DÖNEM: 24 CİLT: 47 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
86’ncı Birleşim
2 Nisan 2013 Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Van
Milletvekili Mustafa Bilici’nin, Van’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 95’inci
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Müslim Sarı’nın, büyüme rakamları ve ekonomik değerlendirmelere
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Mardin
Milletvekili Erol Dora’nın, İstanbul surlarının bakımsızlık ve tahribat
sorununa ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, MHP Grubu olarak, Van’ın düşman işgalinden
kurtuluşunun 95’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
2.- Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli’nin, AK PARTİ Grubu olarak, Van’ın düşman
işgalinden kurtuluşunun 95’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
3.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, TBMM resmî Twitter sayfasında 2/4/2013 tarihi için
sadece AKP grup toplantısına ilişkin mesaj geçilmesine ve diğer parti grupları
ile Milliyetçi Hareket Partisi Grubuyla ilgili bu konuda haber geçilmemiş
olmasına ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmaz ve 22 milletvekilinin, Adana’daki çiftçilerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/564)
2.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal ve 24 milletvekilinin, Şanlıurfa’daki kaçak
yapılaşmanın araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/565)
3.- Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü ve 21 milletvekilinin, Kamulaştırma Kanunu
uyarınca yapılan “acele kamulaştırma” uygulamalarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/566)
B) Önergeler
1.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, (2/171) esas numaralı Kozan Adıyla Bir İl
Kurulması Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/103)
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun,
hekimlerin ve sağlık çalışanlarının sorunlarının araştırılması ve alınacak
önlemlerin belirlenmesi amacıyla 29/3/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin Genel Kurulun 2
Nisan 2013 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmesinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- CHP Grubunun,
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan Mersin-Akkuyu’da kurulması
planlanan nükleer santralin başta insan ve hayvan sağlığı ile gıda üzerindeki
etkileri olmak üzere tüm etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin ön
görüşmesinin Genel Kurulun 2 Nisan 2013 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- AK PARTİ
Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın
yeniden düzenlenmesine; 443 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci
maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin
önerisi
VIII.-
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’a kamyon-tır garajı ve nakliyeciler sitesi
yapılıp yapılmayacağına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/73)
ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
2.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sebze ve meyve ithalatına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/775) Cevaplanmadı
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, tatlı su balıkçılığının desteklenmesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/947) Cevaplanmadı
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, gübre üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/954) Cevaplanmadı
5.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Et ve Balık kurumunun faaliyetlerine yönelik
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1028) Cevaplanmadı
6.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, ABD Büyükelçiliğinde brifing verildiği iddialarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1131) Cevaplanmadı
7.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların ihtiyaçlarının Devlet
tarafından karşılanması için yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1149) Cevaplanmadı
8.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sigara kaçakçılığının önlenmesine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1180) Cevaplanmadı
9.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, pamuk ithalatına ve yerli üreticinin
desteklenmesine yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1185) ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
10.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve kaçakçılığının önlenmesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1186) ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç’ın cevabı
11.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ülkemizdeki keçi sayısına ve bu
sayının arttırılmasına yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1187) ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
12.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, konserve, hazır et ürünleri ve
bakliyat kaçakçılığının önlenmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1189) ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
13.- Kastamonu
Milletvekili Emin Çınar’ın, 2002 yılından bu yana TRT Genel Müdürlüğü’ne
açıktan atanan personel sayısına ve TRT tarafından özel şirketlere yaptırılan
programlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1255) ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç’ın cevabı
14.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, Başbakan’ın bir konuşmasındaki bir ibarenin
Anadolu Ajansı tarafından çıkarılarak yayımlandığı iddialarına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1265) ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
15.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Anadolu Ajansının milletvekilleri tarafından
verilen hükümet faaliyetleri ile ilgili soru önergelerinin yayınına son vermesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1277) ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın
cevabı
16.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, belde belediye başkanlarının
özlük ve pasaport haklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1337)
Cevaplanmadı
17.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Alevi inancının öğretilmesi için TRT’de yeni
programlar yapılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1416) ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
18.- İstanbul
Milletvekili Celal Dinçer’in, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları
çalışanlarının özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1615) ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
19.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, TRT’nin tehlikeli atık statüsündeki elektron
tüplerini sattığı şirkete ilişkin sözlü soru önergesi (6/1656) ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
20.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, kamu ilanlarının dergilerde düzenli olarak
yayınlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1716) ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç’ın cevabı
21.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Dışişleri Bakanlığında görev
yapan sözleşmeli personelin özlük haklarından kaynaklanan mağduriyetlerine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1762) Cevaplanmadı
22.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, HES’lerde yaşanan iş kazalarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1771) Cevaplanmadı
23.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, iş adamlarının yurt dışına,
vizesiz seyahat edilebilmelerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1832) Cevaplanmadı
24.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, uyuşturucuyla mücadeleye ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1864) ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
25.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engellilerle ilgili mevzuat
kapsamında yapılması gereken düzenlemelerin denetimine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/1986) Cevaplanmadı
26.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Suriyeli mültecilere ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/2091) ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
27.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Suriye’deki olaylara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2150) Cevaplanmadı
28.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Suriyeli muhaliflere verilen lojistik
desteğe ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2152) ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç’ın cevabı
29.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, TRT Spor ile ilgili bazı iddialara ilişkin sözlü
soru önergesi (6/2258) ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
30.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, TRT’de program yapan bir sunucuya ödenen ücrete
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2259) ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın
cevabı
31.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, İstanbul Üniversitesi Dr. Ziya Gün
Vakfına ait bir gayrimenkulün özel bir şirkete kiralanmasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/2471) ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
32.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, huzurevlerinde çalışan yaşlı
bakım elemanı sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2653)
Cevaplanmadı
33.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, bir akrabasının BOTAŞ’ta işe başladığı
iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2717) ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç’ın cevabı
34.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun
personel alımı mülakatından elenen bir personele ilişkin sözlü soru önergesi
(6/2737) ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
35.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, gazetecilerin sendikal haklarına ve çalışma
koşullarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2748) ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç’ın cevabı
36.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, gazetecilerin 212 sayılı Kanundan yeterince
faydalanamadığı iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2805) ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
37.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Orta Karadeniz Bölümüne TRT Bölge Müdürlüğü
kurulup kurulmayacağına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2835) ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
38.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, bazı TV kanallarına PKK tarafından parasal destek
verildiği iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2846) ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
39.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, madde kullanımı ve bağımlılığı ile TV yayınlarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/3021) ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın
cevabı
40.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bağlı kurum ve kuruluşların istisnai
kadrolarına yapılan atamalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3147) ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları
(1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Yabancılar ve
Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu,
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/619) (S.
Sayısı: 310)
4.- Kamu
Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Ödeme Güçlüğü İçinde Bulunan Bankerlerin İşlemleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname, Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in; 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili
Aydın Ağan Ayaydın'ın; 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa Baloğlu'nun; Kamu
Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Harçlar
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/747, 1/36, 2/883, 2/1285,
2/1325) (S. Sayısı: 443)
5.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Ukrayna Bakanlar Kurulu Arasında Hava Ulaştırma
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/614) (S. Sayısı: 293)
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in 443 sıra
sayılı Kanun Tasarısı’nın birinci bölümü üzerinde şahsı adına yaptığı konuşma
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in sataşma
nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına tekraren sataşması nedeniyle
konuşması
XI.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Türk Telekom’un özelleştirilmesinden sonra bazı
taşınmazlarının rayiç bedelleri altında kiralandığı iddialarına,
Türk Telekom’un
özelleştirilmesinden sonra Sivas’taki bir taşınmazın rayiç bedeli altında
kiralandığı iddiasına,
İlişkin soruları
ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/16265), (7/16267) Ek cevap
2.- Van
Milletvekili Nazmi Gür’ün, 2002-2012 yılları arasında siyasi partilere yapılan
Devlet yardımlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in
cevabı (7/17987)
3.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Vakıflar Genel Müdürlüğünde tespit edilen
yolsuzluk olaylarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç’ın cevabı (7/18003)
4.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
proje ve yatırımlara ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın cevabı
(7/18221)
5.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, hayvancılık stratejisi hedeflerinin
tutturulamadığı iddialarına,
- Samsun
Milletvekili A. Haluk Koç’un, saman ithalatına,
- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, bazı hayvan hastalıklarının hastalık tazminatı
uygulaması kapsamına dahil edilmemesinden kaynaklanan mağduriyete,
- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, hayvancılık sektörünün sorunlarına,
Küçük Menderes
Sulama Projesi kapsamındaki arazi toplulaştırma çalışmalarına,
- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, besin desteği olarak satılan bitkisel
ürünlere,
- Samsun
Milletvekili A. Haluk Koç’un, çiftçi sayısına ve çiftçilerin borçlarına,
- Adana
Milletvekili Turgay Develi’nin, bitkisel ilaç ve tedavi reklamlarına,
- İzmir
Milletvekili Birgül Ayman Güler’in, İzmir’de Kuzey Ege Çandarlı Limanı’nın
dolgu işlemlerinde kullanılan hafriyatın zeytin tarımına verdiği zararlara,
İlişkin soruları
ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/18444), (7/18445),
(7/18446), (7/18447), (7/18448), (7/18449), (7/18450), (7/18451), (7/18452)
6.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, THY’nin bazı uçuşlarında alkollü içki servisinin
kaldırılmasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
(7/18496)
7.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Asker Alma Daire Başkanlıklarının bazılarının
kapatılacağı iddialarına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın
cevabı (7/18513)
8.- İstanbul
Milletvekili Celal Dinçer’in, Şırnak’ta ihracat miktarındaki artışla ilgili
iddialara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı
(7/18672)
9.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır’a yönelik proje ve
yatırımlara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı
(7/18673)
10.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, alış veriş merkezlerinin esnaf ve sanatkârlara karşı
uyguladığı haksız rekabete ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcı’nın cevabı (7/18712)
11.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, tarımsal sanayide gerçekleştirilen
özelleştirmelerden elde edilen gelire ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek’in cevabı (7/18773)
12.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, kapatılan beldelerin Hazineye olan borçlarına
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/18783)
13.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, 24’üncü Yasama Dönemi’nde verilen soru
önergelerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/19077)
14.- Samsun
Milletvekili Cemalettin Şimşek’in, Orta Karadeniz Bölgesi’ne TRT Bölge
Müdürlüğü kurulmasına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın
cevabı (7/19158)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.02’de açılarak iki oturum yaptı.
Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz, balıkçıların sorunlarına,
Malatya Milletvekili Mustafa Şahin, Malatya’daki madenlere,
Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu, Trabzon’un
sorunlarına,
İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan, Artvin merkez ilçeye bağlı
Ortaköy’e yapılacak HES’den dolayı vatandaşların huzursuz olduğuna ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığının bu kararını yeniden gözden geçirmesi yönünde
Ortaköy halkının beklentisinin bulunduğuna,
İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, Irak’ta çalışan iş
adamlarımızın ve işçilerimizin sorunlarına,
Erzincan Milletvekili Muharrem Işık, İzmir Dokuz Eylül
Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde doktorlara uygulanan şiddete ve bundan
sonrası için gerçek tedbirlerin alınmasını istediğine,
Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz, Başbakanın bazı
değerlendirmelerine ve Türkiye’yi bölmek adına yapılan her şeye karşı
Milliyetçi Hareket Partisinin ve Türk milliyetçilerinin var olduğuna,
Mersin Milletvekili Ali Öz, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp
Fakültesi Hastanesinde doktorlara uygulanan şiddeti kınadığına ve Hükûmeti bu
konuda duyarlı olmaya davet ettiğine,
Kütahya Milletvekili Alim Işık, orman muhafaza memurlarına
“rotasyon” adı altında zoraki görev değişikliği yapılmasına ve bu uygulamaya
son verilmesi için Hükûmeti göreve davet ettiğine,
Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan, 1997 yılında BAĞ-KUR’dan
basamak satın alarak emekli olanların emeklilikte artışlardan
yararlanamadıkları için çözüm beklediklerine ve emekli olup da bir işte çalışan
ve sosyal güvenlik katkı payı veren emeklilerin kamu bankalarından faizsiz
kredi beklediklerine,
İlişkin birer açıklamada bulundular.
BDP Grubu adına Grup Başkan Vekili Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan’ın, Artvin'de bir maden sahasının çevreye olası zararlarının (10/562),
BDP Grubu adına Grup Başkan Vekili Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan’ın, dış politika sorunlarının tespiti ve çözümünün (10/563),
Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek başkanlığındaki
heyetlerin; Sırbistan Ulusal Meclis Başkanı Nebojsa Stefanoviç, Bosna-Hersek
Meclis Başkanı Denis Becirevic, Slovenya Ulusal Meclis Başkanı Janko Veber,
Romanya Temsilciler Meclisi Başkanı Valeriu Stefan Zgonea ve Lüksemburg
Temsilciler Meclisi Başkanı Laurent Moser’in vaki davetlerine icabet etmek
üzere adı geçen ülkelere ve Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz ve
Makedonya Meclis Başkanı Trajko Veljanoskı’nin vaki davetlerine istinaden
sırasıyla EUREKA XVIII. Parlamentolar Arası Konferansa katılmak üzere
Belçika’ya ve Güneydoğu Avrupa ülkeleri X. Meclis Başkanları Konferansı’na
katılmak üzere Makedonya’ya resmî ziyaretlerde bulunması hususuna,
Avrupa Parlamentosu tarafından 25-26 Nisan 2013 tarihlerinde
Makedonya’nın başkenti Üsküp’te düzenlenecek olan “Açık Parlamentolar:
Parlamenter Faaliyetlerin Şeffaflığı” seminerine katılım sağlanması hususuna,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakut’un Avrupa
Parlamentosu Başkanı ve Akdeniz İçin Birlik Parlamenter Asamblesi Başkanı
Martin Schulz’un davetine icabet etmek ve Akdeniz İçin Birlik Parlamento
Başkanları 1’inci Zirvesi’ne katılmak üzere Fransa’nın Marsilya şehrine resmî
ziyarette bulunması hususuna,
İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkereleri kabul
edildi.
İzmir Milletvekili Aytun Çıray ve 24 milletvekilinin; enerji
alanında bazı şirketlere imtiyazla çıkar sağlamak amacıyla devlet olanaklarını
kullandığı, millî güvenliği tehdit edecek, Irak’ın ve ülkemizin bölünmesine
neden olacak açık ve gizli antlaşmalar imzaladığı iddiasıyla Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesinin (11/26)
gündeme alınması, yapılan ön görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
İzmir Milletvekili Aytun Çıray, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız’ın (11/26) esas numaralı gensoru önergesinin ön görüşmesinde
Hükûmet adına yaptığı konuşma sırasında şahsına,
İzmir Milletvekili Aytun Çıray, tekraren, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın (11/26) esas numaralı gensoru önergesinin ön
görüşmesindeki açıklaması sırasında şahsına,
Sataşması nedeniyle konuşma yaptı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, İzmir Milletvekili
Aytun Çıray’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasındaki bazı ifadelere,
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız’ın (11/26) esas numaralı gensoru önergesinin ön görüşmesinde
Hükûmet adına yaptığı konuşma sırasındaki bazı ifadelere,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Aydın Milletvekili
Ali Uzunırmak’ın (11/26) esas numaralı gensoru önergesinin ön görüşmesinde
yaptığı açıklaması sırasındaki bazı ifadelere,
İlişkin birer açıklamada bulundular.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),
2’nci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
raporlarının (1/484) (S. Sayısı: 287),
Görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından ertelendi.
Komisyonların bulunmayacağı anlaşıldığından, alınan karar
gereğince, 2 Nisan 2013 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere 17.00’de
birleşime son verildi.
Şükran Güldal MUMCU
Başkan
Vekili
Bayram
ÖZÇELİK Muhammet
Bilal MACİT
Burdur İstanbul
Kâtip Üye Kâtip
Üye
II.-
GELEN KâĞITLAR
No:
124
1 Nisan 2013
Pazartesi
Tasarı
1.- İstanbul Tahkim Merkezi
Kanunu Tasarısı (1/758) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji; Plan ve Bütçe ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.03.2013)
Teklifler
1.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal'ın; 2429 Sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1376) (Kadın Erkek Fırsat Eşitliği
ile İçişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.03.2013)
2.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal'ın; Ceza Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/1377) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.03.2013)
3.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'nın; Irak' ta Kürt
Halkına Yönelik Gerçekleştirilen El- Enfal Katliamı Olarak Tanınması Hakkında
Kanun Teklifi (2/1378) (Adalet; Dışişleri ile İçişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.03.2013)
4.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'nın; Ulusal Bayram
ve Genel Tatiller Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/1379) ( Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile İçişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.03.2013)
5.- Diyarbakır Milletvekili
Nursel Aydoğan'ın; Sulama Birlikleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/1380) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.03.2013)
6.- Antalya Milletvekili
Osman Kaptan'ın; Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine
Adına Oran Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye
Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Teklifi (2/1381) (Adalet; Plan ve Bütçe ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22.03.2013)
7.- Mersin Milletvekili Ali
Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ile 1 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile
Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1382)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.03.2013)
8.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1383) (Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve
Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.03.2013)
9.- Mersin Milletvekili Vahap
Seçer'in; 6292 Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve
Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/1384) (Plan ve Bütçe ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.03.2013)
10.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici'nin; Yukarıgöklü Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun
Teklifi (2/1385) (Plan ve Bütçe ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22.03.2013)
11.- İzmir Milletvekili Hülya
Güven ve İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt ile 26 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kanunu, Sosyal Sigortalar Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/1386) (Plan ve Bütçe; Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.03.2013)
12.- Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmaz ile 2 Milletvekilinin; Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan
Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/1387) (Plan ve Bütçe
ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.03.2013)
13.- Sinop Milletvekili Engin
Altay'ın; Milli Eğitim Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi (2/1388) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.03.2013)
14.- Sinop Milletvekili Engin
Altay'ın; Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi (2/1389) (Adalet ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.03.2013)
15.- Sinop Milletvekili Engin
Altay'ın; Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi (2/1390) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile
İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.03.2013)
16.- Sinop Milletvekili Engin
Altay'ın; Milli Eğitim Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi (2/1391) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.03.2013)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Doğu illerinin teşvik edilmesine ilişkin Kalkınma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/3331) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
2.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, kamu kurumlarınca açılan sınavlara ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/3332) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
3.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, e-haciz uygulamasına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru
önergesi (6/3333) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
4.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Van ve Batman’da KOSGEB tarafından kullandırılan kredilere
ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/3334) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.03.2013)
5.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Türkiye’de dolaylı vergilere ilişkin Maliye Bakanından sözlü
soru önergesi (6/3335) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
6.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Elektronik Tebligat Yönetmeliğine ilişkin Adalet Bakanından
sözlü soru önergesi (6/3336) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
7.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, 2002 yılından günümüze kadar terör örgütleri tarafından
kaçırılan devlet memurlarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3337) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
8.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, köy korucusu alımına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3338) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
9.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Suriyeli mültecilerin fuhuşa zorlandıkları iddialarına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3339) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
10.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne tahsis edilen
kadrolar ve ödeneklere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/3340) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
11.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, yeşil kart sahiplerinin sayısına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/3341) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
12.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, mali müşavirlerin tasdik edecekleri defterlere ilişkin Maliye
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3342) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
13.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Kars ili ve çevresinde görülen şap hastalığına ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/3343) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.03.2013)
14.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, adalet hizmetleri sınıfı personelinin özlük haklarına ilişkin
Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/3344) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
15.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Batman, Muş ve Şırnak illerindeki sigorta bedellerinin
yüksekliğine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi
(6/3345) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
16.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, madencilik sektöründeki çalışma şartlarına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/3346) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.03.2013)
17.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, Türkiye-Yunanistan arasındaki kıta sahanlığı sorununa ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3347) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
18.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2013 yılları arasında Ankara’da lösemi teşhisi konulan
çocuklara ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/3348) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.03.2013)
19.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Ankara’da tüberküloz teşhisi konulan hastalara ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/3349) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
20.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2013 yılları arasında Ankara’da kundaklanan araçlara
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3350) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.03.2013)
21.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2013 yılları arasında Ankara’da meydana gelen
yangınlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3351) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.03.2013)
22.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2013 yılları arasında Ankara’da at eti satışının
tespitine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3352) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
23.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Adana ilindeki 2-B arazilerine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru
önergesi (6/3353) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
24.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, KOBİ’lerin borçlarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3354) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
25.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Maliye Bakanlığının engellilere yönelik çalışmalarına ilişkin
Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/3355) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
26.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Adana ili Kozan ilçesine bağlı bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3356) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
27.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, 2011-2012 yılları arasında TSK’dan istifa eden uzman erbaşlara
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3357) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.03.2013)
28.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, asgari ücretteki kesintilere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3358) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
29.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, 2013 yılında ülkemizin ithalatındaki artışa ilişkin Ekonomi
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3359) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
30.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Adana ili ve ilçelerinde yürütülen kamu hizmetlerine ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/3360) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.03.2013)
31.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Ege Denizindeki ihtilaflı adalara Yunan bayrağı çekilmesine ilişkin
Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3361) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
32.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, Kars’ta et kombinası ve süt sığırcılığı kooperatifi ihtiyacına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/3362) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07.03.2013)
33.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Kars’ta yem bitkilerinin denetimi ve desteklenmesine ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/3363) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07.03.2013)
34.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, yem fabrikalarının çiftçilerden mısır, yemlik, buğday, arpa vb.
ürünleri ucuza alıp hayvan sahiplerine yüksek fiyattan sattıkları iddialarına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/3364)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
35.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, gıda işletmelerinin denetimine ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/3365) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.03.2013)
36.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, gıda denetimine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/3366) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
37.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, yumurta sektörüne ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/3367) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
38.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, süt, yoğurt, peynir ve yağ üretimindeki bazı iddialara ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/3368) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07.03.2013)
39.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Hopa’da at ve saman ithalatına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/3369) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.03.2013)
40.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, bölgesel fuarların ve ulusal fuarların uluslararası bir yapıya
dönüştürülmesine ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/3370) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07.03.2013)
41.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, eğitim harcamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/3371) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
42.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da hayatlarını kaybeden iki vatandaşla ilgili prim
borçlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3372) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
43.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Kars’ta 5084 sayılı Kanunun uygulamasının üç yıl daha uzatılıp
uzatılmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/3373) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
44.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, terminal dönemde bulunan hastalara ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3374) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
45.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, 2002-2013 yılları arasında çocuk suçluların ve suça maruz
kalan çocukların sayısına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3375) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
46.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, şirketler tarafından vatandaşlara gönderilen kısa
mesajlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru
önergesi (6/3376) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
47.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, İstanbul İl Özel İdaresi bünyesinde çalışan sağlık
personeline ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3377)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
48.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 1/5000 ölçekli planına
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3378) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
49.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, İstanbul’daki devlet okullarında görülen temizlik
hizmetlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/3379)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
50.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, bazı davaların safahatına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/3380) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
51.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, bir ilaç şirketinde çalışan personelin suç ihbarına ilişkin
Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/3381) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
52.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane, Bayburt, Ağrı ve Iğdır İŞKUR müdürlüklerinin kadro ve
bütçelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3382) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
53.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, 2002-2012 yılları arasında yapılan özelleştirmelerden etkilenen
işçilere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3383) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
54.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu bir komutan hakkındaki iddialara
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3384) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
55.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, polislerin özlük haklarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/3385) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
56.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, dershanelerin kapatılması iddialarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3386) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
57.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, İstanbul’da bir lisede görevli öğretmenle ilgili bazı iddialara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/3387) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
58.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, maden ocaklarında iş güvenliğine ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/3388) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
59.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, KOSGEB tarafından Şırnak, Muş ve Hakkâri illerinde sağlanan
kredilere ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/3389) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08.03.2013)
60.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Hakkâri ve Diyarbakır illerindeki sigorta ücretlerinin
yüksekliğine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi
(6/3390) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
61.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Türkiye’nin 2020 Olimpiyat Oyunları adaylığına ilişkin Gençlik
ve Spor Bakanından sözlü soru önergesi (6/3391) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
62.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Iğdır, Ağrı, Gümüşhane ve Bayburt illerindeki Tarımsal Kalkınma
Kooperatiflerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/3392) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Hatay Milletvekili Mevlüt
Dudu’nun, Irak Kürt Bölgesel Yönetiminin kontrolündeki enerji kaynakları
konusunda imzalandığı iddia edilen uluslararası anlaşmalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/19335) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
2.- Niğde Milletvekili Doğan
Şafak’ın, özürlü memur atamalarında yaşanan bazı sorunlara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/19336) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
3.- Balıkesir Milletvekili
Namık Havutça’nın, Balıkesir’de yardım amaçlı dağıtılan kömüre ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19337) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
4.- İstanbul Milletvekili
Erdoğan Toprak’ın, yasa dışı dinlemelere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/19338) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
5.- İstanbul Milletvekili
Süleyman Çelebi’nin, İstanbul Esenyurt’ta yeni imar uygulamasından kaynaklanan
sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19339) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.03.2013)
6.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı’nın, Mersin’in Tarsus ilçesinde meydana gelen sel felaketine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19340) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
7.- Denizli Milletvekili
İlhan Cihaner’in, orman muhafaza memurluğuna ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/19341) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
8.- İstanbul Milletvekili
Müslim Sarı’nın, bir gazete sahibinden talepte bulunduğu iddiasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19342) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
9.- Çanakkale Milletvekili
Mustafa Serdar Soydan’ın, yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanılmasına
ve nükleer enerji santrallerinin atıklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/19343) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
10.- Ankara Milletvekili
Levent Gök’ün, bir elektrik dağıtım şirketinin sayaçlarla ilgili uygulamalarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19344) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
11.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, Düzce ilinde bulunan bir köydeki ışıklı kavşak ihtiyacına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19345) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
12.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, Düzce ili Kaynaşlı ilçesindeki prefabrik yapılara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19346) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
13.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, İstanbul’un Beykoz ilçesinde bulunan bir bölgenin imar
sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19347) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.03.2013)
14.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, Kaynaşlı Meslek Yüksek Okulunun fiziki koşullarının
yetersizliğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19348) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.03.2013)
15.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu’nun, terör örgütü başıyla yapılan görüşmeye ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/19349) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
16.- Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in, Ankara’da bir camiye yapılan eklentilere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/19350) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
17.- Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmak’ın, Büyük Menderes Nehrinin taşması sonucu zarar gören çiftçilere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19351) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
18.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, köprü ve otoyol özelleştirmelerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/19352) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
19.- Hatay Milletvekili Adnan
Şefik Çirkin’in, terör örgütü başı ile yapılan görüşmeye ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/19353) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
20.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeye ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/19354) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
21.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz’ün, Pamukkale Üniversitesinde bir protesto eylemine katılan
öğrencilere soruşturma açılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/19355) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
22.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, köprü ve otoyol özelleştirmelerinde ihale bedeli tespitine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19356) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.03.2013)
23.- Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova’nın, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından
dağıtılan kömürlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19357)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
24.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, terör örgütü ile MİT arasında gerçekleştiği belirtilen
görüşmeler ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/19358) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
25.- İstanbul Milletvekili
Atila Kaya’nın, zorunlu trafik sigortası primindeki artışa ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/19359) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
26.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, bir fabrikada çalışan işçilerin maaşlarını alamadıkları iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19360) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
27.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerde sarf edildiği iddia
edilen bazı ifadelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19361)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
28.- Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in, Abdullah Öcalan ile görüşmelerde bulunan milletvekillerine
uygulanan güvenlik prosedürüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/19362) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
29.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, 2002-2013 yılları arasında iş kazalarında ölen veya yaralanan
kadınlar ile kadın istihdamı alanındaki çeşitli sorunlara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/19363) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
30.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, MİT’e terör örgütü ile görüşme görevi verilip verilmediğine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19364) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
31.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Kürecik ve Gaziantep’te bazı askeri tesislere bir ABD
vatandaşının girdiği ve incelemelerde bulunduğu iddialarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/19365) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
32.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin’in, Ankara’da Yunus Emre Halk Çarşısında meydana gelen yangına ve
yangından zarar gören esnafın mağduriyetinin giderilmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/19366) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
33.- Muğla Milletvekili
Mehmet Erdoğan’ın, Muğla’nın Yatağan ilçesinde bulunan bir caminin restorasyon
ihtiyacına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi
(7/19367) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
34.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, bağlı kurum ve kuruluşların Bursa’daki yatırımlarına ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/19368)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
35.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından hazırlanan kamu
spotlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi
(7/19369) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
36.- İzmir Milletvekili Ahmet
Kenan Tanrıkulu’nun, IMF ile yapılan anlaşmalara, merkezi yönetim borç stokuna
ve hazine garantili altyapı yatırımlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali
Babacan) yazılı soru önergesi (7/19370) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
37.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, bağlı kurum ve kuruluşların Bursa’daki yatırımlarına ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/19371)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
38.- Yozgat Milletvekili
Sadir Durmaz’ın, Yozgat’taki kredi kartı ve tüketici kredisi borçlularına ve
icra takipleri ile ilgili verilere ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali
Babacan) yazılı soru önergesi (7/19372) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
39.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından hazırlanan kamu
spotlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/19373) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
40.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, bağlı kurum ve kuruluşların Bursa’daki yatırımlarına ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/19374)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
41.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından hazırlanan kamu
spotlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi
(7/19375) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
42.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, bağlı kurum ve kuruluşların Bursa’daki yatırımlarına ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/19376)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
43.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından hazırlanan kamu
spotlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi
(7/19377) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
44.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün’ün, tutuklu ve hükümlü sayısına ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19378) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
45.- Muğla Milletvekili
Nurettin Demir’in, internet üzerinden yapılan ihbarlar sonrası açılan davalara
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/19379) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.03.2013)
46.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, cezaevlerinde görevli personelin güvenliğine ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19380) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
47.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Adli Tıp Kurumu raporlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19381) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
48.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Adli Tıp Kurumu Malatya Grup Başkanlığının kapasitesi ve
çalışma koşullarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/19382)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
49.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu spotlarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19383) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
50.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, cezaevlerinde hantavirüs sebebiyle yaşanabilecek hastalıklara
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/19384) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
51.- Ankara Milletvekili Ayşe
Gülsün Bilgehan’ın, çocuk gelinlerin sayısına ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19385) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
52.- Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova’nın, çocuk esirgeme kurumlarında kalan çocuk sayısı ile
koruyucu ailelere ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19386) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
53.- Bursa Milletvekili Sena
Kaleli’nin, sığınma evlerine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19387) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
54.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bakanlığın Bursa’daki yatırımlarına ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19388) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
55.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, bağımlılık yapıcı maddelerin kullanımını önlemeye yönelik çalışmalara
ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19389)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
56.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu spotlarına ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19390) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
57.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının çalışma
yöntemlerine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19391) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
58.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bakanlığın Bursa’daki yatırımlarına ilişkin Avrupa Birliği
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19392) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
59.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu spotlarına ilişkin Avrupa
Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/19393) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
60.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, bir firma ile ilgili iddialara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19394) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
61.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bakanlığın Bursa’daki yatırımlarına ilişkin Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/19395) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
62.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, yakıt tasarruf cihazlarına ve bir yazılı soru önergesine verilen
cevabın hatalı olduğu iddiasına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19396) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
63.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu spotlarına ilişkin Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/19397) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
64.- Muğla Milletvekili
Nurettin Demir’in, Şanlıurfa Toplum Yararına Çalışma Programı kapsamında
Türkiye İş Kurumu bünyesinde çalışan işçilerin sorunlarına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/19398) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.03.2013)
65.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutan’ın, Artvin ve ilçelerine İŞKUR tarafından ayrılan kontenjana
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/19399)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
66.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin’in, Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartına konan çekincelere ve
Şartın uygulanmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19400) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
67.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin’in, 2003-2013 yılları arasındaki özelleştirme uygulamaları
nedeniyle yaşanan personel hareketlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19401) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
68.- Elazığ Milletvekili
Enver Erdem’in, üniversite mezunu işçilerin özlük haklarına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/19402) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.03.2013)
69.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, tarım işçisi kadınlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19403) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
70.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, sigorta primi ve emeklilik süresi için kurulan paravan
şirketlere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19404) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
71.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, bir şirketin el değiştirmesi sonucu işçilerinin yaşadığı
mağduriyete ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19405) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
72.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Toplum Yararına Çalışma Programlarına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/19406) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07.03.2013)
73.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bakanlığın Bursa’daki yatırımlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/19407) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
74.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, bir fabrikada çalışan işçilerin maaşlarını alamadıkları iddiasına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/19408)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
75.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, iş kazalarına ve bunların engellenmesi için yapılan çalışmalara ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/19409)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
76.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, kamudaki sözleşmeli personelin kadrolu personel statüsüne geçirilmesine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/19410)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
77.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu spotlarına ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/19411) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
78.- Ankara Milletvekili
Bülent Kuşoğlu’nun, 2012-2013 yılları arasında çalışma izni alan yabancı
uyruklu kişilere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19412) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
79.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, 150’den fazla çalışanı olan iş yerlerinde çalışanların
çocukları için kurulması zorunlu olan kreş ve yurtlara ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/19413) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
80.- Tekirdağ Milletvekili
Candan Yüceer’in, Tekirdağ’ın Muratlı ilçesinde bir mera yakınına taş ocağı
kurulmasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19414) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
81.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel’in, İzmir’in Küçük Çiğli ilçesinde bir fabrikanın
bulunduğu mahallede açtığı sorunlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19415) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
82.- Bursa Milletvekili
Necati Özensoy’un, 6306 sayılı Kanun kapsamında Gemlik Belediyesi hizmet
binasının yıkılmasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19416) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
83.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, bitki envanterine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19417) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
84.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, hayalet ağlarla mücadeleye ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19418) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
85.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, atık yağların biodizele dönüştürülmesine ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/19419) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
86.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, balıkçılığa kapalı alanlara ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19420) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
87.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Şanlıurfa’da tarım arazilerinin imara açılacağı iddialarına
ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/19421)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
88.- Muğla Milletvekili Ömer
Süha Aldan’ın, imar planlarının bekletildiği iddialarına ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/19422) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.03.2013)
89.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bakanlığın Bursa’daki yatırımlarına ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19423) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
90.- İstanbul Milletvekili
Atila Kaya’nın, konut inşa etmek amacıyla TOKİ mülkiyetine alınan arazilere ve
bunların kullanımına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19424) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
91.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Trabzon’un Tonya ilçesinde bir mezraya kurulması
düşünülen çimento fabrikasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19425) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
92.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, Celal Bayar Üniversitesi Muradiye Kampüsünün atık sularının
tarımsal arazilere akıtıldığı iddialarına ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19426) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
93.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu spotlarına ilişkin Çevre
ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/19427) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
94.- Kocaeli Milletvekili
Mehmet Hilal Kaplan’ın, Kocaeli’nin Dilovası ilçesindeki çevre kirliliğine
ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/19428)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
95.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, Türkiye ve Yunanistan’ın kıta sahanlıklarına ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19429) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
96.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk’ün, Suriyeli mülteci çocuklarla ilgili iddialara ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19430) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
97.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bakanlığın Bursa’daki yatırımlarına ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19431) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
98.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu spotlarına ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19432) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
99.- Gaziantep Milletvekili
Ali Serindağ’ın, ülkemizin Suriye politikasının ekonomiye etkilerine ilişkin
Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/19433) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
100.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlığın Bursa’daki yatırımlarına ilişkin Ekonomi
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19434) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
101.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu spotlarına ilişkin
Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/19435) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
102.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında mevcut taş ocakları sayısına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19436)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
103.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında kömür üretimine ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19437) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.03.2013)
104.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, yeni tarife düzenlemesine izin verilen doğalgaz firmalarına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19438)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
105.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında hayvansal atıklardan üretilen
enerjiye ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19439) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
106.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Afşin-Elbistan linyit sahasının yabancı yatırıma açılmasına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19440)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
107.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, bir kömür sahasında yaşanan göçüklere ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19441) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.03.2013)
108.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Garp Linyit İşletmeleri ile ilgili bir yolsuzluk iddiasına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19442)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
109.- Gaziantep Milletvekili
Mehmet Şeker’in, ruhsat verilen taş ocaklarına ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19443) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.03.2013)
110.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz’ün, EÜAŞ Van İşletme Müdürlüğünün güvenlik hizmeti alım ihalesi ile
ilgili iddialara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19444) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
111.- Muğla Milletvekili
Mehmet Erdoğan’ın, mermer sektörüne yönelik desteklere ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19445) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
112.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Kütahya’da jeotermal enerji sahaları için verilen arama ve
işletme ruhsatlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19446) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
113.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Kütahya’da maden sahaları için verilen arama ve işletme ruhsatlarına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19447)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
114.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, bir işletmede çalışan işçilere fiili hizmet süresi zammının
uygulanmadığı iddiasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19448) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
115.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlığın Bursa’daki yatırımlarına ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19449) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
116.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu spotlarına ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19450) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08.03.2013)
117.- Antalya Milletvekili
Arif Bulut’un, Antalya’da yaşanan elektrik kesintilerine ve elektrik
faturalarındaki kayıp-kaçak bedellerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19451) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
118.- Afyonkarahisar
Milletvekili Ahmet Toptaş’ın, Afyonkarahisar Spor Kompleksine ilişkin Gençlik
ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/19452) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
119.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, güreş sporunun olimpiyatlardan çıkarılmasına ilişkin Gençlik ve
Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/19453) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
120.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, lisanslı sporcu sayısına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19454) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
121.- Bitlis Milletvekili Hüsamettin
Zenderlioğlu’nun, Bitlis Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğünce kiralanan
araçlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/19455)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
122.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Çanakkale’de bir öğrenci yurdunda Kürt kökenli öğrencilerin darp
edildiği iddialarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19456) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
123.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlığın Bursa’daki yatırımlarına ilişkin Gençlik ve
Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/19457) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
124.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu spotlarına ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/19458) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
125.- Tekirdağ Milletvekili
Candan Yüceer’in, besicilerin ithal edilen hayvanlardan kaynaklanan sorunlarına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19459)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
126.- Tekirdağ Milletvekili
Candan Yüceer’in, Tekirdağ’daki bir fabrikanın büyükşehir belediyesine
devredilmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19460) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
127.- Edirne Milletvekili
Recep Gürkan’ın, Sudan’da tarım arazisi kiralandığı iddialarına ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19461) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.03.2013)
128.- Edirne Milletvekili
Recep Gürkan’ın, hayvan ihracatı, ithalatı ve et fiyatlarına ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19462) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.03.2013)
129.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, bitkisel üretimde yaşanan azalmaya ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19463) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
130.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, kaçak ve küçük balık avının önlenmesine ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19464) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.03.2013)
131.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, aşırı balık avının önlenmesine ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19465) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
132.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, gıda ürünlerinde üretici ve tüketici arasındaki aracılara
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19466)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
133.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Gıda ile Temas Eden Madde ve Malzemeler Yönetmeliğine
uyulmamasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19467) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
134.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında ithal ve ihraç edilen domuz
etine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19468) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
135.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında ithal ve ihraç edilen bakliyat
ürünlerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19469) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
136.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında deniz canlılarında tespit edilen
arsenik oranına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19470) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
137.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, arıların korunmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19471) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
138.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, yerel tohumların korunmasına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19472) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
139.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, Ordu ve Giresun’da hayvancılık ve tarım kredilerinden
faydalananlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19473) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
140.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, zootekni, hayvansal üretim, süt teknolojileri ve ziraat
mühendisliği bölümü mezunları için 2013 yılında açılacak kadrolara ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19474)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
141.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, bir firma ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/19475) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
142.- Hatay Milletvekili
Adnan Şefik Çirkin’in, tarımsal desteklemelere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19476) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
143.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, narenciye üreticilerinin sorunlarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19477) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
144.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, pamuk üretimi, ithali ve ihracına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19478) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
145.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, bağcılıkta yaşanan gerilemeye ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19479) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
146.- Muğla Milletvekili
Mehmet Erdoğan’ın, yem bitkileri üretim maliyetlerine ve sulama ücretlerine
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19480)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
147.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlığın Bursa’daki yatırımlarına ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19481) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
148.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, Zeytinlerin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılmasına Dair
Yönetmelik ile getirilen bazı düzenlemelere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19482) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
149.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu spotlarına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19483)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
150.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, Bakanlık tarafından kiralanan hizmet binalarına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19484)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
151.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, gıda ürünlerinde üretici ve tüketici arasındaki aracı
sayısına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/19485)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
152.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, elektronik sigara ithaline ilişkin Gümrük ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19486) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
153.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2010-2013 yılları arasında yakalanan kaçak elektronik
sigaraya ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/19487)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
154.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, ithal oyuncakların denetimine ilişkin Gümrük ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19488) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
155.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, bitki ve hayvan kaçakçılığına ilişkin Gümrük ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19489) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
156.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, endemik bitki kaçakçılığına ilişkin Gümrük ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19490) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
157.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlığın Bursa’daki yatırımlarına ilişkin Gümrük ve
Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/19491) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
158.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu spotlarına ilişkin Gümrük
ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/19492) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
159.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar’ın, Gebze Belediye Başkanı hakkında açılan soruşturmanın safahatına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19493) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.03.2013)
160.- Muğla Milletvekili
Nurettin Demir’in, internet üzerinden yapılan ihbarlar sonrası açılan davalara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19494) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.03.2013)
161.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Arhavi ilçesinde bir köyün ulaşım sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19495) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.03.2013)
162.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesindeki bir köyün yol sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19496) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.03.2013)
163.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Hopa ilçesindeki bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19497) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.03.2013)
164.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Hopa ilçesindeki bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19498) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.03.2013)
165.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Arhavi ilçesindeki bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19499) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.03.2013)
166.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Mardin’in Midyat ilçesindeki kaçak binalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19500) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
167.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’un Sultanbeyli ilçesinde imar planı değiştirilen
bir alana ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19501)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
168.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2010-2013 yılları arasında bankalarla ilgili işlemlerinde
dolandırılan kişilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19502) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
169.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2010-2013 yılları arasında belediyelerce affedilen vergi
borçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19503)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
170.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında haklarında işlem yapılan
hanutçulara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19504)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
171.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2005-2013 yılları arasında Ankara’da dikilen fidanlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19505) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.03.2013)
172.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, endemik bitki kaçakçılığına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19506) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
173.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Ankara’da Hocalı Katliamını anmak için kurulan bir standa
yapılan saldırıya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19507)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
174.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, dövülerek öldürülen Nijeryalı bir kişiye ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19508) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
175.- İstanbul Milletvekili
Sebahat Tuncel’in, bazı vatandaşların ev ve iş yerlerinin işaretlendiği
iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19509)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
176.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün’ün, koruculuk sistemine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19510) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
177.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, karakollarda yaşandığı iddia edilen işkence
olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19511)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
178.- Bursa Milletvekili Sena
Kaleli’nin, kayıp kişilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19512) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
179.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis İl Özel İdaresince kiralanan araçlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19513) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07.03.2013)
180.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis İl Meteoroloji Müdürlüğünce kiralanan
araçlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19514) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07.03.2013)
181.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Tatvan Kaymakamlığınca kiralanan araçlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19515) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.03.2013)
182.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Mutki Kaymakamlığınca kiralanan araçlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19516) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.03.2013)
183.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Hizan Kaymakamlığınca kiralanan araçlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19517) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.03.2013)
184.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Güroymak Kaymakamlığınca kiralanan araçlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19518) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07.03.2013)
185.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis Valiliğince kiralanan araçlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19519) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.03.2013)
186.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Narman Kaymakamı ile ilgili bir iddiaya ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19520) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
187.- İstanbul Milletvekili
Sebahat Tuncel’in, Suriyeli mülteci kadınların çadırkentte yaşadıkları
sorunlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19521)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
188.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Yalova’nın Çınarcık ilçesinde yaşanan içme suyu sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19522) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.03.2013)
189.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlığın Bursa’daki yatırımlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19523) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
190.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında go-kart pistleri ile ilgili
denetimlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19524)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
191.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında araçlı koruma görevlerinde ve
resmi konvoylarda meydana gelen trafik kazalarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19525) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
192.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasındaki araç kundaklama vakalarına ve
bunların engellenmesi için yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19526) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
193.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında güvenlik kuvvetlerince ele
geçirilen terör örgütlerine ait malzemelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19527) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
194.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Suriyeli sığınmacılara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19528) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
195.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Trabzon Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğüne
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19529) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
196.- Hatay Milletvekili
Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Hatay’daki fişleme iddialarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19530) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
197.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, sürücü belgesi alacaklardan istenen sağlık raporu ile ilgili
yönetmelik hükümlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19531) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
198.- Bolu Milletvekili Tanju
Özcan’ın, Bolu Belediyesinin borçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19532) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
199.- Bolu Milletvekili Tanju
Özcan’ın, Bolu’nun Gerede İlçe Belediyesinin borçlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19533) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
200.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, Kula ilçesindeki bir göletin etrafındaki ağaçların kesildiği
iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19534)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
201.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu spotlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19535) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
202.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesine bağlı bir köyün yol sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19536) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
203.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Arhavi ilçesine bağlı bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19537)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
204.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesine bağlı bir köyün yol sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19538) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
205.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesine bağlı bir köyün sulama kanalı
ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19539)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
206.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesine bağlı bir köyün içme suyu
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19540) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08.03.2013)
207.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Hopa ilçesine bağlı bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19541) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
208.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Hopa ilçesine bağlı bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19542) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
209.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Arhavi ilçesine bağlı bir köyün bazı sorunlarına
ve bölgedeki HES projesi ile ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19543) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
210.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, Şanlıurfa ili Suruç ilçesindeki bir köyün içme suyu ve
kanalizasyon sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19544) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
211.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, Şanlıurfa ili Suruç ilçesine bağlı bir köyün içme suyu,
yol, elektrik ve kanalizasyon sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19545) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
212.- İzmir Milletvekili
Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, TÜİK tarafından yapılan araştırmalara ve adrese
dayalı nüfus verilerine ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19546) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
213.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlığın Bursa’daki yatırımlarına ilişkin Kalkınma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19547) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
214.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Trabzon’un Tonya ilçesinde bir mezraya kurulması
düşünülen çimento fabrikasına ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19548) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
215.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu spotlarına ilişkin
Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/19549) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
216.- Niğde Milletvekili
Doğan Şafak’ın, turist rehberliğine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19550) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
217.- Niğde Milletvekili
Doğan Şafak’ın, turizm gelirlerinin hesaplanmasına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19551) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
218.- Niğde Milletvekili
Doğan Şafak’ın, otellerde uygulanan “her şey dahil” sistemine ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/19552) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
219.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, hanutçuluğun önlenmesine ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19553) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
220.- Muğla Milletvekili Ömer
Süha Aldan’ın, turizm ruhsat belgesi ve kat irtifakı çerçevesinde yapılan
tesislere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/19554)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
221.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis il ve ilçe kültür ve turizm müdürlüklerince
kiralanan araçlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19555) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
222.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, belgesel filmlerin yanmaz tabana çevrilmesi çalışmalarına
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/19556) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08.03.2013)
223.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlığın Bursa’daki yatırımlarına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/19557) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
224.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, tarihi binaların yangından korunması için yapılan çalışmalara ve yangın
nedeniyle zarar gören tarihi yapılara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19558) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
225.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu spotlarına ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/19559) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
226.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, Antalya’da bazı işletmelere radyodan müzik yayını yaptıkları
gerekçesiyle baskın yapıldığı iddialarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19560) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
227.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında belediyelerce affedilen vergi
borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/19561) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.03.2013)
228.- Ankara Milletvekili
Bülent Kuşoğlu’nun, kiralık kamu binalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19562) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
229.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Antalya’nın Kemer ilçesinde Kazakistan’a tahsis edilen bir
arazi ile ilgili iddialara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19563) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
230.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, TÜİK Başkanının kamu kurumları arasındaki veri paylaşımı ile
ilgili açıklamasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/19564)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
231.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlığın Bursa’daki yatırımlarına ve Bursa’dan toplanan
vergilere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/19565) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08.03.2013)
232.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Trabzon’un Tonya ilçesinde bir mezraya kurulması
düşünülen çimento fabrikasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19566) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
233.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu spotlarına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/19567) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
234.- Gaziantep Milletvekili
Ali Serindağ’ın, Suriyeli sığınmacılar için yapılan harcamalara ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19568) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
235.- İstanbul Milletvekili
Erdoğan Toprak’ın, dershanelerin kapatılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19569) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
236.- İstanbul Milletvekili
Erdoğan Toprak’ın, eğitim sistemi ve özel eğitim kurumlarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19570) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
237.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, ilk ve ortaöğretim öğrencisi bakımından yasaklı
ve onaylı kitaplara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19571) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
238.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Kocaeli Üniversitesinde bir öğretim görevlisine
soruşturma açılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19572) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
239.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Okul Sütü Projesinde temin edilen sütlere ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19573) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.03.2013)
240.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, iş birliği protokolü imzalanan STK’lara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19574) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
241.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel’in, Niğde İl Milli Eğitim Müdürü ile ilgili iddialara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19575) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.03.2013)
242.- İstanbul Milletvekili
Sebahat Tuncel’in, okullardaki din eğitimi dersine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19576) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
243.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticileri Atama ve
Yer Değiştirme Yönetmeliğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19577) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
244.- Muğla Milletvekili Ömer
Süha Aldan’ın, Alo 147 hattına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19578) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
245.- Muğla Milletvekili Ömer
Süha Aldan’ın, TÜRKSAT’la yapılan sözleşme gereği çalıştırılan sözleşmeli
personelin maaşlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19579) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
246.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerince
kiralanan araçlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19580) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
247.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Açıköğretim Fakültesi öğrencilerinin sorunlarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19581) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
248.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlığın Bursa’daki yatırımlarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19582) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
249.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, bağımlılık yapıcı maddelerin kullanımını önlemeye yönelik çalışmalara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19583) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08.03.2013)
250.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, imam hatip lisesine dönüştürülen okullara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19584) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
251.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu spotlarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19585) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
252.- Bolu Milletvekili Tanju
Özcan’ın, uzman ve başöğretmen sınavına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19586) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
253.- Niğde Milletvekili Doğan
Şafak’ın, Niğde Öğretmenevindeki bazı uygulamalar ile Niğde il eğitim
denetmenleri hakkındaki bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19587) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
254.- Denizli Milletvekili
İlhan Cihaner’in, bir askerin psikolojik baskı gördüğü iddialarına ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/19588) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.03.2013)
255.- Muğla Milletvekili
Nurettin Demir’in, iki TSK mensubu hakkında yanlış bilgi verildiği iddialarına
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/19589) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.03.2013)
256.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, savunma sanayi ürünlerinin üretimine ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19590) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
257.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu’nun, asker intiharlarına ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19591) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
258.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlığın Bursa’daki yatırımlarına ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19592) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
259.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, Hint Okyanusu ve Atlantik Okyanusunda faaliyet
göstereceği bildirilen bir deniz aracına ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19593) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
260.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu spotlarına ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/19594) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
261.- Muğla Milletvekili Ömer
Süha Aldan’ın, Türkiye’deki üslerde görev yapan yabancı ülke askerlerinin
Suriye’ye geçiş yaptıkları iddialarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19595) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
262.- Diyarbakır Milletvekili
Nursel Aydoğan’ın, zorunlu askerlik görevini yerine getirirken işkenceye maruz
bırakıldığı iddia edilen bir kişinin başından geçen olaylar ile ilgili inceleme
başlatılıp başlatılmadığına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19596) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
263.- Hatay Milletvekili
Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Hatay’ın Dörtyol ilçesinde bir taşocağı firmasının
dere yatağını doldurmasına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19597) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
264.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz’ün, Manisa’nın Demirci ilçesinde bir bölgeye gölet yapılmasına
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19598)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
265.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlığın Bursa’daki yatırımlarına ilişkin Orman ve Su
İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19599) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
266.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Trabzon’un Tonya ilçesinde bir mezraya kurulması
düşünülen çimento fabrikasına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19600) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
267.- Muğla Milletvekili
Mehmet Erdoğan’ın, yem bitkileri üretim maliyetlerine ve sulama ücretlerine
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19601)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
268.- Hatay Milletvekili
Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Hatay’ın İskenderun ilçesindeki bazı arazilerde ağaç
kesimi yapıldığı iddialarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19602) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
269.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu spotlarına ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19603) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
270.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, Spil Dağı Milli Parkında yürütülen projeye ilişkin Orman ve Su
İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19604) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
271.- Gaziantep Milletvekili
Mehmet Şeker’in, Suriyeli sığınmacılarda görülen kızamık hastalığına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19605) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
272.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, Müslüm Gürses’in ölümü ile ilgili iddialara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19606) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
273.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, bazı hastanelerde çalışan personele yönelik bir vakıf tarafından
düzenlenen bazı kurslara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19607) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
274.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında yakalanan sahte sağlık
personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19608)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
275.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında yaşanan prematüre doğumlara
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19609) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
276.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, sağlık personelinin kıyafetine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19610) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
277.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, ilaç takip sisteminde yaşanan sorunlara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19611) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
278.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, göz tansiyonu vakalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19612) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
279.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, elektronik sigaralara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19613) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
280.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Fransa’da yasaklanmış olan bir ilacın ülkemizde satıldığı
iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19614)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
281.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Alo 171 hattına yapılan başvurulara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19615) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
282.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz’ün, Salihli Devlet Hastanesinde taşeron işçilerin maaş ve sigorta
primlerinin ödenmediği iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19616) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
283.- Muğla Milletvekili Ömer
Süha Aldan’ın, piyasada bulunamayan ilaçlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19617) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
284.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Erzurum’un Narman ilçesinde yemekten zehirlenen öğrencilere
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19618) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07.03.2013)
285.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Diyarbakır Çocuk ve Kadın Hastalıkları Hastanesinde hayatını kaybeden
bir bebekle ilgili iddialara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19619) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
286.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis il ve ilçe sağlık müdürlüklerince kiralanan
araçlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19620) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07.03.2013)
287.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, kızamık hastalığı vakalarına ve Suriyeli sığınmacıların
salgın hastalık taşıyıp taşımadıklarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19621) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
288.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlığın Bursa’daki yatırımlarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19622) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
289.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, bağımlılık yapıcı maddelerin kullanımını önlemeye yönelik çalışmalara
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19623) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
290.- Hatay Milletvekili
Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Suriyeli sığınmacıların salgın hastalık taşıyıp
taşımadıklarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19624)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
291.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu spotlarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19625) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
292.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, Kamu Hastaneleri Birliklerine yapılan Genel Sekreter atamalarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19626) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
293.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, 663 sayılı KHK kapsamında yapılan görevlendirmelere ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19627) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
294.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, 663 sayılı KHK yürürlüğe girdikten sonra hastanelerin
yöneticilerinin liyakat esaslarına uyulmadan değiştirildiği iddialarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19628) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
295.- Kocaeli Milletvekili
Mehmet Hilal Kaplan’ın, Kocaeli’nin Dilovası ilçesindeki sanayi kuruluşlarının
kansere neden olduğu iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19629) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
296.- İstanbul Milletvekili
Şafak Pavey’in, AIDS ile mücadeleye ve HIV ilacı ile ilgili anlaşmaların
gecikmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19630)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
297.- Çorum Milletvekili
Tufan Köse’nin, Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamındaki uygulamalara ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19631) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
298.- Çanakkale Milletvekili
Ali Sarıbaş’ın, Çanakkale Merkez ve ilçelerindeki devlet hastanelerinde yeterli
sayıda uzman doktor bulunmadığı iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19632) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
299.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, bazı ilaçların piyasada bulunmadığı iddiasına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19633) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
300.- Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibek’in, TRT’de yayımlanan bir programa ilişkin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/19634) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.03.2013)
301.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, Eskişehir’de hızlı tren yoluna ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/19635) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.03.2013)
302.- Afyonkarahisar
Milletvekili Kemalettin Yılmaz’ın, Afyonkarahisar çevreyolunda bir mevkiinin
köprülü kavşak ihtiyacına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19636) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
303.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, TCDD Van Gölü Feribot İşletme Müdürlüğünce
kiralanan araçlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19637) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
304.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Yalova-Çınarcık kara yolundaki çalışmalara ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/19638) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07.03.2013)
305.- Yozgat Milletvekili
Sadir Durmaz’ın, Yozgat’ta inşa edilmesi planlanan havaalanına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/19639)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
306.- Yozgat Milletvekili
Sadir Durmaz’ın, Ankara-Sivas hızlı tren projesi kapsamındaki çalışmalara
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19640) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
307.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlığın Bursa’daki yatırımlarına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/19641) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08.03.2013)
308.- Tekirdağ Milletvekili
Candan Yüceer’in, İstanbul-Çerkezköy tren hattının bakımına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/19642) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.03.2013)
309.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, araç muayene ücretlerine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/19643) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
310.- Isparta Milletvekili
Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, gübre tedarikinde yaşanan sorunlara ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19644) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
311.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, Bakanlık tarafından hazırlanan kamu spotlarına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/19645)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
312.- Mersin Milletvekili
Vahap Seçer’in, Çukurova Bölgesel Havalimanı inşasına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/19646) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08.03.2013)
313.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, cezaevi nakil araçlarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19647) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.03.2013)
314.- Bursa Milletvekili
Turhan Tayan’ın, Mudanya İskelesinin halkın hizmetine açılmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19648) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.03.2013)
315.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, İstiklal Mahkemeleri zabıtlarının incelenmesine ilişkin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/19649) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.03.2013)
316.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Uludere raporunun milletvekillerine verilmemesine ilişkin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/19650) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.03.2013)
317.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, TBMM İdari Teşkilatında görev yapan idarecilerin özlük
haklarına ve kampüs lojmanlarının durumuna ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/19651) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.03.2013)
318.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, taşeron firma çalışanlarına ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/19652) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.03.2013)
319.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolat’ın, 2-B arazilerinin bedellerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/19653) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
320.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, Okul Sütü Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/19654) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
No:
125
2 Nisan 2013
Salı
Rapor
1.- Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün; Avukatlık Kanunu ile Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sivas Milletvekili Hilmi
Bilgin ve Çankırı Milletvekili İdris Şahin ile 8 Milletvekilinin; 1136 Sayılı
Avukatlık Kanunu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve 3568 Sayılı Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk'ün; Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (1/750, 2/1326, 2/1343, 2/1344) (S.
Sayısı: 444) (Dağıtma tarihi: 02.04.2013) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Erzincan, Gümüşhane ve Bayburt’ta son on yıl içinde uygulamaya
konulan projelere ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/3393)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
2.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Van, Elazığ ve Erzurum’da son on yıl içinde uygulamaya konulan
projelere ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/3394) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.03.2013)
3.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan ili Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının
yardımlarından yararlanan bazı vatandaşların borçlarına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3395) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
4.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, yaşlı, özürlü ve hastalara verilen paranın yetersizliğine ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/3396) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.03.2013)
5.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Manisa ve Kilis’te dağıtılan sütlerden zehirlenen öğrencilere ve
alınan tedbirlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/3397)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
6.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, ülkemizde et satışı yapılan yerlerde RFID izlenebilirlik
sisteminin kullanımına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/3398) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
7.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Çin Halk Cumhuriyetine vizesiz girişlere ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/3399) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.03.2013)
8.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan’a bağlı bir köyün okul sorununa ilişkin Milli Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3400) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
9.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, hayvansal ilaç ve kimyasal kalıntıları ile antibiyotik
kullanımına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3401) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
10.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Kars, Iğdır ve Ağrı’da son on yıl içinde uygulamaya konulan
projelere ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/3402) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.03.2013)
11.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da son on yıl içinde uygulamaya konulan projelere
ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/3403) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
12.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Muş, Bingöl ve Bitlis’te son on yıl içinde uygulamaya konulan
projelere ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/3404) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.03.2013)
13.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, AB’nin basın özgürlüğü ve uzun tutukluluk süreleri konusundaki
görüşlerine ilişkin Avrupa Birliği Bakanından sözlü soru önergesi (6/3405)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
14.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Pardus Projesi ile akıllı tahtalar ve tablet alımı ile ilgili
iddialara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3406) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
15.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, okullardaki bilişim dersinin kaldırılmasına ve başka derslere
giren bilişim ve teknoloji öğretmenlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi (6/3407) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
16.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, 2-B arazileri ile ilgili mevzuatta yapılan değişikliklere
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3408) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.03.2013)
17.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununa ilişkin Milli Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3409) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
18.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Helal Gıda Belgesi olan ve veren firmalara ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/3410) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
19.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, sosyal güvenlik primlerindeki katkı payına ve ustalık belgesine
ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından sözlü soru önergesi (6/3411)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
20.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, 2012 yılında tarım ve hayvancılık sektöründe yapılan ithalata
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/3412)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
21.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, TİKA tarafından Moğolistan’da yaşayan Türklere yapılan yardımlara
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) sözlü soru önergesi (6/3413)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
22.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, 2012 yılında yapılan su ürünleri denetimlerine ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/3414) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
23.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Marmara Denizinin kirliliği ile kirlilikten etkilenen balıkların
insan sağlığına etkilerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü
soru önergesi (6/3415) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
24.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, hızlı trenlerle ilgili çalışmalara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/3416) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık’ın, Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerde sarf edildiği iddia edilen
bazı ifadelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19655) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08.03.2013)
2.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, Merve Safa Kavakçı’nın kamu kurum ve kuruluşlarında bir görevi
olup olmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19656) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08.03.2013)
3.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, Sümeyye Erdoğan’ın kamu kurum ve kuruluşlarında bir görevi olup
olmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19657) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
4.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün’ün, Uludere’de 34 kişinin hayatını kaybettiği olaya ve TBMM İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan alt komisyonun hazırladığı
rapora ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19658) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
5.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, koruculuk sistemine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/19659) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.03.2013)
6.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Almanya Silahlı Kuvvetlerinin Trabzon Limanını
kullanma talebi olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/19660) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
7.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, Van’da deprem sonrası inşa edilen konutlara ve Erciş ilçesinin
altyapı durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19661) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.03.2013)
8.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19662) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
9.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında bağlı kurum ve kuruluşlara yapılan
bilgi edinme başvurularına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19663)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
10.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, Başbakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından 2002-2013
yılları arasında verilen kamu spotu ilanlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/19664) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
11.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfü Baydar’ın, Dışişleri Bakanının Osmanlı Hanedanı üyeleri ile bir
görüşmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19665) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.03.2013)
12.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, iktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunlarına sınavsız iş
imkanı sağlanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19666)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
13.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, Suriye’deki rejime muhalif bazı gruplara destek sağlandığı
iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19667) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
14.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, Suriyeli muhaliflerin bir petrol yatağını ele geçirdiği
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19668) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.03.2013)
15.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, Suriyeli muhaliflere Türkiye tarafından eğitim verilip
verilmediğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19669) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.03.2013)
16.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, Akdeniz’de yapılan tatbikatlara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/19670) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
17.- Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova’nın, Balıkesir’in Edremit ilçesinde meydana gelen sel ve
taşkınlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19671) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
18.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, 2002-2013 yılları arasındaki silah ihracatı ve ithalatına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19672) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
19.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, Suriye Devlet Başkanının bazı iddialarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/19673) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
20.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, Van Valiliğinin bir sempozyum için mali destek sağladığı
iddiasına ve Van Valisinin bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/19674) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
21.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, İstanbul’un Eyüp ilçesinde orman alanı içerisindeki bir
arazinin tahsisine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19675)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
22.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün’ün, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesindeki bütünleme
sınavlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19676) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.03.2013)
23.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19677) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
24.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19678) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
25.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/19679)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
26.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında bağlı kurum ve kuruluşlara yapılan
bilgi edinme başvurularına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/19680) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
27.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/19681)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
28.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/19682)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
29.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/19683)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
30.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında bağlı kurum ve kuruluşlara yapılan
bilgi edinme başvurularına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı
soru önergesi (7/19684) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
31.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/19685)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
32.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/19686)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
33.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/19687)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
34.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında bağlı kurum ve kuruluşlara yapılan
bilgi edinme başvurularına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay)
yazılı soru önergesi (7/19688) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
35.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/19689)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
36.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/19690)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
37.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/19691)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
38.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında bağlı kurum ve kuruluşlara yapılan
bilgi edinme başvurularına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ)
yazılı soru önergesi (7/19692) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
39.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/19693)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
40.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/19694)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
41.- Diyarbakır Milletvekili
Nursel Aydoğan’ın, Bakırköy Kapalı Kadın Cezaevindeki bir uygulamaya ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/19695) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
42.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ile
ilgili çeşitli konulara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19696) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
43.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunun
fiziki şartlarına ve hükümlülerle ilgili çeşitli kurallara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19697) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
44.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, Silivri Ceza İnfaz Kurumunun fiziki şartlarına ve hükümlülerle
ilgili çeşitli kurallara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19698) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
45.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, İstanbul’un Kağıthane ilçesinde bir okulda meydana gelen olaya
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/19699) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
46.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/19700) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
47.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında Bakanlığa yapılan bilgi edinme
başvurularına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/19701)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
48.- Balıkesir Milletvekili
Namık Havutça’nın, Balıkesir Adalet Komisyonu Başkanı hakkındaki iddialara
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/19702) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
49.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün’ün, Ankara Adalet Sarayının taşınmasına ve mevcut binada
gerçekleştirilen tadilat çalışmalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19703) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
50.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, Silivri Cezaevindeki gazetecilerin ziyaretçilerine sınırlama
getirildiği iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19704) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
51.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/19705) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
52.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/19706) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
53.- Tekirdağ Milletvekili
Candan Yüceer’in, kadına yönelik şiddetle mücadeleye ve kadın sığınma evlerine
ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19707)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
54.- İstanbul Milletvekili Melda Onur’un,
İstanbul’da gösteri yapan bir grup kadına şiddet uygulandığı iddialarına
ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19708)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
55.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19709) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.03.2013)
56.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında Bakanlığa yapılan bilgi edinme
başvurularına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19710) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
57.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, şiddete maruz kalan kadınlar ve kadınların
ekonomik sosyal statüsüne ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19711) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
58.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin’in, Çocuk Evlerine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19712) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
59.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19713)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
60.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19714)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
61.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/19715) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
62.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında Bakanlığa yapılan bilgi edinme
başvurularına ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/19716)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
63.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/19717) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
64.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/19718) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
65.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/19719)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
66.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında Bakanlığa yapılan bilgi edinme
başvurularına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19720) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
67.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/19721)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
68.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/19722)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
69.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk’ün, asgari ücretle ilgili bir açıklamasına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/19723) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07.03.2013)
70.- Tekirdağ Milletvekili
Emre Köprülü’nün, asgari ücretle nasıl geçinilebileceğinin kamuoyu ile
paylaşılmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19724) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
71.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/19725) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.03.2013)
72.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında Bakanlığa yapılan bilgi edinme
başvurularına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19726) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
73.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/19727)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
74.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/19728)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
75.- Mersin Milletvekili
Ertuğrul Kürkcü’nün, Mersin’de yürütülen üç projede Çevresel Etki
Değerlendirmesi Yönetmeliğine uyulmadığı iddiasına ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19729) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.03.2013)
76.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın, Kocaeli ili Dilovası ilçesinde yaşanan çevre sorunlarına
ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/19730)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.03.2013)
77.- Tekirdağ Milletvekili
Candan Yüceer’in, Tekirdağ’ın Çerkezköy ilçesindeki kentsel dönüşüm
çalışmalarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19731) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
78.- Tokat Milletvekili Orhan
Düzgün’ün, Tokat’ın deprem riski ve yapı stokuna ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19732) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
79.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/19733) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
80.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında Bakanlığa yapılan bilgi edinme
başvurularına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19734) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
81.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/19735) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
82.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/19736) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
83.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, basınla ilgili bir demecine ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19737) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
84.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Suriye’deki çatışmalara katıldığı iddia edilen
Türk vatandaşlarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19738)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.03.2013)
85.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19739) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
86.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında Bakanlığa yapılan bilgi edinme
başvurularına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19740)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
87.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, Irak’taki Türkmenlere yönelik politika ve çalışmalara ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19741) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
88.- Bursa Milletvekili Aykan
Erdemir’in, Suudi Arabistan’da tutuklu veya hükümlü bulunan Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19742)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
89.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19743) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
90.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19744) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
91.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/19745) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
92.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında Bakanlığa yapılan bilgi edinme
başvurularına ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/19746)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
93.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/19747) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
94.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/19748) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
95.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19749) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.03.2013)
96.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında Bakanlığa yapılan bilgi edinme
başvurularına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19750) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
97.- Hatay Milletvekili
Mehmet Ali Ediboğlu’nun, 4168 sayılı EPDK Kurul Kararı ile getirilen
düzenlemeye ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19751) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
98.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19752) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.03.2013)
99.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19753) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.03.2013)
100.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/19754) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
101.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında Bakanlığa yapılan bilgi edinme
başvurularına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/19755)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
102.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/19756) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
103.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/19757) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
104.- Hatay Milletvekili
Refik Eryılmaz’ın, Türkiye’nin et ithalatına ve üretici maliyetlerinin
düşürülmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19758) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
105.- Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Bartın İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık
yetkililerinin bir uygulamasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19759) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
106.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19760)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
107.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında Bakanlığa yapılan bilgi edinme
başvurularına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19761) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
108.- Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın, İç Anadolu Bölgesindeki hayvan üreticileri ile çiftçilerin
sorunlarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19762) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
109.- Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın, Ziraat Bankası tarafından çiftçiyi destekleme primlerinde
kesinti yapıldığı iddialarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19763) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
110.- İzmir Milletvekili
Aytun Çıray’ın, bitkisel ilaç adı altında satışı yapılan ürünlere ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19764) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.03.2013)
111.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu’nun, ziraat mühendisi kadrolarına ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19765) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
112.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu’nun, su ürünleri ile ilgili bölümlerden mezun olanlara
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19766)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
113.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19767)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
114.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19768)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
115.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/19769) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
116.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında Bakanlığa yapılan bilgi edinme
başvurularına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19770) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
117.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/19771) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
118.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/19772) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
119.- Van Milletvekili Özdal
Üçer’in, Van’da bir mitingde polis tarafından yaralandığı iddia edilen bir
çocuğa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19773) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.03.2013)
120.- Muş Milletvekili Demir
Çelik’in, 2002-2013 yılları arasında görevden alınan belediye başkanlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19774) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.03.2013)
121.- Muş Milletvekili Demir
Çelik’in, İstanbul Kadıköy’de düzenlenen bir mitingde yaşanan olaylara emniyet
personelince müdahale edilmediği iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19775) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.03.2013)
122.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis’te bakkallara güvenlik kamerası takılması
zorunluluğu getirilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19776) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.03.2013)
123.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Arhavi ilçesinde bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19777) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
124.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Hopa ilçesinde bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19778) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
125.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesinde bir köyün sulama sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19779) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
126.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesinde bir köyün sulama sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19780) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
127.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Hopa ilçesinde bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19781) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
128.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Arhavi ilçesinde bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19782) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
129.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, İstanbul’un Kağıthane ilçesinde bir okulda meydana gelen olaya
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19783) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
130.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün’ün, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Hatay ve Denizli’de basın
açıklaması yapmak isteyen kadınlara polisin müdahale ettiği iddialarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19784) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
131.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19785) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
132.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında Bakanlığa yapılan bilgi edinme
başvurularına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19786)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
133.- Denizli Milletvekili
İlhan Cihaner’in, Denizli’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamalarına
müdahalede bulunulduğu iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19787) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
134.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesinde bir köyün sulama sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19788) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
135.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesinde bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19789) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
136.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, Artvin İli Borçka Kaymakamlığı tarafından verilen bir
reklama ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19790) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.03.2013)
137.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in, İstanbul’un Kadıköy ilçesinde polisler tarafından bir kişiye
şiddet uygulandığı iddiası ile işkence ve kötü muameleyle mücadeleye ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19791) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
138.- İstanbul Milletvekili
Sebahat Tuncel’in, koruma altındaki bir vatandaşın akrabaları tarafından
kaçırıldığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19792) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
139.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Van Kadın Derneği hakkında yürütülen soruşturmaya
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19793) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.03.2013)
140.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Arhavi ilçesine bağlı bir köyün yol sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19794) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
141.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Hopa ilçesine bağlı bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19795) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
142.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesinde bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19796) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
143.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Hopa ilçesinde bir köyün sorunlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19797) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
144.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesinde bir köyün sulama sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19798) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
145.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Arhavi ilçesindeki bir köyün yol sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19799) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
146.- Antalya Milletvekili
Yıldıray Sapan’ın, asansörlerin denetimine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19800) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
147.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19801) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
148.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19802) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
149.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/19803) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
150.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında Bakanlığa yapılan bilgi edinme
başvurularına ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/19804)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
151.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/19805) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
152.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/19806) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
153.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/19807) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
154.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında Bakanlığa yapılan bilgi edinme
başvurularına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/19808)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
155.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/19809) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
156.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/19810) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
157.- Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibek’in, THY’nin reklam ve tanıtım giderleri ile sponsorluk
anlaşmalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/19811)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
158.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/19812) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
159.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında Bakanlığa yapılan bilgi edinme
başvurularına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/19813) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.03.2013)
160.- Ankara Milletvekili
Sinan Aydın Aygün’ün, haberleşme sektöründeki vergi uygulamalarına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/19814) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
161.- Ankara Milletvekili
Sinan Aydın Aygün’ün, internet sitesinden yapılan ticarete ve bu ticaretin
vergilendirilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/19815)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
162.- Antalya Milletvekili
Yıldıray Sapan’ın, hayvan konaklama tesislerine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19816) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
163.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/19817) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
164.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/19818) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
165.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel’in, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19819) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.03.2013)
166.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis’te bir köyün okul sorununa ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19820) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.03.2013)
167.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu’nun, yüksek öğrenime devam eden yirmi dokuz yaşını
aşmış erkek öğrencilerin “Şartlı Askerlik Durum Belgesi” almalarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19821) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
168.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19822) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
169.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında Bakanlığa yapılan bilgi edinme
başvurularına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19823)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
170.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, üniversitelerde kredili sistem uygulamasına geçilmesi
ile yirmi dokuz yaş sınırı nedeniyle okullarını bırakmak zorunda olanlara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19824) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.03.2013)
171.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, Bakanlık istisnai kadrolarına yapılan atamalara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19825) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
172.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, eğitim ve fen-edebiyat fakültesi mezunlarına sınavsız iş
imkanı sağlanmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19826) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
173.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, FATİH Projesi kapsamında öğrencilere dağıtılan tablet
bilgisayar ve diğer ürünlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19827) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
174.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, yeni eğitim sistemi kapsamında okullardaki derslik ve
öğrenci sayılarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19828) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
175.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, ÖSYM tarafından yapılan sınavların ücretlerinin kredi
kartı ile ödenebilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19829) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
176.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, ÖSYM tarafından yapılan sınavların maliyetine ve
adaylardan toplanan ücretlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19830) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
177.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, okullarda serbest kıyafet uygulamasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19831) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
178.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, Akıl Küpü Okul Sütü Projesine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19832) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
179.- Samsun Milletvekili
Ahmet İhsan Kalkavan’ın, “Haydi Kızlar Okula” kampanyası ile kız çocuklarının
eğitimine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19833)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
180.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19834) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
181.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19835) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
182.- Hakkâri Milletvekili
Adil Kurt’un, vicdani ret hakkına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19836) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
183.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, terörle mücadelenin başladığı zamandan beri
askerlerin yaşadıkları bazı sorunlara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19837) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.03.2013)
184.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, vicdani ret hakkına ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19838) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.03.2013)
185.- Tekirdağ Milletvekili
Candan Yüceer’in, uzman erbaşların özlük haklarına ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19839) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
186.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu’nun, yüksek öğretime devam eden yirmi dokuz yaşını
aşmış erkek öğrencilerin “Şartlı Askerlik Durum Belgesi” almalarına ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/19840) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
187.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/19841) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
188.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında Bakanlığa yapılan bilgi edinme
başvurularına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/19842)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
189.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, bir dava dosyasında yer alan belgeler ile ilgili olarak TSK
bünyesinde soruşturma açılıp açılmadığına ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19843) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
190.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Milli
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/19844) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
191.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/19845) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
192.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19846) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
193.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında Bakanlığa yapılan bilgi edinme
başvurularına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19847) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
194.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, sondaj kuyularına takılması öngörülen sayaçlara ilişkin Orman ve
Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19848) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
195.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19849) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
196.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19850) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.03.2013)
197.- Erzincan Milletvekili
Muharrem Işık’ın, MR ve Tomografi cihazlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19851) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
198.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, organ ticaretine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19852) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
199.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19853) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.03.2013)
200.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında Bakanlığa yapılan bilgi edinme
başvurularına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19854)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.03.2013)
201.- İzmir Milletvekili
Aytun Çıray’ın tüberküloz ve kızamık vakalarının sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19855) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
202.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19856) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
203.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19857) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.03.2013)
204.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/19858)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
205.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 yılında Bakanlığa yapılan bilgi edinme
başvurularına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19859) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
206.- Antalya Milletvekili
Yıldıray Sapan’ın, ITB Berlin fuarında THY’yi temsil eden çalışanların kılık
kıyafetine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19860) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
207.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri’ye yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/19861)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
208.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/19862)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.03.2013)
209.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, Kamu Denetçiliği Kurumu bina ve personeline ilişkin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/19863) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22.03.2013)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz ve 22 Milletvekilinin, Adana'daki çiftçilerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/564) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.02.2012)
2.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal ve 24 Milletvekilinin, Şanlıurfa'daki kaçak yapılaşmanın
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/565) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.02.2012)
3.- Mersin Milletvekili
Ertuğrul Kürkcü ve 21 Milletvekilinin, Kamulaştırma Kanunu uyarınca kullanılan
Acele Kamulaştırma uygulamalarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/566)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.02.2012)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, bir vatandaşa yönelik polis müdahalesi ile ilgili
soruşturmanın tamamlanmamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16582)
2.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2002-2012 yılları arasında yapılan telefon ve ortam
dinlemelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16583)
3.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Abdullah Öcalan’ın cezaevindeki odasına televizyon konulmasına
ilişin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16585)
4.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, ambalajlı su satan firmaların denetimine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16725)
5.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, Siirt Kurtalan Devlet Hastanesinin doktor ihtiyacına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16726)
6.- Muğla Milletvekili Ömer
Süha Aldan’ın, yabancı uyruklu hastaların tedavilerine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16727)
7.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık personelinin e-mail ve sosyal medya
hesaplarının denetlenip denetlenmediğine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16728)
8.- Muğla Milletvekili Ömer
Süha Aldan’ın, kapatılan Etlik İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesine genel
sekreter atanıp atanmadığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16729)
9.- Muğla Milletvekili Ömer
Süha Aldan’ın, Etlik İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesinin kapatılmasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16730)
10.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, Bakanlıkta araştırmacı kadrosuna atanan şube müdürlerine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16731)
11.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Alo SABİM 184 hattına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16732)
12.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, şiddete maruz kalan sağlık çalışanlarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16733)
13.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, Kamu Hastaneler Birliğine yapılan atamalarla ilgili iddialara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16734)
14.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, sağlık çalışanlarının sorunlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16735)
15.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, veteriner, zirai ve bitkisel ilaçların ruhsatlanmasına ve ilaç takip
sistemine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16736)
16.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, damacana suların denetimine ve Kocaeli’deki bir firma ile
ilgili iddialara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16737)
2
Nisan 2013 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Fatih ŞAHİN (Ankara), Özlem YEMİŞÇİ (Tekirdağ)
BAŞKAN – Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 86’ncı Birleşimini açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN -
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Beş dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk
söz, Van’ın zafer günü nedeniyle söz isteyen Van Milletvekili Mustafa Bilici’ye
aittir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Van Milletvekili Mustafa Bilici’nin, Van’ın düşman işgalinden kurtuluşunun
95’inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
MUSTAFA BİLİCİ
(Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Van’ın düşman işgalinden
kurtuluşunun 95’inci yıl dönümü münasebetiyle gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Van şehrinin eski çağlara kadar inen çok eski bir tarihi
bulunmaktadır. Bölgede yapılan kazılarda ele geçen buluntular, milattan önce de
yörenin sürekli bir yerleşim yeri olduğunu ortaya koymaktadır.
Doğu Anadolu’da
yaşayan Hurriler burayı merkez konumuna getirmişlerdir. Hurrilerden sonra
Urartular yöreye hâkim olmuş, Van, “Tuşpa” adıyla üç yüz yıl Urartuların
başkenti olmuştur.
Birçok medeniyete
ev sahipliği ve başkentlik yapmış Van, ayrıca bugüne kadar Persler, Medler,
Selçuklular, Osmanlılar gibi birçok kültürü bağrında barındırmış, yaşadığı
tarih ile beraber güçlü, kadim bir toplum olmuştur.
Van, doksan beş
yıl önce, 20 Mayıs 1915’te, Ermenilerin desteğiyle Rus ordusu tarafından işgal
edildi. İşgalden sonra Rusların destek ve tahrikleriyle Ermeniler, Müslüman
yöre halkını çoluk çocuk demeden vahşice katlettiler.
1917 yılında
Rusya’da çıkan ihtilal nedeniyle Rus birlikleri geri çekilmeye başlayınca, Ermeni
kuvvetleri, Ruslardan geride kalan malzeme, silah ve cephaneyle daha da
güçlenerek Van ve çevresini yakıp yıkmaya başlamışlar, bunun üzerine Ali İhsan
Sabis Paşa komutasındaki 4. Kolordu Komutanlığı ve beraberindeki aşiretlerle
birlikte 2 Nisan 1918 tarihinde Van’a ulaşılmış ve beş gün süren şiddetli
muharebeden sonra Ermeni kuvvetleri tamamen Van’dan çıkarılmışlardır.
Van’da topyekûn
bir mücadele sonucu 30 binden fazla şehit verilmiştir. Kafkas cephesinde,
cephanesi bitmek üzere olan askerlere mühimmat götürmek üzere gönüllü olan,
yürekleri kocaman ama yaşları küçük 120 çocuk, 1915 yılı Ocak ayında, insanın
kanını donduran ayaza rağmen karlı dağları aşarak cephaneyi 100 kilometre
mesafedeki birliğe teslim etmeye başlamış ancak geri dönüş yolunda bu çocukların
98’i şehit olmuştur. Bir kez daha ruhları şad olsun diyorum.
Rus işgali ve
Ermeni katliamı başlamadan önce 70 bin olan Van’ın nüfusu, işgalden üç yıl
sonra 2 Nisan 1918 tarihinde 13 bine kadar düşmüştür. Van bu dönem içerisinde
yakılıp yıkılmış ve harabeye dönüşmüştür. Sonrasında Bağlar mevkisinde kent
yeniden kurulmuş ve o dönemlerde kırsal bir görünümde olan Van 1923 yılında il
yapılmıştır.
Değerli
arkadaşlar, bugün tarih 2 Nisan 2013 ve Van artık büyükşehir. Yaklaşık 1 milyon
100 bin nüfusuyla Doğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük şehri. Kadirşinas ahalisi
ile çevresine kucak açmış büyük kent. Ekonomisi etrafına lokomotif olacak büyük
bir cazibe merkezi. Bölgesinde kongre ve fuarlara ev sahipliği yapacak çekim
merkezi.
Şehrimiz de diğer
şehirlerde olduğu gibi AK PARTİ iktidarı ile altın çağını yaşıyor. Ulaşımda,
sağlıkta, eğitimde, sanayide ve sosyal hayatta yapılan yatırımlarla, sağlanan
hizmetlerle Van hızla gelişmeye ve kalkınmaya başladı. Doğu Anadolu’nun
yükselen yıldızı Van önemli bir cazibe merkezi olmanın eşiğine geldi. Van’ın bu
noktadaki en önemli potansiyelleri sınır ticareti, turizm ve hayvancılıktır.
Van, coğrafi olarak dört mevsimin de yaşandığı bir havzada bulunmaktadır.
Özellikle kış turizmi, doğa turizmi, dağcılık, su sporları gibi önemli bir
destinasyona sahip olan Van, aynı zamanda tarih ve inanç turizminin de önemli
merkezlerindendir.
Van’ın tarihini,
kültürünü, mücadelesini ve bugününü aktarmaya çalıştım. Van’la ilgili yazılmış
bir şiiri de sizlerle paylaşmak istiyorum:
Bir yanı denize
bakar,
İçinde çeşmeler
akar,
Suları miski
amber kokar,
Kardeşlik bu
Van’da, bu Van’da.
Doğusunda Erek
Dağı,
Her tarafı üzüm
bağı,
Yiğitler kurmuş
otağı,
Kardeşlik bu
Van’da, bu Van’da.
Unutulmaz bir
kışı var,
Çok da sıcak
değil yazlar,
Ah ne güzel olur
bahar,
Kardeşlik bu
Van’da, bu Van’da. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Gündem dışı
ikinci söz, büyüme rakamları ve ekonomik değerlendirmeler hakkında söz isteyen
İstanbul Milletvekili Müslim Sarı’ya aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
2.-
İstanbul Milletvekili Müslim Sarı’nın, büyüme rakamları ve ekonomik
değerlendirmelere ilişkin gündem dışı konuşması
MÜSLİM SARI
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bildiğiniz üzere, dün büyüme rakamları açıklandı ve
ekonominin genel tablosu üç aşağı beş yukarı ortaya çıktı, daha doğru bir
ifadeyle, bir “Türk mucizesi” olmadığı ortaya çıktı. Biliyorsunuz, sayın AKP
milletvekilleri ve Hükûmet, sürekli olarak bir Türk mucizesinden bahsediyor
ekonomide ancak açıklanan rakamları görünce ortada bir mucize olmadığını açık
bir biçimde ortaya koyduk. Son çeyrek rakamlarında ekonomi neredeyse durdu,
ekonominin çarkları durdu. Ekonomi, mevsim ve takvimsel etkilerden
arındırıldığında sıfıra yakın bir büyüme gösterdi yani büyümedi. Ekonomi 8
çeyrektir büyümeden hız kaybediyor, 8 çeyrektir ekonominin büyüme hızı aşağıya
doğru iniyor. Yurt içi talep çökme noktasına geldi. 2012 yılında yurt içi talep
negatif. Kamu harcamaları çıkartıldığında ekonomi son çeyrekte küçüldü değerli
arkadaşlar.
Şimdi, bu
rakamlar karşısında “Biz frene bastık, frene bastığımız için uygun noktalara
geldik. Aslında bu, ekonomide bir soğutma çabasıdır.” söylemlerinin de aslında
anlamsız olduğu açık biçimde ortaya çıktı. 8,8’den 2,2’ye düşen bir büyüme hızı
performansı var ve büyümede 4 kat eksi bir büyüme performansı var geçen seneye
göre. Bunun karşılığında, cari işlemler açığında ne kadar bir iyileşme
sağlandı? Sadece 28 milyar dolar. Dolayısıyla, biz, aslında 28 milyar dolarlık
bir iyileşme sağlayabilmek için büyümeden tam 4 kat fedakârlık yapmak zorunda
kaldık. Bu da aslında ekonominin bir fren ya da bir soğutma çabasının bir
sonucu olarak bu noktaya gelmediğini bize çok açık olarak gösteriyor.
Büyüme hedefleri
tutmadı. Bildiğiniz üzere, ilk Orta Vadeli Program’da büyüme hedefi yüzde 4’tü,
daha sonra bu 3,2’ye revize edildi, şimdi 2,2 olarak gerçekleşti. Buradan şimdiden
ilan ediyoruz: 2013 yılı ve sonrasına ilişkin Orta Vadeli Program’da Hükûmetin
ortaya koyduğu büyüme hedefleri tutmayacaktır. Tutmayacağı daha bugünden
anlaşılıyor çünkü yurt içi talebi canlandıracak, onu harekete geçirecek
herhangi bir umut ışığı yoktur, herhangi bir veri söz konusu değildir; yatırım
harcamaları düşmektedir, özel sektörün makine teçhizat alımları yüzde 13,5
geriledi, özel sektörün sabit sermaye yatırımları üçüncü çeyrekte geriledi.
Dolayısıyla, hem yatırım kanalından hem tüketim kanalından orta vadede
ekonominin canlanacağına ilişkin herhangi bir belirti yoktur, dolayısıyla 2013
büyüme hedefi tutmayacaktır. 2013 büyüme hedefi tutmayacağı için de vergi
gelirleri hedefine ulaşılamayacaktır, vergi gelirleri hedefine ulaşılamayacağı
için de, vergi hedeflerini tutturabilmek için önümüzdeki dönem zamlarla malul
bir dönemdir. Buradan ilan ediyorum: Haziran ayından itibaren Türkiye’de çok
ciddi zamlar olacaktır. 2013 yılının birinci çeyreği ve ikinci çeyreği büyüme
rakamları açıklandıkça, buna bağlı olarak mali performans ortaya çıktıkça,
doğal gazdan başlamak üzere, zaten mutat hâle gelmiş olan zamlarda ciddi
miktarlarda artış olacaktır.
İşsizlik
rakamları yeniden yukarı çıkacaktır, çıkmaya başlamıştır. Yılı 10,1’le kapattık
ama sonbahardan itibaren işsizlik rakamları yukarı doğru yeniden ivmelenmeye
başlamıştır. İşsizlik çift haneli rakamlarla kalmaya devam edecektir.
Bakınız, Türkiye
ekonomisinin tarihsel büyüme ortalaması yüzde 5’tir. AKP iktidarları boyunca
büyüme ortalamamız sadece yüzde 5’tir yani ortada bir “Türk mucizesi” yok.
Türkiye, tarihsel ortalamaları kadar büyümüştür.
1980’li yıllarda
işsizlik oranımız yüzde 8,3’tür, 1990’lı yıllar ortalaması 8,2’dir. Bakınız,
istikrarsızlığın olduğu, hükûmetlerin dağılıp kurulduğu yıllarda işsizlik
ortalaması yüzde 8,2’dir. Şimdi istikrardan bahsediyorsunuz, “İstikrar sürsün,
Türkiye büyüsün.” diyorsunuz ama işsizlik 10,1. Önümüzdeki dönem işsizlik
oranları daha da çok artacaktır.
Sonuç itibarıyla
değerli vekil arkadaşlarım, büyüme oranlarının tutmayacağı ve giderek düşeceği,
hedeflerin tutmayacağı, işsizliğin artacağı, hayat pahalılığının yani
enflasyonun yüksek kalmaya devam edeceği ve en önemlisi cari işlemler açığının
düşmeyeceği, dolayısıyla Türkiye’ye ilişkin dış kırılganlıkların devam edeceği
bir patika vardır. Hükûmet için son derece zor bir patikadır, sosyal
demokratlar için de son derece elverişli bir patikadır.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Gündem dışı
üçüncü söz İstanbul surlarının bakımsızlık sorunu hakkında söz isteyen Mardin
Milletvekili Erol Dora’ya aittir. (BDP sıralarından alkışlar)
3.-
Mardin Milletvekili Erol Dora’nın, İstanbul surlarının bakımsızlık ve tahribat
sorununa ilişkin gündem dışı konuşması
EROL DORA
(Mardin) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tarihî bir mirasımız olan İstanbul Surları’nın
bakımsızlığı ve tahribatı ile ilgili konuşmak üzere gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tarihî yarımadayı
çevreleyen İstanbul Surları, 5’inci yüzyıldan itibaren inşa edilmeye başlanmış,
yıkılmalar ve yeniden yapmalar ile birlikte 4 defa elden geçirilmiştir.
Haliç surları,
kara surları ve Marmara surlarından oluşan bu görkemli surların her bir bölümü
kendi içinde tarihi besleyen nice hikâye barındırmaktadır. Üçlü sur sistemi ile
çevrili Edirnekapı-Yedikule arasındaki kara surlarından Marmara surlarına, tek
sur sistemi ile çevrili Haliç surlarına kadar surların her yanı tarih ile iç
içedir.
1985 yılında
UNESCO Dünya Miras Komitesine yapılan teklifte İstanbul kara surlarının 6.650
metre uzunlukta olmasına, 447 yılına tarihlenmesine ve askerî mimari olarak
taşıdığı öneme vurgu yapılmıştır. Ancak, tarihî yarımadada tüm eserlerden önce
surların yapılmış olduğu belirtilerek bu surlar olmadığı takdirde bölgede
yaşamış olan kültürlerin ürettikleri sanat ve mimarlık eserlerinin olamayacağı
mesajı verilmektedir. Bu teklif belgeye dayalı olarak İstanbul kara surları
Dünya Miras Listesi’ne alınmıştır.
Bugün ise, Dünya
Miras Listesi’nde yer alan İstanbul Surları, kaderine terk edilmiş, bakımsızlık
ve ilgisizlik nedeniyle yok olmaya yüz tutmuştur. Bu ilgisizlik, tüm bu
görkemli tarihin kaybolmasına neden olduğu kadar surların çevresini de
güvenlikten yoksun hâle getirmiştir. 2013 yılının başında Cankurtaran
mevkisindeki surların çevresinde işlenen Sarai Sierra cinayeti ile surların
çevresinde yaşanan güvenlik problemleri tekrar gündeme gelmiş, daha önce de
benzer olayların yaşandığı İstanbul Surları tarihî bir mekân olmaktan çıkmış ve
aksine, şehrin en güvensiz, korunaksız bölgelerinden birisi hâline
getirilmiştir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; koruma ve kentsel planlama kapsamında sur ve yakın
çevresiyle ilgili koruma kararları 1938 yılında yapılan Prost Planı’nda
görülmektedir. Bazı istisnalar hariç, bu planın öngördüğü kararların ve
getirdiği ilkelerin hâlen yürürlükte ve geçerli olduğu söylenebilir.
Restorasyon kapsamında yapılanlara gelince, 1980 yılından itibaren Yedikule
bölgesinde yapılan bazı uygulamalar dışında, müdahaleler, sanat tarihçileri,
arkeologlar ve mimarlar tarafından yoğun bir biçimde protesto edilmiştir. Bu
protestonun nedeni ise “Surların ön araştırma ve analiz safhalarına fazla vakit
ayrılmadan bir an önce sonuç alma isteğiyle hızlı bir biçimde onarıldığı, bu
onarımların kent mimarisiyle olumlu olmaktan çok, çalışmaların niteliksizliğini
ortaya koyması, surların özgünlüğünün yitirilmesi, tarihin geri alınamaz
biçimde yara alması” şeklinde açıklanmıştır. Bu açıklamalar sonucunda surlar ve
dolayısıyla uygulamalar uluslararası koruma kurumlarının ve örgütlerinin
gündemine girmiş, UNESCO denetimleri yoğunlaşmış ve 2005 yılında, restorasyonun
doğru yapılmadığı gerekçesiyle UNESCO tarafından durdurulmuştur. Restorasyon
çalışmaları hiçbir zaman usulüne uygun ve tarihî surlar için uyumlu şekilde
yürütülmediği için, yeniden değerlendirme aşaması çoğunlukla yarıda kalmakta ve
tarihî surlar, karanlık, kirli ve yıkık görüntüleriyle dikkat çekmeye devam
etmektedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan “İstanbul
Surları”nın Çin Seddi’nden ne farkı vardır? Her ikisi de Dünya Miras
Listesi’nde yer almakta ve oldukça zengin bir tarihe ev sahipliği yapmaktadır
fakat kültürel bir mirası koruma noktasından baktığımızda asıl manzara ortaya
çıkmaktadır. Çin Seddi ve çevresi her türlü mimari dengeler düşünülerek restore
edilmiş ve 2007 yılında dünyanın yeni 7 harikasından biri olarak seçilmiştir.
Diğer yandan İstanbul Surları, evsizlerin barınağı hâline gelen ve güvenlik
sorunu nedeniyle insanların gezmeye çekindiği bir alan hâline gelmiştir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yetki ve sorumluluğu altında bulunan tarihî
surların restorasyonu için birçok kuruluşla sürekli ihaleler yapılmasına
rağmen, profesyonel gruplar ve araştırmacılar tarafından böyle bir çalışma
olmadığı belirtilmektedir. Düzenli ve doğru çalışmalar yapılmamasına rağmen,
belediyede var olan yetki ve sorumluluk Kültür ve Turizm Bakanlığına da
devredilmemekte, bu yetki tartışmaları da surların hayata kazandırılmasıyla
ilgili sorunları körüklemektedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlerime son verirken bilmenizi isterim ki tarihî
surlar, hepimizin ortak kültürel mirasıdır, hepimizin sorumluluğu altında,
özenle korunması gereken tarihî bir değerdir. Acilen yapılması gereken
restorasyon çalışmalarının yörede yaşayanların ve turizm amaçlı surları görmeye
gelenlerin gereksinimlerine, kentin ve yer aldığı bölgenin kentsel mimarisine
uygun olarak çok boyutlu düşünülmesinin gerekli olduğunu tekrar belirtiyorum.
Bu vesileyle, Hristiyanlık âlemi tarafından kutlanan Paskalya Bayramı’nın bütün
Hristiyan vatandaşlarımıza ve Hristiyan âlemine sevgi ve barış getirmesi, bu
vesileyle…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EROL DORA
(Devamla) - … bu tür bayramların bütün ülkeye huzur ve barış getirmesi
dileklerimle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Vural, söz
talebiniz var.
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, MHP Grubu olarak, Van’ın düşman işgalinden
kurtulu-şunun 95’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, biz
de Milliyetçi Hareket Partisi olarak Van’ın düşman işgalinden kurtuluşunun
95’inci yıl dönümünü kutluyoruz. Tabii, bu, kazanılmış kurtulma değil
kazanılmış bir zaferdir. Kurtuluş mücadelesinin kahramanlarını saygı ve
minnetle anıyoruz. Ermeni vahşetine maruz kalan 80 bin Vanlıyı bir kez daha
rahmetle anıyorum.
50 kadını,
Akdamar Kilisesi’ne götürülürken iffetlerini korumak amacıyla kendilerini göle
bırakıp da şehit olan kadınlarımızı, iffetini koruyan kadınlarımızı saygıyla
anıyorum.
17 Mayısın Van’ın
Ermeni mezalim günü olması için bir kanun teklifi verdik Sayın Yusuf
Halaçoğlu’yla. Umarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi bir an önce bu kanun
teklifini görüşür ve bu işgal düşüncesine karşı Parlamentodan bir kanunla cevap
vermiş olur.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, fiilî, zihnî veya fikrî işgalin bu coğrafyada bir daha
vuku bulmayacağına olan inancımla teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Canikli…
2.-
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, AK PARTİ Grubu olarak, Van’ın düşman
işga-linden kurtuluşunun 95’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biz de Van’ın
düşman işgalinden kurtuluşunun 95’inci yılı vesilesiyle önce Vanlıları tebrik
ediyoruz. Ayrıca, bu süreçte hayatını kaybeden bütün şehitlerimize de Cenab-ı
Hak’tan rahmet diliyoruz.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 1, 194, 270, 271,
289, 346, 362, 386, 391, 392, 393, 395, 444, 453, 462, 503, 560, 705, 741, 786,
828, 835, 889, 910, 1021, 1122, 1179, 1181, 1282, 1283, 1478, 1651, 1709, 1729,
1739, 1794, 1821, 1832, 2001 ve 2120’nci sıralarında yer alan önergeleri
birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini sırası
geldiğinde yerine getireceğim.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz ve 22 milletvekilinin, Adana’daki
çiftçilerin sorunla-rının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/564)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Adana ilindeki
çiftçilerin sorunları araştırılarak, alınması gereken tedbirler konusunda
Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması yapılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Seyfettin
Yılmaz (Adana)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
4) Enver Erdem (Elâzığ)
5) Ahmet Kenan
Tanrıkulu (İzmir)
6) Emin Çınar (Kastamonu)
7) Mesut Dedeoğlu
(Kahramanmaraş)
8) Bahattin Şeker
(Bilecik)
9) Cemalettin
Şimşek (Samsun)
10) Sümer Oral (Manisa)
11) Ali Halaman (Adana)
12) Mustafa Erdem
(Ankara)
13) Sinan Oğan (Iğdır)
14) Muharrem
Varlı (Adana)
15) Reşat Doğru (Tokat)
16) Yusuf
Halaçoğlu (Kayseri)
17) Mustafa
Kalaycı (Konya)
18) Mehmet Günal (Antalya)
19) D. Ali Torlak (İstanbul)
20) S. Nevzat
Korkmaz (Isparta)
21) Ruhsar
Demirel (Eskişehir)
22) Mehmet
Erdoğan (Muğla)
23) Ali Uzunırmak
(Aydın)
Gerekçe:
2 milyona
yaklaşan nüfusu ile Çukurova'nın metropolü sayılan Adana, kara yolu, deniz
yolu, hava ve demir yolu ulaşımında hem ülkemizin değişik bölgelerini birbirine
bağlama noktasında hem de Orta Doğu'ya açılan bir kapı olma özelliklerinden
dolayı çok önemli bir konumdadır. Yaklaşık yarım asır öncesine dayanan tekstil
ve tarımsal sanayisi ile ülkemize birikim sağlamış, modern sanayi atılımına
temel olmuş, yön vermiş güneyin bu güzide kenti, son yıllarda pek çok sorunla
iç içe olmanın acısını, sıkıntısını yaşamaktadır. Ülkemizin genelinde olduğu
gibi Adana ilinde tarım yapmaya çalışan çiftçilerimizin durumu her geçen gün
daha da zorlaştığından, tarım yapan çiftçilerimiz birçok sıkıntılarla baş
ederek tarım yapmaya çalışmaktadır. Tarımsal alanda kullanılan tohum, gübre,
mazot ve zirai mücadele ilaçlarının maliyetlerinin her geçen gün yükselmesi,
aynı şekilde zor şartlarda ürettiği ürünün değerinin yıldan yıla düşmesi de
çiftçimizi ekonomik olarak çok zor durumda bırakmış, artık tarlasını ekemez
hâle gelmiştir. Bu durum Adana'nın ilçelerinden il merkezine göç etmeyi
arttırmıştır.
Çiftçinin ürünü
para etmediği için, esnafa ve bankalara olan borçlarını ödeyemez durumdalar ve
sonraki yılın hasadını varsayarak kredi çekip borç batağına gömülmektedirler.
Tarıma dayalı sanayinin büyük önem arz ettiği ilimizde buna bağlı olarak
çiftçinin yanı sıra sanayici de etkilenmektedir. İlimizde tarıma dayalı otuza
yakın fabrikanın kapanması da bunun en önemli göstergesidir.
Narenciyeden
pamuğa, mısırdan yer fıstığına varıncaya dek, tarımsal üretimde Türkiye'nin
deposu olarak bilinen ve bu manada haklı olarak takdir edilmesi gereken, ancak
destek yerine köstek olunan Çukurova'da çiftçilerimiz perişandır. Son dört beş
yılda gübresinin fiyatlarına yüzde 700'lere varan oranda zam gören çiftçimiz,
sürekli tırmanan ve 1 tonu 1 dönüm tarladan daha pahalı hâle gelen mazot
fiyatları karşısında şaşkındır. Girdilerdeki bu denli artışa rağmen hasat
ettiği bazı ürünlerde ancak 2 katı satış fiyatı bulabilen üreticimiz
çaresizdir. Devlet Planlama Teşkilatı 2011 Yılı Kamu Yatırımlarının İllere Göre
Dağılımı’na baktığımızda, Adana ilimize yapılan tarım yatırımı 48 milyon 610
bin TL’dir. Yani Edirne, Erzurum ve Maraş’tan az, Urfa'nın onda 1’i,
Diyarbakır'ın sekizde 1’i, Konya'nın beşte 1’idir.
Adana ilimizin
içinden geçen, Çukurova’yı ikiye ayıran Seyhan ve Ceyhan nehirleri, bunun yanı
sıra kolları, akarsular, çaylar ve iç gölleri olmasına rağmen bu sulak
arazilerin yüzde 41’i verimli sulanabiliyor. Adana Tarım İl Müdürlüğü
verilerine baktığımızda, narenciye üretimi istatistiklerinde 1994-2009 üretim
rakamları her geçen sene 100 bin ton artmıştır. Bundan, tarımda çiftçinin kendi
emekleriyle bu artışı sağladığını, Hükûmetin bir etkisi olmadığını anlıyoruz.
Konunun Türkiye
Büyük Millet Meclisi tarafından araştırılması, hem ilimizde hem de ülke
genelinde bu durumda olan çiftçilerinizin durumunun düzeltilmesi açısından
faydalı olacaktır.
Araştırma
önergemiz bu amaçla hazırlanmıştır.
2.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ve 24 milletvekilinin, Şanlıurfa’daki kaçak
yapılaşmanın araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/565)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Şanlıurfa ili,
Osmanlı Mahallesi’nde 03/02/2012 tarihinde gerçekleştirilen bina yıkımlarının
yasal dayanağının, yıkımın daha ileri bir tarihe ertelenmeme sebebinin ve il
genelinde kaçak yapılaşma oranının belirlenmesi ve ivedilikle bu sorunların
çözümü amacıyla Anayasa’nın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 104
ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılması hususunda
gereğini saygılarımızla arz ederiz.
1) Mahmut Tanal (İstanbul)
2) Celal Dinçer (İstanbul)
3) Hülya Güven (İzmir)
4) Ali Haydar
Öner (Isparta)
5) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
6) Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul)
7) Mehmet Şevki
Kulkuloğlu (Kayseri)
8) Ahmet İhsan
Kalkavan (Samsun)
9) Veli Ağbaba (Malatya)
10) Ali İhsan
Köktürk (Zonguldak)
11) Mustafa
Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
12) Namık Havutça
(Balıkesir)
13) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
14) Haydar Akar (Kocaeli)
15) Ayşe Nedret
Akova (Balıkesir)
16) Mehmet Hilal
Kaplan (Kocaeli)
17) Candan Yüceer
(Tekirdağ)
18) İhsan Özkes (İstanbul)
19) Bülent Tezcan
(Aydın)
20) Mustafa
Serdar Soydan (Çanakkale)
21) Aylin
Nazlıaka (Ankara)
22) Erdal
Aksünger (İzmir)
23) Tolga Çandar (Muğla)
24) Emre Köprülü (Tekirdağ)
25) Mehmet Siyam
Kesimoğlu (Kırklareli)
Gerekçe:
“Peygamberler
şehri” diye anılan Urfa'nın sekiz bin yıl öncesine kadar uzanan zengin bir
tarihi vardır. Hatta Hazret-i Âdem ile Havva'nın bir müddet Urfa'da kaldığı
rivayet edilir. Arap tarihçilerine göre “Tufan”dan sonra Hazret-i Nuh
tarafından kurulan 18 şehirden biri de Urfa'dır. Böylece Urfa ilk yerleşim
merkezlerinden biridir. Kuruluşundan bu yana Urfa, yüzlerce efsane ve hikâyeye
konu olmuştur.
Şanlıurfa
medeniyetlerin beşiği olan bir bölgedir. Gerek tarihî gerekse kültürel
yapısıyla örnek olması gereken bir şehir olan Şanlıurfa'da meydana gelen çarpık
yapılaşma kentin yapısını bozmaktadır. Son zamanlarda gerek yerel gerekse
ulusal basında yer alan haberlere göre Şanlıurfa'nın belirli bölgelerinde
çarpık yapılaşmalar artmış ve belediyeler, polis ve zabıta marifetiyle bu
yapılar yıkılmaktadır.
Çarpık yapılaşma,
şehirlerin herhangi bir denetim gücü olmadan ve plansız olarak rastgele ve her
türlü planlamadan uzak bir biçimde büyümesidir. Herhangi bir estetik kaygı
gözetilmeden, insanların doğal ihtiyaçları dikkate alınmadan ve mevcut tarihî
dokunun korunması düşünülmeden gerçekleşen bu kentleşme türü mevcut yerleşim
birimlerinin tarihsel, kültürel ve doğal kaynaklarının tahrip olmasına
sebebiyet vermektedir.
Şanlıurfa ilinin
son on yıl içerisindeki şehirleşme ve yapılaşması incelenmeli ve kaçak
yapılaşmanın önüne geçilebilmesi için gerekli tedbirlerin alınması
gerekmektedir. Şehrin nüfus ve iç göç hareketliliği belirlenmelidir. Bu
vesileyle Şanlıurfa'daki kaçak yapılaşma kontrol altına alınabilecektir.
Diğer bir husus
ise, Şanlıurfa ilinde 03/2/2012 ve öncesinde gerçekleştirilen bina yıkımlarının
kış ayları yerine daha ileri bir tarihte gerçekleşip gerçekleşmeyeceğidir. Bu
binaların kış aylarında yıkılma gerekçelerinin araştırılması bölge halkı ve
kamuoyu açısından önemlidir.
Türk Ceza
Kanunu’nun 184'üncü maddesi uyarınca imar kirliliğine neden olan kişiler
hakkında cezai işlemler uygulanmaktadır. Yine, Türk Ceza Kanunu’nun 184'üncü
maddesinin (2)'nci fıkrası uyarınca "Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar
dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı
yapılmasına müsaade eden kişi bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır." denilmektedir. Aynı şekilde, 3194 sayılı İmar Kanunu’nda
da kullanma izni almayan veya verilmeyen yapıların elektrik, su, kanalizasyon
gibi altyapı hizmetlerinden faydalanamayacağı da hüküm altına alınmıştır. Kaçak
olduğu nedeniyle yıkılan binalara elektrik, su, doğalgaz ve benzeri
bağlantıların ve aboneliklerin verilmesi kanunlara ve nizamlara aykırı bir
uygulama olmasına rağmen, belediyeler buna göz yummaktadır. Bu, dolaylı bir
imar affıdır.
Tüm bu
gerekçelerle, Şanlıurfa ilinde gerçekleşen yıkımların yasal dayanağının,
yıkımın daha ileri bir tarihe ertelenmeme sebebinin ve il genelinde kaçak
yapılaşma oranının belirlenmesi ve ivedilikle bu sorunların çözümü amacıyla
Anayasanın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 104 ve 105'inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılması hususunda gereğini
saygılarımızla arz ederiz.
3.-
Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü ve 21 milletvekilinin, Kamulaştırma Kanunu
uyarınca yapılan “acele kamulaştırma” uygulamalarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/566)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2942 sayılı
Kamulaştırma Kanunu'nun “Acele Kamulaştırma” başlıklı 27’nci maddesinin;
Hasankeyf’te baraj, Uşak-Eşme, İzmir-Efemçukuru'nda siyanürle altın madeni
işletmeciliği, Amasya-Taşova, Dersim, Antalya-Alakır'da hidroelektrik santrali,
Mersin'in Çay, Çilek ve Özgürlük mahallerinde kentsel dönüşüm yapan şirketlerin
lehine uygulanması konusunda Anayasa'nın 98. ve İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci
maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.
1) Ertuğrul
Kürkcü (Mersin)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip Kaplan (Şırnak)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat (Batman)
8) İdris Baluken (Bingöl)
9) Hüsamettin
Zenderlioğlu (Bitlis)
10) Emine Ayna (Diyarbakır)
11) Nursel
Aydoğan (Diyarbakır)
12) Altan Tan (Diyarbakır)
13) Adil Kurt (Hakkâri)
14) Sırrı Süreyya
Önder (İstanbul)
15) Esat Canan (Hakkâri)
16) Sebahat
Tuncel (İstanbul)
17) Mülkiye
Birtane (Kars)
18) Erol Dora (Mardin)
19) Demir Çelik (Muş)
20) İbrahim
Binici (Şanlıurfa)
21) Nazmi Gür (Van)
22) Özdal Üçer (Van)
Gerekçe:
2942 sayılı
Kamulaştırma Kanunu'nun “Acele kamulaştırma” başlıklı 27’nci maddesinde
"3634 Sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt
savunması ihtiyacına veya aceleciliğine Bakanlar Kurulunca karar alınacak
hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan
taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler
sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde
o taşınmaz malın 10’uncu madde esasları dairesinde ve 15’inci madde uyarınca
seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi
adına 10’uncu maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya
yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir." kuralına yer verilmiştir.
3634 sayılı Millî
Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu'nun 1’inci maddesinde ise "Seferberlik ve
savaş hali ile bu hallerin henüz ilan edilmemiş olduğu ancak savaşı
gerektirebilecek bir durumun meydana geldiği gerginlik ve kriz dönemlerinde
yapılacak seferberlik hazırlıkları ile kıtaların toplanması esnasında, alelade
vasıtalarla temin edilemeyen bütün askerî ihtiyaçları veya hizmetleri bu Kanun
hükümleri dairesinde vermeye veya yapmaya her şahıs borçludur." denilmek
suretiyle kanunun hangi koşullarda uygulanacağı belirtilmiştir.
İkinci Dünya
Savaşı öncesi, Türkiye'nin savaşa girme olasılığı gözetilerek 1939 yılında
çıkartılan bu kanun ile savaş koşullarındaki acil askerî ihtiyaçların
karşılanması için Bakanlar Kuruluna yurt savunması gerekçesiyle ihtiyaç duyulan
taşınmazlara "el koyma" yetkisi verilmiştir. Bu hâlde dahi
"askeriye" bu yetkiyi tek başına kullanamamakta ve ihtiyaç duyduğu
taşınmaza olağan kamulaştırma prosedürü dışında el konulabilmesi için Bakanlar
Kurulunun kararına ihtiyaç duyulmaktadır. El koyma kararı ve hangi taşınmazlara
el konulduğu belirtilmek suretiyle Resmî Gazete'de yayımlanmaktadır.
Savaş hukuku
içinde istisnai bir kamulaştırma yolu olarak getirilen “acele kamulaştırma”
uygulaması, AKP Hükûmeti döneminde olağan bir kamulaştırma yolu hâline
getirilmiştir. 2004 yılında TBMM'nin iradesi yok sayılarak Bakanlar Kurulu
kararı ile EPDK'ya acele kamulaştırma yetkisi devredilmiştir. EPDK, enerji,
madencilik, doğal gaz ve petrol sektörlerinde bu yetkiyi hiçbir yasal sınırlama
ve denetim olmadan kullanmaktadır. EPDK tarafından lisans verilen şirketlerin
talebi üzerine acele kamulaştırma yoluna gidilmektedir. Genelkurmay Başkanına
savaş koşullarında tanınmayan el koyma yetkisi, şu anda sayılan sektörlerde
faaliyet yürüten ve hükûmete yakın olan şirketlere tanınmaktadır.
Türkiye'deki
enerji yatırımları içerisinde sadece HES projelerinin sayısı 2000’i
geçmektedir. Bu istisnai kamulaştırma yolu ile EPDK, Türkiye'nin hemen her
yerindeki taşınmazlara özel şirketler lehine el koyma yetkisine
kavuşturulmuştur. Taşınmazları hakkında EPDK tarafından acele kamulaştırma
kararı alınan yurttaşlar, Bakanlar Kurulu kararlarından farklı olarak EPDK
kararlarının yayımlanması yönünde bir düzenleme olmadığından, ancak
taşınmazlarına el konulduktan sonra bu kararlardan haberdar olmaktadırlar.
Bu yöntemle
Bakanlar Kurulunun 16/12/2011 tarihli kararı ile 29/12/2011 tarihli 28157
sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan Mersin ili Akdeniz ilçesi Özgürlük, Çilek ve
Çay mahallelerinde kentsel dönüşüm amacıyla, ayrıca İzmir Efemçukuru ve Uşak
Eşme'deki siyanürlü madencilik projeleri, Hasankeyf, Amasya Taşova ve
Dersim'deki HES ve baraj projelerinde yurttaşların yaşam alanları
gasbedilmiştir. 2004 yılında bu yetkinin EPDK'ya verilmesiyle acele
kamulaştırma kararlarının Resmî Gazete'de yayımlanması zorunluluğu da ortadan
kalkmıştır. Türkiye coğrafyasının ne kadarının bu yöntemle sermaye tarafından
işgal edildiği Meclis araştırması tarafından ortaya çıkarılabilir.
Sermayenin doğal
varlıklarımıza, sularımıza, toprağımıza, yaşam alanlarımıza ve geleceğimize
karşı başlattığı bu savaş hukuku politikasının araştırılması TBMM'nin öncelikle
görevlerinden sayılmalıdır. Kaldı ki şirketlere devredilen bu yetki, aslen
TBMM'nin iradesi yok sayılarak devredildiğinden TBMM kendi varlık nedenini
savunmak adına bu meselede taraf olmalıdır.
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkanım, bir konuyu bilginize arz etmek için kısa bir arzım
var.
BAŞKAN – Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
3.-
İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, TBMM resmî Twitter sayfasında 2/4/2013
tarihi için sadece AKP grup toplantısına ilişkin mesaj geçilmesine ve diğer
parti grupları ile Milliyetçi Hareket Partisi Grubuyla ilgili bu konuda haber
geçilmemiş olmasına ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkanım, Türkiye Büyük Millet Meclisi resmî Twitter hesabı
açarak Meclis faaliyetlerini haberdar ediyor. Bu güzel bir hizmet olmakla
birlikte, bugün sadece AKP Türkiye Büyük Millet Meclisi grup toplantısıyla
ilgili Twitter’dan bir mesaj geçilmiş, onunla ilgili özetler var ama diğer
parti gruplarının, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun bu konuda haberi
geçmemiş. Bunu bir zatıalinizin aracılığıyla Meclis yönetimine bildirmek
istedim.
Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Dikkate alınacak.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
MHP Grubunun, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının sorunlarının araştırılması ve
alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla 29/3/2013 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin Genel
Kurulun 2 Nisan 2013 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmesinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Tarih:
02/04/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu’nun 02/04/2013 Salı günü (bugün) toplanamadığından Grubumuzun aşağıdaki
önerisini, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
29 Mart 2013
tarih ve 11134 sayı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş
olduğumuz “Hekimlerin ve sağlık çalışanlarının sorunlarının araştırılması ve
alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla” verdiğimiz Meclis Araştırma
önergemizin 02/04/2013 Salı günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin
bugünkü Birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Sayın
Tanal, geçmiş olsun. Hayırlı şifalar diliyoruz efendim.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Çok sağ olun Başkanım.
BAŞKAN –
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Reşat Doğru, Tokat
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT DOĞRU
(Tokat) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hekimlerin ve sağlık
çalışanlarının sorunlarının araştırılması ve alınması gereken tedbirler
hakkında vermiş olduğumuz araştırma önergesinin lehinde söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Malumlarınız
olduğu şekliyle, hekimler ve sağlık çalışanlarına son zamanlarda çok şiddetli
saldırılar yapılmakta ve birçok sorunla da baş başa bırakılmaktadırlar. Tabii,
bunlara bakmış olduğumuz zaman şöyle bir değerlendirme yapmak
mecburiyetindeyiz: Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı “Sağlıkta çok büyük
işler yaptık, çağ atladık.” derken hastanelere poliklinik önlerine gidildiği zaman
durumun hiç de böyle olmadığı maalesef görülmektedir. Ancak sonuçta sağlıkta
çalışan da hizmet alan da şikâyetçidir. Hastaneler ağzına kadar doludur.
Vatandaşın muayenesini rahatça olamadığı, röntgen tetkikleri için dahi uzun
randevuların verilmiş olduğu bir zaman sürecinde yaşıyoruz. Bakınız “Her şey
iyi.” denildiği zaman, esasında bunun iki tane göstergesi vardır. Bunlardan
birincisi, özellikle Ankara’da Numune Hastanesi; ikincisi de İstanbul’daki
Haseki Hastanesi.
Ankara’daki
Numune Hastanesine veyahut İstanbul’daki Haseki Hastanesine gittiğiniz zaman
sağlığın ne olduğunu, sağlığın nerelerde bulunduğunu, çalışanların ne yaptığını
veyahut da alınan hizmetlerin nasıl olduğunu gayet açık bir şekilde
görebilirsiniz. Buradan bizim tavsiyemiz odur ki her şeyin iyi olduğunu
söyleyen arkadaşlarımızın, özellikle Ankara Numune Hastanesine gitmesi, orada
şöyle yirmi dört saat değilse bile on iki saat kaldıkları zaman –çünkü orası
bir terminal hastanedir- sağlıktaki durumun ne olduğunu bariz bir şekilde
görmeleridir. Ama enteresandır, bununla ilgili herhangi bir görüş yoktur.
Sayın
milletvekilleri, şurası bir gerçektir ki son zamanlarda, özellikle sağlık
çalışanlarına karşı çok yoğun saldırıların olduğunu da hep beraber görüyoruz.
Bakınız, şu anda
“Sağlıkta her şey güzel.” denirken ben size bazı profilleri çizeceğim ve çizmiş
olduğum profiller neticesinde de hep beraber karar verelim.
Hekimler: Şu anda
sağlık çalışanları içerisinde hem hekimlerimizin hem de sağlık çalışanlarımızın
çok ciddi manada gururlarının kırıldığı, yok edildiği, saygınlıklarının da
neredeyse tamamen yok edilmeye doğru gittiği bir zaman dilimi yaşamıyor muyuz?
Bakınız, öyle bir
şey ki başta Sayın Başbakan, daha sonraki dönemlerde de sayın sağlık
bakanlarımızın söylemleriyle hekimler paragöz gösterilmiş, sanki her şey
parayla yapılıyormuş şeklinde bir söylem içerisinde olunarak hekimlerin
saygınlığı maalesef yıpratılmaya başlanmıştır. Akabinde ne olmuştur?
Türkiye’nin her tarafında, yoğun şekilde, sağlık çalışanlarına saldırıların
olmuş olduğunu görürsünüz. Saldırılar neticesinde hekimler bazen yaralanmış,
bazen öldürülmüş; sağlık çalışanlarına çok ciddi darbeler vurulmuş olduğu
görülmüştür.
Sonuçta, eğer biz
sağlığı düzeltmek istiyorsak gelin hekimlerin bu onurunu düzeltelim ve
saygınlıklarının yeniden kendilerine verilmesi noktasında bazı çalışmalar
yapalım.
İkinci söylemim
şurasıdır: Sağlık Bakanlığı her yıl hasta ve ameliyat sayılarıyla ilgili övünme
içerisindedir yani hastanelerde hastaların sayısının arttırıldığını, bakmış
olduğu hastaların sayısının arttığını söylemektedirler, yapılan ameliyatların
sayıları arttırılmaktadır ama enteresandır, bunun tam tersini düşünmek
gerekmektedir. Yani eğer Türkiye’mizde sağlıkta çok ciddi şeyler yapılmışsa
hasta sayılarının daha azaltılması ve yapılan ameliyatların daha az olması
gerekmez mi? Ama enteresandır, maalesef gördüğümüz tablo tam tersidir.
Yani sonuçta,
burada esas atlanılan konu, koruyucu hekimlik konusunda çok ciddi çalışmalar
yapılmamış olduğudur. Şu anda Türkiye’de siz koruyucu hekimliğin tam olarak
yapılmış olduğunu söyleyebilir misiniz?
Bakınız,
özellikle, ülkemizde bir sürü zararlı gıda ve içecekler vardır. Özellikle,
yine, genetiği değiştirilmiş çeşitli gıdalar vardır. Başta mısır ve
tatlandırıcılar olmak üzere, birçok genetiği değiştirilmiş ürün çocuklarımıza
mamalar şeklinde, bisküviler şeklinde… İnsanlarımıza çeşitli noktalarda hem
meyve suları hem reçelden tutun da tatlandırıcı birçok şeyler
kullandırılmaktadır. Acaba bununla ilgili ciddi bir çalışma var mıdır? Suların
kirletilmesi, havanın kirliliğinin düzeltilmesiyle ilgili çalışmalar var mıdır?
Bakın, şu anda
insanlarımızın psikolojilerinin bozulmakta olduğu büyük şehirlerde çok yoğun
problemlerin yaşanmış olduğu bir ortamdayız. Türkiye’mizde her geçen gün
intiharlar artmıyor mu? Hani insanların psikolojileri düzeliyordu? Tam tersine,
şu anda Türkiye’mizin en önemli konularından bir tanesi, psikolojik olarak
sıkıntıların artmakta olduğudur. Gidiniz hastanelerde psikiyatri servislerine,
psikiyatri servislerinin önleri ağzına kadar doludur. Gidiniz cildiye
polikliniklerine, kullanılmakta olan GDO’lu ürünler, yani genetiği
değiştirilmiş ürünlerden dolayı cildiye polikliniklerinin önünde cilt
rahatsızlığıyla ilgili çok ciddi problemleri olan insanlarla karşılaşırsınız.
Yine aynı şekilde, geçtiğimiz günler Kanser Haftası’ydı. Türkiye’de kanserlerin
çok yoğun bir şekilde artmakta olduğunu da maalesef görüyoruz.
Öyleyse gelin,
hastaların sayısının artırılması, hastanelerdeki ameliyat sayısının
artırılmasından ziyade, koruyucu hekimlikle ilgili olarak neler yapabiliriz;
onları tartışalım. Ama enteresandır, işte, Sağlık Bakanlığı yetkilileri
maalesef bu yönlü olarak bir çalışma içerisinde değillerdir ve sonuçta da çok
ciddi problemlerle karşı karşıyayız.
Tabii buradan
hekimlerin özlük haklarına geçmek istiyorum. Şu anda hekimlerimizin birçoğu çok
büyük sıkıntı içerisindedir. Özellikle hekimlerimiz emekli olmak
istememektedirler. Niye? Çünkü hekimimiz emekli olduğu zaman artık geçimini
temin edemiyor sayın milletvekilleri. Dolayısıyla, özlük hakları konusunda
devamlı olarak söylemiş olmamıza rağmen bir türlü bir santim mesafe
aldıramıyoruz.
Yeni Sağlık
Bakanımız atanmıştır. Yeni Sağlık Bakanı eğer tarihe geçmek istiyorsa gelin,
hekimlerimizin özlük haklarıyla ilgili, emeklilik haklarıyla ilgili bazı
iyileştirmeleri, geliştirmeleri yapalım, insanlarımız rahatlasınlar. Hekim ne
yapıyor? Son gününe kadar hastanede çalışmak ihtiyacı hissediyor. Niye çalışmak
ihtiyacı hissediyor? Çünkü emekli olduğu zaman kendi noktasında geçimini temin
edemiyor.
Hekimlik çok zor
bir zanaattır. Hekim devamlı olarak fedakârlık yapmak ister ve fedakârlık
yapar. Fedakârlığın süresi de belli değildir yani yirmi dört saat yapar. Hatta
enteresandır: Hekim, tatile çıkar, uçağa biner, uçakta bile işte “Hekim
aranıyor.” diye bir anons duyar ve gider, hekim oradaki hastaya yine bakar.
Yani hekimin mesaisi belli değildir, hekim devamlı olarak çalışmak
mecburiyetindedir.
Bunun yanında,
bakınız, bir garabet de Tam Gün Yasası’yla ilgilidir. Tam Gün Yasası çıktıktan
sonra… Çünkü o kanun acil olarak, palas pandıras 650 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname’yle çıkartılmıştır. Çıkartılmıştır ama taraflar dinlenmemiştir sayın
milletvekilleri. Hâlbuki, tabip odaları dinlenseydi, hekim örgütleri
dinlenseydi, sivil toplum kuruluşları, STK’lar dinlenseydi herhâlde bu şekilde
garabetli bir kanun çıkartılmazdı.
Şu anda tam günle
ilgili kanunda bazı değişiklikler planlanıyor. Sağlık Bakanlığının bazı
çalışmaları var. Özellikle üniversite hastanelerindeki hocalarımızın çalışması
engellenmiş “Sadece eğitimle ilgili çalışmalar yapılsın ama hasta bakılmasın.”
yani “Döner sermayeyle ilgili konularda çalışmalar yapılmasın.” şeklinde bir
karar alınmıştır. Ne kadar yanlış olduğu ortaya çıkmıştır. Şimdi, Sağlık
Bakanlığı yetkilileri bununla ilgili bir çalışma içerisindeler. Ne yapıyorlar?
Mesai saatleri bitiminden sonra yani saat beşten sonra, hekimlerimize özel
çalışma, muayene yapma hakkı vermeye çalışıyorlar. Vermeye çalışıyorlar da
nasıl oluyor değerli arkadaşlarım? Burada 55 lira şeklinde bir fiyat belirliyorlar.
55 liranın bir kısmı döner sermayeye kalıyor, bir kısmı vergilere gidiyor,
hekimin eline 17 lira para geçiyor.
Peki, ben buradan
sesleniyorum: Ey değerli hekim arkadaşlarım, çok değerli meslektaşlarım; acaba
siz 17 lirayı aldığınız zaman kaç tane hastaya bakacaksınız? Saat beşten sonra
kaç tane hastayla ilgilenmiş olacaksınız? Enteresandır, şu anda tam günle
ilgili çok ciddi sıkıntılar vardır ve Tam Gün Yasası mutlaka Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündemine gelmeli, tekrar tartışılmalı, o şekilde çıkartılmalıdır.
Ama enteresandır, bunu da işte şu anda beklediğimiz hâlde çok fazla bir şey
göremiyoruz.
Ayrıca sağlık
sistemindeki yarar sağlamayan, çalışanlar arasında büyük huzursuzluk yaratan,
döner sermayeyle ilgili de sıkıntılar vardır sayın milletvekilleri. Döner
sermayeler artık neredeyse bir performans tamamlama noktasına gelmiş ve
çalışanların hepsi “Acaba ben, işte, performansı nasıl tamamlayacağım?”
şeklinde bir gayret içerisine girmişler, sonuçta bazı işlerle de karşı karşıya
kalınmaya başlanmıştır.
Bunların yanında
kamu hastanelerindeki hekimlere tam gün mesaisi dışında ister kendi
hastanelerinde ister özel hastanede isterse de muayenehanelerinde hasta bakma
yetkisi verilmelidir. Bu konuda muayenehanelerin açılmasıyla ilgili de Sağlık
Bakanlığı zorlaştıran, ağır hükümler getirmiştir. Hâlbuki burası doğru
değildir. Gelin, muayenehanelerin açılmasını teşvik edelim. Hatta öyle yapalım
ki sosyal güvenlik kurumları bu muayenehanelerdeki yazılan reçeteleri geçerli
saysın çünkü o insanların poliklinik defterleri var, tabip odalarına kayıtlı,
vergi dairelerine kayıtlı. Öyleyse neden siz bu insanların bu şekilde yazmış
oldukları reçeteleri veyahut da vermiş oldukları raporları geçerli
saymıyorsunuz? Bu da garabettir. Bu noktalarda iyileştirme beklediğimizi ifade
etmek istiyorum.
Ayrıca üniversite
eğitim hastanelerinde çalışan hekimler ve hizmet hastanelerinde çalışan
hekimlerin de aynı statüde olması gerekmektedir yani bir noktada üniversite
hastanesindeki hekimlere farklı bir ücret veriyorsunuz, diğer çalışanlara
farklı veriyorsunuz, bu noktada da bazı çalışmalar yapılması gerekmektedir.
Diğer bir konu da
aile hekimliği: Şu anda aile hekimlikleri maalesef sadece reçete yazar konuma
getirilmiştir. Aile hekimliği mutlaka tekrar gündeme getirilmeli ve
tartışılması gereken bir zemine oturtulmadır çünkü sevk zinciri olmadan hiçbir
hizmet verilemez ve şu anda da ülkemizde maalesef sevk zinciri yoktur.
Tabii, söylenecek
çok söz vardır. Sözlerimin sonuna geliyorum ama özellikle söylemek istediğim
şurasıdır ki değerli arkadaşlarım: Türkiye’mizde yerli ilaç desteğine artık
başlanması gerekmektedir. Ülkemizde ilaç israfı gün geçtikçe artmaktadır.
Sağlık Bakanlığı bu konuda da yetersiz kalmıştır diğer konularda olduğu gibi.
Hâlbuki şu anda antibiyotik kullanımı müthiş bir şekilde artarak devam
etmektedir. Hâlbuki antibiyotiklerin kullanımı doğru bir şey değildir ve
vücutta direnç meydana getirmektedir. Dolayısıyla, gelin, bu yönlü olarak da
sigaravari, sigarayla ilgili yapılan çalışmalar gibi ülkemizde fazla ilaç
kullanımıyla ilgili çalışmalar yapalım ve özellikle yerel noktalarda yani ilaç
üretimiyle ilgili, yerel ilaçların desteklenmesini de sağlayalım. Şu anda
ülkemizde maalesef ilaçlar tamamen tröst ilaç fabrikaları…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
REŞAT DOĞRU
(Devamla) - …tamamen tröstlerin eline geçmiştir. Dolayısıyla, bu noktada da çok
büyük sıkıntılar vardır diyorum.
Tabii, söylenecek
çok söz var ama yine sözlerimiz yarım kaldı. İnanıyorum ki inşallah, araştırma
önergemize müspet oy verirseniz bunları hep birlikte çözeriz. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Mustafa Baloğlu, Konya
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA BALOĞLU
(Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi
grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmetimiz sağlık sektöründe çok önemli adımlar atmış ve
değişim ve dönüşüm programıyla birçok başarılar elde etmiştir. İnsanın en
değerli sermayesi olan “sağlık” kavramı Dünya Sağlık Örgütünün yaptığı
tanımlamaya göre, yalnız, hastalık ve sakatlık durumunun olmayışı değil,
bedensel, ruhsal ve sosyal yönlerden de tam bir iyilik hâlidir. Sağlık,
kalıtımın, yaşam tarzının, çevre faktörlerinin ve diğer sağlık hizmetlerinin
bir fonksiyonudur. Bunun yanında da sağlığın diğer temel belirleyicileri
küresel ölçekteki ve ulusal düzeydeki ekonomi, siyaset, kültür, tarih,
teknoloji ve izlenen politikalar gibi değişkenlerin bir yansıması olarak sağlık
hizmetleri sistemi ve politikaları olmaktadır. Genel anlamda baktığımızda
sağlık hizmetleri; sağlığı korumak, geliştirmek, hastalananları ve sakatları
tedavi etmek ve rehabilite etmek amacıyla sunulan hizmetlerin tamamıdır.
Sağlık hizmetleri
toplumsaldır ve tüm nüfusu ilgilendirir. Bunun yanında emeğin yoğun olduğu bir
sektördür, yedi gün yirmi dört saat hizmet verilmesini gerektirir. Sağlık
sisteminin en temel amacı da sağlığın geliştirilmesi ve beklentilerinin
karşılanmasıdır.
AK PARTİ Hükûmeti,
2002 yılında tek başına iktidara geldikten sonra Sağlıkta Dönüşüm Programı ile
sektörde büyük bir reforma imza atmıştır. Acil Eylem Programı ve Sağlıkta
Dönüşüm Programı, sağlık sektöründeki ana konuları ve finansman, hizmet sunumu,
yönetim ve organizasyon gibi sağlık sistemindeki tüm unsurları ortaya
koymuştur. Sağlıkta dönüşüm programlarının amaçları, sağlık hizmetlerinin
etkili, verimli ve hakkaniyete uygun olarak organize edilmesi, finansmanının
sağlanması ve sunulmasıdır. Bu üçüncü dalga sağlık reformlarının temel köşe
taşları, daha iyi kaynak tahsisi ile kullanımını sağlamak üzere hizmet sunumu
ile finansmanının birbirinden ayrılması, sağlık hizmetlerinde hakkaniyeti ve
erişimi sağlamak üzere genel sağlık sigortasının kurulması, verimliliği sağlamak
ve yönetimi güçlendirmek üzere kamu hastanelerine finansal ve yönetsel özerklik
verilmesi, birinci basamağın güçlendirilmesi ve tedavide sürekliliği sağlamak
üzere aile hekimliğinin başlatılmasıdır.
Değerli
milletvekilleri, 2003 yılından itibaren uygulanmaya başlanan Sağlıkta Dönüşüm
Programı vatandaş merkezli bir program olup birinci basamak sağlık hizmetinin
planlanması ve sunumunda bireylerin ihtiyaç, talep ve beklentilerini esas
almaktadır. Bu programın önemli bileşenlerinden birisi, birinci basamak sağlık
hizmetinin çağdaş uygulama şekli olan aile hekimliğidir. Aile hekimi, anne
karnındaki bebekten ailenin en yaşlı bireyine kadar ailenin tüm fertlerinin
sağlığından ve her türlü sağlık sorunlarından sorumludur. Sorumluluğunu
üstlendiği kişinin hastalıklardan korunması için gerekli tedbirleri alır.
Hastalık hâlinde, bilgi ve tecrübesi çerçevesinde ayakta tedaviyi
gerçekleştirir.
Aile hekimliği
öncesinde birinci basamak sağlık tesislerinde 17.800 hekim görev yaparken geçiş
sonrasında 2010 yılı sonu itibarıyla 6.367 aile sağlığı merkezinde toplam
20.185 hekim, 961 toplum sağlığı merkezinde 2.167 hekim olmak üzere toplam
22.352 hekim görev yapmaktadır. Böylece vatandaşların hekime daha kolay
ulaşabilmesi sağlanmıştır.
2010 yılı sonu
itibarıyla 3.600 kişiye 1 aile hekimi hizmet vermektedir. Aile hekimliği
hizmetinde, kişilerin sağlık sigortası olup olmamasına bakılmaksızın herkese
ücretsiz olarak tedavi hizmeti verilmektedir. Ebe, hemşire, sağlık memurları
aile sağlığı elemanı olabilirken 2010 yılında yapılan değişiklikle acil tıp
teknisyenlerine de bu imkân tanınmıştır.
Aile hekimleri,
kırsal bölgede yaşayanlara periyodik aralıklarla geçici sağlık hizmeti
vermektedir. 2010 yılında yapılan değişiklikle huzurevi, cezaevi ve çocuk
bakımevi gibi yerlerde yaşayanlara yerinde sağlık hizmeti, yatalak hastalara
ise evde bakım hizmeti aile hekimlerince verilmeye başlanmıştır. Ayrıca,
aşılamalar, bebek ve gebe izlemeleri, 15-49 yaş kadın izlemeleri, tarama
programları, D vitamini ve demir desteği, belirli yaş gruplarına yönelik
periyodik sağlık kontrolleri, ulusal sağlık kontrol programları gibi birçok
koruyucu sağlık hizmeti de aile hekimlerinin sorumluluğunda yürütülmektedir.
Bakanlığımız acil
sağlık hizmetleri konusunda da oldukça önemli çalışmalar yapmıştır. 2002 yılı
sonunda 618 tam donanımlı 112 ambulansı sayısı, 2011 sonu itibarıyla 2.766’ya
ulaşmıştır. Aralık 2011 itibarıyla coğrafi ve iklim şartları sebebiyle ulaşımda
güçlük çekilen bölgelerde 224 adet kar paletli ambulans hizmet vermektedir.
Bunların yanında, sokak darlığı ve trafik yoğunluğu gibi sebeplerden dolayı
standart ambulansların ulaşamadığı durumlarda hizmet vermek üzere Aralık 2011
itibarıyla 52 adet motosiklet ile büyük şehirlerde hizmet verilmektedir. Yine,
2007 yılında hizmete başlayan 4 adet deniz ambulansı İstanbul, Çanakkale,
Balıkesir ve Gökçeada’da hizmet vermeye devam etmektedir.
Hava ambulansı
sistemi ülkemizde 2008 yılından itibaren faaliyete geçmiştir. Aralık 2011 yılı
itibarıyla ülke genelinde hizmet verecek şekilde 19 ambulans helikopter 15 il
merkezinde konuşlandırılmıştır. Yıllara göre, Sağlık Bakanlığı ambulans
sayısında da ciddi artışlar gerçekleştirmiştir. 2002 yılıyla kıyaslandığında,
özellikle 2008, 2009 ve 2010 yıllarında ambulans sayısında yaklaşık 1,5 kat
artış olmuştur.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmetimiz sağlık sektörüne oldukça önemli bir finansman
ayırmış, gerekli hizmetlerin verilebilmesi için sağlık harcamalarına ayırdığı
bütçeyi artırmıştır. Kamu sağlık harcamalarının gayrisafi yurt içi hasılaya
oranı, 1999 yılında yüzde 2,91 iken 2002 yılında yüzde 3,79’a ulaşmıştır. 2008
yılında ise bu rakam yüzde 4,44 olmuştur. Toplam sağlık harcamalarının
içerisinde özel sağlık harcamalarının payı 1999 yılında 1,85 iken 2002 yılında
1,57; 2008 yılında ise 1,64 olarak gerçekleştirilmiştir.
Yine, Sağlıkta
Dönüşüm Programı ile planlayıcı ve destekleyici bir Sağlık Bakanlığı, herkesi
tek çatı altında toplayan bir genel sağlık sigortası; yaygın, erişimi kolay,
güler yüzlü sağlık hizmet sistemi, güçlendirilmiş temel sağlık hizmetleriyle aile
hekimliği; etkili, kademeli sevk zinciri, idari ve mali açıdan daha verimli ve
yönetilen sağlık kurumları; bilgi ve beceriyle donatılmış, yüksek motivasyonla
çalışan sağlık insan gücü, sistemi destekleyecek eğitim ve bilim kurumları,
nitelikli ve etkili sağlık hizmetleri için kalite ve akreditasyon, akılcı ilaç
ve malzeme yönetiminde kurumsal yapılanma amaçlamış ve bu bileşenler
doğrultusunda reformlar yapılmış ve yapılmaya devam edecektir.
Bu vesileyle,
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin aleyhinde oy kullanacağımızı
belirtir, hepinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Hep olumsuzsunuz, her şeye karşısınız. Bu nasıl bir şey ya?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Tutanaklara bakın…
BAŞKAN –
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Orhan Düzgün, Tokat
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ORHAN DÜZGÜN
(Tokat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin
grup önerisi üzerinde söz almış bulunuyorum. Cumhuriyet Halk Partisi adına
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, sözlerime başlamadan önce -bundan yaklaşık bir yıl önce-
bugünlerde 1’inci ölüm yıl dönümü olacak, rahmetli Doktor Ersin Arslan’ı
hepinizin önünde saygıyla bir kez daha anıyorum görev şehidi olarak.
Evet, 2002
yılında AKP iktidarından sonra Sağlıkta Dönüşüm Projesi başlatıldı. Bu süreç
içerisinde neler oldu, kısaca ben de sizlere onları özetlemek isterim. Bir
türlü önüne geçemediğimiz, defalarca Meclis kürsüsünde de konuşmamıza rağmen
hiçbir ilerleme sağlayamadığımız bir sağlıkta şiddet sarmalı oluştu. Artık,
televizyonlarda, gazetelerde doktorların, hemşirelerin, sağlık çalışanlarının
dövülmesi, hatta yaralanması sıradan olaylar hâline geldi.
Peki, biz ne
yaptık bu süreç içerisinde? Eski Sağlık Bakanımız, Ersin’in ölümünden sonra
demişti ki: “Bundan sonra hekime kaldırılan, sağlık çalışanına kaldırılan eli
kendime kaldırılmış sayacağım.” ve bunun üzerine de biz bir Meclis araştırma
komisyonu kurmuştuk fakat şu ana kadar
herhangi bir sonucunu görmedik; maalesef, bu süreç içerisinde sağlık
çalışanları dövülmeye, hakaret edilmeye devam edildiler. Komisyondan herhangi
bir şey çıkmadı ve artık, kamuoyunda da şöyle bir yargı oluştu sanırım: Eğer
bir iş Meclis araştırma komisyonuna havale ediliyorsa oradan artık bir şey
çıkmayacak demektir. Bu, sağlık çalışanlarının sorunu olduğu kadar yüce
Meclisin itibarı açısından da son derece sıkıntılı ve sakıncalı bir durumdur
diye düşünüyorum. Umut ederim ki, bu komisyonun çalışmaları meyve vermeye
başlar, sağlıkta artık insanlar dövülmeden, sövülmeden, işlerini rahatça
yapabildikleri sıhhatli ortamlarda çalışmaya
başlayabilirler.
Evet, Sağlıkta
Dönüşüm Projesi’nin getirdiği uygulamalardan birisi SABİM, hasta haklarını
savunmak amaçlı kurulmuş bir teşkilat fakat o kadar yanlış yönetiliyor, o kadar
yanlış yönlendiriliyor ki arkadaşlar, hasta haklı olsun ya da haksız olsun
SABİM’e uğradığı an sağlık çalışanı sorguya çekiliyor. Hâlbuki bunun bir akıl
süzgecinden geçirilmesi, bu adamların haklı mı haksız mı olduğunun önce bir
hastane idaresi tarafından değerlendirilmesi aslında birçok sorunu çözecek.
Yani, düşünün, hasta geliyor -hasta değil- diyor ki: “Ben, canım işe gitmek
istemiyor rapor almak istiyorum.” Ne kadar istiyorsun? “On beş gün istiyorum.”
Doktor diyor ki: “Kusura bakmayın, ben size rapor veremem çünkü siz hasta
değilsiniz.” Hasta buradan çıkıyor SABİM’e gidiyor “Doktor benim işimi
görmedi.” ve bu doktor ifadeye çağırılıyor ondan sonra.
Değerli
arkadaşlarım, yani bir meslek sınıfını, hele de sağlığımızı, canımızı emanet
ettiğimiz bir meslek sınıfını bu kadar karşımıza almanın, bu kadar düşman
görmenin kime ne faydası vardır ben gerçekten bunu anlamakta çok zorlanıyorum.
Yani bu hem idare açısından böyle hem de hastalar açısından böyle. Hasta
bir taraftan kendi derdine derman ararken aynı zamanda kendine derman olacak
kişiyi de dert açmakla tehdit ediyor. Bu sistemin içerisinden bu şekilde
çıkabilmek mümkün değil. Ancak, şunu hiçbir şekilde inkâr edemezsiniz: Gerek
Sayın Başbakanın gerekse eski Sağlık Bakanımızın -yenisinin icraatlarını henüz
göremedik-sağlık çalışanlarını birebir hedef göstermelerinin, sürekli, onları
yüksek ücretler alıp buna karşılık görevlerini yapmayan kişiler olarak lanse
etmelerinin bugünkü, sağlıktaki şiddet sarmalında en önemli rolleri olduğunu
düşünüyorum. Umut ederim ki yeni Sayın Bakan bu tür uygulamalardan, bu tür
söylemlerden vazgeçer.
Sağlık
çalışanlarının ücretlerinden bahsetmişken şunu da belirtmek isterim: Sağlık
çalışanları, öyle kamuoyuna söylendiği gibi 10 bin lira, 10 bin lira maaşlar
almıyorlar. Aldıkları maaşların ben size canlı bir örneğini vereyim: Yirmi iki
yıllık bir hekimin aylık maaşı 2.200 lira değerli arkadaşlarım. Bunu özellikle
hastaların duymasını ve bilmesini istiyorum. Bu insanlar gece nöbet tutuyorlar
-hâlâ fiilî uygulama böyle- nöbet ertesi, akşama kadar mesai yapıyorlar. Sayın
milletvekilleri, biraz empati yapın. Bizim de burada zaman zaman, gece,
sabahlara kadar çalıştığımız oluyor ama ertesi gün ya tatil ediliyor ya da
Meclisin açılış saati geciktiriliyor. Fakat bu insanlar, maalesef, daha
nöbetleri bitmeden polikliniğe gidip hizmet etmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla,
fiziksel olarak bitkin durumdalar, moral olarak bitkin durumdalar ve ondan
sonra, işte, klasik hasta-doktor kavgası başlamış oluyor. Artık, lütfen,
Bakanlık bu nöbet ertesi çalışmalara -bu bir zulümdür, bu bir çalışma yöntemi
değildir- bir an evvel son versin. Bunu buradan, özellikle, hassaten istiyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, Kamu Hastaneleri Birliğini oluşturdunuz, hastaneleri birer ticari
kurum olarak gördünüz. Hâlbuki dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir devlet sağlıktan
kâr etmeyi amaçlamaz, böyle planları yoktur. Sağlık, sosyal devlet ilkesinde
devletin vatandaşlarına sunmaya çalıştığı bir hizmettir.
Şimdi, kamu
hastanelerinin kurulmasına, haydi, bir şey demeyelim. Gene, önceki konuşmamda
da dile getirmiştim, Sağlık Bakanı şöyle bir uygulama yaptı: Sağlık Bakanlığı
Müsteşarı Hakkâri’nin bilmem ne hastanesinde hastane CEO’su olarak gözüküyor,
hastane direktörü olarak gözüküyor. Görevine bakıyorsunuz, Sağlık Bakanlığında
personel müdürü, öbür görevine bakıyorsunuz, atıyorum, Çankırı Hastanesinde
direktör. Niye böyle bir şey yaptılar?
Tek sebep şu: Devletin müsteşarı olmak, personel müdürü olmak bu arkadaşlara
yetmemiş olmalı, oradaki hastanelerden yani insanların çalışıp kazanarak, alın
teriyle “Üç beş kuruş evime ekmek parası götüreyim.” diye ekstra efor sarf
ederek aldıkları döner sermayeden pay koparmak maksat ve bunu yapan maalesef
Sağlık Bakanlığı.
Yeni Bakana daha
önce de söylemiştim, umut ederim ki bu haksız kazanca bir an evvel önce dur
der, bir an evvel bu insanları kendi görevlerine iade eder. Eğer devlette
müsteşar olmak bu arkadaşlarımıza yetmiyorsa gidip o hastanede başhekimlik
yapabilirler, bizim onlara hiçbir sözümüz yok, Bakanlık da onları başhekim
olarak atayabilir ama hem devlette müsteşar
olacaksın, bakanın yanında olacaksın hem yolunu, izini bilmediğin bir
memlekette hastane direktörü gözükeceksin, başhekim gözükeceksin ve bunun
karşılığında da binlerce lira para alacaksın. Böyle bir uygulama olmaz, böyle
bir uygulama hiçbir hukuk sistemiyle, hiçbir vicdanla bağdaşmaz.
Evet, değerli
arkadaşlarım, yine bu Kamu Hastaneleri Birliği çerçevesinde… Eğitim
hastanelerinde şeflik sistemleri vardı, bu insanlar bir sabah kalktılar
baktılar ki artık şef değiller. Ne oldu? Şeflerin şefi icat edildi. 5-10 tane
şef tek bir şefe bağlandı ve bütün yetkileri tırpanlandı. Bu insanlar, yıllarca
çalışarak çabalayarak, sınavlara girerek elde ettikleri bütün hakları
kaybettiler ve bu uygulama hâlen maalesef devam etmekte.
Arkadaşlar,
sağlık deyince tabii ki sadece doktorların sorunları olmuyor, yardımcı sağlık
personeli de var. Hemşireler, döner sermayeden yeterince pay almıyorlar,
izinlerini kullanamıyorlar. Hastane, canı nasıl isterse, canı izin isterse
izin, nöbet parası isterse nöbet parası veriyor, bir standart uygulama yok yani
o nöbeti tutan kişi ertesi gün evine mi gidecek, yoksa mesaiye devam mı edecek
ya da bunun karşılığında ücret mi alacak belli değil. Bunu defalarca Sayın
Bakana söylememize rağmen bize kulaklarını tıkamaya devam etti.
Gene bir başka
uygulamadan bahsedeyim: Devlet hastanelerine yolunuz düşüyor mu bilemiyorum,
defalarca söyledim, muhafazakâr bir Hükûmet olarak geçiniyorsunuz ama hasta-doktor
arasında bir hemşire bulundurmayı bir türlü sağlamadınız. Hasta orada, doktor
orada, yanında ne hemşire var ne sekreter var. Kaldı ki tıbbi etik, ahlaki
durum burada mutlaka ve mutlaka bir hemşirenin bulunmasını emreder. Siz
hastayla doktoru baş başa bırakın, ondan sonrasında ya kavga ediyorlar ya başka
türlü spekülasyonlara sebep oluyor bu işler.
Sayın Bakanı bir
kez daha uyarıyorum: Lütfen, artık bu doktorların yanında muayene esnasında bir
hemşire bulundurun. Bu sizin göreviniz çünkü, bu bir lüks değil. Bu, hastanın
da hakkı eğer hastanın hakkını savunacaksak, doktorun da hakkı.
Yine, döner
sermaye ödemelerinde hizmetli sınıfın şöyle bir sıkıntısı var arkadaşlar: Zaten
bunlar hastanelerin en az maaş alan insanları. Döner sermaye dağıtmaya başlıyorsunuz,
bu insanlara deniliyor ki: “Sizin maaşınız düşük olduğu için biz size fazla
döner sermaye veremeyiz.” Şimdi, bunun neresi sosyal adalet? Adam zaten az maaş
alıyor. Döner sermayesini de daha az veriyorsunuz, gerekçe olarak da maaşının
az olmasını gösteriyorsunuz. Bu katsayıyı değiştirmek bu kadar zor bir şey
midir? Bu uygulamayı değiştirmek bu kadar zor bir şey midir?
Evet, değerli
arkadaşlarım, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Evet,
teşekkür ediyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Demir Çelik, Muş
Milletvekili. (BDP sıralarından alkışlar)
DEMİR ÇELİK (Muş)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin hekimler
ve sağlık çalışanlarının durumlarının araştırılmasına ilişkin Meclis
araştırmasının açılmasına dair grup önerisi aleyhine söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Her ne kadar
aleyhte aldığım bir söz olsa da ben lehte konuşmaya devam edeceğim. Öncelikle
sağlıklı bir toplum ve sağlıklı, özgür bir gelecek dileklerimi ileterek
konuşmama başlayacağım.
Sağlık, hepimizin
bildiği üzere bireyin de, toplumun da vazgeçilmezlerinden biridir. Birey ne
denli sağlıklı bir unsur ve kişilik olmaya ve onun siyasal, sosyal faaliyetini
yürütmeye başlarsa toplum da bu sağlıklı bireylerden oluşma, sağlıklı bir
toplum olabilmenin koşullarına, onun da özgüvenine sahip olmuş olur. Bu yönüyle
gerek Dünya Sağlık Örgütü gerekse bir bütün olarak özgür ülke sağlık
teşkilatlarının yaklaşımı “Kişinin ruhsal, bedensel, siyasal, sosyal iyi olma
hâlidir.” der. Bu çerçevede de sağlık erişilebilinir, ulaşılabilinir,
nitelikli, parasız, eşit olmak zorundadır. Sağlığa bu çerçevede de
satılabilinen, satın alınabilinen bir eşya, bir meta olarak yaklaşılmamalı,
bizatihi vatandaş olan, birey ve kişilik haklarına sahip herkesin anayasal ve
yasal hakkıdır diye tespitte bulunur. Bunun Anayasa’mızda da yeri varken,
Anayasa’dan beslenen, bu anlamıyla da bizi biçimlendiren bir kısım kanun
ve yönetmeliklerde de ifadesini bulan sağlığa
yaklaşım, ne yazık ki, uzun yıllardır üstesinden gelemediğimiz, kangrenleşen
bir toplumsal yaramız ve sorun olmaya da devam ediyor. Bu, AKP’nin on bir
yıllık iktidarında da rast geldiğimiz, üstesinden gelemediğimiz toplumsal yara,
hâlâ yüreğimizi acıtmanın maalesef çaresizlikleriyle bizi karşı karşıya
bulundurmaktadır. AKP, her sorunda olduğu gibi sağlıkta da toplumun temel
ihtiyaçlarını öngören bir parametreyle yaklaşıp çözüme kavuşturacağına günü
kurtaran, kısa erimli ve kısa vadeli çözüm parametreleriyle tam da hizmet etmek
istediği küresel emperyal güçlerin piyasalaştıran, taşeronlaştıran ve
metalaştıran anlayışının uygulamalarını devreye koymuş bulunmaktadır.
Hatırlayınız, on bir yıllık iktidarında öncelikle yeşil kartla başlayıp bütün
toplumu sosyal güvenceye tabi tutacağı iddiasında bulunup onun altında kalan ve
gerçekleştirilemeyen, sonrasında da sağlıkta dönüşüm projeleriyle aile
hekimliği, Kamu Hastaneler Birliği ya da kamu hastane birliklerinin özel
firmalara, şirketlere devrine ilişkin kanun tekliflerini sıkça burada
tartıştık, gündemleşti ve çoğunluk oyları ve parmaklarıyla da maalesef, bütün
itirazlarımıza, muhalefet şerhimize rağmen de geçti, geçmeye de devam edecek.
Bu çerçeveden de biz sorunu enine boyuna tartışılması gereken bir sorun olarak
algılıyoruz. Sağlık, mademki bireyin, bireyin olduğu kadar toplumun da
vazgeçilmezi, olmazsa olmazıdır... Hele hele ülkemiz gibi son otuz yılını
çatışmalı süreçlerle tamamlayan bir ülke gerçeğini göz önünde
bulundurduğumuzda, toplumun bütün kesimlerinde bu çatışmalı sürecin olumsuz
yansımalarına rast gelmek, izlemek mümkündür. Siyasal, sosyal travma öylesine
bir derinlik arz etmiştir ki, bu travmanın esaretinde ve etkisinde bulunan biz
bireyler neredeyse, psikolojik travmayla, kendi benliğimiz, siyasal
inisiyatifimiz ve kişilik haklarımızdan da vazgeçecek noktaya gelmiş
bulunuyoruz. Hâlbuki sağlıklı birey olmuş olabilseydik, kazandığımız öz güvenle
hem kendi haklarımıza sahip çıkabilmenin hem de toplumun özgürleşmesinin,
adalet ve eşitlik taleplerinden yoksun kalmasının önündeki engellerin
kaldırılmasında da ısrarcı olurduk, inadına bir mücadeleyle bu Meclisi
özgürlüklerin hayat bulduğu bir Meclise dönüştürebilirdik. Ama ne yazık ki
bundan kendimizi alıkoyuyoruz. Asli işinden vazgeçmiş, bir kısım küresel
güçlerin çıkarlarının nasıl tanzim edileceğine dair bir rolü bu Meclis hak
etmemiştir diye düşünüyorum.
Bu çerçeveden de,
öncelikle, Sağlıkta Dönüşüm Projesi tarafımızdan enine boyuna yeniden ama
yeniden elden geçirilmesi, analize tabi tutulması gereken bir projedir. Bu
projede, her şeyden önce, Anayasa’nın bize verdiği eşitlik ilkesine
aykırılıktan hareketle, kamu hastanelerini kişinin ödediği prime göre
sınıflandırmak adaletsizliğin ta kendisidir. (A), (B), (C), (D), (E) olarak
ifade ettiğiniz kamu hastaneleri, ödenen primin yüksekliğine göre, hangi
hastaneden, kimin, nasıl yararlanacağına dair sınıfı ve toplumu tasnife tabi
tutup sınıflandırarak biz bu adaletsizliği baştan itibaren, devlet ve devletin
kurumları, aygıtları olarak teşvik etmiş oluyoruz, dayatmış oluyoruz.
Bir kişi 100
liralık primi de veriyor olsa, 500 liralık primi de veriyor olsa madem ki
Anayasa karşısında eşittir, o hâlde sosyal devlet olmanın gereği olarak bu
eşitlik ilkesini sağlıkta da, kamu hastanesinin herhangi birinde de görmesi
onun sosyal ve psikolojik varlık olarak haklarının bizatihi icra edebileceği
alan olmalıdır. Ama böylesi bir tasnife tabi tutmakla yetinmemişiz, kamu
hastanelerini parası olanın sağlığı satın alabilinecek özel şirketlere de
devretmişiz. Özel şirketlerin taşeronlaştırma ve piyasalaştırma gereği
hastaneleri sermaye birikimi mekânlarına, hastaneleri sermaye iktidarının hayat
bulacağı sağlık dışı her uygulamanın ve tartışmanın veya sağlık hizmetleri
dışındaki her türlü satın almanın, satmanın cereyan ettiği mekânlara
dönüştürmüşüz. Buradan sağlıklı bir toplum, sağlıklı bir birey ve sağlıklı
toplumdan oluşma özgür bir toplum bulamayız, gerçekleştiremeyiz, ulaşamayız.
Kamu
hastanelerinin sınıflandırılması, onun üstünde şirket muamelesiyle kamu
hastanelerinin üzerine oturttuğumuz müdürler ve satın alma müdürleri üzerinden
piyasalaştırmayla yetinmemişiz, aynı zamanda taşeronlaştırmanın ve
piyasalaştırmanın ürünü olarak kamu hastanelerini işlevsiz tutmuşuz, özel
şirketin açtığı hastanelere olduğundan fazla avantaj, kredi, ulusal ve
uluslararası çapta piyasa olanaklarından yararlanma fırsatlarını da tanıyarak
oraları da sermaye biriktirme alanlarına dönüştürerek toplumun temel talebi
olan sağlığı satın almaya gayret etmişiz. Bu yönüyle bu uygulamanın bize ve
geleceğimize yararı olmadığını; her fırsatını bulduğumuzda da dile getirdiğimiz
ve karşı çıktığımız bir durum olmaya devam ediyor.
Bu çerçevede de
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her şeyden önce, sağlık eğer sizin bizim
birlikte var edebileceğimiz yarının demokratik ortak vatanında bir ırkların,
dinlerin, dillerin, kimliklerin, kültürlerin farkı gözetilmeksizin, eşit
vatandaşlık temelinde, özgür, eşit vatandaşlar olarak yarınımızı tanzim etmede
karar sahibiysek bu adaleti her şeyden önce bu alanda hayat bulabilecek,
gerçekleştirebilinecek koşullara da ulaştırmak durumundayız. Sağlık, bu
anlamıyla ertelenemez. Sağlık, egemene; sağlık, mal ve mülk sahibi olan
iktidara ya da sermaye sahibinin insafına terk edilmeyecek kadar değerlidir,
toplumun öz malıdır; topluma da bizatihi bunu kullanabilme hakkını da,
fırsatını da vermek ve onu kolaylayan bir noktada durmak da Meclisin iradesinin
gereğidir. Çünkü, Meclis bu tür işler için vardır. Bunu yapamadığımızda bir
yanıyla, siyasal ve sosyal travmadan dolayı giderek psikolojik bir depresyon
durumuyla karşı karşıya kalan toplum; öbür yanıyla, anatomik, fizyolojik
ihtiyaçlarının doğal, demokratik ve eşitlikçi bir anlamda karşılanamayan
bireyin mevcut, var olan sürece dâhil olması, aktif olması, amacına uygun bir
rol yüklenmesi de beklenemez. Aksine, bu ve benzeri açmaz ve yetmezliklerle
karşı karşıya kalan birey, bu bireylerden müteşekkil kesimlerin kötü niyetli,
art niyetli, süreç dışı bir kısım menfaat ve çıkarlar üzerine bunu örgütlemeye
çalışanlara da biz zafiyetlerini kullanma fırsatını vermiş oluruz.
Bu anlamıyla, bu
yasa mutlaka ama mutlaka hekimlerin, sağlık çalışanlarının koşullarının
araştırılmasına hizmet edecek tarzda Meclisin gündemine getirilmelidir.
Bu yönüyle de
özellikle sağlığımıza katkı sunan, değer katan hekimleri, bütün sağlık
emekçilerini ve onların “Eşit işe eşit ücret.” yönlü taleplerine saygılı
olduğumuzu ifade ediyor, hepsini saygılarımla huzurlarınızda selamladığımı
ifade ederek iyi günler diliyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
2.-
CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan Mersin-Akkuyu’da
kurulması plan-lanan nükleer santralin başta insan ve hayvan sağlığı ile gıda
üzerindeki etkileri olmak üzere tüm etkilerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin ön
görüşmesinin Genel Kurulun 2 Nisan 2013 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
02/04/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu
02/04/2013 Salı günü (Bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin
İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Emine
Ülker Tarhan
Ankara
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan (Mersin-Akkuyu'da kurulması planlanan nükleer
santralin başta insan ve hayvan sağlığı ile gıda üzerindeki etkileri olmak
üzere tüm etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan) (10/21) Esas Numaralı Meclis Araştırma Önergesinin
görüşmesinin, Genel Kurulun 02/04/2013 Salı günlü (Bugün) birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN –
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Vahap Seçer, Mersin
Milletvekili.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
VAHAP SEÇER
(Mersin) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Van ilimizin
95’inci Kurtuluş Yıl Dönümü nedeniyle Van halkını kutluyorum, aziz şehitlerimiz
önünde saygıyla eğiliyorum, onları saygıyla yâd ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, konumuz nükleer tehlike ve bunun insan sağlığına, çevreye, gıda
güvenliğine etkileri.
Biliyorsunuz
Türkiye, nükleer güç santralinin ilk denemesini, ilk tesisleşme hareketini
Mersin’de yapıyor. Aslında bu öykü eskilere dayanıyor. 1976 yılında bunun yer
lisansı alınıyor ve o günkü koşullara göre birtakım bilimsel araştırmalar
yapılıyor, zemin etüdü, oşinografik araştırmalar, iklim, çevre şartları, o
günkü üretim, tarımsal üretim, vesaire bundan otuz yedi yıl önceki koşullara
göre lisans veriliyor. Geçtiğimiz dönem, 23’üncü Dönem Parlamentosunda görev
alan arkadaşlarım bilirler, o dönemde biz, Akkuyu’ya yapılacak olan nükleer güç
santraliyle ilgili bir yasa görüşmesi yaptık ve bu yasa Meclisten geçti.
Daha önce ihale
usulüyle bir firmaya verilmişti bu santralin yapılması ama o dönemde yargıya
gidildi, yargı yürütmeyi durdurma kararı verdi ama AKP Hükûmeti her konuda olduğu gibi burada da
hukukun arkasından dolandı ve Meclise getirdi, uluslararası anlaşma statüsünde
şu anda Mersin’de hummalı bir çalışma yapılıyor, bir Rus firması orada nükleer
güç santrali yapacak. Kime rağmen? Tabii ki millete rağmen. Kime rağmen? Millî
iradeye rağmen. Kime rağmen? Özellikle öncelikli olarak Mersin halkının
reddetmesine rağmen, Mersin halkının isyan etmesine rağmen, bugüne kadar bu
konuda nümayişler, toplantılar düzenlemesine rağmen, mitingler düzenlemesine
rağmen ısrarla orada bir nükleer güç santrali yapılıyor.
Peki, niçin
Mersin? Niçin bu kadar itiraz ediyoruz? Mersin nasıl bir kent? Coğrafyası,
siyasal yapısı, sosyoekonomik yapısı, demografik yapısı, ekonomisi nedir? Niçin
bu kadar bizleri isyan ettiren mesele? Mersin, biliyorsunuz, Akdeniz’in incisi
bir kent. Mersin, Akdeniz üzerinden Anadolu’nun, Türkiye’nin dünyaya açılan
kapılarından bir tanesi, belki de en önemli kapısı Mersin Limanı marifetiyle. 1
milyon 700 bin nüfusu var, 16 bin kilometrekare alan üzerinde. Ekonomide
öncelikli sektörler tarım, turizm, ticaret ve taşımacılık. Mersin’in en önemli
özelliklerinden bir tanesi kültürel yapısı, demografik yapısı. Mersin demek,
Türkiye demektir; Türkiye demek, Mersin demektir. Türkiye mozaiğini Mersin’de
bulabilirsiniz. Türkiye’de yaşayan bütün etnik yapılar, Türkiye’de yaşayan
bütün semavi din mensuplarını, inanç gruplarını Mersin’de bulmanız mümkündür.
Mersin bir barış kentidir. Eğer Türkiye’de barışı hâkim kılacaksanız, bunun
başlangıç noktası Mersin’dir. Peki, sosyoekonomik açıdan Türkiye’nin her
anlamda önem içeren bir kentinde bir nükleer bombayı niçin o kentin kalbine
koyuyorsunuz, niçin bu kadar ısrar ediyorsunuz, bunu anlamakta güçlük
çekiyoruz; bu, akıl işi değildir, izan işi değildir.
Şimdi, buradan
tüm milletvekili arkadaşlarıma sesleniyorum, sadece Cumhuriyet Halk Partisine
mensup milletvekili arkadaşlarıma değil, diğer siyasi partilere mensup
arkadaşlarıma da sesleniyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan 4
tane siyasi parti var, tamamı da Mersin’den milletvekiline sahip; BDP de sahip,
MHP de sahip, CHP de sahip, AKP de sahip. 4 partiye mensup milletvekili
arkadaşlarımın bu konuda duyarlı olmasını istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Mersin’e ilişkin tehlike bununla bitmiyor. Bu konuda mücadele
verirken, tabiri caizse yağmurdan kaçarken Mersin halkı doluya tutuldu.
Bakınız, diyorum ki: Mersin bir turizm havzası, Mersin bir tarım havzası ama
sanki orası bir enerji havzası gibi her türlü enerji kaynakları tesisleri orada
yapılıyor, nükleer güç santrali yapılıyor. Şu anda 8 adet yanlış duymadınız, 8
adet termik santral projesi var, turizm kenti Mersin’de 8 adet termik santral
projesi var; şu anda bunun 2 tanesi ÇED aşamasında. 2 tane çimento fabrikası
projesi var, şu anda ÇED aşamasında. Mersin’in Tarsus ilçesinin Sebil kasabası
vardır, muazzam doğal güzelliklerin olduğu, endemik bitkilerin olduğu,
faunasıyla, florasıyla bir doğa harikası olan yerde HES projeleri var.
Tarsus’un Boğazpınar köyünde, Karasu’da HES projesi var. Her anlamda enerji
kaynakları, hidroelektrik, termik, nükleer; sanki Mersin bir deneme tahtası
gibi kullanılıyor. Bunu kabul etmek mümkün değil, bunu anlayışla karşılamak
mümkün değil. Biz Mersin’de turizm gelişecek diye beklerken, biz Mersin’de
tarım gelişecek diye beklerken karşımıza çıkartılan engellere bakın! AKP
iktidarı, on yıldır Mersin’e bir çivi çakmadı. Mersin halkından âdeta intikam
alıyor. Niçin? Çünkü AKP, Mersin’de belediyelerde bir türlü başarılı olamadı.
Ne büyükşehirde başarılı oldu ne ilçelerinde başarılı oldu. Bugün günah
çıkartıyor. Mersin halkına ceza kesmiş.
2007’den bu yana
Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekilliği yapıyorum. Havaalanı yapılacak,
öyküsü on beş yıl öncesine dayanıyor. Tarsus-Kazanlı Sahil Bandı Projesi, altı
yıldır bu hikâyeyle geçiyor; bir arpa boyu yol ilerlemedi. İşte 2013 Akdeniz
Oyunları; 11 adet farklı tesis var ya da eski tesisler tadilattan geçecek, iki
ay var, iki ay sonra Akdeniz Oyunları başlayacak ama birçok tesis inşaatı
bitmeme tehlikesiyle karşı karşıya. Şimdi diyoruz ki: Sadece Mersin’de değil,
Türkiye’nin hiçbir tarafında nükleer güç santrali istemiyoruz. Burada
milletvekili arkadaşlarım var seksen bir ayrı vilayetten, hiçbir milletvekili
arkadaşım kendi il sınırları içerisinde bir nükleer güç santral tesisi istemez.
Doğal olarak, biz Mersinliler olarak da bunu istemiyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, az önce söyledim sözlerime başlarken, Mersin Türkiye’dir, Türkiye
Mersin’dir. Türkiye’nin iç göç alan en önemli illerden bir tanesi Mersin’dir.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden en yoğun göç alan Gaziantep, Adana ve
Mersin’dir. Türkiye’de işsizlik oranı yüzde 8-10 seviyelerinde seyrederken
bugün Mersin’de işsizlik oranı yüzde 15-20 seviyelerinde. Eğer siz, Mersin’e
turizmi geliştirecek birtakım yatırımlar yapmak yerine, tarımı geliştirecek
birtakım yatırımlar yapmak yerine, yoğun emek sektörlere yatırımlar yapmak
yerine, bu sektörleri akamete uğratacak, bu sektörleri başarısızlığa uğratacak
bu tip yatırımlar yaparsanız, siz, Mersin halkına kötülük yapmış olursunuz.
Bizim bu
önergemizi vermemizin ana gayesi… Bu yatırımlar yanlış yatırımlardır. Bu
yatırımların, hem çevre sağlığına hem insan sağlığına hem gıda güvenilirliği
açısından önemli tehlikeler ihtiva ettiğini düşünüyoruz. Bunun örnekleri
vardır. Fukuşima vardır, Çernobil vardır. Bunlardan ders çıkartmamız lazım.
Sayın Başbakanın
söylediği gibi, nükleer güç santrallerinin çevreye yaratacağı tehlike
evlerimizde kullandığımız tüp gazın yaratacağı tehlike kadar masum değildir.
Onun için, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konuda bir komisyon oluşturmasını
ve bu konunun derinlemesine araştırılmasını istiyoruz. Bu konuda Parlamentonun
desteğini istiyoruz.
Teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Yunus Kılıç, Kars Milletvekili. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
YUNUS KILIÇ
(Kars) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; tabii, öncelikle bir konunun
iyi ya da kötü olduğunu söyleyebilmek için onu biraz bilmek, anlamak, dünya bu
konuda ne yapıyor, bunları değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.
Nükleer santral…
Tabii ki, Türkiye neden bu yola başvuruyor, Türkiye neden nükleer santral
kurmak istiyor, dünya bu konuda neler yapıyor? Arkadaşlar, dünyada bugün 442
tane kurulu, 64 tane de yapımı devam eden ve programlanan nükleer santral
olduğunu öncelikle bilmemiz lazım. Bizim, medeniyette, teknolojide, ekonomide
örnek aldığımız, ulaşmaya çalıştığımız ülkeler Amerika, Avrupa ülkeleri başta
olmak üzere özellikle turizmde ve bu, araştırılması istenen tarım ve
hayvancılıkla alakalı konularda dünyada öne çıkmış, ilk onda bulunan, tarımsal
ihracatları ilk onda bulunan -Amerika başta olmak üzere- ülkelerin hemen hemen elektrik enerjilerinin
yüzde 75’ini nükleer santrallerden sağladıklarını görüyoruz.
Peki, nükleer
santrallerde olumsuz şeyler olmaz mı? Doğaya, çevreye, hayvana, insana zararlı
şeyler olmaz mı? Olur elbette. Fakat Türkiye bu nükleer santralleri en son
teknolojiyle, sizin bahsettiğiniz Fukuşima’da veyahut da Çernobil’de olmayan
teknolojilerle yapma gayreti içerisindedir. Beş güvenlik önlemli sistemler
kuruyor Türkiye ve bu güvenlik önlemleriyle kurulan santrallerde, saygıdeğer
milletvekilleri, kaza olma ihtimali üç yüz milyonda 1’dir. Bakın, Türkiye’nin
bu kadar enerjiye ihtiyacı olduğu bu devirde, 2023 vizyonunda 500 milyar
kilovatsaat enerjiye ihtiyacımız olacağı açıkken, yenilenebilir enerjilerinin
tamamını bu ülke kullanabildiği takdirde bile bunun yarısına yakınını elde
edemeyeceği ortadayken siz, üç yüz milyonda 1 olan bir ihtimal üzerine, bu
kadar iyi niyetli bir girişimi nasıl baltalamaya kalkarsınız? Bu, ülkeye hayır
mıdır, yarar mıdır? Bunların hesabını, kitabını neden yapmazsınız?
Şimdi,
arkadaşlar, ben bir tecrübemi aktarayım, daha doğrusu bir anımı anlatarak bu
olayın ehemmiyetini vurgulamak istiyorum. Kars Kafkas Üniversitesinde, bir gün,
bu konuyla alakalı bir konferans verileceğini duydum. Biz Amerika’dan bilim adamlarının geldiğini ve bu
konuyla alakalı ayrıntılı oturumlar yapılacağını duyduk, biz de katılalım dedik.
Ve işin daha ilginç tarafı, bu akademisyenler içerisinde, Amerika’da bu işi
yöneten, organizasyonların içerisinde bulunun hocalardan bir tanesinin de
Karslı olduğunu duyunca, dedik hem böyle bir bilim adamını tanıyalım hem de ne
diyor bunu iyice anlayalım. Arkadaşlar, üç dört saat süren toplantılarda -can
kulağıyla dinledik- gelmiş olduğumuz sonuç, bizim oradan çıkardığımız şuydu: Bu
teknolojiyi öncelikle kullanan ülkelerden birisi olan Amerika ve Batı ülkeleri,
bunu kendileri ziyadesiyle yaparken, enerjilerini buradan temin ederken,
ekonomilerini geliştirirken, dünyaya çeşitli ürünleri bu sayede ihraç ederken,
ülke insanının gelir seviyesini, yaşam standartlarını yükseltirken, bizim gibi
bu işe soyunmakta olan ülkelere de zamanında kendi ülkelerinden götürmüş
oldukları, yetiştirmiş oldukları, onlara emek verdikleri insanlara “Arkadaş,
sizin kullanılacağınız zaman geldi. Siz, dönün, bu şekilde niyetlenmiş olan
ülkelere bu işlerin zararını anlatın.” Ama kendileri yapmaya devam ederken…
Yani toplantının sonunda, arkadaşlar, şunu sorduk: “Ya, Hocam, iyi diyorsun,
güzel diyorsun da, sen bu işle mi görevlendirildin? Yani başka toplumların
-Amerikalıların dışında, İngilizlerin dışında, Fransızların dışında, Almanların
dışında- bu işi yapmaya aklı yetmez mi demek istiyorsun? Yani bu teknolojiyi
siz kuramazsınız mı demek istiyorsunuz? Neden biz bu enerjiden yararlanmayalım
dünya bu işi bu kadar abartmış bir şekilde sürdürürken?”
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) - Üçüncü jenerasyon teknolojiyle yapmış.
YUNUS KILIÇ
(Devamla) - Bakın arkadaşlar, doğru değil. Bakın, bu teknoloji sayesinde
dünyada son yıllarda sera gazı salınımı yüzde 17 oranında azalmıştır. Yani
dünya çevredeki iklim değişikliklerinin önüne geçmek için, tarımı, hayvancılığı
ve insan sağlığını korumak için, çevre kirliliğini engellemek için, biyoçeşitliliği
düşürmemek, artırmak için nükleer enerjilere yeniden geri dönüyor.
Bakın, nükleer
enerji, dünyada şu anda kullanılan en temiz ve en güvenli enerji çeşididir.
Bunlar ortadayken, bütün bunlar dururken, siz buna neden karşısınız? Bakın,
hemen yanı başımızda en eski teknolojiyle bu işi çalıştıran Ermenistan’da
Metsamor Nükleer Santrali var. Neden bununla alakalı bu tür gayretlerimizi hep
birlikte sürdürmüyoruz?
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) – Evet, yapalım, haklısınız!
YUNUS KILIÇ
(Devamla) - Kars’ın hemen dibinde, 16 kilometre ötede; teknolojisi eskimiş,
kullanım süresi bitmiş. Şimdi, bizim kurmaya çalıştığımızda –tekrar ediyorum- 5
kademeli güvenlik sistemi olan bir teknoloji kuruyoruz ve bu kuracağımız 2
nükleer santralle birlikte, inşallah, enerji ihtiyacımızın altıda 1’ini
karşılıyor hâle geleceğiz. Türkiye, açık, net olarak enerji ithalatçısı bir
ülke, yılda 55 milyar dolar enerjiye para veriyor ve bu kadar temiz bir enerji
imkânımız varken ve bunun yanı sıra yenilenebilir enerjiye dayalı politikalarımızı
geliştirirken, rüzgâr enerjisini, jeotermal enerjiyi, efendim, su, hidrolik
enerjiyi, termik santrallerimizi de bir taraftan yapmaya devam ederken, neden
daha basit, daha ucuz ve kısa sürede geriye dönüş sağlayabilecek bu santrallere
karşısınız? Bakın, bu iki santral eğer üç yıl içerisinde çalışmaya, dönmeye
başlarsa sağlanacak enerjiyle üç yıl içerisinde kendisini finanse edecek bir
hâle gelecek.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) – Yok artık!
YUNUS KILIÇ
(Devamla) – Yani aşağı yukarı 40 milyar Türk lirası bu iki santral bittiğinde
Türkiye’ye geri dönüşü olacak. Yani santrallerin, arkadaşlar, bu devasa
santrallerin, Türkiye'nin enerjisinin aşağı yukarı altıda 1’ini karşılayacak bu
temiz enerjiden oluşan santrallerin geriye dönüşümü aşağı yukarı üç yıl
içerisinde olacak. Buna karşı olmanın bir mantığı var mı?
Hayvanlar,
insanlar açısından, tabii, değerlendiriliyor. Evet, siz bunun önlemlerini
almazsanız, kötü kullanırsanız, atmosfere gazlarını yayarsanız, atık sularını
soğutmadan çevreye yayarsanız, efendim, stronsiyumu, plütonyumu, toryumu,
bunları eğer koruyamazsanız, koruma altına alamazsanız, iyodu insanlara,
hayvanlara ulaştırırsanız, e, tabii ki kanserojen, buna bağlı tiroit
kanserleri, cilt kanserleri gibi radyoaktif olaylara maruz kalan şeylere
elbette sebebiyet verirsiniz. Ama bu, Metsamor gibi santrallerden kaynaklanan
sıkıntılar. Bu, Türkiye'nin kurmak istediği modern ve dünyanın en son
teknolojilerini barındıran santrallerde korkulacak meseleler olmadığını açık
bir şekilde söylemek isterim.
Bakın, Çernobil’de
bir olay oldu, evet, dünya bunun yeterince sıkıntısını çekti, çekmeye devam
ediyor. Bizim kuracağımız santral, inşallah, 9 büyüklüğündeki bir depreme
dayanıklı bir santral olacak. Arkadaşlar, ha, 9’dan büyüğü olmaz mı? Ya, “9’dan
büyüğü de olur.” diye düşünmeye kalkarsanız, o zaman, hiçbir şey yapmış
olamayız. Alınan teknolojik önlemler bunları korumaya yeterince muktedir olacak
şeylerdir.
Bakın, 4 tane
önemli, atmosfere salınan -şu andaki mevcut santrallerde, özellikle fosil
yakıtlarla çalışan santrallerde- çevreye salınan sera gazları, özellikle iklimi
değiştiren, hayvanlar, insanlar, bitkiler üzerinde son derece olumsuz etkileri
olan, biyoçeşitliliği azaltan, yok eden, bazı ırkların tükenmesine yol açan
sera gazları; karbonmonoksit, karbondioksit, azotdioksit ve sülfürdioksit
gazlarının, yapılacak olan, yapılması düşünülen, planlanan, inşallah, nükleer
santrallerde atmosfere verilmesi söz konusu değil. Dünyanın şu anda bu nükleer
santralleri özellikle yapma gayretinin en önemli sebeplerinden bir tanesi bu
sera gazlarının salınımını azaltmak, iklim değişikliğini durdurmak, çevre
ısınmasını azaltmak ve biyoçeşitliliği korumak. Eğer biz bu santrallerden bunun
dışında başka bir amaç planlıyorsak, eyvallah, tamam, sıkıntılı bir süreçtir,
korunması gerekir, önlemlerin alınması gerekir, hükûmet de şu anda biziz,
tedbiri bizim almamız gerekir ama ben şu anda buna emin olmanızı istiyorum ki
dünyanın şu anda en temiz olarak gördüğü enerji şekli budur ve ülke hedefini
2023 vizyonuna göre bu yönde düzenlemiştir.
Ülkemize hayırlı
olacağını düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Ali Öz, Mersin Milletvekili. (MHP ve
CHP sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZ (Mersin) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin, Akkuyu’daki nükleer
santralin zararları üzerine öngördüğü Meclis araştırması üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
Benden önce bu
Meclis araştırması talebinin aleyhinde konuşmalarını yapan değerli
milletvekilinin sözlerini duyunca gerçekten şaşırmamak mümkün değil yani biraz
daha olsaydı herhâlde “Türkiye’nin her tarafını baştan aşağıya nükleer
santrallerle donatalım.” ifadesini kullanacaktı, bizi gerçekten şaşırttı.
Şunu unutmamak
lazım ki gelecek nesillere hepimizin bırakabileceği en önemli miras belki de
çevredir. Dolayısıyla, çevre konusunda hepimizin duyarlı olma zorunluluğu
vardır. Biz, nükleer teknolojinin hiçbir alanda kullanılmamasından, nükleer
teknolojinin çok zararlı bir teknolojik model olduğundan bahsetmiyoruz. Ancak,
Batılı ülkelerin çoğunun bile bugün uygulamadan tamamen kaldırdığı, enerji
üretiminde bile başka alanlara yönlendiği, nükleer enerji üretim modeli olarak
nükleer santralden vazgeçtiği bir ülkede nükleer lobi faaliyetlerini
yürütenlerin âdeta bir çöplük gibi eski teknolojiyi Türkiye’ye transfer etmesi,
bu transferi sonucunda da Türkiye’nin başka alanlarında, ekonomisine, bütçesine
çok ciddi manada katkı sağlayacak olan Mersin’in Gülnar ilçesinin Akkuyu’suna
getirip bu nükleer santrali çakma hevesi bizi, burada bu önergenin gerçekten
Meclis tarafından araştırılması gerektiğine inandırıyor.
Burada, Parlamento
içerisinde bulunan Cumhuriyet Halk Partisinin sözcüsünün de ifade ettiği gibi,
Mersin milletvekillerinin -Vahap Bey’in de ifade ettiği gibi- gerçekten bu
konuda, ben de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına konuşmamı yaparken,
duyarlı olmaya ve o bölgede yapılan anketler sonucunda, halkın bundan nasıl
rahatsızlık duyduğunu bilmelerini ve bunlarla yüzleşmeleri noktasında onların
gerçeği görmesini istiyorum.
Tabii ki nükleer
enerji, sonuçta dünyanın çoğu ülkesinde uzun yıllardır enerji üretimi için kullanılmış
ama her ülke yavaş yavaş bundan vazgeçmiştir. Nükleer enerji modelini uygulayan
ülkelerde şu gerçekleri unutmamak lazım: Nükleer santrallerin en önemli
sorunlarından bir tanesi nükleer atıklardır. Nükleer santrallerin atıkları için
dünyada hâlâ sürekli depolama alanları kurulamıyorken, bu atıklar milyonlarca
yılda yok olmazken, Çernobil kazası gibi olası bir kaza ya da sızıntı, can
kaybı ve geniş çevrenin etkilenmesi söz konusu iken, nükleer santrallerin bakım
ve güvenlik maliyetleri kuruluş maliyetlerini aşıyorken, nükleer santrallerin
bilimsel olarak savunulabilir hiçbir yanı yoktur. Nükleer santral konusunda,
Mersin’e kurmak istediğiniz santralin Mersin’e genel manada vereceği zararları
bilebilmek için Mersin’in coğrafik özelliklerini, Mersin’in bir tarım şehri
olduğunu, bir turizm şehri olduğunu, bir ticaret şehri olduğunu göz ardı
etmemek lazım. Kurmuş olduğunuz nükleer santralle, o bölgede yetişen temel
tarımsal ürünlerin hiçbir tanesinin değeri kalmayacak. Bunların nükleer
atıklarla kirlenmesi sonucunda, insan sağlığı üzerinde oluşturacağı menfi
etkiyle o bölgenin tarımına çok büyük bir darbe vurulmuş olacak.
Yine, keza,
içinizde mutlaka bölgeyi çok iyi bilenler ve görenler vardır. Nükleer santralin
kurulması planlanan Akkuyu, belki de Türkiye'nin sahil şeridindeki turizme en
yatkın beldelerinden bir tanesi. O beldeyi gidip bir görün. Özellikle turizm
sezonu başladığında -o bölgede bulunan arkadaşlarımız şunu çok iyi bilmeleri
lazım ki- nükleer santralden elde edilecek olan enerjinin devlete sağlayacağı
gelirin çok daha -misli misli- fazlasını turizm olarak size verebilecek olan
bir bölgeyi yok etmek için âdeta birlikte savaşıyoruz.
Ülkemizde
kurulması planlanan nükleer santraller için gerekçe enerji ihtiyacı gibi
gösterilse de -oysa- Türkiye'de özellikle yenilenebilir enerji modellerini daha
faal hâle getirmek, enerji politikalarını yeniden gözden geçirmek, Türkiye'de
enerji noktasındaki açığımızı gidermek için önemli faaliyetler arasında
sayılabilir.
Şunu unutmamak
lazım ki nükleer enerji vasıtasıyla kilovatsaat başına elektrik üretim
maliyetleri, hidrolik santrallerde 0,05 sent, kömür santrallerinde 2,5-3 sent,
doğal gaz santrallerinde 4 sent, nükleer enerjinin kilovat başına ortalama
maliyeti ise 7,2 senttir. 7,2 sentin içinde radyoaktif atıkların izolasyonu,
ömrünü tamamlayan reaktörlerin söküm maliyetleri, kaza sonucu oluşabilecek
giderler, toplum sağlığı için yapılacak harcamalar, insan ve çevre açısından
ortaya çıkabilecek maliyetler de yoktur.
Hükûmetin
Rusya’yla Akkuyu’da nükleer santral yapımı ve işletimi sözleşmesi gereği
Akkuyu’da kurulması planlanan nükleer santralin tüm teknolojisi ve ham maddesi
Rusya tarafından sağlanacaktır. Ayrıca, Rusya, bize, ürettiği elektriği, on beş
yıl alım garantili, kilovatsaatini -KDV hariç- 12,35 sente satacaktır.
Ülkemizin hiç nükleer santrallere ihtiyacı yokken bu projeyle Türkiye, Rusya’ya
on beş yılda yaklaşık 71 milyar dolar ödeyecektir. Nükleer santrale sahip
olunmakla nükleer teknolojiye veya nükleer silahlara sahip olunmaz.
Değerli
milletvekilleri, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak -başta da ifade ettiğim
gibi- nükleer teknolojinin karşısında değiliz. Hepinizin bildiği gibi, nükleer
teknoloji, başta tıp ve sağlık alanı olmak üzere, endüstriyel alanda, tarım ve
hayvancılıkta vazgeçilmez kullanım alanına sahiptir. Ancak, Türkiye’nin
enerjide dışa bağımlılığını azaltma adına, yenilenebilir enerji alanlarını
etkin ve yeterli oranda faaliyete geçirmeden eski teknolojiye sahip nükleer
sistemi dayatmanın doğru olmadığını düşünüyoruz.
Türkiye’nin bugün
izlediği teknoloji politikalarına bakıldığında bir hayalden öteye
gitmemektedir. Zaten Rusya’yla yapılan anlaşmayla tamamen Rusya’nın sahip
olacağı Akkuyu Nükleer Santrali’nde bizim nükleer teknoloji ve nükleer silah
üretmemizin önü de kesilmiştir.
Tabii ki nükleer
atıklar sonuçta insan sağlığı için önemli risk faktörlerini beraberinde
getirmektedir. Hiç kimsenin, çevresinde bulunan hiçbir insanın başına gelmesini
asla istemeyeceğimiz, özellikle üreme organları üzerindeki, endokrin organları
üzerindeki, hassas dokular üzerindeki radyasyonun kanser yapıcı etkisini hiçbir
bedelle karşımıza almamız söz konusu olamaz. Bunların bir tanesinin gelişecek
olmasını bilmek bile, açıktan -başka alanlar varken- bu santralin buraya
kurulmasına müsaade edip, buradan, enerji için, “Enerji var.” bahanesiyle bu
alanı bu şekilde kirletmeye hakkımızın olmadığını düşünüyorum. Dolayısıyla,
Mersin’in Akkuyu ilçesinde yapılması planlanan bu santralle, bölgenin, tarım
alanında, turizm alanında, ticaret alanında bir kazancı olmayacaktır.
Özellikle, tarım alanında Mersin’in diğer bölgesel farklılıklarını da
düşündüğünüzde, bir narenciye cenneti olan Mersin’e yapılacak olan en büyük
kötülüklerin başında Akkuyu Nükleer Santrali’nin ısrarla orada kurulması için
yapılan uğraşlar gelecektir.
Nükleer atıklarla
tabii ki iklim değişikliğini normalleştireceğinizi ifade ediyorsunuz ancak tam
tersine, nükleer atıkların normal deniz suyuna akıtılması neticesinde deniz
suyunun en az 2-6 derece arasında ısınacağını, denizdeki ekolojik çevrenin
bozulacağını, dolayısıyla, balıklardan bile -zincir şeklinde- insan sağlığına
zarar verecek şekilde insana geçeceğini hiçbir zaman unutmamak lazım.
Son olarak şunu
ifade etmek istiyorum ki nükleer santraller hiçbir tarafı övülecek bir enerji
kaynağı değildir, olsa olsa Türkiye için, başkalarının ısrarla bize dayattığı
bir modeldir. Çevreye ve insan sağlığına zararı olmayan ve adına uygun olarak
doğal kaynakları yok etmeden, yenilenebilir olarak kullanılan, maliyeti düşük
enerji kaynaklarına yönelmek gerekiyor. Tabii ki bunlar rüzgâr, güneş,
jeotermal, biyokütle ve hidrojendir. Türkiye bu alanda zengin bir potansiyele
sahiptir.
Enerjiyi -üretim,
tasarruf- etkin, verimli kullanacak politikalarla, bilimsel çalışmalarla
desteklenen merkezî projelerle, nükleer santrallere gerek kalmaksızın
oluşturulacak enerji politikalarıyla nükleer tehdit ve ekonomik maliyetten
kurtulmanın mümkün olduğunu ifade eder, yüce Meclisi saygılarımla selamlarım.
(MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Ali Ercoşkun, Bolu Milletvekili. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ERCOŞKUN
(Bolu) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhine söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bugün gene
bir grup önerisi aleyhinde, daha önceki öneriler aleyhinde olduğu gibi söz
aldım. Burada muhakkak ki Cumhuriyet Halk Partisi kendi görüşü doğrultusunda
önemli gördüğü bir konuyu gündeme getirmiş durumda. Tabii, teşekkür etmek lazım
ama bazı noktaların da altını çizmek lazım çünkü son dönemde Türkiye
Cumhuriyeti’nin en fazla -cari açık noktasında- para harcadığı konulardan
birisi, enerjiye harcadığı paralar; o, hepimizin malumu. Dolayısıyla, bunu
gidermek için de Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti olarak Enerji Bakanlığı
çerçevesinde sağlanan enerjinin çeşitlendirilmesi anlamında oldukça Türkiye
için önemli olduğunu düşündüğümüz nükleer santral yatırımları da gündemde.
Bu nükleer santrallerle
alakalı bazı eleştiriler geçmiş dönemlerdeki teknolojilerden dolayı da söz
konusu fakat bu eleştirilerin aslında ne kadar yersiz olduğunu da buradan ifade
etmek lazım. Çünkü dünyanın en fazla turist çeken şehirlerinden birisi
-bildiğiniz gibi- Paris. Paris’e 90 kilometre uzaklıkta bir nükleer santral
olduğunu biliyor muyuz? Aynı şekilde Madrid, gene dünyanın en fazla turist
çeken ülkelerinden birisi, 50 kilometre uzaklıkta, Londra’ya 70 kilometre
uzaklıkta birçok nükleer santral söz konusu. Fransa’nın dünya kültür miras
listesinde yer alan Loire Nehri üzerinde 14 tane nükleer santral var.
Dolayısıyla, bu santrallerin olması o nehir üzerinde turizm yapılmasını da aynı
zamanda tarım yapılmasını da engellemiyor. Tarımla ilgili olarak dünyada
tarımsal ürün ihracatında ilk on ülkenin tamamında da nükleer santral
bulunuyor. Sayıca en fazla yani 104 adet nükleer santralin bulunduğu Amerika
tarımsal ürün ihracatında dünyada birinci. Yüzde olarak en fazla elektriğin
yani yüzde 75 oranında nükleerden sağlandığı Fransa’nın ise tarımsal ürün
ihracatında dünyada ikinci ülke olduğunu söyleyebiliriz.
Dolayısıyla,
muhakkak ki eleştiriler olacak, muhakkak ki tenkitler olacak ama şu anda
dünyanın en son teknolojisi kullanılarak yapılması düşünülen bu nükleer
santrallere ülkemizin ihtiyacı olduğu gerçeğini kaldırmıyor bu durum.
Dolayısıyla,
değerli arkadaşlar, ben sözü çok fazla uzatmadan Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisine teşekkür ediyorum fakat gündemimiz belli. Nisan ayının ilk
haftasında, ilk çalışma gününde hem bu haftanın hem nisan ayının hayırlı
çalışmalara vesile olmasını temenni ediyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Öneri kabul edilmemiştir.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.55
İKİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 17.12
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Fatih ŞAHİN (Ankara), Tanju ÖZCAN (Bolu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 86’ncı Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisini okutuyorum:
3.-
AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki
sıralamanın yeniden düzenlenmesine; 443 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç
Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin önerisi
2/4/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu
2/4/2013 Salı günü (bugün) toplanamadığından, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi
gereğince, grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını
arz ederim.
Nurettin
Canikli
Giresun
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmında bulunan 443, 293 ve 84 sıra sayılı kanun tasarılarının bu kısmın 4, 5
ve 6’ncı sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi;
Genel Kurulun;
2 Nisan 2013 Salı
günkü (Bugün) birleşiminde 293 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar;
3 Nisan 2013
Çarşamba günkü birleşiminde 185 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan
işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
4 Nisan 2013
Perşembe günkü birleşiminde 149 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan
işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
Haftalık çalışma
günlerinin dışında 5 Nisan 2013 Cuma günü saat 14.00'te toplanarak bu
birleşimde gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin görüşülmesi ve bu birleşimde 58
sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar;
Yukarıda
belirtilen birleşimlerde gece 24.00'te günlük programın tamamlanamaması hâlinde
günlük programın tamamlanmasına kadar;
çalışmalarını
sürdürmesi;
443 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması,
önerilmiştir.
443 Sıra Sayılı
Kamu Finansmanı
ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/747)
Bölümler Bölüm Maddeleri Bölümdeki Madde Sayısı
1.Bölüm 1 ila 30’uncu
maddeler 30
2.Bölüm 31 ila 59’uncu
maddeler 29
Toplam
Madde Sayısı 59
BAŞKAN – Adalet
ve Kalkınma Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Mehmet Doğan Kubat,
İstanbul Milletvekili.
MEHMET DOĞAN
KUBAT (İstanbul) – Sayın Başkanım, çok değerli milletvekilleri; grubumuzun
önerisi üzerinde görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.
Grup önerimizde
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu haftaki çalışma gün ve saatleri ile gündemin
yeniden düzenlenmesi önerilmektedir.
Bugün, 4749
sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı’nın bugün görüşmelerine başlanılması önerilmektedir. İki bölümden
oluşmaktadır bu tasarı, 60 madde.
Bu tasarı ile
gerek 4749 sayılı Kanun’un kendisinde gerekse Hazine Müsteşarlığı varlık
kiralama şirketlerine ve bu şirketler tarafından ihraç edilen kira
sertifikalarına, fonların fonu gibi üst fonlara kaynak sağlanmasına,
çalışanları tasarrufa teşvik hesabına, ulusal fona, sigortacılığa, kamu
iktisadi teşebbüslerine ve Hazine Müsteşarlığı Teşkilat Kanunu’na ilişkin
düzenlemeler ve değişiklikler önerilmektedir. Bugün ve yarın, inşallah, bu
kanun görüşmelerini tamamlamayı planlamaktayız.
Perşembe günü de,
değerli arkadaşlarım, yarım kalan 310 sıra sayılı Yabancılar ve Uluslararası
Koruma Kanunu Tasarısı gündeme -inşallah- alınıp o gün bu tasarının görüşmelerini…
Orada da biliyorsunuz dört bölümdü kanun, ikinci bölümün ilk 5 maddesini
görüşmüştük, yarım kalmıştı.
Konu, şu anda,
özellikle mültecilerle -200 bine yaklaştı Suriye’den gelen sığınmacılar- ilgili
yasal düzenlemeler de içermekle birlikte konuya ilişkin mevzuat boşluğunu da
dolduran oldukça önemli bir kanun olduğundan dolayı bunun da görüşülmesinde
aciliyet var. O nedenle perşembe günü de bunların görüşülüp kanunlaşması
amaçlanmaktadır.
Ben önerimize
desteklerinizi bekliyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Süleyman Nevzat Korkmaz,
Isparta Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP grup önerisi aleyhinde
söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, milletin hür ve müreffeh bir biçimde yaşaması için varsa
demokrasi, bu demokrasinin temeli millî egemenliğe olan inanç, beyni ise bu
ilkeye sadık olarak çalışan parlamentolardır. Milletin gündemini yani vücudun
ihtiyaçlarını dillendirdiği, var olan sorunlara çözüm üretebildiği ölçüde
parlamentolar saygınlık kazanır, milletin ümit kapısı olmaya devam ederler.
Milletin gündeminden kopuk meclis, zaman kaybettirici, toplumu gerginleştirici
bir işlev görür ki çare makamı olma niteliğini de kısa bir zaman sonra
kaybeder.
Bugün AKP’nin
günlük, dayatmacı bir tavırla, İç Tüzük’ün uzlaşma anlayışını da reddederek
Meclis gündemini tayin etmesi, Parlamentonun uyumlu, hızlı, verimli
çalışmasının önündeki en büyük engeldir. Hem bir taraftan “Millî iradenin
üzerinde hiçbir kişi ve kuruluş yer alamaz.” diyeceksiniz hem de bir kişinin,
Başbakanın iradesinin Meclis üzerinde âdeta bir gölge gibi durmasına da seyirci
kalacaksınız. Bu, demokratik çoğulcu zihniyetin kabullenebileceği bir şey
değildir.
Her meclisin
planlı, öngörülebilir bir gündemi olur, olmalıdır. Bu gündeme göre hem iktidar
hem de muhalefet hazırlıklı olur, komisyon ve genel kuruldaki çalışmalarda da
her iki taraf böylece müspet katkı yapma imkânı bulur. Bizde böyle mi? Hayır.
Hafta başında, salı günü Meclise gelinceye kadar, hem iktidar hem de muhalefet
milletvekilleri ne konuşacaklarını, hangi konuyu müzakere edeceklerini bilmiyor.
Tahmin ediyoruz ki kendi stratejilerini, o hafta hangi tasarı ve teklifler
görüşülecek ise kendi milletvekillerine söylüyorlar. Muhalefet için ise tam bir
sürpriz. Tabii, iktidarın murat ettiği, muhalefeti hazırlıksız yakalamak.
Elbette muhalefet, on iki yıllık AKP iktidarı dönemindeki, bu, muhalefetin
katkısını istemeyen zihniyetini bildiği için gerekli tedbirleri alıyor, her an
her şeyi konuşmak üzere hazırlıklarını yapıyor.
Değerli
arkadaşlar, burada önemli olan husus şudur: Muhalefetin iktidar tarafından
değersiz bulunması, vereceği katkıların önemsenmemesi. Öte yandan da, belki
ilkinden daha da rahatsız edici olan, Meclis gündemini tek başına Başbakanın
belirlemesi ve bu ayıbın, demokrasi noksanlığının AKP tarafından rahatsız edici
bulunmaması. Başbakan, yani tek kişi, Meclis üzerinde bir gölge gibi, Meclisin
neyi konuşup konuşmayacağına, hangi kararı alıp almayacağına karar vermektedir.
Bunu söylediğimizde, birazcık mahcubiyet, yüzlerinin birazcık kızarmasını
beklediğimiz AKP milletvekilleri ya bu sözlerimizi duymamazlıktan geliyor,
havaya tavaya bakıyorlar ya da özrü kabahatinden büyük örneğinde olduğu gibi
savunmaya çalışıyorlar.
Kıymetli
arkadaşlar, bu Meclis, AKP döneminde milletin sorunlarını, ihtiyaçlarını, yani
milletin gündemini konuşmuyor. İş, aş, eğitim, sağlık, hayat pahalılığı gibi
meseleler değil Genel Kurulda konuşulan, uluslararası çevrelerin, Amerika’nın,
Avrupa Birliğinin, İmralı’nın dayattığı konular; bırakın milletin dertlerine
derman olmayı, millet mefhumunu hırpalayan, ayrıştıran, kutuplaştıran hususlar.
Bu odaklar Başbakana dayatıyor, o da Meclisi âdeta babasının çiftliğiymiş gibi
kullanıyor, o da Meclise dayatıyor.
Ayrıca, dikkat
ediyor musunuz değerli milletvekilleri, Meclis tarihimizde bu kadar etnisite
konuşulan bir dönem yok. Sabah, öğlen, akşam, yatıyoruz, kalkıyoruz, AKP’nin
payandalığında PKK’nın Meclise taşıdığı gündemi, etnisiteyi konuşuyoruz. Bundan
hiç hicap duymuyor musunuz? Türk Kürt, doğu batı, Alevi Sünni, vesaire milletin
gündemi bu mu? Üç dönemdir, hem de yüksek oylarla iktidara gelen AKP’nin
Meclisi içine düşürdüğü duruma bakın. Tek sorunu var bu ülkenin: Etnisite.
İnsanların can güvenliği yok, mal güvenliği yok, ülkemiz suçlu cenneti hâline
gelmiş, şehirler her fraksiyondan teröristlerle, suçlularla dolmuş ve televizyonları
artık seyredemiyoruz. İnsanımızın yaşama hakkının ortadan kaldırıldığı bir
dönemde değerli milletvekilleri, hangi ileri demokrasiden, hangi özgürlüklerden
ve hangi adaletten bahsedebilirsiniz?
İnsanlarımızın
işi yok, aşı yok. Üçüncü dünya ülkelerinde bile işsizlik yıllardır tek haneli
rakamlarda seyrederken dünyanın 16’ncı büyük ekonomisi olduklarını iddia
edenler, değil niteliksiz okumuş insanlarına bile iş üretemiyor, iş bulamıyor.
İnsanlar bu nedenle evlenip yuva kuramıyor. Başbakan da neredeyse elinde bir
not defteri “Üç çocuk.” diye ortalıkta dolaşıyor. Evlenmeden, iş güç sahibi
olmadan nasıl olacak bu arkadaşlar? Sayın Başbakan, senin görevin milletin
çocuk sayısını saymak mı, yoksa iş, aş üretmek mi? Bakın, İnternet neredeyse
yıkılıyor. Hepimizin telefonlarına insanlar ulaşmaya çalışıyor. Muhtemelen
sizlere de geliyor bu telefonlar. Açıktan atamalarda insanlarımız iki buçuk
aydır onay bekliyor. Dosyalar Maliye Bakanlığı, Devlet Personel Başkanlığı ve
Çalışma Bakanlığının arasında kaybolmuş
sanki. Tabii, iktidar vekilleri olarak tuzunuz kuru. Çocuklarınızın işi gücü,
hâli vakti yerinde. Peki, bu milletin evlatlarına ne olacak? Niye
bekletiyorsunuz? Bunun onayını verip insanları rahatlatmak, önlerini
görmelerini temin etmek bu kadar mı zor? Binlerce insanımızı âdeta Araf’ta
tutmak, ortada bırakmak ayıp değil mi? Öyle ya, o insanlar da haklı olarak bir
an önce hayatlarını kazanmak ve yuva kurmak istiyorlar. Devletin devamlılığı
nerede? Hükûmet nerede? O da mı Başbakanın eşref saatini bekliyor? Yoksa tek
adam yönetimine geçtik, hükûmet dediğin sembolik bir kurula dönüştü de bizim mi
haberimiz yok? Devlet böyle yönetilmez. Devletin işlerinin hiçbir siyasi
müdahaleye maruz kalmadan kendiliğinden yürüdüğü günleri ne zaman göreceğiz?
İlgililere buradan sesleniyoruz: Açıktan atama onaylarını bir an önce çıkarın
ve binlerce insanımızı bu mağduriyetten kurtarın. Milliyetçi Hareket Partisi
olarak bu kardeşlerimizin yanında olduğumuzu, 657 sayılı Kanun’un 59’uncu ve
92’nci maddelerini de kapsamak üzere açıktan atama onaylarını takip ettiğimizi
belirtmek istiyorum.
Boş AKP
sıralarına baktığımda maalesef görüyorum ki bu konular AKP’li milletvekillerini
hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Varsa yoksa etnisite, varsa yoksa milletin
çözülmesine hizmet edecek, PKK ile yapılan pazarlığı masum gösterme gayretleri.
Değerli
milletvekilleri, inancımız odur ki -yüce dinimiz buyuruyor- âlim Allah’ın
kendisine bahşettiği ilimden, zengin malından mülkünden, mevki, makam sahipleri
de oturdukları koltuklardan dolayı mutlaka hesap vereceklerdir. Sadece
konuşmalarınızdan dolayı mı hesap vereceğinizi sanıyorsunuz? İhmalinizden,
hatta suskunluğunuzdan dolayı da hesap vereceksiniz, hesap vereceğiz. “Bu
şuurla hareket edip ihtilafa düşmeyin, gücünüz gider, zaafa uğrarsınız.” diye
emreden âyet-i kerîme gereğince milleti ayrıştırmaktan vazgeçmek, Müslüman Türk
milleti olarak, hangi kökenden gelirse gelsin, herkesi kucaklamak gerekmez mi?
Milletin iş, aş derdiyle dertlenmek, bir kişinin menfaatlerinin savunuculuğu
yerine milletin hukukunu savunmak seçilmiş insanlar olarak birinci derecede
sorumluluğunuz, önceliğiniz değil mi? Açık söylüyoruz, milletin hukuku, millî
menfaatler çizgisinde yürürseniz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, dün olduğu
gibi bugün de, yaptığınız iyi şeylere destek olmaya devam ederiz. Ancak, hâlâ
daha talimatları başka yerlerden, başka menfaatlerden alma konusunda ısrar
ederseniz de iki elimiz yakanızda olacaktır.
Bu düşünceyle,
AKP grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu beyan ediyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Nurettin Canikli, Giresun
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
– Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Grubumuz önerisinin lehinde söz aldım.
Grup önerimizle
bu haftaki çalışma programımızı yüce Meclisin takdirine sunuyoruz. Eğer kabul
edildiği takdirde, bugün sözlü sorulardan sonra kamu finansmanıyla ilgili kanun
tasarısının ve daha sonra da yabancıların korunmasına ilişkin 185 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın görüşmelerini gerçekleştireceğiz ve eğer yüce Meclis bu
konuda uygun görürse, birkaç tane de uluslararası sözleşmenin kanunlaşma
sürecini tamamlayacağız.
Değerli
arkadaşlar, öncelikle şu hususu belirtmekte fayda var çok net bir şekilde:
Hiçbir kimse pozisyonu, görevi, unvanı ne olursa olsun bugün ve geçmişte ve
gelecekte inşallah, hiçbir şekilde bu milletin ve bu Meclisin iradesine ipotek
koyamaz, onu yönlendiremez. Yani şu andaki rejimimizin çalışma sistemi belli:
Parlamenter sistem. Parlamenter rejimin nasıl çalıştığını hepimiz biliyoruz ve
orada özellikle yasama ve yürütme arasında son derece hassas bir ilişki olduğu
ve Meclis çalışmalarının da bu ilişki çerçevesinde yürütüldüğü hepimiz
tarafından malum. Hatta bu husus zaman zaman eleştirilir, eleştiri konusu olur
yani yasama ile yürütmenin çok iç içe girdiği şeklinde. Tabii, tartışılabilir,
konuşulabilir, eleştirilebilir. Bu, tabii, bugünün problemi değil ya da bugün
tartışılan bir mesele değil; bu, parlamenter sistemin yürürlüğe girdiği günden
itibaren tartışılan bir konudur. Tartışma konusunun da odak noktasını… Meclis
çalışmalarını doğal olarak iktidar grubu yönlendirir. Bu görev, yürütmek
görevi, yasama faaliyeti, Meclisin tüm çalışmaları elbette hep birlikte
yapılır. Ancak, doğal olarak işin esası gereği bu Meclisin çalıştırılmasından
iktidar grubu görevlidir, sorumludur.
MUSA ÇAM (İzmir)
– Konsensüs aranmaz mı?
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Tek başına belirleyici demiyorum, bakın, bu çok önemli.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – İşte biz de onu söylüyoruz.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Ama doğal olarak yürütülmesinden… Ki bunu en çok -şu anda kendisi
yok burada- Sayın Şandır ifade eder, doğrudur. Sayın Mehmet Şandır hep söyler,
haklıdır, doğrudur. Ama aynı zamanda, işte, Hükûmet de bir taraftan yine bu
aynı grup tarafından oluşturulur. Tekrar söylüyorum: Bu, bugün için geçerli bir
husus değildir; bu, on yıl önce de böyleydi, yirmi yıl önce de böyleydi ve bu
sistem değişmediği takdirde böyle olmaya devam edecek.
Şimdi, bu
özellik, hiçbir şekilde, Meclisin çalışmalarının, faaliyetlerinin Başbakan ya
da başka birisi, lider ya da herhangi başka bir pozisyonda bir kişi ya da
birileri tarafından yönetildiği, yönlendirildiği, sadece onlar tarafından
yönlendirildiği, dikte ettirildiği anlamına kesinlikle gelmez. Yirmi yıl önce
ne yapılıyorsa bu konuda, o zamanki genel başkanların fonksiyonları bu
çerçevede, bu sistem içerisinde ne ise bugün de aynıdır, buna hiçbir ilave söz
konusu değildir. Eksiklik de yoktur, belki ilave de yoktur. Aynen böyle; işin
teorisi de böyle uygulaması da böyle. Açın bakın, değerlendirin geçmişe
baktığınız zaman.
Dolayısıyla,
değerli arkadaşlar, bu gerçekler ortadayken Meclis çalışmalarının Başbakanımız
tarafından yönlendirildiği ya da dikte ettirildiği gibi iddiaları gerçekten
üzüntüyle karşılıyoruz. Hiçbir tanesinin de gerçeği yansıtmadığını bilmenizi
istiyoruz. Ama şunu çok iyi biliyorum, ben, şahsım olarak da biliyorum: Aynen
öyle, evet. İnanarak söylüyorum bunu, bütün samimiyetimle ve inanarak
söylüyorum çünkü buraya hangi konuları… Elbette Hükûmetin bir programı var.
Hükûmet, sonuçta, hükûmetler -yani bizim Hükûmetimizle ilgili değil- doğal olarak
millete verdikleri sözün, taahhüdün gereğini yerine getirmek üzere birtakım
çalışmalar yapacaklar, kanun çıkaracaklar, başka birtakım hukuki düzenlemeleri
hayata geçirecekler. Bundan daha doğal bir şey olamaz. Bir program var. Ha,
katılırsınız katılmazsınız, bu başka bir şey; eleştirirsiniz eleştirmezsiniz,
bu ayrı bir konu ama sonuç itibarıyla iktidarın da milletin verdiği o görevi
yerine getirme noktasında, kendi çerçevesinde, kendi programına göre bir
çalışmasının olabileceğini kabul etmek ve bunu anlayışla karşılamak gerekir,
saygıyla karşılamak gerekir. Bütün hükûmetler için geçerli bu, sadece AK PARTİ
hükûmetleri için geçerli değil.
Buradaki
kanunların hangi sıraya göre, nasıl görüşülmesi, nasıl görüşüleceği hususu en
geniş anlamıyla ve elbette Hükûmetimizin programına katkı sağlayacak, o
çerçevede, onu esas alacak tarzda bir yöntemle belirlenmektedir. Böyle bir şey
olabilir mi?
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Her hafta, her hafta.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Elbette.
Bakın, belki şunu
arzu ederiz: Gerçekten, keşke altı aylık bir program yapabilsek Türkiye Büyük
Millet Meclisinde, bunu her zaman dile getiriyoruz. Üç aylık veya işte bir
aylık bir program yapabilsek.
Geçmişteki
tutanaklara baktım ben, geçmiş yıllarda, bizden önceki hükûmetler döneminde de
bu, benzer tartışmalar hep yaşanmış, hep olmuş.
Bugün de
söylüyorum, samimi düşüncemiz de bu: Keşke bunu yapabilsek ama olmuyor,
maalesef olmuyor.
SÜLEYMAN ÇELEBİ
(İstanbul) – On yıl oldu.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Yani böyle bir teklife hayır diyen mi var Nurettin Bey?
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Yani geçmişte de hiç olmamış.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Böyle bir teklife hayır diyen mi var?
SÜLEYMAN ÇELEBİ
(İstanbul) – Ama on yıl oldu yani.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – İzin verin.
Bakın, mümkün
olduğu kadar buna uymaya çalışıyoruz, yani bir aylık, üç aylık, altı aylık
programlara uymaya çalışıyoruz.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Samimi değilsiniz. Teklifinize hayır diyen mi var?
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Ama şu var: Bakın, şu anda, Meclisin tatil olacağı zamana kadar
-tabii oynamalar olabilir, artı-eksi yüzde 20 sapmalar olabilir, bu da son
derece doğaldır- görüşülecek konular aşağı yukarı bellidir. Tabii, ani bir
gelişme olur, ilave bir şeyler olur o ayrı ama şu anda Meclis gündeminde olan
konular bellidir.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Nurettin Bey, siz biliyorsunuz, biz bilmiyoruz.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – İzin verin, izin verin…
Bakın, şunu
açıklıkla bütün arkadaşlar da biliyorlar, ilgili arkadaşların hepsi bilir,
Meclisin buradaki programını bütün Meclis aynı anda öğrenir. Yani ifade edildi
”Muhtemelen AK PARTİ kendi grubuna, kendi grubunun milletvekillerine daha
önceden haber veriyor…” Kesinlikle söz konusu değil.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – O da ayıp!
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Biz pazartesi günü grup başkan vekilleri toplantımızı yaparız. O
toplantı sonucunda gündem, o hafta görüşülmesine karar verilen neyse, öneri
olarak getirilecek olan konular belirlenir ve biz bütün grup başkan vekillerini
ararız, diğer grupların grup başkan vekillerini kesinlikle ararız ve toplantı
bitmeden ararız.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Bu da ayıp, bu da eksiklik kendi milletvekilleriniz için.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Bakın, yani şu doğru değil: “AK PARTİ milletvekillerine daha
önceden bu bilgiler veriliyor.” Keşke verebilsek, bütün arkadaşlara verebilsek.
Aşağı yukarı belli ama… Şu anda da belli, önümüzdeki hafta, daha sonraki hafta,
üç aylık programı -aşağı yukarı yüzde 80-90 isabet oranında- çalışma programını
ifade edebiliriz, söyleyebiliriz çünkü gündem belli, gündemin dışında da başka
bir şey koyma imkânımız olmadığına göre, aslında böyle bir tahmini... Yani
tamamen de tahminsiz ya da tamamen de programsız demek doğru değil, o da
haksızlık ama daha büyük haksızlık, “Bir ayrımcılık yapılarak AK PARTİ Grubu
milletvekillerine önceden bilgi veriliyor, diğerleri bilgilendirilmiyor.”
şeklindeki bir iddia kesinlikle doğru değil, olması da mümkün değil, gerek de
yok zaten buna. Niye böyle bir şeye gerek olsun ki? Bütün bu kanun tasarı ve
teklifleri geldiği zaman bütün milletvekili arkadaşlarımızın elektronik
adreslerine gönderiyoruz. Ayrıca, başka bilgilendirmeler yapıyoruz, özet
bilgiler gönderiyoruz arkadaşlarımızın da kendi açımızdan katılımlarını
sağlamak amacıyla. Buna ihtiyaç yok ki. Yani ilgi duyan arkadaş zaten o
hazırlığını çok önceden yapıyor, o hafta gündeme gelmese dahi, gelme ihtimali
olmasa dahi o kanun tasarı ve teklifiyle ilgili kendi çalışmasını yapıyor,
hazırlıklı, onu söylemek istiyorum. Yani acele getirmekten ya da bilgi saklamaktan
ne kazanacağız? Hiçbir kazancımız yok ki, olması da mümkün değil.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Muhalefeti hazırlıksız yakalayacaksınız.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Yani siz de aynı çalışmayı yaptığınızı söylüyorsunuz zaten.
Yapmanız da gerekir, doğru yani önceden biz hazırlıklarımızı yapıyoruz.
Dolayısıyla, kime ne faydası olacak? Buna inanın, yani son derece iyi niyetle,
objektif bir şekilde bunu yürütmeye, yapmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla, buradan
yola çıkarak bu tür değerlendirmelerin gerçekten çok haksız bir değerlendirme
olduğunu buradan ifade etmek istiyorum. Hatta, bir adım daha ileri giderek yine
bu sürecin içinde olan bir kişi olarak da aynı zamanda bunu rahatlıkla ifade
edebiliyorum. Meclis gündeminin belirlenmesine yönelik olarak çok geniş
kapsamlı -başka siyasi partilerde geçmiş dönemlerde olup olmadığını da
bilmiyorum, zor bulunan bir mekanizma olduğunu da tahmin ediyorum, geçmiş için
söylüyorum özellikle- en geniş yönüyle bir istişare ve müzakere sürecinden
sonra bu gündem belirleniyor. Ben şahsım olarak bunu rahatlıkla
söyleyebiliyorum çünkü içindeyim. Dolayısıyla, öyle, efendim, “Bir lider
geliyor veya bir genel başkan, bir Başbakan dikte ettiriyor, belirliyor, siz de
onun ağzına bakıyorsunuz.” Bunlar yakışıksız şeyler, doğru şeyler değil
kesinlikle.
MUSA ÇAM (İzmir)
– Büyükşehir Yasası’nda oldu.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Bizimle mi istişare ediyorsunuz?
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Hiç olmadı, olması da mümkün değil, doğru da değil zaten.
İdeal bir yönetim
için, en geniş başarıyı artırmak için, başarı oranını, ihtimalini artırmak
için, hatayı minimize etmek için -öyle değil mi- mantıklı bir yönetim tarzında
ne olması gerekir?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Bizimle mi istişare…
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – En geniş yönüyle istişarenin olması gerekir ki hata yapmayın mümkün
olduğu kadar.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Muhalefetin önergelerini dikkate almak gerekir.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Yani, bir insan kendisinin düşmanımı ki aksi bir yöntem uygulasın?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ama öyle bir istişare yok ki.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Evet, aynen öyle, hem de en geniş.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Nerede?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Kaç önergemizi kabul ettiniz?
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Belki birçok siyasi partinin –bunu da söylemek istemiyorum ama-
belki rüyasında göremeyeceği kadar genişlikte geniş bir katılımla bu
istişareleri yapıyoruz.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Bu gerçek değil.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Evet, aynen yapıyoruz. Olabilecek en uç görüşleri de bu modele
katarak, bu değişken modele katarak kararı vermeye çalışıyoruz. Bu da doğal,
çünkü hatayı asgariye indirelim. Aslında herkesin böyle yapması gerekir. Bütün
siyasi partilerin bu çalışma temposunu ve içeriğini uygulaması gerekir. Bundan
doğal bir şey olamaz değerli arkadaşlar.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) –Diğer grup başkan vekilleri de böyle bir istişare olmadığını
söylüyor Nurettin Bey.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Dolayısıyla, bu Meclis çalışmalarının da iktidar grubu tarafından
bu şekilde algılandığını ve yürütüldüğünü ifade etmek istiyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkanım, Sayın Nurettin Canikli “Gündemi belirlerken en geniş
bir şekilde istişare ediyoruz…” Öyle bir şey söz konusu değil yani bizim bu
gündemin belirlenmesinde hiçbir zaman…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Hayır, size demiyorum. Hayır, kastettiğim o değil. Kendi
aramızdaki…
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Biz neyiz o zaman Allah aşkına, biz niye bulunuyoruz burada? Muhalefet…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Kendi aranızda…
BAŞKAN – Şimdi
öğrenmiş oldunuz efendim.
Evet, Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ama, orada da bir istişare olmadığına ilişkin şikâyetler var.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Efendim, yanlış anlaşılmasın, muhalefetle de arkadaşlarla da
sürekli görüşüyoruz. O başka bir şey, kendi içimizdeki karar mekanizması için
söyledim ben onu.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Efendim, kayıtlara geçmek üzere bir cümle sarf etmek istiyorum.
Sayın Nurettin
Canikli’nin ifade etmiş olduğu bu hususlar gösteriyor ki, benim de biraz önce
kürsüden ifade ettiğim gibi, iktidar partisi muhalefetin katkısını önemsemiyor.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Hayır, hayır Sayın Başkanım, bir saniye…
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Korkmaz.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Yani, aranızda istişare ettiğiniz şeyleri niye bizlere
söylemiyorsunuz?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Hayır Sayın Başkan, öyle bir şeyi söylemiyoruz, öyle bir şey
söylemedik. Söylememiz de mümkün değil Sayın Başkan.
BAŞKAN – Süleyman
Çelebi, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın
Çelebi. (CHP sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN ÇELEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; AK PARTİ Grubu tarafından
verilen Meclisin çalışmalarına ilişkin önergenin aleyhinde söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Önce şunu ifade
edeyim: Biraz önce Grup Başkan Vekili buradan bir an önce yasaların çıkmasını
istedi. Önemli olan, yasaların çıkması değil yasaların uygulanmasıdır, Anayasa’nın
uygulanmasıdır. Meclisin bir görevi de bu uygulanmayan yasaları denetlemektir;
çıkardığımız yasalara rağmen alınan mahkeme kararlarının hayata geçirilmesi ve
uygulanmasıdır ve denetlenmesidir.
Şimdi, bununla
ilgili, ben, bugün somut olarak yaşadığımız birkaç örneği vereceğim ve nasıl
denetlediğimizi de sizlerle paylaşacağım:
Fransızcadan
dilimize geçen en sevimsiz kelime “tâcheron” yani Türkçe adı ile, Türkçe
hâliyle taşeron. Ne demek taşeron işçi? Her an çıkarılabilir işçi demek. Ne
demek? Geleceksiz demek. Ve ne demek? Adaletsizlik demek.
Devlet, taşeron
uygulamalarıyla ilgili, hukuka karşı hile yapıyor. Bunun bir örneğini de şimdi
sizlerle paylaşacağım: Türkiye Cumhuriyeti Karayolları Genel Müdürlüğü bölge
müdürlükleri bünyesindeki iş yerlerinde çalışan işçiler kamu işçisinin yaptığı
işi yapıyorlar yani yol yapımı yapıyorlar, asfaltlama, yol bakımı, yol
tuzlaması, bunların hepsini bu işçiler yapıyor ama, taşeron olarak. Soruyorum
size: Bunlar asıl işler değil midir? Bunlar Karayollarının asıl yürüttüğü
faaliyetler değil midir? O zaman neden asıl işi yapanlar taşeron olarak
çalışıyorlar?
Söz konusu iş
yerlerinde süregelen uygulamalar, açılan davalar ortaya konmuştur. 2009-2010
yıllarında “taşeron” adı verilen firmalardan Kamu İhale Kanunu’nun 4’üncü maddesinde
tanımlanan şekilde bir hizmet satın alınmadığını, gerçekte yapılan işin işçi
temini olduğunu, söz konusu firmaların sadece temin ettikleri işçilerin
bordolarının düzenlenmesi ve Sosyal Güvenlik Kurumuna primlerin yatırılması
faaliyetlerini yürüttüğü tespit edilmiştir. Ortaya konan uygulamalar ile işçi
temin eden firmalar yıllar içinde değişmesine rağmen, temin suretiyle uzun
yıllardır Karayolları Genel Müdürlüğünün asıl iş yerlerinde çalışan 6-7 bin
arası sayıda bir işçi topluluğu ortaya çıkmıştır. Bu işçiler taşeron işçisi
olarak görüldükleri ve kâğıt üzerinde her yıl yenilenen ihalelerle yeniden
istihdam edildikleri için başta yıllık ücretli izin olmak üzere Karayolları
Genel Müdürlüğünün kadrolu işçilerinin sahip olduğu pek çok yasal haktan mahrum
olmuşlardır. Ayrıca, kamu personeli olarak değerlendirilmedikleri için kamu
işçilerine yasayla ve iş yerlerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmeleriyle
sağlanan haklardan da yararlanamamışlardır. Bu hak mahrumiyeti ise hâlen devam
etmektedir. Bütün işçilerin tam desteğini alan, ilgili iş yerlerinde örgütlü
Türkiye YOL-İŞ Sendikası yöneticileri ve hukukçuları konuyu işçilerin
desteğiyle yargıya taşımışlardır. Başlatılan yargısal süreç sonunda 2013 yılı
başı itibarıyla açılan 6.500 civarındaki davanın tamamı sonuçlanmıştır. Bir
daha altını çiziyorum, 6.500 işçinin davası tamamlanmıştır. Söz konusu
davalarda verilen kararlarda, davacı işçilerin, Karayolları Genel Müdürlüğünde
aracı firma vasıtasıyla çalıştırılmaya başlandıkları ilk günden itibaren Karayolları
Genel Müdürlüğünün işçisi oldukları tespitine karar verilmiştir. İşçilerin aynı
haklardan yararlanmaya hak kazandıkları bu süreç bu şekilde özetlenebilir.
Yerel mahkeme bu konuda karar veriyor. Yargıtay bütün bu kararları onaylıyor
ama yargı kararları uygulanmıyor. Yani bir taraftan Meclis bunu denetlemekle
yükümlü değil mi değerli arkadaşlarım? Buradan kanun bol bol çıkartabiliriz.
Burada diyoruz ki yargı kararları uygulanmıyor.
Genel Müdürlüğün
kadro ihtiyacını ortaya koyan itiraf niteliğindeki yazı çok önemli. Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından yazılmıştır.
Aynen yazı şu: “2012 Ocak ayı itibarıyla bölgemiz ve atölye müdürlüklerinde
8.761 adet hizmet alımıyla çalıştırılan işçi bulunmaktadır. Karayolları Genel
Müdürlüğümüzün iş yerlerinde hizmet alımı yoluyla işçi çalıştırması sonucu 2011
yılında yüklenicilere ödenen toplam bedel 192 milyon 826 bin 668 TL’dir. Bahsi
geçen işçilerin 2008 yılında imzalanan yani sendikanın imzaladığı 12’nci dönem
toplu iş sözleşmesinin eki ek 1/B skalasının 1+1 derece/kademe karşılığında
çalıştırılmaları hâlinde 8.761 işçinin maliyeti 201 milyon 820 TL olacaktır,
yılda.” Yani Karayolları Genel Müdürlüğü, işçi tespit edilen bu işçileri işten
çıkartması hâlinde 674 milyon 936 bin 374 lira da ayrıca tazminat ödemek
zorunda kalacak. Çok net rakam veriyorum şimdi yani bir tarafta sendikalı olsa
ve Karayolları kadrosunda çalışsa yılda 192 milyon 826 bin 668 lira verecek.
Taşerona bu rakamı vermiş oluyor. Oysa bunu kadrolu çalıştırsa 201 milyon 820
lira… Aradaki fark 8 milyon TL. 8 milyon TL için hukuksuz, adaletsiz
çalıştırılmaya, yargı kararları uygulanmamaya devam ediliyor.
Sayın Bakanın
yazısına ve ortaya koyduğu verilere baktığımızda, işçilerin aracı firmalardan
temini suretiyle çalıştırılmasının maliyeti ile doğrudan kadroya alınarak
çalıştırılmaları hâlindeki işçilik maliyetinin çok yakın olduğunu ve bu işçiler
işten çıkarılırsa karşılaşılacak maliyetin çok daha yüksek olacağını, bugüne
kadar temin suretiyle çalıştırılan işçilerin kadrolu olarak istihdamının kamuya
ek yük getirmeyeceğini, aksine kamu yararına olacağını görmek çok açık, burada
belirgin şekilde biliniyor. Ama Bakanın bu açıklaması, mahkeme kararları Maliye
Bakanı Mehmet Şimşek tarafından hiçe sayılmaktadır.
Bu memleket
kimsenin çiftliği değil değerli arkadaşlar. Hiç kimse, bu ülkenin cumhurbaşkanı
dâhil, hukukun verdiği kararları hiçe sayamaz, hukukun üstüne çıkamaz. Böyle
şeyler ancak diktatör ve faşist yönetimlerde olur.
Kısaca, işçilerin
mahkeme kararıyla sabitlenmiş, kazanılmış hakları göz göre göre yok
sayılmıştır. Açılan davalarda ortaya çıkan mahkeme sonuçlarına göre
Karayollarının bu uygulamasının Türkiye'nin taraf olduğu 94 sayılı ILO
Sözleşmesi’ne ve Anayasa’nın 90’ıncı maddesine çok açık aykırı olduğu sonucuna
varılmıştır. Gelinen aşamada, Türkiye'nin itibarını azaltacak ve maddi kayba
uğratacak bir süreç göz göre göre yaşanmaktadır. İç hukuk kurallarının
tükendiği ve elde edilen kararlar lehte olmasına rağmen hiçbir etkinliğin
bulunmadığı dikkate alındığında, son çare olmak üzere anılan kapsamdaki 6.500
üye işçi için ayrı ayrı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel başvuruda
bulunma zorunluluğu doğduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Bu süreç, Türkiye
için doğuracağı maddi tazminat talebi dışında, ortaya çıkacak karar sonucu ise
itibar kaybı yaratacaktır çünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kesinleşmiş
yargı kararlarının uygulanmasını da adil yargılanma hakkı kapsamında
değerlendirmekte ve salt bu nedenle ihlal kararları vermektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SÜLEYMAN ÇELEBİ
(Devamla) – Yani sonuç itibarıyla söyleyeceğim şu: Yalnız burada yasa çıkartmak
önemli değil; burada yasanın öngördüğü, Anayasa’nın öngördüğü kurallara da
herkesin uyması gerekiyor.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
İç Tüzük’ün
37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler
1.-
Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, (2/171) esas numaralı Kozan Adıyla Bir İl
Kurulması Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/103)
15/02/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
(2/171) esas
numaralı TBMM Başkanlığına vermiş olduğum Adana ili Kozan ilçesinin il
olmasıyla ilgili kanun teklifinin İç Tüzük’ün 37 maddesine göre “Kırk beş gün
içinde komisyon tarafından sonuçlandırılması gerekir.” demesine rağmen henüz
komisyonda beklemektedir. İç Tüzük 37’ye göre doğrudan TBMM Genel Kurul
gündemine alınması hususunda gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Ali
Halaman
Adana
BAŞKAN – Teklif
sahibi Ali Halaman, Adana Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ HALAMAN
(Adana) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Adana Kozan
ilçesinin il olmasıyla ilgili vermiş olduğumuz kanun teklifinin gündeme
alınması için söz verdiği için Başkan Bey’e teşekkür ediyor, Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Ama bundan önce
sayın milletvekillerimiz, üç gün önce yurt dışından yani Almanya’dan özellikle
memleketimizin güzel bir ili olan Diyarbakır’a yani bir şeyi izlemek için,
inceleme adına bir yabancı, uğursuz bir bayan geliyor. Yani bu uğursuz, bölücü,
komünist bir bayan. Bunu koruma adına emniyet teşkilatından görevlendirilen
polisler bunun peşine takılıp bunu izlerken kaza sonucu şehit oluyorlar. Bunun
bir tanesi Kozanlı, bir tanesi de Ordulu. Ben bunlara Allah’tan rahmet
diliyorum.
Yine, bizim
memleket Kozan, şehidi, gazisi çok olan, dolayısıyla mitolojisi çok olan bir
memleket, bir il. Yine, bu HES’lerden dolayı akarsuları işgal edilen, HES
yapımından dolayı, HES’lerin patlamasından dolayı 12 tane insanımızın Allah’ın
rahmetine kavuşup yarısının ölüsü bulunmayan bir Kozan’ın il olması için ben
buradayım.
Dolayısıyla,
uzak-yakın tarihimizde Kozan, vilayet statüsü, il statüsü taşıyan, dolayısıyla
1926’dan sonra iptal edilen bir ilçemiz. Ben yakın tarihini kendim anlatacağım,
geçmiş tarihini de Sayın Kayseri Milletvekilimiz Yusuf Halaçoğlu anlatacak.
Geçmişte Mareşal
Fevzi Çakmak bu Kozan’ın mebusu idi. Dolayısıyla, biz 1999 yılında Parlamentoya
geldiğimizde bu Meclisin içerisinde benden başka Doğru Yol Partisinden
milletvekili olan Sayın Bakanımız Halit Dağlı vardı. Yine Anavatan Partisinin
Milletvekili Musa Öztürk vardı. Biz, bunlarla bir araya gelerek Kozan’ın il
olmasıyla ilgili uzun süredir teklif olmasına rağmen böyle bir kanun teklifi
verdik. Kanun teklifi verirken de Kozan’ın çevresindeki 6 ilçenin alt yapısını,
ihtiyaçlarını karşılama noktasında da Milliyetçi Hareket Partisinin yarı
iktidarı döneminde okulundan çevre yoluna, hastanesini, organize sanayi
bölgesini dolayısıyla meslek liselerini, İmamoğlu, Tufanbeyli, Feke, Saimbeyli
bu bölgelerin bütün hastanelerini, altyapılarını, grup yollarını, özellikle
Kayseri’den İskenderun’a giden yine Kozan’a ait olan maden yolunu… Biz kanun
teklifi vermemiz dolayısıyla bunun altını doldurarak Kozanlıların ihtiyacını
karşılama noktasında il olmasını arzu ettik.
Adana’da Kozan’ın
özellikle oyu çok olan bir bölge olması dolayısıyla her siyasi aktör, figür hep
Kozan’ı il yapmak üzere kendini kurgular, yani “Sizi il yapacağız, oyu bize
verin.” der ama bir türlü… O günün şartlarında bizim gücümüz yetmedi, kurmak,
yani il yapmak üzereyken 2002’de 57’nci Hükûmet dağıldı, dolayısıyla seçim
oldu, seçimden sonra AKP iktidar oldu. On senedir, AKP iktidar olduktan sonra o
bölgenin milletvekilleri sürekli olarak Kozan’ın il olmasıyla ilgili, yani
seçim bölgelerinde “İl yapacağız.” diyerek bir anlatımın içerisinde de oldular.
Ben şimdi baktığımda, Tufanbeyli 190 kilometre uzakta. Adana’nın Kozan
merkezi... Yani demin söylediğim gibi, tarihî özellikleri çok.
Ben şöyle
bakıyorum, şimdi bundan önce büyükşehir yasaları çıktı. Ben Büyükşehir
Yasası’na temelden karşıyım ama Büyükşehir Yasası çıkarken Cumhuriyet Halk
Partisinin vermiş olduğu, AKP’nin birlikte olduğu, Urfa’yla ilgili, Malatya’yla
ilgili milletvekillerinin gayretini gördüm. En son da Ordu ilinin büyükşehir
olması için…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ HALAMAN
(Devamla) – …dolayısıyla, yine milletvekillerinin gayretini gördüm. Cenab-ı Hak
onlara gayret verdirirken inşallah bizim bu Kozan’ın il olmasıyla ilgili de
iktidar partisinin milletvekilleri bir gayret verir. Vermezlerse, bu iktidarda
olmazsa MHP’nin iktidarında yapacağız.
Saygılarımı,
sevgilerimi sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Bir milletvekili
adına söz isteyen Yusuf Halaçoğlu, Kayseri Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, evet, aslında, Kozan, tarihî olarak baktığınız zaman da çok
önemli bir mevkide. Eski ismi Sis ve Hititler döneminden itibaren tarihî bir
geçmişi olan, kalesi olan, Selçuklular döneminde bu kalenin onarıldığı,
Memlûklu sultanının idaresinde bulunan, 1517’de de Osmanlı Devleti’ne katılmış
bir önemli beldemiz.
Bu bölge,
hakikaten, tam eski ticaret yolları, merkezleri üzerinde bulunuyor. Anavarza
hemen biraz ilerisinde. Yine, Feke, Saimbeyli ve Tufanbeyli’den Kayseri’ye,
Yahyalı’ya çıkan bir güzergâh üzerinde bulunuyor. İşte bu şehrimiz 7 Mart
1919’da Fransızların işgaline uğruyor -Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra- ve
Fransızların Ermenileri burada organize ettikleri ve Müslümanlara, Türklere
büyük katliamların yapıldığı bir bölge. İşte, o işgal dönemine karşılık da
hepimizin ismini yakından bildiği Saim Bey, Tufan Bey gibi
Kuvayımilliyecilerin; yine, yerel olarak, Ahmet Cevdet Çamurdan -ki o da
burada, Büyük Millet Meclisinde görev yapmıştı- Topaloğlu Halil, Gizik Duran
gibi kişilerin bu Millî Mücadele’de Kozan’da Fransızlara ve Ermenilere karşı
mücadele ettiği önemli bir belde. 2 Haziran 1920’de de bu çatışmalar sonrasında
Kozan kurtulmuştur, Fransız işgalinden kurtulmuştur ve bu gün, 2 Haziran,
Kozan’ın kurtuluş günü olarak anılmaktadır.
Yine, Kozan’ın
-biraz önce Ali Bey’in söylediği gibi- çok önemli bir siması Mareşal Fevzi
Çakmak, Kozan Milletvekilidir. Çünkü, Kozan 1923’le -cumhuriyetin kurulmasıyla
birlikte- 1920 arasında il olarak görev yapmıştır, il statüsündedir, 1926’dan
sonra ilçe hâline gelmiştir. Bugün Kozan’ın hakikaten, ziraatle çok yakından
ilişkili olarak 85 bin merkez nüfusu vardır, 83 tane de köyü vardır. Bunlarla
birlikte sadece Kozan ilçesinin şu an 135 bin nüfusu var.
Yine, Adana’ya
uzaklık olarak baktığınız zaman, 67 kilometre uzaklıkta ama ondan sonra Toros
Dağları’na doğru çıkan Feke, ardından Saimbeyli, eski ismiyle Haçin; ondan
sonra daha yukarıda Mağara eski ismiyle, bugünkü ismiyle Tufanbeyli ki Tufan
Bey ve Saim Bey’in isimleri bu ilçelere verilmiştir. Dolayısıyla, Adana’yla
irtibatları hayli zor olan 3 ilçenin Kozan üzerinden hareket edip, Kozan’a
gelip bütün işlerini Kozan üzerinden yürüttükleri de bir gerçektir.
Dolayısıyla, bunlarla birlikte Kozan, gerçekten, coğrafi olarak da bir il
statüsünde olduğu takdirde daha iyi hizmetin verilebileceği bir konumdadır.
Kozan 1865’le
1923 arasındaki dönemde de yine müstakildir, mutasarrıflık şeklinde idare
edilmiştir. Osmanlı Dönemi’nde vilayetlerin hemen altında, daha küçük çaplı
fakat müstakil olmak üzere mutasarrıflık adı altında bir yönetim vardır Osmanlı
Devleti’nde. O da daha fazla hizmetin götürülmesini amaçlamıştır.
Ama Adana vilayeti
dâhilinde o tarihlerdeki Kozan’ın yine çok önemli bir siması vardır:
Kozanoğulları. Bugün pek çok, Yozgat’ta, Sivas’ta, Sinop’ta, Kütahya’da,
Konya’da Kozanoğulları’nın devamı olan, kalıntıları olan insanlar yaşamaktadır.
Dolayısıyla, Kozanoğulları bu şekilde, Osmanlı Dönemi’nde Kozan’da önemli bir
görevi üstlenmişlerdir. Ki nitekim, Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim
Paşa Kozan bölgesine geldiğinde Kozanoğulları onları Kozan dağlarına doğru olan
bölgede mağlup etmişlerdir. Hatta bu mağlubiyet üzerine Padişahın onlara
gönderdiği övücü mektuba karşılık Kozanoğlu Çadırcı Mehmet Ağa’nın yazdığı çok
ilginç bir cevap vardır ve aynen şunu söylemiştir: “Emmioğlu bu kadar büyük
memaliği, mülkü tasarrufuna geçirmiş, bir avuç Kozan’ı bana çok görme, ben
burada hükûmet eylemeye devam edeyim.”
diye bir de cevap yazmıştır. Nitekim, bunun üzerine Fırka-i Islahiye ile
Kozan belli bir şekilde iskâna tabi tutulmuştur.
Böylesine tarihî
geçmişi olan bir ilçemizin il yapılması son derece yararlı olacaktır.
Desteklerinizi
bekliyoruz, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Gündemin “Sözlü
Sorular” kısmına geçiyoruz.
VIII.-
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI (x)
1.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’a kamyon-tır garajı ve nakliyeciler
sitesi yapılıp yapılmayacağına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/73) ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
2.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sebze ve meyve ithalatına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/775) Cevaplanmadı
3.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, tatlı su balıkçılığının
desteklenmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/947) Cevaplanmadı
4.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, gübre üretimi, ithalatı ve
ihracatına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/954) Cevaplanmadı
5.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Et ve Balık kurumunun
faaliyetlerine yönelik ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1028)
Cevaplanmadı
6.-
Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, ABD Büyükelçiliğinde brifing verildiği
iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1131) Cevaplanmadı
7.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların
ihtiyaçlarının Devlet tarafından karşılanması için yapılan çalışmalara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1149) Cevaplanmadı
8.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sigara kaçakçılığının
önlenmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1180) Cevaplanmadı
9.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, pamuk ithalatına ve yerli
üreticinin desteklenmesine yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1185) ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
10.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve kaçakçılığının önlenmesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1186) ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç’ın cevabı
11.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ülkemizdeki keçi sayısına ve bu
sayının arttırılmasına yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1187) ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
(x) Sözlü soru
önergeleri Genel Kurulda okunmamış olup tutanağa eklidir.
12.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, konserve, hazır et ürünleri ve
bakliyat kaçakçılığının önlenmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1189) ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
13.-
Kastamonu Milletvekili Emin Çınar’ın, 2002 yılından bu yana TRT Genel
Müdürlüğü’ne açıktan atanan personel sayısına ve TRT tarafından özel şirketlere
yaptırılan programlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1255) ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
14.-
İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, Başbakan’ın bir konuşmasındaki bir
ibarenin Anadolu Ajansı tarafından çıkarılarak yayımlandığı iddialarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1265) ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
15.-
Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Anadolu Ajansının milletvekilleri
tarafından verilen hükümet faaliyetleri ile ilgili soru önergelerinin yayınına
son vermesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1277) ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç’ın cevabı
16.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, belde belediye başkanlarının
özlük ve pasaport haklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1337)
Cevaplanmadı
17.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Alevi inancının öğretilmesi için TRT’de
yeni prog-ramlar yapılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1416) ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
18.-
İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Vakıfları çalı-şanlarının özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1615)
ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
19.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, TRT’nin tehlikeli atık statüsündeki
elektron tüplerini sattığı şirkete ilişkin sözlü soru önergesi (6/1656) ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
20.-
Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, kamu ilanlarının dergilerde düzenli olarak
yayın-lanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1716) ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç’ın cevabı
21.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Dışişleri Bakanlığında görev
yapan sözleşmeli personelin özlük haklarından kaynaklanan mağduriyetlerine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1762) Cevaplanmadı
22.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, HES’lerde yaşanan iş kazalarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1771) Cevaplanmadı
23.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, iş adamlarının yurt dışına,
vizesiz se-yahat edilebilmelerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1832) Cevaplanmadı
24.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, uyuşturucuyla mücadeleye ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1864) ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
25.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engellilerle ilgili mevzuat
kapsamında yapılması gereken düzenlemelerin denetimine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/1986) Cevaplanmadı
26.-
Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Suriyeli mültecilere ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/2091) ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
27.-
Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Suriye’deki olaylara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2150) Cevaplanmadı
28.-
Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Suriyeli muhaliflere verilen
lojistik desteğe ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2152) ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
29.-
Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, TRT Spor ile ilgili bazı iddialara ilişkin
sözlü soru önergesi (6/2258) ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
30.-
Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, TRT’de program yapan bir sunucuya ödenen
ücrete ilişkin sözlü soru önergesi (6/2259) ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç’ın cevabı
31.-
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, İstanbul Üniversitesi Dr.
Ziya Gün Vakfına ait bir gayrimenkulün özel bir şirkete kiralanmasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/2471) ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
32.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, huzurevlerinde çalışan yaşlı
bakım elemanı sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2653)
Cevaplanmadı
33.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, bir akrabasının BOTAŞ’ta işe başladığı
iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2717) ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç’ın cevabı
34.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek
Kurumunun personel alımı mülakatından elenen bir personele ilişkin sözlü soru
önergesi (6/2737) ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
35.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, gazetecilerin sendikal haklarına ve çalışma
koşulla-rına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2748) ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç’ın cevabı
36.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, gazetecilerin 212 sayılı Kanundan yeterince
fayda-lanamadığı iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2805) ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
37.-
Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Orta Karadeniz Bölümüne TRT Bölge Müdürlüğü
kurulup kurulmayacağına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2835) ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
38.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bazı TV kanallarına PKK tarafından parasal
destek ve-rildiği iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2846)
ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
39.-
Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, madde kullanımı ve bağımlılığı ile TV
yayınlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3021) ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç’ın cevabı
40.-
Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bağlı kurum ve kuruluşların istisnai
kadrolarına yapılan atamalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3147) ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri “Sunuşlar” bölümünde belirttiğim üzere, birlikte cevaplandırmak
istediği sözlü soru önergelerini cevaplandırması için Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç’ı kürsüye davet ediyorum.
Buyurun Sayın
Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) – Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, sıra
takip ederek İçişleri Bakanlığına ait 1 sözlü soru önergesi, Başbakan
Yardımcılığıma ait 19 soru önergesi ve Sayın Başbakanla ilgili diğer soru
önergelerini sırasıyla cevaplandırmak istiyorum.
1’inci sırada,
Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün İçişleri Bakanlığı tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını istediği (6/73) esas numaralı soru önergesine
cevabımızdır: Kars Belediye Başkanlığı tarafından, nakliyeciler sitesi ve garaj
yapımıyla ilgili çalışmaların ileriyle dönük olarak yapılacağı bildirilmiştir.
Kastamonu Milletvekili Sayın Emin Çınar’ın Bakanlığımca
sözlü olarak cevaplandırılmasını istediği (6/1255) esas numaralı soru
önergesine cevaplarımızdır: Türkiye Radyo Televizyon Kurumunda 1/1/2002 –
22/3/2012 tarihleri arasında, kamu personel seçme sınav şartı aranmaksızın,
mahkeme kararı uygulamasıyla, şehit yakını, kurum eski personeli vesaire
sebeplerle açıktan, toplam 84 memur statüsünde personel göreve başlatılmıştır.
Dış yapım olarak temin edilen programlara projelerin bütçe ve içerik
değerlendirmeleri dikkate alınarak yapılan fayda-maliyet analizleri sonucunda,
kurumun yetkili komisyonların belirlediği ve programın içeriğine göre değişen
sözleşme bedelleri üzerinden ödeme yapılmaktadır. 2002 yılı başından bugüne
kadar kurum dışına yaptırılan toplam 1.088 program için 808 milyon 887 bin 312
Türk lirası ödenmiştir.
İstanbul
Milletvekili Sayın Ali Özgündüz’ün Bakanlığımca sözlü olarak
cevaplandırılmasını istediği (6/1265) esas numaralı soru önergesine
cevaplarımızdır: Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Adalet ve Kalkınma
Partisi gençlik kolları toplantısında Necip Fazıl Kısakürek’in Gençliğe
Hitabe’sindeki “dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin,
kalbinin davacısı bir gençlik” sözlerini aktardığı konuşmasında Anadolu
Ajansının abonelere ilettiği haber metninde “kininin” kelimesi yer almamıştır.
Anadolu Ajansı muhabirleri izledikleri konularda mutlaka ses kayıt cihazı
kullanırlar. Sayın Başbakanı izlemekle görevli muhabir de ses kayıt cihazıyla
konuşmayı kaydetmiştir. Ancak salonun kalabalık olmasından kaynaklanan bir
olumsuzluk sonucu ses kayıt cihazında uğultular meydana gelmesi sebebiyle,
haber metnini oluşturan muhabir “kininin” kelimesini deşifrede anlayamamış, bu
nedenle metni eksik vermiştir. Bu önbilgi ışığında, Anadolu Ajansı haberde
iddia edildiği gibi herhangi bir makaslama yapmamıştır. Gazetecilikte genel
kurallardan birisi, tırnak içi ifadelerin eksiltmeden, ilave etmeden, virgülüne
bile dokunmadan, olduğu gibi verilmesidir. Ajansımız bu kuralı bugüne kadar
uygulayagelmiştir. Muhabirimizin tamamen insani zaaf olarak
nitelendirilebilecek bir kusuru yüzünden, doğru, tarafsız ve hızlı habercilik
ilkesine sıkı sıkıya bağlı Anadolu Ajansının makaslama yaptığı iddiası ağır bir
ithamdır. Günlük ortalama bin beş yüz civarında haber üreten bir kurumda her
haberin yöneticiler tarafından kontrol edilmesi gibi bir uygulama söz konusu olamaz.
Anadolu Ajansında uygulama, muhabirin izlediği ve yazdığı haber metninin
yayıncılar tarafından okunduktan sonra abonelere ulaştırılması biçimdedir.
Dolayısıyla haberin içeriği ve yayınlanması konusunda telkinde bulunmak mümkün
değildir. Sayın Başbakanın konuşması aynı zamanda canlı yayınlanmıştır. Canlı
yayın onlarca televizyon kanalından naklen verilmiştir. Canlı yayınlanan bir
konuşmanın içeriğinin değiştirilmesi, eksiltilmesi ve anlam farklılığı
oluşturulması gibi gazetecilik etiğinden uzak uygulamalar ajansımızın doksan
iki yıllık mazisiyle bağdaşmaz. Anadolu Ajansının haberlerden sorumlu
yöneticileri, muhabirin ifadesine başvurmuş, ayrıca muhabirin görev yaptığı
İstanbul bölge müdürlüğünde konuya ilişkin toplantı düzenlemiştir. Bu
toplantılar daha sonra yayıncılarla da yapılmış ve bir cümledeki eksik
kelimenin ajansın haberciliğinin sorgulanmasına sebep olduğu konusunda dikkat
çekilmiştir. Haberin bir an önce abonelere iletilmesinden ve mesleğini en iyi
şekilde yapmaya çalışmaktan başka kaygısı olmayan muhabirin bu gelişmeler
yüzünden mesleki kariyeri bakımından derin üzüntü yaşadığı da bir gerçektir.
Tunceli
Milletvekili Sayın Kamer Genç’in Bakanlığımca sözlü olarak cevaplandırılmasını
istediği (6/1277) esas numaralı soru önergesine cevaplarımız: Anadolu Ajansı;
Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Başbakanlık ve bakanlıklar,
yargı, diğer kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri ile her türlü
toplumsal olay ve dış dünyadaki gelişmeleri izleyip abonelerine duyurmaktadır.
Bu çerçevede, ajansın Parlamento bürosu; Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulu, komisyon çalışmaları, siyasi parti grupları basın toplantıları ile yasa
tasarı ve teklifleriyle ilgili çalışmaları takip etmektedir. Ajans, aynı
zamanda bazı açıklamaları ve soru önergelerini de haberleştirmektedir. Anadolu
Ajansı, soru önergelerinin tamamını yayınlamamakta, haber değeri olan soru
önergelerini haberleştirmektedir. Zira, günde ortalama 20-30 civarında soru
önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulmaktadır. Bu nedenle,
lokal konulara ilişkin soru önergeleriyle bunlara verilen yanıtlar Anadolu
Ajansı haber bülteninde yer almamaktadır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün Bakanlığımızca cevaplandırılmasını istediği
(6/1416) esas numaralı soru önergesine cevaplarımızdır: Kültürel dokumuzun
önemli unsurlarından biri olan Alevi İslam geleneğine dair yapımlara TRT 1, TRT
Müzik, TRT Belgesel, TRT Okul ve TRT 6 kanallarında geçtiğimiz yıl geniş olarak
yer verilmiş, gerek muharrem ayı boyunca gerekse muharrem ayı dışında özel
yapımlar, belgeseller, müzik klipleri, söyleşiler ve canlı yayın programları
yapılmıştır.
TRT 1 kanalında
“Bir Yolun Öyküsü Aleviler” ve “On Muharrem” isimli belgesellerin yanında,
“Makam-ı Hüseyin”, “On Muharrem Âl-i Abâ Aşkına”, “On Muharrem Can-ı Kerbela”
canlı yayın anma programları son yıllarda gerçekleştirdiğimiz yapımlardan
bazılarıdır. TRT Müzik kanalında 2011 yayın döneminde, Aleviliğin inanç
yapısını derinden etkileyip günümüze kadar da etkisini sürdüren büyük ozanları
anlatan “Ulu Ozanlar” adlı belgesel yaptırılıp yayınlanmıştır. TRT Belgesel
kanalında her yıl muharrem ayının ilk on günü süresince Alevi İslam inancını
geleneksel ve kültürel yapısıyla anlatan belgesel yapımlara yer verilmiştir.
TRT Okul kanalında 19 Aralık 2011 tarihinde “Alevilikte Deyişler ve Gülbanklar”
programı, 2 Ocak 2012 tarihinde “Alevilikte Cem Erkânı ve On İki Hizmetin
Gerçekleştirilmesi” programları yayınlanmıştır. TRT 6 kanalında 2011 yılında
çeşitli formatlarda yayınlar yapılmış, 2012 yılı muharrem ayı ve orucu
etkinlikleri kapsamında haber bültenleri, muharrem ayı etkinlikleri, “Cüneyt
Gökçe ile Perşembe Akşamı”, “Ehl-i Beyt Sevgisi ve Önemi”, muharrem ayının ve
orucunun önemi, cemevi, semah programlarına yer verilmesi ve değerlendirilmesi
de planlanmış ve gerçekleştirilmiştir. 2012 yeni yayın döneminde TRT’nin diğer
kanallarında da aynı içerikteki programların yapımı ve yayını planlanmıştır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Öğüt’ün Bakanlığımca sözlü olarak cevaplandırılmasını
istediği (6/1656) esas numaralı soru önergesine cevaplarımızdır: Türkiye Radyo
ve Televizyon Kurumu vericilerinde çalışmakta iken arızalanan veya emisyonu
düşen elektron tüplerinin imha edilebilmesi için, bu tüplerde zararlı maddeler
olabileceği düşüncesiyle, TRT Genel Müdürlüğü tarafından öncelikle Çevre
Bakanlığına ve Atom Enerjisi Kurumuna eş zamanlı yazılar yazılmıştır. Çevre
Bakanlığından alınan 5 Mayıs 2004 tarih ve 4179 sayılı yazıda elektron
tüplerinin Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği kapsamında olmadığı
belirtilmiş, Atom Enerjisi Kurumundan alınan 10 Mayıs 2004 tarih ve 3179 sayılı
yazıda da tüpler üzerinde yapılan testlerde radyoaktif madde içeriği
bulunmadığı tespit edilmiş ve hurda olarak işleme tabi tutulabileceği
belirtilmiştir. Anılan kurumların görüşü üzerine bu malzemelerin tehlikeli atık
olarak değil, adi hurda malzemesi olarak değerlendirilmesi yapılmış ve kurumsal
menfaatler gözetilerek elden çıkarılmıştır. Bununla birlikte bu konuyla ilgili
olarak bir sendika, Haber-Sen, Basın Yayın İletişim ve Posta Emekçileri
Sendikası tarafından tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el
değiştirmesi, çevrenin kirletilmesi iddiasıyla TRT Genel Müdürü ve diğer
yönetim kurulu üyeleri hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette
bulunulmuş, bunun üzerine savcılık tarafından 18/4/2011 tarih ve 2011/40053
soruşturma numaralı yazıyla, ilgililer hakkında, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer
Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri gereğince soruşturma
izni verilmesi talep edilmiştir. Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığınca
yapılan ön inceleme sonucunda, yetkili merci tarafından 18/08/2011 tarih ve 86
sayılı kararla soruşturma izni verilmemesine karar verilmiştir. Bu karara
şikâyetçi sendika tarafından itiraz edilmiş olup Danıştay 1. Dairesinin 2011/1692
esas ve 2011/1618 sayılı kararıyla, yapılan itirazın reddine oy birliğiyle
karar verilmiştir. Dolayısıyla, önergede bahsettiğiniz konuyla ilgili olarak
yapılan işlemlerde hukuka aykırı bir durum olmadığı kesinlik kazanmıştır.
Antalya
Milletvekili Sayın Gürkut Acar’ın Bakanlığımca cevaplandırılmasını istediği
(6/1716) esas numaralı soru önergesine cevaplarımızdır: Bilindiği gibi resmî
ilan işleri 195 sayılı Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanun’un 2’nci maddesi
gereğince Basın İlan Kurumu aracılığıyla yürütülmektedir. Adı geçen kurum 195
sayılı Kanun hükümlerine göre idare edilmekte olup Bakanlığım veya herhangi bir
bakanlıkla da bağlılığı bulunmamaktadır. Bu çerçevede önergedeki sorulara cevap
teşkil etmek üzere Basın İlan Kurumundan alınan bilgilere göre, 195 sayılı
Kanun’un 29’uncu maddesinde:
“a) Kanun, tüzük
ve yönetmeliklerle yayınlanması mecburi olan (Özel dernekler hariç) veya,
b) Genel ve katma
bütçeli dairelerle il özel idareleri, belediyeler, köyler ve iktisadi devlet
teşekkülleri ve sermayesinin yarısından fazlası, kamu hukuku tüzel kişilerine
ait bulunan teşekküllerin verdikleri, reklâm mahiyetini taşımayan ilânlar,
resmî ilân sayılır.”
Bu şekilde tarifi
yapılmış olan resmî ilanlar aynı kanunun 34 ve 35’inci maddeleri uyarınca
belirlenen vasıf ve ödevleri haiz bulunan gazetelerde aynı mevzuat hükümleri
dairesinde belirlenen görev alanlarına göre Basın İlan Kurumu ve/veya ilgili
valilikler aracılığıyla neşrettirilmektedir.
Aynı kanunun
40’ıncı maddesinde: “Resmî ilan sayılmayan ve gerçek ve tüzel kişiler
tarafından gazete ve dergilerde yayınlanmak üzere verilip de reklam mahiyetinde
bulunmayan ilanlar, hususî ilan sayılır.
Satışı artırmak
gibi ticari gayelerle veya bir şeye veya bir fikre rağbet sağlamak gibi maddi
veya manevi bir menfaat temini maksadıyla gazete ve dergilerde yazı, resim veya
çizgilerle yapılan ilanlar, reklam sayılır.” şeklinde tarif edilen hususi ilan
ve reklamların gazete veya dergilerde yayınlatılması hususundaysa Basın İlan
Kurumunun 67 sayılı Genel Kurul kararının 2’nci maddesi “Kurumun yayınına
aracılık edeceği ilân ve reklâmlarla, valiliklerin yayınına aracılık edeceği
ilânlar şunlardır:
a) Kanun, tüzük
veya yönetmelik gereği yayınlanması zorunlu olup da reklâm niteliği taşımayan
ilânlar,
b) Merkezi
yönetim bütçesine tabi idareler, il özel idareleri, belediyeler, köyler, kamu
iktisadi teşebbüsleri, kamu hukuku tüzel kişiliğini haiz kuruluşlar ile
sermayesinin yarısından fazlası bu kuruluşlara ait veya bunların % 50’den fazla
sermaye payı olan iştiraklerinin resmî ilânları,
c) Yukarıdaki (b)
bendinde anılan idarelere ait hususî ilân ve reklâmlar,
d) Kanunla
kurulan müesseseler ile bunların iştiraklerine ait hususî ilân ve reklâmlar.”
hükmünü amir bulunmaktadır.
Bu açıklamalardan
hareketle, resmî ilan yayınlama hakkı kazanabilmeleri için gazetelerden günlük
olarak yayınlanmalarının yanı sıra, asgari fiilî satış adedi, yüz ölçümü, fikir
işçileri kadrosu, en az yayın hayatı süresi gibi şartlar aranırken; hususi ilan
ve reklam yayınlama hakkı kazanabilmeleri hususunda, aralarında dergilerin de
yer aldığı mevkutelerden asgari fiilî satış adedi, fikir işçileri kadrosu,
günlük yayın periyodu gibi yükümlülükler aranmamaktadır.
Diğer taraftan,
gazetelerde yayımlatılması bir mevzuat hükmüyle zorunlu kılınmış resmî
ilanlardan, örneğin, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamındaki ihale
ilanlarında süre tahdidi bulunduğundan, anılan ilanların -haftalıklar da dâhil
olmak üzere-daha uzun yayın periyodundaki dergilerde neşrettirilmesi teknik
olarak mümkün değildir.
Görüldüğü üzere,
195 sayılı Kanun ve bu kanunun 34’üncü maddesine dayanılarak alınan 67 sayılı Genel
Kurul Kararı’nın ilgili madde hükümleri dairesinde, dergi statüsünde mütalaa
edilen yazılı basın-yayın organları yukarıda açık hükmü verilmiş olan Genel
Kurul Kararı’nın 2’nci maddesi kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarına ait
hususi ilan ve reklamları yayınlayabilme imkânına sahiptir.
İstanbul
Milletvekili Sayın Celal Dinçer’in Bakanlığımca cevaplandırılmasını istediği
(6/1615) esas numaralı soru önergesine cevaplarımız: 5737 sayılı Vakıflar
Kanununun 4’üncü maddesine göre vakıflar, özel hukuk tüzel kişiliğine sahip
olup, aynı kanunun 6’ncı maddesi gereğince vakıf senedinde belirlenen hükümler
doğrultusunda organları tarafından yönetilmektedirler.
Vakıflar Kanunu
33’üncü maddesine istinaden Bakanlığıma bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğünce
vakıfların amaca ve yasalara uygunluk denetimleri yapılmaktadır. Vakıf
çalışanlarının iş güvenliğiyle ilgili yapılması gereken düzenlemeler ise
Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün görev ve sorumluluk alanına girmemektedir.
Dolayısıyla sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında çalışan personelle
ilgili düzenlemeler Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı Sosyal
Yardımlar Genel Müdürlüğünün görev ve sorumluluğunda bulunmaktadır.
Bu çerçevede Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığından alınan bilgilere göre, sosyal yardımlaşma
ve dayanışma vakıflarında çalışan personelin iş güvenceleri dâhil sorunlarının
giderilmesine ilişkin çalışmalar 2011 yılında başlatılmıştır. Yapılan
çalışmalar doğrultusunda oluşturulan sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları
personelinin norm kadro standartları, iş tanımları, nitelikleri, özlük hakları
ve çalışma şartlarına ilişkin esaslar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik
Fonu Kurulunun 16 Şubat 2012 tarih, 2012/1 sayılı kararıyla kabul edilmiştir.
16/04/2012 tarihinden itibaren geçerli olan bu çalışma usul ve esaslarıyla birlikte
sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında çalışan vakıf personelinin işe
alım ve işten çıkarılma durumlarına ilişkin düzenlemeler getirilmiş, her iki
durumda da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının ilgili biriminin onayı
gerekli kılınmıştır. Ayrıca yukarıda zikredilen çalışma usul ve esasları ile
sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında çalışanların aldıklar maaşlar da
unvan bazında İçişleri Bakanlığının il ilçe sınıflaması kullanılarak kıdem ve
eğitim durumuna göre objektif yöntemler esas alınarak belirlenmiş, vakıflar
arasında ikramiye durumundan kaynaklanan maaş farklılıkları da giderilmiştir.
Tunceli
Milletvekili Sayın Kamer Genç’in Bakanlığımca cevaplandırılmasını istediği
(6/2259) esas numaralı soru önergesine cevaplarımızdır: Formula 1 yarışları
özel ilgi ve bilgi birikimi gerektiren farklı bir spor faaliyetidir.
Dolayısıyla Türkiye’de bu yarışlarla ilgili bir programı hazırlayıp
anlatabilecek kişi sayısı da sınırlıdır. Program, daha önce yayınlandığı iki
özel televizyon kanalında da başka bir seçenek bulunmadığından, Okay Karacan ve
Serhan Acar tarafından hazırlanmış ve sunulmuştur. Bu nedenle, gazetelerin
manşetlerinin değerlendirildiği ve spor gündeminin yorumlandığı “Spor Manşet”
isimli programla “Formula 1 Canlı Yayın” programları Okay Karacan’ın şirketine
yaptırılmıştır. Formula 1 yarışları 2010 sezonu için 875.520 Türk lirası, 2011
sezonu için 900 bin lira ücret ödenmiş olup “Spor Manşet” isimli programın
bölüm başı ücretleri ise 7 bin ile 7.500 lira asarında değişmiştir. Sözleşme gereği
programın her türlü ulaşım, konaklama, harcırah, personel giderleri; kamera,
montaj, stüdyo kirası vesaire teknik giderleri kapsayan yayın ve yapım
hizmetleri firma tarafından karşılandığından, söz konusu program daha düşük bir
maliyetle gerçekleştirilmiştir.
Tunceli
Milletvekili Sayın Kamer Genç’in yine Bakanlığımca cevaplandırılmasını istediği
(6/2258) esas numaralı soru önergesine cevaplarımız: TRT Spor Kanal
Koordinatörü Ersin Küçükbarak hakkında doğrudan yürütülen bir soruşturma
bulunmamakta olup, yalnızca Formula 1 yarışlarının yayın sürecinde görev alması
nedeniyle, Formula 1 yarışlarıyla ilgili F1 adlı derginin bayilerdeki
satışından kuruma ödenecek payın gecikmesi konusunda başlatılan soruşturmada
bilgisine başvurulmuştur.
TRT Spor
kanalında toplam 61 personel, kuruma ait 14 kanalın tüm spor yayınlarını
sürdürmektedir. Kurumda program alımları projelerin bütçe ve içerik
değerlendirmeleri dikkate alınarak yapılmakta ve ortaya konulan hizmetin
fayda-maliyet analizleri yanında verimliliği de göz önünde bulundurulmaktadır.
Bu bağlamda TRT Spor kanalı dış yapım olarak gerçekleştirmiş olduğu 2011
yılındaki 28 program için 5 bin Türk lirası ile 75 bin Türk lirası arasında,
2012 yılındaki 24 program için ise 5 bin Türk lirası ile 30 bin Türk lirası arasında
ücret ödemiştir.
Sayın Hakan
Şükür’e 4/12/2008-4/12/2010 tarihleri arasında haftada 14 bin Türk lirası, 2011
yılı Ocak ayındaki programları için toplamda 42 bin lira ödeme yapılmıştır.
Ancak 2009-2010 lig sezonu boyunca Hakan Şükür’ün katıldığı programların
toplamda 1 milyon 440 bin Türk lirası değerinde sponsorluk geliri bulunduğundan
kendisine ödenen ücretler de buradan karşılanmıştır. 2011 yılı Ocak ayının son
haftasından en son katıldığı aynı yılın mayıs ayına kadar gerçekleştirilen
programlar dış yapım olduğundan, Hakan Şükür’e ne kadar ücret ödendiği hususu
ilgili firmanın bilgisi dâhilindedir.
İstanbul
Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun Bakanlığımca sözlü olarak
cevaplandırılmasını istediği (6/2471) esas numaralı soru önergesine cevaplarımızdır:
Vakıfların yönetim organları vakıf senedine göre oluşturulur ve vakıf
yöneticileri vakıf senetlerindeki hükümler çerçevesinde vakfı yönetirler.
Vakıflar özel hukuk tüzel kişiliğine sahiptir. Bu sebeple, kiralamayla ilgili
olarak Vakıflar Genel Müdürlüğümüzce vakıflara görüş bildirilmemektedir.
Vakıfların kira sözleşmeleriyle ilgili olarak Vakıflar Genel Müdürlüğünden izin
alınmasına gerek bulunmamaktadır. Önergede bahsedilen konuda Vakıflar Genel
Müdürlüğümüzde herhangi bir bilgi ve belge bulunmamaktadır.
Doktor Ziya Gün
İstanbul Üniversitesine Yardım Vakfının, Vakıflar Genel Müdürlüğümüz Rehberlik
ve Teftiş Başkanlığınca denetimi yapılmakta olup denetim hâlen devam
etmektedir. Normal denetim ve şikâyet üzerine iddialarla ilgili inceleme yapılmaktadır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Öğüt’ün Bakanlığımca cevaplandırılmasını istediği (6/2748)
esas numaralı soru önergesine cevaplarımızdır: Çalışan gazetecilerin haklarıyla
ilgili olarak 19 Ocak 2013 tarih, 28533 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 6385
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 15’inci maddesiyle 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 40’ıncı maddesine eklenen
hükümler uyarınca gazetecilere fiilî hizmet zammından, yani bilindiği kadarıyla
yıpranma payından yararlanma imkânı sağlanmıştır. Yerel gazete ve
televizyonların yaşamaları için reklam gelirlerinden pay verilmesi konusunda
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun yeni bir düzenleme yapma çalışması
bulunmamaktadır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Öğüt’ün Bakanlığımca cevaplandırılmasını istediği (6/1864)
esas numaralı soru önergesine cevaplarımızdır: Bağımlılık yapıcı madde ve madde
bağımlılığı konusunda Bakanlığım sorumluluğundaki Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu tarafından, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın
Hizmetleri Hakkında Kanun’un yayın hizmeti ilkelerini belirleyen 8’inci
maddesinin 1’inci fıkrasının (h) bendinde yer alan “Alkol, tütün ürünleri ve
uyuşturucu gibi bağımlılık yapıcı madde kullanımı ile kumar oynamayı özendirici
nitelikte olamaz.” hükmü çerçevesinde radyo ve televizyon yayınlarının
denetimleri dikkatle sürdürülmektedir.
Ayrıca RTÜK –yani
Radyo Televizyon Üst Kurulu- görsel, işitsel medyanın uyuşturucu konusundaki
duyarlılığının artırılması yönünde çalışmalar yapmaktadır. Bakanlığım
sorumluluğundaki kurumlardan birisi olan Türkiye Radyo Televizyon Kurumu
tarafından, kurumun kanallarında uyuşturucuyla mücadele konusunda toplumu
bilgilendiren ve eğiten programlara özel önem verilmektedir. Büyük Takip,
Sıradışı Hayatlar, Haber Tadında ve Söz Millette gibi programlarda, uzman
konuklar eşliğinde, uyuşturucunun zararları ve mücadele yöntemlerine yönelik
birçok yayın yapılmıştır. Anılan konuda yayınlara öncelik verilmesine gayret
gösterilecektir.
Bu kurumlarımız
dışında çeşitli bakanlıklarımız ve kurumlarımız tarafından da bağımlılık yapıcı
madde ve madde bağımlılığı konusunda çalışmalar yapılmaktadır. Bu çerçevede,
İçişleri Bakanlığımızca, uyuşturucu madde bağımlılığıyla mücadele faaliyetleri
kapsamında diğer kurumlarla birlikte yürütülen iş birliğiyle, toplumda
farkındalığı artırmak amacıyla seminerler, tiyatro gösterimi, afiş, broşür,
sportif faaliyetler, yarışmalar gibi çeşitli etkinliklerle çalışmalar aralıksız
sürdürülmektedir.
Gençlik ve Spor
Bakanlığımız ile Türkiye Yeşilay Cemiyeti arasında, gençler arasında sigara,
alkol, uyuşturucu gibi maddelerin tüketimini en asgariye indirmek, sağlıklı bir
nesil ve toplumun oluşmasına zemin hazırlamak, uyarıcı ve bilgilendirici bir
misyon üstlenerek kumar ve fuhuş gibi kötü ve zararlı alışkanlıklarla mücadele
etmek, madde bağımlılarının kurtulmalarına yardımcı olacak yolları göstermek ve
bağımlıların topluma yeniden kazandırılmasını sağlamak, henüz bağımlılık yapan
madde kullanmaya başlamış olanları uyarmak ve bilgilendirmek amacıyla bir iş
birliği protokolü imzalanmıştır.
Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı tarafından, 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu ve ilgili
mevzuat gereği, korunmaya ve bakıma muhtaç çocuklara yönelik hizmet
sunulmaktadır. Risk altındaki çocuk ve gençlere yönelik koruyucu ve önleyici
hizmetlerle çocuk ve gençlerin zararlı alışkanlıklar edinmesini önleyici
çalışmalara da ağırlık verilmektedir.
Diyanet İşleri
Başkanlığı tarafından 2011 yılında başlatılan “Uyuşturucu ve Uyuşturucuya Karşı
Din Görevlisinin Etkin Mücadelesi” başlığı altında seminer programı
başlatılmış, ülke genelinde bu seminere 2011 yılında 180, 2012 yılında da 945
din görevlisi katılmıştır.
Millî Eğitim
Bakanlığı tarafından, Bakanlık, uyuşturucu madde kullanımı ve bağımlılığını,
şiddet, zorbalık, ihmal, istismar ve zorlu yaşam olayları gibi risk etmenleri
arasında değerlendirmekte ve bu kapsamda önleme çalışmaları
gerçekleştirmektedir. Bakanlığa bağlı rehberlik ve araştırma merkezleri ve okul
psikolojik danışma ve rehberlik servisleri tarafından risk faktörlerine yönelik
üç düzeyde önleme çalışmaları yürütülmektedir. Temel önleme düzeyinde genel
olarak öğretmen, öğrenci, veli ve okul yöneticilerine yönelik bilgilendirici
hizmetler, ikinci aşamada önleme düzeyinde risk grubunda yer alan bireylere
yönelik koruyucu ve destekleyici psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri
sunulmaktadır. Üçüncü aşamada ise, somut olarak görünür hâldeki psikososyal
sorunlara müdahale bazında çalışmalar sürdürülmektedir.
Emniyet Genel
Müdürlüğünün KOM Daire Başkanlığı bünyesinde Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu
Bağımlılığı İzleme Merkezi (TUBİM) 2002
yılında bakanlık makam onayıyla kurularak faaliyetlerine başlamıştır.
Çocuk ve gençlerimizin her türlü riskten korunması çalışmaları illerde
toplumsal seferberlik oluşturulmasını gerektiren bir olgudur. Bu bağlamda,
genel olarak illerde yapılan çalışmalarda aşağıdaki kurum ve kuruluşların iş
birliği hâlinde çalıştıkları görülmektedir:
İl millî eğitim
müdürlüğü, rehberlik ve araştırma merkezleri, okul öncesi eğitim kurumları,
halk eğitim merkezleri, savcılıklar, denetimli serbestlik ve yardım merkezleri
şube müdürlükleri, il sağlık müdürlükleri, AMATEM, il müftülükleri, gençlik
spor il müdürlükleri, il jandarma komutanlıkları, sivil toplum kuruluşları, il
eğitim ve gençlik komisyonları, okul aile birlikleri, mahalle muhtarları, il
özel idaresi ve üniversiteler iş birliği yapılan kuruluşlara bazı örneklerdir.
2011-2012
eğitim-öğretim yılında ülke genelinde illerde verilen seminer çalışmalarının
bir kısmını madde kullanımı, bağımlılığı ve zararlı alışkanlıklar, çocukları
zararlı alışkanlıklardan korumada ailenin rolü, madde kullanan çocuklara
yönelik sağlık tedbirlerinin alınması, çocuk ve gençlerin her türlü riskten
korunması, güvenli okul ortamları, risk faktörleri şeklinde sıralayabiliriz.
Aynı paralelde, Çocuk Koruma Kanunu uygulamaları konusunda öğretmenlere,
ailelere ve okul idarelerine çeşitli zamanlarda da seminerler verilmiştir.
Yukarıda
bahsettiğimiz faaliyetlere ilave olarak, burada adını zikredemediğimiz birçok
kamu kurum ve kuruluşunun da bağımlılık yapıcı madde kullanımıyla mücadele
konusunda sayısız çalışmaları olduğunu belirtmekte yarar var.
İstanbul
Milletvekili Sayın Mahmut Tanal’ın Bakanlığımca sözlü olarak
cevaplandırılmasını istediği (6/2717) esas numaralı soru önergesi: İbrahim Said
Arınç lisans eğitimini burslu olarak Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve
Kamu Yönetimi bölümünde, yüksek lisansını Bilkent Üniversitesi Uluslararası
İlişkiler Rusya Çalışmaları Merkezinde tamamlamış ve “Avrupa Birliği-Rusya
Doğalgaz İlişkileri” konulu master tezini hazırlamıştır. Doktora eğitimini
İngiltere’de bulunan Durham Üniversitesi Yönetim ve Uluslararası İlişkiler
Okulunda yapmıştır. “Türkiye Doğalgaz Jeopolitiği” konulu doktora tezini
hazırlamış olup, tezi de savunma aşamasındadır. Ayrıca, İngilizce (ileri
düzey), Rusça ve Boşnakça (orta düzey) bilmektedir.
Mayıs 2004
tarihinde, KPSS puanları esas alınarak girdiği BOTAŞ Genel Müdürlüğünde ilk
olarak Strateji ve İş Geliştirme Daire Başkanlığında göreve başlamış, daha
sonra genel müdür asistanlığı yapmıştır. Burada görev yaptığı süre içerisinde Nabucco Projesi,
Türkiye-Yunanistan-İtalya Doğal Gaz Boru Hattı Projesi, Samsun-Ceyhan Ham
Petrol Boru Hattı Projesi, Enerji Şartı Anlaşması ve Transit Protokolü,
Güneydoğu Avrupa Enerji Topluluğu, Türkiye-İran doğal gaz müzakereleri ve
Türkiye-Rusya doğal gaz müzakereleri konularında çalışmıştır. Dünya Bankası
desteğiyle Ernst and Young firması tarafından yapılan BOTAŞ’ın kredi derecelendirmeye
hazırlanması ve gölge kredi derecelendirme çalışmalarının koordinatörlüğünü
üstlenmiştir. Mayıs 2008-Kasım 2010 tarihleri arasında Cumhurbaşkanlığı uzmanı
olarak enerji konularındaki çalışmalarının yanı sıra Sayın Cumhurbaşkanımızın
görüşmelerinde yer almıştır. Kasım 2010 tarihinden 23 Ekim 2012 tarihine kadar
Cumhurbaşkanlığı danışmanı olarak enerji konularından sorumlu danışmanlık
görevini sürdürmüştür. 23 Ekim 2012 tarihli ve 28450 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanan 2012/721 sayılı Müşterek Kararname’yle BOTAŞ genel müdür
yardımcılığına atanmıştır.
İbrahim Said
Arınç’ın yukarıda belirtilen eğitim durumu, bugüne kadar üstlendiği görevler ve
yaptığı çalışmalara bakıldığında atandığı görev için gerekli liyakat ve
ehliyete sahip olduğu, dolayısıyla, referansının bizzat kendisi olduğu, bir
tavassuta ihtiyacının bulunmadığı görülmektedir. Bu çerçevede Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığınca kendisinin genel müdür yardımcısı olarak
değerlendirilmesi yönünde bir takdir ortaya konulmuş ve ilgili mevzuatın
hükümlerine uygun olarak ataması gerçekleştirilmiştir.
Ardahan
Milletvekili Sayın Öğüt’ün (6/2737) esas numaralı soru önergesine cevaplarımız:
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ve bünyesinde yer alan birimlerde
istihdam edilecek uzman yardımcıları için “Sözlü sınavda yazılıdaki soruların
benzeri çıkacak.” şeklinde bir açıklama yapılmamıştır. Kurumun www.ayk.gov.tr
İnternet adresinde ilan edilen giriş sınavı duyurusunun sözlü sınav ve
değerlendirme kısmı, adayların sınav konularına ilişkin bilgi düzeyi
yönlerinden değerlendirileceği belirtilmiştir. Bununla birlikte yapılan sözlü
sınavlarda, adayların tarih alanında bilgileri ölçülürken Osmanlıca
düzeylerinin de ölçülmesi olağan ve beklenebilir bir durumdur. Kaldı ki sorulan
Osmanlıca sorular, sınava ilişkin bilgi düzeyi kapsamındadır. Atatürk Kültür,
Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Sınav Komisyonu tarafından Yüksek Kurum Uzmanlığı
Yönetmeliği’nin 14’üncü maddesi gereğince puanlaması yapılan sözlü sınavda
Muhammet Hanifi Güli yeterli puanı alamadığından başarılı olamamıştır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Öğüt’ün (6/2805) esas numaralı soru önergesine cevabımız:
Basın Kartı Yönetmeliği’nin 1’inci maddesi kapsamında faaliyet gösteren basın
kuruluşlarında, Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki
Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun uyarınca fikir ve sanat işlerinde ücret
karşılığı sözleşmeyle çalışan ve yönetmelikte aranan diğer şartları taşıması
şartıyla Basın Kartı Komisyonunca basın kartı verilmesi uygun görülen basın
mensuplarının tamamı bu kartın sağlamış olduğu haklardan yararlanmaktadırlar.
Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğru’nun (6/2835) esas numaralı soru önergesine
cevaplarımızdır: 2954 sayılı Türkiye Radyo Televizyon Kanunu’nda 11 Haziran
2008 tarih ve 5767 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle kurumda yeniden
yapılanmaya gidilmiş, mevcut bölge müdürlükleri İstanbul, İzmir, Antalya,
Mersin, Diyarbakır, Erzurum ve Trabzon TRT Müdürlükleri olarak yeniden
düzenlenmiştir. Bundan dolayı TRT olarak yeniden bölge müdürlüğü kurulması
düşünülmemektedir.
Kütahya
Milletvekili Sayın Alim Işık’ın (6/2846) esas numaralı soru önergesine
cevaplarımız: Hâlen ülkemizde, genelde karasal ortamdan 22 adet ulusal, 14 adet
bölgesel ve 184 adet yerel olmak üzere toplam 220 adet karasal televizyon
kuruluşu yayın yapmaktadır. Ulusal yayın yapan herhangi bir televizyon kanalına
PKK terör örgütü tarafından maddi destek verildiğine ilişkin Radyo ve
Televizyon Üst Kurulumuza yapılmış bir bildirim ve üst kurulca bu konuda
yapılmış bir tespit söz konusu değildir.
Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğru’nun (6/3021) esas numaralı soru önergesine
cevaplarımızdır: 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın
Hizmetleri Hakkındaki Kanun’la radyo ve televizyon yayınlarının düzenlenmesi ve
denetlenmesi görevi üst kurula verilmiştir. Üst kurul, programları,
yayınlandıktan sonra ilgili yasa hükümlerine uygunluk açısından denetlemekte
olup, kurulun programlara yayından önce müdahale etme, programları yayından
kaldırma ve yayın kuruluşlarına program önerme yetkisi bulunmamaktadır. Yayın
kuruluşlarına, bazı bakanlıkların teşkilat yasalarıyla çeşitli konularda
getirilen zorunlu yayın kapsamındaki ses ve görüntüleri yayınlamanın dışında,
madde kullanımı ve bağımlılığıyla ilgili olarak öngörülmüş bir zorunluluk
bulunmamakta, dolayısıyla buna ilişkin istatistiki veriler üst kurulda
tutulmamaktadır.
Program üretme ve
önerme yetkisi bulunmamasına rağmen, üst kurul, kamu kurum ve kuruluşlarının
isteği üzerine, kendilerince hazırlanan bilgilendirici ve eğitici kamu spotları
niteliğindeki filmleri ilgili kanun hükümleri doğrultusunda inceleyerek, yayın
ilkelerine uygun olanlar için yayınlanmasında kamu yararı bulunduğuna dair
karar ihdas etmektedir.
Soru önergesinde
yer alan konuda, ilgili kurum ve kuruluşlarca hazırlanan spot filmlerin üst
kurula gönderilmesi hâlinde gerekli kararlar alınmaktadır. Öte yandan, üst
kurul, denetleme görevinin yanı sıra, düzenleme yetkisi çerçevesinde de konuyla
ilgili çeşitli çalışmalar yapmaktadır. Bunlardan biri -Türkiye Uyuşturucu ve
Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi- TUBİM’le yapılan çalışmalardır. RTÜK,
sahip olduğu kurumsal sorumluluk alanı çerçevesinde TUBİM’le iş birliği içinde
çeşitli çalışmalar gerçekleştirmiştir: Görsel, işitsel medyanın uyuşturucu
konusundaki duyarlılığının artırılması yönünde yasal düzenlemeler yapmak,
önlemler almak ve çalışmalarda bulunmak; Başbakanlık makamınca imzalanarak
yürürlüğe giren, Bağımlılık Yapıcı Maddeler ve Bağımlılıkla Mücadelede Ulusal
Politika ve Strateji Belgesi paralelinde hazırlanan 1. Ulusal Uyuşturucu Eylem
Planı gereğince, madde ve madde bağımlılığıyla mücadele alanında yürütülecek
çalışmalarda ulusal iş birliği ve koordinasyon tesisi için kurulan Ulusal
Uyuşturucu Koordinasyon Kurulunun yılda 3 defa gerçekleştirdiği toplantılara
düzenli olarak katılım sağlamak; TUBİM koordinesinde oluşturulan önleme çalışma
grubu toplantılarına katılım sağlamak; TUBİM koordinesinde yıllık olarak
hazırlanan Türkiye Uyuşturucu Raporu’na RTÜK’ün sorumluluk alanı içerisinde
veri aktarmak.
RTÜK ve TUBİM iş
birliğinde, akademisyenler ve uzmanlarca yürütülen çalışmalar neticesinde,
görsel, işitsel medyanın madde kullanımı ve bağımlılıkla mücadele konusundaki
duyarlılığının artırılması amacıyla “Madde ve Madde Kullanımı ile Mücadelede
Görsel-İşitsel Medyanın Rolü” adlı rehber niteliğindeki kitapçık
hazırlanmıştır. Hatalı uygulamalara dikkat çekerek doğru uygulamalar için
yönlendirici ilkeleri ortaya koyan kitapçık, 20 yayıncılık ilkesinden
oluşmaktadır. Söz konusu rehber kitapçık, üst kurul web sitesinde yayınlanarak
kamuoyunun bilgisine sunulmuştur. Medya çalışanları için yol gösterici ilkeler
içeren ve bu alanda Türkiye’de yapılmış ilk çalışma niteliğinde olan söz konusu
kitapçığın kamuoyuna ve medya çalışanlarına tanıtımı, 28 Haziran 2010
tarihinde, İstanbul’da, Polis Eğitim ve Kongre Merkezinde yapılan basın
toplantısıyla gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, kitapçığa ilişkin farkındalığın
artırılması amacıyla, 16-18 Şubat 2011 tarihlerinde Antalya’da düzenlenen
Uyuşturucuyla Mücadele Konferansı’na katılım sağlanmıştır.
Bağımlılıkla
mücadele kapsamında, özellikle çocukları ve gençleri zararlı yayın içeriğinden
korumak amacıyla, yayıncılar için bir öz denetim mekanizması niteliğinde olan
akıllı işaretler uygulaması 15 Şubat 2011 tarihli 6112 sayılı Kanun’la
yayıncılar için zorunlu hâle getirilmiştir. 15 Şubat 2011 tarih ve 6112 sayılı
Radyo ve Televizyonların Kuruluşu Hakkında Kanun’un 8’inci maddesine “Yayın
hizmetleri; alkol, tütün ürünleri ve uyuşturucu gibi bağımlılık yapıcı madde
kullanımı ile kumar oynamayı özendirici nitelikte olamaz.” hükmü eklenerek,
madde ve madde bağımlılığıyla mücadelenin önemi kanuna da yansıtılmış ve
yayınların, söz konusu hüküm dikkate alınarak denetlenmesi sağlanmıştır.
Bursa
Milletvekili Sayın İsmet Büyükataman’ın (6/3147) esas numaralı soru önergesine
cevabımız: Bakanlığım sorumluluğundaki kurum ve kuruluşlardan alınan bilgilere
göre, önergede bahsedilen istisnai kadrolara, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu
Genel Müdürünün Özel Kalem Müdürü hariç hiçbir atama yapılmamıştır. Anılan
kurumda Özel Kalem Müdürü olarak görev yapan Hakan Kutlu, 2005 yılında Kamu
Personeli Seçme Sınavı’yla PTT Genel Müdürlüğünde memuriyete başlamış olup 2008
yılında naklen TRT’ye geçiş yapmıştır.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/1189) esas numaralı soru önergesine
cevaplarımızdır: 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem
Kanunu kapsamında gıda, tarım ve hayvancılık il ve ilçe müdürlüklerince yapılan
gıda denetimlerinde 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na aykırı olarak
ülkemize girmiş gıda ürünü tespit edildiğinde cumhuriyet savcılıklarına suç
duyurusunda bulunulmaktadır.
Konuyla ilgili
olarak İçişleri Bakanlığından aldığımız cevabi görüş aşağıda sunulmaktadır:
“Ülkemizin sosyoekonomik yapısına olumsuz etkisi olan, haksız rekabet ortamı
oluşturan, yatırımı engelleyen, ülke içerisinde gizli işsizlik meydana getiren,
kaçakçılık suçlarıyla mücadele, adli makamların denetimi ve gözetiminde mevzuat
hükümleri çerçevesinde etkin bir şekilde yerine getirilmektedir.”
Konuyla ilgili
olarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığından aldığımız cevabi görüş de aşağıda
sunulmaktadır: “Halk sağlığını doğrudan ilgilendiren gıda ve tarım ürünlerinin
kaçakçılığının önlenmesi, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının öncelikli konuları
içinde yer almaktadır. Gıda ve zirai ürün kaçakçılığıyla mücadelede özellik
taşıyan eşya kapsamında bulunan çay, şeker, canlı hayvan, et ve et ürünleriyle
ilgili olarak bahse konu ürünlerin özelliklerine uygun mücadele yöntemleri
geliştirilmektedir. Bu kapsamda ülke ekonomisine ve halk sağlığına zarar veren
bu tip kaçakçılık faaliyetleriyle mücadeleye etkin bir şekilde devam
edilmektedir.”
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/1187) esas numaralı soru önergesine
cevabımız: Bakanlığımca yapılan çalışmalar ve sağlanan desteklerle keçi sayısı
2010 yılında bir önceki yıla göre yüzde 23 oranında artarak yaklaşık 6,3 milyon
başa ulaşmıştır. Ülkemizde keçi yetiştiriciliğinin geliştirilmesi amacıyla ürettiği
keçi sütünü Bakanlığımızdan çalışma izni almış süt işleme tesisine satan
yetiştiricilere litre başına destekleme ödemesi yapılmıştır. Uygulama
kapsamında 2009 yılında 25.984 ton, 2010 yılında 37.732 ton, 2011 yılında ise
41.713 ton keçi sütü için destekleme ödemesi yapılmıştır. Koyun Keçi Kayıt
Sistemi’ne kayıtlı damızlık keçiler için hayvan başına 15 lira destekleme
ödemesi yapılmıştır. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından
kullandırılan tarımsal kredilerde küçükbaş hayvan yetiştiriciliğiyle küçükbaş
hayvan besiciliğinde faiz oranları yüzde 100 sübvanse edilerek faizsiz kredi
kullanım imkânı sağlanmıştır. 2011 yılında Bakanlığımızca belirlenen on ilde
damızlık teke dağıtımı yapılmıştır, uygulamaya 2012 yılında da devam
edilecektir.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/1186) esas numaralı soru önergesine
cevaplarımız: Konuyla ilgili olarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığından alınan
cevabi görüş aşağıda yer almaktadır: “Adı geçen derneğin yayınladığı raporda
bahsedilen ekonomik değerlerin hangi kaynaktan elde edildikleri
açıklanmamıştır. Bununla birlikte sınır kapılarında her türlü kaçakçılığa karşı
etkin bir mücadele yapılmaktadır.”
Konuyla ilgili
olarak İçişleri Bakanlığından alınan cevabi görüş şudur: “Ülkemizin sosyoekonomik
yapısına olumsuz etkisi olan, haksız rekabet ortamı oluşturan, yatırımı
engelleyen, ülke içerisinde gizli işsizlik meydana getiren kaçakçılık
suçlarıyla mücadele adli makamların denetim ve gözetiminde etkin bir şekilde
yerine getirilmektedir.”
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/1185) esas numaralı soru önergesine
cevaplarımızdır…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, bir saati geçti verdiği cevaplar, efendim bir saati
geçti. Televizyonun yayın saati geçiyor.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – Pamuk ve pamuklu tekstil ürünleri sektör
olarak ülkemiz ekonomisinde ve ihracatında önemli bir yere sahiptir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bir saatten fazladır konuşuyor, bir de kelimeleri ağzında
yuvarlıyor, biz anlamıyoruz.
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Biz anlıyoruz.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – Türkiye, dünya pamuk üretiminde…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sen anlıyorsun ama ben anlamıyorum, soru sahibi benim. Mahsus
kelimeleri yuvarlıyor ki biz anlamayalım.
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Dinlerseniz anlarsınız.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – …Çin, Hindistan, ABD, Pakistan, Brezilya,
Avustralya ve Özbekistan’ın ardından…
BAŞKAN – Sayın
Genç, lütfen, süre burada belli.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Anlaşılmıyor ya! Böyle soru mu cevaplanır!
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – …sekizinci sırada pamuk tüketiminde Çin,
Hindistan ve Pakistan’ın ardından dördüncü sırada; pamuk veriminde Avustralya
ve İsrail’in ardından üçüncü sırada yer almaktadır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, kesmesi lazım. Bizim de konuşup cevap vermemiz lazım.
BAŞKAN – Sizin
kısa açıklamalarınızı soracağız efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Tamam ama saat 7’de kapatacak televizyon.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – Ülkemiz, pamuk üretimi, ekim alanı ve verim
açısından dünyada ilk sıralarda yer almakla birlikte, pamuğun tekstil ve
konfeksiyonun ana girdilerinden biri olması, ülkemizin dünyanın önemli tekstil
ve konfeksiyon üreticisi ve ihracatçılarından olması nedeniyle ülke içi üretim
tüketimi yeterince karşılayamamakta olup, talep açığı ithalat yoluyla
karşılanmaktadır.
BAŞKAN – Sayın
Bakan, sözlerinizi toparlarsanız, kısa açıklama isteyen sayın milletvekillerine
söz vereceğiz efendim.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – TÜİK verilerine göre 2002 yılında 549 bin
ton lif pamuk ithalatına karşın pamuğa dayalı tekstil ihracatı 4,5 milyar dolar
iken, 2011 yılında 612 bin ton lif pamuk ithalatına karşın pamuğa dayalı
tekstil ihracatı 11,5 milyar dolar olmuştur.
Sayın Başkanım,
başüstüne.
15 soru önergesi
daha kaldı, Sayın Mesut Dedeoğlu’nun soru önergeleri hâlâ devam ediyor.
İsterseniz onları atlayarak başka arkadaşlarımızın sorularına geçeyim müsaade
eder misiniz?
BAŞKAN – Süre
kalmadı efendim. Sayın Bakan, kısa açıklama isteyen sayın milletvekillerine söz
vereceğim, sonra tekrar size söz vereceğim.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – Anlıyorum ama arkadaki 10 tane soru
önergesi daha Mesut Dedeoğlu’na ait. Peki, ben onları geçiyorum. Sayın Kamer
Genç’in çok önemli bir sorusu var, hemen onu cevaplandırayım, emriniz üzerine
oturayım yerime.
Tunceli
Milletvekili Sayın Genç’in (6/2091) esas numaralı soru önergesine
cevaplarımızdır: 12 Mart 2013 tarihi itibarıyla, ülkemizdeki barınma
merkezlerinde kalan, geçici koruma altındaki Suriyelilerin toplam sayısı
188.387’dir. Hâlihazırda kendi olanaklarıyla barınma merkezleri dışındaki
evlerde yaşayan Suriyelilerin sayısı, en mütevazı tahminle 100 binin üzerine
çıkmış durumdadır. Gelenler için 12 Mart 2013 tarihine kadar yapılan toplam harcama
728 milyon 307 bin 689 Türk lirasıdır. Geçici koruma altındaki Suriyelilere
sağlanan barınma, beslenme, eğitim hizmetlerine ilişkin harcamalar Başbakanlık
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından bütçeden karşılanmaktadır.
Giresun
Milletvekili Sayın Selahattin Karaahmetoğlu’nun (6/2152) sayılı…
BAŞKAN – Sayın
Bakan, lütfen, süre kalmadı efendim.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – Son…
(6/2152) sayılı
soru önergesi: Türkiye, Suriye’deki krizin halkın meşru beklentileri
doğrultusunda en kısa sürede çözümlenmesini, demokratik hukukun üstünlüğünün
egemen olduğu ve insan haklarına saygılı, halkın özgür iradesiyle
yöneticilerini seçebileceği yeni bir Suriye kurulmasını arzulamaktadır.
Bir kısım
arkadaşlarımızın soru önergelerinin de cevapları kaldı.
Saygılarımı
sunuyorum Sayın Başkan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Sayın Doğru,
buyurun.
REŞAT DOĞRU
(Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan benim
sorularıma, iki tanesine cevap verdi ancak madde bağımlılığı önümüzdeki zaman
sürecinde ülkemizin en önemli konularının başında gelmektedir ancak diğer bazı
bağımlılıklar da önemlidir. Bunların başı İnternet bağımlılığı ve özellikle cep
telefonu bağımlılığıdır. Bilhassa gençler, cep telefonlarını sabahın erken
saatlerinden itibaren yoğun bir şekilde ellerine almakta ve saatlerce de
konuşmaktadırlar. Dolayısıyla, bu yönlü olarak da, mesela, sigarayla ilgili çok
güzel bir kamu spotu var. Onun ben çok etkili olduğu kanaatindeyim ancak bunun
gibi, cep telefonları ve özellikle İnternet’le ilgili olarak da bu şekilde yeni
kamu spotlarının yapılması herhâlde uygun olur diye düşünüyorum.
Bu noktalarda da
bilhassa cep telefonunu gençlerin ve çocukların çok kullanmış oldukları göz
önüne alınırsa, cep telefonlarının bilhassa bu dizilerde çok fazla
kullandırılmaması veyahut da bu yönde dizilerle ilgili veyahut da RTÜK’teki
bazı çalışmaların yapılmasının bu yönüyle çok fayda olacağı kanaatindeyim. Bu
yöndeki düşüncelerini almak isterim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Sayın Genç…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
aslında Bülent Arınç istediği zaman çok sade konuşur, sesi yüksek çıkar ama
hesabına gelmediği için böyle ağzında kelimeleri yuvarlayarak…
BAŞKAN – Sayın
Genç, lütfen açıklama isteyin.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hayır efendim, bir dakika yani…
…kelimeleri
yuvarlayarak milletin anlamaması için söylüyor.
BAŞKAN – Sayın
Genç, konu hakkında açıklamasını isteyin Sayın Bakanın.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Şimdi, burada, bu kadar sorularımıza, hep kendi hesabına geldiği
şekilde cevap verdi. Ben diyorum ki: Anadolu Ajansı neden milletvekillerinin
sorularını vermiyor? “Efendim, biz hesabımıza gelenleri, birilerini veriyoruz.”
Senin hesabına gelmeyi senin belirlemeye hakkın var mı?
Bülent Arınç bu
makama geldiği günden beri Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmaları…
BAŞKAN – Sayın
Genç, hitap tarzınız, lütfen, bir sayın bakana hitap tarzı gibi olsun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – “Bülent Arınç” değil mi?
BAŞKAN – Lütfen
ama…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – İsmi ne? “Bülent Arınç” ismi.
Bu Türkiye Büyük
Millet Meclisinin çalışmalarının kamuoyundan saklanması için her türlü gayreti
sarf eden bir kişidir.
Ben soruyorum
kendisine: “Hakan Şükür TRT’de kaç lira aldı?” Doğru rakam vermiyor, diyor ki:
“Hakan Şükür 1 trilyon 440 milyar liralık sponsorluk geliri sağlamıştır
TRT’ye.” Kaçını almıştır, onu söylesin.
Sonra diyorum ki
soru önergemde -şimdi “önemli” diye şey etti- yani Hatay’a gelen…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Tanal…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ama yani Sayın Başkan, benim 4 tane sorumu cevaplandırıyor, niye
bir dakika veriyorsun?
BAŞKAN – Sayın
Tanal, buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Biraz tarafsız ol, tarafsız hareket et.
BAŞKAN – Usul efendim.
Şimdiye kadar hep böyle yapılıyor.
Buyurun Sayın
Tanal.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ya, Sayın Başkan, benim 4 tane soruma bir dakika bana cevap hakkını
veriyorsun. Olmaz böyle ya!
BAŞKAN – Sorunuzu
sormadınız, başka şeyler söylediniz.
Sayın Tanal,
buyurun lütfen.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bana bak, o makamı sana haram ettiririm bak ha!
BAŞKAN – Sayın
Tanal, buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bana söz vermek zorundasın. Benim sorularım, ben onun cevabını
vermek zorundayım.
BAŞKAN – Sayın
Tanal, süreniz işliyor, buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hayır efendim, sorumuza…
BAŞKAN – Sayın
Tanal…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bakın, 4 tane soruma birer dakikadan dört dakika süre vermek
zorundasın. Neyi gizliyorsun Sayın Başkan?
BAŞKAN – Sayın
Tanal, cevap vermiyorsanız Sayın Aslanoğlu’na geçeceğim ben.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hayır, neyi gizliyorsun sen? Neyi gizliyorsun sen? Yani Bülent
Arınç’ın kefili misin sen? Onun gizlediği gerçekleri sen de orada gizlemeye…
Ben burada soru soruyorum, sorduğum soruya cevap vermiyor. Mahsustan gerçekleri
saklıyor ve sen buna yardımcı oluyorsun.
BAŞKAN – Sayın
Genç, Sayın Bakanın sizin sorunuza cevap vermemesi veya vermesi Sayın Bakanın
meselesi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Yani, bak, bir de yaptığın bu ayıplar karşısında gülüyorsun.
BAŞKAN – Zaten,
yerinizden kısa sormanız için süre verdim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bak, bir de yaptığın ayıplar karşısında sanki büyük bir kahramanlık
yapmış gibi gülüyorsun. Bu millet dinliyor, keşke bizim sesimizi bu insanlar
duysa da burada ne kadar keyfî hareket ettiğinizi şey etse.
BAŞKAN – Tehdit
mi ediyorsunuz Sayın Genç?
Sayın Tanal,
teşekkür ederim.
Sayın Aslanoğlu…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bakın, bu kadar keyfî hareket ediyorsunuz.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Sayın Başkan, benim sürem başlamadı, sayın hatip konuşuyor. Yani,
bu, kanuna aykırıdır.
BAŞKAN – Sayın
Aslanoğlu, buyurun lütfen.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Sizin bu tutumunuz İç Tüzük’ün 63’üncü maddesine aykırıdır. Yani,
bu açıdan…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Bakan, vakıflar tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan
kurumlardır, ecdat yadigârıdır, ister mazbut vakıflar ister diğer vakıflar. Ama
bir malı değerinin çok altında kiraya veren bir kurumu da hakikaten görmemezlik
etmemeliyiz, günahtır, ayıptır.
İstanbul
Üniversitesi konusundaki soruşturmanın sonucunu merakla bekliyorum. Çok ucuz
bir şekilde nasıl kiraya verildiğini vicdanım sızlayarak size yazdım.
Ayrıca, Vakıflar
Bankasının, Vakıflar Genel Müdürlüğüne olan, beş yıl önce çıkan kanunda, geriye
dönük, geriye dönük bir kuruş para ödememesi de bu kanunda var Sayın Bakan.
Vicdanımı sızlatıyor, ecdat yadigârı vakıflar parasız pulsuz kalamaz. Vicdanım
sızlıyor Sayın Bakanım, böyle bir şey olamaz.
Kanun
çıkarmışsınız 2008’de “Vakıflar Bankasından şu kadar para verilecek.”
demişsiniz, bir kuruş para ödenmemiş; geriye dönük kanun çıkarıyorsunuz bugün,
bu kanunu.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Acar…
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bir
saniye, Sayın Acar süresini kullansın.
Buyurun Sayın
Acar.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Bakın, Sayın Başkan, Meclisin sükûnetini sağlamak sizin göreviniz.
BAŞKAN – Sayın
Acar, buyurun lütfen siz sorunuzu sorun.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Meclisin sükûnetini sağlamak sizin göreviniz. Sükûneti
sağlayamadınız ve bana sırayı vermeden diğer bir milletvekili arkadaşa söz
verdiniz.
BAŞKAN – Sayın
Acar, lütfen sorunuzu sorar mısınız?
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Sizin bu tutumunuz İç Tüzük’ün 63’üncü maddesine aykırıdır.
BAŞKAN –
Vereceğim size…
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Sayın Başkan, arkadaşlarımın itirazlarına aynen katılıyorum Sayın
Başkan.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Bu konuda tutumunuz hakkında usul tartışması açmak istiyorum ve
tutumunuzun lehine konuşmak istiyorum.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Burada, muhalefetin sesini kesmeye çalıyorsunuz, yeteri kadar söz
hakkı vermiyorsunuz.
Sayın Bakan yasak
savma kabîlinden konuştu. Sayın Bakan burada konuşurken son derece kısık sesle
konuştu.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) - Böyle bir Meclis Başkanlığı olmaz Sayın Başkan.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Bu, kabul edilemez bir uygulama Sayın Başkan.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Hiç söylediklerinden bir şey anlamadık. Tutanakları getirdim,
tutanaklar da yarım geldi Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Acar, ben Sayın Bakanın yerine geçip cevap veremem ki. Benim meselem değil ki…
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Bakın, Sayın Başkan, sizin orada bulunmanızın gerekçesi sükûneti
sağlamak. Siz sükûneti sağlamadan, sıra bana gelmişken, ben de sükûneti
beklerken “Efendim, söz sıranız geçti…”
BAŞKAN – Efendim,
sükûneti sağlamayan ben değilim. Sükûneti bozan sizin arkadaşınız.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ya, keyfî davranıyorsun!
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Yani, efendim…
BAŞKAN – Süresi
tamamlandı.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – O bir milletvekili! Benim arkadaşım olup olmamasının ne önemi var
Sayın Başkan?
BAŞKAN – İç
Tüzük…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sen o kürsüyü keyfî kullanıyorsun, AKP’nin militanı gibi
kullanıyorsun orayı!
BAŞKAN – Hayır,
bunu bağırıp çağırmakla çözemezsiniz yani hiçbir netice elde edemezsiniz
bağırıp çağırmakla.
İZZET ÇETİN (Ankara)
– Siz keyfî olarak davranamazsınız!
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Bakın…
BAŞKAN – İç Tüzük
98’inci madde çok net bir şekilde açık, çok net açık. Sayın Bakan sorulara
cevap verdi…
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Benimle ilgisi var mı İç Tüzük 98’in Sayın Başkan?
BAŞKAN – Sisteme
giren sayın milletvekillerine, kısa, soru sormaları için ben süre verdim
herkese, geçmişten bu tarafa yapıldığı gibi ama Sayın Tanal, Sayın Genç
konuştuğu için siz sustunuz.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Sayın Başkan, burası babanın çiftliği değil!
BAŞKAN – Sizin
hiç değil.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Bakın, ben sizin bu tutumunuzla ilgili, İç Tüzük’ün 63’üncü
maddesine göre…
BAŞKAN – Burada…
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Hayır, bu doğru bir tutum değil! Kusura bakmayın! Söz hakkı ortadan
kalkmaz. Kaldırma yetkin yok!
BAŞKAN – Burayı
çiftliğe benzetme benden hiç sâdır olmadı. Çiftliğe benzeten sizsiniz!
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Evet.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Öyle yapan sizsiniz!
BAŞKAN – Size
yakıştıramıyorum. Değil yani, ben hiç kullanmadım bu çiftlik meselesini.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Burayı itibarsızlaştırmak, Meclisi itibarsızlaştırmak için elinden
geleni yapıyorsun!
BAŞKAN – E, ne
yapmamı istiyorsunuz? Soru sormanız için süre verdim.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Sayın Başkan, benim söz hakkım…
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Nasıl kaldırıyorsun onun söz hakkını? Söyle!
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Konuşanı dinleyin!
BAŞKAN – Anladım.
Sayın Acar konuştuktan sonra vereceğim dedim, oturmuyor. Ne yapalım yani şimdi?
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Meclis burası! Sen kim oluyorsun da…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – O makamın bir defa tarafsız hareket etmesi lazım. Ben onunla
konuşuyorum, sana ne oluyor?
GÜRKUT ACAR
(Antalya) - Ortamı sağlayacaksınız ki konuşacağız ya!
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri yerlerinize oturursanız, Sayın Tanal’a süre vereceğim.
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Ne demek sana ne oluyor?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sana ne yahu! Otur yerine, otur!
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Sen otur! Sen kim oluyorsun?
BAŞKAN –
Yerlerinize oturmadığınız müddetçe de süre vermeyeceğim efendim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkanım, ama ben özür diliyorum Sayın Tanal’dan.
BAŞKAN –
İstediğiniz şekilde davranabilirsiniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sen niye bize müdahale ediyorsun?
BAŞKAN – Lütfen
oturunuz yerlerinize.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sen niye müdahale ediyorsun? Kimsin sen bize müdahale ediyorsun?
Kimsin sen? Otur yerine! Otur!
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Sen kimsin? Sen otur!
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Niye bağırıyorsunuz! Siz konuşuyorsunuz istediğin kadar…
BAŞKAN – Sayın
Tanal, oturun. Sayın Tanal, ne yapmak istiyorsunuz? Süre istiyorsunuz,
veriyorum. Oturun lütfen.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hayır, ne konuşuyorsun sen!
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Başkana saygısızlık yapıyorsun!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Saygısız sensin! Saygısız Başkan!
BAŞKAN – Sayın
Tanal, yerinize oturun, süre vereceğim. İstiyorsanız, yoksa vermiyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sen otur yerine! Otur! Bana bak, otur yerine, çok fazla ağzımı
açtırma bak!
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – El hareketi yapma!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bana bak, otur yerine! Otur!
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Konuşma!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sana otur diyorum!
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Ne bağırıyorsun!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sen ne bağırıyorsun? Sen ne
bağırıyorsun be! Sen kimin kefilisin!
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) - Sen herkese bağırıyorsun be!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – O, taraflı hareket ediyor, benim söz hakkımı kesiyor, benim
konuşmalarımı kesiyor, söylemem gereken lafları söyleyemiyorum.
Yolsuzluklarınızı örtbas ediyor.
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Söylersin. Adam gibi söyle!
BAŞKAN –
İstediğinizi söyleyebilirsiniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ondan sonra Bülent Arınç geliyor, buradan örtbas edilen şeyleri
söylememeye çalışıyor, ağzında lafları çeviriyor!
BAŞKAN – 75 milyon
izliyor Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Böyle olur mu ya!
BAŞKAN - Sayın
Tanal, sisteme girin.
Buyurun.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
yönelttiğim sorularımdan bir tanesi şuydu: Tabii, burada birilerinin kişilik
haklarına, şahsiyet haklarına zarar gelmemek kaydıyla ben bunu sordum. Nedir
bu? Bu göreve yeğeninizle birlikte değerlendirilen başka personel oldu mu, kişi
var mıydı? Cevap verilmedi tabii ki.
Aynı şekilde,
yeğeniniz hangi özelliğiyle diğer adaylar arasından sıyrılmıştır? Yani birden
fazla kişi arasından mı sıyrıldı?
Tabii, bunu
sormamızın gerekçesi şu: Temiz topluma giden yol temiz siyasetten geçer. Temiz
siyasette siyasi etik ilkelerine bağlı kalmak lazım. Siyasi etik açısından,
eğer siyasetteki kişilerin yakınları, dostları, akrabaları aniden, 2003 yılında
okuldan mezun olup aniden yükseliyorsa burada ister istemez siyasi etiği
gündemi getirir.
Bu sorulara cevap
verilmedi. Mümkünse, Sayın Bakan bu sorulara cevap verebilirse memnun olacağım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
Süreniz beş
dakika.
Kürsüden lütfen
Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; tekrar
teşekkür ediyorum.
Tabii, bugün için
ne kadar çok sayıda sözlü soru önergesine cevap vermek mümkün olursa onun
hazırlığını yapmıştım. Süratle okumaya çalıştım ama yine de yetişmedi.
Yani, okuma
tarzım, sesimin yüksekliği, alçaklığı, bunlara ilişkin Sayın Genç’in söylediği
sözler her zaman söyleyecekleri sözlerdir. Huyu değişmiyor, canın altında
olduğu için. O yüzden, değerli arkadaşlarım…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Senin gerçek kimliğini koyuyorum ortaya, gerçek kimliğini
koyuyorum.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – Ben gerçek kimliğimle ortadayım,
yazdıklarım da benim verdiğim bilgilerdir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Senin gerçek kimliğin yok.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – Hâlâ bana konuşuyorsunuz, cevap
veriyorsunuz.
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Ya bırak, sana ne!
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – Yani beni sinirlendirmeye, kötü sözler
söylemeye sarf etmeye gayret ediyorsunuz.
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Ben dinliyorum, sen de dinle!
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sen konuşma!
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Başkan seni sustursun!
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Seni sustursun!
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Seni sustursun, sen konuşuyorsun ya! Ben dinliyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Konuşma! Konuşma! Önüne dön.
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Dinliyorum, sen de dinle.
BAŞKAN – Sayın
Bakan, buyurun siz.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – Bu cevapların bir kısmı doğrudan benimle
ilgili olanlardır, bir kısmı da Başbakanlığa yöneltilmiş, benim cevap vermem
istenmiş olan soru önergeleridir. Ben bunlara cevap verirken bakanlıklardan
aldığım bilgileri sunuyorum.
Yeğenimle ilgili
sorduğunuz soruya 2 sayfalık bir cevap verdim. Bunu tekrar tutanaklardan da
inceleyebilirsiniz. Bilgisi, birikimi, doktorası, bildiği yabancı diller ve bu
on senelik sürenin altı senesini BOTAŞ’ta zaten çalışmış olarak, iki yılını da
Cumhurbaşkanımızın enerji danışmanlığını yapmış bir insan olarak yine hâlâ bana
sormaya devam ediyorsanız… Hem kişilik haklarına saygılı olduğunuzu ifade
edeceksiniz hem bunu tekrar tekrar dile getireceksiniz.
Ben, yeğenimin
atandığı bu görevdeki başarısının başkalarına örnek olmasını dilerim.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Cevap vermedi.
Hakan Şükür’e ne
kadar para ödediniz? Niye söylemiyorsunuz?
BAŞKAN – Soru önergeleri
cevaplandırılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.07
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.07
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Fatih ŞAHİN (Ankara), Özlem YEMİŞÇİ
(Tekirdağ)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri ile Türkiye Büyük Millet Meclisinin 86’ncı Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
Alınan karar
gereğince diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer
alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir
Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu
(2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer
alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer
alan, Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı ile İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı ile
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri
Komisyonu Raporları (1/619) (S. Sayısı: 310)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4’üncü sıraya
alınan Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Ödeme Güçlüğü İçinde Bulunan Bankerlerin İşlemleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname, Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in; 4447 Sayılı İşsizlik
Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Aydın Ağan Ayaydın'ın; 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa Baloğlu'nun; Kamu
Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Harçlar
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.
4.- Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ödeme Güçlüğü İçinde Bulunan Bankerlerin
İşlemleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Ankara Milletvekili İzzet
Çetin'in; 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Aydın Ağan Ayaydın'ın; 4447 Sayılı
İşsizlik Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Konya Milletvekili Mustafa Baloğlu'nun; Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Harçlar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (1/747, 1/36, 2/883, 2/1285, 2/1325) (S. Sayısı: 443)(x)
BAŞKAN –
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu
443 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın
Milletvekilleri, alınan karar gereğince bu tasarı İç Tüzük’ün 91’inci maddesi
kapsamında temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, tasarı, tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı
oylanacaktır.
Tasarının tümü
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Mehmet Günal,
Antalya Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, yine bir klasik torba kanuna dönüştü, birçok teklifle
birleştirilmiş gibi yaptık arkadaşların ısrarı üzerine ama gelen tasarının da
dışında, birçok maddeler alt komisyon, Komisyon sırasında eklendi, şu anda da
önerge çalışmaları herhâlde devam ediyor diye düşünüyorum.
Öncelikle, bu
işin Meclisin çalışması ve yasama tekniği açısından çok da sağlıklı olmadığını
iktidar grubuna bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Çünkü, aceleden gelen bu
eklemeleri ilgili kurumların, görüş alınması gereken kurumların incelemesi
maalesef mümkün olmamakta. Bu çerçevede de yapmış olduğumuz düzenlemeleri bir
süre sonra tekrar düzeltmek zorunda kalmaktayız. O anda tartışılmayan bazı
hususların, maalesef, sakıncası -söylediğimiz hâlde dikkate alınmadığı için-
sonrasında geliyor dedik. Bu kanunun içerisinde, Sayın Bakan biliyor… Daha
doğrusu bilmiyor, Sayın Kılıç gelmiş, ben de biliyor diye döndüm ama Sayın
Bakan bilmiyor orayı.
(x)
443 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Mehmet Bey, geliyor, geliyor.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) – Yok, baktım kim gelmiş diye, bilen bakan mı var bilmeyen mi diye
çünkü yukarıda tartıştığımız için.
VEDAT DEMİRÖZ
(Bitlis) – Müsteşar var.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, Sayın Canikli; şunu söylemeye çalışıyorum: O
zaman önce bir örnek vereyim, içeriğinde yine konuşacağız ama. Bunun içerisinde
Vakıflar Genel Müdürlüğüyle ilgili bir madde var. 2008 yılında çıkarmışız.
Arkadaşlara sorduk, Vakıflar Genel Müdürümüz orada, bankadan arkadaşlarımız,
herkese sorduk. Bu Meclis çıkarmış, AKP Grubunun getirdiği bir tasarı üzerinden
bunu kanunlaştırmışız. Yani ne dediğimi açmak için somut örnek vereceğim, o
zaman hani siz sanki yokmuş gibi söylediniz ama.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Yok, yok, biliyorum.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) – Burada da sorduk: Vakıfbankın dışında, yüzde 51’i, yönetimi veya
iştirak olarak hissesi Vakıflar Genel Müdürlüğünde olan başka bir kurum yok.
Yani bu kanun, münhasıran Vakıfbankın vakıfların korunmasıyla ilgili kaynak
aktarması için çıkarılmış ve sizin tarafınızdan, bizim tarafımızdan, yani sizin
önerinizle Mecliste çoğunluk tarafından çıkarılmış. Şimdi, beş yıldır buna
uymamışız, bugün de gelip diyorsunuz ki: “Hem bunu kaldıralım hem de geçmişten
bugüne birikenleri de almayalım.” Arkadaşlar, işte söylemeye çalıştığım sakınca
bu. O gün aceleyle, etraflıca düşünmeden, söylenen eleştirileri dikkate almadan
çıkarınca sonrasında ortaya sorun çıkmış. Şu olabilir, yukarıda da konuştuk, dedik
ki: “Arkadaşlar, burada, bu çok olabilir.” Gerekçesini söylediler. “Banka halka
açıktır, şöyledir, böyledir.” O ayrı bir konu, ben bunu usul açısından
söylüyorum. O gün çıkarmış olduğumuz bir kanunun ilgili maddesine uyulmuyor.
Peki, kim çıkardı bu kanunu? Meclis olarak biz çıkardık. Şimdi, kendi
çıkardığımız kanuna uyulmuyor diye başka bir kanun çıkarıp geçmişten bugüne
kadar olanı da ortadan kaldırıyoruz.
Şimdi, burada bir
garabet var, onu anlatmaya çalışıyorum. İşte “Efendim, bitime kadar şu,
cumartesiye kadar bu. Şuraya kadar çalışacağız.” Öyle bir sağlıklı çalışma
ortamı yok veya “Bu, aceleyle gelsin, kanun teklifi olarak geçirelim, tasarıdan
vazgeçelim.” Niye? “Plan ve Bütçe Komisyonunda çok hızlı olmuyor. İşte,
kurumlara soru soruyoruz, olmuyor.” veya “Bu kanunu Plan Bütçeye göndermeyelim
de ilgili komisyondan hızlıca bir günde çıkaralım.” Sonra geliyorsunuz, bu
sefer, bir de geriye yönelik aklama işini yani yargının yerine geçip
-yürütmenin geçtiği gibi- biz yargının yerine de geçiyoruz. Artık bu aralar
kanunlarımızın çoğunda “Filanca tarihten itibaren yürür”, “Filanca tarihe kadar
olan davalardan feragat edilir.” gibi maddeler koyuyoruz. Dolayısıyla, bu
teknikten vazgeçin; düzgünce tasarı olarak gelsin, ilgili kurumlardan görüşünü
alın, mevzuat hazırlama yönetmeliğine uygun şekilde etki analizlerini yaparak,
alternatif yöntemleri önümüze koyarak kamunun kaynaklarını etkin bir şekilde
kullanacak bir yöntemle yapalım. E, başka ne var? Aynısı, yapboz tahtası gibi.
Yap-işlet-devretle ilgili şeyler var. Her kanunun içerisinde bir madde geçiyor
arkadaşlar. Yani burada, geçen gün, gümrükle ilgili kanun geçerken de konuştuk.
Orada da bir tane vardı, burada da bir tane var. Eline alan geliyor “Benim
işleri yap-işlet-devretle yapalım.” Böyle bir şey olur mu? Dedik ki bir çerçeve
kanun…
Sayın Bakan
gelmiş. Sayın Bakana da izah etmiştik. Şimdi, Sayın Kılıç olunca tam
söyleyemedim Sayın Bakanım, tekrar oraya dönelim. “Biliyorsunuz.” dedim,
döndüm, Sayın Kılıç varmış. Dolayısıyla, “Bilmiyorsunuz.” diyerek devam etmek
durumunda kaldık. Hakikaten, yani bunu Sayın Babacan’a ilettim, kendisi de
ilgileneceğini söyledi ama şimdi, yeniden, bir daha 3996 var. “Bizim bunu derli
toplu bir yap-işlet-devret yani kamu-özel iş birliği modeli olarak bir kanun
çıkarmamız lazım.” dedik. E, kanun tasarısı taslağı bekliyor. Ne zamandan beri?
2007’den beri bekliyor. Kalkınma Bakanlığı oldu, o zaman DPT hazırlamış. Ya,
alın bunu, eksikse gedikse tartışalım, ilgili kurumlara soralım. Diğerleri için
de Yüksek Planlama Kuruluna veya Bakanlar Kuruluna -oradan geçecek şekilde-
yetki verelim, ayrıntısını onlar düzenlesin. Herkes kendisine ait…
Şimdi, bakın,
burada, kanunda madde var. Böyle komedi olur mu? Yani, turizm yatırımları
diyebilirsiniz ama ne diyor? “Yassıada ve Sivriada için.” Yarın Bozcaada için
de olursa onu da mı yazacağız? Yani ben anlamıyorum, böyle bir… Oraya, kanunun
maddesine böyle şey yazılır mı ya? Söylemeye çalıştığım bu Sayın Canikli.
İhtiyaç varsa dersiniz ki: “Kültür ve turizm tesisleri için yap-işlet-devret
modeli kullanılabilir, ayrıntısını Bakanlar Kurulu kararıyla…” Neyse, yani bir
şey söyleyin. Buraya tek tek, tek tek, tek tek yazmanın bir tek amacı olabilir:
“Ya, burada yarın bir şey olursa biz Yüce Divana, mahkemeye düşmeyelim.” Bakın,
genelgeye dahi yazılmayacak şeyler diyorum. Yönetmeliği bırakın, kanuna
yazıyoruz. Böyle kanun yapıcılık olmaz arkadaşlar. Yani söylediğimizin özü bu.
İçeriğini yine tartışırız. Böyle olunca ne oluyor? Üç gün sonra gidiyor, işte,
bir maddesini uygulamadan şimdi bize kaldırttırmaya çalışıyorsunuz. Tamam,
kaldıralım, arkadaşlara söyledik ama “Efendim, işte, kurumlar vergisi matrahı
çok.” Çoksa oranını düşürelim, eğer o çoksa kârın üzerinden bir şey alalım.
Şimdi, kalkıyor
arkadaşlarımız… Bu durumda ne ortaya çıkıyor biliyor musunuz? Kamuyu Aydınlatma
Platformu’na verilen bilginin yanlış olduğu ortaya çıkıyor. Şimdi, peki, bunun
bir sorumlusu olmayacak mı? Biz, bu kanunla nasıl kaldıracağız bunu?
2008’den beri
ödenmesi gereken para… Şimdi “Kültür varlıklarını bir şekilde koruyalım.” diye koymuşsunuz,
güzel bir amacı var, baktım. Vakıfların kuruluş amacı da belli, burada da
belli.
Demin baktım,
Vakıfbankın 2012 yılı kârı 1 milyar 460 milyon. Yani, şimdi, birkaç milyonunu
ödesin canım. Yani, kim koruyacak? Adında “Vakıfbank” var. O zaman “Vakıfbank”
adını kullanmasın. Ya “Vakıfbank” adı bir markaysa, isimse, onu kullanıyorsa o
zaman vakıflarla ilgili de versin dedim. Sponsorluk yaptığı faaliyetler var,
sportif faaliyetler var, sosyal faaliyetler var, bunu da öyle bir şey diye
düşünmek lazım. Onun için, bunu ortadan kaldırmak yerine…
Ha,
arkadaşlarımız şunu söylüyorlar değerli arkadaşlar, diyorlar ki: “Efendim, bu,
halka açık bir banka, yarın da özelleştirilecek, sıkıntı olur.” Halka açık
banka, bu kanun çıktığında da halka açıktı. 2008 yılında değil, 2006 yılında…
Bu sermaye değişikliklerinin tamamı da 2008 geldiğinde zaten yapılmış. Yüzde
43’ün üzerine yüzde 15’i zaten mazbut vakıflar adına sermaye artışıyla
almışsınız. Yani bu kanunu çıkardığınız zaman, 2008 yılında, hem Vakıfbank
halka açık hem de hisse sayısı zaten yüzde 58’i bulmuş durumda. Yani, şimdi
bunun üstünü nasıl kapatacağız? İsterseniz buradan size tarihini söyleyeyim.
Şimdi, yani bu, kanuna karşı hile gibi bir şey. Kamuyu Aydınlatma Platformu’na
gönderilen notun tarihi ne? 17 Şubat 2008. Bu Meclis kanunu ne zaman kabul
etmiş? Üç gün sonra. Yani kanun görüşülürken “Vallahi, billahi bu kanun bizi
ilgilendirmez, biz buradan para mara vermeyiz.” diye arkadaşlarımız hemen eksik
bilgi göndermişler yani üç gün var arada. Şimdi, o zaman ya orada bir
yanlışımız vardı ya burada bir yanlışımız var. Şimdi, bir yanlışı düzeltirken
başka bir yanlış yapıyoruz. Bunu arkadaşlarımız düzeltirse… Oran fazla
olabilir, düşürelim ama bir şekilde oradan da bir para versin. E, nasıl
yapılandırıyorsak… Şimdi, geliyor, başka önergeler de var, başka kurumların
borçları da var. Bir şekilde bir model bulalım. O parayı da oradan almamız
lazım. Başka türlü, vakıfların eserlerini kim tamir edecek, kim tadilatını
yapacak? Yani normal gelir alıyor, tamam “Ben temettü alıyorum.” diyor, o ayrı
ama kanun maddesi var, koymuşuz buraya. Kanuna hepimiz Anayasa’da uymak
zorundayız, o kanunu da biz çıkarmışız. Dolayısıyla, bu gibi şeylerde
söylediğimiz, muhalefetin eleştirilerini dikkate alın ki burada zamanımızı boşa
harcamayalım. Eksiğimiz olabilir, siyaseten sizin söylediklerinize
katılmayabiliriz ama usul açısından en azından, belli şeylere uymamız lazım.
Demin Sayın Canikli güzel şekilde söyledi ama uygulamasını maalesef göremiyoruz
“Usulle ilgili oturuyoruz, konuşuyoruz.” dedi, biz, esasa gelince bizim
söylediklerimizin pek dikkate alındığını maalesef göremedik. E, sonucu da böyle
oluyor.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, tabii, bu iş de koordinasyonsuzluktan kaynaklanıyor yani o arada
aceleyle çıkaralım telaşından kaynaklanıyor. Aynı şeyi şimdi görüyoruz, bugün
arkadaşlarımız değindiler, Sayın Genel Başkanımız da grup konuşmasında değindi.
Dün büyüme rakamları açıklandı, hâlâ aynı şey devam ediyor. Sayın Bakan burada,
işin bir tarafı olarak, Merkez Bankası… Yine, baktım, Sayın Çağlayan diyor ki
“Acı fren oldu.” Yani, hâlâ fren-gaz tartışması devam ediyor. Buna bir ortak
çözüm bulmamız lazım. “Ekonominin böyle bir ortamda fren yapması gerekebilir
diyenler olur, gaza basalım diyenler olur.” diye tartıştık ama şimdi, kendi
içimizde çözemediğimiz zaman, bu sefer amaca tam kilitlenemiyoruz.
Değerli
arkadaşlar, burada mesele sadece “Filanca bunu tutturdu, falan bakan şunu dedi,
filan bunu dedi, Merkez Bankasına çaktılar, o bunu dedi.” değil. Bakın, esas
sorun ne? Şimdi, yüzde 4’le başlıyorsunuz Sayın Bakanım, düşüyor yüzde 3,2’ye.
Sayın Bilgiç,
burasını Sayın Bakan not alırsa burası çok önemli halk açısından, siz önemli
bir şey söylüyorsunuzdur ama.
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) – Can kulağıyla dinliyoruz sizi.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) – Şimdi, yüzde 4’le başlıyoruz Sayın Bakanım, hedefleri koyuyoruz,
orta vadeli programı açıklıyorsunuz, güzel, bütçeye de koyuyoruz. Dönüyor,
tutmayacak, yüzde 3,2’ye, geldi yüzde 2,2. Peki, şimdi, siz o koyduğunuz gelir
hedeflerini, vergi hedeflerini neye göre hesapladınız? “Yüzde 4’e göre, sonra
3,2’ye göre revize ettik.” Peki, şimdi, bu aradaki puan farkından kaynaklanan
vergi gelirleri açığını kimden alacaksınız? Dönüp vatandaştan alacaksınız.
Yani, bütçe konuşmaları sırasında da söyledim. Her sene, Sayın Maliye Bakanı
geliyor eylül ayında, orta vadeli program açıklanırken sadece rakamlar
değişiyor, aynı gerekçelerle “Efendim, bütçedeki hedefimizden şu kadar sapma
var, benim bunu yıl gelmeden kapatmam lazım.” diyor ve başlıyoruz vergilere.
Şimdi, sosyal
adaleti bozuyoruz aynı zamanda, eğer bu hedeflerimiz gerçekçi olmazsa. Şunu diyebilirsiniz: Kardeşim, yüzde
2,2 de bu dönemde iyidir, idare ederiz, tamam 4 dedik ama bütün hedeflerimizi,
yatırım planlarımızı, tüketim planlarımızı ekonomik aktörler olarak ona göre
yapıyoruz. Dolayısıyla, şimdi, 2,2 çıkınca bakıyoruz, alt dağılımına bakıyoruz,
burada kimden alacağız? Sanayide ve ticarette düşüş var. Şimdi, bakın, yükseldi
dediğimiz yer tarım -o da ne kadar bilmiyoruz- ulaştırma, haberleşme yani
birkaç altyapıyla ilgili kısım. Sanayi düşmüş yani çok ciddi düşüş var, ticaret
düşmüş. Biraz bankacılık sektöründe, işte 3’ün üzerinde olan üç tane sektörü
söylüyorum, diğerleri 1’e düşmüş 10’dan. Dolayısıyla, bu önlemleri eğer ortak
bir şekilde düşünerek almazsak, ekonomide bu koordinasyonu sağlayamazsak,
maalesef bu düzeltmeleri yapma şansımız yok.
O kadar
söylüyoruz ama bakıyoruz, işte kişi başına gelirimiz 50 dolar bile artmamış,
dolar bazında yazınca da aynı şey oluyor, 38-40 dolarlık bir artış var bu kadar
söylediğimiz şeye rağmen. O zaman, bu tarafta artış olmazken öbür tarafta ne
yapacağız peki? Yani bu vatandaş nasıl borçlarını ödeyecek, esnaf nasıl bu
sıkıntıya katlanacak?
Şimdi, bir
arkadaşımın enteresan bir şekilde telefonu kilitlenmiş, benim telefonumdan
ağabeyini aradı. “Ağabey, bir arayım.” dedi. “Buyur.” dedim. Sonra bir de mesaj
attı “Ya, bakmaz böyle.” dedi. “Niye?” dedim. “Senin iş âleminden haberin yok
galiba, öyle bilmedikleri numaralara bakmıyorlar; alacaklı arar, icracı arar,
bir şey arar.” Şaşırdım hakikatten. “Ağabey, benim telefonum arızalı, arayan
benim.” diye mesaj attı, ondan sonra geri döndü, hakikaten de mesajı aldıktan
sonra geri döndü. Yani, iş adamlarının, esnafın düştüğü hâli söylüyorum. Yani,
hane halkının borçluluğu 70 kattan fazla artmış devri iktidarınızda.
Şimdi, bir
taraftan, güzel söylüyor Sayın Başbakan, geçen gün söyledim burada, birkaç
arkadaşımız hemen itiraz ettiler. IMF borcunu söylüyor ama öbür taraftan, dedim
ki: “Güzel de, IMF borcunu söyledin, peki Türkiye’nin borcu nereye geldi? Yani
topu topu 25’i ödemişsin, yarısını sen almışsın 2005’te, havasını atması kolay.
Peki, öbür tarafta alınan borçları kim ödeyecek?” Yani, kısa vadeli borç
stokumuzun geldiği nokta belli. En son açıklanan rakamlarla baktığımız zaman,
dış borç stokumuz 337 milyara ulaşmış, toplam borç stokumuz 224’ten neredeyse
550’ye gelmiş. Özel sektörün borcunu siz hiç saymıyorsunuz yani onları kim
ödeyecek, dolarını kim bulacak? Özel sektör de işte ödeyemiyor. Özel sektörün
durumunu söyledik yani buradaki büyüme oranlarıyla sizce nasıl yapacak? Yani
sanayideki artış 2011’de yüzde 10 iken 2012’de yüzde 1,9’a düşmüş. Ticaretteki
artış 11,2’den yüzde 0,1… Aşağıya bakıyoruz, sadece mali aracı kuruluşlarda bir
şey var, tarımda biraz, o da ne kadar bilmiyoruz, gerçekçi mi.
Şimdi, peki bu iş
âlemi ne yapacak? Kredi kartını ödeyemeyen vatandaş ne yapacak? Bir daha borç
alıyor, bir daha borç alıyor. Dolayısıyla, burada bu işler, sizlerin göstermeye
çalıştığı gibi veya Sayın Başbakanın söylediği gibi, böyle, hemen pembe
tablolarla geçiştirilebilecek bir şey değil. Yani, arkasından her zamanki gibi
ekliyorsunuz “İhracatımız şuraya çıktı.” diye ama öbür taraftan ithalatı hiç
söylemiyor Sayın Bakan. Dış ticaret açığımızın hâlâ tehlike olabileceğini…
Aslında, şu anda Sayın Çağlayan’ın “acı fren” demesinin nedeninin cari açıktaki
tehlikeden dolayı düşüş sağlamak üzere talebin frenlenmesi.” olduğunu itiraf
edemiyoruz. Neden frene bastık? Sayın Bakan burada, frenci olarak. Frene neden
bastık Sayın Bakanım? “Yani hızlı gidip çarpmayalım diye frene bastık. Dünyada
bir sıkıntı var.” diyorlar. İyi de dünyada ticaret sıkıntısı varsa iç talebi
canlandırmamız gerekmiyor mu? İç talep nereye düşmüş? Eksilere gittik. Peki,
dışarıda sıkıntı varsa, kamunun harcamaları zaten belli bir oranda kalıyorsa,
özel sektörün de tasarruf yapacak hâli yoksa nasıl düşüreceğiz?
Onun için, bir an
önce bu beylik laflardan ve lüzumsuz siyasi kısır çekişmelerden vazgeçip -her
zaman söylüyorum- yapısal önlemleri alacak birtakım çalışmalar yapmak
gerekiyor. Yani, efendim, şu şunu dedi, bu bunu dedi, filanca bakan şunu dedi,
Merkez Bankası Başkanı şunu yaptı diye siyasi tartışma yapmanın bir anlamı yok.
Türkiye’nin sorunları belli. Bu şartlarda işsizliği düşürme şansımız olur mu?
İç talepte canlanma olmazsa, sanayi, ticaret yatırımları yüzde 1 artarken
birisi yüzde 0,1 artarsa nasıl yapacağız, yeni iş alanı nasıl açacağız? İki
tane rakamı alıp da “Efendim, bakın, şu kadar milyon kişiye iş, istihdam
sağladık.” Gerisi ne olacak? O istatistiklere girmeyenler ne olacak?
Onun için,
lütfen, bu kısır siyasi çekişmeleri, böyle süreç müreç laflarını bırakın, gelin
burada yapısal önlemleri alalım hep birlikte. Eksiğiniz olur, fazlanız olur,
tamamına katılmayabiliriz ama lütfen, gündeme böyle torbalarla, yamalarla
değil, gerçekten olması gereken neyse… Teşvik Kanunu’nu gözden geçirelim dedik.
“Yapıyoruz, ediyoruz.” dediler, bu konuştuğumuz kasım ayındaydı, dört ay oldu
bütçeden bu yana. Şimdi bunları ama alelacele sokuşturuyorsunuz. Nasıl oluyorsa
bilmiyorum, böyle bazı kanun teklifleri… Onlara niye acele etmiyoruz? Yani dar
bölgeli sektörel teşvik dedik, bakın, defalarca söyledik. Yani çerçeveye
itirazımız yok, içeriğine de önerimizi getiririz, ister kabul edersiniz ister
etmezsiniz ama Türkiye'nin çözülmesi gereken meseleleri belli.
Bakın, diyorum ki
bizim dediğimizi tutmayın arkadaşlar, muhalefeti dinlemeyin, zararı yok.
Bakanımız burada, yanında müsteşarı burada. Kalkınma Bakanlığının hazırlamış
olduğu kalkınma planının içerisindeki yıllık programdaki önerileri, fazla bir
şey söylemiyorum bakın, yıllık programdaki önerileri, özel ihtisas komisyonu
raporundaki önerileri gidin, yapın, eksiğine rağmen tebrik edeceğim diyorum
defalarca. E, biz ne yapıyoruz? “Filanca kanunun şurasında bir yanlış olmuş,
arkadaşlar eksik yapmış, hadi onu tamamlayalım. İşte, biz süreçte söz verdik,
şu şu kanunları değiştirelim, Anayasa’yı değiştirelim.” Bu bizim karnımızı
doyurmuyor, bu bizim işsizliğimizi azaltmıyor, bu bizim ekonomimizin büyümesini
sağlamıyor. Lütfen, gelin, ekonomik, sosyal meseleleri bir araya koyalım,
sürekli olarak siyasi şeylerle, kısır çekişmelerle bunu geçirmeyelim diyorum.
Yani bunun içerisinde finansman var üç tane ama içine gene bir sürü şey koyduk.
Neden? Herkes sıkıntıda. Şimdi geliyor arkadaşlarımız, kooperatiflerin
yapılandırılması, bunların şusu... Yani danışıp tartışmadığımız için ve kanun
yapma süreçlerinden, ilgili kurumlardan, DPT’den, Hazineden, Başbakanlıktan
geçmediği için bazı şeyler, iktidar mantığı içerisinde alelacele geçiyor ve
maalesef bu olmuyor. Onun için, eğer bizim müellifi olduğumuz, sizin de
arkasında durduğunuz 2023’te lider ülke olmayı gerçekleştireceksek bunu kısır
siyasi çekişmelerle yapamayız. Milletin umudunu kırmayalım ve buradan dersler
çıkararak ihtiyacımız olan yapısal önlemleri hep birlikte alalım diyorum.
Hepinize teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Tasarının tümü
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Bülent Kuşoğlu, Ankara
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
ve kanun hükmünde kararnamelerle ilgili 443 sıra sayılı torba kanun konusunda
grubum adına konuşacağım.
Değerli
arkadaşlarım, konuşmamdan önce, konuya girmeden önce belirteyim ki kanun
yapmanın da, kanunların da ciddiyeti kalmadı yani bunu çok samimi olarak
söylüyorum. Yönetmelikle, tebliğle düzenlenmesi gereken ne kadar husus varsa hepsi
kanun olarak karşımıza geliyor. Geçen hafta, hatırlıyorsunuz, burada 91
maddelik bir torba kanun kabul ettik, Plan ve Bütçe Komisyonundan gelmişti. Bu
hafta da yine Plan ve Bütçe Komisyonundan gelen 59 maddelik bir torba kanunu
görüşüyoruz. Bu 59 madde içerisinde, oturdum saydım ben, 27 ayrı kanunla ilgili
olan maddeler var. Şimdi bu tür konular önümüze geliyor, bunlarla uğraşıyoruz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, maalesef, bir kanun fabrikası hâline getirildiği
için, aslında bürokrasinin kendi içinde halletmesi gereken konular önümüze
geliyor. Bunları bürokrasi risk alır, sayın bakanlar risk alır hallederler; biz
öyle biliyoruz ama maalesef her şey kanun olarak önümüze geliyor, nasıl olsa
iktidarın bir çoğunluğu var, bunları sorgulamıyor, “Götürelim, Meclisten
geçsin.” deniyor ve bu torba kanunun içerisinde de bu nitelikte olan çok fazla
madde var maalesef. Aranızda bürokrasiden gelenler var, bu konuyu, ne demek
istediğimi gayet iyi anlayacaklardır, i. Ama, bu konuya özellikle dikkatinizi
çekmek istiyorum değerli arkadaşlar.
Yalnız, bu torba
kanun içerisinde çok önemli sakıncalar da var. Maalesef bugün Genel Kurulda pek
çoğunluğumuz yok ama -kayıtlara da geçecektir- burada olanların özellikle
dinlemesini rica ediyorum çünkü çok çok önemli, hangi açıdan bakarsanız bakın
çok önemli, sakıncalı değişiklikler var.
Şimdiye kadar,
şahsım adına ben ya da grubum Sayın Başbakan Yardımcımız Babacan’ı çok değerli
bir kişi olarak biliyoruz, devlet hassasiyeti olan bir kişi olarak biliyoruz
ama bu kanunla ilgili olarak, bu torba kanunla ilgili olarak getirdiği
düzenlemeler maalesef bizi üzdü ve şaşkınlığa uğrattı, hayal kırıklığına
uğrattı. Onu da özellikle belirtmek istiyorum.
Bu torba kanunla
ilgili maddelere girmeden önce de bazı tespitlerimi sizlerle paylaşmak
istiyorum. Bu tespitlerim genel olarak ekonomiyle ilgilidir. Özellikle, bu
kanunun gelme gerekçelerinin altında da bunlar var. Özellikle bunları sizlerle
paylaşmak istiyorum, bazı tespitler.
Şimdi, kriz
ortamından çıkmamızı sağlayan, bu 2001 krizindeki ortamdan çıkmamızı sağlayan
bazı kanunlar vardı, hatırlıyorsunuz, 5 tane önemli kanun vardı, temel kanun
vardı. Neydi onlar? Bir tanesi Bankacılık Kanunu, o tarihlerde çıkmıştı. Bir
diğeri Kamu İhale Kanunu. Bir diğeri Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında
değişiklik yapan, 1211’de değişiklik yapan bir kanundu, önemli bir
değişiklikti. Bir diğeri bu ağırlıklı olarak görüştüğümüz kanun, Kamu
Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun. Bir diğeri de 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’ydu. Bu 5 temel kanun bizim krizden
çıkmamızı sağlayan önemli kanunlardı ve bunlarla beraber mali disiplin
sağlanmıştı, harcamalara bir kısıt getirilmişti, mali disiplin bu kanunlarla
beraber sağlanmıştı. Şimdi, görüyoruz ki o zamandan beri… Ki bu arada başka
kanunlar da -Sayıştay Kanunu gibi- çıkarıldı ama bunlar son zamanlara denk
geldi. Şimdi, tam tersi bazı uygulamalar var, mali disiplinden önemli ölçüde
sapma var. Mali disiplin yok oluyor, maalesef, harcamalarla ilgili kısıtlamalar
kaldırılıyor, harcamalar kontrol altına alınmıyor, bütçede olması gereken
harcamalar bütçe dışına çıkarılarak, mesela, yap-işlet-devret, kamu-özel
ortaklığı gibi modellerle harcamalar bütçe dışına çıkarılarak sanki bütçede az
bir açık varmış gibi gösteriliyor. Hâlbuki, mali disiplinden sapıldı, önemli
ölçüde sapıldı, büyük sıkıntılar var. Bazı gelirler de bütçeye alınmıyor.
Mesela, 2/B gelirleri gibi ya da bedelli askerlik gelirleri gibi gelirler de
bütçeye dâhil edilmiyor, onlarla hazine açıkları kapatılıyor. Bu tutum, tabii
ki bizim kamu olarak gittikçe mali disiplinden sapmamızı getiren, bizi ileride
de sıkıntıya sokacak bir durumdur. Bu konuda özellikle tespitimi yapmak
durumundayım çünkü bu torba kanunla da yine bu anlayış devam ediyor, bütçe
açıklarını artıracak, harcamalara kısıtlama getirmeyen birçok düzenleme
yapılıyor maalesef.
İkinci bir
tespitim: Bir taraftan küresel ekonominin gereklerine uygun çağdaş düzenlemeler
yapıyoruz; mesela, Sermaye Piyasası Kanunu çıkarıyoruz, Bireysel Emeklilik
Kanunu çıkarıyoruz, hatırladığım kadarıyla, Ticaret Kanunu çıkarıyoruz, Borçlar
Kanunu çıkarıyoruz, leasingle ilgili bir kanun çıkardık. Bunlar güzel, küresel
ekonominin gerektirdiği kanunlar ama bunlarla ilgili, küresel ekonomiye,
dışarıdan gelen yatırımcıya yönelik uygulamaları yaparken öbür taraftan kendi vatandaşımıza,
kendi kurumlarımıza, kendi firmalarımıza yönelik olarak da yanlış uygulamalar
yapıyoruz, yanlış işler yapıyoruz; onları kısıtlayan, özgürlüklerini
kısıtlayan, onların rahat çalışmasını engelleyen, rekabet içerisinde
çalışmalarını engelleyen kanunlar da yapıyoruz, uygulamalar da yapıyoruz
maalesef. Özellikle, bunu belirtmek istiyorum.
Bir diğer
tespitim de, bu da çok önemli, şu: Yurt dışında, dışarıda, biliyorsunuz, büyük
bir likidite var, faizler de çok düşük. Dışarıdan Türkiye’ye rahatlıkla düşük
maliyetli para buluyoruz. O paraların, maalesef, bankalar vasıtasıyla
rahatlıkla halka satılmasını, kârlı bir şekilde halka ulaşmasını da sağlıyoruz
ama bunu üretimi artıracak şekilde yapmıyoruz, bunu tüketimi artıracak şekilde
yapıyoruz maalesef ve tüketim, biliyorsunuz, epeyden beri çok artmış vaziyette
ve bunun karşılığında borçlar da, halktaki borçlar da çok artmış. Hane halkının
borçları, bireysel borçlar, kredi kartları ve şirketlerin borçlanması çok aşırı
bir şekilde kabarmış vaziyette. Neden biz bu nakit kaynakları, likit
kaynakları, bulduğumuz parayı üretime yönlendirmeyiz de ithalatı artırırız,
tüketimi artırırız, anlamak mümkün değil. Ondan sonra da 8,8’den, bir yıl
sonra, 2012’de 2,2 büyüme yakalanınca sıkıntıya gireriz. Sayın Çağlayan, bilmiyorum,
haklı gibi görünüyor yani “Yanlış politikalar izledik çünkü.” diyor. Evet,
yanlış politikalar bunlar. Bu anlamdaysa, benim söylediğim anlamdaysa yanlış
politikalar izlenmiştir. Sayın Maliye Bakanı da diyor ki: “Aslında, 2,2 büyüme
büyük bir başarıdır.” Evet, bu politikalarla, öyle bakarsak, çok büyük bir
başarıdır, küçülme olması lazımdı, negatif büyüme olması lazımdı. Anlamak
mümkün değil tabii.
Bir diğer konu
da, tespitlerimden bir tanesi de Avrupa Birliği ilerleme raporunda da piyasa
ekonomisiyle ilgili olarak son dönemlerde bizim uygunsuz işler yaptığımız, bir
gelişme sağlamadığımızdır. Bu tespit de Avrupa Birliği ilerleme raporundan
aldığım bir tespit, bunu da sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bir diğer konu
da, şunu söyleyeyim: Dünyanın şu anda yaşamakta olduğu kriz bir borç krizidir.
Yani dünya farkında olmadan borçlanmış, aşırı borçlanmış ve dünyanın en derin
krizine yakalanmış vaziyettedir. Biz de bu yanlışlığın içerisindeyiz değerli
arkadaşlar, biz de Türkiye ekonomisini yönetenler olarak bu durumu maalesef
yapıyoruz. Şu anda biz de o krize benzer bir şekilde ilerliyoruz, sürekli
olarak borçlanıyoruz, tüketimi finanse ediyoruz, üretimi teşvik etmiyoruz. Bu
anlayışın sonucu, biraz önce söylediğim gibi, 2012’deki 2,2’yi maalesef bulmuş
vaziyetteyiz.
Bu arada da
belirteyim ki cuma günü Sayın Başbakan Borsa İstanbul’un gongunu çalacak ama
son dönemlerde, bakın, son yıllarda bütün halka arzlar zararla sonuçlanmıştır.
Sayın Başbakan cuma günü Borsa İstanbul’un gongunu çalarken ne diyecek, çok
merak ediyorum. “Herkesi zarara uğrattık, öyle bir ortam oluşturduk.” mu
diyecek, tabii, onu söylemeyecektir ama ne bahane edecektir, hakikaten merak
ediyorum. Son dönemde bütün halka arzlar maalesef zararla sonuçlanmıştır. Hem
halkı, tasarrufları maalesef yok etmiştir hem de şirketlerimizle ilgili önemli
kayıplara yol açmıştır.
Değerli
arkadaşlar, bu kanun tasarısı ile –bazı yerleri atlayayım çünkü vaktim
azalıyor- hazine garantisi imkânlarını da genişletiyoruz yine. Enerjiden kültür
yatırımlarına, turizm yatırımlarına, eğitim yatırımlarına kadar hemen hemen her
konuyu hazine garantisi kapsamına alıyoruz. Yani, böyle bir bütçe anlayışı
olmaz tabii, her konu garanti kapsamında. Bir de türev ürün garantisi getirdik,
türev ürünleri de dâhil ettik ki bir bağımsız devletin yapmaması gereken bir
şeydir çünkü türev üründe ne kadarlık bir riski aldığınız belli değildir
önceden, niçin aldığınız belli değildir, hangi vadeyle aldığınız belli
değildir. Maalesef bütün bunları yaptık ve bu kanunla, yine, bu torba kanunla
60’ın üstünde -60’a yakındı şimdiye kadar- muafiyeti de getiriyoruz, Kamu İhale
Kanunu ile ilgili muafiyetleri de getiriyoruz. Sayıştay denetiminden yine bir
muafiyet getiriyoruz. 5018’den genel -mali, idari- muafiyetler getiriyoruz.
Tabii, burada
gördüğüm bir şey var: Hükûmetin ekonomi koordinasyonu yok, Hükûmetin ekonomiyle
ilgili bakanları arasında maalesef koordinasyon yok. Birbirleriyle –bilmiyorum
ama- oturup görüşmüyorlar mı, ekonomik kurumlarını koordine etmiyorlar mı,
anlamak mümkün değil. Son zamanlarda çok önemli yanlışlıklar söz konusu. Tabii,
bu arada bağımsız kurulların da bağımsızlıkları uçmuş vaziyette. Yani, onlardan
bir tanesini Plan Bütçe Komisyonunda anlatmıştım. Sayın Başbakan Yardımcımızın
bu son bankalarla ilgili ceza konusuna müdahale etmesini “Rekabet Kurumu
kararından önce müdahale edeceğiz, o işi de halledeceğiz.” -yumuşak- yani idare
eden bir hâle getireceğiz demesini Plan Bütçe Komisyonunda kendisine sormuştum
ama cevap alamamıştım. İnşallah, burada cevaplayacaktır.
Değerli
arkadaşlarım, bu torba kanundaki en önemli düzenlemelerden bir tanesi daha
önce, geçen yıl yaptığımız varlık kiralama şirketiyle ilgili düzenleme, kira
sertifikasıyla ilgili düzenleme, “sukuku icara” denilen sukukla ilgili
düzenleme. İtikadı olan, itikade hassasiyeti olan, faiz konusunda hassasiyeti
olan birçok vatandaşımız, biliyorsunuz, gidip faizsiz bazı enstrümanlara
yatırım yapmak istiyorlar. Çok normal. Dünyada da böyle bir pazar var. Dünyada
da -Sayın Bakanın da açıkladığına göre- 170, 180, 200 milyar dolara yakın kira
sertifikasıyla ilgili bir pazar var. Buraya kadar normal. Türkiye’de de kira
sertifikasıyla ilgili bir talep var. Demin dediğim gibi itikadı olan bazı
vatandaşlarımız bu tür yatırımlar yapmak istiyor. Türkiye’de de konuyla ilgili
olarak üç arz yapıldı. Bir tanesi 1,5 milyar dolar yurt dışına; diğer iki arz
yurt içinde, 3 milyar lira. Toplam 6 milyar liraya yakın arz yapılmış oldu,
kira sertifikası arzı yani faizsiz kira sertifikası elde etmeye yönelik. Ancak,
bu kanun tasarısı önümüze gelince öğrendik ki, daha önce Sayın Bakana şirket,
anonim şirketi kurma konusunda, varlık kiralama anonim şirketi kurma konusunda
verilen yetki kullanılmamış. Şirket yok. Anonim şirket kurulmamış, böyle bir
tescil yapılmamış; şirketin genel müdürü, yönetimi, sermayesi, hiçbir şeyi yok.
Nasıl olmuş? Hazine içerisinde bir kâğıda yazmışlar: “Şirket kurulmuştur. Genel
Müdür ona verdi, o buna verdi...” Kâğıt üzerinde varlık kiralama anonim
şirketine bazı gayrimenkuller, bakanlık binaları satılmış gösterilmiş yani
bunlarda tescil vesaire yok, tamamen muvazaa, nitelikli muvazaa, dolandırıcılık
demeye dilim varmıyor ama böyle bir işlem yapılmış. Şimdi, insanlarda
zannediyorlar ki: “Biz gittik, faizsiz kira sertifikası aldık.” Ya, bu konuyu
ben araştırdım, canım sıkıldı. Bakın, bir ilahiyatçının bu konuyla ilgili
yazdıkları çok önemlidir çünkü bu konularda şirketin kurulmadığını bilen birçok
ilahiyatçı da maalesef fetvalar verdiler, dediler ki: “Alabilirsiniz.” Başta
Sayın Hayrettin Karaman olmak üzere birçok ilahiyatçı şirketin kurulmadığını ya
da yapılan işlemin muvazaalı olduğunu bilmedikleri için bu yanlışlığa düştüler.
Bakın, şimdi, bu
konuyla ilgili bir şeyler okuyacağım müsaadenizle: “Hazinenin bahsedilen
sertifikaları ihraç sürecinde konunun İslami açıdan durumu da tartışılmış,
yetkili resmî otoritelerden bu yönde bir beyan olmamasına rağmen, ilginçtir,
dönemin görsel ve yazılı medyasında bu evrakların faizsiz olduğu yoğun şekilde
gündemde tutulmuştur. Bu konuda en hassas davranması beklenen kurumlardan
Katılım Bankaları Birliği ve bazı katılım banka sözcüleri bu sertifikaları
memnuniyetle karşılamış, İslami hassasiyete sahip çevrelerin nakit yönetim
ihtiyaçlarına büyük oranda cevap vereceğini beyan etmişlerdir. HSBC bankasının
Bahreyn’deki 3 kişilik fetva heyeti bu sertifikaların faizsiz olduğu noktasında
fetva yayınladı. Hayrettin Karaman Yeni Şafak’taki yazısı ile Hazinenin ihraç
ettiği sertifikaların helal nitelikte olduğu ve dolayısıyla bunlara yatırım
yapmanın cevazı noktasında görüş beyan etti.” Ancak işlem akışına bakıyor,
inceliyor değerli ilahiyatçı Doçent Doktor Servet Bayındır, diyor ki: “İşlemin
akışından da anlaşılacağı üzere, gerçekte ne bir satış var ne de kiralama
işlemi söz konusudur. Ne bir satış ne de bir kiralama var çünkü satım ve aynı
bedelden belli bir vade sonunda geri satın alma şartını içeren bir sözleşmeye
‘satım sözleşmesi’ demek mümkün değildir. İslam âlimlerinin satım akdinde
üzerinde durduğu en önemli şartlardan biri mülkiyetin müşteriye geçmesidir.
Mülkiyet ise sahibine o malda meşru nitelikli tüm tasarruflarda bulunma
hakkının mevcudiyetiyle bir anlam kazanır.” Çok açık İslami değildir diyor.
Yani, bizim devletimiz vatandaşlarımızı kandırmış oluyor maalesef. “Dolayısıyla
Hazinenin mevcut sertifika uygulaması hukuken ve iktisaden alım ve satım, kiralama
işlemi olmadığı gibi fıkhen de değildir.” Ne iktisaden ne hukuken ne de fıkhen
alım-satım ve kiralama işlemi değildir bu diyor. Yok böyle bir şey. Gerçekten
de yok. “Bu olsa olsa Hazinenin rehin gösterdiği gayrimenkul karşılığında
piyasadan borç para toplamasından ibaret bir işlemdir.” Bu, hazinenin rehin
gösterdiği bazı gayrimenkuller karşılığı piyasadan borç toplama işlemidir
diyor. “Hazinenin kira bedeli adı altında ödediği meblağ ise gerçekte
yatırımcılara vadedip ödenen faizdir.” Ne dersiniz buna? Ya bir devlet
vatandaşlarının itikadını, inancını istismar eder mi? Bu doğru mudur?
Bakın, bu devlete
inanıyorsanız, hukuka inanıyorsanız, bu, devletin yapmaması gereken bir iştir;
hem hukuken yanlıştır hem devlet açısından yanlıştır hem de İslami açıdan
yanlıştır. Bu olacak şey değil. Vatandaşın bu şekilde kandırılmasını anlamak
mümkün değil. Bir paralel hukuk oluşturuluyor, ne olduğu belli olmayan bir
hukuk. Şimdi de bu torba kanunun ilgili maddeleriyle bunu bir şekle şemale
sokmaya çalışıyoruz. Mümkün değildir. Bu, Türkiye’de duyulursa çok büyük bir
skandala, rezalete sebep olacaktır. Bunun bilinmesini özellikle istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu torba kanundaki skandallar bundan ibaret değil. Vakıfbankla
ilgili de benzeri bir şey var. Biraz önce Mehmet Bey anlattı. Orada da geçmişe
yönelik olarak, Vakıflar Bankasının vakıflara ödemesi gereken -ki aşağı yukarı
756 milyon liradır- bir meblağ ödenmemiş ve bu torba kanunla geriye yönelik
olarak bu düzeltilmeye çalışılmıştır. Bunun bir sorumlusu olması lazım
bürokraside, sorumlularının olması lazım. KAP’a bildirimde bulunan, yanlış,
sahte bildirimde bulunan birilerinin cezalandırılması gerekirken Türkiye Büyük
Millet Meclisini alet ederek bunu düzeltmeye çalışmak, bu sahtekârlığı
düzeltmeye çalışmak… Anlamak mümkün değil.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU
(Devamla) – İlgili maddelerde konuya devam edeceğim.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Tasarı üzerinde,
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz isteyen Adil Kurt, Hakkâri
Milletvekili.
BDP GRUBU ADINA
ADİL KURT (Hakkâri) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, bu kanun teklifinin, temel kanun olarak görüştüğümüz
bu tasarının ismini 3 defa söylesem bir buçuk dakikam gitmiş olacak çünkü
sadece ismi 20 kelimeden oluşuyor. Bir kerede, böyle, ezbere, peşpeşe bu kanun
teklifinin ismini sıralamak, söylemek her babayiğidin harcı değil. Ben, ezberim
güçlü olmadığı için, kâğıttan bir defa okuyacağım: “Kamu Finansmanı ve Borç
Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı…”
FERAMUZ ÜSTÜN
(Gümüşhane) – Ne var? Ne güzel işte.
ADİL KURT
(Devamla) - Tekrarla, 1 defada söyle Feramuz Bey ben konuşma hakkımdan feragat
edeceğim; lütfen, 1 defa söyle söyleyebilirsen. Bir iktidar partisi mensubu
olarak, milletvekili olarak, Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi olarak benim şu anda
söylediğim ismi ezbere söyle, ben konuşmaktan vazgeçeceğim.
Şimdi “Tebdili
mekânda ferahlık vardır.” derler. Zaman zaman taşınmak durumunda oluruz,
evimizi taşırız. Ya yeni bir ev kiralamış oluruz, taşınırız ya kısmet olursa
-Türkiye’de çok az kişiye nasip olur- ev satın alır, taşınırız. Şimdi, iki
düzende evinizin eşyalarını paketleme şansınız var. Bir, itinayla, tek tek
bardakları, tabakları paketlersiniz, zarar görmeden taşımış olursunuz; bir de
gelişigüzel taşımış olursunuz. Ama bu gelişigüzel taşımada porselenleri kırmış
olursunuz, kristalleri kırmış olursunuz; birileri de peşinden gelip bu
kırdıklarınızı toplamak durumunda kalırlar. AK PARTİ’nin kanun yapma düzeni
böyle bir şekildedir, böyledir. Birileri yapar, bozar, kırar, kristalleri
kırar, döker; birileri de peşinden gelip elinde süpürge, faraşla dökülenleri
toplamak durumunda kalır.
Şimdi, bir ay
önce Meclis görüşmüş, Meclisten geçirmişsiniz, Resmî Gazete’de yayımlamışsınız;
bir ay içerisinde neden yeni düzenleme ihtiyacı duydunuz? Çünkü özensiz
çalışıyorsunuz, sayısal çoğunluğa bakarak, müthiş bir özgüvenle çalışıyorsunuz
ama cümleyi bile toparlamakta sıkıntı yaşıyorsunuz. O nedenle, bir ay
içerisinde, yaptığınız kanunun, Resmî Gazete’de yayımlanmış kanunun üzerinde
kaç maddede yeniden değişiklik yapma ihtiyacı duyuyorsunuz.
Torba kanunla,
bugüne kadar, alakasız birçok düzenleme aynı torbaya konulmak suretiyle önümüze
getirilmiş ve her seferinde, ciddi itirazlarımıza rağmen, bu tasarılar siyasi
iktidarın oy çoğunluğuyla kanunlaşmıştır. Biz elbette ki hukuki ihtiyaçlara ve
iyileştirmelere itiraz etmiyoruz; yönteme itiraz ediyoruz, bu gelişigüzel
çalışma düzenine itiraz ediyoruz.
Bakın, bu özensiz
çalışmalarınızdan kaynaklı olarak biz pembe koltuklara hitap etmek durumunda
kalıyoruz iktidar sıralarında. Pembe koltuk… Bakıyoruz, bu tarafta muhatabı
sizsiniz, 2-3 tane Plan Bütçe Komisyonu üyesi ve arkasında pembe bir tablo. Bu
kadar özensiz çalışmanın sizin açınızdan doğurduğu sonuç budur. Arkanıza dönün,
bakın, pembe koltuklar görürsünüz. Sayın Nurettin Demir bunun da psikolojiyi
bozduğunu ifade etmişti, umarım, bunu da değiştirirsiniz.
Şimdi, neden
bahsettiğimi bu torba tasarıda çok açık bir şekilde görmek mümkündür. Bakın, bu
tasarıda yer alan düzenlemelerin bir kısmı, yakın zamanda başka kanun ve
tasarılarda görüşülmüş ve düzenlenmiştir. Örnek veriyorum: 4749 sayıl Kanun,
ilk etapta var bunların içerisinde. Şimdi, daha dün Gümrük Kanunu’nu torba
kanun olarak önümüze getirdiniz. Elektrik piyasası düzenlemesiyle ilgili yasa
getirdiniz, çok güzel, şimdi getiriyorsunuz, yine 2 madde değiştiriyorsunuz
burada, bu torba yasanın içerisinde. Nedir bu özensizlik? Bilmiyorum,
zannederim, Sayın Başbakan son dönemlerdeki tempo yoğunluğundan kaynaklı olarak
milletvekillerinin bu performansını gözetleme şansına sahip olmuyor ama sizi
şikâyet ediyorum, hakikaten bu özensizlikten kaynaklı olarak sizi Sayın
Başbakana şikâyet ediyorum. Başka türlü düzenleme şansı yok, düzeltme şansı
yok. Nedir bu düzensizlik, bu özensizlik? Adalet Komisyonunu ilgilendiren
düzenlemeyi getiriyor, Plan ve Bütçe Komisyonunda tartıştırıyorsunuz. Plan ve
Bütçe Komisyonu ne anlar cezai düzenlemeleri yapmaktan? Adalet Komisyonunun
yapması gereken iştir ama adı üstünde “torba kanun” demişsiniz ya, oradan
kurtarıyorsunuz. Her şeyi onun içine koyup kendinizi kurtarıyorsunuz.
Bakın, 1’inci
maddede… Şimdi, kredi derecelendirme şirketlerinden çok şikâyet ettiniz ya,
olumsuz notta şikâyet ettiniz, “Tu kaka.” dediniz. Olumlu not verdikleri zaman
baş tacı ettiniz. Bir de ödenek ayırıyorsunuz, para ödüyorsunuz o kredi
derecelendirmeye, ücret ödüyorsunuz. Bu torba kanunun 1’inci maddesinde
“stratejik ölçüt” diye bir kavram koydunuz. Stratejik ölçüt nedir? Gerçekten
bilmiyoruz. Menkul kıymetler… Ya, Plan ve Bütçe Komisyonundan dahi bu menkul
kıymetlerin ne olduğunu -burada 12 maddede sıralanmış, üstünde durulmuş-
gizlemişsiniz, açıklamıyorsunuz. “Stratejik ölçüt” kavramının arkasına bunları
gizleyerek bunu tanımlayamazsınız. Borç riski, dış borç riski… Söylüyorsunuz,
her defasında övünüyorsunuz, diyorsunuz ki: “IMF’ye borcumuz kalmadı.” Eyvallah
ama üç yıl önce, dört yıl önce IMF’ye olan borç kadar şu anda uluslararası fon
şirketlerine borcunuz vardır. Açıklayın, uluslararası fon şirketlerine –ilgili
Sayın Bakan burada- olan borcunuzu açıklayın. Eskiden 1 tane IMF vardı, şimdi
40 tane IMF olmuş. Açıklayın, itirazınız varsa buyurun, söz hakkınız var,
çıkarsınız burada… Türkiye’nin uluslararası fon şirketlerine olan dış borcunu
açıklayın lütfen. Çok güzel olmuş kara yolları yapılmış, duble yollar yapılmış.
E, bunların tamamı borç, uluslararası fon şirketlerine borç. Enerji
yatırımlarının tamamı, dış yatırımlar, uluslararası fonlardan sağlanan borç.
Bir önemli nokta
daha var 1’inci maddeyle ilgili. Daha 2’nci maddeye dahi geçmeden sekiz dakikam
gitti. Kanunun ismini de telaffuz etmeme gayretindeyim zamandan tasarruf için.
Şimdi, 30/1/2003
tarihli bir düzenleme, 4802 sayılı Kanun. On yıl niye beklediniz? Yani, ulusal
fon oluşturmak için, AB fonlarını bir fonda buluşturup, birleştirip ihtiyaç
bölgelerine dengeli dağılımını yapabilmek için on yıl niye beklediniz? Şimdi,
diyebilirsiniz ki: “Bunu getirip BDP’li yerel yönetimlerle bağlantısını kurmak
için özel gayret sarf ediyorsunuz.” Hiç alakası yok ama bire bir BDP’li yerel
yönetimlerle ilgili bir durum. BDP’li yerel yönetimlerin projeleri,
yararlanmasın diye tam on yıl beklenildi. On yıl sonra ulusal fon
oluşturuluyor. Avrupa Birliği hibe… On yıl sonra gündeme getirdiniz. Uygulamaya
geçmek için yani kanunu uygulamak için de herhâlde 2023’ü bekleyeceğiz, bu
tempoyla bu görünüyor. BDP’li yerel yönetimler yararlanmasın mı?
Bakınız,
Yüksekova Belediyesi, IPA Projesi’nde daha geçen seneye kadar 4’üncü sıradaydı.
Kanalizasyon projesi, en temel yatırım, yerel yönetimin yatırım kalemlerinden
bir tanesi ve öncelikli yatırımlardan bir tanesidir. Avrupa Birliği hibe
projelerine göre de, hibelerine göre de öncelikli yatırımdır. Geçen sene 4’üncü
sırada olan Yüksekova Belediyesi bu sene kaçıncı sırada? Herhâlde dersiniz ki:
“1’inci sıraya yükselmiş. Diğer 3’ü gitmiş, projelerini geçirmişler, Yüksekova
Belediyesine sıra gelmiş.” Ne hikmetse 58’inci sıraya düşmüş, bu sene 58’e
düşmüş, bir yıl içerisinde. İşte uygulama burada. Siz on yıl fon oluşturmayı
bekletirseniz, arkasından gelen uygulama bu olur.
2’nci maddeye
geçeceğim yani bu madde -varlık kiralama şirketi- bu torbanın asli
maddelerinden bir tanesi, en önemlilerinden bir tanesi. Bunun nedeni, bu
kanunla ilk defa hukuki olarak ortaya koyduğu hâlde, bu şirketin hiçbir hukuka
dayalı olmadan, sadece bakanla ilgili kurulmuş olması ve bu şekilde 3 kira
sertifikasını ihraç etmesidir. Yani, ne bir çalışanı ne bir yönetim kurulu olan
ve sadece bakanın imzasıyla kayıtsız, tescilsiz yani aslında hukuksuz olarak
Hazine Müsteşarlığı bünyesinde kurulmuş bu şirketler bu düzenlemeyle yasal
statüye sahip olacaklardır. Ancak, bugüne kadar hukuksuz, sanal bir biçimde
faaliyet göstermiş bu şirket ne iş yapacak, bu memlekete ne getirecek ne
götürecek, şimdi biraz da buna bakacağım.
Bu şirketler,
tasarıda, kurum ve kuruluşlara ait taşınır ve taşınmaz malların kullanımı, bu
varlıkların alım, satım, kiraya verme, bedelli veya bedelsiz devri, benzersiz
işlemleri mevzuatta yer alan şekil kurallarına tabi olmaksızın… Bakın, burası
çok önemli, mevzuatı bir kenara koymuşsunuz, “Yasayı delebilir, rutin dışına
çıkabilir.” deniyor. Bu da yeni bir kavram. Geçmişte, Sayın Demirel’den rutin
dışılığı öğrenmiştik, bir şekilde pratik uygulamalarını gördük; şimdi, burada,
bir rutin dışılık tekrar önümüze konuluyor. 8’inci maddede durum benzerdir,
aynı şekilde, aynı sıkıntıyı orada da göreceğiz.
Şimdi, hem 2’nci
maddede düzenliyorsunuz, 8’inci maddede de “…ihraç edilecek kira sertifikaları
ile kira sertifikalarının ihracına ilişkin işlem ve kâğıtlar, damga vergisi ve
harçlardan ve genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri ile bu idarelere bağlı
veya bu idareler nezdinde tesis edilen kuruluşlar tarafından döner sermaye ve
sair isimler altında alınan ücretlerden müstesnadır.” Vallahi, benim imkânım
olsa böyle bir ticarete atılırım, gerçekten atılırım yani işin ucunda… İslami
referanslarda derler ki: “Ticaretin helalliği kâr elde etmek yerine zararın da
mümkün olduğudur.” “Ticaret, bu nedenle helaldir.” denilir ama siz burada
zararı ortadan kaldırdınız, ticareti haram bir statüye getirdiniz, yüzde 100
kâr potansiyeline taşıdınız. E, şimdi, yüzde 100 kâr elde edilecek yatırımdan
kim kendini geri sakınır, geri çeker? Mümkün değil, herkesin işine yarar. Kimin
işine yarar; bu, çok önemli.
Şimdi, bütün bu
düzenlemeler neye göre yapılıyor? Uluslararası sermayeyi Türkiye’ye
çekebilmektir. Bugün bir televizyonda yayınlandı, bu faizsiz gelir sertifikası
dağıtan bir şirketin bugün itibarıyla performansı hemen yayınlandı.
Uluslararası sermayeyi buraya çekeceğiz. Buraya çekerken kaybederseniz… Ya,
uluslararası sermayeye şunu diyorsunuz: “Zarar ederseniz biz kefiliz
zararınıza, zararınızı karşılıyoruz. Yani hiçbir şekilde zarar etmek yok.
Uluslararası kriterler üzerinde de bir kâr elde etme marjını size sağlıyoruz.”
Bu garantiyi veriyorsunuz, ondan sonra uluslararası sermayeyi çekmeye
çalışıyorsunuz.
Ne olarak
çekiyorsunuz? Yatırım kalemi itibarıyla da çekmiyorsunuz. Yani Anadolu’nun
herhangi bir kentine, kasabasına fabrika işletmek için gelmeyecek, sıcak
parayla para kazanmaya gelecek. Yatırım yok bu işin içerisinde. Devlet bu
alanda kumar masasını büyütüyor, faizle para işletmenin alanını açıyor.
Bir yerde evet,
faizsiz gelir elde etmek ama o da kocaman bir aldatma, orada da faiz işliyor.
Kâr payı… Kâr payı ile faiz arasında bir ayrımı, bu ayrımı koyabilecek bir
iktisatçınız varsa, çıksın bunu bize anlatsın, biz de bir daha kullanmayız
böyle bir terminolojiyi.
Ama, hiçbir
yatırım kalemi olmaksızın, reel yatırıma dönüşmeden, paranın parayla tedavülü
esnasında elde edilen gelire siz ister “faiz” deyin isterseniz “kâr payı” deyin
aynıdır, değişen bir şey yok.
Sözüm ona, bu
uygulamayla Moskova piyasasına alternatif olacaksınız…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Moskova mı? Allah Allah!
ADİL KURT
(Devamla) – Evet.
…Rus borsasına
alternatif olacaksınız.
Toplam, dünyadaki
bütün o sıcak para döngüsünün yüzde 3’ü içerisinde bir kaleme talipsiniz. Şu
andaki potansiyeliniz de Rusya’ya akan sıcak paranın yaklaşık kırkta 1’i
kadardır. Yani o bile olamazsınız. İstanbul’u ticaret merkezine, finans
merkezine dönüştürmeniz, öyle bir gayret içerisinde olmanız beyhude bir
çabadır.
Siz, reel
yatırıma dönük, istihdamı geliştirici ekonomik politikalar geliştirirseniz
sonuna kadar destekliyoruz. İnsanlar ekmek yesin, parası olan da yatırım yapsın
ama bu uygulamalar ona hizmet etmiyor. Tersine, yirmi yıl önce Türkiyeli bir iş
adamının -ismini zikretmek istemiyorum- dediği gibi “Paramı götürüp fabrikaya
yatırıp 2 bin işçinin kahrını çekecek kadar enayi değilim, götürüyorum borsaya
yatırıyorum, bilgisayarımın başında oturuyorum, kazancımı da elde ediyorum.”,
hizmet edilen döngü budur. Bu döngüyü tersine dönüştürürseniz başarılı olursunuz.
Türkiye’de, hâlâ
ekonomik krizi atlatmanın gayreti içerisinde sıcak para döngüsüne olan hevesi
bir bertaraf etmek gerekir artık çünkü bu risk kapımızda duruyor. Bu riski
bertaraf etmenin tek yolu reel yatırıma dönmektir, reel yatırımı teşviktir.
Bir yıldır teşvik
paketi uygulaması ilan edildi. Bugün Sayın Başbakan alınan sertifikaları saydı.
Kaç tanesi pratik uygulamada hayata geçti? Bir söyleyin de bilelim. Sertifika
sayısını saymakla bu işin içerisinden çıkamayız. Biz çok iyi biliyoruz, daha
önce de sertifikalar alındı. Teşvik uygulamalarında asla ve asla hayata
geçmeyen besicilik faaliyetleri oldu. Birileri bu paraları aldı cebine koydu,
kim hesabını sordu? Devletin envanterinde besicilik yapıyor biliniyor, kim
kontrol etti, kim takip etti? Mevcut sistem böylesi bir çarka çanak tutuyor. Bu
çarkı tersine döndürelim ama bu çarkı tersine döndürmenin de koşulu, özenli,
itinalı bir çalışmadan geçiyor, bu şekil. Bir ay önce yaptığımızı bir ay sonra
değiştirerek, kendi kendimize eziyet ederek düzeltme şansımız yok. Öncelikle
iktidar partisi bu işin ciddiyetinin farkına varacak. Onlar bu ciddiyeti
gösterecek ki biz de muhalefet olarak destekleyelim.
Bu tasarının, bu
torba kanunun gerçekten neresinden tutacağımızı bilmiyoruz. İçinde hiç mi
katıldığımız yanlar yok; var. Bir tasarı getirildi, sanırım dört partinin
temsilcileri imzaladı. Ya iyi, iyi de, bir iyinin yanında kırk tane bu şekilde
kötü getirmeyin, bu yanlıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ADİL KURT
(Devamla) - Komisyona 39 geldi, komisyondan çıkana kadar bir o kadar da yeni
madde eklendi. Emin olun, bir hafta daha komisyonda kalmış olsaydı değil 59, 79
maddeyle buraya gelirdi. Çalışma sistemi budur.
Hepinizi
selamlıyorum, teşekkür ederim.
Kolay gelsin.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Tasarının tümü üzerinde şahsı adına söz isteyen İzzet Çetin, Ankara
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 443 sıra sayılı
Kanun Tasarısı üzerine şahsım adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, buradan pek çok milletvekili arkadaşım söyledi, bir kez de ben
söylemek istiyorum: Kanuni düzenlemeler, yani yasa yapılırken uzun
hazırlıklarla, sağlam planlarla ve isabetli öngörülerle yapılması gerekir. Yangından
mal kaçırır gibi, günü kurtarmaya dönük, kısa vadeli, çözüm alanları sınırlı ve
yetersiz düzenlemelerle kanun yapmaya alıştık. Bu görüşülmekte olan kanun
tasarısı da gerçekten bir AKP klasiği.
Şimdi, bu kanun
tasarısına baktığınız zaman, arkadaşlar da dile getirdiler, eğer yanlış
saymamışsam 22 kanunda, 2 kanun hükmünde kararnamede değişiklik yaparken 5 ayrı
kanuna da gönderme yapıyor. İlginçtir, esas adını alan Kamu Finansman ve Borç
Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı yani kanun, bir yıl içerisinde
4’üncü kez Meclis gündemine getiriliyor, bu 4’üncü değişiklik. Yani AKP’nin
detaylı ve kapsamlı hazırlıklar yapmadan, kalıcı ve sağlıklı hükümlere yer
vermeden, muhalefet partilerinin önerilerini dinlemeden Meclise “Ben yaptım
oldu.” mantığıyla getirdiği klasik kanun tasarılarından biri.
Gerçekten, tasarı
24 kanun ya da kanun hükmünde kararnamede değişiklik yaparken pek çok
ilginçliği bağrında taşıyor, tam bir hukuksuzluğu -yani yasa yapıyoruz ama
yasalara uymamayı, yasaların içine konmamayı- tam bir serbesti içerisinde bir
düzenlemeyi öngörüyor. Örneğin, 2’nci maddesinde “…mevzuatta yer alan şekil
kurallarına tabi olmaksızın…” Ne demekse, başlıyor yani mevzuatta yer alan
şekil kurallarına tabi olmayan bir yasa. Hani, hilkat garibesi gibi bir şey.
Varlık kiralama şirketi özel hukuk tüzel kişiliğini haiz ama yüzde 100 hissesi
hazineye ait. “Kamu ama kamu mevzuatı uygulanmaz.” diyor, ne demekse. Sertifika
aynen DİBS’ler gibi işlem görüyor, kamu ihalelerinde teminat kabul ediliyor,
her türlü tasarruf yetkisi bakanda, kamu gücüyle donatılıyor ama kamu gibi
işlem görmüyor. Aynı, SPK Kanunu’nda yaptıkları Borsa İstanbul AŞ gibi olmuş bu
da. Denetlemeden kaçırmak için… Bütün bu garipliğin nedeni, bana göre “bakana
serbestî” adı altında hukuksuzluğu yürütmeye egemen kılmak. Gerçekten, hukuk
devletinde böyle bir şeyi kabul etmek mümkün değil. Türk Ticaret Kanunu’ndan
muaf, Vergi Usul Kanunu’ndan, kurumlar vergisinden, DASK’tan, 233 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname’den, damga vergisinden, bina vergisinden, arazi vergisinden
muaf, yani anlayabilmek mümkün değil.
Kârı ödenmemiş
sermayeyi mahsup etme yoluyla, şirketten hazineye tek kuruş gelmemesinin de önü
açılmış. Sürekli sermaye artırıp duruyorsun, kamuya tek bir kuruş kaynak
ödemekten imtina ediyorsun!
Değerli
arkadaşlar, bu kanun tasarısıyla pek çok kanunda değişiklik yapıldığını
söylemiştim. Örneğin, İşsizlik Sigortası Fonu AKP’nin on yıldır çiftliği oldu;
istediği gibi, emekçilerin alın teriyle, işverenlerin katkısı, devletin katkısı
ve işçilerden oluşan payı oraya buraya çarçur etti, şimdi de faizsiz
mahsuplaşmayı getiriyor.
Diğer taraftan,
Başbakan bir gün söyledi, dedi ki: “Ya, kamu sosyal tesislerini satarız. Devlet
memurları eğer tatil yapmak istiyorlarsa onlara tatil imkânı da veririz.”
Şimdi, Başbakanın ağzından böyle bir cümle çıkar da AKP’ye -affedersiniz-
yandaşlık, yalakalık yapacaklar yarışmazlar mı? Apar topar kanunun içine
hazineye ait taşınmazların satışına ilişkin düzenleme girmiş. Bir bakıyorsunuz:
“Bakan isterse…” Tam bir keyfîlik yine! Yani, bakan isterse hazineye ait
taşınmazlar satılacak, istemeyen bakanlıklarınki satılmayacak.
Yine,
bakıyorsunuz, hazineye ait taşınmazlar özel kişinin mülkleriyle trampa
edilebiliyor. Yani, ben Plan ve Bütçe Komisyonunda da söyledim: “Bizim köyde
yüz yıllık ahşap bir evimiz var, ben onu da satmak istiyorum. Onun bedeli
herhâlde dünyayı tutar, 300-500 milyar…” Yani, bu ironiden şunu kastediyorum:
Kimin malı değer kazanacak, kimin malı devletin malıyla trampa edilecek, bunun
açıklığa kavuşturulması gerek.
Şimdi, diğer
taraftan, bakıyoruz kanun tasarısının özüne, yani söylemek istemem ama Yassıada
ve Sivriada, özel bir kanunla, hiçbir kanuna tabi olmaksızın -Kıyı Koruma
Kanunu da muaf tutularak- Yassıada’ya demokrasi adası ya da Sivriada’ya, işte,
bir kültür varlıkları ya da ne bileyim bir amfiteatr vesair yapılacak diye
gündeme geliyor.
Değerli
arkadaşlar, on bir yıldan bu yana iktidardasınız, on bir yılı geride
bıraktınız. On bir yıl sonra, İmralı’yla yapılan görüşmeler sonucunda
kamuoyunda tartışmaya başlanan bir konu üzerine böyle bir olayı gündeme
getirmeniz, gerçekten, sizin demokrasi anlayışınızı, insana yaklaşımınızı
hayretler içerisinde izlememe neden oluyor.
Bütün
devletlerin, bütün toplumların tarihinde bu dönemde yaşayanlar tarafından
üzüntü ile anılan anlar vardır, yaşanmışlıklar vardır. Onlar tarihin
derinliklerinde bize birer ibret dersi olarak, ders almamız gereken konular
olarak durması gerekirken bugün bütün toplumumuzun vicdanını sızlatan
Menderes’in, Polatkan’ın ve Zorlu’nun naaşlarını sömürmeye kalkmak, “İmralı
görüşmelerinden sonra kaybettiğimiz oyları oradan alırız.” mantığıyla hareket
etmek size hiçbir şey kazandırmaz. Eğer, böyle bir şey yapılacaksa birlikte
yapılabilir. Şimdi, kalkıp da yeniden geçmişteki olayları kaşımanın hiçbir yararı
yok.
Örneğin, bugün
-nur içinde yatsın- Sabahattin Ali’nin öldürülüşünün de 65’inci yılı.
Deniz Gezmiş’in,
Yusuf Aslan’ın, Hüseyin İnan’ın idamlarını bugün nasıl lanetliyorsak
Polatkan’ın, Zorlu’nun, Menderes’in idamlarını… Cumhuriyet Halk Partisi olarak
biz o tarihte de, o günkü Genel Başkanımız İsmet İnönü’nün Genelkurmay
Başkanına, Millî Birlik Komitesine ve diğer yetkililere yazdığı mektup orta
yerde. O, tarihin derinliklerinde hepimizi üzen bir olayı oya tahvil kullanmaya
kalkmak ancak AKP’nin yönetim anlayışıyla mümkün olabilir.
Diğer taraftan,
yine, bakıyoruz, değerli arkadaşlar, vakıflarla ilgili bir düzenleme var bunun
içerisinde. Sayın Başbakan, daha iki gün önce “CHP zihniyeti tarihi yok eden
zihniyettir.” diyor. E kalkıyor, tarihî varlıklarımızın, vakıflara ait
varlıklarımızın tamir bakım, onarımına ilişkin olarak yapılan bir düzenlemeyi
beş yıldan bu yana uygulamamış, beş yıl sonra, 20 Şubat 2008’den geçerli olmak
üzere maddeyi yürürlükten kaldırarak Vakıflar Bankasının vakıf mallarının tamir
bakım ve onarımı için aktarması gereken yüzde 10’un aktarılmasını engelliyor.
Diğer taraftan, yine, Başbakan, 30 Mart 2013 Cumartesi, yerel yönetimlerde
söyledi yani “CHP zihniyeti tarihi yok eden zihniyettir.” diye ama aynı
Başbakan, Marmaray’la ilgili yaptığı açıklamada diyor ki: “Projenin ilk fikri,
işte, 1860’larda geldi. Bize gecikme yakışmaz, erteleme yakışmaz. Sürekli
olarak ‘Yok arkeolojik şey, yok çömlek çıktı, şu çıktı, bu çıktı.’ Önümüze
engeller koydular. Bu engelleri tanımayacağız.” Çanak çömlek ancak Başbakanın
ve bu tabiat varlıklarını korumaktan kaçınan AKP’nin alaycı zihniyetiyle
yapılabilir, başka birisiyle değil. Başbakanın bir yerde öyle, bir yerde böyle
konuşmalarını artık biz sinevizyon gösterisi olarak toplumun önüne koymaya
başladık. Bunu da, yeni bir ibret vesikası olarak, Vakıflar Bankasının vakıf
mallarının bakımına…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İZZET ÇETİN
(Devamla) – …yönelik uygulamasını kaldırmış olmasını da kabul etmediğimizi
bildiriyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Tasarı üzerinde
şahsı adına söz isteyen Sadık Badak, Antalya Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SADIK BADAK
(Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 443
sayılı Kanun Tasarısı üzerinde şahsım adına söz aldım. Sözlerime başlarken yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz kanun, farklı farklı kurum ve kuruluşlarımızın getirdiği maddelerle
tamamlanıyor. Fakat, esas itibarıyla, burada da dile getirildi, varlık kiralama
şirketi kurulmasını düzenlemek amacıyla getirilmiş bulunuyor.
Burada, değerli
muhalefet temsilcileri “Varlık kiralama şirketinin dayandığı bir kanun yok,
hüküm yok, bir esası yok, yönetimi yok, kararı yok, defteri yok, yöneticisi
yok.” dediler. Hâlbuki öyle değil, dayandığı bir kanun var, geçen yıl
çıkardığımız kira sertifikası ihracıyla ilgili kanuna dayanıyor. Buradaki
hükümlerle de kurulacak şirketin nasıl işleyeceği hüküm altına alınıyor.
Şimdi, “Şirketin
muhatabı yok.” dediler özellikle Komisyon görüşmelerinde, “Sahibi yok.”
dediler. Hâlbuki sahibi hazine, muhatabı doğrudan doğruya Sayın Bakan.
“Kimin imzasıyla
kuruluyor?” diyor arkadaşlar. Türkiye'de şirketler ticaret sicil memurunun
onanıyla kurulur. Burada hüküm var, bu şirket Sayın Bakanın onayıyla kuruluyor.
Hangisi daha kuvvetli?
Aynı zamanda,
yayınlanıyor Ticaret Sicil Gazetesi’nde.
Demek ki,
karşımızda, kanuna dayanan, yönetimi olan, muhatabı en üst mertebede bulunan
bir hükümle, bir şirketle karşı karşıyayız.
Değerli
arkadaşlar, Türkiye büyüyor ve Türkiye yeni finansman kaynaklarına ihtiyaç
duyuyor. Bu, modern, çağdaş bir finansman kaynağı. Yurt dışında pek çok ülkenin
başarıyla uyguladığı bir modeli, Hükûmet Türkiye'ye yine başarıyla uygulanmak
üzere getiriyor. Bunu desteklemekten
daha tabii ne olabilir? Eleştirmek yerine eksiklerini tamamlayalım fakat bunun
sanki arkasında bir hukuk yokmuş, bir yönetim yokmuş, bir muhatap yokmuş gibi
doğru olmayan ifadelerle de eleştirmeyelim. Biz, bu yeni finansman kaynağını
son derece ülkemize faydalı olarak buluyoruz. Nitekim, şu son bir yıl
içerisindeki uygulamaların da diğer ülkelerden, bunu uygulamakta olan diğer
ülkelerden daha başarılı olduğunu takip ediyoruz.
Yine, görüşmekte
olduğumuz kanun zorunlu sigorta acentelerine başka işlerle, bugüne kadar
yapabildikleri başka işlerle uğraşmama yasağı getiriyor. Bunun da çağdaş bir
düzenleme olduğunu düşünüyoruz.
Ayrıca, burada
eleştirildi, Kültür ve Turizm Bakanlığı marifetiyle Yassıada ve Sivriada’da bir
demokrasi müzesi ve turizme dönük bir düzenleme yapılması yasada öngörülüyor.
Değerli
arkadaşlar, bütün ülkelerin, özellikle demokrasiyle ilgili geçmişlerinde,
gelecek nesillere örnek olabilecek, âdeta informel manada bir eğitim merkezi
olabilecek yerleri, mekânları var. Hatta, bırakalım demokrasiyle ilgili
merkezleri, bu gibi merkezlerin romanlara konu olmuş noktaları da bugün ziyaret
yerleri hâline getirilmiş. San Francisco’ya giden arkadaşlar oradaki “Alcatraz
Kuşçusu” romanındaki adayı bir ziyaret merkezi olarak görebilirler. Keza, Cape
Town’a gidenler Mandela’nın orada hapis olarak tutulduğu adanın bir demokrasi
adası olarak düzenlendiğini göreceklerdir. Yassıada da bizim demokrasi
tarihimizde büyük bir trajedinin yaşandığı bir merkezdir. Ülkemizde
demokrasinin daha da genişlediği ve yaygınlaştığı, derinleştiği bu yıllarda
Yassıada’yı gelecek nesillere bir demokrasi eğitim merkezi, görsel bir merkez
olarak, o günün, o trajik hadiselerinin yaşandığı bir merkez olarak
bırakabilmeliyiz. Bu, bizim görevlerimizden biridir. Nitekim, bu konuda
Hükûmetin getirdiği bu düzenleme, değerli muhalefet temsilcisinin ifade ettiği
gibi birkaç ayda gerçekleşmemiştir, gelişmemiştir; uzun yıllardır, üç beş
yıldan bu yana bu konudaki projelerin üzerinde görüşmeler, gelişmeler
sağlanıyor. Nitekim, nasıl gerçekleşebileceği üzerine mutabık kalınmış ve bu
maddeyle kamu niteliğindeki sivil toplum kuruluşlarına, meslek odalarına tahsis
edilmek suretiyle, kâr amacı gütmeyen tesisler yapılması öngörülüyor. Bunların
da -burada ifade edildi- Türkiye Odalar
Borsalar Birliği gibi- ki kendilerinin güzel örnekleri var, bazı gümrük
kapılarımızı son derece modern bir şekilde inşa ettiler- nitekim, TÜRSAB gibi
-onların da son derece güzel örnekleri var, son zamanda müzelerimizi modern bir
şekilde işletmekteler- bu kuruluşlarımızın elinde hem Yassıada’nın hem
Sivriada’nın ülkemize demokrasi müzesi ve turizm merkezi olarak
kazandırılmasını son derece isabetli buluyoruz.
Yine, kanunun
düzenlediği hususlardan bir tanesi, esasen bir düzeltme olmakla beraber, burada
üzerinde çok duruldu, çok eleştirildi, bu bakımdan ifade etmek istiyorum,
Vakıflar Genel Müdürlüğünü ilgilendiren bir madde. Bu, 2008 yılında çıkarken,
esasen, Vakıflar Genel Müdürlüğünün yüzde 50’nin üzerinde hissedarı olduğu bir
şirket olmadığı kanaatine varılarak hüküm altına alınmış bir madde olduğu
anlaşılıyor. Benim yaptığım incelemeler, araştırmalar bu yönde.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Kim ödeyecekmiş parayı? Başka kurum yok ya.
SADIK BADAK
(Devamla) – Nitekim, Kamu Aydınlatma Platformu’na gönderilen o günkü açıklamada
Vakıflar Genel Müdürlüğünün Vakıflar Bankasındaki hissesinin -(A) tertibi
hisse- yüzde 43 olduğu ifade ediliyor ve hüküm koyucu…
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Yüzde 58’i itiraf ettiler Sadık Bey, komisyonda söyledi arkadaşlar.
SADIK BADAK
(Devamla) - …kanaat getiriyor ki, Vakıflar Genel Müdürlüğünün yüzde 50’nin
üzerinde pay sahibi olduğu herhangi bir şirket yok. Fakat daha sonra (B)
tertibi hissedar olan mülhak vakıflara sahip (B) tertibi yüzde 15 hissenin de
bu kanun kapsamına gireceği iddia ediliyor.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Ediliyor.
SADIK BADAK
(Devamla) – Böyle bir iddia ortaya çıkıyor ve bu iddia ihtilaf yaratıyor,
taraflar arasında bir ihtilaf yaratıyor.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – (B) adına (A)’nın elinde. Mülhak vakıflar adına mazbutların elinde
diyor.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sadık Bey, yapma, yetimin hakkı var.
SADIK BADAK
(Devamla) – Kanunun, hükmün, maddenin ruhu üzerinde bir ihtilaf yaratıyor.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Faaliyet raporunda yazıyor bak. (B) adına (A)’nın elinde.
SADIK BADAK
(Devamla) – İhtilafın giderilmesi için de Vakıflar Genel Müdürlüğü tekrar yüce
Meclise başvuruyor, diyor ki: “Hüküm üzerinde ihtilaf var, bu ihtilafı tekrar
Büyük Millet Meclisi gidersin.”
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – İhtilaf yok beyefendi, ihtilaf yok. Vakıflara ait
onların hepsi, ihtilaf yok. Yapmayın ya!
SADIK BADAK
(Devamla) – Burası çözüm giderme yeri. Biz bundan kaçınamayız değerli
arkadaşlar.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Bırak siyaset yapmayı ya! İhtilaf yok ya!
SADIK BADAK
(Devamla) – Nitekim burada sayın muhalefet temsilcileri ifade etti, dedi ki:
“Peki, Vakıfların eserleri hangi parayla tahliye edilecek?”
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Hangi şirkete uygulanacakmış bu kanun, onu da söyle.
SADIK BADAK
(Devamla) – Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıflar Bankasından son beş yılda 650
milyon liraya yakın temettü almış vaziyette. Yani, Vakıflar Bankası Vakıflar
Genel Müdürlüğüne para ödemiyor değil ki. 650 milyon liranın üzerinde temettü
ödemiş. Bunun üzerine bir de diyorsunuz ki: “750 milyon lira daha versin.”
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Ya kanunu siz çıkarmışsınız Sadık bey, biz çıkarmadık. Kanunu çıkaran
sizsiniz.
SADIK BADAK
(Devamla) – Fakat kanun çıkarken değerli arkadaşlar, bu hüküm yok, bu anlayış
yok, bu kavrayış yok, böyle bir kabul yok. Yüzde 43 olduğu kabul ediliyor.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – “Yanlış yapmışız, temizliyoruz” de. Olmuş bir yanlışlık.
SADIK BADAK
(Devamla) – E buyurun, Kamu Aydınlatma Platformu’na gönderilen yazı, bilgi
orada, ortada.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Ya, “Eksik.” de, “Yanlış yapmışız.” deyin ya.
SADIK BADAK
(Devamla) – Dolayısıyla, bizim burada bu ihtilafı gidermek görevimiz.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – O bilgiyi verenlerle ilgili soruşturma açılması lazım, kamuoyunu
aydınlatmak lazım.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Ayıp ya.
SADIK BADAK
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, sonuç
itibarıyla, bu konu üzerinde eğer cezai bakımdan sorumlulukları olanlar varsa
bu elbette ilgililer tarafından takip edilir. Fakat hükmün düzeltilmesi bizim
görevimizdir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SADIK BADAK
(Devamla) – Bu itibarla, kanunun diğer maddelerinin de ülkemize faydalı
sonuçlar getireceği kanaatindeyim.
Tasarı üzerinde
emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Şimdi, yirmi
dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır; on dakika soru sorma, on dakika
cevap verme süresi.
Sayın Aslanoğlu…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Bakan, tarım satış kooperatifleri… Yıllarca bu
kooperatiflere yönetim kurulu seçimle değil atamayla gelmiş, ta 80’li yıllardan
itibaren gelen… Hükûmetler atamış ve kendilerine yakın insanları atamış. Şu
anda Türkiye’de iki tane kooperatif kapanmış; TASKOBİRLİK ve KAYISIBİRLİK.
Böyle bir kooperatif yok, bunlar yok, tabelaları yok. Neyi yapılandıracağız?
İki: Bir de
bunların sigorta borçları oluşmuş. O atanan insanların evine barkına haciz
gönderiliyor.
Sayın Bakanım,
burada bir adaletsizlik var. Size bir yetki verelim, bu yetkiyi kullanın.
Bunları tasfiye yetkisi verelim Bakanlar Kuruluna, Sayın Bakan size ve bu
kapanan birliklerin tasfiye işlemiyle birlikte onların borçlarını
yapılandırmayın, ne yapacaksanız yapın. Ayrıca vergi ve sigorta borcu varsa…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – …onu da o zavallı insanlardan değil, onları da bir
şekilde… Size yetki verelim. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Yılmaz…
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, 2011
ve 2012 yıllarında İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında ne kadar işlem hacmi
olmuştur? Burada ne kadar yabancı sermaye, yabancı yatırımcının işlemi
olmuştur? 2011 yılında borsa ne kadar kazandırmıştır, 2012 yılında ne kadar
kazandırmıştır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Acar…
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AKP iktidarı
tarafından hukuk, bizzat kanun hükümleri hiçe sayılmaktadır ve her defasında,
yaptığı yanlış bir yasayı, yine aradan zaman geçtikten sonra düzeltmeye
çalışmaktadır. Bunlardan bir tanesi de Anayasa Mahkemesinin kararıyla ilgili
olarak verilmiş olan devlet memurları hakkındaki on-on beş yıllık
çalışmalardır. Anayasa Mahkemesinin kararının ardından memurlara da tazminat
hakkı tanınmıştı. Ancak, on-on beş yıllık çalışmaları için kuruş düzeyinde
tazminat bağlanıyor. On yıl için bağlanan tazminat 20 kuruş, yasal faizle 4
kuruştur. Böyle bir rakamı kabul etmek mümkün değildir. On yıl için 20 kuruş
tazminat akla mantığa aykırıdır. Bu konuda bir düzenleme yapılacak mıdır?
Yoksa, memurlara yıllık 2 kuruş tazminatı yeterli mi görüyorsunuz? Gerçekten
akla vicdana uyan bir düzenleme yapılacak mıdır? Yoksa AKP iktidarı on yıllık
hizmete 20 kuruşu yeterli görmeye devam mı edecektir? Bu hususu soruyorum Sayın
Bakana.
BAŞKAN – Sayın
Genç…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, aslında öyle mantıksız, öyle akılsız, öyle sorumsuz
bir kanun teklifi geliyor ki varlık kiralama şirketi ve kira sertifikası
çıkarıyor. Şimdi, bununla ne şey ediyor? Devletin en büyük yapıları, Türkiye
Büyük Millet Meclisi, yarın, ondan sonra Başbakanlık, Dolmabahçe Sarayı ve
arkasından da Türkiye… Bu Hükûmet Türkiye için bir değer takdir edecek, bir
şirkete devredecek. Bu şirkette kira sertifikası verilecek ve buradan… Böyle
bir mantıksızlık olur mu yani bir devleti yöneten kişiler bu kadar akılsız,
mantıksız ve bir ülkeyi satabilecek bir değer tespit edecek bir uygulamaya
girer mi? Böyle, dünyada bunun örneği yok. Nedir yani? Eğer borçlanacaksa
Hazine gider borçlanır. Borçlanmayacaksa yani sen getirip de devletin en
kıymetli varlıklarını… Peki, bu şirketin niteliği nedir?
BAŞKAN – Sayın
Genç, soruyu sorun lütfen, sorunuzu sorun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bu kira sertifikasını çıkarırken bu kira sertifikasını verdiği
kişilerin kâr payı ne olacak? Bunu kimler alacak? Bunlar mükellefiyetlerini
yerine getirmediği zaman, bu şirketler işlemlerini hukuka uygun olarak
yapmadıkları zaman hangi yargıya gidilecek? Bunların hepsi muallakta kalmış.
Bir de yarına Türkiye’yi kiralama şirketi olarak bir pazarlık konusu yapacak
mısınız? Kira sertifikasını çıkarırken Türkiye’ye ne kadar değer biçeceksiniz?
Onu öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Kuşoğlu…
BÜLENT KUŞOĞLU
(Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
torba kanunun 1’inci maddesinde geçen genel giderler arasında kredi
derecelendirme kuruluşlarına yapılan ücret ödemeleri de var. 2011, 2012
yıllarında ne kadarlık ödeme yapıldı kredi derecelendirme kuruluşlarına? Tek
tek alabilirsem memnun olurum.
2013 bütçesi
kredi derecelendirme kuruluşları için ne kadardır? Ne kadarlık bir bütçe
ayrıldı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Halaman…
ALİ HALAMAN
(Adana) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım,
bu, davası devam eden hazine arazileri var. Bunlar satılacak mı? Buna bir cevap
verirseniz memnun oluruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Evet, teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle bu kira sertifikalarıyla ilgili sorulara
cevap vermek istiyorum.
Kira sertifikası
dünyada gittikçe daha yaygın bir şekilde kullanılan bir finansman enstrümanı.
Ve sadece geçen sene küresel piyasalara ihraç edilen kira sertifikası tutarı
yaklaşık 120 milyar dolara ulaştı. Stok rakama baktığımızda, tabii, yaklaşık,
herhâlde, 400 milyar dolar gibi bir rakamdan bahsediyoruz. Bu sadece küresel
piyasalarda çıkan; ayrıca her ülkenin kendi içinde çıkıp kendi içindeki
müşterilere sunulan kira sertifikaları da var. Bu yaygın enstrüman öncelikle
Türkiye’de Hazine Müsteşarlığımız tarafından çıkarılmaya başlandı ve geçen yıl
bir yurt içi bir yurt dışı ihraç yapıldı. Bu sene de yine bir yurt içi ihraç
yapıldı ve gerçekten yatırımcı tabanı olarak çok geniş bir talep söz konusu
oldu ve yurt dışı ihraçta, özellikle, çıkarılan rakamın 7-8 misli bir taleple
karşı karşıya kaldık.
Kira
sertifikalarının işleyebilmesi için, bu metodun işleyebilmesi için bir varlık
kiralama şirketi kurulması gerekiyor ve gayrimenkullerin de bu varlık kiralama
şirketi adına tapuda tescil edilmesi gerekiyor ki bunların hepsi yapıldı.
Varlık kiralama şirketi… Türkiye Büyük Millet Meclisi geçen sene çıkarmış
olduğu yasayla Hazine Müsteşarlığına ve bağlı olduğu bakana bu tür şirketleri
kurmak için yetki vermiştir. O yetki dâhilinde böyle bir şirket kuruldu ve
bunun kayıtları yani tescil işlemleri Hazine Müsteşarlığı bünyesinde yapılmış
oldu ve bütün bu süreç, özellikle yurt dışı ihracımızdan önce, uluslararası
hukuk büroları tarafından da incelendi, hukuken herhangi bir boşluk olmadığı,
tam tersine bu enstrümanlar için sağlam bir hukuk zemini oluşturulduğu
kanaatine varıldı, bunlar yatırımcılara raporlandı. Kaldı ki, biliyorsunuz, şu
ana kadar yurt dışına 1,5 milyar dolar, yurt içine de 3,1 milyar TL’lik
ihraçlar gerçekleştirilmiş oldu. Bu, Türkiye’ye şimdiye kadar ilgi göstermemiş
yeni bir yatırımcı kitlesinin de cezbedilmesine sebep oldu. Aynı zamanda
Türkiye’deki yatırımcılar açısından da bazı hassasiyetlere sahip
yatırımcıların, bir bakıma, devletin bu tür yeni bir borçlanma enstrümanına
yatırım yapmasına imkân sağlamış oldu. Aynı zamanda, bizim hazırlamış olduğumuz
mevzuat özel sektörün de kira sertifikası çıkarmasının altyapısını hazırlamış
oldu ve bununla ilgili ikincil düzenlemeler de tamamlandı. Şimdi özel sektör
kuruluşlarımız da yurt dışına ve yurt içine bu kira sertifikası ihracını
yapabiliyor.
Bu konu Plan ve
Bütçe Komisyonu aşamasında da tartışıldı ve orada gelen öneriler doğrultusunda
aslında bu maddede bir değişiklik de yaptık. Varlık kiralama şirketinin Ticaret
Sicili Gazetesi’nde yayımlanarak, bir bakıma, kurulması ve ana sözleşmedeki değişikliklerin
de bundan sonra Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayımlanmasıyla ilgili bir
değişiklik de yaptık. Bu konuda bize gelen öneriler için de ben ayrıca teşekkür
ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Organları kim, başkanı kim, bilelim yani.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Bütün bu konular yani bu şirketin niteliği,
organları, bunların hepsi ana sözleşmesinde zaten tanımlanıyor ve bu ana
sözleşme de Hazine Müsteşarlığımızın web sitesinde yayımlanmış durumda.
Bir başka soru
tarım satış kooperatifleriyle ilgiliydi. Tarım satış kooperatifleriyle ilgili,
biliyorsunuz, yeniden yapılanmalarıyla ilgili düzenlememiz Gümrük ve Ticaret
Bakanlığımızın geçen hafta konuşulan yasa tasarısı sırasında yapıldı. Ancak,
fonksiyonunu tamamen kaybetmiş ve tasfiye sürecine girmiş birliklerle ilgili
bir düzenleme talebi bize gelmişti. Bu konuda Meclisimizin parti grupları bir
önerge üzerinde çalışılması talebini bize iletti, bizim arkadaşlarımız
çalışıyorlar. Yani, burada şöyle bir yaklaşımda bulunulabileceğini biz düşünüyoruz:
Eğer bir birlik tamamen tasfiye olduysa ve aynı konuda bir başka birlik de
kurulmayacaksa bu birliğin mal varlığının hazineye devredilmesi ve tasfiye
işleminin yapılması şartıyla bir bakıma borcunun terkin edilmesiyle ilgili bir
düzenleme üzerinde arkadaşlarımız şu anda çalışıyor. Bunun, tabii, hukukçu
arkadaşlarımızla da iyice detaylı çalışılması lazım. Bu yasa tasarısının
görüşmelerinin ilerleyen aşamasında bu konuyu ele alırız diye düşünüyorum.
İMKB’yle ilgili
bir soru vardı. 2011-2012 işlem hacminde ne kadarlık yatırım oldu? Şimdi,
buradan, hemen web sitesinden şöyle bakıyorum: 2011’de günlük ortalama işlem
hacmi 2 milyar 748 milyon imiş, 2012’de 2 milyar 464 milyon imiş; dolar bazında
1 milyar 674 milyon, 1 milyar 375 milyon.
Yatırımcı
kompozisyonuna gelince. Yatırımcıların yaklaşık yüzde 60-65 arası uluslararası
yatırımcılardan oluşuyor toplam yatırım stokuna baktığımız zaman ama işlem
hacmiyle ilgili ne kadarı yabancı ne kadarı yerli yatırımcı onunla ilgili şu
anda elimizde veri yok, o verileri bilahare sizlere iletebiliriz.
Sayın Acar’ın
konusu da yine şu anda elimizde veri olmayan bir soruydu. Dolayısıyla, Sayın
Acar’ın sorusuna da daha sonra yazılı olarak cevap verelim.
Kredi
derecelendirme kuruluşlarıyla alakalı soruya gelince. Arkadaşlarımız bununla
ilgili kayıtlara baktıktan sonra buna da yine yazılı olarak daha sonra cevap
verelim. Ayrıca, bu…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan konuşulanları duymuyoruz, lütfen…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Bakanım sesiniz gelmiyor. Duymuyoruz Sayın Başkan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI
ALİ BABACAN (Ankara) – Belki teknik arkadaşlar düzenleme yapabilir diye
düşünüyorum.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, ses sisteminiz kapalı mı? Buradan
duyulmuyor Sayın Bakanım.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Yok, ben konuşurken demin siz arkanıza dönüp
konuşuyordunuz, belki onun için duyamamış olabilirsiniz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Oraya söylüyorum Sayın Bakanım, ona göre sesi açacaklar
mı, kısacaklar mı?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Şimdi, vakıflarla ilgili, Vakıfbankla
Vakıflar Genel Müdürlüğü arasındaki ilişkiyle ilgili maddeye yine kürsüdeki
konuşmacılardan değinenler olmuştu. Orada, 2008 yılında Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bir düzenleme yapılıyor ve o düzenlemeyle Vakıflar Genel Müdürlüğünün
kontrolündeki şirketlerin yani yüzde 51’inden fazlası Vakıflar Genel Müdürlüğü
tarafından kontrol edilen şirketlerdeki matrahın, vergi öncesi matrahın yüzde
10’unun Vakıflar Genel Müdürlüğüne devredilmesiyle alakalı. Tabii, bu şartı
yerine getiren tek bir kuruluşumuz var, o da Vakıfbank.
Vakıfbankla
ilgili, Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün yine Kamuyu Aydınlatma Platformu’na 2008
yılında yaptığı bildirimde Genel Müdürlüğün kontrolündeki hisselerin yüzde 42
civarında olduğu bildirilmişti. Ancak, yine bu sebeple 2008’den bu yana
Vakıfbank Vakıflar Genel Müdürlüğüne herhangi bir ödeme yapmadı. Fakat, bugün
itibarıyla bütün bu mevzuatı tekrar gözden geçirdiğimizde, özellikle ileriye
doğru, doğru olan uygulamanın özellikle halka açık bir şirketin, Vakıfbank gibi
halka açık bir şirketin, halkın artık ortak edindiği bir şirketin sadece o
şirkete özel bir düzenlemeyle gelirlerinin belli bir kısmının Vakıflar Genel
Müdürlüğüne aktarılmasının biz çok da uygun olmadığını düşünüyoruz. Kaldı ki
Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün bugünkü değerlendirmesinde de kontrol edilen
hissenin yüzde 42 değil 58 olduğu yönünde bir değerlendirmesi var. Dolayısıyla,
bütün bunları hem geleceğe doğru bir bakıma doğru bir zemine oturtmak için hem
de geçmişe doğru da aynı perspektifle mevzuatımızı paralel hâle getirmek için
böyle bir düzenlemeyi uygun görmüş durumdayız.
Yassıada,
Sivriada ile ilgili yine bazı eleştiriler vardı. Biliyorsunuz, burada bizim
amacımız özellikle tarihimizde, hem de yakın tarihimizde gerçekten son derece
acı bir dönemi, bir bakıma gelecek nesillere, gelecek dönemlere ibret olsun
diye kalıcı sembolik bir eser hâline döndürebilmek. Burada biliyorsunuz bunun
çok örnekleri var. Yani demokrasi mücadelesinde hayatını kaybeden, demokrasi
mücadelesinde acı çeken pek çok kişiyle alakalı dünyada benzer uygulamalar var.
Dolayısıyla biz Yassıada’nın bundan sonraki dönemde bir demokrasi müzesi ve
demokrasi kompleksi olmasını arzu ediyoruz. Sivriada da biliyorsunuz zaten çok
yakın bir ada. Bu iki adayla ilgili bu projenin beraber yapılan bir
düzenlemeyle ve yap-işlet-devret modeliyle yapılan bir düzenlemeyle, kamuya da
yük getirmeyecek bir şekilde gerçekleşmesini istiyoruz. Aslında bununla ilgili
düzenlemeler de tamamen buna yönelik düzenlemeler. Dolayısıyla şöyle bir
baktığımızda, bu düzenleme yani bu yasa tasarısı aslında pek çok alanda, pek
çok konuda sorunları çözen ama aynı zamanda yeni uygulamaların da önünü açan
bir düzenleme niteliği taşıyor.
Yine, kürsüden
yapılan konuşmalarda özellikle Rekabet Kurulunun bankalarla ilgili aldığı
kararla ilgili bazı yorumlar vardı, eleştiriler vardı. Şunu biz çok
önemsiyoruz: Türkiye’de mutlaka rekabet mevzuatı işlemeli, her sektörde rekabet
çalışmalı ve bu konuyu bir bakıma hem düzenleyen hem denetleyen en önemli bizim
idari birimimiz Rekabet Kurulumuz. Rekabet Kurulu bağımsız bir kurul ama karar
almadan önce tüm tarafları dinleyen, tüm tarafların değerlendirmelerini dikkate
alan bir kurul aynı zamanda. Kaldı ki Rekabet Kurulumuz bütün bu süreç
içerisinde hem BDDK gibi ilgili diğer kurumlarımızla irtibatta oldu hem konunun
taraflarını dinledi, arkasından Kurul kapandı ve bir hafta gibi bir çalışmanın
sonucunda da bağımsız bir şekilde aldığı kararları açıkladı. Bu Kurulumuzun biz
çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Çünkü Türkiye’de rekabet gerçek anlamda
işliyorsa eğer, bu öncelikle halkımızın menfaatine. Bu, tüketiciye sunulan
ürünlerin ve hizmetlerin daha kaliteli olmasını sağlar ve daha düşük fiyata
ulaşmasını sağlar. Aynı zamanda şirketlerimiz açısından da çok çok faydalı
çünkü rekabet ortamında var olan şirketler, rekabet ortamında çalışan şirketler
kendi verimliliklerini artırırlar, kendi etkinliklerini artırırlar. Türkiye'de
rekabet gücü kazanan şirketler ise dünyada rekabete bir bakıma hazır olmuş
olurlar. Rekabetin iyi çalışmadığı alanlarda, bir bakıma korumalı alanlardaki
şirketler kendilerini geliştirmek için, verimliliklerini artırmak için bir çaba
içerisinde de olmazlar. Dolayısıyla, pek çok dünya örneğine baktığımızda koruma
altında, rekabete fazla tabi olmayan şirketlerin bir dünya şirketi olamadığını
görüyoruz. Çünkü kendi ülkesinde o kadar rahat bir ortama alışıktır ki küresel
rekabet ortamı içine koyduğunuzda o şirketler başarılı olamazlar. Dolayısıyla,
biz, rekabetin bizim uygulamakta olduğumuz ekonomik program açısından son
derece önemli bir unsur olduğunu düşünüyoruz.
Aynı zamanda
rekabet Türkiye'de gelir dağılımına da faydalı olmakta. Çünkü rekabetin iyi
işlediği sektörlerde aşırı kâr, hızlı aşırı kazanç mümkün olamıyor. Bugün
Türkiye'de pek çok sektörde kıyasıya rekabet var ve bu faydalı bir şey. Hem
şirketler için faydalı hem halkımız için faydalı. Dolayısıyla, rekabet
hukukumuzun daha da geliştirilmesi, Rekabet Kurulumuzun daha da
güçlendirilmesi; güvenilir, itibarlı, adil kararlar alan, ölçülü cezalar veren
bir kurul olması bizim için, ekonomik yapımız için son derece önemli.
En son değinmek
istediğim konu, yine hatiplerden bazılarının kürsüde gündeme getirdiği 2012
yılıyla ilgili büyüme rakamı. Biliyorsunuz, tüm dünyada, gelişmekte olan
ülkelerde ve gelişmiş ülkelerde son bir yıl içerisinde büyüme rakamları aşağı
doğru gelişti. Yani dünyanın büyümesi 2012 yılında yılbaşında beklenenden tam 1
puan aşağı gelişti. Gelişmekte olan ülkelerin 2012 büyümesi, toplamını
kastediyorum, yine yılbaşında beklenenden yaklaşık 1 puan aşağıda oldu, hele
hele Avrupa’da, avro bölgesinde 2012 büyümesi beklenenin yaklaşık 1,5 puan
altında gelişti. Özellikle gelişmiş ülkelerin, gelişmiş ekonomilerin içinde
bulunduğu tablo ve bu ülkelerin pazarlarındaki, iç pazarlarındaki zayıflama
gelişmekte olan ülkelerin ihracat hacmini ve dolayısıyla büyümesini de
etkiledi. Kaldı ki Türkiye’yle alakalı daha somut bir konu bizim bankadan kredi
çekerek harcamaya dayanan bir iç tüketim yapımız, özellikle…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Tasarının tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunacağım.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) – Yoklama talebimiz var.
BAŞKAN – Bir
yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Tarhan,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Sarı, Sayın Kuşoğlu, Sayın Çam, Sayın Çetin, Sayın Genç,
Sayın Altay, Sayın Köktürk, Sayın Özkes, Sayın Çıray, Sayın Atıcı, Sayın Acar,
Sayın Dibek, Sayın Değirmendereli, Sayın Toprak, Sayın Onur, Sayın Özgümüş,
Sayın Kulkuloğlu, Sayın Serindağ.
Yoklama için iki
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ödeme Güçlüğü İçinde Bulunan Bankerlerin
İşlemleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Ankara Milletvekili İzzet
Çetin'in; 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Aydın Ağan Ayaydın'ın; 4447 Sayılı
İşsizlik Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Konya Milletvekili Mustafa Baloğlu'nun; Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Harçlar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (1/747, 1/36, 2/883, 2/1285, 2/1325) (S. Sayısı: 443) (Devam)
BAŞKAN –
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Şimdi, birinci
bölümün görüşmelerine başlıyoruz. Birinci bölüm 1 ila 30’uncu maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Müslim Sarı, İstanbul
Milletvekili.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
MÜSLİM SARI (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 443 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın birinci bölümü hakkında
düşüncelerimi açıklamak üzere grubum adına söz almış bulunuyorum.
Mevcut olan torba
yasa, tasarı birçok açıdan eleştirilebilir. İlgili madde hükümleri
çerçevesinde, yeri geldiğinde arkadaşlarımız eleştirilerde bulundular ve
düşüncelerini açıkladılar. Ben de çok fazla ayrıntıya girmeksizin, birinci
bölümün üzerinde, değerlendireceğim 4 tane maddesi hakkında temel düşüncelerimi
anlatıp ondan sonra bazı genel değerlendirmelerde bulunmak istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, bir defa, 2’nci madde son derece sakıncalı bir maddedir.
Varlık yönetim şirketlerinin statüsüne ilişkin olan bu madde Plan ve Bütçe
Komisyonunda da çok ciddi tartışmalara neden oldu. Burada, varlık yönetim
şirketinin hukuki statüsü üzerinden bir paralel hukuk yaratılma ihtimali vardır
ki bu son derece sakıncalıdır. Bugüne kadar Hazine Müsteşarlığı 3,1 milyar Türk
lirası yurt içi piyasalardan, 1,5 milyar dolar da yurt dışı piyasalardan olmak
üzere 6 milyar TL civarında borçlanmıştır fakat bu varlık yönetim şirketi bir
özel hukuk tüzel kişisi midir, bir kamu hukuku tüzel kişisi midir tam olarak
belli değildir. Dolayısıyla, statüye ilişkin bir problem vardır. Sadece Bakanın
uhdesinde, onun iradesiyle ortaya çıkmış olan bir şirkettir, Türk Ticaret
Kanunu hükümlerinin birçoğunun dışındadır ve bu özelliğiyle de bir paralel
hukuk yaratılma tehlikesi söz konusudur. Önümüzdeki dönemde bazı bakanlıklar
için belli alanlara münhasıran bu tür şirketlerin kurulması söz konusu
olabilir. Bu, Türk hukuk sistemi açısından son derece sakıncalıdır, birincisi
bu.
İkinci
değerlendireceğim nokta, 4’üncü maddede özellikle yerel yönetimlerin hazine
garantisi ile borçlanmasına ya da tahvil ihracı sırasında ödeme hesaplarının
tahsis edilmesine ilişkindir. Plan ve Bütçe Komisyonunda bununla ilgili yapmış
olduğumuz eleştirilerde yerel yönetimlerin tahvil ihraçlarına ek bir garanti
getirilmesinin söz konusu olmadığı her ne kadar belirtilmiş olsa da böyle bir
düzenlemenin yapılıyor olması, orta ve uzun vadede, tahvil ihraçlarına hazine
garantisi verilmesini gündeme getirebilir. Burada dikkatli olmak gerekir.
18’inci madde
Merkez Bankasının özellikle denetim kurulu üyelerinin seçilmesine ilişkindir.
Burada denetleme kurulu seçme yetkisi genel kurula verilmek suretiyle Hazine
Müsteşarlığına doğrudan doğruya bütün denetleme kurulu üyelerini seçme hakkı
tanınmaktadır. Bu, Merkez Bankasının özerkliği ve bağımsızlığı açısından
sakıncalıdır.
25’inci madde
yap-işlet-devret modeliyle gerçekleştirilecek kamu yatırımlarının alanını ciddi
şekilde genişletmektedir. Bildiğiniz üzere, AKP hükûmetleri dönemi boyunca,
kamu sektörü tarafından yapılması gereken, hatta birçoğu saf kamusal hizmet
olarak ele alınması gereken bazı yatırımların yap-işlet-devret modeliyle özel
sektör eliyle yaptırıldığını gördük. Orta ve uzun vadede kamu yatırım
harcamalarının ciddi şekilde aşağıya doğru çekildiği bir patikayı Türkiye
ekonomisinin önüne getirecektir.
Son dönemde ardı
ardına gelen yasalar ve ardı ardına gelen ekonomik büyüklükler Türkiye’de son
on yıldır AKP hükûmetleri dönemindeki ekonomik tablonun biraz daha farklı
açılardan değerlendirilmesini zorunlu kılıyor diye düşünüyorum. Biraz önce
Sayın Bakan burada sorulara cevap verirken…
MUSA ÇAM (İzmir)
– Dinlemiyor, sizi dinlemiyor, Sayın Bakan dinlemiyor.
MÜSLİM SARI
(Devamla) – Sayın Bakanım…
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – Genel Kurula hitap et.
MÜSLİM SARI
(Devamla) – Sayın Bakana soruyorum ama.
BAŞKAN – Sayın
Sarı, lütfen Genel Kurula hitap edin.
MÜSLİM SARI
(Devamla) – Biraz önce Sayın Bakan burada büyüme rakamlarını değerlendirirken,
bütün gelişmekte olan ülkeler ya da gelişmiş olan ülkeler açısından finansal
krize bağlı olarak başta öngörülen büyümelerin altında büyümeler
gerçekleştiğini, dolayısıyla Türkiye’de son çeyrekte çıkan 1,4 takvim ve
mevsimden arındırıldığında sıfır ve yıl genelinde 2,2 olan büyümenin bu anlamda
değerlendirilmesi gerektiğini söyledi ve AKP çevrelerince, bütün
değerlendirmelerde Türkiye'nin son on yılda çok ciddi bir büyüme performansı
sergilediği söylendi. Bu yanlış bir algıdır değerli milletvekilleri.
Bir defa, Sayın
Bakana öncelikle şunu hatırlatmak isterim: 2003-2007 dönemi ve 2008-2012 dönemi
olarak ikiye ayırdığımız zaman, yani kriz öncesi dönem ve kriz sonrası dönem
Türkiye'nin büyüme performansını gelişmekte olan ülkelerin büyüme
performansıyla kıyasladığımız zaman şöyle bir tablo görürüz: 2003-2007 döneminde
Türkiye yüzde 6,9 büyümüştür. Bu büyüme aslında Türkiye'nin tarihsel
ortalamalarının üzerinde bir büyümedir. Ancak aynı dönemde, gelişmekte olan ülkeler
yüzde 7,6 büyümüştür. Dolayısıyla Türkiye gelişmekte olan ülkelerin altında
büyümüştür. Krizden sonraki döneme geçtiğimiz zaman, yine devletin resmî
rakamlarına bakacak olursak, 2008-2012 döneminde Türkiye'nin büyüme
ortalamaları yüzde 3,2’ye düşmüştür. Bu açıdan Sayın Bakan haklıdır,
Türkiye'nin büyüme ortalamaları aşağıya doğru iniyor. Gelişmekte olan ülkelerin
büyüme ortalamaları ise bu dönemde yüzde 5,5’tir. Yani Türkiye'nin büyüme hızı
düşüyor, gelişmekte olan ülkelerin de büyüme hızı düşüyor ama Türkiye'nin
büyüme hızı, gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızından çok daha fazla düşüyor.
Dolayısıyla krizin Türkiye’ye teğet geçtiği doğru değildir. Ortada bir Türk
mucizesi yoktur. Bu, Türkiye’ye ilişkin yapısal bir problemin, yapısal bir
sorunun olduğu anlamına gelmektedir.
Bakınız, bütün
AKP iktidarları dönemi boyunca yani 2003’ten 2012 yılına kadar Türkiye
ekonomisinin büyüme ortalaması yüzde 5,05’tir. Cumhuriyet kurulduktan bu yana
da Türkiye ekonomisi yüzde 5 büyümüştür. Dolayısıyla hem likidite bolluğu
döneminde hem likidite kıtlığı döneminde, hangi dönemi ele alırsak alalım,
Türkiye'nin büyüme ortalamaları Türkiye'nin tarihsel ortalamaları kadardır yani
ortada AKP hükûmetleri eliyle başarılmış bir Türk mucizesi yoktur. Türkiye
tarihsel ortalamaları kadar büyümüştür, Türkiye'nin büyümesi, gelişmekte olan
ülkelerin altındadır. Dolayısıyla bu konuda Sayın Bakanın ne düşündüğünü ben
açıkçası çok merak ediyorum.
Büyüme hedefleri
tutmamıştır değerli milletvekili arkadaşlarım. İlk orta vadeli programda bu
hedef yüzde 4’tü ve biz yüzde 4 büyümenin asla gerçekleşemeyeceğini söyledik,
bunun gerekçelerini söyledik. Plan Bütçe Komisyonunda yaptığımız çalışmalardaki
zabıtlarda yer almaktadır. Daha sonra bu hedef yüzde 3,2’ye revize edildi.
Bugün yüzde 2,2’yle karşı karşıyayız. Buradan ilan ediyorum: 2013 yılı büyüme
hedefini tutturmamız imkânsızdır ya da çok zordur çünkü yatırım harcamalarında
çok ciddi bir yavaşlama, hatta negatiflik söz konusudur. Örneğin Sayın Bakanım,
2012 yılının son çeyreğinde makine ve teçhizat alımları özel sektörün, yüzde 15
gerilemiştir. Yine aynı şekilde, son çeyrekte sabit sermaye yatırımları yüzde
9,2 azalmıştır. Dolayısıyla önümüzdeki dönem yatırımların canlanacağına ilişkin
herhangi bir işaret yoktur. Yurt içi talep çökmüştür. Yurt içi talep çok uzun
bir aradan sonra 2012 yılında negatiftir. Gelirler politikasına baktığımızda ya
da kredi politikasına baktığımızda yurt içi talebin önümüzdeki yıl, yani bu
yıl, yani içinde bulunduğumuz yıl canlanacağına ilişkin herhangi bir işaret
yoktur. Ekonomideki canlanmaya ilişkin ilk öngörüler 2012 yılının son
çeyreğindeydi. Sonra 2013 yılının ilk çeyreğine aktarıldı ama 2013 yılının ilk
çeyreği rakamlarında da bunu teyit eden herhangi bir işaret yoktur. Dolayısıyla
buradan ilan ediyorum: 2013 yılı büyüme hedefini tutturmak imkânsızdır. Daha
rasyonel ve daha gerçekçi büyüme hedefleri tespit edilmelidir ya da ekonomi
politikaları gözden geçirilmelidir.
Yine, aynı
şekilde, büyüme hedefleri tutmayacağı için bütçe hedeflerini tutturmak
imkânsızdır. Özellikle dolaylı vergiler üzerinden vergi hasılatında önümüzdeki
dönem ciddi sıkıntılar olacaktır. Dolayısıyla daha şimdiden, önümüzdeki yaz
aylarından itibaren, birinci ve ikinci çeyrek büyüme rakamları geldiğinde ya da
kamu maliyesine ilişkin gerçekleşmeler ortaya çıktığında zamlar kaçınılmaz
olacaktır. Dolayısıyla büyüme hedefleri tutmayacağı için bütçe hedefleri
tutmayacaktır ve bütçe hedefleri tutmayacağı için de kamu maliyesinde ciddi
sıkıntılar olacaktır ve şimdiden şunu söylemek de mümkündür: İşsizlik oranları
artışa geçmiştir. Son ekim ayından itibaren işsizlik yönünü yukarı çevirmiştir
çünkü büyüme 4 kat düşmüştür. Tarihsel araştırmalar şunu gösteriyor: Türkiye
ekonomisinin yüzde 5’in altında büyüdüğü her noktada işsizlik oranları
artmaktadır. Dolayısıyla, işsizlik çift haneli rakamlara takılı kalacaktır,
hatta belki orta vadede çok daha yüksek rakamlara çıkacaktır.
Bu genel
değerlendirmeyi de bu vesileyle yapmış oldum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Bölüm üzerinde
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz isteyen Erol Dora, Mardin Milletvekili.
(BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
EROL DORA (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 443 sıra sayılı
Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ve diğer bazı
kanun değişiklikleri teklifi görüşmelerinin birinci bölümü üzerine Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, öncelikle, üzerinde konuştuğumuz yasa tasarısının doğru,
sağlıklı ve en önemlisi katılımcı bir yöntemle hazırlanmadığını ifade etmek
istiyorum. Yine, komisyonlardan alelacele geçirilen, katılımcılığı göz ardı
eden bir torba yasa ile daha karşı karşıyayız.
Tasarı birçok
kanunda farklı değişiklikler önermesine rağmen sorunlar tam olarak çözülmüş
değildir. Kanun değişikliklerinin yapısal çözümleri amaçlaması gerekirken
maalesef torba yasada birçok yerde yapıcı ve kalıcı çözümler getirilmemiştir.
Kamu finansmanı ve borç yönetimiyle ilgili getirilen yeni düzenlemede üst fon
yapısına kaynak aktarma, bu kaynağı belirleme, fon aktarılacak alanları
belirlemede ve benzeri diğer hususlarla ilgili tasarruflarda Bakanlar Kuruluna
yetki verilmektedir.
Ayrıca, hukuken
takip kabiliyeti kalmayan ve ekonomik değeri bulunmayan menkul kıymetlerin
hesaptan çıkarılması yetkisinin bakana verilmesinin anlaşılır bir tarafı
yoktur. Mevzuatın çiğnenerek bu yetkinin sadece bakana verilmesini doğru
bulmadığımızı ifade etmek istiyorum. Bu menkul kıymetlerin neler olduğu
konusunda kamuoyu da aydınlatılmış değildir. Bu da bu yetkinin verilmesiyle
ilgili çekinceleri artırmaktadır.
Tasarıda yapılan
düzenlemeyle 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve
Katma Değer Vergisi Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna “Bakanlar
tarafından gerekli görülen durumlarda kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi
veya hazine taşınmazlarının daha etkin ve verimli şekilde yönetilmesi amacıyla,
hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlar ile mülkiyeti gerçek ve tüzel
kişilere ait taşınmazlar trampa edilebilir." ibaresi eklenerek kanunda bir
değişikliğe gidilmiştir.
Bu düzenlemeyle
hazinenin mülkiyetindeki taşınmazlar ile gerçek ve tüzel kişilerin sahip
oldukları taşınmazlar arasında trampa yapabilme işleminin önünün açılacak
olması son derece önemli olduğu hâlde belirsiz bir durum söz konusudur. Yapılan
düzenlemede ne takasın koşulları ve kriterleri belirlenmiş ne de bunun zorunlu
ya da gönüllü olup olmayacağı ifade edilmiştir.
Ayrıca, trampa
konusu olan ve ekonomiye kazandırılmak istenen termal tesis, tatil köyü ve
dinlenme kampları gibi yerler kamu kurumlarının mülkiyetinde ve
tasarrufundadır. Dolayısıyla bu yerlerle ilgili işlem yapabilme konusunda
hiçbir kısıtlama olmaksızın Bakanlar Kuruluna yetki verilmesi doğru değildir.
AK PARTİ Hükûmeti her yeri potansiyel rant alanı görmekten vazgeçmelidir.
Değerli
milletvekilleri, torba yasada yapılan düzenlemelerden en önemli olanlarından
birisi de İşsizlik Sigortası Kanunu'nda yapılan iki önemli değişikliktir. Bu
değişiklikler ile işsizlik sigortasına ait devlet payının Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı tarafından ödenmesi tasarlanmaktadır. İşsizlik sigortasına ait
payların nereden ödenmesi gerektiğiyle ilgili tartışmaların ötesinde bu payın
ne şekilde ödeneceği belirsizliğini korumaktadır. Ödenmesi gereken payın,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının zaten kısıtlı olan bütçesinden mi,
yoksa Hazinenin Bakanlığa aktaracağı fondan mı karşılanacağı yapılan
düzenlemede belirtilmemiştir. Bize göre bu belirsizliğin giderilmesi
gerekmektedir.
Ayrıca, Sosyal
Güvenlik Kurumu ve Hazine Müsteşarlığının İşsizlik Sigortası Fonu'na aktaracağı
paranın eksik veya fazla olması durumunda, bu kurumlar herhangi bir faiz
ödemeden yükümlülüklerini yerine getirebilecektir. İşçiler, emekçiler, sigorta
primleri ödemelerinde en ufak bir gecikme yaşamaları durumunda üstüne faiz
koyup ödetmeyi bilen Hükûmet, neden kendi yaşattığı haksızlığın bedelini
ödemekten kaçınmaktadır? Eğer “Bu bizim bileceğimiz iş." derseniz, o hâlde
vatandaştan da prim gecikmelerinde faizin alınmaması gerekir.
Konusu
açılmışken, İşsizlik Sigortası Fonu ile ilgili olarak da birtakım
düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Bu ülkede işsizlik maaşı almanın çok
zor olduğu herkes tarafından yüksek sesle dillendirilmektedir. Sürelerin uzun
olması da ayrıca bir sıkıntı konusudur. Mevsimlik olarak ya da kısa süreli
işlerde çalışmak zorunda kalan emekçiler bu fondan maalesef
faydalanamamaktadır. Örneğin, altı ay faaliyet gösteren bir tekstil firmasında
çalışan işçi, işten çıkarıldığında herhangi bir garanti kapsamına
alınmamaktadır. İş yerinin kendisi de kapandığı için emekçiler mağdur
olmaktadır. “Sezonluk işler” denilen sektörlerde çalışan işçiler için de aynı
durum söz konusudur. Bizim isteğimiz, kısa süreli işlerde çalışmak zorunda
kalanların da işsiz kaldıklarında fondan yararlanabilmeleri için çalışma
mecburiyeti olarak şart koşulan sürelerin kısaltılmasıdır.
Ayrıca, bilindiği
gibi, İşsizlik Fonu’ndan faydalanabilmek için emekçiler bin bir zorlukla
karşılaşmaktadırlar. Gerçek durum bu olduğu hâlde, İşsizlik Fonu başka birtakım
yerlere aktarılmaya devam edilmektedir.
AK PARTİ'nin
İşsizlik Fonu’ndan GAP'ı bahane ederek bütçeye aktardığı rakam 10 milyar 824
milyon lirayı aşmıştır. Bu rakam, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının
açıklamalarından alınmış olup fonun kuruluş amacından kaynaklı olarak on yılı
aşkın süreyle işsizlere ödenen paranın yaklaşık 2 katıdır. Durum bu kadar
ortadayken işsizlerin fondan yararlanmasının önündeki tüm engellerin
kaldırılmasını ve yararlanma kapsamının genişletilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Tasarı ile
getirilen diğer düzenleme ile Vakıflar Kanunu'nun 28’inci maddesinin ikinci
fıkrası yürürlükten kaldırılmaktadır. Bu değişiklik ile Vakıfbank tarafından
aktarılması gereken kesintilere ilişkin hükümler ortadan kaldırılmaktadır.
Vakıflar
Kanunu'nda 2008 yılında yapılan değişiklikle kanunun bu şekilde çıkmasını
sağlayanın AK PARTİ Hükûmeti olduğunu unutmamak gerekiyor. Dolayısıyla yeni
düzenleme ile kanunun çıktığı tarihten bu yana yapılması gereken ancak
yapılmayan ödemelere ilişkin herhangi bir yaptırım uygulanmayacaktır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tasarı ile getirilen değişikliklerin önemli ve kritik
olduğunu ancak katılımcı bir yöntem ile hazırlanmadığı için kalıcı çözüm
getirmekten uzak olduğunu belirtiyor, tekrar Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Bölüm üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Mustafa Kalaycı, Konya
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan 443 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın birinci bölümü üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Kamu Finansmanı
ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’da 2012 Haziran ayında yapılan
düzenlemeyle, kamunun varlıklarına ilişkin alım, satım, geri alım, kiraya
verme, geri kiralama, bedelli veya bedelsiz devir ve benzeri işlemleri yapmak
üzere varlık kiralama şirketleri kurmaya Başbakan yardımcısı yetkili kılınmış
ve bu şirketlerin yurt içi ve yurt dışı piyasalarda kira sertifikası ihraç
edebilmesi öngörülmüştür. Verilen bilgilere göre, bu düzenleme kapsamında
bugüne kadar 1’i dış, 2’si de iç piyasaya olmak üzere, 3 kira sertifikası
ihracı gerçekleştirilmiştir. Ancak, yapılan işlemlerde kanunların amir
hükümlerine uyulmamış; vergiler, harçlar ve diğer yükümlülükler ödenmeyerek bir
anlamda vergi kaçırılmış, kanunlar alenen çiğnenmiştir. O nedenle, tasarının 2,
8, 14, 22, 23 ve 43’üncü maddelerinin yürürlük tarihi 29 Haziran 2012
tarihinden geçerli olmak üzere, geriye dönük belirlenmektedir. Bu maddelerle
Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu, Vergi Usul Kanunu, Afet Sigortaları
Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu,
TOBB Kanunu ve KİT’ler hakkındaki KHK’lerin ilgili hükümlerine tabi
olunmayacağına dair hükümler konulmakta; defter tutma ve diğer yükümlülüklerin
yerine getirilmeyeceği; tüm işlemlere dair kurumlar vergisi, banka ve sigorta
muameleleri vergisi, emlak vergisi, damga vergisi ve harçlar ile döner sermaye
vesair ücretler ve primlerle ilgili muafiyet hükümleri tesis edilmektedir.
Hükûmet hiçbir kanuni yükümlülüğü yerine getirmeden işlemler yapmış, şimdi de
kılıfına uydurmaktadır. Hiç kimsenin, gerekçesi ne olursa olsun, kanunlara
uymama hakkı yoktur; bu suçtur, kanun tanımamazlıktır, hukuka saygısızlıktır.
Sayın Babacan’ın
bir imzasıyla öyle bir şirket kurulmuş ki, ana sözleşmesini uzun uğraşlar
sonucu görebildik. Tamamı hazineye ait, asgari sermayeye sahip bu şirketin adı
var, kendi yok; sermayesi var ama ödenmemiş; kâr-zarar söz konusu değil;
vergisi yok, algısı yok; yükümlülüğü yok, sorumluluğu yok; defteri yok, kaydı
yok; yönetimi yok, denetçisi yok, personeli yok; yeri yok, yurdu yok.
Komisyondaki eleştiriler üzerine şirketin ticaret sicilinde ilan edilmesi bari
kabul edildi. Hazineye ait bu şirket hazineden varlık satın almış, bu varlığı
hazineye kiralamış, hazineden alacağı kira gelirine dayalı kira sertifikası
ihraç etmiş. Bütün bu işlemler aynı anda yapılmış. Esasen hazine ile hazinenin
şirketi arasında gerçek anlamda bir alım satım, kiralama ve ödeme falan yok,
hepsi kâğıt üzerinde, hatta kâğıt bile yok, defteri yok, kaydı yok. Bu şekilde
dış piyasadan 1,5 milyar dolarlık, iç piyasadan 3,1 milyar dolarlık borçlanma yapılmış.
Bu işlemlerde hiçbir masrafı olmayan bu şirket kira gelirini de olduğu gibi
kira sertifikası alanlara veriyor yani bir kâr-zarar da oluşmuyor. Şirket
ticari esaslara, kârlılık ve verimlilik ilkelerine göre faaliyet göstermiyor.
Sözde şirket ama hazinenin hayratı konumunda.
Dolayısıyla,
Sayın Babacan diyor ki: “Ben bir şirket uydurdum, duma duma dum.” İşte, işin
özeti bu. Bütün bunların hepsi bir aldatmacadır, hukuki tanımı da muvazaadır.
Borçlanmada alternatif yöntem ve araçların kullanılması, borçlanma maliyetinin
azaltılması için çeşitli finansal araçlara ve değişik piyasalara yönelinmesi,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim de borç yönetimi politikalarımız
arasında yer almaktadır. Ancak, insanların dinî inançlarının devlet eliyle ve
böyle muvazaalı yollarla istismar edilmesini doğru bulmuyoruz. Hocalarımızın,
din âlimlerimizin kira sertifikası alınarak gelir elde edilmesi konusunda
olumlu görüşleri bulunmaktadır. Ancak, bu görüşlerde de belirtildiği gibi,
varlık satışı gerçek olmalı, kiralama gerçek olmalıdır. Uygulamanın, özünde,
faizli tahvil ihracıyla bir farkı yok. Bununla ancak kendinizi kandırırsınız;
mütedeyyin insanları, faizden kaçan bazı insanlarımızı kandırabilirsiniz,
Cenab-ı Allah’ı kandıramazsınız. Aldattığınız insanların vebalini nasıl
ödeyeceksiniz?
Değerli
milletvekilleri, AKP Hükûmeti cumhuriyet tarihinin en fazla borçlanan ve en
fazla faiz ödeyen iktidarı olmuştur. On yılda alınan borçlarla ve ödediği
faizlerle cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırmıştır. Türkiye’nin dış borcu,
2002 yılında 129,6 milyar dolar iken 2012 yılı sonu itibarıyla 336,9 milyar
dolara yükselmiştir. On yılda yüzde 160 oranında artmıştır. Merkez Bankası
dâhil kamunun dış borcu 86,5 milyar dolardan 110,8 milyar dolara, özel kesimin
dış borcu ise 43,1 milyar dolardan 226 milyar dolara yükselmiştir. Kamunun iç
borcu da 2002 yılında 155,2 milyar lira iken, 2012 yılı sonu itibarıyla 408,3
milyar liraya ulaşmış durumdadır. Kamu iç borcu on yılda yüzde 163 oranında
artmıştır.
40 milyar
dolarlık özelleştirme geliri, 22 milyar dolarlık, yabancılara toprak satışından
elde edilen gelirler de borçların azalmasını sağlayamamıştır. Ülkemizde,
hâlihazırda 155 milyar doların üzerinde kısa vadeli yabancı sermaye, yani sıcak
para bulunmaktadır. Bunun da aslında borç hanesine yazılması gerekmektedir.
AKP iktidarında
dışarıdan döviz getirip Türkiye'de değerlendirenler, diğer ülkelerde uzun
yıllar sonra alabileceği getiriyi ülkemizde çok kısa sürede elde etmişlerdir.
Bu yolla, Türkiye ekonomisinden dışarıya rekor boyutta kaynak transferi
yapılmıştır.
Sayın Babacan ve
Maliye Bakanı dış borcun kalmadığını söylüyorlar; kamunun dış borcundan Merkez
Bankası rezervlerini ve diğer varlıkları düşerek, dış âlemden alacaklı bile
olduğumuzu söyleyebiliyorlar; özel sektörün 226 milyar dolarlık dış borcunu
borçtan saymıyorlar; 40 milyar dolarlık özelleştirme geliri, 22 milyar
dolarlık, yabancılara toprak satışından elde edilen gelirler nereye gitti,
sözünü bile etmiyorlar; 155 milyar doları aşan kısa vadeli yabancı sermayeyi
yani sıcak parayı hiç hesaba katmıyorlar. Sıcak para, sadece 2012 yılında yüzde
63,3 oranında, 60 milyar dolar artmıştır. Merkez Bankasının rezervleri sıcak
paraya, borçlara teminat olarak tutulmaktadır. Bu rezervlerden çok düşük gelir
elde edilirken, sıcak paraya ve borçlara yüksek faizler ödenmektedir.
Değerli
milletvekilleri, böyle işlemleri bir tanıdığınız yapsa ne dersiniz? Örneğin,
100 milyar liralık parasını yüzde 1’in altında faizle değerlendiren, buna
karşılık, bankalardan yüzde 6-7 faizle 100 milyar lira kredi alan kişiye ne
dersiniz? Siz ne dersiniz bilmem ama Anadolu’da böyle birine “enayi” derler.
Sayın Bakan,
açıklar mısınız, Merkez Bankası rezervlerimizin ne kadarı, hangi yurt dışı
banka ve fonlarda, yüzde kaç getiriyle yer alıyor? Buna karşın, dış borçlara
hangi oranlarda faiz ödeniyor? Açıklayın da bu millet duysun.
Diğer taraftan,
Sayın Başbakan ve bakanlar, iktidara geldiklerinde IMF’ye olan borcun 23 milyar
dolar olduğunu, bunu ödediklerini, mayıs ayında da sıfırlanacağını söylüyorlar.
Bir defa, şu anda IMF’ye ödenen borç, AKP Hükûmetince 2005 yılında sağlanan 10
milyar dolarlık kredinin bakiyesidir. Ayrıca, sadece yabancılara sattığınız
gayrimenkullerin parası IMF borcuna karşılık gelmektedir. Şu anda kamunun dış
borcu nedir, Dünya Bankası ve diğer uluslararası kuruluşlara, bankalara olan
borcunuz nedir, tahvillerle ilgili borçlar ne tutardadır, bunlardan söz
edilmiyor. IMF’ye borç bitiyor ama başka kuruluş ve bankalara borç artıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA KALAYCI
(Devamla) – Bunun övünülecek tarafı nerede?
Teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Bölüm üzerinde
şahsı adına söz isteyen Erkan Akçay, Manisa Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 443 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın birinci bölümü üzerine şahsım adına söz aldım. Muhterem heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmet tarafından gittikçe yaygınlaştırılan ve adına “torba
tasarı” dediğimiz bu yasa yapım tarzı hukuku altüst etmiş ve yasama kalitesini
bozmuştur. Aradan bir yıl bile geçmeden 4749 sayılı Kanun’un “Kira sertifikası
ihracı” başlıklı 7/A maddesinde tekrar düzenleme yapılmaktadır. Zira, AKP
çıkarttığı birçok kanunu daha mürekkebi bile kurumadan tekrar değiştirmektedir.
Bu da Adalet ve Kalkınma Partisinin kanun hazırlamadaki özensizliğinden ve
kanun görüşmeleri sırasında kamuoyu ile muhalefetin eleştirilerini dikkate
almamasından kaynaklanmaktadır.
Hazine
Müsteşarlığı tarafından verilen bilgilere göre, 4749 sayılı Kanun’un “Kira
sertifikası ihracı” başlıklı 7/A maddesi kapsamında bugüne kadar biri dış,
ikisi de iç piyasa olmak üzere 3 kira sertifikası ihracı gerçekleştirilmiştir.
Ancak, yapılan işlemlerde, Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu, Vergi Usul Kanunu,
Odalar Borsalar Kanunu, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname gibi pek çok kanuna riayet edilmemiştir.
Tasarıda yapılan
düzenlemeyle, kira sertifikası ihracıyla ilgili maddelerin yürürlük tarihi 29
Haziran 2012 tarihinden geçerli olmak üzere geriye dönük değiştirilmektedir.
Türkiye bir hukuk
devletidir ve idare, tüm iş ve işlemlerinde hukuka uymak zorundadır ancak AKP
Hükûmeti kanunların amir hükümlerine uymamış, bu tasarıyla, kendi yaptığı
hukuksuzluk için yeni bir hukuk yaratma gayreti içerisine girmiştir.
Tasarının 4’üncü
maddesiyle, yerel yönetimler tarafından hazine garantisi altında ihraç edilecek
tahvillerin geri ödemeleri için, dış borç ödeme hesabı kurmaları zorunlu hâle
getirilmektedir.
Yerel
yönetimlerin hazine garantili tahvilleri için dış borç ödeme hesabı kurmaları
mali disiplin açısından önemlidir ancak bu düzenleme, yerel yönetimlerin
projeye bağlı olmaksızın tahvil ihraç etmesinin de önünü açmaktadır. Bu
düzenlemenin önümüzdeki yerel seçimlerle ilgili olduğunu düşünüyoruz.
Şubat 2001
krizinden sonra Merkez Bankası Yasası değiştirilmiştir. Mayıs 2001’de
gerçekleştirilen yasal değişikliklerle, Merkez Bankasının kamuya kredi vermesi
Kasım 2001’den itibaren yasaklanmıştır. Merkez Bankasının temel hedefinin fiyat
istikrarı olduğu açık bir şekilde belirtilmiş ve Merkez Bankası araç
bağımsızlığına kavuşturulmuştur.
Yapılan yasal
değişikliklerle Merkez Bankasının temel önceliği finansal piyasalardaki
istikrarın sağlanması olmuştur. Bu amaçla, piyasalara sağlanan olağanüstü
tutardaki likiditenin enflasyonda sıçramalara yol açmasının önlenmesi
sağlanmıştır. Yapılan bu düzenlemelerle Merkez Bankasının idari bağımsızlığı
güvence altına alınmıştır.
Ancak, değerli
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz tasarının 18’inci maddesiyle, Merkez
Bankasının Denetleme Kurulu üyelerinin Genel Kurul tarafından seçilmesi
öngörülmektedir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası özel kanunla kurulmuş bir
özel hukuk tüzel kişisidir ancak Merkez Bankasının bağımsızlığı çok önemli bir
husustur. Bu düzenlemeyle bağımsızlığa gölge düşürülecek ve tamamıyla denetim
dışı kalacaktır. Yani, hem yönetim ve hem de denetim kamu eliyle yapılmış
olacaktır.
Bu düşüncelerle
muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Bölüm üzerinde
şahsı adına söz isteyen Kamer Genç, Tunceli Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 443 sıra sayılı Yasa
Tasarısı’nın birinci bölümü üzerinde kişisel söz aldım. Hepinize saygılar
sunuyorum.
Şimdi, bir yasa
teklifi gelmiş. AKP’nin bir huyudur, babasız bir çocuk yaratıyorlar ama bu
çocuğun başı nerede, ayakları nerede, kolları nerede, belli değil. Yani, bir
babasının belli olmaması dışında da vücut organlarının da şekli, şemaili çok
acayip.
Şimdi,
biliyorsunuz, bu AKP iktidarı zamanında devlet çökertildi başta ordusu ile
yargısı ile her yönüyle çarpıtıldı, çökertildi daha doğrusu.
Geçen gün, 21
Martta Diyarbakır meydanında Abdullah Öcalan’ın bir bildirisi yayınlandı. Diyor
ki bildiride: “Efendim, artık yeni bir devlet kuracağız, bin yıldır biz İslam
bayrağı altında yaşadık ve…”
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) – Kanunla ne alakası var?
KAMER GENÇ
(Devamla) – Dur, ne alakası olduğunu görürsün sen, sen görürsün şimdi.
Ondan sonra “İslam
bayrağı altında yaşadık.” diyor. Bunun anlamı şudur: “Türk Bayrağı’nı
kaldıracağız. Türkiye Cumhuriyeti devletini feshedeceğiz. İslam devletine
dayalı bir devlet kuracağız.” Arkasından da Tayyip Erdoğan çıkıyor diyor ki
Eskişehir’de: “Efendim, bizim bu muhaliflerimiz var ya, biz terörde başarıya
ulaşacağız diye muhalefet partileri üzüntüsünden çılgına dönüyor, kuduruyor.”
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Öyle bir şey söylemedi, öyle bir ifade yok.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Git, oku.
Ben de kendisine
bir soru sordum. Hani bizde bir söz vardır: “Kişiyi nasıl bilirsin? Kendim gibi
bilirim.” Değil mi. Dedim ki: “Tayyip Bey, sen, siyasi rakiplerin eğer bir
başarı kazandığı zaman üzüntüden çılgına dönüp de kuduruyor musun kudurmuyor
musun?”
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Öyle bir ifade kullanmadı.
MUSTAFA ŞAHİN
(Malatya) – Şerefsizlik etme lan!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Kendisine soru sordum ya, soru sordum.
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Böyle bir şey yok ya!
MUSTAFA ŞAHİN
(Malatya) – Hey! Kamer Bey, terbiyeli ol, terbiyeli!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Bakalım, bana cevap verecek.
BAŞKAN – Sayın
Genç, lütfen temiz bir dille konuşur musunuz.
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Ağzından çıkanı kulağın duysun be!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Ağzından çıkanı kendisi duyacak.
MUSTAFA ŞAHİN (Malatya)
– Bir Başbakana nasıl böyle konuşursun, ahlaklı olacaksın!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Yahu kendisinin söylediği laf.
BAŞKAN – Sayın
Genç…
KAMER GENÇ
(Devamla) – Ben kendisinin söylediği…
MUSTAFA ŞAHİN
(Malatya) – Ahlaklı olacaksın!
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Ağzından çıkanı kulağın duysun be!
MUSTAFA ŞAHİN
(Malatya) – Ahlaklı olacaksın!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Şimdi ben kendisine söylediğim sözü söylüyorum. Diyor ki:
“Muhalefet partileri bir başarıya…”
BAŞKAN – Lütfen
temiz bir dille konuşun Sayın Genç.
MUSTAFA ŞAHİN
(Malatya) – Terbiyesizliğin lüzumu yok!
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Ağzından çıkanı kulağın duysun be! Ne biçim konuşuyorsun!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Benim kulağım duyuyor. Senin Gençlik ve Spor Bakanlığındaki
kimliğini ortaya çıkaracağım bak, çok konuşuyorsun.
MUSTAFA ŞAHİN
(Malatya) – Bu kadar seviyesiz konuşmaları duymak istemiyoruz ya!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Ondan sonra diyor ki: “Efendim…” Ya şimdi birisi bir şey söylüyorsa
ben de onun cevabını vereceğim, ben muhalefet partisinin milletvekiliyim.
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Sen ne konuşuyorsun be!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Bana “Sen üzüntünden kuduruyorsun, çılgına dönüyorsun.” diyor. Ben
de dedim ki: “Sen de kuduruyor musun kudurmuyor musun?” Bu benim hakkım.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Öyle bir şey söyler mi ya? Öyle bir şey söylemedi.
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Ağzından çıkanı kulağın duysun!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Kuduranın kim olduğu çıkacak ortaya şimdi.
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Senin neren duyuyor?
KAMER GENÇ
(Devamla) – Şimdi, getirdiğiniz bu kanunla efendim varlık kiralama şirketini
kuruyorsunuz. Şimdi soruyoruz; Hükûmet sırasında oturanlar mım, mım, mım, mım,
mıymıntı, mıymıntı laflar çıkarıyorlar.
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Ne yapıyorsun be?
BAŞKAN – Sayın
Genç…
KAMER GENÇ
(Devamla) – Cevap bile vermiyorlar.
Şu Hükûmet
sıralarına bakın ya, bundan utanın be! Var mı burada bir adam? Var mı burada?
Bunlar nerede? Nerede şimdi?
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Çalışıyorlar, çalışıyorlar.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Neyin pazarlığının peşinde koşuyorlar? Niye bu Parlamento bu saate
kadar çalışıyor da bunlar nerede?
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Çalışıyorlar.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Tayyip gelsin otursun burada o zaman. Böyle Meclis olur mu? Böyle
bir Meclise saygısız olan bir Hükûmet olur mu?
Dolayısıyla ne
yapıyorsunuz? “Efendim, devletin varlıklarını satacağız.” Nasıl satacaksınız
biliyor musunuz? Efendim, Başbakanlık binasını bir kiralama şirketine
vereceksiniz. Türkiye Büyük Millet Meclisini de vereceksiniz. Sordum, o Hükûmet
sırasında oturan adama.
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Bakan o, Bakan.
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – CHP’nin kalitesini ortaya koyuyor arkadaşlar, CHP bu işte.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Herhalde yarın öbür gün zaten Türkiye’yi kaldıracaksınız ya,
Türkiye’yi parçalayacaksınız… Yani, onu da varlık şirketine dahil edeceksiniz.
Yani kamu mallarını varlık şirketine dahil ettiğinize göre yarın öbür gün
Türkiye’yi de varlık şirketine dahil edip buna bir değer biçeceksiniz.
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – Kalite bu!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Peki, bu varlık şirketinde kim alacak, bu hangi şirkete göre
kurulacak, hangi kanuna göre kurulacak, organları ne olacak, nasıl bir kâr elde
edecek, burada kaç kişi çalışacak, bunların kârları ne olacak; bunlar belli
değil.
Şimdi, bakın
arkadaşlar, bugün bir tane yayın geçti elime, diyor ki: “Bunları biliyor
musunuz? Dünyaca ünlü Fortune dergisinde Recep Tayyip Erdoğan’ın dünyanın en
zengin 100 adamından biri olduğunu yazdığı ve bu derginin de Türkiye’ye
sokulmadığını biliyor musunuz?” diyor.
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Gönlü zengin gönlü. Milletin gönlünde o.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Sen dairelerden hesap versene, şu dairelerden.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Şimdi, bunun yanında, bir de kamuya ait yazlıkları satıyorsunuz.
Peki, bunları kim alacak? Çünkü yani o kadar doyumsuz bir iktidarsınız ki… Ya,
bir doyun ya, bir doyun bir noktadan sonra.
Ne yapacaksınız?
Devletin en kıymetli, deniz kıyısındaki mülklerini alacaksınız, bedava
üzerinize geçireceksiniz. İşte, burada siz bu hâliyle Türkiye’yi çökerttiniz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Devamla) – Tabii, zaman yetmediği için başka zaman buna cevap vereceğim. (CHP
sıralarından alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Canikli.
Sataşma nedeniyle
Sayın Canikli, lütfen yeni bir sataşmaya mahal vermeyin.
İki dakika süre
veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in 443 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın birinci bölümü
üzerinde şahsı adına yaptığı konuşma sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Gerçekten, bu tür
konuşmaların –konuşma denmez ama başka bir kelime bulamadığımız için- böyle bir
Mecliste, bu Mecliste yapılmasını büyük bir üzüntüyle karşılıyoruz. Üzülüyoruz
yani gerçekten, esasında ciddiye almamak lazım ama tabii izleyen vatandaşların
bir kısmının kafası karışabilir, o yüzden, o nedenle; yoksa ciddiye almamak
lazım çünkü tepeden tırnağa, nereden bakarsanız bakın, hiçbir şey yok içinde,
hiçbir şey yok konuşmanın. Edep var mı? Yok. Etik var mı? Yok. Gerçek var mı?
Yok. Ama olan ne var? Yalan, bol bol yalan. Somut olarak bir tane bir şey
ortaya konulabiliyor mu? Konulmuyor. Ayıp, gerçekten ayıp. Yani herkes, her
aklına geleni herkes hakkında söylerse bu ülke çekilmez hâle gelir.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Ya, iyi oldu Canikli, hakikaten bu çekilmez!
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Bu ülke çekilmez hâle gelir.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) – Ama ona yakışıyor.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Biliyorum, burada oturanların, bu Mecliste bulunanların büyük
çoğunluğu, belki tamamına yakını bu konuşmayı tasvip etmiyor.
Eleştirebilirsiniz, ona hiç kimsenin bir itirazı olamaz ama böyle bir şey
olamaz ki ya! O zaman biz de çıkalım, sizin önem verdiğiniz, sizce değerli olan
her şeye saldıralım, her şeyi söyleyelim, nasıl olsa ispat külfeti yok! Öyle
değil mi? Yok! Edep aramıyoruz madem, ahlak aramıyoruz, her şeyi söyleyelim!
Böyle bir şey olabilir mi? Elbette yapmayız böyle bir şey, yapamayız.
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Yakışmaz bize, tarzımız değil!
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Ama ona yakışıyor, bize yakışmıyor!
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Yapmayız, ama… Ama…
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Bakan isterse memleketi satar!
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Şimdi, bakın: Efendim, işte bir dergi yayınlamış da, 100 zengin
devlet adamı içerisindeymiş de… Arkadaşlar, var mı, bununla ilgili ortaya
koyabileceğiniz en ufak bir delil, belge var mı? Yok.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Var, var.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – O zaman nedir bu? Yalandır. Kuyruklu yalandır, tepeden tırnağa
yalandır, sağdan da yalandır, soldan da yalandır, arkadan da, aşağıdan da
yalandır, yalan oğlu yalandır. Ne diyeyim daha, yani nasıl söyleyeyim?
Nezaketimi, kuralı bozmadan nasıl izah edeyim, nasıl anlatayım bunu? Gerçekten
çok ayıp, çok ayıp!
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, konuşmasında “Konuşmanızda edep yok, ahlak yok.” diye
bir sataşmada bulundu efendim.
BAŞKAN – Evet,
iki dakika süre veriyorum.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Başkan, “edepsiz”
demedi, “Konuşmada edep yok.” dedi.
2.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Şimdi, bakın, hâlâ siz bu Türkiye Cumhuriyeti devletinin ne yüce
bir devlet olduğunu, o devlet vatandaşlığının ne kadar onurlu bir vatandaşlık
olduğunu kavramamış insanlarsınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Senden mi öğreneceğiz?
KAMER GENÇ
(Devamla) – Şimdi, bir yandan devlet bitiyor, devlet parçalanıyor, ordusu yok
ediliyor.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Senin siyasi anlayışın parçalanıyor, onu söyle.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Bir yandan, efendime söyleyeyim, Müslüman Kardeşler, Hamas, El
Kaide gelmiş Türkiye’de cirit atıyor. Devletin kaynaklarını yok etmişsiniz.
Ondan sonra da Başkanınız çıkıyor diyor ki: “Muhalefet kuduruyor, kuduruyor!”
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) – Kudurma kardeşim, kudurma!
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Yok, öyle bir şey yok.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Ben kudurana “Kuduruyorsun, sen kuduruyorsun. Ben kudurmuyorum, sen
kuduruyorsun.” diyorum. “Tayyip, sen kuduruyorsun. Ben kudurmuyorum.” diyorum.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Kamer Bey, sen git bir işkembe iç!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Dolayısıyla, bana laf söyleyene ben onun karşılığını veririm.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) – Kudurma, kudurma!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Dolayısıyla, şimdi, siz Türkiye Cumhuriyeti devletinin
parçalanmasını, bölünmesini istiyor musunuz istemiyor musunuz? Eğer,
istemiyorsanız niye bunun karşılığında gerekli olan şeyi yapmıyorsunuz?
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Sen rüya mı görüyorsun?
KAMER GENÇ
(Devamla) – Burada, getirilen yolsuzluk…
AKİF ÇAĞATAY
KILIÇ (Samsun) – Sen ne diyorsun yahu!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Bak Canikli, mesela, Mehmet Bey’e soralım: Antalya’da bu
Canikli’nin bir akrabası bir araziyi, spor tesisleri kiralamış mı orada?
Kiralamış mı kiralamamış mı?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Bir dakika, bir dakika…
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Oğlunun da dairelerini söyle, oğlunun dairelerini.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Ben ondan duydum, ben ondan duydum.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Buna cevap vereceğim.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Bak Canikli, orada, ormandan araziyi birisi kiralamış senin
akrabana vermiş. Vermiş mi vermemiş mi?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Cevap vereceğim.
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Elin lafıyla bir yere gidilmez.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Senin akraban, Halk Bankasında Genel Müdür Yardımcısı mıdır değil
midir? Şimdi, hepiniz ile ilgili bir şeyler getiririm buraya.
Bakın, siz bu
devleti dürüst yönetmiyorsunuz, devleti iflas noktasına getirdiniz.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Sen kendi oğlunun dairelerinin hesabını ver.
SUAT ÖNAL
(Osmaniye) – Sen ne içtin de geldin buraya? Ne içtin?
KAMER GENÇ (Devamla)
– İnsanlar işsiz, aç, insanlar böbreklerini satıyor.
Şimdi, bu durumda
bir devleti bu duruma getirdiğiniz hâlde, yahu, bu Hükûmetinizin bu durumu bile
utanç verici bir şey yahu.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Devamla) – O bakımdan biraz kendinize çekidüzen verin yani. (CHP sıralarından
alkışlar)
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Oğlunun hesabını versene sen şu oğlunun hesabını. Önce sen oğlunun
hesabını ver de ondan sonra hesabı sor sen.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Bir akrabamın Antalya’da…
BAŞKAN – Ama
biraz önceki konuşmanızda zaten ciddiye alınmaması gerektiğini siz ifade
ettiniz Sayın Canikli. (AK PARTİ sıralarından alkışlar ve gülüşmeler)
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Ama aynı zamanda vatandaşın kafasının karışmaması gerekiyor.
BAŞKAN – Hayır
efendim tutanakları getirtirim… Söz vermedim Sayın Canikli lütfen.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Hayır
söz vermedim. Tutanakları getirteyim yani, sizin biraz önce böyle bir sözünüz
vardı burada.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Başkan, devamında bir cümlem daha var. Milletin kafasının
karışmaması için cevaplandırılması gerekiyor.
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Canikli.
İki dakika süre
veriyorum.
3.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına
tekraren sataşması nedeniyle konuşması
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Değerli arkadaşlar, öncelikle benim Antalya’da ne bir akrabam var
ne öyle bir durum söz konusu. Tam bir yalan, iftira…
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
– Ona yakışıyor.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) - Evet, gül orada, yani Kamer Bey sana yakışıyor ama sana yakışır. Ve
böyle bir iftirayı da ispat edemeyen müfteridir, daha ağır kelime kullanmak
istemiyorum bakın, çok ayıp. Yani, o zaman ben sizin hakkınızda her şeyi
söyleyeyim, aklıma gelen her şeyi söyleyeyim o zaman, bu hakkı bana verir, bu
misilleme yapma hakkını bana verir. Böyle bir şey olabilir mi yahu? Aklınıza
gelen her şeyi söyleyeceksiniz, ondan sonra çıkıp güleceksiniz. Böyle bir şeyi,
böyle bir şeyi…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Yahu, tamam, yoksa sen “Yok.” de.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) - Söylüyorum, iftiradır, yalandır, yalandır. Sana yakışır, sana
yakışır!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Tamam, o zaman kanıtlarım. Hayır, Halk Bankasında Genel Müdür Yardımcısı
akraban yok mu?
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) - Çünkü sen yalan üretme konusunda herhâlde dünyanın en uzman
insanlarından bir tanesisin. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
Böyle bir kişilik olabilir mi? Böyle bir hakaret olabilir mi? Yani gerçekten,
terbiyem ve anlayışım elvermiyor. Yoksa o kadar çok şey söylenebilir ki
buradan, o kadar çok şey söylenebilir ki!
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Muhatap alma Başkan, muhatap alma.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) - Ayıptır ya!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Seni tutan mı var?
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) - Size söylüyorum, bakın, yalandır, iftiradır diyorum. Efendim, şöyle
bir şey olmuş da, duymuş da… Yalandır. Yok öyle bir şey, yok.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Yahu, vallahi Mehmet Bey söyledi. Mehmet Bey de burada. (AK PARTİ
sıralarından “Aaa…” sesleri, gülüşmeler)
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) - O zaman ben de diyeyim ki: Ahmet Bey söylemiş, Hasan Bey söylemiş…
Sizinle ilgili buna benzer bin kat iftirayı veya bin kat iddiayı ortaya
atıyorum. Buyurun bakalım. Bin kat iddiayı ortaya atıyorum, çıkın söyleyin
şimdi. Böyle bir şey olabilir mi?
MURAT YILDIRIM
(Çorum) – Her şeyi yapar bu adam!
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) - İşte, “ahlak” dediğiniz budur; ahlak, ahlak çok önemli. Her şey de
evet, onun göz önünde bulundurulması gerekir. Lütfen kendinizi koyun. Bir
tanesi çıkıyor, size, hiç gerçekle alakası olmayacak bir şekilde bir iftirada
bulunuyor. Ne yaparsınız? Soruyorum size. Bu Genel Başkanınız hakkında da
olabilir, sizin hakkınızda da olabilir çünkü o yapılıyor şu anda, aynısı
yapılıyor.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Grup Başkan Vekilinin özür dilemesi lazım.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) - O zaman bana, ona maruz kalana her türlü iddiayı söyleme imkânı
verir.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Grup Başkan Vekilinin çıkıp özür dilemesi lazım.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) - Madem ispat etme külfeti yok, madem ispat etme külfeti yok, o
zaman, her türlü iddiayı, iftirayı buradan atmak imkânı sağlayabilir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Evet,
teşekkür ediyorum.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Özür dilemeniz gerekiyor. Bunu bileceksiniz!
Saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Grup Başkan Vekilinin özür dilemesi lazım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ben Antalya’da bunu araştıracağım.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – “Araştıracağım.” diyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Canikli’nin hemşehrisi olan, çok yakını olan bir arkadaşı, orada
Orman Bakanlığından Spor Bakanlığına kiralanıp oradan da Canikli’nin bir yakını
işletmiyorsa ben diyeceğim ki ben yanılmışım.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – “Araştıracağım.” diyor. İşte, iftirayı atıyor, sonra
“Araştıracağım.” diyor. İftirayı at “Araştıracağım.” de!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sesiniz çok çıkıyor, hepinizin pisliklerini biliyorum ben!
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Ne pisliğimi biliyorsun? Sen kendi pisliğini söyle! Sen oğlunun
hesabını versene!
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ödeme Güçlüğü İçinde Bulunan Bankerlerin
İşlemleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Ankara Milletvekili İzzet
Çetin'in; 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Aydın Ağan Ayaydın'ın; 4447 Sayılı
İşsizlik Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Konya Milletvekili Mustafa Baloğlu'nun; Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Harçlar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (1/747, 1/36, 2/883, 2/1285, 2/1325) (S. Sayısı: 443) (Devam)
BAŞKAN – Birinci
bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi birinci
bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
Birinci madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
443 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 1’inci maddesine eklenen tanımlar arasına
“Devlet dış borcu” tanımından sonra gelmek üzere “Muhtemel Devlet dış borcu”
tanımının da eklenmesini arz ederiz.
Bülent Kuşoğlu Ferit Mevlüt Aslanoğlu Musa Çam
Ankara İstanbul İzmir
Rahmi
Aşkın Türeli
İzmir
“Muhtemel Devlet
dış borcu: Hazine garantisi ile genel, katma ve özel bütçeli idare ve
kuruluşların aldıkları borçların ve yap-işlet-devret veya kirala türü
yatırımlarının tutarları kapsamındaki mali yükümlülüğü”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Bülent Kuşoğlu, Ankara Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU
(Ankara) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu hakaretler konusunda hassasiyet göstermemiz çok güzel, tabii
ki Meclisin itibarı çok önemli, hepimizin itibarı çok önemli ama bu sıraların,
boş olmasına da, bu kadar önemli kanunlar görüşülürken bu sıraların Hükûmet
sıralarının boş olmasına da…
SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş)
– CHP sıraları, CHP sıraları…
BÜLENT KUŞOĞLU
(Devamla) – Önümüze 59 maddelik bir torba kanun geldiğinde -içinde 27 ayrı
kanunu ilgilendiren maddeler bunlar- Bu kadar önemli konular geldiğinde bu
sıraların boş olmasına da bürokrasinin bizi bu saatlerde bu şekilde
çalıştırmasına da aynı şekilde tepki göstermemiz gerekir, bunu da unutmamamız;
bu da bize hakarettir çünkü. Geçen hafta 91 maddelik bir torba kanun, bu hafta
59 maddelik bir torba kanun. Hiçbir şekilde… Biraz önce söylediğim gibi yönetmelikle
düzenlenmesi gereken, tebliğle düzenlenmesi gereken konuların kanun olarak
önümüze getirilmesi -bunlar da Meclisin itibarıyla ilgilidir, bizlerin
itibarıyla ilgilidir- bu konuda da hassasiyet göstermemiz ve tepki göstermemiz
gerekir.
Maddeye geçeyim,
maddeyle ilgili olarak, 1’inci maddede görüyorsunuz, hemen yeni tanımlar
eklenmiş. Yeni tanımlarda hazinenin daha fazla borçlanma kaygısı içerisinde
olduğunu hissediyorsunuz. İşte, devlet dış borcu tanımıyla, garantili imkân
tanımıyla, genel giderlerin genişlemesiyle aynı eğilimin olduğunu görüyorsunuz.
Değerli
arkadaşlar, Türkiye’de krizler döviz bitince olur. Onun için, Türkiye sürekli
olarak borçlanma ihtiyacı hisseder. Bunları anlıyorum. Şimdi, bu kaygı
Hükûmette de var, bunu da anlıyorum ancak son dönemde mali istikrardan verilen
tavizleri anlamak mümkün değil. Gittikçe kötü bir yöne doğru gidiyoruz, eğilim
bu yönde. Bu maddeyle de bu eğilimi net olarak görüyoruz.
Bakın, son
dönemde yapılan bu değişikliklerle, ilave olarak bu torba kanunda getirilen
değişikliklerle özellikle hazine garantileri bol kepçe dağıtılıyor.
Yap-işlet-devret kanununda öncelikle değişiklikler gerçekleştirildi,
yap-işlet-devrette. Sonra, yap-işlet-kirala türü bir model getirildi. Millî
parklardan dinlenme tesislerine, enerji yatırımlarına kadar birçok konu bunun
kapsamı içerisine alındı. Bir süre sonra, bütçe dışında yapılan bu yatırımlarla
diyeceğiz ki: “Bakın, bütçe açık vermiyor.” ya da “Çok düşük bir açık veriyor.”
Hâlbuki, bütçe çok büyük bir açık veriyor. Bir hesaplama yapıyoruz, Plan ve
Bütçe Komisyonunda da yaptık bu hesaplamayı: 100 milyar liraya yakın bütçe
dışında birkaç yıl içerisinde yatırım yapılacak, bütçe dışından. Bu, bütçeye
gelen bir yüktür hazine garantileriyle, bunu unutmamamız lazım. Bu, büyük bir
sıkıntı yaratacak demektir. Bunu görmemiz lazım.
Değerli arkadaşlar,
borç stoku artmayacak görünecek. Yine Sayın Bakanımız çıkacak, diyecek ki:
“Kamu borcunun gayrisafi millî hasılaya oranı yüzde 38’dir.” ama gerçekte öyle
olmayacak, gerçekte en az 15-20 puan üstünde olacak bunun. Onun için, buraya
“muhtemel devlet borcu” kavramı getirdik ki bunu da ayrıca takip edelim, hazine
tarafından bu da bilinsin. Belki biraz esprili bir kavram gibi görünüyor ama
hazinenin bu konuyu çok iyi takip etmesi lazım. En az, doğrudan yapılan borçlar
kadar önemli bir konu bu konu, yeni sistemle büyük bir sıkıntı oluşacak gibi
görünüyor.
Değerli
arkadaşlar, bu torba kanunla 4749’un -ki çok önemli bir kanundur- birçok
maddesi değişiyor, birçok maddesinde gedik açılıyor. Bununla hazine dışında
belediyelerin de borçlanmasına imkân getiriliyor, 4’üncü maddede vardır, oraya
gelince görüşeceğiz ama belediyelerin de tahvil ihracıyla borçlanması ve buna
aldığımız bilgilere göre ilk önce İstanbul Belediyesi yeşil ışık yakacak ya da
onların öyle bir talebi var, hem hazinenin hem belediyelerin borçlanması büyük
bir sıkıntı getirecek Türkiye için. Bu konuda da hassas olmamız gerekiyor…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU
(Devamla) - …en az şerefimiz, haysiyetimizi kolladığımız kadar bu konuyla
ilgili olarak da hassas olmamız gerekiyor.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.51
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 23.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Fatih ŞAHİN (Ankara), Özlem YEMİŞÇİ
(Tekirdağ)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 86’ncı Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
443 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın 1’inci maddesi üzerinde Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu
ve arkadaşları tarafından verilen önergenin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
1’inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
2’nci madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
443 sıra sayılı yasa tasarısının 2. maddesindeki “6102 sayılı Türk Ticaret
Kanununun, kuruluş, tescil, denetleme, sermaye, tasfiye ve işleyişine ilişkin
hükümlerine bağlı olmaksızın” ifadesinin madde metninden çıkartılarak “6102
sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri kapsamında” ifadesinin eklenmesini arz
ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Bülent Kuşoğlu Musa Çam
İstanbul Ankara İzmir
Rahmi
Aşkın Türeli
İzmir
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
443 Sıra Sayılı Yasa Tasarısının 4749 Sayılı Kanunun 7/A maddesinin ikinci
fıkrasını değiştirmeyi öngören 2. maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Erol Dora Adil Kurt
Bingöl Mardin Hakkâri
Nursel
Aydoğan Sırrı Süreyya
Önder
Diyarbakır İstanbul
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yeni bir kamu
finansman modeli ortaya çıkaran ve Bakanlığı bu konuyla ilgili tek yetkili
kılan bu düzenlemeyle aynı zamanda bu yapıların, yasaların belirttiği vergi ve
harç gibi yükümlülüklerden muaf tutulması söz konusudur. Bir kamu finansman
modeli, daha açıklayıcı ve kamu çıkarlarının daha net vurgulandığı bir
düzenlemeyle ortaya konulmalıdır. Değişiklik ile daha doğru bir düzenlemenin
yapılmasına olanak sağlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
443 sıra sayılı yasa tasarısının 2. maddesindeki “6102 sayılı Türk Ticaret
Kanununun, kuruluş, tescil, denetleme, sermaye, tasfiye ve işleyişine ilişkin
hükümlerine bağlı olmaksızın” ifadesinin madde metninden çıkartılarak “6102
sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri kapsamında” ifadesinin eklenmesini arz
ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Ferit Mevlüt Aslanoğlu, İstanbul Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize
saygılar sunuyorum.
İçinizde birçok
hukukçu var. Değerli arkadaşlarım, “anonim şirket” deyince aklınıza ne geliyor?
Anonim şirket, şirket tabirinden… “Bakanın onayıyla bir anonim şirket kurulur.”
ifadesi sizin aklınıza neyi getiriyor? Sayın Bakan, hiç zorlanmayın, gelin, bir
icat daha yapalım, bir kamu anonim şirketleri kuralım, bir de özel sektör
anonim şirketleri kuralım, Türk Ticaret Kanunu’na bunu ekleyelim, “Kamu anonim
şirketleri hiçbir zaman tescil, hiçbir zaman yayın, hiçbir zaman denetim,
hiçbir zaman tasfiyeyle ilgili, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi değildir.”
diyelim. Türk Ticaret Kanunu’na, genel şeyine bir madde koyalım, ne siz yorulun
ne biz yorulalım. “Anonim şirket” deyince bizim aklımıza Türk Ticaret Kanunu
hükümlerine göre kurulan bir şirket geliyor arkadaşlar. Bunun, anonim şirketin
nasıl kurulacağı, her şey belirlenmiştir. Bir icat çıkarıyorsunuz. Daha önce,
Komisyona gelmeden önce, arkadaşlar, nasıldı biliyor musunuz bu? Bir kâğıda
bakanın onayını alıyorlar, bu kadar; şirket kuruldu. Yönetimi kimin, denetimi
kimin, imza yetkilisi kim, dışarıya karşı kim temsil edecek? Tescil ve ilanı
olmayan bir şirket, arkadaşlar, hüküm ifade edebilir mi? İçinizde birçok
hukukçu var arkadaşlar. Böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar? Siz bir devlet
adına iş yapıyorsunuz, bir devleti dışarıda temsil eden bir şirket
kuruyorsunuz.
Sayın Bakan, ya
bunun adına “fon” deyin… O zaman siz de yorulmayın, biz de yorulmayalım.
“Hazine fonu” deyin, bir hazine fonu kurun, o zaman şirket kurmaya da ihtiyaç
yok ama “Bakan onayıyla şirket kurulur.” dedikten sonra Türk Ticaret Kanunu
hükümlerinden kaçırmak... Bir kere, şirket olmaktan çıkıyor.
Değerli
arkadaşlarım, hukukçu arkadaşlarım, bir ülke adına tahvil ihraç edecek bir
şirket bu kadar ciddiyetsiz şekilde kurulur mu? Takdirlerinize sunuyoruz biz
sizin. Bunu defalarca söyledik, sonuçta ilanı ancak koydurabildik. Arkadaşlar,
ticaret siciline tescil olacak, bu şirketin ana sözleşmesi noterden geçecek, bu
şirket tescil ve ilan olacak. Bunu kapsamayan bir şirket -denetimi kim,
yönetimi kim- şirket olur mu arkadaşlar? Ben vicdanlarınıza sunuyorum,
takdirinize sunuyorum. Eğer çok ısrar ediyorsanız, getirin, Türk Ticaret
Kanunu'na bir madde koyalım. Kamu adına kurulacak AŞ’leri, bakan onayıyla
kurulacak AŞ’leri de Türk Ticaret Kanunu’nun genel hükümlerine koyalım, ne siz
üzülün ne biz üzülelim ne de bu ülkeyi dışarıda temsil ederken kimse bize gülmesin.
Bize gülerler.
Anonim şirketin
bir statüsü vardır. Bu, Türk Ticaret Kanunu’nun genel hükümlerine tabidir.
Oradan kaçırarak “Efendim, bürokrasi olmasın...” Sayın Bakan, bürokrasi olsun
gerekirse. Bir kurumun, eğer Türkiye’ye bu kadar tahvil ihraç edecekseniz,
ciddi bir anonim şirket olması lazım. Ne defteri belli ne bilançosu belli ne
ilanı belli; hiçbir şey yok. Arkadaşlar, bir anonim şirketin ne aldığı, ne
verdiği, kaç paralık tahvil ihraç ettiği, defterinde ne kadar tahvili var, ne
kadar ödedi, bunlar kaydolmaz mı arkadaşlar? Deftere tabi değil mi bunlar? Ama
her şeyi kaçırıyorsunuz. Anlamak mümkün değil. Gelin, size yardımcı olalım.
Gelin, yardımcı olalım, bir kanun teklifi verelim, Türk Ticaret Kanunu’na bir
madde koyalım. Kamu adına kurulacak şirketler sadece tescil olur, her şey
Ticaret Kanunu hükümlerinin dışında deyin, genel bir hüküm koyun. Bugün
hazineye, yarın başka bir bakanlığa, yarın bir başka bakanlığa… Bunun adı çocuk
oyuncağı. Olmaz arkadaşlar, Türkiye ciddi bir ülke. Efendim, Türkiye
Cumhuriyeti hazinesi bir iş yapıyorsa ciddi olmalıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Böyle ciddiyetsiz iş olmaz arkadaşlar.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
3’üncü madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
443 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 3’üncü maddesi ile düzenlenen 4749 sayılı
kanunun 8’inci maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesindeki “yüzde birine
kadar garanti ücreti alınır” ibaresinin “binde beş garanti ücreti alınır”
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent
Kuşoğlu Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Musa Çam Rahmi Aşkın Türeli
Ankara İstanbul İzmir İzmir
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
443 sıra sayılı
yasa tasarısının 3. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederim.
İdris Baluken Erol Dora Adil Kurt
Bingöl Mardin Hakkâri
Sırrı
Süreyya Önder Mülkiye
Birtane
İstanbul Kars
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yasa tasarısında
değiştirilmesi öngörülen kanun maddesi, hazine garantili dış kredilerde yatırım
önceliği koşullarının ortadan kaldırılması ve dış kredi kullanan herkesten
yatırımının türünün ya da ne olduğuna bakılmaksızın, hazine garantisi
ayrılmasının öngörülmesi, yatırım harcamalarını düşürecektir. Yıllarca yabancı
sermayenin ülkeye girişini teşvik eden hükümetin, bu sermaye ile sağlanan
kredilerin kullanımında hazine garantisini şartının getirmesinin altyapısı yasa
tasarısı nedeniyle, yeterince hazırlanmamıştır. Bugüne kadar kullanılan
kredilere yönelik uygulamaların nasıl gerçekleşeceği ise ifade edilmemiştir. Bu
nedenle de, maddenin yasa tasarısından çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
443 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 3’üncü maddesi ile düzenlenen 4749 sayılı
kanunun 8’inci maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesindeki “yüzde birine
kadar garanti ücreti alınır” ibaresinin “binde beş garanti ücreti alınır”
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent
Kuşoğlu (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) –
Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Bülent Kuşoğlu, Ankara Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU
(Ankara) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu kira sertifikaları, varlık kiralama şirketi konusu çok önemli.
Demin değerli Sayın Badak konuşması sırasında bir şirketin varlığından bahsetti
ama bildiğimiz anlamda -biraz önce Sayın Aslanoğlu da sordu, “Bir anonim şirket
deyince, ne anlıyorsunuz?” dedi- sizin anladığınız anlamda bir anonim şirketin
varlığı söz konusu değil.
Bu konu, bu kira
sertifikası konusu üç açıdan çok önemli. Bir: Devletin varlığı, güvenilirliği
söz konusu. “Türkiye Cumhuriyeti” yazıyor orada, kira sertifikalarında, onun
çok güvenilir olması lazım. O açıdan çok önemli, devlet olduğumuz için çok
önemli. İki: Hukukun üstünlüğü açısından çok önemli. Hukuk her şeyin üstünde,
belli kurallar manzumesinin olması lazım ve her şeyin üstünde olması lazım. Bu
açıdan çok önemli. Üçüncüsü de itikadi açıdan… Bireyin inançlarının istismar
edilmemesi gerekir, inanç istismarının olmaması lazım. Bu açılardan önemli.
Bakın, bu varlık kiralama
şirketi üstünden çıkarılan kira sertifikalarıyla ilgili olarak baktığımızda
gerçek anlamda bir şirketin olmadığını görüyoruz. Bu açıklandı; bir şirket yok,
yönetim kurulu başkanı yok, sermayesi yok, genel müdürü yok, defter, belgesi
yok, hiçbir şey yok. Bunun üzerinden 6 milyar liralık sertifika çıkarılmış ve
Müslüman insanlara dağıtılmış, almışlar onlar da bu Türkiye Cumhuriyeti’ne
güvenerek. Ama, bu faiz; üzerinde yazıyor, bunu görüyorsunuz. İş akışına
bakıyorsunuz, normal olarak olması gereken: Varlık kiralama şirketinin
gerçekten üzerinde gayrimenkuller olması lazım, o gayrimenkulleri gerçekten
kiraya vermesi lazım, kira geliri gerçek anlamda elde etmesi lazım. Burada
gayrimenkul yok, üzerinde varlık kiralama şirketinin sermayesi olmadığı için gayrimenkul
de yok. Gerçekten kurulmamış ve biz
insanları aldatmışız, 6 milyar liralık -kaç bilmiyorum- binlerce Müslüman’ı
aldatmışız Türkiye Cumhuriyeti olarak. Bu olacak şey midir? Biz buna nasıl
“Evet” diyeceğiz? Vicdanlarımız sızlamaz mı? Bunu nasıl yapabiliriz? İnancımız,
imanımız sızlamaz mı? Bunu ifade etmeye çalışıyorum; hem devlet açısından hem
hukuk açısından hem inancımız, itikadımız açısından yanlış bir iş yapıyoruz.
Bunun düzeltilmesi lazım. Vicdanlarınıza sesleniyorum. Böyle bir şirket yok.
Bakın, hazine
diğer işlemlerinde olduğu gibi sadece hazine tahvili çıkarsaydı, belli bir faiz
koysaydı hiçbir şey fark etmezdi. İnsanlar bize güvenmişler, gelmişler,
“Faizsiz sertifika alıyorum.” demişler ama ondan daha az faiz veren bir sisteme
yakalanmışlar. Olacak şey midir bu? Olması gerekeni tekrar söylüyorum: Orada
işlem akışı, varlık kiralama şirketi üzerinde muhakkak gayrimenkullerin olması
gerekir ama gayrimenkul olması için muhakkak sermayesi olması gerekirdi. Böyle
bir şey yok çünkü şirket de yok, gayrimenkul de yok. Hangi gayrimenkuller
olduğu da tam olarak belli değil. Defalarca sorduk, anlayamadık hangi
gayrimenkuller var bu şirketin üzerinde. Kâğıt üzerinde bile olsa, onlar dahi
yok. Bu gayrimenkuller kiraya verilecek, gerçek anlamda kiraya verilecek, kira
geliri elde edilecek, kira sertifikası onun üzerinden piyasaya arz edilecek; o
da yok. E, bu durumda biz ne yapıyoruz? Nasıl bir devletiz biz? Biz muz
cumhuriyeti miyiz? Biz insanların dinini, inancını istismar eden bir Türkiye
Büyük Millet Meclisi miyiz, bir devlet miyiz? Hukukun üstünlüğünü hiçe sayan,
güvenirliği olmayan bir devlet miyiz?
Hepinizin bu
konulardaki hassasiyetine sesleniyorum. Sizlerin bu konularda hassas olduğunu,
olacağını biliyorum. Böyle bir konunun, bu konuların siyaseten düşünülmemesi
gerektiğini sizlerin en iyi şekilde takdir edeceğini düşünüyorum.
Tekrar
vicdanlarınıza sesleniyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
4’üncü madde
üzerinde aynı mahiyette üç adet önerge vardır, okutacağım ve birlikte işleme
alacağım. Talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
443 sıra sayılı yasa tasarısının 4. Maddesinin tasarı metninden çıkartılmasını
arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Bülent Kuşoğlu Musa Çam
İstanbul Ankara İzmir
Rahmi Aşkın Türeli Müslim Sarı
İzmir İstanbul
Diğer önergenin
imza sahipleri:
İdris Baluken Erol Dora Adil Kurt
Bingöl Mardin Hakkâri
Ayla
Akat Halil
Aksoy
Batman Ağrı
Diğer önergenin imza sahipleri:
Oktay Vural Erkan Akçay Mustafa Kalaycı
İzmir Manisa Konya
Mehmet Günal S. Nevzat Korkmaz Ali Öz
Antalya Isparta Mersin
BAŞKAN – Aynı
mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın
Vural, önerge üzerinde söz var mı, gerekçeyi mi okutalım?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Belediyelerin
yurt dışında tahvil ihraçları da teşvik ediliyor gibi bir sonuç ortaya
çıkmaktadır. Krediler ile ilgili ibare zaten var. Belediyeler kendileri de
tahvil ihraç edebiliyorlar. Ankara Belediyesinden dolayı Hazinenin üstlendiği
borçlar ortadayken böyle bir düzenleme suistimallere yol açabilecektir.
BAŞKAN – Diğer
gerekçeyi, BDP’nin önergesinin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Son yıllarda
yoğun bir talep gören tahvillerin ihracına yönelik olarak, 6183 sayılı Kanunun
kullanılması yetersizlikleri ve ek değişiklikleri de kendisiyle beraber
getirecektir. Tahvil ihracına yönelik, sermaye piyasalarında yapılacak daha
kapsamlı bir değişiklik ile tahvil ihracının düzenlenmesi gerekmektedir. Yasa
tasarısında öngörülen değişiklik, 6183 sayılı Kanunun yetersiz kalmasıyla,
uygulamada yeni sorunların ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bu nedenle madde
tasarı metninden çıkarılmalıdır.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen, İstanbul Milletvekili Müslim Sarı. (CHP sıralarından
alkışlar)
MÜSLİM SARI
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4’üncü maddeyle ilgili söz
almış bulunuyorum.
Öncelikle bir
genel tespiti yapmak isterim. 2001 krizinden sonra Türkiye’de bir mali istikrar
söz konusuysa, özellikle kamu maliyesinde önemli ilerlemeler sağlandıysa bunun
en önemli nedenlerinden birisi hiç kuşkusuz ki 4749 sayılı Yasa’dır. Bu yasa,
özellikle hazine garantileri açısından ve koşullu yükümlülükler açısından, 2001
krizinde yaşadığımız ağır travmalardan sonra bir düzenleme getirmeyi
düşünmüştür. Hazine garantilerine sınırlar konmuştur, kamu maliyesinde faiz
dışı fazla politikaları uygulanmıştır, bu anlamda ciddi kazanımlar elde
edilmiştir. Ancak, son zamanlarda peşi sıra önümüze gelen birtakım yasalara
baktığımız zaman, kamuda yeniden bir koşullu yükümlülük alanının
açılabileceğine ilişkin kaygılar muhalefette belirginleşmiştir. Biz bunu, bütün
bu yasalar ardı sıra buraya getirildiğinde muhalefet sorumluluğu içerisinde
anlatmaya çalıştık. Her ne kadar hazine garantilerine birtakım limitler
konulduysa da ve bu limitler de yılı bütçelerinde, ilgili bütçe kanunlarında
yer alıyor olsa da özellikle orta ve uzun vadede gerçekleştiğinde Türkiye'yi
ciddi anlamda bir riske sokabilecek hazine taahhütlerinin önümüze birtakım
yasalarla, çok hızlı bir biçimde, son bir yılda getirildiğini görüyoruz.
Şöyle süreçlerle
karşı karşıya kalabiliriz, Hükûmet bize çıkıp diyebilir ki: “Hükûmet olarak ben
yılı bütçesine burada hazine garantilerine ilişkin bir sınır koyuyorum ama bir
sonraki yıl geldiğinde bu sınırı -örneğin yüzde 300- artırıyorum.” Bunu
artırabilir Hükûmet ve artırma konusunda da herhangi bir engelleyici hüküm söz
konusu değil. Dolayısıyla, bütçelerde görünmeyen, borç stoklarında görünmeyen,
orta ve uzun vadede Hazine Müsteşarlığını ve kamu maliyesini ciddi anlamda
sıkıntıya sokacak koşullu yükümlülükler alanının son birkaç tane yasayla
açıldığını görüyoruz.
Şimdi, bu
yasanın, bu tasarının bu maddesiyle getirilmek istenen şey şudur: Yerel
yönetimler tahvil ihraç edeceklerse eğer ve bu ihracata Hazine Müsteşarlığı
garantör olacaksa eğer, onların bütçelerinde bu garantileri karşısında elde
edilecek geri ödemeler için Hazine Müsteşarlığı nezdinde ya da ilgili banka
nezdinde bir geri ödeme hesabı açılsın ve bu geri ödeme hesabında bu hesaplar
takip edilsin. Şimdi, bu açıdan bakıldığında son derece masumane görünüyor
olabilir ancak geçmiş dönemlerde peşi sıra gelen yasalarla birlikte
değerlendirdiğimizde, orta ve uzun vadede yerel yönetimlerin birtakım projeler
için tahvil ihraçlarına çıkabilecekleri ve bu tahvil ihraçları karşılığında da
Hazine Müsteşarlığının birtakım garantiler verebileceği, birtakım taahhütler
altına girebileceği izlenimi oluşmaktadır bizde. Özellikle bu yasanın bu
hükmüyle daha önce tanımlanmamış, 4749 sayılı Yasa’da tanımlanmamış bir
olanağın tanımlanıyor oluşuyla böyle bir durumun teşvik edilebileceğine ilişkin
birtakım kaygılar var. Bu anlamda doğru değildir.
Buradan,
kayıtlara geçmesi açısından, yine muhalefet bilinci ve sorumluluğu içerisinde
uyarıyoruz: Özellikle yerel yönetimlerin tahvil ihraçlarına bir mekanizma
açılmasıyla, özellikle hazinenin garantör olmasıyla orta ve uzun vadede 2001
yılından beri kamu maliyesinde elde edilen kazanımlar ciddi şekilde
örselenebilir. Biliyorsunuz, daha önce, buraya, yap-kirala-devret projeleri
çerçevesinde özellikle -Sağlık Bakanlığının- şehir hastaneleri yapılması
konusunda bir yasa da getirilmişti, aynı kaygılarımızı orada da söylemiştik ve
hazinenin 30 milyara ulaşan nitelikte, kamu-özel sektörün yapacağı birtakım
borçlanmalara ya da yatırımlara garantör olma potansiyeliyle karşı karşıya
bırakıldığını söylemiştik. Burada da benzer bir uygulama var. Plan ve Bütçe
Komisyonunda yapmış olduğumuz görüşmelerde bunun aslında mali disipline doğru
atılmış bir adım olduğu her ne kadar söylenmiş olsa da, dolayısıyla 4749 sayılı
Yasa’da böyle bir tanımlama yokken tasarının bu maddesinin sadece böyle bir
tanımlama getiriyor olduğu söylenmiş olsa da biz bu konudaki kaygılarımızı
saklı tutmak istiyoruz. Özellikle yerel yönetimlerin tahvil ihraçlarına hazine
garantisinin veriliyor oluşunu ya da böyle bir intibanın oluşturuluyor oluşunu
Türkiye’de mali disiplin açısından tehlikeli buluyoruz. Dolayısıyla, bu hükmün
buradan çıkarılması gerektiğini söylüyoruz ve bu kaygılarımızın kayıtlara
geçmesi açısından bunu önemsediğimizi söylüyoruz, iktidar partisinden de
önerimize destek bekliyoruz.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
5’inci madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
443 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 5’inci maddesi ile getirilmek istenen
ibarenin “ile nakit, borç, alacak ve diğer Hazine işlemleri kapsamında
yaptırılan iş, işlem, hazine garantileri ve diğer hizmetler karşılığı ödenecek
ücret, masraf, komisyon ve benzeri tutarlar” şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Bülent Kuşoğlu Ferit Mevlüt Aslanoğlu Musa Çam
Ankara İstanbul İzmir
Rahmi
Aşkın Türeli
İzmir
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Bülent Kuşoğlu, Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın
Kuşoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU
(Ankara) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; tekrar hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu varlık kiralama şirketiyle ilgili olarak Sayın Bakana biz “Neden
bir şirket kurulmadı, kurulması gerekiyorken?” diye sorduğumuz zaman bunun bir
maliyeti olacağından, lüzumsuz yere böyle bir şirketin kurulmasının hazineye
yük getireceğinden bahsetti, “Gereksiz yere böyle bir işlem yapmadık.” dedi.
Ben de o zaman kendisine dedim ki: Sayın Bakanım, o zaman Merkez Bankası neden
anonim şirket şeklinde kurulmuştur? Merkez Bankası da bir kamu kuruluşu. Merkez
Bankası niçin anonim şirket şeklinde kurulmuştur? Her sene genel kurul yapar,
genel kurullarında bir yığın da sıkıntı çeker. Biraz sonra, ileriki maddelerde
Merkez Bankasıyla ilgili bir düzenleme var. Neden Merkez Bankası anonim şirket
şeklinde kurulmuştur, anonim şirket olarak görev yapar, Ticaret Kanunu’na, özel
hukuka tabidir de varlık kiralama şirketi masraftan kaçınarak kurulmamıştır? Bu
kadar mı önemsizdir? Bu, bir devlet nosyonunun olmadığını gösteriyor ya da
orada iflas ettiğini gösteren bir örnek maalesef. Çok önemli bir konu,
atlamamamız gerekir. Varlık kiralama şirketi devlete gelir getirmek için,
borçlanabilmek için bir yoldur, böyle bir potansiyel vardır. Bunun muhakkak
olması lazım, özellikle yurt dışındaki bu havuzu bizim de kullanabilmemiz lazım
ama devlet olarak dürüst davranmamız lazım, hukuka uygun hareket etmemiz lazım
ve kimseyi, özellikle itikadı olan, Müslüman insanları istismar etmemeliyiz.
Biz maalesef üçünü de yapıyoruz. Niçin yaparız, anlamak mümkün değil.
Ben diğer bir
soru daha sormuştum yine Sayın Bakana Komisyonda. Kira sertifikası alan bir
vatandaşımız ya da bir yabancı, varlık kiralama şirketiyle ilgili bir sorunu
olduğunda nereye dava açacak, hangi mahkemeye dava açacak -çünkü ticaret
hukukuna tabi değil, devleti mahkemeye veremez- hangi mahkemeye gidip de
hakkını savunacak, hakkını isteyecek, hakkını talep edecek? Böyle bir sorunun
da cevabı yok biliyor musunuz çünkü ne olduğu belli olmayan bir varlık kiralama
şirketi var, ne olduğu belli değil. Buna hepimizin, sizlerin benden daha fazla
isyan etmesi lazım. Böyle bir abukluğa, böyle bir hukuksuzluğa, böyle bir
istismara hepimizin isyan etmesi lazım.
Bir diğer sorum
da “Varlık kiralama şirketine tabi olan, varlık kiralama şirketine satılmış
olan gayrimenkuller nelerdir?” şeklindeydi. Ona da bir cevap alamadık. Hangi
bakanlık binaları, hazineye ait hangi gayrimenkuller, devlete ait hangi
gayrimenkuller satıldı, hangileri kiraya verildi, ne şekilde kiraya verildi,
bunlar da yok ortada. Böyle bir hukuk, böyle bir anlayış, böyle bir düzenleme
olur mu! Ne olacak yani bir anonim şirket kurulsa, bunun gerçekten ortakları
olsa -kamu bankaları da olabilirdi- gerçek ortakları olsa. Gerçekten düzenleme…
Ayrıca, oradaki masraflar da devlete gidecek; oradaki vergi, resim, harçların
hepsinin sahibi olacak olan kişi devlettir nihayetinde. Ne masrafı olacak, var
mı böyle bir şey? Hiçbir sorumluluğu da olmaz, hiçbir sıkıntısı da olmaz. Ama masraf
olur gerekçesiyle bunlar söylendi ve sonuç olarak şu var: Biz 6 milyar liralık
kira sertifikası ihraç ettik yurt dışına, yurt içine ve binlerce insan aldı
bunlardan ve bunlar yarın hesap sorarsa bunun hesabını kim verecek bu dünyada
da, ahirette de, onu soruyorum ve Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu yüce Meclis
de sorumludur. Geçen sefer, kanunu çıkarırken varlık kiralama anonim şirketi
konusunda Sayın Bakana yetki verilmişti, ne olacağını bilmiyorduk ama bu sefer
ne olduğunu biliyoruz. Ne olduğunu bilerek hesap sormamız lazım -Meclisin
denetim görevi de vardır- ve dememiz lazım ki: “Sayın Bakan, size verilen bu
yetki kullanılmamış, yanlış kullanılmış. Kira sertifikasını şirket kurarak
çıkarmamışsınız, inancı olan, itikadı olan insanları istismar etmişsiniz,
devleti istismar etmişsiniz, hukuku istismar etmişsiniz.” dememiz lazımdı, hep
beraber bunu söyleyebilmemiz lazımdı.
Değerli
arkadaşlarım, tekrar hassasiyetinize sığınıyorum, saygılar sunuyorum hepinize.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul
edilmiştir.
6’ncı madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
443 sıra sayılı
yasa tasarısının 6. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
İdris Baluken Erol Dora Adil Kurt
Bingöl Mardin Hakkâri
Özdal
Üçer Nazmi
Gür
Van Van
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Nemalanma
şartlarının ne şekilde olacağının müsteşarlık ve merkez bankası tarafından
belirlenmesine bırakılması, sorunlara neden olabilecektir. Bu nemalanmanın
fiziki yatırımlar yoluyla mı yoksa nakdi bir değerlendirme işlemi mi olacağı
net değildir. Bu nedenle, hesaplardaki tutarların nemalanması şartlarının açık
belirlenmesi gereklidir.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul
edilmiştir.
7’nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
8’inci madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
443 sıra sayılı
yasa tasarısının 8. Maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederim.
İdris Baluken Erol Dora Adil Kurt
Bingöl Mardin Hakkâri
Esat
Canan Sırrı
Süreyya Önder
Hakkâri
İstanbul
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı maddesinde
yer alan istisnalar ile kira işlemlerine vergi muafiyeti getirmektedir. Yüksek
bürokratlar ve kurumlar için, konaklama amacıyla yapılan kiralama işlemlerine
getirilen muafiyetler getirip getirmediği açık değildir.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
9’uncu madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
443 sıra sayılı
yasa tasarısının 9. maddesinde yer alan “diğer Hazine alacakları,” ibaresinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
İdris Baluken Erol Dora Adil Kurt
Bingöl Mardin Hakkâri
Hüsamettin Zenderlioğlu Esat Canan
Bitlis Hakkâri
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Mevcut durumda
kanunun ilgili maddesinde yer alan kalemler yeterli ve açık olarak
belirtilmektedir. Bu kalemlere hazine alacakları da dâhildir. Diğer hazine
alacakları gibi bir ifade, uygulayıcılara inisiyatif tanıyacağından uygulamada
öngörülemeyen sonuçlara neden olacağından ifadenin tasarı metninden çıkarılması
gerekmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
10’uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
11’inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
12’nci madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
12 nci maddesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Erkan Akçay Mustafa Kalaycı
İzmir Manisa Konya
Mehmet Günal S. Nevzat Korkmaz Ali Öz
Antalya Isparta Mersin
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Mehmet Günal, Antalya Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, az önceki tartışmayla ilgili küçük bir açıklama yaparak
sözlerime başlamak istiyorum. Sayın Genç benim de adımı söyleyerek Sayın
Canikli’yle ilgili bir hususu söyledi. Bahsedilen konu, bir yıl önce şubat ayı
içerisinde, bizim Antalya bölgemizde Çıralı’da Uluçınar mevkisinde bir spor
tesisiyle ilgili bir konudur. DSİ Spora tahsis yapılarak, onun üzerinden de bir
müstecire farklı bir şekilde inşaat yapması -günübirlik tesis- diye
söylemişler. Orası da çevre açısından ekolojik olarak çok önemli bir bölge,
caretta caretta’ların geldiği bir bölge. Arkadaşlarımız da orada bir duyarlılık
gösterdiler. İnşaat yapılmaması gereken bir alana yapılmış, yapan firmanın yan
tarafta oteli olan Giresunlu bir iş adamına ait olduğu söylenmiş. Ben o kısmını
sadece söylemedim, konuyu açıklamak açısından söylüyorum. Orada yapılan
usulsüzlükle ilgili soru önergesi vermemiz üzerine -zaten köylüler dava açmış-
bu gündeme gelince de sayın vali inşaatlarını geçici olarak durdurdu, mahkeme
kararına göre.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Müteahhit firma Giresunlu mu?
MEHMET GÜNAL
(Devamla) – Tabii akrabalık kısmıyla ilgili şahitliğim yoktur.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Hiç akrabalık falan yok.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) – Ama kamuoyunda yer alan kısmıyla Giresunlu bir iş adamına
verildiğini ve usulsüz bir şekilde Tabiat Varlıklarını Korumadan geçirilerek
devam eden mahkeme kararına göre bir sonuç alındığını söylediler. İşin özeti
budur. Verdiğim soru önergesi sonrasında da zaten, arkadaşlarımız işlemi
kamuoyunun da tepkisi nedeniyle durdurdular.
Bu maddede,
değerli arkadaşlar, kamu kurumlarının, daha doğrusu bu iştiraklerle ilgili
ödemelerin taşınmazlarla yapılması yani yapılacak kâr dağıtım ve temettülerin
iştiraklere -belki özel bir şey var mı, bilmiyorum, arkadaşlarımız söyledi ama-
nakit yerine taşınmazlarla yapılması öngörülüyor. Biz, burada amacı tam açık
olarak göremiyoruz. Zaten varsa bu şekliyle devirlerinin yapılması gerekiyor
nakit olarak kâr ettilerse, ne ise. Normal uygulamanın dışına çıkarıldığı zaman
bize belli amaçlar söylense de her zaman kafada soru işaretleri oluşuyor. Bunun
genel hükümlere göre, mevcut şeye göre yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Özelleştirme
kapsamından da çıkarılmaması gerektiğini düşünüyoruz.
Bu vesileyle
bunları söylemek için söz aldım. Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
13’üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
14’üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
15’inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
16’ncı maddede
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
443 sıra sayılı yasa tasarısının 16. maddesinin son paragrafındaki “hidrolik
kaynaklara dayalı elektrik üretimini yapan tesisin bulunduğu yerin il özel
idaresine, il özel idaresi bulunmayan yerlerde Büyükşehir Belediye Başkanlığına
aktarılır” ifadesinin tasarı metninden çıkartılarak “genel bütçeye aktarılır”
şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Bülent Kuşoğlu Musa Çam
İstanbul Ankara İzmir
Rahmi
Aşkın Türeli Faik
Tunay
İzmir İstanbul
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerinin
üzerinde söz isteyen Faik Tunay, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
FAİK TUNAY
(İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer üyeler; hepinizi sevgiyle selamlıyorum.
16’ncı madde üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Aslında bu
maddeyle ilgili söylenecek çok fazla bir şey yok. Bu maddeyi tartışmak da çok
anlamlı değil çünkü genellik prensibine tamamen aykırı bir madde.
Şimdi,
hidroelektrik santrallerini konuşuyoruz, Türkiye’deki üretilen elektriği
konuşuyoruz ama hidroelektrik santrallerinde elektrik üretilmesi için oluşan
koşulları hiçbir şekilde konuşmuyoruz. Bu oluşan koşullar nedir? Elbetteki su,
akarsular, nehirlerimiz. Bir hidroelektrik santralinden elektrik üretilmesi
için en başta gerekli olan şey, bizim ülkemizde sahip olduğumuz akarsu
kaynakları, nehirler.
Peki, bu
elektriği üretiyoruz da elektriği üretirken bazen, dönem dönem ülkemizde
yaşanan selleri, oluşan faciaları ve kayıpları hiçbir zaman konuşmuyoruz. Biz,
sadece, bu yasayla birlikte, tesisin bulunduğu yani hidroelektrik santralinin
bulunduğu illerde eğer il özel idaresi varsa vergilerin o il özel idaresine
yoksa büyükşehir belediyesine aktarılmasını konuşuyoruz. Ama, bir sel felaketi
olduğu zaman, o sel felaketi o hidroelektrik santralinin bulunduğu ile gidene
kadar belki birden fazla ili etkileyebiliyor ve bu illerde milyarlarca dolar
zarara yol açabiliyor.
Şimdi,
hidroelektrik santrallerin ana ürünü “su” dedik. E, bütün yapılan öngörüler,
bütün raporlar dünyada gelecek yıllarda su yüzünden çok büyük problemlerin, çok
büyük savaşların çıkabileceğini söylüyor.
Türkiye, 26 adet
hidrolojik havzaya ayrılmış. Havzaların da ortalama yıllık toplam akışları 186
milyar metreküp olarak kaydedilmiş. Hepsinin birbirinden farklı verimi var.
Sadece Fırat ve Dicle havzalarının toplam ülkemiz potansiyelinin içindeki payı
yüzde 25. Bütün dünyadaki, yalnız Türkiye’deki değil, sel felaketlerine
baktığınız zaman yıllara göre, 1955 ve 2012 yılları arasında yaklaşık bizim
ülkemizde 1.400 tane sel felaketi olmuş ve bu sel felaketinden milyonlarca
insanımız canını kaybetmiş ve milyarlarca dolar zarar oluşmuş.
E, şimdi biz bir
hidroelektrik santralini barajın olduğu yere, bir ile kuruyoruz, o ilden
elektriği elde ediyoruz ama geldiğimiz zaman, bütçede diyoruz ki: Sadece ve
sadece harçlar, vergiler, resmî vergiler o ile, il özel idaresine veya
büyükşehre yatırılsın. Oysaki o hidroelektrik santralinden elektrik üretilene
kadar akarsuyun, suyun geçtiği yerlerde bir afet olduğu zaman oluşan zararları,
kayıpları hiçbir zaman düşünmüyoruz. Bir kayıp olduğu zaman, biz genel bütçe
üzerinden o kayıpları karşılıyoruz ama gelir olduğu zaman ise sadece o
hidroelektrik santralinin kurulduğu yere geliri aktarmayı düşünüyoruz. Yani,
baktığınız zaman tamamen mantıksız bir durum söz konusu.
Şimdi, bazı
vekiller şöyle diyebilir: Sel felaketini veya oluşacak faciaları, afetleri
düşünüp vergilendirme, gelir esasını alamayız. Ama, bunlar da bir sonuç
olduğuna göre, böyle olaylarla da karşılaştığımız için ve ülkemizde 1955
yılından beri -biraz önce de söylediğim gibi- 1.400’ün üzerinde sel felaketi
yaşandığı için ve milyarca dolar zarara uğradığımız için, bunun en mantıklısı,
genel bütçe üzerinden o akarsuyun geçtiği yollar üzerindeki bütün illere pay
aktarılmasıdır.
Evet,
hidroelektrik santralinin olduğu ile, barajın olduğu ile bütçeden daha büyük
pay aktarılması, verginin büyük bir kısmının oraya yatırılması elbette ki
mantıklıdır ama en azından belli kısımlarının -yüzde 10 olur, yüzde 15 olur,
artık o yasa üzerinde tartışılır, konuşulur- o illere de verilmesi, o illerdeki
il özel idarelerine, bulunmayan illerde de büyükşehirlere aktarılması daha
mantıklıdır diye düşünüyorum. Böyle olduğu zaman genellik ilkesine de uyulmuş
olur. Ama, böyle yapılmadığı takdirde, sadece o hidroelektrik santralinin
kurulduğu ile pay aktarıldığı zaman, bu sefer adaletsiz bir durum ortaya
çıkıyor. E, bir felaket, bir afet olduğu zaman genel bütçe üzerinden
karşılanıyor. Bunun önüne geçmenin yolu da, belirttiğim gibi, akarsuyun geçtiği
illere akarsuyun geçiş kilometresine göre, büyüklüğüne göre pay aktarmak, il
özel idaresine, büyükşehre vermek daha mantıklıdır.
Genellik
prensibine aykırı olduğunu düşünüyoruz ve bununla ilgili sözlerimi
tamamlıyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
17’nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
18’inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
19’uncu maddede
iki adet aynı mahiyette önerge vardır, okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
443 Sıra sayılı yasa tasarısının 19. Maddesinin tasarı metninden çıkartılmasını
arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Bülent Kuşoğlu Musa Çam
İstanbul Ankara İzmir
Rahmi
Aşkın Türeli Müslim
Sarı
İzmir İstanbul
Diğer önerge imza
sahipleri:
Oktay Vural Erkan Akçay Mustafa Kalaycı
İzmir Manisa Konya
Mehmet Günal S. Nevzat Korkmaz Ali Öz
Antalya Isparta Mersin
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu aynı mahiyetteki önergelere?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde… Sayın Vural…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Gerekçe…
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Denetleme Kurulu
üyelerinin Genel Kurul tarafından seçilmesi ile B, C ve D sınıfı
hissedarlarınca seçilecek üyelerin A sınıfı hissedarı olan Hazine Müsteşarlığı
tarafından seçilmesi ile B, C ve D sınıfı hissedarların seçme yetkisini elinden
alınmaktadır.
Komisyonda D
sınıfı hissedarı olan gerçek kişilerin büyük bir kısmının adreslerine
ulaşılamadığı ve dolayısıyla Türk Ticaret Kanunu kapsamında yapılması gereken
tebligatlar nedeniyle genel kurulun iptal edilebileceği için verilen önergeyle
tebligat zorunluluğu kaldırılmasına rağmen, denetleme kurulu üyelerini genel
kurulun seçmesinde ısrar edilmesinin nedeni anlaşılamamaktadır.
Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası özel kanunla kurulmuş bir özel hukuk tüzel kişisidir
ve bağımsızlığı çok önemli bir husustur. Bu düzenlemeyle bağımsızlığa gölge
düşürülecek ve tamamıyla denetim dışı kalacaktır. Yani hem yönetim ve hem de
denetim kamu eliyle yapılmış olacaktır.
Dolayısıyla, pay
sahiplerine yapılacak çağrı usulüne uyulmaması ve Denetleme Kurulu üyelerinin
ayrı ayrı hissedar sınıflarınca seçilmesi uygulamasına son verilmesinin haklı
bir gerekçesi bulunmamakta olup, bu düzenlemeler uygun görülmemektedir.
BAŞKAN –
Önergeler üzerinde söz isteyen Müslim Sarı, İstanbul Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
MÜSLİM SARI (İstanbul)
– Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dilerseniz, öncelikle bu maddeyle ne yapılmak
istendiğini konuşalım, daha sonra da neden doğru olmadığını konuşalım.
Merkez
Bankasının, bildiğiniz gibi, 4 çeşit hissedarı var; A, B, C ve D sınıfı
hissedarlar olmak üzere. Bu hissedarların her biri Merkez Bankasının Denetleme
Kuruluna 1 tane üye veriyor. Dolayısıyla, A sınıfı hisseler hazineye ait olan
hisseler, B ve C sınıfı hisseler bankaya ait olan hisseler, D sınıfı hisseler de
gerçek kişilere ait olan hisseler.
Şimdi, bu yasayla
şu yapılmak isteniyor: Merkez Bankasının Denetleme Kuruluna seçilecek 4 üyenin
tamamının da genel kurulca seçilmesi düzenleniyor. Yani, bu 4 tane üyenin
tamamının da aslında doğrudan doğruya Hazine Müsteşarlığı tarafından seçilmesi
öngörülüyor, tasarının getirdiği düzenleme bu.
Şimdi, bu
düzenlemenin gerekçesi ne? Gerekçesi de şu: D sınıfı hissedarlara yani gerçek
kişilere ulaşmak mümkün değil. 6 bin küsur tane gerçek kişi var, bunların çok
büyük bir kısmına ulaşamıyoruz, bunlar ya ölmüş ya kanuni mirasçıları belli
değil ve hiçbir biçimde ulaşma şansımız yok. Peki, öyle ama o zaman, B ve C
sınıfı hissedarların Merkez Bankasının Denetleme Kuruluna üye seçme hakkını
neden ellerinden alıyorsunuz? Bu konunun bir açıklaması yok, bunun herhangi bir
gerekçesi yok. Dolayısıyla, gerekçe ile aslında yapılmak istenen düzenleme
arasında tam bir örtüşme söz konusu değil. Burada bir farklılık var, bunu
öncelikle tespit edelim.
İkincisi: Merkez
Bankasının bütün yönetim kurullarına atamayı yapan zaten Hazine Müsteşarlığının
kendisi. Yani hem Banka Meclisini hem Başkan yardımcılarını hem de Başkanın
kendisini yine Hükûmetle, üçlü kararnameyle olmak üzere Hazine Müsteşarlığı
yani Hükûmet doğrudan doğruya belirleme yetkisine sahip. Böyle bir kurumun bir
de Denetleme Kurulunun doğrudan doğruya hazine tarafından tespit ediliyor
oluşunu, belirleniyor oluşunu biz doğru bulmuyoruz. Birkaç sebepten dolayı
doğru bulmuyoruz ama en önemli sebebimiz: Merkez Bankasının özerkliğine ve bağımsızlığına
halel getirecek bir uygulama olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla, fiyat istikrarı
açısından son yıllarda elde edilen bir kazanım söz konusuysa eğer 1990’lı
yıllara göre, bu kazanımın altında Merkez Bankasının bağımsızlığı, özerkliği
çok önemli bir yerde durmaktadır. Merkez Bankasının bağımsızlığına ve
özerkliğine halel getirecek her türlü uygulamadan uzak kalmak son derece
önemlidir. Bunu korumak hem Hükûmetin görevidir, aynı zamanda muhalefetin de
görevidir. Bu açıdan bunu çok önemsediğimizi belirtmek istiyorum.
Plan ve Bütçe
Komisyonunda yapmış olduğumuz çalışmalarda bu önerinin aslında Hazine
Müsteşarlığından değil de Merkez Bankasından, kendisinden geliyor olmasını da
trajik bir durum olarak nitelemek istiyorum. Herhâlde, Merkez Bankasının bağımsızlığını
ve özerkliğini en fazla o kurumun çalışanları ve yöneticileri korumalıdırlar.
Dolayısıyla, bu önerinin Merkez Bankasından geliyor oluşunu da ben bir
talihsizlik olarak değerlendiriyorum.
Sonuç itibarıyla,
bu öneri Merkez Bankasının bağımsızlığına gölge düşüren bir öneridir ve eskiden
olduğu gibi A, B, C ve D sınıfı hissedarların her birinin Denetleme Kuruluna
birer üye seçmesinin yani eski uygulamanın doğru olduğunu düşünüyoruz. Mevcut
uygulamanın ya da bu tasarıyla getirilmek istenen uygulamanın doğru olmadığını,
Merkez Bankası bağımsızlığına aykırılık teşkil ettiğini düşünüyoruz. Bu
çerçevede bu öneriyi verdik, iktidardan da destek bekliyoruz.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Aynı mahiyetteki
önergeler kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
20’nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
21’inci madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
21 nci maddesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Erkan Akçay Mustafa Kalaycı
İzmir Manisa Konya
Mehmet Günal S. Nevzat Korkmaz Ali Öz
Antalya Isparta Mersin
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Mehmet Günal, Antalya Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, bu maddede ve önceki maddelerde de Merkez Bankasının Denetleme
Kuruluyla ilgili hükümler var. Tabii eski bir Merkez Bankacı olarak değil
sadece, Merkez Bankasının bağımsızlığıyla ilgili ders veren bir akademisyen
olarak da bu maddenin doğru olmadığını düşünüyorum. Arkadaşlara, Sayın Bakana
da yukarıda ifade ettim. Neden derseniz, burada Merkez Bankası hisseleri sınıf
sınıf ayrılmış A, B, C, D grubu olarak ve Denetleme Kurulu üyelerini de bu
sınıflar seçiyor. Getirdiğimiz düzenlemelerle tamamını hazinenin seçmesini
öneriyoruz yani “genel kurul” diyor da kibarca hazinenin seçmesini öneriyoruz.
Burada yaptığımız
şey, arkadaşlarımız bize gerekçe olarak, gerçek kişi ortaklara ulaşılamadığını
dolayısıyla bunun da genel kurulun iptaline yol açabilecek gelişmelerle
sonuçlanabileceğini söylediler ama onu, diğer maddede zaten tebligat
zorunluluğunu kaldırarak ortadan kaldırmış olduk. Bu durumda, kalan düzenleme,
sadece Denetleme Kurulu üyesinin seçim şeklini belirliyor. Onun için, o maddeye
itiraz etmedik ama burada D sınıfı hissedarların bu sakıncası kalktıktan sonra
geriye ne kalıyor? Millî bankalar ve özel ve tüzel kişi olarak seçecek ortaklar
kalıyor. Yani, zaten 3 tanesini seçiyorsunuz. Millî bankalar adına da zaten
Ziraat Bankasına söylüyorsunuz onlar belirliyor. Kalıyor 1 tane Denetleme
Kurulu... 4 kişiden 1’isini, onu seçseler ne olur, bunu seçseler… Seslerini
duyurma hakkı olsun diyoruz. Dolayısıyla, bu madde burada gereksiz kalıyor.
Söyledikleri madde, diğer, önceki maddede tebligat yükümlülükleri ortadan
kalktığı için, Türk Ticaret Kanunu’na tabi olmadığı için, zaten Genel Kurulun
yapılmasına bir engel kalmadı.
Bunu niye
söylüyoruz değerli arkadaşlar? Burada bazı arkadaşlarımız bize Türk Ticaret
Kanunu’ndan ve şirketlerle ilgili denetim kurulunun kalktığından bahsediyor ama
Merkez Bankası Kanunu’nun diğer maddeleri duruyor, okudum, vaktinizi almamak
için burada okumuyorum yani Denetleme Kurulunun görevleri devam ediyor.
Denetleme Kurulu da Merkez Bankasının bağımsızlığı olarak bir gösterge
niteliğinde bir kurul yani sadece göstermelik bir denetim değil, gerektiğinde
bütün hesapları alıp inceleyebiliyor. Dış denetimle bunun alakası yok, bankanın
içerisindeki bir kurul. Onun için, Merkez Bankası bağımsızlığının önemli olduğu
ve tartışıldığı, finansal krizlerin her yerde görüldüğü bir ortamda, para
politikasının uygulanması açısından, gösterge olarak bile olsa o Denetleme
Kurulu üyesinin bu hissedarlar tarafından seçilmesinin sembolik bir değeri var,
bunu da kaldırmayalım diyorum. Onun için bu önergeyi verdik. İstenilen maksat
bir önceki maddeyle zaten hasıl olmuş oldu yani genel kurulla ilgili bir sorun
yok. Dolayısıyla, ben, Sayın Bakanın ve sizlerin takdirlerine sunuyorum.
Bu Merkez Bankası
bağımsızlığını eğer önemsiyorsanız, 4 Denetleme Kurulu üyesinden 1’ini D grubu
hissedarlarının seçmesinde de zaten çoğunluk olarak herhangi bir şey yok;
sadece temsil edilme noktasında bir husus var, onu da burada ellerinden
almayalım, gösterme olarak da olsa orada 1 üye olsun. Seçilir, seçilmez, o ayrı
konu ama orada bu şeylerin temsil edilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Tekrar sizlerin
görüşüne sunuyor, önergemize destek vermenizi umuyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MUSA ÇAM (İzmir)
– Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım ancak yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Tarhan,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Sarı, Sayın Çam, Sayın Kuşoğlu, Sayın Tunay, Sayın
Köktürk, Sayın Dibek, Sayın Kurt, Sayın Acar, Sayın Onur, Sayın Yüceer, Sayın
Güven, Sayın Kesimoğlu, Sayın Kulkuloğlu, Sayın Köprülü, Sayın Serindağ, Sayın
Özkoç, Sayın Kaplan, Sayın Atıcı.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ödeme Güçlüğü İçinde Bulunan Bankerlerin
İşlemleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Ankara Milletvekili İzzet
Çetin'in; 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Aydın Ağan Ayaydın'ın; 4447 Sayılı
İşsizlik Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Konya Milletvekili Mustafa Baloğlu'nun; Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Harçlar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (1/747, 1/36, 2/883, 2/1285, 2/1325) (S. Sayısı: 443) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
22’nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
23’üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
24’üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
25’inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
26’ncı maddede
aynı mahiyette iki önerge vardır, birlikte okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
443 Sıra sayılı yasa tasarısının 26. Maddesinin tasarı metninden çıkartılmasını
arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Bülent Kuşoğlu Musa Çam
İstanbul Ankara İzmir
Rahmi Aşkın Türeli Engin Özkoç
İzmir Sakarya
Diğer önerge imza
sahipleri:
Oktay Vural Erkan Akçay Mustafa Kalaycı
İzmir Manisa Konya
Mehmet Günal S. Nevzat Korkmaz Ali Öz
Antalya Isparta Mersin
BAŞKAN – Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Gerekçe…
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 26 ncı
maddesi ile 8/6/1994 tarihli ve 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin
Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanununun kapsamına;
kongre merkezi, kültür ve turizm yatırımları, ticari bina ve tesisler, spor
tesisleri, yurtlar, tema parklar, balıkçı barınakları, silo ve depo tesisleri,
jeotermal ve atık ısıya dayalı tesisler ve ısıtma sistemleri, raylı sistemler,
istasyonlar, teleferik ve telesiyej tesisleri ile gümrük tesisleri de
alınmaktadır.
Ülkemizde son
yıllarda kamu özel sektör işbirliğine ilişkin uygulamaların sayısı hızla
artmaktadır. Kamu özel ortaklığı ile gerçekleştirilen projelerin finansmanı,
yapımı ve işletilmesinin çok önemli riskleri de bulunmaktadır.
Bu projeler,
klasik finansman yöntemiyle yapılan işlere oranla daha pahalıya mal olmakta ve
proje kapsamında üretilen malın birim fiyatına aynen yansımaktadır. Bu nedenle
projeler değerlendirilirken ve proje seçimi yapılırken fayda-maliyet analizleri
ve karşılaştırmalarının mutlak şekilde yapılması gerekir.
Kamu Özel
Ortaklığı yatırımları açıkça kamunun borcu niteliğini taşımakla birlikte kamu
borcu olarak gösterilmediğinden borç miktarı bilinmemektedir. Kamu-Özel
İşbirliğine yönelik yasal düzenlemeler belli bir sistematik çerçevede değildir.
Bu alanın Anayasaya uygun şekilde çerçeve bir kanunla düzenlenerek, Kamu-Özel
İşbirliği sürecinin sağlıklı işleyebileceği istikrarlı bir yasal zeminin
oluşturulması gerekmektedir.
Kamu-Özel
İşbirliği ile gerçekleştirilen kamu yatırımlarına dair koşullu yükümlülükler;
bütçeye getirdiği yük, nakit ve borç yönetimi üzerindeki olumsuz etkileri ve
şeffaflığa aykırı yapıları ile kamu mali disiplinini ve öncelikli yatırımların
öncelikle finanse edilmesi yaklaşımını tehdit eden bir niteliğe bürünmüşlerdir.
Söz konusu koşullu yükümlülüklerin oluşumundan, yönetimine, denetiminden,
raporlanmasına ve bütçeleştirmeden, muhasebeleştirilmesine kadar tabi olduğu
bütün süreçlerin yeniden düzenlenmesi gerekli görülmektedir.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Engin Özkoç, Sakarya Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ
(Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şu anda, oturumu
Sayın Sadık Yakut yönetiyor, Meclis Başkanımız. Sayın Ali Babacan Bakanımız da
burada, bürokratlarıyla beraber.
Ben bunları niye
söylüyorum? Kayıtlara geçsin diye çünkü bu CD’yi alıp ilk önce kendi bölgemdeki
milletvekillerine dağıtacağım. Bu kayıtları eğer sevgili seçmenlerim
dinliyorlarsa anlatayım.
Şu anda saat
23.58; iki dakika sonra, değerli seçmenlerim, bir günü tamamlayacağız. Biz bu
oturuma saat ikide başladık. İkiden beri…
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Üçte başladık.
ENGİN ÖZKOÇ
(Devamla) – Üçte başladık, üçten beri devam ediyoruz. İki dakika sonra bu
oturum bitecek, yeni bir güne başlayacağız. Bu ne kadar sürer, bilmiyoruz.
Sadece, burada,
Sayın Canikli ve arkadaşları, eğer birisi damarlarına basarlarsa hemen
sıralardan fırlıyorlar, dinliyorlar ama değerli arkadaşlarım defalarca çok önemli
konulardan bahsediyorlar, hepsi dışarıda Meclis koridorlarında dolaşıyorlar
ancak değerli arkadaşlarım yoklama isterlerse buraya geliyorlar.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) – Zapta geçti.
ENGİN ÖZKOÇ
(Devamla) – Bakın, şimdi damarlarına bastım, arkadaşım hemen fırlamaya başladı.
ORHAN KARASAYAR
(Hatay) – Sizin arkadaşlarınız nerede?
ENGİN ÖZKOÇ
(Devamla) - Türkiye meseleleriyle hiç ilgili değiller, ülke meseleleriyle hiç
ilgili değiller. Arkadaşlarım şimdi videoya çekiyorlar. Şimdi damarlarına
basılan arkadaşlar tek tek fırlayacaklar, onları göreceksiniz videodan, onlar
çekiliyorlar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Onlar hiç ülke meseleleriyle
ilgili değiller. Onlar sadece kendilerine verilen emirleri dinlerler, ellerini
kaldırırlar, indirirler, başka hiçbir şey yapmazlar. Onlar sadece kendilerine
söylenenleri yerine getirirler, milletvekilliği görevleri onlar için odur.
Onlar
vicdanlarına seslenen muhalefet milletvekillerinin dediklerini yapmazlar. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Bakın, dinliyor
musunuz seslerini?
Siz de çekiyor
musunuz arkadaşlar?
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Sen nasıl konuşuyorsun?
ENGİN ÖZKOÇ
(Devamla) - Seslerini dinliyor musunuz?
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Sen ne dediğinin farkında mısın? Doğru konuş!
ENGİN ÖZKOÇ
(Devamla) - İşte, bu vatan daha bölünürken, Müslümanlar kurşunlanırken bunların
sesleri hiç çıkmaz.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Boş konuşuyorsun, boş!
ENGİN ÖZKOÇ
(Devamla) - Bunların beş dakika önce hepsinin kafaları önlerine düşüyordu.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Boş konuşma, boş!
ENGİN ÖZKOÇ
(Devamla) - Bunların sesleri hiç çıkmıyordu, şimdi ancak ancak çıkmaya başladı.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Boş konuşuyorsun, boş!
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Hep boş konuşuyorsun, boş!
ENGİN ÖZKOÇ
(Devamla) - Şimdi, değerli milletvekili arkadaşlarım, yap-işlet-devret
modelinden bahsedeceğim. Bunların hiçbir tanesi ama hiçbir tanesi bunu
dinlemeyecekler çünkü biraz sonra kurulmuş saat gibi, Sayın Meclis Başkanı
“Kabul ediyor musunuz?” dediği zaman önde Sayın Canikli’ye bakacaklar, o elini
kaldırırsa onlar da ellerini kaldıracaklar. Sayın Bülent Kuşoğlu’nun söylediği
gibi, onlar vicdanlarına bakmayacaklar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Allah Allah!
ENGİN ÖZKOÇ
(Devamla) – Çünkü, onlar burada vicdanlarıyla hareket etmiyorlar, onlar burada
kendi vicdanlarıyla konuşmuyorlar, onlar burada sadece emirleri yerlerine
getiriyorlar.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Sayın Başkanım, tahrik ediyor.
ENGİN ÖZKOÇ
(Devamla) - Bir milletvekili olarak burada görevlerini yerine getirmiyorlar.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Baksana buraya, baksana!
ENGİN ÖZKOÇ
(Devamla) - Görevlerini yerine getirenler muhalefet milletvekilleridir, bu
saate kadar görevini yerine getirmeye çalışanlar onlardır. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Hani, nerede milletvekilleri, nerede?
ENGİN ÖZKOÇ
(Devamla) – Onlar, işte, şimdi damarlarına basılırsa konuşurlar. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Onun için, ben “yap-işlet-cep et” modeliyle ilgili ne
söylersem söyleyeyim, biraz sonra Sayın Meclis Başkanı diyecek ki: “Kabul edenler?”
Onlar Sayın Canikli’ye bakıp ellerini kaldıracaklar.
Değerli
arkadaşlarım, sizlere saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Şimdi soruyorum:
Aynı mahiyetteki önergeleri kabul edenler… Kabul etmeyenler… Aynı mahiyetteki
önergeler kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
27’nci madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
443 sıra sayılı yasa tasarısının 27 nci maddesinin son paragrafının tasarı
metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Bülent Kuşoğlu Musa Çam
İstanbul Ankara İzmir
Rahmi
Aşkın Türeli Ali
Serindağ
İzmir Gaziantep
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
27 nci maddesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Erkan Akçay Mustafa Kalaycı
İzmir Manisa Konya
Mehmet Günal S. Nevzat Korkmaz Ali Öz
Antalya Isparta Mersin
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Katılmıyoruz.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 27 nci
maddesi ile de, Kültür Bakanlığının Yassıada ve Sivriada’da kültürel ve turizm
amaçlı yatırım ve hizmetleri 3996 sayılı kanun kapsamında kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarına veya Yassıada ve Sivriada’da yapılacak olan
planlama, imar ve inşaat uygulamaları ile diğer düzenlemelerin, Kıyı Kanunu
hükümlerine ve diğer mevzuatta yer alan kısıtlama ve prosedürlere tabi
tutulmaması dikkat çekmektedir.
Ne yapılacağı
konusunda Komisyona yeterli bilgi verilmediği de göz önüne alındığında, bu
adaların kıyılarının talan edilmesi ve rant hesaplarının öne geçmesinin söz
konusu olabileceği kanaati hasıl olmuştur.
Sadece iki adaya
yönelik olarak ve amacı belli olmayan bir düzenleme getiren bu maddenin
metinden çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
443 sıra sayılı yasa tasarısının 27 nci maddesinin son paragrafının tasarı
metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Ali
Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
ALİ BABACAN (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Ali Serindağ, Gaziantep Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; biraz evvel konuşan arkadaşım Sayın Engin Özkoç
gerçekten durumu çok iyi özetledi, çok iyi tasvir etti, çok…
İHSAN ŞENER
(Ordu) – Çok manidar…
ALİ SERİNDAĞ
(Devamla) – Evet, çok manidar konuştu.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Çok etkilendik biz, çok etkilendik.
ALİ SERİNDAĞ
(Devamla) – Şimdi, şöyle, etkilenirsiniz, etkilenmezsiniz…
Değerli
arkadaşlarım, bizim söylediklerimizi mutlaka dinlemek zorunda değilsiniz.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Kimisi konuşur, kimisi yapar. Siz konuşacaksınız, biz işimizi
yapacağız.
BÜLENT TURAN (İstanbul)
– Engin Bey yok, zapta geçsin.
ALİ SERİNDAĞ
(Devamla) – Ama şöyle, yastığa başınızı koyduğunuz vakit, bu söylediklerimizi
gözden geçirin. Siz, Meclisi bir formalitenin yerine getirildiği bir kurum gibi
görüyorsunuz.
Bakınız, şimdi
bizim burada ne konuştuğumuzu vatandaşlarımız bilmiyor, görüşmeleri
vatandaşlarımız izlemiyor. Siz ne yapıyorsunuz? Meclis görüşmelerini
vatandaşlarımızın gözünden kaçırıyorsunuz. Niye? Çünkü siz vatandaşlarımızın
sizi denetlemelerini istemiyorsunuz.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) – Önerge nerede?
ALİ SERİNDAĞ
(Devamla) – İkincisi: Siz temel kanun diye bir müessese icat ettiniz. Temel
kanunun standartları Meclis İç Tüzüğü’nde belirtilmiş. Şimdi, elinizi
vicdanınıza koyun, görüştüğümüz kanunların hangisi temel kanun olarak
görüşülebilecek nitelikte ve standarttadır? Hiçbiri değil, bu görüştüğümüz
tasarı dâhil. Biz burada gece yarılarına kadar çalışarak pek çok metin
çıkarıyoruz.
Bakın, Sayın
Bakan burada. “Merkez Bankası bağımsızdır.” diye bir kanun çıktı, değil mi?
Merkez Bankası bağımsız mı? Merkez Bankası bağımsız ise Sayın Bakan kendi
kabine arkadaşının Merkez Bankası Başkanı hakkında söylediklerini gözden
geçirsin. Ne diyor? “Merkez Bankası Başkanı memurdur, konuşamaz.” diyor. Bir de
şu var: Yani sanki memur olmak çok kötü bir şey mi? Değerli arkadaşlarım, o
nedenle samimi olacağız.
Bu getirdiğiniz
madde de o şekilde. Ne diyorsunuz? “Efendim, Yassıada’ya bir demokrasi müzesi
yapacağız.” diyorsunuz, öyle mi? Şimdi, zamanı idarenize bakalım: Değerli
arkadaşlarım, hukuk nerede? Hukuk ayaklar altında. Yargı bağımsızlığını hiç
düşünen var mı? Yargının bağımsız olduğunu kim söyleyebilir? Sayın Başbakan
gerektiğinde “Biz yargıya söyledik, gereğini yapacaklar.” diyor mu? Diyor.
Eğitimi ne yaptınız? “4+4+4” diye bir sistem getirdiniz, eğitimi
dinselleştirdiniz. Daha ne yaptınız? Laiklik ilkesinin içini boşalttınız.
Bakınız, her gün gazetelerde çarşaf çarşaf bununla ilgili haberler okuyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, demokrasinin “D”sini bırakmadınız. Bakınız, Allah rahmet eylesin,
rahmetli Sayın Menderes, oğlu okulu bitirdiği vakit ticaret yapacağını
söylediğinde “Yok, sen ticaret yapamazsın. Gideceksin devlet memuru olacaksın.”
dedi, çünkü ticaret yaptıkları vakit kendisine bir şeyler atfedilebileceğini
biliyordu ama şimdi siz ne yapıyorsunuz? Siz, çocuklarınız daha okulu
bitirmeden gemicik satın alıyorsunuz.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Hangisi mesela? İsim ver, isim.
ALİ SERİNDAĞ
(Devamla) – Bakın, Sayın Cumhurbaşkanının 16 yaşındaki oğlu iş adamı olarak
geziye katılıyor.
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Demokrasi müzesi ne oldu?
BÜLENT TURAN
(İstanbul) – Önergenize gelseniz de istifade etsek.
ALİ SERİNDAĞ
(Devamla) – İş adamı olarak geziye katılıyor. Bunları, başınızı yastığa
koyduğunuz vakit düşünün.
Şimdi ne
diyorsunuz? Siz diyorsunuz ki: “Efendim, biz kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarına yetki vereceğiz.”
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Önergen ne getiriyor?
ALİ SERİNDAĞ
(Devamla) – Siz kamu kuruluşu niteliğindeki meslek kuruluşlarını ne hâle
getirdiğinizi biliyor musunuz? Geçen hafta Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
Kanunu’nu değiştirdiniz, ne diyorsunuz? “Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği,
Bakanlığın verdiği talimatları yerine getirmekle yükümlüdür.” diyorsunuz. Böyle
bir anlayış olabilir mi?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – İmralı’ya bir açılım anıtı yapalım, açılım…
ALİ SERİNDAĞ
(Devamla) – Yani, siz böyle, bu şekilde demokrasiyi yaşatabilir misiniz?
Ne yapıyorsunuz:
“Efendim, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına biz bunu vereceğiz.”
E, ne olacak? “O da dilediği şirkete verecek.” Ya, ne yapacak? “Dilediği
şekilde orayı planlayacak, imar durumunu düzenleyecek, Kıyı Kanunu’nun
öngördüğü kısıtlamalardan ari olacak, efendim, mevzuatın öngördüğü
kısıtlamalara tabi olmayacak.” diyorsunuz. Siz bu şekilde demokrasiyi
yaşatamazsınız. Sizin zaten demokrasi diye bir derdiniz yok değerli
arkadaşlarım.
Hepinize iyi
akşamlar diliyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Ali Bey, İmralı’ya da açılım anıtı yapalım, açılım
anıtı!
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
28’inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
29’uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
30’uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma saati: 00.11
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 00.12
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Fatih ŞAHİN (Ankara), Tanju ÖZCAN (Bolu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 86’ncı Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
443 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5’inci sırada yer
alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Ukrayna Bakanlar Kurulu Arasında Hava
Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Ukrayna Bakanlar Kurulu
Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/614) (S. Sayısı: 293)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Alınan karar
gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 3 Nisan 2013 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.