Fatma GÜNGÖR Normal Fatma GÜNGÖR 2 0 2013-05-15T07:38:00Z 2013-05-15T07:38:00Z 143 78918 449833 3748 1055 527696 14.00 false 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false TR X-NONE X-NONE 0 nk 0 nk

 

DÖNEM: 24                            CİLT: 41                    YASAMA YILI: 3

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

58’inci Birleşim

29 Ocak 2013 Salı

 

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMA

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Gürsoy Erol’un, ekmek israfının önlenmesine ilişkin gündem dışı konuşması ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

2.- Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan’ın, enerji sektörünün sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın, Antalya’da yaşanan ve yaşanmakta olan sel felaketlerine ilişkin gündem dışı konuşması

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, 28 Ocak Misakımillî’nin kabulü ile 29 Ocak Batı Trakya Türklerinin Toplumsal Dayanışma ve Millî Direniş Günü’ne ve ocak ayında PKK’nın saldırıları sonucu hayatını kaybeden 143 vatandaşımıza Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

2.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, yağışlardan zarar gören Antalyalılara geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ve Suudi Arabistan’a hayvan ihracatı yapılacağı haberlerinin doğru olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

3.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, madencilerin Zonguldak’ta ve tüm ülkede taşeronluğun kaldırılmasını istediklerine ilişkin açıklaması

4.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Sarp Sınır Kapısı’nda yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması

5.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Üsküdar ilçesinin bazı mahallelerinde yaşanan imar sorununun çözülmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

6.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Donanma Komutanının istifası üzerine Başbakanın yaptığı açıklamalara ilişkin açıklaması

7.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, esnaf ve sanatkârların ciddi ve acil çözüm bekleyen sorunlarının sosyal sorunlara dönüşmekte olduğuna ilişkin açıklaması

8.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın, Kocaeli’deki kanser ölümlerinin önüne geçilmesi için gerekli çalışmaların bir an önce yapılmasını beklediklerine ilişkin açıklaması

9.- Antalya Milletvekili Yusuf Ziya İrbeç’in, insan hayatı ve tarihî değerlerimizi risk altında bırakmamak için Hükûmetin gerekli tedbirleri alması gerektiğine ilişkin açıklaması

10.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Dini ve Sosyal Hizmet Vakfına ve solculuğun ulvi ve ahlaki bir erdem olduğuna ilişkin açıklaması

11.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, bazı ilçelerdeki yargı çevresi değişikliklerinin vatandaşları mağdur ettiğine ve bu kararların değişmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

12.- Muş Milletvekili Demir Çelik’in, Şırnak’ta bir halı sahanın istinat duvarının heyelan nedeniyle yıkılması sonucu hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet dilediğine ve heyelan bölgesindeki evlerin boşaltılması nedeniyle mağdur olan vatandaşların sorunlarının giderilmesini beklediklerine ilişkin açıklaması

13.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, İstihdamın Teşviki Kanunu’nun uygulama süresinin 31/12/2012 tarihinde sona ermesiyle büyük mağduriyetler yaşandığına ve bu kanunun uygulamasının devam etmesi ya da benzer bir kanunun çıkarılması gerektiğine ilişkin açıklaması

14.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker’in, Gaziantep’te hayvancılık yapan vatandaşların zor durumda olduğuna ve tarımda sulama için kullanılan kuyulara sayaç bağlanmasını doğru bulmadığına ilişkin açıklaması

15.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Sosyal Güvenlik Kanunu’ndan dolayı çok sayıda esnafın mağdur olduğuna ve bu mağduriyetlerin giderilmesi için yasada birtakım değişikliklerin yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

16.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz’ın, Yozgat çiftçisinin 2012 yılından kalan buğday prim desteğinin ne zaman ödeneceğini öğrenmek istediğine ve Yozgat’ta et kombinasında 11’inci aydan beri kesim yapılmadığına ilişkin açıklaması

17.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin Ankara şubesine yapılan Maliye denetimi ve kesilen cezalarla ilgili bilgi almak istediğine ilişkin açıklaması

18.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemir’in, AKP Hükûmetinin basın üzerindeki baskısının sınır tanımadığına ve başka ülkelere de ulaştığına ilişkin açıklaması

19.- İzmir Milletvekili Rıfat Sait’in, 29 Ocak Batı Trakya Türkleri Millî Direniş Günü’nün 25’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

20.- Amasya Milletvekili Ramis Topal’ın, Amasya’da, Merzifon-Osmancık arasında D-100 kara yolunda çalışmaların on yıldır devam ettiğine ve ne zaman tamamlanacağını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

21.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, zeytinyağı taban fiyatının düşük olması sebebiyle üreticilerin zor durumda olduğuna ilişkin açıklaması

22.- Manisa Milletvekili Sakine Öz’ün, Salihli’nin Beylikli ve Yeşilova köyleri arasındaki köprünün sel nedeniyle yıkıldığına ve vatandaşların mağdur olduğuna ilişkin açıklaması

23.- Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu’nun, 29 Ocak Batı Trakya Türkleri Millî Direniş Günü’nün 25’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

24.- İstanbul Milletvekili Melda Onur’un, Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin’in kendisinin sözleriyle ilgili ifadesine ilişkin açıklaması

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Bakanlar Kurulunda görev alan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın istifa ettiklerine ve istifalarının kabul edildiğine ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 109 ve 113'üncü maddeleri uyarınca Mardin Milletvekili Muammer Güler’in İçişleri Bakanlığına, Adana Milletvekili Ömer Çelik’in Kültür ve Turizm Bakanlığına, Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı’nın Millî Eğitim Bakanlığına, Edirne Milletvekili Mehmet Müezzinoğlu’nun Sağlık Bakanlığına atandıklarına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1092)

B) Önergeler

1.- Bitlis Milletvekili Vahit Kiler’in, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin önergesi (4/87)

2.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, (2/142) esas numaralı 4/11/1984 Tarihli ve 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/88)

C) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 20 milletvekilinin, Kahramanmaraş’ta zeytin yetiştiriciliği konusunda yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/482)

2.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya ve 22 milletvekilinin, Kamu Özel Ortaklığı kapsamında yapılan projelerin uygulanabilirliği ve fayda-maliyet analizlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/483)

3.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ve 21 milletvekilinin, Kars Organize Sanayi Bölgesi ve Küçük Sanayi Sitesinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/484)

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- BDP Grubunun, İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve arkadaşlarının, Türkiye'de iş cinayetlerinin ve taşeronlaşmanın araştırılması ve durumun ortaya konulması, iş cinayetlerinin engellenmesi amacıyla 14 Mart 2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun 29 Ocak 2013 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- AK PARTİ Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun 5, 12, 19 ve 26 Şubat 2013 Salı günkü birleşimlerinde bir saat süreyle sözlü soruların görüşülmesini müteakip diğer denetim konularının görüşülmeyerek gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 6, 13, 20, ve 27 Şubat 2013 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin önerisi

VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Almanya’daki Deniz Feneri davası ile ilgili bazı iddialara ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/148) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

2.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, jokeylerin sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/699) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

3.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana ve ilçelerinde yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/751) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

4.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, TMO’nun açıkladığı buğday alım fiyatlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/762) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

5.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, 2011 yılındaki et, et ürünleri ve hayvan ithalatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/782) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

6.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Macaristan’dan yapılan hayvan ve et ithaline ilişkin sözlü soru önergesi (6/783) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

7.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, TMO’nun buğday stokuna ilişkin sözlü soru önergesi (6/787) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

8.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, sözleşmeli tarıma ilişkin sözlü soru önergesi (6/788) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

9.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’taki arazi toplulaştırmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/792) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

10.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, tarım ve tarıma dayalı sanayide kullanılan enerji maliyetlerinin yüksekliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/793) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

11.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta ve diğer illerde tarıma dayalı sanayi için üretimin teşvik edilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/800) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

12.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Şaphane’de kurulmak istenen sülfürik asit tesisinin tarımsal ürünlere etkisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/813) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

13.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, çiftçilere yapılacak gübre ve yem desteklerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/814) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

14.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, TAR-GEL kapsamında mühendis ve veteriner hekim istihdamına ilişkin sözlü soru önergesi (6/833) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

15.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın merkez birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/847) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

16.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Altıntaş’taki birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/848) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

17.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Aslanapa’daki birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/849) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

18.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Çavdarhisar’daki birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/850) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

19.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Domaniç’teki birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/851) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

20.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Dumlupınar’daki birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/852) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

21.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Hisarcık’taki birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/853) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

22.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Emet’teki birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/854) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

23.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Gediz’deki birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/855) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

24.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Simav’daki birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/856) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

25.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Şaphane’deki birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/857) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

26.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Pazarlar’daki birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/858) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

27.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Tavşanlı’daki birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/859) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

28.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, hububat üretiminin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/874) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, et ithalatına ve hayvancılığın teşvikine ilişkin sözlü soru önergesi (6/875) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

30.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/879) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

31.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Iğdır’da tarımın geliştirilmesine ve desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/901) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

32.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Iğdır’da pancar ekiminin desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/904) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

33.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, DAP destek kredilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/905) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

34.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Çatalca’da görülen hayvan ölümlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/923) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

35.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, Nevşehir’de don nedeniyle zarar eden patates üreticilerinin mağduriyetine ve alınan önlemlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/924) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

36.- Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, sel felaketinden zarar gören arı yetiştiricilerine yapılan yardımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/929) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

37.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, limon ve turunç üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/935) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

38.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yer fıstığı üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/936) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

39.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, arpa üretimi ve ithalatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/937) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

40.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, üzüm üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/938) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

41.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, tütün üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/939) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

42.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, karpuz üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/940) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

43.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, şeker pancarı üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/941) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

44.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, incir üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/942) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

45.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, şeftali üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/943) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

46.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, elma üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/944) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

47.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bal üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/945) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

48.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, susam üretimi ve ithalatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/946) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

49.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bağ alanlarının genişletilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/948) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

50.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, soya üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/949) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

51.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ayçiçeği üretimi ve ithalatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/951) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

52.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, patates üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/953) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

53.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, pamuk üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/956) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

54.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, nohut üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/958) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

55.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, mercimek üretimi ve ithalatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/960) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

56.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren mandalina ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/961) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

57.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, limon üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/962) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

58.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kuru soğan üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/963) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

59.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kuru fasulye üretimi ve ithalatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/964) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

60.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kayısı ve zerdali üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/965) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

61.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kavun üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/966) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

62.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, portakal ve mandalina üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/967) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

63.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren portakal ağacı sayısına ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/968) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

64.- Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, sel felaketinden zarar gören narenciye üreticilerine yapılan yardımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/969) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

65.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz’ın, kamu kurum ve kuruluşlarına KPSS puanı ile yapılan personel alımlarında organik tarım mantarcılık ve tarımsal sulama yönetimi bölümlerine kadro açılmamasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/979) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

66.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren badem ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/999) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

67.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, badem üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1000) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

68.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren ceviz ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1001) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

69.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, domates üretimi, ihracatı ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1002) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

70.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Başkanlığınca yapılan personel alım sınavıyla ilgili bazı iddialara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1003) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

71.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yem üreticilerinin sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1008) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

72.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren Antep fıstığı ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1009) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

73.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, toplam kestane üretimi ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1010) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

74.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, pamuk üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1011) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

75.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, patates üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1012) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

76.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, salatalık üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1013) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

77.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, şeker pancarı üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1014) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

78.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, tütün üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1015) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

79.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren fındık ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1016) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

80.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, fındık üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1017) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

81.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren kayısı ve incir ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1018) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

82.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren kestane ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1019) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

83.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, antep fıstığı ve ceviz üretimine, üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1020) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

84.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren elma ve şeftali ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1021) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

85.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, süt inekçiliğine destek verilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1022) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

86.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da hayvancılığın desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1053) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

87.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, suni bal denetimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1081) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

88.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, 2010-2011 yıllarında hayvan sağlığı için kullanılan antibiyotiklere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1082) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

89.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’taki Tarım Kredi Kooperatiflerine borçlu çiftçi sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1083) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

90.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, kayıt dışı gıda üretiminin denetimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1084) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

91.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Türk Gıda Kodeksine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1085) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

92.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, nişasta bazlı tatlandırıcı üretimine ve kullanıldığı sektöre ilişkin sözlü soru önergesi (6/1086) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

93.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, eğitime tâbi tutulan çiftçi sayısına ve organik tarım konusundaki eğitime ilişkin sözlü soru önergesi (6/1087) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

94.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, 2010-2011 yıllarında yaş sebze meyve üretimi ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1088) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

95.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, tarımsal sulamada kullanılan elektrik fiyatlarında indirime gidilip gidilmeyeceğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1089) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

96.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta sulama birliklerine borcu olan çiftçilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1090) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

97.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, sertifikalı tohum kullanan çiftçi sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1092) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

98.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, et ithalatı ve hayvancılık politikalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1100) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

99.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, süte karşı başlatılan aleyhte kampanyaya ve süt tüketimini artırmaya ilişkin sözlü soru önergesi (6/1102) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

100.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, et fiyatlarında üretici ile tüketici fiyatları arasındaki farka ilişkin sözlü soru önergesi (6/1103) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

3.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 32 Milletvekilinin; Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (2/1137, 2/739) (S. Sayısı: 396)

X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, araç ve lojman tahsis edilen bürokratlara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/12834)

2.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Antalya-Burdur-Isparta bölgesi elektrik dağıtım ihalesine ve ihaleyi kazanan şirketlere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/12881)

3.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Atatürk’ü anma ve millî bayramları kutlama törenlerine katılımına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı  (7/13559)

4.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer’in, narenciye ürünlerinin tanıtımı için çekilen bir reklam filmine ilişkin Başbakandan sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/14429)

5.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker’in, okul kıyafetinde serbestliğin sektör üreticilerine olumsuz etkisine ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/14443)

6.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Eurovision Şarkı Yarışması’na katılım sağlanmamasına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/14480)

7.- İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın, İzmir’de kaçak akaryakıtların sağlıksız koşullarda bekletildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/14541)

8.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, İzmir-Gaziemir’de eski bir kurşun döküm fabrikasına ait atıklara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/14542)

9.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, yabancılara taşınmaz satışı ile ilgili mevzuata ve Manisa’da yabancılara taşınmaz satışına,

Yabancılara taşınmaz satışı ile ilgili mevzuata ve ülkemizde yabancılara taşınmaz satışına,

Yabancılara taşınmaz satışı ile ilgili mevzuata ve 2-B’li arazilerin yabancılara satışına,

Yabancılara taşınmaz satışıyla ilgili verilere ve mütekabiliyet esasına,

2003-2012 yılları arasında yabancılara taşınmaz satışına,

İlişkin soruları ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/14543), (7/14544), (7/14545), (7/14546), (7/14547)

10.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı istihdamla ilgili verilere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı  (7/14682)

11.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın, Yuvacık Barajı’ndaki su miktarına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı  (7/14718)

12.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, Balıkesir’in Dursunbey ilçesinde bir köydeki göletin hizmete açılmasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı  (7/14728)

13.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Elbistan’da tarım arazilerinin sulama imkânlarına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/14729)

14.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Bakanlık tarafından açılışı yapılan eserler için harcanan tanıtım ve reklam giderlerine ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/14744)

15.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, bazı Orman Bölge Müdürlüklerinin çeşitli harcamalarına,

Ankara Orman Bölge Müdürüne,

İlişkin soruları ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/14745), (7/14746)

16.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Özürlü Memur Seçme Sınavına ve boş engelli kadrosuna ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/14820)

17.- Kastamonu Milletvekili Emin Çınar’ın, Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde TOKİ tarafından yapılması planlanan çalışmalara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/14892)

18.- Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, Antalya’da yer alan bir bölgenin imar sorununa ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı  (7/14893)

19.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, kaçak yollarla ülkemize sokulmak istenirken yakalanan ve el konulan mallara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/14971)

20.- Mardin Milletvekili Erol Dora’nın, Turgutlu Çaldağı bölgesinde bir maden şirketine ruhsat verilmesine ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/15061)

21.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, emekli olan ve göreve yeni başlayan orman işçileri ile orman işçisi ihtiyacına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/15065)

22.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, odun dışı orman ürünleri ile ilgili çalışmalara ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/15066)

23.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Osmaniye’de özel sektöre tahsis edilen orman alanlarına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/15069)

24.- Ağrı Milletvekili Halil Aksoy’un, Ağrı’da meydana gelen orman yangınlarına ve ağaçlandırma çalışmalarına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/15070)

25.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, akaryakıt kaçakçılığı ile mücadeleye ilişkin sorusu ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı (7/15092)

26.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Ardanuç ilçesinde kurt ve ayı saldırıları nedeniyle hayvanların telef olmasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/15347)

27.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından kullanılan makam araçlarına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/15374)

28.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, kiralama yoluyla kullanılan araçlar ile TBMM eski başkanlarına tahsis edilen araçlara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/15378)

29.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2003-2012 yılları arasında örtülü ödenekten yapılan harcamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/15411)

30.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2003-2012 yılları arasında görevden alınan ve atanan bürokratlara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/15516)

31.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Bakanlığa yöneltilen soru önergelerine ve bunların cevaplandırılmasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/15958)


I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.03’te açılarak altı oturum yaptı.

Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu, Konya’da yapılan yatırımlara,

Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, Gazeteci Yazar Uğur Mumcu’nun katledilmesinin 20’nci yıl dönümüne,

Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, bakan onayı ve kararnameler yoluyla Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenlere,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

İzmir Milletvekili Oktay Vural, MHP Grubu olarak, 24 Ocak Gazeteci Yazar Uğur Mumcu ile Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ın ölümlerinin yıl dönümünde kendilerine Allah’tan rahmet dilediklerine ve Irak Tuzhurmatu’da Türkmenlere yönelik yapılan saldırıyı kınadıklarına,

Iğdır Milletvekili Pervin Buldan, BDP Grubu olarak, 24 Ocak Gazeteci Yazar Uğur Mumcu ve Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ın katledilişlerinin yıl dönümünde Allah’tan rahmet dilediklerine, 25 Ocak HADEP Silopi İlçe Başkanı Serdar Tanış ile yönetici Ebubekir Deniz’in kaybolmalarının yıl dönümüne ve faili meçhul cinayetlerin Türkiye’nin kanayan bir yarası olduğuna,

Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal, AK PARTİ Grubu olarak, 24 Ocak Gazeteci Yazar Uğur Mumcu’nun öldürülmesinin ve Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ile 5 polis memurunun şehit edilmelerinin yıl dönümünde kendilerini rahmetle andıklarına,

İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, CHP Grubu olarak, 24 Ocak Gazeteci Yazar Uğur Mumcu’nun, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ın ve siyaset adamı İsmail Cem’in ölüm yıl dönümlerinde rahmet ve şükranla andıklarına,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

Oman Şûra Meclisi Başkanı Sheikh Khalid bin Hilal bin Naseer Al Mawali’nin beraberinde bir Şûra Meclisi heyeti ile birlikte ülkemizi ziyaret etmesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 23/01/2013 tarih ve 39 sayılı Kararı ile uygun bulunduğuna ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Hakkâri Milletvekili Adil Kurt ve 21 milletvekilinin, kamuoyunda kızamık olarak bilinen subakut sklerozan panensefalit hastalığı ve bu hastalığın tedavisiyle ilgili dünyadaki gelişmelerin (10/479),

Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ve 19 milletvekilinin, Güneydoğu Asya ve özellikle Çin sanayi ürünlerinin yerli sanayiye etkilerinin (10/480),

Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 23 milletvekilinin, ilköğretim çağındaki çocukların yeterli ve dengeli beslenmeleri konusundaki sorunların (10/481),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

CHP Grubunun, 22/01/2013 tarihinde Bolu Milletvekili Tanju Özcan ve 22 milletvekilinin ülkemizdeki faili meçhul cinayetlerin ve arkasındaki güçlerin aydınlatılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin (667 sıra no.lu), 24 Ocak 2013 Perşembe günkü (bugün) birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),

2’nci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının (1/484) (S. Sayısı: 287),

4’üncü sırasında yer alan, Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu Tasarısı  ile Tokat Milletvekili Orhan Düzgün'ün Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Aydın Ağan Ayaydın'ın Askerlik Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Bülent Turan ve 34 Milletvekilinin, Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Millî Savunma Komisyonu Raporu’nun (1/730, 2/680, 2/1056, 2/1084) (S. Sayısı: 394),

Görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

3’üncü sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Ceza Muhakemesi Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in; Hakkari Milletvekili Adil Kurt'un; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ve Adalet Komisyonu raporlarının (1/708, 2/240, 2/262, 2/373, 2/539, 2/934, 2/955, 2/956) (S. Sayısı: 365) görüşmeleri tamamlanarak yapılan açık oylamadan sonra kabul edildi.

Bingöl Milletvekili İdris Baluken, Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz’ın Barış ve Demokrasi Partisine,

İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın CHP Grubuna,

Iğdır Milletvekili Pervin Buldan, Bolu Milletvekili Tanju Özcan’ın BDP Grubuna,

Bolu Milletvekili Tanju Özcan, Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın şahsına,

İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Bolu Milletvekili Tanju Özcan’ın BDP Grubuna,

İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in CHP Grubuna,

İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin şahsına,

Sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.

Danışma Kurulunun, daha önce 25/1/2013 ve 26/1/2013 tarihlerinde de çalışmasına karar verilen Genel Kurulun bu tarihlerde çalışmamasına ilişkin önerisi kabul edildi.

Alınan karar gereğince, 29 Ocak 2013 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere 22.13’te birleşime son verildi.

 

                                                                 Sadık YAKUT

                                                                 Başkan Vekili

 

            Mine LÖK BEYAZ                                                                   Tanju ÖZCAN

                  Diyarbakır                                                                                  Bolu

                   Kâtip Üye                                                                              Kâtip Üye


II.- GELEN KâĞITLAR

                                                                                                                                No: 80

25 Ocak 2013 Cuma

Teklifler

1.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt'un; Yeraltı Suları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1168) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.01.2013)

2.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Yeraltı Suları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1169) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.01.2013)

3.- Konya Milletvekili Kerim Özkul ve İzmir Milletvekili Ali Aşlık ile 12 Milletvekilinin; Yeraltı Suları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1170) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.01.2013)

 

                                                                                                                                No: 81

28 Ocak 2013 Pazartesi

Tasarılar

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Libya Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/735) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2013)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Aile, Kadın ve Çocuk Politikaları Alanında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/736) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2013)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür Merkezlerinin Kuruluşu, İşleyişi ve Faaliyetleri Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/737) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Dışişleri  Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2013)

4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/738) (Plan ve Bütçe; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.01.2013)

5.- Federal Almanya Cumhuriyeti Federal Savunma Bakanlığı, Fransa Cumhuriyeti Savunma Bakanı ve Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı Arasında İmzalanan COBRA Topçu Tespit Radarı 2013-2015 Arası Hizmet Desteği ile İlgili Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/739) ( Milli Savunma ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2013)

6.- Türkiye Cumhuriyeti ve Ürdün Haşimi Krallığı Arasında Hükümlülerin Nakline Dair Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/740) (Adalet ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:  21.01.2013)

Teklifler

1.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar'ın; Türk Ceza Kanunu ve Türk Medeni Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/1171) (Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

2.- İzmir Milletvekili Aydın Şengül ve Burdur Milletvekili Hasan Hami Yıldırım ile 13 Milletvekilinin; Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1172) (Plan ve Bütçe ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

3.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; Belediye Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1173) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Plan ve Bütçe ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.01.2013)

4.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz'ın; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1174) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.01.2013)

5.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1175) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.01.2013)

6.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 64. Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1176) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.01.2013)

7.- Adana Milletvekili Ali Halaman'ın; Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1177) (Adalet ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.01.2013)

8.- Adana Milletvekili Ali Halaman'ın; Türk Medeni Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1178) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.01.2013)


                                                                                                                                No: 82

29 Ocak 2013 Salı

Tasarı

1.- İslam Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/741) (Plan ve Bütçe; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.01.2013)

Teklifler

1.- Manisa Milletvekili Özgür Özel'in; Yeraltı Suları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/1179) (Çevre; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.01.2013)

2.- Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan ve 10 Milletvekilinin; Yeraltı Suları Hakkında Kanun ile Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1180) (Adalet; Çevre; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2013)

Tezkere

1.- Türk Silahlı Kuvvetleri Deniz Unsurlarının; Korsanlık/Deniz Haydutluğu ve Silahlı Soygun Eylemleriyle Mücadele Amacıyla Yürütülen Uluslararası Çabalara Destek Vermek Üzere, Gereği, Kapsamı, Zamanı ve Süresi Hükümetçe Belirlenecek Şekilde Aden Körfezi, Somali Karasuları ve Açıkları, Arap Denizi ve Mücavir Bölgelerde Görevlendirilmesi ve Bununla İlgili Gerekli Düzenlemelerin Hükümet Tarafından Belirlenecek Esaslara Göre Yapılması İçin Türkiye Büyük Millet Meclisinin 10.02.2009 Tarihli ve 934 Sayılı Kararıyla Hükümete Verilen ve 02.02.2010, 07.02.2011 ve 25.01.2012 Tarihli 956, 984 ve 1008 Sayılı Kararları ile Birer Yıl Uzatılan İzin Süresinin Anayasanın 92’nci Maddesi Uyarınca 10.02.2013 Tarihinden İtibaren Bir Yıl Daha Uzatılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/1091) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.01.2013)

Raporlar

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Meteoroloji Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları (1/694) (S. Sayısı: 397) (Dağıtma tarihi: 29.01.2013) (GÜNDEME)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Hindistan Cumhuriyeti Hükümeti Gençlik Faaliyetleri ve Spor Alanlarında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/696) (S. Sayısı: 398) (Dağıtma tarihi: 29.01.2013) (GÜNDEME)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ormancılık Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları (1/703) (S. Sayısı: 399) (Dağıtma tarihi: 29.01.2013) (GÜNDEME)

4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/678) (S. Sayısı: 400) (Dağıtma tarihi: 29.01.2013) (GÜNDEME)

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İtalya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Başta Terörizm ve Örgütlü Suçlar Olmak Üzere Ağır Suçlarla Mücadelede İşbirliği Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/713) (S. Sayısı: 401) (Dağıtma tarihi: 29.01.2013) (GÜNDEME)

6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Habibe Kadiri Kız Okullarının Kuruluşu ve Faaliyetlerine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/723) (S. Sayısı: 402) (Dağıtma tarihi: 29.01.2013) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Viranşehir’de GAP Ağaçlandırma Projesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/2774) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

2.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, öğrencilere verilen burs ve kredilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2775) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’ın Susuz ilçesine bağlı iki köyün çeşitli sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2776) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Çıldır ilçesinin diş hekimi ve hemşire ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2777) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

5.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’ın otopark ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2778) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

6.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da karla mücadele için iş makinası ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2779) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

7.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, petrol boru hattının geçtiği bölgelere ucuz doğalgaz verilmesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/2780) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

8.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in, Bakanlığın Ankara’daki taşınmazlarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından sözlü soru önergesi (6/2781) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

9.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2012 yılları arasında Ankara’da restore edilen binalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/2782) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

10.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Ankara’da madde bağımlılığı tedavisi gören kişilere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2783) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

11.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2012 yılları arasında meydana gelen maden kazalarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/2784) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

12.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2012 yılları arasındaki kaçak elektrik kullanımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/2785) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

13.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’taki iki köyün sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2786) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

14.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’ın Susuz ilçesindeki iki köyün sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2787) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

15.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’ın Susuz ilçesindeki bir köyün taşınmasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2788) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

16.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, gıda denetimlerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2789) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

17.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, orman muhafaza memurluğuna bayanların alınmadığı iddiasına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2790) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

18.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana’nın Kozan ilçesindeki bir köy yolunun asfaltlanmasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2791) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

19.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, akaryakıt kaçakçılığına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2792) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

20.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, açlık ve yoksulluk sınırı verilerine ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/2793) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

21.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, termal turizme ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/2794) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’nın Sincan ilçesinde hizmet veren tiyatro ve sinema salonlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16321) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

2.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’nın Sincan ilçesindeki okullarla ilgili verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16322) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

3.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Sincan ilçesinin ulaşım sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16323) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

4.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Sincan ilçesinin sorunlarına ve belediyenin faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16324) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

5.- Manisa Milletvekili Sakine Öz’ün, okullardaki serbest kıyafet uygulamasıyla ilgili şikayetlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16325) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

6.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Hava Kuvvetleri Komutanlığından istifa eden personele ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16326) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

7.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Kara Kuvvetleri Komutanlığından istifa eden personele ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16327) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

8.- Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, 28 Şubat döneminde gerçekleşen MGK toplantılarının zabıtlarının açıklanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16328) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

9.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, 2003 yılından itibaren Deniz Kuvvetleri Komutanlığından istifa eden veya sözleşmesini yenilemeyen askeri personele ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16329) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

10.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, Üsküdar Belediyesinin borçları nedeniyle mülkiyetinde bulunan dört camiyi Hazine’ye devrettiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16330) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

11.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, Türkiye’nin Suriye için Vali atadığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16331) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

12.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker’in, Suriyeli mülteciler aleyhine açılan davalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16332) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

13.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, TÜBİTAK’ın kitap satış listesindeki bazı yayınlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16333) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

14.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, 2002-2013 yıllarında trafik cezalarıyla ilgili verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16334) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

15.- Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün, YÖK tarafından bir rektöre soruşturma açılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16335) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

16.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, 2002-2012 yılları arasında silahlanma ile ilgili verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16336) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

17.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, yurtdışında vefat eden yurttaşların cenazelerinin nakillerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16337) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

18.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, Bingöl’de ağır kış koşulları nedeniyle yaşanan sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16338) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

19.- Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen’in, 2012 yılı Temmuz ayında yapılan polislik sınavına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16339) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

20.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, Karayolları Genel Müdürlüğünde hizmet alımı yoluyla görev yapan işçilerin kadroya atanması talebine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16340) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

21.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Abdullah Öcalan’ın cezaevindeki odasına televizyon tahsis edilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16341) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

22.- İstanbul Milletvekili Osman Korutürk’ün, savunma alanında kurulan uluslararası bir şirkete ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16342) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

23.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Başbakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16343) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

24.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, isminin değiştirilmesi planlanan yerleşim yerlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16344) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

25.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, açılan ve kapanan şirketlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16345) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

26.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Başbakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16346) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

27.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, enflasyon oranlarının hesaplanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16347) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

28.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, vatandaşların alım gücünün artırılmasına yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16348) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

29.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, maaş listesine sansür uygulandığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16349) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

30.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2003-2012 yılları arasında güvenlik güçlerinin operasyonları sonucu ele geçirilen teröristlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16350) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

31.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars’ın bir köyünün bazı sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16351) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

32.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, Anadolu Ajansında çalışan ve emekli olan personele ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/16352) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

33.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Başbakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/16353) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

34.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Başbakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/16354) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

35.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Başbakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/16355) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

36.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Başbakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/16356) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

37.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, Balıkesir’de meydana gelen doğal afetlere karşı alınan önlemlere ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/16357) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

38.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Başbakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/16358) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

39.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Başbakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/16359) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

40.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemir’in, Diyanet İşleri Başkanlığının yurtdışı faaliyetlerine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/16360) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

41.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Başbakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/16361) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

42.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Başbakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/16362) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

43.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/16363) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

44.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, Aleviliğe ve Cemevlerine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/16364) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

45.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Ümraniye’deki cami ve mescitler ile buralarda çalışan din görevlilerine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/16365) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

46.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Abdullah Öcalan’ın cezaevindeki odasına televizyon tahsis edilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/16366) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

47.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemir’in, tutuklu öğrencilerin eğitim sorununa ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/16367) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

48.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, 12 Eylül döneminde yapılan yargılamalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/16368) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

49.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun uygulanmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/16369) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

50.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından kiralanan gayrimenkullere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/16370) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

51.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, Mardin’de bir kişinin ifadesinin alınması işleminde anadilini belge ile ispat etmesinin istenmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/16371) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

52.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, son beş yıl içinde Osmaniye’de İdare ve Vergi Mahkemelerine açılan davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/16372) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

53.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Abdullah Öcalan’ın cezaevindeki odasına televizyon tahsis edilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/16373) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

54.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, Paris’te öldürülen terör örgütü üyesi üç kadına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/16374) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

55.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/16375) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

56.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/16376) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

57.- Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş’in, engellilere hizmet veren bakım merkezlerine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16377) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

58.- Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, gazilik unvanı verilmeyen bir kişiye ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16378) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

59.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16379) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

60.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16380) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

61.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, boşanmalarda yaşanan artışa ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16381) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

62.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, eşi tarafından öldürülen bir kadının şikayetlerinin dikkate alınmadığı iddialarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16382) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

63.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/16383) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

64.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/16384) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

65.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, TÜBİTAK’ın bazı yayınların basımını durdurduğu iddiasına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/16385) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

66.- Muş Milletvekili Demir Çelik’in, TÜBİTAK tarafından basım ve satışı durdurulan kitaplara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/16386) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

67.- Ankara Milletvekili Ayşe Gülsün Bilgehan’ın, TÜBİTAK’ın bazı kitapları satış listesinden kaldırdığı iddiasına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/16387) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

68.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/16388) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

69.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/16389) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

70.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, Zonguldak’ta maden ocağında yaşanan kazaya ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16390) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

71.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, bir hastanın TC kimlik numarası ile başka bir kişinin muayene olması sonucu yaşadığı mağduriyetle ilgili verilen soru önergesinin cevabına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16391) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

72.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, SGK tarafından kişisel verilerle ilgili bir düzenlemenin değiştirilmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16392) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

73.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Türkiye Taş Kömürü Kurumu tarafından çıkarılan bir genelgeye ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16393) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

74.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, geçici statü ile çalıştırılan işçilere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16394) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

75.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, ÖMSS kapsamında alınacak engelli personele ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16395) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

76.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16396) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

77.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16397) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

78.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, emeklilik yaşına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16398) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

79.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, KKTC’de emekli maaşı kesilen bir vatandaşa ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16399) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

80.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, gerçekleştirilecek bir açılış töreninin maliyetine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16400) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

81.- Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, İğneada Beğendikte planlanan termik santralle ilgili iki Bakanlıktan farklı açıklamalar geldiği iddialarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16401) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

82.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, son on yılda bankalarca ipotek tesis edilen tarım arazilerine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16402) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

83.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16403) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

84.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16404) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

85.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Gümüşhane’nin bir köyünde altın üretimi yapan bir şirketle ilgili iddialara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16405) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

86.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, 2012 yılında İLBANK tarafından belediye ve il özel idarelerine ayrılan paya ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16406) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

87.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, Paris’te öldürülen terör örgütü üyesi üç kadına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16407) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

88.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16408) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

89.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16409) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

90.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, KKTC’de emekli maaşı kesilen bir vatandaşa ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16410) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

91.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/16411) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

92.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/16412) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

93.- Ankara Milletvekili İzzet Çetin’in, Türkiye Taş Kömürü Kurumu tarafından çıkarılan yeni bir genelgenin yürürlükten kaldırılmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16413) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

94.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, lisanslarının geç verilmesi nedeniyle ceza alan akaryakıt bayilerinin cezalarının affedilmesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16414) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

95.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Türkiye Taş Kömürü Kurumuna bağlı müesseselerde çalışan işçilere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16415) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

96.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Deriner Barajının enerji üretmeye başlamadığı iddiasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16416) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

97.- Manisa Milletvekili Sakine Öz’ün, Manisa’daki enerji şirketlerinde çalışan işçilerin sorunlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16417) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

98.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi’nin, Türkiye Taşkömürü Kurumu tarafından yayımlanan bir genelgeye ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16418) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

99.- Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Trabzon’da yaşanan elektrik kesintilerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16419) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

100.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16420) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

101.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16421) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

102.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, Bingöl’de yaşanan elektrik ve doğalgaz sorununa ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16422) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

103.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, özelleştirilmesi planlanan spor tesislerine ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/16423) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

104.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/16424) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

105.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/16425) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

106.- Ordu Milletvekili İdris Yıldız’ın, Ordu Devlet Hastanesinde hastalara bozuk yiyecekler verildiği iddiasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16426) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

107.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, Suriyeli mülteciler için açılan buğday ihalesine ve Türkiye’nin buğday savaş stokuna ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16427) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

108.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, borç ve kredilerini ödeyemeyen çiftçilere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16428) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

109.- Adıyaman Milletvekili Salih Fırat’ın, et fiyatlarının düşürülmesine yönelik çalışmalara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16429) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

110.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2002-2012 yıllarında su baskınları neticesinde zarar gören tarım arazilerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16430) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

111.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16431) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

112.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16432) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

113.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından kiralanan hizmet binalarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/16433) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

114.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Hopa ilçesine serbest bölge kurulmasına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/16434) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

115.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, hibe yoluyla taşıt alımının Bakanlık bütçesine girmesine ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/16435) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

116.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın tayın bedeli verilmesine yönelik uygulamalarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/16436) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

117.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, kaçakçılık ve uyuşturucu ile mücadelede uygulanan politikaların yetersiz kaldığı iddialarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/16437) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

118.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığa bağlı bazı müdürlüklerdeki atamalara ve çalışanların sorunlarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/16438) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

119.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, gümrük muhafaza memurlarının sorunlarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/16439) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

120.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/16440) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

121.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/16441) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

122.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından kiralanan hizmet binalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16442) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

123.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Sincan Belediyesinin gayrimenkullerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16443) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

124.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’daki arıtma tesislerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16444) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

125.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, Kadın Sığınma Evleri Projesi kapsamında yer alan illere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16445) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

126.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde kaldırılan otobüs hatlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16446) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

127.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Jandarma Genel Komutanlığından istifa eden personele ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16447) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

128.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemir’in, 2009 Yerel Seçimlerinden bugüne Bursa Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin kardeş kent başvurularına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16448) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

129.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi’nin, sendika kurmak isteyen emniyet görevlilerine soruşturma açıldığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16449) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

130.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, toplatma kararı yürürlükten kaldırılan yayınlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16450) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

131.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, adres değişikliğini bildirmeyenlere uygulanan cezalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16451) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

132.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, Şanlıurfa’da 1992-1997 yılları arasında işlenen faili meçhul cinayetlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16452) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

133.- Kastamonu Milletvekili Emin Çınar’ın, Kastamonu’daki köylerin yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16453) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

134.- Kastamonu Milletvekili Emin Çınar’ın, Kastamonu’daki köylerin su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16454) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

135.- Kastamonu Milletvekili Emin Çınar’ın, Kastamonu’daki köylerde yaşayan yoksul vatandaşlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16455) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

136.- Kastamonu Milletvekili Emin Çınar’ın, Kastamonu’daki köylerin elektrik sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16456) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

137.- Kastamonu Milletvekili Emin Çınar’ın, Kastamonu’daki köylerin altyapı ve kanalizasyon sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16457) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

138.- Adıyaman Milletvekili Salih Fırat’ın, Muş Üniversitesine ulaşım sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16458) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

139.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’ın Susuz ilçesindeki bazı köylerin sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16459) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

140.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’ın Susuz ilçesindeki bazı köylerin sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16460) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

141.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2002-2012 yılları arasında işe alınan şehit yakınlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16461) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

142.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, yoğun kış şartlarıyla mücadele için alınan önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16462) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

143.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, iki yıldır polislere atış eğitimi yaptırılmadığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16463) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

144.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, il özel idarelerinin bütçesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16464) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

145.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, İncirlik Hava Üssünde yaşandığı iddia edilen bir olaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16465) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

146.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16466) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

147.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16467) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

148.- İstanbul Milletvekili Atila Kaya’nın, üniversitelerde yaşanan şiddet olaylarına ve terör örgütü üyesi öğrencilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16468) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

149.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, Taksimi Yayalaştırma Projesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16469) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

150.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından kiralanan hizmet binalarına ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16470) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

151.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16471) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

152.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16472) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

153.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından kiralanan hizmet binalarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/16473) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

154.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, 2002-2012 yıllarında basılan kitap sayısına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/16474) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

155.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, İstanbul’da bazı heykellerin kaldırıldığı iddiasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/16475) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

156.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/16476) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

157.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/16477) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

158.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından kiralanan gayrimenkullere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16478) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

159.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, THY’nin uyguladığı yüksek ardiye ücretlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16479) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

160.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2002-2012 yılları arasında yapılan özelleştirmelere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16480) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

161.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bazı belediyelerin borçlarına karşılık cami arsalarını Hazineye devrettikleri iddiasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16481) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

162.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16482) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

163.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, emekli maaşlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16483) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

164.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, Suriyeli mülteciler için bütçeden ayrılan kaynağa ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16484) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

165.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, belediyelerin KDV alacaklarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16485) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

166.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16486) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

167.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16487) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

168.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından kiralanan hizmet binalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16488) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

169.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Ardanuç ilçesine Anadolu ve Fen Lisesi açılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16489) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

170.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemir’in, bir ders kitabında Kaygusuz Abdal’ın bir şiirinden bazı dizelerinin sansürlendiği iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16490) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

171.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemir’in, Beş Yılda Beş Bin Öğrenci Projesine ve Projede yaşanan bazı sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16491) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

172.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, okullardaki serbest kıyafet uygulamasının sektöre zarar verdiği iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16492) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

173.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in, engelli öğretmen adaylarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16493) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

174.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, Kürtçe’nin seçmeli ders olarak okutulmasında karşılaşılan sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16494) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

175.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, YÖK’ün internet sitesinin saldırıya uğraması sonucu ortaya çıkan belgelere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16495) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

176.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, okullardaki serbest kıyafet uygulamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16496) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

177.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2011-2013 eğitim-öğretim yıllarında yaralanan öğretmen ve öğrencilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16497) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

178.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, okulların özelleştirileceği iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16498) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

179.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, seçmeli Kürtçe dersine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16499) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

180.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, sözleşmeli iken kadroya atanan öğretmenlerin zorunlu hizmet yükümlülüğüne ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16500) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

181.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, görevde yükselme yönetmeliğindeki değişiklik sonrası ataması yapılan bazı kadrolara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16501) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

182.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, norm fazlası öğretmenlere de yöneticiler gibi iki yıl süre verilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16502) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

183.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, ibadet etmek isteyen öğrencilerle ilgili bir genelgeye ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16503) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

184.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, sağlık meslek liselerindeki norm fazlası öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16504) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

185.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, ataması iptal edilen teknoloji ve tasarım öğretmenlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16505) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

186.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, özür durumu atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16506) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

187.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinde yapılan şube müdürü atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16507) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

188.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, özür durumu bulunan öğretmenlere ve norm kadro fazlası öğretmenlerin resen atanmalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16508) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

189.- Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk’ün, Erzurum il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine yapılan şube müdürü atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16509) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

190.- Manisa Milletvekili Sakine Öz’ün, Manisa’da Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri servis araçlarına ceza kesildiği iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16510) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

191.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya’nın Arguvan ilçesindeki bir okulun yemekhane sorununa ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16511) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

192.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, engelli öğretmen alımına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16512) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

193.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, okulların güvenlik sorununa ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16513) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

194.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, eğitim müfettişlerinin özlük haklarının iyileştirilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16514) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

195.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, yeni eğitim sisteminde karşılaşılan sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16515) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

196.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, öğretmenler için KPSS’nin geçerlilik süresinin bir yıla indirilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16516) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

197.-  Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, devlet okullarındaki kıyafet serbestisine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16517) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

198.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, FATİH Projesinin uygulamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16518) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

199.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, TÜBİTAK tarafından kitap yazımında görev alan öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16519) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

200.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, serbest kıyafet uygulamasının bazı olumsuz sonuçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16520) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

201.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, norm kadro fazlası öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16521) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

202.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, Talim ve Terbiye Kurulunda görevli öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16522) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

203.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, sınavlara hazırlanan öğrencilerin rapor almalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16523) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

204.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16524) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

205.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16525) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

206.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer’in, 1971 darbesi mağduru askerlere ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16526) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

207.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından kiralanan hizmet binalarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16527) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

208.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, Diyarbakır’ın Lice ilçesindeki bir karakolla irtibat kurulamadığı iddialarına ve Kütahya’da ertelenen yemin törenine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16528) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

209.- Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün, topraklarımıza gelen yabancı askerlere ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16529) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

210.- Ordu Milletvekili İdris Yıldız’ın, Türkiye’ye kurulacak patriot füzeleri için gelecek yabancı askerlere ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16530) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

211.- İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak’ın, intihar eden bir asker ile ilgili iddialara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16531) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

212.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, I. Dünya Savaşında şehit düşen bir kişiye ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16532) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

213.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16533) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

214.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16534) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

215.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, askerde iken hayatını kaybeden dört kişinin ölümleri ile ilgili soruşturmanın akıbetine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16535) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

216.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Ulusal Sulak Alan Komisyonunun aldığı bir karara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16536) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

217.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından kiralanan gayrimenkullere ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16537) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

218.- Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Ulusal Sulak Alan Komisyonunun aldığı bir karara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16538) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

219.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, yer altı sularının kullanımına getirilen yeni sisteme ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16539) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

220.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, sondaj kuyularına takılması zorunluluğu getirilen sayaçlara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16540) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

221.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16541) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

222.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16542) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

223.- Ordu Milletvekili İdris Yıldız’ın, Ordu Devlet Hastanesinde hastalara bozuk yiyecekler verildiği iddiasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16543) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

224.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Ankara Sincan Devlet Hastanesinde sunulan sağlık hizmetleri ile ilgili verilere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16544) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

225.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, laboratuvar tetkiklerinin denetimine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16545) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

226.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çocuk ünitesi bulunup bulunmadığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16546) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

227.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından kiralanan gayrimenkullere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16547) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

228.- Bursa Milletvekili İlhan Demiröz’ün, Bursa’da yaptırılacak yeni kamu hastanelerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16548) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

229.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Amasya ve Kütahya’da askerlere kızamık aşısı vurulmasına ve salgın hastalıklara karşı alınan önlemlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16549) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

230.- Ankara Milletvekili Ayşe Gülsün Bilgehan’ın, 2003-2012 yılları arasında ambulans hizmetlerinde ve acil serviste çalışanlara yönelik şiddet olaylarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16550) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

231.- Van Milletvekili Nazmi Gür’ün, organ nakli bekleyen ve engelli çocukları olan bir hastaya ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16551) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

232.- Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, tüzel kişilikleri sona eren köylerdeki sağlık ocaklarının akıbetine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16552) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

233.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin Cerrahisi Bölümünde asistan eksikliğine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16553) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

234.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16554) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

235.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16555) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

236.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, domuz gribine karşı alınan önlemlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16556) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

237.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, Kamu Hastaneler Birliğinde yapılan atamalara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16557) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

238.- Muş Milletvekili Demir Çelik’in, e-reçete uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16558) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

239.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, yasaklanan internet sitelerine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/16559) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

240.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, Gaziantep Havalimanındaki olumsuz görüş koşullarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/16560) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

241.- Bursa Milletvekili Sena Kaleli’nin, Bursa’ya toplu taşıma amacıyla ithal edilen vagonlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/16561) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

242.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından kiralanan gayrimenkullere ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/16562) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)

243.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2002-2012 yıllarında yapılan asfaltlama çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/16563) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

244.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bazı illere demiryolu yapılmasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/16564) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

245.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2013 yılında başlanacak ve tamamlanacak projelere ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/16565) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

246.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/16566) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

247.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/16567) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

248.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, mıcırlı yolların tamamen bitmeden trafiğe açılmasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/16568) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)

249.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, dokunulmazlık fezlekelerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/16569) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.01.2013)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 20 Milletvekilinin, Kahramanmaraş’ta zeytin yetiştiriciliği konusunda yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/482) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.01.2012)

2.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya ve 22 Milletvekilinin, Kamu Özel Ortaklığı kapsamında yapılan projelerin uygulanabilirliği ve fayda maliyet analizlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/483) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.01.2012)

3.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ve 21 Milletvekilinin, Kars organize sanayi bölgesi ve küçük sanayi sitesinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/484) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.01.2012)

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, bir mahkumun avukatları ile görüştürülmesi ile ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12720)

2.- Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Abdullah Öcalan ile ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12721)

3.- Denizli Milletvekili İlhan Cihaner’in, duruşma salonlarındaki sesli ve görüntülü kayıt sistemine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12730)

4.- İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın, 8’inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın otopsi sonuçlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12731)

5.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Ardanuç ilçesine açık cezaevi yapılıp yapılmayacağına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12732)

6.- Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü’nün, Çerkezköy Adliye binasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12733)

7.- Ağrı Milletvekili Halil Aksoy’un, 1996 yılında yakalanan bir PKK’lının cesedinin ailesine verilmemesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12734)

8.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Eskişehir’de 2012-2013 yıllarına ait planlanan ve gerçekleştirilen kamu yatırımları ile projelere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12735)

9.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, hakkında zamanaşımı kararı verilen bir dava ile idam cezası hakkındaki açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12845)

10.- Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, terör örgütü liderinin avukatları ile yaptığı görüşmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12851)

11.- İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, karşılıksız çeklerdeki artışa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12853)

12.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, cezaevinde yatan üniversite öğrencilerinin öğrenimlerine devam edebilmelerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12854)

13.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Deniz Feneri Derneği davasında görev yapmış üç savcının tekrar bu davada görevlendirilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12855)

29 Ocak 2013 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa HAMARAT (Ordu)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 58’inci Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, ekmek israfının önlenmesi hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Gürsoy Erol’a aittir.

Buyurunuz Sayın Erol. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, lütfen, sessiz olursak daha iyi duyabileceğiz.

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Gürsoy Erol’un, ekmek israfının önlenmesine ilişkin gündem dışı konuşması ve  Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

GÜRSOY EROL (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekmek israfının önlenmesi amacıyla gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Ülkemizde ekmek israfı, insanımız tarafından her ne kadar kötü bir davranış olarak algılanıp  bu noktada hassasiyetle tepki gösterilmesine rağmen, rakamlara baktığımızda, bu durumun tamamen tersine olduğunu üzülerek müşahede etmekteyiz. Üretilen ekmeğin ortalama yüzde 5’inin üstü, maalesef, ülkemizde şu anda israf edilmekte. 2008’de Toprak Mahsulleri Ofisinin yapmış olduğu araştırmaya göre 5 milyonun üzerinde bir rakam israf edilirken dört yıl sonra, 2012 tarihinde Toprak Mahsulleri Ofisinin yaptırmış olduğu yeni bir araştırmada bu sayı 6 milyon adede ulaşmış durumda. Kişi başına ekmek tüketimimiz azalmasına rağmen, maalesef, bu noktada israfın artmış olması bu konunun ne kadar ürkütücü boyutlara ulaştığını ortaya koymaktadır.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, sayın hatibin konuşmasının lütfen dinlenmesini sağlayalım.

BAŞKAN – Lütfen sessiz olalım sayın milletvekilleri.

GÜRSOY EROL (Devamla)-  Günlük israf edilen 6 milyon ekmeğin -dikkatinizi çekmek açısından söylüyorum- bir Ankara nüfusu veyahut Somali’nin, açlıktan ne kadar büyük sıkıntılar içerisinde olan Somali’nin yarı nüfusu olduğuna özellikle dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Bu kadar önemli bir rakam. Bu israf rakamı, dünya 1’incisi olduğumuz un ihracatına bile hemen hemen eş değerde.

Ekmeğin insan gıdası dışında tüketilmesi -maalesef- savunduğumuz bir davranış olarak gösterilmemekte. Bu noktada ekmeğin birincil amaçlı insanın tüketimine sunulması doğru olduğundan, her ne kadar “küflenmektense hayvanlara verilmesi” halk arasında yaygın bir davranış olsa da bununla beraber ham madde, akaryakıt, su gibi birçok maddenin de israf olduğu dikkate alındığında, biz insan dışında tüketilmemesini savunuyoruz.

Bu tüketim, daha doğrusu israf üç kademede ortaya çıkmakta. Birincisi, fırınlarda; ki en büyük tüketim, israfın yüzde 50’si fırınlarda satılamayan ve raflarda kalan ekmekten kaynaklanmaktadır. Aşırı rekabet ve iadeli satış nedeniyle fırınlarda aşırı derecede bir israf ortaya çıkmakta. İkinci israf, hanelerde olan israftır. Bu da yüzde 40’lara yakın bir israf. Halkımızın tüketim alışkanlığının değiştirilmesi gerekmekte. Özellikle taze ekmeğe olan aşırı ilgi ve halkımızın ihtiyacından fazla ekmek alması ve daha sonra, maalesef, bunu bayatlatarak çöpe atması ikinci bir israfı oluşturmakta. Üçüncü bir israf nedeni de “toplu tüketim yerleri” dediğimiz lokantalarda, öğrenci yemekhanelerinde, personel yemekhanelerinde oluşan israftan kaynaklanmakta.

Ekmeğimizi israf etmemiş olsaydık -ki bunun rakamsal değeri şu anda 1,5 milyar Türk lirası yıllık olarak- biz, 100 yataklı 80 tane hastane veyahut 16 derslikli 500 tane okul veyahut 300 öğrenci yatak kapasiteli 250 tane yurt veyahut 500 kilometre bölünmüş yol daha yapabilmiş olacaktık. Dolayısıyla, ekmek israfının ne kadar önemli boyutlarda olduğunu, bizim gibi inancımızdan kaynaklanan, köklerimizden ve geleneğimizden kaynaklanan “Yiyiniz, içiniz, israf etmeyiniz.” ifadesiyle de yerini bulan… Ama maalesef, bu israfı özellikle önlemek hepimizin başlıca görevleri arasında. Sadece ülkemiz açısından değil, özde ekmek ama genelde bunu bir genel israf olarak da hepimiz algılamak durumundayız. Dünyadaki üretimin üçte 1’i şu anda israf olarak çöpe atılmakta. Bu noktada, 17 Ocak 2013 tarihinde Sayın Başbakanımızın başlatmış olduğu ve Tarım Bakanlığımızın da desteklediği bu kampanyaya hepimizin destek vermesi, ekmek israfının ortadan kaldırılması adına ciddi adımlar atılması gerekmektedir.

Ben bu vesileyle Türkiye’mizi ilgilendiren bu konuyu ve dünyamızı ilgilendiren bu konuyu bir kez daha gündeme taşımayı arzu ettim. Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Erol.

Hükûmet adına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker.

Buyurunuz Sayın Eker. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. İstanbul Milletvekili Sayın Gürsoy Erol’un gündem dışı konuşmasına cevap vermek üzere huzurlarınızdayım.

Bilindiği gibi, 17 Ocak 2013 tarihinde Sayın Başbakanımızın onurlandırdığı bir toplantıyla “Ekmek İsrafını Önleme Kampanyası” adı altında bir kampanya başlattık Hükûmet olarak. Toplumumuz açısından son derece de önemli olan bu kampanya, o günden bu yana muhtelif çalışmalarla sürdürülmekte ve birçok kurum ve kuruluştan önemli destekler alınmaktadır. Bu destekler kampanyanın hedefe ulaşabilmesi açısından son derece de önemlidir.

Değerli milletvekilleri, son beş yıllık süre içerisinde, gıda konusu dünyada her zamankinden çok daha önemli bir konuma gelmiştir. Bugün, gıda fiyatlarının sürekli olarak keskin bir şekilde dalgalandığı, yılda yaklaşık 10 milyon insanın yeryüzünde açlıktan ve yetersiz beslenmeden öldüğü, 1 milyar civarında insanın açlık çektiği ve 1,3 milyar ton gıdanın da çöpe atıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Ancak, Hükûmetimizin uygulamakta olduğu politikalarla Türkiye’de vatandaşlarımızın, dünyadaki söz konusu dalgalanmalardan ve gıdaya erişim güçlüklerinden olumsuz etkilenmesine fırsat verilmemektedir. Ülkemizde üretilen gıda ürünleri tüm halkımızı doyurabilmekle birlikte, birçok tarımsal ürün ihraç edilmekte, ayrıca, gerek çeşitli doğal afetler sebebiyle gerekse birtakım sosyal karışıklıklar sebebiyle gıda sıkıntısı çeken ülkelere de yardımda bulunulmaktadır, gıda yardımında bulunulmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünyadaki güçlü tarım ülkelerinden biri olan Türkiye, yılda ortalama 20 ila 22 milyon ton arasında buğday üretmektedir. Ülkemizdeki buğday tüketimi de yıllık ortalama 18 milyon ton civarındadır. Buğday üretimimiz, tüketimimizi rahatlıkla karşılamaktadır. Ülkemiz, Hükûmetimiz döneminde ihracatçının desteklenmesiyle birlikte, son yıllarda dünyada buğday unu ihraç eden ülkeler arasında 1 numaraya yükselmiştir.

Değerli milletvekilleri, ekmek israfı konusunda yani bu önemli ürünün, bizim beslenmemizin temel unsurlarından olan ekmeğin israfı konusunda çok ayrıntılı bir araştırma yaptırdık, Türkiye’de bir kamuoyu araştırması yaptırdık. Yaptırdığımız araştırmanın sayısal sonuçlarının bir kısmını burada sizlere arz etmek istiyorum. 250 gramlık standart ekmek büyüklüğü dikkate alındığında, Türkiye’de, günde 101 milyon adet olmak üzere, yılda 37 milyar adet ekmek üretilmekte. Bir yılda üretilen ekmeğin parasal karşılığı da yaklaşık 26 milyar liradır. Yine, 250 gramlık standart ekmek üzerinden hesaplanması durumunda, Türkiye'de, günde 95 milyon adet olmak üzere, yılda 35 milyar adet ekmek tüketilmektedir. Bir yılda tüketilen ekmeğin parasal karşılığıysa 24,3 milyar TL’dir. Ülkemizdeki ekmek üretimi ve tüketimi arasındaki fark israfın boyutunu göstermektedir. Buna göre, Türkiye'de, günde 1.500 ton, yılda 550 bin ton ekmek israf edilmektedir maalesef. Adet olarak hesaplanması durumunda, ülkemizde, günde 6 milyon adet, yılda 2,1 milyar adet ekmek israf edilmektedir. Ekmek israfının ülkemize ekonomik yüküne gelince, kilogram fiyatından hesapladığımızda, yıllık yaklaşık 1,5 milyar, eski parayla 1,5 katrilyon lirayı bulmaktadır yani Türkiye'de üretilen toplam ekmeğin yaklaşık yüzde 6’sı israf edilmektedir. İsraf edilen ekmek, tabii, ekonomik kaybı bir yana, gerçekte, Türkiye'de bu kaynağın doğru değerlendirilmemiş olması gibi bir sonuçla da bizi karşı karşıya bırakmaktadır.

Hükûmetimiz tarafından, başta Somali olmak üzere, Afrika kıtasının doğusunda yaşanan kuraklık afetinden zarar gören afetzedelere ve Suriye’deki iç savaştan zarar gören sivil halka toplam 100 bin ton buğday karşılığı yani yaklaşık 70 bin ton unun gönderilmesi için Toprak Mahsulleri Ofisine görev verildi. Bu kadar un ile yaklaşık 390 bin kişinin 1 günlük ekmek ihtiyacı karşılanabiliyor. Ülkemizde her gün israf edilen 6 milyon ekmek ise yaklaşık 6 milyon kişinin günlük ekmek ihtiyacını karşılayabilir miktardadır yani biz, her gün 6 milyon insanın beslenebileceği kadar ekmeği, maalesef, bu ülkede israf ediyoruz, çöpe atıyoruz.

Ülkemizdeki yıllık ekmek israfının parasal karşılığının 1,5 milyar lira olduğunu biraz önce arz ettim, bunlarla neler yapılabileceğini biraz önce değerli milletvekilim de söyledi ama ben ona ilave olarak şunu söyleyeyim: 3 çocuklu 104 bin ailenin bir yıl boyunca geçinebileceği bir paradır bu, bu kadar önemli bir miktardır. Bu konuyla ilgili bir hususu daha dikkatinize çekmek istiyorum: Ekmek israfı nedeniyle bizim yıllık kaybımız, ihracatında dünya 1’incisi olduğumuz un ihracat gelirimize eşittir.

Değerli milletvekilleri, kampanyanın duyurularak toplumsal katılım ve duyarlılık yaratılması kapsamında 3 adet kamu spotu, televizyonlarda ve radyolarda yayınlanmaya başlamıştır. Toplumun tüm kesimlerini bilinçlendirmeye yönelik “Ekmek İsraf Etme” adlı bir İnternet sitesi kampanyanın başladığı gün kullanıma açılmıştır. Kampanya afişleri kamuya açık alanlara asılmaya başlanmış; keza, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfıyla iş birliği çerçevesinde, özellikle belirli günlerde, hutbelerde, vaazlarda bu konunun işlenmesi sağlanmıştır. Millî Eğitim Bakanlığıyla iş birliği çerçevesinde, ekmek israfı ve önlenmesi konusunda öğrenciler bilgilendirilmekte; okullarda şiir, kompozisyon, resim, proje ve fotoğraf yarışmaları düzenlenecektir. Sosyal medyada açılan hesaplar üzerinden katılımların tesisi sağlanmıştır. Konferans ve seminerler düzenlenecektir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, aile eğitim seti kitaplarında ekmek israfını önlemeye yönelik bilgilere yer vermiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığımız ile iş birliği çerçevesinde, bakanlık hizmet içi eğitimlerinde ekmek israfı konusu işlenecek, televizyon ve radyolarda kampanyayla ilgili haber ve programlar yapılacak, çizgi film senaryolarında çocukları bilinçlendirmek maksadıyla israf konusunun işlenmesi için çalışmalar yapılacak; keza, valilikler, belediyeler ve Genelkurmay Başkanlığı ile diğer ilgili bakanlıklar ve sivil toplum kuruluşlarıyla da iş birliği yapılıp yıl boyu çeşitli etkinlikler düzenlenecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii bizim, Türkiye'nin, vatandaşlarımızın sağlıklı beslenmesiyle ilgili şu anda gündemimizde bir dizi çalışma var; bunları başlattık, sürdürüyoruz, bundan sonra bunlara yenileri de ilave edilecektir.

Bunlardan bir tanesi, geçtiğimiz temmuz ayında -1 Temmuz itibarıyla- yürürlüğe koyduğumuz, fırınlarda üretilen ekmeklerin kepek oranının artırılmasıdır. Böylece, daha sağlıklı bir ekmek üretilmesi yönünde bir adım atılmıştır, ekmekteki asgari kepek oranının yüzde 20 oranında artırılmasına dönük bir uygulama başlatılmıştır.

Yine, yüksek randımanlı un kullanılması sağlanmıştır.

Ekmekte kullanılan tuz miktarı da yüzde 25 oranında azaltılmıştır. Bunlar mevzuatta belirlenmiş hususlar.

Keza, ekmek satışı yapılan her yerde “tam buğday ekmeği” dediğimiz -yani buğdayın bütün dane olarak öğütülmesinden elde edilen unun aynı şekilde kullanıldığı ekmeğe biz “tam buğday ekmeği” diyoruz- bu tam buğday ekmeğinin de mutlaka satış yerlerinde bulundurulması zorunlu hâle getirilmiştir.

Ekmeğin taşınması, depolanması ve satışına yönelik olarak getirilen kurallarla ekmek hijyenik bir şekilde son tüketiciye ulaştırılacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizim, özellikle halkın sağlıklı beslenmesi noktasında gerek ekmekteki kepek miktarının artırılması ve gerek tam buğday ekmeğinin yaygınlaştırılması, kamu kuruluşlarından başlamak üzere diğer bütün toplu tüketim yerlerinde, yemekhanelerde buna riayet edilmesi yönünde adımlarımız var, gündemimizde bu çalışmalar var.

Tuzun keza hem niteliğinin değiştirilmesi hem miktarının azaltılmasıyla ilgili çalışmalar var.

Keza, beyaz şekerle ilgili gündemimizde bir çalışma var.

Bunların üçüyle ilgili tuz, şeker ve unla ilgili temel gıda maddelerinin daha sağlıklı olması yönünde bir dizi çalışma başlatılmış; bunlar gündemimizde. Önümüzdeki haftalarda, aylarda da bu konularda biraz daha etkin bir şekilde uygulamaya geçirilecektir.

Tabii, önemli bir diğer nokta gıda ürünleriyle ilgili, gıda denetimleri. Toplumda toplum sağlığını dikkate alacak şekilde, özellikle hijyen ve sağlıkla ilgili tüketicilerin daha hijyenik ve daha sağlıklı ürünlere ulaşabilmesini temin bakımından, gıda denetimleri hem sayıca hem nitelikçe artırılmıştır. Bundan on sene önce Türkiye’de yılda yaklaşık 39 bin denetim yapılıyordu, bütün Türkiye’deki gıda denetim sayısı bundan ibaret idi; 2012 yılında bu, 400 bin denetime çıktı. Bir yılda 400 bin denetim yapılıyor gıda iş yerlerinde, toplu tüketim yerlerinde vesaire. Keza, bu konuyla ilgili daha önce sadece 820 civarında eleman istihdam edilirken -aktif gıda denetim hizmeti yürüten personel- bunların sayısı da 4.732’ye çıkarılmış. Gıda kontrol ve denetimleri, gıda maddesinin taşıdığı riskle orantılı olarak gıda güvenliğini esas alarak hazırlanan yıllık kontrol programları, diğer programlar, rutin takip ve şikâyetler, vatandaştan alınan şikâyetler… Ki, bu amaca hizmet etmek üzere “Alo 174” diye 2009 yılında bir gıda hattı kurduk. Gıdayla ilgili vatandaşlarımızın şikâyetlerini kaydeden ve ilgili yerlere nakleden, ileten, yedi gün yirmi dört saat çalışma sistemiyle düzenlenmiş bir telefon hattımız var: Alo 174, Alo Gıda Hattı. Aşağı yukarı yüz binlerin üzerinde her sene buraya başvuru yapılmakta ve bunlar, Türkiye’nin hangi il ve ilçesinde olunursa olunsun o il ve ilçelere anında iletilmekte, bunlar takip edilmekte, arzu edildiği takdirde müşteki tarafından veya bu bilgiyi veren, telefon eden vatandaşımıza bunun sonucu hakkında da bilgi verilebilmektedir.

Sadece ekmek, un ve unlu mamullerin denetimiyle ilgili 2012 yılı içerisinde 28 bin denetim yapılmış ve eğer kurallara aykırı birtakım davranışları tespit edilmişse, hijyen kurallarına aykırı üretim yaptıkları tespit edilmişse bunlara da hem idari para cezası hem suçun niteliğine göre, fiilin niteliğine göre ya cumhuriyet savcılığına sevk edilmekte veya faaliyetten men edilmekte, üretimi durdurulmakta, üretim izni iptal edilmekte, buna benzer cezalar verilmektedir.

Bildiğiniz gibi, geçen sene uygulamaya koyduğumuz yeni bir projeyle de, bir mevzuat ile de eğer halk sağlığını tehdit eden bir durum tespit edilmişse, bunları taklit ve tağşiş yapmışlarsa kanunda yazılı, mevzuatta yazılı cezalara ilave olarak, onların yanında onlara ilave olarak bir de bunların isimleri, bu firmaların isimleri de vatandaşla paylaşılmakta, teşhir edilmektedir. Bu yönünün de çok etkili bir denetim mekanizması olduğunu burada huzurunuzda ifade etmek istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; un ve unlu mamul üretim yerlerinde yapılan toplam denetim sayısı 45.600’dür, bu denetimlere verilen idari para cezası sayısı da 2.339’dur. Keza, gıda satış yerlerinde 2012 yılı itibarıyla denetim sayısı 108 bin adet olup bu denetimlerde verilen idari para cezaları 3 bin civarındadır. Bir de savcılığa intikal ettirilen bazı cezalar, bazı suçları işleyen firmalar bulunmaktadır.

Tabii, şunu sizlerle paylaşmak istiyorum: Bizim, 2010 yılında çıkardığımız 5996 sayılı Kanun ve arkasından uygulamaya koyduğumuz 105 civarında yönetmelik ile standartlar bakımından yani hijyen standartları ve tüketici sağlığı standartları bakımından Türkiye, Avrupa Birliği standartlarıyla, bu alandaki mevzuatıyla tam uyumlu bir mevzuat uygulamaya koymuş ve bunun da gereklerini yerine getirmektedir. Amacımız, hem nitelik yönünden vatandaşın kaliteli, sağlıklı, hijyenik gıdaya ulaşmasını temin etmek hem de ülkede bu ürünlerin sürdürülebilir bir şekilde, istikrarlı bir şekilde üretimini sağlamaktır. Bu iki konuda da çok şükür Türkiye’de gelişmeler olumlu ve dünyadaki gelişmeleri de dikkate aldığımızda, Türkiye’nin bu alanda önemli başarı kaydettiğini hem uluslararası rakamlar söylüyor hem de biz yakından takip ediyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben bu konunun, ekmekle ilgili israfı önleme kampanyasının ulusça hepimiz için çok önemli olduğunu; bütün kurum ve kuruluşların, bütün tüketicilerin, hepimizin buna, bu konuda hassasiyet göstermesini ve katkı sağlamasını beklediğimizi ifade etmek istiyorum.

Bu konuyu gündeme taşıdığı için de Sayın Erol’a huzurlarınızda şükranlarımı arz ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Eker.

Gündem dışı ikinci söz, enerji sektörünün sorunları hakkında söz isteyen Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan’a aittir.

Buyurunuz Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)

2.- Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan’ın, enerji sektörünün sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; enerji sektörünün sorunları hakkında gündem dışı söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Basın toplantıları dâhil, Türkiye Büyük Millet Meclisinin her zemininde, zaman zaman enerji sektörü ve sorunlarına ilişkin görüşlerimi yüce Meclis ve kamuoyuyla paylaşma imkânı buldum. Bu konudaki konuşmalarımda zaman zaman eksiklikleri ifade ve tenkit, zaman zaman yapıcı eleştirilerimi de dile getirdim. Son dönemde, iktidarın, özensiz, zamansız birtakım çakma tasarı ve çıkma tekliflerle enerji sektörü problemlerine çözüm buluyormuş edası ile işleri iyice karmaşık hâle getirdiğini görmekteyiz. İktidar, özellikle enerji konusunda işlerini iyi takip etmemektedir. Komisyonlarda üyelerin daha detaylı bilgi edinmesi engellenmekte, iktidar mensupları kulislerde özel sektörle görüşmeyi ve komisyonlarda âdeta özel sektörle bilgi paylaşmasında muhalefetin olmamasını gerektiren hareket tarzını benimsemektedir.

Enerji sektöründe problem artık iktidarın bizatihi kendisi olmuştur. Ülke, elektrik üretiminin yarısını doğal gaz ile gerçekleştiriyor. Ülke, ithal ettiği doğal gazın yüzde 50’sini, 60’ını elektrik üretmek için kullanıyor. Dünyada ithal doğal gaza elektrik üretimi için bu kadar bağımlı ülkeler herhâlde parmakla sayılabilecek kadar azdır. Ülkemiz, ithal doğal gaz bağımlılığı ile Rusya Federasyonu ve İran ile diğer bazı ülkelerin insafına terk edilmiş durumdadır. Dış politikamız da bu ülkelerle iyi gitmemektedir. Bu durum stratejik olarak, tabiri caizse, sakattır.

Hükûmetin anlamadığı, enerji politikalarının salt piyasanın insafına bırakılamayacağıdır. Salt piyasa sizi Erbil’e giderken Kayseri’ye indirir, siz de cevap veremezsiniz. Zaten son günlerde söylentisi bile çok yoğun olan, Kuzey Irak’ta Barzani’yle yapılan ve kamuoyundan gizlendiği söylenen antlaşmanın Irak ve ABD tarafından benimsenmediğidir. Hükûmet ise bu konuda şeffaf davranmamaktadır. Enerji yüzünden ülkeler savaşları bile göze almaktadırlar. Çevremizin ateş çemberi hâline gelmesinin nedenlerinden biri de budur.

Türkiye’de enerji talebi rekor seviyede artıyor. Yıllık enerji talep artışı hızı, ortalama, Avrupa Birliğinin 3 misli. Enerji tüketimi artışının en belirleyici alanı elektrik talebidir. Her on yılda bir katlanmaktadır. Elektrik talebi yüzde 7-8 artacak. Bu, gelecek on yılda 100 milyar dolarlık yatırım istiyor. Bunların tartışılacağına Hükûmet ve iktidar bundan kaçıyor.

Şimdi, Hükûmet, Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı’nı komisyondan nasıl olur da en az görüşmeyle çıkarırız peşinde. Sadece adında adalet olan iktidar bu konuda şeffaf değil. Muhalefetin mümkün olduğunca bu işten uzak kalmasını arzu ediyor. Teşvik mevzuatı hazırlanırken Sayın Bakanın bile haberi yok, AKP milletvekillerinden bazılarının haberi var. Bunu toplantılarda sorduğumuzda -hepimizin önünde- açık ve rahat bir şekilde görüyoruz. Bizce anlaşılır bir durum da değil bu durum ama AKP’lilerce olabilir mi? “Bilmiyorum” diyemeyeceğim, gözümüzün önünde olan biten bir olay.

Hükûmetin bakanı Afyon’da konuşuyor -kayıp kaçak konusunda ibretlik sözler- ne diyor? “Dicle ve Van bölgesi ile alakalı kayıp ve kaçakları bir yana bırakırsak” diye izahata giriyor. Dicle ve Van bölgesi “müzakere” denilen zillete, bir yana bırakılmaya karar verildiyse bilmem ama Denizlili sanayicinin hakkını kim, Patagonya hükûmeti mi koruyacak?

Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ayhan.

Gündem dışı üçüncü söz, Antalya’da yaşanan ve yaşanmakta olan sel felaketleri hakkında söz isteyen Antalya Milletvekili Osman Kaptan’a aittir.

Buyurunuz, Sayın Kaptan. (CHP sıralarından alkışlar)

3.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın, Antalya’da yaşanan ve yaşanmakta olan sel felaketlerine ilişkin gündem dışı konuşması

OSMAN KAPTAN (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Antalya’daki sel felaketleri hakkında gündem dışı söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Sayın arkadaşlarım, Antalya’mız turizmin başkenti, tarımın başkenti derken son yıllarda da doğal afetlerin de neredeyse başkenti olmuştur. 21/10/2009 tarihinde yine bu kürsüden, gündem dışı, Kumluca’daki sel olayına değinmiştim. “Beşikçi köyünde ve Beykonak’taki 2 bin dönüm sera 1 metre su altında kalmış, zaten para etmeyen sebzeler çürümeye terk edilmiştir. Bu sel doğal bir afettir ancak yedi yıldır Beşikçi Göleti’ni yapmayanlar da siyasi bir afettir.” demiştim. Yine Ekim 2011’de, Gebiz’in Haskızılören köyündeki selde 6 kişi hayatını kaybetmiş, 2 kişinin cenazesi hâlen bulunamamıştır. Şimdi Ocak 2013’te durum aynıdır, değişen hiçbir şey yoktur. Onun için, Antalya, doğal afet bölgesi ilan edilmeli ve koruma altına alınmalıdır, hasarlar önlenmelidir.

Bakın, sel Kumluca’da seraları vurdu. Karacaören köyünde pek çok serayı su bastı. Bazı seraların camları kırıldı, örtüleri uçtu. Köylerdeki elektrik nakil hattı koptu, elektrik direkleri devrildi. Side antik kenti su altında kaldı. Bazı otellerin giriş katı ve bahçeleri tamamen su altında kaldı. Belek ve Kadriye Venedik’e döndü. Acısu Deresi’nin taşması Belek’te yaşamı felç etti ve ertesi gün, sayın arkadaşlarım, Antalya’da güneş açtı.

Sayın arkadaşlarım, Antalya’nın aldığı yağış, yılda, AB ortalamasından 5 kat, Türkiye ortalamasından da 3 kat daha fazladır. Bol yağışlar Antalya’daki doğal güzelliklerin de Antalya’daki doğal afetlerin de nedenidir. 12 Ocakta Antalya kent merkezinde metrekareye düşen yağış 252 kilogramdır. Bu miktar bazı Avrupa ülkelerinde bir yılda düşen yağış miktarından daha fazladır. Bu yağışta Serik, Demre ve Kumluca’da toplam 720 dekar sera zarar görmüş, 227 çiftçi başvuruda bulunmuştur.

18 Ocaktaki sel, dolu ve fırtınada yine Serik, Manavgat, Aksu’da zararlar olmuştur, 1.869 dekar alan zarar görmüştür.

15 Ocakta, Sayın Deniz Baykal başkanlığında Antalya milletvekilleri olarak ben Osman Kaptan, Yıldıray Sapan ve  Arif Bulut, bu selde zarar gören Serik ve Manavgat’ta ziyaretlerde bulunduk. Bu hafta sonu veya öbür hafta başı da Demre’de aynı ziyaretlerde bulunacağız.

Sayın arkadaşlarım, 22 Ocak 2013’te Demre’de ikinci selde zarar gören alan 1.594 dönümdür; bunun 1.294 dekarı sera, 300 dekarı da narenciye bahçesidir. Köşkerler, Karabucak ve Gürses köyleri ile Alakent Mahallesi’nden 414 aile selden etkilenmiştir. Toplamda 464 zarar başvurusu yapılmış iken TARSİM’e sadece 52 ihbar yapılmıştır çünkü diğerlerinin sigortası yoktur.

Sayın arkadaşlarım, Demre Belediye Başkanı Sayın Süleyman Topçu, bu selin yaptığı zararlar için Köşkerler köyünde şöyle diyor: “Vatandaşlarımız bu sıkıntıyı yirmi yıldır çekmektedir. Yirmi yıldır devlet buraya gelir, gider ama hiçbir şey yapmaz. Her sene 100 metre bir yer yapsalardı şimdi bu köyün sıkıntısı olmazdı.”

Sayın arkadaşlarım, devlet vergi toplamasını biliyor ama Antalya’daki doğal afetleri önlemek için para harcamasını bilmiyor. Hâlbuki Antalya, devletten aldığının fazlasını devlete veren bir ildir. Devlet GAP, KOP, DAP gibi projelere Antalya’yı da eklemelidir. Antalya’da “Antalya Projesi (AP)” veya “Batı Akdeniz (BAP)” gibi bir proje yapılmalıdır, bu projede de Toroslardan gelen sel disipline edilmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OSMAN KAPTAN (Devamla) -  Sayın Başkanım, bir dakika verirseniz bundan sonraki konuşmamda bir dakika az verirsiniz efendim.  2/B konusunda da konuşacağım efendim.

BAŞKAN – Orada konuşmanızı şey yaparız. Tamam, devam ediniz, son cümlenizi alalım.

Buyurun.

OSMAN KAPTAN (Devamla) -  Sayın arkadaşlarım, Antalya’daki zarar gören bütün hemşehrilerimizi dolayısıyla şu anda televizyonları başında bizi izleyen Demre’deki, Köşkerler’deki, il genel meclisi üyelerimiz başta olmak üzere bütün Demreli felaketzede arkadaşlarımızı, hemşehrilerimizi de saygıyla selamlıyoruz. Antalya’da zarar gören bütün hemşehrilerimize geçmiş olsun diyorum.

Doğal afetlerde Hükûmet tedbir almazsa doğal afet insanların canını, malını yok edebilir ama millet tedbir almaz ise siyasi afet rejimi, devleti ve milleti yok edebilir. Onun için, son söz milletindir, oy milletindir.

Hepinize saygılar sunuyorum. Bundan sonraki önerilerimi bundan  sonraki 2/B konusunda yapacağım konuşmalarda sıralayacağım.

Teşekkür eder, hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kaptan.

Gündeme geçmeden önce İç Tüzük 60’a göre sisteme girmiş sayın milletvekillerimize söz vereceğim.

Sayın Vural…

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, 28 Ocak Misakımillî’nin kabulü ile 29 ocak Batı Trakya Türklerinin Toplumsal Dayanışma ve Millî Direniş Günü’ne ve ocak ayında PKK’nın saldırıları sonucu hayatını kaybeden 143 vatandaşımıza Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Doksan üç yıl önce 28 Ocakta Atatürk’ün çerçevesini çizdiği Misakımillî milletin temsilcileri tarafından kabul edilmiş ve bu yeminle emperyalizme karşı “Vatanın ve milletin bölünmezliği” ilkesine dayanılarak Millî Mücadele’yle zafere ulaşılmıştır. Millî yeminimiz Türkiye Büyük Millet Meclisine emanettir; inmeyecek sancak, sönmeyecek varlık ateşidir.

Ayrıca, bugün 29 Ocak, Batı Trakya Türklerinin Toplumsal Dayanışma ve Millî Direniş Günü’dür. Bu tarihte, Batı Trakya Türklerine  uygulanan zulüm ve baskıları barışçıl bir şekilde protesto etmek amacıyla cuma namazı sonrasında bir araya gelenler Yunanlı güvenlik güçleri tarafından saldırıya uğramış ve yaralanmıştır. Maalesef, hâlen Batı Trakya’da temel insan hakları ihlalleri devam etmektedir.

Ne hazindir ki böyle bir günde, AKP Hükûmetinden, Heybeliada Ruhban Okulunun açılacağına dönük adımların atılacağını duyuyoruz. Bu açıklamaları hayretle izliyor, esefle kınıyoruz.

Ocak ayı, PKK’nın, doğu ve güneydoğuda, sivil vatandaşlarımıza yönelik 21 toplu katliamı gerçekleştirmesi sonucunda Şırnak, Hakkâri, Mardin, Diyarbakır, Kahramanmaraş’ta 40 kadın, 28 çocuk, toplam 143 kişi hayatını kaybetmiştir. PKK’nın bu saldırısı sonucu hayatını kaybeden bütün vatandaşlarıma bu vesileyle Allah’tan rahmet diliyorum ve PKK kanlı terör örgütünü bu vesileyle tekrar kınıyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Vural.

Sayın Özkan…

2.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, yağışlardan zarar gören Antalyalılara geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ve Suudi Arabistan’a hayvan ihracatı yapılacağı haberlerinin doğru olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yağışlardan zarar gören tüm Antalyalı hemşehrilerime geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Hükûmetin uyguladığı yanlış tarım ve hayvancılık politikalarından dolayı et, süt, süt tozu, canlı hayvan, kurbanlıklar, hatta saman yurt dışından ithal edilmek zorunda kalınmıştır. Şu anda, basından öğrendiğimize göre, Suudi Arabistan’a 1 milyon büyükbaş, 5 milyon küçükbaş koyun, keçi ihraç edilecekmiş. Bu, doğru mudur?

Sayın Bakana soruyorum: Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu; yurt dışından devamlı ithal yapılırken bu ihracat neyin nesi? Elinizde yeterli damızlık var mıdır? İki gün sonra, vatandaş yine pahalı ete, pahalı damızlığa muhtaç olmasın. Konuya açıklık istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özkan.

Sayın Tüzel…

3.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, madencilerin Zonguldak’ta ve tüm ülkede taşeronluğun kaldırılmasını istediklerine ilişkin açıklaması

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hafta sonu Zonguldak’taydım. Madenciler, aileleri, sendikalar ve onlara desteğe gelmiş tüm emek güçleri 7 Ocakta iş cinayetine kurban giden 8 madenci ve tüm işçi sınıfı kayıplarını anmak ve taşerona “hayır” demek için miting yaptı. Dün de Karayolları işçileri, aynı taleplerle alandaydı. Onlar da, yargı kararlarının uygulanmasını ve kadrolu çalışmayı istiyorlar. On binlerce emekçi, bu iş cinayetlerinin nedeni olarak gördükleri taşeron çalışmasının sadece Zonguldak ve madenlerde değil, tüm ülkeden ve çalışma alanlarından kaldırılmasını istiyorlar. Sadece kendileri için değil, ülkenin çocukları ve geleceği için bu mücadele içinde olduklarını söylediler. “Taşeron demek ölüm demek ve biz güzel ölmek istemiyoruz.” diyen binlerce işçi “Herkes burada, AKP nerede?” sözleriyle Hükûmetin duyarsızlığından şikâyet ettiler. “1990’larda Özal’ın sonunu getirdik, taşeron kalkmazsa AKP’nin sonu da gelecek.” diyerek Hükûmeti göreve davet ettiler. Bizim de sözümüz: “Taşeron çalışması yasaklanmalıdır.”

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tüzel.

Sayın Bayraktutan…

4.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Sarp Sınır Kapısı’nda yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Artvin ile Gürcistan’ı birbirine bağlayan kara hudut kapısı Sarp Sınır Kapısı Türkiye'de pasaportla geçişin olmadığı, kimlik kartıyla geçişin olduğu tek kapı. Bu kapıda birtakım sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorunlardan bir tanesi de…

BAŞKAN – Biraz uzak durun mikrofondan lütfen.

Buyurun.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Tabii.

Sarp Sınır Kapısı Artvin ile Gürcistan Cumhuriyeti arasında kara hudut kapısıdır. Bu kapı, Türkiye'nin nüfus cüzdanıyla geçiş sağlanan tek kapısıdır. Bu kapıda birtakım sorunlar vardır yığılmalardan dolayı, özellikle bayramlarda ve özel günlerde birtakım yığılma sorunları yaşanmaktadır ama bunun dışında da her iki geçiş açısından ilginç bir sorun vardır, bunu yüce heyetle paylaşmak istiyorum.

Sarp Sınır Kapısı’ndan araçlarla geçen yolcuların şoför hariç araçlardan indirilmesi ve yaya olarak peronlardan geçirilmesi 2013 Türkiye’sine yakışmamaktadır. Özellikle…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tekrar sisteme giriniz, yarım dakika daha söz vereceğim Sayın Bayraktutan.

Buyurunuz Sayın Tanal.

5.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Üsküdar ilçesinin bazı mahallelerinde yaşanan imar sorununun çözülmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi 1994 yılından bugüne kadar aynı zihniyet tarafından idare edilmektedir. Ancak Üsküdar ilçemizin Yavuztürk Mahallesi, Ünalan Mahallesi, Ataşehir ilçemizin Mevlânâ Mahallesi, Yeni Çamlıca Mahallesi YEDPA İş Merkezi, bugüne kadarki vatandaşlarımızın imar sorunu, iskân sorunu… Büyükşehir Belediyesi engel olmaktadır; Büyükşehir Belediyesi imar sorunuyla ilgili bu bölgede oturan halkımızı mağdur etmektedir. Lütfen, Bakanlığın İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle irtibata girerek bu vatandaşlarımızın mağduriyetinin giderilmesi için imar çalışmasının bir an önce başlatılmasını arz eder, saygılarımı sunarım.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tanal.

Sayın Yeniçeri…

6.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Donanma Komutanının istifası üzerine Başbakanın yaptığı açıklamalara ilişkin açıklaması

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Donanma Komutanının istifası üzerine Başbakan “Yani neredeyse komuta kademesinde mücadele edecek subayımız kalmıyor, böyle şey olmaz. O zaman terörle nasıl mücadele edecek bu insanlar?” vesaire şeklinde bir açıklama yapıyor. Başbakanın yaptığı, Anadolu tabiriyle “hem nalına hem de mıhına vurmak”tır. Yaptığı da timsah gözyaşı dökmektir. Timsahlar avını yerken ağlarmış. Sanki özel yetkili mahkemeleri AKP Hükûmeti değil de bir başka hükûmet bu iş için görevlendirdi. TSK’ya yönelik itibar infazlarını sanki AKP medyası değil de Yunanistan medyası yaptı. Kahpe teröristlerle kahramanca mücadele eden generalleri sanık ve darbeci, PKK’nın eli kanlı canilerini devlete muhatap ve gizli tanık yapan sanki AKP iktidarı değil de bir başka hükûmet. Başbakan bu sözlerinde samimi olsa MİT Müsteşarı için çıkardığı yasaya benzer bir yasa çıkararak bu konuyu bir günde gündeme alır ve gündemden kaldırır. Başbakan bunu yapmıyor ve yakınıyor.

Ey Başbakan, kendine gel, yabancı askerlere ve Patriot’lara değil, TSK’ye ülkenin güvenliğini devret. Uyduruk gerekçelerle içeri atılan komutanları bir an önce görevlerinin başına döndürecek…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – …yasal düzenlemeleri Türkiye Büyük Millet Meclisine getiriniz. Uyarıyorum, yarın çok geç olacak.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yeniçeri.

Sayın Bayraktutan…

4.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Sarp Sınır Kapısı’nda yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması (Devam)

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Biraz önce de ifade ettiğim gibi, Sarp Sınır Kapısı’nda araçlarla geçen yolcuların -şoför hariç- araçlarından indirilmesi ve yaya olarak peronlardan geçirilmesi 2013 Türkiye’sinin imajına yakışmamaktadır. Aynı kapının Gürcistan tarafında bu şekilde bir uygulama yoktur. Geçiş koşulları ve peronlar son derece modern ve çağa uygun, en azından Türkiye tarafından çok ileridedir. Bu durumun tespiti ile bu sıkıntının bir an önce giderilmesi gerekmektedir. Vatandaşlarımız bu konuda şikâyetçidirler. İlgili bakanlığın bu soruna acilen bir çözüm bulmasını o yörede yaşayan, o kapıyı kullanan bütün vatandaşlarımız ısrarla beklemektedirler.

Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bayraktutan.

Sayın Eyidoğan…

7.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, esnaf ve sanatkârların ciddi ve acil çözüm bekleyen sorunlarının sosyal sorunlara dönüşmekte olduğuna ilişkin açıklaması

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Esnaf ve sanatkârlarımızın şikâyetleri var. Ülkemizin en büyük sosyal ve ekonomik kesimlerinin başında gelen esnaf ve sanatkârlarımızın sayısı 2 milyona yakındır. Aileleri ve istihdam ettikleri kişilerle birlikte 10 milyona yakın insanımızın geçimi ve düzeni esnaf ve sanatkârımıza bağlıdır. Yanlış politikalar nedeniyle esnaf ve sanatkârların ciddi ve acil çözüm bekleyen sorunları birikmiş, sosyal sorunlara dönüşmektedir. Yüzde 75’e çıkan kent nüfusuyla birlikte kentlerde plansız ve rastgele AVM inşaatları her yerde yükselmektedir. Planlı kentleşmeden bihaber olan AKP Hükûmeti döneminde, olur olmaz yerlere, kentlerin göbeğinde sürekli AVM’ler açılıyor. Açılan her AVM binlerce esnafımızın işini kaybetmesine, yanında çalışanların işsiz kalmasına, evine ekmek götürememesine neden olmaktadır. AVM’ler ve bunların iş birliği yaptığı hipermarketlerin nerede ise tamamı yabancıların oldu, satılan ürünlerin çoğu ithal oldu. İthalat patlıyor, işsizlik artıyor.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Eyidoğan.

Sayın Akar…

8.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın, Kocaeli’deki kanser ölümlerinin önüne geçilmesi için gerekli çalışmaların bir an önce yapılmasını beklediklerine ilişkin açıklaması

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, Kocaeli ilinde son iki günde biri 13 yaşında, diğeri 23 yaşında iki genç kızımız kanserden hayatını kaybetmiş bulunuyor. Kocaeli genelinde ve özellikle “kanser ovası” diye anılan Dilovası’nda kanserden ölüm oranı diğer ölüm oranlarının üzerine çıkmış ve Dünya Sağlık Örgütü, kanserlerin yüzde 80’inin doğrudan veya dolaylı olarak sanayi ve çevresel faktörlere bağlı olduğunu ayrıca belirtmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi 2006 yılında Dilovası’yla ilgili araştırma komisyonu kurmuş, araştırma sonucunda yirmi dokuz başlık altında önerilerde bulunmuş fakat bugün gelinen noktada, bu önerilerle ilgili Dilovası’nda ve Kocaeli ilinde sanayiden oluşan kirliliğe engel olacak bir çalışmanın yapılmadığını görmekteyiz.

Hükûmet yetkililerini buradan tekrar uyarıyor ve Kocaeli’deki kanser ölümlerinin önüne geçilmesi için gereken çalışmaların bir an önce yapılmasını saygılarımla arz ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akar.

Sayın İrbeç…

9.- Antalya Milletvekili Yusuf Ziya İrbeç’in, insan hayatı ve tarihî değerlerimizi risk altında bırakmamak için Hükûmetin gerekli tedbirleri alması gerektiğine ilişkin açıklaması

YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Son zamanlarda madencilik sektöründe yaşanan iş kazaları toplum olarak üzüntüyle izlenmekte olup bu sektörde çalışanlar hayati tehlike dâhil pek çok anlamda risk altında görev yapmaktadırlar. Denetimsizlik her yerde baş gösteriyor.

22 Ocak 2013 tarihinde yanan Galatasaray Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü’nde yüz kırk iki yıllık tarihî ahşap bina yok oluyor. Kamuya ait olan bu binada sigorta yok, denetim yok. Bu yangından kısa bir süre önce İstanbul Millî Eğitim Müdürlüğünün Cağaloğlu’ndaki tarihî binası da yanıyor. Bu yangınlarda hem tarihimiz yok oluyor hem de değerlerimiz.

Yine, Antalya’da meydana gelen doğal afetlerde birçok vatandaşımız zarar görmüş ve tedbirler yetersiz kalmıştır. Kaçak doğal gaz tesisatından parasını tahsil etmekte sakınca görmeyen İGDAŞ gibi doğal gaz dağıtım şirketleri kaçak olarak kurulan tesisatlarla ilgili daha etkin tedbirler almaya zorlanmalıdır. İnsan hayatı ve tarihî değerlerimiz bu kadar kolay risk altında bırakılmamalıdır. Hükûmet gerekli ek tedbirleri almak zorundadır.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın İrbeç.

Sayın Karaahmetoğlu…

10.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Dini ve Sosyal Hizmet Vakfına ve solculuğun ulvi ve ahlaki bir erdem olduğuna ilişkin açıklaması

SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) – Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan Sayıştay raporlarında adı geçen Dini ve Sosyal Hizmet Vakfının neler yaptığını basından öğrenme fırsatı bulduk. Vakfın Diyanet İşlerine bağlı olduğu, mütevelli heyetinde Diyanet İşleri Başkanının bulunduğu, yine Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı ve genel müdürlerin de yönetimde yer aldıkları iddia edilmektedir.

Mekke’de otel işleten bu vakıf, 673 caminin minaresine baz istasyonu kurdurmuş, hazine arazilerine inşa edilen camilerimizin müştemilatında bulunan dükkân, market, depo gibi yerleri kiraya vererek de ayrıca gelir elde ederken buradan hazineye gelir aktarmamıştır. Bu konu ciddi olarak araştırılmalı diye düşünüyorum.

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın solculuk ile ilgili değerlendirmelerine bir çift sözüm var: Solculuk ulvi bir ahlaki değer ve erdemliliktir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Karaahmetoğlu.

Sayın Türkoğlu…

11.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, bazı ilçelerdeki yargı çevresi değişikliklerinin vatandaşları mağdur ettiğine ve bu kararların değişmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Geçen hafta Resmî Gazete’de yayımlanan bir kararla Hatay ili Erzin ilçesi ağır ceza yargı çevresi değiştirilerek Osmaniye’den alınmış, İskenderun’a bağlanmıştır. Osmaniye-Erzin arası 15-20 kilometre iken Erzin-İskenderun arası 50-60 kilometredir. Bu düzenleme Erzin’deki ve Osmaniye’deki vatandaşlar ve avukatlar tarafından şiddetle protesto edilmektedir.

Ayrıca, aynı şekilde, Osmaniye Hasanbeyli ilçesi yargı çevresi olarak Bahçe iken bu düzenlemeyle Osmaniye’ye bağlanmıştır. Hasanbeyli’de adliye yoktur. Yargı çevresi Bahçe’dir ve Bahçe-Hasanbeyli arası 10 kilometredir. Şimdi 30-40 kilometre ötedeki il merkezine gidilip gelinmesi gerekmektedir. Bu da vatandaşlar açısından hem zaman hem de para açısından ciddi bir külfettir.

Bu kararların değişmesi, adalet gibi devletin varlık sebebi olan bir hizmete ulaşmayı kolaylaştırmak açısından önemlidir. Bu kararların değiştirilmesini arz ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Türkoğlu.

Sayın Çelik…

12.- Muş Milletvekili Demir Çelik’in, Şırnak’ta bir halı sahanın istinat duvarının heyelan nedeniyle yıkılması sonucu hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet dilediğine ve heyelan bölgesindeki evlerin boşaltılması nedeniyle mağdur olan vatandaşların sorunlarının giderilmesini beklediklerine ilişkin açıklaması

DEMİR ÇELİK (Muş) – Teşekkürler Sayın Başkan.

27 Ocak akşamı Şırnak merkezdeki bir halı sahanın istinat duvarının heyelana dayanamayarak yıkılması sonucu altında futbolcu kardeşlerimiz kalmıştır. Bu gençlerden 7’sinin cenazesine ulaşılmıştır. Ölenlere Allah’tan rahmet diliyor, kederli ailelerine başsağlığı dileklerimi iletiyorum. İnsan yaşamının bu denli ucuz olmaması gerektiğini ifade ediyor, ölümlerin önüne geçmeyi başarmak zorunda olduğumuzu bir kez daha huzurlarınızda dile getirmek istiyorum. Keza, heyelan bölgesinde onlarca ev yıkılma tehlikesi nedeniyle boşaltılmış bulunmaktadır. Kışın bu zor ve soğuk günlerinde mağdur ailelere gerekli duyarlılığın gösterilmesini, sorunlarının giderilmesini bekliyor, saygılarımı sunuyorum.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çelik.

Sayın Doğru…

13.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, İstihdamın Teşviki Kanunu’nun uygulama süresinin 31/12/2012 tarihinde sona ermesiyle büyük mağduriyetler yaşandığına ve bu kanunun uygulamasının devam etmesi ya da benzer bir kanunun çıkarılması gerektiğine ilişkin açıklaması

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Tokat ili gibi, Anadolu’da 42 vilayette 5084 sayılı İstihdamın Teşviki Kanunu’nun 31/12/2012 tarihinde sona ermesi ve uzatılmaması ile büyük mağduriyetler yaşanmaktadır. Organize sanayi bölgeleri başta olmak üzere bütün iş yerlerinde, teşvikin kalkmasıyla beraber, maliyetler yüzde 17 ila 25 arasında yükselmiştir. Bunun sonucu üretim düşmekte, iş yerleri işçi çıkarmakta ya da kapanma durumu ile karşı karşıya kalmaktadır. Mağduriyetlerin artmaması ve iş yerlerinin kapanmaması, kayıt dışının olmaması için bu kanunun devam etmesi ya da benzer kanun çıkarılması gerekmektedir. Hükûmetten acil olarak bu kanunla ilgili bir şeyler yapmasını bekliyor, Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Doğru.

Sayın Şeker…

14.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker’in, Gaziantep’te hayvancılık yapan vatandaşların zor durumda olduğuna ve tarımda sulama için kullanılan kuyulara sayaç bağlanmasını doğru bulmadığına ilişkin açıklaması

MEHMET ŞEKER (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkanım, tüm Türkiye’de olduğu gibi ilim Gaziantep’te de insanlar devlete güvenerek, Hükûmete güvenerek hayvancılık yapmaya başladılar. Dolayısıyla devletin teşvik sisteminden faydalanıp 7 bin liraya büyükbaş hayvanlar aldılar. Şu anda, yedirdikleri yem, kullandıkları su, elektrik parasını dahi ödeyemiyorlar ve pazara çıkardıklarında 2 bin liraya, 2.500 liraya bunları satamıyorlar, çok ciddi sıkıntı içerisindeler. Hükûmetin bunlarla ilgili çok ciddi bir çözüm önerisi ile bu insanlara gitmesi lazım, en azından vergi borçlarını ertelemesi lazım.

Yine, aynı şekilde, Hükûmet aldığı bir kararla tarımda sulama için kullanılan kuyulara sayaç bağlamak istemektedir. Bunların her birinin maliyeti 2 bin ila 5 bin arasında değişmektedir ve dolayısıyla çiftçiler hem su parası ödeyecekler hem de bu sayaç aboneliği için para ödeyecekler. Bunların doğru olmadığına inanıyoruz. Bir an önce bu yanlıştan Hükûmetin vazgeçmesini talep ediyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Şeker…

Sayın Yılmaz…

15.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Sosyal Güvenlik Kanunu’ndan dolayı çok sayıda esnafın mağdur olduğuna ve bu mağduriyetlerin giderilmesi için yasada birtakım değişikliklerin yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Adana ilimizin Feke ilçesi Türkiye’nin en fakir ilçelerinden bir tanesidir. Burada, özellikle bu son çıkan Sosyal Güvenlik Kanunu’ndan dolayı mağdur olan birçok vatandaşımız vardır. Merkezde ve köylerimizde birikmiş borcu bulunan birçok esnaf mevcuttur. Bu, Türkiye genelinde de 4,5 milyon kişiyi kapsamaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkarak kanunlaşan, yasalaşan bu kanun kapsamında 2008 yılı öncesi ve sonrasında birçok esnafımız bulunmaktadır. Bu vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesi için bu yasada birtakım değişikliklerin yapılması iyi olacaktır. Yoksa, vatandaşlarımız, esnaflarımız kapılarına kilit vuracak duruma gelmiştir. Özellikle, Feke’den tüm vatandaşlarımız ve muhtarlarımız bu mesajın iletilmesi için not göndermişlerdir. Bilgilerinize sunuyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Yılmaz.

Sayın Durmaz…

16.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz’ın, Yozgat çiftçisinin 2012 yılından kalan buğday prim desteğinin ne zaman ödeneceğini öğrenmek istediğine ve Yozgat’ta et kombinasında 11’inci aydan beri kesim yapılmadığına ilişkin açıklaması

SADİR DURMAZ (Yozgat) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan umarım dinliyordur. Yozgat çiftçisinin 2012 yılından kalan buğday prim desteği, yaklaşık 7 trilyon lira henüz ödenmemiştir. Bu, Yozgat açısından son derece önemli bir meblağdır. Hem çiftçimiz hem esnafımız bunu acilen beklemektedir. Ne zaman ödeneceğini sormak istiyorum.

Bir diğer husus, mazot ve gübre desteği 2’nci ayda ödenecek midir? Bu konuya ilişkin de Sayın Bakan biraz sonra sözlü sorulara cevap verecekler, burada değerlendirmesini istirham ediyorum.

Aynı şekilde, Sayın Bakan, demin, Yozgat’ın buğday ihracatında 1’inci sıraya yükseldiğini söyledi. Yozgat’ın ofislerinde 65 bin ton buğday, 2008 yılından bir kısmı kalmak üzere, çürümeye yüz tutmuştur. Bu konuda bir tedbir alacaklar mı? Bunu merak ediyorum.

Bir diğer konu da, Yozgat’ta et kombinası yapmakla övündü Sayın Bakan, bunu çok da gündeme getirdiler. Et entegre tesisini kombinaya çevirdiler ancak 11’inci aydan bu yana hayvan kesimi yapılmıyor Yozgat Kombinasında. Dişi hayvanların kesime getiriliyor olması, gönderilmesi hayvancılıkta yeni bir krizin başlangıcıdır. Sayın Bakan bu konuya dikkatle eğiliyor mu, bu konuda bir tedbir getiriyor mu?

Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Durmaz.

Sayın Öğüt…

17.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin Ankara şubesine yapılan Maliye denetimi ve kesilen cezalarla ilgili bilgi almak istediğine ilişkin açıklaması

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin Ankara şubesine yapılan Maliye denetimi ve kesilen cezalarla ilgili sorum olacak.

Binlerce öğrenciye burs veren, onlarca yurt ve eğitim birimi kurarak Bakanlık bünyesine katan derneğin, diğer birçok dernek gibi cenazelere gönderilen yapay çelenklerle bağış toplaması hangi hukuki dayanaklarla ticari faaliyet sayılmıştır? Bağışlar karşılığında herhangi bir hizmet verilmemekte ya da mal teslimi yapılmamaktayken, üstelik derneğin bu bağışları kabul edebileceğine ilişkin Ankara Valiliği İl Dernekler Müdürlüğünün onayı da varken, Maliye müfettişleri hangi gerekçeyle vergi cezası kesmişlerdir? Aynı denetim Sayın Başbakanın annesi vefat ettiği zaman bağış toplayan İstanbul Eğitim ve Gençliğe Hizmet Vakfına da yapılacak mıdır? Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine duyulan bu kin, nasıl bitmez bir kindir, ne zaman bitecektir?

Saygılarımla.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.

Sayın Erdemir…

18.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemir’in, AKP Hükûmetinin basın üzerindeki baskısının sınır tanımadığına ve başka ülkelere de ulaştığına ilişkin açıklaması

AYKAN ERDEMİR (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

25 Ekim 2011 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Katar Emirliği Veliaht Prensi Şeyh Tamim bin Hamed es-Sani arasında Katar'da Deniz Sarayı'nda gerçekleştirilen görüşmenin zabıtları Syrian Electronic Army adlı hacker grubu tarafından ele geçirilerek kamuoyuyla paylaşılmıştır. Bu toplantı zabıtlarında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Katar  Emirliği Veliaht Prensi’ne El Cezire kanalının Türkiye’nin dış politikasını eleştiren yayınlarından duyulan rahatsızlığı aktardığı görülmektedir. Bu zabıtlarda şu ifadeler yer almaktadır; Sayın Davutoğlu diyor ki: “Benim, siz majesteleri ile konuşmak istediğim bir konu vardı; El Cezire bizim pozisyonumuza yönelik eleştiri yapıyor ve bu hiç iyi değil.” Buradan da görülmektedir ki AKP Hükûmetinin basın üzerindeki baskısı artık sınır tanımamakta ve diğer ülkelere de ulaşmaktadır. Bu konuyu kamuoyunun dikkatine sunmak istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Erdemir.

Sayın Sait…

19.- İzmir Milletvekili Rıfat Sait’in, 29 Ocak Batı Trakya Türkleri Millî Direniş Günü’nün 25’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

RIFAT SAİT (İzmir) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 29 Ocak Batı Trakya Millî Direniş Günü’nün 25’inci yılı. “Yunanistan’da Türk yoktur.” diyen yönetime karşı çıkan Batı Trakya Türkleri, 29 Ocak 1988 yılında “Türk’üz” diyerek sokağa dökülmüştü. Soydaşlarımız Yunan polisinin sert müdahalesiyle karşılaşmış ancak geri adım atmamışlardı. “Demokrasinin beşiği” diye isimlenen Yunanistan’da bu, tarihe kara bir leke olarak geçmiştir. Batı Trakya Türk azınlığının tek yürek, tek ses olarak sokağa döküldüğü 29 Ocak tarihinin “Batı Trakya Türkleri Millî Direniş Günü” olarak kutlanması her yıl yapılmaktadır. Batı Trakya Türk azınlığının bu değerli gününü hatırladığımızı ve soydaşlarımızın yanında olduğumuzu söylemek istiyoruz.

Bu vesileyle, orijinal adı “Garbi Trakya Hükûmeti Müstakilesi” olan ve başkenti Gümülcine olan “Batı Trakya Türk Cumhuriyeti” 31 Ağustos 1913 yılında kurulmuş elli yedi günlük en kısa Türk cumhuriyeti olmuştur.

Elli dört yıl sonra Batı Trakya’ya giden ilk Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan olmuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

RIFAT SAİT (İzmir) - Bu vesileyle onu da belirtmek isterim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Sait.

Sayın Topal…

20.- Amasya Milletvekili Ramis Topal’ın, Amasya’da, Merzifon-Osmancık arasında D-100 kara yolunda çalışmaların on yıldır devam ettiğine ve ne zaman tamamlanacağını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

RAMİS TOPAL (Amasya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Amasya’da, Merzifon-Osmancık arasında D-100 kara yolunda on yıldır devam eden çalışmalar bitirilemedi. Bu kara yoluna köyün kara yolları direkt bağlantı hâlindedir, sık sık bu yollarda ölümcül kazalar olmaktadır. Ben buradan yetkililere soruyorum: Bu köy bağlantı yollarına ne zaman cep yapılacak, ne zaman alt-üst geçit yapılacak, ne zaman trafik işaretleri konulacak?

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Topal.

Sayın Bulut…

21.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, zeytinyağı taban fiyatının düşük olması sebebiyle üreticilerin zor durumda olduğuna ilişkin açıklaması

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Efendim, zeytin hasadının yapıldığı aydayız. Vatandaş zeytinleri topladı, zeytinyağına dönüştürdü. Ancak, zeytinyağının taban fiyatının çok düşük olması zeytin müstahsilini çok zor durumda bırakmıştır. Fındıkta taneye destek verilirken, ayçiçeğinde taneye destek verilirken zeytinde yağa destek verilmiş olması üreticiyi hayli zor duruma sokmuştur. Suriye’deki sorundan dolayı ülkeye kaçak giren yağ da piyasayı karıştırmış ve zeytin üreticisi, yağ üreticisi perişan hâle düşmüştür.

Zeytinyağı üreticilerinin, zeytin üreticilerinin banka borçlarının bu yıl ertelenmesi ve desteklerinin artırılması için Hükûmet ne gibi bir çalışma yapmaktadır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bulut.

Sayın Demiröz… Yok.

Sayın Öz…

22.- Manisa Milletvekili Sakine Öz’ün, Salihli’nin Beylikli ve Yeşilova köyleri arasındaki köprünün sel nedeniyle yıkıldığına ve vatandaşların mağdur olduğuna ilişkin açıklaması

SAKİNE ÖZ (Manisa) – Sayın Başkan, Salihli’nin köylerinden Beylikli ve Yeşilova köyleri arasındaki köprüler, yoğun yağıştan dolayı sel felaketiyle yıkılmıştır. Yıkılan köprüden dolayı Yeşilova köyümüzün içme suyu hattı hasar görmüş, diğer köylerimizin de tarlalarıyla ulaşımı kopmuştur. Bu mağduriyetin bir an önce giderilmesi ve köylülerimizin içme suyuna bir an önce kavuşması için gerekli yasal çalışmaların bir an önce yapılması için buradan yetkililere seslenmek istiyorum ve köylülerimize de geçmiş olsun diyorum. 

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öz.

Sayın Çavuşoğlu…

23.- Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu’nun, 29 Ocak Batı Trakya Türkleri Millî Direniş Günü’nün 25’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, bugün 29 Ocak; bundan yaklaşık yirmi beş yıl önce Batı Trakya’daki Müslüman Türk azınlığına yönelik olarak Yunanistan, Türk azınlığının etnik kimliğine ağır bir saldırıda bulunarak 1928 ve 1929 yılından itibaren faaliyet gösteren Gümülcine Türk Gençler Birliği ile İskeçe Türk Birliğini mahkeme kararıyla kapatmıştır. Kapatmanın sonucunda bu kuruluşlardaki tabelalar indirilmiştir. Bu ağır saldırıyı hazmedemeyen Batı Trakya Müslüman Türk azınlığı topyekûn ayağa kalkmış ve bu karara karşı tepkisini ortaya koymuştur. Benim de fiilen içinde bulunduğum bu sırada… Bugün, tarihte “Batı Trakya Türklerinin Millî Direniş Günü” olarak geçmektedir. Bu hadise, Batı Trakya Türklerinde önemli bir anı ve hatıra olarak kalmıştır.

Ben, bu Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altından hem hatırlanmak hem de hatırlatmak adına söz aldım. Bu duygularla hepinize teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Çavuşoğlu.

Gündeme geçiyoruz sayın milletvekilleri.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, gündemin sözlü sorular kısmının 1, 230, 265, 275, 291, 292, 295, 296, 298, 299, 302, 311, 312, 326, 340, 341, 342, 343, 344, 345, 346, 347, 348, 349, 350, 351, 352, 360, 361, 362, 378, 381, 382, 398, 399, 402, 407, 408, 409, 410, 411, 412, 413, 414, 415, 416, 417, 418, 420, 421, 423, 425, 428, 430, 431, 432, 433, 434, 435, 436, 437, 438, 439, 440, 442, 459, 460, 461, 462, 463, 464, 465, 466, 467, 468, 469, 470, 471, 472, 473, 474, 475, 476, 477, 478, 504, 524, 525, 526, 527, 528, 529, 530, 531, 532, 533, 535, 542, 544 ve 545’inci sıralarında yer alan önergeleri birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.

Cumhurbaşkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Bakanlar Kurulunda görev alan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın istifa ettiklerine ve istifalarının kabul edildiğine ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 109 ve 113'üncü maddeleri uyarınca Mardin Milletvekili Muammer Güler’in İçişleri Bakanlığına, Adana Milletvekili Ömer Çelik’in Kültür ve Turizm Bakanlığına, Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı’nın Millî Eğitim Bakanlığına, Edirne Milletvekili Mehmet Müezzinoğlu’nun Sağlık Bakanlığına atandıklarına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1092)

                                                                                                                        24/01/2013

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: a) 06/07/2011 tarihli ve B.01.0.KKB.01-08-3-503 sayılı yazımız.

b) Başbakanlığın, 24/01/2013 tarihli ve 69471265.300-02-797 sayılı yazısı.

İlgi yazılarla onaylanmış bulunan Bakanlar Kurulunda görev alan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ istifa etmişler ve istifaları kabul edilmiştir.

Bu sebeple, ekli listede yer alan şahıslar karşılarında belirtilen Bakanlıklara Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 109 ve 113'üncü maddeleri uyarınca atanmışlardır.

Bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Abdullah Gül

                                                                                                       Cumhurbaşkanı

Bakanlar Listesi

1) Mardin Milletvekili                     Muammer Güler                      İçişleri Bakanı

2) Adana Milletvekili                       Ömer Çelik                              Kültür ve Turizm Bakanı

3) Eskişehir Milletvekili                  Prof. Dr. Nabi Avcı                                Millî Eğitim Bakanı

4) Edirne Milletvekili                       Mehmet Müezzinoğlu             Sağlık Bakanı

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Efendim, bu doğru değil. Sayın Başkan, bakanların haberi yoktu, görevden aldılar. Fiilî durumla yazı örtüşmüyor.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Komisyondan istifa tezkeresi vardır, okutuyorum:

B) Önergeler

1.- Bitlis Milletvekili Vahit Kiler’in, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin önergesi (4/87)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunduğum Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonundan; gördüğüm lüzum üzerine istifa ediyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        Vahit Kiler

                                                                                                                            Bitlis

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:

C) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 20 milletvekilinin, Kahramanmaraş’ta zeytin yetiştiriciliği konusunda yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/482)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Kahramanmaraş'ta zeytin yetiştiriciliği konusunda yaşanan sorunlarının araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddesi uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ve talep ederim.

1) Mesut Dedeoğlu                          (Kahramanmaraş)

2) Alim Işık                                     (Kütahya)

3) Mehmet Şandır                            (Mersin)

4) Yusuf Halaçoğlu                         (Kayseri)

5) Özcan Yeniçeri                            (Ankara)

6) Sadir Durmaz                              (Yozgat)

7) Hasan Hüseyin Türkoğlu            (Osmaniye)

8) Reşat Doğru                                (Tokat)

9) Cemalettin Şimşek                       (Samsun)

10) Seyfettin Yılmaz                        (Adana)

11) Mehmet Erdoğan                       (Muğla)

12) Enver Erdem                             (Elâzığ)

13) Mustafa Kalaycı                        (Konya)

14) Kemalettin Yılmaz                     (Afyonkarahisar)

15) S. Nevzat Korkmaz                   (Isparta)

16) Sümer Oral                                (Manisa)

17) Muharrem Varlı                        (Adana)

18) Ali Halaman                              (Adana)

19) Murat Başesgioğlu                    (İstanbul)

20) Mehmet Günal                          (Antalya)

21) Ruhsar Demirel                         (Eskişehir)

Gerekçe:

Zeytin, kültürü çok eskiye dayanan bir üründür. Zeytinin ana vatanı; Mardin, Andırın ve Anamur olarak bilinmektedir. Zeytin, bu yerleşim bölgelerinden başka bölgelere dağılmıştır.

Ekonomik değeri çok yüksek olan zeytin, sofralarımızda çok sık olarak kullanılmanın yanı sıra eczacılık, sabunculuk ve kozmetik gibi ürünlerde de kullanılmaktadır. Yeryüzünde milyonlarca insanın geçim kaynağı hâline gelen sofralık zeytin ve zeytinyağının insan sağlığına olan önemi saymakla bitmez.

Dünyada zeytinyağına olan talep her geçen gün artmaktadır. Bu nedenle, dünya zeytin ve zeytinyağı üretiminde hem ülke olarak hem de bölge olarak söz sahibi olmamız gerekmektedir.

Kahramanmaraş çok sayıda tarım ürününün yaygın olarak yapıldığı illerimiz arasında yer almaktadır. Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı tarafından yayınlanan zeytincilik raporuna göre, Kahramanmaraş, Doğu Akdeniz Bölgesi'nde zeytinciliğin en az gelişme gösterdiği iller arasında yer almaktadır.

2010 yılı verilerine göre, Kahramanmaraş genelinde 25.652 dekar sofralık zeytin ağacı alanı yer alırken, yine aynı yıl içinde 36.650 dekar da yağlık zeytin ağacı alanı bulunmaktadır. Bu ilimizde, 2010 yılı sofralık zeytin üretimi yaklaşık 1.297 ton olarak gerçekleşirken, yağlık zeytin üretimi 3.456 ton düzeyinde kalmıştır.

Zeytin dikili alanlar konusundaki veriler incelendiği zaman ise, sofralık zeytin alanları ile ilgili son yedi yıl içinde çok yavaş bir artış olduğu görülmektedir. Zeytin dikili alanların oranında, 2004 ve 2005 yılları arasında yüzde 4'lük bir artış yaşanırken 2005 ve 2006 yılları arasında hiç artış olmamıştır. 2007 ve 2008 yılları arasında yüzde 1'lik bir artış ortaya çıkarken 2009 ve 2010 yılları arasında yine hiçbir artış yaşanmamıştır. Yağlık zeytin ağacı konusunda da durum farklı değildir.

Zeytinin ana vatanı olan Kahramanmaraş'ta sofralık ve yağlık zeytin üretimi özel desteklerle teşvik edilmeli ve ağaç sayısı artırılmalıdır. İstatistikler, il genelinde meyve vermeyen ağaç sayısının meyve veren ağaç sayısından fazla olduğunu ortaya koymaktadır. Bu durumu, Kahramanmaraş'ın geleceğini ve potansiyelini göz önünde bulundurarak el birliğiyle tersine çevirmemiz gerekmektedir.

Zeytin, ekonomik değeri düşünüldüğünde ve çok yönlü olarak değerlendirildiğinde yetiştirildiği bölgenin gelişimine çok büyük katkı sağlayan bir üründür.

Bu nedenle, Kahramanmaraş'ta zeytin yetiştiriciliği konusunda yaşanan sorunların araştırılarak gerekli önlemlerin belirlenmesi için Anayasa'nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddesi uyarınca bir Meclis araştırma komisyonu kurulması yerinde olacaktır.

2.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya ve 22 milletvekilinin, Kamu Özel Ortaklığı kapsamında yapılan projelerin uygulanabilirliği ve fayda-maliyet analizlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/483)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye'de "Kamu Özel Ortaklığı" ilk olarak 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun Ek/7’nci maddesi ile kamu hizmeti alanına girmiştir.

Düzenlenen yasada; sağlık tesislerinin yapımına Yüksek Planlama Kurulunun, tesislerin yenilenmesine ise Sağlık Bakanlığının karar vereceği, yüklenici firmaya hazine arazisinin bedelsiz olarak devredileceği, yapım işleri, kira ve yenilemelerin yüklenici firma tarafından yerine getirileceği, kira ödemelerinin döner sermaye gelirlerinden karşılanacağı, sözleşme süresinin kırk dokuz yıla kadar çıkartılabileceği, yapılacak ihalelerin 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’na tabi olmadığı tanımlanmıştır.

Kamu Özel Ortaklığı (KÖO); devletin bir şirket grubuyla uzun süreli sözleşme ilişkisi kurması temeline dayanmakta, sözleşmenin konusunu ise, yapılacak kamu hizmeti binasının veya tesisinin tasarım ve yapımının şirket tarafından sağlanması, devletin de kırk dokuz yıla kadar çıkabilen sürelerle yüklenicilere kira ödemesi ve bunun yanı sıra, temel hizmet dışındaki gelir getirici çeşitli hizmetlerin devredilmesidir.

Türkiye'de sağlık alanında hızla yaygınlaştırılan ve çok büyük miktarda kamu kaynağının özel şirketlere aktarılmasını sağlayan "Kamu Özel Ortaklığı" İngiltere'den model olarak alınmış, ancak İngiltere Parlamentosu, yolsuzluk, hatalı muhasebeleştirme, kamu maliyesi açısından ciddi risk oluşturması, kamu yararına aykırı uygulamalar konusunda yoğun şikâyetlerin olması nedeniyle KÖO uygulamasına yönelik bir "Araştırma Komitesi" kurulmasını kararlaştırarak, daha sonra kira ödemelerinin neden olduğu mali güçlükleri aşmak için birçok önlemler almaya başlamıştır.

KÖO kapsamında gerçekleştirilen; 1.500 yataklı Kayseri Entegre Sağlık Tesisi için 137 milyon TL, 3.056 yataklı Ankara Etlik Entegre Sağlık Tesisi için 319 milyon TL, 3.056 yataklı Bilkent Entegre Sağlık Tesisi için de 289 milyon TL yıllık kira bedeli belirlenmiş olduğunu basında yer alan haberlerden öğreniyoruz. Sadece bu üç ihale nedeniyle sağlık tesislerine ödenecek yıllık toplam kira bedeli 745 milyon TL olarak belirlenmiştir. Bu rakamlara baktığımızda bu üç ihale için önümüzdeki yirmi beş yıl için toplam kamu borcu ise bugünkü fiyatlarla yaklaşık 18 Milyar 625 milyon TL (18 katrilyon 625 trilyon TL) olacaktır. Sırada bekleyen İstanbul İkitelli, Bursa, Kocaeli, Konya, İzmir, Isparta, Mersin, Adana, Gaziantep bütünleşmiş sağlık tesisleri ile fizik tedavi rehabilitasyon, psikiyatri ve yüksek güvenlikli adli psikiyatri hastaneleri ihalelerinin tamamlanmasıyla kamu borcunun çok büyük rakamlara ulaşacağı açıktır. Sadece yapılan üç ihaleyi düşündüğümüzde bu üç hastane için devletin günlük ödeyeceği kira miktarı 2 milyon TL (2 trilyon, aylık 60 trilyon) olmaktadır. Bu rakamın diğer ihalelerin de tamamlanmasıyla ne kadar artacağı ortadadır. Hatta bir günlük kira bedeli ile devletin kendi hastanesinin yapılabileceğini bu rakamlar gözler önüne sermektedir.

Bu projelerin ülkemiz açısından maliye, kamu yönetimi, kent planlaması ve çalışma ilişkileri gibi birçok önemli alan ile doğrudan ilişkisi bulunmaktadır. En az yirmi beş yıl olan bu sağlık hizmeti planlamalarının uzmanlık çalışmalarına dayandırılması gerekmektedir. Bu hastanelerde hizmetlerin parçalanması nedeniyle yönetilememezlik riski çok yüksektir. Ayrıca Hükûmet bir yandan kamu harcamalarını kontrol altına almayı düşünürken, diğer taraftan denetimsizliğe yol açacak bütçe dışı harcamalara dayanan KÖO modelini uygulamaya geçirmesi de büyük bir tutarsızlıktır.

Sağlık Bakanlığının, Türkiye'nin önümüzdeki yirmi beş yıl için, borçlanmasına neden olan, sağlık hizmetinin sunumu ile sağlık çalışanlarının statüsünü tümüyle değiştirecek olan bu uygulamalara yönelik olarak; "şeffaflık" ve "kamuoyunun bilgilendirilmesi" kurallarına uymamakta ısrar etmesi, ihalelerde belirlenen yıllık kiralar ve sözleşme içeriklerinin kamuoyuyla paylaşılmaması ise oldukça düşündürücüdür.

Sonuç olarak; Kamu Özel Ortaklığı yöntemiyle yapılacak kamu hizmeti binalarında, temel hizmet dışındaki tüm hizmetler şirketler tarafından kâr amacı ile işletilecek, yaptıkları yatırım da “kira” adı altında kendilerine Sağlık Bakanlığınca ödenecektir.

Bu nedenlerle; önümüzdeki yıllarda Türkiye'yi büyük bir borç krizine sokacağı düşünülen "Kamu Özel Ortaklığı" kapsamında gerçekleştirilen projelerle ilgili daha sağlıklı bilgi sahibi olunması ve bu projelerin fayda maliyet analizlerinin yapılması gerekmektedir. KÖO projelerinin uygulanabilirliği ile ülkemiz için fayda ve zararlarının araştırılması amacıyla TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri ile Anayasa’nın 98’inci maddesi gereğince "Meclis araştırması" açılmasını arz ederiz.           

1) Muhammet Rıza Yalçınkaya       (Bartın)

2) Ramazan Kerim Özkan               (Burdur)

3) Ali Sarıbaş                                  (Çanakkale)

4) Ali Demirçalı                               (Adana)

5) Gürkut Acar                                (Antalya)

6) Namık Havutça                           (Balıkesir)

7) Bülent Tezcan                              (Aydın)

8) Mehmet Ali Ediboğlu                  (Hatay)

9) Aykan Erdemir                            (Bursa)

10) Sena Kaleli                                (Bursa)

11) Hasan Akgöl                             (Hatay)

12) Hurşit Güneş                             (Kocaeli)

13) Ahmet İhsan Kalkavan              (Samsun)

14) Mehmet Şeker                           (Gaziantep)

15) İhsan Özkes                              (İstanbul)

16) Ali Haydar Öner                       (Isparta)

17) Durdu Özbolat                          (Kahramanmaraş)

18) Fatma Nur Serter                       (İstanbul)

19) Ferit Mevlüt Aslanoğlu             (İstanbul)

20) Haluk Eyidoğan                        (İstanbul)

21) Osman Aydın                            (Aydın)

22) Recep Gürkan                           (Edirne)

23) Metin Lütfi Baydar                    (Aydın)

3.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ve 21 milletvekilinin, Kars Organize Sanayi Bölgesi ve Küçük Sanayi Sitesinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/484)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Kars Organize Sanayi Bölgesi ve Küçük Sanayi Sitesi’nin sorunlarının araştırılarak alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması için gereğini arz ve teklif ederiz.

1) Mülkiye Birtane                          (Kars)

2) Pervin Buldan                             (Iğdır)

3) Hasip Kaplan                              (Şırnak)

4) Sırrı Sakık                                   (Muş)

5) Murat Bozlak                              (Adana)

6) Halil Aksoy                                 (Ağrı)

7) Ayla Akat Ata                             (Batman)

8) İdris Baluken                               (Bingöl)

9) Hüsamettin Zenderlioğlu             (Bitlis)

10) Emine Ayna                              (Diyarbakır)

11) Nursel Aydoğan                        (Diyarbakır)

12) Altan Tan                                  (Diyarbakır)

13) Adil Kurt                                   (Hakkâri)

14) Esat Canan                                (Hakkâri)

15) Sırrı Süreyya Önder                  (İstanbul)

16) Sebahat Tuncel                          (İstanbul)

17) Erol Dora                                  (Mardin)

18) Ertuğrul Kürkcü                        (Mersin)

19) Demir Çelik                               (Muş)

20) İbrahim Binici                           (Şanlıurfa)

21) Nazmi Gür                                                (Van)

22) Özdal Üçer                                (Van)

Gerekçe:

Kars Küçük Sanayi Sitesi ve Organize Sanayi Bölgesi ilde sanayiyi geliştirmek ve halkın ekonomisine katkı sağlamak amacıyla kurulmuştu. Kars esnafının büyük bir çoğunluğu da bu sanayi bölgelerinde çalışmaya başlamıştı. Ancak başlangıçta ilgi yoğun olsa da, sitelerde çalışma ortamının fizikî koşullarının iyileştirilmemesi bu ilgiyi aşağı çekmiştir.

Kars sanayi bölgelerinde idare binası, çıraklık okulu, bakım garajı, personel lojmanı ile kafeterya bulunmamaktadır. Altyapı inşaatı henüz tamamlanmış değildir. Bölgenin 13 bin metre uzunluğundaki iç yollarının bazı bölümlerinin stabilize dolgusu tamamlanmış, kalan kısmına ise parke kaplama yapılacağı söylenmişse de çalışma başlatılmış değildir. Site içindeki yollarda oluşmuş çukurlar arabaların askıda kalacağı derecede derindir.

Sanayi siteleri esnafı ve çalışanları, değil içme suyu, diğer ihtiyaçlar için bile su bulamaktadırlar. Esnaf, suyu araçlarla diğer merkezlerden getirmekte ya da çıraklar en ilkel koşullarda siteye elleriyle su taşımaktadırlar. Sanayi sitesinin daha önce yapılan elektrik enerjisi ihalesi feshedilerek 1998 yılında yeniden ihale edilmiş, gerekli projeler tamamlanarak Enerji Bakanlığının onayına sunulmuştur. Ancak Bakanlık hâlâ onay vermemiştir. Elektrik sık sık kesilmekte, esnaf elektrik sıkıntısı yüzünden verimli çalışamamaktadır. Cihazlar, kesintiler ve elektriğin düşük olması nedeniyle sık sık arızalanmakta, faks makinesi ve bilgisayar gibi büro cihazları genelde devre dışı kalmaktadır.

Sanayi bölgesinin birçok sorunu ise bölgenin kent merkezine uzak olmasından kaynaklanmaktadır. Sanayi sitesinin iç yollarının yanında kente giden yolları da vahim durumdadır. İlgili yerlere birçok defa başvurulmuş olmasına rağmen kente giden 10 kilometrelik yol hâlâ yapılmış değildir. Küçük Sanayi Sitesinden Organize Sanayi Bölgesine giden yollarda ağır tonajlı araçlar kullanılmaktadır. İki sanayi sitesinin arasındaki mesafe yaklaşık 200 metredir. Esnaf, beton kaplama yapılması durumunda sorunun çözüleceğini ifade etmektedir. Yol yapımı için ilgili yerlere gidilmiş olsa da site görevlileri bir kurumdan ötekine gönderilmiş, sorumlu olduğu söylenen hiçbir kurum bu yükümlülüğünü yerine getirmemiştir.

Yıllardır devam eden su, yol ve altyapı problemi çözülmediği gibi sosyal tesis ve diğer eksiklikler de bir türlü giderilmiş değildir. PTT, TELEKOM, banka ve kargo hizmetlerinden yoksun olan sanayi sitesi içinde çöp konteynerleri bile bulunmamaktadır. Gazete bayisi, market ve cafe-restaurantların da bulunmadığı sitede, esnaf ve çalışan bu ihtiyaçlarını karşılamak için her gün defalarca merkeze gitmek zorunda kalmaktadır.

Oysaki Küçük Sanayi Sitesi 1986'da sosyal tesislerle beraber ihale edilmişti. Bu çerçevede tesislerin inşaatına da başlanmıştı. Ancak daha sonra sosyal tesislerin yapımı durdurulmuş, bu da ihaleden sonra hazırlanan bir genelgeye dayandırılmıştı. Bu nedenle inşaat durdurulmuş, yapılan başvurulara rağmen kredi sağlanmamıştır.

Ayrıca sanayi bölgesinin hayati ihtiyaçlarından biri de bir sağlık merkezidir. İş alanı bakımından yaralanmaların ve diğer sağlık sorunlarının yaşanma ihtimalinin çok olduğu sitede, böyle durumlarda ilk müdahaleyi yapacak bir sağlık ekibi dahi bulunmamaktadır. Kars Sanayi Bölgesi, Türkiye'de sosyal tesisleri olmayan tek sanayi sitesi konumundadır. İşsizliğin yüzde 80'leri geçtiği Kars ilinde, böylesi yatırımlara destek verilmesi ve istihdam alanlarının yaratılması gerekmektedir.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Şimdi, Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve daha sonrada oylarınıza sunacağım.

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- BDP Grubunun, İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve arkadaşlarının, Türkiye'de iş cinayetlerinin ve taşeronlaşmanın araştırılması ve durumun ortaya konulması, iş cinayetlerinin engellenmesi amacıyla 14 Mart 2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun 29 Ocak 2013 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu'nun 29.01.2013 Sah günü (Bugün) yaptığı toplantısında, toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        İdris Baluken

                                                                                                                              Bingöl

                                                                                                                   Grup Başkan Vekili

Öneri:

14 Mart 2012 tarihinde, İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve arkadaşları tarafından verilen (746 sıra nolu), "Türkiye'de iş cinayetlerinin ve taşeronlaşmanın araştırılması ve durumun ortaya konulması, iş cinayetlerinin engellenmesi" amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 29.01.2013 Salı günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin lehine Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü. (BDP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Kürkcü.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; taşeron çalışma konusu aslında sadece Türkiye’ye özgü değil ve sadece son günlerin bir meselesi değil, bu, aslında dünya çapında yeni bir sermaye birikim düzenine geçildiğinden beri dünyanın her yerinde sermaye sahipleri ile devlet arasında kurulmuş bulunan uğursuz ittifakın, işçi sınıfına karşı girişilmiş bir uğursuz saldırının uygulama biçimlerinden bir tanesi. Bu, esasen zaman ve kâr oranlarını kâr lehine düzenlemek için yapılmış, getirilmiş yeni bir çalışma tarzı olmakla birlikte aynı zamanda işçilerin aynı iş yerinde birleşerek, güçlenerek, büyük bir emek kitlesi oluşturarak, emekçiler kitlesi oluşturarak, sermaye sahiplerine karşı mücadele ederek hem çalışma koşullarını hem yaşam koşullarını hem toplumsal konumlarını hem de yürüttükleri sınıf mücadelesinde sağlam mevzilere yerleşmelerini engellemek üzere or-taya konulmuş, düzenlenmiş ve hemen hemen bütün kapitalist ülkelerde eş biçimli ve eş zamanlı olarak sürdürülen bir saldırı. O nedenle buna bir çalışma sorunu, yeni karşımıza çıkmış bir çalışma sorunu olarak bakamayız. Bu, geçmişte işçi sınıfının mücadelesiyle geriletilmiş olan ve düzenli çalışma, güvenceli çalışma yolunda oldukça önemli adımları 1980’lerin başlarına gelinceye kadar atmış olan emekçi sınıfların hem yeni sağın dünya çapındaki saldırısı hem de 20’nci yüzyıl devrimlerinin yenilmesi sonucunda başlayan mukabil saldırı sonucunda karşı karşıya kaldıkları bir yeni durum.

O yüzden, biz, işçi sınıfının bu yöndeki mücadelesine büyük önem veriyoruz, bu yöndeki uyanışını destekliyoruz. Geçtiğimiz günlerde, en çok taşeron çalışma dolayısıyla kayıpların verildiği maden iş kolunda, maden ocaklarının bulunduğu havzada düzenlenmiş bulunan büyük gösteriyi de bu açıdan önemsiyoruz çünkü işçiler artık duraksamıyorlar, bir araya geliyorlar, birbirlerinden koparılmış olsalar da yan yana geliyorlar ve taşeron çalışma karşısında taşeron çalışmaya maruz bırakılan bir büyük kitle olarak kendi hayatlarını yeniden düzene sokma çabasındalar.

Bu işçilerin sayısı TÜİK verilerine göre, yaklaşık 1,5 milyon ve belli sektörlerde taşeron çalışmanın yoğunlaştığını görüyoruz, inşaat, maden ve gemi inşa sektörleri. Bunların madencilik iş kolunda da “inşaat” adı altında devreye girdiğini ve Karabük’te karşı karşıya kaldığımız peş peşe kazaların çok büyük ölçüde madencilik iş kolunda herhangi bir deneyimi olmayan inşaat şirketlerinin maden ocaklarının tünellerini inşaya giriştikleri sırada yarattıkları kazalar sonucunda olduğunu da tespit etmiş bulunuyoruz.

Taşeron çalışmanın en önemli özelliği, sermaye sahiplerinin 1 birim çalışma karşılığında elde edecekleri kârı çoğaltmak için ne devreye yeni teknoloji ne devreye yeni bilgi ne de yeni bir çalışma tarzı sokmamaları; buna karşılık, aldıkları, yüklendikleri işi, özellikle devletten ya da asıl işverenden yani büyük sermayeden yüklendikleri işi küçük parçalara bölerek peş peşe hiyerarşik bir biçimde 1’inci, 2’nci, 3’üncü, 4’üncü hatta 5’inci işverene gelinceye kadar paylaştırmalarıdır.

Şimdi, maliyetlerden kazanmak söz konusu olduğunda önce neyi feda edeceğini tahmin edersiniz patronların? Tabii ki, iş güvenliği, işçi sağlığı, çalışma koşulları ve çalışma koşullarının güvenli bir biçimde sürdürülebilmesi için alınması gerekli önlemlerden fedakârlık edeceklerdir. Nitekim, taşeron çalışmanın sonuçları özellikle maden ocaklarında son derece çarpıcı grafik göstergelerle karşımıza çıkıyor.

Zonguldak havzasında çıkartılan her 100 bin ton kömür başına işçi ölümü sendikalı işletmelerde yüzde 0,3 iken, sendikasız taşeron işletmelerde bu sayı 8,3. Yani aşağı yukarı 15-20 katı. Her 100 bin ton kömür için sendikalı iş yerinde -ki sendikalı demek, aynı zamanda nispeten güvenceli, nispeten elverişli çalışma koşullarında çalışmak demek- bu koşullarda çalışırken işçilerin karşı karşıya kaldıkları ölüm, yaralanma ve bedensel zararlar ile bunun olmadığı yerleri karşılaştırdığımızda ortaya çıkan tablo çok açık.

Şimdi, Çalışma Bakanımız hem taşeronlaşmadan vazgeçmeyeceklerini söylüyor çeşitli sorulara cevap verirken hem de öte yandan diyor ki: “Vahşi kapitalizme bir çare bulmamız lazım.” Hem kapitalizmin en vahşi biçimlerini… Çünkü küresel kapitalizm çağının aslında kapitalizmin en yüksek teknolojiyle en geri çalışma koşullarını bir araya getirdiği bir tür yeni feodalizm, bir tür yeni kölelik olduğunu göz önüne alacak olursak, bu, kurtla gülüp çobanla ağlamaktan başka ne anlama gelebilir? Çünkü, siz, hem bu tarzı benimseyeceksiniz hem kendi piyasanızı küresel piyasayla birleştireceksiniz, rekabet koşullarını küresel piyasanınkilerden daha ileriye taşımaya çalışacaksınız hem de öte yandan vahşi kapitalizme çare bulacaksınız. Vahşi kapitalizme bu şekilde çareyi ancak işçiler buldurabilirler. Ben, işçi sınıfımızın, sendikalarımızın, büyük işçi kitlelerinin şunu gözünün önünde tutmasını isterim doğrusu: Ne Meclis ne devlet ne Hükûmet işçilerin derdine, eğer onlar mücadele etmez ise, çare bulamaz çünkü Meclisimizin çoğunluk partisi, kaçınılmaz bir biçimde, bu yeni çalışma düzenini Türkiye’ye taşımakla yükümlü bir iktisadi politikanın savunucusudur. Ne zaman ki işçiler sadece bir sektörde değil, bu taşeron düzeninin bütün sektörlerdeki çalışmayı etkilediğini, ne zaman ki eğer işler bu hâlde giderse önümüzdeki on yılda Türkiye’de güvenceli çalışmanın istisna, güvencesiz çalışmanın kural hâline geleceğini görerek ayağa kalkmadıkça, kendi iş yerlerindeki çalışma koşullarını, kendi işlerini, kendi çalışma onurlarını ve meslek geleneklerini sürdürmek için bir araya gelip direnmezler ise hiçbir patron, hiçbir Meclis onlara çare bulmayacaktır. Ama ne zaman ki onlar kendi hakları için sokaklara çıkar, kendi hakları için iş yerlerinin önünde tutumlarını ortaya koyar, bu koşullarda çalışmaya itiraz ederler, bu itirazlarını büyük bir kitlesel muhalefete dönüştürürler, o zaman onların sesine kulak kabartmayacak Meclis olamaz. O zaman, Çalışma Bakanı onların sesine ister istemez kulak kabartacaktır.

Bugün için, bizi şu ya da bu şekilde, her şeyi geleceğe havale ederek, sözle bastırmak isteyebilirler ama ben şunu söylüyorum: Ne zaman ki işçiler grev yapmakta tereddüt etmiyorlardı, ne zaman işçiler bugüne göre çok daha fazla sendikalılardı -çok uzak bir geçmişi söylemiyorum, 1980 öncesi- 1980 öncesinde hem işçilerin gerçek ücretleri ortalama ücrete göre, bugüne kıyasla çok daha yüksekti hem iş yeri kazalarında kayıplar çok daha azdı hem de işçi ölümleri çok daha azdı. Bugün bunların çoğalmasının biricik nedeni var; kârın, kâr güdüsünün, kâr motifinin, bütün endüstrinin tepeden tırnağa bütün sektörlerini ele geçirmiş olması ve bu zihniyetin devlet tedbirleriyle güçlendiriliyor olması. O nedenle, devletten başlayarak, taşeron çalışmanın sınırlanması, taşeron çalışanlarının sendikalaşmalarının önüne konulan engellerin ortadan kaldırılması yönünde tedbirler bugünden alınmadıkça, Meclis, hem taşeron çalışmadan doğan hak kayıplarının hem de taşeron çalışmadan doğan ölümlerin ortağı olacaktır.

Ölüme ortak olan bir Meclis olmak istemediğinizi düşünüyorum ve işçi sınıfımızı kendi hakları için ayağa kalkmaya davet ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kürkcü.

Aleyhinde, Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Kaçar. (AK PARTİ  sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Kaçar.

MAHMUT KAÇAR (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; BDP Grubunun iş sağlığı ve güvenliği ve taşeronlaşmayla ilgili grup önerisi aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışma tüm çalışanlarımız için en temel insan haklarından biridir. İş sağlığı ve güvenliğinin sağlanamaması ile bağlantılı yaşanan sorunlardan insani ve ekonomik kayıplar bütün ülkeleri olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, çalışanların hayat seviyesini yükseltecek,  istihdamı, insana yaraşır işi ve verimli çalışmayı destekleyecek tedbirleri almak ve çalışma barışını sağlamak Hükûmetimizin öncelikli görevleri arasında yer almaktadır.

Ekonomik gelişmenin kaynağı ve hedefi olarak insanı esas alan Hükûmetimizce hazırlanan 61’inci Hükûmet Programı’nda işin değil, insanın korunması vurgulanmakta ve iş sağlığı ve güvenliği kültürünün yaygınlaştırılması ile çalışan ve işverenlerin bilinçlendirilmesine yönelik faaliyetlerin sürdürüleceği vurgulanmaktadır.

Değerli arkadaşlar, yıllardır uluslararası ve ulusal düzeyde yürütülen bütün çalışmalara rağmen iş sağlığı ve güvenliği konusunda ne yazık ki istenilen düzeye gelinememiş olup geçmişe dönük istatistikler de bunu ortaya koymaktadır.

Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği alanında Sosyal Güvenlik Kurumu verilerini esas aldığımızda yaklaşık olarak günde 176 iş kazasının olduğunu ve bu kazalar sonucu 3 işçinin hayatını kaybetmekte olduğunu, 5 işçinin ise iş göremez hâle geldiğini görmekteyiz.

Türkiye’de son yıllarda ekonomik büyümeye paralel olarak, gerek işletme sayısında ve gerekse de çalışan sayısında ciddi anlamda artış olmasına rağmen bu kazalarda ciddi anlamda bir azalma olduğu ama buna rağmen ölümlerde ve iş kazaları sayılarında dünya ortalamasına baktığımızda, Türkiye'nin hâlâ dünya standartlarının çok çok üstünde olduğunu müşahede ediyoruz. Bu da iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili, ülke olarak almamız gereken daha çok uzun mesafeler olduğunu bize göstermekte.

Elbette ki alacağımız önlemlerle kazaları tamamen sıfırlayamayabiliriz ama bu iş kazalarının çok önemli bir kısmının önlenebilir olduğunu dikkate aldığımızda, bu anlamdaki alınacak olan tedbirler noktasında Türkiye’de yapmamız gereken çok iş olduğunu da rakamlar bize net olarak ortaya koymakta.

Değerli arkadaşlar, iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili bu dönemde yapılan en önemli düzenleme, hiç şüphesiz ki, iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili müstakil bir yasanın çıkarılmış olmasıdır. Bilindiği gibi, Türkiye’de ilk kez geçen yıl haziran ayında, Meclisimizin ortak iradesiyle “İş Sağlığı ve Güvenliği” adı altında bir düzenleme yasalaştı ve yürürlüğe girdi. Daha önce, çalışanların yalnız yüzde 2’si iş sağlığı ve güvenliği kapsamındayken, yapılan bu düzenlemeyle birlikte bu kapsam genişletildi ve bütün çalışanların, kamu ve özel ayrımı yapmadan, tüm çalışanların iş sağlığı ve güvenliği kapsamına alınması sağlandı.

Yine, bu yasal düzenlemedeki ön önemli kazanımlardan biri, 10’dan az çalışanı bulunan iş yerlerinde “çok tehlikeli” ve “tehlikeli” iş yerleri için zorunlu tutulan iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yerine getirilmesi için gereken bedelin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından finanse ediliyor olmasıdır.

İş kazalarını irdelediğimizde, iş kazalarının önemli bir kısmının “çok tehlikeli” ve “tehlikeli” iş yerlerinde meydana geldiğini göz önüne aldığımızda, bu düzenlemenin önemini daha net bir şekilde ortaya koyuyor.

Yine, bu düzenlemeyle “çok tehlikeli” sınıfta yer alan maden, metal ve yapı işleri ile tehlikeli kimyasallarla çalışılan sektörler veya büyük endüstriyel kazaların olabileceği iş yerlerinde risk değerlendirmesinin yapılmaması işi durdurma sebebi olarak sayılmaktadır.

Yine, bu düzenlemede iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yürütülmesindeki ihmallerinden dolayı, hizmet sundukları işverene karşı sorumlu oldukları da yine kanun hükmü olarak düzenlenmiştir. Bu yasanın müstakil iş sağlığı ve güvenliği yasası olması, iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesine yönelik ilgili tüm tarafların yetki ve sorumluluklarını net olarak ortaya koyması açısından son derece önemli ve hayati önemde bir yasal düzenleme olmuştur.

Değerli arkadaşlar, alt işveren olayına gelince: Bilindiği gibi, ilk olarak 1936 yılında çıkarılan bir yasayla Türkiye alt işverenlikle tanıştı, daha sonra 1970 yılında çıkarılan bir yasal düzenleme -anayasanın iptaliyle birlikte 1971 yılında- ve en son 2003 yılında kabul edilen 1475 sayılı Kanun’un yerini alan 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2’nci maddesiyle de alt işverenlikle ilgili bir düzenleme yapıldı.

Şimdi bu konuda önce şunu ifade edeyim: Şu an alt işverenlik sonucunda, hepimizin “taşeron işçisi” olarak tabir ettiği, yüz binlerce çalışan var. Burada, gerek kıdem tazminatı gerek çalışma koşulları ve buna benzer en temel insani hakların kullanılması noktasında ciddi anlamda problemler olduğunu hepimiz müşahede ediyoruz. Burada önümüze çıkan en önemli sorunlar: Kıdem tazminatının ödenmemesi, yıllık ücretli izin haklarını kullanamamaları, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine tam olarak riayet edilmemesi, çalışanların ücretlerinin tam ve zamanında ödenmemesi, aynı zamanda ihale sürelerinin kısa olması neticesinde sendikal örgütlenmenin olmaması şu anda taşeron uygulamalarıyla ilgili çalışma hayatında yaşadığımız en önemli sorun. Biz AK PARTİ Hükûmeti olarak, AK PARTİ Grubu olarak çalışma hayatıyla ilgili sorunları görmemezlikten gelme ve öteleme yerine, sorunlarla yüzleşmeyi ve bununla ilgili gereken yasal düzenlemeyi yapmayı kendisine şiar edinen bir siyasi kadroyuz. Gerek çalışanlara toplu sözleşme hakkının verilmesi gerek Toplu İş İlişkileri Yasası’nın hayata geçirilmesi gerek -az önce ifade ettiğim- iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili düzenlemenin yapılması ve en son olarak da şu anda Çalışma Bakanlığı bünyesinde çalışmaları yapılan ve az önce saydığım sorunları da ortadan kaldıracak olan alt işverenlikle ilgili yasa tasarısı, bu anlamdaki samimi irademizi ortaya koyması açısından son derece önemi örnekler.

Değerli arkadaşlar, bu bahsettiğim temel sorunlarla ilgili 12 Ocak 2012 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın Faruk Çelik başkanlığında, kamu kesiminde çalışan alt işverenler ve işçi dernekleriyle birlikte bir toplantı yapıldı ve bu anlamda yaşanan sorunlar ve çözüm önerileriyle ilgili 14 maddelik bir tespit yapıldı.

Daha sonra yine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Faruk Çelik başkanlığında, Üçlü Danışma Kurulunu temsil eden işçi ve işveren konfederasyonu temsilcileri, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasi parti temsilcilerinin katıldığı toplantılar düzenlendi. Bu toplantılar sonucunda, kıdem tazminatının ödenmemesiyle ilgili, alt işverenlik uygulamasında bir yıldan az süreyle sözleşme yapılması, bir yıllık kıdem şartı sağlansa dahi kıdem tazminatının değişen alt işverenler tarafından ödenmemesi sonucunda işçiler kıdem tazminatlarını ya hiç alamamakta ya da uzun yargı süreçleriyle genellikle asıl işverenden alabildiği tespiti doğrultusunda yasal düzenleme yapılması; yıllık ücretli izne hak kazanılamaması neticesinde meydana gelen mağduriyetlerin giderilmesi; yine, alt işverenlerin ekonomik açıdan zayıf olmaları nedeniyle, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınmasını asıl işverenlerden beklemekte ve iş kazası oluşmasını önleyici tedbirlere ve eğitimlere gereken önemleri vermedikleri tespitiyle yeni yapılacak düzenlemede bu konuyla ilgili hususların yer alması; ücretlerin tam ve zamanında ödenmemesinden dolayı çalışanların mağduriyetinin giderilmesi; yine, hizmet alım ihalelerinin genellikle bir yılın altında yapılması ve alt işverenlerin, işçilerin toplu iş sözleşmesi yapmalarını, kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izne hak kazanmalarını, daha uzun süre istihdam güvencesi sağlamalarını engellediği tespitiyle bu konularla ilgili yasal düzenleme yapılması hususları yapılan çalışmalar neticesinde tespit edilmiştir.

Şu anda bu konuyla ilgili yasal çalışmada son aşamaya gelindiğini hepimiz biliyoruz. Bu konularla ilgili bütün sosyal tarafların, Üçlü Danışma Kurulunun, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin ve Mecliste grubu bulunan bütün siyasi partilerin katkı verdiğini biliyoruz.

Ben inanıyorum ve ümit ediyorum ki, bununla ilgili çalışma bir an önce neticelenir ve yine, daha önce çalışma hayatının demokratikleşmesi noktasında attığımız adımlara paralel olarak yapacağımız bu yasal düzenlemelerle birlikte, özellikle taşeron işçilerin sorunlarının çözümü noktasında da çok önemli mesafeler alacağımızı ümit ediyor ve bu duygularla yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kaçar.

Lehinde, Ankara Milletvekili İzzet Çetin.

Buyurunuz Sayın Çetin. (CHP sıralarından alkışlar)

İZZET ÇETİN (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; BDP’nin grup önerisi lehinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Barış ve Demokrasi Partisinin grup önerisi, gerçekten, ülkemizde hemen hemen her sabah uyandığımızda içimizi karartan haberlere konu bir gündem. Esasında, geçtiğimiz mart ayında, aynı konuda bizim de Cumhuriyet Halk Partisi olarak vermiş olduğumuz grup önerisi bu salonda görüşülmüş ve AKP oylarıyla Meclis araştırması açılması, bir komisyon kurularak araştırılması kabul edilmemişti. Şimdi, aynı konuda yine bir öneri üzerine söz aldık.

Değerli arkadaşlar, ülkemiz, ne yazık ki çalışma yaşamı açısından, giderek, son derece geri, Orta Çağ’ın kölelik koşullarına doğru son derece hızla yol alan bir ülke konumunda.

Az evvel, AKP sözcüsü arkadaşımın, eski bir kamu çalışanları sendikasında görevli arkadaşımın, özellikle işçi sağlığı, iş güvenliği, iş kazaları ve taşeron uygulamasının önlenmesine ilişkin bir öneri aleyhine söz alırken nasıl konuşacağını merakla beklemiştim. Sanki Çalışma Bakanının yerine kendisini koyarak, icraatın içinden yaptıklarını ama yapmak isteyip de yapamadıklarını yapmış gibi anlatmasına tanık olduk.

Kıdem tazminatının kaldırılmasına gerekçe olarak -Hükûmet Programı’nda var olduğu gibi- kıdem tazminatının bazı işverenlerce ödenmemesi gösteriliyor. Yine alt işveren uygulamasında, Çalışma Bakanlığı, taşeron sistemini Türkiye’de asıl çalışma biçimi hâline dönüştürme gayretlerini meşrulaştırmak için bir yasa yapma girişimini Meclise empoze etmeye çalışıyor ve gerçekten, esas öneri üzerinde çıkıp burada, yine “İş kazalarında AKP döneminde giderek azalma var ama ne yazık ki yeterli değil, azalma devam edecek, alınan önlemlerle daha da azalacak.” dedi.

Şimdi ben, hem sevgili sendikacı dostuma hem de AKP Grubuna burada birkaç rakam vermek istiyorum. Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz yıl Çalışma Bakanımıza yazılı bir soru önergesiyle sordum. “İş kazalarında ülkemizin Avrupa 1’incisi, dünya 3’üncüsü olduğu belirtilmektedir. İş kazalarının bu kadar yaygınlaşmasının nedeni olarak bu alandaki denetimsizlik gösterilmektedir. 2011 yılının sadece Eylül ayında 56 işçinin yaşamını yitirdiği, 686 işçinin de yaralandığı bilgisi basın yayın organlarında yer almıştır. 19’uncu Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi’nin açılış töreninde yapmış olduğunuz konuşmada, iş kazalarının yüzde 98’inin önlenebilir olduğunu söylemiştiniz.” diyerek Türkiye’de iktidar olduğunuz 2002 yılından bugüne kadarki kaza raporunu istemiştim. Bakan, herhâlde bürokratların hazırladığı bir belge olmasına rağmen bize gönderdi dürüstçe. 2002 yılında 872 ölümcül iş kazası ve sürekli iş göremeyen işçi sayısı 1.820; 2003’te 76.668 iş kazasında 1.451 iş göremez şekilde sakat, 810 ölü; 2004’te 83.830 iş kazası, 1.421 iş göremez, 841 ölü; 2005’te 73.920 kaza, 1.374 iş göremez, 1.072 ölü; 2006’da 79.027 iş kazası, 1.953 sakat, 1.592 ölü; 2007’de 80.600 kaza, 1.550 sakat, 1.043 ölü; 2009’da 64.316 kaza, 1.668 sakat, 1.171 ölü; 2010’da 62.900 kaza, 1.976 sakat –iş göremez sakat-, 1.444 ölü; 2011 yılı yine 70 bin kaza, 1.296 sakat, 840 ölü.  Değerli arkadaşlar, bunları artırmak mümkün ama bunlar, hava raporu gibi söylenecek rakamlar değil, iktidar partisi olarak sizin utanç duymanız gereken rakamlar.

Dünya İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresi’nde yine Sayın Bakan, her dakikada 4 kişinin dünyada iş kazalarından öldüğünü söylüyor. Bizim ülkemizde de ortalama her gün 4 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitiriyor. Daha 7 Ocak günü Zonguldak’taki maden ocağında yine 8 işçimiz ne yazık ki göçük altında kaldı ve yaşamını yitirdi. Bu konuya duyarsız kalmak, herhâlde, bir milletvekilinin hiç aklından geçirmemesi gereken bir konu.

Değerli arkadaşlar, bakınız, diyor ki İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 3’üncü maddesi: “Herkesin yaşam, özgürlük ve kişisel güvenlik hakkı vardır.”

Yine İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 4’üncü maddesi “Hiç kimse kölelik ya da kulluk içinde tutulamaz, tüm biçimleriyle kölelik ve köle ticareti yasaktır.” diyor.

Yine İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 7’nci maddesi “Yasa önünde herkes eşittir ve fark gözetilmeksizin herkesin yasanın koruyuculuğundan eşit olarak yararlanma hakkı vardır. Bu Bildirgeye aykırı her türlü ayrımcılığa ve böyle bir ayrımcılığın kışkırtılmasına karşı herkesin eşit olarak korunma hakkı vardır.”

Şimdi biz Anayasa’mızı değiştirdik, Anayasa’mızdaki 90’ıncı maddeyle bu belgeleri geçerli yasa kuralı hâline getirdik.

Değerli arkadaşlar, bakınız, önceki gün Şırnak’ta bir halı sahada futbol maçı yapan gençlerden 7 tanesi bir heyelan sonunda yaşamını yitirdi. Baktığınızda  “Bunun neresi iş kazası?” ya da “Bu konuyla alakası nedir?” diyeceksiniz. Belediye Başkan Vekili açıklama yaptı dün akşam, dedi ki: “O iş yeri 2002’den beri ruhsatsız.” yani kayıt dışı.

Şimdi, eğer ekonominin yüzde 40’a yakın bölümü kayıt dışı ise az evvel verdiğim rakamlar yüzde 40 artırılması gereken rakamlardır. Kayıt dışı alan kanun dışı alandır. Orada ne güvence vardır ne sigorta vardır ne sendika vardır ne vergi vardır ne kayıt vardır, adı üstünde. O yüzden, oralardaki ölümcül kazalardan Sosyal Güvenlik Kurumunun haberi de yoktur. Patron onu örtbas eder, işçiye, o güne kadar vermediği yüklüce parayı işçi ailesine… Yüklüce dediğim, işçi için 3-5 bin lira bile büyük paradır. Çalışanların yüzde 47’si -Maliye Bakanlığının söylediği şekliyle veriyorum oranı- eğer asgari ücretle çalışıyorsa, ekonominin de yüzde 40’ı kayıt dışı ise, toplam 25 milyon çalışan içerisinde sadece 570 bin işçi toplu sözleşmelilik hakkını kullanabiliyor ise ve memurlarının yarısı bile sendikalara üye olamıyorsa, üye olduğu sendika da korkudan yandaş sendika ise varınız çalışanların hâlini siz düşününüz; çalışırken bir kazaya muhatap olmaması mümkün değil.

Şırnak’taki olaya dönecek olursak, orada da bir iş cinayeti işlendi. Oradaki sorumlu, o çadırı işleten patrondur, onu görmezden gelen belediyedir, onu görmezden gelen siyasal iktidardır, Çalışma Bakanıdır, Başbakandır, ona ruhsat verendir, o 7 gencin hesabını vermekle yükümlü olan iktidar partisidir.

Değerli arkadaşlar, bakınız, Türkiye’de iş kazaları çok yoğun bir şekilde yaşanıyor; yaşanmazsa şaşarım. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı kendisine bağlı, Başbakanlığa bağlı Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Yatırım Kılavuzu bölümüne bir bakınız, İnternet’e giriniz ve bakınız. Türkiye’ye yabancı yatırımcıları çağırırken Başbakan, 10 tane neden sayıyor, sıralıyor yukarıdan aşağıya. 10 neden içerisinde 3’üncü sırada da, Türkiye’de yatırım yapmak için, nitelikli ve rekabetçi iş gücü bölümünde aynen şöyle diyor: “Türkiye’de haftada 52,9 çalışma saati, çalışan başına yılda 4,6 gün hastalık izniyle Avrupa’daki en uzun çalışma süreleriyle çalışan başına ortalama hastalık izninde en düşük oran bizde. Ey Batılılar, patronlar, gelin ülkemize yatırım yapın.”

Değerli arkadaşlar, benim ülkemde, bu Meclisin yaptığı çalışma yasalarında, İş Kanunu’nda haftalık çalışma süresi 45 saattir. Bu sürenin dışında resmî olarak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İZZET ÇETİN (Devamla) - …Başbakanlık tanıtım belgelerinde 52,9 saatse ve hastalanma hakkı yoksa işçinin, köle gibi çalıştırılıyorsa, iş cinayetlerinin sorumlusu hiç kimse değil Başbakandır.

İş kazalarının önlenmesi için verilmiş olan bu öneriye olumlu oy vermenizi rica ediyor, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çetin.

Aleyhinde, Isparta Milletvekili Recep Özel.

Buyurunuz Sayın Özel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin vermiş olduğu grup önerisi aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Getirilen grup önerisinde, elbette ki iş kazalarının da yaşanması, taşeronlaşmanın işçinin aleyhine olması anlamında bu önergenin gündeme gelmesi, bizim bu konularda bir yasal düzenleme, bir çalışma yapmayacağımız anlamına da gelmez. Elbette ki iş kazası ah keşke yaşanmasa, ülkemiz de iş kazası olmayan bir ülke hâline gelebilse, ama dünyanın en gelişmiş ülkelerine baksanız, en modern ülkelerde de bu iş kazaları her zaman olabilmekte.

Birtakım rakamlar verdi İzzet Bey, iş kazası miktarları arttı… Ekonomimiz büyüyor, iş yerleri büyüyor, sanayisi büyüyen bir yerde… Oransal olarak rakamları ah keşke burada açıklamış olsaydı, oran olarak ne kadar iş kazalarının da düşmüş olduğunu, önlemlerin alınmış olduğunu görürdü ve yüce Meclisi ve bizleri de bilgilendirmiş olurdu.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Bilmeden konuşuyorsun.

RECEP ÖZEL (Devamla) – Bugünkü gündemimiz bellidir. Bugün bir saat süreyle Sayın Tarım Bakanımız sözlü sorulara, denetim konusu anlamında muhalefetin sormuş olduğu sorulara cevap verecek: arkasından da 2/B’deki birtakım sıkıntıları gidermek anlamında bir yasal düzenlemeyi Meclisin gündemine getirmek ve bir an önce yasalaştırıp buradaki sıkıntıları bir nebze de olsa çözmek istiyoruz. Bu nedenle, Barış ve Demokrasi Partisinin grup önerisine katılmadığımızı ama içeriğinde de bütün alınması gereken önlemleri AK PARTİ hükûmetlerinin aldığını bildiriyor, hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Özel.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve daha sonra oylarınıza sunacağım.

2.- AK PARTİ Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun 5, 12, 19 ve 26 Şubat 2013 Salı günkü birleşimlerinde bir saat süreyle sözlü soruların görüşülmesini müteakip diğer denetim konularının görüşülmeyerek gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 6, 13, 20, ve 27 Şubat 2013 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin önerisi

                                                                                                        29/01/2013

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu; 29.01.2013 Salı günü (bugün) toplanamadığından, İç Tüzük’ün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                                                        Ahmet Aydın

                                                                                                           Adıyaman

                                                                                         AK PARTİ Grup Başkan Vekili

Öneri:

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan 396 ve 329 sıra sayılı kanun teklifi ve tasarısının bu kısmın 3 ve 5 inci sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi;

Genel Kurulun;

5, 12, 19 ve 26 Şubat 2013 salı günkü birleşimlerinde 1 saat Sözlü Soruların görüşülmesini müteakip diğer denetim konularının görüşülmeyerek Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin görüşülmesi;

6, 13, 20, ve 27 Şubat 2013 çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesi;

29 Ocak 2013 Salı günkü birleşiminde 396 Sıra Sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

30 Ocak 2013 Çarşamba günkü birleşiminde 394 Sıra Sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

31 Ocak 2013 Perşembe günkü birleşiminde 329 Sıra Sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

Yukarıda belirtilen birleşimlerde gece 24.00'te günlük programların tamamlanamaması hâlinde günlük programların tamamlanmasına kadar;

5, 12, 19 ve 26 Şubat 2013 Salı günkü birleşimlerinde 15.00 – 20.00 saatleri arasında;

6, 7, 13, 14, 20, 21, 27 ve 28 Şubat 2013 Çarşamba ve perşembe günkü birleşimlerinde 14.00 – 20.00 saatleri arasında;

Çalışmalarına devam etmesi,

Önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin lehinde, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın.

Buyurunuz Sayın Aydın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ grup önerimizin lehinde söz almış bulunuyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, tabii ki yeni bir haftaya yeni bir başlangıç yapıyoruz, haftamızın, çalışmalarımızın hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Değerli arkadaşlar, tabii getirmiş olduğumuz grup önerisi… Bugün Danışma Kurulu toplanamadığı için, İç Tüzük 19’uncu madde gereği biz AK PARTİ Grubu olarak grup önerimizi getirdik. Bu grup önerimizle hem çalışma saatlerine yönelik hem de yine bu haftaki gündemle alakalı olarak birtakım önerilerimiz olacak.

Değerli arkadaşlar, grup önerimizle birlikte, biz, 396 sıra sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi yani 2/B olarak bilinen kanun teklifini bugün burada görüşmeyi planlıyoruz ve bu kanun teklifinin bitimine kadar da görüşme gibi bir önerimiz var.

Değerli arkadaşlar, bu öneriyle, tabii malum, 2/B arazileriyle ilgili ciddi bir talep vardı halkımızda ve burada da daha önce, geçtiğimiz yıl nisan ayında çıkardığımız kanunla arazi bedellerinin yüzde 70 rayiç bedelle alınması noktasında, hak sahipleri tarafından alınması noktasında bir düzenleme yapılmıştı. Ancak, dar gelirlileri de düşünerek, hak sahiplerini, sıkıntıda olan, mağdur olan, durumu zayıf olan hak sahiplerini de düşünerek özellikle taşınmazın 400 metrekareye kadar olan kısmı ya da bundan daha küçük tek parçalı bir taşınmaz da olabilir, evi olabilir, iş yeri olabilir, küçük, dar bir bahçesi olabilir, 400 metrekareye kadar olan kısmının rayiç bedelinin yüzde 70’i değil de yüzde 50’si oranında hak sahibine verilmesi noktasında bir öneri bu. Biraz daha mağdur, fukara, gariban kesimleri ilgilendiren, onların haklarını bir şekilde daha düşük bir bedelle iade eden, güzel, desteklenmesi gereken bir öneri. Hak sahipleri de bu kanunun bir an önce çıkmasını bekliyor.

Yine, aynı şekilde, değerli arkadaşlar, biz bu öneriyle -yarın- çarşamba günü de Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu Tasarısı ile yine aynı şekilde bedellinin içinde bulunduğu birleştirilmiş tasarıyı burada görüşmeyi planlıyoruz. Burada da, Disiplin Kanunu Tasarısı’nda disiplin hükümleri ile ilgili düzenlemelerle birlikte, özellikle, yine, kamuoyunda ciddi manada beklenen bedelli hususuyla ilgili bir düzenleme de yer alıyor. Burada da, özellikle, bedelli yasasını çıkardığımız dönemde otuz yaşını doldurup da o günün şartlarında, şartları tutmasına rağmen müracaat edemeyenler ile müracaat edip de bir taksitini yatırıp daha sonraki taksitlerini akamete uğratanlarla ilgili ikinci bir hak doğurmuş olacağız. Çünkü, buna ilişkin hem yargıya da intikal eden birçok husus var, kamuoyundan da bu noktada gelen talepler var. Ödeme güçlüğü çekmişler, taksitin birini ödemiş gerisini ödeyememiş; bir kereye mahsus olarak tamamını ödemesi koşuluyla şartları tutanlar -yine, değerli arkadaşlar- bu kanundan istifade etsin diye bedelliyle ilgili bir yasal düzenleme getiriyoruz. Onu da inşallah yarın hep birlikte burada görüşerek çıkartmayı öneriyoruz.

Aynı şekilde, değerli arkadaşlar, grup önerimiz ile birlikte, biz, perşembe günü de, yine, Yükseköğretim Kanunu’nda bir değişiklik getiriyoruz. Bununla da, Diyarbakır ilimizde beklenen Selahaddin Eyyubi Üniversitesinin kurulması noktasında bir yasal düzenleme getireceğiz. Bu yasal düzenlemeleri yaptıktan sonra haftayı tamamlayacağız.

Aynı şekilde, yine, şubat ayına yönelik olarak da -daha önce de böyle yapıyorduk, aylık çalışma saatlerine yönelik grup önerileri getiriyoruz- yine çalışma saatlerini düzenleyen bir grup önerisi. Buna göre, şubat ayı içerisinde, salı günleri 15.00 ile 20.00 arası, çarşamba ve perşembe günleri de, değerli arkadaşlar, 14.00 ile 20.00 arasında Meclis çalışmalarını düzenleyen bir grup önerisidir.

Ben grup önerimizin inşallah, hayırlısıyla geçmesini arzuluyor, planlıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Aydın.

Aleyhinde, İstanbul Milletvekili Melda Onur. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Onur.

MELDA ONUR (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli vekiller; AKP’nin, çalışma koşullarıyla ilgili verdiği grup önerisi üzerine konuşacağım.

Tabii, konu… Çalışalım yani ne şekilde gerekiyorsa çalışalım, sabahtan akşama kadar çalışalım ama önemli olan, tabii, içeriği. Çalışalım, parlamenter demokrasi işlesin, parmak vekilliği yapmayalım, yeter ki çalışalım. Bu konuyla ilgili olarak -fırsat bildik- hani “dervişin fikri neyse zikri” hesabı, hep aynı şey geliyor aklımıza. Geçenlerde, “çalışma” deyince, bir tane yazar, kadınlarla ilgili şöyle bir şey söyledi, dedi ki: “Çalışmak isteyen kadınlar şiddet görüyor.” Benim aklıma birdenbire 2009 senesi geldi. O zaman da Bakan Mehmet Şimşek, işsizliğin artışını kadınlara ihale etmişti, şöyle demişti: “İşsizlik oranı niye artıyor biliyor musunuz? Çünkü kriz döneminde daha çok iş aranıyor. Özellikle kadınlar arasında kriz döneminde iş gücüne katılım oranı daha artıyor.” Yani bu ülkede her şeyin suçlusu kadınlar.

On yıllık AKP iktidarının övündüğü, kalkınma. Aslında, daha sonra, tarihe kalkınmayla geçmeyecek bu iktidar dönemi. Neyle geçecek biliyor musunuz? Her zaman söylüyoruz, uzun tutukluluklar ve bir de buna eklenen kadın cinayetleriyle geçecek. 24’üncü Dönemse, siyasetin kadının nasıl yaşayacağı üzerinden kurgulandığı bir dönem olarak tarihe geçecek ne yazık ki. Bu nasıl olacak? Kadın ne zaman evlenecek? Kadın niye boşanmamalı? Kadın doğuracak mı doğurmayacak mı? Kadın kaç çocuk doğuracak? Kadın ne yöntemle doğuracak? Bu şekilde kararın kendisine değil, bu ülkenin Başbakanının, bu ülkenin devlet bakanının, bu ülkenin Sağlık Bakanının inisiyatifine bırakıldığı bir dönem olarak tarihe geçecek ne yazık ki ve bu yüzden pek çok kadının şiddet gördüğü ve kuytu köşelerde ölüp gittiğini yazacak.

Biliyorsunuz 8 Mart’ta yasa çıktı, ardından, yaklaşık on ay yönetmelik bekledik; çok yeni olarak yönetmelik hazırlandı, gündeme geldi, ancak bu dönem onlarca kadının canına mal oldu. Bu noktada çok karışık rakamlar var. Mesela,  Bianet’in rakamları “150 kadın” diyor. “Kadın Cinayetlerini Durduracağız” diye bir platform var. Belki görmüşsünüzdür, gencecik kızlar kadın arkadaşları için “Nasıl orada burada kurtarırım, koruma verdiririm?” diye koşturup duruyorlar. Onun açıklayacağı rakamlar bu yıl için 230. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığıyla Kadının Statüsünü Güçlendirme Merkezi net bir rakam veremiyor, yani net bir kayıt tutulmuyor. Bu da şu demek: “Kadının adı yok.”

Sevgili arkadaşlar, kadına şiddetin Türkiye Büyük Millet Meclisine kadar uzandığı, bir kadın vekilin bile şiddet gördüğü bir atmosferdeyiz ne yazık ki.

Şimdi, kadınlar tabii eli kolu sıvadı, yönetmelik beklerken koruma alamayan kadınlara yalvar yakar koruma almaya çalışıyorlar, kimisini koruyorlar, kimisini koruyamıyorlar.

Şimdi, bu platformdan söz ettim size, birkaç tane rakam var niye şiddet gördükleri ve niye öldürüldükleri üzerine. Kadınların öldürülme sebeplerinde en büyük oran kendi hayatına dair karar vermek. Az önce ne dedik? “Karar verememe”, kanaat önderleri bunu özellikle körüklüyorlar, yüzde 53 oranıyla koruyor. Kadınların öldürülme sebeplerinde başta boşanmak isteme yüzde 28’le yer alıyor ve kocası ya da eski kocası tarafından öldürülen kadınların oranı yüzde 47’den yüzde 69’a çıktı 2008-2011 verileriyle.

Şimdi, yönetmelik çıktı, biliyoruz ki, tabii ki çok sayıda eksiklikleri var ama hiç olmazsa bu yönetmelikte bir nebze soluk alınabilecek. En azından şu eksikliğinin olduğunu biliyorum, bir kadın avukat arkadaşımız dedi ki: “Biz aslında mülteciler üzerine de bir değişiklik yapılmasını istedik,  mülteci kadınlar da burada şiddete uğruyor ve cinayete kurban gidiyor ama burada mütekabiliyet esas alınmış, oysa insan haklarında mütekabiliyet yoktur.” Tabii, bu yönetmelik olsun yine, çıksın yeter ki, çıktı, üzerinde kadın arkadaşlarımızla gerekli değişiklikleri yaparız, yeter ki kadınlarımız daha fazla cinayetlere kurban gitmesin. Ama her zaman için şunu söylüyoruz: Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinde esas olan anlayış. Dünyanın en güzel yasalarını yapabilirsiniz, en mükemmel yönetmeliklerini getirebilirsiniz ama anlayış değişmezse hiçbir şeye engel olamıyorsunuz. 

Şimdi, size platformun, işsizlik ve kriz dönemlerinde ne kadar arttığına dair bir başka rakamını söyleyeceğim: Krizin karşımıza çıkardığı bir oransa öldürülen kadınların maddi durumları oluyor, yüzde 31’i alt sınıflardan ve özellikle kriz dönemlerinde, işsizlik dönemlerinde  bu rakamlar çok ciddi oranda katlanıyor.

Şimdi, bunu duyunca aklımıza hemen yine başka bir manzara geliyor: Güzel bir düğün, güzel bir gelin, yakışıklı bir damat ve nikâh kıyan Başbakan, devlet bakanı, ısrarla “3 çocuk…” Şimdi “3 de yetmez 4 çocuk, 5 çocuk” demeye başladılar. Geçenlerde şöyle bir şey söylüyordu: “1 çocuk iflas, 2 çocuk iflas, 3 çocuk yerinde saymak.” daha sonra ona “patinaj” dedi, “4” dedi, “5” dedi.

Şimdi, ben, size geçenlerde Kocaeli’nde olan bir vakayı hatırlatayım: 3 çocuklu bir aile. Erkeğin maddi sorunları var, borç sorunları var. Ne yaptı? Karısını öldürdü, 3 tane çocuğunu gözünü kırpmadan teker teker öldürdü. Bir tane bebeğin açlıktan öldüğünü zannettik ama meğer onu da öldürmüş. İşte iflas budur. Değerli vekiller, iflas dediğiniz şey budur. Keşke bu nikâhlara gittiklerinde çocuğun yanında bir de uygun bir  dille “Eşinize şiddet uygulamayın, eşinize iyi davranın, eşler birbirine saygı göstersinler.” diyebilse, keşke bunu açık alanda sürekli olarak ifade edebilse. Bunu şunun için söylüyorum: Açıkça, iki gündür kulaklarımıza inanamaz olduk, biliyorsunuz, Başbakan tutuklu komutanlarla ilgili bir şeyler söyledi ve Başbakanı izleyen, onu seven medya, yorumcular, toplum birdenbire bakış açısını değiştirdi. Birdenbire komutanlarla ilgili olumlu sözler sarf edilmeye başlandı. Bunun bir insan hakkı ihlali olduğundan bile söz edilmeye başlandı. Oysa, biz daha önceleri “askerin insan hakkı” dediğimizde darbecilikle suçlanıyorduk. Başbakanla hangi noktada, ne ara bir araya geldik onu bilmiyorum ama iyi ki de geldik. Bugün sosyal medyada bir kadın arkadaş şöyle bir şey yazmış, diyor ki: “Başbakan, kadına yönelik şiddette yargıyı etkilese, günde 5 kadın öldürülüyor, binlerce tecavüzcü, tacizci saklanıyor, belki adalet gelir.”

Evet, yargıyı tutuklu komutanlarla etkilerken, bir de kadın cinayetleriyle ilgili olarak etkileyin deriz çünkü size iki tane örnek söyleyeceğim. Bir tanesi, geçenlerde Ankara Adliyesinde görüldü, karar duruşmasıydı ve eşini öldüren eş beraat etti. Beraat etme gerekçesi –kıskançlık dolayısıyla yapılmış bir cinayetti- akli dengesi yerinde olmadığı idi. Beraattan daha sonra, işte hastaneye gönderildi ama bu arkadaşımız bir kamu kurumunda, Devlet Demiryollarında senelerdir güvenlik işinde çalışıyordu. Akli dengesinin o zaman yerinde olmadığı nasıl oldu da anlaşılmadı bilmiyoruz.

Geçenlerde Siirt’teydik, Esin Güneş bir öğretmen, iki yıl önce uçuruma itildi. Daha dava bitmedi ama biz itildiğini… Hadi, burada yargıyı yönlendirmeyelim, devam ediyor fakat öyle bir şey oldu ki kadıncağız uçurumun dibinde bulunduğunda kazadan o kadar eminlerdi ki olay yerine savcı gitmedi, kadıncağıza otopsi yapılmadı. Ailesinin isyan ettiği noktada tekrar Adli Tıpa gitti, yargının seyri değişti. Geçenlerde 10’uncu duruşmadaydık ve kadın dernekleri yine oradaydı ve korkuyla beraat bekliyorlardı. Eğer beraat etseydi, bu delilsizlikle beraat etseydi –bir sürü de hatalı raporlar vardı Adli Tıptan gelen- ciddi anlamda yaralanacaktı vicdanlar ama bir avukat sayesinde bir celse ileri attı. O avukat ÇHD Genel Başkanıdır ve şu anda yapılan avukat operasyonunda içeri alınmıştır, Selçuk Kozağaçlı’dır.

Son olarak şunu söylemek istiyorum: En başta, kadın erkeğin eşit olmadığına inanan bir Başbakan ve -umuyorum ki kadınlar aynı şeyi düşünmüyordur ama- bunu söyleyen iktidar bu dilini değiştirmezse bu kadın cinayetlerini daha çok görürüz.

CHP Grubu adına şunu söylüyorum ki bu ülkede ne bir din diğerinin üzerinde ne bir ırk ne bir ulus diğerinin üzerinde ne de erkek kadının üzerindedir ne de erkek kadından daha eşittir.

Teşekkür ediyorum. (CHP ve BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Onur.

Lehinde Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Şahin.

HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye'de çok güzel şeyler oluyor, her gün ülkemiz değişiyor, gelişiyor ve medeni dünya ülkeleri seviyesine gelmek için ellerinden gelen gücüyle çalışıyor, bunların hepsini yaparken de on yıldır ülkemizi idare eden AK PARTİ iktidarıyla bunları gerçekleştiriyor, tabii bunun başında da hâliyle Sayın Başbakanımız var. Sayın Başbakanımıza sadece Türkiye'deki insanlar değil, bütün dünya hayranlıkla bakmakta ve gıptayla da izlemektedir.

Az önce bir konuşmacı arkadaşımız, burada “Kadın ve erkeğin eşit olmadığına inanan bir Başbakan.” dedi. Bu söylemi asla kabul etmiyoruz. Biz cennetin dahi anaların ayağının altında olduğuna inanan bir nesiliz ve Sayın Başbakanımız da bunu müteaddit defalar, hem kürsülerden hem yaptığı mitinglerden hem de yazılı ve sözlü beyanatlarıyla kamuoyuna duyurmuşlardır, bunun böyle olmadığını ve bunu kabul etmediğimizi belirtmek istiyoruz.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Cenneti bırak, buraya gel Hocam!

HÜSEYİN ŞAHİN (Devamla) – Kaldı ki bizler kadının statüsünün erkekle bırakın eşit olmayı, daha da ileride olduğunu topluma göstermek için birçok yasal düzenlemeler yaptık, kadınlara pozitif ayrımcılık getiren yasal düzenlemeler gerçekleştirdik, Anayasa’ya da bunu teminat olarak koyduk, çalışma hayatında yeni düzenlemeler yaptık, kolaylıklar getirdik, bunların hem her ortamda hem seçim ortamlarında hem tartışma ortamlarında da takdir edildiğini görmekteyiz ve toplumumuz da bunları takdir etmektedir.

Çok değerli arkadaşlar, Adalet ve Kalkınma Partimizin grup önerisinde çalışma takvimimizi düzenleyen bir planımız var. Bu planımızda da bugün görüşmesini yapacağımız 396 sıra sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’ni görüşeceğiz inşallah. Burada da vatandaşlarımıza birçok kolaylıklar getiriyoruz. Orman köylümüzün haklarını yeniden müktesep hâle getirerek zenginleştiriyoruz.

Yarın, 394 sıra sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu Tasarısı ile Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’ni görüşeceğiz kısmet olursa.

Perşembe günü de 329 sıra sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda yapılacak değişiklikle Diyarbakır’da Selahaddin Eyyubi Üniversitesi adı altında bir vakıf üniversitesi kurulmasına hep beraber iştirak edeceğiz.

Yine, her zaman yaptığımız gibi, Meclisimiz, yeni düzenlemelerle Türkiye’de yaşayan insanlarımızın hayatını kolaylaştırıyor, kolaylaştırmak için de elinden gelen gayreti gösteriyor.

Ben, bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyor, grup önerimizin lehinde olduğumu belirtmek istiyorum.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Şahin.

Aleyhinde Mersin Milletvekili Mehmet Şandır.

MELDA ONUR (İstanbul) – Sayın Başkan, çok minik bir açıklama yapacağım müsaade ederseniz.

BAŞKAN – Pardon, Sayın Onur?

MELDA ONUR (İstanbul) – Bir açıklama gereği hissettim, kadın erkek eşitliğiyle ilgili Sayın Başbakanın sözleriyle ilgili olarak.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sözü çarpıttığı için…

MELDA ONUR (İstanbul) – Evet, çarpıttı kendisi. O ifadeyi söylemek istiyorum müsaade ederseniz.

BAŞKAN – Düzeltmek istiyorsunuz.

MELDA ONUR (İstanbul) – Neye istinaden söylediğimi söylemek istiyorum.

BAŞKAN – Düzeltmek istiyorsunuz.

MELDA ONUR (İstanbul) – Hayır, tekrarlamak istiyorum.

BAŞKAN – Efendim?

MELDA ONUR (İstanbul) – Düzeltmek istiyorum efendim.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Düzeltmek isterseniz farklı şeydir o. Sataşmadan dolayı söz isteyin.

MELDA ONUR (İstanbul) – İsterseniz yerimden söyleyeyim, isterseniz…

BAŞKAN – Buyurun, buyurun.

Yanlış anlaşmaya yer vermemek için buyurunuz, yerinizden…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Efendim, sataşmaysa kürsüden, düzeltmeyse yerinden.

BAŞKAN – Düzeltmek istiyor efendim.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Düzeltmeyse…

BAŞKAN - Düzeltmek istiyor.

Buyurunuz Sayın Onur.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

24.- İstanbul Milletvekili Melda Onur’un, Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin’in kendisinin sözleriyle ilgili ifadesine ilişkin açıklaması

MELDA ONUR (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Az önce, Başbakanın “Kadın erkek eşit değildir.” ifadesini kullanmıştım. Sayın Vekil onun öyle olmadığını söyledi, ben tam olarak düzelteyim ne dediğini. Başbakan Erdoğan “Kadın erkek eşit değildir, yaradılışa aykırı.” demişti. Arada bir fark varsa, ben herkesin değerlendirmesine sunuyorum. 17 Ekim 2010’daki sözüdür.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Onur.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Fırsatlar bakımından eşit efendim.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Bütün görüşleri birden savunamazsınız.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- AK PARTİ Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun 5, 12, 19 ve 26 Şubat 2013 Salı günkü birleşimlerinde bir saat süreyle sözlü soruların görüşülmesini müteakip diğer denetim konularının görüşülmeyerek gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 6, 13, 20, ve 27 Şubat 2013 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzun bu haftaki gündemini belirlemek için açılan müzakerede aleyhte söz aldık. Aslında, Genel Kurulun gündeminin belirlenmesinin lehinde aleyhinde usulü yanlış bir usuldür. Gündem belirlenecektir, bu gündemin belirlenmesinde iktidar-muhalefet kendi arasında uyum sağlayıp buraya… Böyle kırk dakika değil, dört dakikada gündemi okuyup gündeme geçmek gerekiyor ama ne hikmetse milletin zamanını çalıyoruz. Saat üçte başladık, saat beş buçuğa geliyor; iki buçuk saatten bu yana milletin gündemiyle ilgili bir konuyu konuşmaya henüz daha başlayamadık.

Değerli milletvekilleri, her defasında konuşuyoruz. Tabii ki iktidar belirleyecek Genel Kurulun gündemini. Ülkeyi yönetmekle sorumlu ve yetkili iktidar grubu olarak kanunların önceliğini siz belirleyeceksiniz ama bizim itiraz ettiğimiz konu, maalesef, milletin gündemine göre değil, kendi gündeminize göre Genel Kurulun gündemini belirliyorsunuz. Bu sebeple, muhalefet partisi grupları olarak biz de bize ulaşan toplum kesimlerinin sorunlarının burada konuşulması için grup önerileri verip buraya geliyoruz ama eğer şu yapılabilse, Genel Kurulun gündemini iktidar muhalefete götürerek birlikte belirleseler bu tartışmalar hiç olmayacak ve milletin zamanı çalınmayacaktır, birinci husus bu.

İkinci husus şu: Değerli arkadaşlar -bizi dinleyen değerli vatandaşlarımıza bilgi sunmak açısından söylüyorum- burada yaptığımız kanunlar veya birazdan görüşmeye başlayacağımız ve iktidar grubunun görüşülmek üzere önerdiği kanunlar, farkındaysanız, çok yakın zamanda çıkan ama eksik ve yanlış çıkan kanunların düzeltilmesiyle ilgili kanunlar. Yani bakın, birazdan görüşmeye başlayacağımız 2/B Yasası, 4’üncü ayın 19’u, 2012 tarihinde çıkmış. Yani yaklaşık sekiz ay önce çıkmış, dokuz ay önce çıkmış. O zaman da biz ısrarla söyledik, “Yanlış yapıyorsunuz, eksik yapıyorsunuz. Bu söylediğiniz hadise doğru değil. Sadra şifa olmaz, toplumun veya vatandaşımızın derdine derman olmaz. Sizin beklentinizi de karşılamaz; yani 2/B Yasasıyla düşündüğünüz, öngördüğünüz geliri de elde edemezsiniz. Yapmayın, bunu şöyle çıkartın.” dedik “Hayır. Biz iktidarız, bizim sayısal çoğunluğumuz vardır, çıkartırız.” Biz, tabii, yani mesleki birikimimizi de ifade ederek, hiç muhalefet siyaseti olarak değil, doğrusunu ifade ettik ama dayattınız “400 metrekare…” 400 metrekareyle hiçbir sorunu çözemediğinizi gördünüz. Şimdi gene getirmişsiniz 400 metrekareyi.

Değerli arkadaşlar, İstanbul Beykoz Belediye Başkanı sizin belediye başkanınız, içinizde belediye başkanı arkadaşlarımız var. Yani bu 400 metrekare sınırlamasıyla bu işi çözemeyeceğinizi bilmiyor musunuz? Allah aşkına, yani üç gün sonra bu milletin gündemini, zamanını yeniden meşgul etmeye hakkınız var mı? Gelin, şunun doğrusunu yapalım; gelin, birlikte tartışarak doğrusunu yapalım. Niye 400 metrekare değil de bin metrekare olmuyor, 2 bin metrekare olmuyor? Eğer… Bu rayiç değerin, rayiç bedelin yüzde 70’ini dayattınız burada. Olmaz yüzde 70. Bu, dağ köylerindeki insanlar yüzde 70 değil, yüzde 1’ini bile ödeyemezler.

Yani kime söyleyeceğimizi de şaşırıyoruz, sizin hanginize laf anlatacağız? Grup yönetiminize mi laf anlatacağız, sayın bakanlara mı anlatacağız? Sayın Başbakana ulaşmak mümkün mü, ona mı anlatacağız?

Kardeşim, bu orman içi ve orman kenarı köylerinden kullandıkları 2/B arazilerinden herhangi bir rayiç bedel almamanız gerekir, almamanız gerekir. Bu insanlar, o dağın başında çoluk çocuklarıyla, yani dişi tırnağıyla geçinmeye çalışıyorlar. Siz bu insanlardan hâlâ bir bedel tahsil etmeye kalkarsanız yanlış yaparsınız, haksızlık yaparsınız, zulmedersiniz. Gelin, bunu düzeltelim. Yani, Kanun gelirken de söyledik. Şimdi değişiklik önergesi, değişiklik kanunu getiriyorsunuz, gene aynı yanlışı getiriyorsunuz. Bu milletin gündemini çalmaya, zamanını çalmaya hakkınız var mı?

Askerlik Yasası’yla da ilgili, bedelli askerlik yasasını burada görüştüğümüz çok olmadı, orada da aynı tür yanlışlıklar oldu, şimdi düzeltmeye çalışıyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz ısrarla size “Gelin, birbirimizle akıl yarışı yapmadan, milletin zamanını çalmadan, milletin gündemini gündeme, gündemin önceliğine getirerek birlikte bir gündem belirleyip birlikte çalışalım.” diyoruz ama siz farklı düşünüyorsunuz. Şimdi, saat beş buçuğa geldi, bir buçuk saat sonra… Yarım saat de İç Tüzük 37’ye göre bir müzakere var, bir saat kaldı. Hâlbuki binlerce, belki on binlerce, belki çok daha fazla sayıda insan bu 2/B Yasası’yla ilgili, iktidarıyla muhalefetiyle ne söyleyeceğimizi dinlemek istiyor ama televizyonları kapatıyorsunuz. Saat üçten bu yana da ısrarla, ısrarımıza rağmen, gündemi dolduruyorsunuz.

Şimdi Sayın Bakan 100 soruya cevap verecek. Değerli arkadaşlar, akılla alay etmeyelim, kendimize saygımız olsun. Otuz dakikada bu 100 soru ancak okunur. Otuz dakikada 100 soruya Sayın Tarım Bakanı nasıl cevap versin? Ben Sayın Grup Başkan Vekiline teklif ettim, gelin bunu çıkaralım bugün, bunu gündemden çıkaralım. İşte, sizin grup önerinizi görüşüyoruz. Gelin, bugün sözlü sorulara cevap verilmesini gündemden çıkaralım, şu kalan bir buçuk saat içerisinde, bir saat içerisinde 2/B’yi konuşalım, vatandaşımız da bizi dinlesin, milletin gündemini konuşalım. Niye inat ediyorsunuz? Yani böyle bir mesele olmaz değerli arkadaşlar, milletten neyi saklıyorsunuz? Bakın, milletten sakladığınız her meselede de yanlış yapıyorsunuz, her meselede yanlış yapıyorsunuz.

Tekrar söylüyorum, şimdi, 2/B Yasası bu toplumun en fakir ve en zengin kesimini ilgilendiriyor. Getirdiğiniz düzenleme adalet getirmiyor. Dağın başındaki insanla İstanbul’un Beykoz’unda yaşayan insandan aynı bedelle para tahsil etmeye kalkarsanız bunun adı zulüm olur, zulüm. Gelin, bunu düzgün yapalım ya, akıllı uslu yapalım, doğru yapalım, üzerinde tartışalım, konuşalım,  doğrusunu yapalım, bilenlerle konuşalım.

Dolayısıyla, meselenin lehinde aleyhinde olmak değil; gayretimiz, çağrımız, temennimiz, gelin, ortak akıl üreterek hem milletin zamanını çalmayalım hem milletin sorunlarına hukuk çözümü oluşturuyorsak bunu doğru dürüst oluşturalım. Her defasında buraya… Ben şahsen biraz düşünmek gerektiği, biraz da böyle, milletten utanmak gerektiği kanaatindeyim. Utanmazlıkla falan suçladığım yok, üzerinize alınmayın ama her defasında… Ya, bu kadar mı basit bu iş? Bir kanun yapıyorsunuz, üç gün sonra geliyorsunuz, yaptığınız kanunu tekrar değiştirmek için Meclise getiriyorsunuz. Durup düşünmek lazım ya, nerede yanlış yapıyoruz diye. Hiç düşünmeye gerek görmüyor musunuz? Çok güzel bir söz vardır, Müslüman aynı çukura 2 defa düşerse kusuru kendine aittir, sorumluluğu kendine aittir, bunu her defasında söylüyoruz ama siz inadım inat diyorsunuz maalesef, “Ben bilirim, bizi millet seçti, dolayısıyla bizim yaptığımız doğrudur.” Ama, yaptığınızın yanlış olduğunu burada her defasında kendiniz teyiden tekrar değişiklik kanunları getirerek ortaya koyuyorsunuz.

Allah sonunuzu hayır eylesin, bu milletten helallik dilemeniz lazım, milletin zamanını çalıyorsunuz, yaptığınız kanunlarla milletin sorunlarına çözüm üretmiyorsunuz, yaptığınız kanunlarla milletin arasında adaletle hükmetmiyorsunuz. Dağ başındaki, Toros Dağları’ndaki 2/B arazisi kullanan orman içi köylüsüyle Beykoz’un sahilinde 2/B arazisi kullanan vatandaşa ayni rayiç bedelle arazi satmaya kalkmanın adı zulümdür. Hâlbuki partinizin adı da “adalet”… Demek ki olmayanı daha çok telaffuz ediyorsunuz. Gelin, bunu düzeltelim diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Şandır.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmiştir.

İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır. Okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Önergeler (Devam)

2.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, (2/142) esas numaralı 4/11/1984 Tarihli ve 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/88)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2/142 Esas Numaralı Kanun Teklifimin, İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre doğrudan gündeme alınması hususunu saygılarımla arz ederim.

                                                                                                        Mustafa Kalaycı

                                                                                                               Konya

BAŞKAN – Teklif sahibi olarak Mustafa Kalaycı, Konya Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Kalaycı.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Bu kanun teklifimizle, gazi ve şehit çocuklarına üniversiteye girişte pozitif ayrımcılık getirilmesini istiyor ve desteklerinizi bekliyoruz.

“Şehit aileleri ve gazilere özel ayrımcılık getireceğiz.” denilmiş ve birçok söz verilmiş ancak geçen yıl torba kanunla, sadece birkaç konuda göstermelik düzenleme yapılmıştır. Ekimde komisyon kurularak “Çözüm bekleyen sorunlar ele alınacak.” denmiş; yine, günü kurtarmaya dönük boş sözler olduğu görülmüştür.

AKP zihniyeti, istismarda ve aldatmada sınır tanımamaktadır. Görülmektedir ki, PKK için özel ayrımcılık getirilmekte, teröristbaşına pozitif ayrımcılık yapılmaktadır. PKK’nın talepleri bir bir yerine getirilmektedir. Üniter devlet yapısı hilafına eyalet sisteminin altyapısı hazırlanmış, yargı sistemimiz çift dilli hâle getirilmiştir. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, müzakere sürecine kurban verilmiştir.

Teröristbaşına ev hapsi şartları oluşturulmaktadır. İmralı’daki cani televizyon istemiş, derhâl gönderilmiştir; jimnastik yapmak istemiş, “hayhay” denilmiştir. Bugünlerde de evlenmek istediği basında yer almaktadır. Artık nikâh şahitliğini yapar, bir de 3 çocuk istersiniz.

AKP Hükûmetinin PKK terör örgütüyle yaptığı görüşmeler ve pazarlıklara karşı Konya’dan cesur ve onurlu bir haykırış yükselmiştir. Konya’da 5 gazi ve 1 şehit babası, bu görüşme ve müzakerelerin öncelikle yürütülmesinin durdurulması ve neticede iptali talebiyle mahkemeye başvurmuş ve bu dava talebi, Ankara 4. İdare Mahkemesince 21 Ocak 2003 gün ve 101 no ile kayda alınmıştır. Türk milletinin hak ve hukukunu sahiplenmiş hâkimlerimizin bu gelişmelere sesiz kalmayacağını bekliyoruz.

Değerli milletvekilleri, son günlerde Türk düşmanlığı paydasında buluşanlar Türk milleti kimliğine karşı kin kusmaktadır. Başta Başbakan olmak üzere AKP yetkilileri de bu koroya katılmıştır. Madem Türk milleti kimliği sizleri rahatsız ediyor, soruyorum: Sayın Başbakanın sürekli söylediği “tek millet” hangi millettir, adı nedir? Garabete bakın ki Türk milletine sahip çıkmak sözde ırkçılık, etnik bölücülük ise çözüm ve barış savunuculuğu olmuştur.

Türk milleti tanımı tüm vatandaşlarımızı kapsamaktadır. Kökeni, soyu, mezhebi, yöresi, dili ne olursa olsun her vatandaşımız Türk milletinin eşit ve yeri dolmaz birer mensubudur. Türk milletinin içinden yapay azınlık oluşturma çabaları ırkçılığın daniskasıdır.

Son dönemde İslam coğrafyasında yaşananlar, yeni bir Haçlı projesinin uygulanmakta olduğunu göstermektedir. Ülkemizde de hedef Türk milletini etnik temelde parçalamak ve tarihten silmektir ama çabalar beyhudedir. Milletimiz olan biteni sabırla izlemektedir, henüz son sözünü söylememiştir. Türk milleti tüm Haçlı seferlerini defetmiş, yine defedecektir.

Türk milleti dualı bir millettir, hem de Peygamber Efendimizin övgüsüne ve duasına mazhar olmuştur. Bazıları, Kütübi Sitte’de yer alan hadisi şerifler bunlara işaret ediyor. Ömer Nasuhi Bilmen, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Bediüzzaman Saidi Nursi'nin, Osman Keskioğlu, Celal Yıldırım gibi birçok din âlimimiz de Maide suresinin 54’üncü ayetinde, Allah tarafından geleceği müjdelenen ve övülen milletin Türk milleti olduğunu tefsir ediyor. İslam âlimlerinin tefsiri böyle.

Saidi Nursi Hazretleri isyan için kendisinin desteğini isteyen Şeyh Sait’e “Yaptığınız mücadele kardeşi kardeşe öldürtmektir ve neticesizdir çünkü Türk-Kürt birdir, kardeştir. Türk milleti bin senedir İslamiyete bayraktarlık etmiştir, dini uğrunda milyonlarca şehit vermiştir. Binaenaleyh, kahraman ve fedakâr İslam müdafilerinin torunlarına kılıç çekilmez ve ben de çekmem.” diye cevap vermiştir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kalaycı.

Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu…

Buyurunuz Sayın Türkoğlu.(MHP sıralarından alkışlar)

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; İç Tüzük 37’ye göre şehit ve gazi çocukları için yapılmış teklif çerçevesinde söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Evvela ifade etmeliyim ki AKP Hükûmetinin eli kanlı teröristlerle müzakerelerde bulunmasından şehit aileleri ve gazilerimiz ziyadesiyle rahatsızdırlar. Rahatsız olmayan derneklerin AKP tarafından finanse edilen dernekler olduğunu da bize ifade etmektedirler, bunu sizlerle paylaşmam gerekiyor.

Milletimizin bölünmez bütünlüğü, bağımsızlığı ve bekası uğruna bölücü örgütlerle mücadelede binlerce asker, polis, korucu şehit ve vazife malulü olmuşlardır. Ayrıca, toplumun can ve mal güvenliği, insanların sağlık, huzur ve esenliği için birçok kamu görevlisi de kamu düzenini temin ve idame için canlarını, sağlıklarını feda etmişlerdir. Bu ülkenin havasını soluyan, suyunu içenler olarak hepimizin onlara borcu vardır.

Türkiye'nin güvenliği, bağımsızlığı ve kamu düzeni için fedakârlık yapan gazilerimizin toplumsal ve ekonomik durumlarının iyileştirilmesi Hükûmetin yeteri kadar üzerinde durmadığı konular arasındadır. Gazilerimiz maddi çıkarlar peşinde koşarken bu hâle gelmemişlerdir. Onlar, toplumun güvenliği, asayişin temini ve kamu hizmetlerinin düzenli olarak yerine getirilmesi için topluma hizmet ederken bu hâle gelmişlerdir. Talepleri, asla onur ve gurur duygularının dışına çıkmadan ancak Anayasa’da yazılı hakları istemek şeklindedir.

Gazilerimiz arasında ayrımcılığa yol açan uygulamalar ve her geçen gün yeni mağduriyetler üreten karmaşık bir yapı söz konusudur. Mevzuat muharip gazilerden başka gazilerimizi “terörle mücadele gazileri” ve “vazife malulü gazileri” olmak üzere ikiye ayırmaktadır. Gazilerimizin hakları, bu ayrım üzerinden farklı yasalarla düzenlenmektedir. Bu durum, gazilerimiz arasında eşitsizlikler yaratmakta ve vicdanları kanatmaktadır. Özellikle vazife malulü gazilerimizin yaşadığı mağduriyet vicdana sığmamaktadır. Anayasa’mızın 61’inci maddesi “Devlet, harp ve vazife şehitleriyle, malûl ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar.” hükmünü amirdir. Aynı zamanda, Anayasa’mızın 10’uncu maddesi “Harp ve vazife malulleri pozitif ayrımcılık kapsamında, içerisindedir.” şeklinde değerlendirmiştir.

Bugün için vazife malulleri 1.300 TL civarında aylık almaktadırlar. Bu gruba giren vazife malullerinin aylıklarıyla ancak kirayı ödeyebildiklerini düşünürseniz, devletin alt gelir grupları için TOKİ aracılığıyla temin ettiği faizsiz konut kredisinden vazife malullerinin de yararlandırılması bir anayasal sorumluluk, vicdani, insani bir gerekliliktir.

Bedelli askerlik hizmeti için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca toplanan paraların değerlendirilmesinin nasıl olacağı konusunda şehit aileleri ve gaziler merak içerisindedirler. Toplanan paraların amacının dışında sarf edileceği endişesi hepimizin ortak endişesidir.

Temmuz 2012’de kabul edilen torba kanunla şehit yakınları ve gazilerimizin bir kısım kronik sorunları bir nebze olsun çözümlenmiş olsa da daha bekleyen birçok sorunları vardır.

Bu kanunla şehit yakınları ve gazilerimizin aylıklarında herhangi bir iyileştirme yapılmamıştır. Son yıllarda memur maaşlarına yapılan seyyanen zamlar bu gruba yansımadığından şehit yakını ve gazilerimizin aylıkları iyice erimiştir.

Anayasal sorumluluk olan askerlik hizmetini yaparken malul olan harp ve vazife malullerinin tamamının ortez ve protezlerinin katkı, katılım, pay ve fark alınmaksızın karşılanması anayasal sorumluluğun yanında vicdani bir görevdir.

Hâlen gazilerimiz için on yıla kadar karşılanan kira bedelinin süresinin on beş yıla çıkarılması çok önemlidir, bu konudaki yasal düzenlemenin bir an evvel hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Şehit aileleri ve malul gazilerimize ihtiyaçlarını karşılamak üzere bayram öncesi, kış öncesi, eğitim-öğretim yılı öncesinde tek merkezden planlanan ve şehit aileleri ve gazileri rencide etmeden yardımların yapılması çok önemlidir.

2008 yılından önce ve sonra gazi olanlar açısından 5510 sayılı Kanun’la getirilen farklı düzenleme ortadan kaldırılmalıdır.

Devlet övünç madalyası verilen şehit yakını, malul ve gazilerimize de mutlaka madalya maaşı bağlanmalıdır. Bunlara ilave olarak, şehit ve gazi çocukları ebeveynlerinin mesleklerine sınavsız olarak alınmalıdır, şehit çocuklarının ve eşlerinin istihdamı konusunda bir sınırlama olmamalıdır. Elektrik, doğal gaz ve su hizmetlerinde şehit yakınları, gaziler ve maluller için özel tarifeler uygulanmalıdır. Şehit ve gazi çocuklarının eğitimini devlet üstlenmelidir.

Şehit, gazi, malul gibi kavramlar tek mevzuat altında birleştirilmeli, net olarak tanımlanmalı; hak ve imtiyazlar aralarında eşitsizliğe neden olmayacak şekilde olmalıdır.

Biz de burada Türk milletinin milletvekillerini saygıyla selamlıyoruz. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Türkoğlu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

On dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.41


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 18.01

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa HAMARAT (Ordu)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 58’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

“Sunuşlar” bölümünde belirttiğim Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in birlikte cevaplandırmak istediği sözlü soru önergelerini okutuyorum:

VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Almanya’daki Deniz Feneri davası ile ilgili bazı iddialara ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/148) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yer alan sorularımın Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                              Kamer Genç

                                                                                                                  Tunceli

Basında yer alan haberlere göre Almanya’daki Deniz Feneri davasıyla ilgili elde edilen bilgilerden 2005 yılında 21 bin avronun “Fondatsia” isimli kuruluşa verilmek üzere Ahmet Davutoğlu’na havale edildiği belirtilmektedir.

1) Bu haberler doğru mudur?

2) Doğru ise haberde adı geçen Ahmet Davutoğlu siz misiniz? Yoksa başka birisi mi?

3) Siz veya başka birisi olsa dahi bu habere neden yayın yasağı koyarak kamuoyunun sağlıklı bilgi almasını engellediniz?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, efendim, bakın, daha önce de ben itiraz ettim. Şimdi, 98’inci maddeye göre: Soru okunur, Bakan çıkar ona cevap verir. Bakanın cevabına karşı milletvekili buna karşıtını söyler ve ondan sonra bu soru cevaplandırılmış olur.

Şimdi siz 50 tane soruyu birden okuyorsunuz. 98’inci madde çok açık.

BAŞKAN – Sayın Genç, bu uygulamayı ne ilk yapıyoruz ne de son olacak.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakın, ayrıca da 98’inci maddede diyor ki: “Her haftanın iki gününde ve her defasında da bir saatten aşağı olmamak üzere soru sorulur.”

BAŞKAN – Evet.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Aşağı yukarı altı aydır bir tek salı günü bir saat soru soruluyor. Ya, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı bu İç Tüzük’ü uygulamakla zorunlu değil mi?

BAŞKAN – Şimdi, bakın, Danışma Kurulu önerisi olmadığı için Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi oylandı.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet.

BAŞKAN - Ona göre sözlü soruları bugün görüşüyoruz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama efendim, altı aydır böyle uygulama yapılıyor.

BAŞKAN – Şimdi sözlü soruları görüşüyoruz. Siz niye itiraz ediyorsunuz, onu anlamadım.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Benim itirazım şu: Benim soruma hemen cevap vermesi lazım.

BAŞKAN – Bir de… Bir dakika dinlerseniz…

KAMER GENÇ (Tunceli) - Başka soruya geçmeden benim soruma cevap verilsin.

BAŞKAN – Şimdi, bakın, Sayın Genç, sorular soruluyor… Bu uygulamayı ilk defa yapmıyoruz. Sonra Sayın Bakan…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, yanlış yapıyor Meclis Başkanı.

BAŞKAN – Beni dinler misiniz lütfen. Beni dinleyiniz lütfen.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakın, bu AKP’yle beraber İç Tüzük uygulaması yanlış yapıldı.

BAŞKAN – Sonra Sayın Bakan soruları cevaplıyor. Eğer sorularını sormuş olan sayın milletvekillerinin ekstra bir açıklama arzusu var ise sisteme giriyorlar. Her zaman, soruyu sorduktan sonra -ben buradan takip ediyorum- eğer Sayın Bakan soruyu cevaplamayı bitirmişse ve sistemde o soruyu soran milletvekili söz hakkı talep etmişse ona söz hakkı veriyorum tekrar ek bir açıklama var diye.

Şimdi bunu niçin tartışıyorsunuz, anlamış değilim .

KAMER GENÇ (Tunceli) – Siz anlamadıysanız ben o zaman anlatayım.

BAŞKAN – Anlattınız efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Diyorum ki…

BAŞKAN – Lütfen…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır… Diyorum ki: Bakın, Başkanlık Divanı yanlış yapıyor.

BAŞKAN – Yanlış yapmıyoruz efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakın, Sayın Başkan, 50 soru okunduktan sonra ne bileyim hangi soruyu cevaplandırıyor?

BAŞKAN – Her zaman böyle yapıyoruz ve o, sıra sayısını söylüyor Sayın Genç. Lütfen, bunu ilk defa yapmıyoruz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, o zaman sorunun anında cevaplandırılması lazım.

BAŞKAN – Sıra sayısını söylüyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama yanlış yapıyorsunuz yani Türkiye Büyük Millet Meclisi başkan vekilleri uygulaması hatalı. 98’inci maddeye göre bakın.

BAŞKAN – Lütfen…

AHMET YENİ (Samsun) – Sayın Başkan, Kamer Genç’i mi dinleyeceğiz?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Dinlemek zorundasın tabii. Yanlış yapılıyorsa düzelteceğiz.

BAŞKAN – Şimdi, İç Tüzük son derece açık Sayın Genç. Bunu gereksiz yere tartışıyoruz. Lütfen…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani benim soruma şimdi cevap versin, ben cevap vereyim.

BAŞKAN – Biraz sabrederseniz sorular bittikten sonra ilk sıra sizin sorunuza cevap gelecek.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Olmaz böyle, böyle bir uygulama İç Tüzük’e aykırı.

 BAŞKAN - Buyurunuz devam ediniz.

2.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, jokeylerin sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/699) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                             Ali Özgündüz

                                                                                                                 İstanbul

Ülkemizdeki jokeyler, dünyadakilerin aksine sporcu sayılmadığı için diğer sporcular gibi 38 yaşına kadar askerliklerini erteleme ve düşük oranda vergi olanaklarından yararlanamamaktadırlar. Bu bağlamda:

1) Dünyanın pek çok ülkesinde sporcu sayılan jokeyler, ülkemizde neden bu statüde değerlendirilmemektedir?

2) Jokeylerin sporcu sayılmaması ve buna bağlı olarak ortaya çıkan tüm sorunların giderilmesi amacıyla Hükûmetiniz herhangi bir çalışma yapacak mıdır?

3.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana ve ilçelerinde yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/751) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                        Ali Halaman

                                                                                                             Adana

1) Bakanlığınıza bağlı ve ilgili kuruluşlar tarafından Adana ili ve ilçelerinde yürütülen proje ve yatırımlarınız nelerdir?

2) Bakanlığınızın Adana ilinin sorunları konusunda yürütülen çalışmalar var mıdır? Varsa nelerdir?

3) Adana ilinde yapılacak kamu hizmetleriyle ilgili olarak, 2012 mali yılı bütçesinden ayrılan ödenek ne kadardır? .

4) Adana ilinde personel açığı var mıdır? Varsa personel açığını nasıl gidereceksiniz?

5) Görev alanınızla ilgili olarak, Adana iline götürdüğünüz kamu hizmetlerini, bölgesel dengeler açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

4.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, TMO’nun açıkladığı buğday alım fiyatlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/762) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                                         Kahramanmaraş

Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından her yıl açıklanan buğday fiyatları çiftçilerimizi memnun etmemektedir. Çiftçilerimiz, on yıldır emeğinin karşılığını alamadıklarından yakınmaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1) Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından açıklanan buğday fiyatlarının son 10 yıl için yıllara göre dağılımı hangi şekilde gerçekleşmiştir?

2) Açıklanan  bu  buğday fiyatları,  hangi  ölçüler baz alınarak yapılmaktadır.

3) Fiyat tespitlerinde mazot, gübre ve ilaç gibi girdi artışları dikkate alınmakta mıdır?

5.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, 2011 yılındaki et, et ürünleri ve hayvan ithalatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/782) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                        Reşat Doğru

                                                                                                                              Tokat

Soru: 2011 yılında hangi ülkelerden ne miktarda büyük ve küçükbaş hayvan, et ve et ürünleri İthal edilmiştir?

6.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Macaristan’dan yapılan hayvan ve et ithaline ilişkin sözlü soru önergesi (6/783) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                        Reşat Doğru

                                                                                                                              Tokat

Soru: Macaristan'dan hayvan ve et ürünleri ithali yapılmakta mıdır? Yapıldı ise ne kadardır? Bu ülkeden ithalat devam etmekte midir?

7.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, TMO’nun buğday stokuna ilişkin sözlü soru önergesi (6/787) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

                                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                                        Kahramanmaraş

Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) buğday stokları kıtlık ve kuraklık gibi durumlarda çok büyük önem taşımaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1) TMO'nun elinde toplam kaç ton buğday stoku bulunmaktadır? Bu stok yeterli midir?

2) 2011 yılı içinde toplam kaç ton buğday alımı yapılmıştır? Bu yıl içinde ithalat yapılmış mıdır? Yapılmış ise kaç ton yapılmıştır?

8.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, sözleşmeli tarıma ilişkin sözlü soru önergesi (6/788) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                        Reşat Doğru

                                                                                                                              Tokat

Soru: Pazar ve pazarlama sorunları nedeniyle çiftçiler üretimden para kazanamamaktadır. Hükûmet olarak sözleşmeli tarıma destek vermeyi düşünüyor musunuz?

9.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’taki arazi toplulaştırmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/792) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                        Reşat Doğru

                                                                                                                              Tokat

Soru: Tokat ilindeki arazi toplulaştırma ile ilgili 2011 yılı sonu itibarıyla son durum nedir? Arazi toplulaştırmaları ne zaman tamamlanacaktır?

10.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, tarım ve tarıma dayalı sanayide kullanılan enerji maliyetlerinin yüksekliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/793) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                        Reşat Doğru

                                                                                                                              Tokat

Soru: Tarım ve tarıma dayalı sanayide kullanılan enerji maliyetleri çok yükselmiştir. Çiftçiyi desteklemek için enerji maliyetini düşürmeyi düşünüyor musunuz?

11.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta ve diğer illerde tarıma dayalı sanayi için üretimin teşvik edilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/800) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                        Reşat Doğru

                                                                                                                              Tokat

Soru: Tokat ili gibi illerde tarıma dayalı sanayi için üretimin teşvik edilmesi ve modern tesislerin kurulması için bir destekleme sistemi getirmeyi düşünüyor musunuz?

12.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Şaphane’de kurulmak istenen sülfürik asit tesisinin tarımsal ürünlere etkisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/813) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        Alim Işık

                                                                                                                         Kütahya

Kütahya ili Şaphane ilçesinde kurulmak istenen Sülfürik Asit Tesisine ilişkin medyaya da yansıyan haberlerle ilgili olarak;

1) Ülkemizin en kaliteli vişne ve kirazının yetiştiği ender yörelerden birisi olan Şaphane ilçesinde son 3 yılda gerçekleştirilen meyve üretiminin yıllara göre değişimi nasıl olmuştur?

2) İlçede üretimi gerçekleştirilen meyvelerin ülkemiz meyve üretimi için-deki yerleri nasıldır?

3) Anılan ilçede kurulmak istenen Sülfürik Asidi Tesisine ilişkin ÇED ra-poru sürecinde Bakanlığınız resmi görüşü ne olmuştur?

4) Anılan tesisin bölgede yaygın olarak üretilen meyve ve diğer tarımsal ürünlere ilişkin muhtemel etkileri konusunda Bakanlığınızın bir çalışması olmuş mudur?

5) Oldu ise buna yönelik ne tür tedbirler alınmıştır?

13.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, çiftçilere yapılacak gübre ve yem desteklerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/814) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        Alim Işık

                                                                                                                         Kütahya

Bilindiği gibi, ülkemizdeki bitkisel ve hayvansal üretimin en temel girdi-lerinden olan gübre ve yem fiyatlarındaki aşırı yükselme çiftçilerimizin tarım ve hayvancılık faaliyetlerini kısıtlamaktadır. Çiftçilerimize yapılacak gübre ve yem destekleriyle ilgili olarak;

1) Ülkemizde her yıl tüketilen gübre ve yem miktarlarının çeşitlerine göre son üç yıllık değerleri ne kadardır?

2) Tüketilen yem ve gübre miktarlarının ne kadarı ithal ne kadarı ise yerli üretilmektedir?

3) Bakanlığınızca verilen gübre ve yem desteklerinin 2002-2011 döne-minde yıllara göre değişimi nasıl olmuştur?

4) Gübre ve yeme yapılan desteklerin artırılarak çiftçilerimizin mağduri-yetlerinin giderilmesi konusunda Bakanlığınızca yürütülen bir çalışma var mıdır?

5) Varsa çalışma ne aşamadadır? Yoksa böyle bir çalışma yapılabilir mi?

14.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, TAR-GEL kapsamında mühendis ve veteriner hekim istihdamına ilişkin sözlü soru önergesi (6/833) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        Alim Işık

                                                                                                                         Kütahya

Bilindiği gibi, Bakanlığınızca değişik zamanlarda TAR-GEL kapsamında her yıl 2.500 Mühendis ve Veteriner Hekimin istihdamına yönelik açıklamalarda bulunulmuştur. Ancak 2011 yılında gerçekleştirilmeyen bu istihdamla ilgili olarak;

1) Anılan personel alımlarının söz verildiği halde 2011 yılında gerçekleştirilmemesinin sebebi nedir?

2) Binlerce kişinin beklediği söz konusu personel alımları ne zaman gerçekleştirilecektir?

3) Söz konusu personel alımları 2012 KPSS öncesi yapılabilecek midir?

4) TAR-GEL kapsamında 2012 yılı personel alımlarında Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim ve Su Ürünleri Mühendisi kontenjanları nasıl olacaktır?

15.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın merkez birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/847) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        Alim Işık

                                                                                                                         Kütahya

Bilindiği gibi, Kütahya ili Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Merkez ilçesinde Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;

1) 2002-2011 döneminde anılan ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl değişmiştir?

2) Bu göstergeler açısından ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?

3) Hâlen anılan ilçemizde Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda Mühendisi, Teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin kaçı kadroludur?

4) Hâlen anılan ilçemizdeki personel norm kadroları ve açıkları nasıldır?

5) Bu açıkların kapatılması için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler alınmıştır?

6) Bakanlığınızın anılan ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının kapatılmasına yönelik 2012 yılı programı nasıldır?

16.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Altıntaş’taki birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/848) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına,

Aşağıda belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        Alim Işık

                                                                                                                         Kütahya

Bilindiği gibi, Kütahya ili Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Altıntaş ilçesinde Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;

1) 2002-2011 döneminde anılan ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl değişmiştir?

2) Bu göstergeler açısından ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?

3) Hâlen anılan ilçemizde Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda Mühendisi, Teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin kaçı kadroludur?

4)  Hâlen anılan ilçemizdeki personel norm kadroları ve açıkları nasıldır?

5) Bu açıkların kapatılması için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler alınmıştır?

6)  Bakanlığınızın anılan ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının kapatılmasına yönelik 2012 yılı programı nasıldır?

17.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Aslanapa’daki birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/849) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        Alim Işık

                                                                                                                         Kütahya

Bilindiği gibi, Kütahya ili Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Aslanapa ilçesinde Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;

1) 2002-2011 döneminde anılan ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl değişmiştir?

2) Bu göstergeler açısından ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?

3) Hâlen anılan ilçemizde Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda Mühendisi, Teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin kaçı kadroludur?

4) Hâlen anılan ilçemizdeki personel norm kadroları ve açıkları nasıldır?

5) Bu açıkların kapatılması için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler alınmıştır?

6) Bakanlığınızın anılan ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının kapatılmasına yönelik 2012 yılı programı nasıldır?

18.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Çavdarhisar’daki birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/850) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        Alim Işık

                                                                                                                         Kütahya

Bilindiği gibi, Kütahya ili Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Çavdarhisar ilçesinde Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;

1) 2002-2011 döneminde anılan ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl değişmiştir?

2) Bu göstergeler açısından ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?

3) Hâlen anılan ilçemizde Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda Mühendisi, Teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin kaçı kadroludur?

4) Hâlen anılan ilçemizdeki personel norm kadroları ve açıkları nasıldır?

5) Bu açıkların kapatılması için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi ted-birler alınmıştır?

6) Bakanlığınızın anılan ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının kapa-tılmasına yönelik 2012 yılı programı nasıldır?

19.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Domaniç’teki birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/851) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        Alim Işık

                                                                                                                         Kütahya

Bilindiği gibi, Kütahya ili Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Domaniç ilçesinde Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıy-la ilgili olarak;

1) 2002-2011 döneminde anılan ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl değişmiştir?

2) Bu göstergeler açısından ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?

3) Hâlen anılan ilçemizde Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda Mühendisi, Teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin kaçı kadroludur?

4) Hâlen anılan ilçemizdeki personel norm kadroları ve açıkları nasıldır?

5) Bu açıkların kapatılması için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi ted-birler alınmıştır?

6) Bakanlığınızın anılan ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının kapa-tılmasına yönelik 2012 yılı programı nasıldır?

20.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Dumlupınar’daki birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/852) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        Alim Işık

                                                                                                                         Kütahya

Bilindiği gibi, Kütahya ili Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Dumlupınar ilçesinde Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;

1) 2002-2011 döneminde anılan ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl değişmiştir?

2) Bu göstergeler açısından ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?

3) Hâlen anılan ilçemizde Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda Mühendisi, Teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin kaçı kadroludur?

4) Hâlen anılan ilçemizdeki personel norm kadroları ve açıkları nasıldır?

5) Bu açıkların kapatılması için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler alınmıştır?

6) Bakanlığınızın anılan ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının kapatılmasına yönelik 2012 yılı programı nasıldır?

21.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Hisarcık’taki birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/853) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı  Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        Alim Işık

                                                                                                                         Kütahya

Bilindiği gibi, Kütahya ili Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Hisarcık ilçesinde Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;

1) 2002-2011 döneminde anılan ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl değişmiştir?

2) Bu göstergeler açısından ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?

3) Hâlen anılan ilçemizde Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda Mühendisi, Teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin kaçı kadroludur?

4) Hâlen anılan ilçemizdeki personel norm kadroları ve açıkları nasıldır?

5) Bu açıkların kapatılması için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler alınmıştır?

6) Bakanlığınızın anılan ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının kapatılmasına yönelik 2012 yılı programı nasıldır?

22.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Emet’teki birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/854) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        Alim Işık

                                                                                                                         Kütahya

Bilindiği gibi, Kütahya ili Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Emet ilçesinde Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;

1) 2002-2011 döneminde anılan ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl değişmiştir?

2) Bu göstergeler açısından ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?

3) Hâlen anılan ilçemizde Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda Mühendisi, Teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin kaçı kadroludur?

4) Hâlen anılan ilçemizdeki personel norm kadroları ve açıkları nasıldır?

5) Bu açıkların kapatılması için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler alınmıştır?

6) Bakanlığınızın anılan ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının kapatılmasına yönelik 2012 yılı programı nasıldır?

23.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Gediz’deki birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/855) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        Alim IŞIK

                                                                                                                          Kütahya

Bilindiği gibi, Kütahya ili Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Gediz ilçesinde Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;

1) 2002-2011 döneminde anılan ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl değişmiştir?

2) Bu göstergeler açısından ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?

3) Hâlen anılan ilçemizde Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda Mühendisi, Teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin kaçı kadroludur?

4) Hâlen anılan ilçemizdeki personel norm kadroları ve açıkları nasıldır?

5) Bu açıkların kapatılması için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler alınmıştır?

6) Bakanlığınızın anılan ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının kapatılmasına yönelik 2012 yılı programı nasıldır?

24.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Simav’daki birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/856) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        Alim IŞIK

                                                                                                                          Kütahya

Bilindiği gibi, Kütahya ili Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Simav ilçesinde Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;

1) 2002-2011 döneminde anılan ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl değişmiştir?

2) Bu göstergeler açısından ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?

3) Hâlen anılan ilçemizde Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda Mühendisi, Teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin kaçı kadroludur?

4) Hâlen anılan ilçemizdeki personel norm kadroları ve açıkları nasıldır?

5) Bu açıkların kapatılması için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler alınmıştır?

6) Bakanlığınızın anılan ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının kapatılmasına yönelik 2012 yılı programı nasıldır?

25.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Şaphane’deki birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/857) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        Alim IŞIK

                                                                                                                          Kütahya

Bilindiği gibi, Kütahya ili Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Şaphane ilçesinde Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;

1) 2002-2011 döneminde anılan ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl değişmiştir?

2) Bu göstergeler açısından ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?

3) Hâlen anılan ilçemizde Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan ziraat mühendisi, veteriner hekim, gıda mühendisi, teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin kaçı kadroludur?

4) Hâlen anılan ilçemizdeki personel norm kadroları ve açıkları nasıldır?

5) Bu açıkların kapatılması için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler alınmıştır?

6) Bakanlığınızın anılan ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının kapatılmasına yönelik 2012 yılı programı nasıldır?

26.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Pazarlar’daki birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/858) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        Alim Işık

                                                                                                                         Kütahya

Bilindiği gibi, Kütahya ili, Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Pazarlar ilçesinde Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;

1) 2002-2011 döneminde anılan ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl değişmiştir?

2) Bu göstergeler açısından ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?

3) Hâlen anılan ilçemizde Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan ziraat mühendisi, veteriner hekim, gıda mühendisi, teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin kaçı kadroludur?

4) Hâlen anılan ilçemizdeki personel norm kadroları ve açıkları nasıldır?

5) Bu açıkların kapatılması için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler alınmıştır?

6) Bakanlığınızın anılan ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının kapatılmasına yönelik 2012 yılı programı nasıldır?

27.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Tavşanlı’daki birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/859) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        Alim Işık

                                                                                                                         Kütahya

Bilindiği gibi, Kütahya ili, Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Tavşanlı ilçesinde Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;

1) 2002-2011 döneminde anılan ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl değişmiştir?

2) Bu göstergeler açısından ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?

3) Hâlen anılan ilçemizde Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan ziraat mühendisi, veteriner hekim, gıda mühendisi, teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin kaçı kadroludur?

4) Hâlen anılan ilçemizdeki personel norm kadroları ve açıkları nasıldır?

5) Bu açıkların kapatılması için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler alınmıştır?

6) Bakanlığınızın anılan ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının kapatılmasına yönelik 2012 yılı programı nasıldır?

28.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, hububat üretiminin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/874) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                                        Kahramanmaraş

İklim değişiklikleri ve düzensiz yağışlara, fiyatları nedeniyle ilaç ve gübre kullanımının azalması da eklenince hububat üretimi iyice azalmaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1) Hububat üretimini sertifikalı tohumla artırmayı düşünüyor musunuz?

2) Yıllık kaç ton sertifikalı tohum üretimi yapılmaktadır? Bu yeterli midir?

3) Hibe yolu ile üretimi artırmayı planlıyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, et ithalatına ve hayvancılığın teşvikine ilişkin sözlü soru önergesi (6/875) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                                         Kahramanmaraş

Bakanlık politikalarınız kapsamında yürütülen et ithalatı, yerli üreticiye zarar verir hâle gelmiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) İthalatı teşvik yerine, yerli üreticiyi teşvik etmeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

2) 2011 yılı içinde toplam kaç ton et ithalatı gerçekleştirilmiştir? İthalata ne kadar para ödenmiştir?

3) Ayrıca kaç baş kasaplık canlı hayvan ithalatı yapılmıştır? Bunlara ne kadar para ödenmiştir?

4) Bu paralar yerli hayvancılığı teşvik için kullanılsa daha iyi olmaz mıydı?

30.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/879) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                        Reşat Doğru

                                                                                                                              Tokat

Soru: Tokat ilinde 2011 sonu itibariyle kapalı hayvan pazarı var mıdır? Küçükbaş ve büyükbaş hayvan sayısı ne kadardır?

31.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Iğdır’da tarımın geliştirilmesine ve desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/901) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunun gereğini arz ederim.

                                                                                                                        Sinan Oğan

                                                                                                                             Iğdır

Iğdır’da tarımla geçimini sağlayan çiftçilerimiz, pancar ekiminin bitme noktasına gelmesiyle zor günler yaşamakta ve mısır üreticiliğine yönelmekte; ama mahsullerinin Toprak Mahsulleri Ofisi’ne satışında söz konusu kurumda kurutma makinesi olmaması nedeniyle zorluklar yaşamaktadır. Bu durum Iğdırlı çiftçiler arasında büyük sıkıntılara yol açmaktadır. Bu bağlamda;

1) TMO tarafından bir kurutma makinesi temin edilmesi düşünülmekte midir?

2) Bakanlık tarafından Iğdır’da tarımın geliştirilmesi ve ekilen ürünlerin çeşitlendirilmesi için teşvikler planlanmakta mıdır?

3) Mahsullerini satamaması nedeniyle zarar eden çiftçilere herhangi bir maddi destek verilmesi bakanlığın gündeminde midir?

32.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Iğdır’da pancar ekiminin desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/904) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Iğdır’daki pancar ekimine ilişkin aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunun gereğini arz ederim.

                                                                                                                        Sinan Oğan

                                                                                                                              Iğdır

Iğdır’da pancar ekimi, maalesef bölgede sıkça ekimi yapılmakta olan pancarın şeker fabrikaları tarafından ucuz fiyattan alınmasından dolayı, bitme noktasına gelmiştir. Iğdır’da üretimi yapılan pancarın ucuz fiyattan alınması hem pancar ekimine ilgiyi bitirmiş hem de çiftçilerimizde büyük sıkıntılara neden olmuştur.

1) Iğdır’da pancar ekiminin geliştirilmesi için hangi çalışmaları yapmayı düşünüyorsunuz?

2) şeker pancarına yönelik tarım faaliyetlerinin yaygınlaştırılması için şeker pancarı ekimine konan kotanın kaldırılması bakanlığınızın gündeminde midir?

33.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, DAP destek kredilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/905) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunun gereğini arz ederim.

                                                                                                                        Sinan Oğan

                                                                                                                              Iğdır

Ülkemizin ve ilimizin en önemli gelir kaynaklarından biri olan tarım ve hayvancılık kapsamında bölgelere verilen Doğu Anadolu Projesi (DAP) kredileri, 12 Haziran 2011 milletvekili seçimleri öncesi durdurulmuştur. Destekleme kredilerini almak isteyen vatandaşlarımız, belgelerini hazırlamış, işleme sokulması için il tarım müdürlüklerine teslim etmiş ve destek kredisinin şartlarını yerine getirmek için belirli yatırımlar yapmışlardır. Destekleme kredisinin durdurulmasından dolayı, dünya standartlarında et ve süt kombinaları kurmak isteyen iş adamlarımız ve geçimini sağlamak isteyen çiftçilerimiz mağdur kalmıştır.

1) DAP Destek Kredisi'nin yeniden gündeme getirilmesi için bir çalışmanız var mıdır?

2) DAP Destek Kredileri tekrar ne zaman devreye sokulacaktır?

34.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Çatalca’da görülen hayvan ölümlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/923) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın M. Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                        Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                                                     İstanbul

İstanbul, Çatalca ilçesinde Ormanlı ve Başakköy'lerinde şap aşısı olan büyükbaş hayvanlar ölmektedir. Şap aşısı yapılan, Ormanlı köyümüzde iki ayrı ahırda 10, Başakköy'de ise bir inek ölmüştür. Ölümlerin yapılan şap aşısından olduğu açık ve net olarak görülmesine karşın önlem alınmamıştır. Yine aynı ilçenin Yalıköy'ünde bir ay önce 25 büyükbaş hayvan yapılan şap aşısından ölmüştü. Ancak, şap aşısının neden olduğu ölümlerle ilgili bakanlığınızca bu güne kadar hak sahiplerimizin zararı karşılanmamıştır.

Bu nedenle;

1) Yapılan şap aşılarının hayvan ölümlerine neden olduğu açıkça görülmesine karşın aşılama neden devam ettirilmektedir?

2) Aşılama sonrası ölümler olmasına karşın nedenleri araştırılmış mıdır?

3) Şap hastalığı olmayan bölgede bu hastalığın görülme nedenleri araştırıldı mı?

4) Yaklaşık 1 ay önce Yalıköy'de ölen 25 hayvan ile ilgili hak sahiplerine bugüne kadar neden ödeme yapılmamıştır?

35.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, Nevşehir’de don nedeniyle zarar eden patates üreticilerinin mağduriyetine ve alınan önlemlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/924) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

                                                                                                        Namık Havutça

                                                                                                             Balıkesir

Nevşehir'in köylerinde yaşanan don olayı patates üreticilerini olumsuz etkilemiş, 669 patates üreticisi yaklaşık 15 bin dekar alanda yaklaşık 47 bin ton zarar etmiştir. Patatesin, ekiminde yaşanan gecikme, söküm zamanı havaların yağışlı gitmesi, birim fiyatındaki dalgalanmalar nedeniyle hasadı tam olarak yapılamamıştır. Buna göre;

1) Soğuk havadan etkilenen bölgedeki patatesin toprak altında çürümesi ile patates üretimi yapan çiftçilerimizin mağduriyetini giderecek misiniz?

2) Çiftçilerimizin, banka kredileri ile tarım kredi kooperatiflerinden almış oldukları gübre ve zirai ilaç bedelleri ve sulamada kullanılan elektrik borçlarının yapılandırılması için bir çalışma yapacak mısınız?

3) Çiftçilerimizin bir sonraki ekim sezonu içinde sağlıklı bir üretim gerçekleştirmesi için hangi çalışmaları yapacaksınız?

36.- Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, sel felaketinden zarar gören arı yetiştiricilerine yapılan yardımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/929) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                        Mehmet Erdoğan

                                                                                                                 Muğla

Muğla ili ve ilçelerinde 7 Ocak 2012 Cumartesi günü fırtına, aşırı yağış ve seller sebebiyle çok büyük maddi hasarlar meydana gelmiştir. Yaşanan bu felaketten en fazla etkilenen sektörlerden birisi de arıcılık sektörüdür. Felakette 10 binden fazla arı kovanı zarar görmüştür.

Buna göre; yaşanan felakette zarar gören arı yetiştiricilerinin zararlarının telafisi için Bakanlığınızca yürütülen bir çalışma var mıdır? Varsa bu çalışmalar nelerdir?

37.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, limon ve turunç üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/935) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Ülkemizde ithalatın önünün açılması birçok üretimi olumsuz yönde etkilemiştir. Limon ve turunç üretiminin yapılan yanlış ithalat nedeniyle ülkemizde fazla artış göstermediği belirtilmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Limon ve turunç üretimi son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?

2) Limon ve turunç ihracatı yapılıyor mu? Yapılıyorsa, 2010 ve 2011 yılında toplam kaç ton ihracat yapılmıştır?

3) 2010 ve 2011 yılında limon ve turunç ithalatı toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?

38.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yer fıstığı üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/936) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

TÜİK verilerine göre; 2010 yılı içinde yerfıstığı üretimi 97.310 ton olarak gerçekleşmiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye'nin 2011 yılında yerfıstığı üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?

2) Üretim tüketimi karşılıyor mu? Tüketim fazlası ihracat yapılıyor mu?

3) Yapılıyorsa son on yıl içinde yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmıştır?

39.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, arpa üretimi ve ithalatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/937) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlamasını arz ederim.

Saygılarımla.                   

                                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                                        Kahramanmaraş

Arpa ekilen alanların daraldığı ve buna bağlı olarak da, üretimin yıllık olarak düştüğü belirtilmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Arpa üretiminin azaldığı doğru mu? Arpa üretiminin yıllar göre azalmasının başlıca nedenleri nelerdir?

2) Üretim ülke tüketimini karşılıyor mu? Yoksa ülke ihtiyacı ithalat yapılarak mı karşılanıyor? Son beş yıl içinde toplam kaç ton arpa ithalatı yapılmıştır?

40.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, üzüm üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/938) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlamasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

TÜİK verilerine göre; 2009 yılı içinde 4 milyon 264 bin 720 ton olarak gerçekleşen üzüm üretimi, 2010 yılı içinde 4 milyon 255 bin ton olarak gerçekleşmiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye’nin 2011 yılında üzüm üretimi kaç  ton olarak gerçekleşmiştir?

2) Üretim tüketimi karşılıyor mu? Tüketim fazlası üzümün ihracatı yapılıyor mu?

3) Yapılıyorsa son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton ihracat yapıl-mıştır?

4) Üzüm ithalatı yapılıyor mu? Yapılıyor ise 2010-2011 yılı içinde toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton ithalat yapılmıştır?

41.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, tütün üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/939) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlamasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Tütün üretimi de azalmıştır. TÜİK verilerine göre; 2000 yılında 200.280 ton olarak gerçekleşen tütün üretimi, 2010 yılında 51.912 tona düşmüştür.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye'nin 2011 yılında tütün üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?

2) Tüketim fazlası tütünün ihracatı yapılıyor mu? Yapılıyorsa son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmıştır?

3) Tütün ithalatı yapılıyor mu? 2010 ve 2011 yılında toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton ithalat yapılmıştır?

42.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, karpuz üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/940) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlamasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Karpuz üretiminin 1998 yılının altına düşmesi tarım politikalarındaki yanlışı açıkça ortaya koymaktadır. TÜİK verilerine göre 1998’de 3 milyon 930 bin ton olarak gerçekleşen karpuz üretimi 2010’da 3 milyon 683 bin 103 tona düşmüştür.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye'nin 2011 yılında karpuz üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?

2) Tüketim fazlası karpuzun ihracatı yapılıyor mu? Son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmıştır?

3) Karpuz ithalatı yapılıyor mu? 2010-2011'de toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton ithalat yapılmıştır?

43.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, şeker pancarı üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/941) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

 Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

TÜİK verilerine göre; 2000 yılı içinde 18 milyon 821 bin 033 ton olarak gerçekleşen şeker pancarı üretimi, 2010 yılında 17 milyon 942 bin 112 tona düşmüştür.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye'nin 2011 yılında şeker pancarı üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?

2) Tüketim fazlası şeker pancarının ihracatı yapılıyor mu? Yapılıyorsa son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmıştır?

3) Şeker pancarı ithalatı yapılıyor mu? 2010 ve 2011 yılında toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton ithalat yapılmıştır?

44.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, incir üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/942) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

 Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

TÜİK verilerine göre; 2009 yılı içinde 244.351 ton olarak gerçekleşen incir üretimi, 2010 yılında 254.838 ton olarak gerçekleşmiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye'nin 2011 yılında incir üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?

2) Tüketim fazlası incirin ihracatı yapılıyor mu? Yapılıyorsa son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmıştır?

3) İncir ithalatı yapılıyor mu? 2010 ve 2011 yılında toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton ithalat yapılmıştır?

45.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, şeftali üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/943) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

TÜİK verilerine göre; 2009 yılında şeftali üretimi 539.403 ton olarak gerçekleşmiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye'nin 2011 yılında şeftali üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?

2) Üretim tüketimi karşılıyor mu? Tüketim fazlası şeftalinin ihracatı yapılıyor mu?

3) Yapılıyorsa son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmaktadır?

4) Şeftali ithalatı yapılıyor mu? Yapılıyor ise 2010 ve 2011 yılı içinde toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton ithalat yapılmıştır?

46.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, elma üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/944) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

TÜİK verilerine göre; 2009 yılında 2 milyon 782 bin 365 ton elma üretimi gerçekleştirilirken, 2010 yılında bu üretim 2 milyon 600 bin ton olarak gerçekleşmiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye'nin 2011 yılında elma üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?

2) Üretim tüketimi karşılıyor mu? Tüketim fazlası elmanın ihracatı yapılıyor mu?

3) Yapılıyorsa son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmıştır?

4) Elma ithalatı yapılıyor mu? Yapılıyor ise 2010-2011 yılı içinde toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton ithalat yapılmıştır?

47.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bal üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/945) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

 Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Önemli bir besin kaynağı olan bal, ülkemizde yeterince destek bulamadığı için üretimi fazla artıramamıştır. TÜİK verilerine göre; 1999 yılında 67 milyon 259 bin ton olan bal üretimi, 2010 yılında 81 milyon 115 bin ton olarak gerçekleşmiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Bal üretimi niçin fazla artmamaktadır? Üretimi artırmayı düşünüyor musunuz?

2) Bal ihracatımız var mıdır? Varsa yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmaktadır?

3) Bal ithalatımız var mıdır? Varsa yıllık toplam kaç ton ithalat yapılmaktadır?

48.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, susam üretimi ve ithalatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/946) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

 Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

TÜİK verilerine göre; susam üretimi 1998 yılının altına düşmüştür. 1998 yılında 37 bin ton olarak gerçekleşen susam üretimi, 2010 yılında 23.460 tona düşmüştür.

Bu bilgiler ışığında;

1) Ülkemizin 2011 yılında susam üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?

2) Üretimde ortaya çıkan azalmanın sebepleri nelerdir? Üretim tüketimi karşılıyor mu?

3) Susam konusunda ithalata gidiliyor mu? Gidiliyor ise son yedi yıl içinde yıllık toplam kaç ton susam ithalatı gerçekleştirilmiştir?

49.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bağ alanlarının genişletilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/948) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

İktidarın tarım ve hayvancılık politikaları, bağcılığı da bitme noktasına doğru sürüklemektedir. TÜİK verilerine göre; 2000 yılında 535 bin hektar olan bağ alanı, 2010 yılında 478 bin hektara gerilemiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Aradan geçen bunca yıla rağmen, bağcılık yapılan alanların daralmasını neye bağlıyorsunuz?

2) Destekleri artırarak, bağ alanlarını genişletmeyi planlıyorsunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

50.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, soya üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/949) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Ülkemizde soya üretimi de azalmıştır. TÜİK verilerine göre; 1989 yılında 161 bin ton olarak gerçekleşen soya üretimi 2010 yılında 86.540 tona düşmüştür.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye'nin 2011 yılında soya üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?

2) Üretim tüketimi karşılıyor mu? Tüketim fazlası ihracata mı gidiyor?

3) Son on yıl içinde yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmıştır? Soya ithalatı yapılıyor mu? Yapılıyor ise son beş yıl içinde toplam kaç ton ithalat yapılmıştır?

51.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ayçiçeği üretimi ve ithalatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/951) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

TÜİK verilerine göre; 2010 yılında ayçiçeği üretimi 1 milyon 320 bin ton olarak gerçekleşmiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye'nin 2011 yılında ayçiçeği üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?

2) Üretim tüketimi karşılıyor mu? Tüketim fazlası ihracat yapılıyor mu?

3) Yapılıyorsa son on yıl içinde yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmıştır?

52.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, patates üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/953) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Patates üretimi de azalmıştır. TÜİK verilerine göre; 2000 yılında 5 milyon 370 bin ton olarak gerçekleşen patates üretimi, 2010 yılında 4 milyon 548 bin 383 tona düşmüştür.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye'nin 2011 yılında patates üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?

2) Tüketim fazlası patates ihracatı yapılıyor mu? Yapılıyorsa son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmıştır?

3) Patates ithalatı yapılıyor mu? 2010 ve 2011 yılında toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton ithalat yapılmıştır?

53.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, pamuk üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/956) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

TÜİK verilerine göre; 2000 yılı içinde 879.940 ton olarak gerçekleşen pamuk üretimi, 2010 yılında 816.705 tona düşmüştür.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye'nin 2011 yılında pamuk üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?

2) Tüketim fazlası pamuğun ihracatı yapılıyor mu? Yapılıyorsa son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmıştır?

3) Pamuk ithalatı yapılıyor mu? 2010 ve 2011 yılında toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton ithalat yapılmıştır?

54.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, nohut üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/958) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Nohut üretimi azalarak 2002 yılının gerisine düşmüştür. TÜİK verilerine göre; 2002 yılı içinde 650 bin ton olarak gerçekleşen nohut üretimi, 2010 yılında 530 bin 634 tona düşmüştür.

Bu bilgiler ışığında;

1) 2011 yılı içinde ülkemizde toplam kaç ton nohut üretimi gerçekleşmiştir?

2) Nohut üretiminin azalmasının başlıca sebepleri nelerdir? İhracat yapabiliyor muyuz?

3) Üretimi artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

4) Nohut ithalatı yapılıyor mu? Yapılıyor ise 2010-2011 yılında toplam kaç ton ithalat yapılmıştır?

55.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, mercimek üretimi ve ithalatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/960) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Mercimek üretimi azalmıştır. TÜİK verilerine göre; 2002 yılı içinde 565 bin ton olarak gerçekleşen mercimek üretimi, 2010 yılında 447 bin tona düşmüştür.

Bu bilgiler ışığında;

1) 2011 yılı içinde ülkemizde toplam kaç ton mercimek üretimi gerçekleşmiştir?

2) Mercimek üretiminin azalmasının başlıca sebepleri nelerdir?

3) Üretimi artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

4) Mercimek ithalatı yapılıyor mu? Yapılıyor ise 2010-2011 yılında toplam kaç ton ithalat yapılmıştır?

56.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren mandalina ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/961) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Ülkemizde, 2003 yılında meyve veren mandalina ağacı sayısı 9 milyon 400 bin iken, 2010 yılında bu sayı ancak 9 milyon 488 bin olabilmiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) 2003 yılına oranla 2010 yılında meyve veren mandalina ağacı sayısında fazla bir artış olmayışının nedenleri nelerdir?

2) Mandalina üretimini artırmak için meyve veren ağaç sayısını artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?

57.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, limon üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/962) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Meyve veren ağaçlar ile ilgili TÜİK verileri incelendiğinde 2002 yılında 5 milyon 335 bin olan meyve veren limon ağacı sayısı, 2010 yılında 6 milyon 276 bin olarak gerçekleşmiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) 2002 yılına oranla 2010 yılında meyve veren limon ağacı sayısında fazla bir artış olmayışının nedenleri nelerdir?

2) Limon üretimini artırmak için meyve veren ağaç sayısını artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

3) Limon konusunda ülkemizin ihracatı ve ithalatı ne durumdadır?

58.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kuru soğan üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/963) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Yeterince ihracat yapılamayınca ülkemizde kuru soğan üretimi azalmıştır. 1998 yılının altına düşen kuru soğan üretimi 1998 yılında 2 milyon 270 bin ton, 2010 yılında da 1 milyon 900 bin ton olarak gerçekleşmiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye'nin 2011 yılında kuru soğan üretimi toplam kaç ton olarak

gerçekleşmiştir?

2) Tüketim fazlası kuru soğanın ihracatı yapılıyor mu? Son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmıştır?

3) Kuru soğan ithalatı yapılıyor mu? 2010-2011'de toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton ithalat yapılmıştır?

59.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kuru fasulye üretimi ve ithalatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/964) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Geçmiş yıllara oranla kuru fasulye üretimi de azalmıştır. TÜİK verilerine göre; 2002 yılında 250 bin ton olarak gerçekleşen kuru fasulye üretimi, 2010 yılında 212 bin  tona düşmüştür.

Bu bilgiler ışığında;

1) 2011 yılı içinde ülkemizde toplam kaç ton kuru fasulye üretimi gerçekleşmiştir?

2) Kuru fasulye üretiminin sekiz yıl öncesinin gerisine düşmesinin sebepleri nelerdir?

3) Üretimi artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

4) İthalat yapılıyor mu? 2010-2011 yılında toplam kaç ton ithalat yapılmıştır?

60.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kayısı ve zerdali üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/965) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

TÜİK verilerine göre; 2009 yılı içinde 694.364 ton olarak gerçekleşen kayısı ve zerdali üretimi, 2010 yılında 476.132 tona gerilemiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye'nin 2011 yılında kayısı ve zerdali üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?

2) Tüketim fazlası kayısı ve zerdalinin ihracatı yapılıyor mu? Yapılıyorsa son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmıştır?

3) Kayısı ve zerdalinin ithalatı yapılıyor mu? 2010-2011 yılında toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton ithalat yapılmıştır?

61.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kavun üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/966) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

TÜİK verilerine göre; kavun üretimi 1998 yılının altına düşmüştür. 1998 yılında 1 milyon 885 bin ton olarak gerçekleşen kavun üretimi, 2010 yılında 1 milyon 611 bin 695 ton olarak gerçekleşmiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye'nin 2011 yılında kavun üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?

2) Tüketim fazlası kavunun ihracatı yapılıyor mu? Yapılıyorsa son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmıştır?

3) Kavun ithalatı yapılıyor mu? 2010 ve 2011 yılında toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton ithalat yapılmıştır?

62.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, portakal ve mandalina üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/967) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Portakal ve mandalina üretiminin yeterli düzeyde gerçekleştirilmeyişi, bu ürünlerin tüketici fiyatlarını artırmaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1) Portakal ve mandalina üretimi son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?

2) Portakal ve mandalinanın ihracatı yapılıyor mu? Yapılıyorsa 2010 ve 2011 yılında toplam kaç ton ihracat yapılmıştır?

3) İthalat yapılıyor mu? 2010 ve 2011 yılı içinde portakal ve mandalina ithalatı toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?

63.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren portakal ağacı sayısına ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/968) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Ülkemizde 1997 yılında meyve veren portakal ağacı sayısı 11 milyon 300 bin iken, 2010 yılında bu sayı ancak 13 milyon 418 bin olabilmiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) 1997 yılına oranla 2010 yılında meyve veren portakal ağacı sayısında fazla bir artış olmayışının nedenleri nelerdir?

2) Portakal üretimini artırmak için meyve veren ağaç sayısını artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?

64.- Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, sel felaketinden zarar gören narenciye üreticilerine yapılan yardımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/969) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                          Mehmet Erdoğan

                                                                                                                   Muğla

Muğla ili ve ilçelerinde, 7 Ocak 2012 Cumartesi günü; fırtına, aşırı yağış ve seller sebebiyle büyük maddi hasarlar meydana gelmiştir. Yaşanan bu felaketten en fazla etkilenen kesimlerden biri de narenciye üreticileri olmuştur.

Buna göre:

1) Yaşanan felakette zarar gören narenciye üreticilerimizin zararlarının telafisi için Bakanlığınızca yürütülen bir çalışma var mıdır? Varsa bu çalışmalar nelerdir?

65.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz’ın, kamu kurum ve kuruluşlarına KPSS puanı ile yapılan personel alımlarında organik tarım mantarcılık ve tarımsal sulama yönetimi bölümlerine kadro açılmamasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/979) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                             Sadir Durmaz

                                                                                                                  Yozgat

Kamu kurum ve kuruluşlarına KPSS puanı ile yapılan alımlarda, üniversitelerin organik tarım, mantarcılık ve tarımsal sulama yönetimi bölümleri için kadro verilmemektedir.

Buna göre;

KPSS puanı ile yapılan atamalarda üniversitelerin organik tarım, mantarcılık ve tarımsal sulama yönetimi bölümleri için Bakanlığınızca kadro açılmama sebepleri nelerdir? Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığını doğrudan ilgilendiren söz konusu bölümler için ne zaman kadro açmayı planlıyorsunuz?

66.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren badem ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/999) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

TÜİK verilerine göre, 1997 yılında 3 milyon 775 bin olarak gerçekleşen badem ağacı sayısı 2010 yılında 3 milyon 683 bine düşmüştür.

Bu bilgiler ışığında;

1) 2011 yılı içinde meyve veren badem ağacı sayısı kaç olarak gerçekleşmiştir?

2) 2010 yılı içindeki ağaç sayısındaki azalmanın başlıca nedenleri nelerdir?

3) Meyve veren ağaç sayısını artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?

67.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, badem üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1000) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Ülkemizde badem üretimi 2010 yılında, 2000 yılına oranla ancak 8.398 ton artmıştır. TÜİK verilerine göre, 2000 yılında 47 bin ton olarak gerçekleşen badem üretimi 2010 yılında 55.398 ton olarak gerçekleşmiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye'nin 2011 yılında badem üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?

2) Badem üretimini artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?

68.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren ceviz ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1001) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

TÜİK verilerine göre, 2009 yılında 5 milyon 192 bin olarak gerçekleşen ceviz ağacı sayısı 2010 yılında 5 milyon 441 bin olarak gerçekleşmiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) 2011 yılı içinde meyve veren ceviz ağacı sayısı kaç olarak gerçekleşmiştir?

2) Meyve veren ağaç sayısını artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?

69.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, domates üretimi, ihracatı ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1002) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Ülkemizde 2000 yılında 8 milyon 890 bin ton olarak gerçekleşen domates üretimi 2010 yılında 10 milyon 052 bin ton olarak gerçekleşmiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye'nin 2011 yılında domates üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?

2) Önemli ihracat ürünleri arasında da yer alan domatesin üretimi niçin istenilen düzeyde gerçekleşmemektedir? Üretimi nasıl artırmayı planlıyorsunuz?               

70.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Başkanlığınca yapılan personel alım sınavıyla ilgili bazı iddialara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1003) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Tarım-Kırsal Kalkınma Kurumu Başkanlığı'nca denetçi, uzman ve destek personeli alımı sınavında çok sayıda aksaklığın yaşandığı belirtilmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Sınav esnasında yaşanan aksaklık yüzünden sınavın geç başladığı ve bazı kişilere soru kitapçıklarının verilmediği doğru mudur?

2) Doğru ise aksaklık yaşanmasının başlıca nedenleri nelerdir?

71.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yem üreticilerinin sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1008) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Yem sektörünün en önemli sorunları arasında ham madde, finansman ve denetim konuları yer almaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1) Yem üreticilerin sorunlarını ortadan kaldırmaya yönelik hangi çalışmalar yapılmaktadır?

2) Bu sorunları ortadan kaldırarak yem fiyatlarını aşağıya çekmeyi düşünüyor musunuz?

72.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren Antep fıstığı ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1009) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

 Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Antep fıstığı ağacı sayısı 2009 yılından itibaren düşüşe geçmiştir. Ülkemizde 2009 yılında 30 milyon 144 bin olarak gerçekleşen meyve veren Antep fıstığı ağacı sayısı 2010 yılında 29 bin 617 bine düşmüştür.

Bu bilgiler ışığında;

1) 2009 yılına oranla 2010 yılında meyve veren Antep fıstığı ağacı sayısının azalmasının başlıca nedenleri nelerdir?

2) Meyve veren ağaç sayısını artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?

73.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, toplam kestane üretimi ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1010) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Ülkemizde kestane üretimi 1988 yılının altına düşmüştür. TÜİK verilerine göre 1988 yılında 90 bin ton olan kestane üretimi 2010 yılında 59.171 tona düşmüştür.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye'nin 2011 yılında kestane üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?

2) Kestane üretiminin 1988 yılının altına düşmesinin başlıca nedenleri nelerdir? Üretimi nasıl artırmayı düşünüyorsunuz?

74.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, pamuk üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1011) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Ülkemizin pek çok tarım ürünü konusunda ithalata yönelmesi pamuk ekilen alan sayısını da azaltmıştır. 2002 yılında 721.077 hektar olarak gerçekleşen pamuk ekilen alan miktarı, 2010 yılında 480.650 hektara düşmüştür.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye'nin 2011 yılında pamuk ekilen alanı toplam kaç hektar olarak gerçekleşmiştir?

2) Pamuk ekilen alanın 2002 yılının altına düşmesinin başlıca nedenleri nelerdir? Azalan pamuk üretimini nasıl artırmayı düşünüyorsunuz?

75.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, patates üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1012) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Hükûmetin tarım ürünlerindeki ithalat politikaları, patates ekilen alan sayısını azaltmıştır. TÜİK verilerine göre, 2002 yılında 198 bin hektar olarak gerçekleşen patates ekilen alan miktarı, 2010 yılında 140 bin 704 hektara düşmüştür.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye'nin 2011 yılında patates ekilen alan miktarı toplam kaç hektar olarak gerçekleşmiştir?

2) Patates ekilen alan miktarının 2002 yılının altına düşmesinin başlıca nedenleri nelerdir?

3) Patates ekilen alan miktarını nasıl artırmayı düşünüyorsunuz? Bu konuda bir çalışmanız olacak mı?

76.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, salatalık üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1013) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Ülkemizde salatalık üretimi, 2000 yılının altına düşmüştür. TÜİK verilerine göre, 2000 yılında 1 milyon 825 bin ton olarak gerçekleşen salatalık üretimi 2010 yılında 1 milyon 739 bin 191 tona düşmüştür.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye'nin 2011 yılında salatalık üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?

2) Salatalık üretimindeki azalmanın başlıca  nedenleri nelerdir? Üretimi nasıl artırmayı planlıyorsunuz?

77.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, şeker pancarı üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1014) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu  

                                                                                                        Kahramanmaraş

İthalat ve özelleştirme politikaları, şeker pancarı ekilen alan sayısını da azaltmıştır. 2002 yılında 372.468 hektar olarak gerçekleşen pamuk ekilen alan miktarı, 2010 yılında 329.167 hektara düşmüştür.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye'nin 2011 yılında şeker pancarı ekilen alanı toplam kaç hektar olarak gerçekleşmiştir?

2) Şeker pancarı ekilen alanın 2002 yılının altına düşmesinin başlıca nedenleri nelerdir?

3) Şeker pancarı ekilen alan miktarını nasıl artırmayı düşünüyorsunuz?

78.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, tütün üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1015) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Özelleştirme politikaları, tütün ekilen alan sayısını da azaltmıştır. TÜİK verilerine göre, 2002 yılında 191 bin hektar olarak gerçekleşen tütün ekilen alan miktarı, 2010 yılında 80 bin 977 hektara düşmüştür.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye'nin 2011 yılında tütün ekilen alan miktarı toplam kaç hektar olarak gerçekleşmiştir?

2) Tütün ekilen alan miktarının 2002 yılının altına düşmesinin başlıca nedenleri nelerdir? Tütün ekilen alan miktarını nasıl artırmayı düşünüyorsunuz?

79.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren fındık ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1016) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

TÜİK verilerine göre 2009 yılında 347 milyon 414 bin olarak gerçekleşen fındık ağacı sayısı 2010 yılında 356 milyon 762 bin olarak gerçekleşmiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) 2011 yılı içinde meyve veren fındık ağacı sayısı kaç olarak gerçekleşmiştir?

2) Meyve veren ağaç sayısını artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?

80.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, fındık üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1017) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Tarım politikalarındaki yanlış uygulamalar fındık üretimini de olumsuz yönde etkilemiştir. 2006 yılında 661 bin ton olarak gerçekleşen fındık üretimi, 2010 yılında 600 bin tona düşmüştür.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye'nin 2011 yılında fındık üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?

2) Fındık üretimin düşmesinin başlıca nedenleri nelerdir? Üretimi artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

81.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren kayısı ve incir ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1018) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

TÜİK verilerine göre, 2010 yılında meyve veren kayısı ağacı sayısı 14 milyon 856 bin ve incir ağacı sayısı da 9 milyon 301 bin olarak gerçekleşmiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) 2011 yılı içinde meyve veren kayısı ve incir ağacı sayısı kaç olarak gerçekleşmiştir?

2) Meyve veren ağaç sayısını artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?

82.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren kestane ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1019) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

TÜİK verilerine göre, ülkemizde kestane ağacı sayısı da azalmaktadır. 2008 yılında 1 milyon 949 bin olarak gerçekleşen kestane veren ağaç sayısı 2010 yılında 1 milyon 920 bine düşmüştür.

Bu bilgiler ışığında;

1) 2011 yılı içinde meyve veren kestane ağacı sayısı kaç olarak gerçekleşmiştir?

2) 2010 yılı içindeki ağaç sayısındaki azalmanın başlıca nedenleri nelerdir?

3) Meyve veren ağaç sayısını artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?

83.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, antep fıstığı ve ceviz üretimine, üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1020) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Sert kabuklulardan Antep fıstığı ve ceviz üretimi 2010 yılı içinde 128 bin ton ve 178 bin ton olarak gerçekleşmiştir. Pek çok ürünün ham maddesinde de kullanılan Antep fıstığı ve cevizin üretimi geçmiş yıllara oranla fazla artış göstermemiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye'nin 2011 yılında Antep fıstığı ve ceviz üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?

2) Antep fıstığı ve ceviz üretimini artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?

84.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren elma ve şeftali ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1021) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

TÜİK verilerine göre, 2010 yılında meyve veren ağaç sayısı 41 milyon 423 bin ve şeftali veren ağaç sayısı da 14 milyon 364 bin olarak gerçekleşmiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) 2011 yılı içinde meyve veren elma ve şeftali ağacı sayısı kaç olarak gerçekleşmiştir?

2) Meyve veren ağaç sayısını artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?

85.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, süt inekçiliğine destek verilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1022) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                                        Kahramanmaraş

Hayvancılık desteklerinin ağırlıklı olarak etçil ırklara verilecek olması, süt inekçiliğiyle uğraşan yetiştiriciyi hayal kırıklığına uğratmıştır.

Bu bilgiler ışığında;

1) Türkiye Hayvancılık Kongresinde bürokratlarınız tarafından yapılan bu açıklama doğru mudur?

2) Doğru ise süt inekleri, birkaç yıl önce olduğu gibi 2012 yılında da kesime gitmez mi?

3 ) Etçil ırkların dışındaki ırklara destekleri tamamen mi kaldırmayı planlıyorsunuz?

86.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da hayvancılığın desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1053) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı  Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 23.1.2012

                                                                                                                        Ensar Öğüt

                                                                                                                          Ardahan

Ardahan ilimizin tek geçim kaynağı hayvancılık desek doğrudur. Ama ne yazık ki yıllardır uygulanan yanlış politikalarla, hayvancılık, ülkenin tamamında olduğu gibi ilimizde de sıkıntıya uğramıştır. Şu an ülkede başlıca sorunlarımızdan biri, yakın zaman sonra kırmızı etin artık yok olmasıdır. Hayvancılıkla uğraşan insan sayısında ciddi azalma vardır. İthal hayvanla veya ithal etle bu sorun çözülemez. Köylü ve hayvancılıkla uğraşanların desteklenmesi, teşvik edilmesi gerekmektedir. Acil önlemler alınmazsa kırmızı et ülkemizde lüks olacaktır.

1) Ardahan’da hayvancılıkla uğraşanların sayısında son yıllarda çok ciddi bir azalma olmaktadır. Önlemler alınmazsa bu sayı daha da azalacaktır. Ardahan’da hayvancılıkla uğraşanlara nasıl destek vereceksiniz, nasıl teşvik edeceksiniz?

87.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, suni bal denetimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1081) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                        Reşat Doğru

                                                                                                                              Tokat

Soru: 2010-2011 yıllarında kaç işletmeye suni bal kontrolü yapılmıştır?  Kaç firmaya ceza kesilmiştir?

88.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, 2010-2011 yıllarında hayvan sağlığı için kullanılan antibiyotiklere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1082) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                        Reşat Doğru

                                                                                                                              Tokat

Soru: Ülkemizde 2010-2011 yıllarında hayvan sağlığı için ne miktar, ne tür, ne oranda antibiyotikler kullanılmıştır?

89.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’taki Tarım Kredi Kooperatiflerine borçlu çiftçi sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1083) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                        Reşat Doğru

                                                                                                                             Tokat

Soru: Tokat ilinde tarım kredi kooperatiflerine borçlu olan çiftçi sayısı ne kadardır? Bu çiftçilerin toplam borçları ne kadardır?

90.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, kayıt dışı gıda üretiminin denetimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1084) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                        Reşat Doğru

                                                                                                                             Tokat

Soru: Ülkemizde kayıt dışı gıda üretimi ile ilgili denetimler yapılmış mıdır? 2011 yılı itibarıyla kaç firmaya ceza kesilmiştir?

91.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Türk Gıda Kodeksine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1085) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                        Reşat Doğru

                                                                                                                             Tokat

Soru: 2011 yılı itibarıyla gıda maddelerinde asgari kalite, veteriner, ilaç kalıntıları, gıdaya bulaşan zararlı maddeler, ambalaj ve analiz metotlarını ihtiva eden Türk Gıda Kodeksi hazırlanmış mıdır? Hazırlanmamışsa çalışma yapılmakta mıdır?

92.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, nişasta bazlı tatlandırıcı üretimine ve kullanıldığı sektöre ilişkin sözlü soru önergesi (6/1086) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                        Reşat Doğru

                                                                                                                             Tokat

Soru: 2007-2011 yılları arasında nişasta bazlı tatlandırıcı ne kadar üretilmiş ve piyasaya sunulmuştur? Hangi sektörlerde tatlandırıcı kullanılmaktadır?

93.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, eğitime tâbi tutulan çiftçi sayısına ve organik tarım konusundaki eğitime ilişkin sözlü soru önergesi (6/1087) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                        Reşat Doğru

                                                                                                                             Tokat

Soru: 2011 yılı itibarıyla ülke genelinde ve Tokat ilinde kaç çiftçi eğitime tabi tutulmuştur? Bunların ne kadarı organik tarım konusunda eğitim almıştır?

94.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, 2010-2011 yıllarında yaş sebze meyve üretimi ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1088) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı  Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                        Reşat Doğru

                                                                                                                             Tokat

Soru: 2010-2011 yılları itibarıyla ne kadar yaş sebze meyve üretimi yapılmıştır? Bunun ne kadarı toptancı hallerine gelmiştir? Ne kadarı ihraç edilmiştir?

95.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, tarımsal sulamada kullanılan elektrik fiyatlarında indirime gidilip gidilmeyeceğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1089) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                        Reşat Doğru

                                                                                                                             Tokat

Soru: Ülkemizde tarımsal sulamada kullanılan elektrik fiyatlarını düşürmeyi düşünüyor musunuz? Ülkemizde kaç kilovat elektrik kullanılmaktadır?

96.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta sulama birliklerine borcu olan çiftçilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1090) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                        Reşat Doğru

                                                                                                                             Tokat

Soru: Tokat ilinde hangi ilçelerinde çiftçilerin sulama birliklerine borçları vardır? Borç miktarı ne kadardır? Borçların ödenmesinde iyileştirmeyi düşünüyor musunuz

97.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, sertifikalı tohum kullanan çiftçi sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1092) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                        Reşat Doğru

                                                                                                                             Tokat

Soru: Türkiye genelinde ne kadar sertifikalı tohum kullanan çiftçi vardır? 2010-2011 tarihlerinde Tokat ilinde sertifikalı çiftçi sayısı ne kadardır?

98.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, et ithalatı ve hayvancılık politikalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1100) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Et ithalatının ve hayvancılık politikalarının bu şekilde devam etmesi hâlinde, 2015 yılında Türkiye’nin 170 bin ton civarında bir et açığının oluşacağı belirtilmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Bu doğru mudur? Devlet Planlama Teşkilatının bu konuda bir çalışması olmuş mudur?

2) Olmuş ise DPT’ye rağmen et ithalatına devam etmeyi düşünüyor musunuz?

99.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, süte karşı başlatılan aleyhte kampanyaya ve süt tüketimini artırmaya ilişkin sözlü soru önergesi (6/1102) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                                        Kahramanmaraş

Türkiye Ziraatçılar Derneği, son zamanlarda süte karşı bir kampanya başlatıldığını belirtmektedir. Dernekçe ayrıca AB ülkelerinde kişi başı süt tüketiminin 160 litre, Türkiye’de ise 27 litre olduğu ifade edilmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Süte karşı başlatılan bu kampanyayı nasıl durdurmayı planlıyorsunuz? Bu konuda çalışmanız olacak mı?

2) AB süt tüketimini dikkate alarak, ülke üretimini nasıl artırmayı planlıyorsunuz?

100.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, et fiyatlarında üretici ile tüketici fiyatları arasındaki farka ilişkin sözlü soru önergesi (6/1103) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                                                        Kahramanmaraş

Et fiyatlarında üretici ile tüketici fiyatları arasında büyük bir fark ortaya çıktığı kaydedilmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Üreticide 15 TL olan etin kilo fiyatının kasap ve marketlerde 25 TL’ye satıldığı doğru mudur?

2) Doğru ise bu konuda nasıl bir çalışma yapmayı planlıyorsunuz?

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Genç’in Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’na yöneltmiş olduğu (6/148) no.lu önerge: Sayın Genç’in Almanya’daki Deniz Feneri davasıyla ilgili bazı iddialara yönelik önergesine ilişkin olarak; önergede bahsedilen Ahmet Davutoğlu’nun, Dışişleri Bakanımızla hiçbir ilgisi ve alakası bulunmamaktadır. Almanya Frankfurt Savcılığının hazırladığı Deniz Feneri e.V. davası iddianamesinde yer alan “Fondatsia Ahmet Davutoğlu” ibaresi, yani Ahmet Davutoğlu Vakfı, Bulgaristan merkezli Ahmet Davutoğlu Dostluk ve Kardeşlik Vakfını ifade etmekte olup Sayın Dışişleri Bakanımızla isim benzerliği dışında hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır. Adı geçen zat, 1983 yılında vefat etmiş, Bulgaristan’da tanınan ve bilinen bir din âlimidir.

Daha önce bu konu basın organlarında benzer, asılsız iddialarla dile getirilmiş, gerekli açıklamalar yapılmasına rağmen bir gazetenin 15 Temmuz 2011 tarihli nüshasında yer verilmesi karşısında haberin sorumluları hakkında kamu davası açılmış ve dava sonucunda da Bakırköy 6. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından Deniz Feneri Derneği ile Sayın Dışişleri Bakanımızı ilişkilendiren haberlere yayın yasağı getirilmesine hükmedilmiş, ayrıca, ilgililer hakkında 1 TL’lik sembolik tazminat davası açılmış ve kazanılmıştır.

Sayın Özgündüz’ün (6/699) no.lu önergesi…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, ben bir cevap vereyim de.

BAŞKAN – Bir dakika Sayın Bakan.

Sayın Genç, buyurunuz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, aslında, verilen cevap yanlıştır. Zaten, bu Deniz Feneri davası savcıları, iş AKP’lilere, Tayyip Erdoğan’a, ailesine dokunacağı anlaşılınca görevden alındı, yerine başka savcılar atandı.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkan, böyle bir usul yok ki.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Düzenlenen iddianame tamamen olayı örtbas etmek amacını taşımaktadır ve eğer o savcılar görevinden alınmasaydı, tahkikatı o savcılarla devam ettirselerdi…

DURDU MEHMET KASTAL (Osmaniye) – Böyle bir uygulama yok.

KAMER GENÇ (Tunceli) - …Deniz Feneri davasında baş sorumluların AKP’nin yöneticileri ve parti kurucuları olduğu ortaya çıkacaktı ama adalet örtbas ediliyor. Burada verilen cevap da tatmin edici değil efendim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Genç.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım, cevap vermek zorunda değil, Sayın Bakan cevaplandırıyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya sen ne diyorsun? Usul böyle.

BAŞKAN – Ek açıklama isteme hakkı her zaman var, İç Tüzük’e bakarsanız, 98’e göre.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Ama soruyu bir saatlik süre içerisinde cevaplandırması lazım.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sen daha bilmiyorsun usulü.

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Bakan.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Sayın Özgündüz’ün jokeylerin sorunları ve vergilendirmeyle ilgili sorusuna ilişkin olarak; 247 seri no.lu Gelir Vergisi Tebliği’ne göre, yarışlara katılan atlara binen jokeyler, jokey yamakları, antrenör ve seyislere at sahipleri adına Türkiye Jokey Kulübü tarafından yapılacak ödemelerden Gelir Vergisi Kanunu’na göre gelir vergisi kesintisi yapılmaya başlanmıştır. 5281 sayılı Kanun’un 30’uncu maddesiyle 193 sayılı Kanun’a eklenen geçici madde 68’e göre ise TJK’ca organize edilen yarışmalara katılan atların jokeyleri, jokey yamakları ve antrenörlerine at sahipleri adına yapılan ücret ödemeleri üzerinden yüzde 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılmaktadır.

Diğer ülkelere bakıldığında, örneğin İngiltere’de -soruda bahsedildiği gibi- sporcular için özel bir vergi bulunmamakta, herkes kazanca göre gelir vergisi ödemektedir. Bazıları kazancının yüzde 50’sini vergi olarak ödemektedir. Fransa’da da 3 çeşit vergilendirme yöntemi olup jokeyler diğer profesyonel sporcular ile aynı şekilde vergilendirilmektedir.

Sayın Halaman’ın (6/751) no.lu önergesi: Adana ili ve ilçelerinde yürütülen proje ve yatırımlarla ilgili olarak; Adana ilimize tarım sektörünün geliştirilmesi amacıyla son on yılda önemli oranda destek verilmiştir. Adana’da 2002 yılında toplam 45 milyon TL tarımsal destek verilmiş iken 2012 yılında 249 milyon TL destek verilmiştir. 2003-2012 döneminde Adana’ya toplam 1 milyar 616 milyon TL tarımsal destek ödemesi gerçekleşmiştir. Aynı dönemde Adana ilimize toplam 1 milyar 66 milyon TL prim desteği, 88 milyon 100 bin TL de hayvancılık desteği verilmiştir. Kırsal kalkınma destekleri kapsamında Adana’da bugüne kadar yatırımına başlanan 47 tarımsal sanayi tesisinin tamamı bitmiş olup bu yatırımlara 9 milyon 700 bin TL hibe destek ödenmiştir. Ayrıca 2.433 adet makine, ekipman alımına da 12 milyon TL hibe desteği sağlanmıştır. Verilen destekler ve yürütülen projelerle Adana ilimizde TÜİK verilerine göre 2002-2011 döneminde tarla bitkileri üretiminde yüzde 39, meyve üretiminde yüzde 34’lük bir artış sağlanmıştır.

Adana ilindeki Bakanlığımız il teşkilatlarındaki personelle ilgili; farklı hizmet sınıflarından toplam 915 personel bulunmakta olup bunların 116’sı veteriner hekim, 494’ü mühendistir. Bu ilimiz, hemen her statü, unvan ve branşta Türkiye ortalamasının üzerinde personele sahip bulunmaktadır.

Sayın Dedeoğlu’nun (6/762), (6/787), (6/874) no.lu önergeleri ile ilgili…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, Sayın Ali Halaman…

BAŞKAN – Sayın Bakan, Sayın Halaman ek bir açıklama talep ediyor.

ALİ HALAMAN (Adana) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, cevaplarından dolayı da teşekkür ederim. Şöyle söylemek istiyorum ben: Bu, bizim Adana’nın Tufanbeyli ilçesi var. Bu Tufanbeyli ilçesi genelde tarımla uğraşır ama son günlerde oraya bir termik santral kuruldu. Bu termik santralden dolayı yine Tufanbeyli’nin merkez  köyü… Yani pancar eken iki tane köyü var; bir tanesi Kayacık, bir tanesi Yamanlı. Şimdi, bu termik santralden dolayı bu bölgeler kamulaştırılıyor ama kamu bedelleri çok düşük tutulduğu için orada çiftçilik yapanlar yani çiftçilik alanının dışına bırakılanlar bu birim fiyatlarına itiraz ediyor. İtiraz etmesine rağmen, orada, işte tarımla uğraşan… Bir müdahale eden de yok. Hesaplarına para yatırılıyor, “Burada ekim alanından çık.” deniyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Evet, teşekkür ederiz Sayın Halaman.

Buyurunuz Sayın Bakan.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Sayın Başkan, Sayın Halaman’ın söylediği husus, tabii, hukukun denetimi altında, hukuka açık bir konudur yani buradaki kamulaştırma bedellerinin takdiri, tayini, bunun usulü, yöntemi vardır, itiraz yolu açıktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Dedeoğlu’nun demin söylediğim önergelerinden (6/762) ve (6/787) no.lu önergelerinde yer alan TMO’nun açıkladığı buğday alım fiyatları ve fiyatların ne şekilde belirlendiğine ilişkin olarak; TMO tarafından açıklanan müdahale fiyatları, ürün maliyetleri (gübreleme, ilaçlama, toprak hazırlığı, ekim, sulama, bakım, hasat, harman, arazi kirası ve benzeri) üretim miktarı, enflasyon oranı, refah payı, üretimin sürdürülebilirliği, dünya piyasalarındaki gelişmeler ve bir önceki yılın fiyatları dikkate alınarak belirlenmektedir.

(6/762) no.lu önergedeki sorular 2011-2012 alım dönemine ilişkin olmakla birlikte aradan geçen sürede 2012-2013 dönemi alım fiyatları açıklandığından bu kapsamda cevap vereceğim.

2002 yılından bu yana açıklanmış Anadolu kırmızı sert buğday fiyatları 2002 yılında 230 TL’dir ton başına, bu artarak devam ediyor, 2012 yılında da 665 liradır ton başına fiyat. TMO tarafından 2011 yılında kaliteye dayalı alım sistemine geçilmiştir. 2012-2013 döneminde yüzde 11,5 ile 12 oranında protein içeren Anadolu kırmızı sert buğday için TMO tarafından açıklanan başlangıç alım fiyatı 665 TL/ton olup alım fiyatı bir önceki yıla göre yüzde 10 oranında artırılmıştır. Bu fiyat, proteini yüzde 13 ve üzerinde, süne oranı düşük olan kaliteli buğdaylarda ton başına 685 TL’ye kadar çıkmaktadır. Bakanlığımızca verilen 115 TL/ton ilave destekle birlikte -ki, burada prim, mazot, gübre, sertifikalı tohum ve toprak analizi ihtiva ediyor- 780 TL/tona kadar yükselmektedir. Bu desteklerle üretim maliyetinin önemli bir kısmı karşılanmaktadır. Makarnalık buğday alım fiyatıysa ton başına 705 TL olarak belirlenmiş. Burada da yine yüzde 13,5 ve üzerindeki protein oranına sahip olan makarnalık buğdaylarda ton başına 726 TL’ye kadar çıkabilmektedir. Burada da 115 TL/ton destekleri de dikkate aldığımızda, ilave ettiğimizde 820 TL/tona makarnalık buğday fiyatı çıkmaktadır.

TMO 2012-2013 alım kampanyasında 24 Ocak 2013 tarihi itibarıyla 191.483 ton makarnalık buğday, 1 milyon 442 bin 996 ton ekmeklik buğday olmak üzere toplam 1 milyon 634 bin 449 ton buğday alımı yapmıştır.

 TMO’nun buğday stoku 24 Ocak 2013 tarihi itibarıyla 370 bin 691 ton makarnalık buğday, 2 milyon 289 bin 875 ton ekmeklik, buğday olmak üzere toplam 2 milyon 660 bin 766 tondur. Bu miktar, piyasaları düzenlemek için de yeterli bir miktardır.

Sayın Dedeoğlu’nun (6/874) no.lu önergesinde yer alan hububat üretimini sertifikalı tohum kullanarak artırma konusuna ilişkin olarak; sertifikalı tohumluk kullanımını yaygınlaştırmak ve üretimini artırmak amacıyla sertifikalı tohumluk kullanımı Hükûmetimiz tarafından 2005 yılında, sertifikalı tohum üretimi ise yine Hükûmetimiz tarafından 2008 yılında ilk kez destekleme kapsamına alınmıştır. 2005 yılından bugüne sertifikalı tohum kullanımı için toplam 333 milyon TL destekleme ödemesi yapılmış, bu desteğini yüzde 90’ını hububat grubu oluşturmuştur. Verilen destekler ve yürütülen etkin yayım çalışmaları neticesinde, verimliliği doğrudan etkileyen sertifikalı tohumluk kullanımı 2002 yılında 150 bin ton iken son dokuz yılda yüzde 270 artarak 2011 yılında 555 bin tona yükselmiştir. Toplam hububat üretimimiz ise 2002-2012 döneminde toplamda yüzde 8,3 artarak 2012 yılında 33 milyon 400 bin ton düzeyine yükselmiştir.

Önerge sahibi Sayın Doğru’nun (6/782) ve (6/783), yine Sayın Dedeoğlu’nun (6/875), (6/1100) ve (6/1103) no.lu önergeleri: Bu önergelerin soruları benzer hususları içerdiğinden birlikte cevap vereceğim. 2011 yılında yapılan canlı hayvan ve et ithalatına ilişkin olarak; ülkemiz et piyasasında meydana gelen fiyat dalgalanmalarının önüne geçilebilmesi, halkımızın beslenmesine katkı sağlanması, yetiştiricilerimizin besilik hayvan materyali ihtiyacının karşılanması ve ülke hayvancılığının geliştirilmesi amacıyla sığır eti, karkas, kasaplık ve besilik sığır ve koyun ithalatına izin verilmiştir. Yapılan ithalat piyasalarda olumlu etki doğurmuş ve et fiyatlarında düşüş meydana gelmiştir. İthalattaki gümrük vergileri 30/10/2012 tarihinde karkas ette yüzde 100’e ve kasaplık canlı hayvanda yüzde 40’a çıkartılmış, piyasa tekrar regüle edilmiştir.

Ülkemizde dana karkas fiyatı 25 Ocak 2013 tarihi itibarıyla ortalama -Türkiye ortalamasından bahsediyorum- kilogram başına 14 lira 17 kuruştur. Marketlerde kıyma fiyatı ortalaması 19,96 TL, kuşbaşı fiyatıysa ortalama 23 TL olarak seyretmektedir.

Ülkemizde önceki yıllarda da canlı hayvan, et ve damızlık ithalatı yapılmıştır. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren; 1925 yılında ilk hayvan ithalatı yapılmış bu kapsamda, 1935 yılında devam etmiş, 1980’li yıllarda sürmüş, 86-96 yılları arasında toplam 232 bin ton et, 1 milyon 400 bin baş kasaplık hayvan ve 267 bin baş damızlık hayvan ithal edilmiştir.

Dış ticarete ilişkin veriler TÜİK tarafından kamuoyuna açık şekilde yayınlanmaktadır. Bu nedenle, buradaki bilgileri özellikle tekrarlamayacağım çünkü TÜİK’te bunlar açık şekilde ilan edilmektedir. Canlı hayvan ve sığır eti ithalatının da sağlık şartları, ülkemizin de üyesi olduğu Dünya Hayvan Sağlığı Teşkilatı ve Avrupa Birliği standartları dikkate alınarak ulusal mevzuatımıza göre belirlenmektedir. Bakanlığımız tarafından ihracatçı ülkede görevlendirilen resmî veteriner hekimlerce ithalat öncesi gerekli muayene ve kontroller yapılmakta, ayrıca, söz konusu canlı hayvan ve sığır etlerinin ülkemize girişinde sıkı veteriner kontrolleri yapılmakta, mevzuata uygun olmayan veya hastalık taşıdığı tespit edilen hayvanların ve etlerin ithalatına kesinlikle izin verilmemektedir.

Macaristan’dan yapılan ithalata ilişkin olarak da; 20 Ağustos 2010 tarihinden itibaren ülkemize Macaristan’dan belirli şartlar altında kasaplık ve besilik canlı sığır ithalatına izin verilmiş, Bakanlığımız ve gümrük yetkililerinin yapmış olduğu kontrollerde teknik detaylarda bile şartları yerine getirmeyenler tespit edildiğinde de bu süreç durdurulmuştur. Nitekim, 5 Aralık 2011 tarihinde yapılan denetimlerde teknik şartların yerine getirilmediği… Ki bunlar, kulak küpesi vesaire gibi birtakım teknik şartlardır. Bunlara kısıtlama getirilmiştir. Daha sonra yapılan kontrollerde mevzuata aykırı durum ortadan kalkmışsa eğer, tekrar açılmıştır.

Hayvancılıkta yerli üreticiyi teşvik etmekle ilgili olarak; hayvancılık alanında uygulanan etkin politikalar, verilen önemli miktarlardaki destek ve yapılan yatırımlar sayesinde son yıllarda önemli gelişmeler sağlanmıştır. Bu kapsamda yapılan çalışmaların bazıları şu şekildedir:

Hayvancılık desteklerinin tarımsal destekler içerisindeki payı artırılmıştır. 2002 yılında devletin tarım sektörüne verdiği her 100 liranın sadece 4,4 lirası hayvancılığa ayrılıyorken 2012 yılında bu yüzde 29’a çıkarılmıştır.

Hayvancılık destekleri 2012 yılında, 2002 yılına oranla rekor bir artış göstermiş; 25,5 kat artırılmıştır. 2002 yılında 83 milyon TL destekleme yapılmışken 2012 yılında bu rakam 2 milyar 200 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. 2002-2012 döneminde hayvancılığa toplam 9,5 milyar TL destek verilmiştir. 2013 yılında ise hayvancılığa 2 milyar 462 milyon TL destek verilecektir.

Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerince tarım kesimine kullandırılan kredilerde faizler hayvancılık sektörü için yüzde 100 sübvanse edilmiş, 1 Ağustos 2010 tarihinden itibaren faizsiz kredi uygulaması başlatılmıştır. Uygulamanın başlamasından 2012 yılı sonuna kadar 6,8 milyar TL kredi kullandırılmıştır. Besicilerimizin desteklenmesi ve kayıt altına alınması amacıyla da 2011 yılında başlattığımız hayvan başına 300 TL destek ödemesi devam etmiş, bu kapsamda, 2012 yılında da birim başına 300 TL, etçi damızlık ırklara hayvan başına 350 TL ödeme yapılmıştır. 2013 yılında da bu uygulamanın devam edeceğini biz ilan ettik.

Küçükbaş hayvancılıkta da yine önemli destekler sağlanmış. 2006 yılında ilk kez başlatılan anaç koyun-keçi desteği kapsamında, 2012 yılında hayvan başı destekleme birim miktarı bir önceki yıla göre yüzde 20 artırılarak hayvan başına 18 TL/başa çıkarılmıştır.

GAP projesi kapsamındaki illerde damızlık süt işletmesi kuranlara, DAP projesi kapsamındaki illerde de kombine ve etçi ırklarla damızlık işletmesi kuranlara, inşaat yapımında yüzde 30, makine ve gebe düve alımında da yüzde 40 oranında hibe desteği sağlanmıştır.

Yem bitkilerine sağlanan desteğin kapsamı genişletilmiş ve miktar önemli oranda artırılmıştır. Mera ıslah çalışmalarında önemli mesafeler katedilmiştir. 2000-2012 yılları arasında toplam 4,5 milyon dekar alanda mera ıslah çalışması tamamlanmıştır.

Suni tohumlama çalışmalarına hız verilmiştir. 2002 yılında 624 bin olan suni tohumlama sayısı, 2012 yılında 3,5 milyona ulaşmıştır. Et ve süt piyasalarını regüle edecek kurumsal çalışmalar yapılmaktadır; bu yıl içerisinde bunu tamamlamayı hedefliyoruz.  Bu destek ve çalışmalar neticesinde hayvancılık sektöründe önemli gelişmeler yaşanmıştır.

2002-2011 döneminde hayvansal hasıla -burası çok önemli- yüzde 214 artışla 5,9 milyar dolardan 18,5 milyar dolara çıktı. Sığır sayısı yüzde 26 arttı; 9,8 milyon baştan 12,4 milyon başa çıktı. Kültür ırkı sığır sayısının toplam sığır varlığı içerisindeki payı, oranı yüzde 19’dan yüzde 39’a çıktı. Süt üretimi yüzde 79 artışla 8,4 milyon tondan 15 milyon tona çıktı. Kırmızı et üretimi yüzde 85 artışla 420 bin tondan, 777 bin tona çıktı. Sığırda hayvan başına ortalama süt verimi yüzde 70 artarak 2.898 litreye, yine hayvan başına et yüzde 36 artarak 251 kilograma yükseldi.

Hayvancılık işletmelerinde ölçek büyüklükleri de önemli oranda arttı. 50 baş ve üzeri kapasiteye sahip işletme sayısı 2002 yılında Türkiye’de 4.300 iken 2012 yılında 27.865’e ulaştı.  Soy kütüğü ve ön soy kütüğüne kayıtlı işletme ve hayvan sayısında da 2002 yılında 238 bin işletmede 943 bin baş hayvan iken, 2012 yılında 1 milyon işletmede 6,5 milyon baş hayvana ulaşmıştır.

Sayın Dedeoğlu’nun (6/1100) no.lu önergesinde sormuş olduğu et açığı ve tüketimine ilişkin olarak; 2002-2010 döneminde kişi başı et üretimi dünyada yüzde 9,1 artmış, Avrupa Birliğinde yüzde 6,3 azalmış, Türkiye’de de aynı dönemde yüzde 72,1 oranında artış sağlanmıştır. Ayrıca, yine TÜİK verilerine göre ülkemizdeki toplam kırmızı et üretimi yıllık kişi başı üretim miktarları ve 2015 yılı nüfus tahminleri dikkate alındığında, 2015 yılında kırmızı et açığı beklenmemektedir.

Sayın Doğru’nun (6/788), (6/792), (6/793), (6/800), (6/879), (6/1089) no.lu önergeleri: Sözleşmeli tarıma destek verilmesi sorusuna ilişkin olarak; tarımsal destekler ve birim destek miktarları, Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu tarafından belirlenmektedir.

Sözleşmeli üretime hâlihazırda destek verilmemekte ancak sözleşmeli üretimin arttırılmasına yönelik Bakanlığımızca önemli çalışmalar yapılmaktadır. Bu kapsamda, sözleşmeli üretim ile ilgili usul ve esasların belirlendiği yönetmelik 2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik çerçevesinde, 2011 yılında 4 milyon 450 bin 493 dekar alanda 213.241 üretici sözleşmeli üretim gerçekleştirmiştir. Yönetmelik gereği, sözleşmeli üretim yapan üreticiler, üretim alanları, üretilen ürünler ve miktarları Bakanlığımızca kayıt altına alınmaktadır.

Tokat ilindeki arazi toplulaştırılmasına ilişkin olarak; Tokat ili Niksar ilçesi sınırları içerisinde toplam 15 köyde 6 bin hektar alanda arazi toplulaştırma projesinin ihalesi çalışmaları tamamlandı. Çalışmaların 2015 yılında bitirilmesi planlanmaktadır.

Tarım ve tarıma dayalı sanayide kullanılan enerji ve elektrik maliyetleri ve ülkemizin elektrik tüketimiyle ilgili olarak; tarım ve tarıma dayalı sanayide kullanılan enerji girdileri ağırlıklı olarak elektrik enerjisi ve motorindir. Ülkemizde elektrik üretimi, iletimi, dağıtımı, toptan ve perakende satışı, perakende satış hizmeti, ithalat ve ihracatıyla bu faaliyetlerle ilişkili tüm gerçek ve tüzel kişilerin hak ve yükümlülükleri 2001 yılında yayımlanarak yürürlüğe giren 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile belirlenmiştir. Söz konusu yasa çerçevesinde, elektrik piyasasıyla ilgili faaliyetler Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın görev alanına girmekte ancak tarımsal faaliyetlerde kullanılan elektrik enerjisi fiyatlarında indirime gidilmesi, indirimli tarife kapsamının genişletilmesi, uygulanan KDV oranının düşürülmesi, elektrik borçlarının ertelenmesi, taksite bağlanması ve borç faizlerinin silinmesi amacıyla Bakanlığımızca ilgili kurum ve kuruluşlar nezdinde girişimde bulunulmakta ve takip edilmektedir.

6111 sayılı Kanun ile Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ veya hissedarı olduğu elektrik dağıtım şirketlerinin elektrik tüketimlerinden kaynaklanan alacaklarının yeniden yapılandırılmasına imkân sağlanmıştır. Bu kanun çerçevesinde, tarımsal sulama abonelerinin asıl elektrik borçlarına TEFE/ÜFE oranları uygulanmadan, yılda 1 taksit ödemesi olmak üzere 5 eşit taksite kadar taksitlendirme imkânı sağlanmış. Diğer taraftan, 6111 sayılı Yasa’dan yararlanmamış olan tarımsal sulama abonelerinin anapara, gecikme zammı ve katma değer vergisinden oluşan enerji borçlarına Taksitlendirme  Uygulama Usul ve Esasları çerçevesinde 36 aya kadar da taksitlendirme yapılabilmektedir.

Enerji Bakanlığımızdan alınan bilgilere göre, ülkemizin 2011 yılı elektrik tüketimi 229,4 milyar kilovatsaat olarak gerçekleşmiş, motorin konusunda da Bakanlığımızca 2003 yılında başlatılan uygulamayla üreticilere ilk kez mazot desteği ödenmeye başlanmıştır. Bu kapsamda, 2003-2012 döneminde toplam 4 milyar 56 milyon TL mazot destekleme ödemesi yapılarak çiftçilerimizin mazot maliyetinin ortalama yüzde 16’sı karşılanmıştır. Mazot desteği uygulaması da devam edecektir.

Tokat’ta ve diğer illerde tarıma dayalı sanayi için üretimin teşvik edilmesi ve modern tesislerin kurulması için bir destekleme sistemi getirilmesi talebiyle ilgili olarak: 2006 yılında başlatılan yüzde 50 hibe destekli Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı kapsamında, Tokat ilinin de dâhil olduğu tüm illerimizde tarımsal ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi, ambalajlanması ve depolanması gibi ekonomik yatırımlar, makine, ekipman alımları ve basınçlı sulamaya yönelik yatırımlar desteklenmektedir.

Bu kapsamda, 2006 yılında başlayan uygulamayla Tokat ilimizde yatırımına başlanan 74 tarımsal sanayi tesisinin tamamı bitirilmiş, 15,6 milyon TL hibe desteği ödemesi yapılmıştır bunlar için. Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı 2015 yılına kadar da devam edecektir.

Ayrıca, Tokat ilimiz, IPARD Programı kapsamında AB kırsal kalkınma desteklerinden yararlanacak illerimiz arasındadır bu amaçla da ayrıca destekleme sağlanmaktadır.

Tokat ilinde kapalı hayvan pazarı ile Tokat ilindeki küçükbaş ve büyükbaş hayvan sayısına ilişkin olarak: Hayvan pazarları belediyeler, ticaret odaları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulmakta ve işletilmektedir. Tokat ilinde iki adet ruhsatlı hayvan pazarı bulunmakta olup 2012 yılı sonu itibarıyla Tokat ili ve çevre ilçelerinde kapalı hayvan pazarı bulunmamakta.

Tokat ilindeki hayvan sayılarına ilişkin olarak, TÜİK verilerine göre: 2011 yılında, Tokat ilinde 237.738 büyükbaş hayvan bulunmakta olup bir önceki yıla göre büyükbaş hayvan sayısı artış oranı yüzde 3,1’dir. Tokat ilindeki kültür ırkı hayvan sayısı ise 2002-2011 döneminde yüzde 150 artmıştır, 23.118 baştan 57.789 başa ulaşmıştır. Bu da şunu gösteriyor: Tokat’ta çok ciddi bir kültür ırkına dönüşme, dolayısıyla hayvancılığın geliştirilmesi faaliyeti vardır. Küçükbaş hayvan sayısı 2011 yılında 243.550 baş olup bir önceki yıla göre sayısı yüzde 8,5 oranında yine artmıştır.

Sayın Işık’ın (6/813) no.lu önergesi: Bu önergede bahsi geçen soruların aynısı Sayın Işık tarafından (7/5787) esas no.lu yazılı önergeyle sorulmuş olup 9 Mayıs 2012 tarihinde cevaplandırılmıştır. Bu önergeye yazılı olarak verdiğim cevaba ilişkin bilgileri kısaca burada sizlere sunacağım.

Kütahya ili ile Şaphane ilçesinde gerçekleştirilen meyve üretimi sorusuna ilişkin olarak, TÜİK verilerine göre: Kütahya’nın Şaphane ilçesinde 2011 yılı itibarıyla toplam meyve üretimi 5.674 ton olup 2002 yılına göre toplam meyve üretiminin artışı yüzde 123’tür. 2011 yılında Şaphane ilçesinde kiraz üretimi 1.254 ton iken vişne üretimi ise 4.020 ton olarak gerçekleşmiştir.

Şaphane ilçesinde kurulmak istenen sülfürik asit tesisine ilişkin ÇED raporuyla ilgili işlemler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülmekte, bahsedilen konuyla ilgili Bakanlığımızca verilmiş tarım dışı amaçlı arazi kullanım izni bulunmamaktadır. Ancak, söz konusu tesisle ilgili olarak ÇED sürecinde Bakanlığımız Kütahya İl Müdürlüğü tarafından oluşturulan inceleme, değerlendirme komisyonu raporu Kütahya Çevre ve Şehircililik İl Müdürlüğüne gönderilmiştir.

Sayın Işık’ın (6/814) nolu…

BAŞKAN – Sayın Bakan, bir dakika. Sayın Doğru ek bir açıklama istiyor.

Buyurunuz Sayın Doğru.

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanı dinleyince, şimdi Türkiye’de hayvancılığın, tarımın falan çok büyük çağ atladığı şeklinde bir anlayış ortaya konuluyor. Sayın Bakanım, dedikleriniz tabii ki doğru olabilir ama şu anda, Tokat için örnek vermek istiyorum: Tokat’ta nüfus gittikçe düşüyor. Hayvancılıktan insanlar vazgeçiyorlar. İki gün önce hayvan pazarındaydık, 500 liralık koyun 300 liraya satılıyor neredeyse, her şey almış başını gidiyor. Ayrıca “Mazot desteği verdik.” falan diyorsunuz. Şimdi, Tokatlı çiftçi Türkiye’deki diğer çiftçiler gibi mazot desteği istemiyor Sayın Bakanım. Bunlar, KDV’si ve ÖTV’si olmayan, ilaçta, gübrede, mazotta böyle bir fiyat olmasını istiyorlar. Yani verilen o mazot destekleri çok fazla bir şey ifade etmiyor ancak eğer düşürebileceksek, KDV’yi ve ÖTV’yi düşürelim, 4 liraya değil de 1,5 liraya mazot alsınlar. Ondan sonra ancak bu şekilde yapılabilir.

İkincisi: Bakınız, 2008’de sıfır olan kasaplık canlı et ithalatı üç yılda neredeyse 3 milyar dolar civarına çıkmıştır. Bakın, bu ithalat dolayısıyla dışarıya verdiğimiz parayı biz eğer ülkemizdeki üreticiye verebilmiş olsak, herhâlde, tahmin ediyorum ki daha farklı bir durumla karşılaşmış olabiliriz. Şu anda Türkiye’de saman ithali…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Doğru.

Buyurunuz Sayın Bakan.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, Sayın Işık’ın (6/814) no.lu önergesi, Sayın Dedeoğlu’nun (6/1008) no.lu önergesiyle ilgili. Burada, Sayın Işık’ın sorusu  9 Mayıs 2012 tarihinde cevaplandırılmıştı. Bunlar benzer hususları içerdiğinden, birlikte cevap vereceğim.

Gübre ve yemin üretim, dış ticaretiyle yem ve gübreye verilen desteklere ilişkin olarak: Ülkemizin gübre üretimi 2008 yılında 2 milyon 878 bin ton, 2011 yılında yüzde 30 artışla 3 milyon 750 bin ton, özellikle son yıllarda uygulamaya koyduğumuz uygun gübre kullanımı için toprak analizi uygulaması ile bilinçsiz ve aşırı gübre uygulamasının önlenmesine yönelik çalışmalar yapılmış; bu kapsamda, gübre tüketimimiz 2009 yılında 5 milyon 275 bin ton iken 2011 yılı sonunda bu, 4 milyon 766 bin ton olarak gerçekleşmiştir.

Gübre ithalatımız 2009 yılında 3 milyon ton iken 2011 yılında yüzde 25 azalışla 2 milyon 242 bin tona gerilemiştir. Gübre ihracatımız ise 2009 yılında 221 bin tondur, 2011 yılında yüzde 146 artışla 543 bin tona yükselmiştir.

Bakanlığımızca gübre desteği 2005 yılında ilk kez doğrudan çiftçiye ödenmeye başlanmış olup 2005-2012 döneminde toplam 3,5 milyar TL gübre desteği verilerek çiftçimizin gübre maliyetinin ortalama yüzde 15’i karşılanmıştır. Gübre desteği birim miktarı 2012 yılında yüzde 12, 2013 yılında yüzde 5,3 oranında artırılmıştır. Ayrıca gübre desteğinin yanı sıra çiftçilerimize toprak analizi desteği de verilmektedir. Bugüne kadar toplam 256 milyon TL toprak analizi desteği ödenmiştir.

Bakanlığımızca, hayvancılık sektöründe önemli bir girdi olan yem bitkileri üretimi desteklenmiş, yem bitkileri desteklemeleri kapsamında 2002 yılında 215 bin hektar alan için sadece 35,6 milyon TL destek verilmiş iken 2012 yılında 603 bin hektar alan için 293 milyon TL destek ödenmiştir. 2003-2011 yılları arasında toplam 2 milyar 745 milyon TL yem bitkisi desteği ödenmiştir. Ayrıca, yem hammaddesi olarak kullanılan dane mısır, buğday, arpa, yulaf, çavdar, tritikale, soya gibi ürünlere prim desteği verilmektedir. Fark ödemeleri kapsamında 2002 yılında toplam 186 milyon TL sadece destek verilmiş iken -prim olarak- 2011 yılında 2,4 milyar TL’ye ulaşmıştır bu.

Verilen destekler sonucunda 2002-2011 döneminde, yem bitkileri ekiliş alanı 1 milyon 153 bin hektardan 2 milyon 226 bin hektara, toplam ekilen alan içerisinde yem bitkileri ekiliş oranı yüzde 6,4’ten yüzde 14,2’ye yükselmiştir.

Karma yem -etlik piliç yemi, yumurta yemi, besi yemi, süt yemi ve diğer yemler- üretimimizde son yıllarda artış görülmektedir. 2009 yılında 9,5 milyon ton olan karma yem üretimi, 2011 yılında 13,1 milyon tona ulaşmıştır.

Ayrıca, tarım kredi kooperatifleri tarafından yetiştiricilerin kaba yem taleplerinin karşılanması amacıyla, üreticilerin kaba yem talepleri toplanmakta ve ithal edilerek, üreticilere KDV dâhil kilogramı 50 kuruştan dağıtılmaktadır. İthalatta aradaki fark Bakanlığımız tarafından karşılanmaktadır. Bu kapsamda, şu ana kadar Sakarya, İzmir, Manisa, Uşak, Aydın, Erzurum, Kars ve Ardahan illerine gerekli dağıtım yapılmıştır.

Sayın Işık’ın (6/833) no.lu önergesi: Bu önergede bahsi geçen soruların benzerleri yine, Sayın Işık tarafından (7/6106) esas no.lu yazılı önergeyle sorulmuş ve 16 Mayıs 2012 tarihinde cevaplandırılmıştır. Bu önergeye yazılı olarak verdiğim cevaba ilave olarak kısa bir bilgi sunacağım:

TAR-GEL kapsamında mühendis ve veteriner hekim istihdamına ilişkin olarak: TAR-GEL kapsamında 984 mühendis, 1.516 veteriner hekim olmak üzere, toplam 2.500 yeni tarım danışmanının 03/01/2013 tarihinde ÖSYM Başkanlığı tarafından yerleştirme işlemleri gerçekleştirilmiş ve bunların ataması yapılmıştır. Böylece, göreve başlattığımız tarım danışmanı sayısı programladığımız gibi 10 bine ulaşmıştır.

Sayın Işık’ın (6/847), (6/848), (6/849), (6/850), (6/851), (6/852), (6/853), (6/854), (6/855), (6/856), (6/857), (6/858) ve (6/859) no.lu önergeleri: Bu 13 sözlü önergede, aynı konular Kütahya’nın her bir ilçesi için ayrı ayrı sorulmuş olup aynı hususlar Sayın Işık tarafından iki farklı yazılı önergeyle toplu olarak da tarafıma yöneltilmiştir. Bu yazılı önergelerden (7/5955) esas no.lu yazılı önerge 9 Mayıs 2012 tarihinde, (7/6107) esas no.lu yazılı önerge ise 16 Mayıs 2012 tarihinde cevaplandırılmıştır.

Bu önergelere yazılı olarak verdiğim cevaba ilişkin bilgileri kısaca burada sizlere sunacağım. Kütahya Merkez ve Altıntaş, Aslanapa, Çavdarhisar, Domaniç, Dumlupınar, Emet, Gediz, Hisarcık, Pazarlar, Simav, Şaphane ile Tavşanlı ilçelerindeki tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler ve personel durumuna ilişkin soru önergeleriyle ilgili olarak: Bakanlığımızca son on yılda Kütahya ilimizdeki çiftçilerimize önemli oranda destekleme yapılmış, 2002 yılında Kütahya’ya 19,2 milyon TL tarımsal destek verilmiş iken 2012 yılında destek miktarı 52,4 milyon TL’ye çıkmıştır. 2003-2012 yıllarında ise Kütahya’da çiftçilerimize toplam 402 milyon TL tarımsal destek sağlanmıştır.

Hayvancılıkta, Kütahya 2002 yılında 934 bin TL hayvancılık desteği almış, 2012 yılında verilen destek 26 milyon 800 bin TL’ye ulaşmıştır. 2003-2012 yılları arasında Kütahya’ya toplam 104,6 milyon TL hayvancılık desteği verilmiştir.

Bu destekler sonucunda, Kütahya ilimizde bitkisel ve hayvansal üretimde önemli değişikler olmuştur, önemli artışlar yaşanmıştır. Bitkisel üretimde TÜİK verilerine göre meyve üretimi, 2002 yılında 66.279 ton, yüzde 93 artmış, 2011’de 127.923 tona yükselmiş. Bu ilimizdeki toplam meyve üretimi aynı dönemde Türkiye genelinde olan yüzde 29 artışın çok üzerindedir. İlçeler bazında bakıldığında ise 2002-2011 döneminde meyve üretimi, Merkezde yüzde 331, Altıntaş’ta yüzde 13,4, Domaniç’te yüzde 21, Emet’te yüzde 29, Hisarcık’ta yüzde 116, Pazarlar’da yüzde 123, Simav’da yüzde 288, Şaphane’de yüzde 123 oranında artmıştır.

Tarla bitkileri üretiminde 2002-2011 döneminde Kütahya ili genelinde yüzde 7 artış olmuştur. İlçelere göre ise Altıntaş’ta yüzde 37, Aslanapa’da yüzde 31, Domaniç’te yüzde 26, Gediz’de yüzde 39, Şaphane’de de yüzde 45 artış gerçekleşmiştir.

TÜİK verilerine göre, Kütahya’nın toplam bitkisel üretim değeri, 2002 yılında 302 milyon TL, 2010 yılında yüzde 108’lik artışla 630 milyon TL’ye ulaşmıştır.

Hayvancılıkla ilgili olarak, TÜİK verilerine göre: Kütahya’da 2002 130.338 baş olan büyükbaş hayvan sayısı, 2011 yılında yüzde 25 artış göstermiş ve 162.529 başa çıkmıştır. İlçeler düzeyinde baktığımızda, büyükbaş hayvan sayısı 2002-2011 döneminde Merkezde yüzde 29, Altıntaş’da yüzde 33, Çavdarhisar’da yüzde 67, Dumlupınar’da yüzde 63, Emet’te yüzde 69, Gediz’de yüzde 57, Pazarlar’da yüzde 61, Simav’da yüzde 20, Şaphane’de yüzde 26 artmıştır.

Süt üretimi 2002 yılında üretim 106.987 ton iken 2011 yılında yüzde 106 artışla 219.995 tona ulaşmıştır. İlçeler düzeyinde süt üretimi: Merkezde yüzde 49, Altıntaş’ta yüzde 172, Aslanapa’da yüzde 60, Çavdarhisar’da yüzde 172, Domaniç’te yüzde 32, Dumlupınar’da yüzde 202, Emet’te yüzde 233, Gediz’de yüzde 80, Hisarcık’ta yüzde 219, Pazarlar’da yüzde 384, Simav’da yüzde 95, Tavşanlı’da yüzde 225 oranında artmıştır.

Küçükbaş hayvancılıkta, hayvan sayısında 2002-2011 döneminde yüzde 16 artış olmuş 409.467 başa ulaşmıştır.

TÜİK verilerine göre, Kütahya’nın toplam hayvansal üretim değeri 2002 yılında 225 milyon TL’dir, 2010 yılında yüzde 392 oranında artış var ve 1 milyar 111 milyon TL’ye ulaşmıştır.

Bakanlığımız il ve ilçe teşkilatlarındaki personel durumuyla ilgili:  Veteriner hekim, mühendis, teknisyen ve diğer personel olmak üzere il merkezinde 117, Altıntaş’ta 11, Aslanapa’da 12, Çavdarhisar’da 10, Domaniç’te 12, Dumlupınar’da 4, Emet’te 14, Gediz’de 18, Hisarcık’ta 5, Pazarlar’da 7, Simav’da 26, Şaphane’de 7, Tavşanlı’da 33 personel bulunmaktadır. Kütahya ilinin personel ihtiyacının 2013 malî yılı Bütçe Kanunu’nda öngörülen hükümler ve  imkânlar çerçevesinde karşılanmasına yönelik çalışmalar da yapılacaktır.

Sayın Oğan’ın (6/901), (6/904), (6/905) nolu önergeleri: (6/901) nolu önergesindeki Iğdır’da TMO tarafından mısır kurutma cihazı kurulmasıyla ilgili olarak; TMO, kurutma tesisi bulunmayan iş yerlerinde rutubeti yüzde 14 ve altında olan mısırı satın almaktadır. Yörede ekilişi yapılan birinci ürün mısırın tamamına yakınının rutubet oranı yüzde 14 ve altında hasat edildiğinden, herhangi bir kurutma işlemine gereksinim duyulmamaktadır. TMO tarafından mısır kurutma cihazlarının tamamına yakını yüksek rutubetli ikinci ürün mısır üretimi yapılan yörelerde kurulmuştur.

Iğdır ilinde 2012 yılı mısır hasadı tamamlanmış olup TMO iş yerine mısır teslim etmek üzere herhangi bir talep de olmamıştır. Son yıllarda, mısır ekiminin yoğunlaştığı yörelerde kurutma cihazı ihtiyacı özel idare, özel sektör ve üretici birlikleri tarafından karşılanmakta, Iğdır ilinde Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğümüz ve özel sektöre ait kurutma cihazları bulunmaktadır. Yörede ileriki yıllarda mısır üretim miktarının artması ve kurutma cihazına ihtiyaç duyulması hâlinde de bu konu ayrıca değerlendirilecektir.

Sayın Oğan’ın aynı önergesindeki Iğdır’da tarımın geliştirilmesi ve ekilen ürünlerin çeşitlendirilmesi sorusuna yönelik olarak; Iğdır ilimize verilen tarımsal destek miktarı on yılda 3 kata yakın artmıştır. Iğdır’a verilen toplam tarımsal destek 2002 yılında 4,5 milyon TL’dir, 2012 yılında 13 milyon TL’ye ulaşmıştır. 2003-2012 döneminde Iğdır’a toplam 113 milyon 200 bin TL destek verilmiştir.

Bakanlığımızca sağlanan destekler ve yürütülen projeler neticesinde, TÜİK verilerine göre, 2002-2011 döneminde Iğdır genelinde toplam meyve üretimi yüzde 230, toplam tarla bitkileri üretimi yüzde 29, toplam sebze üretimi ise yüzde 27 oranında artmıştır.

Sayın Oğan’ın (6/904) no.lu önergesindeki şeker pancarı kotasının kaldırılması ve Iğdır’da pancar ekiminin geliştirilmesi konusuyla ilgili olarak: 4634 sayılı Şeker Kanunu’yla şeker sektöründe kotalı sisteme geçildiği malumdur. Kanunla, şeker üretim kotalarını belirleme yetkisi sektörün düzenlenmesinden ve denetlenmesinden sorumlu olan bağımsız Şeker Kuruluna verilmiştir. Şeker Kurulu tarafından kamu ve özel statüde bulunan şeker üreticisi şirketlere tahsis edilen şeker kotalarına karşılık gelen şeker pancarı, pancar üretim sözleşmesi düzenlemek suretiyle temin edilmektedir. Pancar fiyatları ve miktarı, münavebe, üretim şartları, bedel ödemeleri gibi hususlar, üreticiler ile şeker üreticisi şirketler arasında düzenlenen bu sözleşmelerle serbestçe belirlenmektedir.

Diğer yandan, Bakanlığımızca 2012 yılı şeker pancarı ürününe 6,3 TL/dekar kimyevi gübre, 6,4 TL/dekar mazot ve 2,5 TL/dekar da toprak analizi desteği verilmektedir.

(6/905) no.lu önergedeki Doğu Anadolu Projesi destek kredisinin yeniden gündeme getirilmesi hususunda, Bakanlığımızca 2009-2012 yılları arasında DAP kapsamındaki illerde kombine veya etçi ırklarla damızlık işletmesi kuranlara inşaat yapımında yüzde 30, makine ve gebe düve alımında ise yüzde 40 oranında hibe desteği sağlanmıştır. Bu kapsamda, DAP illerinde toplam yatırım tutarı 75 milyon TL olan 179 proje yatırıma alınmış ve bunlardan 98’i tamamlanmıştır. Diğer projeler devam ediyor. Tamamlanan projelere 36 milyon TL de hibe desteği ödenmiştir.

Üreticilerin finansman ihtiyaçlarının uygun koşullarda karşılanması amacıyla Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatifleri aracılığıyla yetiştiricilerimize düşük faizli işletme ve yatırım kredisi kullandırılmakta, faiz oranları 2002 yılında yüzde 59 iken şu an itibarıyla -tarımsal konulara göre değişmekle birlikte- yüzde 0 ila 7,5 aralığında uygulanmaktadır. Kredi faiz oranlarındaki bu indirim ile tarımsal kredi kullanımında da önemli artışlar olmuştur.

2012 yılında, hayvancılıkta damızlık etçi sığır yetiştiriciliği, düve yetiştiriciliği ve küçükbaş havyan yetiştiriciliğinde işletme ve yatırım için sıfır faiz uygulamasına devam edilmiştir. Ziraat Bankası tarafından 2002’de DAP illerinde kullandırılan kredi miktarı toplam 6 milyon iken 2012 yılında DAP illerinde kullandırılan tarımsal kredi bakiyesi 1 milyar 338 milyon TL olmuştur. Ziraat Bankası kredi geri dönüş oranı ise bu bölgede 2002 yılında sadece yüzde 11,25’tir, 2012 yılında bu oran yüzde 99,05’e çıkmıştır.

Sayın Aslanoğlu’nun (6/923) no.lu önergesi, İstanbul Çatalca ilçesinde görülen hayvan ölümleriyle ilgili olarak: Şap hastalığıyla mücadele, büyükbaş hayvanlarda yılda iki kez, küçük baş hayvanlarda da yılda bir kez aşılama yapılarak sürdürülmektedir. Yetiştiricilerin hayvanlarında aşı uygulamasından sonra oluşan ölümler Bakanlığımızca tazmin edilmektedir, bedeli ödenmektedir. İstanbul ili Çatalca ilçesinde aşılama sonrası ölen hayvanların ölüm nedeninin aşılamaya bağlı şok olduğu uzman virolog ve patalog veteriner hekimlerce tespit edilmiş olup hayvan ölümlerinin sebebi şap hastalığı değil şap aşılamasına karşı koruyucu amaçla yapılan aşı uygulamasıdır. Ölen 24 hayvan için hayvan sahiplerine 6 Ocak 2012 tarihinde 117.500 TL tazminat ödemesi yapılmıştır.

Sayın Havutça’nın, Nevşehir’de, don nedeniyle zarar gören patates üreticilerinin mağduriyetlerinin giderilmesi ve alınan önlemlere ilişkin olarak (6/924) no.lu önergesi:

Bildiğiniz gibi, Bakanlar Kurulu 4-14 Kasım 2011 tarihleri arasında Kayseri, Muş, Nevşehir ve Niğde illerinde meydana gelen don afetine maruz kalan ve söz konusu afet sebebiyle ekilişleri, ürünleri, hayvan varlıkları, tesisleri veya seraları zarar gören çiftçi kayıt sistemine kayıtlı gerçek ve tüzel kişi üreticilerin Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine olan kredi borçlarını ertelemiştir.

Patates ürününde don hasarı sebebiyle zarar gören üreticilere 2012/3176 sayılı Bakanlar Kurulu kararı çerçevesinde dekar başına 200 TL tohumluk  desteği ödemesi kararı alınmış ve Nevşehir ili üreticilerine 1 milyon 402 bin 093 TL destekleme ödemesi yapılmıştır.

Bakanlığımızca, patates üreticilerine 2012 yılı ürünleri için 9 TL/dekar mazot artı gübre desteği, 2,5 TL/dekar toprak analizi desteği verilmektedir. Bunların yanında, patatese sertifikalı tohumluk kullanımına ve organik tarım yapan üreticilere de ayrıca destekler verilmektedir.

Sayın Erdoğan’ın (6/929) ve (6/969) no.lu önergeleri: Muğla’da 7 Ocak 2012 tarihinde yaşanan sel afetinden zarar gören arı yetiştiricileri ve narenciye üreticilerine yapılacak yardımlara ilişkin olarak Muğla ili ve ilçelerinde  6-8 Ocak 2012 tarihlerinde meydana gelen sel afetiyle ilgili hasar tespit çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmalarda toplam 1.541 arı kovanı ve 3.001 arı kolonisinin, yaklaşık 9 bin dekar narenciye alanının zarar gördüğü tespit edilmiştir.

Sel afeti, Tarım Sigortaları Havuzu Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik kapsamında yer almakta. Bu kapsamda, uygulama yılında yer alan riskler için zarar gören narenciye üreticilerinin tarım sigortası yaptırmış olmaları hâlinde zararları karşılanmıştır. Ancak, arı yetiştiricilerinin durumu 2090 sayılı Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanun’a göre değerlendirilmektedir. Bu çerçevede, yüzde 40’ın üzerinde zarar gören ve bu zararlarını tarım ve tarım dışı diğer gelirleriyle karşılayamayacak durumda olduğu Muğla İl Hasar Tespit Komisyonu kararıyla belirlenen 3 çiftçiye kanuni ödeme bedeli olan 19.656 TL nakdî ödeme yapılmıştır. Ayrıca, çıkarılan 3 kararnameyle 01/01/2012-31/12/2012 tarihleri arasında, 81 ilimizde çeşitli doğal afetler nedeniyle zarar gören üreticilerimizin Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçları da bir yıl ertelenmiştir.

Sayın Durmaz’ın (6/979) no.lu soru önergesi, KPSS atamalarında organik tarım, mantarcılık ve tarımsal sulama yönetimi bölümleri için kadro açılmaması sorusuna ilişkin olarak: 1989 yılından sonra, on dört yıl boyunca Tarım Bakanlığına toplu personel alınmamıştır. Bakanlığımızca, 2003 yılından itibaren personel alımı yapılmış, 2003-2012 döneminde farklı hizmet sınıflarından toplam 29.624 personel istihdamı gerçekleşmiştir. 2012 yılı içerisinde, Bakanlığımıza, organik tarım ön lisans programı mezunu toplam 17 tekniker alımı gerçekleştirilmiştir. 2013 Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’yla Bakanlığımıza tahsis edilecek olan açıktan atama kontenjanı dâhilinde, KPSS sonucuna göre 2013 yılında Bakanlığımızın kadro ve hizmet ihtiyacı doğrultusunda personel açığı olan branşlardan personel alımı işlemi gerçekleştirilebilecektir.

Önerge sahibi Sayın Dedeoğlu’nun (6/935, 936, 937, 938, 939, 940 941, 942, 943, 944, 945, 946, 949, 951, 953, 956, 958, 960, 961, 962, 963, 964, 965, 966, 967, 968, 999, 1000, 1001, 1002, 1009, 1010, 1011, 1012, 1013, 1014, 1015, 1016, 1017, 1018, 1019, 1020, 1021) no.lu soru önergeleri, Sayın Dedeoğlu tarafından sorulan bu 43 önergede, 33 farklı ürün için üretim, tüketim ve dış ticarete ilişkin veriler sorulmuştur. Bu verilerin tamamı TÜİK tarafından kamuoyuna açık bir şekilde yayınlanmakta ve kolayca ulaşılabilmektedir. O nedenle, her bir önergede bahsedilen ürünler için bunları ayrı ayrı değil -ki İç Tüzük’ün ilgili hükmü de bunu emrediyor- bu önergelerin tamamı için tarımsal üretim ve tarımsal dış ticaretimizdeki gelişmeler hakkında bilgi vermek suretiyle cevaplandıracağım.

Tarımsal üretimimiz son on yılda önemli oranda artmış ve Türkiye, birçok üründe ihtiyacını artık yerli üretimle karşılar hâle gelmiş ve ihraç ettiği ürün miktarını artırmıştır.

TÜİK verilerine göre, bitkisel üretimde 2002-2012 döneminde: Hububat üretimimiz yüzde 8,3 oranında artarak 33,4 milyon tona, mısır üretimimiz yüzde 119 artarak 4,6 milyon tona, çeltik üretimimiz yüzde 144 artarak 880 bin tona, ayçiçeği üretimimiz yüzde 61,2 artarak 1 milyon 370 bin tona, toplam meyve üretimimiz yüzde 34,7 oranında artarak 18 milyon tona, turunçgil üretimimiz yüzde 34,3 artarak 3 milyon 475 bin tona, elma üretimimiz yüzde 31,3 artarak 2 milyon 890 bin tona, şeftali üretimimiz yüzde 119 artarak 611 bin tona, kayısı üretimimiz yüzde 141 artarak 761 bin tona, badem üretimimiz yüzde 96 artarak 80,2 bin tona, ceviz üretimimiz yüzde 69,3 artarak 203 bin tona, Antep fıstığı üretimimiz yüzde 329 artarak 150 bin tona, domates üretimimiz yüzde 20,1 artarak 11 milyon 400 bin tona, toplam sebze üretimimiz yüzde 7,2 artarak 27,8 milyon tona ulaşmıştır.

Hayvansal üretimde 2002-2011 döneminde: 2002 yılında 8,4 milyon ton olan süt üretimimiz 2011 yılında 15 milyon tona, 2002 yılında 421 bin ton olan kırmızı et üretimimiz 2011 yılında 777 bin tona, 2002 yılında 726 bin ton olan tavuk eti üretimimiz 2011 yılında 1,6 milyon tona, 2002 yılında 74,5 bin ton olan bal üretimimiz 2011 yılında 94,2 bin tona, 2002 yılında 61 bin ton olan su ürünleri yetiştiricilik üretimimiz 2011 yılında 189 bin tona ulaşmıştır.

Tarımsal ihracatta ise Türkiye, bölgesinde önemli bir tarımsal ihracatçı ülke konumuna yükselmiş, TÜİK verilerine göre 2002-2011 döneminde tarım ve gıda ürünleri ihracatımız yüzde 283’lük artışla 4 milyar dolardan 15,3 milyar dolara yükselmiştir. Aynı dönemde, dünya tarım ürünleri ihracat artışı yüzde 186 olmuştur, ülkemizdeki artış dünya ortalamasının çok çok üzerinde gerçekleşmiştir. Ülkemiz, 2002 yılında 161 ülkeye 1.480 tarım ve gıda ürünü ihracatı gerçekleştirirken, 2011 yılında 186 ülkeye 1.536 çeşit tarım ve gıda ürünü ihracatı gerçekleştirmiştir. TÜİK verilerine göre, 2012 yılı Ocak-Kasım döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre tarımsal ihracatımız yüzde 5,8 artarak 14,5 milyar dolar olarak gerçekleşmiş, tarımsal ithalatımız ise yüzde 7 oranında azalmıştır. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİH) verilerine göre ise 2012 yılında Türkiye’nin tarımsal ihracatı 19,1 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.

Ülkemiz, tarım sektörünün temeli olan gıda maddelerinde istikrarlı bir şekilde dış ticaret fazlası vermektedir. TÜİK verilerine göre, Türkiye, 2002 yılında 67 milyon vatandaşımızın ve 13,2 milyon turistin gıda ihtiyacını karşılayıp 1 milyar 756 milyon dolar gıda maddeleri dış ticaret fazlası verirken, 2011 yılında yaklaşık 75 milyon vatandaşımızın ve 31,4 milyon turistin gıda ihtiyacını karşılamış ve 3 milyar 561 milyon dolar gıda maddeleri dış ticaret fazlası vermiştir. 2012 yılı Ocak-Kasım döneminde ise gıda maddeleri ihracatımız bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 7 artarak 13 milyar 582 milyon dolara yükselmiştir.

Tarım ürünleri toplam ithalatı, Uluslararası Standart Ticaret Sınıflamasına göre, 2011 yılında 17 milyar 575 milyon dolar olarak gerçekleşmiş, ancak tarım ürünleri ihracatı içerisinde ham kauçuk, işlenmemiş kösele, deri, kürk, mantar, odun, kereste, kâğıt hamuru, dokuma elyafı ve bunun artıkları gibi, tamamen sanayinin kullandığı ve bir kısmı Türkiye’de hiçbir şekilde üretilmeyen, üretimi olmayan ham maddeler burada yer almakta, bunların değeri de 6 milyar 606 milyonu bulmaktadır. Bu ürünler ithal edilirken tarım ürünü olarak değerlendirilmekte ancak ihraç edildiğinde sanayi ürünleri içerisinde yer almakta ve ihracata önemli katkı sağlamaktadır. Örneğin, ülkemiz, 2011 yılında 1 milyar 860 milyon dolar değerinde dokuma elyafı ithal etmiş, bunun karşılığında 11 milyar 451 milyon dolar pamuğa dayalı tekstil ihracatı yapmıştır. Dolayısıyla, bu ürünler hariç tutulduğunda, gerçek anlamda 2011 yılı tarım ürünleri ithalatının 17 milyar 575 milyon değil, 10 milyar 969 milyon dolar olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Sayın Dedeoğlu’nun (6/961, 962, 968, 999, 1000, 1001, 1009, 1016, 1018, 1019, 1021 ve 1020) no.lu önergelerinde yer alan mandalina, limon, portakal, badem, ceviz, Antep fıstığı, kestane, fındık, kayısı, incir, şeftali ve elma ağacı sayılarındaki değişim ve üretimin artırılmasıyla ilgili sormuş olduğu sorulara ilişkin olarak: 2005 yılından bu yana uygulanmakta olan sertifikalı fidan desteklemeleri kapsamında üreticilere önemli destekler sağlanmıştır. Bu kapsamda, 2005 yılından bugüne kadar toplam 241 milyon TL destek ödenmiş olup toplamda 143 milyon adet sertifikalı fidan kullanılarak 1,4 milyon dekar alanda yeni meyve bahçesi tesis edilmiştir. Ayrıca, bu ürünlerimize mazot, gübre, toprak analizi, organik tarım ve iyi tarım destekleri de verilmektedir. Verilen destekler sonucunda, TÜİK verilerine göre, 2002-2011 döneminde meyve veren ağaç sayısı mandalinada yüzde 11,4; limonda yüzde 12, portakalda yüzde 10, cevizde yüzde 45,3; bademde yüzde 21, Antep fıstığında yüzde 19, kestanede yüzde 6, fındıkta yüzde 22, kayısıda yüzde 25, elmada yüzde 30, şeftalide yüzde 3,4 oranında artmıştır.

Sayın Dedeoğlu’nun (6/948) no.lu önergesi, bağ alanlarının genişletilmesine ilişkin olarak: 2000-2011 döneminde bağ alanlarında yüzde 9,5 bir daralma olmasına rağmen, aynı dönemde üretimde yüzde 20’lik bir artış meydana gelmiştir. 2005 yılından itibaren tüm meyve gruplarında olduğu gibi, bağ alanlarında da sertifikalı ve standart fidan kullanımına dekar başına destek verilmektedir. Bu kapsamda, bugüne kadar 33.049 dekar bağ alanı desteklenmiş ve 4,9 milyon TL de destek ödemesi gerçekleşmiştir. Ayrıca, üretim girdilerinin karşılanması amacıyla bağcılık yapan üreticilerimize 2003 yılından itibaren mazot, 2005 yılından itibaren gübre ve toprak analizi destekleri verilmektedir.

Sayın Dedeoğlu’nun (6/1003) no.lu önergesi, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu tarafından yapılan personel alımı sınavıyla ilgili bazı iddialara ilişkin olarak: Adı geçen kurum tarafından 19/11/2011 tarihinde uzman ve destek personeli seçmek amacıyla Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsünde yapılması planlanan sınav, yaşanan aksaklıklar nedeniyle iptal edilmiştir. Sınavın geç başlaması ve bazı adaylara soru kitapçıklarının ulaşmaması gibi aksaklıklar olmuştur. Söz konusu sınav ile ilgili Hacettepe Üniversitesi ve kurum arasında yapılan protokolde sınav güvenliği ve koordinasyonuyla ilgili alınması gerekli tedbirler belirlenmiş, bu kapsamda sınav güvenliği ve koordinasyonuyla ilgili hususlarda sorumluluk tamamen Hacettepe Üniversitesine ait olup bu konularda yaşanan sorun ve aksaklıklardan Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunun bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Ayrıca, yaşanan bu sorunlar nedeniyle sınavın iptaline sebebiyet veren kurum ve kuruluşlar hakkında yasal süreç başlatılmıştır. İptal edilen söz konusu sınav 04/12/2011 tarihinde herhangi bir olumsuzluk yaşanmadan yenilenmiş ve personel alımı yapılmıştır.

Sayın Dedeoğlu’nun (6/1022) ve (6/1102) no.lu önergesi, ağırlıklı olarak etçil ırkların desteklenmesi, süt inekçiliğine destek verilmemesi ile süt üretiminin artırılmasına yönelik sorulara ilişkin olarak: Önergede bahsedilen süt inekçiliğine destek verilmemesi veya destekleme uygulaması kapsamından çıkarılması gibi bir durum söz konusu değildir.

Süt fiyatları günlük olarak takip edilmekte, hayvancılığın desteklenmesine yönelik uygulanmakta olan diğer desteklerin yanında çiğ süt desteği, piyasadaki şartlara göre, primleri yıl içerisinde ayarlanmaktadır. Üçer aylık dönemler hâlinde belirlenip buna göre ödemeler gerçekleşmektedir.

Süt sektörünün içinde bulunan üretici, özel sektör ve kamu sektörünün katılımlarıyla 2009 yılı içerisinde kurulmuş olan Ulusal Süt Konseyi sayesinde süt üreticilerinin sıkıntıları yakından takip edilmektedir.

Çiğ süte prim ödenmeye başlanmıştır ve 2012 yılında küçükbaş ve manda sütü için destek miktarı 0,15 TL/litre olarak belirlenmiştir. İnek sütünde, yine piyasadaki fiyatlara göre, günün şartlarına göre değişim yapılmaktadır. İlk altı ayda soğutulmuş inek sütü için 6 kuruş, soğutulmamış inek sütü için 4 kuruş; 7, 8, 9’uncu aylar için soğutulmuş inek sütü için 8 kuruş, soğutulmamış inek sütü için 4 kuruş destek miktarı belirlenmiştir. 2012 yılında 5 milyon 741 bin 608 ton çiğ süt için 342 milyon TL destek ödenmiştir.

Ayrıca, süt piyasa düzenlemesi için süt tozu üretimi teşvik edilmekte, böylece süt tozu ithalatının önlenmesi ve ihtiyacın yerli üretimle karşılanması sağlanmaktadır.

Kişi başı süt üretiminde önemli artışlar yaşanmıştır. 2002-2010 döneminde kişi başı süt üretimi dünyada yüzde 8,2 artarken Avrupa Birliğinde yüzde 4,7 azalmış, ülkemizde de aynı dönemde yüzde 50,8 oranında bir artış meydana gelmiştir.

Sayın Öğüt’ün (6/1053) no.lu önergesi, Ardahan’da hayvancılığın desteklenmesi ile ilgili olarak: Ardahan’da son on yılda önemli destekler sağlanmış, 2002 yılında toplam 200 bin TL hayvancılık desteği verilmiş bulunan Ardahan ili 2012 yılında 13,4 milyon TL destek almıştır. 2003-2012 döneminde Ardahan’da toplam 84 milyon TL hayvancılık desteği verilmiş; Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı’nda 8 tane tesis tamamlanmış, 1,1 milyon TL hibe verilmiş; yine DAP projesi kapsamında 9 proje destekleme kapsamına alınmış, bunun 4’ü tamamlanmış ve 1 milyon 126 bin 975 TL hibe desteği ödemesi yapılmıştır. 5 projenin yatırımı devam ediyor.

Ayrıca, Ardahan ilimiz, IPARD Programı kapsamında AB kırsal kalkınma desteklerinden yararlanacak illerimiz arasındadır. Bu kapsamda 23 Ocak 2012 tarihinde başvuru çağrı ilanına çıkılmıştır ve uygun projeler geldiği takdirde desteklenecektir.

Sayın Doğru’nun (6/1083), (6/1087), (6/1088) no.lu önergeleri:

Tokat ilinde tarım kredi kooperatiflerine borçlu çiftçi sayısıyla ilgili olarak: 24/1/2013 tarihi itibarıyla tarım kredi kooperatiflerinden Tokat ilimizde 8.841 ortağın kullandığı kredi bakiyesi (borcu) 72 milyon 918 bin 95 TL’dir.  Tokat ilimizde tarım kredi kooperatifleri tarafından kullandırılan kredilerin geri dönüş oranı 2002 yılında yüzde 67,39’dur, 2012 yılında yüzde 99,48’dir.

2011 yılında ülke genelinde ve Tokat ilinde eğitim verilen çiftçi sayısı ve organik tarım konusunda eğitim alan çiftçi sayısı ile ilgili olarak: Ülke genelinde 110.497 eğitim faaliyeti kapsamında toplam 1 milyon 973 bin çiftçiye eğitim verilmiş, organik tarım konusunda 2.294 eğitim faaliyeti yapılmış ve 41.879 çiftçiye eğitim verilmiştir. Tokat ilinde 2011 yılından bugüne kadar 1.486 eğitim faaliyeti kapsamında 28.460 çiftçiye eğitim verilmiş, organik tarım konusunda 15 eğitim faaliyeti yapılmış ve 377 çiftçiye eğitim verilmiştir.

2010 ve 2011 yıllarında meyve sebze üretimi ve ihracatı ile ilgili olarak: TÜİK verilerine göre 2010 yılında toplam meyve üretimi 16,9 milyon ton, toplam sebze üretimi 26 milyon ton; 2011 yılında meyve üretimi 17,2 milyon ton, sebze üretimi 27,5 milyon ton; 2012 yılında meyve üretimi 18 milyon ton, sebze üretimi de 27,6 milyon ton olarak gerçekleşmiştir.

İhracatımız da 2010 yılında 2,4 milyar dolar, 2011 yılında 4,1 dolar; 2012 yılının ilk on bir aylık verilerine göre de 3 milyon 773 bin ton karşılığı, 3,9 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.

Sayın Doğru’nun (6/1081), (6/1082), (6/1084), (6/1085) ve (6/1086) no.lu önergeleri:

Bal kontrolü ve…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurunuz üç dakika daha süre veriyorum ama Sayın Dedeoğlu’nun bir ek açıklama arzusu var, ona söz vereceğim ve sonra siz tamamlarsınız.

Buyurunuz Sayın Dedeoğlu.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, sormuş olduğum sorulara vermiş olduğunuz cevaplardan dolayı çok teşekkür ediyorum.

Tarım ve hayvancılık bildiğiniz üzere, hem dünya hem de Türkiye için çok önemli bir sektör. Vermiş olduğunuz bilgilerden anlıyorum ki tarımın da, hayvancılığın da Türkiye’de hiçbir probleminin olmadığı… Ancak, kendi seçim bölgem ve tüm Türkiye’de gezdiğimiz gördüğümüz kadarıyla, tarım alanlarımızın çok büyük bir bölümü ekilmemektedir, ahırlar kapatılmaktadır. Özellikle, süt inekleri kasaplara satılmaktadır. Bu konularla ilgili Bakanlığınızca tedbir alınmasını rica ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Dedeoğlu.

Buyurunuz Sayın Bakan.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Sayın Doğru’nun (6/1081), (6/1082), (6/1084), (6/1085) ve (6/1086) numaralı önergeleri:

Bal kontrolü ve  verilen cezalarla ilişkin olarak: Bakanlığımızca bal ve arı ürünlerine yönelik risk bazında yıllık kontrol ve denetim programları yapılıyor, kalıntı kontrolü ve denetim programları yürütülüyor. Ayrıca, Alo 174’te gelen ihbarlarla denetimler yapılmaktadır.

2012 yılında, 2.320 adet bal ve arı ürünleri üretim yeri denetlenmiş; 2.192 numune alınmış, 248 adedinin olumsuz olduğu tespit edilmiş, 289 adedine idari yaptırım uygulanmıştır. 2012 yılında 5 firmanın 6 farklı partisinde tağşiş tespit edilmiş ve değişik dönemlerde Bakanlığımız tarafından kamuoyuna duyurulmuştur.

2010-2011 yıllarında hayvanlarda, hayvan sağlığına yönelik kullanılan, antibiyotiklere ilişkin olarak, ilaçlar konusunda AB mevzuatı göz önünde bulunduruluyor. Bunlardan AB’de yasak olanlar, bizde de yasaklanıyor. Bakanlığımızca ruhsatlandırılan ilaçların listesi, etkin maddeleri ve özellikleri web sayfamızda yayınlanıyor. Ruhsatlandırılan ilaçlar, gıda kodeksine uygun, insan, hayvan ve çevre sağlığına etkileri bilinen, etkin maddeleri içermektedir.

Kayıt dışı gıda üretimi denetimleri ve verilen cezalara ilişkin olarak, Bakanlığımızca gıda üretim, satış ve toplu tüketim yerlerine yönelik denetimler artırılmış; 2002 yılında 1.500 gıda denetçisiyle toplam 39 bin denetim yapılmış, 2012 yılında 4.732 denetçiyle toplam 406 bin 542 denetim yapılmış; söz konusu iş yerlerinden, gıda mevzuatına uygun üretim yapmayan iş yerlerine 17.208 adet idari para cezası uygulanmış ve 228 adet vakada ise savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştur.

Türk Gıda Kodeksi’ne yönelik soruya ilişkin olarak: Günün şartlarına göre revize ediliyor. Bu kapsamda gıda kodeksine bağlı 10 adet yönetmelik yayınlandı. Bu yönetmelikler çerçevesinde yayımlanmış olan ürün tebliğleri güncelleniyor. Dolayısıyla, Avrupa Birliğiyle uyumlu olarak zamanı geldikçe bu mevzuat değiştirilmektedir.

2007-2011 arasında üretilen ve piyasaya sürülen nişasta bazlı tatlandırıcı miktarı ve bunların hangi sektörlerde kullanıldığına ilişkin olarak: Bakanlığımızda “nişasta bazlı tatlandırıcı” ismiyle bir kayıt yok ama 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nun yayımından önce Bakanlığımızca 16 işletmeye “glikoz şurubu” ismiyle 32 üretim izni, 8 işletmeye “fruktoz şurubu” ismiyle 15 adet üretim izni düzenlenmiştir. Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra üretim izni işlemi sonlandırıldı, yerine onay veya kayıt belgesi işlemi yapılmaya başlandı. 2010 yılı kayıtlarına göre, bahse konu ürünleri üreten işletmelerin kurulu toplam kapasiteleri glikoz şurubu için 36.824 ton/yıl, fruktoz şurubu için de 300 ton/yıl olarak belirtilmiştir. Glikoz şurubu ve fruktoz şurubu Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği’nin izin verdiği miktar ve sınırlandırmalar dâhilinde, ürün etiketinde açıkça yazılmak koşuluyla çikolata, meyve suyu, alkolsüz içecekler gibi ürünlerde kullanılmaktadır.

(6/1090) sayılı Sayın Doğru’nun önergesi, Tokat ilinde çiftçilerin sulama birliklerine olan borçlarına ilişkin olarak: Burada, tabii, Mahallî İdare Birlikleri Kanunu hükümleri çerçevesinde, idari ve mali yönden İçişleri Bakanlığı sorumluluk alanında yer alıyor.

Çiftçilerin sulama birliklerine olan borçlarına, 25/2/2011 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan alacakların yapılandırılmasıyla ilgili düzenleme çerçevesinde yeniden yapılandırma imkânı sağlanmıştır.

(6/1092) no.lu önergeyle ilgili, Türkiye genelinde Tokat ilimizde sertifikalı tohumluk kullanımına ilişkin olarak: Sertifikalı tohumluk kullanımı 2005 yılında ilk kez destekleme kapsamına alınmıştır. 2005 yılından bugüne kadar sertifikalı tohumluk kullanan Türkiye genelinde 691 bin çiftçiye 66 milyon dekar alan için toplam 333 milyon TL destek ödenmiştir. Tokat ilinde ise 12.769 çiftçiye 364 bin dekar alan için toplam 1 milyon 845 bin TL destek ödenmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Dedeoğlu’nun ek açıklamasına, izin verirseniz bir cümleyle cevap vermek istiyorum. Bizim, tabii, burada söylediğimiz rakamların tamamı kamuoyunun denetimine açık, il-ilçe bazında Türkiye İstatistik Kurumunun belirlediği, açıkladığı rakamlardır. Dolayısıyla, gerek tarımla ilgili büyüme rakamlarının gerekse üretimle ilgili, alanla ilgili rakamların tamamı bu, hayvancılıkla ilgili olarak da bu.

İşte, alanların kullanılmadığı, tarım alanlarının boş olduğu, değerlendirilmediğiyle ilgili Sayın Dedeoğlu’nun belirttiği hususun bir kısmını biz de biliyoruz ama bunun nedeni, Türkiye’deki tarım politikalarının yanlış olması, eksik olması, bu vesileyle üretim yapılamaması değil; buradaki problem, bu arazilerin hissedarlar arasında anlaşma sağlanamaması sebebiyle aşırı derecede miras yoluyla parçalanmış, bölünmüş ve kullanılamaz hâle gelmiş olmasıdır. Arazilerin bir kısmının kullanılamamasının sebebi budur, bunun dışında değildir. Biz, tabii, şunu söylüyoruz: Ben sözümün hiçbir yerinde “Türkiye’de tarım alanında hiçbir sorun yoktur.” gibi bir cümle kullanmadım, böyle bir şey söylemedim, cennetten de bahsetmedim. Biz, Türkiye'nin en sorunlu, en problemli ve değişim ve dönüşüme en çok muhtaç olan sektöründen bahsediyoruz. Ben, sadece, on yıllık süre içerisinde Hükûmetimin uyguladığı politikalarla bu üretimin nereden nereye getirdiğine dair bilgiler sundum ve bu da doğru bilgilerdir. Bunu da bütün dünya takip ediyor, bütün dünya izliyor, bütün dünya biliyor. Uluslararası kuruluşlarla da mukayese ettiğimizde, dünyadaki büyümeyle de mukayese ettiğimizde dünya ortalamalarının her bakımdan oldukça üzerindedir.

Daha iyiye doğru götürüyoruz, yapısal sorunları çözüyoruz. Örneğin, et ve süt müdahale kurumuyla ilgili düzenlemeyi yapıyoruz, getireceğiz; örneğin, tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmesinin önüne geçilmesi hususunu yüce Meclisin huzuruna getireceğiz çünkü Türkiye'nin bu sorunu çözmesi gerekiyor. Bu sorun çözülmediği sürece, Türkiye'de sizin şikâyet ettiğiniz tarım arazilerinin kullanılamaması ve boş kalması sorunu mukadderdir. Bu, gelecekte daha çok yayılacaktır. Bunun başka bir formülü olamaz çünkü küçücük küçücük alanlarda mümkün değildir üretim yapılması, sürdürülebilir değildir, ekonomik değildir. Sonuçta, bu bir iktisadi faaliyettir; masraf yapacak, karşılayamazsa ürününü bunu niye yapsın? Vatandaşımız bundan sıkıntı çekiyor. Bunu düzeltmemiz lazım, bunu getireceğiz. Sizin de desteğinizi özellikle istiyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Eker.

Sayın milletvekilleri, saat 21.00’e kadar ara veriyorum.

Kapanma Saati: 20.17


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 21.02

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa HAMARAT (Ordu)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 58’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Alınan karar gereğince, diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1'inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Mil-letvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2'nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3'üncü sıraya alınan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 32 Milletvekilinin; Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine başlayacağız.

3.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 32 Milletvekilinin; Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (2/1137, 2/739) (S. Sayısı: 396) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon raporu 396 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Teklifin tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz konuşacaktır.

Buyurunuz Sayın Yılmaz. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 396 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin geneli üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, bu kanun teklifi nereden geldi, buna bir bakmamız lazım. Daha önce bu Meclisten ve Komisyondan büyük tartışmalarla çıkan Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun ve Orman Kanunu’nun 2/A ve 2/B maddelerinde yer alan düzenlemeler gerek Komisyonda gerek Meclis Genel Kurulunda günlerce tartışıldı ve hepimiz biliyoruz ki 26 Nisan 2012 tarihinde bu, Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

O zaman Sayın Maliye Bakanının bir açıklaması vardı “Altı ay içerisinde yani ekim ayı sonu itibarıyla bu süreci bitireceğiz ve tamamlayacağız.” dedi, bundan sonra yapılacak müracaatların kabul edilmeyeceğini söyledi. Ama baktılar ki yeterince müracaat yok, bunu bir ay daha uzattılar, yine neticeye gidemediklerini gördüklerinde, tekrar, 26 Şubat tarihine kadar bu süreyi uzattılar ama 26 Şubat tarihine kadar da verseler Sayın Bakan, yine yeterli müracaatları alma şansınız yok çünkü hepimiz biliyoruz ki gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklediğinizde son düğmesini doğru ilikleme gibi bir şansınız yok.

Biz bunların hepsini Milliyetçi Hareket Partisi olarak burada dile getirdik, “Bunları yaparken bakın, yıllardır kangren hâline gelmiş 2/B sorununu Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi olarak Meclisteki 3 partinin ittifakıyla çözmek için biz bir irade oluşturduk.” dedik ama sizden ricamız şu: Muhalefetin önerilerini dikkate alın. Eğer dikkate almazsanız, yine her zaman yaptığınız gibi “Dediğimiz dedik, yaptığımız yaptık.” derseniz işte bugünkü noktaya gelirsiniz. Aradan daha yedi ay, sekiz ay geçmeden bu çıkardığınız kanunu, yeniden düzeltecek bir kanun teklifiyle, Sayın Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin verdiği bir kanun teklifiyle düzeltme yoluna gittiniz. Peki, bu kanun teklifiyle bunu düzeltebiliyor musunuz? Yine düzeltemeyeceksiniz, yine yanlışta ısrar ediyorsunuz.

                                   

(x) 396 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Bakın, siz neyi getirdiniz? Sayın Nurettin Canikli’ye, muhtemelen, İstanbul milletvekilleri İstanbul’da yoğun olarak ortaya çıkan sıkıntıyı dile getirdiler ve bu sıkıntıyı çözmek üzere gelen baskılara dayanılamadı İstanbul’da. Biliyorsunuz, İstanbul medyanın merkezi, siyasetin merkezi, finansın merkezi. Oradaki baskı neticesinde İstanbul’un sorunlarını kısmen çözmek adına bir kanun teklifiyle geldiniz. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak İstanbul’daki sorunun kısmen de çözülmesine tarafız ama ben şimdi size sormak istiyorum: Sadece İstanbul’da mı 2/B var veya 2/B sadece İstanbul’u mu ilgilendiriyor? Bakın, İstanbul’daki 2/B alanlarının toplamı 18 bin hektar, Adana’da 13 bin hektar. Bir kısım illeri sayacağım: Adapazarı’nda 30 bin hektar, Ankara’da 32 bin, Antalya’da 46 bin hektar, Balıkesir’de 35 bin, Bursa’da 17 bin, Mersin’de 40 bin, Muğla’da 30 bin hektar civarında 2/B alanları var. Peki, buradaki sıkıntılar bu getirdiğiniz kısmi kanun teklifiyle çözülüyor mu? Çözülmüyor. Ne diyorsunuz getirdiğiniz kanun teklifinde: “400 metrekareye kadar olan yerlerde yüzde 50 indireme gidelim.”

Şimdi, buradan sormak istiyorum: Bu getirdiğiniz kanun teklifi ne yazık ki İstanbul’u da çözmüyor. Komisyonda bunun tartışmasını yaptık, uzun uzun yine anlattım, “Acele ediyorsunuz.” dedim. Biliyorsunuz, Grup Başkan Vekilimiz Mehmet Şandır başta olmak üzere 20 milletvekilimizle beraber 2/B’de yaşanan sorunlarla ilgili bundan bir-bir buçuk ay önce Meclis araştırma önergesi verdik. Çünkü yaşanan sıkıntıları bütün taşrada ve Anadolu’da biz görüyorduk ama ne yazık ki Adalet ve Kalkınma Partisinin oylarıyla bu önergemiz reddedildi. Şimdi getirdiğiniz önerge…

Biraz önce İstanbul’la görüştüm, yine çözemiyorsunuz. Bakın, grup başkan vekili bunu getirirken gerekçesini şöyle söylüyor, diyor ki: “İşte, İstanbul’daki taşınmazlar yüzde 60-70 oranında 400 metrekarenin altında. Bunların aylık gelirleri 2 milyar civarında olduğu için bunları alma şansları yok.” Buradan soruyorum: Peki, bunları alma şansları yok, 400 metrekare buradaki sorunu çözüyor mu? Çözmüyor. 400 metrekarenin, 500 metrekarenin, 600 metrekarenin üzerinde birçok yer var. Ama esas sormak istediğim sorulardan bir tanesi de şu: İstanbul’la ilgili getirdiğiniz bu öneriye karşılık Adana’da, Muğla’da, Mersin’de, İzmir’de, Antalya’da, özellikle Torosların eteğindeki dağ köylerinde 1 dönüm, 2 dönüm, 3 dönüm olan yerler bu kapsamın dışında. Peki bunların sorunu ne olacak Sayın Bakan? Bunlarla ilgili hiçbir çözüm önerisi yok. Bakınız, bunları doğru tespit etmek için 2/B’nin nereden geldiğine iyi bakmamız gerekiyor. 2/B nereden geldi? 2/B’de özellikle nüfusumuzun çoğunluğu, cumhuriyetin kurulduğu dönemde –hepiniz biliyorsunuz ki- büyük çoğunluğu köylerde yaşıyordu, yüzde 65, 70 oranında. Bu süre içerisinde, nüfus artışına bağlı olarak, insanlar, geçimini sağlama noktasında zaman zaman ormanlık alanlardan açımlar yaparak buralarda tarım alanları oluşturdular ve geçimlerini idame ettirmenin yollarına gittiler. Kırsaldaki sorun ve 2/B’lerin oluşum nedeni bu.

Peki, şehirlerdeki oluşumun ana nedeni ne? Özellikle o dönemlerde, cumhuriyetten sonra kırsaldan kentlere yoğun göçler oldu ve vatandaşlarımız “İstanbul’un taşı toprağı altındır.” diye İstanbul’a akın ettiler. Bu vatandaşlarımızın kalacak yerleri yoktu, belki karınlarını doyuracak bir iş bulmuşlardı ama ikamet edecekleri bir yer yoktu. Burada ne yaptılar? Ormandan arsa üreterek veya arsa spekülatörlerinden –yani hepimiz biliyoruz o dönemleri- gecekondu mafyasından arsaları alarak orada başlarını sokacak bir ev yaptılar. Şimdi, bu getirdiğiniz rayiç değerler iki kesimin, hem kırsal alanındaki hem de kırsaldan şehre göç etmiş ve şehirde 2/B’ye konu olan bu fakir fukara, garip gureba insanın problemlerini bu getirdiğiniz veya çıkardığımız kanun çözmüyor, bu getirdiğiniz de çözmeyecek. Onlar, bundan otuz kırk yıl önce, arazi mafyalarına, gecekondu mafyalarına hanımlarının bileziklerini bozdurarak, birikmiş paralarını, köyden getirdikleri üç beş kuruş paralarını kaptırarak bu yerleri zaten satın almışlar. Biz dedik ki: “Gelin, bu fakir fukara ve garip gureba insanların sorununu çözmek için bunlara emlak değeri vergisi üzerinden bu satışları yapalım. Özellikle orman köylülerine de, 31’inci madde kapsamına girenlere bedelsiz veya rayiç bedelin yüzde 15’i; olmayanlara da, 32’nci madde kapsamında olanlara da yüzde 25’ini belirleyerek bu vatandaşların, garip gurebanın, fakir fukaranın problemlerini çözelim.”  Ama Sayın Bakan, ne yazık ki siz olaya ekonomik olarak baktınız. Şimdi, burada, bakıyorum, ne Maliye Bakanı var ne Orman ve Su İşleri Bakanı var. Bu kadar önemli bir kanun görüşülürken… Zaten, bizim Orman Bakanı sağ olsun, 2/B’yle ilgili bu kanun görüşülürken, orman köylülerinin kalkındırılmalarıyla ilgili kanun görüşülürken topu tamamen Maliye Bakanlığına attı çünkü olayı maddi gördü. Bizim Sayın Orman Bakanı şu şekilde bakıyor: “Ormanlarla orman köylüsü olmasa ben bu Orman ve Su İşleri Bakanlığını çok güzel idare ederim.” dediği şekilde bu yasa tasarısı görüşülürken de çekti gitti, iş Maliye Bakanlığına geldi ve ekonomik olarak bakılıyor Sayın Bakan. Bakın, siz buradan gelecek parayla bütçe açığını kapatmak isteyebilirsiniz, cari açıkları kapatmak isteyebilirsiniz ama kapatmak istediğiniz kesim fakir fukara ve garip gureba kesimi. Yani buradan size soruyorum Sayın Bakan ve Adalet ve Kalkınma Partisine soruyorum: “Adalet” sizin partinizin sadece ön isminde mi bulunuyor? Bunun adalet neresinde? Bir kişi çıksın, açıklasın bana “Burada bir adaletli uygulama yapıyoruz.” diye. Nerede adaletli uygulama yapıyorsunuz?

Hepimiz biliyoruz, Anayasa’nın 170’inci maddesi orman köylerini koruma altına almış. Bakın, ben yıllarca, yirmi-yirmi iki yıl orman teşkilatında çalıştım, babam da orman muhafaza memuruydu, otuz-otuz beş yıl çalıştı ve hep orman köylerinde ikamet ettim. Bir şeyi iyi tespit etmek gerekiyor: Bir orman yangını çıktığında sizin ekiplerinizin üç-dört saatte      -mesafede- ulaşamayacağı yere sabahın köründe giden orman köylüsü, orman köylüsü sizden önce yangın yerine varıyor. Ormanda herhangi bir çalışma olduğunda, ağaç dikiminde, teras yapımında, seksen yaşında dedesi, gelini, dokuz yaşındaki torunu gelip orada ağacı  diken, yetiştiren, bakan, koruyan yine oradaki orman köylüsü. Ormana herhangi bir tecavüz olduğunda, ormanda yasal olmayan bir otlatma olduğunda, ormana yasa dışı bir müdahale olduğunda ilk önce koşan orman köylüsü. Orman köylüsü bu işleri yaparken birçok ölümlü olaylarla karşılaşmış, yaralanan, sıkıntıya düşen, bu yapıyı çeken orman köylüsü. Peki bu yasa tasarında orman köylüsü nerede? Yani bunun adalet neresinde? Şimdi İstanbul’la ilgili getirdiniz, problemi çözemiyorsunuz. Orman köylüsüyle ilgili burada bir tane getirdiğiniz uygulama var mı? Yok. Siz, dağın başında yüz yıllardır bu ormanları bekleyen, meraları bekleyen, su kaynaklarını bekleyen, oradaki yapıyı koruyan orman köylüsünü dışlayarak rantçı bir kesimle orman köylüsünü eş safhaya tuttunuz.

Bir şeyi açıkça söylüyorum: Bakın, değerli milletvekilleri, bu yasa çıktığından beri orman köylüsüne doğru dürüst bir bilgilendirme yok, bir bilgilendirme yapmıyorsunuz. “Altı ay içerisinde müracaatlarınızı yapın, fiyatları belirleyip bu satışları yapacağız.” diye ifadede bulundunuz ama şimdi ne fiyat belli ne yapı belli ne kendilerine bilgi veren bir yapı var.

O gün gensoruda da söyledim, bütçe konuşmasında da söyledim: Orman ve Su İşleri Bakanı, Sayın Başbakanla açılış yapacağı zaman bütün büyük gazetelere günlerce reklam verdi, maçların arasına reklam verdi, Türkiye’deki bütün billboardları süsledi ama iş köylünün, vatandaşın bilgilendirilmesine geldiğinde herhangi bir bilgilendirme yok.

Şimdi, bu durumda vatandaş ne hâle gelmiş, onu söyleyeyim: Bu 2/B Yasası çıktıktan sonra Adana başta olmak üzere Mersin, Antalya, Muğla gibi 2/B’nin yoğun olduğu yerleri gezdim. Vatandaşın söylediği şu… Bir kere, müracaat paralarından dolayı müracaat edemeyen vatandaşlarımız var. İkincisi de, rayiç bedellerin belirlenmemesi, bu noktada spekülasyon yapılmasıyla ilgili birtakım arazi simsarları doğmuş ve çıkmış Sayın Bakan. Bunları dikkate almanızı rica ediyorum. Geliyor, diyor ki: “Sizin Antalya’daki, Muğla’daki, Adana’daki falanca yerinize Millî Emlak şu kadar fiyat belirlemiş.” İşte, dönümüne 12 bin lira, 16 bin lira, 20 bin lira… Vatandaşın bunu alacak gücü yok. Diyor ki: “Sizin yerinize biz buraları toparlayalım, hiç değilse yabancıya gitmesin.” şeklinde… Şimdi, bu bölgelerde arsa simsarları ellerine çantayı almış, harıl harıl 2/B’li yerleri topluyor. Sayın Bakan, bunların araştırılması gerekiyor.

Bakın, sadece kendi bölgemden bir iki örnek vereceğim: Aladağ’ın Başpınar Yaylası ve Meydan Yaylası, Milli Emlakten elemanlar gidiyor, bizim orada, Başpınar ve Meydan Yaylası’nın köy kahvesine oturuyor, yayladaki kahveye, “Burada arsaların fiyatları nedir?” diyor, 3-5 kişiye soruyor. Sorduğunda aldığı cevap şu: “12 milyar lira, 16 milyar lira, 20 milyar lira.” Bu yerlerle ilgili, dönümüne, emin olun, 20 milyar lira gibi bir fiyat belirleniyor. Peki, bu yerler milletin yaylalık yerinde mi? Değil, dağın başında. Taşı toprağı sökerek 2-3 dönüm yerde geçimini idame ettirdiği yerin, emin olun, dönümü 500 lira değil.

Ben yaylalara gittiğimde bu konu gündeme geldi. Milli Emlak Genel Müdürünü aradım, Adana Defterdarını aradım, aynen bu konuyu söyledim. Dediler ki: “Tekrar incelettireceğiz.” Tekrar gidiyor, bakıyor. Benim dediğim doğru, söylediklerim doğru ama yapılan uygulama şu: Ya, kendinden önce Milli Emlakin kontrolörleri bu yerle ilgili 16 bin lira, 20 bin lira değer biçmiş. “Şimdi, ben bunu 500-600 liraya düşürsem bir sürü soruşturmaya konu olacak.” diyor yani 16-20  bin liradan 500 liraya, bin liraya düştüğünde soruşturma… Bu da yazıyor 6-7 bin lira.

Şimdi, vatandaş feryat ediyor, diyor ki: “Sayın Vekilim, bu Bakanlık, ilgili yetkililer, Adalet ve Kalkınma Partisinin milletvekilleri, o yörenin milletvekilleri, Adana milletvekilleri gitsinler, oralara bir baksınlar.” Ya, o köylü vatandaştan siz oy almadınız mı? Onların dertleri sizi ilgilendirmiyor mu?

Gedikli köyüne gittim, Kozan’ın Gedikli köyüne. Adalet ve Kalkınma Partisine yüzde 70 oy çıkmış. Dönümüne 25 bin lira belirlemişler. Köylünün 1 metrekare alacak gücü yok. Kim topluyor bu arsaları? İşte, bu arsaları simsarlık yapan, rant sağlayacak kişiler alıyor. Peki, bunların hakları ne olacak, ben size sormak istiyorum. Yani bu mu sizin getirdiğiniz adalet, uygulama, hak, hukuk? Hani hep söylüyorsunuz ya, başta Sayın Başbakanınız olmak üzere, “Fakir fukara, garip gureba.” Emin olun, burada hakkı yenen fakir fukara, garip gureba. İşte, orada, yüzlerce yıl o ormanlara sahip çıkan o orman köylülerimizin hakları sizin getirdiğiniz bu yasayla yeniyor çünkü yanlış uygulama yapıyorsunuz.

Bakın, Mersin’de -Mersin’in AKP milletvekilleri de bilir, işte, bizim Milliyetçi Hareket Partimizin Grup Başkan Vekili ve Mersin milletvekilleri de bilir- sırtında toprak taşıyarak o alanlarda 1 dönüm, 2 dönüm yeri, hiçbir şeyin yetişmeyeceği yerleri açarak muz seraları oluşturmuşlar. Yıllık geçimlerini buradan sağlıyorlar. Şimdi oralara öyle fiyatlar belirlenmiş ki bunların buraları alma şansı sıfır. Şimdi, bu insanlara gittiğimizde, bakın, aynen şu ifadeyi kullanıyorlar, diyorlar ki: “Sayın Vekilim, bizim bunları alma şansımız yok da bizim buralarda toprak namustur. Bunlar bize dedelerimizden, babalarımızdan kalmış, dedelerimizin, babalarımızın emaneti. Buralarda yıllarca emek çekmişler, çalışmalarını ortaya koymuşlar, bu yerleri elde etmişler, atalarımızdan, dedelerimizden bize gelmiş. Şimdi, biz buraları alamayacağız.” Getirdiğimiz maddeyle diyoruz ki: “Siz bu müracaatı zamanında yapmazsanız bir başkasına satacağız.” “Buraları bir başkası aldığı zaman bu bizim için namus meselesidir. Burada bir sürü sıkıntı çıkacak.” diyor.

Şimdi, biz 2/B Yasası’nı çıkarırken ne demiştik Sayın Bakan? Tabii, bunları dinlemek veya gündeme almak, bizim söylediklerimizin bir mana ifade etmediği ortada. 2/B çıkarken de bunları harıl harıl söyledik, şimdi de ben bakıyorum bakanların olduğu yere, Komisyonun olduğu yere sohbet içerisindeler çünkü ilgilendirmiyor. Kendilerine bir talimat verilmiş, o talimatı yapıyorlar. Bunun örneğini nerede gördük? Biz 2/B Yasası görüşülürken Komisyonda vicdana gelen Komisyon üyesi AKP milletvekilleriyle beraber rayiç bedeli yüzde 50’ye indirdik ve konuşma yaptılar. “Doğru, oradaki fakir fukara, garip gurebanın bunları alma şansı yok. En azından yüzde 50’ye indirelim.” diye Adalet ve Kalkınma Partisinin birtakım milletvekilleri bizlerle beraber oy kullandı. Ne oldu? Buraya geldi. Geldi de ne oldu? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Sayın Vekil, oradan laf atıyorsun da yüzde 70’e gene sen çıkarmadın mı? Yüzde 70’e sen çıkarmadın mı da oturduğun yerden laf atıyorsun. Niye? Talimat geldi Maliye Bakanlığından. “Bütçe açıklarımızı kapatmamız için bu rakamları…” dediler… Çünkü kafalarından 17-18 milyar gibi bir rakam koymuşlar.

Ya, siz satamayacaksınız. Bakın, sosyal problemler çıkaracaksınız. Bunları adil uygulasaydınız bu gelirleri… Biz, oradaki köylü de kimse “Bedavaya alalım.” demiyor ama “İşin hakkını ortaya koyun.” deniliyor.

Evet, getirdiğiniz uygulamayla da ne yapıyorsunuz, biliyor musunuz sayın milletvekilleri? El kaldırdınız buna, komisyon üyeleri ve Genel Kuruldaki üyeler. Fakir fukara, garip gurebanın hakkını yiyeceksiniz ama koylarda, Muğla’daki koylarda, Antalya’daki koylarda, İstanbul’daki villalarda oturanlar bundan para kazanacak ve biz adaleti sağlamak adına, orada rant sağlayan kesimle buradaki köylüyü, orman köylüsünü, burada emek çeken orman köylüsünü aynı kefeye koyacağız.

Şimdi, vicdanen bir değerlendirin, o orman köylüsünün hakkını hangi şeyle yiyeceğiz? Burada orman köylüsünün hakkı yeniliyor değerli milletvekilleri. Onun için gelin… Ben söyledim, yukarıdaki Komisyonda da söyledim, Meclis araştırma önergesi verdik, bu bir kanayan yara hâline geldi. Biz üç parti anlaşarak bu problemi hep beraber çözmeye karar verdik mi? Verdik. Şimdi ne diyor biliyor musunuz vatandaşlar: “Keşke bu 2/B’yi hiç çıkarmasaydınız.” diyor. Çok açık ve net söylüyorum.

Bunun için şunu söylüyorum: Gelin, bakın, milletvekilleri olarak… Hatta, Grup Başkan Vekili Nurettin Canikli’ye dedim ki: Çok da önemli değil, siz kendi partinizden Adana’ya, Mersin’e, Muğla’ya, Antalya’ya, İzmir’e, Bursa’ya, Kocaeli’ne yani 2/B’lerin yoğun olduğu yerlere bir ekip gönderin, yaptığınız haksız uygulamayı onlar tespit etsinler adaletli şekilde. Gelin, bir doğru iş yapalım, yazık oluyor. Haktan, hukuktan, fakirlikten fukaralıktan bahsedip -bu yanlışlığı- bütçe açığını kapatmak için bu vatandaşın sırtına bu yükü bindirmeye hakkımız yok.

Eğer siz isminizin sadece partinizde kalmasını istemiyorsanız biraz sonra getireceğimiz önergelerle bu işleri düzeltmemiz gerekiyor, yoksa bunları alması mümkün değil.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN –  Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.

Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Ağrı milletvekili Halil Aksoy.

Buyurunuz Sayın Aksoy. (BDP sıralarından alkışlar)

BDP GRUBU ADINA HALİL AKSOY (Ağrı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;  görüşülmekte olan 396 sıra sayılı Yasa Teklifi’nin tümü üzerinde Barış ve Demokrasi Partisinin görüşlerini belirtmek üzere söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, kamuoyunda “2/B Yasası” olarak bilinen 6292 sayılı Kanun 19 Nisan 2012 tarihinde Parlamentoda kabul edildi ve 26 Nisanda da Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yasanın üzerinden daha dokuz ay geçmemişken yeniden değiştirilmesi kuşkusuz yine bir Hükûmet klasiği olarak karşımıza çıkmaktadır.

Adaletsiz ve hakkaniyete uygun olmayan bütün yasalar ve düzenlemeler mutlaka yine bu Parlamentoya, siz değerli milletvekillerinin önüne yeniden gelecektir. Parlamentonun mesaisini ülke gündemi de göz önüne alındığında boşa harcamak bu millete karşı yapılmış büyük bir haksızlık olacaktır. Bu durum özellikle temel yasalarda karşımıza çıkmaktadır. Söz gelimi Ceza Yasası, Ceza Muhakemesi Yasası, geçen dönem çıkarılan Ticaret Yasası, Borçlar Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu gibi kanunlar da parça parça önümüze getirildi ve çıkarılmaya çalışıldı, çıkarıldı. Elbette ki çıkarılan bir yasa ebediyen ilk günkü hâliyle yürürlükte kalmaz. Dönemin hâl ve şartlarına göre mutlaka revize edilmesi gerekebilir ancak bizdeki durum böyle değildir. Yasa yürürlüğe girer girmez değişiklik için yeniden Meclise geri geliyor. Ne yazık ki hiçbir kanun tasarısı yeteri kadar kamuoyuyla, sivil toplum örgütleriyle, konunun uzmanlarıyla tartışılamıyor, tartışılmıyor. Muhalefet partilerinin düşünceleri hiçbir zaman dikkate alınmıyor. Genel Kurul aşamasında vermiş olduğumuz değişiklik önergeleri de çoğunluk mantığıyla reddediliyor.

Değerli milletvekilleri, ormanlar sadece insanlığın değil, içinde yaşayan canlıların da ortak yaşam alanıdır. Ormanlar, insan yaşamının olmazsa olmazı olan su ve oksijenin ana unsurudur. Ormanlar kaynak değil, korunması ve geliştirilmesi gereken doğal bir varlıktır. Ormanları korumak insanlığın temel görevlerindendir. Her geçen gün, doğayı el birliğiyle kirleterek yaşanabilir geleceği yok etmek aynı zamanda bir insanlık suçudur. Yapılacak ilk iş, orman alanlarının sınırlarının belirlenmesi, kadastrolarının yapılması ve tapu tescilidir.

Türkiye'nin yüzde 80 oranında bir orman alanına sahip olabilme kapasitesine sahip olduğunu biliyoruz. Ne yazık ki şu an ülke topraklarının ancak yüzde 20’si ormanla kaplıdır. Bir ülkenin ormanlarının yeterli seviyede olabilmesi için o ülkenin yüzde 30’unun ormanla kaplı olması gerekiyor. Türkiye, bu açıdan bakıldığında çok kötü bir durumda değildir şüphesiz ancak mevcut ormanların yaklaşık yüzde 80’inin verimsiz ormanlardan oluşması göz önüne alındığında bu hiç de olumlu bir tablo olarak karşımıza çıkmamaktadır. Ormanlarımızın yüzde 94’ü ise doğal orman niteliğindedir. Bugün orman alanlarımızın ancak yüzde 20’sinin kadastrosu tamamlanarak tapuda tescil edilmiştir.

1961 ve 1982 anayasalarında orman alanlarının devlet tarafından korunması ve geliştirilmesi yönünde hükümler getirilmişti. 1957’de çıkarılan 6831 sayılı Orman Kanunu’nda onlarca kez değişiklik yapıldı. Her ne kadar Anayasa ve yasalarda orman alanlarının korunması ve daraltılamayacağına ilişkin hükümler yer alsa da “Ancak” ile başlayan cümlelerle bu ilkeler sürekli aşındırıldı. Yanan orman alanlarının ağaçlandırılacağı hususu zorunlu kılınsa da 1985 yılından günümüze 250 bin hektar orman alanı yanmış ancak bu alanların sadece 50 bin hektarı yani yüzde 20’si ağaçlandırılarak geri kazandırılmıştır.

Anayasa’nın 169’uncu maddesine dayanılarak, orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan yerlerin orman sınırları dışına çıkarılacağı hükmü işletilerek 473 bin hektar alan orman alanları dışına çıkarılmıştır. Bu işlem 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi kapsamında yapıldığı için kamuoyunda bu “2/B Yasası” diye isimlendirilmiştir. 2/B arazisi, devlet ormanı sayılan ancak orman kadastrosu çalışmaları sırasında orman niteliğini kaybettiği gerekçesiyle, hazine adına ormancılık düzeni dışına çıkarılan yerlerdir. 2/B konusu, siyasal iktidarın 25 milyar dolar paraya dönüştürülecek değerli arazilerin satışı olarak gösterilmesine karşın, niteliği ve yol açabileceği sonuçlardan dolayı sadece parasal değerle ölçülemeyecek denli değişik ve çeşitli boyutları olan önemli bir konudur.

Diğer taraftan, Anayasa’nın 170’inci maddesinde ise orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin orman içindeki köy halkının yararlanmasına tahsisini öngörmüş olup bu yerlerin orman köylülerine ya da başkalarına satışına izin verilmemiştir.

Değerli milletvekilleri, özellikle 1980’lerden sonra kapitalist sermaye için her türlü kamusal varlık ve hizmet alanının özelleştirilmesi yoluna gidilmiştir. Bu kapsamda, orman ve mera sayılan yerler başta olmak üzere, devletin mülkiyeti ve gözetimindeki arazilerin yerli ve yabancı sermayeye çeşitli yollarla devredilmesi, satılması ve kiralanması hızla yaygınlaştırılan uygulamalar hâline getirilmiştir. Bu anlamda, özellikle tarihî ve kültürel miraslar da bu politikalara kurban edilmiş, binlerce yıllık tarihî yerler sular altında kalmakla yüz yüze bırakılmıştır. Yine, binlerce hektar ormanlık alanr sermaye gruplarına otel, villa ve golf sahası olarak tahsis edilmiştir.

Anayasa’nın 169 ve 170’inci maddeleri ile 6831 sayılı Orman Yasası’nda belirtilen “bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetmek” ölçütü, orman olan bir yerin tümüyle gömülerek deniz dibinde kalması gibi topoğrafik değişikliklerle veya bir yanardağ patlaması sonucu arazinin tümüyle lav altında kalması ve benzeri durumlarda olasıdır. Bunun dışında bir ormanın bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetmesinden bahsetmek olanaklı değildir.

6831 sayılı Orman Yasası’nın 2/B maddesi ve buna dayanarak çıkarılan yönetmelik, ormanın canlı örtüsü olan ağaç ve ağaççıkların alandan uzaklaştırılarak tarım ve hayvancılıkta kullanılmasını, “bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetmek” olarak nitelendirmektedir. Oysa, aynı Yasa’nın 1’inci maddesinde yer alan “Tabii olarak yetişen veya emekle yetiştirilen ağaç ve ağaççık toplulukları yerleriyle birlikte orman sayılır.” tanımı gereği eskiden orman sayılan bir yerin orman niteliğini tam olarak yitirebilmesi için ağaç ve ağaççıkların ortadan kalkmış ya da kaldırılmış olması yeterli koşul sayılmaktadır.

Görüldüğü gibi, 1’inci madde, ormanı yalnızca ağaç ve ağaççık topluluğu olarak değil, yerleri ile birlikte ele almaktadır. 2/B maddesi ise, toprağını oluşturduğu, etkileşim içinde bulunduğu orman ekosistemini değerlendirme dışı bırakıp ormanı yalnızca ağaç ve ağaççık topluluğu olarak görmektedir. Oysa, bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetmek, kendiliğinden oluşan bir süreç olmayıp insan tarafından gerçekleştirilen bir eylemdir. İstanbul’daki 26 belde ve köyün çevresindeki 1.637 hektar alanın 2/B arazisinin kendiliğinden ormana dönüştüğü ve bu nedenle arazinin yüzde 70’inin Orman Genel Müdürlüğü tarafından hazineden geri alınmış olduğu gerçeği bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetmemenin en iyi güncel örneklerinden biridir. Kısaca, orman niteliğindeki bir yer bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetmez, olsa olsa kaybettirilir. Dolayısıyla, bilime ve hukuka uygun olmayan bu gerekçeye dayalı uygulamaların tek geçerli açıklaması, yasalara aykırı olarak ormana el koyanların yaptıklarının yanlarına kâr kalması olmaktadır.

Sonuç olarak, orman köylüsünün yoksulluğu giderilmemiş, toprak sorunu çözülmemiş ama talan edilen ormanlar birilerine akıl almaz çıkar sağlamıştır.

Değerli milletvekilleri, 2/B arazilerinin orman köylerinde yaşayan yurttaşlarca ormandan edinildiği bir gerçektir. Geçim kaynaklarının kıt olduğu bu  köylerde toprak sorunu ormandan çözülmek istenmiştir. Yıllık 200, 300 dolar geliri olan bu yurttaşların bu arazileri satın alamayacağı da elbette ki bilinmektedir. Orman köylülerinin kalkındırılmasına yönelik olarak 1744 sayılı Yasa ile getirilen ve 6831 sayılı Orman Yasası’na eklenen geçici 3’üncü madde, her yıl genel bütçenin binde 1’inden az olmamak üzere genel bütçeden yardım yapılmasını öngörmüştür. Hiçbir siyasi iktidar bugüne kadar yani yasanın çıktığı tarihten bugüne kadar, bu madde hükmünü yerine getirmemiştir.

Yoksul ve yoksun orman köylüsüne yönelik yasaların öngördüğü yatırımları yeterince yerine getirmeyen iktidarlar, ormanları oy ve para kazanma aracı olarak görmüşlerdir. Esasında orman köylüsünün adı kullanılarak yandaşlarına ve sermaye çevrelerine ormandan arsa sağlama taktiği güdülmektedir. Dolayısıyla, bu arazilerin satılmasını isteyenler, daha çok kayıt dışı parası olanlar, yerli ve yabancı sermayedarlardır.

Ülkemizde arazi kullanım planları yapılmamıştır. Bundan dolayı da yerleşim alanları, tarım alanları, sanayi alanları, meralar ve orman alanları tam olarak belirlenmemiştir. Öte yandan, köyden kente göç sonucu ortaya çıkan arsa gereksinimi belediyelerce karşılanmamıştır. Bu süreçte ortaya çıkmış olan bu boşluk arazi mafyası tarafından ancak doldurulabilmiştir. Ayrıca, bu sürecin yaşanmasına olanak sağlayan, göz yumanlara hiçbir yaptırım da uygulanmamıştır.

Bu arazilerin satışa çıkarılmış olması, hem örtülü bir af niteliği taşımakta hem de politik tercihleri yönlendirme amacı gütmektedir. Kamu varlığı olan ormanlara zarar verip bu yolla arazi kazananlara satış olanağı sağlamak, bu eylemi yapmayan yurttaşlara en azından haksızlıktır, saygısızlıktır. Bu, yapanın yanına kâr kalması hatta ödüllendirilmesi anlamına gelmektedir. Bu girişim, yurttaşlar arasında adaletin asla gerçekleşmeyeceği düşüncesinin yerleşmesi ve haksız edinim taraftarlarının cesaretini artırmaya yol açmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önemli başka bir hususu da burada belirtmek gerekir. 2/B arazilerinin belirlenmesi ve satışa konu edilmesinin bir özelliği de içinde bulunulan orman ve öteki ekosistemleri yok saymaktır. 2/B arazileri sanki yalıtılmış, etkisiz ayrı bir arazi parçasıymış gibi gösterilmekte, bu arazilerin bitişiğinde bulunan millî park, tabiatı koruma alanları, orman, sulak alan ve benzeri ekosistemlerin parçalanmasına neden olabileceği hususu hiç göz önüne alınmamıştır.

Yine, bu alanların çeşitli amaçlarla yapılaşmaya açılması ve yapılaşma sonrasında çevreye salacağı katı, sıvı ve gaz atıklarının ekosistemlere yapacağı olumsuz etkiler de hesap edilmemiştir. Bu alanların yapılaşmaya açılması durumunda gerekli altyapı hizmetlerinin götürülmesi için yeniden orman tahribine yol açıcağının da bilinmesi gerekiyor. Bu yüzden, 2/B arazilerinin yakınında bulunan ekosistemler için yaşamsal önem taşıması yanında, sel, çığ, toprak kayması ve erozyon gibi yıkımlara yol açabileceği de gözden uzak tutulmamalıdır.

Değerli milletvekilleri, özellikle 1950’lerden sonra siyasal iktidarlarca gerçekleştirilen hukuksal düzenlemeler sonucu ormanların talana uğradığı bir gerçektir. Siyasi iktidarlar bu süreçte ormanları istedikleri an paraya dönüştürebilecekleri bir kaynak olarak görmüşlerdir. AKP Hükûmeti de bu geleneği sürdürmüş ve en nihayetinde bunu gerçekleştirmiştir. Ormanların içinde ve bitişiğindeki köylerde yaşayan yaklaşık 8 milyon yurttaşa eğitim ve sağlık hizmetleri götürmek, kalkınmayı sağlamak yerine, ne yazık ki bugüne kadar ormanlar, üzerinden oy kazanmaya yönelik seçim yatırımları yapılmıştır. Sonuçta, orman köylülerinin sorunları çözülmemiş, aksine büyüyerek katlanmış. Üstelik köylünün adı alet edilmiş ama olan yine ormanlara olmuş. Bu gerçekler herkes tarafından bilinmesine karşın, neredeyse bütün siyasal iktidarlar, ormanları hep para kaynağı ve bütçe açığını kapatma aracı olarak görmüşlerdir. Oysa, ormana yalnızca para kaynağı ve bütçe açığını kapatma gibi bakmak oldukça yanlış bir yaklaşım olsa gerektir.

Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere orman köylerinde yaklaşık 8 milyon yurttaş yaşamaktadır. Köylerde yaşayan bu yurttaşlar sosyal sınıfın en yoksulu olarak ifade edebileceğimiz kesimidir. Yasanın mevcut şekliyle, yoksul orman köylüsü ve bu alanlar, üzerinde tarımsal faaliyet yapan üreticilerle bu alanlar üzerinde lüks konutlar yapan varlıklı kişiler arasında hiçbir ayrım yapılmamıştır. Satış bedeli tespitine yönelik bu düzenleme hakkaniyete hiç uygun değildir. Çok sayıda yurttaş, yakın zamanda kendi arazileri üzerinde, en iyi olasılıkla, ücretle çalışan birer işçi durumuna geleceklerdir.

Söz konusu yasa adaletsizdir, çünkü herkesi aynı kefeye koymaktadır. Orman alanına fabrika yapanla, orman içine villa yapanla, orman kenarına tatil köyü yapanla geçimini sağlayacak kadar gelirini bu araziden sağlayanlar arasında fark gözetilmemiştir. Mevcut düzenlemeye göre doğrudan satışlar rayiç değerin yüzde 70’i üzerinden gerçekleştirilecektir. Peşin ödemelerde yüzde 20, yarısı peşin ödemelerde de yüzde 10 indirim yapılacaktır. Yani parası olan, rayiç değerin yüzde 45’i kadar indirim yapılarak ödüllendirilecektir.

Görüşmekte olduğumuz yasa teklifi söz konusu adaletsizliği gidermiyor, ne yazık ki gittikçe bunu artırıyor. Olması gereken ise şudur: Orman köylülerine arazilerinin bedelsiz olarak tahsis edilmesidir. Diğer hak sahiplerine ise, kullanım amaçlarına ve ekonomik durumlarına göre bir rayiç bedelin tespiti yapılması gerekmektedir. Ancak böylesi bir yöntem adaletli ve hakkaniyete uygun düşecektir.

Bu duygularla Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Aksoy.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi.

Buyurunuz Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına sizi saygıyla selamlıyorum. Tam 10 milyon vatandaşımızı ilgilendiren bir kanun teklifini görüşüyoruz. Bu cümleyi yani “10 milyon vatandaşımızı ilgilendiren bir kanun teklifini görüşüyoruz.” cümlesini yine Nisan 2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen 6292 sayılı 2/B Kanunu görüşmeleri sırasında da ifade etmiştim.

Değerli milletvekilleri, bizim Anayasa’mız, devletin kuruluşu, bireyin temel hak ve özgürlükleri gibi unsurları düzenleyen bir Anayasa olmanın ötesinde, başka konuları da düzenleyen, belki başka ülke anayasalarında olmayan birtakım düzenlemelere de sahiptir. Ormanlara verilen önem nedeniyle, ormanların korunması, mevcut orman alanlarının daraltılmasının önlenmesi ve orman köylüsünün desteklenmesi amacıyla gerek 1961 Anayasası gerekse bugün yürürlükte olan 1982 Anayasası özel düzenlemeler yapmıştır. 82 Anayasası’nın 169 ve 170’inci maddeleri doğrudan doğruya orman köylüsünün desteklenmesi ve ormanların korunmasıyla ilgili düzenlemeleri içermektedir.

Temel bir kural koymuştur Anayasa’mız: “31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman özelliğini kaybetmiş olan yerler orman sınırı dışına çıkarılabilir.” Ana kuralı böyle koymuştur. Yine bunun dışında bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetmiş olan yerlerden, orman köylüsünün iskânı amacıyla kullanılabilecek olanlar ile yine tarım ve hayvancılık amacıyla kullanılabilecek ve fundalık, makilik gibi özelliklere, bitki örtüsüne sahip olan alanlar da herhangi bir tarih sınırlaması öngörülmeksizin orman sınırı dışına çıkarılabilir. Bir orman alanının orman sınırı dışına çıkarılması işlemleri ise  6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2/A ve 2/B maddelerinde düzenlenmiştir. Bunları Nisan 2012’de 6292 sayılı Kanun görüşmeleri sırasında etraflıca konuştuk, bunlara tekrar girmeyeceğim. Nisan 2012’de kabul edilen kanun, saymış olduğum orman sınırı dışına çıkarılan arazi grubundan şehir ve kasaba yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler ile orman köylülerinin kullandığı yerlerin mülkiyet sorununu çözmek amacıyla çıkarılmıştır. Ancak kanun 19 Nisan 2012 tarihinde kabul edilmesine ve 26 Nisan 2012 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olmasına rağmen, bugün itibarıyla aradan dokuz ayı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen kanun uygulamaya intikal etmemiştir. Yüz binlerce vatandaşımızın başvuruları alınmıştır ama bu başvurular uyarınca, idare, yapılacak işlemleri vatandaşa bildirmemiştir. Vatandaş başvurusunu yapmıştır, “Burayı satın almak istiyorum.” demiştir ama hangi bedelden alacağını vatandaş bilmemektedir. Bugün gelen teklifin arkasındaki neden, vatandaşın bilmediği bu hususu bir parça daha düzenlemektir.

Kanun 26 Nisan 2012 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi, altı aylık bir başvuru süresi öngörüldü. Altı aylık süre 26 Ekim 2012 tarihinde sona erdi, bayram tatili nedeniyle ekim ayı sonunu buldu. Daha sonra üç aylık bir süre uzatımına gidildi. Üç aylık süre uzatımı bitmeden Bakanlar Kurulu, yetkisini kullanarak süreyi şubat ayı sonuna kadar uzattı. Şimdi, bunun nedenini herhâlde teklifin sahipleri veya Hükûmet açıklayacaktır ama gerçek nedeninin ne olduğunu ben burada ifade etmek istiyorum. Yasanın, nisan ayında kabul edilmiş olan 6292 sayılı 2/B Yasası’nın getirdiği bedele ilişkin hüküm fiiliyata, gerçeklere uymamıştır, uymadı. Halkın cebinde, 2/B arazisini kullanan vatandaşlarımızın cebinde çok büyük para var zannettiniz, sonra seçim bölgelerine gittiniz, baktınız ki vatandaşın cebinde böyle bir para yok, bu kanunu değiştirmek lazım.

Ben, 6292 sayılı 2/B Kanunu’nun görüşmelerinin yapıldığı nisan ayında, son oturumun gerçekleştiği 18 Nisan 2012 tarihinde bu kürsüde son maddeye ilişkin önerge üzerinde konuşurken son cümlelerimi şöyle bağlamışım: “İnanıyorum ki önümüzdeki dönemde siz bu yasada değişiklikler getireceksiniz buraya. İnşallah yanılırım, yanılmayı arzu ederim ama yanılacağımı sanmıyorum. İnşallah bizim dediğimiz noktaya geç de olsa gelmiş olursunuz.” Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur.

Değerli milletvekilleri, düzenlediğiniz kanunun, yani Hükûmetin düzenlediği kanunun daha doğrusu gerçeklere uymadığı apaçık ortadadır. Bunu, birazcık vatandaşın arasında olan kişiler, milletvekilleri bilirler; milletvekillerinin de bunu bildiğine eminim. Çünkü, Hükûmet tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisine geldiğinde hiçbir ayrım yapmaksızın 2/B arazilerinin satış bedelinin rayiç bedelin yüzde 70’i olmasını öngörüyordu. Oysa, Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, daha farklı bir şey önerdik. Gerçeklere uygun, ülkenin, vatandaşın ihtiyaçlarına uygun, adalet duygusuna hitap eden, adalet duygusunu zedelemeyen bir model önerdik, dedik ki: “Kural, rayiç bedel yani piyasadaki alım satım bedeli değil, o taşınmazın belediyece belirlenen emlak vergi değeri satış bedeli olsun.” Kuralı böyle koyduk.

İki, Anayasa’mız mademki orman köylülerini desteklemeyi önceliyor, ana kural budur, orman köylüsünü destekleyelim. Dolayısıyla, yüzlerce yıldır bu araziyi kullanan tam 7 milyon orman köylüsünün bu haklarını kendilerine verelim. Bu köylü vatandaşımızın 2 milyon 100 bini orman içi köylerde yaşıyor, 4 milyon 900 bini de orman bitişiği köylerde yaşıyor. O nedenle, onlara bunun mülkiyetini bedelsiz devredelim. Bunlar tarım arazileri, hayvancılık yapılan araziler. Yüzlerce yıldır, bu vatandaşlarımız, orman köylüleri bunları kullanıyor, kendi mülkiyetlerinde gibi sayıyor. Bunlara “Gelin, rayiç bedelin yüzde 70’i üzerinden burayı satın alın.” demek “Burayı almayın.” demektir veya “Sizin adınıza birileri getirsin para yatırsın, bu araziyi alsın.” demektir, bu araziyi başkalarına satmak demektir. Hükûmetin tasarısında bu da yoktu.

Yine, orman köylüsü değil ama bu arazilerde tarım, hayvancılık faaliyetinde bulunan vatandaşlarımız var. Gelin, bunlara da emlak vergi değeri üzerinden satalım, tarımı ve hayvancılığı teşvik etme iddiasında olan bir Hükûmet var, gelin, emlak vergi değeri üzerinden satalım.

Yine, devam ediyorum: Bir de Beykoz’da, Sultanbeyli’de, Ümraniye’de, Sultangazi’de, Sancaktepe’de milyonlarla ifade edebileceğimiz vatandaşımız bir bina yapmış, otuz yıldır, kırk yıldır, elli yıldır bu binayı kullanıyor, ihtiyaç nedeniyle orada, bir başka mülkü de yok. Ama öte taraftan, 3 dönüm, 5 dönüm, 10 dönüm, 100 dönüm 2/B arazisi olanlar var veya bu araziler üzerinde beş yıldızlı oteli olanlar var, alışveriş merkezi olanlar var, fabrikası olanlar var. Bunlara neden rayiç bedelin yüzde 70’i veya 50’sinden satış yapalım? Bunlara da rayiç bedel diyelim. Piyasa fiyatı neyse o. Hükûmet dinlemedi, yüzde 70’i üzerinden herkesi eşitledi. Komisyona geldi, komisyon üyeleri Cumhuriyet Halk Partisinin bu konudaki eleştirilerine kulak verdiler; dışarıya, vatandaşa kulak verdiler, “Hiç değilse, bu rayiç bedelin yüzde 70’i oranındaki bedeli rayiç bedelin yüzde 50’sine indirelim.” dediler. Komisyon doğru bir adım attı, ehvenişer. Genel Kurula geldi, birden görünmeyen bir el buraya müdahale etti, o yüzde 50’lik oran yüzde 70’e çıktı.

Değerli milletvekilleri, Hükûmete sormak isterim: Niye yüzde 70’i, niye yüzde 50’si? Niye yüzde 60’ı demiyorsunuz, yüzde 40’ı demiyorsunuz, yüzde 30’u demiyorsunuz? Niye rayiç bedelin kendisini almıyorsunuz? “Rayiç bedel alırsak yüksek olur, rayiç bedel yanlıştır.” diyorsunuz. Peki, bir şeyin kendisi yanlış ise onun hangi yüzdesini alırsanız alın, varacağınız nokta yanlış değil midir? Aynı yanlışlığı yaşıyoruz şimdi. Hükûmet, dokuz ay sonra geldi, kendisi bir tasarı getirmedi, milletvekilleri teklif verdiler, diyorlar ki şimdi bu teklifte: “400 metrekareye kadar olan kısım için rayiç bedelin yüzde 50’si.” Bakın, bu da uymayacak. Bir kere, orman köylüsünü dışladınız. Orman köylüsü yok burada. Orman köylüsü için 400 metrekare vesaire, bunlar bir ölçü değil, orman köylüsüne sınır getiremezsiniz. Orman köylüsüne diyorsunuz ki: 400 metrekarelik kısmı için rayiç bedelin yüzde 50’si, kalanı için yüzde 70’i. Bu hakkaniyete uygun mu değerli milletvekilleri?

Gelelim, yüzde 50’lik orana, 400 metrekareye kadar yüzde 50 olarak şimdi teklif bunu belirliyor. İstanbul’da Beykoz’dan örnek vereceğim size. Beykoz, çok iyi bir laboratuvardır, 2/B konusunda yapılacak bütün düzenlemelerin test edileceği yerlerin başında Beykoz gelir. Sultanbeyli de vardır, Ümraniye de vardır, hepsi olabilir ama Beykoz’da bunların hepsini bir arada görebiliriz.

Şimdi, Beykoz’daki arazi ve gelir durumuna ilişkin size bazı bilgileri vermek istiyorum. Beykoz Muhtarlar Derneğinin yapmış olduğu bir çalışma elimde, Beykoz Belediyesinin web sayfasına da baktım, Beykoz Belediyesi de Beykoz Muhtarlar Derneğinin yaptığı çalışmayı kullanıyor veya her iki çalışma da aynı verileri kullanmış, hangisi hangisini kullanmıştır konusunda bir yanlış bilgi vermeyeyim.

Beykoz Belediyesinin sayfasına göre, Beykoz’da 2/B parseli sayısı 18.506’dır, bunun bin metrekareye kadar olan kısmı 12.241’dir. Yani Beykoz’daki 2/B parsellerinin üçte 2’si, yaklaşık yüzde 66’sı bin metrekarenin altındadır. Bunu 2 bin metrekareye çıkarırsak, 2 bin metrekareye kadar olan parsel sayısı kaçtır dersek, toplam 15.806’dır. Yani toplam parselin yüzde 85’i 2 bin metrekarenin altındadır, 3 bin metrekare ve üzerindeki parsel sayısı ise 1.543’tür, 2 bin ila 3 bin metrekare arasındaki parsel sayısı ise 1.169’dur. Bu işin bir yönü, gelelim diğer yönüne.

Beykoz’daki vatandaşımızın gelir durumu nedir? Yani bu kanunla bu arazileri vatandaşımız satın alabilecek mi, alamayacak mı? Beykoz Belediyesinin rakamlarından benim anladığım, Beykozlu, 2/B arazisinde yeri olan vatandaşımızın bu araziyi alma imkânı yok, önemli bir kısmının alma imkânı yok. Rakamlar şöyle: Beykoz’da bin liraya kadar geliri olan vatandaşımızın sayısı -2/B arazilerinde toplam vatandaşımızı söylüyorum- yüzde 46,2’dir. Beykozluların yüzde 46,2’sinin geliri bin liranın altındadır. 1.500 liraya kadar geliri olanlar dersek -0 ila 1.500 lira arasındaki gelir- toplam yüzde 76 oluyor yani Beykozluların toplam yüzde 76’sının geliri aylık 1.500 liranın altındadır.

2/B arazileriyle ilgili bir bilgi veriyor yine Beykoz Belediyesi, 2/B arazisindeki durum şöyledir diyor, aşağı yukarı benim verdiğim rakam evet, aynı şeyi söylüyor: “2/B’yi satın alacakların gelir düzeyinin yüzde 76’sının geliri 1.500 liranın altındadır. “

Değerli milletvekilleri, aylık geliri 1.500 liranın altında olan bir kişi “rayiç bedelin yüzde 50’si” bile deseniz bu araziyi satın alabilir mi? Alamaz. Vatandaşın arasında dolaşmıyorsunuz. Biz, “2/B barış teklifi” olarak bunu açıkladığımız zaman -“2/B barış teklifi” dedik çünkü vatandaşla devlet barışsın, bu kavga sona ersin, vatandaş tapusunu alsın, önüne baksın- dedik ki: “Emlak vergi değeri üzerinden veriyoruz, orman köylüsüne bedelsiz veriyoruz.” Sayın Başbakan, Beykoz’da, oralarda dolaştı, dedi ki: “Kimin malını kime veriyorsunuz?”

Değerli milletvekilleri, biz, milletin malını millete vermeyi öneriyoruz. Devlete düşen görev bunun objektif kurallarını koymaktır. Sizler çok iyi bilirsiniz, İslam’da bir temel kural vardır: “Lehül mülk”, “Mülk Allah’ındır” yani “Güç ve mülkiyet Allah’ındır.” Yeryüzünde, bunu bugünkü siyasete, siyasi terminolojiye uyarlarsak “Mülk milletindir.” Devlete düşen görev bunun kurallarını koymaktır. “Mülk devletindir, sen işgalcisin, onun için ver rayiç bedelin yüzde 50’sini.” demek insafsızlık etmektir, bu insafsızlık etmektir. Ama halktan o kadar koptunuz ki halkın durumunu bilmiyorsunuz. 2011 seçimleri öncesinde biz Beykoz’da, Sultanbeyli’de, Ümraniye’de, Sultangazi’de, buralarda dolaşırken sizin 2/B afişleriniz Bağdat Caddesi’nde, Suadiye’de billboardlarda dönüyordu; Etiler’de, Levent’te billboard’larda dönüyordu. Unutmuştunuz artık 2/B arazisinde kimlerin yaşadığını. Sizler 2/B arazisinde parası olanların kapattığı arazilerle ilgili düzenleme yapıyorsunuz herhâlde; bu, budur.

Değerli milletvekilleri, teklif eksiktir, yanlıştır. Öncekine göre bir miktar bir iyileşme getirmektedir ancak bu iyileşme derde deva değildir. Birinci önerimiz şudur: Gelin, bizim teklifimizdeki o ilkelere göre bir düzenleme yapalım. Kural: Emlak vergi değeri. Yatırım amaçlı almışsa, yazın ikinci ev olarak kullanıyorsa, hafta sonu evi olarak kullanıyor ise, ticari yatırım amaçlı kullanmışsa piyasa fiyatı neyse, rayiç bedel neyse vatandaş ondan alsın. Yok, bunu kabul etmiyor iseniz -her şartta bu teklife bir katkı vermek istiyoruz, her şartta katkı vermek, iyileştirmek istiyoruz.- gelin, o 400 metrekareyi bin metrekareyi çıkaralım, biraz daha kapsamı genişletin. Rayiç bedelin yüzde 50’si olarak belirlediğiniz satış bedeline de bir kural koyalım bin metrekareyi geçmeyen araziler için, “Bu bedel emlak vergi değerinden fazla olamaz.” diyelim, o vatandaşı, o vatandaşın önemli bir kısmını rahatlatalım. Gelin, bunu yapalım. İlkini eğer kabul etmeyecekseniz, ikinci olarak önerdiğimiz budur.

6292 sayılı Yasa nisan ayında yasalaştığında burada bana sordunuz: “Anayasa Mahkemesine götürecek misiniz?” dediniz. “Hayır. Bizim dediğimiz gibi olmasa bile biz Hükûmete bir fırsat vermek istiyoruz. Yeter ki bu sorun çözülsün.” dedik ve götürmedik, Anayasa Mahkemesine götürmedik, böyle bir düşüncemiz yok. Bu teklifte de asla böyle bir şey düşünmüyoruz. Amacımız sorun çözmektir; sadece seçmene selam olsun diye burada konuşmak değildir, muhalefet etmek değildir amaç derde deva olmaktır. Ama bu tasarı, bu teklif derde deva değildir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Hamzaçebi.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Giresun Milletvekili Nurettin Canikli. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Canikli.

AK PARTİ GRUBU ADINA NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum öncelikle.

Görüşülmekte olan ve altında şahsımın da imzası bulunan teklif üzerinde AK PARTİ Grubunun görüşlerini arz etmek üzere huzurlarınızdayım.

Değerli arkadaşlar, hepinizin bildiği gibi çok uzun yıllardan beri neredeyse kördüğüm hâline gelmiş ve yüz binlerce mülkiyet problemini ortaya çıkaran, kısaca 2/B sorunu olarak bilinen bu sorunun çözümünü sağlamak amacıyla 19 Nisan 2012 tarihinde 6292 sayılı Kanun yürürlüğe girdi. Yaklaşık on aya yakın bir zamandır Kanun yürürlükte. Tabii, bu süre içerisinde, 2 kez müracaatlar uzatıldı, yani 2/B sorununun çözümüne yönelik olarak çıkan kanuna göre hak sahibi olanlar ya da olması gerekenlerle ilgili başvuru süresi 2 kez uzatıldı, biraz önce de ifade edildi. Toplam olarak yaklaşık on aylık bir süreye tekabül ediyor. 26 Şubatta da bu süre bitiyor ve bu tarihe kadar bütün başvurular yapılmış olacak. Altını çizerek bu noktada belirtmekte fayda var: Bu sürenin bir daha uzatılması söz konusu değil, dolayısıyla bu şekilde hak sahibi olan -biraz sonra rakamları sizlerle paylaşacağım- hak sahibi olanların bu tarihe kadar bu başvurularını yapmaları gerekiyor.

Yine, hemen, yeri gelmişken belirtmekte fayda var: Başvuru için başvuru bedellerinin o anda yatırılması gerekmiyor. Maliye Bakanlığımızın bu konuyla ilgili yayınladığı bir tamim ya da genelge çerçevesinde daha önceki uygulama değiştirildi, başvuru bedelini başvuru tarihinde yatırmadan bu hakkı elde etmek için gerekli bu süreci ya da bu aşamayı geçmiş olacak, başvuru yapmış olacak. Ama son güne kadar, başvuru tarihinin son günü olan 26 Şubata  kadar da bu başvuru bedelini yatırması gerekiyor, bu şartla. Yani, diyelim, bir ay önce yaptı ya da yarın yapacak başvuruyu, başvuru bedelini yatırması gerekmiyor, 26 Şubata kadar başvuru bedelini yatırmadan müracaatı geçerli olacak, başvurusu geçerli olacak ancak 26 Şubata kadar başvuru bedelini yatırması gerekiyor. Bunun özelliği, inceliği şu: Bu tarihe kadar rayiç bedeller ilan edilmiş olacak Maliye Bakanlığı tarafından. Dolayısıyla, artık son gün başvuru bedelini götürdüğü zaman esas itibarıyla arsanın peşinatını ya da tümünü peşin ödemek istiyorsa tamamının bir parçası olarak ortaya çıkacak yani fiilen başvuru bedelini yatırmamış olacak. Ayrıca, bazı tarım arazileri için geçerli olabilir, eğer arazinin toplam fiyatı başvuru bedelinin altında ise bunun üzerinde bir rakamı da ödememiş olacak; az da olsa, küçük de olsa bir mağduriyet ortaya çıkmamış olacak. Bunu da burada belirtelim.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bütün konuşmacı arkadaşlar da ifade etti, çok net olarak da biliyoruz, burada en temel amaç kanunun mülkiyet probleminin çözülmesi. Yani gerçekten yüz binlerce mülkiyet problemi var. Arazi başkasının mülkiyetinde ama kullanıcısı, üzerinde tasarruf sahibi olan kimse başka. Dolayısıyla, bu her şeyden önce hem hukuki olarak -yüz binlerce, hatta belki milyona yakın mülkiyet problemi- bir sorun anlamına geliyor ama aynı zamanda ekonomiden bu kadar iktisadi kıymetin kullanılamaması, değere dönüştürülememesi, ekonomiye katılamaması anlamına geliyor. Bütün bunların tamamını ortadan kaldıracak ve kökten çözecek bu düzenleme.

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) – Sayın Canikli, süreleri neden uzattığınızı söylemediniz, cevap bekliyoruz.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Şimdi, şöyle, bakın: Tabii, zaman çok fazla değil, çabuk geçiyor, ben hemen o sorunuza cevap vereyim. Bu sorun otuz, kırk, elli yıldan beri devam eden bir sorun ve hâlen güncelleme çalışmaları da devam ediyor. Kanun yürürlüğe girdiğinde -rakamlar yaklaşık olabilir- henüz güncellemeler tamamlanmamıştı. Yanlış hatırlamıyorsam 174 bin hektar  2/B arazisinin, kadastro ve güncelleme çalışmaları tamamlanmış ve Maliye Bakanlığına teslim edilmişti. Biliyorsunuz toplam arazi miktarı, şu an için değil ama en azından kanun yürürlüğe girmeden önce 410 bin hektar olarak biliniyordu. Bugün, bunun bu kadar olmadığını biliyoruz, anlıyoruz. Yaklaşık 90 bin hektarlık kısmının, aslında 2/B arazisi olma şartlarını taşımadığını bugün bu tespitlerden sonra görüyoruz ve biliyoruz.

Şimdi, tabii, bu kanun yürürlüğe girmeden önce biliyorsunuz daha önce başka bir kanunla altyapıyı hazırlamak amacıyla ilgili kurumlara bir yetki ve görevlendirme verildi. Yani, 2/B arazileri belli, 31/12/1981 tarihi itibarıyla orman vasfını teknik olarak kaybetmiş araziler blok olarak belli ancak bu bloklar içinde kimin kullanıcı olduğu, kimin hak sahibi olduğu bilgilerine devlet sahip değil idi.

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) – Önce onu yapsaydınız.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Zaten öyle yapıldı. O kanun yani… Şu anda 6292 sayılı Kanun’dan yaklaşık -yanlış hatırlamıyorsam- bir yıl önce, bu tespitlerin yapılmasına imkân sağlamak amacıyla bir kanun çıkartıldı burada ve ilgili kurumlara bu çalışmayı yapmaları için görev verildi. Arazi var, 2/B arazisi olduğu belli, bloklar hâlinde ama içinde diyelim ki 5 bin dönümlük bir arazi gözüküyor 2/B arazisi ya da 10 bin dönüm içinde kimin kullanıcı olduğu, kim hak sahibi olduğu belli değil. Bu tespit yapılmadan da böyle bir sorunun çözülmesi mümkün değil. İşte, bu gerçekten hareketle önce bu düzenleme yapıldı ve bir noktaya gelindi. Ama, buna rağmen kanun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla, yaklaşık toplamı için bugün 320 bin hektarlık bir 2/B arazisi düşünülüyor yani olduğu kabul ediliyor. Şu an itibarıyla 282 bin hektarlık kısmının güncelleme çalışmaları tamamlandı ve Maliye Bakanlığına teslim edildi. 5 bin hektarlık bölümünün çalışmaları devam ediyor. Fakat, bu tespitlerde yer almayan, özellikle Karadeniz Bölgesi başta olmak üzere, bazı illerden yeni 2/B arazisi tespitleriyle ilgili bilgiler geliyor ve çalışmalar yapılıyor. Bunların da miktarının yaklaşık olarak 30 bin hektar olduğu tahmin ediliyor yani bu tahminler ama gerçeğe yakın tahminler çünkü çalışmalar hızla devam ediyor. Toplam itibarıyla alındığında 320 bin hektarlık bir araziden bahsediyoruz.

Şimdi, neden uzuyor? Takdir edersiniz ki hem uzun yılların birikimi hem de bu kadar karmaşık, girift olarak ortaya çıkmış bir yapının kısa sürede çözülmesi ve hak sahiplerinin belirlenmesi mümkün değil, kolay değil. Doğaldır yani zaman alması doğaldır. O nedenle uzatılmasının 2 kez, on ayı geçmemek üzere, toplam on ay bundan sonrakiler için de öncekiler için de geçerli. Sonuç itibarıyla herkese on aylık bir uzatma imkânı sağlamış oluyor. Çünkü, bu kanun yürürlüğe… Başvuru süresi bittikten sonra da yani 26 Şubat tarihinden sonra da yine süreç devam edecek. Biraz önce ifade etmeye çalıştım, işlemleri güncelleme çalışmaları devam eden 5 bin hektar var ayrıca hiç gündemde olmayan, sonradan ortaya çıkan yaklaşık 30 bin hektarlık Trabzon, Rize, Kahramanmaraş, Giresun, Samsun gibi illerde ortaya çıkan, yaklaşık 30 bin hektarlık bir 2/B arazisi söz konusu. Başvuru süresinin sonuna kadar belki bunların çalışmaları tamamlanmış olmayacak ama hiç kimse bir hak kaybına uğramayacak. Çünkü, bu çalışmalar bu süreden sonra bitmiş olsa bile, yine bunlar için o müracaat sürelerinin hepsi geçerli olacak ve bunlar o çerçevede… Genel kanun buna müsait yani bu hususu, bu süreci de göz önünde bulundurarak dizayn edildiği için kanun, orada bir haksızlık durumu söz konusu olmayacak ve dolayısıyla bu şekilde yürüyecek.

Gecikmesinin nedeni budur ama 26 Şubat dediğim gibi sondur. Zaten, şu an itibarıyla hem toplam arazilerin güncellemesi itibarıyla hem güncellenen ve kadastrosu savunulan arazilerin fiyatlandırılması itibarıyla yani rayiç bedellerinin tespiti itibarıyla yüzde 90’ın üzerine çıkılmıştır. Bu önemli bir orandır ve sistemin bütün olarak uygulanması için yeteri kadar bir büyüklüğe -yani oran olarak- ulaşılmıştır. Dolayısıyla, geriye kalan da gerekirse 26 Şubattan sonra, süreç yürümeye devam eder.

Şimdi, 410 bin hektarın, o ilk başta toplam 2/B arazisi olarak bilinen 410 bin hektarın 90 bininin bu şartları taşımadığı, bu tespitler sırasında anlaşıldı. Bunun bir kısmı yol, işte kullanılması mümkün olmayan, 2/B olarak kullanılması mümkün olmayan arazi ya da iptal edilmesi gereken yani 2/B olmadığı anlaşılan, 31/12/1981 itibarıyla orman vasfını kaybetmiş arazi olmadığı ortaya çıkan arazi vesaire. Bunlar da netleşmiş ve bu şekilde, şu an itibarıyla yüzde 90’nın üzerinde bir rakama ulaşılmıştır.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bu güncelleme ve kadastro işlemleri tamamlanan ve Maliye Bakanlığına teslim edilen 282 bin hektarlık toplam 2/B arazisi yaklaşık 591 bin adet parsele isabet etmektedir. Biraz evvel dedik ki o ilk çıkan kanunla ilgili olarak, bunları kimin kullandığının tespit edilmesi ve -parsellerin kullanımı- hak sahipleri itibarıyla parsellerin belirlenmesi çerçevesinde yapılan çalışmalar neticesinde 282 bin hektarlık 2/B arazisinin toplam parsel adedinin 591.913 olduğu bugün ortaya çıkmıştır, anlaşılmıştır. Bunların toplam hak sahipleri sayısı ise yani kullanıcı sayısı ise 671.980’dir. Bu rakamlar, biraz önce sorulan sorunun da aslında cevabını içinde barındırmaktadır çünkü gerçekten bu tespitler tek tek kişi bazında, parsel bazında bugün itibarıyla yapılmıştır. Daha önce yoktu bunlar, hemen hemen hiçbir tanesi yoktu, iki yıl önce yoktu bunlar, iki buçuk yıl önce yoktu. Bugün itibarıyla 591 bin adet parselin ayrıcalığı, kişiliği, kimliği, farklılığı ortaya konulmuş ve 671.980 adet hak sahibi ve kullanıcının kimliği tespit edilmiş ve kayıt altına alınmıştır, devletin kayıtlarına girmiştir. Kanun yürürlüğe girdiğinde bu sayı yani kişi sayısı yaklaşık 450 bin civarında idi. Bu on aylık süre içerisindeki çalışmaların devamı neticesinde bu sayı bugün itibarıyla 671.980 adede yükselmiştir.

Değerli arkadaşlar, 28 Ocak itibarıyla 481.748 adet doğrudan satış ve iade başvurusu yapılmıştır. Bu da son derece önemli bir rakam çünkü sistemin de ne kadar başarılı olduğunu göstermesi açısından son derece önemlidir. Hak sahiplerinin ya da 2/B arazilerinin önemli bir bölümüne yeteri başvuru yapılmıştır. Bu rakam 481.748’dir 28 Ocak itibarıyla. Bunun 447.560’ı satın alma talepli, diğer 34.188 adedi ise iade taleplidir.

Yine, değerli arkadaşlar, bu başvurular içerisinde başvuru bedeli ödemeden yapılan başvuruların sayısı da 162.342’dir. Bu rakam da önemli. Bazı arkadaşlarımızın eleştirileri oldu yani “Siz öyle diyorsunuz ama başvuru bedelleri alınıyor, ödemek zorunda kalıyor insanlar, özellikle orman köylüleri ve tarım arazilerinin  uygulanmasında bazı yerlerde tarım arazisi fiyatlarının dahi üzerinde bir başvuru bedeli ortaya çıkmasına rağmen bu talep ediliyor zorunlu olarak.” gibi eleştiriler ifade edildi. Bunun doğru olmadığını ortaya koyması bakımından bu rakamlar son derece önemlidir.

Yine önemli bir bilgi, bu başvurular içerisinde tek başvuru adedi 197.800’dür. Toplam 481 bin başvurunun 197 bini tek başvurudur yani tek parseli olan başvuru anlamında; yaklaşık olarak yüzde 38-40’a tekabül ediyor. Onun yüzde 60’tan fazlası ise 1’den fazla parsel başvurusuna sahip olanların olduğu anlaşılıyor.

Şimdi, değerli arkadaşlar, esas tartışma konusu, bugün, bu teklifle alakalı olarak parselin 400 metrekarelik kısmına uygulanan fiyatlandırma rejimi değiştiriliyor bu teklifimizle, yüzde 70’ten yüzde 50’ye indiriliyor. Getirilen değişiklik esas itibarıyla bu. Arkadaşlarımız eleştiriyorlar: Yani, neden 400 metrekare? Neden 500 metrekare değil ya da 1 dönüm değil de neden 400 metrekare? Şimdi, esas itibarıyla bu düzenleme tarım arazileri ya da orman köyleri için getirilmiş, önerilen bir düzenleme değil çünkü onların çok fazla işine yaramaz. Neden? Çünkü orada parsel büyüklüğü orman köylerinde ve tarım arazilerinde çok daha fazla. 400 metrekare bu anlamda çok fazla bir katkı sağlamaz, bir miktar sağlar ama düşünülen anlamda katkı sağlamaz. Peki, neden getiriliyor bu düzenleme, ne için getiriliyor? Bu düzenleme, esas itibarıyla, rayiç rakamı yüksek, rayiç bedeli konumu itibarıyla kıymetli bir araziye sahip olan ancak ödeme kabiliyeti sınırlı olan hak sahiplerinin bu gayrimenkulleri, 2/B arazilerini almalarını kolaylaştırmak amacıyla getiriliyor. Esas itibarıyla da doğrudur, Beykoz, Sarıyer, Sultanbeyli gibi -İstanbul başta olmak üzere- kıymetli ve büyük yerlerde hak sahipliği olanlar ama elindeki 2/B veya hak sahibi olduğu 2/B arazisi miktarı da belli bir rakamı aşmayanlar için getirilmiştir. “Neden diğerleri için getirilmiyor?” sorusuna biraz sonra cevap vereceğim ama bunun neden olduğunu biraz daha ayrıntılı bir şekilde izah etmem gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, şimdi, bakın, buradaki değerleme ölçüsü nedir? Rayiç bedeldir. Rayiç bedel de nedir? Piyasadaki değeridir. Yani o gayrimenkulün şu andaki değeri neyse o rakam üzerinden hesaplanıyor ya da değerlendiriliyor. Kanun diyor ki: “Rayiç bedel üzerinden yüzde 70’ini…” Aslında peşine irca ettiğiniz zaman yani peşin fiyatı yüzde 54’e tekabül eder bunun… Devlet diyor ki: “Rayiç bedelden, piyasa fiyatı üzerinden yüzde 54’ünü ben alırım, yüzde 46’sını sana bırakırım.” Bunun anlamı nedir? Bakın, bunun anlamı şudur: Burası bir işgaldir. Bu çok önemlidir, altını çizerek vurgulamak gerekir. Bu bir işgaldir. Evet, işgaldir. Yani, sonuç itibarıyla işgal nedir? Mülkiyeti kendisine ait olmayan bir gayrimenkulün işgalidir. Bu haklıdır, haksızdır, nedeni şudur; ona girmiyorum, tartışmıyorum, gerek de yok zaten ama bir tespiti, bir vakıayı ortaya koymaya çalışıyorum. Bu bir işgaldir. Kimin, neyin işgalidir? Kamu arazisinin işgalidir. Kamu arazisi kimindir? Milletindir. Öyle değil mi? Milletindir, hani biraz önce söylendi. Şimdi, tamamen bedelsiz olarak verildiği zaman arazinin esas sahibi olan milletin rızasının alınması gerekmez mi yani işgal etmeyenlerin, orada hak sahibi olanların yani milletin?

ALİ ÖZ (Mersin) –Kayıp kaçakta niye gözetmiyorsunuz aynı şeyi?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Şimdi, bir denge gözetiliyor. Bakın.

ALİ ÖZ (Mersin) – Bırakın, ne dengesi ya!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Şu da söylenmiyor: “Sen işgal ettin burayı.” “Neyse, bugün, piyasa fiyatı üzerinden ben alırım devlet olarak.” denmiyor. Deniyor ki: “Tamam, bir işgal var ama diğer taraftan da uzun süre kullanım var, vesaire, o günün özel şartları var. Biz senden yüzde 46’sını… Bu imkânı sana bırakıyoruz.”

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) – Yakında, köyleri işgal edecek köylü bulamayacaksınız.

ALİ ÖZ (Mersin) – Köyler boşaldı…

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Yarısı aşağı yukarı, kullanıcılara ya da işgal edenlere veriliyor. İşgal var mı? Var.

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Zaten mahalle yaptınız.

ALİ ÖZ (Mersin) – Kayıp kaçakları konuşmuyorsunuz.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Gayrimenkul kimin? Gayrimenkul milletin, devletin, yani sonuç itibarıyla milletin. Dolayısıyla, siz işgal edenin dışındakileri millet kabul etmiyor musunuz? Öyle değil mi yani? Elbette, esas onların hakkını kim koruyacak?

Anlayış sadece, tamamen budur. Tamamen bedelsiz vermek böyle bir sonucu ortaya çıkarır, haksızlığı; bu nedenle. Tamamen rayiç rakam üzerinden tümüyle aldığınız zaman da başka bir haksızlığı yani geçmişteki hataların ortaya çıkardığı bir haksızlığı tümüyle yansıtmak anlamına gelir. Bir denge bulundu, o denge de budur.

Şimdi -zaman çok daraldı- Beykoz meselesine geleceğim ya da bu gibi yerlere geleceğim.

Şimdi, orada, gerçekten, biraz önce Sayın Akif Hamzaçebi’nin söylediği rakamlara yakın rakamlar bizde de var yani Beykoz’a baktığınız zaman -biraz farklı rakamlar ama aşağı yukarı aynı- yüzde 70 2/B arazisinin ölçümü, büyüklüğü 400 metrekarenin altında, 400 metrekare rakamı öyle çıkıyor zaten ve yüzde 75’i, 2/B arazisine sahip kişilerin, buradaki insanların yüzde 75’inin gelir seviyesi de 2.500 liranın altında. Burada bir şey var yalnız. Burada arazi kıymetli, reel rayiç bedeli belirleniyor ya, burada kıymetli arazi. Yani o, yüzde 50’ye düşürüyoruz, peşin ödediği zaman yüzde 20 de inirim var, yüzde 40’a geliyor aslında, peşin olarak verdiği zaman yani yüzde 60’ını ona bırakıyoruz bu teklif yasalaşırsa eğer, yüzde 40’ını devlet alıyor. O yüzde 60 değerli yalnız, bakın, değerli arkadaşlar, tarım arazisinden farklı olarak. Tarım arazisi zaten ucuz, rayiç rakamla belirlendiği için zaten ucuz, belki bir lira, belki 2 lira, belki 50 kuruş. Bakın, varsayımımız şu: Rayiç bedel gerçekten gerçekçi belirlenmesi şartıyla. Orada bir yanlışlık yok, bir haksızlık yok. Onlara yüzde 46’sını bırakıyoruz, zaten düşük ama sorun, burada yüksek fakat yüzölçümü düşük ama ev yapmış, bir ev yapabilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – O noktada, onun ev alma imkânını kolaylaştırmamız lazım, onu sağlamamız lazım. Onu sağlayabilmemiz için de bu kolaylığı getirmemiz lazım.

BAŞKAN – Sayın Canikli, lütfen sözünüzü tamamlayınız.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım.

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) – Kurduğunuz denklemin öbür tarafı yok Sayın Canikli, öbür tarafı yok bu denklemin.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Düzenlemenin genelinde bir yanlışlık yoktur, bir denge vardır, adil bir denge vardır, adil bir paylaşım vardır. Paylaşım kiminle kimin arasındadır? Paylaşım işgal edenle diğer, esas sahibi olan milletin tamamı arasında bir dengeli paylaşım vardır. O açıdan hakkaniyete uygundur.

Getirilen düzenleme de bu insanların gelir seviyelerinin müsait olmaması nedeniyle -makul bir rakam, ki yüzde 70’ten fazlası  400 metrekarenin altında olduğu için bu rakam buradan çıkmıştır- biraz daha indirim yaparak almalarını kolaylaştırmaktır ve bu da sosyal hedefi öne alan, önceleyen bir adımdır. Teklifimizin özü, esası budur.

Destekleneceğini ümit ediyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Canikli.

Şahsı adına Adıyaman Milletvekili Mehmet Erdoğan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Erdoğan.

MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle sizleri saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, 6292 sayılı Kanun’da 2/B sorununun çözümünde önemli bir adım atıldı. 6292 sayılı Kanun’un “Hak sahibi, başvuru ve doğrudan satış” başlıklı 6’ncı maddesinin (4)’üncü fıkrasında hak sahiplerine doğrudan satılacak olan taşınmazların satış bedelinin nasıl hesaplanacağı ve bu bedelin rayiç bedelinin yüzde 70’i olduğu belirtilmişti. Ancak 6292 sayılı Kanun’un 6’ncı maddesinin (4)’üncü fıkrasında yapılan düzenlemeyle belirlenecek satış bedeli, özellikle meskûn alanlarda ve kırsal kesimlerde bulunan 2/B taşınmazlarının 400 metrekareye kadar kısmı veya bir tane ve daha küçük ise bu taşınmazın üzerinde sadece oturabilecek bir evi, müştemilatı, iş yeri ya da geçimini sağlayacak bir bahçesi olan dar gelirli ve alım gücü olmayan vatandaşlarımızın ödemede zorlanabilecekleri şeklinde değerlendirildi.

Değerli milletvekilleri, vatandaşlarımız her ne kadar bu arazilere bedel ödediyse de elinde mal sahipliğini ispatlayacak hukuki bir belge yok, tapusuz, kaçak binalarına her an bir yıkım yapılacağı korkusunu taşımakta. Kafasında insanın en temel ihtiyaçlarından olan barınma ihtiyacı konusunu çözememiş bir ana babanın çocuklarının sağlıklı gelişimi, eğitimiyle ilgili konulara zihninde yer açması çoğunlukla mümkün olmamaktadır. Bu arazilerde yaşayan vatandaşlarımızın tapu sahibi olması sosyal anlamda bu bölgelerin gelişmesini temin edeceği gibi, çok ciddi bir sosyal dönüşümü de yaşatacaktır. Tapusuna kavuşan vatandaş inşaatını yapacak, bina yaptırmasının önü açılacak, hasılı yaşam standardı yükselecektir.

Bu mesele uzun yıllardır gündemde olan bir sorun. Mülkiyeti hazineye ait olan ancak üzerindeki yapının vatandaşa ait olduğu bir arazi grubu. Mülkiyetteki bu ikili yapıdan kaynaklanan sorun vatandaşımızın önünde büyük bir engel olarak durmaktadır. Arazi hazinenin, bina vatandaşın; bu nedenle bu arazide bir tasarruf yapılamıyor. “Sosyal sorun” dediğimiz bu sorunun çözümünün bir bedel karşılığı veyahut gelir elde edileceği şekliyle değil, halkın ihtiyaç duyduğu sosyal bir olayın çözümü şeklinde düşünülmesi önemlidir. İnsanımızın ekip biçtiği, barındığı, çocuklarına gelecek olarak gördüğü yaşama alanlarına sahip olma imkânının oluşturulabilmesidir. İşte bu yapılan çalışmalarla mülkiyet problemini gideriyoruz. Yılların birikimi olan bu sorun artık çözülmeye başlıyor. Rayiç bedel tespit çalışmaları hâlen devam ediyor. Bu sorunun büyüklüğünden kaynaklanan bir olay.

Satışlar konusunda hangi değer esas alınacak? Evet, birçok değerlendirme yapıldı. Her değerlendirmenin avantajları ve riskleri hesap edildi. Satılacak araziler parsel bazında bile farklılık göstermekte. Emlak vergisi değeri mi olsun, rayiç değeri mi olsun? Emlak vergi değeri olursa birileri belki de ciddi bir rant elde edecek. Rant getirecek araziler ile tarımsal olarak, geçim amaçlı kullanılan arazilere aynı kıstasların uygulanması adil olmayan sonuçları oluşturacak. Bu değerlendirmelerde bir orta nokta bulunmaya çalışıldı. Sosyal bir uygulama olsun, bir rant aktarımı olmasın. Hatta yapılan bu çalışmalarda o kadar hassas davranıldı ki… Çok önemli bilgiler az evvel grup başkan vekilimiz tarafından da ifade edildi. Bazı bölgelerde özellikle satışa konu taşınmazların büyüklüğünün yüzde 70’inden fazlası 400 metrekarenin altında ve bölgedeki hak sahiplerinin yüzde 75’inden fazlası dar gelirli.

Hak sahipleri ve parsellere dönük kapsamlı bir çalışma yapıldı. O bölgelerdeki talepler dikkate alındı; amaç tamamen sosyal bir yaklaşımdır. Alt gelir grubundaki vatandaşların ödeme kabiliyetini artırmaktır. Bu çalışmalarda en gerçekçi rakam olarak 400 metrekare tespit edildi. Rayiç bedeller komisyonların insafına terk edilmedi. Bu çalışmalarda değer tespit komisyonları ve maliye uzmanları tarafından her bir parsel ayrı ayrı ele alınarak o mahallin idareleri, sivil toplum kuruluşları ve emlakçılar ile iş birliği içinde taşınmazın konumuna ve bölgede, tapuda daha önceden yapılmış tüm satışlara göre belirlendi. Ayrıca başvuru süresinin sonuna kadar başvuru bedeli ödenmek üzere başvuru bedeli yatırmaksızın başvuruları alındı. Bu şekilde yaklaşık 150 bin başvuru alındı. 130 bine yakın vatandaş için belirlenen satış bedellerinin başvuru bedelinden daha ucuz olduğu görüldü. 665 bini geçen hak sahibi var. 462 bin hak sahibi başvurdu. Kanundan sonra, nisan ayından sonra, 170 bin yeni taşınmaz daha geldi. Başvuru bedelleri satış bedelinden mahsup edilecek. 198 bin kişi tek taşınmazda hak sahibi, 90 bin kişi birden fazla taşınmaza sahip.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; işte bu yapılan değişiklikle, hak sahibi olan, dar gelirli ve alım gücü olmayan vatandaşlarımıza yardımcı oluyoruz. Taşınmazların en fazla 400 metrekareye kadar olan kısmının veya daha küçük taşınmazların satış bedeli rayiç bedelin yüzde 50’si, fazlası için ise yüzde 70’i üzerinden hesaplamak. Ayrıca, bu uygulamayla hak sahiplerinin satın alacakları bir taşınmazla sınırlı tutulmuştur. Bu çalışma hakkaniyete daha uygun bir düzenlemedir.

Bu değişiklik teklifinin hak sahiplerine de hayırlı uğurlu olmasını diliyor, sizleri saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Erdoğan.

Şahsı adına, Antalya Milletvekili Osman Kaptan.

Buyurunuz Sayın Kaptan. (CHP sıralarından alkışlar)

OSMAN KAPTAN (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinize saygılar sunarım.

Bugünkü yaptığım gündem dışı konuşmada öneriler kısmını söyleyememiştim. Şimdi önce o önerileri söyleyerek esas 2/B konusuna geçmek istiyorum.

Efendim, bizim, Antalya için önerilerimizden birisi şu: Nasıl, GAP, DAP, KOP gibi büyük projeler var, biz de istiyoruz ki Antalya’ya AP -Antalya Projesi- veya BAP -Batı Akdeniz Projesi- gibi bir proje olsun. Nedir bu proje? Örneğin, KOP -Konya Ovası Projesi- nasıl önemli bir proje ise, Antalya’yı da selden, sudan korumak için, Toroslardan gelen o selleri disipline etmek için bir proje önemlidir. O nedenle böyle bir projeyi öneriyoruz ve hasarların öncelikle ödenmesini istiyoruz. Antalya’nın tüm ilçelerindeki nehir, dere ve çay yataklarının ıslahını istiyoruz. Gerekli olan barajların ve göletlerin yapılmasını, denize dökülen suların seviyeleri denizden düşük olduğu için dalgakıranların yapılmasını istiyoruz. Dere ve çay yataklarına ev ve sera yapılmasının önlenmesini istiyoruz. Projeli, modern cam seraların yapılmasının özendirilmesini ve ucuz krediler verilmesini istiyoruz. TARSİM’in tüm çiftçileri sigorta yapması sağlanmalıdır. Hal Kanunu, üretici bölgesindeki belediyelerin, çiftçilerin ve tüccarların hakkını koruyacak şekilde yeniden düzenlenmelidir diyoruz.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, görüşülmekte olan kanun teklifine geçmek istiyorum.

Sayın arkadaşlarım, bizim, bu yüce Meclisin işi gücü yok da bu sizin yaptığınız sökükleri dikmekle mi meşgul olacağız biz? (CHP sıralarından alkışlar)

Yani şöyle: Dokuz ay önce bir kanun çıkardık, dokuz ay önceki kanunla hiç uygulama da yapılmadı. Şimdi geldik “Bunu bir 400 metrekareye indirelim.” falan… Arkadaşlarımızın söylediği gibi, bu 400 metrekare de işi, sorunu çözmeyecek; yarın ileride tekrar, yeniden bir düzenlemeye gidilecektir diye düşünüyoruz.

Şimdi, arkadaşlar, sayın milletvekilleri; biz bu 2/B’nin çözümü için on yıldır mücadele ediyoruz; siz de istiyorsunuz, biz de istiyoruz. 2002 seçimleri sonrası Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, 2/B’nin arazilerini ekene, biçene, dikene, üstüne ev yapana, Osmanlıdan beri tapusu olana yani yedi sülalesinden kalana parasız verelim” dedik. Siz ise, Hükûmet ise, o günkü bakanın ifadesiyle “Çayın taşıyla çayın kuşunu vuracağız, buraları 25 milyar dolara satacağız.” dendi mi? Dendi. O dönemin, 2004’ün Orman Bakanı Osman Pepe zamanında Antalya Kepez’de boş bir tapu şöyle gösterildi arkadaşlar, 2004 seçimlerinde. Bu nedir? Tapu. İsim ve soy isim yeri nedir? Boş. “Bak, seçimden sonra buraya, senin hakkın olan durumda, 2/B ile ilgili sorun çözülecek, senin adın da yazılacak.” dendi.

GÖKÇEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) – 2009’da siz gösterdiniz onu, 2009’da!

OSMAN KAPTAN (Devamla) – Efendim?

GÖKÇEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) – Siz gösterdiniz onu 2009’da.

OSMAN KAPTAN (Devamla) – Neyi? Efendim, siz buraya gelin.

BAŞKAN – Sayın Kaptan, lütfen Genel Kurula konuşun.

OSMAN KAPTAN (Devamla) – Bunu Osman Pepe gösterdi Kepez’de.

Şimdi, sayın arkadaşlar, geldik, geliyoruz, efendim, bugünlerden… “Çayın taşıyla çayın kuşunu vuracağız.” dediniz. Ee? “2/B sorununu çözeceğiz.” dediniz, bugüne kadar çö-zül-me-di. Ha, “Çözdük.” diyorsanız… Yani biz inşallah çözersiniz diyoruz. Biz, bir de 2/B sorunu çözülsün” demek için… Vatandaş dedi ki: “Ya, bu iş uzuyor madem, paralı olsun da nasıl olursa olsun, çözülsün.” Orman köylüsüne “Yapmayın, etmeyin, perişan olursunuz.” dedik, “Paraları ödeyemezsiniz.” dedik ama bizi dinlemedi vatandaşlarımız, iktidarı dinledi ve 2/B çıktı. Ama 2/B çıktı da sayın arkadaşlarım, CHP Anayasa Mahkemesine de gitmedi. E, dokuz ay önce çıktı bu kanun; şimdi, dokuz aydır hiçbir şey yapılmadı. Niye yapılmadı? Rayiç bedel yüksekti de onun için yapılmadı. Peki, o zaman rayiç bedel kaçtı? Yüzde 70. Kaça indirildi Komisyonda? Yüzde 70’den yüzde 50’ye indirildi. Peki, yüzde 50’ye indirildikten sonra burada ne oldu? Yüzde 70’e tekrar çıkarıldı. Biz dedik ki: Yazıktır, günahtır, bu olmaz. Antalya’da 2/B konusunda, sayın arkadaşlar, bizim Yörükler ayağa kalktı. Yani burada ayrım mayrım yapmıyoruz, hepimiz insanız, hepimiz eşitiz. Yörükler ayağa kalktı. Alanya’nın Değirmendere’sinden Kemer’in Ulupınar’ına, Beycik’ine, Konyaaltı’nın Geyikbayırı’ndan velhasıl Kaş’tan Gazipaşa’ya kadar herkes ayaktaydı, “Rayiç bedel yüksek.” diye bas bas bağırdılar. Ankara’ya heyetlerin biri geldi, biri gitti ve iktidar milletvekilleri başta olmak üzere anlattılar. Biz de doğru, bu rayiçler yüksek dedik, arkadaşlarımız da “Yüksek.” dedi ve ondan sonra Alanya’nın Değirmendere köyünde 80 yaşındaki Ayşe Teyze, efendim, “Osmanlıdan, 1912 yılından kalma, benim tapum var.” diye bizlere mektup yazdı, sizlere de gelmiştir.

Meclis lokantasında, şimdi, bugünkü menüye bakın, bugünkü menünün başında, efendim, çorbanın adı “Sultan Mahmut Çorbası” Vallahi arkadaşlar, bakın, yani Sayın Meclis Başkanının falan bu konuyla ilgisi yok, onu söyleyeyim. Ben orada sordum, burada bürokratlar öyle uygun görmüş, öyle yapmışlar. Nedir bu çorba? Mercimek çorbası. Biraz havuç konmuş içine, olmuş Sultan Mahmut Çorbası. Peki, arkadaşlar, “Osmanlının ta çorbasına kadar her şeyine değer veriyoruz, önem veriyoruz da biz Osmanlının tapusuna niye önem vermiyoruz?” diye insanlar bize soruyor. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, Toroslardaki Yörükler için, Tahtacılar için, Türkmenler için at, avrat, silah kadar toprak da önemlidir. Yani burada, insanların bir avuç yerini alırken veyahut parası yoksa o insanları mağdur etmememiz lazım. “Senin paran yok, sen burayı alamazsın. Parası olan gelsin, alsın.” demenin çok yanlış olacağı kanısındayız. Yeni düzenlemede ne deniyor “400 metrekare.” Sayın vekilim, 400 metrekarede, Allah için, bir kara çadır kurulabilir mi? Kara çadırı kurduğu zaman, tek başına olmaz o, yanında eşeğini köşeğini takacak,  efendim koyununu keçisini koyacak bir de ahırı lazım ya Torosların  başında. E, öyle olunca bu 400 metre,  nerede 400 metre? Yani ben Mahmut Tanal’a sordum, Mahmut Tanal diyor ki: “Bu, böyle çadır madır yeri değil, bu villa yeridir.” Peki, Mahmut Bey’e sen hukukçusun ben hukukçu değilim. Arkadaş, 2 bin lira para alınıyor, bin lira para alınıyor, bu ne parası, kapora mı bu dedim, “Borçlar hukukunda böyle kapora yoktur.” diyor. Ne parası bu o zaman? Yahu “Benim 2/B’lik yerimi bana verin.” diye insanlar dilekçe verince, bundan bin lira, 2 bin lira, alınıyor.

Şimdi, Büyükşehir Yasası çıktı, bu taksitler maksitler hepsi değişti. Durum böyle olunca insanların da mağdur olmaması gerekiyor.

Arkadaşlar, uzun lafın kısası biz bu işi çözelim, çözerken de hiç uzatmayalım. Hakikaten köylüler mağdur ve bu “siz, biz” meselesi de değil.  On yıldır, bakın, ben size söylüyorum, biz “Çözeceğiz” dedik, siz “Çözeceğiz” dediniz, 2002 seçiminde siz de biz de yani biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak seçim bildirgemize koyduk, siz de seçim bildirgenize koydunuz “Bu işi  çözeceğiz.” diye.  2002’den bugüne on yıl geçti. Şimdi, dokuz ay önce çıkardığımız bu kanunu uygulayamıyoruz veyahut uygulamadık.

Bizim Antalya’da tamamen satışa hazır yerler varken satılmadı, 1 metrekare yer satılmadı. Neden? E, Türkiye’de satılmadı da onun için. Biz korkarız, bu önümüzdeki dönemde de bu 400 metrekare işe yaramazsa bir daha burada kanun çıkarmak için uğraşmayalım diyoruz. Yapılması gereken bir şey varsa şimdiden yapalım diyoruz.

Hayırlı olmasını diliyorum. Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN –  Teşekkür ediyoruz Sayın Kaptan.

Soru-cevap bölümüne geçiyoruz.

Sayın Halaman…

ALİ HALAMAN (Adana) – Başkanım, teşekkür ederim.

Bu yasa 2012’de çıktı, işte “dokuz ay” deniliyor arkadaşlarımızca.

Ben biraz özel olacak ama şamilleşebilir diye soruyorum: Bizim Adana-Kozan, 2/B ve ecrimisil ödeyerek çiftçilik yapanların sayısının çok olduğu bir yer. Şimdi, bu yasa “Rayiç bedelin yüzde 70’i üzerinden bu tarlaları, arazileri size satarız.” dedi. Ben Sayın Bakanımıza şöyle söylüyorum: Bugüne kadar, bu rayiç bedel üzerinden bu arazileri almak için müracaat eden oldu mu? Olduysa kaç dönüm, olmadıysa kaç dönüm müracaat etmeyen oldu?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Halaman.

Sayın Şandır…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Çok teşekkür ederim efendim.

Sayın Bakan, yanınızda, Orman Genel Müdürlüğünden Daire Başkanı mı var efendim? Tamam.

Benim sorum şu: Orman idaresiyle, devletle yani vatandaş arasındaki orman suçlarına dair dava sayısı ne kadardır? Önce bunu eğer bir söyleyebilirse arkadaşımız söylesin.

Sonra, şunu soruyorum: Yani birçok konuda düzenleme yaptınız; vergi borçlarıyla ilgili, prim borçlarıyla ilgili, birçok defa ama devletle vatandaş arasında kan davasına dönen bu davalarla ilgili bir hukuki düzenleme -“af” demiyorum, 169’a göre mümkün değil ama- yaparak devletle vatandaşı kavgalı hâlden kurtarmayı düşünüyor musunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Şandır.

Sayın Özgündüz…

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, İstanbul’da, Eyüp sınırları içinde Göktürk ve Kemerburgaz bölgesi var. Göktürk’ü bilenleriniz bilir, birçok milletvekili de orada oturuyor. Şu anda yaklaşık arsaların metrekaresi 5 bin TL civarında satılıyor yani 1.000 metrekare, 1 dönüm yer 5 milyon TL. Sizin getirdiğiniz bu yasayla 400 metrekareden düşük yerlerde yüzde 50, üstünde yüzde 70… 1 dönümlük bir yer, hesaplıyorum 3 milyon 100 bin TL’ye geliyor, 3 trilyon. Sizin için bu basit bir para olabilir ama vatandaş için çok ciddi para, alması mümkün değil. Bu şekilde yerlerini terk etmek zorunda kalan ya da şu anda yıllardır kullandıkları evleri olan vatandaşın kullandığı yerleri bir başkası alıp da onu çıkardığı zaman bu mağduriyeti nasıl gidermeyi planlıyorsunuz özellikle Göktürk ve Kemerburgaz bölgesi için?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özgündüz.

Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, şimdiye kadar 2/B kapsamına giren arazi büyüklüğü ne kadardır yani tespitler ne miktardadır? 400 metrekarenin altındaki büyüklüğe sahip alanların ya da parsellerin sayısı ne kadardır?

İstanbul’da kaç kişi, bu getirilen düzenlemeyle, rayiç bedelinin yüzde 50’si oranında ödemeyi kabul edebilecektir? Orman köylüleri için de yüzde 50 oranını kullanmayı düşünüyor musunuz?

Tapu sicil müdürlükleri ile orman kadastro müdürlükleri arasındaki anlaşmazlıkların çözümü konusunda bu süreçte bir hazırlığınız ya da çalışmanız var mıdır? Birçok kişi de bundan mağdurdur.

Cevaplayabilirseniz teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Işık.

Sayın Yılmaz…

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Bakan, bu 2/B’de hak sahibi sayısı kaçtır? Şu ana kadar ne kadar müracaat olmuştur? Müracaat edenlerin kaç tanesi müracaat parası yatırmıştır? Yatırmayan sayısı nedir? Bu müracaat parası yatıran ile yatırmayan arasındaki ayrımcılık neden kaynaklanıyor, neye göre bunu belirlediniz?

Bir de rayiç bedellerin ne kadarı belirlenmiştir hak sahipleri açısından? Bu rayiç bedellerin açıklanmamasının nedeni nedir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.

Sayın Topal…

RAMİS TOPAL (Amasya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, bu yasa Komisyona geldiğinde de şimdi de eksik ve yanlışlıklarla dolu. Ben inanıyorum ki bu rayiç bedelinin yüzde 50’sine yine satılamayacak bu arsalar. Bu satılamazsa tekrar komisyona ve Genel Kurula gelecek mi?

Bir de halk, bu rayiç bedellerin tespitinde çok yanlışlıklar yapıldığı düşüncesinde. Bu rayiç bedelin tespitini tekrar bir gözden geçirecek misiniz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Topal.

Sayın Tanal…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, yasayla rayiç bedele itiraz yolunun kapatılması Anayasa’nın 36’ncı maddesi uyarınca hak arama özgürlüğüne engel teşkil etmez mi?

İki: 400 metrekare ve altındaki yerler için bu yasadan kaç kişi yararlanacak ve bu yararlanan kişiler en fazla şehirde mi, köylerde midir acaba? Eğer en fazla şehirlerde ise hangi şehir en fazla bu 400 metrekareden yararlanıyor?

Bir başka soru: 400 metrekare –bu, benim bildiğim kadarıyla- brüt villa arsasının miktarıdır. Köyde oturan vatandaş için ölçüler böyle değil, dar gelirli olan bir vatandaş için de bu böyle değil. Yani ilmen ve fennen 400 metrekare ölçüyü neye göre biçtiniz, kriteri nedir bunun?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tanal.

Sayın Demiröz…

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Ben de Sayın Bakana şunu sormak istiyorum: Hak sahiplerine doğrudan satılacak olan taşınmazların satış bedeli 400 metrekareye kadar olan kısım için rayiç bedelinin yüzde 50’siyle ilgili bir araştırma yapılmış mıdır? Sayın Grup Başkan Vekili Canikli açıklarken bunun tarım ve orman arazileri için olmadığını ifade etmiştir. Buradan hareketle 400 metrekareye kadar olan veya onun altında Türkiye’de 2/B arazisi olarak ne kadar arazimiz vardır? Ayrıca, benim bölgem olan Bursa’da bununla ilgili bir çalışma yapılmış mıdır? 400 metrekarenin altında kaç kişi veya ne kadar parsel olduğu konusunda bilgi verirseniz sevinirim.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Demiröz.

Sayın Şandır…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Teşekkür ederim.

Sayın Bakan, getirdiğiniz kanun teklifinde satılacak olan taşınmazların satış bedeline 400 metrekare sınırlaması getiriyorsunuz ama genel gerekçede bu satılacak olan taşınmazların tanımında 2/B arazilerini kastetmişsiniz. Hâlbuki hazine arazileri de var. Bu yeni getireceğiniz teklifi hazine arazileri için de uygulayacak mısınız?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Şandır.

Sayın Çirkin…

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, şimdi görünen o ki, Türkiye’nin birçok yerinde -benim kendi ilimde de bu manada bu yasayı kapsayan araziler var- en büyük şikâyetlerden biri, takdir komisyonlarının ortaya koyduğu rayiç bedel. Şimdi, bu arazilerin işgalcisi durumunda olan vatandaşlarımızın, orman köylülerimizin bu araziye ettiği emeği, buna verdiği hizmeti en iyi bilebilecek olan orman müdürlükleridir. Aynı zamanda bu arazinin değeri noktasında da orman müdürlüklerinin fikrine başvurulması iyi olsa gerek. Rayiç bedel komisyonlarında Orman Bakanlığından, orman müdürlüğünden bir temsilci var mıdır? Yoksa, bunu nasıl izah edebiliyorsunuz?

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çirkin.

Sayın Bulut…

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Sayın Bakanım, vatandaş boş arazisine, elinde tapusu olduğu hâlde, eski Osmanlı tapusu diye zeytin ağacı dikmiş ve oradan yıllardan beri ürün almakta. Şimdi, orası hazine arazisi veya 2/B diye elinden alınıyor. Vatandaş tarlasına giremiyor, zeytininin altını süremiyor. Zeytin mahsulü dolu ağaç, zeytinini toplayamıyor. Yan yana iki köy, her ikisinde farklı rayiç bedeller belirlenmiş. Bu, Ankara’dan mı belirleniyor? Farklı farklı ekipler mi gidip bunu yapıyor? Bu kadar tezat bir tespit çok şaşırtıcı. Lütfen işinizi ciddiye alın ve devletin tutarsızlığı vatandaşın önünde tartışılıyor. Yan yana iki köy, iki farklı fiyat; Aynı yer.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bulut.

Buyurunuz Sayın Bakan.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Çok sayıda tabii soru oldu, arkadaşlarımızdan da bilgiler alarak cevap vermeye gayret edeceğim. Veremediğimiz cevaplar olursa bilahare yine yazılı olarak arkadaşlarımızdan alacağımız bilgileri değerli milletvekillerimize ileteceğiz.

Sayın Işık’ın soruları vardı, burada toplam alanımız 282 bin hektar olarak tespit ediliyor, bunun içinde arazi olarak baktığımızda 665 bin adet hak sahibi söz konusu ama toplam arazi alanı 282 bin hektara karşılık geliyor.

Yine, Sayın Şandır’ın sorularına cevap olarak: 588 bin taşınmaz söz konusu, 665 bin hak sahibi yine, var. 400 metrekare altı alan olarak baktığımızda ise 115 bin adet taşınmaz olduğunu görüyoruz.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Bakanım, benim sorum o değildi.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Sayın Halaman’ın Adana Kozan’la ilgili sorusu vardı, onunla ilgili arkadaşlarımız bir cevap hazırladıklarında milletvekilimize ileteceğiz.

Yine, Sayın Şandır’ın “Bu suçlarla ilgili herhangi bir çalışma var mı?” şeklinde bir sorusu oldu. Müsaade ederseniz, bu konuda ilgili kurumlarımızın herhangi bir çalışması olup olmadığından benim açıkçası bir bilgim söz konusu değil, onu Adalet Bakanlığımız ve ilgili kurumlarımızdan bilgi alarak arz edersek daha doğru olur diye düşünüyorum.

Bu, yine, Göktürk ve Kemerburgaz’la ilgili Sayın Özgündüz’ün bir sorusu vardı. Tabii, spesifik bir alana ilişkin bir soru, çok değerli bir arazi olduğu anlaşılıyor. Buralara, değerli milletvekilleri, 2/B ile tapu verilmesi, mülkiyet belirsizliğinin giderilmesi aslında servetin değerinde de bir artış getiriyor. Şimdi, burada bunun getireceği faydayı da dikkate almamız lazım. Buradaki mülkiyete hissedarların ödemesi anlamında sorunları olabilir mi? Tabii ki olabilir ama bir taraftan da ciddi bir servet sahibi olduklarını, bu yapılan düzenlemeyle birlikte servetlerinin değerinde bir artış olacağını, belirsizliğin ortadan kalkacağını da düşünmemiz, artılarıyla eksileriyle ele almamız gerekir.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Bu paraya alamaz Sayın Bakan, mümkün değil.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Bir şekilde bu mal varlığına sahip olanlar belli bir finansman imkânına da ulaşabilirler diye düşünüyorum doğrusu. Diğer taraftan, bu kadar büyük bir servete sahip olduğu için birtakım muafiyetler tanınması, ayrıcalık getirilmesinin de sosyal açıdan, sosyal adalet açısından değerlendirilmesi de tabii gerekir, o tarafını da görmemiz lazım.

Sayın Işık, arazi büyüklüğüyle ilgili sormuştu, daha detaylı soruları vardı aslında. Arkadaşlarımız yine bakarlarsa memnun olurum; onları Sayın Işık’a daha sonra iletelim.

Ayrıca, Sayın Yılmaz’ın hak sahibi sayısı ve müracaat sayısıyla ilgili soruları vardı. Hak sahibi 665 bin, müracaat sayımız 477 bin. 430 milyon lira civarında da başvuru bedeli söz konusu. Daha detaylı bilgiyi de, arkadaşlarımız, müsaade ederseniz, daha geniş bir zamanda hazırlasınlar onu takdim edelim.

Sayın Topal, rayiç bedeller yanlış olabilir gibi bir yorum yaptılar. Tabii biz, Maliye Bakanlığımıza bu konuda güveniyoruz. İl bazında komisyonlarımız var, teknik elemanlar çalışıyor, detaylı bir şekilde bu incelemeler yapılıyor. Bazen, aynı sokağın farklı yerlerindeki emlaklerin veya varlıkların değerinde bile çok ciddi farklılaşmalar da söz konusu olabiliyor. Tek tek bunlara bakılıyor ve rayiç bedeller düzgün bir şekilde tespit edilmeye gayret ediliyor çok yoğun bir çalışmayla. Henüz, tabii kamuoyuyla rayiç bedeller paylaşılmış değil. Dolayısıyla, şöyle veya böyle olduğu konusunda bir yorum yapabilecek durumda değiliz. Bunlar önümüzdeki dönemde, tabii zamanı geldiğinde kamuoyuyla paylaşılmış olacak.

Yine, Sayın Tanal’ın soruları vardı “En fazla hangi şehir yararlanıyor bu uygulamalarımızdan?” diye. İstanbul, Muğla, Antalya gibi  şehir merkezlerimiz ağırlıklı olarak bu düzenlemelerden, özellikle meskûn mahallerde olanlar daha fazla istifade ediyorlar.

Tabii burada sayıyla değeri yine belki mukayese etmek lazım. Sayısal anlamda daha fazla yararlanıcı sayısı var toplama oranla ama değer itibarıyla bakarsanız bu oranın daha düştüğünü görüyorsunuz. Dolayısıyla toplam kamu gelirleri açısından da çok büyük bir sorun olmayacağını değerlendiriyoruz.

Yine, 400 metrekareyle ilgili sorular vardı, özellikle Sayın Tanal’ın sorusu vardı. Geçmişten bugüne aslında yaptığımız birçok kanunda bir anlamda bu bir genel ölçü hâline gelmiş durumda. İşte bu Gecekondu Kanunu’ndan, mevzuatından, 2981 sayılı mevzuattan başlayan, uygulanan bir ölçü. Bir anlamda meskûn mahalde belli bir ölçeği ifade ediyor ama her ölçü tabii ki tartışmaya açıktır. Yani “Niye 401 olmadı da 400 oldu?” diye sorabilirsiniz. “399 niye olmadı?” diyebilirsiniz. En sonunda Meclisimizin takdiridir, belli bir ölçü konulmuştur. Bu ölçüyü makul ölçüde bir alanı ifade eden ölçü olarak değerlendiriyoruz ve çeşitli kanunlarımızda da, bugüne kadar uygulamalarımızda da belli bir referans oluşturmuş bir ölçü olarak bunu burada da kullanıyoruz.

Kaç tane dava açıldığına ilişkin Sayın Şandır’ın soruları var. 1981-2011 döneminde 207.019 adet suç tespiti var; 744.774 dekara tekabül ediyor. 2002-2011 döneminde ise 32.243 adet suç söz konusu ve dekar olarak da 104.473 dekara tekabül ediyor.

Ayrıca, işgal suçları var ve burada da yine 1997-2011 arası 46.549 suç adedi ve 238.838 dekar alan söz konusu. 2002-2011 döneminde ise 29.943 adet suç söz konusu, bunun tekabül ettiği dekar ise 145.944.

Yine hazine arazilerini… Sayın Şandır, pardon, başka bir vekil arkadaşımız sormuştu “Orman müdürlükleri niçin komisyona dâhil olmadı?” diye. Komisyonlarımızda yok bildiğim kadarıyla. Maliye Bakanlığımızın yürüttüğü bir çalışma oldu, bütün, her bölgemizde aynı usulle hareket edildi.

Sayın Bulut’un bu Osmanlı tapularıyla ilgili bir sorusu vardı. Tabii, Osmanlı dönemindeki tapular o dönemin, o çağın şartlarına göre daha esnek tanımlarla, ifadelerle oluşturulmuş tapular. Cumhuriyet dönemine geldiğimizde daha modern yöntemlerle, kadastro çalışmalarıyla o tapuların cumhuriyet dönemi tapularına dönüştürülmesi söz konusu. Bunlar gerçekleştirildikten sonra “Geriye dönüp tekrar tarihteki tapuları esas alalım.” dediğimizde çok daha büyük bir kargaşaya ve haksızlığa yol açmamız söz konusu olabilir, ölçütleri ortaya koyup hakkaniyetli bir şekilde tespit etmemiz mümkün olmaz. Kadastral çalışmalar bittikten sonra, modern yöntemlerle cumhuriyet döneminde bu çalışmalar tamamlandıktan sonra dönüp tekrar tarihteki tapulara bakmamızın çok da anlamlı olmayacağını herhâlde takdir edersiniz.

“Yan yana iki köyün değeri niye çok farklı?” diye bir soru geldi. Aslında, bazen, yan yana iki binanın değeri bile çok farklı olabilir. Cephesi, konumu, özellikleri, bütün özellikleri dikkate alınarak değer tespiti yapılmak durumunda. Yan yana olsa bile iki köy, farklı özellikler arz ediyor olabilirler, piyasa değerleri de bu özelliklere göre farklılaşabilir. Oradaki, ildeki komisyonumuzun bütün bu özellikleri dikkate alarak bir değer tespiti yaptığına inanıyoruz. Dolayısıyla, bunu bir sorun olarak görmüyoruz.

Evet, orman köylüleriyle ilgili Sayın Işık’ın bir sorusu olmuştu yine. “400 metrekareden yararlanacakları mı?” Onlar da arkadaşlarımızın verdiği bilgiye göre aynı şekilde yararlanacaklar, herkes bir anlamda, bu 400 metrekareden, bu durumda yararlanmış olacak.

Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMALARININ DESTEKLENMESİ VE HAZİNE ADINA ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILAN YERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ İLE HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ

MADDE 1- 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"(4) Hak sahiplerine doğrudan satılacak olan taşınmazların satış bedeli; dört yüz metrekareye kadar olan kısmı için rayiç bedelin yüzde ellisi, fazlası için rayiç bedelin yüzde yetmişi üzerinden hesaplanır. Birden fazla taşınmazda hak sahibi olunması hâlinde yüzde elli satış bedeli hesaplaması, hak sahibinin tercih edeceği sadece bir taşınmaz için uygulanır."

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Mehmet Günal.

Buyurunuz Sayın Günal. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, daha geçen yasama yılı çıkardığımız bir kanun tasarısının -daha doğrusu o zaman teklifiydi, yine tasarı olmadığı için- bir düzeltmesiyle karşı karşıyayız. Az önce, Sayın Seyfettin Yılmaz konuşurken söylüyordu “İlgili bakanlar yok.” diye. Ben de arkadaşlarımızın o kanun çıkarken yaptığı konuşmaya baktım. Sayın Yılmaz yine aynı şeyi söylemiş, “İlgili bakan yok, Orman ve Su İşleri Bakanı yok.” diye. Yani kanunun aslı çıkarken, bu bir maddelik düzeltme ama…  Tabii ki, bütün bakanlarımız Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin bakanları ama bu kadar vatandaşı ilgilendiren bir kanun çıkarken o arkadaşlarımızın da burada olmaları daha şık olurdu diye düşünüyorum, bir alışkanlık hâline gelmiş.

Değerli arkadaşlar, niye o güne döndüm? Çünkü, o zaman burada tartışıldı, değerli grup başkan vekillerimiz bir araya geldiler bir uzlaşmayla çıksın diye. Bugün düzelttiğimiz maddeyi o zaman önermiştik, ısrarla yeniden… Galiba Sayın Başbakanın da talimatıyla, belki de bütçedeki açıklar zor kapanır diye düşünerek biraz yüksek bedel belirleyelim diye yüzde 70 olarak o zaman ısrar etmişti.

Şimdi, burada defalarca diyoruz ki, biz, yol gösterici, yapıcı bir muhalefet anlayışına sahibiz. Olması gereken şeyleri eğer dinlersek, acele etmezsek, bu kanunları daha çabuk çıkarırız, böylece de zamanımızı boşa harcamamış oluruz diye söylüyoruz ama ben yaptım oldu mantığıyla olunca maalesef böyle yanlışları düzeltmek zorunda kalıyoruz.

Yukarıda geldi, burada da konuştuk, daha bir süre önce büyükşehir belediye kanununu çıkardık mı? Çıkardık. Peki bunun içindeki, Anayasa’daki hükümlere rağmen, orman köylüleriyle, ormanla ilgili, köylerle ilgili hükümlere rağmen bunları yok sayarak çıkardık mı? Çıkardık. Peki, şimdi, Sayın Bakanım, siz Tarım Bakanımız belki biraz daha. -Sayın Yılmaz gitmişler-  belki köy kısmı da olduğu için biraz daha yakından ilgileniyordur. Nasıl olacak şimdi, orada köyleri yok ettik, hepsi mahalle oldu. Bu tarafta geliyoruz, orman köylüleriyle ilgili bir şey düzenlemeye çalışıyoruz ama oralar mahalle oldu, bundan sonra o haklardan yararlanamayacaklar. Yani, burada yapacağımız düzeltme de artık onların gücünü aşacak, çünkü yeni vergilerle karşı karşıya, yeni harçlarla karşı karşıya. Bu, yeni yaptığımız büyükşehirlerle beraber 29 tane büyükşehrin bütün köyleri mahalle oldu. Benim Gündoğmuş’umdaki, Akseki’mdeki köylerde şimdi, vatandaşın ne geliri olacak da size bu 2/B'yle ilgili parayı ödeyecek? Şu andaki başvurusunu bile yatırmakta vatandaş sıkıntı çekiyor değerli arkadaşlar.

Burada, az önce Sayın Kaptan, ahır yapılacak, affedersiniz, ağıl yapılacak diyordu. Şimdi, onlar için, ruhsat için harç ödemek zorunda, onlar için ruhsat çıkartmak zorunda, imar planlamasına dâhil etmek zorunda. Eskiden arsasının bir köşesine, tarlasının bir köşesine yapıyordu, burada yapıyordu. Dolayısıyla, bunların hepsini bir bütün olarak düşünmemiz lazım ki her seferinde yeni kanun teklifleri ve tasarılarıyla düzeltmek zorunda kalmayalım.

Bir kere, bu iş için temelden yanlış başladığımız için düzelte düzelte bunu yapma şansımız yok. Sayın Bakan az önce “İki köy arasında fark olabilir.” dedi ama İstanbul’daki Boğaz’a nazır yapılan villalarla bizim Antalya’nın Kepez’indeki  gecekonduları ve Toroslardaki yaylalarda olan  arazileri aynı kefeye nasıl koyacağız?  Yani haydi, yan yana köylerde olabilir, birisi biraz daha denize yakındır, öbürü uzaktır dersiniz ama Torosların tepesinde köyler var, yaylalar var, bir de şehrin kent merkezinde zamanında istila edilmiş, Sayın Bakanın dediği gibi, işgal edilmiş topraklar var. Bunları aynı düzenlemeye tabi tutarsak adaletsizlik olur. Vatandaşın bütün kaygısı buradan. Bir de belirsizlik var.

Değerli arkadaşlar, herkes bakıyor, bu rayiç bedel ne olacak? “Baştan başvurmazsan hakkın yanar.” demişiz, vatandaş başvuru parasıyla uğraşıyor, “Eğer rayiç bedel beni aşacaksa boşuna başvuru parasıyla da şimdi uğraşmayayım.” diyor.

Bakın, elimde birçok şey var arkadaşlar, burada, Sayın Bakanım, ilçelerden gelen, muhtarlardan gelen, köylerden gelen fakslar, yazılar… Hepsi bizi faks, e-mail yağmuruna tutuyorlar. Doğal olarak, bu, bir sıkıntı. Bunların hepsi ortalama köylü vatandaşlarımız. Yani az önce “400 metrekare bizim standardımızdır.” dedi Sayın Bakan ama  inşallah, birazdan önergemiz de olacak, bütün köylerden gelen, muhtarlardan gelen fakslar var Sayın Bakanım, sizlere de takdim edeceğim. Antalya’nın değişik ilçelerinde, köylerde muhtarlar “Köy yerinde bu 400 metrekare bizi kurtarmaz.” diyorlar çünkü dediğimiz gibi, ağılı var, birtakım müştemilatı var, köy yerinde ne yapacak adam 400 metrekareye? Ancak ev arsası bu, köşesine belki 2 ağaç, bir şeyini bağlayacak bir yer.

Onun için, gelin, bunları yeniden düşünelim, şu anda yanlış yapmayalım. 400 metrekare olarak söylemişiz ama bunları kademelendirelim, her ne kadar “Büyükşehirlerde statü olarak köy kalmadı.” diyorsak da oralarda da yaşayan insanlar var, bu yapılan yanlıştan, işte köy sınırlarının da tutup mücavir alana, belediye sınırlarına dâhil edilmesinden dolayı şimdi sorunlar yaşayacağız. Bu vatandaşların sorununu nasıl çözeceğiz? Aceleye getirmeden bunların hepsine bakalım diye bundan dolayı söylüyoruz.

Şimdi, Aksu ilçemiz, bizim Kepez ilçemizdeki gecekonduların ötesinde, Aksu’da birçok tarım arazisi var. Vatandaş burayı kullanmış. Peki, bunların bedelleri ne olacak? Gidiyor “Defterdarlıktan, maliyeden birisi geldi baktı, şunu söyledi. Ee, bunun öbür köyle veya yanımızdaki arsayla alakası yok.” diyor. Bu konularda şeffaf olmak lazım. Hele hele, belirsizlik uzadıkça vatandaş şunu düşünüyor, diyor ki: “Ya, bunlar herhâlde seçime kadar bekletecekler, biz seçimde bu partiye oy verirsek bize o zaman tapuları verecekler.” Yani bir noktadan sonra oraya doğru gelmeye başlamış ve bize soruyorlar… Bu söylediklerimi ben söylemiyorum değerli arkadaşlar, Sayın Bakan. Bunu köylülerimiz bize soruyor. “Bu madem belliyse, rayiç bedeller olduysa her neyse, bize gelin açıklayın, biz de alabileceksek bakalım, krediden faydalanabileceksek faydalanalım ve bunun için de bizlere, mağdur durumda olan köylülere ve tarım arazisini kullananlara, çiftçilere bir kolaylık sağlayın.” diyorlar. Eğer, bunları yapamazsak yine adaletsizliğe yol açmış olacağız.

Kemer’de de aynı şekilde. Ben yazın gittiğimde arkadaşlar geldiler, toplandı köylüler, kasabadaki arkadaşlarımız, dediler ki… Elleriyle de gösterdiler, gittim gezdim. Birisi hemen denizin kenarında olan bir yer, öbür tarafta, taa yolun üst tarafında, dağın arasında olan bir yer, maalesef yukarıya biçilen fiyat aşağıdakinden daha fazla. Neye göre belirlendi? Maalesef belli değil. Yani gittiler, gösterdiler; kendim, bizatihi nezaret ettim. Dolayısıyla, bu konularda, hem rayiç bedellerin belirlenmesinde adaletli olmak lazım hem de şeffaf bir şekilde bunların hangi kriterlere göre belirlendiğini uzman heyet tarafından… Sayın Bakan biliyor, birtakım arazilerle ilgili değerlendirme olduğu zaman ilçelerde, illerde bir sürü komisyonlar kurulur. Sadece defterdarlıktan birisi gidip onu belirlemez. Değer tespit komisyonu kurulduğu zaman, o işlerle ilgilenen özel sektörden veya gidip de bir tane emlakçıya  sorup, oranın özelliklerini bilmeden “Efendim, burası kaça gider?” “Şu kadara.” “Yazalım.” Böyle bir mantık olmaz. Adaletli olamayız o zaman. Bu, demin söylemiş olduğum Antalya’nın Kepez’indeki gecekonduyla yaylada, Toroslardaki, Gündoğmuş’un, Akseki’nin köylerinin arkasındaki yaylalardakini ve İstanbul’da Boğaz’a nazır villaları eğer bir araya koyarsak, bunun sadece bu dünyada değil ahirette de hesabını veremeyiz. Onun için, gelin burada bir kategorize edelim, köyüne göre, kasabasına göre, büyüklüğüne göre, kullanılış amacına göre bunları farklı farklı koyalım ki hem o insanların hak sahibi olmasını, bir vatandaş olarak bu imkânlardan yararlanmalarını sağlayalım hem de yarın ahirette bunun hesabından kurtulalım.

Bir de son bir husus daha var. Bu çerçevede yapılan kentsel dönüşüm projeleri var değerli arkadaşlar. Ben Sayın Çevre ve Şehircilik Bakanına soru gönderdim ama süresi doldu, dolmak üzere, hâlâ bir cevap gelmedi. Antalya Kepez’de Kütükçü ve Göçerler mahallelerinde, Serik’te Töngüçlü, Manavgat’ta Kızılot ve Gündoğdu, Kaş’ta Bayındır bölgesi olmak üzere 5 tane proje alanı belirlemişler. Adalet ve Kalkınma Partisinin yöneticilerinin, milletvekillerinin açıklamaları oldu, ama Bakandan henüz bu projenin iptal edildiğine dair hiçbir cevap gelmedi.

Burada, Sayın Bakanın Hükûmetin temsilcisi olarak dikkatine sunuyorum. Sayın Bakanım, onları anladım da Manavgat’ın Kızılot ve Gündoğdu beldelerini de kentsel dönüşümün içine almış arkadaşlarımız. Şimdi, ben doğma büyüme Manavgatlıyım, çocukluğum oralarda geçti, o pamuk tarlalarını da bilirim. Bunlar daha yeni belde olmuş, şu anda kapanan beldelerimiz. Burada bir gecekondu falan, böyle bir kentsel dönüşüm yapacak yer yok. Ne var? Henüz bakir olan turizm alanları var, turizme açılabilecek yerler var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Lütfen, bunu yaparken o ortaya koymuş olduğunuz sosyal amaca da bakalım, sadece bütçeyi kapatma veya şehir rantları yaratma amacı olarak görmeyelim, bu ihtiyaç sahibi insanların ihtiyaçlarını gidermeye, mağduriyetlerini gidermeye yönelik bir düzenleme yapalım diyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Günal.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Vahap Seçer.

Şahsı adına da söz talebi olduğu için süresini ona göre düzenleyeceğim.

Buyurunuz efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA VAHAP SEÇER (Mersin) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

396 sıra sayılı Kanun Teklifi hakkında söz aldım. Orman alanlarını hazineye devredeceğiz ve satışını yapacağız ama bu alanlar Orman Bakanlığına ait alanlar. Sayın Bakan yok, ilgili bürokratlar yok.

6292 sayılı Kanun’da, 2/B alanlarından elde edilecek gelir zaten yüzde 90’ına kadar Çevre ve Şehircilik Bakanlığına verilmişti. Yani bu alanlar henüz tespit edilmeden, ölçülmeden, biçilmeden, hazine adına tescil edilmeden bir anlamda satışı gerçekleşmiş oldu. 6292 sayılı Yasa dokuz ay önce çıktı. Yine, ilgili komisyonda bunlar değerlendirildi, burada değerlendirmeler yapıldı. Muhalefet, bu şekliyle bu yasanın yasalaşması durumunda önemli sorunlar çıkacağını söyledi. Benden önce konuşan hatip arkadaşlarım da geriye dönük uyarılarıyla ilgili bazı örnekler verdi. Ne İsa’ya ne Musa’ya yarayan bir tasarı. Bakın, bu tasarı 26 Nisan 2012 tarihinde yürürlüğe girdi, 18-19 Nisan 2012 tarihlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşmeler yapıldı. Orada, konuşmamı bitirirken şöyle diyorum sizlere: Değerli arkadaşlarım, görüşmenin sonuna geldik. Bu kanun şahsen benim içime sinmedi. Dolayısıyla, bu düzenlemeye “Evet” oyu kullanamayacağız. Başta bütün grupların ortak fikirlerine hitap eden bir düzenleme olmuş olsaydı elbette ki bizler de bu kanun tasarısına “Evet” diyecektik. Biz, bu meselenin, özellikle bu tasarı içerisindeki temel sorun olan 2/B meselesinin çözülmesi taraftarıyız yani bir anlamda muhalefet olarak iktidara destek veriyoruz. Yalnız bu şekilde değil, bu tasarı böylece buradan geçecek biliyoruz ama bakın, bunun büyük sıkıntıları olacak. Bu meseleyle ilgili bütün sorunları bu tasarı çözmeyecek. Tekrar ediyorum, bu satış bedelleriyle bu araziler gerçek hak sahipleri tarafından alınamayacak. Umut ediyorum, önümüzdeki süreçte biz yanılırız. Gerçek hak sahipleri, hem 2/B alanlarında hem de üzerinde tarımsal faaliyet yapılan hazine arazilerinde bu alanları alırlar ama böyle olmayacak, tekrar söylüyorum.

Demek ki biz gerekli uyarımızı yapmışız muhalefet olarak. Bunu niye söylüyorum? Bu sorunun gerçekten toplumsal bir sorun olduğunu bundan dokuz ay önce yaptığımız görüşmelerde de söyledik. Sizlere şunu sorduk: “Ekonomik anlamda Hükûmetin bu sorunun çözümü neticesinde elde edeceği parayla ilgili mi bir tasarruf var, yoksa, gerçekten otuz yıl, kırk yıl, elli yıl, altmış yıl, cumhuriyet tarihi hatta daha öncesi yüz yıllık bir sorunu iktidar, muhalefet gerçekten hem toplum yararına…” Bu anlamda da tabii ki bu alanlar hepimizin, tüm milletimizin. Bu alanlar üzerinde faaliyette bulunan, ev yaptırmış, tarımsal faaliyet ya da hayvancılık yapan ya da sanayi tesisi kurmuş ya da villa kurmuş, site kurmuş… Neticede, hukuki olarak bunlar buraları işgal etmişler. Elbette ki bir denge kurmak gerekiyor ama yasal düzenlemeyi bir kereye mahsus yapalım ve bir daha dönüp ne Meclisin ne ilgili komisyonların mesaisini almayalım diye uğraşıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz, 6292 sayılı tasarı Komisyondan geldiğinde satış bedeli olarak rayiç bedelin yüzde 50’si belirlenmişti. Bu, orijinal metinde yüzde 70’ti. İktidar milletvekili arkadaşlarımız Komisyonda bu önergeye imza attılar, bu önergeyi desteklediler ve iktidar, muhalefet satış bedelini rayiç bedelin yüzde 50’si olarak belirledik. Ama buraya gelindi, burada ne hikmetse milletvekili arkadaşlarım Komisyonda verdiği karardan vazgeçtiler. Bakanın baskısıyla tekrar satış bedeli, rayiç bedelin yüzde 70’i noktasına geldi.

Önemli şikâyetler var. Birçok milletvekili arkadaşımın seçim bölgesinde 2/B arazileri var. Bu işten muzdarip, sorun sahibi olan arkadaşlarımız sorunları bir şekilde bize iletiyorlar, faks yoluyla iletiyorlar, mail atıyorlar ya da ziyaretlerimiz sırasında, karşılıklı sohbet sırasında iletiyorlar. Bakınız, temel sorun: 410 bin hektar mı 2/B alanı, yoksa, Sayın Canikli’nin dediği gibi bu rakam 330 bin hektar civarına mı düştü, yoksa Millî Emlak Genel Müdürümüzün en son tümü üzerindeki soru-yanıt bölümünde Sayın Bakana uzattığı rakam olan 282 bin hektar mı?

Şimdi, bir kere, bu işe başlarken yanlış başlamışız. Sona bırakacağımız işi başa almışız, başta bitireceğimiz işi sona bırakmışız. Yol almışız, satışa açmışız, talepleri alıyoruz. Alanlar belli değil, tespit edilememiş, gerçek rakamlar tespit edilememiş. Satış bedelleri belli değil çünkü rayiç bedel konusunda bir sırdır gidiyor. “Gelin kardeşim, mücavir alan sınırları içerisindeyse arsanız -hak sahiplerine- yatırın 2 bin lira, dışındaysa bin lira yatırın, müracaatınızı yapın. Şimdilik hele bir gidin bakalım.” Bir belirsizlik var.

Rayiç bedeller yüksek. Bunda Sayın Canikli’nin de çekincesi var çünkü kanun teklifini veren kendisi. Bu düzenlemeyle ilgili kanun teklifi sahibi şu şartı koşuyor: “Evet, ben bir düzenleme getiriyorum. 400 metrekareye kadar satış bedelini rayiç bedelin yüzde 50’si yapalım. Onun üzerinde yüzde 70 devam etsin ama rayiç bedeli gerçekten hakkanî olsun. Bunda çekincem var.” diyor. Şimdi, yine bir sıkıntı var yani bir işe çıkmışız, bir iş yapıyoruz ama bürokratın yaptığından siyasetçi emin değil, doğru mu yapıyor, yanlış mı yapıyor, hak sahibine satış bedelini tespit ederken ya da rayiç bedeli tespit ederken hakkani mi davranıyor, fazla mı yazıyor, eksik mi yazıyor bunu bilmiyoruz. Bu konunun çözülmesi lazım.

Şimdi, mevcut başvurulara bakıyorsunuz, toplam 577 bin taşınmaz     -Sayın Genel Müdürümüz yine Komisyonda bu bilgiyi verdi- 665 bin hak sahibi, 481 bin hak sahibi müracaatı. Bunun 34 bini iade ediyor, geri kalan kısmı da satın almak kaydıyla. Şimdi, demek oluyor ki toplamda hak sahiplerinin yüzde 70’i, 72’si, 73’ü başvuruda bulunmuş ama bu demek değildir ki bunların tamamı, bu taşınmazları satın alacak, hak sahiplerinin tamamı bunların satış bedellerine razı olacak ve bu arazileri alacak çünkü henüz ortada daha bir fiyat belli değil. Önemli sorunlar yaşanıyor. Bu nedenle de başvurular her ne kadar, dediğim gibi, yüzde 70’li rakamlara ulaşmışsa da rayiç bedeller konusunda endişeler devam ediyor.

Şimdi, niçin bu tasarıya ihtiyaç duyulduğunu Sayın Canikli açıkladı, dedi ki: “Bu düzenleme orman köylüsünün sorununu çözmez, ona bir katkı sunmaz ya da üzerinde tarımsal faaliyet yapılan 2/B arazilerinin sorunlarının çözümüne de katkı sunmaz.” Peki, neye katkı sunar? Bu, İstanbul’daki rantı yüksek, bedeli yüksek, değeri yüksek alanların sorunlarının çözümüne katkı sunar. Şimdi, burada diyoruz ki: Ya, adaletli olalım. Biz daha önce de önerge vermiştik, bundan dokuz ay önce bu yasa Meclisten geçerken de önerge vermiştik. Bunu, bütün sosyal sınıfları aynı görmeyelim, bunun sosyal boyutu var yani orman köylüsünü ayrı düşünmek lazım; üzerinde tarımsal faaliyet yapan ya da hayvancılık yapan üreticiyi farklı görmek lazım; üzerinde herhangi bir işletme kurmuş, atölye kurmuş, sanayi tesisi kurmuş, küçük, orta boy işletme kurmuş atölyeciyi, sanayiciyi, esnafı ayrı görmek lazım; üzerine lüks villa kondurmuş, tatil sitesi kurmuş, bundan milyon dolarlarca rant elde etmiş insanları ayrı görmek lazım. Şimdi, bu düzenleme hakka, hukuka uygun bir düzenleme olmaktan çıkıyor.

İstanbul’da -Sayın Canikli’nin ifadesi- Beykoz’da, Ümraniye’de, Sarıyer’de 2/B alanlarının yoğun olduğu bölgede 400 metrekarenin altındaki parsel sayısı toplam parsel sayısının yüzde 70’i ya da biraz üzeri, 115 bin adet, Sayın Genel Müdür az önce söyledi. Peki, bu hak sahiplerinin gelir durumu ne? Aylık 2.000-2.500 lira civarında. Peki, bu taşınmazların değeri ne? Metrekaresine göre milyon dolar seviyelerine ulaşan rakamları görebilirsiniz. Boğaz’ın kıyısında, Boğaz’ın manzaralı bölgelerinde, Boğaz’ın eteklerinde… Bakın, demek ki hâlâ toplam kesinde 410 bin mi, 330 bin mi, 282 bin mi, kaç bin hektar olduğu belli olmayan 2/B alanlarının yaklaşık olarak yüzde 2’si, yüzde 3’ü için çözüm buluyoruz.

Peki, asıl bizim sorunumuz ne? Siyaset kurumunun çözmesi gereken ne? İstanbul’daki zengin vatandaşın sorununu çözmek değil. Elbette orada orta gelirli, yoksul vatandaşlarımızın da…  Bundan kırk yıl önce, elli yıl önce, altmış yıl önce adamcağız gitmiş oraya bir dam yapmış oturuyor, onların sorununu çözelim, başımız üzerine. Ama, diğer tarafta, benim seçim bölgem Mersin’de, Aydıncık’ta, Bozyazı’da, Erdemli’de 1 bin metrekare, 2 bin metrekare, 3 bin metrekare adam sera yapmış. Az önce Seyfettin Bey’in söylediği gibi taşı temizlemiş, taşın suyunu çıkartmış, emeğiyle, çoluğuyla çocuğuyla, eşiyle, annesiyle babasıyla kendine 3 bin-5 bin metrekare alan açmış, burada tarımsal üretim yapıyor. Zaten az önceki konuşmasında Sayın Tarım Bakanı da ifade etti sözlü sorulara cevap verirken, “Ben Türkiye’de tarımın bütün sorunlarını çözdüğümü iddia etmiyorum, elbette ki cennet değil tarım sektörü.” ama kendince, tabii ki bütün görüşlere saygı duyarım, “Birçok sorunu” çözdüm.” diyor ama şunu da itiraf ediyor: “Tarım sektörü sorunlar yaşıyor. Peki, bu düzenlemeyi getirirken 2/B alanlarında, tarım sektöründe mağduriyet yaşayan bu insanların sorununu çözmek niye aklınıza gelmiyor da İstanbul’daki seçmenlerin sorununu çözmek aklınıza geliyor. Elinizi vicdanınıza koyunuz… Önergelerimiz olacak bu konuyla ilgili, orman köylüsü var, Türkiye’de 7 milyon orman köylüsü var. Nasıl geçindiğini sizler benden daha iyi biliyorsunuz; Karadeniz milletvekilleri var, Akdeniz milletvekilleri var, Ege milletvekilleri var. Bırakın aylık 200 lira, 2.500 lira geliri, bu insanların aylık 2 yüz lira, 250 lira geliri yok arkadaşlar.

7 milyon, orman içinde, orman kıyısında yaşayan insanlardan bahsediyoruz. Niçin bir sorunu çözerken ayakları yere basan işler yapmıyoruz da… Dünyanın hangi Parlamentosunda bu kadar yasa yapılır yahu! Dokuz ay önce yaptığınız yasa bugün tekrar önümüze geliyor? Biz söylüyoruz, biz duyuyoruz! Dediğim dedik çaldığım düdük, işte geliyor sonuç buraya dayanıyor. Yine çözmeyecek, yine sorunlar olacak, yine hak sahipleri gidecek, müracaat edecek, rayiç bedeller belirlenecek, ondan sonra da yine kıyamet kopacak “Bizi perişan ettiniz, 10 liralık arsamıza, 10 liralık taşınmazımıza 20 lira bedel biçtiniz, bir yasal düzenleme yapın.” diyecekler. Tabii, önümüzde seçimler var, siz de bu işten rahatsız olacaksınız. Yerel seçimler var, Cumhurbaşkanlığı seçimi var, akabinde genel seçimler var, bir seçim sürecine giriyor Türkiye. E, tabii ki milyonlarca insanın sorunu yarın önümüze geldiği zaman sizi de rahatsız edecek, bizi de rahatsız edecek, varsın geriden tekrar bu konuda çalışmalar yapalım, düzenlemeler yapalım.

Elbette, bu yasal düzenleme, reddettiğimiz bir yasal düzenleme değil ancak az önce bahsettiğim nedenlerden dolayı eksik bir düzenleme. Ayrıca, hazine arazileri var, sadece 2/B alanları değil, az önce Sayın Şandır söyledi bunu. Üzerinde yine tarım yapılan, tarımsal faaliyete konu olan hazine arazileri var. Bu satış koşullarına göre onların da satış bedeli belirlendi, 927 bin hektar alan. Burada insanlar üretim yapıyor, çiftçilik yapıyor, hayvancılık yapıyor. Üreticinin durumu kötüyse, tarım sektörünün durumu kötüyse, bu insanlar, bu bedelleri nasıl ödeyecek merak ediyorum.

Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Seçer.

Şahsı adına Mersin Milletvekili Mehmet Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Şandır.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; maalesef, bir şekil şartını yerine getiriyoruz, yoksa bir müzakere falan yaptığımız yok. Meselenin sahibi yok, ilgilisi yok ne kadar konuşursak konuşalım. Yani biraz önce Sayın Vahap Seçer, daha önce konuşan arkadaşlarımız çok önemli şeyler söyledi. Ben inanıyorum ki konuyla ilgili olan sayın milletvekillerimizin birçoğu da bu söylenenlerin çoğuna katılıyor. Ama, gelin bir milim düzeltelim şu işi, imkânı yok çünkü bu işin muhatabı burada değil, sahibi burada değil. Bu sebeple, bir şekil şartını yerine getiriyoruz. Gecenin bu saatinde maalesef birbirimizi yoruyoruz. Ancak bilesiniz ki bu kanun çok sayıda vatandaşımızı ilgilendiriyor. Ben inanıyorum ki bilgisayarı olmayan bile bilgisayarı olan komşusuna gitti, bilgisayar üzerinden, İnternet üzerinden bugün bizleri izliyorlar çünkü bu konu bugünün konusu değil.

Sayın Orman Genel Müdürümüz de biliyor ki özellikle dar gelirli kırsal kesimde, orman içinde ve kenarındaki vatandaşlarımızın kullandıkları bu arazilerle ilgili, demin Sayın Canikli’nin çok talihsiz bir beyanı oldu “işgalci” dedi, haksızlık yaptı, öyle değil. Bunlar bu arazileri tırnaklarıyla imar etmişler, ekonomiye kazandırmışlar, çoluk çocuklarını -rızkı- geçindiriyorlar.

Değerli milletvekilleri, millet olmasa ne devlet olur ne vatan olur. Siz bu milleti suçlama hakkına sahip değilsiniz. Evet “Milletin geri kalanının hakkını savunuyoruz.” falan diyorsunuz ama yani o dağın başında o toprakları işleyerek geçimini sağlamaya çalışıp, şehirlere yük olmadan orada yaşamakta ısrar eden insanlara ”işgalci” derseniz yanlış olur, yanlış olmuştur. Ben, inanıyorum ki Sayın Canikli de bu maksatla söylemedi ama yanlış oldu, bana göre vatandaşımız bu konuda haksızlığa uğradı.

Değerli arkadaşlar, gelin, doğruyu yapalım. Niye 400 metrekareye yüzde 50 rayiç bedelini indiriyoruz? Yani devlet bu kadar âciz mi ya? Bu kadar muhtaç duruma mı düştünüz? Devletinizin memurunun maaşını ödeyemiyor musunuz da böyle dar gelirli insanların vereceği üç kuruş paraya tenezzül mü ediyorsunuz arkadaşlar? Gelin, bunun tamamını yüzde 50’ye indirelim, zaten öyle geldi Hükumetten, nereden kim karıştırsa yüzde 70’e çıkar. E, şimdi 400 metrekare için yüzde 50’e indiriyorsunuz gerisi gene yüzde 70’te olacak. Kime rüşvet veriyorsunuz?

Değerli arkadaşlar, benim bir endişem var. Bakın, bu değerli bulduğunuz yerlerdeki 2/B arazilerinin satışa konu olan arazileri vatandaşın elinden çıktı. Artık rantiyecinin veya emlakçıların eline geçti. Siz onlara böyle yüzde 20’lik bir indirim yaparak bir ilave rant mı çıkartıyorsunuz? Bakın, bu suçlama altında kalırsınız, bunu yarın meydanlarda kullanırız biz. Gelin, bunu genelleyelim. Toros dağlarında veya tarımda kullanılan arazilerde sınır da koymayın ya. Yani ne yapacaksınız değerli arkadaşlar, mekân önemli, mekâna bir prim verelim ama üretimde kullanılan hazine arazilerinin, 2/B arazilerinin sahiplerine daha fazla imkân tanımak lazım. Ya, onlar yüzde 25’e indirelim. Adam tarımda kullanıyor, adam üretimde kullanıyor, ödüllendirmek gerekir ama inat ediyorsunuz, alamıyorsunuz da. Bakın, bir yıla yaklaştı satamadınız, iktidarınız on yıla yaklaştı çözemediniz. Dolayısıyla, yanlış yapıyorsunuz.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak diyoruz ki özellikle orman içi ve kenarı köylerinden hiçbir bedel alınmasın özellikle tarımda kullanılan arazilerin kullanımından daha düşük bedeller alınsın. Mülkiyeti verilsin, tapusu verilsin önemlidir ama benim daha önemli söylediğim bir şey var. Biraz önce sordum, bölük pörçük rakamlar söylediler. Ben biliyorum o rakamları yani milyonun üzerinde insan -çok uzun yıllar devam eden- devletle ihtilaflı, hısım değil hasım olmuş. Gelin, bu davaları bitirelim; gelin, idareyle vatandaşın arasındaki bu davaları bitirecek, özellikle bu tapu iptal davalarını bitirecek bir düzenleme yapalım. Affetmeyelim, af orman sınırlarını sıkıntıya sokar. Ormancı olarak benim orman affı istemek gibi bir yanlışım olmaz ama burada öyle düzenlemeler yaptık ki devletle vatandaş arasındaki barışı sağladık. Gelin, bu konuda da sağlayalım diyorum. Bence bu kanun maalesef yanlış tanzim edilmiştir, eksik tanzim edilmiştir. Tekrar önünüze gelecektir, haberiniz olsun.

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Şandır.

Soru-cevap bölümüne geçiyoruz.

Sayın Demiröz…

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, birinci turda soruma yanıt alamadım ama buna yanıt alacağımı düşünerek şunu sormak istiyorum: Bu 6292 sayılı Yasa çıktıktan sonra araziler, parseller, TOKİ, büyükşehir ve şehir belediyeleri ile ilçe belediyelerine gönderilmiş, belediyelerin, TOKİ’lerin buradaki bu arazileri incelemesi sağlanmıştır. Şunun için: Eğer bu araziler TOKİ ve belediye tarafından beğenildiği takdirde satıştan çıkarılacaktır. Bu, Türkiye'nin her tarafında mı yapılmıştır? Hangi illerde, hangi ilçelerde yapılmıştır? Bu konuda bilgi verirseniz sevinirim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Demiröz.

Sayın Akar…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan, “Taksitli satışlarda satış bedelinin yüzde 10’u yazılı tebligat tarihinden itibaren en geç üç ay içinde, kalanı ise belediye ve mücavir alan sınırları içinde en fazla üç yılda 6 eşit taksitte, belediye ve mücavir alan sınırları dışında ise en fazla dört yılda 8 eşit taksitte öder.” diyorsunuz. Çıkarmış olduğunuz Büyükşehir Yasası ile 16.042 köyü mahalle hâline dönüştürdünüz ve belediye sınırları içine aldınız. Şimdi, bu mahallelerde oturan vatandaşlar kanun çıktığında dört yılda taksit ödeme şansına sahipken bu üç yıla düştü, bu yasal bir haktı. Bunu nasıl çözeceksiniz?

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akar.

Sayın Yılmaz…

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, bu 400 metrekarelerle ilgili bir durum tespitiniz var mı illere göre, varsa eğer Adana ilimizde 400 metrekarenin altında ne kadar parsel vardır? Bu müracaat sürelerini tekrar uzatmayı düşünüyor musunuz? Hâlâ, anladığım kadarıyla 200 binin üzerinde müracaat etmeyen vatandaşımız var, 26 Şubat tahmin ediyorum son, bunu tekrar uzatmayı düşünüyor musunuz? Bu müracaat tarihine kadar müracaat etmeyenlerle ilgili ne gibi işlem yapmayı düşünüyorsunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.

Sayın Şandır…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Teşekkür ederim.

Sayın Bakanım, bu 2/B arazilerinin değerlendirilmesi, orman içinde ve bitişiğindeki köyler halkının kalkındırılması için, yararlanması için kullanılabileceği Anayasa’nın 170’inci maddesine göre amir bir hükümdür. Anayasa’nın bu maddesi değişmeden bu arazilerin satışından elde edilen gelirin bir başka yerde kullanılması Anayasa’ya aykırıdır; bunu daha önce birçok defa söyledik. Şimdi hatırlatmamım sebebi bu yeni yaptığınız düzenlemeyle 8 milyona yaklaşan ve gerçekten, toplumun en alt düzeyde gelirine sahip orman içi köylüleri için ilave bir fayda, ilave bir katkı vermeyi düşünüyor musunuz veya düşünür müsünüz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Şandır.

Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, 400 metrekarenin altında bulunan arsaların sadece İstanbul’da sayısı nedir? Son bir yıl içerisinde büyük bir arsanın hissedarlar başına 400’er metrekare bölünmesiyle oluşturulmuş yeni kooperatif yerleri var mıdır? Söz konusu arsalar üzerinde hâlen villa olarak tanımlanatanımlanacak yapılar mevcut mudur? Varsa bunların sayıları ne kadardır?

Bir de Kütahya ilinde 400 metrekarenin altında bu düzenlemeden yararlanacak kişilerin sayısı ne kadardır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Işık.

Buyurunuz Sayın Bakan.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Teşekkür ederim kan.

Şimdi, 3 alanda TOKİ ve büyükşehir belediyesi, ilçe belediyesi çalışması söz konusu birlikte. Bir tanesi, İstanbul ili Beykoz ilçesi; diğeri, İstanbul Büyükşehir Belediyesinde Çekmeköy, Şişli, Pendik, Arnavutköy ve Eyüp ilçelerinde proje alanı olarak ilan edilen alanlarda çalışma var; bir de TOKİ tarafından İstanbul, Hatay, Bursa, Muğla, Kocaeli, Sakarya, Samsun ve Antalya’da yine proje alanı ilan edilmiş bölgeler var. Bu alanlarda da 15.150 adet 2/B taşınmazı bulunmakta, bu alanlar üzerinde şu ana kadar çalışmalar söz konusu.

“Büyükşehir Yasası ile durum değişecek mi, ne olacak?” diye bir soru yöneltildi. Tabii, büyükşehir yasamızın, biliyorsunuz seçimlerle birlikte genel anlamda hükümleri yürürlüğe girecek, özellikle statülerdeki değişiklikler seçimlerle birlikte gerçekleşmiş olacak. Dolayısıyla, bu yasayı etkilemeyeceğini düşünüyoruz. Şu anda köy statüsünde olan alanlar 2/B Yasası çerçevesinde yine köy statüsünden yararlanacaklar, daha sonra büyükşehir kanunu devreye girmiş olacak. Dolayısıyla, burada herhangi bir sorun, sıkıntı şu an itibarıyla görmüyoruz.

Sayın Yılmaz, bu illere göre durumu sordu. Yine, Sayın Işık’ın benzer nitelikte İstanbul için, Adana için soruları oldu, Kütahya için soruları olmuştu. Türkiye geneli için elimizde rakam var, şu an itibarıyla 115 bin adet görünüyor, 400 metrekare altındaki alan 115 bin civarında gözüküyor. Bütün illerle ilgili maalesef şu anda bir veri veremiyor arkadaşlarımız ama İstanbul için yaklaşık bir veri verebiliyorlar, o da 36 bin civarında.

ALİ ÖZ (Mersin) – Sayın Bakan, bakın, AKP önerge veriyor önerge!

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – 36 bin civarında taşınmaz olduğu görünüyor İstanbul için, yani bu 115 binin 36 bin civarındaki...

ALİ ÖZ (Mersin) – İstanbul’dan bahsetmiyor, önerge veriyor AKP Grubu!

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Ama arkadaşlarımız biraz daha detaylı bir çalışmayla bu sorulara cevap verebilirlerse memnun oluruz.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Bakanım, soru o değil, soru o değil efendim.

Bir şey yapılıyor, bakınız, yani 400 metrekareye getirdiğiniz indirim bir önergeyle binlerce 400 metrekareye…

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – 400 metrekareye bölünür… Bakın, bunun önergesi gelecek şimdi.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Hayır, tam aksine onun kötüye kullanımını engellemeye dönük bir önerge hazırlanıyor. Özellikle devirlerden, arazinin bölünmesinden kaynaklanabilecek birtakım sakıncalar olabilecekse veya hukuki birtakım belirsizlikler olabilir diye düşünüldüğü için bir önergeyle daha belirgin hâle getiriyoruz ve o tür yanlış birtakım uygulamaların da önüne geçmeye çalışacağız inşallah. Yani orada daha belirgin hâle getiriyoruz hadiseyi ve yanlış uygulamaların önüne geçecek bir düzenleme yapıyoruz.

Yine Sayın Şandır’ın gelirlerle ilgili bir sorusu vardı. 6292 sayılı Kanun’a göre orman köylülerinin desteklenmesi de bu çerçevede zaten kapsam içinde olan alanlardan bir tanesi yani buradan elde edilecek gelirler çeşitli şekillerde kullanılacak. Tabii, orman köylülerimizin yararına da kullanılacak. Fakat burada şunu da tespit etmemiz lazım: Orman alanları tüm milletin malı, bütün milletin, aslında devletin ortak malı. Bu çerçevede bütün milletin ihtiyaçları da dikkate alınarak, gözetilerek bu gelirlerimiz de değerlendirilecek.

“Müracaat süresi uzatılacak mı?” diye bir soru oldu. Müracaat süresi uzatılmayacak, bunu çok açık bir dille ifade ediyoruz. Vatandaşlarımız lütfen bu Şubat 26’ya kadar bu süreyi değerlendirsinler; aksi takdirde, bu yasayla getirilen hak sahipliğini kaybetmiş duruma düşecekler, zarara uğrayacaklar, hukuki haklarına kavuşamayacaklar. Dolayısıyla, hep birlikte vatandaşlarımızı bu 26 Şubata kadar başvurmaya teşvik etmeliyiz. Bundan sonra herhangi bir uzatma olmayacak.

Sayın Şandır’ın sorularına cevap vermiştik.

Evet, zannediyorum, genel anlamda sorulara cevap ermiş olduk.

Teşekkür ediyorum.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Benim soruma cevap vermediniz Sayın Bakan.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Sizinki… Bu büyükşehirle ilgili sormuştunuz, ona cevap verdim. Yani o etkilemeyecek durumu, daha sonra seçimlerle birlikte o söz konusu olacak, hâlbuki 2/B uygulamamız ondan önce gerçekleşmiş olacak dolayısıyla o durumu etkilemeyeceğine inanıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 23.46


DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 00.05

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa HAMARAT (Ordu)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 58’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

396 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 30 Ocak 2013 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 00.06