adana) – Sağ olun.
Ben, Sayın Bakanımıza şöyle
bir sual sormak istiyorum: Bu kanun 32 madde. Şimdi, bu kanun 32 madde olmakla
birlikte, 27’nci maddesinde “resmî” kelimesini kaldırıyor, metinden çıkartıyor.
Bundan önce Sağlık Bakanı “T.C.”yi çıkartmıştı.
Şimdi, bu “resmî” kelimesini kaldırmasının sebebi bu İmralı süreci diyorlar.
İşte, Kandil’in talebi gibi, PKK’nın talebi gibi, İmralı’da yatanla doğrudan
görüşmenin fiziki şartlarını oluşturmak için mi bu “resmî” kelimesini
kaldırıyorlar? Ben bunu sormak isterim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Barutçu…
İHSAN BARUTÇU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bugün, bildiğimiz kadarıyla, cezaevlerinde yaklaşık 130 bin
civarında insanımız cezalarını çekmekte. Şahsım birçok cezaevini ziyaret
ederken, Metris, Kandıra, Buca, Sincan, Silivri ve diğer cezaevlerine yaptığım
ziyaretlerde tutuklu, hükümlü ve yakınlarıyla birlikte umumi bir merakı giderme
adına Sayın Bakanımıza şu soruyu sormak istiyorum: On binler ismini
zikrettiğimiz mevcut cezaevlerinde cezalarını bir şekilde tamamlarken neden
İmralı’da bulunan şahsa ayrıcalık tanınıyor? Eğer o şahsın ayrıcalığı yoksa
önümüzdeki herhangi bir zaman diliminde İmralı’dan bir başka cezaevine nakli ve
sevki mümkün olacak mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Öğüt…
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, Çankırı’nın Orta ilçesine bir cezaevi yapacağınızı
duyduk. Bu cezaevinin niteliği ve kaç kişilik olacağı konusunda ve ne zaman
başlayıp ne zaman biteceği konusunda bir bilgi verme şansınız var mı, onu
öğrenmek istiyorum çünkü oradaki vatandaşlar, oranın niteliği konusunda hemşehrilerimiz bir cevap bekliyorlar. Yani, yarı açık mı
olacak, kapalı mı olacak, nasıl bir cezaevi olacağı konusunda ve kaç kişilik
olacağı konusunda bir beklenti var, onu soruyorlar. Bir de ne zaman biteceği
konusunda soruları var, onu sizlere iletmek istedim.
Gine, tabii, sizin Hükûmetinizle ilgili bir konu ama orada köy
yollarımızın yapımıyla ilgili hem Valiliğin hem de Ulaştırma Bakanlığının,
ikisinin birden bende cevabı var, ikisinin de kendileriyle ilgili olmadığına
dair cevapları var. Bu konuda da vatandaşlarımız orada bir şaşkınlık içinde,
nereye müracaat edeceklerini bilmiyorlar. Çok önemli bir şekilde… Orada beş
köyün insanları alt geçit olmadığı için 14-15 kilometre yolu yürümek zorunda
kalıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Başkanım, birden çok milletvekilimiz aynı soruyu sordular
Sayın Alim Işık’la başlayan süreçte, onunla
başlayayım. “Cizre bölgesinde PKK Kürt ordusu kuruyor.” şeklinde gazetelere
yansıyan haberlerden neşet eden, bu çerçevede 4-5 arkadaşımız aynı soruyu
sordular. Şimdi şunu çok net şuradan ifade etmek istiyorum: Türkiye’de,
Cizre’de olur, Erzurum’da olur, Antalya’da, Sinop’ta olur, hangi bölgesinde
olursa olsun, yasalarımızın ihlali anlamına gelen her eylem kanunlarla yetkili
olan cumhuriyet savcıları tarafından soruşturulur, cumhuriyet savcılarının
talimatıyla kolluk o konularla ilgili araştırmalarını yapar, dosyasını teşekkül
ettirir ve gerekli operasyonlarını yapar.
Şimdi, bahsettiğiniz olayla ilgili olarak ilk andan itibaren özel
yetkili, Terörle Mücadele Yasası’nın 10’uncu maddesiyle yetkili Diyarbakır
Başsavcılığı soruşturma dosyası açmıştır, kolluktan bununla ilgili delilleri
talep etmiştir. Molotofkokteyli atarak kamu görevlilerinin araçlarına bunlarla
saldıran, yol kesen ve yasaları ihlal eden eylemleri yapanlarla ilgili dosya
tamamlanmak üzeredir ve bunun sonuçlarını kısa süre içerisinde görürsünüz.
Anlık yapılan bu tür eylemler…
Tekrar ediyorum, Türkiye’nin hangi bölgesinde olursa olsun hiç
kimse bu ülkenin yasalarının üstünde değil, bakanı da milletvekili de 76 milyon
vatandaşının her bir bireyi de. O açıdan hiç kimse bu konuda bir endişeye
kapılmasın, herhangi bir telaşa mahal yok. İlgili görevliler, sorumlular
gereken çalışmaları şu anda yapıyorlar.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Bakan, kolluk kuvvetlerinin
önleyici görevi yok mu? Orada saatlerce süren bir suç işleniyor.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Elbette var. Elbette var,
bununla ilgili…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Valisi var, emniyet müdürü var, kaymakamı
var…
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Sayın Şandır, hatırlarsanız
üç hafta boyunca devam eden “Gezi olayları” diye İstanbul ve Ankara merkezinde
yapılan eylemler sırasında da gördüğümüz ve asla kabul edemeyeceğimiz, devletin
kolluk güçlerine karşı yaralamalı, ölümlü saldırılar da cereyan etmiştir. Kamu
araçları, kolluk güçlerine ait araçlar, vatandaşlarımıza ait sivil araçlar
yakılmıştır, tahrip edilmiştir, iş yerleri tahrip edilmiştir. Şuradan Kızılay’a
doğru bir inin, Meclis kavşağından Kızılay’a kadar giderken yol kenarındaki o
şeffaf kaldırım camlarının tamamı kırılmıştır. Bütün bunlar bu milletin
kaynaklarıdır ama takdir edersiniz ki o kalabalık olaylar esnasında kolluk aynı
anda bunların fezlekesini hazırlayıp, delilleri tanzim edip bunu fezlekeye
bağlayarak savcıların önüne getirememiştir.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Bakan, kalabalık falan değil, yol
kontrolü yapıyor bunlar. Arabanın plakası da belli, yol kontrolü yapılıyor ya!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Bir süre sonra, bu dosyalar
tekemmül ettikten sonra adliye gerekli işlemleri yapmış, bir kısmı sevk
edilmiş, bir kısmı tutuklanmış, bir kısmı da tutuksuz yargılanmak üzere
salıverilmiştir.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Cizre’yle ne alakası var?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Onun için şunu çok net
ifade ediyorum: Hiç kimsenin yaptığı yanına kâr kalmaz, arkadaşlarımızın endişesine
mahal yoktur diye ifade ediyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bunu takip edeceğiz yalnız.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Elbette takip edeceksiniz,
göreviniz bu. Biz de bunun hesabını hem Parlamentoda hem sokakta vatandaşımıza
vermek durumundayız.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Yani sizin beyanlarınızı önemsiyoruz.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Bir arkadaşımız bu çözüm
sürecine ilişkin olarak yapılan görüşmelerle ilgili bir soru sordu “Hükûmet bu
görüntülerin oluşmasına izin mi vermiştir?” diye. Hükûmetin böyle bir izin
verme yetkisi de yoktur. Yasalarımızda olmayan bir yetkiyi kullanamayız,
Anayasa’mız çok açık, hiç kimse kaynağını Anayasa’dan almayan bir yetkiyi
kullanamaz. Bu şekilde, kanunların suç saydığı bir işi serbest bırakma gibi
Hükûmetin bir yetkisi de yok, buna dönük bir tasarrufu da olamaz.
Onun ötesinde, Diyarbakır’da toplanan konferans sonunda yapılan
açıklamalar… Sayın Yılmaz’ın sorusu, aynı soru yine Sayın Dilek Akagün Yılmaz’ın da sorusu. Bir başka Yılmaz da var, her
ikiniz de aynı soruyu sorduğunuz için ifade ediyorum.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nde korunmuş olan hakları korumak üzere birtakım yasalarda
değişiklikler yaptık. En son yapmış olduğumuz değişiklikler de şiddet
barındırmayan, şiddeti teşvik etmeyen düşünce açıklamalarının suç
oluşturmayacağına dair. Bu konferansta katılımcıların görüşlerini beyan
etmeleri ve bu görüşler doğrultusunda taleplerde bulunmaları, demokratik
taleplerde bulunmaları en tabii haklarıdır. Ancak -parantez açıyorum- o sonuç
bildirgesi içerisinde, talepler içerisinde, şiddeti öven, şiddeti teşvik eden,
toplumu kaosa, teröre, anarşiye sevk edecek bir talep
varsa bunun gereğini ilgili savcılar yapar. Yine tekrar ifade ediyorum, bununla
ilgili hiç kimsenin bir telaşa kapılmasına gerek yok. Şu
anda, Türkiye, Anayasa’sına ve yasalarına bağlı demokratik bir hukuk devleti. Bu
anlamda, kimsenin yaptığı yanına kâr kalmamıştır bundan sonra da kâr
kalmayacaktır. Ama, bizim yasalarımızın cevaz verdiği
düşünceyi açıklama, görüşünü paylaşma… Şu Parlamentoda siyasi partilerimizin
temsilcileri var. Bir milletvekilli arkadaşımız sorusunda şunu sordu: “Siz
birkaç gün önce –bir siyasi partinin demedide- bir
örgütün destekçileriyle bir görüşme yaptınız.” Benim görüşme yaptığım kişiler
bu Parlamentoda temsil edilen milletvekilleridir, bir siyasi partinin
yetkilileridir, eş başkanlarıdır, grup başkan vekilleridir.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başbakan diyor ya, Sayın
Başbakanın Şemdinli açıklamasını hatırlayın Sayın Bakan.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Dolayısıyla, ben, Hükûmetin
bir üyesi olarak, bu Parlamentoda görev yapan her milletvekiliyle görüşürüm.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Parlamentoda görev yapan milletvekiline
Sayın Başbakan söylemedi mi aynı ifadeyi?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Siz, Sayın Başbakanın söylemi üzerine mi
iş yapıyorsunuz?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Her siyasi parti
temsilcisiyle görüşürüm, onların demokratik taleplerini dinlerim. Bu demokratik
talepler içerisinde karşılayabileceklerimiz varsa bunları karşılayabilmek için
de elimizden geleni yaparız.
Türkiye 1950 yılından bu yana Avrupa Konseyinin kurucu üyesidir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yargılama yetkisini tanımıştır. İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin altında imzası vardır Türkiye'nin. İnsan Hakları Sözleşmesi’nden
kaynaklı hakları talep edenler için “Niçin bu hakları talep ettiniz?” diye
sorulmaz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlarının gereğini yerine
getirmek isteyenlerin bu talepleri için “Bunları niye dile getirdiniz?” de
denilmez.
Yine, sorulan sorular içerisinde: “BDP’nin
sizden talepte bulunduğu 25 madde içerisinde ne var?” Barış ve Demokrasi
Partisinin bize getirmiş olduğu kendi önerileri içerisinde Terörle Mücadele
Yasası’nın bazı maddelerinin, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri
Kanunu’nun bazı maddelerinin, Siyasi Partiler Yasası’nın bazı maddelerinin
değiştirilmesi yönünde talepleri vardır. Bu ülkede biz yıllardan bu yana şunu
söylemiyor muyuz: Demokratik siyaset zemininde bunları konuşalım ve siyaset
zemininde üzerinde mutabık kalabileceğimiz konularda mesafe katedelim.
Yaptığımız şey budur.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Neden açıklanmıyor Sayın Bakan, biz
bunu soruyoruz size. Niye kamuoyuna açıklanmıyor?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Bütün basında yazıyor, okumadınız mı siz?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Bir siyasi partinin
temsilcileri Hükûmetin bir üyesine bu yönde taleplerini getirmiş, ortaya
koymuş. Ne yapması gerekiyor Hükûmet mensuplarının? Bu talepleri alır, kendi
parti programına uyuyorsa, kendi siyaset yapma anlayışına, Türkiye'nin gelecek vizyonu içerisinde öngördüğü tabloda bu taleplerin yeri
varsa ortak bulduğumuz zeminde bunları karşılamak siyasetin görevidir,
Parlamentonun görevidir. Ben böyle inanıyorum, siyaset anlayışımız budur.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Peki, Sayın Bakan, bunlar neden
açıklanmıyor? Neden kapalı kapılar ardında görüşülüyor?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Müsaade ederseniz… Siz soru
sorarken ben dinledim ama benim cevap vermeme bile tahammül göstermiyorsunuz.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Sadece açıklanmasını istiyoruz.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Dolayısıyla değerli
arkadaşlar, Anayasa’mızda ve yasalarımızda taahhüt etmiş olduğumuz, varmak
istediğimiz hedeflere dönük, siyaset kurumundan ya da STK’lardan, sivil
toplumdan gelecek taleplerin başımızın üzerinde yeri vardır. Herkes düşüncesini
barışçıl yöntemlerle ifade edebilir.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Anayasa’ya aykırı işler de var mı bunun
içinde?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Ama bu talepler içerisinden
hangilerinin hayata geçeceği konusu Parlamentonun takdirindedir. Sadece siyasi
iktidarın buna karar verme imkânı da yoktur, yetkisi de yoktur. Onun için, bu
talepler gelir, bu taleplerden uygun gördüklerimizi, altına imza
koyabileceklerimizi huzurlarınıza getiririz. Yüce Parlamento kabul ederse
hayata geçer, kabul etmezse geçmez. Demokratik siyasetin anlamı da bu olsa
gerek.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, tutanaklara geçmesi
açısından bir hususu ifade etmek istiyorum.
Şimdi, Sayın Bakanın vermiş olduğu cevap üzerinden algıladığımız
kadarıyla bir milletvekili, bu Parlamento çatısı altındaki bir milletvekili,
partimizin yetkili heyetlerinin Hükûmetle yapmış olduğu bir görüşme üzerinden
partimizi illegal pozisyona düşürecek şekilde bir tanımlama yapmış. Bu
tanımlamayı yapan milletvekilini kınıyoruz.
Barış ve Demokrasi Partisi, 3 milyona yakın, halkımızdan, oy
almış, bütün engellemelere rağmen son seçimde de milletvekili sayısını 2 katına
çıkararak bu Meclis çatısı altında bu ülkenin sorunlarını tartışan ve bunlara
çözüm arayan legal, yasal siyasi bir partidir. Bundan sonraki tanımlamalarda da
partimize yaklaşımın bu çerçevede olması gerekir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 17’nci maddeler kapsamaktadır.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, yanlışlık yapıyorsunuz,
bölümlere geçtik.
BAŞKAN – Evet, bölümler hâlinde görüşülüyor ama maddelerine diye
yazıldığını… Doğru yazılmış, doğru okudum.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Bölümlere geçilmesini oylayacaktınız Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Öyle değilmiş işte yani bölümleri konuşup maddelere
geçilme deniliyor.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Mardin Milletvekili Sayın
Erol Dora.
Buyurunuz. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 475 sıra sayılı Yargı Hizmetleri ile İlgili Olarak Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın birinci bölümü
üzerine Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, hemen her fırsatta dile getirdiğimiz uzun
tutukluluk hâlleri temel hak ve özgürlüklerin önündeki en büyük engellerden
birisi olarak ülke gündemini işgal etmeye devam etmektedir. Ceza Muhakemesi
Kanunu’nun 109’uncu maddesi gereğince adli kontrol tedbirleri uygulanıp tahliye
etme imkânı varken maalesef mahkemeler adli kontrol sistemini uygulamayarak
uzun tutukluluk durumlarının ortaya çıkmasına sebebiyet vermektedir.
Tutuklananlar için uzun bir yargılama sürecinin başladığı, bu açıdan,
tutuklamanın bir tedbirden çok ceza hâlini aldığı, tutuklanmayanların ise
kurtulduklarını düşündükleri bir gerçektir. Toplumun algısı da bu yöndedir.
Ülkemizdeki yargılamalar yapılan soruşturma ve kovuşturmalar sonucunda en kısa
sürede gerçeğe ve adalete ulaşılmasını amaçlayan şekilde değil, tahliye
talepleri ve tutukluluğun ortadan kaldırılmasına yönelik olarak devam
etmektedir.
Uzun süren ve makul sürede tamamlanmayan yargılamalar Türk
hukukunun en önemli sorunudur. Bu sorunu çözme noktasında gerekli çaba
harcanmamaktadır. Böylece tutuklama tedbiri yönünden de makul süreye uyulmadığı
görülmektedir. Bunun üzerine, her ne kadar hukuka aykırılığı tespit edip
tazminata hükmetse de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuruların
uzun yıllar sonuçlandırılmaması olumsuzluğu da eklendiğinde hukukun evrensel
ilke ve esaslarına aykırı şekilde verilen yargı kararlarının devam ettiği
görülmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin geç verilen kararları ciddiye
alınmamakta, sadece tazminat olarak değerlendirilmekte, devlet tarafından
ödenen bu tazminatların sorumlusuna rücu mekanizması da işletilmediğinden İnsan
Hakları Mahkemesi kararları ile varılmak istenen hedefe ulaşılamamaktadır.
Güncel bir örnek vermek istiyorum: Şırnak Milletvekilimiz Sayın Faysal
Sarıyıldız dört yıl üç aydır tutuklu olmasına rağmen bugün mahkeme davayı 29
Ağustosa erteleme kararı aldı. Kendisi için zaten istenen ceza beş yıl olmasına
rağmen infazı bittiği hâlde böyle bir ertelemeyi anlamak gerçekten mümkün
değildir.
Türkiye’de artık cezaya dönüşmüş bulunan uzun tutukluluk hâlleri
söz konusu olanlar hasta mahkûmlar olunca daha da katmerli olarak karşımıza
çıkmaktadır çünkü uzun tutukluluk durumunun yol açtığı en büyük hak ihlaline
hasta tutuklular maruz kalmaktadır. Bu çok açık bir şekilde herkes tarafından
bilindiği hâlde, son yargı paketinde birtakım düzenlemeler yapıldığı hâlde
maalesef uygulamada sorunlar aşılabilmiş değildir. Ölümcül hastalıklara
kapıldıkları hâlde elverişli sağlık koşullarından yoksun bir şekilde -tahliye
edilmeyen mahkûmlar- son derece zor olan cezaevi koşullarında yaşamaya mecbur
bırakılmaktadırlar.
Değerli Milletvekilleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi,
Türkiye’yi, tutuklu iken yakalandığı kanser sonucu cezaevinde yaşamını yitiren
Gülay Çetin’in hükümlülerin ağır hastalık nedeniyle serbest bırakabileceğine
ilişkin hükümlerden -tutuklu olduğu için- yararlandırılmaması nedeniyle Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesinin 3’üncü maddesi yani işkence yasağı ve 14’üncü yani
ayrımcılık yasağı maddelerini ihlal ettiği gerekçesiyle mahkûm etmiştir.
Hasta tutuklu ve hükümlü tablosu Türkiye’de ağır bir tutuklama rejimi
yani kişi güvenliği ve özgürlüğü hakkı ihlali olduğunu göstermektedir.
Hapishanelerdeki hasta mahpusların sağlık koşullarının düzeltilebilmesi için
öncelikle 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un
bir bütün olarak değiştirilerek, özgürlüğünden yoksun bırakılan veya hapsedilen
kişilerin yani mahpusların haklarının ilgili Birleşmiş Milletler standartlarına
uygun hâle getirilmesi gerekmektedir.
F tipi hapishanelere geçildikten sonra mahpuslara uygulanan tecrit
mahpusları âdeta çürütmektedir. Tecrit, mahpusların hastalıklarını tetiklemekte
ve hızlı bir şekilde ilerlemesine neden olmaktadır. İnsan onuruna aykırı olan
tecridin tüm hapishanelerden kaldırılması gerekir.
İnsan Hakları Derneği 2013 veri ve raporlarına göre hâlen hapishanelerde
122’si ağırlaşmış, 108’i acil tedaviye ihtiyacı olan toplam 230 ağır olmak
üzere 411 hasta mahpus vardır. Bu mahpuslardan 230’unun derhâl salıverilmesi
gerekmektedir. Geriye kalan 181 hasta mahpusun ise acilen tedavi edilmesi
gerekmektedir.
Değerli Milletvekilleri, Adli Tıp Kurumunun bilimsellikten uzak ve
taraflı siyasi kararları da hasta tutukluların maruz kaldığı durumun en başta
nedenlerindendir.
Adli tıp hizmetleri 1982 yılında 2659 sayılı Yasa ile Adli Tıp
Kurumunun resmî bilirkişilik görevini yerine getirmesi için yeniden
düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile adli tıp hizmetlerinin verilmesinde yaşanan
sorunların giderilmesi amaçlanmış ise de Adli Tıp Kurumu merkezî yapılanmayı
güçlendirmiş ve adli tıp alanında bilimsel gelişmeyi engelleyici, çelişkili ve
yetersiz kabul edilen kararları çözüme bağlayıcı özelliğiyle birlikte bilimsel
niteliğini de yitirmeye başlamıştır. Oysa bilirkişilik, hizmetin niteliği
gereği herhangi bir konuda verilecek objektif, teknik ve bilimsel görüştür.
Bilirkişiliğin esası bilimsel görüşün özgürce sunulabilmesidir.
Kurum, 12 Eylül rejiminin etkisinde yapılmış düzenlemelerin ruhunu
yansıtmaktadır. Kurumun resmî bilirkişilik yapmak üzere kurulduğu, bu bağlamda
da tutuklu ve hükümlülerin tahliye ve infazının ertelenmesi kararlarının
verildiği merci olarak değerlendirildiği düşünüldüğünde durumun vahameti daha
da görünür olmaktadır.
Zira, Adli Tıp Kurumu,
ölümcül hastalar için dahi raporlarını geciktirmekte, verdiği raporlarda ise
tutuklunun hastalığının ciddiyetinin aksine kararların altına imza
atabilmektedir. Örneğin, kurum, cezaevi koşullarında hastalıkları iyice
ağırlaşan hasta mahpuslara ya rapor vermemekte ya da kanser gibi tedavisi ev
ortamında bile mümkün olmayan hastalıkların cezaevi koşullarında tedavi edilebileceğine
yönelik raporlar vermektedir.
Adalet Bakanlığı verilerinden de anlaşılacağı üzere, Adli Tıp
Kurumunun kötü uygulamaları nedeniyle infazı geri bırakılmayan ağır hasta
mahpuslar cezaevinde yaşamını yitirmekte ya da tahliye olduktan birkaç gün
sonra yaşamlarını yitirmektedirler. Bu bakımdan, hasta tutuklu ve hükümlülerin
durumlarının ciddiyetle incelenebilmesi için sağlık konusunda devlet eliyle
yaratılan bu tekelleşmenin ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Her türlü teknik donanıma sahip, modern cihazlarla donatılmış tam
teşekkülü devlet hastanelerinin, eğitim ve araştırma hastanelerinin, üniversite
hastanelerinin raporlarının kabul edilmemesi bu sorunların asıl kaynağıdır.
Hastane kurulları tarafından verilen raporları kabul etmeyerek kendi kurumlarının
itibarını düşüren bu anlayış her yönüyle sakattır. Ayrıca ilk olarak tam
teşekküllü hastane raporunu arayan, bu raporun Adli Tıp Kurumu tarafından
onaylamasının ardından cumhuriyet savcısının vereceği olumlu karar üzerine
durumu tayin edilen hastanın mağduru olduğu bu yoğun bürokrasi en büyük insan
hakları ihlallerindedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verilen sağlık raporlarına
karşı itiraz yolunun tanınmayarak kişinin durumunun daha da ağırlaşması
üzerine, aynı süreçleri yeniden tekrarlamasını beklemek hukukla
bağdaşmamaktadır. Hasta tutuklu ve hükümlülerin revire çıkmaları, ring
araçlarıyla hastanelere gitmeleri, sağlık raporları için uzun süre beklemeleri
göz önüne alındığında, bu tedavi ve başvuru sürelerinin kendisi için ezaya
dönüştüğü anlaşılacaktır. Hâl böyleyken bilimsel bilgi, kişisel kanı, ayrımcı
uygulama gibi herhangi bir nedenle olumsuz rapor almış ve sayılı günleri kalan
bir hasta tutuklu ve hükümlünün itiraz hakkının olmamasını da kabul etmek
mümkün değildir. Bunun başta, sağlık hakkı, hukuk devleti çerçevesinde
değerlendirilmesi gereken en önemli konulardan birisi olduğunu da vurguluyor,
Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dora.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Osmaniye Milletvekili Sayın
Hasan Hüseyin Türkoğlu.
Buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın Başkan,
Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; 475 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın
birinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Müzakere etmekte olduğumuz tasarı, hukukun evrensel kuralları ve
Anayasa hükümleri yerine, farklı görüş ve düşünceleri dikkate almadan “Ben
bilirim, başkası bilmez ve anlamaz.” tavrıyla Meclise ve topluma dayatılan bir
yanlışın şeklen düzeltilmesinden ibaret olup hâlâ yanlışlar ihtiva etmektedir.
Kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisiyle Meclisin yasama görevinin Hükûmete
devrini karıştıran iktidar partisi, bu yanlışını şeklen düzeltme gayretindedir
ancak AKP de hukukun üstünlüğü yerine, üstünlerin hukukunu tercih etmiştir ve
kendi hukukunu tesis etme ve yaşatma arzusundadır.
Amerikan demokrasisinin kurucuları “Yürütme vahşi bir aslandır, o
aslanı kontrol altında tutan zincirler ise hukuktur.” derler. Yürütme yetkisini
yed-i kudretinde tutan siyasal iktidardır. Siyasal iktidarların doğasında ise
otorite, belirleyici unsurdur. Otorite yani siyasal iktidarın gücüyle demokrasi
ve hukuk arasında ters orantılı bir ilişki mevcuttur. Bir ülkede yürütme erkini
elinde bulunduranların otoriterleşme eğilimleri
arttıkça demokrasiye ve hukuk devletine bağlılık azalmakta, demokrasi ve
hukukun üstünlüğüne olan bağlılık arttıkça, yönetenlerin otoriterliğe olan
hevesleri törpülenmektedir. Bu nedenle, yürütme mutlak otoritesini tesis etmek
ve sürdürebilmek için diğer erkleri, özellikle de yargı kurumlarını daima boyun
eğdirme, kuşatma ve sindirme istidadındadır.
Bugün Türkiye'nin yaşadığı gerilimlerin, ayrışma ve çatışmaların
temelinde de bu sorun yatmaktadır. Yürütme yetkisini eline geçirmiş olan
iktidar, kendisini sınırlayan evrensel hukuk ilkelerinden kurtulmaya
çalışmaktadır. Demokrasi teorisi bağlamında yürütme erkinin başı olan Hükûmetin
valisi ve polisi belki tartışmaya değer bulunabilir ancak iş “benim mahkemem”
noktasına gidiyorsa orada “Hop, hemşehrim, bir
dakika, ne oluyoruz?” derler. Biz milletvekilleri olarak defalarca Sayın
Başbakana bu kürsüden seslendik, “Bu gidişat iyi değil." dedik.
“Demokrasi, hak, hukuk adalet” diye seslendik ama biz bunu herhâlde nezaket
içerisinde ve terbiyeli bir şekilde yapmış olmalıyız ki Sayın Başbakan bir
türlü bizi duymamış ve dikkate almamıştır. Ancak dijital gençlik Taksim
Meydanı’ndan “Hop, hemşehrim, haddini bil, çizmeyi
aşma.” diye bağırmaya başlayınca, bizi yıllardır duymayan sağır kulaklar
birdenbire dikiliverdi. Yıllardır siyasetçiye, bürokrata, iş adamına,
gazetecilere ve aydınlara ayar vermeye çalışan Başbakan birdenbire Twitter’li çocuk gördükleri tarafından azarlanıp ayar
verilmeye başlayınca apışıp kalmıştır, Anadolu tabiriyle “şakulü kaymıştır.”
Başbakan 31 Mayıstan bu yana bir türlü düzen tutturamamaktadır.
Kâh hayali bir faiz lobisi uydurup onun arkasına sığınmakta, kâh eski dost ve
müttefiklerinin komplolarından bahsetmektedir. Kimdir bunlar, Başbakan neden
isim verememektedir, adres gösterememektedir? Başbakan söyleyemiyor, bari ben
söyleyeyim: Başbakan dün kendisini iktidara taşıyan ulusal ve uluslararası
sermayeyi bugün düşman ilan etmektedir. Daha dün Soros'la,
Soros'un desteklediği Açık Toplum Enstitüsüyle, TESEV'le iş birliği yapan siz değil miydiniz? Küresel
sermayenin uzantıları olan Haririlere, Oferlere
özelleştirme adı altında kamunun işletmelerini peşkeş çeken siz değil miydiniz?
ABD'deki Yahudi kuruluşlarından üstün cesaret madalyası alan siz değil
miydiniz? Türk ve Müslüman düşmanı Papa’nın heykeli altında Avrupa Birliği
Müzakere Anlaşması’na imza atan, “Müzakere tarihi aldık.” diye gündüz vakti
havai fişek patlatan siz ve sizin belediye başkanlarınız değil miydi? “Büyük
Ortadoğu Projesi’nin Eş Başkanıyım.” diye böbürlenen siz değil miydiniz? İş
adamlarını baskı altına alarak sermayenin ve medya kuruluşlarının el
değiştirmesine ve kontrolünüz altındaki medya kuruluşlarında liboş kötü
adamlara propaganda yaptıran siz değil miydiniz? Bugün ne oldu da bu çevreleri
komplocu ve düşman ilan ettiniz? Dün iktidarınıza ulusal ve uluslararası
meşruiyet sağlayan bu mavi kuvvetlerin rengi neden kırmızıya döndü? Eski
dostlarınızla şimdi neden düşman olduğunuzu yüce Türk milletine açık açık
söyleyin: “İktidar beni sarhoş etti, güç zehirlenmesi oldum, otoriterlik
sevdasına tutuldum.” deyin. Çekinmeyin, “Etrafımdaki şakşakçıların
gürültüsünden milletimi duyamaz oldum, sağırlaştım.” deyin. “Gözüme kibir
perdesi indi, milletimin gerçek hâlini göremez oldum, milletime karşı
körleştim.” deyin. “Bana iktidar nasip eden Yaradan’a ve Türk milletine karşı
küstahlaştım.” deyin. Milleti bölecek ve parçalayacak etnik ve mezhepsel
fitneyi terk etmek gerekir. Doğuya gidince “millet”, Ankara’da miting meydana
inince “Türk milleti” demekten; eski dostlarının şerrinden kaçarken üç hilalli
bayrağın gölgesine sığınmaktan, münafıkça davranışlar sergilemekten vazgeçin.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ayıp, ayıp!
Sayın Başkan, böyle konuşma olmaz, hakaret ediyor Sayın Başkan.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) – Çünkü,
bunları artık bu millet, özellikle dijital gençlik yemiyor.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, sözünü geri alsın.
Münafık ne demek münafık, Sayın Başkan?
BAŞKAN – Sayın Türkoğlu…
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) – Bu gençlik senin
televizyonlarını izlemiyor.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkanım, böyle konuşamaz Sayın
Başkanım, hakaret ediyor. Konuşmuyor, hakaret ediyor Sayın Başkanım, böyle bir
şey olmaz.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) – Bu gençlik senin gazetelerini
okumuyor. Bu gençlik, propaganda makinesi hâline getirdiğin sözde aydınlarını
ve akillerini takmıyor.
BAŞKAN – Sayın Türkoğlu…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Aynen iade ediyoruz, katıyla iade
ediyoruz! Ayıp sana, gerçekten çok ayıp!
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) – Bu gençlik, senin
istismarlarına prim vermiyor. Bu gençlik senin yalanlarına kanmıyor. Bu gençlik
senin totaliter iktidarına boyun eğmiyor. Bu gençlik senin tehditlerine pabuç
bırakmıyor.
Başbakanın on yılda kurduğu ve ilk kez Sayın Genel Başkanımızın
kamuoyuna ilan ettiği korku imparatorluğu “Twitter,
Facebook” bombalarıyla infilak etmiştir.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Allah Allah!
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Hani siz destek vermiyordunuz.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) – Sanal ekonomik istikrar
balonları sönmüş, varlık içindeki yoksulluk, adaletsiz hukuk, hürriyetsiz
demokrasi ve iktidarsız iktidar deşifre olmuştur.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Hani siz destek vermiyordunuz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sen hangi dünyada yaşıyorsun?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) – Başbakan meseleyi çarpıtıp
esrarengiz, gizemli havalar çalmasın. Mesele açıktır: Türk milleti, gençliğin
şahsında artık gerçek hakkı, adaleti ve hürriyeti aramaktadır. Türk milleti,
yasakçı bir Türkiye'yi yaratan, yasaları onaylayarak siyasi iktidarın
noterliğine soyunan Anayasa Mahkemesini sorgulamaktadır. Siyasal iktidarın
tasarruflarına meşruiyet kazandıran idari yargıyı sorgulamaktadır. Suçunu dahi
bilmeden yıllardır tutuklu bulunanların hakkını aramaktadır. Açılım
projeleriyle milletin bin yılda mayaladığı kardeşlik hukukuna kasteden AKP
iktidarına karşı varlığını ve birliğini korumanın mücadelesini vermektedir.
Bütün bu söylediklerim bir siyasi söylem değil, maalesef bizim
gerçeğimizdir. Hep birlikte aklıselim ile tekrar düşünelim. Kaseti bir an için
geriye saralım. Şayet Sayın Başbakan alkolle ilgili gerekli düzenlemeyi
yaptıktan sonra "iki ayyaşın yaptığı yasa" deyip kurucu geçmişimize
hakaret etmeseydi, “Kafası kıyak gençlik
istemiyoruz." demeseydi ne olurdu?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sen istiyor musun?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) - Gezi Parkı’na "o kışla
yapılacak" diyerek, affedersiniz, Anadolu’daki tabirle "it ürür
kervan yürür" havası yaratmasaydı; hadi Başbakan inat etti diyelim, peki,
yargı bir buçuk sene
önce yapılan başvuru üzerine yürütmeyi durdurma kararını daha o zaman verseydi
ne olurdu? İdareler yargı kararlarına uyarak, yargı kararlarını boşa çıkaracak fetvazlıklar yapmasalar ve halkın hukuk devletine olan
inancını zedelemeselerdi ne olurdu? Polislik, üniversite ve Anadolu
lisesi sınavlarında usulsüzlük, yolsuzluk ve haksızlık yapıldığı
herkesçe bilindiği hâlde bunu yapanlar cezalandırılmış, hak kaybına
uğrayanların hakları teslim edilmiş olsaydı, bu durum sadece ÖSYM idaresinin
tasfiyesi ve yandaş kadrolaşma için kullanılmasaydı ne olurdu? Anayasa
değişikliklerinden sonra yüksek yargıda yapılan atama ve seçimlerde toplumun
yüzde 50’lik diğer kesiminin de hassasiyetleri dikkate alınsaydı, ideolojik
tartışmalarla adalet mekanizması yıpratılmasaydı ne olurdu?
Başbakan yıkım projesi konusunda milleti ikna etmek için
“profesör” unvanlı veya halkın saygı, sevgi duyduğu bir sürü şahsiyeti
"akil insanlar" deyip sokağa salmasaydı, milletin millî değerleriyle uyuşmayan söylemlerle
gerilim ortamı yaratmasaydı ne olurdu? Başbakan "benim kellemi
istiyorlar" diye düşünüp paranoyakça bir duyguya kapılmasaydı, kendisini
koruma içgüdüsüyle hareket edip mitinglerle safları sıklaştırmaya çalışmak
yerine makul, mantıklı ve hoşgörülü bir tavır sergileseydi ne olurdu? Bu
isyanlar, bu gerilimler, bu direnişler ve çatışmalar yaşanır mıydı? Hayatında
karakol görmemiş on beş yaşındaki çocuklar polisle çatışmayı göze alabilir
miydi?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – DHKP-C’nin avukatlığını yapar hâle geldin,
utanmıyorsun!
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) - Hayatının önemli bir kısmını evinde
bilgisayar başında geçiren bir gençlik gece yarılarına kadar sokaklara dökülür,
parklarda sabahlar mıydı?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – DHKP-C’nin savunuculuğunu yapıyorsun,
ayıptır! Terör örgütünün savunuculuğunu yapıyorsun, ayıp ya!
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) - Eline cep telefonu ve
bilgisayardan başka bir şey almamış, annesinin market poşetini bile taşımamış
bir gençlik elinde gaz maskesi, başında baret taşır mıydı?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Terör örgütünün savunuculuğunu yapıyorsun
ya, ayıp!
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) - Hayatı boyunca babasından tokat
yememiş çocuklar polis copu yemek için çaba gösterir miydi? Hayır.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Dükkânları yağmalayanları savunuyorsun,
ayıptır ya!
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) – Hayır, bunların hiçbirisi
olmazdı. Küresel aktörün, bölgesel liderin, oyun kurucu Başbakanın,
Obama’nın özel protokol uygulayıp gül bahçesinde ağırladığı Tayyip Erdoğan’ın
balonu Gezi Parkı’nda dijital çocuklar tarafından patlatılmazdı.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Polise saldıran teröristleri savunuyorsun!
Utanman lazım, ayıptır!
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) - Gezi Parkı’ndaki ağacın dalı
Başbakanın şişman egosuna batmış ve büyük bir gürültüyle patlamıştır. Bütün bu kaosun tek sorumlusu Başbakanın kibri ve egosudur. Başbakan
her ne kadar “Mesajı aldım.” dese de davranışları hiç de mesaj almışa
benzememektedir. “Camide içki içtiler, elimde görüntüler var; ayaklar baş
olmuş, hesap soracağız.” diyerek sürekli aba altından sopa göstermektedir.
RECEP ÖZEL (Isparta) – İçmediler mi?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – MHP kabul ediyor mu bu söylediklerini?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) - On beş gündür bahsettiği
camideki görüntüleri bekliyoruz ama bir türlü göremiyoruz. Başbakanın elinde
böyle bir görüntü yoktur. Milletin birliğini ve sosyal barışını düşünen bir
Başbakan, böyle bir görüntü olsa dahi bunu söylememelidir.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Osmaniye’de bu konuşmayı yapsana.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) - Çünkü bunu söylemek milletin
birliğini, kutsal kabul ettiğimiz manevi değerleri üzerinden dinamitlemeye
çalışmaktır. Başbakan bu millete yazık etmektedir. Bunun hesabını Allah’tan
önce millet sorar adama.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Türkoğlu.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – İşçi Partisinin konuşma metni, Doğu
Perinçek’in!
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Konuşmaları karıştırdı; CHP’nin konuşma
metnini almış.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Kafana taş düşse CHP diyeceksin ya!
BAŞKAN – Şimdi, Sayın Canikli cevap verecek.
Buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli’nin, Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun görüşülen kanun
tasarısının birinci bölümü üzerinde MHP Grubu adına yaptığı konuşma sırasında
AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, gerçekten utanç verici, bu Meclise yakışmayan bir
konuşma dinledik. Çok ayıp, hakaretten başka bir şey olmayan, içinde zerre
kadar…
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Hangisinin hakaret olduğunu
söyle, özür dileyeceğim!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – …insaftan, nasipten nasibini almamış
bir konuşma dinledik. Ayıp!
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Bak, söz veriyorum sana.
Hangisinin hakaret olduğunu söyle, özür dileyeceğim!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Hepsi hakaret!
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Bir tanesini söyle.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Tepeden tırnağa hakaret. Sayın
Başbakana nasıl “münafık” dersiniz?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Başbakana “münafık” demedim
ben. Sen duyduğunu anlamıyorsun. Sen bir kontrol et, aç tutanaklara bak; ne
söylediğimi ben biliyorum, burada yazılı.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bakın, ben de burada çıkıp misilleme
olarak aynı şekilde kullansam ne olur? Böyle bir şey olabilir mi? Burada çıkıp
illegal örgütlerin, DHKP-C’nin, devlete karşı ayaklanma başlatanların
avukatlığını yapıyorsunuz, sözcülüğünü yapıyorsunuz. Tabanınız buna ne der?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Yok böyle bir şey.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Aynen öyle. Evet,
aynen öyle.
Polise silah sıkan, polise karşı gelen, vurup kıran, yıkan ne
kadar illegal örgüt varsa onun avukatlığını yapan bir konuşma izledik burada.
Ülkücü taban bunu kabul ediyor mu?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Öyle bir şey yok, doğru anlayın.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Ben doğru anlıyorum, kelimeler çok
net. Siz esas ona şey yapın Sayın Şandır, lütfen. Böyle bir konuşma olabilir
mi?
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Öyle bir şey demedi.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Orada devlete başkaldırı vardır;
orada nizamı, sistemi yaralamak amacıyla, ortadan kaldırmak amacıyla bir
başkaldırı vardır. Onun savunuculuğunu yapıyor konuşmacınız. Bu mu resmî
açıklamanız, resmî görüşünüz bu mu? Böyle bir şey olabilir mi? Elbette
eleştirilebilir. Bütün hakaretleri misliyle iade ediyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Canikli, hakaret yok konuşmada.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Ama bir Milliyetçi Hareket Partisi
milletvekilinin çıkıp burada, ne kadar illegal örgüt varsa; yakan, yıkan
illegal örgüt varsa, onların avukatlığına soyunmasını gerçekten yadırgıyorum,
kınıyorum ve hiçbir ülkücünün bunu hak etmediğini düşünüyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, Milliyetçi Hareket
Partili… Müsaade ederseniz…
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Bence “Bağlamaz.” diyecek.
RECEP ÖZEL (Isparta) – “Bağlar.” der.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – “Bağlar.” derse çok yazık olacak.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Üç hilalli bayrakta yer geniş;
gelin, gelin, size de yerimiz var, buyurun. Öyle mitinglere sahte ülkücü
götürmeyin.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Değerli arkadaşlar, sayın milletvekilimin
asla hakaret kastı yoktur. Soru sorarak…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Şandır, yapmayın, hakaret. Biz
de çıkalım, aynı şeyleri söyleyelim. Olur mu ama ya!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Sayın Canikli, sayın milletvekili
kendisi de ifade ediyor: “Hakaret kastım yok, hangi cümlede hakaret varsa onu
ortaya koyun.” diyor.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ağzından çıkan kelime önemli ama.
Yapmayın Allah aşkına! Biz de çıkalım aynı kelimeleri kullanarak öyle bir
konuşma yapayım, bakalım siz ne diyeceksiniz?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Efendim, hayır. Tutanaklardan…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Yapmayın lütfen Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Sayın Canikli, bakın, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak her defasında burada hakaret kastını, hakaret fiilini şiddetle
tenkit etmişizdir.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sayın Şandır, konuşmanın arkasında
mısınız?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Efendim, az müsaade et kardeşim.
Yani hep beraber okuyalım konuşmayı. Soru sorarak arkadaşımız
konuştu. Kalkarsınız, sorulara cevap verirsiniz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Hakarete nasıl cevap vereceksiniz
Sayın Şandır?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Sayın Canikli, sorulara cevap
verirsiniz. Asla hakaret kastı yoktur arkadaşımın, kendisi de ifade ediyor.
Milliyetçi Hareket Partisinin Gezi olaylarıyla ilgili değerlendirmesi Sayın
Genel Başkan tarafından yapılmıştır ve Türkiye tarafından, dünyaca takdirle
karşılanmıştır.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Biliyorum, biliyorum. Biz de takdir
ediyoruz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Biz de onun için şaşırıyoruz zaten.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Şimdi, benim konuşmacı arkadaşımı, benim
arkadaşımı DHKP-C’nin avukatı olmakla suçlamak size yakışmamıştır. Esas
hakareti siz yaptınız Sayın Canikli.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Yapmayın Allah aşkına, yapmayın!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Değerli arkadaşlar, evet, Türkiye on
yıllık AKP iktidarından sonra bugün çok kötü günler yaşamaktadır. Gezi olaylarıyla
ilgili bizim sözlerimiz ortadadır, ne söylediğimiz belli ama bunu nizami
yapmanız lazım Sayın Canikli. Bu Türkiye ve sizin yönettiğiniz Türkiye. Bununla
ilgili bir şey söylemeniz lazım.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Cizre orası, Cizre!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Buna cevap veremedikten sonra, kalkıp
Gezi olaylarıyla ilgili sayın milletvekilinin söylediklerini burada avukatlık
olarak suçlamanız size yakışmamıştır Sayın Canikli.
Evet, bu, sizin yönettiğiniz Türkiye. Bakın…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Bahçeli’nin değerlendirmesiyle
milletvekilinizin konuşması arasında dağlar kadar fark var.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Beraber inceleyelim, birlikte
inceleyelim sayın milletvekilinin konuşmasını.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – O konuşmaya katılıyor musun, katılmıyor
musun?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Hakaret olursa…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Kayıtlara geçti Sayın Şandır,
kayıtlara geçti.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bakın, tutanakları birlikte inceleyelim,
eğer hakaret varsa çıkar, burada özür dilerim ama hakaret yok.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Birleşime on dakika veriyorum.
Kapanma Saati: 19.49
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.57
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Özlem YEMİŞÇİ
(Tekirdağ), Fatih ŞAHİN (Ankara)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
125’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
475 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
4.- Yargı Hizmetleri ile İlgili
Olarak Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/785) (S. Sayısı 475) (Devam)
BAŞKAN – Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Uşak Milletvekili Sayın Dilek Akagün Yılmaz.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
475 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın birinci bölümü üzerinde partim
Cumhuriyet Halk Partisi adına görüşlerimizi bildirmek üzere söz almış
bulunuyorum ama öncelikle, tasarıyı değerlendirmeye geçmeden önce
gündemimizdeki bazı konularla ilgili görüşlerimi sunmak istiyorum.
Bu çiçekleri getirmemin nedeni; Taksim’de 22 Haziranda insanlar,
Taksim Gezi Parkı protestoları sırasında ölen insanlarımızı, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük
ve polis memuru Mustafa Sarı’yı anmak adına o gün 19.00’da orada toplandılar. Ellerinde
hepsinin de karanfiller vardı. Bu karanfiller gördüğünüz gibi arkadaşlar hiçbir
şekilde şiddet niteliğinde bir şeyi içermiyor. Bunlar, hepimizin de bildiği
gibi aslında barışın ve belki de hüznün simgesi. İnsanlar orada bu duygularını
dile getirmek, saygıyla o insanları anmak ve Gezi Parkı’ndaki olaylardan dolayı
yaşamlarını kaybeden insanları orada yeniden anmak üzere bulunuyorlardı. Ama ne
yazık ki bakın, o gün, 22 Haziran 2013 tarihinde hiçbir taşkınlık yapılmadığı
hâlde, insanlar hiçbir şekilde bir yerde, ne polise ne çevredeki binalara ne de
oradaki başka bir yerde herhangi bir taşkınlık yapmadıkları hâlde polis orada
aynen şöyle söyledi: “Halka ait alanı işgal ediyorsunuz, alanı boşaltın.”
Şimdi, oradaki insanlar halk değil miydi? Halktan kasıt nedir? Barışçıl bir
şekilde orada, acı içinde olan insanları anmak için eğer bulunuyorlarsa o
insanlara hoşgörü gösterilemez miydi? Oradaki taleplerini, özgürlük
taleplerini, demokrasi taleplerini ve bu ülkede artık diktatörlükle yönetilmek
istemediklerine dair taleplerini dile getiriyorlarsa bu en doğal hakları değil
mi? Biraz önce Sayın Bakan dedi ki: “Şiddet içermeyen her türlü görüş beyan
edilebilir.” Karanfillerle orada gösteri yapmak şiddet içeren bir olay mıydı da
polis orada önce tazyikli suyla, ardından TOMA’dan
sıktığı gazlarla, ardından coplarla saldırdı? Kadınlar vardı, çocuklar vardı,
yaşlı insanlar vardı; engelli insanlar vardı, onların hepsine de saldırıldı.
Çünkü o gün insanlar bir anma toplantısı olacak diye, herhangi bir saldırı
olmayacak düşüncesiyle gittiler, çocuklarıyla gittiler ve o çocuklarıyla
beraber o gaza, o şiddete, orantısız ve hukuk dışı polis şiddetine maruz
kaldılar. İşte o nedenle bu insanlar susmuyorlar, işte o nedenle bu gençliği
susturamıyorsunuz, o nedenle bu halk hareketini engelleyemiyorsunuz. Böylesine
en masum gösterilere bile gaz, su sıkıyorsanız, copla saldırıyorsa polis,
“Bunun talimatını da ben verdim.” diyorsa eğer Başbakan, işte o zaman insanlar
susmazlar, susturamazsınız, susturamayacaksınız.
Bir konudan daha bahsetmek istiyorum: Ethem Sarısülük’ü
öldüren polis dün serbest bırakıldı, adli kontrole tabi tutularak serbest
bırakıldı. Gerekçesi şu, hâkimin gerekçesini de okudum, avukat arkadaştan
aldım: Meşru müdafaa sınırları içerisinde kalabilirmiş. Eğer sizler de
baktıysanız, kamuoyuna yansıyan videolara baktıysanız amir –eğer zahmet edip de
okursanız bu dosyayı- aynen şöyle söylüyor: “Ben polislerin geri çekilmesi
konusunda talimat verdim ve geri çekilmeleri konusunda her türlü önlemi de
aldım.” Ama bu polis, Ethem Sarısülük’ü öldüren
polis, amirin çekilme talimatına uymaksızın kalkanını yere bırakıyor ve gidiyor
göstericilerin üzerine doğru; yerde yatmakta olan, tazyikli su ve gaz sonucunda
yere yatmış durumda olan göstericiyi tekmelemeye başlıyor. Bunun üzerine
oradaki insanlar tepki gösteriyorlar ve polisin arkasında en ufak bir engel yok
–videoları izlerseniz- gidebilecek durumda, orada göstericiler eğer onun
üzerine doğru geliyorsa kaçabilecek durumda. Bunu yapmıyor, geri çekilmiyor,
amirinin emrini de dinlemiyor ve ondan sonra silahını çekiyor ve ateşliyor.
Oradaki video kasetlerine bakarsanız herhangi bir
şekilde eline taş gelmiş falan da değil, havaya doğru falan da ateş etmiş
değil. Doğrudan doğruya, kinle ve nefretle, yaratılan kin ve nefret ortamından
dolayı hedef gözeterek Ethem Sarısülük’e karşı
silahını sıkıyor ve ölümüne neden oluyor.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Dilek Hanım, yargının alanına müdahale
ediyorsun bak. Yargının kararına müdahale etme.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Şimdi, eğer buna “meşru müdafaa”
dersek, meşru müdafaanın sınırlarının hepimiz ne olduğunu biliyoruz. Başka
türlü kurtulamayacaksa eğer yani bir de üstelik bu polis memuruysa, havaya ateş
etmek yerine yani insanların üzerine doğru ateş ediyorsa, bunu bilinçli olarak
yapıyorsa bu kasten adam öldürmektir. Bunun adına “meşru müdafaa” diyemezsiniz.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Yargılamayla ilgili konuşmanız doğru mu?
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Bundan sonraki aşamalarda… Bülent
Arınç bu konuda dedi ki: “Meşru müdafaa sınırları içinde kaldı.” Bülent Arınç
söyleyince yargıya müdahale olmuyor, biz söyleyince yargıya müdahale oluyor
arkadaşlar.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – O da müdahale.
RECEP ÖZEL (Isparta) – O da müdahale.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Biraz objektif olmanızı tavsiye
ediyorum size. Bundan sonra bu şekilde kararlar verildiği takdirde,
siyasallaştırmış olduğunuz yargı tarafından bu kararlar verildiği takdirde,
artık her polis “Ben, önüme çıkan, kafamı kızdıran ya da sinir olduğum
insanları öldürebilirim.” kanaatine kapılacak ve bundan sonra, siz,
gösterilerdeki polisin şiddetini, silahla ateş etmesini asla engelleyemeyeceksiniz.
Bundan sonraki süreçte biz bunu yaşayacağımızdan korkuyoruz ve bu polisin
yeniden tutuklanması gerektiğini, kasten adam öldürmekten yargılanması
gerektiğini düşünüyoruz. Bu, ancak bu şekilde engellenebilir. “Sorumlularla
ilgili soruşturma açacağım.” diye uydurma bir şekilde insanları teskin ederek
değil, gerçekten gereğini yaparak, bu yargının üzerindeki elinizi çekerek ancak
bu şiddet eylemlerine engel olabilirsiniz.
Bunun yanında bir de şunu söylemek istiyorum: Bir de bu
Gezi Parkı olaylarından sonra, halk hareketlerine hâkim olamadığınız için, bu
kendiliğinden gelişen ve diktatörlük hareketine karşı, Tayyip Erdoğan’ın
baskıcı sistemine karşı gelişen halk hareketini engelleyemediğiniz için “Bunun
arkasında faiz lobisi, bunun arkasında Cumhuriyet Halk Partisi vardır.”
sözlerini söylediniz ve ardından da Cumhuriyet Halk Partisinin kapatılması
gerektiğini, Sayın Cemil Çiçek, bu Meclisin Başkanı olan Sayın Cemil Çiçek,
Cumhuriyet Halk Partisinin kapatılabileceğini ima etti, Sayın Başbakan aynı şeyi
yaptı ve Melih Gökçek, Ankara Belediye Başkanı, Cumhuriyet Halk Partisinin
kapatılması konusunda kampanyalar açtı.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Komisyona gelmediniz, kanunla ilgili
konuşamazsınız.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Bu, nasıl bir demokrasi anlayışıdır?
Bu nasıl bir yaklaşımdır? Bunu şiddetle protesto ediyoruz. Hiç kimsenin gücü
yetmez, Cumhuriyet Halk Partisi gibi bu ülkenin kurucu felsefesini oluşturan,
bu ülkenin kurucu hamurunda yeri olan Cumhuriyet Halk Partisini kapatmaya hiç
kimsenin gücü yetmez. Bir kere, böylesi bir şeye asla tevessül etmemeniz ve
ağzınıza dahi almamanız gerekmektedir. (CHP sıralarından alkışlar) Bunun
yerine, kapatılması gereken, eğer kapatılıyorsa, kapatılması gerekecekse bu
kadar şiddet eylemine neden olan AKP kapatılmalıdır aksine.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Komisyona katılmadınız, kanunla ilgili
bir şey konuşamazsın.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Bunun yanında, bir de önümüzdeki
günlerde 2 Temmuz Sivas katliamının 20’nci yıl dönümünün anma etkinlikleri var.
2 Temmuz 1993’te, orada, Madımak Oteli’nde, insanlar sadece düşüncelerinden
dolayı ya da mensup oldukları dinî anlayıştan dolayı orada yakıldılar, diri
diri yakıldılar orada, 35 can.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Kim vardı iktidarda?
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Bu 35 canın hesabı… Gerçek
yaptıranları ne yazık ki ortaya çıkmadı. O Madımak Oteli ne yazık ki müze
hâline dönüştürülmedi.
RECEP ÖZEL (Isparta) – İktidarda siz vardınız ya.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Bu nedenle, bakın, bu
karanfillerin bir nedeni de bu, orada 35 can öldü ve bunların hesabı sorulmadı.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – İktidarda siz vardınız o zaman.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Bunun hesabının sorulmamasının,
zaman aşımına uğramasının aslında nedenleri de AKP iktidarıdır, bunu söylemek
istiyorum. Başbakan, bu ülkede, Sivas’taki gibi olayların olması için neredeyse
uğraşıyor, insanları Alevi-Sünni diye ayırıyor…
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Dilek Hanım, kanun neydi?
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – …insanları “yüzde 50 benden yana
ve diğerleri” diye ayırıyor, Kürt-Türk diye ayırıyor, Başbakan bu ayrımı
yapıyor.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Bunların hepsini tersten söylüyorsunuz.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Başbakanın bu tahrik etmesi
sonucunda, bakın, Rize’de Gezi olayları başladığında bir olay yaşandı.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Biz birleştiriyoruz, sen ayırıyorsun.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Atatürkçü Düşünce Derneğindeki
insanlar Rize’de bir basın toplantısı yapmak istediklerinden dolayı orada linç
girişimine tabi tutuldular, altı buçuk saat boyunca dernek binalarında mahsur
kaldı o insanlar. Eğer Cumhuriyet Halk Partisi olarak, ilçe başkanımızla, grup
başkan vekillerimizle ve Genel Başkanımızla o olaya müdahale etmeseydik,
valiyle gerçekten görüşülmesi gerektiği gibi sert bir üslupla görüşülmemiş
olsaydı… 30 tane polisle bin tane insanın durdurulabileceğini iddia ediyordu
vali, bunu biz engelledik. Bakın, bu türden şeylere girdiğiniz zaman, insanları
tahrik ettiğiniz zaman başımıza neler gelebileceğini görmenizi istiyoruz. Bir
daha, biz, 2 Temmuzdaki gibi olayların asla yaşanmasını istemiyoruz ve bu
ülkede, bu ülkenin bir kısmında “Kuzey Kürdistan” denilerek ayrı bir bölge
oluşturulması…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – …konusunda ya da yeni bir polis
teşkilatı oluşturuluyormuş gibi Cizre’de, bu türden…
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Dilek Hanım, “Şiddete karşıyız.”
diyemiyorsun ama.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – …bu ülkedeki barış ortamını işte o
zaman yok edeceksiniz…
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – “CHP olarak şiddeti savunmuyoruz.” diyemiyorsun.
Niye diyemiyorsun?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Dilek Hanım, gülleri koparmasaydın daha
iyiydi.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) –
Bu çiçekleri, Taksim Gezi Parkı olaylarında ölen 4 insanımıza,
şehidimize ve 35 canımıza, Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te katledilen 35 canımıza…
RECEP ÖZEL (Isparta) – Hadi, bugün akşam haberlerde yer alacaksın.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – …saygı adına burada bırakıyorum.
Umarım, bu çiçekler size vicdanınızın sesini hatırlatır.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Şahıslar adına Muğla Milletvekili Sayın Mehmet Erdoğan.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – “Polisin intikamını aldık.” diyen
vekilinize ne diyeceksiniz?
RECEP ÖZEL (Isparta) – Sana verdi bak Mehmet Bey karanfilleri.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Çiçekleri bana verir misiniz.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
475 sıra sayılı Kanun’un birinci bölümü üzerinde şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
AKP iktidarı, çok kanun değiştirmeyi bir başarı gibi görmektedir.
Bu, son derece yanlış bir algıdır. Bu devletin en önemli görevi, adaleti doğru
ve zamanında tecelli ettirmektir. Adalet mülkün temelidir. Buradaki “mülk”
devlettir. Devletin bekası, adaletin tecellisindeki başarımıza bağlıdır.
Her yasama yılında beş on yargı paketi ve değişik aflar çıkararak
adalet sağlanmaz. Adaletin tecellisi için kalıcı, adil ve herkesi tatmin edecek
kanunlar yapmak gerekir, rüzgâra göre kanun yapılmaz. Hele, adaletin işleyişiyle
ilgili olarak Meclisi yok sayacaksınız, kanun hükmünde kararnameyle adaletin
işleyişini düzenleyeceksiniz; bu, çok vahim ve Parlamentoyu yok sayan bir
durumdur.
Üstelik, yaptığınız kanun
hükmünde kararname, kendi el attığınız Anayasa Mahkemesi tarafından iptal
edilecek ve bugün bu paketi yeniden görüşmek zorunda kalacaksınız. Şimdi,
tamirat için bir paket getireceksiniz. Yargının sorunlarını adli tatili bir
hafta uzatarak ya da kısaltarak çözemezsiniz. Bugün yargının en temel sorunu
yargıya olan güvenin azalmasıdır. Bu da AKP iktidarının eseridir.
İkinci sorun, yargıya ulaşmayı zorlaştırıyorsunuz. 100’den fazla
ilçede adliyeyi kapattınız.
Üçüncü sorun, yargılamanın uzun sürmesidir.
Dördüncü sorun, yargının bağımsızlığı. Yani, iktidar ve savcılar Diyarbakır’daki
nevruz mitingini görmüyorlar ama Gezi olaylarını bitirmemek için durmadan
kaşıyorlar.
Gezi olaylarından söz açılmışken, tabii, bunu herkes kendi
cephesinden değerlendirdi. Aslında Gezi olaylarında ortaya çıkan tablo AKP’nin
en son eseridir. AKP iktidara geldiğinde Gezi olaylarında eylemlere katılan 17
yaşındaki çocukların çoğu okula bile başlamamıştı. Şapkanızı önünüze koyun ve
Gezi olaylarını doğru okuyun. Bu nesli siz yetiştirdiniz, size karşı taşlarla,
sopalarla geliyorlar. Bu çocukları polisle, taşla, sopayla, gazla, biberle
durduramazsınız; bu çocukları anlamaya çalışın.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Çocuk mu, provokatör
mü?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Onun içinde 3 tane provokatör
varsa 300 tane çocuk var. O 3 provokatörü
yakalamıyorsanız o da sizin âcizliğinizdir.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Yakıp yıkan, talan eden, adam öldüren
çocuk mu oluyor?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - MİT’in görevi PKK’yla görüşmek
değildir; MİT’in görevi, istihbaratın görevi bu provokatörleri
ortaya çıkartmaktır. Burada boşuna çene yormayın.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Türk Bayrağı’nı yakanlar çocuk mu?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - “PKK yurt dışına çekildi.” diye milleti
kandırdınız ama Cizre’de PKK mı işte biraz önce sayın grup başkan vekilimizin gösterdigi fotoğrafları ortaya koydu. KCK, PKK’yla birlikte
öz güvenlik gücünü kurdu, eğitti, bunları siz hiç görmezden geliyorsunuz.
Sadece Gezi olaylarındaki provokatörlere bakıyorsunuz,
biraz da aynaya bakın.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Çocuk diyorsun onlara!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - İçlerinde 17 yaşında yüzlerce çocuk
var, hâlâ mı görmüyorsunuz?
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Türk Bayrağı’nı yakan çocuk mu?
BAŞKAN – Lütfen birbirinize bağırmayın!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Türk Bayrağı olmadan mitingler
yapılırken neredeydiniz?
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Polise silah çeken çocuk mu?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Bırakın onu siz, onları başkalarına
anlatın!
BAŞKAN – Birbirinize bağırmayın!
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Çocuk diyorsun bir de!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Yine, Habur’da çadır mahkemesi kurulması
da sizin eserinizdir ve yargıya olan güveni sarsmıştır. Ülkemizde herkes
adaletin huzuruna götürülürken siz adaleti teröristlerin huzuruna götürdünüz.
Onlarca general, gazeteci sebepsiz yere tutuklandı ve iddianame bile
hazırlanmadan aylarca tutuklu kaldı; bu, yargıya olan güveni sarsmıştır.
Yargıya olan güvenin yeniden tesisi için AKP “Ben her şeyi bilirim.” demekten
vazgeçmeli, ortak akılla kanun yapmayı öğrenmelidir. “Biz yüzde 50 oy aldık,
istediğimizi yaparız.” mantığından kurtulmalısınız. Yüzde 50 oy size
istediğinizi yapın diye verilmedi, doğruları yapın diye verildi. Aklınızı
başınıza alın, kibirden kurtulun, kibir tehlikeli bir şeydir.
Yargının bağımsızlığını yeniden sağlayacak bir yapıyı yeniden
kuralım. Adalet herkese lazım, unutmayın pek yakında size de çok lazım olacak.
Başta hâkim, savcılar olmak üzere bütün yargı çalışanlarının sorunlarını doğru
tespit edip çözelim. Yargının hızını kesen bütün yanlışlara son verelim, adalet
zamanında tecelli etsin, zamanında tecelli etmeyen adalet, adalet değildir.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
İstanbul Milletvekili Sayın Sedef Küçük, buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
SEDEF KÜÇÜK (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
475 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerine söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yargıyı konuşuyoruz, yargıda iyileştirme
yapılması gerektiğini konuşuyoruz. Hepimiz yargının işleyişinden şikâyetçiyiz
ve reformlar yapılsın istiyoruz, haklıyız da. Evet, yargıda reformlar
yapabiliriz, bir şeyleri düzeltebiliriz. Peki ya adaleti nasıl kuracağız? Peki
ya vicdanları nasıl temizleyeceğiz? Peki ya Ethem Sarısülük’ün
hesabını kendimize nasıl vereceğiz? Yitip giden canların kıymetini nasıl ölçeceğiz?
Ne yazık ki yargı bazı yaraları kapatmıyor.
Sorarım size, vicdandan ve adaletten yoksun bir yargının kime ne
faydası var? Kitaptan, ameliyat maskesinden, iki arkadaşın konuşmasından örgüt
yaratan bir yargı, tecavüze uğrayan çocukları görmüyor bile. Ethem Sarısülük’ü öldüren polisi tutuklayamayan yargı, poşu taktı
diye bir genci aylardır tutuklu yargılıyor bu ülkede. Sorarım size: Böyle bir
yargı sisteminin neresinde adaleti bulacağız? Bunları görüp içi sızlamayanın ya
vicdanı kararmıştır ya da adalet duygusundan nasibini almamıştır. Haksızlık
etmek istemiyorum, sorunlu olan yalnızca yargı sistemi değildir. Neresinden bir
ip çeksen kırk yaması dökülen bir sistemin içinde yaşıyoruz.
Değerli milletvekilleri, yargıya talimat verebilen bir yürütmenin
olduğu sistemden daha fazlasını da beklemek haksızlık olur. Öyle bir sistemde
yaşıyoruz ki kapalı garajlarda onlarca polis, gençleri öldüresiye dövebiliyor,
hastanelere gaz bombası atabiliyor. Bu ülke halkına bir ay içinde 150 bin gaz
fişeği sıkılabiliyor. Avukatlar adliyeden sürüklenerek çıkarılıyor ve savcı
buna izin veriyor. Gencecik kızlar, insan onuru ayaklar altına alınarak
çırılçıplak soyularak aranabiliyor ve bunu bu ülkenin polisi yapıyor, bu
ülkenin polisi bu ülkenin insanlarına yapıyor ve daha da acı verici olanı,
bunları yapanlara “Destan yazdınız.” deniliyor.
Değerli milletvekilleri, bu ülkede bir meydanda toplananları
“millî irade” diye nitelerken bir başka meydanda toplananları “onlar-bunlar”
diye ayrıştıran bir bakış açısı var. “Onlar” denilen kimlerdir? Düşman
mıdırlar? Kimin böyle bir ayrım yapmaya hakkı vardır? Halk, “onlar -bunlar,
ayaklar- başlar” diye ayrılıyorsa hakikaten çok ciddi bir sorunumuz vardır
demektir. “Onlar, bunlar” denilenler, vatan hainliğiyle suçlananlar bu ülkenin
gençleridir, hepimizin geleceğidir. Emin olun, bu gençler de onları
“onlar-bunlar” diye ayıranlar kadar çok seviyorlar. “Vatan haini” denilen,
“çapulcu” denilen o gençler ki tarihin en güzel yerinde son sözü söyleyecek
onlardır.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Her yeri yağmalayacaksın, ondan sonra “en
güzel yer” olacak.
SEDEF KÜÇÜK (Devamla) – Değerli milletvekilleri, bu ülkede
birileri birilerini ötekileştirdiği için çok acı çekildi, çok can yandı.
Unutulmamalıdır ki ötekileştirmek çok tehlikeli bir tuzaktır. Yalnızca ötekileştiren
için değildir bu tuzak, hepimiz içindir.
Ötekileştirmek barış getirmez, kardeşlik getirmez, bu kadim
coğrafyada yaşayan herkes bu gerçeği bilir. “Onlar-bunlar” demenin derin ve
onulmaz yaralar açtığını hepimiz iyi biliriz. Bizim ötekileştirmeye değil,
onurumuzla yaşayacağımız bir ülkeye ihtiyacımız var. “Bizim” diyebileceğimiz,
kimsenin yok sayılmadığı, ayrımcılığa uğramadığı, kimliklerimizle gurur
duyabileceğimiz bir ülkeye ihtiyacımız var. Bizim barışın diline ihtiyacımız
var. Bizim karanfillerin diline ihtiyacımız var.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Onun için şiddeti savunuyorsunuz.
SEDEF KÜÇÜK (Devamla) – Son yaşadığımız bir ay içinde gençler bu
dilin de var olabildiğini, farklı bir dünyanın mümkün olduğunu bize
gösterdiler. Bu sese, geleceğimize kulak verelim, bunu da heba etmeyelim
diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Küçük.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Soru-cevap yoktur, tamamladık.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma saati: 20.18
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.20
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Özlem YEMİŞÇİ
(Tekirdağ), Fatih ŞAHİN (Ankara)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 125’inci Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
475 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5’inci sırada yer alan, Pan-Avrupa-Akdeniz
Tercihli Menşe Kurallarına Dair Bölgesel Konvansiyonun Onaylanmasının Uygun
Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun
görüşmelerine başlayacağız.
5.- Pan-Avrupa-Akdeniz
Tercihli Menşe Kurallarına Dair Bölgesel Konvansiyonun Onaylanmasının Uygun
Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/770) (S.
Sayısı: 467)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6’ncı sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Romanya
Hükümeti Arasında Avrupa İşleri Konusunda Mutabakat Zaptının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
başlayacağız.
6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Romanya Hükümeti Arasında Avrupa İşleri Konusunda Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/681) (S. Sayısı: 429)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri, bundan sonra da komisyonun bulunmayacağı
anlaşıldığından kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işleri sırasıyla görüşmek için 27 Haziran 2013 Perşembe günü, alınan karar gereğince,
saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
İyi geceler.
Kapanma Saati: 20.21