DÖNEM: 24 CİLT: 46 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
81’inci
Birleşim
21 Mart 2013 Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un, 21 Mart Nevruz Bayramı’na ilişkin
konuşması
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un, Avrupa Şampiyonu olan millî
güreşçimiz Taha Akgül’ü tebrik ettiğine ilişkin konuşması
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Diyarbakır
Milletvekili Cuma İçten’in, 21 Mart Nevruz Bayramı’na ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, esnaf ve sanatkârların uygulamada karşılaştıkları
sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Ankara
Milletvekili Mustafa Erdem’in, Ankara’nın sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
B) Hükûmetin Gündem Dışı
Açıklamaları
1.- İçişleri
Bakanı Muammer Güler’in, 21 Mart Nevruz Bayramı’na ilişkin gündem dışı
açıklaması ve Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak, Tunceli Milletvekili Kamer Genç
ve Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, grupları adına aynı konuda
konuşmaları
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Gaziantep
Milletvekili Ali Serindağ’ın, Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten’in gündem dışı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın
İçişleri Bakanı Muammer Güler’in 21 Mart Nevruz Bayramı’na ilişkin gündem dışı
konuşmasından sonra grubu adına yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
3.- Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın
İçişleri Bakanı Muammer Güler’in 21 Mart Nevruz Bayramı’na ilişkin gündem dışı
konuşmasından sonra grubu adına yaptığı konuşma sırasında Milliyetçi Hareket
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın İçişleri Bakanı
Muammer Güler’in 21 Mart Nevruz Bayramı’na ilişkin gündem dışı konuşmasından
sonra grubu adına yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
5.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın
sataşma nedeniyle söz istemesi sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
6.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın görüşülen
kanun tasarısının 31’inci maddesinde verilen önerge üzerinde yaptığı konuşma
sırasında AK PARTİ Grubuna ve şahsına sataşması nedeniyle konuşması
7.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın, İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın görüşülen kanun
tasarısının 35’inci maddesinde verilen önerge üzerinde yaptığı konuşma
sırasında AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
8.- İzmir
Milletvekili Aytun Çıray’ın, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
9.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
10.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın, İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın görüşülen kanun tasarısının
35’inci maddesinde verilen önerge üzerinde yaptığı konuşma sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
11.- İzmir
Milletvekili Aytun Çıray’ın, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşma sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
12.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşma sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
13.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın, İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın görüşülen kanun
tasarısının 36’ncı maddesinde verilen önerge üzerinde yaptığı konuşma sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
14.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
15.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın, Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın görüşülen
kanun tasarısının 36’ncı maddesinde verilen önerge üzerinde yaptığı konuşma
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
16.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşma sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
17.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında Cumhuriyet Halk Partisine tekraren
sataşması nedeniyle konuşması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Muş
Milletvekili Demir Çelik ve 21 milletvekilinin, kot taşlama işinde çalışan
işçilerin yaşadıkları mağduriyetlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/550)
2.- Aydın
Milletvekili Semiha Öyüş ve 23 milletvekilinin, bal üretimi ve pazarlaması ile
arıcılığın sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/551)
3.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet S. Kesimoğlu ve 31 milletvekilinin, Trakya Alt Bölgesi
Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planı ile bu planın yapılma sürecine
ilişkin iddiaların ve Trakya'nın sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/552)
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYON-LARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları
(1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Yabancılar ve
Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu,
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/619) (S.
Sayısı: 310)
VIII.- AÇIKLAMALAR
1.- Samsun
Milletvekili Tülay Bakır’ın, yazılı ve İnternet medyada hakkında çıkan bazı
haberlere ilişkin açıklaması
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık istisnai kadrolarına
yapılan atamalara ve Bakanlıktaki görevden almalara ilişkin sorusu ve Gençlik
ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı (7/17270)
2.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, yeni stadyum inşaatlarına ilişkin sorusu ve
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı (7/17271)
3.- Bursa
Milletvekili İlhan Demiröz’ün, Bursa’ya yapılması planlanan yatırımlara ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı (7/17515)
4.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’ye yapılması planlanan stadyuma ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı (7/17746)
5.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç’un, Sakarya’nın Sapanca ilçesine bağlı bazı köylerin
spor tesisi ihtiyacına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın
cevabı (7/17747)
6.- Hatay
Milletvekili Hasan Akgöl’ün, hobi karting (go kart) pistlerinin denetimine ve
Sakarya’da yaşanan bir olaya ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat
Kılıç’ın cevabı (7/17748)
7.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, tarımsal sanayide yapılan özelleştirmelerden
elde edilen gelirin nerede kullanıldığına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşek’in cevabı (7/18236)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat
14.02’de açılarak yedi oturum yaptı.
Eskişehir Milletvekili Salih
Koca’nın, Eskişehir’in 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti olmasına,
Malatya Milletvekili Ömer
Faruk Öz’ün, Türk Dünyası ve Toplulukları Haftası’na,
İlişkin gündem dışı
konuşmalarına Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ cevap verdi.
İstanbul Milletvekili Melda
Onur, Dünya Ormancılık Günü’ne ilişkin gündem dışı bir konuşma yaptı.
Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın, Dünya Ormancılık Günü’ne ilişkin bir açıklamada bulundu.
Kars Milletvekili Mülkiye
Birtane ve 21 milletvekilinin, Kars'ta sağlık hizmetleri alanında yaşanan
sorunların (10/547),
Mersin Milletvekili Ertuğrul
Kürkcü ve 21 milletvekilinin, cezaevlerindeki ağır hasta mahkûmların
durumlarının (10/548),
Mersin Milletvekili Ertuğrul
Kürkcü ve 21 milletvekilinin, Van depremi sonrasında diğer illere göç etmek
zorunda kalan depremzedelerin durumlarının (10/549),
Araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
CHP Grubunun, 28/2/2013 tarihinde
Adana Milletvekili Turgay Develi ve 23 milletvekili tarafından TEDAŞ'ın
özelleştirilmesi sürecinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığının yaptığı
işlemlerde bir kısım yanlış uygulamalar yapıldığı ve bu uygulamalar sonucunda
kamunun büyük zarara uğradığı ve Sayıştay raporlarında da belirtilen bu
konuların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (748 sıra no.lu), Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 20 Mart 2013
Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi yapılan görüşmelerden
sonra kabul edilmedi.
Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın,
Yalova Milletvekili Muharrem
İnce,
CHP grup önerisinin
görüşmeleri sırasında, Meclis çalışmalarında uygun bir dil ve üslup
kullanılması gerektiğine ilişkin birer açıklamada bulundular.
Gündemin “Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında yer alan ve
görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir
Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu
Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),
2’nci sırasında yer alan ve
görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi kabul edilen, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının (1/484) (S. Sayısı: 287),
Görüşmeleri, komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
3’üncü sırasında yer alan ve
İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen,
Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı ile İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonu, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu raporlarının
(1/619) (S. Sayısı: 310) görüşmelerine başlanarak 31’inci maddesine kadar kabul
edildi.
Genel Kurulu ziyaret eden
Macaristan Parlamento heyetine Başkanlıkça “Hoş geldiniz.” denildi.
Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın, Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz’ın görüşülen kanun tasarısının
birinci bölümü üzerinde MHP Grubu adına yaptığı konuşma sırasında AK PARTİ
Grubuna ve AK PARTİ Grup Başkanına,
Isparta Milletvekili S. Nevzat
Korkmaz, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma
sırasında şahsına,
Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in görüşülen kanun tasarısının 2’nci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşma sırasında Adalet ve Kalkınma
Partisine,
Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin görüşülen kanun tasarısının 4’üncü
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşma sırasında Adalet ve Kalkınma
Partisine,
Yalova Milletvekili Muharrem
İnce, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine,
Sataşmaları nedeniyle birer
konuşma yaptılar.
Görüşülen kanun tasarısının
birinci bölümü üzerindeki görüşmeler sırasında;
Yalova Milletvekili Muharrem
İnce, AK PARTİ Genel Merkezine ve Adalet Bakanlığına yapılan saldırılara,
Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın, her türlü şiddete ve teröre karşı olduklarına, hiçbir saldırının meşru
gösterilemeyeceğine ve AK PARTİ Genel Merkezi ile Adalet Bakanlığına yapılan
saldırıları şiddetle kınadıklarına,
İzmir Milletvekili Oktay
Vural, Milliyetçi Hareket Partisi olarak her türlü şiddeti, terörü
lanetlediklerine ve terörden siyaset üretilmemesi gerektiğine,
Gençlik ve Spor Bakanı Suat
Kılıç, terör sorununun çözümüne yönelik beklentileri yok saymanın hiç kimseye
fayda sağlamayacağına, hakaretin siyasetin üslubu olmaması gerektiğine ve AK
PARTİ Genel Merkezi ile Adalet Bakanlığına yapılan saldırıların millî birlik ve
kardeşliğimize yönelik saldırılar olduğuna,
İlişkin birer açıklamada
bulundular.
Alınan karar gereğince, 21
Mart 2013 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere 22.09’da birleşime son
verildi.
Sadık
YAKUT
Başkan
Vekili
Mine
LÖK BEYAZ Mustafa HAMARAT Muhammet Bilal MACİT
Diyarbakır Ordu İstanbul
Kâtip Üye Kâtip Üye Kâtip Üye
No: 117
II.- GELEN KÂĞITLAR
21 Mart 2013 Perşembe
Raporlar
1.- Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Yer Alan Engelli Bireylere Yönelik İbarelerin Değiştirilmesi
Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; T.C Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün ve Özürlü
Memur Seçme Sınavının İsminin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi; Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş'in; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonu ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporları (1/745,
2/594, 2/847, 2/1037) (S. Sayısı: 436) (Dağıtma tarihi: 21.03.2013) (GÜNDEME)
2.- Gümrük Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in; 640 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameye Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili
Oğuz Oyan'ın; Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge ve 23
Milletvekilinin; Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan
Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda ve Gümrük ve Ticaret
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve İstanbul Milletvekili Aydın Ağan
Ayaydın'ın; 5597 Sayılı Yurt Dışına Çıkış Harcı Hakkında Kanun ile Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ve Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporları (1/746, 2/325, 2/330, 2/1291, 2/1304) (S. Sayısı: 437)
(Dağıtma tarihi: 21.03.2013) (GÜNDEME)
3.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Benin Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Bilimsel ve Teknolojik
İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/712) (S. Sayısı: 438) (Dağıtma tarihi:
21.03.2013) (GÜNDEME)
4.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Libya Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/735) (S. Sayısı: 439) (Dağıtma tarihi: 21.03.2013) (GÜNDEME)
5.- Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/749) (S. Sayısı: 441) (Dağıtma
tarihi: 21.03.2013) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine
ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/3215) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.02.2013)
2.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine
ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3216) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.02.2013)
3.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine
ilişkin Ekonomi Bakanından sözlü soru önergesi (6/3217) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.02.2013)
4.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/3218)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
5.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından sözlü soru önergesi (6/3219) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.02.2013)
6.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/3220)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
7.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine
ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/3221) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.02.2013)
8.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine
ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/3222) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.02.2013)
9.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/3223) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.02.2013)
10.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine
ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/3224) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.02.2013)
11.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine
ilişkin Milli Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/3225) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.02.2013)
12.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3226) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.02.2013)
13.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/3227) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.02.2013)
14.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3228) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
15.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine
ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından sözlü soru önergesi (6/3229)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
16.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) sözlü soru önergesi (6/3230)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
17.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) sözlü soru önergesi (6/3231)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
18.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine
ilişkin Avrupa Birliği Bakanından sözlü soru önergesi (6/3232) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.02.2013)
19.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) sözlü soru önergesi (6/3233)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
20.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/3234)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
21.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine
ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından sözlü soru önergesi (6/3235)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
22.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine
ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/3236) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.02.2013)
23.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, şehit ailelerine ikinci iş imkanı sağlanmasına yönelik yasal
düzenlemenin uygulamasından kaynaklanan sorunlara ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/3237) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
24.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3238) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.02.2013)
25.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2012 yılında SGK tarafından gerçekleştirilen temsil
harcamalarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3239) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
26.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2008-2013 yılları arasında Ankara’da zorunlu trafik
sigortası eksikliği nedeniyle kesilen cezalara ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/3240) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
27.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2008-2013 yılları arasında Ankara’da araç muayenesi eksikliği
nedeniyle kesilen cezalara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3241) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
28.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2013 yılları arasında Ankara’da hatalı park nedeniyle
kesilen cezalara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3242)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
29.- Hatay Milletvekili
Mevlüt Dudu’nun, Hatay’daki hastanelerin romatoloji uzmanı ihtiyacına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/3243) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.02.2013)
30.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, üreme sağlığı danışma hattı kurulacağı hakkındaki haberlere
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/3244) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.02.2013)
31.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bakanlık hizmet binalarındaki yenileme çalışmalarına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/3245)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
32.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bakanlıktaki engelli personele yönelik çalışmalara ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/3246)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
33.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, nüfusu 2000’in altında olan belde belediyelerinin kapatılmasına
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3247) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.02.2013)
34.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, bazı illerdeki öğretmen açığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/3248) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
35.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, öğretmenevlerinin denetlenmesine ve kapatılacağı iddialarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/3249) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.02.2013)
36.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bakanlık personeline ve açılan davalara ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3250) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
37.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından düzenlenen yurt dışı gezilerine ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından Bakanından sözlü soru önergesi (6/3251) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.02.2013)
38.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2002-2013 yılları arasında Bakanlıkta istihdam edilen
engellilere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından sözlü soru önergesi (6/3252)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
39.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından kiralanan taşınmazlara ilişkin Gençlik ve
Spor Bakanından sözlü soru önergesi (6/3253) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.02.2013)
40.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından kiralanan araçlara ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3254) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
41.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bakan Yardımcısına, görevlerine ve çalışmalarına ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından sözlü soru önergesi (6/3255) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.02.2013)
42.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bakanlığın tanıtım giderlerine ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3256) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
43.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, Amasya’nın Gümüşhacıköy ilçesinde gerçekleştirilen Okçuluk
Festivalinin desteklenmesine ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından sözlü soru
önergesi (6/3257) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
44.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, yasa dışı yollardan ülkemize fındık sokulduğu iddialarına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/3258) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.02.2013)
45.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, pamuk ithalatına ve pamuk üreticilerinin desteklenmesine ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/3259) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.02.2013)
46.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, yasa dışı yollardan ülkemize meyve sokulduğu iddialarına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/3260) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.02.2013)
47.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, TOKİ tarafından son 10 yılda inşa edilen konut ve iş yerlerine
ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/3261) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.02.2013)
48.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, müzelerden ücretsiz yararlanılması ile ilgili çalışmalara ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/3262) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.02.2013)
49.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2013 yılları arasında Ankara’da kredi kartı borcunu
ödeyemeyen ve icra takibine uğrayan kişilere ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/3263) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
50.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2013 yılları arasında Ankara’da açılan ve kapanan iş
yeri sayılarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3264) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
51.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2013 yılları arasında Ankara’da kullanılan su
miktarına ve toplanan atık su bedellerine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/3265) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
52.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2013 yıllarında su baskınları neticesinde zarar gören
iş yerlerine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3266)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
53.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2013 yılları arasında Ankara’da hayatını kaybeden kişi
ve doğan bebek sayılarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3267) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
54.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2008-2013 yılları arasında Ankara’da yapılan yollara
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3268) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
55.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2008-2013 yılları arasında Ankara’da yapılan, onarılan
yollara ve asfalt katılım bedellerine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/3269) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
56.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Ankara’ya ve Ankara’dan diğer illere yapılan göçe ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3270) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
57.- İstanbul Milletvekili
Sebahat Tuncel’in, Almanya Başbakanı’nın Türkiye’deki dini topluluk
temsilcileriyle yaptığı görüşmeye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/3271) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, GAP Eylem Planı kapsamındaki çalışmalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18873) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.02.2013)
2.- İzmir Milletvekili Rahmi
Aşkın Türeli’nin, uyuşturucu maddelerin kullanımındaki artışa ve uyuşturucuyla
mücadele kapsamında yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18874) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.02.2013)
3.- İstanbul Milletvekili
Sabahat Akkiray’ın, Alevi köyleriyle ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18875) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.02.2013)
4.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutan’ın, THY ve yan kuruluşlarında çalışan personele ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18876) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.02.2013)
5.- İzmir Milletvekili Ahmet
Kenan Tanrıkulu’nun, kamudaki yerli malı kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/18877) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
6.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, eski Sağlık Bakanı dönemi ile ilgili soruşturma açıldığı
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18878) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.02.2013)
7.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren temsil gideri harcamalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18879) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.02.2013)
8.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Atatürk Orman Çiftliği arazisine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18880) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.02.2013)
9.- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıaka’nın, Keçiören’de meydana gelen yangından zarar gören aileye yapılan
yardıma ve doğal gaz fiyatlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18881) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
10.- Balıkesir Milletvekili
Namık Havutça’nın, Balıkesir’deki arazi toplulaştırmalarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18882) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
11.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, 2-B arazilerinin rayiç bedellerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/18883) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
12.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, domuz gribi aşısı ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18884) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
13.- İstanbul Milletvekili
Mevlüt Dudu’nun, Hatay’ın İskenderun ilçesinde bir vakıf arazisinin amaç dışı
kullanılmasına yönelik ihale edilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18885) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
14.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, işkence ve kötü muamele suçları kapsamında açılan
soruşturmalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/18886)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
15.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18887) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.02.2013)
16.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, Suriyeli mülteciler için yapılan hizmet alımı ve yapım
ihalelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18888) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.02.2013)
17.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu’nun, köprü ve otoyolların işletme haklarının verilmesi yöntemi
ile yapılan bir ihalenin iptal kararına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18889) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
18.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, Türkiye-Suriye ilişkilerinin bozulmasının etkilerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18890) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
19.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından gerçekleştirilen hizmet
içi eğitim faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18891)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
20.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, Mersin’in Erdemli ilçesinde meydana gelen sel felaketine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18892) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.02.2013)
21.- Samsun Milletvekili
Cemalettin Şimşek’in, şeker sanayisinde gerekli kadroların tahsisi için yapılan
çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18893) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.02.2013)
22.- Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplan’ın, dershanelerin kapatılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18894) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
23.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, siyasi parti üyeliğine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/18895) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
24.- Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın, Suudi Arabistan Silahlı Kuvvetlerine ait Esenboğa
Havalimanından kalkan üç adet nakliye uçağına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18896) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.02.2013)
25.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk’ün, Diyanet Vakfında toplanan yardım paralarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18897) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.02.2013)
26.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, seçmen sayısına ve seçimlerin güvenliğine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18898) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.02.2013)
27.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın, Abdullah Öcalan’ın yakalanması olayı ile ilgili bazı
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18899) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.02.2013)
28.- Adana Milletvekili
Turgay Develi’nin, TRT’nin reklam satışı yaptığı firmalara ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/18900) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.02.2013)
29.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, bir dergiye kamu kurum ve kuruluşlarınca verilen ilan ve
reklamlara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi
(7/18901) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
30.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, dördüncü yargı paketine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent
Arınç) yazılı soru önergesi (7/18902) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
31.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından gerçekleştirilen hizmet
içi eğitim faaliyetlerine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı
soru önergesi (7/18903) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
32.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18904)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
33.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından gerçekleştirilen hizmet
içi eğitim faaliyetlerine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı
soru önergesi (7/18905) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
34.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında yangınla mücadele için yürütülen
çalışmalara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi
(7/18906) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
35.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/18907)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
36.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından gerçekleştirilen hizmet
içi eğitim faaliyetlerine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı
soru önergesi (7/18908) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
37.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/18909)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
38.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından gerçekleştirilen hizmet
içi eğitim faaliyetlerine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı
soru önergesi (7/18910) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
39.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, süt bankası kurulacağı iddialarına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/18911) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.02.2013)
40.- Van Milletvekili Özdal
Üçer’in, gardiyanların siyasi mahkumlara yönelik fiziksel işkence yaptıkları
iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/18912)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.02.2013)
41.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, 2010-2013 yılları arasında inşaat çukurlarına, göletlerine
ve benzer yerlere düşerek yaşamını yitiren çocuk sayısına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18913) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.02.2013)
42.- İstanbul Milletvekili
Süleyman Çelebi’nin, adalet personelinin sorunlarına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18914) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
43.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, tutuklu ve hükümlü gazetecilere ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18915) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
44.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18916) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
45.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakık’ın, Denizli Cezaevinde yaşandığı iddia edilen bazı olaylara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18917) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
46.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, kadına yönelik şiddete ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18918) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
47.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın, son beş yılda TCK’nın 314. maddesi gereği hakkında işlem
yapılan kişilere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/18919)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
48.- Denizli Milletvekili
İlhan Cihaner’in, Denizli’de hapis cezası verilen bir kişinin sağlık durumuna
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/18920) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.02.2013)
49.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutan’ın, Sincan Adliyesinde sabıka kaydı alımlarından ücret alındığı
iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/18921)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.02.2013)
50.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, hasta bir hükümlünün tahliye talebine ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18922) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.02.2013)
51.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, faili meçhul cinayetlerle ilgili davalara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18923) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.02.2013)
52.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, bir tutukluya ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18924) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.02.2013)
53.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, Şanlıurfa Cezaevinin fiziki altyapısına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18925) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.02.2013)
54.- Van Milletvekili Nazmi
Gür’ün, bir dava ile ilgili iddialara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18926) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.02.2013)
55.- Mardin Milletvekili Erol
Dora’nın, görüşme yeri değiştirilen bir davaya ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18927) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.02.2013)
56.- İstanbul Milletvekili
Sebahat Tuncel’in, Bakanlığın kreş desteği projesine ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18928) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.02.2013)
57.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Siirt’te kadına yönelik şiddet vakalarına ve
Bakanlığın müdahil olduğu bir davaya ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18929) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
58.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18930) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.02.2013)
59.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen hizmet içi eğitim
faaliyetlerine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18931) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
60.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, kadına yönelik şiddet veri tabanına ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18932) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.02.2013)
61.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis’teki il ve ilçe müdürlükleri tarafından
kiralanan araçlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18933) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
62.- Tekirdağ Milletvekili
Candan Yüceer’in, çocuk merkezlerinin kapatılacağı iddialarına ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18934) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.02.2013)
63.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın, eşinden şiddet gören bir kişiye ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18935) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.02.2013)
64.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, Türkiye’nin AB’ye katılım sürecine ve Avrupalılık kavramına ilişkin
Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/18936) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.02.2013)
65.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, Türkiye’nin AB’ye katılım sürecine ilişkin Avrupa Birliği Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18937) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.02.2013)
66.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin Avrupa
Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/18938) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.02.2013)
67.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen hizmet içi eğitim
faaliyetlerine ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/18939)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
68.- İzmir Milletvekili Ahmet
Kenan Tanrıkulu’nun, kamudaki yerli malı kullanımına ilişkin Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/18940) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.02.2013)
69.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/18941) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.02.2013)
70.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen hizmet içi eğitim
faaliyetlerine ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18942) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
71.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis’teki il ve ilçe müdürlükleri tarafından
kiralanan araçlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18943) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
72.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, kamuda çalışan tüm sözleşmeli personelin kadroya
alınması için yürütülen çalışmalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18944) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.02.2013)
73.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında haksız maaş alan kişilere
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18954)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
74.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında sigortasız hizmetli çalıştıran
okullara kesilen cezalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18946) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
75.- Mardin Milletvekili Erol
Dora’nın, çocuk işçiliğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18947) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
76.- Hakkâri Milletvekili
Adil Kurt’un, Adıyaman’da bir şirket tarafından işten çıkarılan işçilere
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18948)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
77.- İstanbul Milletvekili
Süleyman Çelebi’nin, çocuk işçiliğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18949) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
78.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, otuz yılın üzerinde kamu hizmeti olan memurların emekli
ikramiyelerinin iyileştirilmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18950) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
79.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, kamu çalışanlarının maaş sistemine ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18951) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.02.2013)
80.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18952) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.02.2013)
81.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen hizmet içi eğitim faaliyetlerine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18953)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
82.- Van Milletvekili Nazmi
Gür’ün, Van’da istihdamla ilgili verilere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18954) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
83.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis’teki İş ve İşçi Bulma Kurumu müdürlükleri
tarafından kiralanan araçlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18955) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
84.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, kiralanan hizmet binalarına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18956) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.02.2013)
85.- Diyarbakır Milletvekili
Nursel Aydoğan’ın, iki maden ocağında meydana gelen göçüklere ve bu ocakların
denetimine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18957) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.02.2013)
86.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutan’ın, Artvin’in Murgul ilçesindeki madencilik faaliyetlerine ilişkin
Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18958) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.02.2013)
87.- İstanbul Milletvekili
Sebahat Tuncel’in, Ergene Havzasındaki kirliliğe ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18959) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
88.- İstanbul Milletvekili
Faik Tunay’ın, Riskli Yapı Tespiti Lisans Belgesi verilen kuruluşlara ve
bunların incelediği yapılara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18960) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
89.- İstanbul Milletvekili
Sedef Küçük’ün, 2008-2013 yılları arasında İstanbul’da yapılan ÇED
başvurularına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18961) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
90.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin Çevre
ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18962) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.02.2013)
91.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen hizmet içi eğitim
faaliyetlerine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18963) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
92.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis’teki il ve ilçe müdürlükleri tarafından
kiralanan araçlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18964) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
93.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, İstanbul’un Kadıköy ilçesindeki bir bölgenin imar
planında yapılan değişikliğe ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18965) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.02.2013)
94.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde yapılaşma sorununa ilişkin
Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18966) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.02.2013)
95.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Erzurum’un Hınıs ilçesinde yaşanan su sorununa ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18967) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.02.2013)
96.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, Bakanlığın talimatıyla havaalanlarındaki VIP salonlarından
yararlanan yabancı uyruklu kişilere ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18968) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.02.2013)
97.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18969) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.02.2013)
98.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen hizmet içi eğitim
faaliyetlerine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18970)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
99.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, ikameti için kiralanan binaya ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18971) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.02.2013)
100.- İzmir Milletvekili
Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, kamudaki yerli malı kullanımına ilişkin Ekonomi
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18972) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
101.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin
Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/18973) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.02.2013)
102.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen hizmet içi eğitim
faaliyetlerine ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/18974)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
103.- Hatay Milletvekili
Hasan Akgöl’ün, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanının yurt dışı gezilerine
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18975)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.02.2013)
104.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18976) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.02.2013)
105.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen hizmet içi eğitim
faaliyetlerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18977) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
106.- Balıkesir Milletvekili
Namık Havutça’nın, Balıkesir’de bir köyün elektrik sorununa ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18978) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.02.2013)
107.- Hatay Milletvekili
Mevlüt Dudu’nun, Hatay’da Spor-Toto tarafından kullanılan binaya ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/18979) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.02.2013)
108.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/18980) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.02.2013)
109.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen hizmet içi eğitim
faaliyetlerine ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18981) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
110.- İzmir Milletvekili
Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, İzmir’in Menemen ilçesinde şiddetli yağışlar
nedeniyle çiftçilerin yaşadıkları mağduriyete ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18982) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.02.2013)
111.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında üretilen, ithal ve ihraç edilen
incir miktarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18983) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
112.- Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova’nın, zeytinlik saha tanımında yapılan değişikliğe ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18984)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
113.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, tarımsal üretimin artırılması için verilecek teşviklere
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18985)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
114.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, ekilebilen tarım arazilerinin tekrar üretime geçirilmesi
için yapılacak çalışmalara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18986) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
115.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, Sudan’da kiralanan tarım arazisine ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18987) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.02.2013)
116.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18988)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
117.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen hizmet içi eğitim
faaliyetlerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18989) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
118.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis’teki il ve ilçe müdürlükleri tarafından
kiralanan araçlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18990) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
119.- Niğde Milletvekili
Doğan Şafak’ın, 2012 yılında yapılan bazı destek ödemelerine ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18991) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.02.2013)
120.- Antalya Milletvekili
Osman Kaptan’ın, turunçgil üreticilerinin tarım sigortalarının uzatılmasına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18992)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.02.2013)
121.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, Sudan’dan tarım arazisi kiralandığı iddialarına ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18993) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.02.2013)
122.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’de Tarım Kredi Kooperatifleri nedeniyle yaşanan
bazı mağduriyetlere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18994) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.02.2013)
123.- Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplan’ın, ziraat mühendislerinin istihdam sorununa ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18995) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.02.2013)
124.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasındaki e-ticaret hacmine ilişkin
Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18996) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.02.2013)
125.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, tüketiciyi yanıltmaya yönelik indirimli satış
uygulamalarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18997) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
126.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında ele geçirilen kaçak şekere
ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18998) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.02.2013)
127.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin
Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18999) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.02.2013)
128.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen hizmet içi eğitim
faaliyetlerine ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19000) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
129.- Mersin Milletvekili
Vahap Seçer’in, Suriye sınırından gerçekleşen kaçakçılığa ilişkin Gümrük ve
Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/19001) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.02.2013)
130.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın, Hatay il kongresinde alınan güvenlik tedbirlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19002) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.02.2013)
131.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, İstanbul’daki hava kirliliğine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19003) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.02.2013)
132.- Ankara Milletvekili
Ayşe Gülsün Bilgehan’ın, Ankara’da gece yarısından sonra toplu taşıma hizmeti
verilmemesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19004)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.02.2013)
133.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Arhavi ilçesindeki bir köyün yol sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19005) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.02.2013)
134.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatlarının kullanmakta
olduğu kiralık hizmet binalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19006) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.02.2013)
135.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında vergilendirilen e-ticaret işlem
miktarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/19007) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.02.2013)
136.- İstanbul Milletvekili
Aykut Erdoğdu’nun, kamu kurum ve kuruluşları ile mahalli idarelerde
çalışanların aylık brüt ücretlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19008) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
137.- İstanbul Milletvekili
Aykut Erdoğdu’nun, bireysel emeklilik ve şahıs sigorta poliçelerinden yapılan
vergi kesintilerinin iadesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19009) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
138.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, THY’deki teknik personele ve THY’nin en güvenli havayolları
sıralamasındaki yerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/19010)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
139.- Antalya Milletvekili
Mehmet Günal’ın, Antalya’da 2-B arazilerinin satışına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19011) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
140.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/19012) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.02.2013)
141.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen hizmet içi eğitim
faaliyetlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/19013)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
142.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, okulların ısınma sorununa ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19014) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.02.2013)
143.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın, Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde münhal
kadrolara yapılan atamalarla ilgili bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19015) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.02.2013)
144.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, Konya’nın Karatay ilçesine bağlı bir köydeki öğretmen
açığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19016)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.02.2013)
145.- İzmir Milletvekili
Rahmi Aşkın Türeli’nin, yurt dışında eğitim gören öğrencilerin geri dönmeleri
için yapılan çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19017) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.02.2013)
146.- İstanbul Milletvekili
Sabahat Akkiray’ın, Niğde Milli Eğitim Müdürüyle ilgili bazı iddialara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19018) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.02.2013)
147.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren temsil gideri harcamalarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19019) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.02.2013)
148.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında okullara atanan hizmetli
sayısına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19020)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
149.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında kız çocuklarını okula
göndermediği tespit edilen ailelere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19021) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
150.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in, Bakanlık personeline ve personelin görevde yükselme
taleplerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19022)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
151.- İstanbul Milletvekili
Fatma Nur Serter’in, Fatih Projesi kapsamında alınan avukatlık hizmetine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19023) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.02.2013)
152.- İstanbul Milletvekili
Fatma Nur Serter’in, bazı okullarda karma aşının iki kere yapıldığı iddialarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19024) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.02.2013)
153.- Van Milletvekili Aysel
Tuğluk’un, Adıyaman’ın Tut ilçesinde bir köyün okul sorununa ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19025) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.02.2013)
154.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, öğretmenlerin özür durumu yer değişikliklerinde yaşanan
sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19026)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
155.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğüne hizmet
alımı yoluyla alınan avukatlara ödenen maaşlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19027) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
156.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, seçmeli ders ve kitap seçimi konularında yapılacak
çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19028)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
157.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatında şube müdürlüğü
kadrolarında vekaleten görev yapan öğretmen sayısına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19029) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
158.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, atanması iptal edilen teknoloji ve tasarım
öğretmenlerinin mağduriyetlerinin giderilmesi için yapılacak çalışmalara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19030) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.02.2013)
159.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, norm kadro fazlası idarecilerin mağduriyetlerinin
giderilmesine yönelik çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19031) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
160.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19032) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.02.2013)
161.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen hizmet içi eğitim
faaliyetlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19033)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
162.- Van Milletvekili Nazmi
Gür’ün, Van’ın Erciş ilçesinde bir köydeki okulun tadilat ihalesiyle ilgili
iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19034)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
163.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, İstanbul’da bir özel okul çalışanlarının ücretlerine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19035) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.02.2013)
164.- Ağrı Milletvekili Halil
Aksoy’un, Ağrı Tugay Komutanlığında yaşandığı iddia edilen bir olaya ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/19036) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.02.2013)
165.- Sinop Milletvekili
Engin Altay’ın, askeri öğrencilerin sosyal güvenlik sistemindeki yerine ve
askeri okullara yapılan başvuru sayısına ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19037) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.02.2013)
166.- Antalya Milletvekili Gürkut
Acar’ın, askeri casusluk soruşturmalarına ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19038) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
167.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Lojistik Başkanlığında yapılan Sayıştay
denetimlerine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/19039)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
168.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/19040) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.02.2013)
169.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen hizmet içi eğitim
faaliyetlerine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/19041)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
170.- İstanbul Milletvekili
Osman Oktay Ekşi’nin, Mehmetçik Dershanelerine ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19042) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.02.2013)
171.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin Yusufeli Barajının resmi adına ilişkin Orman ve Su
İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19043) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.02.2013)
172.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Trabzon’un Araklı ilçesinde bir köyün su sorununa
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19044)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
173.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19045) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.02.2013)
174.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen hizmet içi eğitim
faaliyetlerine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19046) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
175.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis’teki orman işletme müdürlükleri ve
şeflikleri tarafından kiralanan araçlara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19047) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
176.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın, Şanlıurfa’da kızamık salgını iddialarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19048) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.02.2013)
177.- İstanbul Milletvekili
Osman Oktay Ekşi’nin, Manisa’daki hastanelere yapılan atamalarla ilgili bazı
iddialara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19049) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25.02.2013)
178.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin ili ve ilçelerindeki hastanelerin yeterliliğine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19050) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.02.2013)
179.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, helikobakter mikrobu ile mücadele çalışmalarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19051) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.02.2013)
180.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2012 yılları arasındaki kaçak organ nakli mağdurlarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19052) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.02.2013)
181.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında tespit edilen kaçak kürtaj
vakalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19053) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.02.2013)
182.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, uzman hekimlerin emekli maaşına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19054) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
183.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, sağlık hizmetlerinden alınan katkı paylarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19055) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.02.2013)
184.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19056) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.02.2013)
185.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, doktorların ve diğer sağlık çalışanlarının emekli maaşlarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19057) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.02.2013)
186.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen hizmet içi eğitim faaliyetlerine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19058) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.02.2013)
187.- Van Milletvekili Nazmi
Gür’ün, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Araştırma Hastanesi morgunda cenazelerin
unutulduğu iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19059)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
188.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, süt bankası kurulacağı iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19060) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.02.2013)
189.- Mardin Milletvekili
Erol Dora’nın, Midyat Devlet Hastanesinin diyaliz bölümünün uzman doktor
açığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19061) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.02.2013)
190.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, trafik yoğunluğunun azaltılmasına yönelik çalışmalara
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19062) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
191.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü personelinin
mesailerinin ödenmediği iddialarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19063) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
192.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Görele-Doğankent kara yolu projesine ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/19064)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
193.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/19065)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
194.- Samsun Milletvekili
Cemalettin Şimşek’in, yurt içi eşya taşımacılığına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/19066) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.02.2013)
195.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen hizmet içi eğitim
faaliyetlerine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19067) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
196.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis’teki karayolları müdürlükleri ve şeflikleri
tarafından kiralanan araçlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19068) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
197.- Tekirdağ Milletvekili
Candan Yüceer’in, Tekirdağ’da yıkılan köprülere ilişkin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/19069) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.02.2013)
198.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Ankara-Sivas-Erzincan hızlı tren hattına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/19070) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.02.2013)
199.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis’teki tapu ve kadastro müdürlükleri tarafından
kiralanan araçlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19071) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
200.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis’teki KYK müdürlükleri tarafından kiralanan
araçlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/19072)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
201.- Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova’nın, Balıkesir’in Bigadiç ilçesine bağlı bir köyün yol
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19073) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25.02.2013)
202.- Muş Milletvekili Demir
Çelik’in, YÖK’e şikayet edildiği iddia edilen bir öğretim görevlisine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19074) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.02.2013)
203.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Kamu Denetçiliği Kurumunun uzman alımına ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/19075)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.03.2013)
204.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, cevaplanmayan bazı soru önergelerine ilişkin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/19076) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.03.2013)
205.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, 24. Yasama Döneminde verilen soru önergelerine ilişkin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/19077) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.03.2013)
206.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesindeki bir köyün içme suyu sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19078) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.02.2013)
207.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Arhavi ilçesindeki bir köyün yol sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19079) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.02.2013)
208.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Hopa ilçesindeki bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19080) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.02.2013)
209.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Hopa ilçesine bağlı bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19081) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.02.2013)
210.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesindeki bir köyün yol sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19082) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.02.2013)
211.- İzmir Milletvekili
Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, emniyet teşkilatına getirilen ikinci şark hizmeti
uygulamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19083)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
212.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, anıt ağaçlara ve bunların korunmasına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/19084) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.02.2013)
213.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Antak Kalesiyle ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19085) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
214.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, İstanbul’un Fatih ilçesinde kültür varlığı olarak
tescillenen bir mahallenin restorasyonu ile ilgili iddialara ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/19086) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.02.2013)
215.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, asansörlerin periyodik kontrollerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19087) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
216.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, İstanbul’un Fatih ilçesinde kültür varlığı olarak
tescillenen bir mahallenin restorasyonu ile ilgili iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19088) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
217.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, kaçak organ ticaretine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19089) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
218.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında kaçak yolların yol açtığı
sorunlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19090) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.02.2013)
219.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Ankara Metrosunda yaşanan arızalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19091) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
220.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında cezaevlerinden firar edenlere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19092) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.02.2013)
221.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2012 yılları arasında eğitim kurumlarına yönelik terör
saldırılarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19093)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
222.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2003-2013 yılları arasında meydana gelen yangınlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19094) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.02.2013)
223.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2012 yılları arasında tespit edilen taciz vakalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19095) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.02.2013)
224.- İstanbul Milletvekili
Sebahat Tuncel’in, Suriyeli mültecilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19096) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
225.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesindeki bir köyün yol, kanalizasyon
ve elektrik sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19097)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
226.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesindeki bir köyün yol, kanalizasyon
ve okul sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19098)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
227.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesindeki bir köyün yol sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19099) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.02.2013)
228.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Siirt’te şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden bir
kişiye ve kadına yönelik şiddet vakalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19100) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
229.- Hakkâri Milletvekili
Adil Kurt’un, Adıyaman’da işten çıkarılan işçilerin protestosuna polis
tarafından gerçekleştirilen müdahaleye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19101) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2013)
230.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, Haydarpaşa Garı’ndaki reklam panolarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19102) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
231.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, Manisa’da müşterek tapu uygulaması nedeniyle sorun yaşanan
köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19103) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.02.2013)
232.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin STK’lara kiraladığı taşınmazlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19104) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.02.2013)
233.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesinin bir köyünün yol sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19105) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.02.2013)
234.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesinin bir köyünün içme suyu sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19106) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.02.2013)
235.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, evsiz ve kimsesiz vatandaşların barınma sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19107) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.02.2013)
236.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Ankara Kalkınma Ajansının yaptığı bir duyuruya
ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/19108) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.02.2013)
237.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/19109) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.02.2013)
238.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, KÖYDES Projesi kapsamında Bursa’da yapılan yatırımlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19110) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.02.2013)
239.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin
Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/19111) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.02.2013)
240.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19112) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.02.2013)
241.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen hizmet içi eğitim
faaliyetlerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19113) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
242.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen hizmet içi eğitim
faaliyetlerine ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/19114)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
243.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen hizmet içi eğitim
faaliyetlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19115)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
244.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis’in Ahlat İlçesi Kaymakamlığı tarafından
kiralanan araçlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19116)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
245.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis’in Adilcevaz İlçesi Kaymakamlığı tarafından
kiralanan araçlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19117)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
246.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis’teki il ve ilçe müftülükleri tarafından
kiralanan araçlara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru
önergesi (7/19118) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
247.- Antalya Milletvekili
Yıldıray Sapan’ın, bir vakıf tarafından Antalya’daki okullarda seminer
düzenlenmesi talebine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19119) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.02.2013)
248.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesinde bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19120) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.02.2013)
249.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Arhavi ilçesinde bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19121) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.02.2013)
250.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Hopa ilçesinde bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19122) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.02.2013)
251.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesinde bir köyün sulama sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19123) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.02.2013)
252.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, Şanlıurfa’nın, Suruç ilçesinde bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19124) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.02.2013)
253.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde kaçırılan bir kişiye ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19125) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.02.2013)
254.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde bir köyün yol ve kanalizasyon
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19126) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.02.2013)
255.- Balıkesir Milletvekili
Namık Havutça’nın, Balıkesir’in Bigadiç ilçesinde bir köyün yol sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19127) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.02.2013)
256.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde bir köyün kanalizasyon ve
elektrik sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19128)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.02.2013)
257.- Balıkesir Milletvekili
Namık Havutça’nın, Balıkesir’de bir köyün yol sorununa ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19129) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.02.2013)
258.- Balıkesir Milletvekili
Namık Havutça’nın, Balıkesir’de bir köyün yol sorununa ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19130) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.02.2013)
259.- Balıkesir Milletvekili
Namık Havutça’nın, Balıkesir’in İvrindi ilçesinde bir köyün yol sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19131) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.02.2013)
260.- Balıkesir Milletvekili
Namık Havutça’nın, Balıkesir’de bir köyün yol sorununa ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19132) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.02.2013)
261.- Balıkesir Milletvekili
Namık Havutça’nın, Balıkesir’de bir köyün yol sorununa ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19133) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.02.2013)
262.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in, Sinop’ta yaşanan olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19134) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.02.2013)
263.- Diyarbakır Milletvekili
Nursel Aydoğan’ın, Eskişehir’de yaşandığı iddia edilen bir olaya ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19135) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.02.2013)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Muş Milletvekili Demir
Çelik ve 21 Milletvekilinin, kot taşlama işinde çalışan işçilerin yaşadıkları
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/550) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.02.2012)
2.- Aydın Milletvekili Semiha
Öyüş ve 23 Milletvekilinin, bal üretimi ve pazarlaması ile arıcılığın
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/551) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.02.2012)
3.- Kırklareli Milletvekili
Mehmet Siyam Kesimoğlu ve 31 Milletvekilinin, Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası
Revizyon Çevre Düzeni Planı ile ilgili iddiaların ve Trakya'nın sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/552) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.02.2012)
21 Mart 2013 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT (Ordu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 81’inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un, 21 Mart Nevruz
Bayramı’na ilişkin konuşması
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, bugün 21 Mart Nevruz Bayramı. Nevruz, yeni bir gün, yeni bir
başlangıçtır. Baharın müjdecisi olan ve atalarımızdan yadigâr kalan bu bayram,
binlerce yıldır zengin kültürümüzün bir parçası olarak bu topraklarda
kutlanmaktadır ve kutlanmaya da devam edecektir. Nevruz, bütün güzellikler
karşısında umut dolu günlerdir; bolluk ve bereketi müjdeleyen bir şenlik
günüdür; morla beyazın dansıdır, yeşili koluna takıp dünyaya sunumudur;
çocukluğumuzun sevinci, kırlara açılıp karın terk ettiği dağ yamaçlarında
koşumuzdur. Nevruz, Altay Dağlarından Aral’a kadar akan kaynak suların
vadilerini süsleyen kır çiçekleridir. Nevruz, Dedem Korkut destanlarında
hünerdir, sözdür; genç kızların çeyizi, delikanlıların yavuklusudur. Nevruz
düğündür, nevruz toydur, mutluluğun paylaşıldığı meydanlarda coşkudur; at
sırtında ciritlerin atıldığı eğlencedir; Anadolu’da renk cümbüşü, türkülerde
nağme, horonlarda figürdür. Nevruz toprağımızdır, suyumuzdur, töremizdir,
geleneğimizdir.
Değerli milletvekilleri, bu
geleneğimizi sevgi, kardeşlik, hoşgörü ve yardımlaşma duygusu içerisinde
sonsuza kadar kutlayabilmek hepimizin ortak arzusu olsun.
Nevruz ateşinin kıvılcımları
yanarak nasıl yok oluyorsa, içimizdeki kötü düşünceler ateşin kıvılcımları gibi
sönüp gitsin.
Orta Asya’dan Anadolu’ya
kadar olan coğrafyada yanan nevruz ateşinin alevleri herkesi ısıtsın, ateşin
dumanları ise tüm insanlığı sararak barış ve esenlik vesilesi olarak dünyaya
yayılsın.
Nevruz Bayramı’nız kutlu
olsun.
Hepinize saygılar sunarım.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Gündeme geçmeden önce, üç
sayın milletvekiline söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 21 Mart
Nevruz Bayramı münasebetiyle söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten’e
aittir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten’in, 21 Mart Nevruz Bayramı’na
ilişkin gündem dışı konuşması
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 21 Mart Nevruz Bayramı.
Bugün, Orta Asya ve Orta Doğu
halkları için bayram özelliğini taşıyan bir gün. Bugün, cemrenin yere düştüğü,
ilkbaharın geldiği bir gün. Bugün, zalim krallardan kurtulup özgürlüklerin
kazanıldığı bir gün. Bugün, cemrelerin yüreğimize, kalbimize düştüğü ve barışı,
sevgiyi, kardeşliği baharla karşıladığımız bir gün. Bugün bayram.
Nevruz sadece Kürtlerin ve
Türklerin değil, bir siyasi partinin değil, bir dinin, bir ırkın değil, bu
bayram tüm insanlığa adanmış, baharla birlikte yüreğinde barışı, sevgiyi,
kardeşliği barındıran, din, dil, ırk ayrımı yapmaksızın tüm insanlığa hediye
edilmiş olan bir bayramdır.
Nevruz Kürt halkı için zalim
Dehak’tan kurtulma günüdür. Demirci Kawa’nın zalim kraldan kaçırdığı kurbanlık
çocukları eğittiği ve yetiştirdiği özgürlük mücadelecileriyle zalim Dehak’ı
devirdikleri gündür.
Değerli arkadaşlar, bugün
Dehaklar var. Ne Kürtler ne Türkler ne de Müslüman halklar için Dehaklar
bitmemiştir. Türkiye'de “tek millet” kavramı içerisinde yer alan Türkler,
Kürtler, Arnavutlar, Çerkezler, Araplar, Boşnaklar seksen yıldır çağdaş
Dehaklar ile mücadele ediyor. Derin güçler seksen yıldır zalim Dehak gibi kendi
insanını katletmiş ve zulmetmiştir. Nereye kadar?
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) –
Yakışıyor mu böyle bir konuşma?
CUMA İÇTEN (Devamla) – Halkın
içinden çıkmış, halkın teveccüh gösterdiği Demirci Kawa gibi özgürlük
mücadelesi veren, kendisini örnek aldığımız dünya lideri, üstat, Sayın
Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan ve AK PARTİ ailesine kadar.
Artık Türkiye topraklarında
Dehakları temizledik, temizlemeye de devam edeceğiz. Artık Türklerin,
Kürtlerin, Boşnakların, Arapların, Türkiye topraklarında Dehakları yok.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Kendi adına konuş sen, Kürtler adına konuş, bırak milleti. Onlar bu milleti
bölmek istemiyor.
CUMA İÇTEN (Devamla) –
Dehaklar bugün Filistin topraklarında, Dehaklar bugün Suriye’de, Dehaklar bugün
Arakan’da. O Dehaklara karşı mücadele eden bir AK PARTİ var artık. Artık
zalimler AK PARTİ’den korkuyor. On bir yıllık AK PARTİ iktidarıyla,
dedelerimizin kanlarıyla bizlere miras bıraktığı bu topraklara sevgi, kardeşlik
ve barış getirdik. On bir yılda her alanda devrimler yaptık. Eğitimde,
sağlıkta, ulaştırmada, dış politikaya kadar her alanda ülkeyi hak ettiği yere
getirdik. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” dedik. Özgürlükler önündeki tüm
engelleri kaldırdık. Ülkesini, milletini, değerlerini seven, önemseyen bir
millet yetiştiriyoruz. Kırmadan, dökmeden, ötekileştirmeden, vatanımıza ve
insanlığa hizmet ediyor ve her şeyden önemlisi bir medeniyet inşa ediyoruz. Bu
coğrafya kana ve savaşa doydu. Kanın ve göz yaşının akmadığı, annelerimizin
çocuklarıyla birlikte el ele halay çektiği, Edirne’den Diyarbakır’a köprü
kurulduğu, aynı türküleri, aynı halayları ve aynı duaları yaptığımız bir
medeniyet inşa ediyoruz. “Aynı yoldan geçmişiz biz, aynı sudan içmişiz biz.
Yazımız bir, kışımız bir, aynı dağın yeliyiz biz.”
Değerli arkadaşlar, nevroz
bir dirilmedir, birliktir, dirliktir. Nevroz evrendeki tüm varlıkların
neşelendiği, özgürlüğüne kavuştuğu bir süreçtir. Nevroz Edirne’den Hakkâri’ye,
Trabzon’dan Diyarbakır’a el ele verdiğimiz, Türkmenistan, Tacikistan,
Kazakistan, Suriye, İran, Irak, kardeşçe baktığımız, aynı yürekten çıkan
türküleri birlikte söylediğimiz, birimizin diğerinden çok farklı olmadığını
haykırdığımız bir gündür. İşte şimdi, büyük Türkiye için yeniden dirilme
zamanı. Bu nevroz, bizlerin ayağa kalkıp dirildiğimiz bir günün başlangıcı
olacaktır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Nevruz, Türk Bayrağı’nın ayak altına alındığı gündür.
CUMA İÇTEN (Devamla) – Terör
sorunu çözülüyor. Kardeşliğin hâkim olduğu topraklara sevgi ve barış geliyor.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Türk
milletine hakaret ettiğiniz gündür.
CUMA İÇTEN (Devamla) – “Gelin
tanış olalım, işin kolayın tutalım. Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz.”
Ne güzel demiş değil mi Yunus Emre.
Her kim ki bu süreçte terörün
çözümlenmesine engel olursa, her kim ki uzanan ele yüz çevirirse…
OKTAY VURAL (İzmir) – Her kim
ki bu dönemde terör örgütünü muhatap alırsa, her kim ki Türk milletini ayaklar
altına alırsa…
CUMA İÇTEN (Devamla) – … her
kim ki akan kanın durması için karınca misali duruş sergilemezse ve her kim ki
aynı bayrak altında, aynı dualar ile ölen canlara duyarsız kalırsa…
OKTAY VURAL (İzmir) – Namusu
ve şerefi üzerine yemin eden milletvekilleri…
CUMA İÇTEN (Devamla) – …bugün
sevgiyle haykıran insanların, halaylar çekerek kutladığımız nevruzların ve
yüreklerimize düşen cemrelerin altında ezilecektir.
Bu vesileyle, barış ve
kardeşliğin simgesi nevruzu değişik dillerde kutluyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Katile
kıymet veren…
CUMA İÇTEN (Devamla) –
Türkçe, Kürtçe, Zazaca, Arapça, Farsça ve Lazca; nevruzunuz kutlu olsun…
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Türkçe, Türkçe… Türk bayramıdır nevruz.
CUMA İÇTEN (Devamla) – Nevruz (…x)
Saygılar sunuyorum.
Sevgilerimle… (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) – Büyük
Türk milleti önünde namus ve şeref sözü veren bir milletvekilinin, bu
coğrafyada Türk milleti dışında insanları ayrımcı ve ırkçılıkla bölmesini
kınıyorum.
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) –
Seni muhatap almıyorum. Sen muhatap alınmayacak bir adamsın. (MHP sıralarından
gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) –
Kınıyorum… Kınıyorum…
BAŞKAN – Gündem dışı…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın
Başkan…
(x) Bu bölümde
Hatip tarafından Türkçe olmayan dillerde kelimeler ifade edildi.
BAŞKAN – Bir saniye… Sayın
Uzunırmak, şey konuşuyor, bir saniye, bir otur yerine.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sen
kınıyorsun… Bölücü! Irkçı! (AK PARTİ ve MHP sıralarından gürültüler)
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) –
Sensin ırkçı!
OKTAY VURAL (İzmir) – Namus
ve şeref sözü verdin büyük Türk milleti önünde!
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Lanet
olsun, lanet olsun!
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) –
Seni muhatap bile almam. (MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) – Namus
ve şeref sözü verdin sen. Namusunu ve şerefini ayaklar altına alıyorsun.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Olmayan şey nasıl ayaklar altına alınıyor ya!
OKTAY VURAL (İzmir) – Ayağını
mı kaldırmıştın yemin ederken?
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) –
Kürsüde konuş. Saygı göstereceksin. Kürsüde konuş.
OKTAY VURAL (İzmir) – Neye
saygı? Neye saygı? Sen saygı gösterilebilecek birisi değilsin ki!
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) –
Kürsüye çıkıp ifade edeceksin. Saygı göstereceksin bana.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.09
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.22
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT (Ordu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 81’inci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Gündem dışı ikinci söz, esnaf
ve sanatkârların uygulamada karşılaştığı sorunlar hakkında söz isteyen İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam’a aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, esnaf ve sanatkârların
uygulamada karşılaştıkları sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün gündem dışı konum esnaf,
sanatkârın pratikte karşılaştığı sorunlardı. Özetle birkaç konunun altını
çizmek istiyorum.
Dün Türkiye'nin 20 ilinden
gelen fotoğrafçılar odası başkanlarını Milliyetçi Hareket Partisi, Adalet ve
Kalkınma Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi gruplarıyla görüştürdük.
Anayasa’nın 173’üncü maddesi şunu söyler: “Devlet esnaf ve sanatkârı korur ve
destekleyici tedbirler alır.” Buna rağmen devlet dairelerinde 300 tane kabin
kurarak fotoğrafçı esnafıyla haksız rekabet yapan anlayış doğru bir anlayış
değildir, Anayasa’nın bu hükmüne de aykırıdır.
İki: Bugün Taksim alanı
düzenlenmesinde o alanın kapatılmasıyla ortaya çıkan durum tüm esnafın
mağduriyetine yol açmıştır. Bu anlamıyla, daha önce bu Mecliste de söylediğim
gibi, bu tür mağduriyetleri giderme konusunda bu Meclis karar almalıdır.
Değerli arkadaşlar, bu konuda
söyleyeceğim çok şey vardı ama bugün gündemin başka bir noktasıyla ilgili, az
önce yaşananlarla da ilgili olarak da bir şey söylemek istiyorum: 18 Mart
Çanakkale Şehitlerini Anma Gününü kutladık. Bu ülkenin emperyalizme karşı
verdiği mücadelede destansı bir direniş ve o direnişin kahramanı Mustafa Kemal
Atatürk ve orada şehit düşen 250 bin gencin ruhu önünde saygıyla eğiliyor ve
onlara Allah’tan rahmet dileklerimi bir kez daha söylüyorum. Ancak, orada,
cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal Atatürk’ün o törenlerde adı anılarak bir rahmet
dilenmekten kaçınılmasını da dikkatlerinize sunuyorum.
Bugün yaşanan olaylardan da
büyük üzüntü duyuyorum. Doksan yıl önce cumhuriyeti kuran irade bu ülkede
yaşayan her etnik kimlikle birlikte bir karar vererek, ülkemizi işgal etmiş
düşmana karşı beraber karar verip mücadele etmiş, ülkeden düşmanı kovmuş ve
yeni bir cumhuriyet kurmuştur. Bu cumhuriyetin sınırlarını çizmiş ve
Misakımillî’yle belirlemiştir ve kendine bir bayrak yapmıştır, ay yıldızlı
Türkiye Cumhuriyeti bayrağını yapmıştır. Bu bayrak bizim onurumuzdur,
şerefimizdir. (CHP, AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Biz bu ülkede sorunları çözme
konusunda her türlü demokratik talebin sonuna kadar peşindeyiz, demokratik
talepleri ve insanların insani haklarını, kişisel özgürlüklerini sonuna kadar
savunmaya kararlıyız ancak bunları yaparken bir tek kırmızı çizgimiz vardır. Bu
ülkede Misakımillî sınırlarını değiştirmemek; laik, demokratik, sosyal hukuk
devletini devam ettirmek; bu ülkede millî bayrağımız ay yıldızlı bayrağın her
yerde dalgalanmasını sağlamak ve bir ulus olarak hep birlikte, bütün olarak
yaşamak bizim öncelikli görevimiz ve savunacağımız kırmızı çizgilerimizdir.
Nevruzu kutlarız ama nevruzu
kutlarken tüm ülkelerde kutlandığı gibi her ülke kendi bayraklarıyla nevruzu
kutlar. Türkiye Cumhuriyeti de nevruzu kutlar, bu konuda Nevruz Bayramı’nı
Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz de kutlarız ama bu kutlamalarda Türk
Bayrağı'nın ay yıldızıyla dalgalanmasından onur ve şeref duyarız.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP, AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı üçüncü söz,
Ankara’nın sorunları hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Mustafa Erdem’e
aittir. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Ankara Milletvekili Mustafa Erdem’in, Ankara’nın sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
MUSTAFA ERDEM (Ankara) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Nevruz Bayramı, ben Türk’üm
diyen, ben Müslüman’ım diyen, ben Anadolu’nun şerefli bir mensubuyum diyen
herkese kutlu olsun.
Nevruz Bayramı, binlerce
yıllık Türk’ün kaderi; Nevruz Bayramı, asırlardır Türk milletinin medarı
iftiharıdır. Nevruz Bayramı, Türk milleti Müslüman olduğu günden bugüne de içi
İslam’la doldurulmuş, her kelimesinde Allah’ın adı, duasında Peygamber’e, övgü, uygulamalarında Hazreti Muhammed’in
bize öğrettiği sünneti seniyye vardır.
Nevruz birlik, beraberlik,
kardeşlik, sevgi, kaynaşma, paylaşma ve dayanışma bayramıdır. Nevruz,
asırlardır Türk milletini insanlığına medeniyetin sahibi yapan, asırlardır Türk milletini insanlığına
medeniyeti öğrettiren değerin adıdır. Nevruz, son günlerde sadece ve sadece
terörist marjinal bir grubun, İslami mahiyetin dışına çıkararak kendilerinin
silahlı mücadelelerine sembol yaptığı, Türkiye’nin bölünmesi için
manifestoların verilmesine müsaade edildiği bir günün adı değildir. Nevruzu
eğer okur, nevruzu eğer yaşar, nevruzu eğer tanırsanız, göreceksiniz ki ilmek
ilmek Türk tarihi, ilmek ilmek Türk kültürü, ilmek ilmek Hazreti Muhammed’in
insanlığa emanet ettiği İslam’ın özü vardır. Ama, nasıl oluyor da bir “nevroz”
kelimesi bile PKK ağzıyla burada konuşulabiliyor ve asırlardır Türk milletinin
sembolü olan, Türkiye’nin bölünmesine vesile olacak bir bayrama
dönüştürülebiliyor, bunu buradan ifade edenleri kınıyorum.
Değerli milletvekilleri,
nevruz birlik ve beraberlik iken, bölünmenin, parçalanmanın aracı nasıl
yapılabiliyor? Çanakkale şehitlerinden
söz ettik, birlikten, dirlikten söz ettik, yedi düvele karşı meydan okuyan
şerefli ecdattan söz ettik ama bizim ecdadımız dün varlıklarını bu vatanın, bu
milletin birlik ve beraberliği için toprağa gömerken yedi düveli dize
getirmişlerdi ama bugün gelinen noktada, 7 tane teröristin dizinin dibine
devletin çöktürüldüğünün ve bunlarla bir şekilde de devletin nasıl âciz hâle
getirildiğinin sembolü hâline geldiğini üzülerek görüyoruz.
Aziz milletvekilleri, sayın
milletvekilleri; devletin bekası her şeyin önünde gelir. Ben, burada,
Ankara’nın sorunlarını konuşmak, Ankara’nın dertlerini sizinle paylaşmak,
Ankara’da yaşayan, Ankara’nın nimetlerinden faydalananların Ankara’yı yakından
tanıması gerektiğini ifade etmek istiyordum ama bırakın şimdi Ankara’yı,
Türkiye'nin kaderini konuşmak, Türkiye'nin hakkını savunmak ve Türk milletinin
bekasını tartışacak bir duruma geldiğimizi üzülerek söylüyorum. Şu anda
yaşayageldiğimiz manzaralara bakılırsa, Türkiye’de itibar sıfıra inmiş,
marjinal bir terörist grup, güneydoğuda yaşayan ehlisünnet Müslümanlarla
alakası olmayan bir PKK örgütü, bugün güneydoğu insanlarının temsilcisi hâline
gelmiş. Sayın Başbakanın ifadesiyle “Ben, sizi Zerdüşt olarak görüyorum.”
derken, burada PKK kökenli milletvekilleri gelmiş “Biz, ateist gelenekten
geliyoruz, dinsiziz.” derken, siz, nasıl oluyor da bu milletle etnik ve dinî
birlikleri olmayan bir zümreyi, bu milletin, güneydoğu insanının bütünüyle
temsilcisi hâline getirebiliyor ve utanmadan, sıkılmadan bundan haz alabiliyor,
buna sahip çıkabiliyorsunuz? (MHP sıralarından alkışlar)
Aziz milletvekilleri, değerli
milletvekilleri; unutulmaması gereken hadise şudur: Etnik kimliklere bölmeye
başladığınız zaman, DHKP-C’nin de yarın bir başka kesimi temsilen Türkiye'nin
bölünmesine kalkacağı ve bu noktada milleti lime lime edip Anadolu’yu, kardeşi
kardeşe vuran kan revan içerisinde bırakacağını unutmayınız.
Buradan, şunu ifade etmek
istiyorum:
“Girmedikçe bir millete tefrika,
düşman giremez.
Toplu vurdukça yürekler, onu
top sindiremez.”
Gelin, Allah’a iman eden,
Allah’a iman eden milletin oylarını alanların, Allah’ın imanıyla birlikte
tevhit akidesinde birleşmesi ve bu milleti birlik ve beraberlik içerisinde
ebediyete kadar bağımsız kılmasını diliyor; bu telini, bu rezaleti, Türk
milletine karşı yapılan bu manifestoyu huzurlarınızda kınıyor, size sevgi ve
saygılarımı sunuyorum, Allah’a emanet olun. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Evet, teşekkür
ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
Hükûmet adına İçişleri Bakanı Sayın Muammer Güler, İç Tüzük’ün 59’uncu
maddesine göre Nevruz Bayramı konusunda söz talep etmiştir, gündeme geçmeden
önce bu talebi yerine getireceğim.
Sayın Bakanın açıklamasından
sonra istemleri hâlinde siyasi parti gruplarına ve grubu bulunmayan
milletvekillerinden birine söz vereceğim.
Konuşma süreleri Hükûmet için
yirmi dakika, siyasi parti grupları için on, grubu bulunmayan milletvekilleri
için beş dakikadır.
Buyurun Sayın Bakanım.(AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
B) Hükûmetin Gündem Dışı Açıklamaları
1.- İçişleri Bakanı Muammer Güler’in, 21 Mart Nevruz Bayramı’na ilişkin
gündem dışı açıklaması ve Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak, Tunceli
Milletvekili Kamer Genç ve Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın,
grupları adına aynı konuda konuşmaları
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün 21 Mart Nevruz Bayramı,
Orta Asya’dan Balkanlara kadar uzanan geniş bir coğrafyada baharın müjdecisi,
bolluk ve bereketin sembolü olarak kutlanmaktadır. Bu bayram, millet olarak,
binlerce yıldır nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar yaşatılan en önemli
ortak kültürel değerlerimizdendir. Bugün, dostluk ve kardeşliğin evrensel
dilini yücelterek, şiddet ve nefretin dilini de bir kenara bırakarak, nevruzun
huzur ve neşe içinde ve bir bayram havasında kutlanması hepimizin ortak
temennisidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; nevruzla ilgili olarak, nevruz haftası münasebetiyle 13
Marttan bugüne kadar yurdun çeşitli yörelerinde, 46 ilimiz ve bağlı
ilçelerinde, yaklaşık 190 eylem ve etkinlik düzenlenmiştir.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – O
nasıl nevruz kutlaması!
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Devamla) – Bu düzenlemelerin bir kısmı siyasi partilerin, bir kısmı da
oluşturulan tertip heyetlerinin müracaatı üzerine, valiliklerce verilen izin
çerçevesinde yapılmıştır.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın
Bakan, nevruz mu kutlanıyor oralarda!
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Devamla) – Tabii ki nevruz münasebetiyle bunu provoke etmek isteyen, başka
amaçlarla kullanmak isteyenlerle de 9 ve 20 Mart tarihleri arasında, önleyici
kolluk faaliyetleri olarak yapılan çalışmalar neticesinde 16 ilimizde 107’ye
yakın illegal nitelikli el yapımı bomba, patlayıcı atma…
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Kim
yapıyor bu illegal eylemleri Sayın Bakan?
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Devamla) - …molotof atma, araç yakma, güvenlik güçlerine taşlı sopalı eylem
gibi faaliyetler de önlenmeye çalışılmış, failleri yakalanmış ve adli mercilere
sevk edilmiştir. Bu olaylar sırasında 7 kişi yaralanmış, 7 güvenlik görevlisi
de hafif şekilde yine yaralanmış bulunmaktadır.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
şunu özellikle belirtiyorum: Bugün Diyarbakır’da gerçekleştirilen nevruz
etkinliği 7 kişilik bir tertip komitesi tarafından gerçekleştirildi.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Nevruz
etkinliği değil o, PKK etkinliği. Sayın Bakan, nevruzla ne alakası var?
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Devamla) - Burada Türk Bayrağı olmamasını ben de buradan nefretle kınıyorum.
Türk Bayrağı’nın orada olmaması bir büyük eksikliktir. Ben bunu buradan
kınıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Kınama, gereğini yap Sayın Bakan, kınama yetmez.
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Devamla) - Değerli arkadaşlarım, elbette ki…
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) –
Oraya gidip gereğini yapacaksınız. Burası konuşma yeri değil, siz Bakansınız!
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Devamla) - 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nda bununla ilgili hükümler
var.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Bu
rezalete ”Dur” demeniz lazım.
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Devamla) - Bu Kanun’un 4’üncü ve 7’nci maddelerinde, Türk Ceza Kanunu’nun
215’inci maddesinde, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 23’üncü
maddesinde yer alan aykırılıklar tespit edildiğinde adli mercilere teslim
edilecektir. Bu konudaki yetki, sorumluluk adli mercilerindir ancak bizim
tespitlerimiz vardır.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Kazlıçeşme için ne yaptınız, Diyarbakır için ne
yapacaksınız?
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Devamla) - Bu tespitlerimiz adli mercilere intikal ettirilecektir, bundan
kimsenin şüphesi olmasın.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Bakan, ama terörist başının mesajını bizatihi Başbakan Erdoğan orada
okutturuyor.
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Devamla) - Değerli arkadaşlarım, şunu da burada ifade etmek istiyorum: Gündemde
hangi süreç olursa olsun terörle mücadele kesintisiz sürecektir. Bizim çözüm
sürecinden anladığımız, birilerinin şartlı beklentilerini karşılamak değil…
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) -
Gerçek teröristleri göremiyorsunuz!
ERKAN AKÇAY (Manisa) –
Teröriste teslim olmuşsunuz, terörle mücadeleden bahsediyorsunuz!
BAŞKAN – Lütfen sayın
milletvekilleri…
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Devamla) - …Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi içerisinde herkesi kucaklayan,
ülkede huzur ve güvenliğin tesisini amaçlayan bir ortamı oluşturmaktır.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Bu dediğinize siz de inanmıyorsunuz.
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Devamla) - Nevruz Bayramı’nı tekrar kutluyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz isteyen Ali Uzunırmak, Aydın Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) - Sayın Başkan, çok teşekkür
ediyorum.
Bugün efsunlu kelimelerle
maksadını aşan, bilime, tarihe, kültüre, siyasete, sosyolojiye, hiçbir şeye
yakışmayan ama her bir şey ¬“-kolog” olmuş birileri tarafından efsunlu
kelimelerle millete yutturulmaya çalışılan, sözleriyle eylemleri çatışan bir
nutuk irat eden herkesi bu Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden kınıyorum.
Bunu, devletin en yüksek makamından sokaktaki vatandaşa, sanatçıya,
edebiyatçıya, yazara, çizere, herkese varıncaya kadar kınıyorum.
Değerli milletvekilleri,
biraz önce bu kürsüde çok talihsiz bir konuşma olmuştur. Konuşmayı aynen
sizlere okuyorum: “Ne Kürtler ne Türkler ne de Müslüman halklar için Dehaklar
bitmemiştir. Türkiye'de ‘tek millet’ kavramı içerisinde yer alan Türkler,
Kürtler, Arnavutlar, Çerkezler, Araplar, Boşnaklar seksen yıldır çağdaş Dehaklar
ile mücadele ediyor. Derin güçler seksen yıldır zalim Dehak gibi kendi insanını
katletmiş ve zulmetmiştir. Nereye kadar? Artık Türkiye topraklarında Dehakları
temizledik, temizlemeye de devam edeceğiz.”
Sizlerin, Türkiye Büyük Millet Meclisine kadar
gelmiş, siyaset sosyolojisini, kültürünü, bilimini mutlaka ki içselleştirmiş
saygıdeğer milletvekillerinin böyle bir nutuk karşısında o sandalyelerden
ayaklanması gerekirdi. Burası Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu ve Türkiye Büyük
Millet Meclisidir değerli arkadaşlar.
Dehak nedir? Demirci Kawa
kimdir? Eğer bu kültüre ulaşmadan gelen samimi milletvekilleri varsa onlara
bunları anlatmak istiyorum. Dehak, Firdevsi’de geçer ve muhtelif iki ayrıntısı
vardır, iki farklı nitelenmeyle gider; bunlardan birincisi: Zalim bir
padişahtır ve kendi hastalığının tedavi olabilmesi için her gün iki genç beynin
kendisine temin edilmesi ve o iki çocuk beyniyle tedavi edilmesi gerekmektedir.
Her gün iki genç beyni alına alına Demirci Kawa’nın yedi’nci -en küçük-
çocuğunun beynine sıra geldiğinde, Demirci Kawa buradan bir isyan hareketi
başlatır Dehak’a karşı, zalim krala karşı. Bir efsane budur.
Bir efsane yine Dehak’ın iki
tane yılanı vardır sarayında ve bu iki yılanıyla düşmanlarını korkutmak…
Bunları beslemek için yine iki genç beynine ihtiyacı vardır her gün. Saraya
aşçı olarak çaşıt girer iki kişi, Demirci Kawa yönlendirmesiyle girmiştir ve bu
iki genç yerine aşçılar bir genci dağa gönderirler, bir gencin beynini ve bir
koyun beynini bu yılanlara yedirirler. Zaman içerisinde dağda o birer birer
salınan gençler birikir ve bunlar Demirci Kawa önderliğinde Dehak’a karşı bir
isyan başlatırlar.
Şimdi buradan hareketle
sizlere soruyorum değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri, AKP’nin
içerisindeki, AKP’ye oy veren, kendisini milliyetçi tanımlayan, kendisini bir
fikrî aidiyette hisseden arkadaşlarıma ve vatandaşlarıma sesleniyorum: Seksen
yıldır Türkiye Cumhuriyeti’ndeki bu Dehaklar kimlerdir? Bu zalim krallar, bu
çocuk beyinlerini yiyenler kimlerdir? Bunlara karşı ne zamandan beri mücadele
edilmektedir? Bu saydıklarınızın içerisinde, seksen yıl deyince, rahmetli
Erbakan Hoca’dan, Adnan Mendereslerden ve cumhuriyetin kurucusu Atatürklere ve
silah arkadaşlarına varıncaya kadar herkes vardır bu seksen yıl içerisinde.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Recep Tayyip Erdoğan da vardır.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) -
Recep Tayyip Erdoğan da vardır bu seksen yıl içerisinde.
Bu Dehaklara karşı mücadele
de acaba Türkiye Büyük Millet Meclisine yakışan bir konuşma olmuş mudur bu? Bu
Dehaklar kimlerdir ey Cuma İçten, isim ver. Öyle derin devlet suçlamalarıyla,
serin serin konuşarak Türkiye Cumhuriyeti devletinden intikam almak adamlık
değildir. Bu devlet içerisinde yanlış politikalar olmuşsa bunlar doğruca
eleştirilir, dürüstçe eleştirilir. Ama, mezarlıkta ıslık çalarak, faili meçhul
konuşmalarla, derin devlet suçlamalarıyla Türk milletinin kurduğu cumhuriyeti,
devleti hedef alan hiçbir şey muzaffer olamayacaktır. (MHP sıralarından
alkışlar)
Bakın, Sayın Başbakanı
buradan uyarmak istiyorum. Sayın Başbakan, bütün konuşmalarınız, bütün
söylemleriniz, Mehmet Akif Ersoy rahmetlinin şiirinde “Türk” geçiyor diye ilk
üç kıtasını okumadan altındaki üç kıtayı okuduğunuz dikkatimizden kaçmıyor.
Sayın Başbakan, Türk tarihinin dönüm noktalarını izah ederken, siz, Malazgirt’i
sayıyorsunuz, siz, Çanakkale’yi sayıyorsunuz, siz, İstanbul’un fethini
sayıyorsunuz ama İstiklal Harbi’ni saymıyorsunuz, Kurtuluş Savaşı’nı Türk
milletinin, Türk tarihinin bir dönüm noktası olarak kabul etmiyorsunuz. Bu,
bilgisizliğinizden kaynaklanmıyor. Bilgisizlikse çok ayıp, çok yanlış. Eğer
bilgisizliğinizden kaynaklanmıyor kastınızdan kaynaklanıyorsa kahredici bir
durum. Onun için, Türk milleti, Türkiye Cumhuriyeti sevdalıları, Türkiye
sevdalıları, Parlamentonun çatısı altındakiler, sokaktaki aydınlar, köşe
yazarları, bilimciler; Türkiye yeniden aydınlanmalıdır, yeniden silkinmelidir,
yeniden kendine gelmelidir. Meydanlarda haykırılan “Apo’ya özgürlük Kürtlere statüdür.” Ama
öteki tarafta saf, balık akıllılar, Türk milletini kandırmak isteyenler efsunlu
kelimelerle barıştan, başka şeylerden, güzelliklerden söz etmektedirler.
Meydanlarda toplananlar başka bir enerjiyle, başka bir sinerjiyle
yüklenmekteler ama televizyonlarda, basında birileri Türk milletini
kandırabilmek için efsunlu kelimelerin arkasında bir beyin yıkamaya
girişmişlerdir. Devletin kaynakları kullanılarak, devletin imkânları
kullanılarak, iktidarın, Hükûmetin yanlış politikaları “devlet politikası” diye
yutturulup Hükûmet eliyle Türkiye’de yeni bir milliyet yaratılmaktadır ve Hükûmet
eliyle devlet politikası olarak Türkiye bölünmeye götürülmektedir. Böyle bir
zulmeti, böyle bir zilleti taşıyabilen her kimse onlara feda olsun, onlara
helal olsun.
Ama unutmayın ki Türk milleti
bazı kutsal değerlerini ayaklar altına aldığını iddia edenleri amuda kaldırıp
yürütecektir. (MHP sıralarından alkışlar) Onlar kafalarıyla ayaklarını
şaşırmışlardır. Başlarıyla ayaklarını şaşırdıkları için, onları kendilerine
getirmek için onları amuda kaldırıp yürüteceğiz. Amuda kalktıkları zaman
anlayacaklar ne olduklarını.
Burası Türkiye Büyük Millet
Meclisidir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Burası Türkiye.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) –
Türkiye Türkler tarafından fethedilmiştir, Türkiye Türkiyeliler tarafından
fethedilmemiştir. Bunu kabullenmek isteyenler kabullenir, kabullenmek
istemeyenler fetih şartları ne ise o şartlara yeniden döner. Onun için,
Türkiye’nin ne olduğunu, Türk milletinin ne olduğunu tanımayanlar tarihe bir
baksınlar. Buralarda, başka yerlerde bazı kalabalıklara, bazı televizyon
ampullerine, bilmem bir şeylere güvenerek, mikrofonlara güvenerek Türk
milletinin sabrını taşırmasınlar. Bu sabır taştığı zaman tarih de ne olduğunu
görmüştür, şahit olmuştur. Türk milletinin evlatları emin olsunlar, Türk
milletinin evlatları her zaman içerisinden bir lider çıkartır ve kendini
kurtarır.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Bakan, bu Dehaklar kim?
OKTAY VURAL (İzmir) – Bu
Dehakların içerisinde siz de varsınız.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Grubunuza ait bir milletvekili “Dehaklar” diyerek tamamımızı suçladı.
OKTAY VURAL (İzmir) – Evet,
lütfen cevap verin.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Kim
bunlar? Bunlar kim?
OKTAY VURAL (İzmir) –
Cumhuriyetin tamamına hakaret edildi, küfredildi.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ve
siz de dinlediniz Sayın Bakanım.
OKTAY VURAL (İzmir) – BDP ve
PKK ağzıyla konuştu.
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz isteyen Kamer Genç, Tunceli Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KAMER GENÇ (Tunceli)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 21 Mart Nevruz Günü dolayısıyla
Hükûmetin yaptığı açıklamalar karşısında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılarımı sunuyorum. Hepinizin nevruzunu
kutluyorum.
Değerli milletvekilleri,
biraz önce burada, bu kürsüde konuşan, Hükûmet adına konuşan kişi diyor ki:
“Türk Bayrağı’nı orada asmak benim görevim değil.” Sen kimsin ya! Ne başısın
burada!
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Mardin) – Öyle bir şey söylemedim.
KAMER GENÇ (Devamla) – Eğer
orada, ülkenin bir coğrafyasında o ülkenin bayrağı astırılmıyor, yerlerde
süründürülüyorsa sen kimin görevini yapıyorsun!
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Sayın Başkan…
KAMER GENÇ (Devamla) - Hangi
sıfatla…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Hangi sıfatla?
KAMER GENÇ (Devamla) - …hangi
utanmazlık duygusuyla o makamlarda oturuyorsunuz! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Değerli arkadaşlar, bu gün…
BAŞKAN – Sayın Genç… Sayın
Genç…
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Sayın Başkan, böyle bir şey olur mu ya!
RECEP ÖZEL (Isparta) – Böyle
bir şey olur mu ya!
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Böyle bir şey olmaz!
OKTAY VURAL (İzmir) - PKK
paçavralarının asılmasına nasıl izin verdiniz?
KAMER GENÇ (Devamla) –
…Türkiye Cumhuriyeti devletinin bölünüş günüdür. Bunu herkesin kabul etmesi
lazım.
BAŞKAN – Lütfen ama… Öyle bir
söz kullanmadı Sayın Bakan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Doğru söylüyor Sayın Genç, müdahale etmeyin.
BAŞKAN – Başkasının
hakaretine ortak olmayın, lütfen yani…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Hangi hakla! Öyle şey olur mu!
KAMER GENÇ (Devamla) – Artık,
Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir coğrafyası Türkiye Cumhuriyeti devletinin
elinden alınmıştır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin hükümranlık hakkı sona
ermiştir burada.
Dün ben burada konuştuğum
zaman, ey Hükûmet, sana dedim ki: Bak, yarına göreceğiz, bir tane Türk Bayrağı
olacak mı, bir tane polis olacak mı, bir tane asker olacak mı?
Arkadaşlar, biz bu memlekette
barışın gelmesini, huzurun gelmesini herkesten fazla istiyoruz. Biz silahın
bitmesini her şeyden fazla istiyoruz. Fakat şimdi ama nasıl bitireceksiniz?
Eğer siz Türkiye Cumhuriyeti devletini elden çıkarırsanız, getirip de yabancı
bir güce işgal ettirirseniz kolay verirsiniz. Bakın, Ahmet Türk, Öcalan’la
birinci görüşmeden sonra geldi, dedi ki: “Biz, Türkiye’nin parçalanmasını
istemiyoruz, ayrı bir devlet de istemiyoruz. Ama ne istiyoruz? Yahu, doksan
senedir bu ‘Türkiye Cumhuriyeti’ geçmiş, şimdi de ‘Kürdiye Cumhuriyeti’
yapalım. Anayasa’da geçen o ‘Türk’ kelimesini de ‘Kürt’ kelimesi yapalım,
vallahi ayrı devlet istemeyiz.” dedi. Yani şimdi, bakın, bunların hepsi
söylenen laflar. Gülüyorsunuz! Aslında bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinin
çalışmaması lazım. Türkiye’nin başına bugün karanlık bir bölünme, bir işgal
gelmiştir. Arkadaşlar, bunu anlayan anlar. Eğer bir devletin bir bölgesinde o
devletin varlığı yok edilmişse bu devletin Parlamentosu ne iş yapar? Bu
devletin hükûmeti ne yapar? Şimdi, yarın Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül
gidecekler, Türkiye’yi böldükleri için ödül alacaklar, Nobel Barış Ödülü’nü
alacaklar. Acaba, Abdullah mı alacak, yoksa Tayyip mi alacak? Herhâlde
paylaşacaklar değil mi?
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – İkisine de verilecek.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Beraber.
KAMER GENÇ (Devamla) – Yani
böyle bir şey olmaz.
Değerli arkadaşlar, aslında
nevruz, barışın, sevginin, kardeşliğin bir simgesidir. Böyle bir günde bizim de
burada çıkıp Türkiye’de barışı, kardeşliği nasıl birlikte güçlendiririz, nasıl
bir iyi istikamete götüreceğiz, bunun hesabını yapmamız lazım ama ne yazık ki
ben bir milletvekili olarak, bugün ülkemin içine düştüğü bu bölünmez ama bunu,
başı işgal eden Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’ün korumasıyla Türkiye’nin
bölünmesini gururuma yediremiyorum. Siz yedirebilirsiniz, zaten sizin bu
memleketin millî değerleriyle hiçbir alakanız yok çünkü siz, bu iktidara
geldiğinizden günden beri bu milletin değerlerini, bu milletin her şeylerini
yok ettiniz ve hep güldünüz. Sizin tek sanatınız gülmektir. Onurlu, şerefli,
haysiyetli, vatana ve millete bağlı olan insanlar, vatanına ve milletine kastedenlere
karşı gerektiği zaman her türlü vasıtayla savaş yapar ama siz nedense birtakım
şeylerinizin de mahkûmu olmuşsunuz yani insan olarak utanç duyuyorum, sizin
aranızda görev yaptığımdan dolayı utanç duyuyorum çünkü bu memleket bu hâle
gelmemeliydi.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Sen
mi, biz mi?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) –
Allah seni ıslah etsin!
KAMER GENÇ (Devamla) –
Arkadaşlar, bu memlekette bundan doksan sene önce insanlar en kutsal varlığı
olan yaşama hakkını verdiler ve
getirdiler, Yüce Atatürk gibi bir kişinin, dünyanın önder kabul ettiği
bir liderin başkanlığında laik Türkiye Cumhuriyeti devletini kurdular. Bu
devlet o laik Türkiye Cumhuriyeti’ne, Atatürk’ün getirdiği o çağdaş, o ilerici
ve akla, bilime dayalı bir yönetim sayesinde dünya devletleri karşısında büyük
bir güç oldu, büyük bir lider oldu ama siz geldiniz, birinci hedefiniz
Atatürk’ün eserlerini yok etmek çünkü Atatürk’ün eserleri yaşadıkça siz Türkiye
Cumhuriyeti devletini bölemezsiniz.
Siz bu devleti ayakta tutan
orduyu çökerttiniz. Kimlerle? Yalancı şahitlerle ve o askerlerin kendisine
karşı mücadele ettiği kişileri çağırdınız, onları yalancı şahitlerle mahkûm
etmeye çalıştınız. Şimdi, yarına Türkiye Cumhuriyeti devletini koruyacak gücü,
kuvveti nerede… Kim gidecek bu devleti savunacak? Siz şimdi ne yaptınız?
Hepsini doldurdunuz bir yere.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Asli
işini yaptırıyoruz biz.
KAMER GENÇ (Devamla) –
Bunların içinde bir suçlu varsa cezalandırın, mahkeme karşısına çıkarın ama siz
böyle yapmadınız. Abdullah Öcalan kendisi söylüyor bir yerde: “Genelkurmay
Başkanı İlker Başbuğ’u ben söyledim, ‘İçeri alın.’ dedim, aldılar.” dedi. Yani
siz bunu zaten kabul ediyorsunuz.
Bakın, arkadaşlar,
milletvekilliği hiçbir şey değildir. İnsanlarda haysiyet, onur, şeref olacak.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Sende
var mı? Haysiyet sende var mı?
KAMER GENÇ (Devamla) –
İnsanda onur ve şeref olduğunun göstergesi de ülkesinin, milletinin bağımsızlığını,
onurunu koruyacak davranışlar içinde olacak. Eğer bir memleketin bağımsızlığı
gidiyorsa, susuyorsa; eğer bir memleketin onuru gidiyorsa, susuyorsa; bir
memleketin en kutsal varlığı olan, simgesi olan bayrağı yok ediliyorsa ve siz
susuyorsanız, müsaadenizle, ben sizinle aynı yerde bulunmaktan da utanç
duyarım.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Biz
seninle aynı yerde bulunmaktan utanç duyuyoruz.
KAMER GENÇ (Devamla) – Böyle
bir devlet yaşayamaz, böyle bir millet yaşayamaz. Bunu size defalarca söyledik.
İSMET UÇMA (İstanbul) –
Kirletiyorsun, sen kirletiyorsun, biz temizlemekle uğraşıyoruz.
KAMER GENÇ (Devamla) – Onun
için, bakın, şimdi bu memleketi ne hâle getirdiniz: Arkadaşlar, bugün
Türkiye’de hak aramanın yolları kapatılmış, yargı görev yapamaz hâle gelmiş. Bir
dikta rejimi var Türkiye’de. Bu dikta rejimi kanalıyla öğrenciler hak
arayamıyorlar. Bugün biraz önce telefon ettiler, Adalet Bakanlığına gidip de
insanlar dilekçe veriyor, polis önünü kapatmış, dayak atıyor, gaz sıkıyor. Bir
vatandaşın dilekçe verme hakkı yok mudur? Niye bunlara şey sıkıyorsunuz? Ama
öte taraftan, bu devleti yok eden, bölen kitleye karşı burada çıkmış diyor ki:
“Efendim, -Hükûmet temsilcisi- benim
gücüm yok.” Üstelik bir de diyor ki: “Yargı bu işle uğraşır.”
RECEP ÖZEL (Isparta) – “Gücüm
yok.” demedi ki. Sen uyduruyorsun.
KAMER GENÇ (Devamla) – Böyle
bir şey yok. Bakın, onurlu ve haysiyetli insanlar istifa etmeleri gereken yerde
istifa etmesini gösterecek, onurunu göstermek zorundadır.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) –
Hadi be! Hadi be!
KAMER GENÇ (Devamla) –
Dolayısıyla, eğer bu istifa edilmesi gereken yerde onurlu davranış içinde olup
da istifa etmiyorlarsa onurun onlarda zerresi yoktur. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
RECEP ÖZEL (Isparta) – Her
türlü hakareti yapıyor.
KAMER GENÇ (Devamla) – O
bakımdan, burada hiçbir zaman bu Türkiye Büyük Millet Meclisi bu duruma
gelmedi. Siz çiftçiyi çökerttiniz. Efendim, bu devlete düşman olan Fransızların
çiftçisine bu sizin Tarım Bakanınız getirdi, 240 milyon dolarlık ithalat yaptı,
onları beslediler. Gitti oradan ödül aldı.
İSMET UÇMA (İstanbul) – Hadi
oradan! İşine bak!
KAMER GENÇ (Devamla) – Siz
üniversiteleri yok ettiniz, medreseye çevirdiniz. Siz çağdaş, laik, ilerici
eğitimi çökerttiniz; medrese eğitimine çevirdiniz.
İSMET UÇMA (İstanbul) – Ne
alakası var Allah aşkına!
KAMER GENÇ (Devamla) – Bugün
Türkiye’de üniversite denilen bir kurum yok çünkü artık büyük bir kısmı AKP’nin
emrine çalışan rektörler var. Üniversitelerde bilim özerkliği yok,
üniversitelerde doğru dürüst bir eğitim yapılmıyor arkadaşlar.
Yani, aslında tabii ben başka
bir konuşma hazırlamıştım ama birkaç da… Özellikle bizim Alevi, Bektaşi şeyinde
de nevruz şöyle anılır: Tanrının dünyayı yarattığı gün olarak belirlenir.
Hazreti Ali bu gün doğmuştur denilir. Hazreti Muhammed, yeni doğan amcasının
oğluna Hazreti Ali adını verir ve bu günü kutlu gün ilan eder.
İSMET UÇMA (İstanbul) –
Tamamı uydurma onların. Nereden çıkardın onları?
KAMER GENÇ (Devamla) –
Hazreti Ali’nin Hazreti Muhammed’in kızı Fâtıma ile evlendiği gündür.
İSMET UÇMA (İstanbul) – Her
uydurduğun şey gibi bu da uydurma. İşin gücün uydurma.
KAMER GENÇ (Devamla) –
Hazreti Muhammed’e peygamberliğin bildirildiği gündür. Hazreti Ali’nin halife
olduğu gündür. Rum erenleri ile Hacı Bektaşi Veli’nin Anadolu’da
karşılaştıkları gündür. Kırklar toplantı günüdür. Bu dönem Kırklar Bayramı
olarak da, 21 Mart Nevruzu olarak da bilinir.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Bu
konuşmaların bugüne yakışıyor mu?
KAMER GENÇ (Devamla) – Ayrıca
da, 21 Mart Nevruz Günü, büyük önder, gerçekten bizim için bir pir olan Sevgili
Âşık Veysel’in de ölüm günüdür.
Tabii, bu kadar güzelliklerin
olduğu bir gün olan bugün, bizim için karanlık bir gün hâline dönmüştür.
Türkiye Cumhuriyeti devleti fiilen bölünmüştür. Türkiye coğrafyasının bir
bölümü artık Türkiye’den koparılmıştır.
İSMET UÇMA (İstanbul) – Sen
karartıyorsun, Türkiye'nin mahrum kalmasını istiyorsun, yapamayacaksın.
KAMER GENÇ (Devamla) – Bugün
Güneydoğu’nun birçok ili, başta Diyarbakır, Erbil’e katılmıştır.
İSMET UÇMA (İstanbul) – Sen
mi çizdin haritaları?
KAMER GENÇ (Devamla) – Bunu
siz kendiniz kabul ettiniz. Bakalım, bunun cezasını çok çekeceksiniz. Bu millet
sizi, seçim bölgesinde, bu kürsüde, onlara… Ey vatandaş, ey Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı! Eğer siz bu halkı, bu ülkeyi bölmek istemiyorsanız, bu AKP
sıralarında oturan ve bu memleketin bölünmesine müsaade eden, onlara çanak
tutan insanları seçim bölgelerine sokmayın. Bunlardan hesap sorun.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Sen mi
söylüyorsun?
KAMER GENÇ (Devamla) – Kim
soracak? Onun için size söylüyorum. ve bunlara gerekli dersi ver ey halk!
RECEP ÖZEL (Isparta) – Geçen,
seni Tunceli’ye almadılar herhâlde ha!
KAMER GENÇ (Devamla) – Eğer
vermiyorsan, sen Türk halkı değilsin!
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) – Seni
Tunceli’ye geçen hafta sokmadılar herhâlde ha! Tuncelililer kovalamışlar seni.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sen gel
de beraber gidelim Tunceli’ye.
RECEP ÖZEL (Isparta) –
Gidelim, gidelim, inşallah.
BAŞKAN – AK PARTİ Grubu adına
söz isteyen Mehmet Naci Bostancı, Amasya Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
FARUK BAL (Konya) – Alkışla, alkışla, milliyetçiliği ayaklar
altına alanları alkışla! [MHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar(!)]
Milliyetçiliğin hocası, seni
alkışlıyorum. Bravo! Milliyetçiliğin hocası!
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan, değerli vekil arkadaşlar; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Diyarbakır’ı anlat, Diyarbakır’ı.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Nevruz “yeni gün” anlamına gelir, malum, herkes biliyor.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Yağcılıkta sınır yok, devam. Ailene yakışır bir konuşma
yaparsın inşallah. Şehit kardeşine yakışır bir konuşma yaparsın inşallah.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Milattan önce 2500’lü yıllara kadar uzanan bir geçmişi var.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Şehit kardeşin seni seyrediyor.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Bu kadar geçmişe gidince, tabii, kabileler, klanlar, göçebeler…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Naci, konuşmaman lazımdı bugün.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – …avcılık ve toplayıcılıkla uğraşanlar, bütün bunlarla ilişkili bir
başlangıcı vardır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Hiç
mi geçmişe karşı saygın yok senin?
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) –
Hangi? Türk nevruzunu mu anlatıyorsun, AKP nevruzunu mu anlatıyorsun?
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – İnsanda sadece gırtlak olmayacak, kulak da olacak, beyin de olacak!
(AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; MHP sıralarından gürültüler)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) –
Kendi beynine bak sen!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Allah güçlü sesler vermiş, maşallah…
BAŞKAN – Lütfen sayın
milletvekilleri, sayın hatibi dinleyelim.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – ama o sesin biraz da nitelik kazanması lazım, nitelik.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
İnsanda beyin değil, Naci, önce haysiyet olacak, haysiyet olacak!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Evet, evet, evet.
BAŞKAN – Sayın Şandır, Sayın
Şandır, lütfen…
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Biraz önce…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Geçmişine küfreden bir adamın hiç konuşmaya hakkı yok.
BAŞKAN – Laf atmayın, söz
atmayın, lütfen ama… Hatip konuşacak.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – …Ali Bey, buranın Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğunu söyledi.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) –
Beynimden şüphem mi var benim, bana beynimle ilgili laf söylüyorsun?
BAŞKAN – Hatibe müsaade edin,
lütfen…
OKTAY VURAL (İzmir) – Sen
kendi beynine bak!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, arkadaşlar, milletin
temsilcileri…
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Bu
sözünü geri alacak Sayın Başkan! Beynimden şüphem yok benim!
BAŞKAN – Sataşmadan söz
istersiniz, veririz.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – …milletin, sizin sürekli ağzınıza aldığınız milletin temsilcileri
burada. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Eğer bu milletin yaşadığı
gerçek bir dert olsaydı, o bayraklar her yerde olurdu.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) –
Terbiyesiz! O bayraklar rahatsız mı etti seni?
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Orada küçük bir grup olarak bir araya gelmişsiniz, dışarıdan bakan
birisi utanır, Türkler sadece bu kadar mı diye utanır. Utanmanız lazım sizin.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar, MHP sıralarından gürültüler)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) –
Utanmadan konuşuyorsun, utan, utan!
OKTAY VURAL (İzmir) – Yılanla
çuvala girdiniz…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Türk Bayrağı’ndan rahatsız olan Türk milliyetçisi olur mu?
OKTAY VURAL (İzmir) –
Bayrağından rahatsızlık duyuyorsun ya!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, bir milleti sevmek, orada bulunan herkesi
sevmektir; rüyada sevmek değil, gerçek dünyada sevmektir, gerçeklikte
sevmektir; şehirleriyle, köyleriyle, bütün yaşayanlarıyla sevmektir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Hangi gerçek? Hangi gerçek?
OKTAY VURAL (İzmir) – PKK
gerçeğin senin, değil mi? Bölücü!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Evet, Oktay Bey, seni de seviyoruz, birlik ve kardeşlik projesinin
bir parçası da sensin, seni de kucaklayacağız inşallah.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) –
Sen sevme, sevme bizi!
OKTAY VURAL (İzmir) – Sen
İmralı’ya bağlı ol! Git oraya, layığını buldun sen!
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Sen
Apo’yu sev!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Kamer Bey’i de seviyoruz. Biraz önce buradan konuşmalar yaptı.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sen
MHP’ye ve milliyetçiliğe saldırmakla görevlendirilmiş bir bombacısın!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Doğrusu, Meclise geldiğimden beri en hayran olduğum kişilerden
birisi. Sahne performansı muhteşem.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sen
yılanla çukura girdin, şimdi yılanın faziletinden bahsediyorsun!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Onu dinlerken kendimi Roma dönemindeki mahkemelerde hissediyorum.
FARUK BAL (Konya) - O döneme
git, bir daha gelme!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Roma dönemindeki mahkemelerde sanıklar, kendilerini anlatırlarken
tiyatro sanatının bütün imkânlarını kullanırlardı.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sen
kendini fazilet çukuruna atmışsın.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sen
düştüğün çukurun…
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Amaçları jüriyi etkilemekti. Kamer Bey de, doğrusu, sahne
performansları bakımından muhteşem. O yüzden kendisine büyük saygı duyuyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Televizyonda izledin mi? “Dönme dolap” olsun ismin.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Ancak Kamer Bey’in mutlak surette bu ülkeye ihtiyacı olduğunu
düşünüyorum, bu Meclise de.
Bizim arkadaşlar, Kamer
Bey’in geçmişteki maceralarını anlatıyorlar esprili bir şekilde, gelecekte de
anlatacaklar, burada yaptığı konuşmaları, anlatımları… (CHP sıralarından
gürültüler)
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Hangi maceralar?
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sen
kendi geçmişini anlat.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Evet, Mecliste mutlak surette rahatsız eden, sorgulayan, en aykırı
lafları söyleyen insanlar olacak, olacak.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Şu
kendi geçmişini bir anlatsana, kendi geçmişini!
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Hangi maceradan bahsediyorsun, hangi maceradan?
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Onlar olacak ki, biz de düşüneceğiz, koro hâlinde hep beraber aynı
sözleri söylemeyeceğiz çünkü burası Meclis, bir kabilenin meclisi değil, 75
milyon insanın meclisi. (MHP sıralarından gürültüler)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Allah Allah… Çok büyük bir nutuk attın, büyük
bir nutuk attın!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, bakın, Fransız tarihçi Fernand Braudel -ümit
ederim aranızda okuyanlar vardır- tarihçi, büyük bir tarihçi, büyük bir tarih
ekolünün kurucusudur. Fernand Braudel… Okumak önemlidir, okumak. Braudel diyor
ki…
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Karnımız tok onlara!
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) –
Okumak cehaleti alır eşeklik baki kalır!
OKTAY VURAL (İzmir) – Sen git
her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alan Tayyip Erdoğan’a konuş!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – …o büyük tarihçi ”Ey Fransa, seni, insanlığa, uygarlığa, edebiyata,
sanatlara yaptığın katkılar kadar,
rezilliğin, pespayeliğin, entrikaların, her şeyinle birlikte seviyorum.”
diyor. Bir memleketi sevmek budur. [AK PARTİ sıralarından alkışlar, MHP
sıralarından “Bravo(!)” sesleri] Evet, bir memleketi sevmek budur. O ülkedeki
insanlara saygı göstermektir.
OKTAY VURAL (İzmir) – Burası,
fikir ve siyaset namusu olanların kürsüsü.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Sürekli, millete saygı göstermekten bahsedenler, eğer milletin temsilcilerine
saygı göstermiyorlarsa rüyalarında konuşuyorlardır, rüyalarında. (MHP
sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) – Sen,
MHP’ye ve milliyetçilere saldırmak için milletvekili yapıldın, biliyorsun değil
mi?
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Buradaki insanlar, buradaki insanlar rastgele buraya gelmedi. AK
PARTİ Grubu, sabah akşam hakaret ettiğiniz AK PARTİ Grubu milleti temsil
ediyor, yüzde 50’sini temsil ediyor, CHP de yüzde 26’sını temsil ediyor, siz de
yüzde 13’ünü temsil ediyorsunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sen git
PKK’yla müzakere et! Sen git PKK’yı muhatap al!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Hemen sağınızdaki BDP’liler bu milletin yüzde 6’sını temsil ediyor.
OKTAY VURAL (İzmir) – Yürü,
yürü, hadi yürü!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Millete saygı, hepsine saygıdır, hepsine. Sadece senin gibi
düşünenler değil…
OKTAY VURAL (İzmir) – Yolun
açık olsun hadi, hadi yürü yavrum! Bir daha buralara uğrama, bakma da buralara.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Olur, emredersin Oktay Bey. Bu işleri sen iyi biliyorsun. Olur,
olur.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Milliyetçiliği ayaklar altına alan bir zihniyetin milletvekilisin sen.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Bağırmak, insanın akılla ilişkili olduğunu göstermez.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Bağırmak değil.
FARUK BAL (Konya) – Kitap
yazmışsın, kitap.
OKTAY VURAL (İzmir) – Kitap
yazmışsın ama okumamışsın ki.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Burada, değerli arkadaşlar, televizyonlarda “sitcom” programları
vardır, “sitcom”. Şu komedi programları var ya komedi, onlar.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sen
tetikçisin, başka bir şey değil.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – O programlarda kahkaha efektleri koyarlar, bilirsiniz. Niçin?
Millet nerede güleceğini görsün diye, anlasın diye. Çünkü milleti kahkaha
efekti koyarak, aslında, bir yerde, aptal yerine koyuyorlar.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sen
tetikçilik yapıyorsun Naci Bostancı. Senin niye seçildiğini biliyoruz?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Şimdi,
“sitcomdaki” efektler gibi, sanki bu memlekette çok dramatik olaylar yaşanıyor
ama milletin çoğunluğu bundan bihaber, çoğu hain, çoğu alçak. (MHP saralarından
gürültüler)
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Daha
ne olsun be! Yazıklar olsun sana be!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – “Sitcom” efekti yapmayın, “sitcom” efekti yapmayın.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Yazıklar olsun.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Memlekete saygı göstereceksiniz, millete saygı göstereceksiniz.
Sadece rüyalarda değil. (MHP sıralarından gürültüler)
Sizin oradakilerin çoğundan
daha milliyetçiyim ben. Benim geçmişimi sizin aranızdaki insanlar bile bilmez.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) – Para
için değer mi? Para için değer mi?
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, Cenap Şahabettin’in bir lafı var, diyor ki
Cenap Şahabettin: “Havas, seçkinler beğendikçe alkışlar, avam da alkışlandıkça
beğenir.” Bu arkadaşlar gürültü yaparak bir “Memlekette dramatik durum var.”
havasını halka duyurmaya çalışıyorlar. On yıldır bağırıyorlar, sonuç: Yüzde 13,
yüzde 13. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, MHP sıralarından gürültüler)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) –
Yüz yıl da bağıracağız, yüz yıl da.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Fırıldaksın oğlum sen.
OKTAY VURAL (İzmir) – Ne
kadar kandırırsan kandır ama sizin muhatabınız PKK, senin muhatabın bebek
katili. Sen BOP projesinde eş başkanının milletvekilisin.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Bakın, Ziya Gökalp “Değer hükmüyle gerçeklik hükmü arasında fark
vardır.” der. Değer hükmü, insanın kendi durduğu yerden gördüğü dünyadır.
Gerçeklik hükmü ise yaşanılan toplumun içerisindeki gerçekliklerdir. Eğer
onlara gözünüzü kapayıp sadece değer hükmüyle davranırsanız rüyadaki bir
milleti seversiniz, gerçek millete de düşman olursunuz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Bir
daha tekrar ediyorum: Paradan bahset!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) - Çünkü gerçek millet sizin kafanızda değil, sizin gibi telaffuz
etmiyor, sizin gibi bakmıyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
–Anlamazsın, sen paradan bahset!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, inşallah Türkiye Cumhuriyeti kendi birliğini,
bütünlüğünü böyle bağırarak çağırarak değil…
OKTAY VURAL (İzmir) – PKK’ya
teslim olarak…
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) - …böyle öfkeyle, kendi çocuğunu bile sevmeyecek bir ses tonuyla
değil…
OKTAY VURAL (İzmir) – Yani
bayrağın çiğnendiği yerde ne yapacaksın?
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) - …yanındaki insana bile sevgiyi ve sempatiyi gösterecek bir ses
tonuyla değil, ancak düşmanlığın, husumetin, savaşın sesi olabilecek bir ses
tonuyla değil….
OKTAY VURAL (İzmir) – Sevr’de
parçalanmadan bahsettikleri zaman da böyle konuşmalar yapanlar vardı. Sizi gidi
manda ve himayeciler!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) - …akıl dolu sözlerle, akıl dolu sözlerle bu milletin birliğini ve
dirliğini sağlayacağız. (MHP sıralarından gürültüler)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sağladınız maşallah!
OKTAY VURAL (İzmir) – PKK’yı
muhatap alarak…
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Hangi millet bu!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) - John Steinbeck’in “Fareler ve İnsanlar”ı vardır. Oradaki
kahramanlardan birisi, sevdiği kızı –çok güçlü bir kahramandır- seveyim derken
kafasını sıkarak öldürmüştür.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) – Sen “sitcom” mu seyrediyorsun? Diyarbakır’a bak…
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – “Sevdim, o yüzden vurdum.” diyen bir ülkede yaşıyoruz. Kızı,
sevdiği için vurduğunu söyleyen… Sevmek kimseyi beraat ettirmez, akıllı
seveceksin, akıllı, memleketin tamamını seveceksin ve saygı göstereceksin,
saygı.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Sizin aklınızı sevsinler!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) - Senin gibi düşünmüyor diye buraya gelip her türlü hakareti etmeyeceksin.
Söylediğiniz her hakaret buradaki temsilcileri marifetiyle…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Naci
Bostancı, hakaret etmeye değmez bir çukursun sen! Hakaret etmeye değmez bir
insansın sen! Aslını inkâr eden adamsın sen!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Sayın Başkan…
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Başkan….
BAŞKAN – Bir saniye…
Sayın Aslanoğlu’dan
başlayalım isterseniz.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Sayın Başkanım, Sayın Cuma İçten, cumhuriyetin kuruluşundan bu
yana “derin güçler” ifadesiyle Çanakkale’deki şehitlerimizin, hür türlü
şehitlerimizin kanını sızlatmıştır. Burada Sayın Ali Serindağ’a söz verirseniz
tutanaklara geçirecek.
İki: Sayın Kamer Genç’e
“maceracı” demek, ayıptır. Kamer Genç’in macerası varsa kendinedir. Bu konuda
Sayın Genç…
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Serindağ.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın
Başkan bana…
BAŞKAN – Sırayla, bir oturun
yerinize. “Sayın Serindağ” dedi, söz verdik Sayın Genç. Birbirinizi bir
dinleyin lütfen.
Grup başkan vekilinizin
sözünü dinleyin.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya sen
ne karışıyorsun, benim kimin sözünü dinleyeceğime!
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Serindağ.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ’ın, Diyarbakır Milletvekili
Cuma İçten’in gündem dışı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; cumhuriyetimiz, Büyük Atatürk’ün önderliğinde başlatılan çetin
bir millî mücadeleden sonra kurulmuştur. Sayın Cuma İçten, biraz evvel Meclis
kürsüsünden yaptığı konuşmada aynen tutanaklardan okuyorum: “Derin güçler,
seksen yıldır zalim Dehak gibi, kendi insanını katletmiş ve zulmetmiştir.” diye
bir konuşma yapmıştır. Sayın Cuma İçten, bu konuşmasıyla başta Büyük Atatürk
olmak üzere cumhuriyetin kurucu kadrolarına dil uzatmıştır. Bunu şiddetle
reddediyoruz. Cuma İçten’in bu sözleri doksan yıldır, hatta iki yüz yıldır
çağdaşlaşmaya karşı olanların, aklı ve bilimi reddedenlerin, laik ve demokratik
cumhuriyeti içine sindiremeyenlerin, içinde bulunduğu ruh hâlinin bir
tezahürüdür. Cuma İçten’in bu sözlerini bir kere daha kınadığımı ifade
ediyorum.
Teşekkür ediyorum. Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN – Evet, teşekkür
ediyorum.
Sayın Genç…
OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın
Başkan…
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Vural, sırasıyla… Cumhuriyet Halk Partisi Grubunu bitirelim, size geleceğim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Şimdi,
Sayın Başkan, biraz önce konuşan kişi beni “maceracı”, bir de bir Fransız’ın
sözünden bahsederek…
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) -
Kimmiş o Fransız?
KAMER GENÇ (Tunceli) - …işte
“rezilliğiyle ve pespayeliği” kelimelerini kullandı, bana atfederek.
BAŞKAN – Yani, Fransız’ın
sözünden bahsederek ne dedi?
KAMER GENÇ (Tunceli) -
Efendim?
BAŞKAN - Ne dedi Fransız’ın
sözünden bahsederek?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bir
Fransız’dan bahsetti. Fransız, işte, diyor ki: “Ben bazılarının işte
rezilliğini de, pespayeliğini de beğeniyorum. Bu arada Kamer Genç de macera…”
BAŞKAN - Size mi atfetti o
cümleyi?
KAMER GENÇ (Tunceli) – İsim
de verdi.
BAŞKAN – Peki, buyurun.
Sataşma nedeniyle iki dakika
söz veriyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancı’nın İçişleri Bakanı Muammer Güler’in 21 Mart Nevruz Bayramı’na ilişkin
gündem dışı konuşmasından sonra grubu adına yaptığı konuşma sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
KAMER GENÇ (Tunceli) – Şimdi,
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ben burada AKP’nin yaptığı yolsuzlukları
dile getiriyorum, Tayyip Erdoğan koşuyor mahkemede… Benim hakkımda şu anda beş
tane dava açmış. En son da 50 milyar liralık dava açmış. Peki, ben Tayyip
Erdoğan’ın çocuklarına bakmak zorunda mıyım? Bir de biz, burada, arkadaşlar,
Türkiye’nin sorunlarını dile getiriyoruz. Peki, bu ceza tehdidiyle bunları
susturmak olur mu? Ben, ayrıca da öğrencilere de burs veriyorum. Şimdi o
öğrencilere verdiğim bursu keseceğim, Tayyip’e vereceğim. Allah bunu kabul eder
mi? Tayyip de dünyanın en zengin adamı. Yani -kala kala- bizim milletvekili
maaşımıza da göz koydu.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Hakaret edeceksin, dava açmayacak, olur mu öyle şey!
KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi,
bakın arkadaşlar, bu işin şakaya alınacak tarafı yok. Bakın, Türkiye bugün
bölünmüştür. Türkiye’nin eğer… Bir devletin bayrağı bir yerde yoksa o topraklar
o devletin hükümranlığında değildir.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) –
Hakkâri mitinginizde var mıydı?
KAMER GENÇ (Devamla) – Vardı,
vardı, vardı… Sen bana müdahale etme de yiğitliğin varsa çık buradan cevap…
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) –
Organizasyonu siz yaptınız.
KAMER GENÇ (Devamla) –
Dolayısıyla, İçişleri Bakanınız olan adam da diyor ki: “Ben de bu bayrağı
istiyordum.” Hayır, istemiyorsun. Ben dün seni ikaz ettim burada, ben burada
ikaz ettim. Bakın efendim “Dağdaki terörist için üzülmeyen kişi şerefli değildir.”
diyen Diyarbakır’daki Emniyet Müdürüne de en büyük tezahürat yapıldı. Ben de
onun üzerine şunu söyledim: “Peki, dağdaki ölen teröriste üzülmeyen insan
değildir.” diyen bu Emniyet Müdürüne söylemek istiyorum: Peki, o dağdaki
teröristi öldürene ne diyeceksin? Sen değil misin? Yani bu kadar akılsız… Yani
şimdi, tabii, bu iki dakikalık sataşmada ne diyeyim.
Şimdi burada, arkadaşımızın
aslında ciddi bir muayeneden geçirilmesi lazım. Daha senin Kamer Genç’e cevap
verebilmen için çok fırın ekmek yemen lazım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Yiğitliğin varsa televizyon programlarına çıkalım konuşalım. Burada iki
dakikada ben size ne diyeyim? Ben size burada yolsuzluklarınızı dile
getiriyorum, usulsüzlüklerinizi, utançsızlıklarınızı dile getiriyorum. Utanmayan,
sıkılmayan, gülen, devamlı gülen insanlarsınız, en çirkinliklere gülen
insanlarsınız. Ben ne diyeyim arkadaşlar?
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
– Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Bostancı,
lütfen oturun.
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, biraz önce AKP adına konuşan
kişi, günahlarını örtmek için kendi eliyle kazdığı çukurla, geçmişle ilgisinin
olmadığını ifade etmek için “defn-i zünûb” denilen bir fazilet çukuru kazmış ve üstüne de kendisini örtmüştür.
Dolayısıyla, bu konuşması aslında takiyeci bir zihniyetin tipik bir
yansımasıdır. Bu konuşmasında özellikle milliyetçilere “beyinsiz” diye hitap
etmesi karşılığında, Sayın Başkan, sataşmadan dolayı, grubumuz adına Sayın
Yusuf Halaçoğlu’nun cevap vermesini istirham ediyorum.
BAŞKAN – Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
İki dakika söz veriyorum.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) –
Milliyetçilerin beyninin olduğunu ona anlat bir.
BAŞKAN – Yeni bir sataşmaya
mahal vermeden…
3.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı’nın İçişleri Bakanı Muammer Güler’in 21 Mart Nevruz
Bayramı’na ilişkin gündem dışı konuşmasından sonra grubu adına yaptığı konuşma
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan, sayın milletvekilleri.
Şimdi, ben tarihte çok
bukalemun türlü insanlar gördüm ama burada daha, onlara taş çıkaracak kişiyi de
görüyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Sayın Başkan, bu tarz bir konuşma yapamaz.
BAŞKAN – Cevap versin
efendim, ne yapalım? Cevap versin. Şahsını ilgilendirir.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) –
Şimdi, beyinsizlikle birilerini suçlayan insanların, önce kendi beyinlerine
dikkat etmelerini istirham ediyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Şimdi,
kendi beynini kullanamayıp Braudel’den bahseden -buraya çıkıp- kişi, öncelikle
kendi fikirlerini ortaya dökebilecek bir birikime sahip olsun. Yeri gelince,
hemen “Benim annem Kürt’tü.” vesaire deyip bir yerlerde, kendisini farklı
şekilde nitelemeye kalkıştığı takdirde, aslında neyi, neye getirdiğini de
görüyoruz.
Orada bayrağın olmamasını
tenkit edebiliyor musun? Veya PKK paçavralarının bütün meydanı doldurmasını
nasıl hazmedebiliyorsunuz? Hem Çanakkale’den bahsediyorsunuz hem milliyetçilikten
ve milliyetçiliğin, beyinsizlikten bahsediyorsunuz, ondan sonra da diyorsunuz
ki: “Bütün bunların hepsini biz barış için, birlik, beraberlik için yapıyoruz.”
Burada söylediğiniz, “Laz’ı, Çerkez’i, Türk’ü, Kürt’ü” demeniz zaten
ayrımcılıktır. Bu ülke eğer birse, tek vatansa, tek milletse, o zaman bunlardan
bahsetmemeniz gerekir. Bu bir ırkçılığın…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ta
kendisidir.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) –
…ta kendisidir, ta göstergesidir. Dolayısıyla, burada çıkıp da bilmem kimin
fikriyle, bilmem şunun fikriyle değil, kendi birikiminiz ne varsa onunla
konuşun. Ben şunu söyleyeyim size: Bakın, eğer mürekkep yaladıysanız, bir kitap
yazdıysanız, bir fikre sahipseniz hep birilerinin sözüyle, adıyla konuşmayın
ama ben bir şeyle konuşacağım, birinin adıyla konuşacağım, o da Kur'an-ı
Kerim’deki bir ayetle konuşacağım, Cenab-ı Allah diyor ki: “İçimizdeki
beyinsizlerin yüzünden bizi helak eder misin Allah’ım?”
Hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından ‘Bravo’ sesleri, alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Başkan…
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
– Sayın Başkan, Oktay Bey hakaret etmiştir, söz istiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Hadi…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Başkan, Sayın Naci Bostancı konuşmasını yaparken ismimi de anarak bana
benim kullanmadığım anlamda sözlerle muhatap…
BAŞKAN – Ne söyledi efendim,
ne dedi de yani sizin kullanmadığınız cümleyi…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ne
dediğini de anlayamadım ama “Sayın Şandır” diye başlayan cümlesinde…
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) –
“Sayın Şandır” demek, hakaret mi?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
– Hiç “Sayın Şandır” demedim.
BAŞKAN – Efendim?
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Şandır’la nasıl illiyet kurar? Hakaret…
BAŞKAN – Anladım da yani
Sayın Şandır diye başladı, sonra ne söyledi, onu soruyorum size.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ne
dediğini ne bileyim ben? Ne söylediği anlamlı değil ki!
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Tutanaklara bakalım…
BAŞKAN – Buyurun efendim.
İki dakika söz veriyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
Sayın Bostancı, oturun
lütfen. Sonra sizi de dinleyeceğiz efendim.
4.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancı’nın İçişleri Bakanı Muammer Güler’in 21 Mart Nevruz Bayramı’na
ilişkin gündem dışı konuşmasından sonra grubu adına yaptığı konuşma sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu kürsüden herkes konuşur ama haysiyetli
insanların konuşması lazım. Geçmişine söven insanın bu kürsüden konuşma hakkı
yok Sayın Bostancı. (MHP sıralarından ‘Bravo’ sesleri, alkışlar) Anladın mı?
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Sayın Başkan, bu tarz bir konuşma olur mu!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Şimdi duyduğun mensubiyet, aidiyet geçmiş aidiyetine sövme hakkı sana vermez.
Söversen bunun adı haysiyetsizliktir. Bu da sana yeter. Sana başka cevabımız
yok. (MHP sıralarından alkışlar)
AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Peki
sövmemişse?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Değerli arkadaşlar, bakın, güzel arkadaşlarım, bugün Türk milletine, Türkiye
Cumhuriyeti devletine ve Türkiye Cumhuriyeti devletini yöneten sayın bakanlara
hakaret edilmiştir. Türk Bayrağı’na hakaret edilmiştir. Beklerdik ki hep
birlikte Diyarbakır’da yaşanan manzarayı birlikte kınayalım ama bir sözcünüz
çıktı burada Türkiye Cumhuriyeti devletinin seksen yılını Dehak olmakla
suçladı. Bunun içinde hepiniz var.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) –
Grup adına konuşmadı, o, şahsı adına konuştu Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Şahsı adına yapılan konuşmaya kalkıp cevap vermeliydiniz Sayın Canikli, itiraz
etmeliydiniz. Hiç mi yüreğinize batmadı? Koca Türkiye Cumhuriyeti devletini ve
yöneticilerini başta Atatürk olmak üzere Dehaklıkla suçlayan bir insana hiç
itirazınız olmayacak mı?
OKTAY VURAL (İzmir) –
Alkışladınız ya!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Değerli arkadaşlar, bakın, bir şey söyleyeyim: Haysiyet meselesi… Egemenlik
kayıtsız ve şartsız milletindir. Bu millet kim? Bu millet, Türk milleti değil
mi arkadaşlar? Anayasa’nın 81’inci maddesinde milletvekili olmak için ettiğiniz
yeminde, önünde yemin ettiğiniz milletin adı “Türk milleti” değil mi? Sayın
Grup Başkan Vekili burada.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) –
Doğru, doğru.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
“Türk milleti” demiyor. Dün, zorluyoruz “Türk milleti” dedirttiremedik Sayın
Ahmet Aydın’a.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Biz
“Büyük Türk milleti” diyoruz, Türk milletini sadece size ait sanmayın, kusura
bakmayın. İçinde bütün etnik unsurları barındıran bir millet olarak görüyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Sayın Aydın, dün burada bütün ısrarımıza rağmen “Türk milleti” diyemediniz.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) -
Türk milleti sizin tekelinizde değil.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Kutsal değerler, ortak değerler üzerinden siyaset yapmayın.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Türk milletine yapılan, Türkiye Cumhuriyeti’ne yapılan bu hakareti Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak şiddetle kınıyoruz. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Evet, teşekkür
ediyorum
OKTAY VURAL (İzmir) – Terör
üzerinden siyaset yapıyorsunuz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Terör üzerinden siz yapıyorsunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) – PKK
üzerinden siyaset yapıyorsunuz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Biz
terörü bitirmeye çalışıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Aynen
öyle, terör üzerinden siyaset yapıyorsunuz ya.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Terör üzerinden siyaseti siz yapıyorsunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sıkıyor
değil mi? Korkuyorsunuz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
– Sayın Başkan…
FARUK BAL (Konya) – Otur
yerine, otur.
BAŞKAN – Anlaşılmıyor efendim
dediğiniz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
– Hakaretten…
BAŞKAN – Bir dakika, kim
hakaret etti, ne söyledi?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Otur
yerine otur! Hakkı yok.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
– Efendim, Oktay Bey hakaret etti.
BAŞKAN – Hayır, Sayın
Bostancı, kim, ne için sataştı, ne söyledi, bunları söylemek durumundasınız
orada.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
– Efendim, Oktay Bey biraz önce söz isterken hakaret dolu sözlerle bilmem
“çukurun içerisinde”, “üstünü kapatan” vesaire…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Yazık! Ya otuz yılın yanlış ya şimdin yanlış Sayın Bostancı.
BAŞKAN – Buyurun, iki dakika
söz veriyorum.
Buyurun (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
5.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, İzmir Milletvekili
Oktay Vural’ın sataşma nedeniyle söz istemesi sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
– Değerli arkadaşlar…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ya
otuz yılın yanlış ya şimdin. Şimdi tercihini söyle.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) –
Yeter be!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Ben, yıllardan beri hocalık yapıyorum…
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Hay senin hocalığına.
FARUK BAL (Konya) – Senin
hocaların da vardı.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – …makaleler yazıyorum, kitaplar yazıyorum. Bunları okuyanlar…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Yazık.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – …milliyetçiliğe ilişkin, memlekete ilişkin fikirlerim nedir
bilebilirler, eğer okuduysalar.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Allah’tan, okumamışız.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Sanki, 2011 yılında AK PARTİ vekili olmakla birlikte bambaşka
birisi oldum gibi bir muamele, cehalettendir. Bir insan hakkında
konuşuyorsanız, onun ne yazdığını, hangi kitapları yazdığını, hangi makaleleri
yazdığını bileceksiniz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Senin söylediğinin ne alakası var? Tam tersini söylüyorsun, tam tersini
söylüyorsun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) –
Yazdıklarının hepsini okuduk biz.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – 1980 öncesinde, 12 Eylülde biz mahkemelerde yargılanırken aranızda bazıları orada yoktu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) – Geç
onları, geç!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) - Yoktu, yoktu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Oktay Bey, sen de yoktun! Sen de yoktun!
OKTAY VURAL (İzmir) – Geç onları!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) - Kim bilir neredeydin Oktay
Bey? Şimdi burada bağırmak kahramanlık değil, o zaman bağıracaksın, o zaman.
OKTAY VURAL (İzmir) – Geç
onları! Yolun açık olsun!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
– Ben o zaman da oradaydım, şimdi de
buradayım. Sen neredesin? Biz o mahkemelerden gelip burada vatan satmaya
gelmedik. Mahkemelerden geldik, hâlâ buradayız.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) – Fikirlerimiz, fikirlerimiz… Değerli arkadaşlar, biz fikirlerimizi
elbette kitaplardan, düşünürlerden, onların yazdıklarından, onlardan
çıkartırız. Kendimize ait fikir bize ilhamla gelecek değil. Bavdel’i de
okuyacağız, Kemal Tahir’i de okuyacağız, Cemil Meriç’i de okuyacağız.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sen
kumdan kaleler yapıyordun daha o zaman kısa pantolonlu hâlinle!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) - Bütün bu okumalarımız çerçevesinde kanaatlerimizi söyleyeceğiz. Bir
tarihçi olan Değerli Hocamın çıkıp “Kendi fikirlerini söylesin.”
OKTAY VURAL (İzmir) – Sen
fazilet çukurunu kazmışsın, içindesin zaten!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) - Hocam “Kendi fikirleri”
derken, kimin fikirlerini söylüyor? İlhamla
gelmiş fikirleri mi söylüyor? Elbette ki kendi okumaları çerçevesinde
fikirlerini söylüyor.
OKTAY VURAL (İzmir) – Türk
milletine hakaretin olduğu yerde söz biter!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) - Kamer Bey’e gelince, Kamer Bey hakkında konuşmak için kırk fırın
ekmek yemek gereksiz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Türk
milletine hakaretin olduğu yerde söz biter!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) - Ayrıca, sadece ekmekler
Mecliste yenmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) - Bu memleketin başka yerlerinde de yeniyor unutma Kamer Bey! (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Evet, teşekkür
ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Eğer
bunların fikri ve siyaseti olsaydı, İmralı canisinin yol haritasıyla milleti ve
cumhuriyeti tayin etmezlerdi.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) –
Biz terörü bitirmeye çalışıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) - Siz
ancak Öcalan kadar düşünebiliyorsunuz, Öcalan kadar siyaset namusunuz var.
Ancak o kadar!
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Telaşa gerek yok!
OKTAY VURAL (İzmir) -
Seviyeniz o, seviyen o!
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Gündeme geçiyoruz.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Daha
geçen gün hayalperestlikle suçluyordun. Kürsüden konuşan sen değil miydin?
OKTAY VURAL (İzmir) – Fazilet
çukurcusu seni! Hadi git! Hadi git! Yolun açık olsun! Yürü!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) –
Biz terörü bitirmeye çalışıyoruz.
BAŞKAN – Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır; okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Muş Milletvekili Demir Çelik ve 21 milletvekilinin, kot taşlama
işinde çalışan işçilerin yaşadıkları mağduriyetlerin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/550)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Silikozis hastalığına
yakalanmış ve silikozis tehdidi altındaki tüm işçilerin tespit edilip, kot
taşlama işinde çalışan işçilerin yaşadıkları mağduriyetlerin tespiti ve acil
olarak giderilmesi için Anayasa’nın 98. İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.
1) Demir Çelik (Muş)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip Kaplan (Şırnak)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat (Batman)
8) İdris Baluken (Bingöl)
9) Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
10) Emine Ayna (Diyarbakır)
11) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
12) Altan Tan (Diyarbakır)
13) Adil Kurt (Hakkâri)
14) Esat Canan (Hakkâri)
15) Sebahat Tuncel (İstanbul)
16) Mülkiye Birtane (Kars)
17) Erol Dora (Mardin)
18) Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
19) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
20) Nazmi Gür (Van)
21) Özdal Üçer (Van)
22) Leyla Zana (Diyarbakır)
Gerekçe:
Kot taşlama; kotların
beyazlatılması, eskitilmiş görüntüsü verilmesi için kumun kuru hava
kompresörleriyle kotların yüzeyine tutularak aşındırılması işlemidir. Bu işlem
sırasında solunan tozlar akciğerde silikozis hastalığına yol açmaktadır. Kumun
özü olan silisyum, ciddi hastalıklara yol açacak bir maddedir. Silikojenin
solunmasının ardından tozların akciğerlere yapışması sonucu oluşan hastalığın
henüz tedavisi yoktur ve ölümle sonuçlanmaktadır.
Ülkemizde kot taşlama işinde
çalışan yaklaşık 10 bin işçi bulunmaktadır. İstatistiklere göre kot taşlama
işinde çalışan her iki işçiden birinde bu hastalığın belirtileri görülmektedir.
Bu da demek oluyor ki yaklaşık olarak 5 bin işçi bu hastalıktan etkilenme
riskiyle karşı karşıyadır. Resmî olarak bu işçilerden yalnızca 500'ünün tanısı
konmuş durumda. Yani 500 kişi silikozis nedeniyle ölüm riski altında
yaşamaktadır. Bugüne kadar birçok işçi yakalandıkları silikozis hastalığı
nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Silikozis hastalığı, başka hiçbir şekilde
yakalanılması mümkün olmayan bilinen tek hastalıktır. Silikozis hastalığı
yalnızca silika tozuna maruz kalınan bir işte çalışmak sonucunda oluşabilecek
bir hastalıktır. Yani silikozis hastalığına yakalanmış olma, bu işin
yapıldığını ispata gerek olmaksızın gösteren bir olgudur. Hukuki tabiriyle
meşhur ve maruf bir vakıadır. Silikozis bir meslek hastalığıdır ve bu hastalığa
yakalananların meslek hastanelerinde tedavi edilmeleri gerekmektedir. 1930'lu
yıllardan bu yana yol, metal ve maden işçilerinde görülen bu hastalık tekstil
sektöründe ilk kez Türkiye'de teşhis edilmiştir. 2004 yılından bugüne
Türkiye'de kot taşlama işinde çalıştıkları için yaşamını yitiren, resmî olarak
bilinen 53 silikozis hastası vardır. Hiçbir sosyal güvencesi olmayan kot
taşlama işçileri yakalandıkları bu ölümcül hastalık sonrasında çalışamaz hâle
geldiklerinden 5510 sayılı Yasa’da öngörülen meslek hastalığı sigorta kolundan
yararlanabilmek için "hizmet tespiti davası" açmıştır. Maalesef
işçiler sigortasız, kayıt dışı, “merdiven altı” diye tabir edilen iş yerlerinde
çalıştırıldıkları için işveren ve iş yeri tespitinin yapılması mümkün
olamamıştır. Silikozis hastalığı sosyal sigorta mevzuatında meslek hastalığı
olarak kabul edilmesine karşın yasadan kaynaklanan ispat şartları yerine
getirilemediğinden kot kumlama işçileri açmış oldukları bu davaları kaybetmişlerdir.
Açılan davalar sonucu oluşan mahkeme ve avukatlık masrafları işçilerden
alınarak yaşamları ellerinden alınan bu insanlar, mahkemelerde hak aradıkları
için bir kez daha cezalandırılmış, kaçak atölyelerin tespitinin yapılamamasının
ağır faturası bir kez daha işçilere kesilmiştir.
Genellikle Doğu ve
Güneydoğu'dan zorunlu olarak göç eden yurttaşlarımızın kayıt dışı olarak kot
taşlama işinde çalıştırıldıkları bir gerçektir. Muş'un merkeze bağlı Bostankent
köyünde aynı aileye mensup 10 yurttaşımız bu hastalığın pençesindedir. Sadece Bingöl'ün
Karlıova ilçesinin, Taşlıçay ve Toklular köylerinde, neredeyse her evde bir
silikozis hastası bulunduğu belirtilmektedir. Ayrıca, Sinop, Tokat, Bingöl,
Diyarbakır, Siirt, Erzurum, Zonguldak ve Çorum'da da kot taşlama işinde çalışıp
memleketlerine dönen çok sayıda işçinin bulunduğu ifade edilmektedir. Sadece
Erzurum, Kars ve Bingöl'de binin üzerinde silikozis hastası kot işçisinin
bulunduğu ve Batman, Muş, Bitlis ve Diyarbakır'daki hasta sayısının da
eklendiğinde sayının 2.000'i bulacağı tahmin edilmektedir. Ayrıca, hastalığı
henüz teşhis edilmemiş ya da yanlış teşhis edilmiş işçiler olduğu için
silikozis hastalarının sayısı tam olarak bilinememektedir.
Türkiye'nin henüz 20'li
yaşlardaki bu genç insanların bile bile ölüme gönderildiği bu vahim duruma dur
demesi gerekmektedir. Bu nedenle, kot taşlama işleri yapılan ruhsatlı ruhsatsız
tüm iş yerlerinin denetlemesinin yapılması, kot taşlama işinde çalışmış olan
işçilerin sosyal güvenlik kapsamına alınmasının sağlanması ve gerekli yasal
düzenlemelerin acil olarak yapılması gerekmektedir. Bu sebeple kot taşlama
işinde çalışan işçilerin yaşadıkları mağduriyetlerin tespiti ve acil olarak
giderilmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde bir araştırma komisyonu
kurulması gerekmektedir.
2.- Aydın Milletvekili Semiha Öyüş ve 23 milletvekilinin, bal üretimi
ve pazarlaması ile arıcılığın sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/551)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Sahte bal üretiminin önüne
geçilmesi ile birlikte; arıcılığın korunması, bal üretimindeki yüksek
standartların sağlanması ve pazarlamadaki sorunların aşılması için alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasa'mızın 98’inci ve TBMM
İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Semiha Öyüş (Aydın)
2) Ali Gültekin Kılınç (Aydın)
3) Recep Özel (Isparta)
4) Hüseyin Şahin (Bursa)
5) İsmet Su (Bursa)
6) Muzaffer Aslan (Kırşehir)
7) Fatoş Gürkan (Adana)
8) Şenol Gürşan (Kırklareli)
9) Faruk Işık (Muş)
10) İlknur İnceöz (Aksaray)
11) Safiye Seymenoğlu (Trabzon)
12) Çiğdem Münevver Ökten (Mersin)
13) Ali Aşlık (İzmir)
14) Zülfü Demirbağ (Elâzığ)
15) Canan Candemir Çelik (Bursa)
16) Adem Yeşildal (Hatay)
17) Şuay Alpay (Elâzığ)
18) Ayşe Türkmenoğlu (Konya)
19) Mehmet Erdem (Aydın)
20) Nesrin Ulema (İzmir)
21) Tülay Selamoğlu (Ankara)
22) Nihat Zeybekci (Denizli)
23) Mehmet Yüksel (Denizli)
24) Nurcan Dalbudak (Denizli)
Gerekçe:
İnsanoğlu balı asırlardır bir
ilaç ve şifalı besin olarak kabul etmiş ve hastalara ilaç niyetine bal
yedirmiştir. Bal arıları; bal, balmumu, arı sütü, arı zehiri, polen ve propolis
gibi insan sağlığı ve beslenmesi yönünden son derece değerli ürünleri üretmesi
ve toplaması yanında doğal ve tarımı yapılan bitkilerde sağladığı tozlaşma
hizmetleri ile de doğal denge ve tarımsal üretimde hayati öneme sahiptirler.
Ülkemizin çok zengin bir
bitki örtüsüne ve farklı iklim kuşaklarına sahip oluşu arıcılığımızın
gelişmesine önemli katkılarda bulunmaktadır. Ülkemizin kovan varlığı 2010
yılında yaklaşık 5,6 milyona, bal üretimi ise 81 bin tona ulaşmıştır. Türkiye
kovan varlığında dünyada 2’nci sırada, bal üretimi bakımından ise 4’üncü sırada
bulunmaktadır ki bu da oldukça olumlu bir gelişmedir. Arıcılığın bitkisel
üretime olan katkıları da dikkate alındığında bu faaliyetin ulusal ekonomiye
olan toplam katkısının 500 milyon lira civarında olduğu tahmin edilmektedir.
Günümüzde arıcılık, tüm dünyada yapılan en yaygın tarımsal faaliyetlerden
birisidir. Bugün dünyada yaklaşık 56 milyon dolayında arı kovanı bulunmakta ve
bunlardan yine yaklaşık 1,2 milyon ton dolayında bal üretilmektedir.
Türkiye arıcılık için çok
uygun şartlara sahip olsa da henüz bu kaynaktan tam olarak yararlanamamaktadır.
Ülkemizin ekolojik ve sosyoekonomik yapısı gereği her yerinde arıcılık
yapılabilirken sırasıyla Ege, Karadeniz, Akdeniz ve Doğu Anadolu bölgeleri gerek
kovan varlığı gerekse üretim payı bakımından arıcılık için en önemli
bölgelerimizdir. Arıcılık ülkemiz bitki florasının ve ekolojik yapısının
korunmasında ve çeşitliliğin artmasında önemli bir role sahiptir. Günümüzde
gelişmiş ülkelerde arı popülasyonunun çoğaltılması için çalışmalara devam
edilmekle birlikte, mevcut kovanların korunması amacıyla da birçok teşvik ve
yasanın yürürlüğe girmesi sağlanmıştır. Arı ve arıcılık insanlık tarihinin
devamının sağlanmasında ve besin kaynaklarına ulaşılmasında ana faktörlerden en
önemlisidir.
Son yıllarda iyi bir getiriye
sahip olan balcılıkta sahteciliğin arttığı gözlenmiştir. Bu sebepten dolayı
gerçek bal üreticileri maddi ve manevi anlamda, vatandaşlarımız ise sağlık
açısından ciddi tehlikeyle karşı karşıya kalmışlardır. Sağlık açısından özellikle
sahte bal yapımında kullanılan peteklerde petrol türevi ürünlerin kullanıldığı
yapılan çalışmalar ile tespit edilmiştir. Petrol türevi ürünlerin insan
sağlığına kanserojen etkilerinin olduğu artık bilinen bir gerçektir.
Tüm bunların ışığında özellikle
sahte bal üretiminin önüne geçilmesi ile birlikte; arıcılığın korunması, bal
üretimdeki yüksek standartların sağlanması ve pazarlamadaki sorunların aşılması
için konunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından araştırılarak alınması
gereken tedbirlerin tespit edilmesi, ülkemiz menfaatleri açısından yerinde
olacaktır.
3.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. Kesimoğlu ve 31 milletvekilinin,
Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planı ile bu planın
yapılma sürecine ilişkin iddiaların ve Trakya'nın sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/552)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Trakya için yapılan Trakya
Alt Bölgesi Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planının ve bu planın yapılma
sürecine ilişkin iddiaların incelenmesi, Trakya'nın sorunlarının varlığının ve
boyutlarının tespiti ve bunların çözümüne yönelik alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi ve acil müdahale bekleyen sorunların çözümünün hızlandırılmasını
sağlayabilmek için Anayasa’nın 98’inci
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.
1) Mehmet Siyam Kesimoğlu (Kırklareli)
2) İlhan Demiröz (Bursa)
3) Mahmut Tanal (İstanbul)
4) Sedef Küçük (İstanbul)
5) İhsan Özkes (İstanbul)
6) Ali Serindağ (Gaziantep)
7) Osman Kaptan (Antalya)
8) Sakine Öz (Manisa)
9) Hülya Güven (İzmir)
10) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
11) Doğan Şafak (Niğde)
12) İdris Yıldız (Ordu)
13) Mehmet Şeker (Gaziantep)
14) Aylin Nazlıaka (Ankara)
15) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
16) Candan Yüceer (Tekirdağ)
17) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
18) Ali Haydar Öner (Isparta)
19) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
20) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
21) Veli Ağbaba (Malatya)
22) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
23) Namık Havutça (Balıkesir)
24) Haydar Akar (Kocaeli)
25) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
26) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
27) Bülent Tezcan (Aydın)
28) Emre Köprülü (Tekirdağ)
29) Recep Gürkan (Edirne)
30) Kemal Değirmendereli (Edirne)
31) Kamer Genç (Tunceli)
32) Salih Fırat (Adıyaman)
Gerekçe:
Trakya Üniversitesi ile 1999
yılında o dönemki Çevre ve Orman Bakanlığı arasında başlayan Ergene Eşgüdüm
Protokolü sonucunda Türkiye'nin ilk çevre düzeni planı “Trakya Alt Bölgesi
Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı” 13 Temmuz 2004 tarihinde imzalanmıştır.
Trakya Üniversitesi
sorumluluğunda Yıldız ve Kocaeli üniversiteleri, kamu kurumları ve meslek
odalarının katkı ve çalışmaları ile gerçekleştirilen 1/100.000 ölçekli plan
onayından sonra Trakya Üniversitesine bilgi dahi verilmeden Çevre ve Orman
Bakanlığınca defalarca değiştirilmiştir. Örneğin, sadece onaydan sonraki ilk
yıl içinde planda yapılan değişiklik sayısı 7 (yedi)dir. Bu değişikliklerle
plana Marmara Ereğlisi-Kumbağ arasındaki Tekirdağ sahil şeridine "kullanım
alanı genişletilebilir" hükmü gibi planın özüne tamamen aykırı hükümler
getirilmiştir.
Daha sonra 1/100.000'lik
plana uyumlu 1/25.000'lik planların yapılması Çevre Bakanlığı tarafından
Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli valilerinin, belediye başkanlarının ve il özel
idarelerinin üye olduğu Trakya Kalkınma Birliğine (TRAKAB) devredilmiş, TRAKAB
ise bu yetkiyi planları bedelsiz yapmayı teklif eden İstanbul Büyükşehir
Belediyesine devretme kararını almış ve tartışmalı bir biçimde devretmiştir.
2009 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı ve hukuki statüsü
tartışmalı İstanbul Metropolitan Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi tarafından
“Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planı” adıyla bir
revize plan hazırlanmıştır.
TEMA konuyu yargıya taşımış,
Revizyon Çevre Düzeni Planı’nın iptali için yürütmeyi durdurma istemli olarak
22/1/2010 tarihinde dava açılmıştır. (Danıştay 6. Daire E. 2010/1361) Bu dava
sürecinde bilirkişi heyetinin verdiği 215 sayfalık ayrıntılı raporda, planın,
bir revizyon planı olmaktan çok uzak olduğu, mevzuata, şehircilik ve planlama
ilkelerine aykırı ve yetersiz olduğu belirtilmektedir. Bilirkişi raporunda
özetle, plan dilinin, plan kararlarının ve politikalarının özüne dair sorunları
ve yetersizlikleri olduğu, madencilik faaliyetleri özelinde, özel yönlendirme yapmadığı
ve yetersiz kaldığı, kirliliği giderecek ve oluşmasını önleyecek kararlara da
yeterince ayrıntılı ve somut biçimde yer verilmediği belirtilmektedir.
Bu planla, Trakya'daki 3 ilin
tarımsal alanlarının, ormanlarının, yer altı ve yüzey sularının, kıyıların ve
doğal kaynaklarının, çevre değerlerinin yok etme sürecine hazırlanıldığı,
İstanbul'un büyüyen sorunlarının çözümü için Trakya'nın gözden çıkarıldığı,
revizyon planına rantçı ve vizyonu olmayan bir siyasi iradenin egemen olduğu
ortaya çıkmıştır.
Öte yandan Trakya'nın
sorunları da acil çözüm beklemektedir. Ergene havzasındaki su seviyesi her yıl
4-5 metre düşmektedir. Istranca suları, koruma altındaki Subasar Ormanları ve
Yıldız Dağları, Trakya doğal hayatı tehlike altındadır. Çünkü buraları besleyen
dereler toplanarak İstanbul'a su sağlamaya çalışılmaktadır. Yanlış toprak
kullanımı, erozyon, su ve hava kirliliği ile boğuşan Trakya'nın tarımsal
alanları, doğal kaynakları, ormanları, yer altı ve yer üstü suları, kıyıları ve
çevre değerleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Araştırma önergemiz, bu
gerekçelerle, 2004 planının neden uygulamaya geçmeyerek revize bir plan
hazırlandığının, revize planının hazırlanmasının TRAKAB tarafından neden ve
nasıl İBB'ye devredilerek İstanbul Metropolitan Planlama ve Kentsel Tasarım
Merkezine yaptırıldığının, Trakya'nın sorunlarının varlığının ve boyutlarının
tespiti ve bunların çözümüne yönelik alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
ve acil müdahale bekleyen sorunların çözümünün hızlandırılmasını sağlayabilmek
için hazırlanmıştır.
BAŞKAN – Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri,
birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.38
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.54
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT (Ordu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 81’inci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
Gündemin “Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı:
156)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer alan, Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile
Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer alan,
Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı ile İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonu, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı ile İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri
Komisyonu Raporları (1/619) (S. Sayısı: 310) (x)
BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Dünkü birleşimde birinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştı. Şimdi ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm 31 ila 60’ıncı
maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Mehmet Erdoğan, Muğla
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 310 sıra sayılı
Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı’nın ikinci bölümü üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Dün bu kanun tasarısı
üzerinde, ikinci bölümün de görüşüleceği öngörüldüğü için farklı bir konuşma
hazırlamıştım ama bugün içinde bulunduğumuz gündem nedeniyle konuşmama
öncelikle bütün Türk milletinin nevruzunu kutlayarak başlamak istiyorum. Ancak,
bugün, maalesef, çok üzgün bir gün yaşamaktayız Türk milleti olarak. Bugün,
bölücüler Diyarbakır’dan Türk devletine ve Türk milletine meydan okumaktadırlar.
Bugün, Diyarbakır’da meydanlarda Türk Bayrağı yok. Bugün, Türk adaleti
tarafından Türk milleti adına mahkûm edilen cani Hükûmetin bilgisi ve gözetimi
dâhilinde Diyarbakır meydanında nutuk irat etmiştir. Bu, kabul edilebilir bir
şey değildir arkadaşlar. Bunu söylediğimiz zaman, her zaman tepki
gösteriyorsunuz. Bu nutuk sizin bilginiz ve iradeniz dâhilinde irat edilmiştir.
Oraya 3 defa BDP heyetini siz gönderdiniz, o bildiriyi, o nutuğu BDP
milletvekillerinin eline siz verip orada okuttunuz.
Bugün, Hükûmet, MİT, yargı,
hiçbirisi görevini yapmamıştır. MİT’in görevi teröristlerle pazarlık yapmak
değildir; MİT’in görevi, bu devletin güvenliğini tehdit edenlerle ilgili
gerekli istihbaratları ve operasyonları yapmaktır, içeride yapılacak operasyonlarla
ilgili iç güvenlik birimlerine gerekli istihbarat bilgilerini vermektir.
Bugün, otuz iki,otuz üç yıl
sonra iki üniversite eğitime iki gün ara verdi. Ankara Üniversitesi ve
Hacettepe Üniversitesi, çıkan olaylar sebebiyle bugün ve yarın eğitim yapmıyor
arkadaşlar. Hükûmetin Türkiye’yi getirdiği nokta bakımından bu çok önemlidir. Bu,
bundan sonra gideceğimiz yer bakımından da önemli.
Yıl 2005, teröristbaşı
“TSK’nın bir kesimi tasfiye edilecek.” diyor ve bugün TSK’nın bir kesimi
tasfiye ediliyor, Silivri Cezaevi’ne tıkılıyor ama o, Türk adaleti tarafından
yargılanan, mahkûm edilen, Türk milleti adına hüküm verilen cani Diyarbakır
meydanında nutuk atıyor arkadaşlar. Bu ülkeyi siz mi idare ediyorsunuz, yoksa
İmralı’daki cani mi idare ediyor?
Sayın İçişleri Bakanı, kusura
bakmayın ama size seslenmek zorundayım. Bunu daha önce de zatıalinize söyledim.
Ben İçişleri Bakanlığında kaymakam adayı olarak göreve başladığımda siz o
Bakanlıkta -şu anda Bakan olarak bulunduğunuz Bakanlıkta- daire başkanıydınız.
Ben ve benim kuşağımdaki insanların yetişmesinde elbette ki sizlerin emeği var
ama bize öğrettiklerinizi bugün kendiniz unuttunuz Sayın Bakan. Bize diyorsunuz
ki: “Orada meydana gelen olaylarla ilgili gerekli tutanaklar adliyenin önüne
konur.” Elbette ki adliye, önüne konulan yanlışları yargılamakla görevlidir ama
idarenin de bir görevi vardır, hükûmetin de bir görevi vardır. Bu nedir
arkadaşlar?
(x) 310 S.
Sayılı Basmayazı 20/3/2013 tarihli 80’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Yanlış yapılmasını engellemek.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) -
Önlemek, yanlışı önlemek. Yanlış, bir aydır bağıra bağıra geliyor “Ben
geliyorum, ben yanlışım.” diyor! Diyarbakır meydanı kaç gündür süsleniyor,
orası kaç gündür hazırlanıyor? Sizin valiniz, emniyet müdürünüz, istihbaratınız
nerede? Siz neredesiniz, ne iş yapıyorsunuz?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Hükûmet nerede? Devlet nerede?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) –
Yani, İçişleri Bakanının görevi oradaki fotoğrafları adliyeye havale etmek değildir,
bu olayları önlemektir Sayın Bakanım. Siz Bakansınız, bu mitingin hazırlığı
günlerdir sürüyor, olayları önleyeceksiniz, önleme görevi sizin. Gün mazeret
günü değil, icraat günü. Bugün, burada sizin yerinize bir başkası da oturup
Hükûmeti temsilen bu görevi yapabilir. Siz, bu işinizi yapacaksınız.
Bugün, sizin Diyarbakır
Emniyet Müdürünüz Recep Güven, sabah miting alanına gidiyor ama oradaki hiçbir
yanlışı görmüyor. Bu ne rezalet! Bu nasıl bir şey! Bu, Emniyet Müdürünün ilk
icraatı da değil; daha önce de bağırdı, çıktı dedi ki: “Teröristler için
ağlamayan insan değildir.” Yani emniyet müdürünün görevi teröristler için
ağlamak mı, teröristleri susturmak, teröristleri durdurmak, teröristleri
engellemek mi, enterne etmek mi? Yani bu Emniyet Müdürü şimdi bu yanlışların
hiçbirisini mi görmedi? Bu nasıl bir iştir? Ayrıca, bu Emniyet Müdürü ısrarla
Diyarbakır’da niçin tutuluyor? Buna bizim bilmediğimiz hangi görevi verdiniz?
Bu işi yapacak Türkiye’de emniyet müdürü mü bitti? Elinizde bin tane birinci
sınıf emniyet müdürü var. Yok mu Sayın Bakan?
İktidarınız, MİT’i
teröristlerle görüşme elçisi yaptı ey AKP. Hâlbuki MİT işini yapsa ne
teröristler bu ülkeyi teslim alabilirdi ne de eylem yapabilirlerdi. Hem Adalet
Bakanlığı hem de AKP Genel Merkezi bombalanmazdı, onlarla ilgili gerekli
istihbaratlar toplanır, gerekli operasyonlar zamanında yapılırdı. Kendi
iktidarınızda, kendi genel merkezinizi bile koruyamıyorsanız, siz bu milleti
nasıl koruyacaksınız?
Gülmeyin arkadaşlar, bu sizin
âcizliğiniz, bu iktidarın âcizliği. Tek başınıza on bir senedir iktidarsınız ve
sizin Genel Merkeziniz bombalanıyor. Biz terörün her türlüsünü lanetliyoruz ama
siz kendinizi bile korumaktan âcizsiniz. Siz kendinizi koruyamazsanız bu
milleti nasıl, nerede koruyacaksınız, buna kimi inandıracaksınız? E, tabii ki
Diyarbakır’da olan olayları soruşturamazsınız, niye soruşturamazsınız? Bugün
Diyarbakır’da yaşananların hepsi sizin icraatınız.
Şimdi, tabii ki üzerinde
konuştuğumuz kanunla ilgili de birkaç cümle söylemek istiyorum. Daha önce, Sayın
Başbakan, Ermeni diasporası ayağa kalkınca “Türkiye'de 1 milyon Ermeni
vatandaşı var, biz de onları ülkesine göndeririz.” diyerek Ermenileri tehdit
etti. Bu rakam gerçekten doğru mu? Doğruysa, bu insanlar ülkemizde ne iş
yaparlar, ne yerler, ne içerler; ülkemizin güvenliğine, ülkemizin huzuruna,
ülkemizin birliğine, dirliğine katkıları nedir? Çünkü bugün Diyarbakır’da irat
buyrulan nutukta ilk sayılan unsurlardan birisi de Ermenilerdi. Ayrıca, başka
ülke vatandaşlarından ülkemizde yasal olarak kaç kişi ikamet etmekte ve
çalışmaktadır? Yine, ülkemize yasal olarak gelen ancak süresi içinde geri
gitmeyen ne kadar insan vardır?
BOP, bölgemizde milyonlarca
Müslüman’ın hayatına mal olmuştur. Bu Büyük Orta Doğu Projesi, sizin de ortağı
olduğunuz bir projedir. BOP (Büyük Orta Doğu Projesi) milyonlarca Müslüman’ı
yerinden yurdundan etmiştir. Büyük Orta Doğu Projesi uygulamaları sonucu,
ülkemize bugüne kadar ne kadar sığınmacı gelmiştir? Bunun ülkemize maliyeti
nedir?
Büyük Orta Doğu Eş Başkanı
Sayın Başbakana da sormak isterim: Bu görevi Sayın Başbakana kim vermiştir?
Büyük Orta Doğu Projesi, ülkemize bugüne kadar ne kazandırmıştır ve bundan
sonra ülkemize ne kazandıracaktır?
Bu Büyük Orta Doğu Projesi,
bakınız, sadece Irak’ta 1 milyondan fazla Müslüman’ın canına mal oldu. Bugün,
Suriye’de verilen rakamlar 200 binlere ulaştı, Mısır’da ne kadar Müslüman’ın
kanının döküldüğünü kimse bilmiyor. Libya’da ne kadar Müslüman’ın kanının
döküldüğünü kimse bilmiyor. Suriye’yi armut gibi, bugün, sizinle birlikte, o
Büyük Orta Doğu Projesi’nin mimarlarıyla birlikte sallıyorsunuz. Yani bu Büyük
Orta Doğu Projesi nedir, önce ona bir bakmak lazım. Büyük Orta Doğu Projesi,
Kuzey Afrika ve Orta Doğu’yu hükûmetsiz, devletsiz, milletsiz bırakmak istiyor,
siz de buna alet oluyorsunuz. Şimdi, sırada, bölgede iki tane devlet kaldı:
Birisi Türkiye, birisi İran. Siz, gene kendi aldığınız görev gereği, Türkiye’yi
de bölmek, parçalamak isteyenlere göz yumuyorsunuz. Siz bunun hesabını elbette
vereceksiniz, Büyük Orta Doğu Projesi’ne ortaklık yapmanın bedelini eninde
sonunda Türk adaletine vereceksiniz çünkü bugün Suriye’den gelen sığınmacıların
hepsini bu milletin rızıklarıyla doyuruyorsunuz, onlara kurduğunuz kampları bu
milletin rızıklarından veriyorsunuz. Türkiye’de kaçak yaşayan… O sınırdan gelen
binlerce dolarlık kaçak ürünün Türkiye’ye girişine göz yumuyorsunuz Suriyeliler
hayatta kalsınlar diye ama bu milletin haklarını korumuyorsunuz. Sizin
göreviniz, öncelikle Türk devletinin bekasını sağlamak ve Türk milletinin
refahını, huzurunu sağlamaktır. Lütfen, görevinizi hatırlayın ve yapın.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Aykan Erdemir, Bursa Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYKAN ERDEMİR
(Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri ve
bizleri ekranları başında izleyen değerli yurttaşlarımız; bir soruyla başlamak
istiyorum. 21 Martın sahibi kim? Gece ve gündüzün eşitlendiği, Kuzey Kutbu’ndan
Güney Kutbu’na herkesin aynı güneşi paylaştığı 21 Martın sahibi kim?
Kendisinden Farsça dersi alma
onuruna eriştiğim, Arapça, Farsça, Kurmanci ve Çağataycanın büyük üstadı,
Babürnâme ve Cihangirnâme’nin çevirmeni Saygıdeğer Hocam Wheeler Thackston
derdi ki: “Nevruz en sevdiğim bayram çünkü hiçbir milletin tekelinde değil.”
Orta Asya’da, İran’da, Azerbaycan’da, Irak’ta, Türkiye’de, Balkanlarda ve
insanların olduğu her ülke ve coğrafyada kutlanıyor. Her kim ki “21 Martın
sahibi benim.” diyorsa bilin ki orada kibir konuşuyordur. Kibrin hükmettiği
ceberut muktedirlere hatırlatmak gerekir ki 21 Mart ekinoksu dünyada yalnızca
gece ile gündüzü değil, tüm insanlığı eşitliyor.
Zalimlerin hâk ile yeksan
olmasını, yeni günü yedi kıtada kutlayan herkesin baharının daim olmasını
diliyorum.
Şüphesiz ki tüm kâmil
insanlar 21 Martın baharın, barışın, insancıl değerlerin, temel hak ve
özgürlüklerin ve demokrasinin günü olmasını arzu ediyor. Ne yazık ki arzu etmek
yetmiyor, manzaraiumumiyeye de bir göz atmak gerekiyor.
Değerli milletvekilleri,
bugün Türkiye’de iktidarın aşırı merkezîleştiği bir ülkede yaşıyoruz. Yarı
otoriter bir rejim olduğumuz uluslararası endekslerce de tescillendi. Güçler
ayrılığı bir zamanlar gerçekti, bugün hayal oldu. Denge denetleme mekanizması
yok edildi. Yargı bağımsızlığı zedelendi. Adil yargılama ilkesi ihlal edildi.
Uzun tutukluluk süreleri işkenceye dönüştü. Hukukun üstünlüğü üstünlerin hukuku
oldu. Basın istibdat rejimine kurban edildi. Parti devleti anlayışı gittikçe
yerleşti. 12 Eylülün vesayeti güçlenerek sürmekte. 1983 tarihli Siyasi Partiler
Yasası otuzuncu yılını doldurdu ki son on yılı Adalet ve Kalkınma Partisinin
sayesinde.
Demokrasi, temel hak ve
özgürlüklerde yaşadığımız bu karanlık tablonun bir benzerini de dış politikada
yaşıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikasının temeli ihtiyattır,
temkindir, dikkattir çünkü bu ülkenin dış politika kitabı bir üniversite
kürsüsünde mürekkeple yazılmadı, cepheden cepheye koşan kahramanların kanıyla
yazıldı. Yazıldı ki o acılar bir daha yaşanmasın, yazıldı ki ihtirasına yenik
düşenler, bu toprakların çocuklarını paylaşım savaşlarında kurban etmesin.
İşte, bu nedenledir ki Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ekseni bağımsızlık, ulusal
egemenlik, demokrasi, laiklik, temel hak ve özgürlükler olmuştur, Bugün Avrupa
Birliği de Avrupa Konseyi de Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı da bu
doğrultuda ilerleme azmimizin ifadesidir. Sayın Başbakan “Şangay Beşlisi”
derken ve aslında “Şangay İşbirliği Örgütü” demek isterken Türkiye’nin yüzünü
yalnızca Batı’dan Doğu’ya çevirmekle kalmıyor, demokrasi, çoğulculuk, temel hak
ve özgürlüklerden otoriterliğe, baskıcı rejime ve keyfî yönetime de çevirmeye
çalışıyor.
Kadirşinas tüm
yurttaşlarımızın hayır ve rahmetle yâd ettiği büyük dünya lideri İsmet İnönü
“Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye de orada yerini alır.” derken “Demokrasiden
ve çağdaş uygarlıktan yüz çevirelim.” demiyordu. “Demokrasinin, temel hak ve
özgürlüklerin, insan haklarının, çağdaş uygarlığın doğrultusu hangi yöndeyse
biz yüzümüzü o yüce hakikate döneriz.” diyordu. “O aydınlık güneşe döneriz.”
diyordu.
Bugün, bu kutlu nevruz günü,
Hükûmetiniz yüzünü hangi güneşe çevirmektedir? Suriye’de El Kaide, El Nusra
Cephesi ve tekfirci teröristlerle omuz omuza bir Türkiye bize yakışıyor mu?
Kadınları ve çocukları katledenlerle, işkence yapanlarla birlikte yürümek bize
yakışıyor mu?
Şimdi, hemen sözü Esad’a
getirmeyin çünkü biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak her türlü zulmün
karşısındayız, yalnızca bir türlü zulmün karşısında değiliz. Suriye’de kadın ve
çocukları öldüren Scud füzesi olduğunda da, El Kaide’nin bombası olduğunda da
üzülebiliyor musunuz? Vicdanınız her iki şiddette de sızlıyor mu, yoksa sizin
vicdanınız yalnızca bazı insanlar için mi sızlıyor? yetmişiki millete bir
nazarla bakabiliyor musunuz? Yoksa sizin insanlığınız 2 milyara bile varamıyor
mu? 5 milyar, 6 milyar, 7 milyar, o büyük insanlığı kucaklayabiliyor musunuz?
İşte, Türkiye Cumhuriyeti’ni
kadınları ve çocukları katledenlerle yol yürümek zorunda bırakanlar, yalnızca
yüzlerini güneşe değil aynı zamanda cehennem nârına çeviriyorlar. Korkumuz odur
ki ateşiniz yalnızca sizi değil, bu ülkenin, bu toprakların, bu bölgenin tüm
güzel insanlarını yakacak. Savaşı değil, barışı kazanmaya çalışsanız, tüm
insanlık için çok daha iyi olacak.
Bizler, bu ülkenin demokrasi
sevdalıları, temel hak ve özgürlükler sevdalıları, hak ve hukuk sevdalıları, bu
ülkenin müdafai hukuk geleneğinin bugünkü temsilcileri, ateşinizin
karanlığından, istibdat rejiminizin yüzünden Sultan Nevruz’u kırgın ve buruk
kutlamak zorunda kalan canların gülbankına sığınıyoruz ve bu da Türkiye’de
barışı isteyen, huzuru isteyen, birliği, bütünlüğü, kardeşliği isteyenlerin
ortak sesi olsun:”Vakitler hayrola, hayırlar fethola, meydanımız şen,
gönüllerimiz rûşen ola”.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde şahsı adına
söz isteyen Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gerçekten üzüntü verici
şeyler oluyor. Bizim, Diyarbakır’da yaşanan hadiseyi bir olgunlukla
karşılamamızı beklemeyin. Orası Türkiye Cumhuriyeti devletinin toprakları.
Türkiye Cumhuriyeti devleti devam ediyor, hukukumuz devam ediyor, Anayasa’mız
devam ediyor, devletimiz devam ediyor, Hükûmetimiz devam ediyor. Bütün bunlar
ortadayken göz göre göre orada bir hukuksuzluğa, bir suça müdahale edilmemiş
olmasını kabullenebilmemiz mümkün değil, isyanımız sizin adınıza. Orada Türk
Bayrağı’nın asılmamış olmasına isyan etmeyişinize bizim isyan edişimizi makul
karşılamanız lazım. Bir arkadaşınız çıkıyor, Cumhuriyet Dönemi’nin tüm
yöneticilerini Dehak olmakla, zalim olmakla suçluyor. İtiraz etmiyorsunuz,
sizin itirazınıza isyanım var.
Milliyetçi Hareket Partisinin
duyarlı olduğu, duyarlı olacağını bildiğiniz bir konuda, eski bir Milliyetçi
Hareket Partili milletvekilini buraya çıkartıp, konuşturup bizim tepkilerimizi
ayağa kaldırmak size ne getiriyor? Geçmişine söven bir insana bizim alkış
tutmayacağımızı bilmeniz gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, Sayın
Bakanım; kafanızı kuma sokmayın. Aranızda çok değerli ilim adamları var. Göz
göre göre bir devlet kuruluyor. Tüm hukuk kitaplarını okuyun, devletler hukukunu
okuyun, bir devlet kurulmasının aşamaları adım adım geçiliyor. ”Kan dursun.”
Kanın durmasını istemeyen namerttir. Kan dursun ama bu metotla kanın
durmayacağını kırk defa denedik ve yaşadık.
Sayın Aydın, 12 Ağustos 2005
tarihinde Sayın Başbakan Diyarbakır meydanına gitti, -gitmedi, götürüldü bana
göre- siyasi kimliğiyle, yani bir milletin temsilcisi olarak “Kürt kimliğini
tanıyorum.” dedi. Bunun anlamı, Türk milleti dışında bir başka milletin
kimliğini tanımaktır. Siz bu niyette olmasanız da, bu anlamda söylemeseniz de
muhatabı bunu böyle anlar ve bunu müktesep yapar, karşılığını ister. Eğer, bu
memlekette Türk milletinin dışında bir başka milletin kimliğini, varlığını
kabul ederseniz egemenlik hakkını vermek mecburiyetindesiniz, bugün değilse
yarın.
Bir devleti kurmak için önce
millet olmak, sonra bir ülke, toprak olmak mecburiyetinde. Şimdi “Kürdistan”
deniyor, hiç itiraz etmiyorsunuz. Türkiye'nin bir coğrafyasına, bir parçasına
gözümüzün içine baka baka “Kürdistan” deniyor, kılınız kıpırdamıyor. Tamam,
milleti tanıdınız, ülkesini de tanıyorsunuz “Kürdistan” diye. Şimdi yaptığınız
müzakerelerin anlamı da egemenlik hakkını vermektir Sayın Bakan. Hiç kafanızı
kuma sokmayın. Bugünler geçecek, elli yıl sonra tarih hepimizi birlikte
yargılayacak, bu tutanaklar da ortadan kalkmayacak.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) –
Sayın Başkan, elli yıl bekletme bizi.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bu
süreç, bir devlet kurma sürecidir. Kafanızı kuma sokmayın.
Bakın, bugünkü gazeteden size
okuyorum Sayın Bakan. Gözünüzü severim, siz bir devlet adamısınız, tepkisizliğinize
isyan ediyorum. Bakın, ne diyor: “Kuru bir silah bırakmanın sorunu çözmeyecek
olduğunun siyasi ve sivil güçler tarafından kabullenildiğini, Hükûmetin de yine
ona göre bir plan çizmek zorunda kalacağını gösteriyor.” Kaderimizi görüyor
musunuz? Yani, silah bırakmak adına yaşadığımız, hazmettiğiniz bu kadar
hakaretin sonunun nereye varacağını yazıyorlar, çiziyorlar, konuşuyorlar. İşte,
şu bebeği katleden eli kanlı cani, bugün ulusa sesleniş konuşmasında suç
işliyor ve sizin kılınız kıpırdamıyor. “Gereğini yaparız.” Nasıl yaparsınız?
önleyici göreviniz yok mu?
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu
kürsüden, Anayasa’nın 81’inci maddesine göre, Türk milleti önünde şerefimiz ve
namusumuz üzerine yemin ettik, ant içtik, bu Anayasa’ya bağlı kalacağımıza,
Türkiye'nin bölünmez bütünlüğünü savunacağımıza ant içtik. Asgari ölçüde,
sizlerin -siyasetlerimiz farklı olabilir ama ortak paydamız haysiyet olmalı- bu
ettiğimiz yeminin haysiyetinde bir duruş ortaya koymanızı istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Koymazsanız sizi alkışlayacak hâlimiz yok. Tabii ki tepkimiz de böyle sert
olacak.
Sayın Bakanım, bu kanuna biz
destek verdik. Bu kanun gerekli bir kanun ama bu kanunu sakatladınız. Şimdi, bu
kanunun müzakereleri süresince Milliyetçi Hareket Partisi yaptığınız bu
yanlışın gereğini ifade etmek için her vesileyle bu kürsüye gelecek ve
görüşlerini ifade edecek.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde İçişleri
Bakanı Muammer Güler söz istemişlerdir.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yabancılar ve Uluslararası
Koruma Kanunu Tasarısı’nın ikinci bölümü üzerinde Hükûmet adına bazı
açıklamalarda bulunmak durumundayım. Dün birinci bölümle ilgili olarak veya
önergeler sırasında arkadaşlarımızın dile getirdiği konulara da bu vesileyle
cevap vermek istiyorum.
Bugün, burada, Ermenilerle ilgili sayı konusunda bir görüş
dile getirildi. Şu anda, ikamet izni verilen yabancılar olarak 861 Ermeni’nin
Türkiye’de aile birleşimi, araştırma, çalışmak, kısa süreli, öğrenci veya uzun
süreli amaçla alınmış ikamet izinleri bulunmaktadır.
Dün, sayın milletvekillerimiz
Ahıska Türkleriyle ilgili bir konuyu da gündeme getirdiler. Bu konu bizim de
tabii, takibimizde olan bir konu, dernekleriyle de sürekli görüşüyoruz. Türk
vatandaşlığına alınan Ahıska Türkleriyle ilgili size bazı bilgileri de vereyim
bu vesileyle: 1992 tarihli ve 3835 sayılı Ahıska Türklerinin Türkiye’ye Kabul
ve İskânına Dair Kanun kapsamında göçmen vizesiyle ülkemize gelerek Türk
vatandaşlığına alınan Ahıska Türkleri 1993’le 1995 arasında 675 kişidir. Yine,
göçmen vizesi almadan, çeşitli yollarla ülkemize gelen Ahıska Türklerinden,
mülga 400 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu uyarınca Bakanlık makamından alınan
onayla Türk vatandaşlığına alınan Ahıska Türkü sayısı da 2000 yılından 2008
yılına kadar olmak üzere, değişik rakamlarla toplamı 15.513 kişidir. 3835
sayılı Ahıska Türklerinin Türkiye’ye Kabulüne Dair Kanun’un 19’uncu maddesine
bir geçici madde eklendi ve bu maddeye göre de 11.540 Ahıska Türkü tekrar
vatandaşlığa alındı. Şimdi, genel olarak Türk vatandaşlığına alınma
müracaatında bulunabilmek için kanunda aranan şartları taşımayan -Ahıska Türk
Dernekleri Federasyonu tarafından- istisnai usulle vatandaşlığa kabul için bu
kez 4.393 kişi başvurdu ancak bunların istisnai usulle Türk vatandaşlığına
alınmaları değil, normal prosedürü bekleyerek Türk vatandaşlığına alınmaları
konusunda, 5901 sayılı Kanun mucibince vatandaşlığa alınma işlemleri devam
edecektir. Bunu burada bilginize sunuyorum.
Dün, kanun tasarısının Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına etkisi konuşulmuştu. Malumunuz, şimdiye
kadar, sadece, son üç yılda 14 ihlal kararı veridi. Herhâlde ifadede bir yanlışlık
oldu, 295.387 euro tazminat ve masrafa hükmedildi. Şimdi, bu kanun çıktığı
zaman, bu ihlal kararları da etkin çare sunamadığımız gerekçesiyle gündeme
gelmeyecektir. Onu özellikle belirtmek istiyorum.
Yine, kanun tasarısı, sınır
dışı edilmek üzere tabi tutuldukları idari gözetim işlemlerine karşı yargı
yoluna başvuran kişiler ile uluslararası koruma başvurusu yapan ve uluslararası
koruma statüsü sahibi kişilerin uluslararası korumaya ilişkin iş ve
işlemlerinde avukatlık ücretlerini karşılama imkânları yoksa Avukatlık
Kanunu’na göre bunların karşılanacağına dair bir hüküm getiriyor. Tabii ki
avukatlık ücretleri, adli yardım kapsamında barolar tarafından, onlara
aktarılan ödeneklerle karşılanacaktır. Bunu burada belirtmek istiyorum.
Dün, Yemen’le bir muafiyet
anlaşmasıyla ilgili bir konu gündeme getirildi. Evet, bu konuda -henüz Resmî
Gazete’de yayımlanmış ama- yürürlük tarihi belirtilmeyen ve üç aya kadar olan
girişlere muafiyet tanıyan bir vize anlaşması var. Malumunuz, şimdiye kadar 75
ülkeyle vize muafiyet anlaşmamız imzalandığı gibi, eğer yürürlük tarihi
belirlenirse Yemen’le de bu anlaşma yürürlüğe girmiş olacaktır. Tabii ki bu, üç
aydan sonraki girişleri kapsayan bir vize anlaşması değildir.
Şimdi, coğrafi kısıtlama
kalkıyor mu tarzında bir tereddüt oldu, ona da burada açıklık getireyim.
Malumunuz biz 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi’ne coğrafi sınırlama koyduk.
Avrupa Birliğinden gelenlere “mülteci”, Avrupa dışındaki ülkelerden gelenlere
“şartlı mülteci” statüsü tanıyoruz. Şimdi biz, bu coğrafi sınırlamayı
kaldırmıyoruz. Ülkemizin menfaatleri… Henüz daha bu aşamada bölgemizde bu kadar
yoğun göç hareketi varken coğrafi kısıtlamayı kaldırmasının Türkiye’nin
yararına olmadığını düşünüyoruz. Tabii ki bunu, biz 1951’den beri, bütün hükûmetler
döneminde bir devlet politikası olarak da uygulayageldik. Bu nedenle şimdilik…
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) – Devam edeceğiz değil mi efendim?
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Devamla) – Evet, devam edeceğiz, coğrafi kısıtlama kesinlikle devam edecektir,
burada bir tereddüt olmasın değerli arkadaşlarım.
Şimdi, diğer arkadaşımız, bu
Türkiye'den gayrimenkul satın alan yabancıların vize süresinin iki yıl ile beş
yıl arasında olması gerektiğini söyledi. Malumunuz, bu kanunla kısa dönem
ikamet izni verebiliyoruz, kanunun getirdiği bir yeniliktir. Bir yıl süreyle
alınan bu izinler sekiz yıla kadar uzatılabiliyor, eğer şartlar genişlerse de
sekiz yıldan sonra daha uzun süreli ikamet izinleriyle bunu geliştirmek
mümkündür.
Şimdi, Türkiye'de iltica
başvurusu statüsünü alanlara çalışma izni meselesi de gündeme geldi. Genellikle
iltica başvurusunda bulunanlar çalışma iznine başvurmuyor çünkü bunlar
genellikle üçüncü ülkelere, Kanada gibi, İsveç gibi, Norveç gibi ülkelere
gitmek istiyorlar. Ama, yeni kanunda şartlı mülteci ve başvuru sahipleri için
bu statülerini kazandıklarından altı ay itibarıyla veya “ikincil koruma
statüsü” dediğimiz statüye tabi olanlar yine altı ay içerisinde bu yeni kanunla
beraber çalışma izni alma hakkına sahip olabilecekler.
Tabii, yeni kurulacak olan
Göç İdaresi Başkanlığı İnsan Ticareti Mağdurlarını Koruma Dairesi Başkanlığını
da içereceği için, insan ticaretinin önlenmesi ve mağdurların korunmasına
ilişkin hazırlıkları da sürdürmüş olacaktır.
Şimdi, Kamu Düzeni ve
Güvenliği Müsteşarlığında yabancı uzman çalıştırılmadığını dün Sayın Genç’e ben
şifahen ifade etmiştim. Bizim kurucu müsteşar olduğumuz dönemde
çalıştırılmıyordu, şimdi aldığımız bilgiye göre yine yabancı uzman
çalıştırılması söz konusu değildir. Tabii ki aranan kişilerin eğer INTERPOL
kayıtları veya uluslararası seyahat engelleri varsa zaten ülkeye alınması
mümkün değildir, onu da burada ifade etmiş olayım.
Bir diğer konu -dün de ifade
etmiştim- maçlardaki özel güvenlik meselesi. Şu anda ek görev olarak bu
maçlarda görev yapan polis memurlarımıza bir küçük ödeme yapılabiliyor 50 ila
60 lira arasında ama bizim tabii, asıl beklentimiz, oluşturulan havuzdan, bu
ödemeden bütün emniyet görevlilerinin yararlandırılmalarının uygun olacağı
tarzındadır. Bu konudaki çalışmalarımız da devam ediyor.
Bu bölüm üzerinde görüşlerini
dile getiren arkadaşlarıma teşekkür ediyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde şahsı üzerine
söz isteyen Ahmet Tevfik Uzun, Mersin Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AHMET TEVFİK UZUN (Mersin) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu
Tasarısı’nın ikinci bölümünde şahsım adına söz almış bulunuyorum, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Türkiye, son yıllarda,
yalnızca göçmen üreten bir ülke olmaktan çıkmış, gerek ekonomik sebeplerden
gerekse çalışmak ve yaşamak için ülkemize gelen yabancıların ve komşu ülkeler
ve geniş bölge coğrafyasında devam eden savaş ve zulüm olaylarından dolayı ülkemize
sığınan mülteci durumundaki kişilerin sayısı ciddi oranda artış göstermiştir.
Diğer yandan, özellikle Türkiye-Yunanistan sınır hattında, gerek ekonomik
sebeplerden gerekse savaş ve zulüm koşullarından dolayı ülkelerini terk ederek
Avrupa Birliği ülkelerine ulaşmak üzere ülkemizi transit geçmeye çalışan
göçmenler ve mülteciler de ülkemizin yönetmesi gereken düzensiz göç
dinamiklerinin önemli bir unsurudur.
Dünyamızda giderek artış
gösteren göç hareketlerinin getirdiği zorlukların üstesinden gelinebilmesi
için, sağlam bir mevzuat altyapısı ve etkin işleyen kurumsal bir yapıya sahip
olunması gerekmektedir. Ülkemizin bu coğrafyada sahip olduğu özel konumu
nedeniyle göç konusu, kapsamlı ve karmaşık bir yapıdadır. Göç ve iltica
alanındaki mevcut mevzuatımızın çağın gerçeklerine daha iyi uyum sağlayabilmesi
için bu kapsamlı kanun tasarısı hazırlanmıştır.
Yasal göç alanında etkin ve
sistematik bir yapı getirilecek, vize, ikamet ve çalışma izni gibi işlemlerde
bürokrasi ve kayıt dışılık azaltılacak, güçlü bir göç yönetim anlayışı hâkim
kılınacaktır.
Bu kanun tasarısı ile ikamet
izni çeşitleri; kısa dönem ikamet izni, aile ikamet izni, öğrenci ikamet izni,
uzun dönem ikamet izni, insani ikamet izni, insan ticareti mağduru ikamet izni
şeklinde sınıflandırılmış, her biri için özel şartlar ve yükümlülükler
getirilerek bu izinlerden doğan haklar açıkça belirtilmiştir.
Çalışma izinleri ikamet izni
yerine geçecektir. Böylece, yabancının birden çok kuruma başvurması
gerekmeyecek, Türkiye içindeki bürokratik işlemler önemli ölçüde
azaltılacaktır. İlk ikamet izinleri ülke dışından verilecektir. Böylece,
yabancıların Türkiye’de kalış amaçları önceden belirlenecek, gerekli belgelerin
Türkiye’ye girmeden alınması sağlanacaktır. Başvuruların reddi yurt dışından
yapılacağı için, yabancının Türkiye’den sınır dışı edilmesi külfeti ortadan
kalkacaktır.
Aile içi şiddet gören ve Türk
vatandaşı eşi ölen yabancılar ve çocuklarının ikamet izni haklarıyla ilgili
pozitif ayrıcalıklar getirilecektir.
Avrupa Birliği müktesebatına
uygun olarak, Türkiye’deki yabancı öğrencilere çalışma hakkı tanınabilecektir.
Öğrencilere, Türkiye’deki öğrenimlerini tamamladıktan sonra, bir yıllık ikamet
izni alabilme hakkı tanınarak Türkiye'nin nitelikli iş gücü için çekim merkezi
olması sağlanacaktır.
Yabancı yatırımcılara uzun
dönem ikamet izni verilerek yabancı sermaye yatırımları teşvik edilecektir.
Yabancı insan ticareti
mağdurlarına yaşadıklar travmadan kurtulabilmeleri için ikamet izni
düzenlenecektir. Yabancılar ile toplumun hoşgörü içinde yaşaması için tamamen
gönüllülük esasına dayalı uyum süreçleri belirlenecektir.
Ulusal sorun olmaktan çıkıp
uluslararası bir sorun hâline gelen yasa dışı göçle mücadelenin hukuki
altyapısı güçlendirilecek ve bu alandaki mücadele etkin hâle getirilecektir.
İlk ikamet ve çalışma izinleri konsolosluklarca verileceğinden ülkemizin yasa
dışı göçle mücadelesi yurt dışından başlatılmış olacaktır.
Yabancılara sınır dışı
işlemlerinde güvenceler ve etkin itiraz usulleri getirilecektir. Yabancılar
hakkında alınacak sınır dışı ve idari gözetim kararları için hukuki zemin
oluşturulacaktır. Bunun sonucunda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin bu
alandaki hükümleriyle tam uyum sağlanacak, ülkemiz aleyhine Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin verebileceği ihlal kararlarının önüne geçilecektir.
Ülkemizin göç ve uluslararası
koruma mevzuatı ile idari sistemi, uluslararası insan hakları normlarına ve
Avrupa Birliği müktesebatına uyumlu hâle getirilecek, göç alanında ihtiyaç
duyduğumuz hukuki, idari ve fiziki altyapıya kavuşmamız sağlanacaktır. Böylece,
güçlü, yönetilebilir, ülke menfaatlerini gözeten ve uluslararası ilişkilerde
Türkiye’nin konumunu güçlendiren bir göç sistemi kurulmuş olacaktır.
Bu kanun tasarısının hayırlı
olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Şimdi, on beş dakika süreyle
soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Soru-cevap işleminden önce,
Sayın Bakır’ın bir açıklaması var.
Buyurun Sayın Bakır.
VIII.- AÇIKLAMALAR
1.- Samsun Milletvekili Tülay Bakır’ın, yazılı ve İnternet medyada
hakkında çıkan bazı haberlere ilişkin açıklaması
TÜLAY BAKIR (Samsun) – Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; bugün yazılı ve İnternet medyada hakkımda
partime karşı, sözde, tutum takındığıma dair haberler çıkmıştır. Partime karşı
tutum takınmam haddime değildir. Beni partime karşı tavır içinde göstermek, hiç
kimsenin haddine değildir, hele muhalefetin hiç haddine değildir. Partime ve
partimin fikirlerine sonuna kadar saygılıyım.
Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Sayın Başkan, bu konuşmanın yeri burası değil ki! Sayın Başkan, bize ne?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Sayın Başkanım...
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu,
buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Sayın Başkanım, biz Hanımefendiye bu konuda herhangi bir şey mi
söyledik? Herhangi bir...
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
milletvekili, bunun muhatabı kim?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Sadece bugün gazetelerde çıkan bir haberi vardı, biz bunu dile
getirmedik. "Ben burada el kaldırıyorum, el indiriyorum." demiş.
Ama, biz, bir arkadaşımız
gelip burada bir şey söylemedik Hanımefendi size. Onun için, sizin söylediğiniz
bir şeyde...
TÜLAY BAKIR (Samsun) –
Komisyonda konuşulan bir şey nasıl...
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Sayın Başkanım, muhalefeti suçlamasını hakikaten esefle kınıyorum.
Muhalefet bir şey söylememiştir kendisine, kendisi söylemiştir.
TÜLAY BAKIR (Samsun) – Ben
sizi esefle kınıyorum!
OKTAY VURAL (İzmir) –
Efendim...
BAŞKAN – Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Milletvekili, muhalefetle ilgili... Bilemiyorum, bu konuda bizim bir
değerlendirmemiz yok.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Yok ki!
OKTAY VURAL (İzmir) – Yani,
eğer muhalefete çatarak bu yaptığınız eleştiriyi arka plana atmak
istiyorsanız...
BAŞKAN – Anlaşıldı, ortada
muhatabı olmayan bir söz.
Buyurun Sayın Aslanoğlu, soru
talebiniz var; buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Sayın Başkanım, biz...
BAŞKAN – Anlaşıldı konu
efendim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Hanımefendinin kendi görüşüyle ilgili hiçbir arkadaşımız da burada
görüş serdetmedi. bu nedenle, Hanımefendinin muhalefeti suçlayarak "Haddi
değildir." kelimesini anlamak mümkün değildir. O sizin görüşünüz; siz el
kaldırın, el indirin yine.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Aslanoğlu.
OKTAY VURAL (İzmir) – İşte,
doğru bir tespit yapmış, tespit doğru.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı ile İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri
Komisyonu Raporları (1/619) (S. Sayısı: 310) (Devam)
BAŞKAN – Evet, soru-cevap
işlemine başlıyoruz.
Sayın Aslanoğlu, buyurun, ilk
sıra sizin.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Sayın Bakanım, elimde bir 8'e 1, 8'inci derecede bir polis
memurunun maaş bordrosu var Sayın Bakanım. 3.506 lira brüt, 2.729 lira eline
para geçiyor net ama gelin, görün ki Sayın Bakanım, emekli aylığı 987 lira.
Sayın Bakanım, bu insanları
emekliliklerinde, biz bu insanları perişan ediyoruz. Bu tutumla, bu mantıkla on
bir senedir ben, bunu, burada söylüyorum: Polis arkadaşlarımızı başkasının
önüne atmak hiç kimsenin haddi değildir. Bu arkadaşlarımız eğer hizmet verip
belli bir ücret alıyorsa onların da devlet memurları gibi emekliliklerinin...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) - ...onurlu, şerefli bir şekilde olması gerekiyor. Ben bordroyu size
veriyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Serindağ…
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, basında yer alan
bir haber var: “Bu hafta Meclis gündemine gelecek kanun tasarısında Mahmur
Kampı için de düzenleme var.” diyor ve devam ediyor: “Yabancılar ve
Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı bu hafta Genel Kurula geliyor. Tasarı,
vatansızların hukuki statüsünü netleştiriyor. Buna göre, Mahmur Kampı’nda
yaşayanlar da dâhil, vatansızlara üzerinde kimlik numarası bulunan özel kimlik
belgesi verilecek.” deniyor haberde. Yasa tasarısında Mahmur’la ilgili bir
düzenleme var mı? O konuda Genel Kurulu bilgilendirir misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Erdoğan…
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Diyarbakır
Emniyet Müdürü yerinde kaldığı müddetçe onun bütün icraatlarına siz de maalesef
ortak olacaksınız. Bu Emniyet Müdürünü ne zaman görevden alacaksınız? Gerçekten
bunu bekliyoruz çünkü iktidar olarak her konuşan kamu görevlisi hakkında
disiplin soruşturması, yıldırma, yıpratma çalışması yapmaktasınız; bu Emniyet
Müdürüne ne zaman “Dur” diyeceksiniz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Işık…
MUHARREM IŞIK (Erzincan) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, sizinle direkt
ilgisi yok ama Tarım Bakanına söyledik, ilgilenmiyor; Orman ve Su İşleri
Bakanına söyledik, o da ilgilenmiyor. Şimdi, bu su paralarıyla ilgili çiftçiler
perişan durumda. Tabii, sulama birlikleri var. Sulama birlikleri de her ne
kadar direkt olarak yasaya bağımlı olsa da valiliklerin bu işe el atması
gerekiyor. Sırf Erzincan’da şu anda 3 bine yakın kişi icralık ama valilikler ne
yazık ki bu konuda hiçbir çalışma yapmıyorlar. Bu konuda sizin yardımlarınızı
ve taleplerinizi bekliyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın İrbeç…
YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Avrupa Birliği
Polis Teşkilatı’nın (Europol) yeni yayımlanan Ciddi ve Örgütlü Suç Tehdidi
Değerlendirmesi Raporu’na göre, Avrupa’ya uyuşturucu ve insan kaçakçılığının
ana rotasının Türkiye’den geçtiği belirtiliyor. Ayrıca, Asya’dan Avrupa
Birliğine uyuşturucu maddeler ve insan kaçakçılığında Türkiye'nin ana nokta
olduğunun altı çiziliyor. Bu problemi çözmeden terör örgütünün finansman kaynaklarından
vazgeçeceğini düşünmek doğru bir yaklaşım mıdır? Tıpkı, iyi niyetle izleyip işi
Diyarbakır’da Türk Bayrağı’nı kullanmamaya kadar getiren anlayışla kardeşlik sağlanabilir mi?
Ancak, bölücülüğe prim verilmiş olmaz mı?
Merak ettiğim başka bir konu: Hükûmet bu
olayların olacağını bile bile Diyarbakır’a konuyla ilgili olan İçişleri
Bakanını değil de Öcalan’la aynı
frekansta mesaj vermek için Dışişleri Bakanını gönderiyor. Türk milletinin
kafası “sıfır sorun” mantığı gibi yanlış uygulamalarla karışık hâle mi
getirilmek isteniyor? Böyle bir yaklaşımı nasıl değerlendiriyorsunuz?
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Şandır…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, bu son
olaylardan sonra yani bu müzakere süreci başladığından bu yana, özellikle
gönüllü köy korucuları bazı valiler, kaymakamlar tarafından silahlarını teslim
etmeye zorlanıyormuş. Bu haber doğru mu? Geçen size de sunmuştum. PKK, şimdi,
köy korucularına yöneldi, isim isim tespit ettiklerini… Şehrin ortasında
hakaret ederek katlediyorlar. Buna bir tedbiriniz olacak mıdır?
Sayın Bakanım, bir başka
sorum: Bu Suriye’den gelen sığınmacıların bazı illerde vatandaş yapıldığı, bu
vatandaş yapılanlara da seçimde oy kullandırılacağı yönünde haberler
dolaşmaktadır. Bu doğru mudur? Son zamanda ne kadar sığınmacı vatandaş
yapılmıştır? Bilgi verirseniz sevinirim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Topcu…
ZÜHAL TOPCU (Ankara) –
Teşekkür ediyoruz Sayın Başkan.
Özellikle, son günlerde,
üniversite gençliği üzerinde tekrar aynı oyunlar oynanmak istenmektedir ve daha
önce Marmara Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya
Fakültesinde özellikle ülkücü, milliyetçi Türk gençliğinin mağdur olduğunu
görebiliyoruz ve herhangi bir sorgulama yapılmadan okullarından
uzaklaştırıldığını, eğitim haklarından mahrum bırakıldığını görüyoruz. Şimdi,
burada, özellikle hem yurtlarda hem okullarda meydana gelen bu olaylar - mağdur
edilen bu gençliğin- acaba teröristbaşının sunduğu yol haritaları çerçevesinde
yapılan eylemler sonucunda mı gerçekleşiyor? Bunları merak ediyoruz ve öğrenmek
istiyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Türkoğlu…
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok farklı anlamlar yüklenen
nevruzun Türk dünyası için anlamı, Ergenekon efsanesinde Ergenekon’dan çıkışı
ifade etmektedir ancak bugün, maalesef, Ergenekon ismi, bir sözde terör örgütü
davasına konu edilmiş, nevruz ise bölücülerin simgesi hâline getirilmeye
çalışılmaktadır. Bunu şiddetle kınadığımı ifade ederek sorumu sormak istiyorum.
Sayın Bakanım, Paris’te, 3
tane PKK’lı terörist kadın öldürüldü. Bu kadınların cenazesi, gömülmeyecekleri
hâlde, Türk Hava Yollarına ait bir uçakla Diyarbakır’a götürüldü, orada
kalabalık bir grup tarafından bir tören yapılmak suretiyle gömülecekleri
illere, Tunceli, Kahramanmaraş ve Mersin’e gönderildi. Bu kadınların
cenazeleri, cesetleri Diyarbakır’daki hastanedeyken hastaneden Türk Bayrağı
indirildi. Cenaze töreninde, Türklüğe, Türk Bayrağı’na hakaretler edildi ve bu
tören sırasında, bir tane asker ve polis görevlendirilmedi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Halaçoğlu, son soru…
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) – Hükûmetiniz bunu sağduyuyla karşıladı. Bugünkü törenleri de
sağduyuyla karşılayacak mısınız?
BAŞKAN - Buyurun Sayın Halaçoğlu.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, şimdi, PKK’nın
başı bebek katiliyle masaya oturuldu, görüşme yapıldı, bir anlaşma yapılıyor
silahlar sussun, barış olsun diye. Şimdi, yine bir teröristbaşı olan
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’la da böyle bir toplantı düşünüyor musunuz silahlar
sussun diye?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Vural, buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, ben, dün
sormuştum: Çarşamba’da, 18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma Günü’nde “’Kahrolsun
PKK’ demeyin.” ifadeleriyle emniyetten kendilerini şok eden telefon aldıkları
iddiası, gazeteleri… Daha bunların kasetleri de var.
Kars Kafkas Üniversitesinde,
18 Martı kutlamak için toplanan öğrencilere “Açılım sürecini sabote etmeyin.”
diyerek baskı uygulanıyor. Maalesef, Türk Bayrağı tahrik aracı olarak
değerlendiriliyor. “Bu açılım sürecini kösteklemeyin.” diyerek 18 Mart
Çanakkale Şehitlerini Anma Günü’nde gençlerin, insanların bir araya gelmesi
dahi engelleniyor.
İstanbul’da PKK’lıların
saldırısına uğrayan öğrenciler, maalesef, suçlu olarak gözaltına alınıyor.
Onları hastaneye götürenler de birlikte gözaltına alınıyor Sayın Bakan.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun.
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Mardin) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; efendim, Sayın
Aslanoğlu’nun sorusuyla ilgili, emniyet teşkilatı mensuplarının maaşlarının
iyileştirilmesi konusu, elbette, bizim de…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Emekliliklerinin Sayın Bakan…
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Mardin) – Tabii ki sadece çalışanların değil, özellikle emekliliğe yansıyan
ödemelerinin iyileştirilmesi konusunda, biz de bu konuyla ilgili değişik
çalışmalar içerisindeyiz. Ancak, şunları da söyleyebilirim: Son beş yılda özlük
haklarında yapılan iyileştirmelere baktığımızda, daha önceleri uygulanmayan,
yıllık izinlerin kullanılması esnasında 600 kilometreye kadar mesafelerde bir
gün, daha fazlasında da iki gün olmak üzere, yol izni kullandırılmasına
başlanıldı. Polislerin askerlik hizmetlerinin on sene ertelenmesi ve bu sürenin
sonunda askerlik hizmetini yerine getirmemeleri hususu yüce Meclisin kararıyla
tanındı. “Kıdemli polis”, “başpolis” uygulaması getirildi. Emeklilik yaş haddi
55’e çıkarıldı. Personelin, nüfusa kayıtlı olduğu ilin haricinde, doğum yerine,
eşinin nüfusa kayıtlı olduğu yere ve eşinin doğum yerine ve nüfusu 1 milyonu
geçen illere atanabilme hakkı getirildi. Özür oranlarına göre; 2’nci bölge veya
diğer hizmetlerde muafiyetler tanındı. Polis memurlarının çalışma saatlerinin
iyileştirilmesi kapsamında, önce Bursa’da başlayan pilot çalışmanın olumlu
sonuçları alınınca 36 ilde yaygınlaştırılacak bir standarda getirildi yani 8-24
gibi gayet uygun bir çalışma tarzı getirildi. Ayrıca, kurum içi bireysel
performans değerlendirme sistemi kuruldu. Atama, işe alma, ödüllendirme ve
taltifler, çalışma saatleri, disiplin sistemi, performans değerlendirme gibi
konulara ilişkin personelimizin görüş ve önerilerinin ilgili makamlara
gönderilebilmesine de imkân sağlandı. Elbette, uzun vadeli baktığımızda
enflasyonla ilgili olarak, enflasyonun altında bir ödemenin söz konusu olmadığı
belirtilmekle beraber biz bunu da yeterli görmüyoruz. Özellikle
emekliliklerinde yararlanacakları ödemelerin verilmesi hususunda çalışmamız
var. 1’inci dereceye atanmaları, 1’inci dereceye yükselebilmeleri şartı
getirildi ancak bunun ek göstergesinin verilmesiyle ilgili çalışmamız var. Bunu
da bütçe imkânları çerçevesinde yürütmeye çalışacağız.
Sayın Serindağ, malumunuz
-siz de İçişleri Komisyonundasınız- vatansızlarla ilgili hiçbir düzenlemenin
olmadığı bir bölümden düzenlemeye geldik ama şunu ifade ediyorum: Mahmur’dan
gelebilecek kişileri ilgilendiren veya onlara belge tanzimini düzenleyen hiçbir
hüküm bulunmamaktadır, genelde vatansızlarla ilgili bir hüküm bulunmaktadır.
Bunu bilginize sunuyorum efendim.
Sayın Erdoğan, Diyarbakır
Emniyet Müdürüyle ilgili konuları dile getirdiniz. Zaman zamanki açıklamaları
nedeniyle yapılan incelemeler var. Son dönemdeki beyanlarıyla ilgili de Emniyet
Genel Müdürlüğümüz gerekli incelemeyi sürdürecek. Tabii, polisin disiplini
bizim en önem verdiğimiz konuların başında gelmektedir, bunu özellikle
belirtiyorum.
Sayın Işık, bu su paraları
konusu, sulama birlikleri konusu elbette ki bu 6360 sayılı Kanun kapsamında
olmadı, onlar özel bir kanuna tabi birlikler. Erzincan’daki olayı Vali Bey’le
beraber bir inceleteceğim. Bakanlığımız olarak yapılabilecek bir konu varsa
bunu yürütmeye çalışacağız.
Sayın İrbeç, bu Avrupa
Birliği örgütü suç tespiti konusunda… İnsan kaçakçılığı ve uyuşturucu madde
trafiğinde, Türkiye, son yıllarda kaynak bir ülke olmaktan çıktı, hatta bir
anlamda geçiş ülkesi bile olmaktan çıktı ve bu rotanın kuzeye kaydığını
görüyoruz. Yakalama oranları itibarıyla baktığınızda yüzde 100 bir artış var,
dünyadaki en büyük yakalama oranları Türkiye’de. Son dönemde artık eroin
imalatı dahi Afganistan boyutuna kaydı çünkü Türkiye’de çok yoğun bir denetim
var. Bu konuda “narkoterör” dediğimiz, özellikle PKK terör örgütünün
uyuşturucudan uyuşturucu finansmanına kadar birçok faaliyetin içinde olduğunu
biliyoruz. Bununla ilgili olarak da PKK ve KCK terör örgütü Amerika Birleşik
Devletleri tarafından da 1’inci derece önemli uyuşturucu madde kaçakçısı örgütü
olarak da ilan edilmiştir. Bizim de bu konudaki çalışmalarımız…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ama,
şimdi onunla müzakere yapılıyor.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) –
Sayın Bakan, bunlarla neyi müzakere ediyoruz?
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Mardin) – Türkiye'nin terör örgütüyle yaptığı bir müzakere olmadığını ben size
şimdi ifade etmek durumundayım.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bu
Abdullah Öcalan terör örgütünün başı değil mi Sayın Bakan?
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Mardin) – Sayın Şandır, gönüllü köy korucuları, malumunuz, silahları olan
teşkilattır. Şu anda silahlarının alınması gibi bir uygulama yok ama derhâl
arkadaşlarıma inceleteceğim. Daha önce de konuşmuştuk, benim bölgemde de benzer
sıkıntılar var. Cizre’de, maalesef, geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden bir
gönüllü köy korucusu var. Bunların geçmişte PKK terör örgütüne karşı yürütülen
operasyonlarda çok başarılı hizmetler yaptığını söylüyorum. Köy korucuları şimdiye
kadar terörle mücadelede gerçekten çok önemli hizmetler vermişlerdir.
Kendilerine şükranlarımız vardır. Ancak, bu konuda eğer bir sıkıntıları varsa
bunları mutlaka takip ederiz. Gönüllü köy korucularının da biz, silahlarını
devamlı taşıyabilmeleri için dahi bir düzenleme ihtiyacını biliyoruz, bunu
değerlendiriyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bir
araştırılsın Sayın Bakanım, böyle bilgiler var, bir araştırılsın.
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Mardin) – Bunu inceleteceğim.
Şimdi, efendim, vatandaşlığa
alınma konusu kesinlikle söz konusu değil. Zaten vatandaş olmayanların da oy
kullanması mümkün değil.
Son üç yılda Türk
vatandaşlığına alınan kişi sayısını ifade ediyorum, Suriyeliler için değil,
bütün ülke bazında: 2010 yılında 16.116, 2011’de 11.767, 2012’de 16.987. Bu,
sadece Suriyeliler değil, bütün başka tabiiyetlerde veya vatansız kişilerden
olmak itibarıyla. Yani, bu sayılar dikkate alındığında oy anlamında da çok
büyük bir kıymetiharbiyesinin olmadığını da ifade etmek isterim ama oy
kullanmaları söz konusu değil zaten. Şu anda, malumunuz…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Açıyorum Sayın
Bakan, eğer cevap verecekseniz devam edin isterseniz.
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Mardin) – Geçici barınma statüsüyle şu anda bulunmaktadırlar.
Diğer sorulara da yazılı
olarak cevap vereyim müsaade ederseniz.
Saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
İkinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümde yer alan
maddeleri ve varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
31’inci maddede iki adet
önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan 310 Sıra
Sayılı yasa tasarısının 31. maddesinin (c) bendindeki “Ticari bağlantı veya iş
kuracaklar” ifadesinin madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif
ederiz.
Ali Serindağ Namık Havutça Mehmet Hilal Kaplan
Gaziantep Balıkesir Kocaeli
Levent Gök Ömer Süha Aldan
Ankara Muğla
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 310 Sıra
sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu 31. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır Mehmet Erdoğan Hasan Hüseyin Türkoğlu
Mersin Muğla Osmaniye
Mehmet Günal Mustafa Kalaycı Lütfü Türkkan
Antalya Konya Kocaeli
MADDE 31- “(1) Aşağıda
belirtilen yabancılara kısa dönem ikamet izni verilebilir:
a) Bilimsel araştırma
amacıyla gelecekler.
b) Türkiye'de taşınmaz ye
Genel Müdürlükçe tespit edilecek miktarda taşınır malı bulunanlar.
c) Ticari bağlantı veya iş
kuracaklar.
ç) Hizmet içi eğitim
programlarına katılacaklar.
d) Türkiye Cumhuriyeti'nin
taraf olduğu anlaşmalar ya da öğrenci değişim programları çerçevesinde eğitim
veya benzeri amaçlarla gelecekler.
e) Turizm amaçlı kalacaklar.
f) Kamu sağlığına tehdit
olarak nitelendirilen hastalıklardan birini taşımamak kaydıyla tedavi
görecekler.
g) Adli veya idari makamların
talep veya kararına bağlı olarak Türkiye'de kalması gerekenler.
ğ) Aile ikamet izninden kısa
dönem ikamet iznine geçenler.
h) Türkçe öğrenme kurslarına
katılacaklar.
ı) Kamu kurumları
aracılığıyla Türkiye'de eğitim, araştırma, seminer, staj ve kurslara
katılacaklar.
i) Türkiye'de
yükseköğrenimini tamamlayanlardan mezuniyet tarihinden itibaren altı ay içinde
müracaat edenler.
(2) Kısa dönem ikamet izni,
her defasında en fazla birer yıllık sürelerle verilir.
(3) Birinci fıkranın (h)
bendi kapsamında verilen ikamet izinleri en fazla iki defa verilebilir.
(4) Birinci fıkranın (i)
bendi kapsamında verilen ikamet izinleri, bir defaya mahsus olmak üzere en
fazla bir yıl süreli verilebilir.
BAŞKAN – Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
FEYZULLAH KIYIKLIK (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz
isteyen Lütfü Türkkan, Kocaeli Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu Meclise gelirken bir ak sakallı
ağabeyim -öğrencilik dönemimizin geçtiği Beyazıt’taki Küllük (Marmara)
Kıraat-hanesi’nde, belki çoğunuzun tanıdığı, bildiği bir isimdir, Mehmed Niyazi
Özdemir- Mehmed ağabey dedi ki: “Çok şanssız bir dönemde milletvekili
oluyorsunuz. Öyle şeylere tanıklık edeceksiniz ki kanınıza dokunacak.”
Gerçekten bugün şahit olduğumuz bu hadiseler Mehmed ağabey‘i doğrular
nitelikte. Diyarbakır meydanında bütün Türkiye’nin dili tutulmuş, hafızaları
kilitlenmiş, 30 bin kişinin katilinin neler söyleyeceğini dinlemek için
toplanmış; devlet de bunların organizasyon yapması için lojistik destek
sağlamış. Bütün alan PKK paçavralarıyla dolu. Allah’ınızı Muhammed’inizi
severseniz, siyaset, ideoloji, parti, milletvekilleri, bunu bir kenara bırakın,
hiç kanınıza dokunmuyor mu arkadaş ya? Allah’ınızı severseniz, hiç canınız
acımıyor mu? Yani, samimiyetle söylüyorum, bunu bir siyasi taassup içerisinde
söylemiyorum, canım acıdı. Yani, bunu söylerken burada, bu konuda
hassasiyetlerini bildiğim arkadaşları sarfınazar ediyorum tabii ama bazılarının
kanına dokunmasını beklemiyorum; zira dokunması için önce kan olması lazım,
kansızların kanına dokunmaz bu. (MHP sıralarından alkışlar)
Ama, bu hadiseleri, bu kadar,
bu meseleyi bu hâle getirmek, Türkiye’de bölücübaşını barış elçisi diye sunmak,
ondan sonra arkasından kalkıp da Nobel’e barış ödülü almak için aday göstermek
çok ayıptır yahu. Yani, 30 bin kişinin katilini, bugün, Türkiye’de barış elçisi
diye sundunuz.
Sayın Başbakan çok sitem
etmiş, “Orada Türk Bayrağı görmek isterdim.” diye. Böyle bir şey mümkün mü
arkadaşlar? 18 Martta Kocaeli’de öğrenciler elinde Türk Bayrağı’yla çıktı diye
gözaltına alındılar. Sebep, tahrik unsuru görüldü Türk Bayrağı. Yani
Diyarbakır’da toplananlar böyle bir tahrik unsuru olmamak için Türk Bayrağı
almamışlardır diye düşünüyorum. Merak ediyorum, ben şimdi elimde Türk Bayrağı
Meclisin dışına çıksam “Sen süreci provoke ediyorsun.” diye –Sayın Emniyet
Genel Müdürümüz de burada herhâlde- beni de gözaltına alırlar mı?
D. ALİ TORLAK – (İstanbul) –
Kesin!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) –
Türk Bayrağı artık tahrik unsuru, Türk Bayrağı artık süreci provoke eden bir
mesele. Bakın, Sayın Başbakanın Türk Bayrağı konusunda bu kadar hassas olmasına
gerek yok. Dün bu kürsüde Adalet ve Kalkınma Partisinin Grup Başkan Vekili
arkadaşımıza, ısrarlarımıza rağmen, bu milletin ismini söyletemedik,Bu milletin
ismi “Türk milleti.” dedirtemedik.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Başbakan da demiyor, onun için. Derse de atılır, grup başkan vekilliği biter;
koltuk kıymetli.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) –
Türk’e bu kadar alerjinizin sebebi nedir arkadaşlar ya? Sizler de benim gibi
Türk milletinin oylarıyla geldiniz buraya. Türk milletine karşı, Türk
kelimesine karşı bu alerjiniz yeni mi hortladı sizin?
ERKAN AKÇAY (Manisa) –
Eskiden vardı.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Vardı
zaten, zemini iyi oldu şimdi.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – Geçmişini
bildiğimiz arkadaşlar var. Az evvel birisi burada bir konuşma yaptı, geçmişiyle
ilgili de birtakım şeyler anlattı; mahkemeler görmüş, mahkemeye gitmiş. Yahu,
ağacın kurdu kendinden olur. O mahkemelere giden adam benim, burada da bir sürü
arkadaşım var, biz hâlâ olduğumuz yerdeyiz. O gün, 1980’de neyi savunuyorsak şu
anda da hâlâ savunuyoruz, siyasi ikbal üzerine dönme dolap olmadık. Kubilay
vardı bir zamanlar, Afyon Milletvekili, “Fırıldak Kubi” Fırıldak Kubi gibi
olmaya gerek yok yahu, neysen osun. O yüzden, geçmişinden bahsetmeyeceksin, son
durumun ne arkadaş, son durumundan bahsedeceksin. “Geçmişim şöyle oldu, böyle
oldu.” E, ne yapabilirim yani?
OKTAY VURAL (İzmir) –
Olabilir, insanlar farklı partiye geçebilir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) –
Abdullah Öcalan bile geçmişte namaz kılıyormuş, Sayın Bülent Arınç söyledi ama
adam ondan sonra Marksist oldu; bugün döndü, İslam sancağı altında milleti
toplanmaya çağırıyor. Yani, Abdullah Öcalan’la bu fırıldaklık konusunda
yarışacak arkadaşlarımız var aramızda, çok üzülüyorum bu konuya.
Bir konuşmacımız da, Adalet
ve Kalkınma Partisi milletvekili arkadaşlarımızdan birisi kalkıp Boşnak,
Arnavut, Laz gibi ifadelerle ihanet çemberini genişletmeye çalıştı. Ben buradan
bir Balkan Türk’ü olarak söylüyorum: Bütün Balkan Türkleri, Boşnak, Arnavut,
Laz gibi bütün mefhumlar da dâhil, onların bir tek bayrağı var, o da Türk
Bayrağı, onun dışında hiçbir bayrak altına bizleri almaya çalışmayın. (MHP
sıralarından alkışlar) Sizin gibi bölücülerle bir araya asla ve kata gelmeyiz.
Teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Aydın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Efendim, konuşmacı hem “Sizin gibi bölücülerle” derken bir grubu kastetti hem
de özellikle, milletle ilgili dünkü ifadelerimizden alıntılar yaptı, yanlış
ifadeler kullandı. 69’a göre söz istiyorum.
BAŞKAN – Ne dedi de yanlış
ifade kullandı dünkü ifadenizle ilgili?
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Bana
“Türk milleti” söyletemediğini ifade etti de, onu açıklamak istiyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Ama isim vermedi.
BAŞKAN – Yanlışlık neresinde?
Dün burada…
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
İfade etmediğimi söyledi. Ben bu konuyla ilgili açıklama yapmak istiyorum Sayın
Başkan… (Gürültüler)
BAŞKAN – Buyurun.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Söyledi
mi, söylemedi mi, onu sorun; “Türk milleti” dedi mi, demedi mi, onu sorun.
BAŞKAN - Açıklayacak şimdi,
dedi mi, demedi mi açıklayacak.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Demedi adam, Allah Allah! Belki diyecek şimdi.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Demedi ama!
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
6.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın, Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkan’ın görüşülen kanun tasarısının 31’inci maddesinde verilen önerge
üzerinde yaptığı konuşma sırasında AK PARTİ Grubuna ve şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Az
önce burada değildin herhâlde, Sayın Şandır konuşurken cevabını vermiştim ben
aslında.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) – O zaman niye çıkıyorsun bir daha?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Bir
daha söylesin…
AHMET AYDIN (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, bakın, bugün burada bizim, bu Nevruz Bayramı’na uygun bir
dil, barış, kardeşlik dilini kullanmamız gerekmez miydi?
OKTAY VURAL (İzmir) – Kan
dili var!
AHMET AYDIN (Devamla) – Gün
bugün değerli arkadaşlar. Çözüme o kadar yakın olduğumuz bir günde…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Çözülmeye…
AHMET AYDIN (Devamla) - …kanın duracağı,
durmasının muhtemel olduğu tarihî bir fırsatın eşiğindeyken hep beraber, bugün,
burada, bu kardeşliği…
OKTAY VURAL (İzmir) – “Türk
milleti” demek çözüme aykırılık mı teşkil ediyor?
AHMET AYDIN (Devamla) - …bu
birliği, bu dirliği tesis etmek adına daha usturuplu…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Kimin kardeşliği Ahmet Bey?
AHMET AYDIN (Devamla) - …daha
düzgün, daha üsluplu bir dil kullanmamız doğru olmaz mıydı?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) – Onun için mi “Türk milleti” diyemiyorsunuz?
AHMET AYDIN (Devamla) –
Değerli arkadaşlar, biz, devleti bölmekte değil, bilakis devleti büyüterek
güçlendirmeye çalışıyoruz…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
– Ahmet Bey, Kürt milletinin kardeşliği mi?
AHMET AYDIN (Devamla) -
…birliğimizi, kardeşliğimizi tesis etmeye çalışıyoruz. Biz “millî birlik ve
kardeşlik” dedikçe siz niye bu kadar haykırıyorsunuz! El insaf be!
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar)
– Hangi millet?
AHMET AYDIN (Devamla) – Ne
var bunda! Kardeşlik…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Milletin ismini bir daha söyle, duyalım!
AHMET AYDIN (Devamla) - Bunu
niye hep birlikte yaşayamayalım? Niye hep birlikte bu kardeşliği tesis etme
noktasında katkı sunmayalım?
Elinizde birtakım malzemeler
var, o malzemeler gidiyor diye mi bu kadar haykırıyorsunuz? Yazık arkadaşlar!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Elimizde 780 bin kilometrekare bir Türkiye var, o gidiyor diye üzülüyoruz.
AHMET AYDIN (Devamla) – Yazık
arkadaşlar!
Terör bu ülkenin en büyük
belasıdır. Bu belanın defi olma noktasında yakın bir süreçteyiz. Lütfen
arkadaşlar, bu süreci hep birlikte değerlendirelim ve Türkiye kazanacak.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Cevap
ver, cevap.
AHMET AYDIN (Devamla) –
Terör, devletin bir sorunu, milletin bir sorunu ve bütün bir millet muhatabı,
hepimiz muhatabız.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Hangi
millet, hangi millet Ahmet Bey, onu söyle! “Türk milleti” de, korkma!
AHMET AYDIN (Devamla) –
Değerli arkadaşlar, “Türk milleti” değil, “büyük Türk milleti” diyorum. Bu
millet üzerinde, bu bayrak üzerinde, kutsal ortak değerler üzerinde lütfen
siyaset yapmayın.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Grup
başkan vekilliği koltuğu daha mı üstün Türk milletinden!
AHMET AYDIN (Devamla) –
Büyütmezsiniz küçültürsünüz, küçültürsünüz. Böyle polemiklerle, böyle
sloganlarla konuşmayın. İçinde cumhurun olmadığı bir cumhuriyet. Milliyetçiliği
herkesle paylaşmadıkça, ortak değerler üzerinde bunu tesis etmedikçe, ortak bir
hedefe birlikte koşmadıkça… Lütfen, değerli arkadaşlar bunu yapmayın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AHMET AYDIN (Devamla) – Evet,
bugünkü olaylarda Türk Bayrağı’nın olmamasını ben de kınıyorum. AK PARTİ Grubu
olarak bizler de kınıyoruz.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Yapma
ya, yapma ya!
BAŞKAN – Evet, teşekkür
ediyorum.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Aferin
sana!
AHMET AYDIN (Devamla) –
Anlamlı mesajlar var, bakın bu ülke…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Siz
Apo’nun mesajlarını dinleyin kardeşim! Siz Apo’nun mesajlarını dinleyerek
yönetin bu ülkeyi!
AHMET AYDIN (Devamla) – Siz,
sizin döneminizdeki nevruz bayramlarına da bakın, kendi döneminizdeki…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Siz
Apo’nun mesajlarıyla yönetiyorsunuz Türkiye’yi, geldiğiniz nokta bu.
BAŞKAN – Sayın Aydın,
teşekkür ediyoruz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Apo’nun mesajlarıyla Türkiye’yi yönetiyorsunuz.
AHMET AYDIN (Devamla) –
Lütfen arkadaşlar, sakin olalım. Bugünkü mesajları dikkate alalım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Siz
alın, siz; Apo sizin lideriniz. (MHP sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Devamla) –
Birliğe, kardeşliğe hep birlikte adım adım yol alacağız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Ya,
bu kadar övgüden sonra, acaba Sayın Başkan…
OKTAY VURAL (İzmir) –
Anlaşıldı, gerçekten BDP’nin yokluğunu aratmadı çünkü kılavuzu Öcalan.
Sayın Başkan, hitap eden
sayın milletvekilimiz şunu söyledi: “Türk milleti” dedi, “bayrak” dedi. Şimdi, Sayın Aydın, bu dili
çözüme engel dil olarak değerlendirdi yani esef verici, yazıklar olsun!
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Sayın Başkanım…
OKTAY VURAL (İzmir) –
Yazıklar olsun gerçekten!
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
…bizim kılavuzumuz millettir öncelikle, onların kılavuzu kimdir ben onu
bilemem.
OKTAY VURAL (İzmir) – Ama siz
ona göre anlıyorsunuz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Bizim kılavuzumuz Türk milletidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Milletin
kendisidir, 76 milyondur bizim kılavuzumuz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
İmralı canisine…
BAŞKAN – Bir saniye Sayın
Türkkan, bir saniye.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Biz
her seferinde şunu diyoruz Sayın Başkanım: Tek millet, tek devlet, tek bayrak,
tek vatan. Biz bunu her seferinde bahsediyoruz ve bu milletin içerisinde tarihi
bir, kültürü bir olan bu yapıları kastediyoruz ve birlikte değerlendiriyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Vereceğim bir
saniye.
Teşekkür ediyorum Sayın
Aydın, lütfen oturun.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Bu
millet, bu bayrak sadece birilerinin tekelinde değil, bunu büyütmezsiniz
arkadaşlar. Lütfen usulüne uygun bir dil kullanalım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Milletin suçu yok.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Başkan, maalesef…
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Bu
bayrak hepimizin bayrağı, bu kutsal değerlerimiz üzerinde siyaset yapmayalım.
OKTAY VURAL (İzmir) – …AKP
Grubu adına konuşan sayın grup başkan vekilinin kendi partisinin mesajlarını
değil, Öcalan’ın mesajlarına kulak verin diye söylemesi bile AKP’ye oy veren
değerli kardeşlerimin ruhunu ve
iradesini…
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) –
“Buradaki mesajlara” diyor, nereye çekiyorsunuz?
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Ben
Nevruz Bayram’ındaki barış ve kardeşlik dilini kastettim, buradaki barış
mesajlarını kastettim Sayın Başkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Sayın Başkan, BDP grubu dâhil olmak üzere bu kürsüde kimse Öcalan’a bu kadar
övgü yapmadı.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Nevruzun barış dilini kastettim ben.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Sayın AKP sözcüsünün övgüsü kadar mazhar olmadı Öcalan.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Bırakın Allah aşkına ya, bırakın!
BAŞKAN – Evet, teşekkür
ediyorum.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı ile İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri
Komisyonu Raporları (1/619) (S. Sayısı: 310) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul et-meyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan 310 Sıra
Sayılı yasa tasarısının 31. maddesinin (c) bendindeki “Ticari bağlantı veya iş
kuracaklar” ifadesinin madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Hilal Kaplan (Kocaeli) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
FEYZULLAH KIYIKLIK (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Katılmıyoruz Muhterem Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Levent Gök, Ankara Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Bir ülkede yönetilen
yurttaşların en büyük güvencesi o ülkeyi yönetecek olan başbakanın ya da idari
kadronun bir zihin berraklığı içerisinde olması ve ehil olmasıdır. Eğer bir
zihin bulanıklığı Başbakanda ve tüm yönetim kadrolarında yar almış ve bütün
Türkiye’yi sarmışsa gerçekten bundan bütün Türkiye'nin endişe edeceği bir
duruma gelmişiz demektir.
Şimdi, ben, bazı sözler
vardır, bazı olaylar vardır “Fazla söze gerek yok.” denir Türk dilimizde. Ben,
sayın Meclisimizi bu yapacağım konuşmada bir nevi bir sınavdan geçirmek
istiyorum. Sayın Başbakanımızın sözlerini sizlere ifade edeceğim ve ondan sonra
söyleyeceğim sözü de kimin söylediğini sayın Meclisimizin değerli üyelerine
bırakacağım.
Değerli arkadaşlarım,
Başbakan 2010 yılında “Değerli arkadaşlarım, benim milletimin dili tektir.”
demiştir. Sevgili Meclis üyeleri, Mayıs 2011’de şu sözü kim söylemiştir: “Ben
ne ‘tek dil’ dedim ne ‘tek din’ dedim, sadece? ‘tek din’ dedim, ‘dil’ değil,
din, din.” Kim söylemiştir acaba bunu sizce? (CHP sıralarından “Recep Tayyip
Erdoğan” sesleri)
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Recep
Tayyip Erdoğan.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Recep Tayyip Erdoğan.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Bununla ilgili açıklama yapıldı.
LEVENT GÖK (Devamla) – Bu
taraf bildi, Recep Tayyip Erdoğan. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, bedelli askerlik
konusunda Başbakan şu sözü söylemiştir Mart 2011’de: “Şahsen ben böyle bir
sorumluluğun altına Recep Tayyip Erdoğan olarak giremem çünkü parası olan var,
parası olmayan var. Parası olan bastıracak, askerlikten kurtulacak. E, parası
olmayan ne yapacak? Biz yola çıkarken kimsesizlerin kimi olarak çıktık, sessiz
yığınların sesi olarak çıktık. O zaman sormamız lazım, ona göre adımımız
atmamız lazım.” demiş Mart 2011’de. Şimdi sorum şu: Kasım 2011’de şu sözleri
kim söylemiştir…
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) –
“Somut adım atacağız.” Demiş.
LEVENT GÖK (Devamla) – “Şu
anda çalışmalarımızın sonuna gelmiş bulunuyoruz. Şöyle: Bu hafta içinde olmazsa
bile önümüzdeki hafta bu işi tamamlayıp hemen adımını atacağız ve bedelli
askerlikle ilgili yasayı inşallah çıkarmış olacağız.”
Kim söylemiştir değerli
arkadaşlar? (CHP sıralarından “Recep Tayyip Erdoğan” sesleri)
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) –
Recep Tayyip Erdoğan.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) –
Millet söylemiştir, Millet.
LEVENT GÖK (Devamla) – Evet,
yine muhalefet bildi, AKP bilemedi. (CHP sıralarından alkışlar)
NATO’nun Libya’ya
müdahalesine geliyoruz değerli arkadaşlarım. Şubat 2011’de Başbakan şu sözleri
söylemiştir: “NATO Libya’ya müdahale etmeli midir? Bu saçmalık olabilir mi ya!
NATO’nun ne işi var Libya’da!” Peki, değerli milletvekilleri, 2011 Mart ayında,
fazla geçmeden, tam bir ay sonra şu sözleri sizce kim söylemiştir: “NATO
Libya’nın Libyalılara ait olduğunun tespit ve tescili için oraya gitmelidir.”
Kim söylemiştir değerli
arkadaşlar bu sözü sizce? (CHP sıralarından “Recep Tayyip Erdoğan” sesleri)
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) –
Recep Tayyip Erdoğan.
LEVENT GÖK (Devamla) – Evet,
yine muhalefet bildi, iktidar sustu. (CHP sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) – Siz
hangi Erdoğan’ı temsil ediyorsunuz Sayın Ahmet Aydın?
LEVENT GÖK (Devamla) – Füze
kalkanı konusunda, komuta konusunda Başbakan şöyle bir söz söylemiş Kasım
2010’da: “Topraklarımızın genelinde böyle bir şey düşünülüyorsa zaten bunun
komutası bize verilmeli, aksi takdirde böyle bir şeyin kabulü mümkün değil.”
Başbakan söylemiş mi bunu? Söylemiş. Peki, Kasım 2010 yılında yine bu sözleri
acaba kim söylemiş: “Buranın komuta sisteminin tamamen NATO’da olması
gerektiğini söyledik.”
Kim söylemiştir değerli
arkadaşlar bu sözü?
MUHARREM IŞIK (Erzincan) –
Recep Tayyip Erdoğan.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) –
Recep Tayyip Erdoğan.
LEVENT GÖK (Devamla) – Evet,
yine muhalefet bildi, iktidar sustu.
Değerli arkadaşlarım, “one
minute, one minute”, meşhur “one minute”, “Olmaz Sayın Peres. Benden yaşlısın.
Sesin çok yüksek çıkıyor. Biliyorum ki sesinin bu kadar çok yüksek çıkması bir
suçluluk içerisinde olmanın gereğidir.” diyor Ocak 2009’da Başbakan. Peki,
Başbakan bir müddet sonra acaba şu sözleri sizce söylemiş midir: “Ben herhangi
bir şekilde ne İsrail halkını ne Cumhurbaşkanı Peres’i ne de Musevi halkını
hedef aldım. Benim buradaki tavrım tamamen yöneticiyedir.”
Kim söylemiştir bu sözü
değerli arkadaşlarım? (CHP sıralarından “Yine Başbakan” sesleri)
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) –
Recep Tayyip Erdoğan.
LEVENT GÖK (Devamla) – Evet,
Recep Tayyip Erdoğan. Yine muhalefet bildi, iktidar sınıfta kaldı.
OKTAY VURAL (İzmir) – Hani
tescil ettirmişti kendini!
LEVENT GÖK (Devamla) – Yine,
Büyük Orta Doğu Projesi değerli arkadaşlarım, Ağustos 2009’da Başbakanımız şu
sözleri söylemiş: “Ellerine bir kâğıt almışlar, dolaşıyorlar, ‘Amerika’nın bir
projesidir.’ diye. Bunu ispat ederlerse biz her şeye varız ama ispat
edemezlerse alçaktırlar, namussuzdurlar.” Kim söylüyor bunu? Başbakan söylüyor.
Peki, değerli arkadaşlarım,
şu sözü sizce kim söylemiştir: “Türkiye'nin Orta Doğu’da bir görevi var. Nedir
o görevi? Biz Geniş Orta Doğu ve Kuzey Afrika Projesi’nin eş başkanlarından bir
tanesiyiz.” Kim söylemiştir bu sözü değerli arkadaşlarım? (CHP sıralarından
“Başbakan” sesleri) Evet, bildiniz; Başbakan. Yine iktidar söyleyemiyor.
Kürt sorunu mu, terör sorunu
mu şeklinde, Başbakan diyor ki Temmuz 2009’da: “Buna ister ‘Kürt sorunu’ deyin,
ister ‘güneydoğu sorunu’ deyin, isterse ‘doğu sorunu’ deyin, ister son olarak,
yine, adlandırdığımız ‘Kürt açılımı’ diyelim.” Kim söylemiştir bunu? Başbakan.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Siz
ne söylüyorsunuz, siz? Siz kendinize bakın.
LEVENT GÖK (Devamla) – Peki,
tutturmuşlar bir şeyi, “Ben ‘Kürt sorunu’ diye bir şey görmüyorum.” Kim
söylemiş bunu? Başbakan.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Ya,
siz ne diyorsunuz? Bu konuyla ilgili sizin çözümünüz ne? Bu konuyla ilgili
sizin çözümünüz ne, projeniz ne, öneriniz ne?
LEVENT GÖK (Devamla) –
Değerli arkadaşlar, bu sınavı muhalefet geçti, iktidar sustu.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Siz
ne diyorsunuz? Ne diyorsunuz? Koca bir hiç!
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Başkan, bizim bilmediğimiz sahte Erdoğanlar mı var ya; bu sözler ne?
LEVENT GÖK (Devamla) –
İktidar niçin sustu? Çünkü utanıldığı zaman herkes susar ve başını önüne eğer.
(CHP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – İyi
bir stand up’çısın sen. Senden stand up’çı olur ancak.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Gök, iktidarı ve
muhalefeti sınava tabi tuttunuz ama sınıfı geçeni söylemediniz.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) –
Söyledi, söyledi.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
32’nci maddede iki adet
önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan 310 sıra
sayılı yasa tasarısının 32. maddesinin (a) fıkrasının madde metninden
çıkartılmasını arz ederiz.
Uğur Bayraktutan Vahap Seçer Levent Gök
Artvin Mersin Ankara
Ümit Özgümüş Celal Dinçer Doğan Şafak
Adana İstanbul Niğde
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
310 Sıra
sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu 32. Maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır Hasan Hüseyin Türkoğlu Mehmet Erdoğan
Mersin Osmaniye Muğla
Mustafa Kalaycı Mehmet Günal Yusuf Halaçoğlu
Konya Antalya Kayseri
MADDE 32- “(1) Kısa dönem
ikamet izinlerinin verilmesinde aşağıdaki şartlar aranır:
a) 31 inci maddenin birinci
fıkrasında sayılan gerekçelerden biri ve birkaçını ileri sürerek talepte
bulunmak veya bu talebiyle ilgili bilgi ve belgeleri ibraz etmek.
b) 7 nci maddenin kapsamına
girmemek.
c) Genel sağlık veya güvenlik
standartlarına uygun barınma şartlarına sahip olmak.
ç) İstenilmesi hâlinde,
vatandaşı olduğu ve yasal olarak ikamet ettiği ülkenin yetkili makamları
tarafından düzenlenmiş adli sicil kaydını gösteren belgeyi sunmak.
d) Türkiye'de kalacağı adres
bilgilerini bildirmek."
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
FEYZULLAH KIYIKLIK (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Vural, önerge
üzerinde söz isteyen?
OKTAY VURAL (İzmir) – Yusuf
Halaçoğlu…
BAŞKAN – Yusuf Halaçoğlu,
Kayseri Milletvekili…
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) –
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; evet, bugün…
BAŞKAN – Bir saniye Sayın
Halaçoğlu, lütfen, imzanız yok, imzanızı tamamlar mısınız?
OKTAY VURAL (İzmir) – Kusura
bakmayın Sayın Başkan, takip etmedik, o bakımdan.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, 21 Mart nevruz. Bu
kelime Farsça, birleşik bir kelimeden meydana geliyor. Nev, yeni demek; ruz,
gün demek. Tabii ki “nevroz” değil, “nevruz”dur. Ruz, gün, dür çünkü; roz diye
bir kelime yok Farsçada. Dolayısıyla, nevruz, gün dönümü demektir. Türklerde
“yengi gün” olarak adlandırılır. Ergenekon’dan çıkışı simgeler. Demir dağın
eritilmesiyle birlikte Türklerin yeniden tarih sahnesine çıkmalarının bir
göstergesidir. Çünkü, aynı zamanda bu, güneşin Hamel Burcu’na girdiği bir tarihtir
ve yeni bir mevsimin başlangıcı ve yani, yeni bir hayatın ortaya çıkışı
anlamına gelir ve barışı simgeler.
Ancak, barışı simgeleyen bu
gün bu değerli gün, bütün Türk tarihinde, devletleri tarafından uygulanırken,
mesela bugün “nevroz” adı altında Kürtler tarafından da kutlanmaya
başlanmıştır. Hangi tarihten itibaren kutlanmaya başlamıştır, birisi varsa
söylesin bana yakın zaman öncesinde bunun kutlandığını Kürtler tarafından, bana
söylesin. Böyle bir şey söz konusu değil. Sonradan, siyasi bir amaçla nevruz
Kürtler tarafından kutlanmaya başlanmıştır çünkü Osmanlı Dönemi’nde böyle bir
kutlama söz konusu değildir.
Bugün ilginç olan şey,
nevruzun, özellikle bu dönem nevruzunun Türk tarihî açısından, Türkiye
Cumhuriyeti açısından son derece büyük
bir önemi vardır çünkü gerçekten bu, bir yerde söylenildiği gibi milat olarak
değerlendirilebilir. Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti’nin parçalanması, Türkiye
Cumhuriyeti’nin bir bölgesinde artık hâkimiyetini büyük ölçüde kaybetmesinin
simgesidir.
Bakın, Abdullah Öcalan, bu
nevruzla ilgili ortaya koyduğu beyannamesinde şunları söylüyor: “Bizim kavgamız
hiçbir ırka, dine, mezhebe karşı olmamış ve olamaz. Kavgamız, bilgisizliğe,
baskı ve ezilmeye karşıdır.” diyor. Şimdi bana söyler misiniz, bugüne kadar
ölen 35 bin kişi hangi sebeple öldürülmüştü? Bunu, bununla bağdaştırabiliyor
musunuz? Hayır. Ama aslında ardından
şunu söylüyor: “Demokratik hakları, özgürlükleri esas alan bir anlayış
gelişiyor. Biz onlarca yılımızı bu halk için feda ettik, helal olsun.”
Değerli milletvekilleri, eğri
oturup doğru konuşalım, burada bir Türkiye Cumhuriyeti’nin yıkılış belgesi ilan
ediliyor ve siz orada sessiz
kalıyorsunuz.
Şimdi, Sayın Başbakan diyor
ki: “Efendim, orada bayrağı da görmek isterdim.” Efendim, sizin şikâyet edecek
bir makamda olmadığınızı hatırlatmak istiyorum. Sizsiniz bu ülkeyi yöneten.
Siz, bu ülkenin Başbakanısınız. Şikâyet etme hakkınız yoktur. Orada bayrağın
dalgalanması için gerekeni yapmanız gerekirdi ama diğer taraftan da bu
açıklanan metni Başbakanın okuyup onayladığı da belirtiliyor basında. Öyleyse
bunu görmezden mi gelmiştiniz? Dolayısıyla burada yapılan iş, bir danışıklı dövüşten
öteye gitmeyen bir iştir. Hele hele, oradaki insanların televizyonlardan boy
gösterip bu ülkenin artık Kürtleri tanıdığını ve Kürtlerle -“Türk” milleti bile
demiyorlar, “Türkmen” adı altında sadece söylüyorlar- bunların birlikte bu
ülkeyi yöneteceklerini söylüyorlar. Ama arkasından da diyorlar ki: “Biz bu
nevruzla birlikte yeni bir döneme başladık ve özgür ve bağımsız Kürdistan’ı
kuruyoruz.”
Şimdi siz ne derseniz deyin
orada bir tane bayrak göremediniz. Muhtemelen sizin içiniz de sızlıyordur.
“Keşke olsaydı” diyorsunuz. Dövüneceksiniz, yarın da dövüneceksiniz ama
dövünmeniz ve “keşke” kelimesi fayda etmeyecektir. Tarihte “keşke” hiçbir
anlamı olmayan bir kelimedir. Dolayısıyla, bu konuda tekrardan şunu söylüyorum:
Lütfen, Millî Mücadele’de birileri hep Kuvayımilliye’ye karşı çıkmıştı ve
Amerikan mandası peşinde koşmuştu. Sonuçta ne oldu? Onlar kaybettiler. Şimdi de
kaybedeceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) –
Ve göreceksiniz ki yakında bu iş bitecek ama ben ümit ederim ki, Cenab-ı
Allah’tan dilerim ki bir iç kargaşaya, iç savaşa sebep olmaz.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan 310 sıra
sayılı yasa tasarısının 32. maddesinin (a) fıkrasının madde metninden
çıkartılmasını arz ederiz.
Uğur
Bayraktutan (Artvin) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
FEYZULLAH KIYIKLIK (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Evet, önerge
üzerinde söz isteyen Uğur Bayraktutan, Artvin Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) –
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ben de, son günlerde
özellikle basını meşgul eden ve medyada özellikle birçok yayın organlarında
sözü edilen bir şeyi sizlerle paylaşmak istiyorum, özellikle Lazlara ilişkin
bir haberi sizlerle paylaşmak istiyorum. Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaklaşık
dört bin yıldır yaşayan, 1514 yılında Yavuz Sultan Selim’in Gönye Kalesi’ni
işgaliyle beraber Osmanlı İmparatorluğu toprakları altında yaşamını idame
ettiren Lazlar diye bir topluluk var, Laz kökeninden gelen Türk yurttaşlarımız
var. Bu yurttaşlarımızın kanını donduran bazı ifadeler ortaya çıktı. Özellikle
medyada en son haberlerde, biliyorsunuz, bir Amerikan gazeteciye ilişkin bir
öldürme olayı oldu. O öldürme olayının failiyle ilişkili ne yazık ki Türkiye
Radyo Televizyon Kurumu da başta olmak üzere bazı yaygın organlarında, bazı
yayın kurumlarında “Laz” ibaresiyle, “Laz Ziya isimli kişi” diye bir ibare
geçti değerli arkadaşlarım.
Bakın, öncelikle şunu ifade
etmek istiyorum: Bu, özellikle Doğu
Karadeniz Bölgemizde yaşayan vatandaşlarımızı çok ileri derecede rencide
etmiştir. Birçok vatandaşımızdan, birçok kuruluştan bu şekilde mesajlar aldım,
o nedenle, buna ilişkin şikâyetlerimizi de yüce Parlamentoda sizlerle beraber
paylaşma gereğini hissettim.
“Laz İsmail” diye bir terim
var biliyorsunuz. “Laz İsmail” terimi onurlu bir terimdir. Kurtuluş Savaşı’nda
Nazım Hikmet’in Laz İsmail’e ilişkin sözlerini okuduğunuz zaman Kurtuluş
Savaşı’nın ne kadar onurlu bir savaş olduğunu hep beraber özümsersiniz.
Bunun haricinde başka bir şey
daha var. Laz vatandaşlarımız içerisinde “Ne mutlu Türk'üm diyene!” demekten
onur duyan binlerce yurttaşımız var, bir tane bile olumsuz düşünen yurttaşımız
yok. Bu yurttaşlarımız, cumhuriyetin değerlerini, ulus devlet kimliğini,
bayrağı, vatanın değerlerini yürekleriyle beraber savunuyorlar. Bu Laz kökenli
Türk vatandaşları içerisinde her siyasal düşünceden akımlar var, sağcısı var,
solcusu var, devrimcisi var, ülkücüsü var, ilericisi var ama Laz
vatandaşlarımızın, Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşıyan bu vatandaşlarımızın
içerisinde bir tane bile vatan haini yok değerli arkadaşlarım. O nedenle, bu
arkadaşlarımızın hassasiyetini anlamanızı, bu arkadaşlarımızın içinde bulunduğu
durumu hassasiyetle takip etmenizi istiyorum.
Bu vatandaşlarımızın, içinde
bulundukları durum itibarıyla, Kurtuluş Savaşı’nın tarihinden bu tarafa doğru
gelen bütün süreçte, Kurtuluş Savaşı’nın o en kötü anlarında bile cumhuriyetle,
Mustafa Kemal Atatürk’le, onun devrimleriyle en ufak problemleri bugüne kadar
olmamıştır değerli arkadaşlarım. O nedenle, bugün bu ithamları yapanlar,
gazetelerde, televizyonlarda “Laz” kelimesini başına koyarak onu küçültücü bir
ifadeyle, sanki bir topluluğu küçümsüyormuş gibi ifade edenleri buradan esefle
kınıyorum, esefle kınıyorum değerli arkadaşlarım. Bu ülkede Soyadı Kanunu diye
bir kanun var. Eğer bir suçu bir kişi işlemişse adamın adı bellidir, soyadı
bellidir, bu yayın organları da adıyla beraber, soyadıyla beraber o kişinin
ismini ve soyadını yayınlarlar. Böyle bir şey olabilir mi? Özellikle, hadi bunu
özel televizyon kanalları yapıyor değerli arkadaşlarım, bunu, devletin radyo ve
televizyon kurumu olduğu iddiası içerisinde olan Türkiye Radyo ve Televizyon
Kurumu “Laz Ziya” lakabı, ismi olan bir vatandaş bu suçu işlemiştir.” diyebilir
mi değerli arkadaşlarım, böyle bir itham olabilir mi? Bunu, bütün Doğu
Karadeniz’de yaşayan, bayrağını, devletini, milletini asla tartışmayan bütün
insanlarımız, bütün yurttaşlarımız adına Mustafa Kemal’in Parlamentosundan
milletime şikâyet ediyorum. Bir daha böyle bir yanlışın içerisinde, medyadan,
haber yapıyorken, haber değeri içerisinde hareket ediyorken böyle bir kelimeyi
kullanmamasını özellikle istirham ediyorum çünkü gelinen noktada Laz kökenli
vatandaşlarımız “Türk’üm” demekten büyük onur duyuyorlar. Mustafa Kemal’in “Ne
mutlu Türk’üm diyene!” lafını asla ırkçılık olarak algılamıyorlar, onu
kendilerine şiar ediyorlar, o mücadele içerisinde yaşamlarına devam ediyorlar.
(CHP sıralarından alkışlar) Onlar yaşamış oldukları coğrafyada -biraz önce de
ifade ettiğim gibi- cumhuriyetin değerleriyle, Mustafa Kemal’le, üniter
devletle, ulus devletle, bayrakla, başkentin Ankara olmasıyla asla bir çelişki
içerisinde olmadılar, binlerce yıldır bu toplumda kardeşlik duyguları
içerisinde yaşadılar. O nedenle, kendi isimlerinin, bulundukları etnik
kökenlerin suç kavramıyla, suçlu kavramıyla beraber algılanmasını, toplum
tarafından bu şekilde kendilerinin değerlendirilmesini asla kabul etmiyorlar
değerli arkadaşlarım. Doğu Karadeniz’de yaşayan yurttaşlarımız, ülkemizin
birçok yerinde yaşayan insanlar gibi -biraz önce de ifade ettiğim gibi- ülkenin
değerleriyle barışıklar. Bugüne kadar, binlerce yıldır bu barışıklık içerisinde
yaşadılar, bundan sonra da aynı duygular içerisinde yaşayacaklar.
Bakın, değerli arkadaşlarım,
“Laz” kelimesinin ne anlama geldiğine bakmanız için Çanakkale’ye gitmeniz
gerekiyor. Bir mezar taşı fotokopisi getirdim değerli arkadaşlarım. Burada
yazıyor ki “Artvin Arhavi, Şerefoğlu Zihni, 20 yaşında.” Gözlerini kırpmadan gittiler
ve asla geri dönmeyi düşünmediler. İşte, eğer, Lazları tarif edeceksek bu
duygularla tarif edeceğiz. Lazlara diyorlar ki bölücüler: “Sizin başka
bayrağınız yok mu, sizin başka bayrak talebiniz yok mu?” diye Lazlara bölücüler
bu şekilde bugüne kadar talepte bulundular. Lazlar onlara ne dediler biliyor
musunuz? Ellerinin tersleriyle ittiler ve Lazlar şöyle söylediler: “Bizim
bayrağımız Anıtkabir’de dalgalanıyor, Anıtkabir’de dalgalanıyor.” “Bakın, bizim
bayrağımız burada” dediler. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
(Hatip tarafından Türk
Bayrağı açıldı)
Bütün Türkiye’ye, Mustafa
Kemal’in Parlamentosunda göstermek istiyorum. Bütün Türk vatandaşlarımız “Bizim
bayrağımız Türk Bayrağı.” dediler, onu bugüne kadar onurla dalgalandırdılar.
Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) –
Arkada da var, arkada da.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
33’üncü madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 310 Sıra
Sayılı yasa tasarısının 33. maddesinin (c) bendindeki “yüzyirmi gün” ifadesinin
“Doksan gün” olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Levent Gök Uğur Bayraktutan Celal Dinçer
Ankara Artvin İstanbul
Vahap Seçer Aykan Erdemir İlhan Demiröz
Mersin Bursa Bursa
Ümit
Özgümüş
Adana
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
310 Sıra Sayılı Yabancılar ve
Uluslararası Koruma Kanunu 33. Maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır Hasan Hüseyin Türkoğlu Mehmet Erdoğan
Mersin Osmaniye Muğla
Mustafa Kalaycı Adnan Şefik Çirkin Mehmet Günal
Konya Hatay Antalya
MADDE 33.- “(1) Aşağıdaki
hâllerde kısa dönem ikamet izni verilmez, verilmiş ise iptal edilir, süresi bitenler uzatılmaz:
a) 32 nci maddede aranan
şartlardan birinin ve birkaçının yerine getirilmemesi veya ortadan kalkması.
b) İkamet izninin, veriliş
amacı dışında kullanıldığının belirlenmesi.
c) Son bir yıl içinde
toplamda yüz yirmi günden fazla süre ile yurt dışında kalınması.
ç) Hakkında geçerli sınır
dışı etme ve Türkiye’ye giriş yasağı kararı bulunması.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
FEYZULLAH KIYIKLIK (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen, Şefik Çirkin, Hatay Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ülke
olarak sıkıntılı bir süreç geçiriyoruz ve her türlü millî değerlerimiz ayaklar
altına alınıyor, millî onurumuz ayaklar altına alınıyor, kardeşlik diye diye
diye kardeşliğimize zarar getirecek, kardeşliğimize halel getirecek birçok
rezalete bugün maalesef imza atılıyor. Ben bu Mecliste bulunan, iktidarıyla
muhalefetiyle, birçok milletvekilinin aslında aynı kanaati taşıdığını ümit
ediyor ve zannediyorum. Yani, iktidar partisi sıralarından da birçok sayın
milletvekilimiz elbette ki bunları içine sindiremiyor ve dişini sıkarak sabırla
bekliyor.
Değerli arkadaşlar, şimdi
“Durun, ne yapıyorsunuz? Bunlar kardeşliğe zarar getirir, bunlar ülkenin
bağımsızlığına zarar getirir, bunlar birliğe bütünlüğe zarar getirir.” diyen
herkese vampir, kan içici, kandan beslenen suçlamaları yapılıyor, ağzı olan
konuşuyor. Bakın, Milliyetçi Hareket Partisi, Dörtyol olaylarında, hepinizin
bildiği, il başkanı olarak ben, ocak başkanımız, bütün arkadaşlarımız hayatını
tehlikeye atmak kaydı şartıyla o olayları, devletin durduramadığı olayları
durdurdu ama bir Beşir Atalay çıktı, Sayın Beşir Atalay, onun düzmece bir
kasetiyle Milliyetçi Hareket Partisi suçlandı ve arkadaşlarımız bugün
yargılanıyor.
Bakın, o kadar üzerine
titriyoruz ki, aynı Dörtyol’da, daha geçen hafta, nevruz kutlamasında aynı güne
denk geldi diye Milliyetçi Hareket Partisi kendi ilçe divanını, Dörtyol ilçe
divanını erteledi yeter ki bir tahrik olmasın, bir provokasyon olmasın diye.
Yine, Dörtyol olaylarından
sonra Sayın Genel Başkanımız, Dörtyol ziyaretini BDP heyeti de aynı gün
Dörtyol’a geliyor diye bir gün erteledi. Şimdi, ilçe başkanı, il başkanı, genel
başkan düzeyinde bu kadar hassas davranan bir siyasi hareketi “Kandan besleniyor,
çatışmadan besleniyor.” diye suçlayacak kadar ahlaksız bir zihniyet olamaz,
bunu kınıyorum.
Değerli arkadaşlar, burada
herkes olabilir, Adalet ve Kalkınma Partisi içerisinde her görüşten insan
buraya gelip milletvekili olabilir, seçilebilir; geçmişi sosyal demokrat olur,
geçmişi millî görüşçü olur, Doğru Yol Partisi, Anavatan kökenli olur, ülkücü
kökenli olur, bunların hepsi normaldir. Bu siyasi partiyi beğenmiştir, burada
devlete, millete hizmet edeceğine inanmıştır ve burada millete hizmet etmeye çalışır
ama, bir görüşten geldi diye -hepsini kastetmiyorum, aranızda bir sürü
ülküdaşımız var, lafımın muhatabı bunların hepsi değil, o kendisini biliyor-
geçmişini inkâr edip yeni sahiplerine yaltaklanmak adına kendi geçmişini,
ülkücü geçmişini karalamak bir haysiyet ve şeref meselesidir, haysiyet
dersinden geçmesi gereken bir davranış biçimidir.
Bir köpek besliyorsunuz, onunla yıllar
geçiriyorsunuz, hoşça vakit geçiriyorsunuz, bir şekilde sizden ayrılan ama beş
sene, on sene sonra sizinle karşılaşan o köpek bile size muhabbetli davranırken
bu hareketlerin manası ne? Bizim herkesin görüşüne saygımız var ama yüzde 13
diye, yüzde 12 diye bu taraf da yüzde 50 diye küçümsemek önce, demokratik
terbiyesizliğin gereğidir, ispatıdır.
İSMAİL AYDIN (Bursa) –
Saygınız konuşmanızdan belli oluyor.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla)
– Buyurun efendim?
İSMAİL AYDIN (Bursa) –
Saygınız konuşmanızdan belli oluyor.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla)
– Biz, kendimize saygı istiyoruz ve karşılığını veriyoruz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın
Başkanım, temiz bir dil kullansın arkadaşımız.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla)
– Siz nasıl algılarsanız algılayın, hiç kimseye teslim olacak hâlimiz yok ve
gereğini de yapacağız.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Sayın Başkan, düzgün bir dil kullanmasını istiyoruz.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla)
– Hepinize saygılar ve sevgiler sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Aynen iade ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Hangi
sözden alındınız?
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Hangi
sözdense aynen iade ediyorum efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Ahmet Aydın sataşmadan dolayı söz istiyor. Hangi sözden alınmış acaba?
BAŞKAN – Söz isterse veririm
efendim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
İSMAİL AYDIN (Bursa) –
Önergene sahip çık, önergene.
BAŞKAN – Söz talebiniz var mı
Sayın Aydın?
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Hayır efendim, söylediklerini aynen iade ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Efendim, hangi sözü iade ediyor?
BAŞKAN – Evet, diğer önergeyi
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 310 sıra
sayılı yasa tasarısının 33. maddesinin (c) bendindeki “yüz yirmi gün”
ifadesinin “doksan gün” olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Levent
Gök (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
FEYZULLAH KIYIKLIK (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Katılmıyoruz Muhterem Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen İlhan Demiröz, Bursa Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – İlhan ağabey, aman sinirlerine kapılma ha!
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 310 sıra sayılı Yabancılar ve Uluslararası
Koruma Kanunu Tasarısı’nın 33’üncü maddesinin değişiklik önergesi üzerine
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygı ve
sevgiyle selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ismini duyunca gerçekten heyecanlandım.
Neden? Acaba, bu Hükûmet koruma duygusunu geliştirmiş, koruduğu veya korumak
istediği kesimler var mı diye? Evet, bunu gayet iyi biliyoruz korumak istediği,
koruduğu kesimleri ama koruma konusunda her zaman geri attığı bir kesim var, o
da tarım kesimi. Çiftçilerimizin korunması aklıma geldi ve bırakın korumayı,
tarımın nasıl çökertildiği konusunda hepimizin bilgisi var.
Değerli milletvekilleri,
bugünlerde Bursa’da ziraat oda başkanlarının her konuda olduğu gibi Gürsu’da da
feryatları var. Gürsu ilçesi 11.300 hektar bir yüz ölçüme sahip ve merkez
olarak avantajlı bir konumu dolayısıyla hem ticaret merkezi hem tarım merkezi
hem de ihracatın en fazla yapıldığı ilçelerimizden birisi, standardı, verimi
yüksek ovalarımızdan bir tanesi.
Gürsu ilçesinde tarım
alanlarının yüzde 66’sı meyve ağacı dikili alanlardan oluşmaktadır. Bu meyve
ağacı alanlarının yüzde 60’ı da arkadaşlar, armut bahçelerinden oluşmaktadır.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – İlhan ağabey, göçmenlerin değil mi bunlar?
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) -
Türkiye’de, ülkemizde 35.431 hektar alanda 350 bin ton armut üretilmektedir.
Ancak Gürsu’da üretilen armut, yılda ortalama 65 bin tondur. İlçemizde üretilen
bu armudun 40 bin tonu Santa Maria, 25 bin tonu Deveci ve geriye kalan 2 bin
tonu da diğer armut çeşitlerinden oluşmaktadır.
Arkadaşlar, değerli
milletvekilleri, bu maddede bu konuyu gündeme getirmemdeki yegâne sebeplerden
bir tanesi, ilçemizde üretilen bu armudun çok önemli bir kısmı Hatay ve Suriye
üzerinden Arap ülkelerine pazarlanmaktaydı ancak ülkemizin sıfır dış
politikasıyla Suriye ile içinde bulunduğu olumsuzluklardan dolayı pazarlama imkânlarının gün geçtikçe azalmakta
olmasıdır. Şu anda Gürsu ilçesinde 20 bin ton armut soğuk hava depolarında
bekletilmektedir; altını tekrar çizerek söylüyorum, 20 bin ton. Bunu neden
söyledim? Eğer otuz beş gün içerisinde bu armutlar pazarlanmadığı takdirde
birinci sınıf kaliteye sahip bu ürünlerimiz maalesef çöpe dökülecektir. Hiçbir
zaman bizi duymayan, hiçbir zaman bizim bu konulara eğilmeyen Tarım Bakanına
buradan çağrıda bulunmuyorum. Çağrıda bulunmak istediğim Millî Savunma Bakanı
şu anda burada, eğer kendileri ordumuza bu süre içerisinde bunu pazarlattıkları
takdirde zannediyorum ki burada çiftçilerimizin de büyük bir kısmının
sıkıntısını gidermiş olacaktır. Gürsu’daki çiftçi feryatları bununla ilgilidir.
Bütün ürünlerinin de armut üzerine olduğunu ifade etmek istiyorum. Çünkü bu
arkadaşlarımız on bir ay bu ürün için beklemişler ama geldikleri noktanın
sıkıntılı olduğunu ifade etmek istiyorum…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – İçişleri Bakanı da burada, yatırım polis okullarına, polis
okullarına!
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) - …ve
bu bakımdan Sayın Bakana, Millî Savunma Bakanına çiftçilerin feryadı olduğunu
ifade etmek istiyorum. Diyorlar ki: “Ordumuza belli ücretin çok da altında olmak üzere bunları pazarlayalım.
Aksi takdirde, otuz beş gün sonra bunların hepsi çöpe gidecektir.”
Zannediyorum, bu ifadelerimi İçişleri Bakanımız da duymuştur. Ben bu çağrıları
İçişleri Bakanı ile Millî Savunma Bakanına yapıyorum, Tarım Bakanının konusunu
bildiğim için ona bu çağrıyı yapmıyorum.
Hepinize saygılar ve sevgiler
sunuyorum.
Çok teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.38
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.47
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT (Ordu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 81’inci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
310 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
34’üncü madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 310 sıra
sayılı yasa tasarısının 34. maddesinin 7. fıkrasının sonuna 8. fıkra olarak
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ederiz.
(8)” Türk vatandaşlarımıza,
aynı duyarlılık ve aynı ölçüde ikamet izni vermeyen ülke vatandaşlarına karşı,
aynı duyarlılık gösterilmelidir.
Ali Serindağ Namık Havutça Mehmet Ali Susam
Gaziantep Balıkesir İzmir
Muharrem Işık Mehmet Hilal Kaplan Sakine Öz
Erzincan Kocaeli Manisa
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
310 sıra
sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu 34. Maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır Hasan Hüseyin Türkoğlu Mehmet Erdoğan
Mersin Osmaniye Muğla
Mustafa Kalaycı Mehmet Günal Mustafa Erdem
Konya Antalya Ankara
MADDE -34 “(1) Türk
vatandaşlarının, 5901 sayılı Kanunun 28’inci maddesi kapsamında olanların ve
ikamet izinlerinden birine sahip olan yabancılar ile mültecilerin veya ikincil
koruma statüsü sahiplerinin;
a) Yabancı eşine,
b) Kendisinin ye eşinin ergin
olmayan yabancı çocuğuna,
c) Kendisinin ve eşinin
bağımlı yabancı çocuğuna, her defasında iki yılı aşmayacak şekilde aile ikamet
izni verilebilir. Ancak, aile ikamet izninin süresi hiçbir şekilde
destekleyicinin ikamet izni süresini aşamaz.
(2) Vatandaşı olduğu ülkenin
hukukuna göre birden fazla eşle evlilik hâlinde, eşlerden yalnızca birine aile
ikamet izni verilir. Ancak, diğer eşlerinden olan çocuklara da aile ikamet izni
verilebilir.
(3) Çocukların aile ikamet
izninde, Türkiye dışında varsa ortak velayeti bulunan anne ve babanın
muvafakati aranır.
(4) Aile ikamet izinleri;
onsekiz yaşına kadar öğrenci ikamet izni almadan ilk ve ortaöğretim
kurumlarında eğitim hakkı sağlar.
(5) En az üç yıl aile ikamet
izni ile Türkiye'de kalmış olanlardan onsekiz yaşını tamamlayanlar, talep
etmeleri hâlinde bu izinlerini kısa dönem ikamet iznine dönüştürebilir.
(6) Boşanma hâlinde, Türk
vatandaşıyla evli yabancıya, en az üç yıl aile ikamet izniyle kalmış olmak
kaydıyla kısa dönem ikamet izni verilebilir. Fakat yabancı eşin, aile içi
şiddet gerekçesiyle mağdur olduğu ilgili mahkeme kararıyla sabit ise, üç yıllık
süre şartı aranmaz.
(7) Destekleyicinin ölümü
hâlinde, bu kişiye bağlı aile ikamet izni ile kalanlara, süre şartı aranmadan
kısa dönem ikamet izni verilebilir."
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
FEYZULLAH KIYIKLIK (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Mustafa Erdem, Ankara Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ERDEM (Ankara) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 34’üncü madde üzerinde söz almış bulunuyorum.
Burada bir hususun altını
çizmekte fayda olduğu kanaatindeyim. Yüce Türk milletinin Büyük Millet Meclisi
herkesin haklarını, hukukunu, önünü sonunu ardını konuşuyor ama ne hikmetse
Türk milletinin geleceğini, bekasını veya onun haklarını savunma konusundaki
hassasiyetleri dile getirmekten âciz oluyor.
Anadolu’da gittiğim her yerde
“Sayın Vekilim, hangi memleketin, hangi milletin vekilisiniz? Hangi mecliste
konuşuyor veya çalışıyor veya yasa üretiyorsunuz?” diye soruyorlar.
Burada milletvekili olma
şerefine erdiğim günden bu güne, üzerinde temel yasa veya diğer yasa olarak
durulan konuların, genellikle Abdullah Öcalan’ın, PKK’nın veya ülkeye
dayatanların önerileriyle çıkan yasalarla ilgilenildiği hususu bizi rahatsız
ediyor.
Şu anda, bir şekilde “ihanet
yasası” dediğimiz veya “Türkiye’nin bölünme yasası” dediğimiz Büyükşehir
Belediye Yasası çıktı, gelecekle ilgili bu millet ciddi kaygılara kapıldı.
Bu şerefli Mecliste her ne
kadar adı konulmadıysa da ama BDP’nin -yani PKK’nın- milletvekili burada çıktı,
siz ne kadar saklarsanız saklayın, “Bu ana dilde savunma yasasıdır.” dedi.
Şimdi, bununla birlikte, ek maddelerle, bir gecede 15 bin kişi tahliye edildi.
Şimdi, yakın gelecekte, Sayın Adalet Bakanımızın üstün gayretleriyle dördüncü
yargı paketi hazırlanıyor. Soruyorum size: Şu anda bu dördüncü yargı paketine
Türk milletinin acil ihtiyacı nedir? Türk milleti için öncelikli olan husus şu
anda bu mudur veya dilimizin altındaki baklayı çıkartsak, üstü kapalı olarak af
ilan etmemiz yerine PKK ve KCK’dan mahkûm olanları “PKK’lı dostlarımızın veya
BDP’li gönüldaşlarımızın rızasını kazanalım” diye bu millete bir şekilde bunu
da yuttururuz mu” denmek isteniyor?
Değerli milletvekilleri,
bugün Diyarbakır’da yaşanan hadise, Türk milletinin bekası ve Türk devletinin
geleceği adına fevkalade üzüntü vericidir ve burada buna katkısı olan, müsamaha
eden, göz yuman, tabir sizin için uygunsa, icazet veren kimse Cenab-ı Hak onun
hakkındaki hükmünü en adil şekilde verecektir.
Türk Bayrağı ayaklar altına
alınıyor, Türkiye Cumhuriyeti devletinin içerisinde, siz yapmasanız bile, resmî
dil Kürtçe ilan ediliyor. 30 bin kişinin katili, sözüm ona İmralı’da mahkûm
olan bir kişi, bir millet yaratılmak suretiyle onun kahramanı hâline
getiriliyor ve biz de, Türkiye Cumhuriyeti’nin Büyük Millet Meclisinin
mensupları, milletvekilleri olarak burada onlara mersiye düzmeye kalkıyoruz.
Bunu, şahsım ve Türk milliyetçileri, Türk milletvekilleri adına zül olarak
kabul ediyorum.
Aziz milletvekilleri, değerli
milletvekilleri, “Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü/ Kız kardeşimin
gelinliği, şehidimin son örtüsü/ -Dikkat ediniz, Arif Nihat Asya- Tarihim,
şerefim, şiirim, her şeyim/ Yeryüzünde yer beğen/ Nereye dikilmek istersen/
Söyle, seni oraya dikeyim!” derken, biz, 800 bin kilometrekareye sahip olan
Türkiye Cumhuriyeti’nde bir vilayete bile dikemiyorsak, bu, Türk milleti ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi için züldür ve bunu da kabul etmemiz mümkün değildir.
O zaman size şunu ifade
etmeye çalışıyorum: Hangi millet adına çalışıyoruz, hangi milletin temsilcisi
olarak burada bulunuyoruz? Bir beyit okuyayım, ondan sonrasında, sizleri
Allah’a emanet edeceğim.
“Ben bir Türk’üm, dinim,
cinsim uludur
Sinem, özüm ateş ile doludur
İnsan olan vatanının kuludur
Türk evladı evde durmaz,
giderim.” der Mehmet Emin Yurdakul.
Bu memlekete ait hepimizin
sorumlulukları var. Sorumluluklarının gereğini yerine getiren milletvekillerine
sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 310 sıra
sayılı yasa tasarısının 34. maddesinin 7. fıkrasının sonuna 8. fıkra olarak
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ederiz.
(8)” Türk vatandaşlarımıza,
aynı duyarlılık ve aynı ölçüde ikamet izni vermeyen ülke vatandaşlarına karşı,
aynı duyarlılık gösterilmelidir.
Ali
Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
FEYZULLAH KIYIKLIK (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Sakine Öz, Manisa Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
SAKİNE ÖZ (Manisa) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu
Tasarısı’nın 34’üncü maddesi üzerinde söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
“Sultan nevruz” sözlük
anlamıyla Orta Asya’dan Balkanlara kadar geniş bir bölgede, yerel renk ve
inançlarla kutlandığı, her ulusun kendi kültür değerleriyle özdeşleştirilip
simgeleştirildiği, özü itibarıyla baharın gelişinin kutlandığı gündür.
Çocukluğumuzda yaşadığımız yerlerde çiçeklerin ilk açışını ve doğanın yeşerdiği
bu günü karşılamak için hep birlikte kırlara çıkar, baharla beraber gelen yeni
yıla umutla bakardık. Yıllardır kutlanır, yıllarca kutlanacak; başka bir anlam
verilmesinin anlamı yoktur. Sultan nevruz, gelenekleri olan tüm dünya
halklarına ve ülkemin halkına kutlu olsun.
Sayın milletvekilleri,
görüşmelerini sürdürdüğümüz kanun tasarısı bize önemli bir şeyi gösterdi;
Meclisimizde görüşülecek tüm işler ancak karşılıklı anlayışla, hoşgörüyle,
demokratik yöntemlerle tartışıldığında daha nitelikli çalışmalara imza
atılıyor. Ne var ki, Meclisin genel işleyişine baktığımızda, bizim kanun
tasarılarına getirdiğimiz somut eleştiri ve çözüm önerilerimizin sırf
“Muhalefetten geliyor.” diye, içeriğine bakılmadan reddedildiğini biliyoruz.
Bunu bugün bir başka milletvekili arkadaşımız da kendi sözleriyle ikrar etti,
gazetelerde öyle yer aldığını kendisi söyledi, buradan biliyoruz. Hâlbuki bu
önerilerimiz ayrıntılı biçimde tartışıldığı sürece AKP sıraları da rahat edecek.
Aksi hâlde, Genel Kuruldan geçirdiğimiz hatalı ve eksik hazırlanan, durumunu
düzelttiği insandan daha fazlasını mağdur eden kanunlar için birkaç ay sonra
yeniden değişikliğe gitmek durumunda kalıyoruz, Meclisimiz zaman kaybediyor.
Acaba bu Mecliste asıl sorun muhalefetin çözüm önerilerini dinleyecek, birlikte
hareket edecek bir siyasal iradenin yoksun oluşundan olabilir mi?
Sayın milletvekilleri,
görüştüğümüz tasarı, göçmen, mülteci ve vatansızların aileleriyle birlikte
durumunu ortaya koyup somut düzenlemeler getirirken bir hususu özellikle
hatırda tutmak istiyorum: Kadınlar ve çocuklar. Kadınlar ve çocuklar tüm göçmen
ve mülteciler arasında en fazla mağduriyete konu olanlardır. Kadınlar ve
çocuklar açıkça satılmakta, seks köleliğine zorlanmakta, güvencesiz işlerde
pasaportunu patrona âdeta rehin vererek çalıştırılmakta, para karşılığında
evlendirilmektedir. En son Suriye krizinde karşılaştığımız tablo, birçok
mülteci kadının para karşılığında resmî evlilik olmadan Türk ailelerine ve Arap
şeyhlerine satıldığı sözleri dolaşmakta. Daha acısı, birçok Hataylı yurttaşımız
Suriyeli mülteci kadınların katalog resimleri gösterilerek, para karşılığında
pazarlandığını biliyor. Oturma izni olmayan, ülkesiyle diplomatik
ilişkilerimizin kesilmesi nedeniyle Suriye’nin Türkiye’deki elçilik
makamlarından bekârlık belgeleri edinmekte zorlanan birçok Suriyeli, Türk
makamlarına resmî evlilik başvurusu yapamamakta, Türk vatandaşlarıyla imam
nikahıyla yaşamaktadırlar.
Değerli milletvekilleri,
milliyetine bakamayız, bizim için herkes eşittir. Sonuçta mülteci kadınlar
diplomatik krizlerin gölgesinde gündelik hayatını sürdüremiyor, evlenme
işlemlerini dahi tamamlayamıyor. Görüştüğümüz yetkililer, sonuçta kalıcı çözüm
bulunmadığı için farklı ülkelerden gelen mülteci kadınların yaşadığı
perişanlığı anlattığını belirtiyor.
Görüştüğümüz tasarının ikamet
izinleri ve anlaşmalı evlilik yoluyla talep edilen ikamet izinleri konusunun,
sadece idari içerikli kuru bir önlem ve denetim mekanizması olarak değil, kadın
bedeninin bir araca, kadınların ticari metaya dönüştürülmesini engelleyecek bir
bakışla uygulanmasını diliyor, yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
35’inci madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 310 sıra
sayılı yasa tasarısının 35. maddesinin (a) fıkrasındaki “Asgari ücretten az
olmamak” ifadesinin “Asgari ücretin iki katı” olarak değiştirilmesini arz
ederiz.
Ali Serindağ Namık Havutça Mehmet Ali Susam
Gaziantep Balıkesir İzmir
Muharrem Işık Mehmet Hilal Kaplan Aytun Çıray
Erzincan Kocaeli İzmir
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
310 sıra
sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu 35. maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır Hasan Hüseyin
Türkoğlu Mehmet Günal
Mersin Osmaniye Antalya
Mustafa Kalaycı Mehmet Erdoğan Cemalettin Şimşek
Konya Muğla Samsun
Madde 35 “(1) Aile ikamet
izni taleplerinde, destekleyicide aşağıdaki şartlar aranır:
a) Toplam geliri asgari
ücretten az olmamak üzere, ailedeki fert başına asgari ücretin üçte birinden az
olmayan aylık geliri bulunmak.
b) Ailenin nüfusuna göre,
genel sağlık veya güvenlik standartlarına uygun barınma şartlarına sahip olmak
veya tüm aile fertlerini kapsayan sağlık sigortası yaptırmış olmak.
c) Başvuru tarihi itibarıyla,
beş yıl içinde aile düzenine karşı suçlardan herhangi birinden hüküm giymemiş
olduğunu adli sicil kaydıyla belgelemek.
ç) Türkiye'de en az bir
yıldır ikamet izni ile kalıyor olmak.
d) Adres kayıt sisteminde
kaydı bulunmak.
(2) Bilimsel araştırma amaçlı
ikamet izni veya çalışma izni bulunanlar, 5901 sayılı Kanunun 28 inci maddesi
kapsamında olanlar ve Türk vatandaşlarıyla evli olan yabancılar hakkında,
birinci fıkranın (ç) bendi uygulanmaz.
(3) Türkiye'de,
destekleyicinin yanında kalmak üzere aile ikamet izni talebinde bulunacak
yabancılarda aşağıdaki şartlar aranır:
a) 34 üncü maddenin birinci
fıkrası kapsamında olduğunu gösteren bilgi veya belgeleri ibraz etmek.
b) 34 üncü maddenin birinci
fıkrasında belirtilen kişilerle birlikte yaşadığını veya yaşama niyeti taşıdığını
ortaya koymak.
c) Evliliği aile ikamet izni
alabilmek amacı ile yapmamış olmak.
ç) Eşlerden her biri için
onsekiz yaşını doldurmuş olmak.
d) 7 nci madde kapsamına
girmemek.
4) Türkiye'de bulunan
mülteciler ve ikincil koruma statüsü sahiplerinde, bu maddenin birinci
fıkrasında belirtilen şartlar aranmayabilir.”
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un, Avrupa Şampiyonu
olan millî güreşçimiz Taha Akgül’ü tebrik ettiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Gürcistan’ın başkenti Tiflis’te yapılmakta olan Avrupa Güreş
Şampiyonası serbest stilde, 120 kilogram kategorisinde millî güreşçimiz Taha
Akgül, finalde Ukraynalı rakibini yenerek Avrupa Şampiyonu olmuştur. Kendisini
tebrik ediyoruz, başarılarının devamını diliyoruz. (Alkışlar)
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı ile İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri
Komisyonu Raporları (1/619) (S. Sayısı: 310) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
FEYZULLAH KIYIKLIK (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Mardin) – Efendim, şampiyonumuzu kutluyoruz ama önergeye katılamıyoruz.
BAŞKAN – Evet, önerge
üzerinde söz isteyen Cemalettin Şimşek, Samsun Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün burada Yabancılar ve Uluslararası
Koruma Kanunu Tasarısı’nı görüşmek üzere toplandık, Meclisin gündemi bu. Ancak,
bizim için bugün, hakikaten bu gündemin de önüne geçen olaylar ülkemizde
yaşandığından, bu maddeyle ilgili değil, ben de ülkemizdeki bugünkü olayları
değerlendirmek üzere huzurunuzdayım. Bu vesileyle hepinizi tekrar saygılarımla
selamlarım.
Değerli milletvekilleri,
biraz evvel bir sayın grup başkan vekili burada dedi ki: “İşte, siz kanın
akmasını istiyor musunuz? Analar ağlasın mı, bunu mu istiyorsunuz?”
Değerli milletvekilleri,
elbette ki hiç kimse, kanın akmasını ve anaların gözyaşının dinmesini istememezlik
yapmaz ancak şöyle bir şey var: Biliyorsunuz, geçen 18 Martta “Çanakkale
Zaferi” diye kutladığımız, binlerce şehidimizin olduğu bir zafer var. Orada da
insanlar kanın akmasını istemiyordu ama öyle bir mecburiyet var ki, vatanın
müdafaası mecburiyeti söz konusuysa eğer, elbette ki o zaman kanın hesabını
-bizim düşüncemize göre- bu milletin fedakârlığını hiçbir zaman aklın gerisine
koyamayız. Bunu bu anlamda değerlendirenler, ancak bunun ne olduğunu
anlayabilirler yoksa bu ülkenin bölünmesine göz yumanlar, bu ülkenin
parçalanmasına göz yumacak olanlar bunu anlayamazlar; onun için bunu anaların
gözyaşı ya da işte, kanın akmaması olarak değerlendirirler yoksa kimse kan
emici değil, vampir değil bu ülkede. O bakımdan, bunu öncelikle vurgulamak istedim.
Değerli milletvekilleri, bu
bölünme ve yıkım sürecinin, çözüm ve birlik ve beraberlik süreci olduğunu
söyleyerek milletin aklı ve hafızasıyla oynanmak isteniyor âdeta. Türkiye
Cumhuriyeti devletinin yıllarca mücadele ettiği ve dünyada birçok ülke tarafından
terör örgütü olarak tanınmış bir örgütle ülkenin bölünme projesini konuşarak
sözde bir sorunu çözmeye çalışmak demek, o terör örgütüne teslim olmak
demektir. Madem bölünmeyi konuşmuyorsunuz, bu terör örgütü bunca askerimizi ve
insanımızı niçin öldürdü, bundan dolayı hiçbir suçu yok mu? Terör örgütü bu
isteklerinden vaz mı geçti yoksa hidayete mi erdi? Hidayete erdiyse, geçmişte
şehit ettiği askerlerimizin, öldürdüğü insanlarımızın kanları ellerinde olan bu
canilerin, Türkiye Cumhuriyeti’ne, Türk devletine karşı işlediği suçlar ne
olacak? Bu devlete karşı suç işleyen ve dağa çıkan herkesin bu devletle
pazarlık etme hakkı mı var da biz bunları bilmiyoruz? Özellikleri ne bunların?
Hiç kimseye tanınmayan… Hiç kimseyi kandırmayın, bu çapulcuların mitinglerinde açtıkları
“Öcalan’a özgürlük, güneydoğuya statü” pazarlıkları yapılıyor. Sayın Başbakan
AKP milletvekillerinin iradelerinin kendi elinde olduğunu biliyor ve sizin
adınıza her türlü pazarlığı yapıyor. Burada konuşan ve oturan sayın AKP
milletvekilleri bunun adının “süreç” olduğu dışında içeriği ile ilgili hiçbir
şey bilmiyorlar. Neyi savunduğunuzu bile bilmiyorsunuz. Yazıklar olsun!
Değerli milletvekilleri, otuz
yıllık bu mücadelede, sayenizde, Türkiye Cumhuriyeti devletini bir terör
örgütüne teslim ettiniz.
Değerli arkadaşlar, bu, bir
çocuk oyuncağı değil. Bugün ülkemizin bölünme sürecini somutlaştırmak için
yapılan tören ve eylemleri hep birlikte ibretle izliyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu
millete son sözü söyletmeyin lütfen. Bu millet bu ülkeyi yolda, sokakta
bulmadı, canı, malı pahasına binlerce şehit vererek -biraz evvel ifade
ettiğimiz gibi- kazanmıştır. Bu kadar ucuza bu ülkeyi bölemezsiniz,
böldürmeyiz, buna müsaade etmeyiz, şehitlerimizin kanını bu kadar kolay yerde
bırakmayız, bize haklarını helal etmezler sonra.
Değerli milletvekilleri, bu
duygu ve düşüncelerle bunu tekrar hafızalarınızdan geçirmenizi ve tekrar
kendinizi düşünerek bir değerlendirme yapmanızı diliyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 310 sıra
sayılı yasa tasarısının 35. maddesinin (a) fıkrasındaki “Asgari ücretten az
olmamak” ifadesinin “Asgari ücretin iki katı” olarak değiştirilmesini arz
ederiz.
Ali
Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
FEYZULLAH KIYIKLIK (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Aytun Çıray, İzmir Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugünkü sözlerim, AKP’nin Millî Görüş
kadrosuna değil, AKP’de bulunan sosyaldemokrat, eski Doğru Yol Partili, eski
Cumhuriyet Halk Partili ve eski Milliyetçi Hareket Partili kim varsa sözlerim ona.
Bugün, önce eş başbakan
konuştu, sonra da Başbakan konuştu.
Değerli arkadaşlar, aslında
Türkiye egemenlik devrine 2005 yılında, Eruh’un kutlandığı yılda başlamıştır.
Orada, Eruh’ta, ilk baskını yapan PKK’lı teröristi bir masanın üzerine
çıkardılar ve 20 bin kişi önünde resmî geçit yaptı ve AKP’yi yöneten devlet,
savcısıyla, jandarmasıyla, polisiyle, hâkimiyle bu işe sessiz kaldı. İlk
egemenlik devri oradan başlamıştır.
Sonra bu egemenlik devri
Habur’da devam etti, Oslo’da ise bir anayasal darbeye dönüştü. Yani gayrimeşru
bir ortamda, gayrimeşru bir örgütle, Türkiye Cumhuriyeti devletinin Türkiye
Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi gereken Anayasası başka mahfillerde
görüşüldü. Bu, esasen, Anayasa’yı tağyir, tebdil ve ilgaya teşebbüstür.
Değerli arkadaşlar, bundan
bir süre önce yapılan cenaze töreninde, 3 teröristin yapılan cenaze töreninde,
yine bugün olduğu gibi meydanlarda bayrak yoktu, güvenlik kuvveti yoktu, yine
egemenlik devri vardı.
Şimdi, bugün bu heyecanla
yaptığımız konuşmaların dışında önemli bir tespitte bulunmak istiyorum: Bugün
itibarıyla sözler bir yana, sembollere baktığımızda, eğer bir ülkenin
egemenliğini güvenlik güçleri temsil ediyorsa, bugün Diyarbakır’da güvenlik
güçleri yoktu. Eğer bir ülkede o ülkenin istiklalini ve hürriyetini sembolize
eden, bağımsızlığını sembolize eden bayraksa, bugün Diyarbakır’da Türk Bayrağı
yoktu. Bu hâliyle, bugün orada fiilen defakto alarak bir federatif Kürt devleti
kurulmuştur; hiç kimse kendisini aldatmasın. Devlet de buna göz yummuştur.
Değerli arkadaşlar, bu
“savaşsız toprak kaybı ve işgal” demektir. Tarihe not düşmek için söylüyorum,
bir gün gelecek, bütün bu süreçler bittiğinde hep birlikte bu kayıtsız
kaldığınız süreçler için hesap vereceksiniz, hesap soracağız. Bu dönem için
devrisabık yaratılacaktır, kurtuluşunuz yok.
Ayrıca ortada çözüm mözüm
filan da veya geri adım atma diye bir şey de yok. Herhâlde bebek katilinin
sözlerini dikkatle okumamışsınız. Bebek katili “Silahları bırakın.” filan
demiyor, “Silahlı olanlar yurt dışına çıksın.” diyor. Ben size olacağı
söyleyeyim. Silahlı olanlar Suriye’ye gidecek, orada yeni bir tampon devlet
oluşturulacak ve arkasından oluşturulacak büyük devletle bunların hepsi bir
araya getirilecek.
İkinci şey, ne diyor Apo? “Bu
bir son değil, mücadeleyi bitirmek değil, daha farklı bir alanda mücadeleyi
yeniden başlatmaktır.” diyor ve daha da önemlisi arkadaşlar, İslami demokratik
siyasetten söz ediyor. Şimdi, buradan öyle anlaşılıyor ki, Sayın Başbakan
kafasındaki siyasi İslamist totaliter rejimi getirebilmek için Kürtleri
kullanıyor, Kürtler de federatif bir devlet elde etmek için millî görüşçüleri
kullanıyor. Buradan hayır çıkmaz, buradan sonuç çıkmaz, buradan bu memlekete
birlik, beraberlik, kardeşlik filan çıkmaz.
OKTAY VURAL (İzmir) – İslam’ı
eli kanlıların malzemesi hâline getirenler utansın.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) - Sonuç
itibarıyla, öyle bir ortam yarattınız ki kardeşlik bağlarını gevşettiniz. Artık
yeni bir sorunumuz var. AKP’nin millî görüş yöneticileri yüzünden Türkiye’nin
kardeşlik ve sevgi bağları zayıflamaktadır.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Gayrimillî görüş.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) –
Değerli arkadaşlar, bütün bunlar öyle ulvi duygular için yapılmıyor. Önümüzdeki
günlerde bunu çok önemli bir şekilde Meclise getireceğiz. Bütün bunların
arkasında AKP’nin oynadığı petrol oyunları var. Biraz önce yukarıdaki
Komisyonda Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının Türk devleti adına petrol
arama yetkisi alındı ve isteyen herkes Türkiye adına artık petrol arayacak.
Bakın, ben bundan bir süre
önce bir konuşma yapmıştım.
Bu arada Apo’nun “Millî
Misak”tan kastettiği Kuzey Irak’ı da içine alan bir federasyondur. Hiç kimse
kendini “Atatürk’ün mesajlarını veriyor.” diye avutmasın. Bu bir planın ön
açıklamasından ibarettir. Ben Türk basınından içtenlikle rica ediyorum,
Türkiye, Irak’ın parçalanmasıyla bitecek ve tüm Arap dünyasını bize düşman hâle
getirecek bu siyasete Türk milletini alet ederse ve bu siyaseti överse yazık
olur.
“Ne mutlu Türk’üm diyene.”
diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Aydın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Hatip konuşmasına başlarken “eş başbakanın mesajları” olarak bir ifade
kullandı, bunu düzeltmek istiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – “Eş
başkanlar” dedi.
BAŞKAN – Buyurun, iki dakika
süre veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Sayın Başkan, öyle bir şey demedi.
BAŞKAN – “Başbakan ve eş
başkan.” dedi.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – “Eş başkan konuştu.” dedi. Konuşmadı mı?
AHMET AYDIN (Adıyaman) – “Eş
başbakan.” dedi.
BAŞKAN – Açıklayacak efendim,
konuştu mu konuşmadı mı.
Buyurun.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
7.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın, İzmir Milletvekili Aytun
Çıray’ın görüşülen kanun tasarısının 35’inci maddesinde verilen önerge üzerinde
yaptığı konuşma sırasında AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Çok
teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, şu
teröristbaşını siz kafanızda öyle bir yere oturtmuşsunuz ki, herhâlde
hayalinizdeki şeyi siz ifade ediyorsunuz. Yani, bu terörizme, bu terör
örgütüne, bu teröristbaşına, onların lehine o kadar bugün propaganda yaptınız
ki, o kadar büyüttünüz ki bunları, o kadar büyüttünüz ki, hiç yakışıyor mu?
OKTAY VURAL (İzmir) – Siz
görüşüyorsunuz.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) –
Siz yapıyorsunuz.
AHMET AYDIN (Devamla) –
Bakın, terör örgütü dahi bölünmeden bahsetmiyor ama bugün sabahtan akşama
kadar… Yazık be! Bu ülke sizin o tahayyülünüzdeki eski Türkiye değil. (CHP ve
MHP sıralarından gürültüler)
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) –
Bütün televizyonlar naklen yayın yaptı Ahmet Bey, görmedin mi sabahtan beri?
AHMET AYDIN (Devamla) – Bu
ülke daha güçlü bir ülke. Bu ülkeyi evelallah bu millet böldürtmez. Bu millet
böldürtmez. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu bayrak asla yere inmez ve bu
ezanlar susmaz. Bu ezanlar susmaz. Bu millete güvenin.
OKTAY VURAL (İzmir) – Size
güvenmiyoruz.
AHMET AYDIN (Devamla) – Bu
ülkeye güvenin. Milletinize güvenin arkadaşlar, milletinize güvenin ya.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
– Millete güven sonsuz.
AHMET AYDIN (Devamla) – Siz
hangi milletten bahsediyorsunuz? Bu millete güvenmek durumundasınız. Kendinize
güvenmeyebilirsiniz.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Topçulara, popçulara güvenmiyoruz.
AHMET AYDIN (Devamla) –
Türkiye, o eski, o zayıf devraldığımız Türkiye değil, Türkiye şu anda güçlü bir
ülke. Türkiye şu anda güçlü bir ülke. Evelallah, bu uzun yıllar devam eden,
birinin müsebbibi olduğu, birinin beslendiği bu terör belasını da bu iktidarla
bu millet birlikte çözecektir. Siz karşı çıksanız da biz bunu çözeceğiz. Biz
“birlik ve kardeşlik” dedikçe…
ALİM IŞIK (Kütahya) – Böyle
kardeşlik mi olur?
AHMET AYDIN (Devamla) –
Bakın, biz “birlik ve kardeşlik” dedikçe siz bölünmeden, ihanetten
bahsediyorsunuz arkadaşlar ya.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Öcalan’dan medet umuyor ya!
AHMET AYDIN (Devamla) –
Bölünme ve ihanetten bahsediyorsunuz ya, yakışıyor mu bu size?
OKTAY VURAL (İzmir) – PKK
paçavralarından medet umuyor!
AHMET AYDIN (Devamla) –
Birlik ve kardeşlik, adı üstünde.
OKTAY VURAL (İzmir) – Rezalet
demiyorsun buna, yazıklar olsun!
AHMET AYDIN (Devamla) – Bunu
niye oluşturmayalım? Bunun hazzını, tadını niye birlikte yaşamayalım? “Kan
dursun.” diyorsunuz, peki fikriniz nedir, öneriniz nedir? Bugüne kadar bu kanın
durması için ne yaptınız? Evelallah ne yaptınız? Bu kan durdu mu? Bütün
yöntemleri denemediniz mi? Denediniz ama bu kanı durduramadınız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) İşte şimdi, bu millet, bu ülke o noktaya geldi, bu kan
duracak...
OKTAY VURAL (İzmir) – Kanı
cesaretlendirdiniz.
AHMET AYDIN (Devamla) – …ve
bu kan durdukça da hepimiz kazanacağız arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİM IŞIK (Kütahya) – Sen
“Kürt’üm” diyeceksin ama “Türk’üm” diyemeyeceksin. Yazıklar olsun!
AHMET AYDIN (Devamla) – Evet,
ben Kürt’üm ama Türkiye Cumhuriyeti’nin onurlu bir vatandaşıyım.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Çıray.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Sayın
Başkan, terör örgütü başkanını övdüğümü…
ALİM IŞIK (Kütahya) –
“Kürt’üm” diyorsun, “Türk milleti” diyemiyorsun.
BAŞKAN – Sayın Işık, bir
saniye, Sayın Çıray konuşuyor.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Onu
da söyledim, Türkiye Cumhuriyeti’nin onurlu bir vatandaşıyım.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Söylemedin, tutanaklara gir bakayım.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Siz
öyle dediniz diye ben öyle ifade etmek zorunda değilim.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Yazıklar olsun!
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Eğer
ben sizin dediklerinizin aynısını ifade edersem zaten sizin gibi olurdum, ne
farkımız kalırdı. Yazıklar olsun be!
AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Terör
örgütü başkanını övdüğümü söyleyerek hakaret etti, cevap vermek istiyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) –
Hakaret etmedi efendim.
BAŞKAN – Övdünüz mü siz
efendim?
AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Hayır.
BAŞKAN – Buyurun, iki dakika
süre veriyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Hakaret etmedim efendim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU _
(İstanbul) – Ne demek ya; “onların suyuna ekmek taşıyan” demedin mi?
BAŞKAN – Övdüğünü
söylemişsiniz, öyle söylüyor.
8.- İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Şimdi,
değerli arkadaşlar, önce Türk milletine doğruyu söyleyin. 2002 senesinde
geldiğinde bu Hükûmet, terör sıfırdı. (AK PARTİ sıralarından “Hadi be” sesleri
gürültüler.)
RECEP ÖZEL (Isparta) – Hadi
oradan!
AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Siz
başlattınız, sizin elinize kan bulaştı. Durduğunuz yerde çıktınız, her sabah
“Türk, Kürt, Laz, Çerkez kardeştir.” diye. Şimdi elinize bulaşan kanın vicdan
azabıyla böyle bağırıp çağırarak haklı çıkacağınızı zannediyorsunuz. Siz,
elinize kan bulaştırdınız, duran terörü başlattınız.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Sizin
elinize kan bulaştı, sizin!
AYTUN ÇIRAY (Devamla) –
“Benim annem Türk’tü. Türk milletine, devletine hizmet etmeye hazırım.” diyen,
yalvar yakar konuşan Apo’yu, eş başbakan sıfatına getirdiniz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Siz
getiriyorsunuz, siz getiriyorsunuz.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Bunun
suçlususunuz ve bunun hesabını vereceksiniz. Siz, bugün itibarıyla Türkiye’yi
böldünüz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Hakkâri’de, mitinginizde Türk bayrağı var mıydı? Hakkâri’deki mitinginde Türk
bayrağını taşımayan parti bayrak üzerinden siyaset yapamaz. Hakkâri
mitinginizde Türk bayrağı taşımadınız. Siz bu ülkede bayrak üzerinden siyaset
yapamazsınız.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Bunun gelecekte
hesabını vereceksiniz. Sizler Türkiye’nin istikbalini kumar masasına sürdünüz,
kumar masasına. Ama unutmayın, kumarcıların kazandığı görülmemiştir. Sizin
yaptığınız yanlışı düzeltmek bize nasip olacaktır.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sen
önce git kendi mitingine. Bu edebiyatları geçin ya, bu edebiyatları geçin.
Realite var, gerçekler var.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Sizin
artık bu yalan yanlış bölücü, ırkçı, siyasi İslamist siyasete son verme
zamanınız geldi.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Ya, bu
CHP’nin resmî görüşü mü, CHP’nin resmî görüşü mü bu?
AYTUN ÇIRAY (Devamla) – 7 bin
kişilik teröriste, 700 bin kişilik ordu orduyu yendirdiniz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Bırak Allah aşkına!
AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Siz
neyi yendiniz? Siz oturdunuz, 7 bin kişilik teröristle pazarlık ediyorsunuz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Bırak Allah aşkına!
RECEP ÖZEL (Isparta) – Ne
diyorsun ya!
AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Eğer
bu devlet, bugün kendi haklarını savunamaz hâle geldiyse, 7 bin kişiye bu 700
bin kişi fazla, başka yere de az gelir. O zaman, bu ülkenin vergileriyle niye
silahlı kuvvetler besliyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Türkiye'nin onurunu ayaklar
altına aldınız. Türkiye'nin onurunu, eline kan bulaşmış bebek katilleriyle,
biriniz masanın bir ucuna oturdunuz, biriniz masanın bir ucuna oturup
tartıştınız. (AK PARTİ sıralarından “Hadi oradan!” sesleri, gürültüler) Şimdi
kalkmışsınız, hem haklı hem güçlüsünüz!
RECEP ÖZEL (Isparta) – Bu
CHP’nin görüşü bu.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) –
Türkiye’yi millî görüş yönetiyor. Eski merkez sağcılara sesleniyorum: Millî
görüşe oy vermeyin, yanlış yere oy veriyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
RECEP ÖZEL (Isparta) –
CHP’nin görüşü bu.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) – Genel
mahiyeti itibarıyla terörle ilgili mücadele konusunda bir görüşünün olmadığını
ifade etti Sayın Aydın. Dolayısıyla, “sıfır terör” denildiği zaman da itiraz
ettiler kendileri. O dönemde görev yapmış bir bakan olarak da bu konuda
sataşmadan dolayı söz istiyorum efendim.
BAŞKAN – Buyurun, iki dakika
söz veriyorum Sayın Vural. (MHP sıralarından alkışlar)
Lütfen yeni bir sataşmaya
mahal vermeyelim.
9.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
milletvekilleri, tabii, terör örgütüyle mücadele etmek için, önce terörün
güvenli bölgesini ortadan kaldırmanız lazım. Güvenli bölgede besleyeni siz
AKP’nin şeref konuğu hâline dönüştürdünüz. Bir tane terör örgütü yöneticisini
teslim alamadınız, elinize altın tepsiyle sunuldu ama reddettiniz.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) –
Size Apo’yu verdikleri gibi değil mi?
OKTAY VURAL (Devamla) –
Terörün silah kaçakçılığı, uyuşturucu ve sigara kaçakçılığıyla kaynaklarını
kesmediniz, politik açılımlarla cesaretlendirdiniz.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – İdamı
kim kaldırdı?
OKTAY VURAL (Devamla) – Bakın,
değerli kardeşlerim, bakın, bunların hiçbirinin bir anlamı yok.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – İdamı
kim kaldırdı, bir söyler misiniz?
OKTAY VURAL (Devamla) –
Bakın, şimdi, AKP’nin ilk Başbakanı, şu andaki Cumhurbaşkanının sözleri…
(Hatip, tablet bilgisayardan
ses kaydını dinletti)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Oktay Bey, tercüme edin, tercüme.
RECEP ÖZEL (Isparta) –
Kürsüde şimdi kim konuşuyor?
VURAL KAVUNCU (Kütahya) –
Miting alanında tokat atmasını biliyorsunuz.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) –
Atacağız tabii, atmayacak mıyız?
VURAL KAVUNCU (Kütahya) –
Atıyorsunuz, saklayamıyorsunuz, her yerde onu konuşuyorsunuz.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) –
Atacağız ve asacağız. Bunların hepsiniz soracağız.
BAŞKAN – Sayın Vural,
kürsüden sadece siz konuşabilirsiniz, başkasının konuşmasını dinletemezsiniz.
OKTAY VURAL (Devamla) –
Şimdi, kendi başbakanlarının sözlerine bile tahammül edemiyorsunuz.
Ne diyor? Bakın, diyor ki:
“Terör perişan olmuşsa, darmadağın olmuşsa bunu tekrar cesaretlendirmemek
lazım, bunu bir politik lider hâline dönüştürmemek lazım.” diyor Abdullah Gül.
Şimdi, siz muhatap aldınız,
siyasi lider konumuna dönüştürdünüz, nevruzda miting düzenlenip mesajlarını
milletle paylaşma imkânı verdiniz. Yazıklar olsun diyorum, yazıklar olsun!
Getirdiğiniz tablo bu. (MHP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Siz
iktidardınız, sizden miras kaldı.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın Aydın,
buyurun, ne için söz istiyorsunuz?
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Önceki konuşmacı “700 teröriste bizi yendirdiniz, ülkemizin onurunu
zedelediniz.” dedi hem de aynı konuşma içinde, öbür konuşmacı...
OKTAY VURAL (İzmir) – Neyi?
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Önceki konuşmacıdan bahsediyorum.
BAŞKAN – Buyurun, iki dakika
söz veriyorum, sataşma nedeniyle. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ama lütfen yeni sataşmaya
mahal vermeyelim.
10.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın, İzmir Milletvekili Aytun
Çıray’ın görüşülen kanun tasarısının 35’inci maddesinde verilen önerge üzerinde
yaptığı konuşma sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Evet, arkadaşlar, tabii yazıklar olsun demek lazım ama kime yazıklar olsun,
kime yazıklar olsun?
ALİM IŞIK (Kütahya) – Size.
AHMET AYDIN (Devamla) – Bu
millet takip ediyor, bu millet izliyor…
ALİM IŞIK (Kütahya) – Türk
milletinin ekmeğini yiyip de ihanet edenlere.
AHMET AYDIN (Devamla) –
…barış dilini kullanan, kardeşliği hâkim kılmayan bir irade ile barışa karşı,
kardeşliğe karşı bir direnci görüyor.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) -
Hangi barış yahu?
AHMET AYDIN (Devamla) –
Birincisi şunu diyorum…
OKTAY VURAL (İzmir) – Bebek
katiliyle nasıl barış?
AHMET AYDIN (Devamla) – Bir
defa, az önceki CHP’li arkadaşın konuşması, acaba CHP’nin resmî görüşü müdür?
Onu sormak istiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) -
Kürtleri öldürdü! Sen “Kürt’üm.” diyorsun, Kürtleri öldürdü.
AHMET AYDIN (Devamla) - Az
önceki arkadaşın konuşmaları CHP’nin resmî görüşü müdür? Onu sormak istiyorum.
CHP bu konuda ne yapmaya çalışıyor? CHP’nin önerisi nedir?
OKTAY VURAL (İzmir) – Sen PKK
terör örgütünü Kürt milletine karşı tehdit ve şantaj aracı olarak
kullanıyorsun.
AHMET AYDIN (Devamla) –
Milliyetçi Hareket Partisi, “Sıfır noktada aldık.” diyor terörü.
Değerli arkadaşlar, siz onu
aldığınızda tek taraflı ateşkes ilan etmişlerdi biliyorsunuz değil mi? Tek
taraflı ateşkes ilan etmişlerdi. Peki, siz aldınız, altın tepside size
sunuldu.(MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Başkan esef verici konuşma yapıyor, Türkiye Cumhuriyeti devleti terörle
mücadelesini kazandı. Bu, bir Hükûmet meselesi değil.
AHMET AYDIN (Devamla) - İdam
cezası da vardı o gün. (MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Başkan, Türkiye Cumhuriyeti terörle mücadelesini kazanmıştır. Böyle bir şey
olur mu ya! Yazık şehitlere, polise, askere. Böyle bir şey olabilir mi ya?
Sayın Başkan, böyle bir şey
olmaz ya!
AHMET AYDIN (Devamla) - Peki
siz niye ertelediniz? Kim size erteletti, hangi ülke, hangi mihraklar size o
idamı ertelettirdi? O kadar laf ediyorsunuz, ip atıyorsunuz, urgan atıyorsunuz
“İdam edin.” diyorsunuz. Siz aldığınızda öyle değil miydi?
ALİM IŞIK (Kütahya) – Sen
önce “Türk milleti” demesini öğren.
AHMET AYDIN (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, ne getirirsek “Ülke bölünüyor.” diyorsunuz. Bu paranoyaları
bir tarafa bırakın.(MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Söz vereceğim,
görüşlerinizi ifade edersiniz.
AHMET AYDIN (Devamla) - Ülke
güçleniyor, ülkenin direnci artıyor…
OKTAY VURAL (İzmir) – Yazık
size!
AHMET AYDIN (Devamla) -
…milletimiz beraberce hep birlikte güçleniyor ve hepimiz bu milletin asli
unsurları olarak millet adına hizmet etmek durumundayız değerli arkadaşlar, hiç
kimseyi ayırt etmeden.
Bakın, bugün ırkçılıkla,
ayrımcılıkla mücadele günü aynı zamanda değerli arkadaşlar. Bugün nevruzdur
aynı zamanda ve bu manada hepimizin bu üslubu uygun bir şekilde kullanması
lazım. Milletimiz zaten takip ediyor, izliyor, görüyor 2002’den bu tarihe kadar
milletin verdiği krediyi millet adına bizler doğru şekilde kullandığımız için
ha bire… 34’tü, 47’ydi, 50 oldu. İnşallah siz böyle muhalefet ettiğiniz
müddetçe zaten AK PARTİ iktidar olmaya devam edecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AHMET AYDIN (Devamla) -
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) – Haram
olsun o paralar sana.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Aydın.
Buyurun Sayın Çıray.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sayın
Başkan, CHP’nin resmî politikalarından söz ederek buradaki konuşmalarıma
“CHP’nin resmî politikası değil mi?” diye açıktan bir soru sorarak sataşma
yaptı.
BAŞKAN – Ne söyledi yani
CHP’nin resmî politikaları…
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Ben
kendisine cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN – Ne söyledi de size
sataştı, ne söyleyerek sataştı?
AYTUN ÇIRAY (İzmir) – CHP’nin
resmî politikasının bölücü politikalar ve barış dili olmadığını söyledi.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Ne
var? Doğru söylemiş.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Tam
tersini söylüyorsun. Genel Başkanın başka konuşuyor, sen başka konuşuyorsun.
BAŞKAN – Buyurun, iki dakika
söz veriyorum.
11.- İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Değerli
arkadaşlar, bizim, Cumhuriyet Halk Partisinin resmî görüşü çok açık: En başta,
bu işin çözümünün Türkiye Büyük Millet Meclisinde olduğunu, bunun için partiler
arasında bir komisyon kurulması gerektiğini ve burada çıkacak fikrin bir çözüm
önerisi olarak, Türkiye'nin sahipleneceği bir çözüm önerisi olarak yapılması
gerektiğini söyledik.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
ayrıca bir şey söyleyeyim.(AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Partiler seçimlere giderler, programlarını
okurlar, milletin önünde hesabını verirler. Millet bir kısmımıza der ki: “Sen
iktidar olacaksın, çözmek senin görevin.”
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) –
Tamam, çözüyoruz işte.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) - Bir
kısmımıza da der ki: “Sen de muhalefet olacaksın, eleştirmek senin görevin.”
RECEP ÖZEL (Isparta) –
Çözüyoruz, çözüyoruz.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) - Sizin
çözümünüz ne biliyor musunuz? Apo’ya teslim olmak. Bizim bu çözümün altına
imzamız olmayacak.
Siz barış dilinden söz
ediyorsunuz. Bizin Genel Başkanımız diyor ki: “Size kredi veriyoruz,
hatalarınıza rağmen kredi veriyoruz.” Sayın Başbakan, ertesi sabah, barış
diliyle “Sen kim oluyorsun bana kredi verecek?” diyor. Siz barış dilinden mi
söz ediyorsunuz?
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Krediyi halk verir, krediyi millet verir.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) -
Apo’nun bir önceki açıklamasını okuyun. “Eğer benim dediklerimi yapmazsanız, 50
bin kişiyle bu ülkeye kan kustururum.” diyenlere karşı boynunuz eğik.
Televizyonlara çıkıp diyorsunuz ki…
RECEP ÖZEL (Isparta) – Ya,
sen CHP’nin geçmişteki raporlarını okumadın herhâlde.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) -
Apo’ya bir şey söyleyemiyorsunuz, Apo’ya “Barış dilin yok.” diyemiyorsunuz,
Sayın Başbakan diyor ki: “Apo’ya karşı cevap vermeyin, barış dilini bozmayın.”
YILMAZ TUNÇ (Bartın) –
CHP’nin raporu konusuna gel.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) - Her
türlü hakareti edecekler, her türlü saygısızlık yapılacak, devlet üstüne devlet
kurulacak; bunun adı “Barış dili” olacak ve Cumhuriyet Halk Partisi ve
memleketini sevenler ve birlik ve
bütünlüğü savunanlar buna karşı sessiz kalacak! “Ne mutlu Türk'üm diyene!”
Havanızı alacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) –
Hakkâri’de “özerklik” diyen sizsiniz be!
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Uzunırmak.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Milliyetçi Hareket Partisinin hükûmette
olduğu bir dönemde ateşkes ve ip atmak gibi birtakım ithamlarda bulundu önceki
konuşmacı.
BAŞKAN – Sayın Vural cevap
verdi zaten.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) –
Hayır, hayır son konuşmacı, sayın hatibin son konuşması.
BAŞKAN – Daha önce cevap
verdi Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır
efendim, son konuşması…
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Uzunırmak.
OKTAY VURAL (İzmir) – Tabii,
bataklığa battıkları için çırpındıkça daha giriyorlar.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Battıkça batıyorlar.
12.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında Milliyetçi Hareket
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
sözleri çarpıtmak ahlaka aykırı bir davranıştır.
Şimdi, size bazı sorular
soracağım: 1997 yılında Öcalan yakalandığında, daha Milliyetçi Hareket
Partisinin ortak bir hükûmeti yoktu ve uçakta bir sefil vardı “Türk devletine
hizmet etmeye hazırım.” diyen, ölümden korkan bir sefil vardı. O sefilin o
günkü fotoğraflarıyla, o günkü davranışlarıyla bugünkü fotoğraflarını ve
bugünkü davranışlarını savunanlar savunabilir. Hiçbir şey demiyorum,
medeniyettir, siyasettir, savunanlar savunabilirler. Zaten bu ülkenin bölünmesi
BDP’yle olmayacaktır; AKP’nin içindeki Kürtçülerle olacaktır…
RECEP ÖZEL (Isparta) – Haydi
oradan ya!
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) -
…Hükûmet eliyle olacaktır. Ama bugün gelinen nokta…
OKTAY VURAL (İzmir) –
Yapamaz, PKK bölebilir mi? Siz boyun eğerseniz bölünür.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) –
Bakın, AKP grup başkan vekili ve konuşmacı arkadaşlarımızı ben ibretle
seyrediyorum, bayraktan bahsediyorlar. Diyarbakır’da üç cenazenin kalkışında
hastanenin önünde Türk Bayrağı indirildi mi, indirilmedi mi? O cenazede bir
tane Türk Bayrağı var mıydı, yok muydu? Orada güvenlik güçleri çekildi mi,
çekilmedi mi?
Bakın, bir şeyi şaşırmayın:
Devleti, devlet erkini siz yönetiyorsunuz. Demokrasiyle, halk oyuyla siz
iktidardasınız. Bizi sokağa döküp devlete karşı ayaklandırmak oyununuz da
tutmayacak. Biz halk iradesiyle devlet erkini doğru kullanarak bunu
önleyeceğiz. Zaten 99’da ateşkes ilan ettiyse tek taraflı “Ben teslim oldum.”
demektir o. Ama bugün teslim olan terörist değil, teslim olan Hükûmettir.
Devlet politikalarıyla teslim olmuştur teröre. Bugün AKP Hükûmeti ulaklık
yapmaktadır, postacılık yapmaktadır, mesaj taşımaktadır onlara. Bunu hiç
gözünüzden uzak tutmayın değerli arkadaşlar. Bu bir zillettir. Zillete
katlananlar katlanmaya devam etsinler.
Teşekkür ederim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Aydın, bunu
burada keselim artık, yeter.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Sayın Başkan, postacılıkla, birçok haksız ithamlarla karşı karşıyayız. (MHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen ama…
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler…
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Bunların hiçbirini kabul etmemiz mümkün değil Sayın Başkan.
BAŞKAN – Lütfen Sayın Aydın…
Yasa mı görüşeceğiz, devam mı edecek bu sabaha kadar? İktidar partisinin…
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Bunların hiçbirini kabul etmiyoruz, hepsini kendilerine iade ediyoruz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı ile İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri
Komisyonu Raporları (1/619) (S. Sayısı: 310) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Tutanaklara geçsin: “Postacılık yapanlar” diye kelime kullandı
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Sayın Aydın “postacılık yapanlar” diye bir dil kullanıyor, bunu
kullanamaz Sayın Başkan. Lütfen özür dilesin.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sen
dinledin mi?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Ben dinledim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – O
şekilde itham edildik.
BAŞKAN - Lütfen Sayın
Aslanoğlu… Tamam, kapattık Sayın Aslanoğlu. Teşekkür ediyorum.
36’ncı madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
T.B.M.M Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan 310 sıra
sayılı yasa tasarısının 36. maddesinin (d) fıkrasındaki “yüz seksen gün”
ifadesinin “yüz elli gün” olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Erdal Aksünger Muharrem Işık Aylin Nazlıaka
İzmir Erzincan Ankara
Malik Ecder Özdemir Aytun Çıray İlhan Demiröz
Sivas İzmir Bursa
Uğur
Bayraktutan
Artvin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
310 Sıra
sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu 36. Maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır Hasan Hüseyin
Türkoğlu Mehmet Erdoğan
Mersin Osmaniye Muğla
Mustafa Kalaycı Mehmet Günal Oktay Vural
Konya Antalya İzmir
MADDE 36 - "(1)
Aşağıdaki hâllerde aile ikamet izni verilmez, verilmiş ise iptal edilir, süresi
bitenler uzatılmaz:
a) 35 inci maddenin birinci
ve üçüncü fıkralarında aranan şartların karşılanmaması veya ortadan kalkması.
b) Aile ikamet izni alma
şartları ortadan kalktıktan sonra kısa dönem ikamet izni verilmemesi.
c) Hakkında geçerli sınır
dışı etme ve Türkiye'ye giriş yasağı kararı bulunması.
ç) Aile ikamet izninin,
veriliş amacı dışında kullanıldığının belirlenmesi.
d) Son bir yıl içinde
toplamda yüz seksen günden uzun süre ile yurt dışında kalınması
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Niğde) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Oktay Vural, İzmir Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Türkiye’de yaşanan rezalet tabloları
karşılığında Sayın Genel Başkanımızın yaptığı açıklamayı bu önerge vesilesiyle
Türkiye Büyük Millet Meclisiyle paylaşmak istiyorum.
"Türkiye'nin içine
çekildiği bunalım, buhran ve bühtanla dolu çözülme süreci bugün tam bir şova ve
meydan okumaya dönüşmüştür. Nevruz Bayramı'nı necaset emellerine alet etmeye
çalışan bedbahtlar, kontrolden çıkmışlar ve Türk milletine açıkça gözdağı
vermişlerdir. Dahası, AKP Hükûmetinin bölücü teröre bahşettiği mükafat ve
ödünler Türkiye'yi parçalanmanın ve bölünmenin sınırına kadar getirmiştir. Tüm
gelişmeler ‘süreç’ isimli ihanet, çözülme ve çöküş planının Hükûmet ve PKK'yla
birlikte, karşılıklı paslaşma ve uyum içinde yürütüldüğüne işaret etmektedir.
Bugün Diyarbakır, Başbakan ve Hükûmetinin bölücülere sağladığı geniş imkânlara
tartışmasız şekilde sahne olmuş ve neticede millet varlığı kuru tehditlere
muhatap kalmıştır. Türk Bayrağı’nın hiçbir yerde asılmadığı bu ortam içinde,
İmralı canisinin posterleri
taşınmış, Kürdistan çağrıları her tarafı sarmış ve hainlikler kara bulut gibi
mübarek vatanımızda dolaşmıştır.
İmralı’da yatan
teröristbaşının, Başbakanla aynı ağız ve üslupla bütünleştiği, benzer hedeflere
yöneldiği ve müşterek ihanet komisyonunun düşüncelerini dillendirdiği yeniden,
bir kez daha ayan beyan ortaya çıkmıştır.
Bu gerçekler ışığında, Türk
milleti bugünü hayatı boyunca unutmayacak, meydanlardan dillendirilen bölünme
şifrelerini ve bölücü simaları kesinlikle affetmeyecektir.
Şurası açıktır ki, İmralı
canisinin çürümüş sözlerine derin anlamlar yükleyen gafiller, televizyonlarda
boy boy yorumlar yapan iş birlikçiler, Türkiye’yi masada teslim etmek için her
kirli ve karanlık oyundan medet umar hâle gelmiş ve buna da payanda
olmuşlardır.
PKK terör örgütünün silahla
yapamadığı, başaramadığı, saldırı ve şiddetle yapamadığı ne varsa Hükûmet
tarafından peşkeş çekilmiş, teröristlere gözü kapalı bir biçimde vadedilmiştir.
Terör örgütünün döktüğü
kanlardan, neden olduğu yıkım ve tahribatlardan en ufak pişmanlık emaresi
duymayan canibaşının, terörist saldırıları zımnen överek kanlı sicillerinin
doğru olduğuna göndermede bulunması edepsizliğin, ahlaksızlığın ve
seviyesizliğin içine battığını tekraren tescillemiştir.
Görülmektedir ki, bölücü
eşkıyanın kanlı fermanı, İmralı canisinin ölüm mürekkebiyle yazdığı zırvaları,
AKP Hükûmetinin tüm politika ve kararlarına nüfuz etmiş ve güdümüne almıştır.
İşin ayrı bir hüsran verici
boyutu da Başbakanın teröristbaşını meşrulaştırması ve sözde liderliğini kuru
bir kalabalığa onaylatması olmuştur.
Başbakan Erdoğan PKK’ya
refakat etmiş, İmralı canisinin manen elinden tutmuş ve düşüncelerini doğruca
bölücülerin huzuruna çıkararak alkışlatmış ve onaylatmıştır.
Bugünkü tablo içinde;
güvenlik güçlerimizin şehit ve gazi verme pahasına gerçekleştirdiği terörle
mücadele siyasi zeminde altüst edilmiş ve çiğnenmiştir.
Başbakan ve Hükûmeti, Türk
milletine düşmanlık yaparak stratejik amaçlarına ulaşmaya çalışan PKK nifakını
legalleştirmiş ve siyasallaşmasına zemin açmıştır. Hepsinden de vahimi, Türkiye
ve Türk milletinin kaderi müebbet hapis cezası alan bir katilin insaf ve
inisiyatifine terk edilmiştir.
Kabul edilmelidir ki çözüm
süreci denilen namert ve nankör adımlar sayesinde psikolojik üstünlük PKK ve
canibaşına geçmiştir. Bölücü terör ve elabaşısı, Başbakan ve Hükûmetinin kafasına
çözüm çuvalını geçirmiş ve deyim yerindeyse rehin almıştır. Şehitlerimizin,
gazilerimizin hakkı, gözü yaşlı, iç çeken ailelerimizin ah ve bedduaları hem
haramzade AKP’nin hem de müzakere ortağı, cinayet örgütü PKK’nın üzerine
olacağı gün gibi ortaya çıkmıştır. Artık, Hükûmet, millî iradenin değil, İmralı
canisi ve Kandil’deki militanların temsilciliğine ve sözcülüğüne hayâsızca
talip olmuştur. Bebekleri tabuta koyan, vatan evlatlarını bir bir katleden ve
Türk milletinin yıllarca canına, varlığına ve her türlü hayat hakkına alçakça
suikastlar düzenleyen bir caniye umut bağlanması…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
OKTAY VURAL (Devamla) –
…mesajlarından iyi niyetli sonuçlar çıkarılması saflık, ahmaklık, densizlik ve
ileri düzeyde şeref noksanlığı olarak değerlendirilmelidir.
AKP Hükümeti, terörist
Öcalan’ı meşru bir aktörmüş gibi kabul etmesinin cevabını, PKK’nın karşısında
diz çöken ve tamamıyla iradesini devreden tutumunun karşılığını mutlaka
görecektir.
BAŞKAN – Sayın Vural, lütfen…
OKTAY VURAL (Devamla) – Türk
milleti; AKP, BDP, PKK ve İmralı canisine dur diyecek ve millî vicdan hepsini
yerlerde sürüyecek ve hak ettikleri karanlık çukura gömecektir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın
Başkan, propaganda yapıyor. Maddeyle ilgili bir tek kelime söylemedi, ikaz
etmeniz gerekiyor.
BAŞKAN – Ettim. Nasıl ikaz
etmem lazım? Aşağı inip indirecek miyim ben!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Bir
tek kelime söylemedi, tamamen propaganda yapıyor.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Zoruna
mı gitti? Zoruna mı gidiyor?
BAŞKAN – Sayın Tunç, siz ikaz
edin oradan. Her partinin temsilcisi yapıyor.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Genel
propaganda yapıyor Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Tunç, dersimi
öğretme bana.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Zoruna
gidiyor.
BAŞKAN – Gelin indirin
oradan. Oradan indirin, buyurun. Her parti temsilcisi yapıyor. Kimseye görevini
hatırlatmayın. Lütfen ama.
OKTAY VURAL (Devamla) – Aziz
milletimiz, 23 Mart 2013 günü Bursa’da düzenleyeceğimiz Kuruluş Mitingi’nde
kaderine ve varlığına destek verecek, meydanın boş olmadığını dosta da düşmana
da açıkça gösterecektir.
Türk milletinin yalnız ve
sahipsiz olmadığını herkes bir kez daha anlayacak, bölücülükten, ayrımcılıktan
şuurları kapananlar girecek delik arayacaktır.
BAŞKAN – Sayın Vural, lütfen…
OKTAY VURAL (Devamla) – Allah
büyüktür ve…
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Ya, bu
hakaretleri yapmaya hakkı var mı Sayın Başkan? Hakaret ediyor, her cümlesinde,
her kelimesinde hakaret var.
OKTAY VURAL (Devamla) –
…bilinmelidir ki Türk milletinin birliği ve varlığı ilelebet baki kalacaktır.”
(MHP sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Her
kelimesinde hakaret var.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Aydın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Hainlik, ihanet, iş birliği, millete düşmanlık, her türlü şey ifadeyi kullandı…
BAŞKAN – Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
13.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın, İzmir Milletvekili Oktay
Vural’ın görüşülen kanun tasarısının 36’ncı maddesinde verilen önerge üzerinde
yaptığı konuşma sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Evet, çok esefle dinledim. Oyuncağı elinden alınan bir çocuğun feryadı gibi,
aynen ben böyle algıladım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu bağrışlar, bu
feryatlar, bu figanlar elinden sermayesi alınan bir çocuğun ifadeleridir diye
düşünüyorum ben.
OKTAY VURAL (İzmir) – Bizim
sermayemiz bu, senin sermayen ne? Senin PKK paçavrası…
AHMET AYDIN (Devamla) – Bu
kadar olmaz değerli arkadaşlar. Bu ülkenin Başbakanını, bu ülkenin Hükûmetini
siz iş birlikçilikle nasıl itham edersiniz? Bölücülükle nasıl itham edersiniz?
OKTAY VURAL (İzmir) – Millet
diyoruz, bayrak diyoruz, kardeşlik diyoruz, var mı daha ötesi?
BAŞKAN – Sayın Vural, lütfen
dinleyin. Siz konuştunuz dinlendi. Lütfen…
OKTAY VURAL (İzmir) – Sizi
gidi kapitalistler, işiniz gücünüz para, sermaye, başka yok ki!
AHMET AYDIN (Devam) – Siz,
sayın Milliyetçi Hareket Partisi üyeleri, siz kafalarınızda zaten bu ülkeyi
bölmüşsünüz, siz kafalarınızda bölmüşsünüz, bölmüşsünüz, siz kafalarınızda
bölmüşsünüz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Siz
fikir ve siyaset namusunuzu parayla değiştiriyorsunuz!
AHMET AYDIN (Devam) – Biz
sizin o böldüğünüz Türkiye’yi bütünleştirmeye çalışıyoruz, birleştirmeye
çalışıyoruz.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Sen
“Kürt oğluyum.” diyorsun, “Türk milleti” diyemiyorsun. Utan! Utan!
AHMET AYDIN (Devamla) - O
birliği, o beraberliği, o kardeşliği yakalamaya çalışıyoruz.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Orada
Kürt olduğunu söyledin ama Türk olduğunu söyleyemedin.
AHMET AYDIN (Devamla) -
Bakın, değerli arkadaşlar, Türkiye bir fırsatın eşiğinde diyorum. Ne olursunuz,
bakın, tarih bugünleri yazacak, sizleri de yazacak. (AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar) Asıl ihanet bu çözüme karşı çıkmaktır, biliyor
musunuz bunu? Asıl ihanet, bu çözüme karşı çıkmaktır. Asıl ihanet, bu sorunun ortadan
kaldırılmasına engel olmaktır.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Askerleri, polisleri, şehit ailelerini rencide ediyorsunuz, devleti ayaklar
altına alıyorsunuz. Bunun hesabını soracağız!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) –
Herhâlde devam etmesini istiyorsunuz.
AHMET AYDIN (Devamla) -
Millet sizi de izliyor, bizi de izliyor. Akı da görüyor, karayı da görüyor ve
kararı millet veriyor ve biz attığımız her adımı milletimizle dayanışarak,
milletimizle istişare ederek yapıyoruz. Sizin kendi seçmeniniz bile bu sorun
bitsin diye arzuluyor. (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf
atmalar)
Değerli arkadaşlar, o kadar
büyük millet idealinden bahsediyoruz ama millet şuuru olan insanlar bu milleti
bütünleştirmek için gayret gösterirler.
OKTAY VURAL (İzmir) – Burada
PKK paçavralarına laf söylüyoruz.
AHMET AYDIN (Devamla) -
Terörle mücadele, siyasetle sonuna kadar müzakere ediyoruz. Biz terörle
mücadele etmeye devam edeceğiz…
ALİM IŞIK (Kütahya) – PKK’nın
temsilcisi misin? Yazıklar olsun sana!
AHMET AYDIN (Devamla) - …ama
Türkiye'nin önündeki bütün meselelerin bitmesi adına…
ALİM IŞIK (Kütahya) – PKK’nın
temsilcisi misiniz siz?
AHMET AYDIN (Devamla) – …ne
gerekirse de yapacağız ve bunu yaparken de
milletimizin millî ve manevi değerlerine en ufak bir şekilde ters
düşmeden, milletimizle birlikte bunu yapacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİM IŞIK (Kütahya) – Hangi
millet olduğunu söyle!
AHMET AYDIN (Devamla) – İşte
siz, bu sorunun çözümünü yakın gördüğünüz için bu feryadı koparıyorsunuz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Başkan, benim okuduğum açıklama İmralı canisini ve bebek katilini…
YILMAZ TUNÇ (Bartın) –
Terörün çözülmesinden rahatsız oluyorlar Sayın
Başkan. Terör bitecek diye telaşlanıyorlar.
OKTAY VURAL (İzmir) – Ve
onlarla, PKK’yla mücadele eden, şehit ve gazilerimizin ruhunu koruyan,
katilleri reddeden bir anlayıştır.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Terör
bitecek diye telaşlanıyorlar Sayın Başkan. Terörün bitmesinden korkuyorlar.
OKTAY VURAL (İzmir) – Bu
konuda AKP’nin, Hükûmetin yaptığı yanlışları ifade ettik ama bugün PKK’ya laf
ettiğimiz için, bölücü senaryoya laf ettiğimiz için… (AK PARTİ ve MHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
RECEP ÖZEL (Isparta) – Hiç
alakası yok!
OKTAY VURAL (İzmir) – Bu
laflara karşılık sataşma olarak söz alması bile ihanetin ne kadar derin
olduğunu ortaya koyuyor.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Terör örgütünün propagandası bu kadar yapılır işte, bu kadar yapılır!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Sayın Başkan…
OKTAY VURAL (İzmir) – Bizim
sözümüz, Türk Bayrağı’na el uzatanlara, millete el uzatanlara, niye rahatsız
olmuyorsunuz? (AK PARTİ ve MHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Bayrak hepimizin bayrağı.
BAŞKAN – Müsaade edin, Sayın Aslanoğlu’nu dinleyelim.
Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Başkan, PKK paçavrası… PKK paçavralarının asıldıklarına, Öcalan’ın, katilin
mesajlarının okunmasına ve onun politik lider hâline dönüştürülmesine söz
söylemeyenler…
RECEP ÖZEL (Isparta) –
Bunları dinledik Başkanım ya!
GÜLŞEN ORHAN (Van) – Aynı
şeyleri söylüyorsun be!
OKTAY VURAL (İzmir) – …bugün
milletin iradesi olan MHP’ye, Türk milletine saldırıyorlar.
Saldırıyor musunuz? Hodri
meydan!
RECEP ÖZEL (Isparta) – Hiç
kimse saldırmıyor.
OKTAY VURAL (İzmir) – Hodri
Meydan!.. Hodri Meydan!..
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Saldıran sizsiniz!
BAŞKAN – Konu anlaşıldı Sayın
Vural, teşekkür ediyorum.
GÜLŞEN ORHAN (Van) – Bir şey
bir kere söylenir ya!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Sayın Başkan…
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Bir saniye Sayın Aslanoğlu, bir saniye… Sayın
Aydın da söylesin söyleyeceklerini.
Buyurun Sayın Aydın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Sayın Başkanım, bizim milliyetçilik anlayışımızda kurusıkı edebiyatla olmaz.
Milliyetçilik, bu millete hizmet etmekle olur.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Sen ne
anlarsın milliyetçilikten ya!
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Bu
milleti siz ne kadar yüceltirseniz, ne kadar yüceltirseniz en büyük milliyetçi
sizsiniz.
BAŞKAN – Defalarca söylendi bu Sayın Aydın.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sen
müteahhitsin, müsait oldun!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Terör
bitecek diye telaşlanıyorsunuz, terörün bitmesinden korkuyorsunuz!
ALİM IŞIK (Kütahya) – Sen
konuşma! Bu, “Kürtüm” dedi, Kürt.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Milletin önündeki bütün engelleri kaldırmak için çok şeylerle mücadele ettik.
Mücadele de etmeye devam eder, milletimizle beraberiz… (AK PARTİ ve MHP
sıralarından karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN – Evet, teşekkür
ediyorum.
Sayın Aslanoğlu, buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Bir saniye Sayın Vural…
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Siz,
terör biter diye korkuyorsunuz!
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Başkan, AKP’ye oy veren insanlar arıyor… O rezalet tablosu karşısında Habur’a
“umut tablosu” denmişti, tepkimizi ortaya koyduk. Diyarbakır’daki bu tabloya da
tepkiyi ortaya koyuyoruz ama görülüyor ki, Grup Başkan Vekili, maalesef,
PKK’nın şovunu savunuyor. Yazıklar olsun
diyorum, yazıklar olsun. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Ona millet karar
verecek Sayın Vural, onu millet değerlendirecek.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
(Gürültüler)
Evet Sayın Aslanoğlu,
buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Muhalefeti PKK’yı övmekle ve onun propagandasını yapmakla… Her
konuşmasında bunu söylüyor. Bu…
YILMAZ TUNÇ (Bartın) –
Sabahtan beri PKK’yı öven sizsiniz. Ayıp, bu kadar terör reklamı yapan
sizsiniz…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Bir dakika, otur yerine! (AK PARTİ sıralarında gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) – Utanın
be, utanın be!
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu,
buyurun. Sataşma nedeniyle iki dakika söz vereceğim, buyurun.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) –
Sabahtan beri terör reklamı yapılıyor.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Ayıp
be, ayıptır ya! Başbakan bile… Ayıptır ya!
14.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Sayın milletvekilleri, herhâlde Ahmet Bey, siz hafızayı beşer
oldunuz, şaştınız bugün.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Şaşmadım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Bu ülkeyi biz yönetmiyoruz.
İSMET UÇMA (İstanbul) – Sen
hafızayı melek misin!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Bu ülkeyi muhalefet yönetmiyor.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Siz
daha önce yönettiniz, çözemediniz. Biz çözeceğiz inşallah. Siz çözemediniz, biz
çözeceğiz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Herhâlde bugün Diyarbakır’da yaşanan olayların suçluluğu ve
hicabını vicdanınızın bir yerinde çekiyorsunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Keşke.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Bize sormayın, bunu gazilere sorun, bunu şehitlere sorun, bunu
halka sorun, bunu millete sorun.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Rahat olun, biz hepsine soruyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Siz bugün bir suçluluk psikolojisine girdiniz.
İSMAİL AYDIN (Bursa) – Gidin
sorun görürsünüz, suçlu olduğunuzu görürsünüz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Suçlusunuz. Diyarbakır’da yaşanan olayları… Herhâlde Türk bayrağını
astırmayan biz değiliz, herhâlde orada PKK bayraklarını oraya astıran, yine,
biz değiliz.
ÜNAL KAÇIR (İstanbul) – Kendi
mitinginde asamadın bayrağı. Ne konuşuyorsun sen ya?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Bunun adresi ta sizsiniz. Biz her yerde, onurluca, şereflice yüce
Türk milletinin, laik Türkiye Cumhuriyeti’nin bayrağını her yerde taşırız.
İSMAİL AYDIN (Bursa) – Sen
genel başkanına sor o bayrağı.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Saygılar sunarım.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
İSMAİL AYDIN (Bursa) –
Hakkâri’de astın mı sen onu?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Her yerde asarım.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı ile İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri
Komisyonu Raporları (1/619) (S. Sayısı: 310) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 310 sıra
sayılı yasa tasarısının 36. maddesinin (d) fıkrasındaki “yüz seksen gün”
ifadesinin “yüz elli gün” olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Erdal
Aksünger (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Niğde) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Evet, önerge
üzerinde söz isteyen Uğur Bayraktutan, Artvin Milletvekili.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) –
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri, bugün çok önemli günlerden
geçiyoruz, önemli bir tarih.
Önce şunu ifade edeyim:
Değerli arkadaşlarım, 3 Kasım 2002 tarihinde -açık konuşacağız- sıfır terörle
alınmış olan bir Türkiye, bugün ne yazık ki ağır bir terör tehdidi altındadır.
Şu sorunun yanıtını verelim…
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Bir
de sen konuşma ya!
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla)
– 3 Kasım 2002’de bunlar masaya
oturmuyorlardı da siz zorla mı masaya oturttunuz on yıl sonra? On yıl sonra
zorla mı masaya oturttunuz bunu? Onu mu başardınız, onu mu anlatmaya
çalışıyorsunuz?
Değerli arkadaşlarım, bakın,
Başbakan geçen gün ne diyor, diyor ki: “Ülkenin her tarafında şehit aileleri
dernek kuruyorlar, gazi aileleri dernek kuruyorlar.” Sayın Başbakan bu
dernekleri horoz dövüştürme dernekleri mi zannediyor değerli arkadaşlarım? Keyfinden
mi kuruyor bu insanlar bu dernekleri, keyfinden mi kuruyor? Soruyorum yüce
Meclise. Bu yüce millet, evlatlarını düğünlerle, bayramlarla askere gönderiyor,
oradan al bayraklı tabutlar içinde geldiği zaman “Vatan sağ olsun.” diyor,
“Vatan sağ olsun.” diyor değerli arkadaşlarım.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) –
Gelmesin diye uğraşıyoruz!
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) –
Şimdi şunu ifade ediyoruz: Biz, çözüme karşı değiliz ama çözüm diyorken
Türkiye’yi çözmeyin değerli arkadaşlarım, Türkiye’yi çözüyorsunuz. Türkiye
çözülüyor bunun farkında değil misiniz?
Bakın, bugün Diyarbakır’daki
tabloyu görmediniz mi, Diyarbakır’daki tabloyu görmediniz mi değerli
arkadaşlarım? Yatağınıza yattığınız zaman, vicdanlarınızla baş başa kaldığınız
zaman bugün bu Türkiye gerçeğini gördüğünüz zaman içiniz sızlamayacak mı
değerli arkadaşlarım?
HAMZA DAĞ (İzmir) – Çözüm,
çözüm…
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) -
Bugün majesteleri Diyarbakır’da mesaj yayınladı nasıl bir Türkiye’dir diye,
Türkiye'nin bölünme projesini yayınladı. Bunu görmeyen aymazdır değerli
arkadaşlarım. Bunu görmüyor musunuz
yani? Şimdi bunu anlatmaya…
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) –
Çözüm, çözüm…
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) -
Bakın değerli arkadaşlarım…
HAMZA DAĞ (İzmir) - Çözüm,
çözüm…
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) –
Bir dakika müsaade edin arkadaşlarım…
On yıldır bu Türkiye’yi siz
yönetiyorsunuz.
HAMZA DAĞ (İzmir) – Ne
yapacağız, onu söyle?
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) –
Müsaade edin.
On yıldır siz yönetiyorsunuz
bu Türkiye’yi. 3 Kasım 2002’den bu tarafa olan vermiş olduğumuz bütün
şehitlerin vebali üzerinizdedir, onu söyleyeyim. Madem bunu oturarak
çözecektiniz, madem bunu masada çözecektiniz, on yıldır Godot’u mu
bekliyordunuz, neyi bekliyordunuz değerli arkadaşlarım, neyi bekliyordunuz on
yıldır, neyi bekliyordunuz? Soruyorum ben sizlere.
Şimdi gerçek var, bu gerçeği
kabul edeceksiniz. Terör örgütünün lideri sizi masaya oturtturdu arkadaşlar. Bu
gerçeği kabul edeceksiniz, açık açık kabul edeceksiniz. Bu görüşmeleri kimlerle
yapıyorsunuz söyleyeyim: Masanın bir tarafında Recep Tayyip Erdoğan oturuyor,
masanın bir tarafında İmralı değil, Abdullah Öcalan oturuyor…
YILMAZ TUNÇ (Bartın) –
Propaganda yapıyorsun.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) -
…masanın öbür tarafında da Kandil mandil demeyin, oturan Murat Karayılan’dır
değerli arkadaşlarım.
İSMET UÇMA (İstanbul)- Sen
nerede oturuyorsun?
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) -
Açık açık öyle değil midir? Değil midir öyle? Siz başka bir ülkede mi
yaşıyorsunuz değerli arkadaşlarım?
İSMET UÇMA (İstanbul)- Sen
nerede oturuyorsun sen?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sen
terörün propagandasını yapıyorsun ya!
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) -
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bakın, geçen gün tutanaklar yayınlandı, kıyamet
koptu ülkede.
HAMZA DAĞ (İzmir) - Hiçbir
şey olmadı.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) -
Sayın Başbakan diyor ki: “Efendim o tutanakları kim sızdırdı?” Tutanakların
içini okudunuz mu?
HAMZA DAĞ (İzmir) – Yanlış
konuşuyorsunuz, hiçbir şey olmadı.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) -
Okudunuz mu tutanakların içeriğini? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Yeni bir
Türkiye yaratıyor adam, yeni bir Türkiye’yi tarif ediyor anlamıyor musunuz
değerli arkadaşlar, anlamıyor musunuz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Eğer,
siz haklı çıkarsanız, bakın, eğer siz haklı çıkarsanız ben buradan gelip bu
Mustafa Kemal’in Parlamentosunda bu Türk milleti huzurunda yemin etmiş bir
milletvekili olarak özür dileyeceğim…
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) -
Sadece sizin değil, Mustafa Kemal sadece sizin değil.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) -
… ama biz haklı çıkarsak, korkarım, ki bu Mustafa Kemal’in Parlamentosu da
olmayacaktır, eğer biz haklı çıkarsak. Onun farkında değil misiniz değerli
arkadaşlarım? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Siz zannediyorsunuz ki biz
felaket senaryosu yaratıyoruz, felaket tellalığı yapıyoruz. Hayır, öyle bir şey
yok, hayır öyle bir şey yok.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) –
Uğur Bey, çözümü söyle, çözümü.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) –
Çözümü siz yaratacaksınız değerli arkadaşlarım. Ama böyle çözüm mü, böyle çözüm
mü yaratacaksınız yani? Böyle mi olacak çözüm değerli arkadaşlarım? Şimdi, böyle
mi olacak bu çözüm? Görmüyor musunuz tablonun ne olduğunu? (Gürültüler)
ÜNAL KACIR (İstanbul) –
Karıştırmayı bırak sen, karıştırmayı bırak.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – 2001
Raporu’na bak CHP’nin.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) –
Adam diyor ki: “Hiçbir dönemde olmayan bir değişimi sağlayacağım.” Daha nasıl
desin arkadaşlar, daha nasıl anlatsın size? “Hiçbir dönemde olmayacak bir
değişimi sağlayacağım. Yeni bir Türkiye yaratacağız.” diyor. Daha nasıl
söylesin arkadaşlar?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sen
CHP’nin 2001 Raporu’nu oku, CHP’nin Apo’dan daha ileri gittiğini görürsün.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) –
Bakın, bugün Genel Başkanımız bir açıklama yaptı, dedi ki: “Masanın bir
tarafındaki iddialarını ortaya koydu, masanın öbür tarafındaki ortağın ne
diyeceği önemli.” Şimdi, biz masanın öbür tarafındaki ortak olan Sayın
Başbakanın ne diyeceğini merakla bekliyoruz. Şimdi, biraz evvel açıklama
yapmış, demiş ki: “Diyarbakır’da Türk bayrakları görmedim, üzüldüm.” Ne
bekliyordunuz değerli arkadaşlarım, ne bekliyordunuz? Ne bekliyordunuz, ne
bekliyordunuz? Bakın, bugün orada bir tane Türk Bayrağı yok, ne bekliyordunuz?
Ülkenin geldiği durum vahimdir, bu vebal sizlerin omuzları üzerindedir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) -
Sayın Başkanım, konuşmacı, masanın bir tarafında Karayılan öbür tarafında
Hükûmet…
OKTAY VURAL (İzmir) - Yalan
mı?
BAŞKAN – Buyurun Sayın Aydın.
Sataşma nedeniyle iki dakika
söz veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
15.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın, Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutan’ın görüşülen kanun tasarısının 36’ncı maddesinde verilen önerge
üzerinde yaptığı konuşma sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Evet
arkadaşlar, kardeşlikten, barıştan demek bu kadar bir rahatsızlık var. Siz,
zaten yıllar yılı Türkiye’yi böyle korkularla idare ettiniz ya. İşte, biriniz bu sorunun zaten
müsebbibisiniz, biriniz de bu sorundan beslendiğiniz için hop oturup hop
kalkıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) İki kere iki
dört.
İkincisi: Diyarbakır’da yirmi
senedir nevruz kutlanıyor.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) -
Böyle mi kutlanıyor?
AHMET AYDIN (Devamla) – Açın
MHP’nin iktidar olduğu döneme bakın, kutlamalara bakın. Bu kadar bayrak
edebiyatı yapıyorsunuz. Biz, özde bayrakçıyız, özde bayrağı savunuyoruz. Açın
bakın yirmi yıldır Diyarbakır’da nevruz kutlanıyor ve hiçbir nevruzda Türk
Bayrağı olmamıştır. Siz ne yaptınız o gün? Gülersin tabii, gülersin…. Şimdi siz
o gün ne yaptınız? Ne yaptınız siz o gün? (MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) – Sen BDP
grup başkan vekili misin?
AHMET AYDIN (Devamla) - Evet,
evet, geçmişe bakın, geçmişe bakın. Yirmi yıldır kutlanıyor. Sizin iktidar
olduğunuz dönemde de nevruzlar kutlandı, Türk Bayrağı o zaman da yoktu. Biz,
şunu söyledik: Türk Bayrağı’nın olmamasını kınıyoruz, kabullenmiyoruz, doğru
bulmuyoruz. Bugünün anlamına uygun düşen o bayrağın orada olmasıydı. Doğrusu
buydu. Bu çözüm süreci, bu birlik, bu kardeşlik bunu gerektiriyor.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Başkanım, AKP grup başkan vekiline mi söz verdiniz, BDP grup başkan vekiline mi
söz verdiniz? Hayır, BDP adına konuşuyor da…
BAŞKAN – Sayın Vural,
konuşması bitsin, vereceğim söz.
AHMET AYDIN (Devamla) – Türkiye
böyle bir noktaya geldi. Evet, Cumhuriyet Halk Partisi de, maalesef, bir
şekilde partinin resmî görüşünü farklı şekilde açıklayanlar var ama bugüne
kadar sayın genel başkanlar da dâhil olmak üzere -tabii akşam farklı, sabah
farklı diyor- hani bir heyetle geldiniz. “Heyetimiz hazır.” dedik. Randevu
istediniz. “E, hadi buyurun görüşelim.” dedik. “MHP olmasın, BDP olmasın…” “Bu
ülkenin ana muhalefetiyle iktidarı birlikte olursa bu sorunu çözer.” demedik
mi? Randevu isteyen sizdiniz, geri çark eden siz oldunuz.
Değerli arkadaşlar, eğri
oturup düzgün konuşalım. Bu konuyu siyasi malzeme konusu yapmayalım.
OKTAY VURAL (İzmir) – Ya, ya!
Yazıklar olsun!
AHMET AYDIN (Devamla) – Bu
ülkede bu birliği tesis etmek üzereyiz. Bu bayrağı millî, manevi duyguları
siyaset üstü bir şekilde ele alalım. Ben yine de şunu diyorum: Gelin, hep
birlikte, Türkiye olarak, millet olarak kazançlı çıkalım…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
OKTAY VURAL (İzmir) – Siz
siyaseti ihale için mi yapıyorsunuz?
AHMET AYDIN (Devamla) – …bu
sorunun çözümü noktasında… (AK PARTİ sıralarından ‘Bravo’ sesleri, alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Başkan…
BAŞKAN – Önce ana muhalefet
partisinden başlıyoruz.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Sayın Başkan, hatip “Bu sorunun müsebbibisiniz.” diye bizi işaret
etti. Terörden beslenen olarak da MHP’yi işaret etti. (Gürültüler)
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Şandır.
Sayın Şandır, sataşma
nedeniyle iki dakika söz veriyorum.
16.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında Milliyetçi Hareket
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bu
iş bu kadar ucuz değil AKP’liler. Siz gidip PKK ile kucaklaşırken millet size
cevabını verecek. Gidip göreceğiz.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Bu
millet her zaman bize oyunu verdi! (Gürültüler)
MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Anlaşılıyor, anlaşılıyor, bir yerlere dokunduk yani.
Değerli arkadaşlar,
Diyarbakır meydanında ve Türkiye'nin her meydanında nevruz her zaman kutlanmıştır
ama bugün Diyarbakır meydanında kutlanan nevruzun Türk milletine hakaret
olduğunu burada kabul etmek mecburiyetindesiniz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Ya,
kan yoktu, bak ne güzel, kanın olmaması…(Gürültüler)
MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Değerli arkadaşlar, bakın, Türk Bayrağı’nın olmadığı…
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Bayrağın olmamasını kınıyoruz biz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
…Türk devletinin olmadığı bir mitingi hiç kınamıyorsunuz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Bugüne kadar nevruzlar kan revan içerisindeydi. Bugüne kadar nevruzlarda kaç
kişi öldü?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Hayır, heyecan duyuyorsunuz.
Bu miting meşru olamaz. Ben
sizi bu vesileyle 23 Martta Bursa’da Milliyetçi Hareket Partisinin yapacağı
kuruluş mitingine bütün milletimizi davet ediyorum. Gelin, orada Türk
Bayrağı’nın nasıl yükseltildiğini bu devletin ve bu milletin egemenlik hakkına
nasıl sahip çıkıldığını hep beraber
seyredeceksiniz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) –
Diyarbakır’da da yapın, Diyarbakır’da da!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Diyarbakır’da da yaparız, Diyarbakır’da da yaptık.
Ben size şunu söylüyorum:
Eğer bu milletin egemenliğine, bu milletin kimliğine yapılan hakaret sizi
rahatsız etmiyorsa, sizi, sizin vicdanınızla baş başa bırakıyorum. (AK PARTİ ve
MHP sıralarından gürültüler) Diyarbakır’da Türkiye'ye hakaret edilmiştir, Türk
milletine hakaret edilmiştir. Eğer, bu sizi rahatsız etmiyorsa sizi Allah’a
havale ediyorum. (AK PARTİ ve MHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Aslanoğlu.
ÜNAL KACIR – Sayın Başkan, bu
CHP’nin niye grup başkan vekilleri burada oturmuyor? Grup adına bir şey
söylenmesin diye CHP’nin hiçbir grup başkan vekili burada yok.
17.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine tekraren sataşması nedeniyle konuşması
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – O sizi ilgilendirmez. Onun için sen otur oturduğun yerde görevine
bak. Benim grup başkan vekili olup olmamam seni ilgilendirmez. Seni
ilgilendirmez, sen görevini yap.
Sayın Aydın, yine hafızayı
beşersin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Grup
başkan vekilin yok burada, konuşma oradan.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Sayın Aydın, çok sakin konuşacağım. Yine, hafızayı beşersin.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Siz
sakin değilsiniz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Biz…
İSMET UÇMA (İstanbul) – Senin
hafızan gayribeşer.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Biz, 1980 yılından önce rahmetli Ecevit Hükûmeti döneminde ve bir
kere de Sayın Erdal İnönü döneminde çok kısa süre hükûmet ortağı olduk. Bu
nedenle “Bunun müsebbibi sizsiniz.” demeniz abesle iştigal etmektir. Bunu
herkes biliyor. Lafları getirip CHP’ye yamamak veya bir şekilde ben suçlayayım
da nasıl olsa bu suç gider demeyi size yakıştıramıyorum Sayın Aydın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
1930’larda, 1940’larda CHP’nin söylemlerine bakın, Mahmut Esat Bozkurt’a bakın!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Hayır
kardeşim… Biz bu ülkede, Sayın Erdal İnönü bu ülkede demokrasinin, bu ülkede
özgürlüğün, bu ülkede barışın gelmesi için kendi kendini feda etmiş ve CHP’yi o
döneme feda ettirmiştir.
ORHAN ATALAY (Ardahan) - CHP’yi o da terk etmiştir!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Hayır kardeşim, terk etmemiştir.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı)
– Tek parti dönemi ne zaman?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – O dönem, barış için, sevgi
için ve bu ülkede yaşayan tüm insanların huzuru için, mutluluğu için tek
özveride bulunan partidir.
İki; buranın…
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Tek
parti döneminde değil misiniz o zaman?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Bırak şimdi ya tek partiyi!.. Tek özveride bulunan…
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Tek
parti döneminde millete zulmettiniz!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Biz, her şeyimizi gururla…
Şimdi Sayın Aydın, biz yine
söylüyoruz: Barışın, her şeyin yeri burasıdır, Meclis kürsüsüdür. Sayın Aydın,
Meclis kürsüsüdür.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Meclis kürsüsünden kaçan CHP değildir, AKP’dir. (CHP sıralarından
alkışlar)
HALİDE İNCEKARA (İstanbul) –
Helal olsun sana!
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Aslanoğlu.
Sayın milletvekilleri,
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.01
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT (Ordu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 81’inci Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
310 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı ile İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri
Komisyonu Raporları (1/619) (S. Sayısı: 310) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Sözlü soru önergeleriyle
-alınan karar gereğince- kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 26 Mart 2013 Salı günü saat: 15.00’te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.