DÖNEM: 24 CİLT: 41 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
58’inci Birleşim
29 Ocak 2013 Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMA
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul
Milletvekili Gürsoy Erol’un, ekmek israfının önlenmesine ilişkin gündem dışı
konuşması ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
2.- Denizli
Milletvekili Emin Haluk Ayhan’ın, enerji sektörünün sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Antalya
Milletvekili Osman Kaptan’ın, Antalya’da yaşanan ve yaşanmakta olan sel
felaketlerine ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, 28 Ocak Misakımillî’nin kabulü ile 29 Ocak Batı
Trakya Türklerinin Toplumsal Dayanışma ve Millî Direniş Günü’ne ve ocak ayında
PKK’nın saldırıları sonucu hayatını kaybeden 143 vatandaşımıza Allah’tan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
2.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, yağışlardan zarar gören Antalyalılara
geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ve Suudi Arabistan’a hayvan ihracatı
yapılacağı haberlerinin doğru olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
3.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, madencilerin Zonguldak’ta ve tüm ülkede
taşeronluğun kaldırılmasını istediklerine ilişkin açıklaması
4.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Sarp Sınır Kapısı’nda yaşanan sorunlara
ilişkin açıklaması
5.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Üsküdar ilçesinin bazı mahallelerinde yaşanan
imar sorununun çözülmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
6.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Donanma Komutanının istifası üzerine
Başbakanın yaptığı açıklamalara ilişkin açıklaması
7.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, esnaf ve sanatkârların ciddi ve acil çözüm
bekleyen sorunlarının sosyal sorunlara dönüşmekte olduğuna ilişkin açıklaması
8.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın, Kocaeli’deki kanser ölümlerinin önüne geçilmesi
için gerekli çalışmaların bir an önce yapılmasını beklediklerine ilişkin
açıklaması
9.- Antalya
Milletvekili Yusuf Ziya İrbeç’in, insan hayatı ve tarihî değerlerimizi risk
altında bırakmamak için Hükûmetin gerekli tedbirleri alması gerektiğine ilişkin
açıklaması
10.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Dini ve Sosyal Hizmet Vakfına ve
solculuğun ulvi ve ahlaki bir erdem olduğuna ilişkin açıklaması
11.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, bazı ilçelerdeki yargı çevresi
değişikliklerinin vatandaşları mağdur ettiğine ve bu kararların değişmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
12.- Muş
Milletvekili Demir Çelik’in, Şırnak’ta bir halı sahanın istinat duvarının
heyelan nedeniyle yıkılması sonucu hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet
dilediğine ve heyelan bölgesindeki evlerin boşaltılması nedeniyle mağdur olan
vatandaşların sorunlarının giderilmesini beklediklerine ilişkin açıklaması
13.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, İstihdamın Teşviki Kanunu’nun uygulama süresinin
31/12/2012 tarihinde sona ermesiyle büyük mağduriyetler yaşandığına ve bu
kanunun uygulamasının devam etmesi ya da benzer bir kanunun çıkarılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
14.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Şeker’in, Gaziantep’te hayvancılık yapan vatandaşların zor
durumda olduğuna ve tarımda sulama için kullanılan kuyulara sayaç bağlanmasını
doğru bulmadığına ilişkin açıklaması
15.- Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Sosyal Güvenlik Kanunu’ndan dolayı çok sayıda
esnafın mağdur olduğuna ve bu mağduriyetlerin giderilmesi için yasada birtakım
değişikliklerin yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
16.- Yozgat
Milletvekili Sadir Durmaz’ın, Yozgat çiftçisinin 2012 yılından kalan buğday
prim desteğinin ne zaman ödeneceğini öğrenmek istediğine ve Yozgat’ta et
kombinasında 11’inci aydan beri kesim yapılmadığına ilişkin açıklaması
17.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin Ankara
şubesine yapılan Maliye denetimi ve kesilen cezalarla ilgili bilgi almak
istediğine ilişkin açıklaması
18.- Bursa
Milletvekili Aykan Erdemir’in, AKP Hükûmetinin basın üzerindeki baskısının
sınır tanımadığına ve başka ülkelere de ulaştığına ilişkin açıklaması
19.- İzmir
Milletvekili Rıfat Sait’in, 29 Ocak Batı Trakya Türkleri Millî Direniş Günü’nün
25’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
20.- Amasya
Milletvekili Ramis Topal’ın, Amasya’da, Merzifon-Osmancık arasında D-100 kara
yolunda çalışmaların on yıldır devam ettiğine ve ne zaman tamamlanacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
21.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, zeytinyağı taban fiyatının düşük olması
sebebiyle üreticilerin zor durumda olduğuna ilişkin açıklaması
22.- Manisa
Milletvekili Sakine Öz’ün, Salihli’nin Beylikli ve Yeşilova köyleri arasındaki
köprünün sel nedeniyle yıkıldığına ve vatandaşların mağdur olduğuna ilişkin
açıklaması
23.- Bursa
Milletvekili Hakan Çavuşoğlu’nun, 29 Ocak Batı Trakya Türkleri Millî Direniş
Günü’nün 25’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
24.- İstanbul
Milletvekili Melda Onur’un, Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin’in kendisinin
sözleriyle ilgili ifadesine ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Bakanlar
Kurulunda görev alan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay, Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın
istifa ettiklerine ve istifalarının kabul edildiğine ve Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası'nın 109 ve 113'üncü maddeleri uyarınca Mardin Milletvekili Muammer
Güler’in İçişleri Bakanlığına, Adana Milletvekili Ömer Çelik’in Kültür ve
Turizm Bakanlığına, Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı’nın Millî Eğitim
Bakanlığına, Edirne Milletvekili Mehmet Müezzinoğlu’nun Sağlık Bakanlığına
atandıklarına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1092)
B) Önergeler
1.- Bitlis
Milletvekili Vahit Kiler’in, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu üyeliğinden
istifa ettiğine ilişkin önergesi (4/87)
2.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, (2/142) esas numaralı 4/11/1984 Tarihli ve
2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/88)
C) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 20 milletvekilinin, Kahramanmaraş’ta zeytin
yetiştiriciliği konusunda yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/482)
2.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya ve 22 milletvekilinin, Kamu Özel
Ortaklığı kapsamında yapılan projelerin uygulanabilirliği ve fayda-maliyet
analizlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/483)
3.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane ve 21 milletvekilinin, Kars Organize Sanayi
Bölgesi ve Küçük Sanayi Sitesinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/484)
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun,
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve arkadaşlarının, Türkiye'de iş
cinayetlerinin ve taşeronlaşmanın araştırılması ve durumun ortaya konulması, iş
cinayetlerinin engellenmesi amacıyla 14 Mart 2012 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin Genel
Kurulun 29 Ocak 2013 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- AK PARTİ
Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesine; Genel Kurulun 5, 12, 19 ve 26 Şubat 2013 Salı günkü
birleşimlerinde bir saat süreyle sözlü soruların görüşülmesini müteakip diğer
denetim konularının görüşülmeyerek gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin
görüşülmesine; 6, 13, 20, ve 27 Şubat 2013 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü
soruların görüşülmemesine ilişkin önerisi
VIII.-
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Almanya’daki Deniz Feneri davası ile ilgili bazı
iddialara ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/148) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
2.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, jokeylerin sorunlarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/699) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in
cevabı
3.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana ve ilçelerinde yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/751) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, TMO’nun açıkladığı buğday alım fiyatlarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/762) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Eker’in cevabı
5.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, 2011 yılındaki et, et ürünleri ve hayvan
ithalatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/782) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
6.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Macaristan’dan yapılan hayvan ve et ithaline
ilişkin sözlü soru önergesi (6/783) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Eker’in cevabı
7.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, TMO’nun buğday stokuna ilişkin sözlü soru
önergesi (6/787) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in
cevabı
8.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, sözleşmeli tarıma ilişkin sözlü soru önergesi
(6/788) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
9.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’taki arazi toplulaştırmalarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/792) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi
Eker’in cevabı
10.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, tarım ve tarıma dayalı sanayide kullanılan enerji
maliyetlerinin yüksekliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/793) ve Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
11.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta ve diğer illerde tarıma dayalı sanayi
için üretimin teşvik edilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/800) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
12.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Şaphane’de kurulmak istenen sülfürik asit tesisinin
tarımsal ürünlere etkisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/813) ve Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
13.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, çiftçilere yapılacak gübre ve yem desteklerine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/814) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Eker’in cevabı
14.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, TAR-GEL kapsamında mühendis ve veteriner hekim
istihdamına ilişkin sözlü soru önergesi (6/833) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
15.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın merkez birimlerinin tesis ve personel
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/847) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
16.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Altıntaş’taki birimlerinin tesis ve
personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/848) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
17.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Aslanapa’daki birimlerinin tesis ve
personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/849) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
18.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Çavdarhisar’daki birimlerinin tesis ve
personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/850) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
19.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Domaniç’teki birimlerinin tesis ve
personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/851) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
20.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Dumlupınar’daki birimlerinin tesis ve
personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/852) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
21.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Hisarcık’taki birimlerinin tesis ve
personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/853) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
22.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Emet’teki birimlerinin tesis ve personel
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/854) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
23.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Gediz’deki birimlerinin tesis ve personel
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/855) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
24.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Simav’daki birimlerinin tesis ve personel
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/856) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
25.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Şaphane’deki birimlerinin tesis ve
personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/857) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
26.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Pazarlar’daki birimlerinin tesis ve
personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/858) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
27.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Tavşanlı’daki birimlerinin tesis ve
personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/859) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
28.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, hububat üretiminin artırılmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/874) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Eker’in cevabı
29.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, et ithalatına ve hayvancılığın
teşvikine ilişkin sözlü soru önergesi (6/875) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
30.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Tokat’ta büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/879) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in
cevabı
31.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan’ın, Iğdır’da tarımın geliştirilmesine ve desteklenmesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/901) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Eker’in cevabı
32.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan’ın, Iğdır’da pancar ekiminin desteklenmesine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/904) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi
Eker’in cevabı
33.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan’ın, DAP destek kredilerine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/905) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
34.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Çatalca’da görülen hayvan ölümlerine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/923) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Eker’in cevabı
35.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça’nın, Nevşehir’de don nedeniyle zarar eden patates
üreticilerinin mağduriyetine ve alınan önlemlere ilişkin sözlü soru önergesi
(6/924) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
36.- Muğla
Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, sel felaketinden zarar gören arı
yetiştiricilerine yapılan yardımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/929) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
37.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, limon ve turunç üretimi,
ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/935) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
38.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yer fıstığı üretimi, ithalatı ve
ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/936) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
39.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, arpa üretimi ve ithalatına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/937) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Eker’in cevabı
40.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, üzüm üretimi, ithalatı ve
ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/938) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
41.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, tütün üretimi, ithalatı ve
ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/939) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
42.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, karpuz üretimi, ithalatı ve
ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/940) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
43.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, şeker pancarı üretimi, ithalatı
ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/941) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
44.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, incir üretimi, ithalatı ve
ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/942) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
45.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, şeftali üretimi, ithalatı ve
ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/943) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
46.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, elma üretimi, ithalatı ve
ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/944) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
47.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bal üretimi, ithalatı ve
ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/945) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
48.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, susam üretimi ve ithalatına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/946) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Eker’in cevabı
49.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bağ alanlarının genişletilmesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/948) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Eker’in cevabı
50.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, soya üretimi, ithalatı ve
ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/949) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
51.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ayçiçeği üretimi ve ithalatına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/951) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Eker’in cevabı
52.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, patates üretimi, ithalatı ve
ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/953) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
53.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, pamuk üretimi, ithalatı ve
ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/956) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
54.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, nohut üretimi, ithalatı ve
ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/958) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
55.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, mercimek üretimi ve ithalatına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/960) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Eker’in cevabı
56.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren mandalina ağacı
sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/961) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
57.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, limon üretimi, ithalatı ve
ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/962) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
58.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kuru soğan üretimi, ithalatı ve ihracatına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/963) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Eker’in cevabı
59.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kuru fasulye üretimi ve
ithalatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/964) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
60.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kayısı ve zerdali üretimi,
ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/965) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
61.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kavun üretimi, ithalatı ve
ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/966) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
62.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, portakal ve mandalina üretimi,
ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/967) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
63.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren portakal ağacı
sayısına ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/968) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
64.- Muğla
Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, sel felaketinden zarar gören narenciye
üreticilerine yapılan yardımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/969) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
65.- Yozgat
Milletvekili Sadir Durmaz’ın, kamu kurum ve kuruluşlarına KPSS puanı ile
yapılan personel alımlarında organik tarım mantarcılık ve tarımsal sulama
yönetimi bölümlerine kadro açılmamasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/979) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
66.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren badem ağacı sayısına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/999) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Eker’in cevabı
67.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, badem üretimine ve üretimin
artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1000) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
68.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren ceviz ağacı sayısına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1001) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
69.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, domates üretimi, ihracatı ve
üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1002) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
70.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme
Kurumu Başkanlığınca yapılan personel alım sınavıyla ilgili bazı iddialara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1003) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
71.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yem üreticilerinin sorunlarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1008) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
72.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren Antep fıstığı ağacı
sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1009) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
73.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, toplam kestane üretimi ve
üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1010) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
74.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, pamuk üretimine ve üretimin
artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1011) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
75.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, patates üretimine ve üretimin
artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1012) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
76.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, salatalık üretimine ve üretimin
artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1013) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
77.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, şeker pancarı üretimine ve
üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1014) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
78.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, tütün üretimine ve üretimin
artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1015) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
79.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren fındık ağacı
sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1016) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
80.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, fındık üretimine ve üretimin
artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1017) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
81.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren kayısı ve incir
ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1018) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
82.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren kestane ağacı
sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1019) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
83.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, antep fıstığı ve ceviz
üretimine, üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1020) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
84.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren elma ve şeftali
ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1021) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
85.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, süt inekçiliğine destek
verilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1022) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
86.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da hayvancılığın desteklenmesine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1053) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi
Eker’in cevabı
87.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, suni bal denetimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1081) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
88.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, 2010-2011 yıllarında hayvan sağlığı için
kullanılan antibiyotiklere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1082) ve Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
89.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’taki Tarım Kredi Kooperatiflerine borçlu
çiftçi sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1083) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
90.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, kayıt dışı gıda üretiminin denetimine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1084) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi
Eker’in cevabı
91.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Türk Gıda Kodeksine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1085) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
92.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, nişasta bazlı tatlandırıcı üretimine ve
kullanıldığı sektöre ilişkin sözlü soru önergesi (6/1086) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
93.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, eğitime tâbi tutulan çiftçi sayısına ve organik
tarım konusundaki eğitime ilişkin sözlü soru önergesi (6/1087) ve Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
94.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, 2010-2011 yıllarında yaş sebze meyve üretimi ve
ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1088) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
95.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, tarımsal sulamada kullanılan elektrik
fiyatlarında indirime gidilip gidilmeyeceğine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1089) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
96.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta sulama birliklerine borcu olan
çiftçilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1090) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
97.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, sertifikalı tohum kullanan çiftçi sayısına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1092) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi
Eker’in cevabı
98.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, et ithalatı ve hayvancılık
politikalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1100) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
99.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, süte karşı başlatılan aleyhte
kampanyaya ve süt tüketimini artırmaya ilişkin sözlü soru önergesi (6/1102) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
100.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, et fiyatlarında üretici ile
tüketici fiyatları arasındaki farka ilişkin sözlü soru önergesi (6/1103) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları
(1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal'ın; Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına
Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait
Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi ve 32 Milletvekilinin; Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu Raporu (2/1137, 2/739) (S. Sayısı: 396)
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, araç ve lojman tahsis edilen
bürokratlara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/12834)
2.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Antalya-Burdur-Isparta bölgesi elektrik
dağıtım ihalesine ve ihaleyi kazanan şirketlere ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/12881)
3.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Atatürk’ü anma ve millî bayramları kutlama
törenlerine katılımına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ’ın cevabı (7/13559)
4.- Mersin
Milletvekili Vahap Seçer’in, narenciye ürünlerinin tanıtımı için çekilen bir
reklam filmine ilişkin Başbakandan sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın
cevabı (7/14429)
5.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Şeker’in, okul kıyafetinde serbestliğin sektör
üreticilerine olumsuz etkisine ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/14443)
6.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Eurovision Şarkı Yarışması’na
katılım sağlanmamasına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın
cevabı (7/14480)
7.- İzmir
Milletvekili Aytun Çıray’ın, İzmir’de kaçak akaryakıtların sağlıksız koşullarda
bekletildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktar’ın cevabı (7/14541)
8.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, İzmir-Gaziemir’de eski bir kurşun döküm
fabrikasına ait atıklara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktar’ın cevabı (7/14542)
9.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, yabancılara taşınmaz satışı ile ilgili mevzuata ve
Manisa’da yabancılara taşınmaz satışına,
Yabancılara
taşınmaz satışı ile ilgili mevzuata ve ülkemizde yabancılara taşınmaz satışına,
Yabancılara
taşınmaz satışı ile ilgili mevzuata ve 2-B’li arazilerin yabancılara satışına,
Yabancılara
taşınmaz satışıyla ilgili verilere ve mütekabiliyet esasına,
2003-2012 yılları
arasında yabancılara taşınmaz satışına,
İlişkin soruları
ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/14543), (7/14544),
(7/14545), (7/14546), (7/14547)
10.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı istihdamla ilgili
verilere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/14682)
11.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın, Yuvacık Barajı’ndaki su miktarına ilişkin sorusu
ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/14718)
12.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça’nın, Balıkesir’in Dursunbey ilçesinde bir köydeki
göletin hizmete açılmasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlu’nun cevabı (7/14728)
13.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Elbistan’da tarım arazilerinin
sulama imkânlarına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı (7/14729)
14.- Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Bakanlık tarafından açılışı yapılan eserler
için harcanan tanıtım ve reklam giderlerine ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/14744)
15.- Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, bazı Orman Bölge Müdürlüklerinin çeşitli
harcamalarına,
Ankara Orman
Bölge Müdürüne,
İlişkin soruları
ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/14745), (7/14746)
16.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Özürlü Memur Seçme Sınavına ve
boş engelli kadrosuna ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın
cevabı (7/14820)
17.- Kastamonu
Milletvekili Emin Çınar’ın, Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde TOKİ tarafından
yapılması planlanan çalışmalara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/14892)
18.- Antalya
Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, Antalya’da yer alan bir bölgenin imar sorununa
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/14893)
19.- Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, kaçak yollarla ülkemize sokulmak istenirken
yakalanan ve el konulan mallara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı
Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/14971)
20.- Mardin
Milletvekili Erol Dora’nın, Turgutlu Çaldağı bölgesinde bir maden şirketine
ruhsat verilmesine ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlu’nun cevabı (7/15061)
21.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, emekli olan ve göreve yeni başlayan orman işçileri ile
orman işçisi ihtiyacına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlu’nun cevabı (7/15065)
22.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, odun dışı orman ürünleri ile ilgili çalışmalara
ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/15066)
23.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Osmaniye’de özel sektöre tahsis edilen
orman alanlarına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı (7/15069)
24.- Ağrı
Milletvekili Halil Aksoy’un, Ağrı’da meydana gelen orman yangınlarına ve
ağaçlandırma çalışmalarına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlu’nun cevabı (7/15070)
25.- Mersin Milletvekili
Ali Öz’ün, akaryakıt kaçakçılığı ile mücadeleye ilişkin sorusu ve Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı (7/15092)
26.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Ardanuç ilçesinde kurt ve ayı
saldırıları nedeniyle hayvanların telef olmasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/15347)
27.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından
kullanılan makam araçlarına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayan’ın cevabı (7/15374)
28.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, kiralama yoluyla kullanılan araçlar ile TBMM eski
başkanlarına tahsis edilen araçlara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/15378)
29.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2003-2012 yılları arasında örtülü ödenekten
yapılan harcamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ’ın cevabı (7/15411)
30.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2003-2012 yılları arasında
görevden alınan ve atanan bürokratlara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/15516)
31.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Bakanlığa yöneltilen soru
önergelerine ve bunların cevaplandırılmasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/15958)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.03’te açılarak altı oturum yaptı.
Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu, Konya’da yapılan yatırımlara,
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, Gazeteci Yazar Uğur Mumcu’nun
katledilmesinin 20’nci yıl dönümüne,
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, bakan onayı ve kararnameler
yoluyla Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenlere,
İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.
İzmir Milletvekili Oktay Vural, MHP Grubu olarak, 24 Ocak Gazeteci
Yazar Uğur Mumcu ile Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ın ölümlerinin yıl
dönümünde kendilerine Allah’tan rahmet dilediklerine ve Irak Tuzhurmatu’da
Türkmenlere yönelik yapılan saldırıyı kınadıklarına,
Iğdır Milletvekili Pervin Buldan, BDP Grubu olarak, 24 Ocak
Gazeteci Yazar Uğur Mumcu ve Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ın
katledilişlerinin yıl dönümünde Allah’tan rahmet dilediklerine, 25 Ocak HADEP
Silopi İlçe Başkanı Serdar Tanış ile yönetici Ebubekir Deniz’in kaybolmalarının
yıl dönümüne ve faili meçhul cinayetlerin Türkiye’nin kanayan bir yarası
olduğuna,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal, AK PARTİ Grubu olarak, 24
Ocak Gazeteci Yazar Uğur Mumcu’nun öldürülmesinin ve Diyarbakır Emniyet Müdürü
Gaffar Okkan ile 5 polis memurunun şehit edilmelerinin yıl dönümünde
kendilerini rahmetle andıklarına,
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, CHP Grubu olarak, 24
Ocak Gazeteci Yazar Uğur Mumcu’nun, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ın
ve siyaset adamı İsmail Cem’in ölüm yıl dönümlerinde rahmet ve şükranla andıklarına,
İlişkin birer açıklamada bulundular.
Oman Şûra Meclisi Başkanı Sheikh Khalid bin Hilal bin Naseer Al
Mawali’nin beraberinde bir Şûra Meclisi heyeti ile birlikte ülkemizi ziyaret
etmesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 23/01/2013 tarih ve
39 sayılı Kararı ile uygun bulunduğuna ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Hakkâri Milletvekili Adil Kurt ve 21 milletvekilinin, kamuoyunda
kızamık olarak bilinen subakut sklerozan panensefalit hastalığı ve bu
hastalığın tedavisiyle ilgili dünyadaki gelişmelerin (10/479),
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ve 19 milletvekilinin,
Güneydoğu Asya ve özellikle Çin sanayi ürünlerinin yerli sanayiye etkilerinin
(10/480),
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 23 milletvekilinin,
ilköğretim çağındaki çocukların yeterli ve dengeli beslenmeleri konusundaki
sorunların (10/481),
Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
CHP Grubunun, 22/01/2013 tarihinde Bolu Milletvekili Tanju Özcan
ve 22 milletvekilinin ülkemizdeki faili meçhul cinayetlerin ve arkasındaki
güçlerin aydınlatılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin (667 sıra no.lu), 24 Ocak 2013
Perşembe günkü (bugün) birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi yapılan görüşmelerden
sonra kabul edilmedi.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),
2’nci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporlarının (1/484) (S. Sayısı: 287),
4’üncü sırasında yer alan, Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu
Tasarısı ile Tokat Milletvekili Orhan
Düzgün'ün Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İstanbul Milletvekili Aydın Ağan Ayaydın'ın Askerlik Kanununa Bir Geçici Madde
Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Bülent Turan ve 34
Milletvekilinin, Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ve Millî Savunma Komisyonu Raporu’nun (1/730, 2/680, 2/1056, 2/1084) (S.
Sayısı: 394),
Görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından ertelendi.
3’üncü sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Ceza
Muhakemesi Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in; Hakkari Milletvekili
Adil Kurt'un; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in,
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ve
Adalet Komisyonu raporlarının (1/708, 2/240, 2/262, 2/373, 2/539, 2/934, 2/955,
2/956) (S. Sayısı: 365) görüşmeleri tamamlanarak yapılan açık oylamadan sonra
kabul edildi.
Bingöl Milletvekili İdris Baluken, Isparta Milletvekili S. Nevzat
Korkmaz’ın Barış ve Demokrasi Partisine,
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Muş Milletvekili
Sırrı Sakık’ın CHP Grubuna,
Iğdır Milletvekili Pervin Buldan, Bolu Milletvekili Tanju Özcan’ın
BDP Grubuna,
Bolu Milletvekili Tanju Özcan, Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın
şahsına,
İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Bolu Milletvekili Tanju
Özcan’ın BDP Grubuna,
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, İstanbul Milletvekili
Sırrı Süreyya Önder’in CHP Grubuna,
İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi’nin şahsına,
Sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Danışma Kurulunun, daha önce 25/1/2013 ve 26/1/2013 tarihlerinde
de çalışmasına karar verilen Genel Kurulun bu tarihlerde çalışmamasına ilişkin
önerisi kabul edildi.
Alınan karar gereğince, 29 Ocak 2013 Salı günü saat 15.00’te
toplanmak üzere 22.13’te birleşime son verildi.
Sadık YAKUT
Başkan
Vekili
Mine
LÖK BEYAZ Tanju
ÖZCAN
Diyarbakır Bolu
Kâtip Üye Kâtip
Üye
II.-
GELEN KâĞITLAR
No:
80
25 Ocak 2013 Cuma
Teklifler
1.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt'un; Yeraltı Suları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/1168) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji;
Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.01.2013)
2.- Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural'ın; Yeraltı Suları Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1169) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.01.2013)
3.- Konya Milletvekili Kerim
Özkul ve İzmir Milletvekili Ali Aşlık ile 12 Milletvekilinin; Yeraltı Suları
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1170) (Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Çevre ile Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.01.2013)
No:
81
28 Ocak 2013 Pazartesi
Tasarılar
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Libya Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/735) (Milli Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.01.2013)
2.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Aile, Kadın ve Çocuk
Politikaları Alanında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/736) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.01.2013)
3.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür Merkezlerinin
Kuruluşu, İşleyişi ve Faaliyetleri Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/737) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17.01.2013)
4.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/738) (Plan ve Bütçe; Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.01.2013)
5.- Federal Almanya
Cumhuriyeti Federal Savunma Bakanlığı, Fransa Cumhuriyeti Savunma Bakanı ve
Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı Arasında İmzalanan COBRA Topçu
Tespit Radarı 2013-2015 Arası Hizmet Desteği ile İlgili Mutabakat Muhtırasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/739) ( Milli Savunma
ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2013)
6.- Türkiye Cumhuriyeti ve
Ürdün Haşimi Krallığı Arasında Hükümlülerin Nakline Dair Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/740) (Adalet ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2013)
Teklifler
1.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar'ın; Türk Ceza Kanunu ve Türk Medeni Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/1171) (Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile
Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
2.- İzmir Milletvekili Aydın
Şengül ve Burdur Milletvekili Hasan Hami Yıldırım ile 13 Milletvekilinin;
Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1172) (Plan
ve Bütçe ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
3.- Kocaeli Milletvekili
Mehmet Hilal Kaplan'ın; Belediye Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/1173) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Plan ve Bütçe ile
İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.01.2013)
4.- Uşak Milletvekili Dilek
Akagün Yılmaz'ın; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1174) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.01.2013)
5.- Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/1175) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan
ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.01.2013)
6.- İzmir Milletvekili Ahmet
Kenan Tanrıkulu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural'ın; 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 64. Maddesinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1176) (Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.01.2013)
7.- Adana Milletvekili Ali
Halaman'ın; Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/1177) (Adalet ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.01.2013)
8.- Adana Milletvekili Ali
Halaman'ın; Türk Medeni Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/1178) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.01.2013)
No:
82
29 Ocak 2013 Salı
Tasarı
1.- İslam Kalkınma Bankası
Kuruluş Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/741) (Plan ve Bütçe; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.01.2013)
Teklifler
1.- Manisa Milletvekili Özgür
Özel'in; Yeraltı Suları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi (2/1179) (Çevre; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.01.2013)
2.- Kırşehir Milletvekili
Abdullah Çalışkan ve 10 Milletvekilinin; Yeraltı Suları Hakkında Kanun ile
Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1180)
(Adalet; Çevre; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.01.2013)
Tezkere
1.- Türk Silahlı Kuvvetleri
Deniz Unsurlarının; Korsanlık/Deniz Haydutluğu ve Silahlı Soygun Eylemleriyle
Mücadele Amacıyla Yürütülen Uluslararası Çabalara Destek Vermek Üzere, Gereği,
Kapsamı, Zamanı ve Süresi Hükümetçe Belirlenecek Şekilde Aden Körfezi, Somali
Karasuları ve Açıkları, Arap Denizi ve Mücavir Bölgelerde Görevlendirilmesi ve
Bununla İlgili Gerekli Düzenlemelerin Hükümet Tarafından Belirlenecek Esaslara
Göre Yapılması İçin Türkiye Büyük Millet Meclisinin 10.02.2009 Tarihli ve 934
Sayılı Kararıyla Hükümete Verilen ve 02.02.2010, 07.02.2011 ve 25.01.2012
Tarihli 956, 984 ve 1008 Sayılı Kararları ile Birer Yıl Uzatılan İzin Süresinin
Anayasanın 92’nci Maddesi Uyarınca 10.02.2013 Tarihinden İtibaren Bir Yıl Daha
Uzatılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/1091) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.01.2013)
Raporlar
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Meteoroloji Alanında
İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu
Raporları (1/694) (S. Sayısı: 397) (Dağıtma tarihi: 29.01.2013) (GÜNDEME)
2.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Hindistan Cumhuriyeti Hükümeti Gençlik Faaliyetleri ve Spor
Alanlarında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/696) (S. Sayısı: 398) (Dağıtma tarihi:
29.01.2013) (GÜNDEME)
3.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ormancılık Alanında
İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu
Raporları (1/703) (S. Sayısı: 399) (Dağıtma tarihi: 29.01.2013) (GÜNDEME)
4.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/678) (S. Sayısı: 400) (Dağıtma tarihi: 29.01.2013)
(GÜNDEME)
5.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile İtalya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Başta Terörizm ve Örgütlü
Suçlar Olmak Üzere Ağır Suçlarla Mücadelede İşbirliği Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/713) (S.
Sayısı: 401) (Dağıtma tarihi: 29.01.2013) (GÜNDEME)
6.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Habibe Kadiri Kız
Okullarının Kuruluşu ve Faaliyetlerine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/723) (S.
Sayısı: 402) (Dağıtma tarihi: 29.01.2013) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Viranşehir’de GAP Ağaçlandırma Projesine ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/2774) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.01.2013)
2.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, öğrencilere verilen burs ve kredilere ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/2775) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
3.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Kars’ın Susuz ilçesine bağlı iki köyün çeşitli sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2776) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.01.2013)
4.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Çıldır ilçesinin diş hekimi ve hemşire ihtiyacına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2777) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
5.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, Kars’ın otopark ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2778) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
6.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da karla mücadele için iş makinası ihtiyacına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2779) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
7.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, petrol boru hattının geçtiği bölgelere ucuz doğalgaz verilmesine
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/2780)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
8.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, Bakanlığın Ankara’daki taşınmazlarına ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından sözlü soru önergesi (6/2781) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
9.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri’nin, 2002-2012 yılları arasında Ankara’da restore edilen binalara
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/2782) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15.01.2013)
10.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Ankara’da madde bağımlılığı tedavisi gören kişilere ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2783) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
11.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2012 yılları arasında meydana gelen maden kazalarına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/2784)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
12.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2012 yılları arasındaki kaçak elektrik kullanımına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/2785)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
13.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Kars’taki iki köyün sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2786) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
14.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Kars’ın Susuz ilçesindeki iki köyün sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2787) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
15.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Kars’ın Susuz ilçesindeki bir köyün taşınmasına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2788) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
16.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, gıda denetimlerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2789) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
17.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, orman muhafaza memurluğuna bayanların alınmadığı iddiasına ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2790) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2013)
18.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Adana’nın Kozan ilçesindeki bir köy yolunun asfaltlanmasına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2791) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
19.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, akaryakıt kaçakçılığına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2792) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
20.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, açlık ve yoksulluk sınırı verilerine ilişkin Kalkınma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2793) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
21.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, termal turizme ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2794) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıaka’nın, Ankara’nın Sincan ilçesinde hizmet veren tiyatro ve sinema
salonlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16321) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15.01.2013)
2.- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıaka’nın, Ankara’nın Sincan ilçesindeki okullarla ilgili verilere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16322) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
3.- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıaka’nın, Sincan ilçesinin ulaşım sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/16323) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
4.- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıaka’nın, Sincan ilçesinin sorunlarına ve belediyenin faaliyetlerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16324) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
5.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz’ün, okullardaki serbest kıyafet uygulamasıyla ilgili şikayetlere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16325) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
6.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutan’ın, Hava Kuvvetleri Komutanlığından istifa eden personele ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16326) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
7.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutan’ın, Kara Kuvvetleri Komutanlığından istifa eden personele ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16327) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
8.- Antalya Milletvekili
Yıldıray Sapan’ın, 28 Şubat döneminde gerçekleşen MGK toplantılarının
zabıtlarının açıklanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16328)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
9.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutan’ın, 2003 yılından itibaren Deniz Kuvvetleri Komutanlığından istifa
eden veya sözleşmesini yenilemeyen askeri personele ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/16329) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
10.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, Üsküdar Belediyesinin borçları nedeniyle mülkiyetinde bulunan
dört camiyi Hazine’ye devrettiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/16330) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
11.- Hatay Milletvekili
Mevlüt Dudu’nun, Türkiye’nin Suriye için Vali atadığı iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16331) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
12.- Gaziantep Milletvekili
Mehmet Şeker’in, Suriyeli mülteciler aleyhine açılan davalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16332) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
13.- İstanbul Milletvekili
Haluk Eyidoğan’ın, TÜBİTAK’ın kitap satış listesindeki bazı yayınlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16333) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
14.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, 2002-2013 yıllarında trafik cezalarıyla ilgili verilere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16334) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
15.- Tokat Milletvekili Orhan
Düzgün’ün, YÖK tarafından bir rektöre soruşturma açılmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/16335) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
16.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, 2002-2012 yılları arasında silahlanma ile ilgili verilere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16336) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
17.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, yurtdışında vefat eden yurttaşların cenazelerinin nakillerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16337) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
18.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in, Bingöl’de ağır kış koşulları nedeniyle yaşanan sorunlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16338) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
19.- Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in, 2012 yılı Temmuz ayında yapılan polislik sınavına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16339) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
20.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu’nun, Karayolları Genel Müdürlüğünde hizmet alımı yoluyla görev
yapan işçilerin kadroya atanması talebine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/16340) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
21.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutan’ın, Abdullah Öcalan’ın cezaevindeki odasına televizyon tahsis
edilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16341) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2013)
22.- İstanbul Milletvekili
Osman Korutürk’ün, savunma alanında kurulan uluslararası bir şirkete ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16342) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
23.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Başbakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16343) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
24.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, isminin değiştirilmesi planlanan yerleşim yerlerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16344) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
25.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, açılan ve kapanan şirketlere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/16345) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
26.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Başbakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16346) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
27.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, enflasyon oranlarının hesaplanmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/16347) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
28.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, vatandaşların alım gücünün artırılmasına yönelik
çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16348) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.01.2013)
29.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, maaş listesine sansür uygulandığı iddiasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16349) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
30.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2003-2012 yılları arasında güvenlik güçlerinin
operasyonları sonucu ele geçirilen teröristlere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/16350) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
31.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, Kars’ın bir köyünün bazı sorunlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/16351) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
32.- İstanbul Milletvekili
Osman Oktay Ekşi’nin, Anadolu Ajansında çalışan ve emekli olan personele
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/16352)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
33.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Başbakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/16353)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
34.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Başbakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/16354)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
35.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Başbakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/16355)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
36.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Başbakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/16356)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
37.- Balıkesir Milletvekili
Namık Havutça’nın, Balıkesir’de meydana gelen doğal afetlere karşı alınan
önlemlere ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi
(7/16357) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
38.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Başbakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/16358)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
39.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Başbakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/16359)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
40.- Bursa Milletvekili Aykan
Erdemir’in, Diyanet İşleri Başkanlığının yurtdışı faaliyetlerine ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/16360)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
41.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Başbakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/16361)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
42.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Başbakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/16362) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.01.2013)
43.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesine ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/16363) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
44.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, Aleviliğe ve Cemevlerine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ)
yazılı soru önergesi (7/16364) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
45.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Ümraniye’deki cami ve mescitler ile buralarda çalışan din görevlilerine
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/16365)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
46.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk’ün, Abdullah Öcalan’ın cezaevindeki odasına televizyon tahsis
edilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/16366) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15.01.2013)
47.- Bursa Milletvekili Aykan
Erdemir’in, tutuklu öğrencilerin eğitim sorununa ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16367) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
48.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, 12 Eylül döneminde yapılan yargılamalara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16368) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
49.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair
Kanunun uygulanmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/16369)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
50.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından kiralanan gayrimenkullere
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/16370) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.01.2013)
51.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın, Mardin’de bir kişinin ifadesinin alınması işleminde anadilini
belge ile ispat etmesinin istenmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16371) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
52.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, son beş yıl içinde Osmaniye’de İdare ve Vergi
Mahkemelerine açılan davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16372) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
53.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutan’ın, Abdullah Öcalan’ın cezaevindeki odasına televizyon tahsis
edilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/16373) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.01.2013)
54.- İstanbul Milletvekili
Osman Oktay Ekşi’nin, Paris’te öldürülen terör örgütü üyesi üç kadına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/16374) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
55.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/16375) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
56.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/16376) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
57.- Kocaeli Milletvekili
Hurşit Güneş’in, engellilere hizmet veren bakım merkezlerine ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16377) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.01.2013)
58.- Muğla Milletvekili
Mehmet Erdoğan’ın, gazilik unvanı verilmeyen bir kişiye ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16378) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
59.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16379)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
60.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16380)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
61.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, boşanmalarda yaşanan artışa ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16381) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
62.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, eşi tarafından öldürülen bir kadının şikayetlerinin
dikkate alınmadığı iddialarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16382) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
63.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin
Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/16383) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2013)
64.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin
Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/16384) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2013)
65.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, TÜBİTAK’ın bazı yayınların basımını durdurduğu iddiasına ilişkin
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/16385)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
66.- Muş Milletvekili Demir
Çelik’in, TÜBİTAK tarafından basım ve satışı durdurulan kitaplara ilişkin
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/16386)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
67.- Ankara Milletvekili Ayşe
Gülsün Bilgehan’ın, TÜBİTAK’ın bazı kitapları satış listesinden kaldırdığı
iddiasına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16387) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
68.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/16388)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
69.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/16389)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
70.- Uşak Milletvekili Dilek
Akagün Yılmaz’ın, Zonguldak’ta maden ocağında yaşanan kazaya ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16390) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.01.2013)
71.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, bir hastanın TC kimlik numarası ile başka bir kişinin muayene
olması sonucu yaşadığı mağduriyetle ilgili verilen soru önergesinin cevabına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16391)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
72.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, SGK tarafından kişisel verilerle ilgili bir düzenlemenin
değiştirilmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16392) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
73.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel’in, Türkiye Taş Kömürü Kurumu tarafından çıkarılan bir
genelgeye ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16393) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
74.- Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibek’in, geçici statü ile çalıştırılan işçilere ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16394) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2013)
75.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, ÖMSS kapsamında alınacak engelli personele ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16395) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2013)
76.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16396)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
77.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16397)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
78.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, emeklilik yaşına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16398) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
79.- Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplan’ın, KKTC’de emekli maaşı kesilen bir vatandaşa ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16399) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2013)
80.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, gerçekleştirilecek bir açılış töreninin
maliyetine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16400)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
81.- Kırklareli Milletvekili
Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, İğneada Beğendikte planlanan termik santralle
ilgili iki Bakanlıktan farklı açıklamalar geldiği iddialarına ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16401) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
82.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, son on yılda bankalarca ipotek tesis edilen tarım arazilerine
ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16402)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
83.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin
Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16403) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2013)
84.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin
Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/16404) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2013)
85.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Gümüşhane’nin bir köyünde altın üretimi yapan bir şirketle
ilgili iddialara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16405) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
86.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu’nun, 2012 yılında İLBANK tarafından belediye ve il özel
idarelerine ayrılan paya ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16406) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
87.- İstanbul Milletvekili
Osman Oktay Ekşi’nin, Paris’te öldürülen terör örgütü üyesi üç kadına ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16407) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
88.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16408) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
89.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16409) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
90.- Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplan’ın, KKTC’de emekli maaşı kesilen bir vatandaşa ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16410) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
91.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin
Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/16411) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
92.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin
Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/16412) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
93.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin’in, Türkiye Taş Kömürü Kurumu tarafından çıkarılan yeni bir
genelgenin yürürlükten kaldırılmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16413) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
94.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolat’ın, lisanslarının geç verilmesi nedeniyle ceza alan
akaryakıt bayilerinin cezalarının affedilmesine ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16414) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
95.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel’in, Türkiye Taş Kömürü Kurumuna bağlı müesseselerde
çalışan işçilere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16415) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
96.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutan’ın, Deriner Barajının enerji üretmeye başlamadığı iddiasına ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16416) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.01.2013)
97.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz’ün, Manisa’daki enerji şirketlerinde çalışan işçilerin sorunlarına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16417)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
98.- İstanbul Milletvekili
Süleyman Çelebi’nin, Türkiye Taşkömürü Kurumu tarafından yayımlanan bir genelgeye
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16418)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
99.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Trabzon’da yaşanan elektrik kesintilerine ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16419) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.01.2013)
100.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16420) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.01.2013)
101.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16421) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.01.2013)
102.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in, Bingöl’de yaşanan elektrik ve doğalgaz sorununa ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16422) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.01.2013)
103.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, özelleştirilmesi planlanan spor tesislerine
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/16423) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15.01.2013)
104.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/16424) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2013)
105.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/16425) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2013)
106.- Ordu Milletvekili İdris
Yıldız’ın, Ordu Devlet Hastanesinde hastalara bozuk yiyecekler verildiği
iddiasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16426) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
107.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, Suriyeli mülteciler için açılan buğday ihalesine ve Türkiye’nin
buğday savaş stokuna ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16427) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
108.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, borç ve kredilerini ödeyemeyen çiftçilere ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16428) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
109.- Adıyaman Milletvekili
Salih Fırat’ın, et fiyatlarının düşürülmesine yönelik çalışmalara ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16429) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.01.2013)
110.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, 2002-2012 yıllarında su baskınları neticesinde zarar
gören tarım arazilerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16430) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
111.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16431)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
112.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16432)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
113.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından kiralanan hizmet binalarına
ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/16433) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15.01.2013)
114.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Hopa ilçesine serbest bölge kurulmasına ilişkin Gümrük ve
Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/16434) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
115.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, hibe yoluyla taşıt alımının Bakanlık bütçesine girmesine ilişkin
Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/16435) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.01.2013)
116.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Bakanlığın tayın bedeli verilmesine yönelik uygulamalarına
ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/16436) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15.01.2013)
117.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, kaçakçılık ve uyuşturucu ile mücadelede uygulanan politikaların
yetersiz kaldığı iddialarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16437) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
118.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Bakanlığa bağlı bazı müdürlüklerdeki atamalara ve çalışanların
sorunlarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/16438)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
119.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, gümrük muhafaza memurlarının sorunlarına ilişkin Gümrük ve
Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/16439) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
120.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin
Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/16440) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2013)
121.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin
Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/16441) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2013)
122.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından kiralanan hizmet binalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16442) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.01.2013)
123.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, Sincan Belediyesinin gayrimenkullerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16443) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
124.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’daki arıtma tesislerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16444) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
125.- Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova’nın, Kadın Sığınma Evleri Projesi kapsamında yer alan illere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16445) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.01.2013)
126.- Ankara Milletvekili
Levent Gök’ün, Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde kaldırılan otobüs hatlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16446) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
127.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Jandarma Genel Komutanlığından istifa eden personele
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16447) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.01.2013)
128.- Bursa Milletvekili
Aykan Erdemir’in, 2009 Yerel Seçimlerinden bugüne Bursa Büyükşehir ve ilçe
belediyelerinin kardeş kent başvurularına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16448) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
129.- İstanbul Milletvekili
Süleyman Çelebi’nin, sendika kurmak isteyen emniyet görevlilerine soruşturma
açıldığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16449)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
130.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, toplatma kararı yürürlükten kaldırılan yayınlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16450) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.01.2013)
131.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, adres değişikliğini bildirmeyenlere uygulanan cezalara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16451) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
132.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın, Şanlıurfa’da 1992-1997 yılları arasında işlenen faili meçhul
cinayetlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16452)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
133.- Kastamonu Milletvekili
Emin Çınar’ın, Kastamonu’daki köylerin yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16453) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
134.- Kastamonu Milletvekili
Emin Çınar’ın, Kastamonu’daki köylerin su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16454) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
135.- Kastamonu Milletvekili
Emin Çınar’ın, Kastamonu’daki köylerde yaşayan yoksul vatandaşlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16455) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
136.- Kastamonu Milletvekili
Emin Çınar’ın, Kastamonu’daki köylerin elektrik sorununa ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16456) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
137.- Kastamonu Milletvekili
Emin Çınar’ın, Kastamonu’daki köylerin altyapı ve kanalizasyon sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16457) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
138.- Adıyaman Milletvekili
Salih Fırat’ın, Muş Üniversitesine ulaşım sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16458) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
139.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Kars’ın Susuz ilçesindeki bazı köylerin sorunlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16459) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
140.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Kars’ın Susuz ilçesindeki bazı köylerin sorunlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16460) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
141.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, 2002-2012 yılları arasında işe alınan şehit yakınlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16461) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2013)
142.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, yoğun kış şartlarıyla mücadele için alınan önlemlere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16462) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2013)
143.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, iki yıldır polislere atış eğitimi yaptırılmadığı iddialarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16463) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2013)
144.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, il özel idarelerinin bütçesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16464) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
145.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, İncirlik Hava Üssünde yaşandığı iddia edilen bir olaya
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16465) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2013)
146.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16466) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
147.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16467) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
148.- İstanbul Milletvekili
Atila Kaya’nın, üniversitelerde yaşanan şiddet olaylarına ve terör örgütü üyesi
öğrencilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16468)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
149.- İstanbul Milletvekili
Sebahat Tuncel’in, Taksimi Yayalaştırma Projesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16469) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
150.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından kiralanan hizmet binalarına
ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16470) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.01.2013)
151.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin
Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16471) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
152.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin
Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16472) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
153.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından kiralanan hizmet binalarına
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/16473) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15.01.2013)
154.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, 2002-2012 yıllarında basılan kitap sayısına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/16474) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
155.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, İstanbul’da bazı heykellerin kaldırıldığı iddiasına ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/16475) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.01.2013)
156.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/16476) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2013)
157.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/16477) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2013)
158.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından kiralanan gayrimenkullere
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16478) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.01.2013)
159.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, THY’nin uyguladığı yüksek ardiye ücretlerine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16479) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
160.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, 2002-2012 yılları arasında yapılan özelleştirmelere
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16480) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.01.2013)
161.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, bazı belediyelerin borçlarına karşılık cami arsalarını
Hazineye devrettikleri iddiasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16481) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
162.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16482) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
163.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, emekli maaşlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16483) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
164.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, Suriyeli mülteciler için bütçeden ayrılan kaynağa ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16484) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
165.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, belediyelerin KDV alacaklarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16485) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
166.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16486) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
167.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16487) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
168.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından kiralanan hizmet binalarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16488) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15.01.2013)
169.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Ardanuç ilçesine Anadolu ve Fen Lisesi açılmasına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16489) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.01.2013)
170.- Bursa Milletvekili
Aykan Erdemir’in, bir ders kitabında Kaygusuz Abdal’ın bir şiirinden bazı
dizelerinin sansürlendiği iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16490) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
171.- Bursa Milletvekili
Aykan Erdemir’in, Beş Yılda Beş Bin Öğrenci Projesine ve Projede yaşanan bazı
sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16491)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
172.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, okullardaki serbest kıyafet uygulamasının sektöre zarar verdiği
iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16492)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
173.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, engelli öğretmen adaylarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16493) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
174.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in, Kürtçe’nin seçmeli ders olarak okutulmasında karşılaşılan
sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16494)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
175.- İstanbul Milletvekili
Sebahat Tuncel’in, YÖK’ün internet sitesinin saldırıya uğraması sonucu ortaya
çıkan belgelere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16495)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
176.- Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı’nın, okullardaki serbest kıyafet uygulamasına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16496) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
177.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, 2011-2013 eğitim-öğretim yıllarında yaralanan öğretmen ve
öğrencilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16497)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
178.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, okulların özelleştirileceği iddialarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16498) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
179.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, seçmeli Kürtçe dersine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16499) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
180.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, sözleşmeli iken kadroya atanan öğretmenlerin zorunlu
hizmet yükümlülüğüne ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16500) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
181.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, görevde yükselme yönetmeliğindeki değişiklik sonrası
ataması yapılan bazı kadrolara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16501) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
182.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, norm fazlası öğretmenlere de yöneticiler gibi iki yıl süre
verilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16502)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
183.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, ibadet etmek isteyen öğrencilerle ilgili bir genelgeye
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16503) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15.01.2013)
184.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, sağlık meslek liselerindeki norm fazlası öğretmenlere
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16504) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15.01.2013)
185.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, ataması iptal edilen teknoloji ve tasarım öğretmenlerine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16505) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15.01.2013)
186.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, özür durumu atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16506) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
187.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinde yapılan şube
müdürü atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16507) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
188.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, özür durumu bulunan öğretmenlere ve norm kadro fazlası
öğretmenlerin resen atanmalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16508) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
189.- Erzurum Milletvekili
Oktay Öztürk’ün, Erzurum il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine yapılan şube
müdürü atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16509) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
190.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz’ün, Manisa’da Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri servis
araçlarına ceza kesildiği iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16510) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
191.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Malatya’nın Arguvan ilçesindeki bir okulun yemekhane sorununa
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16511) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.01.2013)
192.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, engelli öğretmen alımına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16512) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
193.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, okulların güvenlik sorununa ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16513) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
194.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, eğitim müfettişlerinin özlük haklarının iyileştirilmesine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16514) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.01.2013)
195.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, yeni eğitim sisteminde karşılaşılan sorunlara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16515) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2013)
196.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, öğretmenler için KPSS’nin geçerlilik süresinin bir yıla
indirilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16516)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
197.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un,
devlet okullarındaki kıyafet serbestisine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16517) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
198.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, FATİH Projesinin uygulamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16518) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
199.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, TÜBİTAK tarafından kitap yazımında görev alan öğretmenlere ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16519) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
200.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, serbest kıyafet uygulamasının bazı olumsuz sonuçlarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16520) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
201.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, norm kadro fazlası öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16521) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
202.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, Talim ve Terbiye Kurulunda görevli öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16522) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
203.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, sınavlara hazırlanan öğrencilerin rapor almalarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16523) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
204.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16524) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2013)
205.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16525) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2013)
206.- Tekirdağ Milletvekili
Candan Yüceer’in, 1971 darbesi mağduru askerlere ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16526) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
207.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından kiralanan hizmet binalarına
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16527) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15.01.2013)
208.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, Diyarbakır’ın Lice ilçesindeki bir karakolla irtibat kurulamadığı
iddialarına ve Kütahya’da ertelenen yemin törenine ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16528) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
209.- Tokat Milletvekili
Orhan Düzgün’ün, topraklarımıza gelen yabancı askerlere ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16529) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
210.- Ordu Milletvekili İdris
Yıldız’ın, Türkiye’ye kurulacak patriot füzeleri için gelecek yabancı askerlere
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16530) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.01.2013)
211.- İstanbul Milletvekili
Binnaz Toprak’ın, intihar eden bir asker ile ilgili iddialara ilişkin Milli
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16531) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
212.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk’ün, I. Dünya Savaşında şehit düşen bir kişiye ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16532) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
213.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16533) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2013)
214.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16534) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2013)
215.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, askerde iken hayatını kaybeden dört kişinin ölümleri ile
ilgili soruşturmanın akıbetine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16535) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
216.- Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibek’in, Ulusal Sulak Alan Komisyonunun aldığı bir karara ilişkin Orman
ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16536) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.01.2013)
217.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından kiralanan gayrimenkullere
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16537) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15.01.2013)
218.- Kırklareli Milletvekili
Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Ulusal Sulak Alan Komisyonunun aldığı bir karara
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16538)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
219.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, yer altı sularının kullanımına getirilen yeni sisteme ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16539) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.01.2013)
220.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, sondaj kuyularına takılması zorunluluğu getirilen sayaçlara
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16540)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
221.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16541) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2013)
222.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16542) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2013)
223.- Ordu Milletvekili İdris
Yıldız’ın, Ordu Devlet Hastanesinde hastalara bozuk yiyecekler verildiği
iddiasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16543) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15.01.2013)
224.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, Ankara Sincan Devlet Hastanesinde sunulan sağlık hizmetleri
ile ilgili verilere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16544)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
225.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu’nun, laboratuvar tetkiklerinin denetimine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16545) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
226.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoç’un, Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çocuk ünitesi bulunup
bulunmadığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16546)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
227.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından kiralanan gayrimenkullere
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16547) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.01.2013)
228.- Bursa Milletvekili
İlhan Demiröz’ün, Bursa’da yaptırılacak yeni kamu hastanelerine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16548) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
229.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, Amasya ve Kütahya’da askerlere kızamık aşısı vurulmasına ve
salgın hastalıklara karşı alınan önlemlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16549) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
230.- Ankara Milletvekili
Ayşe Gülsün Bilgehan’ın, 2003-2012 yılları arasında ambulans hizmetlerinde ve
acil serviste çalışanlara yönelik şiddet olaylarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16550) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
231.- Van Milletvekili Nazmi
Gür’ün, organ nakli bekleyen ve engelli çocukları olan bir hastaya ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16551) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
232.- Muğla Milletvekili
Mehmet Erdoğan’ın, tüzel kişilikleri sona eren köylerdeki sağlık ocaklarının
akıbetine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16552) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15.01.2013)
233.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin Cerrahisi
Bölümünde asistan eksikliğine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16553) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
234.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16554) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
235.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16555) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2013)
236.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, domuz gribine karşı alınan önlemlere ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16556) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
237.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, Kamu Hastaneler Birliğinde yapılan atamalara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16557) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
238.- Muş Milletvekili Demir
Çelik’in, e-reçete uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16558) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
239.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, yasaklanan internet sitelerine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/16559) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2013)
240.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, Gaziantep Havalimanındaki olumsuz görüş koşullarına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/16560)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
241.- Bursa Milletvekili Sena
Kaleli’nin, Bursa’ya toplu taşıma amacıyla ithal edilen vagonlara ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/16561)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
242.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından kiralanan gayrimenkullere
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/16562)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2013)
243.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, 2002-2012 yıllarında yapılan asfaltlama çalışmalarına
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16563) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
244.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, bazı illere demiryolu yapılmasına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/16564) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.01.2013)
245.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, 2013 yılında başlanacak ve tamamlanacak projelere ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/16565)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
246.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta istihdam edilen engelli memur sayısına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/16566)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
247.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Bakanlıkta kiralama yoluyla hizmet veren araçlara ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/16567)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
248.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, mıcırlı yolların tamamen bitmeden trafiğe açılmasına
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16568) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2013)
249.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, dokunulmazlık fezlekelerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/16569) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.01.2013)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 20 Milletvekilinin, Kahramanmaraş’ta zeytin
yetiştiriciliği konusunda yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/482) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.01.2012)
2.- Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkaya ve 22 Milletvekilinin, Kamu Özel Ortaklığı kapsamında
yapılan projelerin uygulanabilirliği ve fayda maliyet analizlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/483) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.01.2012)
3.- Kars Milletvekili Mülkiye
Birtane ve 21 Milletvekilinin, Kars organize sanayi bölgesi ve küçük sanayi
sitesinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/484)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.01.2012)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Kırklareli Milletvekili
Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, bir mahkumun avukatları ile görüştürülmesi ile
ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12720)
2.- Kırklareli Milletvekili
Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Abdullah Öcalan ile ilgili bazı iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12721)
3.- Denizli Milletvekili
İlhan Cihaner’in, duruşma salonlarındaki sesli ve görüntülü kayıt sistemine
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12730)
4.- İzmir Milletvekili Aytun
Çıray’ın, 8’inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın otopsi sonuçlarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12731)
5.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutan’ın, Ardanuç ilçesine açık cezaevi yapılıp yapılmayacağına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12732)
6.- Tekirdağ Milletvekili
Emre Köprülü’nün, Çerkezköy Adliye binasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12733)
7.- Ağrı Milletvekili Halil
Aksoy’un, 1996 yılında yakalanan bir PKK’lının cesedinin ailesine verilmemesine
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12734)
8.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, Eskişehir’de 2012-2013 yıllarına ait planlanan ve
gerçekleştirilen kamu yatırımları ile projelere ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12735)
9.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, hakkında zamanaşımı kararı verilen bir dava ile idam cezası
hakkındaki açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12845)
10.- Kırklareli Milletvekili
Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, terör örgütü liderinin avukatları ile yaptığı
görüşmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12851)
11.- İzmir Milletvekili Rahmi
Aşkın Türeli’nin, karşılıksız çeklerdeki artışa ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12853)
12.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, cezaevinde yatan üniversite öğrencilerinin öğrenimlerine devam
edebilmelerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12854)
13.- Tunceli Milletvekili
Kamer Genç’in, Deniz Feneri Derneği davasında görev yapmış üç savcının tekrar
bu davada görevlendirilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12855)
29 Ocak 2013 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa HAMARAT (Ordu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 58’inci Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Elektronik cihazla
yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, ekmek
israfının önlenmesi hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Gürsoy Erol’a
aittir.
Buyurunuz Sayın Erol. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
lütfen, sessiz olursak daha iyi duyabileceğiz.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Gürsoy Erol’un, ekmek israfının önlenmesine
ilişkin gündem dışı konuşması ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
GÜRSOY EROL (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekmek israfının önlenmesi amacıyla
gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ülkemizde ekmek israfı, insanımız
tarafından her ne kadar kötü bir davranış olarak algılanıp bu noktada hassasiyetle tepki gösterilmesine
rağmen, rakamlara baktığımızda, bu durumun tamamen tersine olduğunu üzülerek
müşahede etmekteyiz. Üretilen ekmeğin ortalama yüzde 5’inin üstü, maalesef,
ülkemizde şu anda israf edilmekte. 2008’de Toprak Mahsulleri Ofisinin yapmış
olduğu araştırmaya göre 5 milyonun üzerinde bir rakam israf edilirken dört yıl
sonra, 2012 tarihinde Toprak Mahsulleri Ofisinin yaptırmış olduğu yeni bir
araştırmada bu sayı 6 milyon adede ulaşmış durumda. Kişi başına ekmek
tüketimimiz azalmasına rağmen, maalesef, bu noktada israfın artmış olması bu
konunun ne kadar ürkütücü boyutlara ulaştığını ortaya koymaktadır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Başkanım, sayın hatibin konuşmasının lütfen dinlenmesini sağlayalım.
BAŞKAN – Lütfen sessiz olalım
sayın milletvekilleri.
GÜRSOY EROL (Devamla)- Günlük israf edilen 6 milyon ekmeğin
-dikkatinizi çekmek açısından söylüyorum- bir Ankara nüfusu veyahut Somali’nin,
açlıktan ne kadar büyük sıkıntılar içerisinde olan Somali’nin yarı nüfusu
olduğuna özellikle dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Bu kadar önemli bir rakam.
Bu israf rakamı, dünya 1’incisi olduğumuz un ihracatına bile hemen hemen eş
değerde.
Ekmeğin insan gıdası dışında
tüketilmesi -maalesef- savunduğumuz bir davranış olarak gösterilmemekte. Bu
noktada ekmeğin birincil amaçlı insanın tüketimine sunulması doğru olduğundan,
her ne kadar “küflenmektense hayvanlara verilmesi” halk arasında yaygın bir
davranış olsa da bununla beraber ham madde, akaryakıt, su gibi birçok maddenin
de israf olduğu dikkate alındığında, biz insan dışında tüketilmemesini
savunuyoruz.
Bu tüketim, daha doğrusu
israf üç kademede ortaya çıkmakta. Birincisi, fırınlarda; ki en büyük tüketim,
israfın yüzde 50’si fırınlarda satılamayan ve raflarda kalan ekmekten
kaynaklanmaktadır. Aşırı rekabet ve iadeli satış nedeniyle fırınlarda aşırı
derecede bir israf ortaya çıkmakta. İkinci israf, hanelerde olan israftır. Bu
da yüzde 40’lara yakın bir israf. Halkımızın tüketim alışkanlığının
değiştirilmesi gerekmekte. Özellikle taze ekmeğe olan aşırı ilgi ve halkımızın
ihtiyacından fazla ekmek alması ve daha sonra, maalesef, bunu bayatlatarak çöpe
atması ikinci bir israfı oluşturmakta. Üçüncü bir israf nedeni de “toplu tüketim
yerleri” dediğimiz lokantalarda, öğrenci yemekhanelerinde, personel
yemekhanelerinde oluşan israftan kaynaklanmakta.
Ekmeğimizi israf etmemiş
olsaydık -ki bunun rakamsal değeri şu anda 1,5 milyar Türk lirası yıllık
olarak- biz, 100 yataklı 80 tane hastane veyahut 16 derslikli 500 tane okul
veyahut 300 öğrenci yatak kapasiteli 250 tane yurt veyahut 500 kilometre
bölünmüş yol daha yapabilmiş olacaktık. Dolayısıyla, ekmek israfının ne kadar
önemli boyutlarda olduğunu, bizim gibi inancımızdan kaynaklanan, köklerimizden
ve geleneğimizden kaynaklanan “Yiyiniz, içiniz, israf etmeyiniz.” ifadesiyle de
yerini bulan… Ama maalesef, bu israfı özellikle önlemek hepimizin başlıca
görevleri arasında. Sadece ülkemiz açısından değil, özde ekmek ama genelde bunu
bir genel israf olarak da hepimiz algılamak durumundayız. Dünyadaki üretimin
üçte 1’i şu anda israf olarak çöpe atılmakta. Bu noktada, 17 Ocak 2013
tarihinde Sayın Başbakanımızın başlatmış olduğu ve Tarım Bakanlığımızın da
desteklediği bu kampanyaya hepimizin destek vermesi, ekmek israfının ortadan
kaldırılması adına ciddi adımlar atılması gerekmektedir.
Ben bu vesileyle Türkiye’mizi
ilgilendiren bu konuyu ve dünyamızı ilgilendiren bu konuyu bir kez daha gündeme
taşımayı arzu ettim. Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ, CHP ve
MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Erol.
Hükûmet adına Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker.
Buyurunuz Sayın Eker. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli
üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. İstanbul Milletvekili Sayın Gürsoy
Erol’un gündem dışı konuşmasına cevap vermek üzere huzurlarınızdayım.
Bilindiği gibi, 17 Ocak 2013
tarihinde Sayın Başbakanımızın onurlandırdığı bir toplantıyla “Ekmek İsrafını
Önleme Kampanyası” adı altında bir kampanya başlattık Hükûmet olarak.
Toplumumuz açısından son derece de önemli olan bu kampanya, o günden bu yana
muhtelif çalışmalarla sürdürülmekte ve birçok kurum ve kuruluştan önemli
destekler alınmaktadır. Bu destekler kampanyanın hedefe ulaşabilmesi açısından
son derece de önemlidir.
Değerli milletvekilleri, son
beş yıllık süre içerisinde, gıda konusu dünyada her zamankinden çok daha önemli
bir konuma gelmiştir. Bugün, gıda fiyatlarının sürekli olarak keskin bir
şekilde dalgalandığı, yılda yaklaşık 10 milyon insanın yeryüzünde açlıktan ve
yetersiz beslenmeden öldüğü, 1 milyar civarında insanın açlık çektiği ve 1,3
milyar ton gıdanın da çöpe atıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Ancak, Hükûmetimizin
uygulamakta olduğu politikalarla Türkiye’de vatandaşlarımızın, dünyadaki söz
konusu dalgalanmalardan ve gıdaya erişim güçlüklerinden olumsuz etkilenmesine
fırsat verilmemektedir. Ülkemizde üretilen gıda ürünleri tüm halkımızı
doyurabilmekle birlikte, birçok tarımsal ürün ihraç edilmekte, ayrıca, gerek
çeşitli doğal afetler sebebiyle gerekse birtakım sosyal karışıklıklar sebebiyle
gıda sıkıntısı çeken ülkelere de yardımda bulunulmaktadır, gıda yardımında
bulunulmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dünyadaki güçlü tarım ülkelerinden biri olan Türkiye, yılda
ortalama 20 ila 22 milyon ton arasında buğday üretmektedir. Ülkemizdeki buğday
tüketimi de yıllık ortalama 18 milyon ton civarındadır. Buğday üretimimiz,
tüketimimizi rahatlıkla karşılamaktadır. Ülkemiz, Hükûmetimiz döneminde
ihracatçının desteklenmesiyle birlikte, son yıllarda dünyada buğday unu ihraç
eden ülkeler arasında 1 numaraya yükselmiştir.
Değerli milletvekilleri,
ekmek israfı konusunda yani bu önemli ürünün, bizim beslenmemizin temel
unsurlarından olan ekmeğin israfı konusunda çok ayrıntılı bir araştırma
yaptırdık, Türkiye’de bir kamuoyu araştırması yaptırdık. Yaptırdığımız
araştırmanın sayısal sonuçlarının bir kısmını burada sizlere arz etmek
istiyorum. 250 gramlık standart ekmek büyüklüğü dikkate alındığında,
Türkiye’de, günde 101 milyon adet olmak üzere, yılda 37 milyar adet ekmek
üretilmekte. Bir yılda üretilen ekmeğin parasal karşılığı da yaklaşık 26 milyar
liradır. Yine, 250 gramlık standart ekmek üzerinden hesaplanması durumunda,
Türkiye'de, günde 95 milyon adet olmak üzere, yılda 35 milyar adet ekmek
tüketilmektedir. Bir yılda tüketilen ekmeğin parasal karşılığıysa 24,3 milyar
TL’dir. Ülkemizdeki ekmek üretimi ve tüketimi arasındaki fark israfın boyutunu
göstermektedir. Buna göre, Türkiye'de, günde 1.500 ton, yılda 550 bin ton ekmek
israf edilmektedir maalesef. Adet olarak hesaplanması durumunda, ülkemizde,
günde 6 milyon adet, yılda 2,1 milyar adet ekmek israf edilmektedir. Ekmek
israfının ülkemize ekonomik yüküne gelince, kilogram fiyatından
hesapladığımızda, yıllık yaklaşık 1,5 milyar, eski parayla 1,5 katrilyon lirayı
bulmaktadır yani Türkiye'de üretilen toplam ekmeğin yaklaşık yüzde 6’sı israf
edilmektedir. İsraf edilen ekmek, tabii, ekonomik kaybı bir yana, gerçekte,
Türkiye'de bu kaynağın doğru değerlendirilmemiş olması gibi bir sonuçla da bizi
karşı karşıya bırakmaktadır.
Hükûmetimiz tarafından, başta
Somali olmak üzere, Afrika kıtasının doğusunda yaşanan kuraklık afetinden zarar
gören afetzedelere ve Suriye’deki iç savaştan zarar gören sivil halka toplam
100 bin ton buğday karşılığı yani yaklaşık 70 bin ton unun gönderilmesi için
Toprak Mahsulleri Ofisine görev verildi. Bu kadar un ile yaklaşık 390 bin
kişinin 1 günlük ekmek ihtiyacı karşılanabiliyor. Ülkemizde her gün israf
edilen 6 milyon ekmek ise yaklaşık 6 milyon kişinin günlük ekmek ihtiyacını
karşılayabilir miktardadır yani biz, her gün 6 milyon insanın beslenebileceği
kadar ekmeği, maalesef, bu ülkede israf ediyoruz, çöpe atıyoruz.
Ülkemizdeki yıllık ekmek
israfının parasal karşılığının 1,5 milyar lira olduğunu biraz önce arz ettim,
bunlarla neler yapılabileceğini biraz önce değerli milletvekilim de söyledi ama
ben ona ilave olarak şunu söyleyeyim: 3 çocuklu 104 bin ailenin bir yıl boyunca
geçinebileceği bir paradır bu, bu kadar önemli bir miktardır. Bu konuyla ilgili
bir hususu daha dikkatinize çekmek istiyorum: Ekmek israfı nedeniyle bizim
yıllık kaybımız, ihracatında dünya 1’incisi olduğumuz un ihracat gelirimize
eşittir.
Değerli milletvekilleri,
kampanyanın duyurularak toplumsal katılım ve duyarlılık yaratılması kapsamında
3 adet kamu spotu, televizyonlarda ve radyolarda yayınlanmaya başlamıştır.
Toplumun tüm kesimlerini bilinçlendirmeye yönelik “Ekmek İsraf Etme” adlı bir
İnternet sitesi kampanyanın başladığı gün kullanıma açılmıştır. Kampanya
afişleri kamuya açık alanlara asılmaya başlanmış; keza, Diyanet İşleri
Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfıyla iş birliği çerçevesinde, özellikle
belirli günlerde, hutbelerde, vaazlarda bu konunun işlenmesi sağlanmıştır.
Millî Eğitim Bakanlığıyla iş birliği çerçevesinde, ekmek israfı ve önlenmesi
konusunda öğrenciler bilgilendirilmekte; okullarda şiir, kompozisyon, resim,
proje ve fotoğraf yarışmaları düzenlenecektir. Sosyal medyada açılan hesaplar
üzerinden katılımların tesisi sağlanmıştır. Konferans ve seminerler
düzenlenecektir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, aile eğitim seti
kitaplarında ekmek israfını önlemeye yönelik bilgilere yer vermiştir. Kültür ve
Turizm Bakanlığımız ile iş birliği çerçevesinde, bakanlık hizmet içi
eğitimlerinde ekmek israfı konusu işlenecek, televizyon ve radyolarda
kampanyayla ilgili haber ve programlar yapılacak, çizgi film senaryolarında
çocukları bilinçlendirmek maksadıyla israf konusunun işlenmesi için çalışmalar
yapılacak; keza, valilikler, belediyeler ve Genelkurmay Başkanlığı ile diğer
ilgili bakanlıklar ve sivil toplum kuruluşlarıyla da iş birliği yapılıp yıl
boyu çeşitli etkinlikler düzenlenecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tabii bizim, Türkiye'nin, vatandaşlarımızın sağlıklı
beslenmesiyle ilgili şu anda gündemimizde bir dizi çalışma var; bunları
başlattık, sürdürüyoruz, bundan sonra bunlara yenileri de ilave edilecektir.
Bunlardan bir tanesi,
geçtiğimiz temmuz ayında -1 Temmuz itibarıyla- yürürlüğe koyduğumuz, fırınlarda
üretilen ekmeklerin kepek oranının artırılmasıdır. Böylece, daha sağlıklı bir
ekmek üretilmesi yönünde bir adım atılmıştır, ekmekteki asgari kepek oranının
yüzde 20 oranında artırılmasına dönük bir uygulama başlatılmıştır.
Yine, yüksek randımanlı un
kullanılması sağlanmıştır.
Ekmekte kullanılan tuz
miktarı da yüzde 25 oranında azaltılmıştır. Bunlar mevzuatta belirlenmiş
hususlar.
Keza, ekmek satışı yapılan
her yerde “tam buğday ekmeği” dediğimiz -yani buğdayın bütün dane olarak
öğütülmesinden elde edilen unun aynı şekilde kullanıldığı ekmeğe biz “tam
buğday ekmeği” diyoruz- bu tam buğday ekmeğinin de mutlaka satış yerlerinde
bulundurulması zorunlu hâle getirilmiştir.
Ekmeğin taşınması,
depolanması ve satışına yönelik olarak getirilen kurallarla ekmek hijyenik bir
şekilde son tüketiciye ulaştırılacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bizim, özellikle halkın sağlıklı beslenmesi noktasında gerek
ekmekteki kepek miktarının artırılması ve gerek tam buğday ekmeğinin yaygınlaştırılması,
kamu kuruluşlarından başlamak üzere diğer bütün toplu tüketim yerlerinde,
yemekhanelerde buna riayet edilmesi yönünde adımlarımız var, gündemimizde bu
çalışmalar var.
Tuzun keza hem niteliğinin
değiştirilmesi hem miktarının azaltılmasıyla ilgili çalışmalar var.
Keza, beyaz şekerle ilgili
gündemimizde bir çalışma var.
Bunların üçüyle ilgili tuz,
şeker ve unla ilgili temel gıda maddelerinin daha sağlıklı olması yönünde bir
dizi çalışma başlatılmış; bunlar gündemimizde. Önümüzdeki haftalarda, aylarda
da bu konularda biraz daha etkin bir şekilde uygulamaya geçirilecektir.
Tabii, önemli bir diğer nokta
gıda ürünleriyle ilgili, gıda denetimleri. Toplumda toplum sağlığını dikkate
alacak şekilde, özellikle hijyen ve sağlıkla ilgili tüketicilerin daha hijyenik
ve daha sağlıklı ürünlere ulaşabilmesini temin bakımından, gıda denetimleri hem
sayıca hem nitelikçe artırılmıştır. Bundan on sene önce Türkiye’de yılda
yaklaşık 39 bin denetim yapılıyordu, bütün Türkiye’deki gıda denetim sayısı
bundan ibaret idi; 2012 yılında bu, 400 bin denetime çıktı. Bir yılda 400 bin
denetim yapılıyor gıda iş yerlerinde, toplu tüketim yerlerinde vesaire. Keza,
bu konuyla ilgili daha önce sadece 820 civarında eleman istihdam edilirken
-aktif gıda denetim hizmeti yürüten personel- bunların sayısı da 4.732’ye
çıkarılmış. Gıda kontrol ve denetimleri, gıda maddesinin taşıdığı riskle
orantılı olarak gıda güvenliğini esas alarak hazırlanan yıllık kontrol
programları, diğer programlar, rutin takip ve şikâyetler, vatandaştan alınan
şikâyetler… Ki, bu amaca hizmet etmek üzere “Alo 174” diye 2009 yılında bir
gıda hattı kurduk. Gıdayla ilgili vatandaşlarımızın şikâyetlerini kaydeden ve
ilgili yerlere nakleden, ileten, yedi gün yirmi dört saat çalışma sistemiyle
düzenlenmiş bir telefon hattımız var: Alo 174, Alo Gıda Hattı. Aşağı yukarı yüz
binlerin üzerinde her sene buraya başvuru yapılmakta ve bunlar, Türkiye’nin
hangi il ve ilçesinde olunursa olunsun o il ve ilçelere anında iletilmekte,
bunlar takip edilmekte, arzu edildiği takdirde müşteki tarafından veya bu
bilgiyi veren, telefon eden vatandaşımıza bunun sonucu hakkında da bilgi
verilebilmektedir.
Sadece ekmek, un ve unlu
mamullerin denetimiyle ilgili 2012 yılı içerisinde 28 bin denetim yapılmış ve
eğer kurallara aykırı birtakım davranışları tespit edilmişse, hijyen
kurallarına aykırı üretim yaptıkları tespit edilmişse bunlara da hem idari para
cezası hem suçun niteliğine göre, fiilin niteliğine göre ya cumhuriyet
savcılığına sevk edilmekte veya faaliyetten men edilmekte, üretimi
durdurulmakta, üretim izni iptal edilmekte, buna benzer cezalar verilmektedir.
Bildiğiniz gibi, geçen sene
uygulamaya koyduğumuz yeni bir projeyle de, bir mevzuat ile de eğer halk
sağlığını tehdit eden bir durum tespit edilmişse, bunları taklit ve tağşiş
yapmışlarsa kanunda yazılı, mevzuatta yazılı cezalara ilave olarak, onların
yanında onlara ilave olarak bir de bunların isimleri, bu firmaların isimleri de
vatandaşla paylaşılmakta, teşhir edilmektedir. Bu yönünün de çok etkili bir
denetim mekanizması olduğunu burada huzurunuzda ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; un ve unlu mamul üretim yerlerinde yapılan toplam denetim
sayısı 45.600’dür, bu denetimlere verilen idari para cezası sayısı da
2.339’dur. Keza, gıda satış yerlerinde 2012 yılı itibarıyla denetim sayısı 108
bin adet olup bu denetimlerde verilen idari para cezaları 3 bin civarındadır.
Bir de savcılığa intikal ettirilen bazı cezalar, bazı suçları işleyen firmalar
bulunmaktadır.
Tabii, şunu sizlerle
paylaşmak istiyorum: Bizim, 2010 yılında çıkardığımız 5996 sayılı Kanun ve
arkasından uygulamaya koyduğumuz 105 civarında yönetmelik ile standartlar
bakımından yani hijyen standartları ve tüketici sağlığı standartları bakımından
Türkiye, Avrupa Birliği standartlarıyla, bu alandaki mevzuatıyla tam uyumlu bir
mevzuat uygulamaya koymuş ve bunun da gereklerini yerine getirmektedir.
Amacımız, hem nitelik yönünden vatandaşın kaliteli, sağlıklı, hijyenik gıdaya
ulaşmasını temin etmek hem de ülkede bu ürünlerin sürdürülebilir bir şekilde,
istikrarlı bir şekilde üretimini sağlamaktır. Bu iki konuda da çok şükür
Türkiye’de gelişmeler olumlu ve dünyadaki gelişmeleri de dikkate aldığımızda,
Türkiye’nin bu alanda önemli başarı kaydettiğini hem uluslararası rakamlar
söylüyor hem de biz yakından takip ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben bu konunun, ekmekle ilgili israfı önleme kampanyasının
ulusça hepimiz için çok önemli olduğunu; bütün kurum ve kuruluşların, bütün
tüketicilerin, hepimizin buna, bu konuda hassasiyet göstermesini ve katkı
sağlamasını beklediğimizi ifade etmek istiyorum.
Bu konuyu gündeme taşıdığı için
de Sayın Erol’a huzurlarınızda şükranlarımı arz ediyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Eker.
Gündem dışı ikinci söz,
enerji sektörünün sorunları hakkında söz isteyen Denizli Milletvekili Emin
Haluk Ayhan’a aittir.
Buyurunuz Sayın Ayhan. (MHP
sıralarından alkışlar)
2.- Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan’ın, enerji sektörünün
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; enerji sektörünün sorunları hakkında gündem dışı söz aldım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Basın toplantıları dâhil,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin her zemininde, zaman zaman enerji sektörü ve
sorunlarına ilişkin görüşlerimi yüce Meclis ve kamuoyuyla paylaşma imkânı
buldum. Bu konudaki konuşmalarımda zaman zaman eksiklikleri ifade ve tenkit,
zaman zaman yapıcı eleştirilerimi de dile getirdim. Son dönemde, iktidarın,
özensiz, zamansız birtakım çakma tasarı ve çıkma tekliflerle enerji sektörü
problemlerine çözüm buluyormuş edası ile işleri iyice karmaşık hâle getirdiğini
görmekteyiz. İktidar, özellikle enerji konusunda işlerini iyi takip etmemektedir.
Komisyonlarda üyelerin daha detaylı bilgi edinmesi engellenmekte, iktidar
mensupları kulislerde özel sektörle görüşmeyi ve komisyonlarda âdeta özel
sektörle bilgi paylaşmasında muhalefetin olmamasını gerektiren hareket tarzını
benimsemektedir.
Enerji sektöründe problem
artık iktidarın bizatihi kendisi olmuştur. Ülke, elektrik üretiminin yarısını
doğal gaz ile gerçekleştiriyor. Ülke, ithal ettiği doğal gazın yüzde 50’sini,
60’ını elektrik üretmek için kullanıyor. Dünyada ithal doğal gaza elektrik
üretimi için bu kadar bağımlı ülkeler herhâlde parmakla sayılabilecek kadar
azdır. Ülkemiz, ithal doğal gaz bağımlılığı ile Rusya Federasyonu ve İran ile
diğer bazı ülkelerin insafına terk edilmiş durumdadır. Dış politikamız da bu
ülkelerle iyi gitmemektedir. Bu durum stratejik olarak, tabiri caizse,
sakattır.
Hükûmetin anlamadığı, enerji
politikalarının salt piyasanın insafına bırakılamayacağıdır. Salt piyasa sizi
Erbil’e giderken Kayseri’ye indirir, siz de cevap veremezsiniz. Zaten son
günlerde söylentisi bile çok yoğun olan, Kuzey Irak’ta Barzani’yle yapılan ve
kamuoyundan gizlendiği söylenen antlaşmanın Irak ve ABD tarafından
benimsenmediğidir. Hükûmet ise bu konuda şeffaf davranmamaktadır. Enerji
yüzünden ülkeler savaşları bile göze almaktadırlar. Çevremizin ateş çemberi
hâline gelmesinin nedenlerinden biri de budur.
Türkiye’de enerji talebi
rekor seviyede artıyor. Yıllık enerji talep artışı hızı, ortalama, Avrupa
Birliğinin 3 misli. Enerji tüketimi artışının en belirleyici alanı elektrik
talebidir. Her on yılda bir katlanmaktadır. Elektrik talebi yüzde 7-8 artacak. Bu,
gelecek on yılda 100 milyar dolarlık yatırım istiyor. Bunların tartışılacağına
Hükûmet ve iktidar bundan kaçıyor.
Şimdi, Hükûmet, Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısı’nı komisyondan nasıl olur da en az görüşmeyle
çıkarırız peşinde. Sadece adında adalet olan iktidar bu konuda şeffaf değil.
Muhalefetin mümkün olduğunca bu işten uzak kalmasını arzu ediyor. Teşvik
mevzuatı hazırlanırken Sayın Bakanın bile haberi yok, AKP milletvekillerinden
bazılarının haberi var. Bunu toplantılarda sorduğumuzda -hepimizin önünde- açık
ve rahat bir şekilde görüyoruz. Bizce anlaşılır bir durum da değil bu durum ama
AKP’lilerce olabilir mi? “Bilmiyorum” diyemeyeceğim, gözümüzün önünde olan
biten bir olay.
Hükûmetin bakanı Afyon’da
konuşuyor -kayıp kaçak konusunda ibretlik sözler- ne diyor? “Dicle ve Van
bölgesi ile alakalı kayıp ve kaçakları bir yana bırakırsak” diye izahata
giriyor. Dicle ve Van bölgesi “müzakere” denilen zillete, bir yana bırakılmaya
karar verildiyse bilmem ama Denizlili sanayicinin hakkını kim, Patagonya hükûmeti
mi koruyacak?
Yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Ayhan.
Gündem dışı üçüncü söz,
Antalya’da yaşanan ve yaşanmakta olan sel felaketleri hakkında söz isteyen
Antalya Milletvekili Osman Kaptan’a aittir.
Buyurunuz, Sayın Kaptan. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın, Antalya’da yaşanan ve
yaşanmakta olan sel felaketlerine ilişkin gündem dışı konuşması
OSMAN KAPTAN (Antalya) –
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Antalya’daki sel felaketleri
hakkında gündem dışı söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Sayın arkadaşlarım,
Antalya’mız turizmin başkenti, tarımın başkenti derken son yıllarda da doğal
afetlerin de neredeyse başkenti olmuştur. 21/10/2009 tarihinde yine bu
kürsüden, gündem dışı, Kumluca’daki sel olayına değinmiştim. “Beşikçi köyünde
ve Beykonak’taki 2 bin dönüm sera 1 metre su altında kalmış, zaten para etmeyen
sebzeler çürümeye terk edilmiştir. Bu sel doğal bir afettir ancak yedi yıldır
Beşikçi Göleti’ni yapmayanlar da siyasi bir afettir.” demiştim. Yine Ekim
2011’de, Gebiz’in Haskızılören köyündeki selde 6 kişi hayatını kaybetmiş, 2
kişinin cenazesi hâlen bulunamamıştır. Şimdi Ocak 2013’te durum aynıdır,
değişen hiçbir şey yoktur. Onun için, Antalya, doğal afet bölgesi ilan edilmeli
ve koruma altına alınmalıdır, hasarlar önlenmelidir.
Bakın, sel Kumluca’da
seraları vurdu. Karacaören köyünde pek çok serayı su bastı. Bazı seraların
camları kırıldı, örtüleri uçtu. Köylerdeki elektrik nakil hattı koptu, elektrik
direkleri devrildi. Side antik kenti su altında kaldı. Bazı otellerin giriş
katı ve bahçeleri tamamen su altında kaldı. Belek ve Kadriye Venedik’e döndü.
Acısu Deresi’nin taşması Belek’te yaşamı felç etti ve ertesi gün, sayın
arkadaşlarım, Antalya’da güneş açtı.
Sayın arkadaşlarım,
Antalya’nın aldığı yağış, yılda, AB ortalamasından 5 kat, Türkiye
ortalamasından da 3 kat daha fazladır. Bol yağışlar Antalya’daki doğal güzelliklerin
de Antalya’daki doğal afetlerin de nedenidir. 12 Ocakta Antalya kent merkezinde
metrekareye düşen yağış 252 kilogramdır. Bu miktar bazı Avrupa ülkelerinde bir
yılda düşen yağış miktarından daha fazladır. Bu yağışta Serik, Demre ve
Kumluca’da toplam 720 dekar sera zarar görmüş, 227 çiftçi başvuruda
bulunmuştur.
18 Ocaktaki sel, dolu ve
fırtınada yine Serik, Manavgat, Aksu’da zararlar olmuştur, 1.869 dekar alan
zarar görmüştür.
15 Ocakta, Sayın Deniz Baykal
başkanlığında Antalya milletvekilleri olarak ben Osman Kaptan, Yıldıray Sapan
ve Arif Bulut, bu selde zarar gören
Serik ve Manavgat’ta ziyaretlerde bulunduk. Bu hafta sonu veya öbür hafta başı
da Demre’de aynı ziyaretlerde bulunacağız.
Sayın arkadaşlarım, 22 Ocak
2013’te Demre’de ikinci selde zarar gören alan 1.594 dönümdür; bunun 1.294
dekarı sera, 300 dekarı da narenciye bahçesidir. Köşkerler, Karabucak ve Gürses
köyleri ile Alakent Mahallesi’nden 414 aile selden etkilenmiştir. Toplamda 464
zarar başvurusu yapılmış iken TARSİM’e sadece 52 ihbar yapılmıştır çünkü
diğerlerinin sigortası yoktur.
Sayın arkadaşlarım, Demre
Belediye Başkanı Sayın Süleyman Topçu, bu selin yaptığı zararlar için Köşkerler
köyünde şöyle diyor: “Vatandaşlarımız bu sıkıntıyı yirmi yıldır çekmektedir.
Yirmi yıldır devlet buraya gelir, gider ama hiçbir şey yapmaz. Her sene 100
metre bir yer yapsalardı şimdi bu köyün sıkıntısı olmazdı.”
Sayın arkadaşlarım, devlet
vergi toplamasını biliyor ama Antalya’daki doğal afetleri önlemek için para
harcamasını bilmiyor. Hâlbuki Antalya, devletten aldığının fazlasını devlete
veren bir ildir. Devlet GAP, KOP, DAP gibi projelere Antalya’yı da eklemelidir.
Antalya’da “Antalya Projesi (AP)” veya “Batı Akdeniz (BAP)” gibi bir proje
yapılmalıdır, bu projede de Toroslardan gelen sel disipline edilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
OSMAN KAPTAN (Devamla) - Sayın Başkanım, bir dakika verirseniz bundan
sonraki konuşmamda bir dakika az verirsiniz efendim. 2/B konusunda da konuşacağım efendim.
BAŞKAN – Orada konuşmanızı
şey yaparız. Tamam, devam ediniz, son cümlenizi alalım.
Buyurun.
OSMAN KAPTAN (Devamla) - Sayın arkadaşlarım, Antalya’daki zarar gören
bütün hemşehrilerimizi dolayısıyla şu anda televizyonları başında bizi izleyen
Demre’deki, Köşkerler’deki, il genel meclisi üyelerimiz başta olmak üzere bütün
Demreli felaketzede arkadaşlarımızı, hemşehrilerimizi de saygıyla selamlıyoruz.
Antalya’da zarar gören bütün hemşehrilerimize geçmiş olsun diyorum.
Doğal afetlerde Hükûmet
tedbir almazsa doğal afet insanların canını, malını yok edebilir ama millet
tedbir almaz ise siyasi afet rejimi, devleti ve milleti yok edebilir. Onun
için, son söz milletindir, oy milletindir.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Bundan sonraki önerilerimi bundan
sonraki 2/B konusunda yapacağım konuşmalarda sıralayacağım.
Teşekkür eder, hepinize
saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Kaptan.
Gündeme geçmeden önce İç
Tüzük 60’a göre sisteme girmiş sayın milletvekillerimize söz vereceğim.
Sayın Vural…
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, 28 Ocak Misakımillî’nin kabulü
ile 29 ocak Batı Trakya Türklerinin Toplumsal Dayanışma ve Millî Direniş
Günü’ne ve ocak ayında PKK’nın saldırıları sonucu hayatını kaybeden 143
vatandaşımıza Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Doksan üç yıl önce 28 Ocakta
Atatürk’ün çerçevesini çizdiği Misakımillî milletin temsilcileri tarafından
kabul edilmiş ve bu yeminle emperyalizme karşı “Vatanın ve milletin
bölünmezliği” ilkesine dayanılarak Millî Mücadele’yle zafere ulaşılmıştır.
Millî yeminimiz Türkiye Büyük Millet Meclisine emanettir; inmeyecek sancak,
sönmeyecek varlık ateşidir.
Ayrıca, bugün 29 Ocak, Batı
Trakya Türklerinin Toplumsal Dayanışma ve Millî Direniş Günü’dür. Bu tarihte, Batı
Trakya Türklerine uygulanan zulüm ve
baskıları barışçıl bir şekilde protesto etmek amacıyla cuma namazı sonrasında
bir araya gelenler Yunanlı güvenlik güçleri tarafından saldırıya uğramış ve
yaralanmıştır. Maalesef, hâlen Batı Trakya’da temel insan hakları ihlalleri
devam etmektedir.
Ne hazindir ki böyle bir
günde, AKP Hükûmetinden, Heybeliada Ruhban Okulunun açılacağına dönük adımların
atılacağını duyuyoruz. Bu açıklamaları hayretle izliyor, esefle kınıyoruz.
Ocak ayı, PKK’nın, doğu ve
güneydoğuda, sivil vatandaşlarımıza yönelik 21 toplu katliamı gerçekleştirmesi
sonucunda Şırnak, Hakkâri, Mardin, Diyarbakır, Kahramanmaraş’ta 40 kadın, 28
çocuk, toplam 143 kişi hayatını kaybetmiştir. PKK’nın bu saldırısı sonucu
hayatını kaybeden bütün vatandaşlarıma bu vesileyle Allah’tan rahmet diliyorum
ve PKK kanlı terör örgütünü bu vesileyle tekrar kınıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Vural.
Sayın Özkan…
2.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, yağışlardan zarar gören
Antalyalılara geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ve Suudi Arabistan’a hayvan
ihracatı yapılacağı haberlerinin doğru olup olmadığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
– Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yağışlardan zarar gören tüm
Antalyalı hemşehrilerime geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Hükûmetin uyguladığı yanlış
tarım ve hayvancılık politikalarından dolayı et, süt, süt tozu, canlı hayvan,
kurbanlıklar, hatta saman yurt dışından ithal edilmek zorunda kalınmıştır. Şu
anda, basından öğrendiğimize göre, Suudi Arabistan’a 1 milyon büyükbaş, 5
milyon küçükbaş koyun, keçi ihraç edilecekmiş. Bu, doğru mudur?
Sayın Bakana soruyorum: Bu ne
perhiz, bu ne lahana turşusu; yurt dışından devamlı ithal yapılırken bu ihracat
neyin nesi? Elinizde yeterli damızlık var mıdır? İki gün sonra, vatandaş yine
pahalı ete, pahalı damızlığa muhtaç olmasın. Konuya açıklık istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Özkan.
Sayın Tüzel…
3.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, madencilerin
Zonguldak’ta ve tüm ülkede taşeronluğun kaldırılmasını istediklerine ilişkin
açıklaması
ABDULLAH LEVENT TÜZEL
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hafta sonu
Zonguldak’taydım. Madenciler, aileleri, sendikalar ve onlara desteğe gelmiş tüm
emek güçleri 7 Ocakta iş cinayetine kurban giden 8 madenci ve tüm işçi sınıfı
kayıplarını anmak ve taşerona “hayır” demek için miting yaptı. Dün de
Karayolları işçileri, aynı taleplerle alandaydı. Onlar da, yargı kararlarının
uygulanmasını ve kadrolu çalışmayı istiyorlar. On binlerce emekçi, bu iş
cinayetlerinin nedeni olarak gördükleri taşeron çalışmasının sadece Zonguldak
ve madenlerde değil, tüm ülkeden ve çalışma alanlarından kaldırılmasını
istiyorlar. Sadece kendileri için değil, ülkenin çocukları ve geleceği için bu
mücadele içinde olduklarını söylediler. “Taşeron demek ölüm demek ve biz güzel
ölmek istemiyoruz.” diyen binlerce işçi “Herkes burada, AKP nerede?” sözleriyle
Hükûmetin duyarsızlığından şikâyet ettiler. “1990’larda Özal’ın sonunu
getirdik, taşeron kalkmazsa AKP’nin sonu da gelecek.” diyerek Hükûmeti göreve
davet ettiler. Bizim de sözümüz: “Taşeron çalışması yasaklanmalıdır.”
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Tüzel.
Sayın Bayraktutan…
4.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Sarp Sınır Kapısı’nda
yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Artvin ile Gürcistan’ı
birbirine bağlayan kara hudut kapısı Sarp Sınır Kapısı Türkiye'de pasaportla
geçişin olmadığı, kimlik kartıyla geçişin olduğu tek kapı. Bu kapıda birtakım
sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorunlardan bir tanesi de…
BAŞKAN – Biraz uzak durun
mikrofondan lütfen.
Buyurun.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) –
Tabii.
Sarp Sınır Kapısı Artvin ile
Gürcistan Cumhuriyeti arasında kara hudut kapısıdır. Bu kapı, Türkiye'nin nüfus
cüzdanıyla geçiş sağlanan tek kapısıdır. Bu kapıda birtakım sorunlar vardır
yığılmalardan dolayı, özellikle bayramlarda ve özel günlerde birtakım yığılma
sorunları yaşanmaktadır ama bunun dışında da her iki geçiş açısından ilginç bir
sorun vardır, bunu yüce heyetle paylaşmak istiyorum.
Sarp Sınır Kapısı’ndan
araçlarla geçen yolcuların şoför hariç araçlardan indirilmesi ve yaya olarak
peronlardan geçirilmesi 2013 Türkiye’sine yakışmamaktadır. Özellikle…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tekrar sisteme
giriniz, yarım dakika daha söz vereceğim Sayın Bayraktutan.
Buyurunuz Sayın Tanal.
5.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Üsküdar ilçesinin bazı
mahallelerinde yaşanan imar sorununun çözülmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
İstanbul Büyükşehir Belediyesi 1994 yılından bugüne kadar aynı zihniyet
tarafından idare edilmektedir. Ancak Üsküdar ilçemizin Yavuztürk Mahallesi,
Ünalan Mahallesi, Ataşehir ilçemizin Mevlânâ Mahallesi, Yeni Çamlıca Mahallesi
YEDPA İş Merkezi, bugüne kadarki vatandaşlarımızın imar sorunu, iskân sorunu…
Büyükşehir Belediyesi engel olmaktadır; Büyükşehir Belediyesi imar sorunuyla
ilgili bu bölgede oturan halkımızı mağdur etmektedir. Lütfen, Bakanlığın
İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle irtibata girerek bu vatandaşlarımızın
mağduriyetinin giderilmesi için imar çalışmasının bir an önce başlatılmasını
arz eder, saygılarımı sunarım.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Tanal.
Sayın Yeniçeri…
6.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Donanma Komutanının
istifası üzerine Başbakanın yaptığı açıklamalara ilişkin açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Donanma Komutanının istifası
üzerine Başbakan “Yani neredeyse komuta kademesinde mücadele edecek subayımız
kalmıyor, böyle şey olmaz. O zaman terörle nasıl mücadele edecek bu insanlar?”
vesaire şeklinde bir açıklama yapıyor. Başbakanın yaptığı, Anadolu tabiriyle
“hem nalına hem de mıhına vurmak”tır. Yaptığı da timsah gözyaşı dökmektir.
Timsahlar avını yerken ağlarmış. Sanki özel yetkili mahkemeleri AKP Hükûmeti
değil de bir başka hükûmet bu iş için görevlendirdi. TSK’ya yönelik itibar
infazlarını sanki AKP medyası değil de Yunanistan medyası yaptı. Kahpe
teröristlerle kahramanca mücadele eden generalleri sanık ve darbeci, PKK’nın
eli kanlı canilerini devlete muhatap ve gizli tanık yapan sanki AKP iktidarı
değil de bir başka hükûmet. Başbakan bu sözlerinde samimi olsa MİT Müsteşarı
için çıkardığı yasaya benzer bir yasa çıkararak bu konuyu bir günde gündeme
alır ve gündemden kaldırır. Başbakan bunu yapmıyor ve yakınıyor.
Ey Başbakan, kendine gel,
yabancı askerlere ve Patriot’lara değil, TSK’ye ülkenin güvenliğini devret.
Uyduruk gerekçelerle içeri atılan komutanları bir an önce görevlerinin başına
döndürecek…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) –
…yasal düzenlemeleri Türkiye Büyük Millet Meclisine getiriniz. Uyarıyorum,
yarın çok geç olacak.
Teşekkür ederim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Yeniçeri.
Sayın Bayraktutan…
4.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Sarp Sınır Kapısı’nda
yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması (Devam)
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Biraz önce de ifade ettiğim
gibi, Sarp Sınır Kapısı’nda araçlarla geçen yolcuların -şoför hariç-
araçlarından indirilmesi ve yaya olarak peronlardan geçirilmesi 2013
Türkiye’sinin imajına yakışmamaktadır. Aynı kapının Gürcistan tarafında bu
şekilde bir uygulama yoktur. Geçiş koşulları ve peronlar son derece modern ve
çağa uygun, en azından Türkiye tarafından çok ileridedir. Bu durumun tespiti
ile bu sıkıntının bir an önce giderilmesi gerekmektedir. Vatandaşlarımız bu
konuda şikâyetçidirler. İlgili bakanlığın bu soruna acilen bir çözüm bulmasını
o yörede yaşayan, o kapıyı kullanan bütün vatandaşlarımız ısrarla
beklemektedirler.
Çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Bayraktutan.
Sayın Eyidoğan…
7.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, esnaf ve sanatkârların
ciddi ve acil çözüm bekleyen sorunlarının sosyal sorunlara dönüşmekte olduğuna
ilişkin açıklaması
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Esnaf ve sanatkârlarımızın
şikâyetleri var. Ülkemizin en büyük sosyal ve ekonomik kesimlerinin başında
gelen esnaf ve sanatkârlarımızın sayısı 2 milyona yakındır. Aileleri ve
istihdam ettikleri kişilerle birlikte 10 milyona yakın insanımızın geçimi ve
düzeni esnaf ve sanatkârımıza bağlıdır. Yanlış politikalar nedeniyle esnaf ve
sanatkârların ciddi ve acil çözüm bekleyen sorunları birikmiş, sosyal sorunlara
dönüşmektedir. Yüzde 75’e çıkan kent nüfusuyla birlikte kentlerde plansız ve
rastgele AVM inşaatları her yerde yükselmektedir. Planlı kentleşmeden bihaber
olan AKP Hükûmeti döneminde, olur olmaz yerlere, kentlerin göbeğinde sürekli
AVM’ler açılıyor. Açılan her AVM binlerce esnafımızın işini kaybetmesine,
yanında çalışanların işsiz kalmasına, evine ekmek götürememesine neden
olmaktadır. AVM’ler ve bunların iş birliği yaptığı hipermarketlerin nerede ise
tamamı yabancıların oldu, satılan ürünlerin çoğu ithal oldu. İthalat patlıyor,
işsizlik artıyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Eyidoğan.
Sayın Akar…
8.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın, Kocaeli’deki kanser
ölümlerinin önüne geçilmesi için gerekli çalışmaların bir an önce yapılmasını
beklediklerine ilişkin açıklaması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın
Başkan, Kocaeli ilinde son iki günde biri 13 yaşında, diğeri 23 yaşında iki
genç kızımız kanserden hayatını kaybetmiş bulunuyor. Kocaeli genelinde ve
özellikle “kanser ovası” diye anılan Dilovası’nda kanserden ölüm oranı diğer
ölüm oranlarının üzerine çıkmış ve Dünya Sağlık Örgütü, kanserlerin yüzde
80’inin doğrudan veya dolaylı olarak sanayi ve çevresel faktörlere bağlı
olduğunu ayrıca belirtmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi 2006 yılında
Dilovası’yla ilgili araştırma komisyonu kurmuş, araştırma sonucunda yirmi dokuz
başlık altında önerilerde bulunmuş fakat bugün gelinen noktada, bu önerilerle
ilgili Dilovası’nda ve Kocaeli ilinde sanayiden oluşan kirliliğe engel olacak
bir çalışmanın yapılmadığını görmekteyiz.
Hükûmet yetkililerini buradan
tekrar uyarıyor ve Kocaeli’deki kanser ölümlerinin önüne geçilmesi için gereken
çalışmaların bir an önce yapılmasını saygılarımla arz ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Akar.
Sayın İrbeç…
9.- Antalya Milletvekili Yusuf Ziya İrbeç’in, insan hayatı ve tarihî
değerlerimizi risk altında bırakmamak için Hükûmetin gerekli tedbirleri alması
gerektiğine ilişkin açıklaması
YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Son zamanlarda madencilik
sektöründe yaşanan iş kazaları toplum olarak üzüntüyle izlenmekte olup bu
sektörde çalışanlar hayati tehlike dâhil pek çok anlamda risk altında görev
yapmaktadırlar. Denetimsizlik her yerde baş gösteriyor.
22 Ocak 2013 tarihinde yanan
Galatasaray Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü’nde yüz kırk iki yıllık tarihî ahşap
bina yok oluyor. Kamuya ait olan bu binada sigorta yok, denetim yok. Bu
yangından kısa bir süre önce İstanbul Millî Eğitim Müdürlüğünün Cağaloğlu’ndaki
tarihî binası da yanıyor. Bu yangınlarda hem tarihimiz yok oluyor hem de
değerlerimiz.
Yine, Antalya’da meydana
gelen doğal afetlerde birçok vatandaşımız zarar görmüş ve tedbirler yetersiz
kalmıştır. Kaçak doğal gaz tesisatından parasını tahsil etmekte sakınca
görmeyen İGDAŞ gibi doğal gaz dağıtım şirketleri kaçak olarak kurulan
tesisatlarla ilgili daha etkin tedbirler almaya zorlanmalıdır. İnsan hayatı ve
tarihî değerlerimiz bu kadar kolay risk altında bırakılmamalıdır. Hükûmet
gerekli ek tedbirleri almak zorundadır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın İrbeç.
Sayın Karaahmetoğlu…
10.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Dini ve Sosyal
Hizmet Vakfına ve solculuğun ulvi ve ahlaki bir erdem olduğuna ilişkin
açıklaması
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU
(Giresun) – Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan Sayıştay
raporlarında adı geçen Dini ve Sosyal Hizmet Vakfının neler yaptığını basından
öğrenme fırsatı bulduk. Vakfın Diyanet İşlerine bağlı olduğu, mütevelli heyetinde
Diyanet İşleri Başkanının bulunduğu, yine Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı ve
genel müdürlerin de yönetimde yer aldıkları iddia edilmektedir.
Mekke’de otel işleten bu
vakıf, 673 caminin minaresine baz istasyonu kurdurmuş, hazine arazilerine inşa
edilen camilerimizin müştemilatında bulunan dükkân, market, depo gibi yerleri
kiraya vererek de ayrıca gelir elde ederken buradan hazineye gelir
aktarmamıştır. Bu konu ciddi olarak araştırılmalı diye düşünüyorum.
Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ’ın solculuk ile ilgili değerlendirmelerine bir çift sözüm var: Solculuk
ulvi bir ahlaki değer ve erdemliliktir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Karaahmetoğlu.
Sayın Türkoğlu…
11.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, bazı ilçelerdeki
yargı çevresi değişikliklerinin vatandaşları mağdur ettiğine ve bu kararların
değişmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Geçen hafta Resmî Gazete’de
yayımlanan bir kararla Hatay ili Erzin ilçesi ağır ceza yargı çevresi
değiştirilerek Osmaniye’den alınmış, İskenderun’a bağlanmıştır. Osmaniye-Erzin
arası 15-20 kilometre iken Erzin-İskenderun arası 50-60 kilometredir. Bu
düzenleme Erzin’deki ve Osmaniye’deki vatandaşlar ve avukatlar tarafından
şiddetle protesto edilmektedir.
Ayrıca, aynı şekilde,
Osmaniye Hasanbeyli ilçesi yargı çevresi olarak Bahçe iken bu düzenlemeyle
Osmaniye’ye bağlanmıştır. Hasanbeyli’de adliye yoktur. Yargı çevresi Bahçe’dir
ve Bahçe-Hasanbeyli arası 10 kilometredir. Şimdi 30-40 kilometre ötedeki il
merkezine gidilip gelinmesi gerekmektedir. Bu da vatandaşlar açısından hem
zaman hem de para açısından ciddi bir külfettir.
Bu kararların değişmesi,
adalet gibi devletin varlık sebebi olan bir hizmete ulaşmayı kolaylaştırmak
açısından önemlidir. Bu kararların değiştirilmesini arz ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Türkoğlu.
Sayın Çelik…
12.- Muş Milletvekili Demir Çelik’in, Şırnak’ta bir halı sahanın
istinat duvarının heyelan nedeniyle yıkılması sonucu hayatını kaybedenlere
Allah’tan rahmet dilediğine ve heyelan bölgesindeki evlerin boşaltılması
nedeniyle mağdur olan vatandaşların sorunlarının giderilmesini beklediklerine
ilişkin açıklaması
DEMİR ÇELİK (Muş) –
Teşekkürler Sayın Başkan.
27 Ocak akşamı Şırnak
merkezdeki bir halı sahanın istinat duvarının heyelana dayanamayarak yıkılması
sonucu altında futbolcu kardeşlerimiz kalmıştır. Bu gençlerden 7’sinin
cenazesine ulaşılmıştır. Ölenlere Allah’tan rahmet diliyor, kederli ailelerine
başsağlığı dileklerimi iletiyorum. İnsan yaşamının bu denli ucuz olmaması
gerektiğini ifade ediyor, ölümlerin önüne geçmeyi başarmak zorunda olduğumuzu
bir kez daha huzurlarınızda dile getirmek istiyorum. Keza, heyelan bölgesinde
onlarca ev yıkılma tehlikesi nedeniyle boşaltılmış bulunmaktadır. Kışın bu zor
ve soğuk günlerinde mağdur ailelere gerekli duyarlılığın gösterilmesini,
sorunlarının giderilmesini bekliyor, saygılarımı sunuyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Çelik.
Sayın Doğru…
13.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, İstihdamın Teşviki Kanunu’nun
uygulama süresinin 31/12/2012 tarihinde sona ermesiyle büyük mağduriyetler
yaşandığına ve bu kanunun uygulamasının devam etmesi ya da benzer bir kanunun
çıkarılması gerektiğine ilişkin açıklaması
REŞAT DOĞRU (Tokat) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tokat ili gibi, Anadolu’da 42
vilayette 5084 sayılı İstihdamın Teşviki Kanunu’nun 31/12/2012 tarihinde sona
ermesi ve uzatılmaması ile büyük mağduriyetler yaşanmaktadır. Organize sanayi
bölgeleri başta olmak üzere bütün iş yerlerinde, teşvikin kalkmasıyla beraber,
maliyetler yüzde 17 ila 25 arasında yükselmiştir. Bunun sonucu üretim düşmekte,
iş yerleri işçi çıkarmakta ya da kapanma durumu ile karşı karşıya kalmaktadır.
Mağduriyetlerin artmaması ve iş yerlerinin kapanmaması, kayıt dışının olmaması
için bu kanunun devam etmesi ya da benzer kanun çıkarılması gerekmektedir.
Hükûmetten acil olarak bu kanunla ilgili bir şeyler yapmasını bekliyor, Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Doğru.
Sayın Şeker…
14.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker’in, Gaziantep’te hayvancılık
yapan vatandaşların zor durumda olduğuna ve tarımda sulama için kullanılan
kuyulara sayaç bağlanmasını doğru bulmadığına ilişkin açıklaması
MEHMET ŞEKER (Gaziantep) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkanım, tüm
Türkiye’de olduğu gibi ilim Gaziantep’te de insanlar devlete güvenerek,
Hükûmete güvenerek hayvancılık yapmaya başladılar. Dolayısıyla devletin teşvik
sisteminden faydalanıp 7 bin liraya büyükbaş hayvanlar aldılar. Şu anda,
yedirdikleri yem, kullandıkları su, elektrik parasını dahi ödeyemiyorlar ve
pazara çıkardıklarında 2 bin liraya, 2.500 liraya bunları satamıyorlar, çok
ciddi sıkıntı içerisindeler. Hükûmetin bunlarla ilgili çok ciddi bir çözüm
önerisi ile bu insanlara gitmesi lazım, en azından vergi borçlarını ertelemesi
lazım.
Yine, aynı şekilde, Hükûmet
aldığı bir kararla tarımda sulama için kullanılan kuyulara sayaç bağlamak
istemektedir. Bunların her birinin maliyeti 2 bin ila 5 bin arasında
değişmektedir ve dolayısıyla çiftçiler hem su parası ödeyecekler hem de bu
sayaç aboneliği için para ödeyecekler. Bunların doğru olmadığına inanıyoruz.
Bir an önce bu yanlıştan Hükûmetin vazgeçmesini talep ediyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Şeker…
Sayın Yılmaz…
15.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Sosyal Güvenlik
Kanunu’ndan dolayı çok sayıda esnafın mağdur olduğuna ve bu mağduriyetlerin
giderilmesi için yasada birtakım değişikliklerin yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Adana ilimizin Feke ilçesi
Türkiye’nin en fakir ilçelerinden bir tanesidir. Burada, özellikle bu son çıkan
Sosyal Güvenlik Kanunu’ndan dolayı mağdur olan birçok vatandaşımız vardır.
Merkezde ve köylerimizde birikmiş borcu bulunan birçok esnaf mevcuttur. Bu,
Türkiye genelinde de 4,5 milyon kişiyi kapsamaktadır. Türkiye Büyük Millet
Meclisinden çıkarak kanunlaşan, yasalaşan bu kanun kapsamında 2008 yılı öncesi
ve sonrasında birçok esnafımız bulunmaktadır. Bu vatandaşlarımızın
mağduriyetlerinin giderilmesi için bu yasada birtakım değişikliklerin yapılması
iyi olacaktır. Yoksa, vatandaşlarımız, esnaflarımız kapılarına kilit vuracak
duruma gelmiştir. Özellikle, Feke’den tüm vatandaşlarımız ve muhtarlarımız bu
mesajın iletilmesi için not göndermişlerdir. Bilgilerinize sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Yılmaz.
Sayın Durmaz…
16.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz’ın, Yozgat çiftçisinin 2012
yılından kalan buğday prim desteğinin ne zaman ödeneceğini öğrenmek istediğine
ve Yozgat’ta et kombinasında 11’inci aydan beri kesim yapılmadığına ilişkin
açıklaması
SADİR DURMAZ (Yozgat) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan umarım
dinliyordur. Yozgat çiftçisinin 2012 yılından kalan buğday prim desteği,
yaklaşık 7 trilyon lira henüz ödenmemiştir. Bu, Yozgat açısından son derece
önemli bir meblağdır. Hem çiftçimiz hem esnafımız bunu acilen beklemektedir. Ne
zaman ödeneceğini sormak istiyorum.
Bir diğer husus, mazot ve
gübre desteği 2’nci ayda ödenecek midir? Bu konuya ilişkin de Sayın Bakan biraz
sonra sözlü sorulara cevap verecekler, burada değerlendirmesini istirham
ediyorum.
Aynı şekilde, Sayın Bakan,
demin, Yozgat’ın buğday ihracatında 1’inci sıraya yükseldiğini söyledi.
Yozgat’ın ofislerinde 65 bin ton buğday, 2008 yılından bir kısmı kalmak üzere,
çürümeye yüz tutmuştur. Bu konuda bir tedbir alacaklar mı? Bunu merak ediyorum.
Bir diğer konu da, Yozgat’ta
et kombinası yapmakla övündü Sayın Bakan, bunu çok da gündeme getirdiler. Et
entegre tesisini kombinaya çevirdiler ancak 11’inci aydan bu yana hayvan kesimi
yapılmıyor Yozgat Kombinasında. Dişi hayvanların kesime getiriliyor olması,
gönderilmesi hayvancılıkta yeni bir krizin başlangıcıdır. Sayın Bakan bu konuya
dikkatle eğiliyor mu, bu konuda bir tedbir getiriyor mu?
Çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Durmaz.
Sayın Öğüt…
17.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Çağdaş Yaşamı
Destekleme Derneğinin Ankara şubesine yapılan Maliye denetimi ve kesilen
cezalarla ilgili bilgi almak istediğine ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
– Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneğinin Ankara şubesine yapılan Maliye denetimi ve kesilen cezalarla ilgili
sorum olacak.
Binlerce öğrenciye burs
veren, onlarca yurt ve eğitim birimi kurarak Bakanlık bünyesine katan derneğin,
diğer birçok dernek gibi cenazelere gönderilen yapay çelenklerle bağış
toplaması hangi hukuki dayanaklarla ticari faaliyet sayılmıştır? Bağışlar
karşılığında herhangi bir hizmet verilmemekte ya da mal teslimi yapılmamaktayken,
üstelik derneğin bu bağışları kabul edebileceğine ilişkin Ankara Valiliği İl
Dernekler Müdürlüğünün onayı da varken, Maliye müfettişleri hangi gerekçeyle
vergi cezası kesmişlerdir? Aynı denetim Sayın Başbakanın annesi vefat ettiği
zaman bağış toplayan İstanbul Eğitim ve Gençliğe Hizmet Vakfına da yapılacak
mıdır? Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine duyulan bu kin, nasıl bitmez bir
kindir, ne zaman bitecektir?
Saygılarımla.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Öğüt.
Sayın Erdemir…
18.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemir’in, AKP Hükûmetinin basın
üzerindeki baskısının sınır tanımadığına ve başka ülkelere de ulaştığına
ilişkin açıklaması
AYKAN ERDEMİR (Bursa) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
25 Ekim 2011 tarihinde
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Katar Emirliği Veliaht
Prensi Şeyh Tamim bin Hamed es-Sani arasında Katar'da Deniz Sarayı'nda
gerçekleştirilen görüşmenin zabıtları Syrian Electronic Army adlı hacker grubu
tarafından ele geçirilerek kamuoyuyla paylaşılmıştır. Bu toplantı zabıtlarında
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Katar
Emirliği Veliaht Prensi’ne El Cezire kanalının Türkiye’nin dış
politikasını eleştiren yayınlarından duyulan rahatsızlığı aktardığı
görülmektedir. Bu zabıtlarda şu ifadeler yer almaktadır; Sayın Davutoğlu diyor
ki: “Benim, siz majesteleri ile konuşmak istediğim bir konu vardı; El Cezire
bizim pozisyonumuza yönelik eleştiri yapıyor ve bu hiç iyi değil.” Buradan da
görülmektedir ki AKP Hükûmetinin basın üzerindeki baskısı artık sınır
tanımamakta ve diğer ülkelere de ulaşmaktadır. Bu konuyu kamuoyunun dikkatine
sunmak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Erdemir.
Sayın Sait…
19.- İzmir Milletvekili Rıfat Sait’in, 29 Ocak Batı Trakya Türkleri
Millî Direniş Günü’nün 25’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
RIFAT SAİT (İzmir) –
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün 29 Ocak Batı Trakya Millî Direniş Günü’nün 25’inci yılı.
“Yunanistan’da Türk yoktur.” diyen yönetime karşı çıkan Batı Trakya Türkleri,
29 Ocak 1988 yılında “Türk’üz” diyerek sokağa dökülmüştü. Soydaşlarımız Yunan
polisinin sert müdahalesiyle karşılaşmış ancak geri adım atmamışlardı.
“Demokrasinin beşiği” diye isimlenen Yunanistan’da bu, tarihe kara bir leke
olarak geçmiştir. Batı Trakya Türk azınlığının tek yürek, tek ses olarak sokağa
döküldüğü 29 Ocak tarihinin “Batı Trakya Türkleri Millî Direniş Günü” olarak
kutlanması her yıl yapılmaktadır. Batı Trakya Türk azınlığının bu değerli
gününü hatırladığımızı ve soydaşlarımızın yanında olduğumuzu söylemek
istiyoruz.
Bu vesileyle, orijinal adı
“Garbi Trakya Hükûmeti Müstakilesi” olan ve başkenti Gümülcine olan “Batı
Trakya Türk Cumhuriyeti” 31 Ağustos 1913 yılında kurulmuş elli yedi günlük en
kısa Türk cumhuriyeti olmuştur.
Elli dört yıl sonra Batı
Trakya’ya giden ilk Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan
olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
RIFAT SAİT (İzmir) - Bu
vesileyle onu da belirtmek isterim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Sait.
Sayın Topal…
20.- Amasya Milletvekili Ramis Topal’ın, Amasya’da, Merzifon-Osmancık
arasında D-100 kara yolunda çalışmaların on yıldır devam ettiğine ve ne zaman
tamamlanacağını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
RAMİS TOPAL (Amasya) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Amasya’da, Merzifon-Osmancık
arasında D-100 kara yolunda on yıldır devam eden çalışmalar bitirilemedi. Bu
kara yoluna köyün kara yolları direkt bağlantı hâlindedir, sık sık bu yollarda
ölümcül kazalar olmaktadır. Ben buradan yetkililere soruyorum: Bu köy bağlantı
yollarına ne zaman cep yapılacak, ne zaman alt-üst geçit yapılacak, ne zaman
trafik işaretleri konulacak?
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Topal.
Sayın Bulut…
21.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, zeytinyağı taban
fiyatının düşük olması sebebiyle üreticilerin zor durumda olduğuna ilişkin
açıklaması
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir)
– Efendim, zeytin hasadının yapıldığı aydayız. Vatandaş zeytinleri topladı,
zeytinyağına dönüştürdü. Ancak, zeytinyağının taban fiyatının çok düşük olması
zeytin müstahsilini çok zor durumda bırakmıştır. Fındıkta taneye destek
verilirken, ayçiçeğinde taneye destek verilirken zeytinde yağa destek verilmiş
olması üreticiyi hayli zor duruma sokmuştur. Suriye’deki sorundan dolayı ülkeye
kaçak giren yağ da piyasayı karıştırmış ve zeytin üreticisi, yağ üreticisi
perişan hâle düşmüştür.
Zeytinyağı üreticilerinin,
zeytin üreticilerinin banka borçlarının bu yıl ertelenmesi ve desteklerinin
artırılması için Hükûmet ne gibi bir çalışma yapmaktadır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Bulut.
Sayın Demiröz… Yok.
Sayın Öz…
22.- Manisa Milletvekili Sakine Öz’ün, Salihli’nin Beylikli ve Yeşilova
köyleri arasındaki köprünün sel nedeniyle yıkıldığına ve vatandaşların mağdur
olduğuna ilişkin açıklaması
SAKİNE ÖZ (Manisa) – Sayın
Başkan, Salihli’nin köylerinden Beylikli ve Yeşilova köyleri arasındaki
köprüler, yoğun yağıştan dolayı sel felaketiyle yıkılmıştır. Yıkılan köprüden
dolayı Yeşilova köyümüzün içme suyu hattı hasar görmüş, diğer köylerimizin de tarlalarıyla
ulaşımı kopmuştur. Bu mağduriyetin bir an önce giderilmesi ve köylülerimizin
içme suyuna bir an önce kavuşması için gerekli yasal çalışmaların bir an önce
yapılması için buradan yetkililere seslenmek istiyorum ve köylülerimize de
geçmiş olsun diyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Öz.
Sayın Çavuşoğlu…
23.- Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu’nun, 29 Ocak Batı Trakya
Türkleri Millî Direniş Günü’nün 25’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok değerli milletvekili
arkadaşlarım, bugün 29 Ocak; bundan yaklaşık yirmi beş yıl önce Batı
Trakya’daki Müslüman Türk azınlığına yönelik olarak Yunanistan, Türk
azınlığının etnik kimliğine ağır bir saldırıda bulunarak 1928 ve 1929 yılından
itibaren faaliyet gösteren Gümülcine Türk Gençler Birliği ile İskeçe Türk
Birliğini mahkeme kararıyla kapatmıştır. Kapatmanın sonucunda bu kuruluşlardaki
tabelalar indirilmiştir. Bu ağır saldırıyı hazmedemeyen Batı Trakya Müslüman
Türk azınlığı topyekûn ayağa kalkmış ve bu karara karşı tepkisini ortaya
koymuştur. Benim de fiilen içinde bulunduğum bu sırada… Bugün, tarihte “Batı
Trakya Türklerinin Millî Direniş Günü” olarak geçmektedir. Bu hadise, Batı
Trakya Türklerinde önemli bir anı ve hatıra olarak kalmıştır.
Ben, bu Türkiye Büyük Millet
Meclisi çatısı altından hem hatırlanmak hem de hatırlatmak adına söz aldım. Bu
duygularla hepinize teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Çavuşoğlu.
Gündeme geçiyoruz sayın
milletvekilleri.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker, gündemin sözlü sorular kısmının 1, 230, 265, 275,
291, 292, 295, 296, 298, 299, 302, 311, 312, 326, 340, 341, 342, 343, 344, 345,
346, 347, 348, 349, 350, 351, 352, 360, 361, 362, 378, 381, 382, 398, 399, 402,
407, 408, 409, 410, 411, 412, 413, 414, 415, 416, 417, 418, 420, 421, 423, 425,
428, 430, 431, 432, 433, 434, 435, 436, 437, 438, 439, 440, 442, 459, 460, 461,
462, 463, 464, 465, 466, 467, 468, 469, 470, 471, 472, 473, 474, 475, 476, 477,
478, 504, 524, 525, 526, 527, 528, 529, 530, 531, 532, 533, 535, 542, 544 ve
545’inci sıralarında yer alan önergeleri birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.
Sayın Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.
Cumhurbaşkanlığının bir
tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Bakanlar Kurulunda görev alan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin,
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın istifa ettiklerine ve istifalarının kabul
edildiğine ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 109 ve 113'üncü maddeleri
uyarınca Mardin Milletvekili Muammer Güler’in İçişleri Bakanlığına, Adana
Milletvekili Ömer Çelik’in Kültür ve Turizm Bakanlığına, Eskişehir Milletvekili
Nabi Avcı’nın Millî Eğitim Bakanlığına, Edirne Milletvekili Mehmet Müezzinoğlu’nun
Sağlık Bakanlığına atandıklarına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1092)
24/01/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi: a) 06/07/2011 tarihli
ve B.01.0.KKB.01-08-3-503 sayılı yazımız.
b) Başbakanlığın, 24/01/2013
tarihli ve 69471265.300-02-797 sayılı yazısı.
İlgi yazılarla onaylanmış
bulunan Bakanlar Kurulunda görev alan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Kültür
ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağ istifa etmişler ve istifaları kabul edilmiştir.
Bu sebeple, ekli listede yer
alan şahıslar karşılarında belirtilen Bakanlıklara Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası'nın 109 ve 113'üncü maddeleri uyarınca atanmışlardır.
Bilgilerinize sunarım.
Abdullah
Gül
Cumhurbaşkanı
Bakanlar Listesi
1) Mardin Milletvekili Muammer Güler İçişleri Bakanı
2) Adana Milletvekili Ömer Çelik Kültür ve Turizm
Bakanı
3) Eskişehir Milletvekili Prof. Dr. Nabi Avcı Millî Eğitim
Bakanı
4) Edirne Milletvekili Mehmet Müezzinoğlu Sağlık Bakanı
MAHMUT TANAL (İstanbul) –
Efendim, bu doğru değil. Sayın Başkan, bakanların haberi yoktu, görevden
aldılar. Fiilî durumla yazı örtüşmüyor.
BAŞKAN – Bilgilerinize
sunulmuştur.
Komisyondan istifa tezkeresi
vardır, okutuyorum:
B) Önergeler
1.- Bitlis Milletvekili Vahit Kiler’in, Kamu İktisadi Teşebbüsleri
Komisyonu üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin önergesi (4/87)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Üyesi bulunduğum Kamu
İktisadi Teşebbüsleri Komisyonundan; gördüğüm lüzum üzerine istifa ediyorum.
Gereğini saygılarımla arz
ederim.
Vahit
Kiler
Bitlis
BAŞKAN – Bilgilerinize
sunulmuştur.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
C) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 20 milletvekilinin,
Kahramanmaraş’ta zeytin yetiştiriciliği konusunda yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/482)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Kahramanmaraş'ta zeytin
yetiştiriciliği konusunda yaşanan sorunlarının araştırılarak, alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104
ve 105’inci maddesi uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ve
talep ederim.
1) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
2) Alim Işık (Kütahya)
3) Mehmet Şandır (Mersin)
4) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
5) Özcan Yeniçeri (Ankara)
6) Sadir Durmaz (Yozgat)
7) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
8) Reşat Doğru (Tokat)
9) Cemalettin Şimşek (Samsun)
10) Seyfettin Yılmaz (Adana)
11) Mehmet Erdoğan (Muğla)
12) Enver Erdem (Elâzığ)
13) Mustafa Kalaycı (Konya)
14) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
15) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
16) Sümer Oral (Manisa)
17) Muharrem Varlı (Adana)
18) Ali Halaman (Adana)
19) Murat Başesgioğlu (İstanbul)
20) Mehmet Günal (Antalya)
21) Ruhsar Demirel (Eskişehir)
Gerekçe:
Zeytin, kültürü çok eskiye
dayanan bir üründür. Zeytinin ana vatanı; Mardin, Andırın ve Anamur olarak
bilinmektedir. Zeytin, bu yerleşim bölgelerinden başka bölgelere dağılmıştır.
Ekonomik değeri çok yüksek
olan zeytin, sofralarımızda çok sık olarak kullanılmanın yanı sıra eczacılık,
sabunculuk ve kozmetik gibi ürünlerde de kullanılmaktadır. Yeryüzünde
milyonlarca insanın geçim kaynağı hâline gelen sofralık zeytin ve zeytinyağının
insan sağlığına olan önemi saymakla bitmez.
Dünyada zeytinyağına olan
talep her geçen gün artmaktadır. Bu nedenle, dünya zeytin ve zeytinyağı
üretiminde hem ülke olarak hem de bölge olarak söz sahibi olmamız
gerekmektedir.
Kahramanmaraş çok sayıda
tarım ürününün yaygın olarak yapıldığı illerimiz arasında yer almaktadır. Doğu
Akdeniz Kalkınma Ajansı tarafından yayınlanan zeytincilik raporuna göre,
Kahramanmaraş, Doğu Akdeniz Bölgesi'nde zeytinciliğin en az gelişme gösterdiği
iller arasında yer almaktadır.
2010 yılı verilerine göre,
Kahramanmaraş genelinde 25.652 dekar sofralık zeytin ağacı alanı yer alırken,
yine aynı yıl içinde 36.650 dekar da yağlık zeytin ağacı alanı bulunmaktadır.
Bu ilimizde, 2010 yılı sofralık zeytin üretimi yaklaşık 1.297 ton olarak
gerçekleşirken, yağlık zeytin üretimi 3.456 ton düzeyinde kalmıştır.
Zeytin dikili alanlar
konusundaki veriler incelendiği zaman ise, sofralık zeytin alanları ile ilgili
son yedi yıl içinde çok yavaş bir artış olduğu görülmektedir. Zeytin dikili
alanların oranında, 2004 ve 2005 yılları arasında yüzde 4'lük bir artış
yaşanırken 2005 ve 2006 yılları arasında hiç artış olmamıştır. 2007 ve 2008
yılları arasında yüzde 1'lik bir artış ortaya çıkarken 2009 ve 2010 yılları
arasında yine hiçbir artış yaşanmamıştır. Yağlık zeytin ağacı konusunda da
durum farklı değildir.
Zeytinin ana vatanı olan
Kahramanmaraş'ta sofralık ve yağlık zeytin üretimi özel desteklerle teşvik
edilmeli ve ağaç sayısı artırılmalıdır. İstatistikler, il genelinde meyve
vermeyen ağaç sayısının meyve veren ağaç sayısından fazla olduğunu ortaya
koymaktadır. Bu durumu, Kahramanmaraş'ın geleceğini ve potansiyelini göz önünde
bulundurarak el birliğiyle tersine çevirmemiz gerekmektedir.
Zeytin, ekonomik değeri
düşünüldüğünde ve çok yönlü olarak değerlendirildiğinde yetiştirildiği bölgenin
gelişimine çok büyük katkı sağlayan bir üründür.
Bu nedenle, Kahramanmaraş'ta
zeytin yetiştiriciliği konusunda yaşanan sorunların araştırılarak gerekli
önlemlerin belirlenmesi için Anayasa'nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve
105’inci maddesi uyarınca bir Meclis araştırma komisyonu kurulması yerinde
olacaktır.
2.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya ve 22 milletvekilinin,
Kamu Özel Ortaklığı kapsamında yapılan projelerin uygulanabilirliği ve
fayda-maliyet analizlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/483)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye'de "Kamu Özel
Ortaklığı" ilk olarak 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun
Ek/7’nci maddesi ile kamu hizmeti alanına girmiştir.
Düzenlenen yasada; sağlık
tesislerinin yapımına Yüksek Planlama Kurulunun, tesislerin yenilenmesine ise
Sağlık Bakanlığının karar vereceği, yüklenici firmaya hazine arazisinin
bedelsiz olarak devredileceği, yapım işleri, kira ve yenilemelerin yüklenici
firma tarafından yerine getirileceği, kira ödemelerinin döner sermaye
gelirlerinden karşılanacağı, sözleşme süresinin kırk dokuz yıla kadar
çıkartılabileceği, yapılacak ihalelerin 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ve 4734
sayılı Kamu İhale Kanunu’na tabi olmadığı tanımlanmıştır.
Kamu Özel Ortaklığı (KÖO);
devletin bir şirket grubuyla uzun süreli sözleşme ilişkisi kurması temeline
dayanmakta, sözleşmenin konusunu ise, yapılacak kamu hizmeti binasının veya
tesisinin tasarım ve yapımının şirket tarafından sağlanması, devletin de kırk
dokuz yıla kadar çıkabilen sürelerle yüklenicilere kira ödemesi ve bunun yanı
sıra, temel hizmet dışındaki gelir getirici çeşitli hizmetlerin
devredilmesidir.
Türkiye'de sağlık alanında
hızla yaygınlaştırılan ve çok büyük miktarda kamu kaynağının özel şirketlere
aktarılmasını sağlayan "Kamu Özel Ortaklığı" İngiltere'den model
olarak alınmış, ancak İngiltere Parlamentosu, yolsuzluk, hatalı
muhasebeleştirme, kamu maliyesi açısından ciddi risk oluşturması, kamu yararına
aykırı uygulamalar konusunda yoğun şikâyetlerin olması nedeniyle KÖO
uygulamasına yönelik bir "Araştırma Komitesi" kurulmasını
kararlaştırarak, daha sonra kira ödemelerinin neden olduğu mali güçlükleri
aşmak için birçok önlemler almaya başlamıştır.
KÖO kapsamında
gerçekleştirilen; 1.500 yataklı Kayseri Entegre Sağlık Tesisi için 137 milyon
TL, 3.056 yataklı Ankara Etlik Entegre Sağlık Tesisi için 319 milyon TL, 3.056
yataklı Bilkent Entegre Sağlık Tesisi için de 289 milyon TL yıllık kira bedeli
belirlenmiş olduğunu basında yer alan haberlerden öğreniyoruz. Sadece bu üç
ihale nedeniyle sağlık tesislerine ödenecek yıllık toplam kira bedeli 745
milyon TL olarak belirlenmiştir. Bu rakamlara baktığımızda bu üç ihale için
önümüzdeki yirmi beş yıl için toplam kamu borcu ise bugünkü fiyatlarla yaklaşık
18 Milyar 625 milyon TL (18 katrilyon 625 trilyon TL) olacaktır. Sırada
bekleyen İstanbul İkitelli, Bursa, Kocaeli, Konya, İzmir, Isparta, Mersin,
Adana, Gaziantep bütünleşmiş sağlık tesisleri ile fizik tedavi rehabilitasyon,
psikiyatri ve yüksek güvenlikli adli psikiyatri hastaneleri ihalelerinin
tamamlanmasıyla kamu borcunun çok büyük rakamlara ulaşacağı açıktır. Sadece
yapılan üç ihaleyi düşündüğümüzde bu üç hastane için devletin günlük ödeyeceği
kira miktarı 2 milyon TL (2 trilyon, aylık 60 trilyon) olmaktadır. Bu rakamın
diğer ihalelerin de tamamlanmasıyla ne kadar artacağı ortadadır. Hatta bir
günlük kira bedeli ile devletin kendi hastanesinin yapılabileceğini bu rakamlar
gözler önüne sermektedir.
Bu projelerin ülkemiz
açısından maliye, kamu yönetimi, kent planlaması ve çalışma ilişkileri gibi
birçok önemli alan ile doğrudan ilişkisi bulunmaktadır. En az yirmi beş yıl
olan bu sağlık hizmeti planlamalarının uzmanlık çalışmalarına dayandırılması
gerekmektedir. Bu hastanelerde hizmetlerin parçalanması nedeniyle
yönetilememezlik riski çok yüksektir. Ayrıca Hükûmet bir yandan kamu
harcamalarını kontrol altına almayı düşünürken, diğer taraftan denetimsizliğe
yol açacak bütçe dışı harcamalara dayanan KÖO modelini uygulamaya geçirmesi de
büyük bir tutarsızlıktır.
Sağlık Bakanlığının,
Türkiye'nin önümüzdeki yirmi beş yıl için, borçlanmasına neden olan, sağlık
hizmetinin sunumu ile sağlık çalışanlarının statüsünü tümüyle değiştirecek olan
bu uygulamalara yönelik olarak; "şeffaflık" ve "kamuoyunun bilgilendirilmesi"
kurallarına uymamakta ısrar etmesi, ihalelerde belirlenen yıllık kiralar ve
sözleşme içeriklerinin kamuoyuyla paylaşılmaması ise oldukça düşündürücüdür.
Sonuç olarak; Kamu Özel
Ortaklığı yöntemiyle yapılacak kamu hizmeti binalarında, temel hizmet dışındaki
tüm hizmetler şirketler tarafından kâr amacı ile işletilecek, yaptıkları
yatırım da “kira” adı altında kendilerine Sağlık Bakanlığınca ödenecektir.
Bu nedenlerle; önümüzdeki
yıllarda Türkiye'yi büyük bir borç krizine sokacağı düşünülen "Kamu Özel
Ortaklığı" kapsamında gerçekleştirilen projelerle ilgili daha sağlıklı
bilgi sahibi olunması ve bu projelerin fayda maliyet analizlerinin yapılması
gerekmektedir. KÖO projelerinin uygulanabilirliği ile ülkemiz için fayda ve
zararlarının araştırılması amacıyla TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri
ile Anayasa’nın 98’inci maddesi gereğince "Meclis araştırması"
açılmasını arz ederiz.
1) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
2) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
3) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
4) Ali Demirçalı (Adana)
5) Gürkut Acar (Antalya)
6) Namık Havutça (Balıkesir)
7) Bülent Tezcan (Aydın)
8) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
9) Aykan Erdemir (Bursa)
10) Sena Kaleli (Bursa)
11) Hasan Akgöl (Hatay)
12) Hurşit Güneş (Kocaeli)
13) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
14) Mehmet Şeker (Gaziantep)
15) İhsan Özkes (İstanbul)
16) Ali Haydar Öner (Isparta)
17) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
18) Fatma Nur Serter (İstanbul)
19) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
20) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
21) Osman Aydın (Aydın)
22) Recep Gürkan (Edirne)
23) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
3.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ve 21 milletvekilinin, Kars
Organize Sanayi Bölgesi ve Küçük Sanayi Sitesinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/484)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Kars Organize Sanayi Bölgesi
ve Küçük Sanayi Sitesi’nin sorunlarının araştırılarak alınacak önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci
maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması için gereğini arz ve teklif
ederiz.
1) Mülkiye Birtane (Kars)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip Kaplan (Şırnak)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat Ata (Batman)
8) İdris Baluken (Bingöl)
9) Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
10) Emine Ayna (Diyarbakır)
11) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
12) Altan Tan (Diyarbakır)
13) Adil Kurt (Hakkâri)
14) Esat Canan (Hakkâri)
15) Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
16) Sebahat Tuncel (İstanbul)
17) Erol Dora (Mardin)
18) Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
19) Demir Çelik (Muş)
20) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
21) Nazmi Gür (Van)
22) Özdal Üçer (Van)
Gerekçe:
Kars Küçük Sanayi Sitesi ve
Organize Sanayi Bölgesi ilde sanayiyi geliştirmek ve halkın ekonomisine katkı
sağlamak amacıyla kurulmuştu. Kars esnafının büyük bir çoğunluğu da bu sanayi
bölgelerinde çalışmaya başlamıştı. Ancak başlangıçta ilgi yoğun olsa da,
sitelerde çalışma ortamının fizikî koşullarının iyileştirilmemesi bu ilgiyi
aşağı çekmiştir.
Kars sanayi bölgelerinde
idare binası, çıraklık okulu, bakım garajı, personel lojmanı ile kafeterya
bulunmamaktadır. Altyapı inşaatı henüz tamamlanmış değildir. Bölgenin 13 bin
metre uzunluğundaki iç yollarının bazı bölümlerinin stabilize dolgusu
tamamlanmış, kalan kısmına ise parke kaplama yapılacağı söylenmişse de çalışma
başlatılmış değildir. Site içindeki yollarda oluşmuş çukurlar arabaların askıda
kalacağı derecede derindir.
Sanayi siteleri esnafı ve
çalışanları, değil içme suyu, diğer ihtiyaçlar için bile su bulamaktadırlar.
Esnaf, suyu araçlarla diğer merkezlerden getirmekte ya da çıraklar en ilkel
koşullarda siteye elleriyle su taşımaktadırlar. Sanayi sitesinin daha önce
yapılan elektrik enerjisi ihalesi feshedilerek 1998 yılında yeniden ihale
edilmiş, gerekli projeler tamamlanarak Enerji Bakanlığının onayına sunulmuştur.
Ancak Bakanlık hâlâ onay vermemiştir. Elektrik sık sık kesilmekte, esnaf
elektrik sıkıntısı yüzünden verimli çalışamamaktadır. Cihazlar, kesintiler ve
elektriğin düşük olması nedeniyle sık sık arızalanmakta, faks makinesi ve
bilgisayar gibi büro cihazları genelde devre dışı kalmaktadır.
Sanayi bölgesinin birçok
sorunu ise bölgenin kent merkezine uzak olmasından kaynaklanmaktadır. Sanayi
sitesinin iç yollarının yanında kente giden yolları da vahim durumdadır. İlgili
yerlere birçok defa başvurulmuş olmasına rağmen kente giden 10 kilometrelik yol
hâlâ yapılmış değildir. Küçük Sanayi Sitesinden Organize Sanayi Bölgesine giden
yollarda ağır tonajlı araçlar kullanılmaktadır. İki sanayi sitesinin arasındaki
mesafe yaklaşık 200 metredir. Esnaf, beton kaplama yapılması durumunda sorunun
çözüleceğini ifade etmektedir. Yol yapımı için ilgili yerlere gidilmiş olsa da
site görevlileri bir kurumdan ötekine gönderilmiş, sorumlu olduğu söylenen
hiçbir kurum bu yükümlülüğünü yerine getirmemiştir.
Yıllardır devam eden su, yol
ve altyapı problemi çözülmediği gibi sosyal tesis ve diğer eksiklikler de bir
türlü giderilmiş değildir. PTT, TELEKOM, banka ve kargo hizmetlerinden yoksun olan
sanayi sitesi içinde çöp konteynerleri bile bulunmamaktadır. Gazete bayisi,
market ve cafe-restaurantların da bulunmadığı sitede, esnaf ve çalışan bu
ihtiyaçlarını karşılamak için her gün defalarca merkeze gitmek zorunda
kalmaktadır.
Oysaki Küçük Sanayi Sitesi
1986'da sosyal tesislerle beraber ihale edilmişti. Bu çerçevede tesislerin
inşaatına da başlanmıştı. Ancak daha sonra sosyal tesislerin yapımı
durdurulmuş, bu da ihaleden sonra hazırlanan bir genelgeye dayandırılmıştı. Bu
nedenle inşaat durdurulmuş, yapılan başvurulara rağmen kredi sağlanmamıştır.
Ayrıca sanayi bölgesinin
hayati ihtiyaçlarından biri de bir sağlık merkezidir. İş alanı bakımından
yaralanmaların ve diğer sağlık sorunlarının yaşanma ihtimalinin çok olduğu
sitede, böyle durumlarda ilk müdahaleyi yapacak bir sağlık ekibi dahi
bulunmamaktadır. Kars Sanayi Bölgesi, Türkiye'de sosyal tesisleri olmayan tek
sanayi sitesi konumundadır. İşsizliğin yüzde 80'leri geçtiği Kars ilinde,
böylesi yatırımlara destek verilmesi ve istihdam alanlarının yaratılması
gerekmektedir.
BAŞKAN – Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi, Barış ve Demokrasi
Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve daha sonrada oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun, İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve
arkadaşlarının, Türkiye'de iş cinayetlerinin ve taşeronlaşmanın araştırılması
ve durumun ortaya konulması, iş cinayetlerinin engellenmesi amacıyla 14 Mart
2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun 29 Ocak 2013 Çarşamba günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu'nun 29.01.2013
Sah günü (Bugün) yaptığı toplantısında, toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını saygılarımla arz ederim.
İdris
Baluken
Bingöl
Grup Başkan Vekili
Öneri:
14 Mart 2012 tarihinde,
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve arkadaşları tarafından verilen (746
sıra nolu), "Türkiye'de iş cinayetlerinin ve taşeronlaşmanın araştırılması
ve durumun ortaya konulması, iş cinayetlerinin engellenmesi" amacıyla,
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin,
Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak, 29.01.2013 Salı günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Önerinin lehine
Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü. (BDP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Kürkcü.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) –
Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; taşeron çalışma konusu aslında sadece
Türkiye’ye özgü değil ve sadece son günlerin bir meselesi değil, bu, aslında
dünya çapında yeni bir sermaye birikim düzenine geçildiğinden beri dünyanın her
yerinde sermaye sahipleri ile devlet arasında kurulmuş bulunan uğursuz
ittifakın, işçi sınıfına karşı girişilmiş bir uğursuz saldırının uygulama
biçimlerinden bir tanesi. Bu, esasen zaman ve kâr oranlarını kâr lehine
düzenlemek için yapılmış, getirilmiş yeni bir çalışma tarzı olmakla birlikte
aynı zamanda işçilerin aynı iş yerinde birleşerek, güçlenerek, büyük bir emek
kitlesi oluşturarak, emekçiler kitlesi oluşturarak, sermaye sahiplerine karşı
mücadele ederek hem çalışma koşullarını hem yaşam koşullarını hem toplumsal
konumlarını hem de yürüttükleri sınıf mücadelesinde sağlam mevzilere
yerleşmelerini engellemek üzere or-taya konulmuş, düzenlenmiş ve hemen hemen
bütün kapitalist ülkelerde eş biçimli ve eş zamanlı olarak sürdürülen bir
saldırı. O nedenle buna bir çalışma sorunu, yeni karşımıza çıkmış bir çalışma
sorunu olarak bakamayız. Bu, geçmişte işçi sınıfının mücadelesiyle geriletilmiş
olan ve düzenli çalışma, güvenceli çalışma yolunda oldukça önemli adımları
1980’lerin başlarına gelinceye kadar atmış olan emekçi sınıfların hem yeni
sağın dünya çapındaki saldırısı hem de 20’nci yüzyıl devrimlerinin yenilmesi
sonucunda başlayan mukabil saldırı sonucunda karşı karşıya kaldıkları bir yeni
durum.
O yüzden, biz, işçi sınıfının
bu yöndeki mücadelesine büyük önem veriyoruz, bu yöndeki uyanışını
destekliyoruz. Geçtiğimiz günlerde, en çok taşeron çalışma dolayısıyla
kayıpların verildiği maden iş kolunda, maden ocaklarının bulunduğu havzada
düzenlenmiş bulunan büyük gösteriyi de bu açıdan önemsiyoruz çünkü işçiler
artık duraksamıyorlar, bir araya geliyorlar, birbirlerinden koparılmış olsalar
da yan yana geliyorlar ve taşeron çalışma karşısında taşeron çalışmaya maruz
bırakılan bir büyük kitle olarak kendi hayatlarını yeniden düzene sokma
çabasındalar.
Bu işçilerin sayısı TÜİK
verilerine göre, yaklaşık 1,5 milyon ve belli sektörlerde taşeron çalışmanın
yoğunlaştığını görüyoruz, inşaat, maden ve gemi inşa sektörleri. Bunların
madencilik iş kolunda da “inşaat” adı altında devreye girdiğini ve Karabük’te
karşı karşıya kaldığımız peş peşe kazaların çok büyük ölçüde madencilik iş
kolunda herhangi bir deneyimi olmayan inşaat şirketlerinin maden ocaklarının
tünellerini inşaya giriştikleri sırada yarattıkları kazalar sonucunda olduğunu
da tespit etmiş bulunuyoruz.
Taşeron çalışmanın en önemli
özelliği, sermaye sahiplerinin 1 birim çalışma karşılığında elde edecekleri
kârı çoğaltmak için ne devreye yeni teknoloji ne devreye yeni bilgi ne de yeni
bir çalışma tarzı sokmamaları; buna karşılık, aldıkları, yüklendikleri işi,
özellikle devletten ya da asıl işverenden yani büyük sermayeden yüklendikleri
işi küçük parçalara bölerek peş peşe hiyerarşik bir biçimde 1’inci, 2’nci,
3’üncü, 4’üncü hatta 5’inci işverene gelinceye kadar paylaştırmalarıdır.
Şimdi, maliyetlerden kazanmak
söz konusu olduğunda önce neyi feda edeceğini tahmin edersiniz patronların?
Tabii ki, iş güvenliği, işçi sağlığı, çalışma koşulları ve çalışma koşullarının
güvenli bir biçimde sürdürülebilmesi için alınması gerekli önlemlerden
fedakârlık edeceklerdir. Nitekim, taşeron çalışmanın sonuçları özellikle maden
ocaklarında son derece çarpıcı grafik göstergelerle karşımıza çıkıyor.
Zonguldak havzasında
çıkartılan her 100 bin ton kömür başına işçi ölümü sendikalı işletmelerde yüzde
0,3 iken, sendikasız taşeron işletmelerde bu sayı 8,3. Yani aşağı yukarı 15-20
katı. Her 100 bin ton kömür için sendikalı iş yerinde -ki sendikalı demek, aynı
zamanda nispeten güvenceli, nispeten elverişli çalışma koşullarında çalışmak
demek- bu koşullarda çalışırken işçilerin karşı karşıya kaldıkları ölüm,
yaralanma ve bedensel zararlar ile bunun olmadığı yerleri karşılaştırdığımızda
ortaya çıkan tablo çok açık.
Şimdi, Çalışma Bakanımız hem
taşeronlaşmadan vazgeçmeyeceklerini söylüyor çeşitli sorulara cevap verirken
hem de öte yandan diyor ki: “Vahşi kapitalizme bir çare bulmamız lazım.” Hem
kapitalizmin en vahşi biçimlerini… Çünkü küresel kapitalizm çağının aslında
kapitalizmin en yüksek teknolojiyle en geri çalışma koşullarını bir araya
getirdiği bir tür yeni feodalizm, bir tür yeni kölelik olduğunu göz önüne
alacak olursak, bu, kurtla gülüp çobanla ağlamaktan başka ne anlama gelebilir?
Çünkü, siz, hem bu tarzı benimseyeceksiniz hem kendi piyasanızı küresel
piyasayla birleştireceksiniz, rekabet koşullarını küresel piyasanınkilerden daha
ileriye taşımaya çalışacaksınız hem de öte yandan vahşi kapitalizme çare
bulacaksınız. Vahşi kapitalizme bu şekilde çareyi ancak işçiler
buldurabilirler. Ben, işçi sınıfımızın, sendikalarımızın, büyük işçi
kitlelerinin şunu gözünün önünde tutmasını isterim doğrusu: Ne Meclis ne devlet
ne Hükûmet işçilerin derdine, eğer onlar mücadele etmez ise, çare bulamaz çünkü
Meclisimizin çoğunluk partisi, kaçınılmaz bir biçimde, bu yeni çalışma düzenini
Türkiye’ye taşımakla yükümlü bir iktisadi politikanın savunucusudur. Ne zaman
ki işçiler sadece bir sektörde değil, bu taşeron düzeninin bütün sektörlerdeki
çalışmayı etkilediğini, ne zaman ki eğer işler bu hâlde giderse önümüzdeki on
yılda Türkiye’de güvenceli çalışmanın istisna, güvencesiz çalışmanın kural
hâline geleceğini görerek ayağa kalkmadıkça, kendi iş yerlerindeki çalışma
koşullarını, kendi işlerini, kendi çalışma onurlarını ve meslek geleneklerini
sürdürmek için bir araya gelip direnmezler ise hiçbir patron, hiçbir Meclis
onlara çare bulmayacaktır. Ama ne zaman ki onlar kendi hakları için sokaklara
çıkar, kendi hakları için iş yerlerinin önünde tutumlarını ortaya koyar, bu
koşullarda çalışmaya itiraz ederler, bu itirazlarını büyük bir kitlesel
muhalefete dönüştürürler, o zaman onların sesine kulak kabartmayacak Meclis
olamaz. O zaman, Çalışma Bakanı onların sesine ister istemez kulak
kabartacaktır.
Bugün için, bizi şu ya da bu
şekilde, her şeyi geleceğe havale ederek, sözle bastırmak isteyebilirler ama
ben şunu söylüyorum: Ne zaman ki işçiler grev yapmakta tereddüt etmiyorlardı,
ne zaman işçiler bugüne göre çok daha fazla sendikalılardı -çok uzak bir
geçmişi söylemiyorum, 1980 öncesi- 1980 öncesinde hem işçilerin gerçek
ücretleri ortalama ücrete göre, bugüne kıyasla çok daha yüksekti hem iş yeri
kazalarında kayıplar çok daha azdı hem de işçi ölümleri çok daha azdı. Bugün
bunların çoğalmasının biricik nedeni var; kârın, kâr güdüsünün, kâr motifinin,
bütün endüstrinin tepeden tırnağa bütün sektörlerini ele geçirmiş olması ve bu
zihniyetin devlet tedbirleriyle güçlendiriliyor olması. O nedenle, devletten
başlayarak, taşeron çalışmanın sınırlanması, taşeron çalışanlarının
sendikalaşmalarının önüne konulan engellerin ortadan kaldırılması yönünde
tedbirler bugünden alınmadıkça, Meclis, hem taşeron çalışmadan doğan hak
kayıplarının hem de taşeron çalışmadan doğan ölümlerin ortağı olacaktır.
Ölüme ortak olan bir Meclis
olmak istemediğinizi düşünüyorum ve işçi sınıfımızı kendi hakları için ayağa
kalkmaya davet ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Kürkcü.
Aleyhinde, Şanlıurfa
Milletvekili Mahmut Kaçar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Kaçar.
MAHMUT KAÇAR (Şanlıurfa) –
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; BDP Grubunun iş sağlığı ve güvenliği
ve taşeronlaşmayla ilgili grup önerisi aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sağlıklı ve güvenli bir
ortamda çalışma tüm çalışanlarımız için en temel insan haklarından biridir. İş
sağlığı ve güvenliğinin sağlanamaması ile bağlantılı yaşanan sorunlardan insani
ve ekonomik kayıplar bütün ülkeleri olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle,
çalışanların hayat seviyesini yükseltecek,
istihdamı, insana yaraşır işi ve verimli çalışmayı destekleyecek
tedbirleri almak ve çalışma barışını sağlamak Hükûmetimizin öncelikli görevleri
arasında yer almaktadır.
Ekonomik gelişmenin kaynağı
ve hedefi olarak insanı esas alan Hükûmetimizce hazırlanan 61’inci Hükûmet
Programı’nda işin değil, insanın korunması vurgulanmakta ve iş sağlığı ve
güvenliği kültürünün yaygınlaştırılması ile çalışan ve işverenlerin
bilinçlendirilmesine yönelik faaliyetlerin sürdürüleceği vurgulanmaktadır.
Değerli arkadaşlar, yıllardır
uluslararası ve ulusal düzeyde yürütülen bütün çalışmalara rağmen iş sağlığı ve
güvenliği konusunda ne yazık ki istenilen düzeye gelinememiş olup geçmişe dönük
istatistikler de bunu ortaya koymaktadır.
Ülkemizde iş sağlığı ve
güvenliği alanında Sosyal Güvenlik Kurumu verilerini esas aldığımızda yaklaşık
olarak günde 176 iş kazasının olduğunu ve bu kazalar sonucu 3 işçinin hayatını
kaybetmekte olduğunu, 5 işçinin ise iş göremez hâle geldiğini görmekteyiz.
Türkiye’de son yıllarda
ekonomik büyümeye paralel olarak, gerek işletme sayısında ve gerekse de çalışan
sayısında ciddi anlamda artış olmasına rağmen bu kazalarda ciddi anlamda bir
azalma olduğu ama buna rağmen ölümlerde ve iş kazaları sayılarında dünya ortalamasına
baktığımızda, Türkiye'nin hâlâ dünya standartlarının çok çok üstünde olduğunu
müşahede ediyoruz. Bu da iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili, ülke olarak almamız
gereken daha çok uzun mesafeler olduğunu bize göstermekte.
Elbette ki alacağımız önlemlerle
kazaları tamamen sıfırlayamayabiliriz ama bu iş kazalarının çok önemli bir
kısmının önlenebilir olduğunu dikkate aldığımızda, bu anlamdaki alınacak olan
tedbirler noktasında Türkiye’de yapmamız gereken çok iş olduğunu da rakamlar
bize net olarak ortaya koymakta.
Değerli arkadaşlar, iş
sağlığı ve güvenliğiyle ilgili bu dönemde yapılan en önemli düzenleme, hiç
şüphesiz ki, iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili müstakil bir yasanın çıkarılmış
olmasıdır. Bilindiği gibi, Türkiye’de ilk kez geçen yıl haziran ayında, Meclisimizin
ortak iradesiyle “İş Sağlığı ve Güvenliği” adı altında bir düzenleme yasalaştı
ve yürürlüğe girdi. Daha önce, çalışanların yalnız yüzde 2’si iş sağlığı ve
güvenliği kapsamındayken, yapılan bu düzenlemeyle birlikte bu kapsam
genişletildi ve bütün çalışanların, kamu ve özel ayrımı yapmadan, tüm
çalışanların iş sağlığı ve güvenliği kapsamına alınması sağlandı.
Yine, bu yasal düzenlemedeki
ön önemli kazanımlardan biri, 10’dan az çalışanı bulunan iş yerlerinde “çok
tehlikeli” ve “tehlikeli” iş yerleri için zorunlu tutulan iş sağlığı ve
güvenliği hizmetlerinin yerine getirilmesi için gereken bedelin Sosyal Güvenlik
Kurumu tarafından finanse ediliyor olmasıdır.
İş kazalarını
irdelediğimizde, iş kazalarının önemli bir kısmının “çok tehlikeli” ve
“tehlikeli” iş yerlerinde meydana geldiğini göz önüne aldığımızda, bu
düzenlemenin önemini daha net bir şekilde ortaya koyuyor.
Yine, bu düzenlemeyle “çok
tehlikeli” sınıfta yer alan maden, metal ve yapı işleri ile tehlikeli
kimyasallarla çalışılan sektörler veya büyük endüstriyel kazaların olabileceği
iş yerlerinde risk değerlendirmesinin yapılmaması işi durdurma sebebi olarak
sayılmaktadır.
Yine, bu düzenlemede iş yeri
hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin
yürütülmesindeki ihmallerinden dolayı, hizmet sundukları işverene karşı sorumlu
oldukları da yine kanun hükmü olarak düzenlenmiştir. Bu yasanın müstakil iş
sağlığı ve güvenliği yasası olması, iş kazaları ve meslek hastalıklarının
önlenmesine yönelik ilgili tüm tarafların yetki ve sorumluluklarını net olarak
ortaya koyması açısından son derece önemli ve hayati önemde bir yasal düzenleme
olmuştur.
Değerli arkadaşlar, alt
işveren olayına gelince: Bilindiği gibi, ilk olarak 1936 yılında çıkarılan bir
yasayla Türkiye alt işverenlikle tanıştı, daha sonra 1970 yılında çıkarılan bir
yasal düzenleme -anayasanın iptaliyle birlikte 1971 yılında- ve en son 2003
yılında kabul edilen 1475 sayılı Kanun’un yerini alan 4857 sayılı İş Kanunu’nun
2’nci maddesiyle de alt işverenlikle ilgili bir düzenleme yapıldı.
Şimdi bu konuda önce şunu
ifade edeyim: Şu an alt işverenlik sonucunda, hepimizin “taşeron işçisi” olarak
tabir ettiği, yüz binlerce çalışan var. Burada, gerek kıdem tazminatı gerek
çalışma koşulları ve buna benzer en temel insani hakların kullanılması
noktasında ciddi anlamda problemler olduğunu hepimiz müşahede ediyoruz. Burada
önümüze çıkan en önemli sorunlar: Kıdem tazminatının ödenmemesi, yıllık ücretli
izin haklarını kullanamamaları, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine tam olarak
riayet edilmemesi, çalışanların ücretlerinin tam ve zamanında ödenmemesi, aynı
zamanda ihale sürelerinin kısa olması neticesinde sendikal örgütlenmenin
olmaması şu anda taşeron uygulamalarıyla ilgili çalışma hayatında yaşadığımız
en önemli sorun. Biz AK PARTİ Hükûmeti olarak, AK PARTİ Grubu olarak çalışma
hayatıyla ilgili sorunları görmemezlikten gelme ve öteleme yerine, sorunlarla
yüzleşmeyi ve bununla ilgili gereken yasal düzenlemeyi yapmayı kendisine şiar
edinen bir siyasi kadroyuz. Gerek çalışanlara toplu sözleşme hakkının verilmesi
gerek Toplu İş İlişkileri Yasası’nın hayata geçirilmesi gerek -az önce ifade
ettiğim- iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili düzenlemenin yapılması ve en son
olarak da şu anda Çalışma Bakanlığı bünyesinde çalışmaları yapılan ve az önce
saydığım sorunları da ortadan kaldıracak olan alt işverenlikle ilgili yasa
tasarısı, bu anlamdaki samimi irademizi ortaya koyması açısından son derece
önemi örnekler.
Değerli arkadaşlar, bu
bahsettiğim temel sorunlarla ilgili 12 Ocak 2012 tarihinde Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanımız Sayın Faruk Çelik başkanlığında, kamu kesiminde çalışan alt
işverenler ve işçi dernekleriyle birlikte bir toplantı yapıldı ve bu anlamda
yaşanan sorunlar ve çözüm önerileriyle ilgili 14 maddelik bir tespit yapıldı.
Daha sonra yine Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanımız Faruk Çelik başkanlığında, Üçlü Danışma Kurulunu
temsil eden işçi ve işveren konfederasyonu temsilcileri, Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasi parti
temsilcilerinin katıldığı toplantılar düzenlendi. Bu toplantılar sonucunda,
kıdem tazminatının ödenmemesiyle ilgili, alt işverenlik uygulamasında bir
yıldan az süreyle sözleşme yapılması, bir yıllık kıdem şartı sağlansa dahi
kıdem tazminatının değişen alt işverenler tarafından ödenmemesi sonucunda
işçiler kıdem tazminatlarını ya hiç alamamakta ya da uzun yargı süreçleriyle
genellikle asıl işverenden alabildiği tespiti doğrultusunda yasal düzenleme
yapılması; yıllık ücretli izne hak kazanılamaması neticesinde meydana gelen
mağduriyetlerin giderilmesi; yine, alt işverenlerin ekonomik açıdan zayıf
olmaları nedeniyle, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınmasını asıl
işverenlerden beklemekte ve iş kazası oluşmasını önleyici tedbirlere ve
eğitimlere gereken önemleri vermedikleri tespitiyle yeni yapılacak düzenlemede
bu konuyla ilgili hususların yer alması; ücretlerin tam ve zamanında
ödenmemesinden dolayı çalışanların mağduriyetinin giderilmesi; yine, hizmet
alım ihalelerinin genellikle bir yılın altında yapılması ve alt işverenlerin,
işçilerin toplu iş sözleşmesi yapmalarını, kıdem tazminatı ve yıllık ücretli
izne hak kazanmalarını, daha uzun süre istihdam güvencesi sağlamalarını
engellediği tespitiyle bu konularla ilgili yasal düzenleme yapılması hususları
yapılan çalışmalar neticesinde tespit edilmiştir.
Şu anda bu konuyla ilgili
yasal çalışmada son aşamaya gelindiğini hepimiz biliyoruz. Bu konularla ilgili
bütün sosyal tarafların, Üçlü Danışma Kurulunun, Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliğinin ve Mecliste grubu bulunan bütün siyasi partilerin katkı verdiğini
biliyoruz.
Ben inanıyorum ve ümit
ediyorum ki, bununla ilgili çalışma bir an önce neticelenir ve yine, daha önce
çalışma hayatının demokratikleşmesi noktasında attığımız adımlara paralel
olarak yapacağımız bu yasal düzenlemelerle birlikte, özellikle taşeron işçilerin
sorunlarının çözümü noktasında da çok önemli mesafeler alacağımızı ümit ediyor
ve bu duygularla yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Kaçar.
Lehinde, Ankara Milletvekili
İzzet Çetin.
Buyurunuz Sayın Çetin. (CHP
sıralarından alkışlar)
İZZET ÇETİN (Ankara) – Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; BDP’nin grup önerisi lehinde söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Barış ve
Demokrasi Partisinin grup önerisi, gerçekten, ülkemizde hemen hemen her sabah
uyandığımızda içimizi karartan haberlere konu bir gündem. Esasında, geçtiğimiz
mart ayında, aynı konuda bizim de Cumhuriyet Halk Partisi olarak vermiş
olduğumuz grup önerisi bu salonda görüşülmüş ve AKP oylarıyla Meclis
araştırması açılması, bir komisyon kurularak araştırılması kabul edilmemişti.
Şimdi, aynı konuda yine bir öneri üzerine söz aldık.
Değerli arkadaşlar, ülkemiz,
ne yazık ki çalışma yaşamı açısından, giderek, son derece geri, Orta Çağ’ın
kölelik koşullarına doğru son derece hızla yol alan bir ülke konumunda.
Az evvel, AKP sözcüsü
arkadaşımın, eski bir kamu çalışanları sendikasında görevli arkadaşımın,
özellikle işçi sağlığı, iş güvenliği, iş kazaları ve taşeron uygulamasının
önlenmesine ilişkin bir öneri aleyhine söz alırken nasıl konuşacağını merakla
beklemiştim. Sanki Çalışma Bakanının yerine kendisini koyarak, icraatın içinden
yaptıklarını ama yapmak isteyip de yapamadıklarını yapmış gibi anlatmasına
tanık olduk.
Kıdem tazminatının
kaldırılmasına gerekçe olarak -Hükûmet Programı’nda var olduğu gibi- kıdem
tazminatının bazı işverenlerce ödenmemesi gösteriliyor. Yine alt işveren
uygulamasında, Çalışma Bakanlığı, taşeron sistemini Türkiye’de asıl çalışma
biçimi hâline dönüştürme gayretlerini meşrulaştırmak için bir yasa yapma
girişimini Meclise empoze etmeye çalışıyor ve gerçekten, esas öneri üzerinde
çıkıp burada, yine “İş kazalarında AKP döneminde giderek azalma var ama ne
yazık ki yeterli değil, azalma devam edecek, alınan önlemlerle daha da
azalacak.” dedi.
Şimdi ben, hem sevgili
sendikacı dostuma hem de AKP Grubuna burada birkaç rakam vermek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz yıl Çalışma Bakanımıza yazılı bir soru
önergesiyle sordum. “İş kazalarında ülkemizin Avrupa 1’incisi, dünya 3’üncüsü
olduğu belirtilmektedir. İş kazalarının bu kadar yaygınlaşmasının nedeni olarak
bu alandaki denetimsizlik gösterilmektedir. 2011 yılının sadece Eylül ayında 56
işçinin yaşamını yitirdiği, 686 işçinin de yaralandığı bilgisi basın yayın
organlarında yer almıştır. 19’uncu Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi’nin
açılış töreninde yapmış olduğunuz konuşmada, iş kazalarının yüzde 98’inin
önlenebilir olduğunu söylemiştiniz.” diyerek Türkiye’de iktidar olduğunuz 2002
yılından bugüne kadarki kaza raporunu istemiştim. Bakan, herhâlde bürokratların
hazırladığı bir belge olmasına rağmen bize gönderdi dürüstçe. 2002 yılında 872
ölümcül iş kazası ve sürekli iş göremeyen işçi sayısı 1.820; 2003’te 76.668 iş
kazasında 1.451 iş göremez şekilde sakat, 810 ölü; 2004’te 83.830 iş kazası,
1.421 iş göremez, 841 ölü; 2005’te 73.920 kaza, 1.374 iş göremez, 1.072 ölü;
2006’da 79.027 iş kazası, 1.953 sakat, 1.592 ölü; 2007’de 80.600 kaza, 1.550
sakat, 1.043 ölü; 2009’da 64.316 kaza, 1.668 sakat, 1.171 ölü; 2010’da 62.900
kaza, 1.976 sakat –iş göremez sakat-, 1.444 ölü; 2011 yılı yine 70 bin kaza,
1.296 sakat, 840 ölü. Değerli
arkadaşlar, bunları artırmak mümkün ama bunlar, hava raporu gibi söylenecek
rakamlar değil, iktidar partisi olarak sizin utanç duymanız gereken rakamlar.
Dünya İşçi Sağlığı ve İş
Güvenliği Kongresi’nde yine Sayın Bakan, her dakikada 4 kişinin dünyada iş
kazalarından öldüğünü söylüyor. Bizim ülkemizde de ortalama her gün 4 işçi iş
cinayetlerinde yaşamını yitiriyor. Daha 7 Ocak günü Zonguldak’taki maden
ocağında yine 8 işçimiz ne yazık ki göçük altında kaldı ve yaşamını yitirdi. Bu
konuya duyarsız kalmak, herhâlde, bir milletvekilinin hiç aklından geçirmemesi
gereken bir konu.
Değerli arkadaşlar, bakınız,
diyor ki İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 3’üncü maddesi: “Herkesin yaşam,
özgürlük ve kişisel güvenlik hakkı vardır.”
Yine İnsan Hakları Evrensel
Bildirgesi’nin 4’üncü maddesi “Hiç kimse kölelik ya da kulluk içinde tutulamaz,
tüm biçimleriyle kölelik ve köle ticareti yasaktır.” diyor.
Yine İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin
7’nci maddesi “Yasa önünde herkes eşittir ve fark gözetilmeksizin herkesin
yasanın koruyuculuğundan eşit olarak yararlanma hakkı vardır. Bu Bildirgeye
aykırı her türlü ayrımcılığa ve böyle bir ayrımcılığın kışkırtılmasına karşı
herkesin eşit olarak korunma hakkı vardır.”
Şimdi biz Anayasa’mızı
değiştirdik, Anayasa’mızdaki 90’ıncı maddeyle bu belgeleri geçerli yasa kuralı
hâline getirdik.
Değerli arkadaşlar, bakınız,
önceki gün Şırnak’ta bir halı sahada futbol maçı yapan gençlerden 7 tanesi bir
heyelan sonunda yaşamını yitirdi. Baktığınızda
“Bunun neresi iş kazası?” ya da “Bu konuyla alakası nedir?”
diyeceksiniz. Belediye Başkan Vekili açıklama yaptı dün akşam, dedi ki: “O iş
yeri 2002’den beri ruhsatsız.” yani kayıt dışı.
Şimdi, eğer ekonominin yüzde
40’a yakın bölümü kayıt dışı ise az evvel verdiğim rakamlar yüzde 40
artırılması gereken rakamlardır. Kayıt dışı alan kanun dışı alandır. Orada ne
güvence vardır ne sigorta vardır ne sendika vardır ne vergi vardır ne kayıt
vardır, adı üstünde. O yüzden, oralardaki ölümcül kazalardan Sosyal Güvenlik
Kurumunun haberi de yoktur. Patron onu örtbas eder, işçiye, o güne kadar
vermediği yüklüce parayı işçi ailesine… Yüklüce dediğim, işçi için 3-5 bin lira
bile büyük paradır. Çalışanların yüzde 47’si -Maliye Bakanlığının söylediği
şekliyle veriyorum oranı- eğer asgari ücretle çalışıyorsa, ekonominin de yüzde
40’ı kayıt dışı ise, toplam 25 milyon çalışan içerisinde sadece 570 bin işçi
toplu sözleşmelilik hakkını kullanabiliyor ise ve memurlarının yarısı bile
sendikalara üye olamıyorsa, üye olduğu sendika da korkudan yandaş sendika ise
varınız çalışanların hâlini siz düşününüz; çalışırken bir kazaya muhatap
olmaması mümkün değil.
Şırnak’taki olaya dönecek
olursak, orada da bir iş cinayeti işlendi. Oradaki sorumlu, o çadırı işleten
patrondur, onu görmezden gelen belediyedir, onu görmezden gelen siyasal
iktidardır, Çalışma Bakanıdır, Başbakandır, ona ruhsat verendir, o 7 gencin
hesabını vermekle yükümlü olan iktidar partisidir.
Değerli arkadaşlar, bakınız,
Türkiye’de iş kazaları çok yoğun bir şekilde yaşanıyor; yaşanmazsa şaşarım.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı kendisine bağlı, Başbakanlığa bağlı Başbakanlık
Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Yatırım Kılavuzu bölümüne bir bakınız,
İnternet’e giriniz ve bakınız. Türkiye’ye yabancı yatırımcıları çağırırken
Başbakan, 10 tane neden sayıyor, sıralıyor yukarıdan aşağıya. 10 neden
içerisinde 3’üncü sırada da, Türkiye’de yatırım yapmak için, nitelikli ve
rekabetçi iş gücü bölümünde aynen şöyle diyor: “Türkiye’de haftada 52,9 çalışma
saati, çalışan başına yılda 4,6 gün hastalık izniyle Avrupa’daki en uzun
çalışma süreleriyle çalışan başına ortalama hastalık izninde en düşük oran
bizde. Ey Batılılar, patronlar, gelin ülkemize yatırım yapın.”
Değerli arkadaşlar, benim
ülkemde, bu Meclisin yaptığı çalışma yasalarında, İş Kanunu’nda haftalık
çalışma süresi 45 saattir. Bu sürenin dışında resmî olarak…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İZZET ÇETİN (Devamla) -
…Başbakanlık tanıtım belgelerinde 52,9 saatse ve hastalanma hakkı yoksa
işçinin, köle gibi çalıştırılıyorsa, iş cinayetlerinin sorumlusu hiç kimse
değil Başbakandır.
İş kazalarının önlenmesi için
verilmiş olan bu öneriye olumlu oy vermenizi rica ediyor, saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Çetin.
Aleyhinde, Isparta
Milletvekili Recep Özel.
Buyurunuz Sayın Özel. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) – Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin vermiş
olduğu grup önerisi aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Getirilen grup önerisinde,
elbette ki iş kazalarının da yaşanması, taşeronlaşmanın işçinin aleyhine olması
anlamında bu önergenin gündeme gelmesi, bizim bu konularda bir yasal düzenleme,
bir çalışma yapmayacağımız anlamına da gelmez. Elbette ki iş kazası ah keşke yaşanmasa,
ülkemiz de iş kazası olmayan bir ülke hâline gelebilse, ama dünyanın en
gelişmiş ülkelerine baksanız, en modern ülkelerde de bu iş kazaları her zaman
olabilmekte.
Birtakım rakamlar verdi İzzet
Bey, iş kazası miktarları arttı… Ekonomimiz büyüyor, iş yerleri büyüyor,
sanayisi büyüyen bir yerde… Oransal olarak rakamları ah keşke burada açıklamış
olsaydı, oran olarak ne kadar iş kazalarının da düşmüş olduğunu, önlemlerin
alınmış olduğunu görürdü ve yüce Meclisi ve bizleri de bilgilendirmiş olurdu.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) –
Bilmeden konuşuyorsun.
RECEP ÖZEL (Devamla) –
Bugünkü gündemimiz bellidir. Bugün bir saat süreyle Sayın Tarım Bakanımız sözlü
sorulara, denetim konusu anlamında muhalefetin sormuş olduğu sorulara cevap
verecek: arkasından da 2/B’deki birtakım sıkıntıları gidermek anlamında bir
yasal düzenlemeyi Meclisin gündemine getirmek ve bir an önce yasalaştırıp
buradaki sıkıntıları bir nebze de olsa çözmek istiyoruz. Bu nedenle, Barış ve
Demokrasi Partisinin grup önerisine katılmadığımızı ama içeriğinde de bütün
alınması gereken önlemleri AK PARTİ hükûmetlerinin aldığını bildiriyor,
hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Özel.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve daha sonra oylarınıza sunacağım.
2.- AK PARTİ Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun 5, 12, 19 ve 26 Şubat 2013
Salı günkü birleşimlerinde bir saat süreyle sözlü soruların görüşülmesini
müteakip diğer denetim konularının görüşülmeyerek gündemin "Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan
işlerin görüşülmesine; 6, 13, 20, ve 27 Şubat 2013 Çarşamba günkü
birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin önerisi
29/01/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu; 29.01.2013
Salı günü (bugün) toplanamadığından, İç Tüzük’ün 19 uncu maddesi gereğince,
Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
AK PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin "Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan 396
ve 329 sıra sayılı kanun teklifi ve tasarısının bu kısmın 3 ve 5 inci
sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi;
Genel Kurulun;
5, 12, 19 ve 26 Şubat 2013
salı günkü birleşimlerinde 1 saat Sözlü Soruların görüşülmesini müteakip diğer
denetim konularının görüşülmeyerek Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin görüşülmesi;
6, 13, 20, ve 27 Şubat 2013
çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesi;
29 Ocak 2013 Salı günkü
birleşiminde 396 Sıra Sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar;
30 Ocak 2013 Çarşamba günkü
birleşiminde 394 Sıra Sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar;
31 Ocak 2013 Perşembe günkü
birleşiminde 329 Sıra Sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar;
Yukarıda belirtilen
birleşimlerde gece 24.00'te günlük programların tamamlanamaması hâlinde günlük
programların tamamlanmasına kadar;
5, 12, 19 ve 26 Şubat 2013
Salı günkü birleşimlerinde 15.00 – 20.00 saatleri arasında;
6, 7, 13, 14, 20, 21, 27 ve
28 Şubat 2013 Çarşamba ve perşembe günkü birleşimlerinde 14.00 – 20.00 saatleri
arasında;
Çalışmalarına devam etmesi,
Önerilmiştir.
BAŞKAN – Önerinin lehinde,
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın.
Buyurunuz Sayın Aydın. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ grup önerimizin lehinde söz almış bulunuyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, tabii ki yeni bir
haftaya yeni bir başlangıç yapıyoruz, haftamızın, çalışmalarımızın hayırlara
vesile olmasını temenni ediyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii
getirmiş olduğumuz grup önerisi… Bugün Danışma Kurulu toplanamadığı için, İç
Tüzük 19’uncu madde gereği biz AK PARTİ Grubu olarak grup önerimizi getirdik.
Bu grup önerimizle hem çalışma saatlerine yönelik hem de yine bu haftaki
gündemle alakalı olarak birtakım önerilerimiz olacak.
Değerli arkadaşlar, grup
önerimizle birlikte, biz, 396 sıra sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi yani 2/B olarak bilinen kanun
teklifini bugün burada görüşmeyi planlıyoruz ve bu kanun teklifinin bitimine
kadar da görüşme gibi bir önerimiz var.
Değerli arkadaşlar, bu
öneriyle, tabii malum, 2/B arazileriyle ilgili ciddi bir talep vardı halkımızda
ve burada da daha önce, geçtiğimiz yıl nisan ayında çıkardığımız kanunla arazi
bedellerinin yüzde 70 rayiç bedelle alınması noktasında, hak sahipleri
tarafından alınması noktasında bir düzenleme yapılmıştı. Ancak, dar gelirlileri
de düşünerek, hak sahiplerini, sıkıntıda olan, mağdur olan, durumu zayıf olan
hak sahiplerini de düşünerek özellikle taşınmazın 400 metrekareye kadar olan
kısmı ya da bundan daha küçük tek parçalı bir taşınmaz da olabilir, evi
olabilir, iş yeri olabilir, küçük, dar bir bahçesi olabilir, 400 metrekareye
kadar olan kısmının rayiç bedelinin yüzde 70’i değil de yüzde 50’si oranında
hak sahibine verilmesi noktasında bir öneri bu. Biraz daha mağdur, fukara,
gariban kesimleri ilgilendiren, onların haklarını bir şekilde daha düşük bir
bedelle iade eden, güzel, desteklenmesi gereken bir öneri. Hak sahipleri de bu
kanunun bir an önce çıkmasını bekliyor.
Yine, aynı şekilde, değerli
arkadaşlar, biz bu öneriyle -yarın- çarşamba günü de Türk Silahlı Kuvvetleri
Disiplin Kanunu Tasarısı ile yine aynı şekilde bedellinin içinde bulunduğu
birleştirilmiş tasarıyı burada görüşmeyi planlıyoruz. Burada da, Disiplin
Kanunu Tasarısı’nda disiplin hükümleri ile ilgili düzenlemelerle birlikte,
özellikle, yine, kamuoyunda ciddi manada beklenen bedelli hususuyla ilgili bir
düzenleme de yer alıyor. Burada da, özellikle, bedelli yasasını çıkardığımız
dönemde otuz yaşını doldurup da o günün şartlarında, şartları tutmasına rağmen
müracaat edemeyenler ile müracaat edip de bir taksitini yatırıp daha sonraki
taksitlerini akamete uğratanlarla ilgili ikinci bir hak doğurmuş olacağız.
Çünkü, buna ilişkin hem yargıya da intikal eden birçok husus var, kamuoyundan
da bu noktada gelen talepler var. Ödeme güçlüğü çekmişler, taksitin birini
ödemiş gerisini ödeyememiş; bir kereye mahsus olarak tamamını ödemesi koşuluyla
şartları tutanlar -yine, değerli arkadaşlar- bu kanundan istifade etsin diye
bedelliyle ilgili bir yasal düzenleme getiriyoruz. Onu da inşallah yarın hep birlikte
burada görüşerek çıkartmayı öneriyoruz.
Aynı şekilde, değerli
arkadaşlar, grup önerimiz ile birlikte, biz, perşembe günü de, yine,
Yükseköğretim Kanunu’nda bir değişiklik getiriyoruz. Bununla da, Diyarbakır
ilimizde beklenen Selahaddin Eyyubi Üniversitesinin kurulması noktasında bir
yasal düzenleme getireceğiz. Bu yasal düzenlemeleri yaptıktan sonra haftayı
tamamlayacağız.
Aynı şekilde, yine, şubat
ayına yönelik olarak da -daha önce de böyle yapıyorduk, aylık çalışma
saatlerine yönelik grup önerileri getiriyoruz- yine çalışma saatlerini
düzenleyen bir grup önerisi. Buna göre, şubat ayı içerisinde, salı günleri
15.00 ile 20.00 arası, çarşamba ve perşembe günleri de, değerli arkadaşlar,
14.00 ile 20.00 arasında Meclis çalışmalarını düzenleyen bir grup önerisidir.
Ben grup önerimizin inşallah,
hayırlısıyla geçmesini arzuluyor, planlıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Aydın.
Aleyhinde, İstanbul
Milletvekili Melda Onur. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Onur.
MELDA ONUR (İstanbul) – Sayın
Başkan, değerli vekiller; AKP’nin, çalışma koşullarıyla ilgili verdiği grup
önerisi üzerine konuşacağım.
Tabii, konu… Çalışalım yani
ne şekilde gerekiyorsa çalışalım, sabahtan akşama kadar çalışalım ama önemli
olan, tabii, içeriği. Çalışalım, parlamenter demokrasi işlesin, parmak
vekilliği yapmayalım, yeter ki çalışalım. Bu konuyla ilgili olarak -fırsat
bildik- hani “dervişin fikri neyse zikri” hesabı, hep aynı şey geliyor aklımıza.
Geçenlerde, “çalışma” deyince, bir tane yazar, kadınlarla ilgili şöyle bir şey
söyledi, dedi ki: “Çalışmak isteyen kadınlar şiddet görüyor.” Benim aklıma
birdenbire 2009 senesi geldi. O zaman da Bakan Mehmet Şimşek, işsizliğin
artışını kadınlara ihale etmişti, şöyle demişti: “İşsizlik oranı niye artıyor
biliyor musunuz? Çünkü kriz döneminde daha çok iş aranıyor. Özellikle kadınlar
arasında kriz döneminde iş gücüne katılım oranı daha artıyor.” Yani bu ülkede
her şeyin suçlusu kadınlar.
On yıllık AKP iktidarının
övündüğü, kalkınma. Aslında, daha sonra, tarihe kalkınmayla geçmeyecek bu
iktidar dönemi. Neyle geçecek biliyor musunuz? Her zaman söylüyoruz, uzun
tutukluluklar ve bir de buna eklenen kadın cinayetleriyle geçecek. 24’üncü
Dönemse, siyasetin kadının nasıl yaşayacağı üzerinden kurgulandığı bir dönem
olarak tarihe geçecek ne yazık ki. Bu nasıl olacak? Kadın ne zaman evlenecek?
Kadın niye boşanmamalı? Kadın doğuracak mı doğurmayacak mı? Kadın kaç çocuk
doğuracak? Kadın ne yöntemle doğuracak? Bu şekilde kararın kendisine değil, bu
ülkenin Başbakanının, bu ülkenin devlet bakanının, bu ülkenin Sağlık Bakanının
inisiyatifine bırakıldığı bir dönem olarak tarihe geçecek ne yazık ki ve bu
yüzden pek çok kadının şiddet gördüğü ve kuytu köşelerde ölüp gittiğini
yazacak.
Biliyorsunuz 8 Mart’ta yasa
çıktı, ardından, yaklaşık on ay yönetmelik bekledik; çok yeni olarak yönetmelik
hazırlandı, gündeme geldi, ancak bu dönem onlarca kadının canına mal oldu. Bu
noktada çok karışık rakamlar var. Mesela,
Bianet’in rakamları “150 kadın” diyor. “Kadın Cinayetlerini
Durduracağız” diye bir platform var. Belki görmüşsünüzdür, gencecik kızlar
kadın arkadaşları için “Nasıl orada burada kurtarırım, koruma verdiririm?” diye
koşturup duruyorlar. Onun açıklayacağı rakamlar bu yıl için 230. Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığıyla Kadının Statüsünü Güçlendirme Merkezi net bir rakam
veremiyor, yani net bir kayıt tutulmuyor. Bu da şu demek: “Kadının adı yok.”
Sevgili arkadaşlar, kadına
şiddetin Türkiye Büyük Millet Meclisine kadar uzandığı, bir kadın vekilin bile
şiddet gördüğü bir atmosferdeyiz ne yazık ki.
Şimdi, kadınlar tabii eli
kolu sıvadı, yönetmelik beklerken koruma alamayan kadınlara yalvar yakar koruma
almaya çalışıyorlar, kimisini koruyorlar, kimisini koruyamıyorlar.
Şimdi, bu platformdan söz
ettim size, birkaç tane rakam var niye şiddet gördükleri ve niye öldürüldükleri
üzerine. Kadınların öldürülme sebeplerinde en büyük oran kendi hayatına dair
karar vermek. Az önce ne dedik? “Karar verememe”, kanaat önderleri bunu özellikle
körüklüyorlar, yüzde 53 oranıyla koruyor. Kadınların öldürülme sebeplerinde
başta boşanmak isteme yüzde 28’le yer alıyor ve kocası ya da eski kocası
tarafından öldürülen kadınların oranı yüzde 47’den yüzde 69’a çıktı 2008-2011
verileriyle.
Şimdi, yönetmelik çıktı,
biliyoruz ki, tabii ki çok sayıda eksiklikleri var ama hiç olmazsa bu
yönetmelikte bir nebze soluk alınabilecek. En azından şu eksikliğinin olduğunu
biliyorum, bir kadın avukat arkadaşımız dedi ki: “Biz aslında mülteciler
üzerine de bir değişiklik yapılmasını istedik,
mülteci kadınlar da burada şiddete uğruyor ve cinayete kurban gidiyor
ama burada mütekabiliyet esas alınmış, oysa insan haklarında mütekabiliyet
yoktur.” Tabii, bu yönetmelik olsun yine, çıksın yeter ki, çıktı, üzerinde
kadın arkadaşlarımızla gerekli değişiklikleri yaparız, yeter ki kadınlarımız
daha fazla cinayetlere kurban gitmesin. Ama her zaman için şunu söylüyoruz:
Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinde esas olan anlayış. Dünyanın en
güzel yasalarını yapabilirsiniz, en mükemmel yönetmeliklerini getirebilirsiniz
ama anlayış değişmezse hiçbir şeye engel olamıyorsunuz.
Şimdi, size platformun,
işsizlik ve kriz dönemlerinde ne kadar arttığına dair bir başka rakamını
söyleyeceğim: Krizin karşımıza çıkardığı bir oransa öldürülen kadınların maddi
durumları oluyor, yüzde 31’i alt sınıflardan ve özellikle kriz dönemlerinde,
işsizlik dönemlerinde bu rakamlar çok
ciddi oranda katlanıyor.
Şimdi, bunu duyunca aklımıza
hemen yine başka bir manzara geliyor: Güzel bir düğün, güzel bir gelin,
yakışıklı bir damat ve nikâh kıyan Başbakan, devlet bakanı, ısrarla “3 çocuk…”
Şimdi “3 de yetmez 4 çocuk, 5 çocuk” demeye başladılar. Geçenlerde şöyle bir
şey söylüyordu: “1 çocuk iflas, 2 çocuk iflas, 3 çocuk yerinde saymak.” daha
sonra ona “patinaj” dedi, “4” dedi, “5” dedi.
Şimdi, ben, size geçenlerde
Kocaeli’nde olan bir vakayı hatırlatayım: 3 çocuklu bir aile. Erkeğin maddi
sorunları var, borç sorunları var. Ne yaptı? Karısını öldürdü, 3 tane çocuğunu
gözünü kırpmadan teker teker öldürdü. Bir tane bebeğin açlıktan öldüğünü
zannettik ama meğer onu da öldürmüş. İşte iflas budur. Değerli vekiller, iflas
dediğiniz şey budur. Keşke bu nikâhlara gittiklerinde çocuğun yanında bir de
uygun bir dille “Eşinize şiddet
uygulamayın, eşinize iyi davranın, eşler birbirine saygı göstersinler.”
diyebilse, keşke bunu açık alanda sürekli olarak ifade edebilse. Bunu şunun
için söylüyorum: Açıkça, iki gündür kulaklarımıza inanamaz olduk, biliyorsunuz,
Başbakan tutuklu komutanlarla ilgili bir şeyler söyledi ve Başbakanı izleyen,
onu seven medya, yorumcular, toplum birdenbire bakış açısını değiştirdi.
Birdenbire komutanlarla ilgili olumlu sözler sarf edilmeye başlandı. Bunun bir
insan hakkı ihlali olduğundan bile söz edilmeye başlandı. Oysa, biz daha
önceleri “askerin insan hakkı” dediğimizde darbecilikle suçlanıyorduk.
Başbakanla hangi noktada, ne ara bir araya geldik onu bilmiyorum ama iyi ki de
geldik. Bugün sosyal medyada bir kadın arkadaş şöyle bir şey yazmış, diyor ki:
“Başbakan, kadına yönelik şiddette yargıyı etkilese, günde 5 kadın öldürülüyor,
binlerce tecavüzcü, tacizci saklanıyor, belki adalet gelir.”
Evet, yargıyı tutuklu
komutanlarla etkilerken, bir de kadın cinayetleriyle ilgili olarak etkileyin
deriz çünkü size iki tane örnek söyleyeceğim. Bir tanesi, geçenlerde Ankara
Adliyesinde görüldü, karar duruşmasıydı ve eşini öldüren eş beraat etti. Beraat
etme gerekçesi –kıskançlık dolayısıyla yapılmış bir cinayetti- akli dengesi
yerinde olmadığı idi. Beraattan daha sonra, işte hastaneye gönderildi ama bu
arkadaşımız bir kamu kurumunda, Devlet Demiryollarında senelerdir güvenlik
işinde çalışıyordu. Akli dengesinin o zaman yerinde olmadığı nasıl oldu da
anlaşılmadı bilmiyoruz.
Geçenlerde Siirt’teydik, Esin
Güneş bir öğretmen, iki yıl önce uçuruma itildi. Daha dava bitmedi ama biz
itildiğini… Hadi, burada yargıyı yönlendirmeyelim, devam ediyor fakat öyle bir
şey oldu ki kadıncağız uçurumun dibinde bulunduğunda kazadan o kadar eminlerdi
ki olay yerine savcı gitmedi, kadıncağıza otopsi yapılmadı. Ailesinin isyan ettiği
noktada tekrar Adli Tıpa gitti, yargının seyri değişti. Geçenlerde 10’uncu
duruşmadaydık ve kadın dernekleri yine oradaydı ve korkuyla beraat
bekliyorlardı. Eğer beraat etseydi, bu delilsizlikle beraat etseydi –bir sürü
de hatalı raporlar vardı Adli Tıptan gelen- ciddi anlamda yaralanacaktı
vicdanlar ama bir avukat sayesinde bir celse ileri attı. O avukat ÇHD Genel
Başkanıdır ve şu anda yapılan avukat operasyonunda içeri alınmıştır, Selçuk
Kozağaçlı’dır.
Son olarak şunu söylemek
istiyorum: En başta, kadın erkeğin eşit olmadığına inanan bir Başbakan ve
-umuyorum ki kadınlar aynı şeyi düşünmüyordur ama- bunu söyleyen iktidar bu
dilini değiştirmezse bu kadın cinayetlerini daha çok görürüz.
CHP Grubu adına şunu
söylüyorum ki bu ülkede ne bir din diğerinin üzerinde ne bir ırk ne bir ulus
diğerinin üzerinde ne de erkek kadının üzerindedir ne de erkek kadından daha
eşittir.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve
BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Onur.
Lehinde Bursa Milletvekili
Hüseyin Şahin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Şahin.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'de çok güzel şeyler
oluyor, her gün ülkemiz değişiyor, gelişiyor ve medeni dünya ülkeleri
seviyesine gelmek için ellerinden gelen gücüyle çalışıyor, bunların hepsini
yaparken de on yıldır ülkemizi idare eden AK PARTİ iktidarıyla bunları
gerçekleştiriyor, tabii bunun başında da hâliyle Sayın Başbakanımız var. Sayın
Başbakanımıza sadece Türkiye'deki insanlar değil, bütün dünya hayranlıkla
bakmakta ve gıptayla da izlemektedir.
Az önce bir konuşmacı
arkadaşımız, burada “Kadın ve erkeğin eşit olmadığına inanan bir Başbakan.”
dedi. Bu söylemi asla kabul etmiyoruz. Biz cennetin dahi anaların ayağının
altında olduğuna inanan bir nesiliz ve Sayın Başbakanımız da bunu müteaddit
defalar, hem kürsülerden hem yaptığı mitinglerden hem de yazılı ve sözlü
beyanatlarıyla kamuoyuna duyurmuşlardır, bunun böyle olmadığını ve bunu kabul
etmediğimizi belirtmek istiyoruz.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) –
Cenneti bırak, buraya gel Hocam!
HÜSEYİN ŞAHİN (Devamla) –
Kaldı ki bizler kadının statüsünün erkekle bırakın eşit olmayı, daha da ileride
olduğunu topluma göstermek için birçok yasal düzenlemeler yaptık, kadınlara
pozitif ayrımcılık getiren yasal düzenlemeler gerçekleştirdik, Anayasa’ya da
bunu teminat olarak koyduk, çalışma hayatında yeni düzenlemeler yaptık,
kolaylıklar getirdik, bunların hem her ortamda hem seçim ortamlarında hem
tartışma ortamlarında da takdir edildiğini görmekteyiz ve toplumumuz da bunları
takdir etmektedir.
Çok değerli arkadaşlar,
Adalet ve Kalkınma Partimizin grup önerisinde çalışma takvimimizi düzenleyen
bir planımız var. Bu planımızda da bugün görüşmesini yapacağımız 396 sıra
sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım
Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi’ni görüşeceğiz inşallah. Burada da vatandaşlarımıza birçok kolaylıklar
getiriyoruz. Orman köylümüzün haklarını yeniden müktesep hâle getirerek
zenginleştiriyoruz.
Yarın, 394 sıra sayılı Türk
Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu Tasarısı ile Askerlik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’ni görüşeceğiz kısmet olursa.
Perşembe günü de 329 sıra
sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda yapılacak değişiklikle Diyarbakır’da Selahaddin
Eyyubi Üniversitesi adı altında bir vakıf üniversitesi kurulmasına hep beraber
iştirak edeceğiz.
Yine, her zaman yaptığımız
gibi, Meclisimiz, yeni düzenlemelerle Türkiye’de yaşayan insanlarımızın
hayatını kolaylaştırıyor, kolaylaştırmak için de elinden gelen gayreti
gösteriyor.
Ben, bu duygu ve düşüncelerle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyor, grup önerimizin lehinde olduğumu belirtmek
istiyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Şahin.
Aleyhinde Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır.
MELDA ONUR (İstanbul) – Sayın
Başkan, çok minik bir açıklama yapacağım müsaade ederseniz.
BAŞKAN – Pardon, Sayın Onur?
MELDA ONUR (İstanbul) – Bir
açıklama gereği hissettim, kadın erkek eşitliğiyle ilgili Sayın Başbakanın
sözleriyle ilgili olarak.
MAHMUT TANAL (İstanbul) –
Sözü çarpıttığı için…
MELDA ONUR (İstanbul) – Evet,
çarpıttı kendisi. O ifadeyi söylemek istiyorum müsaade ederseniz.
BAŞKAN – Düzeltmek
istiyorsunuz.
MELDA ONUR (İstanbul) – Neye
istinaden söylediğimi söylemek istiyorum.
BAŞKAN – Düzeltmek
istiyorsunuz.
MELDA ONUR (İstanbul) –
Hayır, tekrarlamak istiyorum.
BAŞKAN – Efendim?
MELDA ONUR (İstanbul) –
Düzeltmek istiyorum efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Düzeltmek isterseniz farklı şeydir o. Sataşmadan dolayı söz isteyin.
MELDA ONUR (İstanbul) –
İsterseniz yerimden söyleyeyim, isterseniz…
BAŞKAN – Buyurun, buyurun.
Yanlış anlaşmaya yer vermemek
için buyurunuz, yerinizden…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Efendim, sataşmaysa kürsüden, düzeltmeyse yerinden.
BAŞKAN – Düzeltmek istiyor
efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Düzeltmeyse…
BAŞKAN - Düzeltmek istiyor.
Buyurunuz Sayın Onur.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- İstanbul Milletvekili Melda Onur’un, Bursa Milletvekili Hüseyin
Şahin’in kendisinin sözleriyle ilgili ifadesine ilişkin açıklaması
MELDA ONUR (İstanbul) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Az önce, Başbakanın “Kadın
erkek eşit değildir.” ifadesini kullanmıştım. Sayın Vekil onun öyle olmadığını
söyledi, ben tam olarak düzelteyim ne dediğini. Başbakan Erdoğan “Kadın erkek
eşit değildir, yaradılışa aykırı.” demişti. Arada bir fark varsa, ben herkesin
değerlendirmesine sunuyorum. 17 Ekim 2010’daki sözüdür.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Onur.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Fırsatlar bakımından eşit efendim.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) –
Bütün görüşleri birden savunamazsınız.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- AK PARTİ Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun 5, 12, 19 ve 26 Şubat 2013
Salı günkü birleşimlerinde bir saat süreyle sözlü soruların görüşülmesini
müteakip diğer denetim konularının görüşülmeyerek gündemin "Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan
işlerin görüşülmesine; 6, 13, 20, ve 27 Şubat 2013 Çarşamba günkü
birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın
Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzun bu haftaki gündemini
belirlemek için açılan müzakerede aleyhte söz aldık. Aslında, Genel Kurulun
gündeminin belirlenmesinin lehinde aleyhinde usulü yanlış bir usuldür. Gündem
belirlenecektir, bu gündemin belirlenmesinde iktidar-muhalefet kendi arasında
uyum sağlayıp buraya… Böyle kırk dakika değil, dört dakikada gündemi okuyup
gündeme geçmek gerekiyor ama ne hikmetse milletin zamanını çalıyoruz. Saat üçte
başladık, saat beş buçuğa geliyor; iki buçuk saatten bu yana milletin
gündemiyle ilgili bir konuyu konuşmaya henüz daha başlayamadık.
Değerli milletvekilleri, her
defasında konuşuyoruz. Tabii ki iktidar belirleyecek Genel Kurulun gündemini.
Ülkeyi yönetmekle sorumlu ve yetkili iktidar grubu olarak kanunların önceliğini
siz belirleyeceksiniz ama bizim itiraz ettiğimiz konu, maalesef, milletin
gündemine göre değil, kendi gündeminize göre Genel Kurulun gündemini belirliyorsunuz.
Bu sebeple, muhalefet partisi grupları olarak biz de bize ulaşan toplum
kesimlerinin sorunlarının burada konuşulması için grup önerileri verip buraya
geliyoruz ama eğer şu yapılabilse, Genel Kurulun gündemini iktidar muhalefete
götürerek birlikte belirleseler bu tartışmalar hiç olmayacak ve milletin zamanı
çalınmayacaktır, birinci husus bu.
İkinci husus şu: Değerli
arkadaşlar -bizi dinleyen değerli vatandaşlarımıza bilgi sunmak açısından
söylüyorum- burada yaptığımız kanunlar veya birazdan görüşmeye başlayacağımız
ve iktidar grubunun görüşülmek üzere önerdiği kanunlar, farkındaysanız, çok
yakın zamanda çıkan ama eksik ve yanlış çıkan kanunların düzeltilmesiyle ilgili
kanunlar. Yani bakın, birazdan görüşmeye başlayacağımız 2/B Yasası, 4’üncü ayın
19’u, 2012 tarihinde çıkmış. Yani yaklaşık sekiz ay önce çıkmış, dokuz ay önce
çıkmış. O zaman da biz ısrarla söyledik, “Yanlış yapıyorsunuz, eksik
yapıyorsunuz. Bu söylediğiniz hadise doğru değil. Sadra şifa olmaz, toplumun
veya vatandaşımızın derdine derman olmaz. Sizin beklentinizi de karşılamaz;
yani 2/B Yasasıyla düşündüğünüz, öngördüğünüz geliri de elde edemezsiniz.
Yapmayın, bunu şöyle çıkartın.” dedik “Hayır. Biz iktidarız, bizim sayısal
çoğunluğumuz vardır, çıkartırız.” Biz, tabii, yani mesleki birikimimizi de
ifade ederek, hiç muhalefet siyaseti olarak değil, doğrusunu ifade ettik ama
dayattınız “400 metrekare…” 400 metrekareyle hiçbir sorunu çözemediğinizi
gördünüz. Şimdi gene getirmişsiniz 400 metrekareyi.
Değerli arkadaşlar, İstanbul
Beykoz Belediye Başkanı sizin belediye başkanınız, içinizde belediye başkanı
arkadaşlarımız var. Yani bu 400 metrekare sınırlamasıyla bu işi
çözemeyeceğinizi bilmiyor musunuz? Allah aşkına, yani üç gün sonra bu milletin
gündemini, zamanını yeniden meşgul etmeye hakkınız var mı? Gelin, şunun
doğrusunu yapalım; gelin, birlikte tartışarak doğrusunu yapalım. Niye 400
metrekare değil de bin metrekare olmuyor, 2 bin metrekare olmuyor? Eğer… Bu
rayiç değerin, rayiç bedelin yüzde 70’ini dayattınız burada. Olmaz yüzde 70.
Bu, dağ köylerindeki insanlar yüzde 70 değil, yüzde 1’ini bile ödeyemezler.
Yani kime söyleyeceğimizi de
şaşırıyoruz, sizin hanginize laf anlatacağız? Grup yönetiminize mi laf
anlatacağız, sayın bakanlara mı anlatacağız? Sayın Başbakana ulaşmak mümkün mü,
ona mı anlatacağız?
Kardeşim, bu orman içi ve
orman kenarı köylerinden kullandıkları 2/B arazilerinden herhangi bir rayiç
bedel almamanız gerekir, almamanız gerekir. Bu insanlar, o dağın başında çoluk
çocuklarıyla, yani dişi tırnağıyla geçinmeye çalışıyorlar. Siz bu insanlardan
hâlâ bir bedel tahsil etmeye kalkarsanız yanlış yaparsınız, haksızlık
yaparsınız, zulmedersiniz. Gelin, bunu düzeltelim. Yani, Kanun gelirken de
söyledik. Şimdi değişiklik önergesi, değişiklik kanunu getiriyorsunuz, gene
aynı yanlışı getiriyorsunuz. Bu milletin gündemini çalmaya, zamanını çalmaya
hakkınız var mı?
Askerlik Yasası’yla da
ilgili, bedelli askerlik yasasını burada görüştüğümüz çok olmadı, orada da aynı
tür yanlışlıklar oldu, şimdi düzeltmeye çalışıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak biz ısrarla size “Gelin, birbirimizle akıl yarışı
yapmadan, milletin zamanını çalmadan, milletin gündemini gündeme, gündemin
önceliğine getirerek birlikte bir gündem belirleyip birlikte çalışalım.”
diyoruz ama siz farklı düşünüyorsunuz. Şimdi, saat beş buçuğa geldi, bir buçuk
saat sonra… Yarım saat de İç Tüzük 37’ye göre bir müzakere var, bir saat kaldı.
Hâlbuki binlerce, belki on binlerce, belki çok daha fazla sayıda insan bu 2/B
Yasası’yla ilgili, iktidarıyla muhalefetiyle ne söyleyeceğimizi dinlemek
istiyor ama televizyonları kapatıyorsunuz. Saat üçten bu yana da ısrarla,
ısrarımıza rağmen, gündemi dolduruyorsunuz.
Şimdi Sayın Bakan 100 soruya
cevap verecek. Değerli arkadaşlar, akılla alay etmeyelim, kendimize saygımız olsun.
Otuz dakikada bu 100 soru ancak okunur. Otuz dakikada 100 soruya Sayın Tarım
Bakanı nasıl cevap versin? Ben Sayın Grup Başkan Vekiline teklif ettim, gelin
bunu çıkaralım bugün, bunu gündemden çıkaralım. İşte, sizin grup önerinizi
görüşüyoruz. Gelin, bugün sözlü sorulara cevap verilmesini gündemden çıkaralım,
şu kalan bir buçuk saat içerisinde, bir saat içerisinde 2/B’yi konuşalım,
vatandaşımız da bizi dinlesin, milletin gündemini konuşalım. Niye inat
ediyorsunuz? Yani böyle bir mesele olmaz değerli arkadaşlar, milletten neyi
saklıyorsunuz? Bakın, milletten sakladığınız her meselede de yanlış
yapıyorsunuz, her meselede yanlış yapıyorsunuz.
Tekrar söylüyorum, şimdi, 2/B
Yasası bu toplumun en fakir ve en zengin kesimini ilgilendiriyor. Getirdiğiniz
düzenleme adalet getirmiyor. Dağın başındaki insanla İstanbul’un Beykoz’unda
yaşayan insandan aynı bedelle para tahsil etmeye kalkarsanız bunun adı zulüm
olur, zulüm. Gelin, bunu düzgün yapalım ya, akıllı uslu yapalım, doğru yapalım,
üzerinde tartışalım, konuşalım,
doğrusunu yapalım, bilenlerle konuşalım.
Dolayısıyla, meselenin
lehinde aleyhinde olmak değil; gayretimiz, çağrımız, temennimiz, gelin, ortak
akıl üreterek hem milletin zamanını çalmayalım hem milletin sorunlarına hukuk
çözümü oluşturuyorsak bunu doğru dürüst oluşturalım. Her defasında buraya… Ben
şahsen biraz düşünmek gerektiği, biraz da böyle, milletten utanmak gerektiği
kanaatindeyim. Utanmazlıkla falan suçladığım yok, üzerinize alınmayın ama her
defasında… Ya, bu kadar mı basit bu iş? Bir kanun yapıyorsunuz, üç gün sonra
geliyorsunuz, yaptığınız kanunu tekrar değiştirmek için Meclise getiriyorsunuz.
Durup düşünmek lazım ya, nerede yanlış yapıyoruz diye. Hiç düşünmeye gerek
görmüyor musunuz? Çok güzel bir söz vardır, Müslüman aynı çukura 2 defa düşerse
kusuru kendine aittir, sorumluluğu kendine aittir, bunu her defasında
söylüyoruz ama siz inadım inat diyorsunuz maalesef, “Ben bilirim, bizi millet
seçti, dolayısıyla bizim yaptığımız doğrudur.” Ama, yaptığınızın yanlış
olduğunu burada her defasında kendiniz teyiden tekrar değişiklik kanunları getirerek
ortaya koyuyorsunuz.
Allah sonunuzu hayır eylesin,
bu milletten helallik dilemeniz lazım, milletin zamanını çalıyorsunuz,
yaptığınız kanunlarla milletin sorunlarına çözüm üretmiyorsunuz, yaptığınız
kanunlarla milletin arasında adaletle hükmetmiyorsunuz. Dağ başındaki, Toros Dağları’ndaki
2/B arazisi kullanan orman içi köylüsüyle Beykoz’un sahilinde 2/B arazisi
kullanan vatandaşa ayni rayiç bedelle arazi satmaya kalkmanın adı zulümdür.
Hâlbuki partinizin adı da “adalet”… Demek ki olmayanı daha çok telaffuz
ediyorsunuz. Gelin, bunu düzeltelim diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Şandır.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmiştir.
İç Tüzük’ün 37’nci maddesine
göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır. Okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler (Devam)
2.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, (2/142) esas numaralı
4/11/1984 Tarihli ve 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/88)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/142 Esas Numaralı Kanun
Teklifimin, İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre doğrudan gündeme alınması
hususunu saygılarımla arz ederim.
Mustafa
Kalaycı
Konya
BAŞKAN – Teklif sahibi olarak
Mustafa Kalaycı, Konya Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Kalaycı.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bu kanun teklifimizle, gazi
ve şehit çocuklarına üniversiteye girişte pozitif ayrımcılık getirilmesini
istiyor ve desteklerinizi bekliyoruz.
“Şehit aileleri ve gazilere
özel ayrımcılık getireceğiz.” denilmiş ve birçok söz verilmiş ancak geçen yıl
torba kanunla, sadece birkaç konuda göstermelik düzenleme yapılmıştır. Ekimde
komisyon kurularak “Çözüm bekleyen sorunlar ele alınacak.” denmiş; yine, günü
kurtarmaya dönük boş sözler olduğu görülmüştür.
AKP zihniyeti, istismarda ve
aldatmada sınır tanımamaktadır. Görülmektedir ki, PKK için özel ayrımcılık
getirilmekte, teröristbaşına pozitif ayrımcılık yapılmaktadır. PKK’nın
talepleri bir bir yerine getirilmektedir. Üniter devlet yapısı hilafına eyalet
sisteminin altyapısı hazırlanmış, yargı sistemimiz çift dilli hâle
getirilmiştir. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, müzakere sürecine kurban
verilmiştir.
Teröristbaşına ev hapsi
şartları oluşturulmaktadır. İmralı’daki cani televizyon istemiş, derhâl
gönderilmiştir; jimnastik yapmak istemiş, “hayhay” denilmiştir. Bugünlerde de
evlenmek istediği basında yer almaktadır. Artık nikâh şahitliğini yapar, bir de
3 çocuk istersiniz.
AKP Hükûmetinin PKK terör
örgütüyle yaptığı görüşmeler ve pazarlıklara karşı Konya’dan cesur ve onurlu
bir haykırış yükselmiştir. Konya’da 5 gazi ve 1 şehit babası, bu görüşme ve
müzakerelerin öncelikle yürütülmesinin durdurulması ve neticede iptali talebiyle
mahkemeye başvurmuş ve bu dava talebi, Ankara 4. İdare Mahkemesince 21 Ocak
2003 gün ve 101 no ile kayda alınmıştır. Türk milletinin hak ve hukukunu
sahiplenmiş hâkimlerimizin bu gelişmelere sesiz kalmayacağını bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, son
günlerde Türk düşmanlığı paydasında buluşanlar Türk milleti kimliğine karşı kin
kusmaktadır. Başta Başbakan olmak üzere AKP yetkilileri de bu koroya
katılmıştır. Madem Türk milleti kimliği sizleri rahatsız ediyor, soruyorum:
Sayın Başbakanın sürekli söylediği “tek millet” hangi millettir, adı nedir?
Garabete bakın ki Türk milletine sahip çıkmak sözde ırkçılık, etnik bölücülük
ise çözüm ve barış savunuculuğu olmuştur.
Türk milleti tanımı tüm
vatandaşlarımızı kapsamaktadır. Kökeni, soyu, mezhebi, yöresi, dili ne olursa
olsun her vatandaşımız Türk milletinin eşit ve yeri dolmaz birer mensubudur.
Türk milletinin içinden yapay azınlık oluşturma çabaları ırkçılığın
daniskasıdır.
Son dönemde İslam
coğrafyasında yaşananlar, yeni bir Haçlı projesinin uygulanmakta olduğunu
göstermektedir. Ülkemizde de hedef Türk milletini etnik temelde parçalamak ve
tarihten silmektir ama çabalar beyhudedir. Milletimiz olan biteni sabırla
izlemektedir, henüz son sözünü söylememiştir. Türk milleti tüm Haçlı
seferlerini defetmiş, yine defedecektir.
Türk milleti dualı bir
millettir, hem de Peygamber Efendimizin övgüsüne ve duasına mazhar olmuştur.
Bazıları, Kütübi Sitte’de yer alan hadisi şerifler bunlara işaret ediyor. Ömer
Nasuhi Bilmen, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Bediüzzaman Saidi Nursi'nin,
Osman Keskioğlu, Celal Yıldırım gibi birçok din âlimimiz de Maide suresinin
54’üncü ayetinde, Allah tarafından geleceği müjdelenen ve övülen milletin Türk
milleti olduğunu tefsir ediyor. İslam âlimlerinin tefsiri böyle.
Saidi Nursi Hazretleri isyan
için kendisinin desteğini isteyen Şeyh Sait’e “Yaptığınız mücadele kardeşi
kardeşe öldürtmektir ve neticesizdir çünkü Türk-Kürt birdir, kardeştir. Türk
milleti bin senedir İslamiyete bayraktarlık etmiştir, dini uğrunda milyonlarca
şehit vermiştir. Binaenaleyh, kahraman ve fedakâr İslam müdafilerinin
torunlarına kılıç çekilmez ve ben de çekmem.” diye cevap vermiştir.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Kalaycı.
Osmaniye Milletvekili Hasan
Hüseyin Türkoğlu…
Buyurunuz Sayın Türkoğlu.(MHP
sıralarından alkışlar)
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Türk milletinin
saygıdeğer milletvekilleri; İç Tüzük 37’ye göre şehit ve gazi çocukları için
yapılmış teklif çerçevesinde söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evvela ifade etmeliyim ki AKP
Hükûmetinin eli kanlı teröristlerle müzakerelerde bulunmasından şehit aileleri
ve gazilerimiz ziyadesiyle rahatsızdırlar. Rahatsız olmayan derneklerin AKP
tarafından finanse edilen dernekler olduğunu da bize ifade etmektedirler, bunu
sizlerle paylaşmam gerekiyor.
Milletimizin bölünmez
bütünlüğü, bağımsızlığı ve bekası uğruna bölücü örgütlerle mücadelede binlerce
asker, polis, korucu şehit ve vazife malulü olmuşlardır. Ayrıca, toplumun can
ve mal güvenliği, insanların sağlık, huzur ve esenliği için birçok kamu
görevlisi de kamu düzenini temin ve idame için canlarını, sağlıklarını feda
etmişlerdir. Bu ülkenin havasını soluyan, suyunu içenler olarak hepimizin
onlara borcu vardır.
Türkiye'nin güvenliği,
bağımsızlığı ve kamu düzeni için fedakârlık yapan gazilerimizin toplumsal ve
ekonomik durumlarının iyileştirilmesi Hükûmetin yeteri kadar üzerinde durmadığı
konular arasındadır. Gazilerimiz maddi çıkarlar peşinde koşarken bu hâle
gelmemişlerdir. Onlar, toplumun güvenliği, asayişin temini ve kamu
hizmetlerinin düzenli olarak yerine getirilmesi için topluma hizmet ederken bu
hâle gelmişlerdir. Talepleri, asla onur ve gurur duygularının dışına çıkmadan
ancak Anayasa’da yazılı hakları istemek şeklindedir.
Gazilerimiz arasında
ayrımcılığa yol açan uygulamalar ve her geçen gün yeni mağduriyetler üreten
karmaşık bir yapı söz konusudur. Mevzuat muharip gazilerden başka gazilerimizi
“terörle mücadele gazileri” ve “vazife malulü gazileri” olmak üzere ikiye
ayırmaktadır. Gazilerimizin hakları, bu ayrım üzerinden farklı yasalarla
düzenlenmektedir. Bu durum, gazilerimiz arasında eşitsizlikler yaratmakta ve
vicdanları kanatmaktadır. Özellikle vazife malulü gazilerimizin yaşadığı
mağduriyet vicdana sığmamaktadır. Anayasa’mızın 61’inci maddesi “Devlet, harp
ve vazife şehitleriyle, malûl ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır
bir hayat seviyesi sağlar.” hükmünü amirdir. Aynı zamanda, Anayasa’mızın
10’uncu maddesi “Harp ve vazife malulleri pozitif ayrımcılık kapsamında,
içerisindedir.” şeklinde değerlendirmiştir.
Bugün için vazife malulleri
1.300 TL civarında aylık almaktadırlar. Bu gruba giren vazife malullerinin
aylıklarıyla ancak kirayı ödeyebildiklerini düşünürseniz, devletin alt gelir
grupları için TOKİ aracılığıyla temin ettiği faizsiz konut kredisinden vazife
malullerinin de yararlandırılması bir anayasal sorumluluk, vicdani, insani bir
gerekliliktir.
Bedelli askerlik hizmeti için
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca toplanan paraların değerlendirilmesinin
nasıl olacağı konusunda şehit aileleri ve gaziler merak içerisindedirler.
Toplanan paraların amacının dışında sarf edileceği endişesi hepimizin ortak
endişesidir.
Temmuz 2012’de kabul edilen
torba kanunla şehit yakınları ve gazilerimizin bir kısım kronik sorunları bir
nebze olsun çözümlenmiş olsa da daha bekleyen birçok sorunları vardır.
Bu kanunla şehit yakınları ve
gazilerimizin aylıklarında herhangi bir iyileştirme yapılmamıştır. Son yıllarda
memur maaşlarına yapılan seyyanen zamlar bu gruba yansımadığından şehit yakını
ve gazilerimizin aylıkları iyice erimiştir.
Anayasal sorumluluk olan
askerlik hizmetini yaparken malul olan harp ve vazife malullerinin tamamının
ortez ve protezlerinin katkı, katılım, pay ve fark alınmaksızın karşılanması
anayasal sorumluluğun yanında vicdani bir görevdir.
Hâlen gazilerimiz için on
yıla kadar karşılanan kira bedelinin süresinin on beş yıla çıkarılması çok
önemlidir, bu konudaki yasal düzenlemenin bir an evvel hayata geçirilmesi
gerekmektedir.
Şehit aileleri ve malul
gazilerimize ihtiyaçlarını karşılamak üzere bayram öncesi, kış öncesi,
eğitim-öğretim yılı öncesinde tek merkezden planlanan ve şehit aileleri ve
gazileri rencide etmeden yardımların yapılması çok önemlidir.
2008 yılından önce ve sonra
gazi olanlar açısından 5510 sayılı Kanun’la getirilen farklı düzenleme ortadan
kaldırılmalıdır.
Devlet övünç madalyası
verilen şehit yakını, malul ve gazilerimize de mutlaka madalya maaşı
bağlanmalıdır. Bunlara ilave olarak, şehit ve gazi çocukları ebeveynlerinin
mesleklerine sınavsız olarak alınmalıdır, şehit çocuklarının ve eşlerinin
istihdamı konusunda bir sınırlama olmamalıdır. Elektrik, doğal gaz ve su
hizmetlerinde şehit yakınları, gaziler ve maluller için özel tarifeler
uygulanmalıdır. Şehit ve gazi çocuklarının eğitimini devlet üstlenmelidir.
Şehit, gazi, malul gibi
kavramlar tek mevzuat altında birleştirilmeli, net olarak tanımlanmalı; hak ve
imtiyazlar aralarında eşitsizliğe neden olmayacak şekilde olmalıdır.
Biz de burada Türk milletinin
milletvekillerini saygıyla selamlıyoruz. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Türkoğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.41
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa HAMARAT (Ordu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 58’inci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Gündemin “Sözlü Sorular”
kısmına geçiyoruz.
“Sunuşlar” bölümünde
belirttiğim Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in birlikte cevaplandırmak
istediği sözlü soru önergelerini okutuyorum:
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Almanya’daki Deniz Feneri
davası ile ilgili bazı iddialara ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/148) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda yer alan sorularımın
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Basında yer alan haberlere
göre Almanya’daki Deniz Feneri davasıyla ilgili elde edilen bilgilerden 2005
yılında 21 bin avronun “Fondatsia” isimli kuruluşa verilmek üzere Ahmet
Davutoğlu’na havale edildiği belirtilmektedir.
1) Bu haberler doğru mudur?
2) Doğru ise haberde adı
geçen Ahmet Davutoğlu siz misiniz? Yoksa başka birisi mi?
3) Siz veya başka birisi olsa
dahi bu habere neden yayın yasağı koyarak kamuoyunun sağlıklı bilgi almasını
engellediniz?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, efendim, bakın, daha önce de ben itiraz ettim. Şimdi, 98’inci maddeye
göre: Soru okunur, Bakan çıkar ona cevap verir. Bakanın cevabına karşı
milletvekili buna karşıtını söyler ve ondan sonra bu soru cevaplandırılmış olur.
Şimdi siz 50 tane soruyu
birden okuyorsunuz. 98’inci madde çok açık.
BAŞKAN – Sayın Genç, bu
uygulamayı ne ilk yapıyoruz ne de son olacak.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakın,
ayrıca da 98’inci maddede diyor ki: “Her haftanın iki gününde ve her defasında
da bir saatten aşağı olmamak üzere soru sorulur.”
BAŞKAN – Evet.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Aşağı
yukarı altı aydır bir tek salı günü bir saat soru soruluyor. Ya, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı bu İç Tüzük’ü uygulamakla zorunlu değil mi?
BAŞKAN – Şimdi, bakın,
Danışma Kurulu önerisi olmadığı için Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi
oylandı.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet.
BAŞKAN - Ona göre sözlü
soruları bugün görüşüyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama
efendim, altı aydır böyle uygulama yapılıyor.
BAŞKAN – Şimdi sözlü soruları
görüşüyoruz. Siz niye itiraz ediyorsunuz, onu anlamadım.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Benim
itirazım şu: Benim soruma hemen cevap vermesi lazım.
BAŞKAN – Bir de… Bir dakika
dinlerseniz…
KAMER GENÇ (Tunceli) - Başka
soruya geçmeden benim soruma cevap verilsin.
BAŞKAN – Şimdi, bakın, Sayın
Genç, sorular soruluyor… Bu uygulamayı ilk defa yapmıyoruz. Sonra Sayın Bakan…
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Efendim, yanlış yapıyor Meclis Başkanı.
BAŞKAN – Beni dinler misiniz
lütfen. Beni dinleyiniz lütfen.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakın,
bu AKP’yle beraber İç Tüzük uygulaması yanlış yapıldı.
BAŞKAN – Sonra Sayın Bakan
soruları cevaplıyor. Eğer sorularını sormuş olan sayın milletvekillerinin
ekstra bir açıklama arzusu var ise sisteme giriyorlar. Her zaman, soruyu
sorduktan sonra -ben buradan takip ediyorum- eğer Sayın Bakan soruyu
cevaplamayı bitirmişse ve sistemde o soruyu soran milletvekili söz hakkı talep
etmişse ona söz hakkı veriyorum tekrar ek bir açıklama var diye.
Şimdi bunu niçin
tartışıyorsunuz, anlamış değilim .
KAMER GENÇ (Tunceli) – Siz
anlamadıysanız ben o zaman anlatayım.
BAŞKAN – Anlattınız efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Diyorum ki…
BAŞKAN – Lütfen…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır…
Diyorum ki: Bakın, Başkanlık Divanı yanlış yapıyor.
BAŞKAN – Yanlış yapmıyoruz
efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakın,
Sayın Başkan, 50 soru okunduktan sonra ne bileyim hangi soruyu cevaplandırıyor?
BAŞKAN – Her zaman böyle
yapıyoruz ve o, sıra sayısını söylüyor Sayın Genç. Lütfen, bunu ilk defa
yapmıyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Efendim, o zaman sorunun anında cevaplandırılması lazım.
BAŞKAN – Sıra sayısını
söylüyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama
yanlış yapıyorsunuz yani Türkiye Büyük Millet Meclisi başkan vekilleri
uygulaması hatalı. 98’inci maddeye göre bakın.
BAŞKAN – Lütfen…
AHMET YENİ (Samsun) – Sayın
Başkan, Kamer Genç’i mi dinleyeceğiz?
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Dinlemek zorundasın tabii. Yanlış yapılıyorsa düzelteceğiz.
BAŞKAN – Şimdi, İç Tüzük son
derece açık Sayın Genç. Bunu gereksiz yere tartışıyoruz. Lütfen…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani
benim soruma şimdi cevap versin, ben cevap vereyim.
BAŞKAN – Biraz sabrederseniz
sorular bittikten sonra ilk sıra sizin sorunuza cevap gelecek.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Olmaz
böyle, böyle bir uygulama İç Tüzük’e aykırı.
BAŞKAN - Buyurunuz devam ediniz.
2.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, jokeylerin sorunlarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/699) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ali
Özgündüz
İstanbul
Ülkemizdeki jokeyler,
dünyadakilerin aksine sporcu sayılmadığı için diğer sporcular gibi 38 yaşına
kadar askerliklerini erteleme ve düşük oranda vergi olanaklarından
yararlanamamaktadırlar. Bu bağlamda:
1) Dünyanın pek çok ülkesinde
sporcu sayılan jokeyler, ülkemizde neden bu statüde değerlendirilmemektedir?
2) Jokeylerin sporcu
sayılmaması ve buna bağlı olarak ortaya çıkan tüm sorunların giderilmesi
amacıyla Hükûmetiniz herhangi bir çalışma yapacak mıdır?
3.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana ve ilçelerinde yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/751) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Ali
Halaman
Adana
1) Bakanlığınıza bağlı ve
ilgili kuruluşlar tarafından Adana ili ve ilçelerinde yürütülen proje ve
yatırımlarınız nelerdir?
2) Bakanlığınızın Adana
ilinin sorunları konusunda yürütülen çalışmalar var mıdır? Varsa nelerdir?
3) Adana ilinde yapılacak
kamu hizmetleriyle ilgili olarak, 2012 mali yılı bütçesinden ayrılan ödenek ne
kadardır? .
4) Adana ilinde personel
açığı var mıdır? Varsa personel açığını nasıl gidereceksiniz?
5) Görev alanınızla ilgili
olarak, Adana iline götürdüğünüz kamu hizmetlerini, bölgesel dengeler açısından
nasıl değerlendiriyorsunuz?
4.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, TMO’nun açıkladığı
buğday alım fiyatlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/762) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından
her yıl açıklanan buğday fiyatları çiftçilerimizi memnun etmemektedir.
Çiftçilerimiz, on yıldır emeğinin karşılığını alamadıklarından yakınmaktadır.
Bu bilgiler ışığında;
1) Toprak Mahsulleri Ofisi
tarafından açıklanan buğday fiyatlarının son 10 yıl için yıllara göre dağılımı
hangi şekilde gerçekleşmiştir?
2) Açıklanan bu
buğday fiyatları, hangi ölçüler baz alınarak yapılmaktadır.
3) Fiyat tespitlerinde mazot,
gübre ve ilaç gibi girdi artışları dikkate alınmakta mıdır?
5.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, 2011 yılındaki et, et ürünleri
ve hayvan ithalatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/782) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: 2011 yılında hangi
ülkelerden ne miktarda büyük ve küçükbaş hayvan, et ve et ürünleri İthal
edilmiştir?
6.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Macaristan’dan yapılan hayvan
ve et ithaline ilişkin sözlü soru önergesi (6/783) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Macaristan'dan hayvan
ve et ürünleri ithali yapılmakta mıdır? Yapıldı ise ne kadardır? Bu ülkeden
ithalat devam etmekte midir?
7.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, TMO’nun buğday
stokuna ilişkin sözlü soru önergesi (6/787) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO)
buğday stokları kıtlık ve kuraklık gibi durumlarda çok büyük önem taşımaktadır.
Bu bilgiler ışığında;
1) TMO'nun elinde toplam kaç
ton buğday stoku bulunmaktadır? Bu stok yeterli midir?
2) 2011 yılı içinde toplam
kaç ton buğday alımı yapılmıştır? Bu yıl içinde ithalat yapılmış mıdır?
Yapılmış ise kaç ton yapılmıştır?
8.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, sözleşmeli tarıma ilişkin sözlü
soru önergesi (6/788) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Pazar ve pazarlama
sorunları nedeniyle çiftçiler üretimden para kazanamamaktadır. Hükûmet olarak
sözleşmeli tarıma destek vermeyi düşünüyor musunuz?
9.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’taki arazi
toplulaştırmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/792) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Tokat ilindeki arazi
toplulaştırma ile ilgili 2011 yılı sonu itibarıyla son durum nedir? Arazi
toplulaştırmaları ne zaman tamamlanacaktır?
10.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, tarım ve tarıma dayalı
sanayide kullanılan enerji maliyetlerinin yüksekliğine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/793) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Tarım ve tarıma dayalı
sanayide kullanılan enerji maliyetleri çok yükselmiştir. Çiftçiyi desteklemek
için enerji maliyetini düşürmeyi düşünüyor musunuz?
11.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta ve diğer illerde
tarıma dayalı sanayi için üretimin teşvik edilmesine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/800) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Tokat ili gibi illerde
tarıma dayalı sanayi için üretimin teşvik edilmesi ve modern tesislerin
kurulması için bir destekleme sistemi getirmeyi düşünüyor musunuz?
12.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Şaphane’de kurulmak istenen
sülfürik asit tesisinin tarımsal ürünlere etkisine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/813) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda belirtilen
sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Kütahya ili Şaphane ilçesinde
kurulmak istenen Sülfürik Asit Tesisine ilişkin medyaya da yansıyan haberlerle
ilgili olarak;
1) Ülkemizin en kaliteli
vişne ve kirazının yetiştiği ender yörelerden birisi olan Şaphane ilçesinde son
3 yılda gerçekleştirilen meyve üretiminin yıllara göre değişimi nasıl olmuştur?
2) İlçede üretimi
gerçekleştirilen meyvelerin ülkemiz meyve üretimi için-deki yerleri nasıldır?
3) Anılan ilçede kurulmak
istenen Sülfürik Asidi Tesisine ilişkin ÇED ra-poru sürecinde Bakanlığınız
resmi görüşü ne olmuştur?
4) Anılan tesisin bölgede
yaygın olarak üretilen meyve ve diğer tarımsal ürünlere ilişkin muhtemel
etkileri konusunda Bakanlığınızın bir çalışması olmuş mudur?
5) Oldu ise buna yönelik ne
tür tedbirler alınmıştır?
13.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, çiftçilere yapılacak gübre ve
yem desteklerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/814) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda belirtilen
sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği gibi, ülkemizdeki
bitkisel ve hayvansal üretimin en temel girdi-lerinden olan gübre ve yem
fiyatlarındaki aşırı yükselme çiftçilerimizin tarım ve hayvancılık
faaliyetlerini kısıtlamaktadır. Çiftçilerimize yapılacak gübre ve yem
destekleriyle ilgili olarak;
1) Ülkemizde her yıl
tüketilen gübre ve yem miktarlarının çeşitlerine göre son üç yıllık değerleri
ne kadardır?
2) Tüketilen yem ve gübre
miktarlarının ne kadarı ithal ne kadarı ise yerli üretilmektedir?
3) Bakanlığınızca verilen
gübre ve yem desteklerinin 2002-2011 döne-minde yıllara göre değişimi nasıl
olmuştur?
4) Gübre ve yeme yapılan
desteklerin artırılarak çiftçilerimizin mağduri-yetlerinin giderilmesi
konusunda Bakanlığınızca yürütülen bir çalışma var mıdır?
5) Varsa çalışma ne
aşamadadır? Yoksa böyle bir çalışma yapılabilir mi?
14.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, TAR-GEL kapsamında mühendis ve
veteriner hekim istihdamına ilişkin sözlü soru önergesi (6/833) ve Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda belirtilen
sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği gibi,
Bakanlığınızca değişik zamanlarda TAR-GEL kapsamında her yıl 2.500 Mühendis ve
Veteriner Hekimin istihdamına yönelik açıklamalarda bulunulmuştur. Ancak 2011
yılında gerçekleştirilmeyen bu istihdamla ilgili olarak;
1) Anılan personel alımlarının
söz verildiği halde 2011 yılında gerçekleştirilmemesinin sebebi nedir?
2) Binlerce kişinin beklediği
söz konusu personel alımları ne zaman gerçekleştirilecektir?
3) Söz konusu personel
alımları 2012 KPSS öncesi yapılabilecek midir?
4) TAR-GEL kapsamında 2012
yılı personel alımlarında Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim ve Su Ürünleri
Mühendisi kontenjanları nasıl olacaktır?
15.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın merkez birimlerinin
tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/847) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda belirtilen
sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği gibi, Kütahya ili
Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler
açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Merkez ilçesinde
Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;
1) 2002-2011 döneminde anılan
ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl
değişmiştir?
2) Bu göstergeler açısından
ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?
3) Hâlen anılan ilçemizde
Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda
Mühendisi, Teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin
kaçı kadroludur?
4) Hâlen anılan ilçemizdeki
personel norm kadroları ve açıkları nasıldır?
5) Bu açıkların kapatılması
için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler alınmıştır?
6) Bakanlığınızın anılan
ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının kapatılmasına yönelik 2012 yılı
programı nasıldır?
16.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Altıntaş’taki
birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/848) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına,
Aşağıda belirtilen
sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği gibi, Kütahya ili
Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler
açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Altıntaş ilçesinde
Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;
1) 2002-2011 döneminde anılan
ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl
değişmiştir?
2) Bu göstergeler açısından
ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?
3) Hâlen anılan ilçemizde
Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda
Mühendisi, Teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin
kaçı kadroludur?
4) Hâlen anılan ilçemizdeki personel norm
kadroları ve açıkları nasıldır?
5) Bu açıkların kapatılması
için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler alınmıştır?
6) Bakanlığınızın anılan ilçemizdeki tesis ve
personel açıklarının kapatılmasına yönelik 2012 yılı programı nasıldır?
17.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Aslanapa’daki
birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/849) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda belirtilen
sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği gibi, Kütahya ili
Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler
açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Aslanapa ilçesinde
Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;
1) 2002-2011 döneminde anılan
ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl
değişmiştir?
2) Bu göstergeler açısından
ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?
3) Hâlen anılan ilçemizde
Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda
Mühendisi, Teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin
kaçı kadroludur?
4) Hâlen anılan ilçemizdeki
personel norm kadroları ve açıkları nasıldır?
5) Bu açıkların kapatılması
için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler alınmıştır?
6) Bakanlığınızın anılan
ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının kapatılmasına yönelik 2012 yılı
programı nasıldır?
18.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Çavdarhisar’daki
birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/850) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda belirtilen
sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği gibi, Kütahya ili
Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler
açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Çavdarhisar
ilçesinde Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili
olarak;
1) 2002-2011 döneminde anılan
ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl
değişmiştir?
2) Bu göstergeler açısından
ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?
3) Hâlen anılan ilçemizde
Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda
Mühendisi, Teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin
kaçı kadroludur?
4) Hâlen anılan ilçemizdeki
personel norm kadroları ve açıkları nasıldır?
5) Bu açıkların kapatılması
için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi ted-birler alınmıştır?
6) Bakanlığınızın anılan
ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının kapa-tılmasına yönelik 2012 yılı
programı nasıldır?
19.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Domaniç’teki
birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/851) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda belirtilen
sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği gibi, Kütahya ili
Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler
açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Domaniç ilçesinde
Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıy-la ilgili olarak;
1) 2002-2011 döneminde anılan
ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl
değişmiştir?
2) Bu göstergeler açısından
ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?
3) Hâlen anılan ilçemizde
Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda
Mühendisi, Teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin
kaçı kadroludur?
4) Hâlen anılan ilçemizdeki
personel norm kadroları ve açıkları nasıldır?
5) Bu açıkların kapatılması
için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi ted-birler alınmıştır?
6) Bakanlığınızın anılan
ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının kapa-tılmasına yönelik 2012 yılı
programı nasıldır?
20.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Dumlupınar’daki
birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/852) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda belirtilen
sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği gibi, Kütahya ili
Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler
açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Dumlupınar
ilçesinde Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili
olarak;
1) 2002-2011 döneminde anılan
ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl
değişmiştir?
2) Bu göstergeler açısından
ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?
3) Hâlen anılan ilçemizde
Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda
Mühendisi, Teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin
kaçı kadroludur?
4) Hâlen anılan ilçemizdeki
personel norm kadroları ve açıkları nasıldır?
5) Bu açıkların kapatılması
için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler alınmıştır?
6) Bakanlığınızın anılan
ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının kapatılmasına yönelik 2012 yılı
programı nasıldır?
21.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Hisarcık’taki
birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/853) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda belirtilen
sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini
saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği gibi, Kütahya ili
Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler
açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Hisarcık ilçesinde
Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;
1) 2002-2011 döneminde anılan
ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl
değişmiştir?
2) Bu göstergeler açısından
ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?
3) Hâlen anılan ilçemizde
Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda
Mühendisi, Teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin
kaçı kadroludur?
4) Hâlen anılan ilçemizdeki
personel norm kadroları ve açıkları nasıldır?
5) Bu açıkların kapatılması
için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler alınmıştır?
6) Bakanlığınızın anılan
ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının kapatılmasına yönelik 2012 yılı
programı nasıldır?
22.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Emet’teki
birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/854) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda belirtilen
sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği gibi, Kütahya ili
Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler
açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Emet ilçesinde
Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;
1) 2002-2011 döneminde anılan
ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl
değişmiştir?
2) Bu göstergeler açısından
ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?
3) Hâlen anılan ilçemizde
Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda
Mühendisi, Teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin
kaçı kadroludur?
4) Hâlen anılan ilçemizdeki
personel norm kadroları ve açıkları nasıldır?
5) Bu açıkların kapatılması
için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler alınmıştır?
6) Bakanlığınızın anılan
ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının kapatılmasına yönelik 2012 yılı
programı nasıldır?
23.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Gediz’deki
birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/855) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda belirtilen
sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim
IŞIK
Kütahya
Bilindiği gibi, Kütahya ili
Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler
açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Gediz ilçesinde
Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;
1) 2002-2011 döneminde anılan
ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl
değişmiştir?
2) Bu göstergeler açısından
ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?
3) Hâlen anılan ilçemizde
Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda
Mühendisi, Teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin
kaçı kadroludur?
4) Hâlen anılan ilçemizdeki
personel norm kadroları ve açıkları nasıldır?
5) Bu açıkların kapatılması
için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler alınmıştır?
6) Bakanlığınızın anılan
ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının kapatılmasına yönelik 2012 yılı
programı nasıldır?
24.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Simav’daki
birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/856) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda belirtilen
sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim
IŞIK
Kütahya
Bilindiği gibi, Kütahya ili
Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler
açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Simav ilçesinde
Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;
1) 2002-2011 döneminde anılan
ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl
değişmiştir?
2) Bu göstergeler açısından
ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?
3) Hâlen anılan ilçemizde
Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda
Mühendisi, Teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin
kaçı kadroludur?
4) Hâlen anılan ilçemizdeki
personel norm kadroları ve açıkları nasıldır?
5) Bu açıkların kapatılması
için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler alınmıştır?
6) Bakanlığınızın anılan
ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının kapatılmasına yönelik 2012 yılı
programı nasıldır?
25.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Şaphane’deki
birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/857) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda belirtilen
sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim
IŞIK
Kütahya
Bilindiği gibi, Kütahya ili
Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler
açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Şaphane ilçesinde
Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;
1) 2002-2011 döneminde anılan
ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl
değişmiştir?
2) Bu göstergeler açısından
ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?
3) Hâlen anılan ilçemizde
Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan ziraat mühendisi, veteriner hekim, gıda
mühendisi, teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin
kaçı kadroludur?
4) Hâlen anılan ilçemizdeki
personel norm kadroları ve açıkları nasıldır?
5) Bu açıkların kapatılması
için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler alınmıştır?
6) Bakanlığınızın anılan
ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının kapatılmasına yönelik 2012 yılı
programı nasıldır?
26.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Pazarlar’daki
birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/858) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda belirtilen
sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği gibi, Kütahya ili,
Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler
açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Pazarlar ilçesinde
Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;
1) 2002-2011 döneminde anılan
ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl
değişmiştir?
2) Bu göstergeler açısından
ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?
3) Hâlen anılan ilçemizde
Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan ziraat mühendisi, veteriner hekim, gıda
mühendisi, teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin
kaçı kadroludur?
4) Hâlen anılan ilçemizdeki
personel norm kadroları ve açıkları nasıldır?
5) Bu açıkların kapatılması
için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler alınmıştır?
6) Bakanlığınızın anılan
ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının kapatılmasına yönelik 2012 yılı
programı nasıldır?
27.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığın Tavşanlı’daki
birimlerinin tesis ve personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/859) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda belirtilen
sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği gibi, Kütahya ili,
Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler
açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Tavşanlı ilçesinde
Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;
1) 2002-2011 döneminde anılan
ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl
değişmiştir?
2) Bu göstergeler açısından
ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?
3) Hâlen anılan ilçemizde
Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan ziraat mühendisi, veteriner hekim, gıda
mühendisi, teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin
kaçı kadroludur?
4) Hâlen anılan ilçemizdeki
personel norm kadroları ve açıkları nasıldır?
5) Bu açıkların kapatılması
için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler alınmıştır?
6) Bakanlığınızın anılan
ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının kapatılmasına yönelik 2012 yılı
programı nasıldır?
28.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, hububat üretiminin
artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/874) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
İklim değişiklikleri ve düzensiz
yağışlara, fiyatları nedeniyle ilaç ve gübre kullanımının azalması da eklenince
hububat üretimi iyice azalmaktadır.
Bu bilgiler ışığında;
1) Hububat üretimini
sertifikalı tohumla artırmayı düşünüyor musunuz?
2) Yıllık kaç ton sertifikalı
tohum üretimi yapılmaktadır? Bu yeterli midir?
3) Hibe yolu ile üretimi
artırmayı planlıyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?
29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, et ithalatına ve
hayvancılığın teşvikine ilişkin sözlü soru önergesi (6/875) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Bakanlık politikalarınız kapsamında
yürütülen et ithalatı, yerli üreticiye zarar verir hâle gelmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) İthalatı teşvik yerine,
yerli üreticiyi teşvik etmeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var
mıdır?
2) 2011 yılı içinde toplam
kaç ton et ithalatı gerçekleştirilmiştir? İthalata ne kadar para ödenmiştir?
3) Ayrıca kaç baş kasaplık
canlı hayvan ithalatı yapılmıştır? Bunlara ne kadar para ödenmiştir?
4) Bu paralar yerli
hayvancılığı teşvik için kullanılsa daha iyi olmaz mıydı?
30.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta büyükbaş ve küçükbaş
hayvan sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/879) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Tokat ilinde 2011 sonu
itibariyle kapalı hayvan pazarı var mıdır? Küçükbaş ve büyükbaş hayvan sayısı
ne kadardır?
31.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Iğdır’da tarımın
geliştirilmesine ve desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/901) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması hususunun gereğini arz ederim.
Sinan
Oğan
Iğdır
Iğdır’da tarımla geçimini sağlayan
çiftçilerimiz, pancar ekiminin bitme noktasına gelmesiyle zor günler yaşamakta
ve mısır üreticiliğine yönelmekte; ama mahsullerinin Toprak Mahsulleri Ofisi’ne
satışında söz konusu kurumda kurutma makinesi olmaması nedeniyle zorluklar
yaşamaktadır. Bu durum Iğdırlı çiftçiler arasında büyük sıkıntılara yol
açmaktadır. Bu bağlamda;
1) TMO tarafından bir kurutma
makinesi temin edilmesi düşünülmekte midir?
2) Bakanlık tarafından
Iğdır’da tarımın geliştirilmesi ve ekilen ürünlerin çeşitlendirilmesi için teşvikler
planlanmakta mıdır?
3) Mahsullerini satamaması
nedeniyle zarar eden çiftçilere herhangi bir maddi destek verilmesi bakanlığın
gündeminde midir?
32.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Iğdır’da pancar ekiminin
desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/904) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Iğdır’daki pancar ekimine
ilişkin aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunun gereğini arz ederim.
Sinan
Oğan
Iğdır
Iğdır’da pancar ekimi,
maalesef bölgede sıkça ekimi yapılmakta olan pancarın şeker fabrikaları
tarafından ucuz fiyattan alınmasından dolayı, bitme noktasına gelmiştir.
Iğdır’da üretimi yapılan pancarın ucuz fiyattan alınması hem pancar ekimine
ilgiyi bitirmiş hem de çiftçilerimizde büyük sıkıntılara neden olmuştur.
1) Iğdır’da pancar ekiminin
geliştirilmesi için hangi çalışmaları yapmayı düşünüyorsunuz?
2) şeker pancarına yönelik
tarım faaliyetlerinin yaygınlaştırılması için şeker pancarı ekimine konan kotanın
kaldırılması bakanlığınızın gündeminde midir?
33.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, DAP destek kredilerine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/905) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi
Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması hususunun gereğini arz ederim.
Sinan
Oğan
Iğdır
Ülkemizin ve ilimizin en
önemli gelir kaynaklarından biri olan tarım ve hayvancılık kapsamında bölgelere
verilen Doğu Anadolu Projesi (DAP) kredileri, 12 Haziran 2011 milletvekili
seçimleri öncesi durdurulmuştur. Destekleme kredilerini almak isteyen
vatandaşlarımız, belgelerini hazırlamış, işleme sokulması için il tarım
müdürlüklerine teslim etmiş ve destek kredisinin şartlarını yerine getirmek
için belirli yatırımlar yapmışlardır. Destekleme kredisinin durdurulmasından
dolayı, dünya standartlarında et ve süt kombinaları kurmak isteyen iş adamlarımız
ve geçimini sağlamak isteyen çiftçilerimiz mağdur kalmıştır.
1) DAP Destek Kredisi'nin
yeniden gündeme getirilmesi için bir çalışmanız var mıdır?
2) DAP Destek Kredileri
tekrar ne zaman devreye sokulacaktır?
34.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Çatalca’da
görülen hayvan ölümlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/923) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın M. Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul
İstanbul, Çatalca ilçesinde
Ormanlı ve Başakköy'lerinde şap aşısı olan büyükbaş hayvanlar ölmektedir. Şap
aşısı yapılan, Ormanlı köyümüzde iki ayrı ahırda 10, Başakköy'de ise bir inek
ölmüştür. Ölümlerin yapılan şap aşısından olduğu açık ve net olarak görülmesine
karşın önlem alınmamıştır. Yine aynı ilçenin Yalıköy'ünde bir ay önce 25
büyükbaş hayvan yapılan şap aşısından ölmüştü. Ancak, şap aşısının neden olduğu
ölümlerle ilgili bakanlığınızca bu güne kadar hak sahiplerimizin zararı
karşılanmamıştır.
Bu nedenle;
1) Yapılan şap aşılarının
hayvan ölümlerine neden olduğu açıkça görülmesine karşın aşılama neden devam
ettirilmektedir?
2) Aşılama sonrası ölümler
olmasına karşın nedenleri araştırılmış mıdır?
3) Şap hastalığı olmayan
bölgede bu hastalığın görülme nedenleri araştırıldı mı?
4) Yaklaşık 1 ay önce
Yalıköy'de ölen 25 hayvan ile ilgili hak sahiplerine bugüne kadar neden ödeme
yapılmamıştır?
35.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, Nevşehir’de don
nedeniyle zarar eden patates üreticilerinin mağduriyetine ve alınan önlemlere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/924) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Namık
Havutça
Balıkesir
Nevşehir'in köylerinde
yaşanan don olayı patates üreticilerini olumsuz etkilemiş, 669 patates
üreticisi yaklaşık 15 bin dekar alanda yaklaşık 47 bin ton zarar etmiştir.
Patatesin, ekiminde yaşanan gecikme, söküm zamanı havaların yağışlı gitmesi,
birim fiyatındaki dalgalanmalar nedeniyle hasadı tam olarak yapılamamıştır.
Buna göre;
1) Soğuk havadan etkilenen
bölgedeki patatesin toprak altında çürümesi ile patates üretimi yapan
çiftçilerimizin mağduriyetini giderecek misiniz?
2) Çiftçilerimizin, banka
kredileri ile tarım kredi kooperatiflerinden almış oldukları gübre ve zirai
ilaç bedelleri ve sulamada kullanılan elektrik borçlarının yapılandırılması
için bir çalışma yapacak mısınız?
3) Çiftçilerimizin bir
sonraki ekim sezonu içinde sağlıklı bir üretim gerçekleştirmesi için hangi
çalışmaları yapacaksınız?
36.- Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, sel felaketinden zarar gören
arı yetiştiricilerine yapılan yardımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/929) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Mehmet
Erdoğan
Muğla
Muğla ili ve ilçelerinde 7
Ocak 2012 Cumartesi günü fırtına, aşırı yağış ve seller sebebiyle çok büyük
maddi hasarlar meydana gelmiştir. Yaşanan bu felaketten en fazla etkilenen
sektörlerden birisi de arıcılık sektörüdür. Felakette 10 binden fazla arı
kovanı zarar görmüştür.
Buna göre; yaşanan felakette
zarar gören arı yetiştiricilerinin zararlarının telafisi için Bakanlığınızca
yürütülen bir çalışma var mıdır? Varsa bu çalışmalar nelerdir?
37.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, limon ve turunç
üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/935) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ülkemizde ithalatın önünün
açılması birçok üretimi olumsuz yönde etkilemiştir. Limon ve turunç üretiminin
yapılan yanlış ithalat nedeniyle ülkemizde fazla artış göstermediği
belirtilmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Limon ve turunç üretimi
son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Limon ve turunç ihracatı
yapılıyor mu? Yapılıyorsa, 2010 ve 2011 yılında toplam kaç ton ihracat
yapılmıştır?
3) 2010 ve 2011 yılında limon
ve turunç ithalatı toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
38.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yer fıstığı
üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/936) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine göre; 2010
yılı içinde yerfıstığı üretimi 97.310 ton olarak gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında
yerfıstığı üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Üretim tüketimi karşılıyor
mu? Tüketim fazlası ihracat yapılıyor mu?
3) Yapılıyorsa son on yıl içinde
yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmıştır?
39.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, arpa üretimi ve
ithalatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/937) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlamasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Arpa ekilen alanların daraldığı
ve buna bağlı olarak da, üretimin yıllık olarak düştüğü belirtilmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Arpa üretiminin azaldığı
doğru mu? Arpa üretiminin yıllar göre azalmasının başlıca nedenleri nelerdir?
2) Üretim ülke tüketimini
karşılıyor mu? Yoksa ülke ihtiyacı ithalat yapılarak mı karşılanıyor? Son beş
yıl içinde toplam kaç ton arpa ithalatı yapılmıştır?
40.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, üzüm üretimi,
ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/938) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlamasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine göre; 2009
yılı içinde 4 milyon 264 bin 720 ton olarak gerçekleşen üzüm üretimi, 2010 yılı
içinde 4 milyon 255 bin ton olarak gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye’nin 2011 yılında
üzüm üretimi kaç ton olarak
gerçekleşmiştir?
2) Üretim tüketimi karşılıyor
mu? Tüketim fazlası üzümün ihracatı yapılıyor mu?
3) Yapılıyorsa son beş yıl
içinde yıllık toplam kaç ton ihracat yapıl-mıştır?
4) Üzüm ithalatı yapılıyor
mu? Yapılıyor ise 2010-2011 yılı içinde toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton
ithalat yapılmıştır?
41.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, tütün üretimi,
ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/939) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlamasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Tütün üretimi de azalmıştır.
TÜİK verilerine göre; 2000 yılında 200.280 ton olarak gerçekleşen tütün
üretimi, 2010 yılında 51.912 tona düşmüştür.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında
tütün üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Tüketim fazlası tütünün
ihracatı yapılıyor mu? Yapılıyorsa son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton
ihracat yapılmıştır?
3) Tütün ithalatı yapılıyor
mu? 2010 ve 2011 yılında toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton ithalat yapılmıştır?
42.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, karpuz üretimi,
ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/940) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlamasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Karpuz üretiminin 1998
yılının altına düşmesi tarım politikalarındaki yanlışı açıkça ortaya
koymaktadır. TÜİK verilerine göre 1998’de 3 milyon 930 bin ton olarak
gerçekleşen karpuz üretimi 2010’da 3 milyon 683 bin 103 tona düşmüştür.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında
karpuz üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Tüketim fazlası karpuzun
ihracatı yapılıyor mu? Son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton ihracat
yapılmıştır?
3) Karpuz ithalatı yapılıyor
mu? 2010-2011'de toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton ithalat yapılmıştır?
43.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, şeker pancarı
üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/941) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine göre; 2000
yılı içinde 18 milyon 821 bin 033 ton olarak gerçekleşen şeker pancarı üretimi,
2010 yılında 17 milyon 942 bin 112 tona düşmüştür.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında
şeker pancarı üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Tüketim fazlası şeker
pancarının ihracatı yapılıyor mu? Yapılıyorsa son beş yıl içinde yıllık toplam
kaç ton ihracat yapılmıştır?
3) Şeker pancarı ithalatı
yapılıyor mu? 2010 ve 2011 yılında toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton ithalat
yapılmıştır?
44.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, incir üretimi,
ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/942) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine göre; 2009
yılı içinde 244.351 ton olarak gerçekleşen incir üretimi, 2010 yılında 254.838
ton olarak gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında
incir üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Tüketim fazlası incirin
ihracatı yapılıyor mu? Yapılıyorsa son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton
ihracat yapılmıştır?
3) İncir ithalatı yapılıyor
mu? 2010 ve 2011 yılında toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton ithalat yapılmıştır?
45.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, şeftali üretimi,
ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/943) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine göre; 2009
yılında şeftali üretimi 539.403 ton olarak gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında
şeftali üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Üretim tüketimi karşılıyor
mu? Tüketim fazlası şeftalinin ihracatı yapılıyor mu?
3) Yapılıyorsa son beş yıl
içinde yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmaktadır?
4) Şeftali ithalatı yapılıyor
mu? Yapılıyor ise 2010 ve 2011 yılı içinde toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton
ithalat yapılmıştır?
46.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, elma üretimi,
ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/944) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine göre; 2009
yılında 2 milyon 782 bin 365 ton elma üretimi gerçekleştirilirken, 2010 yılında
bu üretim 2 milyon 600 bin ton olarak gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında
elma üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Üretim tüketimi karşılıyor
mu? Tüketim fazlası elmanın ihracatı yapılıyor mu?
3) Yapılıyorsa son beş yıl
içinde yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmıştır?
4) Elma ithalatı yapılıyor
mu? Yapılıyor ise 2010-2011 yılı içinde toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton
ithalat yapılmıştır?
47.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bal üretimi,
ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/945) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Önemli bir besin kaynağı olan
bal, ülkemizde yeterince destek bulamadığı için üretimi fazla artıramamıştır.
TÜİK verilerine göre; 1999 yılında 67 milyon 259 bin ton olan bal üretimi, 2010
yılında 81 milyon 115 bin ton olarak gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Bal üretimi niçin fazla
artmamaktadır? Üretimi artırmayı düşünüyor musunuz?
2) Bal ihracatımız var mıdır?
Varsa yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmaktadır?
3) Bal ithalatımız var mıdır?
Varsa yıllık toplam kaç ton ithalat yapılmaktadır?
48.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, susam üretimi ve
ithalatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/946) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine göre; susam
üretimi 1998 yılının altına düşmüştür. 1998 yılında 37 bin ton olarak
gerçekleşen susam üretimi, 2010 yılında 23.460 tona düşmüştür.
Bu bilgiler ışığında;
1) Ülkemizin 2011 yılında
susam üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Üretimde ortaya çıkan azalmanın
sebepleri nelerdir? Üretim tüketimi karşılıyor mu?
3) Susam konusunda ithalata
gidiliyor mu? Gidiliyor ise son yedi yıl içinde yıllık toplam kaç ton susam
ithalatı gerçekleştirilmiştir?
49.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bağ alanlarının
genişletilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/948) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
İktidarın tarım ve
hayvancılık politikaları, bağcılığı da bitme noktasına doğru sürüklemektedir.
TÜİK verilerine göre; 2000 yılında 535 bin hektar olan bağ alanı, 2010 yılında
478 bin hektara gerilemiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Aradan geçen bunca yıla
rağmen, bağcılık yapılan alanların daralmasını neye bağlıyorsunuz?
2) Destekleri artırarak, bağ
alanlarını genişletmeyi planlıyorsunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?
50.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, soya üretimi,
ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/949) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ülkemizde soya üretimi de
azalmıştır. TÜİK verilerine göre; 1989 yılında 161 bin ton olarak gerçekleşen
soya üretimi 2010 yılında 86.540 tona düşmüştür.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında
soya üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Üretim tüketimi karşılıyor
mu? Tüketim fazlası ihracata mı gidiyor?
3) Son on yıl içinde yıllık
toplam kaç ton ihracat yapılmıştır? Soya ithalatı yapılıyor mu? Yapılıyor ise
son beş yıl içinde toplam kaç ton ithalat yapılmıştır?
51.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ayçiçeği üretimi ve
ithalatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/951) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine göre; 2010
yılında ayçiçeği üretimi 1 milyon 320 bin ton olarak gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında
ayçiçeği üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Üretim tüketimi karşılıyor
mu? Tüketim fazlası ihracat yapılıyor mu?
3) Yapılıyorsa son on yıl
içinde yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmıştır?
52.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, patates üretimi,
ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/953) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Patates üretimi de
azalmıştır. TÜİK verilerine göre; 2000 yılında 5 milyon 370 bin ton olarak
gerçekleşen patates üretimi, 2010 yılında 4 milyon 548 bin 383 tona düşmüştür.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında
patates üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Tüketim fazlası patates
ihracatı yapılıyor mu? Yapılıyorsa son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton
ihracat yapılmıştır?
3) Patates ithalatı yapılıyor
mu? 2010 ve 2011 yılında toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton ithalat yapılmıştır?
53.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, pamuk üretimi,
ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/956) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine göre; 2000
yılı içinde 879.940 ton olarak gerçekleşen pamuk üretimi, 2010 yılında 816.705
tona düşmüştür.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında
pamuk üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Tüketim fazlası pamuğun
ihracatı yapılıyor mu? Yapılıyorsa son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton
ihracat yapılmıştır?
3) Pamuk ithalatı yapılıyor
mu? 2010 ve 2011 yılında toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton ithalat yapılmıştır?
54.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, nohut üretimi,
ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/958) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Nohut üretimi azalarak 2002
yılının gerisine düşmüştür. TÜİK verilerine göre; 2002 yılı içinde 650 bin ton
olarak gerçekleşen nohut üretimi, 2010 yılında 530 bin 634 tona düşmüştür.
Bu bilgiler ışığında;
1) 2011 yılı içinde ülkemizde
toplam kaç ton nohut üretimi gerçekleşmiştir?
2) Nohut üretiminin
azalmasının başlıca sebepleri nelerdir? İhracat yapabiliyor muyuz?
3) Üretimi artırmayı
düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?
4) Nohut ithalatı yapılıyor
mu? Yapılıyor ise 2010-2011 yılında toplam kaç ton ithalat yapılmıştır?
55.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, mercimek üretimi ve
ithalatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/960) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Mercimek üretimi azalmıştır.
TÜİK verilerine göre; 2002 yılı içinde 565 bin ton olarak gerçekleşen mercimek
üretimi, 2010 yılında 447 bin tona düşmüştür.
Bu bilgiler ışığında;
1) 2011 yılı içinde ülkemizde
toplam kaç ton mercimek üretimi gerçekleşmiştir?
2) Mercimek üretiminin
azalmasının başlıca sebepleri nelerdir?
3) Üretimi artırmayı
düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?
4) Mercimek ithalatı
yapılıyor mu? Yapılıyor ise 2010-2011 yılında toplam kaç ton ithalat
yapılmıştır?
56.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren
mandalina ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/961) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ülkemizde, 2003 yılında meyve
veren mandalina ağacı sayısı 9 milyon 400 bin iken, 2010 yılında bu sayı ancak
9 milyon 488 bin olabilmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) 2003 yılına oranla 2010
yılında meyve veren mandalina ağacı sayısında fazla bir artış olmayışının
nedenleri nelerdir?
2) Mandalina üretimini
artırmak için meyve veren ağaç sayısını artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda
bir çalışmanız var mıdır?
57.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, limon üretimi,
ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/962) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Meyve veren ağaçlar ile
ilgili TÜİK verileri incelendiğinde 2002 yılında 5 milyon 335 bin olan meyve
veren limon ağacı sayısı, 2010 yılında 6 milyon 276 bin olarak gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) 2002 yılına oranla 2010
yılında meyve veren limon ağacı sayısında fazla bir artış olmayışının nedenleri
nelerdir?
2) Limon üretimini artırmak
için meyve veren ağaç sayısını artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda
çalışmanız var mıdır?
3) Limon konusunda ülkemizin
ihracatı ve ithalatı ne durumdadır?
58.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kuru soğan üretimi,
ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/963) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Yeterince ihracat
yapılamayınca ülkemizde kuru soğan üretimi azalmıştır. 1998 yılının altına
düşen kuru soğan üretimi 1998 yılında 2 milyon 270 bin ton, 2010 yılında da 1
milyon 900 bin ton olarak gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında
kuru soğan üretimi toplam kaç ton olarak
gerçekleşmiştir?
2) Tüketim fazlası kuru
soğanın ihracatı yapılıyor mu? Son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton ihracat
yapılmıştır?
3) Kuru soğan ithalatı
yapılıyor mu? 2010-2011'de toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton ithalat
yapılmıştır?
59.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kuru fasulye
üretimi ve ithalatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/964) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Geçmiş yıllara oranla kuru
fasulye üretimi de azalmıştır. TÜİK verilerine göre; 2002 yılında 250 bin ton
olarak gerçekleşen kuru fasulye üretimi, 2010 yılında 212 bin tona düşmüştür.
Bu bilgiler ışığında;
1) 2011 yılı içinde ülkemizde
toplam kaç ton kuru fasulye üretimi gerçekleşmiştir?
2) Kuru fasulye üretiminin
sekiz yıl öncesinin gerisine düşmesinin sebepleri nelerdir?
3) Üretimi artırmayı
düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?
4) İthalat yapılıyor mu?
2010-2011 yılında toplam kaç ton ithalat yapılmıştır?
60.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kayısı ve zerdali
üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/965) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine göre; 2009
yılı içinde 694.364 ton olarak gerçekleşen kayısı ve zerdali üretimi, 2010
yılında 476.132 tona gerilemiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında
kayısı ve zerdali üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Tüketim fazlası kayısı ve
zerdalinin ihracatı yapılıyor mu? Yapılıyorsa son beş yıl içinde yıllık toplam
kaç ton ihracat yapılmıştır?
3) Kayısı ve zerdalinin
ithalatı yapılıyor mu? 2010-2011 yılında toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton
ithalat yapılmıştır?
61.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kavun üretimi,
ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/966) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine göre; kavun
üretimi 1998 yılının altına düşmüştür. 1998 yılında 1 milyon 885 bin ton olarak
gerçekleşen kavun üretimi, 2010 yılında 1 milyon 611 bin 695 ton olarak
gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında
kavun üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Tüketim fazlası kavunun
ihracatı yapılıyor mu? Yapılıyorsa son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton
ihracat yapılmıştır?
3) Kavun ithalatı yapılıyor
mu? 2010 ve 2011 yılında toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton ithalat yapılmıştır?
62.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, portakal ve
mandalina üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/967)
ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Portakal ve mandalina
üretiminin yeterli düzeyde gerçekleştirilmeyişi, bu ürünlerin tüketici
fiyatlarını artırmaktadır.
Bu bilgiler ışığında;
1) Portakal ve mandalina
üretimi son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Portakal ve mandalinanın
ihracatı yapılıyor mu? Yapılıyorsa 2010 ve 2011 yılında toplam kaç ton ihracat
yapılmıştır?
3) İthalat yapılıyor mu? 2010
ve 2011 yılı içinde portakal ve mandalina ithalatı toplam kaç ton olarak
gerçekleşmiştir?
63.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren portakal
ağacı sayısına ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/968) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ülkemizde 1997 yılında meyve
veren portakal ağacı sayısı 11 milyon 300 bin iken, 2010 yılında bu sayı ancak
13 milyon 418 bin olabilmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) 1997 yılına oranla 2010
yılında meyve veren portakal ağacı sayısında fazla bir artış olmayışının
nedenleri nelerdir?
2) Portakal üretimini
artırmak için meyve veren ağaç sayısını artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda
bir çalışmanız var mıdır?
64.- Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, sel felaketinden zarar gören
narenciye üreticilerine yapılan yardımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/969)
ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Erdoğan
Muğla
Muğla ili ve ilçelerinde, 7
Ocak 2012 Cumartesi günü; fırtına, aşırı yağış ve seller sebebiyle büyük maddi
hasarlar meydana gelmiştir. Yaşanan bu felaketten en fazla etkilenen
kesimlerden biri de narenciye üreticileri olmuştur.
Buna göre:
1) Yaşanan felakette zarar
gören narenciye üreticilerimizin zararlarının telafisi için Bakanlığınızca
yürütülen bir çalışma var mıdır? Varsa bu çalışmalar nelerdir?
65.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz’ın, kamu kurum ve kuruluşlarına
KPSS puanı ile yapılan personel alımlarında organik tarım mantarcılık ve
tarımsal sulama yönetimi bölümlerine kadro açılmamasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/979) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Sadir
Durmaz
Yozgat
Kamu kurum ve kuruluşlarına
KPSS puanı ile yapılan alımlarda, üniversitelerin organik tarım, mantarcılık ve
tarımsal sulama yönetimi bölümleri için kadro verilmemektedir.
Buna göre;
KPSS puanı ile yapılan
atamalarda üniversitelerin organik tarım, mantarcılık ve tarımsal sulama
yönetimi bölümleri için Bakanlığınızca kadro açılmama sebepleri nelerdir? Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığını doğrudan ilgilendiren söz konusu bölümler için
ne zaman kadro açmayı planlıyorsunuz?
66.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren badem
ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/999) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine göre, 1997
yılında 3 milyon 775 bin olarak gerçekleşen badem ağacı sayısı 2010 yılında 3
milyon 683 bine düşmüştür.
Bu bilgiler ışığında;
1) 2011 yılı içinde meyve
veren badem ağacı sayısı kaç olarak gerçekleşmiştir?
2) 2010 yılı içindeki ağaç
sayısındaki azalmanın başlıca nedenleri nelerdir?
3) Meyve veren ağaç sayısını
artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?
67.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, badem üretimine ve
üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1000) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ülkemizde badem üretimi 2010
yılında, 2000 yılına oranla ancak 8.398 ton artmıştır. TÜİK verilerine göre,
2000 yılında 47 bin ton olarak gerçekleşen badem üretimi 2010 yılında 55.398
ton olarak gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında
badem üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Badem üretimini artırmayı
düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?
68.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren ceviz
ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1001) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine göre, 2009
yılında 5 milyon 192 bin olarak gerçekleşen ceviz ağacı sayısı 2010 yılında 5
milyon 441 bin olarak gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) 2011 yılı içinde meyve
veren ceviz ağacı sayısı kaç olarak gerçekleşmiştir?
2) Meyve veren ağaç sayısını
artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?
69.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, domates üretimi,
ihracatı ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1002) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ülkemizde 2000 yılında 8
milyon 890 bin ton olarak gerçekleşen domates üretimi 2010 yılında 10 milyon
052 bin ton olarak gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında
domates üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Önemli ihracat ürünleri
arasında da yer alan domatesin üretimi niçin istenilen düzeyde
gerçekleşmemektedir? Üretimi nasıl artırmayı planlıyorsunuz?
70.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Tarım ve Kırsal
Kalkınmayı Destekleme Kurumu Başkanlığınca yapılan personel alım sınavıyla
ilgili bazı iddialara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1003) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Tarım-Kırsal Kalkınma Kurumu
Başkanlığı'nca denetçi, uzman ve destek personeli alımı sınavında çok sayıda
aksaklığın yaşandığı belirtilmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Sınav esnasında yaşanan
aksaklık yüzünden sınavın geç başladığı ve bazı kişilere soru kitapçıklarının
verilmediği doğru mudur?
2) Doğru ise aksaklık
yaşanmasının başlıca nedenleri nelerdir?
71.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yem üreticilerinin
sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1008) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Yem sektörünün en önemli
sorunları arasında ham madde, finansman ve denetim konuları yer almaktadır.
Bu bilgiler ışığında;
1) Yem üreticilerin
sorunlarını ortadan kaldırmaya yönelik hangi çalışmalar yapılmaktadır?
2) Bu sorunları ortadan
kaldırarak yem fiyatlarını aşağıya çekmeyi düşünüyor musunuz?
72.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren Antep
fıstığı ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1009) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Antep fıstığı ağacı sayısı
2009 yılından itibaren düşüşe geçmiştir. Ülkemizde 2009 yılında 30 milyon 144
bin olarak gerçekleşen meyve veren Antep fıstığı ağacı sayısı 2010 yılında 29
bin 617 bine düşmüştür.
Bu bilgiler ışığında;
1) 2009 yılına oranla 2010
yılında meyve veren Antep fıstığı ağacı sayısının azalmasının başlıca nedenleri
nelerdir?
2) Meyve veren ağaç sayısını
artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?
73.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, toplam kestane
üretimi ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1010) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ülkemizde kestane üretimi
1988 yılının altına düşmüştür. TÜİK verilerine göre 1988 yılında 90 bin ton
olan kestane üretimi 2010 yılında 59.171 tona düşmüştür.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında
kestane üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Kestane üretiminin 1988
yılının altına düşmesinin başlıca nedenleri nelerdir? Üretimi nasıl artırmayı
düşünüyorsunuz?
74.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, pamuk üretimine ve
üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1011) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ülkemizin pek çok tarım ürünü
konusunda ithalata yönelmesi pamuk ekilen alan sayısını da azaltmıştır. 2002
yılında 721.077 hektar olarak gerçekleşen pamuk ekilen alan miktarı, 2010
yılında 480.650 hektara düşmüştür.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında
pamuk ekilen alanı toplam kaç hektar olarak gerçekleşmiştir?
2) Pamuk ekilen alanın 2002
yılının altına düşmesinin başlıca nedenleri nelerdir? Azalan pamuk üretimini
nasıl artırmayı düşünüyorsunuz?
75.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, patates üretimine
ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1012) ve Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Hükûmetin tarım ürünlerindeki
ithalat politikaları, patates ekilen alan sayısını azaltmıştır. TÜİK verilerine
göre, 2002 yılında 198 bin hektar olarak gerçekleşen patates ekilen alan
miktarı, 2010 yılında 140 bin 704 hektara düşmüştür.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında patates
ekilen alan miktarı toplam kaç hektar olarak gerçekleşmiştir?
2) Patates ekilen alan
miktarının 2002 yılının altına düşmesinin başlıca nedenleri nelerdir?
3) Patates ekilen alan
miktarını nasıl artırmayı düşünüyorsunuz? Bu konuda bir çalışmanız olacak mı?
76.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, salatalık üretimine
ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1013) ve Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ülkemizde salatalık üretimi,
2000 yılının altına düşmüştür. TÜİK verilerine göre, 2000 yılında 1 milyon 825
bin ton olarak gerçekleşen salatalık üretimi 2010 yılında 1 milyon 739 bin 191
tona düşmüştür.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında
salatalık üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Salatalık üretimindeki
azalmanın başlıca nedenleri nelerdir?
Üretimi nasıl artırmayı planlıyorsunuz?
77.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, şeker pancarı
üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1014) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
İthalat ve özelleştirme politikaları,
şeker pancarı ekilen alan sayısını da azaltmıştır. 2002 yılında 372.468 hektar
olarak gerçekleşen pamuk ekilen alan miktarı, 2010 yılında 329.167 hektara
düşmüştür.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında
şeker pancarı ekilen alanı toplam kaç hektar olarak gerçekleşmiştir?
2) Şeker pancarı ekilen
alanın 2002 yılının altına düşmesinin başlıca nedenleri nelerdir?
3) Şeker pancarı ekilen alan
miktarını nasıl artırmayı düşünüyorsunuz?
78.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, tütün üretimine ve
üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1015) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Özelleştirme politikaları,
tütün ekilen alan sayısını da azaltmıştır. TÜİK verilerine göre, 2002 yılında
191 bin hektar olarak gerçekleşen tütün ekilen alan miktarı, 2010 yılında 80
bin 977 hektara düşmüştür.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında
tütün ekilen alan miktarı toplam kaç hektar olarak gerçekleşmiştir?
2) Tütün ekilen alan
miktarının 2002 yılının altına düşmesinin başlıca nedenleri nelerdir? Tütün
ekilen alan miktarını nasıl artırmayı düşünüyorsunuz?
79.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren fındık
ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1016) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine göre 2009
yılında 347 milyon 414 bin olarak gerçekleşen fındık ağacı sayısı 2010 yılında
356 milyon 762 bin olarak gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) 2011 yılı içinde meyve
veren fındık ağacı sayısı kaç olarak gerçekleşmiştir?
2) Meyve veren ağaç sayısını
artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?
80.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, fındık üretimine ve
üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1017) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Tarım politikalarındaki
yanlış uygulamalar fındık üretimini de olumsuz yönde etkilemiştir. 2006 yılında
661 bin ton olarak gerçekleşen fındık üretimi, 2010 yılında 600 bin tona
düşmüştür.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında
fındık üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Fındık üretimin düşmesinin
başlıca nedenleri nelerdir? Üretimi artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda
çalışmanız var mıdır?
81.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren kayısı
ve incir ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1018) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine göre, 2010
yılında meyve veren kayısı ağacı sayısı 14 milyon 856 bin ve incir ağacı sayısı
da 9 milyon 301 bin olarak gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) 2011 yılı içinde meyve
veren kayısı ve incir ağacı sayısı kaç olarak gerçekleşmiştir?
2) Meyve veren ağaç sayısını
artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?
82.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren kestane
ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1019) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine göre,
ülkemizde kestane ağacı sayısı da azalmaktadır. 2008 yılında 1 milyon 949 bin
olarak gerçekleşen kestane veren ağaç sayısı 2010 yılında 1 milyon 920 bine
düşmüştür.
Bu bilgiler ışığında;
1) 2011 yılı içinde meyve
veren kestane ağacı sayısı kaç olarak gerçekleşmiştir?
2) 2010 yılı içindeki ağaç
sayısındaki azalmanın başlıca nedenleri nelerdir?
3) Meyve veren ağaç sayısını
artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?
83.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, antep fıstığı ve
ceviz üretimine, üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1020) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Sert kabuklulardan Antep
fıstığı ve ceviz üretimi 2010 yılı içinde 128 bin ton ve 178 bin ton olarak
gerçekleşmiştir. Pek çok ürünün ham maddesinde de kullanılan Antep fıstığı ve
cevizin üretimi geçmiş yıllara oranla fazla artış göstermemiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında
Antep fıstığı ve ceviz üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Antep fıstığı ve ceviz
üretimini artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?
84.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren elma ve
şeftali ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1021) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine göre, 2010
yılında meyve veren ağaç sayısı 41 milyon 423 bin ve şeftali veren ağaç sayısı
da 14 milyon 364 bin olarak gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) 2011 yılı içinde meyve
veren elma ve şeftali ağacı sayısı kaç olarak gerçekleşmiştir?
2) Meyve veren ağaç sayısını
artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?
85.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, süt inekçiliğine
destek verilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1022) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Hayvancılık desteklerinin
ağırlıklı olarak etçil ırklara verilecek olması, süt inekçiliğiyle uğraşan
yetiştiriciyi hayal kırıklığına uğratmıştır.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye Hayvancılık
Kongresinde bürokratlarınız tarafından yapılan bu açıklama doğru mudur?
2) Doğru ise süt inekleri,
birkaç yıl önce olduğu gibi 2012 yılında da kesime gitmez mi?
3 ) Etçil ırkların dışındaki
ırklara destekleri tamamen mi kaldırmayı planlıyorsunuz?
86.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da hayvancılığın
desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1053) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi
Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 23.1.2012
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ilimizin tek geçim
kaynağı hayvancılık desek doğrudur. Ama ne yazık ki yıllardır uygulanan yanlış
politikalarla, hayvancılık, ülkenin tamamında olduğu gibi ilimizde de sıkıntıya
uğramıştır. Şu an ülkede başlıca sorunlarımızdan biri, yakın zaman sonra
kırmızı etin artık yok olmasıdır. Hayvancılıkla uğraşan insan sayısında ciddi
azalma vardır. İthal hayvanla veya ithal etle bu sorun çözülemez. Köylü ve
hayvancılıkla uğraşanların desteklenmesi, teşvik edilmesi gerekmektedir. Acil
önlemler alınmazsa kırmızı et ülkemizde lüks olacaktır.
1) Ardahan’da hayvancılıkla
uğraşanların sayısında son yıllarda çok ciddi bir azalma olmaktadır. Önlemler
alınmazsa bu sayı daha da azalacaktır. Ardahan’da hayvancılıkla uğraşanlara
nasıl destek vereceksiniz, nasıl teşvik edeceksiniz?
87.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, suni bal denetimine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1081) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi
Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: 2010-2011 yıllarında
kaç işletmeye suni bal kontrolü yapılmıştır?
Kaç firmaya ceza kesilmiştir?
88.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, 2010-2011 yıllarında hayvan
sağlığı için kullanılan antibiyotiklere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1082) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Ülkemizde 2010-2011
yıllarında hayvan sağlığı için ne miktar, ne tür, ne oranda antibiyotikler
kullanılmıştır?
89.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’taki Tarım Kredi
Kooperatiflerine borçlu çiftçi sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1083) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Tokat ilinde tarım
kredi kooperatiflerine borçlu olan çiftçi sayısı ne kadardır? Bu çiftçilerin
toplam borçları ne kadardır?
90.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, kayıt dışı gıda üretiminin
denetimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1084) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Ülkemizde kayıt dışı
gıda üretimi ile ilgili denetimler yapılmış mıdır? 2011 yılı itibarıyla kaç
firmaya ceza kesilmiştir?
91.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Türk Gıda Kodeksine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1085) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi
Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: 2011 yılı itibarıyla
gıda maddelerinde asgari kalite, veteriner, ilaç kalıntıları, gıdaya bulaşan
zararlı maddeler, ambalaj ve analiz metotlarını ihtiva eden Türk Gıda Kodeksi
hazırlanmış mıdır? Hazırlanmamışsa çalışma yapılmakta mıdır?
92.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, nişasta bazlı tatlandırıcı
üretimine ve kullanıldığı sektöre ilişkin sözlü soru önergesi (6/1086) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: 2007-2011 yılları
arasında nişasta bazlı tatlandırıcı ne kadar üretilmiş ve piyasaya sunulmuştur?
Hangi sektörlerde tatlandırıcı kullanılmaktadır?
93.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, eğitime tâbi tutulan çiftçi
sayısına ve organik tarım konusundaki eğitime ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1087) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: 2011 yılı itibarıyla
ülke genelinde ve Tokat ilinde kaç çiftçi eğitime tabi tutulmuştur? Bunların ne
kadarı organik tarım konusunda eğitim almıştır?
94.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, 2010-2011 yıllarında yaş sebze
meyve üretimi ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1088) ve Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: 2010-2011 yılları
itibarıyla ne kadar yaş sebze meyve üretimi yapılmıştır? Bunun ne kadarı
toptancı hallerine gelmiştir? Ne kadarı ihraç edilmiştir?
95.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, tarımsal sulamada kullanılan
elektrik fiyatlarında indirime gidilip gidilmeyeceğine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1089) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Ülkemizde tarımsal
sulamada kullanılan elektrik fiyatlarını düşürmeyi düşünüyor musunuz? Ülkemizde
kaç kilovat elektrik kullanılmaktadır?
96.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta sulama birliklerine
borcu olan çiftçilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1090) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Tokat ilinde hangi
ilçelerinde çiftçilerin sulama birliklerine borçları vardır? Borç miktarı ne
kadardır? Borçların ödenmesinde iyileştirmeyi düşünüyor musunuz
97.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, sertifikalı tohum kullanan
çiftçi sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1092) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Türkiye genelinde ne
kadar sertifikalı tohum kullanan çiftçi vardır? 2010-2011 tarihlerinde Tokat
ilinde sertifikalı çiftçi sayısı ne kadardır?
98.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, et ithalatı ve
hayvancılık politikalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1100) ve Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın, Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Et ithalatının ve hayvancılık
politikalarının bu şekilde devam etmesi hâlinde, 2015 yılında Türkiye’nin 170
bin ton civarında bir et açığının oluşacağı belirtilmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Bu doğru mudur? Devlet
Planlama Teşkilatının bu konuda bir çalışması olmuş mudur?
2) Olmuş ise DPT’ye rağmen et
ithalatına devam etmeyi düşünüyor musunuz?
99.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, süte karşı
başlatılan aleyhte kampanyaya ve süt tüketimini artırmaya ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1102) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Türkiye Ziraatçılar Derneği,
son zamanlarda süte karşı bir kampanya başlatıldığını belirtmektedir. Dernekçe
ayrıca AB ülkelerinde kişi başı süt tüketiminin 160 litre, Türkiye’de ise 27
litre olduğu ifade edilmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Süte karşı başlatılan bu
kampanyayı nasıl durdurmayı planlıyorsunuz? Bu konuda çalışmanız olacak mı?
2) AB süt tüketimini dikkate
alarak, ülke üretimini nasıl artırmayı planlıyorsunuz?
100.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, et fiyatlarında
üretici ile tüketici fiyatları arasındaki farka ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1103) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Et fiyatlarında üretici ile
tüketici fiyatları arasında büyük bir fark ortaya çıktığı kaydedilmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Üreticide 15 TL olan etin
kilo fiyatının kasap ve marketlerde 25 TL’ye satıldığı doğru mudur?
2) Doğru ise bu konuda nasıl
bir çalışma yapmayı planlıyorsunuz?
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın
Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Genç’in Dışişleri
Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’na yöneltmiş olduğu (6/148) no.lu önerge: Sayın
Genç’in Almanya’daki Deniz Feneri davasıyla ilgili bazı iddialara yönelik
önergesine ilişkin olarak; önergede bahsedilen Ahmet Davutoğlu’nun, Dışişleri
Bakanımızla hiçbir ilgisi ve alakası bulunmamaktadır. Almanya Frankfurt
Savcılığının hazırladığı Deniz Feneri e.V. davası iddianamesinde yer alan
“Fondatsia Ahmet Davutoğlu” ibaresi, yani Ahmet Davutoğlu Vakfı, Bulgaristan
merkezli Ahmet Davutoğlu Dostluk ve Kardeşlik Vakfını ifade etmekte olup Sayın
Dışişleri Bakanımızla isim benzerliği dışında hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır.
Adı geçen zat, 1983 yılında vefat etmiş, Bulgaristan’da tanınan ve bilinen bir
din âlimidir.
Daha önce bu konu basın
organlarında benzer, asılsız iddialarla dile getirilmiş, gerekli açıklamalar
yapılmasına rağmen bir gazetenin 15 Temmuz 2011 tarihli nüshasında yer
verilmesi karşısında haberin sorumluları hakkında kamu davası açılmış ve dava
sonucunda da Bakırköy 6. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından Deniz Feneri Derneği
ile Sayın Dışişleri Bakanımızı ilişkilendiren haberlere yayın yasağı
getirilmesine hükmedilmiş, ayrıca, ilgililer hakkında 1 TL’lik sembolik
tazminat davası açılmış ve kazanılmıştır.
Sayın Özgündüz’ün (6/699)
no.lu önergesi…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, ben bir cevap vereyim de.
BAŞKAN – Bir dakika Sayın
Bakan.
Sayın Genç, buyurunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, aslında, verilen cevap yanlıştır. Zaten, bu Deniz Feneri davası
savcıları, iş AKP’lilere, Tayyip Erdoğan’a, ailesine dokunacağı anlaşılınca
görevden alındı, yerine başka savcılar atandı.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Sayın Başkan, böyle bir usul yok ki.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Düzenlenen iddianame tamamen olayı örtbas etmek amacını taşımaktadır ve eğer o
savcılar görevinden alınmasaydı, tahkikatı o savcılarla devam ettirselerdi…
DURDU MEHMET KASTAL (Osmaniye)
– Böyle bir uygulama yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) - …Deniz
Feneri davasında baş sorumluların AKP’nin yöneticileri ve parti kurucuları
olduğu ortaya çıkacaktı ama adalet örtbas ediliyor. Burada verilen cevap da
tatmin edici değil efendim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Genç.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Sayın Başkanım, cevap vermek zorunda değil, Sayın Bakan cevaplandırıyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya sen
ne diyorsun? Usul böyle.
BAŞKAN – Ek açıklama isteme
hakkı her zaman var, İç Tüzük’e bakarsanız, 98’e göre.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Ama
soruyu bir saatlik süre içerisinde cevaplandırması lazım.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sen
daha bilmiyorsun usulü.
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın
Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Sayın Özgündüz’ün jokeylerin sorunları ve
vergilendirmeyle ilgili sorusuna ilişkin olarak; 247 seri no.lu Gelir Vergisi
Tebliği’ne göre, yarışlara katılan atlara binen jokeyler, jokey yamakları,
antrenör ve seyislere at sahipleri adına Türkiye Jokey Kulübü tarafından
yapılacak ödemelerden Gelir Vergisi Kanunu’na göre gelir vergisi kesintisi
yapılmaya başlanmıştır. 5281 sayılı Kanun’un 30’uncu maddesiyle 193 sayılı
Kanun’a eklenen geçici madde 68’e göre ise TJK’ca organize edilen yarışmalara
katılan atların jokeyleri, jokey yamakları ve antrenörlerine at sahipleri adına
yapılan ücret ödemeleri üzerinden yüzde 20 oranında gelir vergisi tevkifatı
yapılmaktadır.
Diğer ülkelere bakıldığında,
örneğin İngiltere’de -soruda bahsedildiği gibi- sporcular için özel bir vergi
bulunmamakta, herkes kazanca göre gelir vergisi ödemektedir. Bazıları
kazancının yüzde 50’sini vergi olarak ödemektedir. Fransa’da da 3 çeşit
vergilendirme yöntemi olup jokeyler diğer profesyonel sporcular ile aynı
şekilde vergilendirilmektedir.
Sayın Halaman’ın (6/751)
no.lu önergesi: Adana ili ve ilçelerinde yürütülen proje ve yatırımlarla ilgili
olarak; Adana ilimize tarım sektörünün geliştirilmesi amacıyla son on yılda
önemli oranda destek verilmiştir. Adana’da 2002 yılında toplam 45 milyon TL
tarımsal destek verilmiş iken 2012 yılında 249 milyon TL destek verilmiştir.
2003-2012 döneminde Adana’ya toplam 1 milyar 616 milyon TL tarımsal destek
ödemesi gerçekleşmiştir. Aynı dönemde Adana ilimize toplam 1 milyar 66 milyon
TL prim desteği, 88 milyon 100 bin TL de hayvancılık desteği verilmiştir.
Kırsal kalkınma destekleri kapsamında Adana’da bugüne kadar yatırımına başlanan
47 tarımsal sanayi tesisinin tamamı bitmiş olup bu yatırımlara 9 milyon 700 bin
TL hibe destek ödenmiştir. Ayrıca 2.433 adet makine, ekipman alımına da 12
milyon TL hibe desteği sağlanmıştır. Verilen destekler ve yürütülen projelerle
Adana ilimizde TÜİK verilerine göre 2002-2011 döneminde tarla bitkileri
üretiminde yüzde 39, meyve üretiminde yüzde 34’lük bir artış sağlanmıştır.
Adana ilindeki Bakanlığımız
il teşkilatlarındaki personelle ilgili; farklı hizmet sınıflarından toplam 915
personel bulunmakta olup bunların 116’sı veteriner hekim, 494’ü mühendistir. Bu
ilimiz, hemen her statü, unvan ve branşta Türkiye ortalamasının üzerinde
personele sahip bulunmaktadır.
Sayın Dedeoğlu’nun (6/762),
(6/787), (6/874) no.lu önergeleri ile ilgili…
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Başkan, Sayın Ali Halaman…
BAŞKAN – Sayın Bakan, Sayın
Halaman ek bir açıklama talep ediyor.
ALİ HALAMAN (Adana) – Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, cevaplarından
dolayı da teşekkür ederim. Şöyle söylemek istiyorum ben: Bu, bizim Adana’nın
Tufanbeyli ilçesi var. Bu Tufanbeyli ilçesi genelde tarımla uğraşır ama son
günlerde oraya bir termik santral kuruldu. Bu termik santralden dolayı yine
Tufanbeyli’nin merkez köyü… Yani pancar
eken iki tane köyü var; bir tanesi Kayacık, bir tanesi Yamanlı. Şimdi, bu
termik santralden dolayı bu bölgeler kamulaştırılıyor ama kamu bedelleri çok
düşük tutulduğu için orada çiftçilik yapanlar yani çiftçilik alanının dışına
bırakılanlar bu birim fiyatlarına itiraz ediyor. İtiraz etmesine rağmen, orada,
işte tarımla uğraşan… Bir müdahale eden de yok. Hesaplarına para yatırılıyor,
“Burada ekim alanından çık.” deniyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Evet, teşekkür
ederiz Sayın Halaman.
Buyurunuz Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Sayın Başkan, Sayın Halaman’ın söylediği
husus, tabii, hukukun denetimi altında, hukuka açık bir konudur yani buradaki
kamulaştırma bedellerinin takdiri, tayini, bunun usulü, yöntemi vardır, itiraz
yolu açıktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Dedeoğlu’nun demin söylediğim önergelerinden (6/762) ve
(6/787) no.lu önergelerinde yer alan TMO’nun açıkladığı buğday alım fiyatları
ve fiyatların ne şekilde belirlendiğine ilişkin olarak; TMO tarafından
açıklanan müdahale fiyatları, ürün maliyetleri (gübreleme, ilaçlama, toprak
hazırlığı, ekim, sulama, bakım, hasat, harman, arazi kirası ve benzeri) üretim
miktarı, enflasyon oranı, refah payı, üretimin sürdürülebilirliği, dünya
piyasalarındaki gelişmeler ve bir önceki yılın fiyatları dikkate alınarak
belirlenmektedir.
(6/762) no.lu önergedeki
sorular 2011-2012 alım dönemine ilişkin olmakla birlikte aradan geçen sürede
2012-2013 dönemi alım fiyatları açıklandığından bu kapsamda cevap vereceğim.
2002 yılından bu yana
açıklanmış Anadolu kırmızı sert buğday fiyatları 2002 yılında 230 TL’dir ton
başına, bu artarak devam ediyor, 2012 yılında da 665 liradır ton başına fiyat.
TMO tarafından 2011 yılında kaliteye dayalı alım sistemine geçilmiştir.
2012-2013 döneminde yüzde 11,5 ile 12 oranında protein içeren Anadolu kırmızı
sert buğday için TMO tarafından açıklanan başlangıç alım fiyatı 665 TL/ton olup
alım fiyatı bir önceki yıla göre yüzde 10 oranında artırılmıştır. Bu fiyat,
proteini yüzde 13 ve üzerinde, süne oranı düşük olan kaliteli buğdaylarda ton
başına 685 TL’ye kadar çıkmaktadır. Bakanlığımızca verilen 115 TL/ton ilave
destekle birlikte -ki, burada prim, mazot, gübre, sertifikalı tohum ve toprak
analizi ihtiva ediyor- 780 TL/tona kadar yükselmektedir. Bu desteklerle üretim
maliyetinin önemli bir kısmı karşılanmaktadır. Makarnalık buğday alım fiyatıysa
ton başına 705 TL olarak belirlenmiş. Burada da yine yüzde 13,5 ve üzerindeki
protein oranına sahip olan makarnalık buğdaylarda ton başına 726 TL’ye kadar
çıkabilmektedir. Burada da 115 TL/ton destekleri de dikkate aldığımızda, ilave
ettiğimizde 820 TL/tona makarnalık buğday fiyatı çıkmaktadır.
TMO 2012-2013 alım
kampanyasında 24 Ocak 2013 tarihi itibarıyla 191.483 ton makarnalık buğday, 1
milyon 442 bin 996 ton ekmeklik buğday olmak üzere toplam 1 milyon 634 bin 449
ton buğday alımı yapmıştır.
TMO’nun buğday stoku 24 Ocak 2013 tarihi
itibarıyla 370 bin 691 ton makarnalık buğday, 2 milyon 289 bin 875 ton
ekmeklik, buğday olmak üzere toplam 2 milyon 660 bin 766 tondur. Bu miktar,
piyasaları düzenlemek için de yeterli bir miktardır.
Sayın Dedeoğlu’nun (6/874)
no.lu önergesinde yer alan hububat üretimini sertifikalı tohum kullanarak
artırma konusuna ilişkin olarak; sertifikalı tohumluk kullanımını
yaygınlaştırmak ve üretimini artırmak amacıyla sertifikalı tohumluk kullanımı
Hükûmetimiz tarafından 2005 yılında, sertifikalı tohum üretimi ise yine Hükûmetimiz
tarafından 2008 yılında ilk kez destekleme kapsamına alınmıştır. 2005 yılından
bugüne sertifikalı tohum kullanımı için toplam 333 milyon TL destekleme ödemesi
yapılmış, bu desteğini yüzde 90’ını hububat grubu oluşturmuştur. Verilen
destekler ve yürütülen etkin yayım çalışmaları neticesinde, verimliliği
doğrudan etkileyen sertifikalı tohumluk kullanımı 2002 yılında 150 bin ton iken
son dokuz yılda yüzde 270 artarak 2011 yılında 555 bin tona yükselmiştir.
Toplam hububat üretimimiz ise 2002-2012 döneminde toplamda yüzde 8,3 artarak
2012 yılında 33 milyon 400 bin ton düzeyine yükselmiştir.
Önerge sahibi Sayın Doğru’nun
(6/782) ve (6/783), yine Sayın Dedeoğlu’nun (6/875), (6/1100) ve (6/1103) no.lu
önergeleri: Bu önergelerin soruları benzer hususları içerdiğinden birlikte
cevap vereceğim. 2011 yılında yapılan canlı hayvan ve et ithalatına ilişkin
olarak; ülkemiz et piyasasında meydana gelen fiyat dalgalanmalarının önüne
geçilebilmesi, halkımızın beslenmesine katkı sağlanması, yetiştiricilerimizin
besilik hayvan materyali ihtiyacının karşılanması ve ülke hayvancılığının
geliştirilmesi amacıyla sığır eti, karkas, kasaplık ve besilik sığır ve koyun
ithalatına izin verilmiştir. Yapılan ithalat piyasalarda olumlu etki doğurmuş
ve et fiyatlarında düşüş meydana gelmiştir. İthalattaki gümrük vergileri
30/10/2012 tarihinde karkas ette yüzde 100’e ve kasaplık canlı hayvanda yüzde
40’a çıkartılmış, piyasa tekrar regüle edilmiştir.
Ülkemizde dana karkas fiyatı
25 Ocak 2013 tarihi itibarıyla ortalama -Türkiye ortalamasından bahsediyorum-
kilogram başına 14 lira 17 kuruştur. Marketlerde kıyma fiyatı ortalaması 19,96
TL, kuşbaşı fiyatıysa ortalama 23 TL olarak seyretmektedir.
Ülkemizde önceki yıllarda da
canlı hayvan, et ve damızlık ithalatı yapılmıştır. Cumhuriyetin kuruluşundan
itibaren; 1925 yılında ilk hayvan ithalatı yapılmış bu kapsamda, 1935 yılında
devam etmiş, 1980’li yıllarda sürmüş, 86-96 yılları arasında toplam 232 bin ton
et, 1 milyon 400 bin baş kasaplık hayvan ve 267 bin baş damızlık hayvan ithal
edilmiştir.
Dış ticarete ilişkin veriler
TÜİK tarafından kamuoyuna açık şekilde yayınlanmaktadır. Bu nedenle, buradaki
bilgileri özellikle tekrarlamayacağım çünkü TÜİK’te bunlar açık şekilde ilan
edilmektedir. Canlı hayvan ve sığır eti ithalatının da sağlık şartları,
ülkemizin de üyesi olduğu Dünya Hayvan Sağlığı Teşkilatı ve Avrupa Birliği
standartları dikkate alınarak ulusal mevzuatımıza göre belirlenmektedir.
Bakanlığımız tarafından ihracatçı ülkede görevlendirilen resmî veteriner
hekimlerce ithalat öncesi gerekli muayene ve kontroller yapılmakta, ayrıca, söz
konusu canlı hayvan ve sığır etlerinin ülkemize girişinde sıkı veteriner
kontrolleri yapılmakta, mevzuata uygun olmayan veya hastalık taşıdığı tespit
edilen hayvanların ve etlerin ithalatına kesinlikle izin verilmemektedir.
Macaristan’dan yapılan
ithalata ilişkin olarak da; 20 Ağustos 2010 tarihinden itibaren ülkemize
Macaristan’dan belirli şartlar altında kasaplık ve besilik canlı sığır
ithalatına izin verilmiş, Bakanlığımız ve gümrük yetkililerinin yapmış olduğu
kontrollerde teknik detaylarda bile şartları yerine getirmeyenler tespit
edildiğinde de bu süreç durdurulmuştur. Nitekim, 5 Aralık 2011 tarihinde
yapılan denetimlerde teknik şartların yerine getirilmediği… Ki bunlar, kulak
küpesi vesaire gibi birtakım teknik şartlardır. Bunlara kısıtlama
getirilmiştir. Daha sonra yapılan kontrollerde mevzuata aykırı durum ortadan
kalkmışsa eğer, tekrar açılmıştır.
Hayvancılıkta yerli üreticiyi
teşvik etmekle ilgili olarak; hayvancılık alanında uygulanan etkin politikalar,
verilen önemli miktarlardaki destek ve yapılan yatırımlar sayesinde son
yıllarda önemli gelişmeler sağlanmıştır. Bu kapsamda yapılan çalışmaların
bazıları şu şekildedir:
Hayvancılık desteklerinin
tarımsal destekler içerisindeki payı artırılmıştır. 2002 yılında devletin tarım
sektörüne verdiği her 100 liranın sadece 4,4 lirası hayvancılığa ayrılıyorken
2012 yılında bu yüzde 29’a çıkarılmıştır.
Hayvancılık destekleri 2012
yılında, 2002 yılına oranla rekor bir artış göstermiş; 25,5 kat artırılmıştır.
2002 yılında 83 milyon TL destekleme yapılmışken 2012 yılında bu rakam 2 milyar
200 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. 2002-2012 döneminde hayvancılığa toplam
9,5 milyar TL destek verilmiştir. 2013 yılında ise hayvancılığa 2 milyar 462
milyon TL destek verilecektir.
Ziraat Bankası ve tarım kredi
kooperatiflerince tarım kesimine kullandırılan kredilerde faizler hayvancılık
sektörü için yüzde 100 sübvanse edilmiş, 1 Ağustos 2010 tarihinden itibaren
faizsiz kredi uygulaması başlatılmıştır. Uygulamanın başlamasından 2012 yılı
sonuna kadar 6,8 milyar TL kredi kullandırılmıştır. Besicilerimizin
desteklenmesi ve kayıt altına alınması amacıyla da 2011 yılında başlattığımız
hayvan başına 300 TL destek ödemesi devam etmiş, bu kapsamda, 2012 yılında da
birim başına 300 TL, etçi damızlık ırklara hayvan başına 350 TL ödeme
yapılmıştır. 2013 yılında da bu uygulamanın devam edeceğini biz ilan ettik.
Küçükbaş hayvancılıkta da
yine önemli destekler sağlanmış. 2006 yılında ilk kez başlatılan anaç
koyun-keçi desteği kapsamında, 2012 yılında hayvan başı destekleme birim
miktarı bir önceki yıla göre yüzde 20 artırılarak hayvan başına 18 TL/başa
çıkarılmıştır.
GAP projesi kapsamındaki
illerde damızlık süt işletmesi kuranlara, DAP projesi kapsamındaki illerde de
kombine ve etçi ırklarla damızlık işletmesi kuranlara, inşaat yapımında yüzde
30, makine ve gebe düve alımında da yüzde 40 oranında hibe desteği
sağlanmıştır.
Yem bitkilerine sağlanan
desteğin kapsamı genişletilmiş ve miktar önemli oranda artırılmıştır. Mera
ıslah çalışmalarında önemli mesafeler katedilmiştir. 2000-2012 yılları arasında
toplam 4,5 milyon dekar alanda mera ıslah çalışması tamamlanmıştır.
Suni tohumlama çalışmalarına
hız verilmiştir. 2002 yılında 624 bin olan suni tohumlama sayısı, 2012 yılında
3,5 milyona ulaşmıştır. Et ve süt piyasalarını regüle edecek kurumsal
çalışmalar yapılmaktadır; bu yıl içerisinde bunu tamamlamayı hedefliyoruz. Bu destek ve çalışmalar neticesinde
hayvancılık sektöründe önemli gelişmeler yaşanmıştır.
2002-2011 döneminde hayvansal
hasıla -burası çok önemli- yüzde 214 artışla 5,9 milyar dolardan 18,5 milyar
dolara çıktı. Sığır sayısı yüzde 26 arttı; 9,8 milyon baştan 12,4 milyon başa
çıktı. Kültür ırkı sığır sayısının toplam sığır varlığı içerisindeki payı,
oranı yüzde 19’dan yüzde 39’a çıktı. Süt üretimi yüzde 79 artışla 8,4 milyon
tondan 15 milyon tona çıktı. Kırmızı et üretimi yüzde 85 artışla 420 bin
tondan, 777 bin tona çıktı. Sığırda hayvan başına ortalama süt verimi yüzde 70
artarak 2.898 litreye, yine hayvan başına et yüzde 36 artarak 251 kilograma yükseldi.
Hayvancılık işletmelerinde
ölçek büyüklükleri de önemli oranda arttı. 50 baş ve üzeri kapasiteye sahip
işletme sayısı 2002 yılında Türkiye’de 4.300 iken 2012 yılında 27.865’e
ulaştı. Soy kütüğü ve ön soy kütüğüne kayıtlı
işletme ve hayvan sayısında da 2002 yılında 238 bin işletmede 943 bin baş
hayvan iken, 2012 yılında 1 milyon işletmede 6,5 milyon baş hayvana ulaşmıştır.
Sayın Dedeoğlu’nun (6/1100)
no.lu önergesinde sormuş olduğu et açığı ve tüketimine ilişkin olarak;
2002-2010 döneminde kişi başı et üretimi dünyada yüzde 9,1 artmış, Avrupa
Birliğinde yüzde 6,3 azalmış, Türkiye’de de aynı dönemde yüzde 72,1 oranında
artış sağlanmıştır. Ayrıca, yine TÜİK verilerine göre ülkemizdeki toplam
kırmızı et üretimi yıllık kişi başı üretim miktarları ve 2015 yılı nüfus
tahminleri dikkate alındığında, 2015 yılında kırmızı et açığı beklenmemektedir.
Sayın Doğru’nun (6/788),
(6/792), (6/793), (6/800), (6/879), (6/1089) no.lu önergeleri: Sözleşmeli
tarıma destek verilmesi sorusuna ilişkin olarak; tarımsal destekler ve birim
destek miktarları, Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu tarafından belirlenmektedir.
Sözleşmeli üretime
hâlihazırda destek verilmemekte ancak sözleşmeli üretimin arttırılmasına
yönelik Bakanlığımızca önemli çalışmalar yapılmaktadır. Bu kapsamda, sözleşmeli
üretim ile ilgili usul ve esasların belirlendiği yönetmelik 2008 tarihinde
yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik çerçevesinde, 2011 yılında 4 milyon 450 bin
493 dekar alanda 213.241 üretici sözleşmeli üretim gerçekleştirmiştir.
Yönetmelik gereği, sözleşmeli üretim yapan üreticiler, üretim alanları,
üretilen ürünler ve miktarları Bakanlığımızca kayıt altına alınmaktadır.
Tokat ilindeki arazi
toplulaştırılmasına ilişkin olarak; Tokat ili Niksar ilçesi sınırları
içerisinde toplam 15 köyde 6 bin hektar alanda arazi toplulaştırma projesinin
ihalesi çalışmaları tamamlandı. Çalışmaların 2015 yılında bitirilmesi
planlanmaktadır.
Tarım ve tarıma dayalı
sanayide kullanılan enerji ve elektrik maliyetleri ve ülkemizin elektrik
tüketimiyle ilgili olarak; tarım ve tarıma dayalı sanayide kullanılan enerji
girdileri ağırlıklı olarak elektrik enerjisi ve motorindir. Ülkemizde elektrik
üretimi, iletimi, dağıtımı, toptan ve perakende satışı, perakende satış
hizmeti, ithalat ve ihracatıyla bu faaliyetlerle ilişkili tüm gerçek ve tüzel
kişilerin hak ve yükümlülükleri 2001 yılında yayımlanarak yürürlüğe giren 4628
sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile belirlenmiştir. Söz konusu yasa
çerçevesinde, elektrik piyasasıyla ilgili faaliyetler Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığımızın görev alanına girmekte ancak tarımsal faaliyetlerde kullanılan
elektrik enerjisi fiyatlarında indirime gidilmesi, indirimli tarife kapsamının
genişletilmesi, uygulanan KDV oranının düşürülmesi, elektrik borçlarının
ertelenmesi, taksite bağlanması ve borç faizlerinin silinmesi amacıyla
Bakanlığımızca ilgili kurum ve kuruluşlar nezdinde girişimde bulunulmakta ve
takip edilmektedir.
6111 sayılı Kanun ile Türkiye
Elektrik Dağıtım AŞ veya hissedarı olduğu elektrik dağıtım şirketlerinin
elektrik tüketimlerinden kaynaklanan alacaklarının yeniden yapılandırılmasına
imkân sağlanmıştır. Bu kanun çerçevesinde, tarımsal sulama abonelerinin asıl
elektrik borçlarına TEFE/ÜFE oranları uygulanmadan, yılda 1 taksit ödemesi
olmak üzere 5 eşit taksite kadar taksitlendirme imkânı sağlanmış. Diğer
taraftan, 6111 sayılı Yasa’dan yararlanmamış olan tarımsal sulama abonelerinin
anapara, gecikme zammı ve katma değer vergisinden oluşan enerji borçlarına
Taksitlendirme Uygulama Usul ve Esasları
çerçevesinde 36 aya kadar da taksitlendirme yapılabilmektedir.
Enerji Bakanlığımızdan alınan
bilgilere göre, ülkemizin 2011 yılı elektrik tüketimi 229,4 milyar kilovatsaat
olarak gerçekleşmiş, motorin konusunda da Bakanlığımızca 2003 yılında
başlatılan uygulamayla üreticilere ilk kez mazot desteği ödenmeye başlanmıştır.
Bu kapsamda, 2003-2012 döneminde toplam 4 milyar 56 milyon TL mazot destekleme
ödemesi yapılarak çiftçilerimizin mazot maliyetinin ortalama yüzde 16’sı
karşılanmıştır. Mazot desteği uygulaması da devam edecektir.
Tokat’ta ve diğer illerde
tarıma dayalı sanayi için üretimin teşvik edilmesi ve modern tesislerin
kurulması için bir destekleme sistemi getirilmesi talebiyle ilgili olarak: 2006
yılında başlatılan yüzde 50 hibe destekli Kırsal Kalkınma Yatırımlarının
Desteklenmesi Programı kapsamında, Tokat ilinin de dâhil olduğu tüm illerimizde
tarımsal ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi, ambalajlanması ve depolanması gibi
ekonomik yatırımlar, makine, ekipman alımları ve basınçlı sulamaya yönelik
yatırımlar desteklenmektedir.
Bu kapsamda, 2006 yılında
başlayan uygulamayla Tokat ilimizde yatırımına başlanan 74 tarımsal sanayi
tesisinin tamamı bitirilmiş, 15,6 milyon TL hibe desteği ödemesi yapılmıştır
bunlar için. Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı 2015 yılına
kadar da devam edecektir.
Ayrıca, Tokat ilimiz, IPARD
Programı kapsamında AB kırsal kalkınma desteklerinden yararlanacak illerimiz
arasındadır bu amaçla da ayrıca destekleme sağlanmaktadır.
Tokat ilinde kapalı hayvan
pazarı ile Tokat ilindeki küçükbaş ve büyükbaş hayvan sayısına ilişkin olarak:
Hayvan pazarları belediyeler, ticaret odaları ile gerçek ve tüzel kişiler
tarafından kurulmakta ve işletilmektedir. Tokat ilinde iki adet ruhsatlı hayvan
pazarı bulunmakta olup 2012 yılı sonu itibarıyla Tokat ili ve çevre ilçelerinde
kapalı hayvan pazarı bulunmamakta.
Tokat ilindeki hayvan
sayılarına ilişkin olarak, TÜİK verilerine göre: 2011 yılında, Tokat ilinde
237.738 büyükbaş hayvan bulunmakta olup bir önceki yıla göre büyükbaş hayvan
sayısı artış oranı yüzde 3,1’dir. Tokat ilindeki kültür ırkı hayvan sayısı ise
2002-2011 döneminde yüzde 150 artmıştır, 23.118 baştan 57.789 başa ulaşmıştır.
Bu da şunu gösteriyor: Tokat’ta çok ciddi bir kültür ırkına dönüşme,
dolayısıyla hayvancılığın geliştirilmesi faaliyeti vardır. Küçükbaş hayvan sayısı
2011 yılında 243.550 baş olup bir önceki yıla göre sayısı yüzde 8,5 oranında
yine artmıştır.
Sayın Işık’ın (6/813) no.lu
önergesi: Bu önergede bahsi geçen soruların aynısı Sayın Işık tarafından
(7/5787) esas no.lu yazılı önergeyle sorulmuş olup 9 Mayıs 2012 tarihinde
cevaplandırılmıştır. Bu önergeye yazılı olarak verdiğim cevaba ilişkin
bilgileri kısaca burada sizlere sunacağım.
Kütahya ili ile Şaphane
ilçesinde gerçekleştirilen meyve üretimi sorusuna ilişkin olarak, TÜİK
verilerine göre: Kütahya’nın Şaphane ilçesinde 2011 yılı itibarıyla toplam
meyve üretimi 5.674 ton olup 2002 yılına göre toplam meyve üretiminin artışı
yüzde 123’tür. 2011 yılında Şaphane ilçesinde kiraz üretimi 1.254 ton iken
vişne üretimi ise 4.020 ton olarak gerçekleşmiştir.
Şaphane ilçesinde kurulmak
istenen sülfürik asit tesisine ilişkin ÇED raporuyla ilgili işlemler Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülmekte, bahsedilen konuyla ilgili
Bakanlığımızca verilmiş tarım dışı amaçlı arazi kullanım izni bulunmamaktadır.
Ancak, söz konusu tesisle ilgili olarak ÇED sürecinde Bakanlığımız Kütahya İl
Müdürlüğü tarafından oluşturulan inceleme, değerlendirme komisyonu raporu
Kütahya Çevre ve Şehircililik İl Müdürlüğüne gönderilmiştir.
Sayın Işık’ın (6/814) nolu…
BAŞKAN – Sayın Bakan, bir
dakika. Sayın Doğru ek bir açıklama istiyor.
Buyurunuz Sayın Doğru.
REŞAT DOĞRU (Tokat) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanı dinleyince,
şimdi Türkiye’de hayvancılığın, tarımın falan çok büyük çağ atladığı şeklinde
bir anlayış ortaya konuluyor. Sayın Bakanım, dedikleriniz tabii ki doğru
olabilir ama şu anda, Tokat için örnek vermek istiyorum: Tokat’ta nüfus
gittikçe düşüyor. Hayvancılıktan insanlar vazgeçiyorlar. İki gün önce hayvan
pazarındaydık, 500 liralık koyun 300 liraya satılıyor neredeyse, her şey almış
başını gidiyor. Ayrıca “Mazot desteği verdik.” falan diyorsunuz. Şimdi, Tokatlı
çiftçi Türkiye’deki diğer çiftçiler gibi mazot desteği istemiyor Sayın Bakanım.
Bunlar, KDV’si ve ÖTV’si olmayan, ilaçta, gübrede, mazotta böyle bir fiyat
olmasını istiyorlar. Yani verilen o mazot destekleri çok fazla bir şey ifade
etmiyor ancak eğer düşürebileceksek, KDV’yi ve ÖTV’yi düşürelim, 4 liraya değil
de 1,5 liraya mazot alsınlar. Ondan sonra ancak bu şekilde yapılabilir.
İkincisi: Bakınız, 2008’de
sıfır olan kasaplık canlı et ithalatı üç yılda neredeyse 3 milyar dolar
civarına çıkmıştır. Bakın, bu ithalat dolayısıyla dışarıya verdiğimiz parayı
biz eğer ülkemizdeki üreticiye verebilmiş olsak, herhâlde, tahmin ediyorum ki
daha farklı bir durumla karşılaşmış olabiliriz. Şu anda Türkiye’de saman
ithali…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Doğru.
Buyurunuz Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, Sayın Işık’ın
(6/814) no.lu önergesi, Sayın Dedeoğlu’nun (6/1008) no.lu önergesiyle ilgili.
Burada, Sayın Işık’ın sorusu 9 Mayıs 2012
tarihinde cevaplandırılmıştı. Bunlar benzer hususları içerdiğinden, birlikte
cevap vereceğim.
Gübre ve yemin üretim, dış
ticaretiyle yem ve gübreye verilen desteklere ilişkin olarak: Ülkemizin gübre
üretimi 2008 yılında 2 milyon 878 bin ton, 2011 yılında yüzde 30 artışla 3
milyon 750 bin ton, özellikle son yıllarda uygulamaya koyduğumuz uygun gübre
kullanımı için toprak analizi uygulaması ile bilinçsiz ve aşırı gübre
uygulamasının önlenmesine yönelik çalışmalar yapılmış; bu kapsamda, gübre
tüketimimiz 2009 yılında 5 milyon 275 bin ton iken 2011 yılı sonunda bu, 4
milyon 766 bin ton olarak gerçekleşmiştir.
Gübre ithalatımız 2009
yılında 3 milyon ton iken 2011 yılında yüzde 25 azalışla 2 milyon 242 bin tona
gerilemiştir. Gübre ihracatımız ise 2009 yılında 221 bin tondur, 2011 yılında
yüzde 146 artışla 543 bin tona yükselmiştir.
Bakanlığımızca gübre desteği
2005 yılında ilk kez doğrudan çiftçiye ödenmeye başlanmış olup 2005-2012
döneminde toplam 3,5 milyar TL gübre desteği verilerek çiftçimizin gübre maliyetinin
ortalama yüzde 15’i karşılanmıştır. Gübre desteği birim miktarı 2012 yılında
yüzde 12, 2013 yılında yüzde 5,3 oranında artırılmıştır. Ayrıca gübre
desteğinin yanı sıra çiftçilerimize toprak analizi desteği de verilmektedir.
Bugüne kadar toplam 256 milyon TL toprak analizi desteği ödenmiştir.
Bakanlığımızca, hayvancılık
sektöründe önemli bir girdi olan yem bitkileri üretimi desteklenmiş, yem
bitkileri desteklemeleri kapsamında 2002 yılında 215 bin hektar alan için
sadece 35,6 milyon TL destek verilmiş iken 2012 yılında 603 bin hektar alan
için 293 milyon TL destek ödenmiştir. 2003-2011 yılları arasında toplam 2
milyar 745 milyon TL yem bitkisi desteği ödenmiştir. Ayrıca, yem hammaddesi
olarak kullanılan dane mısır, buğday, arpa, yulaf, çavdar, tritikale, soya gibi
ürünlere prim desteği verilmektedir. Fark ödemeleri kapsamında 2002 yılında
toplam 186 milyon TL sadece destek verilmiş iken -prim olarak- 2011 yılında 2,4
milyar TL’ye ulaşmıştır bu.
Verilen destekler sonucunda
2002-2011 döneminde, yem bitkileri ekiliş alanı 1 milyon 153 bin hektardan 2
milyon 226 bin hektara, toplam ekilen alan içerisinde yem bitkileri ekiliş
oranı yüzde 6,4’ten yüzde 14,2’ye yükselmiştir.
Karma yem -etlik piliç yemi,
yumurta yemi, besi yemi, süt yemi ve diğer yemler- üretimimizde son yıllarda
artış görülmektedir. 2009 yılında 9,5 milyon ton olan karma yem üretimi, 2011
yılında 13,1 milyon tona ulaşmıştır.
Ayrıca, tarım kredi
kooperatifleri tarafından yetiştiricilerin kaba yem taleplerinin karşılanması
amacıyla, üreticilerin kaba yem talepleri toplanmakta ve ithal edilerek,
üreticilere KDV dâhil kilogramı 50 kuruştan dağıtılmaktadır. İthalatta aradaki
fark Bakanlığımız tarafından karşılanmaktadır. Bu kapsamda, şu ana kadar
Sakarya, İzmir, Manisa, Uşak, Aydın, Erzurum, Kars ve Ardahan illerine gerekli
dağıtım yapılmıştır.
Sayın Işık’ın (6/833) no.lu
önergesi: Bu önergede bahsi geçen soruların benzerleri yine, Sayın Işık
tarafından (7/6106) esas no.lu yazılı önergeyle sorulmuş ve 16 Mayıs 2012
tarihinde cevaplandırılmıştır. Bu önergeye yazılı olarak verdiğim cevaba ilave
olarak kısa bir bilgi sunacağım:
TAR-GEL kapsamında mühendis
ve veteriner hekim istihdamına ilişkin olarak: TAR-GEL kapsamında 984 mühendis,
1.516 veteriner hekim olmak üzere, toplam 2.500 yeni tarım danışmanının
03/01/2013 tarihinde ÖSYM Başkanlığı tarafından yerleştirme işlemleri
gerçekleştirilmiş ve bunların ataması yapılmıştır. Böylece, göreve
başlattığımız tarım danışmanı sayısı programladığımız gibi 10 bine ulaşmıştır.
Sayın Işık’ın (6/847),
(6/848), (6/849), (6/850), (6/851), (6/852), (6/853), (6/854), (6/855),
(6/856), (6/857), (6/858) ve (6/859) no.lu önergeleri: Bu 13 sözlü önergede,
aynı konular Kütahya’nın her bir ilçesi için ayrı ayrı sorulmuş olup aynı
hususlar Sayın Işık tarafından iki farklı yazılı önergeyle toplu olarak da
tarafıma yöneltilmiştir. Bu yazılı önergelerden (7/5955) esas no.lu yazılı
önerge 9 Mayıs 2012 tarihinde, (7/6107) esas no.lu yazılı önerge ise 16 Mayıs
2012 tarihinde cevaplandırılmıştır.
Bu önergelere yazılı olarak
verdiğim cevaba ilişkin bilgileri kısaca burada sizlere sunacağım. Kütahya
Merkez ve Altıntaş, Aslanapa, Çavdarhisar, Domaniç, Dumlupınar, Emet, Gediz,
Hisarcık, Pazarlar, Simav, Şaphane ile Tavşanlı ilçelerindeki tarımsal
faaliyetlere ilişkin temel göstergeler ve personel durumuna ilişkin soru
önergeleriyle ilgili olarak: Bakanlığımızca son on yılda Kütahya ilimizdeki
çiftçilerimize önemli oranda destekleme yapılmış, 2002 yılında Kütahya’ya 19,2
milyon TL tarımsal destek verilmiş iken 2012 yılında destek miktarı 52,4 milyon
TL’ye çıkmıştır. 2003-2012 yıllarında ise Kütahya’da çiftçilerimize toplam 402
milyon TL tarımsal destek sağlanmıştır.
Hayvancılıkta, Kütahya 2002
yılında 934 bin TL hayvancılık desteği almış, 2012 yılında verilen destek 26
milyon 800 bin TL’ye ulaşmıştır. 2003-2012 yılları arasında Kütahya’ya toplam
104,6 milyon TL hayvancılık desteği verilmiştir.
Bu destekler sonucunda,
Kütahya ilimizde bitkisel ve hayvansal üretimde önemli değişikler olmuştur,
önemli artışlar yaşanmıştır. Bitkisel üretimde TÜİK verilerine göre meyve
üretimi, 2002 yılında 66.279 ton, yüzde 93 artmış, 2011’de 127.923 tona
yükselmiş. Bu ilimizdeki toplam meyve üretimi aynı dönemde Türkiye genelinde
olan yüzde 29 artışın çok üzerindedir. İlçeler bazında bakıldığında ise
2002-2011 döneminde meyve üretimi, Merkezde yüzde 331, Altıntaş’ta yüzde 13,4,
Domaniç’te yüzde 21, Emet’te yüzde 29, Hisarcık’ta yüzde 116, Pazarlar’da yüzde
123, Simav’da yüzde 288, Şaphane’de yüzde 123 oranında artmıştır.
Tarla bitkileri üretiminde
2002-2011 döneminde Kütahya ili genelinde yüzde 7 artış olmuştur. İlçelere göre
ise Altıntaş’ta yüzde 37, Aslanapa’da yüzde 31, Domaniç’te yüzde 26, Gediz’de
yüzde 39, Şaphane’de de yüzde 45 artış gerçekleşmiştir.
TÜİK verilerine göre,
Kütahya’nın toplam bitkisel üretim değeri, 2002 yılında 302 milyon TL, 2010
yılında yüzde 108’lik artışla 630 milyon TL’ye ulaşmıştır.
Hayvancılıkla ilgili olarak,
TÜİK verilerine göre: Kütahya’da 2002 130.338 baş olan büyükbaş hayvan sayısı,
2011 yılında yüzde 25 artış göstermiş ve 162.529 başa çıkmıştır. İlçeler
düzeyinde baktığımızda, büyükbaş hayvan sayısı 2002-2011 döneminde Merkezde
yüzde 29, Altıntaş’da yüzde 33, Çavdarhisar’da yüzde 67, Dumlupınar’da yüzde
63, Emet’te yüzde 69, Gediz’de yüzde 57, Pazarlar’da yüzde 61, Simav’da yüzde
20, Şaphane’de yüzde 26 artmıştır.
Süt üretimi 2002 yılında
üretim 106.987 ton iken 2011 yılında yüzde 106 artışla 219.995 tona ulaşmıştır.
İlçeler düzeyinde süt üretimi: Merkezde yüzde 49, Altıntaş’ta yüzde 172,
Aslanapa’da yüzde 60, Çavdarhisar’da yüzde 172, Domaniç’te yüzde 32,
Dumlupınar’da yüzde 202, Emet’te yüzde 233, Gediz’de yüzde 80, Hisarcık’ta
yüzde 219, Pazarlar’da yüzde 384, Simav’da yüzde 95, Tavşanlı’da yüzde 225
oranında artmıştır.
Küçükbaş hayvancılıkta,
hayvan sayısında 2002-2011 döneminde yüzde 16 artış olmuş 409.467 başa
ulaşmıştır.
TÜİK verilerine göre,
Kütahya’nın toplam hayvansal üretim değeri 2002 yılında 225 milyon TL’dir, 2010
yılında yüzde 392 oranında artış var ve 1 milyar 111 milyon TL’ye ulaşmıştır.
Bakanlığımız il ve ilçe
teşkilatlarındaki personel durumuyla ilgili:
Veteriner hekim, mühendis, teknisyen ve diğer personel olmak üzere il
merkezinde 117, Altıntaş’ta 11, Aslanapa’da 12, Çavdarhisar’da 10, Domaniç’te
12, Dumlupınar’da 4, Emet’te 14, Gediz’de 18, Hisarcık’ta 5, Pazarlar’da 7,
Simav’da 26, Şaphane’de 7, Tavşanlı’da 33 personel bulunmaktadır. Kütahya
ilinin personel ihtiyacının 2013 malî yılı Bütçe Kanunu’nda öngörülen hükümler
ve imkânlar çerçevesinde karşılanmasına
yönelik çalışmalar da yapılacaktır.
Sayın Oğan’ın (6/901),
(6/904), (6/905) nolu önergeleri: (6/901) nolu önergesindeki Iğdır’da TMO
tarafından mısır kurutma cihazı kurulmasıyla ilgili olarak; TMO, kurutma tesisi
bulunmayan iş yerlerinde rutubeti yüzde 14 ve altında olan mısırı satın
almaktadır. Yörede ekilişi yapılan birinci ürün mısırın tamamına yakınının
rutubet oranı yüzde 14 ve altında hasat edildiğinden, herhangi bir kurutma
işlemine gereksinim duyulmamaktadır. TMO tarafından mısır kurutma cihazlarının
tamamına yakını yüksek rutubetli ikinci ürün mısır üretimi yapılan yörelerde
kurulmuştur.
Iğdır ilinde 2012 yılı mısır
hasadı tamamlanmış olup TMO iş yerine mısır teslim etmek üzere herhangi bir
talep de olmamıştır. Son yıllarda, mısır ekiminin yoğunlaştığı yörelerde
kurutma cihazı ihtiyacı özel idare, özel sektör ve üretici birlikleri
tarafından karşılanmakta, Iğdır ilinde Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl
Müdürlüğümüz ve özel sektöre ait kurutma cihazları bulunmaktadır. Yörede
ileriki yıllarda mısır üretim miktarının artması ve kurutma cihazına ihtiyaç
duyulması hâlinde de bu konu ayrıca değerlendirilecektir.
Sayın Oğan’ın aynı
önergesindeki Iğdır’da tarımın geliştirilmesi ve ekilen ürünlerin
çeşitlendirilmesi sorusuna yönelik olarak; Iğdır ilimize verilen tarımsal
destek miktarı on yılda 3 kata yakın artmıştır. Iğdır’a verilen toplam tarımsal
destek 2002 yılında 4,5 milyon TL’dir, 2012 yılında 13 milyon TL’ye ulaşmıştır.
2003-2012 döneminde Iğdır’a toplam 113 milyon 200 bin TL destek verilmiştir.
Bakanlığımızca sağlanan
destekler ve yürütülen projeler neticesinde, TÜİK verilerine göre, 2002-2011
döneminde Iğdır genelinde toplam meyve üretimi yüzde 230, toplam tarla
bitkileri üretimi yüzde 29, toplam sebze üretimi ise yüzde 27 oranında
artmıştır.
Sayın Oğan’ın (6/904) no.lu
önergesindeki şeker pancarı kotasının kaldırılması ve Iğdır’da pancar ekiminin
geliştirilmesi konusuyla ilgili olarak: 4634 sayılı Şeker Kanunu’yla şeker
sektöründe kotalı sisteme geçildiği malumdur. Kanunla, şeker üretim kotalarını
belirleme yetkisi sektörün düzenlenmesinden ve denetlenmesinden sorumlu olan
bağımsız Şeker Kuruluna verilmiştir. Şeker Kurulu tarafından kamu ve özel
statüde bulunan şeker üreticisi şirketlere tahsis edilen şeker kotalarına
karşılık gelen şeker pancarı, pancar üretim sözleşmesi düzenlemek suretiyle
temin edilmektedir. Pancar fiyatları ve miktarı, münavebe, üretim şartları,
bedel ödemeleri gibi hususlar, üreticiler ile şeker üreticisi şirketler
arasında düzenlenen bu sözleşmelerle serbestçe belirlenmektedir.
Diğer yandan, Bakanlığımızca
2012 yılı şeker pancarı ürününe 6,3 TL/dekar kimyevi gübre, 6,4 TL/dekar mazot
ve 2,5 TL/dekar da toprak analizi desteği verilmektedir.
(6/905) no.lu önergedeki Doğu
Anadolu Projesi destek kredisinin yeniden gündeme getirilmesi hususunda,
Bakanlığımızca 2009-2012 yılları arasında DAP kapsamındaki illerde kombine veya
etçi ırklarla damızlık işletmesi kuranlara inşaat yapımında yüzde 30, makine ve
gebe düve alımında ise yüzde 40 oranında hibe desteği sağlanmıştır. Bu
kapsamda, DAP illerinde toplam yatırım tutarı 75 milyon TL olan 179 proje
yatırıma alınmış ve bunlardan 98’i tamamlanmıştır. Diğer projeler devam ediyor.
Tamamlanan projelere 36 milyon TL de hibe desteği ödenmiştir.
Üreticilerin finansman
ihtiyaçlarının uygun koşullarda karşılanması amacıyla Ziraat Bankası ve tarım
kredi kooperatifleri aracılığıyla yetiştiricilerimize düşük faizli işletme ve
yatırım kredisi kullandırılmakta, faiz oranları 2002 yılında yüzde 59 iken şu
an itibarıyla -tarımsal konulara göre değişmekle birlikte- yüzde 0 ila 7,5
aralığında uygulanmaktadır. Kredi faiz oranlarındaki bu indirim ile tarımsal
kredi kullanımında da önemli artışlar olmuştur.
2012 yılında, hayvancılıkta
damızlık etçi sığır yetiştiriciliği, düve yetiştiriciliği ve küçükbaş havyan yetiştiriciliğinde
işletme ve yatırım için sıfır faiz uygulamasına devam edilmiştir. Ziraat
Bankası tarafından 2002’de DAP illerinde kullandırılan kredi miktarı toplam 6
milyon iken 2012 yılında DAP illerinde kullandırılan tarımsal kredi bakiyesi 1
milyar 338 milyon TL olmuştur. Ziraat Bankası kredi geri dönüş oranı ise bu
bölgede 2002 yılında sadece yüzde 11,25’tir, 2012 yılında bu oran yüzde 99,05’e
çıkmıştır.
Sayın Aslanoğlu’nun (6/923)
no.lu önergesi, İstanbul Çatalca ilçesinde görülen hayvan ölümleriyle ilgili
olarak: Şap hastalığıyla mücadele, büyükbaş hayvanlarda yılda iki kez, küçük
baş hayvanlarda da yılda bir kez aşılama yapılarak sürdürülmektedir.
Yetiştiricilerin hayvanlarında aşı uygulamasından sonra oluşan ölümler
Bakanlığımızca tazmin edilmektedir, bedeli ödenmektedir. İstanbul ili Çatalca
ilçesinde aşılama sonrası ölen hayvanların ölüm nedeninin aşılamaya bağlı şok
olduğu uzman virolog ve patalog veteriner hekimlerce tespit edilmiş olup hayvan
ölümlerinin sebebi şap hastalığı değil şap aşılamasına karşı koruyucu amaçla
yapılan aşı uygulamasıdır. Ölen 24 hayvan için hayvan sahiplerine 6 Ocak 2012
tarihinde 117.500 TL tazminat ödemesi yapılmıştır.
Sayın Havutça’nın,
Nevşehir’de, don nedeniyle zarar gören patates üreticilerinin mağduriyetlerinin
giderilmesi ve alınan önlemlere ilişkin olarak (6/924) no.lu önergesi:
Bildiğiniz gibi, Bakanlar
Kurulu 4-14 Kasım 2011 tarihleri arasında Kayseri, Muş, Nevşehir ve Niğde
illerinde meydana gelen don afetine maruz kalan ve söz konusu afet sebebiyle
ekilişleri, ürünleri, hayvan varlıkları, tesisleri veya seraları zarar gören
çiftçi kayıt sistemine kayıtlı gerçek ve tüzel kişi üreticilerin Ziraat Bankası
ve tarım kredi kooperatiflerine olan kredi borçlarını ertelemiştir.
Patates ürününde don hasarı
sebebiyle zarar gören üreticilere 2012/3176 sayılı Bakanlar Kurulu kararı
çerçevesinde dekar başına 200 TL tohumluk
desteği ödemesi kararı alınmış ve Nevşehir ili üreticilerine 1 milyon
402 bin 093 TL destekleme ödemesi yapılmıştır.
Bakanlığımızca, patates
üreticilerine 2012 yılı ürünleri için 9 TL/dekar mazot artı gübre desteği, 2,5
TL/dekar toprak analizi desteği verilmektedir. Bunların yanında, patatese
sertifikalı tohumluk kullanımına ve organik tarım yapan üreticilere de ayrıca destekler
verilmektedir.
Sayın Erdoğan’ın (6/929) ve
(6/969) no.lu önergeleri: Muğla’da 7 Ocak 2012 tarihinde yaşanan sel afetinden
zarar gören arı yetiştiricileri ve narenciye üreticilerine yapılacak yardımlara
ilişkin olarak Muğla ili ve ilçelerinde
6-8 Ocak 2012 tarihlerinde meydana gelen sel afetiyle ilgili hasar
tespit çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmalarda toplam 1.541 arı kovanı ve
3.001 arı kolonisinin, yaklaşık 9 bin dekar narenciye alanının zarar gördüğü
tespit edilmiştir.
Sel afeti, Tarım Sigortaları
Havuzu Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik kapsamında yer almakta. Bu
kapsamda, uygulama yılında yer alan riskler için zarar gören narenciye
üreticilerinin tarım sigortası yaptırmış olmaları hâlinde zararları
karşılanmıştır. Ancak, arı yetiştiricilerinin durumu 2090 sayılı Tabii
Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanun’a göre
değerlendirilmektedir. Bu çerçevede, yüzde 40’ın üzerinde zarar gören ve bu
zararlarını tarım ve tarım dışı diğer gelirleriyle karşılayamayacak durumda
olduğu Muğla İl Hasar Tespit Komisyonu kararıyla belirlenen 3 çiftçiye kanuni
ödeme bedeli olan 19.656 TL nakdî ödeme yapılmıştır. Ayrıca, çıkarılan 3
kararnameyle 01/01/2012-31/12/2012 tarihleri arasında, 81 ilimizde çeşitli
doğal afetler nedeniyle zarar gören üreticilerimizin Ziraat Bankası ve tarım
kredi kooperatiflerine olan borçları da bir yıl ertelenmiştir.
Sayın Durmaz’ın (6/979) no.lu
soru önergesi, KPSS atamalarında organik tarım, mantarcılık ve tarımsal sulama
yönetimi bölümleri için kadro açılmaması sorusuna ilişkin olarak: 1989 yılından
sonra, on dört yıl boyunca Tarım Bakanlığına toplu personel alınmamıştır.
Bakanlığımızca, 2003 yılından itibaren personel alımı yapılmış, 2003-2012
döneminde farklı hizmet sınıflarından toplam 29.624 personel istihdamı gerçekleşmiştir.
2012 yılı içerisinde, Bakanlığımıza, organik tarım ön lisans programı mezunu
toplam 17 tekniker alımı gerçekleştirilmiştir. 2013 Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu’yla Bakanlığımıza tahsis edilecek olan açıktan atama kontenjanı
dâhilinde, KPSS sonucuna göre 2013 yılında Bakanlığımızın kadro ve hizmet
ihtiyacı doğrultusunda personel açığı olan branşlardan personel alımı işlemi
gerçekleştirilebilecektir.
Önerge sahibi Sayın
Dedeoğlu’nun (6/935, 936, 937, 938, 939, 940 941, 942, 943, 944, 945, 946, 949,
951, 953, 956, 958, 960, 961, 962, 963, 964, 965, 966, 967, 968, 999, 1000,
1001, 1002, 1009, 1010, 1011, 1012, 1013, 1014, 1015, 1016, 1017, 1018, 1019,
1020, 1021) no.lu soru önergeleri, Sayın Dedeoğlu tarafından sorulan bu 43
önergede, 33 farklı ürün için üretim, tüketim ve dış ticarete ilişkin veriler
sorulmuştur. Bu verilerin tamamı TÜİK tarafından kamuoyuna açık bir şekilde
yayınlanmakta ve kolayca ulaşılabilmektedir. O nedenle, her bir önergede
bahsedilen ürünler için bunları ayrı ayrı değil -ki İç Tüzük’ün ilgili hükmü de
bunu emrediyor- bu önergelerin tamamı için tarımsal üretim ve tarımsal dış
ticaretimizdeki gelişmeler hakkında bilgi vermek suretiyle cevaplandıracağım.
Tarımsal üretimimiz son on
yılda önemli oranda artmış ve Türkiye, birçok üründe ihtiyacını artık yerli
üretimle karşılar hâle gelmiş ve ihraç ettiği ürün miktarını artırmıştır.
TÜİK verilerine göre,
bitkisel üretimde 2002-2012 döneminde: Hububat üretimimiz yüzde 8,3 oranında
artarak 33,4 milyon tona, mısır üretimimiz yüzde 119 artarak 4,6 milyon tona,
çeltik üretimimiz yüzde 144 artarak 880 bin tona, ayçiçeği üretimimiz yüzde
61,2 artarak 1 milyon 370 bin tona, toplam meyve üretimimiz yüzde 34,7 oranında
artarak 18 milyon tona, turunçgil üretimimiz yüzde 34,3 artarak 3 milyon 475 bin
tona, elma üretimimiz yüzde 31,3 artarak 2 milyon 890 bin tona, şeftali
üretimimiz yüzde 119 artarak 611 bin tona, kayısı üretimimiz yüzde 141 artarak
761 bin tona, badem üretimimiz yüzde 96 artarak 80,2 bin tona, ceviz üretimimiz
yüzde 69,3 artarak 203 bin tona, Antep fıstığı üretimimiz yüzde 329 artarak 150
bin tona, domates üretimimiz yüzde 20,1 artarak 11 milyon 400 bin tona, toplam
sebze üretimimiz yüzde 7,2 artarak 27,8 milyon tona ulaşmıştır.
Hayvansal üretimde 2002-2011
döneminde: 2002 yılında 8,4 milyon ton olan süt üretimimiz 2011 yılında 15
milyon tona, 2002 yılında 421 bin ton olan kırmızı et üretimimiz 2011 yılında
777 bin tona, 2002 yılında 726 bin ton olan tavuk eti üretimimiz 2011 yılında
1,6 milyon tona, 2002 yılında 74,5 bin ton olan bal üretimimiz 2011 yılında
94,2 bin tona, 2002 yılında 61 bin ton olan su ürünleri yetiştiricilik
üretimimiz 2011 yılında 189 bin tona ulaşmıştır.
Tarımsal ihracatta ise
Türkiye, bölgesinde önemli bir tarımsal ihracatçı ülke konumuna yükselmiş, TÜİK
verilerine göre 2002-2011 döneminde tarım ve gıda ürünleri ihracatımız yüzde
283’lük artışla 4 milyar dolardan 15,3 milyar dolara yükselmiştir. Aynı
dönemde, dünya tarım ürünleri ihracat artışı yüzde 186 olmuştur, ülkemizdeki
artış dünya ortalamasının çok çok üzerinde gerçekleşmiştir. Ülkemiz, 2002
yılında 161 ülkeye 1.480 tarım ve gıda ürünü ihracatı gerçekleştirirken, 2011
yılında 186 ülkeye 1.536 çeşit tarım ve gıda ürünü ihracatı gerçekleştirmiştir.
TÜİK verilerine göre, 2012 yılı Ocak-Kasım döneminde bir önceki yılın aynı
dönemine göre tarımsal ihracatımız yüzde 5,8 artarak 14,5 milyar dolar olarak
gerçekleşmiş, tarımsal ithalatımız ise yüzde 7 oranında azalmıştır. Türkiye
İhracatçılar Meclisi (TİH) verilerine göre ise 2012 yılında Türkiye’nin
tarımsal ihracatı 19,1 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Ülkemiz, tarım sektörünün
temeli olan gıda maddelerinde istikrarlı bir şekilde dış ticaret fazlası
vermektedir. TÜİK verilerine göre, Türkiye, 2002 yılında 67 milyon
vatandaşımızın ve 13,2 milyon turistin gıda ihtiyacını karşılayıp 1 milyar 756
milyon dolar gıda maddeleri dış ticaret fazlası verirken, 2011 yılında yaklaşık
75 milyon vatandaşımızın ve 31,4 milyon turistin gıda ihtiyacını karşılamış ve
3 milyar 561 milyon dolar gıda maddeleri dış ticaret fazlası vermiştir. 2012
yılı Ocak-Kasım döneminde ise gıda maddeleri ihracatımız bir önceki yılın aynı
dönemine göre yüzde 7 artarak 13 milyar 582 milyon dolara yükselmiştir.
Tarım ürünleri toplam
ithalatı, Uluslararası Standart Ticaret Sınıflamasına göre, 2011 yılında 17
milyar 575 milyon dolar olarak gerçekleşmiş, ancak tarım ürünleri ihracatı
içerisinde ham kauçuk, işlenmemiş kösele, deri, kürk, mantar, odun, kereste,
kâğıt hamuru, dokuma elyafı ve bunun artıkları gibi, tamamen sanayinin
kullandığı ve bir kısmı Türkiye’de hiçbir şekilde üretilmeyen, üretimi olmayan
ham maddeler burada yer almakta, bunların değeri de 6 milyar 606 milyonu
bulmaktadır. Bu ürünler ithal edilirken tarım ürünü olarak değerlendirilmekte
ancak ihraç edildiğinde sanayi ürünleri içerisinde yer almakta ve ihracata
önemli katkı sağlamaktadır. Örneğin, ülkemiz, 2011 yılında 1 milyar 860 milyon
dolar değerinde dokuma elyafı ithal etmiş, bunun karşılığında 11 milyar 451
milyon dolar pamuğa dayalı tekstil ihracatı yapmıştır. Dolayısıyla, bu ürünler
hariç tutulduğunda, gerçek anlamda 2011 yılı tarım ürünleri ithalatının 17
milyar 575 milyon değil, 10 milyar 969 milyon dolar olarak değerlendirilmesi
gerekmektedir.
Sayın Dedeoğlu’nun (6/961,
962, 968, 999, 1000, 1001, 1009, 1016, 1018, 1019, 1021 ve 1020) no.lu
önergelerinde yer alan mandalina, limon, portakal, badem, ceviz, Antep fıstığı,
kestane, fındık, kayısı, incir, şeftali ve elma ağacı sayılarındaki değişim ve
üretimin artırılmasıyla ilgili sormuş olduğu sorulara ilişkin olarak: 2005
yılından bu yana uygulanmakta olan sertifikalı fidan desteklemeleri kapsamında
üreticilere önemli destekler sağlanmıştır. Bu kapsamda, 2005 yılından bugüne
kadar toplam 241 milyon TL destek ödenmiş olup toplamda 143 milyon adet
sertifikalı fidan kullanılarak 1,4 milyon dekar alanda yeni meyve bahçesi tesis
edilmiştir. Ayrıca, bu ürünlerimize mazot, gübre, toprak analizi, organik tarım
ve iyi tarım destekleri de verilmektedir. Verilen destekler sonucunda, TÜİK
verilerine göre, 2002-2011 döneminde meyve veren ağaç sayısı mandalinada yüzde
11,4; limonda yüzde 12, portakalda yüzde 10, cevizde yüzde 45,3; bademde yüzde
21, Antep fıstığında yüzde 19, kestanede yüzde 6, fındıkta yüzde 22, kayısıda
yüzde 25, elmada yüzde 30, şeftalide yüzde 3,4 oranında artmıştır.
Sayın Dedeoğlu’nun (6/948)
no.lu önergesi, bağ alanlarının genişletilmesine ilişkin olarak: 2000-2011
döneminde bağ alanlarında yüzde 9,5 bir daralma olmasına rağmen, aynı dönemde üretimde
yüzde 20’lik bir artış meydana gelmiştir. 2005 yılından itibaren tüm meyve
gruplarında olduğu gibi, bağ alanlarında da sertifikalı ve standart fidan
kullanımına dekar başına destek verilmektedir. Bu kapsamda, bugüne kadar 33.049
dekar bağ alanı desteklenmiş ve 4,9 milyon TL de destek ödemesi
gerçekleşmiştir. Ayrıca, üretim girdilerinin karşılanması amacıyla bağcılık
yapan üreticilerimize 2003 yılından itibaren mazot, 2005 yılından itibaren
gübre ve toprak analizi destekleri verilmektedir.
Sayın Dedeoğlu’nun (6/1003)
no.lu önergesi, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu tarafından yapılan
personel alımı sınavıyla ilgili bazı iddialara ilişkin olarak: Adı geçen kurum
tarafından 19/11/2011 tarihinde uzman ve destek personeli seçmek amacıyla Hacettepe
Üniversitesi Beytepe Kampüsünde yapılması planlanan sınav, yaşanan aksaklıklar
nedeniyle iptal edilmiştir. Sınavın geç başlaması ve bazı adaylara soru
kitapçıklarının ulaşmaması gibi aksaklıklar olmuştur. Söz konusu sınav ile
ilgili Hacettepe Üniversitesi ve kurum arasında yapılan protokolde sınav
güvenliği ve koordinasyonuyla ilgili alınması gerekli tedbirler belirlenmiş, bu
kapsamda sınav güvenliği ve koordinasyonuyla ilgili hususlarda sorumluluk
tamamen Hacettepe Üniversitesine ait olup bu konularda yaşanan sorun ve
aksaklıklardan Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunun bir sorumluluğu
bulunmamaktadır. Ayrıca, yaşanan bu sorunlar nedeniyle sınavın iptaline
sebebiyet veren kurum ve kuruluşlar hakkında yasal süreç başlatılmıştır. İptal
edilen söz konusu sınav 04/12/2011 tarihinde herhangi bir olumsuzluk yaşanmadan
yenilenmiş ve personel alımı yapılmıştır.
Sayın Dedeoğlu’nun (6/1022)
ve (6/1102) no.lu önergesi, ağırlıklı olarak etçil ırkların desteklenmesi, süt
inekçiliğine destek verilmemesi ile süt üretiminin artırılmasına yönelik
sorulara ilişkin olarak: Önergede bahsedilen süt inekçiliğine destek
verilmemesi veya destekleme uygulaması kapsamından çıkarılması gibi bir durum
söz konusu değildir.
Süt fiyatları günlük olarak
takip edilmekte, hayvancılığın desteklenmesine yönelik uygulanmakta olan diğer
desteklerin yanında çiğ süt desteği, piyasadaki şartlara göre, primleri yıl
içerisinde ayarlanmaktadır. Üçer aylık dönemler hâlinde belirlenip buna göre
ödemeler gerçekleşmektedir.
Süt sektörünün içinde bulunan
üretici, özel sektör ve kamu sektörünün katılımlarıyla 2009 yılı içerisinde
kurulmuş olan Ulusal Süt Konseyi sayesinde süt üreticilerinin sıkıntıları
yakından takip edilmektedir.
Çiğ süte prim ödenmeye
başlanmıştır ve 2012 yılında küçükbaş ve manda sütü için destek miktarı 0,15
TL/litre olarak belirlenmiştir. İnek sütünde, yine piyasadaki fiyatlara göre,
günün şartlarına göre değişim yapılmaktadır. İlk altı ayda soğutulmuş inek sütü
için 6 kuruş, soğutulmamış inek sütü için 4 kuruş; 7, 8, 9’uncu aylar için
soğutulmuş inek sütü için 8 kuruş, soğutulmamış inek sütü için 4 kuruş destek
miktarı belirlenmiştir. 2012 yılında 5 milyon 741 bin 608 ton çiğ süt için 342
milyon TL destek ödenmiştir.
Ayrıca, süt piyasa
düzenlemesi için süt tozu üretimi teşvik edilmekte, böylece süt tozu
ithalatının önlenmesi ve ihtiyacın yerli üretimle karşılanması sağlanmaktadır.
Kişi başı süt üretiminde
önemli artışlar yaşanmıştır. 2002-2010 döneminde kişi başı süt üretimi dünyada
yüzde 8,2 artarken Avrupa Birliğinde yüzde 4,7 azalmış, ülkemizde de aynı
dönemde yüzde 50,8 oranında bir artış meydana gelmiştir.
Sayın Öğüt’ün (6/1053) no.lu
önergesi, Ardahan’da hayvancılığın desteklenmesi ile ilgili olarak: Ardahan’da
son on yılda önemli destekler sağlanmış, 2002 yılında toplam 200 bin TL
hayvancılık desteği verilmiş bulunan Ardahan ili 2012 yılında 13,4 milyon TL
destek almıştır. 2003-2012 döneminde Ardahan’da toplam 84 milyon TL hayvancılık
desteği verilmiş; Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı’nda 8 tane
tesis tamamlanmış, 1,1 milyon TL hibe verilmiş; yine DAP projesi kapsamında 9
proje destekleme kapsamına alınmış, bunun 4’ü tamamlanmış ve 1 milyon 126 bin
975 TL hibe desteği ödemesi yapılmıştır. 5 projenin yatırımı devam ediyor.
Ayrıca, Ardahan ilimiz, IPARD
Programı kapsamında AB kırsal kalkınma desteklerinden yararlanacak illerimiz
arasındadır. Bu kapsamda 23 Ocak 2012 tarihinde başvuru çağrı ilanına
çıkılmıştır ve uygun projeler geldiği takdirde desteklenecektir.
Sayın Doğru’nun (6/1083),
(6/1087), (6/1088) no.lu önergeleri:
Tokat ilinde tarım kredi
kooperatiflerine borçlu çiftçi sayısıyla ilgili olarak: 24/1/2013 tarihi
itibarıyla tarım kredi kooperatiflerinden Tokat ilimizde 8.841 ortağın
kullandığı kredi bakiyesi (borcu) 72 milyon 918 bin 95 TL’dir. Tokat ilimizde tarım kredi kooperatifleri
tarafından kullandırılan kredilerin geri dönüş oranı 2002 yılında yüzde
67,39’dur, 2012 yılında yüzde 99,48’dir.
2011 yılında ülke genelinde
ve Tokat ilinde eğitim verilen çiftçi sayısı ve organik tarım konusunda eğitim
alan çiftçi sayısı ile ilgili olarak: Ülke genelinde 110.497 eğitim faaliyeti
kapsamında toplam 1 milyon 973 bin çiftçiye eğitim verilmiş, organik tarım
konusunda 2.294 eğitim faaliyeti yapılmış ve 41.879 çiftçiye eğitim
verilmiştir. Tokat ilinde 2011 yılından bugüne kadar 1.486 eğitim faaliyeti
kapsamında 28.460 çiftçiye eğitim verilmiş, organik tarım konusunda 15 eğitim
faaliyeti yapılmış ve 377 çiftçiye eğitim verilmiştir.
2010 ve 2011 yıllarında meyve
sebze üretimi ve ihracatı ile ilgili olarak: TÜİK verilerine göre 2010 yılında
toplam meyve üretimi 16,9 milyon ton, toplam sebze üretimi 26 milyon ton; 2011
yılında meyve üretimi 17,2 milyon ton, sebze üretimi 27,5 milyon ton; 2012
yılında meyve üretimi 18 milyon ton, sebze üretimi de 27,6 milyon ton olarak
gerçekleşmiştir.
İhracatımız da 2010 yılında
2,4 milyar dolar, 2011 yılında 4,1 dolar; 2012 yılının ilk on bir aylık
verilerine göre de 3 milyon 773 bin ton karşılığı, 3,9 milyar dolar olarak
gerçekleşmiştir.
Sayın Doğru’nun (6/1081), (6/1082),
(6/1084), (6/1085) ve (6/1086) no.lu önergeleri:
Bal kontrolü ve…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bakan,
buyurunuz üç dakika daha süre veriyorum ama Sayın Dedeoğlu’nun bir ek açıklama
arzusu var, ona söz vereceğim ve sonra siz tamamlarsınız.
Buyurunuz Sayın Dedeoğlu.
MESUT DEDEOĞLU
(Kahramanmaraş) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, sormuş olduğum
sorulara vermiş olduğunuz cevaplardan dolayı çok teşekkür ediyorum.
Tarım ve hayvancılık
bildiğiniz üzere, hem dünya hem de Türkiye için çok önemli bir sektör. Vermiş
olduğunuz bilgilerden anlıyorum ki tarımın da, hayvancılığın da Türkiye’de
hiçbir probleminin olmadığı… Ancak, kendi seçim bölgem ve tüm Türkiye’de
gezdiğimiz gördüğümüz kadarıyla, tarım alanlarımızın çok büyük bir bölümü
ekilmemektedir, ahırlar kapatılmaktadır. Özellikle, süt inekleri kasaplara
satılmaktadır. Bu konularla ilgili Bakanlığınızca tedbir alınmasını rica
ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Dedeoğlu.
Buyurunuz Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Sayın Doğru’nun (6/1081), (6/1082),
(6/1084), (6/1085) ve (6/1086) numaralı önergeleri:
Bal kontrolü ve verilen cezalarla ilişkin olarak:
Bakanlığımızca bal ve arı ürünlerine yönelik risk bazında yıllık kontrol ve
denetim programları yapılıyor, kalıntı kontrolü ve denetim programları
yürütülüyor. Ayrıca, Alo 174’te gelen ihbarlarla denetimler yapılmaktadır.
2012 yılında, 2.320 adet bal
ve arı ürünleri üretim yeri denetlenmiş; 2.192 numune alınmış, 248 adedinin
olumsuz olduğu tespit edilmiş, 289 adedine idari yaptırım uygulanmıştır. 2012
yılında 5 firmanın 6 farklı partisinde tağşiş tespit edilmiş ve değişik
dönemlerde Bakanlığımız tarafından kamuoyuna duyurulmuştur.
2010-2011 yıllarında
hayvanlarda, hayvan sağlığına yönelik kullanılan, antibiyotiklere ilişkin
olarak, ilaçlar konusunda AB mevzuatı göz önünde bulunduruluyor. Bunlardan
AB’de yasak olanlar, bizde de yasaklanıyor. Bakanlığımızca ruhsatlandırılan
ilaçların listesi, etkin maddeleri ve özellikleri web sayfamızda yayınlanıyor.
Ruhsatlandırılan ilaçlar, gıda kodeksine uygun, insan, hayvan ve çevre
sağlığına etkileri bilinen, etkin maddeleri içermektedir.
Kayıt dışı gıda üretimi
denetimleri ve verilen cezalara ilişkin olarak, Bakanlığımızca gıda üretim,
satış ve toplu tüketim yerlerine yönelik denetimler artırılmış; 2002 yılında
1.500 gıda denetçisiyle toplam 39 bin denetim yapılmış, 2012 yılında 4.732
denetçiyle toplam 406 bin 542 denetim yapılmış; söz konusu iş yerlerinden, gıda
mevzuatına uygun üretim yapmayan iş yerlerine 17.208 adet idari para cezası
uygulanmış ve 228 adet vakada ise savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştur.
Türk Gıda Kodeksi’ne yönelik
soruya ilişkin olarak: Günün şartlarına göre revize ediliyor. Bu kapsamda gıda
kodeksine bağlı 10 adet yönetmelik yayınlandı. Bu yönetmelikler çerçevesinde
yayımlanmış olan ürün tebliğleri güncelleniyor. Dolayısıyla, Avrupa Birliğiyle
uyumlu olarak zamanı geldikçe bu mevzuat değiştirilmektedir.
2007-2011 arasında üretilen
ve piyasaya sürülen nişasta bazlı tatlandırıcı miktarı ve bunların hangi
sektörlerde kullanıldığına ilişkin olarak: Bakanlığımızda “nişasta bazlı
tatlandırıcı” ismiyle bir kayıt yok ama 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki
Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nun yayımından önce Bakanlığımızca 16 işletmeye
“glikoz şurubu” ismiyle 32 üretim izni, 8 işletmeye “fruktoz şurubu” ismiyle 15
adet üretim izni düzenlenmiştir. Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra üretim
izni işlemi sonlandırıldı, yerine onay veya kayıt belgesi işlemi yapılmaya
başlandı. 2010 yılı kayıtlarına göre, bahse konu ürünleri üreten işletmelerin
kurulu toplam kapasiteleri glikoz şurubu için 36.824 ton/yıl, fruktoz şurubu
için de 300 ton/yıl olarak belirtilmiştir. Glikoz şurubu ve fruktoz şurubu Türk
Gıda Kodeksi Yönetmeliği’nin izin verdiği miktar ve sınırlandırmalar dâhilinde,
ürün etiketinde açıkça yazılmak koşuluyla çikolata, meyve suyu, alkolsüz
içecekler gibi ürünlerde kullanılmaktadır.
(6/1090) sayılı Sayın
Doğru’nun önergesi, Tokat ilinde çiftçilerin sulama birliklerine olan
borçlarına ilişkin olarak: Burada, tabii, Mahallî İdare Birlikleri Kanunu
hükümleri çerçevesinde, idari ve mali yönden İçişleri Bakanlığı sorumluluk
alanında yer alıyor.
Çiftçilerin sulama
birliklerine olan borçlarına, 25/2/2011 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan
alacakların yapılandırılmasıyla ilgili düzenleme çerçevesinde yeniden
yapılandırma imkânı sağlanmıştır.
(6/1092) no.lu önergeyle
ilgili, Türkiye genelinde Tokat ilimizde sertifikalı tohumluk kullanımına
ilişkin olarak: Sertifikalı tohumluk kullanımı 2005 yılında ilk kez destekleme
kapsamına alınmıştır. 2005 yılından bugüne kadar sertifikalı tohumluk kullanan
Türkiye genelinde 691 bin çiftçiye 66 milyon dekar alan için toplam 333 milyon
TL destek ödenmiştir. Tokat ilinde ise 12.769 çiftçiye 364 bin dekar alan için
toplam 1 milyon 845 bin TL destek ödenmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Dedeoğlu’nun ek açıklamasına, izin verirseniz bir
cümleyle cevap vermek istiyorum. Bizim, tabii, burada söylediğimiz rakamların
tamamı kamuoyunun denetimine açık, il-ilçe bazında Türkiye İstatistik Kurumunun
belirlediği, açıkladığı rakamlardır. Dolayısıyla, gerek tarımla ilgili büyüme
rakamlarının gerekse üretimle ilgili, alanla ilgili rakamların tamamı bu,
hayvancılıkla ilgili olarak da bu.
İşte, alanların
kullanılmadığı, tarım alanlarının boş olduğu, değerlendirilmediğiyle ilgili
Sayın Dedeoğlu’nun belirttiği hususun bir kısmını biz de biliyoruz ama bunun
nedeni, Türkiye’deki tarım politikalarının yanlış olması, eksik olması, bu
vesileyle üretim yapılamaması değil; buradaki problem, bu arazilerin
hissedarlar arasında anlaşma sağlanamaması sebebiyle aşırı derecede miras
yoluyla parçalanmış, bölünmüş ve kullanılamaz hâle gelmiş olmasıdır. Arazilerin
bir kısmının kullanılamamasının sebebi budur, bunun dışında değildir. Biz,
tabii, şunu söylüyoruz: Ben sözümün hiçbir yerinde “Türkiye’de tarım alanında
hiçbir sorun yoktur.” gibi bir cümle kullanmadım, böyle bir şey söylemedim,
cennetten de bahsetmedim. Biz, Türkiye'nin en sorunlu, en problemli ve değişim
ve dönüşüme en çok muhtaç olan sektöründen bahsediyoruz. Ben, sadece, on yıllık
süre içerisinde Hükûmetimin uyguladığı politikalarla bu üretimin nereden nereye
getirdiğine dair bilgiler sundum ve bu da doğru bilgilerdir. Bunu da bütün
dünya takip ediyor, bütün dünya izliyor, bütün dünya biliyor. Uluslararası
kuruluşlarla da mukayese ettiğimizde, dünyadaki büyümeyle de mukayese
ettiğimizde dünya ortalamalarının her bakımdan oldukça üzerindedir.
Daha iyiye doğru götürüyoruz,
yapısal sorunları çözüyoruz. Örneğin, et ve süt müdahale kurumuyla ilgili
düzenlemeyi yapıyoruz, getireceğiz; örneğin, tarım arazilerinin miras yoluyla
bölünmesinin önüne geçilmesi hususunu yüce Meclisin huzuruna getireceğiz çünkü
Türkiye'nin bu sorunu çözmesi gerekiyor. Bu sorun çözülmediği sürece,
Türkiye'de sizin şikâyet ettiğiniz tarım arazilerinin kullanılamaması ve boş
kalması sorunu mukadderdir. Bu, gelecekte daha çok yayılacaktır. Bunun başka
bir formülü olamaz çünkü küçücük küçücük alanlarda mümkün değildir üretim
yapılması, sürdürülebilir değildir, ekonomik değildir. Sonuçta, bu bir iktisadi
faaliyettir; masraf yapacak, karşılayamazsa ürününü bunu niye yapsın?
Vatandaşımız bundan sıkıntı çekiyor. Bunu düzeltmemiz lazım, bunu getireceğiz.
Sizin de desteğinizi özellikle istiyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Eker.
Sayın milletvekilleri, saat
21.00’e kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.17
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa HAMARAT (Ordu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 58’inci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince, diğer
denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Mil-letvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı:
156)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada yer alan, Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile
Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sıraya alınan, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal'ın; Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına
Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait
Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi ve 32 Milletvekilinin; Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine başlayacağız.
3.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal'ın; Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve
Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 32 Milletvekilinin; Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan
Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu Raporu (2/1137, 2/739) (S. Sayısı: 396) (x)
BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Komisyon raporu 396 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz
konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Yılmaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 396 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin geneli üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bu
kanun teklifi nereden geldi, buna bir bakmamız lazım. Daha önce bu Meclisten ve
Komisyondan büyük tartışmalarla çıkan Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi
İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun ve Orman Kanunu’nun
2/A ve 2/B maddelerinde yer alan düzenlemeler gerek Komisyonda gerek Meclis
Genel Kurulunda günlerce tartışıldı ve hepimiz biliyoruz ki 26 Nisan 2012
tarihinde bu, Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
O zaman Sayın Maliye
Bakanının bir açıklaması vardı “Altı ay içerisinde yani ekim ayı sonu
itibarıyla bu süreci bitireceğiz ve tamamlayacağız.” dedi, bundan sonra
yapılacak müracaatların kabul edilmeyeceğini söyledi. Ama baktılar ki yeterince
müracaat yok, bunu bir ay daha uzattılar, yine neticeye gidemediklerini
gördüklerinde, tekrar, 26 Şubat tarihine kadar bu süreyi uzattılar ama 26 Şubat
tarihine kadar da verseler Sayın Bakan, yine yeterli müracaatları alma şansınız
yok çünkü hepimiz biliyoruz ki gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklediğinizde
son düğmesini doğru ilikleme gibi bir şansınız yok.
Biz bunların hepsini
Milliyetçi Hareket Partisi olarak burada dile getirdik, “Bunları yaparken
bakın, yıllardır kangren hâline gelmiş 2/B sorununu Milliyetçi Hareket Partisi,
Cumhuriyet Halk Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi olarak Meclisteki 3
partinin ittifakıyla çözmek için biz bir irade oluşturduk.” dedik ama sizden
ricamız şu: Muhalefetin önerilerini dikkate alın. Eğer dikkate almazsanız, yine
her zaman yaptığınız gibi “Dediğimiz dedik, yaptığımız yaptık.” derseniz işte
bugünkü noktaya gelirsiniz. Aradan daha yedi ay, sekiz ay geçmeden bu
çıkardığınız kanunu, yeniden düzeltecek bir kanun teklifiyle, Sayın Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli’nin verdiği bir kanun teklifiyle düzeltme yoluna gittiniz.
Peki, bu kanun teklifiyle bunu düzeltebiliyor musunuz? Yine
düzeltemeyeceksiniz, yine yanlışta ısrar ediyorsunuz.
(x) 396 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Bakın, siz neyi getirdiniz?
Sayın Nurettin Canikli’ye, muhtemelen, İstanbul milletvekilleri İstanbul’da
yoğun olarak ortaya çıkan sıkıntıyı dile getirdiler ve bu sıkıntıyı çözmek
üzere gelen baskılara dayanılamadı İstanbul’da. Biliyorsunuz, İstanbul medyanın
merkezi, siyasetin merkezi, finansın merkezi. Oradaki baskı neticesinde
İstanbul’un sorunlarını kısmen çözmek adına bir kanun teklifiyle geldiniz. Biz
Milliyetçi Hareket Partisi olarak İstanbul’daki sorunun kısmen de çözülmesine
tarafız ama ben şimdi size sormak istiyorum: Sadece İstanbul’da mı 2/B var veya
2/B sadece İstanbul’u mu ilgilendiriyor? Bakın, İstanbul’daki 2/B alanlarının
toplamı 18 bin hektar, Adana’da 13 bin hektar. Bir kısım illeri sayacağım:
Adapazarı’nda 30 bin hektar, Ankara’da 32 bin, Antalya’da 46 bin hektar,
Balıkesir’de 35 bin, Bursa’da 17 bin, Mersin’de 40 bin, Muğla’da 30 bin hektar
civarında 2/B alanları var. Peki, buradaki sıkıntılar bu getirdiğiniz kısmi
kanun teklifiyle çözülüyor mu? Çözülmüyor. Ne diyorsunuz getirdiğiniz kanun
teklifinde: “400 metrekareye kadar olan yerlerde yüzde 50 indireme gidelim.”
Şimdi, buradan sormak
istiyorum: Bu getirdiğiniz kanun teklifi ne yazık ki İstanbul’u da çözmüyor.
Komisyonda bunun tartışmasını yaptık, uzun uzun yine anlattım, “Acele ediyorsunuz.”
dedim. Biliyorsunuz, Grup Başkan Vekilimiz Mehmet Şandır başta olmak üzere 20
milletvekilimizle beraber 2/B’de yaşanan sorunlarla ilgili bundan bir-bir buçuk
ay önce Meclis araştırma önergesi verdik. Çünkü yaşanan sıkıntıları bütün
taşrada ve Anadolu’da biz görüyorduk ama ne yazık ki Adalet ve Kalkınma
Partisinin oylarıyla bu önergemiz reddedildi. Şimdi getirdiğiniz önerge…
Biraz önce İstanbul’la
görüştüm, yine çözemiyorsunuz. Bakın, grup başkan vekili bunu getirirken
gerekçesini şöyle söylüyor, diyor ki: “İşte, İstanbul’daki taşınmazlar yüzde
60-70 oranında 400 metrekarenin altında. Bunların aylık gelirleri 2 milyar
civarında olduğu için bunları alma şansları yok.” Buradan soruyorum: Peki,
bunları alma şansları yok, 400 metrekare buradaki sorunu çözüyor mu? Çözmüyor.
400 metrekarenin, 500 metrekarenin, 600 metrekarenin üzerinde birçok yer var.
Ama esas sormak istediğim sorulardan bir tanesi de şu: İstanbul’la ilgili
getirdiğiniz bu öneriye karşılık Adana’da, Muğla’da, Mersin’de, İzmir’de,
Antalya’da, özellikle Torosların eteğindeki dağ köylerinde 1 dönüm, 2 dönüm, 3
dönüm olan yerler bu kapsamın dışında. Peki bunların sorunu ne olacak Sayın
Bakan? Bunlarla ilgili hiçbir çözüm önerisi yok. Bakınız, bunları doğru tespit
etmek için 2/B’nin nereden geldiğine iyi bakmamız gerekiyor. 2/B nereden geldi?
2/B’de özellikle nüfusumuzun çoğunluğu, cumhuriyetin kurulduğu dönemde –hepiniz
biliyorsunuz ki- büyük çoğunluğu köylerde yaşıyordu, yüzde 65, 70 oranında. Bu
süre içerisinde, nüfus artışına bağlı olarak, insanlar, geçimini sağlama
noktasında zaman zaman ormanlık alanlardan açımlar yaparak buralarda tarım
alanları oluşturdular ve geçimlerini idame ettirmenin yollarına gittiler.
Kırsaldaki sorun ve 2/B’lerin oluşum nedeni bu.
Peki, şehirlerdeki oluşumun
ana nedeni ne? Özellikle o dönemlerde, cumhuriyetten sonra kırsaldan kentlere
yoğun göçler oldu ve vatandaşlarımız “İstanbul’un taşı toprağı altındır.” diye
İstanbul’a akın ettiler. Bu vatandaşlarımızın kalacak yerleri yoktu, belki
karınlarını doyuracak bir iş bulmuşlardı ama ikamet edecekleri bir yer yoktu.
Burada ne yaptılar? Ormandan arsa üreterek veya arsa spekülatörlerinden –yani
hepimiz biliyoruz o dönemleri- gecekondu mafyasından arsaları alarak orada
başlarını sokacak bir ev yaptılar. Şimdi, bu getirdiğiniz rayiç değerler iki
kesimin, hem kırsal alanındaki hem de kırsaldan şehre göç etmiş ve şehirde
2/B’ye konu olan bu fakir fukara, garip gureba insanın problemlerini bu
getirdiğiniz veya çıkardığımız kanun çözmüyor, bu getirdiğiniz de çözmeyecek.
Onlar, bundan otuz kırk yıl önce, arazi mafyalarına, gecekondu mafyalarına
hanımlarının bileziklerini bozdurarak, birikmiş paralarını, köyden getirdikleri
üç beş kuruş paralarını kaptırarak bu yerleri zaten satın almışlar. Biz dedik
ki: “Gelin, bu fakir fukara ve garip gureba insanların sorununu çözmek için
bunlara emlak değeri vergisi üzerinden bu satışları yapalım. Özellikle orman
köylülerine de, 31’inci madde kapsamına girenlere bedelsiz veya rayiç bedelin
yüzde 15’i; olmayanlara da, 32’nci madde kapsamında olanlara da yüzde 25’ini
belirleyerek bu vatandaşların, garip gurebanın, fakir fukaranın problemlerini
çözelim.” Ama Sayın Bakan, ne yazık ki
siz olaya ekonomik olarak baktınız. Şimdi, burada, bakıyorum, ne Maliye Bakanı
var ne Orman ve Su İşleri Bakanı var. Bu kadar önemli bir kanun görüşülürken…
Zaten, bizim Orman Bakanı sağ olsun, 2/B’yle ilgili bu kanun görüşülürken,
orman köylülerinin kalkındırılmalarıyla ilgili kanun görüşülürken topu tamamen
Maliye Bakanlığına attı çünkü olayı maddi gördü. Bizim Sayın Orman Bakanı şu
şekilde bakıyor: “Ormanlarla orman köylüsü olmasa ben bu Orman ve Su İşleri
Bakanlığını çok güzel idare ederim.” dediği şekilde bu yasa tasarısı
görüşülürken de çekti gitti, iş Maliye Bakanlığına geldi ve ekonomik olarak
bakılıyor Sayın Bakan. Bakın, siz buradan gelecek parayla bütçe açığını
kapatmak isteyebilirsiniz, cari açıkları kapatmak isteyebilirsiniz ama kapatmak
istediğiniz kesim fakir fukara ve garip gureba kesimi. Yani buradan size
soruyorum Sayın Bakan ve Adalet ve Kalkınma Partisine soruyorum: “Adalet” sizin
partinizin sadece ön isminde mi bulunuyor? Bunun adalet neresinde? Bir kişi
çıksın, açıklasın bana “Burada bir adaletli uygulama yapıyoruz.” diye. Nerede
adaletli uygulama yapıyorsunuz?
Hepimiz biliyoruz,
Anayasa’nın 170’inci maddesi orman köylerini koruma altına almış. Bakın, ben
yıllarca, yirmi-yirmi iki yıl orman teşkilatında çalıştım, babam da orman
muhafaza memuruydu, otuz-otuz beş yıl çalıştı ve hep orman köylerinde ikamet
ettim. Bir şeyi iyi tespit etmek gerekiyor: Bir orman yangını çıktığında sizin
ekiplerinizin üç-dört saatte
-mesafede- ulaşamayacağı yere sabahın köründe giden orman köylüsü, orman
köylüsü sizden önce yangın yerine varıyor. Ormanda herhangi bir çalışma olduğunda,
ağaç dikiminde, teras yapımında, seksen yaşında dedesi, gelini, dokuz yaşındaki
torunu gelip orada ağacı diken,
yetiştiren, bakan, koruyan yine oradaki orman köylüsü. Ormana herhangi bir
tecavüz olduğunda, ormanda yasal olmayan bir otlatma olduğunda, ormana yasa
dışı bir müdahale olduğunda ilk önce koşan orman köylüsü. Orman köylüsü bu
işleri yaparken birçok ölümlü olaylarla karşılaşmış, yaralanan, sıkıntıya
düşen, bu yapıyı çeken orman köylüsü. Peki bu yasa tasarında orman köylüsü
nerede? Yani bunun adalet neresinde? Şimdi İstanbul’la ilgili getirdiniz,
problemi çözemiyorsunuz. Orman köylüsüyle ilgili burada bir tane getirdiğiniz
uygulama var mı? Yok. Siz, dağın başında yüz yıllardır bu ormanları bekleyen,
meraları bekleyen, su kaynaklarını bekleyen, oradaki yapıyı koruyan orman
köylüsünü dışlayarak rantçı bir kesimle orman köylüsünü eş safhaya tuttunuz.
Bir şeyi açıkça söylüyorum:
Bakın, değerli milletvekilleri, bu yasa çıktığından beri orman köylüsüne doğru
dürüst bir bilgilendirme yok, bir bilgilendirme yapmıyorsunuz. “Altı ay
içerisinde müracaatlarınızı yapın, fiyatları belirleyip bu satışları
yapacağız.” diye ifadede bulundunuz ama şimdi ne fiyat belli ne yapı belli ne
kendilerine bilgi veren bir yapı var.
O gün gensoruda da söyledim,
bütçe konuşmasında da söyledim: Orman ve Su İşleri Bakanı, Sayın Başbakanla
açılış yapacağı zaman bütün büyük gazetelere günlerce reklam verdi, maçların
arasına reklam verdi, Türkiye’deki bütün billboardları süsledi ama iş köylünün,
vatandaşın bilgilendirilmesine geldiğinde herhangi bir bilgilendirme yok.
Şimdi, bu durumda vatandaş ne
hâle gelmiş, onu söyleyeyim: Bu 2/B Yasası çıktıktan sonra Adana başta olmak
üzere Mersin, Antalya, Muğla gibi 2/B’nin yoğun olduğu yerleri gezdim.
Vatandaşın söylediği şu… Bir kere, müracaat paralarından dolayı müracaat
edemeyen vatandaşlarımız var. İkincisi de, rayiç bedellerin belirlenmemesi, bu
noktada spekülasyon yapılmasıyla ilgili birtakım arazi simsarları doğmuş ve
çıkmış Sayın Bakan. Bunları dikkate almanızı rica ediyorum. Geliyor, diyor ki:
“Sizin Antalya’daki, Muğla’daki, Adana’daki falanca yerinize Millî Emlak şu
kadar fiyat belirlemiş.” İşte, dönümüne 12 bin lira, 16 bin lira, 20 bin lira…
Vatandaşın bunu alacak gücü yok. Diyor ki: “Sizin yerinize biz buraları
toparlayalım, hiç değilse yabancıya gitmesin.” şeklinde… Şimdi, bu bölgelerde
arsa simsarları ellerine çantayı almış, harıl harıl 2/B’li yerleri topluyor.
Sayın Bakan, bunların araştırılması gerekiyor.
Bakın, sadece kendi bölgemden
bir iki örnek vereceğim: Aladağ’ın Başpınar Yaylası ve Meydan Yaylası, Milli
Emlakten elemanlar gidiyor, bizim orada, Başpınar ve Meydan Yaylası’nın köy
kahvesine oturuyor, yayladaki kahveye, “Burada arsaların fiyatları nedir?”
diyor, 3-5 kişiye soruyor. Sorduğunda aldığı cevap şu: “12 milyar lira, 16
milyar lira, 20 milyar lira.” Bu yerlerle ilgili, dönümüne, emin olun, 20
milyar lira gibi bir fiyat belirleniyor. Peki, bu yerler milletin yaylalık
yerinde mi? Değil, dağın başında. Taşı toprağı sökerek 2-3 dönüm yerde geçimini
idame ettirdiği yerin, emin olun, dönümü 500 lira değil.
Ben yaylalara gittiğimde bu
konu gündeme geldi. Milli Emlak Genel Müdürünü aradım, Adana Defterdarını
aradım, aynen bu konuyu söyledim. Dediler ki: “Tekrar incelettireceğiz.” Tekrar
gidiyor, bakıyor. Benim dediğim doğru, söylediklerim doğru ama yapılan uygulama
şu: Ya, kendinden önce Milli Emlakin kontrolörleri bu yerle ilgili 16 bin lira,
20 bin lira değer biçmiş. “Şimdi, ben bunu 500-600 liraya düşürsem bir sürü
soruşturmaya konu olacak.” diyor yani 16-20
bin liradan 500 liraya, bin liraya düştüğünde soruşturma… Bu da yazıyor
6-7 bin lira.
Şimdi, vatandaş feryat
ediyor, diyor ki: “Sayın Vekilim, bu Bakanlık, ilgili yetkililer, Adalet ve
Kalkınma Partisinin milletvekilleri, o yörenin milletvekilleri, Adana
milletvekilleri gitsinler, oralara bir baksınlar.” Ya, o köylü vatandaştan siz
oy almadınız mı? Onların dertleri sizi ilgilendirmiyor mu?
Gedikli köyüne gittim,
Kozan’ın Gedikli köyüne. Adalet ve Kalkınma Partisine yüzde 70 oy çıkmış.
Dönümüne 25 bin lira belirlemişler. Köylünün 1 metrekare alacak gücü yok. Kim
topluyor bu arsaları? İşte, bu arsaları simsarlık yapan, rant sağlayacak
kişiler alıyor. Peki, bunların hakları ne olacak, ben size sormak istiyorum.
Yani bu mu sizin getirdiğiniz adalet, uygulama, hak, hukuk? Hani hep
söylüyorsunuz ya, başta Sayın Başbakanınız olmak üzere, “Fakir fukara, garip
gureba.” Emin olun, burada hakkı yenen fakir fukara, garip gureba. İşte, orada,
yüzlerce yıl o ormanlara sahip çıkan o orman köylülerimizin hakları sizin
getirdiğiniz bu yasayla yeniyor çünkü yanlış uygulama yapıyorsunuz.
Bakın, Mersin’de -Mersin’in
AKP milletvekilleri de bilir, işte, bizim Milliyetçi Hareket Partimizin Grup
Başkan Vekili ve Mersin milletvekilleri de bilir- sırtında toprak taşıyarak o
alanlarda 1 dönüm, 2 dönüm yeri, hiçbir şeyin yetişmeyeceği yerleri açarak muz
seraları oluşturmuşlar. Yıllık geçimlerini buradan sağlıyorlar. Şimdi oralara
öyle fiyatlar belirlenmiş ki bunların buraları alma şansı sıfır. Şimdi, bu
insanlara gittiğimizde, bakın, aynen şu ifadeyi kullanıyorlar, diyorlar ki:
“Sayın Vekilim, bizim bunları alma şansımız yok da bizim buralarda toprak
namustur. Bunlar bize dedelerimizden, babalarımızdan kalmış, dedelerimizin,
babalarımızın emaneti. Buralarda yıllarca emek çekmişler, çalışmalarını ortaya
koymuşlar, bu yerleri elde etmişler, atalarımızdan, dedelerimizden bize gelmiş.
Şimdi, biz buraları alamayacağız.” Getirdiğimiz maddeyle diyoruz ki: “Siz bu
müracaatı zamanında yapmazsanız bir başkasına satacağız.” “Buraları bir başkası
aldığı zaman bu bizim için namus meselesidir. Burada bir sürü sıkıntı çıkacak.”
diyor.
Şimdi, biz 2/B Yasası’nı
çıkarırken ne demiştik Sayın Bakan? Tabii, bunları dinlemek veya gündeme almak,
bizim söylediklerimizin bir mana ifade etmediği ortada. 2/B çıkarken de bunları
harıl harıl söyledik, şimdi de ben bakıyorum bakanların olduğu yere, Komisyonun
olduğu yere sohbet içerisindeler çünkü ilgilendirmiyor. Kendilerine bir talimat
verilmiş, o talimatı yapıyorlar. Bunun örneğini nerede gördük? Biz 2/B Yasası
görüşülürken Komisyonda vicdana gelen Komisyon üyesi AKP milletvekilleriyle
beraber rayiç bedeli yüzde 50’ye indirdik ve konuşma yaptılar. “Doğru, oradaki
fakir fukara, garip gurebanın bunları alma şansı yok. En azından yüzde 50’ye
indirelim.” diye Adalet ve Kalkınma Partisinin birtakım milletvekilleri
bizlerle beraber oy kullandı. Ne oldu? Buraya geldi. Geldi de ne oldu? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Sayın Vekil, oradan laf atıyorsun da yüzde 70’e
gene sen çıkarmadın mı? Yüzde 70’e sen çıkarmadın mı da oturduğun yerden laf
atıyorsun. Niye? Talimat geldi Maliye Bakanlığından. “Bütçe açıklarımızı
kapatmamız için bu rakamları…” dediler… Çünkü kafalarından 17-18 milyar gibi
bir rakam koymuşlar.
Ya, siz satamayacaksınız.
Bakın, sosyal problemler çıkaracaksınız. Bunları adil uygulasaydınız bu
gelirleri… Biz, oradaki köylü de kimse “Bedavaya alalım.” demiyor ama “İşin
hakkını ortaya koyun.” deniliyor.
Evet, getirdiğiniz
uygulamayla da ne yapıyorsunuz, biliyor musunuz sayın milletvekilleri? El
kaldırdınız buna, komisyon üyeleri ve Genel Kuruldaki üyeler. Fakir fukara,
garip gurebanın hakkını yiyeceksiniz ama koylarda, Muğla’daki koylarda,
Antalya’daki koylarda, İstanbul’daki villalarda oturanlar bundan para kazanacak
ve biz adaleti sağlamak adına, orada rant sağlayan kesimle buradaki köylüyü,
orman köylüsünü, burada emek çeken orman köylüsünü aynı kefeye koyacağız.
Şimdi, vicdanen bir
değerlendirin, o orman köylüsünün hakkını hangi şeyle yiyeceğiz? Burada orman
köylüsünün hakkı yeniliyor değerli milletvekilleri. Onun için gelin… Ben
söyledim, yukarıdaki Komisyonda da söyledim, Meclis araştırma önergesi verdik,
bu bir kanayan yara hâline geldi. Biz üç parti anlaşarak bu problemi hep
beraber çözmeye karar verdik mi? Verdik. Şimdi ne diyor biliyor musunuz
vatandaşlar: “Keşke bu 2/B’yi hiç çıkarmasaydınız.” diyor. Çok açık ve net
söylüyorum.
Bunun için şunu söylüyorum:
Gelin, bakın, milletvekilleri olarak… Hatta, Grup Başkan Vekili Nurettin
Canikli’ye dedim ki: Çok da önemli değil, siz kendi partinizden Adana’ya,
Mersin’e, Muğla’ya, Antalya’ya, İzmir’e, Bursa’ya, Kocaeli’ne yani 2/B’lerin
yoğun olduğu yerlere bir ekip gönderin, yaptığınız haksız uygulamayı onlar
tespit etsinler adaletli şekilde. Gelin, bir doğru iş yapalım, yazık oluyor.
Haktan, hukuktan, fakirlikten fukaralıktan bahsedip -bu yanlışlığı- bütçe
açığını kapatmak için bu vatandaşın sırtına bu yükü bindirmeye hakkımız yok.
Eğer siz isminizin sadece
partinizde kalmasını istemiyorsanız biraz sonra getireceğimiz önergelerle bu
işleri düzeltmemiz gerekiyor, yoksa bunları alması mümkün değil.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.
Barış ve Demokrasi Partisi
Grubu adına Ağrı milletvekili Halil Aksoy.
Buyurunuz Sayın Aksoy. (BDP
sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA HALİL AKSOY
(Ağrı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 396 sıra sayılı Yasa Teklifi’nin tümü üzerinde Barış
ve Demokrasi Partisinin görüşlerini belirtmek üzere söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kamuoyunda
“2/B Yasası” olarak bilinen 6292 sayılı Kanun 19 Nisan 2012 tarihinde
Parlamentoda kabul edildi ve 26 Nisanda da Resmî Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe girdi. Yasanın üzerinden daha dokuz ay geçmemişken yeniden
değiştirilmesi kuşkusuz yine bir Hükûmet klasiği olarak karşımıza çıkmaktadır.
Adaletsiz ve hakkaniyete
uygun olmayan bütün yasalar ve düzenlemeler mutlaka yine bu Parlamentoya, siz
değerli milletvekillerinin önüne yeniden gelecektir. Parlamentonun mesaisini
ülke gündemi de göz önüne alındığında boşa harcamak bu millete karşı yapılmış
büyük bir haksızlık olacaktır. Bu durum özellikle temel yasalarda karşımıza
çıkmaktadır. Söz gelimi Ceza Yasası, Ceza Muhakemesi Yasası, geçen dönem
çıkarılan Ticaret Yasası, Borçlar Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu gibi
kanunlar da parça parça önümüze getirildi ve çıkarılmaya çalışıldı, çıkarıldı.
Elbette ki çıkarılan bir yasa ebediyen ilk günkü hâliyle yürürlükte kalmaz.
Dönemin hâl ve şartlarına göre mutlaka revize edilmesi gerekebilir ancak
bizdeki durum böyle değildir. Yasa yürürlüğe girer girmez değişiklik için
yeniden Meclise geri geliyor. Ne yazık ki hiçbir kanun tasarısı yeteri kadar
kamuoyuyla, sivil toplum örgütleriyle, konunun uzmanlarıyla tartışılamıyor,
tartışılmıyor. Muhalefet partilerinin düşünceleri hiçbir zaman dikkate
alınmıyor. Genel Kurul aşamasında vermiş olduğumuz değişiklik önergeleri de
çoğunluk mantığıyla reddediliyor.
Değerli milletvekilleri,
ormanlar sadece insanlığın değil, içinde yaşayan canlıların da ortak yaşam
alanıdır. Ormanlar, insan yaşamının olmazsa olmazı olan su ve oksijenin ana
unsurudur. Ormanlar kaynak değil, korunması ve geliştirilmesi gereken doğal bir
varlıktır. Ormanları korumak insanlığın temel görevlerindendir. Her geçen gün,
doğayı el birliğiyle kirleterek yaşanabilir geleceği yok etmek aynı zamanda bir
insanlık suçudur. Yapılacak ilk iş, orman alanlarının sınırlarının
belirlenmesi, kadastrolarının yapılması ve tapu tescilidir.
Türkiye'nin yüzde 80 oranında
bir orman alanına sahip olabilme kapasitesine sahip olduğunu biliyoruz. Ne
yazık ki şu an ülke topraklarının ancak yüzde 20’si ormanla kaplıdır. Bir
ülkenin ormanlarının yeterli seviyede olabilmesi için o ülkenin yüzde 30’unun
ormanla kaplı olması gerekiyor. Türkiye, bu açıdan bakıldığında çok kötü bir
durumda değildir şüphesiz ancak mevcut ormanların yaklaşık yüzde 80’inin
verimsiz ormanlardan oluşması göz önüne alındığında bu hiç de olumlu bir tablo
olarak karşımıza çıkmamaktadır. Ormanlarımızın yüzde 94’ü ise doğal orman
niteliğindedir. Bugün orman alanlarımızın ancak yüzde 20’sinin kadastrosu
tamamlanarak tapuda tescil edilmiştir.
1961 ve 1982 anayasalarında
orman alanlarının devlet tarafından korunması ve geliştirilmesi yönünde
hükümler getirilmişti. 1957’de çıkarılan 6831 sayılı Orman Kanunu’nda onlarca
kez değişiklik yapıldı. Her ne kadar Anayasa ve yasalarda orman alanlarının
korunması ve daraltılamayacağına ilişkin hükümler yer alsa da “Ancak” ile
başlayan cümlelerle bu ilkeler sürekli aşındırıldı. Yanan orman alanlarının
ağaçlandırılacağı hususu zorunlu kılınsa da 1985 yılından günümüze 250 bin
hektar orman alanı yanmış ancak bu alanların sadece 50 bin hektarı yani yüzde
20’si ağaçlandırılarak geri kazandırılmıştır.
Anayasa’nın 169’uncu
maddesine dayanılarak, orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından
hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar
olduğu tespit edilen yerler ile 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen
bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan yerlerin orman sınırları
dışına çıkarılacağı hükmü işletilerek 473 bin hektar alan orman alanları dışına
çıkarılmıştır. Bu işlem 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi kapsamında yapıldığı
için kamuoyunda bu “2/B Yasası” diye isimlendirilmiştir. 2/B arazisi, devlet
ormanı sayılan ancak orman kadastrosu çalışmaları sırasında orman niteliğini
kaybettiği gerekçesiyle, hazine adına ormancılık düzeni dışına çıkarılan
yerlerdir. 2/B konusu, siyasal iktidarın 25 milyar dolar paraya dönüştürülecek
değerli arazilerin satışı olarak gösterilmesine karşın, niteliği ve yol
açabileceği sonuçlardan dolayı sadece parasal değerle ölçülemeyecek denli
değişik ve çeşitli boyutları olan önemli bir konudur.
Diğer taraftan, Anayasa’nın
170’inci maddesinde ise orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin orman
içindeki köy halkının yararlanmasına tahsisini öngörmüş olup bu yerlerin orman
köylülerine ya da başkalarına satışına izin verilmemiştir.
Değerli milletvekilleri,
özellikle 1980’lerden sonra kapitalist sermaye için her türlü kamusal varlık ve
hizmet alanının özelleştirilmesi yoluna gidilmiştir. Bu kapsamda, orman ve mera
sayılan yerler başta olmak üzere, devletin mülkiyeti ve gözetimindeki
arazilerin yerli ve yabancı sermayeye çeşitli yollarla devredilmesi, satılması
ve kiralanması hızla yaygınlaştırılan uygulamalar hâline getirilmiştir. Bu
anlamda, özellikle tarihî ve kültürel miraslar da bu politikalara kurban
edilmiş, binlerce yıllık tarihî yerler sular altında kalmakla yüz yüze
bırakılmıştır. Yine, binlerce hektar ormanlık alanr sermaye gruplarına otel,
villa ve golf sahası olarak tahsis edilmiştir.
Anayasa’nın 169 ve 170’inci
maddeleri ile 6831 sayılı Orman Yasası’nda belirtilen “bilim ve fen bakımından
orman niteliğini kaybetmek” ölçütü, orman olan bir yerin tümüyle gömülerek
deniz dibinde kalması gibi topoğrafik değişikliklerle veya bir yanardağ
patlaması sonucu arazinin tümüyle lav altında kalması ve benzeri durumlarda
olasıdır. Bunun dışında bir ormanın bilim ve fen bakımından orman niteliğini
kaybetmesinden bahsetmek olanaklı değildir.
6831 sayılı Orman Yasası’nın
2/B maddesi ve buna dayanarak çıkarılan yönetmelik, ormanın canlı örtüsü olan
ağaç ve ağaççıkların alandan uzaklaştırılarak tarım ve hayvancılıkta
kullanılmasını, “bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetmek” olarak
nitelendirmektedir. Oysa, aynı Yasa’nın 1’inci maddesinde yer alan “Tabii
olarak yetişen veya emekle yetiştirilen ağaç ve ağaççık toplulukları yerleriyle
birlikte orman sayılır.” tanımı gereği eskiden orman sayılan bir yerin orman
niteliğini tam olarak yitirebilmesi için ağaç ve ağaççıkların ortadan kalkmış
ya da kaldırılmış olması yeterli koşul sayılmaktadır.
Görüldüğü gibi, 1’inci madde,
ormanı yalnızca ağaç ve ağaççık topluluğu olarak değil, yerleri ile birlikte
ele almaktadır. 2/B maddesi ise, toprağını oluşturduğu, etkileşim içinde
bulunduğu orman ekosistemini değerlendirme dışı bırakıp ormanı yalnızca ağaç ve
ağaççık topluluğu olarak görmektedir. Oysa, bilim ve fen bakımından orman
niteliğini kaybetmek, kendiliğinden oluşan bir süreç olmayıp insan tarafından
gerçekleştirilen bir eylemdir. İstanbul’daki 26 belde ve köyün çevresindeki
1.637 hektar alanın 2/B arazisinin kendiliğinden ormana dönüştüğü ve bu nedenle
arazinin yüzde 70’inin Orman Genel Müdürlüğü tarafından hazineden geri alınmış
olduğu gerçeği bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetmemenin en iyi
güncel örneklerinden biridir. Kısaca, orman niteliğindeki bir yer bilim ve fen
bakımından orman niteliğini kaybetmez, olsa olsa kaybettirilir. Dolayısıyla,
bilime ve hukuka uygun olmayan bu gerekçeye dayalı uygulamaların tek geçerli açıklaması,
yasalara aykırı olarak ormana el koyanların yaptıklarının yanlarına kâr kalması
olmaktadır.
Sonuç olarak, orman
köylüsünün yoksulluğu giderilmemiş, toprak sorunu çözülmemiş ama talan edilen
ormanlar birilerine akıl almaz çıkar sağlamıştır.
Değerli milletvekilleri, 2/B
arazilerinin orman köylerinde yaşayan yurttaşlarca ormandan edinildiği bir
gerçektir. Geçim kaynaklarının kıt olduğu bu
köylerde toprak sorunu ormandan çözülmek istenmiştir. Yıllık 200, 300 dolar
geliri olan bu yurttaşların bu arazileri satın alamayacağı da elbette ki
bilinmektedir. Orman köylülerinin kalkındırılmasına yönelik olarak 1744 sayılı
Yasa ile getirilen ve 6831 sayılı Orman Yasası’na eklenen geçici 3’üncü madde,
her yıl genel bütçenin binde 1’inden az olmamak üzere genel bütçeden yardım
yapılmasını öngörmüştür. Hiçbir siyasi iktidar bugüne kadar yani yasanın
çıktığı tarihten bugüne kadar, bu madde hükmünü yerine getirmemiştir.
Yoksul ve yoksun orman
köylüsüne yönelik yasaların öngördüğü yatırımları yeterince yerine getirmeyen
iktidarlar, ormanları oy ve para kazanma aracı olarak görmüşlerdir. Esasında
orman köylüsünün adı kullanılarak yandaşlarına ve sermaye çevrelerine ormandan
arsa sağlama taktiği güdülmektedir. Dolayısıyla, bu arazilerin satılmasını
isteyenler, daha çok kayıt dışı parası olanlar, yerli ve yabancı
sermayedarlardır.
Ülkemizde arazi kullanım
planları yapılmamıştır. Bundan dolayı da yerleşim alanları, tarım alanları,
sanayi alanları, meralar ve orman alanları tam olarak belirlenmemiştir. Öte
yandan, köyden kente göç sonucu ortaya çıkan arsa gereksinimi belediyelerce
karşılanmamıştır. Bu süreçte ortaya çıkmış olan bu boşluk arazi mafyası
tarafından ancak doldurulabilmiştir. Ayrıca, bu sürecin yaşanmasına olanak
sağlayan, göz yumanlara hiçbir yaptırım da uygulanmamıştır.
Bu arazilerin satışa
çıkarılmış olması, hem örtülü bir af niteliği taşımakta hem de politik
tercihleri yönlendirme amacı gütmektedir. Kamu varlığı olan ormanlara zarar
verip bu yolla arazi kazananlara satış olanağı sağlamak, bu eylemi yapmayan
yurttaşlara en azından haksızlıktır, saygısızlıktır. Bu, yapanın yanına kâr
kalması hatta ödüllendirilmesi anlamına gelmektedir. Bu girişim, yurttaşlar
arasında adaletin asla gerçekleşmeyeceği düşüncesinin yerleşmesi ve haksız
edinim taraftarlarının cesaretini artırmaya yol açmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; önemli başka bir hususu da burada belirtmek gerekir. 2/B
arazilerinin belirlenmesi ve satışa konu edilmesinin bir özelliği de içinde
bulunulan orman ve öteki ekosistemleri yok saymaktır. 2/B arazileri sanki
yalıtılmış, etkisiz ayrı bir arazi parçasıymış gibi gösterilmekte, bu
arazilerin bitişiğinde bulunan millî park, tabiatı koruma alanları, orman,
sulak alan ve benzeri ekosistemlerin parçalanmasına neden olabileceği hususu
hiç göz önüne alınmamıştır.
Yine, bu alanların çeşitli
amaçlarla yapılaşmaya açılması ve yapılaşma sonrasında çevreye salacağı katı,
sıvı ve gaz atıklarının ekosistemlere yapacağı olumsuz etkiler de hesap
edilmemiştir. Bu alanların yapılaşmaya açılması durumunda gerekli altyapı
hizmetlerinin götürülmesi için yeniden orman tahribine yol açıcağının da
bilinmesi gerekiyor. Bu yüzden, 2/B arazilerinin yakınında bulunan ekosistemler
için yaşamsal önem taşıması yanında, sel, çığ, toprak kayması ve erozyon gibi
yıkımlara yol açabileceği de gözden uzak tutulmamalıdır.
Değerli milletvekilleri,
özellikle 1950’lerden sonra siyasal iktidarlarca gerçekleştirilen hukuksal
düzenlemeler sonucu ormanların talana uğradığı bir gerçektir. Siyasi iktidarlar
bu süreçte ormanları istedikleri an paraya dönüştürebilecekleri bir kaynak
olarak görmüşlerdir. AKP Hükûmeti de bu geleneği sürdürmüş ve en nihayetinde
bunu gerçekleştirmiştir. Ormanların içinde ve bitişiğindeki köylerde yaşayan
yaklaşık 8 milyon yurttaşa eğitim ve sağlık hizmetleri götürmek, kalkınmayı
sağlamak yerine, ne yazık ki bugüne kadar ormanlar, üzerinden oy kazanmaya
yönelik seçim yatırımları yapılmıştır. Sonuçta, orman köylülerinin sorunları
çözülmemiş, aksine büyüyerek katlanmış. Üstelik köylünün adı alet edilmiş ama
olan yine ormanlara olmuş. Bu gerçekler herkes tarafından bilinmesine karşın,
neredeyse bütün siyasal iktidarlar, ormanları hep para kaynağı ve bütçe açığını
kapatma aracı olarak görmüşlerdir. Oysa, ormana yalnızca para kaynağı ve bütçe
açığını kapatma gibi bakmak oldukça yanlış bir yaklaşım olsa gerektir.
Değerli milletvekilleri,
bilindiği üzere orman köylerinde yaklaşık 8 milyon yurttaş yaşamaktadır.
Köylerde yaşayan bu yurttaşlar sosyal sınıfın en yoksulu olarak ifade
edebileceğimiz kesimidir. Yasanın mevcut şekliyle, yoksul orman köylüsü ve bu
alanlar, üzerinde tarımsal faaliyet yapan üreticilerle bu alanlar üzerinde lüks
konutlar yapan varlıklı kişiler arasında hiçbir ayrım yapılmamıştır. Satış
bedeli tespitine yönelik bu düzenleme hakkaniyete hiç uygun değildir. Çok
sayıda yurttaş, yakın zamanda kendi arazileri üzerinde, en iyi olasılıkla,
ücretle çalışan birer işçi durumuna geleceklerdir.
Söz konusu yasa adaletsizdir,
çünkü herkesi aynı kefeye koymaktadır. Orman alanına fabrika yapanla, orman
içine villa yapanla, orman kenarına tatil köyü yapanla geçimini sağlayacak
kadar gelirini bu araziden sağlayanlar arasında fark gözetilmemiştir. Mevcut
düzenlemeye göre doğrudan satışlar rayiç değerin yüzde 70’i üzerinden
gerçekleştirilecektir. Peşin ödemelerde yüzde 20, yarısı peşin ödemelerde de
yüzde 10 indirim yapılacaktır. Yani parası olan, rayiç değerin yüzde 45’i kadar
indirim yapılarak ödüllendirilecektir.
Görüşmekte olduğumuz yasa
teklifi söz konusu adaletsizliği gidermiyor, ne yazık ki gittikçe bunu
artırıyor. Olması gereken ise şudur: Orman köylülerine arazilerinin bedelsiz
olarak tahsis edilmesidir. Diğer hak sahiplerine ise, kullanım amaçlarına ve
ekonomik durumlarına göre bir rayiç bedelin tespiti yapılması gerekmektedir.
Ancak böylesi bir yöntem adaletli ve hakkaniyete uygun düşecektir.
Bu duygularla Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Aksoy.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi.
Buyurunuz Sayın Hamzaçebi.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına sizi saygıyla selamlıyorum. Tam 10 milyon vatandaşımızı
ilgilendiren bir kanun teklifini görüşüyoruz. Bu cümleyi yani “10 milyon
vatandaşımızı ilgilendiren bir kanun teklifini görüşüyoruz.” cümlesini yine
Nisan 2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen 6292 sayılı
2/B Kanunu görüşmeleri sırasında da ifade etmiştim.
Değerli milletvekilleri,
bizim Anayasa’mız, devletin kuruluşu, bireyin temel hak ve özgürlükleri gibi
unsurları düzenleyen bir Anayasa olmanın ötesinde, başka konuları da düzenleyen,
belki başka ülke anayasalarında olmayan birtakım düzenlemelere de sahiptir.
Ormanlara verilen önem nedeniyle, ormanların korunması, mevcut orman
alanlarının daraltılmasının önlenmesi ve orman köylüsünün desteklenmesi
amacıyla gerek 1961 Anayasası gerekse bugün yürürlükte olan 1982 Anayasası özel
düzenlemeler yapmıştır. 82 Anayasası’nın 169 ve 170’inci maddeleri doğrudan
doğruya orman köylüsünün desteklenmesi ve ormanların korunmasıyla ilgili
düzenlemeleri içermektedir.
Temel bir kural koymuştur
Anayasa’mız: “31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman
özelliğini kaybetmiş olan yerler orman sınırı dışına çıkarılabilir.” Ana kuralı
böyle koymuştur. Yine bunun dışında bilim ve fen bakımından orman niteliğini
kaybetmiş olan yerlerden, orman köylüsünün iskânı amacıyla kullanılabilecek
olanlar ile yine tarım ve hayvancılık amacıyla kullanılabilecek ve fundalık,
makilik gibi özelliklere, bitki örtüsüne sahip olan alanlar da herhangi bir
tarih sınırlaması öngörülmeksizin orman sınırı dışına çıkarılabilir. Bir orman
alanının orman sınırı dışına çıkarılması işlemleri ise 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2/A ve 2/B
maddelerinde düzenlenmiştir. Bunları Nisan 2012’de 6292 sayılı Kanun
görüşmeleri sırasında etraflıca konuştuk, bunlara tekrar girmeyeceğim. Nisan
2012’de kabul edilen kanun, saymış olduğum orman sınırı dışına çıkarılan arazi
grubundan şehir ve kasaba yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler ile orman
köylülerinin kullandığı yerlerin mülkiyet sorununu çözmek amacıyla
çıkarılmıştır. Ancak kanun 19 Nisan 2012 tarihinde kabul edilmesine ve 26 Nisan
2012 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olmasına rağmen,
bugün itibarıyla aradan dokuz ayı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen kanun
uygulamaya intikal etmemiştir. Yüz binlerce vatandaşımızın başvuruları
alınmıştır ama bu başvurular uyarınca, idare, yapılacak işlemleri vatandaşa
bildirmemiştir. Vatandaş başvurusunu yapmıştır, “Burayı satın almak istiyorum.”
demiştir ama hangi bedelden alacağını vatandaş bilmemektedir. Bugün gelen teklifin
arkasındaki neden, vatandaşın bilmediği bu hususu bir parça daha düzenlemektir.
Kanun 26 Nisan 2012 tarihli
Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi, altı aylık bir başvuru süresi
öngörüldü. Altı aylık süre 26 Ekim 2012 tarihinde sona erdi, bayram tatili
nedeniyle ekim ayı sonunu buldu. Daha sonra üç aylık bir süre uzatımına
gidildi. Üç aylık süre uzatımı bitmeden Bakanlar Kurulu, yetkisini kullanarak
süreyi şubat ayı sonuna kadar uzattı. Şimdi, bunun nedenini herhâlde teklifin
sahipleri veya Hükûmet açıklayacaktır ama gerçek nedeninin ne olduğunu ben
burada ifade etmek istiyorum. Yasanın, nisan ayında kabul edilmiş olan 6292
sayılı 2/B Yasası’nın getirdiği bedele ilişkin hüküm fiiliyata, gerçeklere
uymamıştır, uymadı. Halkın cebinde, 2/B arazisini kullanan vatandaşlarımızın
cebinde çok büyük para var zannettiniz, sonra seçim bölgelerine gittiniz,
baktınız ki vatandaşın cebinde böyle bir para yok, bu kanunu değiştirmek lazım.
Ben, 6292 sayılı 2/B
Kanunu’nun görüşmelerinin yapıldığı nisan ayında, son oturumun gerçekleştiği 18
Nisan 2012 tarihinde bu kürsüde son maddeye ilişkin önerge üzerinde konuşurken
son cümlelerimi şöyle bağlamışım: “İnanıyorum ki önümüzdeki dönemde siz bu
yasada değişiklikler getireceksiniz buraya. İnşallah yanılırım, yanılmayı arzu
ederim ama yanılacağımı sanmıyorum. İnşallah bizim dediğimiz noktaya geç de
olsa gelmiş olursunuz.” Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur.
Değerli milletvekilleri,
düzenlediğiniz kanunun, yani Hükûmetin düzenlediği kanunun daha doğrusu gerçeklere
uymadığı apaçık ortadadır. Bunu, birazcık vatandaşın arasında olan kişiler,
milletvekilleri bilirler; milletvekillerinin de bunu bildiğine eminim. Çünkü,
Hükûmet tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisine geldiğinde hiçbir ayrım
yapmaksızın 2/B arazilerinin satış bedelinin rayiç bedelin yüzde 70’i olmasını
öngörüyordu. Oysa, Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, daha farklı bir şey
önerdik. Gerçeklere uygun, ülkenin, vatandaşın ihtiyaçlarına uygun, adalet
duygusuna hitap eden, adalet duygusunu zedelemeyen bir model önerdik, dedik ki:
“Kural, rayiç bedel yani piyasadaki alım satım bedeli değil, o taşınmazın
belediyece belirlenen emlak vergi değeri satış bedeli olsun.” Kuralı böyle
koyduk.
İki, Anayasa’mız mademki
orman köylülerini desteklemeyi önceliyor, ana kural budur, orman köylüsünü
destekleyelim. Dolayısıyla, yüzlerce yıldır bu araziyi kullanan tam 7 milyon
orman köylüsünün bu haklarını kendilerine verelim. Bu köylü vatandaşımızın 2
milyon 100 bini orman içi köylerde yaşıyor, 4 milyon 900 bini de orman bitişiği
köylerde yaşıyor. O nedenle, onlara bunun mülkiyetini bedelsiz devredelim.
Bunlar tarım arazileri, hayvancılık yapılan araziler. Yüzlerce yıldır, bu
vatandaşlarımız, orman köylüleri bunları kullanıyor, kendi mülkiyetlerinde gibi
sayıyor. Bunlara “Gelin, rayiç bedelin yüzde 70’i üzerinden burayı satın alın.”
demek “Burayı almayın.” demektir veya “Sizin adınıza birileri getirsin para
yatırsın, bu araziyi alsın.” demektir, bu araziyi başkalarına satmak demektir.
Hükûmetin tasarısında bu da yoktu.
Yine, orman köylüsü değil ama
bu arazilerde tarım, hayvancılık faaliyetinde bulunan vatandaşlarımız var.
Gelin, bunlara da emlak vergi değeri üzerinden satalım, tarımı ve hayvancılığı
teşvik etme iddiasında olan bir Hükûmet var, gelin, emlak vergi değeri üzerinden
satalım.
Yine, devam ediyorum: Bir de
Beykoz’da, Sultanbeyli’de, Ümraniye’de, Sultangazi’de, Sancaktepe’de
milyonlarla ifade edebileceğimiz vatandaşımız bir bina yapmış, otuz yıldır,
kırk yıldır, elli yıldır bu binayı kullanıyor, ihtiyaç nedeniyle orada, bir
başka mülkü de yok. Ama öte taraftan, 3 dönüm, 5 dönüm, 10 dönüm, 100 dönüm 2/B
arazisi olanlar var veya bu araziler üzerinde beş yıldızlı oteli olanlar var,
alışveriş merkezi olanlar var, fabrikası olanlar var. Bunlara neden rayiç
bedelin yüzde 70’i veya 50’sinden satış yapalım? Bunlara da rayiç bedel
diyelim. Piyasa fiyatı neyse o. Hükûmet dinlemedi, yüzde 70’i üzerinden herkesi
eşitledi. Komisyona geldi, komisyon üyeleri Cumhuriyet Halk Partisinin bu
konudaki eleştirilerine kulak verdiler; dışarıya, vatandaşa kulak verdiler,
“Hiç değilse, bu rayiç bedelin yüzde 70’i oranındaki bedeli rayiç bedelin yüzde
50’sine indirelim.” dediler. Komisyon doğru bir adım attı, ehvenişer. Genel
Kurula geldi, birden görünmeyen bir el buraya müdahale etti, o yüzde 50’lik
oran yüzde 70’e çıktı.
Değerli milletvekilleri,
Hükûmete sormak isterim: Niye yüzde 70’i, niye yüzde 50’si? Niye yüzde 60’ı
demiyorsunuz, yüzde 40’ı demiyorsunuz, yüzde 30’u demiyorsunuz? Niye rayiç
bedelin kendisini almıyorsunuz? “Rayiç bedel alırsak yüksek olur, rayiç bedel
yanlıştır.” diyorsunuz. Peki, bir şeyin kendisi yanlış ise onun hangi yüzdesini
alırsanız alın, varacağınız nokta yanlış değil midir? Aynı yanlışlığı yaşıyoruz
şimdi. Hükûmet, dokuz ay sonra geldi, kendisi bir tasarı getirmedi, milletvekilleri
teklif verdiler, diyorlar ki şimdi bu teklifte: “400 metrekareye kadar olan
kısım için rayiç bedelin yüzde 50’si.” Bakın, bu da uymayacak. Bir kere, orman
köylüsünü dışladınız. Orman köylüsü yok burada. Orman köylüsü için 400
metrekare vesaire, bunlar bir ölçü değil, orman köylüsüne sınır getiremezsiniz.
Orman köylüsüne diyorsunuz ki: 400 metrekarelik kısmı için rayiç bedelin yüzde
50’si, kalanı için yüzde 70’i. Bu hakkaniyete uygun mu değerli milletvekilleri?
Gelelim, yüzde 50’lik orana,
400 metrekareye kadar yüzde 50 olarak şimdi teklif bunu belirliyor. İstanbul’da
Beykoz’dan örnek vereceğim size. Beykoz, çok iyi bir laboratuvardır, 2/B
konusunda yapılacak bütün düzenlemelerin test edileceği yerlerin başında Beykoz
gelir. Sultanbeyli de vardır, Ümraniye de vardır, hepsi olabilir ama Beykoz’da
bunların hepsini bir arada görebiliriz.
Şimdi, Beykoz’daki arazi ve
gelir durumuna ilişkin size bazı bilgileri vermek istiyorum. Beykoz Muhtarlar
Derneğinin yapmış olduğu bir çalışma elimde, Beykoz Belediyesinin web sayfasına
da baktım, Beykoz Belediyesi de Beykoz Muhtarlar Derneğinin yaptığı çalışmayı
kullanıyor veya her iki çalışma da aynı verileri kullanmış, hangisi hangisini
kullanmıştır konusunda bir yanlış bilgi vermeyeyim.
Beykoz Belediyesinin sayfasına
göre, Beykoz’da 2/B parseli sayısı 18.506’dır, bunun bin metrekareye kadar olan
kısmı 12.241’dir. Yani Beykoz’daki 2/B parsellerinin üçte 2’si, yaklaşık yüzde
66’sı bin metrekarenin altındadır. Bunu 2 bin metrekareye çıkarırsak, 2 bin
metrekareye kadar olan parsel sayısı kaçtır dersek, toplam 15.806’dır. Yani
toplam parselin yüzde 85’i 2 bin metrekarenin altındadır, 3 bin metrekare ve
üzerindeki parsel sayısı ise 1.543’tür, 2 bin ila 3 bin metrekare arasındaki
parsel sayısı ise 1.169’dur. Bu işin bir yönü, gelelim diğer yönüne.
Beykoz’daki vatandaşımızın
gelir durumu nedir? Yani bu kanunla bu arazileri vatandaşımız satın alabilecek
mi, alamayacak mı? Beykoz Belediyesinin rakamlarından benim anladığım,
Beykozlu, 2/B arazisinde yeri olan vatandaşımızın bu araziyi alma imkânı yok,
önemli bir kısmının alma imkânı yok. Rakamlar şöyle: Beykoz’da bin liraya kadar
geliri olan vatandaşımızın sayısı -2/B arazilerinde toplam vatandaşımızı
söylüyorum- yüzde 46,2’dir. Beykozluların yüzde 46,2’sinin geliri bin liranın
altındadır. 1.500 liraya kadar geliri olanlar dersek -0 ila 1.500 lira
arasındaki gelir- toplam yüzde 76 oluyor yani Beykozluların toplam yüzde
76’sının geliri aylık 1.500 liranın altındadır.
2/B arazileriyle ilgili bir
bilgi veriyor yine Beykoz Belediyesi, 2/B arazisindeki durum şöyledir diyor,
aşağı yukarı benim verdiğim rakam evet, aynı şeyi söylüyor: “2/B’yi satın
alacakların gelir düzeyinin yüzde 76’sının geliri 1.500 liranın altındadır. “
Değerli milletvekilleri,
aylık geliri 1.500 liranın altında olan bir kişi “rayiç bedelin yüzde 50’si”
bile deseniz bu araziyi satın alabilir mi? Alamaz. Vatandaşın arasında
dolaşmıyorsunuz. Biz, “2/B barış teklifi” olarak bunu açıkladığımız zaman -“2/B
barış teklifi” dedik çünkü vatandaşla devlet barışsın, bu kavga sona ersin,
vatandaş tapusunu alsın, önüne baksın- dedik ki: “Emlak vergi değeri üzerinden
veriyoruz, orman köylüsüne bedelsiz veriyoruz.” Sayın Başbakan, Beykoz’da,
oralarda dolaştı, dedi ki: “Kimin malını kime veriyorsunuz?”
Değerli milletvekilleri, biz,
milletin malını millete vermeyi öneriyoruz. Devlete düşen görev bunun objektif
kurallarını koymaktır. Sizler çok iyi bilirsiniz, İslam’da bir temel kural
vardır: “Lehül mülk”, “Mülk Allah’ındır” yani “Güç ve mülkiyet Allah’ındır.”
Yeryüzünde, bunu bugünkü siyasete, siyasi terminolojiye uyarlarsak “Mülk
milletindir.” Devlete düşen görev bunun kurallarını koymaktır. “Mülk
devletindir, sen işgalcisin, onun için ver rayiç bedelin yüzde 50’sini.” demek
insafsızlık etmektir, bu insafsızlık etmektir. Ama halktan o kadar koptunuz ki
halkın durumunu bilmiyorsunuz. 2011 seçimleri öncesinde biz Beykoz’da,
Sultanbeyli’de, Ümraniye’de, Sultangazi’de, buralarda dolaşırken sizin 2/B
afişleriniz Bağdat Caddesi’nde, Suadiye’de billboardlarda dönüyordu; Etiler’de,
Levent’te billboard’larda dönüyordu. Unutmuştunuz artık 2/B arazisinde kimlerin
yaşadığını. Sizler 2/B arazisinde parası olanların kapattığı arazilerle ilgili
düzenleme yapıyorsunuz herhâlde; bu, budur.
Değerli milletvekilleri,
teklif eksiktir, yanlıştır. Öncekine göre bir miktar bir iyileşme getirmektedir
ancak bu iyileşme derde deva değildir. Birinci önerimiz şudur: Gelin, bizim
teklifimizdeki o ilkelere göre bir düzenleme yapalım. Kural: Emlak vergi
değeri. Yatırım amaçlı almışsa, yazın ikinci ev olarak kullanıyorsa, hafta sonu
evi olarak kullanıyor ise, ticari yatırım amaçlı kullanmışsa piyasa fiyatı
neyse, rayiç bedel neyse vatandaş ondan alsın. Yok, bunu kabul etmiyor iseniz
-her şartta bu teklife bir katkı vermek istiyoruz, her şartta katkı vermek,
iyileştirmek istiyoruz.- gelin, o 400 metrekareyi bin metrekareyi çıkaralım,
biraz daha kapsamı genişletin. Rayiç bedelin yüzde 50’si olarak belirlediğiniz
satış bedeline de bir kural koyalım bin metrekareyi geçmeyen araziler için, “Bu
bedel emlak vergi değerinden fazla olamaz.” diyelim, o vatandaşı, o vatandaşın
önemli bir kısmını rahatlatalım. Gelin, bunu yapalım. İlkini eğer kabul
etmeyecekseniz, ikinci olarak önerdiğimiz budur.
6292 sayılı Yasa nisan ayında
yasalaştığında burada bana sordunuz: “Anayasa Mahkemesine götürecek misiniz?”
dediniz. “Hayır. Bizim dediğimiz gibi olmasa bile biz Hükûmete bir fırsat
vermek istiyoruz. Yeter ki bu sorun çözülsün.” dedik ve götürmedik, Anayasa
Mahkemesine götürmedik, böyle bir düşüncemiz yok. Bu teklifte de asla böyle bir
şey düşünmüyoruz. Amacımız sorun çözmektir; sadece seçmene selam olsun diye
burada konuşmak değildir, muhalefet etmek değildir amaç derde deva olmaktır.
Ama bu tasarı, bu teklif derde deva değildir.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Hamzaçebi.
Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına Giresun Milletvekili Nurettin Canikli. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın Canikli.
AK PARTİ GRUBU ADINA NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum öncelikle.
Görüşülmekte olan ve altında
şahsımın da imzası bulunan teklif üzerinde AK PARTİ Grubunun görüşlerini arz
etmek üzere huzurlarınızdayım.
Değerli arkadaşlar, hepinizin
bildiği gibi çok uzun yıllardan beri neredeyse kördüğüm hâline gelmiş ve yüz
binlerce mülkiyet problemini ortaya çıkaran, kısaca 2/B sorunu olarak bilinen
bu sorunun çözümünü sağlamak amacıyla 19 Nisan 2012 tarihinde 6292 sayılı Kanun
yürürlüğe girdi. Yaklaşık on aya yakın bir zamandır Kanun yürürlükte. Tabii, bu
süre içerisinde, 2 kez müracaatlar uzatıldı, yani 2/B sorununun çözümüne
yönelik olarak çıkan kanuna göre hak sahibi olanlar ya da olması gerekenlerle
ilgili başvuru süresi 2 kez uzatıldı, biraz önce de ifade edildi. Toplam olarak
yaklaşık on aylık bir süreye tekabül ediyor. 26 Şubatta da bu süre bitiyor ve
bu tarihe kadar bütün başvurular yapılmış olacak. Altını çizerek bu noktada
belirtmekte fayda var: Bu sürenin bir daha uzatılması söz konusu değil,
dolayısıyla bu şekilde hak sahibi olan -biraz sonra rakamları sizlerle
paylaşacağım- hak sahibi olanların bu tarihe kadar bu başvurularını yapmaları
gerekiyor.
Yine, hemen, yeri gelmişken
belirtmekte fayda var: Başvuru için başvuru bedellerinin o anda yatırılması
gerekmiyor. Maliye Bakanlığımızın bu konuyla ilgili yayınladığı bir tamim ya da
genelge çerçevesinde daha önceki uygulama değiştirildi, başvuru bedelini
başvuru tarihinde yatırmadan bu hakkı elde etmek için gerekli bu süreci ya da
bu aşamayı geçmiş olacak, başvuru yapmış olacak. Ama son güne kadar, başvuru
tarihinin son günü olan 26 Şubata kadar
da bu başvuru bedelini yatırması gerekiyor, bu şartla. Yani, diyelim, bir ay
önce yaptı ya da yarın yapacak başvuruyu, başvuru bedelini yatırması gerekmiyor,
26 Şubata kadar başvuru bedelini yatırmadan müracaatı geçerli olacak, başvurusu
geçerli olacak ancak 26 Şubata kadar başvuru bedelini yatırması gerekiyor.
Bunun özelliği, inceliği şu: Bu tarihe kadar rayiç bedeller ilan edilmiş olacak
Maliye Bakanlığı tarafından. Dolayısıyla, artık son gün başvuru bedelini
götürdüğü zaman esas itibarıyla arsanın peşinatını ya da tümünü peşin ödemek
istiyorsa tamamının bir parçası olarak ortaya çıkacak yani fiilen başvuru
bedelini yatırmamış olacak. Ayrıca, bazı tarım arazileri için geçerli olabilir,
eğer arazinin toplam fiyatı başvuru bedelinin altında ise bunun üzerinde bir
rakamı da ödememiş olacak; az da olsa, küçük de olsa bir mağduriyet ortaya
çıkmamış olacak. Bunu da burada belirtelim.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
bütün konuşmacı arkadaşlar da ifade etti, çok net olarak da biliyoruz, burada
en temel amaç kanunun mülkiyet probleminin çözülmesi. Yani gerçekten yüz
binlerce mülkiyet problemi var. Arazi başkasının mülkiyetinde ama kullanıcısı,
üzerinde tasarruf sahibi olan kimse başka. Dolayısıyla, bu her şeyden önce hem
hukuki olarak -yüz binlerce, hatta belki milyona yakın mülkiyet problemi- bir
sorun anlamına geliyor ama aynı zamanda ekonomiden bu kadar iktisadi kıymetin
kullanılamaması, değere dönüştürülememesi, ekonomiye katılamaması anlamına
geliyor. Bütün bunların tamamını ortadan kaldıracak ve kökten çözecek bu
düzenleme.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) –
Sayın Canikli, süreleri neden uzattığınızı söylemediniz, cevap bekliyoruz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) –
Şimdi, şöyle, bakın: Tabii, zaman çok fazla değil, çabuk geçiyor, ben hemen o
sorunuza cevap vereyim. Bu sorun otuz, kırk, elli yıldan beri devam eden bir
sorun ve hâlen güncelleme çalışmaları da devam ediyor. Kanun yürürlüğe
girdiğinde -rakamlar yaklaşık olabilir- henüz güncellemeler tamamlanmamıştı.
Yanlış hatırlamıyorsam 174 bin hektar
2/B arazisinin, kadastro ve güncelleme çalışmaları tamamlanmış ve Maliye
Bakanlığına teslim edilmişti. Biliyorsunuz toplam arazi miktarı, şu an için
değil ama en azından kanun yürürlüğe girmeden önce 410 bin hektar olarak
biliniyordu. Bugün, bunun bu kadar olmadığını biliyoruz, anlıyoruz. Yaklaşık 90
bin hektarlık kısmının, aslında 2/B arazisi olma şartlarını taşımadığını bugün
bu tespitlerden sonra görüyoruz ve biliyoruz.
Şimdi, tabii, bu kanun
yürürlüğe girmeden önce biliyorsunuz daha önce başka bir kanunla altyapıyı
hazırlamak amacıyla ilgili kurumlara bir yetki ve görevlendirme verildi. Yani,
2/B arazileri belli, 31/12/1981 tarihi itibarıyla orman vasfını teknik olarak kaybetmiş
araziler blok olarak belli ancak bu bloklar içinde kimin kullanıcı olduğu,
kimin hak sahibi olduğu bilgilerine devlet sahip değil idi.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) –
Önce onu yapsaydınız.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) –
Zaten öyle yapıldı. O kanun yani… Şu anda 6292 sayılı Kanun’dan yaklaşık
-yanlış hatırlamıyorsam- bir yıl önce, bu tespitlerin yapılmasına imkân
sağlamak amacıyla bir kanun çıkartıldı burada ve ilgili kurumlara bu çalışmayı
yapmaları için görev verildi. Arazi var, 2/B arazisi olduğu belli, bloklar
hâlinde ama içinde diyelim ki 5 bin dönümlük bir arazi gözüküyor 2/B arazisi ya
da 10 bin dönüm içinde kimin kullanıcı olduğu, kim hak sahibi olduğu belli
değil. Bu tespit yapılmadan da böyle bir sorunun çözülmesi mümkün değil. İşte,
bu gerçekten hareketle önce bu düzenleme yapıldı ve bir noktaya gelindi. Ama,
buna rağmen kanun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla, yaklaşık toplamı için bugün
320 bin hektarlık bir 2/B arazisi düşünülüyor yani olduğu kabul ediliyor. Şu an
itibarıyla 282 bin hektarlık kısmının güncelleme çalışmaları tamamlandı ve
Maliye Bakanlığına teslim edildi. 5 bin hektarlık bölümünün çalışmaları devam
ediyor. Fakat, bu tespitlerde yer almayan, özellikle Karadeniz Bölgesi başta
olmak üzere, bazı illerden yeni 2/B arazisi tespitleriyle ilgili bilgiler
geliyor ve çalışmalar yapılıyor. Bunların da miktarının yaklaşık olarak 30 bin
hektar olduğu tahmin ediliyor yani bu tahminler ama gerçeğe yakın tahminler
çünkü çalışmalar hızla devam ediyor. Toplam itibarıyla alındığında 320 bin
hektarlık bir araziden bahsediyoruz.
Şimdi, neden uzuyor? Takdir
edersiniz ki hem uzun yılların birikimi hem de bu kadar karmaşık, girift olarak
ortaya çıkmış bir yapının kısa sürede çözülmesi ve hak sahiplerinin
belirlenmesi mümkün değil, kolay değil. Doğaldır yani zaman alması doğaldır. O
nedenle uzatılmasının 2 kez, on ayı geçmemek üzere, toplam on ay bundan
sonrakiler için de öncekiler için de geçerli. Sonuç itibarıyla herkese on aylık
bir uzatma imkânı sağlamış oluyor. Çünkü, bu kanun yürürlüğe… Başvuru süresi
bittikten sonra da yani 26 Şubat tarihinden sonra da yine süreç devam edecek.
Biraz önce ifade etmeye çalıştım, işlemleri güncelleme çalışmaları devam eden 5
bin hektar var ayrıca hiç gündemde olmayan, sonradan ortaya çıkan yaklaşık 30
bin hektarlık Trabzon, Rize, Kahramanmaraş, Giresun, Samsun gibi illerde ortaya
çıkan, yaklaşık 30 bin hektarlık bir 2/B arazisi söz konusu. Başvuru süresinin sonuna
kadar belki bunların çalışmaları tamamlanmış olmayacak ama hiç kimse bir hak
kaybına uğramayacak. Çünkü, bu çalışmalar bu süreden sonra bitmiş olsa bile,
yine bunlar için o müracaat sürelerinin hepsi geçerli olacak ve bunlar o
çerçevede… Genel kanun buna müsait yani bu hususu, bu süreci de göz önünde
bulundurarak dizayn edildiği için kanun, orada bir haksızlık durumu söz konusu
olmayacak ve dolayısıyla bu şekilde yürüyecek.
Gecikmesinin nedeni budur ama
26 Şubat dediğim gibi sondur. Zaten, şu an itibarıyla hem toplam arazilerin
güncellemesi itibarıyla hem güncellenen ve kadastrosu savunulan arazilerin
fiyatlandırılması itibarıyla yani rayiç bedellerinin tespiti itibarıyla yüzde
90’ın üzerine çıkılmıştır. Bu önemli bir orandır ve sistemin bütün olarak
uygulanması için yeteri kadar bir büyüklüğe -yani oran olarak- ulaşılmıştır.
Dolayısıyla, geriye kalan da gerekirse 26 Şubattan sonra, süreç yürümeye devam
eder.
Şimdi, 410 bin hektarın, o
ilk başta toplam 2/B arazisi olarak bilinen 410 bin hektarın 90 bininin bu
şartları taşımadığı, bu tespitler sırasında anlaşıldı. Bunun bir kısmı yol,
işte kullanılması mümkün olmayan, 2/B olarak kullanılması mümkün olmayan arazi
ya da iptal edilmesi gereken yani 2/B olmadığı anlaşılan, 31/12/1981 itibarıyla
orman vasfını kaybetmiş arazi olmadığı ortaya çıkan arazi vesaire. Bunlar da
netleşmiş ve bu şekilde, şu an itibarıyla yüzde 90’nın üzerinde bir rakama
ulaşılmıştır.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu
güncelleme ve kadastro işlemleri tamamlanan ve Maliye Bakanlığına teslim edilen
282 bin hektarlık toplam 2/B arazisi yaklaşık 591 bin adet parsele isabet
etmektedir. Biraz evvel dedik ki o ilk çıkan kanunla ilgili olarak, bunları
kimin kullandığının tespit edilmesi ve -parsellerin kullanımı- hak sahipleri
itibarıyla parsellerin belirlenmesi çerçevesinde yapılan çalışmalar neticesinde
282 bin hektarlık 2/B arazisinin toplam parsel adedinin 591.913 olduğu bugün
ortaya çıkmıştır, anlaşılmıştır. Bunların toplam hak sahipleri sayısı ise yani
kullanıcı sayısı ise 671.980’dir. Bu rakamlar, biraz önce sorulan sorunun da
aslında cevabını içinde barındırmaktadır çünkü gerçekten bu tespitler tek tek
kişi bazında, parsel bazında bugün itibarıyla yapılmıştır. Daha önce yoktu
bunlar, hemen hemen hiçbir tanesi yoktu, iki yıl önce yoktu bunlar, iki buçuk
yıl önce yoktu. Bugün itibarıyla 591 bin adet parselin ayrıcalığı, kişiliği,
kimliği, farklılığı ortaya konulmuş ve 671.980 adet hak sahibi ve kullanıcının
kimliği tespit edilmiş ve kayıt altına alınmıştır, devletin kayıtlarına
girmiştir. Kanun yürürlüğe girdiğinde bu sayı yani kişi sayısı yaklaşık 450 bin
civarında idi. Bu on aylık süre içerisindeki çalışmaların devamı neticesinde bu
sayı bugün itibarıyla 671.980 adede yükselmiştir.
Değerli arkadaşlar, 28 Ocak
itibarıyla 481.748 adet doğrudan satış ve iade başvurusu yapılmıştır. Bu da son
derece önemli bir rakam çünkü sistemin de ne kadar başarılı olduğunu göstermesi
açısından son derece önemlidir. Hak sahiplerinin ya da 2/B arazilerinin önemli
bir bölümüne yeteri başvuru yapılmıştır. Bu rakam 481.748’dir 28 Ocak
itibarıyla. Bunun 447.560’ı satın alma talepli, diğer 34.188 adedi ise iade
taleplidir.
Yine, değerli arkadaşlar, bu
başvurular içerisinde başvuru bedeli ödemeden yapılan başvuruların sayısı da
162.342’dir. Bu rakam da önemli. Bazı arkadaşlarımızın eleştirileri oldu yani
“Siz öyle diyorsunuz ama başvuru bedelleri alınıyor, ödemek zorunda kalıyor
insanlar, özellikle orman köylüleri ve tarım arazilerinin uygulanmasında bazı yerlerde tarım arazisi fiyatlarının
dahi üzerinde bir başvuru bedeli ortaya çıkmasına rağmen bu talep ediliyor
zorunlu olarak.” gibi eleştiriler ifade edildi. Bunun doğru olmadığını ortaya
koyması bakımından bu rakamlar son derece önemlidir.
Yine önemli bir bilgi, bu
başvurular içerisinde tek başvuru adedi 197.800’dür. Toplam 481 bin başvurunun
197 bini tek başvurudur yani tek parseli olan başvuru anlamında; yaklaşık
olarak yüzde 38-40’a tekabül ediyor. Onun yüzde 60’tan fazlası ise 1’den fazla
parsel başvurusuna sahip olanların olduğu anlaşılıyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
esas tartışma konusu, bugün, bu teklifle alakalı olarak parselin 400
metrekarelik kısmına uygulanan fiyatlandırma rejimi değiştiriliyor bu
teklifimizle, yüzde 70’ten yüzde 50’ye indiriliyor. Getirilen değişiklik esas
itibarıyla bu. Arkadaşlarımız eleştiriyorlar: Yani, neden 400 metrekare? Neden
500 metrekare değil ya da 1 dönüm değil de neden 400 metrekare? Şimdi, esas
itibarıyla bu düzenleme tarım arazileri ya da orman köyleri için getirilmiş,
önerilen bir düzenleme değil çünkü onların çok fazla işine yaramaz. Neden?
Çünkü orada parsel büyüklüğü orman köylerinde ve tarım arazilerinde çok daha
fazla. 400 metrekare bu anlamda çok fazla bir katkı sağlamaz, bir miktar sağlar
ama düşünülen anlamda katkı sağlamaz. Peki, neden getiriliyor bu düzenleme, ne
için getiriliyor? Bu düzenleme, esas itibarıyla, rayiç rakamı yüksek, rayiç
bedeli konumu itibarıyla kıymetli bir araziye sahip olan ancak ödeme kabiliyeti
sınırlı olan hak sahiplerinin bu gayrimenkulleri, 2/B arazilerini almalarını
kolaylaştırmak amacıyla getiriliyor. Esas itibarıyla da doğrudur, Beykoz,
Sarıyer, Sultanbeyli gibi -İstanbul başta olmak üzere- kıymetli ve büyük
yerlerde hak sahipliği olanlar ama elindeki 2/B veya hak sahibi olduğu 2/B
arazisi miktarı da belli bir rakamı aşmayanlar için getirilmiştir. “Neden
diğerleri için getirilmiyor?” sorusuna biraz sonra cevap vereceğim ama bunun
neden olduğunu biraz daha ayrıntılı bir şekilde izah etmem gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, şimdi,
bakın, buradaki değerleme ölçüsü nedir? Rayiç bedeldir. Rayiç bedel de nedir?
Piyasadaki değeridir. Yani o gayrimenkulün şu andaki değeri neyse o rakam
üzerinden hesaplanıyor ya da değerlendiriliyor. Kanun diyor ki: “Rayiç bedel
üzerinden yüzde 70’ini…” Aslında peşine irca ettiğiniz zaman yani peşin fiyatı
yüzde 54’e tekabül eder bunun… Devlet diyor ki: “Rayiç bedelden, piyasa fiyatı
üzerinden yüzde 54’ünü ben alırım, yüzde 46’sını sana bırakırım.” Bunun anlamı
nedir? Bakın, bunun anlamı şudur: Burası bir işgaldir. Bu çok önemlidir, altını
çizerek vurgulamak gerekir. Bu bir işgaldir. Evet, işgaldir. Yani, sonuç
itibarıyla işgal nedir? Mülkiyeti kendisine ait olmayan bir gayrimenkulün
işgalidir. Bu haklıdır, haksızdır, nedeni şudur; ona girmiyorum, tartışmıyorum,
gerek de yok zaten ama bir tespiti, bir vakıayı ortaya koymaya çalışıyorum. Bu
bir işgaldir. Kimin, neyin işgalidir? Kamu arazisinin işgalidir. Kamu arazisi
kimindir? Milletindir. Öyle değil mi? Milletindir, hani biraz önce söylendi.
Şimdi, tamamen bedelsiz olarak verildiği zaman arazinin esas sahibi olan milletin
rızasının alınması gerekmez mi yani işgal etmeyenlerin, orada hak sahibi
olanların yani milletin?
ALİ ÖZ (Mersin) –Kayıp
kaçakta niye gözetmiyorsunuz aynı şeyi?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) –
Şimdi, bir denge gözetiliyor. Bakın.
ALİ ÖZ (Mersin) – Bırakın, ne
dengesi ya!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) –
Şu da söylenmiyor: “Sen işgal ettin burayı.” “Neyse, bugün, piyasa fiyatı
üzerinden ben alırım devlet olarak.” denmiyor. Deniyor ki: “Tamam, bir işgal
var ama diğer taraftan da uzun süre kullanım var, vesaire, o günün özel
şartları var. Biz senden yüzde 46’sını… Bu imkânı sana bırakıyoruz.”
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) –
Yakında, köyleri işgal edecek köylü bulamayacaksınız.
ALİ ÖZ (Mersin) – Köyler
boşaldı…
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) –
Yarısı aşağı yukarı, kullanıcılara ya da işgal edenlere veriliyor. İşgal var
mı? Var.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Zaten
mahalle yaptınız.
ALİ ÖZ (Mersin) – Kayıp
kaçakları konuşmuyorsunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) –
Gayrimenkul kimin? Gayrimenkul milletin, devletin, yani sonuç itibarıyla milletin.
Dolayısıyla, siz işgal edenin dışındakileri millet kabul etmiyor musunuz? Öyle
değil mi yani? Elbette, esas onların hakkını kim koruyacak?
Anlayış sadece, tamamen
budur. Tamamen bedelsiz vermek böyle bir sonucu ortaya çıkarır, haksızlığı; bu
nedenle. Tamamen rayiç rakam üzerinden tümüyle aldığınız zaman da başka bir
haksızlığı yani geçmişteki hataların ortaya çıkardığı bir haksızlığı tümüyle
yansıtmak anlamına gelir. Bir denge bulundu, o denge de budur.
Şimdi -zaman çok daraldı-
Beykoz meselesine geleceğim ya da bu gibi yerlere geleceğim.
Şimdi, orada, gerçekten,
biraz önce Sayın Akif Hamzaçebi’nin söylediği rakamlara yakın rakamlar bizde de
var yani Beykoz’a baktığınız zaman -biraz farklı rakamlar ama aşağı yukarı
aynı- yüzde 70 2/B arazisinin ölçümü, büyüklüğü 400 metrekarenin altında, 400
metrekare rakamı öyle çıkıyor zaten ve yüzde 75’i, 2/B arazisine sahip
kişilerin, buradaki insanların yüzde 75’inin gelir seviyesi de 2.500 liranın
altında. Burada bir şey var yalnız. Burada arazi kıymetli, reel rayiç bedeli
belirleniyor ya, burada kıymetli arazi. Yani o, yüzde 50’ye düşürüyoruz, peşin
ödediği zaman yüzde 20 de inirim var, yüzde 40’a geliyor aslında, peşin olarak
verdiği zaman yani yüzde 60’ını ona bırakıyoruz bu teklif yasalaşırsa eğer,
yüzde 40’ını devlet alıyor. O yüzde 60 değerli yalnız, bakın, değerli
arkadaşlar, tarım arazisinden farklı olarak. Tarım arazisi zaten ucuz, rayiç
rakamla belirlendiği için zaten ucuz, belki bir lira, belki 2 lira, belki 50
kuruş. Bakın, varsayımımız şu: Rayiç bedel gerçekten gerçekçi belirlenmesi
şartıyla. Orada bir yanlışlık yok, bir haksızlık yok. Onlara yüzde 46’sını
bırakıyoruz, zaten düşük ama sorun, burada yüksek fakat yüzölçümü düşük ama ev
yapmış, bir ev yapabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) –
O noktada, onun ev alma imkânını kolaylaştırmamız lazım, onu sağlamamız lazım.
Onu sağlayabilmemiz için de bu kolaylığı getirmemiz lazım.
BAŞKAN – Sayın Canikli,
lütfen sözünüzü tamamlayınız.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) –
Bitiriyorum Sayın Başkanım.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) –
Kurduğunuz denklemin öbür tarafı yok Sayın Canikli, öbür tarafı yok bu
denklemin.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) –
Düzenlemenin genelinde bir yanlışlık yoktur, bir denge vardır, adil bir denge
vardır, adil bir paylaşım vardır. Paylaşım kiminle kimin arasındadır? Paylaşım
işgal edenle diğer, esas sahibi olan milletin tamamı arasında bir dengeli
paylaşım vardır. O açıdan hakkaniyete uygundur.
Getirilen düzenleme de bu
insanların gelir seviyelerinin müsait olmaması nedeniyle -makul bir rakam, ki
yüzde 70’ten fazlası 400 metrekarenin
altında olduğu için bu rakam buradan çıkmıştır- biraz daha indirim yaparak
almalarını kolaylaştırmaktır ve bu da sosyal hedefi öne alan, önceleyen bir
adımdır. Teklifimizin özü, esası budur.
Destekleneceğini ümit
ediyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim Sayın
Başkanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Canikli.
Şahsı adına Adıyaman
Milletvekili Mehmet Erdoğan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Erdoğan.
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Bu vesileyle sizleri saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, 6292
sayılı Kanun’da 2/B sorununun çözümünde önemli bir adım atıldı. 6292 sayılı
Kanun’un “Hak sahibi, başvuru ve doğrudan satış” başlıklı 6’ncı maddesinin
(4)’üncü fıkrasında hak sahiplerine doğrudan satılacak olan taşınmazların satış
bedelinin nasıl hesaplanacağı ve bu bedelin rayiç bedelinin yüzde 70’i olduğu
belirtilmişti. Ancak 6292 sayılı Kanun’un 6’ncı maddesinin (4)’üncü fıkrasında
yapılan düzenlemeyle belirlenecek satış bedeli, özellikle meskûn alanlarda ve
kırsal kesimlerde bulunan 2/B taşınmazlarının 400 metrekareye kadar kısmı veya
bir tane ve daha küçük ise bu taşınmazın üzerinde sadece oturabilecek bir evi,
müştemilatı, iş yeri ya da geçimini sağlayacak bir bahçesi olan dar gelirli ve
alım gücü olmayan vatandaşlarımızın ödemede zorlanabilecekleri şeklinde
değerlendirildi.
Değerli milletvekilleri,
vatandaşlarımız her ne kadar bu arazilere bedel ödediyse de elinde mal
sahipliğini ispatlayacak hukuki bir belge yok, tapusuz, kaçak binalarına her an
bir yıkım yapılacağı korkusunu taşımakta. Kafasında insanın en temel
ihtiyaçlarından olan barınma ihtiyacı konusunu çözememiş bir ana babanın
çocuklarının sağlıklı gelişimi, eğitimiyle ilgili konulara zihninde yer açması
çoğunlukla mümkün olmamaktadır. Bu arazilerde yaşayan vatandaşlarımızın tapu
sahibi olması sosyal anlamda bu bölgelerin gelişmesini temin edeceği gibi, çok
ciddi bir sosyal dönüşümü de yaşatacaktır. Tapusuna kavuşan vatandaş inşaatını
yapacak, bina yaptırmasının önü açılacak, hasılı yaşam standardı yükselecektir.
Bu mesele uzun yıllardır
gündemde olan bir sorun. Mülkiyeti hazineye ait olan ancak üzerindeki yapının vatandaşa
ait olduğu bir arazi grubu. Mülkiyetteki bu ikili yapıdan kaynaklanan sorun
vatandaşımızın önünde büyük bir engel olarak durmaktadır. Arazi hazinenin, bina
vatandaşın; bu nedenle bu arazide bir tasarruf yapılamıyor. “Sosyal sorun”
dediğimiz bu sorunun çözümünün bir bedel karşılığı veyahut gelir elde edileceği
şekliyle değil, halkın ihtiyaç duyduğu sosyal bir olayın çözümü şeklinde
düşünülmesi önemlidir. İnsanımızın ekip biçtiği, barındığı, çocuklarına gelecek
olarak gördüğü yaşama alanlarına sahip olma imkânının oluşturulabilmesidir.
İşte bu yapılan çalışmalarla mülkiyet problemini gideriyoruz. Yılların birikimi
olan bu sorun artık çözülmeye başlıyor. Rayiç bedel tespit çalışmaları hâlen
devam ediyor. Bu sorunun büyüklüğünden kaynaklanan bir olay.
Satışlar konusunda hangi
değer esas alınacak? Evet, birçok değerlendirme yapıldı. Her değerlendirmenin
avantajları ve riskleri hesap edildi. Satılacak araziler parsel bazında bile
farklılık göstermekte. Emlak vergisi değeri mi olsun, rayiç değeri mi olsun?
Emlak vergi değeri olursa birileri belki de ciddi bir rant elde edecek. Rant
getirecek araziler ile tarımsal olarak, geçim amaçlı kullanılan arazilere aynı
kıstasların uygulanması adil olmayan sonuçları oluşturacak. Bu
değerlendirmelerde bir orta nokta bulunmaya çalışıldı. Sosyal bir uygulama
olsun, bir rant aktarımı olmasın. Hatta yapılan bu çalışmalarda o kadar hassas
davranıldı ki… Çok önemli bilgiler az evvel grup başkan vekilimiz tarafından da
ifade edildi. Bazı bölgelerde özellikle satışa konu taşınmazların büyüklüğünün
yüzde 70’inden fazlası 400 metrekarenin altında ve bölgedeki hak sahiplerinin
yüzde 75’inden fazlası dar gelirli.
Hak sahipleri ve parsellere
dönük kapsamlı bir çalışma yapıldı. O bölgelerdeki talepler dikkate alındı;
amaç tamamen sosyal bir yaklaşımdır. Alt gelir grubundaki vatandaşların ödeme
kabiliyetini artırmaktır. Bu çalışmalarda en gerçekçi rakam olarak 400
metrekare tespit edildi. Rayiç bedeller komisyonların insafına terk edilmedi.
Bu çalışmalarda değer tespit komisyonları ve maliye uzmanları tarafından her
bir parsel ayrı ayrı ele alınarak o mahallin idareleri, sivil toplum
kuruluşları ve emlakçılar ile iş birliği içinde taşınmazın konumuna ve bölgede,
tapuda daha önceden yapılmış tüm satışlara göre belirlendi. Ayrıca başvuru süresinin
sonuna kadar başvuru bedeli ödenmek üzere başvuru bedeli yatırmaksızın
başvuruları alındı. Bu şekilde yaklaşık 150 bin başvuru alındı. 130 bine yakın
vatandaş için belirlenen satış bedellerinin başvuru bedelinden daha ucuz olduğu
görüldü. 665 bini geçen hak sahibi var. 462 bin hak sahibi başvurdu. Kanundan
sonra, nisan ayından sonra, 170 bin yeni taşınmaz daha geldi. Başvuru bedelleri
satış bedelinden mahsup edilecek. 198 bin kişi tek taşınmazda hak sahibi, 90
bin kişi birden fazla taşınmaza sahip.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; işte bu yapılan değişiklikle, hak sahibi olan, dar gelirli ve
alım gücü olmayan vatandaşlarımıza yardımcı oluyoruz. Taşınmazların en fazla
400 metrekareye kadar olan kısmının veya daha küçük taşınmazların satış bedeli
rayiç bedelin yüzde 50’si, fazlası için ise yüzde 70’i üzerinden hesaplamak.
Ayrıca, bu uygulamayla hak sahiplerinin satın alacakları bir taşınmazla sınırlı
tutulmuştur. Bu çalışma hakkaniyete daha uygun bir düzenlemedir.
Bu değişiklik teklifinin hak
sahiplerine de hayırlı uğurlu olmasını diliyor, sizleri saygıyla sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Erdoğan.
Şahsı adına, Antalya
Milletvekili Osman Kaptan.
Buyurunuz Sayın Kaptan. (CHP
sıralarından alkışlar)
OSMAN KAPTAN (Antalya) –
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinize saygılar sunarım.
Bugünkü yaptığım gündem dışı
konuşmada öneriler kısmını söyleyememiştim. Şimdi önce o önerileri söyleyerek
esas 2/B konusuna geçmek istiyorum.
Efendim, bizim, Antalya için
önerilerimizden birisi şu: Nasıl, GAP, DAP, KOP gibi büyük projeler var, biz de
istiyoruz ki Antalya’ya AP -Antalya Projesi- veya BAP -Batı Akdeniz Projesi-
gibi bir proje olsun. Nedir bu proje? Örneğin, KOP -Konya Ovası Projesi- nasıl
önemli bir proje ise, Antalya’yı da selden, sudan korumak için, Toroslardan
gelen o selleri disipline etmek için bir proje önemlidir. O nedenle böyle bir
projeyi öneriyoruz ve hasarların öncelikle ödenmesini istiyoruz. Antalya’nın
tüm ilçelerindeki nehir, dere ve çay yataklarının ıslahını istiyoruz. Gerekli
olan barajların ve göletlerin yapılmasını, denize dökülen suların seviyeleri
denizden düşük olduğu için dalgakıranların yapılmasını istiyoruz. Dere ve çay
yataklarına ev ve sera yapılmasının önlenmesini istiyoruz. Projeli, modern cam
seraların yapılmasının özendirilmesini ve ucuz krediler verilmesini istiyoruz.
TARSİM’in tüm çiftçileri sigorta yapması sağlanmalıdır. Hal Kanunu, üretici
bölgesindeki belediyelerin, çiftçilerin ve tüccarların hakkını koruyacak
şekilde yeniden düzenlenmelidir diyoruz.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
görüşülmekte olan kanun teklifine geçmek istiyorum.
Sayın arkadaşlarım, bizim, bu
yüce Meclisin işi gücü yok da bu sizin yaptığınız sökükleri dikmekle mi meşgul
olacağız biz? (CHP sıralarından alkışlar)
Yani şöyle: Dokuz ay önce bir
kanun çıkardık, dokuz ay önceki kanunla hiç uygulama da yapılmadı. Şimdi geldik
“Bunu bir 400 metrekareye indirelim.” falan… Arkadaşlarımızın söylediği gibi,
bu 400 metrekare de işi, sorunu çözmeyecek; yarın ileride tekrar, yeniden bir
düzenlemeye gidilecektir diye düşünüyoruz.
Şimdi, arkadaşlar, sayın
milletvekilleri; biz bu 2/B’nin çözümü için on yıldır mücadele ediyoruz; siz de
istiyorsunuz, biz de istiyoruz. 2002 seçimleri sonrası Cumhuriyet Halk Partisi
olarak biz, 2/B’nin arazilerini ekene, biçene, dikene, üstüne ev yapana,
Osmanlıdan beri tapusu olana yani yedi sülalesinden kalana parasız verelim”
dedik. Siz ise, Hükûmet ise, o günkü bakanın ifadesiyle “Çayın taşıyla çayın
kuşunu vuracağız, buraları 25 milyar dolara satacağız.” dendi mi? Dendi. O
dönemin, 2004’ün Orman Bakanı Osman Pepe zamanında Antalya Kepez’de boş bir
tapu şöyle gösterildi arkadaşlar, 2004 seçimlerinde. Bu nedir? Tapu. İsim ve
soy isim yeri nedir? Boş. “Bak, seçimden sonra buraya, senin hakkın olan
durumda, 2/B ile ilgili sorun çözülecek, senin adın da yazılacak.” dendi.
GÖKÇEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya)
– 2009’da siz gösterdiniz onu, 2009’da!
OSMAN KAPTAN (Devamla) –
Efendim?
GÖKÇEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya)
– Siz gösterdiniz onu 2009’da.
OSMAN KAPTAN (Devamla) –
Neyi? Efendim, siz buraya gelin.
BAŞKAN – Sayın Kaptan, lütfen
Genel Kurula konuşun.
OSMAN KAPTAN (Devamla) – Bunu
Osman Pepe gösterdi Kepez’de.
Şimdi, sayın arkadaşlar,
geldik, geliyoruz, efendim, bugünlerden… “Çayın taşıyla çayın kuşunu
vuracağız.” dediniz. Ee? “2/B sorununu çözeceğiz.” dediniz, bugüne kadar
çö-zül-me-di. Ha, “Çözdük.” diyorsanız… Yani biz inşallah çözersiniz diyoruz.
Biz, bir de 2/B sorunu çözülsün” demek için… Vatandaş dedi ki: “Ya, bu iş
uzuyor madem, paralı olsun da nasıl olursa olsun, çözülsün.” Orman köylüsüne
“Yapmayın, etmeyin, perişan olursunuz.” dedik, “Paraları ödeyemezsiniz.” dedik
ama bizi dinlemedi vatandaşlarımız, iktidarı dinledi ve 2/B çıktı. Ama 2/B
çıktı da sayın arkadaşlarım, CHP Anayasa Mahkemesine de gitmedi. E, dokuz ay
önce çıktı bu kanun; şimdi, dokuz aydır hiçbir şey yapılmadı. Niye yapılmadı?
Rayiç bedel yüksekti de onun için yapılmadı. Peki, o zaman rayiç bedel kaçtı?
Yüzde 70. Kaça indirildi Komisyonda? Yüzde 70’den yüzde 50’ye indirildi. Peki,
yüzde 50’ye indirildikten sonra burada ne oldu? Yüzde 70’e tekrar çıkarıldı.
Biz dedik ki: Yazıktır, günahtır, bu olmaz. Antalya’da 2/B konusunda, sayın
arkadaşlar, bizim Yörükler ayağa kalktı. Yani burada ayrım mayrım yapmıyoruz,
hepimiz insanız, hepimiz eşitiz. Yörükler ayağa kalktı. Alanya’nın
Değirmendere’sinden Kemer’in Ulupınar’ına, Beycik’ine, Konyaaltı’nın
Geyikbayırı’ndan velhasıl Kaş’tan Gazipaşa’ya kadar herkes ayaktaydı, “Rayiç
bedel yüksek.” diye bas bas bağırdılar. Ankara’ya heyetlerin biri geldi, biri
gitti ve iktidar milletvekilleri başta olmak üzere anlattılar. Biz de doğru, bu
rayiçler yüksek dedik, arkadaşlarımız da “Yüksek.” dedi ve ondan sonra
Alanya’nın Değirmendere köyünde 80 yaşındaki Ayşe Teyze, efendim, “Osmanlıdan,
1912 yılından kalma, benim tapum var.” diye bizlere mektup yazdı, sizlere de
gelmiştir.
Meclis lokantasında, şimdi,
bugünkü menüye bakın, bugünkü menünün başında, efendim, çorbanın adı “Sultan
Mahmut Çorbası” Vallahi arkadaşlar, bakın, yani Sayın Meclis Başkanının falan
bu konuyla ilgisi yok, onu söyleyeyim. Ben orada sordum, burada bürokratlar
öyle uygun görmüş, öyle yapmışlar. Nedir bu çorba? Mercimek çorbası. Biraz
havuç konmuş içine, olmuş Sultan Mahmut Çorbası. Peki, arkadaşlar, “Osmanlının
ta çorbasına kadar her şeyine değer veriyoruz, önem veriyoruz da biz Osmanlının
tapusuna niye önem vermiyoruz?” diye insanlar bize soruyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlarım,
Toroslardaki Yörükler için, Tahtacılar için, Türkmenler için at, avrat, silah kadar
toprak da önemlidir. Yani burada, insanların bir avuç yerini alırken veyahut
parası yoksa o insanları mağdur etmememiz lazım. “Senin paran yok, sen burayı
alamazsın. Parası olan gelsin, alsın.” demenin çok yanlış olacağı kanısındayız.
Yeni düzenlemede ne deniyor “400 metrekare.” Sayın vekilim, 400 metrekarede,
Allah için, bir kara çadır kurulabilir mi? Kara çadırı kurduğu zaman, tek
başına olmaz o, yanında eşeğini köşeğini takacak, efendim koyununu keçisini koyacak bir de
ahırı lazım ya Torosların başında. E,
öyle olunca bu 400 metre, nerede 400
metre? Yani ben Mahmut Tanal’a sordum, Mahmut Tanal diyor ki: “Bu, böyle çadır
madır yeri değil, bu villa yeridir.” Peki, Mahmut Bey’e sen hukukçusun ben
hukukçu değilim. Arkadaş, 2 bin lira para alınıyor, bin lira para alınıyor, bu
ne parası, kapora mı bu dedim, “Borçlar hukukunda böyle kapora yoktur.” diyor.
Ne parası bu o zaman? Yahu “Benim 2/B’lik yerimi bana verin.” diye insanlar
dilekçe verince, bundan bin lira, 2 bin lira, alınıyor.
Şimdi, Büyükşehir Yasası
çıktı, bu taksitler maksitler hepsi değişti. Durum böyle olunca insanların da
mağdur olmaması gerekiyor.
Arkadaşlar, uzun lafın kısası
biz bu işi çözelim, çözerken de hiç uzatmayalım. Hakikaten köylüler mağdur ve
bu “siz, biz” meselesi de değil. On
yıldır, bakın, ben size söylüyorum, biz “Çözeceğiz” dedik, siz “Çözeceğiz”
dediniz, 2002 seçiminde siz de biz de yani biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak
seçim bildirgemize koyduk, siz de seçim bildirgenize koydunuz “Bu işi çözeceğiz.” diye. 2002’den bugüne on yıl geçti. Şimdi, dokuz ay
önce çıkardığımız bu kanunu uygulayamıyoruz veyahut uygulamadık.
Bizim Antalya’da tamamen
satışa hazır yerler varken satılmadı, 1 metrekare yer satılmadı. Neden? E,
Türkiye’de satılmadı da onun için. Biz korkarız, bu önümüzdeki dönemde de bu
400 metrekare işe yaramazsa bir daha burada kanun çıkarmak için uğraşmayalım
diyoruz. Yapılması gereken bir şey varsa şimdiden yapalım diyoruz.
Hayırlı olmasını diliyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Kaptan.
Soru-cevap bölümüne
geçiyoruz.
Sayın Halaman…
ALİ HALAMAN (Adana) –
Başkanım, teşekkür ederim.
Bu yasa 2012’de çıktı, işte
“dokuz ay” deniliyor arkadaşlarımızca.
Ben biraz özel olacak ama
şamilleşebilir diye soruyorum: Bizim Adana-Kozan, 2/B ve ecrimisil ödeyerek
çiftçilik yapanların sayısının çok olduğu bir yer. Şimdi, bu yasa “Rayiç
bedelin yüzde 70’i üzerinden bu tarlaları, arazileri size satarız.” dedi. Ben
Sayın Bakanımıza şöyle söylüyorum: Bugüne kadar, bu rayiç bedel üzerinden bu
arazileri almak için müracaat eden oldu mu? Olduysa kaç dönüm, olmadıysa kaç
dönüm müracaat etmeyen oldu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Halaman.
Sayın Şandır…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Çok
teşekkür ederim efendim.
Sayın Bakan, yanınızda, Orman
Genel Müdürlüğünden Daire Başkanı mı var efendim? Tamam.
Benim sorum şu: Orman
idaresiyle, devletle yani vatandaş arasındaki orman suçlarına dair dava sayısı
ne kadardır? Önce bunu eğer bir söyleyebilirse arkadaşımız söylesin.
Sonra, şunu soruyorum: Yani
birçok konuda düzenleme yaptınız; vergi borçlarıyla ilgili, prim borçlarıyla
ilgili, birçok defa ama devletle vatandaş arasında kan davasına dönen bu
davalarla ilgili bir hukuki düzenleme -“af” demiyorum, 169’a göre mümkün değil
ama- yaparak devletle vatandaşı kavgalı hâlden kurtarmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Şandır.
Sayın Özgündüz…
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, İstanbul’da,
Eyüp sınırları içinde Göktürk ve Kemerburgaz bölgesi var. Göktürk’ü
bilenleriniz bilir, birçok milletvekili de orada oturuyor. Şu anda yaklaşık
arsaların metrekaresi 5 bin TL civarında satılıyor yani 1.000 metrekare, 1
dönüm yer 5 milyon TL. Sizin getirdiğiniz bu yasayla 400 metrekareden düşük
yerlerde yüzde 50, üstünde yüzde 70… 1 dönümlük bir yer, hesaplıyorum 3 milyon
100 bin TL’ye geliyor, 3 trilyon. Sizin için bu basit bir para olabilir ama
vatandaş için çok ciddi para, alması mümkün değil. Bu şekilde yerlerini terk
etmek zorunda kalan ya da şu anda yıllardır kullandıkları evleri olan vatandaşın
kullandığı yerleri bir başkası alıp da onu çıkardığı zaman bu mağduriyeti nasıl
gidermeyi planlıyorsunuz özellikle Göktürk ve Kemerburgaz bölgesi için?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Özgündüz.
Sayın Işık…
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, şimdiye kadar
2/B kapsamına giren arazi büyüklüğü ne kadardır yani tespitler ne miktardadır?
400 metrekarenin altındaki büyüklüğe sahip alanların ya da parsellerin sayısı
ne kadardır?
İstanbul’da kaç kişi, bu
getirilen düzenlemeyle, rayiç bedelinin yüzde 50’si oranında ödemeyi kabul
edebilecektir? Orman köylüleri için de yüzde 50 oranını kullanmayı düşünüyor
musunuz?
Tapu sicil müdürlükleri ile
orman kadastro müdürlükleri arasındaki anlaşmazlıkların çözümü konusunda bu
süreçte bir hazırlığınız ya da çalışmanız var mıdır? Birçok kişi de bundan
mağdurdur.
Cevaplayabilirseniz teşekkür
ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Işık.
Sayın Yılmaz…
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) –
Sayın Bakan, bu 2/B’de hak sahibi sayısı kaçtır? Şu ana kadar ne kadar müracaat
olmuştur? Müracaat edenlerin kaç tanesi müracaat parası yatırmıştır? Yatırmayan
sayısı nedir? Bu müracaat parası yatıran ile yatırmayan arasındaki ayrımcılık
neden kaynaklanıyor, neye göre bunu belirlediniz?
Bir de rayiç bedellerin ne
kadarı belirlenmiştir hak sahipleri açısından? Bu rayiç bedellerin
açıklanmamasının nedeni nedir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Yılmaz.
Sayın Topal…
RAMİS TOPAL (Amasya) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu yasa
Komisyona geldiğinde de şimdi de eksik ve yanlışlıklarla dolu. Ben inanıyorum
ki bu rayiç bedelinin yüzde 50’sine yine satılamayacak bu arsalar. Bu satılamazsa
tekrar komisyona ve Genel Kurula gelecek mi?
Bir de halk, bu rayiç
bedellerin tespitinde çok yanlışlıklar yapıldığı düşüncesinde. Bu rayiç bedelin
tespitini tekrar bir gözden geçirecek misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Topal.
Sayın Tanal…
MAHMUT TANAL (İstanbul) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, yasayla rayiç
bedele itiraz yolunun kapatılması Anayasa’nın 36’ncı maddesi uyarınca hak arama
özgürlüğüne engel teşkil etmez mi?
İki: 400 metrekare ve
altındaki yerler için bu yasadan kaç kişi yararlanacak ve bu yararlanan kişiler
en fazla şehirde mi, köylerde midir acaba? Eğer en fazla şehirlerde ise hangi
şehir en fazla bu 400 metrekareden yararlanıyor?
Bir başka soru: 400 metrekare
–bu, benim bildiğim kadarıyla- brüt villa arsasının miktarıdır. Köyde oturan
vatandaş için ölçüler böyle değil, dar gelirli olan bir vatandaş için de bu
böyle değil. Yani ilmen ve fennen 400 metrekare ölçüyü neye göre biçtiniz,
kriteri nedir bunun?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Tanal.
Sayın Demiröz…
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ben de Sayın Bakana şunu
sormak istiyorum: Hak sahiplerine doğrudan satılacak olan taşınmazların satış
bedeli 400 metrekareye kadar olan kısım için rayiç bedelinin yüzde 50’siyle
ilgili bir araştırma yapılmış mıdır? Sayın Grup Başkan Vekili Canikli
açıklarken bunun tarım ve orman arazileri için olmadığını ifade etmiştir.
Buradan hareketle 400 metrekareye kadar olan veya onun altında Türkiye’de 2/B
arazisi olarak ne kadar arazimiz vardır? Ayrıca, benim bölgem olan Bursa’da
bununla ilgili bir çalışma yapılmış mıdır? 400 metrekarenin altında kaç kişi
veya ne kadar parsel olduğu konusunda bilgi verirseniz sevinirim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Demiröz.
Sayın Şandır…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, getirdiğiniz
kanun teklifinde satılacak olan taşınmazların satış bedeline 400 metrekare
sınırlaması getiriyorsunuz ama genel gerekçede bu satılacak olan taşınmazların
tanımında 2/B arazilerini kastetmişsiniz. Hâlbuki hazine arazileri de var. Bu
yeni getireceğiniz teklifi hazine arazileri için de uygulayacak mısınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Şandır.
Sayın Çirkin…
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, şimdi görünen
o ki, Türkiye’nin birçok yerinde -benim kendi ilimde de bu manada bu yasayı
kapsayan araziler var- en büyük şikâyetlerden biri, takdir komisyonlarının
ortaya koyduğu rayiç bedel. Şimdi, bu arazilerin işgalcisi durumunda olan
vatandaşlarımızın, orman köylülerimizin bu araziye ettiği emeği, buna verdiği
hizmeti en iyi bilebilecek olan orman müdürlükleridir. Aynı zamanda bu arazinin
değeri noktasında da orman müdürlüklerinin fikrine başvurulması iyi olsa gerek.
Rayiç bedel komisyonlarında Orman Bakanlığından, orman müdürlüğünden bir
temsilci var mıdır? Yoksa, bunu nasıl izah edebiliyorsunuz?
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Çirkin.
Sayın Bulut…
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir)
– Sayın Bakanım, vatandaş boş arazisine, elinde tapusu olduğu hâlde, eski
Osmanlı tapusu diye zeytin ağacı dikmiş ve oradan yıllardan beri ürün almakta.
Şimdi, orası hazine arazisi veya 2/B diye elinden alınıyor. Vatandaş tarlasına
giremiyor, zeytininin altını süremiyor. Zeytin mahsulü dolu ağaç, zeytinini
toplayamıyor. Yan yana iki köy, her ikisinde farklı rayiç bedeller belirlenmiş.
Bu, Ankara’dan mı belirleniyor? Farklı farklı ekipler mi gidip bunu yapıyor? Bu
kadar tezat bir tespit çok şaşırtıcı. Lütfen işinizi ciddiye alın ve devletin
tutarsızlığı vatandaşın önünde tartışılıyor. Yan yana iki köy, iki farklı
fiyat; Aynı yer.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Bulut.
Buyurunuz Sayın Bakan.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok sayıda tabii soru oldu,
arkadaşlarımızdan da bilgiler alarak cevap vermeye gayret edeceğim.
Veremediğimiz cevaplar olursa bilahare yine yazılı olarak arkadaşlarımızdan
alacağımız bilgileri değerli milletvekillerimize ileteceğiz.
Sayın Işık’ın soruları vardı,
burada toplam alanımız 282 bin hektar olarak tespit ediliyor, bunun içinde
arazi olarak baktığımızda 665 bin adet hak sahibi söz konusu ama toplam arazi
alanı 282 bin hektara karşılık geliyor.
Yine, Sayın Şandır’ın
sorularına cevap olarak: 588 bin taşınmaz söz konusu, 665 bin hak sahibi yine,
var. 400 metrekare altı alan olarak baktığımızda ise 115 bin adet taşınmaz
olduğunu görüyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Bakanım, benim sorum o değildi.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) – Sayın Halaman’ın Adana Kozan’la ilgili sorusu vardı, onunla ilgili
arkadaşlarımız bir cevap hazırladıklarında milletvekilimize ileteceğiz.
Yine, Sayın Şandır’ın “Bu
suçlarla ilgili herhangi bir çalışma var mı?” şeklinde bir sorusu oldu. Müsaade
ederseniz, bu konuda ilgili kurumlarımızın herhangi bir çalışması olup
olmadığından benim açıkçası bir bilgim söz konusu değil, onu Adalet
Bakanlığımız ve ilgili kurumlarımızdan bilgi alarak arz edersek daha doğru olur
diye düşünüyorum.
Bu, yine, Göktürk ve
Kemerburgaz’la ilgili Sayın Özgündüz’ün bir sorusu vardı. Tabii, spesifik bir
alana ilişkin bir soru, çok değerli bir arazi olduğu anlaşılıyor. Buralara,
değerli milletvekilleri, 2/B ile tapu verilmesi, mülkiyet belirsizliğinin
giderilmesi aslında servetin değerinde de bir artış getiriyor. Şimdi, burada
bunun getireceği faydayı da dikkate almamız lazım. Buradaki mülkiyete
hissedarların ödemesi anlamında sorunları olabilir mi? Tabii ki olabilir ama
bir taraftan da ciddi bir servet sahibi olduklarını, bu yapılan düzenlemeyle birlikte
servetlerinin değerinde bir artış olacağını, belirsizliğin ortadan kalkacağını
da düşünmemiz, artılarıyla eksileriyle ele almamız gerekir.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Bu
paraya alamaz Sayın Bakan, mümkün değil.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) – Bir şekilde bu mal varlığına sahip olanlar belli bir finansman
imkânına da ulaşabilirler diye düşünüyorum doğrusu. Diğer taraftan, bu kadar
büyük bir servete sahip olduğu için birtakım muafiyetler tanınması, ayrıcalık
getirilmesinin de sosyal açıdan, sosyal adalet açısından değerlendirilmesi de
tabii gerekir, o tarafını da görmemiz lazım.
Sayın Işık, arazi
büyüklüğüyle ilgili sormuştu, daha detaylı soruları vardı aslında.
Arkadaşlarımız yine bakarlarsa memnun olurum; onları Sayın Işık’a daha sonra
iletelim.
Ayrıca, Sayın Yılmaz’ın hak
sahibi sayısı ve müracaat sayısıyla ilgili soruları vardı. Hak sahibi 665 bin,
müracaat sayımız 477 bin. 430 milyon lira civarında da başvuru bedeli söz
konusu. Daha detaylı bilgiyi de, arkadaşlarımız, müsaade ederseniz, daha geniş
bir zamanda hazırlasınlar onu takdim edelim.
Sayın Topal, rayiç bedeller
yanlış olabilir gibi bir yorum yaptılar. Tabii biz, Maliye Bakanlığımıza bu
konuda güveniyoruz. İl bazında komisyonlarımız var, teknik elemanlar çalışıyor,
detaylı bir şekilde bu incelemeler yapılıyor. Bazen, aynı sokağın farklı
yerlerindeki emlaklerin veya varlıkların değerinde bile çok ciddi
farklılaşmalar da söz konusu olabiliyor. Tek tek bunlara bakılıyor ve rayiç
bedeller düzgün bir şekilde tespit edilmeye gayret ediliyor çok yoğun bir
çalışmayla. Henüz, tabii kamuoyuyla rayiç bedeller paylaşılmış değil.
Dolayısıyla, şöyle veya böyle olduğu konusunda bir yorum yapabilecek durumda
değiliz. Bunlar önümüzdeki dönemde, tabii zamanı geldiğinde kamuoyuyla
paylaşılmış olacak.
Yine, Sayın Tanal’ın soruları
vardı “En fazla hangi şehir yararlanıyor bu uygulamalarımızdan?” diye.
İstanbul, Muğla, Antalya gibi şehir
merkezlerimiz ağırlıklı olarak bu düzenlemelerden, özellikle meskûn mahallerde
olanlar daha fazla istifade ediyorlar.
Tabii burada sayıyla değeri
yine belki mukayese etmek lazım. Sayısal anlamda daha fazla yararlanıcı sayısı
var toplama oranla ama değer itibarıyla bakarsanız bu oranın daha düştüğünü
görüyorsunuz. Dolayısıyla toplam kamu gelirleri açısından da çok büyük bir
sorun olmayacağını değerlendiriyoruz.
Yine, 400 metrekareyle ilgili
sorular vardı, özellikle Sayın Tanal’ın sorusu vardı. Geçmişten bugüne aslında
yaptığımız birçok kanunda bir anlamda bu bir genel ölçü hâline gelmiş durumda.
İşte bu Gecekondu Kanunu’ndan, mevzuatından, 2981 sayılı mevzuattan başlayan,
uygulanan bir ölçü. Bir anlamda meskûn mahalde belli bir ölçeği ifade ediyor
ama her ölçü tabii ki tartışmaya açıktır. Yani “Niye 401 olmadı da 400 oldu?”
diye sorabilirsiniz. “399 niye olmadı?” diyebilirsiniz. En sonunda Meclisimizin
takdiridir, belli bir ölçü konulmuştur. Bu ölçüyü makul ölçüde bir alanı ifade
eden ölçü olarak değerlendiriyoruz ve çeşitli kanunlarımızda da, bugüne kadar
uygulamalarımızda da belli bir referans oluşturmuş bir ölçü olarak bunu burada
da kullanıyoruz.
Kaç tane dava açıldığına
ilişkin Sayın Şandır’ın soruları var. 1981-2011 döneminde 207.019 adet suç
tespiti var; 744.774 dekara tekabül ediyor. 2002-2011 döneminde ise 32.243 adet
suç söz konusu ve dekar olarak da 104.473 dekara tekabül ediyor.
Ayrıca, işgal suçları var ve
burada da yine 1997-2011 arası 46.549 suç adedi ve 238.838 dekar alan söz
konusu. 2002-2011 döneminde ise 29.943 adet suç söz konusu, bunun tekabül
ettiği dekar ise 145.944.
Yine hazine arazilerini…
Sayın Şandır, pardon, başka bir vekil arkadaşımız sormuştu “Orman müdürlükleri
niçin komisyona dâhil olmadı?” diye. Komisyonlarımızda yok bildiğim kadarıyla.
Maliye Bakanlığımızın yürüttüğü bir çalışma oldu, bütün, her bölgemizde aynı
usulle hareket edildi.
Sayın Bulut’un bu Osmanlı
tapularıyla ilgili bir sorusu vardı. Tabii, Osmanlı dönemindeki tapular o
dönemin, o çağın şartlarına göre daha esnek tanımlarla, ifadelerle oluşturulmuş
tapular. Cumhuriyet dönemine geldiğimizde daha modern yöntemlerle, kadastro
çalışmalarıyla o tapuların cumhuriyet dönemi tapularına dönüştürülmesi söz
konusu. Bunlar gerçekleştirildikten sonra “Geriye dönüp tekrar tarihteki
tapuları esas alalım.” dediğimizde çok daha büyük bir kargaşaya ve haksızlığa
yol açmamız söz konusu olabilir, ölçütleri ortaya koyup hakkaniyetli bir
şekilde tespit etmemiz mümkün olmaz. Kadastral çalışmalar bittikten sonra,
modern yöntemlerle cumhuriyet döneminde bu çalışmalar tamamlandıktan sonra
dönüp tekrar tarihteki tapulara bakmamızın çok da anlamlı olmayacağını herhâlde
takdir edersiniz.
“Yan yana iki köyün değeri
niye çok farklı?” diye bir soru geldi. Aslında, bazen, yan yana iki binanın
değeri bile çok farklı olabilir. Cephesi, konumu, özellikleri, bütün
özellikleri dikkate alınarak değer tespiti yapılmak durumunda. Yan yana olsa
bile iki köy, farklı özellikler arz ediyor olabilirler, piyasa değerleri de bu
özelliklere göre farklılaşabilir. Oradaki, ildeki komisyonumuzun bütün bu
özellikleri dikkate alarak bir değer tespiti yaptığına inanıyoruz. Dolayısıyla,
bunu bir sorun olarak görmüyoruz.
Evet, orman köylüleriyle
ilgili Sayın Işık’ın bir sorusu olmuştu yine. “400 metrekareden
yararlanacakları mı?” Onlar da arkadaşlarımızın verdiği bilgiye göre aynı
şekilde yararlanacaklar, herkes bir anlamda, bu 400 metrekareden, bu durumda
yararlanmış olacak.
Çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Bakan.
Teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMALARININ DESTEKLENMESİ VE HAZİNE ADINA ORMAN
SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILAN YERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ İLE HAZİNEYE AİT TARIM
ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 19/4/2012 tarihli ve
6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına
Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait
Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinin dördüncü fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(4) Hak sahiplerine
doğrudan satılacak olan taşınmazların satış bedeli; dört yüz metrekareye kadar
olan kısmı için rayiç bedelin yüzde ellisi, fazlası için rayiç bedelin yüzde
yetmişi üzerinden hesaplanır. Birden fazla taşınmazda hak sahibi olunması
hâlinde yüzde elli satış bedeli hesaplaması, hak sahibinin tercih edeceği
sadece bir taşınmaz için uygulanır."
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Mehmet Günal.
Buyurunuz Sayın Günal. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, daha geçen yasama yılı
çıkardığımız bir kanun tasarısının -daha doğrusu o zaman teklifiydi, yine
tasarı olmadığı için- bir düzeltmesiyle karşı karşıyayız. Az önce, Sayın
Seyfettin Yılmaz konuşurken söylüyordu “İlgili bakanlar yok.” diye. Ben de
arkadaşlarımızın o kanun çıkarken yaptığı konuşmaya baktım. Sayın Yılmaz yine
aynı şeyi söylemiş, “İlgili bakan yok, Orman ve Su İşleri Bakanı yok.” diye.
Yani kanunun aslı çıkarken, bu bir maddelik düzeltme ama… Tabii ki, bütün bakanlarımız Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmetinin bakanları ama bu kadar vatandaşı ilgilendiren bir kanun
çıkarken o arkadaşlarımızın da burada olmaları daha şık olurdu diye
düşünüyorum, bir alışkanlık hâline gelmiş.
Değerli arkadaşlar, niye o
güne döndüm? Çünkü, o zaman burada tartışıldı, değerli grup başkan vekillerimiz
bir araya geldiler bir uzlaşmayla çıksın diye. Bugün düzelttiğimiz maddeyi o
zaman önermiştik, ısrarla yeniden… Galiba Sayın Başbakanın da talimatıyla,
belki de bütçedeki açıklar zor kapanır diye düşünerek biraz yüksek bedel
belirleyelim diye yüzde 70 olarak o zaman ısrar etmişti.
Şimdi, burada defalarca
diyoruz ki, biz, yol gösterici, yapıcı bir muhalefet anlayışına sahibiz. Olması
gereken şeyleri eğer dinlersek, acele etmezsek, bu kanunları daha çabuk
çıkarırız, böylece de zamanımızı boşa harcamamış oluruz diye söylüyoruz ama ben
yaptım oldu mantığıyla olunca maalesef böyle yanlışları düzeltmek zorunda
kalıyoruz.
Yukarıda geldi, burada da
konuştuk, daha bir süre önce büyükşehir belediye kanununu çıkardık mı?
Çıkardık. Peki bunun içindeki, Anayasa’daki hükümlere rağmen, orman
köylüleriyle, ormanla ilgili, köylerle ilgili hükümlere rağmen bunları yok
sayarak çıkardık mı? Çıkardık. Peki, şimdi, Sayın Bakanım, siz Tarım Bakanımız
belki biraz daha. -Sayın Yılmaz gitmişler-
belki köy kısmı da olduğu için biraz daha yakından ilgileniyordur. Nasıl
olacak şimdi, orada köyleri yok ettik, hepsi mahalle oldu. Bu tarafta
geliyoruz, orman köylüleriyle ilgili bir şey düzenlemeye çalışıyoruz ama oralar
mahalle oldu, bundan sonra o haklardan yararlanamayacaklar. Yani, burada
yapacağımız düzeltme de artık onların gücünü aşacak, çünkü yeni vergilerle
karşı karşıya, yeni harçlarla karşı karşıya. Bu, yeni yaptığımız
büyükşehirlerle beraber 29 tane büyükşehrin bütün köyleri mahalle oldu. Benim
Gündoğmuş’umdaki, Akseki’mdeki köylerde şimdi, vatandaşın ne geliri olacak da
size bu 2/B'yle ilgili parayı ödeyecek? Şu andaki başvurusunu bile yatırmakta
vatandaş sıkıntı çekiyor değerli arkadaşlar.
Burada, az önce Sayın Kaptan,
ahır yapılacak, affedersiniz, ağıl yapılacak diyordu. Şimdi, onlar için, ruhsat
için harç ödemek zorunda, onlar için ruhsat çıkartmak zorunda, imar
planlamasına dâhil etmek zorunda. Eskiden arsasının bir köşesine, tarlasının
bir köşesine yapıyordu, burada yapıyordu. Dolayısıyla, bunların hepsini bir
bütün olarak düşünmemiz lazım ki her seferinde yeni kanun teklifleri ve
tasarılarıyla düzeltmek zorunda kalmayalım.
Bir kere, bu iş için temelden
yanlış başladığımız için düzelte düzelte bunu yapma şansımız yok. Sayın Bakan
az önce “İki köy arasında fark olabilir.” dedi ama İstanbul’daki Boğaz’a nazır
yapılan villalarla bizim Antalya’nın Kepez’indeki gecekonduları ve Toroslardaki yaylalarda
olan arazileri aynı kefeye nasıl
koyacağız? Yani haydi, yan yana köylerde
olabilir, birisi biraz daha denize yakındır, öbürü uzaktır dersiniz ama
Torosların tepesinde köyler var, yaylalar var, bir de şehrin kent merkezinde
zamanında istila edilmiş, Sayın Bakanın dediği gibi, işgal edilmiş topraklar
var. Bunları aynı düzenlemeye tabi tutarsak adaletsizlik olur. Vatandaşın bütün
kaygısı buradan. Bir de belirsizlik var.
Değerli arkadaşlar, herkes
bakıyor, bu rayiç bedel ne olacak? “Baştan başvurmazsan hakkın yanar.” demişiz,
vatandaş başvuru parasıyla uğraşıyor, “Eğer rayiç bedel beni aşacaksa boşuna
başvuru parasıyla da şimdi uğraşmayayım.” diyor.
Bakın, elimde birçok şey var
arkadaşlar, burada, Sayın Bakanım, ilçelerden gelen, muhtarlardan gelen,
köylerden gelen fakslar, yazılar… Hepsi bizi faks, e-mail yağmuruna tutuyorlar.
Doğal olarak, bu, bir sıkıntı. Bunların hepsi ortalama köylü vatandaşlarımız.
Yani az önce “400 metrekare bizim standardımızdır.” dedi Sayın Bakan ama inşallah, birazdan önergemiz de olacak, bütün
köylerden gelen, muhtarlardan gelen fakslar var Sayın Bakanım, sizlere de
takdim edeceğim. Antalya’nın değişik ilçelerinde, köylerde muhtarlar “Köy yerinde
bu 400 metrekare bizi kurtarmaz.” diyorlar çünkü dediğimiz gibi, ağılı var,
birtakım müştemilatı var, köy yerinde ne yapacak adam 400 metrekareye? Ancak ev
arsası bu, köşesine belki 2 ağaç, bir şeyini bağlayacak bir yer.
Onun için, gelin, bunları
yeniden düşünelim, şu anda yanlış yapmayalım. 400 metrekare olarak söylemişiz
ama bunları kademelendirelim, her ne kadar “Büyükşehirlerde statü olarak köy
kalmadı.” diyorsak da oralarda da yaşayan insanlar var, bu yapılan yanlıştan,
işte köy sınırlarının da tutup mücavir alana, belediye sınırlarına dâhil
edilmesinden dolayı şimdi sorunlar yaşayacağız. Bu vatandaşların sorununu nasıl
çözeceğiz? Aceleye getirmeden bunların hepsine bakalım diye bundan dolayı
söylüyoruz.
Şimdi, Aksu ilçemiz, bizim
Kepez ilçemizdeki gecekonduların ötesinde, Aksu’da birçok tarım arazisi var.
Vatandaş burayı kullanmış. Peki, bunların bedelleri ne olacak? Gidiyor
“Defterdarlıktan, maliyeden birisi geldi baktı, şunu söyledi. Ee, bunun öbür
köyle veya yanımızdaki arsayla alakası yok.” diyor. Bu konularda şeffaf olmak
lazım. Hele hele, belirsizlik uzadıkça vatandaş şunu düşünüyor, diyor ki: “Ya,
bunlar herhâlde seçime kadar bekletecekler, biz seçimde bu partiye oy verirsek
bize o zaman tapuları verecekler.” Yani bir noktadan sonra oraya doğru gelmeye
başlamış ve bize soruyorlar… Bu söylediklerimi ben söylemiyorum değerli
arkadaşlar, Sayın Bakan. Bunu köylülerimiz bize soruyor. “Bu madem belliyse,
rayiç bedeller olduysa her neyse, bize gelin açıklayın, biz de alabileceksek
bakalım, krediden faydalanabileceksek faydalanalım ve bunun için de bizlere,
mağdur durumda olan köylülere ve tarım arazisini kullananlara, çiftçilere bir
kolaylık sağlayın.” diyorlar. Eğer, bunları yapamazsak yine adaletsizliğe yol
açmış olacağız.
Kemer’de de aynı şekilde. Ben
yazın gittiğimde arkadaşlar geldiler, toplandı köylüler, kasabadaki
arkadaşlarımız, dediler ki… Elleriyle de gösterdiler, gittim gezdim. Birisi
hemen denizin kenarında olan bir yer, öbür tarafta, taa yolun üst tarafında,
dağın arasında olan bir yer, maalesef yukarıya biçilen fiyat aşağıdakinden daha
fazla. Neye göre belirlendi? Maalesef belli değil. Yani gittiler, gösterdiler;
kendim, bizatihi nezaret ettim. Dolayısıyla, bu konularda, hem rayiç bedellerin
belirlenmesinde adaletli olmak lazım hem de şeffaf bir şekilde bunların hangi
kriterlere göre belirlendiğini uzman heyet tarafından… Sayın Bakan biliyor,
birtakım arazilerle ilgili değerlendirme olduğu zaman ilçelerde, illerde bir
sürü komisyonlar kurulur. Sadece defterdarlıktan birisi gidip onu belirlemez.
Değer tespit komisyonu kurulduğu zaman, o işlerle ilgilenen özel sektörden veya
gidip de bir tane emlakçıya sorup,
oranın özelliklerini bilmeden “Efendim, burası kaça gider?” “Şu kadara.”
“Yazalım.” Böyle bir mantık olmaz. Adaletli olamayız o zaman. Bu, demin
söylemiş olduğum Antalya’nın Kepez’indeki gecekonduyla yaylada, Toroslardaki,
Gündoğmuş’un, Akseki’nin köylerinin arkasındaki yaylalardakini ve İstanbul’da
Boğaz’a nazır villaları eğer bir araya koyarsak, bunun sadece bu dünyada değil
ahirette de hesabını veremeyiz. Onun için, gelin burada bir kategorize edelim,
köyüne göre, kasabasına göre, büyüklüğüne göre, kullanılış amacına göre bunları
farklı farklı koyalım ki hem o insanların hak sahibi olmasını, bir vatandaş
olarak bu imkânlardan yararlanmalarını sağlayalım hem de yarın ahirette bunun
hesabından kurtulalım.
Bir de son bir husus daha
var. Bu çerçevede yapılan kentsel dönüşüm projeleri var değerli arkadaşlar. Ben
Sayın Çevre ve Şehircilik Bakanına soru gönderdim ama süresi doldu, dolmak
üzere, hâlâ bir cevap gelmedi. Antalya Kepez’de Kütükçü ve Göçerler
mahallelerinde, Serik’te Töngüçlü, Manavgat’ta Kızılot ve Gündoğdu, Kaş’ta
Bayındır bölgesi olmak üzere 5 tane proje alanı belirlemişler. Adalet ve
Kalkınma Partisinin yöneticilerinin, milletvekillerinin açıklamaları oldu, ama Bakandan
henüz bu projenin iptal edildiğine dair hiçbir cevap gelmedi.
Burada, Sayın Bakanın
Hükûmetin temsilcisi olarak dikkatine sunuyorum. Sayın Bakanım, onları anladım
da Manavgat’ın Kızılot ve Gündoğdu beldelerini de kentsel dönüşümün içine almış
arkadaşlarımız. Şimdi, ben doğma büyüme Manavgatlıyım, çocukluğum oralarda
geçti, o pamuk tarlalarını da bilirim. Bunlar daha yeni belde olmuş, şu anda
kapanan beldelerimiz. Burada bir gecekondu falan, böyle bir kentsel dönüşüm
yapacak yer yok. Ne var? Henüz bakir olan turizm alanları var, turizme
açılabilecek yerler var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Devamla) –
Lütfen, bunu yaparken o ortaya koymuş olduğunuz sosyal amaca da bakalım, sadece
bütçeyi kapatma veya şehir rantları yaratma amacı olarak görmeyelim, bu ihtiyaç
sahibi insanların ihtiyaçlarını gidermeye, mağduriyetlerini gidermeye yönelik
bir düzenleme yapalım diyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Günal.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Vahap Seçer.
Şahsı adına da söz talebi
olduğu için süresini ona göre düzenleyeceğim.
Buyurunuz efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA VAHAP SEÇER
(Mersin) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
396 sıra sayılı Kanun Teklifi
hakkında söz aldım. Orman alanlarını hazineye devredeceğiz ve satışını
yapacağız ama bu alanlar Orman Bakanlığına ait alanlar. Sayın Bakan yok, ilgili
bürokratlar yok.
6292 sayılı Kanun’da, 2/B
alanlarından elde edilecek gelir zaten yüzde 90’ına kadar Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına verilmişti. Yani bu alanlar henüz tespit edilmeden, ölçülmeden,
biçilmeden, hazine adına tescil edilmeden bir anlamda satışı gerçekleşmiş oldu.
6292 sayılı Yasa dokuz ay önce çıktı. Yine, ilgili komisyonda bunlar
değerlendirildi, burada değerlendirmeler yapıldı. Muhalefet, bu şekliyle bu
yasanın yasalaşması durumunda önemli sorunlar çıkacağını söyledi. Benden önce
konuşan hatip arkadaşlarım da geriye dönük uyarılarıyla ilgili bazı örnekler
verdi. Ne İsa’ya ne Musa’ya yarayan bir tasarı. Bakın, bu tasarı 26 Nisan 2012
tarihinde yürürlüğe girdi, 18-19 Nisan 2012 tarihlerinde Türkiye Büyük Millet
Meclisinde görüşmeler yapıldı. Orada, konuşmamı bitirirken şöyle diyorum
sizlere: Değerli arkadaşlarım, görüşmenin sonuna geldik. Bu kanun şahsen benim
içime sinmedi. Dolayısıyla, bu düzenlemeye “Evet” oyu kullanamayacağız. Başta
bütün grupların ortak fikirlerine hitap eden bir düzenleme olmuş olsaydı elbette
ki bizler de bu kanun tasarısına “Evet” diyecektik. Biz, bu meselenin,
özellikle bu tasarı içerisindeki temel sorun olan 2/B meselesinin çözülmesi
taraftarıyız yani bir anlamda muhalefet olarak iktidara destek veriyoruz.
Yalnız bu şekilde değil, bu tasarı böylece buradan geçecek biliyoruz ama bakın,
bunun büyük sıkıntıları olacak. Bu meseleyle ilgili bütün sorunları bu tasarı
çözmeyecek. Tekrar ediyorum, bu satış bedelleriyle bu araziler gerçek hak
sahipleri tarafından alınamayacak. Umut ediyorum, önümüzdeki süreçte biz
yanılırız. Gerçek hak sahipleri, hem 2/B alanlarında hem de üzerinde tarımsal
faaliyet yapılan hazine arazilerinde bu alanları alırlar ama böyle olmayacak,
tekrar söylüyorum.
Demek ki biz gerekli
uyarımızı yapmışız muhalefet olarak. Bunu niye söylüyorum? Bu sorunun gerçekten
toplumsal bir sorun olduğunu bundan dokuz ay önce yaptığımız görüşmelerde de
söyledik. Sizlere şunu sorduk: “Ekonomik anlamda Hükûmetin bu sorunun çözümü
neticesinde elde edeceği parayla ilgili mi bir tasarruf var, yoksa, gerçekten
otuz yıl, kırk yıl, elli yıl, altmış yıl, cumhuriyet tarihi hatta daha öncesi
yüz yıllık bir sorunu iktidar, muhalefet gerçekten hem toplum yararına…” Bu
anlamda da tabii ki bu alanlar hepimizin, tüm milletimizin. Bu alanlar üzerinde
faaliyette bulunan, ev yaptırmış, tarımsal faaliyet ya da hayvancılık yapan ya
da sanayi tesisi kurmuş ya da villa kurmuş, site kurmuş… Neticede, hukuki
olarak bunlar buraları işgal etmişler. Elbette ki bir denge kurmak gerekiyor
ama yasal düzenlemeyi bir kereye mahsus yapalım ve bir daha dönüp ne Meclisin
ne ilgili komisyonların mesaisini almayalım diye uğraşıyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
biliyorsunuz, 6292 sayılı tasarı Komisyondan geldiğinde satış bedeli olarak
rayiç bedelin yüzde 50’si belirlenmişti. Bu, orijinal metinde yüzde 70’ti.
İktidar milletvekili arkadaşlarımız Komisyonda bu önergeye imza attılar, bu
önergeyi desteklediler ve iktidar, muhalefet satış bedelini rayiç bedelin yüzde
50’si olarak belirledik. Ama buraya gelindi, burada ne hikmetse milletvekili arkadaşlarım
Komisyonda verdiği karardan vazgeçtiler. Bakanın baskısıyla tekrar satış
bedeli, rayiç bedelin yüzde 70’i noktasına geldi.
Önemli şikâyetler var. Birçok
milletvekili arkadaşımın seçim bölgesinde 2/B arazileri var. Bu işten muzdarip,
sorun sahibi olan arkadaşlarımız sorunları bir şekilde bize iletiyorlar, faks
yoluyla iletiyorlar, mail atıyorlar ya da ziyaretlerimiz sırasında, karşılıklı
sohbet sırasında iletiyorlar. Bakınız, temel sorun: 410 bin hektar mı 2/B
alanı, yoksa, Sayın Canikli’nin dediği gibi bu rakam 330 bin hektar civarına mı
düştü, yoksa Millî Emlak Genel Müdürümüzün en son tümü üzerindeki soru-yanıt
bölümünde Sayın Bakana uzattığı rakam olan 282 bin hektar mı?
Şimdi, bir kere, bu işe
başlarken yanlış başlamışız. Sona bırakacağımız işi başa almışız, başta
bitireceğimiz işi sona bırakmışız. Yol almışız, satışa açmışız, talepleri
alıyoruz. Alanlar belli değil, tespit edilememiş, gerçek rakamlar tespit
edilememiş. Satış bedelleri belli değil çünkü rayiç bedel konusunda bir sırdır
gidiyor. “Gelin kardeşim, mücavir alan sınırları içerisindeyse arsanız -hak
sahiplerine- yatırın 2 bin lira, dışındaysa bin lira yatırın, müracaatınızı
yapın. Şimdilik hele bir gidin bakalım.” Bir belirsizlik var.
Rayiç bedeller yüksek. Bunda
Sayın Canikli’nin de çekincesi var çünkü kanun teklifini veren kendisi. Bu
düzenlemeyle ilgili kanun teklifi sahibi şu şartı koşuyor: “Evet, ben bir
düzenleme getiriyorum. 400 metrekareye kadar satış bedelini rayiç bedelin yüzde
50’si yapalım. Onun üzerinde yüzde 70 devam etsin ama rayiç bedeli gerçekten
hakkanî olsun. Bunda çekincem var.” diyor. Şimdi, yine bir sıkıntı var yani bir
işe çıkmışız, bir iş yapıyoruz ama bürokratın yaptığından siyasetçi emin değil,
doğru mu yapıyor, yanlış mı yapıyor, hak sahibine satış bedelini tespit ederken
ya da rayiç bedeli tespit ederken hakkani mi davranıyor, fazla mı yazıyor,
eksik mi yazıyor bunu bilmiyoruz. Bu konunun çözülmesi lazım.
Şimdi, mevcut başvurulara
bakıyorsunuz, toplam 577 bin taşınmaz
-Sayın Genel Müdürümüz yine Komisyonda bu bilgiyi verdi- 665 bin hak
sahibi, 481 bin hak sahibi müracaatı. Bunun 34 bini iade ediyor, geri kalan
kısmı da satın almak kaydıyla. Şimdi, demek oluyor ki toplamda hak sahiplerinin
yüzde 70’i, 72’si, 73’ü başvuruda bulunmuş ama bu demek değildir ki bunların
tamamı, bu taşınmazları satın alacak, hak sahiplerinin tamamı bunların satış
bedellerine razı olacak ve bu arazileri alacak çünkü henüz ortada daha bir
fiyat belli değil. Önemli sorunlar yaşanıyor. Bu nedenle de başvurular her ne
kadar, dediğim gibi, yüzde 70’li rakamlara ulaşmışsa da rayiç bedeller
konusunda endişeler devam ediyor.
Şimdi, niçin bu tasarıya
ihtiyaç duyulduğunu Sayın Canikli açıkladı, dedi ki: “Bu düzenleme orman
köylüsünün sorununu çözmez, ona bir katkı sunmaz ya da üzerinde tarımsal
faaliyet yapılan 2/B arazilerinin sorunlarının çözümüne de katkı sunmaz.” Peki,
neye katkı sunar? Bu, İstanbul’daki rantı yüksek, bedeli yüksek, değeri yüksek
alanların sorunlarının çözümüne katkı sunar. Şimdi, burada diyoruz ki: Ya,
adaletli olalım. Biz daha önce de önerge vermiştik, bundan dokuz ay önce bu
yasa Meclisten geçerken de önerge vermiştik. Bunu, bütün sosyal sınıfları aynı
görmeyelim, bunun sosyal boyutu var yani orman köylüsünü ayrı düşünmek lazım;
üzerinde tarımsal faaliyet yapan ya da hayvancılık yapan üreticiyi farklı
görmek lazım; üzerinde herhangi bir işletme kurmuş, atölye kurmuş, sanayi
tesisi kurmuş, küçük, orta boy işletme kurmuş atölyeciyi, sanayiciyi, esnafı
ayrı görmek lazım; üzerine lüks villa kondurmuş, tatil sitesi kurmuş, bundan
milyon dolarlarca rant elde etmiş insanları ayrı görmek lazım. Şimdi, bu
düzenleme hakka, hukuka uygun bir düzenleme olmaktan çıkıyor.
İstanbul’da -Sayın
Canikli’nin ifadesi- Beykoz’da, Ümraniye’de, Sarıyer’de 2/B alanlarının yoğun
olduğu bölgede 400 metrekarenin altındaki parsel sayısı toplam parsel sayısının
yüzde 70’i ya da biraz üzeri, 115 bin adet, Sayın Genel Müdür az önce söyledi.
Peki, bu hak sahiplerinin gelir durumu ne? Aylık 2.000-2.500 lira civarında.
Peki, bu taşınmazların değeri ne? Metrekaresine göre milyon dolar seviyelerine
ulaşan rakamları görebilirsiniz. Boğaz’ın kıyısında, Boğaz’ın manzaralı
bölgelerinde, Boğaz’ın eteklerinde… Bakın, demek ki hâlâ toplam kesinde 410 bin
mi, 330 bin mi, 282 bin mi, kaç bin hektar olduğu belli olmayan 2/B alanlarının
yaklaşık olarak yüzde 2’si, yüzde 3’ü için çözüm buluyoruz.
Peki, asıl bizim sorunumuz
ne? Siyaset kurumunun çözmesi gereken ne? İstanbul’daki zengin vatandaşın
sorununu çözmek değil. Elbette orada orta gelirli, yoksul vatandaşlarımızın
da… Bundan kırk yıl önce, elli yıl önce,
altmış yıl önce adamcağız gitmiş oraya bir dam yapmış oturuyor, onların
sorununu çözelim, başımız üzerine. Ama, diğer tarafta, benim seçim bölgem
Mersin’de, Aydıncık’ta, Bozyazı’da, Erdemli’de 1 bin metrekare, 2 bin
metrekare, 3 bin metrekare adam sera yapmış. Az önce Seyfettin Bey’in söylediği
gibi taşı temizlemiş, taşın suyunu çıkartmış, emeğiyle, çoluğuyla çocuğuyla,
eşiyle, annesiyle babasıyla kendine 3 bin-5 bin metrekare alan açmış, burada
tarımsal üretim yapıyor. Zaten az önceki konuşmasında Sayın Tarım Bakanı da
ifade etti sözlü sorulara cevap verirken, “Ben Türkiye’de tarımın bütün
sorunlarını çözdüğümü iddia etmiyorum, elbette ki cennet değil tarım sektörü.”
ama kendince, tabii ki bütün görüşlere saygı duyarım, “Birçok sorunu” çözdüm.”
diyor ama şunu da itiraf ediyor: “Tarım sektörü sorunlar yaşıyor. Peki, bu
düzenlemeyi getirirken 2/B alanlarında, tarım sektöründe mağduriyet yaşayan bu
insanların sorununu çözmek niye aklınıza gelmiyor da İstanbul’daki seçmenlerin
sorununu çözmek aklınıza geliyor. Elinizi vicdanınıza koyunuz… Önergelerimiz
olacak bu konuyla ilgili, orman köylüsü var, Türkiye’de 7 milyon orman köylüsü
var. Nasıl geçindiğini sizler benden daha iyi biliyorsunuz; Karadeniz
milletvekilleri var, Akdeniz milletvekilleri var, Ege milletvekilleri var.
Bırakın aylık 200 lira, 2.500 lira geliri, bu insanların aylık 2 yüz lira, 250
lira geliri yok arkadaşlar.
7 milyon, orman içinde, orman
kıyısında yaşayan insanlardan bahsediyoruz. Niçin bir sorunu çözerken ayakları
yere basan işler yapmıyoruz da… Dünyanın hangi Parlamentosunda bu kadar yasa
yapılır yahu! Dokuz ay önce yaptığınız yasa bugün tekrar önümüze geliyor? Biz
söylüyoruz, biz duyuyoruz! Dediğim dedik çaldığım düdük, işte geliyor sonuç
buraya dayanıyor. Yine çözmeyecek, yine sorunlar olacak, yine hak sahipleri
gidecek, müracaat edecek, rayiç bedeller belirlenecek, ondan sonra da yine
kıyamet kopacak “Bizi perişan ettiniz, 10 liralık arsamıza, 10 liralık
taşınmazımıza 20 lira bedel biçtiniz, bir yasal düzenleme yapın.” diyecekler.
Tabii, önümüzde seçimler var, siz de bu işten rahatsız olacaksınız. Yerel
seçimler var, Cumhurbaşkanlığı seçimi var, akabinde genel seçimler var, bir
seçim sürecine giriyor Türkiye. E, tabii ki milyonlarca insanın sorunu yarın
önümüze geldiği zaman sizi de rahatsız edecek, bizi de rahatsız edecek, varsın
geriden tekrar bu konuda çalışmalar yapalım, düzenlemeler yapalım.
Elbette, bu yasal düzenleme,
reddettiğimiz bir yasal düzenleme değil ancak az önce bahsettiğim nedenlerden
dolayı eksik bir düzenleme. Ayrıca, hazine arazileri var, sadece 2/B alanları
değil, az önce Sayın Şandır söyledi bunu. Üzerinde yine tarım yapılan, tarımsal
faaliyete konu olan hazine arazileri var. Bu satış koşullarına göre onların da
satış bedeli belirlendi, 927 bin hektar alan. Burada insanlar üretim yapıyor,
çiftçilik yapıyor, hayvancılık yapıyor. Üreticinin durumu kötüyse, tarım
sektörünün durumu kötüyse, bu insanlar, bu bedelleri nasıl ödeyecek merak
ediyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Seçer.
Şahsı adına Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; maalesef, bir şekil şartını yerine getiriyoruz,
yoksa bir müzakere falan yaptığımız yok. Meselenin sahibi yok, ilgilisi yok ne
kadar konuşursak konuşalım. Yani biraz önce Sayın Vahap Seçer, daha önce
konuşan arkadaşlarımız çok önemli şeyler söyledi. Ben inanıyorum ki konuyla
ilgili olan sayın milletvekillerimizin birçoğu da bu söylenenlerin çoğuna
katılıyor. Ama, gelin bir milim düzeltelim şu işi, imkânı yok çünkü bu işin
muhatabı burada değil, sahibi burada değil. Bu sebeple, bir şekil şartını
yerine getiriyoruz. Gecenin bu saatinde maalesef birbirimizi yoruyoruz. Ancak
bilesiniz ki bu kanun çok sayıda vatandaşımızı ilgilendiriyor. Ben inanıyorum
ki bilgisayarı olmayan bile bilgisayarı olan komşusuna gitti, bilgisayar
üzerinden, İnternet üzerinden bugün bizleri izliyorlar çünkü bu konu bugünün
konusu değil.
Sayın Orman Genel Müdürümüz
de biliyor ki özellikle dar gelirli kırsal kesimde, orman içinde ve kenarındaki
vatandaşlarımızın kullandıkları bu arazilerle ilgili, demin Sayın Canikli’nin
çok talihsiz bir beyanı oldu “işgalci” dedi, haksızlık yaptı, öyle değil.
Bunlar bu arazileri tırnaklarıyla imar etmişler, ekonomiye kazandırmışlar,
çoluk çocuklarını -rızkı- geçindiriyorlar.
Değerli milletvekilleri,
millet olmasa ne devlet olur ne vatan olur. Siz bu milleti suçlama hakkına
sahip değilsiniz. Evet “Milletin geri kalanının hakkını savunuyoruz.” falan
diyorsunuz ama yani o dağın başında o toprakları işleyerek geçimini sağlamaya
çalışıp, şehirlere yük olmadan orada yaşamakta ısrar eden insanlara ”işgalci”
derseniz yanlış olur, yanlış olmuştur. Ben, inanıyorum ki Sayın Canikli de bu
maksatla söylemedi ama yanlış oldu, bana göre vatandaşımız bu konuda haksızlığa
uğradı.
Değerli arkadaşlar, gelin,
doğruyu yapalım. Niye 400 metrekareye yüzde 50 rayiç bedelini indiriyoruz? Yani
devlet bu kadar âciz mi ya? Bu kadar muhtaç duruma mı düştünüz? Devletinizin
memurunun maaşını ödeyemiyor musunuz da böyle dar gelirli insanların vereceği
üç kuruş paraya tenezzül mü ediyorsunuz arkadaşlar? Gelin, bunun tamamını yüzde
50’ye indirelim, zaten öyle geldi Hükumetten, nereden kim karıştırsa yüzde 70’e
çıkar. E, şimdi 400 metrekare için yüzde 50’e indiriyorsunuz gerisi gene yüzde
70’te olacak. Kime rüşvet veriyorsunuz?
Değerli arkadaşlar, benim bir
endişem var. Bakın, bu değerli bulduğunuz yerlerdeki 2/B arazilerinin satışa
konu olan arazileri vatandaşın elinden çıktı. Artık rantiyecinin veya
emlakçıların eline geçti. Siz onlara böyle yüzde 20’lik bir indirim yaparak bir
ilave rant mı çıkartıyorsunuz? Bakın, bu suçlama altında kalırsınız, bunu yarın
meydanlarda kullanırız biz. Gelin, bunu genelleyelim. Toros dağlarında veya
tarımda kullanılan arazilerde sınır da koymayın ya. Yani ne yapacaksınız
değerli arkadaşlar, mekân önemli, mekâna bir prim verelim ama üretimde
kullanılan hazine arazilerinin, 2/B arazilerinin sahiplerine daha fazla imkân
tanımak lazım. Ya, onlar yüzde 25’e indirelim. Adam tarımda kullanıyor, adam
üretimde kullanıyor, ödüllendirmek gerekir ama inat ediyorsunuz, alamıyorsunuz
da. Bakın, bir yıla yaklaştı satamadınız, iktidarınız on yıla yaklaştı çözemediniz.
Dolayısıyla, yanlış yapıyorsunuz.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak diyoruz ki özellikle orman içi ve kenarı köylerinden hiçbir bedel
alınmasın özellikle tarımda kullanılan arazilerin kullanımından daha düşük
bedeller alınsın. Mülkiyeti verilsin, tapusu verilsin önemlidir ama benim daha
önemli söylediğim bir şey var. Biraz önce sordum, bölük pörçük rakamlar
söylediler. Ben biliyorum o rakamları yani milyonun üzerinde insan -çok uzun
yıllar devam eden- devletle ihtilaflı, hısım değil hasım olmuş. Gelin, bu
davaları bitirelim; gelin, idareyle vatandaşın arasındaki bu davaları
bitirecek, özellikle bu tapu iptal davalarını bitirecek bir düzenleme yapalım.
Affetmeyelim, af orman sınırlarını sıkıntıya sokar. Ormancı olarak benim orman
affı istemek gibi bir yanlışım olmaz ama burada öyle düzenlemeler yaptık ki
devletle vatandaş arasındaki barışı sağladık. Gelin, bu konuda da sağlayalım
diyorum. Bence bu kanun maalesef yanlış tanzim edilmiştir, eksik tanzim
edilmiştir. Tekrar önünüze gelecektir, haberiniz olsun.
Saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Şandır.
Soru-cevap bölümüne
geçiyoruz.
Sayın Demiröz…
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, birinci turda
soruma yanıt alamadım ama buna yanıt alacağımı düşünerek şunu sormak istiyorum:
Bu 6292 sayılı Yasa çıktıktan sonra araziler, parseller, TOKİ, büyükşehir ve
şehir belediyeleri ile ilçe belediyelerine gönderilmiş, belediyelerin,
TOKİ’lerin buradaki bu arazileri incelemesi sağlanmıştır. Şunun için: Eğer bu
araziler TOKİ ve belediye tarafından beğenildiği takdirde satıştan
çıkarılacaktır. Bu, Türkiye'nin her tarafında mı yapılmıştır? Hangi illerde,
hangi ilçelerde yapılmıştır? Bu konuda bilgi verirseniz sevinirim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Demiröz.
Sayın Akar…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın
Bakan, “Taksitli satışlarda satış bedelinin yüzde 10’u yazılı tebligat
tarihinden itibaren en geç üç ay içinde, kalanı ise belediye ve mücavir alan
sınırları içinde en fazla üç yılda 6 eşit taksitte, belediye ve mücavir alan
sınırları dışında ise en fazla dört yılda 8 eşit taksitte öder.” diyorsunuz.
Çıkarmış olduğunuz Büyükşehir Yasası ile 16.042 köyü mahalle hâline
dönüştürdünüz ve belediye sınırları içine aldınız. Şimdi, bu mahallelerde
oturan vatandaşlar kanun çıktığında dört yılda taksit ödeme şansına sahipken bu
üç yıla düştü, bu yasal bir haktı. Bunu nasıl çözeceksiniz?
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Akar.
Sayın Yılmaz…
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu 400
metrekarelerle ilgili bir durum tespitiniz var mı illere göre, varsa eğer Adana
ilimizde 400 metrekarenin altında ne kadar parsel vardır? Bu müracaat
sürelerini tekrar uzatmayı düşünüyor musunuz? Hâlâ, anladığım kadarıyla 200
binin üzerinde müracaat etmeyen vatandaşımız var, 26 Şubat tahmin ediyorum son,
bunu tekrar uzatmayı düşünüyor musunuz? Bu müracaat tarihine kadar müracaat
etmeyenlerle ilgili ne gibi işlem yapmayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Yılmaz.
Sayın Şandır…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, bu 2/B
arazilerinin değerlendirilmesi, orman içinde ve bitişiğindeki köyler halkının
kalkındırılması için, yararlanması için kullanılabileceği Anayasa’nın 170’inci
maddesine göre amir bir hükümdür. Anayasa’nın bu maddesi değişmeden bu
arazilerin satışından elde edilen gelirin bir başka yerde kullanılması
Anayasa’ya aykırıdır; bunu daha önce birçok defa söyledik. Şimdi hatırlatmamım
sebebi bu yeni yaptığınız düzenlemeyle 8 milyona yaklaşan ve gerçekten,
toplumun en alt düzeyde gelirine sahip orman içi köylüleri için ilave bir
fayda, ilave bir katkı vermeyi düşünüyor musunuz veya düşünür müsünüz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Şandır.
Sayın Işık…
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, 400 metrekarenin
altında bulunan arsaların sadece İstanbul’da sayısı nedir? Son bir yıl
içerisinde büyük bir arsanın hissedarlar başına 400’er metrekare bölünmesiyle
oluşturulmuş yeni kooperatif yerleri var mıdır? Söz konusu arsalar üzerinde
hâlen villa olarak tanımlanatanımlanacak yapılar mevcut mudur? Varsa bunların
sayıları ne kadardır?
Bir de Kütahya ilinde 400
metrekarenin altında bu düzenlemeden yararlanacak kişilerin sayısı ne kadardır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Işık.
Buyurunuz Sayın Bakan.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) – Teşekkür ederim kan.
Şimdi, 3 alanda TOKİ ve
büyükşehir belediyesi, ilçe belediyesi çalışması söz konusu birlikte. Bir
tanesi, İstanbul ili Beykoz ilçesi; diğeri, İstanbul Büyükşehir Belediyesinde
Çekmeköy, Şişli, Pendik, Arnavutköy ve Eyüp ilçelerinde proje alanı olarak ilan
edilen alanlarda çalışma var; bir de TOKİ tarafından İstanbul, Hatay, Bursa,
Muğla, Kocaeli, Sakarya, Samsun ve Antalya’da yine proje alanı ilan edilmiş
bölgeler var. Bu alanlarda da 15.150 adet 2/B taşınmazı bulunmakta, bu alanlar
üzerinde şu ana kadar çalışmalar söz konusu.
“Büyükşehir Yasası ile durum
değişecek mi, ne olacak?” diye bir soru yöneltildi. Tabii, büyükşehir
yasamızın, biliyorsunuz seçimlerle birlikte genel anlamda hükümleri yürürlüğe
girecek, özellikle statülerdeki değişiklikler seçimlerle birlikte gerçekleşmiş
olacak. Dolayısıyla, bu yasayı etkilemeyeceğini düşünüyoruz. Şu anda köy
statüsünde olan alanlar 2/B Yasası çerçevesinde yine köy statüsünden
yararlanacaklar, daha sonra büyükşehir kanunu devreye girmiş olacak.
Dolayısıyla, burada herhangi bir sorun, sıkıntı şu an itibarıyla görmüyoruz.
Sayın Yılmaz, bu illere göre
durumu sordu. Yine, Sayın Işık’ın benzer nitelikte İstanbul için, Adana için
soruları oldu, Kütahya için soruları olmuştu. Türkiye geneli için elimizde
rakam var, şu an itibarıyla 115 bin adet görünüyor, 400 metrekare altındaki
alan 115 bin civarında gözüküyor. Bütün illerle ilgili maalesef şu anda bir
veri veremiyor arkadaşlarımız ama İstanbul için yaklaşık bir veri
verebiliyorlar, o da 36 bin civarında.
ALİ ÖZ (Mersin) – Sayın
Bakan, bakın, AKP önerge veriyor önerge!
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) – 36 bin civarında taşınmaz olduğu görünüyor İstanbul için, yani bu
115 binin 36 bin civarındaki...
ALİ ÖZ (Mersin) –
İstanbul’dan bahsetmiyor, önerge veriyor AKP Grubu!
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) – Ama arkadaşlarımız biraz daha detaylı bir çalışmayla bu sorulara
cevap verebilirlerse memnun oluruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Bakanım, soru o değil, soru o değil efendim.
Bir şey yapılıyor, bakınız,
yani 400 metrekareye getirdiğiniz indirim bir önergeyle binlerce 400
metrekareye…
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) –
400 metrekareye bölünür… Bakın, bunun önergesi gelecek şimdi.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) – Hayır, tam aksine onun kötüye kullanımını engellemeye dönük bir
önerge hazırlanıyor. Özellikle devirlerden, arazinin bölünmesinden
kaynaklanabilecek birtakım sakıncalar olabilecekse veya hukuki birtakım
belirsizlikler olabilir diye düşünüldüğü için bir önergeyle daha belirgin hâle
getiriyoruz ve o tür yanlış birtakım uygulamaların da önüne geçmeye çalışacağız
inşallah. Yani orada daha belirgin hâle getiriyoruz hadiseyi ve yanlış
uygulamaların önüne geçecek bir düzenleme yapıyoruz.
Yine Sayın Şandır’ın
gelirlerle ilgili bir sorusu vardı. 6292 sayılı Kanun’a göre orman köylülerinin
desteklenmesi de bu çerçevede zaten kapsam içinde olan alanlardan bir tanesi
yani buradan elde edilecek gelirler çeşitli şekillerde kullanılacak. Tabii,
orman köylülerimizin yararına da kullanılacak. Fakat burada şunu da tespit
etmemiz lazım: Orman alanları tüm milletin malı, bütün milletin, aslında
devletin ortak malı. Bu çerçevede bütün milletin ihtiyaçları da dikkate
alınarak, gözetilerek bu gelirlerimiz de değerlendirilecek.
“Müracaat süresi uzatılacak
mı?” diye bir soru oldu. Müracaat süresi uzatılmayacak, bunu çok açık bir dille
ifade ediyoruz. Vatandaşlarımız lütfen bu Şubat 26’ya kadar bu süreyi
değerlendirsinler; aksi takdirde, bu yasayla getirilen hak sahipliğini
kaybetmiş duruma düşecekler, zarara uğrayacaklar, hukuki haklarına
kavuşamayacaklar. Dolayısıyla, hep birlikte vatandaşlarımızı bu 26 Şubata kadar
başvurmaya teşvik etmeliyiz. Bundan sonra herhangi bir uzatma olmayacak.
Sayın Şandır’ın sorularına
cevap vermiştik.
Evet, zannediyorum, genel
anlamda sorulara cevap ermiş olduk.
Teşekkür ediyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Benim
soruma cevap vermediniz Sayın Bakan.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) – Sizinki… Bu büyükşehirle ilgili sormuştunuz, ona cevap verdim. Yani
o etkilemeyecek durumu, daha sonra seçimlerle birlikte o söz konusu olacak,
hâlbuki 2/B uygulamamız ondan önce gerçekleşmiş olacak dolayısıyla o durumu
etkilemeyeceğine inanıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri, on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.46
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 00.05
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa HAMARAT (Ordu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 58’inci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
396 sıra sayılı Kanun
Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Alınan karar gereğince, kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için, 30 Ocak 2013 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.