DÖNEM: 24 CİLT: 48 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
92’nci Birleşim
16 Nisan 2013 Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Kutlu Doğum Haftası’na ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç’un, TRT’nin düzenlediği 23 Nisan etkinliğine Abhazyalı
çocukların katılımı konusuna ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Diyarbakır
Milletvekili Mine Lök Beyaz’ın, Diyarbakır Açık Hava Müzesi, tarihî Diyarbakır
Surları ve Suriçi Projesi’ne ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, AK PARTİ Grubu adına Kutlu Doğum
Haftası’na ilişkin açıklaması
2.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, CHP Grubu adına Kutlu Doğum Haftası’na
ilişkin açıklaması
3.- Bolu
Milletvekili Ali Ercoşkun’un, Kutlu Doğum Haftası’na ilişkin açıklaması
4.- Ağrı
Milletvekili Ekrem Çelebi’nin, Ağrı ili ve ilçelerinin düşman işgalinden
kurtuluşunun 95’inci yıl dönümüne ve Kutlu Doğum Haftası’na ilişkin açıklaması
5.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Sarp Sınır Kapısı’nda 12 kişinin iş
akitlerine son verilmesine ve ilgili bakanın bu duruma el koymasını dilediğine
ilişkin açıklaması
6.- Ağrı
Milletvekili Ekrem Çelebi’nin, AK PARTİ iktidarlarıyla birlikte Ağrı’da bir
değişim ve dönüşüm süreci başladığına ve Ağrı iline yapılan hizmetlere ilişkin
açıklaması
7.- Siirt
Milletvekili Osman Ören’in, Kutlu Doğum Haftası’na ilişkin açıklaması
8.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, sanatçılara sistematik olarak baskı rejimi
uygulandığına ve sanatçı Fazıl Say’a verilen cezaya ilişkin açıklaması
9.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, Mersin’de Ören ile Anamur arasında meydana gelen hortum
nedeniyle çiftçilerin uğradıkları zararın telafi edilmesi ve kredi borçlarının
ötelenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
10.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan’ın, Kutlu Doğum Haftası’na, İran’da meydana gelen
depreme, Ağrı’nın düşman işgalinden kurtuluşunun 95’inci yıl dönümüne ve
Gürbulak Sınır Kapısı’nda nakliyecilerin yaşadıkları soruna ilişkin açıklaması
11.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, ticaret sicili müdürlükleri tarafından
adında “Türk”, “Türkiye” ve “cumhuriyet” kelimeleri bulunan şirketlere uyarılar
yapıldığına ilişkin haberlerin doğru olup olmadığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
12.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana-Kozan yolunun durumuna ilişkin açıklaması
13.- Malatya
Milletvekili Öznur Çalık’ın, Kutlu Doğum Haftası’na ve otuz beş yıl önce
öldürülen Hamit Fendoğlu ile gelini ve torunlarını rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
14.- Samsun Milletvekili
Haluk Koç’un, 23 Nisan etkinliklerine Abhazyalı çocukların katılımıyla ilgili
durumun esef verici olduğuna ve bunun düzeltilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
15.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, ulusal basının olduğu gibi yerel basının da baskı
altına alınmak istendiğine ve bu baskıları kınadığına ilişkin açıklaması
16.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, BDP Grubu adına, Kutlu Doğum Haftası’na,
geçmişte ve şu anda Irak’ta ve Suriye’de Kürtlere karşı kimyasal silahlarla
yapılan katliamları kınadıklarına ilişkin açıklaması
17.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Cumhuriyet Halk Partisinin bütün etnik
kimlikleri eşit sayan bir anlayışa sahip olduğuna ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Genel Kurulu
ziyaret eden İngiltere Parlamentosu Milletvekili, AB Genişlemesi Dostluk Grubu
Sekreteri ve Türkiye Dostluk Grubu Üyesi Robert John Walter’a Başkanlıkça “Hoş
geldiniz.” denilmesi
2.- Genel Kurulu
ziyaret eden, Meclisimiz tarafından düzenlenen Uluslararası Kamu Mali Yönetimi
Çalıştayı için ülkemizde bulunan Orta Doğu ve Kuzey Afrika’dan 18 ülkeden
milletvekilleri ve beraberindeki heyete Başkanlıkça “Hoş geldiniz.” denilmesi
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, Libya Genel Ulusal Kongresi Dış İlişkiler
Komisyonu heyetinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının konuğu olarak
10-13 Nisan 2013 tarihleri arasında ülkemize resmî bir ziyarette bulunmalarının
TBMM Başkanlık Divanının 8/4/2013 tarih ve 46 sayılı Kararı ile uygun
bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/1203)
2.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, İç Tüzük Uzlaşma Komisyonu üyeleri Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Ankara Milletvekili Haluk İpek, Bursa Milletvekili
Turhan Tayan, İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, Isparta Milletvekili S. Nevzat
Korkmaz, Kütahya Milletvekili Alim Işık, Adana Milletvekili Murat Bozlak ve
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Fransa’ya 17-18 Nisan 2013; Amerika
Birleşik Devletleri’ne 23-26 Nisan 2013 ve İngiltere’ye 30 Nisan-2 Mayıs 2013
tarihlerinde çalışma ziyaretlerinde bulunması hususuna ilişkin tezkeresi
(3/1204)
C) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal ve 26 milletvekilinin, Şanlıurfa Ceylânpınar'daki
göçer ailelerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/585)
2.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka ve 27 milletvekilinin, şarapçılık sektörünün
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/586)
3.- İzmir
Milletvekili Mustafa Moroğlu ve 28 milletvekilinin, 12/6/1980 tarihinde İzmir
İnciraltı Öğrenci Yurdunda yaşanan olayların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/587)
D) Önergeler
1.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, (2/687) esas numaralı Kamuda Aynı İşi
Yapmakla Birlikte Farklı Statüde Çalışanların Memur veya Sürekli İşçi
Kadrolarına Atanması Amacıyla Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/106)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun,
12/2/2013 tarih 9571 sayı ve 20/2/2013 tarih 9921 sayı ile kredi kartlarının
kullanımı ve yaşanan mağduriyetler konusunda bankalara ilişkin yasal
düzenlemeler ve bankaların tutumlarının incelenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergelerinin
Genel Kurulun 16 Nisan 2013 Salı günkü birleşiminde okunarak görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına; (10/440) esas numaralı, ülkemizde kayıt
dışı ekonominin boyutlarının tespit edilerek kayıt dışı ekonomi ile daha etkin
mücadele için alınması gereken önlemlerin tespiti ve (10/465) esas numaralı,
Türk sanayisinde yaşanan sorunların ve finans sistemindeki tıkanıklığın
nedenlerinin araştırılması ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
verilen Meclis araştırması önergelerinin görüşmelerinin Genel Kurulun 16 Nisan
2013 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- CHP Grubunun,
İstanbul Milletvekili İhsan Özkes ile 21 milletvekili tarafından dinî değerler
üzerindeki olumsuz yaklaşımların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla 14/12/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun 16
Nisan 2013 Salı günkü birleşiminde okunarak görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- AK PARTİ
Grubunun, Genel Kurulun çalışma saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden
düzenlenmesine; Sayıştayda boş bulunan üyelikler için yapılacak seçimin (S.
Sayısı: 451) Genel Kurulun 16 Nisan 2013 Salı günkü birleşiminde yapılmasına;
441 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel
kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, Ankara Milletvekili Emrullah İşler’in CHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Ankara Milletvekili Emrullah İşler’in
CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında CHP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
3.- Ankara
Milletvekili Emrullah İşler’in, İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in ve
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin sataşma nedeniyle yaptıkları
konuşmalar sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
4.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin
Türkoğlu’nun görüşülen kanun tasarısının tümü üzerinde MHP Grubu adına yaptığı
konuşma sırasında AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
5.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
6.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in
görüşülen kanun tasarısının tümü üzerinde yaptığı konuşma sırasında Cumhuriyet
Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
IX.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Çıldır’ın bazı köylerinin köy odası ihtiyacına
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/74) ve Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağ’ın cevabı
2.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bedelli askerlikten elde edilecek gelire
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/643) ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ’ın cevabı
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sebze ve meyve ithalatına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/775) Cevaplanmadı
4.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, bir vakıf üniversitesine tahsis edilen araziyle
ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/917) Cevaplanmadı
5.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, tatlı su balıkçılığının desteklenmesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/947) Cevaplanmadı
6.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, gübre üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/954) Cevaplanmadı
7.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca atanan yönetim
kurulu üyelerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1075) Cevaplanmadı
8.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, hava kirliliğinin önlenmesine yönelik çalışmalara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1113) ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ’ın cevabı
9.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, TOKİ’nin Tokat’ta yaptığı daire sayısına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1125) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın
cevabı
10.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, ABD Büyükelçiliğinde brifing verildiği iddialarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1131) Cevaplanmadı
11.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kamuda çalışan avukatların
maaşlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1147) Cevaplanmadı
12.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, zeytin üreticilerinin
desteklenmesi ve zeytinyağı fiyatlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1183) Cevaplanmadı
13.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, şeker fabrikalarının üreticiye
devir suretiyle özelleştirilmesine yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/1184) Cevaplanmadı
14.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, çocuk işçiliğinin önlenmesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1193) ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ’ın cevabı
15.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, binaların yalıtımıyla ilgili
konut sahiplerine destek verilip verilmeyeceğine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1226) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
16.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ülkemizde tüketilen kaçak çaya
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1234) Cevaplanmadı
17.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, belde belediye başkanlarının
özlük ve pasaport haklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1337)
Cevaplanmadı
18.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bağlı kurumlardaki taşeron
şirket çalışanlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1345) ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
19.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Kürecik radar üssünde çalışan personele ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1426) Cevaplanmadı
20.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, 24. Dönem sözlü ve yazılı soru önergeleri ile
bunların cevaplanmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1428) ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
21.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından
gerçekleştirilen kurban kesimlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1443) ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
22.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Elazığ’daki cami ve Kuran kursları tabelalarının
yenilenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1536) ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ’ın cevabı
23.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Diyanet Vakfı ile ilgili bazı iddialara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1570) Cevaplanmadı
24.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Diyanet İşleri Başkanının bir açıklamasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1571) Cevaplanmadı
25.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Suriye’ye yapılacak olası bir
müdahalenin dinen kabul edilebilirliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1613)
ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
26.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan
Merkez’e bağlı bazı köylerdeki camilerin bakım-onarım ve diğer ihtiyaçlarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1648) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın
cevabı
27.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, terhis süreleri uzatılan askerlerin kamuya
öncelikli işçi olarak alınması uygulamasının ortadan kaldırıldığı iddialarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1735) Cevaplanmadı
28.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’da bir köyün imamevi, gasilhane ve şadırvan
ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1744) ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ’ın cevabı
29.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yurtiçi ve yurtdışında icra
takibi başlatılan camilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1756) ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
30.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Dışişleri Bakanlığında görev
yapan sözleşmeli personelin özlük haklarından kaynaklanan mağduriyetlerine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1762) Cevaplanmadı
31.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı’daki cami ve Kuran kurslarının tabelalarının
değiştirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1804) ve Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağ’ın cevabı
32.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, iş adamlarının yurt dışına
vizesiz seyahat edebilmelerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1832)
Cevaplanmadı
33.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yerel yönetimlerin gıda
işletmeciliği yapmalarının yol açtığı sorunlara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1836) Cevaplanmadı
34.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Diyanet İşleri Başkanının kürtaj ve sezaryen
konusundaki tutumuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1876)
Cevaplanmadı
35.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Muş’taki köy camilerinin bakım ve onarımına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1906) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
36.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Erzurum ve ilçelerindeki cami ve Kur'an kurslarının
tabelalarının yenilenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1951) ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
37.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engellilerle ilgili mevzuat
kapsamında yapılması gereken düzenlemelerin denetimine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/1986) Cevaplanmadı
38.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yabancı menşeli yazılımların tehdit
oluşturmaması konusunda alınan önlemlere ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/2003) Cevaplanmadı
39.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Diyanet İşleri Başkanlığından diğer kamu
kurumlarına naklen geçiş yapan İmam-Hatip Lisesi ve İlahiyat Fakültesi
mezunlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2056) Cevaplanmadı
40.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Diyanet İşleri Başkanlığının bazı
uygulamalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2067) ve Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağ’ın cevabı
41.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Diyanet İşleri Başkanlığı binasının önünde yapılan
camiye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2165) Cevaplanmadı
42.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Türkiye tarafından Filistin’in Gazze şehrinde
bir hastane inşa edileceği iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/2629) Cevaplanmadı
43.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Türkiye tarafından Kazakistan’da
inşa edilen bir liseye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2631)
Cevaplanmadı
44.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Türkiye tarafından Özbekistan’da
inşa edilen bir yeni doğan birimine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/2632) Cevaplanmadı
45.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, huzurevlerinde çalışan yaşlı
bakım elemanı sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2653)
Cevaplanmadı
46.-Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Azerbaycan’daki meslek ve teknik lise
öğretmenlerine verilen eğitime ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2761)
Cevaplanmadı
47.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, TİKA’nın koordinasyon ofisleri
ve personeline ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2765) Cevaplanmadı
48.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bağlı kurum ve kuruluşların istisnai
kadrolarına yapılan atamalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3148) ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
49.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Başbakanlık istisnai kadrolarına yapılan
atamalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3166) Cevaplanmadı
50.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen
temsil giderlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3231) ve Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağ’ın cevabı
51.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, bazı camilerin icralık olduğu ve satışa çıkarıldığı
iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3305) ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ’ın cevabı
52.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, TİKA tarafından Moğolistan’da yaşayan Türklere
yapılan yardımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3413) ve Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağ’ın cevabı
53.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığının faaliyetlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3428) ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
54.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, hac kontenjanına ve umre başvurularına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3431) Cevaplanmadı
X.- SEÇİMLER
A) Sayıştay Üyeliklerine Seçim
1.- Sayıştayda
açık bulunan üyeliklere seçim (S. Sayısı : 451)
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları
(1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün; Avukatlık Kanunu ile Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sivas
Milletvekili Hilmi Bilgin ve Çankırı Milletvekili İdris Şahin ile 8
Milletvekilinin; 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu
ve 3568 Sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Erzurum Milletvekili Oktay
Öztürk'ün; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Avukatlık Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (1/750, 2/1326,
2/1343, 2/1344) (S. Sayısı: 444)
XII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık personelinin e-mail ve
sosyal medya hesaplarının denetlenip denetlenmediğine ilişkin sorusu ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın cevabı (7/16703)
2.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2013 Haziran ayında yapılacak Akdeniz
Oyunlarıyla ilgili çalışmalara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat
Kılıç’ın cevabı (7/18131)
3.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Ankara’ya yapılacak stadyumla ilgili
çalışmalara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı
(7/18133)
4.- Van
Milletvekili Aysel Tuğluk’un, Aydın’da YURTKUR tarafından bursları kesilen ve
yurtlardan uzaklaştırılan iki öğrenciye ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı
Suat Kılıç’ın cevabı (7/18134)
5.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, lisanslı sporcu sayısının artırılması için
yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın
cevabı (7/18436)
6.- Antalya
Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, Antalya’ya olimpik yüzme havuzu yapılması
yönünde bir çalışma olup olmadığına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı
Suat Kılıç’ın cevabı (7/18440)
7.- İstanbul
Milletvekili Erdoğan Toprak’ın, bisikletin ulaşım aracı olarak kullanılmasına
yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktar’ın cevabı (7/18651)
8.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve
yatırımlara,
Adıyaman’a
yönelik proje ve yatırımlara,
İlişkin soruları
ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/18653), (7/18660)
9.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve
yatırımlara,
Diyarbakır’a
yönelik proje ve yatırımlara,
İlişkin soruları
ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/18705), (7/18706)
10.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, yerleşim yerlerinin yakınlarında kurulan sanayi
sitelerinin yol açtığı sorunlara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı
Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/18709)
11.- Mersin Milletvekili
Ali Öz’ün, kayıt dışı çalışma ile mücadeleye ilişkin sorusu ve Gümrük ve
Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/18710)
12.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında tespit edilen kaçak
balıkçılığa ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Muammer Güler'in cevabı (7/18745)
13.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Murgul ilçesindeki madencilik
faaliyetlerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktar’ın cevabı (7/18958)
14.- Hatay
Milletvekili Hasan Akgöl’ün, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanının yurt dışı
gezilerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın
cevabı (7/18975)
15.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan
sözleşmeye ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın
cevabı (7/18976)
16.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen hizmet
içi eğitim faaliyetlerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız’ın cevabı (7/18977)
17.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça’nın, Balıkesir’de bir köyün elektrik sorununa
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı
(7/18978)
18.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, İzmir’in Menemen ilçesinde şiddetli
yağışlar nedeniyle çiftçilerin yaşadıkları mağduriyete,
- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında üretilen, ithal ve
ihraç edilen incir miktarına,
- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, zeytinlik saha tanımında yapılan
değişikliğe,
- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, tarımsal üretimin artırılması için verilecek
teşviklere,
Ekilebilen tarım
arazilerinin tekrar üretime geçirilmesi için yapılacak çalışmalara,
Sudan’da
kiralanan tarım arazisine,
- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan
sözleşmeye,
Bakanlık
tarafından gerçekleştirilen hizmet içi eğitim faaliyetlerine,
- Bitlis
Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis’teki il ve ilçe müdürlükleri
tarafından kiralanan araçlara,
- Niğde
Milletvekili Doğan Şafak’ın, 2012 yılında yapılan bazı destek ödemelerine,
- Antalya
Milletvekili Osman Kaptan’ın, turunçgil üreticilerinin tarım sigortalarının
uzatılmasına,
- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, Sudan’dan tarım arazisi kiralandığı iddialarına,
- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’de Tarım Kredi Kooperatifleri
nedeniyle yaşanan bazı mağduriyetlere,
- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, ziraat mühendislerinin istihdam sorununa,
İlişkin soruları
ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/18982), (7/18983),
(7/18984), (7/18985), (7/18986), (7/18987), (7/18988), (7/18989), (7/18990),
(7/18991), (7/18992), (7/18993), (7/18994), (7/18995)
19.- Bitlis
Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis’teki orman işletme
müdürlükleri ve şeflikleri tarafından kiralanan araçlara ilişkin sorusu ve
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/19047)
20.- Bitlis
Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis’teki tapu ve kadastro
müdürlükleri tarafından kiralanan araçlara ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/19071)
21.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan
sözleşmeye ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Muammer Güler'in cevabı (7/19112)
22.- Antalya
Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, bir vakıf tarafından Antalya’daki okullarda
seminer düzenlenmesi talebine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Muammer
Güler'in cevabı (7/19119)
23.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Ankara’nın Çankaya ilçesinde afet riski altında olduğu
belirlenen bir alana ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/19146)
24.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, kiralanan binalara ilişkin sorusu ve Çevre
ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/19209)
25.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, kiralanan binalara ilişkin sorusu ve Gümrük
ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/19246)
26.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, kiralanan binalara ilişkin sorusu ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın cevabı (7/19313)
27.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu
spotlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın
cevabı (7/19427)
28.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bakanlığın Bursa’daki yatırımlarına ilişkin
sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/19434)
29.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu
spotlarına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı
(7/19435)
30.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Trabzon’un Tonya ilçesinde bir
mezraya kurulması düşünülen çimento fabrikasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/19600)
31.- Hatay
Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Hatay’ın İskenderun ilçesindeki bazı
arazilerde ağaç kesimi yapıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/19602)
32.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu
spotlarına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
(7/19603)
33.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt’e yönelik proje ve yatırımlara
ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/19745)
34.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve
yatırımlara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı
(7/19747)
35.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve
yatırımlara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı
(7/19748)
36.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında Bakanlığa yapılan bilgi
edinme başvurularına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlu’nun cevabı (7/19847)
37.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, istihdam edilen personel sayısı ile
personelin sendikal örgütlenmesine ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/19948)
38.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, bir şirketin teşvik uygulamasından
yararlanıp yararlanmadığına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın
cevabı (7/19949)
39.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir’in, Muğla’da son on yıl içerisinde yaralanan, sakat
kalan veya hayatını kaybeden orman işçilerine ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/20047)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.02’de açılarak üç oturum yaptı.
Şanlıurfa Milletvekili Halil Özcan, Şanlıurfa’nın düşman
işgalinden kurtuluşunun 93’üncü yıl dönümüne,
Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan, karşılıksız çek sorununa,
Bingöl Milletvekili İdris Baluken, genelde Kürt halkına, özelde
Bingöl halkına yönelik, toplumsal hafızayı yok etmek üzere sistematik olarak
uygulanan politikaların getirmiş olduğu sorunlara,
İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 20 milletvekilinin,
Porsuk Baraj Gölü’nün su kalitesinin ve sürdürülebilir kullanımının (10/582),
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 21 milletvekilinin,
tarım ve hayvancılıkta yaşanan sorunların (10/583),
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ve 19 milletvekilinin, yabancı
güçlerin geçmiş dönemlerde Türk vatandaşlarına yaptıkları katliam ve
mezalimlerin (10/584),
Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve görüşmelerinin sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),
2’nci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
raporlarının (1/484) (S. Sayısı: 287),
4’üncü sırasında yer alan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün; Avukatlık Kanunu ile Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sivas Milletvekili Hilmi
Bilgin ve Çankırı Milletvekili İdris Şahin ile 8 Milletvekilinin; 1136 Sayılı
Avukatlık Kanunu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve 3568 Sayılı Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk’ün; Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/750, 2/1326, 2/1343, 2/1344)
(S. Sayısı: 444),
Görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından ertelendi.
3’üncü sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, İnsan
Hakları ve İfade Özgürlüğü Bağlamında Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/748) (S. Sayısı: 445)
görüşmeleri tamamlanarak kabul edildi.
Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan’ın görüşülen kanun tasarısının 11’inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşma sırasında Cumhuriyet Halk Partisine,
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Uşak Milletvekili Dilek Akagün
Yılmaz’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına,
Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine,
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın, Osmaniye Milletvekili Hasan
Hüseyin Türkoğlu’nun görüşülen kanun tasarısının 13’üncü maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşma sırasında AK PARTİ Grup Başkanına,
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında Milliyetçi Hareket
Partisine,
Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu, Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında
şahsına,
Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın
görüşülen kanun tasarısının ikinci bölümü üzerinde grubu adına yaptığı konuşma
sırasında CHP Grubuna,
Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Hakkâri Milletvekili Adil
Kurt’un görüşülen kanun tasarısının 15’inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşma sırasında şahsına,
Hakkâri Milletvekili Adil Kurt, Yalova Milletvekili Muharrem
İnce’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında Barış ve Demokrasi
Partisine,
Muş Milletvekili Sırrı Sakık, Isparta Milletvekili S. Nevzat
Korkmaz’ın görüşülen kanun tasarısının 17’nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşma sırasında şahsına,
Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, Hakkâri Milletvekili Adil
Kurt’un görüşülen kanun tasarısının 15’inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşma sırasında şahsına,
Bingöl Milletvekili İdris Baluken, Uşak Milletvekili Dilek Akagün
Yılmaz’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında Barış ve Demokrasi
Partisine,
Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin, Muş Milletvekili Sırrı
Sakık’ın görüşülen kanun tasarısının ikinci bölümü üzerinde grubu adına yaptığı
konuşma sırasında şahsına,
Muş Milletvekili Sırrı Sakık, Hatay Milletvekili Adnan Şefik
Çirkin’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına,
Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin, Muş Milletvekili Sırrı
Sakık’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına,
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında Milliyetçi Hareket Partisine,
Bingöl Milletvekili İdris Baluken, Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır’ın görüşülen kanun tasarısının 19’uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşma sırasında Barış ve Demokrasi Partisine,
Yalova Milletvekili Muharrem İnce, İstanbul Milletvekili Bülent
Turan’ın görüşülen kanun tasarısının tümünün oylanmasından önce oyunun rengini
belli etmek üzere lehte yaptığı konuşma sırasında şahsına,
Sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, sataşma nedeniyle yaptığı
konuşma sırasında kullandığı bir ifadesini düzelttiğine,
Tunceli Milletvekili Kamer Genç, görüşülen kanun tasarısının
ikinci bölümü üzerindeki soru-cevap işlemi sırasında kullandığı bir ifadesini
düzelttiğine,
İlişkin birer konuşma yaptılar.
Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 12 Nisan 2013 Cuma günü
toplanmamasına ilişkin önerisi kabul edildi.
Alınan karar gereğince, 16 Nisan 2013 Salı günü saat 15.00’te toplanmak
üzere 19.59’da birleşime son verildi.
Sadık YAKUT
Başkan
Vekili
Özlem
YEMİŞÇİ Bayram ÖZÇELİK Tanju ÖZCAN
Tekirdağ Burdur Bolu
Kâtip Üye Kâtip Üye Kâtip Üye
II.-
GELEN KâĞITLAR
No:
133
12 Nisan 2013 Cuma
Rapor
1.- Sayıştayda
Boş Bulunan Üyeliklere 6085 Sayılı Sayıştay Kanununun 15, 16 ve Geçici 3 üncü
Maddeleri Hükümlerine Göre Yapılacak Seçime Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
ve Sayıştay Üyeleri Ön Seçim Geçici Komisyonu Raporu (3/1184) (S. Sayısı: 451)
(Dağıtma tarihi: 12.04.2013) (GÜNDEME)
No:
134
15 Nisan 2013 Pazartesi
Teklifler
1.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı'nın; Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/1432) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.04.2013)
2.- Kocaeli Milletvekili
Mehmet Hilal Kaplan'ın; İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/1433) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile İçişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.04.2013)
3.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Köy Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/1434) (İçişleri; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve
Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.04.2013)
4.- İstanbul Milletvekili
Osman Oktay Ekşi'nin; TBMM İçtüzüğü Teklifi (2/1435) (Anayasa Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09.04.2013)
5.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutan ve 10 Milletvekilinin; 5620 Sayılı Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında
Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına veya Sözleşmeli Personel Statüsüne
Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkındaki Kanuna Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi
(2/1436) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.04.2013)
6.- İstanbul Milletvekilleri
Gürsel Tekin ve Mahmut Tanal'ın; Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt
Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1437) (Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11.04.2013)
7.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar'ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak
Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi (2/1438) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.04.2013)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Kars Milletvekili Mülkiye
Birtane’nin, askerde hayatını kaybeden bir kişinin ölüm nedeniyle ilgili
iddialara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16702)
2.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bağlı kurum ve kuruluşların istisnai kadrolarına
yapılan atamalara ve bağlı kurum ve kuruluşlardaki görevden almalara ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/17420)
3.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Ege ve Akdeniz’deki bazı adaların Yunan işgali
altında olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18553)
4.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, haberleşme hürriyetine ve yasa dışı telefon dinlemelerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18555)
5.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk’ün, Zonguldak’ın ekonomik ve sosyal sorunlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18557)
6.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, kamu kurumlarındaki kadrolu işçi sayısına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18559)
7.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık’ın, PARDUS İşletim Sistemine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18560)
8.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık’ın, eski Türk Telekom personelinin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/18561)
9.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık’ın, hükümetin İsrail politikasına ve Türkiye-İsrail arasındaki siyasi,
askeri ve ticari ilişkilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18562)
10.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, PKK ile MİT arasında yürütülen müzakerelere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18563)
11.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, PKK ile MİT arasında yürütülen müzakerelere katılan MİT heyetine
ve terör örgütünün finans kaynakları ile alakalı görüşmelere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18564)
12.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, PKK terör örgütü ile yürütülen müzakere sürecinde Doğu ve
Güneydoğu kanaat önderlerinin oynayacağı role ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18565)
13.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Suriyeli muhaliflere Türkiye’de konaklama imkanı sağlanmasına ve
muhaliflerin kaldıkları bazı evlerde patlayıcı bulunduğu iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18566)
14.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Cilvegözü Sınır Kapısı’nda meydana gelen patlamaya ve
Türkiye-Suriye sınırında yaşayan vatandaşların güvenliğinin sağlanmasına
yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18567)
15.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, cezaevlerinde bulunan TSK mensuplarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/18568)
16.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Türkiye-Suriye ilişkileri konusunda yürütülen politikaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18569)
17.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu’nun, 2003-2012 yılları arasındaki işsizlik oranlarına ve sosyal
yardım alan kişi sayısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18570)
18.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, ABD Dışişleri Bakanı tarafından Başbakan’a yazıldığı iddia
edilen mektuba ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18571)
19.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu’nun, engelli vatandaşlara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18572)
20.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’nın Polatlı ilçesine bağlı bazı köylerin sorunlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18573)
21.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’nın Polatlı ilçesine bağlı bazı köylerin sorunlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18574)
22.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’nın Polatlı ilçesine bağlı bazı köylerin sorunlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18575)
23.- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıaka’nın, Ankara’nın Polatlı ilçesinde tarım ve hayvancılıkla ilgili
verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18576)
24.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, Gökpınar Barajının yapımına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18577)
25.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18578)
26.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Mardin’in Midyat ilçesindeki ruhsatsız yapılara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18579)
27.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, Eskişehir’e bağlı Odunpazarı ve Tepebaşı ilçelerine yapılan
yardım ve desteklere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18580)
28.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, Eskişehir’deki şekerpancarı üreticilerinin bazı sorunlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18581)
29.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Erzurum’un Şenkaya ilçesinin bir köyünde yaşanan bir olaya
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18582)
30.- Uşak Milletvekili Dilek
Akagün Yılmaz’ın, Uşak ilinde yapılacak işçi istihdamına yönelik teşvik
uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18583)
31.- Hatay Milletvekili Adnan
Şefik Çirkin’in, tarımsal girdi fiyatlarına ve mazot tüketiminden alınan
vergilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18584)
32.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, İsrail ile ilişkilere ve yabancı bir gazetenin İsrail ile
yapılan silah anlaşması hakkındaki haberine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18585)
33.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, özelleştirme kapsamındaki bir şeker fabrikasına ve şeker
ithalatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18586)
34.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, Elazığ’da askerliğini yapmakta iken hayatını kaybeden bir
erin ölümü ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18587)
35.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, Uşak’ta askerliğini yapmakta iken hayatını kaybeden bir
erin ölümü ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18588)
36.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, Sudan’da kiralanan araziye ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18589)
37.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, 2002-2012 yılları arasında ordudan firar eden subay, astsubay
ve uzman çavuşlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18590)
38.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, uluslararası bir kuruluş tarafından yapılan “en değerli 500
marka” çalışmasında sıralamaya giren Türk markalara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/18592)
39.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, Hatay’da Cilvegözü Sınır Kapısında meydana gelen patlamaya
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18593)
40.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, Büyük Menderes Nehri’nin ıslah çalışmalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18594)
41.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin’in, şehit aileleri ve gazilerin istihdamında yaşanan sorunlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18595)
42.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin’in, şehit ailelerine ve gazilerine kullandırılan faizsiz konut
kredilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18596)
43.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18598)
44.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, tarımsal destek primi alan bazı çiftçilerden
aldıkları desteğin faiziyle birlikte geri istenmesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/18599)
45.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18604)
46.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Merkez Bankasıyla ilgili bazı verilere ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18607)
47.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, vatandaşların tasarruf miktarındaki düşüşe ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18608)
48.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, ferdi kredi ve kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısına
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18609)
49.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, PKK terör örgütü ve MİT arasında yapılan görüşmelere ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/18610)
50.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/18611)
51.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/18612)
52.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Bakanlığa bağlı ilgili veya ilişkili kurum ve kuruluşlara hizmet
sağlayan taşeron firmalara ve taşeron firma çalışanlarının sorunlarına ilişkin
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18628)
53.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18629)
54.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, çocuklara yönelik şiddetin engellenmesi kapsamındaki
çalışmalara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18630)
55.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin’in, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının şehit aileleri ve
gazilere yaptığı yardımlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18631)
56.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin’in, bedelli askerlik uygulamasından elde edilen gelire ilişkin Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18632)
57.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18633)
58.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2002-2013 yılları arasında psikolojik
rahatsızlıklar nedeniyle anti depresan kullanımıyla ilgili verilere ilişkin
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18634)
59.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/18635)
60.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/18636)
61.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, TÜBİTAK tarafından yabancı öğrencilere verilen
yüksek lisans ve doktora burslarına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18637)
62.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/18638)
63.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/18639)
64.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, SGK’nın çalışan emeklilerle ilgili hatalı uygulamalarına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18640)
65.- İstanbul Milletvekili
Erdoğan Toprak’ın, ülkemizde meslek hastalıklarındaki artışa ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18641)
66.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, köye dönüştürülen belde belediyelerinin SGK’ya olan prim
borçlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18642)
67.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık’ın, kamu tarafından yapılan hizmet alım ihalelerinde hesaplanan işçilik
giderlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18643)
68.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, karayollarında çalışan taşeron işçilerin bağlı olduğu sendika
tarafından açılan bir davada verilen kararın uygulanmadığı iddialarına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18644)
69.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasındaki çeşitli istihdam istatistiklerine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18645)
70.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18646)
71.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, Eskişehir’de gerçekleştirilen yatırımlara ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18647)
72.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, KÖYDES çalışanlarının özlük haklarına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18648)
73.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin’in, Kore ve Kıbrıs gazilerinin mali ve sosyal haklarına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18649)
74.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18650)
75.- Bursa Milletvekili Sena
Kaleli’nin, Bursa’nın Mudanya ilçesinde Kıyı Kanunu gerekçe gösterilerek
tapuları iptal olan hak sahiplerinin mağduriyetine ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18655)
76.- Balıkesir Milletvekili
Haluk Ahmet Gümüş’ün, Balıkesir’in Bandırma ilçesinde kurulması düşünülen gübre
fabrikasına ve çevreye etkilerine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18659)
77.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, Bakanlık tarafından kiralanan hizmet binalarına ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18661)
78.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Türkiye-Suriye ilişkilerine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18662)
79.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Afganistan’da şehit olan askerlere ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18663)
80.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Suriye sınırında bir tampon bölge oluşturulacağı iddialarına
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18664)
81.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Hatay’ın Reyhanlı ilçesindeki Cilvegözü Sınır Kapısında meydana
gelen patlamaya ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18665)
82.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18666)
83.- Bursa Milletvekili Sena
Kaleli’nin, Türkiye-Yunanistan sınırında bulunan ada, adacık ve kayalıklarla
ilgili bazı iddialara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18667)
84.- Muğla Milletvekili
Nurettin Demir’in, Balyoz davası sanıklarının komutanı oldukları fırkateynlerin
Hayfa-İsrail’de liman ziyareti yapıp yapmadıklarına ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18668)
85.- İstanbul Milletvekili
Osman Korutürk’ün, bir büyükelçinin açıklamalarına ve Türkiye-Fransa ilişkilerine
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18669)
86.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18670)
87.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, yasa dışı bir terör örgütünün yurt dışındaki faaliyetlerine
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18671)
88.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’ta beden eğitimi, gençlik ve spor
faaliyetleri kapsamındaki çalışmalara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18682)
89.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Elazığ’da beden eğitimi, gençlik ve spor
faaliyetleri kapsamındaki çalışmalara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18683)
90.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/18684)
91.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, İstanbul’daki bir jimnastik salonunun kapatılacağı
iddialarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/18685)
92.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, halterde doping iddialarına ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18686)
93.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, İstanbul Bağlarbaşı Spor Salonunun kapatılacağı
iddialarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/18687)
94.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutan’ın, Artvin ili Şavşat Tarım İlçe Müdürü hakkındaki iddialara
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18689)
95.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatında istihdam edilen
veteriner hekimlerle ilgili verilere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18690)
96.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, Bakanlık teşkilatındaki Zootekni mühendisi kadrolarının
durumuna ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18691)
97.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, bakliyat üretimiyle ilgili verilere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18692)
98.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, piyasaya domuz eti sürüldüğü iddialarına ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18693)
99.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Türkiye’nin et ithalatı alanında yaptığı denetimlere
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18694)
100.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, sıvıyağ üretiminde halkın sağlığını tehdit eden usulsüzlük
iddialarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18695)
101.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan’ın, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunun
desteklediği projelere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18696)
102.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan’ın, 2002-2013 yıllarında ithal edilen canlı hayvan sayısına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18697)
103.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18698)
104.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, Eskişehir’de gerçekleştirilen yatırımlara ve yapılan hizmetlerin
karşılığı olarak elde edilen gelire ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18699)
105.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, ürün sattıkları tüccarın vergisini ödememesi nedeniyle
çiftçilerin destekleme ödemesinin kesilmesine ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18700)
106.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, 2002-2012 yıllarında yapılan canlı hayvan ithaline ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18701)
107.- Hatay Milletvekili
Mevlüt Dudu’nun, Ağrı ilinin tarım ve hayvancılıkla ilgili sorunlarına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18702)
108.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18703)
109.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, rekabeti sınırlayıcı anlaşma, eylem ve kararlar hakkında
yapılan işlemlere ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18707)
110.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, aynı iş kolunda ihtiyacın üzerinde işyeri açılmasının yol açtığı
sorunlara ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18708)
111.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, işyerlerinde maliyetlerin düşürülmesine ve sertifikasyonun artırılmasına
ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18711)
112.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ticari ilişkilere
ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18713)
113.- Muğla Milletvekili Ömer
Süha Aldan’ın, sınır kapılarının güvenliğine ilişkin Gümrük ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18714)
114.- Tekirdağ Milletvekili
Emre Köprülü’nün, Emniyet mensuplarının sendikalaşmasının engellendiği
iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18715)
115.- Tokat Milletvekili
Orhan Düzgün’ün, meslekten ihraç edilen bir emniyet mensubuna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18716)
116.- Kırklareli Milletvekili
Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Ağrı Valisinin bir açıklamasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18717)
117.- Tekirdağ Milletvekili
Candan Yüceer’in, Silivri Cezaevi önündeki vatandaşlara yönelik polis
müdahalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18718)
118.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine bağlı bir köyün çeşitli
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18719)
119.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in, Merkez ilçesine bağlı bir köyün yol sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18720)
120.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Merkez ilçesine bağlı bir köyün içme suyu
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18721)
121.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Borçka ilçesine bağlı bir köyün içme suyu
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18722)
122.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesine bağlı bir köyün yol sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18723)
123.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, terörün yoğun olduğu illerde görev yapan polisler için kamp
programları düzenlendiği iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18724)
124.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, belediyelerdeki gıda mühendisi kadrolarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18725)
125.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Emniyet mensubu şehitlerin eş ve çocuklarının yararlandığı
haklardan şehit anne, baba ve kardeşlerinin de yararlanmasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18726)
126.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Hacıbayram Camii çevresinde yapılan kamulaştırmalarla ilgili
iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18727)
127.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Hacıbayram Camii çevresinde yapılan kamulaştırmalara ve
buralardaki arsaların bazı vakıf ve derneklere tahsis edildiği iddialarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18728)
128.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Hacıbayram Camii çevresindeki dükkanların tahliye edileceği
iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18729)
129.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına
ilişkin Yönetmelikte geçen Devlet Memuru kavramına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18730)
130.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, alkollü araç kullanmaktan kaynaklanan trafik
kazalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18731)
131.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Bakanlıktaki taşeron firma çalışanlarının sorunlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18732)
132.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, nüfusu 2000’in altında olduğu gerekçesiyle köye dönüştürülen
belde belediyelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18733)
133.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, PKK tarafından kaçırılan vatandaşlara ve kurtarılmaları için
yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18734)
134.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Emniyet Teşkilatındaki maaş taltifi uygulamasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18735)
135.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Cilvegözü Sınır Kapısı’nda meydana gelen patlamaya ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18736)
136.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Doğu ve Güneydoğu illerinde bazı Emniyet görevlilerine psikolojik
tacizde bulunulduğu iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18737)
137.- İstanbul Milletvekili
Atila Kaya’nın, İstanbul’un Esenyurt ilçesinde yapılan imar planları ile ilgili
bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18738)
138.- İstanbul Milletvekili
Atila Kaya’nın, İstanbul’un Arnavutköy ilçesindeki bir gayrimenkulle ilgili
plan değişikliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18739)
139.- Diyarbakır Milletvekili
Nursel Aydoğan’ın, Mardin’in Derik ilçesine bağlı Subaşı ve Demirli köyleri
arasında meydana gelen olaya ve köy korucuları ile ilgili iddialara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18740)
140.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın, bazı milletvekillerinin de yer aldığı bir heyetin Sinop’ta
saldırıya uğramasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18741)
141.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine bağlı bir köyün sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18742)
142.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine bağlı bir köyün sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18743)
143.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, muhtarlık binalarının güvenliğine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18744)
144.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Osmaniye İl Özel İdaresinin bir arazi için yaptığı
ihale sözleşmesinin değiştirilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18746)
145.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, nargilelik tütün mamulü içilme izni olan işletmelere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18747)
146.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli Büyükşehir Belediyesine bağlı bir şirket tarafından
yaptırılan bir projedeki yolsuzluk iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18748)
147.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’ndeki Akıllı Durak adı verilen elektronik panolara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18749)
148.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesinin bir köyünün yol sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18750)
149.- Artvin milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesinin bir köyünün yol sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18751)
150.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18752)
151.- Balıkesir Milletvekili
Haluk Ahmet Gümüş’ün, Balıkesir’in Bigadiç ilçesine bağlı bazı köylerin
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18753)
152.- İstanbul Milletvekili
Melda Onur’un, KOBİ’lerin satın aldıkları araçların tonaj sınırıyla ilgili
yaşanan sorunlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18754)
153.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, İstanbul-Maltepe sahilinde yapılan düzenleme çalışmalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18755)
154.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, genel bütçe vergi gelirlerinden belediyelere aktarılan kaynağın
miktarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18756)
155.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, sokak çocuklarına ve suça karışmalarını engellemek için
yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18757)
156.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, yasa dışı bir terör örgütünün faaliyetlerine ve
faaliyetlerinin engellenmesi için yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18758)
157.- Ankara Milletvekili
Levent Gök’ün, Hacı Bayram Veli Camii meydan düzenlemesi çalışmalarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18759)
158.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesindeki bir köyün yol sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18760)
159.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesinde bir köyün sulama kanalı
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18761)
160.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18762)
161.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18763)
162.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18764)
163.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, İstanbul’daki tarihi eserlerin korunması amacıyla yapılan
çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/18765)
164.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, geleneksel el sanatlarına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18766)
165.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Türkiye’de yayımlanan gazete ve dergilerin sayısı ile
tirajlarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/18767)
166.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Türkiye’de yayımlanan kitap sayısına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/18768)
167.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/18769)
168.- Yozgat Milletvekili
Sadir Durmaz’ın, Yozgat’taki restorasyon çalışmalarına ve koruma altındaki tarihi
yapılara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/18770)
169.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/18771)
170.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18772)
171.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, kamu lojmanlarına ve sosyal tesislerine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18774)
172.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, kamu lojmanları ile ilgili verilere ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18775)
173.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, Eskişehir’de toplanan vergi, resim ve harçlara ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18777)
174.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18778)
175.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, 2012 yılı bütçe açığına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18779)
176.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Milli Piyango ve Şans Oyunlarının özelleştirileceği
iddialarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18780)
177.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, bedelli askerlik uygulamasından elde edilen gelire ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18781)
178.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Osmaniye’de Merkez ilçeye bağlı bir köydeki kaçak
yapılaşmaya ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18782)
179.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, Şırnak’ta ihracat miktarındaki artışla ilgili iddialara
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18785)
180.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18786)
181.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin’in, şehit ve gazi çocuklarının özel eğitim kurumlarında burslu
olarak eğitim almasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18787)
182.- Batman Milletvekili
Ayla Akat Ata’nın, yeni eğitim sistemi ile ilgili sorunlara ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18788)
183.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, son beş yılda Rehberlik ve Denetim Başkanlığınca açılan
soruşturmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18789)
184.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, Akdeniz Üniversitesindeki atama ve görevlendirmeyle ilgili bazı
iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18790)
185.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, lise son sınıf öğrencilerinin sınava hazırlanmaları için idari
izinli sayılmalarıyla ilgili düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18791)
186.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, üniversitelerdeki yurt dışı yatay geçiş kontenjanlarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18792)
187.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18793)
188.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, son beş yılda taşra teşkilatındaki görevlendirmelere ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18794)
189.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, son beş yılda çalıştırılan vekil ve ücretli öğretmen sayısına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18795)
190.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, faaliyete geçirilmemiş tıp fakültelerine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18796)
191.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Bakanlıkta görevlendirme usulü ile yapılan atamalara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18797)
192.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Bakanlık Yüksek Disiplin Kurulunun toplantıları ile ilgili
verilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18798)
193.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, tıp fakültesinde öğrencisi olmadığı halde hastane gelirlerinden
pay alan rektörlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18799)
194.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, İstanbul’daki ilköğretim okullarının temizliğine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18800)
195.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in, Adana’da kadro fazlası durumuna düşen öğretmenlerin
mağduriyetlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18801)
196.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, Manisa’nın Köprübaşı ilçesindeki Anadolu Lisesine yeni bina
yapımına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18802)
197.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü’nün döner
sermaye gelirine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18803)
198.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, okullardaki temizlik giderlerine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18805)
199.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, okullarda kıyafet serbestliği getiren düzenlemeye ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18806)
200.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Bakanlığa karşı açılan adli ve idari dava sayısına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18807)
201.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, özel dershanelerin kapatılmasına yönelik çalışmalara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18808)
202.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, özel eğitim kurumlarının ve bu kurumlarda çalışan öğretmenlerin
sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18809)
203.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Fen Edebiyat Fakültesi mezunlarının formasyon eğitimlerine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18810)
204.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık istisnai kadrolarına yapılan atamalara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18811)
205.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, üniversitelerde ve KPSS’de ziraat mühendislerine ayrılan
kontenjanlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18812)
206.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, üniversitelerde ve KPSS’de gıda mühendislerine ayrılan
kontenjanlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18813)
207.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, ülkemizde konuşulan ve yok olma tehdidi ile karşı
karşıya olan dillere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18814)
208.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, şüpheli asker ölümleri hakkında açılan soruşturmalara
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18815)
209.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, TSK bünyesinde görev yapan sivil memurların sorunlarına ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18816)
210.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18817)
211.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan’ın Göle ilçesinde bulunan 25. Mekanize Alayının ve Asker
Hastanesinin kaldırılacağı iddiasına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18818)
212.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, TSK’nın emekli ve muvazzaf personelinin yargılandığı davalarla
ilgili bazı iddialara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18819)
213.- Muğla Milletvekili
Nurettin Demir’in, Donanma Komutanlığına bağlı harp gemilerinin faaliyetlerine
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18820)
214.- Muğla Milletvekili
Nurettin Demir’in, Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklama Çalışma Grubuna verilen
bilgiler ile ilgili iddialara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18821)
215.- Erzincan Milletvekili
Muharrem Işık’ın, son on yılda intihar eden er ve erbaşlara ilişkin Milli
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18822)
216.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18823)
217.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel’in, askerlik hizmetini yapan bir vatandaşın intihar
ettiği iddialarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18824)
218.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesine bağlı bir köyün sulama sorununa
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18825)
219.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesinin bir köyünün sulama sorununa
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18827)
220.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18828)
221.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, Merkez Yakakayı Göletinin yapımına ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18829)
222.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, Eskişehir’de gerçekleştirilen yatırımlara ve ormanlardan elde
edilen gelire ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18830)
223.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, Mogan Gölü’ndeki kirliliğe ve su kaynaklarının verimli
kullanılması için yapılan çalışmalara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18831)
224.- Hatay Milletvekili
Refik Eryılmaz’ın, Hatay’da Amik Ovasında meydana gelen sel felaketine ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18832)
225.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18833)
226.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, TÜBİTAK tarafından yol çizgileri için yeni
geliştirilen boyaya ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18845)
227.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, yurt dışında faaliyetleri yasaklanan bir şirketin Türkiye’de
faaliyete başladığı iddiasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18846)
228.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Bakanlığa bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşlarda koruma
güvenlik görevlisi olarak çalışan personele ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18847)
229.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, 444’lü numaralar aracılığıyla yapılan para transferlerine ve
yaşanan mağduriyete ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18848)
230.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Kütahya’da yapılan kamu yatırımlarına ve ayrılan ödenek miktarına
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18849)
231.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Kütahya-Balıkesir karayoluna ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18850)
232.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Şaphane ilçesini Gediz-Simav kara yoluna bağlayan kara yoluna
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18851)
233.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Pazarlar ilçesini Gediz-Simav kara yoluna bağlayan kara yoluna
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18852)
234.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Simav-Dağardı-Harmancık-Bursa kara yoluna ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18853)
235.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, PTT hizmetlerinde bazı çalışmaların aksatılarak kurumun
itibarsızlaştırılmaya çalışıldığı iddialarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18854)
236.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, karayollarında çalışan taşeron işçilerin bağlı bulunduğu sendika
tarafından kazanılan bir davaya ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18855)
237.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18857)
238.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, Eskişehir’de yapılan kara yollarına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18858)
239.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, Balıkesir’in Edremit ilçesinden geçen kara yolu üzerinde
bir alt veya üst geçit inşa edilmesi ihtiyacına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18859)
240.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18860)
241.- Uşak Milletvekili Dilek
Akagün Yılmaz’ın, Uşak Havaalanına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18861)
242.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, faktöring sistemine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı
soru önergesi (7/18863)
243.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18864)
244.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, Türkiye’nin AB’ye katılım sürecine ilişkin Avrupa Birliği Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18867)
245.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel’in, bazı milletvekillerinin ziyareti sırasında Samsun ve
Sinop’ta yaşanan olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18868)
246.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, Adana’da bir vatandaşın evinde yapılan aramaya ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18869)
247.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, bedelli askerlik uygulamasına ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18870)
248.- Muğla Milletvekili
Nurettin Demir’in, Donanma Komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından verilen bir
karara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18871)
249.- Muğla Milletvekili
Mehmet Erdoğan’ın, Muğla’nın Köyceğiz ilçesine bağlı bir köydeki yol sorununa
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18872)
No:
135
16 Nisan 2013 Salı
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal ve 26 Milletvekilinin, Şanlıurfa Ceylanpınar'daki göçer ailelerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/585) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22.02.2012)
2.- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıaka ve 27 Milletvekilinin, Şarapçılık sektörünün sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/586) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.02.2012)
3.- İzmir Milletvekili
Mustafa Moroğlu ve 28 Milletvekilinin, 12 Haziran 1980 tarihinde İzmir'de bir
öğrenci yurdunda yaşanan olayların araştırılması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/587) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.02.2012)
16 Nisan 2013 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT (Ordu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 92’nci Birleşimini açıyorum.
III.– YOKLAMA
BAŞKAN – Elektronik cihazla
yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Kutlu
Doğum Haftası münasebetiyle söz isteyen Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’a
aittir.
Buyurunuz Sayın Şandır. (MHP
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Kutlu Doğum Haftası’na
ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Çok
teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi ve aziz milletimizi şahsım ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yeni
bir haftaya başlıyoruz. Bu haftanın insan onuruna yakışır bir çalışma haftası
olmasını diliyorum çünkü bu haftayı -Hazreti Peygamber’imizin doğumunun
1.442’nci seneidevriyesi- insan onurunu özne yaparak kutlamaktayız. İnşallah,
ümit ediyorum ki Meclisimiz de bu hassasiyete uyar, insan onurunu meselenin
merkezine alarak kendine uygun bir çalışma düzeni kurar.
Değerli milletvekilleri,
âlemlere rahmet olarak gönderilen Hazreti Peygamber efendimizin kutlu doğumunun
1.442’nci yıl dönümü Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından çok yerinde bir
tercihle “Hazreti Peygamber ve İnsan Onuru” teması özne yapılarak
kutlanmaktadır. Bu haftanın ülkemiz, insanlık âlemi için aradığımız huzur,
hoşgörü, istikrar ve kardeşlik için bir dönüm noktası olmasını Cenab-ı
Allah’tan diliyorum.
“Hazreti Peygamber ve İnsan
Onuru” teması, her açıdan çok geniş bir manayı ihtiva ve ihata etmektedir.
İnsan onurunun önem ve ağırlığı, bununla birlikte korunması ve teminat altına
alınması tüm ilahî buyruklarda görülen manevi bir yükümlülük, kutsal bir
ödevdir. İnsanlığın her döneminde Allahutaala’nın varlığını, birliğini, emir ve
yasaklarını, iman ve inanç kaidelerini bizzat yaşayarak tebliğ eden
peygamberler, insanca yaşamanın, insan onurunun ve asaletinin temsilcileri
olarak kabul edilmişlerdir ve elbette ümmeti olmaktan onur duyduğumuz Hazreti
Muhammed aleyhisselam bize öğrettikleri ve bizzat kendi yaşamıyla insanlık
âlemini onurlandırmış, insanlığın umudu olmuştur. Hazreti Peygamber’in hayatı
insan onurunun timsalidir.
Değerli milletvekilleri,
insanı diğer canlılardan ayıran en önemli vasıf, onur ve akılla yaratılmış
olmasıdır. Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de “Biz insanı en güzel şekilde
yarattık.” buyururken bunu vurgulamıştır. Şurası tartışmasız bir gerçektir ki
insanoğlu yaratılmışların en şereflisi, en ayrıcalıklısıdır. Bu itibarla,
insanın izzetinefsi paha biçilmez, yeri doldurulmaz bir özellik olarak kendini
ortaya koyar. İnsan onuru mukaddes, insan onuru muazzez ve insan onuru her
şeyden muteberdir. Efendimiz Resulullah onurun zirvesi olarak insanlığın sultanı,
gönüllerin hâkimi, hidayetin sözcüsü, vicdanların seslendiricisi ve son hak
peygamber olarak hepimizin iftiharı ve manevi rehberidir. O, merhamet ve
hakkaniyet doruğudur; o, şefkat, edep, ahlak ve hamiyet kubbesidir; o, iyilik,
güzellik, incelik ve zarafet kıblesidir; o, haysiyetin simgesi, onurun mihveri,
sevginin ve hürmetin ihtişamıdır. Resulü Ekrem efendimiz, yaklaşık on dört
buçuk asır evvel cahilliğin ortamına nur topu gibi inmiş; ihlasla müzeyyen
çağrılarıyla insanlığın önüne düşmüş; affın, eşitliğin ve keremin tebliğini
yapmıştır. Hazreti Peygamber’in ilk mesajı insanlığın kaybettiği onuru
hatırlatmış olmasıdır. İnsan onurunu hiçe sayanlar, insana saygıyı yabana
atanlar, kız çocuklarını diri diri mezara koyanlar onun sayesinde hak yolunu
bulmuşlar, hakikat çizgisini keşfetmişler, rahman ve rahîm olan Allah’ı
tanımışlardır.
Değerli milletvekilleri,
inancımıza göre, insan onuru ne kadar onurluysa, insanların oluşturduğu
milletler de o kadar onurludur. Millet ve toplum onursuz olmaz. Onurlu
insanların milleti de onurlu olmak durumundadır. İnsanı insan olarak anlamlı
yapan manevi değerler ne kadar hürmet ve takdire şayan ise millî emanetler de
bir o kadar itibar ve övgüye layıktır. Bize göre, Hazreti Peygamber’imizin bize
kutsal mesajı: “Onurlu insan, onurunu korumuş millet birliğinde mümkündür.”
Ayrılık değil kavuşma, tefrika değil birlik, kavga değil kardeşlik, küslük
değil kucaklaşma hepimizin üzerinde durmamız ve söz birliği etmemiz gereken
manevi vecibelerdir.
İşte, bugün 1442’nci yılını
kutladığımız Kutlu Doğum Haftası’nda Hazreti Peygamber’in öne çıkarttığı bu
mesajları tekrar hatırlatarak Hazreti Peygamber’imize Yüce Allah’tan rahmetler
ve hepimizin onun şefaatine nail olmasını diler, temenni eder saygılar sunarım.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Şandır.
Gündem dışı ikinci söz…
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Sayın Başkan, bir mesaj
için söz istemiştim.
BAŞKAN – Sisteme gireceğim gündem dışı konuşmalardan
sonra tekrar…
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Gündem dışı bitmedi
efendim. Sadece Kutlu Doğum Haftası’yla ilgili kısa bir açıklama yapacağım.
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Bahçekapılı.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, AK PARTİ Grubu
adına Kutlu Doğum Haftası’na ilişkin açıklaması
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu yıl da “O nurla
onurlandık.” cümlesiyle Kutlu Doğum Haftası’nı kutlamaktayız. Sevginin,
şefkatin binlerce yıl öncesinden onurunu yükselten ve Veda Hutbesi’nde “Hepimiz
Âdem’in çocuklarıyız.” mesajıyla eşitliği ve kardeşliği vurgulayan sevgili
Peygamber’imizin bu mesajını bugün daha çok içselleştirmeye ihtiyacımız var.
Bu vesileyle biz de AK PARTİ
Grubu olarak Hazreti Peygamber’imizin dünyaya teşriflerinin 1.442’nci yılını ve
Kutlu Doğum Haftası’nı kutlamaktayız.
Çok teşekkür ederim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bahçekapılı.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, normalde bu gündem dışılardan sonra biz söz
alıyorduk ama ben de izninizle konuşmak istiyorum.
BAŞKAN – Peki.
Buyurunuz efendim.
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, CHP Grubu adına
Kutlu Doğum Hafta-sı’na ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak biz de Hazreti Peygamber’imizin doğum yıl
dönümü nedeniyle içinde bulunduğumuz Kutlu Doğum Haftası’nın bütün milletimize
hayırlı olmasını diliyoruz. Bu hafta vesilesiyle İslam’ın temel değerlerinin
tüm insanlık tarafından benimsenmesini bir arzu olarak ifade ediyoruz.
Yine, İslam’ın temelinde yer
alan adalet, emanet, ehliyet, şûra, maslahat gibi ilkelerin toplumsal
hayatımızda ve birçok alanlarda hâkim olmasını, bunların örnek alınmasını
diliyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Hamzaçebi.
Gündem dışı ikinci söz,
TRT’nin düzenlediği 23 Nisan etkinliğine Abhazyalı çocukların katılımı
konusunda söz isteyen Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’a aittir.
Buyurunuz Sayın Özkoç. (CHP
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
(Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
2.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, TRT’nin düzenlediği 23 Nisan
etkinliğine Abhazyalı çocukların katılımı konusuna ilişkin gündem dışı
konuşması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben Sakarya Milletvekiliyim, 51
yaşındayım, Sakarya’da doğdum, bu yaşıma kadar da Sakarya’da yaşadım.
Sakarya’da 17 farklı dil
konuşuluyor, 21 farklı kültürde insan yaşıyor. Benim atalarım Sakarya’ya bundan
yüz otuz altı yıl önce göçmüşler. Sakarya’da yerli halk, Manavlar, Kabartaylar
var, Lazlar var, Çerkezler var, Şapsığlar var, Gürcüler var, Çeçenler var,
adlarını saymaktan onur duyacağım daha birçok etnik kültüre mensup insanlar yaşıyorlar,
Kürtler de var. Bunca yıldan beri Sakarya’da kardeşçe yaşadık. Hiç birbirimize
kötülüğümüz dokunmadı, birbirimize kurşun sıkmadık, birbirimizi kucakladık.
Atalarım göç ettiklerinde,
Karadenizin çılgın dalgalarına muhatap kılınıp yok olup kaybolduklarında ve
Kocaeli’nin Kefken kıyılarına vurduklarında onlar oradan Sakarya’nın kıyılarına
çıkıp Manav halkı tarafından ekmeklerinin yarısı ve yüreklerinin diğer
yarısıyla karşılandılar.
Bugün 23 Nisan Ulusal
Egemenlik Bayramı’nda TRT tarafından Türkiye’ye çağrıldılar, kan grupları
istendi, uçak biletleri istendi, “Buraya gelin, çocuklarımızla kucaklaşın.”
dendi. Onlar da elbiselerini hazırladılar, Türkiye’ye gelmek istediler ama
Türkiye Dışişleri Bakanlığı “Bizden izin almadan Türkiye’ye gelemezsiniz.”
deyip Abhaz çocuklarını elinin tersiyle reddettiler ve Türkiye çocukları ile
Abhaz çocuklarını kucaklaştırmadılar, onları reddettiler. Daha sonra, bu da
yetmiyormuş gibi, Türkiye Dışişleri Türkiye’deki tüm belediyelere “Abhazya’dan
gelen talepleri bundan sonra Dışişleri Bakanlığına sormadan kabul etmeyin.”
diye yazı yazdı.
Şimdi bu kürsüden size
soruyorum: “Türkiye’de kurucu unsur olarak sadece Türk ve Kürt halkları muhatap
kılınacaktır.” diyenler, Sakarya’da yaşayan Lazları, Manavları, Çerkezleri,
Kürtlerin diğer unsurlarını, Abhazları ret mi ediyorlar? İsrailli çocukları
burada kucaklayanlar, Abhaz çocuklarını ret mi ediyorlar, onları bu unsurların
neresine koyuyorlar? Abhaz çocukları bize soruyorlar: “Biz, elimizde Türk
bayraklarıyla neden kardeşlerimizle kucaklaşamıyoruz?” diye. Onlara verecek
cevap bulamıyoruz. Sizin verebilecek bir cevabınız var mıdır gerçekten,
soruyorum size? Ben, ilk defa Türkiye Büyük Millet Meclisinde kendimi yalnız
hissediyorum. Çocuklarımıza verecek bir cevap bulamıyorum. Sizin bana
söyleyecek bir cevabınız varsa ben onu çocuklarımıza söylemek istiyorum.
Dışişlerinin bu talebine rağmen Abhaz çocukları Türkiye’ye gelecekler,
ellerinde Türk bayrakları olacak. Sizin bizi tanımanız önemli değil, kimi
tanıdığınız önemli değil; bizi tanımanız önemli, çocuklarımızı tanımanız önemli
ve çocuklarımıza karşı verdiğiniz cevaptan dolayı utanıyorum. Sizlere karşı
verilecek cevabı çocuklarımız Türkiye’de size rağmen verecek.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Özkoç.
Gündem dışı üçüncü söz,
Diyarbakır Açık Hava Müzesi tarihî Diyarbakır Surları ve Suriçi Projesi
hakkında söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Mine Lök Beyaz’a aittir.
Buyurunuz Sayın Beyaz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- Diyarbakır Milletvekili Mine Lök Beyaz’ın, Diyarbakır Açık Hava
Müzesi, tarihî Diyarbakır Surları ve Suriçi Projesi’ne ilişkin gündem dışı
konuşması
MİNE LÖK BEYAZ (Diyarbakır) -
Sayın Başkanım, değerli milletvekillerim; sizleri saygıyla selamlarken Hazreti
Peygamber efendimizin dünyaya gelişini kutladığımız bu günlerin birlik ve
beraberliğimizi daha da güçlendireceğine inancımın sonsuz olduğunu ifade etmek
isterim. Nitekim 27 Mayıs 639’da, Hazreti Ömer zamanında, İslam’la şereflenen
Anadolu'nun ilk İslam kenti Mezopotamya'nın kalbi Diyarbakır'da, 14 Nisan
gecesi Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Görmez Hocamızın "O Nurla
Onurlandık" söylemiyle insan onurunun her şeyin üstünde olduğunu hep
birlikte haykırdık. Allah, insan onurunun her şeyin üstünde olduğuna inanan
herkesten razı olsun.
Yıllarca hiç hak etmediği bir
biçimde sadece karpuzla anılan Diyarbakır, aslında çok büyük bir hazinedir.
İşte, bu anlamda Diyarbakır Surları ve Suriçi bölgesi büyük önem taşır.
Diyarbakır Surları, binlerce yıllık tarihi ve kültürel geçmişi, mimari dokusu,
insanların içerisinde yaşayarak günümüze geldiği 10-12 metre yüksekliği, 5.700
metre uzunluğu, 82 burcu, bazalt taşının ruha büründüğü muhteşem yazıt, kitabe
ve işlemeleri, mimarlık tarihi açısından çok önemli bir yere sahip, dört yöne
açılan şehir kapıları ile dünyada tek ve eşsizdir. Diyarbakır Surları dünyanın
en büyük açık hava yazıtlar müzesidir. Surların kuzeyinde yer alan İçkale'de
yerleşme M.Ö. 6000’li yıllara gider. İçkale binlerce yıl Diyarbakır'ın yönetim
merkezi olmuştur. Suriçi’nde 500’ün üzerinde vakıf eser vardır.
Camileri, kiliseleri,
medreseleri, hanları, hamamları, konakları ile geçmişten günümüze bir yansımadır
Suriçi. Dört ayaklı minare dünyada tektir. Mimar Sinan’ın 5 camisi
bulunmaktadır. Mekke, Medine, Kudüs ve Şam'dan sonra beşinci Harem-i Şerif
Diyarbakır Ulu Camidir. Halid Bin Velid’in oğlu olan Süleyman, Hazreti Süleyman
Camisi’nde 27 sahabeyle birlikte yatmaktadır.
AK PARTİ iktidarında Sayın
Başbakanımızın talimatlarıyla başlayan Diyarbakır'ı marka şehir yaparak hak
ettiği yere taşıyacak birçok proje aynı anda yürütülmektedir.
Hazreti Süleyman Cami ve Ulu
Cami Hanefiler bölümünün restorasyonu tamamlanarak Sayın Başbakan Yardımcımız
Bülent Arınç tarafından geçen sene ibadete açılmıştır.
2004 yılında başlayan İçkale
restorasyon çalışması Kültür ve Turizm Bakanlığımız tarafından yürütülmektedir.
Sayın Başbakanımızın talimatıyla Diyarbakır Surları ve Suriçi Projesi bütünlüğü
anlamında cazibe merkezleri kapsamında geçen yıl ödenek aktarılmıştır. Yine,
2008 yılında TOKİ, Valilik, Diyarbakır Büyükşehir ve Sur Belediyesi arasında
imzalanan protokolle Hazreti Süleyman Camisi çevresi ve Surdibi’nde kentsel dönüşüm
çalışmaları devam etmektedir. 2002’de dünya geçici kültür mirası listesinde
olan Diyarbakır Surları için kentin bütün dinamikleriyle birlikte dünya mirası
listesine girmek üzere çalışmalar devam etmektedir.
Sayın Başbakanımızın 2023
vizyonunu ortaya koyarken "Yaşanabilir Çevre ve Marka Şehirler”i
oluşturmak anlamında kentsel dönüşüm seferberliği başlatılmıştır. Diyarbakır
Surları ve Suriçi bölgesi çarpık ve sağlıksız yapılaşmadan arındırılarak,
tarihî dokusunun ön plana çıkarılması ve yaşatılarak korunması amacıyla 6306
sayılı Yasa kapsamına alınmıştır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız bu anlamda
tespit çalışmalarını sürdürmektedir. İşte bu anlamda en önemli mihenk taşı
olarak kabul ettiğimiz beşinci Harem-i Şerif Ulu Cami restorasyonu sürerken Ulu
Cami üzerine kâbus gibi çökmüş binaların yıkımı Sayın Başbakanımızın canlı
yayınla Diyarbakır’a bağlandığı törenle başlamıştır. Diyarbakır Ulu Camisi
muhteşem bir kent meydanıyla Suriçi’nin kalbi olarak planlanacak, 1926 yılında
dönemin belediye başkanı tarafından kaldırılan fetih sonrası Diyarbakır’ın ilk
İslam valisi Şeyh Sa’sa’a Hazretleri’nin türbesi yerine konulacaktır. Tarihî
dokuda kültürel değeri olan konut stokunun korunması da dâhil olmak üzere
koruma eksenli kentsel dönüşüm yaklaşımı benimsenmiştir. Diyarbakır’ın tarihî
“Suriçi Kentsel Dönüşüm Projesi”yle binlerce yıllık tarihî Diyarbakır surları
açık hava müzesi olarak hayat bulacaktır. Bu proje, Diyarbakır’ın taşlarında
hayat bulan, binlerce yıldır yaşayan medeniyetlerin ve tarihin tüm dünyayla buluşmasını
sağlayacak ve Diyarbakır’ı hak ettiği yere taşıyacak, belki de Başbakanımızın
en çılgın projelerinden biridir.
Biz “Diyarbakır”da taş taş
üstüne koyan herkese şükranlarımızı sunarken biz birlikte Türkiye’yi izliyoruz
ve bütün Türkiye’yi peygamberler, sahabeler ve medeniyetler kenti
“Diyarbakır”ımıza bekliyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Lök Beyaz.
Gündeme geçmeden önce sisteme
girmiş sayın milletvekillerimize İç Tüzük 60’a göre birer dakika söz vereceğim.
Sayın Ercoşkun...
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un, Kutlu Doğum Haftası’na ilişkin
açıklaması
ALİ ERCOŞKUN (Bolu) – Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Kutlu Doğum Haftası
münasebetiyle Peygamber efendimizin doğumunu bir kez daha tebrik ediyor ve
Ekrem Bey’e sözü devretmek istiyorum.
4.- Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi’nin, Ağrı ili ve ilçelerinin düşman
işgalinden kurtuluşunun 95’inci yıl dönümüne ve Kutlu Doğum Haftası’na ilişkin
açıklaması
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) –
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; Türkiye’mizin serhat şehri Ağrı ili ve ilçelerimizin düşman
işgalinden kurtuluşunun 95’inci yıl dönümü nedeniyle tüm Ağrılıların kurtuluş
gününü ve yine, 14-20 Nisan tarihleri arasında kutlanan Kutlu Doğum Haftası
nedeniyle tüm İslam âleminin Kutlu Doğum Haftası’nı kutlarım.
Hepinize saygılar arz
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
efendim.
Sayın Bayraktutan…
5.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Sarp Sınır Kapısı’nda 12
kişinin iş akitlerine son verilmesine ve ilgili bakanın bu duruma el koymasını
dilediğine ilişkin açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bilindiği üzere, kuzeydoğu
sınır komşumuz olan Gürcistan sınırında Sarp Sınır Kapımızda herhangi bir
şekilde pasaport uygulaması yoktur, kimlikle geçiş uygulaması yapılmaktadır.
Kimlikle geçişte daha önceden 1 lira uygulaması yapılmaktaydı ama bugün
itibarıyla, yeni tarih itibarıyla 15 lira verilerek karşı tarafa geçilmektedir.
Artvin Valiliği bünyesinde 12 kişi burada çalışmaktadır, 12 kişiye asgari ücret
verilmektedir. Buradaki fiyat politikası değiştikten sonra, daha doğrusu, 1
liralık miktar 15 liraya çıkarıldıktan sonra, ne yazık ki, bu 12 kişi işten
çıkarılmış, 12 aile ileri derecede mağdur edilmiştir. Bu nedenle, Valilik
nezdinde yapılan girişimler sonuçsuz kalmıştır. Sarp Sınır Kapısı’nda daha önce
çalışan, kimlikli geçiş uygulaması nedeniyle iş akitlerine son verilen bu 12
kişinin bir an önce iş akitlerinin yenilenmesi ve işlerine başlatılması hem
ailelerin mağduriyetini önleyecek hem de bir sosyal yarayı ortadan
kaldıracaktır. Bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisinin duyarlı olmasını ve
ilgili bakanın olaya el koymasını diliyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Bayraktutan.
Sayın Çelebi…
6.- Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi’nin, AK PARTİ iktidarlarıyla
birlikte Ağrı’da bir değişim ve dönüşüm süreci başladığına ve Ağrı iline
yapılan hizmetlere ilişkin açıklaması
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bugün, belki, sizleri biraz
fazla rahatsız ettim ama… Tabii, dün, Ağrı ilimizin, güzel Ağrı ilimizin düşman
işgalinden kurtuluşunun 95’inci yıl dönümü vardı. Özellikle, AK PARTİ
iktidarları Türkiye'nin gündemine gelmesiyle birlikte Ağrı’da bir değişim ve
dönüşüm süreci başladı. Bunların en büyük paylarından bir tanesi de yine Sayın
Başbakanımızın önderliğinde şu anda çözüm süreci başlatılmış biliyorsunuz. Biz,
hafta sonu yine Ağrı’daydık, Ağrı insanında, doğu insanında çok büyük bir
sevinç ve buna çok büyük bir katkı var.
Yine, bununla birlikte
özellikle Ağrı’ya gelen üç, dört tane yatırımı burada arz etmek istiyorum,
değerli hemşehrilerimle birlikte bunu paylaşmak istiyorum. Ağrı İbrahim Çeçen
Üniversitesinde şu anda 2012-2013 yılı eğitim öğretimine baktığımızda 10 bin
öğrenci sayısını aşmış bulunmaktayız. Özellikle, yıllar yılıdır Tutak ve Hamur
ilçeleri arasında geçmekte olan bir Murat Nehrimiz vardır, Ağrılılar hep bunu
şöyle…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Çelebi.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Genel Kurulu ziyaret eden İngiltere Parlamentosu Milletvekili, AB
Genişlemesi Dostluk Grubu Sekreteri ve Türkiye Dostluk Grubu Üyesi Robert John
Walter’a Başkanlıkça “Hoş geldiniz.” denilmesi
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Parlamentolar Arası
Değişim ve Diyalog Projesi kapsamında ülkemizi ziyaret etmekte olan İngiltere
Parlamentosu Milletvekili, AB Genişlemesi Dostluk Grubu Sekreteri ve Türkiye
Dostluk Grubu Üyesi Robert John Walter şu anda Meclisimizi teşrif etmiş
bulunuyorlar. Kendilerine Meclisimiz adına hoş geldiniz diyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Ören, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
7.- Siirt Milletvekili Osman Ören’in, Kutlu Doğum Haftası’na ilişkin
açıklaması
OSMAN ÖREN (Siirt) – Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ülkemizin her tarafında bu hafta
Kutlu Doğum Haftası olarak kutlanmaktadır.
Hazreti Peygamber’in doğumuna
denk gelen haftanın Kutlu Doğum Haftası olarak kutlanması, her ilde, her ilçede
hatta her mahallede coşkulu etkinlikler yapılması milletimizin Peygamber
efendimize duyduğu derin sevgisinin en güzel örneğidir.
Malumunuz olduğu üzere,
birkaç aydır ülkemiz çok önemli bir süreci yaşamaktadır. Birlik ve beraberliğe
her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğumuz bu süreçte âlemlere rahmet olarak
gönderilen Hazreti Peygamber’in kutlu mesajlarına daha bir kulak kabartmalı,
gereğini daha bir dikkatle yerine getirmeye çalışmalıyız. Onun en önemli
mesajlarından birisi, şüphesiz barış mesajıdır, birlik, beraberlik ve kardeşlik
mesajıdır. Onun getirdiği dinin adı olan İslam’ın sözlük anlamı da zaten
barıştır.
Sözlerimi tamamlarken Kutlu
Doğum Haftası’nın ülkemizde başlayan çözüm sürecine olumlu katkılar
sağlamasına, ayrı dillerden aynı duaları okuyan, aynı kaderi yaşayan, aynı
ülkenin evlatlarının anneleri babaları olan ülkemiz insanının kucaklaşmasına,
başta Müslümanlar olmak üzere tüm insanlığın huzur, barış ve mutluluğuna…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Ören.
Sayın Doğru? Yok.
Sayın Eyidoğan...
8.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, sanatçılara sistematik
olarak baskı rejimi uygu-landığına ve sanatçı Fazıl Say’a verilen cezaya
ilişkin açıklaması
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) –
Teşekkür ederim Başkan.
Tiyatrocular, sinemacılar,
ressamlar derken şimdi sıra piyanistlere geldi. Sanatçılara sistematik bir
baskı rejimi uygulanıyor. Fazıl Say, vicdan hürriyetini kullanmıştı. Fazıl Say,
inanç özgürlüğünü kullanmıştı. Fazıl Say, Ömer Hayyam’ı dillendirmişti. Fazıl
Say’a verilen ceza Ömer Hayyam’a verilmiştir. Bu, hicap duyulacak bir durumdur.
Fazıl Say’a karşı bir nefret suçu işlenmiyor mu? Türkiye, özgürlükten ve
barıştan söz ederken bu baskı nedir? Kimlere gözdağı verilmektedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Eyidoğan.
Sayın Öz…
9.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, Mersin’de Ören ile Anamur arasında
meydana gelen hortum nedeniyle çiftçilerin uğradıkları zararın telafi edilmesi
ve kredi borçlarının ötelenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ ÖZ (Mersin) – Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Dün akşam 19.30 sıralarında
Mersin’in Ören beldesi ile Anamur arasındaki mesafede ciddi bir hortum meydana
gelmiş, özellikle Ören ve Anamur’da çok sayıdaki sera ve bir köy -Çataloluk
adındaki köy- içerisindeki tarımsal ürünler tamamen zarar görmüştür. Yine aynı
felaket Bozyazı ilçemizin Beyreli ve Kötekler köyünü de etkilemiş, bu sabah da
Mersin’in merkez Mezitli ilçesindeki Takanlı, Pelitkoyağı, Tepeköy, Tolköy,
Kuzucu, Çevlik, Kocayer, Zeybekler, Doğlu ve Sarılar köyündeki tarımsal alanlar
hortum nedeniyle ciddi derecede zarar görmüştür. Dolayısıyla, burada mağdur
olan çiftçilere öncelikle geçmiş olsun derken, Hükûmetin buradaki çiftçilerin
zararlarını telafi etmek ve kredi borçlarının ötelenmesi için gereğinin
yapılması hususunda duyarlı olmasını diliyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Öz.
Sayın Oğan…
10.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Kutlu Doğum Haftası’na, İran’da
meydana gelen dep-reme, Ağrı’nın düşman işgalinden kurtuluşunun 95’inci yıl
dönümüne ve Gürbulak Sınır Kapısı’nda nakliyecilerin yaşadıkları soruna ilişkin
açıklaması
SİNAN OĞAN (Iğdır) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kutlu Doğum Haftası’nın
Türk-İslam âlemine hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.
Efendim, doğu komşumuz İran
bugün tarihinin en büyük depremlerinden birisini görmüştür, zarar görenlere
Allah’tan yardım diliyorum.
İran’la ilgili bir sorunumuz
var, özellikle Iğdırlı tırların, biraz önce AK PARTİ milletvekili konuştu,
Ağrı’mızın da düşman işgalinden kurtuluşunu tebrik ediyorum ama Ağrı’daki
nakliyecilerin de önemli bir sorunu var,
iktidar görmezden geliyor. 250-300 tırımız Gürbulak Sınır
Kapısı’nda yirmi gündür bekletiliyor. Bu
memleketin Gümrük Bakanı yok mudur? Bu memleketin Gümrük Bakanı ne işle iştigal
etmektedir? Oradaki nakliyecilerimizin sorunu eğer bu iktidarı ilgilendirmiyorsa,
kimi ilgilendiriyor? Yetkililerin derhâl duruma el koyması lazım, âdeta orada
perişan bir hâlde esir durumundadır tırcılarımız. Nakliyecilerimizin
sorunlarına Hükûmetin daha fazla sessiz kalmaması lazım.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Oğan.
Sayın Öğüt…
11.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, ticaret sicili
müdürlükleri tarafından adında “Türk”, “Türkiye” ve “cumhuriyet” kelimeleri
bulunan şirketlere uyarılar yapıldığına ilişkin haberlerin doğru olup
olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
- Basın-yayın organlarında, adında “Türk”, “Türkiye” ve “Cumhuriyet” kelimesi
bulunan şirketlere ticaret sicili müdürlükleri tarafından “ismini değiştirin”
biçiminde uyarılar gönderilmeye başlandığı haberleri yansıdı. Gerekçe olarak 13
Ocak 2011’de yürürlüğe giren Türk Ticaret Kanunu gösteriliyor. Tebligatta
yasanın 46’ncı maddesinin (3)’üncü fıkrasında “‘Türk’, ‘Türkiye’, ‘cumhuriyet’
ve ‘millî’ kelimeleri bir ticaret
unvanına ancak Bakanlar Kurulu kararıyla konabilir.” ifadesi hatırlatılarak beş
iş günü içinde unvanınızda bulunan ibarenin kaldırılması gerektiği, aksi
takdirde Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulacağı söyleniyor. Bu
haberler doğru mudur? Ne sebeple, bundan tam iki yıl önce yürürlüğe giren bir
yasa şimdi uygulanmaya başlanmıştır? AKP’lilerin kendi söylemleriyle,
cumhuriyetle sorunları yoksa böyle bir yasa neden çıkarılmıştır? Bu ve buna
benzer haberlerin art arda gündemde yer alması tesadüf müdür?
Demokratikleşmeden açılım yaparak Fazıl Say’ın başına gelenlere iyi
bakılmalıdır.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Öğüt.
Sayın Halaman…
12.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana-Kozan yolunun durumuna
ilişkin açıklaması
ALİ HALAMAN (Adana) –
Başkanım, teşekkür ederim.
Şimdi, Sayın Başkanım, burada
yetkili bir bakanımız olmadığı için ben gıyabında söylemiş oluyorum, sizin
aracılığınızla.
Bizim Adana ile Kozan’ın
arası 55 kilometre, arasında otoban gibi bir yol vardı. “Bu yolu
genişleteceğiz, virajları düzelteceğiz.” diyerek dört beş senedir bu müsait
olan yolu Karayolları bozmuş oldu. Bozulduğu için sürekli olarak da burada
trafik kazaları oluyor, ölümle sonuçlanıyor. Ben yetkililere yani
Karayollarına, ilgili bakanlığa ya bu yolu yapsınlar ya da trafiğe kapatsınlar
diyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Halaman.
Sayın Çalık…
13.- Malatya Milletvekili Öznur Çalık’ın, Kutlu Doğum Haftası’na ve
otuz beş yıl önce öldürülen Hamit Fendoğlu ile gelini ve torunlarını rahmetle
andığına ilişkin açıklaması
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Ben de Kutlu Doğum
Haftası’nın tüm İslam âlemine, insanlığa, barışa ve hayırlara vesile olmasını
diliyorum.
Otuz beş yıl önce karanlık
odaklarca şehit edilen Hamit Fendoğlu’nu, meşhur efsanevi şahsiyet namıdiğer
Hamido’yu, gelini Hanife Fendoğlu’nu, torunları Mehmet Kürşat Fendoğlu’nu ve
yine torunu Selim Bozkurt Fendoğlu’nu rahmetle anıyor ve olayı bir kez daha
şiddetle kınıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Çalık.
Sayın Koç…
14.- Samsun Milletvekili Haluk Koç’un, 23 Nisan etkinliklerine
Abhazyalı çocukların katılı-mıyla ilgili durumun esef verici olduğuna ve bunun
düzeltilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
HALUK KOÇ (Samsun) – Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Özkoç’un konuşması
oldukça önemli bir konuyu gündeme taşıdı. Gürcistan-Türkiye-Rusya arasındaki
diplomatik ilişkilerden kaynaklanan -anladığım kadarıyla- Abhaz çocuklarına
dönük 23 Nisan davetinin bu şekilde kapalı tutulması esef verici bir durum.
Bakın, bu insanların
büyükleri, 1850’lerle 1870’ler arasında Rus mezaliminden kaçarak Anadolu’ya
sığındılar ve bu ülkenin imparatorluğunun son döneminde, kurtuluş ve kuruluş
dönemlerinde, demokrasiyi yeşertme dönemlerinde bu bayrak altında, bu ülkenin
kaderinde ortak olmanın gururunu yaşadılar. Bu çocuklara yapılan haksızlıktır.
Devletin bunu tashih etmesi gerekir. Bir kere de ben ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Koç.
Sayın Acar...
15.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, ulusal basının olduğu gibi
yerel basının da baskı al-tına alınmak istendiğine ve bu baskıları kınadığına
ilişkin açıklaması
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Sayın
Başkan, halkın tarafsız ve doğru haber alma hakkı ekmeği kadar önemlidir. Bu,
demokrasinin temelidir. Ne var ki şu anda ulusal basın baskı altına alındığı
gibi şimdi de yerel basın baskı altına alınmak isteniyor. Antalya’da 15 yerel
gazetenin imtiyaz sahipleri için soruşturma açıldı ve bunlar orada sorguya
çekildiler. İfadeye çağrılan yerel gazete sahipleri “Polis sorduğu sorularla
meslek onurumuzu ayaklar altına almıştır. Özellikle ikinci soruda gazeteciler
parayla haber yapan onursuz kişiler olarak gösterilmiştir.” diyor. Bu baskıları
kınıyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Acar.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Sayın milletvekilleri,
gündemin sözlü sorular kısmının 1, 145, 193, 260, 269, 270, 318, 331, 340, 345,
360, 388, 389, 394, 415, 419, 495, 502, 560, 562, 575, 628, 657, 658, 694, 723,
791, 800, 811, 816, 851, 877, 880, 906, 934, 976, 1008, 1025, 1075, 1086, 1179,
1612, 1614, 1615, 1633, 1731, 1734, 2095, 2113, 2178, 2252, 2360, 2375 ve
2378’inci sıralarında yer alan önergeleri birlikte cevaplandırmak
istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Libya Genel Ulusal
Kongresi Dış İlişkiler Komisyonu heyetinin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının konuğu olarak 10-13 Nisan 2013 tarihleri arasında ülkemize resmî
bir ziyarette bulunmalarının TBMM Başkanlık Divanının 8/4/2013 tarih ve 46
sayılı Kararı ile uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/1203)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Libya Genel Ulusal Kongresi
Dış İlişkiler Komisyonu heyetinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
konuğu olarak 10-13 Nisan 2013 tarihleri arasında ülkemize resmî ziyarette
bulunmaları TBMM Başkanlık Divanının 8 Nisan 2013 tarih ve 46 sayılı Kararı ile
uygun bulunmuştur.
Söz konusu heyetin ülkemizi
ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlemesi
Hakkında 3620 sayılı Kanun’un 7’nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgilerine
sunulur.
Cemil
Çiçek
TBMM Başkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize
sunulmuştur.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
C) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ve 26 milletvekilinin, Şanlıurfa
Ceylânpınar'daki göçer ailelerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/585)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Şanlıurfa Ceylânpınar
ilçesinde bulunan göçer ailelerinin sorunlarının tespit edilmesi, altyapı
sorunlarının ivedilikle çözülmesi amacıyla Anayasa’nın 98, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğü’nün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması
açılması hususunda gereğini saygılarımızla arz ederiz. 20/02/2012
1) Mahmut Tanal (İstanbul)
2) Hülya Güven (İzmir)
3) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
4) Salih Fırat (Adıyaman)
5) Haluk Ahmet Gümüş (Balıkesir)
6) Mehmet Şeker (Gaziantep)
7) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
8) Sedef Küçük (İstanbul)
9) Gürkut Acar (Antalya)
10) Kemal Değirmendereli (Edirne)
11) Ali Demirçalı (Adana)
12) Aylin Nazlıaka (Ankara)
13) Sakine Öz (Manisa)
14) Dilek Akagün Yılmaz (Uşak)
15) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
16) Doğan Şafak (Niğde)
17) Recep Gürkan (Edirne)
18) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
19) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
20) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
21) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
22) Aytuğ Atıcı (Mersin)
23) Refik Eryılmaz (Hatay)
24) Alaattin Yüksel (İzmir)
25) Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
26) Bülent Tezcan (Aydın)
27) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
Gerekçe:
Göçer aileleri 33 bin
küçükbaş ve 400 kadar büyükbaş hayvanla Şanlıurfa'nın Ceylânpınar ilçesinde
yaşamaktadırlar. Bu bölgede yaşayan göçer ailelerinin ciddi bir sosyal problem
söz konusudur.
Göçer aileleri, hiçbir
altyapının bulunmadığı, son derece ilkel bir ortamda yaşamlarını
sürdürmektedir. Bu insanlar, insanca yaşamayı olanaklı kılacak koşullardan çok
uzakta, insana yakışmayacak derecede ilkel ortamlarda yaşamaya çalışmaktadır.
Ayrıca göçer ailelerinin büyük çoğunluğunun nüfus kâğıtları bulunmamakta, birçoğu
çok evlilikten dolayı bölünmüş aile hâline gelmiş, nüfusları ve mağduriyetleri
sürekli artmaktadır. Eğitim ve sağlık açısından sıkıntılar yaşamaktadırlar.
Şanlıurfa'nın Ceylânpınar
ilçesinde 25 ayrı yerde ikamet eden göçer aileleri sürekli hareket hâlinde
olmakla birlikte, nüfusları da artmaktadır. Göçer ailelerinin okuma yazma
oranları oldukça düşüktür. Göçer ailelerinin toplu mezarlıkları yoktur. Bu
insani anlamda büyük bir sorundur. Göçerler desteklenmediği için mevcut hayvan
potansiyelleri iyi bir şekilde kullanılamamaktadır. Devlet göçerlere belirli
imkânlar tanıyarak durumlarını iyileştirmelidir.
Göçerler devletin temel
hizmetlerinden yararlanamamaktadırlar. Sadece hayvancılıkla geçinmektedirler.
Devletin göçerlere destek olması durumunda hayvancılığın yanı sıra tarımla da
uğraşabileceklerdir. Çok soğuk hava koşullarında bile çadırlarda yaşadıkları
için barınma sorunları da mevcuttur. Sağlık hizmetlerinden tam anlamıyla
faydalanamadıkları için bebek ölüm oranları oldukça fazladır.
Tüm bu gerekçelerle,
Şanlıurfa Ceylânpınar ilçesinde bulunan göçer ailelerinin sorunlarının tam
anlamıyla tespit edilmesi, altyapı sorunlarının ve diğer temel sorunların
ivedilikle çözülmesi amacıyla Anayasa’nın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü’nün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılması
hususunda gereğini saygılarımızla arz ederiz.
2.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka ve 27 milletvekilinin,
şarapçılık sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/586)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Bağcılık açısından tarımda en
yüksek katma değeri yaratan şarapçılık sektörünün sorunlarının araştırılması,
hızla artan merdiven altı üretimin önlenmesi, sektörün uluslararası piyasalarda
rekabet edebilir duruma getirilmesi, gelir ve istihdam arttırıcı özelliğinin
kullanılması için alınacak önlemleri belirlemek amacıyla Anayasa'mızın 98, İç
Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz.
1) Aylin Nazlıaka (Ankara)
2) Hülya Güven (İzmir)
3) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
4) Haluk Ahmet Gümüş (Balıkesir)
5) Salih Fırat (Adıyaman)
6) Mehmet Şeker (Gaziantep)
7) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
8) Gürkut Acar (Antalya)
9) Sedef Küçük (İstanbul)
10) Ali Demirçalı (Adana)
11) Sakine Öz (Manisa)
12) Dilek Akagün Yılmaz (Uşak)
13) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
14) Kemal Değirmendereli (Edirne)
15) Doğan Şafak (Niğde)
16) Recep Gürkan (Edirne)
17) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
18) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
19) Mahmut Tanal (İstanbul)
20) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
21) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
22) Aytuğ Atıcı (Mersin)
23) Refik Eryılmaz (Hatay)
24) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
25) Alaattin Yüksel (İzmir)
26) Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
27) Bülent Tezcan (Aydın)
28) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
Gerekçe
Türkiye, toprak yapısı,
güneşi, kendine özgü iklim özellikleriyle bağcılık açısından dünyanın sayılı
ülkelerinden biridir. Üzümün anavatanı olan Anadolu, üzümden elde edilen
ürünler açısından da oldukça zengindir. Bağcılık, üzümden zengin kültürümüzün
önemli bir parçası ve önemli ihraç kalemlerinden de biridir.
Ülkemiz, bağ alanı büyüklüğü
açısından dünyanın dördüncü, yaş üzüm üretimi açısından ise beşinci büyük
ülkesidir. Ülkemizde yetiştirilen üzümlerin yaklaşık yüzde 30'u sofralık, yüzde
37'si kurutmalık olarak tüketilirken, yüzde 30'u pekmez, pestil, sucuk, şıra
gibi üzümden elde edilen ürünlere ayrılmaktadır. Yetiştirilen üzümün sadece
yüzde 3'ü şaraplık olarak değerlendirilmektedir. Dünya genelinde ise
yetiştirilen üzümün yaklaşık yüzde 65'i daha fazla katma değere sahip şarap
üretimine ayrılmaktadır.
Dünya üzüm üretiminde ilk iki
sırayı paylaşan Fransa ve İtalya, yetiştirdikleri yaş üzümün yüzde 90-95'ini
şarap olarak işlemekte ve büyük katma değer yaratmaktadır. Ülkemiz şarap
üretimi için elverişli koşullara sahip olmasına rağmen hükûmetin dünya görüşüne
bağlı olarak uyguladığı politikalar nedeniyle büyük bir gelirden yoksun
kalmaktadır. Hükûmet, alkollü içecekler sınıfına girdiği için şarap üzerinde
yüksek vergiler koymuş, rekor düzeydeki vergiler ülkemizin avantajlı olduğu bir
alandan çekilmesine neden olmuştur. Oysa şarap üretimi Anadolu kültürünün
önemli bir parçası olduğu gibi Osmanlı İmparatorluğu'nun da önemli ihraç
ürünlerinden biridir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, 1904'te şarap ihracatı 340
milyon litreyken bugün, bu rakamın 2,5 milyon litre düşmesi var olan tabloyu
anlatan çarpıcı örneklerinden sadece biridir.
Dünyada şarap üretimi
artarken sektör, gelişen turizmle birlikte yeni bir ivme kazanmıştır. Günümüzde
şarap sektöründen Şili 1,5 milyar, Yeni Zelanda 1 milyar dolara yakın gelir
elde etmektedir. 1970'lerde şarap ihracatı sıfır denebilecek Avustralya'nın
bugünkü ihracatı 3 milyar dolar civarındadır. Türkiye'nin mevcut şarap ihracatı
ise yaklaşık 9 milyon dolardır. Bu rakam, 150 milyar dolarlık dünya şarap
sektöründen alınan yüzde 1,5 oranında bir payı ifade etmektedir.
Türkiye'de şarap sektörü
desteklendiğinde dünya ile rekabet edebilecek güçtedir. Şarap üretiminin
gelişmesi, turizm gelirlerini arttıracak; nitelikli çiftçi, işçi ve servis
elemanı ihtiyacının artması istihdamı da olumlu yönde etkileyecektir. Kaliteli
şarap üretimi için gereken üzüm üretiminin, toprakların tarıma elverişiz
alanlarında yapılması ülke ekonomisi içinde büyük bir kazanç olacaktır.
AKP Hükûmetinin şarap
sektörüne kısıtlı bir pencereden bakması ve buna göre politikalar geliştirmesi
sektörde ciddi sıkıntı ve daralmaya neden olmuştur. Sektör 1990’lı yılların
başından itibaren yılda ortalama yüzde 15-25 gibi büyürken, AKP hükûmetleri
döneminde krizlere ve yüksek vergilere rağmen 2005 yılına kadar büyümesini
devam ettirmiştir. Ancak AKP Hükûmetinin 2005 yılında ÖTV'yi yüzde 127 oranında
artırması sektörü önce duraklama sonra da gerileme dönemine sokmuştur. Şarabın
üzerine konan yüksek vergi yükünden sonra sektörde kaçak üretim artmıştır.
Merdiven altı şarap üretimin artması çok büyük oranda vergi kaybına neden
olmaktadır. Ülkemizde şarap üretimi hükûmet politikalarıyla engellenirken,
Avrupa Birliğinde şaraba ve şaraplık üzüm üretim alanlarına AB Şarap Ortak
Piyasası Kurulu aracılığıyla milyarca euroluk hibe yardımlar yapılmaktadır.
Günümüz koşullarında ve izlenilen politikalarla Türkiye'nin 150 milyar dolarlık
şarap pazarından pay alması ve rekabet etmesi mümkün görünmemektedir.
3.- İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu ve 28 milletvekilinin, 12/6/1980
tarihinde İzmir İnciraltı Öğrenci Yurdunda yaşanan olayların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/587)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
12 Haziran 1980 tarihinde
İzmir İnciraltı Öğrenci Yurdunda, bahçede bulunan öğrencilerin üzerine askerler
tarafından ateş açılmıştır. Açılan bu ateş sonucunda İsmail Baytak, Mehmet Ali
Arun, Mustafa Uslu, A. İhsan Tan, Hüseyin Akdağ hayatını kaybetmiştir. 24
öğrenci de yaralanmıştır.
13 Haziran 1980'de o dönemde sadece belirli
şehirlerde yapılan üniversite sınavına girmek için değişik yerlerden gelen
öğrencilerin bir kısmı da İnciraltı Yurduna yerleştirilmiştir.
Yurtlarda kalan diğer
öğrenciler tarafından sınava girecek olanlara bir moral gecesi düzenlenmiştir.
Saat 21.00-21.30 sularında yurt bahçesine doğru aniden ateş açılmış ve
öğrenciler taranmıştır. Söz konusu olaya ilişkin dönemin gazeteleri, olayın
tanığı olan öğrenciler ve hayatını kaybedenlerin aileleri ile yapılan
görüşmeler 12 Haziranda İzmir İnciraltı'nda yaşananların belleklerden
silinmeyecek bir insanlık ayıbı olduğunu göstermektedir.
Yapılan araştırmalarla,
hayatını kaybedenlerin tamamının arkadan vurulduğu, öğrencilere herhangi bir
uyarı yapılmadığı hatta tanık anlatımlarına göre üç dakika süren ateşin
ardından, öğrencilere ayağa kalkmalarının söylediği, öğrencilerin ayağa
kalkmaya yeltendikleri sırada yeniden ateş açıldığı ortaya koyulmuştur. Bazı öğrencilerin
başka yurtlar yerine bilerek İnciraltı Yurduna yönlendirildiği ifade
edilmektedir. Bu ifadelere göre 12 Haziran 1980 tarihinde yaşanan olaylar o
anda gelişmemiş, tasarlanmıştır. Yaşamını yitiren öğrencilerin otopsilerinde
M-1 ve M-6 otomatik silahlarından çıkan mermilerle vurulduğu belirlenmiştir.
Hatta bir tanık anlatımına göre o geceye ait kurşun izleri hâlen İnciraltı
Yurdunda bulunmaktadır.
Bu acı olay nedeniyle
sorumlularla ilgili olarak nasıl bir yasal sürecin işlediğine dair somut bir
veri mevcut değildir. Yasal tüm girişimlere rağmen o dönemde yargılamaya ait
dava dosyasına ulaşılamamıştır. Dava dosyasının, sıkıyönetim döneminde yapılan
tüm yargılamalarla ilgili dosyaların muhafaza edildiği Ankara Merkez
Komutanlığında olduğu ifade edilmektedir.
Tanık anlatımları ile sabit
olan ateş emrini veren, bu emri uygulayan ve yaralı öğrencilerin yurt
bahçesinden çıkmasına izin vermeyen askerler hakkında yürütülen yargılama
sürecinin gün yüzüne çıkması gerekmektedir.
12 Haziran 1980'de İzmir'de
yaşanan bu acı olayda öğrencilerin yaşam hakları ihlal edilmiştir. Temel hak ve
hürriyetlerin en başında gelen yaşam hakkının ihlali ile bu ihlalde sorumluluğu
bulunanların yargılama sürecine ilişkin tüm detaylar Meclis tarafından
araştırılmalıdır.
12 Eylül 1980'de
gerçekleştirilen askerî darbe, Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihinde kara bir leke
olarak daima kalacaktır. Bu darbe pek çok insanının yaşamını kaybetmesine, bu
süreç de toplumda güven duygusunun kaybolmasına ve yıllarca sürecek derin
çatışmaların çıkmasına neden olmuştur.
Bu nedenle, yaşananların tüm
açıklığı ile ortaya çıkarılması, emir verenler de dâhil olmak üzere faillerin,
yardımcı olanların, göz yumanların, koruyanların ve adil bir yargılamayı
engelleyenlerin tespiti bakımından Meclis üzerine düşen sorumluluğu yerine
getirmelidir.
12 Haziran 1980'de
İnciraltı'nda yaşananların tespiti için Anayasa'nın 98’inci ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Mustafa Moroğlu (İzmir)
2) Hülya Güven (İzmir)
3) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
4) Salih Fırat (Adıyaman)
5) Haluk Ahmet Gümüş (Balıkesir)
6) Ali Demirçalı (Adana)
7) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
8) Mehmet Şeker (Gaziantep)
9) Aylin Nazlıaka (Ankara)
10) Gürkut Acar (Antalya)
11) Sedef Küçük (İstanbul)
12) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
13) Kemal Değirmendereli (Edirne)
14) Dilek Akagün Yılmaz (Uşak)
15) Doğan Şafak (Niğde)
16) Sakine Öz (Manisa)
17) Recep Gürkan (Edirne)
18) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
19) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
20) Mahmut Tanal (İstanbul)
21) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
22) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
23) Aytuğ Atıcı (Mersin)
24) Refik Eryılmaz (Hatay)
25) Alaattin Yüksel (İzmir)
26) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
27) Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
28) Bülent Tezcan (Aydın)
29) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
BAŞKAN – Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Buyurunuz Sayın Baluken.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
16.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, BDP Grubu adına, Kutlu Doğum
Haftası’na, geçmişte ve şu anda Irak’ta ve Suriye’de Kürtlere karşı kimyasal
silahlarla yapılan katliamları kınadıklarına ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, içerisinde
bulunduğumuz hafta âlemlere rahmet olarak gönderilen, sevginin, hoşgörünün,
adaletin, eşitliğin sembolü olan Peygamber efendimizin doğumunun insanlığa
müjdelendiği bir haftadır. Halkımız tarafından da büyük bir heyecanla ve
coşkuyla bu hafta Kutlu Doğum Haftası olarak her yerde kutlanmaktadır. Biz
özellikle halkımızın bu heyecanının ve coşkusunun Peygamber efendimizin insan
hakları, eşitlik, adalet, kardeşlik doğrultusunda göstermiş olduğu perspektif
yörüngesinde günlük hayatımıza da yansımasını temenni ediyoruz. Bugüne kadar,
maalesef, bu konularda dinimizi, İslam’ı yeterince anlamayan, daha çok İslam’ı
iktidara gelişin bir aracı olarak kullanan zihniyetlerin de artık bu coğrafyada
mahkûm edilmesi gerektiğini ifade etmek istiyoruz.
Bir son söz de… Yine, 1988
yılında, içinde bulunduğumuz bu hafta içerisinde Irak’ta, Güney Kürdistan’da
Saddam rejimi tarafından yapılan Enfal Operasyonu’yla 182 bin Kürt, çoluk
çocuk, yaşlı, kadın demeden kimyasal silahlarla katledilmiştir. Tarihe kara bir
leke olarak, kara bir sayfa olarak bu katliam geçmiştir. Şu anda da
baktığımızda, Suriye’de, özellikle “Rojava” dediğimiz Batı Kürdistan’da Esad
rejimi tarafından Kürtlere karşı kimyasal silahlarla operasyonlar yapılıyor,
katliamlar yapılıyor. Biz Barış ve Demokrasi Partisi olarak böylesi önemli
Kutlu Doğum Haftası’nda bu yapılan, dayatılan bütün katliamları lanetlediğimizi
tekrar ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Baluken.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup daha sonra oylarınıza sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Tezkereler (Devam)
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, İç Tüzük Uzlaşma
Komisyonu üyeleri Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Ankara Milletvekili
Haluk İpek, Bursa Milletvekili Turhan Tayan, İzmir Milletvekili Oğuz Oyan,
Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz, Kütahya Milletvekili Alim Işık, Adana
Milletvekili Murat Bozlak ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Fransa’ya
17-18 Nisan 2013; Amerika Birleşik Devletleri’ne 23-26 Nisan 2013 ve
İngiltere’ye 30 Nisan-2 Mayıs 2013 tarihlerinde çalışma ziyaretlerinde bulunması
hususuna ilişkin tezkeresi (3/1204)
12/04/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
İçtüzük Uzlaşma Komisyonu
üyeleri Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Ankara Milletvekili Haluk İpek,
Bursa Milletvekili Turhan Tayan, İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz, Kütahya Milletvekili Alim Işık, Adana
Milletvekili Murat Bozlak ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın Fransa’ya
17-18 Nisan 2013; Amerika Birleşik Devletleri’ne 23-26 Nisan 2013 ve
İngiltere’ye 30 Nisan-2 Mayıs 2013 tarihlerinde çalışma ziyaretlerinde
bulunması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 6’ncı maddesi
uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
TBMM Başkanı
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve daha sonra oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, 12/2/2013 tarih 9571 sayı ve 20/2/2013 tarih 9921
sayı ile kredi kartlarının kullanımı ve yaşanan mağduriyetler konusunda
bankalara ilişkin yasal düzenlemeler ve bankaların tutumlarının incelenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergelerinin Genel Kurulun 16 Nisan 2013 Salı günkü birleşiminde
okunarak görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına; (10/440) esas
numaralı, ülkemizde kayıt dışı ekonominin boyutlarının tespit edilerek kayıt
dışı ekonomi ile daha etkin mücadele için alınması gereken önlemlerin tespiti
ve (10/465) esas numaralı, Türk sanayisinde yaşanan sorunların ve finans
sistemindeki tıkanıklığın nedenlerinin araştırılması ve alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilen Meclis araştırması önergelerinin
görüşmelerinin Genel Kurulun 16 Nisan 2013 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
16/4/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 16/4/2013
Salı günü (bugün) toplamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün
19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
12 Şubat 2013 tarih, 9571
sayı ve 20 Şubat 2013 tarih, 9921 sayı ile TBMM Başkanlığına vermiş olduğumuz
“Kredi kartlarının kullanımı ve yaşanan mağduriyetler konusunda bankalara
ilişkin yasal düzenlemeler ve bankaların tutumlarının incelenmesi amacıyla” ile
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan ve (10/440) esas numaralı
“Ülkemizde kayıtdışı ekonominin boyutlarının tespit edilerek, kayıtdışı ekonomi
ile daha etkin mücadele için alınması gereken önlemlerin tespiti” ve (10/465)
esas numaralı “Türk sanayisinde yaşanan sorunların ve finans sistemindeki
tıkanıklığın nedenlerinin araştırılması ve alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi” amacıyla verilen Meclis araştırma önergelerimizin 16/4/2013 Salı
günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde
yapılmasını arz ederim.
BAŞKAN – Önerinin lehinde
Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan.
Buyurunuz Sayın Ayhan. (MHP
sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; ekonomide meydana gelen son gelişmelerin değerlendirilmesi ile
bu konuda daha önce verdiğimiz araştırma önergelerinin gündeme alınması için
önerdiğimiz grup önerisinin lehinde söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, özellikle ifade etmek
istediğim bir şey var: Bizim araştırma önergelerimiz, kredi kartı, kayıt dışı
ekonomi, sanayinin gidişatıyla ilgili çok önemli hususlarda. Gerçekten, üretim
perişan, canlılık emaresi yok, üretim can çekişiyor, iflaslar ortada. Geçen yıl
açılan şirket sayısı yüzde 27 azalmış, kapanma oranı 2013’ün ilk ayında da
artmış, yüzde 25. 2 milyon esnaftan 1 milyonu tasfiye etmiş. Protestolu senet
ve karşılıksız çek rakamları ortada. Malı para etmeyenler -malını satan fark
etmiyor- zaten alacağını alamıyor, herkes uçup gidiyor. Talep daralması küçük,
orta boy işletmeleri perişan etmiş. Herkes borç tuzağında. İflas erteleme
piyasayı yormuş. Yılın ilk iki ayında İstanbul’da ticaret mahkemelerinde iflas
başvuruları artıyor, icra takibi yapılamıyor. Bankalar durumdan şikâyetçi.
İflas erteleme, para kaçırmanın yolu hâline gelmiş. TÜİK serilerle oynatarak
vaziyeti düzeltmeye çalışıyor. Büyüme düşüyor, istihdam artıyor. Baktığınız
zaman, geliri düşenler ucuz gıdaya yöneliyor. 100 kişiden 39’u umutsuz. Alım
gücü düşen 100 kişiden 56’sı gıdada merdiven altı üretime yönelmiş. Vatandaş
tasarruftan vazgeçmiş. Bireylerin yüzde 37’si borçlanmış. Bireylerin yüzde 35’i
tasarruflarını azaltmış. Cari açık 350 milyar doları geçmiş AKP döneminde, dış
ticaret açığı 500 milyar doları geçmiş. Üttürmüş AKP Türkiye’yi kumar
masasında. Nereden bakarsanız bakın sıkıntılı.
Şimdi bunları söylerken niye
özellikle bu hususları seçtik? Gerçekten sıkıntılı.
Ekonomide iniş beklendiği
gibi yumuşak olmamış, sert fren yapmış; birbirine girmiş AKP’nin Kabinesi,
bakanlar birbirine vurmuş. Ne diyorlar? Bir tanesi diyor ki: “Bu normaldir. İyi
bir büyüme yakaladık.” 2,2’ye ne diyor biliyor musunuz? “2,2 başarıdır.” diyor
Maliye Bakanı. Öbür tarafta da ekonomiden sorumlu -esas alanı dış ticaret-
Zafer Bey de diyor ki: “Fren acı oldu.” Ya, ikiniz bunu Kabinede konuşmuyor
musunuz Allah aşkına? Milletin önüne gelip böyle niye konuşuyorsunuz lüzumsuz,
lüzumsuz!
Merkez Bankası “Faizleri
düşürüyoruz.” diyor. Niye? İşin gereği olduğu için değil. Bakın, Sayın Bakan ne
diyor: “Liberal ekonomi gidiyor, serbest piyasa… Kurumlar kendi hareket
ediyor.” Hükûmet hiç müdahale etmiyormuş! Bakın, Bakan ne diyor: “Biz söyledik,
Merkez Bankası indirdi.” Güdümlü ekonomi bu be, güdümlü ekonomi!
Ne olmuş sanayi? Rezil olmuş,
takvimler karışmış. Sanayi üretimi açıklanıyor, her gazetede yorum farklı.
Hükûmetten bile farklı sesler geliyor. Yüzde 4 mü arttı, yüzde 1,5 mu arttı,
Kabine bile karıştırmış durumda. İyi de bu artışın sonu ne olacak? Bir taraftan
hem sanayi üretim artışı düşüyor, diğer taraftan da ne yapıyorsunuz, enerji
üretimi düşüyor. Bu ne biçim TÜİK rakamı Allah aşkına! Bir bakın buna, “Sanayi
üretimi artıyor.” diyorsunuz, enerji tüketimi ne yapıyor, azalıyor. Böyle bir
şeyin gerçekçi olduğunu söylemek mümkün mü?
Şimdi, 2012 verileri
ekonomide yavaşlamanın beklenenden daha sert olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye
ekonomisi son çeyrekte yüzde 1,4 ile 13 çeyreğin en kötüsünü büyüyor. Yatırım
tüketim harcamaları azalmış vaziyette, özel sektör yatırımdan vazgeçmiş
vaziyette. “8,8 büyüyoruz.” diyorsunuz 2011’de, 2012’deki büyümeye baktığınız
zaman nereye geliyor? 2,2. Ne diyorsunuz? “Aynı miktarda dış finansman girdi.”
Demek ki dış finansmanı bile siz kullanmıyorsunuz. Dış finansman da sizi ne
yapıyor? Yönlendiriyor. Birinde 8,8; birinde 2,2. Bunların falan hiç izah
edilecek bir tarafı yok. Kabinede konuşmuyorlar mı? Merkez Bankasının ilgili
olduğu Başbakan Yardımcısı demiyor mu Ekonomi Bakanına: “Sen konuşuyorsun da
Merkez Bankası ne yapıyor? Yanlış söylüyorsun.” diyemiyor. Ya o Başbakan
Yardımcısının istifa etmesi lazım ya da o Merkez Bankası Başkanının istifa
etmesi lazım. Bu kadar tezat, bu kadar uyumsuz, bu kadar birbiriyle alakasız ne
var? Konuşmalar devam ediyor.
Protestolu senet ve
karşılıksız çek artmış. Çek Yasası çıkarıyorsunuz, ne yapıyorsunuz? 80 bin
kişilik cezaevinde 110 bin kişi var, “110 bin daha cezaevine girecek.” diye
bakana söylüyoruz, “Daha senin dediğin ne, 130 bin de üst yargıda var, onlar da
cezaevine girecek, bu kanun ondan çıkıyor.” diyorlar. Ama buraya geldiğiniz
zaman doğruyu söylemiyorsunuz, vatandaşa doğruyu anlatmıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri,
2002’de 130 milyar dolar olan dış borç 337 milyar dolara çıkmış; özel sektörün
40 milyar dolarlık borcu 220-230 milyar dolara çıkmış, tüketici kredileri halkı
perişan etmiş, kredi kartları perişan etmiş.
Dün bir tane okul arkadaşım
hanımefendi geldi, ağlar, akar gözünün yaşı “Evimi ipotek verdim, yetmiyor
emekli maaşım eşimle beraber.” diyor. Hani, siz millete yardım ediyordunuz?
“Çocuğumu eğitime gönderemiyorum, kursa gönderemiyorum, perişanım.” diyor.
Emeklilikle ilgili Çalışma
Bakanının söylediğiyle Maliye Bakanının söylediğinin birbiriyle hiç alakası
yok. Kamuoyunu nasıl aldatıyorsunuz, kamuoyuna nasıl yanlış beyanlarda
bulunuyorsunuz?
Program tutmuyor, 3 kere
revize ediyorsunuz, revize ettiğiniz revize de rezil oluyor. Bunun bir anlamı
yok. Orta vadeli programı korkudan beş aydır yayımlayamıyorsunuz. İthalat
yapamadığınız zaman ne oluyor? Bütçe sıkıntıya gidiyor, vergi bulamıyorsunuz.
Gümrükleri doğuda,
güneydoğuda -ne olmuş- PKK narhı belirliyor. Orada ne kadar vergi alındığı,
mallar üzerinden ne kadar narh alındığı gazetelere düşmüş vaziyette.
Kaçakçılığın normal olduğunu bu millet Uludere’de öğrendi. Demek ki bu
kaçakçılık, şimdiye kadar, AKP döneminde nerelere varmış. Emekliyle böyle oyun
oynuyorsunuz. İşçi, memur perişan. Emekli ekmek alamıyor, halk ekmek
kuyruklarında dolanıyor. Çiftçi tükenmiş, yılmış. Sanayicinin vergici algıcı
gelecek diye ödü kopuyor; kıpırdasa, başka bir siyasi partiye “merhaba” dese
vergi teftişi gelecek diye ödü kopuyor. Eşine dostuna bırakın kredi almayı,
kredi kartını bulamıyor. Yoksulluk, kanunsuzluk, vurgun, soygun diz boyu.
“Kayıt dışını önleyeceğiz.” diyorsunuz, kayıttakileri dışarı atıyorsunuz. Ya orayla
ilgili bakan -biraz önce söyledim- bu Merkez Bankasıyla ilgili laf
söyleyecekse, önceden Kabinede bir araya gelin, ağızbirliği edin ya da
uyuşamıyorsanız, Allah rızası için, haysiyet meselesi için, biriniz çıkın da
“Biz orada anlaşamıyoruz.” deyin millete. Anlaşamıyorsanız zaten birinizin
istifa etmesi gerekir.
Şimdi, büyüme oldu. Ne oldu?
“60 lira veya 38 dolar arttı.” diyorsunuz. Vurun, bir yıllık enflasyon yüzde 8
-8’den de fazla- on iki aylık ortalamaya da bakın, 2012 yılında milletin
cebindeki para artmamış, gerilemiş katma değer. Hiç bunları millete
söylemiyorsunuz. Dolayısıyla bunların, gerçeklerin, sanayi ithalat
bağımlılığının ne olması; artmaması için, işçilerin iş bulabilmesi için,
memurların haklarının verilmesi için, emeklilere yardım edilmesi için ne
yapmamız lazım? Verdiğimiz grup önerisinin lehinde söz almıştım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) –
Sizlerden de destek bekliyorum. Saygılar sunuyorum yüce heyete.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Ayhan.
Aleyhinde Şanlıurfa
Milletvekili Abdulkerim Gök. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Gök.
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) –
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerimin başında Kutlu Doğum Haftası’nı kutluyor, bu
haftanın kardeşliğe, huzura, barışa vesile olmasını özellikle diliyorum.
Tabii ki burada verilen
önergede özellikle kredi kartlarına vurgu yapıldı, ancak makro düzeyde de
ekonomik performansla ilgili bazı düşünceler ifade edildi, değerli
milletvekilleri, ben de bu konuyla ilgili değerli hatibi dinlerken, açıkçası
vatandaşın gündemi ile hatibin gündeminin farklı olduğunu özellikle gördüm ve
bunu vurgulayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
dönüp baktığımızda, bugün itibarıyla ülkemizde 55 milyon kişi kredi kartı
kullanmaktadır. Kredi kartı, aslında küresel ekonomik yapının olduğu bir
ortamda, küresel dünyada son derece güvenli, hızlı ve çağdaş dünyanın uygulamış
olduğu alışveriş konusu içerisinde önemli bir araçtır, ancak bu aracı bizler
kullanırken zaman zaman karşımıza farklı argümanlar da çıkmaktadır. Bunlardan
bir tanesi güvenli tüketici, güvensiz tüketici veya özenli tüketici veya
özensiz tüketici. Dolayısıyla -bunlar
hep ekonomik literatürde farklı kavramlarla açıklanmaktadır- burada karşımıza
çıkan, özellikle ülkemizde bu 55 milyon içerisinde buna tepkisel manada karşı
çıkanlar da vardır.
Örneğin burada verilen
önergede özellikle tefeciliğin de kredi kartlarından dolayı arttığı
vurgulanmaktadır. Aslında tek başına “Verilen kredi kartlarından dolayı
tefecilik arttı.” mantığının yanlış olduğunu belirtmek isterim. Birçok
nedenleri vardır, fakat kredi kartlarında malumunuz kişi tefecinin eline
düşmeden dahi kırk gün gibi bir süre vardır ki bu dahi bu kişiler için önem arz
etmektedir.
Yıl içerisinde dönüp
baktığımızda kredi kartı işlemleri son derece canlılık arz etmektedir, bu da
göstermektedir ki ekonomideki gelişmelerin negatif olduğunu vurgulayan değerli
hatip, aslında bu işlemlerin yüksek olmasını gördüğü andan itibaren ekonominin
canlılığını rahatlıkla görecektir ki kredi kartları olumsuz olarak karşımıza
çıkmamaktadır.
Bir diğeri, özellikle
bilinçli kesimin kullanmış olduğu kredi kartlarında bu sıkıntıların olmadığını
vurgulamakta yarar vardır. Kredi kartı harcaması yaparken ödemesini düşünmeyen
ve dönüp baktığımızda, özellikle bir anlamda bütçesinin hesabını yapmadan
harcayan bir kesim vardır ki buna da ekonomi literatüründe “bilinçsiz kesim”
diyoruz ki burada sıkıntılar olduğunu kabul ediyoruz. Bu da özellikle
tüketicinin bilinciyle ilgilidir.
Değerli hatip, burada vermiş
olduğu önergede, özellikle “kontrolsüz kullanılan krediler” diye bir ifade
kullandı. Doğrudur, kontrolsüz kullanıldığı doğrudur. Bu da demektir ki
kontrollü kullanıldığı zaman bunlara ilişkin bir sıkıntının olmadığını da ifade
etmek isterim.
Yine, kredi kartının aynı
zamanda kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması noktasında önemli bir araç
olduğunu vurgulamak isterim. 2003 yılı itibarıyla 2013 yılı arasında
değerlendirme yaptığımızda yaklaşık 6 puan gibi kayıt dışılığı aşağıya çekmiş
durumdayız.
Değerli hatip makro ekonomik
düzeye ilişkin görüşlerini ifade ederken açıkçası vatandaşın bütçesiyle,
vatandaşın ekonomisiyle ilgili olmayan rakamlar ifade ettiler. Evet, IMF’ye
olan borç, 2003 yılında yaklaşık 23,5 milyar dolar olan bu borcun mayıs ayı
itibarıyla 400 milyon dolarını ödedikten sonra IMF’ye borcumuz kalmayacaktır.
Bir diğeri, gecelik faiz
oranları son derece önemli, bugün geldiğimiz nokta çok daha önemlidir. Kredi
derecelendirme kuruluşları ülkemizin kredi derecelendirmesini yaparken…
Geçtiğimiz gün de Standard&Poor’s’un açıklamasında gördüğümüzde, bu da
önemli bir düşünceyi karşımıza çıkarmaktadır.
Bir diğeri, özellikle alım
gücü noktasında, bu ülkede yıllarca enflasyon rakamlarına baktığımızda anlık
değişen enflasyon rakamları karşımıza çıkmaktaydı. Ancak, görmekteyiz ki
istikrarlı bir büyüme, istikrarlı bir kalkınma gerçekleşmektedir. Yıllar
itibarıyla dönüp baktığımızda, vergi yükü son derece yüksek olan OECD
ülkeleriyle karşılaştırma yaptığımızda, şu anda OECD ülkelerinin çok daha
gerisinde olan, bu mana itibarıyla olumlu seyreden bir ülkede ekonomik
gelişmeleri görüyoruz. Birçok Avrupa ülkesini ziyaret ettiğimizde, hepimizin,
muhalefetten milletvekili arkadaşlarımın da olduğu gezilerde, oradan hep şu
soru sorulur ve şu soru yöneltilir: “Sizin ülkenizde ne uygulanıyor? Sihirli
olarak sizlerde ne var? Bu ekonomik başarıyı sizler nasıl yakaladınız?”
Bir diğeri: İşsizlik
rakamları açıklandı. Bu işsizlik rakamlarında özellikle kriz öncesi rakamları
yakaladığımızı görmekte fayda vardır. Tabii ki bölgesel gelişme politikaları
son derece önemlidir, tarım politikaları önemlidir, eğitim, sağlık, savunma
harcamaları önemlidir, sosyal güvenlik harcamaları önemlidir. Ancak,
ülkemizdeki tüm bu gelişmelerin yanında, artık, küreselleşen dünyayla beraber,
bizler sadece yurt içi politikaları içerisinde değil yurt dışı politikalarımızı
da gözden geçirerek, özellikle ekonomik gelişmelerimizde, buradaki ihracat ve
ithalat bağlamında da çok önemli ivmeler kaydediyoruz.
Malumunuz, ülkelerin
kalkınması iki anlamda gerçekleşmektedir. Temel birçok anlam vardır ama bu iki
anlam şudur: Üreterek kalkınırsınız, ticaret yaparak kalkınırsınız ama ideal
olan iktisat literatüründe, ikisini aynı anda gerçekleştirmektir. İşte bizim
ülkemizde de hem üretiyoruz hem ticaret yapıyoruz. Yani bizler eğer ki bir malı
yurt dışından daha ucuza mal ediyorsak, bunu kendi ülkemize getirip kendi
ülkemizde de bunu değerlendirmek tabii ki iktisat literatüründe önemlidir.
Ancak, aslolan bunu üretmektir ve üretiyoruz, üretmeye de devam ediyoruz.
Sanayi endekslerine baktığımızda çok önemli bir yere doğru gittiğimiz
aşikârdır.
Tabii ki politikaları
eleştirebilirsiniz ancak buradan şunu ifade etmek isterim: Bu politikalar
eleştirilirken “Sizler şunları şunları yaptınız, şunlar vatandaşın bütçesine şu
noktada iyi yansıdı ancak bizler bu noktada eksik görüyoruz, biz de iktidar
olduğumuzda şunları tamamlarız.” demenizi beklerdim ancak bugüne kadar,
kürsüden bunlar ifade edilmekten çok, siyasal iktidarın, AK PARTİ
iktidarlarının ürettiklerini eleştirmek üzerinden hep düşünceler ifade edildi.
Dolayısıyla, vatandaşın dünyasındaki ifade edilen ekonomik gelişme ile
Parlamentonun çatısında ifade edilen ekonomik gelişmelerin farklı olduğunu
özellikle vurgulamak isterim.
Dönüp baktığımızda, bu ülkede
toplanan vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 85’i iç ve dış borç faiz oranlarına
giderken şu anda, bu oran, çok ama çok önemli düzeyde düşmektedir. Onun için
bizler, gelirlerimizi, kamu harcamalarını kamu gelirleri doğrultusunda
dengeleyerek bütçemizi ona göre yürütüyoruz. İşte, makroekonomik performanstaki
başarıyı ülkemizin artık, AK PARTİ iktidarlarıyla mikroekonomik performansa da
yansıtmaya başladığı bu süreçte, 2023 vizyonu içerisinde, dünyanın gelişmiş
ekonomileri içerisinde yer alacak bir yapıya doğru gittikçe ilerliyoruz. Bunun
bir tek anahtarı vardır, bu makro ve mikrodaki performansın bir tek anahtarı
vardır; o da bu ülkenin özlediği, bu ülkenin yıllardır özlediği istikrarı, AK
PARTİ iktidarlarıyla yakalamış olduğu siyasal istikrar özlemidir. Siyasal
istikrar, bu ülkenin bu aşamadaki bu rakamlarını yakalatmış ve bu ülkenin emin
adımlarla gittikçe ilerlemesi noktasında da siyasal istikrar önemle üzerinde
durulması gereken bir konudur.
Yıllarca ülkemizde
koalisyonlarla yönetildik ve âdeta, anbean değişen bir enflasyon söz konusuydu.
Çok şükür ki bunları da yendik. İnşallah, bu ülke, bu siyasal istikrar ortamı
devam ettiği müddetçe, kardeşliğin, huzurun, barışın güçlenmesi doğrultusunda
ilerleyen bir ülkede cereyan ettiği sürece, elbette ki topyekûn kazanan
ülkemiz, topyekûn kazanan vatandaşlarımız olacaktır diyor; bu vesileyle,
verilen önerge doğrultusunda aleyhte olacağımızı belirtiyor, yüce Parlamentoyu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Gök.
Lehinde, Tekirdağ
Milletvekili Faik Öztrak.
Buyurunuz Sayın Öztrak. (CHP
sıralarından alkışlar)
FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi tarafından
verilen araştırma önergesinin lehinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 2012
yılında büyüme yüzde 2,2. Buna baktım, bazı bakanlar diyorlar ki: “Makul
büyüdük. Hatta, dışarıdaki duruma bakarsanız iyi de büyüdük.” Ben biraz
dışarıdaki durumla ilgili size bilgi vereyim. Dışarıdaki durumu nereden
anlayacağız? Dünyada bize benzeyen 150 tane ekonomi var. Bu 150 tane ekonomi
içinde Türkiye 2012’de yüzde 2,2 büyüyerek kaçıncı olmuş? 111’inci. Şimdi,
dünyada durum böyleydi, onun için bizde böyle oldu, diyebilir miyiz? Büyüme
hızı olarak 111’inci sıradayız.
Değerli milletvekilleri, yine
2012 yılında -büyümesi en hızlı düşen- bir yıl önceki yüzde 8,8’den yüzde
2,2’ye düşmüşüz, yani 6,6 puan daralmışız, düşmüşüz. 150 ekonomi arasında
5’inci ekonomiyiz.
Şimdi, bunun dünya
konjonktürüyle ilgisi ne? Bu, 2012’de Hükûmetin beceriksizliğini açıkça ortaya
koyuyor. Birileri almış başını gitmiş, biz yerimizde saymışız.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Geriye gitmişiz.
FAİK ÖZTRAK (Devamla) – Peki,
bunun sonucunda ne olmuş? Bakınız, vatandaşımızın kişi başına geliri bir yılda
sadece 38 dolar artmış ama dışarıdan bu ülkeye sıcak para getirip İstanbul
Menkul Kıymetler Borsasına yatıran sıcak paracının her 100 dolarına 64 dolar
para vermişiz; vatandaşa 38 dolar, sıcak paracının her 100 dolarına 64 dolar.
Adalet mi bu? Diyelim ki burada risk aldılar. Risksiz olan kamu kâğıdına gitti,
yatırdı. Her 100 dolar getirene, getirip kamu kağıdına yatıran sıcak paracıya
da 21 dolar vermişiz. Şimdi, adalet bunun neresinde? Bunun sonucunda ne olmuş
biliyor musunuz değerli arkadaşlarım? Bugün yayınlandı: Ölüm istatistikleri.
2012 yılında intiharlar yüzde 26 artmış bir yıl önceye göre.
Bakınız, burada şunu söylemek
istiyorum: AKP iktidar olduğundan bu yana, 2003-2012 yılları arasında Türkiye
134 milyar dolar iç borç kullanmış; bu, kendisinden önce çok partili yaşama
geçtiğimiz 1946-2002 arasında mevcut 42 hükûmetin kullandığının 1,5 katı. Yine,
on yılda 207 milyar dolar dış borç kullanmış, bu da kendisinden önceki hükûmetlerin
1,6 katı. 38 milyar dolarlık özelleştirme yapmış, bu da kendisinden önceki
hükûmetlerin 5 katı. Yetmez, 1,1 trilyon dolar da vergi toplamış, bu da
kendisinden önceki seksen yıldaki hükûmetlerin topladığı verginin yaklaşık 2
katı.
Değerli milletvekilleri, bu
kadar parayı topladıktan sonra geldiğimiz noktada ne var? AKP’den önceki tüm
cumhuriyet hükûmetleri seksen yılda bu ülkeyi yılda ortalama yüzde 5,1 oranında
büyütmüş, AKP de yüzde 5 oranında büyütmüş bu kadar kaynağa rağmen, bu kadar
imkâna rağmen. Yine, bize benzeyen ekonomiler aynı dönemde yüzde 6,5 büyümüş,
biz yüzde 5 büyümüşüz. AKP iktidara geldiğinde tüketicilerin bankalara borcu
2,2 milyar Türk lirasıymış, 2013’ün Şubat ayında tüketicilerin bankalara borcu
100 kat artarak 201 milyar Türk lirası olmuş. Yine, AKP iktidara geldiğinde
vatandaşların kredi kartı borcu 4,3 milyar Türk lirasıymış -17 kat artmış on
yılda- 72,2 milyar Türk lirası olmuş. AKP iktidara geldiğinde ailelerin
borçları gelirlerinin yirmi de 1’inden azmış, bugün geldiğimiz noktada
borçların gelirlere oranı yarı yarıya olmuş. Son on yılda kişi başına borç
4.500 dolara çıkmış. Bu, bugün doğan her çocuğun kaşını gözünü anne veya
babasından, 2.537 dolarlık dış borcu da “Tayyip amcalarından” aldığını
gösterir.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye, 2011 yılında cari açığı en yüksek 2’nci ekonomi olmuş, 2012 yılında da
-azalttık, azalttık demişiz- 7’nci sıraya gerileyebilmişiz sadece, hâlâ ilk
10’da kalmaya devam etmişiz. 79 yılda, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetlerinin vermiş
olduğu toplam dış ticaret açığı 246,9 milyar yani 247 milyar dolar. On yılda,
AKP iktidarlarının vermiş olduğu dış ticaret açığı 587 milyar dolar yani seksen
yılın 2,5 katı. Şimdi, arkadaşlarımız burada çıkıyor “İhracatta da çok önemli
adımlar attık, ithalatta da çok önemli adımlar attık.” İhracatta atılan
adımları bilmem ama ithalatta atılan adımların çok önemli olduğunu bu dış açık
rakamları açıkça ortaya koyuyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakınız, değerli
milletvekilleri, yine 1950’den 2002 yılına kadar geçen elli iki yıllık dönemde -rakamlar
böyle çünkü- Türkiye’nin toplam cari açığı 43,7 milyar dolar, AKP’nin elinde
geçen on yılda Türkiye’nin toplam cari açığı 333 milyar dolar. Yine,
Türkiye’nin finansal borçları yani döviz cinsinden mali borçlarıyla dışarıdan
alacakları, mali alacakları arasındaki fark AKP iktidara geldiğinde 85 milyar
dolar, bugün, 5 kat artmış, 426 milyar dolar. Şimdi, benim verdiğim bu
rakamların hepsi devletin resmî rakamları. TÜİK’in sitesinden, diğer
sitelerden, Merkez Bankasının sitesinden bu rakamları kontrol etmeniz mümkün.
Şimdi, bakınız, bir şey
söyleniyor, deniyor ki: “Bugün Merkez Bankasının kasasında 125 milyar dolar
rezervimiz var.”
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – 127.
FAİK ÖZTRAK (Devamla) – Peki,
127 milyar dolar rezervimiz var.
Peki, AKP iktidara geldiğinde
ne kadardı? 28,3 milyar dolardı. Artmış ama bir şeyi söylemiyoruz arkadaşlar,
vatandaşa karşı samimi olmamız lazım. Artan başka bir şey daha var, kısa vadeli
borç. Şimdi, bakınız, kısa vadeli borç, 28 milyar dolar rezervimiz olduğunda 16
milyar dolarmış, şimdi gelmişiz 107,5 milyar dolara. Yine, bir yıllık cari
açığımız bugün 46,8 milyar, son bir yıldaki cari açık, buna karşılık siz
iktidara geldiğinizde 626 milyon dolar. Yani AKP iktidara geldiğinde her 100
dolarlık kısa vadeli dış borç, artı cari açık karşılığında 166 dolar rezerv
varmış, bugün bu 100 dolarlık cari açık, artı kısa vadeli borç karşılığındaki
rezervimiz 81 dolara düşmüş.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Kısa
vadeli borç kamunun mu, özel sektörün mü?
FAİK ÖZTRAK (Devamla) – Sayın
milletvekilleri, bu soruyla her yerde karşı karşıya kalıyoruz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) –
Kalacaksın tabii.
FAİK ÖZTRAK (Devamla) –
Amerika Birleşik Devletleri’nin batmadan önceki kısa vadeli borcu kamunun
muydu, özel kesimin miydi? Amerika’daki devralınan bankalar kamuda mıydı, özel
kesimde miydi?
ÜNAL KACIR (İstanbul) –
Kıyaslamayı kamununkiyle yapacaksın.
FAİK ÖZTRAK (Devamla) –
İngiltere’deki devralınan bankalar kamuda mıydı, özel kesimde miydi?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Türkiye’de batan bankalar kamunun muydu, özel sektörün müydü?
ÜNAL KACIR (İstanbul) –
Merkez Bankasındaki para kamunun, özel sektörün parası…
FAİK ÖZTRAK (Devamla) –
Bakınız, şunu söyleyeyim, hiç şey yapmayalım: Bir ülkedeki kırılganlığa
baktığınız zaman dış borçta özel-kamu toplam borca bakacaksınız. Çünkü, sistemik
bir kriz çıktığı zaman bu borçların hepsine garantör olmak durumunda kalıyorsunuz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Yani,
özel sektörün borcunu sayıyorsun, onun mevduatını sayıyorsun.
FAİK ÖZTRAK (Devamla) –
Değerli arkadaşlarım, şimdi, bakınız, bir başka şey söyleyeyim: “Sanayide
üretim şöyle yukarı gitti, böyle yukarı gitti.” Arkadaşlar, 1990 yılında
Türkiye, sanayi üretimi liginde ilk 15 ülke arasında 13’üncü sıradaydı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
FAİK ÖZTRAK (Devamla) –
2010’da geldiğimiz yer: İlk 15’in arasında yoğuz, bu ligden düşmüşüz.
Dolayısıyla, sayın milletvekilleri, verilen rakamlar Türkiye’nin hâlini ortaya
koymuyor, intiharlar Türkiye’nin durumunu ortaya koyuyor.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Öztrak.
Aleyhinde, Isparta
milletvekili Recep Özel.
Buyurunuz Sayın Özel. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) – Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş
olduğu grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Verilmiş olan önergede,
Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu durum ve kredi kartlarında
vatandaşlarımızın mağduriyetinin giderilmesi, buna karşı alınabilecek
önlemlerin, tedbirlerin alınmasına yönelik…
Elbette, tabii, kredi kartı
kullanan vatandaşlarımızın birtakım sıkıntıları vardır. Birtakım uygulama
yanlışları olabilir. Yakında Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine bir
tüketici kanunu gelecek. İnşallah, onun içinde bunları değerlendirmek, var olan
sıkıntıları gidermek için gerek Bakanlar Kurulumuz gerekse Bankacılık Düzenleme
ve Denetleme Kurumu çalışmaktadır. Eğer yanlış uygulamalar varsa, vatandaşımızı
mağdur eden uygulamalar varsa da bunların önüne bir an önce geçilecektir.
Biraz önce Cumhuriyet Halk
Partisi adına konuşan konuşmacı, burada, birtakım verilerin katbekat
arttığından bahsederek herhâlde Türkiye’de akademik anlamda bir bakış açısını
ortaya koydu. Acaba günlük hayatta ne oluyor, Türkiye’nin gündeminde, dünyadaki
ekonomik gelişmelerde ne var, bunlardan herhâlde bihaber. Dünyada tüm ülkeler
Türkiye’ye gıpta ile bakarken, dünyada ekonomik krizler yaşanırken, tüm ülkeler
küçülürken Türkiye’de ufak çaplı da olsa 2012’de bir büyüme
gerçekleştirilebilmiştir işten çıkartılmalar, euro bölgesinden kaçışlar
yaşanmış olmasına rağmen. Türkiye ekonomisi geçmişte dokuz ay vadeyle
borçlanırken şu anda 66-70 ay arasında bir borçlanma sağlayabiliyor. Ekonomimiz
kötü olsa, güven ortamı olmasa bu dokuz ay vade kısalır mı, uzar mı? Demek ki
uzun vadeyle Türkiye devletine bir borç verilebiliyorsa bu, güvendendir; bu, istikrardandır.
Tabii ki burada, birtakım
verilerin katbekat artışından bahsediyor. Bu toplam borç stokunun gayrisafi
millî hasıladaki oranından da buradan bahsetmiş olsaydı adil, gerçekçi bir
konuşmayı da yapmış olduğunu kabul edebilirdik. Sen birtakım olayları katbekat
artıracaksın, Türkiye'nin 2002’den bugüne kadarki büyümesini hiç gündemine
almayacaksın, sonra “Borcumuz şu kadar arttı, bu kadar arttı…” Bu borçların
gayrisafi millî hasıladaki yeri neydi?
Geçmişte Türkiye'nin her 100
lirasından 90 lirası faize giderken şu anda her 100 liranın 9 lirası, 12 lirası
aslında faize gitmektedir. Asıl olan milliyetçilik, asıl olan ekonomiyi
düzeltmek budur. Öyle, sözle, birtakım, burada…
Geçmişte Türkiye’de kısır
siyasi çekişmelerden dolayı ekonomik anlamda bir şey üretilmiyordu ki, ihracat
yoktu, ithalat yoktu. Şimdi bütün iş adamlarımız dünyayı harıl harıl, fellik
fellik Sayın Başbakanımızın önderliğinde gezerken; ticaretimiz, ülkemiz,
ekonomimiz büyürken; bütün ülkeler, bize gıptayla bakarken; sanki bizim ülkemizi
dış ülkelere şikâyet eder manada, hiçbir şey olmuyormuş gibi… Ülkelerin ekonomi
bakanları gelip bizim ekonomi uzmanlarımızdan, bakanlarımızdan ders almaya
başladılar. Bunları lütfen görürseniz…
Büyüyen bir ülke var, büyüyen
bir ekonomi var, dünya lideri olmaya hızlı adımlarla giden bir ülke var. Buna,
lütfen, gelin, siz de muhalefet olarak katkıda bulunun, el birliğiyle şu
Türk’ün gurunu, Türkiye Cumhuriyeti devletinin gururunu onurla, birlikte
yaşayalım diyorum.
Bu grup önerisine de bugünkü
gündemimiz yoğun olduğundan dolayı da katılamadığımızı bildiriyor, hepinize
saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Özel.
III.– Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Yoklama talebi
vardır, yerine getiriyorum:
Sayın Hamzaçebi, Sayın
Serindağ, Sayın Öner, Sayın Bayraktutan, Sayın Özkes, Sayın Genç, Sayın
Canalioğlu, Sayın Koç, Sayın Kaplan, Sayın Onur, Sayın Acar, Sayın Özdemir,
Sayın Ekşi, Sayın Loğoğlu, Sayın Öztrak, Sayın Ayaydın, Sayın Eyidoğan, Sayın
Seçer, Sayın Bulut, Sayın Dinçer.
Yoklama için iki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter
sayısı yoktur, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.32
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.46
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT (Ordu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 92’nci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
III.– Y O K L A M A
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin oylamasından önce
yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter
sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- MHP Grubunun, 12/2/2013 tarih 9571 sayı ve 20/2/2013 tarih 9921
sayı ile kredi kartlarının kullanımı ve yaşanan mağduriyetler konusunda
bankalara ilişkin yasal düzenlemeler ve bankaların tutumlarının incelenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergelerinin Genel Kurulun 16 Nisan 2013 Salı günkü birleşiminde
okunarak görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına; (10/440) esas
numaralı, ülkemizde kayıt dışı ekonominin boyutlarının tespit edilerek kayıt
dışı ekonomi ile daha etkin mücadele için alınması gereken önlemlerin tespiti
ve (10/465) esas numaralı, Türk sanayisinde yaşanan sorunların ve finans
sistemindeki tıkanıklığın nedenlerinin araştırılması ve alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilen Meclis araştırması önergelerinin
görüşmelerinin Genel Kurulun 16 Nisan 2013 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Öneri kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup
işleme alacağım ve daha sonra oylarınıza sunacağım.
2.- CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili İhsan Özkes ile 21 milletvekili
tarafından dinî değer-ler üzerindeki olumsuz yaklaşımların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 14/12/2012 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
Genel Kurulun 16 Nisan 2013 Salı günkü birleşiminde okunarak görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
16/04/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 16/04/2013
Salı günü (Bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İçtüzük’ün
19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz
ederim.
Mehmet
Akif Hamzaçebi
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili İhsan
Özkes ile 21 Milletvekili tarafından, 14/12/2012 tarihinde, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına "Dinî değerler üzerindeki olumsuz
yaklaşımların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi"
amacıyla verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin (608 sıra no.lu) Genel
Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak
16/04/2013 Salı günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı
tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Lehine İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes… (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, biraz
sessiz olalım lütfen.
Buyurunuz Sayın Özkes.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisiyle
ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu vesileyle, âlemlere rahmet
olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in doğumunun 1.442’nci
yıl dönümünde Kutlu Doğum Haftası’nın hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
maalesef Kutlu Doğum Haftası’nın kutsiyetine yakışmayan davranışlarla
karşılaşıyoruz. Nitekim geçen yıl AKP Kırklareli İl Başkanı, Hazreti
Muhammed’in nüfus cüzdanını hazırlatarak Peygamber’imizle partisini
ilişkilendirmeye çalışmıştır.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) –
Görevden alındı o.
İHSAN ÖZKES (Devamla) - Aynı
nüfus cüzdanında Hazreti Muhammed’e atıfla “Çocukları” sütunu oluşturulmuş, bu
sütunda “Tayyip” ismine yer verilmiştir. Cüzdanın alt kısmında AKP’nin sembolü
olan ampul ve broşürü hazırlatan il başkanının telefonları yer almıştır. Âdeta
Hazreti Muhammed’e çıkarılan bu nüfus cüzdanının nüfus müdürlüğünü de AKP İl
Başkanı yaparcasına, tasdik edercesine, bu nüfus cüzdanını çıkarırcasına
damgasını vurmuştur ve AKP’nin ampulünü koymuştur.
Sayın milletvekilleri, Sayın
Başbakan daha önceki konuşmalarında kendi siyasi mücadelesini, siyasi
icraatlarını kutlu doğuma benzetmiştir. Örneğin 13 Ağustos 2010 Erzurum
mitinginde "Zor olmadan kolay olmuyor. Unutmayın, kutlu doğumlar zor olur
ama kutlu olur." diyerek referandumla kutlu doğum arasında bir bağlantı
kurmuştur. 5 Aralık 2010'da 6’ncı İmam Hatipliler Kurultayı’nda "Çileler
çektik tabii. Unutmayın, her kutlu doğum çileli olur." demiştir. 28 Şubat
2011’de İstanbul Boğazı tüp geçit temel atma töreninde "Kutlu doğumlar
dokuz ay on gündür. Merak etmeyin çocuk büyüyor." demiştir. 30 Aralık
2012'de Şanlıurfa'da Akçakale Hükûmet Konağı’nda halka hitaben "Şunu
unutmayın, her kutlu doğum sancılı olur. İnşallah, bu kutlu doğum Suriye'deki
kardeşlerimizin iradeleriyle tecelli edecektir." diyerek Suriye konusunu
da kutlu doğuma benzetmiştir. 27 Şubat 2013'te Viyana'da 28 Şubat süreciyle
ilgili olarak "Fakat sabırla inşallah, bugüne kadar sabrettiysek bu oldu,
bundan sonrası da olacak. Şimdi altını çiziyorum, unutmayın her kutlu doğum
sancılı olur." demiştir.
Sayın Başbakan İmralı
süreciyle ilgili olarak da 28 Şubat 2013'te "Bu kutlu yürüyüşü kimse
durduramaz." diyerek bu süreci bir kutlu yürüyüşe, kutlu doğuma benzetmeye
yeltenmiştir. 3 Mart 2013'te de "Bu milletin kutlu yürüyüşünü
engelleyemeyecekler.", 8 Mart 2013’te Siirt'te "Bu kutlu yolda
sizlerden destek bekliyorum." demiştir.
Değerli milletvekilleri,
Kutlu Doğum Haftası’ndayız. “Kutlu doğum” deyince Peygamber efendimizin doğumu
akla gelir.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) -
Bayramın kutlu olsun(!)
İHSAN ÖZKES (Devamla) –
Başbakan kutlu doğumu birçok şeye benzetti ama en sonunda İmralı sürecine de
benzetmiştir.
RECEP ÖZEL (Isparta) –
“Bayramınız kutlu olsun.” da demişti, onu da söylesene.
İHSAN ÖZKES (Devamla) –
Başbakan İmralı süreci için “kutlu yürüyüş" diyor. Yani İmralı sürecini
bir nevi kutsallaştırıyor.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Ya,
saptırma lafı!
İHSAN ÖZKES (Devamla) –
Hazreti Muhammed'in (Aleyhisselatu vesselam) muazzez ruhunu incitecek
benzetmeler yapıyor.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Hadi
oradan ya, hadi oradan ya!
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Yine
nitekim, 13 Nisan 2013’te Çarşamba akşamı Ankara Arena Kapalı Spor Salonu'nda
yapılan Kutlu Doğum Haftası Programı’nı Başbakan âdeta siyasi mitinge
çevirmiştir. Ayetleri, hadisleri ve özellikle Kevser suresini kendi görüşleri doğrultusunda
yorumlamıştır. Yüce dinimizi kendi siyasi amaçlarına alet etmiştir.
Kevser, "çok nimet"
anlamında olup cennette bulunan bir havuzun adıdır. Erkek çocukları yaşamadığı
için Peygamber’imize, müşrikler “nesli kesik” anlamında "ebter"
dediler. Kevser suresinde buna cevap verilmektedir. Kevser suresinde şöyle
deniliyor: “Resulüm, kuşkusuz biz sana Kevser’i verdik. Şimdi sen Rabbine
kulluk et ve kurban kes. Asıl sonu kesik olan, şüphesiz sana hınç
duyandır."
Sayın milletvekilleri, Sayın
Başbakan Kevser suresinden bakınız ne anlamlar çıkardı: Kevser suresinde
olmayan anlamlar yükleyerek Allah’ın
ayetlerini kendi siyasi amaçlarına alet etmiştir. “Önemli olan boy değil,
önemli olan soy, soy.” diyen, “cibilliyet” diye haykıran Sayın Başbakan “Kevser
suresi ırkçılığın kesin reddidir, Kevser suresi asabiyetin reddidir. Her gün
namazlarımızda okuduğumuz Kevser suresi soy üstünlüğü iddia edenlere, asalet
taslayanlara, kendini diğerinden üstün görenlere Rabbimizin verdiği kesin
ihtardır. Oğullarıyla övünenler, soylarıyla böbürlenenler, mezarlarındaki
ölülerini dahi sayacak kadar, kafataslarını ölçecek kadar aklını ve izanını
kaybedenler aynı şekilde Kevser'i de kaybetmişlerdir. Soy üstünlüğünü,
asabiyeti kesinlikle reddeden bu sure bizim birbirimize nasıl bakmamız
gerektiğini gösteren ölçüdür. Kendisini diğerinden üstün gören, kendi ırkını,
kendi soyunu, kendi kavmini ve kabilesini diğerinden üstün gören veya üstte
gören Kevser’i kaybetmiş, Hazreti Peygamber’e, takdir edersiniz ki, yüz
çevirmiştir.” diyor.
Sayın Başbakan, bilmiyorsanız
ulemaya danışınız; Kevser suresinde sizin anlattıklarınız yok. Allah’tan
korkunuz, Allah’ın ayetlerini kendi keyfinize göre tefsir etmeyiniz. Sokaktaki
insanlar bile Kevser suresinin sizin anlattıklarınızla ilgisi olmadığını biliyor.
Kevser suresinde Mekkeli müşrikler ayıplanmıştır. Mekkeli müşrikler belli bir
kavim ve millet değildi, Mekkeli müşriklerin içinde Hazreti Muhammed’in
akrabaları da vardı. Kavmiyetçilik ve asabiyetin anlatıldığı ayetler ayrıdır.
Nitekim Hucurât suresinin 13’üncü ayeti bu kavmiyetçilikle ilgilidir; “Ey
insanlar, doğrusu biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık ve birbirinizle
tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık.” denilmektedir.
Mezardaki ölüleri sayma
konusu ise Tekâsür suresinde geçmektedir; “Çokluk kuruntusu sizi o derece
oyaladı ki nihayet kabirleri ziyaret ettiniz.” denilmektedir.
Dinimiz evrenseldir, Hazreti
Muhammed Mustafa (SAV) efendimiz de evrenseldir. Enbiya suresinin 107’nci
ayetinde Cenab-ı Allah şöyle diyor: “Ey Muhammed, biz seni âlemlere ancak
rahmet olarak gönderdik.” Herhangi bir partiye, herhangi bir millete, herhangi
bir ülkeye değil âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir Peygamberimiz ve
Peygamberimiz kavmi değil, kavmiyetçiliği yasaklamıştır. Nitekim, Bilal-i Habeşi’ye
“Habeşli Bilal” diyen Peygamber’imizdir, Süheyb-i Rumi’ye “Rumili Süheyb” diyen
Peygamber’imizdir, Selman-ı Farisi’ye Farisli Selman diyen yine
Peygamber’imizdir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Yine, Peygamber’imiz:
“Doğrusu, aranızda Arap’ın en mükemmeli olan benim; Kureyş neslindenim, Benî
Sad Bölgesi’nde yetiştim.” demiştir yani Arap olmakla Peygamber efendimiz
övünmüştür.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Allah
Allah! Allah Allah!
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Bu
nedenle, Hazreti Muhammed’in kutlu doğumunun istismarlarını önlemek için
önergeye kabul oyu vermenizi bekliyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Özkes.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Hoca,
devam etseydin, daha ezan okunmadı.
BAŞKAN – Aleyhinde, Ankara
Milletvekili Emrullah İşler…
Buyurunuz Sayın İşler. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
EMRULLAH İŞLER (Ankara) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin aleyhinde söz aldım.
Bu grup önerisi ”Kamu kurum
ve kuruluşlarıyla siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinde Peygamber’imizin
hayatıyla ilgili bilgilerin siyaset malzemesi olarak kullanıldığı
görülmektedir. Dinin ve Peygamber’imizin siyasete alet edilmesiyle dinî
değerler üzerindeki olumsuz yaklaşımlar…” hakkında verilmişti ve hatip de bu
konuya mevzubahis kartı burada, huzurlarınızda gösterdi.
Değerli arkadaşlar,
öncelikle, bu olay bir yıl önce cereyan etmiş bir olaydır ve kutlu doğum
münasebetiyle yapılan, haddi aşan bir harekettir. Dolayısıyla, Kutlu Doğum
Haftası içerisinde de bulunuyoruz, ben, bu münasebetle o kutlu Peygamber’e
buradan salat ve selam gönderiyorum.
Bu olayda Kırklareli İl
Başkanımızın adı vardır, doğrudur; ancak bu olayı kendisi bizzat yapmamıştır,
yapan şahıs da bellidir ve bu şahıs hakkında da dava açılmıştır. Ben beklerdim
ki buradaki hatip bu olayın serencamını burada serdetsin ama, maalesef, bu konuya
üstü kapalı bir şekilde değinerek geçti ve ondan sonra, torbasında başka ne
varsa o konuların hepsini ortaya koydu.
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Gene
biz kabahatli çıktık.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) – Bu
Hüsmen Terkin Beyefendi 23/10/2012 tarihinde, bu işi yapan şahıs hakkında,
İbrahim Yıldız hakkında davacı olmuştur; dava görülmektedir. Bu şahıs da
14/03/2013’teki duruşmada suçunu itiraf etmiş, kabul etmiştir. Demiştir ki
-bunlar, tabii ki sayın hatibin elinde herhâlde yok, ulaşmadı bunlara- “Bu il
başkanı benim arkadaşımdı, kendisine bir sürpriz yapmak istedim. Bundan dolayı
böyle bir şey yapıp, dağıttım. Ancak partililerin haberi olduğu zaman hemen bu
olay duyuldu ve toplatıldı. Ondan sonra da bu işe son verildi.” Bu adam da
yapmış olduğu suçu veya yanlışı kabul ediyor. Bütün buna rağmen biz… İl
başkanımız zaten geçtiğimiz kasım ayında da görevden alınmıştır. Dolayısıyla
olay budur. Ben, böyle bir ferdî olayın…
Arkadaşlar, AK PARTİ büyük
bir camia; 8 milyon üyesi olan, yüz binlerce teşkilat mensubu olan bir partinin
içerisinde böyle ferdî, haddini bilmez birtakım hareketlerde bulunmak, tavırlar
sergilemek gayet doğaldır. Dolayısıyla biz, ilgilileri zaten uyardık ve ilgili
şahıs da efendim, partimizle ilişkisini kesmiştir. Şu an hukuki bir meseledir,
dava sürmektedir.
Değerli arkadaşlar, burada
“Dinin ve Peygamber’imizin siyasete alet edilmesi” denilmektedir. Aslında din,
hayat demektir. Din ile siyaset hep iç içe olmuştur. Bu gerçeği de göz ardı
etmeyelim. Bir şeyin bir şeye alet edilmesi demek, iyinin kötüye alet edilmesi
demektir. Burada din, elbette ki iyidir ama bu sözle söylenmek istenen
siyasettir. Bu sözle, yıllarca, dindar insanlar siyasetten soğutulmuştur “Dini
siyasete alet etmeyiniz.” şeklinde tavırlar sergilenerek. Dolayısıyla ama biraz
da ben, işin doğrusu…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Tayyip
Bey’e söyle, Tayyip Bey’e... Tayyip’e söyle, Tayyip’e! Her gün çıkıyor dinden
bahsediyor ya!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) –
Şimdi size bazı belgeler sunacağım. Biliyorum rahatsız olacaksınız ama sürekli
böyle hususları gündeme getirdiğiniz için biraz da geçmişe gitmekte fayda var.
Efendim, Cumhuriyet Halk
Partisi Samsun Milletvekili Ruşeni Barkur yazmış olduğu bir kitapta ne diyor
biliyor musunuz, yıl 1926: “Din yok, milliyet vardır.” diyor. “Benim dinim…”
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Ayıp,
ayıp!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) –
Dinleyin, dinleyin! Rahatsız olmaya başladınız.
“Benim dinim benim
Türklüğümdür.” diyor. Bakın “Benim dinim benim Türklüğümdür.” diyor.
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Her
defasında bunu yapıyorsunuz. Yazıklar olsun!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) –
Size yazıklar olsun. Çok alıştınız o kelimeyi kullanmaya. Size yazıklar olsun
diyorum, ben buradan iade ediyorum.
Gelelim …
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Kendi
kabahatinizi örtmek için Cumhuriyet Halk
Partisine…
EMRULLAH İŞLER (Devamla) –
Bizim bir kabahatimiz yok. Ben konuyu açıkladım burada gayet net bir şekilde;
anlayabildiyseniz, anlayışınız varsa, izanınız varsa bunu anlarsınız.
GÜRKUT ACAR (Antalya) –
Seksen sene önceki olayları getirip burada söylemeye utanmıyor musunuz!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) –
1941 yılına geliyorum. 1941 yılındaki tarih kitabında Peygamber’imizle ilgili
kullanılan ifadeye bakın -yüce İslam dinini ne hâle soktunuz - diyor ki: “Kırk
yaşına geldiği zaman Peygamber’liğini ilan ve vatandaşlarını kendinin bulduğu
ve doğru olduğuna inandığı yeni bir dine davete çağırdı.” diyor. Ne demek,
Peygamber’in kendi bulduğu dini? Sayın Hocam burada bilir, bu ifadenin ne
anlama geldiğini çok net bilir.
Bir başka husus, diyor ki:
“Muhammed’in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur’an denir.” Allah Allah…
Kur’an-ı ne zaman Hazreti Peygamber yazdı? Bunlar, sizin yazdığınız tarih
kitaplarında, ders kitaplarında, yıl 1941…
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Ne
ilgisi var bunun şimdi.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) –
Eğer, bakın, birtakım insanların yapmış olduğu, bizim camiamızda ferdî birtakım
yanlışları eğer kurcalarsanız, sizin kurumsal yanlışlarınız o kadar fazla ki milletin yüzüne
bakamazsınız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bakın, vahiyle ilgili ne
diyor bakın: “Muhammed’in Peygamber’liğinin başlangıcına dair birçok rivayetler
vardır, bunlar pek çok efsanelerle karışmıştır, hakikatte Peygamber’in ilk
söylediği Kur’an ayetlerinin ne olduğu kati surette malum değildir.” Şu ifadeye
bakın Allah aşkına! Bunları ders kitaplarında okuttunuz, bunları ders
kitaplarında okuttunuz. 1942 yılına geldiğimizde bakın, Matbuat Umum Müdür
Vekili, bugünkü basın yayın…
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Biraz
günümüze gelin.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) –
Oraya da geliyorum sabret, sabret.
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Bu Kutlu Doğum Haftası’nı nasıl sabitlediniz,
23 Nisanı ezmek için nasıl sabitlediniz, onu anlat.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) –
Diyor ki bakın: “Gazetelerimizin son günlerindeki neşriyatı arasında dinden
bahis bazı yazı, mütalaa, ima ve temennilere rastlanmaktadır.”
GÜRKUT ACAR (Antalya) –
Sahtecilik yapıyorsunuz. Nasıl
sabitlediğinizi anlat, Kutlu Doğum Haftası’nı bir güne nasıl sabitlediğinizi
anlat.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) –
“Bundan sonra -basın- yayın enformasyon genel müdürü yazıyor bu yazıyı- din
mevzuu üzerinde gerek tarihî, gerek temsilî ve gerek mütalaa kabilinden olan
her türlü makale, bent, fıkra ve tefrikaların neşrinden tevakki edilmesi -yani
sakınılması- ve başlanmış bu kabil tefrikaların en çok on gün zarfında
nihayetlendirilmesi rica olunur.” Buyurun. Din adına her şeyi yasaklıyorsunuz,
din adına her şeyi yasaklıyorsunuz.
GÜRKUT ACAR (Antalya) –
Başınıza taş gelse Cumhuriyet Halk Partisinden biliyorsunuz. Yazıklar olsun
size!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) –
CHP’nin büyük kurultayından, 10 Mayıs 1946’da, bakın, burada yapmış olduğu
olağanüstü toplantısına sunulan grup raporunda neler söyleniyor.
GÜRKUT ACAR (Antalya) –
Cumhuriyet Halk Partisi olmasa siz olmazdınız. Cumhuriyet Halk Partisi olmasa
bu memlekette Müslüman kalmazdı. Yazıklar olsun!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) –
Bir dinle ya, dinle kardeşim ya!
Diyor ki: “1) Din işlerini
dünya işlerinden tamamıyla ayırmış olan bir rejimde Diyanet İşleri Reisliği
gibi bir teşkilatın yer almaması gerekmektedir.
2) Kur'an ve din tatbikatının
öz Türkçe olarak tanzim ve tertibi.” “Kur'an’ın öz Türkçe olarak…” Bu ne demek
Allah aşkına ya?
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Ne
demek? “Herkes anlasın.” demek. Daha ne demek olacak? Yazıklar olsun size!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) –
İlahiyatçı Hocamız bilir. Kur'an’ın öz Türkçe olarak okutulması... “İbadet
yerleri Türk’ün geleneğine uygun bir tarzda kullanılarak halkevlerinin ibadet
yeri, ibadet yerlerinin de halkevine benzer bir şekilde ifrağı...” Buyurun,
CHP’nin grup önerisi.
GÜRKUT ACAR (Antalya) –
CHP’yi din düşmanı göstermek tam anlamıyla sahtecilik yapmaktır, sen bunu anla.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) –
“İbadet usul ve zamanlarının tanzimi…” İbadet usul ve zamanlarını Cumhuriyet
Halk Partisi mi tayin edecek? Dine müdahaledir bu. Geliyorum…
GÜRKUT ACAR (Antalya) –
Yazıklar olsun! Yazıklar olsun! (AK PARTİ sıralarından “Sana yazıklar olsun!”
sesi)
EMRULLAH İŞLER (Devamla) –
Tabii, demokrasiye geçiş zamanı geldiği zaman, 1948’lere geldiğimizde, buyurun,
dinî tedrisat...
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Hoş
geldin, hoş geldin.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) – On
Yediler Komisyonu kuruluyor. Artık halkın karşısına çıkacaksınız, hesap
vereceksiniz.
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Her
zaman çıktık, her zaman da verdik.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) –
Onun için artık imam hatip mekteplerinin kurulması bu On Yediler Komisyonunda
tartışılıyor. Tarihini de söyleyeyim, 16 Şubat 1948.
GÜRKUT ACAR (Antalya) –
CHP’yi din düşmanı gibi göstermek sahtekârlıktır, sahtekârlıktır!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) –
Sen çok rahatsız oldun Sayın Vekilim. Niye rahatsız oluyorsun?
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Evet,
evet. Yaptığınız sahtekârlıktan rahatsız oluyoruz.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) –
Tansiyonun çıkacak bak, kalpten gideceksin.
GÜRKUT ACAR (Antalya) –
Yazıklar olsun!
BAŞKAN – Lütfen sakin
dinleyiniz, lütfen…
EMRULLAH İŞLER (Devamla) –
Bakın, burada 4+4+4’ü buraya getirdiğimiz zaman komisyonları bastınız,
komisyonları bastınız. Bütün kayıtlarda var. Kendiniz 1948’de -18 Şubat 1948-
bu On Yediler Komisyonunda, bakın, “Komisyon ilk mekteplerde ihtiyari olarak
din dersleri verilmesini kabul etti” Buyurun, Cumhuriyet Halk Partisi
önerisinde...
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Ya, bugüne gel bugüne, bırak 1948’i de bugüne gel.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) –
Geliyorum, oraya da geleceğim, onu da söyleyeceğim.
Ondan sonra, 1950’ye
geliyoruz, okullarımızda ahlak dersleri okutulması isteniyor. Allah aşkına,
siyaset… Halkın karşısına çıkma vakti geldiği zaman bunlara teşebbüs
ediyorsunuz. Bu eğer sizin iddia ettiğiniz gibi dinin siyasete alet edilmesi
değil de nedir o zaman?
Daha geliyorum, bakın…
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) –
Gulûl içinde olanlar dinden, Kur’an’dan bahsedemez.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) -
“Son güne gelin.” dediniz. Yaklaşıyorum.
Bakınız, 11 Nisan 1966,
Hürriyet gazetesinin manşeti ne diyor? “CHP’lilerin son peygamber saydığı
İnönü” diyor ve bu, bakın, kurultayda oluyor. “Demokrasi hocası” deniyor,
oradan delegeler laf atıyor “Demokrasi hocası değil, peygamber” diyor. Hürriyet
gazetesi de manşet yapıyor. Sayın vekilimiz, eğer eleştirecek hususlar varsa,
çıksın bunları bir eleştirsin.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
“Başbakana dokunmak ibadettir.” diyen aranızda sizin.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) -
Güne geliyorum. Şurada üç dört sene önce CHP’nin genel sekreteri Önder Sav,
Elmadağ’da, hacca gitmek isteyene ne demişti?
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) –
Tayyip Bey’e dokunmak ibadetmiş.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Ne
demişti? “Muhammed orada seni bırakmaz. Araplara para mı yedireceksin?”
demişti. O hacca gitmek isteyen o samimi duygu sahibi insanı ne yapmış oldu?
Kameraların karşısında bu şekilde azarlamış oldu.
Geçmişiniz de bu, şimdiki
hâliniz de bu, gelecekte de bir iyilik görmüyorum ben. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) –
Tayyip Bey’e dokunmak ibadetmiş.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) -
Dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu
bildirir, hepinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın İşler.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) –
Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkes.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) –
Bizzat ismimi söyleyerek bana sataşmıştır.
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN
(Balıkesir) - Doğruları söyledi, sataşmadı.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) –
Benim ismimi söyleyerek, “Torbasında olanları söylemiştir. Bunlara ne diyor,
ona bakalım.” dedi. Ne dediğimi göstermek isterim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi,
buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın konuşmacı, Sayın İhsan Özkes’in söylemiş olduğu cümleleri
başka bir anlama gelecek şekilde kullanmak suretiyle Sayın Özkes’e sataştığı
gibi, Cumhuriyet Halk Partisiyle ilgili olarak birtakım örnekler vermek
suretiyle, gerçeğe aykırı örnekler vermek suretiyle Cumhuriyet Halk Partisi
Grubuna sataşmıştır.
Sayın Özkes’ten sonra ben de
söz istiyorum efendim.
İHSAN ŞENER (Ordu) –
Cumhuriyet Halk Partisi bunlardan pişman olduysa iyi yani. Sorun yok.
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın
Özkes.
Yeni sataşmalara mahal
vermeyiniz lütfen.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, Ankara Milletvekili Emrullah
İşler’in CHP grup öne-risi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
İHSAN ÖZKES (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sayın hatip, şöyle baktım, sıraladı
yılları. En fazla çıkacağı yıl 1948 oldu.
İHSAN ŞENER (Ordu) – 66…
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Biz,
1948’i değil…
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) –
Önder Sav’ı söyledi Hocam.
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Hâlen
içinizde olan, hâlen içinizde milletvekili olarak bulunan bir arkadaşınız dedi
ki: “Tayyip Erdoğan’a dokunmak bence ibadettir.” Ben buradan sordum: “Tayyip
Erdoğan’a dokunmak ibadet midir, değil midir?” dedim, içinizden bir yürekli
çıkmadı. (CHP sıralarından alkışlar)
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – O
da Allah’ın bir kulu.
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Yine,
hâlen şu anda sizin parti genel başkan yardımcınız Sayın Başbakan için dedi ki:
“İlelebet, ezelî ve ebedî başkandır.” Allah’a ait olan sıfatları Başbakan için
söyledi. Allah korkusu yok mu?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) –
Demagoji yapıyorsun.
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Yine,
hâlen içinizde bulunan bir milletvekili… “1948’lere gitme, güne gel, güne.
Diyor ki içinizde bulunan bir milletvekili: “Canım Başbakana kurban olsun.”
Allah’a mıdır kurban?
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) –
Olsun… Sana ne?
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Bu,
halk arasında kullanılan bir ifadedir.
İHSAN ÖZKES (Devamla) –
Müşrik olmayın, müşrik. Müşrik olmayın.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Bağırma,
sakin ol! Hiddetlenme!
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Diyor
ki: “Canım Başbakana kurban olsun.”
Yine, içinizde olan bir
milletvekili diyor ki: “Başbakan için şükür namazı kılmak lazım.”
SONER AKSOY (Kütahya) – Kim
diyor?
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Kim
söylüyor? Söyle bakalım.
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Şükür
namazı kimin için kılınır? Şayet Tayyip’ten değil de Allah’tan korkuyorsanız,
bunların şirk olduğunu bilirsiniz.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) –
Yürü! Biz şirkin ne olduğunu biliriz. Çek elini artık.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Özkes.
EMRULLAH İŞLER (Ankara) –
Sayın Başkan…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın İşler, Sayın
Hamzaçebi’ye bir söz vereceğim partiye yönelik olarak sözlerden dolayı.
Buyurunuz.
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Ankara
Milletvekili Emrullah İşler’in CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma
sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kutlu Doğum Haftası
münasebetiyle Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına konuşan ve kariyerinde
ilahiyat profesörlüğü olan bir kişinin burada, böyle bir haftaya, Hazreti
Peygamberi andığımız bir güne uygun olmayan bir konuşmasını hayretle ve
üzüntüyle izledim.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) –
Konuşmacınıza cevap verdi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Devamla) – Bir ilahiyat profesörünün gerçeklere aykırı bir şekilde polemik
yapmasını milletimize havale ediyorum, milletimiz o değerlendirmeyi yapacaktır.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sizin
konuşmacınıza cevap verdi. Ayıptır ya!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Devamla) – Bizim ilahiyat profesörlerinden beklediğimiz başka şeylerdi. Demek
ki o, ilahiyat profesörlüğünü başka bir şeye tahvil ediyor.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) –
Özkes’in konuşması bugünün muhabbetine uygun mu?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Devamla) – Değerli milletvekilleri, ben size sadece bir örnek vereceğim ve
konuşmamı onunla bitireceğim. Dinimize göre insan eşrefi mahlukattır, yani bu
dünyadaki, bu âlemdeki varlıkların en yücesidir ve bütün varlıklar onun emrine
verilmiştir. Eşrefi mahlukat olma özelliği insana dünyayı güzelleştirme
sorumluluğunu yükler. Dünyayı güzelleştirme sorumluluğunun bilincinde olanlar
güzellikte yarışa kalkarlar, bu kürsüyü güzellik için kullanırlar ama öyle anlıyorum
ki, eşrefi mahlukat olma özelliğinin bilincinde olmayan ilahiyatçılar bu
kürsüyü başka bir amaçla da kullanabiliyorlar.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) –
Sayın Özkes, size söylüyor.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Devamla) – Size bir örnek vereceğim: Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, Osmanlı
İmparatorluğu tarihinde, bizim tarihimizde hiçbir başbakanın, hiçbir İstanbul
Büyükşehir Belediye başkanının aklına gelmeyen bir şeyi siz yaptınız, rant
uğruna. Rant uğruna, İstanbul’un siluetini süsleyen Süleymaniye, Sultan Ahmet
camilerinin ortasına gökdelenleri diktiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Devamla) – Allah’a yükselmenin sembolü olan camilerin, minarelerin arasına
ranta doğru yükselen gökdelenleri koydunuz. Bunu siz kendi din anlayışınızla
nasıl bağdaştırdığınızı bir açıklayın da anlayalım. (CHP sıralarından alkışlar)
İHSAN ŞENER (Ordu) – Bunun
din anlayışıyla ilgisi yok, minare anlayışıyla ilgisi var.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Hamzaçebi.
EMRULLAH İŞLER (Ankara) –
Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın
İşler.
EMRULLAH İŞLER (Ankara) –
Sataşma var, söz istiyorum. İsmimi kullanarak sataştı efendim, benim
söylediklerimi çarpıttı, “ilahiyat profesörüne yakışmayan ifadeler” şeklinde
birtakım ifadelerde bulundu.
BAŞKAN –Buyurunuz Sayın
İşler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yeni sataşmalara mahal vermeyiniz
lütfen.
3.- Ankara Milletvekili Emrullah İşler’in, İstanbul Milletvekili İhsan
Özkes’in ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin sataşma nedeniyle
yaptıkları konuşmalar sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
EMRULLAH İŞLER (Ankara) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Arkadaşlar, ben, bu kürsüyü
iktidar milletvekili olmam hasebiyle sizin kadar çok kullanmıyorum ama bu
kürsüde her konuştuğum kelimenin, cümlenin, satırın altına imzamı atarım,
üslubumu da hiçbir zaman bozmamışımdır. Daha önce yapmış olduğum konuşmalarda
da bunu görebilirsiniz, Meclis tutanakları ortada, çıkıp görürsünüz. Ben
üslubumla gurur duyuyorum. Eğer üslup konusunda sıkıntısı olan varsa, açsınlar
tutanaklara bir baksınlar, ne söyledikleri ortada.
Ben gerçeklere aykırı
konuşmadım, Kutlu Doğum Haftası’nın da kutsiyetine aykırı bir şekilde burada
bir ifadede bulunmadım. Eşrefi mahlukat olan insan, evet, ne konuştuğunu
bilmeli. Burada, muhalefet milletvekillerinin ne konuştuğunu biz çok iyi biliyoruz.
Dolayısıyla, bizim üslubumuz ortada, sizin üslubunuz da ortada.
Ben sözlerime başlarken dedim
ki: Birtakım ferdî olayları, tasvip etmediğimiz yanlış olayları… AK PARTİ büyük
bir camia, bunların içerisinde birtakım kendini bilmez insanlar maksadını aşan
ifadeler kullanıyor olabilirler; biz bunları kesinlikle tasvip etmiyoruz ve bu
Meclis kürsüsünden ben söylüyorum, bizim bunları tasvip ettiğimiz anlamına
gelmez. Sizin o dediğiniz şeylerin hiçbirini tasvip etmiyoruz ama buna benzer
olaylar… Ben gerçeklere aykırı değil, belgelerle konuştum arkadaşlar.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ne
yaptınız? Onlara karşı ne yaptınız?
EMRULLAH İŞLER (Devamla) –
Belgeleri ortaya koydum, sizin yaptıklarınız ortada. Dolayısıyla, ben hiçbir
şeyi çarpıtmadım ve hiçbir şeyi de saptırmadım.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
İçinizde oturuyor onlar.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) –
Dolayısıyla, keşke bu verilen grup önerisi hakkında konuşmuş olsaydı sayın
hatip, o konuyu enine boyuna tartışmış olsaydık. Ben bütün belgeleri ortaya
koyarak konuşmamı yaptım. Dolayısıyla, kimseye de sataşmadım, kötü bir söz
söylemediğimi düşünüyorum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın İşler.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi,
buyurunuz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Hatibin kürsüden “belge” diye sunduğu ve mesaisini harcadığı
hususların tamamını gayriciddi bulduğumuzu, bunları ciddiye almadığımızı…
EMRULLAH İŞLER (Ankara) –
Ders kitapları, ders kitapları Hamzaçebi.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Bizim
hatırlatmamız üzerine…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – …Cumhuriyet Halk Partisinin İslam diniyle olan ilişkisini sarsmaya
çalışan o arkadaşımıza onları iade ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Hamzaçebi.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili İhsan Özkes ile 21 milletvekili
tarafından dinî değer-ler üzerindeki olumsuz yaklaşımların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 14/12/2012 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
Genel Kurulun 16 Nisan 2013 Salı günkü birleşiminde okunarak görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Önerinin lehinde,
Tokat Milletvekili Reşat Doğru.
Buyurunuz Sayın Doğru. (MHP
sıralarından alkışlar)
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun vermiş olduğu
önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında Kutlu
Doğum Haftası’nı kutluyorum. Nice Kutlu Doğum Haftalarına ülkemizin millî
birlik ve beraberliği içerisinde ulaşmamızı Yüce Mevla’dan niyaz ediyorum.
Ayrıca bugün, ülkemizin
komşusu İran’da büyük bir deprem olmuştur. Komşumuza geçmiş olsun dileklerimizi
iletmek istiyorum. Tabii, orada birçok ev yıkılmış, yine, yüzlerce insanın
öldüğü de ifade ediliyor. Deprem bölgesinde bulunan Türkiye’miz için de -tabii,
bu afet, bu büyük bir afet- bir yerde gösterge de olmalıdır. Bu vesileyle
depremle ilgili her türlü konu tekrar gündeme getirilmeli, ülkemizde depremle
ilgili alınması gereken tedbirler de süratli bir şekilde alınmalıdır.
Saygıdeğer milletvekilleri,
ülkemizde son yıllarda dinin siyasi malzeme olarak kullanıldığı, maalesef, bazı
olaylarda görülmektedir. Hâlbuki İslamiyet bizim kutsalımız, en önemli de yaşam
değerimiz, en önemli değerimizdir. Dinimize, Peygamber’imizin hiçbir surette
politika malzemesi olarak söylenmesini doğru bulmuyorum. Yüce Türk milleti
tarihin her döneminde buna dikkat etmiş ve gittiği her yere de
ilayikelimetullah söylemiyle girmiştir ve her yerde de bunu ifade etmeye
çalışmıştır. Fethettiği her yerde İslam düzenini kurmuş, herkesi inancında,
yaşamında serbest bırakmıştır, hiçbir ülke veya millet yüce Türk milletine
“Bize baskı yapıldı, biz inancımızdan dolayı zulme uğradık.” diyemez. Ondan
dolayı da siyasiler başta olmak üzere herkesin bu konuya özellikle dikkat
etmesi, uyması gerekmektedir.
Son yaşanan, biraz önceki
bazı hadiseler de hepimizin yüreklerini sızlatmaktadır. Hakikaten, siyasi
malzeme de yapılmaması gerekir ancak şurası da gerçektir ki -unutulmaması
gereken bazı gerçekleri de söylemek mecburiyetindeyiz- dinimizle ve millî
değerlerimizle ilgili bazı konular mutlaka çok dikkatli şekilde takip edilmeli,
ona göre de her türlü kanun çıkartılmalıdır ancak geçmişte Adalet ve Kalkınma
Partisinin iktidarı zamanında yapılan bazı yanlışları da söylemeden
geçemeyeceğiz.
Bakınız, milletimizi
soykırımla itham edenler, geçmiş dönemlerde bunu fikir özgürlüğü diye,
maalesef, bu şekilde değerlendirmişlerdir. Hâlbuki bizim milletimiz hiçbir
zaman, hiçbir dönemde soykırım yapmamıştır.
İkincisi, Peygamber’imize
yapılan hakaretler karşısında Avrupalı dostları terbiyeye davet edilmesi
gerekirken maalesef bu yapılmamış, bunun acizliği içerisinde kalınmıştır.
Bir diğer konu; ahlak ve
namus istismarı yaparken, Avrupalı olmak adına, Avrupa Birliği istekleri
doğrultusunda, maalesef, enteresandır, zina suç olmaktan çıkartılmıştır.
Yine, İslam’ı dilinden
düşürmeyen durumlarda, özellikle kilise destekli üniversitelerden, maalesef,
onur ödülleri alınmıştır.
Yine ayrıca, bir yandan
inananlardan her türlü oy istismarı yapılırken, maalesef, papa heykellerinin
önünde fotoğraf çektirildiği, bazı imzaların attırılmış olduğu da
unutulmamalıdır.
Yine beraberinde, bakınız,
geçmiş dönemlerde imam hatipli kardeşlerimiz, yine başörtüsüyle ilgili
istismarı hep beraber yaşamış durumdayız. Şu ana gelinmiş, hâlâ başörtüsüyle
ilgili konular çözümlenmiş midir? Hayır, sayın milletvekilleri. Hâlbuki
başörtüsü konusu bazı zamanlarda öyle bir siyasi malzeme yapılmış ki, namus
anlayışıyla ifade edilmeye çalışılmış, “haysiyetimiz” denmiş, “namusumuz”
denmiş, işte, her türlü güzel söylemler söylenmiş ve “Biz bunu iktidara
geldiğimiz zaman çözeceğiz.” denmiştir. Peki, yaklaşık olarak on bir yıllık
iktidar zamanında bu maalesef çözülmemiştir.
Ayrıca, bunların yanında, son
zamanlarda tabii, yine hepimizi düşündüren veyahut da “Niye böyle oldu?” diye
söylemiş olduğumuz birkaç konuyu da
söylemek durumundayız. Bakınız, Van Akdamar Kilisesi maalesef açılmıştır. Van
Akdamar Kilisesi… Burası Ermeniler tarafından Türklerin katledildiği,
insanlarımızın öldürüldüğü ve bizim milletimizin, birçok gençlerimizin,
kadınlarımızın hunharca katledilmiş olduğu bir adadır. Buradaki, maalesef,
kilise AKP iktidarı zamanında açılmıştır.
Bunun yanında, özellikle şunu
da söylememiz gerekiyor ki, 16 Ağustos 2010 tarihinde yine Trabzon’da,
Trabzon’un fethedildiği tarihte, 16 Ağustos tarihinde -1461’de Trabzon
fethedilmiştir- enteresandır, burada yine Sümela Manastırı’nın ayinlere açılmış
olduğunu görüyoruz. Diyeceksiniz ki: “Bunların yapılması gerekir mi?”
Tartışılması gerekir değerli milletvekilleri. Ama, acaba, başka bir iktidar
zamanında bunlar yapılmış olsaydı neler söylenirdi, ne tür ifadeler
kullanılırdı?“Başörtüsü konuları çözülmüyor”, “Misyonerlik faaliyetleri aldı
başını gidiyor”, işte, “Kiliseler açılıyor, ev kiliseleri açılıyor” diye bangır
bangır bağırılmaz mı veyahut da cuma namazlarından sonra çeşitli eylemler
yapılmaz mıydı? Onu sizin takdirlerinize sunmak istiyorum saygıdeğer
milletvekilleri.
Tabii, bunun dışında,
özellikle, Kutlu Doğum Haftası’na geçmek istiyorum. 1.442 yıl önceki o güzel
günü, o yıl dönümünü kutluyoruz. Nice günlere, böyle güzel günlere, haftalara
yüce Mevla’m bizleri ülkemizin birlik ve beraberliği içerisinde ulaştırmasını da
niyaz ediyorum.
Şöyle ki: Yüce milletimiz
tarihî geçmişinde, uzun yıllardan bu yana, Peygamber’imizin doğumunu her zaman
büyük bir coşkuyla kutlamıştır. Bu tür merasimlerde Peygamber’imiz anılmış ve
her yönüyle de düşüncesi anlatılmıştır. Bizler iyiyi kötüden ayırt etmeyi,
birbirimizi sevmeyi, paylaşmayı, yardımlaşmayı, ahlakın güzelliklerini,
dürüstlüğü, doğruluğu, erdemli bir davranışı, hoşgörünün en mükemmelini, insana
saygının en yücesini, şefkat ve merhametin sınır tanımayan boyutunu, adaletin
en güzel tatbikatını, kısaca her şeyin en iyisini ve en güzelini o rahmet
Peygamber’inin tebliğ, tavsiye ve uygulamalarında öğrendik. Hayatımızı anlamlı
kılan değerlerimizi, dünya ve ahiret dengesini, insan onuruna uyan yaşama
sanatını bizlere hep o gösterdi.
Doğan oğlumuza Ahmet, Mehmet,
Mustafa; kızımıza Ayşe ismini ona sevgimizin bir nişanesi olarak biz, yani yüce
Türk milleti verdi. Bahçemize, evimizdeki saksımıza, rengârenk gülleri ona olan
muhabbetimizden diktik. Yüreğimizin sesini, gözyaşı ile ıslattığımız sayfalara
mısra mısra olarak döktük. Onu anlatıyor diye, sevincimizde ve hüznümüzde
mevlit merasimleri tertipleyip şefaatini umarak bu duygularımızı paylaştık.
Sınırda nöbet tutan askerimize, vatan için şehadet şerbetini içmeye hazır
erimize “Mehmetçik” adını biz verdik. Evet, bütün bunları biz yaptık. Bu
hasletimizle millet olarak birlikte sevindik, birlikte ağladık. Çünkü biz Türk
milletiyiz.
O, bizi, hayat verecek
şeylere çağırmıştı. O bize, sevgi ve barış dini olan İslam’ı tebliğ etmişti.
Bir cahiliye toplumundan medeni bir millet oluşturmanın sırlarını öğretmişti.
İnsanların birbirini göz kırpmadan boğazladığı bir dönemde, barış içerisinde
yaşamanın yollarını insanlığa sunmuştu. Birbirine düşman olan kabileleri kardeş
yapmış, yüreklere çöreklenmiş kin ve nefret tohumlarının yerine sevgi ve
hoşgörü duygularını ekmişti. O sadece bir kavme veya millete değil, bütün
insanlığa peygamber olarak gönderilmiştir, bütün insanlığın huzuru ve mutluluğu
için de çaba göstermiştir. Ne mutlu onu tanıyanlara, ne mutlu onu okuyup yaşayanlara.
İşte, bu yıl da kutladığımız
Sevgili Peygamber’imiz Hazreti Muhammed (SAV)’in kutlu doğumunun cennet
vatanımızın huzur ve mutluluğuna, necip milletimizin birlik ve beraberliğine,
insanlarımızın samimi kardeşliğine, bütün insanlığın hidayetine, Müslümanların
da peygamber ahlakına ve yaşantısına yönelmesine vesile olmasını Cenab-ı
Hak’tan diliyorum. Peygamberce bir düşünüşün, Muhammedî bir misyonun, vizyonun
ve aksiyonun tüm gönüllere dolması dilekleriyle sözlerimi bitirirken, hepinizin
Kutlu Doğum Haftası güzellikler getirsin diyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Doğru.
Aleyhinde, Hakkâri
Milletvekili Adil Kurt.
Buyurunuz Sayın Kurt. (BDP
sıralarından alkışlar)
ADİL KURT (Hakkâri) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhuriyet Halk Partisinin
vermiş olduğu öneri üzerine grubumuzun görüşlerini açıklamak üzere huzurunuzda
bulunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii ki bu konu çok önemli
ve hassas bir konu yani siyasete malzeme edilemeyecek kadar hassas bir konu ama
gördüğümüz kadarıyla burada da bu iş siyaset malzemesi zaten. Bu nedenle ben,
önerinin aleyhinde, lehinde bir tutum içerisinde olduğumuzu ifade etme şansına
sahip değilim. Deveye sormuşlar: “Neden boynun eğri?” “Nerem doğru?” demiş.
Şimdi, konuşmalara bakıyorum, iktidar - muhalefet, yaklaşımlara bakıyorum,
külliyen yanlışın içerisindesiniz. Dolayısıyla bu işin tutulacak tarafı yok.
Huzurumuza getirdiğiniz biçimiyle bu işi doğrultma şansınız mümkün değildir,
çünkü önergenin veriliş şekli de siyasidir, karşı çıkış şekli de siyasidir,
siyasete malzeme edilmedir.
Şimdi, bu vesileyle
partimizin bu konuyla ilgili tutumunu ancak sizlerle ve değerli kamuoyuyla paylaşma
şansına sahibiz. Biz parti olarak başından itibaren, dinin, hiçbir şekilde,
yani insan ile Allah arasında olan, insanın vicdani sorumluluğunda olan bir
şeyin siyasete malzeme edilmesi yanlıştır ve haramdır diyoruz. Bu nedenle
Diyanet İşleri Başkanlığı lağvedilmelidir diyoruz. Bu ülkede, mevcut durumuyla
Diyanet İşleri Başkanlığının yapısı İslam’ın diğer üç mezhebi yok sayması
durumundadır, bu nedenle adını doğru koymak gerekir, “Hanefi Mezhebi İşleri
Başkanlığı” deseniz tanımlamayı doğru yapmış olursunuz.
Beklerdim ki şu hatırlatılma
yapılmış olsun Mecliste: Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesi sadece devletin
hazinesinden aktarılan, yani maaşlar ödenmek üzere aktarılan bütçesi, bu
ülkenin toplam 11 bakanlığının bütçesinden daha fazladır; Sağlık Bakanlığı
bütçesinin 2 katıdır.
Dün kamuoyuna yansıyan o genç
kızımızın, hasta genç kızımızın durumunu burada bu vesileyle konuşuyor olmak
gerekirdi.
Bu ülkede 80 bin küsur camiye
karşılık sadece 60 bin civarında okul var. Cumhuriyet Halk Partisi adına konuşma
yapan hatiplerin şunu vurgulamaları lazımdı: Mademki laikliğe o kadar sıkı
sıkıya sarılıyorsunuz, şimdi 80 bin cami ve bu ülkede yaşayan
Müslüman-gayrimüslim olan herkesin bütçesinden, vergisinden finanse edilen bu
kurumla ilgili sizin bir tutum içerisinde olmanız gerekirdi. Biz, ne Şafii’nin
ne Hanefi’nin ne Hanbeli’nin ne Maliki’nin ne de Alevi’nin ibadet şeklini
tanımlayabilecek pozisyonda kendimizi görmüyoruz ama Türkiye’de siyaset kurumu
maalesef insanların ibadet şeklini dahi tayin edebilecek güçte, kudrette
görüyor kendini. Esas itirazın buraya yapılması gerekir. Bu ülkede on yıllarca
Aleviler yok sayıldı, Anadolu Aleviliği yok sayıldı, Mezopotamya Aleviliği yok
sayıldı, insanlar inançsal kimliklerini gizlemek durumunda kaldılar. Bunu çıkıp
burada söylemeniz gerekirdi ama o tarihî geçmişi kurcaladığınızda “Ola ki bir
yerden biz çıkarız, biz çıkabiliriz, ucu bize dokunabilir.” hassasiyetinden
kaynaklı olarak işin bu tarafını görünmez kılmaya çalışırsanız işte yanlış bir
iş yapmış olursunuz. Önergenin veriliş şekli de siyasidir, burada üzerine
konuşulan ve dile getirilen unsurların tamamı da siyasi olmuştur. Dolayısıyla,
herkes kendi cenahından biraz yine alana, yine tribünlere göz kırpıp reyting
siyaseti yapmıştır ama bilinmelidir ki bu alanla ilgili olarak yapılan
siyasetin reytingi düşüktür. Bu konu hiç kimsenin reytingini yükseltmemiştir.
Sokaktaki insan artık buradan bakıldığı gibi bu konuları değerlendirmiyor. Ne
Alevi vatandaşımızın cemevine isim koymak, tanımlama getirmek ne de Şafii
vatandaşımızın Hanefi vatandaşın inanç düsturları esasına göre ibadete
zorlanması bu insanların artık kabul ettiği bir nokta değildir, iş buradan
çıkmıştır. Bu halk, toplum bunu aşmıştır. Eğer ki gerçekten iyi bir şey yapmak
istiyorsanız demin ifade ettiğimiz noktadan bakarsınız. Diyanet İşleri
Başkanlığına nasıl bakıyorsunuz, oraya ayrılan devasa bütçeye? Ki sarf
ettiğimiz, ifade ettiğimiz bütçe, dernekler ve vakıflar hariç olan bütçedir.
İddia ediyorum, Diyanet İşleri Başkanlığının bünyesindeki dernek ve vakıfların
topladıkları bütçeler de hesaba katıldığı zaman, bu ülkenin Millî Eğitim
Bakanlığı bütçesinden daha fazla bir bütçeye sahiptir. Buraya dokunmadan,
buraya bir şey söylemeden gelip burada reyting siyaseti yapmak, tribünlere
oynamak hiç kimseye bir şey kazandırmaz. Bu konuda içimiz rahat çünkü
Anadolu’da, Mezopotamya’da bastırılmış Alevi kimliği, bastırılmış gayrimüslim
kimlikler Kürt halkının mücadelesi, Türkiye’de demokrasiye gönül verenlerin
mücadelesi sayesinde görünür olmuştur. Bu vatandaşlarımız kimliklerini
gizleyerek değil, göğüslerini gere gere dolaşır duruma gelmişlerdir. Şimdi
birileri Anadolu Aleviliğini gericiliğe alet etme gayreti içerisinde ise ben
öyle inanıyorum ki Anadolu Aleviliği, Anadolu’daki Aleviler bu oyuna
gelmeyecektir, bu tezgâha gelmeyecektir; kendi inançlarını, kendi inanç
sistemlerini kimseye tanımlattırmayacaklardır. Buna içtenlikle inanıyoruz.
Bir nokta daha var. Şimdi,
birkaç gün önce, Kutlu Doğum Haftası nedeniyle genel başkanlar bir toplantıda,
arenada bir araya geldiler. Sayın Başbakan diyor ki: “Kevser suresi asabiyetin
reddidir.” Doğru değil. Kevser suresi nesep asabiyetinin reddidir, yani kan ve
soy bağına bağlı asabiyetin reddidir. Doğru tanımlamayı koymak lazım.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun sözünü
de anımsatmak, hatırlatmak gereğini duyuyorum. Sayın Kılıçdaroğlu ne diyor?
“Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır.” diyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nun
grubundan milletvekili bu ülkede etnik yapıyı, etnik kimlikleri “mikrop” olarak
tanımladı. Bekliyorum ki Sayın Kılıçdaroğlu bu haksızlık karşısında, bu haksız
tanımlama karşısında sesini çıkarsın ve “Bu söz haddini aşmıştır.” desin.
SAKİNE ÖZ (Manisa) – Size mi
soracak?
ADİL KURT (Devamla) – Devam
edeyim değerli arkadaşlar.
Evet, biz siyaseten insana
eşrefi mahlukat gözüyle bakarız, yüce değer gözüyle bakarız, emeğini önemseriz,
emeğine yücelik atfederiz ama eşrefi mahlukatın yanında eşrefi kavmiyetler
yoktur. Eşrefi kavimler koyduğunuz zaman, “Eşrefi kavim vardır.” dendiği zaman,
işte o zaman İslam’dan sapmış olursunuz; işte o zaman İslam’ın ruhuna aykırı
bir tutum içerisinde olmuş olursunuz; işte o zaman, ifade ettiğimiz İslam
bayrağını, bin yıllık İslam bayrağı altındaki kardeşlik hukukunu zedelemiş
olursunuz; işte o zaman İslamiyet’in hukukunun dışına çıkmış olursunuz ki o
durum neye tekabül ediyor, benim burada izah etmeme gerek yok.
Bu vesileyle ben verilmiş bu
önergenin mevcut şekliyle doğru bir tarafını bulamadığımız için…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ADİL KURT (Devamla) -
…Hükûmetin ve muhalefetin bu işi hâlâ siyaset malzemesi olarak kullanma
alışkanlığını sürdürür durumda olduklarını gördüğümüz için ne aleyhinde ne de
lehinde bir tutum içerisinde olmayacağız oylama konusunda. Sadece, partimizin
düşüncelerini sizlerle paylaşmak istedim.
Bu vesileyle, İran-Pakistan
sınırındaki depremde yaşamını yitiren çok sayıda insan olduğunu biliyoruz. Bu
insanlara Allah’tan rahmet, bu iki ülkeye de yaralarını acil şekilde
sarmalarını diliyoruz.
Hepinize teşekkür ediyorum.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Kurt.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Pardon, Sayın Başkan, bir açıklama yapmak istiyorum efendim.
BAŞKAN – Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
17.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Cumhuriyet Halk
Partisinin bütün et-nik kimlikleri eşit sayan bir anlayışa sahip olduğuna
ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın konuşmacı kürsüden grubumuza atfen bir değerlendirmede
bulundu. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, bütün etnik kimlikleri eşit sayan
bir anlayışa sahibiz, hiçbir etnik kimlik diğer etnik kimliğin üzerinde değildir;
bunu ifade ediyorum efendim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Hamzaçebi.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili İhsan Özkes ile 21 milletvekili
tarafından dinî değer-ler üzerindeki olumsuz yaklaşımların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 14/12/2012 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
Genel Kurulun 16 Nisan 2013 Salı günkü birleşiminde okunarak görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunacağım…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – …ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
(AK PARTİ sıralarından “Var, var.” ve “Elektronik yapalım.” sesleri)
Şimdi, elektronik cihazla
yapacağım.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN – Karar yeter sayısı
vardır, öneri reddedilmiştir.
Şimdi, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır. Okutup işleme alacağım ve daha sonra oylarınıza sunacağım:
3.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma saatleri ile gündemdeki
sıralamanın yeniden düzenlenmesine; Sayıştayda boş bulunan üyelikler için
yapılacak seçimin (S. Sayısı: 451) Genel Ku-rulun 16 Nisan 2013 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına; 441 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi
16/4/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 16/4/2013
Salı günü (bugün) toplanamadığından, İç Tüzük’ün 19’ncu maddesi gereğince
grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Ayşe
Nur Bahçekapılı
İstanbul
AK PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin “Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan 441, 160 ve
333 sıra sayılı kanun tasarılarının bu kısmın 4, 5 ve 6’ncı sıralarına alınması
ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
451 sıra sayılı, Sayıştayda
boş bulunan üyelikler için yapılacak seçimin Genel Kurulun 16/4/2013 Salı günkü
(bugün) birleşiminde yapılması,
Genel Kurulun;
16 Nisan 2013 Salı günkü
(bugün) birleşiminde 444 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar;
17 Nisan 2013 Çarşamba günkü birleşiminde 84
sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar;
18 Nisan 2013 Perşembe günkü birleşiminde ise
185 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar;
Yukarıda belirtilen
birleşimlerde gece 24.00'te günlük programın tamamlanamaması hâlinde günlük
programın tamamlanmasına kadar;
çalışmalarını sürdürmesi;
441 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi
ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması,
önerilmiştir.
441 Sıra Sayılı
Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında
Kanun Tasarısı
(1/749)
Bölümler Bölüm Maddeleri Bölümdeki Madde Sayısı
1. Bölüm 1 ila 9’uncu maddeler 9
2. Bölüm 10 ila 12’nci maddeler
(Çerçeve
10’uncu maddenin birinci,ikinci,
üçüncü
ve dördüncü fıkraları ile
Geçici
1, 2, 3, 4 ve 5’inci maddeler
dâhil) 11
Toplam
Madde Sayısı 20
BAŞKAN – Önerinin lehinde
İstanbul Milletvekili Mehmet Doğan Kubat.
Buyurunuz Sayın Kubat. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul)
– Sayın Başkanım, çok değerli milletvekilleri; grup önerimizin lehinde
görüşlerimi ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygılarımla selamlarım.
Grup önerimizde Meclisimizin
bu haftaki çalışma saatleriyle, gündemdeki kanun tasarı ve tekliflerinden bir
kısmının ön sıralara alınması önerilmektedir. Buna göre, 441 sıra sayılı
Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısı’nın ön sıralara alınması önerilmektedir. Bu kanun ile demir yolları
hizmetleri serbest rekabete açılmakta, altyapısı ve tren işletmeciliği
konusunda kurumun ikili bir yapı içerisinde faaliyetlerini sürdürmesi ancak
diğer özel ve kamu girişimcilerinin de bu alanda faaliyette bulunarak böylece
vatandaşımızın hızlı, kaliteli ve ucuz ulaşım hizmeti almasının önü
açılmaktadır. Bu tasarıyla, sertifikasyon ve yetkilendirilme noktasında da yine
devletimizin yetkisi kabul edilmekte ancak Demiryollarının bu hizmetler
üzerindeki tekel hakkı kalktığından dolayı da 233 sayılı KHK uyarınca yapının
buna uydurulması yani iktisadi devlet teşekkülüne dönüştürülmesi gerektiğinden
buna ilişkin düzenlemeler getirilmektedir.
Değerli arkadaşlar, bugün,
6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda değişiklik yapılmasına ilişkin
kanun tasarısının görüşmelerine başlamayı planlamaktayız. Yine bu kanun da
önemli düzenlemeler içermektedir. Denetim mahkemelerinin fonksiyonlarına uygun
ve denetimi kademelendirerek güçlendiren yeni bir usuli mekanizma
önerilmektedir bu tasarıyla. Buna göre, ilk derece mahkemelerinin bozma üzerine
verdiği kararlara uyma suretiyle verdiği kararların tekrar bozulması hâlinde incelemenin
ilgili daire yerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılması
öngörülmektedir. Ayrıca yine, uygulamada özellikle avukatlarımızı ve serbest
mali müşavirlerimizi ilgilendiren, bunların bürolarıyla ilgili, Kat Mülkiyeti
Kanunu’ndan kaynaklı izin sıkıntıları vardı, bunlara ilişkin problem
çözülmektedir. Yine, adalet hizmetlerinde önemli bir ihtiyacı karşılayan zabıt
kâtibi kadrolarından 5 bin kadro ihdası yapılmaktadır.
Ayrıca, son olarak değerli
arkadaşlarım, Sayıştay Kanunu gereğince Sayıştaya yapılacak 5 üyelik seçiminin
de bugün yapılması önerilmektedir.
24.00’e kadar Meclisin
çalışması öngörülmekte, eğer bitmediği takdirde de programın devam etmesi
önerilmektedir.
Ben, önerimize desteklerinizi
bekler, yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Kubat.
Aleyhte, Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Her salı olduğu gibi Genel
Kurulun haftalık çalışma programını belirleme mesaisindeyiz. İktidar grubunun
vermiş olduğu önergenin aleyhinde söz aldım.
Bu konuyla ilgili daha önceki
konuşmalarda ifade ettiğim gibi, Meclisin çalışmasının öncelik sıralamasını
belirlemek iktidarın hem takdirinde hem de sorumluluğunda. Çünkü millet,
halkımız, ülkeyi yönetmek, sorunlara çözüm üretmek ve bunun için gerekli
hazırlığı yapmak sorumluluğunu iktidar grubuna vermiştir. Onlar da sorumluluklarının
gereği, gerekli olan hukuki düzenlemeleri hangi önceliklere, sıraya göre
yapacaklarını belirlemek üzere, Danışma Kurulunda bir uzlaşma arasalar bile,
sonuçta grup önerisiyle huzurumuza gelmekteler. Bugün de getirdikleri konularla
ilgili bir itirazım yok, takdir kendilerinin. Tabii ki hangi kanunların
görüşülmesini istiyorlarsa o kanunları gündeme getireceklerdi; biz de bu
kanunların eksiği, fazlası konusunda görüşlerimizi ifade ederek katkı vermeye
veya yanlışlara itiraz etmeye gayret göstereceğiz İç Tüzük’ün bize verdiği
yetkileri kullanarak.
Bizim, burada itiraz
ettiğimiz husus şudur değerli arkadaşlar: Tabii ki Hükûmet, iktidar grubu,
kendi programının gereği kanunları buraya getirecek yani devletin gündemini,
Hükûmetin gündemini buraya getirecek. İtiraz ettiğimiz husus şudur: Milletin
gündemini kim konuşacak? Yani, bugün de getirdiğiniz konuların, bu, sokaktaki
vatandaşa söylediği bir söz yok. Siz, yapmanız gereken görevleri daha iyi
yapabilmek için, daha önce çıkarttığınız kanunlarda bazı değişiklikler
yapıyorsunuz, vatandaşı çok ilgilendiren bir husus değil. Yani getirdiğiniz
kanunlara bakınız. Bu, sizin görev alanlarınızdaki noksanlıkları, eksiklikleri
tamamlamak için getirdiğiniz kanun teklifi veya değişiklik teklifleri veya
tasarıları ama milletin gündemi var. Milletin gündeminin hiç olmazsa burada
konuşulmasını temin etmek anlamında muhalefet partileri de grup önerisi
konusunda İç Tüzük’ten kaynaklanan haklarını kullanıyorlar. Biz de buraya
ülkenin, milletin gündemindeki konuları getirip en az her grubun o konuyla
ilgili görüşlerini ifade etmelerini, böylelikle milletin kendi sorunlarıyla
boğuşurken sahipsiz ve çaresiz olmadıklarını ifade etme fırsatı veriyoruz.
Şimdi, getirdiğiniz konular
görüşülecek. Tabii, saatlere, usulüne, özellikle yani insan onurunun özne
yapıldığı bu Kutlu Doğum Haftası dolayısıyla Meclisin çalışma saatlerinin de
insan onuruna uygun olarak tanzim edilmesini -yine, faydasız, söylüyoruz ama
netice alamayacağımızı bilerek söylüyoruz- tekrar temenni ediyorum. Yani bizim
önce kendi onurumuzu korumak, kendi çalışma saatlerimizi onurumuza uygun, insan
onuruna uygun tanzim etmek gibi bir sorumluluğumuz var ama biz söylüyoruz biz
dinliyoruz, yine siz istediğiniz gibi “bitime kadar” usulünü koyarak buraya
getiriyorsunuz, bunun da faydalı olmadığını birçok defa görmüş olmanıza rağmen.
Değerli milletvekilleri,
bakınız, nisan yağmurları başladı. Türkiye'mizin her bölgesi doğal afet alanı.
Çiftçinin ürünleri yağmurun, dolunun, selin tehdidi altında. Benim seçim
bölgemde iki üç günden bu yana bir yandan
aşırı yağmurların getirdiği sel, bir yandan dolu afeti dolayısıyla
çiftçi çok perişan durumda. Gözlerini dikmiş bizden çözüm bekliyorlar. Her
defasında bunu konuşmamıza rağmen buraya getiriyorsunuz, “Afet Kanunu’nda
yapacak bir şey yok.” diyorsunuz. Gerçekten öyle. Burada kendi oylarınızla
çıkarttığınız Afet Yasası’nda “Çiftçi, varlıklarının yüzde 40’ını kaybederse
uğradığı afet karşısında yardım alabilir.” diye bir hüküm var. Çiftçinin,
varlıklarının yüzde 40’ını kaybetmesi hâlinde zaten yok olması demektir; ona
yapacağınız yardımın bir anlamı yok. Hâlbuki adamın serası gitmiş, ekili
tarlası gitmiş, fideliği gitmiş. Buna bir şey yapmak lazım, gelin, bunu
düzeltelim diyorum ama gündeminize almıyorsunuz.
Şimdi, bir başka husus,
çiftçi gerçekten geçen dönemdeki, geçen yıldan kalan borçlarını ödemekte çok
ciddi sıkıntı yaşıyor. Yeni bir hasat, yeni bir ekim dönemine giriyor ama geçen
dönemden, geçen yıldan kalan borçlarını ödeyememiş. Bunu çözmek gerekir
diyoruz, tabii, sizin gündeminiz bu değil, başka şeyler söylüyorsunuz.
Bir 2/B arazileri
değerlendirmesi problemi çıkardınız. İnsanımızın dişiyle tırnağıyla, çoluk
çocuğuyla imar edip ektiği arazileri şimdi kendisine parayla satıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, hepinizin başında bir problem olduğunu biliyorum bu
konuda. İllerinize, vilayetlerinize giderken sürekli bu soruyla
karşılaşıyorsunuz. Orman içi ve kenarında yaşayan köylüler -yani ata öte orada
yaşamış, atası imar etmiş- 2/B arazisi kullanıyor. Şimdi tepesine dikildiniz,
“Bu araziyi parayla satın alacaksın.” diye dayatıyorsunuz. Nasıl satın alacak?
Bu problem çiftçinin veya en az yaklaşık 10 milyon insanımızın çok temel sorunu
bugün ama bununla ilgili bir gündeminiz yok maalesef.
İşsizlerin sayısı 3 milyona
yaklaşmış değerli milletvekilleri. Yine yüzde 10’un üzerine çıkmış işsizlik
sayısı TÜİK’in raporuna göre. Kaldı ki yani orada ifade edilmeyen işsizlik
bunun nereden bakarsak bakalım 2 katı, sokaklar işsiz insan dolu. Biz,
muhalefet partisi olarak çok muhatap olmasak da biliyorum ki sizlere her gün
işsiz, iş arayan insanlar geliyor. İşsizliğe çözüm üretmek noktasında bir
gündem maddeniz yok maalesef.
2012 sonuçları açıklandı,
büyüme oranımız yüzde 2,2. Yüzde 2,2 ile 76 milyon insanın beklentisini nasıl
karşılayacaksınız, tedbiriniz ne? Sayın Sanayi Bakanımız biraz önce buradaydı.
Sanayiyi güçlendirmek, üretimi güçlendirmek noktasında hangi gündem maddesini
buraya getiriyorsunuz? Yok.
Bölücü terörle mücadele
konusunda bir gayretin içerisindesiniz. Ümit ederim ki bölücü terör biter.
Bölücü terörün bitmemesini istemek akıl dışı bir davranıştır. Öyle, sayın
milletvekilinin yazdığı gibi “Milliyetçi Hareket Partisi PKK’nın çözülmesinden
rahatsızlık duyuyor.” fantezileri hiç karın doyuracak gibi değil. Biz bu
konuda, Milliyetçi Hareket Partisi olarak iktidarın bölücü terörle mücadelesini
her defa destekledik, her defasında bu kürsüden beyan ettik, Sayın Genel Başkan
her konuşmasında iktidarı bu noktada destekledi. On yılı doldurdunuz, onbirinci
yıldasınız. Bölücü terörle müzakere ederek kanın durmasını başaramayacağınızı
bundan önce 8 defa denenmiş olmasına rağmen görmediniz. Bugün “Müzakere yoluyla
bu işi çözeceğiz.” diyorsunuz. Şimdi, bir sayın üyeniz de diyor ki: ”Biz PKK’yı
çözeceğiz.” ama PKK da diyor ki: “Benim demokratik özerklik talebimi
çözeceksiniz.” Milleti kandırmayın diyoruz, gelin bu “çözüm süreci” dediğiniz
hadisenin içeriğini bize bir anlatın. Kapsamı ne, mahiyeti ne, nereye kadar
gidecek, neyi gerçekleştirmeye çalışıyorsunuz, müzakere ettiklerinizle neyi
konuşuyorsunuz, kapalı kapılar arkasında neyin taahhüdü veya pazarlığındasınız,
bunu da anlatmıyorsunuz. Millete akil adamları göndererek olmayan gerçekleri,
doğru olmayan bilgileri millete hazmettirmeye çalıştırıyorsunuz.
Dolayısıyla, değerli
milletvekilleri, tabii ki iktidar bu ülkenin yönetiminden sorumlu, bu toplumun
sorunlarını çözmekle sorumlu, millet bunun için oy verdi ama buraya
getirdiğiniz gündem bu milletin gündemi değil. Çok net söylüyorum: Emeklilerin
sorunlarını çözmek için buraya bir gündem getirmiyorsunuz. Gazilerin, şehit
yakınlarının sorunlarını çözmek için buraya bir gündem getirmiyorsunuz.
Çiftçilerin sorunlarını çözmek için, gençlerin, işsizlerin sorunlarını çözmek
için buraya bir gündem getirmiyorsunuz. Kendi eksiğinizin, kendi yanlışınızın
telafisi için Genel Kurulu maalesef bir kanun yapma makinesine dönüştürdünüz.
Buna bizim destek vermemizi beklemenizin bir anlamı, bir haklılığı yoktur.
Bu bilgileri sunmak üzere söz
aldım, hepinize saygılar sunuyorum, bizim bu gündeme “hayır” oyu vereceğimizi
de ifade ediyorum.
Teşekkür ederim.(MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Şandır.
Lehine Bolu Milletvekili Ali
Ercoşkun.
Buyurunuz Sayın Ercoşkun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ERCOŞKUN (Bolu) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün vermiş olduğumuz grup önerimiz lehinde söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri ve ekranları başında bizleri izleyen değerli
milletimizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Grup önerimiz oldukça net.
Bildiğiniz gibi, geçtiğimiz iki hafta boyunca cuma günleri çalışma önerisi
getirmiştik ama gündemimizi perşembe gecesi bitirebildik; dolayısıyla bugün,
cuma günü çalışma önerisi getirmiyoruz. 441 sıra sayılı Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nı iki bölüm hâlinde
20 maddelik ve Sayıştayda boş bulunan 5 üyelik için 6085 sayılı Sayıştay
Kanunu’na göre yapılacak seçimin Genel Kurulun bugünkü birleşiminde yapılmasını
öneriyoruz. Bunun yanında, çarşamba ve perşembe günü yapacak olduğumuz
çalışmaları da “bitime kadar” şeklinde değiştirerek cuma gününe kadar bu
haftaki gündemi tamamlamayı planlıyoruz.
Ben bu vesileyle grup
önerimizin lehinde olduğumu bir kez daha belirtir, Genel Kurulu saygıyla
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Ercoşkun.
Aleyhinde İstanbul
Milletvekili Akif Hamzaçebi.
Buyurunuz Sayın Hamzaçebi.
(CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisinin aleyhinde söz
aldım. Grup önerisi bu haftaki Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun
çalışma düzenini yeniden düzenliyor -alışık olduğumuz bir tutum- ancak bu
önerinin içinde herhangi bir muhalefet önerisi veya muhalefetin herhangi bir
kanun teklifi yer almamaktadır. Bu önerinin kabul edilmesini müteakip Genel
Kurul gündeminde olan bir konu daha var: Sayın Bekir Bozdağ’ın sözlü soruları
cevaplandırmasından sonra Sayıştaya üye seçeceğiz. Sayıştay üye seçimiyle
ilgili bir değerlendirme yapmak istiyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi tam on
bir yıldır iktidardadır ve on bir yıldır, Sayıştayda boşalan üyelikler, tamamen
iktidar partisinin çoğunluğuna dayanılarak tek yanlı bir şekilde
oluşturulmaktadır. Bunun anayasal bir kurum olan Sayıştayın kuruluşuna, onun
özelliklerine, yapısına uygun olmadığını ifade etmek istiyorum.
Sayıştay, bütün demokratik
ülkelerde parlamentolara bağlı olarak görev yapan bağımsız bir kurumdur.
Sayıştayların tarihi, insan hak ve özgürlüklerinin de tarihidir aynı zamanda.
İnsanlığın hak ve özgürlükler konusunda vermiş olduğu mücadelesi, bir yönüyle
devletin harcamalarının, devletin vergilendirme yetkisinin kurallara
bağlanmasının da mücadelesidir. O nedenle Sayıştaya yapılacak olan üye
seçiminin, ortak kabul gören bir anlayışla, muhalefet partilerinin de
görüşlerini yansıtan bir anlayışla gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Ancak, ne
Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan ön seçimlerde ne de Genel Kurulda bugüne
kadar yapılmış olan seçimlerde ve bugün yapılacak olan seçimlerde muhalefetin
herhangi bir şekilde görüşü alınmamaktadır.
Sayıştay, milletin bütçe
hakkının bekçisidir. Bütçe hakkı, devletin yapacağı harcamaların büyüklüğüne,
bu harcamaların hangi alanlara ayrılacağına, hangi alanlarda yapılacağına ve bu
harcamaların yapılabilmesi için vatandaşa getirilecek olan yükümlülüklere, vatandaşın
ödeyeceği vergilere karar verme hakkıdır. Bu hak milletindir. Millet adına bu
hak, onun temsilcileri olan Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri tarafından
kullanılmaktadır ve bu hakkın doğru kullanılıp kullanılmadığı, bu hak üzerine
oturan bütçeler uyarınca yapılan harcamaların ve toplanan vergilerin, usulüne
uygun olarak yapılıp yapılmadığı, usulüne uygun olarak toplanıp toplanmadığının
denetlenmesi gerekmektedir. Sayıştay bu kadar önemli bir kurumdur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi,
13 Aralık 2010 tarihinde Sayıştay Kanunu’nu kabul etmiştir. En son kabul edilen
Sayıştay Kanunu, Aralık 2010 tarihinden bu yana yürürlüktedir. O tarihte, yani
Aralık 2010’da Sayıştay Yasası Genel Kurulda görüşülürken, Genel Kurul
görüşmeleri sırasında iktidar partisinin vermiş olduğu bir önergeyle Sayıştayın
1996 yılından bu yana yapagelmekte olduğu performans denetimi yetkisi elinden
alınmıştır. Sayıştay o yetki uyarınca 2010 yılına kadar çok önemli konularda
çok önemli raporlar düzenlemiştir. Örneğin, Türkiye'nin içme suyu yönetimi,
Türkiye'nin gıda denetimi, “Hafif raylı sistemler Türkiye’de nasıldır?” bunun
denetimi, denetim sonuçları, Karadeniz Sahil Yolu Projesi, TÜBİTAK AR-GE
Projesi gibi birçok proje ve birçok uygulama, politika alanları Sayıştay
tarafından denetlenmiş ve yasama organına bunlar sonuçlarıyla sunulmuştur. Bu
kadar önemli bir yetkiyi kullanan ve hükûmetlere yol gösterici olan, bütçe
hakkının iyi kullanılıp kullanılmadığı, onun denetime ilişkin sonuçları
konusunda Parlamentoya bilgi verme imkânını ortaya koyan, o imkâna Parlamentoyu
sahip kılan bu yetki ortadan kaldırılmıştır.
Ona rağmen, yani bu
eksiklikle birlikte Sayıştay Yasası kabul edilmiş ve 2010 tarihinden bu yana
Sayıştay Yasası yürürlüktedir ancak Sayıştay Yasası’nın, sözünü ettiğim,
Sayıştayın denetim yetkilerini elinden alan, performans denetimi yetkisini
elinden alan düzenlemesi, Cumhuriyet Halk Partisinin açmış olduğu iptal davası
sonucunda Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir. İptal kararı, 27 Aralık 2012
tarihinde alınmış ve bu karar, 2 Nisan 2013 tarihli Resmî Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu çok önemli bir karardır.
Şimdi, basında yer alan
haberlere göre, bu iptal kararı sonrasında Hükûmet, Sayıştayın yetkilerini
kısıtlamak üzere yeni bir yasa teklifi veya tasarısı hazırlığı içerisindedir.
Bunu şiddetle kınıyoruz. Sayıştayın yetkilerini genişletmek gerekirken, bir
parlamenter sistemde olması gereken yetkilere onun sahip olması yönünde
düzenlemeler yapmak gerekirken, onu olduğundan geriye götürecek, Anayasa
Mahkemesi kararlarına göre sahip olması gereken yetkileri ona vermemek, bu
yönde bir düzenlemeyi Parlamentoya getirmeye çalışmak, parlamenter sistemi bir
kenara atmaktır, parlamenter sisteme, milletin bütçe hakkına saygısızlık etmek
demektir.
Buradan Türkiye Büyük Millet
Meclisi Sayın Başkanına bir çağrıda bulunuyorum: 2013 yılı bütçe görüşmeleri,
Sayıştayın 132 kamu kurumuna ilişkin, onların 2011 yılı harcamalarına ilişkin
raporları olmaksızın yapılmıştır. 2013 yılı bütçe görüşmeleri çerçevesinde 2011
yılına ilişkin kesin hesap kanunu görüşmeleri, 132 Sayıştay raporu olmaksızın
gerçekleştirilmiştir. Bunun doğru olmadığını, Anayasa’ya aykırı olduğunu bu
kürsüde bütçe görüşmeleri sırasında defalarca ifade ettik. Bizim önümüze, 4
Temmuz 2012 tarihinde kabul edilen torba yasadaki bir hüküm engel olarak
konuldu. O torba yasada yer alan hüküm, Sayıştayın söz konusu 132 adet raporu
Parlamentoya göndermesine engel olarak gösterildi. Gerçekte o hüküm, yürürlüğe
girdiği tarihten sonraki Sayıştay raporlarını kapsadığı hâlde, o tarihten önce,
4 Temmuz 2012 tarihinden önce düzenlenmiş olan Sayıştay raporlarını kapsamadığı
hâlde o madde kalkan yapılmak suretiyle 132 adet Sayıştay raporu, Türkiye Büyük
Millet Meclisine gönderilmemiştir.
Ancak Anayasa Mahkemesi bu
düzenlemeyi iptal etti. İptale ilişkin düzenleme de 2 Nisan 2013 tarihli Resmî
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak başvurumuz vardı: Bu
raporları Sayıştaydan alın, Genel Kurula getirin. Talebimiz buydu. Sayın Meclis
Başkanı “Kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasını bekleyelim.” dediler. Karar
Resmî Gazete’de yayımlandı. Sayın Meclis Başkanının harekete geçmesini, bu
raporları Sayıştaydan temin ederek Türkiye Büyük Millet Meclisine intikal
ettirmesini bekliyoruz. Yoksa yeniden kabul edilecek olan bir yasayla, muhtemel
bir yasal düzenlemeyle, “Bu raporların Türkiye Büyük Millet Meclisine
intikalinin önünde engel var.” şeklindeki bir gerekçeyi kabul etmeyeceğimizi
şimdiden ifade ediyorum. Şu anda bu engele yönelik herhangi bir yasal düzenleme
yoktur, bu raporlar Türkiye Büyük Millet Meclisine intikal etmek zorundadır.
Son cümlelerim Sayıştay
seçimiyle ilgili olacaktır. Sayıştaya üye seçilecek olan arkadaşlara Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu olarak başarılar diliyoruz. Kendilerine yönelik olarak,
kendilerinin şahıslarına, performanslarına, kapasitelerine yönelik olarak
herhangi bir olumsuz değerlendirmemiz yoktur. Olumsuz değerlendirmemiz,
Hükûmetin tek yanlı bir tutumla, daha doğrusu iktidar partisinin tek yanlı bir
tutumla, çoğunluk oylarına güvenerek, tek yanlı bir iradeyle üye seçme
politikasına yöneliktir, tavrımız ona yöneliktir. Bu nedenle de o seçimde oy
kullanmayacağımızı buradan ifade ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Hamzaçebi.
Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.
Şimdi, İç Tüzük’ün 37’nci
maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup
işleme alacağım ve daha sonra oylarınıza sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D) Önergeler
1.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, (2/687) esas numaralı
Kamuda Aynı İşi Yapmakla Birlikte Farklı Statüde Çalışanların Memur veya
Sürekli İşçi Kadrolarına Atanması Amacıyla Devlet Memurları Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/106)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/687) esas numaralı Kanun
Teklifimin, İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre doğrudan gündeme alınması
hususunu saygılarımla arz ederim.
Mustafa
Kalaycı
Konya
BAŞKAN – Teklif sahibi olarak
Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı… (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Kalaycı.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; âlemlere rahmet olarak gönderilen Fahri
Kâinat Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (SAV)’in yeryüzünü şereflendirişinin
1.442’nci yıl dönümünü idrak ediyoruz. Kutlu Doğum Haftası’nın sizlere,
milletimize ve İslam âlemine hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Mevla’dan niyaz
ediyorum.
Değerli milletvekilleri, AKP
döneminde devletin asli ve süreklilik arz eden birçok görevi 4/B’li sözleşmeli
personel, 4/C’li geçici personel, özel kanunlara göre sözleşmeli personel,
geçici ve mevsimlik işçiler ve taşeron şirket işçileri eliyle yürütülür hâle
gelmiştir.
Bilindiği üzere, 2011
seçimlerinden bir hafta önce çıkarılan 632 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle,
sözleşmeli personelin memur kadrolarına atanması öngörülmüştür. Ancak birçok
kamu kuruluşundaki sözleşmeli personel ve 4/C mağdurları kadroya alınmamıştır.
Sayın Başbakan tarafından başta belediyeler ve il özel idarelerinde olmak
üzere, sözleşmelilere kadro sözü verilmesine rağmen iki yıldır bir gelişme
olmamıştır. Başbakan ve bakanlar umut tacirliği yapmakta, sürekli ,sözler
vermekte, ancak verilen sözler bir türlü yerine getirilmemektedir. Medyaya
servis edilen müjde haberleriyle umutlanan çalışanlar, devamlı, hayal
kırıklığına uğramaktadırlar. AKP Hükûmeti hakla, hukukla ve insafla bağdaşmayan
4/C uygulamasında inat etmekte, zulüm uygulamaktan âdeta keyif almaktadır.
Aldıkları yetersiz ücretle ayakta durmaya çalışan 4/C’liler üvey evlat
muamelesi görmektedir.
Ülkemizde “geçici ve
mevsimlik işçilik” adı altında da bir dram yaşanmaktadır. On binlerce işçi
devletin asli ve sürekli işlerini yapmalarına rağmen yılın belli dönemlerinde
işten çıkartılmaktadır. 2007 seçimleri arifesinde geçici işçilerin kadroya
alınmasını öngören 5620 sayılı Kanun’la 2006 yılında en az altı ay çalışma
şartı arandığından, yıllardır geçici ve mevsimlik işçi olarak çalışanlar, bu
çalışması olmadığından kadroya alınmamıştır. Sayın Başbakan altı yıl önce “Bu
geçici işçi kardeşlerimizin sorununu çözmek inşallah yine bizlere nasip olur.”
demişti ancak bugüne kadar bu mağduriyet de giderilmemiştir.
Yine, özellikle belediyelerde
işçi ya da geçici işçi statüsünde çalışan üniversite mezunu birçok personel
bulunmakta olup onlar da mağduriyetlerinin giderilmesini beklemektedir.
Diğer taraftan, AKP Hükûmeti,
Orta Çağ zihniyetini andıran taşeronlaşmayı kamunun her alanına sokmuştur.
Taşeron işçileri, insanca çalışma koşullarından uzak, iş güvencesi olmadan,
sendikasız, izin hakkı ve fazla mesai verilmeden köle gibi çalıştırılmaktadır.
Taşeron işçileri, tabiri caiz ise sesi kısılmış, elleri kolları bağlanmış,
komutla hareket eden bireyler hâline getirilmiştir. İşten atılma korkusuyla
seslerini çıkaramamaktadırlar. Her sözleşme dönemi sonunda yeniden sözleşme
imzalamama korkusu yaşıyorlar.
Hakikaten, çalışanlara bunca
eziyeti, aşağılamaları, korkuları yaşatmaya kimin ne hakkı var? Ey AKP
Hükûmeti, bu insanların haklarını nasıl ödeyeceksiniz? Bu çalışanların ahını
almayı bırakınız. İyi bilin ki, zulümle abat olunmaz.
Devletin asli ve sürekli hizmetlerinde çalıştırılan sözleşmeliler,
4/C’liler, işçiler, taşeron işçileri, geçici ve mevsimlik işçiler mutlaka
kadrolara atanmalıdır. Çalışanlar arasında ayrımcılık yapılmamalıdır. Kamuda
aynı yerlerde ve hizmetlerde aynı işi yapmalarına rağmen statülerinin farklı
olması nedeniyle, çalışanlar arasında idari, mali ve sosyal haklar yönünden birçok farklılık
bulunmaktadır. Bu durum, Anayasa’yla güvence altına alınan eşitlik ve adalet
ilkelerine aykırı olduğu gibi, çalışanların motivasyonunu ve çalışma barışını
olumsuz etkilemektedir.
Bu itibarla, kamuda
sözleşmeli ve geçici personel pozisyonlarında çalışanlar ile geçici, mevsimlik
ve taşeron işçisi olarak çalışanların, memur veya sürekli işçi kadrolarına
atanması için Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz bu kanun teklifine
gerekli desteği vereceğinizi umuyor, hepinize şimdiden teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Kalaycı.
Manisa Milletvekili Erkan
Akçay… (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kamuda aynı işi yapmakla birlikte farklı
statüde çalışanların, memur veya sürekli işçi kadrolarına atanması amacıyla
verdiğimiz kanun teklifi üzerinde söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Verdiğimiz bu kanun
teklifiyle kamu hizmetlerinde taşeronlaşmayı kaldırıyoruz değerli
milletvekilleri. Ayrıca, kamuda memur statüsü dışında sözleşmeli ve geçici
statüde istihdam edilecek personel sayısını, dolu memur kadrolarının yüzde
1’iyle sınırlandırıyoruz. Yine, kanun teklifimizde 4/B’li sözleşmeli
personelin, özel kanunlara göre sözleşmeli personelin, 4/C’li geçici
personelin, geçici ve mevsimlik işçilerin ve taşeron şirket işçilerinin memur
veya sürekli işçi kadrolarına atanması hususunu düzenliyoruz.
Değerli milletvekilleri, AKP
politikalarının en büyük mağdurlarından birisi de memurlar olmuştur. AKP
Hükûmeti, çalışma ortamını bozmuş, memurların özlük haklarını ve maaşlarını
çağın gereklerine uygun hâle getirememiştir, memurların ekonomik ve sosyal olarak
ezilmesine sebep olmuştur. Son beş yılda, 2008-2012 arası memur maaşındaki
artış oranı yüzde 26 olurken fiyatlar genel düzeyindeki artış yüzde 46’dır.
Diğer bir ifadeyle, memur enflasyona ezdirilmiştir. AKP’nin “Babalar gibi
satarım.” ifadesiyle uygulanan özelleştirme anlayışı kamu hizmetlerinde de
kendisini göstermektedir. Anayasa’nın kamu hizmetleriyle ilgili hükümlerini
içeren 128’inci maddesini değiştirme çabaları da bu zihniyetin bir
yansımasıdır. Benzer bir çalışmayı, 657 sayılı Kanun’daki “devlet memuru”
ifadesini “kamu görevlileri” olarak değiştirme gayretlerinde de görüyoruz.
AKP, bu düzenlemelerle,
memuru istediği zaman işten çıkarma, istediği işi yaptırma amacına yönelik bir
hukuki zemin oluşturmak istemektedir. AKP, memurları taşeronlaşmış bir hâlde
âdeta köle hâline getirmek istemektedir.
Statü farklılıkları
nedeniyle, kamuda çalışma barışı bozulmuştur. Kamuda çok başlı ve karmaşık bir
personel rejimi vardır. Aynı işi yapıp yan yana masalarda oturan iki personelin
tabi oldukları yasal mevzuat neticesinde maaşları, iş güvenceleri, sosyal ve
özlük hakları ve emeklilik haklarında ciddi farklılıklar bulunmaktadır. Bu
farklılıklardan en çok mağdur olan kesim 4/C’lilerdir. 4/C’li personel, kadrolu
çalışanların yarısı kadar maaş alabiliyor, aile ve çocuk yardımı alamıyor, izin
kullanamıyor. Hükûmet, memurların yaşamlarını her geçen gün zorlaştırırken yeni
mağduriyetlere yol açacak düzenlemeleri de kamuoyu gündemine taşımaktadır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı, belediye çalışanlarının kadroya geçirilmesi için çalışmaları
tamamladıklarını söylemiştir ancak diğer sözleşmeli çalışanlar bu düzenlemenin
dışında tutulmaktadır. Hükûmet, bu yanlıştan mutlaka geri dönmelidir. Kamu
kurumlarında çalışan taşeron işçilerin taleplerine kulak verilmelidir. Bu işçiler
mutlaka kadrolu işçi statüsüne geçirilmeli, maaşları da buna göre
düzenlenmelidir. Taşeron işçilerin tüm tazminatları ve banka promosyonları
mutlaka ödenmelidir. Taşeron işçilere sendika üyesi olma hakkı da verilmelidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
eşit işe eşit ücret, sözleşmelilere kadro verilmesi gibi düzenlemeler anayasal
bir mecburiyettir, yokluğu Anayasa hükümlerinin ihlalidir. Anayasa’nın 90’ıncı
maddesi, usulüne göre yürürlüğe girmiş milletlerarası anlaşmaları, kanun
hükmünde kabul etmektedir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 23’üncü
maddesinde “Herkesin herhangi bir ayrım gözetilmeksizin eşit iş için eşit
ücrete hakkı vardır ve herkesin kendisi ve ailesi için insan onuruna yaraşır ve
gerekirse her türlü sosyal koruma önlemleriyle desteklenmiş bir yaşam
sağlayacak adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.” hükümleri yer
almaktadır.
Bu düşüncelerle kanun
teklifimize desteklerinizi bekler, hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Akçay.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.21
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT (Ordu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 92’nci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
A) Çeşitli İşler (Devam)
2.- Genel Kurulu ziyaret eden, Meclisimiz tarafından düzenlenen
Uluslararası Kamu Mali Yö-netimi Çalıştayı için ülkemizde bulunan Orta Doğu ve
Kuzey Afrika’dan 18 ülkeden milletvekilleri ve beraberindeki heyete Başkanlıkça
“Hoş geldiniz.” denilmesi
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Meclisimiz tarafından düzenlenen Uluslararası Kamu Mali
Yönetimi Çalıştayı için ülkemizde bulunan Orta Doğu ve Kuzey Afrika’dan 18
farklı ülkeden milletvekilleri ve beraberindeki heyet şu anda Meclisimizi
teşrif etmişlerdir. Kendilerine hoş geldiniz diyorum. (Alkışlar)
Sayın milletvekilleri, şimdi
gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.
“Sunuşlar” bölümünde
belirttiğim, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın birlikte cevaplandırmak
istediği sözlü soru önergelerini okutuyorum:
IX.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Çıldır’ın bazı köylerinin köy
odası ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/74) ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
26/7/2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan Çıldır ilçesi A.
Canbaz ve Ağıllı köylerinde köy konağı bulunmamaktadır. Köy konağı olmadığından
dolayı köyün işleri muhtarın evinden yapılmaktadır. Bu durumda köydeki
hemşehrilerimiz muhtarın evine gidip gelmektedirler. Köylerine köy odası yapılmasını
istemektedirler.
1) Ardahan Çıldır ilçesi A.
Canbaz ve Ağıllı köylerinde bulunan hemşehrilerimiz köylerinde köy odası
olmadığından dolayı köylerinin işini evinden takip etmektedir. Bu durumun
düzeltilmesi ve köylerine köy odası yapılacak mı?
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bedelli askerlikten
elde edilecek gelire ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/643) ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Deprem paralarının amacı
dışında yatırımlarda kullanılması kafaları karıştırmıştır. Bu nedenle,
Hükûmetin bedelli askerlikten sağlayacağı geliri nerede kullanacağı merak
konusu olmuştur.
Bu bilgiler ışığında;
1) Bedelli askerlikten kaç
kişinin yaralanmasını ve toplam ne kadar gelir elde etmeyi bekliyorsunuz?
2) Bu geliri Hükûmetiniz
olarak hangi alanlarda kullanmayı düşünüyorsunuz? Bu konuda çalışmanız var
mıdır?
3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sebze ve meyve
ithalatına ilişkin Baş-bakandan sözlü soru önergesi (6/775) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Türkiye Ziraatçılar Derneği
(TZD) Türkiye'nin 126 ülkeden 133 çeşit meyve ve sebze ithal ettiğini
açıklamaktadır.
Bu bilgiler ışığında;
1) Bu doğru mudur? Ülkemizde
yetiştirilebilen meyve ve sebzeler hangi amaçla ithal edilmektedir?
2) Ülkemizde meyveler
dalında, sebzeler tarlada alıcı beklerken ithalat yapmak uygun mudur?
3) 2010 ve 2011 yılı içinde
toplam kaç ton meyve ve sebze ithalatı gerçekleştirilmiştir?
4.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, bir vakıf üniversitesine tahsis
edilen araziyle ilgili id-dialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/917)
Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 11/1/2012
Kamer
Genç
Tunceli
Tarafıma intikal eden
bilgilere göre; sizin de İlim Yayma Vakfının kurucuları arasında olduğunuz, bu
vakfın Sabahattin Zaim Üniversitesi adıyla bir vakıf üniversitesi kurulduğu ve
bu üniversiteye Halkalı Ziraat Okulunun 352 milyon 200 bin metrekare yüzölçümlü
arazisinin çok düşük bir kira bedeli ile tahsis edildiği belirtilmektedir.
1) Bu bilgiler doğru mudur?
2) Doğru ise, devlete ait bu
kadar büyüklükteki arazinin adeta bedava denilebilecek bir kira bedeli ile
sizin de kurucusu olduğunuz bir vakfa tahsisini doğru buluyor musunuz?
5.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, tatlı su
balıkçılığının desteklenmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/947)
Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Tatlı su balığı üretimi 2001
yılında 43 milyon 323 bin kilogram ve 2010 yılında 40 milyon 259 bin olarak
gerçekleşirken, kültür balığı üretimi ise 2001 yılında 67 milyon 244 bin
kilogram ve 2010 yılında da 167 milyon 141 bin kilogram olarak gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Ülkemizde tatlı su balığı
üretimi niçin desteklenmiyor? Tatlı su balığı üretiminin 2001 yılının gerisinde
kalmasının nedenleri nelerdir?
2) Tatlı su balıkçılığını
desteklemeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?
6.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, gübre üretimi,
ithalatı ve ihracatına iliş-kin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/954)
Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Çiftçi pahalı fiyatlar
nedeniyle, tarlaya gübre atamayınca üretim iyice azalmıştır. TÜİK verilerine
göre; 2002 yılında 1.877.283 ton olan azotlu ve fosfatlı mineral veya kimyasal
gübre üretimi 2010 yılında 1.805.642 tona gerilemiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Aradan geçen onca zamana
rağmen üretimin bu şekilde azalmasının nedenleri nelerdir?
2) Üretimi artırma ve ucuz
gübre konusunda bir çalışmanız var mıdır?
3) Gübre ihracatı ve ithalatı
yapılmakta mıdır? Yapılıyor ise 2010 ve 2011 yılı içinde toplam ne kadar
ihracat ve ithalat yapılmıştır?
7.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığınca atanan yönetim kurulu üyelerine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1075) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
30/1/2012
Kamer
Genç
Tunceli
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığınca 1/1/2005 tarihinden bugüne kadar hangi kuruma kaç tane yönetim
kurulu üyesi atanmıştır?
2) Bunların tahsil durumları
nelerdir? Ad ve soyadlarını belirtir misiniz?
3) Bunlara kaçar lira para
ödenmektedir? Ayrıca makam otosu ve lojman verilmekte midir?
8.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, hava kirliliğinin önlenmesine
yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1113) ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Başbakan Sayın
Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasının teminini arz
ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Atmosfere bırakılan
metan ve karbondioksit oranının düşürülmesi için Hükûmet olarak bir çalışmanız
var mıdır? Varsa neler yapılmaktadır?
9.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, TOKİ’nin Tokat’ta yaptığı daire
sayısına ilişkin Baş-bakandan sözlü soru önergesi (6/1125) ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
müsaadelerinize arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Tokat ilinde TOKİ'nin
yaptığı kaç daire vardır? Erbaa ve Reşadiye ilçelerinde TOKİ düşünüyor musunuz?
10.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, ABD Büyükelçiliğinde brifing
verildiği iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1131) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
6/2/2012
Kamer
Genç
Tunceli
Son yayınlanan bir kitapta
Türk polisinin 21 Kasım 2008 tarihinde ABD Büyükelçiliğinde brifing verdiği ve
bu brifingde önemli açıklamalarda bulunulduğu belirtilmektedir.
1) Bu brifingin verilişinde
sizin bilginiz var mıdır?
2) Türk polisi hangi gerekçe ve zorunlulukla ABD
Büyükelçiliğine böyle bilgiler vermektedir?
3) Türkiye Cumhuriyeti'nin
itibarını sarsan bu tip brifingleri verenler hakkında herhangi bir cezai işlem
yapmayı düşünüyor musunuz?
4) Hükûmetin başında bulunan
bir kişi olarak devletimizin itibarını sarsan bu tip davranışlarda
sorumluluğunuz yok mudur?
11.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kamuda çalışan
avukatların maaşlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1147)
Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Eşit işe eşit ücret
kapsamında yapılan çalışmalardan kamuda çalışan avukatların yararlanamadıkları
belirtilmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Kamuda çalışan avukatların maaşları konusunda
eşit işe eşit ücret konusunda herhangi bir çalışma yapılmış mıdır? Yapılmış ise
hangi çalışmalar yapılmıştır?
2) Şayet yapılmamış ise niçin yapılmamıştır?
Ortalama 1.800-2.200 arası maaş alan kamu avukatlarının maaşları ile ilgili bir
çalışma yapmayı planlıyor musunuz?
12.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, zeytin
üreticilerinin desteklenmesi ve zeytinyağı fiyatlarına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/1183) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Üreticideki ucuza satılan
fiyatlar bir türlü tüketiciye yansıtılamıyor. Zeytin üreticisi 2010 yılında 6
lira civarında satmış olduğu zeytinyağının kilosunu 2011 yılında da 4 lira
civarında satmıştır.
Bu bilgiler ışığında;
1) Zeytin üreticisi
maliyetlerin çok altında zeytinyağı satarken piyasada satılan zeytinyağı tüketiciye
niçin yüksek fiyatlarda satılmaktadır?
2) Zararına satış yaptıkları
için mağdur olan zeytin üreticilerini desteklemeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda
çalışmanız var mıdır?
13.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, şeker
fabrikalarının üreticiye devir su-retiyle özelleştirilmesine yönelik
çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1184) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Pancar üretiminin ülkemizdeki
devamlılığını ve tüm fabrikaların faaliyetlerini sürdürmesini sağlayacak bir
özelleştirme ülkemiz yararına bir gelişme olacaktır.
Bu bilgiler ışığında;
1) Avrupa'da olduğu gibi
şeker üretimini özel sektörden alarak pancar üreticilerine vermeyi düşünüyor
musunuz?
2) Özelleştirme konusunda Hükûmet olarak kararlılığınız devam ediyor
ise fabrikaların faaliyetlerini sürekli sürdürmesi amacıyla bundan sonraki
özelleştirmeleri üreticiye devredecek şekilde yapmayı planlıyor musunuz? Bu
konuda çalışmanız olacak mı?
14.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, çocuk işçiliğinin
önlenmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1193) ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Hak-İş, Hükûmete seslenerek,
çocuk işçiliği ile kararlılıkla mücadele edilmesi gerektiğini belirtmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Çocuk işçiliğini önleme
konusunda Hükûmet olarak hangi çalışmaları yapıyorsunuz?
2) Çocuk işçiliğini önleme
konusunda denetim yapılıyor mu? Yapılıyor ise son beş yıl içinde toplam kaç
kuruma işlem yapılmıştır?
15.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, binaların
yalıtımıyla ilgili konut sahip-lerine destek verilip verilmeyeceğine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1226) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ülkemizde 18 milyon binanın
yüzde 90'ının yalıtımsız olduğu belirtilerek, bu binaların ısınması ve
soğutması için her yıl 7 milyar dolar civarında enerji israf edildiği
vurgulanmaktadır.
Bu bilgiler ışığında;
1) Yalıtım konusunda konut
sahiplerini maddi anlamda destekleyerek veya faizsiz kredi sağlayarak enerji
kaybını önlemeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?
16.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ülkemizde tüketilen
kaçak çaya ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1234) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Türkiye Ziraatçılar Derneği
tarafından hazırlanan 2011 yılı raporunda; ülkemizde tüketilen kaçak çayın 60
bin ton civarında olduğu ifade edilerek, komşu ülkelerden ülkemize sokulan
kaçak çayın ekonomiye maliyetinin 75 milyon dolar civarında olduğuna işaret
edilmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Komşu ülkelerimiz İran ve
Suriye üzerinden çay kaçakçılığı yapıldığı doğru mudur?
2) Doğru ise sizin
tespitlerinize göre ülkemize kaçak yolla yıllık toplam kaç ton çay girmektedir?
3) Kaçak olarak ülkemize
sokulan bu çayın yıllık ekonomik değeri toplam kaç paradır?
17.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, belde belediye
başkanlarının özlük ve pasaport haklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1337) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Eşit işe eşit ücret konusu
belediye başkanlarını da etkilemiştir. Belde belediye başkanları, kendi
emirleri altında çalıştırdıkları yazı işleri müdürlerinden daha az maaş
aldıklarını belirtmektedirler.
Bu bilgiler ışığında;
1) Bu doğru mudur? Belde
belediye başkanları, yazı işleri müdürlerinden daha az mı maaş almaktadır?
2) Bu belediye başkanlarının yeşil pasaport
kullanma hakkı var mıdır? Yok ise maaş ve pasaport konusunda bir çalışma
yapmayı planlıyor musunuz?
18.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bağlı kurumlardaki
taşeron şirket çalı-şanlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1345) ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Bağlı kurumlarınızda toplam
272 adet güvenlik ve temizlik elemanının görev yaptığı belirtilmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Kurumlarınız bünyesinde normal işçilerin
yapmış oldukları işleri yapan 272 kişilik şirket elemanlarını kadroya geçirmeyi
düşünüyor musunuz?
2) Bünyenizde niçin kadrosuz
şirket elemanı çalıştırıyorsunuz? Bu yolu seçmenizin başlıca nedenleri
nelerdir?
3) Taşeron uygulaması ile
devlet kârı mı, yoksa şirket kârı mı gözetilmektedir?
4) Şirket elemanlarının izin, rapor, fazla
mesai, kıdem tazminatı gibi sosyal ve ekonomik haklarını nasıl takip
ediyorsunuz?
19.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Kürecik radar üssünde
çalışan personele ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1426) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı’na
Aşağıdaki soruların Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Veli
Ağbaba
Malatya
1) Malatya/Kürecik'te konuşlandıran radar
üssünde çalışan personel sayısı kaçtır?
2) Radar üssündeki personelin uyruklarına göre
dağılımı nasıldır?
3) Radar üssünde bulunan asker sayısı kaçtır ve
uyruklarına göre dağılımı nasıldır?
4) Radar üssünde bulunan
sivil görevlilerin mesleklerine ve uyruklarına göre dağılımı nasıldır?
20.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, 24. Dönem sözlü ve yazılı
soru önergeleri ile bunların cevaplanmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1428) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sayın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Sebahat
Tuncel
İstanbul
1) 24’üncü Dönemde Mecliste
bulunan partilerin sunmuş olduğu toplam sözlü ve yazılı soru önergesi adedi
nedir? Her partiye göre bu önergelerin yanıtlanma sayıları nedir? 23’üncü Dönem
her partiye göre verilen ve yanıtlanan önerge sayısına göre değişim nedir?
2) Önergelerin
yanıtlanmamasının nedeni nedir? Çok sayıda önergenin yanıtlanmamasının Meclis
işleyişinde muhalefet partilerinin hükûmeti denetleme görevinde engel olduğu
düşünüldüğünde yanıtlanmama gerekçelerini ortadan kaldırmayı düşünüyor musunuz?
3) Yanıtlanan önergelerin
yanıtlanma süreleri ortalama nedir?
21.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Diyanet İşleri Başkanlığı
tarafından gerçekleştirilen kurban kesimlerine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1443) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Başbakan
Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim. 27/2/2012
Ali
Halaman
Adana
1) Vatandaşlarımızın vekâlet
yoluyla kurban kesim işlemlerini yürüten Diyanet nasıl, nerelerden temin
etmektedir?
2) Bu kurbanlıkların birim
fiyatı ne kadardır? Toplam tutarı ne kadardır?
3) Hac farizasını yerine
getiren vatandaşlarımızın kurban kesimlerinde gereken şartlara riayet edilmiş
midir?
22.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Elazığ’daki cami ve Kuran
kursları tabelalarının ye-nilenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1536) ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
Ensar
Öğüt
Ardahan
Elâzığ il merkezi ile ilçe
merkezleri ve köylerde bulunan camilerimizle yine başta ilçe merkezleri olmak
üzere bazı köylerimizde Kur’an kursları bulunmaktadır. Camilerimizin ve Kur’an
kurslarımızın dış cephelerinde bulunan yazılar çok eski olduğundan dolayı
okunamamaktadır.
1) Elâzığ il ve ilçe
merkezlerine bağlı camilerimiz ve Kur’an kurslarının dış cephelerinde bulunan
tabelalar okunmamaktadır. Tabelaların yeniden yazılması sağlanacak mı?
23.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Diyanet Vakfı ile ilgili bazı
iddialara ilişkin Başba-kandan sözlü soru önergesi (6/1570) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını dilerim. 2/4/2012
Kamer
Genç
Tunceli
Bazı söylentilere göre;
Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı Diyanet Vakfının birçok usulsüz harcamalar
yaptığı, bazı politikacı ve Diyanet çalışanlarının yakınlarını vakıf parasıyla
hacca gönderdiği, vakıftan bazı Diyanet mensupları yakınlarının çocuklarına yüksek
rakamlı burs ödedikleri, naylon fatura kullandıkları ve hatta kitaplarını
bastırdıkları söylenmektedir.
1) Diyanet Vakfının son beş yıllık hesapları
incelenmiş midir? İncelenmiş ise bu söylentileri doğrulayan tespitler varsa
açıklar mısınız?
2) Eğer inceleme yapılmamış ise, gerekli
incelemenin yapılarak kurumun ismi etrafındaki bu söylentilerin bitirilmesini
düşünüyor musunuz? Ve inceleme sonuçlarını tarafıma bildirir misiniz?
24.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Diyanet İşleri Başkanının bir
açıklamasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1571) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını dilerim. 2/4/2012
Kamer
Genç
Tunceli
Diyanet İşleri Başkanı, 4+4+4
yasa teklifinin kabulü nedeniyle “Seksen sekiz yıldır zaten birtakım vehimler,
korkular sebebiyle toplum olarak birbirimizi üzdük, gönül kırgınlıklarına yol
açtık.” demektedir.
1) Kamu görevlisi olan bu
zatın laik cumhuriyet ve ilkelerine yaptığı bu saldırı nedeniyle hakkında
soruşturma açacak mısınız?
2) Bu zatın açıklamaları
Anayasa'nın 136’ncı maddesine açıkça aykırı olduğuna göre görevine son vermeyi
düşünüyor musunuz?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Onuncu
sıradaki sorumu okumadan atladı efendim, onuncu sıradaki sorumu okumadı.
25.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Suriye’ye
yapılacak olası bir müda-halenin dinen kabul edilebilirliğine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1613) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Yardımcısı ve Diyanetten sorumlu Bakan Sayın Bekir Bozdağ tarafından
sözlü olarak yanıtlanması için gereğini bilgilerinize saygılarımla arz ederim.
Selahattin
Karahmetoğlu
Giresun
Ülkemizin Suriye'ye olası bir
askerî müdahalesi durumunda:
1) Ülkemizin Müslüman
askerinin, anayasasında Müslüman olduğunu belirten Suriye'nin askeri ile
savaşması ve hayatını yitirmesi durumunda şehit sayılıp sayılmayacağını biliyor
musunuz? Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığımızdan bir görüş almayı düşünüyor
musunuz?
2) Suriye tarafından bir
saldırıya uğramayan ülkemizin, bu ülkenin sınırlarından içeriye bir askerî
müdahalesi, asker ya da sivil Müslüman Suriye vatandaşının kanını dökmesi
dinimizce kabul edilir mi?
26.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan Merkez’e bağlı bazı
köylerdeki camilerin bakım-onarım ve diğer ihtiyaçlarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1648) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan merkez ilçesine bağlı
Çimenkaya, Çobanlı ve Binbaşar köylerimizin camilerinin ağır kış şartları
geçirmiş olmasından dolayı çatıları akmaktadır. Yine caminin abdesthanesi
bulunmamaktadır. Köylerimizden çok göç olduğundan dolayı köyde ölenlerin akrabalarının
cenazeye katılabilmesi için caminin morgu bulunmamaktadır.
1) Ardahan merkez ilçesine
bağlı Çimenkaya, Çobanlı ve Binbaşar köylerimizin camilerinin ağır kış
şartlarından dolayı çatıları akmaktadır. Çatıların bakım ve onarımı yapılacak
mı?
2) Camide abdesthane
olmadığından hemşehrilerimiz abdest almakta zorlanmaktadırlar. Abdesthane
yapılacak mı?
3) Camilerimizde morg
bulunmamaktadır. Camilerimize morg yapılacak mı?
4) Camilerimizde hoca evi
bulunmamaktadır. Camiye hoca evi yapılacak mı?
27.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, terhis süreleri uzatılan
askerlerin kamuya öncelikli işçi olarak alınması uygulamasının ortadan
kaldırıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1735)
Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Başbakan
Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim. 4/5/2012
Ali
Halaman
Adana
1) 1999 yılında çıkarılan
karar kapsamında terhis süreleri uzatılan askerlerin kamuya öncelikli işçi
olarak alınması uygulaması hangi gerekçelerle ortadan kaldırılmıştır?
2) Askerlerimizin bu
mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik olarak tekrar Hükûmetinizce yürütülen
bir çalışma var mı?
3) Varsa çalışmanın içeriği
ve uygulama planı nasıldır?
28.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’da bir köyün imamevi,
gasilhane ve şadırvan ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1744) ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
Ensar
Öğüt
Ardahan
Kars Merkez Çığırgan köyü
camisinin imam evi ve gasilhanesi ile şadırvanı bulunmamaktadır. Köyde yaşayan
hemşehrilerimiz yıllardan beri sıkıntı çekmektedirler, imam Kars merkeze gidip
gelmektedir. Çığırgan köyü halkının bu sıkıntılarının bir an önce giderilmesi
gerekmektedir.
1) Kars merkez ilçeye bağlı
Çığırgan köyünde imam evi bulunmamaktadır. Çıgırgan köyüne imam evi yapılacak
mı?
2) Kars merkez ilçeye bağlı
Çığırgan köyünde gasilhane ve şadırvan bulunmamaktadır. Köy camisine şadırvan
ve gasilhane yapılacak mı?
29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yurtiçi ve
yurtdışında icra takibi başla-tılan camilere ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1756) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Gazetelerin bazı köşe
yazılarında ve haberlerinde, camilerin çeşitli nedenlerden dolayı icralık
olduğu ve satışa çıkarıldığı yazılmaktadır.
Bu bilgiler ışığında;
1) Yurt içi ve yurt dışında
çeşitli nedenlerden dolayı icraya çıkarılmış olan camilerimiz var mıdır? Var
ise bu camilerimizin toplam sayısı kaçtır?
2) Camilerimiz hangi
nedenlerden dolayı icralık olmuştur? İcralık olan bu camilerimizin illerimize
göre dağılımı ne şekildedir?
30.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Dışişleri
Bakanlığında görev yapan sözleşmeli personelin özlük haklarından kaynaklanan
mağduriyetlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1762) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Merkezde ve yurt dışı
görevlerinde sözleşmeli olarak görev yapan Dışişleri Bakanlığı personeli, maaş
ve özlük hakları konusunda diğer çalışanlara göre mağdur edildiklerini
belirtmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Merkezde ve yurt dışı
görevlerinde sözleşmeli olarak çalışan personeller, diğer çalışanlara göre maaş
ve özlük hakları konusunda mağdur mu edilmektedir?
2) Bu konuda herhangi bir
çalışmanız var mıdır? Çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
31.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı’daki cami ve Kuran
kurslarının tabelalarının değiştirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1804)
ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ağrı il merkezi ile ilçe
merkezleri ve köylerde bulunan camilerimizle yine başta ilçe merkezleri olmak
üzere bazı köylerimizde Kur’an kursları faaliyet vermektedir. Camilerimizin ve
Kur’an kurslarımızın dış cephelerinde bulunan yazılar çok eski olduğundan dolayı
okunamamaktadır.
1) Ağrı il ve ilçe
merkezlerine bağlı camilerimiz ve Kur’an kurslarının dış cephelerinde bulunan
tabelalar çok eski olduğundan yazılar silinmiş ve çerçeveleri bozulmuştur.
Tabelaların yeniden yazılması sağlanacak mı?
32.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, iş adamlarının yurt
dışına vizesiz se-yahat edebilmelerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1832) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ankara Genç İşadamları
Derneği (ANGİAD) iş adamlarının yurt dışına vize engeli olmadan seyahat
etmelerinin ekonomiyi canlandıracağını belirtmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) İş adamlarının yurt dışına
vize engeli olmadan seyahat edebilmeleri konusunda herhangi bir çalışmanız var
mıdır?
2) Ülke ekonomisine ve
istihdama çok önemli katkılar sağlayan iş adamlarımızın vize konusundaki zaman
kayıplarını nasıl önlemeyi planlıyorsunuz?
33.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yerel yönetimlerin
gıda işletmeciliği yapmalarının yol açtığı sorunlara ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/1836) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Bazı yerel yönetimlerin asli
görevleri yerine gıda işletmesi işlerine soyunmaları lokanta ve kafe gibi
işletme sahiplerinin tepkisine neden olmaktadır.
Bu bilgiler ışığında;
1) Bazı yerel yönetimlerin
gıda işletmeciliğine soyunmalarının lokanta ve kafe gibi işletmeleri zor duruma
düşürdüğü doğru mudur?
2) Lokanta ve kafelerin bu
konuda yaşamakta oldukları sorunlarına yönelik herhangi bir çalışmanız var
mıdır? Bu konuda çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
34.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Diyanet İşleri Başkanının
kürtaj ve sezaryen konu-sundaki tutumuna ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1876) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını dilerim. 19/4/2012
Kamer
Genç
Tunceli
Tarafınızca ortaya atılan
kürtaj ve sezaryen konusunun kamuoyunda büyük siyasi tartışmalara konu olduğu
bilinmektedir. Bu konuda Diyanet İşleri Başkanı da siyasi tartışmaya katılarak
sizin yanınızda yer almıştır.
Anayasa’nın 136’ncı maddesine
göre bütün siyasi görüş ve düşünüşün dışında kalması gereken Diyanet İşleri
Başkanının bu davranışı Anayasa’ya aykırı olduğuna göre, hakkında ne gibi bir
işlem yapmayı düşünüyorsunuz? Kendisini görevden alacak mısınız?
35.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Muş’taki köy camilerinin bakım
ve onarımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1906) ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılması hususunu saygılarımla arz
ederim.
Ensar
Öğüt
Ardahan
Muş il merkezi ve ilçelerine
bağlı köylerde yağan yoğun kar ve yağmur yağışı nedeniyle hemşehrilerimize
hizmet veren camilerimizin çatıları bozulmuş ve camilerimizin dış sıvalarıyla
beraber içerisinde boya ve badanaları da akmıştır. Bu durum karşısında vatandaşlarımız
ibadetlerini yapmakta sıkıntı çekmektedirler. Bir an evvel camilerin gerekli
bakım ve onarımları yapılmalıdır.
1) Muş il merkezi ve
ilçelerine bağlı köylerde mevcut şartlar altında hemşehrilerimiz ibadetlerini
yapmakta, ancak yoğun kar ve yağmur yağışı nedeniyle camilerimizin dış sıvaları
ile içerisinin badana ve boyaları akmıştır. Muş il merkezi ve ilçelerine bağlı
köylerin camilerinin dış sıvaları ile iç badana ve boyalarının yapılması için
bir çalışmanız olacak mı?
36.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Erzurum ve ilçelerindeki cami
ve Kur'an kurslarının tabelalarının yenilenmesine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1951) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
Ensar
Öğüt
Ardahan
Erzurum il merkezi ve ilçe
merkezleri ile köylerde bulunan camilerimizle yine başta ilçe merkezleri olmak
üzere bazı köylerimizde Kur’an kursları bulunmaktadır. Camilerimizin ve Kur’an
kurslarımızın dış cephelerinde bulunan yazılar çok eski olduğundan dolayı
okunamamaktadır. İçinde bulunduğumuz mübarek üç aylarda ve idrak edeceğimiz
ramazan ayında camilerimizin imam eksikliklerinin tamamlanması gerekmektedir.
1) Erzurum il ve ilçe
merkezlerine bağlı camilerimiz ve Kur’an kurslarının dış cephelerinde bulunan
tabelaları çok eski olduğundan yazılar silinmiş ve çerçeveleri bozulmuştur.
Tabelaların yeniden yazılması sağlanacak mı?
2) Erzurum ilindeki bütün
camilerimizin başta imam eksiklikleri tamamlanarak camilerimizin onarım
bakımlarının ramazan ayına yetiştirilmeleri sağlanacak mı?
37.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engellilerle ilgili
mevzuat kapsamında yapılması gereken düzenlemelerin denetimine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1986) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kamu kurum ve kuruluşları ile
belediyelere, Engelliler Kanunu kapsamında gerekli düzenleme yapılması için
verilen süre 7 Temmuz 2012 tarihinde dolmaktadır.
Bu bilgiler ışığında;
1) Düzenlemeler konusunda
verilen bu süre yeterli olmuş mudur? Bu sürenin uzatılması konusunda herhangi
bir çalışmanız var mı?
2) Süre uzatımına gidilmesi
planlanmıyor ise düzenlemelerle ilgili denetimler ne zaman ve hangi kurumlar
tarafından yapılacaktır?
38.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yabancı menşeli
yazılımların tehdit oluşturmaması konusunda alınan önlemlere ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2003) Cevap-lanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK),
analiz yazılımında bazı ülkelerin ön plana çıktığını belirterek ülke içinde
kullanılan yazılımların yabancı menşeli olmasının Türkiye için bir tehdit
oluşturduğunu ifade etmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Maliye Bakanlığı Mali
Suçları Araştırma Kurulu’nun (MASAK) analiz yazılımı konusundaki uyarısını
dikkate alarak herhangi bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
2) Yabancı menşeli
yazılımların tehdit oluşturmaması konusunda başlıca hangi önlemler
alınmaktadır?
39.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Diyanet İşleri Başkanlığından
diğer kamu kurumlarına naklen geçiş yapan İmam-Hatip Lisesi ve İlahiyat
Fakültesi mezunlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2056)
Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını dilerim. 24/7/2013
Kamer
Genç
Tunceli
KPSS sınavlarında çok yüksek
puan alan kişiler kamu hizmetine alınmazken imam-hatip mezunu olup da KPSS’den
45 ve üzeri puan alan kişilerin önce Diyanet İşleri Başkanlığına alınıp göreve
başlatıldığı ve aday memurluğu ortadan kalktıktan sonra başta Millî Eğitim
Bakanlığı olmak üzere devletin diğer kurumlarına yatay olarak nakil edildiği
bilinmektedir.
1) 2005 yılından bugüne
kadar, önce Diyanet İşleri Başkanlığına alınarak diğer devlet kurumlarına yatay
geçirilen imam-hatipli veya ilahiyat fakültesi mezunu kaç kişi vardır? Bunlar
hangi kurumlara, ne miktarda yatay olarak geçirilmişlerdir?
2) KPSS’den çok yüksek puan
alan kişiler varken imam-hatip kökenli kişilere böyle ayrıcalıklı işlem yapmak
hakkaniyet ve adalete aykırı değil midir?
40.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Diyanet İşleri
Başkanlığının bazı uy-gulamalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2067) ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Yardımcısı ve Diyanetten sorumlu Bakan Sayın Bekir Bozdağ tarafından
sözlü olarak yanıtlanması için gereğini bilgilerinize saygılarımla arz ederim.
Selahattin
Karaahmetoğlu
Giresun
1) Diyanet İşleri Başkanlığı
mezhepsel ve ideolojik yaklaşımlarında ve politikalarında iktidarınızın yanında
durmak ve bu yönde açıklama yapmak zorunda mıdır?
2) AKP iktidarının
açıklamalarına paralel olarak, sanki iktidarın gözüne girmek amacıyla vaaz veren
imamların ve din görevlilerinin olduğu dikkatinizi çekmekte midir?
3) Özellikle Suriye sınırına
yakın il ve ilçelerimizde görev yapan vaiz ve imamların, El Kaide
mensuplarınca, istedikleri yönde vaaz vermeleri konusunda tehdit edildikleri
doğru mudur? Bu iddialar konusunda Diyanet İşleri Başkanlığı, Bakanlığınız ve
İçişleri Bakanlığı soruşturma yürütmekte midir?
41.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Diyanet İşleri Başkanlığı
binasının önünde yapılan camiye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2165)
Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını dilerim.
25/09/2012
Kamer
Genç
Tunceli
Ankara’da Diyanet İşleri
Başkanlığı önündeki yapılan cami;
1) Kaç liraya mal olmuştur?
2) Bu cami inşaatı hangi
kaynaklardan sağlanan paralarla yapılmıştır?
3) Bu cami inşaatı için
kimler ne miktarda bağışta bulunmuşlardır?
42.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Türkiye tarafından
Filistin’in Gazze şehrinde bir hastane inşa edileceği iddiasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2629) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Türkiye tarafından
Filistin'in Gazze şehrine 150 yataklı Türk-Filistin Dostluk Hastanesi
yaptırılacağı belirtilmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye tarafından
Filistin'in Gazze şehrine 150 yataklı hastane yapıldığı doğru mudur?
2) Doğru ise bu hastane hangi
bakanlık bünyesinde toplam kaç para harcanarak yapılmaktadır?
43.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Türkiye tarafından
Kazakistan’da inşa edilen bir liseye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/2631) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Türkiye tarafından
Kazakistan'da Talgar Kazak-Türk Lisesi yapılmış ve iç donanımı
gerçekleştirilmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye tarafından
Kazakistan'da yaptırılan Talgar Kazak-Türk Lisesi hangi kurum tarafından toplam
kaç para harcanarak yapılmıştır?
2) Kazakistan'da Türkiye
tarafından başka hangi yatırımlar yapılmış ve bunlar için toplam kaç para
harcanmıştır?
44.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Türkiye tarafından
Özbekistan’da inşa edilen bir yeni doğan birimine ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/2632) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Türkiye tarafından
Özbekistan'da Taşkent Enstitüsünde yeni doğan birimi kurulmuştur.
Bu bilgiler ışığında;
1) Özbekistan'da kurulan yeni
doğan birimine toplam ne kadar harcama yapılmıştır?
2) Bu harcamalar hangi
bakanlığın bütçesinden karşılanmıştır?
45.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, huzurevlerinde
çalışan yaşlı bakım elemanı sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/2653) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Özel Huzurevi ile Huzurevi
Yaşlı Bakım Merkezleri Yönetmeliği’ne göre huzurevinde her 10 yaşlı için 1
yaşlı bakım elemanı çalıştırılması zorunlu hâle getirilmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Bu yönetmelik uygulamada
mıdır? Uygulamada ise huzurevlerinde her 10 hastaya 1 yaşlı bakım elemanı
düşmekte midir?
2) Huzurevlerinde kalan
yaşlılara ülke genelinde toplam kaç adet yaşlı bakım elemanı ile hizmet
verilmektedir?
46.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Azerbaycan’daki
meslek ve teknik lise öğretmenlerine verilen eğitime ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/2761) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Azerbaycan'daki meslek ve
teknik liselerde elektrik, elektronik ve bilgisayar alanlarında atölye ve
meslek dersleri öğretmenlerine yönelik olarak Türkiye tarafından endüstriyel
otomasyon teknolojileri alanında öğretmenlik eğitimi verilmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1-) Bu eğitim hangi yıl
içinde toplam kaç öğretmen tarafından verilmiştir?
2-) Proje hangi amaçla
planlanmış ve proje kapsamında toplam kaç para harcama yapılmıştır?
47.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, TİKA’nın
koordinasyon ofisleri ve personeline ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/2765) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı (TİKA), kalkınma yardımları konusunda çeşitli ülkelerde çalışmalarını
sürdürmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1-) Kalkınma yardımlarını
yürütmek üzere toplam kaç ülkede, kaç adet TİKA program koordinasyon ofisi
hizmete açılmıştır?
2-) Bu ülkeler hangileridir?
Her bir ofiste toplam kaç personel çalışmaktadır?
3-) Bu koordinasyon ofisinde
görev yapan kişiler kaç para ücret almaktadır?
48.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bağlı kurum ve
kuruluşların istisnai kadrolarına yapılan atamalara ilişkin sözlü soru önergesi
(6/3148) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
İsmet
Büyükataman
Bursa
1-) 2002 yılından itibaren
AKP iktidarları döneminde Bakanlığınıza istisnai kadrodan; başta özel kalem
müdürü olmak üzere bakanlık müşaviri, basın ve halkla ilişkiler müşaviri olarak
kaç kişi istihdam edilmiş ve sınavsız devlet memurluğuna atanmıştır?
2-) Bu kadrodan memurluğa
atananların isimleri nelerdir?
49.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Başbakanlık istisnai
kadrolarına yapılan atama-lara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3166)
Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
İsmet
Büyükataman
Bursa
1-) 2002 yılından itibaren
AKP iktidarları döneminde Başbakanlığa istisnai kadrodan; başta özel kalem
müdürü olmak üzere bakanlık müşaviri, basın ve halkla ilişkiler müşaviri olarak
kaç kişi istihdam edilmiş ve sınavsız devlet memurluğuna atanmıştır?
2-) Bu kadrodan memurluğa
atananların isimleri nelerdir?
50.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren
gerçekleştirilen temsil giderlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3231) ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
İsmet
Büyükataman
Bursa
Bakanlıkların açıklanan
temsil giderleri (Bakanlık merkez ve taşra teşkilatları bünyesinde karşılama,
ağırlama, yemek, davet, davetiye, çiçek, afiş, eşantiyon, açılış törenleri gibi
faaliyetler) çeşitli vesilelerle basına yansımaktadır.
Buna göre;
1-) 2002 yılından itibaren
AKP iktidarları döneminde Bakanlığınızda temsil gideri olarak ne kadar harcama
yapılmıştır?
2-) Emeklimiz, işçimiz,
memurumuz geçim sıkıntısı ile boğuşurken bu temsil giderlerinde tasarrufa
gidilmesi hususunda bir çalışmanız bulunmakta mıdır?
51.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, bazı camilerin icralık olduğu ve
satışa çıkarıldığı iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3305) ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 27/2/2013
Ali
Öz
Mersin
Yazılı ve görsel basında
çeşitli nedenlerden dolayı bazı camilerin icralık olduğu ve satışa çıkarıldığı
haberleri yer almaktadır.
Bu bağlamda:
1) Camilerin icralık olma sebepleri nelerdir? Bu
duruma düşen kaç camimiz vardır?
2) Camilerin icralık durumunu
ortadan kaldırmak için aldığınız önlemler nelerdir?
3) Türkiye ve yurt dışında bu
durumda olan camilerimiz hangi şehirlerdedir?
52.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, TİKA tarafından Moğolistan’da
yaşayan Türklere yapılan yardımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3413) ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
Ensar
Öğüt
Ardahan
Türk İşbirliği ve
Koordinasyon Ajansı Başkanlığı tarafından Moğolistan'ın üç noktasında yaşayan
Dukha Türkleri zorlu kış şartlarında yaşam mücadelesi vermekteler. Çadırlarda
kalan, tarım ve hayvancılıkla uğraşan soydaşlarımız vardır. Bu soydaşlarımıza
yardım yapılıyor mu?
1-) TİKA tarafından
Moğolistan’ın üç değişik bölgesinde yaşayan Türklere ne tür yardımlar hangi
aralıklara yapılıyor?
53.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Yurtdışı Türkler ve
Akraba Topluluklar Baş-kanlığının faaliyetlerine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/3428) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
İsmet
Büyükataman
Bursa
Başbakanlık Yurtdışı Türkler
ve Akraba Toplulukları Başkanlığı 2010 yılında kurulmuştur. Amacı yurt dışında
yaşayan Türklerin sorunlarıyla ilgilenmektir.
Buna göre;
1 -) Başbakanlık Yurtdışı
Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığına, özellikle ne gibi şikâyetler
gelmektedir?
2 -) Başbakanlık Yurtdışı
Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı, 2010 yılından bu yana ne gibi
faaliyetlerde bulunmuştur?
3 -) Yurt dışında bulunan Türk ailelerin çocukları yabancı ailelere ne
gibi gerekçelerle verilmektedir?
4 -) Başkanlık olarak bu tür
konularda nasıl bir yol izlenmektedir?
54.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, hac kontenjanına ve umre
başvurularına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3431) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
İsmet
Büyükataman
Bursa
Hac kontenjanındaki
sıkıntılar nedeniyle vatandaşlar kutsal topraklara olan özlemlerini umre
yaparak gidermektedirler.
Buna göre;
1 -) 2011-2012 yıllarında
umre için başvuran kaç Türk vatandaşı vardır?
2 -) Hac kontenjanlarının artırılması hususunda bir çalışmanız var
mıdır?
BAŞKAN – Sözlü soru
önergelerini cevaplamak üzere…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, 10’uncu sıradaki soru önergesi okunmadı efendim.
BAŞKAN – 10’uncu sıradaki
okundu efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben
buradan takip ediyorum, nasıl okundu?
BAŞKAN – Amerikan
Büyükelçiliğinde olan şeyi istemiyor mu? O okundu efendim. Atlamışsınız
herhâlde ama okundu.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama
arkadaş öyle okuyor ki tabii, AKP’li olduğu için millet anlamasın diye ağzında
yuvarlıyor.
BAŞKAN – Sorunuz okundu
yalnız, ben de takip ediyordum.
Buyurunuz Sayın Bozdağ. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; milletvekillerimiz
tarafından sorulan sorulara cevap vermek üzere huzurlarınızdayım. Bu vesileyle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ardahan Milletvekili Sayın
Ensar Öğüt’ün, İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin’in cevaplaması dileğiyle
sorduğu (6/74) esas numaralı, Ardahan Çıldır ilçesi Aşağıcambaz ve Ağıllı
köylerinde köy odası olmadığına ilişkin sorusu var. Bununla alakalı, Ardahan
ili Çıldır ilçesine bağlı Aşağıcambaz ve Ağıllı köylerine köy odası yapılması
talebi Çıldır ilçesi Köylere Hizmet Götürme Birliğinin mali imkânları dâhilinde
değerlendirilecektir.
Kahramanmaraş Milletvekili
Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/1345) esas no.lu sorusunda, bağlı kurumlarımızda
bulunan güvenlik ve temizlik elemanlarına ilişkin sorular var, bunlara toplu
cevap veriyorum.
Diyanet İşleri Başkanlığında
gerek temizlik işçisi ve gerekse koruma, güvenlik personeli olarak çalışan
şirket elemanlarının kadroya geçirilmesiyle ilgili herhangi bir çalışma
bulunmamaktadır. 28/3/1988 tarihli ve 318 sayılı Kanun Hükmünde Kararname
çerçevesinde yardımcı hizmetler sınıfında bulunanların yaptıkları hizmetlerin
ihale yoluyla gördürülmesinin mümkün hâle getirildiği bilinmektedir. 1988
yılından bu yana hizmetlerin aktif ve daha verimli bir şekilde yerine
getirilmesi maksadıyla Diyanet İşleri Başkanlığı merkez binasında şirket
elemanlarının hizmetlerinden faydalanılmaktadır. Söz konusu uygulamayla amaç,
gerek mali gerekse diğer yönlerden daha faydalı sonuçlar elde etmek, daha
kaliteli hizmeti sunmaktır. Şirket elemanlarının izin, rapor, fazla mesai,
kıdem tazminatı gibi sosyal ve ekonomik hakları şirket ve kurumumuz yetkilileri
tarafından da takip edilmektedir.
Türk İşbirliği ve
Koordinasyon Ajansı Başkanlığı bünyesinde temizlik şirketi elemanı sayısı
74’tür. Söz konusu personelin kadroya alınmasına ilişkin bir çalışma yoktur.
Başkanlık, hizmet alınması yoluyla, temizlik işlerinde -diğer sorulara verdiğim
cevap 1’inci soruyla aynı, bunun için de geçerli- daha faydalı, daha etkin,
daha kaliteli hizmet alınmasını sağlamak amacıyla yapılmaktadır.
Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı bünyesinde hizmet alımı yoluyla sözleşmeli çalıştırılan
güvenlik ve temizlik elemanlarının kadroya geçirilmesi burası için de söz
konusu değildir. Başkanlık bünyesinde söz konusu görevler için yeterli kadro
bulunmadığından firma personelinden bu yönde istifade edilmektedir.
Çalıştırılan tüm personelin sosyal, ekonomik hakları idareye hizmet sunan firma
tarafından zorunlu olarak yerine getirilmektedir ancak, Başkanlık da bu
personelin hak kaybına uğramaması için gerekli tedbirleri almakta, mevzuat ve
sözleşme hükümleri çerçevesinde kontrolleri devam ettirmektedir.
Adana Milletvekili Sayın Ali
Halaman’ın (6/1443) esas numaralı sorusunda, vatandaşlarımızın vekâlet yoluyla
kurban kesim işleri ve buna dair bazı konuları dile getirmektedir. Cevabımız:
Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı iş birliği ile düzenlenen
vekâlet yoluyla kurban kesimi organizasyonda kesilen kurbanlar, yurt içinde
başta Et ve Balık Kurumu Genel Müdürlüğü olmak üzere, il ve ilçe
müftülüklerince, aynı zamanda Türkiye Diyanet Vakfı şubelerince, yurt dışında
ise, din hizmetleri müşavirlik ve ataşeliklerince, Başbakanlık Türk İşbirliği
ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığınca (TİKA), Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ve
görevlilerimizce mahallinden temin edilmektedir. Temin edilen kurbanlıkların
fiyatları ülkeler bazında ve bölgesel olarak kurbanlık hayvanın kilosuna göre
değişiklik arz etmektedir. Hac dönemindeki aşırı izdiham nedeniyle
hacılarımızın zorlandıkları konuların başında kurban kesim işlemi gelmektedir.
Mina ve çevresindeki şartlar nedeniyle, hacılarımızın kendi imkânlarıyla yalnız
başına bu görevi yerine getirmeleri neredeyse imkânsız gibidir. Diyanet İşleri
Başkanlığı bu alanda da gerekli çalışmaları yapmış ve 2011 yılı haccına katılan
vatandaşlarımızın kurban bedellerini daha Türkiye’deyken bir banka emanet
hesabına yatırmalarını teşvik etmiştir. Böylece, söz konusu kurban bedellerine
istinaden topluca kesim yapmak üzere İslam Kalkınma Bankası ile bir protokol
yapılmıştır. Başkanlığımızca haccın en yoğun günlerinde oluşturulan kurban
kesim ve takip ekibi tarafından hacılarımızın kurbanlarının hijyenik bir
ortamda topluca kesimi ve etlerinin değerlendirilmesi sağlanmıştır.
Ardahan Milletvekili Sayın
Ensar Öğüt’ün (6/1536) esas numaralı sorusuna cevabımız: Elâzığ il, ilçe merkez
ve köylerinde bulunan cami ve Kur'an kurslarının dış cephelerinde bulunan
yazıların okunamayacak derecede olduğu hususuna ilişkin konu inceletilmiştir.
Elâzığ il ve ilçe merkez ve köylerindeki cami ve Kur'an kursları levhalarının
Diyanet İşleri Başkanlığının 2007 genelgesinin 203’üncü maddesi hükümlerine
göre hazırlanmasına teşkilatça özen gösterilmektedir. Bunun dışında, 2012 Nisan
ayı içerisinde Diyanet İşleri Başkanlığı Rehberlik ve Teftiş Başkanlığınca il
genelinde yapılan teftiş sırasında da Elâzığ’daki levhalarda herhangi bir
eksiklik ve olumsuzluk bulunmadığı tespit edilmiştir.
Giresun Milletvekili Sayın
Selahattin Karaahmetoğlu’nun (6/1613) esas no.lu sorusunda: “Ülkemizin Müslüman
askerinin, anayasasında Müslüman olduğunu belirten Suriye askeri ile savaşması
ve hayatını yitirmesi durumunda şehit sayılıp sayılmayacağını biliyor musunuz?
Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığımızdan bir görüş almayı düşünüyor musunuz?
Suriye tarafından bir
saldırıya uğradığımızda, bu ülkenin sınırlarından içeriye bir askerî
müdahalesi, asker ya da sivil Müslüman Suriye vatandaşının kanını dökmesi
dinimizce kabul edilebilir bir durum mudur?” Bu soruya ilişkin, tabii dinî
konular Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından cevaplandırılabilecek konulardır.
Sayın Milletvekilimize benim önerim, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığına bu
yönde bir soru tevdi ederse kendilerine bir cevap verilebilir; bu konunun dinî
hükmü nedir, ona göre bir cevabı alır. Ben şu kadarını söyleyeyim: Türkiye'nin
temel politikası, yurtta sulh cihanda sulhtur. Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir
ülkenin topraklarında gözü yoktur, hiçbir ülkeye savaş açma gibi bir düşüncesi
ve niyeti yoktur, olmamıştır da.
Suriye’de Suriye yönetiminin
zulmü vardır ve Suriye yönetimi maalesef kendi ülkesinde yaşayan insanlara
denizden gemilerle, havadan uçaklar, helikopterlerle, karadan tanklarla ölüm
yağdırmaktadır. Böylesi bir yönetimin zulmüne maruz kalan ve orada hayatını kaybeden,
haksızlığa uğrayan bu insanların hakkını hukukunu dile getirmek ve bu zulme
karşı durmak da bugüne kadar bütün haksızlıklar ve zulümler karşısında durmayı
şiar edinen Türkiye Cumhuriyeti’nin geleneksel politikasıdır, biz de bu
politikayı sürdürüyoruz. Suriye yönetimi ölümlere son verinceye kadar ve
buradaki haksızlığı hukuksuzluğu bitirinceye kadar Türkiye'nin tavrı da
değişmeyecektir. Bu noktada, orada 100 bini aşkın insan hayatını kaybetti. Bu
soruyu biraz da onlara sormak lazım. Kendi vatandaşını, kendisi gibi Müslüman
olan 100 bin insanı, kadın, çocuk, yaşlı demeksizin ölüme göndermek İslam’ın
neresinde yazıyor, Kur’an’ın neresinde yazıyor, bunu Beşar Esad’a sormanız daha
isabetli olur.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) –
Siz aynı soruyu özgür Suriye ordusuna soruyor musunuz?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün 6/1648 esas no.lu
soru önergesinde, Ardahan merkez ilçesine bağlı Çimenkaya, Çobanlı, Binbaşar
köylerimizin camilerinin ağır kış şartlarından dolayı çatılarının aktığı, bakım
onarıma ihtiyaç olduğu, camide başka birtakım ihtiyaçların bulunduğu dile
getiriliyor. 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanun’un değişik 35’inci maddesinde yer alan “Camii ve mescitler Diyanet İşleri
Başkanlığının izniyle ibadete açılır ve Başkanlıkça yönetilir. Hakiki ve hükmi
şahıslar tarafından yapıldığı hâlde izinli veya izinsiz olarak ibadete açılmış
bulunan cami ve mescitlerin yönetimi üç ay içinde Diyanet İşleri Başkanlığına
devredilir.” hükmü uyarınca, Diyanet İşleri Başkanlığına cami ve mescitlerin
sadece yönetimi görevi verilmiştir, ülkemiz genelinde cami ve mescitler ile
bunların müştemilatının tamamı, hayır işleri kapsamında şahıslar, dernekler ve
vakıflar tarafından yapılmaktadır. Söz konusu ihtiyaçlar -morg ihtiyacı,
hocaevi, abdesthane gibi diğer ihtiyaçlar ve diğer boya, badana gibi
ihtiyaçlar- Başkanlığa iletildiğinde Diyanet İşleri Başkanlığı imkânlar
nispetinde cüzi yardımlar yapabilmektedir. Bu konuda, yardım yapılması konusunda
da gerekli talimatlar verilmiştir.
Ardahan Milletvekilimiz Sayın
Ensar Öğüt’ün (6/1744) numaralı, Kars merkez ilçeye bağlı Çığırgan köyü
camisinin imamevinin bulunmaması ve merkez ilçeye bağlı aynı köyde gasilhane ve
şadırvanın bulunmamasına ilişkin sorusunun cevabı biraz önce verdiğim cevapla
aynı. Diyanet İşleri Başkanlığı camilerin sadece yönetiminden sorumlu,
camilerin müştemilatı dâhil kendilerini yapma görevi Diyanet İşleri
Başkanlığına verilmemiştir. Bunlar; dernekler, vakıflar, şahıslar tarafından yapılmakta,
zaman zaman da ihtiyaçların karşılanması için talep hâlinde, lüzumu hâlinde
Diyanet İşleri Başkanlığı cüzi destekler vermektedir. Bu konuda da konunun
incelenmesi ve yapılması gerekenlerin derhâl yapılması konusunda ilgililere
gerekli talimatlar verilmiştir.
Kahramanmaraş Milletvekilimiz
Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/1756) esas numaralı sorusunda, yurt içi ve yurt
dışında çeşitli nedenlerden dolayı icraya çıkarılmış olan camilerimizi ve
bunların sayısını ve bu camilerin illere göre dağılımını, nedenlerini soruyor.
Demin de söyledim, Diyanet İşleri Başkanlığına verilen sadece camilerin
yönetimidir, camilerin gelirleri, örneğin ihtiyaçlarının karşılanmasıyla ilgili
hususlar, tamamıyla dernekler, vakıflar tarafından yerine getirilmektedir.
Diyanet İşleri Başkanlığı, zaman zaman, talep hâlinde, imkânları ölçüsünde
kısmi desteklerde bulunmaktadır. O nedenle, Türkiye'de herhangi bir camiye
dönük icra takibi var mı, buna dair Diyanet İşleri Başkanlığında herhangi bir
kayıt bulunmamaktadır çünkü bunlara ilişkin şeyler doğrudan dernekler ve
vakıflar tarafından yapılmaktadır. Bu nedenle bu soruların nedenleri ve diğer
hususlara ilişkin kesin bir bilgi verme imkânımız söz konusu değildir.
Ardahan Milletvekili Sayın
Ensar Öğüt’ün (6/1804) numaralı sorusunda Ağrı il ve ilçe merkezlerine bağlı
camilerimiz ve Kur'an kurslarının dış cephelerinde bulunan tabelalarla ilgili,
yazıların silindiği ifade ediliyor.
Ağrı il merkez, ilçe ve
köylerinde cami ve Kur'an kurslarının dış cepheleriyle ilgili konu il
müftülüğüne yazıldı, gerekli denetimler yapılarak yeniden tabelaların ve diğer
ihtiyaçların gözden geçirilmesi talimatı verildi ve bu talimatın gereği
yapıldı.
Ardahan Milletvekili Sayın
Ensar Öğüt (6/1906) numaralı sorusunda, Muş il merkezi ve ilçelerine bağlı
köylerde hemşehrilerimizin ibadetini yapmak için, yoğun kar ve yağmur yağışı
nedeniyle camilerimizin dış duvarlarının badanası ve diğer ihtiyaçlarının
eksikliğini dile getiriyor, “İç badana ve boyalarına ilişkin bir çalışmanız
olacak mı?” diye soruyor.
Bu konuda da cami ve Kur'an
kursu inşaatları, bakım onarımları mahallinde karşılanmaktadır ancak bu
konularla ilgili de yetkililere gerekli talimatlar verildi, eksikliklerin
giderilmesine ilişkin çalışmalar başlatıldı. Tabii, şu anda boya, badana ve
diğer konulara ilişkin eksikliklerin tamamı giderilmiş durumdadır, diğer
hususlarla ilgili çalışmalar devam etmektedir.
Ardahan Milletvekilimiz Sayın
Ensar Öğüt’ün (6/1951) numaralı, Erzurum il, ilçe merkezlerine bağlı cami
Kur’an kurslarımızın dış cephelerindeki tabelalarındaki yazılarla ilgili
sorusunun cevabı: Erzurum il ve ilçe merkezleri ile köylerinde bulunan cami ve
Kur’an kurslarının dış cephelerinde bulunan yazılarla ilgili il müftülüğüyle
gerekli yazışmalar yapıldı, gerekli talimatlar verildi ve bu konudaki çalışmaları
yerine getirmektedir müftülüğümüz. Ayrıca, ilin boş olan imam eksiklikleri
konusunda da 2012 yılı ramazan ayı öncesinde Erzurum ili genelinde sözleşmeli
ve kadrolu olarak toplam 151 imam-hatip, müezzin, kayyım ve Kur’an kursu
öğreticisi ataması yapılmıştır.
Giresun Milletvekili Sayın
Selahattin Karaahmetoğlu (6/2067) numaralı sorusunda: “Diyanet İşleri
Başkanlığı mezhepsel ve ideolojik yaklaşımlarda ve politikalarda iktidarın
yanında durmak ve bu yönde açıklama yapmak zorunda mıdır?” şeklinde birtakım
açıklamaları dile getirerek soruyor. AK PARTİ iktidarının açıklamalarına
paralel açıklamalar yaptığını söylüyor ve “Bu dikkatinizi çekiyor mu?” diyor ve
“Türkiye’nin Suriye sınırındaki il ve ilçe merkezlerinde vaaz yapan imamlara El
Kaide mensuplarınca baskılar yapıldığı, tehdit edildiği söyleniyor, sorular
doğru mu?” diye soruyor.
Anayasal bir kurum olan
Diyanet İşleri Başkanlığı, Anayasa’nın 136’ncı maddesindeki genel idare içinde
yer alan, laiklik ilkesi doğrultusunda bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında
kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek özel kanununda
gösterilen görevleri yerine getirir. Diyanet İşleri Başkanlığı Kanunu’nun
1’inci maddesinde “İslam dininin inançları, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili
işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek
üzere…” görev tanımında bulunulmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı, Anayasa ve
yasalar çerçevesinde toplumu din konusunda aydınlatma görevini yapmaktadır. Bu
görevini yaparken de Anayasa ve kanunlara uygun hareket etmektedir.
Diyanet İşleri Başkanlığı
2007 yılı genelgesinin 11’inci maddesi gereği, hutbeler, il hutbe komisyonları
tarafından hazırlanmakta ve okutulmaktadır. Suriye yakınlarındaki il ve
ilçelerde görev yapan imam ve vaizlerin, El Kaide mensupları veya başka bir
terör örgütü tarafından vaaz vermeleri konusunda baskıya maruz kaldıkları
iddiası doğru değildir. Böyle bir konu asla söz konusu olmamıştır, olması da
zaten düşünülemez.
Bursa Milletvekili Sayın
İsmet Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren AK PARTİ iktidarları döneminde
istisnai kadrolardan yapılan atamalara dair (6/3148) esas numaralı bir sorusu
var.
Bakanlığım döneminde,
Bakanlık merkezinde görevlendirmek üzere, 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu’nun 59’uncu maddesine göre, yalnızca 2 Basın ve Halkla İlişkiler
Müşavirliği ataması yapılmıştır.
Bakanlığıma bağlı ilgili
kuruluşlarda, Bakanlığım döneminde ve hükûmetlerimiz döneminde, 2002-2012
tarihleri arasında, Diyanet İşleri Başkanlığında, Basın ve Halkla İlişkiler
Müşavirliğine 1, Özel Kalem Müdürlüğüne 1 olmak üzere toplam 2 personelin
ataması yapılmıştır. Söz konusu personeller hâlen görevlerindedir.
Türk İşbirliği ve
Koordinasyon Ajansı Başkanlığına -TİKA Başkanlığında- istisnai yapılan herhangi
bir atama söz konusu değildir.
Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığında ise Bakanlık müşaviri olarak 3, hukuk müşaviri 5,
toplam 11 tane atama var.
Tabii, bunların isimlerini de
soruyorlar. İsimleri vermek özel bir husustur. Bunlar zaten kayıtlarda var. O
nedenle isimlerini veremiyoruz ama bu uygulama sadece bizim Hükûmetimize has
bir uygulama değildir, bizden önceki hükûmetler döneminde de benzer uygulamalar
her zaman yapılmıştır ama bizim hükûmetlerimiz döneminde bu istisnai
uygulamalara en az düzeyde müracaat edilmiştir.
Bursa Milletvekili Sayın
İsmet Büyükataman’ın (6/3231) esas numaralı sorusu. Başbakanlık bütçesinden
Bakanlığıma tahsis edilen temsil, tanıtma giderlerine ilişkin ödenekten
Bakanlığım süresince herhangi bir harcama yapılmamıştır. Bakanlığımın bağlı
kuruluşları olan Diyanet İşleri Başkanlığı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının
bütçelerinden temsil ve tanıtma giderlerine ilişkin karşılama, ağırlama, yemek,
davet, davetiye, çiçek, afiş, açılış törenleri, sempozyumlar ve konferanslar
gibi faaliyetlerin 2002-2012 yıllarına ait toplam harcama durumları yıllara
göre; 2002 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı 12.582, TİKA 7.896; 2003: Diyanet
8.468 -küsuratları var ama okumuyorum onları- TİKA 7.310 -Yurtdışı Türkler yok
o zaman- 2004: Diyanet 6.990, TİKA 14.129; 2005: Diyanet 8.777, TİKA 9.882;
2006: Diyanet 17.936, TİKA 49.996; 2007: Diyanet 159.166, TİKA 27.116, 2008:
Diyanet 48.654, TİKA 25.006; 2009: Diyanet 998.859, TİKA 45.345; 2010: Diyanet
220.704, TİKA 48.104, Yurtdışı Türkler -2010’da kuruldu- 13.181; 2011: Diyanet
1 milyon 22.908, TİKA 98.570, Yurtdışı Türkler 262.055; 2012: Diyanet 1 milyon
419.084, TİKA 49.435, Yurtdışı Türkler 303.652.
Ayrıca, Diyanet İşleri
Başkanlığı Başkanlık makamının temsil giderlerine ilişkin 2002-2012 yıllarına
ait toplam harcama durum bilgileri de şu şekildedir: 2002’de -küsuratlarını
izin verirseniz okumayayım- 12 bin, 2003’te 8 bin küsur, 2004’te 6 bin küsur,
2005’te 8 bin, 2006’da 17 bin, 2007’de 11 bin, 2008’de 21 bin, 2009’da 18 bin,
2010’da 50 bin, 2011’de 38 bin, 2012’de 16 bin. Tabii, bunun küsuratları da
var.
Mersin Milletvekili Sayın Ali
Öz’ün (6/3305) esas numaralı sorusu. 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 35’inci maddesiyle Diyanet İşleri
Başkanlığına cami ve mescitlerin yönetimi dışında bir görev verilmemiştir. Cami
ve mescitlerin yapımı, tamiri, tadili, onarımı, bu doğrultuda yapılan bütün iş
ve işlemler kişi, dernek ve vakıflar kanalıyla yürütülmektedir. Bu bağlamda,
Diyanet İşleri Başkanlığının mülkiyetinde hiçbir cami bulunmadığından cami ve
mescit inşaatlarına ya da bunların hukuki durumlarına ilişkin bilgi ve belge de
bulunmamaktadır.
Ardahan Milletvekili Sayın
Ensar Öğüt’ün (6/3413) esas numaralı sorusuna cevabımız: Hükûmetimiz döneminde
TİKA eliyle Moğolistan’da çok sayıda proje tamamlanmış ve bazı projeler de
hâlen devam etmektedir. Moğolistan’da eğitime, aile içi şiddetle mücadeleye,
tıbba, tarım ve hayvancılığa ilişkin projeler de yürütülmektedir. Moğolistan’daki
en küçük etnik grup olan Dukha Türklerine yönelik acil yarım projesi de
uygulanmaktadır.
Ayrıca, Moğolistan’da 14 ayrı
proje ve faaliyet planlanmıştır. Tonyukuk Anıtı’nın çevre düzenlemesi, Orhun
Müzesi tamirat ve tadilatı, Türkoloji bölümünün açılması dâhil olmak üzere
Moğolistan makamlarıyla pek çok proje yürütülmektedir. Sayın Başbakanımızın,
son ziyaretinde TİKA’ya, Tonyukuk Abidelerine giden yolun sıcak asfalt
yapılması konusunda talimatı oldu. Ayrıca, yine Orhun Abidelerinin bulunduğu yerde
hem Bilge Kağan Anıtı hem Kül Tigin Anıtı bulunduğu yerden alındı, yapılan bir
müzeye orijinalleri taşındı, replikaları da bulunduğu yere konulmak suretiyle
koruma altına alındı. Burada çalışmalar devam ediyor. Ayrıca, Ulan Bator’da
“Ankara Caddesi” ismiyle bir cadde açılışı da yapıldı. Yine Moğolistan’ın
merkezi Karakurum’da Türk Anıtları Projesi (MOTAP) kapsamında gerçekleştirilen
arkeolojik kazılara da devam edilmektedir. 2002 yılında Moğolistan Ulan Bator
Program Koordinatörlüğü açıldı ve günümüze değin pek çok alanda proje ve
programını hayata geçirdi. Yakın dönemde Ulan Bator Program Koordinatörlüğü
aracılığıyla Moğolistan’ın en küçük etnik grubu olan ve yerel dilde “Tsaatan”
adı verilen Dukha Türklerine kışlık malzemelerden oluşan insani yardım yapılmıştır.
Projenin bedeli 75 bin ABD dolarıdır. Dukha Türklerine zorlu kış şartlarıyla
mücadele etme noktasında gerekli yardımlar bundan sonra da yapılmaya devam
edecektir. Başkaca projeler de onlar için hayata geçirilecektir.
Bursa Milletvekili Sayın İsmet
Büyükataman’ın (6/3428) esas numaralı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığının faaliyetlerine ilişkin sorusu. Yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımız tarafından dövizli askerlik bedelinin ve pasaport harçlarının
yüksek oluşu, mavi kart kullanımından kaynaklanan sorunlar, mavi kart
sahiplerinin 3201 sayılı Kanun çerçevesinde emeklilik haklarının olmaması,
ilgili ülkelerden kaynaklanan vize sorunları, aile birleşiminde yaşanan
sıkıntılar, başta eğitim ve istihdam olmak üzere, sosyal hayatın birçok
alanında yaşanan ayrımcılık vakaları iletilmektedir. İletilen şikâyetleri
anlatıyorum. Yurt dışında yaşayan Türk ailelerin farklı gerekçelerle ellerinden
alınan çocuklara yönelik çalışmalar Başkanlığımız tarafından, ilgili
bakanlıklar tarafından takip edilmektedir. Hem Dışişleri Bakanlığımız hem de
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızla koordineli bir çalışma
yürütülmektedir.
Başvuru sahibi ailelere
rehberlik ve danışmanlığın yanı sıra soruna ilişkin farkındalık oluşturmak
maksadıyla ilgili ülkelerde aktif olan sivil toplum kuruluşları ve uzmanlara
dönük çalışmalar yürütülmektedir. Diğer taraftan, Türk aile yapısını
güçlendirmek için yine ilgili sivil toplum kuruluşlarının geliştirdiği projeler
desteklenmektir.
Vatandaşlarımızın yaşadıkları
ülkelerde aileyi destekleyen, aile sorunlarına müdahil olan kurum genellikle
gençlik daireleri olmaktadır. Bu kurumlar, çocuğun gelişiminin ve selametinin
tehlike altında olduğunu tespit ettiklerinde ailelere müdahil olmakta ve
çocukları alarak koruyucu ailelere ve yurtlara vermektedir. Türk koruyucu
ailenin olmaması durumunda çocuklar var olan ailelere verilmektedir. Almanya,
Hollanda, Avusturya’da çocukların öz din ve kültürüne yabancı ailelere
verildiği durumlar da söz konusudur. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızla
ilgili çalışmalar yapmak ve sorunlarına çözüm üretmek maksadıyla çalışmalar
yürüten Başkanlığımız, bu konuda da üzerine düşeni yapmaktadır. Zira, büyük
sıkıntımız, bir defa, ilgili ülkelerin subjektif nedenlerle çocukları
ailelerden aldığı yönünde hususlar var, iddialar var. Biz, hükûmetler arası
görüşmelerde ve bütün temaslarımızda objektif nedenler olmadan çocukların
alınmaması, çocukların alınması hâlinde çocukların öncelikle Türk bakıcı
ailelere veya başka aileler olsa bile ailenin onayının alındığı ailelere
verilmesi, eğitimlerinin de çocuğun sahip olduğu kültür farklılıkları dikkate
alınarak, kendi toplumunun hassasiyeti dikkate alınarak sürdürülmesi ve aileyle
görüşünün asla kesilmemesi konusunda çalışmalarımız sürüyor, henüz bu konularda
atılacak ciddi adımlarımız var. Yurt dışına gönderdiğimiz hukuk müşavirlerimiz
var büyükelçiliklerde, onlar vasıtasıyla hukuki yardım yapıyoruz. Ayrıca, orada
bulunan avukatlarla, Türk asıllı avukatlarla bu vatandaşlarımızın yardımına
koşuyoruz ve avukatların hukuki masraflarının da -kurumumuz tarafından- ihtiyaç
hâlinde karşılanmasını yapıyoruz. Türkiye’de ve yurt dışında bu avukatlarla
ilgili özel toplantılar yapıyoruz. Gençlik daireleriyle ilgili Ankara’da ve
yurt dışında ilgili ülkelerde STK’larla, diğer kurumlarla beraber özel
toplantılar ve çalıştaylar tertip ettik, bunlar devam ediyor.
Ayrıca, şu anda, pek çok
ülkede ailelerle görüşen, gençlik daireleriyle görüşen, bu davalara bakan
avukatlarla görüşen, psikologlarla görüşen, STK’larla görüşen bir heyetimiz,
Avrupa’nın değişik ülkelerinde çalışmalarını devam ettiriyorlar, raporları
tamamlandı neredeyse. Onun akabinde, bundan sonra atacağımız adımlar üzerinde
de ayrıca yapılması gerekenleri yapacağız.
Bir de yurt dışındaki
vatandaşlarımızın yoğun olduğu yerlerde bir “aile müşavirliği” görevlendirmesi
yoluna gideceğiz. Bununla ilgili yasal çalışmayı Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığımız devam ettirmektedir.
Tabii, Yurtdışı Türkler ve
Akraba Topluluklar Başkanlığı, çocuklarımızın ana dillerini unutmaması ve o
dili İstanbul Türkçesinin güzelliğiyle konuşabilmesi için çalışmalar yaptığı
gibi, kendi kültürünü kaybetmeden, yaşadığı toplumda uyumlu olabilmesi için de
gerekli çalışmaları yürütmekte.
Vatandaşlarımızın mavi kartla
ilgili sorunlarının çözümü konusunda adımlar atıldı.
Yine, yurt dışındaki
vatandaşlarımızın oy kullanmasını temin eden yasalarda değişiklikler yapıldı.
Pek çok konuda, şu anda
cezaevlerinde bulunan vatandaşlarımız, onlarla ilgili çalışmalara devam
ediyoruz.
STK’larla birlikte hareket etme,
ortak sorunlara karşı birlikte mücadele etme konusunda çalışmalar yürütülüyor.
Almanya’ya göçün 50’nci yılı
etkinlikleri çalışmaları yapıldı ve pek çok çalışma burada yapılıyor. Bunların
tümünü anlatsam emin olun burada saatlerce konuşsak vakit yetmez. Soruyu soran
sayın milletvekilimin affına sığınıyorum, bunların hepsini anlatmak için burada
zaman elverişli değil. Ama bilmeli ki bu teşkilat, Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar teşkilatı nerede bir soydaş, nerede bir vatandaş, nerede bir akraba
varsa orada olmayı, onların derdini kendine dert bilmeyi ve çözüm aramayı
kendisine şiar edinmiş bir teşkilattır. Âdeta, yurt dışı Türk diasporasını
örgütleyen ve bu anlamda, geniş kapsamlı, sadece vatandaşlarımızı,
soydaşlarımızı değil akraba toplulukları da kapsayacak şekilde güçlü bir
çalışmayı yürüten Türkiye’nin en önemli kuruluşlarından bir tanesi, 2010’da
kuruldu ama her geçen gün daha iyi olarak
yoluna devam edecektir.
Kahramanmaraş Milletvekili
Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/643) esas numaralı sorusuna cevabımız: 15 Şubat
2013 tarihi itibarıyla bedelli askerlik için yapılan başvuru sayısı 70.143;
bedelli askerlikten yararlanan yükümlü sayısı 67.630; bedelli askerlikten elde
edilen gelir 2 milyar 28 milyon 900 bin Türk lirasıdır. Bedelli askerlikten
elde edilecek gelir, 6252 sayılı Kanun’a göre şehit yakınları, gaziler,
engelliler, muhtaç erbaş ve er aileleri, Türk Silahlı Kuvvetlerine mensup
vazife malulleri ile emniyet hizmetleri sınıfına mensup vazife malullerine
yönelik sosyal hizmet ve yardım faaliyetlerinin finansmanında kullanılacaktır.
Tokat Milletvekili Sayın
Reşat Doğru tarafından sorulan (6/1113)
esas numaralı soruya cevabımız: Ülkemiz, Birleşmiş Milletler İklim
Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne 24 Mayıs 2004’te, Kyoto Protokolü’ne ise 26
Ağustos 2009 tarihinde taraf olmuştur.
Ülkemizin, protokolün ilk
yükümlülük döneminde, 2008-2012 yılları arasında sayısal bir sera gazı emisyon
azaltım veya sınırlama yükümlüğü yoktur.
Bakanlığımız tarafından
hazırlanan, sera gazı emisyon azaltımı sağlayan projelere ilişkin sicil
işlemleri tebliği 7/8/2010 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Söz konusu tebliğle,
iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında sera gazı emisyonlarının azaltılması,
sınırlandırılması ve yutak alanların artırılması maksadıyla gönüllü karbon piyasalarına
yönelik geliştirilen ve yürütülen projelerin kayıt altına alınması
hedeflenmektedir. Türkiye'de 1990 yılından beri yapılmakta olan çalışmalar
sonucunda sera gazı emisyonları yüzde 20 azaltılmıştır ve toplam azaltılan
emisyon miktarının 1,4 milyar ton civarında olduğu tahmin edilmektedir.
Tokat Milletvekili Sayın
Reşat Doğru’nun (6/1125) esas numaralı sorusu. Toplu Konut İdaresi Başkanlığı
tarafından Tokat ili ve ilçelerinde toplam 3.240 konut üretilmiştir. Ayrıca,
Tokat ili toplu konut uygulamaları kapsamında 3 adet ilköğretim okulu, 1 adet
kreş, 1 adet kütüphane, 4 adet spor salonu, 3 adet ticaret merkezi, 1 adet
büfe, 1 adet sağlık ocağı, 2 adet hastane, 1 adet sevgievi, 2 adet cami, 1 adet
halk eğitim merkezi yapılmıştır.
Merkezde 1’inci etapta 216,
2’nci etapta 438, 3’üncü etapta 480; Niksar 1’inci etapta 240, Niksar 2’nci
etapta 240, Niksar Derebağ mevkisi 3’üncü etapta 296; yine Turhal’da 380, Pazar
ilçesinde 32, Almus ilçesinde 160, Almus ilçesinde 2’nci etapta 240, Artova’da
104, Zile’de 320 konut yapılmıştır.
Burada Tokat ili Erbaa ve
Reşadiye ilçelerinde yürütülen herhangi bir konut projesi ya da planlama
çalışması bulunmamaktadır. Ancak, yer problemi nedeniyle tasfiye edilen Tokat
ili Reşadiye ilçesi 50 yataklı yeni devlet hastanesiyle altyapı ve çevre
düzenleme inşaatı işi hâlihazırda proje aşamasındadır. Ayrıca, idare
tarafından, nüfusu 40 binin altında bulunan yerleşim birimlerinde belediyelerle
iş birliği içinde talep örgütlenmesi yolu ile projeler hayata geçirilmektedir.
Reşadiye Belediyesi veya Kaymakamlığı tarafından TOKİ’ye iletilen herhangi bir
konut talebi bulunmamaktadır. Konut yapımına uygun arsa temin edilir, mülkiyet
ve imar verileri idareye gönderilir, bu konuda talep olursa Reşadiye’de adım
atılabilir. Erbaa ilçesinin nüfusu 40 binin üzerinde olup bu ilçe için de
ilgili kaymakamlık ya da belediye tarafından TOKİ’den herhangi bir talepte
bulunulmamıştır. Gerek Reşadiye gerek Erbaa talepte bulunursa taleplerinin
yerine getirilmesi sağlanacaktır.
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın
Mesut Dedeoğlu’nun (6/1193) esas numaralı sorusuna cevabımız: İlgili tüm kurum
ve kuruluşların katkılarıyla çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinin ortadan
kaldırılmasına yönelik olarak Çocuk İşçiliğinin Önlenmesi İçin Zamana Bağlı
Politika ve Program Çerçevesi hazırlanmıştır. Hazırlanan bu program ile başta
çocuk işçiliğinin en kötü biçimleri olmak üzere, çocuk işçiliğinin on yıllık
bir süre, 2005-2015, içinde önlenmesi temel hedeftir. Tarafı olduğumuz Çocuk
Haklarına Dair Sözleşme ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa
Sözleşmesi ile diğer uluslararası belgelerde yer alan ve çocuk haklarıyla
ilgili kabul edilen evrensel ilkeler, 12/9/2010 tarihinde yapılan referandum
ile Anayasa metnine dâhil edilmiştir.
Mevsimlik gezici tarım
işçilerinin çalışma ve sosyal hayatlarının iyileştirilmesi konulu Başbakanlık
genelgesi ve Mevsimlik Gezici Tarım İşçilerinin Çalışma ve Sosyal Hayatlarının
İyileştirilmesi Projesi’nde zamana bağlı programda da öncelikli hedef grup
olarak belirlenen mevsimlik gezici geçici tarım işlerinde çocukların
çalışmasının önlenmesine ve eğitime ulaşımlarının artırılmasına yönelik önemli
tedbirler alınmıştır. Ayrıca, tüm ilgili kurum ve kuruluşların, üreticiler ve
sivil toplum kuruşlarının katılımıyla 20 ilde, yılbaşında, Fındık Üretilen
İllerde Çocukların Tarladan Uzak Tutulması Eylem Planı hazırlanmıştır.
2012-2015 yılları içerisinde
planlanan faaliyetler ise şunlardır: Avrupa Birliğine üye ülkelerdeki
düzenlemeler ve uygulamalar da örnek alınarak çocukların sanatsal ve kültürel faaliyetlerde
çalıştırılmasına ilişkin düzenlemeler yapılacaktır. Çocuk İşçiliğinin
Önlenmesinde Yerel Kaynakların Etkinleştirilmesi Projesi hazırlanmış ve
2012-2014 Yatırım Programı’na konulmuştur. Ayrıca, AB Katılım Öncesi Yardım
Aracı (IPA) kapsamında 2013 programına alınmak üzere mevsimlik gezici, geçici
tarım işlerinde çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinin önlenmesi projesi
geliştirilmiştir.
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığına bağlı çocuk ve gençlik merkezleri hizmet vermektedir.
Yine, Başbakanlığın 2005/5
sayılı genelgesiyle Sokakta Yaşayan veya Çalışan Çocuklara Hizmet Modeli
uygulamaya konulmuştur. Model ile sokakta yaşayan çocukların örgün veya mesleki
eğitime dâhil edilmeleri ve ailelerin yanına veya kuruluş bakımına
yönlendirilerek eğitimini tamamlamış iş sahibi gençler olarak
rehabilitasyonlarının tamamlanması sağlanmaktadır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığınca gerekli teftişler yapılmıştır. Bu
kapsamda, 2007 yılında 3.144 çırak, 634 çocuk işçinin; 2008 yılında 1.936
çırak, 624 çocuk işçinin; 2009 yılında 740 çırak, 465 çocuk ve 6.620 genç
işçinin; 2010 yılında 2.338 çırak, 13.278 çocuk ve 8.993 genç işçinin; 2011
yılında da 4.214 çırak, 8.443 çocuk ve 8.231 genç işçinin çalıştığı iş
yerlerinde yukarıda belirtilen hususları da kapsayacak şekilde teftiş
faaliyetleri yürütülmüş, aksaklıklar, yasalara aykırı durumlar olması hâlinde
de gerekli yaptırımlar uygulanmıştır.
Ayrıca, Sosyal Güvenlik
Kurumu il müdürlüklerinde görev yapmakta olan sosyal güvenlik denetmenlerine
ihbar, şikâyet, ALO 170 ve BİMER vasıtasıyla kuruma intikal eden her konu da
titizlikle incelenmekte, gereği yapılmaktadır.
Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlu’nun (6/1226) esas numaralı sorusu. Bakanlığımızca İmar Kanunu
kapsamında yapılan ve enerji verimliliğiyle ilgili olarak binalardan vergi,
resim, harç alınmaması konusundaki teşvik çalışmaları devam etmektedir. Ancak,
faizsiz kredi verilmesine ilişkin somutlaşmış bir çalışma bulunmamaktadır.
İstanbul Milletvekili Sayın
Sebahat Tuncel tarafından verilen (6/1428) esas numaralı soruya cevabımız:
Bilindiği üzere, milletvekilleri tarafından Başbakan veya bakanlara sorulan
yazılı ve sözlü soru önergeleri ile ilgili sayısal veriler Türkiye Büyük Millet
Meclisi web sayfasında yayınlanmaktadır. Milletvekilleri tarafından sorulan
soru önergeleri, kamu kurum ve kuruluşları tarafından, elindeki bilgi ve
belgeler doğrultusunda cevaplanmaktadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına 24’üncü Yasama Dönemi’nde 16/4/2013 tarihi itibarıyla toplam
20.517 adet yazılı soru önergesi verilmiştir. Söz konusu önergelerden 5.233
adedi süresi içinde, 8.432 adedi ise süresi geçtikten sonra
cevaplandırılmıştır. Cevaplandırılmayan soru önergesi sayısı 4.746’dır. İşlemde
olan önerge sayısı ise 2.106’dır. Sözlü soru önergelerine ilişkin olarak ise
toplam 3.519 adet sözlü soru önergesi verilmiş olup bunların 1.038 adedi
cevaplanmış, 2.467 adedi ise gündemdedir, 14 adet soru önergesi ise geri
alınmıştır.
Bilindiği üzere, Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 99’uncu maddesinde “Yazılı sorular,
Başbakanlığa veya ait olduğu bakanlığa gönderildiği tarihten itibaren en geç
onbeş gün içinde cevaplandırılır.
Başkan, bu süre içinde
cevaplandırılmayan yazılı sorular için Başbakanın veya ilgili bakanın dikkatini
çeker.
Yazılı sorular, dikkat çekme
yazısının gönderildiği tarihten itibaren on gün içinde cevaplandırılmazsa,
önergenin süresi içinde cevaplandırılmadığı gelen kâğıtlar listesinde ilan
edilir.” hükümleri yer almaktadır. Soru önergelerinin Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğü’nde belirtilen sürelerde, on beş günlük süre içinde
cevaplandırılması konusuna bakanlarımız tarafından büyük önem verilmesine
rağmen bazı imkânsızlıklar nedeniyle soru önergelerine süresi içinde cevap
verilmesi söz konusu olamamaktadır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bakan, süremiz
geçti. Soruları olan sayın milletvekillerimiz sisteme girmişler, onlar da
ekstra açıklama istiyorlar. Cevaplamadığınız sorular var.
Sayın Halaman…
ALİ HALAMAN (Adana) – Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, sorulara tatlı
tatlı cevap verdiniz, teşekkür ediyorum. Ama son günlerde dar siyasi çevreler
ramazan ayının belli bir takvime bağlanmasını düşündüğünüzü söylüyorlar. Mesela
“Her sene aralık ayında ramazan olsun.” der gibi bir ifade kullanıyorlar. Bu
doğru mu? Buna bir cevap verirseniz memnun oluruz.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Halaman.
Sayın Dedeoğlu…
MESUT DEDEOĞLU
(Kahramanmaraş) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, Akdeniz’in sanayisiyle
parlayan yıldızı Kahramanmaraş. Kahramanmaraş’ımızda aynı zamanda da meyve
yetiştiriciliği ön planda. Bunlardan, mesela, Andırın bölgesinde kiraz direkt
ihracata gitmekte. Bununla beraber, zeytin üreticiliği; Göksun bölgemizde elma
üreticiliği; bununla beraber, merkezde, aroması çok yüksek olan, çok yüksek
kalitede olan üzüm yetiştiriciliği var. İhracata yönelik, bu meyve
yetiştiricilerine bir teşvik düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Dedeoğlu.
Sayın Genç…
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii, Bekir Bey çok özenle,
sorularıma cevap vermemek için kaçtı çünkü benim sorularımda AKP’nin yaptığı
büyük yolsuzluklar var. Bu yolsuzlukları zaten kendisi de bildiği için cevap
vermedi. 8 tane sorum vardı, öyle çorba yaptı ki sorulara cevap verirken…
Mesela 4’üncü sırada, 7’nci sırada, 10’uncu sırada, 23’üncü sırada, 24’üncü
sırada, 34’üncü sırada ve müteakip sayfalarda, işte 39’uncu sırada, 41’inci
sırada sorularım vardı. Tabii bu AKP’li bakanların özel davranışıdır. Bana,
sorularıma cevap vermemek üzerine kaçıyorlar. Siz kaçın, ben sizi
kovalayacağım, ta cehennemin kapısına kadar götüreceğim sizi; cehennemin
kapısında da yakalayacağım sizi; diyeceğim ki, ey bu cennetin, cehennemin
kapısını tutanlar, buraya onları sokmayın, burada yerleri yok...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sen
zebani misin? Cehennem zebanisi misin?
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Genç.
Sayın Yılmaz, size söz
veremiyorum çünkü bu, sadece sözlü soruları sormuş olan milletvekillerimizin
bir hakkıdır. Onun için, Sayın Yılmaz, sisteme girmişsiniz ama size söz
vermiyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben de
sordum, 8 sorum var. Niye bana cevap vermiyor? Ona konuşma hakkım var.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Demek
ki gerek görmemiş cevap vermeye!
KAMER GENÇ (Tunceli) – Onun
bedelini size ödeteceğim.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Ödet
bakalım. Nasıl ödeteceksin zebani?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu
soruları böyle çıngırak yapıp boynunuza asacağım sizin. Bu bakanlar cevap vermiyor.
BAŞKAN – Sayın Bakan,
buyurunuz.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Halaman’ın
sorduğu konu, böyle ramazan ayını sabitlemek gibi bir çalışma, böyle bir şey
yok. Kimsenin aklında da böyle bir şey yok, yani rüyasında da böyle bir şey yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Niye
sıradan gitmedin de benim bir tane soruma cevap vermedin?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) – Bunu yapmak da mümkün değil, böyle bir şeyin olması söz
konusu değil.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Kasten
yapıyor. Doğrusunu söyle, dürüst ol!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) – Yani bu, aslı astarı olmayan büyük bir yalan. Yani, hiçbir
zaman da böyle bir şeyin olması söz konusu değildir.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yalan
mı, gerçek mi, sonra gösteririm sana.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) – Sayın Dedeoğlu “İhracata yönelik, meyve üreticiliğine
ilişkin, sebze üreticiliğine ilişkin bir teşvik uygulaması var mı?” diye sordu.
Tabii, bu ekonomiyle ilgili sorularda sizin sorularınız da vardı cevap vermem
gereken sorular içerisinde ancak süre yetmediği için ben o sorulara cevap
veremedim, fırsatım olmadı. Sayın Başkan izin vermiş olsaydı cevap verecektim.
Orada verilen destekler ve verilecek desteklere ilişkin bilgiler var. Ben,
isterseniz, birazdan size o sorunun yazılı cevabını da takdim ederim. Olur mu?
Sayın Genç’in söylediği şeye
gelince: Tabii, Sayın Genç her zaman kendisine yakışan üslupta konuşmayı tercih
etti. O yüzden…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sana
yakışan üslup bu, sen bunu hak ediyorsun.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Bakın, bir şey söyleyeceğim…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bak
Bekir, sorularımı seçtin seçtin, geçtin. Niye sıradan cevap vermiyorsun? Yine
geçtin, cevap vermedin.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) – Sayın Genç, bir dakika… Bir dakika… Bir dakika…
Dinledim seni. Beni dinle.
Şimdi, benim, Başkanlığa
verdiğim soru listesinde, sorular benim cevapladığım sıraya göre…
KAMER GENÇ (Tunceli) – İşte
burada… İşte burada canım!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) – Efendim, ben verdim. Bir dakika… Buyurun… Cevap vereceğim
ama.
Ben öyle verdim ama Başkanlık
benim verdiğim listeyi sonundan başa doğru okudu ve liste oradan karıştı; bu,
bir.
İki, sizin sorduğunuz sorular
cevabı verilmeyecek sorular değil. Bizim yaptığımız işlerin hiçbirinde cevabı
verilmeyecek bir işimiz yok. Hesabını veremeyeceğimiz bir işimiz yok.
Abdestimizden hiç şüphemiz olmadı bugüne kadar. Onun için sizin sorularınıza da
bizim cevabımız var. Eğer Sayın Başkan süre verse ben burada bütün diğer
soruları cevaplamaya hazırım.
Sayın Başkan, Genel Kurul
izin verirse, Sayın Genç’in ve diğer arkadaşların hepsinin sorularını
cevaplandırayım.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Kaçıyorsunuz, kaçıyorsunuz…
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) – Bizim kaçtığımız yoktur. Bizim kaçtığımız yoktur.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Soruların altında kalıyorsunuz.
BAŞKAN – Sayın Bakan, sayın
milletvekilleri… Bir dakika Sayın Bozdağ…
Sayın Bakan, sayın
milletvekillerimiz; biliyorsunuz, cevaplanmayan sözlü sorular gündemdeki
yerlerini devam ettiriyorlar, tekrar cevaplandırılmak üzere burada gündeme
alınıyorlar. Bunun altını tekrar çizeyim. Size bir ufak hatırlatma yaptım.
Buyurunuz Sayın Bozdağ.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) – Sayın Başkan, biz, Kamer Genç’in sorularını
cevaplayacağımızı Başkanlık Divanına ilettik. Cevaplarımızı da yanımızda
getirdik. Hatta grubumuz bize dediler ki: “Başkanlık Divanı soruları
okumayacak. O yüzden daha fazla soru getirin, cevaplayın.” Biz, Başkanlık
Divanı soruları okumayacak, doğrudan cevap vereceğiz diye getirdik ancak CHP
Grup Başkan Vekilimiz Sayın Hamzaçebi’nin talebi üzerine soruların okunduğuna
dair bizim bir malumatımız oldu. Öyle olunca da süre uzadı, biz cevap
veremedik.
KAMER GENÇ (Tunceli) – İki
saattir sorulara cevap veriyorsun.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) – Yoksa cevaptan kaçtığımız yok. Her soruya verecek cevabımız
var.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu
sıraya göre niye gitmedin?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) – Sizin sorularınıza da verecek cevabımız var. Sizin
söylediklerinizin hepsi iftira. Onun için…
KAMER GENÇ (Tunceli) –
İftirayı sen atıyorsun çünkü senin özün iftira.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) – Aynen, cevap tek: “İftira.” Başka bir şey yok.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Bakan.
Sözlü sorular süresinde
cevaplanmıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Sorduğum soruya cevap versin!
RECEP ÖZEL (Isparta) – Peki,
niye iftira atıyorsun!
BAŞKAN - Otuz dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 20.03
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT (Ordu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 92’nci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince
gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.
X.- SEÇİMLER
A) Sayıştay Üyeliklerine Seçim
1.- Sayıştayda açık bulunan üyeliklere seçim (S. Sayısı : 451) (x)
BAŞKAN – Şimdi, Sayıştayda
boş bulunan 5 üyelik için yapılacak seçime başlıyoruz.
Bu seçim, 6085 sayılı
Sayıştay Kanunu’nun 15 ve 16’ncı maddeleri ile İç Tüzük’ün 150’nci maddesine
göre gizli oylamayla yapılacaktır.
Plan ve Bütçe Komisyonunca
oluşturulan Sayıştay Üyeleri Ön Seçim Geçici Komisyonu tarafından Sayıştay
üyelikleri için boş üyelik sayısının 2 katı olarak belirlenen adayları içeren
oy pusulası Başkanlıkça bastırılmıştır.
Toplantı ve karar yeter
sayısı mevcut olmak şartı ile Sayıştay meslek mensupları kontenjan grubu
listesinden en çok oyu alan 5 aday Sayıştay üyeliğine seçilmiş olacaktır.
Şimdi, gizli oylamanın ne
şekilde yapılacağını arz ediyorum: Komisyon ve Hükûmet sıralarında yer alan
kâtip üyelerden komisyon sırasındaki kâtip üye Adana'dan başlayarak İstanbul'a
kadar, İstanbul dâhil; Hükûmet sırasındaki kâtip üye ise İzmir'den başlayarak
Zonguldak'a kadar, Zonguldak dâhil, adı okunan milletvekilinin adını defterden
işaretleyecek ve kendisine mühürlü oy pusulası ve bir zarf verecektir.
Milletvekilleri Başkanlık
kürsüsünün sağında ve solunda yer alan kabinlerden başka yerde oylarını
kullanmayacaklardır. Adını ad defterine işaretlettiren ve mühürlü oy pusulasını
alan sayın üye oy kabinine girecek ve oy pusulasında Sayıştay meslek grupları
kontenjanı grubu listesinden 5 adayın karşısındaki kareyi çarpı işaretiyle
işaretleyecek ve oy pusulasını zarfa koyarak Başkanlık Divanı kürsüsünün önünde
yer alan oy kutusuna atacaktır.
Aynı zarftan birden çok oy
pusulası çıkması hâlinde bu oy pusulalarının tamamı ve Sayıştay meslek
mensupları kontenjan grubu listesinden 5'ten fazla adayın işaretlendiği oy
pusulaları geçersiz sayılacaktır. Bu hususlar oy pusulalarında da dipnot olarak
belirtilmiştir.
Kabinlere aynı renk tükenmez
kalemler konulmuştur. Sayın üyeler bu kalemleri kullanacaktır.
(x) 451 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Oy pusulasında oyun kime ait
olduğunu belirleyecek herhangi bir işaret, imza, karalama veya kabinlerdeki
kalemlerden başka renkli bir kalem kullanma gibi durumlarda oy geçersiz
sayılacaktır.
Sayın kâtip üyelerin
yerlerini almalarını rica ediyorum.
Oylamanın sayım ve dökümü
için ad çekmek suretiyle 5 kişilik bir tasnif komisyonu tespit edeceğim:
Oğuz Kağan Köksal, Kırıkkale?
Burada.
Fikri Işık, Kocaeli? Yok.
Haluk Eyidoğan, İstanbul?
Yok.
Sakine Öz, Manisa? Yok.
Ömer Faruk Öz, Malatya?
Burada.
Mehmet Siyam Kesimoğlu,
Kırklareli? Yok.
Vedat Demiröz, Bitlis? Yok.
Mehmet Vecdi Gönül, Antalya?
Yok.
Mehmet Yüksel, Denizli? Yok.
Ahmet Toptaş, Afyonkarahisar?
Yok.
Fatoş Gürkan, Adana? Yok.
Rahmi Aşkın Türeli, İzmir?
Yok.
Kerim Özkul, Konya? Yok.
Ömer Selvi, Niğde? Yok.
Sümer Oral, Manisa? Yok.
Yılmaz Tunç, Bartın? Burada.
Birgül Ayman Güler, İzmir?
Yok.
Mehmet Muş, İstanbul? Burada.
İsmail Kaşdemir, Çanakkale?
Yok.
Ramis Topal, Amasya? Yok.
Hakkı Köylü, Kastamonu? Yok.
Muzaffer Çakar, Muş? Yok.
Hakan Çavuşoğlu, Bursa?
Burada.
İsimlerini okuduğumuz
arkadaşlar Tasnif Komisyonu üyeleri olarak yerlerini alsınlar.
Şimdi, gizli oylamaya Adana
ilinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.
Oy verme işlemi
tamamlanmıştır.
Oy kupaları kaldırılsın
lütfen.
Tasnif Komisyonu üyeleri
lütfen yerlerini alsınlar.
Tasnif Komisyonu üyelerinin
adlarını tekrar okuyorum: Oğuz Kağan Köksal, Kırıkkale Milletvekili; Ömer Faruk
Öz, Malatya Milletvekili; Yılmaz Tunç, Bartın Milletvekili; Mehmet Muş,
İstanbul Milletvekili; Hakan Çavuşoğlu, Bursa Milletvekili.
Sayın Öz’ün yerine İstanbul
Milletvekili Ahmet Haldun Ertürk…
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Sayıştayda boş bulunan 5 üyelik için yapılan seçime ait Tasnif
Komisyonu tutanağı gelmiştir, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
451 sıra sayılı raporda
belirlenen adaylardan Sayıştay'da boş bulunan 5 üyelik için yapılan seçime 260
üye katılmış, kullanılan oyların 5’i geçersiz sayılmış, geçerli oyların
dağılımı aşağıda gösterilmiştir.
Saygıyla arz olunur.
Tasnif Komisyonu
Üye Üye Üye
Oğuz Kağan Köksal Ahmet Haldun Ertürk Yılmaz
Tunç
Kırıkkale İstanbul Bartın
Üye Üye
Mehmet
Muş Hakan Çavuşoğlu
İstanbul Bursa
Mustafa Mis 255 oy
Ömer Burhanlı 254 oy
Ahmet Okur 252 oy
Orhan Yaşa 251 oy
Özcan Rıza Yıldız 251 oy
Ahmet Tezcan 4 oy
Kadir Özen 3 oy
Ahmet Ay 2 oy
Fikret Çöker 2 oy
Hüseyin Dikilitaş 1 oy
Geçersiz 4 oy
Boş 1 oy
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, buna göre Sayıştay meslek mensupları kontenjan grubundan Sayın
Mustafa Mis, Sayın Ömer Burhanlı, Sayın Ahmet Okur, Sayın Orhan Yaşa ve Sayın
Özcan Rıza Yıldız Sayıştay üyeliklerine seçilmişlerdir. Hayırlı olmasını
diliyorum.
Alınan karar gereğince diğer
denetim konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Mil-letvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı:
156)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer alan, Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile
Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer alan, Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün; Avukatlık Kanunu ile Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sivas
Milletvekili Hilmi Bilgin ve Çankırı Milletvekili İdris Şahin ile 8
Milletvekilinin; 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu
ve 3568 Sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Erzurum Milletvekili Oktay
Öztürk'ün; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Avukatlık Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
3.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün;
Avukatlık Kanunu ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ve Çankırı Milletvekili
İdris Şahin ile 8 Milletvekilinin; 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu, Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu ve 3568 Sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve
Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk'ün; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile
Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/750, 2/1326, 2/1343, 2/1344) (S. Sayısı: 444) (x)
BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
(x) 444 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Komisyon raporu 444 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan
karar gereğince bu tasarı İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında
görüşülecektir. Bu nedenle, tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp
maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve
bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerinde,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Hasan Hüseyin Türkoğlu, Osmaniye
Milletvekili.
Sayın Türkoğlu, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri;
444 sıra sayılı Tasarı'nın geneli üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Yargı paketlerinin bir
parçası olan bu tasarı yargı sistemimize yeni düzenlemeler getirmektedir.
Tasarının, davaların Yargıtaydaki temyiz aşamasını yeniden düzenleyen 1’inci
maddesi ile yasa dışı eğitim kurumu kurucu ve çalışanlarının cezadan müstesna
tutulmasını düzenleyen 10’uncu maddelerinin arızalı olduğunu, tasarıdan
çıkarılması gerektiğini sözlerimin başında ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; sağır sultan da biliyor ki yargı paketlerinin getirilme sebebi
PKK’nın talebidir. Vatandaşımızın yargı paketleri tarafında yer almasını
sağlamak için de bazı faydalı düzenlemelerin paketlere Hükûmet tarafından dâhil
edilmesi stratejisi artık ayan beyan ortadadır. Bu paketler aracılığı ile
PKK’ya verilen hiçbir taviz terörü geriye çekememiştir. Daha dün televizyonda,
ekranlarda boy gösterip PKK’nın çekilme takvimini anlatanlar nerelerdedir? “Şu
güne kadar sınır dışına çıkacak. İşte, şu tarihte silahlarını teslim edecek, bu
tarihte başka ülkelere gidecek. Kalanları Türkiye’ye dönüp topluma entegre
olacak.” diye bas bas bağırıp gözümüzün içine baka baka yalanları sıralayanlar
ortalarda görünmemektedirler. “Silahsız çıkış yok. Meclis karar almazsa olmaz.”
denilerek daha ilk adımda, sözde süreç tıkanıvermiştir. Siz karşınızdakileri
herhâlde namuslu, sözüne itimat edilen Türk vatandaşları zannediyorsunuz.
Hükûmetin uyanması, müzakere ettiği, pazarlık yaptığı şahsiyetlerin bebekleri
bile ayırmadan binlerce insanımızı katletmiş caniler olduğunu artık anlaması
gerekmektedir. Şeytanla masaya oturursan ütülmek, katille yatağa girersen
üzülmek mukadderdir.
Bugün de aynı film tekrar
izleniyor. İmralı istiyor, “Savcılar hukuku askıya alsa ne olur?” diyen Adalet
Bakanı hazırlıyor, Başbakan önümüze koyuyor, sizler ise önünü arkasını
hesaplamadan savunma yapıyorsunuz. Ekran karşısına geçtiğinizde, basına
demeçler verdiğinizde, kahvede, sokakta, yaptıklarınızı izahta yanlışlarınızı
mazeretler arasına gizlemeye muktedir olabilirsiniz. Ancak, inanıyorum ki
birçoğunuz akşam yastığa başınızı koyduğunuzda, kendinizi Yüce Rabb’imizle
yalnız başınıza hissedip vicdanınızla baş başa kaldığınızda “Ben ne yapıyorum;
kime, ne için hizmet ediyorum?” diye kendinizi sorgulamak durumunda
kalıyorsunuz, kalmalısınız da. Eğer gerçek müminler iseniz Rahman’a mı, tağuta
mı hizmet ettiğinizi sorgulamalısınız. Bin yıldır ilâyikelimetullah için
kendisini Allah yoluna adamış, bunun için can vermiş, can almış bir milletin
torunlarına, evladıfatihâna neyi reva görüyoruz? Bu aziz milleti nerelere,
hangi kaos ve parçalanma girdaplarına sürüklüyoruz?
Bu aziz ve mübarek millet,
İslam’dan gayrı bir millet değildir. Allah'a ve onun dinine hizmet etmek
isteyenler bu millete hizmet etmelidir çünkü bu millet Allah'ın ilahi övgüsüne
mazhar olmuş bir millettir. Bu millete hizmet etmek isteyenler de Allah'a ve
onun dinine hizmet etmiş sayılırlar çünkü bu millet Allah’ın birliğini ve onun
makbul saydığı din-i İslam’ı yeryüzüne hâkim kılan bir millettir. Hiç kimse
Türk'süz bir İslam, İslam’sız bir Türk milleti tasavvur edemez. Bu yüzden Türk
milletini sevmek ve ona övgüde bulunup saygıyı ifade eden millî duyguları,
milliyetçiliği ayakları altına almak Başbakan da olsa hiç kimsenin haddi
değildir.
Bu milleti ve koruduğu
değerleri Malazgirt'te Ortodoks Bizans ordularıyla; Filistin'de, Suriye'de
Haçlı seferleriyle; Avrupa'da Katolik Vatikan ittifaklarıyla; Çanakkale'de,
Sakarya'da, Dumlupınar’da Batı’nın işgal ordularıyla bin yıldır, mütemadiyen,
bıkmadan, usanmadan ayakları altına almaya çalışanlar olmuştur. Ancak, Allah'ın
takdis ettiği bu millet Malazgirt Ovası’nda Gazi Alparslanlar; Kudüs'te
Salâhaddin Eyyubîler; İstanbul'da Hazreti Fatihler; Çanakkale'de, Sakarya'da,
Dumlupınar'da Mustafa Kemaller bu zihniyete tarih önünde hadlerini
bildirmiştir. Bugün de bu aziz millet Batılı Haçlı zihniyetine ve onların
içerideki sureti haktan görünen iş birlikçi uzantılarının haddini bildirmeye ve
hesabını görmeye Allah'ın izniyle daima muktedir olacaktır.
Şimdi herkesin yeniden
düşünme zamanıdır. AKP’yi yönetenler şapkalarını önlerine koyup, Tayyip
Erdoğan’ın uvertür diye gördüğü ama benim için her biri birbirinden kıymetli
vatansever AKP’li vekil arkadaşlarımın da ellerini vicdanlarına koyarak bir
daha, ama bu defa Allah rızası ve bu ilahi övgüye mazhar olmuş aziz milletin
bekası için bir daha düşünmesi gerekir. Bu zillete neden katlanıyoruz? Bunları
neden ve kimin için yapıyoruz? Güzel ülkemizde otuz yıldır baş gösteren bu
Allah tanımaz fitneye neden bugün olabildiğince cömert ve tavizkâr davranır
hâle geldik? 76 milyonluk Türkiye neden 3-5 bin PKK’lı caniye teslim oluyor?
Neden İmralı’daki bebek katilinin isteklerine ve talimatlarına Allah emriymiş
gibi iman ve itaat ediliyor? Neden Söğütözü, Kandil ve İmralı’nın kuşatmasına
rıza gösteriyor? Hiç kimse, gerçek olarak yaşanan bu durumu, feraseti yüksek
aziz Türk milleti karşısında inkâr da edemez, tevil de edemez. Olan biten,
bütün açıklığı ve aleniyetiyle ortadadır. Demokratik özerklik isteniyor, hoop
Büyükşehir Belediye Kanunu hemen geliyor. “PKK’lılar Kürtçe savunma yapabilsin”
diyor, “Başüstüne.” deyip bir yargı paketi hazırlanıyor. “KCK tutukluları
serbest kalacak.” deniyor, hoop hemen bir yargı paketi daha geliyor. Az önce de
söyledim, aynı filmi tekrar tekrar izliyoruz. Başbakan sekiz yıldır Türk
kamuoyuna “Akan kan duracak, silahlar susacak, analar ağlamayacak, barış
gelecek.” diye sürekli pembe tablolar çizip boş beklentiler yaratmaktadır.
Bugüne gelinceye kadar Başbakan “Kürtçe konuşma ve yayın yasağı kaldırılırsa
terör bitecek.” dedi, yasaklar kaldırıldı ama terör yine devam etti. “Kürtçe
öğrenim yasağı kaldırılırsa terör bitecek.” dedi, Kürtçe öğrenimine izin
verildi ancak terör bitmedi. Kürtçe televizyon yayını serbest bırakılırsa terör
bitecek.” dedi; önce TRT GAP’ta Kürtçe yayın başladı, sonra TRT Şeş kuruldu ve
yerel televizyonlara da yayın serbestliği getirildi ama terör yine bitmedi.
“Terörle mücadele eden komutanlar yargılanırsa, sözde terör örgütünü yöneten
Ergenekon çökertilirse terör bitecek.” dedi; terörle mücadele etmiş bütün
komutanlar içeri tıkıldı, Genelkurmay başkanlarına terörist damgası yapıştırıldı,
sözde Ergenekon çökertildi ama PKK dışarıda ve ayakta kaldı. “Taş atan çocuklar
yasası çıkarsa, operasyonlar durdurulursa, İmralı devlet tarafından muhatap
alınırsa terör biter.” dedi Sayın Başbakan; yasalar çıkarıldı, operasyonlar
durduruldu, terör örgütünün elebaşısı Hükûmet ve devlet tarafından
meşrulaştırılarak muhatap alındı, pazarlık masasına oturuldu ama yine terör
bitmedi.
Şimdi, “KCK tutuklularını
bırakırsak terör bitecek.” deniliyor. Hep inandık ve her defasında aldatıldık.
Şimdi buna nasıl inanacağız? Terör örgütü Başbakanın yumuşak karnını,
zaaflarını tespit etmiştir. Bu nedenle sadece seçim dönemlerinde Tayyip Erdoğan’ın
iktidarda kalmasına zarar vermemek için terör eylemlerine ara vermiş ancak
bunun karşılığında da önemli tavizler koparmıştır. PKK, her pazarlıkta biraz
daha siyasallaşmış, bölücü propaganda hukuk karşısında meşrulaşmış, bölücü
talepler birer birer yerine getirilmiştir.
Vicdan sahibi herkes şunu iyi
anlamalıdır: Bölücü terör bir demokrasi ve hak yoksunluğundan dolayı ortaya
çıkmadığı gibi sırf bu nedenle de devam etmemektedir. PKK terör örgütünün
hedefi hiçbir zaman hak elde etmek ve ülkemize demokrasi getirmek olmamıştır.
Kaldı ki şeytandan bir melek çıkarılamayacağı gibi, teröristten demokrat, terör
örgütünden de demokrasi projesi üretilemeyeceği herkes tarafından iyi
bilinmektedir.
PKK, Marksist -Leninist,
devrimci şiddet stratejisinin gereği olarak bugüne kadar “kadın”, “yaşlı”,
“çocuk” demeden, asker- sivil ayrımı gözetmeden birçok vatandaşımızın kanını
dökmüştür. Üstelik, canına kastettiği vatandaşlarımızın birçoğu sözde hakkını
savunduğu Kürt kökenli kardeşlerimiz olmuştur. Bağımsız, sosyalist bir Kürdistan
hayalleriyle devlete karşı silahlı kalkışma başlatan böyle bir terör örgütünü
demokratik açılım projeleriyle, beşeri hürriyetler ve kültürel haklarla tatmin
ederek sorunu çözeceğini düşünmek siyasal iktidar için büyük bir zafiyettir.
Verilen her taviz bir sonraki adımın dayatılması, yeni tavizlerin gündeme
alınması için terörün daha da şiddetlenmesine, daha fazla canın yanmasına ve
gözyaşına neden olmaktadır.
Bu gerçeğe rağmen hâlâ
Hükûmet, tavizleri nerede ve nasıl durduracağını, milletimizin sabrını hangi
noktaya kadar zorlayacağını tayin edememiştir. Hükûmetin kararsızlığı,
hazırlıksızlığı ve bunlara bağlı olarak yaşadığı siyasi panikatakları,
milletimiz bünyesinde büyük bir karamsarlığa, umutsuzluğa ve endişeye yol
açmaktadır. Dün Başbakanın şiddetle eleştirip reddettiği talepler, bugün büyük
bir şevkle yerine getirilmektedir. Bugün reddedilenlerin ise yarın kabul
edilmeyeceğine dair hiçbir güvenilir siyasal teminat sunulamamaktadır.
Hükûmet, bölücü rüzgâr
karşısında oradan oraya savrulup durmaktadır. Elinde bütünlüklü, her durumu göz
önünde tutarak seçenekleri olan bir proje mevcut değildir. Bunun farkında olan
PKK’nın her fırsatta terörü ve silahı dayatmaya devam edeceği ve bağımsız
Kürdistan hedefini elde edinceye kadar tatmin edilemeyeceği, bugünden görülmesi
gerekli bir gerçekliktir.
Tavizler üzerinden yürüyen
terörle mücadele anlayışı pazarlığın her tıkanışında yeni şehadetleri, yeni
bağrı yanık ağlayan anaları ve daha fazla dökülen kanları önümüze çıkaracaktır.
Bu yüzden, milletimizin, bölücü terörle mücadele konusunda Hükûmete güveni
kalmamıştır. Milletimizle AKP iktidarı arasında bir güven bunalımı doğmuştur.
Hükûmet kendisini de, milleti de pembe tablolarla aldatmaktan vazgeçmelidir.
Milletin kaderini ilgilendiren gerçekler, milletin kendisiyle mutlaka
paylaşılmalıdır.
Sayın milletvekilleri, yargı
paketleri bir hak, hürriyet ve adalet paketi değildir; teröriste taviz
paketidir. Çünkü Başbakanın dümeninde olduğu iktidar gemisi, uzun zamandır
yelkenlerini demokrasi ve özgürlük rüzgârlarıyla değil; zorbalığın ve
despotluğun, kendisi gibi düşünmeyenleri baskılama ve yok etme arzusunun karşı
konulmaz fırtınalarıyla şişirmektedir. AKP İstanbul İl Başkanının tabiriyle,
artık bir kısım ittifaklar sona ermiştir.
AKP, özellikle kendisini
“liberal ve özgürlükçü” diye tanımlayan “yetmez ama evetçi” kesimleri dahi
kendi sınırsız iktidarı için ayak bağı olarak görmeye başlamıştır. Demokratik
sistemi ve birey özgürlüklerini kendi siyasi ikballeri ve kişisel hesaplarını
gerçekleştirmek için basit bir payanda olarak gören bir zihniyetin, aziz
milletimizi huzurlu ve güvenli limanlara ulaştırması tabii ki beklenemez.
AKP artık dibine kadar
despotizme batmıştır. Geçer akçesi de ya asimilasyon ya eliminasyon
siyasetidir. Kırk katır mı, kırk satır mı? Milletimizin önüne konulan tek
seçenek, ya Tayyip Erdoğan’ın istediği bireylere dönüşerek yaşayabilmek ya da
sindirilip yok edilmektedir. Başbakan kendisi gibi düşünmeyen, kendisi gibi
inanmayan, kendisi gibi yaşamayan hiç kimsenin varlığına tahammül edememektedir.
Buna AKP milletvekilleri de, hatta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bile dâhildir.
Kendisine muhalif tüm sesleri susturmakta, farklı düşünen herkesi ipe sapa
gelmez çeşitli gerekçelerle itham ederek yargı önüne atmakta, yargılamaları
keyfî bir cezalandırma yöntemi olarak kullanmaktadır.
Hükûmet politikalarını
eleştiren gazeteciler, bilim adamları, sivil toplum mensupları ve bürokratlar
ifade ettikleri düşünceleri, yazdıkları yazıları ve yayınlayamadıkları
kitapları nedeniyle suçlanıp gözaltına alınmakta, hayalî suçlar isnat edilerek
kendilerini aklamaları istenmektedir. Hükûmet ve onun kuşatması altındaki yargı
kurumu eliyle masumiyet karinesi ters yüz edilerek birer suçluluk karinesi
hâline dönüştürülmüştür.
Bir yandan düşünceyi açıklama
ve yayma hürriyeti yok edilip düşünceler kafaların içerisine hapsedilmeye
çalışılırken, diğer yandan bireysel özgürlükler birer birer kemirilip içleri
boşaltılmaktadır. Suç ve suçluyla mücadele perdesi arkasında, her vatandaş
potansiyel bir tehdit olarak algılanıp, devlet kurumları tarafından
gözlenmekte, haberleşmeler dinlenmekte, herkes takip ve tarassut altında
tutulmaktadır. Devlet kurumlarına kamunun huzur ve emniyetini sağlamaları için
tahsis edilen kamu kaynakları ve teknolojik imkânlar, vatandaşlarımızın gizli
kalması gereken özel hayatlarını dahi kamuya açık hâle getirmek ve
itibarsızlaştırmak maksadıyla kullanılmaktadır.
En temel hak ve hürriyetlerin
içlerinin boşaltılıp kullanılamaz hâle getirildiği, yargılama ve adalet
düzeninin sarsıldığı bir Türkiye’de infaz koşullarıyla uğraşmak, en temel hak
olan yaşama hürriyetini ortadan kaldırmaya yönelik faaliyetleri Türk
mahkemelerince mahkûm edilmiş olan eli kanlı terör örgütünün siyasi
uzantılarını dışarıda tutabilmek için paketler hazırlamak hedef şaşırtma ve
abesle iştigaldir.
Yargı bağımsızlığını ortadan
kaldırdığını tescil edercesine yargıya talimat veren, Silivri’de eylem yapanlar
için “Dokunulmazlıklarını kaldıracağım.” diyen bir Başbakanın yargılamayı
etkilemekten şikâyet etmesi ise trajikomiktir. Sen daha dün BDP'lilerin de
teröristle kucaklaştı diye “Dokunulmazlıklarını kaldıracağım.” diyordun, biz de
sana destek vereceğimizi söylemiştik. Ne oldu? Şimdi Hükûmetin DTP’ye gücü
yetmedi de CHP’yi mi gözüne kestirdi?
Başbakan Türkiye’de ilk defa
mahkeme salonunda yargıya müdahale edildiğini söylemekte. Sayın Başbakan
meselenin vahametini bir an evvel kavramalıdır. Kendisi yargıya bu derece
müdahale etmeye, yargıyı sindirmeye ve kuşatmaya devam ederse, bırakın mahkeme
salonlarını, korkarım yargıçlar sokaklarda, kahvede, camide, hatta evlerinde
bile hem aileleri hem çocuklarıyla tacize uğrayabileceklerdir. Başbakan acilen
yargıya müdahale ve yönlendirme gayretlerinden vazgeçmeli, artık yargının
içinden elini çekmeli ve yargıyı kendi işleyişine, hâkimlerin yüksek vicdanları
ve adalet anlayışlarına terk etmelidir. Çünkü adil yargı düzeni bu Meclisin
yaptığı yasalarla değil; hukuk vizyonu, adalet anlayışı, vicdan ve Allah
korkusuyla mümkün olabilir.
Saygıdeğer milletvekilleri,
bir hususa daha değinmeden geçemeyeceğim. Başbakan son günlerde Sayın Genel
Başkanımız Devlet Bahçeli ile yatıp yine onun adıyla kalkmaktadır; sürekli ona
laf yetiştirmeye çalışmaktadır. Acze düşmüş olmalı ki mahkemeye vermekten,
dokunulmazlığını kaldırmaktan bahsetmektedir. Herhâlde Sayın Genel Başkanımızın
Bursa mitingi ve grupta verdiği ayar çok dokunmuş, biraz kalın kaçmış olmalı ki
şimdi kalkmış akıl, izan ve vicdan sahibi herkesin edebinden, ahlakından ve
devlet adamlığı duruşundan emin olduğu Sayın Genel Başkanımıza edep ve ahlak
dersi vermeye çalışmaktadır.
Sayın Başbakanımızın her
yerinden maşallah edep ve ahlak fışkırmaktadır. Bu edep örneklerinin birkaçını
takdirlerinize sunmak istiyorum:
Sanki, “Millî görüş gömleğini
çıkardım.” deyip rahmetli Erbakan'ı sırtından bıçaklayan Tayyip Erdoğan değil
de Sayın Devlet Bahçeli’ydi.
İstanbul Büyükşehir
Belediyesindeki yolsuzluk iddialarından yargılanan sanki Tayyip Erdoğan değil
Sayın Devlet Bahçeli’ydi.
Oğluna aldığı gemiciği,
oturduğu villacığı dillere düşen sanki Tayyip Erdoğan değil Sayın Devlet
Bahçeli’ydi.
Eşi hanımefendiye Rusya'da
hediye edilen takılar için
eleştirenlerin dünyasını başına yıkan sanki Tayyip Erdoğan değil Sayın Devlet
Bahçeli’ydi.
"Benim eşimi de Gülhane
Askeri Hastanesine almadılar." deyip eşinin baş örtüsünü ve mağduriyetini
bile siyasi istismar malzemesi hâline getiren sanki Tayyip Erdoğan değil Sayın
Devlet Bahçeli’ydi.
12 Eylülde idam edilen Türk
milliyetçilerinin mektuplarının bir kısmını okuyup yalandan ağlayıp ancak
arkasından milliyetçiliği ayaklarının altına aldığını söyleyen sanki Tayyip
Erdoğan değil Sayın Devlet Bahçeli’ydi.
İkide bir bir siyasi partinin
genel başkanının soyundan sopundan ve mezhebinden bahsederek onu aşağılamaya
çalışan, daha sonra da “Alevi açılımı yapıyorum.” diye ortalıkta dolaşan sanki
Tayyip Erdoğan değil Sayın Devlet Bahçeli’ydi.
Millete “Ananı da al git.”
diyen, “Senin oyun sende kalsın.” diyen, milleti azarlayan sanki Tayyip Erdoğan
değil Sayın Devlet Bahçeli’ydi.
Esad’la ballı börekli kanka
olan, daha sonra da “Diktatörmüş.” diyerek düşman yapan sanki Tayyip Erdoğan
değil Sayın Devlet Bahçeli’ydi.
Avrupa Birliğine “Hristiyan
kulübü” deyip, daha sonra sırf müzakere tarihi alabilmek için her türlü
cambazlığı yapan, adaylık anlaşmasını Haçlı seferlerinin mimarı Papa’nın
heykeli altında onurla imzalayan sanki Tayyip Erdoğan değil Sayın Devlet
Bahçeli’ydi.
“Zina suç olarak Türk Ceza
Kanunu’nda kalacak.” deyip, Brüksel’e gidince fikrini değiştirip zinayı suç
olmaktan çıkaran sanki Tayyip Erdoğan değil Devlet Bahçeli’ydi.
“İmralı'yla görüşen
şerefsizdir.” diye bağırıp, arkasından “Devlet görüşüyor.” diye sıyrılmaya
çalışan, daha sonra da “İmralı ile de, Kandil’le de görüşürüz.” diyen sanki
Tayyip Erdoğan değil Sayın Devlet Bahçeli’ydi.
Meclis grubunda “bahtsız
bedevi” diye ahlaksız fıkralara gönderme yapıp darbımeseller getiren sanki
Tayyip Erdoğan değil Sayın Devlet Bahçeli’ydi.
Hangi birini söyleyeyim? Daha
Oferler, Ogerler sırada duruyor. Başbakanın edepli şecaatleri saymakla biter
mi? Sayabilecek olan beri gelsin.
Bu yüzden, Sayın Başbakana
tavsiyemiz: Boyunu aşan sularda yüzmesin. Eleştireceği konu ve kişiyi doğru
seçsin.
Başbakanın sevdiği tabirle
konuşmamı bitireyim. Edep söz konusu olunca Bahçeli nire, Tayyip Erdoğan nire!
Tasarının hayırlı olmasını
diler, Türk milletinin milletvekillerini saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Türkoğlu.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Bahçekapılı.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Genel Başkanımızla ilgili, sayın konuşmacı, edebiyle ilgili bazı
şeyler söyledi, cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun, lütfen, iki
dakika içinde. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun görüşülen kanun tasarısının tümü
üzerinde MHP Grubu adına yaptığı konuşma sırasında AK PARTİ Grup Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce burada konuşma
yapan sayın hatip galiba biraz gecenin bu saatinde çalışıyor olmamızdan dolayı
bir karışıklık yaşadı. Biz burada Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’yla ilgili bir
yasa tasarısını görüşüyoruz ama kendisi çözüm sürecinden başladı, Başbakandan
çıktı, AK PARTİ’nin yaptığı faaliyetlerle ilgili birtakım söylemlerde bulundu.
Şimdi şöyle bir sıralama
yapalım: Bir, şunu iyice bilin: Biz panikatakta değiliz. Biz gayet rahatız,
gayet huzurluyuz, vicdanımız da yerinde; panikatakta olan sizsiniz çünkü bu
süre geçtikten sonra siyaset yapacak alanınız kalmayacak. Gittikçe de sınırın
altına düşüyorsunuz, bunun farkındasınız, o yüzden panikatak değil, onun daha
ötesindeki -tıp dilinde ne söylenirse- aynı hastalıktan muzdaripsiniz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sen
yaptıktan sonra biz daha çok siyaset yaparız!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(Devamla) – Bakın, sizin tabanınızla ilgili bağınız da yok; bizim bu çözüm
sürecine yüzde 28 MHP’den bir destek var. Bunu bir görün, ondan sonra kalkıp
burada konuşun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Dün
akşam uyumamışsınız, rüya görmüşsünüz!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(Devamla) – Siz vicdanımızın sesini sorguluyorsanız, eğer sizin terörün devam
etmesinden, kanın akmasından, anaların ağlamasından, gencecik fidanların
toprağa düşmesinden bir rahatsızlığınız yoksa buyurun yolunuza devam edin. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Ama biz bunlardan rahatsızız ve vicdanımız da
rahat. Eğer edepten bahsedecek olursanız önce bunu siz kendinize söyleyin çünkü
burada olmayan bir başbakanın ailesine dil uzatmak, bir insana, bir vatandaşa
edep konusunda ne getirir ne götürür; onu da zaten halkımız takdir etmektedir.
Başbakanın edebini tayin etmek ve ona söz söylemek sizin haddiniz de ve hakkınız
da değildir. Siz kendi haddinize ve hakkınıza sahip olun ve susup oturduğunuz
yerde oturun.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Bahçekapılı.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Türkoğlu.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) – Görüştüğümüz yasa tasarısını anlamadığımı söylediler, müsaade
ederseniz düzeltmek istiyorum.
BAŞKAN – Lütfen ikinci bir…
YILMAZ TUNÇ (Bartın) –
Küfreden adama hâlâ söz veriyorsun Sayın Başkan ya, hakaret ediyor…
ALİ ÖZ (Mersin) – Ne demek
yani Meclis de mi sizin kontrolünüzde olacak, Başkanı da mı siz
yönlendireceksiniz!
5.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma
sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) – Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; efendim,
bir yasa tasarısının geneli üzerindeki konuşmalarda tabii ki hukuk sistemine
ilişkin genel değerlendirmelerimizi paylaşacağız. Bu açıdan, biraz evvelki
yaptığım konuşmamda hem tasarıyla ilgili hem de anlayabilenler için hukuk sistemine
ilişkin genel değerlendirmelerimi aktarmış bulunuyorum.
Diğer taraftan, burada
söylemiş olduğum sözlerimin hiçbirisi hakaret içermiyor. Burada söylemiş
olduğum sözlerin hepsi, Sayın Başbakan’ın ağzından çıkmış sözler ile yapmış
oldukları arasındaki çelişkileri, farkı ifade etmek için kullandığım cümleler.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) –
Eşini karıştırıyorsun ya!
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Devamla) – Bu açıdan, anlayabilen arkadaşlarıma ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün;
Avukatlık Kanunu ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ve Çankırı Milletvekili
İdris Şahin ile 8 Milletvekilinin; 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu, Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu ve 3568 Sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve
Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk'ün; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile
Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/750, 2/1326, 2/1343, 2/1344) (S. Sayısı: 444) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi, gruplar adına
tasarının geneli üzerinde ikinci konuşmacı, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına Erol Dora, Mardin Milletvekili.
Buyurun Sayın Dora (BDP
sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA EROL DORA
(Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 444 sıra sayılı Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi’nin tümü üzerinde konuşmak üzere Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz
gibi parlamenter demokrasilerle yönetilen ülkelerde yasa yapma süreci son
derece önemli olduğu için parlamentolar yasama süreçlerinde son derece titiz
davranmakta, yürütmeden sorumlu hükûmet ise muhalefetin görüş ve önerilerini
dikkate almaktadır. Demokrasinin de olmazsa olmazlarının başında gelen bu görüş
alma ilkesi, bizim Meclisimizde maalesef yeterince uygulanmamaktadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna gelen hemen her yasa tasarısı kanunlaştıktan sonra daha
üzerinden kimi zaman altı ay bile geçmeden yeniden Genel Kurula getirilmekte,
burada görüşülmektedir. Bu durum yasama sürecinin ne kadar da sorunlu
işlediğini açıkça göstermektedir. Dolayısıyla, yasa tasarısı Genel Kurula
gelmeden önce hükûmetin -özellikle komisyon aşamasında- muhalefet partilerinin
ve müdahil olmak isteyen sivil toplum kuruluşlarının görüş ve önerilerini
mutlaka dikkate alması gerekmektedir.
Yasa yapma sürecinin baş
aktörü olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin fonksiyonel olarak verimlilik ve
performans yönünden her zaman sürece hâkim olup olmadığı ve toplumun
beklentilerine anında cevap verebilen bir yasa yapma sürecinin mümkün olup
olmadığı, yapılan yasaların, toplumsal ihtiyaçları ne kadar karşılayıp
karşılamadığı sorusu, artık sorulması gereken soruların başında gelmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda öngörülen değişiklik de
yine bir türlü kalıcı çözüm getirilmediği için rutin değişikliklerden biri
hâline gelmiş durumda ve korkum o ki, bizler, önümüzdeki dönemlerde de gene bu
konuyu konuşuyor olacağız. Kalıcı çözüm getirmeyen, palyatif yöntemlerle
hazırlanan bu yasa tasarıları, ihtiyacı karşılamaktan uzak olduğu için bir süre
sonra yeniden Genel Kurula gelmektedir. Bu yüzden, bizler, neredeyse üç beş
ayda bir bu sorunla karşı karşıya kalıyoruz.
Öncelikle ifade etmek
gerekiyor ki, tasarının 1’inci maddesi çerçevesinde düşündüğümüzde, Yargıtay
Hukuk Genel Kuruluna verilmek istenen yetki, Türk usul hukukunun genel
sistematiğine aykırı bir durum teşkil etmektedir.
Bilindiği gibi, Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu dışında, Ceza Muhakemesi Kanunu, İdari Yargılama Usulü
Kanunu kendi alanlarında usul hukukunu düzenleyen metinler olmakla birlikte,
tüm bu kanunların temyiz incelemesinde getirdiği derecelendirme, bu cümleden
olarak, bozma kararına karşı ilk derece mahkemesinin direnmesi yani İdari
Yargılama Usulü Kanunu’na göre ısrar etmesi, temyiz incelemesinin hangi makam
tarafından yapılacağı hususu benzer şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.
Yasa tasarısında öngörülen
değişiklik, usul kanunları arasında kurulan bu paralelliği ortadan kaldırmakla
beraber, kanaatimizce, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun hakemlik ve içtihat
mercisi olma konumunu da gölgelemektedir. Bu noktada, tasarının, 2797 sayılı
Yargıtay Kanunu’na da ayrıca bir aykırılık oluşturduğu düşünülmektedir. Şöyle
ki: Yargıtay Kanunu’nun “Hukuk ve Ceza Genel Kurullarının Görevleri” başlıklı
15’inci maddesinin 1’inci bendinde, Yargıtay dairelerince verilen bozma
kararlarına karşı mahkemelerce verilen direnme kararlarını inceleyerek karar
vermek Yargıtay Genel Kurulunun görevleri arasında sayılmıştır. Tasarıyla Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda getirilmek istenen değişiklik, Yargıtay
Kanunu’nun 15’inci maddesinin 1’inci fıkrasıyla da bağdaşmamaktadır.
Her ne kadar, bu konu Adalet
Komisyonu Raporu’nda tartışılarak değişikliğin, Yargıtay Kanunu’nun 15’inci
maddesinin (4) numaralı bendinde geçen “Kanunlarda verilen diğer görevleri
yapmak” şeklindeki düzenlemeyle uyumlu olduğu ileri sürülmüşse de ilk derece
mahkemesiyle Yargıtay dairesi arasındaki uyuşmazlığın çözümünün düzenlendiği
yer 15‘inci maddenin 1’inci bendi olmakla birlikte, komisyonun yorumu bu itibarla
yasanın sistematiğine aykırıdır.
Vurgulanması gereken diğer
nokta ise, Yargıtayın geliştirdiği usuli müktesep hak anlayışı içinde birbirine
aykırı bozma kararı verilmesi ihtimalinin çok büyük ölçüde bertaraf edildiği
gerçeğidir. Bu anlamda, yasal düzenlemenin gerçek bir ihtiyacın ifadesi
olduğunu söylemek mümkün görünmemektedir.
Avukatlık büroları, serbest
muhasebeci, mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik büroları ile ilgili
öngörülen değişiklikler bu konudaki yoğun taleplerden yola çıkılarak hazırlanmıştır
ve olumludur. Ülkemizde, avukatlık mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik
mesleklerinin icra edilebilmesi için tasarlanmış büroların neredeyse hiç
olmaması hasebiyle, sözü edilen meslek grupları meskenlerde faaliyetlerini
sürdürmektedirler. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nda, avukatlık bürolarıyla
ilgili düzenleme yapılıncaya kadar, meskenlerdeki avukatlık bürolarının
faaliyetlerine devam edebilmesi için iki yıl süreli geçici bir düzenleme
yapılmıştı. Aynı düzenleme, mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik için de
söz konusudur. Öngörülen değişiklikler bu geçici düzenlemeleri sürekli hâle
getirmesi hasebiyle önemli ve olumludur ancak avukatların ve mali müşavirlerin
diğer sorunları tam olarak çözülemediği için daha kapsamlı ve kalıcı düzenlemelerin
yapılmasını düşünüyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; demokratik bir hukuk devleti olmanın yolu, avukatların hak
ettiği değeri görmesinden geçmektedir. Avukatlık mesleği, insanların hak arama
özgürlükleriyle iddia ve savunmalarını yeterli, etkin ve özgürce
gerçekleştirebilmelerini sağlayacak bir faaliyettir. Ancak, bu kutsal meslek,
Türkiye’de henüz anlaşılamamış olup toplumun neredeyse her kesimi tarafından
çeşitli eleştiri ve baskılara maruz kalmaktadır. Nitekim, avukatların yaşadığı
sorunlar çok katmanlı ve farklı boyutları içinde barındırmaktadır. Hâkim ve
savcılar başta olmak üzere, adliye ve kalem personeli avukatlık mesleğinin
icrasında çeşitli sıkıntıların oluşmasına neden olurken, devletin maliye
organları farklı sıkıntılar yaratmaktadır. Bu sorunlara bir de avukatların
meslek örgütü olan baroların yaklaşım ve yarattığı sıkıntılar eklenmekte,
mesleki örgütlenme anlamında da sıkıntılar yaşayan avukatlar, mesleki mücadele
alanlarında da yalnız kalmaktadır.
Avukatların yaşadığı sıkıntılı
süreç, staj evresiyle başlamakta ve neredeyse bir ömür sürmektedir. Avukatlık
stajı bir yıl olup bunun ilk altı ayı adliye stajı, ikinci altı ayı ise avukat
yanında mesleğin öğrenilmesine ilişkin olan kısmıdır. Bu dönem içerisinde
stajyer avukatın çalışma yasağı bulunmakta, bu nedenle herhangi bir geliri
bulunmamaktadır. Mesleğe stajyer olarak başlayan hâkim ve savcı adayları, ciddi
maaşlar alırken avukat stajyerlerinin para getirici bir işte çalışması bile
yasaktır.
Türkiye Barolar Birliğinin
stajyer avukatların bu sorunsalını çözmek adına bir meslek dayanışması için
ortaya attıkları vekâlet pulu uygulaması ise amacından sapmış ve bir rant
alanına dönüşüvermiştir. Şöyle ki: Öğrencilikten avukatlığa geçiş aşamasında
stajyerlerin yaşadığı soruna bir nebze de olsa destek amaçlı, avukat
vekâletnamelerine vekâlet pulu yapıştırılması, bu pullardan elde edilen gelirle
stajyer avukatlara bir burs fonu sağlanması amaçlanmıştı. Ne var ki stajyer
avukatlara verilmesi planlanan burs uygulaması, karşılığını bir yılın sonunda
stajyerlikten avukatlığa yeni adım atan kişinin ödeyeceği bir kredi alım
uygulamasına dönüşüvermiştir.
Avukatlığa yeni adım atmış,
zar zor iş bulmuş, üstelik asgari ücret karşılığı çalışan avukatın bu krediyi
ödemesi noktasında da avukatların meslek örgütü Barolar Birliği, hukuk
çerçevesinde genç avukatlara ihtarname, icra takibi gibi baskı mekanizmalarını
hemen harekete geçirmektedir.
Sosyal güvenceden ve gelirden
yoksun stajyer avukatların bu sorunları, mesleklerine ilk adım attıkları anda
daha da kronik bir hâl almaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu
durum, mesleğe yeni atılmış olan avukatlar için ciddi bir sorundur. Üstelik,
stajını bitirmiş birçok genç avukat iş dahi bulamadan ve mesleğe adım atmadan
bir borç yüküyle karşı karşıya kalmaktadır. Bir de bu duruma, avukatlık ruhsatı
alabilmek için barolara ve Barolar Birliğine ödenen yüklü miktardaki harç
parası eklenmektedir.
Stajı yeni bitmiş genç
avukat, ailesinin desteği olmaksızın mesleğine dahi başlayamamaktadır; hatta,
bazı baroların staj başvurusu için dahi ciddi miktarlarda ücret talep ettikleri
bilinmektedir. Stajın başlangıcından mesleğe başlangıca değin yüklü miktarlarda
paraları barolara veren avukatlar, mesleğinde belli bir konuma erişmiş
meslektaşlarının yanında neredeyse asgari ücretle -çoğu kez sekreter, icra
takibi gibi- çalıştırılmakta, mesleğin onuru yara almaktadır. Sermayenin yoğun
müdahalesi her meslek grubunun niteliğini değiştirirken, maalesef, avukatlık
mesleği serbest meslek niteliğini kaybetmiş, birçok avukatın yakinen gördüğü
ama kabullenmek istemediği patron-işçi avukat ayrımı çok daha belirginleşmeye
başlamıştır. Yapılan son araştırmalarda İstanbul Barosuna kayıtlı mesleğini
icra eden avukatlardan 16 bininin mesleği vergi mükellefi olmadan, başka bir
ifadeyle, başka bir avukatın yanında işçi avukat olarak sürdürdüğü
görülmektedir. Önemli sayıda avukat işçileşirken kafa emeği ve fiziki emek
birbirinden giderek ayrılmakta, uzmanlaşmanın ve iş bölümünün artmasıyla
avukatlık mesleğinin bugüne kadar asli unsurlarından biri olan bağımsız düşünüp
karar verebilme olgusu ortadan kalkmakta ve mesleğe yabancılaşma dâhil,
işçileşmenin bütün sonuçları gerçekleşmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; avukatların mesleklerini icra ederken yaşadıkları sorunları
özetlemeye çalıştım. Peki, Türkiye’de avukatlık yapanların yaşadığı sorunlar
bunlardan mı ibaret? Keşke öyle olsaydı ancak öyle olmadığı ortada çünkü Türkiye
tutuklu avukat sayısında da birinci sırada. Kasım 2011 tarihinde Asrın Hukuk
Bürosuyla ilişkili 43 avukat gözaltına alındı. Bu 43 avukattan 23’ünün
tutukluluk süresi hâlen devam etmektedir. Son olarak, Ocak 2013 tarihinde ise
aralarında yukarıda sözü edilen 43 avukatın vekillerinin de bulunduğu 15 avukat
daha gözaltına alındı. Aralarında Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı
Avukat Selçuk Kozağaçlı da olmak üzere gözaltına alınan 15 avukattan 9’unun
tutukluluğu hâlen devam etmektedir. Geçtiğimiz günlerde 6 avukat uzun süreli
hapis cezalarına çarptırıldı. Bunun yanı sıra birçok avukat benzer iddialarla
cezai kovuşturmayla karşı karşıya kalmaktadır. Soruşturmalarda ağırlıklı olarak
mesleki faaliyetleri, avukatlık pratikleri, dava ve müvekkil tercihleri, büro
ve evlerinde bulunan siyasal içerikli yayınlar ve takip ettikleri dava
dosyalarında bulunan belgeler üzerinden siyasal düşünceleri sorgulanmış ve
tutuklama kararları, her zaman olduğu gibi, uydurma “terör suçu” gerekçesiyle
verilmiştir.
Müvekkillerini savunmalarından
dolayı avukatlara saldırmak, hukukun işleyişine saldırmak demektir. Avukatlara
yönelik bu saldırılar, diğer avukatların, makbul olmayan müvekkilleri ve makbul
olmayan müvekkilleri savunan avukatları savunmamaları için bir göz dağıdır.
Uluslararası İnsan Hakları
Sözleşmesi’ne göre tüm hükûmetler, avukatlar ve hâkimlerin mesleki görevlerini
bağımsız bir şekilde yerine getirmelerine saygı göstermekle mükelleftirler.
Unutulmamalı ki, savunma hakkı evrensel olarak kabul edilmiş temel bir insan hakkıdır
ve kutsaldır.
Değerli milletvekilleri,
adalete giden yol, gerçeği ortaya çıkaran inanç ve eylemdedir. Gerçeği ortaya
çıkaracak inanç ve eylem de, o gerçeğe en çok ihtiyacı olan ve kendisine
bağışlanmış bir hak bulunan savunmada bulunmaktadır. Günümüz hukuk metinlerine
hak olarak geçen ve korunan savunma ihtiyacı, tüm canlılarda doğuştan var olan
içgüdüsel bir davranış biçimidir. Hak arama, insan tabiatının duraksamadan ve
kendiliğinden her ilişkide ortaya koyduğu dinamik bir eylemdir. İnsan, yapısında
var olan bu içgüdüsel davranışı, aklını da ekleyerek geliştirmiş, değiştirmiş
ve tarihsel süreç içinde farklı görünümlerle günümüze kadar getirmiştir.
Savunma hakkı üzerinde yazılan yazılar, yapılan tartışmalar yeni değildir,
ancak bu hakkın sıradan bir hak olmayıp bir insan hakkı olduğu düşüncesi yeni
kabul edilen bir düşüncedir.
İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesi, bir insan hakkı olarak savunma hakkını içermektedir. Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi’nin 6’ncı maddesinin üçüncü fıkrası ise savunma hakkını
öncelikli olarak sanık bakımından öne çıkarmıştır. Aynı maddenin birinci
fıkrası, herkesin savunma hakkının olduğunu kabul etmiştir. Anayasa’mızda
savunma hakkı, tereddüde yer vermeyecek şekilde düzenlenmiştir. Anayasa’nın
36’ncı maddesinde “Hak arama hürriyeti” içinde temel hak ve ödevler arasında
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde
davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
şeklinde düzenlenmiştir.
Savunma özgürlüğüyle beraber
zikredilmesi gereken bir konu da savunma dokunulmazlığıdır. Savunma
dokunulmazlığı, bir muhakemenin taraflarının uyuşmazlık konusuyla ilgili olarak
bildiklerini ve düşündüklerini korkmaksızın dile getirmesini, yazıya dökmesini
veya belgelemesini ifade eder. Savunma dokunulmazlığı, savunma görevini
yapacakların hiç kimseden, hatta kanundan korkmayarak ve sözlerinin ne gibi
karşılıklar, ne gibi suçlu neticeler doğurabileceğini düşünmeyerek
yapabilmeleri için verilmiştir. Savunma hakkının kullanımını güvence altına
almayı amaçlayan savunma dokunulmazlığı, temel bir hak olan savunma hakkının
kullanımının güvenceye bağlanması ve adaletin herhangi bir engelle
karşılaşmaksızın temini amacına dayanır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; demokratik bir ülke olduğu iddia edilen Türkiye’de, savunma
özgürlüğünden ve savunma dokunulmazlığından alnı ak bir şekilde söz etmenin
mümkün olmadığı, artık herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Avukatların
özgür olmadığı ve siyasi baskılarla karşı karşıya olduğu bir ülkede ne
silahların eşitliğinden söz etmek mümkün olur ne de savunma özgürlüğü
ilkesinden. Demokratikleşme ve bir tür normalleşme sürecinin yavaş yavaş
başladığı günümüzde, tutuklu avukatların da artık bir an önce serbest
bırakılması gerektiğine inanıyorum.
Uzun bir süredir tutuklu olan
8 vekilimizin de artık bu Meclisin daha meşru bir hâle gelmesi açısından da bir
an önce serbest bırakılması noktasında bütün siyasi partilere de buradan tekrar
bir hatırlatma yaparak Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Dora.
Tasarının tümü üzerinde,
gruplar adına üçüncü konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Dilek
Akagün Yılmaz, Uşak Milletvekili.
Sayın Yılmaz, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 444 sıra sayılı Kanun
Tasarısı hakkında konuşmak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum.
Şimdi, burada boş sıralara
konuşmak hiç güzel bir şey olmuyor. En azından, oylanacak tasarıyı
arkadaşlarımızın dinlemesi çok daha uygun olurdu diye düşünüyorum ama ne kadar
rica etsek de yarına bırakılmadı bu tasarı. Yani pek çok konu var belki
bilmemiz gereken ve konuşmamız gereken ama boş sıralara konuşuyoruz. Tarihe not
düşüyoruz her zamanki gibi, o nedenle de, bunun da Meclisin onuru açısından çok
doğru olmadığını düşünüyorum.
Evet, sevgili arkadaşlar,
bugün iki dava vardı, iki önemli dava vardı İzmir’de. Birisi “askerî casusluk
davası” adı altında çok itibar kırıcı ve gerçekten çok onur kırıcı bir davaydı.
Çoğunlukla askerlerimizin yargılandığı bir davaydı bu. 16 Nisan’da İzmir’de bu
dava görüldü. Bugün pek çok İzmirli ve İzmir’in civarındaki illerden ve
Türkiye'nin pek çok yerinden bu davanın da uydurma bir dava olduğunu anlatmak
üzere, kamuoyuna duyurmak üzere pek çok vatandaşımız İzmir’e gittiler. Bizim
milletvekili arkadaşlarımız da oraya gitti.
Biraz sonra Özgür Özel orada
yaşadıklarını anlatacak ama ben size o davayla ilgili, yine aynen Balyoz davasında
olduğu gibi, Ergenekon davasında olduğu gibi, Oda TV davasında olduğu gibi
uydurma dijital verilerle, uydurma ihbarlarla bir davanın yürütüldüğünü
anlatmak istiyorum. Özellikle de AKP sırasındaki arkadaşlarımın bunu bilmesini
istiyorum.
Ben her konuşmamda bu
davalardan bir tanesini anlatarak vicdanlarınıza seslenmek istiyorum
arkadaşlar. Ne oluyor orada, bu davalarda, özel yetkili mahkemelerde ne oluyor?
Bu iddianamenin analizini eski İzmir Baro Başkanımız, geçen hafta kaybettiğimiz
Noyan Özkan hazırlamıştı, kendisini de buradan saygıyla anıyorum. Onun bazı
tespitleri var, oradan yararlanarak sizleri de bilgilendirmek istiyorum.
Bu davanın ilk başlangıcı
10/8/2010 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nden atılan bir e-mail’le,
ihbarla başlamış arkadaşlar. Koskoca, 327 kişinin, çoğunun, 310’unun asker
olduğu bir dava böyle başlıyor. Hiç aklınız, fikriniz bunu alıyor mu, böyle
başlayabilir mi bir casusluk, fuhuş -ne derseniz deyin- itibarsızlaştırma
davası?
İddia aslında -iddianamedeki
iddialar- gizli bilgi belge temini ve bundan çıkar ve nüfuz sağlamak üzerine
kurulmasına karşın, soruşturma sırasında basına yapılan servisle kamuoyunda
casusluk ve fuhuş algısını ve kanaatini uyandıran bir psikolojik propaganda
yapılmıştır. Bu konuda böylesi bir propagandayı yapan savcıların, bu
soruşturmayı yürüten savcıların aslında kesinlikle Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu tarafından soruşturulması yapılmalıdır. İddianame açıklandıktan sonra
ise tek bir sanık hakkında bile casusluk ve fuhuş maddelerinin isnat edilmediği
anlaşılmıştır. Ancak, kamuoyuna servis yapılan yanıltıcı ve kasıtlı kirli bilgi
bombardımanı ile sanıklar önceden lekelenmiş ve yargısız infaza uğramışlardır.
İddiaların temel dayanağı,
Pandora veri tabanındaki pek çok subayın, astsubayın ve sivil memurların
listelerini içeren tüm klasör ve belgeler imzasız ve dijitaldir. Şüphelilerin
bilgisayarlarından çıkmamıştır. Örgüt yöneticisi ve koordinatörlükle
suçlananlar ile şüphelilerin büyük çoğunluğu arasında bilgi, belge temini,
şantaj ve menfaat temini hakkında hiçbir irtibat ve delil yoktur arkadaşlar.
Yani, sadece, Amerika Birleşik Devletleri’nden gelen bir e-mail var, sadece
Bilgin Özkaynak diye bir CHP’li iş adamının bilgisayarından çıkartıldığı iddia
edilen ne olduğu belirsiz dijital veriler var, bu veriler üzerine kurulan bir
dava var.
Bu davadaki, aynen Balyoz
davasındaki, Oda TV ve Ergenekon davasındaki gibi bir çelişkiyi size anlatmak
istiyorum arkadaşlar. Yargılama sürecinde bu çelişkiler daha da artacaktır, çok
açıktır. Askerî casusluk davası iddianamesine kaynak teşkil eden ve iddianamede
birinci sanık olarak yer alan Bilgin Özkaynak’tan ele geçirildiği iddia edilen
harddiskte, 10 Temmuz 1999’da, saat 18.57’de oluşturulan bilgide Kara
Kuvvetleri Komutanı olarak Işık Koşaner yer almaktadır. Oysaki, Işık Koşaner
2008’de Kara Kuvvetleri Komutanı olmuştur. 1999’da hazırlanan böylesine bir
dijital veride, 2008’de Kara Kuvvetleri Komutanı olan bir kişinin ismi
geçebilir mi arkadaşlar? İşte, bu davalar, böylesine uydurma dijital verilerle,
yurt dışından ya da buradan düzenlenip yurt dışından gönderilen asılsız
ihbarlarla yürümektedir arkadaşlar. Birazcık vicdanınız varsa, bizlerle
beraber, isterseniz birkaç taneniz gelin ve orada nasıl bir yargılamama
olduğunu hep beraber görelim arkadaşlar.
Bunun yanında, bugün ikinci
bir dava vardı İzmir’de: Rennan Pekünlü davası. Ege Üniversitesi Astronomi ve
Uzay Bilimleri Bölümü öğretim üyesi Profesör Doktor Rennan Pekünlü hakkında
öğrencileri şikâyetçi oldular “Öğrenim özgürlüğünü engelledi.” diye. Nasıl
engellemişti arkadaşlar biliyor musunuz? Rennan Bey hakkında açılan, bu, ikinci
dava. Birinci dava da aynen şu: Dersine türbanlı girmek isteyen öğrenci
hakkında tutanak tutuyor. Dersine girmesini engellemiyor ama tutanak tutuyor ve
bunu ilgili birimlere gönderiyor. Bu nedenle Rennan Bey cezalandırıldı
arkadaşlar, iki yıl bir ay ceza aldı. Ertelemeden ya da infazın ertelenmesinden
yararlanamaması için, 231’den, bu arkadaşımız iki yıl bir ay ceza aldı. Yani,
Yargıtayda şu anda bu davası, onaylandığı takdirde, ilk defa, bir tutanak
tuttuğu için Rennan Pekünlü cezaevinde yatacak. İkinci dava açıldı. İkinci
davanın da duruşması bugündü sevgili arkadaşlar. Yine, birkaç öğrenci şikâyet
etmiş ve bu nedenle şu anda da yani bugün de Rennan Pekünlü hakkında “Sen
tutanak tuttun türbanla derslere girmek isteyen öğrenciler aleyhinde.” diye,
yeniden bir dava açıldı. Şimdi, TCK 112’nci maddeden, dört ila on iki yıl
arasında ceza istemiyle Rennan Pekünlü yargılanıyor.
Peki, Rennan Pekünlü neye
dayanarak bu tutanakları tutmuştu? Hepimiz de biliyoruz ki Anayasa Mahkemesi,
türbanla ilgili verdiği kararında, türbanın bir siyasal simge olduğunu, bu
nedenle de üniversiteye bu şekilde girilemeyeceğini belirtmişti. Aynı zamanda,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de türban yasağının Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’ne aykırı olmadığına karar vermişti. Rennan Bey de bu davalara ve bu
Anayasa Mahkemesi kararına dayanarak bu tutanakları tuttu ama sadece bundan
dolayı bu arkadaşımız iki yıl bir ay ceza aldı, şimdi dört yılla on iki yıl
arasında yargılanmakta arkadaşımız.
Bu yargılanma neden oluyor
arkadaşlar? Şimdi, türbanın bütün her yerde serbest olması için ve kamuda
serbest olması için olağanüstü bir kampanya yürütülüyor. Hiçbir şekilde, hiçbir
görevli, Millî Eğitim Bakanı da dâhil olmak üzere hiçbir bakanlık bu konuda
gereken şeyi yapmıyor ama bunun yanında sendikalar tutanaklar tutuyorlar ve
şikâyetler yapılıyor. İşte, Rennan Bey’in davası böyle simge bir dava. Deniyor
ki: “Eğer tutanak tutarsanız, eğer siz bu ülkenin laiklik ilkesinin temel noktalarından
bir tanesi olan türban… Siyasal malzeme olarak kullanılan türbanın kamuda
olmaması gerektiğini söylerseniz eğer, Rennan Bey gibi yargılanırsınız ve
cezalandırılırsınız.” Onun için bu dava simge bir davadır, Rennan Bey’e karşı
yapılan bu saldırıyı asla ne Türk halkı kabul edecek, ne bizler kabul edeceğiz;
asla böyle bir korkutmayı ve yıldırmayı hiçbirimize kabul ettiremeyeceksiniz
arkadaşlar.
Bunun yanında, yasayla ilgili
söyleyeceklerimize gelirsek Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; burada da, bu
tasarının en önemli maddelerinden bir tanesinde Türk Ceza Kanunu madde 263’le
getirilmiş olan kanuna aykırı eğitim kurumu açmak ve işletmenin suç olmaktan
çıkartılması söz konusudur. Bu tasarının en önemli maddelerinden bir tanesi
budur.Bu düzenleme, açıkça, Anayasa’nın madde 2, madde 3, 24, 42 ve 174’üncü
maddelerine aykırıdır. Aslında, bu maddede yapılan değişiklikleri
izlediğimizde, AKP iktidarının laik eğitim sistemini nasıl yok etmeye
çalıştığını ve şimdi Türk Ceza Kanunu’ndan, ardından da Anayasa’dan laiklik
ilkesinin çıkartılacağını ya da tamamen içinin boşaltılacağını, farklı dillerde
eğitimin yolunun açılacağını çok açık bir şekilde görüyoruz. Bu madde, 765
sayılı Ceza Kanunu’nun 261’inci maddesinde düzenleniyordu önceden. Bu maddeye
baktığımızda, “Kanun ve nizamlara aykırı olarak mektep veya dershane açanlar,
açılan mektep veya dershane kapatılmakla beraber, altı aydan iki seneye kadar
hapis cezasıyla cezalandırılır. Ruhsatsız öğretmenlik edenlerle bunlara
istihdam eyleyenlere de aynı ceza verilir. Mükerrerler hakkında verilecek ceza
bir sene hapisten aşağı olamaz.” deniyordu 261’inci maddede. Bu madde 5237
sayılı Yasa’yla 2004 yılında yani AKP İktidarının var olduğu dönemde, AKP
tarafından aynen şu şekle dönüştürüldü arkadaşlar: “Kanuna aykırı eğitim kurumu
açanlara, bunları çalıştıranlara ve bu kurumlarda kanuna aykırı olarak
açıldığını bildiği hâlde öğretmenlik yapanlara altı aydan üç yıla kadar ceza
verilir.” Yani üst sınırını artırdınız.
BÜLENT TURAN (İstanbul) –
Öyle değil ya.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– “Yukarıdaki fıkrada gösterilen yerlerin kapatılmasına da karar verilir.”
dendi. O dönemde demek ki insanları yanıltmaya ya da aldatmaya ihtiyaç
duyuyordunuz, bu maddeyi üst sınırını artırarak devam ettirdiniz. Ancak, bir
yıla varmadan 5377 sayılı Yasa’yla bu maddede bir değişiklik daha yapıldı
sevgili arkadaşlar. Burada aynen şöyle yapıldı -bugün uygulanmakta olduğu gibi-
“Kanuna aykırı olarak eğitim kurumu açan veya işleten kişi üç aydan bir yıla
kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır.” Artık yavaş yavaş geriye
çekme zamanınız gelmişti, kendinizi güvencede hissediyordunuz demek ki, bu
nedenle bunun cezasını azaltmaya çalıştınız.
BÜLENT TURAN (İstanbul) –
Komisyonda kabul etmiştiniz Dilek Hanım, Komisyonda ikna olmuştunuz ama.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– Bu şekilde, kanuna aykırı eğitim kurumlarının cezasının çok hafifletilmesi,
kapatılmasının artık ortadan kaldırılması, öğretmenlere ceza verilmemesiyle o
hâle getirdiniz. O tarihte yapılan bu değişiklik Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
Sezer tarafından bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine iade
edildi. İade gerekçesinde, yasaya aykırı eğitim kurumu açmak ve işletmek
suçunun cezasının bu kadar hafifletilmesinin ayrılıkçı terör örgütlerinin,
misyonerlerin ve din devleti yanlısı tarikatların yasa dışı bir şekilde
açacakları eğitim kurumlarının önünü açacağı belirtilerek, bu türden kurumların
kontrolünün sadece idarecilerin yetkisine bırakılmasının yasaya aykırılığa
süreklilik kazandırılacağına işaret edilmiştir. Yapılmak istenen değişikliğin
Anayasa madde 42’de belirtilen eğitim ve öğretimin Atatürk ilke ve devrimleri
doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin denetim ve
gözetimi altında olması ilkesine aykırı olduğu; Anayasa madde 2, laiklik ilkesine
aykırı olduğu; Anayasa madde 3, Türkiye devletinin ülkesi ve ulusuyla bölünmez
bir bütün olduğu ilkesine aykırı olduğu; Anayasa madde 24, din ve ahlak eğitim
ve öğretiminin devletin gözetimi ve denetimi altında yapılması ilkesine aykırı
olduğu, Anayasa madde 174, koruma altına alınan devrim kanunlarına ve öğretim
birliği yasasına aykırı olduğu belirtilerek Türkiye Büyük Millet Meclisine
Cumhurbaşkanı tarafından iade edilmiş, ancak bir virgülü bile
değiştirilmeksizin bu madde aynı şekilde AKP iktidarı tarafından yine
çıkartılmıştır.
Mart 2013, yine AKP
iktidarda, bu sefer tasarının 13’üncü maddesiyle 263’üncü madde tamamen ortadan
kaldırılıyor, kanuna aykırı eğitim kurumu açmak ve işletmek artık suç olmaktan
çıkartılıyor.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Ne
kadar özgürlükçü bir yaklaşım.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– Bu durumda yasaya aykırı eğitim kurumlarının açılıp işletilmesi
özendirilmekte ve çalışmalarını sürdürmelerinin yolu tamamen açılmaktadır.
Oysaki kanuna aykırı eğitim kurumlarının açılmasının suç olarak konmasının
nedeni, eğitim kurumlarını devletin gözetimi ve denetimi altında tutarak,
eğitim ve öğretim hakkının kötüye kullanılmasını engellemek, çağdaş bilim ve
eğitimin esaslarına aykırı eğitim ve öğretim yerlerinin açılmasını önlemektir.
Alt komisyon görüşmeleri
sırasında biz bu konuda tepkilerimizi ileri sürdüğümüzde arkadaşlarımız dediler
ki: “Bunu yaptırımsız bırakmıyoruz, İl İdaresi Kanunu’nda valilere ve
kaymakamlara bu konuda yetkiler tanınıyor.” İl İdaresi Kanunu’na baktığımızda,
bu konuda hiçbir şekilde açık bir yetkinin tanınmadığını görüyoruz, biliyoruz.
Sadece 5580 sayılı Özel
Öğretim Kurumları Kanunu’nda valiliklere izin ve kapatma konusunda yetkili
oldukları şeklinde bazı yetkiler veriliyor, ancak AKP iktidarı tarafından
yaratılan bugünkü koşullarda, hangi vali “Yasa dışı bir eğitim kurumu vardır.”
diyerek bir tarikat okuluna ya da ayrılıkçı terör örgütünün etkisi altında olan
bir okula kapatma cezası verebilecektir? Kapatma, Kabahatler Kanunu’na göre de
100 lira para cezası. Çok büyük bir ceza var ve artık bu maddenin uygulanamaz
olduğu, yasa dışı eğitim kurumlarının yolunun açılmak istendiği çok açık seçik
bir şekilde sizler tarafından deklare edilmektedir arkadaşlar.
Sonuç olarak, kanuna aykırı
eğitim kurumu açma suçu yaptırımsız hâle getirilmekte, tarikatların,
misyonerlerin ve ayrılıkçı terör örgütünün hâkim olduğu kanuna aykırı eğitim
kurumlarının açılması tam anlamıyla teşvik edilmektedir. Yani, bundan sonra
terör örgütü PKK Kürtçe eğitim yapan eğitim kurumu açabilecek, tarikatlar ise
kendi anlayışlarına uygun medrese eğitimi yapan okullar açabilecekler ve hiçbir
yaptırımla karşılaşmayacaklardır.
Son günlerde yaşanan olaylara
baktığımızda, serbest kıyafet adı altında, okullarda çocukların diz üstü etek
giymesi yasak, kolsuz bluz giymeleri yasak ama bu okullarda türban serbest,
hatta, arkadaşlar, bu fotoğrafta da gördüğünüz gibi çarşaf da serbest. Var mı
böyle bir şey arkadaşlar? Millî Eğitim Bakanına bunu soruyorum: Yani, artık
okullara çarşafla da mı girilebilecek? Bunu da mı meşrulaştırıyorsunuz? Bunu mu
istiyorsunuz? Arkadaşlar, bunun yapılmasını mı istiyorsunuz?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) –
Hangi okuldaymış o?
RECEP ÖZEL (Isparta) – O
resim nerede çekilmiş?
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– Burası, gördüğünüz gibi, Mehmet Akif Ersoy Lisesi, İstanbul’da.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Bu
resim orada kopya gibi duruyor, bu resim kopya şeyi.
BÜLENT TURAN (İstanbul) –
Montaj, montaj.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– Hayır arkadaşlar, hiçbir şekilde montaj falan değil, gayet de doğru bir
resim.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Veli
toplantısıdır o Dilek Hanım.
RECEP ÖZEL (Isparta) –
Öğrenci değil o.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– Veli toplantısı değil arkadaşlar.
RECEP ÖZEL (Isparta) –
Öğrenci değil ama o.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– Kendinizi aldatmayın, tamamen öğrenci sınıfında…
RECEP ÖZEL (Isparta) –
Öğrencinin adı ne?
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– Beni sabote etmeye çalışmayın. İzleyin orayı arkadaşlar, gidin bakın.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) –
O da biliyor, o da biliyor da bilmezlikten geliyor.
BÜLENT TURAN (İstanbul) –
Kadın neredeyse 50 yaşında, siz ilkokul diyorsunuz.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) –
O arkadaş iyi biliyor.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– Terör örgütü PKK, kendisine sağlanan hareket alanı ve meşruiyetten
yararlanarak, her türlü propagandasını yapabileceği, Anayasa’nın “resmî dil
Türkçe” ilkesine aykırı olarak istediği dilde eğitim yaptırabileceği, yasa dışı
ancak hiçbir yaptırıma tabi olmayan okullar açabilecektir artık arkadaşlar.
Ana dil yasağı, BDP’li
arkadaşlarımızın tüm söylemlerine rağmen, bu ülkede 1991 yılında kaldırılmıştır
arkadaşlar. SHP-DYP döneminde, SHP’nin verdiği yasa teklifiyle beraber ana
dilde konuşma yasağı SHP tarafından kaldırılmıştır, ana dil yasağı bu ülkede yoktur.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Siz
hâkimsiniz ya, siz ne derseniz o olacak!
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– 2001 yılında Anayasa madde 26 değiştirilmiş, düşünceyi açıklama ve yayma
hürriyetindeki dil yasağı kaldırılmıştır, 2002 yılında TRT Yasası’nda
değişiklik yapılarak Türkçe dışında yayın yapma yasağı kaldırılmıştır, 2010
yılında seçimlerde Kürtçe propaganda serbestisi sağlanmıştır, son olarak 4+4+4
yasasıyla Kürtçe ve diğer ana dillerin seçmeli ders olarak okutulmasının yolu
açılmıştır.
Evet arkadaşlar, ana dil
yasağı… BDP’li arkadaşlarımız gitmişler, onlara gösteremiyoruz ama basın
görsün. Kürtçe eğitim yapıldığına dair yani seçmeli derslerde Kürtçe eğitim
yapıldığına dair ve ana dil yasağının ülkemizde olmadığına dair bu resmi bütün
herkesin görmesi açısından buraya getirdim, size de göstereyim arkadaşlar.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Tarih
ne? Ne zaman?
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Sen
kendi devrinden konuş. Her dilde eğitim olacak!
BÜLENT TURAN (İstanbul) –
Dilek Hanım, anlamadık onu, bir daha söyler misiniz.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Onu
anlamadık ki!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Anlamadık, gerçekten.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– Evet, devam ediyorum arkadaşlar.
Ana dil yasağını ilk olarak
biz kaldırdık, siz de seçimlik ders olarak koydunuz. Bu ülkede ana dil yasağı
yoktur arkadaşlar. Söylenen sözlerin bütünü doğru değildir.
BÜLENT TURAN (İstanbul) –
Sezgin Tanrıkulu geliyor şimdi!
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– Ancak, şimdi söylemek istediğim şey, ana dilde eğitim yani BDP ve PKK’nın
dayattığı bölgesel resmî diller uygulamaya konulursa eğer, anaokulundan
üniversiteye kadar eğitimin Türkçe dışında yapılması söz konusu olacaktır.
Bunu çok iyi dinleyin
arkadaşlar: Eğer bölge meclislerini… “Başkanlığı sen bize ver, biz de bölge
meclislerini tanıyalım.” derseniz, bölgesel resmî dilleri eğer
meşrulaştırırsanız…
BÜLENT TURAN (İstanbul) –
Sezgin Tanrıkulu geliyor, geliyor!
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– …işte o zaman gerçek anlamda bu ülkede
duygusal parçalanma olacaktır, işte o zaman birbirinin dilinden anlamayan,
duygu birlikteliği olmayan nesiller yetişmiş olacaktır. Asıl tehlike o zaman
başlamaktadır arkadaşlar.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Bu
ne zekâ!
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– “Dördüncü yargı paketi” olarak adlandırılan bu düzenlemenin sonuçlarının ne
olacağını, tarikatların ve Türkçe dışında eğitim yapan okulların açılmaya
başlayacağını görmek için kâhin olmaya gerek yoktur arkadaşlar.
Yeri gelmişken “barış, barış”
diye neyin dayatıldığını sizlere göstermek istiyorum. PKK’nın elinde, dağda bin
civarında çocuk olduğu belirtiliyor. O çocuklar da bunlar sevgili arkadaşlar,
13-14 yaşlarında.
RECEP ÖZEL (Isparta) – O
çocukları kurtaracağız işte. O çocuklar dağa çıkmasın işte.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– “Barış, barış” diyorsunuz. Ben özellikle BDP’li arkadaşlara da bunu anlatmak
istiyordum. Bakın “barış” adı altında bu çocukları, bin civarında olan
çocukları Suriye’ye -Sayın Başbakanın bilgisi, onayı da var- Özgür Suriye
Ordusuna savaşmaya gönderiyorlar. Analar ağlamayacaktı!
BÜLENT TURAN (İstanbul) –
Çözüm süreci bundan var, terör bitsin diye var.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– Analar ağlamayacaktı ama bu gencecik çocukların anaları ağlıyor arkadaşlar.
Nerede barış, hani, nerede barış?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BÜLENT TURAN (İstanbul) –
Çözüm süreci bundan var, bundan.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– Çocuk haklarından bahseden AKP’li ve BDP’liler çocukların savaşmaya
gönderilmesine ne diyorlar? Buna bir cevap verin arkadaşlar.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Süre
bitti, süre!
BÜLENT TURAN (İstanbul) –
Çocuklar kalem tutsun diyoruz, silah değil.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– Çünkü bundan Tayyip Erdoğan’ın da, Sayın Başbakanın da bilgisi var.
BÜLENT TURAN (İstanbul) –
Sezgin Tanrıkulu geliyor.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– Bunu onaylıyorsa, o zaman nerede barış? Buna bir cevap verin arkadaşlar.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Süre
bitti.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– “Barış, barış” deniyor.
BÜLENT TURAN (İstanbul) –
Benim süremi kullanabilirsiniz Dilek Hanım.
BAŞKAN – Sayın Yılmaz…
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– Şunu da göstermek istiyorum sevgili arkadaşlar. Şimdi, “Barış süreci var.”
diyorsunuz ama en son şunu göstereyim.
BÜLENT TURAN (İstanbul) – Ama
şu çarşaflıyı bir daha görelim, o 50 yaşında.
BAŞKAN – Lütfen, lütfen…
RECEP ÖZEL (Isparta) – Hani,
bakayım, onda ne var?
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– Yani en son bunu göstereyim. Bakın, burada da PKK tarafından yapılan şiddet
eylemleri son dönemlerde…
BÜLENT TURAN (İstanbul) –
Sayın Başkan, kamuoyu aldatılıyor. Kadın 50 yaşında, “ilkokul çağında” diyorlar.
BAŞKAN – Lütfen dinleyelim,
cevap verirsiniz.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Ne
zaman?
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– Son dönemlerde…
BAŞKAN – Sayın Yılmaz,
süreniz tamam efendim.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– Evet efendim, tamam, bitireceğim.
…özellikle içinde yolcu olan
otobüslerin yakılması söz konusu.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Nerede
olmuş bu? Tarih ne, tarih, tarih?
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– Nerede, bakın arkadaşlar, İstanbul’da oluyor.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) –
Dün, dün, dün!
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak)
– Recep Bey, televizyon seyretmiyor musunuz, gazete okumuyor musunuz?.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Tarih
söyle. Tarih söylesin, tarih.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) –
Daha dün İstanbul’da yaşandı. Sen bu memlekette yaşamıyorsun galiba!
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak)
– Sana günlük gazeteleri bundan sonra düzenli olarak göndereceğim Recep Bey.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) –
Türkiye’de ne yaşanıyor fark etmiyorsan Sayın Vekilim, günaydın demek lazım.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– Bunlar sizin hoşunuza gitmeyen şeyler ama bunların hepsi gerçek.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Yılmaz,
teşekkür ediyorum.
BÜLENT TURAN (İstanbul) –
Dilek Hanım, fotoğrafa bakabilir miyiz.
BAŞKAN – Gruplar adına
konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, şahıslar adına Özgür
Özel, Manisa Milletvekili.
Sayın Özel, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Dördüncü yargı
paketinin beta sürümü üzerinde söz almış bulunuyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Ancak, o paket değil ama bu.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Beta
sürümü zaten.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Ha,
tamam.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Bir
başka deyişle, mahkeme görev alanlarının keyfî olarak değiştirilebilmesini,
özel yargıçlara özel davaların verilebilmesini, doğal yargıç ilkesinin geçersiz
kılınmasını düzenleyen kanun tasarısı üzerinde söz almış bulunuyorum şahsım
adına.
Tabii, Sayın Adalet Bakanı
burada. Ben bu sabah erken saatlerde kalktım, İzmir’de görülmeye başlanan,
“askerî casusluk davası” olarak bilinen davayı izledim, ardından da buraya
geldim. Bugün askerî casusluk davasında yaşananlar hakkında Meclise bilgi sunmak
istiyorum.
Bugün 16 Nisan ve geçen sene
10 Mayısta yapılan ilk tutuklamadan sonra, oldukça, on bir aylık bir süre
geçtikten sonra ilk kez, askerî casusluk, fuhuş ve şantaj olarak kamuoyunda
bilinen, uzun süre de kamuoyuna bu şekilde servis edilen ve davada ismi geçenleri,
suçlananları itibarsızlaştıran, onların mesleki namuslarına casusluk, kişisel
namuslarına da fuhuş ve şantaj lekesini süren bir davanın, sekiz ay iddianamesi
beklenen ve nihayet on bir ayın sonunda da hâkim karşısına çıkan ve
bulundukları ortamda bulunmalarından fevkalade rahatsızlık duyan çok kıymetli
personelin bulunduğu ve hepsinin bir yandan birbirinin, bir yandan bizlerin,
bir yandan avukatlarının yüzlerine bakarken “Bu nasıl bir tertip? Biz neyin
içindeyiz, nelerle suçlanıyoruz?” dediği bir davayı izledik biz bugün. Ama,
davayı izlemeye gittiğimizde -bu, davada bir “aleniyet” ilkesi var, yani
davanın herkes tarafından izlenebilmesi- daha dava başlamadan o ilkenin baştan
ihlal edildiğini gördük. Davayı izlemek isteyen İzmirliler veya diğer şehirlerden
gelen tutuklu yakınları dava salonuna yaklaşmak istediklerinde, bir Silivri
psikolojisi içinde konu ele alınmış, yaklaşık 100 metre ileride bariyerler
kurulmuş, arkasına Robocop’lar dizilmiş ve sanki, bir ülkenin sınırları düşman
askerinden korunurmuşçasına davayı izlemek isteyenlerin karşısına bir engel
oluşturulmuştu. Biz, davayı milletvekili olarak izlemek için gittiğimiz noktada
dahi, içeriye girmek istediğimizde “Mahkemenin kararı var, izleyemezsiniz.”
dediler. Üzeri sivil giyimli, emniyet müdür yardımcısı olduğunu ifade eden,
fevkalade sinirli, iletişim kurmaktan uzak, önüne gelene saldıran bir kişiyle
karşılaştık.
Ben, bugün akşam saatlerinde
İzmir’in Sayın İl Emniyet Müdürü Ali Bilkay’a da durum hakkında bilgi verdim.
Gördüğümüz manzara şuydu: Kapıda durmuş, “İçeriye sadece tutuklu sanıkların
1’er tane avukatını alırım.” diyor. Tutuksuz sanıkların avukatları orada,
tutuklu sanıkların farklı illerden gelen avukatları orada, ellerinde
görevlerini yapmalarıyla ilgili ibraz etmeleri gereken vekâletnameleri olduğu
hâlde, çenelerinden yakalamış bir il emniyet müdür yardımcısı, yaka paça
onlarla x-ray cihazının başında kavga ediyor. Biz buna engel olmak için
yaklaştık ve dedik ki: “Biz milletvekiliyiz.” “Kim olursan ol kardeşim.” dedi
bize. “Sen nasıl böyle bir şey söylersin?” deyince tuttu, yakamıza doğru
yapışmaya çalıştı. Tabii, bu tip görüntüler olup bu Mecliste iktidar ve
muhalefet açısından meseleye “Bunu muhalefetteki milletvekiline yapsınlar
canım, ne olur; önemli olan, yüzde 48’lik millî iradeye bir şey olmasın, geri
kalanı hiç önemli değil, onları tartaklasalar da olur, gaz sıksalar da olur, su
sıksalar da olur, cop da atsalar olur; önemli olan, Adalet ve Kalkınma
Partisinin milletvekillerinin itibarı.” diye bakan, meseleye Meclisin toplam
itibarı, meseleye millî iradeye topyekûn bir saygı gösterilmesi olarak bakmayan
bir iktidar grubu ve onun yönetimi söz konusu olduğunda ben zaten hiç
şaşırmadım yakama yapışan o ele ama kendisine döndüm ve kanundan gelen
yetkilerimizi ve onun ne yapması gerektiğini hatırlattım. Bir süre sonra nasıl
olduysa oraya akıl hâkim oldu. Önce milletvekilleri geçiyordu, peşimizden koştu
beyefendi, milletvekillerinin cep telefonlarını toplamaya, üzerimizi
arattırmaya kalktı. Bu kriz aşıldıktan sonra da aklına geldi ki içeri girmeye
çalışan avukatları uzun süredir boş bırakmıştı, gitti tekrar onlara saldırdı ve
yaklaşık bir-bir buçuk saatlik bir mücadelenin sonunda içeriye sadece, polis
müdürünün izin verdiği bazı avukatlar, az sayıda basın mensubu ve artık orada
itilmekten kakılmaktan rahatsızlık duyduğu hâlde bir şeyleri göze alıp içeriye
gireyim de bu davayı izleyeyim diyen 11 tane muhalefet milletvekili
girebilmişti. Sayın Mahkeme Başkanı geldi, durumdan duyduğu üzüntüyü, verdiği
emirlerin yanlış anlaşıldığını, polisin de insan olduğunu, polisin de hata
yapabileceğini, kapıda toplanan yüzlerce bilgisayarın içeriye girebileceğini
ama kendisinin de cep telefonunu içeride, odada bıraktığını falan anlattı ve
mahkeme kimlik tespitleriyle başladı.
Öyle bir noktadayız ki
mahkemede avukatlar sanıklarıyla göz teması kuramamaktan şikâyet ediyorlar.
Çünkü orada görevli olan askerî personelle avukatlar arasında yaklaşık 60 tane
jandarma eri… Jandarma erleri birbirinin üzerine bitiştirmiş aradan hava
sızmasın diye. “Bu şartlar altında ceza yargılaması olmaz.” diye itiraz eden
avukatlara “Bugünlük böyle idare edin.” cevabı verildi. Uzun süre sonra bu kriz
aşılabildi.
Şu kadarını söylemek lazım ki
bu davanın adı “askerî casusluk davası” diye biliniyor, aslında davanın gerçek
adı “gizlilik derecesine sahip olan bilgi ve belge bulundurma”. Peki, nereden
çıktı bu askerî casusluk? Çünkü, belli bir gruba mensup olan basın-yayın
organları, sürekli -askerî casusluk, fuhuş, şantaj, iki tane resim, bir tane
televizyon filminden ekranı buzlandırıyor sanki oradaki sanıklar bir şey
yapıyorlarmış gibi- aylarca -bir yıl süreyle- bunun yayını yaptılar. Biz
Cumhuriyet Halk Partisi olarak 7 kez bu davanın tutukluları ve tutuksuz
sanıklarıyla temas ettiğimizde, hepsi, ailelerinin yüzüne bakamamaktan, davadaki
gizlilik kararından ve bu yüzden kendilerinin toplumda çok ciddi sıkıntıyla
karşı karşıya bırakılmasından dolayı şikâyet ediyorlardı. Biz kendilerini
dinlediğimizde “Gizlilik kararı kalksın, ne olduğu ortaya çıksın.” diyorlardı.
Gizlilik kararı kalkmadı ama iddianameyle birlikte otomatik olarak savcının
elindekiler ortaya çıktı.
Bundan önce şunu ifade
etmeyelim, biz dedik ki: Bir orduda 400 tane casusmu olur arkadaş? Bir orduda
400 casus varsa, şu ayrıcalıklı koltuğa oturan ordunun Başkomutanı dâhil ve
Genelkurmay Başkanı dâhil, kendini sorgulamalıdır. Çünkü, Türkiye
Cumhuriyeti’nde bugüne kadar bir kişi casusluktan dolayı yakalanmış ve ceza
almıştı. O gün beyefendi kendine geldi ve bir açıklama yaptı, dedi ki: “Onlar
casus değil ki. Onlara neden casus diyorsunuz -Cumhuriyet Halk Partisi
raporuna- onlar gizli belge ve bilgi bulunduruyorlar.” Kardeşim, sen bir sene
boyunca, çarşaf çarşaf “casus, fuhuş, şantaj” diyerek askerî namusları
casuslukla, kişisel namusları fuhuşla bu silah arkadaşların lekelenirken
neredeydin sorusunu da herhalde günü geldiğinde bir zırhlı araçla
ödüllendirilirken ve bir Devlet Üstün Hizmet Madalyasını alırken orada bulunan
bazı iktidar partisi milletvekillerine verir herhâlde beyefendi. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ama, öyle bir durumla karşı
karşıyayız ki Balyoz davasında 365 tane sanık var, Ergenekon’da 275, Devrimci
Karargâh’ta 75, askerî casuslukta 357, 28 Şubatta 100. Askerî casusluk davasını
şöyle tarif ediyoruz biz: Bir evrensel küme var, güneşin altındaki herkes.
Bunun içinde, Ergenekon, Balyoz ve diğer siyasi davalarla erişilememiş herkes
bu davanın konusudur. Neden mi? Matematiksel olarak ispatlayalım. Balyoz’la
Ergenekon’un 30’dan fazla kesişim kümesi var, ortak sanık. Ergenekon’la 28
Şubat; 17 tane kesişim kümesi var. Balyoz’la 28 Şubat; 9 tane kesişim kümesi
var ve Devrimci Karargâh’la Ergenekon; 1’de olsa kesişim kümesi var, hepiniz
tanıyorsunuz Hanefi Avcı. Ama A kümesinin, ne E kümesiyle ne B kümesiyle ne D
kümesiyle ne Ş kümesiyle bir tane kesişimi yok. Nasıl olur? Binlerce askerin
suçlandığı, yargılandığı bir şeyde bir tanesi denk gelmez mi Ergenekon’da da
suçlansın, Balyoz’da da? Yok efendiler, yok. Neden yok biliyor musunuz? Bu son
dava süpürmek üzerine kurulmuş, erişemediklerimize erişeceğiz. Erişseydi zaten
onu içeriye tıkmıştı ama görevinde son derece başarılı, son derece ileri
noktalarda terfi almış, önümüzdeki günlerde, önümüzdeki süreçte çok kritik
görevlere gelecek personele eğer erişemediysem diğer siyasi davalarla, şimdi
zamanıdır, askerî casusluk davasının iddianamesiyle erişiyoruz. Bunun böyle
bilinmesi, bunun böyle okunması gerekir.
3.500 kişiyi etkileyen, 80
tane tutuklusu olan ve 400 tane sanığı olan bir davanın, diğer siyasi davalarla
tek bir kesişimi olmadığı noktasını yüce Meclisin bilgilerine sunuyorum.
Bundan sonraki süreçte konu
hakkında bilgilendirmeye devam edeceğim.
Saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Özel.
Sayın Adalet Bakanı,
buyursunlar efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında tasarının geneli
üzerinde söz almayacaktım, gecenin bu saatinde hakikaten sabrınızı zorlamak
istemiyordum ancak grupları adına söz alan değerli hatipler, bu kürsüye gelip
tasarıyla ilgili bir şey ifade etmeksizin, ağırlıklı olarak Ergenekon, Balyoz
yargılamalarını ve İzmir’de yeni başlayan yargılama sürecine ilişkin
tespitlerini dile getirdiler ve bir miktar da maalesef, bu kürsünün nezaketini zorlayan
üslupla hitaplarda bulundular.
Öncelikle, ben tüm
konuşmalarımda şunun altını çizmeye çalışıyorum: Parlamentoda birbirimizin
hukukuna saygı gösterme noktasında her birimizin mükellefiyeti var. Bu kürsüden
hitap eden arkadaşlarımızın her biri belli bir siyasi partinin üyesi,
temsilcisi ve seçmenin de desteğini alarak buraya gelmiş kişiler. Bir fikrin
savunucuları, kendilerinin penceresinden bu ülkeye hizmet etme düşüncesiyle
görüşlerini paylaşıyorlar ama muhataplarını itham ederken karşılarındakilerin
de aynı şekilde bir siyasi partiden seçilmiş milletvekili olduğunu ve
kendisinin beklediği nezaketin onun için de gösterilmesi gerektiğini maalesef
unutuyorlar. Kendi genel başkanı için “Sayın” ifadesini kullanırken Sayın
Başbakan için ismiyle defalarca hitap edilebiliyor bu kürsüden. Bu bile sadece
nezaketsizliğin en açık göstergesi. O açıdan, bu kürsüden, hem Meclisin
saygınlığına hem mehabetine uygun bir diyaloğu, tartışma ortamını, münazarayı
bu salonda bizim başarmamız lazım. Biz bunu burada başaramazsak 76 milyonun
arasında bunu nasıl sağlayacağız?
Değerli arkadaşlar, sık sık
huzurlarınıza geliyoruz değişik yasa tasarılarıyla, teklifleriyle. Burada sık
sık şunlar dile getirildi: “Taksit taksit adalet getiriliyor.” ya da “Yargıda
parça parça, paket paket düzenlemeler getiriliyor.” gibi eleştiriler ve
bunlardan sonra da “Hiçbir şey olmadı, olmuyor.” gibi eleştiriler yapılıyor.
Bugün huzurlarınıza getirilen
tasarı içerisinde, Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası’nda da değişiklik öngören, 7
ayrı kanunda değişiklik getiren ve daha çok aksaklığını gördüğümüz birtakım
hususları tadil etmeye dönük hususlar var. Hukuk, idare ve vergi mahkemelerinde
ihtisaslaşmayı kolaylaştıracak birtakım düzenlemeler yapma yetkisini Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kuruluna veren bir düzenlememiz var. Burada, idari yargıda
yaklaşık 52 ayrı çeşit dava görülüyor, adli yargıda ise bine yakın dava çeşidi
var. Bu açıdan, büyük adliyelerde birden çok mahkemesi olan branşlarda belli
davaları belli dairelere, belli mahkemelere özgülemek ve yetkilendirme
noktasında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna yetki veriliyor. Yine,
alternatif uyuşmazlık çözüm yollarını teşvik etmek ve daha kolay uygulanır hâle
getirebilmek için birtakım imkânlar var, avukatlarla mali müşavirlerin büro
açmasını kolaylaştıracak birtakım düzenlemeler var, adli müşavirlerin özlük
haklarına iyileştirme getiren düzenlemeler var ve yeni kadro ihdasına dair
düzenlemeler var. Özetle bunlar.
Burada birkaç hususu
paylaşmam gerekiyor. 2009 yılının Ağustos ayında Türkiye'de yargının
problemleri ve çözümüne ilişkin olarak bir eylem planı açıklandı, strateji
belgesi ve buna bağlı eylem planı. Bu eylem planında kısa, orta ve uzun vadeli
tedbirler deklare edildi ve bunları gerçekleştireceğimiz ifade edildi. Kısa,
orta ve uzun vadede yapacaklarımızı biz 2009’un Ağustosunda Türkiye ile
paylaştık, hangi takvim aralığında hangi adımları atacağımızı söyledik. Onun
için, “Üçüncü paket geldi, dördüncü paket geldi, beşincisi geliyor…” Değerli
arkadaşlar, sıfır-iki yıl kısa vade, iki ila dört yıl arası orta vade, dört
yılın üzerinde yapacaklarımızı da uzun vadeli öncelikler olarak belirledik.
Tesadüfen, günübirlik gelişen hadiselere özgü tasarılar hazırlayıp getirmiyoruz
huzurlarınıza. Belli bir stratejinin adım adım deklare edilmiş, kamuoyuyla
paylaşılmış, Bakanlar Kurulundan geçmiş, Avrupa Komisyonuyla, Avrupa Konseyiyle
paylaşılmış adımları bunlar ve bu adımlar Türkiye'nin yargı alanındaki
problemlerini aşma noktasında ortaya koyduğu yol haritasının adımları. Buna
dönük olarak attığımız adımlar “Efendim, bir işe yaramadı, yapılıyor ediliyor.”
vesaire.
Değerli arkadaşlar, öncelikle
şunu ifade edeyim: Bu kürsüden gelip Ergenekon, Balyoz ya da İzmir’deki davalara
ilişkin birtakım ajitatif tespitleri, birtakım, dava dosyasına âdeta burayı
mahkeme salonuna çevirerek içeriğe ilişkin tartışmaları burada yapmak doğru
değil; Anayasa’mız da buna müsaade etmez. Ama, ben bu arkadaşlarımdan doğrusu
şunu da duymak isterdim: Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin siyaset tarihine
baktığınızda, yakın siyasi tarihine baktığınızda maalesef içimizi açan olaylar
görmeyiz. 1957-1958; 9 subay olayıyla
karşılaşırız. 1960; 27 Mayıs darbesiyle karşılaşırız. 22 Şubat 1962 ayaklanması
gelir önümüze, 20 Mayıs 1963 ayaklanması bunu takip eder. 20 Mayıs 1969 darbe
teşebbüsü gelir peşinden. 9 Mart 1971 muhtıra girişimi, darbe teşebbüsü ve 12
Mart muhtırasıyla hükûmet devrilir. 12 Eylül darbesiyle Parlamento kapatılır,
partiler kapatılır, hükûmet yıkılır ve yine bir cunta dönemi başlar. 28 Şubat
1997 postmodern darbe, 27 Nisan 2007 e-muhtıra… Baktığınız zaman, çok partili
siyasi hayata geçtikten sonra her sekiz on yılda bir darbeler ve muhtıralar
yaşayan bir ülke. Ben, bu ülkenin Adalet Bakanı olarak, kendi çocuğuma, benden
sonraki nesillere böyle bir ülke bırakmak istemiyorum; isteyen varsa bunu
açıkça söylesin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) –
O zaman, Sayın Bakan, şimdiki sivil darbeyi de söylemeniz lazım, şimdiki siyasi
davaları.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) – Türkiye, artık bu müdahale girişimleriyle, bu muhtıralarla, bu
darbelerle bundan sonra yoluna devam edemez, etmemeli.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) –
Şimdi, görülen davalarla durumu nasıl izah edeceksiniz Sayın Bakan?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) – O açıdan, değerli milletvekilleri, isterdim ki bu kürsüden bu
yargılamalara ilişkin -hâlen devam ediyor, bunların temyiz aşaması var- derdest
davaları buraya getireceğinize, bir gün de Allah rızası için şu kürsüye 1960
darbesinin mağdurlarının konusunu getirseydiniz, 1971’in mağdurlarını, 1980’in,
1997’nin, 2007’nin mağdurlarını getirseydiniz şu kürsüye.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) –
Sayın Bakan, 1980’in doğrudan doğruya kendimiziz mağduru, bizleriz mağdurları.
Biz, o 80’de yargılanan insanlarız. Siz kime neyi bahsediyorsunuz?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) – Dolayısıyla, burada, bu kürsüden milletin iradesine karşı,
Parlamentoya karşı yapılan kalkışmaların, verilen muhtıraların hesabını soracak
yerde, bunların faillerini ya da bu düşüncenin destekçilerini burada savunmanın
arka planını ben sizlerin ve milletimizin takdirine bırakıyorum.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) –
Siz yeni mağdurlar yaratıyorsunuz!
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak)
– Cadı avına çıkılmış gibi şu an, yani resmen cadı avı.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) – Değerli milletvekilleri, elbette ki beraatizimmet asıldır, herkes
mahkûm oluncaya kadar masum sayılır.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) –
Nasıl masum! Beş yıldır cezaevinde Sayın Bakan bu insanlar, beş yıl!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) – Yargılama süreci devam ediyor.
Benim söylediğim, 1960, 1971,
1980, 1997 müdahalelerinin mağdurlarının sorunları ve bunların faillerine
ilişkin.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) –
1997’de kim tutuklandı Sayın Bakan? 28 Şubat sürecinde kim tutuklandı?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) – Değerli milletvekilleri, 28 Şubat sürecinde bu ülkede mağdur olan
kamu görevlilerinin haddi hesabı yok. Memuriyetten atılanlar, sürgüne
gönderilenler, hakkında soruşturma yapılanlar, meslekten çıkarılanlar… Hangi
birini söyleyeyim. O süreçte ben, kendim siyasetçi olarak yaşadıklarımı
biliyorum.
Değerli milletvekilleri, bu
ülkenin kendi muadilleriyle eşit şartlarda yoluna devam edebilmesi için,
Türkiye’nin geleceğe güvenle bakabilmesi için, demokrasisini kendi ayakları
üzerinde sürdürebilir hâle getirebilmesi için…
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) –
Ortada demokrasi mi bıraktınız, adalet mi bıraktınız?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) – …artık darbelerle, muhtıralarla kesilemeyen, kesintisiz bir
demokrasiye kavuşabilmesi için geçmişte yaşadığı bu hadiselerle yüzleşmesi
elzemdi, hukuk önünde bunların mutlaka muaheze edilmesi gerekiyordu. Şu anda
içerisinden geçtiğimiz süreç budur.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) –
Hangi hukuktan bahsediyorsunuz Sayın Bakan? Silivri’de hukuk mu var, adalet mi
var?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) – Ayrıca, bu yargılamalar bitmedikçe, bu dosyaların içerisindekilerin
konumuyla ilgili kesin bir hüküm vermek hiçbirimizin hakkı değildir. Bunu da
açıkça tespit ediyorum.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) – Burada, değerli milletvekilleri, yapmış olduğumuz çalışmalarla
bakınız, bu ülkede iktidar…
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) –
Bağımsız ve tarafsız mahkemeler mi var? Neye güveneceğiz?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) – Değerli milletvekilleri, bakın, bütün grup sözcülerini sabırla
dinledik. Burada birtakım sözler sizi rahatsız edebilir ama rahatsız olmamız
gerekiyor çünkü konuştuğumuz şeyler olan şeyler değilse, yaşanmış hadiseler değilse
bunlara itirazlarınızı dile getirebilirsiniz.
Değerli milletvekilleri, AK
PARTİ 2002-2012 arasında bu ülkede demokrasimizin sürdürülebilir olması için,
bu ülkede artık, milletin iradesinin askıya alınamaması için atılması gereken
adımları atmıştır, atmaya bundan sonra da devam edecektir.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) –
Ne yapıyorsunuz? Askeriyeyi tasfiye et, siyaseti tasfiye et, öyle mi?
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) –
Milletin iradesi değil, PKK’nın iradesi geçiyor Sayın Bakan.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) – Ayrıca, AK PARTİ’nin yapmış olduğu tasarrufları, çıkarmış olduğu
yasaları bu kürsüden gelip başkalaştırma gayreti içerisine girmenin anlamsız
olduğunu düşünüyorum çünkü her iki yılda bir milletin önüne kendimizi test
etmeye götürüyoruz ve millet en büyük hakemdir. “Milletin yüzüne
bakamayacaksınız, şöyle edemeyeceksiniz, böyle edemeyeceksiniz.” gibi bu
kürsüden büyük sözler söyleniyor. Biz her iki senede bir milletimize gidiyoruz…
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) –
Bu sefer farklı olacak Sayın Bakan, PKK’yla iş birliğini millete
anlatamayacaksınız.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) – …ve her seçimde milletin desteği büyüyerek devam ediyor çünkü AK
PARTİ siyasetini yaparken milletinin gözünün içine bakıyor, milletinin
gösterdiği istikamette adımını atıyor. Her olayda onların nabzını tutuyor,
dileklerini soruyor, siyasetini milletin arzusuna göre belirliyor. AK PARTİ
onun için Türkiye siyasetinde ilkleri başaran parti, arka arkaya tüm seçimlerde
oylarını artırarak devam eden ve güçlenerek gelen bir parti. İktidarda, hükûmet
etmede 11’inci yılına girdi AK PARTİ ama bugün, 11’inci yılında olan bir
Hükûmet iktidar partisinin yüzde 50’nin üzerinde bir oy desteğinin olmasına
birazcık saygı duymanızı beklerim doğrusu çünkü bu ülkede her iki kişiden birinin
desteğini almış bir siyasi partinin temsilcisi buradaki arkadaşlarımız. Çok
değil, bir sene sonra sandık var, ondan bir sene sonra başka bir sandık var.
Değerli milletvekilleri, biz
burada yaptığımız her tasarrufun hesabını veriyoruz, attığımız her adımın
hesabını veriyoruz ve kamuoyunun, milletin arzusunun istikametinde olmayan
hiçbir işi yapmıyoruz, yapsaydık bugün burada olmazdık zaten, lütfen.
Değerli milletvekilleri,
bizim istikametimiz bellidir, yapmaya çalıştığımız şey bellidir. Yargı Reformu
Stratejisi ve Eylem Planı’yla beraber Türkiye’nin yargı alanındaki olumsuz
tablosunu olumluya çevirmek, temel hakları güçlendirmek, bu ülkede demokrasiyi
tahkim etmek ve geleceğe doğru güvenle yürüyüşümüzü sağlayacak adımları atmak;
bunlar için uğraşıyoruz ve bunun da meyvelerini almaya başladık.
Bakınız, size iki tane veri
vereceğim. Bir tanesi: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesindeki tablomuzu sık sık
gündeme getiriyoruz. Bu tabloyu değiştirmek için bu ihlallere neden olan
mevzuatı değiştirmeyip ne yapacağız Allah aşkına? İhlal aldığımız konulardaki
mevzuatı değiştirmeden o ihlalleri önleme imkânımız var mı? Yaptığımız şey
budur ve aldığımız tedbirlerle dünyanın önemli merkezlerine ilk kez adli
müşavirleri 2012 yılında görevlendirdik, İnsan Hakları Daire Başkanlığını
kurduk, Strazburg’da İnsan Hakları Mahkemesinde Türk hâkim ve savcıları
görevlendirdik ve oradan gelen tespitlere göre mevzuatımızda değişiklikler
yapmaya başladık.
Bakınız, kısa süre önce bu
Mecliste uzun yargılamalardan dolayı Tazminat Komisyonunu kurduk. İnsan Hakları
Mahkemesi bu komisyonun iç hukuk yolu olarak kabul edilmesini kararlaştırdı ve
Türkiye’den yapılmış müracaatlardan bir tanesinde geçen hafta kabul edilmezlik
kararı verdi ve “Gidin.” dedi, “Türkiye içeride bir hukuk yolu oluşturdu; o
komisyonda hakkınızı alın, alamazsanız buraya gelin.” dedi. Bu, şu demek: Şu
anda Strazburg mahkemelerinde Türkiye’den yapılmış 16.700 civarında başvuru
var, bunun 4 bin tanesi Türkiye’ye tekrar dönecek demek. Biz kendi
vatandaşımıza “Gidip Strazburg’da beş altı yıl uğraşma.” diyoruz. “Gel, senin
hakkını teslim edelim, uzun yargılamalardan dolayı senden özür dileyelim,
helalleşelim, tazminatını ödeyelim…”
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) –
Bu yetiyor mu Sayın Bakan? Yani özür dilemek, tazminat ödemek yetiyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) - “…ve vatandaşımız olarak sana bu hakkı teslim edelim, Türkiye de
orada ihlal almamış olsun.” Bunun yolunu açtık ve komisyon çalışmalarına
başladı ve tazminat kararlarını vermeye de başladı. Kısa süre içerisinde bunun
sonuçlarını kamuoyuyla da paylaşacağız.
Değerli milletvekilleri, bir
başka husus: “Efendim, kanunlar çıkıyor
-birinci paket, ikinci paket, üçüncü paket- hiçbir şeye yaramıyor.”
Değerli arkadaşlar; adli
kontrol, üçüncü paketten önce, yılda 14.500 ile 15 bin uygulamaya ulaşıyordu.
Yani bu şu demek: Tutuklanabilecek 15 bin kişi adli kontrol tedbiriyle tutuksuz
yargılanıyor idi 2012 Temmuzu öncesinde. Son yedi sekiz aylık verilere
baktığımızda, yıl bazında bu 15 bin rakamı 40 bine çıkıyor. Yıl bazında 15
binden 40 bine çıkmış, yani 40 bin kişi tutuklu yargılanabilecek iken adli
kontrol tedbirleriyle tutuksuz yargılanmaya başlamış. Hani bir şey olmuyordu!
Şimdi, size bir grafik
göstereceğim, bunu sık sık gösteriyorum. Şu grafik, Türkiye’de tutuklu yargılama
oranlarını gösteren bir grafiktir. Cezaevlerinde bulunan her 100 kişiden 2000
yılında 49,8’i tutukluymuş, kalanı hükümlüymüş; 2001 yılında ise yüzde 50,4’ü
tutuklu, kalanı hükümlüymüş. 31 Aralık 2012 tarihine baktığınızda her 100
kişiden cezaevindeki 23,3’ü tutuklu, kalanı hükümlü.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) –
Hükmen tutukluları tutuklu saymadığınız için o çıktı Sayın Bakan. Şimdi, orada
bir tarih değiştiriyorsunuz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Yargıtay onayladı da mı sayı bakıyorsunuz.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) – Şimdi, değerli milletvekilleri, hangi hesaba bakarsanız bakın,
bunlar Türkiye’nin...
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) –
Hükmen tutukluları Bakanlar Kurulunda tutuklu olmaktan çıkardınız, hükümlü
sayınızda onun için rakamlar düşüyor.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) – Bunu hazmedin.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) –
Hazmetmek değil canım, rakamlar farklı.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) – Bunlar Türkiye’nin elde etmiş olduğu somut gelişmeler. Son on yılda
yapılan çalışmaların meyveleri bunlar.
Bakınız, bu çalışmalardan
sonra şu tablo, Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında Türkiye’nin bulunduğu
yeri gösteriyor. Türkiye, tutuklu oranları itibarıyla, bakınız, Fransa’dan daha
iyi konumda, Macaristan’dan, Letonya’dan, Yunanistan’dan, Danimarka’dan,
Belçika’dan, İsviçre’den, İtalya’dan daha iyi konumda. Ha, Türkiye’den daha iyi
olan ülkeler var ama değerli milletvekilleri, Türkiye’de alınan tedbirlerle
beraber şu anda Türkiye’nin cezaevlerinde tutuklu yargılananların oranı Avrupa
Birliği ortalamasının altındadır.
GÜRKUT ACAR (Antalya) –
Siyasi davalardan bahset.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) – AB ortalaması, Avrupa Birliğinin tüm üye ülkelerinin ortalaması
yüzde 25,2’dir.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) –
Sayın Bakan, hükmen tutuklular var mı o rakamın içinde?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Devamla) – Tutuklu yargılama oranları yüzde 25,2’dir. Türkiye’nin tutuklu
yargılama oranı yüzde 23,3’tür, AB ortalamasından yaklaşık 2 puan da
aşağıdayız. Bunlar sonuçtur. Nereden elde ettik bu sonuçları? Bütün bu mevzuat
çalışmaları, eğitim çalışmaları bütün bunların sonucunda gelinen noktadır
bunlar.
Değerli milletvekilleri,
bugün Türkiye’nin gelmiş olduğu nokta geçmişe göre son derece iyi bir noktadır
ancak bu bizi tatmin eden bir nokta değildir. “Yetmez ama evet.” diyoruz, biz
daha iyisine talibiz. Onun için her geçen gün kendi mevzuatımızı evrensel
kurallarla uyumlu hâle getiren çalışmaları devam ettireceğiz, bu bir.
İki, adaleti dağıtmakla
görevli olan hâkim, savcılarımızın hem yurt içi hem yurt dışı eğitimlerini
yoğunlaştıran çalışmaları devam ettireceğiz.
Üç, mevzuattaki değişimi,
dönüşümü, mantalite değişimini, dönüşümünü takip edeceğiz ve Türkiye’de güven
veren adaleti temin etme noktasında çok önemli bir noktaya geleceğiz.
Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinde yıl bazında ve tüm zamanlar bazında ihlal şampiyonu olan Türkiye,
ilk defa 2012 yılında şampiyonluğu bir başka ülkeye verdi. Bundan sonra bunu
teslim almamak üzere devrettik inşallah. Her geçen yıl daha iyiye gideceğiz.
Yıl bazında da bizim oradaki olumsuz tablomuz küçülecek, totalde de Türkiye’nin
şu anda hiç hakketmediği noktadan uzaklaşmasını sağlayacağız, amacımız budur.
“Efendim, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesindeki tablomuzu düzeltiyorsunuz, Türkiye’deki tablo değişmiyor…”
Yok böyle bir paradoks. Oradaki tablo düzelirse Türkiye’deki vatandaşımın
hakları güçleniyor demektir. Türkiye’deki hakların Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’ndeki standartlara gelmiş olduğu anlamı çıkar, AİHM standartlarına
gelmiş olduğumuz anlamı çıkar.
Ben hepinizi saygıyla
sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Bakan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Bakan konuşmasında verdiği bazı cevaplarda, örneğin,
“Birtakım sözler sizi rahatsız edebilir.” ya da “Buraya çıkan sözcüler keşke
darbelerin mağdurları adına zaman zaman konuşma yapabilseydiler.” diyerek
muhalefeti ve bu bağlamda Cumhuriyet Halk Partisini ilzam eden, ona sataşan
sözler etmiştir.
Söz istiyorum efendim.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Parti ismi söylemedim.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
İki dakika içinde lütfen…
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
6.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Adalet Bakanı
Sadullah Ergin’in görü-şülen kanun tasarısının tümü üzerinde yaptığı konuşma
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bakan, AKP’nin her
girdiği seçimde aldığı oyu artırdığını söyleyerek, çoğunluk kavramı üzerinden,
oy kavramı üzerinden bir meşruiyet tanımı getiren bir anlayışı ortaya koymuştur.
Modern demokrasilerde
demokratik temsilin, demokrasinin, hükûmetlerin meşruiyeti çoğunluk kavramı
üzerine oturtulmaz, sadece bu yeterli değildir. Çoğunluk önemli bir unsurdur
ama o hükûmetler, o yönetimler doğru ve adil işler yaptığı ölçüde meşrudurlar.
12 Eylül 80 darbesinden sonra
kabul edilen 82 Anayasası’nın da arkasında yüzde 93’lük bir halk desteği vardı
ama o Anayasa meşru değildi. Neden? Çünkü darbe üzerine, serbest olmayan,
özgürlüklerin olmadığı bir ortam içerisinde kabul edilmişti, meşru değildi.
Siz, girdiğiniz her seçimde
aldığınız oyu artırdığınız doğru ama oyunuzu artırdıkça meşruiyetten
uzaklaştınız, otoriter bir rejime doğru Türkiye’yi götürmeye başladınız.
Şimdi, Türkiye’de pankart
açarak “Parasız eğitim istiyoruz.” diyen gençler mahkemelerde, terör örgütü
üyesi olarak yargılanmaktır. Sayın Bakan, bu, sizin Adalet Bakanı koltuğunda
oturduğunuz Türkiye’de olmaktadır.
Sayın Başbakan caddelerden
geçerken otobüs duraklarında onu kınamak üzere el işareti yapan gençlerin
cezası, hemen karakollara çekilip oradan mahkemelere sevk edilmektir. Bu, sizin
Adalet Bakanı olduğunuz, bu Hükûmetin olduğu Türkiye’de yapılmaktadır,
gerçekleşmektedir.
Diktatörlerin gerçekte hiçbir
gücü yoktur, yani darbelerle gelen diktatörlerin, arkasında halk desteği
yoktur. Asıl tehlikeli olan, diktatörden daha tehlikeli olan, arkasındaki halk
desteğine güvenerek her dediğini yaptırmaya çalışan insanlardır. Diktatörler
devrilir gider ama arkasındaki halk desteğine güvenerek tek adam olmaya doğru
gidenler bir süre iktidarda kalırlar ama onlar da er veya geç gideceklerdir,
Türkiye bunu görecektir. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın
Hamzaçebi.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün;
Avukatlık Kanunu ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ve Çankırı Milletvekili
İdris Şahin ile 8 Milletvekilinin; 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu, Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu ve 3568 Sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve
Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk'ün; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile
Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/750, 2/1326, 2/1343, 2/1344) (S. Sayısı: 444) (Devam)
BAŞKAN – Şimdi, şahıslar
adına ikinci konuşmacı Yılmaz Tunç, Bartın Milletvekili.
Sayın Tunç, buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Tabii, muhalefete mensup
arkadaşlarımız tasarıyla ilgisi olmayan konularda burada açıklamalarda
bulundular. Sayın Bakanımız da tasarının içeriğiyle ilgili birtakım
değerlendirmelerde bulundu. Benden önce konuşan değerli Cumhuriyet Halk Partisi
grup başkan vekilinin söylediği sözlere katılmamız mümkün değil: “Arkasında
halk desteği olan diktatörler.” Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal
bir hukuk devletidir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Hitler de öyleydi, arkasında halk desteği vardı, Kenan Evren’in de
arkasında halk desteği vardı.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) – İki
yıl önce seçimden geldik. Seçimden önce de aynı cümlelerle AK PARTİ’yi
eleştirdiniz. Seçimden önce sözcüleriniz çıktı, burada kıyasıya eleştirdiler,
aynı şeyleri söylediler. Seçimlere gittik, oyları artırarak tekrar Meclise geri
döndük. Döndükten sonra yine aynı sözlerle eleştirmeye başladınız. Aslında,
burada muhalefetin kendine biraz çekidüzen verip bundan sonra yapıcı muhalefet
yapma noktasında da şöyle kafasını iki elinin arasına alıp düşünmesi ve ona
göre davranması gerekiyor.
AK PARTİ’li yıllar, her
alanda olduğu gibi, hukuk alanında da çok önemli değişim ve dönüşüme sahne olan
yıllardır. Temel ceza kanunlarımız, özel hukukla ilgili düzenlemeler, Ticaret
Kanunu’muz, Borçlar Kanunu’muz, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’muz, bütün
temel kanunlarımız bu dönemde çağın gereklerine uygun hâle getirilmiştir.
Değişik paketlerle de hem bu temel kanunlara uyum sağlanmış hem de uygulamada
ortaya çıkan aksaklıklar muhtelif zamanlarda giderilmiştir. Görüşmekte
olduğumuz tasarıyla da buna benzer bir düzenleme, uygulamada çıkan sorunların
giderilmesine yönelik değişiklikler yapılmaktadır.
Yargıtayın aynı dairesinin
aynı dava için birbiriyle çelişen kararlar vermesinin önüne geçilmekte bu
tasarıyla. Yine, avukatların ve serbest muhasebecilerin, mali müşavirlerin kat
mülkiyetine tabi bağımsız bölümlerde büro açabilmelerine imkân sağlanmakta.
Mahkemelerin birden fazla dairesi varsa, ihtisaslaşmayı sağlamak için davaların
sayısal olarak dağıtılması değil de konularına göre dağıtılmasını sağlayacak bir
düzenleme getirilmekte. Kanuna aykırı eğitim kurumu açmanın başka kanunlarda
idari yaptırımları olduğundan Ceza Kanunu’nda suç olmaktan çıkarılması
sağlanmakta. Yine, adalet teşkilatımıza da 5 bin zabıt kâtibi, Danıştayımıza da
60 tetkik hâkimi kadrosu ihdas edilmekte.
Kanun tasarısıyla ilgili
muhalefet şerhinde belirtilen eleştirilere katılmamız mümkün değildir.
Tasarıyla, hukuk dairesinin yerel mahkeme kararını bozmasının ardından yerel
mahkemenin bozmaya uyarak yeniden tesis ettiği kararın 2’nci kez temyiz
edilmesi üzerine Hukuk Dairesinin 1’inci bozmayı ortadan kaldıracak şekilde
yeniden bozma kararı vermesi üzerine yerel mahkemenin vereceği 3’üncü kararın
artık Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından çözülmesi bu değişiklikle
sağlanmış olmaktadır.
Yüksek yargının kanun yolu
incelemesi yaparken kendi kararları arasında çelişki oluşturmadan ihtilaflara
süratle cevap verebilmesi hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Yargıtayın bir
dairesi aynı davada, veriler değişmeden, mevzuatta da değişiklik olmadan 2 kez
birbiriyle çelişen karar veriyorsa 3’üncü incelemeyi artık aynı dairenin değil,
Hukuk Genel Kurulunun yapması en doğru olanıdır.
Tasarıyla, hâkimlerin ve
mahkemelerin belli konularda ihtisas sahibi olabilmeleri için gerek hukuk
mahkemelerinin gerekse idare mahkemelerinin birden fazla dairesi bulunan
yerlerde iş bölümü esasına göre dosyalarının tevzi edilmesini sağlayacak bir
düzenleme yapılmaktadır. Mevcut durumda dosyalar sayısal anlamda mahkemenin
dairelerine tevzi edilmekte, bir hâkim çok çeşitli konulara muhatap olduğu için
yargılamalar uzamaktadır, hâkimlerimiz de bu noktada zorlanmaktadırlar.
Değişiklik, yargının hızlanmasını sağlayacak, hâkimlerimizin çok çeşitli
davalarla meşgul olmasını önleyecek, belli konulara yoğunlaşmalarını, aynı
konudaki davalara bakarak uzmanlaşmalarını sağlayacak önemli bir düzenlemedir.
Muhalefet şerhinde bu
değişikliğin Anayasa’ya aykırı olduğu ifade edilmiştir. Evet, Anayasa’nın
142’nci maddesine göre mahkemelerin görevi kanunla belirlenir ancak buradaki
belirleme görev değil, bir iş bölümü belirlemesidir. Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu da bu yetkisini her yerde kullanmayacak, dairelerin fazla olduğu,
ihtiyaç olan büyük yerlerde kullanabilecektir.
Tasarıyla getirilen hâkim ve
savcıların yükselme ve performans değerlendirmelerinde alternatif uyuşmazlık
çözüm yöntemlerinin uygulanmasının da göz önünde bulundurulması da önemli bir
düzenlemedir. Ceza hukukunda uzlaşma, özel hukukta ara buluculuğun daha da
işlerlik kazanabilmesi için böyle bir düzenlemenin yerinde olduğunu
düşünmekteyim.
Tasarıyla getirilen ve Dilek
Hanım’ın eleştirdiği, kanuna aykırı olarak eğitim kurumu açan veya işletenler
için ceza hükmü öngören düzenlemenin yürürlükten kaldırılmasına yönelik bu
eleştirilere katılmamız mümkün değildir. Öncelikle şunu ifade etmemiz gerekir:
Kanuna aykırı olarak eğitim kurumu açan veya işleten kişilerin
cezalandırılmasını öngören Türk Ceza Kanunu’nun 263’üncü maddesinin yürürlükten
kaldırılması, herkesin izin almadan eğitim kurumu açıp işletebileceği anlamına
gelmemektedir. Burada sadece eylemin suç olmaktan çıkarılması söz konusu olup
kanuna aykırı eğitim kurumu açan veya işletenler bakımından diğer kanunlarda
yer alan yaptırımlar uygulama alanı bulacak ve dolayısıyla, izin almadan bir
eğitim kurumunun faaliyet göstermesi mümkün olmayacaktır. Bu değişikliğin
Anayasa’nın 2, 5, 11, 42 ve 174’üncü maddelerine aykırı olduğu ifade edildi. Bu
konu, Cumhuriyet Halk Partisi tarafından 2005 yılında Anayasa Mahkemesine
götürüldü. Anayasa Mahkemesinden -Cumhuriyet Halk Partisinin dilekçesindeki
gerekçe- laiklik ve hukuk devleti ilkelerine aykırılıktan dolayı iptal
istenmişti. Anayasa Mahkemesi, bu konuda bir karar verdi ve 5 Mart 2009 tarihli
kararın gerekçesinde kanuna aykırı eğitimle ilgili Anayasa Mahkemesinin
yorumunu sizlere aynen karardan okumak istiyorum: “Eğitimin, içerik olarak suç
teşkil etmesi hâli farklı bir durumdur. Kurumda verilen eğitim sırasında yasa
dışı, bölücü, yıkıcı eylemlerin gerçekleştirilmesi hâlinde bu eylemler için
ceza öngören Türk Ceza Kanunu’nun diğer maddeleri, Terörle Mücadele Kanunu’nun
ve benzeri gibi özel kanunlarda belirtilen tedbir ve yaptırımların uygulanacağı
kuşkusuzdur. Öte yandan, Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 7’nci maddesinde de
kurum açma izni verilen kurumlarda iki yıl içinde öğretime başlamayan ile amacı
dışında kullanıldığı tespit edilen kurumun, kurum açma izinlerinin iptal
edileceği; özel eğitim kurumlarının kurum açma şartlarından herhangi birini
kaybetmesi veya izinsiz değişiklik yapması, mevzuatta belirtilen sayıda
personel çalıştırılmaması veya mevzuata aykırı personel çalıştırılması, reklam
ve ilana ilişkin gerekli şartların yerine getirilmemesi hâlinde davranışın
ağırlık derecesine göre on beş günden az olmamak kaydıyla üç aya kadar geçici
olarak; Millî Eğitim Temel Kanunu’nun genel ve özel amaçlarıyla temel
ilkelerine uymayan, kurumunu mevzuata uygun kapatmayan, geçici olarak kapatma
cezası alan ve aynı fiili tekrar işleyen kurumların ise sürekli olarak kurum
açma izni veren makam tarafından kapatılacağı belirtilmiştir. Bu yasa kuralının
yerinde olup olmadığı, yarar ya da zarar getirebileceği konusu anayasaya
uygunluk denetimi dışında kalan bir husustur. Açıklanan nedenlerle kural,
Anayasa’nın 2, 5, 11, 42 ve 174’üncü maddelerine aykırı değildir.” diyor ve
iptal istemini oy birliğiyle Anayasa Mahkemesi reddediyor ve bu konunun,
laiklik ilkesini, hukuk devleti ilkesini zedelemediğini de ortaya koyuyor.
Bununla ilgili, kanuna aykırı
eğitimin suç olduğu, ceza kanunlarında hapis cezasıyla cezalandırıldığı,
Türkiye'den başka Avrupa’da da, dünyada da mukayeseli hukukta tek bir örneği
bulunmamaktadır.
Bu duygu ve düşüncelerle
tasarının hayırlı, uğurlu olmasını diliyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Tunç.
Şimdi, İç Tüzük 81 ve 91’e
göre yirmi dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sisteme giren arkadaşlarımıza
sırasıyla söz vereceğim.
Sayın Yılmaz…
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, PKK’lı
teröristlerin yurt dışına çıkartılmasıyla ilgili, Sayın Başbakan dedi ki: “Biz,
Türk Silahlı Kuvvetlerine yazılı ya da diğer talimatlarımızı verebiliriz.”
Şimdi, suç işlemiş kişilerin yurt dışına çıkartılmasını sağlamak gibi yazılı
emir vermek kanuna aykırı bir emir değil midir? Buna uymak da aslında bizim
yasalarımıza göre suç değil midir? Hem verenler hem de uyanlar bundan dolayı
cezalandırılmak durumuyla karşı karşıya kalmayacaklar mıdır?
İkinci sorum: Akil adamlara
hangi ödenekten para ödenmektedir ve ne kadar aylık ücret ödenmektedir?
Bu soruları
cevaplandırırsanız sevinirim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Yılmaz.
Sayın Köktürk…
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak)
– Sayın Bakan, 8 Nisandaki Silivri yargılamasından sonra, Sayın Başbakanın,
mahkeme salonunun dışında ve içinde suç işlendiği gerekçesiyle soruşturma
açılmasına yönelik cumhuriyet savcılarına ve yargıçlara talimatlarına tanık
olduk. Ancak aynı Silivri yargılamalarında, duruşma başkanının duruşma
dosyasını incelemediğine, “google” arama motoruyla istediği bilgilere ulaşması
nedeniyle dosyanın tamamını okumasına gerek olmadığına, sanıkların söz hakkının
-130 milyon sayfalı iddianame ve eklerine rağmen- beş ve on dakika, on beş
dakikayla sınırlandığına ve yine Mustafa Balbay’ın söz hakkını hâkimin istediği
bir şekilde kullanmadığı gerekçesiyle diğer sanıkların söz hakkının ortadan
kaldırıldığına yönelik uygulamaları da basına yansımıştı. Benim merak ettiğim
soru şu: Bu Silivri’deki olaylardan sonra savcılara ve hâkimlere talimat veren
Sayın Başbakan, Mahkeme Başkanının bu hukuka aykırı, kanuna aykırı keyfî
uygulamalarının…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak)
- …basına yansımasından sonra HSYK Başkanı olarak tarafınıza yönelik herhangi
bir talimatı oldu mu soruşturma açılmasına yönelik olarak?
BAŞKAN – Sayın Köktürk,
teşekkür ediyorum.
Sayın Acar…
GÜRKUT ACAR (Antalya) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, laikliği yargı
eliyle kaldırmaya çalışıyorsunuz. Siyasal simge olarak kabul ettiğiniz Atatürk
giysili yurttaşlarımızı Türkiye Büyük Millet Meclisine almazken, kendi siyasal
simgenizi Türkiye Büyük Millet Meclisinde de dâhil olmak üzere köşebaşlarına
soktunuz. Danıştayı da kendi istediğiniz çizgiye getirdiniz. Artık “kıyafet
serbestisi” adı altında dinsel simgeleri serbest bırakmış bulunuyorsunuz.
Cumhuriyet Bayramı’nı kutlayana otuz bir yıl hapis istediniz. Bin yıl önceki
Ömer Hayyam şiirini okuyan sanatçıya on ay hapis verdiniz. Ergün Poyraz’ı Sayın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında kitap yazdı diye yedi yıldır fiilen
hapiste tutuyorsunuz, on dört yıllık ceza verilmiş gibi şu anda infazı var.
Fatih Hilmioğlu’nu hapishanede ölüme mahkûm ettiniz. Bütün bunlar acaba adalet
sisteminin ne hâlde olduğunu size anlatıyor mu bunu soruyorum?
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Acar.
Sayın Kurt…
KAZIM KURT (Eskişehir) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, HSYK Genel
Kurulu 14 Mart 2012 tarih ve 155 sayılı Kararı ile Stratejik Eylem Planı’nda,
yargıya güven konusundaki eksiklik en önemli tehditlerden sayılmıştır ve “HSYK,
varlık nedeni olan, bağımsız, tarafsız ve güvenilir bir yargı anlayışını bir an
önce hayata geçirmeye çalışacaktır.” diye bir tespit yapıyor ancak buna rağmen,
2013 yılında yapılan anketlerde yargıya güven yüzde 40’ın üstüne çıkmamaktadır.
Bu konuda Adalet Bakanlığının bir tespiti var mıdır? Var ise, bizim
düşündüğümüz gibi yargıya güvensizliğin nedeni AKP uygulamaları mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Kurt.
Sayın Özgür Özel…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, geçmiş darbe
dönemleriyle ve onlarla hesaplaşmaktan bahsederken size şöyle bir sorum var: 7
Kasım 1982 günü, Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve değerli eşleri hangi sandıkta oy
kullanmışlardır, kullandıkları sandıkta kaç “evet”, kaç “hayır” oyu çıkmıştır?
O sandıkta çıkan “hayır” oylarının sayısının 2’den az olması durumunda Sayın
Başbakanın orada kullanmış olduğu ya da eşinin kullanmış olduğu “evet” oyunu
siyaseten nasıl açıklamayı ve savunmayı düşünüyorsunuz?
İkinci sorum: Sayın Başbakan,
rahmetli annesinden bahsederek “Anneciğim beni beklerdi, biz ise duvarlara
yazılarımızı yazmış olarak evimize dönerdik.” demişti. Acaba, Sayın Başbakan,
1980 öncesi, hangi duvara, ne yazmış olabilir? Sayın Başbakanın 1980 öncesi
politik tavrı ve ona uygun sloganı nedir? Bu yazıyı merak ediyoruz.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Özel.
Sayın Can…
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) –
Sayın Bakanım, bugünkü Cumhuriyet Halk Partisi temsilcilerinin eleştirilerine
baktığımızda hukuk tarihini de değerlendirmek gerekiyor. İstiklal mahkemeleri,
Yassıada mahkemeleri, 12 Eylül yargılamaları, 28 Şubat yargılamaları ve
askerden brifing alan yargı mensuplarıyla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi
temsilcilerinin herhangi bir tenkidi olmuş mudur, olmamış mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Can.
Sayın Recep Özel…
RECEP ÖZEL (Isparta) – Sayın
Bakanım, 2002 yılından bu zamana kadar kaç hâkim ve savcı aldınız, yardımcı
personel sayısı kaçtı ve şu anda kaç oldu?
Mahkemelerin yapmış olduğu
işlemler ve verdiği kararlar üzerinde Bakanlığınızın bir denetim yetkisi
bulunmakta mıdır?
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Özel.
Sayın Akyürek…
MEHMET AKYÜREK (Şanlıurfa) –
Sayın Bakanım, kanuna aykırı eğitimle ilgili mukayeseli hukukta ceza yaptırımı
var mıdır yoksa sadece bizim hukukumuzda mı vardır?
İkinci sorum: 2002’den bu
yana kaç tane adliye sarayı yapıldı ve bu adliyelerin kapalı alanı kaç
metrekaredir?
Üçüncü sorum: Bu yasayla
getirdiğiniz düzenleme vatandaşımızın daha iyi bir yargı sistemine ulaşmasına
hizmet etmekte midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Akyürek.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) –
Arkadaşlar, Sayın Bakanı göremiyorsunuz herhâlde, bizim konuşma hakkımızı
çalıyorsunuz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Öyle bir şey yok, ilgisi yok, muhalefeti susturmak diye bir şey
yok.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) –
Bakanı her zaman görüyorsunuz Ayşe Hanım.
BAŞKAN - Sayın Filiz…
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) –
Sayın Bakanım, yapılan değişikler sonunda Yargıtayda bekleyen dosyalar azaldı
mı? Yerel mahkemelerde gerek hukuk gerekse ceza dosyaları Yargıtaya geldiğinde
kaç günde sonuçlanmaktadır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Filiz.
Sayın Şandır…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Teşekkür ederim efendim.
Sayın Bakan, bu Türk Ceza
Kanunu’nun 263’üncü maddesinin kaldırılmasını “Diğer kanunlarda cezalandırma
maddeleri var, onun için kaldırdık.” diye ifade etti Sayın Tunç. Ayrıca Anayasa
Mahkemesinin kararını da okudu; belli ki ciddi bir hazırlık yapmış. Ancak ben
yine de sormak istiyorum. Niye gerek gördünüz TCK 263’ün kaldırılmasına? Yani,
burada kalsaydı ne zararı vardı veya bu 263’ü siz getirmediniz mi? Yani, yeni
Türk Ceza Kanunu’nu hazırlarken hangi gerekçelerle bu maddeyi koydunuz veya
varsa niye kaldırmadınız da şimdi kaldırıyorsunuz? Bunun gerçek gerekçesini
açıklar mısınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Şandır.
Sayın Yılmaz…
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bugün BDP Eş
Başkanı Gültan Kışanak “Kürdistan’dan gelen yöre dernekleri” diye bir sözcük
kullandı. Ülkemizde “Kürdistan” diye yeni bir il mi kurulmuştur? Bu konuda
yapılan böylesi bir söze karşı bir yaptırımınız olacak mıdır?
Aynı zamanda, Başbakan
tarafından tayin edilen akil adamlardan Baskın Oran ulus devleti ortadan
kaldıracağınızı söylüyor, sizin sözcünüz olarak bunu söylüyor. Bu ulus devleti
ortadan kaldırmak konusunda ne düşünüyorsunuz?
Bunun yanında, bu casusluk
davasında siz, bir HSYK Başkanı olarak, hiçbir şekilde aslında casusluk ve
fuhuşla ilgili iddianamede bir şey söz konusu değilken savcılar tarafından bu
şekilde bilginin basına servis edilmesi konusunda ne düşünüyorsunuz? Bu
savcılar aleyhinde Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu Başkanı olarak herhangi bir
soruşturma yapmayı düşünüyor musunuz?
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Yılmaz.
Sayın Tunç…
YILMAZ TUNÇ (Bartın) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, Bakanlığınızca
Bartın’ın Amasra ilçesine modern bir adalet sarayı kazandırdınız. Bartınlılar
adına çok teşekkür ediyorum.
İl merkezimizde de adalet
sarayına ihtiyacımız var. Bartın Adalet Sarayı da 2013 Yatırım Programı’na
alınmıştı. Yapım süreciyle ilgili son durum nedir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Tunç.
Sayın Acar…
GÜRKUT ACAR (Antalya) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Mecliste,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde onaylanmış bir anlaşma olmasa da Türkiye fiilen
Kuzey Irak’ta PKK’yla askerî mücadele yapmaktan vazgeçmiş görünüyor. Peki,
PKK’nın tekrar sınırı geçip Türkiye içinde askerlerimizi şehit etmeyeceğinin,
masum insanları öldürmeyeceğinin garantisi var mı? Biz bu sürecin sonunda ne
elde etmiş olacağız? Terörü tamamen bitirmiş olacak mıyız? PKK’nın saldırıda
bulunmayacağı yolundaki sözlü güvencesi karşılığında Anayasa’mızın temel
direklerini bile tartışmaya açacağımız şimdiden anlaşılıyor. Anayasa’mızın
değiştirilemez maddelerinin bile değiştirilmesi için verilen önergeleri nasıl
yorumlayacağız? Kuzey Irak’ta PKK terör örgütünün tasfiyesinden kim sorumlu
olacak; Bağdat hükûmeti mi, Barzani mi yoksa Amerika mı? Bu yolda bize teminat
veren var mı? Yok. Dünyada bizden başka hangi ülke bir terör örgütünün
varlığını tamamen sona erdirmeden bu işi çözmüştür?
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Acar.
Sayın Bakan, buyurun.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sırasıyla cevaplamaya
çalışacağım.
Sayın Akagün Yılmaz:
“Teröristlerin yurt dışına çıkarılmasıyla ilgili güvenlik güçlerine yazılı emir
verilmesi suç değil midir?” Böyle bir sözü kimse söylemedi.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) –
Başbakan söylüyor.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Başbakanın ne söylediğini çok iyi biliyorum. Güvenlik güçlerinin
yasalardan kaynaklı görev ve yetkileri konusunda Sayın Başbakanımız açıklamada
bulunmuştur. Yolculuk sırasında, Kafkaslardaki gezi sırasında konuşmuştur.
Değerli milletvekilleri, yurt
dışına operasyon yapma yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Hükûmete
verilmiştir.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) –
Operasyon yapmamayı konuşuyoruz şimdi yani.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Dinlerseniz oraya geleceğim, sabrederseniz.
Hükûmet de Meclisten aldığı
bu yetkiyi güvenlik güçlerine ciro etmektedir, vermektedir ihtiyaç duyulduğu
zeminlerde. Burada sorumluluk Hükûmettedir ve güvenlik güçlerimizin ihtiyaç
duyduğu anda bu talimatları verecek olan da siyaset kurumudur. “Bu anlamda
güvenlik güçlerine herhangi bir sorumluluk doğrudan tevcih edilemez.” ifade
etmiştir Sayın Başbakanımız.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) –
Sayın Bakan, açık bir şekilde, teröristlerin dışarıya çıkarılmasıyla ilgili
verildiği belirtiliyor.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Sayın Yılmaz’ın gene ikinci sorusu: “Akil adamlara ne kadar aylık
ücret ödenmektedir? Masrafları nereden karşılanmaktadır?” Akil adamlara
herhangi bir ücret ödenmemektedir, bunlar ihtiyari, gönüllü yapılan hizmetlerdir.
Bu kişiler, ülkelerinin orta ve uzun vadede geleceklerini düşünen vatansever
kişilerdir ve bunların bu programlarıyla ilgili yaptıkları çalışmalar da Kamu
Güvenliği Müsteşarlığı tarafından organize edilmektedir. Kendilerinin şahsına
herhangi bir ödeme yapılmamaktadır.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) –
Ulus devleti yok etmekten bahsediyorlar vatanseverler.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Sayın Köktürk, Silivri’deki duruşmadan sonra Sayın Başbakanın
savcılara talimat verdiğine atıf yaparak bunun ne şekilde mümkün olduğuna dair
birtakım tespitlerde bulundu. Sayın Başbakan ne savcılara ne hâkimlere talimat
verme noktasında değildir. Çok net olarak, orada yapılanın bir kaba kuvvet
gösterisi olduğunu, duruşma salonlarında yargıya baskı ve baskın yapıldığını
ifade etmiştir. Bunu takbih etmiştir, kınamıştır Sayın Başbakan. Yapılan
hadiseye baktığınızda, dışarıdan bakan gözler için bunun dışında bir tespit
subjektif olacaktır. Ben de Sayın Başbakanın yaptığı tespite önemli ölçüde
katılıyorum.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak)
– Sorumu eksik almışsınız yalnız. Silivri uygulamaları basına yansıdı, onlarla
ilgili de yani kanuna, hukuka aykırı uygulamalarla ilgili de Sayın Başbakanın,
HSYK Başkanı olarak tarafınıza bir talimatı oldu mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay)
– Herhangi bir talimatı olmamıştır. Orada bir hukuksuzluk varsa burada
duruşmaların yapılmasını engelleme çabalarında aramak gerekir diye düşünüyor
Sayın Başbakan.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak)
– Ondan önce olan uygulamalar Sayın Bakan yani siz biraz yanlış yapıyorsunuz.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Sayın Gürkut Acar, yargılamalardan örnekler vererek, birtakım devam
eden derdest davalara atıflar yaparak “Laikliği yargı eliyle kaldırıyorsunuz,
Danıştayı da kendi çizginize getirdiniz. Adalet sistemini bu çerçevede nasıl
değerlendiriyorsunuz?” dediniz. Sayın Acar, artık soğuk savaş dönemlerinde bile
yapılmayan tartışmaları bugün, 2013 yılında bu Parlamentoya taşımanızın çok
karşılığı olmadığını düşünüyorum. “Laikliği yargı eliyle kaldırmak…”, “Laiklik
tehlike altında.”, “İrtica hortluyor.”, “Memleket elden gidiyor.”; bunlar çok
eskide kaldı ve gerçekten karşılığı olmayan şeyler.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) –
Şu anda fiilen uygulanıyor Sayın Bakan.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Bunlar dillendirilirken bunları dile getirenlerin de inanmadığını
düşünüyorum. Geçmişte bu ülke, maalesef, kendi vatandaşını potansiyel tehdit
olarak algılamış. Böyle bir şey olabilir mi?
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) –
Hizbullah nereden çıktı Sayın Bakan?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Bu ülkede sosyalistler tehdit, komünistler tehdit, Aleviler tehdit,
Kürtler tehdit, Müslümanlar ya da kendilerine “İslamcı” diyenler tehdit…
Bunların hepsi, devletin kendini korumak zorunda olduğu vatandaşları.
Düşünebiliyor musunuz, 75 milyonluk bir ülke, vatandaşlarının önemli bir
kısmını kendisine tehdit olarak algılıyor! O zaman burada bir terslik var, bunu
görmek lazım.
Hani Temel otoyolda ters yöne
girmiş, Polis Radyosu da anons yapıyor “Dikkat, otoyolda bir araç ters yönden
gidiyor.” diye. Temel demiş ki: “Ya, ne bir tanesi, hepsi tersten geliyor,
hepsi.” Şimdi, aynen Temel fıkrasındaki bir tablo gibi.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) –
Hizbullah nereden çıktı Sayın Bakan, o da mı tehlikesiz bir şey?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Bu ülkede vatandaşlarının önemli bir kısmı devlete tehdit ise -geçmiş
algılamaları söylüyorum- burada temel bir paradigma yanlışı var. Bunu görünüz,
başımızı kumdan çıkartalım lütfen. Yıl 2013, dünya nerelere gitmiş, nelerle
uğraşıyor, biz nelerle uğraşıyoruz.
Danıştayın başörtüsüyle
ilgili verdiği özgürlükçü kararı endişe verici buluyor Sayın Acar. Doğrusu, bu
gelişmeler Türkiye'nin normalleşmesinin işaretidir diye değerlendiriyorum.
Sayın Kurt, “HSYK Genel
Kurulu ‘Yargıya güven noktasındaki eksiklik en önemli tehdittir.’ diye bir
tespitte bulundu.” diyorsunuz. Doğru. “Yargıya güven noktasında sizin yeni
tespitleriniz var mıdır?” 2012 yılında, yanılmıyorsam, İstatistik Enstitüsünün
kurumsal güven anketleri içerisinde yargıya güven önceki yıllara göre 5-6
puanlık bir artış göstermiştir, bunu biliyorum.
KAZIM KURT (Eskişehir) – Kaç
efendim?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Yüzde 46-47 civarına gelmiş durumda. Size onu ayrıca ben net olarak
da bildireyim Sayın Kurt.
Sayın Özel, 7 Kasım 1982
günkü referandumu, halk oylamasını kastederek Sayın Başbakanın oy kullandığı
sandıkta kaç oy çıkmış… Doğrusu, ben bunu tecessüs eder noktada değilim,
geçmişe dönük böyle bir veri varsa bir bakarım ama benim şahsen bilgim yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yazılı
olarak cevap bekliyorum.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Hatay) – “Sayın Başbakan hangi yazıları duvarlara yazıyordu?” diye bir soru
sordular. Sayın Başbakanın siyasi çizgisi, ideolojik bakış açısı öğrencilik
yıllarından, gençlik yıllarından, gençlik kollarında yaptığı çalışmalardan
hepsi belli. Bu sorunun malumu ilam noktasında bir cevabı olacaktır, bu çok
belli.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bir
örnek alabilir miyiz?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Sayın Özel, ona bakarsanız, Google’dan ararsanız çok net görürsünüz
hepsini.
Sayın Can, istiklal
mahkemelerindeki yargısal faaliyetlerin, Yassıada mahkemelerinin
uygulamalarının CHP tarafından eleştirilip eleştirilmediğini ifade ettiniz. Bir
miktar kürsüde ifade etmeye çalıştım. Maalesef, bu ülkede, geçmişten bu yana,
yargı eliyle işlenen cürümler noktasında çok fazla bir çalışması olduğunu
duymadım, işitmedim. Bir eksiğim varsa bunu sayın CHP’liler cevaplarlar.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) –
O zamanki liderimiz İsmet İnönü o yargılamalara, 1960 ihtilalinden sonraki yargılamalara
tavır almıştır, Genel Başkanımız tavır almıştır.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Ama şunu biliyorum: Yassıada mahkemelerinde görev yapan savcı ve
hâkimlerin, sipariş verilen kararları ürettikten sonra Anayasa Mahkemesine
başkan ve üye olduklarını biliyorum, HSYK’ya başkan ve üye yapıldıklarını
biliyorum 1961’den sonra, Yüksek Seçim Kuruluna başkan ve üye yapıldıklarını
biliyorum, Yargıtay ve Danıştaya başkan ve üye olduklarını biliyorum, tek tek
bunları isimleriyle de sizlerle paylaşabilirim. Böyle bir bilgi var, onun
ötesini bilemiyorum şu anda.
Bir de “2002’den bu yana kaç
hâkim, savcı aldınız?” sorusu var. Emekli olanlar var. Yaklaşık 8 bin küsur
hâkim, savcıyla teslim aldık 2002’de, şu anda, 12.800-13.000 arasında. Her
geçen gün bu sayı artıyor ama Türkiye’de hâkim, savcı sayısı olması gerekenin
tam yarısı kadar. Avrupa’da her 100 bin kişiye 20 civarında hâkim düşüyor biz
de 10,5-11 oldu son alımlarla. Savcı sayısı, yine, Avrupa ülkelerinde, gelişmiş
ülkelerde baktığınızda her 100 bin kişiye 10 savcı düşer, bizde 5,5 kadar savcı
düşüyor. Bu rakamları bizim katlamamız lazım ki hâkim, savcı başına düşen iş
yükünü bir miktar normale çekmemizi, soruşturma ve yargılamalarının
kalitelerinin yükselmesini ancak bu şekilde sağlayabiliriz diye gayret sarf
ediyoruz.
Sayın Akyürek, “TCK 263’üncü
maddenin mukayeseli hukukta karşılığı nedir?” diye sordular. Benim tespit
edebildiğim kadarıyla gelişmiş ülkelerin hiçbirinde bu şekilde bir yaptırım
yok. Sayın Şandır da ifade etti aslında: “Bu maddenin kaldırılması nereden icap
etti? Daha önce siz yapmadınız mı?” Evet, daha önce, 2004’te yapıldı. Ancak
2004’te yaptığımız birçok düzenlemede, gelişen şartlara göre değişiklik
yapıyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği ihlaller çerçevesinde
düzenlemeler yapıyoruz.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) –
Bu konuda bir ihlal kararı var mı Sayın Bakan?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Var demedim, genel değişikliklere atıf yapıyorum Sayın Yılmaz.
Özel öğretim kurumları,
bakınız, kanuna aykırı eğitim kurumlarının…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Özel
bir sebebi var mı onu sordum.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Hatay) – …cezalandırıldığı madde, uygulaması olan bir madde de değil. Yani,
bunun istatistiklerine baktığınız zaman, yıl bazında 30, 40, 50 dosya,
mahkûmiyet noktasında ortaya çıkan; onlar da ceza limiti itibarıyla belli
sınırlar altında kalıyor. Şimdi, Türkiye’de özel öğretimle ilgili özel eğitim
kurumları 5580 sayılı Yasa muvacehesinde Millî Eğitim Bakanlığının kontrolünde
yapılıyor. Yine din eğitimi 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Yasa kapsamında diyanet teşkilatı nezdinde…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Yani, özel bir sebebi var mı onu sordum.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Var tabii…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Bugün niye kaldırıyorsunuz? Dün niye kaldırmadınız da bugün kaldırıyorsunuz?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Onu yazılı olarak…
BAŞKAN – Sayın Bakanım,
gerisini de yazılı olarak bildiriniz.
Efendim, soru-cevap işlemi de
tamamlanmıştır.
Şimdi, tasarının tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlandı.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.46
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.50
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT (Ordu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 92’nci Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
444 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Alınan karar gereğince, kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
üzere, 17 Nisan 2013 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.