Fatma GÜNGÖR Normal Fatma GÜNGÖR 2 0 2013-09-09T10:32:00Z 2013-09-09T10:32:00Z 122 67716 385987 3216 905 452798 14.00 false 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false TR X-NONE X-NONE 0 nk 0 nk

DÖNEM: 24                            CİLT: 48                    YASAMA YILI: 3

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

92’nci Birleşim

16 Nisan 2013 Salı

 

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.-  GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Kutlu Doğum Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, TRT’nin düzenlediği 23 Nisan etkinliğine Abhazyalı çocukların katılımı konusuna ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Diyarbakır Milletvekili Mine Lök Beyaz’ın, Diyarbakır Açık Hava Müzesi, tarihî Diyarbakır Surları ve Suriçi Projesi’ne ilişkin gündem dışı konuşması

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, AK PARTİ Grubu adına Kutlu Doğum Haftası’na ilişkin açıklaması

2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, CHP Grubu adına Kutlu Doğum Haftası’na ilişkin açıklaması

3.- Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un, Kutlu Doğum Haftası’na ilişkin açıklaması

4.- Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi’nin, Ağrı ili ve ilçelerinin düşman işgalinden kurtuluşunun 95’inci yıl dönümüne ve Kutlu Doğum Haftası’na ilişkin açıklaması

5.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Sarp Sınır Kapısı’nda 12 kişinin iş akitlerine son verilmesine ve ilgili bakanın bu duruma el koymasını dilediğine ilişkin açıklaması

6.- Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi’nin, AK PARTİ iktidarlarıyla birlikte Ağrı’da bir değişim ve dönüşüm süreci başladığına ve Ağrı iline yapılan hizmetlere ilişkin açıklaması

7.- Siirt Milletvekili Osman Ören’in, Kutlu Doğum Haftası’na ilişkin açıklaması

8.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, sanatçılara sistematik olarak baskı rejimi uygulandığına ve sanatçı Fazıl Say’a verilen cezaya ilişkin açıklaması

9.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, Mersin’de Ören ile Anamur arasında meydana gelen hortum nedeniyle çiftçilerin uğradıkları zararın telafi edilmesi ve kredi borçlarının ötelenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

10.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Kutlu Doğum Haftası’na, İran’da meydana gelen depreme, Ağrı’nın düşman işgalinden kurtuluşunun 95’inci yıl dönümüne ve Gürbulak Sınır Kapısı’nda nakliyecilerin yaşadıkları soruna ilişkin açıklaması

11.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, ticaret sicili müdürlükleri tarafından adında “Türk”, “Türkiye” ve “cumhuriyet” kelimeleri bulunan şirketlere uyarılar yapıldığına ilişkin haberlerin doğru olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

12.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana-Kozan yolunun durumuna ilişkin açıklaması

13.- Malatya Milletvekili Öznur Çalık’ın, Kutlu Doğum Haftası’na ve otuz beş yıl önce öldürülen Hamit Fendoğlu ile gelini ve torunlarını rahmetle andığına ilişkin açıklaması

14.- Samsun Milletvekili Haluk Koç’un, 23 Nisan etkinliklerine Abhazyalı çocukların katılımıyla ilgili durumun esef verici olduğuna ve bunun düzeltilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

15.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, ulusal basının olduğu gibi yerel basının da baskı altına alınmak istendiğine ve bu baskıları kınadığına ilişkin açıklaması

16.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, BDP Grubu adına, Kutlu Doğum Haftası’na, geçmişte ve şu anda Irak’ta ve Suriye’de Kürtlere karşı kimyasal silahlarla yapılan katliamları kınadıklarına ilişkin açıklaması

17.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Cumhuriyet Halk Partisinin bütün etnik kimlikleri eşit sayan bir anlayışa sahip olduğuna ilişkin açıklaması

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Çeşitli İşler

1.- Genel Kurulu ziyaret eden İngiltere Parlamentosu Milletvekili, AB Genişlemesi Dostluk Grubu Sekreteri ve Türkiye Dostluk Grubu Üyesi Robert John Walter’a Başkanlıkça “Hoş geldiniz.” denilmesi

2.- Genel Kurulu ziyaret eden, Meclisimiz tarafından düzenlenen Uluslararası Kamu Mali Yönetimi Çalıştayı için ülkemizde bulunan Orta Doğu ve Kuzey Afrika’dan 18 ülkeden milletvekilleri ve beraberindeki heyete Başkanlıkça “Hoş geldiniz.” denilmesi

B) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Libya Genel Ulusal Kongresi Dış İlişkiler Komisyonu heyetinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının konuğu olarak 10-13 Nisan 2013 tarihleri arasında ülkemize resmî bir ziyarette bulunmalarının TBMM Başkanlık Divanının 8/4/2013 tarih ve 46 sayılı Kararı ile uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/1203)

2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, İç Tüzük Uzlaşma Komisyonu üyeleri Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Ankara Milletvekili Haluk İpek, Bursa Milletvekili Turhan Tayan, İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz, Kütahya Milletvekili Alim Işık, Adana Milletvekili Murat Bozlak ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Fransa’ya 17-18 Nisan 2013; Amerika Birleşik Devletleri’ne 23-26 Nisan 2013 ve İngiltere’ye 30 Nisan-2 Mayıs 2013 tarihlerinde çalışma ziyaretlerinde bulunması hususuna ilişkin tezkeresi (3/1204)

C) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ve 26 milletvekilinin, Şanlıurfa Ceylânpınar'daki göçer ailelerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/585)

2.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka ve 27 milletvekilinin, şarapçılık sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/586)

3.- İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu ve 28 milletvekilinin, 12/6/1980 tarihinde İzmir İnciraltı Öğrenci Yurdunda yaşanan olayların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/587)

D) Önergeler

1.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, (2/687) esas numaralı Kamuda Aynı İşi Yapmakla Birlikte Farklı Statüde Çalışanların Memur veya Sürekli İşçi Kadrolarına Atanması Amacıyla Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/106)

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

 

1.- MHP Grubunun, 12/2/2013 tarih 9571 sayı ve 20/2/2013 tarih 9921 sayı ile kredi kartlarının kullanımı ve yaşanan mağduriyetler konusunda bankalara ilişkin yasal düzenlemeler ve bankaların tutumlarının incelenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergelerinin Genel Kurulun 16 Nisan 2013 Salı günkü birleşiminde okunarak görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına; (10/440) esas numaralı, ülkemizde kayıt dışı ekonominin boyutlarının tespit edilerek kayıt dışı ekonomi ile daha etkin mücadele için alınması gereken önlemlerin tespiti ve (10/465) esas numaralı, Türk sanayisinde yaşanan sorunların ve finans sistemindeki tıkanıklığın nedenlerinin araştırılması ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilen Meclis araştırması önergelerinin görüşmelerinin Genel Kurulun 16 Nisan 2013 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili İhsan Özkes ile 21 milletvekili tarafından dinî değerler üzerindeki olumsuz yaklaşımların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 14/12/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun 16 Nisan 2013 Salı günkü birleşiminde okunarak görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine; Sayıştayda boş bulunan üyelikler için yapılacak seçimin (S. Sayısı: 451) Genel Kurulun 16 Nisan 2013 Salı günkü birleşiminde yapılmasına; 441 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, Ankara Milletvekili Emrullah İşler’in CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Ankara Milletvekili Emrullah İşler’in CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

3.- Ankara Milletvekili Emrullah İşler’in, İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin sataşma nedeniyle yaptıkları konuşmalar sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

4.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun görüşülen kanun tasarısının tümü üzerinde MHP Grubu adına yaptığı konuşma sırasında AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

5.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

6.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in görüşülen kanun tasarısının tümü üzerinde yaptığı konuşma sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

IX.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Çıldır’ın bazı köylerinin köy odası ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/74) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bedelli askerlikten elde edilecek gelire ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/643) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sebze ve meyve ithalatına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/775) Cevaplanmadı

4.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, bir vakıf üniversitesine tahsis edilen araziyle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/917) Cevaplanmadı

5.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, tatlı su balıkçılığının desteklenmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/947) Cevaplanmadı

6.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, gübre üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/954) Cevaplanmadı

7.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca atanan yönetim kurulu üyelerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1075) Cevaplanmadı

8.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, hava kirliliğinin önlenmesine yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1113) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

9.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, TOKİ’nin Tokat’ta yaptığı daire sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1125) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

10.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, ABD Büyükelçiliğinde brifing verildiği iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1131) Cevaplanmadı

11.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kamuda çalışan avukatların maaşlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1147) Cevaplanmadı

12.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, zeytin üreticilerinin desteklenmesi ve zeytinyağı fiyatlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1183) Cevaplanmadı

13.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, şeker fabrikalarının üreticiye devir suretiyle özelleştirilmesine yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1184) Cevaplanmadı

14.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, çocuk işçiliğinin önlenmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1193) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

15.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, binaların yalıtımıyla ilgili konut sahiplerine destek verilip verilmeyeceğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1226) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

16.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ülkemizde tüketilen kaçak çaya ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1234) Cevaplanmadı

17.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, belde belediye başkanlarının özlük ve pasaport haklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1337) Cevaplanmadı

18.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bağlı kurumlardaki taşeron şirket çalışanlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1345) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

19.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Kürecik radar üssünde çalışan personele ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1426) Cevaplanmadı

20.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, 24. Dönem sözlü ve yazılı soru önergeleri ile bunların cevaplanmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1428) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

21.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen kurban kesimlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1443) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

22.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Elazığ’daki cami ve Kuran kursları tabelalarının yenilenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1536) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

23.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Diyanet Vakfı ile ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1570) Cevaplanmadı

24.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Diyanet İşleri Başkanının bir açıklamasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1571) Cevaplanmadı

25.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Suriye’ye yapılacak olası bir müdahalenin dinen kabul edilebilirliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1613) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

26.-  Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan Merkez’e bağlı bazı köylerdeki camilerin bakım-onarım ve diğer ihtiyaçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1648) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

27.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, terhis süreleri uzatılan askerlerin kamuya öncelikli işçi olarak alınması uygulamasının ortadan kaldırıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1735) Cevaplanmadı

28.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’da bir köyün imamevi, gasilhane ve şadırvan ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1744) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yurtiçi ve yurtdışında icra takibi başlatılan camilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1756) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

30.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Dışişleri Bakanlığında görev yapan sözleşmeli personelin özlük haklarından kaynaklanan mağduriyetlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1762) Cevaplanmadı

31.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı’daki cami ve Kuran kurslarının tabelalarının değiştirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1804) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

32.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, iş adamlarının yurt dışına vizesiz seyahat edebilmelerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1832) Cevaplanmadı

33.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yerel yönetimlerin gıda işletmeciliği yapmalarının yol açtığı sorunlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1836) Cevaplanmadı

34.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Diyanet İşleri Başkanının kürtaj ve sezaryen konusundaki tutumuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1876) Cevaplanmadı

35.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Muş’taki köy camilerinin bakım ve onarımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1906) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

36.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Erzurum ve ilçelerindeki cami ve Kur'an kurslarının tabelalarının yenilenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1951) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

37.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engellilerle ilgili mevzuat kapsamında yapılması gereken düzenlemelerin denetimine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1986) Cevaplanmadı

38.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yabancı menşeli yazılımların tehdit oluşturmaması konusunda alınan önlemlere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2003) Cevaplanmadı

39.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Diyanet İşleri Başkanlığından diğer kamu kurumlarına naklen geçiş yapan İmam-Hatip Lisesi ve İlahiyat Fakültesi mezunlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2056) Cevaplanmadı

40.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Diyanet İşleri Başkanlığının bazı uygulamalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2067) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

41.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Diyanet İşleri Başkanlığı binasının önünde yapılan camiye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2165) Cevaplanmadı

42.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Türkiye tarafından Filistin’in Gazze şehrinde bir hastane inşa edileceği iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2629) Cevaplanmadı

43.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Türkiye tarafından Kazakistan’da inşa edilen bir liseye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2631) Cevaplanmadı

44.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Türkiye tarafından Özbekistan’da inşa edilen bir yeni doğan birimine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2632) Cevaplanmadı

45.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, huzurevlerinde çalışan yaşlı bakım elemanı sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2653) Cevaplanmadı

46.-Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Azerbaycan’daki meslek ve teknik lise öğretmenlerine verilen eğitime ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2761) Cevaplanmadı

47.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, TİKA’nın koordinasyon ofisleri ve personeline ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2765) Cevaplanmadı

48.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bağlı kurum ve kuruluşların istisnai kadrolarına yapılan atamalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3148) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

49.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Başbakanlık istisnai kadrolarına yapılan atamalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3166) Cevaplanmadı

50.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3231) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

51.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, bazı camilerin icralık olduğu ve satışa çıkarıldığı iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3305) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

52.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, TİKA tarafından Moğolistan’da yaşayan Türklere yapılan yardımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3413) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

53.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının faaliyetlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3428) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

54.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, hac kontenjanına ve umre başvurularına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3431) Cevaplanmadı

X.- SEÇİMLER

A) Sayıştay Üyeliklerine Seçim

1.- Sayıştayda açık bulunan üyeliklere seçim (S. Sayısı : 451)

XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ  İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

 

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

3.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün; Avukatlık Kanunu ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ve Çankırı Milletvekili İdris Şahin ile 8 Milletvekilinin; 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve 3568 Sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk'ün; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (1/750, 2/1326, 2/1343, 2/1344) (S. Sayısı: 444)

 

XII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık personelinin e-mail ve sosyal medya hesaplarının denetlenip denetlenmediğine ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın cevabı (7/16703)

2.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2013 Haziran ayında yapılacak Akdeniz Oyunlarıyla ilgili çalışmalara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı (7/18131)

3.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Ankara’ya yapılacak stadyumla ilgili çalışmalara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı (7/18133)

4.- Van Milletvekili Aysel Tuğluk’un, Aydın’da YURTKUR tarafından bursları kesilen ve yurtlardan uzaklaştırılan iki öğrenciye ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı (7/18134)

5.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, lisanslı sporcu sayısının artırılması için yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı (7/18436)

6.- Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, Antalya’ya olimpik yüzme havuzu yapılması yönünde bir çalışma olup olmadığına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı (7/18440)

7.- İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak’ın, bisikletin ulaşım aracı olarak kullanılmasına yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/18651)

8.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara,

Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara,

İlişkin soruları ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/18653), (7/18660)

9.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara,

Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara,

İlişkin soruları ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/18705), (7/18706)

10.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, yerleşim yerlerinin yakınlarında kurulan sanayi sitelerinin yol açtığı sorunlara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/18709)

11.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, kayıt dışı çalışma ile mücadeleye ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/18710)

12.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında tespit edilen kaçak balıkçılığa ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Muammer Güler'in cevabı (7/18745)

13.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Murgul ilçesindeki madencilik faaliyetlerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/18958)

14.- Hatay Milletvekili Hasan Akgöl’ün, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanının yurt dışı gezilerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/18975)

15.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/18976)

16.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen hizmet içi eğitim faaliyetlerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/18977)

17.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, Balıkesir’de bir köyün elektrik sorununa ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/18978)

18.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, İzmir’in Menemen ilçesinde şiddetli yağışlar nedeniyle çiftçilerin yaşadıkları mağduriyete,

- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında üretilen, ithal ve ihraç edilen incir miktarına,

- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, zeytinlik saha tanımında yapılan değişikliğe,

- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, tarımsal üretimin artırılması için verilecek teşviklere,

Ekilebilen tarım arazilerinin tekrar üretime geçirilmesi için yapılacak çalışmalara,

Sudan’da kiralanan tarım arazisine,

- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye,

Bakanlık tarafından gerçekleştirilen hizmet içi eğitim faaliyetlerine,

- Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis’teki il ve ilçe müdürlükleri tarafından kiralanan araçlara,

- Niğde Milletvekili Doğan Şafak’ın, 2012 yılında yapılan bazı destek ödemelerine,

- Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın, turunçgil üreticilerinin tarım sigortalarının uzatılmasına,

- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Sudan’dan tarım arazisi kiralandığı iddialarına,

- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’de Tarım Kredi Kooperatifleri nedeniyle yaşanan bazı mağduriyetlere,

- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, ziraat mühendislerinin istihdam sorununa,

İlişkin soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi  Eker’in cevabı (7/18982), (7/18983), (7/18984), (7/18985), (7/18986), (7/18987), (7/18988), (7/18989), (7/18990), (7/18991), (7/18992), (7/18993), (7/18994), (7/18995)

19.- Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis’teki orman işletme müdürlükleri ve şeflikleri tarafından kiralanan araçlara ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/19047)

20.- Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis’teki tapu ve kadastro müdürlükleri tarafından kiralanan araçlara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/19071)

21.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Muammer Güler'in cevabı (7/19112)

22.- Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, bir vakıf tarafından Antalya’daki okullarda seminer düzenlenmesi talebine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Muammer Güler'in cevabı (7/19119)

23.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Ankara’nın Çankaya ilçesinde afet riski altında olduğu belirlenen bir alana ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/19146)

24.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, kiralanan binalara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/19209)

25.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, kiralanan binalara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/19246)

26.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, kiralanan binalara ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın cevabı (7/19313)

27.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu spotlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/19427)

28.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bakanlığın Bursa’daki yatırımlarına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/19434)

29.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu spotlarına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/19435)

30.- Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Trabzon’un Tonya ilçesinde bir mezraya kurulması düşünülen çimento fabrikasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/19600)

31.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Hatay’ın İskenderun ilçesindeki bazı arazilerde ağaç kesimi yapıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/19602)

32.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu spotlarına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/19603)

33.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/19745)

34.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/19747)

35.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/19748)

36.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında Bakanlığa yapılan bilgi edinme başvurularına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/19847)

37.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, istihdam edilen personel sayısı ile personelin sendikal örgütlenmesine ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/19948)

38.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, bir şirketin teşvik uygulamasından yararlanıp yararlanmadığına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/19949)

39.- Muğla Milletvekili Nurettin Demir’in, Muğla’da son on yıl içerisinde yaralanan, sakat kalan veya hayatını kaybeden orman işçilerine ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/20047)


I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.02’de açılarak üç oturum yaptı.

Şanlıurfa Milletvekili Halil Özcan, Şanlıurfa’nın düşman işgalinden kurtuluşunun 93’üncü yıl dönümüne,

Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan, karşılıksız çek sorununa,

Bingöl Milletvekili İdris Baluken, genelde Kürt halkına, özelde Bingöl halkına yönelik, toplumsal hafızayı yok etmek üzere sistematik olarak uygulanan politikaların getirmiş olduğu sorunlara,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 20 milletvekilinin, Porsuk Baraj Gölü’nün su kalitesinin ve sürdürülebilir kullanımının (10/582),

Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 21 milletvekilinin, tarım ve hayvancılıkta yaşanan sorunların (10/583),

Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ve 19 milletvekilinin, yabancı güçlerin geçmiş dönemlerde Türk vatandaşlarına yaptıkları katliam ve mezalimlerin (10/584),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),

2’nci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının (1/484) (S. Sayısı: 287),

4’üncü sırasında yer alan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün; Avukatlık Kanunu ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ve Çankırı Milletvekili İdris Şahin ile 8 Milletvekilinin; 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve 3568 Sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk’ün; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/750, 2/1326, 2/1343, 2/1344) (S. Sayısı: 444),

Görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

3’üncü sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Bağlamında Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/748) (S. Sayısı: 445) görüşmeleri tamamlanarak kabul edildi.

Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın görüşülen kanun tasarısının 11’inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşma sırasında Cumhuriyet Halk Partisine,

Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına,

Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında Cumhuriyet Halk Partisine,

Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın, Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun görüşülen kanun tasarısının 13’üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşma sırasında AK PARTİ Grup Başkanına,

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında Milliyetçi Hareket Partisine,

Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına,

Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın görüşülen kanun tasarısının ikinci bölümü üzerinde grubu adına yaptığı konuşma sırasında CHP Grubuna,

Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Hakkâri Milletvekili Adil Kurt’un görüşülen kanun tasarısının 15’inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına,

Hakkâri Milletvekili Adil Kurt, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında Barış ve Demokrasi Partisine,

Muş Milletvekili Sırrı Sakık, Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz’ın görüşülen kanun tasarısının 17’nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına,

Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, Hakkâri Milletvekili Adil Kurt’un görüşülen kanun tasarısının 15’inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına,

Bingöl Milletvekili İdris Baluken, Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında Barış ve Demokrasi Partisine,

Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin, Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın görüşülen kanun tasarısının ikinci bölümü üzerinde grubu adına yaptığı konuşma sırasında şahsına,

Muş Milletvekili Sırrı Sakık, Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına,

Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin, Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına,

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında Milliyetçi Hareket Partisine,

Bingöl Milletvekili İdris Baluken, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın görüşülen kanun tasarısının 19’uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşma sırasında Barış ve Demokrasi Partisine,

Yalova Milletvekili Muharrem İnce, İstanbul Milletvekili Bülent Turan’ın görüşülen kanun tasarısının tümünün oylanmasından önce oyunun rengini belli etmek üzere lehte yaptığı konuşma sırasında şahsına,

Sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.

Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında kullandığı bir ifadesini düzelttiğine,

Tunceli Milletvekili Kamer Genç, görüşülen kanun tasarısının ikinci bölümü üzerindeki soru-cevap işlemi sırasında kullandığı bir ifadesini düzelttiğine,

İlişkin birer konuşma yaptılar.

Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 12 Nisan 2013 Cuma günü toplanmamasına ilişkin önerisi kabul edildi.

Alınan karar gereğince, 16 Nisan 2013 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere 19.59’da birleşime son verildi.

 

                                                             Sadık YAKUT

                                                             Başkan Vekili

 

          Özlem YEMİŞÇİ                    Bayram ÖZÇELİK                       Tanju ÖZCAN

                Tekirdağ                                    Burdur                                        Bolu

               Kâtip Üye                                Kâtip Üye                                 Kâtip Üye


II.- GELEN KâĞITLAR

                                                                                                                                No: 133

12 Nisan 2013 Cuma

Rapor

1.- Sayıştayda Boş Bulunan Üyeliklere 6085 Sayılı Sayıştay Kanununun 15, 16 ve Geçici 3 üncü Maddeleri Hükümlerine Göre Yapılacak Seçime Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ve Sayıştay Üyeleri Ön Seçim Geçici Komisyonu Raporu (3/1184) (S. Sayısı: 451) (Dağıtma tarihi: 12.04.2013) (GÜNDEME)

 

                                                                                No: 134

15 Nisan 2013 Pazartesi

Teklifler

1.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı'nın; Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1432) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.04.2013)

2.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1433) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.04.2013)

3.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Köy Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1434) (İçişleri; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.04.2013)

4.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; TBMM İçtüzüğü Teklifi (2/1435) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 09.04.2013)

5.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 10 Milletvekilinin; 5620 Sayılı Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanuna Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/1436) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.04.2013)

6.- İstanbul Milletvekilleri Gürsel Tekin ve Mahmut Tanal'ın; Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1437) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.04.2013)

7.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/1438) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.04.2013)

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, askerde hayatını kaybeden bir kişinin ölüm nedeniyle ilgili iddialara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16702)

2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bağlı kurum ve kuruluşların istisnai kadrolarına yapılan atamalara ve bağlı kurum ve kuruluşlardaki görevden almalara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/17420)

3.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Ege ve Akdeniz’deki bazı adaların Yunan işgali altında olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18553)

4.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, haberleşme hürriyetine ve yasa dışı telefon dinlemelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18555)

5.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Zonguldak’ın ekonomik ve sosyal sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18557)

6.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, kamu kurumlarındaki kadrolu işçi sayısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18559)

7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, PARDUS İşletim Sistemine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18560)

8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, eski Türk Telekom personelinin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18561)

9.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, hükümetin İsrail politikasına ve Türkiye-İsrail arasındaki siyasi, askeri ve ticari ilişkilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18562)

10.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, PKK ile MİT arasında yürütülen müzakerelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18563)

11.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, PKK ile MİT arasında yürütülen müzakerelere katılan MİT heyetine ve terör örgütünün finans kaynakları ile alakalı görüşmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18564)

12.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, PKK terör örgütü ile yürütülen müzakere sürecinde Doğu ve Güneydoğu kanaat önderlerinin oynayacağı role ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18565)

13.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Suriyeli muhaliflere Türkiye’de konaklama imkanı sağlanmasına ve muhaliflerin kaldıkları bazı evlerde patlayıcı bulunduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18566)

14.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Cilvegözü Sınır Kapısı’nda meydana gelen patlamaya ve Türkiye-Suriye sınırında yaşayan vatandaşların güvenliğinin sağlanmasına yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18567)

15.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, cezaevlerinde bulunan TSK mensuplarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18568)

16.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Türkiye-Suriye ilişkileri konusunda yürütülen politikaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18569)

17.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, 2003-2012 yılları arasındaki işsizlik oranlarına ve sosyal yardım alan kişi sayısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18570)

18.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, ABD Dışişleri Bakanı tarafından Başbakan’a yazıldığı iddia edilen mektuba ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18571)

19.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, engelli vatandaşlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18572)

20.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’nın Polatlı ilçesine bağlı bazı köylerin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18573)

21.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’nın Polatlı ilçesine bağlı bazı köylerin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18574)

22.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’nın Polatlı ilçesine bağlı bazı köylerin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18575)

23.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’nın Polatlı ilçesinde tarım ve hayvancılıkla ilgili verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18576)

24.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Gökpınar Barajının yapımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18577)

25.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18578)

26.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Mardin’in Midyat ilçesindeki ruhsatsız yapılara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18579)

27.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, Eskişehir’e bağlı Odunpazarı ve Tepebaşı ilçelerine yapılan yardım ve desteklere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18580)

28.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, Eskişehir’deki şekerpancarı üreticilerinin bazı sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18581)

29.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum’un Şenkaya ilçesinin bir köyünde yaşanan bir olaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18582)

30.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, Uşak ilinde yapılacak işçi istihdamına yönelik teşvik uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18583)

31.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin’in, tarımsal girdi fiyatlarına ve mazot tüketiminden alınan vergilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18584)

32.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, İsrail ile ilişkilere ve yabancı bir gazetenin İsrail ile yapılan silah anlaşması hakkındaki haberine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18585)

33.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, özelleştirme kapsamındaki bir şeker fabrikasına ve şeker ithalatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18586)

34.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Elazığ’da askerliğini yapmakta iken hayatını kaybeden bir erin ölümü ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18587)

35.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Uşak’ta askerliğini yapmakta iken hayatını kaybeden bir erin ölümü ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18588)

36.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Sudan’da kiralanan araziye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18589)

37.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, 2002-2012 yılları arasında ordudan firar eden subay, astsubay ve uzman çavuşlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18590)

38.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, uluslararası bir kuruluş tarafından yapılan “en değerli 500 marka” çalışmasında sıralamaya giren Türk markalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18592)

39.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Hatay’da Cilvegözü Sınır Kapısında meydana gelen patlamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18593)

40.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Büyük Menderes Nehri’nin ıslah çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18594)

41.- Ankara Milletvekili İzzet Çetin’in, şehit aileleri ve gazilerin istihdamında yaşanan sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18595)

42.- Ankara Milletvekili İzzet Çetin’in, şehit ailelerine ve gazilerine kullandırılan faizsiz konut kredilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18596)

43.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18598)

44.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, tarımsal destek primi alan bazı çiftçilerden aldıkları desteğin faiziyle birlikte geri istenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18599)

45.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18604)

46.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Merkez Bankasıyla ilgili bazı verilere ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18607)

47.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, vatandaşların tasarruf miktarındaki düşüşe ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18608)

48.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, ferdi kredi ve kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18609)

49.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, PKK terör örgütü ve MİT arasında yapılan görüşmelere ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/18610)

50.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/18611)

51.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/18612)

52.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığa bağlı ilgili veya ilişkili kurum ve kuruluşlara hizmet sağlayan taşeron firmalara ve taşeron firma çalışanlarının sorunlarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18628)

53.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18629)

54.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, çocuklara yönelik şiddetin engellenmesi kapsamındaki çalışmalara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18630)

55.- Ankara Milletvekili İzzet Çetin’in, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının şehit aileleri ve gazilere yaptığı yardımlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18631)

56.- Ankara Milletvekili İzzet Çetin’in, bedelli askerlik uygulamasından elde edilen gelire ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18632)

57.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18633)

58.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2002-2013 yılları arasında psikolojik rahatsızlıklar nedeniyle anti depresan kullanımıyla ilgili verilere ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18634)

59.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/18635)

60.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/18636)

61.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, TÜBİTAK tarafından yabancı öğrencilere verilen yüksek lisans ve doktora burslarına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/18637)

62.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/18638)

63.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/18639)

64.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, SGK’nın çalışan emeklilerle ilgili hatalı uygulamalarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18640)

65.- İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak’ın, ülkemizde meslek hastalıklarındaki artışa ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18641)

66.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, köye dönüştürülen belde belediyelerinin SGK’ya olan prim borçlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18642)

67.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, kamu tarafından yapılan hizmet alım ihalelerinde hesaplanan işçilik giderlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18643)

68.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, karayollarında çalışan taşeron işçilerin bağlı olduğu sendika tarafından açılan bir davada verilen kararın uygulanmadığı iddialarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18644)

69.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasındaki çeşitli istihdam istatistiklerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18645)

70.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18646)

71.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, Eskişehir’de gerçekleştirilen yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18647)

72.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, KÖYDES çalışanlarının özlük haklarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18648)

73.- Ankara Milletvekili İzzet Çetin’in, Kore ve Kıbrıs gazilerinin mali ve sosyal haklarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18649)

74.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18650)

75.- Bursa Milletvekili Sena Kaleli’nin, Bursa’nın Mudanya ilçesinde Kıyı Kanunu gerekçe gösterilerek tapuları iptal olan hak sahiplerinin mağduriyetine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18655)

76.- Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün, Balıkesir’in Bandırma ilçesinde kurulması düşünülen gübre fabrikasına ve çevreye etkilerine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18659)

77.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin, Bakanlık tarafından kiralanan hizmet binalarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18661)

78.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Türkiye-Suriye ilişkilerine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18662)

79.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Afganistan’da şehit olan askerlere ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18663)

80.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Suriye sınırında bir tampon bölge oluşturulacağı iddialarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18664)

81.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Hatay’ın Reyhanlı ilçesindeki Cilvegözü Sınır Kapısında meydana gelen patlamaya ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18665)

82.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18666)

83.- Bursa Milletvekili Sena Kaleli’nin, Türkiye-Yunanistan sınırında bulunan ada, adacık ve kayalıklarla ilgili bazı iddialara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18667)

84.- Muğla Milletvekili Nurettin Demir’in, Balyoz davası sanıklarının komutanı oldukları fırkateynlerin Hayfa-İsrail’de liman ziyareti yapıp yapmadıklarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18668)

85.- İstanbul Milletvekili Osman Korutürk’ün, bir büyükelçinin açıklamalarına ve Türkiye-Fransa ilişkilerine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18669)

86.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18670)

87.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, yasa dışı bir terör örgütünün yurt dışındaki faaliyetlerine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18671)

88.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’ta beden eğitimi, gençlik ve spor faaliyetleri kapsamındaki çalışmalara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/18682)

89.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Elazığ’da beden eğitimi, gençlik ve spor faaliyetleri kapsamındaki çalışmalara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/18683)

90.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/18684)

91.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, İstanbul’daki bir jimnastik salonunun kapatılacağı iddialarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/18685)

92.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, halterde doping iddialarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/18686)

93.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, İstanbul Bağlarbaşı Spor Salonunun kapatılacağı iddialarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/18687)

94.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin ili Şavşat Tarım İlçe Müdürü hakkındaki iddialara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18689)

95.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatında istihdam edilen veteriner hekimlerle ilgili verilere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18690)

96.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Bakanlık teşkilatındaki Zootekni mühendisi kadrolarının durumuna ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18691)

97.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, bakliyat üretimiyle ilgili verilere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18692)

98.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, piyasaya domuz eti sürüldüğü iddialarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18693)

99.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Türkiye’nin et ithalatı alanında yaptığı denetimlere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18694)

100.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, sıvıyağ üretiminde halkın sağlığını tehdit eden usulsüzlük iddialarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18695)

101.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunun desteklediği projelere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18696)

102.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, 2002-2013 yıllarında ithal edilen canlı hayvan sayısına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18697)

103.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18698)

104.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, Eskişehir’de gerçekleştirilen yatırımlara ve yapılan hizmetlerin karşılığı olarak elde edilen gelire ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18699)

105.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, ürün sattıkları tüccarın vergisini ödememesi nedeniyle çiftçilerin destekleme ödemesinin kesilmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18700)

106.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 2002-2012 yıllarında yapılan canlı hayvan ithaline ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18701)

107.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, Ağrı ilinin tarım ve hayvancılıkla ilgili sorunlarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18702)

108.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18703)

109.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, rekabeti sınırlayıcı anlaşma, eylem ve kararlar hakkında yapılan işlemlere ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18707)

110.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, aynı iş kolunda ihtiyacın üzerinde işyeri açılmasının yol açtığı sorunlara ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18708)

111.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, işyerlerinde maliyetlerin düşürülmesine ve sertifikasyonun artırılmasına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18711)

112.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ticari ilişkilere ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18713)

113.- Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan’ın, sınır kapılarının güvenliğine ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18714)

114.- Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü’nün, Emniyet mensuplarının sendikalaşmasının engellendiği iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18715)

115.- Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün, meslekten ihraç edilen bir emniyet mensubuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18716)

116.- Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Ağrı Valisinin bir açıklamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18717)

117.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer’in, Silivri Cezaevi önündeki vatandaşlara yönelik polis müdahalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18718)

118.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine bağlı bir köyün çeşitli sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18719)

119.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in, Merkez ilçesine bağlı bir köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18720)

120.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Merkez ilçesine bağlı bir köyün içme suyu sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18721)

121.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Borçka ilçesine bağlı bir köyün içme suyu sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18722)

122.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesine bağlı bir köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18723)

123.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in, terörün yoğun olduğu illerde görev yapan polisler için kamp programları düzenlendiği iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18724)

124.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, belediyelerdeki gıda mühendisi kadrolarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18725)

125.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Emniyet mensubu şehitlerin eş ve çocuklarının yararlandığı haklardan şehit anne, baba ve kardeşlerinin de yararlanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18726)

126.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Hacıbayram Camii çevresinde yapılan kamulaştırmalarla ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18727)

127.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Hacıbayram Camii çevresinde yapılan kamulaştırmalara ve buralardaki arsaların bazı vakıf ve derneklere tahsis edildiği iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18728)

128.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Hacıbayram Camii çevresindeki dükkanların tahliye edileceği iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18729)

129.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına ilişkin Yönetmelikte geçen Devlet Memuru kavramına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18730)

130.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, alkollü araç kullanmaktan kaynaklanan trafik kazalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18731)

131.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlıktaki taşeron firma çalışanlarının sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18732)

132.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, nüfusu 2000’in altında olduğu gerekçesiyle köye dönüştürülen belde belediyelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18733)

133.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, PKK tarafından kaçırılan vatandaşlara ve kurtarılmaları için yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18734)

134.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Emniyet Teşkilatındaki maaş taltifi uygulamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18735)

135.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Cilvegözü Sınır Kapısı’nda meydana gelen patlamaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18736)

136.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Doğu ve Güneydoğu illerinde bazı Emniyet görevlilerine psikolojik tacizde bulunulduğu iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18737)

137.- İstanbul Milletvekili Atila Kaya’nın, İstanbul’un Esenyurt ilçesinde yapılan imar planları ile ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18738)

138.- İstanbul Milletvekili Atila Kaya’nın, İstanbul’un Arnavutköy ilçesindeki bir gayrimenkulle ilgili plan değişikliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18739)

139.- Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, Mardin’in Derik ilçesine bağlı Subaşı ve Demirli köyleri arasında meydana gelen olaya ve köy korucuları ile ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18740)

140.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, bazı milletvekillerinin de yer aldığı bir heyetin Sinop’ta saldırıya uğramasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18741)

141.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine bağlı bir köyün sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18742)

142.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine bağlı bir köyün sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18743)

143.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, muhtarlık binalarının güvenliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18744)

144.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Osmaniye İl Özel İdaresinin bir arazi için yaptığı ihale sözleşmesinin değiştirilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18746)

145.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, nargilelik tütün mamulü içilme izni olan işletmelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18747)

146.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli Büyükşehir Belediyesine bağlı bir şirket tarafından yaptırılan bir projedeki yolsuzluk iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18748)

147.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’ndeki Akıllı Durak adı verilen elektronik panolara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18749)

148.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesinin bir köyünün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18750)

149.- Artvin milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesinin bir köyünün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18751)

150.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18752)

151.- Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün, Balıkesir’in Bigadiç ilçesine bağlı bazı köylerin sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18753)

152.- İstanbul Milletvekili Melda Onur’un, KOBİ’lerin satın aldıkları araçların tonaj sınırıyla ilgili yaşanan sorunlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18754)

153.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in, İstanbul-Maltepe sahilinde yapılan düzenleme çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18755)

154.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, genel bütçe vergi gelirlerinden belediyelere aktarılan kaynağın miktarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18756)

155.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, sokak çocuklarına ve suça karışmalarını engellemek için yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18757)

156.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, yasa dışı bir terör örgütünün faaliyetlerine ve faaliyetlerinin engellenmesi için yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18758)

157.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Hacı Bayram Veli Camii meydan düzenlemesi çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18759)

158.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesindeki bir köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18760)

159.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesinde bir köyün sulama kanalı sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18761)

160.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18762)

161.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18763)

162.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18764)

163.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in, İstanbul’daki tarihi eserlerin korunması amacıyla yapılan çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/18765)

164.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, geleneksel el sanatlarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/18766)

165.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Türkiye’de yayımlanan gazete ve dergilerin sayısı ile tirajlarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/18767)

166.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Türkiye’de yayımlanan kitap sayısına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/18768)

167.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/18769)

168.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz’ın, Yozgat’taki restorasyon çalışmalarına ve koruma altındaki tarihi yapılara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/18770)

169.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/18771)

170.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18772)

171.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, kamu lojmanlarına ve sosyal tesislerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18774)

172.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, kamu lojmanları ile ilgili verilere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18775)

173.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, Eskişehir’de toplanan vergi, resim ve harçlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18777)

174.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18778)

175.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, 2012 yılı bütçe açığına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18779)

176.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Milli Piyango ve Şans Oyunlarının özelleştirileceği iddialarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18780)

177.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, bedelli askerlik uygulamasından elde edilen gelire ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18781)

178.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Osmaniye’de Merkez ilçeye bağlı bir köydeki kaçak yapılaşmaya ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18782)

179.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in, Şırnak’ta ihracat miktarındaki artışla ilgili iddialara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18785)

180.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18786)

181.- Ankara Milletvekili İzzet Çetin’in, şehit ve gazi çocuklarının özel eğitim kurumlarında burslu olarak eğitim almasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18787)

182.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, yeni eğitim sistemi ile ilgili sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18788)

183.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, son beş yılda Rehberlik ve Denetim Başkanlığınca açılan soruşturmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18789)

184.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Akdeniz Üniversitesindeki atama ve görevlendirmeyle ilgili bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18790)

185.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in, lise son sınıf öğrencilerinin sınava hazırlanmaları için idari izinli sayılmalarıyla ilgili düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18791)

186.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, üniversitelerdeki yurt dışı yatay geçiş kontenjanlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18792)

187.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18793)

188.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, son beş yılda taşra teşkilatındaki görevlendirmelere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18794)

189.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, son beş yılda çalıştırılan vekil ve ücretli öğretmen sayısına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18795)

190.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, faaliyete geçirilmemiş tıp fakültelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18796)

191.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Bakanlıkta görevlendirme usulü ile yapılan atamalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18797)

192.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Bakanlık Yüksek Disiplin Kurulunun toplantıları ile ilgili verilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18798)

193.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, tıp fakültesinde öğrencisi olmadığı halde hastane gelirlerinden pay alan rektörlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18799)

194.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, İstanbul’daki ilköğretim okullarının temizliğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18800)

195.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, Adana’da kadro fazlası durumuna düşen öğretmenlerin mağduriyetlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18801)

196.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa’nın Köprübaşı ilçesindeki Anadolu Lisesine yeni bina yapımına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18802)

197.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü’nün döner sermaye gelirine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18803)

198.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, okullardaki temizlik giderlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18805)

199.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, okullarda kıyafet serbestliği getiren düzenlemeye ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18806)

200.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Bakanlığa karşı açılan adli ve idari dava sayısına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18807)

201.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, özel dershanelerin kapatılmasına yönelik çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18808)

202.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, özel eğitim kurumlarının ve bu kurumlarda çalışan öğretmenlerin sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18809)

203.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Fen Edebiyat Fakültesi mezunlarının formasyon eğitimlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18810)

204.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık istisnai kadrolarına yapılan atamalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18811)

205.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, üniversitelerde ve KPSS’de ziraat mühendislerine ayrılan kontenjanlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18812)

206.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, üniversitelerde ve KPSS’de gıda mühendislerine ayrılan kontenjanlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18813)

207.- Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, ülkemizde konuşulan ve yok olma tehdidi ile karşı karşıya olan dillere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18814)

208.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, şüpheli asker ölümleri hakkında açılan soruşturmalara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18815)

209.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, TSK bünyesinde görev yapan sivil memurların sorunlarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18816)

210.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18817)

211.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’ın Göle ilçesinde bulunan 25. Mekanize Alayının ve Asker Hastanesinin kaldırılacağı iddiasına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18818)

212.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, TSK’nın emekli ve muvazzaf personelinin yargılandığı davalarla ilgili bazı iddialara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18819)

213.- Muğla Milletvekili Nurettin Demir’in, Donanma Komutanlığına bağlı harp gemilerinin faaliyetlerine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18820)

214.- Muğla Milletvekili Nurettin Demir’in, Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklama Çalışma Grubuna verilen bilgiler ile ilgili iddialara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18821)

215.- Erzincan Milletvekili Muharrem Işık’ın, son on yılda intihar eden er ve erbaşlara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18822)

216.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18823)

217.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, askerlik hizmetini yapan bir vatandaşın intihar ettiği iddialarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18824)

218.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesine bağlı bir köyün sulama sorununa ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18825)

219.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesinin bir köyünün sulama sorununa ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18827)

220.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18828)

221.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, Merkez Yakakayı Göletinin yapımına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18829)

222.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, Eskişehir’de gerçekleştirilen yatırımlara ve ormanlardan elde edilen gelire ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18830)

223.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Mogan Gölü’ndeki kirliliğe ve su kaynaklarının verimli kullanılması için yapılan çalışmalara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18831)

224.- Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz’ın, Hatay’da Amik Ovasında meydana gelen sel felaketine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18832)

225.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18833)

226.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, TÜBİTAK tarafından yol çizgileri için yeni geliştirilen boyaya ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18845)

227.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yurt dışında faaliyetleri yasaklanan bir şirketin Türkiye’de faaliyete başladığı iddiasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18846)

228.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığa bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşlarda koruma güvenlik görevlisi olarak çalışan personele ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18847)

229.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, 444’lü numaralar aracılığıyla yapılan para transferlerine ve yaşanan mağduriyete ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18848)

230.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’da yapılan kamu yatırımlarına ve ayrılan ödenek miktarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18849)

231.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya-Balıkesir karayoluna ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18850)

232.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Şaphane ilçesini Gediz-Simav kara yoluna bağlayan kara yoluna ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18851)

233.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Pazarlar ilçesini Gediz-Simav kara yoluna bağlayan kara yoluna ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18852)

234.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Simav-Dağardı-Harmancık-Bursa kara yoluna ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18853)

235.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, PTT hizmetlerinde bazı çalışmaların aksatılarak kurumun itibarsızlaştırılmaya çalışıldığı iddialarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18854)

236.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, karayollarında çalışan taşeron işçilerin bağlı bulunduğu sendika tarafından kazanılan bir davaya ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18855)

237.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18857)

238.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, Eskişehir’de yapılan kara yollarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18858)

239.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Balıkesir’in Edremit ilçesinden geçen kara yolu üzerinde bir alt veya üst geçit inşa edilmesi ihtiyacına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18859)

240.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18860)

241.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, Uşak Havaalanına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18861)

242.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, faktöring sistemine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18863)

243.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18864)

244.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, Türkiye’nin AB’ye katılım sürecine ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/18867)

245.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, bazı milletvekillerinin ziyareti sırasında Samsun ve Sinop’ta yaşanan olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18868)

246.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Adana’da bir vatandaşın evinde yapılan aramaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18869)

247.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, bedelli askerlik uygulamasına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18870)

248.- Muğla Milletvekili Nurettin Demir’in, Donanma Komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından verilen bir karara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18871)

249.- Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, Muğla’nın Köyceğiz ilçesine bağlı bir köydeki yol sorununa ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18872)

                                                                                                                               

                                                                                                                                No: 135

16 Nisan 2013 Salı

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ve 26 Milletvekilinin, Şanlıurfa Ceylanpınar'daki göçer ailelerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/585) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.02.2012)

2.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka ve 27 Milletvekilinin, Şarapçılık sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/586) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.02.2012)

3.- İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu ve 28 Milletvekilinin, 12 Haziran 1980 tarihinde İzmir'de bir öğrenci yurdunda yaşanan olayların araştırılması amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/587) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.02.2012)


16 Nisan 2013 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT (Ordu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 92’nci Birleşimini açıyorum.

III.– YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle söz isteyen Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’a aittir.

Buyurunuz Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)

IV.-  GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Kutlu Doğum Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Çok teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi ve aziz milletimizi şahsım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, yeni bir haftaya başlıyoruz. Bu haftanın insan onuruna yakışır bir çalışma haftası olmasını diliyorum çünkü bu haftayı -Hazreti Peygamber’imizin doğumunun 1.442’nci seneidevriyesi- insan onurunu özne yaparak kutlamaktayız. İnşallah, ümit ediyorum ki Meclisimiz de bu hassasiyete uyar, insan onurunu meselenin merkezine alarak kendine uygun bir çalışma düzeni kurar.

Değerli milletvekilleri, âlemlere rahmet olarak gönderilen Hazreti Peygamber efendimizin kutlu doğumunun 1.442’nci yıl dönümü Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından çok yerinde bir tercihle “Hazreti Peygamber ve İnsan Onuru” teması özne yapılarak kutlanmaktadır. Bu haftanın ülkemiz, insanlık âlemi için aradığımız huzur, hoşgörü, istikrar ve kardeşlik için bir dönüm noktası olmasını Cenab-ı Allah’tan diliyorum.

“Hazreti Peygamber ve İnsan Onuru” teması, her açıdan çok geniş bir manayı ihtiva ve ihata etmektedir. İnsan onurunun önem ve ağırlığı, bununla birlikte korunması ve teminat altına alınması tüm ilahî buyruklarda görülen manevi bir yükümlülük, kutsal bir ödevdir. İnsanlığın her döneminde Allahutaala’nın varlığını, birliğini, emir ve yasaklarını, iman ve inanç kaidelerini bizzat yaşayarak tebliğ eden peygamberler, insanca yaşamanın, insan onurunun ve asaletinin temsilcileri olarak kabul edilmişlerdir ve elbette ümmeti olmaktan onur duyduğumuz Hazreti Muhammed aleyhisselam bize öğrettikleri ve bizzat kendi yaşamıyla insanlık âlemini onurlandırmış, insanlığın umudu olmuştur. Hazreti Peygamber’in hayatı insan onurunun timsalidir.

Değerli milletvekilleri, insanı diğer canlılardan ayıran en önemli vasıf, onur ve akılla yaratılmış olmasıdır. Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de “Biz insanı en güzel şekilde yarattık.” buyururken bunu vurgulamıştır. Şurası tartışmasız bir gerçektir ki insanoğlu yaratılmışların en şereflisi, en ayrıcalıklısıdır. Bu itibarla, insanın izzetinefsi paha biçilmez, yeri doldurulmaz bir özellik olarak kendini ortaya koyar. İnsan onuru mukaddes, insan onuru muazzez ve insan onuru her şeyden muteberdir. Efendimiz Resulullah onurun zirvesi olarak insanlığın sultanı, gönüllerin hâkimi, hidayetin sözcüsü, vicdanların seslendiricisi ve son hak peygamber olarak hepimizin iftiharı ve manevi rehberidir. O, merhamet ve hakkaniyet doruğudur; o, şefkat, edep, ahlak ve hamiyet kubbesidir; o, iyilik, güzellik, incelik ve zarafet kıblesidir; o, haysiyetin simgesi, onurun mihveri, sevginin ve hürmetin ihtişamıdır. Resulü Ekrem efendimiz, yaklaşık on dört buçuk asır evvel cahilliğin ortamına nur topu gibi inmiş; ihlasla müzeyyen çağrılarıyla insanlığın önüne düşmüş; affın, eşitliğin ve keremin tebliğini yapmıştır. Hazreti Peygamber’in ilk mesajı insanlığın kaybettiği onuru hatırlatmış olmasıdır. İnsan onurunu hiçe sayanlar, insana saygıyı yabana atanlar, kız çocuklarını diri diri mezara koyanlar onun sayesinde hak yolunu bulmuşlar, hakikat çizgisini keşfetmişler, rahman ve rahîm olan Allah’ı tanımışlardır.

Değerli milletvekilleri, inancımıza göre, insan onuru ne kadar onurluysa, insanların oluşturduğu milletler de o kadar onurludur. Millet ve toplum onursuz olmaz. Onurlu insanların milleti de onurlu olmak durumundadır. İnsanı insan olarak anlamlı yapan manevi değerler ne kadar hürmet ve takdire şayan ise millî emanetler de bir o kadar itibar ve övgüye layıktır. Bize göre, Hazreti Peygamber’imizin bize kutsal mesajı: “Onurlu insan, onurunu korumuş millet birliğinde mümkündür.” Ayrılık değil kavuşma, tefrika değil birlik, kavga değil kardeşlik, küslük değil kucaklaşma hepimizin üzerinde durmamız ve söz birliği etmemiz gereken manevi vecibelerdir.

İşte, bugün 1442’nci yılını kutladığımız Kutlu Doğum Haftası’nda Hazreti Peygamber’in öne çıkarttığı bu mesajları tekrar hatırlatarak Hazreti Peygamber’imize Yüce Allah’tan rahmetler ve hepimizin onun şefaatine nail olmasını diler, temenni eder saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN –  Teşekkür ederiz Sayın Şandır.

Gündem dışı ikinci söz…

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –  Sayın Başkan, bir mesaj için söz istemiştim.

BAŞKAN –  Sisteme gireceğim gündem dışı konuşmalardan sonra tekrar…

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –  Gündem dışı bitmedi efendim. Sadece Kutlu Doğum Haftası’yla ilgili kısa bir açıklama yapacağım.

BAŞKAN –  Buyurunuz Sayın Bahçekapılı.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, AK PARTİ Grubu adına Kutlu Doğum Haftası’na ilişkin açıklaması

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu yıl da “O nurla onurlandık.” cümlesiyle Kutlu Doğum Haftası’nı kutlamaktayız. Sevginin, şefkatin binlerce yıl öncesinden onurunu yükselten ve Veda Hutbesi’nde “Hepimiz Âdem’in çocuklarıyız.” mesajıyla eşitliği ve kardeşliği vurgulayan sevgili Peygamber’imizin bu mesajını bugün daha çok içselleştirmeye ihtiyacımız var.

Bu vesileyle biz de AK PARTİ Grubu olarak Hazreti Peygamber’imizin dünyaya teşriflerinin 1.442’nci yılını ve Kutlu Doğum Haftası’nı kutlamaktayız.

Çok teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN –  Teşekkür ederiz Sayın Bahçekapılı. 

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, normalde bu gündem dışılardan sonra biz söz alıyorduk ama ben de izninizle konuşmak istiyorum.

BAŞKAN –  Peki.

Buyurunuz efendim.

2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, CHP Grubu adına Kutlu Doğum Hafta-sı’na ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak biz de Hazreti Peygamber’imizin doğum yıl dönümü nedeniyle içinde bulunduğumuz Kutlu Doğum Haftası’nın bütün milletimize hayırlı olmasını diliyoruz. Bu hafta vesilesiyle İslam’ın temel değerlerinin tüm insanlık tarafından benimsenmesini bir arzu olarak ifade ediyoruz.

Yine, İslam’ın temelinde yer alan adalet, emanet, ehliyet, şûra, maslahat gibi ilkelerin toplumsal hayatımızda ve birçok alanlarda hâkim olmasını, bunların örnek alınmasını diliyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.

Gündem dışı ikinci söz, TRT’nin düzenlediği 23 Nisan etkinliğine Abhazyalı çocukların katılımı konusunda söz isteyen Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’a aittir.

Buyurunuz Sayın Özkoç. (CHP sıralarından alkışlar)

IV.-  GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)

2.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, TRT’nin düzenlediği 23 Nisan etkinliğine Abhazyalı çocukların katılımı konusuna ilişkin gündem dışı konuşması

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben Sakarya Milletvekiliyim, 51 yaşındayım, Sakarya’da doğdum, bu yaşıma kadar da Sakarya’da yaşadım.

Sakarya’da 17 farklı dil konuşuluyor, 21 farklı kültürde insan yaşıyor. Benim atalarım Sakarya’ya bundan yüz otuz altı yıl önce göçmüşler. Sakarya’da yerli halk, Manavlar, Kabartaylar var, Lazlar var, Çerkezler var, Şapsığlar var, Gürcüler var, Çeçenler var, adlarını saymaktan onur duyacağım daha birçok etnik kültüre mensup insanlar yaşıyorlar, Kürtler de var. Bunca yıldan beri Sakarya’da kardeşçe yaşadık. Hiç birbirimize kötülüğümüz dokunmadı, birbirimize kurşun sıkmadık, birbirimizi kucakladık.

Atalarım göç ettiklerinde, Karadenizin çılgın dalgalarına muhatap kılınıp yok olup kaybolduklarında ve Kocaeli’nin Kefken kıyılarına vurduklarında onlar oradan Sakarya’nın kıyılarına çıkıp Manav halkı tarafından ekmeklerinin yarısı ve yüreklerinin diğer yarısıyla karşılandılar.

Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı’nda TRT tarafından Türkiye’ye çağrıldılar, kan grupları istendi, uçak biletleri istendi, “Buraya gelin, çocuklarımızla kucaklaşın.” dendi. Onlar da elbiselerini hazırladılar, Türkiye’ye gelmek istediler ama Türkiye Dışişleri Bakanlığı “Bizden izin almadan Türkiye’ye gelemezsiniz.” deyip Abhaz çocuklarını elinin tersiyle reddettiler ve Türkiye çocukları ile Abhaz çocuklarını kucaklaştırmadılar, onları reddettiler. Daha sonra, bu da yetmiyormuş gibi, Türkiye Dışişleri Türkiye’deki tüm belediyelere “Abhazya’dan gelen talepleri bundan sonra Dışişleri Bakanlığına sormadan kabul etmeyin.” diye yazı yazdı.

Şimdi bu kürsüden size soruyorum: “Türkiye’de kurucu unsur olarak sadece Türk ve Kürt halkları muhatap kılınacaktır.” diyenler, Sakarya’da yaşayan Lazları, Manavları, Çerkezleri, Kürtlerin diğer unsurlarını, Abhazları ret mi ediyorlar? İsrailli çocukları burada kucaklayanlar, Abhaz çocuklarını ret mi ediyorlar, onları bu unsurların neresine koyuyorlar? Abhaz çocukları bize soruyorlar: “Biz, elimizde Türk bayraklarıyla neden kardeşlerimizle kucaklaşamıyoruz?” diye. Onlara verecek cevap bulamıyoruz. Sizin verebilecek bir cevabınız var mıdır gerçekten, soruyorum size? Ben, ilk defa Türkiye Büyük Millet Meclisinde kendimi yalnız hissediyorum. Çocuklarımıza verecek bir cevap bulamıyorum. Sizin bana söyleyecek bir cevabınız varsa ben onu çocuklarımıza söylemek istiyorum. Dışişlerinin bu talebine rağmen Abhaz çocukları Türkiye’ye gelecekler, ellerinde Türk bayrakları olacak. Sizin bizi tanımanız önemli değil, kimi tanıdığınız önemli değil; bizi tanımanız önemli, çocuklarımızı tanımanız önemli ve çocuklarımıza karşı verdiğiniz cevaptan dolayı utanıyorum. Sizlere karşı verilecek cevabı çocuklarımız Türkiye’de size rağmen verecek.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özkoç.

Gündem dışı üçüncü söz, Diyarbakır Açık Hava Müzesi tarihî Diyarbakır Surları ve Suriçi Projesi hakkında söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Mine Lök Beyaz’a aittir.

Buyurunuz Sayın Beyaz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

3.- Diyarbakır Milletvekili Mine Lök Beyaz’ın, Diyarbakır Açık Hava Müzesi, tarihî Diyarbakır Surları ve Suriçi Projesi’ne ilişkin gündem dışı konuşması

MİNE LÖK BEYAZ (Diyarbakır) - Sayın Başkanım, değerli milletvekillerim; sizleri saygıyla selamlarken Hazreti Peygamber efendimizin dünyaya gelişini kutladığımız bu günlerin birlik ve beraberliğimizi daha da güçlendireceğine inancımın sonsuz olduğunu ifade etmek isterim. Nitekim 27 Mayıs 639’da, Hazreti Ömer zamanında, İslam’la şereflenen Anadolu'nun ilk İslam kenti Mezopotamya'nın kalbi Diyarbakır'da, 14 Nisan gecesi Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Görmez Hocamızın "O Nurla Onurlandık" söylemiyle insan onurunun her şeyin üstünde olduğunu hep birlikte haykırdık. Allah, insan onurunun her şeyin üstünde olduğuna inanan herkesten razı olsun.

Yıllarca hiç hak etmediği bir biçimde sadece karpuzla anılan Diyarbakır, aslında çok büyük bir hazinedir. İşte, bu anlamda Diyarbakır Surları ve Suriçi bölgesi büyük önem taşır. Diyarbakır Surları, binlerce yıllık tarihi ve kültürel geçmişi, mimari dokusu, insanların içerisinde yaşayarak günümüze geldiği 10-12 metre yüksekliği, 5.700 metre uzunluğu, 82 burcu, bazalt taşının ruha büründüğü muhteşem yazıt, kitabe ve işlemeleri, mimarlık tarihi açısından çok önemli bir yere sahip, dört yöne açılan şehir kapıları ile dünyada tek ve eşsizdir. Diyarbakır Surları dünyanın en büyük açık hava yazıtlar müzesidir. Surların kuzeyinde yer alan İçkale'de yerleşme M.Ö. 6000’li yıllara gider. İçkale binlerce yıl Diyarbakır'ın yönetim merkezi olmuştur. Suriçi’nde 500’ün üzerinde vakıf eser vardır.

Camileri, kiliseleri, medreseleri, hanları, hamamları, konakları ile geçmişten günümüze bir yansımadır Suriçi. Dört ayaklı minare dünyada tektir. Mimar Sinan’ın 5 camisi bulunmaktadır. Mekke, Medine, Kudüs ve Şam'dan sonra beşinci Harem-i Şerif Diyarbakır Ulu Camidir. Halid Bin Velid’in oğlu olan Süleyman, Hazreti Süleyman Camisi’nde 27 sahabeyle birlikte yatmaktadır.

AK PARTİ iktidarında Sayın Başbakanımızın talimatlarıyla başlayan Diyarbakır'ı marka şehir yaparak hak ettiği yere taşıyacak birçok proje aynı anda yürütülmektedir.

Hazreti Süleyman Cami ve Ulu Cami Hanefiler bölümünün restorasyonu tamamlanarak Sayın Başbakan Yardımcımız Bülent Arınç tarafından geçen sene ibadete açılmıştır.

2004 yılında başlayan İçkale restorasyon çalışması Kültür ve Turizm Bakanlığımız tarafından yürütülmektedir. Sayın Başbakanımızın talimatıyla Diyarbakır Surları ve Suriçi Projesi bütünlüğü anlamında cazibe merkezleri kapsamında geçen yıl ödenek aktarılmıştır. Yine, 2008 yılında TOKİ, Valilik, Diyarbakır Büyükşehir ve Sur Belediyesi arasında imzalanan protokolle Hazreti Süleyman Camisi çevresi ve Surdibi’nde kentsel dönüşüm çalışmaları devam etmektedir. 2002’de dünya geçici kültür mirası listesinde olan Diyarbakır Surları için kentin bütün dinamikleriyle birlikte dünya mirası listesine girmek üzere çalışmalar devam etmektedir.

Sayın Başbakanımızın 2023 vizyonunu ortaya koyarken "Yaşanabilir Çevre ve Marka Şehirler”i oluşturmak anlamında kentsel dönüşüm seferberliği başlatılmıştır. Diyarbakır Surları ve Suriçi bölgesi çarpık ve sağlıksız yapılaşmadan arındırılarak, tarihî dokusunun ön plana çıkarılması ve yaşatılarak korunması amacıyla 6306 sayılı Yasa kapsamına alınmıştır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız bu anlamda tespit çalışmalarını sürdürmektedir. İşte bu anlamda en önemli mihenk taşı olarak kabul ettiğimiz beşinci Harem-i Şerif Ulu Cami restorasyonu sürerken Ulu Cami üzerine kâbus gibi çökmüş binaların yıkımı Sayın Başbakanımızın canlı yayınla Diyarbakır’a bağlandığı törenle başlamıştır. Diyarbakır Ulu Camisi muhteşem bir kent meydanıyla Suriçi’nin kalbi olarak planlanacak, 1926 yılında dönemin belediye başkanı tarafından kaldırılan fetih sonrası Diyarbakır’ın ilk İslam valisi Şeyh Sa’sa’a Hazretleri’nin türbesi yerine konulacaktır. Tarihî dokuda kültürel değeri olan konut stokunun korunması da dâhil olmak üzere koruma eksenli kentsel dönüşüm yaklaşımı benimsenmiştir. Diyarbakır’ın tarihî “Suriçi Kentsel Dönüşüm Projesi”yle binlerce yıllık tarihî Diyarbakır surları açık hava müzesi olarak hayat bulacaktır. Bu proje, Diyarbakır’ın taşlarında hayat bulan, binlerce yıldır yaşayan medeniyetlerin ve tarihin tüm dünyayla buluşmasını sağlayacak ve Diyarbakır’ı hak ettiği yere taşıyacak, belki de Başbakanımızın en çılgın projelerinden biridir.

Biz “Diyarbakır”da taş taş üstüne koyan herkese şükranlarımızı sunarken biz birlikte Türkiye’yi izliyoruz ve bütün Türkiye’yi peygamberler, sahabeler ve medeniyetler kenti “Diyarbakır”ımıza bekliyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Lök Beyaz.

Gündeme geçmeden önce sisteme girmiş sayın milletvekillerimize İç Tüzük 60’a göre birer dakika söz vereceğim.

Sayın Ercoşkun...

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

3.- Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un, Kutlu Doğum Haftası’na ilişkin açıklaması

ALİ ERCOŞKUN (Bolu) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle Peygamber efendimizin doğumunu bir kez daha tebrik ediyor ve Ekrem Bey’e sözü devretmek istiyorum.

4.- Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi’nin, Ağrı ili ve ilçelerinin düşman işgalinden kurtuluşunun 95’inci yıl dönümüne ve Kutlu Doğum Haftası’na ilişkin açıklaması

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Türkiye’mizin serhat şehri Ağrı ili ve ilçelerimizin düşman işgalinden kurtuluşunun 95’inci yıl dönümü nedeniyle tüm Ağrılıların kurtuluş gününü ve yine, 14-20 Nisan tarihleri arasında kutlanan Kutlu Doğum Haftası nedeniyle tüm İslam âleminin Kutlu Doğum Haftası’nı kutlarım.

Hepinize saygılar arz ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz efendim.

Sayın Bayraktutan…

5.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Sarp Sınır Kapısı’nda 12 kişinin iş akitlerine son verilmesine ve ilgili bakanın bu duruma el koymasını dilediğine ilişkin açıklaması

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bilindiği üzere, kuzeydoğu sınır komşumuz olan Gürcistan sınırında Sarp Sınır Kapımızda herhangi bir şekilde pasaport uygulaması yoktur, kimlikle geçiş uygulaması yapılmaktadır. Kimlikle geçişte daha önceden 1 lira uygulaması yapılmaktaydı ama bugün itibarıyla, yeni tarih itibarıyla 15 lira verilerek karşı tarafa geçilmektedir. Artvin Valiliği bünyesinde 12 kişi burada çalışmaktadır, 12 kişiye asgari ücret verilmektedir. Buradaki fiyat politikası değiştikten sonra, daha doğrusu, 1 liralık miktar 15 liraya çıkarıldıktan sonra, ne yazık ki, bu 12 kişi işten çıkarılmış, 12 aile ileri derecede mağdur edilmiştir. Bu nedenle, Valilik nezdinde yapılan girişimler sonuçsuz kalmıştır. Sarp Sınır Kapısı’nda daha önce çalışan, kimlikli geçiş uygulaması nedeniyle iş akitlerine son verilen bu 12 kişinin bir an önce iş akitlerinin yenilenmesi ve işlerine başlatılması hem ailelerin mağduriyetini önleyecek hem de bir sosyal yarayı ortadan kaldıracaktır. Bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisinin duyarlı olmasını ve ilgili bakanın olaya el koymasını diliyor, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bayraktutan.

Sayın Çelebi…

6.- Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi’nin, AK PARTİ iktidarlarıyla birlikte Ağrı’da bir değişim ve dönüşüm süreci başladığına ve Ağrı iline yapılan hizmetlere ilişkin açıklaması

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Bugün, belki, sizleri biraz fazla rahatsız ettim ama… Tabii, dün, Ağrı ilimizin, güzel Ağrı ilimizin düşman işgalinden kurtuluşunun 95’inci yıl dönümü vardı. Özellikle, AK PARTİ iktidarları Türkiye'nin gündemine gelmesiyle birlikte Ağrı’da bir değişim ve dönüşüm süreci başladı. Bunların en büyük paylarından bir tanesi de yine Sayın Başbakanımızın önderliğinde şu anda çözüm süreci başlatılmış biliyorsunuz. Biz, hafta sonu yine Ağrı’daydık, Ağrı insanında, doğu insanında çok büyük bir sevinç ve buna çok büyük bir katkı var.

Yine, bununla birlikte özellikle Ağrı’ya gelen üç, dört tane yatırımı burada arz etmek istiyorum, değerli hemşehrilerimle birlikte bunu paylaşmak istiyorum. Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesinde şu anda 2012-2013 yılı eğitim öğretimine baktığımızda 10 bin öğrenci sayısını aşmış bulunmaktayız. Özellikle, yıllar yılıdır Tutak ve Hamur ilçeleri arasında geçmekte olan bir Murat Nehrimiz vardır, Ağrılılar hep bunu şöyle…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Çelebi.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Çeşitli İşler

1.- Genel Kurulu ziyaret eden İngiltere Parlamentosu Milletvekili, AB Genişlemesi Dostluk Grubu Sekreteri ve Türkiye Dostluk Grubu Üyesi Robert John Walter’a Başkanlıkça “Hoş geldiniz.” denilmesi

BAŞKAN  - Sayın milletvekilleri, Parlamentolar Arası Değişim ve Diyalog Projesi kapsamında ülkemizi ziyaret etmekte olan İngiltere Parlamentosu Milletvekili, AB Genişlemesi Dostluk Grubu Sekreteri ve Türkiye Dostluk Grubu Üyesi Robert John Walter şu anda Meclisimizi teşrif etmiş bulunuyorlar. Kendilerine Meclisimiz adına hoş geldiniz diyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ören, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

7.- Siirt Milletvekili Osman Ören’in, Kutlu Doğum Haftası’na ilişkin açıklaması

OSMAN ÖREN (Siirt) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ülkemizin her tarafında bu hafta Kutlu Doğum Haftası olarak kutlanmaktadır.

Hazreti Peygamber’in doğumuna denk gelen haftanın Kutlu Doğum Haftası olarak kutlanması, her ilde, her ilçede hatta her mahallede coşkulu etkinlikler yapılması milletimizin Peygamber efendimize duyduğu derin sevgisinin en güzel örneğidir.

Malumunuz olduğu üzere, birkaç aydır ülkemiz çok önemli bir süreci yaşamaktadır. Birlik ve beraberliğe her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğumuz bu süreçte âlemlere rahmet olarak gönderilen Hazreti Peygamber’in kutlu mesajlarına daha bir kulak kabartmalı, gereğini daha bir dikkatle yerine getirmeye çalışmalıyız. Onun en önemli mesajlarından birisi, şüphesiz barış mesajıdır, birlik, beraberlik ve kardeşlik mesajıdır. Onun getirdiği dinin adı olan İslam’ın sözlük anlamı da zaten barıştır.

Sözlerimi tamamlarken Kutlu Doğum Haftası’nın ülkemizde başlayan çözüm sürecine olumlu katkılar sağlamasına, ayrı dillerden aynı duaları okuyan, aynı kaderi yaşayan, aynı ülkenin evlatlarının anneleri babaları olan ülkemiz insanının kucaklaşmasına, başta Müslümanlar olmak üzere tüm insanlığın huzur, barış ve mutluluğuna…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ören.

Sayın Doğru? Yok.

Sayın Eyidoğan...

8.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, sanatçılara sistematik olarak baskı rejimi uygu-landığına ve sanatçı Fazıl Say’a verilen cezaya ilişkin açıklaması

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) – Teşekkür ederim Başkan.

Tiyatrocular, sinemacılar, ressamlar derken şimdi sıra piyanistlere geldi. Sanatçılara sistematik bir baskı rejimi uygulanıyor. Fazıl Say, vicdan hürriyetini kullanmıştı. Fazıl Say, inanç özgürlüğünü kullanmıştı. Fazıl Say, Ömer Hayyam’ı dillendirmişti. Fazıl Say’a verilen ceza Ömer Hayyam’a verilmiştir. Bu, hicap duyulacak bir durumdur. Fazıl Say’a karşı bir nefret suçu işlenmiyor mu? Türkiye, özgürlükten ve barıştan söz ederken bu baskı nedir? Kimlere gözdağı verilmektedir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Eyidoğan.

Sayın Öz…

9.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, Mersin’de Ören ile Anamur arasında meydana gelen hortum nedeniyle çiftçilerin uğradıkları zararın telafi edilmesi ve kredi borçlarının ötelenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ALİ ÖZ (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Dün akşam 19.30 sıralarında Mersin’in Ören beldesi ile Anamur arasındaki mesafede ciddi bir hortum meydana gelmiş, özellikle Ören ve Anamur’da çok sayıdaki sera ve bir köy -Çataloluk adındaki köy- içerisindeki tarımsal ürünler tamamen zarar görmüştür. Yine aynı felaket Bozyazı ilçemizin Beyreli ve Kötekler köyünü de etkilemiş, bu sabah da Mersin’in merkez Mezitli ilçesindeki Takanlı, Pelitkoyağı, Tepeköy, Tolköy, Kuzucu, Çevlik, Kocayer, Zeybekler, Doğlu ve Sarılar köyündeki tarımsal alanlar hortum nedeniyle ciddi derecede zarar görmüştür. Dolayısıyla, burada mağdur olan çiftçilere öncelikle geçmiş olsun derken, Hükûmetin buradaki çiftçilerin zararlarını telafi etmek ve kredi borçlarının ötelenmesi için gereğinin yapılması hususunda duyarlı olmasını diliyor, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öz.

Sayın Oğan…

10.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Kutlu Doğum Haftası’na, İran’da meydana gelen dep-reme, Ağrı’nın düşman işgalinden kurtuluşunun 95’inci yıl dönümüne ve Gürbulak Sınır Kapısı’nda nakliyecilerin yaşadıkları soruna ilişkin açıklaması

SİNAN OĞAN (Iğdır)  -  Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kutlu Doğum Haftası’nın Türk-İslam âlemine hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.

Efendim, doğu komşumuz İran bugün tarihinin en büyük depremlerinden birisini görmüştür, zarar görenlere Allah’tan yardım diliyorum.

İran’la ilgili bir sorunumuz var, özellikle Iğdırlı tırların, biraz önce AK PARTİ milletvekili konuştu, Ağrı’mızın da düşman işgalinden kurtuluşunu tebrik ediyorum ama Ağrı’daki nakliyecilerin de önemli bir sorunu var,  iktidar görmezden geliyor. 250-300 tırımız Gürbulak Sınır Kapısı’nda  yirmi gündür bekletiliyor. Bu memleketin Gümrük Bakanı yok mudur? Bu memleketin Gümrük Bakanı ne işle iştigal etmektedir? Oradaki nakliyecilerimizin sorunu eğer bu iktidarı ilgilendirmiyorsa, kimi ilgilendiriyor? Yetkililerin derhâl duruma el koyması lazım, âdeta orada perişan bir hâlde esir durumundadır tırcılarımız. Nakliyecilerimizin sorunlarına Hükûmetin daha fazla sessiz kalmaması lazım.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Oğan.

Sayın Öğüt…

11.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, ticaret sicili müdürlükleri tarafından adında “Türk”, “Türkiye” ve “cumhuriyet” kelimeleri bulunan şirketlere uyarılar yapıldığına ilişkin haberlerin doğru olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Basın-yayın organlarında, adında “Türk”, “Türkiye” ve “Cumhuriyet” kelimesi bulunan şirketlere ticaret sicili müdürlükleri tarafından “ismini değiştirin” biçiminde uyarılar gönderilmeye başlandığı haberleri yansıdı. Gerekçe olarak 13 Ocak 2011’de yürürlüğe giren Türk Ticaret Kanunu gösteriliyor. Tebligatta yasanın 46’ncı maddesinin (3)’üncü fıkrasında “‘Türk’, ‘Türkiye’, ‘cumhuriyet’ ve ‘millî’  kelimeleri bir ticaret unvanına ancak Bakanlar Kurulu kararıyla konabilir.” ifadesi hatırlatılarak beş iş günü içinde unvanınızda bulunan ibarenin kaldırılması gerektiği, aksi takdirde Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulacağı söyleniyor. Bu haberler doğru mudur? Ne sebeple, bundan tam iki yıl önce yürürlüğe giren bir yasa şimdi uygulanmaya başlanmıştır? AKP’lilerin kendi söylemleriyle, cumhuriyetle sorunları yoksa böyle bir yasa neden çıkarılmıştır? Bu ve buna benzer haberlerin art arda gündemde yer alması tesadüf müdür? Demokratikleşmeden açılım yaparak Fazıl Say’ın başına gelenlere iyi bakılmalıdır.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.

Sayın Halaman…

12.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana-Kozan yolunun durumuna ilişkin açıklaması

ALİ HALAMAN (Adana) – Başkanım, teşekkür ederim.

Şimdi, Sayın Başkanım, burada yetkili bir bakanımız olmadığı için ben gıyabında söylemiş oluyorum, sizin aracılığınızla.

Bizim Adana ile Kozan’ın arası 55 kilometre, arasında otoban gibi bir yol vardı. “Bu yolu genişleteceğiz, virajları düzelteceğiz.” diyerek dört beş senedir bu müsait olan yolu Karayolları bozmuş oldu. Bozulduğu için sürekli olarak da burada trafik kazaları oluyor, ölümle sonuçlanıyor. Ben yetkililere yani Karayollarına, ilgili bakanlığa ya bu yolu yapsınlar ya da trafiğe kapatsınlar diyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Halaman.

Sayın Çalık…

13.- Malatya Milletvekili Öznur Çalık’ın, Kutlu Doğum Haftası’na ve otuz beş yıl önce öldürülen Hamit Fendoğlu ile gelini ve torunlarını rahmetle andığına ilişkin açıklaması

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Ben de Kutlu Doğum Haftası’nın tüm İslam âlemine, insanlığa, barışa ve hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Otuz beş yıl önce karanlık odaklarca şehit edilen Hamit Fendoğlu’nu, meşhur efsanevi şahsiyet namıdiğer Hamido’yu, gelini Hanife Fendoğlu’nu, torunları Mehmet Kürşat Fendoğlu’nu ve yine torunu Selim Bozkurt Fendoğlu’nu rahmetle anıyor ve olayı bir kez daha şiddetle kınıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çalık.

Sayın Koç…

14.- Samsun Milletvekili Haluk Koç’un, 23 Nisan etkinliklerine Abhazyalı çocukların katılı-mıyla ilgili durumun esef verici olduğuna ve bunun düzeltilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

HALUK KOÇ (Samsun) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Özkoç’un konuşması oldukça önemli bir konuyu gündeme taşıdı. Gürcistan-Türkiye-Rusya arasındaki diplomatik ilişkilerden kaynaklanan -anladığım kadarıyla- Abhaz çocuklarına dönük 23 Nisan davetinin bu şekilde kapalı tutulması esef verici bir durum.

Bakın, bu insanların büyükleri, 1850’lerle 1870’ler arasında Rus mezaliminden kaçarak Anadolu’ya sığındılar ve bu ülkenin imparatorluğunun son döneminde, kurtuluş ve kuruluş dönemlerinde, demokrasiyi yeşertme dönemlerinde bu bayrak altında, bu ülkenin kaderinde ortak olmanın gururunu yaşadılar. Bu çocuklara yapılan haksızlıktır. Devletin bunu tashih etmesi gerekir. Bir kere de ben ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Koç.

Sayın Acar...

15.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, ulusal basının olduğu gibi yerel basının da baskı al-tına alınmak istendiğine ve bu baskıları kınadığına ilişkin açıklaması

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Sayın Başkan, halkın tarafsız ve doğru haber alma hakkı ekmeği kadar önemlidir. Bu, demokrasinin temelidir. Ne var ki şu anda ulusal basın baskı altına alındığı gibi şimdi de yerel basın baskı altına alınmak isteniyor. Antalya’da 15 yerel gazetenin imtiyaz sahipleri için soruşturma açıldı ve bunlar orada sorguya çekildiler. İfadeye çağrılan yerel gazete sahipleri “Polis sorduğu sorularla meslek onurumuzu ayaklar altına almıştır. Özellikle ikinci soruda gazeteciler parayla haber yapan onursuz kişiler olarak gösterilmiştir.” diyor. Bu baskıları kınıyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Acar.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Sayın milletvekilleri, gündemin sözlü sorular kısmının 1, 145, 193, 260, 269, 270, 318, 331, 340, 345, 360, 388, 389, 394, 415, 419, 495, 502, 560, 562, 575, 628, 657, 658, 694, 723, 791, 800, 811, 816, 851, 877, 880, 906, 934, 976, 1008, 1025, 1075, 1086, 1179, 1612, 1614, 1615, 1633, 1731, 1734, 2095, 2113, 2178, 2252, 2360, 2375 ve 2378’inci sıralarında yer alan önergeleri birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI  (Devam)

B) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Libya Genel Ulusal Kongresi Dış İlişkiler Komisyonu heyetinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının konuğu olarak 10-13 Nisan 2013 tarihleri arasında ülkemize resmî bir ziyarette bulunmalarının TBMM Başkanlık Divanının 8/4/2013 tarih ve 46 sayılı Kararı ile uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/1203)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Libya Genel Ulusal Kongresi Dış İlişkiler Komisyonu heyetinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının konuğu olarak 10-13 Nisan 2013 tarihleri arasında ülkemize resmî ziyarette bulunmaları TBMM Başkanlık Divanının 8 Nisan 2013 tarih ve 46 sayılı Kararı ile uygun bulunmuştur.

Söz konusu heyetin ülkemizi ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlemesi Hakkında 3620 sayılı Kanun’un 7’nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                                                                                                        Cemil Çiçek

                                                                                                                     TBMM Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:

C) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ve 26 milletvekilinin, Şanlıurfa Ceylânpınar'daki göçer ailelerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/585)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Şanlıurfa Ceylânpınar ilçesinde bulunan göçer ailelerinin sorunlarının tespit edilmesi, altyapı sorunlarının ivedilikle çözülmesi amacıyla Anayasa’nın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılması hususunda gereğini saygılarımızla arz ederiz. 20/02/2012

1) Mahmut Tanal                             (İstanbul)

2) Hülya Güven                               (İzmir)

3) Ali Rıza Öztürk                           (Mersin)

4) Salih Fırat                                    (Adıyaman)

5) Haluk Ahmet Gümüş                  (Balıkesir)

6) Mehmet Şeker                             (Gaziantep)

7) Mustafa Sezgin Tanrıkulu           (İstanbul)

8) Sedef Küçük                               (İstanbul)

9) Gürkut Acar                                (Antalya)

10) Kemal Değirmendereli              (Edirne)

11) Ali Demirçalı                             (Adana)

12) Aylin Nazlıaka                          (Ankara)

13) Sakine Öz                                  (Manisa)

14) Dilek Akagün Yılmaz               (Uşak)

15) Mehmet Hilal Kaplan                (Kocaeli)

16) Doğan Şafak                             (Niğde)

17) Recep Gürkan                           (Edirne)

18) Ayşe Nedret Akova                  (Balıkesir)

19) Mustafa Serdar Soydan             (Çanakkale)

20) Ali İhsan Köktürk                     (Zonguldak)

21) Mehmet Ali Ediboğlu                (Hatay)

22) Aytuğ Atıcı                               (Mersin)

23) Refik Eryılmaz                          (Hatay)

24) Alaattin Yüksel                         (İzmir)

25) Mehmet S. Kesimoğlu              (Kırklareli)

26) Bülent Tezcan                            (Aydın)

27) Ahmet İhsan Kalkavan              (Samsun)

Gerekçe:

Göçer aileleri 33 bin küçükbaş ve 400 kadar büyükbaş hayvanla Şanlıurfa'nın Ceylânpınar ilçesinde yaşamaktadırlar. Bu bölgede yaşayan göçer ailelerinin ciddi bir sosyal problem söz konusudur.

Göçer aileleri, hiçbir altyapının bulunmadığı, son derece ilkel bir ortamda yaşamlarını sürdürmektedir. Bu insanlar, insanca yaşamayı olanaklı kılacak koşullardan çok uzakta, insana yakışmayacak derecede ilkel ortamlarda yaşamaya çalışmaktadır. Ayrıca göçer ailelerinin büyük çoğunluğunun nüfus kâğıtları bulunmamakta, birçoğu çok evlilikten dolayı bölünmüş aile hâline gelmiş, nüfusları ve mağduriyetleri sürekli artmaktadır. Eğitim ve sağlık açısından sıkıntılar yaşamaktadırlar.

Şanlıurfa'nın Ceylânpınar ilçesinde 25 ayrı yerde ikamet eden göçer aileleri sürekli hareket hâlinde olmakla birlikte, nüfusları da artmaktadır. Göçer ailelerinin okuma yazma oranları oldukça düşüktür. Göçer ailelerinin toplu mezarlıkları yoktur. Bu insani anlamda büyük bir sorundur. Göçerler desteklenmediği için mevcut hayvan potansiyelleri iyi bir şekilde kullanılamamaktadır. Devlet göçerlere belirli imkânlar tanıyarak durumlarını iyileştirmelidir.

Göçerler devletin temel hizmetlerinden yararlanamamaktadırlar. Sadece hayvancılıkla geçinmektedirler. Devletin göçerlere destek olması durumunda hayvancılığın yanı sıra tarımla da uğraşabileceklerdir. Çok soğuk hava koşullarında bile çadırlarda yaşadıkları için barınma sorunları da mevcuttur. Sağlık hizmetlerinden tam anlamıyla faydalanamadıkları için bebek ölüm oranları oldukça fazladır.

Tüm bu gerekçelerle, Şanlıurfa Ceylânpınar ilçesinde bulunan göçer ailelerinin sorunlarının tam anlamıyla tespit edilmesi, altyapı sorunlarının ve diğer temel sorunların ivedilikle çözülmesi amacıyla Anayasa’nın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılması hususunda gereğini saygılarımızla arz ederiz.

2.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka ve 27 milletvekilinin, şarapçılık sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/586)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bağcılık açısından tarımda en yüksek katma değeri yaratan şarapçılık sektörünün sorunlarının araştırılması, hızla artan merdiven altı üretimin önlenmesi, sektörün uluslararası piyasalarda rekabet edebilir duruma getirilmesi, gelir ve istihdam arttırıcı özelliğinin kullanılması için alınacak önlemleri belirlemek amacıyla Anayasa'mızın 98, İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

 1) Aylin Nazlıaka                           (Ankara)

2) Hülya Güven                               (İzmir)

3) Ali Rıza Öztürk                           (Mersin)

4) Haluk Ahmet Gümüş                  (Balıkesir)

5) Salih Fırat                                    (Adıyaman)

6) Mehmet Şeker                             (Gaziantep)

7) Mustafa Sezgin Tanrıkulu           (İstanbul)

8) Gürkut Acar                                (Antalya)

9) Sedef Küçük                               (İstanbul)

10) Ali Demirçalı                             (Adana)

11) Sakine Öz                                  (Manisa)

12) Dilek Akagün Yılmaz               (Uşak)

13) Mehmet Hilal Kaplan                (Kocaeli)

14) Kemal Değirmendereli              (Edirne)

15) Doğan Şafak                             (Niğde)

16) Recep Gürkan                           (Edirne)

17) Ayşe Nedret Akova                  (Balıkesir)

18) Mustafa Serdar Soydan             (Çanakkale)

19) Mahmut Tanal                           (İstanbul)

20) Ali İhsan Köktürk                     (Zonguldak)

21) Mehmet Ali Ediboğlu                (Hatay)

22) Aytuğ Atıcı                               (Mersin)

23) Refik Eryılmaz                          (Hatay)   

24) Haluk Eyidoğan                        (İstanbul)

25) Alaattin Yüksel                         (İzmir)

26) Mehmet S. Kesimoğlu              (Kırklareli)

27) Bülent Tezcan                            (Aydın)

28) Ahmet İhsan Kalkavan              (Samsun)

Gerekçe

Türkiye, toprak yapısı, güneşi, kendine özgü iklim özellikleriyle bağcılık açısından dünyanın sayılı ülkelerinden biridir. Üzümün anavatanı olan Anadolu, üzümden elde edilen ürünler açısından da oldukça zengindir. Bağcılık, üzümden zengin kültürümüzün önemli bir parçası ve önemli ihraç kalemlerinden de biridir.

Ülkemiz, bağ alanı büyüklüğü açısından dünyanın dördüncü, yaş üzüm üretimi açısından ise beşinci büyük ülkesidir. Ülkemizde yetiştirilen üzümlerin yaklaşık yüzde 30'u sofralık, yüzde 37'si kurutmalık olarak tüketilirken, yüzde 30'u pekmez, pestil, sucuk, şıra gibi üzümden elde edilen ürünlere ayrılmaktadır. Yetiştirilen üzümün sadece yüzde 3'ü şaraplık olarak değerlendirilmektedir. Dünya genelinde ise yetiştirilen üzümün yaklaşık yüzde 65'i daha fazla katma değere sahip şarap üretimine ayrılmaktadır.

Dünya üzüm üretiminde ilk iki sırayı paylaşan Fransa ve İtalya, yetiştirdikleri yaş üzümün yüzde 90-95'ini şarap olarak işlemekte ve büyük katma değer yaratmaktadır. Ülkemiz şarap üretimi için elverişli koşullara sahip olmasına rağmen hükûmetin dünya görüşüne bağlı olarak uyguladığı politikalar nedeniyle büyük bir gelirden yoksun kalmaktadır. Hükûmet, alkollü içecekler sınıfına girdiği için şarap üzerinde yüksek vergiler koymuş, rekor düzeydeki vergiler ülkemizin avantajlı olduğu bir alandan çekilmesine neden olmuştur. Oysa şarap üretimi Anadolu kültürünün önemli bir parçası olduğu gibi Osmanlı İmparatorluğu'nun da önemli ihraç ürünlerinden biridir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, 1904'te şarap ihracatı 340 milyon litreyken bugün, bu rakamın 2,5 milyon litre düşmesi var olan tabloyu anlatan çarpıcı örneklerinden sadece biridir.

Dünyada şarap üretimi artarken sektör, gelişen turizmle birlikte yeni bir ivme kazanmıştır. Günümüzde şarap sektöründen Şili 1,5 milyar, Yeni Zelanda 1 milyar dolara yakın gelir elde etmektedir. 1970'lerde şarap ihracatı sıfır denebilecek Avustralya'nın bugünkü ihracatı 3 milyar dolar civarındadır. Türkiye'nin mevcut şarap ihracatı ise yaklaşık 9 milyon dolardır. Bu rakam, 150 milyar dolarlık dünya şarap sektöründen alınan yüzde 1,5 oranında bir payı ifade etmektedir.

Türkiye'de şarap sektörü desteklendiğinde dünya ile rekabet edebilecek güçtedir. Şarap üretiminin gelişmesi, turizm gelirlerini arttıracak; nitelikli çiftçi, işçi ve servis elemanı ihtiyacının artması istihdamı da olumlu yönde etkileyecektir. Kaliteli şarap üretimi için gereken üzüm üretiminin, toprakların tarıma elverişiz alanlarında yapılması ülke ekonomisi içinde büyük bir kazanç olacaktır.

AKP Hükûmetinin şarap sektörüne kısıtlı bir pencereden bakması ve buna göre politikalar geliştirmesi sektörde ciddi sıkıntı ve daralmaya neden olmuştur. Sektör 1990’lı yılların başından itibaren yılda ortalama yüzde 15-25 gibi büyürken, AKP hükûmetleri döneminde krizlere ve yüksek vergilere rağmen 2005 yılına kadar büyümesini devam ettirmiştir. Ancak AKP Hükûmetinin 2005 yılında ÖTV'yi yüzde 127 oranında artırması sektörü önce duraklama sonra da gerileme dönemine sokmuştur. Şarabın üzerine konan yüksek vergi yükünden sonra sektörde kaçak üretim artmıştır. Merdiven altı şarap üretimin artması çok büyük oranda vergi kaybına neden olmaktadır. Ülkemizde şarap üretimi hükûmet politikalarıyla engellenirken, Avrupa Birliğinde şaraba ve şaraplık üzüm üretim alanlarına AB Şarap Ortak Piyasası Kurulu aracılığıyla milyarca euroluk hibe yardımlar yapılmaktadır. Günümüz koşullarında ve izlenilen politikalarla Türkiye'nin 150 milyar dolarlık şarap pazarından pay alması ve rekabet etmesi mümkün görünmemektedir.

3.- İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu ve 28 milletvekilinin, 12/6/1980 tarihinde İzmir İnciraltı Öğrenci Yurdunda yaşanan olayların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/587)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

12 Haziran 1980 tarihinde İzmir İnciraltı Öğrenci Yurdunda, bahçede bulunan öğrencilerin üzerine askerler tarafından ateş açılmıştır. Açılan bu ateş sonucunda İsmail Baytak, Mehmet Ali Arun, Mustafa Uslu, A. İhsan Tan, Hüseyin Akdağ hayatını kaybetmiştir. 24 öğrenci de yaralanmıştır.

13  Haziran 1980'de o dönemde sadece belirli şehirlerde yapılan üniversite sınavına girmek için değişik yerlerden gelen öğrencilerin bir kısmı da İnciraltı Yurduna yerleştirilmiştir.

Yurtlarda kalan diğer öğrenciler tarafından sınava girecek olanlara bir moral gecesi düzenlenmiştir. Saat 21.00-21.30 sularında yurt bahçesine doğru aniden ateş açılmış ve öğrenciler taranmıştır. Söz konusu olaya ilişkin dönemin gazeteleri, olayın tanığı olan öğrenciler ve hayatını kaybedenlerin aileleri ile yapılan görüşmeler 12 Haziranda İzmir İnciraltı'nda yaşananların belleklerden silinmeyecek bir insanlık ayıbı olduğunu göstermektedir.

Yapılan araştırmalarla, hayatını kaybedenlerin tamamının arkadan vurulduğu, öğrencilere herhangi bir uyarı yapılmadığı hatta tanık anlatımlarına göre üç dakika süren ateşin ardından, öğrencilere ayağa kalkmalarının söylediği, öğrencilerin ayağa kalkmaya yeltendikleri sırada yeniden ateş açıldığı ortaya koyulmuştur. Bazı öğrencilerin başka yurtlar yerine bilerek İnciraltı Yurduna yönlendirildiği ifade edilmektedir. Bu ifadelere göre 12 Haziran 1980 tarihinde yaşanan olaylar o anda gelişmemiş, tasarlanmıştır. Yaşamını yitiren öğrencilerin otopsilerinde M-1 ve M-6 otomatik silahlarından çıkan mermilerle vurulduğu belirlenmiştir. Hatta bir tanık anlatımına göre o geceye ait kurşun izleri hâlen İnciraltı Yurdunda bulunmaktadır.

Bu acı olay nedeniyle sorumlularla ilgili olarak nasıl bir yasal sürecin işlediğine dair somut bir veri mevcut değildir. Yasal tüm girişimlere rağmen o dönemde yargılamaya ait dava dosyasına ulaşılamamıştır. Dava dosyasının, sıkıyönetim döneminde yapılan tüm yargılamalarla ilgili dosyaların muhafaza edildiği Ankara Merkez Komutanlığında olduğu ifade edilmektedir.

Tanık anlatımları ile sabit olan ateş emrini veren, bu emri uygulayan ve yaralı öğrencilerin yurt bahçesinden çıkmasına izin vermeyen askerler hakkında yürütülen yargılama sürecinin gün yüzüne çıkması gerekmektedir.

12 Haziran 1980'de İzmir'de yaşanan bu acı olayda öğrencilerin yaşam hakları ihlal edilmiştir. Temel hak ve hürriyetlerin en başında gelen yaşam hakkının ihlali ile bu ihlalde sorumluluğu bulunanların yargılama sürecine ilişkin tüm detaylar Meclis tarafından araştırılmalıdır.

12 Eylül 1980'de gerçekleştirilen askerî darbe, Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihinde kara bir leke olarak daima kalacaktır. Bu darbe pek çok insanının yaşamını kaybetmesine, bu süreç de toplumda güven duygusunun kaybolmasına ve yıllarca sürecek derin çatışmaların çıkmasına neden olmuştur.

Bu nedenle, yaşananların tüm açıklığı ile ortaya çıkarılması, emir verenler de dâhil olmak üzere faillerin, yardımcı olanların, göz yumanların, koruyanların ve adil bir yargılamayı engelleyenlerin tespiti bakımından Meclis üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir.

12 Haziran 1980'de İnciraltı'nda yaşananların tespiti için Anayasa'nın 98’inci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Mustafa Moroğlu                        (İzmir)

2) Hülya Güven                               (İzmir)

3) Ali Rıza Öztürk                           (Mersin)

4) Salih Fırat                                    (Adıyaman)

5) Haluk Ahmet Gümüş                  (Balıkesir)

6) Ali Demirçalı                               (Adana)

7) Mustafa Sezgin Tanrıkulu           (İstanbul)

8) Mehmet Şeker                             (Gaziantep)

9) Aylin Nazlıaka                            (Ankara)

10) Gürkut Acar                              (Antalya)

11) Sedef Küçük                             (İstanbul)

12) Mehmet Hilal Kaplan                (Kocaeli)

13) Kemal Değirmendereli              (Edirne)

14) Dilek Akagün Yılmaz               (Uşak)

15) Doğan Şafak                             (Niğde)

16) Sakine Öz                                  (Manisa)

17) Recep Gürkan                           (Edirne)

18) Ayşe Nedret Akova                  (Balıkesir)

19) Mustafa Serdar Soydan             (Çanakkale)

20) Mahmut Tanal                           (İstanbul)

21) Ali İhsan Köktürk                     (Zonguldak)

22) Mehmet Ali Ediboğlu                (Hatay)

23) Aytuğ Atıcı                               (Mersin)

24) Refik Eryılmaz                          (Hatay)

25) Alaattin Yüksel                         (İzmir)

26) Haluk Eyidoğan                        (İstanbul)

27) Mehmet S. Kesimoğlu              (Kırklareli)

28) Bülent Tezcan                            (Aydın)

29) Ahmet İhsan Kalkavan              (Samsun)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Buyurunuz Sayın Baluken.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

16.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, BDP Grubu adına, Kutlu Doğum Haftası’na, geçmişte ve şu anda Irak’ta ve Suriye’de Kürtlere karşı kimyasal silahlarla yapılan katliamları kınadıklarına ilişkin açıklaması

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, içerisinde bulunduğumuz hafta âlemlere rahmet olarak gönderilen, sevginin, hoşgörünün, adaletin, eşitliğin sembolü olan Peygamber efendimizin doğumunun insanlığa müjdelendiği bir haftadır. Halkımız tarafından da büyük bir heyecanla ve coşkuyla bu hafta Kutlu Doğum Haftası olarak her yerde kutlanmaktadır. Biz özellikle halkımızın bu heyecanının ve coşkusunun Peygamber efendimizin insan hakları, eşitlik, adalet, kardeşlik doğrultusunda göstermiş olduğu perspektif yörüngesinde günlük hayatımıza da yansımasını temenni ediyoruz. Bugüne kadar, maalesef, bu konularda dinimizi, İslam’ı yeterince anlamayan, daha çok İslam’ı iktidara gelişin bir aracı olarak kullanan zihniyetlerin de artık bu coğrafyada mahkûm edilmesi gerektiğini ifade etmek istiyoruz.

Bir son söz de… Yine, 1988 yılında, içinde bulunduğumuz bu hafta içerisinde Irak’ta, Güney Kürdistan’da Saddam rejimi tarafından yapılan Enfal Operasyonu’yla 182 bin Kürt, çoluk çocuk, yaşlı, kadın demeden kimyasal silahlarla katledilmiştir. Tarihe kara bir leke olarak, kara bir sayfa olarak bu katliam geçmiştir. Şu anda da baktığımızda, Suriye’de, özellikle “Rojava” dediğimiz Batı Kürdistan’da Esad rejimi tarafından Kürtlere karşı kimyasal silahlarla operasyonlar yapılıyor, katliamlar yapılıyor. Biz Barış ve Demokrasi Partisi olarak böylesi önemli Kutlu Doğum Haftası’nda bu yapılan, dayatılan bütün katliamları lanetlediğimizi tekrar ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Baluken.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup daha sonra oylarınıza sunacağım.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Tezkereler (Devam)

2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, İç Tüzük Uzlaşma Komisyonu üyeleri Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Ankara Milletvekili Haluk İpek, Bursa Milletvekili Turhan Tayan, İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz, Kütahya Milletvekili Alim Işık, Adana Milletvekili Murat Bozlak ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Fransa’ya 17-18 Nisan 2013; Amerika Birleşik Devletleri’ne 23-26 Nisan 2013 ve İngiltere’ye 30 Nisan-2 Mayıs 2013 tarihlerinde çalışma ziyaretlerinde bulunması hususuna ilişkin tezkeresi (3/1204)

                                                                                                                        12/04/2013

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

İçtüzük Uzlaşma Komisyonu üyeleri Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Ankara Milletvekili Haluk İpek, Bursa Milletvekili Turhan Tayan, İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz, Kütahya Milletvekili Alim Işık, Adana Milletvekili Murat Bozlak ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın Fransa’ya 17-18 Nisan 2013; Amerika Birleşik Devletleri’ne 23-26 Nisan 2013 ve İngiltere’ye 30 Nisan-2 Mayıs 2013 tarihlerinde çalışma ziyaretlerinde bulunması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 6’ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                                                        Cemil Çiçek

                                                                                                                     TBMM Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve daha sonra oylarınıza sunacağım.

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- MHP Grubunun, 12/2/2013 tarih 9571 sayı ve 20/2/2013 tarih 9921 sayı ile kredi kartlarının kullanımı ve yaşanan mağduriyetler konusunda bankalara ilişkin yasal düzenlemeler ve bankaların tutumlarının incelenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergelerinin Genel Kurulun 16 Nisan 2013 Salı günkü birleşiminde okunarak görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına; (10/440) esas numaralı, ülkemizde kayıt dışı ekonominin boyutlarının tespit edilerek kayıt dışı ekonomi ile daha etkin mücadele için alınması gereken önlemlerin tespiti ve (10/465) esas numaralı, Türk sanayisinde yaşanan sorunların ve finans sistemindeki tıkanıklığın nedenlerinin araştırılması ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilen Meclis araştırması önergelerinin görüşmelerinin Genel Kurulun 16 Nisan 2013 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

                                                                                                                        16/4/2013

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 16/4/2013 Salı günü (bugün) toplamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                            Mehmet Şandır

                                                                                                                  Mersin

                                                                                                   MHP Grup Başkan Vekili

Öneri:

12 Şubat 2013 tarih, 9571 sayı ve 20 Şubat 2013 tarih, 9921 sayı ile TBMM Başkanlığına vermiş olduğumuz “Kredi kartlarının kullanımı ve yaşanan mağduriyetler konusunda bankalara ilişkin yasal düzenlemeler ve bankaların tutumlarının incelenmesi amacıyla” ile Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan ve (10/440) esas numaralı “Ülkemizde kayıtdışı ekonominin boyutlarının tespit edilerek, kayıtdışı ekonomi ile daha etkin mücadele için alınması gereken önlemlerin tespiti” ve (10/465) esas numaralı “Türk sanayisinde yaşanan sorunların ve finans sistemindeki tıkanıklığın nedenlerinin araştırılması ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi” amacıyla verilen Meclis araştırma önergelerimizin 16/4/2013 Salı günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde yapılmasını arz ederim.

BAŞKAN – Önerinin lehinde Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan.

Buyurunuz Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ekonomide meydana gelen son gelişmelerin değerlendirilmesi ile bu konuda daha önce verdiğimiz araştırma önergelerinin gündeme alınması için önerdiğimiz grup önerisinin lehinde söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, özellikle ifade etmek istediğim bir şey var: Bizim araştırma önergelerimiz, kredi kartı, kayıt dışı ekonomi, sanayinin gidişatıyla ilgili çok önemli hususlarda. Gerçekten, üretim perişan, canlılık emaresi yok, üretim can çekişiyor, iflaslar ortada. Geçen yıl açılan şirket sayısı yüzde 27 azalmış, kapanma oranı 2013’ün ilk ayında da artmış, yüzde 25. 2 milyon esnaftan 1 milyonu tasfiye etmiş. Protestolu senet ve karşılıksız çek rakamları ortada. Malı para etmeyenler -malını satan fark etmiyor- zaten alacağını alamıyor, herkes uçup gidiyor. Talep daralması küçük, orta boy işletmeleri perişan etmiş. Herkes borç tuzağında. İflas erteleme piyasayı yormuş. Yılın ilk iki ayında İstanbul’da ticaret mahkemelerinde iflas başvuruları artıyor, icra takibi yapılamıyor. Bankalar durumdan şikâyetçi. İflas erteleme, para kaçırmanın yolu hâline gelmiş. TÜİK serilerle oynatarak vaziyeti düzeltmeye çalışıyor. Büyüme düşüyor, istihdam artıyor. Baktığınız zaman, geliri düşenler ucuz gıdaya yöneliyor. 100 kişiden 39’u umutsuz. Alım gücü düşen 100 kişiden 56’sı gıdada merdiven altı üretime yönelmiş. Vatandaş tasarruftan vazgeçmiş. Bireylerin yüzde 37’si borçlanmış. Bireylerin yüzde 35’i tasarruflarını azaltmış. Cari açık 350 milyar doları geçmiş AKP döneminde, dış ticaret açığı 500 milyar doları geçmiş. Üttürmüş AKP Türkiye’yi kumar masasında. Nereden bakarsanız bakın sıkıntılı.

Şimdi bunları söylerken niye özellikle bu hususları seçtik? Gerçekten sıkıntılı.

Ekonomide iniş beklendiği gibi yumuşak olmamış, sert fren yapmış; birbirine girmiş AKP’nin Kabinesi, bakanlar birbirine vurmuş. Ne diyorlar? Bir tanesi diyor ki: “Bu normaldir. İyi bir büyüme yakaladık.” 2,2’ye ne diyor biliyor musunuz? “2,2 başarıdır.” diyor Maliye Bakanı. Öbür tarafta da ekonomiden sorumlu -esas alanı dış ticaret- Zafer Bey de diyor ki: “Fren acı oldu.” Ya, ikiniz bunu Kabinede konuşmuyor musunuz Allah aşkına? Milletin önüne gelip böyle niye konuşuyorsunuz lüzumsuz, lüzumsuz!

Merkez Bankası “Faizleri düşürüyoruz.” diyor. Niye? İşin gereği olduğu için değil. Bakın, Sayın Bakan ne diyor: “Liberal ekonomi gidiyor, serbest piyasa… Kurumlar kendi hareket ediyor.” Hükûmet hiç müdahale etmiyormuş! Bakın, Bakan ne diyor: “Biz söyledik, Merkez Bankası indirdi.” Güdümlü ekonomi bu be, güdümlü ekonomi!

Ne olmuş sanayi? Rezil olmuş, takvimler karışmış. Sanayi üretimi açıklanıyor, her gazetede yorum farklı. Hükûmetten bile farklı sesler geliyor. Yüzde 4 mü arttı, yüzde 1,5 mu arttı, Kabine bile karıştırmış durumda. İyi de bu artışın sonu ne olacak? Bir taraftan hem sanayi üretim artışı düşüyor, diğer taraftan da ne yapıyorsunuz, enerji üretimi düşüyor. Bu ne biçim TÜİK rakamı Allah aşkına! Bir bakın buna, “Sanayi üretimi artıyor.” diyorsunuz, enerji tüketimi ne yapıyor, azalıyor. Böyle bir şeyin gerçekçi olduğunu söylemek mümkün mü?

Şimdi, 2012 verileri ekonomide yavaşlamanın beklenenden daha sert olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye ekonomisi son çeyrekte yüzde 1,4 ile 13 çeyreğin en kötüsünü büyüyor. Yatırım tüketim harcamaları azalmış vaziyette, özel sektör yatırımdan vazgeçmiş vaziyette. “8,8 büyüyoruz.” diyorsunuz 2011’de, 2012’deki büyümeye baktığınız zaman nereye geliyor? 2,2. Ne diyorsunuz? “Aynı miktarda dış finansman girdi.” Demek ki dış finansmanı bile siz kullanmıyorsunuz. Dış finansman da sizi ne yapıyor? Yönlendiriyor. Birinde 8,8; birinde 2,2. Bunların falan hiç izah edilecek bir tarafı yok. Kabinede konuşmuyorlar mı? Merkez Bankasının ilgili olduğu Başbakan Yardımcısı demiyor mu Ekonomi Bakanına: “Sen konuşuyorsun da Merkez Bankası ne yapıyor? Yanlış söylüyorsun.” diyemiyor. Ya o Başbakan Yardımcısının istifa etmesi lazım ya da o Merkez Bankası Başkanının istifa etmesi lazım. Bu kadar tezat, bu kadar uyumsuz, bu kadar birbiriyle alakasız ne var? Konuşmalar devam ediyor.

Protestolu senet ve karşılıksız çek artmış. Çek Yasası çıkarıyorsunuz, ne yapıyorsunuz? 80 bin kişilik cezaevinde 110 bin kişi var, “110 bin daha cezaevine girecek.” diye bakana söylüyoruz, “Daha senin dediğin ne, 130 bin de üst yargıda var, onlar da cezaevine girecek, bu kanun ondan çıkıyor.” diyorlar. Ama buraya geldiğiniz zaman doğruyu söylemiyorsunuz, vatandaşa doğruyu anlatmıyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, 2002’de 130 milyar dolar olan dış borç 337 milyar dolara çıkmış; özel sektörün 40 milyar dolarlık borcu 220-230 milyar dolara çıkmış, tüketici kredileri halkı perişan etmiş, kredi kartları perişan etmiş.

Dün bir tane okul arkadaşım hanımefendi geldi, ağlar, akar gözünün yaşı “Evimi ipotek verdim, yetmiyor emekli maaşım eşimle beraber.” diyor. Hani, siz millete yardım ediyordunuz? “Çocuğumu eğitime gönderemiyorum, kursa gönderemiyorum, perişanım.” diyor.

Emeklilikle ilgili Çalışma Bakanının söylediğiyle Maliye Bakanının söylediğinin birbiriyle hiç alakası yok. Kamuoyunu nasıl aldatıyorsunuz, kamuoyuna nasıl yanlış beyanlarda bulunuyorsunuz?

Program tutmuyor, 3 kere revize ediyorsunuz, revize ettiğiniz revize de rezil oluyor. Bunun bir anlamı yok. Orta vadeli programı korkudan beş aydır yayımlayamıyorsunuz. İthalat yapamadığınız zaman ne oluyor? Bütçe sıkıntıya gidiyor, vergi bulamıyorsunuz.

Gümrükleri doğuda, güneydoğuda -ne olmuş- PKK narhı belirliyor. Orada ne kadar vergi alındığı, mallar üzerinden ne kadar narh alındığı gazetelere düşmüş vaziyette. Kaçakçılığın normal olduğunu bu millet Uludere’de öğrendi. Demek ki bu kaçakçılık, şimdiye kadar, AKP döneminde nerelere varmış. Emekliyle böyle oyun oynuyorsunuz. İşçi, memur perişan. Emekli ekmek alamıyor, halk ekmek kuyruklarında dolanıyor. Çiftçi tükenmiş, yılmış. Sanayicinin vergici algıcı gelecek diye ödü kopuyor; kıpırdasa, başka bir siyasi partiye “merhaba” dese vergi teftişi gelecek diye ödü kopuyor. Eşine dostuna bırakın kredi almayı, kredi kartını bulamıyor. Yoksulluk, kanunsuzluk, vurgun, soygun diz boyu. “Kayıt dışını önleyeceğiz.” diyorsunuz, kayıttakileri dışarı atıyorsunuz. Ya orayla ilgili bakan -biraz önce söyledim- bu Merkez Bankasıyla ilgili laf söyleyecekse, önceden Kabinede bir araya gelin, ağızbirliği edin ya da uyuşamıyorsanız, Allah rızası için, haysiyet meselesi için, biriniz çıkın da “Biz orada anlaşamıyoruz.” deyin millete. Anlaşamıyorsanız zaten birinizin istifa etmesi gerekir.

Şimdi, büyüme oldu. Ne oldu? “60 lira veya 38 dolar arttı.” diyorsunuz. Vurun, bir yıllık enflasyon yüzde 8 -8’den de fazla- on iki aylık ortalamaya da bakın, 2012 yılında milletin cebindeki para artmamış, gerilemiş katma değer. Hiç bunları millete söylemiyorsunuz. Dolayısıyla bunların, gerçeklerin, sanayi ithalat bağımlılığının ne olması; artmaması için, işçilerin iş bulabilmesi için, memurların haklarının verilmesi için, emeklilere yardım edilmesi için ne yapmamız lazım? Verdiğimiz grup önerisinin lehinde söz almıştım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Sizlerden de destek bekliyorum. Saygılar sunuyorum yüce heyete.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Ayhan.

Aleyhinde Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gök. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Gök.

ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında Kutlu Doğum Haftası’nı kutluyor, bu haftanın kardeşliğe, huzura, barışa vesile olmasını özellikle diliyorum.

Tabii ki burada verilen önergede özellikle kredi kartlarına vurgu yapıldı, ancak makro düzeyde de ekonomik performansla ilgili bazı düşünceler ifade edildi, değerli milletvekilleri, ben de bu konuyla ilgili değerli hatibi dinlerken, açıkçası vatandaşın gündemi ile hatibin gündeminin farklı olduğunu özellikle gördüm ve bunu vurgulayarak sözlerime başlamak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, dönüp baktığımızda, bugün itibarıyla ülkemizde 55 milyon kişi kredi kartı kullanmaktadır. Kredi kartı, aslında küresel ekonomik yapının olduğu bir ortamda, küresel dünyada son derece güvenli, hızlı ve çağdaş dünyanın uygulamış olduğu alışveriş konusu içerisinde önemli bir araçtır, ancak bu aracı bizler kullanırken zaman zaman karşımıza farklı argümanlar da çıkmaktadır. Bunlardan bir tanesi güvenli tüketici, güvensiz tüketici veya özenli tüketici veya özensiz tüketici. Dolayısıyla  -bunlar hep ekonomik literatürde farklı kavramlarla açıklanmaktadır- burada karşımıza çıkan, özellikle ülkemizde bu 55 milyon içerisinde buna tepkisel manada karşı çıkanlar da vardır.

Örneğin burada verilen önergede özellikle tefeciliğin de kredi kartlarından dolayı arttığı vurgulanmaktadır. Aslında tek başına “Verilen kredi kartlarından dolayı tefecilik arttı.” mantığının yanlış olduğunu belirtmek isterim. Birçok nedenleri vardır, fakat kredi kartlarında malumunuz kişi tefecinin eline düşmeden dahi kırk gün gibi bir süre vardır ki bu dahi bu kişiler için önem arz etmektedir.

Yıl içerisinde dönüp baktığımızda kredi kartı işlemleri son derece canlılık arz etmektedir, bu da göstermektedir ki ekonomideki gelişmelerin negatif olduğunu vurgulayan değerli hatip, aslında bu işlemlerin yüksek olmasını gördüğü andan itibaren ekonominin canlılığını rahatlıkla görecektir ki kredi kartları olumsuz olarak karşımıza çıkmamaktadır.

Bir diğeri, özellikle bilinçli kesimin kullanmış olduğu kredi kartlarında bu sıkıntıların olmadığını vurgulamakta yarar vardır. Kredi kartı harcaması yaparken ödemesini düşünmeyen ve dönüp baktığımızda, özellikle bir anlamda bütçesinin hesabını yapmadan harcayan bir kesim vardır ki buna da ekonomi literatüründe “bilinçsiz kesim” diyoruz ki burada sıkıntılar olduğunu kabul ediyoruz. Bu da özellikle tüketicinin bilinciyle ilgilidir.

Değerli hatip, burada vermiş olduğu önergede, özellikle “kontrolsüz kullanılan krediler” diye bir ifade kullandı. Doğrudur, kontrolsüz kullanıldığı doğrudur. Bu da demektir ki kontrollü kullanıldığı zaman bunlara ilişkin bir sıkıntının olmadığını da ifade etmek isterim.

Yine, kredi kartının aynı zamanda kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması noktasında önemli bir araç olduğunu vurgulamak isterim. 2003 yılı itibarıyla 2013 yılı arasında değerlendirme yaptığımızda yaklaşık 6 puan gibi kayıt dışılığı aşağıya çekmiş durumdayız.

Değerli hatip makro ekonomik düzeye ilişkin görüşlerini ifade ederken açıkçası vatandaşın bütçesiyle, vatandaşın ekonomisiyle ilgili olmayan rakamlar ifade ettiler. Evet, IMF’ye olan borç, 2003 yılında yaklaşık 23,5 milyar dolar olan bu borcun mayıs ayı itibarıyla 400 milyon dolarını ödedikten sonra IMF’ye borcumuz kalmayacaktır.

Bir diğeri, gecelik faiz oranları son derece önemli, bugün geldiğimiz nokta çok daha önemlidir. Kredi derecelendirme kuruluşları ülkemizin kredi derecelendirmesini yaparken… Geçtiğimiz gün de Standard&Poor’s’un açıklamasında gördüğümüzde, bu da önemli bir düşünceyi karşımıza çıkarmaktadır.

Bir diğeri, özellikle alım gücü noktasında, bu ülkede yıllarca enflasyon rakamlarına baktığımızda anlık değişen enflasyon rakamları karşımıza çıkmaktaydı. Ancak, görmekteyiz ki istikrarlı bir büyüme, istikrarlı bir kalkınma gerçekleşmektedir. Yıllar itibarıyla dönüp baktığımızda, vergi yükü son derece yüksek olan OECD ülkeleriyle karşılaştırma yaptığımızda, şu anda OECD ülkelerinin çok daha gerisinde olan, bu mana itibarıyla olumlu seyreden bir ülkede ekonomik gelişmeleri görüyoruz. Birçok Avrupa ülkesini ziyaret ettiğimizde, hepimizin, muhalefetten milletvekili arkadaşlarımın da olduğu gezilerde, oradan hep şu soru sorulur ve şu soru yöneltilir: “Sizin ülkenizde ne uygulanıyor? Sihirli olarak sizlerde ne var? Bu ekonomik başarıyı sizler nasıl yakaladınız?”

Bir diğeri: İşsizlik rakamları açıklandı. Bu işsizlik rakamlarında özellikle kriz öncesi rakamları yakaladığımızı görmekte fayda vardır. Tabii ki bölgesel gelişme politikaları son derece önemlidir, tarım politikaları önemlidir, eğitim, sağlık, savunma harcamaları önemlidir, sosyal güvenlik harcamaları önemlidir. Ancak, ülkemizdeki tüm bu gelişmelerin yanında, artık, küreselleşen dünyayla beraber, bizler sadece yurt içi politikaları içerisinde değil yurt dışı politikalarımızı da gözden geçirerek, özellikle ekonomik gelişmelerimizde, buradaki ihracat ve ithalat bağlamında da çok önemli ivmeler kaydediyoruz.

Malumunuz, ülkelerin kalkınması iki anlamda gerçekleşmektedir. Temel birçok anlam vardır ama bu iki anlam şudur: Üreterek kalkınırsınız, ticaret yaparak kalkınırsınız ama ideal olan iktisat literatüründe, ikisini aynı anda gerçekleştirmektir. İşte bizim ülkemizde de hem üretiyoruz hem ticaret yapıyoruz. Yani bizler eğer ki bir malı yurt dışından daha ucuza mal ediyorsak, bunu kendi ülkemize getirip kendi ülkemizde de bunu değerlendirmek tabii ki iktisat literatüründe önemlidir. Ancak, aslolan bunu üretmektir ve üretiyoruz, üretmeye de devam ediyoruz. Sanayi endekslerine baktığımızda çok önemli bir yere doğru gittiğimiz aşikârdır.

Tabii ki politikaları eleştirebilirsiniz ancak buradan şunu ifade etmek isterim: Bu politikalar eleştirilirken “Sizler şunları şunları yaptınız, şunlar vatandaşın bütçesine şu noktada iyi yansıdı ancak bizler bu noktada eksik görüyoruz, biz de iktidar olduğumuzda şunları tamamlarız.” demenizi beklerdim ancak bugüne kadar, kürsüden bunlar ifade edilmekten çok, siyasal iktidarın, AK PARTİ iktidarlarının ürettiklerini eleştirmek üzerinden hep düşünceler ifade edildi. Dolayısıyla, vatandaşın dünyasındaki ifade edilen ekonomik gelişme ile Parlamentonun çatısında ifade edilen ekonomik gelişmelerin farklı olduğunu özellikle vurgulamak isterim.

Dönüp baktığımızda, bu ülkede toplanan vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 85’i iç ve dış borç faiz oranlarına giderken şu anda, bu oran, çok ama çok önemli düzeyde düşmektedir. Onun için bizler, gelirlerimizi, kamu harcamalarını kamu gelirleri doğrultusunda dengeleyerek bütçemizi ona göre yürütüyoruz. İşte, makroekonomik performanstaki başarıyı ülkemizin artık, AK PARTİ iktidarlarıyla mikroekonomik performansa da yansıtmaya başladığı bu süreçte, 2023 vizyonu içerisinde, dünyanın gelişmiş ekonomileri içerisinde yer alacak bir yapıya doğru gittikçe ilerliyoruz. Bunun bir tek anahtarı vardır, bu makro ve mikrodaki performansın bir tek anahtarı vardır; o da bu ülkenin özlediği, bu ülkenin yıllardır özlediği istikrarı, AK PARTİ iktidarlarıyla yakalamış olduğu siyasal istikrar özlemidir. Siyasal istikrar, bu ülkenin bu aşamadaki bu rakamlarını yakalatmış ve bu ülkenin emin adımlarla gittikçe ilerlemesi noktasında da siyasal istikrar önemle üzerinde durulması gereken bir konudur.

Yıllarca ülkemizde koalisyonlarla yönetildik ve âdeta, anbean değişen bir enflasyon söz konusuydu. Çok şükür ki bunları da yendik. İnşallah, bu ülke, bu siyasal istikrar ortamı devam ettiği müddetçe, kardeşliğin, huzurun, barışın güçlenmesi doğrultusunda ilerleyen bir ülkede cereyan ettiği sürece, elbette ki topyekûn kazanan ülkemiz, topyekûn kazanan vatandaşlarımız olacaktır diyor; bu vesileyle, verilen önerge doğrultusunda aleyhte olacağımızı belirtiyor, yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Gök.

Lehinde, Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak.

Buyurunuz Sayın Öztrak. (CHP sıralarından alkışlar)

FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi tarafından verilen araştırma önergesinin lehinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 2012 yılında büyüme yüzde 2,2. Buna baktım, bazı bakanlar diyorlar ki: “Makul büyüdük. Hatta, dışarıdaki duruma bakarsanız iyi de büyüdük.” Ben biraz dışarıdaki durumla ilgili size bilgi vereyim. Dışarıdaki durumu nereden anlayacağız? Dünyada bize benzeyen 150 tane ekonomi var. Bu 150 tane ekonomi içinde Türkiye 2012’de yüzde 2,2 büyüyerek kaçıncı olmuş? 111’inci. Şimdi, dünyada durum böyleydi, onun için bizde böyle oldu, diyebilir miyiz? Büyüme hızı olarak 111’inci sıradayız.

Değerli milletvekilleri, yine 2012 yılında -büyümesi en hızlı düşen- bir yıl önceki yüzde 8,8’den yüzde 2,2’ye düşmüşüz, yani 6,6 puan daralmışız, düşmüşüz. 150 ekonomi arasında 5’inci ekonomiyiz.

Şimdi, bunun dünya konjonktürüyle ilgisi ne? Bu, 2012’de Hükûmetin beceriksizliğini açıkça ortaya koyuyor. Birileri almış başını gitmiş, biz yerimizde saymışız.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Geriye gitmişiz.

FAİK ÖZTRAK (Devamla) – Peki, bunun sonucunda ne olmuş? Bakınız, vatandaşımızın kişi başına geliri bir yılda sadece 38 dolar artmış ama dışarıdan bu ülkeye sıcak para getirip İstanbul Menkul Kıymetler Borsasına yatıran sıcak paracının her 100 dolarına 64 dolar para vermişiz; vatandaşa 38 dolar, sıcak paracının her 100 dolarına 64 dolar. Adalet mi bu? Diyelim ki burada risk aldılar. Risksiz olan kamu kâğıdına gitti, yatırdı. Her 100 dolar getirene, getirip kamu kağıdına yatıran sıcak paracıya da 21 dolar vermişiz. Şimdi, adalet bunun neresinde? Bunun sonucunda ne olmuş biliyor musunuz değerli arkadaşlarım? Bugün yayınlandı: Ölüm istatistikleri. 2012 yılında intiharlar yüzde 26 artmış bir yıl önceye göre.

Bakınız, burada şunu söylemek istiyorum: AKP iktidar olduğundan bu yana, 2003-2012 yılları arasında Türkiye 134 milyar dolar iç borç kullanmış; bu, kendisinden önce çok partili yaşama geçtiğimiz 1946-2002 arasında mevcut 42 hükûmetin kullandığının 1,5 katı. Yine, on yılda 207 milyar dolar dış borç kullanmış, bu da kendisinden önceki hükûmetlerin 1,6 katı. 38 milyar dolarlık özelleştirme yapmış, bu da kendisinden önceki hükûmetlerin 5 katı. Yetmez, 1,1 trilyon dolar da vergi toplamış, bu da kendisinden önceki seksen yıldaki hükûmetlerin topladığı verginin yaklaşık 2 katı.

Değerli milletvekilleri, bu kadar parayı topladıktan sonra geldiğimiz noktada ne var? AKP’den önceki tüm cumhuriyet hükûmetleri seksen yılda bu ülkeyi yılda ortalama yüzde 5,1 oranında büyütmüş, AKP de yüzde 5 oranında büyütmüş bu kadar kaynağa rağmen, bu kadar imkâna rağmen. Yine, bize benzeyen ekonomiler aynı dönemde yüzde 6,5 büyümüş, biz yüzde 5 büyümüşüz. AKP iktidara geldiğinde tüketicilerin bankalara borcu 2,2 milyar Türk lirasıymış, 2013’ün Şubat ayında tüketicilerin bankalara borcu 100 kat artarak 201 milyar Türk lirası olmuş. Yine, AKP iktidara geldiğinde vatandaşların kredi kartı borcu 4,3 milyar Türk lirasıymış -17 kat artmış on yılda- 72,2 milyar Türk lirası olmuş. AKP iktidara geldiğinde ailelerin borçları gelirlerinin yirmi de 1’inden azmış, bugün geldiğimiz noktada borçların gelirlere oranı yarı yarıya olmuş. Son on yılda kişi başına borç 4.500 dolara çıkmış. Bu, bugün doğan her çocuğun kaşını gözünü anne veya babasından, 2.537 dolarlık dış borcu da “Tayyip amcalarından” aldığını gösterir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye, 2011 yılında cari açığı en yüksek 2’nci ekonomi olmuş, 2012 yılında da -azalttık, azalttık demişiz- 7’nci sıraya gerileyebilmişiz sadece, hâlâ ilk 10’da kalmaya devam etmişiz. 79 yılda, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetlerinin vermiş olduğu toplam dış ticaret açığı 246,9 milyar yani 247 milyar dolar. On yılda, AKP iktidarlarının vermiş olduğu dış ticaret açığı 587 milyar dolar yani seksen yılın 2,5 katı. Şimdi, arkadaşlarımız burada çıkıyor “İhracatta da çok önemli adımlar attık, ithalatta da çok önemli adımlar attık.” İhracatta atılan adımları bilmem ama ithalatta atılan adımların çok önemli olduğunu bu dış açık rakamları açıkça ortaya koyuyor. (CHP sıralarından alkışlar)

Bakınız, değerli milletvekilleri, yine 1950’den 2002 yılına kadar geçen elli iki yıllık dönemde -rakamlar böyle çünkü- Türkiye’nin toplam cari açığı 43,7 milyar dolar, AKP’nin elinde geçen on yılda Türkiye’nin toplam cari açığı 333 milyar dolar. Yine, Türkiye’nin finansal borçları yani döviz cinsinden mali borçlarıyla dışarıdan alacakları, mali alacakları arasındaki fark AKP iktidara geldiğinde 85 milyar dolar, bugün, 5 kat artmış, 426 milyar dolar. Şimdi, benim verdiğim bu rakamların hepsi devletin resmî rakamları. TÜİK’in sitesinden, diğer sitelerden, Merkez Bankasının sitesinden bu rakamları kontrol etmeniz mümkün.

Şimdi, bakınız, bir şey söyleniyor, deniyor ki: “Bugün Merkez Bankasının kasasında 125 milyar dolar rezervimiz var.”

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – 127.

FAİK ÖZTRAK (Devamla) – Peki, 127 milyar dolar rezervimiz var.

Peki, AKP iktidara geldiğinde ne kadardı? 28,3 milyar dolardı. Artmış ama bir şeyi söylemiyoruz arkadaşlar, vatandaşa karşı samimi olmamız lazım. Artan başka bir şey daha var, kısa vadeli borç. Şimdi, bakınız, kısa vadeli borç, 28 milyar dolar rezervimiz olduğunda 16 milyar dolarmış, şimdi gelmişiz 107,5 milyar dolara. Yine, bir yıllık cari açığımız bugün 46,8 milyar, son bir yıldaki cari açık, buna karşılık siz iktidara geldiğinizde 626 milyon dolar. Yani AKP iktidara geldiğinde her 100 dolarlık kısa vadeli dış borç, artı cari açık karşılığında 166 dolar rezerv varmış, bugün bu 100 dolarlık cari açık, artı kısa vadeli borç karşılığındaki rezervimiz 81 dolara düşmüş.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Kısa vadeli borç kamunun mu, özel sektörün mü?

FAİK ÖZTRAK (Devamla) – Sayın milletvekilleri, bu soruyla her yerde karşı karşıya kalıyoruz.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Kalacaksın tabii.

FAİK ÖZTRAK (Devamla) – Amerika Birleşik Devletleri’nin batmadan önceki kısa vadeli borcu kamunun muydu, özel kesimin miydi? Amerika’daki devralınan bankalar kamuda mıydı, özel kesimde miydi?

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Kıyaslamayı kamununkiyle yapacaksın.

FAİK ÖZTRAK (Devamla) – İngiltere’deki devralınan bankalar kamuda mıydı, özel kesimde miydi?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Türkiye’de batan bankalar kamunun muydu, özel sektörün müydü?

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Merkez Bankasındaki para kamunun, özel sektörün parası…

FAİK ÖZTRAK (Devamla) – Bakınız, şunu söyleyeyim, hiç şey yapmayalım: Bir ülkedeki kırılganlığa baktığınız zaman dış borçta özel-kamu toplam borca bakacaksınız. Çünkü, sistemik bir kriz çıktığı zaman bu borçların hepsine garantör olmak durumunda kalıyorsunuz.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Yani, özel sektörün borcunu sayıyorsun, onun mevduatını sayıyorsun.

FAİK ÖZTRAK (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, şimdi, bakınız, bir başka şey söyleyeyim: “Sanayide üretim şöyle yukarı gitti, böyle yukarı gitti.” Arkadaşlar, 1990 yılında Türkiye, sanayi üretimi liginde ilk 15 ülke arasında 13’üncü sıradaydı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FAİK ÖZTRAK (Devamla) – 2010’da geldiğimiz yer: İlk 15’in arasında yoğuz, bu ligden düşmüşüz. Dolayısıyla, sayın milletvekilleri, verilen rakamlar Türkiye’nin hâlini ortaya koymuyor, intiharlar Türkiye’nin durumunu ortaya koyuyor.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Öztrak.

Aleyhinde, Isparta milletvekili Recep Özel.

Buyurunuz Sayın Özel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Verilmiş olan önergede, Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu durum ve kredi kartlarında vatandaşlarımızın mağduriyetinin giderilmesi, buna karşı alınabilecek önlemlerin, tedbirlerin alınmasına yönelik…

Elbette, tabii, kredi kartı kullanan vatandaşlarımızın birtakım sıkıntıları vardır. Birtakım uygulama yanlışları olabilir. Yakında Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine bir tüketici kanunu gelecek. İnşallah, onun içinde bunları değerlendirmek, var olan sıkıntıları gidermek için gerek Bakanlar Kurulumuz gerekse Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu çalışmaktadır. Eğer yanlış uygulamalar varsa, vatandaşımızı mağdur eden uygulamalar varsa da bunların önüne bir an önce geçilecektir.

Biraz önce Cumhuriyet Halk Partisi adına konuşan konuşmacı, burada, birtakım verilerin katbekat arttığından bahsederek herhâlde Türkiye’de akademik anlamda bir bakış açısını ortaya koydu. Acaba günlük hayatta ne oluyor, Türkiye’nin gündeminde, dünyadaki ekonomik gelişmelerde ne var, bunlardan herhâlde bihaber. Dünyada tüm ülkeler Türkiye’ye gıpta ile bakarken, dünyada ekonomik krizler yaşanırken, tüm ülkeler küçülürken Türkiye’de ufak çaplı da olsa 2012’de bir büyüme gerçekleştirilebilmiştir işten çıkartılmalar, euro bölgesinden kaçışlar yaşanmış olmasına rağmen. Türkiye ekonomisi geçmişte dokuz ay vadeyle borçlanırken şu anda 66-70 ay arasında bir borçlanma sağlayabiliyor. Ekonomimiz kötü olsa, güven ortamı olmasa bu dokuz ay vade kısalır mı, uzar mı? Demek ki uzun vadeyle Türkiye devletine bir borç verilebiliyorsa bu, güvendendir; bu, istikrardandır.

Tabii ki burada, birtakım verilerin katbekat artışından bahsediyor. Bu toplam borç stokunun gayrisafi millî hasıladaki oranından da buradan bahsetmiş olsaydı adil, gerçekçi bir konuşmayı da yapmış olduğunu kabul edebilirdik. Sen birtakım olayları katbekat artıracaksın, Türkiye'nin 2002’den bugüne kadarki büyümesini hiç gündemine almayacaksın, sonra “Borcumuz şu kadar arttı, bu kadar arttı…” Bu borçların gayrisafi millî hasıladaki yeri neydi?

Geçmişte Türkiye'nin her 100 lirasından 90 lirası faize giderken şu anda her 100 liranın 9 lirası, 12 lirası aslında faize gitmektedir. Asıl olan milliyetçilik, asıl olan ekonomiyi düzeltmek budur. Öyle, sözle, birtakım, burada…

Geçmişte Türkiye’de kısır siyasi çekişmelerden dolayı ekonomik anlamda bir şey üretilmiyordu ki, ihracat yoktu, ithalat yoktu. Şimdi bütün iş adamlarımız dünyayı harıl harıl, fellik fellik Sayın Başbakanımızın önderliğinde gezerken; ticaretimiz, ülkemiz, ekonomimiz büyürken; bütün ülkeler, bize gıptayla bakarken; sanki bizim ülkemizi dış ülkelere şikâyet eder manada, hiçbir şey olmuyormuş gibi… Ülkelerin ekonomi bakanları gelip bizim ekonomi uzmanlarımızdan, bakanlarımızdan ders almaya başladılar. Bunları lütfen görürseniz…

Büyüyen bir ülke var, büyüyen bir ekonomi var, dünya lideri olmaya hızlı adımlarla giden bir ülke var. Buna, lütfen, gelin, siz de muhalefet olarak katkıda bulunun, el birliğiyle şu Türk’ün gurunu, Türkiye Cumhuriyeti devletinin gururunu onurla, birlikte yaşayalım diyorum.

Bu grup önerisine de bugünkü gündemimiz yoğun olduğundan dolayı da katılamadığımızı bildiriyor, hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özel.

III.– Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yoklama talebi vardır, yerine getiriyorum:

Sayın Hamzaçebi, Sayın Serindağ, Sayın Öner, Sayın Bayraktutan, Sayın Özkes, Sayın Genç, Sayın Canalioğlu, Sayın Koç, Sayın Kaplan, Sayın Onur, Sayın Acar, Sayın Özdemir, Sayın Ekşi, Sayın Loğoğlu, Sayın Öztrak, Sayın Ayaydın, Sayın Eyidoğan, Sayın Seçer, Sayın Bulut, Sayın Dinçer.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur, birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.32


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.46

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT (Ordu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 92’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III.– Y O K L A M A

BAŞKAN –  Milliyetçi Hareket  Partisi Grubu önerisinin oylamasından önce yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi, yoklama işlemini tekrarlayacağım.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- MHP Grubunun, 12/2/2013 tarih 9571 sayı ve 20/2/2013 tarih 9921 sayı ile kredi kartlarının kullanımı ve yaşanan mağduriyetler konusunda bankalara ilişkin yasal düzenlemeler ve bankaların tutumlarının incelenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergelerinin Genel Kurulun 16 Nisan 2013 Salı günkü birleşiminde okunarak görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına; (10/440) esas numaralı, ülkemizde kayıt dışı ekonominin boyutlarının tespit edilerek kayıt dışı ekonomi ile daha etkin mücadele için alınması gereken önlemlerin tespiti ve (10/465) esas numaralı, Türk sanayisinde yaşanan sorunların ve finans sistemindeki tıkanıklığın nedenlerinin araştırılması ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilen Meclis araştırması önergelerinin görüşmelerinin Genel Kurulun 16 Nisan 2013 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup işleme alacağım ve daha sonra oylarınıza sunacağım.

2.- CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili İhsan Özkes ile 21 milletvekili tarafından dinî değer-ler üzerindeki olumsuz yaklaşımların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 14/12/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun 16 Nisan 2013 Salı günkü birleşiminde okunarak görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

                                                                                                                        16/04/2013

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 16/04/2013 Salı günü (Bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İçtüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                    Mehmet Akif Hamzaçebi

                                                                                                                 İstanbul

                                                                                                        Grup Başkan Vekili

Öneri:

İstanbul Milletvekili İhsan Özkes ile 21 Milletvekili tarafından, 14/12/2012 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına "Dinî değerler üzerindeki olumsuz yaklaşımların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi" amacıyla verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin (608 sıra no.lu) Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 16/04/2013 Salı günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Lehine İstanbul Milletvekili İhsan Özkes… (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, biraz sessiz olalım lütfen.

Buyurunuz Sayın Özkes.

İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu vesileyle, âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in doğumunun 1.442’nci yıl dönümünde Kutlu Doğum Haftası’nın hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Sayın milletvekilleri, maalesef Kutlu Doğum Haftası’nın kutsiyetine yakışmayan davranışlarla karşılaşıyoruz. Nitekim geçen yıl AKP Kırklareli İl Başkanı, Hazreti Muhammed’in nüfus cüzdanını hazırlatarak Peygamber’imizle partisini ilişkilendirmeye çalışmıştır.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Görevden alındı o.

İHSAN ÖZKES (Devamla) - Aynı nüfus cüzdanında Hazreti Muhammed’e atıfla “Çocukları” sütunu oluşturulmuş, bu sütunda “Tayyip” ismine yer verilmiştir. Cüzdanın alt kısmında AKP’nin sembolü olan ampul ve broşürü hazırlatan il başkanının telefonları yer almıştır. Âdeta Hazreti Muhammed’e çıkarılan bu nüfus cüzdanının nüfus müdürlüğünü de AKP İl Başkanı yaparcasına, tasdik edercesine, bu nüfus cüzdanını çıkarırcasına damgasını vurmuştur ve AKP’nin ampulünü koymuştur.

Sayın milletvekilleri, Sayın Başbakan daha önceki konuşmalarında kendi siyasi mücadelesini, siyasi icraatlarını kutlu doğuma benzetmiştir. Örneğin 13 Ağustos 2010 Erzurum mitinginde "Zor olmadan kolay olmuyor. Unutmayın, kutlu doğumlar zor olur ama kutlu olur." diyerek referandumla kutlu doğum arasında bir bağlantı kurmuştur. 5 Aralık 2010'da 6’ncı İmam Hatipliler Kurultayı’nda "Çileler çektik tabii. Unutmayın, her kutlu doğum çileli olur." demiştir. 28 Şubat 2011’de İstanbul Boğazı tüp geçit temel atma töreninde "Kutlu doğumlar dokuz ay on gündür. Merak etmeyin çocuk büyüyor." demiştir. 30 Aralık 2012'de Şanlıurfa'da Akçakale Hükûmet Konağı’nda halka hitaben "Şunu unutmayın, her kutlu doğum sancılı olur. İnşallah, bu kutlu doğum Suriye'deki kardeşlerimizin iradeleriyle tecelli edecektir." diyerek Suriye konusunu da kutlu doğuma benzetmiştir. 27 Şubat 2013'te Viyana'da 28 Şubat süreciyle ilgili olarak "Fakat sabırla inşallah, bugüne kadar sabrettiysek bu oldu, bundan sonrası da olacak. Şimdi altını çiziyorum, unutmayın her kutlu doğum sancılı olur." demiştir.

Sayın Başbakan İmralı süreciyle ilgili olarak da 28 Şubat 2013'te "Bu kutlu yürüyüşü kimse durduramaz." diyerek bu süreci bir kutlu yürüyüşe, kutlu doğuma benzetmeye yeltenmiştir. 3 Mart 2013'te de "Bu milletin kutlu yürüyüşünü engelleyemeyecekler.", 8 Mart 2013’te Siirt'te "Bu kutlu yolda sizlerden destek bekliyorum." demiştir.

Değerli milletvekilleri, Kutlu Doğum Haftası’ndayız. “Kutlu doğum” deyince Peygamber efendimizin doğumu akla gelir.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Bayramın kutlu olsun(!)

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Başbakan kutlu doğumu birçok şeye benzetti ama en sonunda İmralı sürecine de benzetmiştir.

RECEP ÖZEL (Isparta) – “Bayramınız kutlu olsun.” da demişti, onu da söylesene.

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Başbakan İmralı süreci için “kutlu yürüyüş" diyor. Yani İmralı sürecini bir nevi kutsallaştırıyor.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Ya, saptırma lafı!

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Hazreti Muhammed'in (Aleyhisselatu vesselam) muazzez ruhunu incitecek benzetmeler yapıyor.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Hadi oradan ya, hadi oradan ya!

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Yine nitekim, 13 Nisan 2013’te Çarşamba akşamı Ankara Arena Kapalı Spor Salonu'nda yapılan Kutlu Doğum Haftası Programı’nı Başbakan âdeta siyasi mitinge çevirmiştir. Ayetleri, hadisleri ve özellikle Kevser suresini kendi görüşleri doğrultusunda yorumlamıştır. Yüce dinimizi kendi siyasi amaçlarına alet etmiştir.

Kevser, "çok nimet" anlamında olup cennette bulunan bir havuzun adıdır. Erkek çocukları yaşamadığı için Peygamber’imize, müşrikler “nesli kesik” anlamında "ebter" dediler. Kevser suresinde buna cevap verilmektedir. Kevser suresinde şöyle deniliyor: “Resulüm, kuşkusuz biz sana Kevser’i verdik. Şimdi sen Rabbine kulluk et ve kurban kes. Asıl sonu kesik olan, şüphesiz sana hınç duyandır."

Sayın milletvekilleri, Sayın Başbakan Kevser suresinden bakınız ne anlamlar çıkardı: Kevser suresinde olmayan anlamlar yükleyerek  Allah’ın ayetlerini kendi siyasi amaçlarına alet etmiştir. “Önemli olan boy değil, önemli olan soy, soy.” diyen, “cibilliyet” diye haykıran Sayın Başbakan “Kevser suresi ırkçılığın kesin reddidir, Kevser suresi asabiyetin reddidir. Her gün namazlarımızda okuduğumuz Kevser suresi soy üstünlüğü iddia edenlere, asalet taslayanlara, kendini diğerinden üstün görenlere Rabbimizin verdiği kesin ihtardır. Oğullarıyla övünenler, soylarıyla böbürlenenler, mezarlarındaki ölülerini dahi sayacak kadar, kafataslarını ölçecek kadar aklını ve izanını kaybedenler aynı şekilde Kevser'i de kaybetmişlerdir. Soy üstünlüğünü, asabiyeti kesinlikle reddeden bu sure bizim birbirimize nasıl bakmamız gerektiğini gösteren ölçüdür. Kendisini diğerinden üstün gören, kendi ırkını, kendi soyunu, kendi kavmini ve kabilesini diğerinden üstün gören veya üstte gören Kevser’i kaybetmiş, Hazreti Peygamber’e, takdir edersiniz ki, yüz çevirmiştir.” diyor.

Sayın Başbakan, bilmiyorsanız ulemaya danışınız; Kevser suresinde sizin anlattıklarınız yok. Allah’tan korkunuz, Allah’ın ayetlerini kendi keyfinize göre tefsir etmeyiniz. Sokaktaki insanlar bile Kevser suresinin sizin anlattıklarınızla ilgisi olmadığını biliyor. Kevser suresinde Mekkeli müşrikler ayıplanmıştır. Mekkeli müşrikler belli bir kavim ve millet değildi, Mekkeli müşriklerin içinde Hazreti Muhammed’in akrabaları da vardı. Kavmiyetçilik ve asabiyetin anlatıldığı ayetler ayrıdır. Nitekim Hucurât suresinin 13’üncü ayeti bu kavmiyetçilikle ilgilidir; “Ey insanlar, doğrusu biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık.” denilmektedir.

Mezardaki ölüleri sayma konusu ise Tekâsür suresinde geçmektedir; “Çokluk kuruntusu sizi o derece oyaladı ki nihayet kabirleri ziyaret ettiniz.” denilmektedir.

Dinimiz evrenseldir, Hazreti Muhammed Mustafa (SAV) efendimiz de evrenseldir. Enbiya suresinin 107’nci ayetinde Cenab-ı Allah şöyle diyor: “Ey Muhammed, biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.” Herhangi bir partiye, herhangi bir millete, herhangi bir ülkeye değil âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir Peygamberimiz ve Peygamberimiz kavmi değil, kavmiyetçiliği yasaklamıştır. Nitekim, Bilal-i Habeşi’ye “Habeşli Bilal” diyen Peygamber’imizdir, Süheyb-i Rumi’ye “Rumili Süheyb” diyen Peygamber’imizdir, Selman-ı Farisi’ye Farisli Selman diyen yine Peygamber’imizdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

 İHSAN ÖZKES (Devamla) – Yine, Peygamber’imiz: “Doğrusu, aranızda Arap’ın en mükemmeli olan benim; Kureyş neslindenim, Benî Sad Bölgesi’nde yetiştim.” demiştir yani Arap olmakla Peygamber efendimiz övünmüştür.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Allah Allah! Allah Allah!

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Bu nedenle, Hazreti Muhammed’in kutlu doğumunun istismarlarını önlemek için önergeye kabul oyu vermenizi bekliyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Özkes.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Hoca, devam etseydin, daha ezan okunmadı.

BAŞKAN – Aleyhinde, Ankara Milletvekili Emrullah İşler…

Buyurunuz Sayın İşler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde söz aldım.

Bu grup önerisi ”Kamu kurum ve kuruluşlarıyla siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinde Peygamber’imizin hayatıyla ilgili bilgilerin siyaset malzemesi olarak kullanıldığı görülmektedir. Dinin ve Peygamber’imizin siyasete alet edilmesiyle dinî değerler üzerindeki olumsuz yaklaşımlar…” hakkında verilmişti ve hatip de bu konuya mevzubahis kartı burada, huzurlarınızda gösterdi.

Değerli arkadaşlar, öncelikle, bu olay bir yıl önce cereyan etmiş bir olaydır ve kutlu doğum münasebetiyle yapılan, haddi aşan bir harekettir. Dolayısıyla, Kutlu Doğum Haftası içerisinde de bulunuyoruz, ben, bu münasebetle o kutlu Peygamber’e buradan salat ve selam gönderiyorum.

Bu olayda Kırklareli İl Başkanımızın adı vardır, doğrudur; ancak bu olayı kendisi bizzat yapmamıştır, yapan şahıs da bellidir ve bu şahıs hakkında da dava açılmıştır. Ben beklerdim ki buradaki hatip bu olayın serencamını burada serdetsin ama, maalesef, bu konuya üstü kapalı bir şekilde değinerek geçti ve ondan sonra, torbasında başka ne varsa o konuların hepsini ortaya koydu.

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Gene biz kabahatli çıktık.

EMRULLAH İŞLER (Devamla) – Bu Hüsmen Terkin Beyefendi 23/10/2012 tarihinde, bu işi yapan şahıs hakkında, İbrahim Yıldız hakkında davacı olmuştur; dava görülmektedir. Bu şahıs da 14/03/2013’teki duruşmada suçunu itiraf etmiş, kabul etmiştir. Demiştir ki -bunlar, tabii ki sayın hatibin elinde herhâlde yok, ulaşmadı bunlara- “Bu il başkanı benim arkadaşımdı, kendisine bir sürpriz yapmak istedim. Bundan dolayı böyle bir şey yapıp, dağıttım. Ancak partililerin haberi olduğu zaman hemen bu olay duyuldu ve toplatıldı. Ondan sonra da bu işe son verildi.” Bu adam da yapmış olduğu suçu veya yanlışı kabul ediyor. Bütün buna rağmen biz… İl başkanımız zaten geçtiğimiz kasım ayında da görevden alınmıştır. Dolayısıyla olay budur. Ben, böyle bir ferdî olayın…

Arkadaşlar, AK PARTİ büyük bir camia; 8 milyon üyesi olan, yüz binlerce teşkilat mensubu olan bir partinin içerisinde böyle ferdî, haddini bilmez birtakım hareketlerde bulunmak, tavırlar sergilemek gayet doğaldır. Dolayısıyla biz, ilgilileri zaten uyardık ve ilgili şahıs da efendim, partimizle ilişkisini kesmiştir. Şu an hukuki bir meseledir, dava sürmektedir.

Değerli arkadaşlar, burada “Dinin ve Peygamber’imizin siyasete alet edilmesi” denilmektedir. Aslında din, hayat demektir. Din ile siyaset hep iç içe olmuştur. Bu gerçeği de göz ardı etmeyelim. Bir şeyin bir şeye alet edilmesi demek, iyinin kötüye alet edilmesi demektir. Burada din, elbette ki iyidir ama bu sözle söylenmek istenen siyasettir. Bu sözle, yıllarca, dindar insanlar siyasetten soğutulmuştur “Dini siyasete alet etmeyiniz.” şeklinde tavırlar sergilenerek. Dolayısıyla ama biraz da ben, işin doğrusu…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Tayyip Bey’e söyle, Tayyip Bey’e... Tayyip’e söyle, Tayyip’e! Her gün çıkıyor dinden bahsediyor ya!

EMRULLAH İŞLER (Devamla) – Şimdi size bazı belgeler sunacağım. Biliyorum rahatsız olacaksınız ama sürekli böyle hususları gündeme getirdiğiniz için biraz da geçmişe gitmekte fayda var.

Efendim, Cumhuriyet Halk Partisi Samsun Milletvekili Ruşeni Barkur yazmış olduğu bir kitapta ne diyor biliyor musunuz, yıl 1926: “Din yok, milliyet vardır.” diyor. “Benim dinim…”

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Ayıp, ayıp!

EMRULLAH İŞLER (Devamla) – Dinleyin, dinleyin! Rahatsız olmaya başladınız.

“Benim dinim benim Türklüğümdür.” diyor. Bakın “Benim dinim benim Türklüğümdür.” diyor.

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Her defasında bunu yapıyorsunuz. Yazıklar olsun!

EMRULLAH İŞLER (Devamla) – Size yazıklar olsun. Çok alıştınız o kelimeyi kullanmaya. Size yazıklar olsun diyorum, ben buradan iade ediyorum.

Gelelim …

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Kendi kabahatinizi örtmek için  Cumhuriyet Halk Partisine…

EMRULLAH İŞLER (Devamla) – Bizim bir kabahatimiz yok. Ben konuyu açıkladım burada gayet net bir şekilde; anlayabildiyseniz, anlayışınız varsa, izanınız varsa bunu anlarsınız.

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Seksen sene önceki olayları getirip burada söylemeye utanmıyor musunuz!

EMRULLAH İŞLER (Devamla) – 1941 yılına geliyorum. 1941 yılındaki tarih kitabında Peygamber’imizle ilgili kullanılan ifadeye bakın -yüce İslam dinini ne hâle soktunuz - diyor ki: “Kırk yaşına geldiği zaman Peygamber’liğini ilan ve vatandaşlarını kendinin bulduğu ve doğru olduğuna inandığı yeni bir dine davete çağırdı.” diyor. Ne demek, Peygamber’in kendi bulduğu dini? Sayın Hocam burada bilir, bu ifadenin ne anlama geldiğini çok net bilir.

Bir başka husus, diyor ki: “Muhammed’in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur’an denir.” Allah Allah… Kur’an-ı ne zaman Hazreti Peygamber yazdı? Bunlar, sizin yazdığınız tarih kitaplarında, ders kitaplarında, yıl 1941…

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Ne ilgisi var bunun şimdi.

EMRULLAH İŞLER (Devamla) – Eğer, bakın, birtakım insanların yapmış olduğu, bizim camiamızda ferdî birtakım yanlışları eğer kurcalarsanız, sizin kurumsal yanlışlarınız  o kadar fazla ki milletin yüzüne bakamazsınız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Bakın, vahiyle ilgili ne diyor bakın: “Muhammed’in Peygamber’liğinin başlangıcına dair birçok rivayetler vardır, bunlar pek çok efsanelerle karışmıştır, hakikatte Peygamber’in ilk söylediği Kur’an ayetlerinin ne olduğu kati surette malum değildir.” Şu ifadeye bakın Allah aşkına! Bunları ders kitaplarında okuttunuz, bunları ders kitaplarında okuttunuz. 1942 yılına geldiğimizde bakın, Matbuat Umum Müdür Vekili, bugünkü basın yayın…

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Biraz günümüze gelin.

EMRULLAH İŞLER (Devamla) – Oraya da geliyorum sabret, sabret.

GÜRKUT ACAR (Antalya) –  Bu Kutlu Doğum Haftası’nı nasıl sabitlediniz, 23 Nisanı ezmek  için nasıl  sabitlediniz, onu anlat.

EMRULLAH İŞLER (Devamla) – Diyor ki bakın: “Gazetelerimizin son günlerindeki neşriyatı arasında dinden bahis bazı yazı, mütalaa, ima ve temennilere rastlanmaktadır.”

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Sahtecilik yapıyorsunuz.  Nasıl sabitlediğinizi anlat, Kutlu Doğum Haftası’nı bir güne nasıl sabitlediğinizi anlat.

EMRULLAH İŞLER (Devamla) – “Bundan sonra -basın- yayın enformasyon genel müdürü yazıyor bu yazıyı- din mevzuu üzerinde gerek tarihî, gerek temsilî ve gerek mütalaa kabilinden olan her türlü makale, bent, fıkra ve tefrikaların neşrinden tevakki edilmesi -yani sakınılması- ve başlanmış bu kabil tefrikaların en çok on gün zarfında nihayetlendirilmesi rica olunur.” Buyurun. Din adına her şeyi yasaklıyorsunuz, din adına her şeyi yasaklıyorsunuz.

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Başınıza taş gelse Cumhuriyet Halk Partisinden biliyorsunuz. Yazıklar olsun size!

EMRULLAH İŞLER (Devamla) – CHP’nin büyük kurultayından, 10 Mayıs 1946’da, bakın, burada yapmış olduğu olağanüstü toplantısına sunulan grup raporunda neler söyleniyor.

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Cumhuriyet Halk Partisi olmasa siz olmazdınız. Cumhuriyet Halk Partisi olmasa bu memlekette Müslüman kalmazdı. Yazıklar olsun!

EMRULLAH İŞLER (Devamla) – Bir dinle ya, dinle kardeşim ya!

Diyor ki: “1) Din işlerini dünya işlerinden tamamıyla ayırmış olan bir rejimde Diyanet İşleri Reisliği gibi bir teşkilatın yer almaması gerekmektedir.

2) Kur'an ve din tatbikatının öz Türkçe olarak tanzim ve tertibi.” “Kur'an’ın öz Türkçe olarak…” Bu ne demek Allah aşkına ya?

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Ne demek? “Herkes anlasın.” demek. Daha ne demek olacak? Yazıklar olsun size!

EMRULLAH İŞLER (Devamla) – İlahiyatçı Hocamız bilir. Kur'an’ın öz Türkçe olarak okutulması... “İbadet yerleri Türk’ün geleneğine uygun bir tarzda kullanılarak halkevlerinin ibadet yeri, ibadet yerlerinin de halkevine benzer bir şekilde ifrağı...” Buyurun, CHP’nin grup önerisi.

GÜRKUT ACAR (Antalya) – CHP’yi din düşmanı göstermek tam anlamıyla sahtecilik yapmaktır, sen bunu anla.

EMRULLAH İŞLER (Devamla) – “İbadet usul ve zamanlarının tanzimi…” İbadet usul ve zamanlarını Cumhuriyet Halk Partisi mi tayin edecek? Dine müdahaledir bu. Geliyorum…

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Yazıklar olsun! Yazıklar olsun! (AK PARTİ sıralarından “Sana yazıklar olsun!” sesi)

EMRULLAH İŞLER (Devamla) – Tabii, demokrasiye geçiş zamanı geldiği zaman, 1948’lere geldiğimizde, buyurun, dinî tedrisat...

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Hoş geldin, hoş geldin.

EMRULLAH İŞLER (Devamla) – On Yediler Komisyonu kuruluyor. Artık halkın karşısına çıkacaksınız, hesap vereceksiniz.

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Her zaman çıktık, her zaman da verdik.

EMRULLAH İŞLER (Devamla) – Onun için artık imam hatip mekteplerinin kurulması bu On Yediler Komisyonunda tartışılıyor. Tarihini de söyleyeyim, 16 Şubat 1948.

GÜRKUT ACAR (Antalya) – CHP’yi din düşmanı gibi göstermek sahtekârlıktır, sahtekârlıktır!

EMRULLAH İŞLER (Devamla) – Sen çok rahatsız oldun Sayın Vekilim. Niye rahatsız oluyorsun?

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Evet, evet. Yaptığınız sahtekârlıktan rahatsız oluyoruz.

EMRULLAH İŞLER (Devamla) – Tansiyonun çıkacak bak, kalpten gideceksin.

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Yazıklar olsun!

BAŞKAN – Lütfen sakin dinleyiniz, lütfen…

EMRULLAH İŞLER (Devamla) – Bakın, burada 4+4+4’ü buraya getirdiğimiz zaman komisyonları bastınız, komisyonları bastınız. Bütün kayıtlarda var. Kendiniz 1948’de -18 Şubat 1948- bu On Yediler Komisyonunda, bakın, “Komisyon ilk mekteplerde ihtiyari olarak din dersleri verilmesini kabul etti” Buyurun, Cumhuriyet Halk Partisi önerisinde...

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Ya, bugüne gel bugüne, bırak 1948’i de bugüne gel.

EMRULLAH İŞLER (Devamla) – Geliyorum, oraya da geleceğim, onu da söyleyeceğim.

Ondan sonra, 1950’ye geliyoruz, okullarımızda ahlak dersleri okutulması isteniyor. Allah aşkına, siyaset… Halkın karşısına çıkma vakti geldiği zaman bunlara teşebbüs ediyorsunuz. Bu eğer sizin iddia ettiğiniz gibi dinin siyasete alet edilmesi değil de nedir o zaman?

Daha geliyorum, bakın…

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Gulûl içinde olanlar dinden, Kur’an’dan bahsedemez.

EMRULLAH İŞLER (Devamla) - “Son güne gelin.” dediniz. Yaklaşıyorum.

Bakınız, 11 Nisan 1966, Hürriyet gazetesinin manşeti ne diyor? “CHP’lilerin son peygamber saydığı İnönü” diyor ve bu, bakın, kurultayda oluyor. “Demokrasi hocası” deniyor, oradan delegeler laf atıyor “Demokrasi hocası değil, peygamber” diyor. Hürriyet gazetesi de manşet yapıyor. Sayın vekilimiz, eğer eleştirecek hususlar varsa, çıksın bunları bir eleştirsin.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – “Başbakana dokunmak ibadettir.” diyen aranızda sizin.

EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Güne geliyorum. Şurada üç dört sene önce CHP’nin genel sekreteri Önder Sav, Elmadağ’da, hacca gitmek isteyene ne demişti?

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Tayyip Bey’e dokunmak ibadetmiş.

EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Ne demişti? “Muhammed orada seni bırakmaz. Araplara para mı yedireceksin?” demişti. O hacca gitmek isteyen o samimi duygu sahibi insanı ne yapmış oldu? Kameraların karşısında bu şekilde azarlamış oldu.

Geçmişiniz de bu, şimdiki hâliniz de bu, gelecekte de bir iyilik görmüyorum ben. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Tayyip Bey’e dokunmak ibadetmiş.

EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu bildirir, hepinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın İşler.

İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkes.

İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Bizzat ismimi söyleyerek bana sataşmıştır.

MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) - Doğruları söyledi, sataşmadı.

İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Benim ismimi söyleyerek, “Torbasında olanları söylemiştir. Bunlara ne diyor, ona bakalım.” dedi. Ne dediğimi göstermek isterim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın konuşmacı, Sayın İhsan Özkes’in söylemiş olduğu cümleleri başka bir anlama gelecek şekilde kullanmak suretiyle Sayın Özkes’e sataştığı gibi, Cumhuriyet Halk Partisiyle ilgili olarak birtakım örnekler vermek suretiyle, gerçeğe aykırı örnekler vermek suretiyle Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna sataşmıştır.

Sayın Özkes’ten sonra ben de söz istiyorum efendim.

İHSAN ŞENER (Ordu) – Cumhuriyet Halk Partisi bunlardan pişman olduysa iyi yani. Sorun yok.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Özkes.

Yeni sataşmalara mahal vermeyiniz lütfen.

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, Ankara Milletvekili Emrullah İşler’in CHP grup öne-risi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sayın hatip, şöyle baktım, sıraladı yılları. En fazla çıkacağı yıl 1948 oldu.

 İHSAN ŞENER (Ordu) – 66…

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Biz, 1948’i değil…

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Önder Sav’ı söyledi Hocam.

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Hâlen içinizde olan, hâlen içinizde milletvekili olarak bulunan bir arkadaşınız dedi ki: “Tayyip Erdoğan’a dokunmak bence ibadettir.” Ben buradan sordum: “Tayyip Erdoğan’a dokunmak ibadet midir, değil midir?” dedim, içinizden bir yürekli çıkmadı. (CHP sıralarından alkışlar)

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – O da Allah’ın bir kulu.

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Yine, hâlen şu anda sizin parti genel başkan yardımcınız Sayın Başbakan için dedi ki: “İlelebet, ezelî ve ebedî başkandır.” Allah’a ait olan sıfatları Başbakan için söyledi. Allah korkusu yok mu?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Demagoji yapıyorsun.

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Yine, hâlen içinizde bulunan bir milletvekili… “1948’lere gitme, güne gel, güne. Diyor ki içinizde bulunan bir milletvekili: “Canım Başbakana kurban olsun.” Allah’a mıdır kurban?

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Olsun… Sana ne?

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Bu, halk arasında kullanılan bir ifadedir.

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Müşrik olmayın, müşrik. Müşrik olmayın.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Bağırma, sakin ol! Hiddetlenme!

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Diyor ki: “Canım Başbakana kurban olsun.”

Yine, içinizde olan bir milletvekili diyor ki: “Başbakan için şükür namazı kılmak lazım.”

SONER AKSOY (Kütahya) – Kim diyor?

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Kim söylüyor? Söyle bakalım.

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Şükür namazı kimin için kılınır? Şayet Tayyip’ten değil de Allah’tan korkuyorsanız, bunların şirk olduğunu bilirsiniz.

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Yürü! Biz şirkin ne olduğunu biliriz. Çek elini artık.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özkes.

EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Sayın Başkan…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın İşler, Sayın Hamzaçebi’ye bir söz vereceğim partiye yönelik olarak sözlerden dolayı.

Buyurunuz.

2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Ankara Milletvekili Emrullah İşler’in CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına konuşan ve kariyerinde ilahiyat profesörlüğü olan bir kişinin burada, böyle bir haftaya, Hazreti Peygamberi andığımız bir güne uygun olmayan bir konuşmasını hayretle ve üzüntüyle izledim.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Konuşmacınıza cevap verdi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Bir ilahiyat profesörünün gerçeklere aykırı bir şekilde polemik yapmasını milletimize havale ediyorum, milletimiz o değerlendirmeyi yapacaktır.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sizin konuşmacınıza cevap verdi. Ayıptır ya!

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Bizim ilahiyat profesörlerinden beklediğimiz başka şeylerdi. Demek ki o, ilahiyat profesörlüğünü başka bir şeye tahvil ediyor.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Özkes’in konuşması bugünün muhabbetine uygun mu?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, ben size sadece bir örnek vereceğim ve konuşmamı onunla bitireceğim. Dinimize göre insan eşrefi mahlukattır, yani bu dünyadaki, bu âlemdeki varlıkların en yücesidir ve bütün varlıklar onun emrine verilmiştir. Eşrefi mahlukat olma özelliği insana dünyayı güzelleştirme sorumluluğunu yükler. Dünyayı güzelleştirme sorumluluğunun bilincinde olanlar güzellikte yarışa kalkarlar, bu kürsüyü güzellik için kullanırlar ama öyle anlıyorum ki, eşrefi mahlukat olma özelliğinin bilincinde olmayan ilahiyatçılar bu kürsüyü başka bir amaçla da kullanabiliyorlar.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Sayın Özkes, size söylüyor.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Size bir örnek vereceğim: Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, Osmanlı İmparatorluğu tarihinde, bizim tarihimizde hiçbir başbakanın, hiçbir İstanbul Büyükşehir Belediye başkanının aklına gelmeyen bir şeyi siz yaptınız, rant uğruna. Rant uğruna, İstanbul’un siluetini süsleyen Süleymaniye, Sultan Ahmet camilerinin ortasına gökdelenleri diktiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Allah’a yükselmenin sembolü olan camilerin, minarelerin arasına ranta doğru yükselen gökdelenleri koydunuz. Bunu siz kendi din anlayışınızla nasıl bağdaştırdığınızı bir açıklayın da anlayalım. (CHP sıralarından alkışlar)

İHSAN ŞENER (Ordu) – Bunun din anlayışıyla ilgisi yok, minare anlayışıyla ilgisi var.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.

EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın İşler.

EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Sataşma var, söz istiyorum. İsmimi kullanarak sataştı efendim, benim söylediklerimi çarpıttı, “ilahiyat profesörüne yakışmayan ifadeler” şeklinde birtakım ifadelerde bulundu.

BAŞKAN –Buyurunuz Sayın İşler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yeni sataşmalara mahal vermeyiniz lütfen.

3.- Ankara Milletvekili Emrullah İşler’in, İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin sataşma nedeniyle yaptıkları konuşmalar sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Arkadaşlar, ben, bu kürsüyü iktidar milletvekili olmam hasebiyle sizin kadar çok kullanmıyorum ama bu kürsüde her konuştuğum kelimenin, cümlenin, satırın altına imzamı atarım, üslubumu da hiçbir zaman bozmamışımdır. Daha önce yapmış olduğum konuşmalarda da bunu görebilirsiniz, Meclis tutanakları ortada, çıkıp görürsünüz. Ben üslubumla gurur duyuyorum. Eğer üslup konusunda sıkıntısı olan varsa, açsınlar tutanaklara bir baksınlar, ne söyledikleri ortada.

Ben gerçeklere aykırı konuşmadım, Kutlu Doğum Haftası’nın da kutsiyetine aykırı bir şekilde burada bir ifadede bulunmadım. Eşrefi mahlukat olan insan, evet, ne konuştuğunu bilmeli. Burada, muhalefet milletvekillerinin ne konuştuğunu biz çok iyi biliyoruz. Dolayısıyla, bizim üslubumuz ortada, sizin üslubunuz da ortada.

Ben sözlerime başlarken dedim ki: Birtakım ferdî olayları, tasvip etmediğimiz yanlış olayları… AK PARTİ büyük bir camia, bunların içerisinde birtakım kendini bilmez insanlar maksadını aşan ifadeler kullanıyor olabilirler; biz bunları kesinlikle tasvip etmiyoruz ve bu Meclis kürsüsünden ben söylüyorum, bizim bunları tasvip ettiğimiz anlamına gelmez. Sizin o dediğiniz şeylerin hiçbirini tasvip etmiyoruz ama buna benzer olaylar… Ben gerçeklere aykırı değil, belgelerle konuştum arkadaşlar.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ne yaptınız? Onlara karşı ne yaptınız?

EMRULLAH İŞLER (Devamla) – Belgeleri ortaya koydum, sizin yaptıklarınız ortada. Dolayısıyla, ben hiçbir şeyi çarpıtmadım ve hiçbir şeyi de saptırmadım.

KAMER GENÇ (Tunceli) – İçinizde oturuyor onlar.

EMRULLAH İŞLER (Devamla) – Dolayısıyla, keşke bu verilen grup önerisi hakkında konuşmuş olsaydı sayın hatip, o konuyu enine boyuna tartışmış olsaydık. Ben bütün belgeleri ortaya koyarak konuşmamı yaptım. Dolayısıyla, kimseye de sataşmadım, kötü bir söz söylemediğimi düşünüyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın İşler.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, buyurunuz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Hatibin kürsüden “belge” diye sunduğu ve mesaisini harcadığı hususların tamamını gayriciddi bulduğumuzu, bunları ciddiye almadığımızı…

EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Ders kitapları, ders kitapları Hamzaçebi.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Bizim hatırlatmamız üzerine…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – …Cumhuriyet Halk Partisinin İslam diniyle olan ilişkisini sarsmaya çalışan o arkadaşımıza onları iade ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili İhsan Özkes ile 21 milletvekili tarafından dinî değer-ler üzerindeki olumsuz yaklaşımların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 14/12/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun 16 Nisan 2013 Salı günkü birleşiminde okunarak görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Önerinin lehinde, Tokat Milletvekili Reşat Doğru.

Buyurunuz Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun vermiş olduğu önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin başında Kutlu Doğum Haftası’nı kutluyorum. Nice Kutlu Doğum Haftalarına ülkemizin millî birlik ve beraberliği içerisinde ulaşmamızı Yüce Mevla’dan niyaz ediyorum.

Ayrıca bugün, ülkemizin komşusu İran’da büyük bir deprem olmuştur. Komşumuza geçmiş olsun dileklerimizi iletmek istiyorum. Tabii, orada birçok ev yıkılmış, yine, yüzlerce insanın öldüğü de ifade ediliyor. Deprem bölgesinde bulunan Türkiye’miz için de -tabii, bu afet, bu büyük bir afet- bir yerde gösterge de olmalıdır. Bu vesileyle depremle ilgili her türlü konu tekrar gündeme getirilmeli, ülkemizde depremle ilgili alınması gereken tedbirler de süratli bir şekilde alınmalıdır.

Saygıdeğer milletvekilleri, ülkemizde son yıllarda dinin siyasi malzeme olarak kullanıldığı, maalesef, bazı olaylarda görülmektedir. Hâlbuki İslamiyet bizim kutsalımız, en önemli de yaşam değerimiz, en önemli değerimizdir. Dinimize, Peygamber’imizin hiçbir surette politika malzemesi olarak söylenmesini doğru bulmuyorum. Yüce Türk milleti tarihin her döneminde buna dikkat etmiş ve gittiği her yere de ilayikelimetullah söylemiyle girmiştir ve her yerde de bunu ifade etmeye çalışmıştır. Fethettiği her yerde İslam düzenini kurmuş, herkesi inancında, yaşamında serbest bırakmıştır, hiçbir ülke veya millet yüce Türk milletine “Bize baskı yapıldı, biz inancımızdan dolayı zulme uğradık.” diyemez. Ondan dolayı da siyasiler başta olmak üzere herkesin bu konuya özellikle dikkat etmesi, uyması gerekmektedir.

Son yaşanan, biraz önceki bazı hadiseler de hepimizin yüreklerini sızlatmaktadır. Hakikaten, siyasi malzeme de yapılmaması gerekir ancak şurası da gerçektir ki -unutulmaması gereken bazı gerçekleri de söylemek mecburiyetindeyiz- dinimizle ve millî değerlerimizle ilgili bazı konular mutlaka çok dikkatli şekilde takip edilmeli, ona göre de her türlü kanun çıkartılmalıdır ancak geçmişte Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidarı zamanında yapılan bazı yanlışları da söylemeden geçemeyeceğiz.

Bakınız, milletimizi soykırımla itham edenler, geçmiş dönemlerde bunu fikir özgürlüğü diye, maalesef, bu şekilde değerlendirmişlerdir. Hâlbuki bizim milletimiz hiçbir zaman, hiçbir dönemde soykırım yapmamıştır.

İkincisi, Peygamber’imize yapılan hakaretler karşısında Avrupalı dostları terbiyeye davet edilmesi gerekirken maalesef bu yapılmamış, bunun acizliği içerisinde kalınmıştır.

Bir diğer konu; ahlak ve namus istismarı yaparken, Avrupalı olmak adına, Avrupa Birliği istekleri doğrultusunda, maalesef, enteresandır, zina suç olmaktan çıkartılmıştır.

Yine, İslam’ı dilinden düşürmeyen durumlarda, özellikle kilise destekli üniversitelerden, maalesef, onur ödülleri alınmıştır.

Yine ayrıca, bir yandan inananlardan her türlü oy istismarı yapılırken, maalesef, papa heykellerinin önünde fotoğraf çektirildiği, bazı imzaların attırılmış olduğu da unutulmamalıdır.

Yine beraberinde, bakınız, geçmiş dönemlerde imam hatipli kardeşlerimiz, yine başörtüsüyle ilgili istismarı hep beraber yaşamış durumdayız. Şu ana gelinmiş, hâlâ başörtüsüyle ilgili konular çözümlenmiş midir? Hayır, sayın milletvekilleri. Hâlbuki başörtüsü konusu bazı zamanlarda öyle bir siyasi malzeme yapılmış ki, namus anlayışıyla ifade edilmeye çalışılmış, “haysiyetimiz” denmiş, “namusumuz” denmiş, işte, her türlü güzel söylemler söylenmiş ve “Biz bunu iktidara geldiğimiz zaman çözeceğiz.” denmiştir. Peki, yaklaşık olarak on bir yıllık iktidar zamanında bu maalesef çözülmemiştir.

Ayrıca, bunların yanında, son zamanlarda tabii, yine hepimizi düşündüren veyahut da “Niye böyle oldu?” diye söylemiş olduğumuz  birkaç konuyu da söylemek durumundayız. Bakınız, Van Akdamar Kilisesi maalesef açılmıştır. Van Akdamar Kilisesi… Burası Ermeniler tarafından Türklerin katledildiği, insanlarımızın öldürüldüğü ve bizim milletimizin, birçok gençlerimizin, kadınlarımızın hunharca katledilmiş olduğu bir adadır. Buradaki, maalesef, kilise AKP iktidarı zamanında açılmıştır.

Bunun yanında, özellikle şunu da söylememiz gerekiyor ki, 16 Ağustos 2010 tarihinde yine Trabzon’da, Trabzon’un fethedildiği tarihte, 16 Ağustos tarihinde -1461’de Trabzon fethedilmiştir- enteresandır, burada yine Sümela Manastırı’nın ayinlere açılmış olduğunu görüyoruz. Diyeceksiniz ki: “Bunların yapılması gerekir mi?” Tartışılması gerekir değerli milletvekilleri. Ama, acaba, başka bir iktidar zamanında bunlar yapılmış olsaydı neler söylenirdi, ne tür ifadeler kullanılırdı?“Başörtüsü konuları çözülmüyor”, “Misyonerlik faaliyetleri aldı başını gidiyor”, işte, “Kiliseler açılıyor, ev kiliseleri açılıyor” diye bangır bangır bağırılmaz mı veyahut da cuma namazlarından sonra çeşitli eylemler yapılmaz mıydı? Onu sizin takdirlerinize sunmak istiyorum saygıdeğer milletvekilleri.

Tabii, bunun dışında, özellikle, Kutlu Doğum Haftası’na geçmek istiyorum. 1.442 yıl önceki o güzel günü, o yıl dönümünü kutluyoruz. Nice günlere, böyle güzel günlere, haftalara yüce Mevla’m bizleri ülkemizin birlik ve beraberliği içerisinde ulaştırmasını da niyaz ediyorum.

Şöyle ki: Yüce milletimiz tarihî geçmişinde, uzun yıllardan bu yana, Peygamber’imizin doğumunu her zaman büyük bir coşkuyla kutlamıştır. Bu tür merasimlerde Peygamber’imiz anılmış ve her yönüyle de düşüncesi anlatılmıştır. Bizler iyiyi kötüden ayırt etmeyi, birbirimizi sevmeyi, paylaşmayı, yardımlaşmayı, ahlakın güzelliklerini, dürüstlüğü, doğruluğu, erdemli bir davranışı, hoşgörünün en mükemmelini, insana saygının en yücesini, şefkat ve merhametin sınır tanımayan boyutunu, adaletin en güzel tatbikatını, kısaca her şeyin en iyisini ve en güzelini o rahmet Peygamber’inin tebliğ, tavsiye ve uygulamalarında öğrendik. Hayatımızı anlamlı kılan değerlerimizi, dünya ve ahiret dengesini, insan onuruna uyan yaşama sanatını bizlere hep o gösterdi.

Doğan oğlumuza Ahmet, Mehmet, Mustafa; kızımıza Ayşe ismini ona sevgimizin bir nişanesi olarak biz, yani yüce Türk milleti verdi. Bahçemize, evimizdeki saksımıza, rengârenk gülleri ona olan muhabbetimizden diktik. Yüreğimizin sesini, gözyaşı ile ıslattığımız sayfalara mısra mısra olarak döktük. Onu anlatıyor diye, sevincimizde ve hüznümüzde mevlit merasimleri tertipleyip şefaatini umarak bu duygularımızı paylaştık. Sınırda nöbet tutan askerimize, vatan için şehadet şerbetini içmeye hazır erimize “Mehmetçik” adını biz verdik. Evet, bütün bunları biz yaptık. Bu hasletimizle millet olarak birlikte sevindik, birlikte ağladık. Çünkü biz Türk milletiyiz.

O, bizi, hayat verecek şeylere çağırmıştı. O bize, sevgi ve barış dini olan İslam’ı tebliğ etmişti. Bir cahiliye toplumundan medeni bir millet oluşturmanın sırlarını öğretmişti. İnsanların birbirini göz kırpmadan boğazladığı bir dönemde, barış içerisinde yaşamanın yollarını insanlığa sunmuştu. Birbirine düşman olan kabileleri kardeş yapmış, yüreklere çöreklenmiş kin ve nefret tohumlarının yerine sevgi ve hoşgörü duygularını ekmişti. O sadece bir kavme veya millete değil, bütün insanlığa peygamber olarak gönderilmiştir, bütün insanlığın huzuru ve mutluluğu için de çaba göstermiştir. Ne mutlu onu tanıyanlara, ne mutlu onu okuyup yaşayanlara.

İşte, bu yıl da kutladığımız Sevgili Peygamber’imiz Hazreti Muhammed (SAV)’in kutlu doğumunun cennet vatanımızın huzur ve mutluluğuna, necip milletimizin birlik ve beraberliğine, insanlarımızın samimi kardeşliğine, bütün insanlığın hidayetine, Müslümanların da peygamber ahlakına ve yaşantısına yönelmesine vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan diliyorum. Peygamberce bir düşünüşün, Muhammedî bir misyonun, vizyonun ve aksiyonun tüm gönüllere dolması dilekleriyle sözlerimi bitirirken, hepinizin Kutlu Doğum Haftası güzellikler getirsin diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Doğru.

Aleyhinde, Hakkâri Milletvekili Adil Kurt.

Buyurunuz Sayın Kurt. (BDP sıralarından alkışlar)

ADİL KURT (Hakkâri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu öneri üzerine grubumuzun görüşlerini açıklamak üzere huzurunuzda bulunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii ki bu konu çok önemli ve hassas bir konu yani siyasete malzeme edilemeyecek kadar hassas bir konu ama gördüğümüz kadarıyla burada da bu iş siyaset malzemesi zaten. Bu nedenle ben, önerinin aleyhinde, lehinde bir tutum içerisinde olduğumuzu ifade etme şansına sahip değilim. Deveye sormuşlar: “Neden boynun eğri?” “Nerem doğru?” demiş. Şimdi, konuşmalara bakıyorum, iktidar - muhalefet, yaklaşımlara bakıyorum, külliyen yanlışın içerisindesiniz. Dolayısıyla bu işin tutulacak tarafı yok. Huzurumuza getirdiğiniz biçimiyle bu işi doğrultma şansınız mümkün değildir, çünkü önergenin veriliş şekli de siyasidir, karşı çıkış şekli de siyasidir, siyasete malzeme edilmedir.

Şimdi, bu vesileyle partimizin bu konuyla ilgili tutumunu ancak sizlerle ve değerli kamuoyuyla paylaşma şansına sahibiz. Biz parti olarak başından itibaren, dinin, hiçbir şekilde, yani insan ile Allah arasında olan, insanın vicdani sorumluluğunda olan bir şeyin siyasete malzeme edilmesi yanlıştır ve haramdır diyoruz. Bu nedenle Diyanet İşleri Başkanlığı lağvedilmelidir diyoruz. Bu ülkede, mevcut durumuyla Diyanet İşleri Başkanlığının yapısı İslam’ın diğer üç mezhebi yok sayması durumundadır, bu nedenle adını doğru koymak gerekir, “Hanefi Mezhebi İşleri Başkanlığı” deseniz tanımlamayı doğru yapmış olursunuz.

Beklerdim ki şu hatırlatılma yapılmış olsun Mecliste: Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesi sadece devletin hazinesinden aktarılan, yani maaşlar ödenmek üzere aktarılan bütçesi, bu ülkenin toplam 11 bakanlığının bütçesinden daha fazladır; Sağlık Bakanlığı bütçesinin 2 katıdır.

Dün kamuoyuna yansıyan o genç kızımızın, hasta genç kızımızın durumunu burada bu vesileyle konuşuyor olmak gerekirdi.

Bu ülkede 80 bin küsur camiye karşılık sadece 60 bin civarında okul var. Cumhuriyet Halk Partisi adına konuşma yapan hatiplerin şunu vurgulamaları lazımdı: Mademki laikliğe o kadar sıkı sıkıya sarılıyorsunuz, şimdi 80 bin cami ve bu ülkede yaşayan Müslüman-gayrimüslim olan herkesin bütçesinden, vergisinden finanse edilen bu kurumla ilgili sizin bir tutum içerisinde olmanız gerekirdi. Biz, ne Şafii’nin ne Hanefi’nin ne Hanbeli’nin ne Maliki’nin ne de Alevi’nin ibadet şeklini tanımlayabilecek pozisyonda kendimizi görmüyoruz ama Türkiye’de siyaset kurumu maalesef insanların ibadet şeklini dahi tayin edebilecek güçte, kudrette görüyor kendini. Esas itirazın buraya yapılması gerekir. Bu ülkede on yıllarca Aleviler yok sayıldı, Anadolu Aleviliği yok sayıldı, Mezopotamya Aleviliği yok sayıldı, insanlar inançsal kimliklerini gizlemek durumunda kaldılar. Bunu çıkıp burada söylemeniz gerekirdi ama o tarihî geçmişi kurcaladığınızda “Ola ki bir yerden biz çıkarız, biz çıkabiliriz, ucu bize dokunabilir.” hassasiyetinden kaynaklı olarak işin bu tarafını görünmez kılmaya çalışırsanız işte yanlış bir iş yapmış olursunuz. Önergenin veriliş şekli de siyasidir, burada üzerine konuşulan ve dile getirilen unsurların tamamı da siyasi olmuştur. Dolayısıyla, herkes kendi cenahından biraz yine alana, yine tribünlere göz kırpıp reyting siyaseti yapmıştır ama bilinmelidir ki bu alanla ilgili olarak yapılan siyasetin reytingi düşüktür. Bu konu hiç kimsenin reytingini yükseltmemiştir. Sokaktaki insan artık buradan bakıldığı gibi bu konuları değerlendirmiyor. Ne Alevi vatandaşımızın cemevine isim koymak, tanımlama getirmek ne de Şafii vatandaşımızın Hanefi vatandaşın inanç düsturları esasına göre ibadete zorlanması bu insanların artık kabul ettiği bir nokta değildir, iş buradan çıkmıştır. Bu halk, toplum bunu aşmıştır. Eğer ki gerçekten iyi bir şey yapmak istiyorsanız demin ifade ettiğimiz noktadan bakarsınız. Diyanet İşleri Başkanlığına nasıl bakıyorsunuz, oraya ayrılan devasa bütçeye? Ki sarf ettiğimiz, ifade ettiğimiz bütçe, dernekler ve vakıflar hariç olan bütçedir. İddia ediyorum, Diyanet İşleri Başkanlığının bünyesindeki dernek ve vakıfların topladıkları bütçeler de hesaba katıldığı zaman, bu ülkenin Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden daha fazla bir bütçeye sahiptir. Buraya dokunmadan, buraya bir şey söylemeden gelip burada reyting siyaseti yapmak, tribünlere oynamak hiç kimseye bir şey kazandırmaz. Bu konuda içimiz rahat çünkü Anadolu’da, Mezopotamya’da bastırılmış Alevi kimliği, bastırılmış gayrimüslim kimlikler Kürt halkının mücadelesi, Türkiye’de demokrasiye gönül verenlerin mücadelesi sayesinde görünür olmuştur. Bu vatandaşlarımız kimliklerini gizleyerek değil, göğüslerini gere gere dolaşır duruma gelmişlerdir. Şimdi birileri Anadolu Aleviliğini gericiliğe alet etme gayreti içerisinde ise ben öyle inanıyorum ki Anadolu Aleviliği, Anadolu’daki Aleviler bu oyuna gelmeyecektir, bu tezgâha gelmeyecektir; kendi inançlarını, kendi inanç sistemlerini kimseye tanımlattırmayacaklardır. Buna içtenlikle inanıyoruz.

Bir nokta daha var. Şimdi, birkaç gün önce, Kutlu Doğum Haftası nedeniyle genel başkanlar bir toplantıda, arenada bir araya geldiler. Sayın Başbakan diyor ki: “Kevser suresi asabiyetin reddidir.” Doğru değil. Kevser suresi nesep asabiyetinin reddidir, yani kan ve soy bağına bağlı asabiyetin reddidir. Doğru tanımlamayı koymak lazım.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun sözünü de anımsatmak, hatırlatmak gereğini duyuyorum. Sayın Kılıçdaroğlu ne diyor? “Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır.” diyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nun grubundan milletvekili bu ülkede etnik yapıyı, etnik kimlikleri “mikrop” olarak tanımladı. Bekliyorum ki Sayın Kılıçdaroğlu bu haksızlık karşısında, bu haksız tanımlama karşısında sesini çıkarsın ve “Bu söz haddini aşmıştır.” desin.

SAKİNE ÖZ (Manisa) – Size mi soracak?

ADİL KURT (Devamla) – Devam edeyim değerli arkadaşlar.

Evet, biz siyaseten insana eşrefi mahlukat gözüyle bakarız, yüce değer gözüyle bakarız, emeğini önemseriz, emeğine yücelik atfederiz ama eşrefi mahlukatın yanında eşrefi kavmiyetler yoktur. Eşrefi kavimler koyduğunuz zaman, “Eşrefi kavim vardır.” dendiği zaman, işte o zaman İslam’dan sapmış olursunuz; işte o zaman İslam’ın ruhuna aykırı bir tutum içerisinde olmuş olursunuz; işte o zaman, ifade ettiğimiz İslam bayrağını, bin yıllık İslam bayrağı altındaki kardeşlik hukukunu zedelemiş olursunuz; işte o zaman İslamiyet’in hukukunun dışına çıkmış olursunuz ki o durum neye tekabül ediyor, benim burada izah etmeme gerek yok.

Bu vesileyle ben verilmiş bu önergenin mevcut şekliyle doğru bir tarafını bulamadığımız için…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADİL KURT (Devamla) - …Hükûmetin ve muhalefetin bu işi hâlâ siyaset malzemesi olarak kullanma alışkanlığını sürdürür durumda olduklarını gördüğümüz için ne aleyhinde ne de lehinde bir tutum içerisinde olmayacağız oylama konusunda. Sadece, partimizin düşüncelerini sizlerle paylaşmak istedim.

Bu vesileyle, İran-Pakistan sınırındaki depremde yaşamını yitiren çok sayıda insan olduğunu biliyoruz. Bu insanlara Allah’tan rahmet, bu iki ülkeye de yaralarını acil şekilde sarmalarını diliyoruz.

Hepinize teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Kurt.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Pardon, Sayın Başkan, bir açıklama yapmak istiyorum efendim.

BAŞKAN – Buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

17.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Cumhuriyet Halk Partisinin bütün et-nik kimlikleri eşit sayan bir anlayışa sahip olduğuna ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın konuşmacı kürsüden grubumuza atfen bir değerlendirmede bulundu. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, bütün etnik kimlikleri eşit sayan bir anlayışa sahibiz, hiçbir etnik kimlik diğer etnik kimliğin üzerinde değildir; bunu ifade ediyorum efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Hamzaçebi.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili İhsan Özkes ile 21 milletvekili tarafından dinî değer-ler üzerindeki olumsuz yaklaşımların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 14/12/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun 16 Nisan 2013 Salı günkü birleşiminde okunarak görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunacağım…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – …ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur. (AK PARTİ sıralarından “Var, var.” ve “Elektronik yapalım.” sesleri)

Şimdi, elektronik cihazla yapacağım.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, öneri reddedilmiştir.

Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup işleme alacağım ve daha sonra oylarınıza sunacağım:

3.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine; Sayıştayda boş bulunan üyelikler için yapılacak seçimin (S. Sayısı: 451) Genel Ku-rulun 16 Nisan 2013 Salı günkü birleşiminde yapılmasına; 441 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi

                                                                                                                        16/4/2013

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 16/4/2013 Salı günü (bugün) toplanamadığından, İç Tüzük’ün 19’ncu maddesi gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                                                      Ayşe Nur Bahçekapılı

                                                                                                                  İstanbul

                                                                                               AK PARTİ Grup Başkan Vekili

Öneri:

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan 441, 160 ve 333 sıra sayılı kanun tasarılarının bu kısmın 4, 5 ve 6’ncı sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,

451 sıra sayılı, Sayıştayda boş bulunan üyelikler için yapılacak seçimin Genel Kurulun 16/4/2013 Salı günkü (bugün) birleşiminde yapılması,

Genel Kurulun;

16 Nisan 2013 Salı günkü (bugün) birleşiminde 444 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

17  Nisan 2013 Çarşamba günkü birleşiminde 84 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

18  Nisan 2013 Perşembe günkü birleşiminde ise 185 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

Yukarıda belirtilen birleşimlerde gece 24.00'te günlük programın tamamlanamaması hâlinde günlük programın tamamlanmasına kadar;

çalışmalarını sürdürmesi;

441 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması,

önerilmiştir.

441 Sıra Sayılı

Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında

Kanun Tasarısı

(1/749)

                Bölümler                           Bölüm Maddeleri              Bölümdeki Madde Sayısı

                1. Bölüm                        1 ila 9’uncu maddeler                              9

                2. Bölüm                       10 ila 12’nci maddeler

                                       (Çerçeve 10’uncu maddenin birinci,ikinci,

                                               üçüncü ve dördüncü fıkraları ile

                                            Geçici 1, 2, 3, 4 ve 5’inci maddeler

                                                                    dâhil)                                         11

                                                      Toplam Madde Sayısı                             20

 

BAŞKAN – Önerinin lehinde İstanbul Milletvekili Mehmet Doğan Kubat.

Buyurunuz Sayın Kubat. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Sayın Başkanım, çok değerli milletvekilleri; grup önerimizin lehinde görüşlerimi ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.

Grup önerimizde Meclisimizin bu haftaki çalışma saatleriyle, gündemdeki kanun tasarı ve tekliflerinden bir kısmının ön sıralara alınması önerilmektedir. Buna göre, 441 sıra sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın ön sıralara alınması önerilmektedir. Bu kanun ile demir yolları hizmetleri serbest rekabete açılmakta, altyapısı ve tren işletmeciliği konusunda kurumun ikili bir yapı içerisinde faaliyetlerini sürdürmesi ancak diğer özel ve kamu girişimcilerinin de bu alanda faaliyette bulunarak böylece vatandaşımızın hızlı, kaliteli ve ucuz ulaşım hizmeti almasının önü açılmaktadır. Bu tasarıyla, sertifikasyon ve yetkilendirilme noktasında da yine devletimizin yetkisi kabul edilmekte ancak Demiryollarının bu hizmetler üzerindeki tekel hakkı kalktığından dolayı da 233 sayılı KHK uyarınca yapının buna uydurulması yani iktisadi devlet teşekkülüne dönüştürülmesi gerektiğinden buna ilişkin düzenlemeler getirilmektedir.

Değerli arkadaşlar, bugün, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun tasarısının görüşmelerine başlamayı planlamaktayız. Yine bu kanun da önemli düzenlemeler içermektedir. Denetim mahkemelerinin fonksiyonlarına uygun ve denetimi kademelendirerek güçlendiren yeni bir usuli mekanizma önerilmektedir bu tasarıyla. Buna göre, ilk derece mahkemelerinin bozma üzerine verdiği kararlara uyma suretiyle verdiği kararların tekrar bozulması hâlinde incelemenin ilgili daire yerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılması öngörülmektedir. Ayrıca yine, uygulamada özellikle avukatlarımızı ve serbest mali müşavirlerimizi ilgilendiren, bunların bürolarıyla ilgili, Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan kaynaklı izin sıkıntıları vardı, bunlara ilişkin problem çözülmektedir. Yine, adalet hizmetlerinde önemli bir ihtiyacı karşılayan zabıt kâtibi kadrolarından 5 bin kadro ihdası yapılmaktadır.

Ayrıca, son olarak değerli arkadaşlarım, Sayıştay Kanunu gereğince Sayıştaya yapılacak 5 üyelik seçiminin de bugün yapılması önerilmektedir.

24.00’e kadar Meclisin çalışması öngörülmekte, eğer bitmediği takdirde de programın devam etmesi önerilmektedir.

Ben, önerimize desteklerinizi bekler, yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kubat.

Aleyhte, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Şandır.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Her salı olduğu gibi Genel Kurulun haftalık çalışma programını belirleme mesaisindeyiz. İktidar grubunun vermiş olduğu önergenin aleyhinde söz aldım.

Bu konuyla ilgili daha önceki konuşmalarda ifade ettiğim gibi, Meclisin çalışmasının öncelik sıralamasını belirlemek iktidarın hem takdirinde hem de sorumluluğunda. Çünkü millet, halkımız, ülkeyi yönetmek, sorunlara çözüm üretmek ve bunun için gerekli hazırlığı yapmak sorumluluğunu iktidar grubuna vermiştir. Onlar da sorumluluklarının gereği, gerekli olan hukuki düzenlemeleri hangi önceliklere, sıraya göre yapacaklarını belirlemek üzere, Danışma Kurulunda bir uzlaşma arasalar bile, sonuçta grup önerisiyle huzurumuza gelmekteler. Bugün de getirdikleri konularla ilgili bir itirazım yok, takdir kendilerinin. Tabii ki hangi kanunların görüşülmesini istiyorlarsa o kanunları gündeme getireceklerdi; biz de bu kanunların eksiği, fazlası konusunda görüşlerimizi ifade ederek katkı vermeye veya yanlışlara itiraz etmeye gayret göstereceğiz İç Tüzük’ün bize verdiği yetkileri kullanarak.

Bizim, burada itiraz ettiğimiz husus şudur değerli arkadaşlar: Tabii ki Hükûmet, iktidar grubu, kendi programının gereği kanunları buraya getirecek yani devletin gündemini, Hükûmetin gündemini buraya getirecek. İtiraz ettiğimiz husus şudur: Milletin gündemini kim konuşacak? Yani, bugün de getirdiğiniz konuların, bu, sokaktaki vatandaşa söylediği bir söz yok. Siz, yapmanız gereken görevleri daha iyi yapabilmek için, daha önce çıkarttığınız kanunlarda bazı değişiklikler yapıyorsunuz, vatandaşı çok ilgilendiren bir husus değil. Yani getirdiğiniz kanunlara bakınız. Bu, sizin görev alanlarınızdaki noksanlıkları, eksiklikleri tamamlamak için getirdiğiniz kanun teklifi veya değişiklik teklifleri veya tasarıları ama milletin gündemi var. Milletin gündeminin hiç olmazsa burada konuşulmasını temin etmek anlamında muhalefet partileri de grup önerisi konusunda İç Tüzük’ten kaynaklanan haklarını kullanıyorlar. Biz de buraya ülkenin, milletin gündemindeki konuları getirip en az her grubun o konuyla ilgili görüşlerini ifade etmelerini, böylelikle milletin kendi sorunlarıyla boğuşurken sahipsiz ve çaresiz olmadıklarını ifade etme fırsatı veriyoruz.

Şimdi, getirdiğiniz konular görüşülecek. Tabii, saatlere, usulüne, özellikle yani insan onurunun özne yapıldığı bu Kutlu Doğum Haftası dolayısıyla Meclisin çalışma saatlerinin de insan onuruna uygun olarak tanzim edilmesini -yine, faydasız, söylüyoruz ama netice alamayacağımızı bilerek söylüyoruz- tekrar temenni ediyorum. Yani bizim önce kendi onurumuzu korumak, kendi çalışma saatlerimizi onurumuza uygun, insan onuruna uygun tanzim etmek gibi bir sorumluluğumuz var ama biz söylüyoruz biz dinliyoruz, yine siz istediğiniz gibi “bitime kadar” usulünü koyarak buraya getiriyorsunuz, bunun da faydalı olmadığını birçok defa görmüş olmanıza rağmen.

Değerli milletvekilleri, bakınız, nisan yağmurları başladı. Türkiye'mizin her bölgesi doğal afet alanı. Çiftçinin ürünleri yağmurun, dolunun, selin tehdidi altında. Benim seçim bölgemde iki üç günden bu yana bir yandan  aşırı yağmurların getirdiği sel, bir yandan dolu afeti dolayısıyla çiftçi çok perişan durumda. Gözlerini dikmiş bizden çözüm bekliyorlar. Her defasında bunu konuşmamıza rağmen buraya getiriyorsunuz, “Afet Kanunu’nda yapacak bir şey yok.” diyorsunuz. Gerçekten öyle. Burada kendi oylarınızla çıkarttığınız Afet Yasası’nda “Çiftçi, varlıklarının yüzde 40’ını kaybederse uğradığı afet karşısında yardım alabilir.” diye bir hüküm var. Çiftçinin, varlıklarının yüzde 40’ını kaybetmesi hâlinde zaten yok olması demektir; ona yapacağınız yardımın bir anlamı yok. Hâlbuki adamın serası gitmiş, ekili tarlası gitmiş, fideliği gitmiş. Buna bir şey yapmak lazım, gelin, bunu düzeltelim diyorum ama gündeminize almıyorsunuz.

Şimdi, bir başka husus, çiftçi gerçekten geçen dönemdeki, geçen yıldan kalan borçlarını ödemekte çok ciddi sıkıntı yaşıyor. Yeni bir hasat, yeni bir ekim dönemine giriyor ama geçen dönemden, geçen yıldan kalan borçlarını ödeyememiş. Bunu çözmek gerekir diyoruz, tabii, sizin gündeminiz bu değil, başka şeyler söylüyorsunuz.

Bir 2/B arazileri değerlendirmesi problemi çıkardınız. İnsanımızın dişiyle tırnağıyla, çoluk çocuğuyla imar edip ektiği arazileri şimdi kendisine parayla satıyorsunuz. Değerli milletvekilleri, hepinizin başında bir problem olduğunu biliyorum bu konuda. İllerinize, vilayetlerinize giderken sürekli bu soruyla karşılaşıyorsunuz. Orman içi ve kenarında yaşayan köylüler -yani ata öte orada yaşamış, atası imar etmiş- 2/B arazisi kullanıyor. Şimdi tepesine dikildiniz, “Bu araziyi parayla satın alacaksın.” diye dayatıyorsunuz. Nasıl satın alacak? Bu problem çiftçinin veya en az yaklaşık 10 milyon insanımızın çok temel sorunu bugün ama bununla ilgili bir gündeminiz yok maalesef.

İşsizlerin sayısı 3 milyona yaklaşmış değerli milletvekilleri. Yine yüzde 10’un üzerine çıkmış işsizlik sayısı TÜİK’in raporuna göre. Kaldı ki yani orada ifade edilmeyen işsizlik bunun nereden bakarsak bakalım 2 katı, sokaklar işsiz insan dolu. Biz, muhalefet partisi olarak çok muhatap olmasak da biliyorum ki sizlere her gün işsiz, iş arayan insanlar geliyor. İşsizliğe çözüm üretmek noktasında bir gündem maddeniz yok maalesef.

2012 sonuçları açıklandı, büyüme oranımız yüzde 2,2. Yüzde 2,2 ile 76 milyon insanın beklentisini nasıl karşılayacaksınız, tedbiriniz ne? Sayın Sanayi Bakanımız biraz önce buradaydı. Sanayiyi güçlendirmek, üretimi güçlendirmek noktasında hangi gündem maddesini buraya getiriyorsunuz? Yok.

Bölücü terörle mücadele konusunda bir gayretin içerisindesiniz. Ümit ederim ki bölücü terör biter. Bölücü terörün bitmemesini istemek akıl dışı bir davranıştır. Öyle, sayın milletvekilinin yazdığı gibi “Milliyetçi Hareket Partisi PKK’nın çözülmesinden rahatsızlık duyuyor.” fantezileri hiç karın doyuracak gibi değil. Biz bu konuda, Milliyetçi Hareket Partisi olarak iktidarın bölücü terörle mücadelesini her defa destekledik, her defasında bu kürsüden beyan ettik, Sayın Genel Başkan her konuşmasında iktidarı bu noktada destekledi. On yılı doldurdunuz, onbirinci yıldasınız. Bölücü terörle müzakere ederek kanın durmasını başaramayacağınızı bundan önce 8 defa denenmiş olmasına rağmen görmediniz. Bugün “Müzakere yoluyla bu işi çözeceğiz.” diyorsunuz. Şimdi, bir sayın üyeniz de diyor ki: ”Biz PKK’yı çözeceğiz.” ama PKK da diyor ki: “Benim demokratik özerklik talebimi çözeceksiniz.” Milleti kandırmayın diyoruz, gelin bu “çözüm süreci” dediğiniz hadisenin içeriğini bize bir anlatın. Kapsamı ne, mahiyeti ne, nereye kadar gidecek, neyi gerçekleştirmeye çalışıyorsunuz, müzakere ettiklerinizle neyi konuşuyorsunuz, kapalı kapılar arkasında neyin taahhüdü veya pazarlığındasınız, bunu da anlatmıyorsunuz. Millete akil adamları göndererek olmayan gerçekleri, doğru olmayan bilgileri millete hazmettirmeye çalıştırıyorsunuz.

Dolayısıyla, değerli milletvekilleri, tabii ki iktidar bu ülkenin yönetiminden sorumlu, bu toplumun sorunlarını çözmekle sorumlu, millet bunun için oy verdi ama buraya getirdiğiniz gündem bu milletin gündemi değil. Çok net söylüyorum: Emeklilerin sorunlarını çözmek için buraya bir gündem getirmiyorsunuz. Gazilerin, şehit yakınlarının sorunlarını çözmek için buraya bir gündem getirmiyorsunuz. Çiftçilerin sorunlarını çözmek için, gençlerin, işsizlerin sorunlarını çözmek için buraya bir gündem getirmiyorsunuz. Kendi eksiğinizin, kendi yanlışınızın telafisi için Genel Kurulu maalesef bir kanun yapma makinesine dönüştürdünüz. Buna bizim destek vermemizi beklemenizin bir anlamı, bir haklılığı yoktur.

Bu bilgileri sunmak üzere söz aldım, hepinize saygılar sunuyorum, bizim bu gündeme “hayır” oyu vereceğimizi de ifade ediyorum.

Teşekkür ederim.(MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Şandır.

Lehine Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun.

Buyurunuz Sayın Ercoşkun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ ERCOŞKUN (Bolu) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün vermiş olduğumuz grup önerimiz lehinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri ve ekranları başında bizleri izleyen değerli milletimizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Grup önerimiz oldukça net. Bildiğiniz gibi, geçtiğimiz iki hafta boyunca cuma günleri çalışma önerisi getirmiştik ama gündemimizi perşembe gecesi bitirebildik; dolayısıyla bugün, cuma günü çalışma önerisi getirmiyoruz. 441 sıra sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nı iki bölüm hâlinde 20 maddelik ve Sayıştayda boş bulunan 5 üyelik için 6085 sayılı Sayıştay Kanunu’na göre yapılacak seçimin Genel Kurulun bugünkü birleşiminde yapılmasını öneriyoruz. Bunun yanında, çarşamba ve perşembe günü yapacak olduğumuz çalışmaları da “bitime kadar” şeklinde değiştirerek cuma gününe kadar bu haftaki gündemi tamamlamayı planlıyoruz.

Ben bu vesileyle grup önerimizin lehinde olduğumu bir kez daha belirtir, Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ercoşkun.

Aleyhinde İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi.

Buyurunuz Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisinin aleyhinde söz aldım. Grup önerisi bu haftaki Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun çalışma düzenini yeniden düzenliyor -alışık olduğumuz bir tutum- ancak bu önerinin içinde herhangi bir muhalefet önerisi veya muhalefetin herhangi bir kanun teklifi yer almamaktadır. Bu önerinin kabul edilmesini müteakip Genel Kurul gündeminde olan bir konu daha var: Sayın Bekir Bozdağ’ın sözlü soruları cevaplandırmasından sonra Sayıştaya üye seçeceğiz. Sayıştay üye seçimiyle ilgili bir değerlendirme yapmak istiyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi tam on bir yıldır iktidardadır ve on bir yıldır, Sayıştayda boşalan üyelikler, tamamen iktidar partisinin çoğunluğuna dayanılarak tek yanlı bir şekilde oluşturulmaktadır. Bunun anayasal bir kurum olan Sayıştayın kuruluşuna, onun özelliklerine, yapısına uygun olmadığını ifade etmek istiyorum.

Sayıştay, bütün demokratik ülkelerde parlamentolara bağlı olarak görev yapan bağımsız bir kurumdur. Sayıştayların tarihi, insan hak ve özgürlüklerinin de tarihidir aynı zamanda. İnsanlığın hak ve özgürlükler konusunda vermiş olduğu mücadelesi, bir yönüyle devletin harcamalarının, devletin vergilendirme yetkisinin kurallara bağlanmasının da mücadelesidir. O nedenle Sayıştaya yapılacak olan üye seçiminin, ortak kabul gören bir anlayışla, muhalefet partilerinin de görüşlerini yansıtan bir anlayışla gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Ancak, ne Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan ön seçimlerde ne de Genel Kurulda bugüne kadar yapılmış olan seçimlerde ve bugün yapılacak olan seçimlerde muhalefetin herhangi bir şekilde görüşü alınmamaktadır.

Sayıştay, milletin bütçe hakkının bekçisidir. Bütçe hakkı, devletin yapacağı harcamaların büyüklüğüne, bu harcamaların hangi alanlara ayrılacağına, hangi alanlarda yapılacağına ve bu harcamaların yapılabilmesi için vatandaşa getirilecek olan yükümlülüklere, vatandaşın ödeyeceği vergilere karar verme hakkıdır. Bu hak milletindir. Millet adına bu hak, onun temsilcileri olan Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri tarafından kullanılmaktadır ve bu hakkın doğru kullanılıp kullanılmadığı, bu hak üzerine oturan bütçeler uyarınca yapılan harcamaların ve toplanan vergilerin, usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı, usulüne uygun olarak toplanıp toplanmadığının denetlenmesi gerekmektedir. Sayıştay bu kadar önemli bir kurumdur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, 13 Aralık 2010 tarihinde Sayıştay Kanunu’nu kabul etmiştir. En son kabul edilen Sayıştay Kanunu, Aralık 2010 tarihinden bu yana yürürlüktedir. O tarihte, yani Aralık 2010’da Sayıştay Yasası Genel Kurulda görüşülürken, Genel Kurul görüşmeleri sırasında iktidar partisinin vermiş olduğu bir önergeyle Sayıştayın 1996 yılından bu yana yapagelmekte olduğu performans denetimi yetkisi elinden alınmıştır. Sayıştay o yetki uyarınca 2010 yılına kadar çok önemli konularda çok önemli raporlar düzenlemiştir. Örneğin, Türkiye'nin içme suyu yönetimi, Türkiye'nin gıda denetimi, “Hafif raylı sistemler Türkiye’de nasıldır?” bunun denetimi, denetim sonuçları, Karadeniz Sahil Yolu Projesi, TÜBİTAK AR-GE Projesi gibi birçok proje ve birçok uygulama, politika alanları Sayıştay tarafından denetlenmiş ve yasama organına bunlar sonuçlarıyla sunulmuştur. Bu kadar önemli bir yetkiyi kullanan ve hükûmetlere yol gösterici olan, bütçe hakkının iyi kullanılıp kullanılmadığı, onun denetime ilişkin sonuçları konusunda Parlamentoya bilgi verme imkânını ortaya koyan, o imkâna Parlamentoyu sahip kılan bu yetki ortadan kaldırılmıştır.

Ona rağmen, yani bu eksiklikle birlikte Sayıştay Yasası kabul edilmiş ve 2010 tarihinden bu yana Sayıştay Yasası yürürlüktedir ancak Sayıştay Yasası’nın, sözünü ettiğim, Sayıştayın denetim yetkilerini elinden alan, performans denetimi yetkisini elinden alan düzenlemesi, Cumhuriyet Halk Partisinin açmış olduğu iptal davası sonucunda Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir. İptal kararı, 27 Aralık 2012 tarihinde alınmış ve bu karar, 2 Nisan 2013 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu çok önemli bir karardır.

Şimdi, basında yer alan haberlere göre, bu iptal kararı sonrasında Hükûmet, Sayıştayın yetkilerini kısıtlamak üzere yeni bir yasa teklifi veya tasarısı hazırlığı içerisindedir. Bunu şiddetle kınıyoruz. Sayıştayın yetkilerini genişletmek gerekirken, bir parlamenter sistemde olması gereken yetkilere onun sahip olması yönünde düzenlemeler yapmak gerekirken, onu olduğundan geriye götürecek, Anayasa Mahkemesi kararlarına göre sahip olması gereken yetkileri ona vermemek, bu yönde bir düzenlemeyi Parlamentoya getirmeye çalışmak, parlamenter sistemi bir kenara atmaktır, parlamenter sisteme, milletin bütçe hakkına saygısızlık etmek demektir.

Buradan Türkiye Büyük Millet Meclisi Sayın Başkanına bir çağrıda bulunuyorum: 2013 yılı bütçe görüşmeleri, Sayıştayın 132 kamu kurumuna ilişkin, onların 2011 yılı harcamalarına ilişkin raporları olmaksızın yapılmıştır. 2013 yılı bütçe görüşmeleri çerçevesinde 2011 yılına ilişkin kesin hesap kanunu görüşmeleri, 132 Sayıştay raporu olmaksızın gerçekleştirilmiştir. Bunun doğru olmadığını, Anayasa’ya aykırı olduğunu bu kürsüde bütçe görüşmeleri sırasında defalarca ifade ettik. Bizim önümüze, 4 Temmuz 2012 tarihinde kabul edilen torba yasadaki bir hüküm engel olarak konuldu. O torba yasada yer alan hüküm, Sayıştayın söz konusu 132 adet raporu Parlamentoya göndermesine engel olarak gösterildi. Gerçekte o hüküm, yürürlüğe girdiği tarihten sonraki Sayıştay raporlarını kapsadığı hâlde, o tarihten önce, 4 Temmuz 2012 tarihinden önce düzenlenmiş olan Sayıştay raporlarını kapsamadığı hâlde o madde kalkan yapılmak suretiyle 132 adet Sayıştay raporu, Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmemiştir.

Ancak Anayasa Mahkemesi bu düzenlemeyi iptal etti. İptale ilişkin düzenleme de 2 Nisan 2013 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak başvurumuz vardı: Bu raporları Sayıştaydan alın, Genel Kurula getirin. Talebimiz buydu. Sayın Meclis Başkanı “Kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasını bekleyelim.” dediler. Karar Resmî Gazete’de yayımlandı. Sayın Meclis Başkanının harekete geçmesini, bu raporları Sayıştaydan temin ederek Türkiye Büyük Millet Meclisine intikal ettirmesini bekliyoruz. Yoksa yeniden kabul edilecek olan bir yasayla, muhtemel bir yasal düzenlemeyle, “Bu raporların Türkiye Büyük Millet Meclisine intikalinin önünde engel var.” şeklindeki bir gerekçeyi kabul etmeyeceğimizi şimdiden ifade ediyorum. Şu anda bu engele yönelik herhangi bir yasal düzenleme yoktur, bu raporlar Türkiye Büyük Millet Meclisine intikal etmek zorundadır.

Son cümlelerim Sayıştay seçimiyle ilgili olacaktır. Sayıştaya üye seçilecek olan arkadaşlara Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak başarılar diliyoruz. Kendilerine yönelik olarak, kendilerinin şahıslarına, performanslarına, kapasitelerine yönelik olarak herhangi bir olumsuz değerlendirmemiz yoktur. Olumsuz değerlendirmemiz, Hükûmetin tek yanlı bir tutumla, daha doğrusu iktidar partisinin tek yanlı bir tutumla, çoğunluk oylarına güvenerek, tek yanlı bir iradeyle üye seçme politikasına yöneliktir, tavrımız ona yöneliktir. Bu nedenle de o seçimde oy kullanmayacağımızı buradan ifade ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Hamzaçebi.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

Şimdi, İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve daha sonra oylarınıza sunacağım.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

D) Önergeler

1.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, (2/687) esas numaralı Kamuda Aynı İşi Yapmakla Birlikte Farklı Statüde Çalışanların Memur veya Sürekli İşçi Kadrolarına Atanması Amacıyla Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/106)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/687) esas numaralı Kanun Teklifimin, İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre doğrudan gündeme alınması hususunu saygılarımla arz ederim.

                                                                                                        Mustafa Kalaycı

                                                                                                                 Konya

BAŞKAN – Teklif sahibi olarak Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı… (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Kalaycı.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; âlemlere rahmet olarak gönderilen Fahri Kâinat Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (SAV)’in yeryüzünü şereflendirişinin 1.442’nci yıl dönümünü idrak ediyoruz. Kutlu Doğum Haftası’nın sizlere, milletimize ve İslam âlemine hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Mevla’dan niyaz ediyorum.

Değerli milletvekilleri, AKP döneminde devletin asli ve süreklilik arz eden birçok görevi 4/B’li sözleşmeli personel, 4/C’li geçici personel, özel kanunlara göre sözleşmeli personel, geçici ve mevsimlik işçiler ve taşeron şirket işçileri eliyle yürütülür hâle gelmiştir.

Bilindiği üzere, 2011 seçimlerinden bir hafta önce çıkarılan 632 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle, sözleşmeli personelin memur kadrolarına atanması öngörülmüştür. Ancak birçok kamu kuruluşundaki sözleşmeli personel ve 4/C mağdurları kadroya alınmamıştır. Sayın Başbakan tarafından başta belediyeler ve il özel idarelerinde olmak üzere, sözleşmelilere kadro sözü verilmesine rağmen iki yıldır bir gelişme olmamıştır. Başbakan ve bakanlar umut tacirliği yapmakta, sürekli ,sözler vermekte, ancak verilen sözler bir türlü yerine getirilmemektedir. Medyaya servis edilen müjde haberleriyle umutlanan çalışanlar, devamlı, hayal kırıklığına uğramaktadırlar. AKP Hükûmeti hakla, hukukla ve insafla bağdaşmayan 4/C uygulamasında inat etmekte, zulüm uygulamaktan âdeta keyif almaktadır. Aldıkları yetersiz ücretle ayakta durmaya çalışan 4/C’liler üvey evlat muamelesi görmektedir.

Ülkemizde “geçici ve mevsimlik işçilik” adı altında da bir dram yaşanmaktadır. On binlerce işçi devletin asli ve sürekli işlerini yapmalarına rağmen yılın belli dönemlerinde işten çıkartılmaktadır. 2007 seçimleri arifesinde geçici işçilerin kadroya alınmasını öngören 5620 sayılı Kanun’la 2006 yılında en az altı ay çalışma şartı arandığından, yıllardır geçici ve mevsimlik işçi olarak çalışanlar, bu çalışması olmadığından kadroya alınmamıştır. Sayın Başbakan altı yıl önce “Bu geçici işçi kardeşlerimizin sorununu çözmek inşallah yine bizlere nasip olur.” demişti ancak bugüne kadar bu mağduriyet de giderilmemiştir.

Yine, özellikle belediyelerde işçi ya da geçici işçi statüsünde çalışan üniversite mezunu birçok personel bulunmakta olup onlar da mağduriyetlerinin giderilmesini beklemektedir.

Diğer taraftan, AKP Hükûmeti, Orta Çağ zihniyetini andıran taşeronlaşmayı kamunun her alanına sokmuştur. Taşeron işçileri, insanca çalışma koşullarından uzak, iş güvencesi olmadan, sendikasız, izin hakkı ve fazla mesai verilmeden köle gibi çalıştırılmaktadır. Taşeron işçileri, tabiri caiz ise sesi kısılmış, elleri kolları bağlanmış, komutla hareket eden bireyler hâline getirilmiştir. İşten atılma korkusuyla seslerini çıkaramamaktadırlar. Her sözleşme dönemi sonunda yeniden sözleşme imzalamama korkusu yaşıyorlar.

Hakikaten, çalışanlara bunca eziyeti, aşağılamaları, korkuları yaşatmaya kimin ne hakkı var? Ey AKP Hükûmeti, bu insanların haklarını nasıl ödeyeceksiniz? Bu çalışanların ahını almayı bırakınız. İyi bilin ki, zulümle abat olunmaz.

Devletin asli ve sürekli  hizmetlerinde çalıştırılan sözleşmeliler, 4/C’liler, işçiler, taşeron işçileri, geçici ve mevsimlik işçiler mutlaka kadrolara atanmalıdır. Çalışanlar arasında ayrımcılık yapılmamalıdır. Kamuda aynı yerlerde ve hizmetlerde aynı işi yapmalarına rağmen statülerinin farklı olması nedeniyle, çalışanlar arasında idari, mali  ve sosyal haklar yönünden birçok farklılık bulunmaktadır. Bu durum, Anayasa’yla güvence altına alınan eşitlik ve adalet ilkelerine aykırı olduğu gibi, çalışanların motivasyonunu ve çalışma barışını olumsuz etkilemektedir.

Bu itibarla, kamuda sözleşmeli ve geçici personel pozisyonlarında çalışanlar ile geçici, mevsimlik ve taşeron işçisi olarak çalışanların, memur veya sürekli işçi kadrolarına atanması için Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz bu kanun teklifine gerekli desteği vereceğinizi umuyor, hepinize şimdiden teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kalaycı.

Manisa Milletvekili Erkan Akçay… (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Akçay.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamuda aynı işi yapmakla birlikte farklı statüde çalışanların, memur veya sürekli işçi kadrolarına atanması amacıyla verdiğimiz kanun teklifi üzerinde söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Verdiğimiz bu kanun teklifiyle kamu hizmetlerinde taşeronlaşmayı kaldırıyoruz değerli milletvekilleri. Ayrıca, kamuda memur statüsü dışında sözleşmeli ve geçici statüde istihdam edilecek personel sayısını, dolu memur kadrolarının yüzde 1’iyle sınırlandırıyoruz. Yine, kanun teklifimizde 4/B’li sözleşmeli personelin, özel kanunlara göre sözleşmeli personelin, 4/C’li geçici personelin, geçici ve mevsimlik işçilerin ve taşeron şirket işçilerinin memur veya sürekli işçi kadrolarına atanması hususunu düzenliyoruz.

Değerli milletvekilleri, AKP politikalarının en büyük mağdurlarından birisi de memurlar olmuştur. AKP Hükûmeti, çalışma ortamını bozmuş, memurların özlük haklarını ve maaşlarını çağın gereklerine uygun hâle getirememiştir, memurların ekonomik ve sosyal olarak ezilmesine sebep olmuştur. Son beş yılda, 2008-2012 arası memur maaşındaki artış oranı yüzde 26 olurken fiyatlar genel düzeyindeki artış yüzde 46’dır. Diğer bir ifadeyle, memur enflasyona ezdirilmiştir. AKP’nin “Babalar gibi satarım.” ifadesiyle uygulanan özelleştirme anlayışı kamu hizmetlerinde de kendisini göstermektedir. Anayasa’nın kamu hizmetleriyle ilgili hükümlerini içeren 128’inci maddesini değiştirme çabaları da bu zihniyetin bir yansımasıdır. Benzer bir çalışmayı, 657 sayılı Kanun’daki “devlet memuru” ifadesini “kamu görevlileri” olarak değiştirme gayretlerinde de görüyoruz.

AKP, bu düzenlemelerle, memuru istediği zaman işten çıkarma, istediği işi yaptırma amacına yönelik bir hukuki zemin oluşturmak istemektedir. AKP, memurları taşeronlaşmış bir hâlde âdeta köle hâline getirmek istemektedir.

Statü farklılıkları nedeniyle, kamuda çalışma barışı bozulmuştur. Kamuda çok başlı ve karmaşık bir personel rejimi vardır. Aynı işi yapıp yan yana masalarda oturan iki personelin tabi oldukları yasal mevzuat neticesinde maaşları, iş güvenceleri, sosyal ve özlük hakları ve emeklilik haklarında ciddi farklılıklar bulunmaktadır. Bu farklılıklardan en çok mağdur olan kesim 4/C’lilerdir. 4/C’li personel, kadrolu çalışanların yarısı kadar maaş alabiliyor, aile ve çocuk yardımı alamıyor, izin kullanamıyor. Hükûmet, memurların yaşamlarını her geçen gün zorlaştırırken yeni mağduriyetlere yol açacak düzenlemeleri de kamuoyu gündemine taşımaktadır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, belediye çalışanlarının kadroya geçirilmesi için çalışmaları tamamladıklarını söylemiştir ancak diğer sözleşmeli çalışanlar bu düzenlemenin dışında tutulmaktadır. Hükûmet, bu yanlıştan mutlaka geri dönmelidir. Kamu kurumlarında çalışan taşeron işçilerin taleplerine kulak verilmelidir. Bu işçiler mutlaka kadrolu işçi statüsüne geçirilmeli, maaşları da buna göre düzenlenmelidir. Taşeron işçilerin tüm tazminatları ve banka promosyonları mutlaka ödenmelidir. Taşeron işçilere sendika üyesi olma hakkı da verilmelidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eşit işe eşit ücret, sözleşmelilere kadro verilmesi gibi düzenlemeler anayasal bir mecburiyettir, yokluğu Anayasa hükümlerinin ihlalidir. Anayasa’nın 90’ıncı maddesi, usulüne göre yürürlüğe girmiş milletlerarası anlaşmaları, kanun hükmünde kabul etmektedir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 23’üncü maddesinde “Herkesin herhangi bir ayrım gözetilmeksizin eşit iş için eşit ücrete hakkı vardır ve herkesin kendisi ve ailesi için insan onuruna yaraşır ve gerekirse her türlü sosyal koruma önlemleriyle desteklenmiş bir yaşam sağlayacak adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.” hükümleri yer almaktadır.

Bu düşüncelerle kanun teklifimize desteklerinizi bekler, hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akçay.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

On dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.21


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.39

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT (Ordu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 92’nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

A) Çeşitli İşler (Devam)

2.- Genel Kurulu ziyaret eden, Meclisimiz tarafından düzenlenen Uluslararası Kamu Mali Yö-netimi Çalıştayı için ülkemizde bulunan Orta Doğu ve Kuzey Afrika’dan 18 ülkeden milletvekilleri ve beraberindeki heyete Başkanlıkça “Hoş geldiniz.” denilmesi

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Meclisimiz tarafından düzenlenen Uluslararası Kamu Mali Yönetimi Çalıştayı için ülkemizde bulunan Orta Doğu ve Kuzey Afrika’dan 18 farklı ülkeden milletvekilleri ve beraberindeki heyet şu anda Meclisimizi teşrif etmişlerdir. Kendilerine hoş geldiniz diyorum. (Alkışlar)

Sayın milletvekilleri, şimdi gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

“Sunuşlar” bölümünde belirttiğim, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın birlikte cevaplandırmak istediği sözlü soru önergelerini okutuyorum:

IX.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Çıldır’ın bazı köylerinin köy odası ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/74) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 26/7/2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Ardahan Çıldır ilçesi A. Canbaz ve Ağıllı köylerinde köy konağı bulunmamaktadır. Köy konağı olmadığından dolayı köyün işleri muhtarın evinden yapılmaktadır. Bu durumda köydeki hemşehrilerimiz muhtarın evine gidip gelmektedirler. Köylerine köy odası yapılmasını istemektedirler.

1) Ardahan Çıldır ilçesi A. Canbaz ve Ağıllı köylerinde bulunan hemşehrilerimiz köylerinde köy odası olmadığından dolayı köylerinin işini evinden takip etmektedir. Bu durumun düzeltilmesi ve köylerine köy odası yapılacak mı?

2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bedelli askerlikten elde edilecek gelire ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/643) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Mesut Dedeoğlu

                                                                                                           Kahramanmaraş   

Deprem paralarının amacı dışında yatırımlarda kullanılması kafaları karıştırmıştır. Bu nedenle, Hükûmetin bedelli askerlikten sağlayacağı geliri nerede kullanacağı merak konusu olmuştur.

Bu bilgiler ışığında;

1) Bedelli askerlikten kaç kişinin yaralanmasını ve toplam ne kadar gelir elde etmeyi bekliyorsunuz?

2) Bu geliri Hükûmetiniz olarak hangi alanlarda kullanmayı düşünüyorsunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sebze ve meyve ithalatına ilişkin Baş-bakandan sözlü soru önergesi (6/775) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Türkiye'nin 126 ülkeden 133 çeşit meyve ve sebze ithal ettiğini açıklamaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1) Bu doğru mudur? Ülkemizde yetiştirilebilen meyve ve sebzeler hangi amaçla ithal edilmektedir?

2) Ülkemizde meyveler dalında, sebzeler tarlada alıcı beklerken ithalat yapmak uygun mudur?

3) 2010 ve 2011 yılı içinde toplam kaç ton meyve ve sebze ithalatı gerçekleştirilmiştir?

4.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, bir vakıf üniversitesine tahsis edilen araziyle ilgili id-dialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/917) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.                                                                                                                 11/1/2012

                                                                                                              Kamer Genç

                                                                                                                  Tunceli

Tarafıma intikal eden bilgilere göre; sizin de İlim Yayma Vakfının kurucuları arasında olduğunuz, bu vakfın Sabahattin Zaim Üniversitesi adıyla bir vakıf üniversitesi kurulduğu ve bu üniversiteye Halkalı Ziraat Okulunun 352 milyon 200 bin metrekare yüzölçümlü arazisinin çok düşük bir kira bedeli ile tahsis edildiği belirtilmektedir.

1) Bu bilgiler doğru mudur?

2) Doğru ise, devlete ait bu kadar büyüklükteki arazinin adeta bedava denilebilecek bir kira bedeli ile sizin de kurucusu olduğunuz bir vakfa tahsisini doğru buluyor musunuz?

5.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, tatlı su balıkçılığının desteklenmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/947) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Mesut Dedeoğlu

                                                                                                           Kahramanmaraş

Tatlı su balığı üretimi 2001 yılında 43 milyon 323 bin kilogram ve 2010 yılında 40 milyon 259 bin olarak gerçekleşirken, kültür balığı üretimi ise 2001 yılında 67 milyon 244 bin kilogram ve 2010 yılında da 167 milyon 141 bin kilogram olarak gerçekleşmiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Ülkemizde tatlı su balığı üretimi niçin desteklenmiyor? Tatlı su balığı üretiminin 2001 yılının gerisinde kalmasının nedenleri nelerdir?

2) Tatlı su balıkçılığını desteklemeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

6.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, gübre üretimi, ithalatı ve ihracatına iliş-kin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/954) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Mesut Dedeoğlu

                                                                                                           Kahramanmaraş

Çiftçi pahalı fiyatlar nedeniyle, tarlaya gübre atamayınca üretim iyice azalmıştır. TÜİK verilerine göre; 2002 yılında 1.877.283 ton olan azotlu ve fosfatlı mineral veya kimyasal gübre üretimi 2010 yılında 1.805.642 tona gerilemiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Aradan geçen onca zamana rağmen üretimin bu şekilde azalmasının nedenleri nelerdir?

2) Üretimi artırma ve ucuz gübre konusunda bir çalışmanız var mıdır?

3) Gübre ihracatı ve ithalatı yapılmakta mıdır? Yapılıyor ise 2010 ve 2011 yılı içinde toplam ne kadar ihracat ve ithalat yapılmıştır?

7.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca atanan yönetim kurulu üyelerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1075) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.                                                                                                                 30/1/2012

                                                                                                              Kamer Genç      

                                                                                                                  Tunceli

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca 1/1/2005 tarihinden bugüne kadar hangi kuruma kaç tane yönetim kurulu üyesi atanmıştır?

2) Bunların tahsil durumları nelerdir? Ad ve soyadlarını belirtir misiniz?

3) Bunlara kaçar lira para ödenmektedir? Ayrıca makam otosu ve lojman verilmekte midir?

 

8.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, hava kirliliğinin önlenmesine yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1113) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasının teminini arz ederim.

                                                                                                              Reşat Doğru

                                                                                                                   Tokat                           

Soru: Atmosfere bırakılan metan ve karbondioksit oranının düşürülmesi için Hükûmet olarak bir çalışmanız var mıdır? Varsa neler yapılmaktadır?

 

9.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, TOKİ’nin Tokat’ta yaptığı daire sayısına ilişkin Baş-bakandan sözlü soru önergesi (6/1125) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını müsaadelerinize arz ederim.

                                                                                                              Reşat Doğru

                                                                                                                   Tokat           

Soru: Tokat ilinde TOKİ'nin yaptığı kaç daire vardır? Erbaa ve Reşadiye ilçelerinde TOKİ düşünüyor musunuz?

10.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, ABD Büyükelçiliğinde brifing verildiği iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1131) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.                                                                                                                  6/2/2012

                                                                                                              Kamer Genç

                                                                                                                  Tunceli

Son yayınlanan bir kitapta Türk polisinin 21 Kasım 2008 tarihinde ABD Büyükelçiliğinde brifing verdiği ve bu brifingde önemli açıklamalarda bulunulduğu belirtilmektedir.

1) Bu brifingin verilişinde sizin bilginiz var mıdır?

2)  Türk polisi hangi gerekçe ve zorunlulukla ABD Büyükelçiliğine böyle bilgiler vermektedir?

3) Türkiye Cumhuriyeti'nin itibarını sarsan bu tip brifingleri verenler hakkında herhangi bir cezai işlem yapmayı düşünüyor musunuz?

4) Hükûmetin başında bulunan bir kişi olarak devletimizin itibarını sarsan bu tip davranışlarda sorumluluğunuz yok mudur?

11.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kamuda çalışan avukatların maaşlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1147) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Mesut Dedeoğlu

                                                                                                           Kahramanmaraş

Eşit işe eşit ücret kapsamında yapılan çalışmalardan kamuda çalışan avukatların yararlanamadıkları belirtilmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1)  Kamuda çalışan avukatların maaşları konusunda eşit işe eşit ücret konusunda herhangi bir çalışma yapılmış mıdır? Yapılmış ise hangi çalışmalar yapılmıştır?

2)  Şayet yapılmamış ise niçin yapılmamıştır? Ortalama 1.800-2.200 arası maaş alan kamu avukatlarının maaşları ile ilgili bir çalışma yapmayı planlıyor musunuz?

12.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, zeytin üreticilerinin desteklenmesi ve zeytinyağı fiyatlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1183) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Mesut Dedeoğlu

                                                                                                           Kahramanmaraş

Üreticideki ucuza satılan fiyatlar bir türlü tüketiciye yansıtılamıyor. Zeytin üreticisi 2010 yılında 6 lira civarında satmış olduğu zeytinyağının kilosunu 2011 yılında da 4 lira civarında satmıştır.

Bu bilgiler ışığında;

1) Zeytin üreticisi maliyetlerin çok altında zeytinyağı satarken piyasada satılan zeytinyağı tüketiciye niçin yüksek fiyatlarda satılmaktadır?

2) Zararına satış yaptıkları için mağdur olan zeytin üreticilerini desteklemeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

13.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, şeker fabrikalarının üreticiye devir su-retiyle özelleştirilmesine yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1184) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Pancar üretiminin ülkemizdeki devamlılığını ve tüm fabrikaların faaliyetlerini sürdürmesini sağlayacak bir özelleştirme ülkemiz yararına bir gelişme olacaktır.

Bu bilgiler ışığında;

1) Avrupa'da olduğu gibi şeker üretimini özel sektörden alarak pancar üreticilerine vermeyi düşünüyor musunuz?

2)     Özelleştirme konusunda Hükûmet olarak kararlılığınız devam ediyor ise fabrikaların faaliyetlerini sürekli sürdürmesi amacıyla bundan sonraki özelleştirmeleri üreticiye devredecek şekilde yapmayı planlıyor musunuz? Bu konuda çalışmanız olacak mı?

14.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, çocuk işçiliğinin önlenmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1193) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Hak-İş, Hükûmete seslenerek, çocuk işçiliği ile kararlılıkla mücadele edilmesi gerektiğini belirtmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Çocuk işçiliğini önleme konusunda Hükûmet olarak hangi çalışmaları yapıyorsunuz?

2) Çocuk işçiliğini önleme konusunda denetim yapılıyor mu? Yapılıyor ise son beş yıl içinde toplam kaç kuruma işlem yapılmıştır?

15.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, binaların yalıtımıyla ilgili konut sahip-lerine destek verilip verilmeyeceğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1226) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Ülkemizde 18 milyon binanın yüzde 90'ının yalıtımsız olduğu belirtilerek, bu binaların ısınması ve soğutması için her yıl 7 milyar dolar civarında enerji israf edildiği vurgulanmaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1) Yalıtım konusunda konut sahiplerini maddi anlamda destekleyerek veya faizsiz kredi sağlayarak enerji kaybını önlemeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

16.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ülkemizde tüketilen kaçak çaya ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1234) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Türkiye Ziraatçılar Derneği tarafından hazırlanan 2011 yılı raporunda; ülkemizde tüketilen kaçak çayın 60 bin ton civarında olduğu ifade edilerek, komşu ülkelerden ülkemize sokulan kaçak çayın ekonomiye maliyetinin 75 milyon dolar civarında olduğuna işaret edilmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Komşu ülkelerimiz İran ve Suriye üzerinden çay kaçakçılığı yapıldığı doğru mudur?

2) Doğru ise sizin tespitlerinize göre ülkemize kaçak yolla yıllık toplam kaç ton çay girmektedir?

3) Kaçak olarak ülkemize sokulan bu çayın yıllık ekonomik değeri toplam kaç paradır?

17.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, belde belediye başkanlarının özlük ve pasaport haklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1337) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu     

                                                                                                        Kahramanmaraş

Eşit işe eşit ücret konusu belediye başkanlarını da etkilemiştir. Belde belediye başkanları, kendi emirleri altında çalıştırdıkları yazı işleri müdürlerinden daha az maaş aldıklarını belirtmektedirler.

Bu bilgiler ışığında;

1) Bu doğru mudur? Belde belediye başkanları, yazı işleri müdürlerinden daha az mı maaş almaktadır?

2)  Bu belediye başkanlarının yeşil pasaport kullanma hakkı var mıdır? Yok ise maaş ve pasaport konusunda bir çalışma yapmayı planlıyor musunuz?

18.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bağlı kurumlardaki taşeron şirket çalı-şanlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1345) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Bağlı kurumlarınızda toplam 272 adet güvenlik ve temizlik elemanının görev yaptığı belirtilmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1)  Kurumlarınız bünyesinde normal işçilerin yapmış oldukları işleri yapan 272 kişilik şirket elemanlarını kadroya geçirmeyi düşünüyor musunuz?

2) Bünyenizde niçin kadrosuz şirket elemanı çalıştırıyorsunuz? Bu yolu seçmenizin başlıca nedenleri nelerdir?

3) Taşeron uygulaması ile devlet kârı mı, yoksa şirket kârı mı gözetilmektedir?

4)  Şirket elemanlarının izin, rapor, fazla mesai, kıdem tazminatı gibi sosyal ve ekonomik haklarını nasıl takip ediyorsunuz?

19.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Kürecik radar üssünde çalışan personele ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1426) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Aşağıdaki soruların Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                        Veli Ağbaba

                                                                                                             Malatya

1)  Malatya/Kürecik'te konuşlandıran radar üssünde çalışan personel sayısı kaçtır?

2)  Radar üssündeki personelin uyruklarına göre dağılımı nasıldır?

3)  Radar üssünde bulunan asker sayısı kaçtır ve uyruklarına göre dağılımı nasıldır?

4) Radar üssünde bulunan sivil görevlilerin mesleklerine ve uyruklarına göre dağılımı nasıldır?

20.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, 24. Dönem sözlü ve yazılı soru önergeleri ile bunların cevaplanmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1428) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                        Sebahat Tuncel

                                                                                                                İstanbul

1) 24’üncü Dönemde Mecliste bulunan partilerin sunmuş olduğu toplam sözlü ve yazılı soru önergesi adedi nedir? Her partiye göre bu önergelerin yanıtlanma sayıları nedir? 23’üncü Dönem her partiye göre verilen ve yanıtlanan önerge sayısına göre değişim nedir?

2) Önergelerin yanıtlanmamasının nedeni nedir? Çok sayıda önergenin yanıtlanmamasının Meclis işleyişinde muhalefet partilerinin hükûmeti denetleme görevinde engel olduğu düşünüldüğünde yanıtlanmama gerekçelerini ortadan kaldırmayı düşünüyor musunuz?

3) Yanıtlanan önergelerin yanıtlanma süreleri ortalama nedir?

21.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen kurban kesimlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1443) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.                                              27/2/2012

                                                                                                        Ali Halaman

                                                                                                           Adana

1) Vatandaşlarımızın vekâlet yoluyla kurban kesim işlemlerini yürüten Diyanet nasıl, nerelerden temin etmektedir?

2) Bu kurbanlıkların birim fiyatı ne kadardır? Toplam tutarı ne kadardır?

3) Hac farizasını yerine getiren vatandaşlarımızın kurban kesimlerinde gereken şartlara riayet edilmiş midir?

22.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Elazığ’daki cami ve Kuran kursları tabelalarının ye-nilenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1536) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                        Ensar Öğüt

                                                                                                           Ardahan                              

Elâzığ il merkezi ile ilçe merkezleri ve köylerde bulunan camilerimizle yine başta ilçe merkezleri olmak üzere bazı köylerimizde Kur’an kursları bulunmaktadır. Camilerimizin ve Kur’an kurslarımızın dış cephelerinde bulunan yazılar çok eski olduğundan dolayı okunamamaktadır.

1) Elâzığ il ve ilçe merkezlerine bağlı camilerimiz ve Kur’an kurslarının dış cephelerinde bulunan tabelalar okunmamaktadır. Tabelaların yeniden yazılması sağlanacak mı?

23.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Diyanet Vakfı ile ilgili bazı iddialara ilişkin Başba-kandan sözlü soru önergesi (6/1570) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını dilerim.                                                                                                                                  2/4/2012

                                                                                                                        Kamer Genç

                                                                                                                             Tunceli

Bazı söylentilere göre; Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı Diyanet Vakfının birçok usulsüz harcamalar yaptığı, bazı politikacı ve Diyanet çalışanlarının yakınlarını vakıf parasıyla hacca gönderdiği, vakıftan bazı Diyanet mensupları yakınlarının çocuklarına yüksek rakamlı burs ödedikleri, naylon fatura kullandıkları ve hatta kitaplarını bastırdıkları söylenmektedir.

1)  Diyanet Vakfının son beş yıllık hesapları incelenmiş midir? İncelenmiş ise bu söylentileri doğrulayan tespitler varsa açıklar mısınız?

2)  Eğer inceleme yapılmamış ise, gerekli incelemenin yapılarak kurumun ismi etrafındaki bu söylentilerin bitirilmesini düşünüyor musunuz? Ve inceleme sonuçlarını tarafıma bildirir misiniz?

24.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Diyanet İşleri Başkanının bir açıklamasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1571) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını dilerim.                                                                                                                  2/4/2012

                                                                                                        Kamer Genç

                                                                                                             Tunceli

Diyanet İşleri Başkanı, 4+4+4 yasa teklifinin kabulü nedeniyle “Seksen sekiz yıldır zaten birtakım vehimler, korkular sebebiyle toplum olarak birbirimizi üzdük, gönül kırgınlıklarına yol açtık.” demektedir.

1) Kamu görevlisi olan bu zatın laik cumhuriyet ve ilkelerine yaptığı bu saldırı nedeniyle hakkında soruşturma açacak mısınız?

2) Bu zatın açıklamaları Anayasa'nın 136’ncı maddesine açıkça aykırı olduğuna göre görevine son vermeyi düşünüyor musunuz?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Onuncu sıradaki sorumu okumadan atladı efendim, onuncu sıradaki sorumu okumadı.

25.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Suriye’ye yapılacak olası bir müda-halenin dinen kabul edilebilirliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1613) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Yardımcısı ve Diyanetten sorumlu Bakan Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak yanıtlanması için gereğini bilgilerinize saygılarımla arz ederim.

                                                                                        Selahattin Karahmetoğlu

                                                                                                        Giresun

Ülkemizin Suriye'ye olası bir askerî müdahalesi durumunda:

1) Ülkemizin Müslüman askerinin, anayasasında Müslüman olduğunu belirten Suriye'nin askeri ile savaşması ve hayatını yitirmesi durumunda şehit sayılıp sayılmayacağını biliyor musunuz? Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığımızdan bir görüş almayı düşünüyor musunuz?

2) Suriye tarafından bir saldırıya uğramayan ülkemizin, bu ülkenin sınırlarından içeriye bir askerî müdahalesi, asker ya da sivil Müslüman Suriye vatandaşının kanını dökmesi dinimizce kabul edilir mi?

26.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan Merkez’e bağlı bazı köylerdeki camilerin bakım-onarım ve diğer ihtiyaçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1648) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        Ensar Öğüt

                                                                                                                          Ardahan                               

Ardahan merkez ilçesine bağlı Çimenkaya, Çobanlı ve Binbaşar köylerimizin camilerinin ağır kış şartları geçirmiş olmasından dolayı çatıları akmaktadır. Yine caminin abdesthanesi bulunmamaktadır. Köylerimizden çok göç olduğundan dolayı köyde ölenlerin akrabalarının cenazeye katılabilmesi için caminin morgu bulunmamaktadır.

1) Ardahan merkez ilçesine bağlı Çimenkaya, Çobanlı ve Binbaşar köylerimizin camilerinin ağır kış şartlarından dolayı çatıları akmaktadır. Çatıların bakım ve onarımı yapılacak mı?

2) Camide abdesthane olmadığından hemşehrilerimiz abdest almakta zorlanmaktadırlar. Abdesthane yapılacak mı?

3) Camilerimizde morg bulunmamaktadır. Camilerimize morg yapılacak mı?

4) Camilerimizde hoca evi bulunmamaktadır. Camiye hoca evi yapılacak mı?

27.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, terhis süreleri uzatılan askerlerin kamuya öncelikli işçi olarak alınması uygulamasının ortadan kaldırıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1735) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.                                                   4/5/2012

                                                                                                        Ali Halaman

                                                                                                             Adana

1) 1999 yılında çıkarılan karar kapsamında terhis süreleri uzatılan askerlerin kamuya öncelikli işçi olarak alınması uygulaması hangi gerekçelerle ortadan kaldırılmıştır?

2) Askerlerimizin bu mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik olarak tekrar Hükûmetinizce yürütülen bir çalışma var mı?

3) Varsa çalışmanın içeriği ve uygulama planı nasıldır?

28.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’da bir köyün imamevi, gasilhane ve şadırvan ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1744) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                        Ensar Öğüt

                                                                                                          Ardahan

Kars Merkez Çığırgan köyü camisinin imam evi ve gasilhanesi ile şadırvanı bulunmamaktadır. Köyde yaşayan hemşehrilerimiz yıllardan beri sıkıntı çekmektedirler, imam Kars merkeze gidip gelmektedir. Çığırgan köyü halkının bu sıkıntılarının bir an önce giderilmesi gerekmektedir.

1) Kars merkez ilçeye bağlı Çığırgan köyünde imam evi bulunmamaktadır. Çıgırgan köyüne imam evi yapılacak mı?

2) Kars merkez ilçeye bağlı Çığırgan köyünde gasilhane ve şadırvan bulunmamaktadır. Köy camisine şadırvan ve gasilhane yapılacak mı?

29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yurtiçi ve yurtdışında icra takibi başla-tılan camilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1756) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

 Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Gazetelerin bazı köşe yazılarında ve haberlerinde, camilerin çeşitli nedenlerden dolayı icralık olduğu ve satışa çıkarıldığı yazılmaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1) Yurt içi ve yurt dışında çeşitli nedenlerden dolayı icraya çıkarılmış olan camilerimiz var mıdır? Var ise bu camilerimizin toplam sayısı kaçtır?

2) Camilerimiz hangi nedenlerden dolayı icralık olmuştur? İcralık olan bu camilerimizin illerimize göre dağılımı ne şekildedir?

30.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Dışişleri Bakanlığında görev yapan sözleşmeli personelin özlük haklarından kaynaklanan mağduriyetlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1762) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

 Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Merkezde ve yurt dışı görevlerinde sözleşmeli olarak görev yapan Dışişleri Bakanlığı personeli, maaş ve özlük hakları konusunda diğer çalışanlara göre mağdur edildiklerini belirtmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Merkezde ve yurt dışı görevlerinde sözleşmeli olarak çalışan personeller, diğer çalışanlara göre maaş ve özlük hakları konusunda mağdur mu edilmektedir?

2) Bu konuda herhangi bir çalışmanız var mıdır? Çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

31.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı’daki cami ve Kuran kurslarının tabelalarının değiştirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1804) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        Ensar Öğüt

                                                                                                                          Ardahan

Ağrı il merkezi ile ilçe merkezleri ve köylerde bulunan camilerimizle yine başta ilçe merkezleri olmak üzere bazı köylerimizde Kur’an kursları faaliyet vermektedir. Camilerimizin ve Kur’an kurslarımızın dış cephelerinde bulunan yazılar çok eski olduğundan dolayı okunamamaktadır.

1) Ağrı il ve ilçe merkezlerine bağlı camilerimiz ve Kur’an kurslarının dış cephelerinde bulunan tabelalar çok eski olduğundan yazılar silinmiş ve çerçeveleri bozulmuştur. Tabelaların yeniden yazılması sağlanacak mı?

32.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, iş adamlarının yurt dışına vizesiz se-yahat edebilmelerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1832) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.                

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Ankara Genç İşadamları Derneği (ANGİAD) iş adamlarının yurt dışına vize engeli olmadan seyahat etmelerinin ekonomiyi canlandıracağını belirtmektedir.        

Bu bilgiler ışığında;

1) İş adamlarının yurt dışına vize engeli olmadan seyahat edebilmeleri konusunda herhangi bir çalışmanız var mıdır?

2) Ülke ekonomisine ve istihdama çok önemli katkılar sağlayan iş adamlarımızın vize konusundaki zaman kayıplarını nasıl önlemeyi planlıyorsunuz?

33.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yerel yönetimlerin gıda işletmeciliği yapmalarının yol açtığı sorunlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1836) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                         Kahramanmaraş

Bazı yerel yönetimlerin asli görevleri yerine gıda işletmesi işlerine soyunmaları lokanta ve kafe gibi işletme sahiplerinin tepkisine neden olmaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1) Bazı yerel yönetimlerin gıda işletmeciliğine soyunmalarının lokanta ve kafe gibi işletmeleri zor duruma düşürdüğü doğru mudur?

2) Lokanta ve kafelerin bu konuda yaşamakta oldukları sorunlarına yönelik herhangi bir çalışmanız var mıdır? Bu konuda çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

34.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Diyanet İşleri Başkanının kürtaj ve sezaryen konu-sundaki tutumuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1876) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını dilerim.                                                                                                                                 19/4/2012

                                                                                                                        Kamer Genç

                                                                                                                             Tunceli

Tarafınızca ortaya atılan kürtaj ve sezaryen konusunun kamuoyunda büyük siyasi tartışmalara konu olduğu bilinmektedir. Bu konuda Diyanet İşleri Başkanı da siyasi tartışmaya katılarak sizin yanınızda yer almıştır.

Anayasa’nın 136’ncı maddesine göre bütün siyasi görüş ve düşünüşün dışında kalması gereken Diyanet İşleri Başkanının bu davranışı Anayasa’ya aykırı olduğuna göre, hakkında ne gibi bir işlem yapmayı düşünüyorsunuz? Kendisini görevden alacak mısınız?

35.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Muş’taki köy camilerinin bakım ve onarımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1906) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılması hususunu saygılarımla arz ederim.

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Muş il merkezi ve ilçelerine bağlı köylerde yağan yoğun kar ve yağmur yağışı nedeniyle hemşehrilerimize hizmet veren camilerimizin çatıları bozulmuş ve camilerimizin dış sıvalarıyla beraber içerisinde boya ve badanaları da akmıştır. Bu durum karşısında vatandaşlarımız ibadetlerini yapmakta sıkıntı çekmektedirler. Bir an evvel camilerin gerekli bakım ve onarımları yapılmalıdır.

1) Muş il merkezi ve ilçelerine bağlı köylerde mevcut şartlar altında hemşehrilerimiz ibadetlerini yapmakta, ancak yoğun kar ve yağmur yağışı nedeniyle camilerimizin dış sıvaları ile içerisinin badana ve boyaları akmıştır. Muş il merkezi ve ilçelerine bağlı köylerin camilerinin dış sıvaları ile iç badana ve boyalarının yapılması için bir çalışmanız olacak mı?

36.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Erzurum ve ilçelerindeki cami ve Kur'an kurslarının tabelalarının yenilenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1951) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        Ensar Öğüt

                                                                                                                           Ardahan

Erzurum il merkezi ve ilçe merkezleri ile köylerde bulunan camilerimizle yine başta ilçe merkezleri olmak üzere bazı köylerimizde Kur’an kursları bulunmaktadır. Camilerimizin ve Kur’an kurslarımızın dış cephelerinde bulunan yazılar çok eski olduğundan dolayı okunamamaktadır. İçinde bulunduğumuz mübarek üç aylarda ve idrak edeceğimiz ramazan ayında camilerimizin imam eksikliklerinin tamamlanması gerekmektedir.

1) Erzurum il ve ilçe merkezlerine bağlı camilerimiz ve Kur’an kurslarının dış cephelerinde bulunan tabelaları çok eski olduğundan yazılar silinmiş ve çerçeveleri bozulmuştur. Tabelaların yeniden yazılması sağlanacak mı?

2) Erzurum ilindeki bütün camilerimizin başta imam eksiklikleri tamamlanarak camilerimizin onarım bakımlarının ramazan ayına yetiştirilmeleri sağlanacak mı?

37.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engellilerle ilgili mevzuat kapsamında yapılması gereken düzenlemelerin denetimine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1986) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Kamu kurum ve kuruluşları ile belediyelere, Engelliler Kanunu kapsamında gerekli düzenleme yapılması için verilen süre 7 Temmuz 2012 tarihinde dolmaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1) Düzenlemeler konusunda verilen bu süre yeterli olmuş mudur? Bu sürenin uzatılması konusunda herhangi bir çalışmanız var mı?

2) Süre uzatımına gidilmesi planlanmıyor ise düzenlemelerle ilgili denetimler ne zaman ve hangi kurumlar tarafından yapılacaktır?

38.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yabancı menşeli yazılımların tehdit oluşturmaması konusunda alınan önlemlere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2003) Cevap-lanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

        Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK), analiz yazılımında bazı ülkelerin ön plana çıktığını belirterek ülke içinde kullanılan yazılımların yabancı menşeli olmasının Türkiye için bir tehdit oluşturduğunu ifade etmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu’nun (MASAK) analiz yazılımı konusundaki uyarısını dikkate alarak herhangi bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

2) Yabancı menşeli yazılımların tehdit oluşturmaması konusunda başlıca hangi önlemler alınmaktadır?

39.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Diyanet İşleri Başkanlığından diğer kamu kurumlarına naklen geçiş yapan İmam-Hatip Lisesi ve İlahiyat Fakültesi mezunlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2056) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını dilerim.                                                                                                                 24/7/2013

                                                                                                        Kamer Genç

                                                                                                            Tunceli

KPSS sınavlarında çok yüksek puan alan kişiler kamu hizmetine alınmazken imam-hatip mezunu olup da KPSS’den 45 ve üzeri puan alan kişilerin önce Diyanet İşleri Başkanlığına alınıp göreve başlatıldığı ve aday memurluğu ortadan kalktıktan sonra başta Millî Eğitim Bakanlığı olmak üzere devletin diğer kurumlarına yatay olarak nakil edildiği bilinmektedir.

1) 2005 yılından bugüne kadar, önce Diyanet İşleri Başkanlığına alınarak diğer devlet kurumlarına yatay geçirilen imam-hatipli veya ilahiyat fakültesi mezunu kaç kişi vardır? Bunlar hangi kurumlara, ne miktarda yatay olarak geçirilmişlerdir?

2) KPSS’den çok yüksek puan alan kişiler varken imam-hatip kökenli kişilere böyle ayrıcalıklı işlem yapmak hakkaniyet ve adalete aykırı değil midir?

40.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Diyanet İşleri Başkanlığının bazı uy-gulamalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2067) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Yardımcısı ve Diyanetten sorumlu Bakan Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak yanıtlanması için gereğini bilgilerinize saygılarımla arz ederim.

                                                                                        Selahattin Karaahmetoğlu

                                                                                                      Giresun

1) Diyanet İşleri Başkanlığı mezhepsel ve ideolojik yaklaşımlarında ve politikalarında iktidarınızın yanında durmak ve bu yönde açıklama yapmak zorunda mıdır?

2) AKP iktidarının açıklamalarına paralel olarak, sanki iktidarın gözüne girmek amacıyla vaaz veren imamların ve din görevlilerinin olduğu dikkatinizi çekmekte midir?

3) Özellikle Suriye sınırına yakın il ve ilçelerimizde görev yapan vaiz ve imamların, El Kaide mensuplarınca, istedikleri yönde vaaz vermeleri konusunda tehdit edildikleri doğru mudur? Bu iddialar konusunda Diyanet İşleri Başkanlığı, Bakanlığınız ve İçişleri Bakanlığı soruşturma yürütmekte midir?

41.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Diyanet İşleri Başkanlığı binasının önünde yapılan camiye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2165) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını dilerim. 25/09/2012

                                                                                                                        Kamer Genç

                                                                                                                            Tunceli

Ankara’da Diyanet İşleri Başkanlığı önündeki yapılan cami;

1) Kaç liraya mal olmuştur?

2) Bu cami inşaatı hangi kaynaklardan sağlanan paralarla yapılmıştır?

3) Bu cami inşaatı için kimler ne miktarda bağışta bulunmuşlardır?

42.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Türkiye tarafından Filistin’in Gazze şehrinde bir hastane inşa edileceği iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2629) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Türkiye tarafından Filistin'in Gazze şehrine 150 yataklı Türk-Filistin Dostluk Hastanesi yaptırılacağı belirtilmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye tarafından Filistin'in Gazze şehrine 150 yataklı hastane yapıldığı doğru mudur?

2) Doğru ise bu hastane hangi bakanlık bünyesinde toplam kaç para harcanarak yapılmaktadır?

43.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Türkiye tarafından Kazakistan’da inşa edilen bir liseye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2631) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Türkiye tarafından Kazakistan'da Talgar Kazak-Türk Lisesi yapılmış ve iç donanımı gerçekleştirilmiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye tarafından Kazakistan'da yaptırılan Talgar Kazak-Türk Lisesi hangi kurum tarafından toplam kaç para harcanarak yapılmıştır?

2) Kazakistan'da Türkiye tarafından başka hangi yatırımlar yapılmış ve bunlar için toplam kaç para harcanmıştır?

44.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Türkiye tarafından Özbekistan’da inşa edilen bir yeni doğan birimine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2632) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Türkiye tarafından Özbekistan'da Taşkent Enstitüsünde yeni doğan birimi kurulmuştur.

Bu bilgiler ışığında;

1) Özbekistan'da kurulan yeni doğan birimine toplam ne kadar harcama yapılmıştır?

2) Bu harcamalar hangi bakanlığın bütçesinden karşılanmıştır?

45.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, huzurevlerinde çalışan yaşlı bakım elemanı sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2653) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Özel Huzurevi ile Huzurevi Yaşlı Bakım Merkezleri Yönetmeliği’ne göre huzurevinde her 10 yaşlı için 1 yaşlı bakım elemanı çalıştırılması zorunlu hâle getirilmiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Bu yönetmelik uygulamada mıdır? Uygulamada ise huzurevlerinde her 10 hastaya 1 yaşlı bakım elemanı düşmekte midir?

2) Huzurevlerinde kalan yaşlılara ülke genelinde toplam kaç adet yaşlı bakım elemanı ile hizmet verilmektedir?

46.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Azerbaycan’daki meslek ve teknik lise öğretmenlerine verilen eğitime ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2761) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Azerbaycan'daki meslek ve teknik liselerde elektrik, elektronik ve bilgisayar alanlarında atölye ve meslek dersleri öğretmenlerine yönelik olarak Türkiye tarafından endüstriyel otomasyon teknolojileri alanında öğretmenlik eğitimi verilmiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1-) Bu eğitim hangi yıl içinde toplam kaç öğretmen tarafından verilmiştir?

2-) Proje hangi amaçla planlanmış ve proje kapsamında toplam kaç para harcama yapılmıştır?

47.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, TİKA’nın koordinasyon ofisleri ve personeline ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2765) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA), kalkınma yardımları konusunda çeşitli ülkelerde çalışmalarını sürdürmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1-) Kalkınma yardımlarını yürütmek üzere toplam kaç ülkede, kaç adet TİKA program koordinasyon ofisi hizmete açılmıştır?

2-) Bu ülkeler hangileridir? Her bir ofiste toplam kaç personel çalışmaktadır?

3-) Bu koordinasyon ofisinde görev yapan kişiler kaç para ücret almaktadır?

48.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bağlı kurum ve kuruluşların istisnai kadrolarına yapılan atamalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3148) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                        İsmet Büyükataman

                                                                                                                   Bursa

1-) 2002 yılından itibaren AKP iktidarları döneminde Bakanlığınıza istisnai kadrodan; başta özel kalem müdürü olmak üzere bakanlık müşaviri, basın ve halkla ilişkiler müşaviri olarak kaç kişi istihdam edilmiş ve sınavsız devlet memurluğuna atanmıştır?

2-) Bu kadrodan memurluğa atananların isimleri nelerdir?

49.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Başbakanlık istisnai kadrolarına yapılan atama-lara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3166) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                        İsmet Büyükataman

                                                                                                                   Bursa

1-) 2002 yılından itibaren AKP iktidarları döneminde Başbakanlığa istisnai kadrodan; başta özel kalem müdürü olmak üzere bakanlık müşaviri, basın ve halkla ilişkiler müşaviri olarak kaç kişi istihdam edilmiş ve sınavsız devlet memurluğuna atanmıştır?

2-) Bu kadrodan memurluğa atananların isimleri nelerdir?

50.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3231) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                        İsmet Büyükataman

                                                                                                                   Bursa

Bakanlıkların açıklanan temsil giderleri (Bakanlık merkez ve taşra teşkilatları bünyesinde karşılama, ağırlama, yemek, davet, davetiye, çiçek, afiş, eşantiyon, açılış törenleri gibi faaliyetler) çeşitli vesilelerle basına yansımaktadır.

Buna göre;

1-) 2002 yılından itibaren AKP iktidarları döneminde Bakanlığınızda temsil gideri olarak ne kadar harcama yapılmıştır?

2-) Emeklimiz, işçimiz, memurumuz geçim sıkıntısı ile boğuşurken bu temsil giderlerinde tasarrufa gidilmesi hususunda bir çalışmanız bulunmakta mıdır?

51.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, bazı camilerin icralık olduğu ve satışa çıkarıldığı iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3305) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.                                                     27/2/2013

                                                                                                                        Ali Öz

                                                                                                                        Mersin

Yazılı ve görsel basında çeşitli nedenlerden dolayı bazı camilerin icralık olduğu ve satışa çıkarıldığı haberleri yer almaktadır.

Bu bağlamda:

1)  Camilerin icralık olma sebepleri nelerdir? Bu duruma düşen kaç camimiz vardır?

2) Camilerin icralık durumunu ortadan kaldırmak için aldığınız önlemler nelerdir?

3) Türkiye ve yurt dışında bu durumda olan camilerimiz hangi şehirlerdedir?

52.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, TİKA tarafından Moğolistan’da yaşayan Türklere yapılan yardımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3413) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        Ensar Öğüt

                                                                                                                          Ardahan

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı tarafından Moğolistan'ın üç noktasında yaşayan Dukha Türkleri zorlu kış şartlarında yaşam mücadelesi vermekteler. Çadırlarda kalan, tarım ve hayvancılıkla uğraşan soydaşlarımız vardır. Bu soydaşlarımıza yardım yapılıyor mu?

1-) TİKA tarafından Moğolistan’ın üç değişik bölgesinde yaşayan Türklere ne tür yardımlar hangi aralıklara yapılıyor?

53.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Baş-kanlığının faaliyetlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3428) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                        İsmet Büyükataman

                                                                                                                   Bursa

Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı 2010 yılında kurulmuştur. Amacı yurt dışında yaşayan Türklerin sorunlarıyla ilgilenmektir.

Buna göre;

1 -) Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığına, özellikle ne gibi şikâyetler gelmektedir?

2 -) Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı, 2010 yılından bu yana ne gibi faaliyetlerde bulunmuştur?

3 -)   Yurt dışında bulunan Türk ailelerin çocukları yabancı ailelere ne gibi gerekçelerle verilmektedir?

4 -) Başkanlık olarak bu tür konularda nasıl bir yol izlenmektedir?

54.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, hac kontenjanına ve umre başvurularına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3431) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                        İsmet Büyükataman

                                                                                                                   Bursa

Hac kontenjanındaki sıkıntılar nedeniyle vatandaşlar kutsal topraklara olan özlemlerini umre yaparak gidermektedirler.

Buna göre;

1 -) 2011-2012 yıllarında umre için başvuran kaç Türk vatandaşı vardır?

2 -)   Hac kontenjanlarının artırılması hususunda bir çalışmanız var mıdır?

BAŞKAN – Sözlü soru önergelerini cevaplamak üzere…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, 10’uncu sıradaki soru önergesi okunmadı efendim.

BAŞKAN – 10’uncu sıradaki okundu efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben buradan takip ediyorum, nasıl okundu?

BAŞKAN – Amerikan Büyükelçiliğinde olan şeyi istemiyor mu? O okundu efendim. Atlamışsınız herhâlde ama okundu.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama arkadaş öyle okuyor ki tabii, AKP’li olduğu için millet anlamasın diye ağzında yuvarlıyor.

BAŞKAN – Sorunuz okundu yalnız, ben de takip ediyordum.

Buyurunuz Sayın Bozdağ. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; milletvekillerimiz tarafından sorulan sorulara cevap vermek üzere huzurlarınızdayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün, İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin’in cevaplaması dileğiyle sorduğu (6/74) esas numaralı, Ardahan Çıldır ilçesi Aşağıcambaz ve Ağıllı köylerinde köy odası olmadığına ilişkin sorusu var. Bununla alakalı, Ardahan ili Çıldır ilçesine bağlı Aşağıcambaz ve Ağıllı köylerine köy odası yapılması talebi Çıldır ilçesi Köylere Hizmet Götürme Birliğinin mali imkânları dâhilinde değerlendirilecektir.

Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/1345) esas no.lu sorusunda, bağlı kurumlarımızda bulunan güvenlik ve temizlik elemanlarına ilişkin sorular var, bunlara toplu cevap veriyorum.

Diyanet İşleri Başkanlığında gerek temizlik işçisi ve gerekse koruma, güvenlik personeli olarak çalışan şirket elemanlarının kadroya geçirilmesiyle ilgili herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. 28/3/1988 tarihli ve 318 sayılı Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde yardımcı hizmetler sınıfında bulunanların yaptıkları hizmetlerin ihale yoluyla gördürülmesinin mümkün hâle getirildiği bilinmektedir. 1988 yılından bu yana hizmetlerin aktif ve daha verimli bir şekilde yerine getirilmesi maksadıyla Diyanet İşleri Başkanlığı merkez binasında şirket elemanlarının hizmetlerinden faydalanılmaktadır. Söz konusu uygulamayla amaç, gerek mali gerekse diğer yönlerden daha faydalı sonuçlar elde etmek, daha kaliteli hizmeti sunmaktır. Şirket elemanlarının izin, rapor, fazla mesai, kıdem tazminatı gibi sosyal ve ekonomik hakları şirket ve kurumumuz yetkilileri tarafından da takip edilmektedir.

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı bünyesinde temizlik şirketi elemanı sayısı 74’tür. Söz konusu personelin kadroya alınmasına ilişkin bir çalışma yoktur. Başkanlık, hizmet alınması yoluyla, temizlik işlerinde -diğer sorulara verdiğim cevap 1’inci soruyla aynı, bunun için de geçerli- daha faydalı, daha etkin, daha kaliteli hizmet alınmasını sağlamak amacıyla yapılmaktadır.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı bünyesinde hizmet alımı yoluyla sözleşmeli çalıştırılan güvenlik ve temizlik elemanlarının kadroya geçirilmesi burası için de söz konusu değildir. Başkanlık bünyesinde söz konusu görevler için yeterli kadro bulunmadığından firma personelinden bu yönde istifade edilmektedir. Çalıştırılan tüm personelin sosyal, ekonomik hakları idareye hizmet sunan firma tarafından zorunlu olarak yerine getirilmektedir ancak, Başkanlık da bu personelin hak kaybına uğramaması için gerekli tedbirleri almakta, mevzuat ve sözleşme hükümleri çerçevesinde kontrolleri devam ettirmektedir.

Adana Milletvekili Sayın Ali Halaman’ın (6/1443) esas numaralı sorusunda, vatandaşlarımızın vekâlet yoluyla kurban kesim işleri ve buna dair bazı konuları dile getirmektedir. Cevabımız: Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı iş birliği ile düzenlenen vekâlet yoluyla kurban kesimi organizasyonda kesilen kurbanlar, yurt içinde başta Et ve Balık Kurumu Genel Müdürlüğü olmak üzere, il ve ilçe müftülüklerince, aynı zamanda Türkiye Diyanet Vakfı şubelerince, yurt dışında ise, din hizmetleri müşavirlik ve ataşeliklerince, Başbakanlık Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığınca (TİKA), Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ve görevlilerimizce mahallinden temin edilmektedir. Temin edilen kurbanlıkların fiyatları ülkeler bazında ve bölgesel olarak kurbanlık hayvanın kilosuna göre değişiklik arz etmektedir. Hac dönemindeki aşırı izdiham nedeniyle hacılarımızın zorlandıkları konuların başında kurban kesim işlemi gelmektedir. Mina ve çevresindeki şartlar nedeniyle, hacılarımızın kendi imkânlarıyla yalnız başına bu görevi yerine getirmeleri neredeyse imkânsız gibidir. Diyanet İşleri Başkanlığı bu alanda da gerekli çalışmaları yapmış ve 2011 yılı haccına katılan vatandaşlarımızın kurban bedellerini daha Türkiye’deyken bir banka emanet hesabına yatırmalarını teşvik etmiştir. Böylece, söz konusu kurban bedellerine istinaden topluca kesim yapmak üzere İslam Kalkınma Bankası ile bir protokol yapılmıştır. Başkanlığımızca haccın en yoğun günlerinde oluşturulan kurban kesim ve takip ekibi tarafından hacılarımızın kurbanlarının hijyenik bir ortamda topluca kesimi ve etlerinin değerlendirilmesi sağlanmıştır.

Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün (6/1536) esas numaralı sorusuna cevabımız: Elâzığ il, ilçe merkez ve köylerinde bulunan cami ve Kur'an kurslarının dış cephelerinde bulunan yazıların okunamayacak derecede olduğu hususuna ilişkin konu inceletilmiştir. Elâzığ il ve ilçe merkez ve köylerindeki cami ve Kur'an kursları levhalarının Diyanet İşleri Başkanlığının 2007 genelgesinin 203’üncü maddesi hükümlerine göre hazırlanmasına teşkilatça özen gösterilmektedir. Bunun dışında, 2012 Nisan ayı içerisinde Diyanet İşleri Başkanlığı Rehberlik ve Teftiş Başkanlığınca il genelinde yapılan teftiş sırasında da Elâzığ’daki levhalarda herhangi bir eksiklik ve olumsuzluk bulunmadığı tespit edilmiştir.

Giresun Milletvekili Sayın Selahattin Karaahmetoğlu’nun (6/1613) esas no.lu sorusunda: “Ülkemizin Müslüman askerinin, anayasasında Müslüman olduğunu belirten Suriye askeri ile savaşması ve hayatını yitirmesi durumunda şehit sayılıp sayılmayacağını biliyor musunuz? Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığımızdan bir görüş almayı düşünüyor musunuz?

Suriye tarafından bir saldırıya uğradığımızda, bu ülkenin sınırlarından içeriye bir askerî müdahalesi, asker ya da sivil Müslüman Suriye vatandaşının kanını dökmesi dinimizce kabul edilebilir bir durum mudur?” Bu soruya ilişkin, tabii dinî konular Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından cevaplandırılabilecek konulardır. Sayın Milletvekilimize benim önerim, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığına bu yönde bir soru tevdi ederse kendilerine bir cevap verilebilir; bu konunun dinî hükmü nedir, ona göre bir cevabı alır. Ben şu kadarını söyleyeyim: Türkiye'nin temel politikası, yurtta sulh cihanda sulhtur. Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir ülkenin topraklarında gözü yoktur, hiçbir ülkeye savaş açma gibi bir düşüncesi ve niyeti yoktur, olmamıştır da.

Suriye’de Suriye yönetiminin zulmü vardır ve Suriye yönetimi maalesef kendi ülkesinde yaşayan insanlara denizden gemilerle, havadan uçaklar, helikopterlerle, karadan tanklarla ölüm yağdırmaktadır. Böylesi bir yönetimin zulmüne maruz kalan ve orada hayatını kaybeden, haksızlığa uğrayan bu insanların hakkını hukukunu dile getirmek ve bu zulme karşı durmak da bugüne kadar bütün haksızlıklar ve zulümler karşısında durmayı şiar edinen Türkiye Cumhuriyeti’nin geleneksel politikasıdır, biz de bu politikayı sürdürüyoruz. Suriye yönetimi ölümlere son verinceye kadar ve buradaki haksızlığı hukuksuzluğu bitirinceye kadar Türkiye'nin tavrı da değişmeyecektir. Bu noktada, orada 100 bini aşkın insan hayatını kaybetti. Bu soruyu biraz da onlara sormak lazım. Kendi vatandaşını, kendisi gibi Müslüman olan 100 bin insanı, kadın, çocuk, yaşlı demeksizin ölüme göndermek İslam’ın neresinde yazıyor, Kur’an’ın neresinde yazıyor, bunu Beşar Esad’a sormanız daha isabetli olur.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Siz aynı soruyu özgür Suriye ordusuna soruyor musunuz?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün 6/1648 esas no.lu soru önergesinde, Ardahan merkez ilçesine bağlı Çimenkaya, Çobanlı, Binbaşar köylerimizin camilerinin ağır kış şartlarından dolayı çatılarının aktığı, bakım onarıma ihtiyaç olduğu, camide başka birtakım ihtiyaçların bulunduğu dile getiriliyor. 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un değişik 35’inci maddesinde yer alan “Camii ve mescitler Diyanet İşleri Başkanlığının izniyle ibadete açılır ve Başkanlıkça yönetilir. Hakiki ve hükmi şahıslar tarafından yapıldığı hâlde izinli veya izinsiz olarak ibadete açılmış bulunan cami ve mescitlerin yönetimi üç ay içinde Diyanet İşleri Başkanlığına devredilir.” hükmü uyarınca, Diyanet İşleri Başkanlığına cami ve mescitlerin sadece yönetimi görevi verilmiştir, ülkemiz genelinde cami ve mescitler ile bunların müştemilatının tamamı, hayır işleri kapsamında şahıslar, dernekler ve vakıflar tarafından yapılmaktadır. Söz konusu ihtiyaçlar -morg ihtiyacı, hocaevi, abdesthane gibi diğer ihtiyaçlar ve diğer boya, badana gibi ihtiyaçlar- Başkanlığa iletildiğinde Diyanet İşleri Başkanlığı imkânlar nispetinde cüzi yardımlar yapabilmektedir. Bu konuda, yardım yapılması konusunda da gerekli talimatlar verilmiştir.

Ardahan Milletvekilimiz Sayın Ensar Öğüt’ün (6/1744) numaralı, Kars merkez ilçeye bağlı Çığırgan köyü camisinin imamevinin bulunmaması ve merkez ilçeye bağlı aynı köyde gasilhane ve şadırvanın bulunmamasına ilişkin sorusunun cevabı biraz önce verdiğim cevapla aynı. Diyanet İşleri Başkanlığı camilerin sadece yönetiminden sorumlu, camilerin müştemilatı dâhil kendilerini yapma görevi Diyanet İşleri Başkanlığına verilmemiştir. Bunlar; dernekler, vakıflar, şahıslar tarafından yapılmakta, zaman zaman da ihtiyaçların karşılanması için talep hâlinde, lüzumu hâlinde Diyanet İşleri Başkanlığı cüzi destekler vermektedir. Bu konuda da konunun incelenmesi ve yapılması gerekenlerin derhâl yapılması konusunda ilgililere gerekli talimatlar verilmiştir.

Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/1756) esas numaralı sorusunda, yurt içi ve yurt dışında çeşitli nedenlerden dolayı icraya çıkarılmış olan camilerimizi ve bunların sayısını ve bu camilerin illere göre dağılımını, nedenlerini soruyor. Demin de söyledim, Diyanet İşleri Başkanlığına verilen sadece camilerin yönetimidir, camilerin gelirleri, örneğin ihtiyaçlarının karşılanmasıyla ilgili hususlar, tamamıyla dernekler, vakıflar tarafından yerine getirilmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı, zaman zaman, talep hâlinde, imkânları ölçüsünde kısmi desteklerde bulunmaktadır. O nedenle, Türkiye'de herhangi bir camiye dönük icra takibi var mı, buna dair Diyanet İşleri Başkanlığında herhangi bir kayıt bulunmamaktadır çünkü bunlara ilişkin şeyler doğrudan dernekler ve vakıflar tarafından yapılmaktadır. Bu nedenle bu soruların nedenleri ve diğer hususlara ilişkin kesin bir bilgi verme imkânımız söz konusu değildir.

Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün (6/1804) numaralı sorusunda Ağrı il ve ilçe merkezlerine bağlı camilerimiz ve Kur'an kurslarının dış cephelerinde bulunan tabelalarla ilgili, yazıların silindiği ifade ediliyor.

Ağrı il merkez, ilçe ve köylerinde cami ve Kur'an kurslarının dış cepheleriyle ilgili konu il müftülüğüne yazıldı, gerekli denetimler yapılarak yeniden tabelaların ve diğer ihtiyaçların gözden geçirilmesi talimatı verildi ve bu talimatın gereği yapıldı.

Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt (6/1906) numaralı sorusunda, Muş il merkezi ve ilçelerine bağlı köylerde hemşehrilerimizin ibadetini yapmak için, yoğun kar ve yağmur yağışı nedeniyle camilerimizin dış duvarlarının badanası ve diğer ihtiyaçlarının eksikliğini dile getiriyor, “İç badana ve boyalarına ilişkin bir çalışmanız olacak mı?” diye soruyor.

Bu konuda da cami ve Kur'an kursu inşaatları, bakım onarımları mahallinde karşılanmaktadır ancak bu konularla ilgili de yetkililere gerekli talimatlar verildi, eksikliklerin giderilmesine ilişkin çalışmalar başlatıldı. Tabii, şu anda boya, badana ve diğer konulara ilişkin eksikliklerin tamamı giderilmiş durumdadır, diğer hususlarla ilgili çalışmalar devam etmektedir.

Ardahan Milletvekilimiz Sayın Ensar Öğüt’ün (6/1951) numaralı, Erzurum il, ilçe merkezlerine bağlı cami Kur’an kurslarımızın dış cephelerindeki tabelalarındaki yazılarla ilgili sorusunun cevabı: Erzurum il ve ilçe merkezleri ile köylerinde bulunan cami ve Kur’an kurslarının dış cephelerinde bulunan yazılarla ilgili il müftülüğüyle gerekli yazışmalar yapıldı, gerekli talimatlar verildi ve bu konudaki çalışmaları yerine getirmektedir müftülüğümüz. Ayrıca, ilin boş olan imam eksiklikleri konusunda da 2012 yılı ramazan ayı öncesinde Erzurum ili genelinde sözleşmeli ve kadrolu olarak toplam 151 imam-hatip, müezzin, kayyım ve Kur’an kursu öğreticisi ataması yapılmıştır.

Giresun Milletvekili Sayın Selahattin Karaahmetoğlu (6/2067) numaralı sorusunda: “Diyanet İşleri Başkanlığı mezhepsel ve ideolojik yaklaşımlarda ve politikalarda iktidarın yanında durmak ve bu yönde açıklama yapmak zorunda mıdır?” şeklinde birtakım açıklamaları dile getirerek soruyor. AK PARTİ iktidarının açıklamalarına paralel açıklamalar yaptığını söylüyor ve “Bu dikkatinizi çekiyor mu?” diyor ve “Türkiye’nin Suriye sınırındaki il ve ilçe merkezlerinde vaaz yapan imamlara El Kaide mensuplarınca baskılar yapıldığı, tehdit edildiği söyleniyor, sorular doğru mu?” diye soruyor.

Anayasal bir kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığı, Anayasa’nın 136’ncı maddesindeki genel idare içinde yer alan, laiklik ilkesi doğrultusunda bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirir. Diyanet İşleri Başkanlığı Kanunu’nun 1’inci maddesinde “İslam dininin inançları, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere…” görev tanımında bulunulmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı, Anayasa ve yasalar çerçevesinde toplumu din konusunda aydınlatma görevini yapmaktadır. Bu görevini yaparken de Anayasa ve kanunlara uygun hareket etmektedir.

Diyanet İşleri Başkanlığı 2007 yılı genelgesinin 11’inci maddesi gereği, hutbeler, il hutbe komisyonları tarafından hazırlanmakta ve okutulmaktadır. Suriye yakınlarındaki il ve ilçelerde görev yapan imam ve vaizlerin, El Kaide mensupları veya başka bir terör örgütü tarafından vaaz vermeleri konusunda baskıya maruz kaldıkları iddiası doğru değildir. Böyle bir konu asla söz konusu olmamıştır, olması da zaten düşünülemez.

Bursa Milletvekili Sayın İsmet Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren AK PARTİ iktidarları döneminde istisnai kadrolardan yapılan atamalara dair (6/3148) esas numaralı bir sorusu var.

Bakanlığım döneminde, Bakanlık merkezinde görevlendirmek üzere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 59’uncu maddesine göre, yalnızca 2 Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği ataması yapılmıştır.

Bakanlığıma bağlı ilgili kuruluşlarda, Bakanlığım döneminde ve hükûmetlerimiz döneminde, 2002-2012 tarihleri arasında, Diyanet İşleri Başkanlığında, Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğine 1, Özel Kalem Müdürlüğüne 1 olmak üzere toplam 2 personelin ataması yapılmıştır. Söz konusu personeller hâlen görevlerindedir.

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığına -TİKA Başkanlığında- istisnai yapılan herhangi bir atama söz konusu değildir.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığında ise Bakanlık müşaviri olarak 3, hukuk müşaviri 5, toplam 11 tane atama var.

Tabii, bunların isimlerini de soruyorlar. İsimleri vermek özel bir husustur. Bunlar zaten kayıtlarda var. O nedenle isimlerini veremiyoruz ama bu uygulama sadece bizim Hükûmetimize has bir uygulama değildir, bizden önceki hükûmetler döneminde de benzer uygulamalar her zaman yapılmıştır ama bizim hükûmetlerimiz döneminde bu istisnai uygulamalara en az düzeyde müracaat edilmiştir.

Bursa Milletvekili Sayın İsmet Büyükataman’ın (6/3231) esas numaralı sorusu. Başbakanlık bütçesinden Bakanlığıma tahsis edilen temsil, tanıtma giderlerine ilişkin ödenekten Bakanlığım süresince herhangi bir harcama yapılmamıştır. Bakanlığımın bağlı kuruluşları olan Diyanet İşleri Başkanlığı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının bütçelerinden temsil ve tanıtma giderlerine ilişkin karşılama, ağırlama, yemek, davet, davetiye, çiçek, afiş, açılış törenleri, sempozyumlar ve konferanslar gibi faaliyetlerin 2002-2012 yıllarına ait toplam harcama durumları yıllara göre; 2002 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı 12.582, TİKA 7.896; 2003: Diyanet 8.468 -küsuratları var ama okumuyorum onları- TİKA 7.310 -Yurtdışı Türkler yok o zaman- 2004: Diyanet 6.990, TİKA 14.129; 2005: Diyanet 8.777, TİKA 9.882; 2006: Diyanet 17.936, TİKA 49.996; 2007: Diyanet 159.166, TİKA 27.116, 2008: Diyanet 48.654, TİKA 25.006; 2009: Diyanet 998.859, TİKA 45.345; 2010: Diyanet 220.704, TİKA 48.104, Yurtdışı Türkler -2010’da kuruldu- 13.181; 2011: Diyanet 1 milyon 22.908, TİKA 98.570, Yurtdışı Türkler 262.055; 2012: Diyanet 1 milyon 419.084, TİKA 49.435, Yurtdışı Türkler 303.652.

Ayrıca, Diyanet İşleri Başkanlığı Başkanlık makamının temsil giderlerine ilişkin 2002-2012 yıllarına ait toplam harcama durum bilgileri de şu şekildedir: 2002’de -küsuratlarını izin verirseniz okumayayım- 12 bin, 2003’te 8 bin küsur, 2004’te 6 bin küsur, 2005’te 8 bin, 2006’da 17 bin, 2007’de 11 bin, 2008’de 21 bin, 2009’da 18 bin, 2010’da 50 bin, 2011’de 38 bin, 2012’de 16 bin. Tabii, bunun küsuratları da var.

Mersin Milletvekili Sayın Ali Öz’ün (6/3305) esas numaralı sorusu. 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 35’inci maddesiyle Diyanet İşleri Başkanlığına cami ve mescitlerin yönetimi dışında bir görev verilmemiştir. Cami ve mescitlerin yapımı, tamiri, tadili, onarımı, bu doğrultuda yapılan bütün iş ve işlemler kişi, dernek ve vakıflar kanalıyla yürütülmektedir. Bu bağlamda, Diyanet İşleri Başkanlığının mülkiyetinde hiçbir cami bulunmadığından cami ve mescit inşaatlarına ya da bunların hukuki durumlarına ilişkin bilgi ve belge de bulunmamaktadır.

Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün (6/3413) esas numaralı sorusuna cevabımız: Hükûmetimiz döneminde TİKA eliyle Moğolistan’da çok sayıda proje tamamlanmış ve bazı projeler de hâlen devam etmektedir. Moğolistan’da eğitime, aile içi şiddetle mücadeleye, tıbba, tarım ve hayvancılığa ilişkin projeler de yürütülmektedir. Moğolistan’daki en küçük etnik grup olan Dukha Türklerine yönelik acil yarım projesi de uygulanmaktadır.

Ayrıca, Moğolistan’da 14 ayrı proje ve faaliyet planlanmıştır. Tonyukuk Anıtı’nın çevre düzenlemesi, Orhun Müzesi tamirat ve tadilatı, Türkoloji bölümünün açılması dâhil olmak üzere Moğolistan makamlarıyla pek çok proje yürütülmektedir. Sayın Başbakanımızın, son ziyaretinde TİKA’ya, Tonyukuk Abidelerine giden yolun sıcak asfalt yapılması konusunda talimatı oldu. Ayrıca, yine Orhun Abidelerinin bulunduğu yerde hem Bilge Kağan Anıtı hem Kül Tigin Anıtı bulunduğu yerden alındı, yapılan bir müzeye orijinalleri taşındı, replikaları da bulunduğu yere konulmak suretiyle koruma altına alındı. Burada çalışmalar devam ediyor. Ayrıca, Ulan Bator’da “Ankara Caddesi” ismiyle bir cadde açılışı da yapıldı. Yine Moğolistan’ın merkezi Karakurum’da Türk Anıtları Projesi (MOTAP) kapsamında gerçekleştirilen arkeolojik kazılara da devam edilmektedir. 2002 yılında Moğolistan Ulan Bator Program Koordinatörlüğü açıldı ve günümüze değin pek çok alanda proje ve programını hayata geçirdi. Yakın dönemde Ulan Bator Program Koordinatörlüğü aracılığıyla Moğolistan’ın en küçük etnik grubu olan ve yerel dilde “Tsaatan” adı verilen Dukha Türklerine kışlık malzemelerden oluşan insani yardım yapılmıştır. Projenin bedeli 75 bin ABD dolarıdır. Dukha Türklerine zorlu kış şartlarıyla mücadele etme noktasında gerekli yardımlar bundan sonra da yapılmaya devam edecektir. Başkaca projeler de onlar için hayata geçirilecektir.

Bursa Milletvekili Sayın İsmet Büyükataman’ın (6/3428) esas numaralı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının faaliyetlerine ilişkin sorusu. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız tarafından dövizli askerlik bedelinin ve pasaport harçlarının yüksek oluşu, mavi kart kullanımından kaynaklanan sorunlar, mavi kart sahiplerinin 3201 sayılı Kanun çerçevesinde emeklilik haklarının olmaması, ilgili ülkelerden kaynaklanan vize sorunları, aile birleşiminde yaşanan sıkıntılar, başta eğitim ve istihdam olmak üzere, sosyal hayatın birçok alanında yaşanan ayrımcılık vakaları iletilmektedir. İletilen şikâyetleri anlatıyorum. Yurt dışında yaşayan Türk ailelerin farklı gerekçelerle ellerinden alınan çocuklara yönelik çalışmalar Başkanlığımız tarafından, ilgili bakanlıklar tarafından takip edilmektedir. Hem Dışişleri Bakanlığımız hem de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızla koordineli bir çalışma yürütülmektedir.

Başvuru sahibi ailelere rehberlik ve danışmanlığın yanı sıra soruna ilişkin farkındalık oluşturmak maksadıyla ilgili ülkelerde aktif olan sivil toplum kuruluşları ve uzmanlara dönük çalışmalar yürütülmektedir. Diğer taraftan, Türk aile yapısını güçlendirmek için yine ilgili sivil toplum kuruluşlarının geliştirdiği projeler desteklenmektir.

Vatandaşlarımızın yaşadıkları ülkelerde aileyi destekleyen, aile sorunlarına müdahil olan kurum genellikle gençlik daireleri olmaktadır. Bu kurumlar, çocuğun gelişiminin ve selametinin tehlike altında olduğunu tespit ettiklerinde ailelere müdahil olmakta ve çocukları alarak koruyucu ailelere ve yurtlara vermektedir. Türk koruyucu ailenin olmaması durumunda çocuklar var olan ailelere verilmektedir. Almanya, Hollanda, Avusturya’da çocukların öz din ve kültürüne yabancı ailelere verildiği durumlar da söz konusudur. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızla ilgili çalışmalar yapmak ve sorunlarına çözüm üretmek maksadıyla çalışmalar yürüten Başkanlığımız, bu konuda da üzerine düşeni yapmaktadır. Zira, büyük sıkıntımız, bir defa, ilgili ülkelerin subjektif nedenlerle çocukları ailelerden aldığı yönünde hususlar var, iddialar var. Biz, hükûmetler arası görüşmelerde ve bütün temaslarımızda objektif nedenler olmadan çocukların alınmaması, çocukların alınması hâlinde çocukların öncelikle Türk bakıcı ailelere veya başka aileler olsa bile ailenin onayının alındığı ailelere verilmesi, eğitimlerinin de çocuğun sahip olduğu kültür farklılıkları dikkate alınarak, kendi toplumunun hassasiyeti dikkate alınarak sürdürülmesi ve aileyle görüşünün asla kesilmemesi konusunda çalışmalarımız sürüyor, henüz bu konularda atılacak ciddi adımlarımız var. Yurt dışına gönderdiğimiz hukuk müşavirlerimiz var büyükelçiliklerde, onlar vasıtasıyla hukuki yardım yapıyoruz. Ayrıca, orada bulunan avukatlarla, Türk asıllı avukatlarla bu vatandaşlarımızın yardımına koşuyoruz ve avukatların hukuki masraflarının da -kurumumuz tarafından- ihtiyaç hâlinde karşılanmasını yapıyoruz. Türkiye’de ve yurt dışında bu avukatlarla ilgili özel toplantılar yapıyoruz. Gençlik daireleriyle ilgili Ankara’da ve yurt dışında ilgili ülkelerde STK’larla, diğer kurumlarla beraber özel toplantılar ve çalıştaylar tertip ettik, bunlar devam ediyor.

Ayrıca, şu anda, pek çok ülkede ailelerle görüşen, gençlik daireleriyle görüşen, bu davalara bakan avukatlarla görüşen, psikologlarla görüşen, STK’larla görüşen bir heyetimiz, Avrupa’nın değişik ülkelerinde çalışmalarını devam ettiriyorlar, raporları tamamlandı neredeyse. Onun akabinde, bundan sonra atacağımız adımlar üzerinde de ayrıca yapılması gerekenleri yapacağız.

Bir de yurt dışındaki vatandaşlarımızın yoğun olduğu yerlerde bir “aile müşavirliği” görevlendirmesi yoluna gideceğiz. Bununla ilgili yasal çalışmayı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız devam ettirmektedir.

Tabii, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, çocuklarımızın ana dillerini unutmaması ve o dili İstanbul Türkçesinin güzelliğiyle konuşabilmesi için çalışmalar yaptığı gibi, kendi kültürünü kaybetmeden, yaşadığı toplumda uyumlu olabilmesi için de gerekli çalışmaları yürütmekte.

Vatandaşlarımızın mavi kartla ilgili sorunlarının çözümü konusunda adımlar atıldı.

Yine, yurt dışındaki vatandaşlarımızın oy kullanmasını temin eden yasalarda değişiklikler yapıldı.

Pek çok konuda, şu anda cezaevlerinde bulunan vatandaşlarımız, onlarla ilgili çalışmalara devam ediyoruz.

STK’larla birlikte hareket etme, ortak sorunlara karşı birlikte mücadele etme konusunda çalışmalar yürütülüyor.

Almanya’ya göçün 50’nci yılı etkinlikleri çalışmaları yapıldı ve pek çok çalışma burada yapılıyor. Bunların tümünü anlatsam emin olun burada saatlerce konuşsak vakit yetmez. Soruyu soran sayın milletvekilimin affına sığınıyorum, bunların hepsini anlatmak için burada zaman elverişli değil. Ama bilmeli ki bu teşkilat, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar teşkilatı nerede bir soydaş, nerede bir vatandaş, nerede bir akraba varsa orada olmayı, onların derdini kendine dert bilmeyi ve çözüm aramayı kendisine şiar edinmiş bir teşkilattır. Âdeta, yurt dışı Türk diasporasını örgütleyen ve bu anlamda, geniş kapsamlı, sadece vatandaşlarımızı, soydaşlarımızı değil akraba toplulukları da kapsayacak şekilde güçlü bir çalışmayı yürüten Türkiye’nin en önemli kuruluşlarından bir tanesi, 2010’da kuruldu ama her geçen gün daha iyi olarak  yoluna devam edecektir.

Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/643) esas numaralı sorusuna cevabımız: 15 Şubat 2013 tarihi itibarıyla bedelli askerlik için yapılan başvuru sayısı 70.143; bedelli askerlikten yararlanan yükümlü sayısı 67.630; bedelli askerlikten elde edilen gelir 2 milyar 28 milyon 900 bin Türk lirasıdır. Bedelli askerlikten elde edilecek gelir, 6252 sayılı Kanun’a göre şehit yakınları, gaziler, engelliler, muhtaç erbaş ve er aileleri, Türk Silahlı Kuvvetlerine mensup vazife malulleri ile emniyet hizmetleri sınıfına mensup vazife malullerine yönelik sosyal hizmet ve yardım faaliyetlerinin finansmanında kullanılacaktır.

Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru tarafından sorulan (6/1113)  esas numaralı soruya cevabımız: Ülkemiz, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne 24 Mayıs 2004’te, Kyoto Protokolü’ne ise 26 Ağustos 2009 tarihinde taraf olmuştur.

Ülkemizin, protokolün ilk yükümlülük döneminde, 2008-2012 yılları arasında sayısal bir sera gazı emisyon azaltım veya sınırlama yükümlüğü yoktur.

Bakanlığımız tarafından hazırlanan, sera gazı emisyon azaltımı sağlayan projelere ilişkin sicil işlemleri tebliği 7/8/2010 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Söz konusu tebliğle, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında sera gazı emisyonlarının azaltılması, sınırlandırılması ve yutak alanların artırılması maksadıyla gönüllü karbon piyasalarına yönelik geliştirilen ve yürütülen projelerin kayıt altına alınması hedeflenmektedir. Türkiye'de 1990 yılından beri yapılmakta olan çalışmalar sonucunda sera gazı emisyonları yüzde 20 azaltılmıştır ve toplam azaltılan emisyon miktarının 1,4 milyar ton civarında olduğu tahmin edilmektedir.

Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru’nun (6/1125) esas numaralı sorusu. Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından Tokat ili ve ilçelerinde toplam 3.240 konut üretilmiştir. Ayrıca, Tokat ili toplu konut uygulamaları kapsamında 3 adet ilköğretim okulu, 1 adet kreş, 1 adet kütüphane, 4 adet spor salonu, 3 adet ticaret merkezi, 1 adet büfe, 1 adet sağlık ocağı, 2 adet hastane, 1 adet sevgievi, 2 adet cami, 1 adet halk eğitim merkezi yapılmıştır.

Merkezde 1’inci etapta 216, 2’nci etapta 438, 3’üncü etapta 480; Niksar 1’inci etapta 240, Niksar 2’nci etapta 240, Niksar Derebağ mevkisi 3’üncü etapta 296; yine Turhal’da 380, Pazar ilçesinde 32, Almus ilçesinde 160, Almus ilçesinde 2’nci etapta 240, Artova’da 104, Zile’de 320 konut yapılmıştır.

Burada Tokat ili Erbaa ve Reşadiye ilçelerinde yürütülen herhangi bir konut projesi ya da planlama çalışması bulunmamaktadır. Ancak, yer problemi nedeniyle tasfiye edilen Tokat ili Reşadiye ilçesi 50 yataklı yeni devlet hastanesiyle altyapı ve çevre düzenleme inşaatı işi hâlihazırda proje aşamasındadır. Ayrıca, idare tarafından, nüfusu 40 binin altında bulunan yerleşim birimlerinde belediyelerle iş birliği içinde talep örgütlenmesi yolu ile projeler hayata geçirilmektedir. Reşadiye Belediyesi veya Kaymakamlığı tarafından TOKİ’ye iletilen herhangi bir konut talebi bulunmamaktadır. Konut yapımına uygun arsa temin edilir, mülkiyet ve imar verileri idareye gönderilir, bu konuda talep olursa Reşadiye’de adım atılabilir. Erbaa ilçesinin nüfusu 40 binin üzerinde olup bu ilçe için de ilgili kaymakamlık ya da belediye tarafından TOKİ’den herhangi bir talepte bulunulmamıştır. Gerek Reşadiye gerek Erbaa talepte bulunursa taleplerinin yerine getirilmesi sağlanacaktır.

Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/1193) esas numaralı sorusuna cevabımız: İlgili tüm kurum ve kuruluşların katkılarıyla çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinin ortadan kaldırılmasına yönelik olarak Çocuk İşçiliğinin Önlenmesi İçin Zamana Bağlı Politika ve Program Çerçevesi hazırlanmıştır. Hazırlanan bu program ile başta çocuk işçiliğinin en kötü biçimleri olmak üzere, çocuk işçiliğinin on yıllık bir süre, 2005-2015, içinde önlenmesi temel hedeftir. Tarafı olduğumuz Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi ile diğer uluslararası belgelerde yer alan ve çocuk haklarıyla ilgili kabul edilen evrensel ilkeler, 12/9/2010 tarihinde yapılan referandum ile Anayasa metnine dâhil edilmiştir.

Mevsimlik gezici tarım işçilerinin çalışma ve sosyal hayatlarının iyileştirilmesi konulu Başbakanlık genelgesi ve Mevsimlik Gezici Tarım İşçilerinin Çalışma ve Sosyal Hayatlarının İyileştirilmesi Projesi’nde zamana bağlı programda da öncelikli hedef grup olarak belirlenen mevsimlik gezici geçici tarım işlerinde çocukların çalışmasının önlenmesine ve eğitime ulaşımlarının artırılmasına yönelik önemli tedbirler alınmıştır. Ayrıca, tüm ilgili kurum ve kuruluşların, üreticiler ve sivil toplum kuruşlarının katılımıyla 20 ilde, yılbaşında, Fındık Üretilen İllerde Çocukların Tarladan Uzak Tutulması Eylem Planı hazırlanmıştır.

2012-2015 yılları içerisinde planlanan faaliyetler ise şunlardır: Avrupa Birliğine üye ülkelerdeki düzenlemeler ve uygulamalar da örnek alınarak çocukların sanatsal ve kültürel faaliyetlerde çalıştırılmasına ilişkin düzenlemeler yapılacaktır. Çocuk İşçiliğinin Önlenmesinde Yerel Kaynakların Etkinleştirilmesi Projesi hazırlanmış ve 2012-2014 Yatırım Programı’na konulmuştur. Ayrıca, AB Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) kapsamında 2013 programına alınmak üzere mevsimlik gezici, geçici tarım işlerinde çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinin önlenmesi projesi geliştirilmiştir.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı çocuk ve gençlik merkezleri hizmet vermektedir.

Yine, Başbakanlığın 2005/5 sayılı genelgesiyle Sokakta Yaşayan veya Çalışan Çocuklara Hizmet Modeli uygulamaya konulmuştur. Model ile sokakta yaşayan çocukların örgün veya mesleki eğitime dâhil edilmeleri ve ailelerin yanına veya kuruluş bakımına yönlendirilerek eğitimini tamamlamış iş sahibi gençler olarak rehabilitasyonlarının tamamlanması sağlanmaktadır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığınca gerekli teftişler yapılmıştır. Bu kapsamda, 2007 yılında 3.144 çırak, 634 çocuk işçinin; 2008 yılında 1.936 çırak, 624 çocuk işçinin; 2009 yılında 740 çırak, 465 çocuk ve 6.620 genç işçinin; 2010 yılında 2.338 çırak, 13.278 çocuk ve 8.993 genç işçinin; 2011 yılında da 4.214 çırak, 8.443 çocuk ve 8.231 genç işçinin çalıştığı iş yerlerinde yukarıda belirtilen hususları da kapsayacak şekilde teftiş faaliyetleri yürütülmüş, aksaklıklar, yasalara aykırı durumlar olması hâlinde de gerekli yaptırımlar uygulanmıştır.

Ayrıca, Sosyal Güvenlik Kurumu il müdürlüklerinde görev yapmakta olan sosyal güvenlik denetmenlerine ihbar, şikâyet, ALO 170 ve BİMER vasıtasıyla kuruma intikal eden her konu da titizlikle incelenmekte, gereği yapılmaktadır.

Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun (6/1226) esas numaralı sorusu. Bakanlığımızca İmar Kanunu kapsamında yapılan ve enerji verimliliğiyle ilgili olarak binalardan vergi, resim, harç alınmaması konusundaki teşvik çalışmaları devam etmektedir. Ancak, faizsiz kredi verilmesine ilişkin somutlaşmış bir çalışma bulunmamaktadır.

İstanbul Milletvekili Sayın Sebahat Tuncel tarafından verilen (6/1428) esas numaralı soruya cevabımız: Bilindiği üzere, milletvekilleri tarafından Başbakan veya bakanlara sorulan yazılı ve sözlü soru önergeleri ile ilgili sayısal veriler Türkiye Büyük Millet Meclisi web sayfasında yayınlanmaktadır. Milletvekilleri tarafından sorulan soru önergeleri, kamu kurum ve kuruluşları tarafından, elindeki bilgi ve belgeler doğrultusunda cevaplanmaktadır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 24’üncü Yasama Dönemi’nde 16/4/2013 tarihi itibarıyla toplam 20.517 adet yazılı soru önergesi verilmiştir. Söz konusu önergelerden 5.233 adedi süresi içinde, 8.432 adedi ise süresi geçtikten sonra cevaplandırılmıştır. Cevaplandırılmayan soru önergesi sayısı 4.746’dır. İşlemde olan önerge sayısı ise 2.106’dır. Sözlü soru önergelerine ilişkin olarak ise toplam 3.519 adet sözlü soru önergesi verilmiş olup bunların 1.038 adedi cevaplanmış, 2.467 adedi ise gündemdedir, 14 adet soru önergesi ise geri alınmıştır.

Bilindiği üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 99’uncu maddesinde “Yazılı sorular, Başbakanlığa veya ait olduğu bakanlığa gönderildiği tarihten itibaren en geç onbeş gün içinde cevaplandırılır.

Başkan, bu süre içinde cevaplandırılmayan yazılı sorular için Başbakanın veya ilgili bakanın dikkatini çeker.

Yazılı sorular, dikkat çekme yazısının gönderildiği tarihten itibaren on gün içinde cevaplandırılmazsa, önergenin süresi içinde cevaplandırılmadığı gelen kâğıtlar listesinde ilan edilir.” hükümleri yer almaktadır. Soru önergelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nde belirtilen sürelerde, on beş günlük süre içinde cevaplandırılması konusuna bakanlarımız tarafından büyük önem verilmesine rağmen bazı imkânsızlıklar nedeniyle soru önergelerine süresi içinde cevap verilmesi söz konusu olamamaktadır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakan, süremiz geçti. Soruları olan sayın milletvekillerimiz sisteme girmişler, onlar da ekstra açıklama istiyorlar. Cevaplamadığınız sorular var.

Sayın Halaman…

ALİ HALAMAN (Adana) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Sayın Bakanım, sorulara tatlı tatlı cevap verdiniz, teşekkür ediyorum. Ama son günlerde dar siyasi çevreler ramazan ayının belli bir takvime bağlanmasını düşündüğünüzü söylüyorlar. Mesela “Her sene aralık ayında ramazan olsun.” der gibi bir ifade kullanıyorlar. Bu doğru mu? Buna bir cevap verirseniz memnun oluruz.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Halaman.

Sayın Dedeoğlu…

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, Akdeniz’in sanayisiyle parlayan yıldızı Kahramanmaraş. Kahramanmaraş’ımızda aynı zamanda da meyve yetiştiriciliği ön planda. Bunlardan, mesela, Andırın bölgesinde kiraz direkt ihracata gitmekte. Bununla beraber, zeytin üreticiliği; Göksun bölgemizde elma üreticiliği; bununla beraber, merkezde, aroması çok yüksek olan, çok yüksek kalitede olan üzüm yetiştiriciliği var. İhracata yönelik, bu meyve yetiştiricilerine bir teşvik düşünüyor musunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Dedeoğlu.

Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tabii, Bekir Bey çok özenle, sorularıma cevap vermemek için kaçtı çünkü benim sorularımda AKP’nin yaptığı büyük yolsuzluklar var. Bu yolsuzlukları zaten kendisi de bildiği için cevap vermedi. 8 tane sorum vardı, öyle çorba yaptı ki sorulara cevap verirken… Mesela 4’üncü sırada, 7’nci sırada, 10’uncu sırada, 23’üncü sırada, 24’üncü sırada, 34’üncü sırada ve müteakip sayfalarda, işte 39’uncu sırada, 41’inci sırada sorularım vardı. Tabii bu AKP’li bakanların özel davranışıdır. Bana, sorularıma cevap vermemek üzerine kaçıyorlar. Siz kaçın, ben sizi kovalayacağım, ta cehennemin kapısına kadar götüreceğim sizi; cehennemin kapısında da yakalayacağım sizi; diyeceğim ki, ey bu cennetin, cehennemin kapısını tutanlar, buraya onları sokmayın, burada yerleri yok...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sen zebani misin? Cehennem zebanisi misin?

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Genç.

Sayın Yılmaz, size söz veremiyorum çünkü bu, sadece sözlü soruları sormuş olan milletvekillerimizin bir hakkıdır. Onun için, Sayın Yılmaz, sisteme girmişsiniz ama size söz vermiyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben de sordum, 8 sorum var. Niye bana cevap vermiyor? Ona konuşma hakkım var.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Demek ki gerek görmemiş cevap vermeye!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Onun bedelini size ödeteceğim.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Ödet bakalım. Nasıl ödeteceksin zebani?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu soruları böyle çıngırak yapıp boynunuza asacağım sizin. Bu bakanlar cevap vermiyor.

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurunuz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Halaman’ın sorduğu konu, böyle ramazan ayını sabitlemek gibi bir çalışma, böyle bir şey yok. Kimsenin aklında da böyle bir şey yok, yani rüyasında da böyle bir şey yok.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Niye sıradan gitmedin de benim bir tane soruma cevap vermedin?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Bunu yapmak da mümkün değil, böyle bir şeyin olması söz konusu değil.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Kasten yapıyor. Doğrusunu söyle, dürüst ol!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Yani bu, aslı astarı olmayan büyük bir yalan. Yani, hiçbir zaman da böyle bir şeyin olması söz konusu değildir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yalan mı, gerçek mi, sonra gösteririm sana.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Sayın Dedeoğlu “İhracata yönelik, meyve üreticiliğine ilişkin, sebze üreticiliğine ilişkin bir teşvik uygulaması var mı?” diye sordu. Tabii, bu ekonomiyle ilgili sorularda sizin sorularınız da vardı cevap vermem gereken sorular içerisinde ancak süre yetmediği için ben o sorulara cevap veremedim, fırsatım olmadı. Sayın Başkan izin vermiş olsaydı cevap verecektim. Orada verilen destekler ve verilecek desteklere ilişkin bilgiler var. Ben, isterseniz, birazdan size o sorunun yazılı cevabını da takdim ederim. Olur mu?

Sayın Genç’in söylediği şeye gelince: Tabii, Sayın Genç her zaman kendisine yakışan üslupta konuşmayı tercih etti. O yüzden…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sana yakışan üslup bu, sen bunu hak ediyorsun.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Bakın, bir şey söyleyeceğim…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bak Bekir, sorularımı seçtin seçtin, geçtin. Niye sıradan cevap vermiyorsun? Yine geçtin, cevap vermedin.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Sayın Genç, bir dakika… Bir dakika… Bir dakika…

Dinledim seni. Beni dinle.

Şimdi, benim, Başkanlığa verdiğim soru listesinde, sorular benim cevapladığım sıraya göre…

KAMER GENÇ (Tunceli) – İşte burada… İşte burada canım!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Efendim, ben verdim. Bir dakika… Buyurun… Cevap vereceğim ama.

Ben öyle verdim ama Başkanlık benim verdiğim listeyi sonundan başa doğru okudu ve liste oradan karıştı; bu, bir.

İki, sizin sorduğunuz sorular cevabı verilmeyecek sorular değil. Bizim yaptığımız işlerin hiçbirinde cevabı verilmeyecek bir işimiz yok. Hesabını veremeyeceğimiz bir işimiz yok. Abdestimizden hiç şüphemiz olmadı bugüne kadar. Onun için sizin sorularınıza da bizim cevabımız var. Eğer Sayın Başkan süre verse ben burada bütün diğer soruları cevaplamaya hazırım.

Sayın Başkan, Genel Kurul izin verirse, Sayın Genç’in ve diğer arkadaşların hepsinin sorularını cevaplandırayım.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Kaçıyorsunuz, kaçıyorsunuz…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Bizim kaçtığımız yoktur. Bizim kaçtığımız yoktur.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Soruların altında kalıyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın Bakan, sayın milletvekilleri… Bir dakika Sayın Bozdağ…

Sayın Bakan, sayın milletvekillerimiz; biliyorsunuz, cevaplanmayan sözlü sorular gündemdeki yerlerini devam ettiriyorlar, tekrar cevaplandırılmak üzere burada gündeme alınıyorlar. Bunun altını tekrar çizeyim. Size bir ufak hatırlatma yaptım.

Buyurunuz Sayın Bozdağ.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Sayın Başkan, biz, Kamer Genç’in sorularını cevaplayacağımızı Başkanlık Divanına ilettik. Cevaplarımızı da yanımızda getirdik. Hatta grubumuz bize dediler ki: “Başkanlık Divanı soruları okumayacak. O yüzden daha fazla soru getirin, cevaplayın.” Biz, Başkanlık Divanı soruları okumayacak, doğrudan cevap vereceğiz diye getirdik ancak CHP Grup Başkan Vekilimiz Sayın Hamzaçebi’nin talebi üzerine soruların okunduğuna dair bizim bir malumatımız oldu. Öyle olunca da süre uzadı, biz cevap veremedik.

KAMER GENÇ (Tunceli) – İki saattir sorulara cevap veriyorsun.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Yoksa cevaptan kaçtığımız yok. Her soruya verecek cevabımız var.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu sıraya göre niye gitmedin?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Sizin sorularınıza da verecek cevabımız var. Sizin söylediklerinizin hepsi iftira. Onun için…

KAMER GENÇ (Tunceli) – İftirayı sen atıyorsun çünkü senin özün iftira.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Aynen, cevap tek: “İftira.” Başka bir şey yok.

Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

Sözlü sorular süresinde cevaplanmıştır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sorduğum soruya cevap versin!

RECEP ÖZEL (Isparta) – Peki, niye iftira atıyorsun!

BAŞKAN - Otuz dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 20.03

 


DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 20.33

BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM

KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT (Ordu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 92’nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Alınan karar gereğince gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

X.- SEÇİMLER

A) Sayıştay Üyeliklerine Seçim

1.- Sayıştayda açık bulunan üyeliklere seçim (S. Sayısı : 451) (x)

BAŞKAN – Şimdi, Sayıştayda boş bulunan 5 üyelik için yapılacak seçime başlıyoruz.

Bu seçim, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 15 ve 16’ncı maddeleri ile İç Tüzük’ün 150’nci maddesine göre gizli oylamayla yapılacaktır.

Plan ve Bütçe Komisyonunca oluşturulan Sayıştay Üyeleri Ön Seçim Geçici Komisyonu tarafından Sayıştay üyelikleri için boş üyelik sayısının 2 katı olarak belirlenen adayları içeren oy pusulası Başkanlıkça bastırılmıştır.

Toplantı ve karar yeter sayısı mevcut olmak şartı ile Sayıştay meslek mensupları kontenjan grubu listesinden en çok oyu alan 5 aday Sayıştay üyeliğine seçilmiş olacaktır.

Şimdi, gizli oylamanın ne şekilde yapılacağını arz ediyorum: Komisyon ve Hükûmet sıralarında yer alan kâtip üyelerden komisyon sırasındaki kâtip üye Adana'dan başlayarak İstanbul'a kadar, İstanbul dâhil; Hükûmet sırasındaki kâtip üye ise İzmir'den başlayarak Zonguldak'a kadar, Zonguldak dâhil, adı okunan milletvekilinin adını defterden işaretleyecek ve kendisine mühürlü oy pusulası ve bir zarf verecektir.

Milletvekilleri Başkanlık kürsüsünün sağında ve solunda yer alan kabinlerden başka yerde oylarını kullanmayacaklardır. Adını ad defterine işaretlettiren ve mühürlü oy pusulasını alan sayın üye oy kabinine girecek ve oy pusulasında Sayıştay meslek grupları kontenjanı grubu listesinden 5 adayın karşısındaki kareyi çarpı işaretiyle işaretleyecek ve oy pusulasını zarfa koyarak Başkanlık Divanı kürsüsünün önünde yer alan oy kutusuna atacaktır.

Aynı zarftan birden çok oy pusulası çıkması hâlinde bu oy pusulalarının tamamı ve Sayıştay meslek mensupları kontenjan grubu listesinden 5'ten fazla adayın işaretlendiği oy pusulaları geçersiz sayılacaktır. Bu hususlar oy pusulalarında da dipnot olarak belirtilmiştir.

Kabinlere aynı renk tükenmez kalemler konulmuştur. Sayın üyeler bu kalemleri kullanacaktır.

                               

(x) 451 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Oy pusulasında oyun kime ait olduğunu belirleyecek herhangi bir işaret, imza, karalama veya kabinlerdeki kalemlerden başka renkli bir kalem kullanma gibi durumlarda oy geçersiz sayılacaktır.

Sayın kâtip üyelerin yerlerini almalarını rica ediyorum.

Oylamanın sayım ve dökümü için ad çekmek suretiyle 5 kişilik bir tasnif komisyonu tespit edeceğim:

Oğuz Kağan Köksal, Kırıkkale? Burada.

Fikri Işık, Kocaeli? Yok.

Haluk Eyidoğan, İstanbul? Yok.

Sakine Öz, Manisa? Yok.

Ömer Faruk Öz, Malatya? Burada.

Mehmet Siyam Kesimoğlu, Kırklareli? Yok.

Vedat Demiröz, Bitlis? Yok.

Mehmet Vecdi Gönül, Antalya? Yok.

Mehmet Yüksel, Denizli? Yok.

Ahmet Toptaş, Afyonkarahisar? Yok.

Fatoş Gürkan, Adana? Yok.

Rahmi Aşkın Türeli, İzmir? Yok.

Kerim Özkul, Konya? Yok.

Ömer Selvi, Niğde? Yok.

Sümer Oral, Manisa? Yok.

Yılmaz Tunç, Bartın? Burada.

Birgül Ayman Güler, İzmir? Yok.

Mehmet Muş, İstanbul? Burada.

İsmail Kaşdemir, Çanakkale? Yok.

Ramis Topal, Amasya? Yok.

Hakkı Köylü, Kastamonu? Yok.

Muzaffer Çakar, Muş? Yok.

Hakan Çavuşoğlu, Bursa? Burada.

İsimlerini okuduğumuz arkadaşlar Tasnif Komisyonu üyeleri olarak yerlerini alsınlar.

Şimdi, gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.

Oy verme işlemi tamamlanmıştır.

Oy kupaları kaldırılsın lütfen.

Tasnif Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini alsınlar.

Tasnif Komisyonu üyelerinin adlarını tekrar okuyorum: Oğuz Kağan Köksal, Kırıkkale Milletvekili; Ömer Faruk Öz, Malatya Milletvekili; Yılmaz Tunç, Bartın Milletvekili; Mehmet Muş, İstanbul Milletvekili; Hakan Çavuşoğlu, Bursa Milletvekili.

Sayın Öz’ün yerine İstanbul Milletvekili Ahmet Haldun Ertürk…

(Oyların ayrımı yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Sayıştayda boş bulunan 5 üyelik için yapılan seçime ait Tasnif Komisyonu tutanağı gelmiştir, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

451 sıra sayılı raporda belirlenen adaylardan Sayıştay'da boş bulunan 5 üyelik için yapılan seçime 260 üye katılmış, kullanılan oyların 5’i geçersiz sayılmış, geçerli oyların dağılımı aşağıda gösterilmiştir.

Saygıyla arz olunur.

Tasnif Komisyonu

                    Üye                                         Üye                                         Üye

        Oğuz Kağan Köksal               Ahmet Haldun Ertürk                     Yılmaz Tunç

                Kırıkkale                                  İstanbul                                     Bartın

                                              Üye                                          Üye

                                       Mehmet Muş                        Hakan Çavuşoğlu

                                           İstanbul                                      Bursa

 

Mustafa Mis                    255 oy

Ömer Burhanlı                 254 oy

Ahmet Okur                    252 oy

Orhan Yaşa                     251 oy

Özcan Rıza Yıldız            251 oy

Ahmet Tezcan                  4 oy

Kadir Özen                      3 oy

Ahmet Ay                        2 oy

Fikret Çöker                    2 oy

Hüseyin Dikilitaş             1 oy

Geçersiz                           4 oy

Boş                                  1 oy

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, buna göre Sayıştay meslek mensupları kontenjan grubundan Sayın Mustafa Mis, Sayın Ömer Burhanlı, Sayın Ahmet Okur, Sayın Orhan Yaşa ve Sayın Özcan Rıza Yıldız Sayıştay üyeliklerine seçilmişlerdir. Hayırlı olmasını diliyorum.

Alınan karar gereğince diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

1'inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Mil-letvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün; Avukatlık Kanunu ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ve Çankırı Milletvekili İdris Şahin ile 8 Milletvekilinin; 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve 3568 Sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk'ün; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

3.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün; Avukatlık Kanunu ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ve Çankırı Milletvekili İdris Şahin ile 8 Milletvekilinin; 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve 3568 Sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk'ün; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (1/750, 2/1326, 2/1343, 2/1344) (S. Sayısı: 444) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

                           

(x) 444 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Komisyon raporu 444 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince bu tasarı İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında görüşülecektir. Bu nedenle, tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.

Tasarının tümü üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Hasan Hüseyin Türkoğlu, Osmaniye Milletvekili.

Sayın Türkoğlu, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; 444 sıra sayılı Tasarı'nın geneli üzerinde Milliyetçi Hareket  Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Yargı paketlerinin bir parçası olan bu tasarı yargı sistemimize yeni düzenlemeler getirmektedir. Tasarının, davaların Yargıtaydaki temyiz aşamasını yeniden düzenleyen 1’inci maddesi ile yasa dışı eğitim kurumu kurucu ve çalışanlarının cezadan müstesna tutulmasını düzenleyen 10’uncu maddelerinin arızalı olduğunu, tasarıdan çıkarılması gerektiğini sözlerimin başında ifade etmek istiyorum.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; sağır sultan da biliyor ki yargı paketlerinin getirilme sebebi PKK’nın talebidir. Vatandaşımızın yargı paketleri tarafında yer almasını sağlamak için de bazı faydalı düzenlemelerin paketlere Hükûmet tarafından dâhil edilmesi stratejisi artık ayan beyan ortadadır. Bu paketler aracılığı ile PKK’ya verilen hiçbir taviz terörü geriye çekememiştir. Daha dün televizyonda, ekranlarda boy gösterip PKK’nın çekilme takvimini anlatanlar nerelerdedir? “Şu güne kadar sınır dışına çıkacak. İşte, şu tarihte silahlarını teslim edecek, bu tarihte başka ülkelere gidecek. Kalanları Türkiye’ye dönüp topluma entegre olacak.” diye bas bas bağırıp gözümüzün içine baka baka yalanları sıralayanlar ortalarda görünmemektedirler. “Silahsız çıkış yok. Meclis karar almazsa olmaz.” denilerek daha ilk adımda, sözde süreç tıkanıvermiştir. Siz karşınızdakileri herhâlde namuslu, sözüne itimat edilen Türk vatandaşları zannediyorsunuz. Hükûmetin uyanması, müzakere ettiği, pazarlık yaptığı şahsiyetlerin bebekleri bile ayırmadan binlerce insanımızı katletmiş caniler olduğunu artık anlaması gerekmektedir. Şeytanla masaya oturursan ütülmek, katille yatağa girersen üzülmek mukadderdir.

Bugün de aynı film tekrar izleniyor. İmralı istiyor, “Savcılar hukuku askıya alsa ne olur?” diyen Adalet Bakanı hazırlıyor, Başbakan önümüze koyuyor, sizler ise önünü arkasını hesaplamadan savunma yapıyorsunuz. Ekran karşısına geçtiğinizde, basına demeçler verdiğinizde, kahvede, sokakta, yaptıklarınızı izahta yanlışlarınızı mazeretler arasına gizlemeye muktedir olabilirsiniz. Ancak, inanıyorum ki birçoğunuz akşam yastığa başınızı koyduğunuzda, kendinizi Yüce Rabb’imizle yalnız başınıza hissedip vicdanınızla baş başa kaldığınızda “Ben ne yapıyorum; kime, ne için hizmet ediyorum?” diye kendinizi sorgulamak durumunda kalıyorsunuz, kalmalısınız da. Eğer gerçek müminler iseniz Rahman’a mı, tağuta mı hizmet ettiğinizi sorgulamalısınız. Bin yıldır ilâyikelimetullah için kendisini Allah yoluna adamış, bunun için can vermiş, can almış bir milletin torunlarına, evladıfatihâna neyi reva görüyoruz? Bu aziz milleti nerelere, hangi kaos ve parçalanma girdaplarına sürüklüyoruz?

Bu aziz ve mübarek millet, İslam’dan gayrı bir millet değildir. Allah'a ve onun dinine hizmet etmek isteyenler bu millete hizmet etmelidir çünkü bu millet Allah'ın ilahi övgüsüne mazhar olmuş bir millettir. Bu millete hizmet etmek isteyenler de Allah'a ve onun dinine hizmet etmiş sayılırlar çünkü bu millet Allah’ın birliğini ve onun makbul saydığı din-i İslam’ı yeryüzüne hâkim kılan bir millettir. Hiç kimse Türk'süz bir İslam, İslam’sız bir Türk milleti tasavvur edemez. Bu yüzden Türk milletini sevmek ve ona övgüde bulunup saygıyı ifade eden millî duyguları, milliyetçiliği ayakları altına almak Başbakan da olsa hiç kimsenin haddi değildir.

Bu milleti ve koruduğu değerleri Malazgirt'te Ortodoks Bizans ordularıyla; Filistin'de, Suriye'de Haçlı seferleriyle; Avrupa'da Katolik Vatikan ittifaklarıyla; Çanakkale'de, Sakarya'da, Dumlupınar’da Batı’nın işgal ordularıyla bin yıldır, mütemadiyen, bıkmadan, usanmadan ayakları altına almaya çalışanlar olmuştur. Ancak, Allah'ın takdis ettiği bu millet Malazgirt Ovası’nda Gazi Alparslanlar; Kudüs'te Salâhaddin Eyyubîler; İstanbul'da Hazreti Fatihler; Çanakkale'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da Mustafa Kemaller bu zihniyete tarih önünde hadlerini bildirmiştir. Bugün de bu aziz millet Batılı Haçlı zihniyetine ve onların içerideki sureti haktan görünen iş birlikçi uzantılarının haddini bildirmeye ve hesabını görmeye Allah'ın izniyle daima muktedir olacaktır.

Şimdi herkesin yeniden düşünme zamanıdır. AKP’yi yönetenler şapkalarını önlerine koyup, Tayyip Erdoğan’ın uvertür diye gördüğü ama benim için her biri birbirinden kıymetli vatansever AKP’li vekil arkadaşlarımın da ellerini vicdanlarına koyarak bir daha, ama bu defa Allah rızası ve bu ilahi övgüye mazhar olmuş aziz milletin bekası için bir daha düşünmesi gerekir. Bu zillete neden katlanıyoruz? Bunları neden ve kimin için yapıyoruz? Güzel ülkemizde otuz yıldır baş gösteren bu Allah tanımaz fitneye neden bugün olabildiğince cömert ve tavizkâr davranır hâle geldik? 76 milyonluk Türkiye neden 3-5 bin PKK’lı caniye teslim oluyor? Neden İmralı’daki bebek katilinin isteklerine ve talimatlarına Allah emriymiş gibi iman ve itaat ediliyor? Neden Söğütözü, Kandil ve İmralı’nın kuşatmasına rıza gösteriyor? Hiç kimse, gerçek olarak yaşanan bu durumu, feraseti yüksek aziz Türk milleti karşısında inkâr da edemez, tevil de edemez. Olan biten, bütün açıklığı ve aleniyetiyle ortadadır. Demokratik özerklik isteniyor, hoop Büyükşehir Belediye Kanunu hemen geliyor. “PKK’lılar Kürtçe savunma yapabilsin” diyor, “Başüstüne.” deyip bir yargı paketi hazırlanıyor. “KCK tutukluları serbest kalacak.” deniyor, hoop hemen bir yargı paketi daha geliyor. Az önce de söyledim, aynı filmi tekrar tekrar izliyoruz. Başbakan sekiz yıldır Türk kamuoyuna “Akan kan duracak, silahlar susacak, analar ağlamayacak, barış gelecek.” diye sürekli pembe tablolar çizip boş beklentiler yaratmaktadır. Bugüne gelinceye kadar Başbakan “Kürtçe konuşma ve yayın yasağı kaldırılırsa terör bitecek.” dedi, yasaklar kaldırıldı ama terör yine devam etti. “Kürtçe öğrenim yasağı kaldırılırsa terör bitecek.” dedi, Kürtçe öğrenimine izin verildi ancak terör bitmedi. Kürtçe televizyon yayını serbest bırakılırsa terör bitecek.” dedi; önce TRT GAP’ta Kürtçe yayın başladı, sonra TRT Şeş kuruldu ve yerel televizyonlara da yayın serbestliği getirildi ama terör yine bitmedi. “Terörle mücadele eden komutanlar yargılanırsa, sözde terör örgütünü yöneten Ergenekon çökertilirse terör bitecek.” dedi; terörle mücadele etmiş bütün komutanlar içeri tıkıldı, Genelkurmay başkanlarına terörist damgası yapıştırıldı, sözde Ergenekon çökertildi ama PKK dışarıda ve ayakta kaldı. “Taş atan çocuklar yasası çıkarsa, operasyonlar durdurulursa, İmralı devlet tarafından muhatap alınırsa terör biter.” dedi Sayın Başbakan; yasalar çıkarıldı, operasyonlar durduruldu, terör örgütünün elebaşısı Hükûmet ve devlet tarafından meşrulaştırılarak muhatap alındı, pazarlık masasına oturuldu ama yine terör bitmedi.

Şimdi, “KCK tutuklularını bırakırsak terör bitecek.” deniliyor. Hep inandık ve her defasında aldatıldık. Şimdi buna nasıl inanacağız? Terör örgütü Başbakanın yumuşak karnını, zaaflarını tespit etmiştir. Bu nedenle sadece seçim dönemlerinde Tayyip Erdoğan’ın iktidarda kalmasına zarar vermemek için terör eylemlerine ara vermiş ancak bunun karşılığında da önemli tavizler koparmıştır. PKK, her pazarlıkta biraz daha siyasallaşmış, bölücü propaganda hukuk karşısında meşrulaşmış, bölücü talepler birer birer yerine getirilmiştir.

Vicdan sahibi herkes şunu iyi anlamalıdır: Bölücü terör bir demokrasi ve hak yoksunluğundan dolayı ortaya çıkmadığı gibi sırf bu nedenle de devam etmemektedir. PKK terör örgütünün hedefi hiçbir zaman hak elde etmek ve ülkemize demokrasi getirmek olmamıştır. Kaldı ki şeytandan bir melek çıkarılamayacağı gibi, teröristten demokrat, terör örgütünden de demokrasi projesi üretilemeyeceği herkes tarafından iyi bilinmektedir.

PKK, Marksist -Leninist, devrimci şiddet stratejisinin gereği olarak bugüne kadar “kadın”, “yaşlı”, “çocuk” demeden, asker- sivil ayrımı gözetmeden birçok vatandaşımızın kanını dökmüştür. Üstelik, canına kastettiği vatandaşlarımızın birçoğu sözde hakkını savunduğu Kürt kökenli kardeşlerimiz olmuştur. Bağımsız, sosyalist bir Kürdistan hayalleriyle devlete karşı silahlı kalkışma başlatan böyle bir terör örgütünü demokratik açılım projeleriyle, beşeri hürriyetler ve kültürel haklarla tatmin ederek sorunu çözeceğini düşünmek siyasal iktidar için büyük bir zafiyettir. Verilen her taviz bir sonraki adımın dayatılması, yeni tavizlerin gündeme alınması için terörün daha da şiddetlenmesine, daha fazla canın yanmasına ve gözyaşına neden olmaktadır.

Bu gerçeğe rağmen hâlâ Hükûmet, tavizleri nerede ve nasıl durduracağını, milletimizin sabrını hangi noktaya kadar zorlayacağını tayin edememiştir. Hükûmetin kararsızlığı, hazırlıksızlığı ve bunlara bağlı olarak yaşadığı siyasi panikatakları, milletimiz bünyesinde büyük bir karamsarlığa, umutsuzluğa ve endişeye yol açmaktadır. Dün Başbakanın şiddetle eleştirip reddettiği talepler, bugün büyük bir şevkle yerine getirilmektedir. Bugün reddedilenlerin ise yarın kabul edilmeyeceğine dair hiçbir güvenilir siyasal teminat sunulamamaktadır.

Hükûmet, bölücü rüzgâr karşısında oradan oraya savrulup durmaktadır. Elinde bütünlüklü, her durumu göz önünde tutarak seçenekleri olan bir proje mevcut değildir. Bunun farkında olan PKK’nın her fırsatta terörü ve silahı dayatmaya devam edeceği ve bağımsız Kürdistan hedefini elde edinceye kadar tatmin edilemeyeceği, bugünden görülmesi gerekli bir gerçekliktir.

Tavizler üzerinden yürüyen terörle mücadele anlayışı pazarlığın her tıkanışında yeni şehadetleri, yeni bağrı yanık ağlayan anaları ve daha fazla dökülen kanları önümüze çıkaracaktır. Bu yüzden, milletimizin, bölücü terörle mücadele konusunda Hükûmete güveni kalmamıştır. Milletimizle AKP iktidarı arasında bir güven bunalımı doğmuştur. Hükûmet kendisini de, milleti de pembe tablolarla aldatmaktan vazgeçmelidir. Milletin kaderini ilgilendiren gerçekler, milletin kendisiyle mutlaka paylaşılmalıdır.

Sayın milletvekilleri, yargı paketleri bir hak, hürriyet ve adalet paketi değildir; teröriste taviz paketidir. Çünkü Başbakanın dümeninde olduğu iktidar gemisi, uzun zamandır yelkenlerini demokrasi ve özgürlük rüzgârlarıyla değil; zorbalığın ve despotluğun, kendisi gibi düşünmeyenleri baskılama ve yok etme arzusunun karşı konulmaz fırtınalarıyla şişirmektedir. AKP İstanbul İl Başkanının tabiriyle, artık bir kısım ittifaklar sona ermiştir.

AKP, özellikle kendisini “liberal ve özgürlükçü” diye tanımlayan “yetmez ama evetçi” kesimleri dahi kendi sınırsız iktidarı için ayak bağı olarak görmeye başlamıştır. Demokratik sistemi ve birey özgürlüklerini kendi siyasi ikballeri ve kişisel hesaplarını gerçekleştirmek için basit bir payanda olarak gören bir zihniyetin, aziz milletimizi huzurlu ve güvenli limanlara ulaştırması tabii ki beklenemez.

AKP artık dibine kadar despotizme batmıştır. Geçer akçesi de ya asimilasyon ya eliminasyon siyasetidir. Kırk katır mı, kırk satır mı? Milletimizin önüne konulan tek seçenek, ya Tayyip Erdoğan’ın istediği bireylere dönüşerek yaşayabilmek ya da sindirilip yok edilmektedir. Başbakan kendisi gibi düşünmeyen, kendisi gibi inanmayan, kendisi gibi yaşamayan hiç kimsenin varlığına tahammül edememektedir. Buna AKP milletvekilleri de, hatta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bile dâhildir. Kendisine muhalif tüm sesleri susturmakta, farklı düşünen herkesi ipe sapa gelmez çeşitli gerekçelerle itham ederek yargı önüne atmakta, yargılamaları keyfî bir cezalandırma yöntemi olarak kullanmaktadır.

Hükûmet politikalarını eleştiren gazeteciler, bilim adamları, sivil toplum mensupları ve bürokratlar ifade ettikleri düşünceleri, yazdıkları yazıları ve yayınlayamadıkları kitapları nedeniyle suçlanıp gözaltına alınmakta, hayalî suçlar isnat edilerek kendilerini aklamaları istenmektedir. Hükûmet ve onun kuşatması altındaki yargı kurumu eliyle masumiyet karinesi ters yüz edilerek birer suçluluk karinesi hâline dönüştürülmüştür.

Bir yandan düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti yok edilip düşünceler kafaların içerisine hapsedilmeye çalışılırken, diğer yandan bireysel özgürlükler birer birer kemirilip içleri boşaltılmaktadır. Suç ve suçluyla mücadele perdesi arkasında, her vatandaş potansiyel bir tehdit olarak algılanıp, devlet kurumları tarafından gözlenmekte, haberleşmeler dinlenmekte, herkes takip ve tarassut altında tutulmaktadır. Devlet kurumlarına kamunun huzur ve emniyetini sağlamaları için tahsis edilen kamu kaynakları ve teknolojik imkânlar, vatandaşlarımızın gizli kalması gereken özel hayatlarını dahi kamuya açık hâle getirmek ve itibarsızlaştırmak maksadıyla kullanılmaktadır.

En temel hak ve hürriyetlerin içlerinin boşaltılıp kullanılamaz hâle getirildiği, yargılama ve adalet düzeninin sarsıldığı bir Türkiye’de infaz koşullarıyla uğraşmak, en temel hak olan yaşama hürriyetini ortadan kaldırmaya yönelik faaliyetleri Türk mahkemelerince mahkûm edilmiş olan eli kanlı terör örgütünün siyasi uzantılarını dışarıda tutabilmek için paketler hazırlamak hedef şaşırtma ve abesle iştigaldir.

Yargı bağımsızlığını ortadan kaldırdığını tescil edercesine yargıya talimat veren, Silivri’de eylem yapanlar için “Dokunulmazlıklarını kaldıracağım.” diyen bir Başbakanın yargılamayı etkilemekten şikâyet etmesi ise trajikomiktir. Sen daha dün BDP'lilerin de teröristle kucaklaştı diye “Dokunulmazlıklarını kaldıracağım.” diyordun, biz de sana destek vereceğimizi söylemiştik. Ne oldu? Şimdi Hükûmetin DTP’ye gücü yetmedi de CHP’yi mi gözüne kestirdi?

Başbakan Türkiye’de ilk defa mahkeme salonunda yargıya müdahale edildiğini söylemekte. Sayın Başbakan meselenin vahametini bir an evvel kavramalıdır. Kendisi yargıya bu derece müdahale etmeye, yargıyı sindirmeye ve kuşatmaya devam ederse, bırakın mahkeme salonlarını, korkarım yargıçlar sokaklarda, kahvede, camide, hatta evlerinde bile hem aileleri hem çocuklarıyla tacize uğrayabileceklerdir. Başbakan acilen yargıya müdahale ve yönlendirme gayretlerinden vazgeçmeli, artık yargının içinden elini çekmeli ve yargıyı kendi işleyişine, hâkimlerin yüksek vicdanları ve adalet anlayışlarına terk etmelidir. Çünkü adil yargı düzeni bu Meclisin yaptığı yasalarla değil; hukuk vizyonu, adalet anlayışı, vicdan ve Allah korkusuyla mümkün olabilir.

Saygıdeğer milletvekilleri, bir hususa daha değinmeden geçemeyeceğim. Başbakan son günlerde Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli ile yatıp yine onun adıyla kalkmaktadır; sürekli ona laf yetiştirmeye çalışmaktadır. Acze düşmüş olmalı ki mahkemeye vermekten, dokunulmazlığını kaldırmaktan bahsetmektedir. Herhâlde Sayın Genel Başkanımızın Bursa mitingi ve grupta verdiği ayar çok dokunmuş, biraz kalın kaçmış olmalı ki şimdi kalkmış akıl, izan ve vicdan sahibi herkesin edebinden, ahlakından ve devlet adamlığı duruşundan emin olduğu Sayın Genel Başkanımıza edep ve ahlak dersi vermeye çalışmaktadır.

Sayın Başbakanımızın her yerinden maşallah edep ve ahlak fışkırmaktadır. Bu edep örneklerinin birkaçını takdirlerinize sunmak istiyorum:

Sanki, “Millî görüş gömleğini çıkardım.” deyip rahmetli Erbakan'ı sırtından bıçaklayan Tayyip Erdoğan değil de Sayın Devlet Bahçeli’ydi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesindeki yolsuzluk iddialarından yargılanan sanki Tayyip Erdoğan değil Sayın Devlet Bahçeli’ydi.

Oğluna aldığı gemiciği, oturduğu villacığı dillere düşen sanki Tayyip Erdoğan değil Sayın Devlet Bahçeli’ydi.

Eşi hanımefendiye Rusya'da hediye edilen   takılar için eleştirenlerin dünyasını başına yıkan sanki Tayyip Erdoğan değil Sayın Devlet Bahçeli’ydi.

"Benim eşimi de Gülhane Askeri Hastanesine almadılar." deyip eşinin baş örtüsünü ve mağduriyetini bile siyasi istismar malzemesi hâline getiren sanki Tayyip Erdoğan değil Sayın Devlet Bahçeli’ydi.

12 Eylülde idam edilen Türk milliyetçilerinin mektuplarının bir kısmını okuyup yalandan ağlayıp ancak arkasından milliyetçiliği ayaklarının altına aldığını söyleyen sanki Tayyip Erdoğan değil Sayın Devlet Bahçeli’ydi.

İkide bir bir siyasi partinin genel başkanının soyundan sopundan ve mezhebinden bahsederek onu aşağılamaya çalışan, daha sonra da “Alevi açılımı yapıyorum.” diye ortalıkta dolaşan sanki Tayyip Erdoğan değil Sayın Devlet Bahçeli’ydi.

Millete “Ananı da al git.” diyen, “Senin oyun sende kalsın.” diyen, milleti azarlayan sanki Tayyip Erdoğan değil Sayın Devlet Bahçeli’ydi.

Esad’la ballı börekli kanka olan, daha sonra da “Diktatörmüş.” diyerek düşman yapan sanki Tayyip Erdoğan değil Sayın Devlet Bahçeli’ydi.

Avrupa Birliğine “Hristiyan kulübü” deyip, daha sonra sırf müzakere tarihi alabilmek için her türlü cambazlığı yapan, adaylık anlaşmasını Haçlı seferlerinin mimarı Papa’nın heykeli altında onurla imzalayan sanki Tayyip Erdoğan değil Sayın Devlet Bahçeli’ydi.

“Zina suç olarak Türk Ceza Kanunu’nda kalacak.” deyip, Brüksel’e gidince fikrini değiştirip zinayı suç olmaktan çıkaran sanki Tayyip Erdoğan değil Devlet Bahçeli’ydi.

“İmralı'yla görüşen şerefsizdir.” diye bağırıp, arkasından “Devlet görüşüyor.” diye sıyrılmaya çalışan, daha sonra da “İmralı ile de, Kandil’le de görüşürüz.” diyen sanki Tayyip Erdoğan değil Sayın Devlet Bahçeli’ydi.

Meclis grubunda “bahtsız bedevi” diye ahlaksız fıkralara gönderme yapıp darbımeseller getiren sanki Tayyip Erdoğan değil Sayın Devlet Bahçeli’ydi.

Hangi birini söyleyeyim? Daha Oferler, Ogerler sırada duruyor. Başbakanın edepli şecaatleri saymakla biter mi? Sayabilecek olan beri gelsin.

Bu yüzden, Sayın Başbakana tavsiyemiz: Boyunu aşan sularda yüzmesin. Eleştireceği konu ve kişiyi doğru seçsin.

Başbakanın sevdiği tabirle konuşmamı bitireyim. Edep söz konusu olunca Bahçeli nire, Tayyip Erdoğan nire!

Tasarının hayırlı olmasını diler, Türk milletinin milletvekillerini saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Türkoğlu.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bahçekapılı.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Genel Başkanımızla ilgili, sayın konuşmacı, edebiyle ilgili bazı şeyler söyledi, cevap vermek istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun, lütfen, iki dakika içinde. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

4.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun görüşülen kanun tasarısının tümü üzerinde MHP Grubu adına yaptığı konuşma sırasında AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce burada konuşma yapan sayın hatip galiba biraz gecenin bu saatinde çalışıyor olmamızdan dolayı bir karışıklık yaşadı. Biz burada Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’yla ilgili bir yasa tasarısını görüşüyoruz ama kendisi çözüm sürecinden başladı, Başbakandan çıktı, AK PARTİ’nin yaptığı faaliyetlerle ilgili birtakım söylemlerde bulundu.

Şimdi şöyle bir sıralama yapalım: Bir, şunu iyice bilin: Biz panikatakta değiliz. Biz gayet rahatız, gayet huzurluyuz, vicdanımız da yerinde; panikatakta olan sizsiniz çünkü bu süre geçtikten sonra siyaset yapacak alanınız kalmayacak. Gittikçe de sınırın altına düşüyorsunuz, bunun farkındasınız, o yüzden panikatak değil, onun daha ötesindeki -tıp dilinde ne söylenirse- aynı hastalıktan muzdaripsiniz.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sen yaptıktan sonra biz daha çok siyaset yaparız!

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) – Bakın, sizin tabanınızla ilgili bağınız da yok; bizim bu çözüm sürecine yüzde 28 MHP’den bir destek var. Bunu bir görün, ondan sonra kalkıp burada konuşun.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Dün akşam uyumamışsınız, rüya görmüşsünüz!

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) – Siz vicdanımızın sesini sorguluyorsanız, eğer sizin terörün devam etmesinden, kanın akmasından, anaların ağlamasından, gencecik fidanların toprağa düşmesinden bir rahatsızlığınız yoksa buyurun yolunuza devam edin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ama biz bunlardan rahatsızız ve vicdanımız da rahat. Eğer edepten bahsedecek olursanız önce bunu siz kendinize söyleyin çünkü burada olmayan bir başbakanın ailesine dil uzatmak, bir insana, bir vatandaşa edep konusunda ne getirir ne götürür; onu da zaten halkımız takdir etmektedir. Başbakanın edebini tayin etmek ve ona söz söylemek sizin haddiniz de ve hakkınız da değildir. Siz kendi haddinize ve hakkınıza sahip olun ve susup oturduğunuz yerde oturun.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bahçekapılı.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Türkoğlu.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Görüştüğümüz yasa tasarısını anlamadığımı söylediler, müsaade ederseniz düzeltmek istiyorum.

BAŞKAN – Lütfen ikinci bir…

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Küfreden adama hâlâ söz veriyorsun Sayın Başkan ya, hakaret ediyor…

ALİ ÖZ (Mersin) – Ne demek yani Meclis de mi sizin kontrolünüzde olacak, Başkanı da mı siz yönlendireceksiniz!

5.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; efendim, bir yasa tasarısının geneli üzerindeki konuşmalarda tabii ki hukuk sistemine ilişkin genel değerlendirmelerimizi paylaşacağız. Bu açıdan, biraz evvelki yaptığım konuşmamda hem tasarıyla ilgili hem de anlayabilenler için hukuk sistemine ilişkin genel değerlendirmelerimi aktarmış bulunuyorum.

Diğer taraftan, burada söylemiş olduğum sözlerimin hiçbirisi hakaret içermiyor. Burada söylemiş olduğum sözlerin hepsi, Sayın Başbakan’ın ağzından çıkmış sözler ile yapmış oldukları arasındaki çelişkileri, farkı ifade etmek için kullandığım cümleler.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Eşini karıştırıyorsun ya!

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) – Bu açıdan, anlayabilen arkadaşlarıma ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler.

XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün; Avukatlık Kanunu ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ve Çankırı Milletvekili İdris Şahin ile 8 Milletvekilinin; 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve 3568 Sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk'ün; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (1/750, 2/1326, 2/1343, 2/1344) (S. Sayısı: 444) (Devam)

BAŞKAN - Şimdi, gruplar adına tasarının geneli üzerinde ikinci konuşmacı, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Erol Dora, Mardin Milletvekili.

Buyurun Sayın Dora (BDP sıralarından alkışlar)

BDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 444 sıra sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin tümü üzerinde konuşmak üzere Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz gibi parlamenter demokrasilerle yönetilen ülkelerde yasa yapma süreci son derece önemli olduğu için parlamentolar yasama süreçlerinde son derece titiz davranmakta, yürütmeden sorumlu hükûmet ise muhalefetin görüş ve önerilerini dikkate almaktadır. Demokrasinin de olmazsa olmazlarının başında gelen bu görüş alma ilkesi, bizim Meclisimizde maalesef yeterince uygulanmamaktadır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna gelen hemen her yasa tasarısı kanunlaştıktan sonra daha üzerinden kimi zaman altı ay bile geçmeden yeniden Genel Kurula getirilmekte, burada görüşülmektedir. Bu durum yasama sürecinin ne kadar da sorunlu işlediğini açıkça göstermektedir. Dolayısıyla, yasa tasarısı Genel Kurula gelmeden önce hükûmetin -özellikle komisyon aşamasında- muhalefet partilerinin ve müdahil olmak isteyen sivil toplum kuruluşlarının görüş ve önerilerini mutlaka dikkate alması gerekmektedir.

Yasa yapma sürecinin baş aktörü olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin fonksiyonel olarak verimlilik ve performans yönünden her zaman sürece hâkim olup olmadığı ve toplumun beklentilerine anında cevap verebilen bir yasa yapma sürecinin mümkün olup olmadığı, yapılan yasaların, toplumsal ihtiyaçları ne kadar karşılayıp karşılamadığı sorusu, artık sorulması gereken soruların başında gelmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda öngörülen değişiklik de yine bir türlü kalıcı çözüm getirilmediği için rutin değişikliklerden biri hâline gelmiş durumda ve korkum o ki, bizler, önümüzdeki dönemlerde de gene bu konuyu konuşuyor olacağız. Kalıcı çözüm getirmeyen, palyatif yöntemlerle hazırlanan bu yasa tasarıları, ihtiyacı karşılamaktan uzak olduğu için bir süre sonra yeniden Genel Kurula gelmektedir. Bu yüzden, bizler, neredeyse üç beş ayda bir bu sorunla karşı karşıya kalıyoruz.

Öncelikle ifade etmek gerekiyor ki, tasarının 1’inci maddesi çerçevesinde düşündüğümüzde, Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna verilmek istenen yetki, Türk usul hukukunun genel sistematiğine aykırı bir durum teşkil etmektedir.

Bilindiği gibi, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu dışında, Ceza Muhakemesi Kanunu, İdari Yargılama Usulü Kanunu kendi alanlarında usul hukukunu düzenleyen metinler olmakla birlikte, tüm bu kanunların temyiz incelemesinde getirdiği derecelendirme, bu cümleden olarak, bozma kararına karşı ilk derece mahkemesinin direnmesi yani İdari Yargılama Usulü Kanunu’na göre ısrar etmesi, temyiz incelemesinin hangi makam tarafından yapılacağı hususu benzer şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.

Yasa tasarısında öngörülen değişiklik, usul kanunları arasında kurulan bu paralelliği ortadan kaldırmakla beraber, kanaatimizce, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun hakemlik ve içtihat mercisi olma konumunu da gölgelemektedir. Bu noktada, tasarının, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’na da ayrıca bir aykırılık oluşturduğu düşünülmektedir. Şöyle ki: Yargıtay Kanunu’nun “Hukuk ve Ceza Genel Kurullarının Görevleri” başlıklı 15’inci maddesinin 1’inci bendinde, Yargıtay dairelerince verilen bozma kararlarına karşı mahkemelerce verilen direnme kararlarını inceleyerek karar vermek Yargıtay Genel Kurulunun görevleri arasında sayılmıştır. Tasarıyla Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda getirilmek istenen değişiklik, Yargıtay Kanunu’nun 15’inci maddesinin 1’inci fıkrasıyla da bağdaşmamaktadır.

Her ne kadar, bu konu Adalet Komisyonu Raporu’nda tartışılarak değişikliğin, Yargıtay Kanunu’nun 15’inci maddesinin (4) numaralı bendinde geçen “Kanunlarda verilen diğer görevleri yapmak” şeklindeki düzenlemeyle uyumlu olduğu ileri sürülmüşse de ilk derece mahkemesiyle Yargıtay dairesi arasındaki uyuşmazlığın çözümünün düzenlendiği yer 15‘inci maddenin 1’inci bendi olmakla birlikte, komisyonun yorumu bu itibarla yasanın sistematiğine aykırıdır.

Vurgulanması gereken diğer nokta ise, Yargıtayın geliştirdiği usuli müktesep hak anlayışı içinde birbirine aykırı bozma kararı verilmesi ihtimalinin çok büyük ölçüde bertaraf edildiği gerçeğidir. Bu anlamda, yasal düzenlemenin gerçek bir ihtiyacın ifadesi olduğunu söylemek mümkün görünmemektedir.

Avukatlık büroları, serbest muhasebeci, mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik büroları ile ilgili öngörülen değişiklikler bu konudaki yoğun taleplerden yola çıkılarak hazırlanmıştır ve olumludur. Ülkemizde, avukatlık mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik mesleklerinin icra edilebilmesi için tasarlanmış büroların neredeyse hiç olmaması hasebiyle, sözü edilen meslek grupları meskenlerde faaliyetlerini sürdürmektedirler. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nda, avukatlık bürolarıyla ilgili düzenleme yapılıncaya kadar, meskenlerdeki avukatlık bürolarının faaliyetlerine devam edebilmesi için iki yıl süreli geçici bir düzenleme yapılmıştı. Aynı düzenleme, mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik için de söz konusudur. Öngörülen değişiklikler bu geçici düzenlemeleri sürekli hâle getirmesi hasebiyle önemli ve olumludur ancak avukatların ve mali müşavirlerin diğer sorunları tam olarak çözülemediği için daha kapsamlı ve kalıcı düzenlemelerin yapılmasını düşünüyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; demokratik bir hukuk devleti olmanın yolu, avukatların hak ettiği değeri görmesinden geçmektedir. Avukatlık mesleği, insanların hak arama özgürlükleriyle iddia ve savunmalarını yeterli, etkin ve özgürce gerçekleştirebilmelerini sağlayacak bir faaliyettir. Ancak, bu kutsal meslek, Türkiye’de henüz anlaşılamamış olup toplumun neredeyse her kesimi tarafından çeşitli eleştiri ve baskılara maruz kalmaktadır. Nitekim, avukatların yaşadığı sorunlar çok katmanlı ve farklı boyutları içinde barındırmaktadır. Hâkim ve savcılar başta olmak üzere, adliye ve kalem personeli avukatlık mesleğinin icrasında çeşitli sıkıntıların oluşmasına neden olurken, devletin maliye organları farklı sıkıntılar yaratmaktadır. Bu sorunlara bir de avukatların meslek örgütü olan baroların yaklaşım ve yarattığı sıkıntılar eklenmekte, mesleki örgütlenme anlamında da sıkıntılar yaşayan avukatlar, mesleki mücadele alanlarında da yalnız kalmaktadır.

Avukatların yaşadığı sıkıntılı süreç, staj evresiyle başlamakta ve neredeyse bir ömür sürmektedir. Avukatlık stajı bir yıl olup bunun ilk altı ayı adliye stajı, ikinci altı ayı ise avukat yanında mesleğin öğrenilmesine ilişkin olan kısmıdır. Bu dönem içerisinde stajyer avukatın çalışma yasağı bulunmakta, bu nedenle herhangi bir geliri bulunmamaktadır. Mesleğe stajyer olarak başlayan hâkim ve savcı adayları, ciddi maaşlar alırken avukat stajyerlerinin para getirici bir işte çalışması bile yasaktır.

Türkiye Barolar Birliğinin stajyer avukatların bu sorunsalını çözmek adına bir meslek dayanışması için ortaya attıkları vekâlet pulu uygulaması ise amacından sapmış ve bir rant alanına dönüşüvermiştir. Şöyle ki: Öğrencilikten avukatlığa geçiş aşamasında stajyerlerin yaşadığı soruna bir nebze de olsa destek amaçlı, avukat vekâletnamelerine vekâlet pulu yapıştırılması, bu pullardan elde edilen gelirle stajyer avukatlara bir burs fonu sağlanması amaçlanmıştı. Ne var ki stajyer avukatlara verilmesi planlanan burs uygulaması, karşılığını bir yılın sonunda stajyerlikten avukatlığa yeni adım atan kişinin ödeyeceği bir kredi alım uygulamasına dönüşüvermiştir.

Avukatlığa yeni adım atmış, zar zor iş bulmuş, üstelik asgari ücret karşılığı çalışan avukatın bu krediyi ödemesi noktasında da avukatların meslek örgütü Barolar Birliği, hukuk çerçevesinde genç avukatlara ihtarname, icra takibi gibi baskı mekanizmalarını hemen harekete geçirmektedir.

Sosyal güvenceden ve gelirden yoksun stajyer avukatların bu sorunları, mesleklerine ilk adım attıkları anda daha da kronik bir hâl almaktadır.

Değerli milletvekilleri, bu durum, mesleğe yeni atılmış olan avukatlar için ciddi bir sorundur. Üstelik, stajını bitirmiş birçok genç avukat iş dahi bulamadan ve mesleğe adım atmadan bir borç yüküyle karşı karşıya kalmaktadır. Bir de bu duruma, avukatlık ruhsatı alabilmek için barolara ve Barolar Birliğine ödenen yüklü miktardaki harç parası eklenmektedir.

Stajı yeni bitmiş genç avukat, ailesinin desteği olmaksızın mesleğine dahi başlayamamaktadır; hatta, bazı baroların staj başvurusu için dahi ciddi miktarlarda ücret talep ettikleri bilinmektedir. Stajın başlangıcından mesleğe başlangıca değin yüklü miktarlarda paraları barolara veren avukatlar, mesleğinde belli bir konuma erişmiş meslektaşlarının yanında neredeyse asgari ücretle -çoğu kez sekreter, icra takibi gibi- çalıştırılmakta, mesleğin onuru yara almaktadır. Sermayenin yoğun müdahalesi her meslek grubunun niteliğini değiştirirken, maalesef, avukatlık mesleği serbest meslek niteliğini kaybetmiş, birçok avukatın yakinen gördüğü ama kabullenmek istemediği patron-işçi avukat ayrımı çok daha belirginleşmeye başlamıştır. Yapılan son araştırmalarda İstanbul Barosuna kayıtlı mesleğini icra eden avukatlardan 16 bininin mesleği vergi mükellefi olmadan, başka bir ifadeyle, başka bir avukatın yanında işçi avukat olarak sürdürdüğü görülmektedir. Önemli sayıda avukat işçileşirken kafa emeği ve fiziki emek birbirinden giderek ayrılmakta, uzmanlaşmanın ve iş bölümünün artmasıyla avukatlık mesleğinin bugüne kadar asli unsurlarından biri olan bağımsız düşünüp karar verebilme olgusu ortadan kalkmakta ve mesleğe yabancılaşma dâhil, işçileşmenin bütün sonuçları gerçekleşmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; avukatların mesleklerini icra ederken yaşadıkları sorunları özetlemeye çalıştım. Peki, Türkiye’de avukatlık yapanların yaşadığı sorunlar bunlardan mı ibaret? Keşke öyle olsaydı ancak öyle olmadığı ortada çünkü Türkiye tutuklu avukat sayısında da birinci sırada. Kasım 2011 tarihinde Asrın Hukuk Bürosuyla ilişkili 43 avukat gözaltına alındı. Bu 43 avukattan 23’ünün tutukluluk süresi hâlen devam etmektedir. Son olarak, Ocak 2013 tarihinde ise aralarında yukarıda sözü edilen 43 avukatın vekillerinin de bulunduğu 15 avukat daha gözaltına alındı. Aralarında Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı da olmak üzere gözaltına alınan 15 avukattan 9’unun tutukluluğu hâlen devam etmektedir. Geçtiğimiz günlerde 6 avukat uzun süreli hapis cezalarına çarptırıldı. Bunun yanı sıra birçok avukat benzer iddialarla cezai kovuşturmayla karşı karşıya kalmaktadır. Soruşturmalarda ağırlıklı olarak mesleki faaliyetleri, avukatlık pratikleri, dava ve müvekkil tercihleri, büro ve evlerinde bulunan siyasal içerikli yayınlar ve takip ettikleri dava dosyalarında bulunan belgeler üzerinden siyasal düşünceleri sorgulanmış ve tutuklama kararları, her zaman olduğu gibi, uydurma “terör suçu” gerekçesiyle verilmiştir.

Müvekkillerini savunmalarından dolayı avukatlara saldırmak, hukukun işleyişine saldırmak demektir. Avukatlara yönelik bu saldırılar, diğer avukatların, makbul olmayan müvekkilleri ve makbul olmayan müvekkilleri savunan avukatları savunmamaları için bir göz dağıdır.

Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre tüm hükûmetler, avukatlar ve hâkimlerin mesleki görevlerini bağımsız bir şekilde yerine getirmelerine saygı göstermekle mükelleftirler. Unutulmamalı ki, savunma hakkı evrensel olarak kabul edilmiş temel bir insan hakkıdır ve kutsaldır.

Değerli milletvekilleri, adalete giden yol, gerçeği ortaya çıkaran inanç ve eylemdedir. Gerçeği ortaya çıkaracak inanç ve eylem de, o gerçeğe en çok ihtiyacı olan ve kendisine bağışlanmış bir hak bulunan savunmada bulunmaktadır. Günümüz hukuk metinlerine hak olarak geçen ve korunan savunma ihtiyacı, tüm canlılarda doğuştan var olan içgüdüsel bir davranış biçimidir. Hak arama, insan tabiatının duraksamadan ve kendiliğinden her ilişkide ortaya koyduğu dinamik bir eylemdir. İnsan, yapısında var olan bu içgüdüsel davranışı, aklını da ekleyerek geliştirmiş, değiştirmiş ve tarihsel süreç içinde farklı görünümlerle günümüze kadar getirmiştir. Savunma hakkı üzerinde yazılan yazılar, yapılan tartışmalar yeni değildir, ancak bu hakkın sıradan bir hak olmayıp bir insan hakkı olduğu düşüncesi yeni kabul edilen bir düşüncedir.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, bir insan hakkı olarak savunma hakkını içermektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6’ncı maddesinin üçüncü fıkrası ise savunma hakkını öncelikli olarak sanık bakımından öne çıkarmıştır. Aynı maddenin birinci fıkrası, herkesin savunma hakkının olduğunu kabul etmiştir. Anayasa’mızda savunma hakkı, tereddüde yer vermeyecek şekilde düzenlenmiştir. Anayasa’nın 36’ncı maddesinde “Hak arama hürriyeti” içinde temel hak ve ödevler arasında “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” şeklinde düzenlenmiştir.

Savunma özgürlüğüyle beraber zikredilmesi gereken bir konu da savunma dokunulmazlığıdır. Savunma dokunulmazlığı, bir muhakemenin taraflarının uyuşmazlık konusuyla ilgili olarak bildiklerini ve düşündüklerini korkmaksızın dile getirmesini, yazıya dökmesini veya belgelemesini ifade eder. Savunma dokunulmazlığı, savunma görevini yapacakların hiç kimseden, hatta kanundan korkmayarak ve sözlerinin ne gibi karşılıklar, ne gibi suçlu neticeler doğurabileceğini düşünmeyerek yapabilmeleri için verilmiştir. Savunma hakkının kullanımını güvence altına almayı amaçlayan savunma dokunulmazlığı, temel bir hak olan savunma hakkının kullanımının güvenceye bağlanması ve adaletin herhangi bir engelle karşılaşmaksızın temini amacına dayanır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; demokratik bir ülke olduğu iddia edilen Türkiye’de, savunma özgürlüğünden ve savunma dokunulmazlığından alnı ak bir şekilde söz etmenin mümkün olmadığı, artık herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Avukatların özgür olmadığı ve siyasi baskılarla karşı karşıya olduğu bir ülkede ne silahların eşitliğinden söz etmek mümkün olur ne de savunma özgürlüğü ilkesinden. Demokratikleşme ve bir tür normalleşme sürecinin yavaş yavaş başladığı günümüzde, tutuklu avukatların da artık bir an önce serbest bırakılması gerektiğine inanıyorum.

Uzun bir süredir tutuklu olan 8 vekilimizin de artık bu Meclisin daha meşru bir hâle gelmesi açısından da bir an önce serbest bırakılması noktasında bütün siyasi partilere de buradan tekrar bir hatırlatma yaparak Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Dora.

Tasarının tümü üzerinde, gruplar adına üçüncü konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Dilek Akagün Yılmaz, Uşak Milletvekili.

Sayın Yılmaz, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 444 sıra sayılı Kanun Tasarısı hakkında konuşmak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Şimdi, burada boş sıralara konuşmak hiç güzel bir şey olmuyor. En azından, oylanacak tasarıyı arkadaşlarımızın dinlemesi çok daha uygun olurdu diye düşünüyorum ama ne kadar rica etsek de yarına bırakılmadı bu tasarı. Yani pek çok konu var belki bilmemiz gereken ve konuşmamız gereken ama boş sıralara konuşuyoruz. Tarihe not düşüyoruz her zamanki gibi, o nedenle de, bunun da Meclisin onuru açısından çok doğru olmadığını düşünüyorum.

Evet, sevgili arkadaşlar, bugün iki dava vardı, iki önemli dava vardı İzmir’de. Birisi “askerî casusluk davası” adı altında çok itibar kırıcı ve gerçekten çok onur kırıcı bir davaydı. Çoğunlukla askerlerimizin yargılandığı bir davaydı bu. 16 Nisan’da İzmir’de bu dava görüldü. Bugün pek çok İzmirli ve İzmir’in civarındaki illerden ve Türkiye'nin pek çok yerinden bu davanın da uydurma bir dava olduğunu anlatmak üzere, kamuoyuna duyurmak üzere pek çok vatandaşımız İzmir’e gittiler. Bizim milletvekili arkadaşlarımız da oraya gitti.

Biraz sonra Özgür Özel orada yaşadıklarını anlatacak ama ben size o davayla ilgili, yine aynen Balyoz davasında olduğu gibi, Ergenekon davasında olduğu gibi, Oda TV davasında olduğu gibi uydurma dijital verilerle, uydurma ihbarlarla bir davanın yürütüldüğünü anlatmak istiyorum. Özellikle de AKP sırasındaki arkadaşlarımın bunu bilmesini istiyorum.

Ben her konuşmamda bu davalardan bir tanesini anlatarak vicdanlarınıza seslenmek istiyorum arkadaşlar. Ne oluyor orada, bu davalarda, özel yetkili mahkemelerde ne oluyor? Bu iddianamenin analizini eski İzmir Baro Başkanımız, geçen hafta kaybettiğimiz Noyan Özkan hazırlamıştı, kendisini de buradan saygıyla anıyorum. Onun bazı tespitleri var, oradan yararlanarak sizleri de bilgilendirmek istiyorum.

Bu davanın ilk başlangıcı 10/8/2010 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nden atılan bir e-mail’le, ihbarla başlamış arkadaşlar. Koskoca, 327 kişinin, çoğunun, 310’unun asker olduğu bir dava böyle başlıyor. Hiç aklınız, fikriniz bunu alıyor mu, böyle başlayabilir mi bir casusluk, fuhuş -ne derseniz deyin- itibarsızlaştırma davası?

İddia aslında -iddianamedeki iddialar- gizli bilgi belge temini ve bundan çıkar ve nüfuz sağlamak üzerine kurulmasına karşın, soruşturma sırasında basına yapılan servisle kamuoyunda casusluk ve fuhuş algısını ve kanaatini uyandıran bir psikolojik propaganda yapılmıştır. Bu konuda böylesi bir propagandayı yapan savcıların, bu soruşturmayı yürüten savcıların aslında kesinlikle Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından soruşturulması yapılmalıdır. İddianame açıklandıktan sonra ise tek bir sanık hakkında bile casusluk ve fuhuş maddelerinin isnat edilmediği anlaşılmıştır. Ancak, kamuoyuna servis yapılan yanıltıcı ve kasıtlı kirli bilgi bombardımanı ile sanıklar önceden lekelenmiş ve yargısız infaza uğramışlardır.

İddiaların temel dayanağı, Pandora veri tabanındaki pek çok subayın, astsubayın ve sivil memurların listelerini içeren tüm klasör ve belgeler imzasız ve dijitaldir. Şüphelilerin bilgisayarlarından çıkmamıştır. Örgüt yöneticisi ve koordinatörlükle suçlananlar ile şüphelilerin büyük çoğunluğu arasında bilgi, belge temini, şantaj ve menfaat temini hakkında hiçbir irtibat ve delil yoktur arkadaşlar. Yani, sadece, Amerika Birleşik Devletleri’nden gelen bir e-mail var, sadece Bilgin Özkaynak diye bir CHP’li iş adamının bilgisayarından çıkartıldığı iddia edilen ne olduğu belirsiz dijital veriler var, bu veriler üzerine kurulan bir dava var.

Bu davadaki, aynen Balyoz davasındaki, Oda TV ve Ergenekon davasındaki gibi bir çelişkiyi size anlatmak istiyorum arkadaşlar. Yargılama sürecinde bu çelişkiler daha da artacaktır, çok açıktır. Askerî casusluk davası iddianamesine kaynak teşkil eden ve iddianamede birinci sanık olarak yer alan Bilgin Özkaynak’tan ele geçirildiği iddia edilen harddiskte, 10 Temmuz 1999’da, saat 18.57’de oluşturulan bilgide Kara Kuvvetleri Komutanı olarak Işık Koşaner yer almaktadır. Oysaki, Işık Koşaner 2008’de Kara Kuvvetleri Komutanı olmuştur. 1999’da hazırlanan böylesine bir dijital veride, 2008’de Kara Kuvvetleri Komutanı olan bir kişinin ismi geçebilir mi arkadaşlar? İşte, bu davalar, böylesine uydurma dijital verilerle, yurt dışından ya da buradan düzenlenip yurt dışından gönderilen asılsız ihbarlarla yürümektedir arkadaşlar. Birazcık vicdanınız varsa, bizlerle beraber, isterseniz birkaç taneniz gelin ve orada nasıl bir yargılamama olduğunu hep beraber görelim arkadaşlar.

Bunun yanında, bugün ikinci bir dava vardı İzmir’de: Rennan Pekünlü davası. Ege Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü öğretim üyesi Profesör Doktor Rennan Pekünlü hakkında öğrencileri şikâyetçi oldular “Öğrenim özgürlüğünü engelledi.” diye. Nasıl engellemişti arkadaşlar biliyor musunuz? Rennan Bey hakkında açılan, bu, ikinci dava. Birinci dava da aynen şu: Dersine türbanlı girmek isteyen öğrenci hakkında tutanak tutuyor. Dersine girmesini engellemiyor ama tutanak tutuyor ve bunu ilgili birimlere gönderiyor. Bu nedenle Rennan Bey cezalandırıldı arkadaşlar, iki yıl bir ay ceza aldı. Ertelemeden ya da infazın ertelenmesinden yararlanamaması için, 231’den, bu arkadaşımız iki yıl bir ay ceza aldı. Yani, Yargıtayda şu anda bu davası, onaylandığı takdirde, ilk defa, bir tutanak tuttuğu için Rennan Pekünlü cezaevinde yatacak. İkinci dava açıldı. İkinci davanın da duruşması bugündü sevgili arkadaşlar. Yine, birkaç öğrenci şikâyet etmiş ve bu nedenle şu anda da yani bugün de Rennan Pekünlü hakkında “Sen tutanak tuttun türbanla derslere girmek isteyen öğrenciler aleyhinde.” diye, yeniden bir dava açıldı. Şimdi, TCK 112’nci maddeden, dört ila on iki yıl arasında ceza istemiyle Rennan Pekünlü yargılanıyor.

Peki, Rennan Pekünlü neye dayanarak bu tutanakları tutmuştu? Hepimiz de biliyoruz ki Anayasa Mahkemesi, türbanla ilgili verdiği kararında, türbanın bir siyasal simge olduğunu, bu nedenle de üniversiteye bu şekilde girilemeyeceğini belirtmişti. Aynı zamanda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de türban yasağının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olmadığına karar vermişti. Rennan Bey de bu davalara ve bu Anayasa Mahkemesi kararına dayanarak bu tutanakları tuttu ama sadece bundan dolayı bu arkadaşımız iki yıl bir ay ceza aldı, şimdi dört yılla on iki yıl arasında yargılanmakta arkadaşımız.

Bu yargılanma neden oluyor arkadaşlar? Şimdi, türbanın bütün her yerde serbest olması için ve kamuda serbest olması için olağanüstü bir kampanya yürütülüyor. Hiçbir şekilde, hiçbir görevli, Millî Eğitim Bakanı da dâhil olmak üzere hiçbir bakanlık bu konuda gereken şeyi yapmıyor ama bunun yanında sendikalar tutanaklar tutuyorlar ve şikâyetler yapılıyor. İşte, Rennan Bey’in davası böyle simge bir dava. Deniyor ki: “Eğer tutanak tutarsanız, eğer siz bu ülkenin laiklik ilkesinin temel noktalarından bir tanesi olan türban… Siyasal malzeme olarak kullanılan türbanın kamuda olmaması gerektiğini söylerseniz eğer, Rennan Bey gibi yargılanırsınız ve cezalandırılırsınız.” Onun için bu dava simge bir davadır, Rennan Bey’e karşı yapılan bu saldırıyı asla ne Türk halkı kabul edecek, ne bizler kabul edeceğiz; asla böyle bir korkutmayı ve yıldırmayı hiçbirimize kabul ettiremeyeceksiniz arkadaşlar.

Bunun yanında, yasayla ilgili söyleyeceklerimize gelirsek Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; burada da, bu tasarının en önemli maddelerinden bir tanesinde Türk Ceza Kanunu madde 263’le getirilmiş olan kanuna aykırı eğitim kurumu açmak ve işletmenin suç olmaktan çıkartılması söz konusudur. Bu tasarının en önemli maddelerinden bir tanesi budur.Bu düzenleme, açıkça, Anayasa’nın madde 2, madde 3, 24, 42 ve 174’üncü maddelerine aykırıdır. Aslında, bu maddede yapılan değişiklikleri izlediğimizde, AKP iktidarının laik eğitim sistemini nasıl yok etmeye çalıştığını ve şimdi Türk Ceza Kanunu’ndan, ardından da Anayasa’dan laiklik ilkesinin çıkartılacağını ya da tamamen içinin boşaltılacağını, farklı dillerde eğitimin yolunun açılacağını çok açık bir şekilde görüyoruz. Bu madde, 765 sayılı Ceza Kanunu’nun 261’inci maddesinde düzenleniyordu önceden. Bu maddeye baktığımızda, “Kanun ve nizamlara aykırı olarak mektep veya dershane açanlar, açılan mektep veya dershane kapatılmakla beraber, altı aydan iki seneye kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Ruhsatsız öğretmenlik edenlerle bunlara istihdam eyleyenlere de aynı ceza verilir. Mükerrerler hakkında verilecek ceza bir sene hapisten aşağı olamaz.” deniyordu 261’inci maddede. Bu madde 5237 sayılı Yasa’yla 2004 yılında yani AKP İktidarının var olduğu dönemde, AKP tarafından aynen şu şekle dönüştürüldü arkadaşlar: “Kanuna aykırı eğitim kurumu açanlara, bunları çalıştıranlara ve bu kurumlarda kanuna aykırı olarak açıldığını bildiği hâlde öğretmenlik yapanlara altı aydan üç yıla kadar ceza verilir.” Yani üst sınırını artırdınız.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Öyle değil ya.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – “Yukarıdaki fıkrada gösterilen yerlerin kapatılmasına da karar verilir.” dendi. O dönemde demek ki insanları yanıltmaya ya da aldatmaya ihtiyaç duyuyordunuz, bu maddeyi üst sınırını artırarak devam ettirdiniz. Ancak, bir yıla varmadan 5377 sayılı Yasa’yla bu maddede bir değişiklik daha yapıldı sevgili arkadaşlar. Burada aynen şöyle yapıldı -bugün uygulanmakta olduğu gibi- “Kanuna aykırı olarak eğitim kurumu açan veya işleten kişi üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır.” Artık yavaş yavaş geriye çekme zamanınız gelmişti, kendinizi güvencede hissediyordunuz demek ki, bu nedenle bunun cezasını azaltmaya çalıştınız.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Komisyonda kabul etmiştiniz Dilek Hanım, Komisyonda ikna olmuştunuz ama.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Bu şekilde, kanuna aykırı eğitim kurumlarının cezasının çok hafifletilmesi, kapatılmasının artık ortadan kaldırılması, öğretmenlere ceza verilmemesiyle o hâle getirdiniz. O tarihte yapılan bu değişiklik Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine iade edildi. İade gerekçesinde, yasaya aykırı eğitim kurumu açmak ve işletmek suçunun cezasının bu kadar hafifletilmesinin ayrılıkçı terör örgütlerinin, misyonerlerin ve din devleti yanlısı tarikatların yasa dışı bir şekilde açacakları eğitim kurumlarının önünü açacağı belirtilerek, bu türden kurumların kontrolünün sadece idarecilerin yetkisine bırakılmasının yasaya aykırılığa süreklilik kazandırılacağına işaret edilmiştir. Yapılmak istenen değişikliğin Anayasa madde 42’de belirtilen eğitim ve öğretimin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin denetim ve gözetimi altında olması ilkesine aykırı olduğu; Anayasa madde 2, laiklik ilkesine aykırı olduğu; Anayasa madde 3, Türkiye devletinin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bir bütün olduğu ilkesine aykırı olduğu; Anayasa madde 24, din ve ahlak eğitim ve öğretiminin devletin gözetimi ve denetimi altında yapılması ilkesine aykırı olduğu, Anayasa madde 174, koruma altına alınan devrim kanunlarına ve öğretim birliği yasasına aykırı olduğu belirtilerek Türkiye Büyük Millet Meclisine Cumhurbaşkanı tarafından iade edilmiş, ancak bir virgülü bile değiştirilmeksizin bu madde aynı şekilde AKP iktidarı tarafından yine çıkartılmıştır.

Mart 2013, yine AKP iktidarda, bu sefer tasarının 13’üncü maddesiyle 263’üncü madde tamamen ortadan kaldırılıyor, kanuna aykırı eğitim kurumu açmak ve işletmek artık suç olmaktan çıkartılıyor.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Ne kadar özgürlükçü bir yaklaşım.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Bu durumda yasaya aykırı eğitim kurumlarının açılıp işletilmesi özendirilmekte ve çalışmalarını sürdürmelerinin yolu tamamen açılmaktadır. Oysaki kanuna aykırı eğitim kurumlarının açılmasının suç olarak konmasının nedeni, eğitim kurumlarını devletin gözetimi ve denetimi altında tutarak, eğitim ve öğretim hakkının kötüye kullanılmasını engellemek, çağdaş bilim ve eğitimin esaslarına aykırı eğitim ve öğretim yerlerinin açılmasını önlemektir.

Alt komisyon görüşmeleri sırasında biz bu konuda tepkilerimizi ileri sürdüğümüzde arkadaşlarımız dediler ki: “Bunu yaptırımsız bırakmıyoruz, İl İdaresi Kanunu’nda valilere ve kaymakamlara bu konuda yetkiler tanınıyor.” İl İdaresi Kanunu’na baktığımızda, bu konuda hiçbir şekilde açık bir yetkinin tanınmadığını görüyoruz, biliyoruz.

Sadece 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nda valiliklere izin ve kapatma konusunda yetkili oldukları şeklinde bazı yetkiler veriliyor, ancak AKP iktidarı tarafından yaratılan bugünkü koşullarda, hangi vali “Yasa dışı bir eğitim kurumu vardır.” diyerek bir tarikat okuluna ya da ayrılıkçı terör örgütünün etkisi altında olan bir okula kapatma cezası verebilecektir? Kapatma, Kabahatler Kanunu’na göre de 100 lira para cezası. Çok büyük bir ceza var ve artık bu maddenin uygulanamaz olduğu, yasa dışı eğitim kurumlarının yolunun açılmak istendiği çok açık seçik bir şekilde sizler tarafından deklare edilmektedir arkadaşlar.

Sonuç olarak, kanuna aykırı eğitim kurumu açma suçu yaptırımsız hâle getirilmekte, tarikatların, misyonerlerin ve ayrılıkçı terör örgütünün hâkim olduğu kanuna aykırı eğitim kurumlarının açılması tam anlamıyla teşvik edilmektedir. Yani, bundan sonra terör örgütü PKK Kürtçe eğitim yapan eğitim kurumu açabilecek, tarikatlar ise kendi anlayışlarına uygun medrese eğitimi yapan okullar açabilecekler ve hiçbir yaptırımla karşılaşmayacaklardır.

Son günlerde yaşanan olaylara baktığımızda, serbest kıyafet adı altında, okullarda çocukların diz üstü etek giymesi yasak, kolsuz bluz giymeleri yasak ama bu okullarda türban serbest, hatta, arkadaşlar, bu fotoğrafta da gördüğünüz gibi çarşaf da serbest. Var mı böyle bir şey arkadaşlar? Millî Eğitim Bakanına bunu soruyorum: Yani, artık okullara çarşafla da mı girilebilecek? Bunu da mı meşrulaştırıyorsunuz? Bunu mu istiyorsunuz? Arkadaşlar, bunun yapılmasını mı istiyorsunuz?

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Hangi okuldaymış o?

RECEP ÖZEL (Isparta) – O resim nerede çekilmiş?

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Burası, gördüğünüz gibi, Mehmet Akif Ersoy Lisesi, İstanbul’da.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Bu resim orada kopya gibi duruyor, bu resim kopya şeyi.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Montaj, montaj.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Hayır arkadaşlar, hiçbir şekilde montaj falan değil, gayet de doğru bir resim.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Veli toplantısıdır o Dilek Hanım.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Öğrenci değil o.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Veli toplantısı değil arkadaşlar.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Öğrenci değil ama o.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Kendinizi aldatmayın, tamamen öğrenci sınıfında…

RECEP ÖZEL (Isparta) – Öğrencinin adı ne?

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Beni sabote etmeye çalışmayın. İzleyin orayı arkadaşlar, gidin bakın.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – O da biliyor, o da biliyor da bilmezlikten geliyor.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Kadın neredeyse 50 yaşında, siz ilkokul diyorsunuz.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – O arkadaş iyi biliyor.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Terör örgütü PKK, kendisine sağlanan hareket alanı ve meşruiyetten yararlanarak, her türlü propagandasını yapabileceği, Anayasa’nın “resmî dil Türkçe” ilkesine aykırı olarak istediği dilde eğitim yaptırabileceği, yasa dışı ancak hiçbir yaptırıma tabi olmayan okullar açabilecektir artık arkadaşlar.

Ana dil yasağı, BDP’li arkadaşlarımızın tüm söylemlerine rağmen, bu ülkede 1991 yılında kaldırılmıştır arkadaşlar. SHP-DYP döneminde, SHP’nin verdiği yasa teklifiyle beraber ana dilde konuşma yasağı SHP tarafından kaldırılmıştır, ana dil yasağı bu ülkede yoktur.

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Siz hâkimsiniz ya, siz ne derseniz o olacak!

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – 2001 yılında Anayasa madde 26 değiştirilmiş, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetindeki dil yasağı kaldırılmıştır, 2002 yılında TRT Yasası’nda değişiklik yapılarak Türkçe dışında yayın yapma yasağı kaldırılmıştır, 2010 yılında seçimlerde Kürtçe propaganda serbestisi sağlanmıştır, son olarak 4+4+4 yasasıyla Kürtçe ve diğer ana dillerin seçmeli ders olarak okutulmasının yolu açılmıştır.

Evet arkadaşlar, ana dil yasağı… BDP’li arkadaşlarımız gitmişler, onlara gösteremiyoruz ama basın görsün. Kürtçe eğitim yapıldığına dair yani seçmeli derslerde Kürtçe eğitim yapıldığına dair ve ana dil yasağının ülkemizde olmadığına dair bu resmi bütün herkesin görmesi açısından buraya getirdim, size de göstereyim arkadaşlar.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Tarih ne? Ne zaman?

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Sen kendi devrinden konuş. Her dilde eğitim olacak!

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Dilek Hanım, anlamadık onu, bir daha söyler misiniz.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Onu anlamadık ki!

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Anlamadık, gerçekten.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Evet, devam ediyorum arkadaşlar.

Ana dil yasağını ilk olarak biz kaldırdık, siz de seçimlik ders olarak koydunuz. Bu ülkede ana dil yasağı yoktur arkadaşlar. Söylenen sözlerin bütünü doğru değildir.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Sezgin Tanrıkulu geliyor şimdi!

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Ancak, şimdi söylemek istediğim şey, ana dilde eğitim yani BDP ve PKK’nın dayattığı bölgesel resmî diller uygulamaya konulursa eğer, anaokulundan üniversiteye kadar eğitimin Türkçe dışında yapılması söz konusu olacaktır.

Bunu çok iyi dinleyin arkadaşlar: Eğer bölge meclislerini… “Başkanlığı sen bize ver, biz de bölge meclislerini tanıyalım.” derseniz, bölgesel resmî dilleri eğer meşrulaştırırsanız…

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Sezgin Tanrıkulu geliyor, geliyor!

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) –  …işte o zaman gerçek anlamda bu ülkede duygusal parçalanma olacaktır, işte o zaman birbirinin dilinden anlamayan, duygu birlikteliği olmayan nesiller yetişmiş olacaktır. Asıl tehlike o zaman başlamaktadır arkadaşlar.

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Bu ne zekâ!

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – “Dördüncü yargı paketi” olarak adlandırılan bu düzenlemenin sonuçlarının ne olacağını, tarikatların ve Türkçe dışında eğitim yapan okulların açılmaya başlayacağını görmek için kâhin olmaya gerek yoktur arkadaşlar.

Yeri gelmişken “barış, barış” diye neyin dayatıldığını sizlere göstermek istiyorum. PKK’nın elinde, dağda bin civarında çocuk olduğu belirtiliyor. O çocuklar da bunlar sevgili arkadaşlar, 13-14 yaşlarında.

RECEP ÖZEL (Isparta) – O çocukları kurtaracağız işte. O çocuklar dağa çıkmasın işte.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – “Barış, barış” diyorsunuz. Ben özellikle BDP’li arkadaşlara da bunu anlatmak istiyordum. Bakın “barış” adı altında bu çocukları, bin civarında olan çocukları Suriye’ye -Sayın Başbakanın bilgisi, onayı da var- Özgür Suriye Ordusuna savaşmaya gönderiyorlar. Analar ağlamayacaktı!

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Çözüm süreci bundan var, terör bitsin diye var.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Analar ağlamayacaktı ama bu gencecik çocukların anaları ağlıyor arkadaşlar. Nerede barış, hani, nerede barış?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Çözüm süreci bundan var, bundan.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Çocuk haklarından bahseden AKP’li ve BDP’liler çocukların savaşmaya gönderilmesine ne diyorlar? Buna bir cevap verin arkadaşlar.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Süre bitti, süre!

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Çocuklar kalem tutsun diyoruz, silah değil.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Çünkü bundan Tayyip Erdoğan’ın da, Sayın Başbakanın da bilgisi var.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Sezgin Tanrıkulu geliyor.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Bunu onaylıyorsa, o zaman nerede barış? Buna bir cevap verin arkadaşlar.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Süre bitti.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – “Barış, barış” deniyor.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Benim süremi kullanabilirsiniz Dilek Hanım.

BAŞKAN – Sayın Yılmaz…

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Şunu da göstermek istiyorum sevgili arkadaşlar. Şimdi, “Barış süreci var.” diyorsunuz ama en son şunu göstereyim.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Ama şu çarşaflıyı bir daha görelim, o 50 yaşında.

BAŞKAN – Lütfen, lütfen…

RECEP ÖZEL (Isparta) – Hani, bakayım, onda ne var?

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Yani en son bunu göstereyim. Bakın, burada da PKK tarafından yapılan şiddet eylemleri son dönemlerde…

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Sayın Başkan, kamuoyu aldatılıyor. Kadın 50 yaşında, “ilkokul çağında” diyorlar.

BAŞKAN – Lütfen dinleyelim, cevap verirsiniz.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Ne zaman?

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Son dönemlerde…

BAŞKAN – Sayın Yılmaz, süreniz tamam efendim.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Evet efendim, tamam, bitireceğim.

…özellikle içinde yolcu olan otobüslerin yakılması söz konusu.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Nerede olmuş bu? Tarih ne, tarih, tarih?

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Nerede, bakın arkadaşlar, İstanbul’da oluyor.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Dün, dün, dün!

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Recep Bey, televizyon seyretmiyor musunuz, gazete okumuyor musunuz?.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Tarih söyle. Tarih söylesin, tarih.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Daha dün İstanbul’da yaşandı. Sen bu memlekette yaşamıyorsun galiba!

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Sana günlük gazeteleri bundan sonra düzenli olarak göndereceğim Recep Bey.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Türkiye’de ne yaşanıyor fark etmiyorsan Sayın Vekilim, günaydın demek lazım.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Bunlar sizin hoşunuza gitmeyen şeyler ama bunların hepsi gerçek.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Yılmaz, teşekkür ediyorum.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Dilek Hanım, fotoğrafa bakabilir miyiz.

BAŞKAN – Gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.

Şimdi, şahıslar adına Özgür Özel, Manisa Milletvekili.

Sayın Özel, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Dördüncü yargı paketinin beta sürümü üzerinde söz almış bulunuyorum.

RECEP ÖZEL (Isparta) –  Ancak, o paket değil ama bu.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Beta sürümü zaten.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Ha, tamam.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Bir başka deyişle, mahkeme görev alanlarının keyfî olarak değiştirilebilmesini, özel yargıçlara özel davaların verilebilmesini, doğal yargıç ilkesinin geçersiz kılınmasını düzenleyen kanun tasarısı üzerinde söz almış bulunuyorum şahsım adına.

Tabii, Sayın Adalet Bakanı burada. Ben bu sabah erken saatlerde kalktım, İzmir’de görülmeye başlanan, “askerî casusluk davası” olarak bilinen davayı izledim, ardından da buraya geldim. Bugün askerî casusluk davasında yaşananlar hakkında Meclise bilgi sunmak istiyorum.

Bugün 16 Nisan ve geçen sene 10 Mayısta yapılan ilk tutuklamadan sonra, oldukça, on bir aylık bir süre geçtikten sonra ilk kez, askerî casusluk, fuhuş ve şantaj olarak kamuoyunda bilinen, uzun süre de kamuoyuna bu şekilde servis edilen ve davada ismi geçenleri, suçlananları itibarsızlaştıran, onların mesleki namuslarına casusluk, kişisel namuslarına da fuhuş ve şantaj lekesini süren bir davanın, sekiz ay iddianamesi beklenen ve nihayet on bir ayın sonunda da hâkim karşısına çıkan ve bulundukları ortamda bulunmalarından fevkalade rahatsızlık duyan çok kıymetli personelin bulunduğu ve hepsinin bir yandan birbirinin, bir yandan bizlerin, bir yandan avukatlarının yüzlerine bakarken “Bu nasıl bir tertip? Biz neyin içindeyiz, nelerle suçlanıyoruz?” dediği bir davayı izledik biz bugün. Ama, davayı izlemeye gittiğimizde -bu, davada bir “aleniyet” ilkesi var, yani davanın herkes tarafından izlenebilmesi- daha dava başlamadan o ilkenin baştan ihlal edildiğini gördük. Davayı izlemek isteyen İzmirliler veya diğer şehirlerden gelen tutuklu yakınları dava salonuna yaklaşmak istediklerinde, bir Silivri psikolojisi içinde konu ele alınmış, yaklaşık 100 metre ileride bariyerler kurulmuş, arkasına Robocop’lar dizilmiş ve sanki, bir ülkenin sınırları düşman askerinden korunurmuşçasına davayı izlemek isteyenlerin karşısına bir engel oluşturulmuştu. Biz, davayı milletvekili olarak izlemek için gittiğimiz noktada dahi, içeriye girmek istediğimizde “Mahkemenin kararı var, izleyemezsiniz.” dediler. Üzeri sivil giyimli, emniyet müdür yardımcısı olduğunu ifade eden, fevkalade sinirli, iletişim kurmaktan uzak, önüne gelene saldıran bir kişiyle karşılaştık.

Ben, bugün akşam saatlerinde İzmir’in Sayın İl Emniyet Müdürü Ali Bilkay’a da durum hakkında bilgi verdim. Gördüğümüz manzara şuydu: Kapıda durmuş, “İçeriye sadece tutuklu sanıkların 1’er tane avukatını alırım.” diyor. Tutuksuz sanıkların avukatları orada, tutuklu sanıkların farklı illerden gelen avukatları orada, ellerinde görevlerini yapmalarıyla ilgili ibraz etmeleri gereken vekâletnameleri olduğu hâlde, çenelerinden yakalamış bir il emniyet müdür yardımcısı, yaka paça onlarla x-ray cihazının başında kavga ediyor. Biz buna engel olmak için yaklaştık ve dedik ki: “Biz milletvekiliyiz.” “Kim olursan ol kardeşim.” dedi bize. “Sen nasıl böyle bir şey söylersin?” deyince tuttu, yakamıza doğru yapışmaya çalıştı. Tabii, bu tip görüntüler olup bu Mecliste iktidar ve muhalefet açısından meseleye “Bunu muhalefetteki milletvekiline yapsınlar canım, ne olur; önemli olan, yüzde 48’lik millî iradeye bir şey olmasın, geri kalanı hiç önemli değil, onları tartaklasalar da olur, gaz sıksalar da olur, su sıksalar da olur, cop da atsalar olur; önemli olan, Adalet ve Kalkınma Partisinin milletvekillerinin itibarı.” diye bakan, meseleye Meclisin toplam itibarı, meseleye millî iradeye topyekûn bir saygı gösterilmesi olarak bakmayan bir iktidar grubu ve onun yönetimi söz konusu olduğunda ben zaten hiç şaşırmadım yakama yapışan o ele ama kendisine döndüm ve kanundan gelen yetkilerimizi ve onun ne yapması gerektiğini hatırlattım. Bir süre sonra nasıl olduysa oraya akıl hâkim oldu. Önce milletvekilleri geçiyordu, peşimizden koştu beyefendi, milletvekillerinin cep telefonlarını toplamaya, üzerimizi arattırmaya kalktı. Bu kriz aşıldıktan sonra da aklına geldi ki içeri girmeye çalışan avukatları uzun süredir boş bırakmıştı, gitti tekrar onlara saldırdı ve yaklaşık bir-bir buçuk saatlik bir mücadelenin sonunda içeriye sadece, polis müdürünün izin verdiği bazı avukatlar, az sayıda basın mensubu ve artık orada itilmekten kakılmaktan rahatsızlık duyduğu hâlde bir şeyleri göze alıp içeriye gireyim de bu davayı izleyeyim diyen 11 tane muhalefet milletvekili girebilmişti. Sayın Mahkeme Başkanı geldi, durumdan duyduğu üzüntüyü, verdiği emirlerin yanlış anlaşıldığını, polisin de insan olduğunu, polisin de hata yapabileceğini, kapıda toplanan yüzlerce bilgisayarın içeriye girebileceğini ama kendisinin de cep telefonunu içeride, odada bıraktığını falan anlattı ve mahkeme kimlik tespitleriyle başladı.

Öyle bir noktadayız ki mahkemede avukatlar sanıklarıyla göz teması kuramamaktan şikâyet ediyorlar. Çünkü orada görevli olan askerî personelle avukatlar arasında yaklaşık 60 tane jandarma eri… Jandarma erleri birbirinin üzerine bitiştirmiş aradan hava sızmasın diye. “Bu şartlar altında ceza yargılaması olmaz.” diye itiraz eden avukatlara “Bugünlük böyle idare edin.” cevabı verildi. Uzun süre sonra bu kriz aşılabildi. 

Şu kadarını söylemek lazım ki bu davanın adı “askerî casusluk davası” diye biliniyor, aslında davanın gerçek adı “gizlilik derecesine sahip olan bilgi ve belge bulundurma”. Peki, nereden çıktı bu askerî casusluk? Çünkü, belli bir gruba mensup olan basın-yayın organları, sürekli -askerî casusluk, fuhuş, şantaj, iki tane resim, bir tane televizyon filminden ekranı buzlandırıyor sanki oradaki sanıklar bir şey yapıyorlarmış gibi- aylarca -bir yıl süreyle- bunun yayını yaptılar. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak 7 kez bu davanın tutukluları ve tutuksuz sanıklarıyla temas ettiğimizde, hepsi, ailelerinin yüzüne bakamamaktan, davadaki gizlilik kararından ve bu yüzden kendilerinin toplumda çok ciddi sıkıntıyla karşı karşıya bırakılmasından dolayı şikâyet ediyorlardı. Biz kendilerini dinlediğimizde “Gizlilik kararı kalksın, ne olduğu ortaya çıksın.” diyorlardı. Gizlilik kararı kalkmadı ama iddianameyle birlikte otomatik olarak savcının elindekiler ortaya çıktı.

Bundan önce şunu ifade etmeyelim, biz dedik ki: Bir orduda 400 tane casusmu olur arkadaş? Bir orduda 400 casus varsa, şu ayrıcalıklı koltuğa oturan ordunun Başkomutanı dâhil ve Genelkurmay Başkanı dâhil, kendini sorgulamalıdır. Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti’nde bugüne kadar bir kişi casusluktan dolayı yakalanmış ve ceza almıştı. O gün beyefendi kendine geldi ve bir açıklama yaptı, dedi ki: “Onlar casus değil ki. Onlara neden casus diyorsunuz -Cumhuriyet Halk Partisi raporuna- onlar gizli belge ve bilgi bulunduruyorlar.” Kardeşim, sen bir sene boyunca, çarşaf çarşaf “casus, fuhuş, şantaj” diyerek askerî namusları casuslukla, kişisel namusları fuhuşla bu silah arkadaşların lekelenirken neredeydin sorusunu da herhalde günü geldiğinde bir zırhlı araçla ödüllendirilirken ve bir Devlet Üstün Hizmet Madalyasını alırken orada bulunan bazı iktidar partisi milletvekillerine verir herhâlde beyefendi. (CHP sıralarından alkışlar)

Ama, öyle bir durumla karşı karşıyayız ki Balyoz davasında 365 tane sanık var, Ergenekon’da 275, Devrimci Karargâh’ta 75, askerî casuslukta 357, 28 Şubatta 100. Askerî casusluk davasını şöyle tarif ediyoruz biz: Bir evrensel küme var, güneşin altındaki herkes. Bunun içinde, Ergenekon, Balyoz ve diğer siyasi davalarla erişilememiş herkes bu davanın konusudur. Neden mi? Matematiksel olarak ispatlayalım. Balyoz’la Ergenekon’un 30’dan fazla kesişim kümesi var, ortak sanık. Ergenekon’la 28 Şubat; 17 tane kesişim kümesi var. Balyoz’la 28 Şubat; 9 tane kesişim kümesi var ve Devrimci Karargâh’la Ergenekon; 1’de olsa kesişim kümesi var, hepiniz tanıyorsunuz Hanefi Avcı. Ama A kümesinin, ne E kümesiyle ne B kümesiyle ne D kümesiyle ne Ş kümesiyle bir tane kesişimi yok. Nasıl olur? Binlerce askerin suçlandığı, yargılandığı bir şeyde bir tanesi denk gelmez mi Ergenekon’da da suçlansın, Balyoz’da da? Yok efendiler, yok. Neden yok biliyor musunuz? Bu son dava süpürmek üzerine kurulmuş, erişemediklerimize erişeceğiz. Erişseydi zaten onu içeriye tıkmıştı ama görevinde son derece başarılı, son derece ileri noktalarda terfi almış, önümüzdeki günlerde, önümüzdeki süreçte çok kritik görevlere gelecek personele eğer erişemediysem diğer siyasi davalarla, şimdi zamanıdır, askerî casusluk davasının iddianamesiyle erişiyoruz. Bunun böyle bilinmesi, bunun böyle okunması gerekir.

3.500 kişiyi etkileyen, 80 tane tutuklusu olan ve 400 tane sanığı olan bir davanın, diğer siyasi davalarla tek bir kesişimi olmadığı noktasını yüce Meclisin bilgilerine sunuyorum.

Bundan sonraki süreçte konu hakkında bilgilendirmeye devam edeceğim.

Saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özel.

Sayın Adalet Bakanı, buyursunlar efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında tasarının geneli üzerinde söz almayacaktım, gecenin bu saatinde hakikaten sabrınızı zorlamak istemiyordum ancak grupları adına söz alan değerli hatipler, bu kürsüye gelip tasarıyla ilgili bir şey ifade etmeksizin, ağırlıklı olarak Ergenekon, Balyoz yargılamalarını ve İzmir’de yeni başlayan yargılama sürecine ilişkin tespitlerini dile getirdiler ve bir miktar da maalesef, bu kürsünün nezaketini zorlayan üslupla hitaplarda bulundular.

Öncelikle, ben tüm konuşmalarımda şunun altını çizmeye çalışıyorum: Parlamentoda birbirimizin hukukuna saygı gösterme noktasında her birimizin mükellefiyeti var. Bu kürsüden hitap eden arkadaşlarımızın her biri belli bir siyasi partinin üyesi, temsilcisi ve seçmenin de desteğini alarak buraya gelmiş kişiler. Bir fikrin savunucuları, kendilerinin penceresinden bu ülkeye hizmet etme düşüncesiyle görüşlerini paylaşıyorlar ama muhataplarını itham ederken karşılarındakilerin de aynı şekilde bir siyasi partiden seçilmiş milletvekili olduğunu ve kendisinin beklediği nezaketin onun için de gösterilmesi gerektiğini maalesef unutuyorlar. Kendi genel başkanı için “Sayın” ifadesini kullanırken Sayın Başbakan için ismiyle defalarca hitap edilebiliyor bu kürsüden. Bu bile sadece nezaketsizliğin en açık göstergesi. O açıdan, bu kürsüden, hem Meclisin saygınlığına hem mehabetine uygun bir diyaloğu, tartışma ortamını, münazarayı bu salonda bizim başarmamız lazım. Biz bunu burada başaramazsak 76 milyonun arasında bunu nasıl sağlayacağız?

Değerli arkadaşlar, sık sık huzurlarınıza geliyoruz değişik yasa tasarılarıyla, teklifleriyle. Burada sık sık şunlar dile getirildi: “Taksit taksit adalet getiriliyor.” ya da “Yargıda parça parça, paket paket düzenlemeler getiriliyor.” gibi eleştiriler ve bunlardan sonra da “Hiçbir şey olmadı, olmuyor.” gibi eleştiriler yapılıyor.

Bugün huzurlarınıza getirilen tasarı içerisinde, Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası’nda da değişiklik öngören, 7 ayrı kanunda değişiklik getiren ve daha çok aksaklığını gördüğümüz birtakım hususları tadil etmeye dönük hususlar var. Hukuk, idare ve vergi mahkemelerinde ihtisaslaşmayı kolaylaştıracak birtakım düzenlemeler yapma yetkisini Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna veren bir düzenlememiz var. Burada, idari yargıda yaklaşık 52 ayrı çeşit dava görülüyor, adli yargıda ise bine yakın dava çeşidi var. Bu açıdan, büyük adliyelerde birden çok mahkemesi olan branşlarda belli davaları belli dairelere, belli mahkemelere özgülemek ve yetkilendirme noktasında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna yetki veriliyor. Yine, alternatif uyuşmazlık çözüm yollarını teşvik etmek ve daha kolay uygulanır hâle getirebilmek için birtakım imkânlar var, avukatlarla mali müşavirlerin büro açmasını kolaylaştıracak birtakım düzenlemeler var, adli müşavirlerin özlük haklarına iyileştirme getiren düzenlemeler var ve yeni kadro ihdasına dair düzenlemeler var. Özetle bunlar.

Burada birkaç hususu paylaşmam gerekiyor. 2009 yılının Ağustos ayında Türkiye'de yargının problemleri ve çözümüne ilişkin olarak bir eylem planı açıklandı, strateji belgesi ve buna bağlı eylem planı. Bu eylem planında kısa, orta ve uzun vadeli tedbirler deklare edildi ve bunları gerçekleştireceğimiz ifade edildi. Kısa, orta ve uzun vadede yapacaklarımızı biz 2009’un Ağustosunda Türkiye ile paylaştık, hangi takvim aralığında hangi adımları atacağımızı söyledik. Onun için, “Üçüncü paket geldi, dördüncü paket geldi, beşincisi geliyor…” Değerli arkadaşlar, sıfır-iki yıl kısa vade, iki ila dört yıl arası orta vade, dört yılın üzerinde yapacaklarımızı da uzun vadeli öncelikler olarak belirledik. Tesadüfen, günübirlik gelişen hadiselere özgü tasarılar hazırlayıp getirmiyoruz huzurlarınıza. Belli bir stratejinin adım adım deklare edilmiş, kamuoyuyla paylaşılmış, Bakanlar Kurulundan geçmiş, Avrupa Komisyonuyla, Avrupa Konseyiyle paylaşılmış adımları bunlar ve bu adımlar Türkiye'nin yargı alanındaki problemlerini aşma noktasında ortaya koyduğu yol haritasının adımları. Buna dönük olarak attığımız adımlar “Efendim, bir işe yaramadı, yapılıyor ediliyor.” vesaire.

Değerli arkadaşlar, öncelikle şunu ifade edeyim: Bu kürsüden gelip Ergenekon, Balyoz ya da İzmir’deki davalara ilişkin birtakım ajitatif tespitleri, birtakım, dava dosyasına âdeta burayı mahkeme salonuna çevirerek içeriğe ilişkin tartışmaları burada yapmak doğru değil; Anayasa’mız da buna müsaade etmez. Ama, ben bu arkadaşlarımdan doğrusu şunu da duymak isterdim: Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin siyaset tarihine baktığınızda, yakın siyasi tarihine baktığınızda maalesef içimizi açan olaylar görmeyiz.  1957-1958; 9 subay olayıyla karşılaşırız. 1960; 27 Mayıs darbesiyle karşılaşırız. 22 Şubat 1962 ayaklanması gelir önümüze, 20 Mayıs 1963 ayaklanması bunu takip eder. 20 Mayıs 1969 darbe teşebbüsü gelir peşinden. 9 Mart 1971 muhtıra girişimi, darbe teşebbüsü ve 12 Mart muhtırasıyla hükûmet devrilir. 12 Eylül darbesiyle Parlamento kapatılır, partiler kapatılır, hükûmet yıkılır ve yine bir cunta dönemi başlar. 28 Şubat 1997 postmodern darbe, 27 Nisan 2007 e-muhtıra… Baktığınız zaman, çok partili siyasi hayata geçtikten sonra her sekiz on yılda bir darbeler ve muhtıralar yaşayan bir ülke. Ben, bu ülkenin Adalet Bakanı olarak, kendi çocuğuma, benden sonraki nesillere böyle bir ülke bırakmak istemiyorum; isteyen varsa bunu açıkça söylesin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – O zaman, Sayın Bakan, şimdiki sivil darbeyi de söylemeniz lazım, şimdiki siyasi davaları.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) – Türkiye, artık bu müdahale girişimleriyle, bu muhtıralarla, bu darbelerle bundan sonra yoluna devam edemez, etmemeli.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Şimdi, görülen davalarla durumu nasıl izah edeceksiniz Sayın Bakan?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) – O açıdan, değerli milletvekilleri, isterdim ki bu kürsüden bu yargılamalara ilişkin -hâlen devam ediyor, bunların temyiz aşaması var- derdest davaları buraya getireceğinize, bir gün de Allah rızası için şu kürsüye 1960 darbesinin mağdurlarının konusunu getirseydiniz, 1971’in mağdurlarını, 1980’in, 1997’nin, 2007’nin mağdurlarını getirseydiniz şu kürsüye.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Sayın Bakan, 1980’in doğrudan doğruya kendimiziz mağduru, bizleriz mağdurları. Biz, o 80’de yargılanan insanlarız. Siz kime neyi bahsediyorsunuz?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) – Dolayısıyla, burada, bu kürsüden milletin iradesine karşı, Parlamentoya karşı yapılan kalkışmaların, verilen muhtıraların hesabını soracak yerde, bunların faillerini ya da bu düşüncenin destekçilerini burada savunmanın arka planını ben sizlerin ve milletimizin takdirine bırakıyorum.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Siz yeni mağdurlar yaratıyorsunuz!

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Cadı avına çıkılmış gibi şu an, yani resmen cadı avı.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) – Değerli milletvekilleri, elbette ki beraatizimmet asıldır, herkes mahkûm oluncaya kadar masum sayılır.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Nasıl masum! Beş yıldır cezaevinde Sayın Bakan bu insanlar, beş yıl!

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) – Yargılama süreci devam ediyor.

Benim söylediğim, 1960, 1971, 1980, 1997 müdahalelerinin mağdurlarının sorunları ve bunların faillerine ilişkin.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – 1997’de kim tutuklandı Sayın Bakan? 28 Şubat sürecinde kim tutuklandı?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) – Değerli milletvekilleri, 28 Şubat sürecinde bu ülkede mağdur olan kamu görevlilerinin haddi hesabı yok. Memuriyetten atılanlar, sürgüne gönderilenler, hakkında soruşturma yapılanlar, meslekten çıkarılanlar… Hangi birini söyleyeyim. O süreçte ben, kendim siyasetçi olarak yaşadıklarımı biliyorum.

Değerli milletvekilleri, bu ülkenin kendi muadilleriyle eşit şartlarda yoluna devam edebilmesi için, Türkiye’nin geleceğe güvenle bakabilmesi için, demokrasisini kendi ayakları üzerinde sürdürebilir hâle getirebilmesi için…

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Ortada demokrasi mi bıraktınız, adalet mi bıraktınız?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) – …artık darbelerle, muhtıralarla kesilemeyen, kesintisiz bir demokrasiye kavuşabilmesi için geçmişte yaşadığı bu hadiselerle yüzleşmesi elzemdi, hukuk önünde bunların mutlaka muaheze edilmesi gerekiyordu. Şu anda içerisinden geçtiğimiz süreç budur.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Hangi hukuktan bahsediyorsunuz Sayın Bakan? Silivri’de hukuk mu var, adalet mi var?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) – Ayrıca, bu yargılamalar bitmedikçe, bu dosyaların içerisindekilerin konumuyla ilgili kesin bir hüküm vermek hiçbirimizin hakkı değildir. Bunu da açıkça tespit ediyorum.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) – Burada, değerli milletvekilleri, yapmış olduğumuz çalışmalarla bakınız, bu ülkede iktidar…

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Bağımsız ve tarafsız mahkemeler mi var? Neye güveneceğiz?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) – Değerli milletvekilleri, bakın, bütün grup sözcülerini sabırla dinledik. Burada birtakım sözler sizi rahatsız edebilir ama rahatsız olmamız gerekiyor çünkü konuştuğumuz şeyler olan şeyler değilse, yaşanmış hadiseler değilse bunlara itirazlarınızı dile getirebilirsiniz.

Değerli milletvekilleri, AK PARTİ 2002-2012 arasında bu ülkede demokrasimizin sürdürülebilir olması için, bu ülkede artık, milletin iradesinin askıya alınamaması için atılması gereken adımları atmıştır, atmaya bundan sonra da devam edecektir.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Ne yapıyorsunuz? Askeriyeyi tasfiye et, siyaseti tasfiye et, öyle mi?

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Milletin iradesi değil, PKK’nın iradesi geçiyor Sayın Bakan.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) – Ayrıca, AK PARTİ’nin yapmış olduğu tasarrufları, çıkarmış olduğu yasaları bu kürsüden gelip başkalaştırma gayreti içerisine girmenin anlamsız olduğunu düşünüyorum çünkü her iki yılda bir milletin önüne kendimizi test etmeye götürüyoruz ve millet en büyük hakemdir. “Milletin yüzüne bakamayacaksınız, şöyle edemeyeceksiniz, böyle edemeyeceksiniz.” gibi bu kürsüden büyük sözler söyleniyor. Biz her iki senede bir milletimize gidiyoruz…

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Bu sefer farklı olacak Sayın Bakan, PKK’yla iş birliğini millete anlatamayacaksınız.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) – …ve her seçimde milletin desteği büyüyerek devam ediyor çünkü AK PARTİ siyasetini yaparken milletinin gözünün içine bakıyor, milletinin gösterdiği istikamette adımını atıyor. Her olayda onların nabzını tutuyor, dileklerini soruyor, siyasetini milletin arzusuna göre belirliyor. AK PARTİ onun için Türkiye siyasetinde ilkleri başaran parti, arka arkaya tüm seçimlerde oylarını artırarak devam eden ve güçlenerek gelen bir parti. İktidarda, hükûmet etmede 11’inci yılına girdi AK PARTİ ama bugün, 11’inci yılında olan bir Hükûmet iktidar partisinin yüzde 50’nin üzerinde bir oy desteğinin olmasına birazcık saygı duymanızı beklerim doğrusu çünkü bu ülkede her iki kişiden birinin desteğini almış bir siyasi partinin temsilcisi buradaki arkadaşlarımız. Çok değil, bir sene sonra sandık var, ondan bir sene sonra başka bir sandık var.

Değerli milletvekilleri, biz burada yaptığımız her tasarrufun hesabını veriyoruz, attığımız her adımın hesabını veriyoruz ve kamuoyunun, milletin arzusunun istikametinde olmayan hiçbir işi yapmıyoruz, yapsaydık bugün burada olmazdık zaten, lütfen.

Değerli milletvekilleri, bizim istikametimiz bellidir, yapmaya çalıştığımız şey bellidir. Yargı Reformu Stratejisi ve Eylem Planı’yla beraber Türkiye’nin yargı alanındaki olumsuz tablosunu olumluya çevirmek, temel hakları güçlendirmek, bu ülkede demokrasiyi tahkim etmek ve geleceğe doğru güvenle yürüyüşümüzü sağlayacak adımları atmak; bunlar için uğraşıyoruz ve bunun da meyvelerini almaya başladık.

Bakınız, size iki tane veri vereceğim. Bir tanesi: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesindeki tablomuzu sık sık gündeme getiriyoruz. Bu tabloyu değiştirmek için bu ihlallere neden olan mevzuatı değiştirmeyip ne yapacağız Allah aşkına? İhlal aldığımız konulardaki mevzuatı değiştirmeden o ihlalleri önleme imkânımız var mı? Yaptığımız şey budur ve aldığımız tedbirlerle dünyanın önemli merkezlerine ilk kez adli müşavirleri 2012 yılında görevlendirdik, İnsan Hakları Daire Başkanlığını kurduk, Strazburg’da İnsan Hakları Mahkemesinde Türk hâkim ve savcıları görevlendirdik ve oradan gelen tespitlere göre mevzuatımızda değişiklikler yapmaya başladık.

Bakınız, kısa süre önce bu Mecliste uzun yargılamalardan dolayı Tazminat Komisyonunu kurduk. İnsan Hakları Mahkemesi bu komisyonun iç hukuk yolu olarak kabul edilmesini kararlaştırdı ve Türkiye’den yapılmış müracaatlardan bir tanesinde geçen hafta kabul edilmezlik kararı verdi ve “Gidin.” dedi, “Türkiye içeride bir hukuk yolu oluşturdu; o komisyonda hakkınızı alın, alamazsanız buraya gelin.” dedi. Bu, şu demek: Şu anda Strazburg mahkemelerinde Türkiye’den yapılmış 16.700 civarında başvuru var, bunun 4 bin tanesi Türkiye’ye tekrar dönecek demek. Biz kendi vatandaşımıza “Gidip Strazburg’da beş altı yıl uğraşma.” diyoruz. “Gel, senin hakkını teslim edelim, uzun yargılamalardan dolayı senden özür dileyelim, helalleşelim, tazminatını ödeyelim…”

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Bu yetiyor mu Sayın Bakan? Yani özür dilemek, tazminat ödemek yetiyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - “…ve vatandaşımız olarak sana bu hakkı teslim edelim, Türkiye de orada ihlal almamış olsun.” Bunun yolunu açtık ve komisyon çalışmalarına başladı ve tazminat kararlarını vermeye de başladı. Kısa süre içerisinde bunun sonuçlarını kamuoyuyla da paylaşacağız.

Değerli milletvekilleri, bir başka husus: “Efendim, kanunlar çıkıyor      -birinci paket, ikinci paket, üçüncü paket- hiçbir şeye yaramıyor.”

Değerli arkadaşlar; adli kontrol, üçüncü paketten önce, yılda 14.500 ile 15 bin uygulamaya ulaşıyordu. Yani bu şu demek: Tutuklanabilecek 15 bin kişi adli kontrol tedbiriyle tutuksuz yargılanıyor idi 2012 Temmuzu öncesinde. Son yedi sekiz aylık verilere baktığımızda, yıl bazında bu 15 bin rakamı 40 bine çıkıyor. Yıl bazında 15 binden 40 bine çıkmış, yani 40 bin kişi tutuklu yargılanabilecek iken adli kontrol tedbirleriyle tutuksuz yargılanmaya başlamış. Hani bir şey olmuyordu!

Şimdi, size bir grafik göstereceğim, bunu sık sık gösteriyorum. Şu grafik, Türkiye’de tutuklu yargılama oranlarını gösteren bir grafiktir. Cezaevlerinde bulunan her 100 kişiden 2000 yılında 49,8’i tutukluymuş, kalanı hükümlüymüş; 2001 yılında ise yüzde 50,4’ü tutuklu, kalanı hükümlüymüş. 31 Aralık 2012 tarihine baktığınızda her 100 kişiden cezaevindeki 23,3’ü tutuklu, kalanı hükümlü.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Hükmen tutukluları tutuklu saymadığınız için o çıktı Sayın Bakan. Şimdi, orada bir tarih değiştiriyorsunuz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yargıtay onayladı da mı sayı bakıyorsunuz.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) – Şimdi, değerli milletvekilleri, hangi hesaba bakarsanız bakın, bunlar Türkiye’nin...

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Hükmen tutukluları Bakanlar Kurulunda tutuklu olmaktan çıkardınız, hükümlü sayınızda onun için rakamlar düşüyor.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) – Bunu hazmedin.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Hazmetmek değil canım, rakamlar farklı.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) – Bunlar Türkiye’nin elde etmiş olduğu somut gelişmeler. Son on yılda yapılan çalışmaların meyveleri bunlar.

Bakınız, bu çalışmalardan sonra şu tablo, Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında Türkiye’nin bulunduğu yeri gösteriyor. Türkiye, tutuklu oranları itibarıyla, bakınız, Fransa’dan daha iyi konumda, Macaristan’dan, Letonya’dan, Yunanistan’dan, Danimarka’dan, Belçika’dan, İsviçre’den, İtalya’dan daha iyi konumda. Ha, Türkiye’den daha iyi olan ülkeler var ama değerli milletvekilleri, Türkiye’de alınan tedbirlerle beraber şu anda Türkiye’nin cezaevlerinde tutuklu yargılananların oranı Avrupa Birliği ortalamasının altındadır.

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Siyasi davalardan bahset.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) – AB ortalaması, Avrupa Birliğinin tüm üye ülkelerinin ortalaması yüzde 25,2’dir.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Sayın Bakan, hükmen tutuklular var mı o rakamın içinde?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) – Tutuklu yargılama oranları yüzde 25,2’dir. Türkiye’nin tutuklu yargılama oranı yüzde 23,3’tür, AB ortalamasından yaklaşık 2 puan da aşağıdayız. Bunlar sonuçtur. Nereden elde ettik bu sonuçları? Bütün bu mevzuat çalışmaları, eğitim çalışmaları bütün bunların sonucunda gelinen noktadır bunlar.

Değerli milletvekilleri, bugün Türkiye’nin gelmiş olduğu nokta geçmişe göre son derece iyi bir noktadır ancak bu bizi tatmin eden bir nokta değildir. “Yetmez ama evet.” diyoruz, biz daha iyisine talibiz. Onun için her geçen gün kendi mevzuatımızı evrensel kurallarla uyumlu hâle getiren çalışmaları devam ettireceğiz, bu bir.

İki, adaleti dağıtmakla görevli olan hâkim, savcılarımızın hem yurt içi hem yurt dışı eğitimlerini yoğunlaştıran çalışmaları devam ettireceğiz.

Üç, mevzuattaki değişimi, dönüşümü, mantalite değişimini, dönüşümünü takip edeceğiz ve Türkiye’de güven veren adaleti temin etme noktasında çok önemli bir noktaya geleceğiz.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde yıl bazında ve tüm zamanlar bazında ihlal şampiyonu olan Türkiye, ilk defa 2012 yılında şampiyonluğu bir başka ülkeye verdi. Bundan sonra bunu teslim almamak üzere devrettik inşallah. Her geçen yıl daha iyiye gideceğiz. Yıl bazında da bizim oradaki olumsuz tablomuz küçülecek, totalde de Türkiye’nin şu anda hiç hakketmediği noktadan uzaklaşmasını sağlayacağız, amacımız budur.

“Efendim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesindeki tablomuzu düzeltiyorsunuz, Türkiye’deki tablo değişmiyor…” Yok böyle bir paradoks. Oradaki tablo düzelirse Türkiye’deki vatandaşımın hakları güçleniyor demektir. Türkiye’deki hakların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki standartlara gelmiş olduğu anlamı çıkar, AİHM standartlarına gelmiş olduğumuz anlamı çıkar.

Ben hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Bakan konuşmasında verdiği bazı cevaplarda, örneğin, “Birtakım sözler sizi rahatsız edebilir.” ya da “Buraya çıkan sözcüler keşke darbelerin mağdurları adına zaman zaman konuşma yapabilseydiler.” diyerek muhalefeti ve bu bağlamda Cumhuriyet Halk Partisini ilzam eden, ona sataşan sözler etmiştir.

Söz istiyorum efendim.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Parti ismi söylemedim.

BAŞKAN – Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

İki dakika içinde lütfen…

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

6.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in görü-şülen kanun tasarısının tümü üzerinde yaptığı konuşma sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bakan, AKP’nin her girdiği seçimde aldığı oyu artırdığını söyleyerek, çoğunluk kavramı üzerinden, oy kavramı üzerinden bir meşruiyet tanımı getiren bir anlayışı ortaya koymuştur.

Modern demokrasilerde demokratik temsilin, demokrasinin, hükûmetlerin meşruiyeti çoğunluk kavramı üzerine oturtulmaz, sadece bu yeterli değildir. Çoğunluk önemli bir unsurdur ama o hükûmetler, o yönetimler doğru ve adil işler yaptığı ölçüde meşrudurlar.

12 Eylül 80 darbesinden sonra kabul edilen 82 Anayasası’nın da arkasında yüzde 93’lük bir halk desteği vardı ama o Anayasa meşru değildi. Neden? Çünkü darbe üzerine, serbest olmayan, özgürlüklerin olmadığı bir ortam içerisinde kabul edilmişti, meşru değildi.

Siz, girdiğiniz her seçimde aldığınız oyu artırdığınız doğru ama oyunuzu artırdıkça meşruiyetten uzaklaştınız, otoriter bir rejime doğru Türkiye’yi götürmeye başladınız.

Şimdi, Türkiye’de pankart açarak “Parasız eğitim istiyoruz.” diyen gençler mahkemelerde, terör örgütü üyesi olarak yargılanmaktır. Sayın Bakan, bu, sizin Adalet Bakanı koltuğunda oturduğunuz Türkiye’de olmaktadır.

Sayın Başbakan caddelerden geçerken otobüs duraklarında onu kınamak üzere el işareti yapan gençlerin cezası, hemen karakollara çekilip oradan mahkemelere sevk edilmektir. Bu, sizin Adalet Bakanı olduğunuz, bu Hükûmetin olduğu Türkiye’de yapılmaktadır, gerçekleşmektedir.

Diktatörlerin gerçekte hiçbir gücü yoktur, yani darbelerle gelen diktatörlerin, arkasında halk desteği yoktur. Asıl tehlikeli olan, diktatörden daha tehlikeli olan, arkasındaki halk desteğine güvenerek her dediğini yaptırmaya çalışan insanlardır. Diktatörler devrilir gider ama arkasındaki halk desteğine güvenerek tek adam olmaya doğru gidenler bir süre iktidarda kalırlar ama onlar da er veya geç gideceklerdir, Türkiye bunu görecektir. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.

XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün; Avukatlık Kanunu ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ve Çankırı Milletvekili İdris Şahin ile 8 Milletvekilinin; 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve 3568 Sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk'ün; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (1/750, 2/1326, 2/1343, 2/1344) (S. Sayısı: 444) (Devam)

BAŞKAN – Şimdi, şahıslar adına ikinci konuşmacı Yılmaz Tunç, Bartın Milletvekili.

Sayın Tunç, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Tabii, muhalefete mensup arkadaşlarımız tasarıyla ilgisi olmayan konularda burada açıklamalarda bulundular. Sayın Bakanımız da tasarının içeriğiyle ilgili birtakım değerlendirmelerde bulundu. Benden önce konuşan değerli Cumhuriyet Halk Partisi grup başkan vekilinin söylediği sözlere katılmamız mümkün değil: “Arkasında halk desteği olan diktatörler.” Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Hitler de öyleydi, arkasında halk desteği vardı, Kenan Evren’in de arkasında halk desteği vardı.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – İki yıl önce seçimden geldik. Seçimden önce de aynı cümlelerle AK PARTİ’yi eleştirdiniz. Seçimden önce sözcüleriniz çıktı, burada kıyasıya eleştirdiler, aynı şeyleri söylediler. Seçimlere gittik, oyları artırarak tekrar Meclise geri döndük. Döndükten sonra yine aynı sözlerle eleştirmeye başladınız. Aslında, burada muhalefetin kendine biraz çekidüzen verip bundan sonra yapıcı muhalefet yapma noktasında da şöyle kafasını iki elinin arasına alıp düşünmesi ve ona göre davranması gerekiyor.

AK PARTİ’li yıllar, her alanda olduğu gibi, hukuk alanında da çok önemli değişim ve dönüşüme sahne olan yıllardır. Temel ceza kanunlarımız, özel hukukla ilgili düzenlemeler, Ticaret Kanunu’muz, Borçlar Kanunu’muz, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’muz, bütün temel kanunlarımız bu dönemde çağın gereklerine uygun hâle getirilmiştir. Değişik paketlerle de hem bu temel kanunlara uyum sağlanmış hem de uygulamada ortaya çıkan aksaklıklar muhtelif zamanlarda giderilmiştir. Görüşmekte olduğumuz tasarıyla da buna benzer bir düzenleme, uygulamada çıkan sorunların giderilmesine yönelik değişiklikler yapılmaktadır.

Yargıtayın aynı dairesinin aynı dava için birbiriyle çelişen kararlar vermesinin önüne geçilmekte bu tasarıyla. Yine, avukatların ve serbest muhasebecilerin, mali müşavirlerin kat mülkiyetine tabi bağımsız bölümlerde büro açabilmelerine imkân sağlanmakta. Mahkemelerin birden fazla dairesi varsa, ihtisaslaşmayı sağlamak için davaların sayısal olarak dağıtılması değil de konularına göre dağıtılmasını sağlayacak bir düzenleme getirilmekte. Kanuna aykırı eğitim kurumu açmanın başka kanunlarda idari yaptırımları olduğundan Ceza Kanunu’nda suç olmaktan çıkarılması sağlanmakta. Yine, adalet teşkilatımıza da 5 bin zabıt kâtibi, Danıştayımıza da 60 tetkik hâkimi kadrosu ihdas edilmekte.

Kanun tasarısıyla ilgili muhalefet şerhinde belirtilen eleştirilere katılmamız mümkün değildir. Tasarıyla, hukuk dairesinin yerel mahkeme kararını bozmasının ardından yerel mahkemenin bozmaya uyarak yeniden tesis ettiği kararın 2’nci kez temyiz edilmesi üzerine Hukuk Dairesinin 1’inci bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozma kararı vermesi üzerine yerel mahkemenin vereceği 3’üncü kararın artık Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından çözülmesi bu değişiklikle sağlanmış olmaktadır.

Yüksek yargının kanun yolu incelemesi yaparken kendi kararları arasında çelişki oluşturmadan ihtilaflara süratle cevap verebilmesi hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Yargıtayın bir dairesi aynı davada, veriler değişmeden, mevzuatta da değişiklik olmadan 2 kez birbiriyle çelişen karar veriyorsa 3’üncü incelemeyi artık aynı dairenin değil, Hukuk Genel Kurulunun yapması en doğru olanıdır.

Tasarıyla, hâkimlerin ve mahkemelerin belli konularda ihtisas sahibi olabilmeleri için gerek hukuk mahkemelerinin gerekse idare mahkemelerinin birden fazla dairesi bulunan yerlerde iş bölümü esasına göre dosyalarının tevzi edilmesini sağlayacak bir düzenleme yapılmaktadır. Mevcut durumda dosyalar sayısal anlamda mahkemenin dairelerine tevzi edilmekte, bir hâkim çok çeşitli konulara muhatap olduğu için yargılamalar uzamaktadır, hâkimlerimiz de bu noktada zorlanmaktadırlar. Değişiklik, yargının hızlanmasını sağlayacak, hâkimlerimizin çok çeşitli davalarla meşgul olmasını önleyecek, belli konulara yoğunlaşmalarını, aynı konudaki davalara bakarak uzmanlaşmalarını sağlayacak önemli bir düzenlemedir.

Muhalefet şerhinde bu değişikliğin Anayasa’ya aykırı olduğu ifade edilmiştir. Evet, Anayasa’nın 142’nci maddesine göre mahkemelerin görevi kanunla belirlenir ancak buradaki belirleme görev değil, bir iş bölümü belirlemesidir. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu da bu yetkisini her yerde kullanmayacak, dairelerin fazla olduğu, ihtiyaç olan büyük yerlerde kullanabilecektir.

Tasarıyla getirilen hâkim ve savcıların yükselme ve performans değerlendirmelerinde alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin uygulanmasının da göz önünde bulundurulması da önemli bir düzenlemedir. Ceza hukukunda uzlaşma, özel hukukta ara buluculuğun daha da işlerlik kazanabilmesi için böyle bir düzenlemenin yerinde olduğunu düşünmekteyim.

Tasarıyla getirilen ve Dilek Hanım’ın eleştirdiği, kanuna aykırı olarak eğitim kurumu açan veya işletenler için ceza hükmü öngören düzenlemenin yürürlükten kaldırılmasına yönelik bu eleştirilere katılmamız mümkün değildir. Öncelikle şunu ifade etmemiz gerekir: Kanuna aykırı olarak eğitim kurumu açan veya işleten kişilerin cezalandırılmasını öngören Türk Ceza Kanunu’nun 263’üncü maddesinin yürürlükten kaldırılması, herkesin izin almadan eğitim kurumu açıp işletebileceği anlamına gelmemektedir. Burada sadece eylemin suç olmaktan çıkarılması söz konusu olup kanuna aykırı eğitim kurumu açan veya işletenler bakımından diğer kanunlarda yer alan yaptırımlar uygulama alanı bulacak ve dolayısıyla, izin almadan bir eğitim kurumunun faaliyet göstermesi mümkün olmayacaktır. Bu değişikliğin Anayasa’nın 2, 5, 11, 42 ve 174’üncü maddelerine aykırı olduğu ifade edildi. Bu konu, Cumhuriyet Halk Partisi tarafından 2005 yılında Anayasa Mahkemesine götürüldü. Anayasa Mahkemesinden -Cumhuriyet Halk Partisinin dilekçesindeki gerekçe- laiklik ve hukuk devleti ilkelerine aykırılıktan dolayı iptal istenmişti. Anayasa Mahkemesi, bu konuda bir karar verdi ve 5 Mart 2009 tarihli kararın gerekçesinde kanuna aykırı eğitimle ilgili Anayasa Mahkemesinin yorumunu sizlere aynen karardan okumak istiyorum: “Eğitimin, içerik olarak suç teşkil etmesi hâli farklı bir durumdur. Kurumda verilen eğitim sırasında yasa dışı, bölücü, yıkıcı eylemlerin gerçekleştirilmesi hâlinde bu eylemler için ceza öngören Türk Ceza Kanunu’nun diğer maddeleri, Terörle Mücadele Kanunu’nun ve benzeri gibi özel kanunlarda belirtilen tedbir ve yaptırımların uygulanacağı kuşkusuzdur. Öte yandan, Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 7’nci maddesinde de kurum açma izni verilen kurumlarda iki yıl içinde öğretime başlamayan ile amacı dışında kullanıldığı tespit edilen kurumun, kurum açma izinlerinin iptal edileceği; özel eğitim kurumlarının kurum açma şartlarından herhangi birini kaybetmesi veya izinsiz değişiklik yapması, mevzuatta belirtilen sayıda personel çalıştırılmaması veya mevzuata aykırı personel çalıştırılması, reklam ve ilana ilişkin gerekli şartların yerine getirilmemesi hâlinde davranışın ağırlık derecesine göre on beş günden az olmamak kaydıyla üç aya kadar geçici olarak; Millî Eğitim Temel Kanunu’nun genel ve özel amaçlarıyla temel ilkelerine uymayan, kurumunu mevzuata uygun kapatmayan, geçici olarak kapatma cezası alan ve aynı fiili tekrar işleyen kurumların ise sürekli olarak kurum açma izni veren makam tarafından kapatılacağı belirtilmiştir. Bu yasa kuralının yerinde olup olmadığı, yarar ya da zarar getirebileceği konusu anayasaya uygunluk denetimi dışında kalan bir husustur. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 2, 5, 11, 42 ve 174’üncü maddelerine aykırı değildir.” diyor ve iptal istemini oy birliğiyle Anayasa Mahkemesi reddediyor ve bu konunun, laiklik ilkesini, hukuk devleti ilkesini zedelemediğini de ortaya koyuyor.

Bununla ilgili, kanuna aykırı eğitimin suç olduğu, ceza kanunlarında hapis cezasıyla cezalandırıldığı, Türkiye'den başka Avrupa’da da, dünyada da mukayeseli hukukta tek bir örneği bulunmamaktadır.

Bu duygu ve düşüncelerle tasarının hayırlı, uğurlu olmasını diliyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tunç.

Şimdi, İç Tüzük 81 ve 91’e göre yirmi dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.

Sisteme giren arkadaşlarımıza sırasıyla söz vereceğim.

Sayın Yılmaz…

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, PKK’lı teröristlerin yurt dışına çıkartılmasıyla ilgili, Sayın Başbakan dedi ki: “Biz, Türk Silahlı Kuvvetlerine yazılı ya da diğer talimatlarımızı verebiliriz.” Şimdi, suç işlemiş kişilerin yurt dışına çıkartılmasını sağlamak gibi yazılı emir vermek kanuna aykırı bir emir değil midir? Buna uymak da aslında bizim yasalarımıza göre suç değil midir? Hem verenler hem de uyanlar bundan dolayı cezalandırılmak durumuyla karşı karşıya kalmayacaklar mıdır?

İkinci sorum: Akil adamlara hangi ödenekten para ödenmektedir ve ne kadar aylık ücret ödenmektedir?

Bu soruları cevaplandırırsanız sevinirim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Yılmaz.

Sayın Köktürk…

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Sayın Bakan, 8 Nisandaki Silivri yargılamasından sonra, Sayın Başbakanın, mahkeme salonunun dışında ve içinde suç işlendiği gerekçesiyle soruşturma açılmasına yönelik cumhuriyet savcılarına ve yargıçlara talimatlarına tanık olduk. Ancak aynı Silivri yargılamalarında, duruşma başkanının duruşma dosyasını incelemediğine, “google” arama motoruyla istediği bilgilere ulaşması nedeniyle dosyanın tamamını okumasına gerek olmadığına, sanıkların söz hakkının -130 milyon sayfalı iddianame ve eklerine rağmen- beş ve on dakika, on beş dakikayla sınırlandığına ve yine Mustafa Balbay’ın söz hakkını hâkimin istediği bir şekilde kullanmadığı gerekçesiyle diğer sanıkların söz hakkının ortadan kaldırıldığına yönelik uygulamaları da basına yansımıştı. Benim merak ettiğim soru şu: Bu Silivri’deki olaylardan sonra savcılara ve hâkimlere talimat veren Sayın Başbakan, Mahkeme Başkanının bu hukuka aykırı, kanuna aykırı keyfî uygulamalarının…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) - …basına yansımasından sonra HSYK Başkanı olarak tarafınıza yönelik herhangi bir talimatı oldu mu soruşturma açılmasına yönelik olarak?

BAŞKAN – Sayın Köktürk, teşekkür ediyorum.

Sayın Acar…

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, laikliği yargı eliyle kaldırmaya çalışıyorsunuz. Siyasal simge olarak kabul ettiğiniz Atatürk giysili yurttaşlarımızı Türkiye Büyük Millet Meclisine almazken, kendi siyasal simgenizi Türkiye Büyük Millet Meclisinde de dâhil olmak üzere köşebaşlarına soktunuz. Danıştayı da kendi istediğiniz çizgiye getirdiniz. Artık “kıyafet serbestisi” adı altında dinsel simgeleri serbest bırakmış bulunuyorsunuz. Cumhuriyet Bayramı’nı kutlayana otuz bir yıl hapis istediniz. Bin yıl önceki Ömer Hayyam şiirini okuyan sanatçıya on ay hapis verdiniz. Ergün Poyraz’ı Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında kitap yazdı diye yedi yıldır fiilen hapiste tutuyorsunuz, on dört yıllık ceza verilmiş gibi şu anda infazı var. Fatih Hilmioğlu’nu hapishanede ölüme mahkûm ettiniz. Bütün bunlar acaba adalet sisteminin ne hâlde olduğunu size anlatıyor mu bunu soruyorum?

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Acar.

Sayın Kurt…

KAZIM KURT (Eskişehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, HSYK Genel Kurulu 14 Mart 2012 tarih ve 155 sayılı Kararı ile Stratejik Eylem Planı’nda, yargıya güven konusundaki eksiklik en önemli tehditlerden sayılmıştır ve “HSYK, varlık nedeni olan, bağımsız, tarafsız ve güvenilir bir yargı anlayışını bir an önce hayata geçirmeye çalışacaktır.” diye bir tespit yapıyor ancak buna rağmen, 2013 yılında yapılan anketlerde yargıya güven yüzde 40’ın üstüne çıkmamaktadır. Bu konuda Adalet Bakanlığının bir tespiti var mıdır? Var ise, bizim düşündüğümüz gibi yargıya güvensizliğin nedeni AKP uygulamaları mıdır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kurt.

Sayın Özgür Özel…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, geçmiş darbe dönemleriyle ve onlarla hesaplaşmaktan bahsederken size şöyle bir sorum var: 7 Kasım 1982 günü, Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve değerli eşleri hangi sandıkta oy kullanmışlardır, kullandıkları sandıkta kaç “evet”, kaç “hayır” oyu çıkmıştır? O sandıkta çıkan “hayır” oylarının sayısının 2’den az olması durumunda Sayın Başbakanın orada kullanmış olduğu ya da eşinin kullanmış olduğu “evet” oyunu siyaseten nasıl açıklamayı ve savunmayı düşünüyorsunuz?

İkinci sorum: Sayın Başbakan, rahmetli annesinden bahsederek “Anneciğim beni beklerdi, biz ise duvarlara yazılarımızı yazmış olarak evimize dönerdik.” demişti. Acaba, Sayın Başbakan, 1980 öncesi, hangi duvara, ne yazmış olabilir? Sayın Başbakanın 1980 öncesi politik tavrı ve ona uygun sloganı nedir? Bu yazıyı merak ediyoruz.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özel.

Sayın Can…

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Bakanım, bugünkü Cumhuriyet Halk Partisi temsilcilerinin eleştirilerine baktığımızda hukuk tarihini de değerlendirmek gerekiyor. İstiklal mahkemeleri, Yassıada mahkemeleri, 12 Eylül yargılamaları, 28 Şubat yargılamaları ve askerden brifing alan yargı mensuplarıyla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi temsilcilerinin herhangi bir tenkidi olmuş mudur, olmamış mıdır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Can.

Sayın Recep Özel…

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sayın Bakanım, 2002 yılından bu zamana kadar kaç hâkim ve savcı aldınız, yardımcı personel sayısı kaçtı ve şu anda kaç oldu?

Mahkemelerin yapmış olduğu işlemler ve verdiği kararlar üzerinde Bakanlığınızın bir denetim yetkisi bulunmakta mıdır?

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özel.

Sayın Akyürek…

MEHMET AKYÜREK (Şanlıurfa) – Sayın Bakanım, kanuna aykırı eğitimle ilgili mukayeseli hukukta ceza yaptırımı var mıdır yoksa sadece bizim hukukumuzda mı vardır?

İkinci sorum: 2002’den bu yana kaç tane adliye sarayı yapıldı ve bu adliyelerin kapalı alanı kaç metrekaredir?

Üçüncü sorum: Bu yasayla getirdiğiniz düzenleme vatandaşımızın daha iyi bir yargı sistemine ulaşmasına hizmet etmekte midir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akyürek.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Arkadaşlar, Sayın Bakanı göremiyorsunuz herhâlde, bizim konuşma hakkımızı çalıyorsunuz.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Öyle bir şey yok, ilgisi yok, muhalefeti susturmak diye bir şey yok.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Bakanı her zaman görüyorsunuz Ayşe Hanım.

BAŞKAN - Sayın Filiz…

HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Sayın Bakanım, yapılan değişikler sonunda Yargıtayda bekleyen dosyalar azaldı mı? Yerel mahkemelerde gerek hukuk gerekse ceza dosyaları Yargıtaya geldiğinde kaç günde sonuçlanmaktadır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Filiz.

Sayın Şandır…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Teşekkür ederim efendim.

Sayın Bakan, bu Türk Ceza Kanunu’nun 263’üncü maddesinin kaldırılmasını “Diğer kanunlarda cezalandırma maddeleri var, onun için kaldırdık.” diye ifade etti Sayın Tunç. Ayrıca Anayasa Mahkemesinin kararını da okudu; belli ki ciddi bir hazırlık yapmış. Ancak ben yine de sormak istiyorum. Niye gerek gördünüz TCK 263’ün kaldırılmasına? Yani, burada kalsaydı ne zararı vardı veya bu 263’ü siz getirmediniz mi? Yani, yeni Türk Ceza Kanunu’nu hazırlarken hangi gerekçelerle bu maddeyi koydunuz veya varsa niye kaldırmadınız da şimdi kaldırıyorsunuz? Bunun gerçek gerekçesini açıklar mısınız?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Şandır.

Sayın Yılmaz…

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, bugün BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak “Kürdistan’dan gelen yöre dernekleri” diye bir sözcük kullandı. Ülkemizde “Kürdistan” diye yeni bir il mi kurulmuştur? Bu konuda yapılan böylesi bir söze karşı bir yaptırımınız olacak mıdır?

Aynı zamanda, Başbakan tarafından tayin edilen akil adamlardan Baskın Oran ulus devleti ortadan kaldıracağınızı söylüyor, sizin sözcünüz olarak bunu söylüyor. Bu ulus devleti ortadan kaldırmak konusunda ne düşünüyorsunuz?

Bunun yanında, bu casusluk davasında siz, bir HSYK Başkanı olarak, hiçbir şekilde aslında casusluk ve fuhuşla ilgili iddianamede bir şey söz konusu değilken savcılar tarafından bu şekilde bilginin basına servis edilmesi konusunda ne düşünüyorsunuz? Bu savcılar aleyhinde Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu Başkanı olarak herhangi bir soruşturma yapmayı düşünüyor musunuz?

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Yılmaz.

Sayın Tunç…

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, Bakanlığınızca Bartın’ın Amasra ilçesine modern bir adalet sarayı kazandırdınız. Bartınlılar adına çok teşekkür ediyorum.

İl merkezimizde de adalet sarayına ihtiyacımız var. Bartın Adalet Sarayı da 2013 Yatırım Programı’na alınmıştı. Yapım süreciyle ilgili son durum nedir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Tunç.

Sayın Acar…

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, Mecliste, Türkiye Büyük Millet Meclisinde onaylanmış bir anlaşma olmasa da Türkiye fiilen Kuzey Irak’ta PKK’yla askerî mücadele yapmaktan vazgeçmiş görünüyor. Peki, PKK’nın tekrar sınırı geçip Türkiye içinde askerlerimizi şehit etmeyeceğinin, masum insanları öldürmeyeceğinin garantisi var mı? Biz bu sürecin sonunda ne elde etmiş olacağız? Terörü tamamen bitirmiş olacak mıyız? PKK’nın saldırıda bulunmayacağı yolundaki sözlü güvencesi karşılığında Anayasa’mızın temel direklerini bile tartışmaya açacağımız şimdiden anlaşılıyor. Anayasa’mızın değiştirilemez maddelerinin bile değiştirilmesi için verilen önergeleri nasıl yorumlayacağız? Kuzey Irak’ta PKK terör örgütünün tasfiyesinden kim sorumlu olacak; Bağdat hükûmeti mi, Barzani mi yoksa Amerika mı? Bu yolda bize teminat veren var mı? Yok. Dünyada bizden başka hangi ülke bir terör örgütünün varlığını tamamen sona erdirmeden bu işi çözmüştür?

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Acar.

Sayın Bakan, buyurun.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sırasıyla cevaplamaya çalışacağım.

Sayın Akagün Yılmaz: “Teröristlerin yurt dışına çıkarılmasıyla ilgili güvenlik güçlerine yazılı emir verilmesi suç değil midir?” Böyle bir sözü kimse söylemedi.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Başbakan söylüyor.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Başbakanın ne söylediğini çok iyi biliyorum. Güvenlik güçlerinin yasalardan kaynaklı görev ve yetkileri konusunda Sayın Başbakanımız açıklamada bulunmuştur. Yolculuk sırasında, Kafkaslardaki gezi sırasında konuşmuştur.

Değerli milletvekilleri, yurt dışına operasyon yapma yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Hükûmete verilmiştir.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Operasyon yapmamayı konuşuyoruz şimdi yani.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Dinlerseniz oraya geleceğim, sabrederseniz.

Hükûmet de Meclisten aldığı bu yetkiyi güvenlik güçlerine ciro etmektedir, vermektedir ihtiyaç duyulduğu zeminlerde. Burada sorumluluk Hükûmettedir ve güvenlik güçlerimizin ihtiyaç duyduğu anda bu talimatları verecek olan da siyaset kurumudur. “Bu anlamda güvenlik güçlerine herhangi bir sorumluluk doğrudan tevcih edilemez.” ifade etmiştir Sayın Başbakanımız.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Sayın Bakan, açık bir şekilde, teröristlerin dışarıya çıkarılmasıyla ilgili verildiği belirtiliyor.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Sayın Yılmaz’ın gene ikinci sorusu: “Akil adamlara ne kadar aylık ücret ödenmektedir? Masrafları nereden karşılanmaktadır?” Akil adamlara herhangi bir ücret ödenmemektedir, bunlar ihtiyari, gönüllü yapılan hizmetlerdir. Bu kişiler, ülkelerinin orta ve uzun vadede geleceklerini düşünen vatansever kişilerdir ve bunların bu programlarıyla ilgili yaptıkları çalışmalar da Kamu Güvenliği Müsteşarlığı tarafından organize edilmektedir. Kendilerinin şahsına herhangi bir ödeme yapılmamaktadır.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Ulus devleti yok etmekten bahsediyorlar vatanseverler.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Sayın Köktürk, Silivri’deki duruşmadan sonra Sayın Başbakanın savcılara talimat verdiğine atıf yaparak bunun ne şekilde mümkün olduğuna dair birtakım tespitlerde bulundu. Sayın Başbakan ne savcılara ne hâkimlere talimat verme noktasında değildir. Çok net olarak, orada yapılanın bir kaba kuvvet gösterisi olduğunu, duruşma salonlarında yargıya baskı ve baskın yapıldığını ifade etmiştir. Bunu takbih etmiştir, kınamıştır Sayın Başbakan. Yapılan hadiseye baktığınızda, dışarıdan bakan gözler için bunun dışında bir tespit subjektif olacaktır. Ben de Sayın Başbakanın yaptığı tespite önemli ölçüde katılıyorum.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Sorumu eksik almışsınız yalnız. Silivri uygulamaları basına yansıdı, onlarla ilgili de yani kanuna, hukuka aykırı uygulamalarla ilgili de Sayın Başbakanın, HSYK Başkanı olarak tarafınıza bir talimatı oldu mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Herhangi bir talimatı olmamıştır. Orada bir hukuksuzluk varsa burada duruşmaların yapılmasını engelleme çabalarında aramak gerekir diye düşünüyor Sayın Başbakan.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Ondan önce olan uygulamalar Sayın Bakan yani siz biraz yanlış yapıyorsunuz.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Sayın Gürkut Acar, yargılamalardan örnekler vererek, birtakım devam eden derdest davalara atıflar yaparak “Laikliği yargı eliyle kaldırıyorsunuz, Danıştayı da kendi çizginize getirdiniz. Adalet sistemini bu çerçevede nasıl değerlendiriyorsunuz?” dediniz. Sayın Acar, artık soğuk savaş dönemlerinde bile yapılmayan tartışmaları bugün, 2013 yılında bu Parlamentoya taşımanızın çok karşılığı olmadığını düşünüyorum. “Laikliği yargı eliyle kaldırmak…”, “Laiklik tehlike altında.”, “İrtica hortluyor.”, “Memleket elden gidiyor.”; bunlar çok eskide kaldı ve gerçekten karşılığı olmayan şeyler.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Şu anda fiilen uygulanıyor Sayın Bakan.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Bunlar dillendirilirken bunları dile getirenlerin de inanmadığını düşünüyorum. Geçmişte bu ülke, maalesef, kendi vatandaşını potansiyel tehdit olarak algılamış. Böyle bir şey olabilir mi?

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Hizbullah nereden çıktı Sayın Bakan?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Bu ülkede sosyalistler tehdit, komünistler tehdit, Aleviler tehdit, Kürtler tehdit, Müslümanlar ya da kendilerine “İslamcı” diyenler tehdit… Bunların hepsi, devletin kendini korumak zorunda olduğu vatandaşları. Düşünebiliyor musunuz, 75 milyonluk bir ülke, vatandaşlarının önemli bir kısmını kendisine tehdit olarak algılıyor! O zaman burada bir terslik var, bunu görmek lazım.

Hani Temel otoyolda ters yöne girmiş, Polis Radyosu da anons yapıyor “Dikkat, otoyolda bir araç ters yönden gidiyor.” diye. Temel demiş ki: “Ya, ne bir tanesi, hepsi tersten geliyor, hepsi.” Şimdi, aynen Temel fıkrasındaki bir tablo gibi.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Hizbullah nereden çıktı Sayın Bakan, o da mı tehlikesiz bir şey?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Bu ülkede vatandaşlarının önemli bir kısmı devlete tehdit ise -geçmiş algılamaları söylüyorum- burada temel bir paradigma yanlışı var. Bunu görünüz, başımızı kumdan çıkartalım lütfen. Yıl 2013, dünya nerelere gitmiş, nelerle uğraşıyor, biz nelerle uğraşıyoruz.

Danıştayın başörtüsüyle ilgili verdiği özgürlükçü kararı endişe verici buluyor Sayın Acar. Doğrusu, bu gelişmeler Türkiye'nin normalleşmesinin işaretidir diye değerlendiriyorum.

Sayın Kurt, “HSYK Genel Kurulu ‘Yargıya güven noktasındaki eksiklik en önemli tehdittir.’ diye bir tespitte bulundu.” diyorsunuz. Doğru. “Yargıya güven noktasında sizin yeni tespitleriniz var mıdır?” 2012 yılında, yanılmıyorsam, İstatistik Enstitüsünün kurumsal güven anketleri içerisinde yargıya güven önceki yıllara göre 5-6 puanlık bir artış göstermiştir, bunu biliyorum.

KAZIM KURT (Eskişehir) – Kaç efendim?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Yüzde 46-47 civarına gelmiş durumda. Size onu ayrıca ben net olarak da bildireyim Sayın Kurt.

Sayın Özel, 7 Kasım 1982 günkü referandumu, halk oylamasını kastederek Sayın Başbakanın oy kullandığı sandıkta kaç oy çıkmış… Doğrusu, ben bunu tecessüs eder noktada değilim, geçmişe dönük böyle bir veri varsa bir bakarım ama benim şahsen bilgim yok.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yazılı olarak cevap bekliyorum.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – “Sayın Başbakan hangi yazıları duvarlara yazıyordu?” diye bir soru sordular. Sayın Başbakanın siyasi çizgisi, ideolojik bakış açısı öğrencilik yıllarından, gençlik yıllarından, gençlik kollarında yaptığı çalışmalardan hepsi belli. Bu sorunun malumu ilam noktasında bir cevabı olacaktır, bu çok belli.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bir örnek alabilir miyiz?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Sayın Özel, ona bakarsanız, Google’dan ararsanız çok net görürsünüz hepsini.

Sayın Can, istiklal mahkemelerindeki yargısal faaliyetlerin, Yassıada mahkemelerinin uygulamalarının CHP tarafından eleştirilip eleştirilmediğini ifade ettiniz. Bir miktar kürsüde ifade etmeye çalıştım. Maalesef, bu ülkede, geçmişten bu yana, yargı eliyle işlenen cürümler noktasında çok fazla bir çalışması olduğunu duymadım, işitmedim. Bir eksiğim varsa bunu sayın CHP’liler cevaplarlar.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – O zamanki liderimiz İsmet İnönü o yargılamalara, 1960 ihtilalinden sonraki yargılamalara tavır almıştır, Genel Başkanımız tavır almıştır.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Ama şunu biliyorum: Yassıada mahkemelerinde görev yapan savcı ve hâkimlerin, sipariş verilen kararları ürettikten sonra Anayasa Mahkemesine başkan ve üye olduklarını biliyorum, HSYK’ya başkan ve üye yapıldıklarını biliyorum 1961’den sonra, Yüksek Seçim Kuruluna başkan ve üye yapıldıklarını biliyorum, Yargıtay ve Danıştaya başkan ve üye olduklarını biliyorum, tek tek bunları isimleriyle de sizlerle paylaşabilirim. Böyle bir bilgi var, onun ötesini bilemiyorum şu anda.

Bir de “2002’den bu yana kaç hâkim, savcı aldınız?” sorusu var. Emekli olanlar var. Yaklaşık 8 bin küsur hâkim, savcıyla teslim aldık 2002’de, şu anda, 12.800-13.000 arasında. Her geçen gün bu sayı artıyor ama Türkiye’de hâkim, savcı sayısı olması gerekenin tam yarısı kadar. Avrupa’da her 100 bin kişiye 20 civarında hâkim düşüyor biz de 10,5-11 oldu son alımlarla. Savcı sayısı, yine, Avrupa ülkelerinde, gelişmiş ülkelerde baktığınızda her 100 bin kişiye 10 savcı düşer, bizde 5,5 kadar savcı düşüyor. Bu rakamları bizim katlamamız lazım ki hâkim, savcı başına düşen iş yükünü bir miktar normale çekmemizi, soruşturma ve yargılamalarının kalitelerinin yükselmesini ancak bu şekilde sağlayabiliriz diye gayret sarf ediyoruz.

Sayın Akyürek, “TCK 263’üncü maddenin mukayeseli hukukta karşılığı nedir?” diye sordular. Benim tespit edebildiğim kadarıyla gelişmiş ülkelerin hiçbirinde bu şekilde bir yaptırım yok. Sayın Şandır da ifade etti aslında: “Bu maddenin kaldırılması nereden icap etti? Daha önce siz yapmadınız mı?” Evet, daha önce, 2004’te yapıldı. Ancak 2004’te yaptığımız birçok düzenlemede, gelişen şartlara göre değişiklik yapıyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği ihlaller çerçevesinde düzenlemeler yapıyoruz.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Bu konuda bir ihlal kararı var mı Sayın Bakan?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Var demedim, genel değişikliklere atıf yapıyorum Sayın Yılmaz.

Özel öğretim kurumları, bakınız, kanuna aykırı eğitim kurumlarının…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Özel bir sebebi var mı onu sordum.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – …cezalandırıldığı madde, uygulaması olan bir madde de değil. Yani, bunun istatistiklerine baktığınız zaman, yıl bazında 30, 40, 50 dosya, mahkûmiyet noktasında ortaya çıkan; onlar da ceza limiti itibarıyla belli sınırlar altında kalıyor. Şimdi, Türkiye’de özel öğretimle ilgili özel eğitim kurumları 5580 sayılı Yasa muvacehesinde Millî Eğitim Bakanlığının kontrolünde yapılıyor. Yine din eğitimi 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Yasa kapsamında diyanet teşkilatı nezdinde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Yani, özel bir sebebi var mı onu sordum.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Var tabii…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bugün niye kaldırıyorsunuz? Dün niye kaldırmadınız da bugün kaldırıyorsunuz?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Onu yazılı olarak…

BAŞKAN – Sayın Bakanım, gerisini de yazılı olarak bildiriniz.

Efendim, soru-cevap işlemi de tamamlanmıştır.

Şimdi, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı.

Beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 23.46


BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 23.50

BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM

KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT (Ordu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 92’nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

444 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek üzere, 17 Nisan 2013 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 23.51