Fatma GÜNGÖR Normal Fatma GÜNGÖR 2 1 2013-04-22T08:10:00Z 2013-04-22T08:10:00Z 81 41583 237025 1975 556 278052 14.00 false 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false TR X-NONE X-NONE 0 nk 0 nk

DÖNEM: 24                            CİLT: 40                    YASAMA YILI: 3

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

51’inci Birleşim

10 Ocak 2013 Perşembe

 

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMA

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in, 10 Ocak Türk İdareciler Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

2.- İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca’nın, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

3.- İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi’nin, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Türk İdareciler Günü’nü ve Aktif Gazeteciler Günü’nü kutladığına ve son haftalarda teröre ilişkin yaşanan gelişmeler konusunda Hükûmeti Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi vermeye davet ettiğine ilişkin açıklaması

2.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, çiçekçilik sektöründe yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması

3.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü ve Türkiye’de tarımsal öğretimin 167’nci yıl dönümünü kutladığına ilişkin açıklaması

4.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, gazeteciliğin dünyanın en güzel, en heyecanlı, en zor ve en onurlu mesleklerinden biri olduğuna ve hâlen cezaevinde tutuklu bulunan gazetecilerin davalarının bir an evvel sonuçlandırılması gerektiğine ilişkin açıklaması

5.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, 2010 Avrupa Kültür Başkenti, 2012 Spor Başkenti olan İstanbul’da birçok yerde heykellerin neden kaldırıldığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

6.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Gazeteci Metin Göktepe’nin görev başındayken gözaltına alınarak polisler tarafından linç edilişinin yıl dönümüne ve tüm basın emekçilerinin 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladığına ilişkin açıklaması

7.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfalı çiftçilerin geriye dönük olarak aldıkları destekleme ödemeleri nedeniyle borçlu hâle getirildiğine ve destekleme sınırlarının düşmesinin nedenini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

8.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan’ın, basın mensuplarına yönelik tehdit, baskı ve yazılarından dolayı tutuklamaların ve benzeri yaptırımların bu iktidar döneminde de devam ettiğine ve görevleri başında yaşamını yitiren basın mensuplarını saygıyla andığına ilişkin açıklaması

9.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü ile Türk İdareciler Günü’nü kutladığına ve Basın İlan Kurumu Yasası’nın değiştirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

10.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, ağır kış şartları nedeniyle Giresun’un köylerinde yaşanan sıkıntılara ilişkin açıklaması

11.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladığına ilişkin açıklaması

12.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, ağır kış şartları nedeniyle Tunceli ve komşu illerde yaşanan sıkıntılara ilişkin açıklaması

13.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, Paris’te 3 Kürt kadınına yönelik suikastı kınadığına ve 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladığına ilişkin açıklaması

14.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladığına ve basın sektörüyle ilgili düzenleme yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

15.- Denizli Milletvekili Mehmet Yüksel’in, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladığına ilişkin açıklaması

16.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, ücretini alamayan gazetecilerin durumlarına yönelik olarak 212 sayılı Yasa’nın tam manasıyla yürürlüğe girmesi için yapılmış bir teklife sahip çıkılması gerektiğine ilişkin açıklaması

17.- Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar’ın, Zonguldak Kozlu’daki maden kazasına ilişkin açıklaması

18.- İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş’ın, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladığına ve Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in Tunceli’yle ilgili ifadelerine ilişkin açıklaması

19.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladığına, tutuklu gazetecilerin bir an önce özgürlüklerine kavuşmasını dilediğine ve hayatlarını kaybeden gazetecileri rahmetle andığına ilişkin açıklaması

20.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, 9 Eylül 2011 tarihinde Van’ın Çatak ilçesinde kaçırılan polis memuru Nadir Özgen’in durumunu öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

21.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş’ın Tunceli’yle ilgili ifadelerine ilişkin açıklaması

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 28 milletvekilinin, Adalet Bakanlığında görev yapan mübaşir ve hizmetlilerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/456)

2.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 23 milletvekilinin, iş kazaları ve işçi ölümlerinin sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/457)

3.- İstanbul Milletvekili Umut Oran ve 22 milletvekilinin, Van depremi sonrasında yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/458)

VII.- ÖNERİLER

1.- CHP Grubunun, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve 23 milletvekilinin, maden ocaklarında meydana gelen kazaların nedenleri, maden emekçilerinin çalışma koşulları ve emeklilik koşullarının onların lehine olacak şekilde yeniden düzenlenmesine yönelik çalışmaların yapılabilmesi amacıyla 17/5/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 10 Ocak 2013 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Libya Hükümeti Arasında Askeri Eğitim İş Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/650) (S. Sayısı: 339)

4.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ile 3 Milletvekilinin; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/717, 2/1030) (S. Sayısı: 370)

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim İşbirliği Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/581) (S. Sayısı: 291)

6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kabinesi Arasında Bitki Koruma ve Bitki Karantina Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/629) (S. Sayısı: 309)

7.- Türkiye Cumhuriyeti ile Lübnan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Ortaklık Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/562) (S. Sayısı: 196)

8.- Türkiye Cumhuriyeti ile Morityus Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/539) (S. Sayısı: 195)

9.- Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Çerçeve Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/699) (S. Sayısı: 363)

10.- Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Mal Ticareti Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/705) (S. Sayısı: 364)

11.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Başta Terörizm ve Örgütlü Suçlar Olmak Üzere Ağır Suçlarla Mücadelede İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/288) (S. Sayısı: 91)

12.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Çevre Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu raporları (1/500) (S. Sayısı: 152)

13.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarımsal İşbirliği Konulu Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/609) (S. Sayısı: 286)

14.- Uluslararası Bitki Koruma Sözleşmesine Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu raporları (1/335) (S. Sayısı: 72)

15.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Zambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/598) (S. Sayısı: 306)

16.- Türkiye Cumhuriyeti ve Slovakya Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/368) (S. Sayısı: 35)

IX.- OYLAMALAR

1.- (S. Sayısı: 291) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim İşbirliği Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

2.- (S. Sayısı: 309) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kabinesi Arasında Bitki Koruma ve Bitki Karantina Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

3.- (S. Sayısı: 196) Türkiye Cumhuriyeti ile Lübnan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Ortaklık Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

4.- (S. Sayısı: 195) Türkiye Cumhuriyeti ile Morityus Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

5.- (S. Sayısı: 363) Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Çerçeve Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı’nın oylaması

6.- (S. Sayısı: 364) Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Mal Ticareti Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

7.- (S. Sayısı: 306) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Zambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İstanbul Milletvekili Müslim Sarı’nın, THY uçuşlarında dağıtılan gazetelere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/12345)

2.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/13354)

3.- Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Trabzon Çal Mağarası yolunun yapımına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/13393)

4.- Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün, Balıkesir Sarımsaklı Plajı için alınan koruma önlemlerine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/13394)

5.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/13395)

6.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, atık yağlardan biodizel üretimine yönelik teşviklere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/13404)

7.- Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan’ın, atık bitkisel yağların biodizel üretiminde kullanılmasının teşvik edilmesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/13407)

8.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, 1995’den bu yana yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarından alınan askerlik hizmeti bedeline ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın cevabı (7/13453)

9.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, Bakanlık kadrolarında istihdam edilen engelli personel sayısına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/13684)

10.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa’nın termal turizm merkezi olmasına yönelik çalışmalara,

Manisa’da taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarına ayrılan ödeneklere,

Manisa’nın marka kültür turizmi kenti olması için yapılan çalışmalara ve Spil Dağı Millî Parkı’nda turizmin geliştirilmesine,

Manisa Arkeoloji Müzesine,

Kula’nın turizm kapasitesinin değerlendirilmesine,

Manisa ve İzmir’de kültür ve turizm gelişim bölgesi olarak belirlenen bazı yörelerde yapılan çalışmalara,

Sard Antik Kenti’ne müze yapılmasına,

Manisa’daki bazı bölgelerin Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ilan edilmemesine,

Manisa’da kültür turizminin canlandırılması amacıyla yapılan çalışmalara,

Sard Antik Kenti’nin Dünya Mirası listesine alınmasına yönelik çalışmalara,

İlişkin soruları ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/13688), (7/13689), (7/13690), (7/13691), (7/13693), (7/13694), (7/13695), (7/13696), (7/13698), (7/13700)

11.- Kastamonu Milletvekili Emin Çınar’ın, yatırım ve istihdamı teşvik için gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/13702)

12.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, ücretlerin vergilendirilmesindeki sorunlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/14023)

13.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, akaryakıttaki KDV oranının düşürülmesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/14027)

14.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, 5084 sayılı Kanun’la getirilen teşviklerin sürelerinin uzatılmasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/14031)


I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak altı oturum yaptı.

Bursa Milletvekili Mustafa Öztürk, Enerji Tasarrufu Haftası’na,

İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt, Boğaz Köprüsü ve otoyolların satışına,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Seyitömer Termik Santralinin satışına ilişkin gündem dışı konuşmasına Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız cevap verdi.

Kütahya Milletvekili Alim Işık, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın şahsına,

Kütahya Milletvekili Hasan Fehmi Kinay, Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın şahsına,

Sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.

Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Malatya ilinin Arguvan ilçesinde Merkez Cumhuriyet İlköğretim Okulundaki yemekhane sorununun çözümü için Meclisin desteğini beklediğine,

Adana Milletvekili Ali Halaman, Hakkâri’de karakol baskını sonucu şehit düşen ve hemşehrisi olan askerin ailesine başsağlığı dilediğine,

Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu, Giresun’dan Trabzon Havalimanı’na yolcu taşımacılığı yapan TÜRSAB ve D2 yetki belgeli bir firmanın araçlarının havaalanının girişinden içeriye alınmaması nedeniyle yolcuların mağdur olduğuna,

İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, UYAP sistemi altyapısının yeterli olmaması nedeniyle icra dairelerinde dosya ödemelerinin bankalar kanalıyla yapılması uygulamasında sorunlar yaşandığına,

İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan, AFAD ve Kandilli Rasathanesinin neden depremlerin büyüklük değerlerini global ölçekte vermediğini öğrenmek istediğine,

İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel, Topkapı Cam İşletmesinde çalışan işçilerin direnişine ve kazanılmış haklarıyla ilgili taleplerinin karşılanması için çağrıda bulunduğuna,

İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz, Afganistan’daki çatışmadan kaçarak ülkemize gelen sığınmacıların durumuna,

İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt, bazı Kamu Hastaneleri Birliği genel sekreterlerinin keyfî uygulamalarına,

Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ne,

Muş Milletvekili Demir Çelik, Enerji Tasarrufu Haftası’na ve yenilenebilir enerji kaynaklarının insanlığın hizmetine sunulması gerektiğine,

Bursa Milletvekili İlhan Demiröz, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın 6 Ocak 2013 tarihinde Bursa projeleriyle ilgili verdiği bilgilere ve son iki yılda hangi projelerle 35.690 hektar arazinin suya kavuştuğu konusunda proje bazında bilgi verilmesini talep ettiğine,

Bursa Milletvekili Mustafa Öztürk, Bursa’da kendisi ile bir polis memuru arasında yaşanan ve basına yansıyan olaya,

Manisa Milletvekili Özgür Özel, kamu-özel hastane ortaklığıyla ilgili kanuni düzenlemenin Sağlık Komisyonunda görüşülmeden Plan ve Bütçe Komisyonuna gönderilmesine,

İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz, Bolu Tüneli’nin kapalı olması nedeniyle binlerce yolcunun Ankara-İstanbul yolunda mahsur kaldığına ve Ulaştırma Bakanının bu konuyla ilgilenmesi gerektiğine,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, 10/10/2012 tarih ve (2/905) esas numarası ile vermiş oldukları Denizli İlinde Kızılcabölük Adıyla İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi’ni geri aldıklarına ilişkin önergeleri okundu, İçişleri Komisyonunda bulunan teklifin geri verildiği açıklandı.

Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 27 milletvekilinin, organize sanayi bölgelerindeki yatırımların ve yatırımcıların sorunlarının (10/453),

Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 26 milletvekilinin, çekirdeksiz kuru üzüm üretiminde, pazarlanmasında, ihracatında ve depolanmasında yaşanan sorunların (10/454),

Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 28 milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı üretimindeki sorunların (10/455),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),

2’nci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının (1/484) (S. Sayısı: 287),

3’üncü sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Libya Hükümeti Arasında Askeri Eğitim İş Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/650) (S. Sayısı: 339),

Görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

4’üncü sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, Yargılama Sürelerinin Uzunluğu ile Mahkeme Kararlarının Geç veya Kısmen İcra Edilmesi ya da İcra Edilmemesi Nedeniyle Tazminat Ödenmesine Dair Kanun Tasarısı ile Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/625) (S. Sayısı: 342) görüşmeleri tamamlanarak yapılan açık oylamadan sonra kabul edildi.

5’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ile 3 Milletvekilinin; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (1/717, 2/1030) (S. Sayısı: 370) görüşmelerine devam edilerek ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlandı.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in şahsına,

Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in CHP Grubuna,

Sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.

Alınan karar gereğince, 10 Ocak 2013 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere 00.02’de birleşime son verildi.

 

 

                                                         Şükran Güldal MUMCU

                                                                 Başkan Vekili

 

                Fatih ŞAHİN                                                                Muhammet Bilal MACİT

                     Ankara                                                                                  İstanbul

                   Kâtip Üye                                                                              Kâtip Üye

 


II.- GELEN KâĞITLAR

                                                                                                                                No: 69

10 Ocak 2013 Perşembe

Teklifler

1.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1115) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.12.2012)

2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1116) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor; İnsan Haklarını İnceleme; Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.12.2012)

3.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Lisanslı Emlak Müşavirliği, Emlak Müşavirliği Şirketleri ve Emlak Komisyonculuğu Hakkında Kanun Teklifi (2/1117) (Adalet; Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Plan ve Bütçe ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.12.2012)

4.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın; Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1118) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.12.2012)

5.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda ve Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanlarının Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Ekli Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1119) (Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.12.2012)

6.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin; Karayolları Trafik Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi (2/1120) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.12.2012)

7.- Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekilleri Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in; Kamu Hizmetlerinin Anadillerde Yerine Getirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/1121) (İçişleri; Plan ve Bütçe; Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Anayasa Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.01.2013)

8.- Bolu Milletvekili Tanju Özcan’ın; Karayolu Taşıma Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1122) (Plan ve Bütçe ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.01.2013)

Tezkereler

1.- Mardin Milletvekili Ahmet Türk’ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1084) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.01.2013)

2.- Aydın Milletvekili Osman Aydın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1085) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.01.2013)

3.- Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1086) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.01.2013)

Rapor

1- Malatya Milletvekili Mahmut Mücahit Fındıklı ve Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun ile 3 Milletvekilinin; Elektrik Piyasası Kanunu ile Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/1059, 1/689) (S. Sayısı: 393) (Dağıtma tarihi: 10.01.2013) (GÜNDEME)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 28 Milletvekilinin, Adalet Bakanlığı’nda görev yapan mübaşir ve hizmetlilerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/456) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.01.2012)

2.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 23 Milletvekilinin, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/457) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.01.2012)

3.- İstanbul Milletvekili Umut Oran ve 22 Milletvekilinin, Van depreminin yarattığı sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/458) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.01.2012)


10 Ocak 2013 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN (Ankara)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51’inci Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Üç dakika süre veriyorum. 

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Türk İdareciler Günü münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’e aittir.

Buyurunuz Sayın Dinçer. (CHP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in, 10 Ocak Türk İdareciler Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

CELAL DİNÇER (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 10 Ocak İdareciler Günü dolayısıyla CHP Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

10 Ocak tarihinin iki anlamı vardır. Birincisi, Çalışan Gazeteciler Günü olarak kabul edilmiş olması, ikincisi de ülkemizde İdareciler Günü olarak kutlanıyor olmasıdır. Her iki meslek grubunu da kutluyor, şükranlarımı sunuyor ve başarılı çalışmalar diliyorum.

Ülkemizin her köşesinde üstün bir gayret, yüksek bir vazife bilinciyle çalışan, toplum önderi olarak büyük başarılara imza atan idarecilerimiz Türkiye’nin gelişmesinde önemli bir paya sahiptir. İdareciler, bulundukları yerlerde devletin temsilcisi olarak son derece onurlu görevler yapmışlardır. Halkımız, il ve ilçelerde mülki idare amirini hep “devlet baba” olarak görmüş, dertlerini ona ileterek çözümünü de orada bulmaya çalışmıştır.

Bugün andığımız her iki kesimin de hedef kitlesi toplumdur. Her iki kesim de toplumun daha iyi yönetilmesi, daha doğru bilgilendirilmesi, daha güzel bir hayata kavuşturulması için çalışan insanlardan oluşmaktadır.

İdarecileri bir idarecinin geçmişe yönelik düşüncelerinden kısa bir kesitle tanımaya çalışalım. Geçmişe baktığımda, hayatının neredeyse otuz beş yılını mülki idarede geçirmiş bir insan olarak, toplumun sağlık, güvenlik ve huzur içinde yaşaması için yurdun her köşesinde, kar düşünce kapanan yollarda, çığda, heyelanda, depremde çare bekleyen vatandaşlarımızla sırt sırta geçen günleri, yılları hatırlıyorum.

Terör dolayısıyla doğumundan ancak yirmi beş gün sonra görebildiğim, ilkokulu üç ayrı ilçede tamamlayan çocuğumu hatırlıyorum. Yıllarca mahrumiyette terörün ailelerimizin yüreklerine ve gözlerine sindirdiği kaygıyı hatırlıyorum. Devletine ve toplumsal değerlerine sadakatle bağlı sade vatandaşın düştüğü her sıkıntıda, yaşadığı her çaresizlikte kapısını çalabildiği “devlet baba”yı hatırlıyorum. Açılan bir köy yolunun, bir okulun, bir sağlık ocağının, düğmesine dokunduğunda odasını aydınlatan elektriğin, çeşmesinde akan suyun yarattığı mutluluğu birlikte paylaştığımız vatandaşları hatırlıyorum.

Peki, ya şimdiki durum nedir? Tarihsel bir derinlikten ve misyondan, bugün gelinen noktaya baktığımızda, ne yazık ki her iki kesime de “Olmasanız da olur.” ya da “Bundan sonra böyle, işinize gelirse.” denilerek tam bir vefasızlıkla karşı karşıya bırakılmışlardır.

Özellikle bu iktidar döneminde, on yıllık dönemde yapılan çeşitli uygulamalarla idarecilerin konumu ve yetkileri büyük ölçüde erozyona uğratılmıştır. Mülki idare amirliği devamlı istismar edilir hâle getirilmiştir. Kömür dağıtan kamyonun şoför mahalline oturtulan, iktidar partisinin bir neferi gibi kömür çuvallarını dağıtmaya memur edilen, elektriği olmayan köye buzdolabı dağıttırılan valiler yaratılmıştır. Harekete geçmek için iktidar partisinin il başkanının gözünün içine bakan mülki idare amirleri yaratılmıştır. Muhalefeti susturmak için kamu gücünü sürekli iktidar lehine kullanan mülki idare amirleri yaratılmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; valilikler havale yapan kurumlar durumuna düşürülmemeli, valiler de bu kavramın saygınlığına gölge düşürmekten kaçınmalıdır.

Burada bir sözüm de Sayın İçişleri Bakanına olacaktır.

Sayın Bakan, bir konuşmanızda “Ülkemize ve milletimize hizmet sunan değerli idarecilerimizin sıkıntılarını gidermeyi bakan olarak bir görev biliyorum.” demiştiniz.

Sayın Bakanım, tüm mülki idare amirleri bu sözünüzde durmanızı ve gerekli düzenlemelerin bir an evvel yapılmasını sizlerden beklemektedir.

Sözlerimi bitirirken, ülkemize onuruyla hizmet eden tüm idarecilerimizi ve toplumu aydınlatmak için gece gündüz emek sarf eden tüm gazetecilerimizi saygıyla ve şükranla anıyorum.

Silivri’de tutsak edilen basın mensuplarının bir an önce özgürlüklerine kavuşmasını diliyorum.

Tekrar yüce heyetinize saygılarımı sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Dinçer.

Gündem dışı ikinci söz, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca’ya aittir.

Buyurunuz Sayın Kaynarca. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

2.- İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca’nın, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündem dışı söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. Tam elli iki yıl önce bugün yani 10 Ocak 1962 yılında  212 sayılı Kanun yürürlüğe girdi. Bu kanun basınımız için önemli dönüm noktalarından biri olmuştur çünkü bu kanunla gazetecilerin özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik bir düzenleme yapılmıştır.

Bugün de, medya mensuplarının çalışma şartlarının iyileştirilmesi, mesleklerini icra ederken karşılaştıkları sorunların giderilmesi gibi konularda, ilgili kurumlarımızda, Basın Kanunu’nda, RTÜK Kanunu’nda, Ceza Kanunu ve ilgili diğer mevzuatlarda düzenlemeler yapılmıştır ve hâlen de bazı çalışmalar sürdürülmektedir. Basın çalışanlarının özgür bir ortamda görev yapabilmeleri önemlidir. O nedenle, önümüzdeki süreçte de eksikleri giderebilme kararlılığımız da devam edecektir. Nitekim, bugün Genel Kurulumuzda gazetecilerin yıpranma hakkı için ilgili kanunun görüşülmesi öngörülmektedir. Sabahki basın toplantısında AK PARTİ Genel Başkan Yardımcımız, Medya Tanıtım Birim Başkanımız Sayın Hüseyin Çelik de basın mensuplarına bugünkü Genel Kurulda görüşülen tasarıya madde ihdası yapılarak gazetecilerin yıpranma hakkının gündeme gelebileceğini açıklamıştır. Bu düzenlemenin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde yapılacak olması da anlamlıdır.

Basınımız, bugün, yazılı ve görsel boyutunun yanı sıra sanal ortamda da iletişim teknolojilerindeki yenilikler doğrultusunda gelişme içerisindedir. Dolayısıyla, ülkemizin bugün geldiği ileri noktada basın çalışanlarının fedakârca gayretlerinin de payı bulunmaktadır. Bu nedenle de, gazeteciliğin yıpratıcı ve zor şartlarına rağmen, mesleki sorumluluklarını en iyi şekilde yapmaya gayret eden basın mensuplarının daha iyi imkânlara kavuşturulması ayrı bir önem taşımaktadır. Çünkü bu yönde atılan adımlar sadece basınımızın değil, aynı zamanda demokrasimizin de güçlenmesi anlamını taşımaktadır.

Basının, haber verme ve denetleme başta olmak üzere, görev ve sorumluluklarını en iyi şekilde yerine getirebilmesi, tarafsızlığı demokrasimizin temel unsurlarından biridir, o yüzden de çok önemlidir.

Değerli milletvekilleri, bu arada dikkat çekmek istediğim diğer bir konu başlığı ise şu: Gazetecilerin bu görevi yaparken hukukun evrensel standartlarından sapmaması önemlidir. Yani ne olursa olsun toplum yararını gözetmelidir. Özellikle de kişi haklarına ve de özel hayata saygıyı önemsemelidir. Toplumun doğru haber alma ve bilgi edinme ilkesindense asla ödün vermemesi önemlidir. Uzun süre basın mensubu kimliğini onurla taşımış  biri olarak, gazetecilerimizin bu sorumluluk bilinciyle ve de ülkemiz gelişimi için katkılarını sürdüreceği inancını taşıdığımı özellikle burada belirtmek isterim.

Değerli milletvekilleri, bu duygu ve düşüncelerle, basın çalışanlarının haklarını düzenleyen yasanın yürürlüğe girmesinin yıl dönümü olan 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyorum. Tüm medya mensuplarımıza başarılar diliyorum. Görevleri başında hayatlarını kaybeden basın çalışanlarını da rahmetle anıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kaynarca.

Gündem dışı 3’üncü söz 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’ye aittir. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Ekşi.

3.- İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi’nin, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer arkadaşlar; Türkiye’de gazetecilerin zaman zaman bayramından söz edilir, bugün onlardan biri, Çalışan Gazeteciler Bayramı ve ben o nedenle huzurunuzdayım.

Açık söylemek gerekirse, gazeteci bayramları bizde sadece ilan edildikleri gün bayram olarak yaşanır, daha birinci yıl dönümünde, çoğu, matem günüymüş gibi anılır. Nitekim, yüzlerce gazeteci şu anda hapisteki arkadaşlarına destek vermek için Silivri toplama kampını doldurmuş durumdalar. Buradan, iletişim yani ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü kahramanı olan tüm o gazetecileri ve onlara destek verenleri saygıyla selamlıyorum. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı günü durumumuz budur. Ülkemize bugün dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi şöhretini kazandıran da işte bu gerçektir.

Ben bu konuşmada, siyasi iktidarınız tarafından tarihimizin hiçbir döneminde rastlanmadık ağırlıkta baskı gören medyamızın maruz kaldığı zulme değinecek değilim. Bunu hem siz biliyorsunuz hem de medeni dünyada öğrenmeyen kalmadı. Şimdilik, tarihin hakkınızda vereceği hükmü düşündükçe sizin hesabınıza çok korktuğumu söylesem yeter.

Bugüne gelince, 10 Ocak çalışan gazeteciler için çok önemli çünkü bundan tam elli bir yıl önce çıkan 212 sayılı Kanun, gazete sahiplerini, çalıştırdıkları gazetecilerle yazılı iş sözleşmesi yapmaya mecbur eden hükümler koydu diye işverenler kıyamet kopardı. O dönemin dokuz büyük gazetesinin yani Akşam, Cumhuriyet, Dünya, Milliyet, Hürriyet, Tercüman, Vatan, Yeni Sabah ve Yeni İstanbul gazetelerinin sahipleri tam elli bir yıl önce bugün gazetelerini üç gün süreyle kapattıklarını ilan ettiler. Bunun üzerine çalışan gazeteciler el ele vererek, üç gün boyunca gazete çıkartıp okuyucuyu habersiz bırakmadılar ve “10 Ocak”ı Çalışan Gazeteciler Bayramı ilan ettiler. Hazindir ama söylemeye mecburum, yüz seksen bir yılı bulan basın tarihimiz boyunca yaşanan sansürler, baskılar, hapis cezaları karşısında dayanışma gereği duymayan işverenler, sıra çalışanların hakkını vermeye gelince yekvücut olmuşlar ve gazetelerinin yayınını üç gün süreyle tatil etmişlerdi. Bu zihniyet yani gazeteciyi boğazı tokluğuna çalıştırma hastalığı, maalesef basın tarihimizin en eski ve -birkaç kurum hariç- hâlâ devam eden en temel sorunudur çünkü işverenler daha sonra 212 sayılı Yasa’yı uygulamamak için her türlü yolu kullandılar. Nitekim, bugün, 80 bin kadar gazetecinin sadece 4 bin kadarı yani yirmide 1’i 212 sayılı Yasa’nın emrettiği türden iş sözleşmesine sahiptir, kalan 75 binden fazla gazeteci kendi işvereninin -deyim yerindeyse- kölesidir.

Çoğu iktidar gibi siz de basından şikâyet ediyorsunuz. Biliyorum, haklı olduğunuzu gösterecek çok da örnek bulabilirsiniz ama düşünmüyorsunuz ki gazeteci hak ettiği ücreti almazsa, sosyal güvencesi olmazsa –istisnalar hariç- bu mesleğe kaliteli eleman girmez, girse de durmaz; o zaman gazetecilik, kalitesi düşük yerlerde kalır. O yüzden, ilk iş basının insan kalitesini yükseltmektir. Bunun için de yapılacak şey, 212 sayılı Yasa’nın tam uygulanmasını engelleyen birkaç pürüzü temizlemektir. Bunu amaçlayan yasa önerileri bir yılı aşkın süredir Meclisin Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda beklemektedir. Gazetecilerin yıpranma payını da beş yıl önce alıp hâlâ iade etmediniz. O nedenle sizin başından beri…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OSMAN OKTAY EKŞİ (Devamla) - …basından şikâyetlerinizin asıl kaynağı aslında sizsiniz. Bunun devam etmesinin vebali de size yani çoğunluğunuza aittir. Benden söylemesi dostlarım, gerisi sizin işiniz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ekşi.

Hükûmet adına, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Arınç.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gündem dışı konuşan Sayın Tülay Kaynarca ve Sayın Oktay Ekşi’ye çok teşekkür ediyorum çünkü 10 Ocak günü Çalışan Gazeteciler Günü olarak belli bir süredir kutlanıyor. Bunun da çıkışı, gazeteciler için önemli haklar getiren 212 sayılı Kanun’un çıkış yıl dönümü olmasıdır.

Bugün, hepimiz, gazeteci arkadaşlarımızın hem bugünlerini tebrik etmek hem de onların sorunlarını dinlemek, bu konuda verilecek cevaplar varsa bunu takdim etmek üzere çalışmalar yaptık. Parlamento Muhabirleri Derneğimizi sabah on buçuktan itibaren bütün partilerimizin grupları ziyaret ettiler, basın mensubu arkadaşlarımızla görüştüler, hem gündemle ilgili konular hem de gazetecileri doğrudan ilgilendiren konular üzerinde sohbet ettiler. Ben, bu ziyaretleri yapan arkadaşlarımı da kutluyorum çünkü aldığım notlarda önemli konulara temas ettiklerini gördüm.

Değerli arkadaşlar, şüphesiz, gazeteci arkadaşlarımızın ifade edilen veya edilemeyen pek çok sorunları vardır. Bu da bir sektördür. Gazeteci sıfatını kazanmış, herhangi bir yazılı basında veya görsel ve işitsel medyada veya İnternet medyasında çalışan arkadaşlarımızın -bir kısmı basın kartı mensubu, sahibi olmamakla birlikte- fiilen yaptıkları iş gazeteciliktir; halkın bilgilenme hakkını en güzel şekilde yerine getiren arkadaşlarımızdır; halkın gözü, kulağı ve dili olma noktasında önemli bir fonksiyonu da ifa ediyorlar.

Şüphesiz, gazeteciler veya basın mensupları söz konusu olduğunda, özellikle son yıllarda birkaç konu görüşülmeye başlandı. Bunlardan bir tanesi, 2008 yılında Sosyal Güvenlik Kanunu tekrar son şekliyle çıkarken bazı iş kollarıyla birlikte gazetecilerin de fiilî hizmet zamları ortadan kalktı. Konuşurken “yıpranma payı” veya “yıpranma hakkı” diyoruz ama kanunda bunun ismi “fiilî hizmet zammı”dır. Özellikle, arkadaşlarımızın, çok yorucu, çok yıpratıcı bir iş yaptıklarından bahisle -ki bazı tehlikeli işlerde hayatını kaybedenlerin, kaza geçirenlerin, sakat kalanların, çalışma yeteneklerinden yoksun kalan arkadaşlarımızın da bulunduğunu biliyoruz- “Aradan dört sene geçti, bizim fiilî hizmet zamlarımız tekrar verilsin.” talepleri var. Bu talepler üzerinde Sayın Başbakanımızın da talimatıyla bir çalışma başlatılmıştı. Ben gereken hazırlıklarımı yaptım, çalışmalarımı yaptım ama konunun doğrudan muhatabı Sosyal Güvenlik Kanunu’nu fiilen uygulamak zorunda olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızdır. Sayın Bakan da bu konuda Bilim Kurulunu toplamak suretiyle, kendilerinden hem bilgi almak hem de bu konu üzerinde bir rapor almak ihtiyacını duydu.

Şüphesiz, kabul edersiniz ki “yıpranma” veya “fiilî hizmet zammı” dediğimiz işin ne karşılığında tekrar konulabileceği önemlidir çünkü sadece gazetecilerle ilgili olarak bu hak 2008’de kaldırılmamıştır, başka iş kolları da var ve onların da tekrar fiilî hizmet zammına kavuşmak üzere talepleri bulunmaktadır. Ne kadar reeldir, bunun sosyal güvenlik sistemine getirisi veya götürüsü ne olacaktır, bu konu üzerinde bir çalışmaya ihtiyaç duyulmuştur.

Yine şüphesiz, gazeteci arkadaşlarımızın, savaş muhabirliğinden tutunuz kameramanlar kadar, haber takip eden arkadaşlarımız gibi pek çok yorucu işlerde çalıştığı da bir gerçektir ancak gazeteci sıfatını kazanmış herkesin aynı yıpranma karşılığında kaldığını söylemek ne kadar doğrudur, konunun bir başka yönü de mutlaka bu olmalıdır. Ama bütün bu çalışmaların sonuçlandığını ve biraz sonra yasama çalışmalarına geçildiğinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın bir kanunu görüşülürken bütün partilerin ortak önerisiyle bir madde eklenebileceğini arkadaşlarımız söylüyorlar, bu gerçekleşebilir ve gazeteci arkadaşlarımız, arzu ettikleri, arkasından uzun süredir koştukları ve talep olarak ifade ettikleri konuyu gerçekleştirmiş olarak görebileceklerdir. Ben de arkadaşlarımızın bu haklarının tanınması karşısında gerçekten sevinç duyacağımı ifade etmek istiyorum.

Şüphesiz, yine son bir iki yıldır gündeme getirilen konu basın özgürlüğü konusudur. Basın özgürlüğünün Türkiye’de kalmadığı, çok sayıda gazetecinin cezaevinde hükümlü veya tutuklu olarak bulunduğu… Buna ilişkin, Türkiye’deki pek çok organın konuşması bir tarafa, yurt dışındaki yine gazetecileri izleme kurulları gibi veya komisyonları veya ajansları gibi kuruluşların Türkiye’deki basın özgürlüğü konusunda raporlar yayınladıkları bilinmektedir.

Hem bütçe görüşmeleri sırasında hem diğer bazı basın toplantılarımızda Sayın Adalet Bakanı da bendeniz de bu konu üzerinde duruyoruz. Gazetecilerin, Basın Kanunu veya Radyo Televizyon Üst Kurulu Kanunu’yla ilgili şahsi hürriyeti bağlayıcı bir cezaya muhatap olmaları söz konusu değil ancak gazeteci veya basın mensuplarını ilgilendiren iki temel kanun var, birisi Türk Ceza Kanunu’dur, birisi Terörle Mücadele Kanunu’dur. Belki bazı özel kanunlarda da adli para cezasını gerektiren suçlar veya kabahatler de bulunmaktadır ancak bildiğim kadarıyla, özellikle Terörle Mücadele Kanunu’nun uygulanmasından doğan ve bundan dolayı tutuklu veya hükümlü olarak bulunan pek çok “gazeteci” sıfatını taşıyan insanın bulunması söz konusudur.

Bunun dışında, gazetecilik mesleğini doğrudan ifa etmek suretiyle yani yazdığı yazıdan, bastırdığı kitaptan, çizdiği karikatürden dolayı şahsi hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm edilmiş çok az sayıda bu sıfatla çalışan insan bulunmaktadır.

Türk Ceza Kanunu’ndaki üç veya dört madde önemlidir. Bunlardan bir tanesi, soruşturmanın gizliliğini ihlal suçlamasıdır. Soruşturmanın gizliliği, Türk Ceza Kanunu’nda aslolan bir hükümdür. Ceza Muhakemesi Kanunu da Ceza Kanunu da yıllardan beri -eski veya yeni şekliyle- soruşturmanın gizli olacağını öngörmektedir. Bu hükümden vazgeçmediğimize göre ve bundan sonra da kalacak bir hüküm olarak gördüğümüze göre, soruşturmanın gizliliğini ihlal suçunun da ortadan kalkması söz konusu değildir. Ancak, suç ve ceza arasındaki ceza adaletini söz konusu ettiğimizde belki ceza süreleri bakımından bir düşünme olabilir.

Adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs ayrı suçlardan bir tanesidir, ihmal suçu başka suçlardan bir tanesidir. Türk Ceza Kanunu üzerindeki bu maddelere ilişkin geçtiğimiz dönem önünüze getirdiğimiz ama Genel Kuruldan geçmediği için kanunlaşmayan Ceza Kanunu’ndaki bir değişiklik söz konusuydu. Bunu tekrar önümüze getirmek veya gerçekleştirmek söz konusu olabilir. Suçun unsurlarını yeniden belirlemek, suç ve ceza arasındaki ilişkiyi gazetecilerin lehine tekrar uyarlamak söz konusu olabilir.

Terörle Mücadele Kanunu konusunda da özellikle Dördüncü Yargı Paketi içerisindeki bazı madde değişikliklerinin bir rahatlık sağlayabileceğini söyleyebilirim ama kanunun bütünüyle ortadan kaldırılması, terörle mücadele eden bir Türkiye için şu anda söz konusu bulunmamaktadır.

Ben, iki arkadaşımın konuşmalarından da şunu anlıyorum: Gazeteciler bir meslek olarak bunu yaparken gerçekten büyük bir sıkıntı içerisindedirler ancak bu sıkıntıların büyük bir kısmı Hükûmetimizden veya onun uygulamalarından kaynaklanmıyor. Ben de arkadaşlarımızı sık sık ziyaret ettiğimde, bazı medya sektöründe çalışan pek çok arkadaşımızın aylardır maaşlarının ödenmediğini biliyorum. Aylardır maaşları ödenmeyenlere karşı patronu etkileyecek teşebbüsler ancak sözle olabilir, yoksa yasal bir zorunlulukla bunu yaptırmamız söz konusu değil. Kendilerine ifade edildiğinde, evet, birtakım maddi sıkıntılar sebebiyle beş altı aylık aylıklarının ödenemediği söylenmişti, oysa aynı patronların daha büyük işlerde peşin paralarla milyar liraları hemen temin edebildiklerini görüyoruz. Dolayısıyla, gazete patronlarının çalışanların ücretlerini aylarca ödememesi çok büyük bir ayıptır ve çok büyük bir eksikliktir.

Çalışma güvenceleri yoktur. Gazeteci arkadaşlarımız, her gün kapının önüne konuluverme tehlikesi içerisindedirler. Yani ne yapacak ki “Ben yarın  işimden olacağım, evime ekmek götüremeyecek bir noktadayım...” Evet, sendika dayanağından da mahrum oldukları için pek çok gazete, pek çok televizyonda sendikasızlaştırma temayülleri değil, etkileri söz konusudur. Maalesef, bugün sadece Anadolu Ajansında 2 sendika varken, bunun dışında hiçbir basın ve yayın kuruluşunda tek sendika bile bulmak mümkün değildir. Buradan şunu söylemek istiyorum: Yine patronlar, gazetecilerin sendika kurmalarını, haklarını sendikal yollarla talep etmelerini arzu etmiyorlar.

Düşük ücretle çalıştırılmaktadırlar. Maalesef, sadece belli köşelerde yazanların veya belli isimlere sahip olanların transfer ücretleri de dâhil olmak üzere, çok sıfırlı rakamlarla ücret aldıkları bilinmektedir ama gerçek emekçilerin, muhabirlerin, alt kademede, mutfakta çalışanların ücretlerinin çok düşük olduklarını söylemeliyim.

Bu kapsamda söyleyebileceğim bir konu da iletişim fakültesi mezunlarının fevkalade yüksek sayıda mezun vermesine rağmen, yine basın yayın sektöründe gerekli ilgiyi görmedikleridir. Hiçbir gazete patronu –bazılarını istisna etmem gerekir şüphesiz- iletişim fakültesi veya basın yayınla ilgili bölümlerden mezun olmuş arkadaşlarımızı çalıştırmayı arzu etmemektedirler ancak Anadolu Ajansımızda, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünde, Radyo Televizyon Üst Kurulunda son yıllarda en çok yaptığımız işlerden birisi uzman yardımcılığı sınavları açarak iletişim fakültesi mezunlarının bu kurumlarda çalışmasını temin etmek olmuştur. Yine, özendirici bazı tedbirler almakla birlikte, sayısı binleri bulan iletişim fakültesi mezunlarının maalesef çalışmalarının mümkün olmadığını üzüntüyle görmekteyiz.

Dolayısıyla, iş güvencesi çok zorken, ücretler çok düşük ve aylarca belki de ödenmiyorken, bir sendika kurup o sendikayla haklarını talep etme noktasında da sıkıntılar varken şüphesiz gazetecilerin bütün sorunlarının gelip de yıpranma payına indirgenmesi çok doğru değildir. Bu bir haktır, bu hak yerine getirilecektir ama tüm milletvekillerimizin, tüm siyasi partilerimizin gazetecilerin aslında var olan bu sıkıntıları konusunda da gerekli çabayı göstermesi ve çevreleri etkilemek suretiyle o kişilerle de doğrudan ilişki kurmak ve hatta bir yasal mevzuata kavuşturmak mümkünse yani bu sıkıntı çekilen konularda, bunları da Parlamento önüne getirmek gibi bir hakları olduğunu düşünüyorum.

Şüphesiz, Plan ve Bütçe Komisyonunda da bütçelerimiz görüşülürken dile getirildi ama ben şahsıma bağlı olan kurumlarda bütün bu hususlara fazlasıyla dikkat ettiğimi söylemek isterim. Bu bir sorumluluktur, bu sorumluluğumuzu elbette yerine getireceğiz. Şüphesiz, tutuklu olan, gazeteci sıfatı taşıyan ve içlerinde bir milletvekilimizin olduğunu bildiğimiz bir konuda tahliyelerden yana olduğumu da, özgürlüklerine kavuşmalarını şahsen talep ettiğimi de pek çok arkadaşımız biliyor. İnanan olur, inanmayan olur ama en azından iki yıldan bu yana, bir yıldan bu yana söylediğimiz konularda samimi olduğumuza inanmanızı talep ederim.

Şüphesiz, Türkiye’de bir yargı var. Yargı üç erkten bir tanesi ve o yargının, üçüncü yargı paketi çıkmış olmasına rağmen elindeki dosyayla ve sanıklarla ilgili verdikler kararı da ancak itirazlar veya temyizler yoluyla karşılamak mümkün. Bir siyasi iradenin veya yürütmenin doğrudan yargının verdiği kararları belki eleştirmesi mümkün ama yön vermesi ve o kararda etkili olması da söz konusu değil, en azında Anayasa buna karşı çıkıyor.

Değerli arkadaşlarım, Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğümüz olarak geçmişte 7 olan il müdürlüğü sayısını, geçtiğimiz yıl çıkarılan kanun hükmünde kararnameyle 17’ye çıkardık. Şu anda Türkiye’de çıkan yerel gazete sayısı, televizyon sayısı, basın kartı sahibi olan basın mensubu arkadaşlarımızın sayıları dikkate alınmak suretiyle, Türkiye'nin farklı bölgelerinde 17 tane il müdürlüğü kurduk. Bu il müdürlüklerimiz, basın mensubu arkadaşlarımızın her türlü ihtiyaçlarını karşılama noktasında sanıyorum daha da etkili olacaklar. Yeni kurduğumuz il müdürlükleri, Afyonkarahisar, Bursa, Çanakkale, Edirne, Gaziantep, Kayseri, Konya, Muğla, Samsun, Şanlıurfa il müdürlükleridir. Bunlar -daha önce- Adana, Antalya, Diyarbakır, Erzurum, İstanbul, İzmir ve Trabzon’a ilaveten kuruldular.

Yine, son çıkan kanun hükmünde kararname ile yurt dışı teşkilatımızdaki temsilcilikler yani basın müşavirleri veya basın ataşelerinin imkânları ve kuruldukları ülkelerde artırıldı. Almatı, Aşkabat, Atina, Bakü, Berlin, Bern, Beyrut, Brüksel, İslamabat, Kahire, Lefkoşa, Londra, Moskova, Washington, New York, Viyana, Paris, Riyad, Roma, Tahran, Taşkent, Tokyo basın müşavirliklerine ilaveten Abuja, Bişkek, Brezilya, Cakarta, Saraybosna, Sofya, Kuala Lumpur, Lahey, Madrid, Pekin, Pretoria, Stockholm ve diğer bazı ülkeler de sayısı 39’u bulan yeni basın müşavirlikleri ve basın ataşelikleri kurulmuş oldu.

Uzman yardımcılığı kadroları aldık, bu kadrolar için de sınavlarımızı yaptık. Ayrıca İngilizce, Fransızca, Almanca gibi yaygın kullanımda olan diller haricindeki dillerde de mütercim tercüman kadrolarını almış bulunuyoruz.

Haber hizmetlerinde iyi bir noktaya geldik. Yurt dışına da haber servisleri yapıyoruz. Aynı zamanda Devlet Enformasyon Sistemi’ni kurduk. Burada da izlediğimiz televizyon kanalı 8’den 40’a, takip edilen yabancı haber ajansı 23’ten 27’ye, İnternet haber portalı sıfırdan 300’e çıkarıldı, yabancı radyo istasyonu artırıldı. Bu haber kaynakları üç yüz altmış beş gün yirmi dört saat kaydedilerek enformasyon raporu hâline getirildi.

Aynı zamanda, yerel medya eğitim seminerleri yapıyoruz. En son Muğla ilinde yaptığımız eğitim seminerine 300’e yakın gazeteci arkadaşımız katılmıştı, 8 ili bir araya getirmiştik.

Ayrıca, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğümüz, Basın Kartı Yönetmeliği’nde yaptığı değişikliklerle geçmişte basın kartı sahibi olamayan pek çok gazeteci arkadaşımızı basın kartı sahibi yaptı ve sarı basın kartı mensuplarına da farklı avantajlar temin edildi. Bunlardan belki de en önemlisi, yurt dışına çıkışlarda vize kolaylığı sağlamak üzere gri pasaport dediğimiz veya hizmet pasaportundan istifade etme imkânı getirilmiş oldu.

Anadolu basınını özendirme yarışmalarını sürekli yapıyoruz. Aynı zamanda, teknik servisler yapıyoruz ve Türkiye’yi yurt dışına tanıtıcı, on bir ayrı dilde kitaplar, kitapçıklar bastırıyoruz. Bir taraftan da ülkemizi ziyaret etmek isteyen basın-yayın mensuplarını farklı ülkelerden davet ediyor, onlara Türkiye programları yapıyoruz. Balkan Ülkeleri Medya Forumu, Türkçe Konuşan Ülkeler Medya Forumu, Arap ve Afrika Medya Forumunu da geçtiğimiz üç yılın içerisinde gerçekleştirmiş olduk.

Değerli arkadaşlarım, destek hizmetleri olarak da yaptığımız pek çok hizmet var. Sözümü fazlaca uzatmayacağım. Yerel medyanın güçlendirilmesi konusunda, belki, Basın İlan Kurumumuzun faaliyetlerini de saymamız gerekir. Geçtiğimiz yıl özellikle yerel medyaya 250 milyon lira tutarında ilan ve reklam dağıtımı yapıldı. Bu yıl, yine, şubat ayından geçerli olmak üzere resmî ilan tarifesini artırıyoruz ve yerel medyanın bu konuda daha fazla istifade edeceğini de düşünüyoruz.

Radyo Televizyon Üst Kurulunun kanunu iki yıl kadar önce çıkmıştı. Şimdi, iki yıl içerisinde frekans ihalelerini yapacağımızı ifade etmiştik. Bütün yasal hazırlıklarımız bitti. Umuyorum ki mart ayı veya nisan ayında frekans ihaleleri için de tamamen işe başlama noktasında hazır olacağız. Böylelikle, 1994 yılında çıkmasına rağmen, aradan geçen yirmi yıla yakın zamanda kanunun hiçbir maddesi işlemez hâldeyken bugün, Avrupa Birliği Medya Yönergesi ilkeleri de esas alınmak suretiyle yaptığımız yeni kanun Türkiye’deki radyo ve televizyon yayıncılığına çok güzel avantajlar da getirmiş oldu.

Şüphesiz “medya” dediğimiz zaman İnternet medyasını da göz ardı edemeyiz. Bugün çünkü sosyal medya, facebook ve twitter, haber portalları dediğimiz pek çok haber siteleri de gazeteden, yazılı basından daha çok tıklanıyor ve takip ediliyor. Buralarda çalışan arkadaşlarımızı da Basın Kanunu kapsamına alacak çalışmalar başlatıldı. Bir iki noktasında ihtilaf vardı, o da giderildi. Umuyorum ki önümüzdeki birkaç ay içerisinde İnternet medyasıyla ilgili kanunumuzu da sizlerin destekleriyle çıkarmış olacağız.

Sözlerimin sonunda, yine, çalışan gazeteci arkadaşlarımızın bugünlerini tebrik ediyorum. Şartlarının, geleceklerinin mutlaka daha iyi olacağını düşünüyorum, hepsine saygılarımı sunuyorum.

Basın mensubu iken hayatını kaybeden pek çok arkadaşımız var, onlara Allah’tan rahmet diliyorum ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Arınç.

Gündeme geçmeden önce, sisteme girmiş sayın milletvekillerimize süremizin el verdiği ölçüde İç Tüzük 60’a göre söz vereceğim.

Sayın Türkoğlu.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Türk İdareciler Günü’nü ve Aktif Gazeteciler Günü’nü kutladığına ve son haftalarda teröre ilişkin yaşanan gelişmeler konusunda Hükûmeti Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi vermeye davet ettiğine ilişkin açıklaması

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Öncelikle, Türk İdareciler Günü’nü ve Aktif Gazeteciler Günü’nü ben de kutluyorum.

Otuz yıla yakın bir zamandır devlet ve millet hayatını son derece olumsuz etkileyen terör belasına ilişkin son haftalarda önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Bir süredir, terör örgütünü masum, İmralı’daki teröristbaşını insancıl göstermeye çalışan Hükûmet, teröristbaşının abdestli namazlı, oruçlu olduğunu iddia eden bakanlar, eylemleri İran’ın, İsrail’in planladığını söyleyen şahıslar türemiştir. Oysa, biliyoruz ki, İmralı’daki bebek katili “Öldürelim, otorite olalım.” “Ben, Allah ile olan savaşı kazandım, yarı tanrıyım.” “Ben peygamberim.” “Namaz tiyatrodur.” diyen bir ruh hastasıdır. Böyle bir ruh hastasıyla devletin geleceğini müzakere edenlerin de ruh hâlinden şüphe etmekteyiz ve olan biteni gazetelerden takip edebilmekteyiz.

Hükûmeti bu gelişmeler konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisini aydınlatmaya, bilgi vermeye davet ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Türkoğlu.

Sayın Yeniçeri.

2.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, çiçekçilik sektöründe yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

AKP İktidarı, Öcalan ile görüşmekten ülkenin sorunlarını görüşmeye fırsat bulamıyor. Her kesimin olduğu gibi, gazetecilerin, çiftçilerin, çiçekçilerin, köylünün sorunları da çözüm bekliyor. Bu anlamda, çiçekçilerin sorunları da çözüm üzerine çözüm gerektiriyor.

Çiçek ile demokrasi ve kadın hakları arasında doğru bir ilişki vardır. Eli çiçek tutan insan yobaz, fikirleri çiçek gibi açan siyasetçi de fanatik olmaz.

Bugün, çiçekçilik sektörü büyük sıkıntılarla karşı karşıyadır. Çiçekçilik sektöründe yaklaşık 400 bin vatandaş ekmek yemektedir. Çiçek, saklanması zor, kısa sürede tüketilmesi gereken bir metadır. Bu sektörün desteklenmesi son derece önemlidir. Çiçekçilik sektöründe uygulanan yüzde 18 KDV sektörü öldürmektedir, çiçekçilik sektöründe KDV kaldırılmalıdır. Çiçekçilik esnafı, desteklenmesi için korsan çiçek satışlarından kurtarılmalıdır.

Herkesi çiçekçiliği desteklemeye, çiçek almaya ve çiçek gibi kalmaya davet ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yeniçeri.

Sayın Işık…

3.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü ve Türkiye’de tarımsal öğretimin 167’nci yıl dönümünü kutladığına ilişkin açıklaması

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Biz de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü canıgönülden kutluyor, tüm medya çalışanlarının sorunlarının bir an önce çözümü temennilerimizi iletiyoruz.

Ayrıca, Türkiye’de tarımsal öğretimin 167’nci yıl dönümü nedeniyle iki asra yakın bir süredir cefakâr ziraat mühendisleri başta olmak üzere Türk tarımına hizmet veren tüm çalışanları yetiştiren değerli öğretim elemanlarının ve tarım camiasında çalışanların bu gününü kutluyor, nice günler diliyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Işık.

Sayın Bayraktutan…

4.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, gazeteciliğin dünyanın en güzel, en heyecanlı, en zor ve en onurlu mesleklerinden biri olduğuna ve hâlen cezaevinde tutuklu bulunan gazetecilerin davalarının bir an evvel sonuçlandırılması gerektiğine ilişkin açıklaması

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Gazeteciliğin dünyanın en güzel, en  heyecanlı, en zor ve en onurlu mesleklerinden biri olduğunu ifade etmek istiyorum.

Günümüz bilgi çağında zor şartlar altında kamu görevini yerine getiren basın emekçileri geçmişte olduğu gibi bugün de çok önemli bir yere sahiptir. Bir fedakârlık mesleği olan basın sektöründe özellikle yerel yayın organlarının özverisi takdire şayandır.

Gazetecinin ana görevleri arasında ilk sırada olan toplumu bilgilendirme hakkı aynı zamanda vatandaşın doğru haber alma hakkıyla eş değerdir. Gazetecilere yapılacak engelleme, vatandaşın haber alma hakkını engellemek demektir.

Anlamsızca hâlen cezaevinde tutuklu bulunan gazeteci meslektaşlarımızın da artık hükümlülük sınırlarını zorlayan davalarının bir an evvel sonuçlandırılmasının gerektiğini düşünüyorum.

Dünyanın tarafsız siyasetçileri artık Türkiye’yi gazeteciler için devasa hapishane olarak anmaya başladılar. Türkiye'nin silinmesi zor böyle bir unvanı hak etmediğini özellikle belirtmek istiyorum. Buna yol açanların bir an önce aklın ve demokrasinin yolunu seçmelerini umuyorum.

Bu vesileyle radyo, dergi, İnternet, gazete ve televizyonlarımız başta olmak üzere medyamızın her türlü kolunda çalışan tüm basın emekçisi çalışanlarımızın Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bayraktutan.

Sayın Eyidoğan…

5.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, 2010 Avrupa Kültür Başkenti, 2012 Spor Başkenti olan İstanbul’da birçok yerde heykellerin neden kaldırıldığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Başkan.

Yıllardır İstanbulluların görmeye alıştığı heykellere 2010 Avrupa Kültür Başkenti, 2012 Spor Başkenti olan İstanbul’da ya rastlanamamakta ya da bu önemli sanat eserlerine gerekli önemin verilmediği, bakım ve onarımının yapılmadığı görülmektedir.

Türkiye'nin yetiştirdiği aşağıda belirtilen sanatçılar tarafından, Hakkı Karayiğitoğlu’na ait Lütfi Kırdar Kongre Merkezi önüne, Işılar Kür’ün Kadıköy’e, Rahmi Aksungur’un Maçka’ya, Ayşe Erkmen’in Beyoğlu Tünel’e, Meriç Hızal’ın Üsküdar’a, Ertuğ Altan’ın Kabataş’a, Vedat Somay’ın Yenikapı’ya, Mümtaz Işıkgör’ün Ihlamur’a, Adem Yılmaz’ın Taksim Gezi Parkı’na ve Ümit Öztürk’ün Atatürk Havalimanı girişine konulan ve görmeye alıştığımız heykelleri yerlerinden kaldırılmıştır. Kaldırılan heykellerin kaldırılma gerekçesi nedir? Kaldırma talimatını kim vermiştir? Bu heykeller şu anda nerede bulunmaktadır?

Bir kentin kültürlülüğü o kentte ne kadar büyük AVM yapıldığı veya hangi meşhur müzik grubunun konser verdiğiyle ölçülmez. Geçmiş ve çağdaş, kültürel mirasa, kamusal alanlardaki simgelere sahip çıkmak bir kentin kültürlülüğünü belirleyen…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Eyidoğan.

Sayın Öğüt…

6.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Gazeteci Metin Göktepe’nin görev başındayken gözaltına alınarak polisler tarafından linç edilişinin yıl dönümüne ve tüm basın emekçilerinin 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladığına ilişkin açıklaması

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Önceki gün, gazeteci Metin Göktepe’nin görev başındayken gözaltına alınarak polisler tarafından linç edilişinin yıl dönümüydü. Kendisini bir kez daha saygıyla anıyorum.

İşte, hem bu sebeple hem de Türkiye’de gazetecilerin içinde bulunduğu koşullar yüzünden Çalışan Gazeteciler Günü’nde güzel şeyler söyleyebilmek maalesef pek de mümkün olmuyor. Hele ki bu ülkede, asıl işlerini yaptıkları için, araştırdıkları, sordukları ve sorguladıkları için her türlü baskı ve tehdide maruz kalan ve susturulmaya çalışılan gazetecilerin varlığını düşündüğümüzde karşımıza çıkan utanç tablosu bu önemli günün anlamını örseliyor. En büyük dileğimiz, Çalışan Gazeteciler Günü’nü adına yaraşır biçimde kutlayabildiğimiz Türkiye’dir.

Bu düşüncelerle Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Deniz Yıldırım ve diğer tüm tutuklu gazetecilere selamlarımı yolluyor, her türlü baskı altında görevlerini yapmaya çalışan, mesleğin gereklerinden vazgeçmeden gerçeğe ulaşmak ve aktarmak için çabalayan tüm basın emekçilerinin gününü kutluyorum. Bu uğurda can veren tüm gazetecileri de saygıyla anıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.

Sayın Tanal…

7.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfalı çiftçilerin geriye dönük olarak aldıkları destekleme ödemeleri nedeniyle borçlu hâle getirildiğine ve destekleme sınırlarının düşmesinin nedenini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Uzun zamandır ödenmeyen tarım destek primleri ve dondurulan krediler üzerine Şanlıurfalı çiftçilerimiz bu yetmezmiş gibi, geriye dönük olarak aldıkları destekleme ödemeleri nedeniyle borçlu hâle getirilmiştir. “Ödemeler yapılacak.” diye uzun zaman oyaladığınız çiftçilerimizi şimdi borçlu duruma düşürdünüz. Bu borçlar bir sonraki seçim döneminde yine rant elde etmek amacıyla silinmiş gibi gösterilecek, seçim sonrasında ise yine çiftçilerimiz borçlu hâle mi getirilecektir?

2012 yılında mısırda 1 ton olan destekleme sınırı bu yıl 675 kiloya düşürüldü. Buğday 600 kilodan 450 kiloya, pamuk 550 kilodan 490 kiloya düşürüldü. Ürün bundan fazla da olsa destekleme sınırı bu kadar. Bu sınırların düşmesinin nedeni nedir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tanal.

Sayın Kaplan…

8.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan’ın, basın mensuplarına yönelik tehdit, baskı ve yazılarından dolayı tutuklamaların ve benzeri yaptırımların bu iktidar döneminde de devam ettiğine ve görevleri başında yaşamını yitiren basın mensuplarını saygıyla andığına ilişkin açıklaması

MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Düne kadar faili meçhul cinayetlerle ve suikastlarla düşünme ve yazma özgürlükleri elinden alınan basın mensupları, ne yazık ki bugün de cezaevlerinde dört duvar arasında tutulmaktadır. Basın mensuplarına yönelik tehditler, baskılar ve yazdıklarından ve söylediklerinden dolayı haklarında açılan davalar, tutuklamalar ve benzer yaptırımlar ne yazık ki bu iktidar döneminde de devam etmektedir.

Özgür düşünme ve demokrasi adına görevleri başında yaşamını yitiren Sayın Uğur Mumcu’yu, Metin Göktepe’yi, Ahmet Taner Kışlalı’yı, Çetin Emeç’i, Abdi İpekçi’yi, Hrant Dink’i ve ismini sayamadığım diğer değerli basın mensuplarını saygıyla anıyorum bu günde.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.

Sayın Aslanoğlu…

9.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü ile Türk İdareciler Günü’nü kutladığına ve Basın İlan Kurumu Yasası’nın değiştirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Efendim, ben de Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyorum, özellikle Sayın Balbay ve Tuncay Özkan’a özgürlükler diliyorum ve ayrıca, yine bugün kutlanan Türk İdareciler Günü’nde tüm idarecilerimize başarı dileklerimi iletiyorum.

Sayın Başkan -Sayın Başbakan Yardımcısı gitti- Basın İlan Kurumu tarafından yerel gazetelere dağıtılan ilan bedelleri, Basın İlan Kurumunun yasası çok eski olduğu için, özellikle büyüyen İstanbul’da -eski şekilde Babıali gazeteciliği esas alınmış, fakat yeni büyük ilçelerde 5 bin, 10 bin, 15 bin satan gazeteler var- tiraja göre verilmesi gerekiyor. Burada bir adaletsizlik var, özellikle Basın İlan Kurumu Yasası’nın bu şekilde değiştirilmesi gerekiyor. Bunu bir kez daha dile getirmek istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Aslanoğlu.

Sayın Karaahmetoğlu...

10.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, ağır kış şartları nedeniyle Giresun’un köylerinde yaşanan sıkıntılara ilişkin açıklaması

SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) – Sayın Başkan, Giresun’un köylerinde yoğun kar yağışından dolayı yollar ulaşıma kapalı, elektrikler kesiktir. Vatandaşlarımız sıkıntılarını bana iletiyorlar. Özellikle Dereli ilçesi Kulakkaya merkezinde 19 işçimiz mahsur kalmış, yol kapalı, elektrik yok, yakacak ve yiyecek sıkıntısı içindeler. Elektrik dağıtım işini üstlenen şirket, dört gündür elektriği olmayan yurttaşlarımıza on gün daha beklemeleri gerekeceğini söylüyor. Geçtiğimiz yıllarda da aynı sorunlar yaşanmış, konu hakkında defalarca soru önergesi vermiştim. AKP Grup Başkan Vekili Giresun Milletvekili dahi sorunu, çözmesi için Başbakana ileteceğini söylemişti. Giresun’da sorunun boyutunu göstermesi açısından anlamlıdır. İktidar partisinin yetkililerinin bile çözemedikleri sorunu görmezden gelmelerini kamuoyunun takdirine bırakıyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Karaahmetoğlu.

Sayın Belen… Sayın Belen yok galiba.

Sayın Dedeoğlu...

11.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladığına ilişkin açıklaması

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Yazılı ve görsel basınımızda görev yapan tüm gazetecilerimizin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyorum. Başarılı çalışmalarının devamını diliyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Dedeoğlu.

Sayın Genç…

12.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, ağır kış şartları nedeniyle Tunceli ve komşu illerde yaşanan sıkıntılara ilişkin açıklaması

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, bu seneki kış şartları nedeniyle gerçekten ilimiz Tunceli’de –tabii komşu iller; Bingöl, Erzurum, Erzincan, her taraftan da telefonlar geliyor- yollar çok kapalı, 2 metreyi aşan kar var. Maalesef buraya gerekli yakıt yardımı yapılmamaktadır. Tayyip Bey sülalesini toplayıp da Afrika’da kamp kuracağına, evvela ihtiyaçlarını giderecek şekilde oralara olağanüstü hâl gerektiren bir ödenek göndermesi gerekir.

Yine, vatandaşlar bize telefon ediyorlar –hayvanlar, tabii, her taraf karla kaplı olduğu için- arpaya yazılmışlar. Toprak Mahsulleri Ofisi “Ben 25 bin ton arpa istedim.” diyor, tutmuş 700-800 kilo arpa “Gel al.” diyor. Vatandaş diyor ki “Ben bir kamyonu tutup da gidip Malatya’dan nasıl getireyim?” Yani, Hükûmetin özellikle zor şartlar altında yaşayan bu vatandaşlara yardım elini uzatması lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Genç.

Sayın Buldan…

13.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, Paris’te 3 Kürt kadınına yönelik suikastı kınadığına ve 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladığına ilişkin açıklaması

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben, sözlerime başlarken, Paris’te bir suikast sonucu 3 Kürt kadını infaz edildi, suikastı nefretle kınadığımızı, Fransa Hükûmetinin olayı bir an önce açığa çıkarması gerektiğini ve olayın üzerindeki sis perdesinin bir an önce kaldırılması gerektiğini ifade etmek istiyorum.

Ayrıca, 10 Ocak günü, 1961’den beri Çalışan Gazeteciler Bayramı olarak kutlanıyor. Bu yasa çıktığından beri Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğü hep tehdit altında olmuştur. Yasanın yürürlüğe girişinin 52’nci yıl dönümünde, 70’i aşkın gazeteci açısından, tartışmasız bir şekilde, dünyanın en büyük cezaevi kuşkusuz Türkiye olmuştur. İfade ve basın özgürlüğü önündeki sorunların çözümü için Meclis görevini yapmak durumundadır.

Tüm gazetecilerin gününü kutluyor, başarılar dilediğimi ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Buldan.

Sayın Sarıbaş… Yok.

Sayın Kuşoğlu…

14.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladığına ve basın sektörüyle ilgili düzenleme yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de Dünya Gazeteciler Günü’nü kutluyorum. Dünyada en fazla tutuklu gazetecinin olduğu ülke olmanın verdiği buruklukla kutluyoruz ama yıpranma zammıyla gazetecilere de bir müjde veriliyor bugün bütün grupların önerisiyle. İnşallah gerçekleşir diyorum. Ama gazeteci sektörü, basın sektörü kayıp ve kaçağın en fazla olduğu sektördür. Sadece yıpranma zammıyla sektörü düzenlemek yetmeyecektir, gazetecilerin sorunlarını çözmeye yetmeyecektir. Sektörün düzenli olarak gözetim ve denetim altında bulundurulması gerekir. Buna da özellikle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının riayet etmesi gerekir. Bu konuda da ayrı bir düzenleme yapılması lazımdır diye düşünüyorum.

Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kuşoğlu.

Sayın Yüksel…

15.- Denizli Milletvekili Mehmet Yüksel’in, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladığına ilişkin açıklaması

MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Sayın Başkanım, tüm koşullarda canları pahasına habercilik görevini yerine getirmeye çalışan yerel ve ulusal basın camiamızın Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyorum. Görevleri başında hayatlarını kaybeden basın mensuplarımıza da Allah’tan rahmet diliyorum.

Basın sektörünün temel taşları olan basın emekçilerimize de aileleriyle birlikte, huzurlu, mutlu ve başarılı yarınlar diliyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yüksel.

Sayın Ekşi…

16.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, ücretini alamayan gazetecilerin durumlarına yönelik olarak 212 sayılı Yasa’nın tam manasıyla yürürlüğe girmesi için yapılmış bir teklife sahip çıkılması gerektiğine ilişkin açıklaması

OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) – Sayın Başkan, çok teşekkür ederim.

Gazetecilerin bizim bildiğimiz deyimle yıpranma payının iade edilmesi konusunda atılan adım nedeniyle yetkililere teşekkürlerimi sunmak isterim. Umarım, bunu kısa zamanda gerçekleştirmek mümkün olur ama asıl söylemek istediğim -Sayın Başbakan Yardımcısı maalesef ayrıldı Genel Kurul salonundan- iktidar partisi milletvekillerinin dikkatine sunmak istiyorum: Sayın Başbakan Yardımcısı ücretini almayan yahut çok sıkıntıda bulunan gazetecilerin durumunu benimle birlikte, başkalarıyla birlikte ağlayarak seyretme durumunda değil. 212 sayılı Yasa’nın tam manasıyla yürürlüğe girmesi için yapılmış teklif var. Onun dikkate alınması ve milletvekili arkadaşlarımızın buna sahip çıkmasıdır çözüm olan.

Bu hususa arkadaşlarımızın da dikkatini çekmek istiyorum ve Sayın Başbakan Yardımcısı dâhil Hükûmeti göreve davet ediyorum.

Teşekkürlerimi sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ekşi.

Sayın Ulupınar…

17.- Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar’ın, Zonguldak Kozlu’daki maden kazasına ilişkin açıklaması

ÖZCAN ULUPINAR (Zonguldak) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Geçtiğimiz pazartesi günü Zonguldak’ımızda Kozlu Maden Ocağında elim bir olay meydana geldi. Hepimizin bildiği gibi, 9 kardeşimiz bu olaya maruz kaldı. 5’inin cenazelerine ulaşıldı, onları defnettik, 3’ünü arama çalışmaları devam etmektedir, 1 kardeşimiz de yaralı olarak çıkarıldı; onun -çok şükür- hayati tehlikesi yok, durumu iyi. Biz bölge milletvekilleri olarak bölgemizdeydik. Enerji Bakanımız, Çalışma Bakanımız bölgemize geldiler. Adli, idari soruşturma, teknik soruşturma devam etmektedir. Kusuru olan, ihmali olan varsa; hangi kişi, kurum bu kusuru işlediyse inşallah cezasını çekecektir. İnşallah bu, son olur.

Ben hayatını kaybeden bütün madencilerimize Allah’tan rahmet diliyorum, kederli yakınlarına sabır ve başsağlığı temenni ediyorum, yaralı kardeşimize de acil şifalar diliyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Ulupınar.

Sayın Ataş…

18.- İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş’ın, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladığına ve Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in Tunceli’yle ilgili ifadelerine ilişkin açıklaması

MUSTAFA ATAŞ (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben de Dünya Gazeteciler Günü’nü kutluyorum, tüm gazeteci arkadaşlarımıza başarılar diliyorum.

Biraz önce Tunceli’yle ilgili söz alıp yakıt olmadığını ifade eden milletvekilimizle ilgili, bu bilginin doğru olmadığını burada beyan etmek istiyorum. Tunceli coğrafi şartlarının zor olduğunu hepimiz biliyoruz ancak yakıttan dolayı hizmet yapılamayışı, yolların açılamayışı sözünün doğru olmadığını burada beyan etmek istiyorum. İl Özel İdaresinden aldığımız bilgi şudur: 3 milyon para, cuma günü İl Özel İdaresi hesabına yatırılmıştır. Böyle bir sorun yoktur.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ataş.

Sayın Belen.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Yerine ben konuşacağım.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Akçay.

19.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladığına, tutuklu gazetecilerin bir an önce özgürlüklerine kavuşmasını dilediğine ve hayatlarını kaybeden gazetecileri rahmetle andığına ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de Dünya Gazeteciler Günü’nü kutluyorum. Sadece gerçek gazetecilik yaptığı için hürriyetlerinden mahrum edilen gazetecilerin bir an evvel özgürlüklerine kavuşmasını diliyorum ve sadece gerçek gazetecilik yaptığı için hayatlarını kaybeden ve alçakça suikastlara kurban giden şehit gazetecilerimiz başta Uğur Mumcu, İlhan Egemen Darendelioğlu, İsmail Gerçeksöz olmak üzere hepsini saygıyla ve rahmetle anıyorum.

Bu vesileyle de bugünün anısına gazetecilerin daha önce, 2008 yılında geri alınan fiilî hizmet zamlarının geri verilmesini de temenni ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akçay.

Son olarak Sayın Baydar’a söz vereceğim.

20.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, 9 Eylül 2011 tarihinde Van’ın Çatak ilçesinde kaçırılan polis memuru Nadir Özgen’in durumunu öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

METİN LÜTFİ BAYDAR (Aydın) – Sayın Başkan, 9 Eylül 2011 tarihinde Van Çatak ilçesinde kaçırılan hemşehrim Söke Bağarası’ndan polis memuru Nadir Özgen’in durumu nedir?

Nadir Özgen’le birlikte dağlarda alıkonulan, doğuda ve güneydoğuda, kamu görevlisi ve polis memuru var mıdır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Baydar.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin 3 önerge vardır, okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 28 milletvekilinin, Adalet Bakanlığında görev yapan mübaşir ve hizmetlilerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/456)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Adalet Bakanlığı merkez ve adliyelerinde mübaşir / hizmetli olarak görev yapan yargı çalışanları 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun tasnif edilen sınıflar başlıklı 36’ncı maddesinin (VIII)’inci bendinde yardımcı hizmetler sınıfı içerisinde yer almaktadır.

Bakanlık merkez ve adliye teşkilatlarındaki yoğun çalışma şartları, iş hacmi, iş stresi ve mesai saatleri dışında çalışıldığı da göz önüne alındığında; 14/07/1965 yılında kabul edilen 657 Devlet Memurları Kanunu’nun kadro sınıflarını düzenleyen işbu maddesinin günümüz ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğu, kurum personelinin telafisi imkânsız mağduriyetine/zararına sebebiyet verdiği ve yetersiz kaldığı açıkça görülebilecektir.

İlgili mevzuatta mübaşir/hizmetlinin yapacağı görevler sıralanmış olmasına rağmen, iş yoğunluğu, eleman yetersizliği ve sair sebepler mazeret gösterilerek mübaşir/hizmetliler idare tarafından görevleri haricinde çalıştırılmaktadır. Mübaşirler mahkeme salonunun düzeni ve sükûnetini sağlamaktan tutun, temizliğinin yaptırılmasına, duruşma esnasında güvenliği ve koordinasyonu sağlayarak gerekli durumlarda tebligat memuru olarak dahi görev yapmaktadır.

Adliye teşkilatının iş yükünün büyük bir kısmını tek başına yüklenen ancak kadro sınıfı ve özlük haklar olarak yardımcı hizmetler sınıfında yer alması nedeniyle, büyük bir kısmı yüksekokul (4 yıllık dâhil) mezunu olan mübaşirler üst derece kademelere yükselememekte, ek gösterge alamamakta, düşük maaş almakta ve işbu durum telafisi imkânsız maddi/manevi kayıplara yol açmaktadır. Kadro unvanlarının yardımcı hizmetler sınıfında yer alması nedeniyle maaş hesaplamalarında büyük maddi kayıplara uğrayan mübaşirler/hizmetliler, başka kurumlara geçmek istediklerinde de ancak hizmetli kadrolarına geçiş yapabilmektedirler. Adliye teşkilatlarının iş yoğunluğunun ve yaptıkları hizmetlerin göz önüne alınarak mübaşirlerin/hizmetlilerin görev tanımlarının yeniden yapılarak kadro sınıfının genel idari hizmetler sınıfına dâhil olması gerekmektedir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile konuyu düzenleyen tüzük ve yönetmeliklerin hükümlerine bakıldığında, mübaşir ve hizmetlilerin kendi görevleri olmadığı hâlde birtakım keyfî ve angarya işlerde çalıştırılmaları yasal değildir.

Anayasa'nın 18’inci maddesinde ifadesini bulan "angarya yasağı" ve kalem mevzuatında görev ve yetkilerinin geçtiği düzenlemeler nazara alınarak yasal dayanaktan yoksun ve buna benzer uygulamaların sona erdirilmesi gerekmektedir. Adli birimlerde görev yapan mübaşir/hizmetlilerin yaptıkları hizmetler tamamen genel idari hizmetleri sınıfında olan bir memurun yapacağı işlerdir. Mübaşir/hizmetli kadrosunun yardımcı hizmetler sınıfından çıkarılarak AB uyum yasaları doğrultusunda genel idari hizmetler sınıfına dâhil edilmesi gerekmektedir.

2007, 2008 ve 2009  yıllarındaki  Adalet  Bakanlığı kurum idari kurullarında Büro Emekçileri Sendikası ile Bakanlığın karşılıklı imzaladıkları tutanaklarında “yardımcı hizmetler sınıfında yer alan mübaşirlerin, genel idare hizmetleri sınıfına geçirilmelerinin sağlanması” maddesi olmasına rağmen Bakanlık bugüne kadar bu konuda hiçbir çalışma yapmamıştır.

Mübaşirlerin sorunlarının tespit edilmesi ve bu sorunların çözümlenmesi amacı ile Anayasa’mızın 98’inci  maddesi, İç Tüzük’ümüzün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince bir araştırma komisyonu kurularak konunun tüm boyutlarıyla araştırılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1) Turgut Dibek                               (Kırklareli)

2) Ali Rıza Öztürk                           (Mersin)

3) Ferit Mevlüt Aslanoğlu               (İstanbul)

4) Rahmi Aşkın Türeli                     (İzmir)

5) Hasan Akgöl                               (Hatay)

6) Haluk Ahmet Gümüş                  (Balıkesir)

7) İhsan Özkes                                (İstanbul)

8) Recep Gürkan                             (Edirne)

9) Aylin Nazlıaka                            (Ankara)

10) Emre Köprülü                           (Tekirdağ)

11) İlhan Demiröz                           (Bursa)

12) Veli Ağbaba                              (Malatya)

13) Mehmet Ali Ediboğlu                (Hatay)

14) Mahmut Tanal                           (İstanbul)

15) Faik Tunay                                (İstanbul)

16) Muharrem Işık                          (Erzincan)

17) Ali Serindağ                              (Gaziantep)

18) Ali Demirçalı                             (Adana)

19) Haluk Eyidoğan                        (İstanbul)

20) Sabahat Akkiray                        (İstanbul)

21) Ramazan Kerim Özkan             (Burdur)

22) Kadir Gökmen Öğüt                 (İstanbul)

23) Bülent Tezcan                            (Aydın)

24) Ali Özgündüz                            (İstanbul)

25) Sedef Küçük                             (İstanbul)

26) Ayşe Nedret Akova                                  (Balıkesir)

27) Ali İhsan Köktürk                     (Zonguldak)

28) Gürkut Acar                              (Antalya)

29) Doğan Şafak                             (Niğde)

2.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 23 milletvekilinin, iş kazaları ve işçi ölümlerinin sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/457)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

AKP iktidarı ile işçi sağlığı ve güvenliği tehlikeye girmektedir. İktidarın kadrolu işçiliğin yerini taşeronlaşmayı teşvik etmesi ve çok düşük ücretlere işçileri mahkûm etmesi iş güvenliğini yok etmektedir.

Yalnızca 2011 yılında DİSK, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliğinin (TTB) de aralarında olduğu meslek örgütleri, işçiler, akademisyenler, gazeteciler, avukatlar ve iş müfettişlerinin oluşturduğu İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin araştırmalarına göre 2011 yılında işçi ölümleri geçtiğimiz yıla göre yüzde 60 artmıştır. AKP ise 2011 yılında iş kazaları sonucunda ölümlerin yüzde 17 azaldığı iddiasındadır. İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin raporuna göre Aralık 2011'de 52, Ekim 2011'de 53 işçimiz yaşamını yitirmiştir.

Maden Mühendisleri Odası tarafından yapılan çalışma sonucunda Türkiye'de 2011 yılında madenlerde 79 kişi iş yaşamında hayatını kaybetmiştir, 117 kişi ise yaralanmıştır.

Ülkemizde son 10 yılda 50 işçi kot taşlama işinde çalıştığı için yaşamını yitirmiştir.

İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin raporları Türkiye'deki iş kazalarının âdeta 'cinayete' dönüştüğünü ortaya koymaktadır. Her ay yayımlanan raporlarla Türkiye'de işçilerin sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmadıkları ortaya koyulmaktadır. Rapora göre, 2010'un ilk sekiz ayında 238 işçi hayatını kaybederken, 2011'in ilk sekiz ayında ölen işçi sayısı 376 olmuştur.

Öte yandan dünyadaki durum ise, Uluslararası Çalışma Örgütünün tahminlerine göre, dünyada iş gücü piyasasında bulunan işçilerden yaklaşık 1 milyonu her gün iş kazası yaşıyor. İş kazası ve meslek hastalıkları sonucu her yıl 2,3 milyon insan ise hayatını kaybetmektedir.

Rapora göre son on yılda 784 binden fazla iş kazası olmuştur, bu kazalarda 10 binin üzerinde işçi ölmüştür.

AKP iktidarı işçi güvenliğini yok saymaktadır. Güvencesiz kalan işçi işveren tarafından sömürülmekte, güvencesiz olduğu kadar güvensiz bir şekilde çalıştırılmaktadır. İşçi ölümlerinin artmasının bizzat sorumlusu, ana politikası taşeronlaşma olan AKP Hükûmetidir.

İş kazaları ve işçi ölümlerinin bütün sebeplerinin tespit edilmesi ve bu sorunların çözümlenmesi amacı ile Anayasa’mızın 98’inci maddesi, İç Tüzük’ümüzün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince bir araştırma komisyonu kurularak konunun tüm boyutlarıyla araştırılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1) Turgut Dibek                               (Kırklareli)

2) Ali Serindağ                                (Gaziantep)

3) Veli Ağbaba                                (Malatya)

4) İlhan Demiröz                             (Bursa)

5) Mehmet Ali Ediboğlu                 (Hatay)

6) Mahmut Tanal                             (İstanbul)

7) Faik Tunay                                  (İstanbul)

8) Ahmet Toptaş                              (Afyonkarahisar)

9) Muharrem Işık                            (Erzincan)

10) Ali Demirçalı                             (Adana)

11) Haluk Eyidoğan                        (İstanbul)

12) Sabahat Akkiray                        (İstanbul)

13) Ramazan Kerim Özkan             (Burdur)

14) Kadir Gökmen Öğüt                (İstanbul)

15) Bülent Tezcan                            (Aydın)

16) Ali Özgündüz                            (İstanbul)

17) Sedef Küçük                             (İstanbul)

18) Emre Köprülü                           (Tekirdağ)

19) Recep Gürkan                           (Edirne)

20) İhsan Özkes                              (İstanbul)

21) Ali Rıza Öztürk                         (Mersin)

22) Ayşe Nedret Akova                  (Balıkesir)

23) Gürkut Acar                              (Antalya)

24) Doğan Şafak                             (Niğde)

3.- İstanbul Milletvekili Umut Oran ve 22 milletvekilinin, Van depremi sonrasında yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/458)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

23 Ekim 2011 ve 9 Kasım 2011 tarihlerinde ardı ardına yaşanan depremlerle Van tabii bir afete maruz kalmış, bu afet sebebiyle can ve mal kayıpları yasanmış, şehirdeki sosyal yaşam bozulmuş, ekonomik hayat durma noktasına gelmiş ve vatandaşlarımız çok büyük zorluklarla mücadele etmek zorunda kalmıştır.

Yine şehrin eğitim hayatında da büyük bir kesinti yaşanmış, deprem öncesinde de eğitim hayatında birçok problem bulunan kentteki öğrencilerin eğitimine ara verilmiş, birçok öğrenci misafir öğrenci olarak şehir dışına gitmiş, şehir içerisinde kalanlar da yaşadıkları felaket ve olanaksızlıklar sebebiyle çok önemli bir zamanı kaybetmiştir.

Bunlara ilaveten depremlerin yaşandığı tarihten bu zamana kadar devletin hizmet yükümlülüğünü aksattığı görülmüş, özellikle koordinasyon sorunu dikkati çekmiş, afet bölgesine yardımların yeterli, etkin ve sürekli bir şekilde ulaşmasında problemler olduğu kamuoyu nezdinde de dikkati çekmiştir.

Şehrin tekrar normal hayata dönmesi, sosyal yaşamın başlaması, ekonomik faaliyetlerin devam etmesi, eğitim hizmetinin olması gerektiği gibi sürmesi, kapsamlı bir teşvik politikasının uygulanması ve ekonomik hayatı canlandıracak önlemlerin alınması gerekliliği tespit edilmiş, bu kapsamda muhalefet partileri tarafından da birçok öneri kamuoyunun dikkatine sunulmuştur.

Anayasanın sosyal devlet ilkesi, doğal afetten etkilenerek, büyük zorluklar içerisinde yaşayan vatandaşlarımıza devletin dayanışma göstermesi, onların sosyal ve fiziki imkânlarını güçlendirmesi yükümlülüğünü de kapsamaktadır.

Bu nedenlerle, Van'da yaşanan sorunların tespiti, ekonomik ve sosyal hayatın yeniden canlanması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi, buna engel olan tüm aksaklıkların tespiti ile çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98’inci İç Tüzük’ün 104 ve 105. maddeleri uyarınca, bir Meclis araştırması açılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

1) Umut Oran                                  (İstanbul)

2) Aylin Nazlıaka                            (Ankara)

3) Veli Ağbaba                                                (Malatya)

4) Mehmet Ali Ediboğlu                  (Hatay)

5) İlhan Demiröz                             (Bursa)

6) Muharrem Işık                            (Erzincan)

7) Mahmut Tanal                             (İstanbul)

8) İhsan Özkes                                                (İstanbul)

9) Ali Serindağ                                (Gaziantep)

10) Ali Demirçalı                             (Adana)

11) Haluk Eyidoğan                        (İstanbul)

12) Ramazan Kerim Özkan             (Burdur)

13) Sabahat Akkiray                        (İstanbul)

14) Kadir Gökmen Öğüt                 (İstanbul)

15) Bülent Tezcan                            (Aydın)

16) Ali Özgündüz                            (İstanbul)

17) Sedef Küçük                             (İstanbul)

18) Recep Gürkan           (Edirne)

19) Ali Rıza Öztürk         (Mersin)

20) Ayşe Nedret Akova  (Balıkesir)

21) Ali İhsan Köktürk     (Zonguldak)

22) Gürkut Acar              (Antalya)

23) Doğan Şafak             (Niğde)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurunuz, size yerinizden söz veriyorum.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

21.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş’ın Tunceli’yle ilgili ifadelerine ilişkin açıklaması

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Biraz önce benim yaptığım konuşmaya, yani Tunceli’de ilçe yollarının, köy yollarının kapalı olduğunu ve Tunceli’ye verilen karla mücadele araçlarının gerek Karayolları itibarıyla gerekse İl Özel İdaresi itibarıyla çok yetersiz olduğunu… Hatta dün Mazgirt’in Geçitveren köyünde “Köyde iki tane cenaze var, elektrik yok, telefonlarımızı dahi şarj edemiyoruz.” diyen vatandaşların, benim ricam üzerine bu yolları açıldı. Ben, burada, bunu derken AKP Milletvekili Mustafa Ataş “Efendim Türkiye’de ödenek var.” demiş. Yani, ortada eğer ödenek varsa ve araçlar yeterliyse bu yollar niye açılmıyor? İsterse gelsin, beraber gidelim. Kendisi Çemişgezeklidir, beraber gidelim; hakikaten Tunceli’nin yolları kapalı mı, yoksa açık mı? Yani, hemen bizi burada tekzip etmenin anlamı yok ki. Soralım, gidelim. İnsanlar her gün bize telefon ediyorlar. Vatandaşın sıkıntılarını burada dile getirmek bizim de görevimiz. Ama maalesef bu AKP…

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VII.- ÖNERİLER

1.- CHP Grubunun, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve 23 milletvekilinin, maden ocaklarında meydana gelen kazaların nedenleri, maden emekçilerinin çalışma koşulları ve emeklilik koşullarının onların lehine olacak şekilde yeniden düzenlenmesine yönelik çalışmaların yapılabilmesi amacıyla 17/5/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 10 Ocak 2013 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

                                                                                                                        10/01/2013

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 10/01/2013 Perşembe günü (Bugün) yaptığı toplantısında toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                            Muharrem İnce

                                                                                                                  Yalova

                                                                                                        Grup Başkan Vekili

Öneri:

Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve 23 Milletvekili tarafından, 17/05/2012 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına "Maden ocaklarında meydana gelen kazaların nedenleri, maden emekçilerinin çalışma koşulları ve emeklilik koşullarının onların lehine olacak şekilde yeniden düzenlenmesine yönelik çalışmaların yapılabilmesi" amacıyla verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin (418 sıra no.lu) Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 10/01/2013 Perşembe günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin lehine, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Akar.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Zonguldak Kozlu’da yaşamını yitiren madenci kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, ailelerine ve yakınlarına da başsağlığı diliyorum.

Yine, bugün, Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyoruz. Onların da emeklerinin boşa gitmemesi ve gereken itibarı görmelerini diliyorum.

17/05/2012’de yani 2012’nin beşinci ayında, Anayasa’nın 98’inci maddesine göre Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bir önerge verdim ve bu önergem de madencilik sektörü ve madenci kardeşlerimizin sorunlarıyla ilgili, maden kazalarıyla ilgili ve onların çalışma koşullarıyla, emeklilikten sonraki emeklilik koşullarının düzenlenmesine yönelik bir Meclis araştırma önergesiydi. Peki, durup dururken 2012’nin beşinci ayında bu niçin aklıma geldi de böyle bir araştırma önergesi verdim? Hepinizin bildiği gibi, ben KİT Komisyonu üyesiyim ve KİT Komisyonunda Türkiye Taş Kömürünü, Türkiye Kömür İşletmelerini, aynı zamanda EÜAŞ’e bağlı maden ocaklarını denetlemekteyiz her yıl. Nereden yapıyoruz bu denetlemeyi? Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetleme yapan Sayıştay raporları üzerinden denetliyoruz. Peki, bu denetimlerde ne çıktı Sayıştay raporlarında? Eğer AKP’li, Hükûmete mensup milletvekili arkadaşlarım bu Komisyondaki Sayıştay raporlarını okumuş olsaydı benim gibi kendilerine vazife edinirler ve madencilik sektöründe geliyorum diyen kazaların önüne geçebilirdik.

Şimdi, bu araştırma önergesi içerisinde madenlerimiz ve maden işçilerimizin yaşadığı problemlerle birlikte, özelleştirmeyle oluşan problemlerin araştırılması vardı. Peki, nasıl özelleştirme yapıyor madencilik sektöründe? 3 şekilde özelleştirme yapılıyor. Bir tanesi “Rödevans” dediğimiz bir usulle. Bunu halk çok iyi bilmez, şöyle tarif edilim redevansı: Bir tarlanız var ve bunu bir üretim karşılığında üçüncü bir şahsa veriyorsunuz ve üretimden, hasılattan pay alıyorsunuz, redevans bu.

Peki ikincisi ne? İşçiliğin özelleştirilmesi yani hizmet alımı. Buna son zamanlarda sık sık rastlıyoruz. Nerede rastladık? Kozlu’da rastladık. Nerede rastladık? Karadon’da rastladık. Nerede rastladık? Üzülmez’de rastladık ve devlete ait bir çok maden işletmesinde buna rastlamaktayız.

Peki üçüncüsü ne? Yeni icat oldu üçüncüsü de; madenlerin yanındaki işletmelerle birlikte genelde termik santrallerle birlikte topyekûn olarak özele devretmek.

Şimdi, bu üç şekilde yapılan özelleştirmelerde temel amaç neydi arkadaşlar? İstihdamı artırmak, kaliteli, verimli üretim yapmak, maliyetleri düşürmek ve iş güvenliğini sağlamaktı. Peki, bu yapılanlar, bu özelleştirmelerden sonra yapılanlar bunlarla uyuşuyor mu? Şöyle bir incelediğimizde, örneğin, istihdam konusuna geldiğimizde, 2000’li yıllarda 20 bin olan madendeki istihdam bugün, sizin Hükûmetiniz döneminde 11 bine düşmüş. Demek ki istihdama yönelik bir çalışma değil, tamamen insanları yoksullaştırmaya, işçiliği yoksullaştırmaya ve işsizliğe olanak sağlayan veya işsizliği öne getiren bir çalışma olarak düşünülebilir.

Peki, diyelim ki istihdam yaratmıyor. Peki, teknolojiyi mi getiriyor madenlere ya da üretimi mi artırıyor? Hayır. Yine Sayıştay raporlarını incelediğimizde teknolojinin gelmediğini görüyoruz. Mevcut kurumun yani işe aldıkları kurumun araçlarını kiralayarak hiç yatırım yapmadan madencilik işini yaptıklarını görüyoruz. Peki, üretimi artırıyor mu? Hayır, artırmıyor. Yine 2000’li yıllardaki üretimin geldiği nokta bugün yarı yarıya düşmüş vaziyette ve tamamen ithale dayalı bir maden rejimimizin organize edildiğini her beraber görmekteyiz.

Peki, maden sektöründeki işçilerin geliri arttı mı bu özelleştirmelerle birlikte? Yine koca bir “Hayır.” diyoruz. Özelleştirmeyle birlikte maden sektöründe çalışan insanların yarısından fazlası asgari ücretle çalışmaya başladı. Yine 2000’li yıllarda 5,44 dolar olan saatlik asgari ücreti, bugün, sizin Hükûmetiniz döneminde 2,81 dolara düşürerek insanları açlığa mahkûm ettiniz.

Peki, maden sektöründe çalışan işçilerimizin acaba özelleştirmeyle birlikte iş güvenliği ve iş sağlığı sağlanmış mıdır? O da koca bir “Hayır.”

Peki -şimdi saydık- istihdamı artırıyor mu? “Hayır.” Verimi artırıyor mu, üretimi artırıyor mu? “Hayır.” Teknolojiyi yeniliyor mu? “Hayır.”

Peki, iş güvenliğini sağlıyor mu? Onu da sağlamadığını hep birlikte görmekteyiz. Yine iş kazalarında Türkiye dünyada 3’üncü, Avrupa’da 1’inci; ölümlü iş kazalarında Avrupa’da 1’inciyiz. Birçok alanda olduğu gibi bu alanda da sizin Hükûmetiniz döneminde iş kazaları artmış ve bir rekora imza atmışsınız. Tebrik ediyorum, iş kazalarında Avrupa 1’incisi, dünya 3’üncüsü olmuşsunuz!

Şimdi, bu iş kazalarına bir iki örnekten yola çıkarak örnekler vermek istiyorum, ancak şunu da belirtmek istiyorum: Bu kürsüye geldiğinizde dilek ve temennilerde bulunuyorsunuz “Allah bir daha bu kazaları bize göstermesin. Deprem olmasın, sel olmasın.” diye söylüyorsunuz ama üç gün sonra bunları unutuyor, hiçbir şey yapmıyorsunuz. Çabuk unuttuk Karadon’u. Hatırlayan var mı içinizde Karadon’u? Çabuk unuttuk Üzülmez’i. Var mı içinizde hatırlayan? Çabuk unuttuk Çöllolar’ı, Afşin-Elbistan’ı. Peki, Kozlu’yu ne zaman unutacağız? Birkaç gün sonra da Kozlu’yu unutacağız ya da unutturacaksınız. Ne olmuştu Afşin-Elbistan’da, Çöllolar’da biliyor musunuz? Ne olmuştu? 6 Şubat 2011 ve 10 Şubat 2011’de iki tane toprak kayması oldu, 11 işçimizi yitirdik, 9’u hâlen toprağın altında. Peki, neydi burada? Yine, Sayıştay kitaplarını da getirdim, tek tek size sayfasını verebilirim. Sizin “terörist” diye nitelendirdiğiniz, Başbakanın “terörist” diye nitelendirdiği, “Eğitim yapılmıyor.” diye nitelendirdiği ODTÜ, firmanın danışmanı ODTÜ “Çok yakında kaçınılmaz bir kaza gerçekleşebilir burada, tedbir alınması gerekir.” demiş. Ama ne yapmışlar? Hiçbir tedbir almamışlar ve çalışmaya devam etmişler. Sonunda, 11 işçimiz orada hayatını kaybetmiş.

Peki, kim biliyor musunuz bu şirket? Bunu da söylemek istiyorum size. Hani, meşhur 12 Eylül referandumunuz var ya… Sayfalarca, günlerce televizyon ekranlarından sizin propagandanızı yapan bir medya kuruluşu bu şirket. Arkadaşlar, eğer merak ediyorsanız, yine, bu medya kuruluşunu ben size verebilirim, hatta şimdi, bilirkişilerle, yandaş rektörlerinizin sağladığı bilirkişilerle ODTÜ suçlu çıkarılmaya çalışılıyor burada.

Yine, Zonguldak Karadon’da, 17 Mayıs 2010’da -sanki Kozlu ora da- madencilikte tecrübesi olmayan, deneyimi olmayan, daha önce hiçbir iş bitirmesi olmayan ve madenciliğin en tehlikeli işi olan galeri açma işi yine bir inşaat firmasına veriliyor. Yine, Sayıştay raporlarında -onu da size getirdim- 2009’da, diyor ki: “Eğer tedbir alınmazsa çok büyük bir kaza olacak.” 30 işçimizi Karadon’da yitiriyoruz.

Kozlu’ya geliyorum. Bakın, Kozlu Karadon’la ne kadar birbirine benzeşiyor. Kozlu’da Sayıştay raporlarında -Genel Başkanımız açıkladı, artık basın da açıklıyor- defalarca ikaz edilmiş. Yine bir inşaat firmasına verilmiş galeri açma işi, yine gecikmiş iş ve defalarca ikaz edilmesine rağmen hiçbir tedbir alınmamış Kozlu’da ve bugün, 8 maden işçisi arkadaşımız hayatını kaybetmiş, aynı Karadon’da olduğu gibi.

Şimdi, insan hayatının ne kadar ucuz olduğuna, insan hayatının para karşılığında ne kadar değersiz olduğuna burada bir kez daha tanık oluyoruz.

TTK tarafından tespit edilen olumsuzlukları gidermeyen firmanın sözleşmesini feshetme yetkisine sahip olmasına rağmen sözleşme feshedilmemiş ve bugün, Kozlu’daki iş kazası meydana gelmiştir.

Aynı ifadeler 2011 Sayıştay Raporu’nda Üzülmez İşletmesi için var arkadaşlar. Hükûmet yetkililerine sesleniyorum, AKP milletvekili arkadaşlarıma sesleniyorum: Yarın bu vebalin altında kalmamak için, yarın orada da bir iş kazası olmaması ve madenci kardeşlerimizin ölmemesi için tedbir alın, tedbir alınmasını sağlayın. Aynı rapor orada da var, aynı galeri açma işi orada var, yine orada da bu iş bir inşaat firmasına verilmiş. Madencilikte tecrübenin, deneyimin ve güvenliğin ne kadar önemli olduğunu bütün dünya bilmekte ama Türkiye bir türlü bunu öğrenememektedir.

Şimdi, sizlere soruyorum, buradan Enerji Bakanına da seslenmek istiyorum arkadaşlar, Enerji Bakanı gitti ve orada dedi ki: “Herkes sorumluluğunu bilecek ve sorumlular hesap verecek.” Sayın Enerji Bakanı, siz 2009’da Enerji Bakanı oldunuz, 2009’da Enerji Bakanı olduktan sonra, biraz evvel bahsetmiş olduğumuz Karadon, Üzülmez, Afşin-Elbistan ve Kozlu sizin dönemlerinizde oldu ve dördü de özellikle benzer özellikler taşıyor. Peki, niye hiçbir tedbir almadınız? Şimdi, sizi buradan uyarıyorum: Üzülmez’de de aynı olay başımıza gelirse -Allah’tan temenni ediyorum ki böyle bir olay olmasın- bunun vebali altında kalırsınız. Şimdiden orada tedbir almanızı diliyorum.

Sevgili arkadaşlarım, milletvekili arkadaşlarım; sizin göreviniz, burada gelip özelleştirilmiş kurumların avukatlığını yapmak değil. Aynen bizim gibi sizin de görevinizin onların eksiklerini söylemek, onların hatalarını söylemek, onların giderilmesi için uğraş vermek olduğunu düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAYDAR AKAR (Devamla) - Hemen konuşmamı da…

Bu olumsuzluklardan dolayı, madencilik sektöründeki sorunların tespit edilip çözüm önerilerinde bulunulması ve hayata geçirilmesi için Meclis araştırma komisyonun kurulmasının büyük önem kazandığını ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akar.

Aleyhinde, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan.

Buyurunuz Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Dünya Çalışan Gazeteciler Günü. Yine her zamanki gibi yalandan kutlamalar yapıldı, yıpranma hakları bir türlü verilmeyen gazetecilere göstermelik kutlamalar yapıldı.

Ben buradan, Meclisten, özellikle, tutuklu olan bütün gazetecilere, gerçek görevlerini yerine getirdikleri için tutuklu olan bütün gazetecilere sesleniyorum: Bu zorba düzen bir gün değişecek diyorum ve sizlerin özgür olacağınıza inanıyorum.

Yine, biz Türkiye’de barışı konuşurken, çözümü konuşurken, umudu güçlendirirken ve bütün Türkiye kamuoyunun bununla meşgul olduğu bir dönemde dün akşam Fransa’nın başkenti Paris’te Kürt Enformasyon Bürosunda bulunan 3 Kürt kadın siyasetçi, Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Söylemez vahşice bir suikasta maruz kaldılar. Bunu nefretle kınıyoruz. Bütün Kürt halkının ve dostların başı sağ olsun diyoruz ve inanıyoruz ki barışı her konuştuğumuzda, kökleri içeride olsun veya dışarıda olsun, bu derin provokasyonların üstesinden barışı ve özgürlüğü isteyenler mutlaka güçlü bir şekilde gelecektir. Bunun aynı zamanda, Türkiye’de demokrasinin, hukukun, insan haklarının, özgürlüklerin hem yerleşmesini istemeyenlerin hem Türkiye’de birlikte yaşamı istemeyenlerin provokasyonları olduğunu duyuyoruz. Fransa Hükûmetinin bu konuda, sorumluları bir an önce yakalayıp adalete teslim etme konusunda sorumlu olduğunu söylüyoruz. Aynı şekilde, Türkiye’de Hükûmetin sözcülerinin saçma sapan açıklamalarının yerine bu olaya ciddi bir şekilde eğilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bilgileri olmadığı konularda saptırma açıklamalardan da vazgeçmelerini öneriyoruz. Gerçekten böylesi önemli konular da biraz samimiyet, biraz ciddiyet ister ve bu olayın üzerine gitmeyi gerektirir diyoruz. Biz bunun mutlaka peşini bırakmayacağız, sorumlularını bulacak güçteyiz ve bunu aydınlatacağımızı bütün dünya kamuoyuna açıkça ilan ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, burada maden işçilerinin sorunlarını konuşacağız, araştırma komisyonu kurulsun. Biz bu komisyonu kurduk aslında, biliyorsunuz, 2010-2011 yılında bunun çalışmasını yaptı. Meclisteki dört parti. Ben de bu komisyonun üyesiydim. Sanıyorum, maden konusunda, özellikle… Ki o tarihlerde Karadon kazası sonucu yaşananlar ve arkasından Afşin-Elbistan’da yaşananlar -ki hâlâ o maden işçilerinin cesetleri çıkarılmadı toprak altından, bu da bizim ayıbımız- ve bugün Kozlu’da yaşananlar. Burada, ilkel bir madencilik anlayışının getirdiği iş güvenliğinin, iş sağlığının olmadığı bir ülkede ve emeklilik koşullarının bu zor sektörde, bu zor koşullarda, çok düşük ücretten, asgari ücretten olduğu ve çok zor koşullarda yaşayan, çalışan işçilerimizin bütün sorunlarıyla ilgili Maden Araştırma Komisyonu olarak bir rapor hazırladık ve çok ciddi bir çalışma ve çok ciddi öneriler var onun içinde. Şunu gördük o tarihlerde: Şili’de göçük altında kalan işçilerin, canlı yayın üzerinden göçük altında iken kurtarma odalarından nasıl bağlantı kurulduğunu ve yoğun bir çalışma sonrası kurtarıldığına tanık olduk. Bizim gezdiğimiz, incelediğimiz, baktığımız maden ocaklarında şunu gördük: Asansörle 600 metre yer altına indiğimizde, kilometrelerce tünellerde, o tünellerin içinden geçilerek madenin ne zor koşullarda çıkarıldığını… Kurtarma odalarını görerek, sigorta, güvenlik gereği yapılan yerlerin ebatlarını gördükten sonra Türkiye’deki maden ocaklarının, taşeron çalışmalarının ne dehşet verici bir sorumsuzluk örneğini teşkil ettiğini gördük.

Aslında maden cinayetlerinin bir tek adı var: Bir “kayıt dışı cinayet”tir maden ocaklarındaki iş kazaları. Eğer o tüneller düzenli kurulamıyor, güvenliği sağlanamıyorsa, çalışan işçinin tepe lambasından kıyafetine kadar bütün güvenliği sağlanamıyorsa, döşenen elektrik kabloları ihtiyaca güvenli cevap vermiyorsa, birbirine ekleniyorsa, o raylarda çıkarılan kömürlerin taşınması esnasında üzerlerindeki metan gazını ölçecek aletler yetersizse, çalışmıyorsa ve göçükler meydana geliyorsa, bu tür cinayetler meydana geliyorsa ve bu sürekli meydana geliyorsa ve devamlı olarak Türkiye gündemini işgal ediyorsa, burada, Meclisin yeni bir çalışma, yeni bir durum tespiti yapması gerekiyor.

Demek ki bizim Maden Araştırma Komisyonu olarak yaptığımız çalışmalar, kalın kitapların içinde raflara bırakıldı. Evet, araştırma komisyonları araştırıyor, bütün uzmanları dinliyor, ilgili bütün kesimleri dinliyor, çok güzel araştırmalar yapıyor, tespitlerini koyuyor, önerilerini koyuyor, getiriyor, Meclis Başkanına teslim ediyor, bir tane de hatıra fotoğrafı çekiyor, ondan sonra da komisyon raporları içinde bir rapor olarak yer alıyor. Ne yapıyor Meclis ondan sonra? Hiçbir şey yapmıyor. Meclis o raporun gereğini yapmıyor. İç Tüzük’te bu raporların gereğinin nasıl yapılacağı yazılı değil. Meclisin raporu Meclisi bağlamıyor. Bir istişare, bir danışma, bir başvurulacak kaynak gibi duruyor orada ve ne hüzünlüdür ki bu raporu hazırladıktan sonra “Mecliste gereği yapılsın diye ne yapalım?” diye düşündüğümüzde Araştırma Komisyonunda şöyle bir sonuç çıkmıştı: Bu Maden Araştırma Raporu’nu Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonuna bir dilekçeyle verelim, Meclis bunu bu şekilde işleme alsın, biz de takipçisi olalım.

Şimdi, ben, bu araştırma önergesinin -çok hayati bir konuda verildi- sonuna kadar yanındayım, destekliyoruz grup olarak. Ama şunu diyoruz: Bu hazırladığımız raporun gereğini nasıl yapacağız? Çünkü Zonguldak’ta da araştırma yapmıştık. O taş ocaklarında, kömür ocaklarında da araştırma yapılmıştı. Onun bütün tespitleri var, Sayıştay raporlarında var, Meclise geldi bunlar. Bunların hangisinin işlem gördüğünü, sorumlularına hukuki yaptırımların işlediğini gördünüz mü? Göremezsiniz. Mali aflarla, bu tür kaza yapanların, işverenlerin, kısa yoldan kâr elde etmek isteyenlerin affa uğratıldığı bir ülkede insanın kıymeti olmaz, insanın değeri olmaz, iş güvenliği olmaz, iş sigortası olmaz, sağlıklı bir emeklilik sistemi olmaz, insanın hayatına değer olmaz.

O zaman, bizim yapmamız gereken bir şey var arkadaşlar: İç Tüzük Komisyonunda çalışıyoruz. Bu araştırma raporlarının gereğinin Meclis tarafından yapılması için bunu önereceğim. Grubumuz adına da bu komisyonda görevdeyim. Ana muhalefet dâhil, tüm partilerin de bu raporların işlev görmesi için Mecliste sorumluluğu var. Gelin, bunu birlikte çözelim. Birlikte çözersek bu soruna da çözüm buluruz diyorum, hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.

Lehinde Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Dedeoğlu.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; madencilikle ilgili araştırma önergesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Madenlerimiz, ülkemize bu zamana kadar bahşedilmiş en önemli doğal kaynaklarımızdır. Madenlerimizin ülke ekonomisine ve yöre insanımıza çok büyük katkıları vardır. Bu tür zenginliklerimizin kıymetini çok iyi bilmemiz ve ülke olarak ona göre hareket etmemiz lazım. Bu zenginliklerimiz hiç kimsenin kendi öz varlıkları değildir, bu milletimizin kendisine ait öz varlıkları, öz kaynaklarıdır fakat ne yazık ki bugün görüyoruz, yanlış enerji politikalarıyla bu kaynaklarımız erimekte ve yok olmaktadır. Bunun son örneği Kahramanmaraş ilimizde yaşanmaktadır. Kahramanmaraş’ın en büyük kömür havzası Birleşik Arap Emirlikleri’ne satılmış ve özelleştirilmiştir. Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri arasında Afşin-Elbistan bölgesinde linyit kömürü madenciliği yapılması ve elektrik üretimi konusunda iş birliği anlaşması imzalanmıştır. Türkiye adına iş birliği anlaşmasına imza koyan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı tarafından Afşin-Elbistan arasında yeni bir santralin inşa edileceği açıklanmıştır. Bu teknolojiyi uygulayacak devletimizin gücü yok muydu, özelleştirmeye gerek var mıydı?

Ayrıca bu bölgede kurulacak olan yeni bir termik santral Afşin ve Elbistan’da yaşamı zorlaştıracak ve Kahramanmaraş’ı da yaşanmaz bir hâle getirecektir. Zaten ilimizde şu ana kadar çok büyük bir hava kirliliği yaşanmaktadır. Afşin-Elbistan Termik Santrali bacalarından havaya bırakılan zararlı gazlar havayı kirletmekte ve başta kronik hastalıklar olmak üzere herkese zarar vermektedir. Bu konuyla ilgili Hükûmet çalışma yapmamaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi olarak, üretime ve istihdama hiçbir zaman karşı olmadık ve olmayız, bu Hükûmet döneminde yapılan özelleştirme ve sağlıksız yatırımlara karşıyız. Kahramanmaraş Afşin Elbistan Termik Santralinde, bölgede hava kirliliğine neden olduğundan dolayı, yapılan denetimlerde zaten cezai işlem uygulanmaktadır, bu da tescil edilmiştir. Santralin havayı kirlettiği, bu cezai işlemlerle kanıtlanmıştır. Afşin-Elbistan Termik Santrali hava kirliliğine neden olmaktadır ama maalesef bu zamana kadar hiçbir tedbir alınamamıştır. Ülke olarak, enerji üretimi konusunda, insan sağlığına zarar vermeyecek enerji türlerine yönelmeliyiz. Yenilenebilir enerji konusunda çalışmalar artırılmalıdır. Yeni santraller Kahramanmaraş’ı yaşanmaz hâle getirecek. Bu nedenle, yapılan anlaşmalar yeniden gözden geçirilmelidir.

Mevcut iktidar döneminde, gelir ve istihdam sağlayan çok sayıda yatırım maalesef satılmıştır. Köprüler, fabrikalar, limanlar ve maden ocakları ve kömür havzaları yabancının eline geçmiştir. Aynı şekilde, Kahramanmaraş Elbistan’da bulunan şeker fabrikamızı da bunlara eklemek mümkündür. Elbistan Şeker Fabrikası da özelleştirme kapsamının içerisinde ve orada çalışanlar, işçilerimiz, personellerimiz,  yıllarca oraya emek vermiş insanlarımız şu anda huzursuzdur, yarını göremez vaziyettedir. Önümüzdeki günlerde hastanelerin ve okulların da özelleşeceği konuşulmaktadır. Yapılan yersiz özelleştirmelerle bu ülkeye ve bu güzel insanlara haksızlık edilmektedir. Millî kuruluşlarımızı teker teker elden çıkarıyorlar, Türkiye’yi ve Kahramanmaraş’ı yabancılaştırıyorlar.

Afşin-Elbistan Termik Santralinde tamamen bu özelleştirmeye karşıyız. Burada çalışan personelin durumu belirsizdir. Çalışanlar tedirgin olmuşlardır. Hükûmetten, çalışanlar konusunda her türlü tedbirin de alınmasını istemekteyiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kahramanmaraş ilimiz maden kazaları konusunda da mağdur durumdadır, bu mağduriyeti giderilememiştir. Afşin-Elbistan Termik Santraline kömür sağlayan Çöllolar kömür havzasında 10 Şubat 2011 tarihinde meydana gelen göçük sırasında 9 madencimiz, maalesef, göçük altında kalarak maden şehidi olmuşlardır. Kahramanmaraş’ı ve tüm Türkiye'yi üzen bu olay üzerinden uzun süre geçmesine rağmen göçük altındaki, şehit olan, 9 madencimizin cenazesi hâlâ çıkartılamamıştır. Madencilerimizin aileleri sabırla ve umutla yakınlarının cenazelerinin göçük altından çıkartılmasını beklemektedirler. Bilim ve teknolojinin neredeyse baş döndürücü bir hızla ilerlediği dünyamızda 9 maden şehidimizin göçük altından bugüne kadar çıkarılamamış olması hayretler vericidir. Madencilerimiz niçin göçük altından bu zamana kadar çıkarılamamış, bu konuda da bir teknoloji eksikliği mi yaşanmaktadır? Yoksa bu konuda maliyet hesabı mı yapılmaktadır? Şehit madencilerimizi ne zaman ailelerine teslim edeceksiniz? “Çıkaramıyorsanız anıt mezar yaptıralım.” dedik ama maalesef ki ses veren yok, cevap veren yok, muhatap alan kimse de yok.

Ülkemizde pek çok iş kolunda olduğu gibi madencilik iş kolunda da sık sık iş kazaları meydana gelmektedir. Ülkemizde en son maden kazası Zonguldak Kozlu’da meydana gelmiş ve bizleri çok üzmüştür. Meydana gelen bu maden kazasında 8 can gitmiştir, bölgeye ve ülkeye acı düşmüştür. Yine yürekler yanmış, çok sayıda aile yine öksüz kalmış, kaybımız ve acımız yine çok büyüktür. Hayatını kaybeden madencilerimize Allah’tan rahmet, acılı ailelerine de tekrar sabır ve başsağlığı diliyoruz.

Kozlu’da yaşanan facianın ardından yapılan ilk açıklamalar ülkemizde meydana gelen çok sayıda maden kazasında olduğu gibi bu kazada da ihmal yaşandığını göstermektedir. Facianın daha büyük acılara neden olması tamamen şans eseri olarak görülmektedir.

Kozlu’da 14 olması gereken sondaj sayısının da 7 olduğu kaydedilmektedir. Denetim eksikliği açıkça ortadadır. Madende göçüğün ani metan gazı püskürmesi nedeniyle oluştuğu ifade edilmektedir.

Kozlu’da son olarak 2010 yılında maden kazası meydana gelmiş ve o kazada da 30 işçi hayatını kaybetmiştir. Bu kaza da iş güvenliği konusunda ülkemizde yapılan tüm çalışmaları neredeyse boşa çıkarmış durumdadır.  Kozlu’da meydana gelen maden kazasından sonra, iş güvenliği konusundaki kurallara yeterince uyulup uyulmadığı, ülkemizde yeniden sorgulanmaya başlanmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uzun çalışma süreleri, düşük ücretler, sağlıksız ve güvensiz çalışma koşulları ülkemizde iş kazalarını artırmaktadır. İş kazaları, özellikle, İstanbul, Kocaeli, Zonguldak, İzmir, Ankara, Adana, Eskişehir, Tekirdağ, Malatya, Bursa, Konya ve Kahramanmaraş’ta meydana gelmektedir. Ülkemizde görülen iş kazaları, genellikle, madencilik, tersane, inşaat, enerji, metal, çimento, mevsimlik tarım, tekstil ve deri iş kollarında maalesef ki ortaya çok çıkmaktadır.

Ülkemizde alınamayan basit önlemler nedeniyle iş kazaları, özellikle de maden ocaklarında devam etmektedir. Bu kazalar sırasında 77 kişi hayatını kaybetmiş ve 117 kişi de yaralanmıştır. Madencilik sektörü alanında ülkemizde ortaya çıkan iş kazaları, Avrupa ülkelerinin 4,5-5 katı fazladır, üzülerek ifade ediyorum bunu. Sendikasız çalışma koşulları da kazaların meydana gelmesinde en büyük neden olarak gösterilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye ekonomisine önemli katkılar sağlayan madencilik sektöründe, çalışma koşulları başta olmak üzere, çağdaş standartlarda üretim konusunda mutlaka tedbirler alınmalıdır. Bu doğrultuda yapılacak olan çalışmalar hem maden ocaklarındaki göçükleri azaltacak hem de ölümlü kazaların önüne geçecektir.

Ülkemizde maden kazalarının son bulmasını dileyerek yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Dedeoğlu.

Aleyhinde Isparta Milletvekili Recep Özel.

Buyurunuz Sayın Özel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bugün Çalışan Gazeteciler Günü’nü de bu vesileyle kutluyorum.

Cumhuriyet Halk Partisinin, Danışma Kurulu toplanamadığından dolayı İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre buraya getirmiş olduğu Sayın Kocaeli Milletvekili Haydar Akar Bey ve 23 milletvekilinin, maden ocaklarında meydana gelen kazaların nedenleri, maden emekçilerinin çalışma koşulları ve emeklilik koşullarının onların lehine olacak şekilde yeniden düzenlenmesine yönelik çalışma yapılabilmesi, sorunlarının araştırılabilmesi için bir araştırma önergesini bugün Meclis gündemine getirip konuşmak ve bugünün gündemini bununla oluşturmak gibi bir talepleri var ama bugünkü Meclis gündemimizde, biliyorsunuz, dünden yarım kalan sosyal güvenlik alanındaki bir yasa çalışmasını devam ettireceğiz ve onun bitmesi lazım, çünkü 4 milyona yakın işçimiz onu bekliyor.

Tabii ki geçen hafta meydana gelen Zonguldak Kozlu’daki maden kazasında ölen vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyoruz, ailelerine başsağlığı diliyoruz. 3 tane cansız bedene henüz ulaşılamadı ama Valimizin bize vermiş olduğu bilgilere göre bir iki gün içerisinde de onlara ulaşılacağı söyleniyor.

Bu maden ocakları kazaları sadece Türkiye’de değil, dünyadaki gelişmiş olan tüm ülkelerde de bu tür kazalar olabiliyor; bunların en aza indirilmesi, yok edilmesi elbette ki en büyük dileğimiz ama maalesef insanın olduğu yerde kusur oluyor, hata oluyor, yanlış işler olabiliyor, bu da onlardan bir tanesi olabilir. Bu metan gazı patlaması öyle bugünden yarına olan bir şey de değil yani geçmiş dönemde hep… Bu gaz, yüz senede, iki yüz senede oluşan bir gaz. Bu gazın patlaması sonucu kömür ocağındaki takribi olarak -bu geçen haftaki kazada- 1.500 tona yakın bir kömürün püskürmesi ve oradaki oksijen ortamının yok olması sonucu yerin 630 metre altında işçilerimizin yaşamları maalesef son buldu. Tabii ki burada şunun kusuru vardır, bunun kusuru vardır... Bunun sonuna kadar, idari açıdan, teknik açıdan, yasal açıdan da gidilmektedir. Kazanın hemen akabinde de sayın bakanlarımız Çalışma Bakanımız Sayın Faruk Çelik Bey ve Enerji Bakanımız Taner Yıldız Bey olay mahalline gidip bütün incelemeleri, araştırmaları da yaptılar.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Hep kazadan sonra gidiyorlar Recep Bey. Ne yaptınız oraya?

RECEP ÖZEL (Devamla) - Kimin kusuru varsa -oradaki firmanın kusuru olabilir, oradaki bu işin kontrolünü yapan yetkili kurumun, TKİ’nin kusuru olabilir- kimin kusuru varsa da bunun sonuna kadar gidileceğinin teminatını da bütün bakanlarımız ve biz de burada veriyoruz. Hiçbir şeyin üstü örtülmediği gibi bunun da üstü örtülmez.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Hiçbir şeyi örtmezsiniz!

RECEP ÖZEL (Devamla) – Bundan sonra dileğimiz ülkemizde bu tür kazaların olmaması, yaşanmaması. Ama bunu nasıl önleyebiliriz, engelleyebiliriz? Haydar Akar Bey’in böyle bir önerisi varsa, bir yasal düzenleme olarak getirsin, burada eğer gerçekten kabul edilebilir bir şeyi varsa yapılabilir, yasalaştırılabilir diyoruz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Hadi imzala, imzala.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Yalandan kim ölmüş.

RECEP ÖZEL (Devamla) – İmzalarız efendim, hiç sıkıntı yok o konuda, yapılabilecek her doğru işin arkasındayız.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Gel imzala, böyle sözde değil gel imzala.

RECEP ÖZEL (Devamla) – Bu araştırma önergesinin… Madencilerin sorunlarına karşı kaldığımız, buradaki sorunları görmediğimiz anlamında da algılanmasın. Sadece bugünkü Meclis gündemimizde uluslararası anlaşma ve yarım kalan yasa olduğundan dolayı katılamıyoruz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – İmzalıyor musun?

RECEP ÖZEL (Devamla) – Ama araştırma önergesi içerisinde bulunan tüm işler iktidarımız tarafından yapılmaktadır.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Hiçbir iş yapılmadı, ölümlerin sorumlusu sizsiniz.

RECEP ÖZEL (Devamla) - Bu tür araştırma önergesiyle de yapılacak, netice alınabilecek konular yasal düzenlemeyle de  Hükûmetimiz, partimiz tarafından da yerine her zaman getirilmektedir, getirilecektir diyorum.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Madenlerdeki ölümlerin sorumlusu sizsiniz.

RECEP ÖZEL (Devamla) – Hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum efendim (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Özel.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Karar yeter sayısı efendim.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Sayın Akar…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, benim vermiş olduğum önergenin içerisindeki her şeyin yapıldığını ifade ediyor Recep Bey. Ayrıca, “Bir kanun teklifiniz varsa, öneriniz varsa…” İşte bu kanun teklifi ve önerimizi getirmemizi talep ediyor. Bu konuda açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Söylediniz Sayın Akar.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Açıklama yapmak istiyorum. Önerilerimizi açıklamak istiyorum.

BAŞKAN – Kanun teklifinizin olduğunu söylediniz. Bunun için bir sataşma yok, bir açıklamayı da söylediniz, sizin teklifiniz vardır, bu kayıtlara geçti.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur, on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.47


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.14

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN (Ankara)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Otuz dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.15


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.15

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN (Ankara)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

“Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’nci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Rapor’una kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

 GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Libya Hükûmeti Arasında Askeri Eğitim İş Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Libya Hükümeti Arasında Askeri Eğitim İş Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/650) (S. Sayısı: 339)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

4’üncü sırada yer alan, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ile 3 Milletvekilinin; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ile 3 Milletvekilinin; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/717, 2/1030) (S. Sayısı: 370)(x)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

Geçen birleşimde iç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen tasarının 2’nci bölümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı.

Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

Maddelere geçmeden önce yeni madde ihdasına dair üç önerge vardır.

Bildiğiniz üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan ancak tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunluğuyla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı İç Tüzük’ün 87’nci maddesinin dördüncü fıkrasının hükmüdür.

Bu nedenle, önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla yani 21 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.

Şimdi ilk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 370 Sıra Sayılı Yasa Tasarısı’na aşağıdaki maddenin 9’uncu madde olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz.

"Madde 9 - 5510 sayılı kanunun 40' ıncı maddesinin ikinci fıkrasının 15' inci bendinden sonra gelmek üzere;

"Kapsamdaki İşler/İşyerleri: 5953 Sayılı Kanun kapsamındaki işyerlerinde.

Kapsamdaki Sigortalılar: 13/6/1952 tarihli ve 5953 Sayılı Kanuna tabi olarak çalışan sigortalılar ile basın kart yönetmeliğine göre basın kartı sahibi olmak suretiyle gazetecilik yaparken kamu kurumlarına giren ve bu kurumlarda meslekleriyle ilgili görevde istihdam edilenler.

                                     

(x) 370 S. Sayılı Basmayazı 8/1/2013 tarihli 49’uncu Birleşim Tutanağı’na eklidir.

Eklenecek Gün Sayısı:90

Kapsamdaki İşler/İşyerleri: Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu haber hizmetlerinde.

Kapsamdaki Sigortalılar: Basın kartı yönetmeliğine göre basın kartı sahibi olmak suretiyle; Türkiye Radyo Televizyon Kurumunda fiilen çalışanlar.

Eklenecek Gün Sayısı: 90

Kapsamdaki İşler/İşyerleri: Basım ve gazetecilik işyerlerinde

Kapsamdaki Sigortalılar: Basım ve gazetecilik işyerlerinde 4857 sayılı iş kanununa göre çalışanlar

Eklenecek gün sayısı: 90

Bentleri eklenmiş;

Aynı maddenin 3. fıkrasındaki "ve emeklilik yaş hadlerinin üç yılı geçmemek üzere yarısı indirilir" ifadesi "ve beş yılı geçmemek üzere emeklilik yaş hadlerinden indirilir" şeklinde değiştirilmiş;

5510 sayılı kanunun 81' inci maddesinin (b) bendinin (1) numaralı alt bendindeki "90 fiili hizmet gün sayısı eklenecek işlerde 1.5 puan" ifadesi, "90 fiili hizmet gün sayısı eklenecek işlerde 2 puan" olarak değiştirilmiştir."

             İdris Baluken                          Pervin Buldan                           Demir Çelik

                  Bingöl                                       Iğdır                                        Muş

                                        Erol Dora                                Sebahat Tuncel

                                          Mardin                                        İstanbul

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Sayın Başkan, salt çoğunluğumuz olmaması nedeniyle katılamıyoruz.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılmadığı için önergeyi işlemden kaldırıyorum.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 370 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                              Faruk  Çelik

                                                                                                                 Şanlıurfa

                                                                                           Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

Madde 9.- 5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

c) Kısa vadeli sigorta kolları prim oranı, sigortalının prime esas kazancının % 2'sidir. Bu primin tamamını işveren öder. Bu oranı % 1,5 oranına düşürmeye ya da % 2,5 oranına artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir."

BAŞKAN - Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz Sayın Başkan.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Yoktu, nasıl oldu öyle birden bire yahu? Bu kadar muvazaa yapmayın, sırıtıyor o zaman.

BAŞKAN – 21 kişi olması lazım. 21 kişi var efendim.

Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmış olduğundan, önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.

Söz isteyen?

İZZET ÇETİN (Ankara) – Sayın Başkan, ben söz istiyorum.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Çetin.

Buyurunuz Sayın Çetin.

CHP GRUBU ADINA İZZET ÇETİN (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, görüşülmekte olan 370 sıra sayılı Kanun Tasarısı’yla ilgili olarak, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesine başlandığında, yasanın daha iyi anlaşılabilmesi ve daha iyi hazırlanması açısından bir alt komisyon kuruldu. Ben alt komisyonda görev yaptım. Görev sırasında Sayın Bakanın şimdi imzasıyla sunulan madde ihdasına yönelik önerge alt komisyonda da Ahmet Arslan, Kars Milletvekilinin imzasıyla sunuldu. Buna benzer, yine biraz sonra bir önergeyle belki de görüşülecek olan, belli maddelerin kaldırılması da alt komisyona gelmişti. Bunun yanında, alt komisyonda, bu yasayı yine bir torba kanuna çevirecek tarzda, Patent Kanunu’nu, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nu, yine 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu gibi kanunları da içine alacak şekilde AKP milletvekillerinin sağanak şeklindeki değişiklik önerileri yüzünden komisyonu terk edeceğimizi söyledik ve kalktık. Netice itibarıyla o komisyonda kabul edilmedi, üst komisyonda da tekrar görüşme sırasında gelmedi, şimdi Bakan imzasıyla sunuluyor.

Değerli arkadaşlar, Sosyal Güvenlik Kurumumuzun -Sayın Bakanın her kürsüye çıktığında söylediği gibi- diğer Avrupa ülkelerindeki ya da çağdaş ülkelerdeki sosyal güvenlik kurumları gibi dayanakları sağlam değil. Oralarda 4 çalışan 1 emekliyi karşılar, şimdi bizde 1,8’i 1’e düşüyor. O nedenle, kaynaklarımız kıt. Hazineden Sosyal Güvenlik Kurumuna kaynak transferi yapıyoruz, kara delik oldu, açıklarını kapatıyoruz vesaire.

Şimdi, burada yapılmak istenen madde değişikliği doğrudan doğruya… Kısa vadeli sigorta kolları prim oranları 5510 sayılı Yasa’nın 81’inci maddesinin (c) bendinde yüzde 1 ila 6,5 oranlarında tespit edilmiş ve “İş kolunun tehlikeli, zehirli, sağlık bozucu durumuna göre, çalışma koşullarının ağırlığı ve tehlike derecesine göre Bakanlar Kurulunca saptanır.” denilmiş, yüzde 1 ila 6,5. Şimdi; 6,5’la 1 arasındaki oranı 2’ye sabitleyerek bu maddenin oranının sabitlendiği bir teklifle karşı karşıyayız. Burada ben şu iddiayı yapıyorum: Sosyal Güvenlik Kurumu değil, işverenler kullanıyor. Açıkça, burada bir başka söylenmesi gereken konu -hiç kusura bakmasın- Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı ve yardımcıları da, Sayın Bakan da ikili oynuyor, üçlü oynuyor. Burada başka konuşuluyor, işverenlerin karşısında başka tavizler veriliyor ve oran birdenbire indiriliyor. Biz “Üniversiteye gidememiş çocukların 100 liralık primini karşılayın.” diyoruz, “Paramız yok, kaynak yok.” diyorsunuz, işverenlerin 6,5 oranındaki primini bir anda 2’ye çekiyorsunuz. Gerekçe ne? Gerekçe: “İşverenler prim borçlarını ödemiyor, mahkemelik oluyoruz, davalık oluyoruz, tahsil edemiyoruz.” Tahsil edememek demek acze düşmek demektir, görevi yapamamak demektir, yapamıyorum demektir.

Değerli arkadaşlar, bu ülke hepimizin ülkesi. Bu ülkede gerçekten korunmaya muhtaç kesimleri asıl koruyacak kurum olarak Sosyal Güvenlik Kurumu kurulmuş. Tabii, yeni bir bakanlığımız da oluştu, aileden sorumlu bakanlığımız ama -primsiz ödemelere ilişkin- esas burada sosyal dengeleri, sosyal tarafları, toplumun korunmaya muhtaç kesimlerini, işsizleri, gençleri, çalışanları koruyacak, onları sosyal devlet şemsiyesi altında bir arada tutacak kurum Sosyal Güvenlik Kurumu. O nedenle Sosyal Güvenlik Kurumunun gelirleri belli; işçilerin ödediği primler -Emekli Sandığı da artık bir kurum gibi değerlendirilecek olursa- Emekli Sandığı ve BAĞ-KUR yükümlülerin ödeyeceği primler ve işçiler adına işverenlerin ödeyeceği primler.

Bakınız, üç günden bu yana, dört günden bu yana buraya çıkan her milletvekili, inanarak ya da vitrine yönelik olarak -ki vitrine kimin konuştuğu son derece açık- Kozlu’daki maden kazasında 8 işçinin yaşamını yitirmesinin acısını yüreğinde taşıdığını, o acıyı paylaştığını söyledi.

Değerli milletvekilleri, gerçekten eğer işverenler iş yerlerinde gerekli önlemleri, yasalarla düzenlediğimiz güvenlik tedbirlerini alsa, işçi sağlığını bir maliyet unsuru olarak -elbette kabul edecek- kabul etse ya da işte burada belirtildiği gibi, Sayın Bakanın da söylediği gibi, “Zaten ödemiyorlar, tahsil edemiyoruz.” deyip bir nevi af getireceğimize yaptırım uygulasak, Sosyal Sigortalar Kurumunun herhâlde aktüeryal denge açısından problemi kalmaz ve sorunlara daha objektif yaklaşabilir.

Ben, o nedenle bir kez daha söylüyorum: Sayın Bakan, bu konuda, özellikle sosyal güvenlik alanında bu kadar köklü değişiklik getirirken ne olur tarafları dinleyiniz yani bu işin aktüeryal hesabını iyi yaptınız mı? 6,5 oranındaki primi 2,5’a düşürürken yani kurumun gelir kaybı ne kadar olacak bunu hesap ettiniz mi? Yani arkasından da buradaki değişiklikler gündeme geldiğinde, terkinler gündeme geldiğinde bakıyorsunuz ve diyorsunuz ki “Arkadaşlar işin içinden çıkamayız.” Peki milyonlarca emekçinin –rakamı dün siz verdiniz- 13,5 milyon çalışanın bir sıkıntısını, bir sorununu çözmek için en küçük bir adım atmazken; yasalara karşı hile yapan, borcunu yerine getirmeyen, dürüst ve namuslu işverenlerin de karalanmasına neden olan bu işverenlerin prim borçlarına doğrudan doğruya madde ihdas ederek çözüm bulmaya kalkışmanızı doğrusu yadırgıyorum.

Değerli arkadaşlar, bakınız, kurum gerçekten ne yaptığını doğru dürüst bilmiyor. Üniversitelerde, daha evvel sigortadan emekli olmuş, gitmiş öğretim üyeliği yapan akademisyenler var. Yazmış birisi mektup -biraz sonra soru olarak soracaktım, şimdi yeri geldi söyleyeyim- diyor ki: “5335 sayılı Yasa’nın ilgili maddesi işte şunları şunları muaf tutmuş, buna üniversite öğretim üyeleri de dâhil.” Bizim kurumumuz ne yapmış? Gitmiş onlara da -biraz sonraki maddelerde göreceğimiz- borçlarını ödemeyenlere yönelik uyguladığı icra takibini üniversitedeki hocalara da uygulamaya kalkmış. Demişler ki: “Burada muafiyet var, biz muafız.” “Yok kardeşim muafiyet tanımayız, alırız bunun parasını.” Yani orada üç kuruş maaş alan üniversite öğretim üyesine -sigortalı olmuş, yeniden üniversiteye ders vermeye girmiş- icra takibi yapıyorsun, burada işveren primini ödemiyor diye icra takibi yapmak yerine bir madde ihdas ederek oranlarını, yükümlülüklerini kurtarmaya çalışıyorsun. Bu, doğrusu kabul edilebilecek bir durum değil. O nedenle, bu maddenin aleyhinde oy kullanmanızı rica ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çetin.

Şahsı adına Sayın Aslanoğlu.

Buyurunuz Sayın Aslanoğlu.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, Sayın Komisyon Başkanım; bütçe sırasında prensipte hiçbir komisyona yasa teklifi gelmez, Genel Kurulda bütçe var iken -yıllardır, ben on bir yıldır buradayım- çok nadirdir. Buna rağmen, Sayın Bakan, Grup Başkan Vekilimizi ziyaret ettiniz, “Acil birkaç konumuz var.” dediniz. Toplantı yaptı Komisyon Başkanım, 4 maddede mutabakat sağladık. Arkadaşlarım alt komisyona girdi, alt komisyon başkanıyla 4 madde olarak prensipte anlaştık ama çıkardığınız maddeleri tekrar buraya getirip Sayın Bakanın imzasıyla burada tekrar bir önergeyle getirmek bizi arkadan vurmaktır.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Hiç alakası yok.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Bu, ne iyi niyet kurallarına ne de hiçbir şeye sığmıyor Sayın Bakanım, Sayın Komisyon Başkanım.

Eğer bir şeyde mutabık kalıyorsak, iyi niyetimizle destek veriyorsak acil diye bütçe sırasında -bir kanun- ama tekrar o çıkardığınız… “Tamam bunları çıkaralım, bunları getirmeyelim, bunları getirelim.” dediniz ama görüyoruz ki alt komisyonda çıkardığınız, üst komisyonda çıkardığınız maddeleri burada Sayın Bakanın imzasıyla tekrar ihdas etmeye çalışıyorsunuz. Bu, bir iyi niyet kuralı değildir -Sayın Komisyon Başkanım size de söylüyorum, Sayın Bakan size de söylüyorum- bu, Plan ve Bütçe Komisyonunu hiçe saymaktır, bize bilgi vermekten kaçınmaktır. Ben, burada hakikaten her ikinize de teessüflerimi bildiriyorum.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Aslanoğlu.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkanım, ben de kişisel söz istiyorum.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Açıklama… Tamam, buyurunuz Sayın Bakan.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, ben de şahsım adına söz istiyorum.

BAŞKAN – Bakan konuşmak istiyor, ondan sonra.

Sayın Çelik, buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; madde ihdasıyla ilgili huzurlarınıza getirdiğimiz bu düzenlemenin ne getirdiğiyle ilgili arkadaşlarımız farklı değerlendirmelerde bulundular. Ona bir açıklık getirmek için söz almış bulunuyorum, bu birincisi.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Bakan, ne getirirse getirsin, siz bize söz verdiniz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – İkincisi, siyasi parti gruplarıyla Plan Bütçe Komisyonunda bu tasarıyla ilgili düzenleme, değerlendirme yaptığımızda, alt komisyona gönderilen bu düzenlemenin 4 madde ilavesi konusunda arkadaşlarımız mutabakat sağladılar. Bu üst komisyona ilave 4 maddeden sonra, Genel Kurulda, bütçe arasında görüşeceğimiz konusunda da bir mutabakatımız olmuş idi. Akabinde “Hemen bütçeden sonra olsun.” şeklinde bir talep geldi. Burada acelemiz vardı çünkü gerek iş ve meslek danışmanlarının karşı karşıya kaldığı hukuki sorun gerekse yasanın diğer maddelerinin aciliyeti, birkaç maddenin aciliyetinden dolayı böyle bir talebimize olumlu yaklaşılmış idi ama ne yazık ki onu gerçekleştiremedik. Bunun nedenlerini, bunun sebeplerini sorgulama cihetinde değilim “Neden böyle oldu?” diye ama netice itibarıyla huzurlarınıza gelmiş bulunuyor.

Şimdi, bu madde, Plan Bütçe Komisyonu alt komisyonunda da huzurlarınıza gelen bir düzenleme, bu önemli bir düzenleme. Bakınız, az önce Sayın Çetin’in ifade ettiği gibi “SGK’nın açıkları var, SGK’nın, sistemin iyileştirilmesi konusunda atılan adımlar var. Dolayısıyla, siz ne yapıyorsunuz ki burada 1 ile 6,5 oranında olan kısa vadeli sigorta kollarıyla ilgili primleri 2’de sabitliyorsunuz?” diye bir soru sordular. Evet, 2’de sabitliyoruz, Bakanlar Kuruluna da bunu 2,5’a ve 1,5’a indirme; 2,5’a çıkarma yetkisi veriyoruz.

Neden sabitliyoruz?

İZZET ÇETİN (Ankara) – Kaldırma yetkisi alsanız kaldırırsınız Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) –  Birincisi; şimdi bakınız şunu yapıyoruz: 6,5 ve yüzde 1 şeklinde ödeme imkânı olduğu için, ağırlıklı olarak ağır ve tehlikeli işlerde çalışanların ve o çerçevede kısa vadeli sigorta primi ödenmesi gerekenlerin “Büroda çalışıyor.” diye kayıtlarının büroya kaydırılması yani yüzde 6,5’un 1’e, yüzde 4’ün 1’e kaydırılması mücadelesi neticesinde o kadar çok hukuki davalar var ki yani bu sistemi oturtmada o kadar zorlanıyoruz ki bunu açıkça burada ifade etmek istiyorum.

Bu ihtilafları ortadan kaldırmak, bürokratik işlemleri ortadan kaldırmak; bir.

İZZET ÇETİN (Ankara) – 5335’i siz yapmadınız mı, sizin yasanız değil mi o? Yasa yapmayı bilmiyorsunuz…

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – İkincisi, muhtasar beyanname ile aylık prim ve hizmet belgesini birleştirme imkânını elde etmiş oluyoruz.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Onu, o kanunu da yapan sizsiniz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Üçüncüsü, her işverene bir tek sicil numarası vereceğiz. Bakınız, bunu, işletmenin içinde olanlar, piyasanın içinde olanlar son derece iyi bilirler, her işverene bir tek sicil numarasını bu düzenleme sayesinde vermiş olacağız.

“Efendim, SGK ne kazanıyor?” Bu düzenlemeyle SGK 500 milyon lira kazanıyor. Yani SGK’nın bir kaybı yok, bunu bu şekilde düzenlemeniz doğru değil.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Peki, o zaman 5335’te niye öyle yaptınız?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Bir müsaade edin, müsaade edin.

Yani SGK’yı zarar ettirecek, SGK’nın mevcut açıklarına ilave edilecek bir düzenlemenin peşinde değiliz…

İZZET ÇETİN (Ankara) – “Acz içindesiniz, acz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – …ama yüzlerce işverenin ve yüzlerce kamu çalışanının bu muvazaalı işlerden dolayı bu muvazaalarla mahkemeye, yargıya taşınmasını da doğru bulmadığımızı ifade ediyorum.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Demek ki yasa yapmayı bilmiyorsunuz; işte, o çıktı ortaya.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Kaldı ki birçok ülkede artık bu kısa vadeli sigorta kolları da sabitleştiriliyor. Elimde ülkelerin uzunca listesi var.

Bir diğer konu da -tabii bildiğiniz gibi- Avrupa Birliği sürecinde NACE 6 koduna geçişi kolaylaştıracak olan bir düzenlemedir. Yani bütün kurumların aynı dili konuşması açısından bu düzenlemenin yapılma zarureti vardır. Onun için biz de komisyonda ısrarla dile getirdik ama prensip kararı olarak şunu söylediniz: Komisyonda bunu…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Söylenmedi.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Hayır efendim, alt komisyonda bu dile geldi, biliyor arkadaşlarımız ve “İlave yapmayalım.” dediniz ama sistem açısından, Sosyal Güvenlik Kurumunun geliri açısından bakarsanız, sistemlerin birbirine entegresi açısından bakarsanız bu düzenleme son derece yerinde bir düzenlemedir. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum.

Hepinize çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çelik.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, buyurunuz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Bakan, eğer faydalı bir şeyse -biz hiçbir zaman faydalı bir şeye “Hayır.” demedik- bizi aydınlatır, komisyona getirir veya o önergeyi kendi vermeden önce ortak önerge verebilirdik eğer kamunun yararı varsa ama bizden kaçırarak tek başına bize bilgi vermeden getirdiği için ben bunu iletmek istiyorum.

BAŞKAN – Peki.

Sayın Genç, buyurunuz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce, kanun tasarısında olmayan ancak AKP’nin işte tek taraflı olarak Komisyonda da çoğunluk sağlamak suretiyle, İç Tüzük’ün 87’nci maddesine de uygun olup olmadığı da tartışılmayan bir önergeyle yeni bir madde ihdas ediyoruz.

Şimdi, değerli milletvekilleri; aslında, kanun yapmak ciddi bir meseledir. Kanunlar önce tasarı veya teklif olarak verilir, komisyonlara gider, komisyonlarda enine boyuna tartışılır ve ondan sonra Genel Kurula gelir ve Genel Kurulda da milletvekillerinin bundan haberi olması lazım ama AKP’yle beraber kanun yapma işi gayriciddi oldu. Artık Meclisin de ciddiyeti kalmadı.

Şimdi, AKP kendi çoğunluğuna dayanarak istedikleri kanunları burada getirip de son anda önergelerle veriyorlar, korsan önergelerle. Hatta devletin o kadar büyük katrilyonlarını özel holdinglere kanalize ediyorlar ki bunların binlerce örnekleri var, burada ispatlayabilirim de.

Şimdi, ben daha önce bu kanunla ilgili bir konu dile getirdim, bürokratlara söyledim. Şimdi, arkadaşlar, 2003 yılına kadar köylerde ve küçük yerlerde yapılan evler bu sigorta primine tabi değildi, sigortada işte beyana tabi değildi. Sonradan 2003 yılında getirilip bir kanun değişikliği yapıldı, ondan sonra vatandaş köyde bir ev yaptı mı hemen gidip başına konuyorlar “Yahu sen ev yaptın, bildirimde bulunmadın, şu kadar prim ödeyeceksin, şu kadar usulsüzlük cezası ödeyeceksin.”

Bizim Tunceli’nin Pertek ilçesinde tam 155 vatandaştan, Sosyal Güvenlik bildiriminde bulunmadığı için, tescil ettirmediği için, tutmuşlar her birisinden 20 bin, 30 bin, 40 bin liralık bir sürü para cezaları, bir sürü sigorta primi alıyorlar. Bu günah yani. İnsanları böyle tongaya düşürmek mümkün mü? Hükûmet olarak bu gibi insanlara, köyde yapılan yapılara bir kolaylık getirmek lazım veyahut da yani köyde de olmasa küçük kasabalarda. Çünkü orada sigorta mevzuatını bilen kimseler yok ki. Dolayısıyla buna bir kolaylık getirmek lazım. Şimdi orada adamcağız bir ev yapmış, ondan sonra gitsin 40 bin, 50 bin, ondan sonra usulsüzlük cezası, arkasından da Sosyal Güvenlik primi... Ne olacak, nasıl ödeyecek bu insanlar?

Bir de, oraya giden sigorta müfettişleri vatandaşın bilgisizliğinden de yararlanarak bunlara bir de tutanak düzenliyorlar ve ondan sonra gerçekten büyük bir sıkıntı oluyor. Aslında, köylerde yapılan evlerde, yani insanlar orada kendi yandaşlarının yardımıyla da bu evleri yapabiliyorlar, pekâlâ buna düzenleme de yapılabilir. Yani, hukuku bilen, işi usulüne uyduran kişilerden almıyorlar herhangi bir şey ama cahil veyahut da bilgisiz, kimsesiz insanlar büyük bir yük altına sokuluyorlar. İşte Hükûmetin görevi bu gibi insanlara çare bulmak. Yani ben bürokratlara burada söyledim, bu kanun vesilesiyle insanlar çok mağdur ediliyor, buraya bir geçici madde konulmak suretiyle, bu insanların hiç olmazsa hakiki sigorta primleri alınmak suretiyle, cezaları ve gecikme zamlarını affetmek suretiyle bu insanlara bir rahatlama getirelim dedim, ama tabii maalesef dinletemedik. Ama, buna rağmen işte burada geliniyor, böyle sadece kendi keyiflerine, kendi menfaatlerine uygun birtakım düzenlemeler yapılıyor. Bu düzenlemeler yapılınca, maalesef, işte esas mağdur olan insanlara Parlamento bir çare bulmuyor, mağdur olmayan insanlara, özellikle refahın yanında olan insanlara –hani Özal’ın bir sözü vardı ya “Biz zengini severiz, zenginleri severiz.” diye- o zenginlere hizmet etmek için burada özel düzenlemeler yapılıyor. Bence artık AKP’liler bu huyundan vazgeçmelidir. Aslında, Meclis Başkanlığının da buna çare bulması lazım yani buralarda gelip de son anda bir önerge veriyor. Bu önergeyi kaç kişi okudu? Ne deniyor bu önergede? Ve burada gelen bu korsan önergelerle devletin kaynaklarının kime gittiği belli mi değil mi, bilmiyoruz bunları ama işte, AKP’nin özellikle grup başkan vekilleri burada kendilerine özel, birtakım kişilerden, holdinglerden birtakım istekler geliyor; bir bakıyorsunuz burada önergeler veriyor, son anda devletin milyarları gidiyor. Yazık yani insanlarda bir vicdan olması lazım değerli milletvekilleri. Bunların önünü kesmemiz lazım. Bundan sonra, komisyonlardan gelmeyen konuların artık AKP iktidarının kendi çoğunluğuna dayanarak burada böyle korsan önergelerle kanun düzenlemesini yapmayalım. Bu hakikaten ülke için de düzenleme için de çok kötü oluyor.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz sayın Genç.

Sayın Bakan kısa bir açıklamada bulunacaktır.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, gerek Mevlüt Bey’in ifadeleri gerekse Sayın Genç’in şu andaki konuşmaları… Bakınız, olmayan bir şeyi ihdas gibi, gündeme gelmeyen şeyi ihdas gibi bir değerlendirmeyi haksızlık olarak değerlendiriyorum.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Niye efendim?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Bakınız, alt komisyon…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Bize bilgi verin Sayın Bakan, bize bilgi verin önce. Bize bilgi vermeden geçiriyorsunuz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Dinlerseniz. Bakınız, elinizde…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Ama bilgi vermiyorsunuz. Ben komisyon üyesi değil miyim? Yapmayın ya!

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, açıklamayı bir dinleyiniz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Ama dinleyiniz. Bakın, elinizde tasarı varsa –tasarının sayfasını veriyorum- 13’üncü sayfayı açınız. 13’üncü sayfada diyoruz ki: “Diğer taraftan alt komisyonumuzun yeni çerçeve 8’inci madde ile kısa vadeli sigorta kolları prim oranının yüzde 2’de sabitlenmesinin -yani şu anda yaptığımız işlem- merkezî yönetim bütçesine getireceği ilave maliyetin ilgili kurumlarca hesaplanması ve bu hususun Plan ve Bütçe Komisyonunda değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varmış bulunmaktayız.” Şimdi, bu konu komisyonda görüşüldü ve üst komisyonda, prensip olarak yeni bir madde koymayalım düşüncesiyle buraya getirilmiş bir konudur.

Peki, mali hesapları yapıldı mı? Yapıldı, kurumun buradan geliri söz konusu. Ben Parlamentoda hiçbir milletvekili arkadaşımızın kurumlarımızın, dolayısıyla Sosyal Güvenlik Kurumunun gelirini artırıcı bir düzenlemeye karşı çıkacağı inancında değilim. Bunu bir açıklama olsun diye ifade ettim.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çelik.

Soru-cevap bölümüne geçiyorum.

Buyurunuz Sayın Tanal.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, Türkiye’de 54 bin tane muhtar var. 54 bin muhtar maaşlarının yetersiz olması nedeniyle maaşlarının iyileştirilmesini talep ederler, bunu size iletmek isterim.

1) 1/1/2012 tarihinden önce yani gelir testi uygulamasından önce yeşil kart sayısı ile bugünkü yeşil kart sayısı karşılaştırıldığında sayılar ne kadardır?

2) Gelir testi başvurusu yapmayanlar için bir yaptırım var mıdır?

3) Gelir testi prim borcu var mıdır, varsa aylık prim borcu ne kadardır?

4) Sosyal Güvenlik Kurumu gelir testine başvurmayanlar için ne kadar prim alacağı tahakkuk ettirilmiştir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tanal.

Sayın Halaman…

ALİ HALAMAN (Adana) – Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanımıza şöyle bir sorum var. Bunu genelde bölgeden arkadaşlarımız telefon ettiği, şifahi olarak söylediği için söylüyorum: İşçi, memur, sözleşmeli olarak bazı kurumlarda çalışanların bordrolarından Suriyeliler için her ay para kesiliyormuş. Böyle bir para kesilmesi doğru bir şey mi, bu doğru mu? Bunu önleme imkânınız var mı?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Halaman.

Sayın Öğüt…

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

TÜİK’in iş gücü istatistiklerine baktığımız zaman görülmektedir ki, bir başka önemli sorun iş hayatındaki cinsiyet uçurumudur. Türkiye’de iş gücüne dâhil olmayan kişilerin 7 milyon 572 bini erkek, 19 milyonu ise kadındır. Ülkemizde kadın istihdamı yüzde 28 iken, AB’deki kadın istihdamı yüzde 50 dolayındadır, OECD ülkelerinde bu oran yüzde 64’lere ulaşmaktadır. Türkiye’de yüzde 28 kadın istihdamı ile AB’nin neredeyse yarısına, OECD ülkelerinin de üçte 1’ine ancak ulaşmaktadır. Bir başka araştırmaya göre, Türkiye’de çalışan kadın sayısında geçen yıla oranla yaklaşık 500 bin civarında düşüş görülmektedir. Kadın istihdamındaki düşüşün nedenine ilişkin araştırma yapılmış mıdır? Kadınların iş gücüne katılımını artırmak amacıyla bugüne kadar hangi politikalar izlenmiştir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.

Sayın Tanal…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

6356 sayılı Yasa’yla şehir içi toplu taşıma hizmetleri, petrokimya işleri ve özellikle bankalardaki grev yasakları devam etmektedir. Bu uygulama ILO normlarına aykırılık teşkil etmektedir. Sayın Bakan, ILO normlarına aykırılık teşkil eden bu durum için yasal düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tanal.

Buyurunuz, Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Grev alanlarının genişletildiğini dün de ifade ettim bugün de ifade ediyorum. Ama şunu da kabul edelim: Her ülkenin kendi koşulları var, bu ILO nezdinde de dikkate alınan bir husustur. Dolayısıyla, Türkiye demokrasisiyle paralel bu konuda olumlu adımlarını atmaya devam ediyor.

Kadın istihdamıyla ilgili şunu ifade edebilirim: İş gücüne katılımda ciddi artış ve kadın istihdamında artış var ama mukayese ettiğiniz ülkeler düzeyinde olmadığının bilincindeyiz. Bundan dolayı, teşvik uygulamalarımıza dikkat ederseniz, kaç yaşında olursa olsun çalışabilecek olan kadınların primlerinin hazine tarafından karşılanması uygulamasını devam ettiriyoruz. Önümüzdeki süreç içerisinde de 5084’le ilgili yapacağımız görüşmede de kadın istihdamının artırılmasıyla ilgili bu prim desteğini sürdüreceğimizi burada belirtmek istiyorum.

Ayrıca, kadın istihdamında eğitim son derece önemli. Eğitim düzeyi arttıkça iş gücüne katılımın da arttığını görüyoruz, yüzde 70’ler düzeyinde eğitim düzeyiyle mukayese ettiğiniz zaman. Bundan dolayı bu konu da önem arz ediyor. Gerek örgün gerek yaygın eğitim çerçevesinde attığımız adımlar inanıyorum ki bu sürece katkı sağlayacaktır.

Muhtarlarla ilgili, maaşlarının iyileştirilmesi… Tabii ki düne göre, muhtarlarımızın primlerini karşılayabilecek bir ücret aldıklarını biliyoruz ama sıkıntılarını da biliyoruz. İlgili bakanlık İçişleri Bakanlığımızın bünyesinde bu çalışmalar sürdürülüyor. Umarım Sayın Bakan bu konuyla ilgili bir açıklama…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – On bir yıldır bu çalışmalar devam ediyor Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Efendim, ben hatırlıyorum, grup başkan vekilliğim döneminde, 99 TL olan muhtar aylıklarını yüzde 100 artırmış idik. Akabinde, şu anda 420 TL civarında muhtarlarımızın maaşları var. Yeterli mi? Her defasında söylüyoruz, daha da iyi olması… Ülke koşullarının iyileşmesiyle paralel olarak bunu bütün kesimlere yaygın hâle getiriyoruz.

Bir diğer konu: Gelir testiyle ilgili sorular sordunuz. Gelir testiyle ilgili -dün de sormuştunuz- bunlarla ilgili ayrıntılı rakamları sizlere takdim edeceğiz. 9 milyon 895 bin 404 kişi olduğunu söyledim gelir testi yaptıranların. Geçmişle mukayesesini size yazılı olarak takdim edeceğimizi ifade ediyorum.

Bazı kurumlarda çalışan işçilerin bordrolarında Suriyeliler için yani kamplarda bulunanlarla ilgili bir kesinti olduğu şeklinde ifade var. Bunu doğrusu ben ilk olarak duyuyorum. Hükûmet olarak, devlet olarak 500 milyon liralık yani eski rakamla 500 trilyon liralık bir ödemeyi bugüne kadar gerçekleştirdik. Kamplarda bulunan Suriyeli kardeşlerimize, vatandaşlarımıza, ateş altından kendisini kurtarıp Türkiye’ye sığınanlara devlet olarak kucak açmış bulunuyoruz. Bunun dışında bir bilgi yok ama sizde özel bir bilgi varsa bunu iletmenizi istirham ediyorum.

Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çelik.

Ama sisteme girmiş sayın milletvekillerimiz var, süremiz de var.

Sayın Eryılmaz…

REFİK ERYILMAZ (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, Suriyeli sığınmacıların ihtiyaçlarının giderilmesi için emekli vatandaşlarımızın aylıklarından belirli miktarda kesintilerin yapıldığı yönünde iddialar var, şikâyetler var. Bu iddialar doğru mudur? Bunun yasal dayanağı var mıdır?

Ayrıca, SSK primleri daha önceden bankadan yatırılıyordu, şu anda bunun da engellendiği ve bazı tahsilat merkezlerinde o primlerin ödenmesine imkân tanındığı yönünde iddialar var. Bu da SSK primi ödemek isteyen vatandaşlarımızı ciddi anlamda mağdur ediyor. Böyle bir uygulama var mıdır? Bu uygulamayı değiştirmeyi düşünüyor musunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Eryılmaz.

Sayın Tanal.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, on bir yıldır iktidardasınız, muhtarlar on bir yıldan beri sızlanıyor. “Hâlen bu çalışmalar devam ediyor.” diyorsunuz. Sizin bu çalışmalarınızın bitmesi için kaç yıla ihtiyacınız var?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tanal.

Buyurunuz Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım teşekkür ediyorum.

“Emeklilerin aylıklarından kesinti yapıldığı iddiası” diyorsunuz. İddiayı ispat ederseniz biz de gereğini yaparız ama “bir iddia” diyorsunuz. Bu iddiayla ilgili somut verileriniz varsa bunları iletmenizi az önce ifade ettim.

SSK prim tahsilat merkezleri mevcut düzende aynen devam ediyor, bir sorun bize iletilmiş değil. Bu konuda da tespitlerinizi almaya hazırız diyorum.

Çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Süremiz var daha, cevap vermedi.

BAŞKAN – Sayın Tanal, pardon, görmedim.

Evet, buyurun siz bir sorunuzu daha sorun, süremiz var.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben sorumu sordum Sayın Bakan cevap vermedi, aynısını tekrar soruyorum. Türkiye'de 54 bin muhtar var, aldıkları ücret 380 TL, asgari ücretin altında. Angarya yasak. Ve “Bu ücretin iyileştirilmesi için hâlâ çalışmalarımız devam ediyor.” dediniz Sayın Bakan. On bir yıldır iktidardasınız, sizin bu muhtarların maaşını düzeltmeniz için daha kaç yıla ihtiyacınız var?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Tanal.

Buyurunuz Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Efendim, az önce ifade ettiğim için ben tekrar ifade etmedim. “Ne yaptınız?” Diyorum ki: “99 TL’yi 420 TL’ye çıkardık.”  Şimdi “Yeterli değildir.” diyorsunuz. Doğru söylüyorsunuz. Yeterli olmamasına saygı duyarız ama diyoruz ki: Ülkenin imkânlarını adil ve eşit bütün kesimlere kullanmak hükûmetlerin asli görevidir, yoksa bir tarafı abat bir tarafı berbat etme dönemlerini Türkiye geride bıraktı. Dengeli, düzenli bir çalışma var. “İlgili bakan arkadaşımız üzerinde çalışıyor.” dedim, yoksa “Bugüne kadar muhtarlarımızla ilgili bir çalışma yapılmadı.” derseniz, ben böyle bir şey söylemedim. Yaptığımız çalışmalar var. 99 TL örneğini de onun için verdim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Böylece, yeni bir madde ihdas edilmiştir.

Şimdi, diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 370 Sıra Sayılı Kanun Tasarısına aşağıdaki 10 uncu maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                              Faruk Çelik

                                                                                           Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

Madde 10- 5510 sayılı Kanunun 83 üncü ve 84 üncü maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılmış olduğu için önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım.

Söz talebi?...

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Şahsım adına…

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Sayın Başkan, şahsım adına…

BAŞKAN – Siz şahsınız adına.

Grup adına, Sayın Çetin…

Buyurunuz Sayın Çetin.

CHP GRUBU ADINA İZZET ÇETİN (Ankara) – Değerli milletvekili arkadaşlar, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, şimdi, az evvel bir ek madde ihdasından sonra ikinci bir ek madde ihdasıyla karşı karşıyayız.

5335 sayılı Yasa 2006 yılında AKP çoğunluğunun oylarıyla, bizim eleştirilerimize rağmen kabul edildi. O zaman da yetersizliklerini anlattık yani Sosyal Sigortalar Kurumuyla ilgili olarak yapılan düzenlemelerin “Ben yaptım oldu.” mantığıyla yapılmaması gerektiğini, iyi tartışılması, iyi düşünülmesi gerektiğini söyledik.

Şimdi, bu 10’uncu maddeyle yapılmak istenen, az evvel görüştüğümüz 81’inci maddenin (c) fıkrası bir kez daha ilgili kanunu açıkça… Maddesinden okuyayım, 81’inci maddenin (c) fıkrası: “Kısa vadeli sigorta kolları prim oranı, yapılan işin iş kazası ve meslek hastalığı bakımından gösterdiği tehlikenin ağırlığına göre yüzde 1 ila 6,5 oranı arasında olmak üzere 83’üncü maddeye göre kurumca belirlenir, bu primin tamamını işveren öder.” Yani Bakanın da söylediği gibi, işçinin bir kaybı yok gibi. “İşçinin kaybı yok.” demek bile sigorta ve sosyal güvenlik mevzuatını bilmiyorum demektir. Değerli arkadaşlar, 83’üncü madde ne oluyor burada? Atıf yapılan madde yürürlükten kaldırılıyor. Aynı zamanda 84’üncü madde de yürürlükten kaldırılıyor. “83’üncü madde nedir?” diye soracak olursanız: Kısa vadeli sigorta kolları prim tarifesi ve iş kollarının ve işlerin tehlike, sınıf ve derecelerinin nasıl belirleneceği düzenlenmiş. Şimdi, millî eğitim sorunlu, okulları kapatarak sorunları çözmeye, benzer bu. Yani bu fabrikaları kapatmıyorsun, bu madenleri, ocakları, taş ocaklarını, kimyasal madde üreten işletmeleri kapatmıyorsun. Ne yapıyorsun? Oraların tehlike sınıflarını kamuoyundan gizliyorsun, toplumdan gizliyorsun, çalışan işçiden gizliyorsun ve bu maddeyi daha altı yıl olmuş bu Meclisten geçirmişsin, altı yıl sonra -üstelik de daha madenlerde, o Afşin Elbistan’da 9 işçinin cesedini çıkartma başarısını gösterememişsiniz, acziniz orta yerde, dün daha 8 işçinin cesedi yeni defnedildi- onlardan kurtulmak için ne yapıyorsunuz? Maddeleri yürürlükten kaldırıyorsunuz ve prim oranlarını düşürüyorsunuz, Sosyal Güvenlik Kurumunu -Bakan ne derse desin- zayıflatırken kötü niyetli işverenlerin kayırılmasını, teşvik edilmesini sağlıyorsunuz. Madde niçin konuldu 2006’da?

Değerli arkadaşlar, yani madde o kadar yeterli de değil. 508 sayılı Yasa da ya da 1475 sayılı İş Yasası’nın yürürlükte olduğu dönemde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü yürürlükteydi. O tüzükte ağır, tehlikeli ve zehirli işler bir güzel sayılmıştı. Tüzük işlemez hâle geldi. İş kazalarında dünyada 3’üncü, Avrupa’da 1’inciliğe yükseldik. Niye yükseldik? Önlemler alınmadığı için. Hükûmetin himayesinde işverenler istediği gibi, işçiyi köle gibi kullandığı için, sosyal güvenlik kurumları çöktüğü için. Şimdi de kalkıp diyoruz ki arkadaşlar “İşçiler nasıl, hangi koşulda çalışırsa çalışsın, iş yerinin tehlikeli olup olmadığını işçi de bilmesin, ailesi de bilmesin.” Yasa koyan milletvekilinin zaten umurunda değil, okumuyor bile, bakan hazırlamış gelmiş, okumuştur ya da bürokrat hazırlamış gelmiştir ya da Dünya Bankası, IMF böyle dayatmıştır “Bunu Meclisinizden geçirin.” demişlerdi;, kaldır, indir, yaptım yasa, yaptığın yasa, altı sene sonra da geliyorsun, yürürlükten kaldırma maddesi.

Arkadaşlar, 83 ve 84’üncü maddeler 81’inci maddenin (c) fıkrasındaki değişikliğin kapatılması maddeleridir yani suçu ya da gelecekteki suçlamaları örtbas etme maddeleridir. O nedenle alt komisyonda görüştük, geri çekildi, prensip anlaşmasına varıldı, şimdi iki günden bu yana karşılıklı bir diyalogla iktidar-muhalefet bir şeyler yapılmaya çalışılıyor.

Yani ben bazı şeyleri istismar etme gibi bir düşüncenin adamı hiç olmadım. İyi niyetle yaklaşıyoruz, karşılığında iyi niyet görmek istiyoruz. Pek çok sorun var. Önceki gün bütünü üzerine yaptığım konuşmada da söyledim, Sosyal Güvenlik Kurumunun çözmesi gereken sorunları yukarıdan aşağıya yazsak sayfalarca, bitmez. Onlar için tek tek kanun teklifi vermek ya da önergeyle düzeltmek mümkün değil. Sayın Bakana da dün söyleyince “Ya, yeni bir paket hazırlarız, onun içerisine koyarız.” dedi.

Sayın Bakan, bunu da o paketin -nasıl bir paketse- içine koy, hiç olmazsa verdiğiniz sözlere inanalım, güvenelim, biz de ne yapacağımızı -ona göre hareket edelim- kararlaştırabilelim. Yani, güven duymak istiyoruz, destek vermek istiyoruz “Hayır, destek istemeyiz.” diyorsunuz. Şimdi ben, az sonra maddenin oylamasında yoklama isteyeceğim, sağlayın çoğunluğu, sağlayabiliyor musunuz? İsteyeceğim bu yoklamayı, şimdi buradan ilan ediyorum. Hadi bakalım, bu saatten sonra yoklama isteyeceğim. Yapmayın, bu Meclisin bu kadar çalışma ilişkilerini germeyin, bozmayın. Bunun hiç kimseye bir yararı yok. Yani, içeriğini bir kenara bırakıyorum, prensibiyle bile milletvekillerinin, muhalefet milletvekillerinin moralini bozan bir yaklaşım içindesiniz.

O nedenle, “Bu maddelerin kuruma zararı yok.” demek kurumun işlevlerini, işleyiş mekanizmalarını bilmemek anlamına geliyor.

O nedenle, katılamadığımızı söylüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çetin.

Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan.

Buyurunuz Sayın Kaplan. (BDP sıralarından alkışlar)

BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şimdi, tabii, çoğunluk olunca, komisyon çoğunluğu da olunca Sayın Bakan komisyonu atlıyor, komisyonda uzmanları görüşmeden, komisyon üyeleri tartışmadan getiriyor Genel Kurula. Şimdi, 10’uncu maddede “son dakika golleri” derler ya -bu, Mecliste gece yarısı olmuyor, daha gündüz- 83 ve 84’üncü maddeyi kaldırıyorsunuz. Ya, Allah’tan korkun, maden göçüğünde daha yeni insanlar öldü. Adam -maden şirketi ruhsatı bile değil- inşaat bilmem, maden bilmem, metal bilmem ne diye bir şirket kuruyor, getiriyor işçisini madene, 1 kilometre aşağıya indiriyor. Şimdi, bunun tehlike sınıfı ve primi ile dışarıda çalışan aynı şirketin elemanı bir olabilir mi? Olamaz, çünkü bu yoğunluğa göre, tehlikeye göre bir prim alınıyor. Bu prime göre emekliliği artıyor, bu prime göre emeklilik süresi belirleniyor. Bunun bir ölçümlemesi vardır. Sosyal güvenlikte, geçmişten bu yana, siz tutup zehirli metal araştırması yapan bir iş kolunda çalışan bir işçinin tehlike sınıfı ile turistik otelde çalışan bir işçinin tehlike sınıfını aynı noktaya koyarsanız kime hizmet etmiş olursunuz? Kim bundan kazanır? İşveren kazanır? Niye? Primi işveren ödüyor. Niye? İşçi de ödüyor bir kısmını ama çoğunluğunu işveren ödüyor. Arkadaşlar, bu Meclis işverenlere mi çalışacak? Yani işçi ve emekçiye çalışmayacak mı biraz? Biz, zaten, yüzde 5 işveren priminin devlet tarafından karşılanması için bütçede hüküm koyduk. Yüzde 5 oradan. Şimdi de bu tehlike sınıflarını bir araya getirdiğiniz zaman, ne olacak 83 ve 84’üncü maddeyi kaldırdığınız zaman? Hasbelkader otuz gün, altmış gün çalışmış bir işçi o sınıfta, tehlikeli bir maden göçüğünde öldü veya zehirlendi, ne yapacaksınız? Bunun cevabı var mı? 83’ü, 84’ü kaldırınca yasada boşluk doğuyor. Bunun bir izahı yok arkadaşlar. Bunun bir tek izahı var, aynı, tek tip iş kolu yaparsınız, işverenlerin cennetine çevirirsiniz Türkiye’yi, işçiler de böyle ezilir gider. Yapılacak olan bu.

Şimdi, bunun tartışmasını bırakın, Türkiye’de öyle iş kolları var ki bu iş kollarında emeklilik süreleri kısadır tehlikeli olduğu için. Bu iş kolları tehlikeli olduğu için ister istemez ücretleri biraz daha yüksektir. Tehlikeli iş kollarında ister istemez primler de biraz daha yüksektir, emeklilik maaşları da biraz daha yüksektir. Yani siz bu standardı kaldırıp tek düze indirdiğiniz zaman, burada işçi aleyhine, emekçi aleyhine bir düzenleme yapıyorsunuz.

Bizim buradaki kaygımız şu: Bakın, bu son dakika madde ihdası önergeleri bundan sonraki maddede var; spor kulüplerinin borçlarının yapılandırılması. Şimdi, biz bir önerge vermişiz, konuşmayacağız o maddede ama bunu açıklamak gerekiyor. Spor ile ilgili bir madde, spor kulüplerinin borçlarıyla sosyal güvenlik destek primlerinin yapılandırılması… Biz ne demişiz? “Eğer spor şirketleri, kulüpleri batmışsa, paraları yoksa feragat edin.” Önerge vermişiz, feragat edilmesini istemişiz ama karşımıza Hükûmet yeni bir teklif, yeni bir madde ihdasıyla geliyor, maddeyi değiştiriyor. E, Komisyonda bunu tartıştık mı? Yok. Ne yapıyor? Yeni bir yapılandırma getiriyor.

Şimdi, yeni bir yapılandırma getirdiğiniz zaman Hükûmetin önergesi konuşulacak, o kabul edildiği zaman bizimki düşecek yani bizim feragat önergemiz düşecek. Onun için, Hükûmetin önüne geçmek için ne yapmamız lazım? Bu sefer bizim feragat önergemizden vazgeçip…

Yani zaten spor kulüplerinin çoğu çok büyük zorluklarla ayakta duruyor. Sponsorları yok, belediye imkânları az, vatandaşın destekleri az. Bunların primleri, çalışanlarının ve personelinin, sporcuların primleri söz konusu olduğunda, bir de eğer o kulüpler kapanmışsa, batmışsa, o kulüpler iflas etmişse ne olacak? Oradaki insanların hayatları mağdur olacak, sosyal güvenlikten mahrum olacaklar, primleri ödenmemiş olacak, iş mahkemelerinin kapısında sürünecekler, yok, tespit davaları açacaklar. Madem devletsiniz, al, sosyal devletin bir güzelliği işte, bir defa da feragat edersiniz. Yaptınız işveren borçlarında bu feragati çok, 12 tane de mali af çıkardınız. Spor kulüplerine de bir feragat çıkarın.

Spor kulüpleri zor ayakta duruyor, her gün dolaşıyorlar; çarşıdan, esnaftan, sporseverlerden, belediyelerden, bir yerlerden bir destek almaya çalışıyorlar. Herkes marka değil; Fenerbahçe gibi, Galatasaray gibi, Beşiktaş gibi, Trabzonspor gibi marka değil. Öyle şirketleri, anonim şirketleri, paraları yok. Anadolu’daki spor kulüplerini bir gezin, kasabalardaki, kazalardaki, köylerdeki spor kulüplerine bir bakın. Genel olarak Türkiye’de spora bu kadar değer veriyoruz ki olimpiyatlarda aldığımız neticeler ortada, sporda aldığımız neticeler ortada. Sadece büyük spor kulüpleri gündeme geliyor.

Şimdi, burada bunu da Hükûmet bir önergeyle baypas edecek, biz de görüşmeyeceğiz. E, ne yapacağız? Görüşebilmek için, bizim konuşabilmemiz için maddeyle ilgili, maddenin çıkarılması olması gibi bir önerge gerekiyor, bu önergeyi verdik. Arkadaşlar, bunun gayet basit bir yöntemi var. (Hatip önerge metnini yırttı) Çok basit, bak, önergemizi geri çektik. Sayın Bakanın önergesi yalnız kalacak. Hem biz konuşmamış olacağız, Sayın Bakan konuşsun. Siz çalın, siz söyleyin, siz oynayın, siz yapın. Komisyona da gerek yok, muhalefete de gerek yok, siz zaten çoğunluksunuz, bizim teklifimizin de kıymetiharbiyesi yok. O zaman biz ne yapıyoruz burada? Arkadaşım, biz yasa yapmıyoruz, yasa yapmıyoruz. Kaliteli yasa yapma gibi bir sorunumuz yok. Biz, burada, şeklî olarak çoğunluğun teşkil ettiği bir yasama sürecini, kalitesiz yasa yapma sürecini yapıyoruz. Bu, çok tehlikelidir. Parlamenter demokraside de bu yoktur, başkanlık sisteminde de bu yoktur. Yani sizin siyasal tasarımcılarınızın getirdiği ne yarı başkanlık sisteminde ne tam başkanlık sisteminde böyle bir yasama rezaleti yoktur. Onun için, biz, bu tür, hayati ve çok sayıda insanı, milyonları ilgilendiren yasalarda biraz daha özen istiyoruz. Biz, parti grubu olarak bu konuda iyi niyetle atılan her adıma destek olmuşuz. Olumlu gördüğümüze “Evet.” demişiz ama görmediğimize de “Evet.” deme hakkını kendimizde bulmuyoruz. Bizim de bir siyasi programımız var; emekten yanayız, çalışandan yanayız. O zaman bu konudaki fikirlerimizi öne süreceğiz. Bunun da önünü kapatıyorsunuz. Bu nedenle Allah kolaylık versin, selamet versin. Üç ay sonra yeni bir yasayla bu yanlışınızı da düzeltmek için tekrar buraya gelirsiniz. Ha buraya yazıyorum, sen, Sayın Elitaş, üç ay önce çıkan yasayı değiştirdik, tekrar üç ay sonra gelmezsek buraya görürsünüz.

Kolay gelsin diyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Kaplan.

Şahsı adına, Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan.

Buyurunuz Sayın Bayraktutan. (CHP sıralarından alkışlar)

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; İzmir Milletvekilimiz Sayın Mustafa Balbay’ın Silivri’den yazmış olduğu konuşma metnini sizlerle paylaşmak istiyorum:

“Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ne ilişkin düşüncelerimi paylaşmak üzere Silivri’den söz almış bulunuyorum.

Kalemi hapiste de elimden bırakmayan bir milletvekili olarak, başta yüce Meclisin çatısı altında görev yapanlar olmak üzere, tüm gazeteci arkadaşlarımızın bu özel gününü kutluyorum. Dünyanın en zor mesleklerinden birini yapan gazetecilerin görev koşulları ve sosyal hakları bakımından gelişmiş ülkelerin standartlarına ulaşmasını diliyorum.

Türkiye’de gazetecilerin geleneksel olarak kutladıkları başlıca iki bayram vardır: 24 Temmuz 1908’de sansürün kaldırılışı ‘Basın Bayramı’ olarak, 10 Ocak 1961’de de çalışma koşullarında önemli yenilikler getiren 212 sayılı Yasa’nın çıkması da ‘Çalışan Gazeteciler Bayramı’ olarak kutlanmaktadır.

Sayın milletvekilleri, olağanüstü dönemlerin iktidarları varlıklarını tartışmaz hâle getirmek için öncelikle yargıyı ve medyayı kontrolleri altında tutmak isterler. Bu anlayış ne yazık ki bizim topraklarımızda da geçerlidir. Gazeteciler için bayram, işte böylesi dönemlerin kapanması, ardından özgürlüğe dönük düzenlemelerin yapılmasıyla ilan edilmiştir. Türkiye’de bütün gazetecilerin durumu bugün bu durumdadır. Ülkemizdeki gazeteci örgütlerinin ve uluslararası kurumların hazırladıkları tüm raporlar tablonun hiç de iyi olmadığını ortaya koymaktadır. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütünün her yıl hazırladığı basın özgürlüğü endeksine göre Türkiye son on yılda 50 basamak gerilemiştir. 2002 yılında 99’uncu sırada olan Türkiye, 2011’de 148’inci sıraya gelmiştir. Ekonomik büyüklükte dünyanın ilk 20 ülkesi arasında olmakla övünürken basın özgürlüğünde son ülkeler arasındayız.

Türkiye’de bir yandan iletişim alanındaki gelişmeleri yakalamaya çalışırken bir yandan da iletişim araçlarının son halkası olan İnternet yayıncılığının önüne engeller çıkarılmaktadır. 2007 yılında 43 siteye erişim engellenirken, bu rakam her yıl katlanarak artmış, 2010 yılında 7.700’e ulaşmış, 2012 yılında ise 19.500 siteye erişim engellenmiş bulunmaktadır.

Sayın milletvekilleri, basın özgürlüğü önündeki en büyük tehdit ise gazetecilerin cezaevine konmasıdır. Uluslararası kuruluşlar, Türkiye için şu tanımı kullanmaktadır: ‘Gazeteciler için açık cezaevidir Türkiye.” Hapiste bulunan gazeteci sayısına ilişkin spekülasyonlara girmek istemiyorum. Sadece bir gazetecinin bile hapiste olması, meslek için, toplum için, haber alma özgürlüğü için açık bir tehdit içermektedir. Kaldı ki hâlen görevini sürdürmekte olan pek çok gazeteci, her an demir parmaklıkların arkasına konulma riskini bilgisayarın tuşlarına her dokunuşu ta kendi iç dünyalarında hissetmektedir.

Basın özgürlüğü, gazetecilerin istediklerini yazma hakkı kadar, aynı zamanda gerçekçi bulmayıp yazmak istemediklerini de yazmama hakkıdır. Aslında salt gerçekleri yazan bir medyaya en çok iktidarın ihtiyacı bulunmaktadır. Medyanın toplum adına iktidarı denetlemesi, ülkemizin sağlıklı gelişiminin de sigortasıdır. Gerçeğin ışığına sırtına dönen bir iktidar, kendi karanlığından başka hiçbir şey göremez. İktidarı gazetecilik faaliyetlerini terör faaliyetleriyle eşit gören, basın ve ifade özgürlüğünü Hükûmeti övmekle sınırlı tutan bir anlayıştan vazgeçmeye çağırıyorum.

Mustafa Kemal Atatürk doksan yıl önce, 1 Kasım 1923’te Meclis kürsüsünden şöyle seslenmişti: ‘Muhterem efendiler, basın özgürlüğünden doğacak sakıncaların giderilmesi, doğrudan doğruya basın özgürlüğüyle sağlanmalıdır.’ Bugünkü iktidar böyle bir anlayıştan çok uzaktadır.

Sayın milletvekilleri, güncel sorunumuz iç barışı kalıcı bir biçimde sağlamanın yolu da basın ve ifade özgürlüğünden geçer. İletişim teknolojilerinin hızla geliştiği çağımızda, nefret söylemi dışındaki bütün düşünceler açıkça paylaşılabilmelidir. Çağımızda, toplumda karşılığı olan bir düşüncenin yayılmasını engellemeye girişmek, Bakanlar Kurulu kararıyla hava sıcaklığını değiştirmeye benzer.

21’inci yüzyıl iletişim çağıdır, bu çağın ana unsuru gazetecilik, kendini yenilemiş, çağa ayak uydurmuş, en gözde mesleklerden bir tanesidir.

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramını bir kez daha kutlarken, yakın gelecekte bir  de ‘hapisteki gazeteciler günü’ ilan edilmemesini diliyorum.

Gazeteciliğin, bedenen ve ruhen özgürce yapılacağı günlerin özlemiyle hepinizi en içten sevgilerimle, saygılarımla selamlıyorum. Mustafa Balbay. İzmir Milletvekili.”

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bayraktutan.

İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu.

Buyurunuz Sayın Aslanoğlu.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; biraz sonra, 11’inci madde gelecek. 11’inci maddede, temelinden orada konuşma hakkımız -bizim önergemiz olduğu için- başka bir konuşma hakkımız yok. Ama Sayın Bakan, burada, münfesih spor kulüplerinin borçlarıyla ilgili bir yapılandırma getiriyorsunuz, yine parça parça getiriyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, Türkiye’de, spor kulüpleri, Dernekler Kanunu’na göre yönetiliyor. Dernekler Kanunu’na göre yönetildiği için, o spor kulübünün Maliyeye ve Sosyal Güvenlik Kurumuna borçlarından dolayı hangi yönetici görev almışsa hepsi sorumlu, müşterek borçlu, müteselsil kefil. İsterse kurumlar, borcun tümünü bir kişiden alabilir. Yıllarca amatörce, özellikle Anadolu kulüplerinde şehrinin takımına hizmet etmek isteyen insanlar vardı ama artık, bu kulüpler yönetici bulamayacak.

Sayın Bakan, temelinden çözelim. Temelinden getirmiyorsunuz, sadece münfesih olan, yok olan kulüpleri getiriyorsunuz ama bugün, Türkiye’de, BAL ligine düşmüş, amatör kümeye gitmiş ama münfesih olmayan bir sürü kulüp var, onların da size oldukça yüklü borçları var. Biraz önce de size arz ettik “57 milyon” diye bir rakam duydum. Ayrıca, kapanmış şirketler var; ortakları yok, bu şirketler yok. Ticaret sicilinden kaydı silinmiş kooperatifler var; yok, böyle bir kooperatif yok. Ama onların borçları var. Gelin, sadece bunu münfesih olan kulüplere getirmeyin, sadece… Tüm milletvekillerinin ilindeki takımlarla sorunu var. Hepimizin sorunu, tüm arkadaşların, Anadolu kulüplerinin birçoğunun sorunu; örneğin Ankaragücü, Ankara’da.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Yalovaspor’un var, Yalovaspor’un…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Örneğin bir sürü kulüp… Münfesih olanlar var, yok olmuş, gitmiş, kulüp diye bir şey yok. Tamam, bunu getiriyorsunuz ama getirdiğiniz şey şu: Bunu otuz altı aylık bir yapılandırmaya tabi tutuyorsunuz.

Sayın Bakan, paramparça getirmeyin, gelin bu önergeyi değiştirin. Bu önergede, şu anda, Süper Lig dışındaki özellikle Üçüncü Lig, İkinci Lig dediğimiz kulüplerin hepsinin çok yüksek miktarda borçları var. Örneğin, ben bir kulüp biliyorum ki 350 kişiye icra gitti. Hiç ilgisi yok, alakası yok, bir gün kulübe gitmemiş, sadece ilinin kulübüne isim olarak girmiş kişiler.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Bütün spor kulüplerinin borcunu silelim bari.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Etmeyin, tutmayın, gelin paramparça yapmayın. Eğer bir şey yapıyorsanız, gelin, Süper Lig dışındaki yani yayın geliri olmayan kulüplerin borçları varsa, bunlar için de gelin sadece münfesih kulüp demeyin veya yok olmuş şirketler, kapanmış şirketler…

Örneğin yine bir kooperatif var, ben biliyorum, demin Sayın Bakana arz ettim, kooperatifte bir şey yok. On sene önce gitmiş, yerinde yeller esiyor ama size bir sürü borcu var. Gelin, biraz bu kapsamı, bu şekilde… Amaç kamunun parasını almaksa, kamuya para temin etmekse, bu borçları almaksa, insanlara bir olanak vereceksek kapsamı dar tutmayın, kapsamı biraz genişletin.

Örneğin, biraz önce bir arkadaşım telefon etti. “Ben geçici işçiyim, yılda üç ay çalışıyorum. Ben 200 yaşında emekli olacağım.” diyor. Bu sorunlar var. 200 yaşında… BAĞ-KUR’lular… Bu sorunlara da çözüm bulalım arkadaşlar.

Sayın Bakan, bu önergeyi, lütfederseniz tüm gruplar… Hepinizin başınızın belası. Orada bir sürü, iyi niyetle… Hırsızlık, namussuzluk yapan insan varsa asla bunları affetmeyelim ama iyi niyetle o kulüplerde görev almış insanların sırtına bir kambur yüklemeyelim. Örneğin, bir doktor, bir profesör, bir hekim, evine icra gidiyor arkadaşlar. Gelin, Süper Lig dışındaki kulüplere bunu şamil edelim. Yine amaç burada parayı tahsil etmek. Bir olanak verin, bununla bu önergeyi genişletelim.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Aslanoğlu.

Buyurunuz Sayın Çelik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi bu ihdas edilen iki madde -az önce ifade ettim- son derece önemli düzenlemeler; bunlar Plan ve Bütçe alt komisyonunda konuşulan ve kayıtlara giren... Fakat prensip olarak ana komisyonda, Plan ve Bütçede ilave 3-4 madde kabul edildi, özellikle esnafların Sosyal Güvenlik Yönetim Kuruluna girmesiyle ilgili. Ama daha çok sayıda “Kabul etmeyelim.” diye bir prensip kararı, siz, değerli muhalefet milletvekilleri tarafından bize ifade edildi, biz saygıyla karşıladık. Biz şöyle bir söz…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Siz de çektiniz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Bakınız, bu önemlidir, siyasette çok önemlidir. “Biz Genel Kurulda böyle bir şey getirmeyiz.” diye sözümüz olsaydı da bugün siz bunu deseydiniz son derece yerinde olurdu. Ama biz ısrarla dedik ki: “Bu madde önemli bir maddedir arkadaşlar.”

Şimdi ne konuşuluyor? Yani burada söylüyoruz, kısa vadeli sigorta primi dediğimiz zaman… Bakın, bazı arkadaşlarımız çünkü burada madenden bahsediyor, maden kazasından, işlerin tehlike sınıfından bahsediyor. Arkadaşlar, bu konuyu bir kere anlayalım. Bakınız, konu şu: Kısa vadeli sigorta primi var 1 ile 6,5 arasında. İşin riskine göre bu şu anda ödeniyor. Hangi maddelere göre? Şu anda kaldırdığımız 83 ile 84’üncü maddelere göre. Bir iş yerinin ne kadar riski varsa o riske göre 1 ila 6,5 arasında bir puan alıyor yahut da bir prim ödemesi gerekiyor. Şimdi, siz, primleri 2’ye sabitlerseniz 83 ile 84’üncü maddeye gerek var mı? Primleri yüzde 2’de sabitliyoruz, diyoruz ki: “83 ile 84 kalsın.” Bu doğru değil. O, gerekçesi ortadan kalkmış maddeler. Dolayısıyla, ister istemez 83 ile 84’ü ne yapmanız gerekiyor? Kaldırmanız gerekiyor. Yaptığımız düzenleme bu. Şimdi, kaldı ki bu düzenleme bir tehlike sınıfıyla ilgili değil. Arkadaşlar, yakın zamanda İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nu çıkardık. O çıkardığımız kanunda “az tehlikeli, tehlikeli ve çok tehlikeli” diye iş yerleri sınıflandırıldı. Bunun bir sınıflandırma filan olmadığını özellikle belirtmek istiyorum.

Bir diğer önemli konu da “Ya, bu işçilerin aleyhine…” Arkadaşlar, bu işçilerin aleyhine falan değil, bu ödemeleri işverenler yapıyor.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Sen emekli maaşını para yok diye hep kısıyorsun, emekli paralarını bastırıyorsun. Niye? Para yok diye.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Bakın, müsaade edin.

Peki, biz ne yapıyoruz? Şimdi, brüt aylık diyelim 1.000 lira. 1.000 lira brüt aylığa yüzde 1 bu kısa vadeli sigorta primini uygularsanız 10 TL. Peki, biz nerede sabitledik şimdi? 20 TL’de sabitledik. Neden sabitledik arkadaşlar? Az önce söyledim, NACE’yi söyledim, başka özellikleri söyledim ama şu anda söylüyorum: İhtilaflarla ilgili 23 bini aşan denetim konusu ve yargıya intikal eden ihtilaf konusu var. Ne demek? Adamın aslında iş yeri 6,5…

İZZET ÇETİN (Ankara) – Demek ki önceki kanun yanlış. Onu da sen yaptın.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Müsaade edin.

…ama ne yapıyor? İşçisini büroda gösteriyor ve ihtilafların sonu gelmiyor. Şimdi, burada, kurumun bir kaybı yok, kurumun geliri artıyor. Kimseye yanlış bir iş de yapılmıyor.

İZZET ÇETİN (Ankara) - Nereden bileceksin kurumun gelirinin arttığını?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Kurumun gelirlerinin artışından yanaysak, bir, işçinin bir kaybı yok. Ödemeyi işveren yapıyor. Burada işçiye…

İZZET ÇETİN (Ankara) – Ya emekli olunca düşük maaş bağlamıyor musun? Maaşı yüzde 50’ye indiriyorsun.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Efendim?

İZZET ÇETİN (Ankara) – Maaş bağlamayı yüzde 50’ye niye indiriyorsun? Para yok diye. Burada paradan vazgeçiyorsun “İşçinin kaybı yok.” diyorsun.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Efendim, onunla ne alakası var? Biz başka bir şey anlatıyoruz ya.

Şimdi, burada ifade ettiniz, dediniz ki: “Geçici iş göremezlik ödeneğiyle sürekli iş göremezlik gelirini kısa vadeli sigortalar primiyle ilişkilendirdiniz.” Yani bununla bir alakası yok çünkü…

İZZET ÇETİN (Ankara) – Ya, niye alakası yok?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Bakın, yok efendim. Bakınız…

İZZET ÇETİN (Ankara) – Kurum gelir kaybına uğruyor. Parası olmayınca emekli maaşı vermiyorsunuz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Efendim, eğer ben bu işin Bakanı isem, eğer bu düzenlemeleri getiriyor isem, ne getirdiğimi biliyorum…

İZZET ÇETİN (Ankara) – Ben bu işe bakarım.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Bakınız, aylık kazancına göre bu geçici iş göremezlik aylığı bağlanıyor.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Ben de bu işin göreniyim, göreni.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Aylık kazancına göre, bunun primlerle filan alakası yok. Onun için bence armutlarla elmaları karıştırmayalım değerli arkadaşlar; onu özellikle belirtiyorum.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Ya “Bir paket yapacağım.” diyorsun, getirirsin, koyarsın oraya.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Yani muhalefet etmek için bu şekilde değerlendirmenizi, muhalefet olarak, saygıyla karşılıyorum. Ama, ciddi bir konu, önemli bir konu, önemli bir düzenleme, birçok ihtilafı ortadan kaldıran bir düzenlemeyi bence…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Biz gayriciddi mi davranıyoruz Sayın Bakanım?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Hayır, “gayriciddi” demiyorum.

Konu ciddi bir konu yani burada önce…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Anlat bize, biz de imza koyalım.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Efendim, anlattık, komisyonda anlattık, burada da söylüyoruz.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Nerede anlattınız Sayın Bakan? Yasa böyle yapılmaz ki.

BAŞKAN – Lütfen, karşılıklı konuşmayalım.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Ben inanıyorum ki dinleyenler de bunun farkında. Çünkü işverenlerimiz de, işçilerimiz de çalışma hayatımız, endüstriyel ilişkilerimiz bu farklılıktan dolayı çok ciddi ihtilaflarla karşı karşıyadır; bunları ortadan kaldırıyoruz, kurumumuzun geliri artıyor.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Demek ki yasa iyi yapılmamış ihtilaf çoksa.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) –Burada ihtilafı büyütecek bir konu değil.

83’üncü madde, çok net bir şekilde neye göre 1 ile 6,5’un belirleneceğini düzenliyor. 2’de sabitlediğimiz için bu maddeye gerek yok, onun için kaldırmak durumundayız.

84’üncü madde ise iş yerinde iş değişimi olur ise, tehlike sınıfına göre değişiklik olur ise onu düzenleyen bir maddedir. Yüzde 2’de bunlar sabitlenince bu maddelere gerek yoktur, onun için bu düzenlemeyi huzurlarınıza getirmiş bulunuyoruz.

Tekrar, hayırlı olmasını diliyorum, saygılar sunuyorum.

Fakat Sayın Başkanım, sporla ilgili bir düzenleme, şuradan kaynaklanıyor o: Değerli arkadaşlarımız geldiler. Amatör lige düşmüş kulüpler var. Yani biliyorsunuz Süper Lig, Birinci Lig, İkinci Lig, Üçüncü Lig ve amatör kümeye düşmüş…

İZZET ÇETİN (Ankara) – Hepsinin borcunu söyleyin.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Amatör kümeye düşmüş olan kulüplerin hiçbir geliri yok. Dolayısıyla, mevcut borçlarının yöneticilerine rücusu söz konusu; bir.

İkincisi: Fesholmuş kulüpler var, artık kulüp yok. Fakat bu alacaklarla ilgili de yine yöneticilere, dönemine binaen rücu ediliyor. Arkadaşların talebi bu. Dendi ki: “Bu, gerçekten sıfırı tüketmiş anlamında diyeceğimiz bir düzenleme.”

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Efendim, buna biz “Hayır.” demiyoruz.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Amatöre düşenler ne olacak?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Ama bunun yanında -sizin de ifade ettiğiniz gibi- diğer, Üçüncü Lig, İkinci Lig ve Süper Lig’le ilgili kulüplerin de şu anda -2012 Mart ayı itibarıyla söylüyorum- 110 milyon liralık bir borcu var. Bunun 41 milyon lirası yapılandırılmış; 57,6 milyon lirası ise şu anda oluşan yeni borç. Dolayısıyla, tabii, yüce Meclis, bu konuda bizim bir ısrarımız yok ama ciddi de bir sorun, ciddi de bir problem. Bu düzenlemeyi, bu önergeyi çekebiliriz de, sorun değil.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Hayır efendim, biz buna karşı değiliz Sayın Bakan ama “Biraz genişletin.” diyoruz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Yeniden köklü bir düzenleme de yapılabilir, konuşabiliriz ama bunun aciliyeti var, onu da ifade edeyim çünkü böyle bir kulüp ortada kalmamış; diğerleri ise var olan, hayatiyetini sürdüren kulüpler olduğu için bu talep üzerine gerçekleşmiş olan bir şeydir.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Efendim yok. Amatör ligde Sayın Bakan.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Varmış gibi görünüyor.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Takdir yüce Meclisindir.

Çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çelik.

Sayın Tanal, buyurunuz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tabii, Sayın Bakan kızacak, diyecek “Nedir bu muhtarların elinden çektiğim? Hep muhtarlardan soru soruyorsunuz.” Evet, muhtarların sorunları var, muhtarların sorunlarını size iletmemiz gerekiyor çünkü icra makamında sizler oturuyorsunuz ve -icra makamında oturduğunuz için- muhtarlarımız gerçekten mağdur. Anayasa’mızın 18’inci maddesi uyarınca, efendim, kimseye yaşayabileceği ücretin altında bir ücret vermek bir angarya yasağına girer ve muhtarlar angarya ile karşı karşıyadır. En azından “Asgari ücretin altında bir ücretle muhtarlar çalıştırılamaz.” şeklinde bir ücret takdir edilirse iyi olur. “Biz dünyanın 16’ncı büyük ekonomisiyiz.” diyoruz. Dünyanın 16’ncı büyük ekonomisi 54 bin muhtarına asgari ücret üzerinde bir ücret mi ödeyemez? “IMF’ye borç verebilecek durumdayız, biz muhtarlarımıza maaş artışını yapamıyoruz.” diyorsunuz. Bu bir çelişki değil mi Sayın Bakanım?

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tanal.

Sayın Bulut…

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Sayın Bakan, Sosyal Güvenlik icra memurlarının sayısı 900 civarında. Bunlar düz memur statüsünde. Bunlara uzmanlık kadrosu vermeyi düşünüyor musunuz? Diğer bakanlıklarda aynı işi yapan görevlilere bu kadrolar verildiği hâlde bunlarda bu kadrolar yok ve mağdur durumdalar. Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bulut.

Sayın Belen…

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, 2008 yılında 3201 sayılı Kanun’a eklenen geçici madde 6’yla, 89 tarihinde zorunlu göçe tabi olan Bulgaristan vatandaşlarına hizmet borçlanma hakkı verdiniz. Bu tarihten sonra da sürekli Bulgaristan’dan buraya göç edip Türk vatandaşlığına geçen ve oradaki hizmetlerini borçlanamayan on binlerce insanımız var. Bunlarla ilgili bir yasa çıkarmayı düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Belen.

Sayın Aslanoğlu…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Ben özür diliyorum, teşekkür ederim.

BAŞKAN – Konuşmuyorsunuz, peki.

Buyurunuz Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Şimdi, muhtarlarla ilgili neler yaptığımızı anlatacak tabii ki zamanımız yok ama şunu ifade edeyim: Bu sosyal güvenlik reformunu yaparken köy muhtarlarımızla ilgili, yirmi günlük prim karşılığında bir aylık sigortalı olma ki o zaman on beş gün prim karşılığında bir aylık sigortalı olma imkânını da getirmiştik.

Aynen dediğiniz gibi, katılıyorum. Türkiye, aynen dediğiniz gibi, IMF’ye borç verecek noktada ve az önce saydığınız o güzel cümlelere de aynen katılıyorum Sayın Tanal. Türkiye o noktaya gelmiş bulunuyor.

MUHARREM İNCE (Yalova) – IMF’ye borç veriyor ama muhtara para veremiyor, öyle mi?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – O imkânları da aynı… Bakın, dediğim gibi on beş gün… Muhtarı sigortalı, bir ay sigortalı gösterip on beş günlük prim karşılığında da sigortalılığını sağlıyor.

Şimdi, sosyal güvenlik icra memurlarının uzmanlıkla geçişiyle ilgili bir çalışmamızın olmadığını ifade edeyim.

Bir üçüncü soru ise: Bulgaristan’dan zorunlu göç ki bu göç Jivkov döneminde gerçekleşen bir göç idi, 1989 yılında. Bu dönemde bu zorunlu göçe tabi olanların buradaki sosyal hakları veya oradaki çalışmalarının Türkiye’ye bütünleştirilmesiyle ilgili bir yasal düzenlemeyi yine benim Bakanlığım döneminde -hatırladığım için ifade ediyorum- yapmış idik ama daha sonra böyle bir zorunlu göç değil, gerekçesi zorunlu göç idi. Onu özellikle belirtmek istiyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

Sayın Çelebi...

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Sayın Bakan, kurumun hatası ve yanlış yorumu yüzünden 5335 sayılı Yasa’yla mağdur edilen üniversite öğretim üyelerinin durumunu düzeltmek ve devam eden karşılıklı davaları geri çekmek ve uzlaşma yolu aramak konusunda bir çalışmanız var mı? Bunlar çok mağdur edilmiş üniversitedeki öğretim üyeleri, yaklaşık sayıları da 200 kişi kadar. Bu sorunu geçmişteki uygulama ve yanlış yorumdan dolayı böyle uzatma yerine, yani vatandaşla, öğretim üyeleriyle davalık olmak yerine çözümü konusunda bir adım atmayı düşünüyor musunuz? Hazır bu yasa görüşülürken bunu sonuçlandırmayı düşünüyor musunuz?

Teşekkürler.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Çelebi.

Sayın Sakık, buyurunuz.

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, bu inşaat sektöründe özellikle Anadolu’dan gelen genç çocuklar, hepsi inşaatlarda çalışıyor. Son birkaç yıl içerisinde emin olun 20’ye yakın insan yaşamını yitirdi. Bunların cenazelerini ailelerine gönderdik ama ne hikmetse -bunu zaman zaman burada da seslendirdik- ölümler gerçekleştiği gün, hemen aynı gün sigortaları yapılıyor ve bu müteahhitlerin büyük bir çoğunluğu da bu işi o kadar çok iyi biliyorlar ki aileleri de küçük şeylerle ikna etmeye çalışıyorlar ve böyle ciddi bir sorun var ve ciddi bir mağduriyet var. Bunu birkaç kez Genel Kurula da taşıdık ama bugüne kadar bir sonuç alamadık. Bu konudaki hassasiyetinizi de biliyoruz. İlgilenirseniz sevinirim.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Sakık.

Sayın Bayraktutan, buyurunuz efendim.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Çok teşekkür ediyorum Başkanım.

Sayın Bakanım, SSK’nın sözleşmeli avukatlarla ilişkin olarak daha önce ödemeleri yapılıyorken herhangi bir şekilde fatura istenmiyordu. Fatura istenmediği için de bunlardan daha önceki ödemelerde gelir vergisi ve sadece damga vergisi ödeniyordu. Şimdi ise sözleşmeli avukatlarla ilişkin olarak bir problem çıktı, fatura uygulamasına döndüğü için karşı taraftan alınan vekâlet ücretlerinde bir de ayrıca KDV ödemek zorunda kalıyor SSK’nın sözleşmeli avukatları. Bu konuda vergi mahkemesi kararları olmasına rağmen ve dosyanın da üst, temyiz aşamasında bulunmasına rağmen sözleşmeli avukatların yaşamış olduğu bir mağduriyet var. Bu konudaki düşünceniz nedir, bunu gidermeyi düşünüyor musunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bayraktutan.

Buyurunuz Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Bu, kamuda emekli olan öğretim üyelerinin çalışması tekrar, çalışması hâlinde maaşlarının kesilmesi gerekiyor.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Ama onlar muaf olmasına rağmen kesilmiş.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – İşte, maaşlarının kesilmesi gerekiyor. Buradaki ihtilaf konusunu “birkaç kişi” dediniz bana, spesifik bir durum herhâlde; buna bakalım ve çözülmesi gereken bir konu ise birlikte değerlendirelim, çözelim diyorum.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Yanlış uygulama var, onlar muaflar.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Yanlış uygulama var Sayın Bakan, düzeltilmesini diliyoruz. Bu konuyu Bakanlık yanlış yorumladığı için, yanlış uyguladığı için sorun hâlen devam ediyor.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Tekrar bir değerlendirelim. Bir değerlendirelim bakalım, yanlış yorum nedir, ifade ettiğiniz konuyu bir değerlendirelim.

İş kazalarında aynı gün içerisinde sigortalılık konusu tabii, hak sahipleri açısından bir sorun oluşturmuyor. Fakat, maalesef, bu tür tespitlerimiz de bizim var. Bununla ilgili mevzuatımız açık, yapılması gereken işlemleri yapıyoruz.

Başka bir konu yok herhâlde, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Belen buyurunuz.

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) – Teşekkür ederim.

Sayın Bakanım, soruma cevap olarak verdiğiniz cevaptan ben bir şey anlamadım. Yani Bulgaristan’dan göç eden vatandaşlar, oradaki hizmetlerin bedelini ödeyerek borçlanmak istiyorlar yani para yatırmak istiyorlar hazineye. Bu konuda bir düzenleme…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Belen.

Buyurun.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Şimdi, Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi olanlarla ilgili bir düzenleme yaptık diyorum. Gerekçesi buydu.

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) – Diğerleri için de…

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Diğerleriyle ilgili bir düzenleme yok. Onlara bir süre vermiş idik. O süre içerisinde müracaat eden 30 binin üzerindeki soydaşımız burada sosyal hakları elde etmiş oldu yani emekliliğini elde etmiş oldu. Ama diğerleriyle ilgili…

Türkiye’nin, tabii ki yalnız Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığının değil, Türkiye’nin bir politikası var bu konularla ilgili. Dolayısıyla bir bütünlük içerisinde bunun değerlendirilmesinde yarar var. Yani yalnız Bulgaristan’dan gelen soydaşlarımız yok, Batı Trakya’da var, Bosna Hersek’te var, bütün Balkan coğrafyasında var, ayrıca -siz doğuya baktığınız zaman da aynı şeyler doğu için de geçerli- Ahıska Türkleri var Türkiye’ye gelen. Dolayısıyla, bunlar, gerekçeli olarak zorunlu göçe tabi tutuldukları için, zorunlu olarak yerlerinden edildikleri için bir düzenleme yapılmış 89 yılında. Onu belirtiyorum. Ama diğerleriyle ilgili şu anda bir düzenlememiz yok. Onu bir bütünlük içerisinde ele almak çok daha doğru olur.

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) – Çok mağdur insanımız var Sayın Bakanım.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan. Süremiz doldu ve aştık.

Şimdi, önergeyi oylarınıza…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkanım, bu, ek madde, önerge değil. Özür diliyorum.

BAŞKAN – Bu, bir önergeyle ek madde efendim.

Oylamayı elektronik cihazla yapacağım.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmiştir.

Böylece, tasarının mevcut metnine yeni maddeler eklenmiştir. Kanunun yazımı sırasında bu maddeler eklenerek diğer madde numaraları teselsül ettirilecektir ama bir karışıklığa meydan vermemek amacıyla görüştüğümüz Komisyon Raporu’na mevcut maddeler üzerinden devam edeceğiz.

On beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.44


DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 19.04

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN (Ankara)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

370 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

9’uncu madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 370 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 9’uncu maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 8'in ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

     Ferit Mevlüt Aslanoğlu                 Ali Rıza Öztürk                       Bülent Kuşoğlu

                 İstanbul                                    Mersin                                     Ankara

        Mehmet Ali Susam                        İzzet Çetin                            Mehmet Şeker

                    İzmir                                      Ankara                                  Gaziantep

                                                          Süleyman Çelebi

                                                                 İstanbul

“Ancak 1479 ve mülga 2926 sayılı kanunlar kapsamında 1/10/2008 tarihinden önce Kuruma kayıt ve tescili yapılan sigortalılardan, sigortalılık başlangıç tarihi değişmesi gereken sigortalıların yazılı talepleri halinde, bu kanunlar uyarınca sigortalılık başlangıç tarihleri yeniden tespit edilerek sosyal güvenlik kanunlarına tabi olarak geçen hizmetlerinin tamamı dikkate alınarak basamak intibakları yapılır ve tahakkuk eden prim borçları 6111 sayılı Kanunun ilgili maddelerine göre yapılandırılır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Kim konuşacak acaba?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Şeker.

BAŞKAN -Sayın Şeker, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ŞEKER (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önerge üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla selamlarım.

Tasarının 9’uncu maddesi genel olarak olumlu olmakla birlikte, ek madde 8’in 2’nci fıkrasında yer alan “Bu sigortalıların diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında geçen hizmet süreleri basamak tespitinde dikkate alınmaz.” hükmü hatalıdır. Bu fıkra, bir hükmün kullanımını engelleyici ve yeni haksızlıkları besleyici nitelikte olduğu gibi, bu hakkın gasbedilmesi anlamına da gelmektedir. Bu maddenin, geneli itibarıyla olumlu olan bir tasarıda yer almaması gerekirdi.

Sayın Bakanım, Türkiye, asgari ücret konusunda çok ciddi bir sıkıntı içerisinde. Türkiye’de asgari ücretlilerin sayısı yüzde 35 civarında, tüm çalışanlar içerisinde ise yüzde 57 gibi çok ciddi bir oran taşımaktadır. Maalesef, biz övünüyoruz “Asgari ücretlilerimize yüzde 4 zam yaptık.” diye ama Türkiye borsasında bu sene kazanılan rakam yüzde 62 sevgili arkadaşlar. Dünyada en çok kazandıran 2’nci borsa Türkiye borsası. Venezuela borsası yüzde 330 kazandırmış, Türkiye borsası yüzde 62,1 kazandırmış. Tabii, bu paraları keşke işçilerimiz, emekçilerimiz, fakir vatandaşlarımız, emeklilerimiz hak etse ve kazansaydı mutlaka çok daha anlamlı olurdu ama bu paraları, maalesef, yabancılar kazanmış.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, sizlere buradan 8 isim okuyacağım, inanıyorum ki hiçbiriniz bu isimleri anımsamayacaksınız, bilemeyeceksiniz: Hüseyin Kürekçi, Muharrem Yapıcı, Ahmet Şekerci, Muhsin Akyüz, Hasan Bozacı, Yüksel Koca, Köksal Kadıoğlu, Satılmış Arslan. Bunlar, sevgili arkadaşlar, Türkiye Taş Kömürü Kozlu Müessesinde geçen gün hayatını kaybedenler. Umutları vardı, çocukları vardı, gelecekleri vardı, inançları vardı ama bu insanlar, maalesef, yeterli tedbir alınmadığı için hayatlarını kaybettiler. Sayın Bakan da açıklamasında söyledi, dedi ki: “6 tane madde tespit ettik ve bu tespit ettiğimiz maddeler ışığında bu şirkete gerekli cezai uygulamaları yapacağız, araştırma yapıyoruz.” Haklıdır, doğrudur ama Sayın Bakanım, niçin çalışmasına müsaade ettiniz? Eğer bir uçağın arızası varsa kalkmasına müsaade ediliyor mu? Orada çok ciddi ihmaller var; yeterli sondajlama yapılmamış, bununla ilgili Sayıştayın ciddi anlamda uyarıları var yapılan tetkiklerde çok ciddi ihmaller olduğu ortada.

Değerli arkadaşlar, bir şey daha söyleyeceğim size, eminim bunu da hatırlamayacaksınızdır. Yine, 24’üncü Dönem 2’nci Yasama Yılı 131’inci Birleşimde yani 4/7/2012’de burada herkes el kaldırdı ve bu yasa geçti. Bu yasa neydi? Bu yasa, Sayıştayın yerindelik denetimi yapmasına engel olan bir yasaydı sevgili arkadaşlar ve bu yasayı oy birliğiyle geçirdiniz. Bu yasa sonucu ne mi oldu? Bu yasa sonucu, bu 8 arkadaşımız hayatını kaybetti. Çıkardığımız bu kanunla 8 insanın hayatının yok olmasına sebep olduk. Sayıştay raporlarında var, denetçi raporlarında var, bu şirketle ilgili yapılan eksiklikler de var, bunlar belirtiliyor ama sizin çıkarttığınız kanunla ve burada oy birliğiyle çıkan kanunla maalesef neyi yaptık? Bu 8 insanın hayatını kaybetmesine sebep olduk.

O gün, Grup Başkan Vekilimiz Akif Hamzaçebi, yine, burada -tutanaklardan aldığım için söylüyorum- şunları söylüyordu: “Tasarının tümü üzerinde, daha doğrusu son konuşmada görüşlerimizi ifade etmiştim, bir kez daha ifade ediyorum. Şehitlerimizle, gazilerimizle, onların yakınlarıyla ilgili ve terör mağdurlarıyla ilgili düzenlemelere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak destek verdik, önergelere imza attık, o noktada desteğimiz tamdır ancak Sayıştay olsun, TÜBİTAK olsun, Ölçme, Seçme Yerleştirme Merkezi olsun Anayasa’ya aykırı bulduğumuz düzenlemelere ise destek vermedik. Dolayısıyla tasarıya ilişkin tutumumuzun bu çerçevede alınmasını rica ediyor, teşekkür ediyorum.” diyordu.

Sevgili arkadaşlar, burada, bu insanların ölmesinde, maalesef o gün çıkan kanunda hepinizin rolü var, Allah hepinizin günahlarını affetsin.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Şeker.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Bravo Mehmet, şeker gibi bir konuşmaydı!

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

9’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 9’uncu madde kabul edilmiştir.

10’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 10’uncu madde kabul edilmiştir.

Bir saat ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.11


BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 20.23

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN (Ankara)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51’inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

370 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

11’inci madde üzerinde 2 önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 5510 sayılı kanunun 11 inci maddesinin aşağıdaki şeklide değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

             Erkan Akçay                         Mustafa Kalaycı                       Mehmet Şandır

                  Manisa                                     Konya                                     Mersin

                                        Ali Halaman                                Alim Işık

                                             Adana                                     Kütahya

Madde 11 - 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

Geçici Madde 46 - 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (b) fıkrasının (1) ve (2) numaralı alt bendi kapsamındaki sigortalılardan sosyal güvenlik destek primi kesilmez. Harp malûlleri ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanuna göre aylıkları hesaplanarak ödenen veya asayiş ve güvenliğin sağlanması ile ilgili kanunlara göre vazife malûllüğü aylığı almakta olup da çalışanların 1.10.2008 tarihinden önceki döneme ait sosyal güvenlik destek primi borçları silinir. Bu çalışanların 1.10.2008 tarihinden önceki çalışma dönemleri için ödedikleri sosyal güvenlik destek primi iade edilir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 370 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 11 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici madde 46 nın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

     Ferit Mevlüt Aslanoğlu                 Bülent Kuşoğlu                           İzzet Çetin

                 İstanbul                                    Ankara                                    Ankara

       Kadir Gökmen Öğüt                      Kamer Genç                             Kazım Kurt

                 İstanbul                                    Tunceli                                   Eskişehir

                                                               Musa Çam

                                                                    İzmir

Geçici Madde 46 - Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce iştirakçi veya sigortalı olup, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılmasını gerektirir nitelikte çalışması nedeniyle ilgili mevzuatına göre sosyal güvenlik destek primi ödemesi gerekenlerin, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ayın sonu itibarıyla tahakkuk ettiği halde ödenmemiş olan sosyal güvenlik destek primi borçları ve ferîleri terkin edilir.

30 uncu maddenin üçüncü fıkrasının (b) bendi ile düzenlenen sosyal güvenlik destek primi kesilmesi uygulamasına bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren son verilir.

İlk defa sigortalı olduktan sonra herhangi bir şekilde sigortalılığına ara verenler, bu aradaki süreleri borçlanabilirler. Bu fıkraya göre borçlananlar 4 ncü madde hükümlerine göre sigortalı sayılırlar.

506, 2925, 1479, 2926 ve 5434 sayılı kanunlara tabi olarak çalışmaya başlamış sigortalıların talepleri halinde, prim ödeme gün sayısı ile sigortalılık sürelerini tamamlamış olanlar 4447 ve 4759 sayılı kanunlarda geçen yaş şartı aranmaksızın, ilgili kanunlardaki 08.09.1999 öncesi hükümlere göre emeklilik aylıkları bağlanır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Çetin, buyurunuz.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; önergemiz üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, tabii, Komisyonda ve alt komisyonda kabul ettiremediğimiz bu madde ile yapılmak istenen… AKP’nin getirmiş olduğu tasarının, Hükûmetin getirmiş olduğu tasarının kapsamı oldukça dar. Sadece, sosyal güvenlik destek primini zamanında ödemeyen mükelleflerin borçlarının 6111 sayılı torba Kanun hükümlerine göre terkini ve yeniden yapılandırılması kararlaştırılmış.

Oysa bu konuda yeniden yapılandırma değil... Yasa çıkarıldığı zaman yasadan etkilenmesi muhtemel emekliler yani emekli olup da yeniden iş kurup kendi hesabına çalışanlar, ödemek zorunda oldukları yüzde 15 sosyal güvenlik destek primlerini ödememişler ve bu konuya ilişkin olarak da Çalışma Bakanlığıyla Maliye yapmış olduğu incelemeler sonucunda bunu tespit etmiş, 400 bin mükellef icra takibine uğramış; birincisi bu. Yani, bunun yeniden yapılandırılması değil, borçların tamamen kaldırılması gerekir. Bu da yetmez. Türkiye’den başka, çalışanlarını cezalandıran, emekli çalışanlarını cezalandıran bir ülke yok. Biz verdiğimiz önergeyle, sosyal güvenlik destek priminin kaldırılmasını ve kesintilerin ortadan kaldırılarak bir daha gündeme gelmemesini öneriyoruz.

Buradaki ikinci önerimiz… Yani, AKP “yaş” deyince, “yaşa takılan” deyince Yüksek Askerî Şûra aklına geldiği için tüyleri diken diken oluyor nedense. Burada, devletin 1999’da yasa çıkartıp çıkarttığı yasa ile vatandaşını mağdur konuma getirdiği bir durum söz konusu. O zaman “kademeli geçiş” diye bir kanun yaptı bu Meclisi. Tabii, burada AKP’nin suçu yok o yasanın yapılmasında, üçlü koalisyon döneminde… Şimdi, yaşları 45-50’ye gelmiş insanlar iş de bulamıyor; kıdem tazminatını işçiyse aldı, memursa almadı ama okulda okuyan çocuğuna verecek harçlık parası yok cebinde. O nedenle oldukça mağdur konumda. Yani “Biz yapmadık, seyirci kalalım.” mantığıyla hareket etmek devlet yönetme anlayışıyla bağdaşmaz, hükûmet etme anlayışıyla bağdaşmaz. Ortada bir sosyal sorun var, bir sosyal sorumluluk var. Onun gereği olarak, o vatandaşlarımızın da 99 öncesindeki koşullarda emekli olanlar gibi emekliliklerine kavuşturularak maaşta buluşturulmaları sosyal devlet anlayışının bir gereğidir diye bu önergemizde ikinci fıkrayı ekledik.

Üçüncü bir konu da… Yine uzun yıllardan bu yana artık çalışma yaşamı döneminizde iyice dejenere edildi, esnek çalışma modelleri getirildi; iş yerlerinde işçiler, kriz dönemlerinde insanlar işlerinden çıkartıldılar; zaman zaman kamuda, özel sektörde yaşı bir noktaya gelenler emekliye sevk edildiler ama emekli olabilmek için yaş, hizmet süresi ve o üç koşuldan emeklilik süresi, yaş ve prim ödeme gün sayısını bir arada tamamlayamadığı için eksik prim nedeniyle maaşa kavuşamayanlar da söz konusu. Onlara da bir defaya mahsus olmak üzere bir borçlandırma düzenlemesi yaparak, verdiğimiz önergeyle, onların da emeklilikle buluşmalarını istedik.

Değerli arkadaşlar, yani bunlarda karşı çıkacak ya da Sosyal Güvenlik Kurumunu batıracak ya da Türkiye Cumhuriyeti devletinden sonra en büyük bütçeye sahip kurumu çökertecek gibi bir yaklaşım söz konusu değil. Bu konuda kanun teklifleri de veren pek çok milletvekili arkadaş var. Bizim de bu konuda kanun tekliflerimiz var, birleştirilmedi. Aslolan şey, onları birleştirip düzgünce tartışmak idi.

Şimdi yapılması gereken işlem, bu yasa burada görüşülürken, demin de söyledim, Sosyal Güvenlik Kurumunun pek çok sorunu var, pek çok aksayan yönü var, onları el birliğiyle yapmak varken, bakınız, konuyla ilgili beşerden on dakikalık iki madde görüşebildik altı saatten bu yana. Bu kadar zaman harcayacağımıza, komisyonlarda çalışırken, Mecliste çalışırken muhalefetin önerilerine, katkılarına açık olsanız, bu Mecliste şu anda görev yapan, şu saatte görev yapan arkadaşlar burada çile çekerek ne yapacağını bilmez vaziyette görev yapmazlar. Onun için, yasa yaparken çoğunluk diktası anlayışından vazgeçiniz, demokrat olunuz, muhalefetin sesine de kulak veriniz, önergelerimizi kabul ediniz diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çetin.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 5510 sayılı kanunun 11 inci maddesinin aşağıdaki şeklide değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                        Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

Madde 11 – 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

Geçici Madde 46 - 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (b) fıkrasının (1) ve (2) numaralı alt bendi kapsamındaki sigortalılardan sosyal güvenlik destek primi kesilmez. Harp malûlleri ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanuna göre aylıkları hesaplanarak ödenen veya asayiş ve güvenliğin sağlanması ile ilgili kanunlara göre vazife malûllüğü aylığı almakta olup da çalışanların 1.10.2008 tarihinden önceki döneme ait sosyal güvenlik destek primi borçları silinir. Bu çalışanların 1.10.2008 tarihinden önceki çalışma dönemleri için ödedikleri sosyal güvenlik destek primi iade edilir.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Akçay, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 11’inci maddede verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, esnaf ve sanatkârlarımız sermaye ve refahın tabana yayılmasında, gelir dağılımının iyileştirilmesinde ve sosyal dengelerin korunmasında çok önemli bir görev üstlenmektedir. Anayasa’nın 173’üncü maddesi gereğince küçük esnaf ve sanatkârın devlet tarafından korunması ve desteklenmesi gerekmektedir ancak AKP Hükûmeti kendi istihdamını sağlamanın yanında, ülkemizdeki en fazla istihdamı da sağlayan, devlete yük olmadığı gibi vergisini ve sigortasını ödeyerek bütçeye finansman sağlayan esnaf ve sanatkârımıza âdeta üvey evlat muamelesi yapmaktadır.

2010 Nisan ayında hükûmet tarafından açıklanan Esnaf ve Sanatkârlar Değişim, Dönüşüm ve Destek Strateji Belgesi ve Eylem Planı, ki adına kısaca adına “3D” diyoruz… Neredeyse üç yıla yakın bir süre geçti ve bu paket maalesef boş çıkmıştır. Bütün bu olumsuzluklar nedeniyle, ülkemizin temel direği olan ve aile kurumundan sonra toplumsallaşmanın, iletişim kurmanın, birlik ve beraberliği zenginleştirmenin en güçlü yapısı olan esnaflık müessesemiz neredeyse çökmek üzeredir. Esnafı düşük faizli krediye kavuşturduk diye, bunun miktarını arttırdık diye övünemezsiniz, övünmemek gerekir ve bunlar da hiçbir zaman, hiçbir derde de çare olmamakta, esnaf daha da borçlu hâle gelmektedir.

Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre emekli olduktan sonra çalışan 13 bin 200 esnafımız bulunmaktadır. Emekli olduktan sonra çalışan bu esnaf ve sanatkârlardan yüzde 15 oranında sosyal güvenlik destek primi kesilmektedir. Emekli çalışanlardan sosyal güvenlik destek primi kesilmesindeki amaç, iş gücüne katılması beklenen gençlerin önünün açılmasıdır, Hükûmetin gerekçesi budur. Oysa, esnaf ve sanatkârlar işçi değildir, tersine işverendir. Emekli olduğu hâlde hâlen çalışmakta olan esnaf ve sanatkârlar genç iş gücünün önünü tıkayan değil, onlara iş imkânı sağlayan bir konumdadır. Bu nedenlerle, esnaf ve sanatkârların yaşlılık aylıklarından sosyal güvenlik destek primi kesilmemelidir.

Değerli milletvekilleri, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 2330 sayılı Nakdi Tazminat Kanunu, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu ile asayiş ve güvenliğin sağlanmasıyla ilgili kanunlara göre vazife malulü aylığı almakta olup da çalışanlardan kesilen sosyal güvenlik destek primi 5510 sayılı Kanun ile kaldırılmıştır. Bu doğru bir uygulamadır ancak bu kanunlar kapsamında vazife malulü aylığı almakta olup da Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde işçi olarak çalışan sayısı yaklaşık 300 civarında gaziden 1 Ekim 2008 öncesi çalışma dönemi için sosyal güvenlik destek primi kesilmiştir. Diğer kurumlarda çalışan yaklaşık 2.500 gazimizden ise 1 Ekim 2008 öncesi çalışma dönemi için sosyal güvenlik destek primi kesilmemiştir. Bu çalışanlar emekli olmak istediklerinde 1 Ekim 2008 tarihinden önceki çalışma dönemlerine ait sosyal güvenlik destek primi borcu çıkarılmaktadır Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından. Gazilerimizden 1 Ekim 2008 tarihinden önce çalışma günlerine ait istenen sosyal güvenlik destek primi borçları silinmeli, sosyal güvenlik destek primi kesilen gazilerimize ödedikleri bu prim bedelleri geri ödenmelidir. Ayrıca, 5510 sayılı Kanun’un 28’inci maddesiyle engelli vatandaşlarımıza belirli oranlardaki rapor durumlarına göre emeklilik hakkı tanınmıştır ve giderek artan emeklilik yaşı, çeşitli fiziki ve ruhi sorunları olan gazilerimizde büyük bir sıkıntı yaratmaktadır ve şu anda çalışan 2 bin civarındaki gazimize de bu erken emeklilik hakkı verilmelidir diyor, bu düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akçay.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

11’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 11’inci madde kabul edilmiştir.

12’nci madde üzerinde 2 önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 370 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

             Erkan Akçay                            Ali Halaman                         Mustafa Kalaycı

                  Manisa                                     Adana                                     Konya

                                       Alim Işık                                Mehmet Şandır

                                        Kütahya                                        Mersin

Madde 12- 5510 Sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"Geçici Madde 47- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca emeklilik veya yaşlılık aylıklarının kesilmesini gerektiren bir işte çalışmış olanların, bu aylıklarının hangi tarihte tekrar bağlanacağının tespitinde 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin beşinci fıkrası dikkate alınır. Sosyal güvenlik kanunlarına göre emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta iken 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamına giren kurum ve kuruluşlara ait işyerlerinde çalışmaları nedeniyle aylıkları kesilmesi gerekenlere, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ödeme dönemine kadar yersiz olarak ödendiği tespit edilen aylıklara ilişkin asli ve feri borçlar, ilgililerin bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından itibaren dört ay içinle başvuruda bulunmaları halinde 6111 sayılı Kanunun ilgili maddelerine göre yapılandırılır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi hariç diğer bentlerine göre sigortalı sayılanların 31/12/2000 tarihinden önce vergi mükellefiyet süreleri bulunmak kaydıyla, sigortalının bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde talepte bulunması halinde, vergi mükellefiyet sürelerinin tamamı için 80 inci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendine göre talep tarihindeki prime esas kazancının % 32'si üzerinden borçlanma tutarı hesaplanır ve sigortalıya tebliğ edilir. Sigortalının kendisine tebliğ edilen borçlanma tutarının tamamını tebliğ tarihinden itibaren altı ay içinde ödemesi halinde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Sigortalıya tebliğ edilen borç tutarının bu süre içerisinde tam olarak ödenmemesi halinde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve ödenen tutar bu kanunun 89 uncu maddesine göre iade edilir."

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 370 sıra sayılı Yasa Tasarısının 12. maddesinin sonuna aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ederiz.

     Ferit Mevlüt Aslanoğlu                    Kazım Kurt                              İzzet Çetin

                 İstanbul                                  Eskişehir                                   Ankara

        Mehmet Ali Susam                    Bülent Kuşoğlu                           Musa Çam

                    İzmir                                      Ankara                                      İzmir

                                                             Turgut Dibek

                                                                Kırklareli

Md.12- III. fıkra olarak “Köy ve mahalle muhtarlarından herhangi bir sosyal Güvenlik Kurumuna tabi olmayanlar, SGK Gelir testine tabi tutulmazlar. Bunların primleri İçişleri Bakanlığı bütçesinden karşılanır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, buyurunuz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; muhtarlarla ilgili bir önerge verdik.

Şimdi size bir Meclis tutanağı okuyacağım, tarihini ve kişiyi biraz sonra söyleyeceğim: “Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Muhtarlarımızın sorunlarını anlatmak için huzurunuzdayım; ancak, takdir edersiniz ki, yalnız muhtarlarımızın değil, toplumun, her kesimin, işçinin, memurun, çiftçinin, işsizin sorunları var, büyük sorunları var.”

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Adı Faruk Çelik mi?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – “Değerli milletvekilleri, 52.000 köy ve mahalle muhtarımız var. Muhtarlıklarımız, 1924’te çıkarılan bir yasayla yürütülmektedir. Vatandaşlarımızın ilk müracaat ettiği yerdir. Anneleridir, babalarıdır muhtarlar. Doğumdan ölüme kadar herkesin muhtarıdır. En üst kademeden en alt kademeye, Başbakana kadar herkesin muhtarıdır.

Değerli milletvekillerimiz, bu yükleri yüklediğimiz muhtarlarımıza ne verdik diye baktığımızda, bir hiç. Acıklı bir tabloya bakıyoruz. Muhtarlar mahallenin en emin, en saygın kişileridir. Seçimle görev üstlenirler dolayısıyla mahalleyi en iyi bilenleridir. Biz, muhtarlarımızdan 105 lira maaş, 90 lira BAĞ-KUR primi alıyoruz.” Şimdi de 380 lira maaş, 350 lira da BAĞ-KUR primi alıyoruz. Değerli arkadaşlarım “105 lira maaş, 90 lira BAĞ-KUR primi.” Şimdi, değişen, 380 lira maaş, 350 lira BAĞ-KUR primi… Ve uzayıp gidiyor. Sonunda diyor ki “Netice olarak, değerli milletvekilleri,  Türkiye seçim atmosferine giriyor. İktidar partisine mensup siz değerli milletvekili arkadaşlarıma seslenmek istiyorum. …ve köylere giremezsiniz, muhtarların sorununu çözmediğiniz sürece köylere girmeniz son derece zorlaşır. Halkla bütünleşemezsiniz, halk içinde olamazsınız, halk içinde olmanız çok zordur. Seçimlerden önce muhtarlarımızın içinde olduğu acıklı durumu çözmezseniz köylere giremezsiniz...” Tarih, 18 Haziran 2002.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Kim söylüyor?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Bu konuşmayı yapan Sayın Bursa Milletvekili Faruk Çelik.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Aynen, doğru.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Aynen doğru, aynen katılıyorum Sayın Bakan; yürekten katılıyorum bu konuşmanıza, sonuna kadar katılıyorum. (CHP sıralarından alkışlar) 

İZZET ÇETİN (Ankara) – Hadi sözünde dur.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Aynen katılıyorum. O gün 90 lira maaş, bir tek fark var; 105 lira maaş, 90 lira prim. Bugün 380 lira maaş, 350 lira prim. Değişen ne arkadaşlar, acıklı tablo yok mu?

Hâlâ, aynen diyor ki Sayın Bakan “Ek göstergeleri 4000 değil 8000 olmalı.” Helal olsun Sayın Bakan… Pardon, Sayın Faruk Çelik, o günkü Bursa Milletvekili, helal olsun, bu konuşmanıza aynen katılıyorum.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Sana da helal olsun!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlar, çok acıklıdır.

Şimdi, yeni uygulamada -bunların hepsinin BAĞ-KUR primi var, acıklı tablo- artık doktora gidemiyorlar, eşleri, çocukları da gidemiyor. Bunlara gelir testi yapıldığı için, maaşları 350 lira gözüküyor. Hâlbuki, gelir testinde 250’nin altında olanlara yeşil kart veriyorlar; yeşil kart da alamıyorlar. Kendini bırak, eşi, çocukları da artık yeni uygulamayla hastanede kimlik numarası girildiği için BAĞ-KUR borçlarından dolayı tedavi olamıyorlar.

Ben bu konuşmayı yapan Faruk Çelik Bey’i arıyorum. Tebrik ediyorum o günün Bursa Milletvekili Faruk Çelik Bey’i.

ALİM IŞIK (Kütahya) – O şimdi bakan!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) -  Çok net bir şekilde sorunu ortaya koymuş, helal olsun ama Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik içinde olduğumuz bu tabloyu, yine acıklı tabloyu nasıl hazmediyor? Nasıl hazmediyor, ben takdirlerinize bırakıyorum.

Ben sadece Meclis tutanağını okudum. Takdir sizin, takdir vicdanlarınızın. Diyor ki burada: “En az asgari ücret kadar muhtar maaşı olmalıdır.” Tutanağı vereceğim Sayın Bakan. “Asgari ücret kadar…”

Sayın Bakan, sonuna kadar katılıyorum. Asgari ücret kadar yapın, içinden vergisini de kesin, BAĞ-KUR primini de kesin, her şeyi yapın. 1924 yılının kanunuyla hâlâ idare ediyorsunuz on bir yıldır.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 370 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                        Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

Madde 12- 5510 Sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"Geçici Madde 47- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca emeklilik veya yaşlılık aylıklarının kesilmesini gerektiren bir işte çalışmış olanların, bu aylıklarının hangi tarihte tekrar bağlanacağının tespitinde 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin beşinci fıkrası dikkate alınır. Sosyal güvenlik kanunlarına göre emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta iken 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamına giren kurum ve kuruluşlara ait işyerlerinde çalışmaları nedeniyle aylıkları kesilmesi gerekenlere, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ödeme dönemine kadar yersiz olarak ödendiği tespit edilen aylıklara ilişkin asli ve feri borçlar, ilgililerin bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından itibaren dört ay içinde başvuruda bulunmaları halinde 6111 sayılı Kanunun ilgili maddelerine göre yapılandırılır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi hariç diğer bentlerine göre sigortalı sayılanların 31/12/2000 tarihinden önce vergi mükellefiyet süreleri bulunmak kaydıyla, sigortalının bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde talepte bulunması halinde, vergi mükellefiyet sürelerinin tamamı için 80 inci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendine göre talep tarihindeki prime esas kazancının % 32'si üzerinden borçlanma tutarı hesaplanır ve sigortalıya tebliğ edilir. Sigortalının kendisine tebliğ edilen borçlanma tutarının tamamını tebliğ tarihinden itibaren altı ay içinde ödemesi halinde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Sigortalıya tebliğ edilen borç tutarının bu süre içerisinde tam olarak ödenmemesi halinde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve ödenen tutar bu kanunun 89 uncu maddesine göre iade edilir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım, sık sık, arkadaşlarımız muhtar konusunu gündeme getiriyorlar. Ben, doğrusu, muhtarlarımızla ilgili sorunlar, tabii ülkenin sorunları hepimizin sorunları ama muhtarlar meselesi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde bir mesele olmadığı için niye sık sık getiriliyor, bilemiyorum. Geçmişte evet, muhtarlarımıza hizmet ettik, sorunlarını da Parlamentoda dile getirdik. Şimdi, burada bir şeyi yanlış ifade ettiniz…

BAŞKAN – Sayın Çelik, lütfen önce katılıp katılmadığınızı söyleyin, sonra açıklama…

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım, katılamıyorum.

BAŞKAN – Peki, buyurun.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Katılamıyorum ama şunu ifade edeyim: Muhtarlarımız 90 TL ödenek alıyorlardı; aldıkları maaş 90 TL, 105 TL de BAĞ-KUR primi ödüyorlardı.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Şimdi ne Sayın Bakan?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Bugün muhtarlarımız, bakınız, az önce söyledim, on beş gün prim karşılığı bir ay sigortalı görünüyorlar.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Yirmi gün, on beş gün değil!

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Şimdi, kırsaldaki muhtarımız 122 lira ödüyor, 420 lira maaş alıyor. Lütfen ya, nasıl mukayese yapıyorsunuz yani!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sadece kırsal muhtarı yok Sayın Bakan.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – 16 bin köyü mahalle yaptınız!

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Bakın, köydekini kaldırdınız, şehirdeki aynısını ödüyor!

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

Kim konuşacak?

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Gerekçe.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

BAĞ-KUR sigortalılarının, vergi mükellefiyeti bulunan dönemlerinin borçlanılması ve bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi konusunda geçmişte birçok düzenleme yapılmasına rağmen bu düzenlemelerden ekonomik imkânsızlıklar, yaşanan ekonomik krizler ve diğer bazı nedenlerle yararlanamayan veya borçlarını yeniden yapılandırmakla birlikte taksitlerini düzenli olarak ödeyemedikleri için başladıkları hâlde sistemden çıkmak zorunda kalan pek çok esnaf ve sanatkâr bulunmaktadır.

2000 yılı öncesi vergi mükellefi olan esnaf ve sanatkârlarımız bu sürelerini sigortaya işletememektedir. Bu nedenle 31/12/2000 tarihinden önce vergi mükellefiyet süreleri bulunanların daha önce Kuruma sigortalılığı tescil edilmiş olması şartı aranmadan; bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi ve bu sürelerin tamamının borçlanılmasına imkân verilmesi gerekmektedir.

25/02/2011 tarihli ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'da konuya ilişkin herhangi bir düzenleme olmaması, beklenti içinde olan esnaf ve sanatkârları büyük bir hayal kırıklığına uğratmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

12’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 12’nci madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi kanun tasarısının mevcut 12’nci maddesinden sonra gelmek üzere ve biri geçici madde olmak üzere yeni madde ihdasına dair 3 önerge vardır.

Bildiğiniz üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan, ancak tasarı veya teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddenin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı İç Tüzük'ün 87'nci maddesinin dördüncü fıkrasının hükmüdür.

İç Tüzük'ün 91'inci maddesine göre de yeni bir madde olarak görüşülmesine komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde görüşme açılır ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir.

Bu nedenle, önergeyi okutup komisyona soracağım ve komisyon önergeye salt çoğunlukla yani 21 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyon eğer katılmazsa salt çoğunluğuyla, önergeyi işlemden kaldıracağım.

Şimdi ilk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 370 sıra sayılı Kanun Tasarısına 12 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                              Faruk Çelik

                                                                                                                 Şanlıurfa

                                                                                           Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

"Madde 13 - 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan tabloya aşağıdaki sıralar eklenmiş; üçüncü fıkrasında yer alan "Bu sürelerin, üç yılı geçmemek üzere yarısı" ibaresi “Bu sürelerin, üç yılı geçmemek üzere; (18) numaralı sırasında bulunanlar için tamamı diğerleri için yarısı" şeklinde değiştirilmiş ve dördüncü fıkrasında yer alan "malûliyet halleri" ibaresinden sonra gelmek üzere "ile (18) numaralı sırada bulunanlar" ibaresi eklenmiştir.

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) - Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Şimdi, bunu yeni madde olarak görüşmeye açıyorum.

Söz isteyen var mı? Yok.

Bu yeni madde ihdası önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarıya yeni bir madde ilave olmuştur.

Şimdi diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 370 Sıra Sayılı Kanun Tasarısına aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                              Faruk Çelik

                                                                                                                 Şanlıurfa

                                                                                            Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

Madde 14: 5510 Sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"Fiili hizmet süresi zammı uygulanması sonucu verilmesi gereken ek aylık prim ve hizmet belgesi ile yatırılacak primler

Geçici Madde 48- 2008 yılı Ekim ayı başı ile bu maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşına kadar geçen süre içinde bu Kanunun bu maddeyi ihdas eden Kanunla değişik 40 ncı maddesi gereğince fiili hizmet süresi zammı süresine tabi işyerleri ve işlerde çalışanlar için 5510 sayılı Kanunun 86 ncı maddesine göre verilmesi gereken ek prim belgelerinin bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından itibaren üç ay içinde verilmesi halinde idari para cezası uygulanmaz.

Bu maddenin yayımı tarihini takip eden aybaşından itibaren sigortalılarca; üç aylık süre içinde Kurumca istenecek belgelerle başvurulması ve 6 aylık süre içerisinde hesaplanacak fiili hizmet süresi zammına ilişkin prim tutarının ödenmesi halinde gecikme zammı ve gecikme cezası alınmaz."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu salt çoğunluğuyla?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yeni madde olarak görüşme açıyorum.

Söz talebi var mı? Yok.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Böylece yeni bir geçici madde ihdas edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 370 Esas No.lu Kanun Tasarısına aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

            Mustafa Elitaş                        Fahrettin Poyraz                        Enver Yılmaz

                  Kayseri                                    Bilecik                                    İstanbul

             Nevzat Pakdil                         Osman Boyraz                        Ömer Faruk Öz

           Kahramanmaraş                             İstanbul                                   Malatya

                                Mehmet Doğan Kubat                      İsmail Tamer

                                           İstanbul                                      Kayseri

Madde 15- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 38 inci maddesinin üçüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarih itibariyle Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği görevi devam edenlerden, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) veya (b) bentleri kapsamında aylık almakta iken aylıklarını kestirip 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalılık talebinde bulunanların, bu Kanunun 43 üncü maddesine göre aylığa hak kazanabilmesinde, 2 yıl süreyle bu görevlerde bulunmuş olma ve sigorta primi veya emekli keseneği ile kurum karşılığı ödenmesine ilişkin şartlar aranmaz. Bunların müracaatları halinde bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aybaşından itibaren Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) veya (b) bentleri kapsamında olan ve kesilen aylıkları bu Kanunun 43 üncü maddesindeki aylık seviyesine yükseltilmek suretiyle yeniden bağlanır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE  KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yeni bir maddeyi görüşmeye açıyorum.

Söz talebi var mı? Yok.

Oylamaya geçiyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Böylece yeni bir madde ihdas edilmiştir.

Evet, böylece, tasarının mevcut metnine yeni 3 madde daha eklenmiştir. Kanunun yazımı esnasında bu maddeler eklenerek diğer madde numaraları teselsül ettirilecektir.

Görüşmelerimize Komisyon Raporu’ndaki mevcut maddeler üzerinden devam ediyoruz.

Madde 13 üzerinde önerge yoktur.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde 13 kabul edilmiştir.

Madde 14 üzerinde 2 önerge vardır.

Okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 370 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 14 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                            Mustafa Elitaş

                                                                                                                  Kayseri

"Madde 14- 5648 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

Geçici Madde 2- 31/12/2012 tarihi itibarıyla Kurumda 14 üncü maddenin dördüncü fıkrası kapsamında istihdam edilenlerden sözleşmesi, dil yeterliliği şartını yerine getirememiş olması sebebiyle yenilenmeyen personelin sözleşmeleri, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte, başkaca bir işleme gerek kalmaksızın 01/01/2013 tarihi itibarıyla yenilenmiş sayılır. Sözleşmesi bu şekilde yenilenen ve dil yeterliliği şartını sağlayamayan personelin bu şartı 31/12/2013 tarihine kadar yerine getirmesi zorunludur. Anılan tarihe kadar 14 üncü maddenin dördüncü fıkrasında öngörülen dil yeterliliği belgesini ibraz etmeyenlerin sözleşmeleri yenilenmez."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 370 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 14 üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

     Ferit Mevlüt Aslanoğlu                Süleyman Çelebi                          İzzet Çetin

                 İstanbul                                   İstanbul                                    Ankara

                                     Bülent Kuşoğlu                         Ali Rıza Öztürk

                                            Ankara                                      Mersin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Konuşacak kimse var mı? Yok.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yabancı dil yeterliliğini sağlama süresi daha önce uzatıldığı hâlde bu yeterliliği sağlayamayanlar süre uzatılsa bile tekrar süre uzatımı beklentisinde olacaklardır. Kurumda işlerin gerektirdiği düzeyde yabancı dil bilenlerin çalışması daha doğru olacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edeler… Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 370 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 14 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                            Mustafa Elitaş

                                                                                                                  Kayseri

"Madde 14- 5648 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

Geçici Madde 2- 31/12/2012 tarihi itibarıyla Kurumda 14 üncü maddenin dördüncü fıkrası kapsamında istihdam edilenlerden sözleşmesi, dil yeterliliği şartını yerine getirememiş olması sebebiyle yenilenmeyen personelin sözleşmeleri, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte, başkaca bir işleme gerek kalmaksızın 01/01/2013 tarihi itibarıyla yenilenmiş sayılır. Sözleşmesi bu şekilde yenilenen ve dil yeterliliği şartını sağlayamayan personelin bu şartı 31/12/2013 tarihine kadar yerine getirmesi zorunludur. Anılan tarihe kadar 14 üncü maddenin dördüncü fıkrasında öngörülen dil yeterliliği belgesini ibraz etmeyenlerin sözleşmeleri yenilenmez."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Önerge Gerekçesi:

Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunun akreditasyon sürecinde herhangi bir sıkıntı yaşamaması ve yetişmiş, nitelikli personelini kaybetmemesi önem arz etmektedir. Bu nedenle ilgili değişiklik önergesi teklifi yapılmakta ve sürenin son kez uzatılması öngörülmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edeler… Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen bu önerge doğrultusunda 14’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

15’inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 370 Sıra Sayılı Yasa Tasarısı'nın 15 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Madde 15 - 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar Ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun geçici 6'ıncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

(2) 15/9/2012 tarihine kadar kurulmuş ve Ekonomik Sosyal Konseye üye konfederasyonlara üye olmuş işçi sendikalarının bu kanunun yürürlük tarihinden Ocak 2013 istatistiklerinin yayınlandığı tarihe kadar yapacakları yetki tespit talepleri, 41'inci maddenin birinci fıkrasında yer alan işyeri veya işletme çoğunluğu şartlarına göre Bakanlıkça sonuçlandırılır.

(5) 41'inci maddenin birinci ve beşinci fıkraları ile 43'üncü maddenin ikinci ve dördüncü fıkralarında yer alan kurulu bulunduğu iş kolunda en az yüzde 3 üye şartı, Ekonomik Sosyal Konseye üye konfederasyonlara bağlı ve bu kanunun 4'üncü maddesine göre, ekli 1 sayılı cetveldeki kurulu sendikalardan, mülga 2821 Sayılı Sendikalar Kanununun 60'ıncı maddesindeki birleştirilmiş iş kolları içinde yer alan sendikalar için 1/7/2016 tarihine kadar binde beş, 01/07/2018 tarihine kadar yüzde bir olarak uygulanır.

             İdris Baluken                          Pervin Buldan                           Demir Çelik

                  Bingöl                                       Iğdır                                        Muş

                                         Erol Dora                               Sebahat Tuncel

                                           Mardin                                      İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Değişiklik ile işçi sendikalarının yeni yasayla kısıtlanan toplu sözleşme haklarındaki geriye gidişin işçiler lehine çözülmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Madde 15’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde 15 kabul edilmiştir.

Şimdi, 1’i geçici madde olmak üzere 2 yeni madde ihdası önergesi vardır. Demin gerçekleştirdiğim yöntemle bu yeni maddelerin de ihdasını yerine getireceğim.

Yeni madde ihdasına ilişkin ilk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 370 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

             Erkan Akçay                            Ali Halaman                         Mustafa Kalaycı

                  Manisa                                     Adana                                     Konya

                Alim Işık                            Mehmet Şandır                       Mesut Dedeoğlu

                 Kütahya                                    Mersin                              Kahramanmaraş

                                                            Mehmet Günal

                                                                  Antalya

“Madde 16 - 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 18’inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ile ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

b) 4’üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi ile (b) bendinin (1 ) ve (2) numaralı alt bendi ve 5’inci madde kapsamındaki sigortalılardan hastalık sigortasına tabi olanların hastalık sebebiyle iş göremezliğe uğraması hâlinde, iş göremezliğin başladığı tarihten önceki bir yıl içinde en az doksan gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması şartıyla geçici iş göremezliğin üçüncü gününden başlamak üzere her gün için,

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (3) ve (4 ) numaralı alt bentlerine göre sigortalı sayılanlara iş kazası veya meslek hastalığı ya da analık hâlinde geçici iş göremezlik ödeneği, genel sağlık sigortası dâhil prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması şartıyla yatarak tedavi süresince veya yatarak tedavi sonrası bu tedavinin gereği olarak istirahat raporu aldıkları sürede ödenir. Ancak bu maddenin birinci fıkrasının (c) bendine göre doğum öncesi ve doğum sonrası çalışmadığı sürelerde geçici iş göremezlik ödeneğinin ödenebilmesi için yatarak tedavi şartı aranmaz."

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılamadığı için, önergeyi işlemden kaldırıyorum.

Yeni geçici madde ihdasıyla ilgili önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

370 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 15’inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici maddelerin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Geçici Madde 1- Emeklilik yaşını doldurmuş fakat prim gün ödemelerini tamamlayamamış kişilerin, prim tutarları hesaplanıp ödeme yapanların emeklilik hakkı kazanmaları sağlanır.

5362 Sayılı Kanun'a tabi olan kişilerin emeklilik için primlerinin sayılması bir defaya mahsus olmak üzere kabul edilir.

2000 yılı öncesi primlerini saydıramayan esnaf ve sanatkârların primleri bir defaya mahsus kabul edilir. Prim ödeme tutarlarının hesaplandığı ilk üç ay içinde ödemeler yapılarak emekliliğe hak kazanılır.

            Sebahat Tuncel                         Pervin Buldan                           Demir Çelik

                 İstanbul                                      Iğdır                                        Muş

                                            Erol Dora                             İdris Baluken

                                              Mardin                                    Bingöl

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Salt çoğunluğumuz yoktur, katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılamadığı için, yeni geçici madde ihdası talep eden önergeyi işlemden kaldırıyorum.

Madde 16 üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 370 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 16 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Mustafa Elitaş                          Ramazan Can                    Ayşe Nur Bahçekapılı

                  Kayseri                                  Kırıkkale                                  İstanbul

               Recep Özel                           Ömer Faruk Öz                           Adem Tatlı

                  Isparta                                    Malatya                                   Giresun

      Mehmet Doğan Kubat             Durdu Mehmet Kastal                    Enver Yılmaz

                 İstanbul                                  Osmaniye                                  İstanbul

Madde 16- Bu Kanunun;

a) 7 nci maddesi 1/6/2012 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

b) 9 uncu, 10 uncu ve 11 inci maddeleri 1/9/2013 tarihinde,

c) 15’inci maddesi 2008 yılı Ekim ayı başından itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

ç) Diğer maddeleri yayımı tarihinde,

yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Sayın Başkan, takdire bırakıyoruz ancak bir hususu dile getirmek istiyorum. Bu önergede geçen madde numaralarını, tasarıya yeni maddelerin ilavesi nedeniyle teselsül ettirilmiş olan madde numaraları olarak alınmasını sizden talep ediyorum. Örneğin, 15’inci madde kabul ettiğimiz 13’üncü madde idi ama burada teselsül ettirildiği zaman 15’inci maddeye karşılık geliyor.

BAŞKAN – Evet, Hükûmet katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Katılıyorsunuz.

Sayın Elitaş buyurunuz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sosyal Sigortalar Kanunu’nda değişiklik yapan kanun tasarısını, teklifini şu anda görüşüyoruz; son maddesine, yürürlük maddesine geldik. Bu kanun tasarısını dün çıkarmayı planlamıştık ama değerli bir milletvekili arkadaşımızın bugün, şu andaki koyduğumuz bazı önergelerle ilgili ”Gece yarısı değişiklik yapılmasın, kamuoyunda bununla ilgili spekülasyonlar ortaya çıkmasın.” diye, bizim de makul gördüğümüz ve bugün gündüz saatlerinde, televizyonların açık olduğu bir sürede, alnımız açık, yaptığımız hiçbir şeyin milletten bir şey kaçırmamak olduğunu ifade etmek adına bugün yapmıştık. Siyasi parti gruplarıyla yaptığımız görüşmeler çerçevesinde, milletvekillerinin daha önceki yapılmış, kazanılmış haklarının 2008 yılında çıkan yasayla birlikte ortadan kalkması… Öte yandan, bugün bildiğiniz gibi, değerli arkadaşlarımız tüm basın mensuplarını ziyaret ettiler. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü olması münasebetiyle, Sayın Başbakanımızın bütçe konuşmaları sırasında, gazeteci arkadaşlarımız yıpranmayla ilgili süreçte bir haksızlığa uğradıklarını ifade ettikten sonra bunun düzeltilmesini arzu ettiler. Sayın Başbakanımız “Bunun hangi şartlar altında, hangi usuller çerçevesinde bu hâle geldiğini, niye bu şekilde oluştuğunu araştırın.” dedi. Biz de araştırmamızı yaptık, milletvekilleriyle beraber ortaya çıkan, 2008 yılında yaptığımız kanunla milletvekillerinin daha önce her yıl için doksan günlük yıpranma payı, gazeteci arkadaşlarımızın, fiilen sarı basın kartı taşıyan gazeteci arkadaşlarımızın da her yıl için doksan günlük yıpranma payı… Yani bundan önceki yasada var olan bir düzenlemeyi şimdi getirmiş olduk. Gönül isterdi ki tüm siyasi partilerin buna imzalarıyla desteklerini, takviyelerini ortaya koymalarını arzu ederdik. Ama bir prensip kararı almışlar, kendileri de oylarıyla desteklediler. Çünkü bu milletvekilleriyle ilgili yaptığımız düzenlemeden Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapan herkes faydalanacak. Yani her yıl doksan günlük yıpranma primi elde etmiş olacağız.

Emekli olmamış milletvekilleriyle ilgili durum… İkinci hadise, biliyorsunuz, değerli milletvekilleri, milletvekili olan arkadaşlarımız içerisinde, eski 1475 sayılı Kanun’a göre veya 657 sayılı Kanun’a göre çalışıp da, sivil hayatta 657 veya 1475’e göre çalışıp da milletvekili olan arkadaşlarımız arasında emekliliklerinde büyük bir haksızlık vardı. Diyelim ki devlet memuru olarak çalışan kişiler, milletvekili oldukları andan itibaren milletvekili emekli maaşı alıyorlar. Ama 1475 sayılı İş Kanunu’na tabi olan, şimdiki 5510 diyebileceğimiz o zamanki kanuna tabi olan milletvekili arkadaşlarımız iki yıllık intibak süresini geçirmek mecburiyetinde ve prim ödemek zorundaydılar. Bu da büyük bir haksızlıktı. Kamuda çalışan öz evlat, 1475’e göre çalışan üvey evlat muamelesi görüyordu. 1475’e göre çalışan veya BAĞ-KUR Kanunu’na göre çalışan milletvekili arkadaşlarımız yıllarca özel sektörde alın teri döktü, sigorta primi ödedi, vergi ödedi; BAĞ-KUR’a göre çalışan arkadaşlarımız da alın teri döktü, BAĞ-KUR primi ödedi, vergi ödedi. O arkadaşlarımız da bu yasal düzenlemeyle birlikte, milletvekili olduğu andan itibaren devlet memurlarına tanınmış hakları aynı şekilde kazanmış olacaklar. Biz 2002’de milletvekili olduğumuzda iki yıl intibak süresini bekledik. İki yıl intibak süresini bekledik ama bu andan itibaren…

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Gene iki yıl bekleyeceksiniz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sayın Bakan belki bizim ifademizde bir düzeltme yapma ihtiyacı hissedebilir.

Değerli arkadaşlar, bakınız, şu anda 657’ye tabi milletvekili arkadaşlarımızla 1475 veya BAĞ-KUR Kanunu’na tabi milletvekili arkadaşlarımız arasındaki bir farkı da ortadan kaldırmış oluyoruz.

Biraz önce söylediğim, genç milletvekili arkadaşlarımızın, bizim faydalandığımız, başkalarının faydalandığı ama 2008 yılındaki çıkan yasa çerçevesinde faydalanma imkânı bulamadıkları geçmişteki olan kazanılmış haklarını şimdi yeniden getirme imkânı sağlamış olduk. Bu konuya destek veren milletvekili arkadaşlarıma, grup önerisine ve önergeye imza atan değerli milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Siyasette bir şeyi alacaksanız açık ve net bir şekilde alacaksınız. AK PARTİ Grubu… Sayın Başbakanımıza özellikle buradan teşekkür ediyorum, şu anda kendisi Senegal’de. Biz, bunu, tüm siyasi parti gruplarıyla birlikte ortak imzayla çıkarmayı arzu ettik ama farklı sebeplerle –eleştiriye girmiyorum- altına imza konulmadı.

Bugün Sayın Başbakanımızla telefon görüşmesi yaptık. “Hak mı?” dedi, “Hak Sayın Başbakanım.” dedim…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Sayın Başkanım, izin verirseniz…

BAŞKAN – Buyurunuz, tamamlayınız sözlerinizi.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – “Bu, milletvekilleri arasındaki bir eşitsizliği ortaya çıkaran bir durumu ortadan kaldırmak üzere haktır…” “Öyleyse, siz buna inanıyorsanız, milletvekili arkadaşlarımız da bunu böyle görüyorsa, Çalışan Gazeteciler Günü’nde, biz, 20 Aralık tarihinde gazeteci arkadaşlarımıza verdiğimiz söz çerçevesinde bunu AK PARTİ Grubu olarak çıkarın, diğer arkadaşlar da, 550 milletvekili de faydalansın.” dedi. Buradan yurt dışında olan Değerli Başbakanımıza Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri adına teşekkürlerimizi sunmayı bir borç biliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buna biz imzamızı attık, inanarak attım. Milletvekillerinin özlük haklarıyla ilgili yapılan düzenlemeler riskli işlerdir. Herkes “Benim problemim varken sen kendi probleminle ilgili meseleyi çözmek için hiç konuşmadan, hızlı bir şekilde yaptın.” diye bizi eleştirir. Ama kendi mevcudiyetlerini, kendi meselelerini, kendi imkânlarını koruyamayanlar itibarlarını da koruyamazlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bugüne kadar yapılan düzenlemeler içerisinde herkese her şeyi veririz…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sayın Başkan, tekrar izin verirseniz, son cümlem.

BAŞKAN – Son cümleniz, buyurunuz, tamamlayınız.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Son cümlem.

Herkese her şeyi vermek haktır ama milletvekillerinin kendileriyle ilgili olan hakkı takip etmeleri maalesef müstahak olarak görülmüyor, işte bu onun tescilidir.

AK PARTİ Grup Başkan Vekili olarak, Grup Başkanımızın, Başbakanımızın bana verdiği yetki çerçevesinde bugün bu önergelerin altına şerefle, milletvekili arkadaşlarımızın hakkını koruyabilmek adına, imza atmaktan da mutluluk duyuyorum, gurur duyuyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Elitaş.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 16’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, kısa bir açıklama yapabilir miyim?

BAŞKAN – Kısa bir açıklamanız var.

Buyurunuz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; yapılan düzenlemeyle 24’üncü Dönem başlarken, 12 Haziran seçimleri sonrasında kamu görevlisi olarak, emekli olarak buraya gelen arkadaşlarımız, milletvekili olarak gelen arkadaşlarımız milletvekili emekliliği statüsünü kazandılar fakat SSK ve BAĞ-KUR’lu olarak gelen milletvekili arkadaşlarımız burada milletvekili emekli statüsünü kazanamadılar. Onlara dedik ki: “İki yıl bekleyin, ondan sonra siz kazanacaksınız.” Oysa, biz SSK, BAĞ-KUR, Emekli Sandığını birleştirirken, ortadaki bütün eşitsizlikleri kaldırmış iken bunun milletvekilleri arasında bir ayrıma neden olacak şekilde uygulanması doğru bir uygulama değildi. İki yıl yine… 25’inci dönemde milletvekilliği yapacak, gelecek olan arkadaşlarımız, ayrıca milletvekili emekli statüsünü yine iki yıl sonra kazanacak. Ama SSK’lısına da BAĞ-KUR’lusuna da Emekli Sandıklısına da bu dönem olan eşitsizliğin giderilmesine dönük bir düzenlemeyi getirmiş olduk. Onun için, bundan sonra da eşitlik, 24’üncü Dönemde eşitsizliği ortadan kaldıran bir düzenleme olmuş oldu. Dolayısıyla, buraya emekliliği hak ederek gelmiş olan arkadaşlar, bu düzenleme yasalaşır yasalaşmaz milletvekilli emekli statüsüne, SSK’lı ve BAĞ-KUR’lu olsalar da, Emekli Sandığı mensupları gibi hak sahibi olmuş olacaklardır.

Hayırlı olmasını diliyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

17’nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan yasa tasarısının 17’nci maddesinin “Bakanlar Kurulu tarafından yürütülür. olarak değiştirilmesini arz ederiz.

     Ferit Mevlüt Aslanoğlu                    Kazım Kurt                            Turgut Dibek

                 İstanbul                                  Eskişehir                                   Kırklareli

                                       İzzet Çetin                           Kemal Değirmendereli

                                         Ankara                                          Edirne

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Kurt, buyurunuz.

KAZIM KURT (Eskişehir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 17’nci madde yürürlük maddesi. Elbette bir kanun çıkıyor ve bu kanunun uygulanmasıyla ilgili yani geleceğe yönelik bir madde ama bugün yaptığımız kanun, tamamen geçmişe yönelik yanlışları düzeltmek üzere kurulan bir kanun. Dolayısıyla, yasama tekniğini, yasama uygulamasını düzgün işletmediğimiz sürece bu 5510 sayılı Kanun’da daha pek çok değişiklik yapmak zorunda kalacağız. 2008’de yapılmış kanun, 2010’da değiştirmişiz, 2012’de değiştirmişiz, şimdi tekrar değiştiriyoruz.

Biraz önce geçen 14’üncü maddenin 4’üncü fıkrasıyla ilgili uygulamayı bir yıl sonra yeniden değiştireceğiz, öyle görünüyor çünkü bu madde Avrupa Birliğiyle uyum sağlamak amacıyla tarımsal kalkınmayı teşvik etmek için hazırlanmış bir madde ve burada çalışacak olan kişilerin yabancı dil bilmesi zorunlu ama biz, sekiz yıldır, bu insanların yabancı dil öğrenmesi için ileri bir tarihe erteliyoruz. Dolayısıyla, 2013 yılının sonunda bu yasa maddesi tekrar değiştirilmek durumunda kalacak ve bu değişiklikle bir kez daha 5510 sayılı Kanun önümüze gelecek. Sadece bununla mı gelecek? Gelmeyecek. Emekliler arasındaki eşitsizliği gideremedik çalışanlar arasındaki eşitsizliği gideremediğimiz gibi.

Ayrıca, Türkiye’nin yurt dışında yaşayan milyonlarca insanının emekliliğiyle ilgili hâlâ eksiklikler var, hâlâ yanlışlıklar var, onların emeklilik uygulamasında yine farklılıklar var, emekli olma konusunda yine farklılıklar var; bunun da düzeltilmesiyle ilgili bir çaba içine girmedik.

Yaşa takılanlarla ilgili bir düzenleme, düzeltme içerisine girmedik ama bu boşluk bekliyor, ileride bunun da düzeltilmesi zorunlu hâle gelecek.

Biz, yasayı geleceğe yönelik olarak, gelecekte yapacağımız uygulamalara yönelik olarak hazırlamak durumundayız ve bunu yaparken de elbette Anayasa’nın eşitlik ilkesini hiçbir zaman göz ardı etmeyeceğiz, hatta unutmayacağız. Biz, yasaları yaparken bunlara dikkat etmeden, gece aniden, yeni gelen önergelerle, hiç kimsenin hazırlanmadığı, hiç kimsenin çalışmadığı önergelerle yasaları yaptığımız için yanlışlıklar yapıyoruz, eksiklikler yapıyoruz. Bu işin acelesine gerek olmadığının bilinciyle hareket ederek uygulamaya geçmemiz gerekir. Mademki bir yasa yapacağız, yasa o alandaki sorunların tümünü gidermeli, tümünü ortadan kaldırmalı.

Şimdi, 5510 sayılı Yasa’da yapmış olduğumuz değişiklikler bu alandaki eksikliklerin, şikâyetlerin tamamını ortadan kaldırdı mı? Hayır, kaldırmadı. Muhtarlarla ilgili düzenleme kaldırdı mı? Kaldırmadı. Tarımsal kalkınmayla ilgili 5648 sayılı Yasa’da yapılan değişiklik bu alandaki şikâyetlerin tamamını ortadan kaldırdı mı? O da kaldırmadı. O nedenle bu yasa böyle gidecek ama bu yasanın yürütmesiyle ilgili şikâyetleri de hep birlikte yeniden göreceğiz.

Ben, bu duygularla hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kurt.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

17’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 17’nci madde kabul edilmiştir.

Böylece ikinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Tasarının görüşmeleri tamamlanmıştır ama oylamaya geçmeden önce oyunun rengini belirtmek üzere aleyhte Ankara Milletvekili İzzet Çetin.

Buyurunuz Sayın Çetin.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

5510 sayılı Yasa, biraz evvel konuşmacı arkadaşımın da değindiği gibi gerçekten çok kısa sürede yıpranan bir yasa. Pek çok değişikliğe uğradı ve pek çok eksikliği var. Onları da tamamlamak ve giderek eksikliklerini tamamladıktan sonra sosyal devlet anlayışına uygun bir sosyal yasa yapmak hepimizin görevi.

Değerli arkadaşlar, bu kanun bir torba kanuna dönüşmüş olmakla birlikte, vatandaşımız, yasanın özüyle ilgili olarak yapmış olduğumuz konuşmaları dinledikten sonra biraz evvel faksla bir mektup göndermiş, o mektubu Sayın Bakanın bilgisine sunuyorum. Diyor ki: “Gazetelerde okudum, 600 bin kişinin emekli oldukları hâlde çalışmıyor olmalarıyla ilgili, prim borçlanmasıyla ilgili demecinizi de dinledim. Bu konudaki görüşlerimi bilginize arz ederim.

İşin özü şu ki bu 600 bin emeklinin yüzde 90’ı hâlen çalışıyor değil. Bunlar, şirketleri maalesef resen terk oldukları hâlde iş yerlerinin ve şirketlerinin vergi borcu, ticaret odası borcu, esnaf birlikleri borcu ve tasfiye giderlerini karşılayamadıkları için hâlen çalışıyor gözükmektedirler. 2012’de Türk Ticaret Kanunu’nda yapılan değişiklikle bu durum Mali Müşavir ve Muhasebeciler Odası yöneticilerinin Çalışma Bakanını ziyaretleriyle Sayın Bakana iletilmiş ve bu tasfiyelerin kolaylaştırılması talep edilmiş, Sayın Bakan bu konuda bilgilendirilmiş, yasaya bir madde ilave edilerek tasfiye kolaylaştırılmış ancak uygulamaya geçilmek yerine, Sayın Bakan, bu durumda olan emeklilerin durumunu inceletip peşlerine düşmüştür, borç çıkartmıştır. Ben ve eşim bu borçtan yıldık, BAĞ-KUR emeklisi olduğumuz hâlde şirketimizi tasfiye edemediğimizden bizden yüzde 15 destek primi kesilmektedir ve geçtiğimiz yıl 90 milyar icra ödedim.”

Şimdi, değerli arkadaşlar, bakınız, bir yasa yapıyoruz mağdur ediyoruz yurttaşı. Yasayı çıkarıyoruz ya da vatandaş mağduriyetini dillendiriyor, peşine düşüyoruz hafiye gibi. Yani yasa böyle yapılmaz, bundan sonraki sosyal güvenlik yasalarının gerçekten bireylerin ve ailelerin ekonomik ve sosyal konumlarını güçlendirecek, sosyal devlet anlayışını güçlendirecek şekilde iktidarıyla, muhalefetiyle bir bütün olarak hazırlanmasının ülkemize ve yurttaşlarımıza yararlı olacağını düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Çetin.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Kabul etmeyenler… Tasarı kabul edilmiştir ve kanunlaşmıştır. Hayırlı olmasını temenni ediyorum.

On dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 21.28


ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 21.38

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN (Ankara)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51’inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

Şimdi, 5’inci sırada bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim İşbirliği Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim İşbirliği Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/581) (S. Sayısı: 291)(x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon raporu 291 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE MISIR ARAP CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA EĞİTİM İŞBİRLİĞİ ALANINDA MUTABAKAT ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 13 Eylül 2011 tarihinde Kahire’de imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim İşbirliği Alanında Mutabakat Zaptı”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen? Yok.

1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen? Yok.

2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Söz talebi yok.

                               

(x) 291 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik cihazla olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim İşbirliği Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı       : 206

  Kabul                             : 206 (x)

                                          Kâtip Üye                              Kâtip Üye

                                Muhammet Bilal Macit                   Fatih Şahin

                                            İstanbul                                 Ankara”

Böylece tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Şimdi de 6’ncı sırada bulunan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kabinesi Arasında Bitki Koruma ve Bitki Karantina Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kabinesi Arasında Bitki Koruma ve Bitki Karantina Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/629) (S. Sayısı: 309)(xx)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon raporu 309 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşme tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE UKRAYNA BAKANLAR KABİNESİ ARASINDA BİTKİ KORUMA VE BİTKİ KARANTİNA ALANINDA İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 22 Aralık 2011 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükü-meti ile Ukrayna Bakanlar Kabinesi Arasında Bitki Koruma ve Bitki Karantina Alanında İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

                                       

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 309 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci madde üzerinde söz talebi? Yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 2’nci madde kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum.

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Söz talebi? Yok.

3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Şimdi, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kabinesi Arasında Bitki Koruma ve Bitki Karantina Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Oy sayısı        : 205

  Kabul             : 205 (x)

                                            Kâtip Üye                                  Kâtip Üye

                                  Muhammet Bilal Macit                       Fatih Şahin

                                             İstanbul                                      Ankara”

Böylece tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

7’nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti ile Lübnan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Ortaklık Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

7.- Türkiye Cumhuriyeti ile Lübnan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Ortaklık Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/562) (S. Sayısı: 196)(xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon raporu 196 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz talebi yoktur.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

                                      

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 196  S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE LÜBNAN CUMHURİYETİ ARASINDA SERBEST TİCARET ALANI TESİS EDEN ORTAKLIK ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 24 Kasım 2010 tarihinde Beyrut’ta imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ile Lübnan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Ortaklık Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Söz talebi yok.

1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Söz konusu Anlaşmanın eklerine ilişkin değişiklikleri onaylamaya Ba-kanlar Kurulu yetkilidir.

BAŞKAN – Söz talebi yok.

2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Söz talebi yok.

3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

MADDE 4- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Söz talebi yok.

4’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik cihazla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti ile Lübnan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Ortaklık Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı       : 211

  Kabul                             : 211 (x)

                                            Kâtip Üye                                  Kâtip Üye

                                  Muhammet Bilal Macit                       Fatih Şahin

                                             İstanbul                                      Ankara”

Böylece tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

                                      

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

8’inci sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti ile Morityus Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

8.- Türkiye Cumhuriyeti ile Morityus Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/539) (S. Sayısı: 195)(x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon raporu 195 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz talebi yok.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE MORİTYUS CUMHURİYETİ ARASINDA SERBEST TİCARET ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

Madde 1- (1) 9 Eylül 2011 tarihinde İstanbul’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ile Morityus Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Söz talebi yok.

1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

Madde 2- (1) Söz konusu Anlaşmanın eklerine ilişkin değişiklikleri onaylamaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.

BAŞKAN – Söz talebi yok.

2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

Madde 3- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Söz talebi yok.

3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

4’üncü maddeyi okutuyorum:

Madde 4- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Söz talebi yok.

4’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik cihazla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bir dakika süre veriyorum.

                                      

(x) 195 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti ile Morityus Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı       : 208

  Kabul                             : 208 (x)

                                            Kâtip Üye                                  Kâtip Üye

                                  Muhammet Bilal Macit                       Fatih Şahin

                                             İstanbul                                      Ankara”

Böylece tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Şimdi de 9’uncu sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Çerçeve Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

9.- Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Çerçeve Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/699) (S. Sayısı: 363) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon raporu 363 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz talebi yoktur.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE KORE CUMHURİYETİ ARASINDA SERBEST TİCARET ALANI TESİS EDEN ÇERÇEVE ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI

Madde 1- (1) 1 Ağustos 2012 tarihinde Ankara’da imzalanan, “Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Çerçeve Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

Madde 2- (1)Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Söz talebi? Yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

                                      

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 363  S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Söz talebi? Yok.

3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik cihazla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Çerçeve Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı       : 207

  Kabul                             : 207 (x)

                                            Kâtip Üye                                  Kâtip Üye

                                  Muhammet Bilal Macit                       Fatih Şahin

                                             İstanbul                                      Ankara”

Böylece tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Şimdi de, 10’uncu sırada bulunan Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Mal Ticareti Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

10.- Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Mal Ticareti Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/705) (S. Sayısı: 364) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon raporu 364 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz talebi yoktur.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE KORE CUMHURİYETİ ARASINDA MAL TİCARETİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN  BULUNDUĞUNA  DAİR  KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 1 Ağustos 2012 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Mal Ticareti Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yoktur.

                                       

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 364  S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2-  (1) Söz konusu Anlaşmanın eklerine ilişkin değişiklikleri onaylamaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.

BAŞKAN – Söz talebi yoktur.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Söz talebi yoktur.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde 3 kabul edilmiştir.

4’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Söz talebi yoktur.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik cihazla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Mal Ticareti Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı       : 203

  Kabul                             : 203 (x)

                                            Kâtip Üye                                  Kâtip Üye

                                  Muhammet Bilal Macit                       Fatih Şahin

                                             İstanbul                                      Ankara”

Böylece tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

11’inci sırada yer alan, 91 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine başlayacağız

11.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Başta Terörizm ve Örgütlü Suçlar Olmak Üzere Ağır Suçlarla Mücadelede İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/288) (S. Sayısı: 91)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

12’nci sırada yer alan, 152 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine başlayacağız.

12.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Çevre Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu raporları (1/500) (S. Sayısı: 152)

                                      

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

13’üncü sırada yer alan, 286 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine başlayacağız.

13.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarımsal İşbirliği Konulu Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/609) (S. Sayısı: 286)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

14’üncü sırada yer alan, 72 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine başlayacağız.

14.- Uluslararası Bitki Koruma Sözleşmesine Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu raporları (1/335) (S. Sayısı: 72)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

15’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Zambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

15.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Zambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/598) (S. Sayısı: 306) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon raporu 306 sıra sayısı ile bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz talebi? Yoktur.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE ZAMBİYA CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA TİCARİ VE EKONOMİK İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 15 Aralık 2011 tarihinde Cenevre’de imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Zambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari ve Ekonomik İşbirliği Anlaşma-sı”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Söz talebi yoktur.

                                      

(x) 306  S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Söz talebi yoktur.

Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylamanın elektronik cihazla olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Zambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Oy Sayısı       : 199

 Kabul              : 199 (x)

                                            Kâtip Üye                                  Kâtip Üye

                                  Muhammet Bilal Macit                       Fatih Şahin

                                             İstanbul                                      Ankara”

Böylece tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

16’ncı sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti ve Slovakya Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

16.- Türkiye Cumhuriyeti ve Slovakya Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/368) (S. Sayısı: 35)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Böylece, alınan karar gereğince sözlü soru önergeleriyle kanun tasarı ve teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 15 Ocak 2013 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 22.06

 

 

                                      

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.