DÖNEM: 24 YASAMA
YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT : 45
73’üncü Birleşim
5 Mart 2013 Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Samsun
Milletvekili Cemalettin Şimşek’in, Irak Türkmenlerinin yaşadığı sorunlara
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan’ın, Dilovası’nda bulunan Kömürcüler İhtisas
Organize Sanayi Bölgesi’nin sebep olduğu çevre kirliliğine ilişkin gündem dışı
konuşması ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
3.- Mersin
Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten’in, Mersin Arslanköy olaylarına ilişkin
gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, CHP Grubu adına, sanatçı Müslüm
Gürses’e Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
2.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal’ın, AK PARTİ Grubu adına, sanatçı Müslüm Gürses’e
Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
3.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, MHP Grubu adına, sanatçı Müslüm Gürses’e
Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
4.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Muş’a 45 kilometre uzaklıktaki Yukarıyongalı
köyünde yoğun kar yağışı nedeniyle hayatın durma noktasına geldiğine ilişkin
açıklaması
5.- Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan’ın, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktar’ın bazı ifadelerine ve 3/3/1992’de Zonguldak Kozlu’da yaşanan maden
kazasının yıl dönümüne ilişkin açıklaması
6.- Amasya
Milletvekili Ramis Topal’ın, Başbakanın 65 yaş üstü vatandaşlara ulaşım
ücretleriyle ilgili vermiş olduğu vaatleri ne zaman yerine getireceğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
7.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, sosyal paylaşım sitelerinde yer alan “Bir
Başbakan iki Erdoğan” isimli videoya Başbakanın yayın yasağı koydurmasına
ilişkin açıklaması
8.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş’ın Çağlayancerit ilçesinde
bulunan hastanenin sorunlarına ve Hükûmetin bu konuyla ilgili tedbir almasını
dilediğine ilişkin açıklaması
9.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlı’nın, çiftçinin en fazla gübre ihtiyacı olduğu
dönemde gübre fiyatlarında artış olduğuna ve Hükûmetin bu konuya bir çözüm
bulması gerektiğine ilişkin açıklaması
10.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya’nın Hekimhan ilçesi Kavacık köyünün
sorunlarına ilişkin açıklaması
11.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, kira sözleşmesinin yenilenmemesi nedeniyle
Bağlarbaşı Spor Salonu’nun kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğuna
ilişkin açıklaması
12.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, uyuşturucu ve keyif verici madde kullanımı
konusuna ilişkin açıklaması
13.- Bursa
Milletvekili Aykan Erdemir’in, “TBMM Mobil” uygulamasının yalnızca IOS mobil
işletim sistemi için hazırlandığına, diğer mobil işletim sistemleri için de
kullanıma sunulmasını dilediğine ilişkin açıklaması
14.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, sanatçı Müslüm Gürses’in vefatına,
Adıyaman’da “Güçlü Tekstil” adlı firmada çalışan ve sendikalaştıkları için
işten atılan 300 işçinin direnişine, büro emekçilerinin grevine ve tüm emekçi
kadınları kutladığına ilişkin açıklaması
15.- Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar’ın, 3/3/1992 tarihinde Zonguldak Kozlu’da yaşanan
maden kazasının yıl dönümüne ilişkin açıklaması
16.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi’nin CHP grup önerisi üzerindeki konuşması sırasında kullandığı bazı
ifadelere ilişkin açıklaması
17.- İzmir
Milletvekili Aytun Çıray’ın, Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın AK PARTİ grup
önerisi üzerindeki konuşması sırasında kullandığı bazı ifadelere ilişkin
açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Avrupa
Parlamentosu tarafından 4-5 Mart 2013 tarihlerinde Belçika’nın başkenti
Brüksel’de düzenlenecek “Organize Suçlar, Rüşvet ve Kara Paranın Aklanması ile
Mücadele” konulu seminere katılması Genel Kurulun 26/2/2013 tarihli 70’inci
Birleşiminde kabul edilen Türkiye Büyük Millet Meclisi heyetini oluşturmak
üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimlere ilişkin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi (3/1159)
2.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam ve beraberindeki bir Parlamento
heyetinin, Meksika Senatosu Başkanı Erneste Cordero Arroyo’nun vaki davetine
icabetle Mexico City’de düzenlenecek olan G-20 Üye Ülkeleri Parlamento
Başkanları IV. Toplantısı’na katılmak üzere Meksika’ya ziyarette bulunmasına
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi (3/1160)
B) Önergeler
1.- İstanbul
Milletvekili Ahmet Baha Öğütken’in, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden istifa
ettiğine ilişkin önergesi (4/98)
2.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, (2/191) esas numaralı, Tarım Kanunu’nda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/99)
C) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili D. Ali Torlak ve 24 milletvekilinin, çay sektörünün ve çay
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/526)
2.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal ve 22 milletvekilinin, memurların kusurlu
davranışlarından dolayı devlet tarafından bugüne kadar ödenmiş olan tazminat
miktarları ile ödenen bu tazminatların sorumlu kişilere rücu edilip
edilmediğinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/527)
3.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal ve 23 milletvekilinin, Hrant Dink suikastı, Rahip
Santaro cinayeti ve Malatya Zirve Yayınevi katliamının aynı örgüt tarafından
işlenip işlenmediğinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/528)
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- CHP Grubunun,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 6/2/2003 tarihli 32’nci
Birleşiminde ve 1/3/2003 tarihli 39’uncu Birleşiminde gerçekleştirilen kapalı
oturumlara ilişkin tutanaklar ile tutanak özetlerinin İç Tüzük’ün 71’inci
maddesi uyarınca yayınlanmasına ilişkin önerisi
2.- AK PARTİ
Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın
yeniden düzenlenmesine; 12, 19 ve 26 Mart 2013 Salı günkü birleşimlerinde birer
saat sözlü soruların görüşülmesini müteakip kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşülmesine; 6, 13, 20, ve 27 Mart 2013 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü
soruların görüşülmemesine; 5 Mart 2013 Salı günkü birleşiminde sözlü sorular ve
diğer denetim konularının görüşülmemesine; 426 ve 310 sıra sayılı kanun tasarılarının
İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin önerisi
VIII.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Kapalı oturum
tutanaklarının on yıl geçtikten sonra ayrıca bir karara gerek kalmadan
açıklanıp açıklanamayacağı hakkında
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Bursa
Milletvekili Necati Özensoy’un, Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın AK PARTİ grup
önerisi üzerindeki konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
2.- Bursa
Milletvekili İlhan Demiröz’ün, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi
Eker’in görüşülen kanun teklifinin 4’üncü maddesi üzerindeki konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
X.-
SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Plan ve Bütçe
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
XI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları
(1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Rize
Milletvekili Nusret Bayraktar ve Kars Milletvekili Yunus Kılıç ile 16
Milletvekilinin; Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine
Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye
Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun ile Orman Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin; Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu Raporu (2/1256, 2/1257) (S. Sayısı: 428)
XII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolat’ın, tarımsal amaçlı kullanılan elektrikteki vergi
oranlarına, kayıp kaçak bedellerine ve artezyen kuyularına yönelik sayaç
zorunluluğuna ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız’ın cevabı (7/15519)
2.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Seyitömer Termik Santraline yapılan işçi alımı ile
ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız’ın cevabı (7/15520)
3.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Osmaniye’de tarımsal sulama amaçlı
elektrik borcu olanlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız’ın cevabı (7/15521)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2003-2012 yılları arasında görevden alınan ve
atanan bürokratlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız’ın cevabı (7/15522)
5.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Bakanlık tarafından kiralanan gayrimenkullere
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı
(7/15523)
6.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Diyarbakır’da yaşanan elektrik
kesintilerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız’ın cevabı (7/15525)
7.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, alınan ve kiralanan taşıtların maliyetine ilişkin
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/16146)
8.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Vakıflar Genel Müdürlüğünce 2003-2012 yılları
arasında Diyarbakır’a yapılan yatırımlara ilişkin Başbakandan sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/16570)
9.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık personelinin e-mail ve
sosyal medya hesaplarının denetlenip denetlenmediğine ilişkin sorusu ve Çevre
ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/16623)
10.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Diyarbakır, Bursa ve Kocaeli’deki kayıp kaçak
elektrik miktarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız’ın cevabı (7/16632)
11.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, enerjide dışa bağımlılığa ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/16633)
12.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, 2002’den bu güne yapılan doğal gaz anlaşmalarına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı
(7/16634)
13.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, petrol ve nükleer atık taşınan tankerlerin
boğazlardan geçişine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız’ın cevabı (7/16635)
14.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Adana Yumurtalık petrol boru hattına ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/16636)
15.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Mersin Akkuyu Nükleer Santraline ilişkin sorusu
ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/16637)
16.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık personelinin e-mail ve
sosyal medya hesaplarının denetlenip denetlenmediğine ilişkin sorusu ve Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/16638)
17.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun elektrik
fiyatlarında artışa yol açan bir kararına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/16639)
18.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, elektrikte kayıp kaçak oranlarına ve
elektrik dağıtım şirketlerinin hizmet kalitesine ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/16640)
19.- Muğla
Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, Muğla’daki termik santrallerin bazı
hizmetlerinin taşeron işçilere devredileceği iddialarına ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/16641)
20.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Türkiye Taş Kömürü Kurumunca
yayımlanan bir genelgeye ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız’ın cevabı (7/16642)
21.- Ankara
Milletvekili Ayşe Gülsün Bilgehan’ın, TTK’ye bağlı işletmelerde çalışan
işçilere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın
cevabı (7/16749)
22.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, TOKİ tarafından gerçekleştirilen arsa satışlarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın
cevabı (7/16780)
23.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, son on yılda restore edilen eserlere
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/16815)
24.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, Vakıflar Genel Müdürlüğünce verilen burslara ilişkin
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/16816)
25.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2013’te Kahramanmaraş’a
yapılması planlanan yatırımlara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç’ın cevabı (7/16817)
26.- Tekirdağ
Milletvekili Bülent Belen’in, Türk Dil Kurumunun Kürtçe sözlük çıkarılması için
bir çalışması olup olmadığına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç’ın cevabı (7/16818)
27.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, statüsü değişen belde belediyelerinin
İLBANK’tan kullandıkları destek ve aldıkları hibelere ilişkin sorusu ve Çevre
ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/16895)
28.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık kadrolarına yapılan
atamalara ve görevden almalara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/16896)
29.- İzmir
Milletvekili Oğuz Oyan’ın, Aydın’da onaylanan koruma amaçlı bir imar planına
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/16897)
30.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, TOKİ’nin İstanbul’da yaptığı bazı projelere ilişkin
sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/16899)
31.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Mogan Gölü’ne uçak seferi konulacağı
iddialarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın
cevabı (7/16900)
32.- Ankara
Milletvekili İzzet Çetin’in, Atatürk Orman Çiftliğinin Kültürel Peyzaj Alanı
olarak tesciline ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktar’ın cevabı (7/16902)
33.- Ankara
Milletvekili İzzet Çetin’in, Başbakanlık binasının inşaatıyla ilgili olarak
düzenlenen yapı ruhsatına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktar’ın cevabı (7/16903)
34.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, lisanslı harita kadastro
mühendisliği sınavı ile ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/16906)
35.- Samsun
Milletvekili Cemalettin Şimşek’in, TOKİ’nin faaliyetlerine ve Samsun’un Canik
ilçesinde yaşanan sel felaketi ile ilgili soruşturma açılıp açılmadığına
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
(7/16908)
36.- Bursa
Milletvekili Kemal Ekinci’nin, Bursa’da kurulması planlanan bir termik santrale
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
(7/16910)
37.- Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmaz’ın, 2013 yılında Isparta’da yapılması planlanan
yatırımlara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı
(7/16952)
38.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, kaçak sigaraların iç piyasada satılmasına ilişkin
sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/16953)
39.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2013 yılında Kahramanmaraş’a
yapılması planlanan yatırımlara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı
Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/16955)
40.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, sigaradaki ÖTV ve KDV’nin düşürülmesine ve
sigara kaçakçılığının önlenmesine yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/17030)
41.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, bazı bakanlıkların örgütsel yapılarında
değişiklik yapan KHK’ların yürürlükteki kanunlarla çeliştiği iddialarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
(7/17148)
42.- Ankara Milletvekili
Levent Gök’ün, Ankara’nın farklı ilçelerindeki riskli yapıları belirleyen bir
rapora ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
(7/17248)
43.- Uşak
Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, yeni Anayasa hazırlık çalışmalarına
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın
cevabı (7/17433)
44.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, TBMM’de erişimi engellenen internet sitelerine ve
TBMM internet sayfasından ulaşılamayan bir gazeteye ilişkin sorusu ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/17434)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.02’de açılarak üç oturum yaptı.
Van Milletvekili Mustafa Bilici, Cazibe Merkezlerini Destekleme
Programı ve uygulamalarına,
Bingöl Milletvekili İdris Baluken, Gülsüm Koç davasına,
Kocaeli Milletvekili Haydar Akar, Kocaeli’de uygulanan kentsel
dönüşüme ve Büyükşehir Belediye Kanunu’nun kentlerdeki yansımasına
İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Adana Milletvekili Ali Halaman, çiftçilerin kullandığı tohumlarla
ilgili ithal kararnamesinin çıkarılması gerektiğine,
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç,
Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu,
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı,
Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gök,
Bursa Milletvekili İsmail Aydın,
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın, AK PARTİ Grubu adına,
Yozgat Milletvekili Yusuf Başer,
Kayseri Milletvekili Yaşar Karayel,
Yalova Milletvekili Muharrem İnce, CHP Grubu adına,
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, MHP Grubu adına,
Malatya Milletvekili Mustafa Şahin,
Elâzığ Milletvekili Şuay Alpay,
Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ,
28 Şubat sürecine,
Bursa Milletvekili Aykan Erdemir, Bursa’nın tarihiyle özdeşleşmiş
Mahfel’in satılmasının Bursa’nın tarihine ve geleneğine bir ihanet olacağına ve
bu hareketin karşısında durduklarına,
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan, 1 Mart tezkeresine,
Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan, sosyal güvenlik destek
primi borçlarının çalışan emeklilerde büyük huzursuzluk yarattığına ve
Hükûmetin sosyal güvenlik destek primi faizlerini kaldırmayı düşünüp
düşünmediğini öğrenmek istediğine,
Antalya Milletvekili Yusuf Ziya İrbeç, 2/B yasası nedeniyle
vatandaşların mağdur durumda bulunduklarına,
Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan, iktidar
milletvekillerinin 28 Şubatta gösterdikleri duyarlılığı 12 Eylül ve 12 Martta
da göstermelerini umduğuna, 1/3/1958 tarihinde Kocaeli’de batan Üsküdar
vapurunda hayatını yitirenleri saygıyla andığına ve Kocaeli halkı olarak onları
unutmadıklarına,
Kocaeli Milletvekili Haydar Akar, yüksek hızlı trenin Kocaeli
içinden geçen bölümünde yapılan çalışmalarda vatandaşlara ve tarihî eserlere
zarar verildiğine,
Bursa Milletvekili İlhan Demiröz, Bursa Keles Kozağacı Vadisi ve
Harmanalanı mevkisinde kurulacak termik santralle ilgili gelişmeler hakkında
bilgi almak istediğine,
İlişkin birer açıklamada bulundular.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek’le birlikte
Finlandiya Parlamentosu Başkanı Eero Heinaluoma’nın davetine icabet etmek üzere
6-8 Mart 2013 tarihlerinde Finlandiya’ya resmî ziyarette bulunacak Parlamento
heyetini oluşturmak için siyasi parti gruplarınca bildirilen isimlere ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi Genel Kurulun bilgisine
sunuldu.
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, (6/1071, 6/2431) esas numaralı
sözlü soru önergelerini geri aldığına ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine
sunuldu.
Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek ve 19 milletvekilinin,
çeltik üreticilerinin sorunlarının (10/523),
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve 21 milletvekilinin, faili
meçhul cinayetlerle ilgili hakikatlerin (10/524),
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve 21 milletvekilinin, Şırnak
Uludere katliamı ile ilgili olarak olay gecesi ve öncesinde MİT, ABD, İsrail
veya İran’dan istihbari anlamda bir bilgi alınıp alınmadığı konusunun (10/525),
Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Fransa ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında parlamentolar
arası dostluk grubu kurulmasına,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek başkanlığındaki
heyetin; Hırvatistan Parlamentosu Başkanı Josip Leko ve Kosova Meclis Başkanı
Jakup Krasniqi’nin vaki davetlerine icabet etmek üzere 18-20 Mart 2013
tarihleri arasında Hırvatistan’a ve 20-21 Mart 2013 tarihleri arasında
Kosova’ya resmî bir ziyarette bulunmasına,
İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi tezkereleri kabul edildi.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),
2’nci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
raporlarının (1/484) (S. Sayısı: 287),
Görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından ertelendi.
3’üncü sırasında yer alan, Rize Milletvekili Nusret Bayraktar ve
Kars Milletvekili Yunus Kılıç ile 16 Milletvekilinin; Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan
Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanun ile Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi’nin; Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına
Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait
Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu’nun (2/1256, 2/1257) (S.
Sayısı: 428) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı.
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Rize Milletvekili
Nusret Bayraktar’ın şahsına sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.
Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz, Rize Milletvekili Nusret
Bayraktar’ın bazı ifadelerine,
Kocaeli Milletvekili Haydar Akar, Kocaeli Milletvekili İlyas
Şeker’in bazı ifadelerine,
İlişkin birer açıklamada bulundular.
Yapılan yoklamalar sonucunda Genel Kurulda toplantı yeter sayısı
bulunmadığından, alınan karar gereğince, 5 Mart 2013 Salı günü saat 15.00’te
toplanmak üzere 17.37’de birleşime son verildi.
Şükran
Güldal MUMCU
Başkan
Vekili
Bayram
ÖZÇELİK Mustafa
HAMARAT
Burdur Ordu
Kâtip Üye Kâtip
Üye
II. - GELEN KÂĞITLAR
No:
103
1 Mart 2013 Cuma
Tezkereler
1.- Hakkari
Milletvekili Esat Canan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1152) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.02.2013)
2.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici’nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1153) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.02.2013)
3.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1154) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.02.2013)
4.- Hakkari
Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1155) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.02.2013)
5.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1156) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.02.2013)
6.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1157) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.02.2013)
7.- Konya
Milletvekili Hüseyin Üzülmez’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1158) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.02.2013)
Teklifler
1.- Bursa
Milletvekilleri Bedrettin Yıldırım ve Önder Matlı ile 20 Milletvekilinin;
Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile Gençlik ve Spor Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1289) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor;
Plan ve Bütçe; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.02.2013)
2.- Aydın
Milletvekilleri Mehmet Erdem ve Ali Gültekin Kılınç ile 1 Milletvekilinin; Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/1290) (Adalet; Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Çevre; Milli
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor; Plan ve Bütçe; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01.03.2013)
3.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Bürge ve 23 Milletvekilinin; Sebze ve Meyveler ile Yeterli
Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanunda ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1291)
(Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Tarım, Orman ve
Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
01.03.2013)
Geri Alınan Yazılı Soru Önergesi
1.- Hatay
Milletvekili Hasan Akgöl, TBMM İdari Teşkilatında görev yapan idarecilerin
özlük haklarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru
önergesini 01.03.2013 tarihinde geri almıştır (7/17982)
No:
104
4 Mart 2013 Pazartesi
Teklifler
1.- Antalya
Milletvekili Yıldıray Sapan’ın; Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1292) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:15.02.2013)
2.- İzmir
Milletvekili Musa Çam ve Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un; 6111 Sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/1293) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.02.2013)
3.- İstanbul
Milletvekilleri Ercan Cengiz ve Aydın Ağan Ayaydın’ın; 5271 Sayılı Ceza
Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/1294)
(Anayasa ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.02.2013)
4.- Samsun
Milletvekili Cemalettin Şimşek ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 6191 Sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu
ile 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1295) (Plan ve Bütçe ile Milli Savunma
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.02.2013)
5.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 2 Milletvekilinin; Muhtar Ödenek ve
Sosyal Güvenlik Yasası ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/1296) (İçişleri; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve
Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.02.2013)
6.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; İl Özel İdaresi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1297) (İçişleri ile Plan ve
Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.02.2013)
7.- Samsun
Milletvekili Cemalettin Şimşek ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Özel Tüketim Vergisi ve Motorlu Taşıtlar
Vergisi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1298)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.02.2013)
8.- İstanbul
Milletvekili Celal Dinçer’in; İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/1299) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.02.2013)
9.- Bursa
Milletvekili Aykan Erdemir’in; 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1300) (Kadın Erkek Fırsat Eşitliği; Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22.02.2013)
10.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1301) (Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25.02.2013)
11.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1302) (Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.02.2013)
12.- Edirne
Milletvekili Recep Gürkan’ın; 14/7/1965 Tarihli ve 657 Sayılı Devlet Memurları
Kanununa Ekli 1 Sayılı Cetvelde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/1303) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.02.2013)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Tekirdağ
Milletvekili Bülent Belen’in, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca yapılan
yardımlara ve yaptığı seyahatlerde aldığı harcırah miktarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14445)
2.- Van
Milletvekili Nazmi Gür’ün, Van’da yaşanan deprem sonrası afetzedelerin
sorunlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi
(7/15503)
3.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, İstanbul Avcılar’daki orta hasarlı ev ve işyerlerine
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/15798)
4.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, İstanbul’da bir ilçe belediyesinin vergi
borçlarına karşılık sahip olduğu gayrimenkulleri Hazineye devrettiği
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16572)
5.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, ülkemizde faaliyet gösteren domuz çiftliklerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16573)
6.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, ticari faaliyette bulunduğu gerekçesiyle bir
dernek hakkında soruşturma başlatıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/16574)
7.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, TSK tarafından verilen madalyalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16575)
8.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, memur ve Bağ-Kur emeklilerine intibak zammı
yapılmamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16576)
9.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara’nın Sincan ilçesinde sağlık ocağı olarak
inşa edilen bir binanın okuma salonu olarak kullanılmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/16578)
10.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara’nın Sincan ilçesinin trafik sorununa ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16579)
11.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık’ın, bir derneğe ticari faaliyette bulunduğu
gerekçesiyle kesilen cezalara ve hakkında dava açılmış olan bir derneğin
faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16580)
12.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, bir derneğe ticari faaliyette bulunduğu
gerekçesiyle kesilen cezalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16581)
13.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Genelkurmay Elektronik Sistemler
Komutanlığının MİT’e devredilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16584)
14.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, uluslararası taşımacılık
yaparken yaralanan ve hayatını kaybeden şoförlere ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/16586)
15.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sağlık hizmetlerinde reçetelerden
alınan ücretlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16587)
16.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında KOSGEB kredisi
kullanan girişimcilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16588)
17.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, son on yılda meydana gelen maden
kazalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16589)
18.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, bazı üniversitelerle ilgili usulsüzlük iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16590)
19.- Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Paris’te öldürülen terör örgütü mensubu
kadınların katıldığı eylemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16591)
20.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, MİT tarafından hazırlanan bir rapora
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16592)
21.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık personelinin e-mail ve
sosyal medya hesaplarının denetlenip denetlenmediğine ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16601)
22.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Eser Danışoğlu’nun, 6284 sayılı Kanun’un uygulanması amacıyla
çıkartılması gereken yönetmeliğe ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16602)
23.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Tokat’taki kadın sığınma evlerine ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16603)
24.- Bilecik
Milletvekili Bahattin Şeker’in, engellilerle ilgili çalışmalara ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16604)
25.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici’nin, Bakanlığın kullandığı hizmet binasına ilişkin
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16605)
26.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık personelinin e-mail ve
sosyal medya hesaplarının denetlenip denetlenmediğine ilişkin Avrupa Birliği
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16606)
27.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç’un, yabancı bir TV kanalına verdiği beyana ilişkin
Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/16607)
28.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2003-2012 yılları arasında
görevden alınan bürokratlara ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16608)
29.- Tekirdağ
Milletvekili Bülent Belen’in, İsviçre’nin Stockholm şehrinde katıldığı bir
toplantıda yaşanan bir olaya ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16609)
30.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık personelinin e-mail ve
sosyal medya hesaplarının denetlenip denetlenmediğine ilişkin Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/16610)
31.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt’un, ülkemizdeki bilimsel yayın verilerine ilişkin
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/16611)
32.- İzmir
Milletvekili Aytun Çıray’ın, sigorta şirketlerinin oto tamircilerine haksız
uygulamalar yaptığı iddiasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16613)
33.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık personelinin e-mail ve
sosyal medya hesaplarının denetlenip denetlenmediğine ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16614)
34.- Ankara
Milletvekili İzzet Çetin’in, Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansının
internet sayfasında yer alan bir bilgiye ve Türkiye’de işçi haklarına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16615)
35.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, şehit yakınlarına ikinci iş imkanı uygulamasına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16616)
36.- Bilecik
Milletvekili Bahattin Şeker’in, Türkiye’deki kayıtlı işsiz sayısına, işsizlik
fonuna ve kayıt dışı istihdama ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16620)
37.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Zonguldak’ta meydana gelen maden
kazasına ve maden işçilerinin mağduriyetine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16621)
38.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık personelinin e-mail ve
sosyal medya hesaplarının denetlenip denetlenmediğine ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16628)
39.- Muğla
Milletvekili Ömer Süha Aldan’ın, çeşitli örgütlere mensup on bin militanın Türkiye
üzerinden Suriye’ye geçiş yaptıkları iddiasına ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16629)
40.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Kerkük’teki Türkmenlerin yaşadığı sorunlara
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16630)
41.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Kuzey Irak’taki PKK varlığının önlenmesine ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16631)
42.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars’ta ithal ot nedeniyle çiftçilerin
yaşadıkları sorunlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16645)
43.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, zeytin sıkım hizmetinden alınan KDV’ye
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16646)
44.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık personelinin e-mail ve sosyal medya
hesaplarının denetlenip denetlenmediğine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16647)
45.- Manisa
Milletvekili Sakine Öz’ün, 2012 yılında ürünlerde ortalama verimdeki düşüşün
nedenlerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16648)
46.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, zeytin karasuyunun doğaya verdiği zararın
engellenmesi amacıyla gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16649)
47.- Hatay
Milletvekili Hasan Akgöl’ün, pamuk üretimi için verilen desteklere ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16650)
48.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, çiftçilere verilecek tarımsal destek
oranlarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16651)
49.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta çiftçilere yapılan alan bazlı desteklemelere
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16652)
50.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta denetlenen okul kantinlerine ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16653)
51.- Bursa
Milletvekili Necati Özensoy’un, dondurma sektöründeki GDO’lu ürünlere ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16654)
52.- Muğla
Milletvekili Ömer Süha Aldan’ın, Dahilde İşleme İzin Belgesi olan firmalara
ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/16655)
53.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık personelinin e-mail ve
sosyal medya hesaplarının denetlenip denetlenmediğine ilişkin Gümrük ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16656)
54.- Bilecik
Milletvekili Bahattin Şeker’in, 2012 yılındaki kaçakçılıkla ilgili bazı
verilere ve yapılan çalışmalara ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16658)
55.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık personelinin e-mail ve
sosyal medya hesaplarının denetlenip denetlenmediğine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16659)
56.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara’nın Sincan ilçesinde bir güzergaha otobüs
hattı tahsis edilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16660)
57.- Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in, “AK” veya “AKP” ibarelerinin yer aldığı plakalara
sahip resmi araçlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16661)
58.- Ankara
Milletvekili İzzet Çetin’in, Ankara’da mahalleye dönüştürülen köylere yönelik
altyapı hizmetlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16662)
59.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta 2012 yılında uyuşturucu kullanımı ile
ilgili verilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16663)
60.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta 2012 yılında kadına şiddet dolayısıyla
yapılan başvurulara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16664)
61.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta 2012 yılında il özel idarelerince yardım
yapılan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16665)
62.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, görev sırasında vefat eden kamu görevlilerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16666)
63.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’de bir firmanın kaçak damacana su
dağıtımı yaptığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16667)
64.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, hurdaya ayrılması gereken araçlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16668)
65.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’nin Darıca ilçesinde trafik lambası
bulunmamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16669)
66.- Bursa
Milletvekili İlhan Demiröz’ün, Kestel ilçesinde yapımı devam eden Küçük Sanayi
Sitesi ile ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16670)
67.- Ankara
Milletvekili Sinan Aydın Aygün’ün, TÜİK’in veri açıklama sistemi ile ilgili
tehlike ve sorunlara ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16672)
68.- Ankara
Milletvekili Sinan Aydın Aygün’ün, büyüme oranları ile altın ithalatı ve
ihracatına ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16673)
69.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık personelinin e-mail ve
sosyal medya hesaplarının denetlenip denetlenmediğine ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16674)
70.- Çanakkale
Milletvekili Ali Sarıbaş’ın, Gelibolu’da düzenlenecek Anzak Günü törenine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/16676)
71.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık personelinin e-mail ve
sosyal medya hesaplarının denetlenip denetlenmediğine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16677)
72.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Gelir İdaresi Başkanlığında denetim birimi
olmamasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16678)
73.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, sermaye gelirlerinde bütçe hedefinin
tutturulamamasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16679)
74.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, belediyelerin borçlarına karşılık camileri
Hazine’ye devrettikleri iddialarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16680)
75.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından denetlenen bazı
derneklere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16681)
76.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Konya’daki Devlet ve vakıf üniversitelerinde kayıtlı
öğrenci sayısına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16682)
77.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, okullarda kılık kıyafet serbestisi getirilmesine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16683)
78.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık personelinin e-mail ve sosyal
medya hesaplarının denetlenip denetlenmediğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16684)
79.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, seçmeli derslere ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16685)
80.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, okul yöneticileri ile ilgili bazı
verilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16686)
81.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara’nın Sincan ilçesindeki bir beldenin eğitim
sorununa ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16687)
82.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, TOKİ’nin Yapracık konutlarında bulunan okullara
eğitim öğretim faaliyetleri başlamamasına rağmen öğretmen ataması yapıldığı
iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16688)
83.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Gazi Üniversitesi ile ilgili bazı iddialara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16689)
84.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, yeni eğitim sisteminde seçmeli dersler için altyapı
eksikliğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16690)
85.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, il emri uygulamasının kaldırılmasının olumsuz
etkilerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16691)
86.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, öğretmenlere yönelik şiddete ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16692)
87.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, eş durumu ve özür grubu atamalarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16693)
88.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, alan değişikliği yapan öğretmenlerin
yaşadığı sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16694)
89.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta son beş yılda yapılan ve 2013 yılı
içinde yapımı planlanan okullara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16695)
90.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta hizmet içi eğitimle ilgili bir tesis
bulunup bulunmadığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16696)
91.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, YÖK’ün internet sitesinin ele geçirilmesine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16697)
92.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, bazı üniversitelerin kimlik kartlarını bankalar
aracılığıyla hazırlamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16698)
93.- Muğla
Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, Bilişim Teknolojisi derslerinin verimliliğinin
artırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16699)
94.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık çalışanları ile ilgili bazı
verilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16700)
95.- Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceer’in, Şarköy öğretmenevinin kapatılacağı iddiasına
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16701)
96.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık personelinin e-mail ve
sosyal medya hesaplarının denetlenip denetlenmediğine ilişkin Orman ve Su
İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16706)
97.- Çanakkale
Milletvekili Ali Sarıbaş’ın, Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde bir köydeki çayın
ıslahı amacıyla yapılan kamulaştırmalara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16707)
98.- Gaziantep Milletvekili
Mehmet Şeker’in, yer altı suyu kullanımının tespiti amacıyla su kuyularına
ölçüm sistemi takılması zorunluluğuna ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16708)
99.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat ilindeki ağaçlandırma çalışmalarına ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16710)
100.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, ulusal sel eylem planına ilişkin Orman ve Su
İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16711)
101.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’taki suyun kalitesine ilişkin Orman ve Su
İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16716)
102.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığa bağlı bir birimin internet sayfasının
reklam almasına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16721)
103.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, ülke genelinde DSİ tarafından yapılan
kamulaştırmalara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16722)
104.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’de DSİ tarafından yapılan
kamulaştırmalara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16723)
105.- Edirne
Milletvekili Kemal Değirmendereli’nin, DSİ 11. Bölge Müdürlüğüne yapılan
atamalara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16724)
106.- Muğla
Milletvekili Ömer Süha Aldan’ın, evrensel hizmet fonuna ilişkin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/16738)
107.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık personelinin e-mail ve
sosyal medya hesaplarının denetlenip denetlenmediğine ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/16739)
108.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara’nın Sincan ilçesinde PTT hizmetlerinin
yeterliliğine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16740)
109.- Antalya
Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, sivil havacılık sektöründe hizmet veren şirket
sayısına ve pilot istihdamına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16741)
110.- Balıkesir
Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün, otoyollarda uygulamaya konulan Hızlı Geçiş
Sisteminde yaşanan sorunlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16742)
111.- Muğla
Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, Marmaris-Muğla karayolunda yaşanan sorunlara
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16743)
112.- İzmir
Milletvekili Aytun Çıray’ın, sigorta şirketlerinin oto tamircilerine haksız
uygulamalar yaptığı iddiasına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/16744)
113.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Suriye ile ilişkilere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16746)
114.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, EGO’nun Esenboğa Havalimanı hattını kiralamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16747)
115.- Aydın
Milletvekili Bülent Tezcan’ın, Ergenekon soruşturması kapsamında bir
gecekonduda yapılan aramaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16750)
116.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, bir derneğin gerçekleştirdiği harcamalar ile
ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16751)
No:
105
5 Mart 2013 Salı
Teklif
1.- İstanbul
Milletvekili Aydın Ağan Ayaydın’ın; 5597 Sayılı Yurt Dışına Çıkış Harcı
Hakkında Kanun ile Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/1304) (Plan ve Bütçe
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.02.2013)
Raporlar
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Romanya Hükümeti Arasında Avrupa İşleri Konusunda
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/681) (S. Sayısı: 429) (Dağıtma tarihi:
05.03.2013) (GÜNDEME)
2.- İsviçre
Konfederasyonu ile Avusturya Cumhuriyeti Arasında Viyanada Uluslararası Göç
Siyasaları Geliştirme Merkezi Kurulması ve İşleyişine Dair Anlaşmaya
Katılmamızın Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/729) (S. Sayısı: 430) (Dağıtma tarihi: 05.03.2013) (GÜNDEME)
3.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Man Adası Hükümeti Arasında Vergi Konularında Bilgi
Değişimi Anlaşması ve Söz Konusu Anlaşmaya İlişkin Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/732) (S. Sayısı: 431) (Dağıtma tarihi: 05.03.2013) (GÜNDEME)
4.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür
Merkezlerinin Kuruluşu, İşleyişi ve Faaliyetleri Hakkında Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/737) (S. Sayısı: 432) (Dağıtma tarihi: 05.03.2013) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2013 yılları arasında Türkiye’ye yasa
dışı yollarla girmeye çalışan kişilere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/3027) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
2.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2011-2013 yılları arasında Türkiye üzerinden
diğer ülkelere yasa dışı yollarla geçmeye çalışan Suriye uyruklu kişilere
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3028) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.02.2013)
3.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2013 yılları arasında meydana gelen deniz
kazalarına ve kurallara uymayan gemilere kesilen cezalara ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/3029) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.02.2013)
4.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, satışı yasaklanan ilaçlara ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3030) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
5.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bayburt’taki köylerin kanalizasyon sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3031) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.02.2013)
6.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bayburt’un spor altyapısının iyileştirilmesine
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından sözlü soru önergesi (6/3032) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13.02.2013)
7.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, emniyet personelinin özlük haklarına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3033) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.02.2013)
8.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, il genel meclisi üyeleri ve emniyet personelinin
özlük haklarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3034)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
9.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, il genel meclisi üyelerinin huzur haklarının
artırılmasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3035)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
10.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane’de köylerin yol ve su sorunlarına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3036) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.02.2013)
11.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bayburt’ta köylerin yol ve su sorunlarına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3037) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.02.2013)
12.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane’de sanayi sitesinin eksikliklerine
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3038) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.02.2013)
13.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bayburt’ta sanayi sitesinin eksikliklerine ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3039) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.02.2013)
14.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, zeytin ağaçlarının korunmasına ve hayvan sayısının
artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3040) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
15.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, tarımdaki kota uygulamasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3041) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
16.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bor madenciliği yapılan alanların çevreye etkilerine
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/3042)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
17.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum’da teşvik süresinin uzatılmasına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/3043) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13.02.2013)
18.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da teşvik süresinin uzatılmasına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/3044) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13.02.2013)
19.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Şırnak, Muş ve Elazığ’da teşvik süresinin
uzatılmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3045) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
20.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane ve Bayburt’ta teşvik süresinin
uzatılmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3046) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
21.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane’de yol ve asfaltlama çalışmalarına
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3047) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.02.2013)
22.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Hakkâri ve Şanlıurfa’da teşvik süresinin
uzatılmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3048) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
23.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, yat imalatına ve karayolu taşımacılığına destek
verilmesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru
önergesi (6/3049) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
24.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, deniz turizminde yaşanan sorunlara ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/3050)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
25.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Çin üretimi mallarla rekabete ilişkin Gümrük ve
Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/3051) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.02.2013)
26.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, astsubayların özlük haklarına ilişkin Milli Savunma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3052) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
27.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, astsubayların özlük haklarına ilişkin Milli Savunma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3053) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
28.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bakanlığa bağlı afet riski altındaki binaların
durumlarına ilişkin Milli Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/3054)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
29.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman’ın spor altyapısının geliştirilmesine
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından sözlü soru önergesi (6/3055) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13.02.2013)
30.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bakanlığa bağlı afet riski altındaki binaların
durumlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/3056)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
31.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, otoyol ve köprülerde kullanılan hızlı geçiş
sistemi ile ilgili sorunlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3057) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
32.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, otoyol ve köprülerde kullanılan hızlı geçiş sistemi ile
ilgili verilere ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü
soru önergesi (6/3058) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
33.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bakanlığın tanıtım giderlerine ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/3059)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
34.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından kiralanan araçlara
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3060) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.02.2013)
35.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2002-2013 yılları arasında Bakanlıkta işe
başlatılan engellilere ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/3061) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
36.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bakan Yardımcısına, görevlerine ve
çalışmalarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3062) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
37.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından kiralanan taşınmazlara
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3063) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.02.2013)
38.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından düzenlenen yurt dışı
gezilere ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3064)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
39.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık personeline ve açılan davalara
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3065) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.02.2013)
40.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, tadilat yapılan okullara ilişkin Milli
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/3066) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.02.2013)
41.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, okul müdürlerinin valiler tarafından
atanacağı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3067) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
42.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, ücretli öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3068) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
43.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2002-2013 yılları arasında Bakanlıkta işe
başlatılan engellilere ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3069) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
44.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2002-2013 yılları itibarıyla Bakanlık ve
personel arasındaki davalara ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3070) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
45.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından düzenlenen yurt dışı
gezilerine ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3071)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
46.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından kiralanan araçlara
ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3072) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.02.2013)
47.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık tarafından kiralanan taşınmazlara
ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3073) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.02.2013)
48.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bakan Yardımcısına, görevlerine ve
çalışmalarına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/3074)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
49.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bakanlığın tanıtım giderlerine ilişkin
Avrupa Birliği Bakanından sözlü soru önergesi (6/3075) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.02.2013)
50.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, evde sağlık uygulamasına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3076) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
51.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli
vatandaşlara ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/3077) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.02.2013)
52.- Yozgat
Milletvekili Sadir Durmaz’ın, Yozgat’taki maden yataklarına ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/3078) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.02.2013)
53.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, bir üsteğmenin ölümüne ilişkin Milli Savunma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3079) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
54.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, özelleştirme uygulamaları sonucunda
başka kurumlara nakledilen personele ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3080) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
55.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, afet riski altındaki alanların kentsel dönüşümüne
ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/3081) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.02.2013)
56.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Şırnak’ta spor alanlarının yetersizliğine ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından sözlü soru önergesi (6/3082) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.02.2013)
57.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, ülkemizdeki bor rezervlerinin değerlendirilmesine
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/3083)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
58.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, madencilik sektörüne ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/3084) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.02.2013)
59.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, yükseköğretim kurumlarında branşlar arasında geçiş
imkanlarının artırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3085) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
60.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bayburt’ta ulaşım hizmetlerine ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3086) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
61.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum’un Narman ilçesinde bir köyde telefon
hizmetlerinin yetersizliğine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3087) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Ankara
Milletvekili Zühal Topcu’nun, Ankara’daki doğal gaz satış bürolarının çalışma
saatlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17983) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07.02.2013)
2.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, suçluların yakalanması için katkıda bulunanların
ödüllendirilmesini düzenleyen bir yönetmelik hazırlandığı iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17984) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.02.2013)
3.- Diyarbakır
Milletvekili Emine Ayna’nın, Başbakanlık personelinin e-posta ve sosyal medya
hesaplarının izlenip izlenmediğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17985) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.02.2013)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının bir
açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17986) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13.02.2013)
5.- Van
Milletvekili Nazmi Gür’ün, 2002-2012 yılları arasında siyasi partilere yapılan
Devlet yardımlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17987)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
6.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, Aselsan personelinin şüpheli ölümüne ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17988) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.02.2013)
7.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, sağlık kampüsleri ihalelerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17989) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
8.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, Cilvegözü Sınır Kapısında meydana gelen patlama
ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17990)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
9.- Çanakkale
Milletvekili Mustafa Serdar Soydan’ın, nüfus artışının etkilerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17991) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.02.2013)
10.- Çanakkale
Milletvekili Mustafa Serdar Soydan’ın, açlık ve yoksulluk sınırı altındaki
vatandaşlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17992) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13.02.2013)
11.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Van’da deprem sonrası yapılan kalıcı
konutlar ile ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17993) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
12.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, Abdullah Öcalan ile MİT Müsteşarı arasında görüşme
yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17994)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
13.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının
konsolosluklarda yaşadığı sıkıntılara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17995) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
14.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, Türkiye Yatırım, Destek ve Tanıtım Ajansı
ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17996)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
15.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, İskenderun’a iki termik santral kurulacağı
iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17997) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.02.2013)
16.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, Suriye sınırına kurulan ikinci radar sistemine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17998) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.02.2013)
17.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Uğur Mumcu cinayetiyle ilgili MİT’te bulunan
belgelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17999) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.02.2013)
18.- İzmir
Milletvekili Oğuz Oyan’ın, Birliklerin Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu
borçlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18000) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.02.2013)
19.- İzmir
Milletvekili Oğuz Oyan’ın, kılık kıyafet kurallarına uymadıkları için
haklarında tutanak tutulan üniversite öğrencilerine ve öğrenciler hakkında
işlem yapan akademik personele ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18001) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
20.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Topkapı Sarayının korunmasına ve sınır bölgesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18002) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.02.2013)
21.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Vakıflar Genel Müdürlüğünde tespit edilen
yolsuzluk olaylarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18003)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
22.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, merkezi ve yerel yönetimlerin ihmalleri sonucu
meydana gelen çocuk ölümlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18004) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
23.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, hayvancılıkla ilgili bazı verilere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18005) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.02.2013)
24.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından
gerçekleştirilen proje ve yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18006) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
25.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Şeker’in, Oğuzeli-Karkamış yoluna ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18007) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
26.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, Kocaeli’de bir caminin yıkılacağı iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18008) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.02.2013)
27.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, basın özgürlüğüne ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18009) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
28.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık’ın, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi ile petrol
anlaşmaları yapıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18010) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
29.- Samsun
Milletvekili Cemalettin Şimşek’in, bütünleme sınavı hakkı tanınmayan Anadolu
Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi öğrencilerinin mağduriyetine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18011) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
30.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, yurt dışındaki Türkmenlere yönelik saldırılara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18012) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.02.2013)
31.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, küçük esnafın yaşadığı sorunlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18013) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.02.2013)
32.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, bağlı kurum ve kuruluşların İstanbul’daki
proje ve yatırımlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18014) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.02.2013)
33.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, bağlı kurum ve kuruluşların İstanbul’daki
proje ve yatırımlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı
soru önergesi (7/18015) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
34.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Türk Hava Yollarında uçuşlarda
yapılan içecek servislerine ve çalışan personele ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/18016) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
35.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’nın Gölbaşı ilçesinin bazı
mahallelerinde doğal gaz bulunmamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18017) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
36.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, turizmci usta öğreticilerin işsizlik maaşı
alamamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18018) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.02.2013)
37.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, turizmci usta öğreticilerin sendikalara
üyeliklerine ve aile yardımı almalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18019) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
38.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, ceza infaz kurumlarında çalışan kaloriferci ve
aşçıların sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18020)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
39.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, turizmci usta öğreticilerin ücretli izin ve
tazminatlar konusunda yaşadığı sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18021) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
40.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, turizmci usta öğreticilerin statüsüne ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18022) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.02.2013)
41.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, engelli maaşıyla ilgili uygulamada doğabilecek
mağduriyetlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18023) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.02.2013)
42.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Türkiye-Suriye sınırında bulunan mayınlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18024) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.02.2013)
43.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, TRT’nin sanatçıların kılık kıyafetine müdahale
ettiği iddiasına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/18025) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
44.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, televizyon programlarındaki yaş
sınırlamalarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/18026) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
45.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Türkçe’ye giren yabancı sözcüklere ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/18027) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.02.2013)
46.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bölgemizdeki ülkelerle tarihsel ortaklıklara
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/18028)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
47.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından
gerçekleştirilen proje ve yatırımlara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent
Arınç) yazılı soru önergesi (7/18029) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
48.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından haklarında
ecrimisil davası açılan din görevlilerine ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/18030) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.02.2013)
49.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, bağlı kurum ve kuruluşların İstanbul’daki
proje ve yatırımlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı
soru önergesi (7/18031) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
50.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Türkiye’deki bankalara ve bunların şube sayısına
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18032)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
51.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, kredi kartı faizlerine ve bankalarca alınan ücret ve
masraflara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/18033) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
52.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından
gerçekleştirilen proje ve yatırımlara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali
Babacan) yazılı soru önergesi (7/18034) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
53.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, İzmit esnafının sorunlarına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18035) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.02.2013)
54.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, bağlı kurum ve kuruluşların İstanbul’daki
proje ve yatırımlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı
soru önergesi (7/18036) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
55.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, bazı yerlerin riskli alan ilan edilmesine
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/18037)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
56.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından
gerçekleştirilen proje ve yatırımlara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir
Atalay) yazılı soru önergesi (7/18038) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
57.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, bağlı kurum ve kuruluşların İstanbul’daki
proje ve yatırımlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı
soru önergesi (7/18039) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
58.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından
gerçekleştirilen proje ve yatırımlara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir
Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/18040) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
59.- Bilecik
Milletvekili Bahattin Şeker’in, yurt dışında yaşayan Türkler’e yönelik
asimilasyon ve misyonerlik faaliyetlerine ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/18041) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.02.2013)
60.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan’ın, camilerin ısınma giderlerinin Devlet bütçesi
tarafından karşılanması talebine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ)
yazılı soru önergesi (7/18042) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
61.- Hatay
Milletvekili Hasan Akgöl’ün, Cilvegözü Sınır Kapısında meydana gelen patlamaya
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18043) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.02.2013)
62.- Muş
Milletvekili Demir Çelik’in, Antalya L Tipi Kapalı Cezaevinde psikolojik
sorunları olan bir hükümlünün durumuna ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18044) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
63.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, Antalya L Tipi Cezaevi ile ilgili iddialara
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/18045) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.02.2013)
64.- Bursa
Milletvekili İlhan Demiröz’ün, Bursa-Gemlik Adliyesinin hizmet binası sorununa
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/18046) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.02.2013)
65.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, tutuklu ve hükümlü avukatlara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18047) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
66.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, icra dosyalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18048) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
67.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
proje ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/18049)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
68.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, 2002 yılından bu yana kolluk kuvvetleri
tarafından operasyon düzenlenen belediyelere ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18050) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
69.- Bursa
Milletvekili Kemal Ekinci’nin, Bursa’nın Gemlik ilçesindeki adliye binasına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/18051) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.02.2013)
70.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlığın İstanbul’daki proje ve
yatırımlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/18052)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
71.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, yargı çalışanlarının sorunlarına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/18053) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.02.2013)
72.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında açılan aile destek
merkezlerine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18054) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
73.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, kadın istihdamı için yapılan
projelere ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18055) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
74.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
proje ve yatırımlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18056) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
75.- Tekirdağ
Milletvekili Emre Köprülü’nün, Tekirdağ’da bulunan TOKİ konutlarındaki
eksikliklere ve şiddet mağduru kadınlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18057) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
76.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, kadına yönelik şiddete ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18058) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.02.2013)
77.- Samsun
Milletvekili Cemalettin Şimşek’in, şehit ailelerine ikinci iş imkanı
sağlanmasına yönelik yasal düzenlemenin uygulanmasından kaynaklanan sorunlara
ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18059)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
78.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlığın İstanbul’daki proje ve
yatırımlarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18060) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
79.- İstanbul
Milletvekili Şafak Pavey’in, engelli yurttaşlarımızla ilgili hukuki
düzenlemelere ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18061) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
80.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
proje ve yatırımlara ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18062) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
81.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlığın İstanbul’daki proje ve
yatırımlarına ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/18063)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
82.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, ülkemizde bilişim teknolojilerinin kullanımının
artırılması ve geliştirilmesi yönündeki çalışmalara ilişkin Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/18064) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.02.2013)
83.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2012-2013 yıllarında ihraç edilen ileri
teknoloji ürünlere ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18065) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
84.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, sanayi üretiminin azalmasına ilişkin Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/18066) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.02.2013)
85.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, hazır ambalajlanmış ürünlerin denetimine
ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/18067)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
86.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, ülkemizdeki taklit ürünlere ve patent
ihlallerine ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18068) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
87.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
proje ve yatırımlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18069) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
88.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Yenilikçi Bakkal Modeli konulu projeleri
inceleyen kurula ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18070) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
89.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, 2012 yılında Bursa’da KOSGEB desteklerinden faydalanan
işletmelere ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18071) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
90.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlığın İstanbul’daki proje ve
yatırımlarına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18072) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
91.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Muş’ta işveren primi Devlet tarafından
ödenen engelli çalışanlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18073) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
92.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Kars’ta işveren primi Devlet
tarafından ödenen engelli çalışanlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18074) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
93.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Iğdır’da işveren primi Devlet
tarafından ödenen engelli çalışanlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18075) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
94.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bazı emekli maaşlarından sosyal
güvenlik kesintisi primi kesildiği iddiasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18076) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
95.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, kamuda çalışanların özlük ve sosyal
haklarındaki farklılıklara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18077) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
96.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, engelli memur kadrolarına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18078) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
97.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18079) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
98.- Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova’nın, iş güvenliği uzmanlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18080) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.02.2013)
99.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Yozgat’ta muhtaç durumda olanlara ve işsiz
sayısına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18081) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
100.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, üniversite mezunlarının iş güvencesine ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18082) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.02.2013)
101.- Samsun
Milletvekili Cemalettin Şimşek’in, engelli vatandaşların kamu kurum ve
kuruluşlarında istihdam edilmesine yönelik çalışmalara ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18083) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.02.2013)
102.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlığın İstanbul’daki proje ve
yatırımlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18084) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
103.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, ülkemizdeki tarım alanlarında yapılan nitrat
analizine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18085)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
104.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında e-atık toplama ve
geri dönüştürme uygulamalarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18086) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
105.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, yangın sonucu zarar gören orman arazileri ile
ilgili çalışmalara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18087) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
106.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Avrupa Birliği hibe programlarından faydalanılarak
gerçekleştirilen projelere ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18088) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
107.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, sosyal ve yeşil alanların artırılmasına
ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18089)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
108.- Çanakkale
Milletvekili Mustafa Serdar Soydan’ın, atık yağların toplanmasına ve geri
dönüşümüne ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18090) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
109.- Çanakkale
Milletvekili Mustafa Serdar Soydan’ın, atık araç lastiklerinin toplanmasına
ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18091)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
110.- Çanakkale
Milletvekili Mustafa Serdar Soydan’ın, çimento fabrikalarında kullanılan atık
motor yağındaki tekelleşme iddiasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18092) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
111.- Hatay Milletvekili
Mevlüt Dudu’nun, İskenderun’a kurulacağı iddia edilen iki termik santralin
çevreye olası zararlarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18093) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
112.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Van Erciş’te yapılan bazı binalarla ilgili
iddialara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18094)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
113.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Devlete ait arazilere ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18095) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
114.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Van’ın Erciş ilçesinde yapılan kentsel dönüşüm
çalışmalarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18096) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.02.2013)
115.- Diyarbakır
Milletvekili Emine Ayna’nın, Diyarbakır’da TOKİ tarafından yaptırılan bir
hastaneye ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18097)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.02.2013)
116.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, İstanbul’daki hava kirliliğine
ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18098)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
117.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18099) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
118.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, Kanal İstanbul Projesine ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18100) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.02.2013)
119.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, doğal gaz kullanımının düşmesi nedeniyle
oluşan hava kirliliğine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18101) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
120.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Sakin Kent kapsamında olan bölgelerdeki
projelere ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18102)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
121.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, zeytinlik arazilerin korunması için alınan önlemlere
ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18103)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
122.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları itibari ile Türkiye
genelindeki HES projelerine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18104) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
123.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında Mogan Gölü ve
çevresinde yapılan denetimlere ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18105) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
124.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, naylon poşet kullanımına ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18106) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.02.2013)
125.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlığın İstanbul’daki proje ve
yatırımlarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18107) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
126.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, ABD’nin Ankara Büyükelçiliğine yapılan saldırı
ile ilgili iddialara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18108) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.02.2013)
127.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, yabancı bir televizyon kanalı hakkında söylediği
iddia edilen bir söze ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18109) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
128.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, ABD tarafından terörist örgüt olarak tanınan bir örgüte
Türkiye’nin destek olduğu iddialarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18110) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
129.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Türkiye’ye giriş yaptığı iddia edilen bazı yabancı
uyruklu kişilere ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18111)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
130.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
proje ve yatırımlara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18112) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
131.- Adana
Milletvekili Turgay Develi’nin, 12 Şubat 2013’te Adana Havaalanı VİP salonunda
bulunan yabancılara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18113)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
132.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlığın İstanbul’daki proje ve
yatırımlarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18114)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
133.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, ülkemizdeki mültecilere yapılan yardımlara
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18115) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.02.2013)
134.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/18116)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
135.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, sanayi üretimindeki düşüşe ilişkin Ekonomi Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18117) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
136.- İzmir Milletvekili
Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde Türk
girişimcilerinin yaşadığı sorunlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18118) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
137.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlığın İstanbul’daki proje ve
yatırımlarına ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/18119)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
138.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Şubat 2011 tarihinde Afşin’de bir kömür
sahasında meydana gelen göçük olayının soruşturma sonuçlarına ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18120) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.02.2013)
139.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, 18. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve
Konferansı Sonuç Bildirgesindeki görüş ve önerilere ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18121) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.02.2013)
140.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, elektrik santrali kurulum sözleşmesi imzaladığı
halde işletmeyen tesislere kesilen cezalara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18122) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
141.- Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün’ün, Elazığ’da bazı köylerin aydınlatma sorununa
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18123)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
142.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, elektrik santralleri ile ilgili bazı verilere
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18124)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
143.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, mermercilik sektöründe yaşanan
sorunlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18125) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
144.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, elektrik borcunu ödeyemeyen bir
kişiye ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18126) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
145.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18127) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
146.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlığın İstanbul’daki proje ve
yatırımlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18128) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
147.- Çanakkale
Milletvekili Ali Sarıbaş’ın, Bursa, Balıkesir ve Çanakkale’de faaliyet gösteren
bir elektrik dağıtım şirketinin uygulamaları ile ilgili iddialara ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18129) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.02.2013)
148.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Bakanlık tarafından bastırılıp dağıtılan
takvimlere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/18130)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
149.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2013 Haziran ayında yapılacak Akdeniz
Oyunlarıyla ilgili çalışmalara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18131) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
150.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, spor federasyonlarının yönetici kadroları ile
ilgili verilere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18132) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
151.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Ankara’ya yapılacak stadyumla ilgili
çalışmalara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/18133)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
152.- Van
Milletvekili Aysel Tuğluk’un, Aydın’da YURTKUR tarafından bursları kesilen ve
yurtlardan uzaklaştırılan iki öğrenciye ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18134) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
153.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18135) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
154.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlığın İstanbul’daki proje ve
yatırımlarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/18136)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
155.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Konyaspor-Fenerbahçe maçını yöneten hakemle
ilgili iddialara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18137) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
156.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, Van’da Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlı bir
yurtta yaşanan sorunlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18138) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
157.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Sudan’da arazi kiralandığı iddialarına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18139)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.02.2013)
158.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, teneke kutuda satılan içeceklerde bulunan
bisfonel-A adlı bir kimyasala ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18140) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
159.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Bakanlığın gözetim ve denetimdeki meslek
örgütlerinin yöneticilerinin seçimine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18141) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
160.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Sudan’da tarım arazisi kiralandığı
iddialarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18142) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
161.- Bursa
Milletvekili İlhan Demiröz’ün, yat mazotunun çiftçilere satıldığı iddialarına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18143)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
162.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, tarımsal girdi fiyatlarının düşürülmesine ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18144)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
163.- Van
Milletvekili Nazmi Gür’ün, Van’da çiftçilere verilen desteklere ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18145) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13.02.2013)
164.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18146) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
165.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Balıkesir’in Susurluk ilçesinde atıl
bekleyen bir şeker fabrikasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18147) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
166.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, şeker pancarından şeker üretiminin
desteklenmesine ve kaçak şekerle mücadeleye ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18148) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
167.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, 2007-2013 yılları arasında Eskişehir’de prim
borcu nedeniyle tarımsal destekleme geliri haczedilen çiftçilere ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18149) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.02.2013)
168.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, 2007-2013 yılları arasında prim borcu nedeniyle
tarımsal destekleme geliri haczedilen çiftçilere ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18150) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.02.2013)
169.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, yerli soya üreticilerinin gümrük
vergilerinin düşürülmesi nedeniyle yaşadığı mağduriyete ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18151) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.02.2013)
170.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlığın İstanbul’daki proje ve
yatırımlarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18152) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
171.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Tarımsal ve Kırsal Destekleme Kurumu’nun çalışmaları
ve bazı harcamalarıyla ilgili iddialara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18153) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
172.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Atatürk Orman Çiftliği arazisine
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18154)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
173.- Yozgat
Milletvekili Sadir Durmaz’ın, Et ve Balık Kurumu Yozgat Et Kombinasında yapılan
kesimlere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18155) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
174.- Bursa
Milletvekili İlhan Demiröz’ün, ziraat mühendislerinin sorunlarına ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18156) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.02.2013)
175.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, tohumculuk alanında kurulan
birliklerin yönetim kurullarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18157) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
176.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde tarım ve
hayvancılıkla ilgili verilere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18158) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
177.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’nın Balâ ilçesinde tarım ve
hayvancılıkla ilgili verilere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18159) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
178.- Van
Milletvekili Nazmi Gür’ün, Van depreminden sonra esnafın sorunlarına ilişkin
Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18160) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.02.2013)
179.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, kaçak yollarla ülkemize giren mallara ilişkin
Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18161) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.02.2013)
180.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Suriye’ye olan sınır kapılarının kapatılmasına
ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18162) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13.02.2013)
181.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
proje ve yatırımlara ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18163) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
182.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, yasa dışı yollarla ülkeye sokulmak istenirken
el konulan ilaçlara ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18164) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
183.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlığın İstanbul’daki proje ve
yatırımlarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18165) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
184.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, Gümrük Uzlaşma Yönetmeliği kapsamında firmalarla
yapılan uzlaşmalara ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18166) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
185.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, ABD’nin Ankara Büyükelçiliğine yapılan saldırı
ile ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18167)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.02.2013)
186.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, BDP Nusaybin İlçe Teşkilat binasına yapılan
saldırıya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18168)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.02.2013)
187.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici’nin, Şanlıurfa’nın Siverek ilçesindeki bir köyün
içme suyu sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18169)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.02.2013)
188.- Diyarbakır
Milletvekili Emine Ayna’nın, Karadeniz Bölgesindeki nüfus hareketlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18170) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.02.2013)
189.- Diyarbakır
Milletvekili Emine Ayna’nın, Akdeniz Bölgesindeki nüfus hareketlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18171) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.02.2013)
190.- Diyarbakır
Milletvekili Emine Ayna’nın, Ege Bölgesindeki nüfus hareketlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18172) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.02.2013)
191.- Diyarbakır
Milletvekili Emine Ayna’nın, Marmara Bölgesindeki nüfus hareketlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18173) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.02.2013)
192.- Diyarbakır
Milletvekili Emine Ayna’nın, Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki nüfus hareketlerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18174) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.02.2013)
193.- Diyarbakır
Milletvekili Emine Ayna’nın, Doğu Anadolu Bölgesindeki nüfus hareketlerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18175) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.02.2013)
194.- Diyarbakır
Milletvekili Emine Ayna’nın, Orta Anadolu Bölgesindeki nüfus hareketlerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18176) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.02.2013)
195.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasındaki uyuşturucu
ticareti nedeniyle haklarında işlem yapılan PKK’lı sayısı ile yakalanan
uyuşturucu miktarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18177)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
196.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında ele geçirilen kaçak
cinsel içerikli ürünlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18178) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
197.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Mogan Gölü’nde meydana gelen yangına ve orman
yangınlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18179)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
198.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, PTT ve banka şubelerine yönelik soygun
girişimlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18180)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
199.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Ankara’da hizmete alınan otobüslere ve tahsis
edildikleri hatlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18181)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
200.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, internet üzerinden yapılan otomobil
satışlarındaki dolandırıcılık vakalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18182) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
201.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, kaçak hafriyat dökümü ile ilgili denetimlere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18183) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.02.2013)
202.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2010-2013 yılları arasında büyükşehir
belediyelerince ağaçların korunması ve böceklerle mücadele için yapılan
çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18184)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
203.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Zonguldak’ın Ereğli ilçesindeki Atatürk
posterlerinin tahrip edilmesi ile ilgili soruşturmaya ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18185) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
204.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Ankara, Bursa, İstanbul ve İzmir’deki
belediyeler tarafından tahsil edilen cenaze hizmetleri ücretlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18186) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.02.2013)
205.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, il ve ilçe belediyeleri tarafından
gerçekleştirilen kaldırım çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18187) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
206.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Ankara’da engelli vatandaşların toplu taşım
araçlarını kullanmada yaşadıkları sıkıntılara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18188) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
207.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2013 Şubat ayı itibariyle belediyeler tarafından
açılmış gündüz bakım evlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18189) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
208.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2010-2013 yılları arasında Ankara’daki otobüs
hatlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18190)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
209.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında belediyelerce
kaldırılan reklam panoları ile tanıtıcı tabelaların sayısına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18191) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
210.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Ankara’nın tarihi bölgelerinde devam eden
altyapı çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18192) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
211.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Isparta’da kaybolan bir kişi ile
ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18193)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
212.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, muhtarların sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18194) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
213.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars’taki fırınların Pazar günlerinde
çalışmamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18195)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
214.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Diyarbakır’da bir gösteri sırasında hayatını
kaybeden bir kişinin ölüm nedenine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18196) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
215.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Iğdır’a giden bir yolcu otobüsüne yapılan saldırıya
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18197) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.02.2013)
216.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Türk vatandaşlığına kabul edilen Bulgaristan ve
Yunanistan vatandaşlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18198) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
217.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İstanbul’un Sultanbeyli ilçesinde Atatürk büstüne
yapılan saldırıya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18199)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
218.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, emniyet personeline ikinci şark görevi
getirilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18200)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
219.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İstanbul’un Çekmeköy ilçesindeki bir mahallenin
güvenlik sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18201)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
220.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, emniyet personeline yapılan taltif ödemelerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18202) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.02.2013)
221.- İzmir
Milletvekili Musa Çam’ın, 2003-2013 yılları arasında yurt içi ve yurt dışından
temin edilen biber gazı miktarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18203) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
222.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’nin Kartepe ilçesine bağlı bir
mahallenin yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18204) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
223.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, ikinci bölge hizmetine gitmeyen emniyet personeline
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18205) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.02.2013)
224.- Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı’nın, Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından ihalesi yapılan
stadyum inşaatına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18206)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
225.- Manisa
Milletvekili Sakine Öz’ün, Manisa’nın Selendi ilçesinde bir köye köprü yapımına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18207) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.02.2013)
226.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Şırnak’ın Cizre ilçesinde gerçekleştirilen bir ev
aramasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18208)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
227.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, Diyarbakır’da bir gösteride hayatını kaybeden
bir kişiye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18209)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
228.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, Hatay’da Suriyeli muhaliflerin kaldığı bir evde
patlayıcı ele geçirildiği iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18210) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
229.- Samsun
Milletvekili Ahmet Haluk Koç’un, uzman jandarmaların özlük haklarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18211) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.02.2013)
230.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Kriminal Polis Laboratuvarları Daire
Başkanlığı ile ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18212) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
231.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Ankara’da gece saat 23.00’ten sonraki otobüs
seferlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18213)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
232.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, İstanbul’un Cankurtaran semtinde ABD uyruklu bir
kişinin öldürülmesine ve kadın cinayetlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18214) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
233.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, gazeteci Mehmet Ali Birand’ın ölüm saati ve iki
akrabası ile ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18215) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
234.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlığın İstanbul’daki proje ve
yatırımlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18216)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
235.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Sivas’ta polisle esnaf arasında
yaşanan olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18217)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
236.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, İstanbul’un Şişli ilçesinde bir öğrencinin darp
edildiği iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18218)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
237.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici’nin, Şanlıurfa Merkez’de bulunan bir taşınmazın
tahsisi ile ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18219) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
238.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, Doğu ve Güneydoğu’da görev yapan polis
memurlarının lojman sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18220) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
239.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
proje ve yatırımlara ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18221)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
240.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlığın İstanbul’daki proje ve yatırımlarına
ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18222) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.02.2013)
241.- Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, bürokratların istifasını istediği iddiasına
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/18223) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13.02.2013)
242.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında Bakanlık tarafından
kiraya verilen yapılara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18224) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
243.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Ankara’daki tarihi yapıların restorasyonuna ve
bunlardan elde edilen gelire ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18225) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
244.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18226) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
245.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, “Sakin Kent” ilan edilen yörelerde turizmin
geliştirilmesi kapsamındaki çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18227) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
246.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlığın İstanbul’daki proje ve
yatırımlarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18228) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
247.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde bir mahallede
bulunan höyüklere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18229) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
248.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde bir mahallede
bulunan tarihi bir konağa ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18230) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
249.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, e-haciz uygulamasına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18231) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
250.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18232)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
251.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, banka müşterilerinin özel bilgilerinin
korunmadığı iddialarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18233) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
252.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, üniversite mezunu işsizlere ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18234) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
253.- Samsun
Milletvekili Cemalettin Şimşek’in, atıl durumda olan binalar ile ilgili
çalışmalara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18235)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
254.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, tarımsal sanayide yapılan özelleştirmelerden
elde edilen gelirin nerede kullanıldığına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18236) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
255.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlığın İstanbul’daki proje ve
yatırımlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18237)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
256.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, bilişim okur-yazarlığının artırılması ve
internetin bilinçli ve etkin olarak kullanılabilmesine yönelik çalışmalara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18238) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.02.2013)
257.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında bastırılan ve
dağıtılan sesli ve kabartma kitaplarının sayısına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18239) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
258.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Okul Sütü Projesi kapsamında alınacak
önlemlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18240)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
259.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, okullardaki serbest kıyafet uygulamasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18241) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.02.2013)
260.- Van
Milletvekili Nazmi Gür’ün, Van’daki engelli öğrencilere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18242) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
261.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, meslek liselerinde meslek hastalıklarının
ders olarak okutulmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18243) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
262.- Hakkâri
Milletvekili Adil Kurt’un, ÖSYM tarafından sınavları iptal edilen kişilere
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18244) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13.02.2013)
263.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, okula kayıt yaptıramayan bir öğrenciye ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18245) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.02.2013)
264.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, yeni eğitim sisteminde yaşanan bazı
sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18246)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
265.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18247) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
266.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya’nın eğitim alanındaki durumuna ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18248) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.02.2013)
267.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Halk Eğitim Merkezlerinde çalışan teknik
öğretmen sayısına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18249) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
268.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, öğretmenlerin özür grubu atamalarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18250) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.02.2013)
269.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bursa ilindeki öğretmen ve derslik açığına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18251) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.02.2013)
270.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, ek ders ücretlerine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18252) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
271.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, görevlendirme usulü ile çalışan Bakanlık
personeline ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18253)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
272.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, yüksek lisans ve doktora yapan öğretmenlerin
teşvikine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18254)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
273.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Okul Sütü Akıl Küpü Projesine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18255) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.02.2013)
274.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, ilköğretimde Bilişim Teknolojileri derslerinin müfredata
eklenmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18256)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
275.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, bütünleme sınavı hakkı tanınmayan Anadolu Üniversitesi
Açıköğretim Fakültesi öğrencilerinin mağduriyetine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18257) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
276.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, öğretmenlerin eş durumu atamalarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18258) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.02.2013)
277.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, üniversite mezunlarının işsizlik sorununa ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18259) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.02.2013)
278.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, eski eğitim müfredatına uygun olarak hazırlanan
kitapların basımı için yapılan ihaleye ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18260) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
279.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Balıkesir’in Bergama ilçesine İlçe Milli
Eğitim Müdürü atanmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18261) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
280.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, yönetici atamalarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18262) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
281.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, yönetici atamalarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18263) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
282.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, teknoloji tasarım dersi öğretmenlerinin
mağduriyetine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18264)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
283.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, yüksek lisans ve doktora eğitiminin özür
grubu atamalarında dikkate alınmamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18265) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
284.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, özür durumu ataması gerçekleşmeyen
öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18266)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
285.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, okullarda yaşanan maddi sıkıntılara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18267) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.02.2013)
286.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, mahrumiyet bölgelerinde görev yapan
öğretmenlere özel bir tazminat ödenmesiyle ilgili çalışma olup olmadığına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18268) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.02.2013)
287.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, norm kadro fazlası durumuna düşen sınıf
öğretmenlerinin mağduriyetine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18269) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
288.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlığın İstanbul’daki proje ve
yatırımlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18270)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
289.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, açıköğretim fakültesi öğrencilerine bütünleme
sınavı hakkı tanınmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18271) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
290.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, teknik eğitim fakültesi mezunlarına mühendislik
unvanı verilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18272) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
291.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, teknik öğretmenlerin sorunlarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18273) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.02.2013)
292.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, 2013 yılında yapılacak öğretmenlik
alan sınavlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18274)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
293.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, yurt dışındaki üniversitelerden mezun olup
Türkiye’de denklik sorunu yaşayan öğrencilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18275) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
294.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, sınır ötesi operasyonlara ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18276) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.02.2013)
295.- Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün’ün, Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki bir aramaya ve
bazı hücumbotlara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18277) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
296.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
proje ve yatırımlara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18278) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
297.- Ordu
Milletvekili İdris Yıldız’ın, askerlerin Kabul Toplama Merkezlerine THY ile
ücretsiz taşınmasında yaşanan sorunlara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18279) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
298.- Sivas
Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, 1990’lı yıllarda Sivas’ta gerçekleştirilen
silah dağıtımına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18280) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
299.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Deniz Kuvvetleri Komutanlığından
istifa eden, tutuklanan veya gözaltına alınan personele ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18281) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
300.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, disiplin nedeniyle ordudan atılan
subayların geri dönüşü için bir çalışma olup olmadığına ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18282) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
301.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlığın İstanbul’daki proje ve
yatırımlarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18283)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
302.- Yozgat
Milletvekili Sadir Durmaz’ın, Yozgat’a yapılacak savunma sanayi yatırımlarına
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18284) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.02.2013)
303.- Eskişehir
Milletvekili Bedii Süheyl Batum’un, Afyonkarahisar’da bir cephanelikte meydana
gelen patlamayla ilgili soruşturmaya ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18285) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
304.- Eskişehir
Milletvekili Bedii Süheyl Batum’un, bazı davalarda yargılanan subayların
sicillerinin geçmişe dönük olarak bozulduğu iddialarına ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18286) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
305.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18287)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
306.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
proje ve yatırımlara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18288) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
307.- Antalya
Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, Antalya’nın Finike ilçesinde bir köyde bulunan
taş ocaklarının çevreye verdiği zarara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18289) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
308.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Yuva Deresinin ıslahı ile ilgili iddialara
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18290)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
309.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, tabiatı koruma alanlarında faaliyette olan
mermer ocaklarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18291) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
310.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlığın İstanbul’daki proje ve yatırımlarına
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18292)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
311.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Körfez Devlet Hastanesinin kapatılacağı
iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18293)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
312.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Bakanlığa bağlı birimlerce sağlanan evde
sağlık ve bakım hizmetlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18294) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
313.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında Bakanlık tarafından
toplatılan ilaçlara ve bir öksürük şurubuna ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18295) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
314.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 112 Acil Servis hattına gelen asılsız
ihbarlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18296) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.02.2013)
315.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, ülkemizdeki diyabetli hastalarla ilgili
çalışmalara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18297)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
316.- Van
Milletvekili Nazmi Gür’ün, Bahçesaray Devlet Hastanesinde ihaleye fesat
karıştırıldığı iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18298) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
317.- Muş
Milletvekili Demir Çelik’in, Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çocuk acil
bölümünün yeterliliğine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18299) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
318.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, bir hastanın nakil sırasında hayatını
kaybetmesiyle ilgili iddialara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18300) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
319.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesinin
eksikliklerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18301)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
320.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, ülkemizdeki meslek hastalıklarının teşhisi ve
tedavisine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18302) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.02.2013)
321.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars Devlet Hastanesinin bahçesinde kar
temizliği yapılmamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18303) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
322.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Oltu Devlet Hastanesinin sağlık personeli ihtiyacına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18304) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.02.2013)
323.- Van
Milletvekili Nazmi Gür’ün, Ankara Sanatoryum Göğüs Hastalıkları Devlet
Hastanesinin eksikliklerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18305) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
324.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
proje ve yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18306)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
325.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Şeker’in, aile hekimlerince kullanılan binalara ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18307) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.02.2013)
326.- Antalya
Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, Antalya’da madde bağımlılığı tedavi merkezi
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18308) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.02.2013)
327.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Süreyyapaşa Hastanesi ile ilgili sorunlara
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18309) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.02.2013)
328.- Elazığ
Milletvekili Enver Erdem’in, Elazığ’da lösemi tanı ve tedavi merkezi kurulması
talebine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18310) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13.02.2013)
329.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Bakanlık personeline döner sermaye gelirinden
ek ödeme yapılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18311)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
330.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında sahte ve kaçak ilaç
kullandığı için yaşamını yitiren kişi sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18312) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
331.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında organ bağışında
bulunan kişi sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18313)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
332.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, kayıtlara geçen domuz gribi vakası sayısına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18314) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.02.2013)
333.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, yıllara göre AİDS’li hasta sayısına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18315) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.02.2013)
334.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında yıllara göre
depresyon tanısı konulan vaka sayısı ile anti-depresan ilaç kullanım miktarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18316) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.02.2013)
335.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, sağlık çalışanlarına yönelik şiddete ve engellenmesi
için yapılan çalışmalara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18317) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
336.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, Karaman’daki bir hastane binasının TOKİ tarafından
satın alınmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18318)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
337.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, Bakanlık ve bağlı kurumların hizmet binası ihalelerine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18319) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.02.2013)
338.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, sağlık çalışanlarına ek ödeme verilmesi ile
ilgili yönetmeliğin yayımlanmamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18320) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
339.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlığın İstanbul’daki proje ve
yatırımlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18321)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
340.- Samsun
Milletvekili Ahmet Haluk Koç’un, Bakanlık Merkez teşkilatında görev yapan
bürokratların hastanelere yönetici olarak atandığı iddialarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18322) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
341.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Van’ın Erciş ilçesinde bir hastanın
normal doğuma zorlandığı iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18323) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
342.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Diyarbakır, Mardin ve Batman’daki uçak ambulanslara
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18324) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.02.2013)
343.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici’nin, Pazarcık-Gölbaşı karayoluna ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18325) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11.02.2013)
344.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Hızlı Geçiş Sisteminde yaşanan sorunlara
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18326) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
345.- Muş
Milletvekili Demir Çelik’in, 2002-2012 yılları arasında boğazlardan geçen
gemilere ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18327) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2013)
346.- Ankara
Milletvekili İzzet Çetin’in, PTT ile ilgili bazı iddialara ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18328) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13.02.2013)
347.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa-Suruç karayoluna ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18329) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13.02.2013)
348.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, Yalova’da K1 Yetki Belgesi sahibi
nakliyecilerin mağduriyetine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18330) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
349.- Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan’ın, Kuzey Marmara Otoyoluna yapılması
planlanan bağlantı yollarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18331) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
350.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, ulaşım sektöründeki vergilerin düşürülmesine
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18332) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
351.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa Merkez ve ilçeleri arasındaki ulaşıma
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18333) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
352.- İzmir
Milletvekili Oğuz Oyan’ın, Konak Tüneli Projesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18334) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.02.2013)
353.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
proje ve yatırımlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18335) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2013)
354.- Ordu
Milletvekili İdris Yıldız’ın, Hızlı Geçiş Sisteminin işleyişinde yaşanan
sorunlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18336) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
355.- İzmir
Milletvekili Musa Çam’ın, İzmir’de gerçekleştirilmesi düşünülen projelerle
ilgili bir açıklamasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18337) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
356.- Çanakkale
Milletvekili Ali Sarıbaş’ın, Ayvacık-Behramkale yoluna ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18338) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.02.2013)
357.- Hatay
Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Antakya-Altınözü yoluna ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18339)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
358.- Edirne
Milletvekili Recep Gürkan’ın, Enez-Keşan yoluna ilişkin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/18340) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.02.2013)
359.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan’ın, Iğdır Havaalanının işleyişinde yaşanan sorunlara
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18341) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
360.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlığın İstanbul’daki proje ve
yatırımlarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18342) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
361.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Diyarbakır-Erbil ve Diyarbakır-Süleymaniye uçak
seferlerinin yapılmamasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18343) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
362.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, THY’de çalışan bir bakım şefinin işine son
verilmesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18344) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2013)
363.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın, Meclis Araştırması komisyonlarına ve komisyon
raporlarının sonuçlarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
yazılı soru önergesi (7/18345) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.02.2013)
364.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, ilk Millet Meclisinde görev yapmış milletvekillerine
ve bakmakla yükümlü oldukları kişilere ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/18346) (Başkanlığa geliş tarihi:
20.02.2013)
365.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren muhalefet partilerine
mensup milletvekillerinin vermiş olduğu kanun tekliflerinin görüşülmesi ve
kanunlaşması ile ilgili verilere ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/18347) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.02.2013)
366.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren istisnai kadrolara
yapılan atamalara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru
önergesi (7/18348) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.02.2013)
367.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, bir muhabirin TBMM yerleşkesine girişi
sırasında üzerinde bulunan kitapçığa güvenlik görevlileri tarafından el
konulmasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru
önergesi (7/18349) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.02.2013)
368.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, milletvekillerine araç tahsis edilmesine ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/18350)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22.02.2013)
369.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, TBMM’ye ziyaretçi olarak gelen bir vatandaşın
güvenlik görevlileri tarafından dışarı çıkarılması ile ilgili iddialara ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/18351)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22.02.2013)
370.- Hatay
Milletvekili Hasan Akgöl’ün, 24. Dönem Milletvekili Telefon Rehberi’nin
basımına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi
(7/18352) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.02.2013)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak ve 24 Milletvekilinin, çay sektörü ve çay
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/526) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.02.2012)
2.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal ve 22 Milletvekilinin, memurların kusurlu
davranışlarından dolayı devlet tarafından bugüne kadar ödenmiş olan tazminat
miktarlarıyla bunların rücu edilip edilmediğinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/527) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.02.2012)
3.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal ve 23 Milletvekilinin, Bazı suikast ve cinayetler
arasındaki bağların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/528)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03.02.2012)
5 Mart 2013 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN
(Ankara)
BAŞKAN – Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 73’üncü Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN -
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için iki
dakika süre vereceğim.
Sayın
milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını
bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını
görevli personel aracılığıyla iki dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk
söz, Irak Türkmenlerinin yaşadığı sorunlar hakkında söz isteyen Samsun Milletvekili
Sayın Cemalettin Şimşek’e aittir.
Buyurun Sayın
Şimşek. (MHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek’in, Irak
Türkmenlerinin yaşadığı sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması
CEMALETTİN ŞİMŞEK
(Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Irak’ta yaşayan Türkmenlerin sorunları konusunda
gündem dışı söz aldım. Bu vesileyle değerli heyetinizi ve bizi ekranları
başında izleyen milletimizin fertlerini saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 2003’te Irak’ın işgal edilmesi ve sözde Arap Baharı
çerçevesinde gelişen olaylar Irak’taki Türkmen varlığını çok olumsuz etkilemiş,
AKP iktidarının ABD ve AB güdümündeki dış politikaları nedeniyle, oradaki
Türkmen varlığının zora düştüğü zaman tek güvendiği ülke olan Türkiye’den
maalesef yeterli desteği bulamamışlardır. Türkiye’nin bu konudaki dış
politikası Irak Merkezî Hükûmetinin de tepkilerine sebep olmuştur ve Irak’la
aramızın açılması pahasına Kuzey Irak Özerk Bölgesi’yle siyasal, sosyal ve
ekonomik anlaşmalar yapılmış, Suriye’de gelişen olaylar bile kuzeydeki yönetim
ile konuşularak Suriye’nin geleceği konusunda bir mutabakat aranmıştır. Irak
Merkezî Hükûmeti ile Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi, Kerkük üzerinde birtakım
hesaplar yaparken Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti tavrını, Kuzey Irak Bölgesel
Yönetimi tarafından yana kullanmıştır. 2003’teki Irak’ın işgalinden bu yana
Kerkük’e 600 bin Kürt aile yerleştirilerek Kerkük’ün demografik yapısı
bozulmaya çalışılmış, AKP ise Barzani’yi kongresine çağırarak “Türkiye seninle
gurur duyuyor.” diye alkışlatmıştır.
Dışişleri Bakanı
Sayın Davutoğlu’nun, Irak Hükûmetinden izinsiz olarak Kuzey Irak’a, Erbil’e
gittiği gerekçesiyle Irak Hükûmeti yetkilileri, Davutoğlu’nu, kendilerinin
tutuklama yetkilerinin olduğunu söyleyerek derhâl ülkeyi terk etmesi konusunda
uyarmışlardır.
Son olarak,
Irak’a gitmek isteyen Enerji Bakanı Sayın Taner Yıldız’ın uçağını havada iken
geri çevirmişler, Sayın Bakan Kayseri’ye inmek zorunda kalmıştır. Irak yönetimi
ile Barzani arasında petrol gelirlerinin paylaşılması konusundaki gerginlik de
ABD işgalinden sonraki dönemde en üst düzeydedir. Bu süreçte bölgesel Kürt
yönetimiyle, enerji de dâhil, çok sayıda anlaşma imzalayan AKP Hükûmeti ise Barzani
tarafında yer almıştır. Dolayısıyla AKP Hükûmeti, bu tavrıyla Kerkük üzerinde
emelleri olan Kuzey Irak Bölgesel Yönetimine siyasal, sosyal ve ekonomik destek
vererek Irak Türkmenlerinin yok olmasına sebep olabilecek her türlü yaklaşımda
bulunmaktadır. Davutoğlu’nun Kerkük’e gidip içi boş, hamasi nutuk atması ise
tamamen bir kandırmacadan ibarettir. Davutoğlu konuşmasında “Irak Anayasası’nın
121’inci maddesinde ‘Türkmenler yoğun olarak yaşadıkları yerlerde siyasi,
ekonomik, kültürel ve eğitimsel haklara sahiptir…’ Biz ise bunun takipçisiyiz.”
bile diyememiştir. Anlaşılıyor ki Hükûmet, Irak Hükûmetiyle Kuzey Irak Bölgesel
Yönetimi arasında Kerkük üzerinde oynanan oyunlarda tavrını Kuzey Irak Bölgesel
Yönetimi tarafından yana koymaktadır. Hatta AKP, Türkiye’nin Türkmeneli Vakfı
vasıtasıyla Irak Türkmen cephesine Kuzey Irak Bölgesel Yönetimiyle birlikte
hareket etmesi konusunda baskı uygulamaktadır.
Değerli
milletvekilleri, şu anda Irak Türkmenlerinin can ve mal güvenliği yoktur. Gün
geçmiyor ki Kerkük ve civarında bombalar patlamasın. Kerkük Türkmenlerinin can
ve mal güvenliği peşmergeye teslim edilmiştir. Bu da kurda kuzunun teslim
edilmesi gibi bir şeydir. Kerkük Türkmenleri bir taraftan merkezî Hükûmetin,
diğer taraftan ise Irak Bölgesel Yönetiminin baskısı altındadır. Onların bu
dünyada Allah’tan ve Türkiye’den başka kimseleri yoktur. O nedenle Türkiye,
derhâl Irak politikasını gözden geçirmeli ve ucuz menfaatlere Irak
Türkmenlerini feda etmemelidir.
Irak Türkmenleri
için: Irak Türkmenleri Irak Merkezî Hükûmetinden ayrılmak istememektedirler.
Ancak Irak Anayasası’nın 121’inci maddesi gereği Türkmenlerin hak ve statüsü
yerine getirilmeli, Türk Hükûmeti de bunun takipçisi olmalıdır.
Kerkük bölgesinde
göçlerle Kerkük’ün demografik yapısı değiştirilmeye çalışılmamalıdır. Iraklı
Türkmenlerin can ve mal güvenliği peşmergeye bırakılmamalı, ya merkezî Hükûmet
tarafından ya da Kerkük’te oluşturulacak Türkmen gücü tarafından sağlanmalıdır.
Kerkük’ün hiçbir federatif bölgeye katılmadan Bağdat gibi özel bir statüde ve
konumda olması gerekmektedir. Telafer Sınır Kapısı derhâl açılmalı,
Türkmenlerin Türkiye’ye geliş gidişleri…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEMALETTİN ŞİMŞEK
(Devamla) – …Kuzey Irak Bölgesel Yönetiminin keyfine bırakılmamalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konularda Hükûmeti tekrar uyarıyoruz.
Bunun vebalinin
çok büyük olduğunu ifade ediyor, hepinize tekrar saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Şimşek.
Gündem dışı
ikinci söz, Dilovası’nda bulunan Kömürcüler İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nin
sebep olduğu çevre kirliliği hakkında söz isteyen Kocaeli Milletvekili Sayın
Mehmet Hilal Kaplan’a aittir.
Buyurun Sayın
Kaplan. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan’ın,
Dilovası’nda bulunan Kömürcüler İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nin sebep
olduğu çevre kirliliğine ilişkin gündem dışı konuşması ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
MEHMET HİLAL
KAPLAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi ve
tutuklu tüm milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
“Dilovası”
denince, “kanser” akla geliyor. Buradaki kanser oranı Türkiye ortalamasının
yaklaşık 2,5-3 katı. Benim tespitim değil. Merak edeni varsa Sağlık Bakanlığı
yayınlarından bununla ilgili kitap verebilirim.
1980’li yıllardan
itibaren bu bölgede plansız ve kontrolsüz yapılan sanayileşme ve beraberindeki
çarpık kentleşme sonucu bu felaket hazırlanmış oldu. Yaşanan çevre kirliliğine
ne yazıktır ki insan ölümlerine neden oluncaya kadar tedbir almak hiç kimsenin
aklına gelmedi.
Bu çerçevede,
2006 yılında Meclis araştırma komisyonu kuruldu. Bu komisyon yaptığı
araştırmada 29 maddelik tedbirlerin alınmasına karar kıldı. Vaktimin sınırlı
oluşu nedeniyle bu 29 maddeyi ifade etmemin gereği yok ama komisyon raporunun
özü şu: “Bu bölge sanayiye doymuştur. Yeni sanayi ve kapasite artışı
olmayacaktır. Mevcut sanayi de yeni teknolojilerini kullanarak daha derli toplu
olacaktır.” Ancak hiç kimse sözünde durmadı.
Asıl üzücü olan,
sizin Hükûmetinizin de birinci derecede sorumlu bulduğu olay da şu: 2006
yılında, komisyon raporuna rağmen, bu tarihten itibaren Dilovası’nın kuzeyinde,
yerleşim hattının kuzeyinde 4 tane yeni organize sanayi bölgesi ihdas ettiniz.
Bu yetmiyormuş gibi, hemen bunlar ile yerleşim yerleri arasında yaklaşık 500
metrelik alan içerisine katı atık deposu ve Kömürcüler İhtisas OSB kurulmasına
izin verdiniz. Bu Kömürcüler İhtisas OSB’de, kömür eleme, kırma, yıkama,
paketleme, briketleme işlemi yapılmaktadır. Şimdi, soruyorum size değerli
milletvekilleri: Böyle bir ortamda tozun olmaması mümkün mü? Dilovası’nın basık
havası yetmiyormuş gibi, Türkiye’nin kimya ve boya sanayisinin yüzde 30’u bu
bölgede değilmiş gibi, Türkiye’deki ağır metal sanayisinin yüzde 33’ünün bu
bölgede olmadığı varsayılmış gibi, yetmiyor, TEM ve E5’ten günde ortalama, 120
bin arabanın geçtiği bu hava kirliliğinin yanına bir de bu vatandaşları kömür
tozuna mahkûm ettiniz.
Bakın, bu
Kömürcüler OSB 2003 yılında kâğıt üzerinde kurulmasına rağmen 2010 yılana kadar
herhangi bir işlem yapılmıyor. Gerekçesi… Mahallî çevre komisyonu toplanıyor,
her defasında, bölgenin yanlış seçildiği, yerleşim alanının kuzeyinde kalan yer
olduğu ve Dilovası’nın hava sirkülasyonunun tek kuzeyden değişebileceği
raporunun verilmesine rağmen, ne yazıktır ki 2010 yılından itibaren bu bölgede
ısrarla, yetkililer, Kömürcüler OSB kurulmasına karar veriliyor, anlamış
değilim. Üstüne üstlük, Kömürcüler İhtisas OSB, ek-1’de ÇED raporlarına göre
ÇED alması gerekirken Valiliğin vermiş olduğu “ÇED gerekli değildir.” raporu da
düşündürücüdür. Sayın Bakanım buradadır, takip edip konuyu araştırabilir, eğer
araştırmakta sıkıntı çekiyorsa bunun bir mahkeme kararını kendisine sunarım.
Geçen hafta,
sivil toplum kuruluşları ve Dilovası’ndaki muhtarlar bana ziyarete geldiler.
Muhtemelen iktidar partisi milletvekillerine de gitmişlerdir. Talepleri şu,
diyorlar ki: “Biz dışarıya çıkamıyoruz değerli milletvekilim. Çamaşır
asamıyoruz, penceremizi açamıyoruz. Çocuklarımız sokaklarda, parklarda oynama
olanağından yoksunlar. Talebimiz şu: Kömürcüler OSB’nin yeri yanlış, lütfen, bu
yerin bir an önce değiştirilmesi lazım. Bu kadar zor mu? Bu bir farz mı?”
diyorlar. Bir yılda bu Kömürcüler OSB’ye, Dilovası’nın içi de kullanılarak
yaklaşık 10 milyon ton kömür girip çıkacak. 10 milyon ton kömür taşınırken
kamyonların çıkaracağı gürültüyü, tozu ve branda kullanmadan yapılacak işlemi
siz düşünün. Tozun olmamasını düşünmek mümkün değil.
Yetkililerle
dönem dönem bir araya geldiğimizde diyoruz ki: “İnsan sağlığını olumsuz
etkilelen bir fabrika veya bir iş yeri varsa bunu sonlandıralım; burayı
gerekiyorsa cezalandıralım, kapatalım.” Ama nedense Kömürcüler İhtisas OSB’nin
yerinden vazgeçilmiyor.
Dilovası halkının
talebi şu: “Biz Anayasa’dan kaynaklanan insanca yaşam hakkını istiyoruz, nefes
almak istiyoruz, çocuklarımızın yarınlarına sahip çıkmak istiyoruz.” Sizce bu
istekler çok mu?
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Kaplan.
Gündem dışı
üçüncü söz, Mersin Arslanköy olayları hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili
Sayın Çiğdem Münevver Ökten’e aittir.
Buyurun Sayın
Ökten. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten’in, Mersin
Arslanköy olaylarına ilişkin gündem dışı konuşması
ÇİĞDEM MÜNEVVER
ÖKTEN (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Arslanköy’ün kurtuluşu
ve olayları ile ilgili gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, milletimiz, Kurtuluş Savaşı esnasında her bölgede gösterdiği
olağanüstü cesaret ve kahramanlıklarla işgal kuvvetlerini hezimete uğratmış ve
bağımsızlığını elde etmiştir.
İşte, Akdeniz
Bölgesi’nde, Mersin’imize 55 kilometre uzaklıkta ve 2 bin rakımlı bir yörük
köyünde yaşayan Efrenkliler, işgalci Fransızlar ve onların iş birlikçisi Ermeni
çetelerini milis kuvvetlerimizin yardımı olmadan bütün işgalcileri yok ederek
bir destan yazmışlardır.
Bütün
Efrenklilerin birebir mücadelesi ile kazanılan bu zafer Gazi Mustafa Kemal
Atatürk’ün onayı ile Türkiye Büyük Millet Meclisinde taçlandırılmış ve tıpkı
Antep’e, Maraş’a verilen unvan gibi Efrenk’e de, arslan gibi, cengâverce
savaştıkları ve muvaffak oldukları için “Arslanköy” unvanı verilmiştir. 1 Mart,
Arslanköy’ün kurtuluşu olarak tarihe geçmiştir.
Arslanköy yalnız
Kurtuluş Savaşı’na destan yazmamıştır değerli milletvekilleri. Türk siyasi
tarihine “46 olayları” olarak geçen ve 1947 yılındaki muhtarlık seçimlerinde
gösterdikleri dirayetle, cesaretle ve demokrasi aşkıyla da bir meydan okuma ve
direniş örneği göstermişlerdir. Bu direniş ve destanda yine Anadolu kadını
başroldedir. Arslanköy’de “46 hadisesi” diye bilinen olay cumhuriyet
tarihimizin ilk yıllarının en önemli olayıdır. Çünkü çok partili sisteme
geçtikten bir yıl sonra tüm Türkiye genelinde 1947 yılında muhtarlık seçimleri
CHP ve Demokrat Partinin serbest ortamda ilk defa yarıştıkları bir dönemdir.
Halk uzun
yıllardan sonra ilk kez tercihini değiştirme şansını elde etmiş ve bunu da
büyük bir iştiyak ve disiplinle sandığa yansıtmıştır. Ancak oylamadaki “açık
oy, kapalı tasnif” şekli, oylama sonucunun antidemokratik olmasına neden olmuş,
halkın tercihleri ne yazık ki sandıklardan çıkmamıştır. Bu durum bütün Türkiye
genelinde itirazlara ve tepkilere neden olmuştur. Ancak yine Arslanköy’lüler,
farklılığını ortaya koyarak, oylarına sahip çıkma adına ölümü dahi göze almış,
kadınları ile birlikte demokratikleşme yolunda mihenk taşı oluşturacak bir
direniş sergilemişlerdir.
Usulüne uygun
yapılan muhtarlık seçimlerinde oyların tasnifi sırasında Demokrat Parti adayının
566 oy ve eski muhtarın 54 oy alması sonucunda muhtarlık seçimi için
kullanılmış olan oy pusulaları tekrar sandıklara konularak mühürlenmiş ve
öğretmen Mustafa Kubilay’a teslim edilmiştir. Ne yazık ki iktidar partisinin
muhtarı seçimi kaybettiğini anlayınca dönemin valisine durumu bildirip
seçimlerin yenilenmesi talebinde bulunmuştur.
Sayın
milletvekilleri, 25 Şubat günü Arslanköy’e yeni seçim için gelen komisyon,
seçimlerin kanunsuz yapıldığını, seçimin yeniden halkevlerinde yapılacağını
duyurmuştur. Israrla, yeni oy sandığına değil, eski oy sandığının içerisindeki
oyların çıkarılarak tekrar oy atılmasını istemiştir. Ancak Mustafa Kubilay,
sandığı halktan aldığını, onu ancak halka teslim edeceğini bildirmiştir.
Valinin emri
doğrultusunda, eski muhtarı halkın istememesine rağmen seçtirmeyi kafasına
koyan jandarma komutanı, askerlerine öğretmen Mustafa Kubilay’ın kapısının
zorla kırılarak sandığın alınmasını emretmiş, ancak özellikle Arslanköylü
kadınlar tarafından büyük bir mukavemetle karşılaşmışlardır. “Rey bizim
namusumuzdur, bizim şerefimizdir. Bizler devletimize hiçbir zaman karşı
gelmedik. Biz, demokrasi adına antidemokratik bir tutuma karşı geldik ve bu
bizim için namus kadar, şeref kadar, vatan kadar kıymetlidir. Kimse bizim
elimizden oyumuzu alamaz. Biz bu toprakları düşmanlardan kazandık, sandıktan da
bağımsız verdiğimiz oylarımızla zaferle çıkmak istiyoruz.” dediler, oy
sandığını vermediler. Bunun üzerine, yaşları 19 ile 60 arasındaki çoğunluğu
kadın tutuklulardan oluşan 47 kişi bu tarihten sonra Türk Ceza Kanunu’nun
190’ıncı, 149’uncu ve 172’nci maddeleriyle bilfiil isyan ve buna iştirak
iddiasıyla Konya 1. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandılar. 23 Şubat 1947’de
Arslanköy’de yaşananlar ne bir isyan ne bir halk ayaklanması ne de basit bir parti
çekişmesidir. Bu davanın tek canlı şahidi Havana Koç, şu anda 95 yaşındadır ve
o tarihte doğan kızına diğer kadınlar gibi “Hadise” adını vermiştir.
Değerli
milletvekilleri, geçmişi büyük fedakârlıklar ve başarılarla dolu Arslanköy
halkı, ülkemizde demokrasinin yeşermesinde, gelişmesinde üzerine düşeni
layıkıyla yerine getirmiş, tüm olumsuzluklara ve baskılara rağmen vermiş olduğu
oyu canı pahasına korumuş, namus olarak nitelendirdiği oy sandığını siyasi
çirkin emellere alet etmemiştir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ÇİĞDEM MÜNEVVER
ÖKTEN (Devamla) – Ben, bu demokrasi adına verilmiş olan mücadelede
kadınlarımızı saygıyla anıyorum, rahmetli olanlara Allah’tan rahmet diliyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Ökten.
Hükûmet adına
Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar.
Buyurun Sayın
Bayraktar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Çok değerli milletvekilleri,
hepinizi öncelikle saygılarımla selamlıyorum.
Kocaeli
Milletvekilimiz Sayın Mehmet Hilal Kaplan’ın açıklamaları doğrultusunda söz
aldım. Sayın Milletvekilimize de hem Dilovası’na sahip çıktığı için hem de
çevreye gösterdiği duyarlılık için çok teşekkür ediyorum.
Tabii, bizim
Gebze ilçemiz yaklaşık altmış yıldır sanayinin konuşlandığı…
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Dilovası ilçesi Sayın Bakan, Dilovası ilçesi. İlçe oldu.
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) – Gebze ilçemiz, dolayısıyla
Dilovası da bunun içerisinde.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Hayır efendim, Gebze ayrı bir ilçe, Dilovası ayrı bir ilçe.
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) – Efendim, daha önce Dilovası
beldesiydi, şu anda ilçe oldu. Gebze Türkiye’nin en önemli sanayi bölgesidir,
Dilovası da beraberdir. Dilovası şu anda ilçe oldu, ilçe olmasını tabii tebrik
ediyoruz. Bunu da özellikle ifade etmek istiyorum. Dilovası da çok önemli bir
yer, tabii ki Dilovası’nın, coğrafi konumu, topografyası itibarıyla sanayinin
sıkıntılı olduğu bir bölge olduğunu kabul ediyoruz. Yine burada, Kömürcüler
İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’yle -özellikle vurguladı- burasıyla ilgili
Valililiğimize bizim yapmış olduğumuz uyarılar ve verdiğimiz talimatlar
doğrultusunda, 9 Ocak tarihinde Valiliğimizin genelgesi var. Bu genelge
doğrultusunda buradaki Kömürcüler İhtisas Organize Sanayi Bölgesi çalışıyor,
buradaki müdürlüğümüz burayı çok sıkı şekilde denetliyor.
Yine, Kocaeli
ilinde dağınık ve düzensiz olarak faaliyet gösteren tüm kömür depolama, eleme,
paketleme, briketleme tesisleri Dilovası ilçesinde kurulu bulunan Kömürcüler
İhtisas Organize Sanayi Bölgesi alanına taşınmış ve organize sanayi bölgesi
alanı dışındaki kömürcülerin de tümü kapatılmıştır. Şu anda ilçe merkezine 3
kilometre uzaklıkta yer alan söz konusu organize sanayi bölgesinde on altı
tesis faaliyette bulunmaktadır.
Organize sanayi
bölgesi alanında bulunan tüm tesislere, toz emisyonunun önlenmesi için tüm
alanlarını kapsayacak şekilde fıskiyeli su sistemleri kurdurulmuş…
MEHMET HİLAL
KAPLAN (Kocaeli) – Mümkün değil Sayın Bakanım.
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) - …her birinin tamamını
kapsayacak şekilde depolanan kömür yığınlarının yüksekliğini aşan duvar ve
paneller yaptırılmış, tüm eleme ve paketleme bantlarının üzerleri kapattırılmış
ve bunker ile bantlara pulverize su sistemleri kurdurulmuştur. Organize sanayi
bölgesi alanlarındaki tüm yollar asfaltlıdır, atık suyun kontrolü için zemin,
beton ve asfaltla sızdırılmaz hâle getirilmiş ve her bir tesise en az 3 kademeli
çöktürme havuzları yaptırılmıştır.
Organize sanayi
bölgelerinde doluluk oranından dolayı, merkezî atık su arıtma tesisleri için
atık su proje onay süreci devam etmektedir. Söz konusu tesislerin, hava
emisyonu açısından uymakla yükümlü oldukları çevre mevzuatı, Sanayi Kaynaklı
Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği ve toz şikâyetine çözüm getirmek
gayesiyle aynı yönetmeliğe dayanılarak yayınlanan Kömür Depolama, Eleme ve
Briketleme Tesisleri Genelgesi olup Kocaeli Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü
tarafından, söz konusu mevzuata ek olarak, Kömürcüler İhtisas Organize Sanayi
Bölgesi Müdürlüğü ve firmalar hakkında genelge yayınlanmış ve söz konusu
mevzuat çerçevesinde çalışmalar yürütülmektedir.
Kocaeli merkez ve
Dilovası’nda bulunan hava kalitesi ölçüm istasyonlarından alınan verilere göre,
partikül madde yani toz ve kükürtdioksit parametrelerinde 2011 ve 2012 yılı
ortalama sınır değerleri aşılmamıştır; bunların devamlı surette ölçümlerini
yapıyoruz. Ayrıca, Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği
çerçevesinde, hava kalitesi sınır değerlerinin 1 Ocak 2014 tarihine kadar
kademeli olarak azaltılması ve o tarihten sonra, Avrupa Birliği hava kalitesi
limit değerleri, artı, tolerans değerlerine başlanarak kademeli geçiş ile
Avrupa Birliği limit değerlerine uyum sağlanması hedeflenmektedir. Aynı
şekilde, buradaki Organize Sanayi Bölgesi’nin çalışmaları çevre yönünden
dikkatli bir şekilde izlenmektedir.
Yine, söz
almışken, çevre konusunda yaptıklarımı yüce Meclisle paylaşmak istiyorum.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Sayın Bakan, bir tek soru sorayım, cevap verin: Çevre İl Müdürü
niye Ankara’ya tayin edildi, görevden alındı?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) – Çok değerli milletvekilleri,
2002 yılında 145 atık su arıtma tesisi ile 245 belediye hizmet vermekteyken,
bugün itibarıyla 428 atık su arıtma tesisi ile 550 belediye hizmet vermektedir.
Yine, 2002 yılı sonunda belediye nüfusunun yüzde 35’i atık su arıtma tesisine
bağlı iken, bugün bu oran yüzde 72’ye ulaşmıştır.
Yine, 2003 yılı
başında 15 katı atık düzenli depolama tesisi ile 157 belediye tarafından 23
milyon kişiye hizmet verilirken, yine 2012 yılı sonu itibarıyla ifade ediyorum,
69 katı atık düzenli depolama tesisi ile 903 belediye tarafından 45 milyon
insanımıza hizmet verilmektedir.
Yine, 2003 yılı
başında 46 geri kazanım tesisinde yaklaşık 4 bin kişi istihdam edilirken, bugün
956 geri kazanım tesisinde 60 binin üzerinde insanımız hizmet vermektedir.
956’ya ulaşan geri kazanım tesisleriyle ülke ekonomisine 1 milyar lira katma
değer sağlar hâle geldik. Bugün, artık, çöplerimiz yüzde 60 oranında modern
tesislerde düzenli şekilde depolanıyor. Aynı şekilde, katı atıklardan enerji
üretilmesi, katı atık tesislerinde çiçek üretilmesi, sera üretimi ve kompost
üretilmesi şeklindeki çalışmalarımız devam etmekte, günbegün yine bunları
artırmaktayız.
Yine, 81 ilde 161
hava kalitesi ölçüm istasyonuyla hava kalitesini on-line olarak tüm Türkiye’de
takip etmekteyiz. Nüfus ve sanayinin yoğun olduğu Marmara Bölgesi’nde bölgesel
ağ yapısı oluşturularak bölgede 24 olan hava kalitesi ölçüm istasyonu sayısı
bugün itibarıyla 63’e ulaştı. Sadece Marmara Bölgesi’nde -buna Kocaeli Gebze,
Dilovası da dâhildir- 63 adet on-line sistemle hava kalitesini devamlı
ölçmekteyiz. Şehirlerimizin gürültü haritalarını çıkarıyoruz.
Yine, 2012
yılından itibaren başlatmış olduğumuz çalışmalarla belediyelerimize, katı atık
depolama hizmetlerinde kullanılmak üzere 1.041 adet çöp toplama aracı hibe
ettik. Belediyelerin çevre altyapı ihtiyaçlarını karşılamak üzere, yine 2007
ile 2013 yılları arasında, belediyelerimize 930 milyon euro bütçeli 39 çevre
altyapı projesinin yapımını başlattık. Yine, aynı şekilde, çevrecilik açısından
son derece önemli olan belediyelerimizin yine bizim desteğimizle kendilerinin
yapmış oldukları atık su arıtma tesislerinin enerji giderlerinin de yüzde
50’sini hibe olarak ödemekteyiz. Sadece 2012 yılı içerisinde, belediyelere atık
su arıtma tesislerinde harcadıkları enerjisinin yarısının karşılığı olan hibe
bedeli 27 milyon TL ödedik.
Yine,
denizlerimizin daha önceden kirliliği hiç ölçülmemekte iken bugün 208 noktada
denizlerimizin çevre kirliliğini ölçmekteyiz ve mavi bayraklı plaj sayımız da
eskiye oranla ciddi şekilde artmıştır.
Bu şekilde bana
fırsat verdiğiniz için tekrar yüce Meclise saygılarımı arz ediyorum, hepinize
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Bakan.
MEHMET HİLAL
KAPLAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, bir cümleyi düzeltebilir miyim?
BAŞKAN – Şimdi,
sizin zaten 60’ncı maddeye göre pek kısa söz talebiniz var, düzeltmeleri de
öyle yaptırıyoruz, orada veririm söz.
Şimdi, önce grup
başkan vekillerinin ve sonra 10 arkadaşımızın 60’ncı maddeye göre pek kısa söz
talebini yerine getireceğim gündeme geçmeden evvel.
Sayın Hamzaçebi…
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, CHP
Grubu adına, sanatçı Müslüm Gürses’e Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Evvelsi gün
kaybettiğimiz sanatçı Müslüm Gürses’i, dün, cenaze namazının ardından
defnettik.
Arabeskin “hayata
tutunamama”, “isyan”, “keder”, “delikanlılık” gibi kavramlarını müziğinde en iyi
şekilde ifade eden, son derece önemli bir sanatçı olan Müslüm Gürses’e
Allah’tan rahmet diliyorum; ailesine, yakınlarına, sevenlerine ve milletimize
sabır ve başsağlığı diliyorum.
Şarkılarına,
müziğine yüreğini, ruhunu veren hakikaten önemli bir sanatçıydı. Ben de iki
şarkısını beğenen bir kişiyim; “Paramparça” ve “Sensiz olmaz.” şarkıları bende
de iz bırakmış şarkılardandır. Onun şarkıları öksüz kaldı belki ama şimdiden
klasikleşmiş olan bu şarkılar ve Müslüm Gürses, müzik tarihinde yerini
alacaktır.
Kendisine
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak Allah’tan rahmet diliyoruz.
BAŞKAN – Biz de
Başkanlık Divanı olarak rahmetli Müslüm Gürses’e Allah’tan rahmet diliyoruz,
ailesine sabır diliyoruz.
Ben de “Bu
dağlarda kar olsaydım.”ı çok severdim.
Evet, şimdi Sayın
Ünal.
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın, AK PARTİ
Grubu adına, sanatçı Müslüm Gürses’e Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aramızdan ayrılan
-arabeskin kendi ifadesiyle- duygularını ve kendi acılarını o duygularla kendi
halkıyla paylaşan Müslüm Gürses için Allah’tan rahmet diliyoruz. Müziğiyle,
sesiyle, yorumuyla hepimizin bir şekilde duygularına dokundu, her birimizin
hayatında yaşadığı bir acıya dair birkaç mısra ya da birkaç ses oldu.
Allah mekânını
cennet eylesin diyoruz.
BAŞKAN – Sağ
olun.
Sayın Şandır…
3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, MHP Grubu adına,
sanatçı Müslüm Gürses’e Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Biz de Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak Müslüm Gürses’e Yüce Allah’tan rahmetler
diliyoruz; sevenlerine, ailesine, yakınlarına başsağlığı diliyoruz. O gerçekten
toplumun büyük bir kısmında kendisini baba yerine koyacak bir sevgi halesi
oluşturmayı bilmiş bir gönül adamıydı, bir müzik adamıydı; halkın içinden
gelmiş, acılar yaşamış, acılarını müziğe dökmüş ve halk tarafından kabul
edilmiş, sevilmiş ama takdir, zamanı gelince de ahirete intikal etmiş bir
değerli vatan evladıdır, millet evladıdır. Kendisine Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu olarak Yüce Allah’tan rahmetler diliyoruz efendim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
İlk 10 kişiye söz
vereceğimi söylemiştim. Şimdi en sondan başlıyorum.
Sayın Türkkan…
4.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Muş’a 45
kilometre uzaklıktaki Yukarıyongalı köyünde yoğun kar yağışı nedeniyle hayatın
durma noktasına geldiğine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Sayın Başkan, buradan İçişleri Bakanına bir soru sormak istiyorum.
Muş’a 45 kilometre uzaklıktaki 94 haneli, 810 nüfuslu Yukarıyongalı köyünde kar
nedeniyle hayatın durma noktasına geldiği, bahara sayılı günler kalmasına
rağmen kar kalınlığının 3 metreyi bulduğu iddia edilmektedir. Köyde karların
erimesi sabırsızlıkla beklenmektedir. Metreleri bulan kar kalınlığı nedeniyle
evlerinden çıkmak isteyenler ya pencereleri ya da kazılan tünelleri
kullanmaktadır. Bu nedenle, Muş’a 45 kilometre uzaklıktaki dağlık bölgedeki
Yukarıyongalı köyünde kar nedeniyle hayatın durma noktasına geldiği iddiası
konusunda İçişleri Bakanına Başkanlığınız vasıtasıyla soru yöneltmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın
Kaplan…
5.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan’ın, Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın bazı ifadelerine ve 3/3/1992’de
Zonguldak Kozlu’da yaşanan maden kazasının yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MEHMET HİLAL
KAPLAN (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle Sayın
Bakanımın bir ifadesinin, kendisine verilen bilginin doğru olmadığını
düzelterek başlamak istiyorum.
Sayın Bakanım,
Dilovası’nda bulunan OSB’nin şehre uzaklığının 3 kilometre olduğunu söyledi.
Yaklaşık 1 kilometre ile 500 metre arasında olan bu alana -Sayın Bakanımın da
bilgisi dâhilindedir- 2 tane okul ve Dilovası Hastanesinin yapıldığını da
anımsatmak istiyorum.
Benim söz alma
gerekçem, 3 Mart 1992’de Zonguldak Kozlu’da yaşamını yitiren 263 madenciyi
yaşamını yitirdiği facianın yıl dönümünde saygıyla anıyorum.
İş kazalarının
artık bir kader olmadığı, iş yerlerinde, önce insan, önce sağlık, önce iş
güvenliği anlayışının esas alınarak, iş kazalarının ve işçi ölümlerinin artık
son bulmasını temenni ediyorum.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN – Sayın
Topal…
6.- Amasya Milletvekili Ramis Topal’ın, Başbakanın 65 yaş
üstü vatandaşlara ulaşım ücretleriyle ilgili vermiş olduğu vaatleri ne zaman
yerine getireceğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
RAMİS TOPAL
(Amasya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Başbakan Sayın
Recep Tayyip Erdoğan bir grup konuşmasında, 65 yaş üstü vatandaşlarımız, Devlet
Demir Yollarının, deniz yollarının, belediyenin şehir içi toplu taşıma
hatlarında Türkiye genelinde ücretsiz seyahat edecekler, şehirler arası
yolculukta ise yüzde 50 indirimli yolculuk yapacaklar demiş ve vatandaşlarımızı
umutlandırmıştır. Köylerden, kasabalardan, kentlerden 65 yaş üstü
vatandaşlarımız arıyor, Sayın Başbakanın verdiği sözle ilgili herhangi bir girişimde
bulunmadığı, yetkililere sorduklarında ise böyle bir şeyin olmadığı cevabını
aldıklarını, bu vaatlerini ne zaman yerine getireceğini soruyorlar.
Ben de,
vatandaşlara bulunduğu bu vaatleri adına Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a
sormak istiyorum: “Boynumun borcu” diyerek verdiğiniz bu vaatleri ne zaman
yerine getireceksiniz? Bu teklif Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine ne
zaman gelecek?
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Uzunırmak…
7.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, sosyal paylaşım
sitelerinde yer alan “Bir Başbakan iki Erdoğan” isimli videoya Başbakanın yayın
yasağı koydurmasına ilişkin açıklaması
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi demokrasinin tecelligâhıdır, bütün milletvekillerimizin
dikkatini çekmek istiyorum demokrasi açısından.
Değerli
milletvekilleri, sosyal paylaşım sitelerinden YouTube’da “Bir Başbakan iki
Erdoğan” isimli bir video vardı. Sayın Başbakanın kendi sesinden, çeşitli
zamanlarda çeşitli beyanatlarını içeriyordu bu video. Kendi sesinden hiç katkı
yapılmamış bu videoya Sayın Başbakan yayın yasağı koydurmuş çünkü bu videodaki
konuşmaları, birbirine ters düşen, halkı aldatan, birbiriyle çelişen
açıklamalardı. Kendi hakkında başkalarının yalan ve iftira içeren konuşmalarına
yayın yasağı konmasını anlarım ama insanın kendi açıklamalarına yayın yasağı
koyması düşündürücüdür. Şu açıdan düşündürücüdür: Bir, acaba Sayın Başbakan bu
çelişkilerinden dolayı utanıyor mu bilinmesini istemiyor mu? İki…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Dedeoğlu…
8.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun,
Kahramanmaraş’ın Çağlayancerit ilçesinde bulunan hastanenin sorunlarına ve
Hükûmetin bu konuyla ilgili tedbir almasını dilediğine ilişkin açıklaması
MESUT DEDEOĞLU
(Kahramanmaraş) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Kahramanmaraş’ımızın
ilçelerinden Çağlayancerit’imizin mevcut bulunan hastanesinde hastane teçhizat
malzemeleri çok eksik olduğu gibi teknik personelde de çok eksikliği var ancak
bunların yanında, hastanemizde maalesef tek bir doktorumuz mevcut. Vardiya
sistemine geçecek olursa, yirmi dört saat hizmet verecek olursa tek doktor
sadece sekiz saat çalışıyor. Bir ilçemizde bir tane doktorun olması çok
düşündürücü bir olay. Hükûmetten bu konuyla ilgili derhâl tedbir almasını
diliyorum.
BAŞKAN – Sayın
Varlı…
9.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, çiftçinin en
fazla gübre ihtiyacı olduğu dönemde gübre fiyatlarında artış olduğuna ve
Hükûmetin bu konuya bir çözüm bulması gerektiğine ilişkin açıklaması
MUHARREM VARLI
(Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aracılığınızla
Hükûmeti uyarmak istiyorum. Bugünler çiftçinin en fazla gübre ihtiyacı olan bir
dönem. Her yıl bu zaman, gübre ihtiyacının ortaya çıktığı zaman, gübre
fiyatlarında yüzde 20 oranında bir artış oluyor. Eğer yüzde 20 aşağısına bu
fiyatlara gübre kurtarıyorsa neden bu yüzde 20 zam yapılıyor? Eğer yüzde 20
aşağısından bu gübreyi zamanında satabiliyorlarsa neden şu anda satmıyorlar?
Hükûmetin bu konuda bir tedbir geliştirmesi, bir önlem alması lazım. Çiftçinin
bu manada çok büyük şikâyeti var, çok büyük sıkıntıları var. Zaten girdi
maliyetlerinin arttığı, girdi maliyetlerinin sırtında kambur olduğu bir dönemde
bir de gübre fiyatları yüzde 20 artınca çiftçide aşırı bir tepki oluştu. Hükûmeti
buradan uyarmak istiyorum, lütfen bu gübre konusunda bir çözüm üretsinler.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın
Ağbaba…
10.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya’nın
Hekimhan ilçesi Kavacık köyünün sorunlarına ilişkin açıklaması
VELİ AĞBABA
(Malatya) – Sayın Başkan, Hekimhan Kavacık köyünün isyanını, haykırışını
buradan duyurmak istiyorum. Kavacık köyü 40 haneden oluşmakta, geçimini
hayvancılıkla sağlamakta ancak saman ve yemin çok zamlanması nedeniyle
hayvanlarını besleyemedikleri için hayvanlar ölmek üzere ve hayvancılığı
bırakıyorlar. Kavacıklılar hayvancılık yapamadıkları için başka köylere
çobanlığa gidiyorlar. Köyün yerinden dolayı evler insanların başına çöküyor,
geçen yıl 3 ev, bu yıl da 3 ev tamamen çökmüş. İnsanlar yoksulluktan dolayı
evlerini tamir edemiyorlar, çaresizce evlerinin başlarına yıkılmasını
bekliyorlar. Ayrıca, köylerini ana yola bağlayacak yolları yok, ancak üç saatte
yürüyerek ana yola ulaşabiliyorlar. Köyde tuvalet yok. İçme suyu gözesi açık
olduğu için yaz aylarında hayvanlar suyun içinde yatıyorlar, bu yüzden sürekli
insanlar hasta oluyorlar.
Köylüler
“Abdestimizi bile alamıyoruz. 10 hayvanımız olduğu için yeşil kartımızı iptal
ediyorlar, çay ve şeker alacak paramız yok. Seçimde oyumuzun tamamını AKP’ye
verdik.” diyorlar ve oylarını alanlara haklarını helal etmiyorlar. Bu haykırışı
buradan dile getiriyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın
Öğüt…
11.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, kira
sözleşmesinin yenilenmemesi nedeniyle Bağlarbaşı Spor Salonu’nun kapatılma
tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğuna ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bağlarbaşı Spor
Salonu İstanbul’un olimpiyat standartlarına sahip tek jimnastik salonudur.
Neredeyse yarım asırlık mazisi olan spor salonu binlerce sporcu yetiştirmiş, bu
sporcular uluslararası yarışmalarda ülkemizi temsil etmiştir. Salonda 15
kulüpten 1.250 civarında lisanslı sporcu çalışmakta, yılda 760’tan fazla maça
sahne olan hentbol salonlarından ise 27 takım ve 5 bine yakın lisanslı sporcu
ile 340 spor okulu öğrencisi faydalanmaktadır.
Şimdi ise mülk
sahibi Vakıflar Genel Müdürlüğü, Spor Genel Müdürlüğüyle olan kira sözleşmesini
yenilemediği için Bağlarbaşı kapatılma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bizzat
görüştüğüm sporcular son derece üzgündür çünkü aynı standartlara sahip
alternatif bir spor salonu da olmadığı için bu sporcular ortada bırakılacaktır
ve Bakanlık yetkililerine ulaşmak yönündeki tüm çabalarının sonuçsuz kaldığını
söylemektedirler. Son derece vahim olan ise spor salonunun kapatılıp yıkılarak
yerine alışveriş merkezi yapılacağı iddialarıdır. Sporcuların yeni salonları
yapılana kadar kira sözleşmesi mutlaka uzatılmalıdır.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Sayın
Yeniçeri…
12.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, uyuşturucu ve
keyif verici madde kullanımı konusuna ilişkin açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bundan doksan üç
yıl önce 5 Mart 1920 tarihinde “Yeşilay” olarak bildiğimiz kurum gençliği
uyuşturucu ve içkinin zararlarından korumak üzere kurulmuştur. Yeşilayın bugün
bu amacına ulaştığını söylemek zordur. Ne acıdır ki bugün resmî rakamlara göre
sadece İstanbul’da öğrencilerin yüzde 20’si sigara, yüzde 21’i alkol, yüzde 4’e
yakın bir kesimi ise esrar kullanmaktadır. Ankara’da yapılan bir araştırmada
100 öğrenciden 5’inin uyuşturucu kategorisinde olan reçetesiz ilaç kullandığı
tespit edilmiştir. Türkiye’de uyuşturucu, keyif verici madde kullanımı çok daha
ileri boyutlardadır. Boşanma, cinayet, intihar ve taciz gibi kriminal vakaların
altyapısında bu tür kötü alışkanlıklar vardır. Kamuda madde bağımlığı tedavisi
veren sağlık kurumu sayısı ise sınırlıdır. Bu alanda hizmet veren özel
kuruluşların büyük bir kısmı da bir ticarethane gibi çalışmaktadır. Madde
bağımlılığı ve kötü alışkanlıklar konusunda ciddi bir tedavi de
uygulanamamaktadır. Asıl olan tedavi değil toplumun bu alışkanlıkları
edinmesini önlemek olmadır.
BAŞKAN – Sayın
Erdemir…
13.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemir’in, “TBMM Mobil”
uygulamasının yalnızca IOS mobil işletim sistemi için hazırlandığına, diğer
mobil işletim sistemleri için de kullanıma sunulmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
AYKAN ERDEMİR
(Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Sekreterliği 4 Mart 2013 tarihinde yaptığı duyuruyla,
akıllı telefon ve tabletler için “TBMM Mobil” uygulamasını geliştirdiğini ve
milletvekillerinin kullanımına sunduğunu açıklamıştır. Yasama ve denetim
faaliyetlerini daha etkin kılacak bu uygulamaya emeği geçen herkesi kutlar,
teşekkür ederim.
Ne yazık ki bu
uygulama yalnızca IOS mobil işletim sistemi için hazırlanmış, Türkiye’de
kullanıcıların yarıdan fazlasını oluşturan Android, Symbian ve BlackBerry mobil
işletim sistemleri için hizmet sunulmamıştır. Bu durum Meclisin tüm mobil
işletim sistemlerine eşit mesafede durmadığı algısına neden olmaktadır.
Meclisin, IOS dışındaki işletim sistemini tercih eden milletvekillerine de eşit
hizmet götürme anlayışında olduğunu gösterir bir tutum içinde bulunması daha
doğru olacaktır. TBMM Mobil uygulamasının vakit kaybetmeden diğer mobil işletim
sistemleri için de kullanıma sunulmasını diliyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Tüzel…
14.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in,
sanatçı Müslüm Gürses’in vefatına, Adıyaman’da “Güçlü Tekstil” adlı firmada
çalışan ve sendikalaştıkları için işten atılan 300 işçinin direnişine, büro
emekçilerinin grevine ve tüm emekçi kadınları kutladığına ilişkin açıklaması
ABDULLAH LEVENT
TÜZEL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Halk sanatçısı
Müslüm Gürses’in sevenlerine baş sağlığı diliyorum. Unutulmayacaktır.
Değerli
milletvekilleri, Adıyaman’da Güçlü Tekstil adı altında çalışan firmada 300 işçi
sendikalaştıkları için işten atıldılar ve otuz sekiz gündür direniyorlar. Şimdi
de çadır kurdular, çadırda, patronun, valiliğin ve emniyetin el birliği ile
saldırılarına karşı direniyorlar.
Anayasal hakkını
kullanmaya engel olanlar, işçilerin emeğine göz dikenler kimler, çok iyi
görülmeli. Bunlar ÖZ İPLİK-İŞ sendikasında örgütlenecekler ve mutlaka işe iade
edilmeleri sağlanmalı. Meclisimize “Sesimizi duyun.” diyorlar.
Yine, aynı
şekilde, geçen hafta, yurttaşlara hizmet götüren büro emekçileri -tam 100 bin-
bir günlük grev yaptılar. İş güvencesi, yaşanabilir ücret, eşit işe eşit ücret,
sosyal haklar, grevli toplu sözleşmeli örgütlenme hakkı için ortak eylem
yaptılar. Her gün hakları gasbedilen, ücretlerinden açıklanmaz kesintiler
yapılan kamu emekçilerinin sesine de kulak verelim. 8 Marta doğru giderken,
alanlarda emeğini, sosyal haklarını savunan, barışın ve dayanışmanın
mücadelesini veren tüm emekçi kadınları kutluyor ve selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın
Ulupınar…
15.- Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar’ın, 3/3/1992
tarihinde Zonguldak Kozlu’da yaşanan maden kazasının yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ÖZCAN ULUPINAR
(Zonguldak) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
3 Mart 1992
tarihinde Zonguldak’ın Kozlu beldesinde bulunan Türkiye Taşkömürü Kurumuna ait
maden ocağında 19.45-20.00 saatleri arasında art arda meydana gelen grizu
patlamaları sonucu Türkiye’nin en büyük madencilik kazası yaşanmış olup
patlamalar sonucunda çoğu yanarak 263 madenci yaşamını yitirmiştir. Eksi 560
ana katı hazırlanmaktayken meydana gelen patlamada 529 işçi sağ olarak
kurtarılmış, 78 işçi tedavi edilmek üzere hastaneye sevk edilmiştir.
Bu tür faciaların
tekrar yaşanmaması temennisiyle, büyük emek harcayarak yerin yüzlerce metre
altında kara elmasımız taş kömürünü çıkartan değerli madencilerimizin
verdikleri mücadelenin herkese örnek olmasını diliyor, şimdiye kadar hayatını
kaybeden tüm madencilerimizi saygıyla, rahmetle anıyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Gündeme
geçiyoruz.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize
sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Avrupa Parlamentosu tarafından 4-5 Mart 2013
tarihlerinde Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenecek “Organize Suçlar,
Rüşvet ve Kara Paranın Aklanması ile Mücadele” konulu seminere katılması Genel
Kurulun 26/2/2013 tarihli 70’inci Birleşiminde kabul edilen Türkiye Büyük
Millet Meclisi heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş
olduğu isimlere ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi
(3/1159)
28/02/2013
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Avrupa
Parlamentosu tarafından 4-5 Mart 2013 tarihlerinde Belçika’nın başkenti
Brüksel’de düzenlenecek Organize Suçlar, Rüşvet ve Kara Paranın Aklanması ile
Mücadele konulu seminere Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir heyetin
katılması, Genel Kurulun 26 Şubat 2013 tarihli ve 70’inci Birleşiminde kabul
edilmiştir.
28/3/1990 tarihli
ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun’un 2’nci maddesi uyarınca heyeti oluşturmak üzere siyasi parti
gruplarının bildirmiş olduğu isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Ad ve Soyad Seçim
Çevresi
Mehmet Günal Antalya
Milletvekili
Hacı Bayram Türkoğlu Hatay
Milletvekili
Aykut Erdoğdu İstanbul
Milletvekili
Mehmet Muş İstanbul
Milletvekili
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Komisyondan
istifa önergesi vardır, okutuyorum:
B) Önergeler
1.- İstanbul Milletvekili Ahmet Baha Öğütken’in Plan ve
Bütçe Komisyonu üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin önergesi (4/98)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Üyesi bulunduğum
Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum. 28/02/2013
Gereğini arz
ederim.
Ahmet
Baha Öğütken
İstanbul
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
C) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak ve 24
milletvekilinin, çay sektörünün ve çay üreticilerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/526)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Çay ve çay
üreticileri ile ilgili sorunların araştırılması ve alınması gereken önlemlerin
tespiti ile çözümüne yönelik politikaların oluşturulması amacıyla Anayasa’nın
98’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılması arz ve talep ederiz,
1) D.Ali Torlak (İstanbul)
2) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
3) Celal Adan (İstanbul)
4) Oktay Vural (İzmir)
5) Ruhsar Demirel (Eskişehir)
6) Zühal Topcu (Ankara)
7) Atila Kaya (İstanbul)
8) Ali Uzunırmak (Aydın)
9) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
10) Reşat Doğru (Tokat)
11) Faruk Bal (Konya)
12) Bülent Belen (Tekirdağ)
13) Mehmet Erdoğan (Muğla)
14) Sadir Durmaz (Yozgat)
15) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
16) Emin Çınar (Kastamonu)
17) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
18) Enver Erdem (Elazığ)
19) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
20) Sümer Oral (Manisa)
21) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
22) Ali Öz (Mersin)
23) Necati Özensoy (Bursa)
24) Oktay Öztürk (Erzurum)
25) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
Gerekçe:
Dünya toplam çay
üretim alanları yaklaşık 2 milyon 461 bin hektardır. 45 ülkede çay üretimi
yapılmaktadır. 1990’lı yıllardan sonra çay üretim alanlarının sürekli arttığı
istatistiklerde gözlenmektedir. Çay üretim alanları sıralamasında Çin 943 bin
hektarla 1’inci sırada yer almaktadır. Türkiye, yaklaşık 80 bin hektarla
Hindistan, Sri Lanka, Kenya ve Endonezya’nın ardından 6’ncı sırada
bulunmaktadır.
Dünya kuru çay
üretiminde ise; Hindistan yaklaşık 845 bin tonluk üretimi ile 1’inci sırada yer
alırken Çin, 820 bin tonluk üretimi ile 2’nci sırada yer almaktadır. Sri Lanka
ve Kenya’yı takip edilen Türkiye ise, yaklaşık 200 bin ton kuru çay üretimiyle
dünya çay üretiminde 5’inci sırada yer almaktadır.
Ülkemizde,
Karadeniz Bölgesi’nin en büyük geçim kaynağı olan çay; yetiştiği bölgede
istihdama, dengeli gelir dağılımına, bölgesel göçün azalmasına, aynı bölgede
yer alan diğer toprakların verimli kullanılmasına ve millî ekonomiye büyük
katkı sağlamaktadır. Çay bir yandan bölgede yaşayan insanların geçimini idame
ettirirken, diğer taraftan çay sanayisinde istihdama katkıda bulunmaktadır.
Ancak, 2003 ve
2004 yıllarında kaçak çay girişlerinin 15 bin ton seviyelerine inmesiyle
üretim-tüketim dengesi sağlanmışken, daha sonraki yıllarda Doğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgelerimizdeki sınırlar ve kapılar kullanılarak, kaçak çay
girişlerinin tekrar 40-50 bin ton civarına çıkması; stokların artmasına,
dolayısıyla da ülke kaynaklarının heba edilmesine neden olmaktadır.
Ayrıca, işlenerek
ihraç edilmesi kaydıyla gümrüksüz ithal edilen çayların, yasalara aykırı olarak
yurt içinde satışa sunulması ülkemizin gelir kaybına neden olmaktadır.
Diğer taraftan
yüksek üretim maliyetleri ihracatı olumsuz yönde etkilemektedir. En önemli
maliyet unsuru olarak görülen yaş çayın, üretici tarafında taban fiyat
düşüklüğü, çay sanayisinde taban fiyat yüksekliği, temel gıda maddesi olarak
görülen tüketici tarafında ise kuru çayın pahalılığı her üç kesimi tatmin
etmemektedir. Bu hususta, dünya çay fiyatlarına bakıldığında çay sanayicisinin,
çay taban fiyatlarıyla enflasyon karşılaştırıldığında üreticinin, açlık
sınırıyla karşılaştırıldığında ise tüketicinin haklılığı sonucuna
varılmaktadır.
Ülkemizde kayıtlı
77 bin, gerçekte ise 90 bin hektar alanda iklim şartlarına göre değişen üretim
nedeniyle ülkemizde yıllara göre 900 bin ile 1 milyon 200 bin ton arasında yaş
çay yaprağı hasat edilmektedir.
Diğer taraftan,
çay üretimi yapan 200 bin civarında aile olduğu bilinmektedir. Bu durumda, her
aileye yaklaşık 4 dönüme yakın çay üretim alanı düştüğü gerçeği karşımıza
çıkmaktadır. 4 dönümden alınabilen 4,8 ton çay, 2011 fiyatlarıyla yıllık 5.280
TL civarında gelir getirmekte; bu, aylık olarak yaklaşık 440 TL’ye tekabül
etmektedir. Bu tablo tek geçimi çay olan üreticilerin 1.026 TL olan açlık
sınırının da altında bir gelire mahkûm edildiği anlaşılmaktadır.
Ayrıca, çay
piyasasında birçok özel firma kayıtsız, kalitesiz, sistem dışı yollarla çay
üretmektedir. Aynı zamanda, yaş çay üreticisine verdiği sözleri yerine
getiremediğinden sanayici ve üretici açısından olumsuzluklar meydana
gelmektedir.
Özel sektördeki
bu sağlıksız gelişmeyi teşvik eden, devletin uyguladığı yanlış politikalar
olmuştur. Devletin görevi, piyasada gerekli denetim ve kontrolleri yapmaktır.
Ancak, sektörde devletin özellikle kuru çay üretimi ve paketleme aşamalarında,
üretim izin belgesi olup olmamasına bakmadığı, bu durumun da halk sağlığını
tehdit ettiği kadar, haksız rekabete de yol açtığı görülmektedir.
Diğer bir sorun
ise, temel gıda maddesi olarak görülmesi ve kuru çay satışlarında KDV oranının
yüzde 1 olması gerekirken, hâlâ % 8 olarak uygulanması faturasız ve kaçak çay
satışlarını teşvik etmektedir. Sanayide kullanılan enerji fiyatlarının
yüksekliği de dünya ortalamasının üzerinde seyretmekte, bu durum çay sanayisini
zor duruma sokmaktadır.
2.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ve 22
milletvekilinin, memurların kusurlu davranışlarından dolayı devlet tarafından
bugüne kadar ödenmiş olan tazminat miktarları ile ödenen bu tazminatların
sorumlu kişilere rücu edilip edilmediğinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/527)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Tüm bakanlıklar
nezdinde çalışan memurların kusurlu davranışlarından dolayı devlet tarafından
bugüne kadar ödenmiş olan tazminat miktarlarının ve bu miktarların sorumlu
kişilere Anayasa’nın 129’uncu maddesi uyarınca rücu edilip edilmediği hususunda
Anayasa’nın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 104 ve 105’nci
maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılması hususunda gereğini saygılarımla
arz ederim. 27/01/2012
1) Mahmut Tanal (İstanbul)
2) Ali Serindağ (Gaziantep)
3) Bülent Tezcan (Aydın)
4) Haydar Akar (Kocaeli)
5) Muharrem Işık (Erzincan)
6) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
7) Hasan Akgöl (Hatay)
8) Turgay Develi (Adana)
9) Erdal Aksünger (İzmir)
10) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
11) Arif Bulut (Antalya)
12) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
13) Doğan Şafak (Niğde)
14) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
15)Tolga Çandar (Muğla)
16) Levent Gök (Ankara)
17) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
18) Gürkut Acar (Antalya)
19) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
20) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
21) Hurşit Güneş (Kocaeli)
22) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
23) İhsan Özkes (İstanbul)
Gerekçe:
Anayasa’nın
129’ncu maddesinin beşinci fıkrası uyarınca memurlar ve diğer kamu görevlerinin
yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları,
kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun
olarak, ancak idare aleyhine açılabilir denmektedir. Anayasa’nın bu maddesinde
“kendilerine rücu edilmek kaydıyla” denilerek, devletin ödediği tazminatların
kusurlulara rücu edilmesi zorunluluğu düzenlenmiştir.
5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 71’inci maddesine göre; “Kamu zararı; kamu
görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı
karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya
eksilmeye neden olunmasıdır.”
Söz konusu yasal
düzenlemeye göre devletin, memurların kusuru nedeniyle ödediği tazminatı
sorumlulara rücu edilmemesi dolayısıyla kamu zararı meydana gelmektedir.
Meydana gelen bu kamu zararının ortadan kaldırılması ya da en azından
azaltılabilmesi için devlet tarafından ödenmiş ancak bugüne kadar sorumlulardan
rücu edilmemiş tazminat miktarlarının araştırılması gerekmektedir.
Örneğin 19 Aralık
2000 tarihinde Bayrampaşa Cezaevinde yapılan operasyondan dolayı mahkemelerce
verilen karar doğrultusunda bugüne kadar toplam 214.528,24 TL tazminat ödemesi
yapıldığı, ancak bu miktarın rücuen tazmini için herhangi bir dava açılmadığı
öğrenilmiştir. Oluşan 214.528,24 TL kamu zararının giderilmesi için çalışma
yapılmalıdır.
Açıklamalar
nedeniyle memurların kusurlu davranışları nedeniyle devlet tarafından bugüne
kadar ödenmiş olan tazminat miktarlarının ve bu miktarların sorumlu kişilere
rücu edilip edilmediğinin, rücu edilmeyen miktarlar nedeniyle oluşan kamu
zararının nasıl giderileceğinin tespiti ve daha fazla kamu zararı oluşmasının
önlenmesi amacıyla Anayasanın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 104
ve 105’inci maddeleri uyarıca bir Meclis Araştırması açılması hususunda
gereğini saygılarımla arz ederim.
3.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ve 23
milletvekilinin, Hrant Dink suikastı, Rahip Santaro cinayeti ve Malatya Zirve
Yayınevi katliamının aynı örgüt tarafından işlenip işlenmediğinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/528)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Hrant Dink
Suikastı, Rahip Santaro Cinayeti ve Malatya Zirve yayınevi katliamı birlikte
incelenerek aynı örgüt tarafından işlenip işlenilmediğinin araştırılması ve
gerçeklerin ortaya çıkarılması amacıyla Anayasanın 98, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırması
açılması hususunda gereğini saygılarımızla arz ederiz.
30.01.2012
1) Mahmut Tanal (İstanbul)
2) Ali Serindağ (Gaziantep)
3) Bülent Tezcan (Aydın)
4) Haydar Akar (Kocaeli)
5) Muharrem Işık (Erzincan)
6) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
7) Turgay Develi (Adana)
8) Hasan Akgöl (Hatay)
9) Erdal Aksünger (İzmir)
10) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
11) Sena Kaleli (Bursa)
12) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
13) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
14) Tolga Çandar (Muğla)
15) Levent Gök (Ankara)
16) Şafak Pavey (İstanbul)
17) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
18) Arif Bulut (Antalya)
19) Gürkut Acar (Antalya)
20) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
21) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
22) Hurşit Güneş (Kocaeli)
23) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
24) Birgül Ayman Güler (İzmir)
Gerekçe:
Ülkemiz son
yıllarda toplumu derinden sarsan cinayetlere sahne olmuştur. 5 Şubat 2006
tarihinde Trabzon’da Andrea Santoro’nun öldürülmesiyle başlayan,19 Ocak 2007’de
Hrant Dink’in katledilmesi ve 18 Nisan 2007’de Malatya’da Zirve yayınevi
baskını ile devam eden bu süreç toplumda büyük bir huzursuzluğa yol açmıştır.
Her üç olay sonrasında da failler yakalanmış ve kısa bir süre içinde yargı
önüne çıkarılmışlardır. Ancak gerek soruşturma sırasında gerekse kovuşturma
sürecinde ortaya çıkan gelişmeler olayların arkasını açıklığa
kavuşturamamıştır. Malatya’da biri Alman uyruklu üç kişinin vahşice öldürüldüğü
misyoner katliamıyla ilgili davanın dosyasından çıkan yeni bilgiler ise,
katliamın planlama ve uygulama sürecinde yaşananların Hrant Dink cinayetiyle
büyük benzerlikler taşıdığını ortaya koymuştur.
Malatya’daki
katliamın bir numaralı sanığı Emre Günaydın’ın ilk sorgusunu yapan yargıca,
“Türkiye’yi bunlara teslim edemezdik.” ifadesi, Hrant Dink cinayeti sürecinde
eski Trabzon TEM Şube Müdürünün söylediği öne sürülen “Bayrak yere düştü, onu
Erhan ve Yasin kaldıracak.” sözü ve katil zanlısı Ogün Samast’ın “Vatan toprağı
kutsaldır, kaderine terk edilemez.” yazılı bayrak önündeki pozlarını
hatırlatmaktadır.
Emre Günaydın’ın
da Ogün Samast gibi bir başka partinin gençlik örgütüne üye olması, O.S. gibi
yakın dövüş eğitimi alması, şehir dışında silah talimi yapması her iki sanığın
da kişilik olarak benzerliklerini ortaya koymaktadır.
Malatya
katliamından önce 5 cevşen alınması ve Ogün Samast’ın cebinden bayrak çıkması
da birbirini andırmaktadır.
Dink cinayetinin
işlendiği yerdeki kameranın sabah ile öğle arasındaki kayıtlarının kaybolduğu,
savcının kayıtları istediği ama kayıtların bulunamadığı basına yansımıştı.
Malatya olayında da Emre Günaydın’ın odasına yerleştirilen kamera kayıt
sisteminin ses alma ve kendi hafızası dışında bir kaynağa kopyalanabilme
özelliğinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Yani cinayetten sonraki on günlük sürede
kayıt yapılamamıştır.
Hrant Dink
cinayetinde olduğu gibi Malatya katliamı sonrasında da emniyet ve jandarma
mensupları hakkında görevlerini ihmal ve suçun önlenmesi sorumluluğunun yerine
getirilmediği iddiasıyla soruşturma yapılması istenmiştir.
Her üç olayın bir
diğer ortak noktası ise öldürülenlerin etnik köken ve inanç bakımından farklı
kültürlerden olmasıdır.
Bütün bu
gelişmeler ışığında yargı tarafından sonuca bağlanmış olan Rahip Andrea Santoro
cinayeti dâhil, Hrant Dink ve Malatya katliamının birbirleriyle bağlantılı bir
şekilde geniş kapsamlı ele alınması ve aynı örgüt tarafından gerçekleşip
gerçekleşmediğinin araştırılması amacıyla, Anayasanın 98, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğü’nün 104 ve 105’nci maddeleri uyarınca Meclis araştırması
açılması hususunda gereğini saygılarımızla arz ederiz.
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi daha vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
A) Tezkereler
(Devam)
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet
Sağlam ve beraberindeki bir Parlamento heyetinin, Meksika Senatosu Başkanı
Erneste Cordero Arroyo’nun vaki davetine icabetle Mexico City’de düzenlenecek
olan G-20 Üye Ülkeleri Parlamento Başkanları IV. Toplantısı’na katılmak üzere
Meksika’ya ziyarette bulunmasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tezkeresi (3/1160)
28/02/2013
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın, Meksika Senatosu Başkanı Erneste
Cordero Arroyo’nun vaki davetine icabetle Mexico City’de düzenlenecek olan G20
Üye Ülkeleri Parlamento Başkanları IV. Toplantısı’na katılmak üzere,
beraberinde Parlamento heyetiyle, Meksika’ya ziyarette bulunması hususu Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanun’un 9’uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKAN –
Tezkereyi oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.58
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.10
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN
(Ankara)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 73’üncü Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi tezkereyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunun 6/2/2003 tarihli 32’nci Birleşiminde ve 1/3/2003 tarihli 39’uncu
Birleşiminde gerçekleştirilen kapalı oturumlara ilişkin tutanaklar ile tutanak
özetlerinin İç Tüzük’ün 71’inci maddesi uyarınca yayınlanmasına ilişkin önerisi
05/03/2013
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
05/03/2013 Salı günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin
İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Akif Hamzaçebi
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulunun 6/2/2003 tarihli 32’nci Birleşimi ve 1 Mart 2003
tarihli 39’uncu Birleşiminde gerçekleştirilen kapalı oturumlara ilişkin
tutanaklar ile tutanak özetlerinin İç Tüzük’ün 71’inci maddesi uyarınca
yayımlanması önerilmiştir.
BAŞKAN –
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde ilk söz, İstanbul Milletvekili
Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi.
Buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu olarak, 1 Mart 2003 tarihinde gerçekleştirilmiş olan ve Irak’a
Türk Silahlı Kuvvetleriyle Amerikan Silahlı Kuvvetlerinin intikalini öngören
tezkereye ilişkin kapalı oturum görüşmeleri tutanaklarının ve yine 1 Mart
öncesinde yapılmış olan 6 Şubat 2003 tarihli; yine Irak’la ilgili, Irak’a
yapılacak olan askerî harekât öncesinde Amerikan askerlerinin Türkiye’ye
gelerek Amerikan istihkâm birliklerinin bu savaş hazırlığını yapmaya yönelik
olarak ön hazırlık yapmasına ilişkin kapalı oturum tutanaklarının açılması için
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak önerimizi Genel Kurulun huzuruna getirdik.
İç Tüzük’ün
71’inci maddesi, kapalı oturum tutanaklarının on yıl geçtikten sonra yayınlanabileceğini
hükme bağlamaktadır. Yine, Anayasa’mızın 97’ncı maddesine göre de kapalı oturum
tutanakları on yıl geçtikten sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla
yayınlanır. Gerçekte, İç Tüzük’ün iradesi, on yıl geçtikten sonra bu
tutanakların herhangi bir Genel Kurul kararı olmaksızın yayınlaması yönünde
olmakla birlikte, madde metninin iyi yazılmamış olması ve bugüne kadarki
uygulamaların hep Genel Kurul kararı alınarak yapılıyor olması nedeniyle, bugün
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak Danışma Kuruluna götürmüş olduğumuz
öneriyi, Danışma Kurulunun karar alamaması nedeniyle -bir siyasi parti
katılmadığı için toplantı yapılamadı- buraya getirdik ama iktidar partisi
grubunun bu konudaki görüşünün ne olduğunu doğrusu merak ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, 1 Mart 2003 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi, gerçekten
tarihî bir oturum gerçekleştirmiştir; Türkiye Büyük Millet Meclisinin şerefini
yükselten, yücelten, gerçekten, Türkiye Cumhuriyeti tarihine onurla geçen bir
sayfa yazmıştır.
Türkiye
Cumhuriyeti’nin son altmış yıllık dış politika tarihine baktığımızda, dört
temel kırılma noktası olduğunu görürüz. Birincisi, 1964 yılındaki Johnson
Mektubu’dur. Kıbrıs’ta, Rumların Türklere karşı girişmiş olduğu katliamlara
karşı Türkiye’nin bir silahlı harekât, askerî harekât düşünmesi üzerine,
Amerika Başkanı Johnson’un dönemin Başbakanı İsmet İnönü’ye yazdığı “Bizim
verdiğimiz silahları kullanamazsınız.” şeklindeki mektubu, birinci kırılma
noktasıdır.
İkinci kırılma
noktası, 1974 yılındaki Kıbrıs Barış Harekâtı’dır. Yine bu harekâttan sonra
uygulanan ambargo -daha doğrusu- kırılma noktasıdır.
Üçüncü kırılma
noktası, 1 Mart 2003 tarihli, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tezkereye ilişkin
kararıdır.
Dördüncü kırılma
noktası da bu tezkereden sonra, 4 Temmuz 2003 tarihinde, Irak’ta Süleymaniye’de
Türk askerinin başına Amerikan askerleri tarafından çuval geçirilmesi
hadisesidir.
1 Mart 2003
tarihli tezkerenin görüşmelerinin kamuoyuna açıklanması şarttır. Bu tezkerenin
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu
anlayabilmek için, bu görüşmeleri açıklamanın, milletle paylaşmanın şart
olduğunu düşünüyoruz.
O günlere ilişkin
kısa bir hatırlatma yapmak istiyorum sizlere.
BAŞKAN – Sayın
Hamzaçebi, bir saniyenizi rica edebilir miyim.
Sayın
milletvekilleri, Sayın Hatibi ben duyamıyorum. Lütfen, sükûneti sağlayalım
Genel Kurulda.
Buyurun Sayın
Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) – Hatırlanacaktır, 1 Mart tarihli Türkiye Büyük Millet
Meclisinin tezkereye ilişkin kararından önce, Sayın Recep Tayyip Erdoğan,
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı olarak Beyaz Saray’a davet edildi. 10
Aralık tarihinde, Beyaz Saray’da, dönemin Başkanı Bush’la görüştü. Sayın Recep
Tayyip Erdoğan henüz “Başbakan” sıfatına sahip değil, Türkiye’de bir başka
Başbakan var. Sayın Abdullah Gül, Türkiye’de o günlerde hükûmeti kurdu veya
kurmak üzeredir; evet, kurmuştur. Sayın Abdullah Gül, Türkiye Cumhuriyeti’nin
Başbakanıydı. Ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Amerika’da yürütmüş olduğu bütün
temasları, Dışişleri Bakanlığı yetkilileri olmadan yapmıştır. Otelde, kendi
danışmanlarıyla, kendi milletvekilleriyle, Dışişleri Bakanlığı ve onun
yetkilileri, Bakanlığın yetkilileri olmaksızın temaslar yürütmüştür. Ne idi
Amerika’nın Türkiye’ye olan ilgisi? Orta Doğu’nun yeniden dizaynıydı. Irak’ta, o
zamanki hükûmetin gönderilmek istenmesinin nedeni ne 11 Eylüldür ne de başka
bir şeydir. 11 Eylülden çok daha önceleri, 90’lı yıllardan itibaren,
Amerika’nın Irak’taki yönetimi işbaşından uzaklaştırma düşüncesi vardır. Onun
etkilerini bugün görüyoruz, Amerika’nın Huntington Projesi’ne uygun olarak Orta
Doğu’da Türkiye’ye de İslam ülkelerinin liderliğini vermek isteyen rolüne uygun
olarak, Irak’taki yönetimi oradan uzaklaştırma mücadelesi vardı.
Değerli
milletvekilleri, ilk kez 1 Mart tezkeresine konu olan Hükûmet talebi, 62 bin
Amerikan askerinin Türkiye’ye gelerek bunun 23 bininin Türkiye’de konuşlanması,
37 bin küsurluk kısmının da Türk Silahlı Kuvvetlerinin 31 bin kişilik askeriyle
birlikte Irak’a girmesiydi. Amerika, Türkiye üzerinden Irak’a bir savaş
açıyordu. Cumhuriyet Halk Partisi olarak o günlerde öne çıkardığımız ve şart
koştuğumuz, vazgeçilmez gördüğümüz konu, uluslararası meşruiyetti.
Anayasa’mızın 92’nci maddesinin öngördüğü uluslararası meşruiyetin burada
olmadığını, o dönemki Genel Başkanımız Sayın Deniz Baykal grup konuşmalarında
müteaddit defalar ifade etti. 27 Şubat 2003 tarihli grup konuşmasında Sayın
Deniz Baykal çok tarihî değerlendirmeler yapmıştır. Bu tarihî değerlendirmeleri,
kapalı oturum olduğu için, kapalı oturumda konuşulanları sizlerle paylaşma
imkânı olmadığı için açıklama şansına sahip değilim hatırladığım kadarıyla ama
Sayın Deniz Baykal o tarihî değerlendirmeleri, o günkü, 1 Mart 2003 tarihli
kapalı Genel Kurul toplantısında da yaptı ve tezkerenin reddedilmesinde Sayın
Deniz Baykal’ın o yapmış olduğu tarihî konuşmanın çok önemli bir payı olduğunu
düşünüyorum.
Yine, o günlerde,
kapalı oturuma geçmeden, o dönemki Genel Sekreterimiz Sayın Önder Sav’ın usul
tartışması bölümünde yapmış olduğu konuşma da bugün hafızalardadır,
hatırlardadır.
1 Mart
tezkeresini Türkiye Büyük Millet Meclisi reddetmekle çok tarihî bir görev
yapmıştır. 264 kabul oyuna karşılık 250 milletvekili ret oyu kullanmıştır, 19
çekimser oy çıkmıştır ama İç Tüzük’ün öngördüğü salt çoğunluk sağlanamadığı
için yani oturuma katılan 533 milletvekili olduğuna göre kabul yönünde 267 oy
çıkmış olmadığı için o tezkere o gün reddedildi ve Türkiye Cumhuriyeti bir
savaşın, Orta Doğu’da sonu gelmeyecek olan bir karmaşanın etkilerinden
kurtulmuş oldu. Türkiye Cumhuriyeti, gerçekten, cumhuriyet tarihinin en önemli
olaylarından birini o günkü oturumda o tezkereyi kabul etmemek suretiyle
atlatmıştır, rahat bir nefes almıştır.
Değerli
milletvekilleri, o günlerde çok üzerinde durulmayan, Sayın Deniz Baykal’ın
üzerinde durduğu ama kamuoyunun gözünden kaçan bir konu vardı, “Askerî
mutabakat belgeleri” dendi, “askerî muhtıralar” dendi, “siyasi mutabakat
belgeleri” dendi ama bir de ekonomik belge vardı. Amerika Birleşik Devletleri
Başkanı Bush’a giden iki bakana, Bush’un “Burada ne arıyorsunuz, gidin ülkenize
dönün, tezkereyi çıkarın.” şeklinde o günlerde söylediği hafızalardadır,
hafızalarda kalmıştır.
“At pazarlığı”
lafını hepiniz hatırlayacaksınız, at pazarlığı. Irak’a girme karşılığında
Türkiye Cumhuriyeti bir para pazarlığı yapıyordu. Nitekim, o tezkerenin
reddedilmesinden sonra 15,8 milyar TL’lik paketi 3 Mart tarihinde Başbakan
Abdullah Gül sabah saat dokuzda açıklamıştır, saat onu bekleyemedi çünkü o
saatte borsa açılıyordu ve piyasalar son derece karmaşık olacaktı, ekonomi
altüst olacaktı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) - Sayın Başkan, uyardınız Genel Kurulu, sözümü biraz kısmış
oldunuz, izninizle toparlıyorum.
Çok teşekkür
ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye o zaman, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti, Sayın Recep
Tayyip Erdoğan ve onun ekibi Amerika Birleşik Devletleri’yle bir at pazarlığı
yapmıştır ama 90 milyar dolar talep eden Türkiye, sonuçta 4 milyar dolara razı
olmuştur.
Ben, 27 Şubat
tarihli Cumhuriyet Halk Partisi grup toplantısında Sayın Deniz Baykal’ın
söylediği bir cümleyi sizlerin bilgisine sunmak istiyorum: “Türkiye’nin
şerefini yüceltecek olanlar, Türkiye’yi bu savaşa sokanlar değil, Türkiye’nin
bu savaşa girmesine ‘Hayır.’ diyenler olacaktır. O günkü oturumda o tezkereye
‘Hayır.’ diyenler Türkiye’nin onurunu yükseltmişlerdir.”
Yine, Sayın Deniz
Baykal’ın bir cümlesini burada söyleyerek tamamlamak istiyorum cümlelerimi:
“Hükûmet o gün Washington’a ehlisünnet bir sakalla gitmiştir, Amerikan
tıraşıyla dönmüştür.” Bakalım, bugün bu Amerikan tıraşı devam ediyor mu,
etmiyor mu göreceğiz.
Tutanakların
açılmasını hepinizin takdirine sunuyorum. 90 yılındaki Körfez Harekâtı’na
ilişkin kapalı oturum tutanakları için, 2003 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi
ve Cumhuriyet Halk Partisi gruplarının müşterek Danışma Kurulu önerisi Genel
Kurula gelmiş ve gizliliği oy birliğiyle kaldırılmıştı; aynı anlayışın devamını
Genel Kurulun dikkatine sunuyorum.
Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Hamzaçebi.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) - Bütün gizli tutanaklar açıklanacak.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, kayıtlara geçmesi açısından bir düzeltme yapmak
istiyorum. Aslında, tabii, birçok husus var, ister buradan iki kelime
söyleyeyim, isterseniz kürsüden.
BAŞKAN – Buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
16.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın, İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin CHP grup önerisi üzerindeki konuşması
sırasında kullandığı bazı ifadelere ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarih önünde
konuşurken her zaman sözlerimize dikkat etmemiz gerekir. Tabii ki
hafızalarımızda olanları unutmayız, tabii ki hafızalarımızı referans
göstermeliyiz ama şunu da unutmamalıyız: Başbakanımız, Sayın Genel Başkanımız o
dönemde Genel Başkan sıfatıyla bu geziye katılmıştır. Bu gezi bir nezaket
gezisidir. Dışişleri Bakanımız -o dönemde Yaşar Yakış- bu geziye katılmıştır,
şu anda Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili olan, o dönem ABD Büyükelçisi olan
Faruk Loğoğlu bu görüşmelere katılmıştır ve partimizden değişik milletvekilleri
bu geziye katılmıştır. Bu gezide…
Burada sayın
konuşmacının insanların zihninde oluşturduğu birtakım istifhamlarla ilgili de
şunu söylemek istiyorum: Öncelikle, burada herhangi bir pazarlık yapılmamıştır,
bu gezi usulü dairesinde yapılmış bir gezidir. Ayrıyeten, biz hiçbir zaman
milletimizin haklarını hiç kimseyle pazarlık konusu yapmadık, yapmayız. Ayrıca,
o gezide 1 Mart tezkeresi sorulduğunda da Sayın Başbakanımız nezaketle “Bu
konuyu Başbakanımız Sayın Abdullah Gül’le görüşün.” demiştir. Dolayısıyla, bu
düzeltmeye gerek gördüğüm için bu açıklamaları yapıyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – 92 milyar doları kim istedi?
MAHİR ÜNAL
(Devamla) – Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ali Babacan’a sor onu.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Sen konuşma!
(AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen!
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
1.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunun 6/2/2003 tarihli 32’nci Birleşiminde ve 1/3/2003 tarihli 39’uncu
Birleşiminde gerçekleştirilen kapalı oturumlara ilişkin tutanaklar ile tutanak
özetlerinin İç Tüzük’ün 71’inci maddesi uyarınca yayınlanmasına ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN –
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde ilk söz, Van Milletvekili
Sayın Nazmi Gür’ündür.
Evet, buyurun
Sayın Gür. (BDP sıralarından alkışlar)
NAZMİ GÜR (Van) –
Çok teşekkürler Sayın Başkan.
Tabii, herhâlde
benim şansım, bu kürsüye çıktıkça Kamer Bey kavga çıkarıyor.
Değerli
arkadaşlar, CHP önerisi üzerine grubum adına söz aldım.
Kamuoyunda “1
Mart tezkeresi” olarak bilinen ve esasında Saddam’ın nihai gidişini getirecek,
sonunu getirecek, Baas rejiminin sonunu getirecek İkinci Körfez Savaşı’nın
hemen öncesi, Amerika Birleşik Devletleri, NATO ve diğer müttefikleriyle bu
savaşı örgütlemeye, organize etmeye çalışılan bir atmosferde 1 Mart tezkeresi
Türkiye’nin önüne konuldu ve Hükûmetin getirdiği tezkere, bu Meclisçe
reddedildi, bunu herkes biliyor.
Değerli
arkadaşlar, İskenderun Limanı’ndan Silopi Sınır Kapısı’na kadar o bölgeyi karış
karış gezen, adım adım gezen biri olarak ve o dönem, insan hakları savunucusu
olarak da, savaşa karşı sıkı bir muhalefet örgütleyen bir kurumun yöneticisi
olarak da biraz hafızaları tazelemek istiyorum. İskenderun Limanı ve
nihayetinde, Silopi’ye uzanan yaklaşık 700-800 kilometrelik sınır boyu,
neredeyse bütün ilçelerin girişi, neredeyse bütün il ve kasabaların girişi, o
bölgede bulunan, İpek Yolu güzergâhında bulunan bütün tesisler -buna dinlenme
tesisleri de dâhildir- kimi bölgelerde inşaat hâlindeki bazı sanayi bölgeleri,
sanayi siteleri dâhil olmak üzere, Amerikan askerinin geçişine hazır hâle
getiriliyordu, çok hummalı bir çalışma söz konusuydu.
O dönemde Hükûmet
dâhil, Sayın Abdullah Gül’ün Başbakanlığındaki Hükûmet dâhil olmak üzere, 1
Mart tezkeresinin AKP’nin o günkü çoğunluğuna dayanarak rahatlıkla geçeceğinden
hem Washington emindi hem Brüksel emindi hem de o dönem Genel Başkan olan Sayın
Recep Tayyip Erdoğan, gerçekten grubundan ve Parlamentoda bu 1 Mart
tezkeresinin geçişinden son derece emindi.
Tabii, Hükûmet
cephesinde bu söz konusuyken, Amerika cephesinde bu söz konusuyken bir taraftan
da Türkiye’de demokrasi güçleri savaş karşıtı mücadelelerini sokağa taşımışlar
ve savaşa karşı seslerini giderek yükseltmişler.
Tabii, Körfez
Savaşı, nihayetinde farklı dinamiklerin de harekete geçmesini sağlayan… O
dönemin koşulları içerisinde de değerlendirdiğimizde, İran’ı ve özellikle
İsrail’i, iki farklı zıt ekseni de bu süreçte düşünmemiz gerekiyor. Tabii, AKP
açısından bir yol kazası ama ABD açısından da kesinlikle bir hayal
kırıklığıydı, öyle ki Türkiye’yle güçlü müttefiklik ilişkisini dahi gözden
geçirecek bir konuma, bir duruma gelmişti.
Türkiye dış
politikada bu tezkerenin reddi ile oldukça zor günler, zor anlar yaşadı çünkü o
dönemin AKP’si bu redde gerçekten bir anlam verememişti, Parlamentonun o günkü
iradesine bir açıklık getirememişti. Diğer taraftan da Amerika Birleşik
Devletleri, NATO ve diğer müttefikler, başlayacak olan savaş öncesi bir
müttefikten böylesi bir darbenin gelmesini ise içlerine çok sindirememişlerdi.
Genel manzara buydu.
Tabii ki Orta
Doğu’da bütün bu otoriter rejimlerin, dikta rejimlerinin tasfiyesi için bir
bakıma o otoritelerin, o dikta rejimlerinin arkasında duranlar, yaratanlar ve
nihayetinde Orta Doğu’ya öncelikle şekil verenler, kendi çıkarlarına şekil
verenler, şimdi bu hantal yapıyı, bu dikta rejimlerini kendi çıkarları
açısından son derece tehlikeli, kendi çıkarları açısından artık aşılması
gereken rejimler olarak görüyorlardı. Birinci Körfez Savaşı’nda denedikleri şey
gerçekleşemedi, İkinci Körfez Savaşı’nda Amerika artık bu sefer müttefikleriyle
birlikte Saddam rejimini devirme konusunda emin adımlarla gidiyordu. Fakat ilk çelmenin
Türkiye’den gelmesi, 1 Mart tezkeresiyle gelmesi ise… Onu daha sonraları
yaşanacak çuval olayına kadar bağlayanlar bile var.
Değerli
arkadaşlar, ulus devletlerin dikta rejimlerinin Orta Doğu’da aşılma sürecinin
başlamasını bugün belki de Orta Doğu halklarının “Arap Baharı” olarak anılan,
aslında demokrasi ve özgürlükler mücadelesiyle yani savaş ve demokrasi
mücadelesini iki farklı uçta düşünürsek hem birbiriyle çelişen ve aslında biri
diğerini de yaratan, diğerine de zemin hazırlayan bir durum olduğunu buradan
söylemekte fayda var. Kaldı ki İkinci Körfez Savaşı’ndan sonra yani 1 Mart
tezkeresi reddedildi ama Amerika Birleşik Devletleri diğer Arap müttefikleriyle
birlikte kimyasal silah, kitle ölüm silahları bulundurduğu gerekçesiyle Irak’a
müdahale etti, Bağdat’a girdi, Saddam rejimi devrildi, Irak ordusu tasfiye
edildi, Baas rejimi tasfiye edildi, sonraki süreci ve günümüze kadar olan şeyi
de zaten bu Parlamento ve siz değerli üyeleri bu konuya son derece vâkıfsınız.
Değerli
arkadaşlar, tabii ki yeni durumlar çıkardı bu savaş. Örneğin, bizim Güney
Kürdistan dediğimiz Kuzey Irak Bölgesi’nde bir Kürt yapılanması, federatif bir
Kürt oluşumu ortaya çıkardı. Bu da savaşın, belki de Türkiye’nin beklemediği ya
da tahmin ettiği, karşı koymaya çalıştığı, engellemeye çalıştığı ama
engelleyemediği yeni bir durum oldu ki şimdi o bölgede oluşturulan Kürdistan
Bölgesel Yönetimi ve Türkiye ilişkilerini de düşündüğümüzde, özellikle ticari
ve siyasi ilişkilerini düşündüğümüzde, bu konuda Türkiye’nin kaygılarının ve korkularının
Kürtler açısından yersiz olduğunu çok rahatlıkla görebilirsiniz.
Tabii ki benzeri
durumlar bugün de yaşanıyor. Tıpkı 1 Mart tezkeresi öncesi Orta Doğu’da siyasal
dönem, siyasal süreç varlığını sürdürüyor, özellikle Suriye’de. Suriye halkının
tabii ki demokrasiye, tabii ki özgürlüklere ihtiyacı var. Suriye halkının,
tabii ki halklarının Esad rejiminden kurtulmaya hakkı var ve elbette ki
bizlerin de Suriye halklarının demokrasi ve özgürlük mücadelesini destekleme
gibi bir görevimiz var hem insan olarak hem biz siyasetçiler olarak ama değerli
arkadaşlar kazın ayağı hiç de öyle değil. Biz defalarca burada, özellikle, AK
PARTİ’nin Suriye dış politikasını, Esed’a dönük dış politikasının ve
hâlihazırda yürüttüğü dış politikanın yanlışlarını, içine düştüğü yanlışı
defalarca dile getirdik. O gün nasıl bir Kürt statüsüne karşı çıkılmış ise
bugün de özellikle Sayın Başbakan, Suriye’nin kuzeyinde ortaya çıkacak bir Kürt
statüsüne karşı çıkmaktadır. Oysa Irak’ın Kürtleri bugün eğer bir dost ve
müttefik görevi görmüşse ve bu durumdaysa -ki, biz parti olarak Hükûmetin,
Türkiye’nin Güney Kürdistan’daki Kürdistan Bölgesel Hükûmeti ile ilişkilerinin
son derece ilerletilmesinden yanayız- aynı tutumu, bu sefer sadece Kürtlere
değil, Suriye Kürtlerine değil ve fakat oradaki diğer halklara da aynı ilgiyi
göstermesini ummak ve dilemek bizim de isteğimiz ve arzumuzdur.
Değerli
arkadaşlar, biz şeffaflıktan yanayız parti olarak. O günkü Meclis
tutanaklarının, gizli oturumun tutanaklarının on yıl sonra İç Tüzük’ün ve
Anayasa’nın ilgili maddesi gereği açıklanması ve kamuoyunun bilgisine sunulması
bugünkü siyasal tabloya farklı etkileri olabilir, tabii ki tartışmalar
yaratabilir ama bu, Türkiye’deki demokrasi için, demokrasi mücadelesi için de
son derece ön açıcı olabilir, son derece faydalı olabilir.
Her ne kadar
aleyhte söz almışsak da biz, Meclisin bu tutanaklarının, CHP önerisi
doğrultusunda bu tutanakların Genel Kurul kararıyla halka açıklanmasını,
kamuoyuna açıklanmasını, siyaset bilimcilerin, üniversitelerin, siyasetçilerin,
hepimizin o tutanakları okuyarak bilgilenmesini ve böylece bugün içinde
bulunduğumuz siyasi sürece de yön verme konusunda o tutanaklardan
faydalanmamızı öneriyoruz.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Gür.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisinin lehinde ikinci söz, Mersin Milletvekili Sayın Mehmet
Şandır.
Buyurun Sayın
Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun bugün gündeme alınmasını istediği konu gerçekten Meclisimiz
açısından, ülkemiz açısından önemli bir konu, geçmişte yaşanan bir hadisenin
milletin bilgisine sunulmasını talep eden bir konu.
Değerli
arkadaşlar, bundan on yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisi -bu Genel Kurul-
bugünleri belirleyen, milletimizin geleceği açısından çok önemli bir karara
birlikte imza koydu ve 1 Mart tezkeresi diye adlandırdığımız, Irak’a Amerikan
askeri gönderilmesi ve Türkiye’nin bu askerin geçişine ve konuşlanmasına,
kullanılmasına yetki talebinin reddiyle ilgili yani talebiyle ilgili tezkere 1
Mart 2003 tarihinde yani on yıl önce reddedildi. Bu, Türk tarihi açısından,
Parlamento tarihi açısından önemli bir konu.
Değerli
arkadaşlar, demokratik sistemlerde, demokratik yönetimlerde olmazsa olmaz bir
şart, adına yetki kullandığımız milletin bilgilendirilmesi meselesidir.
Milletten gizli hiçbir şey yapmaya hakkımız yok. Eğer gerçekten demokratsak bu
millet adına kullandığımız yetkiyle aldığımız kararların gerekçelerini millete
anlatmak mecburiyetindeyiz. Adına şeffaflık veya ne derseniz deyin ama milletin
geleceğiyle ilgili verdiğiniz bir kararın gerekçesini o gün açıklayamıyorsanız
daha sonra açıklamak bir mecburiyettir. Bu sebeple, 1 Mart tezkeresinin
reddiyle ilgili Genel Kurulda yapılan kapalı oturumun tutanaklarının
açıklanmasını biz gerekli görüyoruz, faydalı buluyoruz. Bu konuyla ilgili, 4
Mart günü, Meclis Başkanlığına Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak biz de
müracaat ettik ve İç Tüzük’ümüzün 71’inci maddesindeki “yayımlanabilir”
ibaresinin takdire bırakılmadan Meclis Başkanının inisiyatifiyle bu
tutanakların açıklanmasını talep ettik.
Değerli
arkadaşlar, bu tutanakları açıklamamız sizin için bir zaaf olmasa gerek.
Sakladığınız, gizlediğiniz, milletten sakladığınız bir husus mu var?
Açıklamamakla bunu geliştiriyorsunuz. Sanki burada bir ayıbınızı
saklıyormuşsunuz gibi bir görüntü oluşturuyorsunuz. Bunun ülkemize faydası yok,
bunun Meclisimize faydası yok.
Tabii, bir hususu
daha söylemek lazım: Yine, millet adına yetki kullanan siyasetçilerin milletin
faydasını öncelikleyerek meseleye yaklaşmaları lazım. Yani o gün aldığınız ret
kararının nelerini saklıyorsunuz ki, milletin faydasına olmayan hangi
gerekçeleriniz vardı da bugün açıklanmasına itiraz ediyorsunuz; bunu gerçekten
sorguluyoruz, bunu gerçekten bilmek istiyoruz.
Değerli
arkadaşlar, 1 Mart 2003’ü bir hatırlamak gerekiyor.
Bir başka
gerçekliği daha ifade etmem lazım: Siyaset adamı, ülkeyi yöneten siyasetçiler
geleceği doğru öngörebilmek için geçmişi bilmek mecburiyetindeler. Geçmişte ne
yaşandıysa sebepleri ve sonuçları itibarıyla tamamlanmıştır, bizim ders almamız
için tarihin tozlu raflarında bizi beklemektedir. Eğer geçmişi bilmezsek veya
-bir başka tanımla- bugünün geçmişteki iz düşümünü doğru belirleyip, o iz
düşümü doğru tahlil ve analiz edip sebep ve sonuçlarını belirleyemezsek bugünü
anlamakta ve geleceği doğru öngörmekte çok zorlanırız; el yordamıyla, o zaman,
geleceği tanzim ederiz . Bizim, siyaset adamları olarak, ülkemizin ve
milletimizin geleceğiyle ilgili öngörülerimizi doğru ortaya koymamız gerekir ki
alınması gereken tedbirleri yeterince ve zamanında alabilelim.
Bakın, bundan on
yıl önce, burada, gerçekten Parlamento tarihimizde bir demokrasi örneği olan,
bir millî irade ifadesi olarak yani demokrasi tarihimizin böyle anlamlı
günlerinden biri olan o tezkerenin reddi konusunda siyasetçilerin bugünleri
öngörememiş olmasını bir ders olarak burada birlikte tartışmamız lazım. Ben, o
tezkere kabul edilsin veya edilmesin tartışmasına girmiyorum, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak meselenin o noktasında değiliz. Ama o gün burada 533
milletvekili bulunmaktadır. Bu 533 milletvekilinin 264’ü tezkereye “evet” oyu
vermiştir, 250 milletvekili de “hayır” oyu vermiştir; 99 milletvekili, AKP’nin
99 milletvekili de “hayır” oyu vermiştir.
Değerli
milletvekilleri, değerli Hükûmet yöneticileri, AKP grup yöneticileri; 264 mü
yanlıştır, 99 mu yanlıştır? Bu iradeye saygı gösteriyoruz ama bu iradenin
gerekçelerini millete açıklamak mecburiyetindesiniz, çünkü o gün verdiğiniz
kararın bugünlere yansıması çok ağır olmuştur, çok acı olmuştur. O gün, o
verdiğiniz kararla oluşan sonuç, bugün maalesef, Türkiye Cumhuriyeti devletini
bir suçlunun önüne, bir eli kanlı katilin önüne yardım dilenir hâline
getirmiştir.
Bugün, adını ne
koyarsanız koyunuz, ortaya koyduğunuz gerekçe, “Kan dursun, gözyaşı dinsin.”
gerekçesi aldatmadan başka bir şey değildir. Adına ne söylerseniz söyleyin, bir
sorun olarak tanımladığınız konunun çözümü için o sorunu yaratan kişinin
ayaklarına gitmiş olmanız, Türkiye Cumhuriyeti devletini düşürmüş olmanızdır.
Bu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ve Türk milletinin tarihinde, zannediyorum,
gelecek zamanlarda ihanetle ifade edilecek bir zelil durumudur, bir düşüklük
durumudur. Eğer 2003 1 Martında verdiğiniz kararın bugünkü sonuçlarını
öngörebilip gereken tedbiri alabilseydiniz belki bugün bu duruma
düşmeyecektiniz değerli arkadaşlar. Bugün, bizim kabullenemediğimiz, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak isyan ettiğimiz sonuçları siz nasıl hazmediyorsunuz,
bunu gerçekten anlamakta zorlanıyoruz.
Değerli
arkadaşlar, birkaç gün önce basına düşen, bu, İmralı tutanaklarında
Hükûmetiniz, Başbakanınız, Türkiye’yle ilgili, Türkiye’nin bilinen insanlarıyla
ilgili ortaya konulan beyanları siz nasıl içinize hazmediyorsunuz, nasıl buna
itiraz etmiyorsunuz, bunu anlamakta zorlanıyoruz ve milletimiz adına sizden
hesap soruyoruz.
Değerli
arkadaşlar, yani bu tutanakların açıklanmasını tenkit etmek, “sabotaj” diyerek
tenkit etmek çok önemli değil. İçeriğini tenkit etmeyişinizi gelip burada izah
etmeniz lazım. İçeriğinde -bu tutanaklarda- bize göre hâlâ “İmralı canisi”
olan, hâlâ “bebek katili” olarak sizin de andığınız, bizim de andığımız kişi
bakın size neler söylüyor, diyor ki: “AKP’ye altın tepsi içinde iktidarı biz
sunduk, biz getirdik. Bize bir teşekkür bile etmediler.” Niye görevinizi
yapmıyorsunuz? İmralı canisine teşekkür borçluymuşsunuz Sayın Bakan. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MEHMET ALİ ŞAHİN
(Karabük) – Mehmet Bey, deli saçması onlar, tam deli saçması.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Efendim, bir gazetede yazan ifadeler üzerinden, kaynağı meşru
olmayan ifadeler üzerinden konuşmanın ne anlamı var?
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Oslo için de aynı şeyleri söylemiştiniz, Oslo için de.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Bakın diyor ki: “MİT’e de darbe planlandı, Başbakan sıranın
kendisine geleceğini gördü ve vatana ihanet suçundan tutuklanacaktı, ben
devreye girdim ve süreci başlattım.”
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Teröristlerle pazarlık yaparken de bunu savunmuştunuz. Oslo ortaya
çıktığında da bunu söylemiştiniz.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, yani bunları okumaya ben utanıyorum doğrusu.
MEHMET ALİ ŞAHİN
(Karabük) – Mehmet Bey, muhatap almış oluyorsunuz. Tam deli saçması…
MEHMET METİNER
(Adıyaman) – Bize hakaret edeni karşılıksız bırakmayız.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Size söyledikleri de sizin kesenize kaldı, bugünkü yazınızı okudum
Sayın Metiner.
Dolayısıyla, ben
şunu söylüyorum: Dün bugünü öngöremediyseniz bugün yaşadıklarımızın milletin
geleceğinde neye mal olacağını öngöremeyeceksiniz demektir. (MHP sıralarından
alkışlar) Siz, bu gidişle bu ülkeyi uçuruma atıyor… Bu ülkeyi ve bu milleti böldüğünüzün
farkında değilsiniz değerli arkadaşlar. Bu vesileyle bunu hatırlatmak
istiyorum, bir tenkit anlamında değil ama dünü öngöremediğiniz için bugünleri
yaşıyoruz. Devleti ve milleti, bir eli kanlı katilin ayağına düşürdünüz.
Bugünleri doğru tanzim etmediğiniz için yarın nereye ulaşacağımızı size
hatırlatmak istiyoruz. Bu milletin kanını akıtan, anaları ağlatan kişiden medet
ummak ne anlam taşıyor?
SONER AKSOY
(Kütahya) – Yok öyle bir şey, yok!
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Nedir olmayan? Nedir olmayan? İmralı’yla müzakere etmiyor musunuz?
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ne yapıyorsunuz? Bu millete hesabını
veremeyeceksiniz bunun değerli arkadaşlar.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Biz veririz, hesabını veririz.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Veremeyeceksiniz bunun hesabını… (AK PARTİ ve MHP sıralarından
gürültüler)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Şandır.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) – Sandıkta görüşürüz.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Eğer 1 Mart tezkeresinde burada bir ayıp yapmadıysanız, milletten
saklayacak bir kusurunuz yoksa biraz sonra tutanaklar açıklansın, biz de
gerçekleri görelim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SONER AKSOY
(Kütahya) – Sakladığımız bir şey yok.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Susmak erdemdir susmak. Susma cesaretini bari göster!
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Hepinize teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Şandır.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) – Hiçbir hakareti karşılıksız bırakmayız.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Sen işine bak. Erdemli ol biraz erdemli.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Sen neye inanıyorsun sen? Sen neye inanıyorsun?
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisinin aleyhinde son söz Çorum Milletvekili Sayın Salim
Uslu’ya aittir.
Buyurun Sayın
Uslu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SALİM USLU
(Çorum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin
grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Aslında burada
tartıştığımız konu az önce konuşmacıların yaptıkları konuşmalardan da
anlaşılacağı üzere, sadece tezkere kararının politik sonuçlarını tartışmak
değildir. Burada tartıştığımız konu teknik bir sorundur. Yani 1 Mart
tezkeresinin görüşüldüğü gizli oturum tutanaklarının açıklanıp açıklanmaması
gerektiği şeklindedir. Dolayısıyla, buraya Anayasa ve İç Tüzük açısından bakmak
daha doğru olur.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Siz nasıl bakarsanız bakın. Bizim nasıl bakacağımıza nasıl karar
verirsiniz öyle?
SALİM USLU (Devamla)
– Yoksa, 1 Mart tezkeresinin, iyi mi olmuştur, kötü mü olmuştur, doğru mu
olmuştur, yanlış mı olmuştur, bu konuda söylenecek çok söz vardır ve hele hele
o günkü Meclis iradesini de bir yol kazası gibi tanımlamak da son derece
yanlıştır.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Dışişleri Bakanınız söylüyor.
SALİM USLU
(Devamla) – Yol kazası değil, bu düpedüz bir Meclis iradesidir ve Meclis
iradesine de herkesin saygılı davranması, elbette, beklenir.
Şimdi, Cumhuriyet
Halk Partisinin değerli sözcüleri birkaç gündür açıklama yapıyorlar “1 Mart
tezkeresinde gizli oturum tutanakları açıklansın.” diye. Oysa bunun politik bir
atraksiyon olduğu açıklandı, ortaya çıktı ve o günkü gizli oturumların
tutanaklarının açıklanmasının tek yolu da Meclis Başkanından bu tutanakların
açıklanmasını talep etmek olmamalıydı.
Nitekim, Anayasa
ve İç Tüzük hükümlerine baktığımız zaman Meclis iradesine ait olan bir açıklama
eyleminin Meclis Başkanı tarafından takdire bırakılmış olarak açıklanması
elbette söz konusu değil. Nitekim, gerek Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gerekse Senatonun bulunduğu dönemlerdeki tutanakları incelediğimizde şunu
görüyoruz ki genelde Türkiye Büyük Millet Meclisi, Meclis ve Senato müşterek
tutanaklarında, müşterek Başkanlık Divanı kararlarında konu ele alınır ve orada
şayet bir mutabakat sağlanırsa gizli tutanaklar kamuoyuna açıklanır. Daha sonra
yapılan İç Tüzük değişikliğinde de bildiğiniz gibi bu sefer Senato kaldırılmış
ve yerine Türkiye Büyük Millet Meclisi Danışma Kurulunun kararına bırakılmıştır.
Bugüne kadar birkaç kez, Danışma Kurulu, gizli tutanakların açıklanması
konusunda karar vermiştir. Nitekim, bunlarla ilgili rakamlar elimizde de
vardır. Mesela 211 Danışma Kurulu önerisi Mecliste oylanarak açıklanmasına
karar verilmiştir ve bu 211 Danışma Kurulu kararı da yine partilerin müşterek
kararıyla gerçekleşmiştir yani burada gerek Anayasa’mızın 97’nci maddesi
gerekse İç Tüzük’ümüzün 71’inci maddesi açıkça bir uzlaşmayı, partiler arası
bir uzlaşmayı işaret etmiştir ve bugüne kadar da Meclis gizli oturumlarındaki
tutanaklar ancak ve ancak Meclis Danışma Kurulundaki uzlaşmayla, bir uzlaşma
sonucu Meclis gündemine gelebilmiştir. Nitekim bundan önce…
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Teamül o.
SALİM USLU
(Devamla) – E, tabii yani demokrasilerde teamüller de, demokratik teamüller de
önemlidir yani demokrasi sadece yazılı kurallardan ibaret değildir, demokratik
teamüller de yine demokratik iradelerle, müşterek iradelerle oluşturulmuştur ve
bu teamüllere de dikkat edilmesi, özen gösterilmesi gerekir.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) - Ama olmazsa olmaz değil.
SALİM USLU
(Devamla) – Bugüne kadar 39 gizli görüşme yapılmış, bunlar on yılı doldurmuş
olmasına rağmen açıklanmamıştır, açılmamıştır. Bu da yine Meclisin iradesiyle
gerçekleşmiştir. Yine, 21 gizli görüşme henüz on yılını doldurmamış olduğu için
elbette gündemimize gelmemiştir.
Değerli
milletvekilleri, özellikle burada ifade etmek istediğim husus bilhassa şudur ki
bugün, 1 Mart tezkeresinin sonuçlarını tartışmanın zamanı değildir, bu nedenle
de aleyhindeyiz. Oysa, bunları daha telaşsız bir ortamda tartışmamız gerekir.
Sadece, burada, 1 Mart tezkeresini değil, 1 Mart tezkeresinin görüşüldüğü
Meclis zabıtlarını değil, bugüne kadar, bu Parlamentonun kuruluşundan bugüne
kadar yani doksan yıldır Mecliste gizli kalmış hangi zabıtlar, hangi yapılmış
gizli oturumlar varsa bunların tamamının açıklanması mümkündür. Bu da ancak
Meclis iradesiyle mümkün olabilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, devlet yönetmek ciddi bir meseledir. Bunu gündelik siyasi
politikalarımızın dolgu malzemesi olarak görmek ve gizli tutanaklardan bir
çatışma kültürü çıkartmak ya da bir siyasi rekabet sonucu çıkartmak çok da
doğru ve ciddi bir politika değildir. O açıdan, devletin özellikle güvenlikle
ilgili yanını ilgilendiren konularda, devletin güvenlik yanını bugün deşifre
etmenin, kamuoyu önünde tartışmanın, devleti tartıştırmak anlamına geleceğini
en iyi, devletçilik ilkesine sahip olan, ulusalcılık iddiası olan Cumhuriyet
Halk Partisi bilmektedir. Bu nedenle de bizim, şu anda içerisinden geçtiğimiz
süreç içerisinde gizli oturumlarla devletin pozisyonunun tartışmaya açılmasını
AK PARTİ Grubu olarak doğru bulmadığımızı belirtmek istiyorum.
Sayın
Kılıçdaroğlu birkaç gün önceki konuşmasında Türkiye’nin ağır sorunları olduğunu
ve bu sorunların toplumsal uzlaşmayla çözülmek durumunda olduğunu belirtiyor.
Sanıyorum 1 Mart tarihli konuşmasından aldım bu ifadesini. Bence doğru bir
yaklaşımdır. Özellikle sendikal kültürden gelenler de çok iyi bilirler ki geniş
bir kesimi ilgilendiren, hemen hemen toplumun bütününü ilgilendiren konularda
toplumsal uzlaşma ortak iradeyi yansıtmış olduğundan, yansıtacağından bir
uzlaşı çabası içerisinde olmak elbette en doğru yoldur. Her ne kadar İç Tüzük
19’uncu madde Danışma Kurulundan gelmeyen ya da Danışma Kurulundan çıkmayan
kararlar konusunda Genel Kurulun iradesine konuyu bırakıyor ise de aslında
Danışma Kurulunda karar alınması bizzat burada bir uzlaşma arayışına işaret
etmektedir ve böyle bir uzlaşma hem gerçekleşmemiştir hem de bugüne kadar gizli
tutanakların açıklanması daima Danışma Kurulu kararıyla olmuştur. O nedenle,
Danışma Kurulunun kararını da yine aramak ve bu karara uygun davranmak
gerektiğini düşünmekteyiz.
Burada özellikle
belirtmek istediğim bir husus var. Milliyetçi Hareket Partisinin Sayın Grup
Başkan Vekili ifade ettiler. “O günlerden bir korkunuz mu var? Bu, devletin
zaafı değildir.” dediler. Evet, o günlerden hiçbir korkumuz yok. O gün Türkiye
Büyük Millet Meclisi bir irade ortaya koymuştur ve hele hele Türkiye’ye gelen
asker, o günkü tezkerenin reddiyle geri gitmiştir. Dolayısıyla, kimsenin
sakalının ehlisünnete uygun olup olmadığı ya da saç tıraşının Amerikan tıraşı
olup olmadığına değil, bu millet kimin ense tıraşına baktığını o günlerde
ortaya koymuştur. Dolayısıyla, burada, AK PARTİ gocunacak bir parti değildir ve
gocunacak hiçbir şeyi yoktur.
ALİ ÖZ (Mersin) –
Açıklayın o zaman!
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) – Açıklayın o zaman!
SALİM USLU
(Devamla) – Yalnız şu var ki…
CEMALETTİN ŞİMŞEK
(Samsun) – Niye açıklamıyorsunuz?
SALİM USLU
(Devamla) – Bakınız, burada söz konusu olan…
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Meclisin iradesine saygılı olun o zaman.
SALİM USLU
(Devamla) – Meclisin iradesi ortadadır ve bu iradeye saygılıyız.
Burada söz konusu
olan, İç Tüzük’e göre, bir Danışma Kurulu, uzlaşılarak şayet Genel Kurulun
gündemine, huzuruna getirilirse elbette bunun gereğini AK PARTİ Grubu da
yapacaktır. Bugüne kadarki demokratik teamülleri ve İç Tüzük hükümlerini yok
sayarak Meclis Genel Kuruluna getirilen bu tip, tabii, önerilerin aleyhinde
olduğumuzu belirtir, yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Uslu.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Efendim, bir sataşma olarak değil, tutanaklara geçmesi açısından
söylüyorum. Sorum çok net: 367 AKP milletvekilinden 264’ü “evet” vermiş, 99
tanesi “hayır” oyu vermiş. İkisinin de iradesine saygı gösteriyoruz ama hangisinin
doğru, hangisinin yanlış olduğunu o günkü kapalı oturumda ortaya konan
gerekçelerle ancak anlayabiliriz. Onun açıklanmasını istiyoruz. İşin özü bu.
Yoksa, bizim sözümüzü bir başka tarafa çekmek veya iradeye saygısızlık
göstermek anlamı çıkarması doğru olmamıştır. Ama o gün AKP’nin 99 milletvekili
bu tezkereye neden “hayır” demiştir, 264’ü neden “evet” demiştir, bunun
gerekçeleri burada açıklansın.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Şimdi, sayın konuşmacı konuşmasında, bu tip kararların
Danışma Kurulu kararı üzerine alındığını söylemiştir. Teamül budur tabii ki ama
Danışma Kurulu karar alamıyorsa bu kararı Genel Kurulun almasında hiçbir
sakınca yoktur. Tarih 1 Martla ilgili hükmünü vermek istiyor, 1 Martla ilgili
tutanaklar açıklanacak ki tarih hükmünü versin.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Utanıyorlar.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Yani Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu neden çekiniyor veya endişe
duyuyor? O tezkereye o grup içerisinde “hayır” diyen çok değerli arkadaşlarımız
var, ben biliyorum, Hükûmette görev yapmış, Mecliste görev yapmış, hâlen Hükûmette
görev yapanlar var.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yani bırakalım bu onuru bu arkadaşlar da yaşasın,
herkesin ismini kamuoyu bilsin. Bu olayların perde arkasını da bütün milletin
ve kamuoyunun bilmesi gerekir. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ
(Samsun) – Ona Genel Kurul karar verir.
BAŞKAN –
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Adalet ve
Kalkınma Partisi…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, Anayasa’nın 97’nci maddesine göre “Türkiye Büyük
Millet Meclisi gizli oturum tutanakları Meclis kararıyla açıklanır.” İç
Tüzük’ün 71’inci maddesinde de “On yıl geçtikten sonra Türkiye Büyük Millet
Meclisinin tutanakları açıklanabilir.” deniliyor.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – “…açıklanabilir.” diyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – “…açıklanabilir.” diyor.
Ancak bu tarihten
sonra veya önce açık olabilmesi için Danışma Kurulu kararı, bir de Genel Kurul
karar verir.
Şimdi, bu durumda
bir müphemlik var. On yıl dolmuş; Türkiye Büyük Millet Meclisi bunun
açıklanmaması konusunda bir karar da almadığına göre o zaman açıklanması lazım.
Yani, bakın, çok açık, İç Tüzük’ün 71’inci maddesini okuyun, orada diyor ki:
“On yıl geçtikten sonra açıklanabilir.” Bu tarihten önce veya sonra
açıklanabilmesi için Danışma Kurulu karar alıp Genel Kurulun da karar vermesi
lazım.
Şimdi, Danışma
Kurulu bir karar alıp da bunların açıklanmaması konusunda -on yıl geçmesine
rağmen- karar vermediğine göre o zaman bize bir cevap verin veya bu konuda bir
tartışma açın efendim. Bu konuda bir karar verelim yani.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Şimdi, bir
saniye…
Anayasa 97’nci
maddeyi okuyorum: “Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulundaki görüşmeler
açıktır ve tutanak dergisinde tam olarak yayımlanır. Türkiye Büyük Millet
Meclisi İç Tüzük hükümlerine göre kapalı oturumlar yapılabilir, bu
oturumlardaki görüşmelerin yayımı Türkiye Büyük Millet Meclisi kararına
bağlıdır.”
Dolayısıyla bir
karar alınması gerekmektedir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – İç Tüzük 71’inci maddede de diyor ki efendim…
BAŞKAN – İç
Tüzük’ün 71’inci maddesini okuyorum: “Kapalı oturum tutanakları ve özetleri,
kapalı oturum tarihinden itibaren on yıl geçtikten sonra yayımlanabilir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Yayımlanabilir, evet.
BAŞKAN - Bunların
daha önce veya sonra yayımlanması hususunda Genel Kurul, Danışma Kurulunun
teklifi üzerine işaret oyuyla karar verir.” şeklinde düzenlenmiştir.
“İç Tüzük
hükümleri çerçevesinde yapılan bütün uygulamalarda kapalı oturum
tutanaklarının, konunun siyasi parti gruplarınca Danışma Kurulunun gündemine
getirilmesi Danışma Kurulunun önerisi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunun kararıyla yayımlandığı görülmektedir. Kapalı oturum tutanakları, her
hâlükârda, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kararıyla yayımlanabildiğinden söz
konusu tutanakların Başkanlığımızca resen yayımlanması mümkün bulunmamaktadır.
Ancak, siyasi parti gruplarının konuyu Danışma Kurulunun gündemine getirmesi ve
konunun bu yolla Danışma Kurulu veya grup önerisi olarak Genel Kurula sunulması
mümkün bulunmaktadır.”
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Utanmaları da yeter!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hayır, Sayın Başkan, isterseniz bu konuda bir usul tartışması
açalım çünkü İç Tüzük hükmü çok müphem, “açıklanabilir” diyor.
BAŞKAN – Peki,
Sayın Genç, ben şimdi…
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Yahu, neden korkuyorlar?
BAŞKAN – Yani bu,
benimle hiç alakalı olmayan bir konu.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Utanıyorlar, utanıyorlar.
BAŞKAN -
Açacağım, bir saniye…
İZZET ÇETİN
(Ankara) - Ayıpları var, utanıyorlar.
BAŞKAN – Sayın
Meclis Başkanıyla konuşmanız gereken bir mevzu bu ama ben usul tartışmasını
açacağım.
İlk sözü de size
veriyorum.
Buyurun…
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Lehte…
MEHMET DOĞAN
KUBAT (İstanbul) – Lehte…
BÜLENT TURAN
(İstanbul) – Lehte…
MUHYETTİN AKSAK
(Erzurum) - Hayır, ne var ki bunda?
BAŞKAN – Yani
benim usulümde tartışma açıldı, ben de açıyorum.
Buyurun, size üç
dakika.
Aleyhinde
konuşacak.
VIII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Kapalı oturum tutanaklarının on yıl geçtikten sonra
ayrıca bir karara gerek kalmadan açıklanıp açıklanamayacağı hakkında
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şimdi, Anayasa’da açık hüküm var, diyor ki 97’nci
maddesinde: Türkiye Büyük Millet Meclisi kapalı oturum yapar ve kapalı oturum
tutanakları da Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla açıklanır. Ama yine
Anayasa’daki bir hükme göre Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarını bu İç
Tüzük’e göre yapacağına… İç Tüzük’ün 71’inci maddesinin ikinci fıkrasında
“Kapalı oturum tutanakları kapalı oturum tarihinden itibaren on yıl geçtikten
sonra açıklanabilir.” diyor. Bu tarihten sonra veya önce yani kapalı oturum
tutanaklarının yapıldığı tarihten on yıl geçmeden önce veya daha sonra
açıklanması için de Danışma Kurulu karar alacak ve Genel Kurul karar verecek.
Şimdi, on yıl
geçmiş, 1 Martta doldu, on yıl bitti. Şimdi, Danışma Kurulu da bu tutanakların
daha sonraki bir tarihte açıklanması konusunda bir karar alıp da Genel Kuruldan
karar almadığına göre, bu süre de on yıl olduğuna göre her hâlükârda bunun
açıklanması lazım yani çok açık İç Tüzük hükümleri. O zaman ne olacak? Yani
farz edelim ki Danışma Kurulu karar almadı ve Genel Kurula geldi karar almadı,
bu tutanaklar kapalı mı kalacak?
AHMET YENİ
(Samsun) – Açıklanmayacak.
KAMER GENÇ
(Devamla) – İç Tüzük diyor ki “On yıl.” On yılı da siz neye göre
artırıyorsunuz? Bunun on yıldan sonra açıklanabilmesi için her hâlükârda
Danışma Kurulunun bir karar alması ve Genel Kurulun karar vermesi lazım.
Sonra, kaldı ki
bu konuların gizli kalmasının da bir anlamı yok. Yani, kamuoyu bilsin, bu
Türkiye Büyük Millet Meclisinde ne konuşulmuş, bu hayati konuda hangi parti,
hangi milletvekili ne konuşmuş bunlar açıklansın. Yani, peki ne zamana kadar bu
böyle kapalı kalacak? Yani, o zaman Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının
bunu resen yapması lazım, buraya grup önerisi olarak gelmesine gerek yok.
Maalesef, bizim Meclis Başkanı, Meclisin çalışmaları dışında kendi iradesi
-yani çalışmaların Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine göre yapılması konusunda-
yok, Tayyip Bey ne derse öyle hareket ediyor. Diyor ki: “Anayasa Uzlaşma
Komisyonuna git, partilere söyle, şu tarihe kadar anayasa hazırlasın,
getirsinler.” o da geliyor, buna aracılık yapıyor. Meclis Başkanı biraz
tarafsız olacak, Meclisi tarafsız yönetecek, böyle bir Meclis Başkanlığı olmaz
ki arkadaşlar. Yani, burada Anayasa’ya göre açık hüküm var, İç Tüzük’e göre
hüküm çok açık ama görevini yapmıyor. Niye korkuluyor acaba? O zaman siz bir
karar alın, bu 1 Mart tezkerelerinin açıklanmasını on sene daha erteleyin yani
bu sizin elinizde. Yani, böyle bir karar alınmadıktan sonra, İç Tüzük’ün
71’inci maddesine göre kapalı oturum tutanaklarının açılması zorunludur; aksi
takdirde keyfî bir davranış olur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Devamla) - O itibarla Başkanlık Divanının bu konudaki tutumu hatalıdır
efendim.
Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Genç.
Lehte İstanbul
Milletvekili Sayın Mehmet Doğan Kubat.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET DOĞAN
KUBAT (İstanbul) – Sayın Başkanım, çok değerli milletvekilleri; açılan usul
tartışmasında Başkanlık tutumunun lehinde görüşlerimi ifade etmek üzere söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, Anayasa’nın 97’nci maddesinin ikinci fıkrasında “Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzük hükümlerine göre kapalı oturumlar yapabilir, bu
oturumlardaki görüşmelerin yayımı Türkiye Büyük Millet Meclisi kararına
bağlıdır.” diye emredici bir hüküm getirilmiştir.
Yine, 1973
yılında yürürlüğe giren İç Tüzük’ün 71’nci maddesinde de bu kapalı oturum
tutanaklarının nasıl yayımlanacağına dair usuli şartlar düzenlenmiştir. Buna
göre “Kapalı oturum tutanakları ve özetleri, kapalı oturum tarihinden itibaren
on yıl geçtikten sonra yayımlanabilir. Bunların daha önce veya sonra
yayımlanması hususunda Genel Kurul, Danışma Kurulunun teklifi üzerine işaret
oyuyla karar verir.”
Değerli
milletvekilleri, 1927 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi Dahili
Nizamnamesi’nin 98’inci maddesinde -mehaz maddedir bu, 1973 tarihli Tüzük’e
mehaz maddedir- gizli zabıtların yayımlanma usulü orada net biçimde, emredici
bir biçimde “On sene geçtikten sonra sürenin bitiminde herhangi bir karar
alınmasına lüzum olmaksızın Başkanlık Divanınca otomatik olarak yayımlanır.”
hükmü var iken 73 tarihli, şu anda yürürlükte bulunan Tüzük’te bu hüküm biraz
önce okuduğum şekilde değiştirilmiş ve bu düzenlemeyle konuya iki yeni boyut
getirilmiştir. Buna göre, İç Tüzük’e temel teşkil eden teklifteki “yayımlanır”
şeklindeki emredici ifade “yayımlanabilir” olarak kabul edilmiş; dolayısıyla
hükmün emredici niteliği takdirî bir boyut kazanmıştır.
İkincisi: Konunun
Genel Kurula sunulması yolunda da bir düzenleme yapılmış ve buna göre Başkanlık
Divanı yerine Danışma Kurulunun teklifine ve bu teklif üzerine de Genel Kurulun
kararına bağlanmıştır.
Değerli
milletvekilleri, biraz önce grubumuz adına konuşan Değerli Milletvekilimiz
Salim Uslu Bey de ifade ettiler, bugüne kadar yapılan gizli görüşme kapalı
oturum tutanaklarının 211 tanesi yayımlanmıştır. Şu anda on yıllık süre geçmiş
olmasına rağmen geçmişte yapılan kapalı oturumlardan 55 tanesi
yayımlanmamıştır. Bu, bizim dönemden öncekileri de kapsamaktadır, bizim
dönemdekileri de kapsamaktadır. Dolayısıyla, değerli milletvekilleri, bu konuda
yüce Meclisin bir kararı olmadıkça kapalı oturum tutanaklarının sürenin
bitiminde otomatik olarak, resen Başkanlık tarafından yayımlanması Anayasa’ya
ve İç Tüzük’e aykırıdır. Bu nedenle Sayın Başkanımızın tutumunun yerinde
olduğunu belirtiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Gelin beraber karar alalım diyoruz işte.
BAŞKAN – Usul
tartışmasında aleyhte konuşmak üzere Mersin Milletvekili Sayın Mehmet Şandır.
Buyurun (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında, yani milletin
zamanını çalmadan, çok uzun tartışmadan kapatmamız gereken bir konuyu
tartışıyoruz. Meselenin hukuki yönü de çok önemli değil İç Tüzük 71’e göre
Meclis Başkanına inisiyatif verilmiş ama inisiyatif bugüne kadar kullanılmadığı,
Danışma Kurulu kararıyla bir teamül oluştuğu için Meclis Başkanı iki partinin
yapmış olduğu bu talebi Genel Kurula göndermek durumunda kaldı. İç Tüzük’e
aykırıdır, Anayasa’ya aykırıdır veya değildir, bunu çok tartışmak değil,
meseleni özünü gözden kaçırmamak gerekiyor.
Bakın, bugünkü bu
sürece benzer bir süreci on yıl önce yaşadık. On yıl önce bu Meclisin verdiği
bir kararla bugünler oluştu. Bize göre, milletimize göre milletimizin yüreğine
batan bir süreci yaşıyoruz, bir hakareti yaşıyoruz bu millete. Gelecekte buna
benzer bir sonuç yaşamamak için geçmişte yaşananı sorgulamak veya bilmek
mecburiyetindeyiz.
Önemli kararların
arifesindesiniz. Değerli milletvekilleri, önümüzdeki süreç içerisinde buraya
milletimizin geleceğini, ülkemizin geleceğini belirleyecek çok temel kanunlar
getirilecek; bu kanunlarda doğru karar verebilmeniz için dünü bilmeniz
gerekiyor. Dünün bugüne benzer bir örneğini bundan tam on yıl önce bu Genel
Kurul yaşadı. 99 sayın AKP milletvekili bu tezkereye “hayır” oyu verdi,
gerekçelerini bilmek mecburiyetindesiniz. Bu gerekçeleri bilmeden yarın önünüze
getirilecek kanunlara kaldırdığınız parmaklarla Allah indinde sorumlu
olacaksınız. 264 AKP milletvekili de tezkereye “evet” oyu verdi. Hangi
gerekçelerle “evet” oyu verdi, hangi gerekçelerle “hayır” oyu verdi, bizim
istediğimiz bunları öğrenelim. Bunlardan niye kaçınıyorsunuz, bunu
sorguluyoruz. Nedir gizlediğiniz konu?
Sayın Meclis
Başkanıyla ben konuştum. Tabii, grupların karar vermesi lazım. Grup
yöneticileri burada. Grup Başkanı Sayın Başbakan, hangi konuyu bu milletin
bilgisinden saklıyor? Hani siz millete dayalı bir iktidardınız? Hani milletten
hiçbir şey saklamazdınız?
AHMET YENİ
(Samsun) – Ne yaptığımızı biliyoruz.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, tekrar ediyorum. Dün yaşananların bugün
sonuçlarını görüyoruz. Bugün gördüğümüz sonuçlar bizim yüreğimize batıyor,
Türkiye Cumhuriyeti devletini, Türkiye Cumhuriyeti devletinin Başbakanını bir
suçlunun önünde hakarete muhatap ettiniz. Buna bir cevabınız olmalı. Bu
tutanakların yayımlanmasına itiraz etmenize bir şey söylemiyorum ama içeriğine
niye itiraz etmiyorsunuz? Oradan bana laf atacağınıza gelip buradan “Bunlar
deli saçmasıdır.” niye demiyorsunuz? Yarın daha ağır sonuçlarla karşılaşmamak
için dünü bilmek mecburiyetindesiniz. Müslüman aynı çukura 2 defa düşerse
sorumluluk kendine aittir. Değerli milletvekilleri, hatırlatmak istediğimiz
husus budur, bilgilerinize sunulur.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Şandır.
Usul tartışmasında
lehte son söz, Isparta Milletvekili Sayın Recep Özel’de.
Buyurun Sayın
Özel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; açılmış olan usul
tartışması hakkında tutumunuzun lehinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Evet,
Meclisimizin tarihinde birçok kereler buralarda gizli oturumlar, gizli
görüşmeler yapılmıştır. Bunların bir kısmı Danışma Kurulunun ve yüce Meclisin
kararıyla açıklanmış ve yayımlanmıştır, yayımlanmasına karar verilmiştir. Bu,
son, 1 Mart tezkeresiyle ilgili olarak da açıklanmasında veya açıklanmamasında
bizim, AK PARTİ olarak çekindiğimiz hiçbir şey yoktur. Yalnız, açılan usul
tartışmasının konusu, burada, Meclis Başkanlığının bunu resen, hiçbir karara
gerek olmadan bunları yayımlanması gerektiği noktasındaki bir usul tartışması.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hayır, hayır. Sen yanlış anlamışsın.
RECEP ÖZEL
(Devamla) – 71’inci maddeyi iyi okursanız “Kapalı oturum tutanakları ve
özetleri, kapalı oturum tarihinden itibaren on yıl geçtikten sonra
yayımlanabilir.” diyor. “Yayımlanır” diye bir emredici hüküm yok.
Yayımlanabilir. Devamında da “Bunların daha önce veya daha sonra...” “Daha önce
veya “daha sonra” ayrımı yapmasında da her iki hâlde de ister on yıldan önce
açıklanmasında ister on yıldan sonra açıklanması usulünde de bir Meclis kararının
gerekliliğine burada işaret buyuruyor. Yoksa Meclis Başkanlığının, Meclis
Başkanlık Divanının bunları kendiliğinden resen yayımlaması Anayasa ve İç
Tüzük’e göre mümkün değil. Bu nedenle Başkanlık tutumu yerindedir. Meclis
kararı olmadan bu tutanakların yayımlanması doğru ve yerinde değildir.
Burada bu tür
tartışmaları gerekçe göstererek birtakım terör örgütünün başlarıyla yok şöyle
polemik... Bunlara da girmek istemiyoruz. Türkiye bir barış sürecine doğru
hızlı şekilde koşmaktadır. Lütfen, bunları hiçbir şekilde, her fırsatı
kullanarak sabote etmeye çalışmayalım diyorum. İsteseniz de istemeseniz de biz
bu Türkiye’ye barış ortamını getireceğiz diyorum. Hepinize saygılar sunuyorum
efendim. (AK PARTİ ve BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Tutumumda bir
değişiklik yoktur.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim, şunu söylemek istiyorum: Yani İç Tüzük’ün 71’inci
maddesine göre...
BAŞKAN – “Tutumumda
bir değişiklik yoktur.” dedim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hayır, sizin zaten yapacağınız bir şey yok da 71’inci maddede diyor
ki: “Bu tutanakların on yıl önce veya on yıl sonra açıklanabilmesi için Divan
Kararı üzerine Genel Kurulun karar vermesi lazım.” Ne Divan, Danışma Kurulu
yaptılar. Bugüne kadar, buna Danışma Kurulu da -yani üç dört gün geçmesine
rağmen- karar vermemiştir, Genel Kurul da bir karar vermemiştir. Ne olacak
peki? Burada, yani İç Tüzük’ün 71’inci maddesini siz de Başkan olarak uygulayın.
BAŞKAN – Şimdi,
Sayın Genç, bakın, her istediğinizi yaptım. Allah rızası için nokta.
Buyurun.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
2.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve
saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine; 12, 19 ve 26 Mart
2013 Salı günkü birleşimlerinde birer saat sözlü soruların görüşülmesini
müteakip kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; 6, 13, 20, ve 27 Mart
2013 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine; 5 Mart
2013 Salı günkü birleşiminde sözlü sorular ve diğer denetim konularının
görüşülmemesine; 426 ve 310 sıra sayılı kanun tasarılarının İç Tüzük’ün 91’inci
maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin
önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
05.03.2013 Salı günü (bugün) toplanamadığından İç Tüzük’ün 19’uncu madde
gereğince, grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını
arz ederim.
Mahir
Ünal
Kahramanmaraş
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında bulunan 426
ve 310 sıra sayılı Kanun tasarılarının bu kısmın 4 ve 5’inci sıralarına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi;
Genel Kurulun;
Haftalık çalışma
günlerinin dışında 08 Mart 2013 Cuma günü saat 14.00’te toplanması ve bu
Birleşimde gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesi;
12, 19 ve 26 Mart
2013 Salı günkü birleşimlerinde bir saat sözlü soruların görüşülmesini müteakip
diğer denetim konularının görüşülmeyerek gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesi;
6, 13, 20, ve 27
Mart 2013 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesi;
5 Mart 2013 Salı
günkü (bugün) birleşiminde sözlü sorular ve diğer denetim konularının
görüşülmeyerek 428 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar;
6 Mart 2013
Çarşamba günkü birleşiminde 348 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan
işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
7 Mart 2013
Perşembe günkü birleşiminde 424 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan
işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
8 Mart 2013 Cuma
günkü birleşiminde ise 49 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
Yukarıda
belirtilen birleşimlerde gece 24.00’te günlük programın tamamlanamaması hâlinde
günlük programın tamamlanmasına kadar;
12, 19 ve 26 Mart
2013 Salı günkü birleşimlerinde 15.00-20.00 saatleri arasında;
13, 14, 20, 21,
27 ve 28 Mart 2013 Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde 14.00 -20.00
saatleri arasında çalışmalarına devam etmesi,
426 ve 310 sıra
sayılı kanun tasarılarının İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun
olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması
önerilmiştir.
426 Sıra Sayılı
Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı (1/724)
Bölümler Bölüm
Maddeleri Bölümdeki
Madde Sayısı
1’inci Bölüm 1
ila 25’inci maddeler 25
2’nci Bölüm 26
ila 33’üncü maddeler 25
(30’uncu
maddenin (1,2)
ve
(3,4,5) inci fıkraları ile
geçici
16’ıncı maddeye kadar
olan
geçici maddeler dâhil
Toplam Madde Sayısı 50
310 Sıra Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı
(1/619)
Bölümler Bölüm
Maddeleri Bölümdeki
Madde Sayısı
1’inci Bölüm 1
ila 30’uncu maddeler 30
2’nci Bölüm 31
ila 60’ncı maddeler 30
3’üncü Bölüm 61
ila 90’ıncı maddeler 30
4’üncü Bölüm 91
ila 112’nci maddeler 22
5’inci Bölüm 113
ila 126’ncı maddeler 28
(123’üncü
maddesinin
1,2,3,4’üncü
fıkraları,
5’inci
fıkrasının (a), (b),
(c),
(ç), (d) bentleri 6,7,8,9
ve
10’uncu fıkraları ile
geçici
1’inci madde dâhil)
Toplam Madde Sayısı 140
BAŞKAN – Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu önerisinin lehinde İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet
Doğan Kubat.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET DOĞAN
KUBAT (İstanbul) – Sayın Başkanım, çok değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, grubumuzun önerisiyle Meclisin mart ayı içerisindeki çalışma
gün ve saatleri düzenlenmekte, bir kısım kanun tasarı ve tekliflerinin de
gündemin ön sıralarına alınması önerilmektedir.
Buna göre, 426
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu iki bölüm hâlinde, 50 madde olarak
gündemin 4’üncü sırasına, Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı
gündemin 5’inci sırasına… Bu da beş bölüm, 140 maddedir.
Bu iki kanun da
şu an itibarıyla önemlidir. Elektrik Piyasası Kanunu lisansla ilgili özellikle
çok önemli düzenlemeler içermektedir. Yabancılar ve koruma kanunu da bu
konudaki bir yasal boşluğu aynı zamanda dolduracaktır çünkü uluslararası koruma
mevzuatı kanun düzeyinde henüz iç hukukumuzda yoktur. Avrupa Birliği
müktesebatına uyumlu biçimde hazırlanmış, özellikle Suriye’den ülkemize sığınan
mültecilerle birlikte bu kanun daha da hayati bir öneme sahip olmuştur.
Dolayısıyla bu kanunların bir an önce görüşülmesinde yarar vardır.
Yine, 12 Mart,
önümüzdeki haftadan itibaren, değerli milletvekilleri, salı günleri saat üçten
sekize kadar, çarşamba ve perşembe günleri de saat ikiden saat sekize kadar
Genel Kurul çalışmaları önerilmektedir. Bugün, 2/B olarak adlandırılan yasa
tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, yarın da yine Elektrik
Piyasası Kanunu’nun -eğer yüce Genel Kurul kabul ederse- görüşülmesi, perşembe
günü de Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun görüşülmesi
planlanmaktadır. Bu çalışmalar perşembe günü tamanlanamazsa cuma günü de
Meclisimizin toplanması ve çalışmalarına devam etmesi önerilmektedir.
Önerimizin,
Meclisin çalışmalarının verimli ve etkinliği noktasında önemli bir süreçte… Şu
anda, özellikle Suriye sorununa yönelik bu kanunların bir an önce yasalaşması
adına bütün milletvekillerimizin bu konuda destek vereceğini ümit ediyor, yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu önerisinin aleyhinde İzmir Milletvekili Sayın Aytun
Çıray.
Buyurun Sayın
Çıray. (CHP sıralarından alkışlar)
AYTUN ÇIRAY
(İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce burada yapılan
tartışma, hakikaten, Türkiye Büyük Millet Meclisi açısıdan tarihin ibret
sahnesine geçecek diye düşünüyorum. Çünkü buradaki tartışmalardan gördük ki
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu iki şeyden korkuyor. Bunlardan bir tanesi
aydınlık. Eğer aydınlıktan ve şeffaflıktan korkmamış olsalardı biraz önceki 1
Mart tezkeresi görüşmelerinin açıklanması konusunda hiç tereddüt etmezlerdi.
İkincisi ise, Adalet ve Kalkınma Partisinin utanılacak işler yaptığı konusunda
bir kaanati olduğuna dair fikir oluştu bende. Çünkü eğer yaptıkları işten
utanıyor olmasalardı, biraz önce burada tutanakları okunulan görüşmeler
konusunda, “O bir delidir. Deli saçması laflardır.” diye itiraz etmek yerine, gelir,
yaptıkları işi burada savunurlardı.
Şimdi, çok
değerli milletvekilleri, insanların hayatında öyle felaketler vardır ki bazen
bu felaketleri hafızalarımızın en derinliklerine gömeriz. Bizim tarihimizde
belki de bu felaketlerin en dramatik olanı, Kırım’dan başlamak üzere
Balkanlarda ve Kafkaslarda yaşadığımız büyük ricat, büyük acılardır. Türk
milletinin son bin yıllık tarihinde belki de bu kadar büyük bir acı
yaşanmamıştır. Ama bizi büyük yapan şudur: “Artık tükendiler.” denildiği
noktada dahi, tekrar, Allah’ın verdiği ilahî bir güçle ayağa kalkarak yeniden
bir millet ve bir devlet kurmamızdır.
Değerli
milletvekilleri, Balkanlarda insanlık suçu olan soykırım, etnik arındırma,
tehcir gibi çok travmatik cürümlere maruz kaldık biz. Bizim bu süre içinde yaşadıklarımızı
başkaları yaşamış olsaydı, hiç şüpheniz olmasın, bundan sayısız soykırım
hikâyeleri ve filmleri çıkarırlardı. Ama bu beş yüz yıllık, anamızın ak sütü
gibi helal olan, toprakları terk etmemize rağmen, bunları biz bir unutuluşa
terk ettik. Sebebi ne, neden terk ettik? Çünkü, başta Atatürk olmak üzere,
cumhuriyetin kurucu kadrolarının büyük çoğunluğu Balkan ve Kafkas şehirlerinde
doğmuş, büyümüşlerdi; onlar, Anadolu’da da aynı şeylerin yaşanmaması için
-bunlarla uğraşacak, yas tutacak zamanları yoktu- çökmüş bir imparatorluktan
kurtarılabilecek ne varsa onu kurtarmaya çalışıyorlardı. Bugün, Türkiye
nüfusunun yarısını oluşturan biz Balkan, Kırım ve Kafkaslılar için atalar
sözümüze uygun olarak davrandık, kol kırıldı, yen içinde kaldı. Oysa, kayıplarımız
kırık bir kola indirilemeyecek kadar büyüktü. Ama kimse bu büyük acılardan, hiç
birimiz, ne bir Kafkaslı sorunu ne de bir Balkanlı sorunu yaratmayı düşünmedik.
“Yurtta sulh ve cihanda sulh” ilkesi çerçevesinde davrandık. Biz, bu asaleti
gösterirken azgın şovenler propagandalar içerisinde farklı hesaplarla iş
birlikçileriyle yürüyüp duruyor. Son derece sistematik bir şekilde insanımızın
kimlik bilinci bulandırılmak, yeniden yapılandırılmak isteniyor.
Biliyorsunuz,
2002 sonlarında Samatya’da 5 yaşlı kadın vatandaşımız saldırıya uğradı.
Mağdurlardan 3’ü Ermeni Türk’tü. Ancak medya kamuoyuna bu cinayetleri çok
farklı bir yorumla yansıttı. Özellikle “Maritsa Küçük” adlı vatandaşımızın
hayatını kaybetmesiyle sözde Ermeni soykırımı arasında bir ilişki kurulmaya
çalışıldı. Bana sorarsanız, Hrant Dink’in katledilmesinin ve Hrant Dink
cinayetinin arkasında yatan da budur. Katiller “Bugün bu katliamları yapan
Türkler kim bilir 1915’te neler yapmıştır!” dedirtmek istiyorlar.
Beyler, değerli
milletvekilleri; İstanbul polisi dün Samatya cinayetlerinin katilini yakaladı.
Irkçı nefretin tezahürü olarak sunulan olayların zanlısı “Murat Nazaryan”
isimli, Ermeni asıllı bir vatandaşımız çıktı. Şüphesiz, bir cinayet zanlısının
kökeninin ne olduğu önemli değildir. Ancak bu üzücü olaylar haberleştirilirken
Türk milleti hedef alındı, bu olayların adi hırsızlık ve cinayet cürümleri
olabileceği ihtimali âdeta yok sayıldı, Türk milleti zımnen örtülü bir nefret
söyleminin kurbanı hâline getirilmeye çalışıldı. Böylece insanlarımızda Türk
milletine mensup olmanın iyi bir şey olmadığı duygusu uyandırılmaya çalışıldı.
Değerli vekiller,
artık oynanan oyunu görelim; hedefte Türk milleti var. Gençlerimiz nefret
ajanlarının saldırısı altındalar. Bunlar gençlerimize mensubiyetlerinden utanma
duygusu aşılamak istiyorlar. Bunu yaparken de kendi halis ırkçı nefretlerini
gizleyip vatanseverleri ırkçı ilan ediyorlar, Türk milletine ve Türkiye’ye
olabilecek en büyük düşmanlığı yapıyorlar.
Değerli
milletvekilleri, CHP’nin 6 okundan birisi milliyetçiliktir. Bu, kurucu
milliyetçiliktir. Kurucu milliyetçilik, modernleşme dinamiklerini harekete
geçiren ve vatanseverlik duygusunu ve fikrini ifade eden bir duygudur.
Anlatmaktan dilimizde tüy bitti ama bir kez daha söyleyelim: Bu milliyetçiliğin
ırkçılıkla hiçbir ilgisi ve ilişkisi yoktur, bize çağdaşlığı yakalama ve geçme
azmi veren vatanseverlik duygusu ve fikrinden ibarettir. Bu duygu, bizim 20’nci
yüzyılın ilk çeyreğinde yaşadığımız büyük çöküntülerden sağ salim çıkmamızı
sağlayan milliyetçilik duygusudur. Meydana getirdiğimiz Türkiye Cumhuriyeti
başta olmak üzere, tüm değerlerimiz, Başbakanın ayaklarının altına almaya
çalıştığı işte bu milliyetçiliğin ürünüdür. Biz, Balkan Türkleri, hepimiz bunun
önemini ve değerini çok iyi takdir ediyoruz çünkü bu duygu sahici bir barışın
ancak millî birlikle sağlanabileceğini gösterdi. Bu tecrübe milletimiz için
paha biçilmez bir hazinedir. Şimdi, tam bir yüzyıl sonra, tarihsel olarak
birbirlerini beslemiş siyasi İslamist ve ayrılıkçı fikriyatın aktörleri yani
Erdoğan ve eş başbakan Apo işte bu duyguyu ve bu fikri değersizleştirmek
istiyorlar. O yüzden, asıl ırkçılığı bal gibi kendileri yapıyorlar ama değerli
milletvekilleri, kamuflajlar yırtılır, maskeler düşer, gerçekler kendini ele
verir. Erdoğan milliyetçiliği ayaklar altına alırken Sayın Sakık Meclis
kürsüsüne çıkıp “Dağdan geldiniz, bağcıları kovuyorsunuz.” diyerek ırkçılığın
daniskasını yapar.
Buradan herkesi
uyarıyorum: Etnik duygu ve ruh, ırkçılığın ateşidir, yakar ve geçer, geride
yıkımın ve acının pişmanlıklarından başka hiçbir şey bırakmaz. Bu yangın bizi
bir araya toplayan çatıyı ortadan kaldırır. Bu, ortak bir gelecek hayalinin yok
olması demektir. Erdoğan ve Apo’nun elemanları bundan şu an hoşnut kalabilir,
bir zafer duygusu yaşayabilirler ama vatanı geçmişte bir defa elinden alınan
Türk milleti buna bir defa daha izin vermeyecektir.
Onun için, daha
önce ifade ettiğim gibi, bundan sonra bütün konuşmalarımı -Cato’nun Roma
Senatosunda her defasında “Kartaca yıkılacak.” dediği gibi bir söz vermiştim-
her sözümü bununla bitirecektim. “Ne mutlu Türk’üm diyene.” diyorum, saygılar
sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Çıray.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu önerisinin lehinde son söz Muş Milletvekili Sayın Sırrı
Sakık.
Buyurun Sayın
Sakık. (BDP sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş)
– Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yani 28 Şubattan
bugüne dek bu Parlamentoda çok ciddi tartışmalara tanıklık ediyoruz. Bugün 1
Mart tezkeresi de konuşuluyordu ama 1 Marttan sonra 2 Mart var. Bu Parlamentoda
bir sivil darbe yapıldı yani haktan, adaletten, Allah korkusundan bahsedenler,
işte “Millî iradeye karşı şunlar yapıldı.” diyenler… 28 Şubatta arkadaşlarımızı
dinledim, 28 şubat mağdurları bunu söylüyordu ama burada, bu Parlamentoda sivil
bir darbe yapıldı. Bu darbe Kürt milletvekillerine karşı yapıldı, Kürtlerin
demokratik zeminde sesinin kısılması için askerler ve sivil, siyaset dünyası el
ele vererek bizi Parlamentodan aldılar. Dört gün burada kaldık ama ne yazık ki
bu Parlamentoda bir tek insan çıkıp 2 Martla ilgili bir tek söz etmedi. Yani
bugün 1 Mart tezkeresiyle ilgili bir barış sürecini baltalamaya, onu heba
etmeye çalışanlar, eğer demokratsanız, eğer insan haklarından, hukuktan,
demokrasiden bahsediyorsanız burada halkın iradesine karşı darbe yapıldı ve bu
acı dolu yıllar yaşandı. Bakın, 28 Şubatta bir tek milletvekili tutuklanmadı
ama 2 Mart darbesinde 6 milletvekili onlarca yıl cezaevinde kaldılar, tutuklandılar
ve hâlâ onlarca milletvekili sürgünde, Avrupa’da ve dünyanın dört bir tarafında
sürgün hayatı yaşıyorlar.
Demokrasilerde
çifte standart olmaz. Eğer darbelere karşıysanız 28 Şubata da karşı
olacaksınız, 27 Nisana da karşı olacaksınız, 12 Eylüle de, 12 Marta da. Siz
bunlara karşı olduğunuzu söylüyorsunuz ama 2 Martta Kürtlere yapılan darbeye
karşı olmadığınızı… Ne yazık ki Darbeleri Araştırma Komisyonu da bu noktada çok
kötü bir sınav vermiştir. Bütün darbecileri buralara çağırıp o süreçte bu işin
aktörü olanları alıp tek tek sorgulamışlar, dinlemişler ama 2 Martı
gerçekleştirenlerle ilgili ne yazık ki bu Komisyon da üzerine düşeni
yapmamıştır. 2 Martı sorgulamadan, 2 Martı yargılamadan biz bu ülkede hukuku,
barışı inşa edemeyiz. Bakın, 2 Martın mağduru olan Sayın Hatip Dicle 1994’ten
bugüne kadar hâlen cezaevindedir ve halkın iradesiyle seçilmiş bir
milletvekilidir yani 2 Mart darbesiyle gerçekleştirilen operasyonlar… Bugünkü
iktidar tarafından da “KCK operasyonu” adı altında 10 binin üzerinde insan cezaevindedir.
Eğer biz barış
sürecinden, demokrasiden, toplumsal uzlaşıdan, karşılıklı bir helalleşmeden
bahsediyorsak bu 2 Martı masaya yatırmalıyız. 2 Martın ruhuyla bu ülkede iç
barışı sağlayamayız.
Bakın, 2 Martta
olup bitenler uzun yıllar Kürt siyasetinin demokratik zeminde sesinin kısılması
için yapılan bir operasyondu. O tarihte bizi alıp götürenler, bizim aleyhimizde
bir tek delil bulamayanlar… Yargıçlar bunu iyi bilirler yani delilden tutuklama
çıkar ama bizi alıp tutukladılar. Hatta bize 4 savcı -başsavcı dâhil olmak
üzere- “Siz tutuklanmayacaksınız.” dedi ama askerler emretmişti, bizi alıp
götürüp tutukladılar, sonradan helikopterlerle bölgede suç oluşturmaya, delil
oluşturmaya gittiler. Bu, Türkiye tarihinde bilinir ama kimse, adı “sosyal
demokrat” mı, “demokrat” mı, “liberal” mi, “dinci” mi neyse, bu konuda sorun
Kürtler olunca kılınız kıpırdamıyor. Böyle bir demokrasi olmaz.
O tarihte bunlar
yaşandı, o tarihin mağdurlarıyız ve o tarihte eller kalktığında da bu kürsüde
aynen şunları söyledik: “Bakın, siz, ilahlar emretti, askerler emretti el
kaldırdınız. Biz gidiyoruz, biz haklı bir mücadelenin savunucularıyız, onun
için buraya gelirken de çok geriye dönüp bakmadık. Biz, acı çekeceğimizi
biliyoruz, gidip tutuklanacağımızı biliyoruz ama haklıyız, geleceğiz,
geldiğimiz zaman siz de tarihin çöplüğünde olacaksınız.” Bugün dönüp bakıyorum,
o gün el kaldıranların hiçbiri bu Parlamentoda yok, hepsi tarihin çöplüğünde,
apoletiyle öyle, başbakanıyla öyle. O dönem bu sürece kim ki o tarihte karar
aldı, hepsi tarihin çöplüğünde.
Şimdi dostça
söylüyorum: 12 Eylüllerden, 12 Martlardan hesap sormak ne kadar boynumuzun
borcuysa, 2 Marttan da hesap sormak bizim boynumuzun borcudur.
Şimdi, buradan
çıkıp bizi ırkçılık mırkçılıkla suçlayanlar, gidin aynada kendinize bakın, her
tarafınızdan faşizm akıyor, bizi ırkçılıkla suçlamayın. Ben burada çıkıp ne
söylediğimi iyi bilirim ve arkasındayım. Eğer siz çıkıp burada bir halkı
aşağılayıp, diğer halkları yüceltip, diğer bir halkın acısını yüceltip, diğer
halkın acılarını da yerlerde sürüklendirirseniz size çok lafımız var. Biz ona
çıkıp cevap verdik. Siz çıkar dönüp dönüp burada bütün kimlikleri tek kimliğe
hapsederseniz size sözümüz olur. Bizim ne Balkanlardan, ne Kafkaslardan veyahut
da dünyanın dört bir tarafından burayı vatan edinen hiçbir insana karşı bir
haksızlığımız, saygısızlığımız olmaz. Ama kime söyledik? Siz, Bosna’da zulme
uğramış, Sırpların zulmüne uğramışsanız, Miloseviç’in zulmüne uğramışsanız ama
gelip burada Türk kimliğine hapsolup ırkçılık yaparsanız, elinize satırları,
baltaları alırsanız, Kürtlere saldırırsanız, Sırp ruhuyla Kürtlere hücum
ederseniz size sözümüz olur, “Haddinizi bilin.” deriz. Benim sözüm ırkçı ve
milliyetçileredir.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Haddini bildiririz herkese.
SIRRI SAKIK
(Devamla) – Yoksa bu coğrafyada halkların kardeşliğini içine sindiren hiç
kimseye tek sözümüz yok.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Nasıl bir tahrik bu ya!
SIRRI SAKIK
(Devamla) – Onun için, eğer siz Bursa’da Kürt mahallesine saldırırsanız…
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Ya, yalan söyleme, kim saldırıyor Kürtlere?
SIRRI SAKIK
(Devamla) – … eğer siz Sakarya’da saldırırsanız, eğer siz Afyon’da
saldırırsanız ve sonra dönerseniz yani polis desteğiyle, Alperen, Ülkü
Ocaklarının desteğiyle gidip saldırırsanız…
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Ya, yalan söylüyor, yalan. Var mı bir tespitin?
SIRRI SAKIK
(Devamla) – Gidin, yalanı siz söylüyorsunuz.
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Var mı bir tespitin?
SIRRI SAKIK
(Devamla) – Ben biliyorum efendim. Bakın, Hükûmete, açın bakandan sorun
kimlerin yaptığını.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sen devletin adamı mısın!
SIRRI SAKIK
(Devamla) – Yalan siz söylüyorsunuz. Benim sözüm onlaradır.
Sevgili
arkadaşlar…
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Sen Güneydoğudaki PKK caniliğinin hesabını ver önce.
SIRRI SAKIK
(Devamla) – Siz hesap vereceksiniz siz.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Güneydoğuda öldürülen askerlerin, polislerin hesabını ver önce.
SIRRI SAKIK
(Devamla) – Bakın, ölen asker ve polisin üzerinden…
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – PKK’nın oraya çıkmış propagandasını yapıyorsun.
SIRRI SAKIK
(Devamla) – Polis ve askerin üzerinden siyaset yapmayın, sizi menederiz.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Hadi canım, sen yap, sen yap olur! Senin hakkın, olur!
SIRRI SAKIK
(Devamla) – Bakın, ben yapmıyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sen Kandil adına siyaset yapıyorsun!
BAŞKAN – Sayın
Korkmaz, lütfen…
SIRRI SAKIK
(Devamla) – Bu ülkede sizin politikalarınızdır ki bu halkı…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Gidin ortaklarınızla konuşun, gidin.
SIRRI SAKIK
(Devamla) – Bu savaş devam ediyorsa, bu kavga devam ediyorsa ret ve inkâr
politikalarının yansımasıdır.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ne reddi, ne inkârı?
SIRRI SAKIK
(Devamla) – Neyi inkâr ediyorsunuz…
Ya, o çirkin
sesinizi çıkarmayın be!
OKTAY VURAL
(İzmir) – Doğu ve güneydoğuda katliam yapan PKK, Kürt kökenli insanları öldüren
PKK.
SIRRI SAKIK
(Devamla) – Şimdi, siz bakın, onlardan, eğer 30 bin, 40 bin, 50 bin insandan
bahsediyorsanız, bunların 30 bini PKK militanı ve gerillasıdır.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – “Terörist” bile diyemiyorsun.
SIRRI SAKIK
(Devamla) – Biz onların acısına da sahip çıkıyoruz, ölen askerin de acısına
sahip çıkıyoruz.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Bak, “terörist” bile diyemiyorsun sen!
SIRRI SAKIK
(Devamla) – Peki, bana söyler misiniz, 17.500 faili meçhulün katili kim? 3.500
köyü kim yaktı, söyler misiniz?
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Yazık! O da yalan çıktı.
SIRRI SAKIK
(Devamla) – İşte, siz ve sizin zihniyetinizdir.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – O da yalan çıktı.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Al, Mardin Nusaybin…
SIRRI SAKIK
(Devamla) – Sen ondan başka neyi bilirsin ya, neyi bilirsin?
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Sen neyi bilirsin?
SIRRI SAKIK
(Devamla) – Her gün aynı şeyleri söylemekten başka neyi bilirsiniz?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sen kan dilini konuşuyorsun, kan dili!
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Tahrik etmekten başka, kardeşine kurşun sıkmaktan başka sen ne
biliyorsun?
BAŞKAN – Sayın
Korkmaz, lütfen…
SIRRI SAKIK
(Devamla) – Onun için, bakın, bir barış süreci yaşanıyor.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Provokasyon yapmaktan başka ne bilirsin?
SIRRI SAKIK
(Devamla) – Sevgili arkadaşlar…
Sayın Başkan,
susturur musunuz.
Arkadaşlar, bir
barış süreci devam ediyor. Bütün yollar denendi, bütün mücadele yöntemleri de
denendi, ilk kez Türkiye’de Türkiye halkları barışa bu kadar yakındır. Barış
karşıtları cephe oluşturacaklar, saldıracaklar.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sizinle AKP barışçısınız, öyle mi?
SIRRI SAKIK
(Devamla) – Bunlara teslim olmayacağız. Biz bu ülkede barışı inşa edeceğiz;
ülkenin bütünlüğü içerisinde, eşit yurttaşlık temelinde bu ülkede barışı inşa
edeceğiz ve biz barışı inşa ettiğimizde, emin olun… Nasıl 1994’te 2 Martta bu
kürsüde aynen şunu söylemiştim, yine altını çizerek söylüyorum: “Bizi alıp
gönderiyorsunuz; biz geleceğiz, siz yok olacaksınız.” Şimdi buradan tekrar
söylüyorum: Barış karşıtları, biz, bakın, barışı inşa edeceğiz, çok yakın bir
tarihte bu ülkede barış inşa olacak. Biz geleceğiz, barış karşıtları yok
olacak, tarihin çöplüğüne gömülecektir.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Asla, asla!
SIRRI SAKIK
(Devamla) – Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sevr’in adı da “Barış Anlaşması”ydı. Sevr’e katkı sağlayanlar tarihte
nasıl dersini almışsa yine aynı dersi alacak. AKP’yle yaptığınız yeni Sevr
Anlaşması’nı mı dayatıyorsunuz?
BAŞKAN – Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu önerisinin aleyhinde Isparta Milletvekili Sayın
Süleyman Nevzat Korkmaz.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Evet…
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) - Ben bir eski Ülkü Ocakları başkanıyım.
BAŞKAN – Evet…
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) – Ülkü Ocaklarının, ülkenin meseleleriyle ilgili, milliyetçilikle
ilgili suçlanabilecek hiçbir şeyi yoktur. Biz, güneydoğuda Bingöl Belediye
Başkanımız rahmetli Hikmet Tekin’den -Zaza’dır kendisi- biz, Ağrı’da Mustafa
Kılıçaslan’dan, Hacı’dan -Kürt’tür kendisi- buralarda şehitler verdik. PKK
köpekleri öldürdü onları. Burada Türkiye Büyük Millet Meclisinde hiç kimse Türk
milliyetçilerini, ülkücüleri ırkçılıkla suçlayarak, ırkçılık yaparak, başka söylemlerle
tarihi karartmasınlar. Bu ayıptır, yanlıştır. Sabrın bir sonu vardır, bu sabrın
sonu buradaki nefret söylemleriyle son bulundurulmamalıdır.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) – Sabrın sonu selamettir.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Söyleyene değil, söyletene bakacaksın.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) – Bugün cezaevinde devlete isyan etmiş bir eşkıyanın “barış”, “savaş”,
birtakım efsunlu kelimelerle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını küçük düşüren,
devleti küçük düşüren söylemlerini nefretle kınıyorum. Burası Türkiye Büyük
Millet Meclisi.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) – Devlete isyan etmiş, milletvekili de olsa tutuklanır, herkes
tutuklanır. Burada 94’ten, 85’ten, bilmem nereden hiçbir şey olmaz.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
HÜSAMETTİN
ZENDERLİOĞLU (Bitlis) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Efendim?
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) – Devlete isyan olmaz burada.
HÜSAMETTİN
ZENDERLİOĞLU (Bitlis) – Böyle konuşmaya hakkı yok bunun!
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) – Burada devlete isyan olmaz.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
HÜSAMETTİN
ZENDERLİOĞLU (Bitlis) – Böyle konuşma hakkı yok!
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) – Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi.
HÜSAMETTİN
ZENDERLİOĞLU (Bitlis) - Lütfen sustur bunu!
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) – Teşekkür ediyorum.
SIRRI SAKIK (Muş)
– Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bir
saniye, şimdi sırayla gidiyoruz.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Sen oradan zehir zemberek konuşacaksın biz konuşmayacağız.
BAŞKAN - Bakın,
şimdi herkes…
HÜSAMETTİN
ZENDERLİOĞLU (Bitlis) – Hayır, eşit davranmak zorundasınız. Burada herkes
aklına geleni söylemek hakkını kendisinde bulamaz.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) – Sen niye aklına geleni söylüyorsun orada?
HÜSAMETTİN
ZENDERLİOĞLU (Bitlis) – Bulamaz! Susuyoruz, sabrediyoruz, yeter!
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Bu Meclisi geren kim? Yanındakine söyle!
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Sen devleti böl, parçala, burada her şeyi söyle…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Yeter artık ya! Tarihimize, kimliğimize…
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) - Burada sabreden kim?
HÜSAMETTİN
ZENDERLİOĞLU (Bitlis) – Herkesin bir kimliği vardır. Hayvanların bile kimliği
vardır, ağaçların vardır, taşların vardır, insanların vardır. Benim de bir
kimliğim var.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Kürt kökenli insanlara kurşun sıkanların hesabı sorulacak.
HÜSAMETTİN
ZENDERLİOĞLU (Bitlis) – Niye kimlik üzerinden politika yapıyorsun?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Onları bizden kopartmak isteyenlerden hesabı sorulacak.
BAŞKAN – Sayın
Özensoy, buyurun.
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Sayın Başkanım, konuşmacı kürsüden ve diğer konularda defaatle
Bursa’daki olaylarda Ülkü Ocaklarının olduğunu, MHP’lilerin olduğunu söylüyor.
Ben Bursa Milletvekili olarak…
BAŞKAN – Buyurun.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, Muş Milletvekili
Sırrı Sakık’ın AK PARTİ grup önerisi üzerindeki konuşması sırasında Milliyetçi
Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın konuşmacı,
defaatle bu kürsüde, basın toplantılarında, Bursa’daki olaylarla ilgili, Ülkü
Ocaklı gençlerin, Milliyetçi Hareket Partililerin olduğunu ifade ediyor. Bu
olayların başından sonuna kadar takipçisi oldum, orada olayların içerisinde
olan, gözaltına alınan veya herhangi bir şekilde o fotoğrafın içerisinde olan
bir tane Ülkü Ocaklı veya Milliyetçi Hareket Partisine üye olan birini tespit
edip getirsinler ben milletvekilliğinden istifa ediyorum.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) – Ya olabilir de, boş ver.
NECATİ ÖZENSOY
(Devamla) – Ama, böyle ikide birde oradaki olayları provoke edip, polisle karşı
karşıya gelen PKK’lıların o olayları provoke edip, oradaki hassas bölgedeki
olan halkı, cam çerçeve indirerek, arabaların camlarını çerçevesini indirip
orada provoke ettikten sonra o olayların akabinde 30 yaşında bir Erzurumlu
orada vefat etti. 30 yaşında bir Erzurumlu, daha 3 yaşında çocuğu olan bir
Erzurumlu kardeşimiz o olaylarda vefat etti.
Dolayısıyla,
böyle ikide birde, bilmeden, iftira atarak bu kürsüden, olaylarda, işte Ülkü
Ocaklılar mahalleye saldırıyor vesaire gibi sözlerle milleti burada
yanıltmasınlar. Oradaki o bölücülerin, PKK’lıların yaptıklarını da bizimle
karşı karşıya getirmek adına da hiç uğraşmasınlar.
Böyle konuşmaları
da, böyle olayları da buradan kınadığımı ifade ediyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş)
– Sayın Başkan, şimdi bakın, benim bu söylediklerimi Hükûmetin bakanlarından da
dinleyebilirsiniz. Ben afaki ve ezbere konuşmuyorum. Ama, Bursa’da olan
olayları kimlerin yaptığını, zaman zaman Hükûmet tarafından da bu açıklamaların
yapıldığını da biliyoruz, Sakarya’da kimlerin yaptığını biliyoruz, Altınova’da
kimlerin yaptığını da biliyoruz. Öyle ezbere konuşmuyoruz biz burada.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Koalisyon ortağı mısınız?
SIRRI SAKIK (Muş)
– Yani kimseye hakaret etmiyorum. Ben bir siyasetçiyim, bir durum tespiti
yapıyorum. Yarası olan gocunur, demek ki yaraları var gocunuyorlar. Yoksa ben
bir durum tespiti yapmışım, kimseye de hakaret etmedim.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) – Sayın Başkan…
AYTUN ÇIRAY
(İzmir) – Sayın Başkan…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkanım, tabii, yani Milliyetçi Hareket Partisine ve ülkücü
harekete iftira edenlerin arasında AKP ve BDP gibi, şıracının şahidi bozacı
gibi davranışları önce milletvekillerinin vicdanına, sonra Türk milletinin
vicdanına havale ediyorum. İşte ortaklığı görün.
BAŞKAN – Sayın
Çıray…
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Bizim ortaklığa ihtiyacımız yok kardeşim, yok.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ya! Ya!
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – AK PARTİ güçlüdür, ortağa ihtiyacı yok. Sen git kendine ara ortak!
Kendine ortak ara sen! AK PARTİ’nin gücünü görmüyorsun sen.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Ne bakıyorsun?
AKİF ÇAĞATAY
KILIÇ (Samsun) – Ne bağırıyorsun?
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Ne konuşuyorsun orada daha!
BAŞKAN – Buyurun,
buyurun…
OKTAY VURAL
(İzmir) – MHP’ye onun için saldırıyorsunuz, milliyetçilere onun için
saldırıyorsunuz! Hepinizin ağzında Milliyetçi Hareket Partisine hücum var, milliyetçilere
hücum var.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Hadi oradan! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Dostunuz PKK! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Bana bak Çağatay, sen yerine otur Çağatay! Akıllı ol! Akıllı ol!
AKİF ÇAĞATAY
KILIÇ (Samsun) – Sen hiç konuşma!
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
OKTAY VURAL
(İzmir) – MHP’ye, ülkücülere hep hakaret ediyorsunuz. İnsafsız canavarlar!
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Sopayı ilk sen yiyeceksin, haberin olsun! Dangalak!
AKİF ÇAĞATAY
KILIÇ (Samsun) – Bağırma!
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ne yaptı MHP, ne yaptı ülkücüler, ne yaptı Milliyetçi Hareket Partisi
memleketi sevmekten başka. Ne vicdansızlıktır bu.
BAŞKAN – Sayın
Vural, lütfen.
Sayın Çıray,
buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
17.- İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın, Muş Milletvekili
Sırrı Sakık’ın AK PARTİ grup önerisi üzerindeki konuşması sırasında kullandığı
bazı ifadelere ilişkin açıklaması
AYTUN ÇIRAY
(İzmir) – Arkadaşlar, ben buraya çıktım, birbirimize saygılı olalım.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Çağatay, bana bak, kendine dikkat et! Ezerim seni haberin olsun,
ezerim vallahi! Haddini bil, bülbül!
AKİF ÇAĞATAY
KILIÇ (Samsun) – Ağzından çıkanı kulağın duysun!
AYTUN ÇIRAY
(Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar, Hükûmetin politikalarının Türkiye’yi ne
hâle getirdiğini, Türkiye’de kardeşlik bağlarını nasıl zayıflattığını
Parlamentonun içerisinde görüyoruz şu anda. Bu Parlamentoda şu anda yaşadığımız
tablo bu Hükûmetin siyasetinin Türkiye’yi getirdiği yerdir.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Burası MHP’nin sırası, Başbakanlık basın bürosu değil. Dikkat
edeceksin!
AYTUN ÇIRAY
(Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisi veya Türkiye’de
hiç kimse bir tek ananın ağlamasını istemez. Üstelik biz bu sürece destek
vermek için belli bir süre kredi açtığımızı da size söylemiştik, açıktan. Fakat
ne yazık ki Sayın Başbakan daha ertesi günü burada çıkıp -hani “Barış dili
konuşmuyorsunuz, başka dil konuşuyorsunuz.” diyenler için söylüyorum- “Siz kim
oluyorsunuz bana kredi verecek.” diye konuşarak bu ortamı bozmuştur.
Değerli
arkadaşlar, biz bu saatte bunları konuşurken bu konuştuğumuz şeyleri gazetesine
yazan bir genel yayın yönetmeni görevden alınmak üzere ya da alındı. Basında
sabah çıkan haberlere göre 2 gazetecinin görevden alınması için Başbakan
tarafından talimat verildiği söyleniyor. Yani sizin “barış süreci” dediğiniz,
“insanlık süreci” dediğiniz bu mu?
Bakın, eğer
Türkiye’de bir sorun varsa bugün -bu sorun en önemli sorundur- o da şu: Adalet
ve Kalkınma Partisi bugüne kadar izlediği siyasetle kardeşlik bağlarını
zayıflatmıştır. Bu, bir vebal olarak, bir çıngırak gibi boynunuza asılacak. Bu
ülkeyi bu hâle getirdiniz. Sabah uyandınız ırktan, akşam uyandınız etnisiteden,
öğleden sonra ümmet, gece vakti başka bir şey… Türkiye’yle oynaya oynaya
vidalarını gevşettiniz ve bu siyasetin bedelini bu Türk milleti size ödetecek.
Saygılar
sunuyorum arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
2.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve
saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine; 12, 19 ve 26 Mart
2013 Salı günkü birleşimlerinde birer saat sözlü soruların görüşülmesini
müteakip kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; 6, 13, 20, ve 27 Mart
2013 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine; 5 Mart
2013 Salı günkü birleşiminde sözlü sorular ve diğer denetim konularının
görüşülmemesine; 426 ve 310 sıra sayılı kanun tasarılarının İç Tüzük’ün 91’inci
maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN – Adalet
ve Kalkınma Partisi grup önerisinin aleyhinde son söz Isparta Milletvekili
Sayın Süleyman Nevzat Korkmaz’ın.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
AKP’nin getirdiği
grup önerisinde Genel Kurulun çalışma saatleri ve Meclis gündemi
değiştiriliyor. Her zaman yaptığı şey tabii AKP’nin, elinden gelse sözlüklerden
“uzlaşma”, “mutabakat” gibi sözcükleri çıkaracak, muhalefeti Meclise sokmayacak,
Danışma Kurulunda muhalefetin hiçbir dediğini dikkate almayacak, gündemi
kafanıza göre sık sık değiştirecek, çalışma saatleriyle oynayarak muhalefeti
hazırlıksız yakalamaya çalışacaksınız. AKP’nin yıllardır Danışma Kurulundaki
tavrı bu. Arkadaşlar, o zaman bu kurulu ne diye topluyorsunuz, dikkate
almayacaksanız ne diye toplantıya çağırıyorsunuz? Oldu olacak ismini de
“danışma” değil, “dayatma kurulu” yapın olsun bitsin.
Değerli
milletvekilleri, terörle pazarlığın oluşturduğu ülke gündemi o kadar ağır, bu
ülkeyi sevenler o kadar umutsuz ki çalışma saatlerini şöyle yapsan ne olur
böyle yapsan ne olur? On dört yıl önce neredeyse salya sümük Kenya’dan
paketlenip işbaşındaki Sayın Ecevit’in kurduğu azınlık hükûmetine teslim edilen
bebek katili ağlamaklı “Ne isterseniz yaparım, yeter ki bana bir şey yapmayın.”
diye yalvarıyordu. Şimdi Hükûmeti karşısına almış ülkemizin egemenlik
haklarının pazarlığını yapıyor, koca koca konuşuyor: “AKP’ye iktidarı altın
tabakta biz sunduk. On iki yıldır bizim sayemizde iktidarda.” diyor. Her yere
laf yetiştirmeye çalışan Başbakan suskun. Suçüstü yakalandığından mıdır nedir
azar işitmiş çocuk misali utlu yüklü! Ülkenin Başbakanı kendisine, iktidarına,
milletine yapılan hakaretler karşısında suspus. Sözcüleri de bölücübaşının
söylediklerini tevil etme gayretine girmişler.
Bekir Bozdağ
“Devletin imzaladığı bir şey yok.” diyor. İyi de Oslo müzakere tutanakları ile
İmralı tutanakları arasındaki zamana bir bakın. PKK’nin siyasal taleplerini
tasarı ve teklifler hâlinde AKP Meclise taşımamış mı?
Ömer Çelik olan
biteni masum göstermeye çalışıyor: “Yapılan müzakereler devletin niteliği ve
milletin vasfı üzerine değil.” Ya ne üzerine? “Sosyal barış ve silah bırakma
üzerine…” Sayın Çelik, bir bakana “Yalan söylüyorsunuz.” demek bana yakışmaz
ama bu kadar gaflet, bu kadar dalalet, -adına ne derseniz deyin- bu kadar
saflık yahut milleti saf yerine koymak fazla.
Soruyorum: PKK
otuz yıldır yürüttüğü terör eylemlerinden ne için vazgeçiyor öyle ise? Üstelik
İmralı’daki konuşmaların neredeyse tamamı devlet, millet ve Anayasa üzerine.
Ama biz bu zihniyeti tanıyoruz. Terörle pazarlık yapıyorsunuz dediğimizde, Oslo
müzakere tutanakları ortaya çıktığında da, önce alev çıktı ağızlarından,
yalanladılar, inkâr ettiler, hakaret ettiler, sonra söylediklerinin hepsini
yutmak zorunda kaldılar.
BDP’nin Genel
Başkanı Erbil’de diyor ki: “Biz sızdırmadık ama konuşulanlar ile tutanaklar
büyük benzerlik taşıyor. Sızdıranın kim olduğunu araştırıyoruz.” Dikkat edelim
arkadaşlar “Bunlar konuşulmadı.” denilmiyor, “Kim sızdırdı? Gazete niye bunu
yazdı?” deniyor. Yani, on dört yıl önce Türk askerinin karşısında süt dökmüş
kedi gibi duran katili, dünün müebbet mahkûmunu, bugünün muhatap mahkûmu
yaparken sen utanmıyorsun da bunu Türk milletine duyuranlar mı utanacak? AKP,
milletin gözünde, gerçekleri gizleme ve perdeleme faaliyetlerinde açığa düşmüş,
suçüstü yakalanmıştır. AKP ve PKK’nın niyet birlikteliğini perdeleyen “Canım
tüm PKK’lılar kötü değil, aralarında namaz kılanlar bile var, iyileri de var.
Biz iyileri muhatap alıyoruz.” saptırmaları hep bu yüzdendi, gizli gündemlerini
uygulamaktı istedikleri.
Teröristlerle
pazarlık sürecinde neler neler konuşulmamış ki. PKK’nın, AKP’nin kullandığı terimler
hemen hemen aynı. 35 bin kişinin katilinin, bu Mecliste yemin etmiş
milletvekillerine ve onlar aracılığı ile AKP Hükûmetine verdiği ev ödevlerinde
de bunu görebilirsiniz. Bu konular önceki pazarlıklarda konuşulmasa “Yapılacak,
edilecek, böyle olacak.” gibi şartlı cümleler mi kurulur? Bakın bebek katilinin
sözlerine: “Rejim değişikliği olacak, yepyeni bir cumhuriyet kurulacak.” diyor.
Demokratik özerklik telaffuz edilmeden “Avrupa Yerel Özerklik Şartı’na
Türkiye’nin koyduğu çekince kaldırılacak.” diyor. “Aynen İspanya’da olduğu
gibi, halkların kendi aralarındaki dayanışma ve kültürü garanti altına
alınacak.” Devam ediyor: “Kolektif haklar ve Kürt reformu yasası çıkartılacak.
Hakikat ve akil adamlar komisyonu kurulacak. Çekilme Meclis onayıyla olacak.” diyor.
Dikkat buyurun lütfen -Meclis, bir başka ülkeyle savaş ya da barış kararı
verir- eli kanlı cani, PKK’yı Türk Silahlı Kuvvetleriyle aynı ayarda görüyor ve
diyor ki: “Çekilme Meclis kararıyla olacak. Ev hapsi ya da genel affa gerek
kalmayacak, hepimiz özgür olacağız.” AKP’nin dördüncü yargı paketi arifesinde,
tüm bunlar PKK’ya neredeyse taahhüt edilmiş gibi konuşuyor. Arkasından da diyor
ki: “Tayyip Bey’in Başkanlığını destekleriz.”
Değerli
milletvekilleri, AKP-PKK pazarlıkları sürerken bazı görevlendirilmiş yazarçizer
takımı da İngiliz yardakçısı Ali Kemal’i aratmayacak yazılar yazıyorlar,
Milliyetçi Hareket Partisini suçluyorlar, Türk milliyetçilerine hakaret edip
ayaklarının altına alıyorlar. AKP, terörü önleme konusunda çözüm yanlısı,
Milliyetçi Hareket Partisi de bunun önündeki engelmiş gibi, papağanlar misali
aynı nakaratı tekrarlıyorlar. Bir milletin onuru, haysiyeti, şerefi hak getire.
Onlara on bininci kere tekrar ediyoruz: Terörle mücadelede AKP Milliyetçi
Hareket Partisinden ne istemiş de eli böğründe kalmış? Milliyetçi Hareket
Partisi bugüne kadar, ne istemiş de yardımcı olmamış? Kastettiğiniz terörle
müzakereyse binlerce şehit ve gazinin üzerine ne bizim ne sizin ne de başka
birinin pazarlık etmeye yetkisi, ayrıcalığı yok, olamaz da. Köprü altından su
mu bağışlıyorsunuz? Şehit anasına, babasına, eşine, evladına sordun mu da
pazarlık masasına oturuyorsun? Oğlun gemicikler alırken Sayın Başbakan
“Evladını askere gönderiyor musun?” diye rızalarını aldın mı? O hâlde
Milliyetçi Hareket Partisinden bu vefasızlığa, bu onursuzluğa nasıl katkı
vermesini beklersin? Tüm dünya yıkılsa altında bizler kalsak Iğdırlı, Antepli,
Kayserili, Ispartalı, Mersinli, Yozgatlı şehidimizin hakkını aramaktan asla
vazgeçmeyeceğiz.
“Şehitleri ölü
sanmayın, onlar diridir.” diyen yüce kitabımız, “Şehitlerin yeri peygamberlerin
yanıdır.” diyen Sevgili Peygamberimiz rehberimiz olduğu sürece şehidi
küçümsemenin peygamberlere hakaret etmek olduğunu unutmayacağız,
unutturmayacağız. Kendisine hakaret edilen bu millet hem bu dünyada hem de ruzi
mahşerde bunun hesabını mutlaka soracaktır. Rahmani kılığa girmiş şeytani
projelerin eş başkanlarını, onların yol arkadaşlarını tarih yazacak,
evlatlarımız da okuyacak.
Tekrar tekrar
soruyorsanız Milliyetçi Hareket Partisinin son sözünü, işte son sözümüz: “Mühür
vursalar da dilimize, kelepçe geçirseler de kolumuza, zincir taksalar da
ayağımıza yine vatan deriz, yine millet deriz ve yine Türklük ve milliyetçilik
uğruna düşeriz çetin yollara, kul olmayız Allah’tan başkasına ve çakmak çakmak
gözlerimizle, hilal gibi bakışlarımızla meydan okuruz zifirî karanlığa.”
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Korkmaz.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, onu oylamaya sunuyorum…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Karar yeter sayısı vardır.
İç Tüzük’ün
37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler
(Devam)
2.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, (2/191) esas
numaralı, Tarım Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/99)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
(2/191) Esas
numaralı Kanun Teklifim kırk beş gün içinde Komisyonda görüşülmediğinden İç
Tüzük’ün 37’nci maddesi gereğince doğrudan gündeme alınması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 15/2/2012
Erkan
Akçay
Manisa
BAŞKAN – Teklif
sahibi, Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay…
Buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarımsal desteklemelerin
artırılması için vermiş olduğumuz kanun teklifinin doğrudan gündeme alınması
için söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, kanun teklifimizle Tarım Kanunu’nun 21’inci maddesine göre
millî gelirin yüzde 1’i oranında yapılması gereken tarım desteklerinin yüzde
1,5’e çıkarılmasını teklif ediyoruz.
2013 bütçesinde
tarıma 8 milyar 900 milyon lira destek verilmesi öngörülmektedir. Bu da millî
gelirin binde 49’udur yani millî gelirin yüzde 0,5’ine tekabül etmektedir. Biz
ise tarımsal desteğin nakit 8,9 milyar liradan 23,5 milyar liraya çıkarılmasını
hedef alıyoruz.
Hükûmetin ilgi
alanının dışında kalan Türk tarımı ve çiftçimiz Milliyetçi Hareket Partisinin
her zaman çok önem verdiği konuların başında gelmektedir. Çiftçilerimizin
sorunlarını hiçbir zaman aklımızdan ve gündemimizden çıkarmadık, Meclis
faaliyetlerimizi de bu çerçevede gerçekleştirme gayreti içerisindeyiz.
Değerli
milletvekilleri, AKP ile geçen on yılda yanlış politikaların en büyük kurbanı
Türk tarımıdır, Türk çiftçisidir. Tarım, âdeta can çekişmektedir. Üretici
fukaralaşmış ve borca batmıştır. On yılda tarımsal kredi borcu 530 milyon
liradan 30 milyar liraya çıkmıştır. Borç 6 kat artmıştır. Çiftçinin elinde
ödenmemiş faturalar, evinde icra tebligatları vardır. Çiftçi her geçen gün
üretimden uzaklaşmaktadır. Türkiye’nin nüfusu hızla artarken, üretim yapan
çiftçi sayısı azalmaktadır. İşlenen tarım alanları on yılda 24 milyon hektardan
20 milyon 500 bin hektara düşmüştür. Millî geliri on yılda 3’e katladığını
iddia eden Hükûmet, tarımın millî gelirden aldığı payı yüzde 10’dan yüzde 8’e
düşürmüştür.
Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2008’de “2008-2012 Tarım Vizyonu” başlığı ile bir belge
açıklamıştır. Bu belgenin başında, Sayın Başbakanın “Türk tarımını
kalkındırmadan Türkiye’yi kalkındıramayız.” sözüne yer verilmişti. Bu belgedeki
hedeflerin hiçbiri yerine getirilmemiştir ancak belgede yer almayan ilkleri
Türk milletine yaşattılar. Bu dönemde tarihinde ilk kez kurbanlık hayvan ithal
etti Türkiye. Tarım ülkesi Türkiye, saman ithal eden bir ülke durumuna geldi ve
canlı hayvan ve et ithalatı yine bu dönemde başladı. İlk kez, Tarım Bakanı,
Fransa tarafından tarım alanında şövalye liyakat nişanıyla ödüllendirildi.
Türkiye’de ekilen tarım arazisi yüzde 14,5 azalırken Afrika ülkesi Sudan’da
doksan dokuz yıllığına 5 milyon dönüm tarım arazisi kiralanıyor. AKP Hükûmeti
Türkiye’deki çiftçiyi desteklemek yerine Sudan’da sudan ucuz mazot ve işçilik
maliyetleri gibi ucuz girdilerle yapılacak üretimi Türkiye’ye getirme gayreti
içerisindedir. Bu durum Türk çiftçisini daha da zarara uğratacaktır.
Türkiye’de tarımı
iyileştirmesi gerekenler sanki Sudan Tarım Bakanı gibi çalışmaktadır. Bu azimle
yabancılardan alacağı liyakat nişanları koleksiyonu da artacaktır.
Türkiye’de tarım
sektörünün ayakta durabilmesi için üretim maliyetlerinin düşürülmesi gerekmektedir.
Temel girdi fiyatları her geçen gün artarken üretim maliyetlerinde elbette
düşüş beklenemez. Oysa Hükûmet sadece göz boyuyor, sağ eliyle verdiğini sol
eliyle geri alıyor. Tarımda yılda kullanılan 3,5 milyar ton mazottan ÖTV ve KDV
olarak 9 milyar Türk lirası tahsil edilmektedir. Hükûmet 2013 için belirlediği
8,9 milyarlık destek ödemelerini, sadece çiftçinin kullandığı mazottan geri
almaktadır. Çiftçiye verilen destek ise çiftçinin dişinin gediğini dahi
doldurmamaktadır. Örneğin buğday üreticisi dekar başına 56 lira mazot harcaması
yaparken, mazot desteği olarak sadece 4 Türk lirası prim ödenmektedir. Çiftçi
yeterli desteği alamazken artan girdi fiyatları altında ezilmektedir. 2002’de
çiftçimiz 3,5 kilogram buğdayla 1 litre mazot alabilirken, bugün 1 litre mazotu
ancak 6,5 kilo buğdayla alabilmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY
(Devamla) – 2002 de 1 kilogram kuru üzüme 1 litre mazot alınabilirken, bugün 2
kilogram veya 1 kilo 900 grama 1 litre mazot ancak alınabilmektedir.
Bu düşüncelerle
kanun teklifimize desteklerinizi bekler, saygılar sunarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Akçay.
Adana
Milletvekili Sayın Muharrem Varlı. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz.
MUHARREM VARLI
(Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifimizin kabulü
hakkında söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun teklifi,
çiftçi desteklerinin biraz daha artırılması, çiftçinin durumunun daha
düzeltilmesiyle alakalı içeriği olan bir kanun teklifi.
Tabii, destekler
denilince akla çitçiye doğrudan yapılan destekler geliyor yani yağlı tohumlara
prim destekleri gibi, gübre-mazot destekleri gibi. Bu desteklerin daha da
arttırılması yönünde bir kanun teklifi vermişiz. Bakalım, biraz sonra oylamaya
sunulacak, değerli iktidar milletvekillerini bu konudaki tavrı da nedir, onu da
görmüş olacağız.
Tabii, destekler
çiftçinin yaşaması için, çiftçinin varlığını devam ettirebilmesi için çok
önemli. Bugün dünyanın her tarafında ülkeler çiftçilerini destekliyorlar. Niye?
Çünkü çiftçi üreten insan, ürettiğini pazarlayabilen, ürettiğiyle ülkesini
doyuran, tahılıyla, meyvesiyle, sebzesiyle ülkesinin insanlarını doyuran
insanlar çiftçiler. Ama bugün günümüze geldiğimizde çiftçi hakikaten çok
sıkıntıda, çok perişan. Mazot fiyatları geldiğiniz günden bu yana 400 kat
artmış arkadaşlar. Gübre fiyatları geldiğiniz günden bu yana yüzde 400 artmış.
Şimdi bu şartlarda çiftçinin üretim yapması, çiftçinin ekip biçmesi öyle çok da
kolay değil. Ha, biz diyoruz ki, -hep Avrupa Birliğinden bahsediyorsunuz,
Avrupa Birliğine girmenin gayreti içinde olduğunuzu iddia ediyorsunuz- Avrupa
Birliğindeki ülkelerin çiftçiye vermiş olduğu desteğin gelin yarısını verelim
çiftçimize. Keşke verebilsek ama yok; hep Avrupa Birliğinden, Avrupa
Birliğindeki çiftçiden, onlarla rekabet etmekten bahsediyorsunuz. Bugün
Yunanistan’da bu kriz öncesinde pamuğun desteği 700-800 liraydı. Şu anda ne
kadar olduğunu çok iyi bilmiyorum ama Amerika Birleşik Devletlerin’de, bizim
çiftçimize vermiş olduğunuz desteğin en az 3 misli. Yani şu anda pamuktaki
destekleme primi sertifikalı tohumlarda 420 lira, sertifikasız tohumlarda 350
lira, ABD’de bu rakam en az 3 misli bizim çiftçimize verilen destekten daha
fazla.
Şimdi, Sayın
Bakana bu konuda eleştiriler getirdiğimiz zaman Sayın Bakan -“Biz şu kadar
destek veriyoruz, bu kadar destek veriyoruz…”- geliyor burada, çiftçi sanki
bütün meselelerini halletmiş, bütün sıkıntılarını halletmiş gibi toz pembe bir
tablo çiziyor ama baktığınız zaman bu öyle değil. Yani şimdi sizin vermiş
olduğunuz destek çiftçinin dönüme atmış olduğu gübrenin yüzde 1’i bile değil
arkadaşlar. Çiftçinin yakmış olduğu mazotun onda 1’i bile değil sizin vermiş
olduğunuz destek ama bu desteklerle övünüyorsunuz. Millî gelirin yüzde 1’i
kadar destek vermeyi taahhüt ediyorsunuz. Gelin bunu 1,5 yapalım, 2 yapalım.
Çiftçi, üreten insan. Ürettiğinden para kazanmak istiyor ama çiftçimiz şu anda
para kazanamıyor. Sayın Bakan “Ziraat Bankasından şu kadar fazla kredi verdik,
bu kadar fazla kredi verdik.” diyor. Yahu, parası olan bir insan gidip Ziraat
Bankasından niye kredi alsın? Parası olan çiftçi gidip Denizbanktan,
Finansbanktan niye kredi alsın ya! Keyfine mi gidip kredi alıyor, borçlanıyor?
Ancak tarlasını ekebilmek için bu bankalara ipotek veriyor, gidiyor oradan
kredi temin ediyor ve tarlasını ekmeye çalışıyor, mazot almaya, gübre almaya
çalışıyor. Dolayısıyla, çiftçimizin durumu hiç iyi değil.
Bakın, bir şey
daha var. Buradan özellikle, çiftçilik yapan AKP’li değerli milletvekillerimize
veya çiftçilerin olduğu bölgede yaşayan değerli AKP’li milletvekillerimize
seslenmek istiyorum: Şimdi, Adana’da erken mısırdan yani birinci ürün mısırdan
1.400 kilo, 1.500 kilo ürün alınır. Şu anda TÜİK rakamları ne belirlemiş
biliyor musunuz Adana’daki ortalamayı? 896 kilogram. Ya, insan Allah’tan korkar
biraz! Yani 896 kilogram... Niye? “Destek verdik.” diyorsunuz ya, işte
desteklemeyi hem fiyat olarak düşürdünüz hem de aklınız sıra, TÜİK’in vermiş
olduğu rakamları baz alıp çiftçinin gerçekten ürettiği rakamı bile fazla
görüyorsunuz, onu azaltarak çiftçiye vereceğiniz desteği azaltmış oluyorsunuz
dolayısıyla. Gelin bundan vazgeçin. Çukurova’ya gidin sorun, kime sorarsanız
sorun, vicdanı olan, Allah korkusu olan herkes söyler, 1.400 kilodur
Çukurova’nın ortalaması ama TÜİK’in rakamları 896 kilogram. Var mı böyle bir
şey?
Buğdaya
verdiğiniz destekleme 5 kuruş, mısıra verdiğiniz destekleme 4 kuruş. Gelin
bunları artıralım…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHARREM VARLI
(Devamla) – …çiftçimize destek verelim, çiftçimize destek olalım, onları
kollayalım, onların üretim yapmasını sağlayalım.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Varlı.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Gündemin “Seçim”
kısmına geçiyoruz.
X.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda
Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Plan ve Bütçe Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN – Plan ve
Bütçe Komisyonunda boşalan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik
için İzmir Milletvekili Sayın İlknur Denizli aday gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Alınan karar
gereğince, sözlü soru önergeleriyle diğer denetim konularını görüşmüyor ve
gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler”
kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer
alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir
Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu
(2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer
alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer
alan, Rize Milletvekili Sayın Nusret Bayraktar ve Kars Milletvekili Sayın Yunus
Kılıç ile 16 milletvekilinin; Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi
ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun ile Orman Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi’nin; Orman
Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
3.- Rize Milletvekili Nusret Bayraktar ve Kars Milletvekili
Yunus Kılıç ile 16 Milletvekilinin; Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun ile
Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin; Orman
Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (2/1256, 2/1257) (S. Sayısı: 428) (x)
BAŞKAN –
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
28/02/2013
tarihli birleşimde teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı.
Şimdi,
maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi
okutuyorum:
ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMALARININ DESTEKLENMESİ VE HAZİNE
ADINA ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILAN YERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ İLE HAZİNEYE
AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUN İLE ORMAN KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1-
19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun 6
ncı maddesinin dördüncü fıkrasının sonuna aşağıdaki cümleler eklenmiş,
sekizinci fıkrasının dördüncü cümlesinde yer alan “yüzde onu” ibaresi “tamamen
ve münhasıran bilfiil tarımsal amaçlı olarak kullanılan ve üzerinde tarımsal
amaçlı yapılar (mandıra, sera, ağıl, kümes vb.) ile sürekli ikamet amacıyla
kullanılan konut hariç yapı bulunmayan yerler için yüzde onu, diğer yerler için
yüzde yirmisi,” olarak, “üç yılda altı eşit taksitte” ibaresi “beş yılda on
eşit taksitte” olarak ve “dört yılda sekiz eşit taksitte” ibaresi “altı yılda oniki
eşit taksitte” olarak değiştirilmiştir.
“Ancak, tamamen
ve münhasıran bilfiil tarımsal amaçlı olarak kullanılan ve üzerinde tarımsal
amaçlı yapılar (mandıra, sera, ağıl kümes vb.) ile sürekli ikamet amacıyla
kullanılan konut hariç yapı bulunmayan yerler için satış bedeli, rayiç bedelin
yüzde ellisi üzerinden hesaplanır, bu şekilde satılan taşınmazların sonradan
farklı amaçla kullanılması halinde, taşınmazın satış tarihi itibariyle rayiç
bedelinin yüzde yetmişi üzerinden hesaplanacak bedel esas alınarak aradaki fark
kanuni faiziyle birlikte ecrimisilin tarh, tahakkuk ve tahsiline ilişkin
hükümler uyarınca kayıt malikinden tahsil edilir.”
BAŞKAN – Madde
üzerinde gruplar adına ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Kerim
Özkan, Burdur Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 1’inci maddede Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz aldım. Bu arada televizyonları başlarında sabırsızlıkla bu kanunun
geçmesini bekleyen çiftçi kardeşlerimize de yürekten saygılarımı, sevgilerimi
sunuyorum.
(x)
428 S. Sayılı Basmayazı 28/02/2013 tarihli 72’nci Birleşim Tutanağı’na eklidir.
Bugün, Antalya
coğrafyasından, Antalya’nın Gazipaşa’sından, Serik’inden, Manavgat’ından,
Alanya’sından, merkezinden, Kumluca’sından, Finike’sinden, Kalkan’ından birçok
insan Ankara’daydı, yaklaşık 56 otobüs. Niçin geldiler bunlar? Ekmekleri için
geldiler.
Yani 2/B, 2002
yılından beri 2/B konuşuyoruz.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – “Niye engellediniz?” diye size sormaya gelmişlerdir.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) – Engelleme diye bir şey söz konusu değil.
Yıllardır, ancak
Adalet ve Kalkınma Partisi kasaptaki ete soğan doğrar gibi 2002 yılında 25
milyar dolar bu çiftçilerden, bu üreten insanlardan, 2/B arazilerinden bir
gelir elde edeceğini sandı, bir kanun teklifi getirdi. Ancak Cumhuriyet Halk
Partisinin o gün de, bugün de söylediği söylemi, o “41 Söz”de dile getirdiklerini
sizlerle paylaşmak isterim: “2/B arazilerinin mülkiyet sorunu çözülecek,
kullandıkları araziler orman köylüsüne bedelsiz verilecek.” Bunu söylemişiz,
akabinde “Uzun yıllardır kentsel yerleşim alanına dönüşmüş veya turizm amaçlı
kullanıma açılmış olan 2/B alanlarıyla ilgili mülkiyet sorunları hızla
çözülecek, sağlanacak kaynak yeni orman alanlarının yaratılmasında
kullanılacaktır. Orman köylümüzün yaşadığı yerde işi, aşı ve huzuru olacaktır.
Sosyoekonomik tedbirler alınarak ormandan usulsüz faydalanmanın ve her türlü
işgalin önüne geçilecektir.” dedik ama on bir yıllık süreçte Adalet ve Kalkınma
Partisini bir türlü ikna edemedik. Komisyonlara geldi, gruplara geldi;
harcadığımız efor vatandaşı mutlu etmedi. Vatandaş infial hâlinde, İzmir’de
Manisa yolunu kesiyor infial hâlinde, Antalya’da defterdarlık basıyor infial
hâlinde. Bugün, şu anda serasında çalışması gereken, domates toplaması gereken,
biber toplaması gereken, patlıcan toplaması gereken insanlar işini gücünü
bırakmış gelmiş, Hükûmetten, Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir şeyler
bekliyor. (CHP sıralarından alkışlar) Attığımız taş, ürküttüğümüz kurbağaya
değmedi arkadaşlar.
Bugün yine yanlış
yapıyoruz. Biz ne diyoruz: Emlak değeri üzerinden bu çiftçilerimizi bu toprakla
buluşturalım. Toprakla koyun, gerisi oyun. Toprağa sahip çıkalım, üretime sahip
çıkalım, hayvancılığa sahip çıkalım diyoruz ama ne yazık ki rakamlarla
oyalanmaya devam ediyorsunuz. Bakın, 25 milyar dolardan başladık, en sonunda 5
milyar dolara kadar indik, geldik. Ne olurdu sanki bunu 2002’de bizim dediğimiz
gibi halletmiş olsaydık, o vatandaşlarımız o topraklarla buluşmuş olsaydı? Ama
ne yazık ki dediklerimizi bir anlamda değerlendirmediniz.
Seçim
bildirgelerimizde yer aldı bu konular değerli arkadaşlarım, sizin de aldı, bizim
de aldı. Yıl 2002, Milliyetçi Hareket Partisinin de programında vardı, Adalet
ve Kalkınma Partisinin de programında vardı, Cumhuriyet Halk Partisinin de
programında vardı: “Sorun 2/B çözülecek.” Ve o günlerde dediğimizde “Hayır, biz
o aradan kazanacağımız parayı ekonomide kullanırız.” dediniz. Hayır, bu
ormanlar hepimizin, ortak değerimiz. Gelin, bu parayı tekrar ağaçlandırmada,
orman alanlarını yaşatmada kullanalım. dedik ama kabul etmediniz. Anayasa
Mahkemesinden döndü. Kanun geldi, “Rayiç değerin yüzde 70’i dediniz. Bugün, o
feryat eden üreticileri dinledim dışarıda; o anneleri, o teyzeleri, o amcaları
dinledim. Diyorlar ki: “İki köy yan yana…” Toprak bütünlüğünüz var da, aradan
yol geçiyor… “Hayır, yan yana, alanlarımız beraber.” diyor. Bir milletvekilinin
veya imtiyazlı kişinin alanına farklı… İmtiyazlı insana, dönümü 60 lira;
imtiyazsız çiftçiye, üreten insana 340 lira. Bu olmaz.
Sonra
göstermelik… Burada söylemler dile getirdi arkadaşlar, o söylemlerden sonra
rayiç değeri yüzde 10 oranında o köylerde artırmışlar. Olmaz değerli
arkadaşlarım, vatandaşımızı eşit tutmak zorundayız.
Milletvekilinin
imtiyazı, memurun imtiyazı, defterdarın imtiyazı, polisin imtiyazı olmaz, köyün
imtiyazı olmaz. Bütün atalarımız bu ülke için ulusal Kurtuluş Savaşı’nda hep
beraber aynı hedefe kurşun sıktılar. Bu insanlar arasında ayrım yapamayız ama
günümüz koşullarında rayiç değer üzerinde bu ayrım yapılmış, bunu düzeltin
diyoruz, Hükûmet yetkililerini uyarıyoruz. O emlak dairelerinde, Millî Emlakta
çalışan insanlarımız fedakârca çalışmışlar. Bakın, onların da alın terlerini
vermemişsiniz. Ek mesai yapmışlar, ek mesai ücretlerini takdim etmemişsiniz,
onlar da feryat ediyor çiftçiler gibi. Bu konunun çözülmesi gerekiyor.
Önergelerimiz
var, bu önergelerimizi, gelin, hep beraber değerlendirelim, bu çiftçilerimizi
emlak değeri üzerinden bu topraklarla buluşturalım, orman köylülerine bedelsiz
verelim. Orman köylüleri o dağlarda, o orman arazilerinde isimsiz
kahramanlardır. Doğduğumuz topraklarda doymak istiyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, bakın -ben o coğrafyada o çok çalıştım- bu insanlar, bundan otuz
sene kırk sene önce, bir kürek iki yürek, karı-koca, ellerinde sadece gaz ocağı
var. O zaman Aygaz, Milangaz, İpragaz yoktu, sadece gaz ocağı… Gazlı bir ocak,
bir yatak, bir yorgan, bir de kürekle bu alanlara indiler. Bu alanlar taşlıktı,
bu alanlar tarım arazisi değildi, çadırını kurdu, bu süreçte üretim yaptı. Bu süreçte
ne yaptı? Çocuklarını okuttu; yetmedi, bu çocuklarını memur yaptı, düğünleri
yaptı bu gelir ve getiriyle, ancak -o araziye verecek parayı toplayamadı-
hayatını idame ettirdi. Bu, Alanya’da böyle, Manavgat’ta böyle, Burdur’da
böyle, Muğla’da böyle, İzmir’de böyle, Mersin’de böyle, Türkiye coğrafyasında
böyle ne yazık ki. Bu insanlar, evlatlarıyla, düğünlerinde borçlarıyla gark
oldular bu süreç içerisinde, buraya ayrıca bir artırım yapamadılar. Onun için
feryat ediyorlar “Elimizde yok bu para.” diyorlar. “Olmuş olsa biz bunu alırız
çünkü yıllardır bizim en ücra köşelerde ürettiğimiz domates para etmedi; biz
dünyanın en pahalı mazotunu kullandık, dünyanın en pahalı elektriğini
kullandık, dünyanın en pahalı ilacını kullandık, en pahalı tohumunu kullandık ama
bizim üzerimizden geçinenler rant sahibi oldular, kat sahibi oldular, zengin
oldular ama bizler olduğumuz yerde sayıyoruz. Bizim çocuklarımız, sizin
çocuklarınız gibi imtiyaz sahibi değil, onlar hem çalıştılar hem okudular.”
diyorlar.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Gemiyi de söyle, gemiyi!
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) - O zorluğu sizin aranızda görenler de var, bizim aramızda
görenler de var. O zorlukları görenlerden biri de kardeşiniz. Kolay olmadı
buralara gelmek yani “Buraya gelinceye kadar çok çektik zoru, Allah’ım cümlenle
koru.” diyoruz. Bu vatandaşlar da aynı şeyi söylüyor, kapısına yazmış, seranın
kapısına. Seranın kapısına şunu yazmış: “Allah’ım, bunu kuruncaya kadar çok
çektim zoru, cümlenle koru.” diyor. Ne demek bu? Serası onun ekmeği, ekmek
teknesine sahip çıkıyor.
Onun için, bu
2/B’yle ilgili söylemlerinizi değiştirmeniz, önergelerimizi kabul etmeniz
gerekiyor. O, iştahınızı kabartan, kasaptaki ete soğan doğramaktan vazgeçmeniz
gerekiyor. Bundan vazgeçersek, bugün o binlerce insanı mutlu edersek, aynı
şekilde İstanbul’da bir göz evi olmuş bu insanlar da bu kanunun çıkmasını
bekliyor. Beykoz’da, Sultanbeyli’de, İstanbul’un değişik, Avcılar’ında, bu
kanunun çıkmasını bekleyen milyonlarımız var. Bunların istemlerine göre bu
Meclisin hareket etmesini talep ediyoruz.
Yine aynı
şekilde, elinde tapusu olan vatandaşlarımız var. Ormanla mahkemeye düşmüş,
mahkeme, tapusu olduğu hâlde elinde mülkiyeti elinden almış, ormana çıkarmış
ama o insanlar hâlâ orada ekip dikip, bir şeyler üretiyorlar. Onların da haklarının
korunması gerekiyor, onlar da feryat ediyor “Benim atamdan kaldı.” diyor. 10
dönüm, 15 dönüm, 20 dönüm, yerine göre 60 dönüm, 40 dönüm. “Bu yer benim
atamdan kaldı, dedelerimden kaldı, yıllardır biz burada tarım yapıyorduk ama
elimizden alınmış, ormana geçmiş, haberimiz yok. Bu konuda bir düzenleme
istiyoruz, bu yerler bizim, bizim namusumuz bu topraklar.” diye feryat
ediyorlar. Bunların da söylemlerini, isteklerini kabul etmeniz gerekiyor.
Daha önce, bakın,
değerli arkadaşlarım, bunlar olurken katkı payı aldınız. Benim Burdur’umda,
Elsazı’nda metrekareye 3 bin lira değer biçmişiz, rayiç değer. Vatandaş şu anda
500 liraya alıp satıyor bunları. 500 liraya; 3 bin lira değer biçmişisiniz. 500
liraya alıp satarken, siz 3 bin lira değer biçiyorsunuz ve bunun da “güzellik”
olduğunu söylüyorsunuz. Bu, güzellik değil arkadaşlarım. “Gelin, bunları emlak
değeri üzerinden bir değerlendirmeye tabi tutun.” diye feryat ediyoruz.
Yine, aynı
şekilde, bu süre 26 Nisanda bitti, bundan sonra da bir uzatma talepleri var. Bu
uzatmayı da bu Meclis olarak bugün, burada, yapmamız gerekiyor. Bakana
soruyoruz: “Sayın Bakan, bu konuda bir uzatmanız olacak mı?” Cevap yok ama on
binler, yüz binler bu sorunun cevabını bekliyor. Bu konuda, bu değerlerin
tespiti konusunda bir cevap vermesini de Sayın Bakandan rica ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, vatandaşlarımız dertli, sorun çok. Emeklilerde dert var,
işçilerde dert var, öğrencilerde dert var, şoförlerde dert var; dert, dert,
dert, dert… Bu derdin çözüm yeri de Türkiye Büyük Millet Meclisi. Onları da,
inşallah vereceğiniz oylarla bu sorunu bugün çözeceğiz.
Bu duygularla
hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına, Manisa Milletvekili Sayın Sümer Oral.
Buyurun Sayın
Oral. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
SÜMER ORAL (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 428 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi adına söz
aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün görüşmekte
olduğumuz 5 maddeden oluşan kanun teklifi, dokuz ay kadar önce, 19 Nisan 2012
günü burada görüşülüp kabul ettiğimiz, kısaca 2/B diye isimlendirilen kanunda
yeni bir değişiklik öngörüyor. Böylece, dokuz ay gibi uzunca olmayan bir süre
içinde yapılan ikinci bir kanuni değişiklik.
30 Ocak 2013
tarihinde yani otuz üç gün kadar önce gene aynı konuda ve aynı kanunda rayiç
bedel ile ilgili bir değişiklik daha gerçekleştirildi. Neticede, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulu, dokuz ay içinde yirmi sekiz gün ara ile aynı
konuda ikinci değişikliği görüşme durumuyla karşı karşıya kalıyor. Haklı ve
doğru olarak bugün ele alınan değişikliğin, aynı konuyla ilgili bir ay kadar
önce kanunlaştırdığımız düzenleme içinde niçin düşünülmediğini anlamak güç.
Aynı kanunda ve aynı konuda bu kadar kısa aralıklarla değişikliğe gidilmesi,
bizim Parlamento geleneğimizde fazlaca rastlanan bir uygulama değil, hele hele
Maliye Bakanlığı tatbikatında hiç değil. Kaldı ki bir ay ara ile yapılan her
iki değişikliğin de 19 Nisan 2012 tarihli 2/B’ye ilişkin ana kanunda yer alması
gerekirdi. Gecikmeyle gelen bu tür değişiklikler, kuşkusuz, bazı
yurttaşlarımızı ekonomik açıdan mağduriyete düşürmüş olabilir, hatta olabilir
değil olmuştur.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; daha önce bazı değerli milletvekili arkadaşlarımızın
da dile getirdiği gibi 2/B olayı hayli uzun geçmişe sahiptir. Esasen bu konu,
2001 ve 2002 yıllarında kapsamlı biçimde ele alındı, hazırlıkları yapıldı,
ancak Anayasa’da mevcut hükümler karşısında Meclise sunulamamış idi.
Hatırlanacağı üzere, aynı dönemde hazine taşınmazlarının satışına sürat ve
kolaylık kazandırmak amacıyla 29 Haziran 2001 tarihinde 4706 sayılı Kanun
çıkarıldı. Taksitli satış, KDV muafiyeti gibi daha bir kısım kolaylıklar ve
imkânlar sağlanmıştı.
Değerli Başkan,
sayın milletvekilleri; 2/B olarak adlandırdığımız hazineye ait taşınmazları;
bir, üzerinde yapılaşma olan ve/veya imar planı içinde kalanlar; iki, imar
planları dışında tarım alanında kalanlar olmak üzere iki grup altında ele alıp
satış şartlarının buna göre belirlenmesi gerekirdi. Yapılan uyarılara rağmen
satış şartları belirlenirken üzerinde yapılaşma olan ve imar planı içinde kalan
taşınmazlar ve tarım alanı vasfında olan taşınmazlar ayrımı yapılmamıştır. Oysa
2/B alanları ayrıma tabi tutularak, tarım alanlarının daha uygun şartlarda
çiftçilere satılması için bazı düzenlemelerin yapılması gerekirdi.
Hazine
arazilerinin satışına yönelik olarak daha önce çıkarılmış bulunan kanunlarda bu
ayrım hep yapılmıştır. Tarım arazisi için neden özel şartlar getirilmedi bunun
sebebini anlamak gerçekten mümkün değil. Bu yetmezmiş gibi, 6292 sayılı
Kanun’da değişiklik yapılarak 30 Ocak 2013 gün ve 6412 sayılı Kanun yine tarım
alanı-yapılaşmış alan ayrımı yapılmaksızın satışı yapılacak taşınmazın 400
metrekareye kadar kısmı için rayiç bedelin yüzde 50’sinin alınması esası
getirilmiştir. Şimdi, yanlışlığın farkına varıldı ve tarım alanlarını da rayiç
bedelin yarısı üzerinden satmak için kanun teklifi getiriliyor ama maalesef geç
kalındı. Rayiç değerin yüzde 70’ini ödeyerek tarlasını satın alamayacağını
anlayan birçok çiftçi ellerindeki arazileri âdeta yok pahasına noter senediyle
devretmek zorunda kaldı. Şimdi 2/B vasfındaki bu tarlaların bir kısmı için
satın alma hakkı kanuni tabirle “akdi halef” denilen bazı kişilerin eline
geçti.
Sayın Başkan,
uzun süredir kamuoyunun gündeminde bulunan 2/B sorununun çözümünden esas itibarıyla
beklenen şudur:
Birincisi: Bin
bir mahrumiyet içinde çoluk çocuğu ile geçim mücadelesi veren orman köylüsüne
imkân sağlamak, ona daha iyi şartlar sunmak.
İkincisi:
Yıllarca üzerinde yaşadığı, çalıştığı, hayatını kazandığı taşınmazları uygun
şartlarla ona devretmek. Temel amaç bu idi. Peki, bu amaçla çıkarılan kanun
uygulamasına bugün baktığımızda, gösterilen gayretlere baktığımızda bu amaca
paralel bir seyir görülüyor mu? Ne yazık ki bunlara olumlu cevap verme imkânı
yok.
Tarım alanlarının
satışında yaşanan başka bir sıkıntıyı gündeme getirmek istiyorum. Hatırlarsak
2/B arazilerinin satışı gündeme geldiğinde, Hükûmet, satışlara hazırlık olmak
ve satışları kolaylaştırmak için 2009 yılında bazı kanunlarda değişiklik
tasarılarını Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk etti ve bu tasarılar
kanunlaştı. Bunlardan biri de Kadastro Kanunu’na eklenen “Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Kadastrosu ve Tescili” başlıklı ek madde
4’tür. Bu maddenin beşinci fıkrasında, bu madde kapsamındaki kadastro ifraz ve
tescil işlemlerinin 3194 sayılı Kanun ile 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi
Kullanımı Kanunu’ndaki kısıtlamalara tabi olmaksızın yapılacağı öngörülmüştür.
Bu değişiklikle Hükûmet, 2/B arazilerinin satışında İmar Kanunu’ndan ve Toprak
Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’ndan gelen kısıtlamaları ortadan kaldırarak
satışları kolaylaştırmak istiyordu. Ancak, 4’üncü maddenin beşinci fıkrası
bilahare Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi.
Tarım
arazilerinin parçalara bölünerek verimliliğinin düşmesi uygun değil ama ortaya
çıkan sorun da çözülmeli. Çözülmediği takdirde 20 bin metrekarenin altındaki
2/B arazilerinin çiftçilere satışı mümkün olamayacak. Bu konuda, Anayasa’ya
uygun düşecek bir çözüm bulmak ve geliştirmek gerekecek.
Önemle belirtmek
gerekir ki 2/B vasfındaki tarım arazilerinin çok büyük bir bölümünün esas hak
sahipleri bugün hayatta değiller. Bu yerler hayatta olmayan hak sahiplerinin
mirasçıları tarafından satın alınacaktır. Bu sorun çözüme kavuşturulmadığı
takdirde 2/B tarım arazilerinin büyük bölümü satılamayacaktır. Güncelleme
yapılarak bu sorunu çözmek de mümkün değil. Sorun çözülmediği takdirde binlerce
dava ile mahkemeler uğraşmak zorunda kalacak. Bilindiği gibi, güncelleme
çalışmaları yapılırken iptal kararı olmadığından hisseli tespit yapıldı. Bu
çalışmalara göre tapudan hisseli tescil istendiğinde bu tescil işlemi
yapılamaz, yapılsa da kanuna aykırı olur. Anayasa Mahkemesi kararı tescilden
sonra yayımlanmış olsaydı sorun çıkmazdı ama şimdi çıkar.
Satılması planlanan
2/B tarım arazilerinin adet olarak yüzde kaçı 20 dönümün üzerinde, yüzde kaçı
20 dönümün altında, bunun oranını bilmiyoruz ama tahmin, 20 dönümün altındaki
arazi sayısının daha fazla olduğudur. Öyle görülüyor ki bu kanun uygulamasında
ciddi sorunlarla karşı karşıyayız.
Sayın Başkan,
teşekkür eder, değerli arkadaşlarıma saygılar sunarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Oral.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına Bitlis Milletvekili Sayın Hüsamettin
Zenderlioğlu. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 428
sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 1’inci maddesiyle ilgili Barış ve Demokrasi
Partisi adına söz almış bulunmaktayım, bu vesileyle hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Ayrıca, 8 Mart
Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyorum.
Burada görülen
odur ki, AKP Hükûmeti çıkarılan yasalardan umduğunu bulamadığı için yeniden yasa
çıkarmaya çalışıyor. Bilindiği gibi, kamuoyunda “2/B yasası” olarak bilinen
6292 sayılı Yasa 19 Nisan 2012 tarihinde Parlamentoda kabul edilmiş idi. Yeni
yasanın üzerinden daha bir ay geçmemesine rağmen yeterli olmadığı ortaya
çıkmıştır. Yenisinin de toplumun taleplerine cevap olabileceğini düşünmüyoruz.
Şimdi, neden bu
yasa parça parça çıkarılmak isteniyor anlamış değiliz. Bu işin içinde kuşkusuz
rant vardır. Yoksa, bir AKP Hükûmeti klasiği olarak mı değerlendirelim? Bu
kadar adaletsiz, bu kadar hukuksuz ve hakkaniyete uygun olmayan böylesi bir
yasayı tekrar Parlamentoya getirmek ne anlama geliyor acaba? Her nedense, bu
Parlamentonun çıkardığı mera yasaları, 2/B yasaları yürürlüğe girer girmez
sanki birileri karanlıktan bağırarak “Yahu, arkadaşlar, benim istediğim yasa bu
değildir. Bunu götürün değiştirin, yoksa ortalığı duman ederim.” der gibi
geliyor. Bakarsınız, bir sabah tekrar, birinin çıkarına uygun değil ise başka
bir madde değiştirme istemiyle Meclis gündemine gelir.
Ne yazık ki
böylesi temel yasalar enine boyuna ölçülmeden, biçilmeden, kârı zararı hesaba
katılmadan tekrar gündeme gelmektedir. Böyle yasa çıkarmak olmaz. Salt
çoğunluğa güvenerek birilerine rant kapısını açmak için bir günde milyoner
yaratmak toplumsal ahlaka aykırıdır, etik olarak da uygun görmüyoruz. Elbette,
çıkarılan bu yasa ayet değildir, değişmesi gerekebilir. Toplumun yararına değiştirilmesi
elbette önemlidir, kimse buna karşı çıkmaz, muhalefet etmez ama görülen o ki
bizde durum böyle değildir.
Neden bunları
söylüyoruz? Muhalefetin sesine kulak verin, söylemlerini, düşüncelerini dikkate
alınız diye. Genel Kurulda defalarca, bu konuda değişiklik içeren önergeler
verdik. Yine, AKP iktidarı, çoğunluğuna güvenerek önergelerimizi kuşkusuz
reddetmiştir. Neden tartıştığımız da bu noktada gizlidir. Aslında, yeni AKP
Hükûmetinin çıkarmış olduğu kanun tasarıları yeterince kamuoyuyla, sivil toplum
örgütleriyle, konunun erbabı, uzmanıyla da tartışılmamıştır. Şu anda görüşmekte
olduğumuz yasa teklifi yine böyle antidemokratik bir zihniyetin ürünüdür.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ormanlar bir ülkenin akciğeridir, tüm canlıların ortak
yaşam alanıdır, insanların ortak zenginliği ve hazinesidir. Ormanlar insan
yaşamının olmazsa olmazıdır. Ormanların korunması, geliştirilmesi insanlığın
temel görevidir. Ormanları geçim kaynağı olarak görmemeliyiz. Ormanlar
geleceğimizdir. Kimse geleceğimizi yok etmeye yeltenmesin.
Aslında,
ormanlar, cumhuriyetin kuruluşundan sonra 1937 yılında çıkarılan yeni bir
yasayla koruma altına alınmıştır. Tapu Kadastro Yasası’yla da orman alanlarının
sınırları belirlenmeye çalışılmıştır. Türkiye topraklarının yüzde 80’i ormanla
kaplı idi, ne yazık ki şu anda yüzde 20’ye düşmüştür.
Sözüm ona, bazı
kurnazlar orman niteliği üzerinde uzman kesilerek ormanların yok olmasına neden
olmuşlardır. Hangi hileyle, yalanla, orman ürünlerini ve arazilerini nasıl
talan edebiliriz hesabını yapanlar var. Bunlar, ormanların insan sağlığı,
ekolojik değerlerle ilgili bölümünü dikkate almamaktadırlar.
Her ne kadar
yasalarda orman alanının korunması sağlanmaya çalışılmışsa da doğal afetler
sonucu, yıldırım düşmesi, köylünün tarla açma istemleri ve kasıtlı orman
yangınlarının çıkarılması orman alanlarının daraltılmasına neden olmuştur.
Yanan orman
alanlarında ağaçlandırma yapılmamıştır çünkü kasıtlı yakılmıştır. Maalesef
askerî operasyonlarda bölgemizde de binlerce hektar orman kasıtlı olarak
yakılmış, ekolojik dengeyi de bozmuştur. Örnek verecek olursak Bitlis
bölgesinde, özellikle, Şeyh Cuma ormanları, Hecinan ormanları, Mutki ilçemize
bağlı Kerebo, Hilolin, Samo, Tılmi, Dölek ormanlarının çatışma alanı olarak
nitelendirilmesi sonucu büyük bir bölümü yakılmış yani doğanın yüreğine ateş
düşürülmüştür.
Norşin ilçemize
bağlı Gölbaşı beldesi de 2/B kapsamındadır. Bir kez köylüler bu toprakları
almıştır, şimdi ikinci kez bu toprakları alacak güçte değillerdir. Zaten
köylülerin durumu iyi değil. Bir de yeniden kendi topraklarını almaya
kalkışırlarsa ekonomik olarak çökme noktasına gelebilirler.
Ormanların diğer
kalan kısmı ise, orman kesim müteahhitleri tarafından talan edilmiştir.
Bilinçli bir orman kesimi yoktur. Kim ne kopardıysa kârdır anlayışıyla
ormanlara saldırmaktadır. Tüm bu işlemlerin çoğu devletin resmî organı olan
orman işletmelerinin vasıtasıyla da olmuştur. Orman müdürleri fakir fukara olan
insanların kuru odun toplamasına göz açtırmazken, öte yandan müteahhidin de
yasal yetkiye dayanarak ormanı yok etmesine sessiz kalmaları manidar değil
midir sizce? Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu nedenle başta orman,
mera ve benzeri yerleri, devletin arazisi, akarsuları, kıyı şeridi, doğal
varlıkları yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekilmektedir. Bu alanların satışı
ve kiralanması belli çevrelere yapılmaktadır.
Bu uygulamalar
yüzünden özellikle tarih ve kültür alanları da bir bir bu kirli politikalara
kurban edilmektedir. Özellikle binlerce yıllık tarih ve kültür mirasları sular
altında kalmaya zorlanmıştır. Ilısu Barajı, Hasankeyf gibi tarihî mirasları yok
etmektedir.
2/B maddesinin
buna dayanarak çıkarılması İstanbul, Antalya, Muğla, İzmir gibi verimli olan
alanları parsellemesi, bölüşmesidir. Sultançiftliği’nin durumu ortada, değil
mi? Hâlbuki ormanların canlı örtüsü olan ağaçları yok ederek tarım arazisi
olarak kullanılmasının ne yararı vardır, varın siz düşünün.
Her şey para için
değildir ve olmamalıdır. Bilim ve fen açısından orman niteliğini kaybetmek,
kendiliğinden oluşan bir süreç asla değildir. Birilerinin çıkarlarını toplumun
çıkarlarının üstünde tutanların marifeti ile meydana gelmektedir. 2/B
arazisinin kendiliğinden orman arazisine dönüştüğünü söylemek biraz
safdilliliktir.
Yakılan, yıkılan,
tarumar edilen yerleri tekrar orman alanlarına dönüştürmek gerekir ama ne yazık
ki bunlar yapılmıyor. Bilime ve insanlık hukukuna uygun olmayan gerekçelerle
kendimizi böylesi politikalarla kandırıyoruz.
AKP Hükûmeti, bu
süreçte topraksız köylünün toprak sorununun çözümü olarak orman içinde yaşayan
köylüyü emsal göstererek sürekli ormanların bölüşümünü sağlamayı yasal değişikliklerle
gündeme getirmektedir. Bu yanıltıcı politikaların, orman köylüsünün
yoksulluğunu giderme yöntemi olmadığını siz de biliyorsunuz.
Talan
politikasıyla bazı çevrelerin ceplerini şişirdiğini biliyoruz. 2/B arazisinin
orman köylerinde yaşayanları mağdur ettiği, köylünün toprak sorununu orman
alanına bağladığı gün gibi açık ve ortadadır. Birbirimizi yanıltmayalım. Bu
arazilerin satılmasını heyecanla isteyen hangi çevrelerdir? Bakın, inceleyin,
göreceksiniz ki kayıt dışı parası olanlardır, yerli ve yabancı sermayelerdir.
Bu ülkede arazi işletme ve kullanma planı yapılmadığından yerleşim alanları,
tarım, sanayi ve mera alanları net olarak açık değildir.
Ormanlara zarar
verenler, bu arazileri satmak, yurttaşlar arasında ayrım yapmak haksızlığa
neden olmaktadır. Bu girişimle, bu anlayışla yurttaşlar arasında adaleti asla
sağlamayacaksınız. Bu yöntem orman köylüsünün sorunlarını da çözmez. Söz konusu
yasa adaletin ruhuna uygun da değildir; orman alanında villa, tatil köyü,
fabrika yapanların çıkarına hizmet edecektir. Bu da haksızlık ve
adaletsizliktir.
AKP iktidarı
hazine arazilerini özel şirketlere satarken öte yandan orman köylüsünün bu
rayiç bedelle arazileri satın alma imkânı elbette yoktur. Yeni tasarıda rayiç
bedeli yüzde 70’ten yüzde 50’ye çekmenin de bir faydası yoktur. Yani köylü yine
mağdur olacaktır, yine bu köylü işsiz güçsüz kalacaktır. Bu nedenle şunu
söylemek istiyoruz: Orman köylülerine arazilerin bedelsiz olarak verilmesini
talep ediyoruz.
Hepinizi saygıyla
sevgiyle selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Şahıslar
adına Adana Milletvekili Sayın Muharrem Varlı.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUHARREM VARLI
(Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2/B yasa tasarısının 1’inci
maddesi üzerinde şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu “2/B” diye
bilinen yasanın içerisinde hazine arazilerinin satışı da var. Tabii, o zaman
komisyonda görüşülürken de -Değerli Komisyon Başkanımız da burada, kendisi de
gayet iyi bilirler- ben, komisyonda da bu rayiç bedelin yüzde 70’inin çok
yüksek olacağını, yüzde 50 olması gerektiğini özellikle söylemiştim.
Komisyondan da yüzde 50 olarak geçti ama daha sonra Genel Kurulda, Maliye
Bakanlığının ve Sayın Başbakanın talimatıyla yüzde 70’e çekildi. Ama şimdi,
tepkiler oluşunca, vatandaşta sıkıntı oluşunca yeniden yüzde 50’ye çekilerek
iyi bir şey -aslında çiftçinin faydasına- ama yeterli olmayan bir düzenleme
yapılıyor.
Şimdi, bir defa
2/B yasası içerisinde İstanbul’un içerisindeki arsalar da var, Bodrum’daki
arsalar da var, Adana’da çiftçinin ekip diktiği tarlalar da var. Şimdi, bunları
birbirinden ayırt etmek lazım. Elbette ki İstanbul’daki, İstanbul’un
içerisindeki arsanın rayiç bedeli, ödeme imkânları çiftçinin ödeme imkânlarıyla
bir olacak diye bir şey yok. Orayı satın alacak olan insanların elbette ki
çiftçiden çok daha fazla parası var ki böyle bir yatırıma yönelmek istiyor.
Şimdi, oradaki
arsayla siz çiftçinin alacağı tarlayı aynı kategoriye koyar, aynı düzenlemeyi
yaparsanız burada hata yaparsınız. Bir defa, Bodrum’daki tatil köyleri,
İstanbul’un merkezindeki arsalarla çiftçinin işlediği tarlaları birbirinden
ayırt etmemiz lazım. Eğer biz gerçekten bu arazileri köylünün almasını,
çiftçinin almasını istiyorsak, bu manada da kolaylıklar sağlamamız lazım.
Nasıl kolaylıklar
sağlamamız lazım? Şimdi, bir defa, rayiç bedel ne kadar olacak bu belli değil.
Rayiç bedeli kimin vicdanına, kimin insafına bırakacağız; bu da belli değil.
Burada önemli bir komisyon kurmak lazım. Bu komisyonun içerisinde çiftçinin
mutlak olması lazım, ziraat odasının temsilcisinin olması lazım, belediyelerin
yetkililerinin olması lazım; kaymakamlığın, ilçe tarım müdürlüğünün
yetkililerinin olması lazım ve orada söz sahibi insanların olması lazım. Eğer
bu kapsamda rayiç bedel belirlenirse adaletli ve güzel bir rayiç bedel
belirlenmiş olur. Köylünün, çiftçinin lehine bir rayiç bedel belirlenmiş olur.
Ama siz bunu “Sadece bakanlık yetkilileri belirleyecek.” derseniz, burada
olumsuz şeyler çıkabilir. O zaman bu tarlaları köylü ve çiftçi alamaz.
Dolayısıyla -ardından, hemen bir hafta sonra, bu yasayı çıkardıktan bir hafta
sonra yabancılara mülk satışı yasasını çıkardınız- köylünün, çiftçinin
alamadığı araziyi bir başkası alır. Bu da hiç hoş olmaz arkadaşlar, hiç doğru
olmaz. Yani biz, bu tarlayı yıllardan beri eken, babasından, dedesinden, ondan
miras kalmış, yıllardan beri ekip süren insanların bu tarlaları almasını arzu
ediyoruz. Onun için gayret gösteriyoruz. Bizim buradaki bakış açımız bu.
Şimdi, işte,
rayiç bedelin yüzde 50’si, altı yıl, 12 taksit, hazine arazileri için bu;
belediyenin mücavir alanı içerisinde değil ise eğer, altı yıl, 12 taksit. Bana
göre yeterli değil. Hem yıl sayısı hem taksit sayısı uzatılmalı. Şimdi, 30
dönüm, 40 dönüm, 50 dönüm tarlası olan gariban bir köylünün bu şartlarda bu
tarlayı alması mümkün değil. O köylü o tarlayı alamazsa, para sahipleri, mülk
sahipleri gidip o tarlayı satın alır, o zaman da hır çıkar arkadaşlar, hır
çıkar. Yani bu hiç iyi bir sonuç doğurmaz. Memleketimiz açısından da, orada
yaşayan insanlar açısından da çok iyi bir şey ortaya çıkmaz.
Bizim, köylünün
ve çiftçinin bu tarlaları alabilmesi için burada en asgariden düzenleme
yapmamız lazım. Gelin, on yıla çıkartalım, taksit sayısını yirmiye çıkartalım.
Gelin, bunu köylü alsın, çiftçi alsın arkadaşlar. Niye korkuyoruz bundan? Yani
bu tarlaları yıllardan beri bu insanlar sahiplenmiş, ekmişler, ecri mislini
gidip devlete ödemişler, parasını tıkır tıkır ödemişler. Niye bundan
korkuyoruz? Gelin bunu daha da arttıralım. Tamam, geçmişe göre, bir öncekine
göre iyi bir düzenleme ama yeterli bir düzenleme değil. Bunu daha da
geliştirmemiz, daha da arttırmamız lazım yoksa her hâlükârda -bakın
göreceksiniz- bu tarlaları çiftçilerimiz satın alamayacaklar. Ama Bodrum’daki
birinci sınıf, efendim, tatil beldesindeki arsayı ne kadar bedelle satıyorsan
sat kardeşim, bu beni ilgilendirmiyor. İstanbul’un göbeğindeki arsayı da hangi
bedelle satıyorsan sat, bu da beni ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren kısmı,
çiftçi alsın, köylü alsın. Eken, diken, bu tarlayı yıllardan beri sahiplenen
insanlar bu tarlaları alsınlar. Zaten çiftçinin durumu ortada -mazot fiyatları,
gübre fiyatları- ektiğinden para kazanamıyor.
Dolayısıyla, daha
iyi bir düzenleme yapmayı umuyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Şahıslar
adına son söz Antalya Milletvekili Sayın Hüseyin Samani.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN SAMANİ
(Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1’inci maddeyle ilgili
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu maddede de
ifade edildiği gibi, bugün, burada tarımla uğraşan, kendi bölgesinde seracılık
yapan, farklı amaçlarda arazisini ekip diken kişilere özel bir daha ayrı
iskonto yapıyoruz. Yani bu kişiler rayiç bedelin yüzde 50’sini ödüyorlar,
peşinat olarak yüzde 10’unu yatıracaklar ve belediye sınırları içerisinde beş
yılda, belediye sınırları dışında ise altı yılda ödeyecekler.
Bugün Türkiye
Büyük Millet Meclisi olarak tarımla uğraşan çiftçilerimize dönük böyle bir
iyileştirme yapıyoruz. Bu, elbette sevindirici bir husus. Bütün buraya çıkan
arkadaşlar da bu konunun faydalı olduğunu ifade ettiler ama ben, burada,
şahsımla ilgili bazı arkadaşlar adımı geçirdiği için veya köyümden
bahsettikleri için yüce Meclise bilgi vermek durumundayım.
Bundan daha
önceki dönemde Antalya Milletvekilimiz Sayın Gürkut Acar benim köyüm olan
Yurtpınar köyündeki rayiç bedel fiyatlarının ne olduğunu soruyor ve diyor ki:
“Yurtpınar’da rayiç bedelin metrekare birim fiyatı nedir, onun dibindeki komşu
köylerin metrekare birim fiyatı nedir?” diye soruyor, “Burada siyasi bir etki
var mıdır?” diye de ekliyor. Ve buna cevap -âdeta Gürkut Bey’e cevap- kendi
aralarında bir koordinasyonsuzluk var ki grup toplantısında Sayın Genel Başkan
Kılıçdaroğlu’ndan geliyor. Ulusal bir gazetede adımdan bahsediliyor ve bu
bahsetmiş olduğu benim köyümün dibindeki köyleri sırayla sayıyor: “Alaylı
köyünün rayiç bedeli şudur, milletvekilinin bir köyü -oysa benim köyüm değil,
CV’me baksa görürdü- Murtuna rayiç bedeli şudur, bir diğer köyü Kurşunlu, rayiç
bedeli budur ve burada rayiç bedelleri düşüktür.” diyor. İşte, aslında Gürkut
Bey’e Sayın Kılıçdaroğlu cevap veriyor. Benim köyüm, Kılıçdaroğlu’nun saymış
olduğu bu üç köyün tam ortasındaki köy ve bunlardan rayiç bedeli 10 lira daha yüksek.
Ne oldu şimdi? Hani benim köyümde rayiç bedel daha düşüktü? Şimdi, bir genel
başkana cevap vermek buradan uygun düşmezdi ama sanırım yanlış bilgilendirme ve
yönlendirmelerden dolayı bir genel başkana cevap vermek durumunda kaldım ve bu
genel başkan hesap uzmanı. Hesap uzmanı olan bir kişi “doğru bilgiye
ulaşabilen” demektir. Size böyle bir bilgi aktarıldıysa bunu defterdarlığa açıp
sorarsınız “Bu bilgi doğru mudur?” diye, “Bu milletvekili hangi köydendir?”
diye sorarsınız. Bunun bitişiğindeki köylerin fiyatını da sorarsınız ve
sorduğunuz zaman görürsünüz ki benim köyümün fiyatı, dibindeki köylerden daha
yüksektir. Maalesef, biz bugün burada 2/B Yasasında köylüye dönük bu indirimi
konuşacakken, arkadaşlarımızın “kasaba siyaseti” mantığıyla olayı buralara
indirgemelerinden dolayı bunlara cevap vermek zorunda kalıyoruz.
Ben buradan şunu
anlıyorum: Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlar “Eğer biz olsaydık öncelikle
kendi köyümüzün fiyatlarıyla ilgilenirdik; Antalya’nın tamamıyla ilgilenmezdik,
Türkiye’nin tamamıyla ilgilenmezdik.” demek istiyorlar ve bunu burada ifade
eden bütün arkadaşların zihniyetinin bu olduğunu ifade etmek istiyorum.
Peki, onların da
bölgeleri olabilir. Ya onların bölgelerindeki fiyat, yani Cumhuriyet Halk
Partili bir milletvekilinin kendi bölgesindeki fiyat buradan da daha düşükse o
zaman o etki yapmış mı olacak? Böyle bir mantıksızlık olabilir mi? Bir
milletvekili bu kadar mantıksız gerekçeler ortaya koyabilir mi? Ha, efendim,
soruyorlar biraz önce, 2 tane parselden bahsediyorlar, birinin fiyatı
diğerinden düşük. Onun muhatabı, bu komisyon sıralarında oturan genel
müdürümüze sorarsınız, eğer teknik bir şey varsa, sorun varsa… Biz bugüne kadar
kaç tane husus varsa hepsini kendisine sorduk, siz de sorabilirsiniz. Bir
yanlışlık varsa da düzelteceğini düşünüyoruz. Gerekli ekibi gönderir, onun
bilgisini alır. Yani buradan herhangi bir kişinin etkisiyle, bir
milletvekilinin etkisiyle herhangi bir olayın olabilmesinin mümkün olmayacağını
bu arkadaşlarımız çok iyi biliyorlar.
Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; aslında bugün burada çok önemli bir hususu
görüşüyoruz. Yani köylerden bize olan talep buydu, rayiç bedelin yüzde 50’ye
indirilmesi talebi. Bugün yüce Meclis bunu sağlıyor. Emeği geçen herkese çok
teşekkür ediyorum.
Tekrar heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Birleşime bir
saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.58
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN
(Ankara)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 73’üncü Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
428 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Şimdi, teklifin
1’inci maddesi üzerinde soru-cevap işlemi yapacağız.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Sayın Başkanım, ondan önce, bana Hüseyin Samani burada yaptığı
konuşmasında isim vererek sataştı.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – O, o oturumdaydı.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) – Oturum geçti Sayın Başkanım.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Ama siz kapattınız oturumu, onun için ben…
BAŞKAN – Siz
zaten yoktunuz, o zaman…
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Buradaydım efendim.
BAŞKAN – Yani
itiraz etmediniz ki o zaman.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Ama fırsat vermediniz ki hemen kapattınız o sırada.
BAŞKAN – Yani bu
Mecliste birinin kafasına taş düşse benim suçum! Kusura bakmayın ya, vallahi
yani görmemişim o zaman.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Gerçekten öyle oldu Sayın Başkanım.
BAŞKAN –
Görmemişim o zaman.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Estağfurullah.
BAŞKAN – Yani
şimdi konuşmalar var, orada söz alırsınız, şey yaparsınız ama ara verildiği
için maalesef tekrar veremiyoruz İç Tüzük’e göre.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Aynı şey değil ama.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Tamam, ısrar etmeyin, bırakın.
BAŞKAN – Şimdi ne
yapabilirim?
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Bana, bu sataşma nedeniyle söz hakkı verebilirsiniz.
BAŞKAN – Neyse…
Şimdi soru-cevap
işlemini yapalım.
Sayın Yılmaz…
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
geçen hafta Çalışma Bakanı oturuyordu, “26 Şubat son mu?” demiştim, “Son, bir
daha uzatmayacağız.” demişti. Yaklaşık 120 bine yakın vatandaşımızın müracaat
etmediğini ifade etti ve bunların hakları öldü. Bu vatandaşlarımızın hakları
öldüyse, bu vatandaşlarımıza yazık olmadı mı? Yani bu, çok ciddi manada bir
haksızlık değil mi?
İkinci bir sorum
da: Sayın Bakan, şimdi, Antalya’da devlet kamulaştırma yapıyor ve bu
kamulaştırmada dönümünü 6 bin lira bedelle vatandaşın elinden alıyor fakat biz,
şimdi, 2/B’ye rayiç bedel koymuşuz, aynı yerde, bitişik yerde, devletin 6 bin
liraya kamulaştırdığı yerin bitişiğinde 2/B alanının dönümüne 60 bin lira, 75
bin lira koymuşuz yani böyle bir haksızlık olabilir mi? Bunu nasıl
değerlendiriyorsunuz? Devlet alırken, kamulaştırırken 6 bin liraya alıyor,
vatandaşa satarken 60 bin liraya, 70 bin liraya satıyor yani bu bir çelişki
değil midir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Sayın
Aslanoğlu…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Bakanım, sorum zatıalinize değil ama bir konuyu
dile getirmek istiyorum: Bu ülkede, bir milletvekili seyahat etmek istiyor oğlu
ve kızıyla ama her ne hikmetse, Alman Başkonsolosluğu, milletvekili yazı
yazmasına rağmen, oğlu ve kızına vize vermiyor. Batsın böyle bir Avrupa
Birliği! Batsın böyle bir vize anlayışı! Eğer bu ülkenin bir milletvekilinin
oğluna ve kızına, beraber gitmek için vize vermiyorsa, ben, bunu bu Mecliste
protesto ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın
Acar, şimdi size iki dakika veriyorum.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sözünüzü
de yerine getirdim.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Sayın Hüseyin Samani, ismimi vererek bana sataşmada bulundu. Geçen
hafta, Sayın Genel Başkanım rayiç bedeller konusunda bir açıklama yaptı. Ben de
rayiç bedellerle ilgili, 2/B konusunda bir araştırma önergesi verdim ve bu
araştırma önergesinde, burada köyler arasında bir farklılık var mıdır, özel
olarak verilmiş bilgiler var mıdır, bunların araştırılmasını talep ettim ve
bunun ikisinde de gerek Genel Başkanımın açıklamasında gerekse benim vermiş
olduğum önergede, herhangi bir araştırma önergesinde isim konulmadı,
söylenmedi. Sayın Samani buradan çok fazla alınmış ki ismimi söyleyerek
sataştı. Burada ben de sormak istiyorum. Bize gelen bilgiler muhtarlar
derneğinden ve o bölgedeki muhtarlardan gelmiştir ve bunlar son derece doğru
bilgilerdir fakat sormak istiyorum: Neden açıklamıyorsunuz rayiç bedelleri?
Oradan bugün
köylüler geldi, 2 bin köylü Ankara’daydı bugün. 56 otobüsle geldiler ve 2 bin
köylü de bu konudaki şikâyetlerinde rayiç bedellerle ilgili haksızlıklardan
bahsederek geldiler. Şimdi, burada Sayın Samani’ye sormak istiyorum: Niye
açıklanmıyor bu rayiç bedeller? Defterdarlık bilgileri elinizde. Hadi Apo’yla
yaptığınız Oslo’yu halktan saklıyorsunuz, korkuyorsunuz, İmralı’yı saklıyorsunuz,
bunları niye saklıyorsunuz? Rayiç bedelleri niye açıklamıyorsunuz? Burada,
bugün bu 2 bin kişinin önleri kesildi, Meclise gelemediler ama içlerinden 250
kişiyi ancak biz grup toplantısına sokabildik ve onlar, Sayın Samani’ye gerekli
olan cevabı çok yüksek sesle verdiler.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Yılmaz…
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
biliyorsunuz, bu kanunun adı, orman köylülerinin desteklenmesi fakat gelen
yasada, yapılan çalışmalarda orman köylülerinin desteklenmesiyle ilgili hiçbir
şey yok. Bunu nasıl karşılıyorsunuz, nasıl düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Sayın
Bakan, buyurun.
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Çok teşekkür ederim.
Sayın
Milletvekilimiz Seyfettin Yılmaz Bey’in söylediği… Bugün itibarıyla başvuru
sayısı 511.290 kişidir. Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla hak sahibi 450
bin kişiydi, bunların yüzde 94’ü başvurdu. Başvuruyu değerlendiremeyen,
başvuramayan 110 bin kişi rakamı da doğru değil, arada yüzde 6’lık bir fark
var.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Faruk Bey verdi geçen hafta, üç gün önce Faruk Bey verdi rakamı.
Yanlışlık orada o zaman, aynı soruyu sormuştum.
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Şimdi, kanundan sonra olanların
bir kısmının süresi var, o süreleri devam ediyor. Onların müracaatları…
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Yani benimkinde yanlışlık yok, Bakanın ifadesine göre. Ben geçen
hafta da aynı şeyi sormuştum.
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Tamam, teşekkür ederim, sağ
olun efendim.
Şimdi bir de
tabii bu yasanın ismi bu ama buradaki, yasadaki esas bizim maksadımız,
muradımız gerekçelerimizde, maddelerimizde nedir? Hem yasanın arasında hem de
bugünkü getirmiş olduğumuz iki maddede, esas itibarıyla, orman vasfını
kaybetmiş arazileri kullanıcılarına sahiplendirmektir. Bu doğrultuda düzenleme
yapılmıştır ve “Bunu da en ucuz şekilde, en uygun şekilde vatandaşlarımıza
nasıl sahiplendiririz?” bu, gaye edinilmiş, amaçlanmıştır.
Bu bakımdan,
orman köylülerine bugüne kadar verilen krediler de ayrıca yine
milletvekillerine bilgi olarak sunulmuştur bu dönemde. Devamlı orman
köylülerini desteklemekteyiz.
Bundan sonra da
yine sayın milletvekillerimizin burada beyan etmiş oldukları fikirlerden de biz
kuvvet almak suretiyle yeni birtakım düzenlemeler getirmeye çalışacağız
inşallah; Orman ve Su İşleri Bakanlığımızın, orman köylülerini destekleme
tahtında birtakım yeni düzenleme çalışmaları var. Onu da inşallah, burada tüm
dört grubumuzun da desteğiyle birlikte hallederiz. Daha evvelden de
düzenlemeleri yapmıştık, bunlar Anayasa Mahkemesinden dönmüştü, Anayasa
Mahkemesi tarafından iptal edilmişti ama Anayasa’ya uygun yeni düzenlemeleri
yine hep beraber yapmaya çalışacağız.
Arz ederim.
Yine, Antalya’dan
56 araçla gelen 2 bin köylüyle ilgili olarak Sayın Acar kardeşimizin sorduğu
soruya cevap vermek istiyorum.
21 vilayette
rayiç bedeller açıklandı. Tabii, bunlar peyderpey açıklanmaya devam ediliyor.
İnternet sayfasına girerseniz, Maliye Bakanlığından bunları öğrenebilirsiniz.
Kontrollü bir şekilde, önümüzdeki bir hafta, on gün içerisinde bunların hepsini
tamamlayacağız.
Tabii, burada
ince eleyip sık dokuyoruz, bir yanlışlık olmasın diye bunları yapıyoruz.
Bir de rayiç
bedeller konusunda, çok değerli milletvekilleri, yani samimiyetle ifade etmek
gerekirse, bugün itibarıyla tespit edilen rayiç bedeller bazı yerlerde emlak
vergi değerlerinin altındadır. Bunlar çok daha gerçeğe uygundur, çok daha
piyasa şartlarına uygundur ve “rayiç bedel” dediğimiz bedeller de alınıp
satılan bedellerin yüzde 40’ıyla yüzde 60’ı arasındadır.
Bugün Maliye
Bakanlığından arkadaşlarımızın dönüşümlü şekilde değişik yerlerde, işte,
Antalya ekibi İstanbul’a gitti, İstanbul ekibi Bursa’ya gitti, böyle dönüşümlü
şekilde yaptık ve bunların ortalamasını aldık, mali beyan değerlerini aldık,
piyasa değerlerini aldık. Mahallinde muhtarlardan, emlakçılardan, alım satım,
yıllara sâri, tapuda yapılan işlemleri kontrol ettik, tapudaki yapılan
değerlerin hepsini kontrol etmek suretiyle bunları yaptık ve bunların da bugün
birisinin “Ben malımın metrekaresini 70 liraya satmam.” dediği yerin rayiç
bedelini 50 lira gösterdik yani çok net bir şekilde eğer tahlil ederseniz
bunları görebilirsiniz.
Bir de, şimdi, bu
yaptığımız, şu anda yine tüm milletvekillerinin uyarıları doğrultusunda yapılan
iştir bu, buradaki 550 milletvekili arkadaşımızın. Nedir, biz şimdi ne
yapıyorduk? Daha evvelden beyan ettiğimiz rayiç bedelin yüzde 70’ini alıyorduk.
Şimdi diyoruz ki: Artık bunu mücavir alanların dışında tarım alanlarında yüzde
50’sini alıyoruz ve buna vade yapıyoruz. Peşin olursa bir de yüzde 10 indirim
yapıyoruz ve yani, 100 lira bedeli olan bir yer 40 liraya geliyor ve bu 100
lira bedel de gerçek rayiç bedelin, piyasadaki bedelin yer yer yüzde 40’ı ile
yüzde 60’ı arasındadır. Biz bunu çok yerde “check” ettik. Bu bakımdan bu son
geldiğimiz nokta, inşallah, vatandaşlarımızın lehine bir uygulamadır. Bu tüm
olarak da yaklaşık tüm Türkiye’de 610 bin parseldir. 610 bin parsel, 724 bin
vatandaşımızı ilgilendirmektedir ama kanun kapsamında yararlanan kişi sayısını
da az önce ifade ettim, bunlar, işte, 511 bin 290 kişidir.
İstanbul’da yüzde
100’e varan bir müracaat var, diğer taraflarda da müracaatlar devam etmekte ve
yasal düzenlemeler tahtında eksik kalan müracaatları da tamamlayacağız ve
burada da beş yıl ve altı yıl vade var 10 eşit taksitte ve 12 eşit taksitte ve
bunlarda da faiz yok, vade farkı yok, enflasyon farkı yok, tamamen sabit
taksitlerle bunlar verilmektedir. Vatandaşın tamamen lehine bir durumdur bu.
Aksini yapsaydık belki çok daha fazla eleştiri gelecekti. Bütün milletvekili
arkadaşlarımızın da uyarılarını dikkate almak suretiyle, muhalefetteki
arkadaşlarımızın, iktidardaki arkadaşlarımızın tamamının uyarılarını,
ikazlarını dikkate almak suretiyle son noktaya geldik. İnşallah bunların
satışları da kısa sürede başlayacak ve denildiği gibi de öyle çok büyük bir rakam
da buradan devletimizin, Hükûmetimizin beklediği yoktur. Esas beklentimiz,
yıllarca, yirmi sene, otuz sene vatandaşlar tarafından kullanıldığı hâlde
sahiplenilemeyen, çocuğuna miras olarak bırakılamayan, alınıp satılmasında
zorluk çekilen, gerçekten alınıp satılamaya… Hatta üzerinde bina yapılmıştır,
bunların da üzerindeki tahkikatları kesinlikle hesaba katmıyoruz, onları da
vatandaşın kabul ediyoruz, onları da vatandaşa vereceğiz.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Bakan.
Madde üzerinde üç
önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alacağım.
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan
428 sıra sayılı kanun teklifinin 1. maddesinde geçen “sekizinci fıkrasının”
ibaresinden sonra gelmek üzere “ikinci cümlesinde yer alan “yüzde yirmi”
ibaresinin “yüzde elli olarak” ve 1. maddesinin sonuna “sahiplerine tapu
verildiği hâlde tapuları Orman Genel Müdürlüğünün açtığı davalar sonucu iptal
edilen alanlar ‘Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler’ kapsamına
kabul edilir, satışında tapu sahiplerine öncelik tanınır.” cümlesinin
eklenmesini arz ederiz.
Münir Kutluata Ali Halaman Mehmet Şandır
Sakarya Adana Mersin
Zühal Topcu Mehmet Günal Seyfettin Yılmaz
Ankara Antalya Adana
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
428 sıra sayılı kanun teklifi 1. Maddesi’nin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan İdris Baluken Demir Çelik
Şırnak Bingöl Muş
Erol Dora Sırrı Sakık Hüsamettin Zenderlioğlu
Mardin Muş Bitlis
İbrahim
Binici
Şanlıurfa
Değişiklik Önergesi
Madde 1- 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan
Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunun 6 ncı maddesine 17. Fıkra şeklinde aşağıdaki ibareler eklenmiştir.
“Tamamen ve münhasıran aynı kişi tarafından en az 5 yıl bilfiil tarımsal amaçlı
olarak kullanılan ve üzerinde tarımsal amaçlı yapılar (mandıra, sera, ağıl, kümes
vb) hariç hiçbir yapılanma olmayan yerler için hâlihazırda araziyi işleyen kişi
bilabedel hak sahibi sayılır. Bu amaçla kullanılmadıklarının sonradan
anlaşılması hâlinde, taşınmazın satış tarihi itibarıyla rayiç bedelinin yüzde
yetmişi üzerinden hesaplanacak bedel esas alınarak aradaki fark kanuni faiziyle
birlikte hak sahibinden tahsil edilir.”
BAŞKAN – Şimdiki önergeyi okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 428 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ramazan Kerim Özkan Aytun Çıray Ercan Cengiz
Burdur İzmir İstanbul
Musa Çam Aydın Ağan Ayaydın Mehmet Akif Hamzaçebi
İzmir İstanbul İstanbul
Madde 1 - 6292
sayılı Kanun’un 6’ncı maddesinin 4 numaralı fıkrası aşağıdaki gibi
değiştirilmiştir.
“4) Hak
sahiplerine doğrudan satılacak taşınmazlarda aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Belediye ve
mücavir alan sınırları içerisinde olan, üzerinde konut bulunan taşınmazlar; hak
sahibinin satışa konu taşınmazın bulunduğu büyükşehir belediyesi ve/veya belediye
sınırları içerisinde tapuda adına kayıtlı tam mülkiyetine sahip olduğu
konutunun bulunmaması hâlinde emlak vergi değeri üzerinden, diğer hak
sahiplerine rayiç bedel üzerinden satılır.
b) Belediye ve
mücavir alan sınırları içerisinde olan ve üzerinde tarım ve hayvancılık amaçlı
bina ve tesisler ile sanayi, ticaret, vb. işyeri amaçlı bina ve tesisler
bulunan taşınmazlar; esnaf ile tarım ve hayvancılık faaliyetinde bulunanlara
emlak vergi değeri, diğerlerine rayiç bedel üzerinden satılır.
c) Belediye ve mücavir
alan sınırları dışında bulunan, münhasıran bahçe ya da tarım veya hayvancılık
amacıyla kullanılan taşınmazlar hak sahiplerine emlak vergi değeri üzerinden
satılır.
d) Orman köyü
sınırları içerisinde bulunan taşınmazlar orman köylülerine bedelsiz olarak
devredilir.
Bu fıkranın (c)
ve (d) bentlerine göre; münhasıran tarım veya hayvancılık amacıyla kullanıldığı
için hak sahiplerine emlak vergi değeri üzerinden satılan taşınmazlar ile orman
köyü sınırları içerisinde bulunan ve münhasıran yerleşim veya tarım ya da
hayvancılık amacıyla kullanıldığı için hak sahiplerine bedelsiz olarak
devredilen taşınmazların tapu kütüklerine, satış ve devir işlemi sırasında, on
yıl süreyle satış ve devir amacı dışında kullanılamayacağı yönünde şerh
konulur.
Emlak Vergi Değeri
esas alınarak hesaplanan bedel rayiç bedelin yüzde 50’sinden fazla olamaz.
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) – Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet,
katılıyor musunuz?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın
Hamzaçebi, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; nisan ayında
kabul edilen ve şimdi tekrar değişiklik yapılmak üzere üzerinde konuştuğumuz
orman köylülerinin desteklenmesi hakkında kanun, 1983 yılında kabul edilmiş
olan 2924 sayılı Kanun’u yürürlükten kaldırdı ama onun yerine de herhangi bir
şey koymadı. Yani bu kanunun adında “orman köylüsü” var; içinde, maddelerinde,
herhangi bir yerinde orman köylüsü yok.
Türkiye’de tam 7
milyon orman köylüsü vardır ve bu teklifin ona getirmiş olduğu hiçbir şey
yoktur. Orman köylüsüyle 2/B arazisi üzerinde yapısı olan veya diğer hazine
arazilerini kullanan vatandaşlarımızı aynı kefeye koymak, hepsi aynı
değerlerden bu arazileri satın alacak şekilde bir kanun düzenlemek en hafif
tabiriyle adaletsizliktir. Bu adaletsizliği göz göre göre yapıyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri, bizim önerimiz gayet açık, gelin, üzerinde binası olan
vatandaşımıza, bir başka evi de yok ise o belediye sınırları içerisinde, bu
evin bulunduğu arsayı emlak vergi değeri üzerinden verelim; aynı şekilde, eğer
bu arazileri yatırım amaçlı elinde bulunduran vatandaşlar var ise -50 dönüm,
100 dönüm, 200 dönüm, 20 dönüm- “Kanun çıksın da, fiyatlar açıklansın da bu
araziyi satın alayım.” diyen vatandaşlara da rayiç bedel yani piyasa fiyatı ne
ise ondan satalım diyoruz. Şimdi, 100 dönüm araziyi el senediyle satın alıp da
“Bedeller açıklansın ve bu araziyi satın alayım.” diyen vatandaşla diğer
vatandaşı aynı kefeye nasıl koyarsınız?
Bakın, bu
teklifin, bu kanunun, çözmediği birçok konu da var. İstanbul’un Sultanbeyli
ilçesinden size örnekler vermiştim, tekrar vereceğim. Sultanbeyli ilçesinin
Hasanpaşa Mahallesi bir örnektir. Sultanbeyli 2/B konusunda bir sembol ilçedir.
Orada bir kısmı 2/B kapsamına giren, yapılaşmış olan araziler, yine hemen onun
bitişiğinde, sokağın diğer tarafında 2/B kapsamına girmeyen ama aynı şekilde
yapılaşmış, mahalle olmuş diğer yerleşim yerleri… Bir kanun, bir teklif sokağın
bir tarafındaki sorunu çözüp öbür tarafındakini çözmüyor ise burada bir
adaletsizlik var demektir, bunu kabul etmek mümkün değildir.
İstanbul’un
Ümraniye ilçesi 300 bine yakın insanımızın yaşadığı bir ilçedir. Bu teklifin
sorunu çözmediği mahalleleri var, Cemil Meriç Mahallesi var, İnkılap Mahallesi
var, Hekimbaşı var, Dumlupınar var, Topağacı Mahallesi var, Ihlamurkuyu
Mahallesi var, buraları çözmüyor, burada ihtilaflı parseller var. Hazine ile
şahıslar arasında davası devam eden, bu nedenle bugüne kadar başvurusunu dahi
yapma imkânı bulamamış olan 10 binlerce vatandaşımız var, çözüm bekliyor. Her
konuşmamda bunu söylüyorum, önergelerini veriyoruz ama “Yahu, Sayın Cumhuriyet
Halk Partisi yetkilileri, Sayın Hamzaçebi, sayın diğer konuşmacılar, gelin şunu
çözelim.” diyen bir irade şu Mecliste çıkmıyor. Bu mahalleler yine bekliyor.
Yine, bakın,
Sultanbeyli’nin Hasanpaşa Mahallesinde vatandaşlarımıza ceza ihbarnameleri
gidiyor. Bakın, bir tanesini örnek olarak getirdim, Muharrem Düzgün isimli bir
vatandaşımıza gönderilmiş olan bir ihbarname. Bunun gibi onlarca ihbarname var,
“Gel, davayı kaybettin, şu para cezalarını öde.” deniliyor. Pendik Kurnaköy’de
benzer uygulamalar var, Beykoz’da var.
Bakın, Beykoz’un
Alibahadır köyünde, orman haritalarına göre orman sınırı dışına çıkmış ama
mahkeme kararlarına göre hâlâ orman sayılan yerler var, ikisi arasında bir
ihtilaf var. Bu kanun çıktı diye hemen ormanlık alanda evi olan
vatandaşlarımıza tahliye yazıları gönderiliyor.
Değerli
milletvekilleri, gelin, ısrar etmeyin. Bugün Antalya’dan gelmiş olan o binlerce
vatandaşımız, 7 milyon orman köylüsünün sözcüsüdür. Gelin, onlara kulak verin.
Bu bedeli düzeltelim.
Yine, rayiç
bedelin yüzde 50’si şeklindeki bir uygulama, bütün vatandaşlarımıza hitap
edecek, onların bu araziyi satın almasını sağlayacak olan bir uygulama
değildir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) – Bu da yanlıştır, bunu da düzeltmeyi öneriyorum. Önergemiz
bunları kapsıyor, takdirinize sunuyoruz.
Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
428 sıra sayılı
kanun teklifi 1. Maddesi’nin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
Madde 1-
19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun 6
ncı maddesine 17. Fıkra şeklinde aşağıdaki ibareler eklenmiştir. “Tamamen ve
münhasıran aynı kişi tarafından en az 5 yıl bilfiil tarımsal amaçlı olarak
kullanılan ve üzerinde tarımsal amaçlı yapılar (mandıra, sera, ağıl kümes vb)
hariç hiçbir yapılanma olmayan yerler için hâlihazırda araziyi işleyen kişi
bilabedel hak sahibi sayılır. Bu amaçla kullanılmadıklarının sonradan
anlaşılması hâlinde, taşınmazın satış tarihi itibarıyla rayiç bedelin yüzde
yetmişi üzerinden hesaplanacak bedel esas alınarak aradaki fark kanuni faiziyle
birlikte hak sahibinden tahsil edilir.”
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) – Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet,
katılıyor musunuz?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun.
İBRAHİM BİNİCİ
(Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 428 sıra sayılı Kanun
Teklifi’nin 2’nci maddesi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, daha önce Genel Kurulda görüşülen ve 2/B yasası olarak bilinen
yasanın doğru bir düzenleme olmadığını defaatle dile getirmemize rağmen,
iktidar partisi tüm söylemlerimizi kulak ardı etmiştir. Geçen sefer yapılan
düzenlemede eğer iktidar partisi muhalefetin görüş ve önerilerini dikkate almış
olsaydı ve bu demokratik kitle örgütlerinin önerilerine kanun tasarısında yer
vermiş olsaydı bugün burada bu konu üzerinde konuşmamıza da gerek kalmayacaktı.
Hükûmet, hemen
her yasa tasarısında, muhalefetin görüş ve önerilerini dikkate almamakta,
halkın sesine kulak tıkamaktadır. Yaşadığımız durumun demokratik bir
parlamenter rejimle ilgisi yoktur. Sayı çoğunluğu üzerinden demokrasi
oyunlarını oynamak bu ülkeye ciddi biçimde zarar vermektedir. Oysa, demokratik
parlamenter rejimlerde muhalefetin yeri oldukça önemlidir. İktidar-muhalefet
dengesinin kurulması, gerek rejim açısından gerekse yasama işlemlerinde son
derece önemli bir yerde durmaktadır.
Türkiye de gerek
dil, din, mezhep ve etnik kökene dayalı farklılıkların, gerekse derin ideolojik
ayrılıkların biçimlendirdiği çok parti sistemine sahip bir ülke olduğu için,
toplumsal barış ancak çoğulcu iktidar yapısı ile sağlanabilmektedir.
Siyasi partiler
milyonların oyunu alan kurumlar olarak Mecliste kendi kitlelerinin tercihlerini
parlamentoya yansıtmaktadır. Dolayısıyla, burada bulunan her siyasi parti aynı
zamanda halkı temsil etmekte, yürütmede olmasa bile yasama faaliyetlerinde
halkın görüş ve önerilerini parlamentoya yansıtmaya çalışmaktadır.
Burada sağlanacak
uzlaşı, toplumsal uzlaşı anlamına geleceği gibi, ülkenin sağlıklı bir şekilde
yönetilmesine imkân sağlayacaktır ancak karşımızdaki manzara bunu sağlamamakta.
Temel olarak yürütme faaliyetlerinden sorumlu olan Hükûmet, yasama
faaliyetlerini de toptan eline almış durumdadır.
Muhalefet
tarafından sunulan öneriler komisyonlarda dikkate alınmamakta, Genel Kurulda
verilen değişiklik önergeleri oy çoğunluğundan mütevellit görmezden
gelinmektedir. Geçen seferki oturumda muhalefet vekillerinin ve grup başkan
vekillerinin uyarı ve önerilerini dikkate almak bir zaaf değil, demokrasinin
bir erdemi olacaktı.
Evet, iktidar
partisi burada sahip olduğu oy çokluğu ile dilediği yasayı çıkarabilmektedir,
burada bir sıkıntı yok. Ancak halkın istemediği bir yasayı halka dayatmak,
demokrasi ve hukuk ilkeleriyle bağdaşmayacağı gibi halk tarafından da teveccüh
görmeyecektir. Nitekim bugün de yaşanan budur.
Değerli
milletvekilleri, Barış ve Demokrasi Partisi olarak temel paradigmalarımızdan
biri, dünyadaki ve ülkemizdeki ekolojik dengeyi gözetmek, bu çerçevede siyaset
üretmektir. Görev ve sorumluluklarımızın başında bu faaliyetler gelmektedir.
Ekonomik, sosyal,
kültürel ve teknolojik gelişmelerin hızlı olduğu günümüzde orman, ağaç
topluluklarının bulunduğu mekân olma yanında, başta odun ham maddesi olmak
üzere çok değişik ürünler ve hizmetler üreterek topluma fayda sağlayan, kendi
içinde birtakım dengeleri olan, canlı, dinamik ve karmaşık yapıya sahip bir
varlıktır.
Değerli
milletvekilleri, doğrusu, 2/B kapsamında orman arazileri ile bu kapsamın
dışında kalan, bu niteliğe sahip olmayan arazilerin aynı rayiç bedele sahip
olması, Anayasa’nın eşitlik ilkesiyle de çelişen bir durum olacaktır. Ödeme
sürelerinin uzatılması soruna çare olmayacaktır. Yeni düzenleme, orman
köylüsünü ve arazide evi bulunan vatandaşı mağdur etmeye devam edecektir.
Sosyal devlet
ilkesiyle açık bir şekilde çelişen bu tasarının yanında olmadığımızı bir kere
daha ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan
428 sıra sayılı kanun teklifi’nin 1. maddesinde geçen “Sekizinci fıkrasının”
ibaresinden sonra gelmek üzere ikinci cümlesinde yer alan “yüzde yirmi”
ibaresinin “yüzde elli” olarak ve 1. maddenin sonuna “sahiplerine tapu
verildiği hâlde tapuları Orman Genel Müdürlüğünün açtığı davalar sonucu iptal
edilen alanlar ‘Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler’ kapsamına
kabul edilir, satışında tapu sahiplerine öncelik tanınır.” cümlesinin
eklenmesini arz ederiz.
Münir
Kutluata (Sakarya) ve arkadaşları
Başkan –
Komisyon, katılıyor musunuz?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) – Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Münir Kutluata, Sakarya Milletvekili.
Buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
MÜNİR KUTLUATA
(Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tapuları Orman Genel
Müdürlüğü tarafından iptal edilen vatandaşlarımızın mağduriyetinin giderilmesi
üzerine verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan
428 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesinin sonuna şu cümlenin
eklenmesini teklif ediyoruz: “Sahiplerine tapu verildiği hâlde tapuları Orman
Genel Müdürlüğünün açtığı davalar sonucu iptal edilen alanlar ‘Hazine adına
orman sınırları dışına çıkarılan yerler’ kapsamında kabul edilir, satışında
tapu sahiplerine öncelik tanınır.”
Türkiye, bir 2/B
süreci yaşamaktadır. Uzun yıllar lafı edildi, Nisan 2012’de de yasa kabul
edildi ama bitmedi, çeşitli defalar Meclisin önüne geldi. Nitekim, Nisan
2012’den sonra, Haziran 2012’de müracaat süresi altı ayın üstüne üç ay daha
uzatıldı, daha sonra bir aylık bir süre daha tanındı. Ocak 2013’te, bu bir
aylık sürenin arkasından, 400 metrekareye kadar olan… Yani bir ay önce 400
metrekareye kadar olan alanlar için yüzde 50 ödenmesi kolaylığı getirildi ama o
sırada orman köylerinin buna dâhil edilmesi tekliflerimiz reddedildi ve bugün
de orman köylerinin dâhil edilmesi hususu ayrıca Meclisin önüne gelmiş oldu.
Yani gerçekten, çok uzun yıllar sözü edilmesine rağmen, çok kısa sürede yamalı
bohçaya döndürülmüş bir yasal düzenlemeden söz ediyoruz. Bütün bu süreç içinde,
hiçbir zaman, tapuları iptal edilen vatandaşların sorunu bu kanunun hiçbir
yerine giremedi, hiçbir şekilde konu ilgi görmedi. O bakımdan, bugün, bu
mağduriyetin giderilmesi gerekir diye düşünüyoruz. Bu konuyu her düzenleme
teşebbüsünde ve sık sık dile getirdiğimiz hâllerde önümüze Anayasa engeli
sürüldü ve Anayasa’nın mâni olduğu söylendi. Hâlbuki, bu kanunun adında bile
hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan arazilerden bahsediyoruz. Burada
da yapılacak olan, esasen oydu.
2012 yılının
Nisan ayında kanun ilk defa Meclise geldiği zaman temel gerekçede şu hususu
görüyoruz: “Bu Kanun ile orman sınırları dışına çıkarılma işlemi sonucunda
Hazineyle yargı makamları önünde karşı karşıya gelen vatandaşlar açısından
mevcut ihtilafın uzun kanuni süreç yerine Kanun hükmü çerçevesinde
çözümlenmesi…” deniliyor. Bizim de kastettiğimiz, talep ettiğimiz budur. Diğer
taraftan, aynı gerekçede “hukuk devleti olmanın gereği doğrultusunda”
deniliyor, biz de evet, devletin verdiği tapuların iptal edilmiş olması
sorununu gündeme getiriyoruz.
Değerli
milletvekilleri, bu sorun bütün Türkiye sathında yaşanmaktadır, Karadeniz
Bölgesi’nde daha yaygın olarak görülmektedir, ilim Sakarya’da da çok yaygın
olarak yaşanmaktadır. İşin nerelere kadar indiğini ve ne kadar yaygınlık
kazandığını belirtmek bakımından bazı ilçelerimizi ve bu problemi yaşayan
beldeleri saymak istiyorum.
Hendek ilçesinde
Çamlıca beldesi Merkez ve Yeşiller mahalleleri, Göksun köyü, Kocadöngel köyü,
Çobanyatak köyü, Dereköy köyleri. Bu sadece bir ilçede. Karasu ilçesinde
Karadere beldesi mahalleleri, Kocaali ilçesinde Karapelit, Açmabaşı, Bolazar
köyleri. Akyazı ilçesinde Güzlek köyü tamamen, Yeniköy, Şerefiye, Taşburun,
Reşadiye, Ballıkaya, Haydarlar, Beştepe, Güvençler, Hanyatak, Taşyatak köyleri
ve diğer ilçelerde buna benzer çok sayıda köy. Bu adaletsizlik burada
giderilemeyecekse ne zaman giderilecek? O bakımdan desteklerinizi bekliyoruz.
Bu tapuların
iptal şekli de son derece enteresandır. Arazisinde hiç yeşillik bırakmayan
vatandaşların tapusu iptal edilmemiş, yeşili koruyan vatandaşların arazileri
yukarıdan çekilen fotoğraflarla orman alanı ilan edilmiş ve ellerinden
alınmıştır. Şimdi sahipsiz kaldığı için oralar da tarumar edilecek ve talan
edilecektir. O bakımdan, yeşili korumanın cezası gibi bir sonuçla
vatandaşlarımız karşılaşmıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MÜNİR KUTLUATA
(Devamla) - Bu adaletsizliğin giderilmesi konusuna yüce Meclisin sahip
çıkmasını arzu ediyoruz.
Hepinize saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2 - 6292
sayılı Kanunun 12 nci maddesinin ikinci fıkrasının ilk cümlesinde yer alan
“satış bedeli rayiç bedelin yüzde yetmişidir.” ibaresi “satış bedeli, 6 ncı
maddenin dördüncü fıkrasının dördüncü cümlesinde belirtilen şekilde
kullanılanlar için rayiç bedelin yüzde ellisidir, bu şekilde satılan tarım
arazilerinin sonradan farklı amaçla kullanılması halinde aynı cümlede
belirtilen şekilde işlem yapılır.” şeklinde, üçüncü fıkrasında yer alan
“belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunan yerler,” ibaresi, “bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihte geçerli olan belediye ve mücavir alan sınırları
içinde kalan yerler,” şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN - 2’nci
madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın
Osman Kaptan.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
OSMAN KAPTAN (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
2/B’de rayiç bedeli yüzde 70’ten yüzde 50’ye düşürmekle, ödeme süresini de
uzatmakla sorun çözülmez. Buna “evet” diyoruz eskiye göre ama yetersiz diyoruz
çünkü insanlarımızda para yoksa, 70 lirayı veremiyorsa 50 liraya versen de
zaten alamazlar. Komisyonda Sayın Bakanın “2/B’lilerin yüzde 90’ı müracaat
etti, alacaklar.” demesi gerçeği yansıtmıyor çünkü rayiç bedeller açıklanmadan,
Sayın Bakan, 2/B müracaatlarını zaten aldınız, Antalya’da hep böyle oldu, hiç
kimse bilmiyordu rayiç bedelin ne olduğunu. Şimdi siz de çıkmışsınız,
diyorsunuz ki Komisyonda: “Yüzde 90 müracaat etti, alacaklar.” Sayın Bakan, 2/B
köylümüzün ekmeğidir, köylümüzün ekmeğini elinden almayalım.
Ben bu kürsüden
“Yörükler için, Tahtacılar için, Türkmenler için at, avrat, silah kadar toprak
da önemlidir.” Demiştim. “Yörüklerin ayranını kabartmayalım, kafasının tasını
attırmayalım.” demiştim ve yine “Atatürk boşuna dememiş ‘Yörüklerin Toroslarda
tek bir çadırında duman tütüyor, tütmeye de devam ediyorsa Türkiye Cumhuriyeti
devleti güvence altındadır.’diye.” demiştim.
Sayın arkadaşlar,
şimdi geldiğimiz noktada, Antalya’dan Kaş’ına, Gazipaşa’sına kadar bütün
2/B’ciler, muhtarlar, Yörükler, Tahtacılar, herkes ayakta, sadece Antalya’da
değil, Türkiye’de ayakta. AKP binası basılıyor, defterdarlık, mal müdürlükleri
basılıyor, yollar kesiliyor. Bugün, Antalya’dan 46 otobüs 2/B mağduru Ankara’ya
gelmiştir. Orman Bakanı “Haddinizi bilin.” diye bağırıyor, ortalık toz duman.
Sayın
milletvekilleri, Sayın Orman Bakanı “Devletin malını kime vereceğiz? İşine
gelmiyorsa alma.” diyor. 2/B’si olan 7 milyon orman köylüsünün hepsini işgalci
görmek çok yanlıştır. Hükûmet en yüksek fiyata satmak istiyor. Keşke, bunu
özelleştirmede de böyle yapsaydınız. 2/B’lik yerleri bazı yerlerde vatandaşa
devlet vermiştir, vatandaş işgal etmemiştir.
Ey Hükûmet, ey
sayın bakanlar, ey defterdarlar; bizim Antalya’nın Finike’sinde, Demre’sinde,
Kaş’ında, Kalkan’ında, Serik’te, Kınık’ta, Gebiz’de, Kocayatak’ta suyu olmayan,
taşlık, kıraç yamaçları, yabani zeytinlikleri, bundan yetmiş yıl, yetmiş beş
yıl önce, 1940’larda “Kökleyerek, aşılayarak zeytin yetiştir.” diye devlet
köylülere vermiştir. Devlet vermiştir, devlet, vatandaş işgal etmemiştir
“Buralarda zeytin yetiştir, hem millî ekonomiye katkın olsun hem de aileni
geçindir.” demiştir. Vatandaş, elleriyle taşlarını ayıklamış, bu topraklarda
zeytin yetiştirmiştir. Zamanında harç parasını yatıramadıkları için de bir
kısmı bu zeytinliklerin tapularını alamamışlar. Bu parsellerin kayıtları zaten
devlet arşivlerinde mevcuttur. Devlet, şimdi, bu yerleri 2/B olarak, rayiç
bedeli 30 bin lira ile 250 bin lira arasında satmaya çalışıyor. Beğenmediğiniz,
iktidarın beğenmediği şu 1940’ların devleti var ya, vatandaşa parasız toprak
veren devlet… Şimdi ise bu toprağı vatandaştan geri alan devlete geldik. Hani,
Sayın Başbakan diyor ya “Nereden nereye geldik.” diye… Değerli arkadaşlarım,
evet, veren devletten alan devlete geliyoruz.
Sayın
milletvekilleri, şimdi, sorun nedir? Rayiç bedel çok yüksektir, adaletsizdir.
Mahkemeler, icra müdürlükleri, tarım kredi kooperatifleri, vergi daireleri bir
değer tespit ediyor ama 2/B’nin değeri bunların 3-4 kat daha fazlasıdır.
Örneğin, Antalya Değirmendere, Elikesik, Konaklı, Pamukyeri, Toslak köyü
muhtarları Alanya Kaymakamlığına bir dilekçe veriyorlar. Dilekçe burada. Bu
dilekçeye kaymakam cevap veriyor, diyor ki bu dilekçeye ilişkin cevapta, sadece
2’nci maddeyi okuyorum: “113 ada 36 no.lu parsel Haziran 2010 tarihinde hazineden
ihaleyle, metrekaresi 71 liraya satılmıştır. Bu parselin bitişiğinde bulunan
2/B arazisinin ise şimdi -31 no.lu parsel- şu anda 2/B rayiç bedeli 325
liradır.”
Sayın
arkadaşlarım, yine, Antalya Güzelbağ’da, devlet altı ay önce, sanayi sitesi
yapmak için yer alıyor, dönümünü bin liradan. Şimdi, rayiç bedel ise 4 bin
lira, 5 bin lira, 7-8 bin liraya kadar çıkıyor. Hazinenin ihaleyle sattığı bu
yerlerin 2/B rayiç bedeli 4-5 kat daha fazlası oluyor. Bu Kaş’ta böyle,
Ulupınar’da, Beycik’te böyle, Konyaaltı’nda, Doyran’da, efendim, Çağlarca’da
böyle, Çamköy’de böyle, Döşemealtı’nda böyle, Aksu’da böyle, bizim Antalya’da
Gazipaşa’da böyle. Dolayısıyla, vatandaşın tarlasını devlet ucuza alıyor ama
devlet kendi satarsa bire 5 satıyor. Adalet bunun neresinde?
Sayın
arkadaşlarım, insanlara kendi yerini, Osmanlı’dan beri tapusu olan vatandaşa,
anasından babasından kalmış, tapusu iptal edilmiş kişilere, yıllarca eken biçen
kişilere burayı parayla satmayalım.
Efendim,
tutturdunuz bir rayiç bedel, rayiç bedel. Hani, Sayın Başbakan’ın “Batsın bu…”
dediği gibi, batsın bu rayiç bedel. Yani sayın arkadaşlar, değerli
milletvekilleri; bu rayiç bedel hesaplanırken gerçek hesaplanırsa köylü
alacaklı çıkar. Niye alacaklı çıkar? Bağ bahçe yapan, imar eden kişinin
yarattığı bir artı değer vardır. Örneğin, bir tarla 10 bin liraysa, bahçe
yaptıktan sonra burası 40 bin lira olduysa aradaki değeri yaratan çiftçidir.
Bunun çiftçinin hanesine yazılması gerekir. O, tarlayı bağ yapmış, bahçe
yapmıştır, afetten, selden korumuştur, etrafına duvar çevirmiştir. Bu insanları
sahibi olarak görmüyorsanız bekçisi olarak bari görün de bekçilik parası verin
bu insanlara. Zaten köylünün ürünü on yıldır yerinde sayıyor. Naylon, camekân,
gübre, tohum, mazot derken, efendim, bunlar yüzde 200 artmış, çiftçinin sattığı
ise yerinde kalmıştır.
Antalya’da, Orman
Bakanı “Param yok.” diyen 2/B sahibi vatandaşa “Haddini bil.” diyor. Sayın
Bakan, siz PKK’nın haddini bildiremediniz, şimdi orman köylüsünün haddini mi
bildiriyorsunuz? Sizin gücünüz köylüye mi yetiyor? Siz Orman Bakanısınız, orman
köylüsünü elbette dinleyeceksiniz. İmralı’yı dinliyorsunuz, biraz da köylüyü
dinleyin.
Maliye Bakanı
“Derdimiz para değil, sorun çözmek.” diyor. Sayın Bakan, güldürmeyin Allah
aşkına, derdiniz para değilse o zaman köylüye parasız verin.
Değerli
milletvekilleri, 2/B konusuna Sayın Başbakan doğrudan el koymalı ve Orman
Bakanı, Şehircilik Bakanı, Maliye Bakanı, kusura bakmasınlar, bu işi birbirine
karıştırdılar. Orman köylüsüne, tarım yapan köylüye 2/B tapuları verilsin;
Sayın Akif Hamzaçebi’nin vergi beyanı değerini esas alan teklifi esas alınsın;
rantçılara, Boğaz’da villa yapanlara rayiç bedel üzerinden verilsin. Nisan
2012’de kanun çıkardık, 2/B. Bizim Antalya Kepez’de 15 bin hektar tapu iptali
var. Bunların tapularının bir tanesi bile geriye iade edilmedi. Neden iade
edilmedi? On bir ay oldu, on bir ay. Bürokrasinin elini çabuk tutması gerekir.
Sit alanları bu
kanunda yok. Üçağız’dan Hasibe teyze haber göndermiş “Alım gücüm yok, alsam da
üzerine bir şey yapamıyorum.” diye. Sit alanlarını da dikkate almamız
gerekiyor.
Rayiç bedeller
yeniden adaletli olarak belirlenmelidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN KAPTAN
(Devamla) – Yeniden eğer belirlenmeyecekse 2/B’deki bu tapu iptalleri dışındaki
rayiç bedel olayından vazgeçelim, her şey eskisi gibi kalsın. Vatandaşımızı
üzmeyelim, 2/B’zedelere de gerekli sıcak ilgiyi gösterelim.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Sayın Mehmet Erdoğan.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 428 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Henüz bu kanunun
üzerinden bir yıl geçmemesine rağmen, bugün üçüncü defa konuşuyoruz. Bu da
göstermektedir ki bu kanun çıkartılırken gerekli hazırlıklar Hükûmet tarafından
yapılmamıştır. Yine, komisyonlarda verdiğimiz katkıların, önergelerin hiçbirisi
dikkate alınmadı. “Biz her şeyi en iyi şekilde biliyoruz, kimsenin katkısına
ihtiyacımız yok” zihniyeti, daha kanun uygulanmaya başlamadan üçüncü defa bu
kanunu Meclis gündemine getirdi.
Aslında, biz,
bugün, burada görüştüğümüz konuların hepsini gerek komisyonlarda gerekse daha
önceki Genel Kurul görüşmelerinde defaatle dile getirdik, bu konularla ilgili
önergeler verdik ama hepsi iktidar grubunun oylarıyla reddedildi. Tabii ki
bugün üçüncü defa görüşüyoruz ama bu üçüncü defayla da bitmeyecek, belki üç,
beş defa daha bu kanunu önümüzdeki süreçte görüşmeye devam edeceğiz. Çünkü,
kanun çıkalı yaklaşık bir yıl olmasına rağmen, hâlihazırda kimsenin sorunu
çözülmedi, kimse rayiç bedellerini öğrenip, yerlerini satın alıp, tapusunu
alıp, rahatça uyuyabilir hâle gelmedi bugüne kadar.
Şimdi, tabii ki
vatandaşın rayiç bedelin yüzde 70’ini ödemesi yerine, bunun yüzde 50’ye
düşürülmesi köylü vatandaşımız açısından güzel. Lakin, ortada rayiç bedel
olmadığı için, belirlenecek rayiç bedelin ne olduğu bilinmediği için,
vatandaşın bu işten kârının olup olmayacağı belli değil. Çünkü, fiyatları oran
olarak düşürüp miktar olarak artırmak, hâlihazırda Hükûmetin, iktidarın
takdirindeki bir durumdur. Şimdi, rayiç bedeller tabii daha öncesinden hazırlık
yapılıp açıklanmadığı için, vatandaş dedikodulara göre “Ben zaten bu yerlerin
hepsini satın alamayacağım.” diye elindeki 2/B arazilerinin bir kısmını satma
gayreti içerisinde, fırsatçılar da vatandaşın elindeki bu arazileri toparlama,
kendilerine yeni rant alanları, yatırım alanları oluşturma peşinde koşmaktadır.
Geçtiğimiz hafta
sonu, ben seçim bölgem Muğla’daydım. Vatandaş birçok yerde, Fethiye’de,
Dalaman’da, Ortaca’da, Köyceğiz’de 2/B arazisinin bir kısmını satarak geriye
kalanı alma gayreti içerisinde, arada emlakçılar koşuşturmaya devam ediyorlar.
Tabii bir başka
husus, rayiç bedellerin muhataplarına mektupla tebliğ edilecek olması. Şeffaf
olarak hangi köyde, hangi semtte hangi fiyatların uygulanacağının
bildirilmemesi de ayrı bir konu. Bu, tabii ki insanların kafasında yeni
kargaşalar oluşmasına sebep oluyor. Çünkü, vatandaş, bu 2/B fiyatlarının iki
kardeşin tarlasına bile farklı geleceğinden endişe ediyor. “E, siz kimin
adamısınız, iktidardan yana mısınız, muhalefetten yana mısınız?” diye
vatandaşın kafasında ciddi manada soru işaretleri var.
Gene, rayiç
bedellerin belirlenmesiyle ilgili bugün Antalya’dan gelen vatandaşlarla
yaptığımız görüşmede çok enteresan örnekler ortaya çıktı. Aynı köyde, arazi
kamulaştırılırken vatandaşa istimlak bedeli olarak 6 bin lira ödenmiş ama o
köydeki rayiç bedel olarak 25 binle 75 bin lira arasında vatandaşın önüne fiyat
konmuş. Yani, eğer rayiç bedel 25 binle 75 bin arasındaysa, o köydeki
kamulaştırma yapılırken vatandaşa niye 6 bin lira ödendi? Tabii, bu da
Hükûmetin köylünün ne kadar yanında, ne kadar karşısında olduğunun gözükmesi
bakımından çok enteresan bir örnek.
Yine, tabii,
köylü perişan vaziyette Bugün, Türk köylüsü dünyanın en pahalı mazotunu
kullanıyor. Bugün, Türk köylüsü dünyanın en pahalı gübresini kullanıyor. Türk
köylüsü ineğine dünyanın en pahalı samanını yediriyor. Bu şartlar altında
üretim yapan vatandaşın gelir seviyesi, kârlılık oranı, vatandaşın bu yerleri
alabilecek kadar parayı bulmasını da zorlaştırmaktadır.
Yine, tabii ki
Çek Kanunu’ndaki değişiklikten sonra, bölgemizde şu anda sattığı domatesin,
limonun, portakalın parasını alamayan bir sürü vatandaş var. Kendi sattıkları
ürünün parasını alamayan bu vatandaşların şu andaki oluşan şartlarda, oluşan
piyasada bu yerleri alması da gerçekten ayrı bir sorundur.
Yine,
bölgemizdeki bir başka sorun da bu kanunla düzenlenen, tarımda kullanılan
hazine arazilerinin satışı meselesidir. Şimdi, tarımda kullanılan hazine
arazilerinin satışında birkaç tane kısıtlama var: Bir defa, denize 5 kilometre
mesafedeki hazine arazileri satılmaz. Göllere ve nehirlere 500 metre mesafedeki
hazine arazileri satılmaz. Yine, belediye sınırları içerisindeki tarım
arazileri yani tarımda kullanılan hazine arazileri satılmaz hükümleri var.
Tabii, özellikle beldelerde belli bir nüfusu korumak için beldelerin sınırları
çok genişletilmiş. Dolayısıyla buralarda imar planı içerisinde herhangi bir
yatırım söz konusu değilken, okul, hastane vesaire gibi bir şey söz konusu
değilken bu hazine arazilerinin satılmayacak olması da o hazine arazilerini
yıllardır kullanan, onun üzerinde tarımsal yatırım yapan, bahçe yapan
insanların mağdur olmasına sebep olmaktadır. Hiç olmazsa, imar planı içerisinde
yer almayan, orada kısa vadede şu andaki ilgili bakanlıkların, herhangi bir
kamu kurumunun, işte okul, hastane vesaire gibi ortak ihtiyaçlar için yatırım
yapacağı konusunda bir bilgi olmayan tarımda kullanılan hazine arazilerinin
satışının da önünün açılması önemli bir konudur.
Yine, Muğla’da
yaptığımız görüşmelerden, bugün Antalya’dan gelen vatandaşlardan aldığımız
bilgilerden, özellikle sahile yakın bölgelerdeki 2/B arazilerinin fiyatlarının
çok yüksek olması ciddi bir sorundur. Yani burada, biliyorsunuz, bu arazilerin
vatandaş tarafından alınamaması durumunda -özellikle denize 5 kilometre
mesafedeki- buralar hazineye kalacak ve oradan bu araziler maalesef yandaşlara
peşkeş çekilecek “yatırımcı” adı altında yandaşlara tahsis edilecek, onlar bu
yerleri bedava kullanmaya devam edecekler.
Sonuç olarak,
iktidar, orman köylüsüne, ormanda yaşayan vatandaşın sorununu çözeceğim diye bu
kanunu getirdi. Bu kanun buraya geldiği zaman biz, hakikaten, Hükûmet 2/B
arazileriyle birlikte orman köylülerinin bütün bu sorunlarını ortadan
kaldıracak, vatandaş rahatlayacak, rahat uyuyacak zannetmiştik ama her geçen
gün kargaşa artmakta, insanlar bu yerleri alma konusunda umudunu
kaybetmektedir. Yani buradan bu kanunla ilgili sıkıntıları aslında böyle
alelacele, bir günde, işte komisyondan geçirip yarış atı gibi yeniden yeniden
gündeme getirmek yerine gruplar arasında bir mutabakat sağlayıp bu konuda
vatandaşın sorunlarını çözecek bir seferlik bir görüşmeyle bir defa çözüp,
gerçekten bu sorunu çözüme kavuşturup vatandaşı uyku uyuyamaz hâle düşmekten
bir an önce kurtarmak lazım. Ama, görünen odur ki iktidar orman köylüsüne
“orman kanunu” uygulamaktan keyif alıyor. Halbuki, bu insanlar, bu
köylülerimiz, gariban köylülerimiz, şimdiye kadar, hiç başka bir dönemde
olmadığı kadar iktidara destek oldular. Hiç olmazsa şu gariban vatandaşın
kafasındaki soru işaretlerini kaldıracak bir düzenleme üzerinde anlaşalım ve
bir an önce… Yani bu yüzde 50’ye düşmesi vatandaşın bu yerleri almasını
maalesef çoğu yerde sağlayamayacak, rayiç bedellerin de doğru düzgün,
vatandaşın bu yerleri alabileceği şekilde belirlenmesi konusunda endişe var.
Ben, inşallah,
önümüzdeki günlerde bu konuda kesin bir çözüm sağlama umuduyla yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Erdoğan.
Şahıslar adına
ilk söz Giresun Milletvekili Sayın Selahattin Karaahmetoğlu’nda.
Buyurun Sayın
Karaahmetoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
SELAHATTİN
KARAAHMETOĞLU (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 428 sıra
sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım
Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun ile Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
19 Nisan 2012
tarihinde 2/B yasalaştı. O günden bu yana on buçuk ay geçti. Yasanın özelliği,
rayiç bedelin yüzde 70 olarak Genel Kuruldan çıkmasıydı. Bundan yaklaşık bir
buçuk ay önce Komisyona yeni bir düzenleme sunuldu. Bu düzenlemeye göre, satışa
arz edilecek arazilerin 400 metrekaresi rayiç bedelin yüzde 50’sinden, geri
kalan kısmı yüzde 70 oranından satılacaktı. Şahsın birden fazla arazisi varsa
bunlardan birini tercih etmesi gerekiyordu. Satışa söz konusu arazilerin rayiç
bedelin yüzde 70’i üzerinden satışının bugün yüzde 50’ye indirilmesi -yani
olaydan bir ay sonra yüzde 70’den yüzde 50’ye indirilmesi konusu- tekrar Meclis
gündemine taşındı.
Komisyon
toplantısında Grup Başkan Vekilimiz Sayın Akif Hamzaçebi’nin düzenlemenin
sorunu çözemeyeceğini, kısa bir süre sonra yeniden, gerçekten düzenlemeye
ihtiyaç doğabileceğini “Dilerim, söylediklerimde yanılırım, bunu yaşamayız.”
diye uyarıda bulunduğunu, bu olaydan bir ay sonra da bugüne geldiğimizi
hatırlatmak isterim.
Konuyu, bugün, bu
akşam Genel Kurulda görüşüyoruz. Sonuç olarak çoğunluğun oylarıyla yasa kabul
edilecek ama sorunlar çözülmeyecek ve ihtiyaçlar karşılanmayacak. Bu anlamda,
tekrar karşımıza yeni bir düzenleme çıkması sorunu ortaya çıktığında, ben,
Cumhuriyet Halk Partisinin 2/B konusundaki görüşlerini, belki ileride size
yardımı olur diye, hatırlatmak istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim
olaya bakış açımız, ülkemizde, orman içi 2 milyon, orman dışı 5 milyon ve
toplamda 10 milyon insanı ilgilendiren devletle vatandaş arasındaki bu hukuki
sorunun çözülmesi ve devletle vatandaşın barıştırılmasıdır. Olaya bu gözle
bakıyoruz. “Orman köylülerinin münhasıran yerleşim veya tarım, hayvancılık
amaçlı kullandıkları taşınmaz, bedelsiz olarak devredilecek; tarım ve
hayvancılık amaçlı kullanıldığı için, emlak vergisi değeri üzerinden veya orman
köylülerine bedelsiz olarak devredilen araziler tarım, hayvancılık amacı
dışında kullanılmayacak; devlet tarafından daha önce satıldığı veya çeşitli
kanunlara dayanarak devredildiği hâlde, sonradan 2/B alanına alınması sebebiyle
tapuları iptal edilen yerleri mülkiyet hakkına saygının bir gereği olarak eski
sahiplerine bedelsiz olarak iade edeceğiz; eskiden beri vatandaşlarımızın
tapulu yeri olduğu hâlde daha sonra 2/B alanı olduğu gerekçesiyle tapuları
iptal edilerek mülkiyeti hazineye geçen araziler de emlak vergisi değerinin
yarısı üzerinden eski sahiplerine devredilecektir.” diyoruz.
Bir konuya
açıklık getirmek istiyorum: 2/B Komisyona ilk geldiğinde rayiç bedelin yüzde
70’i olarak teklif edildi. Komisyonda gruplar kendi aralarında da görüştüler ve
yüzde 70’in yüksek olduğu, yüzde 50’ye çekilmesi konusunda anlaştılar ve oy
birliğiyle yüzde 50’ye indirildi. Bu arada, Komisyon Başkanımız İstanbul
Milletvekili Sayın İbrahim Yiğit, Sayın Bakana aslında yüzde 50’nin de yüksek
olduğunu söyleyerek Bakanlar Kurulunda bunun da daha aşağı çekilmesi konusunda
temennilerde bulunmuştu ama burada, Genel Kurulda yasa görüşülürken AKP
sıralarından milletvekili arkadaşların verdiği önergeyle, Komisyonda yüzde
70’ten yüzde 50’ye inen satış bedeli Genel Kurulda yüzde 50’den yüzde 70’e
çıkarıldı. Komisyonda, yüzde 70’ten yüzde 50’ye indiren 12 AKP’li arkadaşımız
Genel Kurulda ne yazık ki yüzde 50’den yüzde 70’e çıkarmak için parmak
kaldırdılar. Bunu tabii doğru bulmuyoruz.
Şunu hatırlatmak
isterim: Bu yasa, gerçekten vatandaşlarımızın sorunlarını çözmek için mi
oluyor, yoksa belli bir rant için mi oluyor? Afet riski taşıyan alanların
kentsel dönüşümü yasası görüşülürken 2/B yasalaşmadığı hâlde 2/B’den gelecek
gelirlerin kentsel dönüşüme kaynak olarak gösterilmesi de bu olaydaki ciddiyeti
ve olaya vatandaşın açısından mı, yoksa rant açısından mı bakıldığının çok
bariz örneğidir.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Şahıslar adına
son söz Kars Milletvekili Sayın Yunus Kılıç’ta.
Buyurun Sayın
Kılıç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YUNUS KILIÇ
(Kars) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
6292 sayılı, kısa
adıyla “2/B” olarak bilinen Kanun’un bazı maddelerinde değişiklik öngören kanun
teklifimiz hakkında söz aldım, 2’nci maddesi üzerinde konuşmak istiyorum,
hepinize saygılar sunuyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, burada yapmak istediğimiz şu: Kendilerinin korunaklı olması gereken,
pozitif ayrımcılığa ihtiyacı olan ve çiftçilik yapan, tarımla uğraşan, bu ülke
için üreten insanlara tarım arazilerinin, eski kanunda belirlenmiş olan rayiç
bedelinin yüzde 70’ini yüzde 50’ye çekiyoruz. Ne yapmak istiyoruz burada? Biraz
daha sosyal devlet olmak istiyoruz.
Yani, elbette
köylümüzün millî hasıladan aldığı pay ülkemizin diğer kesimlerine göre oldukça
düşüktür. Her ne kadar AK PARTİ’yle beraber bu 3 katına çıkmış olsa da, yine de
ülke ortalamasının üçte 1’i kadardır. Yani, dünyanın hemen hemen her tarafında
kırsal kesimdeki nüfusun millî gelirden aldığı pay düşüktür. Demek ki sosyal
devlet olmanın bir gereği de pozitif ayrımcılığa ihtiyaç duyulan alanlarda
bunların iyi belirlenmesi, bunların kanunlarla teslim edilmesi, takip edilmesi
ve düzenlemeler yapılmasıyla ancak korunabilecek hâle gelmesidir. Şöyle ki:
Ülkemizde bir taraftan refah artarken bir taraftan da sınıflar arasındaki
gelişmişlik farkının azaltılabilmesi için hükûmetin, devletin, bu manada
düzenlemeler yaparak alt seviyelerdeki gelir gruplarındaki insanların
gelirlerini artırmak gibi bir mecburiyeti de var. Yoksa sizin gelirleriniz 25
bin dolarlara, 30 bin dolarlara ulaşır ama sosyal devlet olmuş sayılmazsınız,
İnsani Gelişme Endeksi çok aşağılarda kalır. O yüzden, şu anda, bizim tarımla
uğraşan, hayvancılık yapan insanlarımızın, kırsalda yaşayan insanlarımızın, bu
ülke için üreten insanlarımızın gelir seviyesi, hepimiz kabul etmek
durumundayız ki hâlâ düşüktür. O yüzden, bu alandaki insanların gelir
seviyesine katkı sunmak adına, kanunda bu gruba pozitif bir ayrımcılık
yapıyoruz.
Peki, muhalefet
milletvekilleri diyor ki: “Efendim, sıfır fiyatla, bedava, bilabedel
verseydiniz.” Bu, adalet olur muydu? Bize göre olmazdı çünkü bu tarım
arazilerinin üzerinde bütün ülkenin insanının hakkı var. Siz, bunu, bir tarafa
pozitif ayrımcılık yapacaksınız diye adaletsiz bir şekilde o tarafa
devredemezsiniz. Dolayısıyla bunun bir orta hâlini bulmak, bir tarafı korurken
öbür tarafın hakkını da haksız bir şekilde teslim etmemek gerekiyordu. AK PARTİ
şu anda yaptığı kanuni değişiklikle bunu yapmak istiyor.
Peki, hâlâ pahalı
mıdır? Pahalı olduğunu biz düşünmüyoruz. Şöyle ki -Millî Emlak Genel Müdürümüz
de burada- Komisyon görüşmeleri sırasında biz genellikle şöyle bir tavır
sergiledik saygıdeğer milletvekilleri, dedik ki: Bu rayiç bedelleri
belirlerken, lütfen, vatandaş yanında olarak bir tavırla belirleyin yani
devleti koruma refleksiyle bunları belirlemeyin. “Biz düşünüyoruz ki,
inanıyoruz ki öyle belirlendi rayiç bedeller yani vatandaşı düşünerek
belirlediklerini düşünüyoruz. Ve yine, korunmaya ihtiyacı olan kesim olduğunu
düşünerek, AK PARTİ Grubu olarak, bundan da yüzde 50’sini almak suretiyle, hak
sahipliğini köylülerimize, tarım arazilerini işletenlere, almak isteyenlere
devretmek istiyoruz. Tabii, peşin ödedikleri takdirde yüzde 10 da buradan bir
indirim olacak yani rayiç bedelin yüzde 40’ına biz buraları bu insanlara
devretmiş olacağız.
Bunun dışında,
“mücavir alan” tanımını belirgin hâle getiriyoruz çünkü Büyükşehir Belediye
Yasası’yla mücavir alanların değişeceği açık. Daha sonra bir karışıklığa
sebebiyet vermesin diye bu alanları bu tanımı belirgin bir hâle getiriyoruz.
CHP adına konuşan
hatip şöyle bir ifadede bulundu: “Ormanları açmak suretiyle tarım arazilerine
dönüştürenlere, aslında bir de bunları yapanlara ilave olarak para vermek
gerekir.” dedi. Şimdi, saygıdeğer milletvekilleri, bu, akla, mantığa, ormanları
koruma refleksine çok aykırı bir tutum. Yani vatandaş bir taraftan ormanları
açıyor, bir de açtığı için siz buna bedava veriyorsunuz, bir de ilave para
veriyorsunuz ama bir taraftan da 2/B arazilerini biz hak sahiplerine
kavuşturmak için kanun teklifini verdiğimiz zaman aynı muhalefet partisi şöyle
bağırıyordu: “Ormanları insanlara peşkeş çekiyorsunuz, satıyorsunuz.”
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YUNUS KILIÇ
(Devamla) – Ee, bir taraftan “Ormanları satıyorsunuz.” diye bağırıyorsunuz, bir
taraftan “Bunlara da bedava verelim.” diyorsunuz. Bu tavrın ne kadar uyumsuz
olduğu açık. Bu kanun da köylümüzü korumaya yöneliktir.
Hayırlı olsun
diyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Soru-cevap
işlemine geçiyorum.
Sayın Yılmaz...
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu
Orman Genel Müdürlüğünün arazisi önce Büyükşehir Belediyesi tarafından usulsüz
bir şekilde elinden alındı ve şu anda Adalet ve Kalkınma Partisinin otoparkı
olarak kullanılıyor çevirdiğiniz o alan, araçların durduğu o alan. Bunu, bir
Bakan olarak etik buluyor musunuz? Adalet ve Kalkınma Partisinin otopark alacak
parası yok mu da Orman Genel Müdürlüğünün arazisini çevirerek otopark olarak
kullanıyorsunuz ve araçlarınız içinde duruyor?
İkinci bir sorum
da: Sayın Bakan “Bu Gazi Yerleşkesi’ne inşaat yapılırken bir tane bile ağaç
kesilmeyecek.” denmişti ama yüzlerce ağaç kesildi. Bir bakanın Genel Kurulda
veya sizin oturduğunuz yerden yanlış bilgi vermesini doğru buluyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Sayın
Işık...
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu
yeni düzenlemeyle orman köylülerinden ve İstanbul veya diğer büyükşehirlerde
kaçak inşaat yapan kişilerden kaçar kişinin yararlanması öngörülmekte?
Rayiç bedellerin
bugüne kadar belirlenemediği iller hangileridir? Bunlar içerisinde Kütahya ili
de var mıdır? Bugüne kadar bu rayiç bedellerin belirlenememesinin temel
sebepleri nelerdir? Bu düzenlemeyle belirlenen bu rayiç bedellerin bir
garantisi var mı? Köylü daha düşük rayiç bedelle yıllarca üzerinde işlem
yaptığı bu arazileri alabilecek mi, yoksa bu düzenlemeden sonra yine köylünün
elindeki araziler de rantçı bazı şirketlere ya da kişilere satılabilecek mi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın
Yılmaz...
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
şimdi, Ankara Orman Bölge Müdür Muavinliği yapan Sami Kılıç kırk yıl bu devlete
namusuyla, şerefiyle hizmet ederken yandaş bir sendikanın başkanını Ankara
Bölge Müdürlüğüne getirmek için, Denizli Bölge Müdürü görevden alınıyor ve
Ankara’ya getiriliyor. Sami Kılıç da sürgüne gönderiliyor ve bu tayin tebliğ
edildiğinde beyin kanaması geçiriyor ve üç gün sonra vefat ediyor.
Şimdi, bu yandaş
sendikanın başkanı, atama yönetmeliğine aykırı bir şekilde, kadrosu Denizli’de
olmasına rağmen, Ankara Bölge Müdürlüğü görevini sürdürüyor. Bir Bakan olarak
bu tür usulsüz atamaları veya kanunu dolanarak, yönetmeliği dolanarak yapılan
atamaları doğru buluyor musunuz? Bu şekilde yönetilen bir Orman Bakanlığının 2/B’yi
çözebileceğine inanıyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Sayın
Demiröz.
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım,
ÇED raporlarıyla ilgili, web sayfanıza girildiği zaman, bunu, Türkiye’nin hangi
bölgesinde, hangi konularla ilgili ÇED yapıldığını, bunlarla ilgili bilgileri
görme şansımız vardı. Ancak, Bakanlığınızın taşınmasından sonra veya
reorganizasyonundan sonra sisteme girildiği zaman görme şansımız yok, bu ne
zaman açılacak? ÇED raporlarıyla ilgili bilgi alabilmek için eski şekle ne
zaman döneceksiniz? Bu konuda bilgi verirseniz sevinirim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Sayın
Demir…
NURETTİN DEMİR
(Muğla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Muğla Gökova fidanlığında yaklaşık 50 ila 150 kişi arasında değişen, zaman
zaman çalıştırılan mevsimlik işçiler var. Bunların sigortalarının ödenmediği
söyleniyor. Sigortasız işçi çalıştırıyor musunuz? Bu konuda bilginiz var mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın
Yılmaz…
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
Orman ve Su İşleri Bakanlığının Özel Kalem Müdürünün 6400 ek göstergeden,
Strateji ve Geliştirme Daire Başkanlığından maaş almasını doğru buluyor
musunuz?
Yine, Bakanlık
müşavirlerinin kanun hükmünde kararnameyle maaşları artırıldı ve birçok yandaş
ve partiliniz müşavir olarak alındı. Bunların büyük bir bölümü göreve gelmezken
uzun yıllar bu meslekte hizmet eden, hasta olan müşavirlerin çeşitli yerlerde
görevde bulundurulmasını doğru buluyor musunuz? Bu bir yıldırma politikası
mıdır, alan boşaltma politikası mıdır; müşavirlikler boşaltılarak yine, hâlâ bu
yandaşların, vekil akrabalarının, vekil çocuklarının alımına yol açmak için
yapılan bir uygulama mıdır?
BAŞKAN – Sayın
Bakan, buyurun.
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) –Milletvekilimiz Sayın Yılmaz
tarafından Orman Genel Müdürlüğüne ait arazinin Büyükşehir Belediyesi
tarafından alındığı ve otopark olarak kullanıldığı ifade edildi.
Buradaki cevabı
okuyacağım ben: “Orman Genel Müdürlüğü yeni kampüsü, mülkiyeti Orman Genel
Müdürlüğümüze ait Ankara ili Yenimahalle ilçesi Orman Çiftliği Mahallesi koruma
alanı dışında kalan kısmında inşa edilecektir. Atatürk Evi ve Bekçi Evi koruma
alanı olan parsel alanında herhangi bir daraltma yapılmamış, parseller içindeki
otopark alanı ile AK PARTİ Genel Merkezi önünde bulunan ve hâlen otopark olarak
kullanılan alan, imar planıyla trampa edilerek değiştirilmiş ve koruma alanında
herhangi bir daralma olmamıştır.”
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Otopark alanı sizin mi Sayın Bakan? Onun cevabını versinler.
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Ama trampa edilmiş…
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Şu andaki otoparkınız, kullandığınız otopark, AKP’nin otoparkı
devletin malı.
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Trampa edilmiş ama. Trampa
edilerek devletin malı dışına çıkarılmış.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Efendim, trampayı AKP’yle mi yapmış? Trampayı belediyeyle yapmış yani
kanunu dolanmak için. Şu anda usulsüz bir yerde araçlarınızı park ediyorsunuz.
BAŞKAN –
Muhterem, beş dakika sonra Bakanın konuşmasını bitireceğim ben, diğer sorulara
da fırsat bırakın ne olur.
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Sayın Işık’ın “Yeni
düzenlemeler ile bu 2/B alanlarından kaç kişi istifade edecek ve kaçak inşaat
yapılacak? Rayiç bedeller bugüne kadar niye belirlenmedi? Köylüye yine yüksek
bedel gösterilip bunlar başkalarının eline geçecek mi?” şeklinde soruları var.
Efendim, şimdi,
sizin de takdir etmeniz, bütün herkesin takdir etmesi gerekir ki on yıldır,
bizim dönemimizde kaçak inşaat yüzde 95 azaltılmıştır. Yani, kimsenin gözünün
yaşına bakmadan -kaçak inşaat yapan, nerede olursun olsun, imara aykırı,
ruhsatsız- bunları belediyelerimiz yıkmaktadır. Bunu, bir defa, çok açık
yüreklilikle söylemek lazım.
Rayiç bedeller
konusunu da -tabii, çok dile getirildi- özellikle ifade etmek istiyorum. Tüm
Türkiye’de orman vasfını kaybetmiş alanların sahiplendirilmesi kapsamında rayiç
bedeller değerlendirirken parsel bazında, ada bazında, bölge bazında değerlendirmeler
hassasiyetle yapılmıştır. Bitişik parsel, belki ana caddenin arka
tarafındandır; ön tarafında caddeye bakan bir parselle aynı adada olan arka
parselin fiyatları değişik olabildiği gibi, parselin zemini itibarıyla, konumu
itibarıyla, büyüklüğü, küçüklüğü itibarıyla da fiyatları değişmektedir.
Yine, tarım
arazisi olup olmadığı, getirdiği kira, getirdiği verim, imar durumu, bütün
kıstaslar değerlendirilmiştir. Burada, sadece tek yerden değil, tapular,
emlakçılar, muhtarlar, çevre, alım satımlar… Oradaki vatandaşlara, 2/B’yi
kullanan kişilere “Siz bu arsanızı kaça satarsınız?” diye sorulmak suretiyle
çok ciddi bir değerlendirme yapılmıştır. İnanın, samimiyetle burada ifade etmek
istiyorum, ben de işin içerisinde bir nebze bulundum, emlak beyan değerleri
üzerinden gitseydik -sizin de beğenmeyeceğiniz- çok da haksız bir şekilde
yürümüş olurduk. Şimdi, burada mümkün mertebe gerçek rayiç bedelleri tespit
etmeye çalıştık. Bu rayiç bedellerinde, şu anda, mücavir alanlar dışında tarım
alanlarında ne yapıyoruz? Yüzde 50’sini, peşin olursa yüzde 10 daha indiriyoruz
yani 50 lira olan bir yeri 22,5 liradan vatandaşa veriyoruz. Yani, bu hakikaten
çok güzel bir noktadır. Vatandaşın, âdeta çok cüzi bir miktarla ama kendisinin
de “Ben para verdim, yerimi aldım.” diyerek sahipleneceği bir husustur.
Herkesin takdirine bunu sunmak istiyorum.
Orman bölge
müdürünün tayiniyle ilgili ben bir çalışma yapayım, Sayın Yılmaz sizleri daha
sonra bilgilendireyim.
ÇED raporlarıyla
ilgili daha önceden 119 belge istenirken şimdi 19 belge isteyerek ÇED
raporlarını vermekteyiz ve bunlar İnternet sayfamızda yine yayınlanmaktadır.
Belki bir süre bir aksama olmuştur ama bunu, belki pazartesi gününden itibaren
yine İnternet sayfamızdan öğrenebilirsiniz.
Yine, süre olarak
da biz ÇED raporlarını, “ÇED değildir” belgesini yaklaşık on beş gün
içerisinde, ÇED raporlarını da yaklaşık iki ay içerisinde vermekteyiz. Daha
evvelden bunlar -sekiz sene evvel, on sene evvel- yaklaşık bir seneye kadar
sürüyordu ama bunu iki aya indirdik. İnşallah -çalışma yapıyoruz şu anda- daha
kısa sürede, belki yirmi beş gün, bir ay, bir buçuk ay içerisinde de yine bunu
vereceğiz.
Muğla’yla,
Gökova’yla ilgili soru var. Sigortasız işçi çalıştırıldığını ben bilmiyorum,
böyle bir şey söz konusu değil ama bakıp, yine, bilgi takdim edeceğim.
Özel kalemlerde…
Şunu da ifade etmek istiyorum çok değerli milletvekili arkadaşlarım: Bu dönem,
bizim dönemimizde, on yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarında açıktan
atamanın en az yapıldığı dönemdir. Biz, hatıra binaen, vasıfsız olan, ihtiyacı
olmayan kişileri kesinlikle almıyoruz. Müşavir kadrosuyla veyahut da basın
müşaviri veya özel kalem kadrosu en az kullandığımız kadrodur.
Teşekkür eder,
saygılar sunarım.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – 6400…
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Bakan, süreniz doldu. Daha sonra herhâlde yazılı olarak
verirsiniz.
Şimdi, madde
üzerinde üç önerge var, sırasıyla okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
428 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2 inci maddesinde yer alan “rayiç bedelin
yüzde ellisidir” ibaresinden sonra gelmek üzere “ancak bu bedel emlak vergi
değerini geçemez” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ramazan Kerim Özkan Arif Bulut Osman Kaptan
Burdur Antalya Antalya
Haydar
Akar İlhan
Demiröz
Kocaeli Bursa
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 428 sıra sayılı kanun teklifinin 2. maddesinde
yer alan “Bu şekilde satılan tarım arazilerinin sonradan farklı amaçlarla
kullanılması halinde” ifadesinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Seyfettin Yılmaz Celal Adan
İzmir Adana İstanbul
Ahmet
Kenan Tanrıkulu D. Ali
Torlak
İzmir İstanbul
BAŞKAN – Şimdiki önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
428 sıra sayılı kanun teklifi 2. Maddesi’nin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan Demir Çelik Sırrı Sakık
Şırnak Muş Muş
İdris Baluken Erol Dora Hüsamettin Zenderlioğlu
Bingöl Mardin Bitlis
İbrahim
Binici
Şanlıurfa
Değişiklik
Önergesi
6292 sayılı
Kanunun 12 nci maddesinin ikinci fıkrasının ilk cümlesinde yer alan “satış
bedeli rayiç bedelin yüzde yetmişidir.” ibaresi “satış bedeli, 6 ncı maddenin
dördüncü fıkrasının dördüncü cümlesinde belirtilen şekilde kullanılanlar için
rayiç bedelin yüzde ellisidir, bu şekilde satılan tarım arazilerinin sonradan
farklı amaçla kullanılması halinde aynı cümlede belirtilen şekilde işlem
yapılır.” şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Komisyon
katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) – Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun teklifinin
mevcut halinde yer alan “bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte geçerli olan
belediye ve mücavir alan sınırları içinde kalan yerler” ibaresi, önümüzdeki
yerel seçimlerde hayata geçirilecek olan yeni büyükşehir belediye yasasını boşa
çıkarmaktadır.
Yeni Büyükşehir
yasası ile birlikte yeni yetki sınırları belirlenecek ve dolayısıyla bu
alanlara ilişkin kafa karışıklığı yaşanacaktır.
Bunun
önlenebilmesi için metnin değiştirilmesi teklif edilmiştir.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.21
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.34
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN
(Ankara)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 73’üncü Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
428 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin 2’nci maddesi üzerinde Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan
ve arkadaşları tarafından verilen önergenin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
428 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
428 sıra sayılı Kanun teklifinin 2. maddesinde yer alan “Bu şekilde satılan
tarım arazilerinin sonradan farklı amaçlarla kullanılması halinde” ifadesinin
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Seyfettin
Yılmaz (Adana) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
katılıyor musunuz?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Yılmaz, buyurun.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 428 sıra sayılı Kanun
Teklifi’yle ilgili verdiğimiz önerge hakkında söz almış bulunuyorum, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan önce, bugün akşamüstü Adana ilimizin Ceyhan ilçesinin Azizli köyünde
3 dönümlük arazi yüzünden 5 vatandaşımız hayatını kaybetti, 7 vatandaşımız da
yaralı. Hayatını kaybedenlerden 1 tanesi Adalet ve Kalkınma Partisinin İl Genel
Meclis üyesi -benim de çok yakından tanıdığım, Allah rahmet eylesin- ve oğlu.
Yine, Azizli köyünün -orman köyüdür- çok yakından tanıdığım eski muhtarı ve
oğlu ve 1 işçi hayatını kaybetmiştir, 7 tane de yaralımız vardır. Ben, hayatını
kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, buradaki acı olayın, tamamı 3 dönümlük bir arazi üzerindeki
anlaşmazlık yüzünden silahların konuşması neticesinde olması, gerçekten,
Türkiye’nin içinde bulunduğu durum açısından ibretlik bir olaydır, bunu
dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, 2/B konusunda anlaşamadığımız en önemli noktalardan bir tanesi
şu yani Hükûmet ve Adalet ve Kalkınma Partisi bu arazilere şöyle bakıyor: Bu
araziler arsa, devlet de satıcı ve devlet, bu arazileri alıcılarına satmak gibi
bir zorlamayla karşı karşıya bırakıyor vatandaşı.
Değerli
milletvekilleri, bu yerlerdeki vatandaşlarımız, bu yerleri yüz yıllardır
kullanıyor, yüz yıldır kullanıyor. Şimdi –yanımda vardı, almamışım birden
çıkınca- vatandaşın elinde Osmanlı tapusu var, 1918 yılında bu yerlerle ilgili
yazılan mektuplar var yani bu yerleri, siz, bu vatandaşa… Bugün, hani “Rayiç
bedelleri çok düşük tuttuk.” diyorsunuz ya yani düşük tutma falan değil. Bunlar
burayı sıfırdan alan insanlar olsa kabul ediyorum Sayın Bakan, değerli
milletvekilleri ama bunlar, bu yerleri uzun süredir kullanan vatandaşlarımız.
Bugün, bakın,
Meclise, buraya 2 bine yakın vatandaş 2/B mağduru olarak geldi. Bunlar bu kadar
ucuzdu da… Hatta, bayanlar vardı, yaşlı teyzeler vardı içlerinde. Şunu iddiayla
söylüyorum, diyorlar ki: “Bizim köyümüzde Adalet ve Kalkınma Partisine yüzde 70
oy çıktı.” Yani bu insanlar, otuz saattir, dünden beri otobüslerle buraya
yolculuk yapma gereğini niye hissediyorlar ucuz alabilecekleri bir şeyse? Nasıl
alacaklar? Alamıyorlar, sıkıntı orada. Sordum gelen teyzelerden bir kısmına,
-yaşlı yaşlı teyzeler, amcalar var- dedim ki: “Ya, nedir sizin sıkıntınız?” “8
dönüm yerim var, 90 bin lira, 80 bin lira rayiç bedel belirlenmiş. Bunun yüzde
50’sinden burayı almaya kalktığım zaman 40 bin lira, 50 bin liraya gelecek; 8
dönümü 300 bin lira, 400 bin lira. Bizim bir kuruş ödeyecek paramız yok. Zaten
bankalara borçlanmışız, tefecilerin eline düşmüşüz. Buralardan elde ettiğimiz
ayda 2-3 bin lira civarında bir gelir.” diyorlar. Bu vatandaşlarımızın suçu nedir
değerli milletvekilleri?
Şimdi, bunlar her
türlü görevlerini yapmışlar. Kendileri almamış, dedelerinden kalmış,
dedelerinin dedelerinden kalan yerler var. Bu sıkıntıların içerisinde yaşayan
bu vatandaşlarımız, çok zor şartlar altında buraları ekerek, biçerek buralardan
çocuklarının okul imkânlarını sağlamaya çalışıyorlar ve hayatlarını idame
ettirmeye çalışırken bu yerleri alamayacaklar. Bu yerleri almadıkları zaman,
alamadıkları zaman… Biraz önce sordum. Bakın, Türkiye’nin her tarafıyla
görüşüyorum, siz de görüşüyorsunuzdur, müracaat etmelerine rağmen bu yerleri
alamayacaklar. Alamadıkları zaman… Daha önceki konuşmamda söylediğim gibi,
“Toprak bizim oralarda namustur. Biz devlete olan bütün görevlerimizi
yapıyoruz; ‘askere’ dediğiniz zaman biz gidiyoruz, ‘vergi verilecek’ dediğiniz
zaman biz veriyoruz. Bütün işleri biz yapmamıza rağmen Sayın Başbakan ve sayın
bakanlar bizim bir derdimizi dinlemiyor.” diyorlar. Biraz önce söylediler,
Antalya’da, Orman ve Su İşleri Bakanı bu gariban vatandaşı azarlamasını biliyor.
Ama buradan açık yüreklilikle söylüyorum, Türkiye’nin kanunlarına, asgari
şartlarına bu kadar uyan vatandaşları dinlemeyeceksiniz ama ne yazık ki bebek
katiliyle, teröristbaşıyla, eroin kaçakçısıyla konuşma yapacaksınız ve pazarlık
yapacaksınız, bunu bu millet affetmez sayın milletvekilleri. Bu millet
görevlerini yaparken, askere giderken, devletin bütün dediklerini uygularken
yapmayacaksınız ama teröristbaşıyla pazarlığı, ona imkân sağlamayı içinize
sindireceksiniz; bu, kabul edilebilir bir olay ve yaklaşım değildir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEYFETTİN YILMAZ
(Devamla) – Emin olun, yüzde 50 çoğunluğunuza güvenmeyin, bu millet size
gereken dersi verecektir.
Saygılarımla.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
428 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2 inci maddesinde yer alan “rayiç bedelin
yüzde ellisidir” ibaresinden sonra gelmek üzere “ancak bu bedel emlak vergi
değerini geçemez” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Arif
Bulut (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
katılıyor musunuz?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) – Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Kim
konuşacak?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Arif Bulut…
BAŞKAN – Sayın
Bulut, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ARİF BULUT
(Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan yasanın
2’nci maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce
Meclisinizi saygıyla selamlıyorum.
Seçim bölgem olan
Antalya’da yaklaşık 83 bin vatandaşımızın hak sahibi olduğu 46 bin hektar 2/B
arazisi vardır ve miktar olarak bakıldığı zaman, Antalya Türkiye’de 1’inci
sıradadır.
Antalya önemli
bir turizm bölgesi olması yanında, Türkiye’nin en önemli tarım bölgesidir.
Tarımda çeşitlilik bakımından eşsizdir. Antalya’daki tarım hareketi
Türkiye’deki enflasyonu direkt etkileyebilecek büyüklüktedir. Bu 2/B arazileri
de çoğunlukla tarım amaçlı olarak kullanılan imarsız arazilerdir. Bu arazilerin
kullanıcısı olan 83 bin kişi de çoğunlukla dar gelirli, yoksul
vatandaşlarımızdır.
Son on yılda
tarımda girdilerde astronomik artışlar olmasına rağmen ürün fiyatları artmadığı
için bu vatandaşlarımızın ekonomik durumu giderek bozulmuştur. Hükûmet,
Antalya’daki 2/B arazilerinden 4 ila 7 milyar Türk lirası gelir beklemektedir
ancak bizim vatandaşımızda böyle bir para yoktur, altı yıla değil on yıla bile
yaymış olsanız köylünün bunu ödeme gücü yoktur.
Antalya’daki 2/B
arazilerinin rayiç bedelleri belirlenirken çok ciddi yanlışlıklar yapılmıştır.
Özellikle, rayiç bedeller belirlenirken hakkaniyet gösterilmemiştir. Rayiç
bedeller aynı yerdeki tapulu araziye göre 4 ila 10 kat yüksek bedelle
belirlenmiştir. Buradaki değer yüzde 50 azaltılsa bile hâlen 2 ila 5 katı daha
yüksektir. Özellikle Aksu, Kaş, Kemer, Kumluca, Finike, Serik ve Alanya’da rayiç
bedeller oldukça yüksek belirlenmiştir. Buralardaki emlak değer vergisine, ecri
misil değerine, kamulaştırma değerine, valilik tarafından yapılan takdir
komisyonunun belirlediği değerlere, belediyelerin takdir ettiği değerlere ve bu
tarlaların yıllık kiralarına bakıldığında fiyatların ne kadar yüksek olduğu
ortadadır. Ayrıca, aynı bölgelerde Ziraat Bankasının yaptırdığı toprak barem
tespitleri de bu fiyatların ne kadar yüksek olduğunu göstermektedir.
Değerli
arkadaşlar, bu yasanın adında “orman köylüsünün desteklenmesi” vardır ama
içinde destek olmadığı gibi, orman köylüsünün nasıl soyulacağı vardır.
Antalya’daki
defterdarlık tarafından belirlenen rayiç bedeller çok ciddi tepkiler almıştır.
Antalya halkı eylem üstüne eylem yapmaktadır. Antalya Defterdarlığı belirlediği
rayiç bedelleri 2010 yılından beri Antalya kamuoyuna açıklayamamıştır ancak
Sayın Orman Bakanı, vatandaşın haklı tepkisine bizzat Antalya’da, yerinde maruz
kalmış fakat tepki gösteren vatandaşı azarlamış ve aşağılamıştır. AKP’ye
yakışanı da budur.
Partisinin İl
Başkanı “Evet, bu rayiç bedeller adil değildir, yüksektir.” çığlıklarının haklı
olduğunu kabul edip “Bunu yapanlar CHP’li ve MHP’li defterdarlık memurlarıdır,
AKP’yi zora sokmak için bunu yapmaktadırlar.” diye devlet memurlarını suçlamış,
onları hedef göstermiştir.
Burada çok daha
ilginç bir durum tespiti vardır. AKP’li bir vekil arkadaşımızın bölgesinde
tespit edilen rayiç bedeller emlak vergisi, ecri misil değerleri, tarla kira
değerleri ile kıyaslandığında uygun fiyatlandırılmıştır. Yani, diğer köylere ve
mahallelere bakıldığında 4 ila 10 kat daha ucuza fiyatlandırılmıştır. Böylece,
yandaşlar korunmuş, kollanmış… Buralarda verilen fiyatlar neredeyse emlak
fiyatları değerindedir. Bu, bizim tüm vatandaşlar için önerdiğimiz değerdir yani
rayiç bedel emlak değerini geçmemelidir. Fakat, tüm vatandaşlar için
önerdiğimiz çözümü kendileri için uygulamışlar ancak normal vatandaşlar için
bunu uygulamamışlardır. Antalya’da birçok bölgede tarım yapılan tarlalar sanki
imarlı arsalarmış gibi fiyatlandırılmıştır. Bu, çok ciddi bir haksızlıktır.
Değerli
arkadaşlar, bu vekil arkadaşımız ve AKP’li yöneticilerin mevkilerinde tarlalara
verilen fiyatlar normaldir fakat diğerleri anormaldir. İtirazımız da tam bu
noktada ortaya çıkmaktadır. Hak sahibi olan 83 bin kişiden hiçbiri bedava ya da
gerçek değerinin altında bedel talep etmemektedir. Talep ettikleri, AKP’li
vekilin ve yöneticilerin bölgelerinde olduğu gibi, gerçek rakamlar, gerçek
rayiç bedeller kendi tarlalarında da uygulansın, haklı ve hakkaniyetli bir
rakam ortaya çıksın istemektedirler.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ARİF BULUT
(Devamla) – Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Bulut.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler. Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler. Kabul edilmiştir.
Madde 3’te iki
önerge vardır, sırası…
Pardon…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, madde üzerinde kişisel söz istiyorum.
BAŞKAN - Daha
başlamadık, başlamadık. Pardon…
Şimdi madde 3’ü
okutuyorum, ondan sonra, işte, kişisel sözlere bakacağız.
Madde 3’ü
okutuyorum:
MADDE 3-
31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun ek 11 inci maddesine aşağıdaki
bent eklenmiştir.
e) Sağlık ve
eğitim tesisleri yapılması maksadıyla verilen izinlere konu tesislerin kamu
özel işbirliği modeli çerçevesinde yaptırılması veya mevcut izinli tesislerin
yenilenmesi halinde ilgili Bakanlıkların talebi üzerine yüklenici adına üst
hakkı tesis edilebilir. İzinler ilgili Bakanlıklar adına devam eder. Adına üst
hakkı tesis edilen yükleniciden ağaçlandırma bedeli dışında kira dahil başkaca
hiçbir bedel alınmaz. Bu kapsamdaki izinler öncelikle bozuk orman alanlarında
verilebilir. İzin verilen alanın en az iki katı alan Maliye Bakanlığı
tarafından Orman Genel Müdürlüğüne ağaçlandırılmak üzere tahsis edilir.”
BAŞKAN – 3’üncü
madde üzerinde gruplar adına söz talepleri olan arkadaşlarımızı okuyacağım,
şahısları adına söz talebi olan arkadaşları okuyacağım Genel Kurulun bilgisine:
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi;
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Seyfettin
Yılmaz.
Şahısları adına,
Adana Milletvekili Sayın Seyfettin Yılmaz, Karabük Milletvekili Sayın Osman
Kahveci.
İlk söz, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi’de,
buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Konuşulmuyor mu?
BAŞKAN – Sayın
Genç, herkes konuşuyor. Ben, yalnız bir hata yaptım, temel kanun gibi
görüşüldüğünü, yani öyle hissederek maddeden hemen şeylere geçtim. Yok, aynen
konuşuyor herkes.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2/B yasasında
değişiklik öngören bu kanun teklifinin, şimdi görüşmeye başladığımız 3’üncü
maddesinin 2/B’yle herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Böyle bir düzenlemenin,
2/B gibi milyonlarca insanı ilgilendiren bir kanun teklifinin içerisine
yerleştirilmesi kanun yapma tekniğine uygun değildir, 10 milyon vatandaşımızın
beklentilerine uygun değildir. Onlar 2/B konusunda kendi bütçelerine, mali
güçlerine hitap edebilecek bir bedelin burada çıkmasını beklerken, onların bu
duygularını hiçe sayarcasına kamu-özel ortaklığı iş birliği dediğimiz bir
modelle birtakım yatırımcılara birtakım kolaylıklar sağlayan, ormanların
Anayasa’ya aykırı bir şekilde onlara tahsisini öngören bu düzenlemenin,
gerçekten, burada yer almış olmasını üzüntü verici buluyorum.
Kamu-özel
ortaklığı, kamu-özel iş birliğiyle sağlık tesislerinin yapılmasına ilişkin bir
yasayı kabul ettiniz, yürürlüğe koydunuz. Bu yasanın sakıncalı yönlerini biz
hem ilgili komisyonda hem Genel Kurulda ifade ettik. Bu yatırımlara hazine
garantisi vermek gibi bir sakıncanın kamu borç yönetiminde ne kadar büyük
sorunlara yol açacağını buralarda ifade ettik. Şimdi, siz, o düzenlemeyi,
ormanlarda yapılacak olan sağlık ve eğitim tesislerine de teşmil etmek
suretiyle buraya getiriyorsunuz.
Bu maddede yer
alan düzenleme, Anayasa’nın 169’uncu maddesine çok açık bir şekilde aykırıdır.
Bizim Anayasa’mız, diğer birçok ülke anayasasından farklı olarak ormanların
korunmasına özel bir önem vermiş ve bunu anayasal bir hüküm olarak tesis
etmiştir. Anayasa’mızın 169’uncu maddesi “Ormanların korunması ve
geliştirilmesi” başlığını kapsar, bu başlık altında ormanların korunmasına ve
geliştirilmesine yönelik düzenlemeler içerir. Bakın, ilgili madde yani
Anayasa’nın 169’uncu maddesi ne söylüyor. Maddenin ikinci fıkrası aynen şu
şekilde: “Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna
göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk
edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.” “Ormanlar kamu
yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.” Anayasa’nın ormanların korunması
yönündeki bu hükmünü, Anayasa Mahkemesi, çeşitli kararlarında üstün kamu yararı
olarak ifade etmiştir. Birçok Anayasa Mahkemesi kararı, ormanların korunmasını
diğer bütün kamu yararı olarak nitelendirilen işlerden, yatırımlardan önceye
alarak üstün kamu yararı olarak nitelendirir. Dolayısıyla, ormanların korunması
şeklindeki bu üstün kamu yararının önüne geçebilecek olan bir başka kamu yararı
var ise ancak bu takdirde ormanlarda irtifak hakkı tesis edilerek birtakım
yatırımların yapılmasına izin verilebilir, der. Onu da Anayasa Mahkemesi
çeşitli kararlarında açıklığa kavuşturmuştur, örneğin bir kara yolu yatırımı,
örneğin bir su yatırımı, örneğin bir petrol boru hattı yatırımı, örneğin bir
enerji nakil hattı yatırımı, bunun gibi gerçekten “kamu yararı” dediğimiz zaman
tartışma konusu olmayacak, bütün toplum tarafından “Evet, bunlar ormanlarda
yapılabilir, yapılmalıdır.” denilecek olan yatırımlar nedeniyle ormanlarda
üçüncü kişiler lehine irtifak hakkı tesis edilebilir.
Bu madde,
Anayasa’nın bu çok açık hükmünü ihlal etmektedir. Bu ihlali biraz gözlerden
kaçırmak amacıyla buraya bir hüküm konulmuş, denilmiş ki: “Bu amaçla üçüncü
kişiler lehine tesis edilecek irtifak hakları için bozuk ormanlara öncelik
verilir.” Yani “Orman var ama ağaç kalitesi, orman kalitesi yeteri kadar iyi
değil, teknik olarak ‘bozuk orman’ olarak ifade edilen yerlerde bu yatırımları
yapalım.” deniliyor.
Hangi yatırımlar
bunlar? Sağlık ve eğitim yatırımları. Sağlık ve eğitim yatırımları Anayasa
Mahkemesinin ilgili kararları dikkate alındığında ormanlarda yapılması mümkün
olmayan yatırımlardır. Sadece sanatoryum için Anayasa Mahkemesinin ilgili
kararlarında ve Orman Kanunu’nun ilgili maddesinde bir düzenleme yapılmıştır,
bunun dışında bir hastane yatırımını ne Orman Kanunu’nun ilgili maddesi ne de
Anayasa Mahkemesi kararları ormanlarda yapılabilir bir tesis olarak
nitelendirmemiştir. Hastaneyi her yerde yapabilirsiniz ama ormanı her yerde
tesis edemezsiniz, eğitim tesisini her yerde yapabilirsiniz ama ormanı her
yerde tesis edemezsiniz. Eğitim ve sağlık yatırımlarını ormanlarda yapabilmek
için, bunun objektif şartlarını kanunun belirlemesi gerekir. Kanun bunu
belirlememiş ise “Eğitim ve sağlık yatırımlarını ben ormanda yapacağım.” deme
şansına sahip değilsiniz. Bunların bozuk ormanlarda yapılacak olması, durumu
Anayasa’nın bu ilgili hükmü karşısında kurtarmaya yetmez. Bozuk orman da
mahiyeti itibarıyla hukuken ormandır. Kaldı ki Orman ve Su İşleri Bakanlığı
“bozuk ormanların rehabilitasyonu” dediğimiz bir projeyi uygulamaktadır. Bu
projenin birçok alt başlığı var, alt projesi var. Bu bozuk ormanların ıslahı
için yüzlerce milyon TL’lik, milyarlarca TL’lik bir ödeneği Orman ve Su İşleri
Bakanlığı ayırmıştır, bunu harcıyor. Sayın Orman ve Su İşleri Bakanı, bu
kürsüden bütçesi nedeniyle, diğer vesileler nedeniyle, orman konusunda ne kadar
adım attıklarını söylüyor, bozuk ormanların iyileştirilmesi için ne kadar çaba
sarf ettiklerini söylüyor.
Değerli
milletvekilleri, düzenleme doğru değildir. Bu düzenlemenin buradan çıkarılması
gerekir. Önergemiz bu içeriği maddeden çıkarıyor, bunun yerine 2/B konusunda bu
teklifin veya geçen yıl 19 Nisanda kabul edilmiş olan 6292 sayılı Kanun’un
çözmediği bir kısım sorunların çözümünü öneriyor. Bizim önergemiz bunları
düzenliyor. 2/B arazileriyle hukuken orman gözükmekle birlikte gerçekte orman
vasfını kaybetmiş olduğu hâlde orman sınırı dışına çıkarılma işlemi
gerçekleştirilmemiş olan yerlerin ve yine 2/B arazileriyle, yapılaşmış olan 2/B
arazileriyle, yine, yapılaşmış olan orman arazilerinin iç içe geçtiği
yerlerdeki mülkiyet sorununu çözmeyi hedefliyor, bizim önerimiz onu kapsıyor.
Bunun örneklerini İstanbul’da Sultanbeyli’de görebiliriz, Çekmeköy’de görebiliriz,
Sultangazi’de görebiliriz, Beykoz’da görebiliriz, Ümraniye’de görebiliriz,
Anadolu’nun çeşitli illerinde görebiliriz, Antalya’da görebiliriz, bunu çözen
bir önergedir. 2/B konusu Türkiye’nin tam 68 ilinde vardır değerli
milletvekilleri. 68 ilinde var olan bir sorunu çözmeyen bir teklifle karşı
karşıyayız.
Sayın Bakan
burada açıklamalar yapıyor. Aslında Sayın Bakanın görev alanında değil ama
Hükûmet adına oturduğu için o savunmak durumunda. Evet, rayiç bedelin yüzde
70’ini veya yüzde 50’sini bedel olarak belirliyorsunuz. Komisyonlar bunu
değerlendiriyor. Komisyonlar çok titiz çalışmışlardır, eminim ama kanunun
vermediği, kanunun yapmadığı bir düzenlemeyi, siz komisyonlardan fedakârlık
isteyerek onların yapmasını istiyorsunuz; sorun burada çıkıyor. Antalya’dan
onun için binlerce vatandaşımız buraya geldi. O komisyonların, nihayetinde,
yapabileceği sınırlıdır, takdir hakları sınırlıdır, belli bir rakamın da altına
inme şansları ve esneklikleri yoktur. Olmayan esnekliği komisyonlardan
isteyemezsiniz. Onun çözüm yeri burasıdır. Komisyonlardan fedakârlık isteyeceğinize,
gelin, burada yasayla çözelim.
Niye 100 dönüm
2/B arazisini elinde bulunduran kişiye vereceğiniz satış bedeli, onun için
öngördüğünüz satış bedeliyle diğer vatandaşın satış bedelini aynı tutuyorsunuz?
Bu, adalete uygun mudur? Gelin, bunları düzeltelim. Önergemiz bunlardan bir
bölümünü düzeltmeye yöneliktir. Diğer bölümü için 1’inci maddede önerge verdik,
kabul etmediniz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) – Bunu kabul etmenizi takdirlerinize sunuyorum.
Teşekkür ederim.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Hamzaçebi.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Seyfettin Yılmaz.
Buyurun.
MHP GRUBU ADINA
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3’üncü madde
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 2/B gibi önemli bir kanun teklifinin içerisine 2/B’yle hiç
alakası olmayan bu maddenin niye girdiğini anlamakta gerçekten güçlük
çekiyoruz. Bu, doğru bir yaklaşım değildir. Bu, direkt Orman Kanunu’nu
ilgilendiren bir maddedir ve aldığımız bilgilere göre, Orman Kanunu’nda bazı
değişikliklerle ilgili Orman ve Su İşleri Bakanlığının zaten bir hazırlığı var,
bu hazırlığın içerisinde bu madde gelmiş olsaydı çok daha iyi
değerlendirilebilirdi. Bu maddenin kesinlikle ve kesinlikle bu kanun
teklifinden çıkarılması gerekiyor.
Değerli
milletvekilleri, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun ek 11’inci maddesinin (1)’inci
fıkrasının (ç) bendi değişikliğiyle ilgili… 16’ncı madde ormanlardan maden
izinlerini, 17’nci madde de genel izinleri kapsar.
Şimdi, 6831
sayılı Orman Kanunu’nun genel izinleri düzenleyen 17’nci maddesi çok genişti.
Anayasa Mahkemesi, 2002/200 karar sayıyla turizm, vakıf üniversiteleri gibi
bazı izinleri ormanlardan daha üstün kamu yararı olmadığı savıyla iptal
etmişti. Sadece altyapı gibi kara yolları, telefon, su, gaz, petrol, boru isale
hatları, savunma tesisleri, sanatoryum gibi öncelikli kamu hizmetlerinin
ormandan geçmesi ya da anılan bina ve tesislerin orman arazileri üzerinde
yapılması zorunluluğu bulunduğu hâllerle sınırlı olması yönünde hüküm tesis
etmişti. Anayasa Mahkemesinin bu kararı doğrultusunda 17’nci maddenin bazı
fıkraları 17/06/2004 tarih 5192/1 maddesiyle yeniden düzenlenmiş. Bu
düzenlemede “Savunma, ulaşım, enerji, su, atık su, petrol, doğal gaz, altyapı
ve katı atık bertaraf tesislerinin; sanatoryum, baraj, gölet ve mezarlıkların;
devlete ait sağlık, eğitim ve spor tesislerinin ve bunlarla ilgili her türlü
yer ve binanın devlet ormanları üzerinde bulunması veya yapılmasında kamu
yararı veya zarureti olması hâlinde gerçek ve tüzel kişilere bedeli mukabilinde
Çevre ve Orman Bakanlığınca izin verilebilir. Devletçe yapılan veya
işletilenlerden bedel alınmaz.” denmektedir. Buradaki önemli husus, devlete ait
sağlık, eğitim ve spor tesislerinin ve bunlarla ilgili her türlü yer ve binanın
devlet ormanlarında bedelsiz olarak yapılabileceğidir. Gerçek ve tüzel kişilere
böyle bir hak tanımlanmamıştır ama bu 3’üncü maddeyle kamu-özel sektör iş
birliğiyle yapılan hastanelere de izin getirilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, bununla, eğer her çözemediğiniz konuyu ormanlardan
izinle çözerseniz ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalırsınız. Milliyetçi
Hareket Partisi olarak sağlık tesislerinin ormanlarda yapılmasıyla ilgili
herhangi bir sıkıntımız yok ama kendim de bu teşkilatta çalıştığım için
biliyorum ki, çoğu zaman orada şunu getirmişiz: “Zaruret hâlinde -yani ormandan
başka alternatifi olmayan yerlerde ancak- izin verilebilir.” denmesine rağmen,
geçmiş hükûmetler döneminde de bugün de olan en önemli uygulamalardan bir
tanesi, en kolay yer devletin ormanları ve bu ormanlardan alınan yerlere
hastane ve spor tesisleri gibi kamu yatırımlarının yapılması herkesin kolayına
gitmiştir ve bu noktada da ormanlarımız çeşitli tahribatlara uğramıştır.
Bugün, bu
getirilen yasayla, çok açıkça söylüyorum, örneğin, İstanbul’da özel sektörden
yatırım yapmak isteyen bir vatandaş İstanbul’da üç kapalı ormanlarda yeri de
beğenmek şartıyla diyecek ki: “Bana şurayı tahsis edin, ben buraya kamu-özel
ortaklığıyla, iş birliğiyle bir hastane yapayım.” Ve ondan sonra Sağlık
Bakanlığı müracaat edecek ve İstanbul gibi, Antalya gibi Türkiye’nin çeşitli
yerlerinde orman arazilerinin üzerinde, kapalı orman alanlarında bu tür
yerlerin yapılaşmasının önünü açacaktır.
Değerli
milletvekilleri, şunu çok iyi bilmemiz gerekiyor ki, Türkiye, bırakın orman
zengini bir ülke olmayı orman fakiri bir ülkedir. Bugün, dünyada ve Avrupa’da
yüz ölçümlerinin yüzde 30’u ormanlarla kaplıyken, ülkemizde bu oran yüzde 27
civarındadır ve Avrupa ormanlarının hemen hemen tamamına yakını verimli
ormanken, bizim ormanlarımızın yüzde 50’si verimsiz ormanlardır. Yani 10,5
milyon hektara yakın verimli ormanımız varken, 10,5 milyon hektar da verimsiz
ormanlarımız vardır. Şimdi, buradan, Sayın Bakan defalarca çıkıyor, diyor ki:
“Biz, dünyada orman varlığını arttıran ender ülkelerden bir tanesiyiz.” Şimdi,
arkadaşlar, kendi kendimizi kandırmamızın bir gereği yok, tespitleri doğru
yapmamız gerekiyor. Bakın, Türkiye’de cumhuriyetli yıllarda, hepimiz biliyoruz
ki nüfusumuzun yüzde 75’i köylerde yaşıyordu. Daha sonra, köylerdeki geçim
sıkıntıları dolayısıyla ve şehirlerimizde sanayileşmenin artmasıyla beraber
kırsal kesimden şehirlere doğru yoğun bir göç oldu, bu da ormanların üzerindeki
baskıyı azalttı. Kastamonu ilinde Tosya işletmesinde görev yaparken Kilkuyu’da
araziyi gezdiğim sürede bir yer gördüm, geniş bir alan, tamamen fırça gibi
ormanlarla kaplı, dedim ki: “Burada ne zaman çalışma yapılmış?” Vatandaşın ekip
sürdüğü yerdi. Kilkuyu’dan, Tosya’dan İstanbul’a göç etmiş ve yeri terk etmiş,
oradan orman gelmiş.
Yine, hepimiz
biliyoruz ki orman kadastro çalışmaları son yıllarda çok süratli bir şekilde
artınca orman kadastrosuyla beraber ormanlık alanlar tespit edilmeye başladı ve
bunlar, ormanlık alanlarımızın artmasına neden oldu.
Bunun yanı sıra,
orman teşkilatımızın özverili çalışmaları neticesinde hazinenin tahsis ettiği
alanlarla beraber ağaçlandırma yapılarak da orman varlığımızın artmasına katkı
sağlandı ama Sayın Orman ve Su İşleri Bakanı ormancılıktan hiç anlamadığı için
geliyor buraya, size elli tane tablo gösteriyor değil mi? “Biz, yapılmayanı
yaptık, gerçekleştirilmeyeni gerçekleştirdik, 500 bin hektar gibi bir alanda
ağaçlandırma yaptık.” diyor. Değerli arkadaşlar, bu Sayın Bakanın yaptığı
ağaçlandırma falan değil. Şimdi, rehabilitasyonla ağaçlandırmayı birbirinden
ayıramayan bir Orman ve Su İşleri Bakanının yönettiği bir Bakanlık burası.
Şimdi,
rehabilitasyon çok önemli. Bakın, değerli milletvekilleri, dünya, bugün,
küresel ısınma ve iklim değişikliğini dünyayı tehdit eden en önemli unsur
olarak görüyor. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin panzehiri ormanlardır. 1
hektar verimli orman 52 ton karbondioksiti absorbe ederken, 1 hektar bozuk
orman alanı 13 ton karbondioksiti absorbe ediyor. Yani verimli orman ile
verimsiz ormanlarımızın arasında, nereden bakarsanız bakın 4 kata yakın bir
fark var. Eğer dünyada küresel ısınma ve iklim değişikliğiyle mücadele
edeceksek orman alanlarımızı artırmamız lazım ve rehabilitasyonu süratli bir
şekilde yapmamız lazım. Ee, bizim de 10,5 milyon hektara yakın bozuk orman
alanımız varsa, burada hızla rehabilitasyon yapmamız gerekiyor.
Bunlar doğru
çalışmalar, ama Meclisi ve kamuoyunu doğru bilgilendirmek lazım. “Benim
yaptığım rehabilitasyon 350 bin hektar, bunun karşılığında yaptığım ağaçlandırma
ve erozyon kontrolü 100-120 bin hektar, 130 bin hektar.” derseniz, Meclisi ve
kamuoyunu doğru bilgilendirirsiniz, ama bizim Orman ve Su İşleri Bakanı gibi
çıkar da tabelaları önünüze alır, kendine verilen bilgileri doğru vermezseniz
bu Meclisi yanıltırsınız.
Onun için,
değerli milletvekilleri, şunu açıkça ifade ediyorum, bizim bu orman
varlığımızın üzerinde artık hiçbir oynama yapmamamız lazım. Teşekkür ediyorum,
gerçekten Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti döneminde de kadastroya çok hız
kazandırıldı, bugün Türkiye ormanlarının kadastrosunun yaklaşık yüzde 95’ine
yakınının bittiği bir süreçte, bizim artık ormanların üzerinde, ormanları
herkesin gelip kullanacağı bir alan olarak çevirmememiz lazım. Bugün Avrupa’da
artık kelebeklerin, yaban hayatlarının yaşam alanlarının planlandığı bir
ortamda biz hâlâ orman köylümüzün yaşam alanını planlayamıyorsak ve işin
kolayına kaçıyorsak, orman alanlarını her isteyene, her sıkıştığımızda
başvurulacak bir alan olarak görürsek bu ormanları koruyamayız, bu
ormanlarımızın tahribatını artırırız. Bugün de bu maddeyle bu konmuştur.
2/B’yle hiç alakası olmadığı hâlde kamu-özel iş birliğiyle yapılan hastaneler,
sanki hiçbir yer kalmamış gibi, ormanlardan… Biz Komisyonda da iddia ettik. “En
azından bozuk orman alanlarında verelim.” dememize rağmen, yine verimli
ormanları da koydular.
Bakın, değerli
milletvekilleri, bunu önemsemiyorsunuz ama yarın olacağı size söylüyorum,
gelecekler, üç kapalı verimli ormanlarımızda tutup bu hastaneleri yapmaya
kalkacaklar. Bunun önünü açarsanız, yarın başka kamu kurumları en kolay arsa
olarak ormanları görecek ve bu ormanların tahribatına neden olacak.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEYFETTİN YILMAZ
(Devamla) – Bu yanlış bir uygulamadır. Bu maddenin bu kanundan çıkması
gerekiyor.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Şahıslar
adına Hatay Milletvekili Sayın Adnan Şefik Çirkin.
Buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
ADNAN ŞEFİK
ÇİRKİN (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygı, sevgi,
hürmetle selamlıyorum.
Şimdi, orman
arazilerindeki kamu-özel iş birliği ile sağlık ve eğitim ile ilgili tesislerin
yapılmasına imkân vermekten evvel sizin kanun yapma tekniğiniz üzerinde bir iki
cümle söylemek istiyorum. Yani 2/B’de muhalefet milletvekilleri defalarca bunun
yanlışlığını, bunun orman köylülerini mağdur edeceğini, bunların acısı,
bunların ızdırabı üzerine bir kanun yapılamayacağını sizlere ifade ettiler, ben
de dâhil olmak üzere. Hatta yine bu kürsüden bir konuşmamda gerek referandum -7
milyon orman köylüsü var çünkü- gerekse 2007 seçimlerinde bu köylülere nasıl
sözler verdiğinizi ve onların da referandumda neredeyse yüzde 100, genel
seçimlerde de yüzde 75-80’den aşağı oylarını almadığınızı ama bunun sonucunda
da gelinen nokta itibarıyla bunun bir şekilde orman köylüsüne yapılan nankörlük
olduğunu ifade etmiştik. Şimdi, ha bire bunu değiştirmeye çalışıyorsunuz yani
Tarım, Orman Komisyonunda iktidar partisinin milletvekilleri de dâhil
muhalefeti de mahcup ediyor ve bu kanunlara imza atan milletvekillerini de
töhmet altında bırakıyorsunuz. Bir kanunu getiriyorsunuz komisyona, tartışmaya,
aynı kanunu, daha biz tartışmadan, farklı bir önergeyle peşinden
değiştiriyorsunuz. Yani on yıllık bir iktidara yakışmıyor bu. Aranızda Orman
Genel Müdürlüğü yapmış çok değerli milletvekilleri var, çok değerli bürokratlar
var. Fakat bazı kanunlarda görüyorum ki üstünde direkt ıslak imza var yani
matbu şekilde açılmış bir kanun teklifinin sahibinin adı yok. Buradan da şunu
anlıyoruz: Herhâlde bürokrasi veyahut bir yerler kanun teklifini hazırlıyor,
komisyondan veya şuradan buradan buldukları milletvekillerine bunu
imzalatıyorlar. Bir kere, bu ciddiyette hazırlanan bir kanun -diğer
komisyonları bilmiyoruz tabii- ne üzerinde olursa olsun fayda getirmez, duvara
toslarsınız ve nitekim, herhâlde bu yıl Meclis bitene kadar, 30 Hazirana kadar
bu orman kanunlarıyla daha çok uğraşacağız. Bu kafayı değiştirin, bir daha
gelecek.
Yüzde 70’ten
50’ye düşürdünüz, taksiti 5’ten 10’a çıkardınız; isterseniz 20 taksit yapın, bu
rayiç bedelde bu anlayışınızı değiştirmedikten, rayiç bedeli, rayiç bedel
tespit komisyonunu maliyecilerden kurtarmadıktan sonra orman köylüsüyle
barışamazsınız. Maliyecileri kınamıyorum, maliyeciler elbette ki devleti
kollar, insanı değil, milleti değil. Yani maliyeci vatandaşı kollasa seksen,
doksan senedir bu devlette 1 metre arazi kalmazdı. Ama bu yapıda, bu anlayışta
bir kadroyla, rayiç bedelle orman köylüsüyle buluşamaz ve barışamazsınız.
Ayrıca bu
kamu-özel ortaklığı durup dururken geliyor, yani bunun altından daha çok şeyler
çıkacağa benziyor. Bir kapı aralıyorsunuz. Allah ormanların sonunu hayır
getirsin, Cenab-ı Allah ormanları bu kötü zihniyetten korusun. Bunlar doğru
şeyler değil. İleride bunların zararını hep birlikte göreceğiz.
Bu duygu ve
düşüncelerle hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum. İnşallah, bu yanlıştan da
dönmeye davet ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Karabük
Milletvekili Sayın Osman Kahveci.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN KAHVECİ
(Karabük) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan
Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesi üzerine
söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizde ormanlar devletin hüküm ve tasarrufu altında olan en
önemli doğal kaynaklarımızdır. Ormanlar, başta küresel ısınma ve iklim
değişikliğinden su ve toprağın korunmasına kadar insanlığa eşsiz hizmetler
sunmaktadır. Bundan dolayı, ormanlar üzerinde yapılacak her türlü tesis ve izin
gerek Anayasa’mızın 169 ve 170’inci maddeleri ve gerekse de 6831 sayılı Orman
Kanunu’nun 17’nci maddesi ile sınırlandırılmış ve verilecek her türlü izinde
kamu yararı gözetilmesi esası getirilmiştir. Ancak, 2002 yılında sadece kamu
yararı gözetilerek verilen izinlerden dolayı, 17’nci madde iptali için Anayasa
Mahkemesine gidilmiş ve bu madde Anayasa’ya aykırılıktan iptal edilmişti. Bu
madde, iptal gerekçeleri doğrultusunda yeniden düzenlenmiş ve kamu yararı
yanında zorunluluk kavramı getirilmiştir. Bu düzenleme ile devlet ormanları
üzerinde bulunması ve yapılmasında kamu yararı ve zaruret olması hâlinde
-savunma, ulaşım, enerji, haberleşme gibi- baraj, gölet, mezarlıklar ile
devlete ait olması hâlinde sağlık, eğitim ve spor tesislerine kırk dokuz yıla
kadar izin verilmektedir. Bugüne kadar bu kapsamda verilmiş izinler, ülke orman
alanının binde 2’si kadardır. Ancak son yıllarda sağlık, eğitim ve spor
tesisleri için kamu yararı adına kamu kurum ve kuruluşlarına yap-işlet-devret
modeliyle yapılmasına ihtiyaç olmuş ve bundan dolayı da, 17’nci maddeye ek
11’inci madde ilave edilmek suretiyle, buralarda da bedelsiz izin verilen
yerlerde yapılacak tesislerin yap-işlet-devret modeliyle yaptırılmasına izin
verilmesinin önü açılmıştır.
Bu 3’üncü madde
düzenlemesiyle de, yine, eğitim ve sağlık alanında orman alanları üzerinde
yapılacak tesislere ilgili bakanlıklar adına izin verilmektedir. İzin sahibinin
talep etmesi hâlinde ise bu tesislerin üçüncü kişilere yaptırılması veya
yenilettirilmesine de izin verilmekte ve yüklenici adına üst hakkı kurulması
imkânı getirilmektedir.
Bu düzenlemeyle,
6428 sayılı Kanun’un 1’inci maddesindeki hazine alanlarındaki tahsislerle
paralellik tesis edilmektedir. Bu durumda ise, taahhüt senedindeki bütün haklar
ve yükümlülükler yüklenici ve işleticilerce yerine getirilmektedir.
Yine bu
düzenlemede, yükleniciye üst hakkı verilirken ondan ağaçlandırma bedeli
alınmakta ve yine öteki izinlerinden istisna olarak burada -üzerine basarak
söylüyorum- önemli bir kriter getirilmekte. Verilen alanın 2 misli kadar alan
hazineden ormana verilmek suretiyle, orman alanları da aksine azaltılmıyor,
verilen alanın 2 misli kadar da alan yapılıyor.
Bakın, bugüne
kadar -dikkatinizi çekiyorum- verilmiş sağlık ve eğitim tesislerinin oranı ülke
orman alanının on binde 1’i kadardır. Dolayısıyla, böylesi bir orman tahribatı
söz konusu olmadığı gibi getirilen yenilikle de orman alanı artırılıyor.
Sonuç olarak,
6831 sayılı Orman Kanunu’nun 17’nci maddesi gereğince kamu yararı ve zaruret
olması hâlinde kamu idareleriyle diğer kamu kurum ve kuruluşlarına
yap-işlet-devret modeli esas alınarak verilen izinlere ilave olarak kamu-özel
iş birliğiyle de verilmesi sağlanmaktadır. Böylece, devlet imkânlarıyla uzun
süre beklenecek sağlık, eğitim gibi çok önemli kamu hizmetleri, kamu-özel iş
birliği ile özel sektör kaynaklarının da devreye sokulmasıyla daha kısa sürede
milletimizin hizmetine sunulacaktır. Bu amaçla, ihtiyaç duyulması ve zaruret
olması hâlinde öncelikle -az önce arkadaşımız üç kapalı ormanlardan bahsetti,
burada kanunda zikrediliyor- bozuk orman alanlarından verilmek suretiyle de bir
an evvel bu kaynakların hizmete sokulması ve sağlık ve eğitim gibi önemli
hizmetlerin milletimize en kısa sürede sunulmasının önü açılmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN KAHVECİ
(Devamla) – Bu kanunun hayırlı olmasını diliyorum.
Orman alanlarıyla
ilgili az önce arkadaşımız burada bazı rakamlar söyledi. Sayın Bakanımızın…
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Kahveci.
OSMAN KAHVECİ
(Devamla) – …orman varlığıyla ilgili söylediği ağaçlandırma konuları tamamen
sadece ağaçlandırma değil, eylem planımızda -kendisi de biliyor- yaptığımız 500
bin hektarlık alan ağaçlandırma, rehabilitasyon olarak düzenlenmiştir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Sayın Genel Müdür, kabul et, Orman Bakanı ormancılığı bilmiyor. Biraz
sonra çıkacağım oraya. Orman ve Su İşleri Bakanı rehabilitasyonu bilmiyor,
çıksın, açıklasın.
ADNAN ŞEFİK
ÇİRKİN (Hatay) – Ormanlar ağlıyor!
BAŞKAN – Ben
milletvekillerinin sözünü kesmiyorum, her partiden milletvekili orada uzun uzun
konuşuyor. Ondan sonra da başka partilerden olanlar başlıyorlar bağırmaya,
kızmaya. Ya, işte, böyle, onu da söylemiş olayım.
Soru-cevap işlemine
geçiyorum.
Sayın Gürkan…
FATOŞ GÜRKAN
(Adana) – Sayın Başkanım, ben soru sormayacağım.
Adana’da bir
silahlı çatışma sonucu İl Genel Meclis Üyemiz Ceyhan’dan Mahmut Mazı, oğlu,
yanında çalışan işçisi, yine Mustafabeyli Azizli köyünden 2 vatandaşımız
Allah’ın rahmetine kavuştu. Çok sevdiğimiz bir arkadaşımızdı Mahmut Mazı
kardeşimiz, iki gün önce de birlikteydik. Allah’tan rahmet diliyorum, mekânı
cennet olsun. Tüm Adana’mızın başı sağ olsun diyorum,
Teşekkür ediyorum
söz verdiğiniz için.
BAŞKAN – Sayın
Özensoy…
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bursa Doğanbey
Kentsel Dönüşüm Projesi, Bursa’nın bağrına saplanmış bir hançer gibi duruyor.
Buraya daha vatandaşlar girmeden binanın dış duvarlarındaki sıvalar dökülmeye
başladı. Bakanlığınıza soru sorduğumuzda, verdiğiniz cevapta “Bu proje
Osmangazi Belediyesinin.” diyorsunuz, Osmangazi Belediyesine soru sorulduğunda,
Osmangazi Belediyesi “Bu proje TOKİ’nin.” diyor. Sayın Bakan, tabii, bu kötüye
kimse sahip çıkmaz ama bu proje kimin? Bu projedeki yanlışlıkların, vatandaşa
yapılan bu eziyetin hesabını kim verecek, bunu merak ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın
Yılmaz…
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu
16’ncı ve 17’nci madde kapsamında verilen izin alanlarının toplamı kaç
hektardır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Sayın
Demiröz…
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa)
– Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Orman ve Su
İşleri Bakanı Sayın Eroğlu hafta sonu Bursa’da idi, her zaman olduğu gibi proje
ve yatırımlardan bahsetti. Doğruluğu konusunda şüphemiz olmasına rağmen, 46
projeye 558 milyon TL ödenek ayırdığını ifade etti. Bu projelerin, Devlet Su
İşleri ve Orman Genel Müdürlüğü olarak, ayrı ayrı, başlama, bitiş ve ödenek
miktarları ne kadardır? Bunları öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın
Acar…
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Kepez ilçesi Kirişçiler köyünde, 2013 yılı kamulaştırma değeri metrekare için
7,8 liradır, aynı köyde 2/B rayiç bedeli ise 30 liradır. Bu, haksızlık değil
midir? Elimde, orman sınırına giriyor diye iptal edilen Osmanlı tapusu ve
cumhuriyet tapuları var. Bir elinle yurttaşa tapu vereceksin, diğer elinle geri
alacaksın; sonra da aynı yeri satacaksın. Bu nasıl bir adalettir? Antalya
Geyikbayırı; Kaş Kasaba, Uğrar, Akörü, Sarıbelen; Gazipaşa’dan Kaş’a kadar tüm
eli nasırlı çiftçilerimizin gözyaşları boynunuza zincir gibi asılıyor. Bu
vebalden korkmuyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın
Eyidoğan…
HALUK EYİDOĞAN
(İstanbul) – Teşekkür ederim.
Hem Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına hem de Orman ve Su işleri Bakanlığına sorduk,
İstanbul’da kuzeyde üçüncü köprü ve üçüncü havaalanı yapılacak yani “ihalesi
geldi” falan diyorlar. İhalesi gelmiş olan bir şeyin ÇED raporu olur,
fizibilite raporu olur. Bunları soruyoruz, diyoruz ki: “Sayın Bakanlar,
İstanbul’un kuzeyinde havaalanı, üçüncü köprü ve kuzey otoyolu için ne kadar
ağaç kesilecek?” Cevap yok. “Çevre nasıl kirletilecek, Terkos Gölü nasıl
kirlenecek, Sazlıdere Barajı nasıl kirlenecek, bunların ÇED raporları var mı?”
cevap yok. “Kanal açacağız.” diyorsunuz, “Bu kanalla ilgili bir fizibilite
etüdü, çevre raporu var mı?” Cevap yok. Sayın Bakan, sizi bulduk, Orman ve Su
İşleri Bakanımız yok, lütfederseniz burada cevap bekliyoruz. Sorulara yazılı
cevap vermediniz bari sözlü olarak bekliyoruz Sayın Bakanım.
BAŞKAN – Sayın
Çelebi…
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım,
ben, bugün Ağrı’nın ender yetiştirmiş olduğu iş adamlarından Sayın Hayrettin
Atmaca’nın vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız, dolayısıyla burada
kendilerine başsağlığı diliyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Sayın
Özkan…
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, bu
2/B arazilerinden mağdur olanların isimlerine dikkat ettiniz mi? Hasan,
Hüseyin, Ramazan, Bayram, Ese, Musa, Fadime, Fatma yani Anadolu’nun bağrından
kopmuş çiftçi kardeşlerimiz. Bu isimleri araştırmanızı rica ediyorum. Bu çiftçi
kardeşlerimizin bu taleplerini reddediyorsunuz, bir değişiklik göremiyorum,
bunun üzüntüsünü taşıyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Evet,
Sayın Bakan, buyurun.
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; Bursa Osmangazi ilçesindeki kentsel dönüşüm projesi, Toplu
Konut İdaresi Başkanlığımızla Osmangazi Belediyesi ve Büyükşehir Belediyesi
arasında üçlü protokol kapsamında yapılan ortak bir projedir. Projenin iyi
tarafları var, eleştirilebilecek tarafları var, eleştiriler için ben teşekkür
ediyorum.
Şimdi,
inşaatlarda tabii aksaklıklar vardır, bunları, biz, beş sene içerisinde olan
aksaklıkları gideriyoruz. Müteahhidin teminatı vardır, bu geçici teminatın
hepsi kendisine verilmemiştir, teminat olarak gelen kısmın. Kati kabulden sonra
belli bir miktarı da tutulmaktadır, eksikleri de giderilmektedir. Yalnız,
tabii, günün şartlarına göre, proje, mahallin şartlarına dikkat edilerek
oradaki arsa sahiplerinin hepsine daire verilmesi, daha büyük daire verilmesi
ve fiyatları da yüzde 30 daha ucuza verilmesi şeklinde yapılmıştır. Bunu
özellikle ifade ediyorum. Yani orada 100 bin liraya mal ettiğimiz daireyi 70
bin liraya hak sahiplerine verdik ve orada olan hak sahiplerinin hepsini
yerinde daire sahibi yaptık. Ama bugün için…
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Sadece farklara uyguladınız onu Sayın Bakan, farklara uyguladınız,
toplam maliyete değil. 25-30 bin lira faizle daire başına…
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Hak sahiplerinin hepsine
maliyetinin yüzde 70’inden daha düşüğe daireleri verdik, tamamına verdik.
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Daire başına 30-40 bin lira para aldınız yani o paralara… Taahhütleri
uygulamadan, daha tapuları vermediniz, içeriye giremedi vatandaş, hâlâ sokakta.
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Şimdi, yine, Milletvekilimiz
Sayın Yılmaz’ın sorduğu “16’ncı ve 17’nci maddesinde kaç hektar alana izin
verdiniz?” diye… 16’ncı madde kapsamında 45.315 hektar alana, 17’nci madde
kapsamında da 442.835 hektar alana maden, enerji izinleri verilmiştir.
Sayın Demiröz’ün
sorduğu soru var: “Orman ve Su İşleri Bakanımız Bursa’da 46 proje açıkladı,
ödeneklerini…” Sayın Bakana ben ileteceğim bunu, cevabını yazılı olarak vermeye
çalışacağım.
Sayın Acar’ın
“Antalya Kepez’de…” Şimdi, çok değerli arkadaşlar, burada parselleri mukayese
etmek, kamulaştırmayla, rayiç bedelle mukayese etmek çok doğru değil. Her
parselin kendine mahsus şartları olduğu gibi yıllara sâri olarak da fiyatlar
süratli bir şekilde değişmektedir. Burada tarihine bakmak lazım ve buradaki
parselin konumuna bakmak lazım, büyüklüğüne bakmak lazım. Burada biz devlet
olarak kesinlikle bir haksızlık yapmayız. Yani burada esas itibarıyla
haksızlıkları gidermek için, ortada duran, yıllardan beri kangren olan bir
meseleyi halletmek için ciddi bir adım atılmıştır ve milletvekillerinden, tüm
milletvekillerinden yani burada grubu bulunan dört partimizin
milletvekillerinden çok ciddi katkı yapılmıştır. Bu katkıların sonucunda bugün
bu noktaya gelinmiştir. Bu haksızlıkları gideriyoruz. Yani tapuları iptal
edilenlerin çoğu mahkeme kararlarıyla iptal edilmiştir yani kadastro tespitleri
sırasında kanun gereği orman alanı olan yerler, orman vasfı kazanan yerler
tabii ki orman kadastrosu sebebiyle ve tapu kadastrosu sebebiyle iptal
edilmiştir, daha sonra bunlara vatandaş tarafından itiraz edilmiştir, mahkeme
kararı verilmiş, mahkeme kararı doğrultusunda bu işlemler yapılmıştır ama
bunların haksızlıklarını gidermek için de yine adımları atmaktayız. Yani
bunları yapmak için... Kadastro tespitleri de, şu anda gerek normal kadastro
gerekse orman kadastrosu da yüzde 95 mesafesinde bitirilmiştir. Bu 2/B’nin de
hallolması için… Tabii ki kadastroda bir kısım eksiklikler vardı. Bu süreç
içerisinde bu kadastroları da bitirmeye çalıştık, onun için süre uzadı,
bitirelim ki bundan bir haksızlık olmasın diye. Bunları da özellikle ifade
etmek istiyorum.
İstanbul’da
üçüncü Boğaz köprüsünü inşallah yapacağız, bunun ihale süreci devam ediyor.
Yine İstanbul’da üçüncü havaalanını yapacağız, bunun da ihale süreci devam
ediyor. Yine üçüncü Boğaz köprüsüyle ve havaalanıyla entegre bir şekilde
kuşaklama çevre yolu yapılacak. Bunlar için başlamadan önce ÇED raporları
mutlaka verilecek, ÇED raporu olmadan ruhsat verilemez ve kesinlikle
başlanılamaz. Burada, ağaç eğer kesilecekse kesilecek ağaçların 2 katı kadar
ağaç kendi içerisinde mutlaka dikilecek. Bunları özellikle…
HALUK EYİDOĞAN
(İstanbul) – Nereye dikeceksiniz Sayın Bakan, nereye dikeceksiniz?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Taşıyabildiğimiz ağaçları, yaşı
müsait olan ağaçları taşıyacağız ve diğerlerini de başka taraflarda mutlaka
dikeceğiz, bundan hiç şüpheniz olmasın. Yani çevreye, ormana ve şehrin
konumuna, ekolojisine dikkat etmek suretiyle bu gelişmeleri, İstanbul’umuz için
şart olan gelişmeleri yapacağız.
Sazlıdere
Barajı’nın da konumunu düşünüyoruz. Gerekirse bunu başka tarafa taşıma imkânı
olabilir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Bakan.
Madde 3 üzerinde
iki önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
428 sıra sayılı Kanun Teklifinin 3’üncü maddesinin (e) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(e) “Belediye ve
mücavir alan sınırları içerisinde bulunan ve 31/12/1981 tarihinden önce bilim
ve fen bakımından orman vasfını kaybetmesine rağmen, 6831 sayılı Kanunun 3302
sayılı Kanunla değişik 2’nci maddesinin (B) bendi uygulaması ile Hazine adına
orman sınırı dışına çıkartılma işlemi her ne sebeple olursa olsun henüz
yapılamayan yerler ile 2/B ve orman alanlarının iç içe geçtiği yerleşim
yerlerinin orman kadastrosu ve 6831 sayılı Kanunun 2’nci maddesinin (B) bendi
uygulaması ile 3402 sayılı Kanunun ek 4 üncü maddesine göre kadastro çalışması,
öncelikle büyükşehir belediyesi olan yerlerden başlanılmak üzere en geç bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç bir yıl içinde tamamlanır.
Bu yerler de, bu maddede belirtilen bedeller üzerinden bu Kanun hükümleri
çerçevesinde hak sahiplerine satılır.”
Ramazan Kerim Özkan Ali Sarıbaş Haydar Akar
Burdur Çanakkale Kocaeli
Candan Yüceer Osman Kaptan Vahap Seçer
Tekirdağ Antalya Mersin
BAŞKAN – Şimdiki önergeyi okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 428 sıra sayılı Kanun Teklifinin 3. maddesinin
Teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır Ali Öz Zühal Topcu
Mersin Mersin Ankara
Ali Uzunırmak Seyfettin Yılmaz Münir Kutluata
Aydın Adana Sakarya
Ali
Halaman Mehmet
Günal
Adana Antalya
BAŞKAN – Komisyon
katılıyor musunuz?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) – Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Aydın
Milletvekili Sayın Ali Uzunırmak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, yine bir mantık inşasını da yüce Meclisin dikkatlerine çekmek
istiyorum, bir konuya farklı açıdan bakmak istiyorum. Devleti acemi nalbant
eşeğine döndürdünüz, hiç kusura bakmayın. Beş ay önce yüzde 50’yle gelen,
burada, bir önergeyle yüzde 70’e çıktı. Peki, yüzde 70’e çıktığında gariban
köylü vatandaş veya belli yerlerde arazisi olan vatandaşlar ne yaptı? Şimdiye
kadar konuşan arkadaşlarım hiç kusura bakmasınlar, bu yüzde 70 beş ay önce
Türkiye Büyük Millet Meclisinde karar altına alındıktan sonra bu bedelin
düşürülmesi zannetmeyin ki köylüye yarayacaktır, bu bedelin düşürülmesi… Bu beş
ay zarfında bu ücreti karşılayamayacağını, yüzde 70 olarak çıktığını gören
belli yerlerdeki vatandaşlarınız muhtar senetleriyle zaten ellerindeki bu
arazileri sattılar birilerine. O, bu arazileri toplayanlara yaracaktır Sayın
Bakan çünkü birçok arazi muhtar senetleriyle el değiştirmiştir.
Şimdi, aslında
demokratik bir ülkede, mantık kurulan bir ülkede Meclisin inisiyatif alıp,
böyle bir önergeyi verip, bu arazi değişikliklerini kontrol edip bu önergeyi
verenleri yargılaması lazım. Çünkü, vatandaşı yüzde 70’e yükseltip, beş ay
sonra gel, yüzde 50’ye düşür tekrar. Buradan vatandaşın faydasına bir şey
olmaz, yüzde 70’e çıktığı için ümitsizliğe düşenlerin elinden arazileri
toplayan para babalarının faydasına olur bu iş.
Değerli
milletvekilleri, devleti acemi nalbant eşeğine döndürdünüz dedim. Özür
diliyorum ama olan odur. Bakın, eğer…
Çok meşgul olan
arkadaşlar var. Burada oturmalarına rağmen herhâlde milletvekilleri çok saygılı
davranıyorlar, hem de en ön sırada!
Gazete okuyorsa
milletvekili arkadaşlarımız bir şeyleri görmeleri lazım. Bundan bir hafta önce
bir gazetemizde çıkan haber bu. “Tablet bilgisayarlar” dediniz, “FATİH Projesi”
dediniz, değil mi? Millete ne ümitler aşıladınız, neler yaptınız? Acaba Millî
Eğitim Bakanı da, hani “Ranta uğrayanları biz eleyerek gidiyoruz.” dedi ya
Sayın Başbakan, bundan dolayı mı gitti acaba? Bakın, “Akıllı tahta tableti
tanımıyor.” diyor ve sorulan sorularda “Tablet etkileşimli tahta bağlantısı var
mı?” sorusuna öğrencilerin yüzde 54’ü “Hayır.” diyor, yüzde 46’sı “Evet.”
yanıtını veriyor. Enteresan bir şeyi söylüyorum sizlere değerli arkadaşlar.
Bakın, “Tablet üzerinden iletişim kurulabiliyor ve paylaşımda bulunulabiliniyor
mu?” şeklindeki soruya öğrencilerin yüzde 78’i ve öğretmenlerin yüzde 89,6’sı
“Hayır.” diyor. Öğrenciler de öğretmenler de FATİH Projesi’nde etken değil,
edilgen olduklarını söylüyorlar. “Bu tablet, öğrencilerde yüzde 88,4;
öğretmenlerde ise yüzde 97,3 oranında ifade edildi.” deniliyor. Okuyor musunuz
bunları değerli arkadaşlar?
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Bir sınıf var mı tahtaları çalışan, bir sınıf? Gösteremezler.
ALİ UZUNIRMAK
(Devamla) – Yani, şimdi, Fransa’da iki yüz yıldır aynı, bizde her yıl
değişiyor. On yıllık AKP iktidarı döneminde, 2001’de ilkokula başladıktan sonra
3 liseye giriş, 3 de üniversiteye giriş sistemi değişti bir öğrenci için. İşte
“Muhalefet yok ülkede.” deniyor. Arkadaşlar, siz kendinizin muhalifisiniz. Eğer
bir bakandan bir bakana sistem, metot, müfredat, kadro, her şey değişiyorsa siz
kendi yaptıklarınızı yıkıyorsunuz, yeniden yapıyorsunuz. Sağlık Bakanı, kendi
dönemi içerisinde doktorlardan, Tam Gün Yasası’ndan ötekine varıncaya kadar kaç
defa geri adım attı, bu da öyle bir yasa şimdi. Yazboz tahtası oldu devlet
düzeni. Böyle bir Meclis çalışması, böyle bir devlet mantalitesi… Okuyun biraz
değerli arkadaşlar. Burada yasaya oy verirken, yasaya önerge verirken, kanun
teklifi verirken ne değişiklik yaptığınızı bilin.
Tekrar
söylüyorum: Bir gecede yüzde 70’e çıkarıp ondan sonra, vatandaşın elinden mal
toplayanların, arazi toplayanların, muhtar senetlerini toplayanların kimler
olduğunu biraz vicdanlarınıza danışın. Burada indir kaldır makinesi gibi oy
kullanmayın değerli milletvekilleri.
Dolayısıyla,
maddeler çok önemli değil, önergeler de çok önemli değil. Biliyorum,
reddedeceksiniz ama tarih sizi affetmeyecek.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Önergeyi…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.39
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.50
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN
(Ankara)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 73’üncü Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
428 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesi üzerinde Aydın Milletvekili Sayın Ali
Uzunırmak ve arkadaşları tarafından verilen önergenin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
428 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
428 sıra sayılı Kanun Teklifinin 3 üncü maddesinin (e) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(e) “Belediye ve
mücavir alan sınırları içerisinde bulunan ve 31/12/1981 tarihinden önce bilim
ve fen bakımından orman vasfını kaybetmesine rağmen, 6831 sayılı Kanunun 3302
sayılı Kanunla değişik 2’nci maddesinin (B) bendi uygulaması ile Hazine adına
orman sınırı dışına çıkartılma işlemi her ne sebeple olursa olsun henüz
yapılamayan yerler ile 2/B ve orman alanlarının iç içe geçtiği yerleşim
yerlerinin orman kadastrosu ve 6831 sayılı Kanunun 2’nci maddesinin (B) bendi
uygulaması ile 3402 sayılı Kanunun ek 4 üncü maddesine göre kadastro çalışması,
öncelikle büyükşehir belediyesi olan yerlerden başlanılmak üzere en geç bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç bir yıl içinde tamamlanır.
Bu yerler de, bu maddede belirtilen bedeller üzerinden bu Kanun hükümleri
çerçevesinde hak sahiplerine satılır.”
Ali
Sarıbaş (Çanakkale) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
katılıyor musunuz önergeye?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) – Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın
Sarıbaş mı konuşacak?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Candan Yüceer konuşacak.
BAŞKAN – Sayın
Yüceer, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CANDAN YÜCEER
(Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 428 sıra sayılı Kanun
Teklifi’nin 3’üncü maddesi üzerine verdiğimiz önerge üzerinde şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, orman içinde, bitişiğinde yaşayan yaklaşık 7 milyon
vatandaşımızı mağdur edecek ancak bununla da kalmayıp 75 milyon yurttaşımızı ve
geleceğimizi de etkileyecek bir tasarıyı görüşüyoruz. Bu kanun teklifini,
Büyükşehir Kanunu’ndan, Tapu Kanunu’ndan ve Genel Kuruldan geçirdiğiniz Mera
Kanunu’ndaki değişiklikten ve kentsel dönüşümden de ayrı değerlendirmemek
gerekir çünkü bu yasaların hepsi aynı puzzle’ın parçalarından biridir. Benim
bölgem Tekirdağ’la beraber 29 ilimiz Büyükşehir Kanunu’yla beraber “bütünşehir”
oldu; 16.082 köyümüz mahalle oldu; il özel idaresi, il genel meclisi, 1.582
belde belediyesiyle beraber kaldırıldı. Köylümüzün taşınır, taşınmaz mülkleri,
meralar, otlaklar belediyeye devredildi. Emlak vergisi, çevre ve temizlik
vergisi, yüksek elektrik ve su faturalarıyla ve yol ve kanalizasyon
hizmetlerinde alınacak katkı ve katılım paylarıyla köylümüz pahalı bir yaşama
mahkûm edildi. Yani büyükşehir olmanın faturası köylülerimize ödetilmek
istenmektedir. Bakın, Tekirdağ Malkara ilçemizde köylümüzün alın teriyle,
dişinden tırnağından arttırarak yaptığı ve bölgemizde hayvancılık için hayati
önemi olan, yaklaşık 10 bin kişiye hizmet veren yem fabrikası ellerinden
alınarak belediyeye devrilecek. Peki, köylerimizin tüzel kişiliği, taşınır,
taşınmaz mülkleri, arsaları, meraları, otlakları korunarak büyükşehir olamaz
mıydık? Tabii ki olabilirdik. Ama neden böyle olamayacağını bugünkü
görüştüğümüz kanun bize gayet iyi anlatıyor. Büyükşehir Kanunu’nda meraların
korunduğunu, korunacağını iddia eden iktidar, geçen hafta Genel Kurula
getirdiği düzenlemeyle tarımsal üretim, hayvancılık, ekolojik denge için çok
hayati olan meraları özel sektöre açarak, imara açarak buralara tesis
yapılmasına izin verdi.
Kamuoyunda
kentsel dönüşüm olarak bilinen Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkında Kanun’la mera alanları açıkça tehdit altında.
Değerli
milletvekilleri, 2/B akşamdan sabaha, bugün ortaya çıkmış bir sorun değil.
Türkiye’deki 2/B arazilerinin çok büyük bir bölümü orman köylüsü tarafından
kullanılıyor. Atalarından, dedelerinden, ninelerinden bu yana bu arazileri ekip
biçiyor, ürün elde ediyorlar. 2/B arazilerinin yüzde 33,2’si tarımsal arazi.
300 bin hektar arazi boş. Bu araziler Komisyondaki arkadaşlarımızın bedelin çok
yüksek olmasına itiraz etmesine, uyarmasına rağmen sizler tarafından “Rayiç
bedelin yüzde 70’i üzerinden satılacak.” diye düzenlendi. AKP herkesi kendisi
gibi zenginleşmiş sanıyor ama orman köylümüzde bu paralar maalesef yok. Köylülerin
bu rayiç bedelle yıllardır ekip biçtiği, analarından, babalarından kalan
tarlaları alması mümkün değil.
Şimdi,
getirdiğiniz teklifle yüzde 50’ye indirseniz bile çoğu yerde milyarları bulan
bu rayiç bedeli ödemeleri mümkün değil. Hepiniz de çok iyi biliyorsunuz ki
millî gelirin en az payını alan orman köylülerimizin bu rayiç bedeli sizler
yüzde 20’ye indirseniz bile almaları mümkün değil. Peki, buralar ne olacak?
Satılacak. Köylümüz alabilecek mi? Alamayacak. Dolayısıyla, bu kanun tasarısı
orman köylüleri için, köylülerimiz için getirilmemiş. Rant için getirilmiş. Bu
rayiç bedelleri kime göre, neye göre belirlediğiniz de gerçekten bir muamma
konusu.
Son olarak da
kamu-özel ortaklığı modelini sıkıştırdınız. Kamu-özel ortaklığı modeliyle ağaç
ödeme bedelini ödeyen herkes orman alanına sağlık tesisi ve eğitim tesisi
yapabilecek.
İktidar
olduğunuzdan bu yana mazot fiyatı yüzde 285 artmış, gübre fiyatı yüzde 500
artmış. Şu an 403.800 çiftçinin sadece tarım kredi kooperatiflerine borcu 4
milyar 259 bin 223 lira. Tekirdağ il ve çevresinde 12.085 çiftçinin tarım kredi
kooperatiflerine borcu var. Siz gerçekten köylüyü, üreticiyi, ormanı, meraları
düşünseydiniz bizim teklifimiz olan konut amaçlı kullanmak üzere bina yapmış
olanlara ve tarımsal amaçlı kullananlara emlak vergisi üzerinden, diğerlerine
rayiç bedelinden, orman köylüsüne de bedelsiz olarak verirdiniz. Ama niyet bu
değil. Amaç orman köylüsünü kalkındırmak değil. Amaç üretim değil. Amaç
ormanları, üreticileri, köylüleri ortadan kaldırmak. Maalesef amacınız bu.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır. Malumları olduğu
üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun komisyon metninde
bulunmayan ancak tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı İç Tüzük’ün 87’nci maddesinin
dördüncü fıkrası hükmüdür.
Bu nedenle,
önergeyi okutup Komisyona soracağım, Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 14
üyesiyle katılırsa, önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım.
Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
428 sıra sayılı
kanun teklifine 3. maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddelerin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan Demir Çelik Sırrı Sakık
Şırnak Muş Muş
İdris Baluken Erol Dora Hüsamettin Zenderlioğlu
Bingöl Mardin Bitlis
Değişiklik
Önergesi
Madde 3 –
31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 17 nci maddesinin üçüncü
fıkrası ve ek 11 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN –
Komisyon, salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) – Salt çoğunluğumuz
olmadığından katılamıyoruz Sayın Başkan.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkanım, çağırmadı ki Komisyon üyelerini oraya.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Komisyonu çağırma görevi yok Sayın Başkan.
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) – Okunduğu zaman
çağrılıyor işte, gelsin Komisyon üyeleri.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Çağırsa gelecek arkadaşlar. Hadi çağır, “Buyurun.” de,
davet et.
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) – Öyle bir şey yok.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Komisyon Başkanının çağırma yetkisi yok Sayın Başkan. Siz çağrı
yaptınız ya.
BAŞKAN – Evet,
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
Madde 4’ü
okutuyorum:
MADDE 4- Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN –
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın İlhan Demiröz.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Orman
Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanun ile Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum. Gecenin
ilerleyen bu saatinde hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.
Bu yasa teklifi
içine hazineye ait tarım arazilerinin satışı da konmuştur. AKP Hükûmeti Meclise
getirdiği tüm kanun tasarısı ve kanun tekliflerinin arasına mutlaka ilgisi
olmayan teklifler serpiştirmektedir. Orman köylülerinin kalkınmalarının
desteklenmesiyle ilgili yasa teklifine tarım arazilerinin satışının da
konulması bunun bir örneğidir. Bu örnekle hazineye ait tarım arazilerinin amaç
dışı kullanılmasına olanak sağlanacaktır. Çünkü hazineye ait tarım arazilerinin
satılacak miktarı 2/B arazilerinin toplamının 3 katıdır. Değişik bir ifadeyle,
satılacak tarım arazisi 925 bin hektardır.
Değerli
milletvekilleri, tarım arazileri il emlak müdürlükleri tarafından satılmakta ve
kiraya verilmektedir. Bu tekliflerle ne amaç güdüldüğü kanımca belli değildir.
Rayiç bedelinin yüzde 50’ye indirilmesinde bile bu tarım arazilerini işleyen,
bunlarla geçimini sağlayan, kiralayan çiftçilerimizin bu bedellerle bile bu
arazileri alma şansı yoktur…
ÖNDER MATLI
(Bursa) – Var, var…
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) - …çünkü çiftçiler, köylüler kahvehaneye çıkamıyorlar. Kahvehanenin
camlarında icra tebligatları var, masalarda ise köşe yazarlarının belirttiği
gibi, takım elbiseli, çantalı kişiler oturuyor. Banka avukatı falanca, icra
memuru filanca, ziraai ilaç bayisi çalışanı, gübre firması senetçisi, traktör
tamircisi. Kahvede kim yok? Köylü yok, tahsilatçı çok. Köylü, çiftçi Hükûmet
Programı’nda da yok. Sayın Tarım Bakanının gündeminde de yok. Gündemde olan,
Fransa Hükûmetinden alınan şövalye liyakat nişanı. Üç yıl önce tarım ve hayvancılıkta
sıkıntılı günler yaşayan, eylem yapan, ürünlerini satamayan Fransız çiftçilerin
imdadına Tarım Bakanımız yetişiyor. 2010-2012 döneminde yaklaşık 250 milyon
dolarlık canlı hayvan ve et ithalatı gerçekleşiyor.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – İhracatı söylesene.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Hayvanlarımıza saman bulamıyoruz ama biz Suudi Arabistan’a 6 milyon
baş canlı hayvan gönderiyoruz.
MEHMET CEMAL
ÖZTAYLAN (Balıkesir) – Çiğ makarna veriyoruz.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – 33 milyon tarım arazisini ekmiyor, çiftçi tarlasından uzaklaşıyor,
Tarım Bakanı 5 milyon dönüm Sudan’dan arazi kiralıyor. Değişiklik teklifimizin
son fıkrasında “satıştan sonra on yıl süreyle tarım dışı amaçlarla
kullanılamaz” ibaresinin tapuya konma talebi bundandır, tarım alanlarının
korunmasıdır. O zaman ortaya tarım arazilerinin el değiştirmesi ve tarım
topraklarının amaç dışı kullanılması gündeme gelecektir. AKP Hükûmetinin isteği
de budur. Çıkarmış olduğu tüm yasaların tarım topraklarının, tarım sektörünün
aleyhine olduğunu görebiliriz. Kentsel dönüşüm, afet riskli alanların
dönüştürülmesinde olduğu gibi, tarım alanlarının, meraların, yaylak ve
kışlakların elden çıkarılmasına olanak sağlanmıştır.
Büyükşehir Yasası
ile köy tüzel kişiliklerini ortadan kaldırarak tarıma, çiftçiye ve köylüye bir
kez daha köstek vurulmuştur. Mera, yayla ve kışlaklarda inşaat yapılma izni,
çiftçilerin ruhsatlı olarak kullandıkları derin kuyu pompalarına saat takılması
da tarıma ve çiftçiye verilen bir cezadır.
ÖNDER MATLI
(Bursa) – Hallettik onu.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Bunun sonucu, zarar eden, ürettiğinin karşılığı olmayan, girdi
maliyetinin yüksek oluşu nedeniyle uğraşan çiftçilerimiz maalesef tarım
alanlarından uzaklaşmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, bölgem Bursa’da, kanun çıktığında kesinleşmiş olan 2/B
arazilerinin 14.294 parsel olduğunu, metrekare olarak da 50 milyon 903 bin
metrekare olduğunu ifade etmek isterim. Bu parsellerden büyük bir kısmı… Millî
Emlak müdürü, defterdar ve memurların sayesinde 9.329 kişi müracaat etmiş ama
geriye kalan ilgililer maalesef müracaat edememiştir. 26 şubatta sona eren bu
yasayla bu geri kalan parsel sahiplerinin hangi anlamda nelerle karşılaşacağını
hep beraber ileriki günlerde göreceğiz.
Değerli
milletvekilleri…
ÖNDER MATLI
(Bursa) – Bakan geliyor, Bakan burada.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Vallahi, biraz daha saygı istiyoruz arkadaşlar. Hele Bursa
milletvekilleri, sizin bilhassa…
Bursa’da yapmış
olduğumuz çalışmalarda, aynı özellikleri taşıyan 2/B arazilerinin arasında
korkunç fark olduğu… Gözede’de iki parsel arasında birinin 20 bin, diğerinin 5
bin TL olduğu örneğini verebiliriz. Ayrıca birbirine çok yakın 2/B arazilerinin
olduğu bazı köylerimizde anormal derecede rayiç bedel farklılıklarının olduğunu
da ifade etmek isterim. Büyükşehir belediyesi, belediye ve TOKİ, 2/B arazileri
üzerinde gerekli inceleme ve notlarını aldı, bu yerler satılmıyor. Bu
yandaşlara yetmedi mi rayiç bedellerin yüksekliğinden vazgeçmiyor, önerimizi
reddediyorsunuz? Ne yapmak istiyorsunuz?
Değerli
milletvekilleri, orman köylülerinin kalkınmalarının desteklenmesiyle ilgili bu
yasa teklifinin içerisine, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 11’inci maddesine bir
bent eklenmiştir. Eklenen bentte sağlık ve eğitim tesisleri yapılması maksadıyla
verilen izinlere konu tesislerin kamu-özel işbirliği modeli ile kurulması
düşünülmektedir. Bu konunun tekrar gözden geçirilmesini sağlamalıyız. Artık
ormanlarımızın, isteyen, proje yapan yandaşlara sağlık ve eğitim adı altında
açıldığını hep beraber görmeliyiz.
Bu eklenen
maddeye neden ihtiyaç duyulduğunu anlamakta zorluk çekiyoruz. Bugüne kadar
Orman Genel Müdürlüğü bu tür sağlık, eğitim projelerinde, plan değişikliğiyle
bu bölgelere tesis yapılmasına izin verdiği hâlde bu maddeye niye ihtiyaç duyulmuştur?
O zaman istediği şekilde, istediği bölgelerde projelerle ormanları tahrip
edecektir.
Maden İşletme
Genel Müdürlüğü, MİGEM’in yaptığı gibi, örneğin Bursa’da, Bursa’yı çevreleyen
tüm dağ, tepe, yamaçlar maden arama, taş ocakları ruhsatları verilerek
parsellenmiştir. Siyah çantalılar tarafından bu bölgeler gezilerek parsellenen
dağlarımız şimdi de yeşil çantalılar tarafından parsellenecek ve ormanlarımız
tahrip edilecektir.
Vatandaşımıza
çözüm sunmak amacıyla tüm partililerin barış anlamında ortaya koyduğu ancak her
zamanki tavırlarıyla AKP’nin bu yasa teklifini de ne hâle getirdiğini hep
beraber görüyoruz. Antalya’da köylülerin 2/B protestosuyla karşılaşan Orman ve
Su İşleri Bakanı Sayın Veysel Eroğlu vatandaşları azarlıyor: “Devlet size arazi
satıyor, işinize gelirse alın, işinize gelmezse almayın.” Devletin arazisi,
ayrıca vatandaşlarımıza “Dinlesene, dinleyeceksen dinle, dinlemeyeceksen çık,
git.” gibi ifadeler kullanıyor.
MEHMET CEMAL
ÖZTAYLAN (Balıkesir) - Ne yapsaydı yani?
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Onu öğretirim ne yapacağını.
Sayın Bakan,
Bursa’da Uludağ projeleriyle ilgili yargı konusunda yakınarak “Zamanla
yarışıyoruz, vaktimiz çok kısıtlı.” diyorsunuz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin
zamanı çok mu? Görüşmeden, meslek odalarından görüş almadan, muhalefeti
dinlemeden, yasa teklifi getiriyor ve Türkiye Büyük Millet Meclisini meşgul
ederek, 3’üncü defa değişikliğe gidiyorsunuz, gidecekleriniz hariç.
Sayın Bakana bu
konuda bir tavsiyem olacak: Sayın Bakan, kanun tekliflerinin gerek komisyon
gerekse Genel Kurul görüşmelerinde, başta ana muhalefet partisi olarak
Cumhuriyet Halk Partisinin ve diğer siyasi partilerin görüş ve önerilerine
lütfen kulak verin. Bizleri dinlerseniz çok daha iyi olur diyor, hepinizi
saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. Sağ olun var olun. [CHP ve MHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından alkışlar(!)]
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Demiröz.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına, Aydın Milletvekili Sayın Mehmet Erdem. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU
ADINA MEHMET ERDEM (Aydın) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; 2/B
yasasında değişiklik teklifi üzerine grubum ve şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle şunu
belirtmek istiyorum: 2/B yasası, otuz yılı aşkın bir süreden sonra
çıkarılabilmiş bir yasadır. Çünkü, köylümüzün, orman köylümüzün beklentisi olan
bu yasa, otuz yıl içerisinde birçok iktidarlar ve dönemler geçmiş,
çıkarılamamıştı ve bu 2/B yasası, yine AK PARTİ döneminde çıkarılabilmiş ve
başarılmıştır.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Bir şey başarmadınız ya.
MEHMET ERDEM
(Devamla) – Evet, başarılmıştır.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Bir sene dolmadan 3 defa getirdin, “Başardık.” diyorsun. Neyi
başardın?
MEHMET ERDEM
(Devamla) – Otuz yıl nasıl geçti? Otuz yıl içerisinde bu yasayı neden önce
çıkaramadılar?
Bakın,
Türkiye’nin birçok sorunu var, bu sorunlardan bir tanesi de mülkiyet sorunu.
Bugün, Aydın ilimizden bazı telefonlar aldık, vatandaşlardan, meralardaki
zeytinliklerin, zeytinlik hâline getirilen mera vasfındaki arazilerdeki
sıkıntılarla ilgili şikâyet aldık.
Yine, Aydın’ın
Çine ilçesinde, 1970’li yıllardan bu yana, köy sınırları içerisindeki meralara
yapılan konutlarla ilgili çözülemeyen ve problem oluşturan sorunlarla karşı
karşıyayız yani Türkiye’nin, sadece bu 2/B sorunu değil, daha birçok mülkiyet
sorunu var ve bunları da adım adım çözmemiz lazım. 2/B de çözüm sürecine
girmiştir, elbette bu çözüm süreci içerisinde birtakım sıkıntılar yaşanmaktadır
fakat önemli olan, bu Parlamentonun, bu problemleri, bu sıkıntıları çözmesidir.
Evet, bu
Parlamento, çözüm noktasında üzerine düşen görevi yerine getirmektedir. Ben, bu
noktadan, 2/B yasasının -yine söylüyorum- AK PARTİ döneminde çıkarılmış
olmasının büyük bir başarı olduğunu, tekrar altını çizerek ifade etmek
istiyorum.
Evet, bu araziler
elbette orman köylülerimize kazandırılmalı ama bütün bu arazilerin üzerinde,
hem orman arazilerinin hem diğer hazine arazilerinin üzerinde milletin hakkı
vardır, gelecek nesillerin de hakkı vardır. Oradaki o ince çizgiyi de hiçbir
zaman unutmamamız ve buna göre sorumluluk içerisinde hareket etmemiz gerekir.
Tabii, 2/B
kanununun uygulamasında bazı sorunlar tespit edildi. Bu sorunların çözümüyle
ilgili, geçtiğimiz günlerde, 400 metrekareye kadar olan 2/B alanları için,
satış bedeli konusunda bazı iyileştirmeler gerçekleştirdik. Bugün görüştüğümüz
değişiklik ile de yine tarımsal amaçlı olarak kullanılan yerler için,
taşınmazın yüz ölçümüne ve hak sahibi olunan taşınmazın sayısına bakılmaksızın
satış bedeli rayiç bedelinin yüzde 50’si üzerinden uygulaması hükmü
getirilmektedir. Bu, özellikle tarım faaliyeti yapan, çiftçilikle uğraşan ve bu
2/B arazileri ve hazine arazisi üzerinde tarımsal faaliyet yapan halkımız için,
üreticilerimiz için, çiftçilerimiz için önemli bir değişikliktir. Daha önceki
2/B yasasında yüzde 70 olan rayiç bedel yüzde 50’ye düşürülmektedir ve bu,
çiftçilerimiz için önemli bir değişikliktir. Ayrıca bu tarımsal araziler,
belediye mücavir alan sınırları içerisinde ise beş yılda 10 taksitle, belediye
ve mücavir alan sınırları dışında ise altı yılda 12 taksitle ödeme imkânı
getirilerek daha çok kolaylık sağlanmış. Bu da memnuniyet vericidir.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Niye getirdiniz ya? Daha birinci kanun görüşülürken biz bunları
söyledik.
MEHMET ERDEM
(Devamla) – Yine, 2/B diye bilinen yasada yer alan hazineye ait tarım
arazilerinin hak sahiplerine doğrudan satışında rayiç bedelin yüzde 70’i
üzerinden tespit edilen miktar, yüzde 50’ye düşürülmüştür. Yine, bu,
köylülerimiz açısından ve tarımsal faaliyet yapan çiftçilerimiz açısından
önemli bir kolaylıktır.
HALUK EYİDOĞAN
(İstanbul) – Önümüzdeki hafta yüzde 30’a düşürürsünüz.
MEHMET ERDEM
(Devamla) – Orman köylülerimiz başta olmak üzere, çiftçilik yaparak geçimini
temin edenlere ve bu yasadan istifade ederek tapularını alacaklara hayırlı
olsun diyoruz. Orman köylülerimizin mülkiyet sorunları bu yasal değişikliklerle
çözülmeye devam ediyor, önümüzdeki süreçte de -biraz önce söylediğim- 2/B
benzeri meralardaki sorunlar ve diğer alanlardaki mülkiyet sorunlarının da
çözümü için yine bu Parlamento çatısı altında hep beraber çalışmaları
sürdüreceğiz.
Türkiye’nin
birçok sorununun çözümüne el atan AK PARTİ iktidarları bundan sonra da aynı
kararlılıkla sorunları çözmeye devam edecektir.
Biz inanıyoruz ki
“önce insan” diyoruz ve “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” anlayışı içerisinde
çözüm odaklı siyasetimize devam edeceğiz diyoruz.
Yasa
değişikliğinin hayırlara vesile olması temennisiyle hepinize sevgiler ve
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Şahıslar
adına Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar Akar. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜNYAMİN ÖZBEK
(Bayburt) – Ağabey, vurmazsan alkışlayacağız.
BAŞKAN – Bir
dakika, bir dakika… Hemşehrime laf atmayın sakın ha! Çok da alkış aldı, ona
göre.
Haydi bakalım,
buyurun.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir kez daha 2/B yasasını
görüşüyoruz. Şöyle: Gecenin bu saatinde başınızı iki elinizin arasına alın ve
düşünün. Millet sizi vekil seçmiş, sorunlarını çözmesi için Meclise yollamış ve
sorunlarla hiç alakası olmayan bir şekilde, Meclisi bu şekilde çalıştırma
gayreti içerisindesiniz.
Peki, nasıl bir
şey bu? Bu yasa, biliyorsunuz, hepinizin bildiği gibi üç siyasi partinin de
2011 seçimlerinde programındaydı, 2/B problemi. Biraz evvel AKP’li arkadaşım
konuştu. Geldi, yine “AKP iktidarına nasip oldu.” diyor. Ne nasip oldu
arkadaşım ya? Senin dünyadan haberin yok ya da neyi yapmaya çalıştığından
haberin yok. Ne nasip oldu?
MEHMET ERDEM
(Aydın) – Hangi iktidarın var?
HAYDAR AKAR
(Devamla) – Şimdi bakıyoruz, üç partinin de programında var. AKP iktidar oldu
ve Meclise getirdi. Ne yaptı? Sekiz ay önce, dokuz ay önce getirdiği yasayı
dokuz ay sonra bir kez daha değiştirdi.
Peki, biz ne
dedik getirdiğinizde, komisyonlarda ne söyledik size? Bunu bu şekilde, köylüye,
orman köylüsüne, tarımla uğraşan insanlara satamayacağınızı söyledik,
“Satamazsınız.” dedik, “İnsanlar bunları alamaz.” dedik, siz inanmadınız.
Hatta, biz direttik “Yüzde 70 rayiç bedel yüzde 50 olsun.” dedik ilk seferinde,
“Taksitler de üç yerine dört yıl, dört yerine de beş yıl olsun.” dedik, kabul
ettiniz komisyonda. Buraya geldiniz, aldınız Maliye Bakanından bir talimat
-çiftçinin gırtlağına, orman köylüsünün gırtlağına basacaksınız ya cebindeki üç
kuruşu alacaksınız ya- tekrar bir önergeyle yüzde 70’e çektiniz. Ne yaptınız?
Tekrar o yılları, taksit yıllarını aşağı çektiniz. Peki, ne oldu sonra?
Umduğunuzu bulamadınız. Osman Pepe 24 milyarla yola çıktı, siz 15 milyarla yola
çıktınız, 10 milyara düştünüz, şimdi 5 milyara tav oldunuz. Ya, “IMF’ye 5
milyar borç veriyoruz.” diyeceğinize çiftçiye bunu bedavaya verin, IMF’ye de
vermekten vazgeçin paranız varsa, milleti de aldatmaktan vazgeçin. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
Türkiye’de 18
milyon aile yaşıyor, 18 milyon ailenin yüzde 40’ı bin TL’nin altında bir
ücretle geçiniyor ve Türkiye’nin en yoksul insanları orman köylüleri ve bugün
tarımla uğraşan insanlar, herkes senin gibi tarım ağası değil. Gidersen
bakarsan ilinde insanların bin TL’den daha az bir gelirle geçindiklerini
göreceksin ama, maalesef siz insanların problemlerini çözmek için burada
değilsiniz, bütçe açığını kapatmak için buradasınız. 2013’te 24 milyar dolarlık
bütçeyi özelleştirmeyle, 4,8 milyar dolar bedelli askerlikten beklentinizle ve
2/B’den gelecek paralarla kapatmaya çalışıyorsunuz. Bunların hepsi hikâye, yok
efendim, ormanları ağaçlandıracakmışız, orman köylülerini kalkındırmak için
kullanacakmışız… Deprem sigortalarını kullandığınız gibi kullanacaksınız
bunları, bütçe açıklarını kapatmak için kullanacaksınız. Kimseyi aldatmayın,
kimseyi burada da kandırmayın gecenin bu saatinde. Deyin ki: “Bu yasa doğru
değil.”
Evet, bir kez
daha getirdiniz tam bir ay sonra. Yine arkadaşlarımız bu kürsüden bu yasanın
doğru olmadığını söylediler, orman köylüsünün problemlerini çözmeyeceğini
söylediler, tarımla uğraşan insanların problemlerini çözmeyeceğini söylediler.
Tarım Bakanı
burada, dört tane ana kalem var tarımda. Sürekli sırıtıp duruyor. Neye
sırıtıyorsun? “Git Kandıra’nın köylerine bak.” diyorum. İzmit’ten Kandıra’ya 40
kilometre yol var. On sene önce bir tane emlakçı bulamazdınız, şimdi, yol
boyunca, 40 kilometre boyunca herkes emlakçı olmuş, 3 milyon hektar alan
üretimden çıkmış, 417 bin pancar üreticisi 110 bine düşmüş, Tarım Bakanı
gülüyor, çiftçinin hâline gülüyor, orman köylüsünün hâline gülüyor. Sizi biraz
edebe ve adaba davet ediyorum.
Kocaeli’de 13.157
kullanıcı var ve yüzde 86 oranında başvuru var. Bu yüzde 86 da başvuru parasını
kaldırdığınızda oldu, ikinci yasayı getirdiğinizde oldu, çünkü daha önce kimse
başvurmadı. 2 bin TL’yi ödeyerek insanlar başvuramadı bu yasaya. Şimdi, il genelinde
55 milyon metrekare 2/B arazisi var, bunun 34 milyon metrekaresinin kadastrosu
yapılmış. En fazla 2/B alanlarımız da Kandıra’da ve Gebze’de var.
Sevgili
arkadaşlar, Ketenciler köyünde 2/B arazisine sahip 48 insanımız var. Bu
insanlarımız… 17 TL rayiç bedel konmuş metrekaresine arsanın, 0,68 TL de emlak
bedeli. 17 TL konan 5 dönümlük bir araziye sahip bir insanın 85 milyar TL,
yüzde 50’sini koyduğunuz zaman 40-45 milyar TL para ödemesi gerekiyor. Bunu,
getirdiğiniz yıllara böldüğünüzde, beş yıla böldüğünüzde 10 eşit taksitle
ödediğinde, aşağı yukarı 5 milyar lira…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAYDAR AKAR
(Devamla) – Şimdi düşünün, size soruyorum…
Sormuyorum, iyi
akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Hükûmet
adına, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
On dakika süreniz
var.
Buyurun.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Başkan,
yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi tabii,
değerli konuşmacılar tarımla ilgili konuştular yer yer, zaman zaman ve tarımla
ilgili olarak da gerçek dışı birtakım ifadeler kullanıldı. Hem çiftçinin
alacak-verecek, kredi bulamama vesaire konusu, borçluluk konusu gündeme
getirildi hem de bunun dışında yine tarımla ilgili olumsuz bir tablo çizildi.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; özellikle kayıtlara geçmesi açısından ifade etmek
istiyorum, biraz önce burada dile getirildi, biz iktidara geldiğimiz yıl
Türkiye’de çiftçiler Ziraat Bankasından 227 milyon lira kredi kullanabilmiş.
Yüzde 59 faizle Ziraat Bankası, yüzde 68 faizle de tarım kredi kooperatifleri
Türkiye’de çiftçiye kredi kullandırıyordu.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – O kredilerin çekilip kullanım oranını söyler misin?
ADNAN ŞEFİK
ÇİRKİN (Hatay) – 59 değil Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Yüzde 59’du, yüzde 68 de tarım
krediydi.
Şimdi, Türk
çiftçisi 227 milyon kredi alıyor. Bunun ne kadarını geri ödeyebiliyor biliyor
musunuz? Sadece yüzde 38’ini yani aldığı 100 liranın 38 lirasını geri
ödeyebiliyor, 62 lirasını geri ödeyemiyor. 2012 yılında, sadece Ziraat Bankası
22 milyar lira kredi kullandırıyor -22 milyar, milyon değil- bunun yüzde 99’a
yakınını da çiftçi geri ödüyor. Yani bu, şu demektir: Çiftçi 22 milyar lira
krediyi alıyor, doğru yerde kullanıyor ve borcunun da 100 lirasının yaklaşık 99
lirasını geri ödeyebilecek hâle geliyor ve faiz oranı da yüzde 0 ila yüzde 7,5
arasında değişen oranlarda. Bu önemli bir husus, özellikle bunu ifade etmek
istiyorum.
Şimdi, tarım
arazilerinden, bunların kullanılmamasından, emlakçıların açılmasından falan
bahsedildi. Biz bir kanun çıkardık, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu. Bu
kanun bizim tarafımızdan ilk defa çıkarıldı ve bununla biz, tarım arazilerinin
amaç dışında kullanılmasını önledik. Eğer biz bu kanunu çıkarmasaydık 500 bin
hektar arazi daha bugün tarım dışına çıkmıştı. Bizim çıkardığımız kanunla
başvuru yapıp kendisine izin verilmeyen ve dolayısıyla tarımın içerisinde kalan
500 bin hektar civarında arazi korunmuş oldu, bu şekilde amaç dışına çıkmamış
oldu. Bu da yine önemli bir konu.
Şimdi, tarım
sektörünün büyümesinden, vesaireden bahsedildi. Tarım sektörü Türkiye’de
büyüyor. 23,7 milyar dolarlık bir tarım hasılasını Türkiye 62 milyar dolara
çıkardı ve 62 milyar dolarlık hasılayla da Avrupa Birliği ülkeleri içerisinde 1’inci
sıraya, dünya ülkeleri içerisinde de 7’nci sıraya yükseldi.
Şimdi, sözün
burasında, Fransa’yla ilgili bir husus söylendi, “Çiftçi ve tarım, Tarım
Bakanının gündeminde yok. Tarım Bakanının gündeminde Fransa’dan aldığı şövalye
nişanı var.” denildi. Onu da söyleyeyim, Avrupa’nın en büyük tarım üreticisi
ülkesi Fransa idi 2002 yılında ve biz 2008 yılından itibaren Fransa’nın önüne
geçtik, dolayısıyla şu anda Türkiye’nin tarımsal üretim değeri Avrupa
Birliğinde Fransa’nın da önünde ve 1 numara.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Fransa’dan ithalatımız ne oldu Sayın Bakan?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Söyleyeyim, söyleyeyim.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – İthalatımızı söyleyin.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Söyleyeceğim. Bakın,
söyleyeceğim, oraya geleceğim zaten tam da onu…
Şimdi, bir
arkadaşımız dedi ki: “Tarım Bakanı Fransa’dan işte ithalat yaptı, onun için ona
şövalyeli nişanı verdiler.” Eğer ithalat ile şövalye nişanı verilseydi, bizim
Fransa’ya vermemiz gerekiyordu. Bizim Fransa’ya vermemiz gerekiyordu, neden?
Şimdi şurayı iyi dinleyin: 2011 yılında Türkiye’nin Fransa’ya tarım ihracatı
487 milyon dolar, aldığı da 365 milyon dolar, fark 127 milyon dolar yani
Türkiye 127 milyon dolar tarımsal dış ticaret fazlasına sahip. Kiminle?
Fransa’ya karşı. 2012 yılında Türkiye 469 milyon dolar tarım ihracatı
gerçekleştirmiş Fransa’ya, aldığı da 338 milyon dolar. Fark ne? 131 milyon
dolar yani Türkiye’nin Fransa’ya 2012 yılında da dış ticaret fazlası 131 milyon
dolar.
Şimdi, eğer
ithalat ile şövalye nişanı verilecekse bizim Fransa’ya vermemiz lazım, Fransa
Tarım Bakanına vermemiz lazım; Fransa Hükûmetinin Türkiye’nin Tarım Bakanına
vermesi değil. Dolayısıyla, orada onu istismar etmeyin. Türkiye Cumhuriyeti’nin
bakanına verilmiş, benim şahsım hiç önemli değil, benim şahsımın yerine bir
başka arkadaşım olabilirdi ama kesinlikle bir AK PARTİ’li olurdu o, dolayısıyla
ona verilirdi bu nişan. Bu, Türkiye’ye verilmiş ve orada da açıklaması da şu,
Fransız Hükûmeti şunu söylüyor, diyor ki: “Türkiye Cumhuriyeti Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı, G20 sürecinde, dünyadaki gıda güvenliği ile ilgili olarak
yaptığı olumlu katkılardan ve alınan kararlardaki olumlu etkilerinden dolayı,
Türkiye’deki tarımsal gelişmelerden dolayı, tarım alanında şövalye nişanına
layık görüldü.” diye veriliyor. Onu da özellikle burada sizinle paylaşmak
istiyorum.
Türkiye’de gerek
tarımda gerek hayvancılıkta sektör diğer sektörlerde, diğer alanlarda olduğu
gibi büyüyor. On sene önceye göre daha az insan aynı alandan daha fazla üretim
yapıyor. Bu, destekleme politikasıyla sağlanan bir husustur; yapılan
stratejiyle başarılan, elde edilen bir başarıdır. Nasıl oldu? 1,8 milyar
liralık toplam tarım desteğini biz 2013 yılında 9 milyar liraya çıkardık. Bu
senenin sadece ilk iki ayında ödediğimiz, yaklaşık 2 milyar lira ve iki ayda
ödediğimiz 2002 yılında Türk çiftçisine bir yıl içerisinde verilen toplam
destekten daha fazla.
Dolayısıyla, bu
Hükûmet bir stratejiyle bu meseleyi ele aldı. Türkiye’nin gerek bilgi ve teknoloji
kullanımı gerek girdilerinden sağlanan gelişmeler gerekse bu alanda
verimlilikle ilgili alınan tedbirler ve tarıma dayalı sanayinin geliştirilmesi,
alt yapı hizmetlerinin geliştirilmesiyle birlikte bu sektör büyüdü, önemli bir
noktaya geldi. Bundan sonraki süreçte de inşallah çok çok daha iyi bir noktaya
gelecek, bizim beklentimiz, çalışmamız bu yönde.
Gerek gıda
güvenliği ile ilgili gerekse güvenilir gıda ile ilgili, bunun temini ile ilgili
alınan birçok tedbir var. Türkiye bu alanda dünya standartlarında -gerçekte- şu
anda hem üretim yapıyor, gıda güvenliği sorunu yok hem de üretilen gıdalar
sağlık ve hijyen yönünden güvenilir. Bu alanda da Türkiye büyük bir başarı
sağlamış, dünyanın birçok ülkesine örnek teşkil edecek düzeyde.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben bu açıklamayı yapmak durumunda kaldım, özellikle
kayıtlara geçmesi açısından.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Bakan.
Şahısları adına
son söz Adana Milletvekili Sayın Seyfettin Yılmaz’a aittir.
Buyurun.
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Efendim
Sayın Demiröz?
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) – Sayın Bakan benim sözlerimle ilgili… Fransa’dan almış olduğu şövalye
liyakat nişanıyla ilgili düzeltme yapacağım konular var. Müsaade ederseniz…
BAŞKAN – Şimdi
Sayın Yılmaz konuşsun, sizi dinleyeceğim, ondan sonra. Nedir? Çünkü adınızı
anmadı, bir. İkincisi…
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) – Adımızı anmada ama…
BAŞKAN – Hayır,
hayır… Kötü bir şey söylemedi. Hayır, sizinle ilgili kötü bir şey söylemedi. O
şövalye nişanının niçin verildiğini söyledi. Yani ben rencide edici bir laf
duymadım da onun için söylüyorum.
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) – Hayır, bizim bunu yanlış kullandığımızı, demagoji yaptığımızı ifade
etti.
BAŞKAN –
“Demagoji” lafı da etmedi. Yok, öyle bir söz duymadım, dikkatle izledim çünkü
ben de. Sadece, o şövalye nişanının hangi katkılarından dolayı verildiğini
söyledi.
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) – 167 milyon dolarlık bir cari artışın olduğunu söyledi. Ben de onların
olmadığını…
BAŞKAN – Neyse
Sayın Demiröz, bu saatten sonra dövüşecek hâlim yok.
Sayın Yılmaz,
buyurun.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bir cümleyle
Sayın Tarım Bakanına cevap verip esas olan konumuz 2/B’ye geçmek istiyorum.
Sayın Bakan tarımla ilgili bir şey konuştuğunda, rakamlarla çıkıp buraya
konuşuyor. Ben Sayın Tarım Bakanına bir teklifte bulunacağım. Ben bu hafta sonu
Adana Karataş Tuzla’da çiftçilerle toplantı yaptım. Çiftçilerimiz gerçekten ya
banka kredilerinin altında eziliyor ya da tefecilerin eline düşmüş. Eğer bu
rakamlarınıza bu kadar güveniyorsanız, öyle, sizi partililerinizin götürdüğü
değil de, beraber -ben de Tarım Komisyonu üyesiyim Sayın Bakan- elimizi kolumuzu
sallaya sallaya şu çiftçilerin arasına bir girelim de bu konuşmaları bir de
orada yapın, ne cevap alacaksınız… Eğer buradan sözünüz varsa, buyurun beraber
Adana’ya bir gidelim. Söz olarak alabilir miyim Sayın Bakan?
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Yoksul çiftçileri sevmez onlar.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Her gün oradayım.
SEYFETTİN YILMAZ
(Devamla) - Tamam… Her gün orada değilsiniz.
Bakın, Sayın
Bakan Adana’ya gidiyor, partilileri, aldığı yerlere, oraya götürüyor;
sanıyorlar ki tarım çok iyi. Ben de diyorum ki: Bu kadar kendine güveniyorsan,
bu kadar rakamlarına güveniyorsan… Ben bu hafta sonu Adana’da bütün çiftçilerle
toplantı yaptım ve gezdim, ya banka kredilerinin altında boğulmuşlar ya da
tefecilerin elinde inim inim inliyorlar. Eğer bu kadar rakamlarınıza
güveniyorsanız, burada Mecliste bu rakamları övmek yerine, size diyorum ki,
hodri meydan Sayın Bakan, ikimiz, kimseyi almadan, gelişigüzel, şu çiftçilerin
içerisine bir gidelim de bu konuştuklarınızı orada bir anlatın bakalım, ne
cevap alacağınızı göreceksiniz Sayın Bakan.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Ziraat odası şövalye nişanı verecek mi, niye gelsin oraya?
SEYFETTİN YILMAZ
(Devamla) - Sözünü veriyorsan bu Mecliste söz olarak alalım ama buraya çıkıp
rakamlarla insanları kandırmanın veya yanlış bilgi vermenin, yanıltıcı bilgi
vermenin doğru olmadığını söylüyorum.
Ben gittim,
gördüm. AKP’ye yüzde 70 oy çıkmış köye de gittim, size oy vermiş köylüyle de
görüştüm, hepsi inim inim inliyor. Lütfen bu konuşmalarınızı gelin o köylerde
yapın.
Değerli
milletvekilleri, 2/B’de sınıfta kaldınız, Hükûmet olarak sınıfta kaldınız,
Adalet ve Kalkınma Partisi olarak sınıfta kaldınız. Eğer gömleğinizin ilk
düğmesini yanlış iliklersiniz son düğmesini doğru iliklemeniz mümkün değildir.
Nereden belli yanlış iliklediğiniz? Dokuz ay içerisinde üçüncü kanun teklifiyle
karşımızdasınız.
Alınan karar
gereği son konuşmayı yapıyorum. Bir daha geleceksiniz, hep söyledim. Bu
şartlarda bu insanlara bu yerleri satamazsınız ve uygulayamazsınız. Yanlışı
baştan yaptınız. Orman ve Su İşleri Bakanı kendi konusu olmasına rağmen ne
komisyona geliyor ne Meclise geliyor, çünkü bu yasayı savunacak dirayet, bilgi
birikimi ve cesaret kendisinde yok. Yüreği yetseydi de buraya gelseydi, açık
söylüyorum, söyleyeceğimiz çok şey vardı ama gelemedi, gelemiyor çünkü ilk
hatayı Orman ve Su İşleri Bakanı yaptı.
Bakın “Bu konuya
para olarak bakarsanız yanlış yaparsanız.” dedik, Orman ve Su İşleri
Bakanlığının yapması gereken şuydu: Bu yasanın adı Orman Köylülerinin
Korunması, Kalkınması ve Desteklenmesi Yasası ama Orman Bakanı kadastroyla
beraber bu işin sosyal boyutlarını bir kenara bırakarak Hazineye, Millî Emlake
olduğu gibi 2/B’yi devretti “Ben bu işten çıktım.” dedi. Biz bunları konuşurken
tünelden tweet atıyor.
Şimdi, eğer, bu
olaya para gözüyle bakarsanız yanlış yaparsınız değerli arkadaşlar, yanlış
yapmaya da devam ediyoruz. Bir nebze iyi, yani buna da şükür, en azından bizim
aylarca komisyonlarda, Meclis Genel Kurulunda bunları defalarca dile
getirmemize rağmen dokuz ay sonra bizim dediğimiz noktaya gelmeniz gene olumlu
bir gelişme, destekliyoruz.
Bas bas bağırdık,
dedik ki: “Bu köylülerin çay içecek parası yok, bunları gider görürseniz,
yaşarsanız, bu insanların 2 bin lirayı verecek güçlerinin olmadığını
görürsünüz.” Israrla dediniz ki: “Verirler.” ve gördünüz sonuçta, müracaatlar
yüzde 34-35’te kalınca 2 bin lirayı kaldırdınız. Sonra da iki ay önce
getirdiniz, kanun teklifiyle bunu düzelttiniz.
Gene yanlış
yapıyorsunuz. Bakın, Anadolu’nun birçok coğrafyasında şu anda ekmeğinin, aşının
peşinde olan birçok vatandaşımızın, müracaat etmesine rağmen birçok yeri
alamadığını göreceksiniz. Yine bu kürsüden bunları hatırlatacağım ve
söyleyeceğim. Alma şansları yok, alamayacaklar. Yani birilerinin tuzu kuru
olabilir, birileri, dün içinden çıktığı o fakirleri, fukaraları, ezilmişleri,
garipleri, gurabaları unutmuş olabilir; bugün, sizin yol arkadaşlarınız
zenginler olabilir, sermaye sahipleri olabilir ama o insanların çığlığını
duymak lazım; bugün, buraya geldiler, Anadolu’nun her tarafından çığlıkları
yükseliyor ve alamayacaklar. Satamayacaksınız, birkaç ay sonra yine
getireceksiniz ama olan o gariban köylümüze oluyor, gariban çiftçimize oluyor,
gariban vatandaşımıza oluyor.
Hayırlı akşamlar
diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Yılmaz.
Buyurun Sayın
Demiröz.
Bakın, en ufak
bir sataşma yoktu ama ben size gene söz veriyorum ama bu da kayıtlara geçsin,
sataşma mataşma yoktu.
Buyurun.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Sataşma olsa da olmasa da…
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) – Rahatsız mı oldun Recep Bey?
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Sataşmayla ne ilgisi var?
BAŞKAN – Allah
rızası için ya! Bir de siz konuşmayın.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Bursa Milletvekili İlhan Demiröz’ün, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in görüşülen kanun teklifinin 4’üncü
maddesi üzerindeki konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan
Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasının 22 milyarlık bir krediyle ve bu kredinin
yüzde 99’unun geri döndüğünü ifade ediyor ama bu rakamı verirken Sayın Bakanın
özel bankalardan kullanılan kredileri de lütfen dile getirmesi gerekir.
Çiftçilere sorarsanız, bu takla attırmadır. Gelin, kahvehanelerde çiftçilerin
bankalarla ilgili nasıl takla attıklarını hep beraber soralım.
İkincisi, “Kanun
çıkartıyoruz:” diyorsunuz, doğrudur. Mesela “Toprak Koruma Kanunu” dediler,
katılıyorum ama Toprak Koruma Kurulu 9 kişiden oluşmakta, bunun 6 kişisi
atanmış, 3 tanesi sivil toplum örgütleri içerisindendir. Örneğin, bölgemde
Bursa’da Cargill’de 212 bin metrekarelik birinci sınıf tarım arazisine, günde 3
bin ton su çekilen yere nişasta bazlı şeker fabrikası kurulmuştur. Buna müsaade
eden yine Tarım Bakanlığıdır. Bu konuda hiçbir şekilde tarım alanlarının
korunmadığını, Büyükşehir Yasası’yla, Afet yasasıyla derin kuyulara takılan
pompalarla çiftçilerin… Ve her konuda rahatsızlık verdiğini ifade etmek
istiyorum.
Fransa’yla ilgili
söylemek istediğim husus şudur arkadaşlar: Fransa, üç yıl önce...
Hafızalarınızı lütfen tazeleyin, hepsi yollardaydı çiftçilerin, yolları
kesiyordu, grev yapıyordu ama biz bu 2010 ve 2012 yılları içerisinde 250 milyon
dolarlık canlı hayvan ve et ithal ettiğimizi söyledik. Lütfen, bu tür yanlış
bilgilerle olayı saptırmamamız gerektiğini, Sayın Bakanın tüm rakamları tüm
açıklığıyla hepimize vermesi gerektiğini ifade ediyor, tekrar teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Rize Milletvekili Nusret Bayraktar ve Kars Milletvekili
Yunus Kılıç ile 16 Milletvekilinin; Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun ile
Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin;
Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (2/1256, 2/1257) (S. Sayısı: 428) (Devam)
BAŞKAN – Madde
üzerinde bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
428 sıra sayılı Kanun Teklifinin 4’üncü maddesinde yer alan “yayımı” ibaresinin
“Resmi Gazetede yayımı” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Vahap Seçer Haydar Akar Osman Kaptan
Mersin Kocaeli Antalya
Ramazan Kerim Özkan İlhan Demiröz Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Burdur Bursa İstanbul
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet,
katılıyor musunuz?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – İstanbul
Milletvekili Sayın Aslanoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri hepinize
saygılar sunuyorum.
Bu yasa, teknik
bir yasa. Ben yasa üstünde konuşmayacağım ama bir tarafı Millî Emlak. Millî
Emlak uzun yıllardır, dün de, evvelsi gün de, daha evvelsi gün de hem
vatandaşın hem kamunun hakkını azami ölçüde koruyan bir kurumdur. Ben on bir
yıldır bu Meclisteyim. Millî Emlakin ne kadar titiz çalıştığını itiraf
ediyorum. Hem kamunun hem vatandaşın her türlü ihtiyacını ve vatandaş odaklı,
kamunun da hakkını koruyan bir kurumdur. Yıllardır böyle bir geleneği var,
kimse de değiştiremedi. Millî Emlak arazi de satabiliyordu, arazi de
kiralayabiliyordu, her türlü yetki Millî Emlak ve Maliye Bakanlığındaydı ama
her ne hikmetse altı ay önce veya yedi ay önce Millî Emlakten tüm bu yetkiler
alındı.
Dikkatinize
sunuyorum arkadaşlar. Kişinin veya bir kurumun 5 dönüm arazisi var, içinde 12
metre Millî Emlakin yeri var. Millî Emlakin hiçbir yetkisi yok. 12 metre
arkadaşlar. Alacak da bir kurum da olabiliyor, vatandaş da olabiliyor. 12 metre
için siz dört ay, beş ay Başbakanlıktan cevap bekliyorsunuz. Böyle bir şey
olmaz arkadaşlar. Bu kadar mı güveniniz yok? Yıllardır kamunun hakkını da,
vatandaşın hakkını da koruyan bir kuruma bu kadar mı güven duymuyorsunuz?
Ben şunu net
söylüyorum, eğer birileri bir yolsuzluk arıyorsa Millî Emlakte aramasın, siyasetçide
arasın!
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Aaa!
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Bu olmadı şimdi!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Siyasetçinin elini değmeyen…
NİHAT ZEYBEKCİ
(Denizli) – Siyasetçi!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Aynen, aynen bunu söylüyorum.
Arkadaşlar, bir
kamu kurumu veya bir belediye “Kültür evi yapacağım.” diyor, İstanbul’da bir
ilçede…
NİHAT ZEYBEKCİ
(Denizli) – Gecenin bu saatinde siyasetçiyi…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Nedir? Elini kolunu kaldırma, otur oturduğun yerde!
NİHAT ZEYBEKCİ
(Denizli) – Ne diyorsun sen ya!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Otur oturduğun yerde, elini kolunu kaldırma!
BAŞKAN – Lütfen
birbirinizle tartışmayın.
NİHAT ZEYBEKCİ
(Denizli) – Ne diyorsun sen ya!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Elini kolunu kaldırma, otur oturduğun yerde! Elini aşağı
tut! Elini aşağı tut!
NİHAT ZEYBEKCİ
(Denizli) – Bu yanlış, olmaz!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Evet, aynen söylüyorum, hiç yanlış değil! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Eğer bir belediye Millî Emlakten bir yer kiralamak
istiyorsa –ya, bu kamu kurumu, kamu kurumu-. niye esirgiyorsunuz? Bir kültür
evi yapacak bir belediye veya 15 metre müşterek bir arazi satacak, neden bir
yetki vermiyorsunuz? Tamam, eğer tüm yetkiyi devretmiyorsanız belli limitler
getirin. Bir kısım -Bakanınıza güvenmiyor musunuz?- limiti Sayın Bakana verin
belli limite kadar, bir kısım limiti Millî Emlak Genel Müdürlüğüne verin. Yani
5 liralık işi de, 10 bin liralık işi de, 100 bin liralık işi de, hepsini
Başbakanlığa göndermek bürokrasinin kendisidir, bu bir güvensizliktir. Bu,
vatandaşı bürokrasiye boğmaktır, kamu kuruluşlarını bürokrasiye boğmaktır. Ben
net söylüyorum: Millî Emlak vatandaş odaklı ve kamu odaklı bir kurumdur. Belli
yetkilerini elinden almayın. Belli yetkileri eğer… Maliye Bakanımıza -hepimizin
Bakanı- belli bir limitte niye güvenmiyorsunuz? Eğer belli limitin üzerinde
Başbakanlığa gidecekse hayhay gitsin ama Millî Emlak bu ülkede yıllar boyu son
derece kamu adına ve vatandaş odaklı bir kurumdur.
Hepinize saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 5’i
okutuyorum:
MADDE 5 – Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – 5’inci
maddede Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Artvin Milletvekili Sayın Uğur
Bayraktutan.
Buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
kamuoyunda “2/B” diye adlandırılan yasanın 5’inci maddesiyle ilgili Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yasanın muhalefet
şerhine baktım, Sayın Grup Başkan Vekilimiz Akif Hamzaçebi tarafından verilen
muhalefet şerhinde, daha önce verilen yasada o tarihte yapılan konuşmada
deniliyor ki: “Muhtemelen önümüzdeki günlerde ve önümüzdeki aylarda bu yasanın
değişikliğine ilişkin bir önerge gelecektir, bir kanun teklifi gelecektir.
İnşallah yanılmak isterim ama…” Ne yazık ki Sayın Grup Başkan Vekilimiz
yanılmadı.
Biliyorsunuz
“2/B” diye adlandırılan, 31/12/1981 tarihi itibarıyla orman vasfını kaybetmiş
olması nedeniyle orman sınırlarının dışına çıkartılmış arazilere ilişkin bir
yasayı görüşüyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, geçen günlerde bir cezaevini ziyaret ettim, oradaki hükümlülerle,
tutuklularla görüştüm. Onlardan bir tanesinin bana söylediği ilginç bir sözü
sizlerle paylaşmak istiyorum. Dedi ki: “2/B bizler için de çok önemlidir.”
Düşündüm 2/B bunlar için niye önemlidir diye. Dedi ki: “Beden ve beyin
sağlığımızı ‘2/B’ diye nitelendiriyoruz, cezaevinde yaşamanın en önemli
koşullarından bir tanesi budur diye. Bizim için de çok önemlidir.” 2/B
cezaevindeki insan için ne derecede önemliyse, bugün çıkartmış olduğumuz yasa
da orman köylüleri için, özellikle bütün bir ülke için çok önemli bir yasa.
Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisine özellikle Antalya’dan gelen, 50’yi aşkın
otobüsle gelen insanların sorunu, Türkiye’nin her tarafındaki insanların
sorunu, özellikle Karadeniz’de yaşayan insanların da ciddi sorunu.
Ben uzun yıllar
avukatlık yaptım. Yasadan yani 2/B pozisyonuna gelene kadar insanların
özellikle Karadeniz’de, benim seçim bölgemde yaşadığı sorunları sizlerle
paylaşmak istiyorum. Özellikle 1956 yılında Orman Genel Müdürlüğünün yapmış
olduğu uygulamaları sizlere anlatmak istiyorum.
1956 yılında,
orman olmayan bir arazi için, 31/12/1981 itibarıyla, o tarih itibarıyla
üzerindeki bitki örtüsü nedeniyle Orman Genel Müdürlüğü şöyle bir uygulama
yapıyor: “Siz, şurada yapacağımız tespitte bu yerler orman olsa bile herhangi
bir şekilde itiraz etmeyin, itiraz etmezseniz yarın bir gün bu arazileri size
2/B yoluyla devrederiz.” şeklinde pratikte böyle bir uygulama var değerli
arkadaşlarım.
Biz ormanlara
önem veriyoruz ama bir yandan da vatandaşla devleti karşı karşıya getiren
uygulamaların özellikle benim seçim bölgemde, Karadeniz’de nasıl olduğunu
anlatması açısından ilginç bir olay var.
2/B’nin esas
dayanağına ilişkin temel öngörü şu: 2/B olabilmesi için o bölgede önce Orman
Genel Müdürlüğüne yani ormanın mülkiyetine ait olan birtakım arazilerin olması
gerekir ve daha sonra da -en iddialı açılımlardan bir tanesi- bu arazilerde,
ormandan açma yoluyla vatandaşların bunları tarım arazisi hâline getirmesidir.
Böyle bir hâl, böyle bir tablo ne yazık ki yoktur, bunu anlatmaya çalışıyoruz.
Diyoruz ki: Özellikle bizim bölgemizde, Karadeniz’de, ne yazık ki, tarım
arazisi niteliğinde olan bu alanlar 31/12/1981 baz alınarak ormanla
ilişkilendirilmiş hâle getirilmeye çalışılıyor. Özellikle kadastro
tespitleriyle ilişkili davalara baktığınız zaman, orman kadastrosuyla ilişkili
kadastro tespiti, itiraz ve tescil davalarına baktığınız zaman, o davalardaki
sonuçların ne şekilde çıktığına ilişkin kararları gördüğünüz zaman bunun ne
derece önemli bir kanayan yara olduğunu görürsünüz değerli arkadaşlarım.
Özellikle bu
davalarda, avukat arkadaşlarımız Karadeniz’deki bu tip davaları almamaya
çalışıyorlar çünkü davanın bir tarafı orman olduğu zaman, değerli
milletvekilleri, davalar genellikle olumsuz sonuçlanıyor. O nedenle avukat
arkadaşlarımız bu davaları almıyorlar. Bu davalarda bilirkişilik yapan kişiler
de çaresiz kalıyorlar. Neden? Genellikle mahkemeler bu tip davalarda
bilirkişileri… Esas, pratikte görev alan orman mühendislerinin yanında onları
seçmiyorlar; üniversitelerde, uygulamadan gelmeyen, daha çok teorik eğitim
almış olan kişileri seçiyorlar. Öyle olunca da genelde bu tip bilirkişi
raporlarında, ne yazık ki, hep orman yönünde, lehte kararlar çıkıyor. Hâkimler
de yargıya bu tip davalar intikal ettiği zaman kendilerine göre de, “muhik
sebep” diyeceğimiz, “haklı sebep” diyeceğimiz birtakım sebepler buluyorlar. AKP
Grubu içindeki hukukçu arkadaşlarım da benim ne demek istediğimi iyi
anlıyorlardır dikkatli dinlerlerse. Genelde hâkimler şunu diyorlar: “Bu tip
kararlarda eğer biz ‘orman’ demezsek yani açılmış olan, kadastro tespitine
itiraz ve tescil davalarında ret kararı verirsek veya kabul verirsek, orman
olduğunu iddia edersek, ne yazık ki Yargıtay 20. Hukuk Dairesi orada heyula
gibi duruyor. Bütün vermiş olduğumuz kararlar buradan dönüyor.” Yani
bilirkişiler bu konuda çaresiz, avukatlar bu konuda çaresiz. Avukatlar da
olayın bir tarafı ama hâkimler de kendilerine göre haklı nedenler
oluşturuyorlar çünkü alt mahkemede verilen kararlar, eğer “Orman değildir,
tarım arazisidir.” şeklinde kararlar verilse bile ne yazık ki -yanlış hesap
Bağdat’tan döner hesabı- Yargıtay 20. Hukuk Dairesinden dönüyor değerli
arkadaşlarım.
Benim anlatmak
istediğim olay şu: Pratikte insanların karşılaştığı sorunları özellikle benim
seçim bölgemde -sadece Artvin için demiyorum. Karadeniz, biliyorsunuz,
ormanlarıyla önemli olan bir bölge- bu bölgede özellikle yargı açısından
karşılaştığımız sorunları sizlere anlatmaya çalışıyorum. Bu tip durumlarda
Orman Genel Müdürlüğü özel bir format dilekçeyle davaları açıyor. O format
dilekçelere baktığımız zaman bütün dilekçeler “kes, kopyala, yapıştır”
yöntemiyle açılmış davalar yani bir yerin özelliğine ilişkin açılmış davalar
değil, o formatlar belli, o formatların altına atılan imzalar da belli.
Onlardaki “deliller” kısmına baktığınız zaman, özellikle “hava fotoğrafları,
memleket haritaları, orman tahdit sınırları ve bilirkişi raporları” diye bazı
deliller konuluyor bunlara ilişkin. Bu hava fotoğraflarına baktığınız zaman,
orada uygulanması gereken hava fotoğrafları en azından 1945 tarihli olması gerekirken
yani baz olarak alınması gereken hava fotoğrafları 1945 tarihli olması
gerekirken, 1959 tarihli ve daha sonraki hava fotoğraflarıyla alınıyor.
“Memleket
haritaları” diye bir delil konuyor orman idareleri tarafından, bu memleket
haritaları da ne yazık ki o bölgenin arazi yapısını inceleyen topoğrafik
haritalar değil. Bunlar askerî haritalar, stratejik önemi olan haritalar. Bu
nedenle, bu haritaların da maddi anlamda delil teşkil etmesi açısından
mahkemeleri ne yazık ki yanlış yönlendiriyorlar, orman tahdit sınırları yanlış
yönlendiriliyor, bunlar içerisinde, biraz önce bahsettiğim gibi, bilirkişi
raporları yanlış yönlendiriliyor, bilirkişi raporları yanlış olarak konuluyor,
biraz önce de ifade ettiğim gibi, özellikle, botanik raporları olmadığı için hem
memleket haritaları hem amenajman planları hem diğer deliller yanlış
yorumlanıyor.
Bakın, mülkiyet
hakkı en kutsal haktır. Davacı tarafın veya davalı tarafın, yani ormanla karşı
karşıya gelen Karadenizli vatandaşlarımızın veya ülkenin her yanındaki
vatandaşlarımızın en önemli delillerinden bir tanesi tapu senedidir değerli
arkadaşlarım. Tapu senedi ne yazık ki dikkate alınmıyor. Bu ülkedeki en önemli
haklardan bir tanesi mülkiyet hakkıdır. Mülkiyet hakkı bir anlamda göz ardı
ediliyor. Tanık ifadeleri, mahallî bilirkişi ifadeleri, özel idare tahrir
kayıtları, tapu senetleri, zilyetlik senetlerinin hiçbir önemi yok. Orman
elinde bir tane belgeyle geliyor davaya geldiği zaman. Bu bütün bir toplum için
kanayan yaradır. Bir orman kadastro teknisyeninin altında imzası olan o
haritanın altında eğer o tarihte bir yeşil alan olarak gösterilen bir belge
varsa -ki o belge tek taraflı bir belgedir, sadece altında bir orman kadastro
memurunun veya orman teknisyeninin imzası vardır- o belge maddi anlamda delil
teşkil ediyor. Siz de o belgeye karşılık hangi tanığı dinletirseniz dinletin,
hangi mahallî bilirkişi beyanıyla bunun karşısına çıkarsanız çıkın veya “Daha
yıllardan beri bu yeri kullanıyoruz.” deseniz, elinizde tapu senedi de olsa,
mülkiyetinizi ispat edeceğiniz belge de olsa bunun geçerli olması mümkün değil.
Böyle bir sorunla karşı karşıyayız.
Yani bir anlamda
Karadenizli kendi arazisini koruyorken, arazisinin içerisinde tarım yaptığı
hâlde, orada orman ağacı varsa, o orman ağacını koruyorken cezalı duruma
düşüyor. Yarın, bir gün bilirkişi oraya geldiği zaman, bu arazinin içerisinde
rapor düzenliyorken “Burada bir peruka çalısı vardır.” diye bir cümleyi oraya
düştüğü zaman, temyize gittiği zaman Yargıtaydan geri geliyor.
Ben buradaki
konuşmamı yanlış anlamanızı istemem yani bir kanayan yarayı sizlere anlatmaya
çalışıyorum. Orman tabii ki Türkiye’nin zenginliğidir, hepimizin onurudur ama
olayın bir başka boyutunu anlatmaya çalışıyorum. Yani bir kimsenin tarım
arazisi niteliğinde olan, aynı dosyada tarımcının, ziraatçı bilirkişinin “tarım
arazisi” demiş olduğu, ormancı bilirkişinin ise “ormandır” dediği alanda
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi iki raporu gördüğü zaman, çelişkide, hiçbir şekilde,
asla tarımdan yana bir değerlendirme yapmıyor değerli arkadaşlar.
O nedenle, tarım
arazisi kapsamında olan, insanların kadimden beri kullanmış olduğu, atasından, dedesinden
kalan, bugüne kadar kullanmış olduğu arazilerin bir bölümü yargı organı
aracılığı ile, ihtilaflar aracılığı ile ne yazık ki orman mülkiyetine geçiyor.
Bu, tabii, büyük bir genelleme böyle. Ben orman niteliğinde olan, orman vasfı
taşıyan arazileri bir kenara koyuyorum ama gerçekten vatandaşın kullanmış
olduğu, tarım arazisi kapsamında olan bu arazilerde ne yazık ki Orman Genel
Müdürlüğü tarafından 31/12/1981 tarihi baz alınarak, “Önümüzdeki günlerde bir
kadastro tespiti yapıldığı zaman 2/B’de bunlar 2/B kapsamına alınır ve sizlere
bunları tekrar satarız.” diye böyle bir programla, böyle bir siyasetle
vatandaşın karşısına çıkılıyor. Böyle bir durumda da vatandaşla devleti karşı
karşıya getiriyoruz.
Ben Sayın Bakana
daha önceden de sordum, özellikle kadastro mahkemelerindeki kadastro tespitine
itiraz ve tescil davalarının sonuçlanma şekilleri -ret ve kabul şeklinde-
Yargıtaydan geçme oranları dikkate alındığı zaman, özellikle Karadeniz
Bölgesi’nde bu olayın kanayan bir yara olduğunu, devletle vatandaşı karşı
karşıya getirecek kadar vahim bir durum arz ettiğini, tarım arazisiyle orman
arasındaki o ince çizginin bazen başka taraflara kaydığını ve vatandaşı mağdur
ettiği gerçeğini göz önüne almak zorundayız.
2/B tabii ki
önemlidir, bu sorunu aşmak zorundayız. Bakın, birtakım uyarılar yapıyoruz, bu
uyarılar sonuçsuz kalıyor. Bugün işte Türkiye Büyük Millet Meclisine kadar
gelen bu haykırış bundan dolayıdır. 2/B anlamında birçok şey tartışıldı ama ben
bu sorunun da kanayan bir yara olduğunu, Karadeniz’de özellikle tarım arazisi
ve orman vasfı arasındaki bu ince çizgiyi de yüce heyetinize arz etmek istedim.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Bayraktutan.
Şahıslar adına
Antalya Milletvekili Sayın Gürkut Acar.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 428 sıra sayılı Kanun
Teklifi’nin yürütme maddesiyle ilgili önergemiz üzerine söz aldım. Sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Bu görüştüğümüz
teklif, AKP’nin muhalefeti yok sayan anlayışıyla bir yere varılamayacağını
gösteren örneklerden biridir. AKP’nin, AKP grubunun yapboz kanunlarından
biridir. Arkadaşlarımız da söylediler, bir yıl geçmeden üçüncü değişiklik
yapılıyor. Eğer, siz, vatandaşı, hukuku, adaleti bir kenara bırakıp gözü kara
bir şekilde hareket ederseniz varacağınız nokta budur. Bu düzenlemenin içinde
yine adalet yoktur, yine vatandaş yoktur. Yandaşları kayırma vardır,
yabancılara kaynak aktarımı vardır. Biz, 2/B arazilerindeki adaletsizliği önleyelim
derken, orman alanlarında yeni yağma ve talan kapıları açılmaktadır.
Anayasa Mahkemesi
birçok kez bunu iptal etti ama Adalet ve Kalkınma Partisi ne mahkeme tanır ne
hukuk. Türkiye’de okul yapacak, hastane yapacak başka yer kalmadı mı ki
ormanları betonlaştırıyorsunuz? AKP döneminde 178 bin hektar orman alanı taş
ocakları için, yollar için tahrip edilmiştir, 3,5 milyon metreküp ağaç
kesilmiştir.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Dikilen yerler…
GÜRKUT ACAR
(Devamla) – Ormanlar yok edilirken, Bakan orman alanlarımızın büyüdüğünü
söylemektedir. Bir yere ağaç dikmek, bir yeri fidanlarla doldurmak orayı orman
yapmaz. Asırlık ağaçları kesip, ormanları yok edip taş ocağı açacaksınız, sonra
da 50-60 yıl orman olsun diye bekleyeceksiniz. Ormanları korumak yerine vatandaşın
sağlığını bozuyorsunuz, sonra da ormanlarda hastane bahanesiyle yabancılara ve
yandaşlara yeni yağma alanları ve kapıları açıyorsunuz. AKP’nin zihniyeti de
budur ama bu zihniyetin Türkiye’ye yararı olmadığı açıktır. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Değerli
arkadaşlarım, sinirlenmeyin, dinleyin, belki bir konu işinize yarar. Siz adalet
yolunu tıkadınız, hukuk yolunu tıkadınız, kıymet takdiri hakkında dava
açılamayacağını kanuna yazdınız, emlak vergisi verirken yapılan kıymet takdiri
hakkında dava açılabiliyor, 2/B konusundaki takdir hakkında dava açılamıyor,
böyle hukuk ucubesi olmaz. Anayasa’da “İdarenin her tasarrufu hakkında dava
açılabilir.” yazdığı hâlde siz “dava açılamaz” hükmünü koyarak Anayasa’yı ihlal
ettiniz. “Gelin, emlak vergisi değeri üzerinden satış yapın.” diyoruz,
dinlemiyorsunuz, yoksul köylümüzü eziyorsunuz.
Bakınız, 2/B
arazilerinin en fazla olduğu ve en değerli olduğu il, seçim bölgem Antalya’dır.
Antalya’da yaklaşık 41 bin hektar 2/B alanı vardır. Bu konuda en fazla isyanın
olduğu yer de Antalya’dır. Antalyalılar geçen günlerde sokaklara çıktı,
defterdarlığa yürüdü, bugün de topraklarına sahip çıkmak için 2 bin kişi
Ankara’ya geldi.
Bakınız, değerli
arkadaşlarım, elim kolum iptal edilmiş tapularla dolu, bunlar Türkiye
Cumhuriyeti tapuları, şu gördüğünüz de Osmanlı tapusu. Bunların hepsi 2/B
alanı, ormana girdi diye iptal edilmiş olan tapulardır.
Değerli
arkadaşlarım, bakınız, bu insanlar Türkiye Büyük Millet Meclisine geldiler,
isyanlarını dile getirdiler. Bu zulmün sorumlusu bizzat AKP Hükûmetidir,
muhalefeti dinlemeyen AKP grubudur. Buradan, topraklarına sahip çıkan Kaş’tan
Gazipaşa’ya kadar tüm Antalyalıları yürekten kutluyorum, saygıyla selamlıyorum.
AKP’nin zulmüne karşı başkaldırmışlardır, bugün Ankara sokaklarındaydılar.
Yoksul vatandaşı yok sayıp, vatandaşın, köylünün, üreticinin ekonomik gücünü yok
sayıp parmak hesabıyla iş yaparsanız, işte, böyle vatandaşı çileden
çıkarırsınız. Bir de işin içine siyasi ilişkileri sokarsanız, yandaşlarınıza,
partililerinize, milletvekillerinize kıyak yaparsanız, yoksul köylüye,
çiftçiye, vatandaşa 3, partilinize 1 derseniz, vatandaş isyan eder. Bugün,
Ankara sokaklarında 2 bin kişi bu nedenle sokaklardaydı.
Değerli
arkadaşlarım, 2/B arazilerinin satışı belki AKP iktidarına bir miktar sıcak
para sağlayacaktır ancak var olan sorunları gidermeyecek, büyük ölçüde haksız kazanca
yol açacaktır. Ayrıca şunu unutmayın, satarak bir yere varılamaz. İktidara
geldiğinizden beri satıyorsunuz, Türkiye’nin dev tesislerini iki, üç yıllık
kârlarına sattınız. 300 milyon dolarlık fabrikayı alana, 2 milyar dolarlık
barajı bedava verdiniz. Topraklarımızın neredeyse sınırsız şekilde yabancılara
satışının yolunu açtınız. Ormanları, 2/B’leri satıyorsunuz. Müflis tüccar
gibisiniz, elde avuçta ne varsa satıyorsunuz. Ama Türkiye’de ne işsizlik
azalıyor ne yoksulluk azalıyor fakat yeni zenginlerin sayısı, AKP’li
zenginlerin sayısı artıyor. Şimdi de yeni 2/B zenginleri yaratacaksınız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜRKUT ACAR
(Devamla) – Bu adaletsiz düzenlemelerle bunun yolu açılıyor. Türk halkı ve
Antalya halkı bunun hesabını mutlaka sizden soracaktır.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Acar.
Madde üzerinde
bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
428 sıra sayılı Kanun Teklifinin 5 inci maddesinde yer alan “Bakanlar Kurulu”
ibaresinin “Maliye Bakanı” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Sarıbaş Haydar Akar Vahap Seçer
Çanakkale Kocaeli Mersin
Osman Kaptan Ramazan Kerim Özkan Gürkut Acar
Antalya Burdur Antalya
Mehmet
Akif Hamzaçebi
İstanbul
BAŞKAN – Komisyon
katılıyor musunuz?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) – Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor musunuz?
AVRUPA BİRLİĞİ
BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın
Hamzaçebi, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 19 Nisan 2012
tarihinde kabul edilen 6292 sayılı Kanun’un görüşmeleri sırasında bu kürsüden
kullandığım bir cümleyi, daha sonra 30 Ocak tarihinde kabul edilen yasa
sırasında aynen olmamakla birlikte tekrar ettim, buradan onu bir kez daha
söylemek istiyorum: Bu yasa da derde deva olmayacak. Bu teklifin
yasalaşmasından sonra bunu düzeltmek için tekrar bir yasa teklifi veya kanun tasarısını
buraya getirmek zorunda kalacaksınız. Evet, gülümsüyorsunuz, buna siz de
inanıyorsunuz, biliyorum. O günlerde tekrar bu hatırlatmamı size bir kez daha
hatırlatacağım. Haklı çıkmış olmaktan mutlu olmuyorum, tam tersine üzülüyorum
çünkü önemli olan vatandaşın sorununun çözülmesidir. Ben haklı çıkmışım,
vatandaşın sorunu çözülmemiş, bu bana mutluluk vermez.
Bu teklifle yine
de sorunları çözülebilecek olan vatandaşların sorununun çözülmesinden mutlu
oluruz ama sorunu çözülemeyecek büyük bir kitlenin yine olduğu yerde kalacağını
biliyoruz. Sorunu çözülecek olan vatandaşlarımıza engel olmak istemediğimiz
için bu yasaya karşı herhangi bir şekilde bir olumsuz tavır da takınmıyoruz.
Söylediklerimiz kabul edilmemiş olmasına rağmen -3’üncü maddedeki Anayasa’ya
aykırı düzenleme hariç- diğerleri nedeniyle yeter ki vatandaşımızın sorunu bir
miktar çözülmüş olsun ama bizim idealimiz, arzumuz tüm vatandaşların, tüm 2/B
mağduru, daha doğrusu 2/B arazisini kullanan vatandaşların sorunlarının
çözülmesidir.
Değerli milletvekilleri,
bir hükûmet ne zaman ki hazine arazilerinden büyük bir kaynak sağlamayı
umuyordur, ne zaman ki umudunu buna bağlamıştır o hükûmet yolcudur demektir.
Geçmişteki tecrübeler bana bunu göstermiştir. Doğru Yol Partisi ve Sosyal
Demokrat Halkçı Parti Koalisyon Hükûmetini hatırlıyorum, ben Millî Emlak Genel
Müdürüydüm, o Hükûmet o dönemde kamu arazilerinin satışından büyük bir gelir
elde etme umuduna kapıldı ama bu umut tahakkuk etmeden o Hükûmet sona erdi.
Yerine Refahyol Hükûmeti geldi. Rahmetli Sayın Necmettin Erbakan
Başbakanımızdı. Ben yine bürokraside aynı görevi yürütüyordum. Sayın Erbakan da
o meşhur kaynak paketlerini hep bu gayrimenkul satışlarına, varlık satışlarına
bağlamıştı ama o Hükûmetin de ömrü yetmedi maalesef. Sonra gelen 57’nci Koalisyon
Hükûmeti yine bu varlık satışlarına büyük bir umut bağladı fakat maalesef,
onların da bu umudu tahakkuk etmedi. Sizler bu noktaya yeni geldiniz yani on
yıllık Hükûmet döneminizin sonunda buraya geldiniz ve 2/B arazisinin satışından
büyük bir gelir bekliyorsunuz. Birkaç yıl önce buradan beklediğiniz geliri 25
milyar dolar olarak ifade etmiştiniz, şimdi bu oldukça aşağılara inmiş durumda.
Sanıyorum bu teklifin yasalaşmasından sonra bu rakamınız biraz daha aşağı
inecek ama bu teklifin gösterdiği şudur: Siz de hükûmete veda etme aşamasına
gelmiş durumdasınız, hayırlı olsun.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Allah Allah!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, bakın, 6292 sayılı Yasa çıktı,
onda değişiklik yapan ikinci düzenlemeyi konuşuyoruz. Bu üç yasanın da devlet
teşkilatı içerisinde büyük yük yüklediği üç tane konum vardır: Tapu Kadastro
Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü ve Millî Emlak Genel Müdürlüğü. Bu yükün
bu teşkilatlarda o personel tarafından nasıl kaldırılacağını bu tasarılar, bu yasalar
hesap etmiyor. Şimdi, diğer iki kurumun görevi bitti, görev Millî Emlak Genel
Müdürlüğünde. Bundan sonra Millî Emlak Genel Müdürlüğü çok ağır bir görev ifa
edecek ama kısıtlı olanaklarla fedakârane bir şekilde çalışacak olan Millî
Emlak personeli bu tasarıda yok, görülmemiştir, hatırlanmamıştır. Bu satışlar
bitene kadar en azından bu Millî Emlak personeline fazla çalışma imkânını
tanıma anlayışını maalesef bu tasarılara, bu yasalara yerleştirmediniz.
Dünya kadar
sorunu var Millî Emlak personelinin, onlara girmeyeceğim ama bu personeli yok
sayan bir anlayışın ben bu yasada başarılı olacağı kanaatinde değilim. Fedakâr
Millî Emlak personelini, Maliye Bakanlığı personelini buradan saygıyla
selamlıyorum ve hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Teklifin tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Teklif kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Alınan karar
gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 6 Mart 2013 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.