DÖNEM: 24 CİLT: 40 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
51’inci Birleşim
10 Ocak 2013 Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMA
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul
Milletvekili Celal Dinçer’in, 10 Ocak Türk İdareciler Günü’ne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Tülay Kaynarca’nın, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’ne
ilişkin gündem dışı konuşması ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
3.- İstanbul
Milletvekili Oktay Ekşi’nin, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’ne ilişkin
gündem dışı konuşması ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Türk İdareciler Günü’nü ve Aktif
Gazeteciler Günü’nü kutladığına ve son haftalarda teröre ilişkin yaşanan
gelişmeler konusunda Hükûmeti Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi vermeye
davet ettiğine ilişkin açıklaması
2.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, çiçekçilik sektöründe yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması
3.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü ve
Türkiye’de tarımsal öğretimin 167’nci yıl dönümünü kutladığına ilişkin
açıklaması
4.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, gazeteciliğin dünyanın en güzel, en
heyecanlı, en zor ve en onurlu mesleklerinden biri olduğuna ve hâlen cezaevinde
tutuklu bulunan gazetecilerin davalarının bir an evvel sonuçlandırılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
5.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, 2010 Avrupa Kültür Başkenti, 2012 Spor Başkenti
olan İstanbul’da birçok yerde heykellerin neden kaldırıldığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
6.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Gazeteci Metin Göktepe’nin görev başındayken
gözaltına alınarak polisler tarafından linç edilişinin yıl dönümüne ve tüm
basın emekçilerinin 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladığına
ilişkin açıklaması
7.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfalı çiftçilerin geriye dönük olarak
aldıkları destekleme ödemeleri nedeniyle borçlu hâle getirildiğine ve
destekleme sınırlarının düşmesinin nedenini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
8.- Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan’ın, basın mensuplarına yönelik tehdit, baskı
ve yazılarından dolayı tutuklamaların ve benzeri yaptırımların bu iktidar
döneminde de devam ettiğine ve görevleri başında yaşamını yitiren basın
mensuplarını saygıyla andığına ilişkin açıklaması
9.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü
ile Türk İdareciler Günü’nü kutladığına ve Basın İlan Kurumu Yasası’nın
değiştirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
10.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, ağır kış şartları nedeniyle
Giresun’un köylerinde yaşanan sıkıntılara ilişkin açıklaması
11.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 10 Ocak Dünya Çalışan
Gazeteciler Günü’nü kutladığına ilişkin açıklaması
12.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, ağır kış şartları nedeniyle Tunceli ve komşu
illerde yaşanan sıkıntılara ilişkin açıklaması
13.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, Paris’te 3 Kürt kadınına yönelik suikastı
kınadığına ve 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladığına ilişkin
açıklaması
14.- Ankara
Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü
kutladığına ve basın sektörüyle ilgili düzenleme yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
15.- Denizli
Milletvekili Mehmet Yüksel’in, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü
kutladığına ilişkin açıklaması
16.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, ücretini alamayan gazetecilerin durumlarına
yönelik olarak 212 sayılı Yasa’nın tam manasıyla yürürlüğe girmesi için
yapılmış bir teklife sahip çıkılması gerektiğine ilişkin açıklaması
17.- Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar’ın, Zonguldak Kozlu’daki maden kazasına ilişkin
açıklaması
18.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Ataş’ın, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü
kutladığına ve Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in Tunceli’yle ilgili ifadelerine
ilişkin açıklaması
19.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü
kutladığına, tutuklu gazetecilerin bir an önce özgürlüklerine kavuşmasını
dilediğine ve hayatlarını kaybeden gazetecileri rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
20.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, 9 Eylül 2011 tarihinde Van’ın Çatak
ilçesinde kaçırılan polis memuru Nadir Özgen’in durumunu öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
21.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş’ın Tunceli’yle
ilgili ifadelerine ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek ve 28 milletvekilinin, Adalet Bakanlığında görev
yapan mübaşir ve hizmetlilerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/456)
2.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek ve 23 milletvekilinin, iş kazaları ve işçi
ölümlerinin sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/457)
3.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran ve 22 milletvekilinin, Van depremi sonrasında yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/458)
VII.-
ÖNERİLER
1.- CHP Grubunun,
Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve 23 milletvekilinin, maden ocaklarında
meydana gelen kazaların nedenleri, maden emekçilerinin çalışma koşulları ve
emeklilik koşullarının onların lehine olacak şekilde yeniden düzenlenmesine
yönelik çalışmaların yapılabilmesi amacıyla 17/5/2012 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 10 Ocak 2013 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporları
(1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Libya Hükümeti Arasında Askeri Eğitim İş Birliği
Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/650) (S. Sayısı: 339)
4.- Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İstanbul Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu ile 3 Milletvekilinin; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/717, 2/1030) (S. Sayısı: 370)
5.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim
İşbirliği Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/581) (S. Sayısı: 291)
6.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kabinesi Arasında Bitki Koruma ve
Bitki Karantina Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/629) (S.
Sayısı: 309)
7.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Lübnan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden
Ortaklık Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/562) (S. Sayısı: 196)
8.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Morityus Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/539) (S. Sayısı: 195)
9.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden
Çerçeve Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/699) (S. Sayısı: 363)
10.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Mal Ticareti Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/705) (S. Sayısı: 364)
11.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Başta Terörizm
ve Örgütlü Suçlar Olmak Üzere Ağır Suçlarla Mücadelede İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/288) (S. Sayısı: 91)
12.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Çevre Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu raporları (1/500) (S. Sayısı: 152)
13.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarımsal
İşbirliği Konulu Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/609) (S. Sayısı: 286)
14.- Uluslararası
Bitki Koruma Sözleşmesine Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu raporları
(1/335) (S. Sayısı: 72)
15.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Zambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari ve
Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/598) (S. Sayısı: 306)
16.- Türkiye
Cumhuriyeti ve Slovakya Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/368) (S. Sayısı: 35)
IX.-
OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı:
291) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Eğitim İşbirliği Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
2.- (S. Sayısı:
309) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kabinesi Arasında Bitki
Koruma ve Bitki Karantina Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
3.- (S. Sayısı:
196) Türkiye Cumhuriyeti ile Lübnan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı
Tesis Eden Ortaklık Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı’nın oylaması
4.- (S. Sayısı:
195) Türkiye Cumhuriyeti ile Morityus Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
5.- (S. Sayısı:
363) Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı
Tesis Eden Çerçeve Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı’nın oylaması
6.- (S. Sayısı:
364) Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Mal Ticareti
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
7.- (S. Sayısı:
306) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Zambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Ticari ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı’nın oylaması
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Müslim Sarı’nın, THY uçuşlarında dağıtılan gazetelere ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/12345)
2.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/13354)
3.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Trabzon Çal Mağarası yolunun
yapımına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
(7/13393)
4.- Balıkesir
Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün, Balıkesir Sarımsaklı Plajı için alınan
koruma önlemlerine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı (7/13394)
5.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/13395)
6.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, atık yağlardan biodizel üretimine yönelik
teşviklere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/13404)
7.- Muğla
Milletvekili Ömer Süha Aldan’ın, atık bitkisel yağların biodizel üretiminde
kullanılmasının teşvik edilmesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek’in cevabı (7/13407)
8.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, 1995’den bu yana yurt dışında yaşayan Türk
vatandaşlarından alınan askerlik hizmeti bedeline ilişkin sorusu ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın cevabı (7/13453)
9.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, Bakanlık kadrolarında istihdam edilen engelli personel
sayısına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
(7/13684)
10.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa’nın termal turizm merkezi olmasına yönelik
çalışmalara,
Manisa’da
taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarına ayrılan ödeneklere,
Manisa’nın marka
kültür turizmi kenti olması için yapılan çalışmalara ve Spil Dağı Millî
Parkı’nda turizmin geliştirilmesine,
Manisa Arkeoloji
Müzesine,
Kula’nın turizm
kapasitesinin değerlendirilmesine,
Manisa ve
İzmir’de kültür ve turizm gelişim bölgesi olarak belirlenen bazı yörelerde
yapılan çalışmalara,
Sard Antik
Kenti’ne müze yapılmasına,
Manisa’daki bazı
bölgelerin Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ilan edilmemesine,
Manisa’da kültür
turizminin canlandırılması amacıyla yapılan çalışmalara,
Sard Antik
Kenti’nin Dünya Mirası listesine alınmasına yönelik çalışmalara,
İlişkin soruları
ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/13688), (7/13689),
(7/13690), (7/13691), (7/13693), (7/13694), (7/13695), (7/13696), (7/13698),
(7/13700)
11.- Kastamonu
Milletvekili Emin Çınar’ın, yatırım ve istihdamı teşvik için gerçekleştirilen
çalışmalara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/13702)
12.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, ücretlerin vergilendirilmesindeki sorunlara
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/14023)
13.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, akaryakıttaki KDV oranının düşürülmesine
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/14027)
14.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, 5084 sayılı Kanun’la getirilen teşviklerin
sürelerinin uzatılmasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in
cevabı (7/14031)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak altı oturum yaptı.
Bursa Milletvekili Mustafa Öztürk, Enerji Tasarrufu Haftası’na,
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt, Boğaz Köprüsü ve
otoyolların satışına,
İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Seyitömer Termik Santralinin
satışına ilişkin gündem dışı konuşmasına Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız cevap verdi.
Kütahya Milletvekili Alim Işık, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız’ın şahsına,
Kütahya Milletvekili Hasan Fehmi Kinay, Kütahya Milletvekili Alim
Işık’ın şahsına,
Sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Malatya ilinin Arguvan ilçesinde
Merkez Cumhuriyet İlköğretim Okulundaki yemekhane sorununun çözümü için
Meclisin desteğini beklediğine,
Adana Milletvekili Ali Halaman, Hakkâri’de karakol baskını sonucu
şehit düşen ve hemşehrisi olan askerin ailesine başsağlığı dilediğine,
Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu, Giresun’dan Trabzon
Havalimanı’na yolcu taşımacılığı yapan TÜRSAB ve D2 yetki belgeli bir firmanın
araçlarının havaalanının girişinden içeriye alınmaması nedeniyle yolcuların
mağdur olduğuna,
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, UYAP sistemi altyapısının
yeterli olmaması nedeniyle icra dairelerinde dosya ödemelerinin bankalar
kanalıyla yapılması uygulamasında sorunlar yaşandığına,
İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan, AFAD ve Kandilli Rasathanesinin
neden depremlerin büyüklük değerlerini global ölçekte vermediğini öğrenmek
istediğine,
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel, Topkapı Cam
İşletmesinde çalışan işçilerin direnişine ve kazanılmış haklarıyla ilgili
taleplerinin karşılanması için çağrıda bulunduğuna,
İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz, Afganistan’daki çatışmadan
kaçarak ülkemize gelen sığınmacıların durumuna,
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt, bazı Kamu Hastaneleri
Birliği genel sekreterlerinin keyfî uygulamalarına,
Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler
Günü’ne,
Muş Milletvekili Demir Çelik, Enerji Tasarrufu Haftası’na ve
yenilenebilir enerji kaynaklarının insanlığın hizmetine sunulması gerektiğine,
Bursa Milletvekili İlhan Demiröz, Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç’ın 6 Ocak 2013 tarihinde Bursa projeleriyle ilgili verdiği bilgilere ve
son iki yılda hangi projelerle 35.690 hektar arazinin suya kavuştuğu konusunda
proje bazında bilgi verilmesini talep ettiğine,
Bursa Milletvekili Mustafa Öztürk, Bursa’da kendisi ile bir polis
memuru arasında yaşanan ve basına yansıyan olaya,
Manisa Milletvekili Özgür Özel, kamu-özel hastane ortaklığıyla
ilgili kanuni düzenlemenin Sağlık Komisyonunda görüşülmeden Plan ve Bütçe
Komisyonuna gönderilmesine,
İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz, Bolu Tüneli’nin kapalı olması
nedeniyle binlerce yolcunun Ankara-İstanbul yolunda mahsur kaldığına ve
Ulaştırma Bakanının bu konuyla ilgilenmesi gerektiğine,
İlişkin birer açıklamada bulundular.
Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan ve Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, 10/10/2012 tarih ve (2/905) esas numarası ile vermiş
oldukları Denizli İlinde Kızılcabölük Adıyla İlçe Kurulması Hakkında Kanun
Teklifi’ni geri aldıklarına ilişkin önergeleri okundu, İçişleri Komisyonunda
bulunan teklifin geri verildiği açıklandı.
Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 27 milletvekilinin, organize
sanayi bölgelerindeki yatırımların ve yatırımcıların sorunlarının (10/453),
Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 26 milletvekilinin, çekirdeksiz
kuru üzüm üretiminde, pazarlanmasında, ihracatında ve depolanmasında yaşanan
sorunların (10/454),
Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 28 milletvekilinin, zeytin ve
zeytinyağı üretimindeki sorunların (10/455),
Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),
2’nci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporlarının (1/484) (S. Sayısı: 287),
3’üncü sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Libya Hükümeti Arasında Askeri Eğitim İş Birliği
Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/650) (S. Sayısı: 339),
Görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından ertelendi.
4’üncü sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, Yargılama
Sürelerinin Uzunluğu ile Mahkeme Kararlarının Geç veya Kısmen İcra Edilmesi ya
da İcra Edilmemesi Nedeniyle Tazminat Ödenmesine Dair Kanun Tasarısı ile Adalet
Komisyonu Raporu’nun (1/625) (S. Sayısı: 342) görüşmeleri tamamlanarak yapılan
açık oylamadan sonra kabul edildi.
5’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İstanbul Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu ile 3 Milletvekilinin; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (1/717, 2/1030) (S. Sayısı: 370)
görüşmelerine devam edilerek ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlandı.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in
şahsına,
Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in
CHP Grubuna,
Sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Alınan karar gereğince, 10 Ocak 2013 Perşembe günü saat 14.00’te
toplanmak üzere 00.02’de birleşime son verildi.
Şükran Güldal MUMCU
Başkan
Vekili
Fatih
ŞAHİN Muhammet
Bilal MACİT
Ankara İstanbul
Kâtip Üye Kâtip
Üye
II.-
GELEN KâĞITLAR
No:
69
10 Ocak 2013 Perşembe
Teklifler
1.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1115) (Milli Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
31.12.2012)
2.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/1116) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor; İnsan Haklarını
İnceleme; Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile İçişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31.12.2012)
3.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Lisanslı Emlak Müşavirliği, Emlak Müşavirliği
Şirketleri ve Emlak Komisyonculuğu Hakkında Kanun Teklifi (2/1117) (Adalet;
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Plan ve Bütçe ile Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31.12.2012)
4.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın; Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere
Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/1118) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31.12.2012)
5.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
ve Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanlarının Kadroları Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye
Ekli Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1119) (Plan ve
Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 31.12.2012)
6.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin; Karayolları Trafik Kanununun Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi (2/1120) (Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile İçişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31.12.2012)
7.- Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Başkanvekilleri Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve
Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in; Kamu Hizmetlerinin Anadillerde Yerine
Getirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/1121) (İçişleri; Plan ve Bütçe; Milli
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Anayasa Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03.01.2013)
8.- Bolu
Milletvekili Tanju Özcan’ın; Karayolu Taşıma Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/1122) (Plan ve Bütçe ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.01.2013)
Tezkereler
1.- Mardin
Milletvekili Ahmet Türk’ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi (3/1084) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.01.2013)
2.- Aydın
Milletvekili Osman Aydın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1085) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.01.2013)
3.- Gaziantep
Milletvekili Şamil Tayyar’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1086) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.01.2013)
Rapor
1- Malatya
Milletvekili Mahmut Mücahit Fındıklı ve Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun ile 3
Milletvekilinin; Elektrik Piyasası Kanunu ile Özel Tüketim Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Özel Tüketim Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/1059, 1/689) (S. Sayısı: 393) (Dağıtma tarihi: 10.01.2013) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek ve 28 Milletvekilinin, Adalet Bakanlığı’nda görev
yapan mübaşir ve hizmetlilerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/456) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.01.2012)
2.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek ve 23 Milletvekilinin, işçi sağlığı ve iş güvenliği
konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/457) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.01.2012)
3.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran ve 22 Milletvekilinin, Van depreminin yarattığı
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/458) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.01.2012)
10 Ocak 2013 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN
(Ankara)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51’inci Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN –
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce
üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk
söz, Türk İdareciler Günü münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Celal
Dinçer’e aittir.
Buyurunuz Sayın
Dinçer. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in, 10 Ocak Türk
İdareciler Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması
CELAL DİNÇER
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 10 Ocak İdareciler Günü dolayısıyla CHP Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
10 Ocak tarihinin
iki anlamı vardır. Birincisi, Çalışan Gazeteciler Günü olarak kabul edilmiş
olması, ikincisi de ülkemizde İdareciler Günü olarak kutlanıyor olmasıdır. Her
iki meslek grubunu da kutluyor, şükranlarımı sunuyor ve başarılı çalışmalar
diliyorum.
Ülkemizin her
köşesinde üstün bir gayret, yüksek bir vazife bilinciyle çalışan, toplum önderi
olarak büyük başarılara imza atan idarecilerimiz Türkiye’nin gelişmesinde
önemli bir paya sahiptir. İdareciler, bulundukları yerlerde devletin temsilcisi
olarak son derece onurlu görevler yapmışlardır. Halkımız, il ve ilçelerde mülki
idare amirini hep “devlet baba” olarak görmüş, dertlerini ona ileterek çözümünü
de orada bulmaya çalışmıştır.
Bugün andığımız
her iki kesimin de hedef kitlesi toplumdur. Her iki kesim de toplumun daha iyi
yönetilmesi, daha doğru bilgilendirilmesi, daha güzel bir hayata kavuşturulması
için çalışan insanlardan oluşmaktadır.
İdarecileri bir
idarecinin geçmişe yönelik düşüncelerinden kısa bir kesitle tanımaya çalışalım.
Geçmişe baktığımda, hayatının neredeyse otuz beş yılını mülki idarede geçirmiş
bir insan olarak, toplumun sağlık, güvenlik ve huzur içinde yaşaması için
yurdun her köşesinde, kar düşünce kapanan yollarda, çığda, heyelanda, depremde
çare bekleyen vatandaşlarımızla sırt sırta geçen günleri, yılları hatırlıyorum.
Terör dolayısıyla
doğumundan ancak yirmi beş gün sonra görebildiğim, ilkokulu üç ayrı ilçede
tamamlayan çocuğumu hatırlıyorum. Yıllarca mahrumiyette terörün ailelerimizin
yüreklerine ve gözlerine sindirdiği kaygıyı hatırlıyorum. Devletine ve
toplumsal değerlerine sadakatle bağlı sade vatandaşın düştüğü her sıkıntıda,
yaşadığı her çaresizlikte kapısını çalabildiği “devlet baba”yı hatırlıyorum.
Açılan bir köy yolunun, bir okulun, bir sağlık ocağının, düğmesine dokunduğunda
odasını aydınlatan elektriğin, çeşmesinde akan suyun yarattığı mutluluğu
birlikte paylaştığımız vatandaşları hatırlıyorum.
Peki, ya şimdiki
durum nedir? Tarihsel bir derinlikten ve misyondan, bugün gelinen noktaya
baktığımızda, ne yazık ki her iki kesime de “Olmasanız da olur.” ya da “Bundan
sonra böyle, işinize gelirse.” denilerek tam bir vefasızlıkla karşı karşıya
bırakılmışlardır.
Özellikle bu iktidar
döneminde, on yıllık dönemde yapılan çeşitli uygulamalarla idarecilerin konumu
ve yetkileri büyük ölçüde erozyona uğratılmıştır. Mülki idare amirliği devamlı
istismar edilir hâle getirilmiştir. Kömür dağıtan kamyonun şoför mahalline
oturtulan, iktidar partisinin bir neferi gibi kömür çuvallarını dağıtmaya memur
edilen, elektriği olmayan köye buzdolabı dağıttırılan valiler yaratılmıştır.
Harekete geçmek için iktidar partisinin il başkanının gözünün içine bakan mülki
idare amirleri yaratılmıştır. Muhalefeti susturmak için kamu gücünü sürekli
iktidar lehine kullanan mülki idare amirleri yaratılmıştır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; valilikler havale yapan kurumlar durumuna
düşürülmemeli, valiler de bu kavramın saygınlığına gölge düşürmekten kaçınmalıdır.
Burada bir sözüm
de Sayın İçişleri Bakanına olacaktır.
Sayın Bakan, bir
konuşmanızda “Ülkemize ve milletimize hizmet sunan değerli idarecilerimizin
sıkıntılarını gidermeyi bakan olarak bir görev biliyorum.” demiştiniz.
Sayın Bakanım,
tüm mülki idare amirleri bu sözünüzde durmanızı ve gerekli düzenlemelerin bir
an evvel yapılmasını sizlerden beklemektedir.
Sözlerimi
bitirirken, ülkemize onuruyla hizmet eden tüm idarecilerimizi ve toplumu
aydınlatmak için gece gündüz emek sarf eden tüm gazetecilerimizi saygıyla ve
şükranla anıyorum.
Silivri’de tutsak
edilen basın mensuplarının bir an önce özgürlüklerine kavuşmasını diliyorum.
Tekrar yüce
heyetinize saygılarımı sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Dinçer.
Gündem dışı
ikinci söz, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle söz isteyen İstanbul
Milletvekili Tülay Kaynarca’ya aittir.
Buyurunuz Sayın
Kaynarca. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca’nın, 10 Ocak Dünya
Çalışan Gazeteciler Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
TÜLAY KAYNARCA
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündem dışı söz aldım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. Tam elli iki yıl önce
bugün yani 10 Ocak 1962 yılında 212
sayılı Kanun yürürlüğe girdi. Bu kanun basınımız için önemli dönüm
noktalarından biri olmuştur çünkü bu kanunla gazetecilerin özlük haklarının
iyileştirilmesine yönelik bir düzenleme yapılmıştır.
Bugün de, medya
mensuplarının çalışma şartlarının iyileştirilmesi, mesleklerini icra ederken
karşılaştıkları sorunların giderilmesi gibi konularda, ilgili kurumlarımızda,
Basın Kanunu’nda, RTÜK Kanunu’nda, Ceza Kanunu ve ilgili diğer mevzuatlarda
düzenlemeler yapılmıştır ve hâlen de bazı çalışmalar sürdürülmektedir. Basın
çalışanlarının özgür bir ortamda görev yapabilmeleri önemlidir. O nedenle,
önümüzdeki süreçte de eksikleri giderebilme kararlılığımız da devam edecektir.
Nitekim, bugün Genel Kurulumuzda gazetecilerin yıpranma hakkı için ilgili
kanunun görüşülmesi öngörülmektedir. Sabahki basın toplantısında AK PARTİ Genel
Başkan Yardımcımız, Medya Tanıtım Birim Başkanımız Sayın Hüseyin Çelik de basın
mensuplarına bugünkü Genel Kurulda görüşülen tasarıya madde ihdası yapılarak
gazetecilerin yıpranma hakkının gündeme gelebileceğini açıklamıştır. Bu
düzenlemenin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde yapılacak olması da
anlamlıdır.
Basınımız, bugün,
yazılı ve görsel boyutunun yanı sıra sanal ortamda da iletişim
teknolojilerindeki yenilikler doğrultusunda gelişme içerisindedir. Dolayısıyla,
ülkemizin bugün geldiği ileri noktada basın çalışanlarının fedakârca
gayretlerinin de payı bulunmaktadır. Bu nedenle de, gazeteciliğin yıpratıcı ve
zor şartlarına rağmen, mesleki sorumluluklarını en iyi şekilde yapmaya gayret
eden basın mensuplarının daha iyi imkânlara kavuşturulması ayrı bir önem
taşımaktadır. Çünkü bu yönde atılan adımlar sadece basınımızın değil, aynı
zamanda demokrasimizin de güçlenmesi anlamını taşımaktadır.
Basının, haber
verme ve denetleme başta olmak üzere, görev ve sorumluluklarını en iyi şekilde
yerine getirebilmesi, tarafsızlığı demokrasimizin temel unsurlarından biridir,
o yüzden de çok önemlidir.
Değerli
milletvekilleri, bu arada dikkat çekmek istediğim diğer bir konu başlığı ise
şu: Gazetecilerin bu görevi yaparken hukukun evrensel standartlarından
sapmaması önemlidir. Yani ne olursa olsun toplum yararını gözetmelidir.
Özellikle de kişi haklarına ve de özel hayata saygıyı önemsemelidir. Toplumun
doğru haber alma ve bilgi edinme ilkesindense asla ödün vermemesi önemlidir.
Uzun süre basın mensubu kimliğini onurla taşımış biri olarak, gazetecilerimizin bu sorumluluk
bilinciyle ve de ülkemiz gelişimi için katkılarını sürdüreceği inancını
taşıdığımı özellikle burada belirtmek isterim.
Değerli
milletvekilleri, bu duygu ve düşüncelerle, basın çalışanlarının haklarını
düzenleyen yasanın yürürlüğe girmesinin yıl dönümü olan 10 Ocak Çalışan
Gazeteciler Günü’nü kutluyorum. Tüm medya mensuplarımıza başarılar diliyorum.
Görevleri başında hayatlarını kaybeden basın çalışanlarını da rahmetle anıyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Kaynarca.
Gündem dışı
3’üncü söz 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle söz isteyen İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’ye aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Ekşi.
3.- İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi’nin, 10 Ocak Dünya
Çalışan Gazeteciler Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
OSMAN OKTAY EKŞİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer arkadaşlar; Türkiye’de gazetecilerin
zaman zaman bayramından söz edilir, bugün onlardan biri, Çalışan Gazeteciler
Bayramı ve ben o nedenle huzurunuzdayım.
Açık söylemek
gerekirse, gazeteci bayramları bizde sadece ilan edildikleri gün bayram olarak
yaşanır, daha birinci yıl dönümünde, çoğu, matem günüymüş gibi anılır. Nitekim,
yüzlerce gazeteci şu anda hapisteki arkadaşlarına destek vermek için Silivri
toplama kampını doldurmuş durumdalar. Buradan, iletişim yani ifade özgürlüğü,
basın özgürlüğü kahramanı olan tüm o gazetecileri ve onlara destek verenleri
saygıyla selamlıyorum. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı günü durumumuz
budur. Ülkemize bugün dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi şöhretini
kazandıran da işte bu gerçektir.
Ben bu konuşmada,
siyasi iktidarınız tarafından tarihimizin hiçbir döneminde rastlanmadık
ağırlıkta baskı gören medyamızın maruz kaldığı zulme değinecek değilim. Bunu
hem siz biliyorsunuz hem de medeni dünyada öğrenmeyen kalmadı. Şimdilik,
tarihin hakkınızda vereceği hükmü düşündükçe sizin hesabınıza çok korktuğumu
söylesem yeter.
Bugüne gelince,
10 Ocak çalışan gazeteciler için çok önemli çünkü bundan tam elli bir yıl önce
çıkan 212 sayılı Kanun, gazete sahiplerini, çalıştırdıkları gazetecilerle
yazılı iş sözleşmesi yapmaya mecbur eden hükümler koydu diye işverenler kıyamet
kopardı. O dönemin dokuz büyük gazetesinin yani Akşam, Cumhuriyet, Dünya,
Milliyet, Hürriyet, Tercüman, Vatan, Yeni Sabah ve Yeni İstanbul gazetelerinin
sahipleri tam elli bir yıl önce bugün gazetelerini üç gün süreyle
kapattıklarını ilan ettiler. Bunun üzerine çalışan gazeteciler el ele vererek,
üç gün boyunca gazete çıkartıp okuyucuyu habersiz bırakmadılar ve “10 Ocak”ı
Çalışan Gazeteciler Bayramı ilan ettiler. Hazindir ama söylemeye mecburum, yüz
seksen bir yılı bulan basın tarihimiz boyunca yaşanan sansürler, baskılar,
hapis cezaları karşısında dayanışma gereği duymayan işverenler, sıra
çalışanların hakkını vermeye gelince yekvücut olmuşlar ve gazetelerinin
yayınını üç gün süreyle tatil etmişlerdi. Bu zihniyet yani gazeteciyi boğazı
tokluğuna çalıştırma hastalığı, maalesef basın tarihimizin en eski ve -birkaç
kurum hariç- hâlâ devam eden en temel sorunudur çünkü işverenler daha sonra 212
sayılı Yasa’yı uygulamamak için her türlü yolu kullandılar. Nitekim, bugün, 80
bin kadar gazetecinin sadece 4 bin kadarı yani yirmide 1’i 212 sayılı Yasa’nın
emrettiği türden iş sözleşmesine sahiptir, kalan 75 binden fazla gazeteci kendi
işvereninin -deyim yerindeyse- kölesidir.
Çoğu iktidar gibi
siz de basından şikâyet ediyorsunuz. Biliyorum, haklı olduğunuzu gösterecek çok
da örnek bulabilirsiniz ama düşünmüyorsunuz ki gazeteci hak ettiği ücreti
almazsa, sosyal güvencesi olmazsa –istisnalar hariç- bu mesleğe kaliteli eleman
girmez, girse de durmaz; o zaman gazetecilik, kalitesi düşük yerlerde kalır. O
yüzden, ilk iş basının insan kalitesini yükseltmektir. Bunun için de yapılacak
şey, 212 sayılı Yasa’nın tam uygulanmasını engelleyen birkaç pürüzü
temizlemektir. Bunu amaçlayan yasa önerileri bir yılı aşkın süredir Meclisin
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda beklemektedir. Gazetecilerin
yıpranma payını da beş yıl önce alıp hâlâ iade etmediniz. O nedenle sizin başından
beri…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN OKTAY EKŞİ
(Devamla) - …basından şikâyetlerinizin asıl kaynağı aslında sizsiniz. Bunun
devam etmesinin vebali de size yani çoğunluğunuza aittir. Benden söylemesi
dostlarım, gerisi sizin işiniz.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Ekşi.
Hükûmet adına,
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Arınç.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Gündem dışı
konuşan Sayın Tülay Kaynarca ve Sayın Oktay Ekşi’ye çok teşekkür ediyorum çünkü
10 Ocak günü Çalışan Gazeteciler Günü olarak belli bir süredir kutlanıyor.
Bunun da çıkışı, gazeteciler için önemli haklar getiren 212 sayılı Kanun’un
çıkış yıl dönümü olmasıdır.
Bugün, hepimiz,
gazeteci arkadaşlarımızın hem bugünlerini tebrik etmek hem de onların
sorunlarını dinlemek, bu konuda verilecek cevaplar varsa bunu takdim etmek
üzere çalışmalar yaptık. Parlamento Muhabirleri Derneğimizi sabah on buçuktan
itibaren bütün partilerimizin grupları ziyaret ettiler, basın mensubu
arkadaşlarımızla görüştüler, hem gündemle ilgili konular hem de gazetecileri
doğrudan ilgilendiren konular üzerinde sohbet ettiler. Ben, bu ziyaretleri
yapan arkadaşlarımı da kutluyorum çünkü aldığım notlarda önemli konulara temas
ettiklerini gördüm.
Değerli
arkadaşlar, şüphesiz, gazeteci arkadaşlarımızın ifade edilen veya edilemeyen
pek çok sorunları vardır. Bu da bir sektördür. Gazeteci sıfatını kazanmış,
herhangi bir yazılı basında veya görsel ve işitsel medyada veya İnternet
medyasında çalışan arkadaşlarımızın -bir kısmı basın kartı mensubu, sahibi
olmamakla birlikte- fiilen yaptıkları iş gazeteciliktir; halkın bilgilenme
hakkını en güzel şekilde yerine getiren arkadaşlarımızdır; halkın gözü, kulağı
ve dili olma noktasında önemli bir fonksiyonu da ifa ediyorlar.
Şüphesiz,
gazeteciler veya basın mensupları söz konusu olduğunda, özellikle son yıllarda
birkaç konu görüşülmeye başlandı. Bunlardan bir tanesi, 2008 yılında Sosyal
Güvenlik Kanunu tekrar son şekliyle çıkarken bazı iş kollarıyla birlikte
gazetecilerin de fiilî hizmet zamları ortadan kalktı. Konuşurken “yıpranma
payı” veya “yıpranma hakkı” diyoruz ama kanunda bunun ismi “fiilî hizmet
zammı”dır. Özellikle, arkadaşlarımızın, çok yorucu, çok yıpratıcı bir iş
yaptıklarından bahisle -ki bazı tehlikeli işlerde hayatını kaybedenlerin, kaza
geçirenlerin, sakat kalanların, çalışma yeteneklerinden yoksun kalan
arkadaşlarımızın da bulunduğunu biliyoruz- “Aradan dört sene geçti, bizim fiilî
hizmet zamlarımız tekrar verilsin.” talepleri var. Bu talepler üzerinde Sayın
Başbakanımızın da talimatıyla bir çalışma başlatılmıştı. Ben gereken
hazırlıklarımı yaptım, çalışmalarımı yaptım ama konunun doğrudan muhatabı
Sosyal Güvenlik Kanunu’nu fiilen uygulamak zorunda olan Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığımızdır. Sayın Bakan da bu konuda Bilim Kurulunu toplamak
suretiyle, kendilerinden hem bilgi almak hem de bu konu üzerinde bir rapor
almak ihtiyacını duydu.
Şüphesiz, kabul
edersiniz ki “yıpranma” veya “fiilî hizmet zammı” dediğimiz işin ne
karşılığında tekrar konulabileceği önemlidir çünkü sadece gazetecilerle ilgili
olarak bu hak 2008’de kaldırılmamıştır, başka iş kolları da var ve onların da tekrar
fiilî hizmet zammına kavuşmak üzere talepleri bulunmaktadır. Ne kadar reeldir,
bunun sosyal güvenlik sistemine getirisi veya götürüsü ne olacaktır, bu konu
üzerinde bir çalışmaya ihtiyaç duyulmuştur.
Yine şüphesiz,
gazeteci arkadaşlarımızın, savaş muhabirliğinden tutunuz kameramanlar kadar,
haber takip eden arkadaşlarımız gibi pek çok yorucu işlerde çalıştığı da bir
gerçektir ancak gazeteci sıfatını kazanmış herkesin aynı yıpranma karşılığında
kaldığını söylemek ne kadar doğrudur, konunun bir başka yönü de mutlaka bu
olmalıdır. Ama bütün bu çalışmaların sonuçlandığını ve biraz sonra yasama
çalışmalarına geçildiğinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın bir kanunu
görüşülürken bütün partilerin ortak önerisiyle bir madde eklenebileceğini
arkadaşlarımız söylüyorlar, bu gerçekleşebilir ve gazeteci arkadaşlarımız, arzu
ettikleri, arkasından uzun süredir koştukları ve talep olarak ifade ettikleri
konuyu gerçekleştirmiş olarak görebileceklerdir. Ben de arkadaşlarımızın bu
haklarının tanınması karşısında gerçekten sevinç duyacağımı ifade etmek
istiyorum.
Şüphesiz, yine
son bir iki yıldır gündeme getirilen konu basın özgürlüğü konusudur. Basın
özgürlüğünün Türkiye’de kalmadığı, çok sayıda gazetecinin cezaevinde hükümlü
veya tutuklu olarak bulunduğu… Buna ilişkin, Türkiye’deki pek çok organın
konuşması bir tarafa, yurt dışındaki yine gazetecileri izleme kurulları gibi
veya komisyonları veya ajansları gibi kuruluşların Türkiye’deki basın özgürlüğü
konusunda raporlar yayınladıkları bilinmektedir.
Hem bütçe görüşmeleri
sırasında hem diğer bazı basın toplantılarımızda Sayın Adalet Bakanı da
bendeniz de bu konu üzerinde duruyoruz. Gazetecilerin, Basın Kanunu veya Radyo
Televizyon Üst Kurulu Kanunu’yla ilgili şahsi hürriyeti bağlayıcı bir cezaya
muhatap olmaları söz konusu değil ancak gazeteci veya basın mensuplarını
ilgilendiren iki temel kanun var, birisi Türk Ceza Kanunu’dur, birisi Terörle
Mücadele Kanunu’dur. Belki bazı özel kanunlarda da adli para cezasını
gerektiren suçlar veya kabahatler de bulunmaktadır ancak bildiğim kadarıyla,
özellikle Terörle Mücadele Kanunu’nun uygulanmasından doğan ve bundan dolayı
tutuklu veya hükümlü olarak bulunan pek çok “gazeteci” sıfatını taşıyan insanın
bulunması söz konusudur.
Bunun dışında,
gazetecilik mesleğini doğrudan ifa etmek suretiyle yani yazdığı yazıdan,
bastırdığı kitaptan, çizdiği karikatürden dolayı şahsi hürriyeti bağlayıcı
cezaya mahkûm edilmiş çok az sayıda bu sıfatla çalışan insan bulunmaktadır.
Türk Ceza
Kanunu’ndaki üç veya dört madde önemlidir. Bunlardan bir tanesi, soruşturmanın
gizliliğini ihlal suçlamasıdır. Soruşturmanın gizliliği, Türk Ceza Kanunu’nda
aslolan bir hükümdür. Ceza Muhakemesi Kanunu da Ceza Kanunu da yıllardan beri
-eski veya yeni şekliyle- soruşturmanın gizli olacağını öngörmektedir. Bu hükümden
vazgeçmediğimize göre ve bundan sonra da kalacak bir hüküm olarak gördüğümüze
göre, soruşturmanın gizliliğini ihlal suçunun da ortadan kalkması söz konusu
değildir. Ancak, suç ve ceza arasındaki ceza adaletini söz konusu ettiğimizde
belki ceza süreleri bakımından bir düşünme olabilir.
Adli yargılamayı
etkilemeye teşebbüs ayrı suçlardan bir tanesidir, ihmal suçu başka suçlardan
bir tanesidir. Türk Ceza Kanunu üzerindeki bu maddelere ilişkin geçtiğimiz
dönem önünüze getirdiğimiz ama Genel Kuruldan geçmediği için kanunlaşmayan Ceza
Kanunu’ndaki bir değişiklik söz konusuydu. Bunu tekrar önümüze getirmek veya
gerçekleştirmek söz konusu olabilir. Suçun unsurlarını yeniden belirlemek, suç
ve ceza arasındaki ilişkiyi gazetecilerin lehine tekrar uyarlamak söz konusu
olabilir.
Terörle Mücadele
Kanunu konusunda da özellikle Dördüncü Yargı Paketi içerisindeki bazı madde
değişikliklerinin bir rahatlık sağlayabileceğini söyleyebilirim ama kanunun
bütünüyle ortadan kaldırılması, terörle mücadele eden bir Türkiye için şu anda
söz konusu bulunmamaktadır.
Ben, iki
arkadaşımın konuşmalarından da şunu anlıyorum: Gazeteciler bir meslek olarak
bunu yaparken gerçekten büyük bir sıkıntı içerisindedirler ancak bu
sıkıntıların büyük bir kısmı Hükûmetimizden veya onun uygulamalarından
kaynaklanmıyor. Ben de arkadaşlarımızı sık sık ziyaret ettiğimde, bazı medya
sektöründe çalışan pek çok arkadaşımızın aylardır maaşlarının ödenmediğini
biliyorum. Aylardır maaşları ödenmeyenlere karşı patronu etkileyecek
teşebbüsler ancak sözle olabilir, yoksa yasal bir zorunlulukla bunu yaptırmamız
söz konusu değil. Kendilerine ifade edildiğinde, evet, birtakım maddi
sıkıntılar sebebiyle beş altı aylık aylıklarının ödenemediği söylenmişti, oysa
aynı patronların daha büyük işlerde peşin paralarla milyar liraları hemen temin
edebildiklerini görüyoruz. Dolayısıyla, gazete patronlarının çalışanların
ücretlerini aylarca ödememesi çok büyük bir ayıptır ve çok büyük bir
eksikliktir.
Çalışma
güvenceleri yoktur. Gazeteci arkadaşlarımız, her gün kapının önüne konuluverme
tehlikesi içerisindedirler. Yani ne yapacak ki “Ben yarın işimden olacağım, evime ekmek götüremeyecek
bir noktadayım...” Evet, sendika dayanağından da mahrum oldukları için pek çok
gazete, pek çok televizyonda sendikasızlaştırma temayülleri değil, etkileri söz
konusudur. Maalesef, bugün sadece Anadolu Ajansında 2 sendika varken, bunun
dışında hiçbir basın ve yayın kuruluşunda tek sendika bile bulmak mümkün
değildir. Buradan şunu söylemek istiyorum: Yine patronlar, gazetecilerin
sendika kurmalarını, haklarını sendikal yollarla talep etmelerini arzu
etmiyorlar.
Düşük ücretle
çalıştırılmaktadırlar. Maalesef, sadece belli köşelerde yazanların veya belli
isimlere sahip olanların transfer ücretleri de dâhil olmak üzere, çok sıfırlı
rakamlarla ücret aldıkları bilinmektedir ama gerçek emekçilerin, muhabirlerin,
alt kademede, mutfakta çalışanların ücretlerinin çok düşük olduklarını
söylemeliyim.
Bu kapsamda
söyleyebileceğim bir konu da iletişim fakültesi mezunlarının fevkalade yüksek
sayıda mezun vermesine rağmen, yine basın yayın sektöründe gerekli ilgiyi
görmedikleridir. Hiçbir gazete patronu –bazılarını istisna etmem gerekir
şüphesiz- iletişim fakültesi veya basın yayınla ilgili bölümlerden mezun olmuş
arkadaşlarımızı çalıştırmayı arzu etmemektedirler ancak Anadolu Ajansımızda,
Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünde, Radyo Televizyon Üst Kurulunda son
yıllarda en çok yaptığımız işlerden birisi uzman yardımcılığı sınavları açarak
iletişim fakültesi mezunlarının bu kurumlarda çalışmasını temin etmek olmuştur.
Yine, özendirici bazı tedbirler almakla birlikte, sayısı binleri bulan iletişim
fakültesi mezunlarının maalesef çalışmalarının mümkün olmadığını üzüntüyle
görmekteyiz.
Dolayısıyla, iş
güvencesi çok zorken, ücretler çok düşük ve aylarca belki de ödenmiyorken, bir
sendika kurup o sendikayla haklarını talep etme noktasında da sıkıntılar varken
şüphesiz gazetecilerin bütün sorunlarının gelip de yıpranma payına indirgenmesi
çok doğru değildir. Bu bir haktır, bu hak yerine getirilecektir ama tüm milletvekillerimizin,
tüm siyasi partilerimizin gazetecilerin aslında var olan bu sıkıntıları
konusunda da gerekli çabayı göstermesi ve çevreleri etkilemek suretiyle o
kişilerle de doğrudan ilişki kurmak ve hatta bir yasal mevzuata kavuşturmak
mümkünse yani bu sıkıntı çekilen konularda, bunları da Parlamento önüne
getirmek gibi bir hakları olduğunu düşünüyorum.
Şüphesiz, Plan ve
Bütçe Komisyonunda da bütçelerimiz görüşülürken dile getirildi ama ben şahsıma
bağlı olan kurumlarda bütün bu hususlara fazlasıyla dikkat ettiğimi söylemek
isterim. Bu bir sorumluluktur, bu sorumluluğumuzu elbette yerine getireceğiz.
Şüphesiz, tutuklu olan, gazeteci sıfatı taşıyan ve içlerinde bir
milletvekilimizin olduğunu bildiğimiz bir konuda tahliyelerden yana olduğumu
da, özgürlüklerine kavuşmalarını şahsen talep ettiğimi de pek çok arkadaşımız
biliyor. İnanan olur, inanmayan olur ama en azından iki yıldan bu yana, bir
yıldan bu yana söylediğimiz konularda samimi olduğumuza inanmanızı talep
ederim.
Şüphesiz,
Türkiye’de bir yargı var. Yargı üç erkten bir tanesi ve o yargının, üçüncü
yargı paketi çıkmış olmasına rağmen elindeki dosyayla ve sanıklarla ilgili
verdikler kararı da ancak itirazlar veya temyizler yoluyla karşılamak mümkün.
Bir siyasi iradenin veya yürütmenin doğrudan yargının verdiği kararları belki
eleştirmesi mümkün ama yön vermesi ve o kararda etkili olması da söz konusu
değil, en azında Anayasa buna karşı çıkıyor.
Değerli
arkadaşlarım, Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğümüz olarak geçmişte 7
olan il müdürlüğü sayısını, geçtiğimiz yıl çıkarılan kanun hükmünde
kararnameyle 17’ye çıkardık. Şu anda Türkiye’de çıkan yerel gazete sayısı,
televizyon sayısı, basın kartı sahibi olan basın mensubu arkadaşlarımızın
sayıları dikkate alınmak suretiyle, Türkiye'nin farklı bölgelerinde 17 tane il
müdürlüğü kurduk. Bu il müdürlüklerimiz, basın mensubu arkadaşlarımızın her
türlü ihtiyaçlarını karşılama noktasında sanıyorum daha da etkili olacaklar.
Yeni kurduğumuz il müdürlükleri, Afyonkarahisar, Bursa, Çanakkale, Edirne,
Gaziantep, Kayseri, Konya, Muğla, Samsun, Şanlıurfa il müdürlükleridir. Bunlar
-daha önce- Adana, Antalya, Diyarbakır, Erzurum, İstanbul, İzmir ve Trabzon’a
ilaveten kuruldular.
Yine, son çıkan
kanun hükmünde kararname ile yurt dışı teşkilatımızdaki temsilcilikler yani
basın müşavirleri veya basın ataşelerinin imkânları ve kuruldukları ülkelerde
artırıldı. Almatı, Aşkabat, Atina, Bakü, Berlin, Bern, Beyrut, Brüksel,
İslamabat, Kahire, Lefkoşa, Londra, Moskova, Washington, New York, Viyana,
Paris, Riyad, Roma, Tahran, Taşkent, Tokyo basın müşavirliklerine ilaveten
Abuja, Bişkek, Brezilya, Cakarta, Saraybosna, Sofya, Kuala Lumpur, Lahey,
Madrid, Pekin, Pretoria, Stockholm ve diğer bazı ülkeler de sayısı 39’u bulan
yeni basın müşavirlikleri ve basın ataşelikleri kurulmuş oldu.
Uzman
yardımcılığı kadroları aldık, bu kadrolar için de sınavlarımızı yaptık. Ayrıca
İngilizce, Fransızca, Almanca gibi yaygın kullanımda olan diller haricindeki
dillerde de mütercim tercüman kadrolarını almış bulunuyoruz.
Haber
hizmetlerinde iyi bir noktaya geldik. Yurt dışına da haber servisleri
yapıyoruz. Aynı zamanda Devlet Enformasyon Sistemi’ni kurduk. Burada da
izlediğimiz televizyon kanalı 8’den 40’a, takip edilen yabancı haber ajansı
23’ten 27’ye, İnternet haber portalı sıfırdan 300’e çıkarıldı, yabancı radyo
istasyonu artırıldı. Bu haber kaynakları üç yüz altmış beş gün yirmi dört saat
kaydedilerek enformasyon raporu hâline getirildi.
Aynı zamanda,
yerel medya eğitim seminerleri yapıyoruz. En son Muğla ilinde yaptığımız eğitim
seminerine 300’e yakın gazeteci arkadaşımız katılmıştı, 8 ili bir araya
getirmiştik.
Ayrıca, Basın
Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğümüz, Basın Kartı Yönetmeliği’nde yaptığı
değişikliklerle geçmişte basın kartı sahibi olamayan pek çok gazeteci
arkadaşımızı basın kartı sahibi yaptı ve sarı basın kartı mensuplarına da
farklı avantajlar temin edildi. Bunlardan belki de en önemlisi, yurt dışına
çıkışlarda vize kolaylığı sağlamak üzere gri pasaport dediğimiz veya hizmet
pasaportundan istifade etme imkânı getirilmiş oldu.
Anadolu basınını
özendirme yarışmalarını sürekli yapıyoruz. Aynı zamanda, teknik servisler
yapıyoruz ve Türkiye’yi yurt dışına tanıtıcı, on bir ayrı dilde kitaplar,
kitapçıklar bastırıyoruz. Bir taraftan da ülkemizi ziyaret etmek isteyen
basın-yayın mensuplarını farklı ülkelerden davet ediyor, onlara Türkiye
programları yapıyoruz. Balkan Ülkeleri Medya Forumu, Türkçe Konuşan Ülkeler
Medya Forumu, Arap ve Afrika Medya Forumunu da geçtiğimiz üç yılın içerisinde
gerçekleştirmiş olduk.
Değerli
arkadaşlarım, destek hizmetleri olarak da yaptığımız pek çok hizmet var. Sözümü
fazlaca uzatmayacağım. Yerel medyanın güçlendirilmesi konusunda, belki, Basın
İlan Kurumumuzun faaliyetlerini de saymamız gerekir. Geçtiğimiz yıl özellikle
yerel medyaya 250 milyon lira tutarında ilan ve reklam dağıtımı yapıldı. Bu
yıl, yine, şubat ayından geçerli olmak üzere resmî ilan tarifesini artırıyoruz
ve yerel medyanın bu konuda daha fazla istifade edeceğini de düşünüyoruz.
Radyo Televizyon
Üst Kurulunun kanunu iki yıl kadar önce çıkmıştı. Şimdi, iki yıl içerisinde
frekans ihalelerini yapacağımızı ifade etmiştik. Bütün yasal hazırlıklarımız
bitti. Umuyorum ki mart ayı veya nisan ayında frekans ihaleleri için de tamamen
işe başlama noktasında hazır olacağız. Böylelikle, 1994 yılında çıkmasına rağmen,
aradan geçen yirmi yıla yakın zamanda kanunun hiçbir maddesi işlemez hâldeyken
bugün, Avrupa Birliği Medya Yönergesi ilkeleri de esas alınmak suretiyle
yaptığımız yeni kanun Türkiye’deki radyo ve televizyon yayıncılığına çok güzel
avantajlar da getirmiş oldu.
Şüphesiz “medya”
dediğimiz zaman İnternet medyasını da göz ardı edemeyiz. Bugün çünkü sosyal
medya, facebook ve twitter, haber portalları dediğimiz pek çok haber siteleri
de gazeteden, yazılı basından daha çok tıklanıyor ve takip ediliyor. Buralarda
çalışan arkadaşlarımızı da Basın Kanunu kapsamına alacak çalışmalar başlatıldı.
Bir iki noktasında ihtilaf vardı, o da giderildi. Umuyorum ki önümüzdeki birkaç
ay içerisinde İnternet medyasıyla ilgili kanunumuzu da sizlerin destekleriyle
çıkarmış olacağız.
Sözlerimin
sonunda, yine, çalışan gazeteci arkadaşlarımızın bugünlerini tebrik ediyorum.
Şartlarının, geleceklerinin mutlaka daha iyi olacağını düşünüyorum, hepsine
saygılarımı sunuyorum.
Basın mensubu
iken hayatını kaybeden pek çok arkadaşımız var, onlara Allah’tan rahmet
diliyorum ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Arınç.
Gündeme geçmeden
önce, sisteme girmiş sayın milletvekillerimize süremizin el verdiği ölçüde İç
Tüzük 60’a göre söz vereceğim.
Sayın Türkoğlu.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Türk
İdareciler Günü’nü ve Aktif Gazeteciler Günü’nü kutladığına ve son haftalarda
teröre ilişkin yaşanan gelişmeler konusunda Hükûmeti Türkiye Büyük Millet
Meclisine bilgi vermeye davet ettiğine ilişkin açıklaması
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, Türk
İdareciler Günü’nü ve Aktif Gazeteciler Günü’nü ben de kutluyorum.
Otuz yıla yakın
bir zamandır devlet ve millet hayatını son derece olumsuz etkileyen terör
belasına ilişkin son haftalarda önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Bir süredir,
terör örgütünü masum, İmralı’daki teröristbaşını insancıl göstermeye çalışan
Hükûmet, teröristbaşının abdestli namazlı, oruçlu olduğunu iddia eden bakanlar,
eylemleri İran’ın, İsrail’in planladığını söyleyen şahıslar türemiştir. Oysa,
biliyoruz ki, İmralı’daki bebek katili “Öldürelim, otorite olalım.” “Ben, Allah
ile olan savaşı kazandım, yarı tanrıyım.” “Ben peygamberim.” “Namaz tiyatrodur.”
diyen bir ruh hastasıdır. Böyle bir ruh hastasıyla devletin geleceğini müzakere
edenlerin de ruh hâlinden şüphe etmekteyiz ve olan biteni gazetelerden takip
edebilmekteyiz.
Hükûmeti bu
gelişmeler konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisini aydınlatmaya, bilgi vermeye
davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Türkoğlu.
Sayın Yeniçeri.
2.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, çiçekçilik
sektöründe yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AKP İktidarı,
Öcalan ile görüşmekten ülkenin sorunlarını görüşmeye fırsat bulamıyor. Her
kesimin olduğu gibi, gazetecilerin, çiftçilerin, çiçekçilerin, köylünün
sorunları da çözüm bekliyor. Bu anlamda, çiçekçilerin sorunları da çözüm
üzerine çözüm gerektiriyor.
Çiçek ile
demokrasi ve kadın hakları arasında doğru bir ilişki vardır. Eli çiçek tutan
insan yobaz, fikirleri çiçek gibi açan siyasetçi de fanatik olmaz.
Bugün, çiçekçilik
sektörü büyük sıkıntılarla karşı karşıyadır. Çiçekçilik sektöründe yaklaşık 400
bin vatandaş ekmek yemektedir. Çiçek, saklanması zor, kısa sürede tüketilmesi
gereken bir metadır. Bu sektörün desteklenmesi son derece önemlidir. Çiçekçilik
sektöründe uygulanan yüzde 18 KDV sektörü öldürmektedir, çiçekçilik sektöründe
KDV kaldırılmalıdır. Çiçekçilik esnafı, desteklenmesi için korsan çiçek
satışlarından kurtarılmalıdır.
Herkesi
çiçekçiliği desteklemeye, çiçek almaya ve çiçek gibi kalmaya davet ediyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Yeniçeri.
Sayın Işık…
3.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, 10 Ocak Dünya
Çalışan Gazeteciler Günü’nü ve Türkiye’de tarımsal öğretimin 167’nci yıl
dönümünü kutladığına ilişkin açıklaması
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Biz de Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü canıgönülden
kutluyor, tüm medya çalışanlarının sorunlarının bir an önce çözümü
temennilerimizi iletiyoruz.
Ayrıca,
Türkiye’de tarımsal öğretimin 167’nci yıl dönümü nedeniyle iki asra yakın bir
süredir cefakâr ziraat mühendisleri başta olmak üzere Türk tarımına hizmet
veren tüm çalışanları yetiştiren değerli öğretim elemanlarının ve tarım
camiasında çalışanların bu gününü kutluyor, nice günler diliyoruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Işık.
Sayın
Bayraktutan…
4.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, gazeteciliğin
dünyanın en güzel, en heyecanlı, en zor ve en onurlu mesleklerinden biri
olduğuna ve hâlen cezaevinde tutuklu bulunan gazetecilerin davalarının bir an
evvel sonuçlandırılması gerektiğine ilişkin açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Artvin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Gazeteciliğin
dünyanın en güzel, en heyecanlı, en zor
ve en onurlu mesleklerinden biri olduğunu ifade etmek istiyorum.
Günümüz bilgi
çağında zor şartlar altında kamu görevini yerine getiren basın emekçileri
geçmişte olduğu gibi bugün de çok önemli bir yere sahiptir. Bir fedakârlık
mesleği olan basın sektöründe özellikle yerel yayın organlarının özverisi
takdire şayandır.
Gazetecinin ana
görevleri arasında ilk sırada olan toplumu bilgilendirme hakkı aynı zamanda
vatandaşın doğru haber alma hakkıyla eş değerdir. Gazetecilere yapılacak
engelleme, vatandaşın haber alma hakkını engellemek demektir.
Anlamsızca hâlen
cezaevinde tutuklu bulunan gazeteci meslektaşlarımızın da artık hükümlülük
sınırlarını zorlayan davalarının bir an evvel sonuçlandırılmasının gerektiğini
düşünüyorum.
Dünyanın tarafsız
siyasetçileri artık Türkiye’yi gazeteciler için devasa hapishane olarak anmaya
başladılar. Türkiye'nin silinmesi zor böyle bir unvanı hak etmediğini özellikle
belirtmek istiyorum. Buna yol açanların bir an önce aklın ve demokrasinin
yolunu seçmelerini umuyorum.
Bu vesileyle
radyo, dergi, İnternet, gazete ve televizyonlarımız başta olmak üzere
medyamızın her türlü kolunda çalışan tüm basın emekçisi çalışanlarımızın
Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Bayraktutan.
Sayın Eyidoğan…
5.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, 2010 Avrupa
Kültür Başkenti, 2012 Spor Başkenti olan İstanbul’da birçok yerde heykellerin
neden kaldırıldığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
HALUK EYİDOĞAN
(İstanbul) – Teşekkür ediyorum Başkan.
Yıllardır
İstanbulluların görmeye alıştığı heykellere 2010 Avrupa Kültür Başkenti, 2012
Spor Başkenti olan İstanbul’da ya rastlanamamakta ya da bu önemli sanat
eserlerine gerekli önemin verilmediği, bakım ve onarımının yapılmadığı
görülmektedir.
Türkiye'nin
yetiştirdiği aşağıda belirtilen sanatçılar tarafından, Hakkı Karayiğitoğlu’na
ait Lütfi Kırdar Kongre Merkezi önüne, Işılar Kür’ün Kadıköy’e, Rahmi
Aksungur’un Maçka’ya, Ayşe Erkmen’in Beyoğlu Tünel’e, Meriç Hızal’ın Üsküdar’a,
Ertuğ Altan’ın Kabataş’a, Vedat Somay’ın Yenikapı’ya, Mümtaz Işıkgör’ün
Ihlamur’a, Adem Yılmaz’ın Taksim Gezi Parkı’na ve Ümit Öztürk’ün Atatürk
Havalimanı girişine konulan ve görmeye alıştığımız heykelleri yerlerinden
kaldırılmıştır. Kaldırılan heykellerin kaldırılma gerekçesi nedir? Kaldırma
talimatını kim vermiştir? Bu heykeller şu anda nerede bulunmaktadır?
Bir kentin
kültürlülüğü o kentte ne kadar büyük AVM yapıldığı veya hangi meşhur müzik
grubunun konser verdiğiyle ölçülmez. Geçmiş ve çağdaş, kültürel mirasa, kamusal
alanlardaki simgelere sahip çıkmak bir kentin kültürlülüğünü belirleyen…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Eyidoğan.
Sayın Öğüt…
6.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Gazeteci
Metin Göktepe’nin görev başındayken gözaltına alınarak polisler tarafından linç
edilişinin yıl dönümüne ve tüm basın emekçilerinin 10 Ocak Dünya Çalışan
Gazeteciler Günü’nü kutladığına ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Önceki gün,
gazeteci Metin Göktepe’nin görev başındayken gözaltına alınarak polisler
tarafından linç edilişinin yıl dönümüydü. Kendisini bir kez daha saygıyla
anıyorum.
İşte, hem bu
sebeple hem de Türkiye’de gazetecilerin içinde bulunduğu koşullar yüzünden
Çalışan Gazeteciler Günü’nde güzel şeyler söyleyebilmek maalesef pek de mümkün
olmuyor. Hele ki bu ülkede, asıl işlerini yaptıkları için, araştırdıkları,
sordukları ve sorguladıkları için her türlü baskı ve tehdide maruz kalan ve
susturulmaya çalışılan gazetecilerin varlığını düşündüğümüzde karşımıza çıkan
utanç tablosu bu önemli günün anlamını örseliyor. En büyük dileğimiz, Çalışan
Gazeteciler Günü’nü adına yaraşır biçimde kutlayabildiğimiz Türkiye’dir.
Bu düşüncelerle
Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Deniz Yıldırım ve diğer tüm tutuklu gazetecilere
selamlarımı yolluyor, her türlü baskı altında görevlerini yapmaya çalışan,
mesleğin gereklerinden vazgeçmeden gerçeğe ulaşmak ve aktarmak için çabalayan
tüm basın emekçilerinin gününü kutluyorum. Bu uğurda can veren tüm gazetecileri
de saygıyla anıyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Öğüt.
Sayın Tanal…
7.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfalı
çiftçilerin geriye dönük olarak aldıkları destekleme ödemeleri nedeniyle borçlu
hâle getirildiğine ve destekleme sınırlarının düşmesinin nedenini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Uzun zamandır
ödenmeyen tarım destek primleri ve dondurulan krediler üzerine Şanlıurfalı
çiftçilerimiz bu yetmezmiş gibi, geriye dönük olarak aldıkları destekleme
ödemeleri nedeniyle borçlu hâle getirilmiştir. “Ödemeler yapılacak.” diye uzun
zaman oyaladığınız çiftçilerimizi şimdi borçlu duruma düşürdünüz. Bu borçlar
bir sonraki seçim döneminde yine rant elde etmek amacıyla silinmiş gibi
gösterilecek, seçim sonrasında ise yine çiftçilerimiz borçlu hâle mi
getirilecektir?
2012 yılında
mısırda 1 ton olan destekleme sınırı bu yıl 675 kiloya düşürüldü. Buğday 600
kilodan 450 kiloya, pamuk 550 kilodan 490 kiloya düşürüldü. Ürün bundan fazla
da olsa destekleme sınırı bu kadar. Bu sınırların düşmesinin nedeni nedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Tanal.
Sayın Kaplan…
8.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan’ın, basın
mensuplarına yönelik tehdit, baskı ve yazılarından dolayı tutuklamaların ve
benzeri yaptırımların bu iktidar döneminde de devam ettiğine ve görevleri
başında yaşamını yitiren basın mensuplarını saygıyla andığına ilişkin
açıklaması
MEHMET HİLAL
KAPLAN (Kocaeli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Düne kadar faili
meçhul cinayetlerle ve suikastlarla düşünme ve yazma özgürlükleri elinden
alınan basın mensupları, ne yazık ki bugün de cezaevlerinde dört duvar arasında
tutulmaktadır. Basın mensuplarına yönelik tehditler, baskılar ve yazdıklarından
ve söylediklerinden dolayı haklarında açılan davalar, tutuklamalar ve benzer yaptırımlar
ne yazık ki bu iktidar döneminde de devam etmektedir.
Özgür düşünme ve
demokrasi adına görevleri başında yaşamını yitiren Sayın Uğur Mumcu’yu, Metin
Göktepe’yi, Ahmet Taner Kışlalı’yı, Çetin Emeç’i, Abdi İpekçi’yi, Hrant Dink’i
ve ismini sayamadığım diğer değerli basın mensuplarını saygıyla anıyorum bu
günde.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Kaplan.
Sayın Aslanoğlu…
9.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, 10
Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü ile Türk İdareciler Günü’nü kutladığına ve
Basın İlan Kurumu Yasası’nın değiştirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Efendim, ben de Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü
kutluyorum, özellikle Sayın Balbay ve Tuncay Özkan’a özgürlükler diliyorum ve
ayrıca, yine bugün kutlanan Türk İdareciler Günü’nde tüm idarecilerimize başarı
dileklerimi iletiyorum.
Sayın Başkan
-Sayın Başbakan Yardımcısı gitti- Basın İlan Kurumu tarafından yerel gazetelere
dağıtılan ilan bedelleri, Basın İlan Kurumunun yasası çok eski olduğu için,
özellikle büyüyen İstanbul’da -eski şekilde Babıali gazeteciliği esas alınmış,
fakat yeni büyük ilçelerde 5 bin, 10 bin, 15 bin satan gazeteler var- tiraja
göre verilmesi gerekiyor. Burada bir adaletsizlik var, özellikle Basın İlan Kurumu
Yasası’nın bu şekilde değiştirilmesi gerekiyor. Bunu bir kez daha dile getirmek
istiyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Aslanoğlu.
Sayın
Karaahmetoğlu...
10.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun,
ağır kış şartları nedeniyle Giresun’un köylerinde yaşanan sıkıntılara ilişkin
açıklaması
SELAHATTİN
KARAAHMETOĞLU (Giresun) – Sayın Başkan, Giresun’un köylerinde yoğun kar
yağışından dolayı yollar ulaşıma kapalı, elektrikler kesiktir. Vatandaşlarımız
sıkıntılarını bana iletiyorlar. Özellikle Dereli ilçesi Kulakkaya merkezinde 19
işçimiz mahsur kalmış, yol kapalı, elektrik yok, yakacak ve yiyecek sıkıntısı
içindeler. Elektrik dağıtım işini üstlenen şirket, dört gündür elektriği
olmayan yurttaşlarımıza on gün daha beklemeleri gerekeceğini söylüyor.
Geçtiğimiz yıllarda da aynı sorunlar yaşanmış, konu hakkında defalarca soru
önergesi vermiştim. AKP Grup Başkan Vekili Giresun Milletvekili dahi sorunu,
çözmesi için Başbakana ileteceğini söylemişti. Giresun’da sorunun boyutunu
göstermesi açısından anlamlıdır. İktidar partisinin yetkililerinin bile
çözemedikleri sorunu görmezden gelmelerini kamuoyunun takdirine bırakıyorum.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Karaahmetoğlu.
Sayın Belen…
Sayın Belen yok galiba.
Sayın Dedeoğlu...
11.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 10 Ocak
Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladığına ilişkin açıklaması
MESUT DEDEOĞLU
(Kahramanmaraş) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Yazılı ve görsel
basınımızda görev yapan tüm gazetecilerimizin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler
Günü’nü kutluyorum. Başarılı çalışmalarının devamını diliyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Dedeoğlu.
Sayın Genç…
12.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, ağır kış şartları
nedeniyle Tunceli ve komşu illerde yaşanan sıkıntılara ilişkin açıklaması
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bu
seneki kış şartları nedeniyle gerçekten ilimiz Tunceli’de –tabii komşu iller;
Bingöl, Erzurum, Erzincan, her taraftan da telefonlar geliyor- yollar çok kapalı,
2 metreyi aşan kar var. Maalesef buraya gerekli yakıt yardımı yapılmamaktadır.
Tayyip Bey sülalesini toplayıp da Afrika’da kamp kuracağına, evvela
ihtiyaçlarını giderecek şekilde oralara olağanüstü hâl gerektiren bir ödenek
göndermesi gerekir.
Yine, vatandaşlar
bize telefon ediyorlar –hayvanlar, tabii, her taraf karla kaplı olduğu için-
arpaya yazılmışlar. Toprak Mahsulleri Ofisi “Ben 25 bin ton arpa istedim.”
diyor, tutmuş 700-800 kilo arpa “Gel al.” diyor. Vatandaş diyor ki “Ben bir
kamyonu tutup da gidip Malatya’dan nasıl getireyim?” Yani, Hükûmetin özellikle
zor şartlar altında yaşayan bu vatandaşlara yardım elini uzatması lazım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Genç.
Sayın Buldan…
13.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, Paris’te 3 Kürt
kadınına yönelik suikastı kınadığına ve 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler
Günü’nü kutladığına ilişkin açıklaması
PERVİN BULDAN
(Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben, sözlerime
başlarken, Paris’te bir suikast sonucu 3 Kürt kadını infaz edildi, suikastı
nefretle kınadığımızı, Fransa Hükûmetinin olayı bir an önce açığa çıkarması
gerektiğini ve olayın üzerindeki sis perdesinin bir an önce kaldırılması
gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Ayrıca, 10 Ocak
günü, 1961’den beri Çalışan Gazeteciler Bayramı olarak kutlanıyor. Bu yasa
çıktığından beri Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğü hep tehdit altında
olmuştur. Yasanın yürürlüğe girişinin 52’nci yıl dönümünde, 70’i aşkın gazeteci
açısından, tartışmasız bir şekilde, dünyanın en büyük cezaevi kuşkusuz Türkiye
olmuştur. İfade ve basın özgürlüğü önündeki sorunların çözümü için Meclis
görevini yapmak durumundadır.
Tüm gazetecilerin
gününü kutluyor, başarılar dilediğimi ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Buldan.
Sayın Sarıbaş…
Yok.
Sayın Kuşoğlu…
14.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun, 10 Ocak Dünya
Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladığına ve basın sektörüyle ilgili düzenleme
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
BÜLENT KUŞOĞLU
(Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de Dünya
Gazeteciler Günü’nü kutluyorum. Dünyada en fazla tutuklu gazetecinin olduğu
ülke olmanın verdiği buruklukla kutluyoruz ama yıpranma zammıyla gazetecilere
de bir müjde veriliyor bugün bütün grupların önerisiyle. İnşallah gerçekleşir
diyorum. Ama gazeteci sektörü, basın sektörü kayıp ve kaçağın en fazla olduğu
sektördür. Sadece yıpranma zammıyla sektörü düzenlemek yetmeyecektir,
gazetecilerin sorunlarını çözmeye yetmeyecektir. Sektörün düzenli olarak
gözetim ve denetim altında bulundurulması gerekir. Buna da özellikle Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığının riayet etmesi gerekir. Bu konuda da ayrı bir
düzenleme yapılması lazımdır diye düşünüyorum.
Çok teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Kuşoğlu.
Sayın Yüksel…
15.- Denizli Milletvekili Mehmet Yüksel’in, 10 Ocak Dünya
Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladığına ilişkin açıklaması
MEHMET YÜKSEL
(Denizli) – Sayın Başkanım, tüm koşullarda canları pahasına habercilik görevini
yerine getirmeye çalışan yerel ve ulusal basın camiamızın Çalışan Gazeteciler
Günü’nü kutluyorum. Görevleri başında hayatlarını kaybeden basın mensuplarımıza
da Allah’tan rahmet diliyorum.
Basın sektörünün
temel taşları olan basın emekçilerimize de aileleriyle birlikte, huzurlu, mutlu
ve başarılı yarınlar diliyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Yüksel.
Sayın Ekşi…
16.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, ücretini
alamayan gazetecilerin durumlarına yönelik olarak 212 sayılı Yasa’nın tam
manasıyla yürürlüğe girmesi için yapılmış bir teklife sahip çıkılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
OSMAN OKTAY EKŞİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, çok teşekkür ederim.
Gazetecilerin
bizim bildiğimiz deyimle yıpranma payının iade edilmesi konusunda atılan adım
nedeniyle yetkililere teşekkürlerimi sunmak isterim. Umarım, bunu kısa zamanda
gerçekleştirmek mümkün olur ama asıl söylemek istediğim -Sayın Başbakan
Yardımcısı maalesef ayrıldı Genel Kurul salonundan- iktidar partisi
milletvekillerinin dikkatine sunmak istiyorum: Sayın Başbakan Yardımcısı
ücretini almayan yahut çok sıkıntıda bulunan gazetecilerin durumunu benimle
birlikte, başkalarıyla birlikte ağlayarak seyretme durumunda değil. 212 sayılı
Yasa’nın tam manasıyla yürürlüğe girmesi için yapılmış teklif var. Onun dikkate
alınması ve milletvekili arkadaşlarımızın buna sahip çıkmasıdır çözüm olan.
Bu hususa
arkadaşlarımızın da dikkatini çekmek istiyorum ve Sayın Başbakan Yardımcısı
dâhil Hükûmeti göreve davet ediyorum.
Teşekkürlerimi
sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Ekşi.
Sayın Ulupınar…
17.- Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar’ın, Zonguldak
Kozlu’daki maden kazasına ilişkin açıklaması
ÖZCAN ULUPINAR
(Zonguldak) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Geçtiğimiz
pazartesi günü Zonguldak’ımızda Kozlu Maden Ocağında elim bir olay meydana
geldi. Hepimizin bildiği gibi, 9 kardeşimiz bu olaya maruz kaldı. 5’inin
cenazelerine ulaşıldı, onları defnettik, 3’ünü arama çalışmaları devam
etmektedir, 1 kardeşimiz de yaralı olarak çıkarıldı; onun -çok şükür- hayati
tehlikesi yok, durumu iyi. Biz bölge milletvekilleri olarak bölgemizdeydik.
Enerji Bakanımız, Çalışma Bakanımız bölgemize geldiler. Adli, idari soruşturma,
teknik soruşturma devam etmektedir. Kusuru olan, ihmali olan varsa; hangi kişi,
kurum bu kusuru işlediyse inşallah cezasını çekecektir. İnşallah bu, son olur.
Ben hayatını
kaybeden bütün madencilerimize Allah’tan rahmet diliyorum, kederli yakınlarına
sabır ve başsağlığı temenni ediyorum, yaralı kardeşimize de acil şifalar
diliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ederiz Sayın Ulupınar.
Sayın Ataş…
18.- İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş’ın, 10 Ocak Dünya
Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladığına ve Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in
Tunceli’yle ilgili ifadelerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ATAŞ
(İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben de Dünya
Gazeteciler Günü’nü kutluyorum, tüm gazeteci arkadaşlarımıza başarılar
diliyorum.
Biraz önce
Tunceli’yle ilgili söz alıp yakıt olmadığını ifade eden milletvekilimizle
ilgili, bu bilginin doğru olmadığını burada beyan etmek istiyorum. Tunceli
coğrafi şartlarının zor olduğunu hepimiz biliyoruz ancak yakıttan dolayı hizmet
yapılamayışı, yolların açılamayışı sözünün doğru olmadığını burada beyan etmek
istiyorum. İl Özel İdaresinden aldığımız bilgi şudur: 3 milyon para, cuma günü
İl Özel İdaresi hesabına yatırılmıştır. Böyle bir sorun yoktur.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Ataş.
Sayın Belen.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Yerine ben konuşacağım.
BAŞKAN –
Buyurunuz Sayın Akçay.
19.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, 10 Ocak Dünya Çalışan
Gazeteciler Günü’nü kutladığına, tutuklu gazetecilerin bir an önce
özgürlüklerine kavuşmasını dilediğine ve hayatlarını kaybeden gazetecileri
rahmetle andığına ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de Dünya
Gazeteciler Günü’nü kutluyorum. Sadece gerçek gazetecilik yaptığı için
hürriyetlerinden mahrum edilen gazetecilerin bir an evvel özgürlüklerine
kavuşmasını diliyorum ve sadece gerçek gazetecilik yaptığı için hayatlarını
kaybeden ve alçakça suikastlara kurban giden şehit gazetecilerimiz başta Uğur
Mumcu, İlhan Egemen Darendelioğlu, İsmail Gerçeksöz olmak üzere hepsini
saygıyla ve rahmetle anıyorum.
Bu vesileyle de
bugünün anısına gazetecilerin daha önce, 2008 yılında geri alınan fiilî hizmet
zamlarının geri verilmesini de temenni ediyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Akçay.
Son olarak Sayın
Baydar’a söz vereceğim.
20.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, 9 Eylül 2011
tarihinde Van’ın Çatak ilçesinde kaçırılan polis memuru Nadir Özgen’in durumunu
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
METİN LÜTFİ
BAYDAR (Aydın) – Sayın Başkan, 9 Eylül 2011 tarihinde Van Çatak ilçesinde
kaçırılan hemşehrim Söke Bağarası’ndan polis memuru Nadir Özgen’in durumu
nedir?
Nadir Özgen’le
birlikte dağlarda alıkonulan, doğuda ve güneydoğuda, kamu görevlisi ve polis
memuru var mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Baydar.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin 3 önerge vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 28
milletvekilinin, Adalet Bakanlığında görev yapan mübaşir ve hizmetlilerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/456)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Adalet Bakanlığı
merkez ve adliyelerinde mübaşir / hizmetli olarak görev yapan yargı çalışanları
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun tasnif edilen sınıflar başlıklı 36’ncı
maddesinin (VIII)’inci bendinde yardımcı hizmetler sınıfı içerisinde yer
almaktadır.
Bakanlık merkez
ve adliye teşkilatlarındaki yoğun çalışma şartları, iş hacmi, iş stresi ve
mesai saatleri dışında çalışıldığı da göz önüne alındığında; 14/07/1965 yılında
kabul edilen 657 Devlet Memurları Kanunu’nun kadro sınıflarını düzenleyen işbu
maddesinin günümüz ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğu, kurum personelinin
telafisi imkânsız mağduriyetine/zararına sebebiyet verdiği ve yetersiz kaldığı
açıkça görülebilecektir.
İlgili mevzuatta
mübaşir/hizmetlinin yapacağı görevler sıralanmış olmasına rağmen, iş yoğunluğu,
eleman yetersizliği ve sair sebepler mazeret gösterilerek mübaşir/hizmetliler
idare tarafından görevleri haricinde çalıştırılmaktadır. Mübaşirler mahkeme
salonunun düzeni ve sükûnetini sağlamaktan tutun, temizliğinin yaptırılmasına,
duruşma esnasında güvenliği ve koordinasyonu sağlayarak gerekli durumlarda
tebligat memuru olarak dahi görev yapmaktadır.
Adliye
teşkilatının iş yükünün büyük bir kısmını tek başına yüklenen ancak kadro
sınıfı ve özlük haklar olarak yardımcı hizmetler sınıfında yer alması
nedeniyle, büyük bir kısmı yüksekokul (4 yıllık dâhil) mezunu olan mübaşirler
üst derece kademelere yükselememekte, ek gösterge alamamakta, düşük maaş
almakta ve işbu durum telafisi imkânsız maddi/manevi kayıplara yol açmaktadır.
Kadro unvanlarının yardımcı hizmetler sınıfında yer alması nedeniyle maaş
hesaplamalarında büyük maddi kayıplara uğrayan mübaşirler/hizmetliler, başka kurumlara
geçmek istediklerinde de ancak hizmetli kadrolarına geçiş yapabilmektedirler.
Adliye teşkilatlarının iş yoğunluğunun ve yaptıkları hizmetlerin göz önüne
alınarak mübaşirlerin/hizmetlilerin görev tanımlarının yeniden yapılarak kadro
sınıfının genel idari hizmetler sınıfına dâhil olması gerekmektedir.
657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu ile konuyu düzenleyen tüzük ve yönetmeliklerin hükümlerine
bakıldığında, mübaşir ve hizmetlilerin kendi görevleri olmadığı hâlde birtakım
keyfî ve angarya işlerde çalıştırılmaları yasal değildir.
Anayasa'nın
18’inci maddesinde ifadesini bulan "angarya yasağı" ve kalem
mevzuatında görev ve yetkilerinin geçtiği düzenlemeler nazara alınarak yasal
dayanaktan yoksun ve buna benzer uygulamaların sona erdirilmesi gerekmektedir.
Adli birimlerde görev yapan mübaşir/hizmetlilerin yaptıkları hizmetler tamamen
genel idari hizmetleri sınıfında olan bir memurun yapacağı işlerdir.
Mübaşir/hizmetli kadrosunun yardımcı hizmetler sınıfından çıkarılarak AB uyum
yasaları doğrultusunda genel idari hizmetler sınıfına dâhil edilmesi
gerekmektedir.
2007, 2008 ve
2009 yıllarındaki Adalet
Bakanlığı kurum idari kurullarında Büro Emekçileri Sendikası ile
Bakanlığın karşılıklı imzaladıkları tutanaklarında “yardımcı hizmetler
sınıfında yer alan mübaşirlerin, genel idare hizmetleri sınıfına
geçirilmelerinin sağlanması” maddesi olmasına rağmen Bakanlık bugüne kadar bu
konuda hiçbir çalışma yapmamıştır.
Mübaşirlerin
sorunlarının tespit edilmesi ve bu sorunların çözümlenmesi amacı ile
Anayasa’mızın 98’inci maddesi, İç
Tüzük’ümüzün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince bir araştırma komisyonu
kurularak konunun tüm boyutlarıyla araştırılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Turgut Dibek (Kırklareli)
2) Ali Rıza
Öztürk (Mersin)
3) Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (İstanbul)
4) Rahmi Aşkın
Türeli (İzmir)
5) Hasan
Akgöl (Hatay)
6) Haluk Ahmet
Gümüş (Balıkesir)
7) İhsan
Özkes (İstanbul)
8) Recep
Gürkan (Edirne)
9) Aylin Nazlıaka
(Ankara)
10) Emre Köprülü (Tekirdağ)
11) İlhan Demiröz
(Bursa)
12) Veli Ağbaba (Malatya)
13) Mehmet Ali
Ediboğlu (Hatay)
14) Mahmut
Tanal (İstanbul)
15) Faik
Tunay (İstanbul)
16) Muharrem
Işık (Erzincan)
17) Ali
Serindağ (Gaziantep)
18) Ali Demirçalı
(Adana)
19) Haluk
Eyidoğan (İstanbul)
20) Sabahat Akkiray
(İstanbul)
21) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
22) Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul)
23) Bülent
Tezcan (Aydın)
24) Ali
Özgündüz (İstanbul)
25) Sedef
Küçük (İstanbul)
26) Ayşe Nedret
Akova (Balıkesir)
27) Ali İhsan
Köktürk (Zonguldak)
28) Gürkut Acar (Antalya)
29) Doğan
Şafak (Niğde)
2.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 23
milletvekilinin, iş kazaları ve işçi ölümlerinin sebeplerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/457)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
AKP iktidarı ile
işçi sağlığı ve güvenliği tehlikeye girmektedir. İktidarın kadrolu işçiliğin
yerini taşeronlaşmayı teşvik etmesi ve çok düşük ücretlere işçileri mahkûm
etmesi iş güvenliğini yok etmektedir.
Yalnızca 2011
yılında DİSK, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri
Birliğinin (TTB) de aralarında olduğu meslek örgütleri, işçiler,
akademisyenler, gazeteciler, avukatlar ve iş müfettişlerinin oluşturduğu İstanbul
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin araştırmalarına göre 2011 yılında işçi
ölümleri geçtiğimiz yıla göre yüzde 60 artmıştır. AKP ise 2011 yılında iş
kazaları sonucunda ölümlerin yüzde 17 azaldığı iddiasındadır. İstanbul İşçi
Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin raporuna göre Aralık 2011'de 52, Ekim
2011'de 53 işçimiz yaşamını yitirmiştir.
Maden
Mühendisleri Odası tarafından yapılan çalışma sonucunda Türkiye'de 2011 yılında
madenlerde 79 kişi iş yaşamında hayatını kaybetmiştir, 117 kişi ise yaralanmıştır.
Ülkemizde son 10
yılda 50 işçi kot taşlama işinde çalıştığı için yaşamını yitirmiştir.
İstanbul İşçi
Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin raporları Türkiye'deki iş kazalarının âdeta
'cinayete' dönüştüğünü ortaya koymaktadır. Her ay yayımlanan raporlarla Türkiye'de
işçilerin sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmadıkları ortaya koyulmaktadır.
Rapora göre, 2010'un ilk sekiz ayında 238 işçi hayatını kaybederken, 2011'in
ilk sekiz ayında ölen işçi sayısı 376 olmuştur.
Öte yandan
dünyadaki durum ise, Uluslararası Çalışma Örgütünün tahminlerine göre, dünyada
iş gücü piyasasında bulunan işçilerden yaklaşık 1 milyonu her gün iş kazası
yaşıyor. İş kazası ve meslek hastalıkları sonucu her yıl 2,3 milyon insan ise
hayatını kaybetmektedir.
Rapora göre son
on yılda 784 binden fazla iş kazası olmuştur, bu kazalarda 10 binin üzerinde
işçi ölmüştür.
AKP iktidarı işçi
güvenliğini yok saymaktadır. Güvencesiz kalan işçi işveren tarafından
sömürülmekte, güvencesiz olduğu kadar güvensiz bir şekilde çalıştırılmaktadır.
İşçi ölümlerinin artmasının bizzat sorumlusu, ana politikası taşeronlaşma olan
AKP Hükûmetidir.
İş kazaları ve
işçi ölümlerinin bütün sebeplerinin tespit edilmesi ve bu sorunların
çözümlenmesi amacı ile Anayasa’mızın 98’inci maddesi, İç Tüzük’ümüzün 104 ve
105’inci maddeleri gereğince bir araştırma komisyonu kurularak konunun tüm
boyutlarıyla araştırılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Turgut Dibek (Kırklareli)
2) Ali Serindağ (Gaziantep)
3) Veli Ağbaba (Malatya)
4) İlhan Demiröz (Bursa)
5) Mehmet Ali
Ediboğlu (Hatay)
6) Mahmut Tanal (İstanbul)
7) Faik Tunay (İstanbul)
8) Ahmet Toptaş (Afyonkarahisar)
9) Muharrem Işık (Erzincan)
10) Ali Demirçalı
(Adana)
11) Haluk
Eyidoğan (İstanbul)
12) Sabahat
Akkiray (İstanbul)
13) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
14) Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul)
15) Bülent Tezcan
(Aydın)
16) Ali Özgündüz (İstanbul)
17) Sedef Küçük (İstanbul)
18) Emre Köprülü (Tekirdağ)
19) Recep Gürkan (Edirne)
20) İhsan Özkes (İstanbul)
21) Ali Rıza
Öztürk (Mersin)
22) Ayşe Nedret
Akova (Balıkesir)
23) Gürkut Acar (Antalya)
24) Doğan Şafak (Niğde)
3.- İstanbul Milletvekili Umut Oran ve 22 milletvekilinin,
Van depremi sonrasında yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/458)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
23 Ekim 2011 ve 9
Kasım 2011 tarihlerinde ardı ardına yaşanan depremlerle Van tabii bir afete
maruz kalmış, bu afet sebebiyle can ve mal kayıpları yasanmış, şehirdeki sosyal
yaşam bozulmuş, ekonomik hayat durma noktasına gelmiş ve vatandaşlarımız çok
büyük zorluklarla mücadele etmek zorunda kalmıştır.
Yine şehrin
eğitim hayatında da büyük bir kesinti yaşanmış, deprem öncesinde de eğitim
hayatında birçok problem bulunan kentteki öğrencilerin eğitimine ara verilmiş,
birçok öğrenci misafir öğrenci olarak şehir dışına gitmiş, şehir içerisinde
kalanlar da yaşadıkları felaket ve olanaksızlıklar sebebiyle çok önemli bir
zamanı kaybetmiştir.
Bunlara ilaveten
depremlerin yaşandığı tarihten bu zamana kadar devletin hizmet yükümlülüğünü
aksattığı görülmüş, özellikle koordinasyon sorunu dikkati çekmiş, afet
bölgesine yardımların yeterli, etkin ve sürekli bir şekilde ulaşmasında
problemler olduğu kamuoyu nezdinde de dikkati çekmiştir.
Şehrin tekrar
normal hayata dönmesi, sosyal yaşamın başlaması, ekonomik faaliyetlerin devam
etmesi, eğitim hizmetinin olması gerektiği gibi sürmesi, kapsamlı bir teşvik
politikasının uygulanması ve ekonomik hayatı canlandıracak önlemlerin alınması
gerekliliği tespit edilmiş, bu kapsamda muhalefet partileri tarafından da
birçok öneri kamuoyunun dikkatine sunulmuştur.
Anayasanın sosyal
devlet ilkesi, doğal afetten etkilenerek, büyük zorluklar içerisinde yaşayan
vatandaşlarımıza devletin dayanışma göstermesi, onların sosyal ve fiziki
imkânlarını güçlendirmesi yükümlülüğünü de kapsamaktadır.
Bu nedenlerle,
Van'da yaşanan sorunların tespiti, ekonomik ve sosyal hayatın yeniden
canlanması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi, buna engel olan tüm
aksaklıkların tespiti ile çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın
98’inci İç Tüzük’ün 104 ve 105. maddeleri uyarınca, bir Meclis araştırması
açılması için gereğini saygılarımla arz ederim.
1) Umut Oran (İstanbul)
2) Aylin Nazlıaka (Ankara)
3) Veli Ağbaba (Malatya)
4) Mehmet Ali
Ediboğlu (Hatay)
5) İlhan Demiröz (Bursa)
6) Muharrem Işık (Erzincan)
7) Mahmut Tanal (İstanbul)
8) İhsan Özkes (İstanbul)
9) Ali Serindağ (Gaziantep)
10) Ali Demirçalı (Adana)
11) Haluk
Eyidoğan (İstanbul)
12) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
13) Sabahat
Akkiray (İstanbul)
14) Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul)
15) Bülent Tezcan (Aydın)
16) Ali Özgündüz (İstanbul)
17) Sedef Küçük (İstanbul)
18) Recep Gürkan (Edirne)
19) Ali Rıza
Öztürk (Mersin)
20) Ayşe Nedret
Akova (Balıkesir)
21) Ali İhsan
Köktürk (Zonguldak)
22) Gürkut Acar (Antalya)
23) Doğan Şafak (Niğde)
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan söz istiyorum.
BAŞKAN –
Buyurunuz, size yerinizden söz veriyorum.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
21.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, İstanbul
Milletvekili Mustafa Ataş’ın Tunceli’yle ilgili ifadelerine ilişkin açıklaması
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz önce benim
yaptığım konuşmaya, yani Tunceli’de ilçe yollarının, köy yollarının kapalı
olduğunu ve Tunceli’ye verilen karla mücadele araçlarının gerek Karayolları
itibarıyla gerekse İl Özel İdaresi itibarıyla çok yetersiz olduğunu… Hatta dün
Mazgirt’in Geçitveren köyünde “Köyde iki tane cenaze var, elektrik yok,
telefonlarımızı dahi şarj edemiyoruz.” diyen vatandaşların, benim ricam üzerine
bu yolları açıldı. Ben, burada, bunu derken AKP Milletvekili Mustafa Ataş
“Efendim Türkiye’de ödenek var.” demiş. Yani, ortada eğer ödenek varsa ve
araçlar yeterliyse bu yollar niye açılmıyor? İsterse gelsin, beraber gidelim.
Kendisi Çemişgezeklidir, beraber gidelim; hakikaten Tunceli’nin yolları kapalı
mı, yoksa açık mı? Yani, hemen bizi burada tekzip etmenin anlamı yok ki.
Soralım, gidelim. İnsanlar her gün bize telefon ediyorlar. Vatandaşın
sıkıntılarını burada dile getirmek bizim de görevimiz. Ama maalesef bu AKP…
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Genç.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
1.- CHP Grubunun, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve 23
milletvekilinin, maden ocaklarında meydana gelen kazaların nedenleri, maden
emekçilerinin çalışma koşulları ve emeklilik koşullarının onların lehine olacak
şekilde yeniden düzenlenmesine yönelik çalışmaların yapılabilmesi amacıyla
17/5/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu
Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 10 Ocak 2013 Perşembe günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
10/01/2013
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
10/01/2013 Perşembe günü (Bugün) yaptığı toplantısında toplanamadığından,
Grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel
Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Muharrem
İnce
Yalova
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar ve 23 Milletvekili tarafından, 17/05/2012 tarihinde,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına "Maden ocaklarında meydana gelen
kazaların nedenleri, maden emekçilerinin çalışma koşulları ve emeklilik koşullarının
onların lehine olacak şekilde yeniden düzenlenmesine yönelik çalışmaların
yapılabilmesi" amacıyla verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin (418
sıra no.lu) Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin
önüne alınarak, 10/01/2013 Perşembe günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Önerinin
lehine, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Akar.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Zonguldak Kozlu’da
yaşamını yitiren madenci kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, ailelerine
ve yakınlarına da başsağlığı diliyorum.
Yine, bugün,
Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyoruz. Onların da emeklerinin boşa gitmemesi
ve gereken itibarı görmelerini diliyorum.
17/05/2012’de
yani 2012’nin beşinci ayında, Anayasa’nın 98’inci maddesine göre Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına bir önerge verdim ve bu önergem de madencilik
sektörü ve madenci kardeşlerimizin sorunlarıyla ilgili, maden kazalarıyla
ilgili ve onların çalışma koşullarıyla, emeklilikten sonraki emeklilik
koşullarının düzenlenmesine yönelik bir Meclis araştırma önergesiydi. Peki,
durup dururken 2012’nin beşinci ayında bu niçin aklıma geldi de böyle bir
araştırma önergesi verdim? Hepinizin bildiği gibi, ben KİT Komisyonu üyesiyim
ve KİT Komisyonunda Türkiye Taş Kömürünü, Türkiye Kömür İşletmelerini, aynı
zamanda EÜAŞ’e bağlı maden ocaklarını denetlemekteyiz her yıl. Nereden
yapıyoruz bu denetlemeyi? Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetleme yapan
Sayıştay raporları üzerinden denetliyoruz. Peki, bu denetimlerde ne çıktı
Sayıştay raporlarında? Eğer AKP’li, Hükûmete mensup milletvekili arkadaşlarım
bu Komisyondaki Sayıştay raporlarını okumuş olsaydı benim gibi kendilerine
vazife edinirler ve madencilik sektöründe geliyorum diyen kazaların önüne
geçebilirdik.
Şimdi, bu
araştırma önergesi içerisinde madenlerimiz ve maden işçilerimizin yaşadığı
problemlerle birlikte, özelleştirmeyle oluşan problemlerin araştırılması vardı.
Peki, nasıl özelleştirme yapıyor madencilik sektöründe? 3 şekilde özelleştirme
yapılıyor. Bir tanesi “Rödevans” dediğimiz bir usulle. Bunu halk çok iyi
bilmez, şöyle tarif edilim redevansı: Bir tarlanız var ve bunu bir üretim karşılığında
üçüncü bir şahsa veriyorsunuz ve üretimden, hasılattan pay alıyorsunuz,
redevans bu.
Peki ikincisi ne?
İşçiliğin özelleştirilmesi yani hizmet alımı. Buna son zamanlarda sık sık
rastlıyoruz. Nerede rastladık? Kozlu’da rastladık. Nerede rastladık? Karadon’da
rastladık. Nerede rastladık? Üzülmez’de rastladık ve devlete ait bir çok maden
işletmesinde buna rastlamaktayız.
Peki üçüncüsü ne?
Yeni icat oldu üçüncüsü de; madenlerin yanındaki işletmelerle birlikte genelde
termik santrallerle birlikte topyekûn olarak özele devretmek.
Şimdi, bu üç
şekilde yapılan özelleştirmelerde temel amaç neydi arkadaşlar? İstihdamı
artırmak, kaliteli, verimli üretim yapmak, maliyetleri düşürmek ve iş
güvenliğini sağlamaktı. Peki, bu yapılanlar, bu özelleştirmelerden sonra
yapılanlar bunlarla uyuşuyor mu? Şöyle bir incelediğimizde, örneğin, istihdam
konusuna geldiğimizde, 2000’li yıllarda 20 bin olan madendeki istihdam bugün,
sizin Hükûmetiniz döneminde 11 bine düşmüş. Demek ki istihdama yönelik bir
çalışma değil, tamamen insanları yoksullaştırmaya, işçiliği yoksullaştırmaya ve
işsizliğe olanak sağlayan veya işsizliği öne getiren bir çalışma olarak
düşünülebilir.
Peki, diyelim ki
istihdam yaratmıyor. Peki, teknolojiyi mi getiriyor madenlere ya da üretimi mi
artırıyor? Hayır. Yine Sayıştay raporlarını incelediğimizde teknolojinin
gelmediğini görüyoruz. Mevcut kurumun yani işe aldıkları kurumun araçlarını
kiralayarak hiç yatırım yapmadan madencilik işini yaptıklarını görüyoruz. Peki,
üretimi artırıyor mu? Hayır, artırmıyor. Yine 2000’li yıllardaki üretimin
geldiği nokta bugün yarı yarıya düşmüş vaziyette ve tamamen ithale dayalı bir
maden rejimimizin organize edildiğini her beraber görmekteyiz.
Peki, maden
sektöründeki işçilerin geliri arttı mı bu özelleştirmelerle birlikte? Yine koca
bir “Hayır.” diyoruz. Özelleştirmeyle birlikte maden sektöründe çalışan
insanların yarısından fazlası asgari ücretle çalışmaya başladı. Yine 2000’li
yıllarda 5,44 dolar olan saatlik asgari ücreti, bugün, sizin Hükûmetiniz
döneminde 2,81 dolara düşürerek insanları açlığa mahkûm ettiniz.
Peki, maden
sektöründe çalışan işçilerimizin acaba özelleştirmeyle birlikte iş güvenliği ve
iş sağlığı sağlanmış mıdır? O da koca bir “Hayır.”
Peki -şimdi
saydık- istihdamı artırıyor mu? “Hayır.” Verimi artırıyor mu, üretimi artırıyor
mu? “Hayır.” Teknolojiyi yeniliyor mu? “Hayır.”
Peki, iş
güvenliğini sağlıyor mu? Onu da sağlamadığını hep birlikte görmekteyiz. Yine iş
kazalarında Türkiye dünyada 3’üncü, Avrupa’da 1’inci; ölümlü iş kazalarında
Avrupa’da 1’inciyiz. Birçok alanda olduğu gibi bu alanda da sizin Hükûmetiniz
döneminde iş kazaları artmış ve bir rekora imza atmışsınız. Tebrik ediyorum, iş
kazalarında Avrupa 1’incisi, dünya 3’üncüsü olmuşsunuz!
Şimdi, bu iş
kazalarına bir iki örnekten yola çıkarak örnekler vermek istiyorum, ancak şunu
da belirtmek istiyorum: Bu kürsüye geldiğinizde dilek ve temennilerde
bulunuyorsunuz “Allah bir daha bu kazaları bize göstermesin. Deprem olmasın,
sel olmasın.” diye söylüyorsunuz ama üç gün sonra bunları unutuyor, hiçbir şey yapmıyorsunuz.
Çabuk unuttuk Karadon’u. Hatırlayan var mı içinizde Karadon’u? Çabuk unuttuk
Üzülmez’i. Var mı içinizde hatırlayan? Çabuk unuttuk Çöllolar’ı,
Afşin-Elbistan’ı. Peki, Kozlu’yu ne zaman unutacağız? Birkaç gün sonra da
Kozlu’yu unutacağız ya da unutturacaksınız. Ne olmuştu Afşin-Elbistan’da,
Çöllolar’da biliyor musunuz? Ne olmuştu? 6 Şubat 2011 ve 10 Şubat 2011’de iki
tane toprak kayması oldu, 11 işçimizi yitirdik, 9’u hâlen toprağın altında.
Peki, neydi burada? Yine, Sayıştay kitaplarını da getirdim, tek tek size
sayfasını verebilirim. Sizin “terörist” diye nitelendirdiğiniz, Başbakanın
“terörist” diye nitelendirdiği, “Eğitim yapılmıyor.” diye nitelendirdiği ODTÜ,
firmanın danışmanı ODTÜ “Çok yakında kaçınılmaz bir kaza gerçekleşebilir
burada, tedbir alınması gerekir.” demiş. Ama ne yapmışlar? Hiçbir tedbir
almamışlar ve çalışmaya devam etmişler. Sonunda, 11 işçimiz orada hayatını
kaybetmiş.
Peki, kim biliyor
musunuz bu şirket? Bunu da söylemek istiyorum size. Hani, meşhur 12 Eylül
referandumunuz var ya… Sayfalarca, günlerce televizyon ekranlarından sizin
propagandanızı yapan bir medya kuruluşu bu şirket. Arkadaşlar, eğer merak
ediyorsanız, yine, bu medya kuruluşunu ben size verebilirim, hatta şimdi,
bilirkişilerle, yandaş rektörlerinizin sağladığı bilirkişilerle ODTÜ suçlu
çıkarılmaya çalışılıyor burada.
Yine, Zonguldak
Karadon’da, 17 Mayıs 2010’da -sanki Kozlu ora da- madencilikte tecrübesi
olmayan, deneyimi olmayan, daha önce hiçbir iş bitirmesi olmayan ve
madenciliğin en tehlikeli işi olan galeri açma işi yine bir inşaat firmasına
veriliyor. Yine, Sayıştay raporlarında -onu da size getirdim- 2009’da, diyor
ki: “Eğer tedbir alınmazsa çok büyük bir kaza olacak.” 30 işçimizi Karadon’da
yitiriyoruz.
Kozlu’ya
geliyorum. Bakın, Kozlu Karadon’la ne kadar birbirine benzeşiyor. Kozlu’da
Sayıştay raporlarında -Genel Başkanımız açıkladı, artık basın da açıklıyor-
defalarca ikaz edilmiş. Yine bir inşaat firmasına verilmiş galeri açma işi,
yine gecikmiş iş ve defalarca ikaz edilmesine rağmen hiçbir tedbir alınmamış
Kozlu’da ve bugün, 8 maden işçisi arkadaşımız hayatını kaybetmiş, aynı
Karadon’da olduğu gibi.
Şimdi, insan
hayatının ne kadar ucuz olduğuna, insan hayatının para karşılığında ne kadar
değersiz olduğuna burada bir kez daha tanık oluyoruz.
TTK tarafından
tespit edilen olumsuzlukları gidermeyen firmanın sözleşmesini feshetme
yetkisine sahip olmasına rağmen sözleşme feshedilmemiş ve bugün, Kozlu’daki iş
kazası meydana gelmiştir.
Aynı ifadeler
2011 Sayıştay Raporu’nda Üzülmez İşletmesi için var arkadaşlar. Hükûmet
yetkililerine sesleniyorum, AKP milletvekili arkadaşlarıma sesleniyorum: Yarın
bu vebalin altında kalmamak için, yarın orada da bir iş kazası olmaması ve
madenci kardeşlerimizin ölmemesi için tedbir alın, tedbir alınmasını sağlayın.
Aynı rapor orada da var, aynı galeri açma işi orada var, yine orada da bu iş
bir inşaat firmasına verilmiş. Madencilikte tecrübenin, deneyimin ve güvenliğin
ne kadar önemli olduğunu bütün dünya bilmekte ama Türkiye bir türlü bunu
öğrenememektedir.
Şimdi, sizlere
soruyorum, buradan Enerji Bakanına da seslenmek istiyorum arkadaşlar, Enerji
Bakanı gitti ve orada dedi ki: “Herkes sorumluluğunu bilecek ve sorumlular
hesap verecek.” Sayın Enerji Bakanı, siz 2009’da Enerji Bakanı oldunuz, 2009’da
Enerji Bakanı olduktan sonra, biraz evvel bahsetmiş olduğumuz Karadon, Üzülmez,
Afşin-Elbistan ve Kozlu sizin dönemlerinizde oldu ve dördü de özellikle benzer
özellikler taşıyor. Peki, niye hiçbir tedbir almadınız? Şimdi, sizi buradan
uyarıyorum: Üzülmez’de de aynı olay başımıza gelirse -Allah’tan temenni
ediyorum ki böyle bir olay olmasın- bunun vebali altında kalırsınız. Şimdiden
orada tedbir almanızı diliyorum.
Sevgili
arkadaşlarım, milletvekili arkadaşlarım; sizin göreviniz, burada gelip
özelleştirilmiş kurumların avukatlığını yapmak değil. Aynen bizim gibi sizin de
görevinizin onların eksiklerini söylemek, onların hatalarını söylemek, onların
giderilmesi için uğraş vermek olduğunu düşünüyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAYDAR AKAR
(Devamla) - Hemen konuşmamı da…
Bu
olumsuzluklardan dolayı, madencilik sektöründeki sorunların tespit edilip çözüm
önerilerinde bulunulması ve hayata geçirilmesi için Meclis araştırma komisyonun
kurulmasının büyük önem kazandığını ifade ediyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Akar.
Aleyhinde, Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan.
Buyurunuz Sayın
Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Dünya Çalışan
Gazeteciler Günü. Yine her zamanki gibi yalandan kutlamalar yapıldı, yıpranma
hakları bir türlü verilmeyen gazetecilere göstermelik kutlamalar yapıldı.
Ben buradan,
Meclisten, özellikle, tutuklu olan bütün gazetecilere, gerçek görevlerini
yerine getirdikleri için tutuklu olan bütün gazetecilere sesleniyorum: Bu zorba
düzen bir gün değişecek diyorum ve sizlerin özgür olacağınıza inanıyorum.
Yine, biz
Türkiye’de barışı konuşurken, çözümü konuşurken, umudu güçlendirirken ve bütün
Türkiye kamuoyunun bununla meşgul olduğu bir dönemde dün akşam Fransa’nın başkenti
Paris’te Kürt Enformasyon Bürosunda bulunan 3 Kürt kadın siyasetçi, Sakine
Cansız, Fidan Doğan, Leyla Söylemez vahşice bir suikasta maruz kaldılar. Bunu
nefretle kınıyoruz. Bütün Kürt halkının ve dostların başı sağ olsun diyoruz ve
inanıyoruz ki barışı her konuştuğumuzda, kökleri içeride olsun veya dışarıda
olsun, bu derin provokasyonların üstesinden barışı ve özgürlüğü isteyenler
mutlaka güçlü bir şekilde gelecektir. Bunun aynı zamanda, Türkiye’de
demokrasinin, hukukun, insan haklarının, özgürlüklerin hem yerleşmesini
istemeyenlerin hem Türkiye’de birlikte yaşamı istemeyenlerin provokasyonları
olduğunu duyuyoruz. Fransa Hükûmetinin bu konuda, sorumluları bir an önce
yakalayıp adalete teslim etme konusunda sorumlu olduğunu söylüyoruz. Aynı
şekilde, Türkiye’de Hükûmetin sözcülerinin saçma sapan açıklamalarının yerine
bu olaya ciddi bir şekilde eğilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bilgileri olmadığı
konularda saptırma açıklamalardan da vazgeçmelerini öneriyoruz. Gerçekten
böylesi önemli konular da biraz samimiyet, biraz ciddiyet ister ve bu olayın
üzerine gitmeyi gerektirir diyoruz. Biz bunun mutlaka peşini bırakmayacağız,
sorumlularını bulacak güçteyiz ve bunu aydınlatacağımızı bütün dünya kamuoyuna
açıkça ilan ediyoruz.
Değerli
milletvekilleri, burada maden işçilerinin sorunlarını konuşacağız, araştırma
komisyonu kurulsun. Biz bu komisyonu kurduk aslında, biliyorsunuz, 2010-2011
yılında bunun çalışmasını yaptı. Meclisteki dört parti. Ben de bu komisyonun
üyesiydim. Sanıyorum, maden konusunda, özellikle… Ki o tarihlerde Karadon
kazası sonucu yaşananlar ve arkasından Afşin-Elbistan’da yaşananlar -ki hâlâ o
maden işçilerinin cesetleri çıkarılmadı toprak altından, bu da bizim ayıbımız-
ve bugün Kozlu’da yaşananlar. Burada, ilkel bir madencilik anlayışının getirdiği
iş güvenliğinin, iş sağlığının olmadığı bir ülkede ve emeklilik koşullarının bu
zor sektörde, bu zor koşullarda, çok düşük ücretten, asgari ücretten olduğu ve
çok zor koşullarda yaşayan, çalışan işçilerimizin bütün sorunlarıyla ilgili
Maden Araştırma Komisyonu olarak bir rapor hazırladık ve çok ciddi bir çalışma
ve çok ciddi öneriler var onun içinde. Şunu gördük o tarihlerde: Şili’de göçük
altında kalan işçilerin, canlı yayın üzerinden göçük altında iken kurtarma
odalarından nasıl bağlantı kurulduğunu ve yoğun bir çalışma sonrası
kurtarıldığına tanık olduk. Bizim gezdiğimiz, incelediğimiz, baktığımız maden
ocaklarında şunu gördük: Asansörle 600 metre yer altına indiğimizde,
kilometrelerce tünellerde, o tünellerin içinden geçilerek madenin ne zor koşullarda
çıkarıldığını… Kurtarma odalarını görerek, sigorta, güvenlik gereği yapılan
yerlerin ebatlarını gördükten sonra Türkiye’deki maden ocaklarının, taşeron
çalışmalarının ne dehşet verici bir sorumsuzluk örneğini teşkil ettiğini
gördük.
Aslında maden
cinayetlerinin bir tek adı var: Bir “kayıt dışı cinayet”tir maden ocaklarındaki
iş kazaları. Eğer o tüneller düzenli kurulamıyor, güvenliği sağlanamıyorsa,
çalışan işçinin tepe lambasından kıyafetine kadar bütün güvenliği
sağlanamıyorsa, döşenen elektrik kabloları ihtiyaca güvenli cevap vermiyorsa,
birbirine ekleniyorsa, o raylarda çıkarılan kömürlerin taşınması esnasında
üzerlerindeki metan gazını ölçecek aletler yetersizse, çalışmıyorsa ve göçükler
meydana geliyorsa, bu tür cinayetler meydana geliyorsa ve bu sürekli meydana
geliyorsa ve devamlı olarak Türkiye gündemini işgal ediyorsa, burada, Meclisin
yeni bir çalışma, yeni bir durum tespiti yapması gerekiyor.
Demek ki bizim
Maden Araştırma Komisyonu olarak yaptığımız çalışmalar, kalın kitapların içinde
raflara bırakıldı. Evet, araştırma komisyonları araştırıyor, bütün uzmanları
dinliyor, ilgili bütün kesimleri dinliyor, çok güzel araştırmalar yapıyor,
tespitlerini koyuyor, önerilerini koyuyor, getiriyor, Meclis Başkanına teslim
ediyor, bir tane de hatıra fotoğrafı çekiyor, ondan sonra da komisyon raporları
içinde bir rapor olarak yer alıyor. Ne yapıyor Meclis ondan sonra? Hiçbir şey
yapmıyor. Meclis o raporun gereğini yapmıyor. İç Tüzük’te bu raporların
gereğinin nasıl yapılacağı yazılı değil. Meclisin raporu Meclisi bağlamıyor.
Bir istişare, bir danışma, bir başvurulacak kaynak gibi duruyor orada ve ne
hüzünlüdür ki bu raporu hazırladıktan sonra “Mecliste gereği yapılsın diye ne
yapalım?” diye düşündüğümüzde Araştırma Komisyonunda şöyle bir sonuç çıkmıştı:
Bu Maden Araştırma Raporu’nu Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonuna
bir dilekçeyle verelim, Meclis bunu bu şekilde işleme alsın, biz de takipçisi
olalım.
Şimdi, ben, bu
araştırma önergesinin -çok hayati bir konuda verildi- sonuna kadar yanındayım, destekliyoruz
grup olarak. Ama şunu diyoruz: Bu hazırladığımız raporun gereğini nasıl
yapacağız? Çünkü Zonguldak’ta da araştırma yapmıştık. O taş ocaklarında, kömür
ocaklarında da araştırma yapılmıştı. Onun bütün tespitleri var, Sayıştay
raporlarında var, Meclise geldi bunlar. Bunların hangisinin işlem gördüğünü,
sorumlularına hukuki yaptırımların işlediğini gördünüz mü? Göremezsiniz. Mali
aflarla, bu tür kaza yapanların, işverenlerin, kısa yoldan kâr elde etmek
isteyenlerin affa uğratıldığı bir ülkede insanın kıymeti olmaz, insanın değeri
olmaz, iş güvenliği olmaz, iş sigortası olmaz, sağlıklı bir emeklilik sistemi
olmaz, insanın hayatına değer olmaz.
O zaman, bizim
yapmamız gereken bir şey var arkadaşlar: İç Tüzük Komisyonunda çalışıyoruz. Bu
araştırma raporlarının gereğinin Meclis tarafından yapılması için bunu
önereceğim. Grubumuz adına da bu komisyonda görevdeyim. Ana muhalefet dâhil,
tüm partilerin de bu raporların işlev görmesi için Mecliste sorumluluğu var.
Gelin, bunu birlikte çözelim. Birlikte çözersek bu soruna da çözüm buluruz
diyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Kaplan.
Lehinde
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Dedeoğlu.
MESUT DEDEOĞLU
(Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; madencilikle ilgili
araştırma önergesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım.
Bu vesileyle yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Madenlerimiz,
ülkemize bu zamana kadar bahşedilmiş en önemli doğal kaynaklarımızdır.
Madenlerimizin ülke ekonomisine ve yöre insanımıza çok büyük katkıları vardır.
Bu tür zenginliklerimizin kıymetini çok iyi bilmemiz ve ülke olarak ona göre
hareket etmemiz lazım. Bu zenginliklerimiz hiç kimsenin kendi öz varlıkları
değildir, bu milletimizin kendisine ait öz varlıkları, öz kaynaklarıdır fakat
ne yazık ki bugün görüyoruz, yanlış enerji politikalarıyla bu kaynaklarımız
erimekte ve yok olmaktadır. Bunun son örneği Kahramanmaraş ilimizde
yaşanmaktadır. Kahramanmaraş’ın en büyük kömür havzası Birleşik Arap
Emirlikleri’ne satılmış ve özelleştirilmiştir. Türkiye ve Birleşik Arap
Emirlikleri arasında Afşin-Elbistan bölgesinde linyit kömürü madenciliği
yapılması ve elektrik üretimi konusunda iş birliği anlaşması imzalanmıştır.
Türkiye adına iş birliği anlaşmasına imza koyan Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı tarafından Afşin-Elbistan arasında yeni bir santralin inşa edileceği
açıklanmıştır. Bu teknolojiyi uygulayacak devletimizin gücü yok muydu,
özelleştirmeye gerek var mıydı?
Ayrıca bu bölgede
kurulacak olan yeni bir termik santral Afşin ve Elbistan’da yaşamı
zorlaştıracak ve Kahramanmaraş’ı da yaşanmaz bir hâle getirecektir. Zaten
ilimizde şu ana kadar çok büyük bir hava kirliliği yaşanmaktadır.
Afşin-Elbistan Termik Santrali bacalarından havaya bırakılan zararlı gazlar
havayı kirletmekte ve başta kronik hastalıklar olmak üzere herkese zarar
vermektedir. Bu konuyla ilgili Hükûmet çalışma yapmamaktadır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi olarak, üretime ve istihdama
hiçbir zaman karşı olmadık ve olmayız, bu Hükûmet döneminde yapılan
özelleştirme ve sağlıksız yatırımlara karşıyız. Kahramanmaraş Afşin Elbistan
Termik Santralinde, bölgede hava kirliliğine neden olduğundan dolayı, yapılan
denetimlerde zaten cezai işlem uygulanmaktadır, bu da tescil edilmiştir.
Santralin havayı kirlettiği, bu cezai işlemlerle kanıtlanmıştır. Afşin-Elbistan
Termik Santrali hava kirliliğine neden olmaktadır ama maalesef bu zamana kadar
hiçbir tedbir alınamamıştır. Ülke olarak, enerji üretimi konusunda, insan
sağlığına zarar vermeyecek enerji türlerine yönelmeliyiz. Yenilenebilir enerji
konusunda çalışmalar artırılmalıdır. Yeni santraller Kahramanmaraş’ı yaşanmaz
hâle getirecek. Bu nedenle, yapılan anlaşmalar yeniden gözden geçirilmelidir.
Mevcut iktidar
döneminde, gelir ve istihdam sağlayan çok sayıda yatırım maalesef satılmıştır.
Köprüler, fabrikalar, limanlar ve maden ocakları ve kömür havzaları yabancının
eline geçmiştir. Aynı şekilde, Kahramanmaraş Elbistan’da bulunan şeker fabrikamızı
da bunlara eklemek mümkündür. Elbistan Şeker Fabrikası da özelleştirme
kapsamının içerisinde ve orada çalışanlar, işçilerimiz, personellerimiz, yıllarca oraya emek vermiş insanlarımız şu
anda huzursuzdur, yarını göremez vaziyettedir. Önümüzdeki günlerde hastanelerin
ve okulların da özelleşeceği konuşulmaktadır. Yapılan yersiz özelleştirmelerle
bu ülkeye ve bu güzel insanlara haksızlık edilmektedir. Millî kuruluşlarımızı
teker teker elden çıkarıyorlar, Türkiye’yi ve Kahramanmaraş’ı
yabancılaştırıyorlar.
Afşin-Elbistan
Termik Santralinde tamamen bu özelleştirmeye karşıyız. Burada çalışan
personelin durumu belirsizdir. Çalışanlar tedirgin olmuşlardır. Hükûmetten,
çalışanlar konusunda her türlü tedbirin de alınmasını istemekteyiz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kahramanmaraş ilimiz maden kazaları konusunda da
mağdur durumdadır, bu mağduriyeti giderilememiştir. Afşin-Elbistan Termik
Santraline kömür sağlayan Çöllolar kömür havzasında 10 Şubat 2011 tarihinde
meydana gelen göçük sırasında 9 madencimiz, maalesef, göçük altında kalarak
maden şehidi olmuşlardır. Kahramanmaraş’ı ve tüm Türkiye'yi üzen bu olay
üzerinden uzun süre geçmesine rağmen göçük altındaki, şehit olan, 9
madencimizin cenazesi hâlâ çıkartılamamıştır. Madencilerimizin aileleri sabırla
ve umutla yakınlarının cenazelerinin göçük altından çıkartılmasını
beklemektedirler. Bilim ve teknolojinin neredeyse baş döndürücü bir hızla
ilerlediği dünyamızda 9 maden şehidimizin göçük altından bugüne kadar
çıkarılamamış olması hayretler vericidir. Madencilerimiz niçin göçük altından
bu zamana kadar çıkarılamamış, bu konuda da bir teknoloji eksikliği mi
yaşanmaktadır? Yoksa bu konuda maliyet hesabı mı yapılmaktadır? Şehit
madencilerimizi ne zaman ailelerine teslim edeceksiniz? “Çıkaramıyorsanız anıt
mezar yaptıralım.” dedik ama maalesef ki ses veren yok, cevap veren yok,
muhatap alan kimse de yok.
Ülkemizde pek çok
iş kolunda olduğu gibi madencilik iş kolunda da sık sık iş kazaları meydana
gelmektedir. Ülkemizde en son maden kazası Zonguldak Kozlu’da meydana gelmiş ve
bizleri çok üzmüştür. Meydana gelen bu maden kazasında 8 can gitmiştir, bölgeye
ve ülkeye acı düşmüştür. Yine yürekler yanmış, çok sayıda aile yine öksüz
kalmış, kaybımız ve acımız yine çok büyüktür. Hayatını kaybeden madencilerimize
Allah’tan rahmet, acılı ailelerine de tekrar sabır ve başsağlığı diliyoruz.
Kozlu’da yaşanan
facianın ardından yapılan ilk açıklamalar ülkemizde meydana gelen çok sayıda
maden kazasında olduğu gibi bu kazada da ihmal yaşandığını göstermektedir.
Facianın daha büyük acılara neden olması tamamen şans eseri olarak
görülmektedir.
Kozlu’da 14
olması gereken sondaj sayısının da 7 olduğu kaydedilmektedir. Denetim eksikliği
açıkça ortadadır. Madende göçüğün ani metan gazı püskürmesi nedeniyle oluştuğu
ifade edilmektedir.
Kozlu’da son
olarak 2010 yılında maden kazası meydana gelmiş ve o kazada da 30 işçi hayatını
kaybetmiştir. Bu kaza da iş güvenliği konusunda ülkemizde yapılan tüm
çalışmaları neredeyse boşa çıkarmış durumdadır.
Kozlu’da meydana gelen maden kazasından sonra, iş güvenliği konusundaki
kurallara yeterince uyulup uyulmadığı, ülkemizde yeniden sorgulanmaya
başlanmıştır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; uzun çalışma süreleri, düşük ücretler, sağlıksız ve
güvensiz çalışma koşulları ülkemizde iş kazalarını artırmaktadır. İş kazaları,
özellikle, İstanbul, Kocaeli, Zonguldak, İzmir, Ankara, Adana, Eskişehir,
Tekirdağ, Malatya, Bursa, Konya ve Kahramanmaraş’ta meydana gelmektedir.
Ülkemizde görülen iş kazaları, genellikle, madencilik, tersane, inşaat, enerji,
metal, çimento, mevsimlik tarım, tekstil ve deri iş kollarında maalesef ki
ortaya çok çıkmaktadır.
Ülkemizde
alınamayan basit önlemler nedeniyle iş kazaları, özellikle de maden ocaklarında
devam etmektedir. Bu kazalar sırasında 77 kişi hayatını kaybetmiş ve 117 kişi
de yaralanmıştır. Madencilik sektörü alanında ülkemizde ortaya çıkan iş
kazaları, Avrupa ülkelerinin 4,5-5 katı fazladır, üzülerek ifade ediyorum bunu.
Sendikasız çalışma koşulları da kazaların meydana gelmesinde en büyük neden
olarak gösterilmektedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye ekonomisine önemli katkılar sağlayan
madencilik sektöründe, çalışma koşulları başta olmak üzere, çağdaş
standartlarda üretim konusunda mutlaka tedbirler alınmalıdır. Bu doğrultuda
yapılacak olan çalışmalar hem maden ocaklarındaki göçükleri azaltacak hem de
ölümlü kazaların önüne geçecektir.
Ülkemizde maden
kazalarının son bulmasını dileyerek yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Dedeoğlu.
Aleyhinde Isparta
Milletvekili Recep Özel.
Buyurunuz Sayın
Özel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Bugün Çalışan Gazeteciler Günü’nü de bu vesileyle kutluyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisinin, Danışma Kurulu toplanamadığından dolayı İç Tüzük’ün 19’uncu
maddesine göre buraya getirmiş olduğu Sayın Kocaeli Milletvekili Haydar Akar
Bey ve 23 milletvekilinin, maden ocaklarında meydana gelen kazaların nedenleri,
maden emekçilerinin çalışma koşulları ve emeklilik koşullarının onların lehine
olacak şekilde yeniden düzenlenmesine yönelik çalışma yapılabilmesi,
sorunlarının araştırılabilmesi için bir araştırma önergesini bugün Meclis
gündemine getirip konuşmak ve bugünün gündemini bununla oluşturmak gibi bir
talepleri var ama bugünkü Meclis gündemimizde, biliyorsunuz, dünden yarım kalan
sosyal güvenlik alanındaki bir yasa çalışmasını devam ettireceğiz ve onun
bitmesi lazım, çünkü 4 milyona yakın işçimiz onu bekliyor.
Tabii ki geçen
hafta meydana gelen Zonguldak Kozlu’daki maden kazasında ölen vatandaşlarımıza
Allah’tan rahmet diliyoruz, ailelerine başsağlığı diliyoruz. 3 tane cansız
bedene henüz ulaşılamadı ama Valimizin bize vermiş olduğu bilgilere göre bir
iki gün içerisinde de onlara ulaşılacağı söyleniyor.
Bu maden ocakları
kazaları sadece Türkiye’de değil, dünyadaki gelişmiş olan tüm ülkelerde de bu
tür kazalar olabiliyor; bunların en aza indirilmesi, yok edilmesi elbette ki en
büyük dileğimiz ama maalesef insanın olduğu yerde kusur oluyor, hata oluyor,
yanlış işler olabiliyor, bu da onlardan bir tanesi olabilir. Bu metan gazı
patlaması öyle bugünden yarına olan bir şey de değil yani geçmiş dönemde hep…
Bu gaz, yüz senede, iki yüz senede oluşan bir gaz. Bu gazın patlaması sonucu
kömür ocağındaki takribi olarak -bu geçen haftaki kazada- 1.500 tona yakın bir
kömürün püskürmesi ve oradaki oksijen ortamının yok olması sonucu yerin 630
metre altında işçilerimizin yaşamları maalesef son buldu. Tabii ki burada şunun
kusuru vardır, bunun kusuru vardır... Bunun sonuna kadar, idari açıdan, teknik
açıdan, yasal açıdan da gidilmektedir. Kazanın hemen akabinde de sayın
bakanlarımız Çalışma Bakanımız Sayın Faruk Çelik Bey ve Enerji Bakanımız Taner
Yıldız Bey olay mahalline gidip bütün incelemeleri, araştırmaları da yaptılar.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Hep kazadan sonra gidiyorlar Recep Bey. Ne yaptınız oraya?
RECEP ÖZEL
(Devamla) - Kimin kusuru varsa -oradaki firmanın kusuru olabilir, oradaki bu
işin kontrolünü yapan yetkili kurumun, TKİ’nin kusuru olabilir- kimin kusuru
varsa da bunun sonuna kadar gidileceğinin teminatını da bütün bakanlarımız ve
biz de burada veriyoruz. Hiçbir şeyin üstü örtülmediği gibi bunun da üstü
örtülmez.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Hiçbir şeyi örtmezsiniz!
RECEP ÖZEL
(Devamla) – Bundan sonra dileğimiz ülkemizde bu tür kazaların olmaması,
yaşanmaması. Ama bunu nasıl önleyebiliriz, engelleyebiliriz? Haydar Akar Bey’in
böyle bir önerisi varsa, bir yasal düzenleme olarak getirsin, burada eğer
gerçekten kabul edilebilir bir şeyi varsa yapılabilir, yasalaştırılabilir
diyoruz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Hadi imzala, imzala.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Yalandan kim ölmüş.
RECEP ÖZEL
(Devamla) – İmzalarız efendim, hiç sıkıntı yok o konuda, yapılabilecek her
doğru işin arkasındayız.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Gel imzala, böyle sözde değil gel imzala.
RECEP ÖZEL
(Devamla) – Bu araştırma önergesinin… Madencilerin sorunlarına karşı
kaldığımız, buradaki sorunları görmediğimiz anlamında da algılanmasın. Sadece
bugünkü Meclis gündemimizde uluslararası anlaşma ve yarım kalan yasa olduğundan
dolayı katılamıyoruz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – İmzalıyor musun?
RECEP ÖZEL
(Devamla) – Ama araştırma önergesi içerisinde bulunan tüm işler iktidarımız
tarafından yapılmaktadır.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Hiçbir iş yapılmadı, ölümlerin sorumlusu sizsiniz.
RECEP ÖZEL
(Devamla) - Bu tür araştırma önergesiyle de yapılacak, netice alınabilecek
konular yasal düzenlemeyle de
Hükûmetimiz, partimiz tarafından da yerine her zaman getirilmektedir,
getirilecektir diyorum.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Madenlerdeki ölümlerin sorumlusu sizsiniz.
RECEP ÖZEL
(Devamla) – Hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum efendim (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Özel.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
– Karar yeter sayısı efendim.
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı arayacağım.
Sayın Akar…
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Sayın Başkan, benim vermiş olduğum önergenin içerisindeki her şeyin
yapıldığını ifade ediyor Recep Bey. Ayrıca, “Bir kanun teklifiniz varsa, öneriniz
varsa…” İşte bu kanun teklifi ve önerimizi getirmemizi talep ediyor. Bu konuda
açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN –
Söylediniz Sayın Akar.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Açıklama yapmak istiyorum. Önerilerimizi açıklamak istiyorum.
BAŞKAN – Kanun
teklifinizin olduğunu söylediniz. Bunun için bir sataşma yok, bir açıklamayı da
söylediniz, sizin teklifiniz vardır, bu kayıtlara geçti.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı
yoktur, on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.47
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN
(Ankara)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51’inci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Otuz dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.15
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.15
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN
(Ankara)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51’inci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
“Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’nci sırada yer
alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Rapor’una kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili
Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242,
2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer
alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer
alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Libya Hükûmeti Arasında Askeri Eğitim İş
Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Libya Hükümeti
Arasında Askeri Eğitim İş Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/650) (S.
Sayısı: 339)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4’üncü sırada yer
alan, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İstanbul Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu ile 3 Milletvekilinin; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
4.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır
ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ile 3 Milletvekilinin; Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/717,
2/1030) (S. Sayısı: 370)(x)
BAŞKAN –
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Geçen birleşimde
iç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen tasarının 2’nci
bölümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı.
Şimdi ikinci
bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
Maddelere
geçmeden önce yeni madde ihdasına dair üç önerge vardır.
Bildiğiniz üzere,
görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan
ancak tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunluğuyla katıldığı önergeler
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı İç Tüzük’ün 87’nci maddesinin
dördüncü fıkrasının hükmüdür.
Bu nedenle,
önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla yani 21
üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım.
Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi ilk
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
370 Sıra Sayılı Yasa Tasarısı’na aşağıdaki maddenin 9’uncu madde olarak
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"Madde 9 -
5510 sayılı kanunun 40' ıncı maddesinin ikinci fıkrasının 15' inci bendinden
sonra gelmek üzere;
"Kapsamdaki
İşler/İşyerleri: 5953 Sayılı Kanun kapsamındaki işyerlerinde.
Kapsamdaki
Sigortalılar: 13/6/1952 tarihli ve 5953 Sayılı Kanuna tabi olarak çalışan
sigortalılar ile basın kart yönetmeliğine göre basın kartı sahibi olmak
suretiyle gazetecilik yaparken kamu kurumlarına giren ve bu kurumlarda
meslekleriyle ilgili görevde istihdam edilenler.
(x)
370 S. Sayılı Basmayazı 8/1/2013 tarihli 49’uncu Birleşim Tutanağı’na eklidir.
Eklenecek Gün
Sayısı:90
Kapsamdaki
İşler/İşyerleri: Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu haber hizmetlerinde.
Kapsamdaki
Sigortalılar: Basın kartı yönetmeliğine göre basın kartı sahibi olmak
suretiyle; Türkiye Radyo Televizyon Kurumunda fiilen çalışanlar.
Eklenecek Gün
Sayısı: 90
Kapsamdaki
İşler/İşyerleri: Basım ve gazetecilik işyerlerinde
Kapsamdaki
Sigortalılar: Basım ve gazetecilik işyerlerinde 4857 sayılı iş kanununa göre
çalışanlar
Eklenecek gün
sayısı: 90
Bentleri
eklenmiş;
Aynı maddenin 3.
fıkrasındaki "ve emeklilik yaş hadlerinin üç yılı geçmemek üzere yarısı
indirilir" ifadesi "ve beş yılı geçmemek üzere emeklilik yaş
hadlerinden indirilir" şeklinde değiştirilmiş;
5510 sayılı
kanunun 81' inci maddesinin (b) bendinin (1) numaralı alt bendindeki "90
fiili hizmet gün sayısı eklenecek işlerde 1.5 puan" ifadesi, "90
fiili hizmet gün sayısı eklenecek işlerde 2 puan" olarak
değiştirilmiştir."
İdris Baluken Pervin Buldan Demir Çelik
Bingöl Iğdır Muş
Erol
Dora Sebahat
Tuncel
Mardin
İstanbul
BAŞKAN – Sayın
Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Sayın Başkan, salt çoğunluğumuz
olmaması nedeniyle katılamıyoruz.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye salt çoğunluğuyla katılmadığı için önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
370 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Faruk Çelik
Şanlıurfa
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Madde 9.- 5510
sayılı Kanunun 81 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
c) Kısa vadeli
sigorta kolları prim oranı, sigortalının prime esas kazancının % 2'sidir. Bu
primin tamamını işveren öder. Bu oranı % 1,5 oranına düşürmeye ya da % 2,5
oranına artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz
Sayın Başkan.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Yoktu, nasıl oldu öyle birden bire yahu? Bu kadar muvazaa yapmayın,
sırıtıyor o zaman.
BAŞKAN – 21 kişi
olması lazım. 21 kişi var efendim.
Komisyon önergeye
salt çoğunlukla katılmış olduğundan, önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz isteyen?
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Sayın Başkan, ben söz istiyorum.
BAŞKAN –
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Çetin.
Buyurunuz Sayın
Çetin.
CHP GRUBU ADINA
İZZET ÇETİN (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, görüşülmekte olan 370 sıra sayılı Kanun Tasarısı’yla ilgili olarak,
Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesine başlandığında, yasanın daha iyi
anlaşılabilmesi ve daha iyi hazırlanması açısından bir alt komisyon kuruldu.
Ben alt komisyonda görev yaptım. Görev sırasında Sayın Bakanın şimdi imzasıyla
sunulan madde ihdasına yönelik önerge alt komisyonda da Ahmet Arslan, Kars
Milletvekilinin imzasıyla sunuldu. Buna benzer, yine biraz sonra bir önergeyle
belki de görüşülecek olan, belli maddelerin kaldırılması da alt komisyona
gelmişti. Bunun yanında, alt komisyonda, bu yasayı yine bir torba kanuna
çevirecek tarzda, Patent Kanunu’nu, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nu,
yine 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu gibi kanunları da içine alacak
şekilde AKP milletvekillerinin sağanak şeklindeki değişiklik önerileri yüzünden
komisyonu terk edeceğimizi söyledik ve kalktık. Netice itibarıyla o komisyonda
kabul edilmedi, üst komisyonda da tekrar görüşme sırasında gelmedi, şimdi Bakan
imzasıyla sunuluyor.
Değerli
arkadaşlar, Sosyal Güvenlik Kurumumuzun -Sayın Bakanın her kürsüye çıktığında
söylediği gibi- diğer Avrupa ülkelerindeki ya da çağdaş ülkelerdeki sosyal
güvenlik kurumları gibi dayanakları sağlam değil. Oralarda 4 çalışan 1 emekliyi
karşılar, şimdi bizde 1,8’i 1’e düşüyor. O nedenle, kaynaklarımız kıt.
Hazineden Sosyal Güvenlik Kurumuna kaynak transferi yapıyoruz, kara delik oldu,
açıklarını kapatıyoruz vesaire.
Şimdi, burada
yapılmak istenen madde değişikliği doğrudan doğruya… Kısa vadeli sigorta
kolları prim oranları 5510 sayılı Yasa’nın 81’inci maddesinin (c) bendinde
yüzde 1 ila 6,5 oranlarında tespit edilmiş ve “İş kolunun tehlikeli, zehirli,
sağlık bozucu durumuna göre, çalışma koşullarının ağırlığı ve tehlike
derecesine göre Bakanlar Kurulunca saptanır.” denilmiş, yüzde 1 ila 6,5. Şimdi;
6,5’la 1 arasındaki oranı 2’ye sabitleyerek bu maddenin oranının sabitlendiği
bir teklifle karşı karşıyayız. Burada ben şu iddiayı yapıyorum: Sosyal Güvenlik
Kurumu değil, işverenler kullanıyor. Açıkça, burada bir başka söylenmesi
gereken konu -hiç kusura bakmasın- Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı ve
yardımcıları da, Sayın Bakan da ikili oynuyor, üçlü oynuyor. Burada başka
konuşuluyor, işverenlerin karşısında başka tavizler veriliyor ve oran
birdenbire indiriliyor. Biz “Üniversiteye gidememiş çocukların 100 liralık
primini karşılayın.” diyoruz, “Paramız yok, kaynak yok.” diyorsunuz,
işverenlerin 6,5 oranındaki primini bir anda 2’ye çekiyorsunuz. Gerekçe ne?
Gerekçe: “İşverenler prim borçlarını ödemiyor, mahkemelik oluyoruz, davalık
oluyoruz, tahsil edemiyoruz.” Tahsil edememek demek acze düşmek demektir,
görevi yapamamak demektir, yapamıyorum demektir.
Değerli
arkadaşlar, bu ülke hepimizin ülkesi. Bu ülkede gerçekten korunmaya muhtaç
kesimleri asıl koruyacak kurum olarak Sosyal Güvenlik Kurumu kurulmuş. Tabii,
yeni bir bakanlığımız da oluştu, aileden sorumlu bakanlığımız ama -primsiz
ödemelere ilişkin- esas burada sosyal dengeleri, sosyal tarafları, toplumun
korunmaya muhtaç kesimlerini, işsizleri, gençleri, çalışanları koruyacak,
onları sosyal devlet şemsiyesi altında bir arada tutacak kurum Sosyal Güvenlik
Kurumu. O nedenle Sosyal Güvenlik Kurumunun gelirleri belli; işçilerin ödediği
primler -Emekli Sandığı da artık bir kurum gibi değerlendirilecek olursa-
Emekli Sandığı ve BAĞ-KUR yükümlülerin ödeyeceği primler ve işçiler adına
işverenlerin ödeyeceği primler.
Bakınız, üç günden
bu yana, dört günden bu yana buraya çıkan her milletvekili, inanarak ya da
vitrine yönelik olarak -ki vitrine kimin konuştuğu son derece açık- Kozlu’daki
maden kazasında 8 işçinin yaşamını yitirmesinin acısını yüreğinde taşıdığını, o
acıyı paylaştığını söyledi.
Değerli
milletvekilleri, gerçekten eğer işverenler iş yerlerinde gerekli önlemleri,
yasalarla düzenlediğimiz güvenlik tedbirlerini alsa, işçi sağlığını bir maliyet
unsuru olarak -elbette kabul edecek- kabul etse ya da işte burada belirtildiği
gibi, Sayın Bakanın da söylediği gibi, “Zaten ödemiyorlar, tahsil edemiyoruz.”
deyip bir nevi af getireceğimize yaptırım uygulasak, Sosyal Sigortalar
Kurumunun herhâlde aktüeryal denge açısından problemi kalmaz ve sorunlara daha
objektif yaklaşabilir.
Ben, o nedenle
bir kez daha söylüyorum: Sayın Bakan, bu konuda, özellikle sosyal güvenlik
alanında bu kadar köklü değişiklik getirirken ne olur tarafları dinleyiniz yani
bu işin aktüeryal hesabını iyi yaptınız mı? 6,5 oranındaki primi 2,5’a
düşürürken yani kurumun gelir kaybı ne kadar olacak bunu hesap ettiniz mi? Yani
arkasından da buradaki değişiklikler gündeme geldiğinde, terkinler gündeme
geldiğinde bakıyorsunuz ve diyorsunuz ki “Arkadaşlar işin içinden çıkamayız.”
Peki milyonlarca emekçinin –rakamı dün siz verdiniz- 13,5 milyon çalışanın bir
sıkıntısını, bir sorununu çözmek için en küçük bir adım atmazken; yasalara
karşı hile yapan, borcunu yerine getirmeyen, dürüst ve namuslu işverenlerin de
karalanmasına neden olan bu işverenlerin prim borçlarına doğrudan doğruya madde
ihdas ederek çözüm bulmaya kalkışmanızı doğrusu yadırgıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bakınız, kurum gerçekten ne yaptığını doğru dürüst bilmiyor.
Üniversitelerde, daha evvel sigortadan emekli olmuş, gitmiş öğretim üyeliği
yapan akademisyenler var. Yazmış birisi mektup -biraz sonra soru olarak
soracaktım, şimdi yeri geldi söyleyeyim- diyor ki: “5335 sayılı Yasa’nın ilgili
maddesi işte şunları şunları muaf tutmuş, buna üniversite öğretim üyeleri de
dâhil.” Bizim kurumumuz ne yapmış? Gitmiş onlara da -biraz sonraki maddelerde
göreceğimiz- borçlarını ödemeyenlere yönelik uyguladığı icra takibini
üniversitedeki hocalara da uygulamaya kalkmış. Demişler ki: “Burada muafiyet
var, biz muafız.” “Yok kardeşim muafiyet tanımayız, alırız bunun parasını.” Yani
orada üç kuruş maaş alan üniversite öğretim üyesine -sigortalı olmuş, yeniden
üniversiteye ders vermeye girmiş- icra takibi yapıyorsun, burada işveren
primini ödemiyor diye icra takibi yapmak yerine bir madde ihdas ederek
oranlarını, yükümlülüklerini kurtarmaya çalışıyorsun. Bu, doğrusu kabul
edilebilecek bir durum değil. O nedenle, bu maddenin aleyhinde oy kullanmanızı
rica ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Çetin.
Şahsı adına Sayın
Aslanoğlu.
Buyurunuz Sayın
Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri, Sayın Bakan,
Sayın Komisyon Başkanım; bütçe sırasında prensipte hiçbir komisyona yasa
teklifi gelmez, Genel Kurulda bütçe var iken -yıllardır, ben on bir yıldır
buradayım- çok nadirdir. Buna rağmen, Sayın Bakan, Grup Başkan Vekilimizi
ziyaret ettiniz, “Acil birkaç konumuz var.” dediniz. Toplantı yaptı Komisyon
Başkanım, 4 maddede mutabakat sağladık. Arkadaşlarım alt komisyona girdi, alt
komisyon başkanıyla 4 madde olarak prensipte anlaştık ama çıkardığınız
maddeleri tekrar buraya getirip Sayın Bakanın imzasıyla burada tekrar bir
önergeyle getirmek bizi arkadan vurmaktır.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Hiç alakası yok.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Bu, ne iyi niyet kurallarına ne de hiçbir şeye sığmıyor
Sayın Bakanım, Sayın Komisyon Başkanım.
Eğer bir şeyde
mutabık kalıyorsak, iyi niyetimizle destek veriyorsak acil diye bütçe sırasında
-bir kanun- ama tekrar o çıkardığınız… “Tamam bunları çıkaralım, bunları
getirmeyelim, bunları getirelim.” dediniz ama görüyoruz ki alt komisyonda
çıkardığınız, üst komisyonda çıkardığınız maddeleri burada Sayın Bakanın
imzasıyla tekrar ihdas etmeye çalışıyorsunuz. Bu, bir iyi niyet kuralı değildir
-Sayın Komisyon Başkanım size de söylüyorum, Sayın Bakan size de söylüyorum-
bu, Plan ve Bütçe Komisyonunu hiçe saymaktır, bize bilgi vermekten kaçınmaktır.
Ben, burada hakikaten her ikinize de teessüflerimi bildiriyorum.
Hepinize saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Aslanoğlu.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkanım, ben de kişisel söz istiyorum.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN –
Açıklama… Tamam, buyurunuz Sayın Bakan.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, ben de şahsım adına söz istiyorum.
BAŞKAN – Bakan
konuşmak istiyor, ondan sonra.
Sayın Çelik,
buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; madde ihdasıyla ilgili huzurlarınıza getirdiğimiz bu
düzenlemenin ne getirdiğiyle ilgili arkadaşlarımız farklı değerlendirmelerde
bulundular. Ona bir açıklık getirmek için söz almış bulunuyorum, bu birincisi.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Bakan, ne getirirse getirsin, siz bize söz
verdiniz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – İkincisi, siyasi parti gruplarıyla Plan
Bütçe Komisyonunda bu tasarıyla ilgili düzenleme, değerlendirme yaptığımızda,
alt komisyona gönderilen bu düzenlemenin 4 madde ilavesi konusunda
arkadaşlarımız mutabakat sağladılar. Bu üst komisyona ilave 4 maddeden sonra,
Genel Kurulda, bütçe arasında görüşeceğimiz konusunda da bir mutabakatımız
olmuş idi. Akabinde “Hemen bütçeden sonra olsun.” şeklinde bir talep geldi.
Burada acelemiz vardı çünkü gerek iş ve meslek danışmanlarının karşı karşıya
kaldığı hukuki sorun gerekse yasanın diğer maddelerinin aciliyeti, birkaç
maddenin aciliyetinden dolayı böyle bir talebimize olumlu yaklaşılmış idi ama
ne yazık ki onu gerçekleştiremedik. Bunun nedenlerini, bunun sebeplerini
sorgulama cihetinde değilim “Neden böyle oldu?” diye ama netice itibarıyla
huzurlarınıza gelmiş bulunuyor.
Şimdi, bu madde,
Plan Bütçe Komisyonu alt komisyonunda da huzurlarınıza gelen bir düzenleme, bu
önemli bir düzenleme. Bakınız, az önce Sayın Çetin’in ifade ettiği gibi
“SGK’nın açıkları var, SGK’nın, sistemin iyileştirilmesi konusunda atılan
adımlar var. Dolayısıyla, siz ne yapıyorsunuz ki burada 1 ile 6,5 oranında olan
kısa vadeli sigorta kollarıyla ilgili primleri 2’de sabitliyorsunuz?” diye bir
soru sordular. Evet, 2’de sabitliyoruz, Bakanlar Kuruluna da bunu 2,5’a ve
1,5’a indirme; 2,5’a çıkarma yetkisi veriyoruz.
Neden
sabitliyoruz?
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Kaldırma yetkisi alsanız kaldırırsınız Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) –
Birincisi; şimdi bakınız şunu yapıyoruz: 6,5 ve yüzde 1 şeklinde ödeme
imkânı olduğu için, ağırlıklı olarak ağır ve tehlikeli işlerde çalışanların ve
o çerçevede kısa vadeli sigorta primi ödenmesi gerekenlerin “Büroda çalışıyor.”
diye kayıtlarının büroya kaydırılması yani yüzde 6,5’un 1’e, yüzde 4’ün 1’e
kaydırılması mücadelesi neticesinde o kadar çok hukuki davalar var ki yani bu
sistemi oturtmada o kadar zorlanıyoruz ki bunu açıkça burada ifade etmek
istiyorum.
Bu ihtilafları
ortadan kaldırmak, bürokratik işlemleri ortadan kaldırmak; bir.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – 5335’i siz yapmadınız mı, sizin yasanız değil mi o? Yasa yapmayı
bilmiyorsunuz…
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – İkincisi, muhtasar beyanname ile aylık
prim ve hizmet belgesini birleştirme imkânını elde etmiş oluyoruz.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Onu, o kanunu da yapan sizsiniz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Üçüncüsü, her işverene bir tek sicil
numarası vereceğiz. Bakınız, bunu, işletmenin içinde olanlar, piyasanın içinde
olanlar son derece iyi bilirler, her işverene bir tek sicil numarasını bu
düzenleme sayesinde vermiş olacağız.
“Efendim, SGK ne
kazanıyor?” Bu düzenlemeyle SGK 500 milyon lira kazanıyor. Yani SGK’nın bir
kaybı yok, bunu bu şekilde düzenlemeniz doğru değil.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Peki, o zaman 5335’te niye öyle yaptınız?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Bir müsaade edin, müsaade edin.
Yani SGK’yı zarar
ettirecek, SGK’nın mevcut açıklarına ilave edilecek bir düzenlemenin peşinde
değiliz…
İZZET ÇETİN
(Ankara) – “Acz içindesiniz, acz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – …ama yüzlerce işverenin ve yüzlerce
kamu çalışanının bu muvazaalı işlerden dolayı bu muvazaalarla mahkemeye,
yargıya taşınmasını da doğru bulmadığımızı ifade ediyorum.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Demek ki yasa yapmayı bilmiyorsunuz; işte, o çıktı ortaya.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Kaldı ki birçok ülkede artık bu kısa
vadeli sigorta kolları da sabitleştiriliyor. Elimde ülkelerin uzunca listesi
var.
Bir diğer konu da
-tabii bildiğiniz gibi- Avrupa Birliği sürecinde NACE 6 koduna geçişi
kolaylaştıracak olan bir düzenlemedir. Yani bütün kurumların aynı dili
konuşması açısından bu düzenlemenin yapılma zarureti vardır. Onun için biz de
komisyonda ısrarla dile getirdik ama prensip kararı olarak şunu söylediniz:
Komisyonda bunu…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Söylenmedi.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Hayır efendim, alt komisyonda bu dile
geldi, biliyor arkadaşlarımız ve “İlave yapmayalım.” dediniz ama sistem
açısından, Sosyal Güvenlik Kurumunun geliri açısından bakarsanız, sistemlerin
birbirine entegresi açısından bakarsanız bu düzenleme son derece yerinde bir
düzenlemedir. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum.
Hepinize çok teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Çelik.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın
Aslanoğlu, buyurunuz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Bakan, eğer faydalı bir şeyse -biz hiçbir zaman
faydalı bir şeye “Hayır.” demedik- bizi aydınlatır, komisyona getirir veya o
önergeyi kendi vermeden önce ortak önerge verebilirdik eğer kamunun yararı
varsa ama bizden kaçırarak tek başına bize bilgi vermeden getirdiği için ben
bunu iletmek istiyorum.
BAŞKAN – Peki.
Sayın Genç,
buyurunuz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biraz önce, kanun tasarısında olmayan ancak AKP’nin
işte tek taraflı olarak Komisyonda da çoğunluk sağlamak suretiyle, İç Tüzük’ün
87’nci maddesine de uygun olup olmadığı da tartışılmayan bir önergeyle yeni bir
madde ihdas ediyoruz.
Şimdi, değerli
milletvekilleri; aslında, kanun yapmak ciddi bir meseledir. Kanunlar önce
tasarı veya teklif olarak verilir, komisyonlara gider, komisyonlarda enine
boyuna tartışılır ve ondan sonra Genel Kurula gelir ve Genel Kurulda da
milletvekillerinin bundan haberi olması lazım ama AKP’yle beraber kanun yapma
işi gayriciddi oldu. Artık Meclisin de ciddiyeti kalmadı.
Şimdi, AKP kendi
çoğunluğuna dayanarak istedikleri kanunları burada getirip de son anda
önergelerle veriyorlar, korsan önergelerle. Hatta devletin o kadar büyük
katrilyonlarını özel holdinglere kanalize ediyorlar ki bunların binlerce
örnekleri var, burada ispatlayabilirim de.
Şimdi, ben daha
önce bu kanunla ilgili bir konu dile getirdim, bürokratlara söyledim. Şimdi,
arkadaşlar, 2003 yılına kadar köylerde ve küçük yerlerde yapılan evler bu
sigorta primine tabi değildi, sigortada işte beyana tabi değildi. Sonradan 2003
yılında getirilip bir kanun değişikliği yapıldı, ondan sonra vatandaş köyde bir
ev yaptı mı hemen gidip başına konuyorlar “Yahu sen ev yaptın, bildirimde
bulunmadın, şu kadar prim ödeyeceksin, şu kadar usulsüzlük cezası ödeyeceksin.”
Bizim Tunceli’nin
Pertek ilçesinde tam 155 vatandaştan, Sosyal Güvenlik bildiriminde bulunmadığı
için, tescil ettirmediği için, tutmuşlar her birisinden 20 bin, 30 bin, 40 bin
liralık bir sürü para cezaları, bir sürü sigorta primi alıyorlar. Bu günah
yani. İnsanları böyle tongaya düşürmek mümkün mü? Hükûmet olarak bu gibi
insanlara, köyde yapılan yapılara bir kolaylık getirmek lazım veyahut da yani
köyde de olmasa küçük kasabalarda. Çünkü orada sigorta mevzuatını bilen
kimseler yok ki. Dolayısıyla buna bir kolaylık getirmek lazım. Şimdi orada
adamcağız bir ev yapmış, ondan sonra gitsin 40 bin, 50 bin, ondan sonra
usulsüzlük cezası, arkasından da Sosyal Güvenlik primi... Ne olacak, nasıl
ödeyecek bu insanlar?
Bir de, oraya
giden sigorta müfettişleri vatandaşın bilgisizliğinden de yararlanarak bunlara
bir de tutanak düzenliyorlar ve ondan sonra gerçekten büyük bir sıkıntı oluyor.
Aslında, köylerde yapılan evlerde, yani insanlar orada kendi yandaşlarının
yardımıyla da bu evleri yapabiliyorlar, pekâlâ buna düzenleme de yapılabilir.
Yani, hukuku bilen, işi usulüne uyduran kişilerden almıyorlar herhangi bir şey
ama cahil veyahut da bilgisiz, kimsesiz insanlar büyük bir yük altına
sokuluyorlar. İşte Hükûmetin görevi bu gibi insanlara çare bulmak. Yani ben
bürokratlara burada söyledim, bu kanun vesilesiyle insanlar çok mağdur
ediliyor, buraya bir geçici madde konulmak suretiyle, bu insanların hiç olmazsa
hakiki sigorta primleri alınmak suretiyle, cezaları ve gecikme zamlarını
affetmek suretiyle bu insanlara bir rahatlama getirelim dedim, ama tabii
maalesef dinletemedik. Ama, buna rağmen işte burada geliniyor, böyle sadece
kendi keyiflerine, kendi menfaatlerine uygun birtakım düzenlemeler yapılıyor.
Bu düzenlemeler yapılınca, maalesef, işte esas mağdur olan insanlara Parlamento
bir çare bulmuyor, mağdur olmayan insanlara, özellikle refahın yanında olan
insanlara –hani Özal’ın bir sözü vardı ya “Biz zengini severiz, zenginleri
severiz.” diye- o zenginlere hizmet etmek için burada özel düzenlemeler
yapılıyor. Bence artık AKP’liler bu huyundan vazgeçmelidir. Aslında, Meclis
Başkanlığının da buna çare bulması lazım yani buralarda gelip de son anda bir
önerge veriyor. Bu önergeyi kaç kişi okudu? Ne deniyor bu önergede? Ve burada
gelen bu korsan önergelerle devletin kaynaklarının kime gittiği belli mi değil
mi, bilmiyoruz bunları ama işte, AKP’nin özellikle grup başkan vekilleri burada
kendilerine özel, birtakım kişilerden, holdinglerden birtakım istekler geliyor;
bir bakıyorsunuz burada önergeler veriyor, son anda devletin milyarları
gidiyor. Yazık yani insanlarda bir vicdan olması lazım değerli milletvekilleri.
Bunların önünü kesmemiz lazım. Bundan sonra, komisyonlardan gelmeyen konuların
artık AKP iktidarının kendi çoğunluğuna dayanarak burada böyle korsan
önergelerle kanun düzenlemesini yapmayalım. Bu hakikaten ülke için de düzenleme
için de çok kötü oluyor.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz sayın Genç.
Sayın Bakan kısa
bir açıklamada bulunacaktır.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım, çok teşekkür
ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, gerek Mevlüt Bey’in ifadeleri gerekse Sayın Genç’in şu andaki
konuşmaları… Bakınız, olmayan bir şeyi ihdas gibi, gündeme gelmeyen şeyi ihdas
gibi bir değerlendirmeyi haksızlık olarak değerlendiriyorum.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Niye efendim?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Bakınız, alt komisyon…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Bize bilgi verin Sayın Bakan, bize bilgi verin önce.
Bize bilgi vermeden geçiriyorsunuz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Dinlerseniz. Bakınız, elinizde…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Ama bilgi vermiyorsunuz. Ben komisyon üyesi değil miyim?
Yapmayın ya!
BAŞKAN – Sayın
Aslanoğlu, açıklamayı bir dinleyiniz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Ama dinleyiniz. Bakın, elinizde
tasarı varsa –tasarının sayfasını veriyorum- 13’üncü sayfayı açınız. 13’üncü
sayfada diyoruz ki: “Diğer taraftan alt komisyonumuzun yeni çerçeve 8’inci
madde ile kısa vadeli sigorta kolları prim oranının yüzde 2’de sabitlenmesinin
-yani şu anda yaptığımız işlem- merkezî yönetim bütçesine getireceği ilave
maliyetin ilgili kurumlarca hesaplanması ve bu hususun Plan ve Bütçe
Komisyonunda değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varmış bulunmaktayız.”
Şimdi, bu konu komisyonda görüşüldü ve üst komisyonda, prensip olarak yeni bir
madde koymayalım düşüncesiyle buraya getirilmiş bir konudur.
Peki, mali
hesapları yapıldı mı? Yapıldı, kurumun buradan geliri söz konusu. Ben
Parlamentoda hiçbir milletvekili arkadaşımızın kurumlarımızın, dolayısıyla
Sosyal Güvenlik Kurumunun gelirini artırıcı bir düzenlemeye karşı çıkacağı
inancında değilim. Bunu bir açıklama olsun diye ifade ettim.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Çelik.
Soru-cevap
bölümüne geçiyorum.
Buyurunuz Sayın
Tanal.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Türkiye’de 54 bin tane muhtar var. 54 bin muhtar maaşlarının yetersiz olması
nedeniyle maaşlarının iyileştirilmesini talep ederler, bunu size iletmek
isterim.
1) 1/1/2012
tarihinden önce yani gelir testi uygulamasından önce yeşil kart sayısı ile
bugünkü yeşil kart sayısı karşılaştırıldığında sayılar ne kadardır?
2) Gelir testi
başvurusu yapmayanlar için bir yaptırım var mıdır?
3) Gelir testi
prim borcu var mıdır, varsa aylık prim borcu ne kadardır?
4) Sosyal
Güvenlik Kurumu gelir testine başvurmayanlar için ne kadar prim alacağı
tahakkuk ettirilmiştir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Tanal.
Sayın Halaman…
ALİ HALAMAN (Adana)
– Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanımıza
şöyle bir sorum var. Bunu genelde bölgeden arkadaşlarımız telefon ettiği,
şifahi olarak söylediği için söylüyorum: İşçi, memur, sözleşmeli olarak bazı
kurumlarda çalışanların bordrolarından Suriyeliler için her ay para
kesiliyormuş. Böyle bir para kesilmesi doğru bir şey mi, bu doğru mu? Bunu
önleme imkânınız var mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Halaman.
Sayın Öğüt…
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
TÜİK’in iş gücü
istatistiklerine baktığımız zaman görülmektedir ki, bir başka önemli sorun iş
hayatındaki cinsiyet uçurumudur. Türkiye’de iş gücüne dâhil olmayan kişilerin 7
milyon 572 bini erkek, 19 milyonu ise kadındır. Ülkemizde kadın istihdamı yüzde
28 iken, AB’deki kadın istihdamı yüzde 50 dolayındadır, OECD ülkelerinde bu
oran yüzde 64’lere ulaşmaktadır. Türkiye’de yüzde 28 kadın istihdamı ile AB’nin
neredeyse yarısına, OECD ülkelerinin de üçte 1’ine ancak ulaşmaktadır. Bir
başka araştırmaya göre, Türkiye’de çalışan kadın sayısında geçen yıla oranla
yaklaşık 500 bin civarında düşüş görülmektedir. Kadın istihdamındaki düşüşün
nedenine ilişkin araştırma yapılmış mıdır? Kadınların iş gücüne katılımını
artırmak amacıyla bugüne kadar hangi politikalar izlenmiştir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Öğüt.
Sayın Tanal…
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
6356 sayılı
Yasa’yla şehir içi toplu taşıma hizmetleri, petrokimya işleri ve özellikle
bankalardaki grev yasakları devam etmektedir. Bu uygulama ILO normlarına
aykırılık teşkil etmektedir. Sayın Bakan, ILO normlarına aykırılık teşkil eden
bu durum için yasal düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Tanal.
Buyurunuz, Sayın
Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Grev alanlarının
genişletildiğini dün de ifade ettim bugün de ifade ediyorum. Ama şunu da kabul
edelim: Her ülkenin kendi koşulları var, bu ILO nezdinde de dikkate alınan bir
husustur. Dolayısıyla, Türkiye demokrasisiyle paralel bu konuda olumlu
adımlarını atmaya devam ediyor.
Kadın
istihdamıyla ilgili şunu ifade edebilirim: İş gücüne katılımda ciddi artış ve
kadın istihdamında artış var ama mukayese ettiğiniz ülkeler düzeyinde
olmadığının bilincindeyiz. Bundan dolayı, teşvik uygulamalarımıza dikkat
ederseniz, kaç yaşında olursa olsun çalışabilecek olan kadınların primlerinin
hazine tarafından karşılanması uygulamasını devam ettiriyoruz. Önümüzdeki süreç
içerisinde de 5084’le ilgili yapacağımız görüşmede de kadın istihdamının
artırılmasıyla ilgili bu prim desteğini sürdüreceğimizi burada belirtmek
istiyorum.
Ayrıca, kadın
istihdamında eğitim son derece önemli. Eğitim düzeyi arttıkça iş gücüne
katılımın da arttığını görüyoruz, yüzde 70’ler düzeyinde eğitim düzeyiyle
mukayese ettiğiniz zaman. Bundan dolayı bu konu da önem arz ediyor. Gerek örgün
gerek yaygın eğitim çerçevesinde attığımız adımlar inanıyorum ki bu sürece
katkı sağlayacaktır.
Muhtarlarla
ilgili, maaşlarının iyileştirilmesi… Tabii ki düne göre, muhtarlarımızın
primlerini karşılayabilecek bir ücret aldıklarını biliyoruz ama sıkıntılarını
da biliyoruz. İlgili bakanlık İçişleri Bakanlığımızın bünyesinde bu çalışmalar
sürdürülüyor. Umarım Sayın Bakan bu konuyla ilgili bir açıklama…
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – On bir yıldır bu çalışmalar devam ediyor Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Efendim, ben hatırlıyorum, grup
başkan vekilliğim döneminde, 99 TL olan muhtar aylıklarını yüzde 100 artırmış
idik. Akabinde, şu anda 420 TL civarında muhtarlarımızın maaşları var. Yeterli
mi? Her defasında söylüyoruz, daha da iyi olması… Ülke koşullarının
iyileşmesiyle paralel olarak bunu bütün kesimlere yaygın hâle getiriyoruz.
Bir diğer konu:
Gelir testiyle ilgili sorular sordunuz. Gelir testiyle ilgili -dün de
sormuştunuz- bunlarla ilgili ayrıntılı rakamları sizlere takdim edeceğiz. 9
milyon 895 bin 404 kişi olduğunu söyledim gelir testi yaptıranların. Geçmişle
mukayesesini size yazılı olarak takdim edeceğimizi ifade ediyorum.
Bazı kurumlarda
çalışan işçilerin bordrolarında Suriyeliler için yani kamplarda bulunanlarla
ilgili bir kesinti olduğu şeklinde ifade var. Bunu doğrusu ben ilk olarak
duyuyorum. Hükûmet olarak, devlet olarak 500 milyon liralık yani eski rakamla
500 trilyon liralık bir ödemeyi bugüne kadar gerçekleştirdik. Kamplarda bulunan
Suriyeli kardeşlerimize, vatandaşlarımıza, ateş altından kendisini kurtarıp
Türkiye’ye sığınanlara devlet olarak kucak açmış bulunuyoruz. Bunun dışında bir
bilgi yok ama sizde özel bir bilgi varsa bunu iletmenizi istirham ediyorum.
Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Çelik.
Ama sisteme
girmiş sayın milletvekillerimiz var, süremiz de var.
Sayın Eryılmaz…
REFİK ERYILMAZ
(Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Suriyeli sığınmacıların ihtiyaçlarının giderilmesi için emekli
vatandaşlarımızın aylıklarından belirli miktarda kesintilerin yapıldığı yönünde
iddialar var, şikâyetler var. Bu iddialar doğru mudur? Bunun yasal dayanağı var
mıdır?
Ayrıca, SSK
primleri daha önceden bankadan yatırılıyordu, şu anda bunun da engellendiği ve
bazı tahsilat merkezlerinde o primlerin ödenmesine imkân tanındığı yönünde
iddialar var. Bu da SSK primi ödemek isteyen vatandaşlarımızı ciddi anlamda
mağdur ediyor. Böyle bir uygulama var mıdır? Bu uygulamayı değiştirmeyi
düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Eryılmaz.
Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, on
bir yıldır iktidardasınız, muhtarlar on bir yıldan beri sızlanıyor. “Hâlen bu
çalışmalar devam ediyor.” diyorsunuz. Sizin bu çalışmalarınızın bitmesi için
kaç yıla ihtiyacınız var?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Tanal.
Buyurunuz Sayın
Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım teşekkür ediyorum.
“Emeklilerin
aylıklarından kesinti yapıldığı iddiası” diyorsunuz. İddiayı ispat ederseniz
biz de gereğini yaparız ama “bir iddia” diyorsunuz. Bu iddiayla ilgili somut
verileriniz varsa bunları iletmenizi az önce ifade ettim.
SSK prim tahsilat
merkezleri mevcut düzende aynen devam ediyor, bir sorun bize iletilmiş değil.
Bu konuda da tespitlerinizi almaya hazırız diyorum.
Çok teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Sayın
milletvekilleri…
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Süremiz var daha, cevap vermedi.
BAŞKAN – Sayın
Tanal, pardon, görmedim.
Evet, buyurun siz
bir sorunuzu daha sorun, süremiz var.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben sorumu sordum
Sayın Bakan cevap vermedi, aynısını tekrar soruyorum. Türkiye'de 54 bin muhtar
var, aldıkları ücret 380 TL, asgari ücretin altında. Angarya yasak. Ve “Bu
ücretin iyileştirilmesi için hâlâ çalışmalarımız devam ediyor.” dediniz Sayın
Bakan. On bir yıldır iktidardasınız, sizin bu muhtarların maaşını düzeltmeniz
için daha kaç yıla ihtiyacınız var?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Tanal.
Buyurunuz Sayın
Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Efendim, az önce ifade ettiğim için
ben tekrar ifade etmedim. “Ne yaptınız?” Diyorum ki: “99 TL’yi 420 TL’ye
çıkardık.” Şimdi “Yeterli değildir.”
diyorsunuz. Doğru söylüyorsunuz. Yeterli olmamasına saygı duyarız ama diyoruz
ki: Ülkenin imkânlarını adil ve eşit bütün kesimlere kullanmak hükûmetlerin
asli görevidir, yoksa bir tarafı abat bir tarafı berbat etme dönemlerini
Türkiye geride bıraktı. Dengeli, düzenli bir çalışma var. “İlgili bakan
arkadaşımız üzerinde çalışıyor.” dedim, yoksa “Bugüne kadar muhtarlarımızla
ilgili bir çalışma yapılmadı.” derseniz, ben böyle bir şey söylemedim.
Yaptığımız çalışmalar var. 99 TL örneğini de onun için verdim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Bakan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Böylece, yeni bir
madde ihdas edilmiştir.
Şimdi, diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
370 Sıra Sayılı Kanun Tasarısına aşağıdaki 10 uncu maddenin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Faruk
Çelik
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Madde 10- 5510
sayılı Kanunun 83 üncü ve 84 üncü maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye salt çoğunluğuyla katılmış olduğu için önerge üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açacağım.
Söz talebi?...
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Şahsım adına…
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Artvin) – Sayın Başkan, şahsım adına…
BAŞKAN – Siz
şahsınız adına.
Grup adına, Sayın
Çetin…
Buyurunuz Sayın
Çetin.
CHP GRUBU ADINA
İZZET ÇETİN (Ankara) – Değerli milletvekili arkadaşlar, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, şimdi, az evvel bir ek madde ihdasından sonra ikinci bir ek madde
ihdasıyla karşı karşıyayız.
5335 sayılı Yasa
2006 yılında AKP çoğunluğunun oylarıyla, bizim eleştirilerimize rağmen kabul
edildi. O zaman da yetersizliklerini anlattık yani Sosyal Sigortalar Kurumuyla
ilgili olarak yapılan düzenlemelerin “Ben yaptım oldu.” mantığıyla yapılmaması
gerektiğini, iyi tartışılması, iyi düşünülmesi gerektiğini söyledik.
Şimdi, bu 10’uncu
maddeyle yapılmak istenen, az evvel görüştüğümüz 81’inci maddenin (c) fıkrası
bir kez daha ilgili kanunu açıkça… Maddesinden okuyayım, 81’inci maddenin (c)
fıkrası: “Kısa vadeli sigorta kolları prim oranı, yapılan işin iş kazası ve
meslek hastalığı bakımından gösterdiği tehlikenin ağırlığına göre yüzde 1 ila
6,5 oranı arasında olmak üzere 83’üncü maddeye göre kurumca belirlenir, bu
primin tamamını işveren öder.” Yani Bakanın da söylediği gibi, işçinin bir
kaybı yok gibi. “İşçinin kaybı yok.” demek bile sigorta ve sosyal güvenlik
mevzuatını bilmiyorum demektir. Değerli arkadaşlar, 83’üncü madde ne oluyor
burada? Atıf yapılan madde yürürlükten kaldırılıyor. Aynı zamanda 84’üncü madde
de yürürlükten kaldırılıyor. “83’üncü madde nedir?” diye soracak olursanız:
Kısa vadeli sigorta kolları prim tarifesi ve iş kollarının ve işlerin tehlike,
sınıf ve derecelerinin nasıl belirleneceği düzenlenmiş. Şimdi, millî eğitim
sorunlu, okulları kapatarak sorunları çözmeye, benzer bu. Yani bu fabrikaları
kapatmıyorsun, bu madenleri, ocakları, taş ocaklarını, kimyasal madde üreten
işletmeleri kapatmıyorsun. Ne yapıyorsun? Oraların tehlike sınıflarını
kamuoyundan gizliyorsun, toplumdan gizliyorsun, çalışan işçiden gizliyorsun ve
bu maddeyi daha altı yıl olmuş bu Meclisten geçirmişsin, altı yıl sonra
-üstelik de daha madenlerde, o Afşin Elbistan’da 9 işçinin cesedini çıkartma
başarısını gösterememişsiniz, acziniz orta yerde, dün daha 8 işçinin cesedi
yeni defnedildi- onlardan kurtulmak için ne yapıyorsunuz? Maddeleri yürürlükten
kaldırıyorsunuz ve prim oranlarını düşürüyorsunuz, Sosyal Güvenlik Kurumunu
-Bakan ne derse desin- zayıflatırken kötü niyetli işverenlerin kayırılmasını,
teşvik edilmesini sağlıyorsunuz. Madde niçin konuldu 2006’da?
Değerli
arkadaşlar, yani madde o kadar yeterli de değil. 508 sayılı Yasa da ya da 1475
sayılı İş Yasası’nın yürürlükte olduğu dönemde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
Tüzüğü yürürlükteydi. O tüzükte ağır, tehlikeli ve zehirli işler bir güzel
sayılmıştı. Tüzük işlemez hâle geldi. İş kazalarında dünyada 3’üncü, Avrupa’da
1’inciliğe yükseldik. Niye yükseldik? Önlemler alınmadığı için. Hükûmetin
himayesinde işverenler istediği gibi, işçiyi köle gibi kullandığı için, sosyal
güvenlik kurumları çöktüğü için. Şimdi de kalkıp diyoruz ki arkadaşlar “İşçiler
nasıl, hangi koşulda çalışırsa çalışsın, iş yerinin tehlikeli olup olmadığını
işçi de bilmesin, ailesi de bilmesin.” Yasa koyan milletvekilinin zaten
umurunda değil, okumuyor bile, bakan hazırlamış gelmiş, okumuştur ya da
bürokrat hazırlamış gelmiştir ya da Dünya Bankası, IMF böyle dayatmıştır “Bunu
Meclisinizden geçirin.” demişlerdi;, kaldır, indir, yaptım yasa, yaptığın yasa,
altı sene sonra da geliyorsun, yürürlükten kaldırma maddesi.
Arkadaşlar, 83 ve
84’üncü maddeler 81’inci maddenin (c) fıkrasındaki değişikliğin kapatılması
maddeleridir yani suçu ya da gelecekteki suçlamaları örtbas etme maddeleridir.
O nedenle alt komisyonda görüştük, geri çekildi, prensip anlaşmasına varıldı,
şimdi iki günden bu yana karşılıklı bir diyalogla iktidar-muhalefet bir şeyler
yapılmaya çalışılıyor.
Yani ben bazı
şeyleri istismar etme gibi bir düşüncenin adamı hiç olmadım. İyi niyetle yaklaşıyoruz,
karşılığında iyi niyet görmek istiyoruz. Pek çok sorun var. Önceki gün bütünü
üzerine yaptığım konuşmada da söyledim, Sosyal Güvenlik Kurumunun çözmesi
gereken sorunları yukarıdan aşağıya yazsak sayfalarca, bitmez. Onlar için tek
tek kanun teklifi vermek ya da önergeyle düzeltmek mümkün değil. Sayın Bakana
da dün söyleyince “Ya, yeni bir paket hazırlarız, onun içerisine koyarız.”
dedi.
Sayın Bakan, bunu
da o paketin -nasıl bir paketse- içine koy, hiç olmazsa verdiğiniz sözlere
inanalım, güvenelim, biz de ne yapacağımızı -ona göre hareket edelim-
kararlaştırabilelim. Yani, güven duymak istiyoruz, destek vermek istiyoruz
“Hayır, destek istemeyiz.” diyorsunuz. Şimdi ben, az sonra maddenin oylamasında
yoklama isteyeceğim, sağlayın çoğunluğu, sağlayabiliyor musunuz? İsteyeceğim bu
yoklamayı, şimdi buradan ilan ediyorum. Hadi bakalım, bu saatten sonra yoklama
isteyeceğim. Yapmayın, bu Meclisin bu kadar çalışma ilişkilerini germeyin,
bozmayın. Bunun hiç kimseye bir yararı yok. Yani, içeriğini bir kenara bırakıyorum,
prensibiyle bile milletvekillerinin, muhalefet milletvekillerinin moralini
bozan bir yaklaşım içindesiniz.
O nedenle, “Bu
maddelerin kuruma zararı yok.” demek kurumun işlevlerini, işleyiş
mekanizmalarını bilmemek anlamına geliyor.
O nedenle, katılamadığımızı
söylüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Çetin.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan.
Buyurunuz Sayın
Kaplan. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, tabii,
çoğunluk olunca, komisyon çoğunluğu da olunca Sayın Bakan komisyonu atlıyor,
komisyonda uzmanları görüşmeden, komisyon üyeleri tartışmadan getiriyor Genel
Kurula. Şimdi, 10’uncu maddede “son dakika golleri” derler ya -bu, Mecliste
gece yarısı olmuyor, daha gündüz- 83 ve 84’üncü maddeyi kaldırıyorsunuz. Ya,
Allah’tan korkun, maden göçüğünde daha yeni insanlar öldü. Adam -maden şirketi
ruhsatı bile değil- inşaat bilmem, maden bilmem, metal bilmem ne diye bir
şirket kuruyor, getiriyor işçisini madene, 1 kilometre aşağıya indiriyor.
Şimdi, bunun tehlike sınıfı ve primi ile dışarıda çalışan aynı şirketin elemanı
bir olabilir mi? Olamaz, çünkü bu yoğunluğa göre, tehlikeye göre bir prim
alınıyor. Bu prime göre emekliliği artıyor, bu prime göre emeklilik süresi
belirleniyor. Bunun bir ölçümlemesi vardır. Sosyal güvenlikte, geçmişten bu
yana, siz tutup zehirli metal araştırması yapan bir iş kolunda çalışan bir
işçinin tehlike sınıfı ile turistik otelde çalışan bir işçinin tehlike sınıfını
aynı noktaya koyarsanız kime hizmet etmiş olursunuz? Kim bundan kazanır?
İşveren kazanır? Niye? Primi işveren ödüyor. Niye? İşçi de ödüyor bir kısmını
ama çoğunluğunu işveren ödüyor. Arkadaşlar, bu Meclis işverenlere mi çalışacak?
Yani işçi ve emekçiye çalışmayacak mı biraz? Biz, zaten, yüzde 5 işveren
priminin devlet tarafından karşılanması için bütçede hüküm koyduk. Yüzde 5
oradan. Şimdi de bu tehlike sınıflarını bir araya getirdiğiniz zaman, ne olacak
83 ve 84’üncü maddeyi kaldırdığınız zaman? Hasbelkader otuz gün, altmış gün
çalışmış bir işçi o sınıfta, tehlikeli bir maden göçüğünde öldü veya
zehirlendi, ne yapacaksınız? Bunun cevabı var mı? 83’ü, 84’ü kaldırınca yasada
boşluk doğuyor. Bunun bir izahı yok arkadaşlar. Bunun bir tek izahı var, aynı,
tek tip iş kolu yaparsınız, işverenlerin cennetine çevirirsiniz Türkiye’yi,
işçiler de böyle ezilir gider. Yapılacak olan bu.
Şimdi, bunun
tartışmasını bırakın, Türkiye’de öyle iş kolları var ki bu iş kollarında
emeklilik süreleri kısadır tehlikeli olduğu için. Bu iş kolları tehlikeli
olduğu için ister istemez ücretleri biraz daha yüksektir. Tehlikeli iş
kollarında ister istemez primler de biraz daha yüksektir, emeklilik maaşları da
biraz daha yüksektir. Yani siz bu standardı kaldırıp tek düze indirdiğiniz
zaman, burada işçi aleyhine, emekçi aleyhine bir düzenleme yapıyorsunuz.
Bizim buradaki
kaygımız şu: Bakın, bu son dakika madde ihdası önergeleri bundan sonraki
maddede var; spor kulüplerinin borçlarının yapılandırılması. Şimdi, biz bir
önerge vermişiz, konuşmayacağız o maddede ama bunu açıklamak gerekiyor. Spor
ile ilgili bir madde, spor kulüplerinin borçlarıyla sosyal güvenlik destek
primlerinin yapılandırılması… Biz ne demişiz? “Eğer spor şirketleri, kulüpleri
batmışsa, paraları yoksa feragat edin.” Önerge vermişiz, feragat edilmesini
istemişiz ama karşımıza Hükûmet yeni bir teklif, yeni bir madde ihdasıyla
geliyor, maddeyi değiştiriyor. E, Komisyonda bunu tartıştık mı? Yok. Ne
yapıyor? Yeni bir yapılandırma getiriyor.
Şimdi, yeni bir
yapılandırma getirdiğiniz zaman Hükûmetin önergesi konuşulacak, o kabul
edildiği zaman bizimki düşecek yani bizim feragat önergemiz düşecek. Onun için,
Hükûmetin önüne geçmek için ne yapmamız lazım? Bu sefer bizim feragat önergemizden
vazgeçip…
Yani zaten spor
kulüplerinin çoğu çok büyük zorluklarla ayakta duruyor. Sponsorları yok,
belediye imkânları az, vatandaşın destekleri az. Bunların primleri,
çalışanlarının ve personelinin, sporcuların primleri söz konusu olduğunda, bir
de eğer o kulüpler kapanmışsa, batmışsa, o kulüpler iflas etmişse ne olacak?
Oradaki insanların hayatları mağdur olacak, sosyal güvenlikten mahrum
olacaklar, primleri ödenmemiş olacak, iş mahkemelerinin kapısında sürünecekler,
yok, tespit davaları açacaklar. Madem devletsiniz, al, sosyal devletin bir
güzelliği işte, bir defa da feragat edersiniz. Yaptınız işveren borçlarında bu
feragati çok, 12 tane de mali af çıkardınız. Spor kulüplerine de bir feragat
çıkarın.
Spor kulüpleri
zor ayakta duruyor, her gün dolaşıyorlar; çarşıdan, esnaftan, sporseverlerden,
belediyelerden, bir yerlerden bir destek almaya çalışıyorlar. Herkes marka
değil; Fenerbahçe gibi, Galatasaray gibi, Beşiktaş gibi, Trabzonspor gibi marka
değil. Öyle şirketleri, anonim şirketleri, paraları yok. Anadolu’daki spor
kulüplerini bir gezin, kasabalardaki, kazalardaki, köylerdeki spor kulüplerine
bir bakın. Genel olarak Türkiye’de spora bu kadar değer veriyoruz ki
olimpiyatlarda aldığımız neticeler ortada, sporda aldığımız neticeler ortada.
Sadece büyük spor kulüpleri gündeme geliyor.
Şimdi, burada
bunu da Hükûmet bir önergeyle baypas edecek, biz de görüşmeyeceğiz. E, ne
yapacağız? Görüşebilmek için, bizim konuşabilmemiz için maddeyle ilgili,
maddenin çıkarılması olması gibi bir önerge gerekiyor, bu önergeyi verdik.
Arkadaşlar, bunun gayet basit bir yöntemi var. (Hatip önerge metnini yırttı)
Çok basit, bak, önergemizi geri çektik. Sayın Bakanın önergesi yalnız kalacak.
Hem biz konuşmamış olacağız, Sayın Bakan konuşsun. Siz çalın, siz söyleyin, siz
oynayın, siz yapın. Komisyona da gerek yok, muhalefete de gerek yok, siz zaten
çoğunluksunuz, bizim teklifimizin de kıymetiharbiyesi yok. O zaman biz ne
yapıyoruz burada? Arkadaşım, biz yasa yapmıyoruz, yasa yapmıyoruz. Kaliteli
yasa yapma gibi bir sorunumuz yok. Biz, burada, şeklî olarak çoğunluğun teşkil
ettiği bir yasama sürecini, kalitesiz yasa yapma sürecini yapıyoruz. Bu, çok
tehlikelidir. Parlamenter demokraside de bu yoktur, başkanlık sisteminde de bu
yoktur. Yani sizin siyasal tasarımcılarınızın getirdiği ne yarı başkanlık
sisteminde ne tam başkanlık sisteminde böyle bir yasama rezaleti yoktur. Onun
için, biz, bu tür, hayati ve çok sayıda insanı, milyonları ilgilendiren
yasalarda biraz daha özen istiyoruz. Biz, parti grubu olarak bu konuda iyi
niyetle atılan her adıma destek olmuşuz. Olumlu gördüğümüze “Evet.” demişiz ama
görmediğimize de “Evet.” deme hakkını kendimizde bulmuyoruz. Bizim de bir
siyasi programımız var; emekten yanayız, çalışandan yanayız. O zaman bu
konudaki fikirlerimizi öne süreceğiz. Bunun da önünü kapatıyorsunuz. Bu nedenle
Allah kolaylık versin, selamet versin. Üç ay sonra yeni bir yasayla bu
yanlışınızı da düzeltmek için tekrar buraya gelirsiniz. Ha buraya yazıyorum,
sen, Sayın Elitaş, üç ay önce çıkan yasayı değiştirdik, tekrar üç ay sonra
gelmezsek buraya görürsünüz.
Kolay gelsin
diyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Kaplan.
Şahsı adına,
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan.
Buyurunuz Sayın
Bayraktutan. (CHP sıralarından alkışlar)
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Artvin) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; İzmir Milletvekilimiz
Sayın Mustafa Balbay’ın Silivri’den yazmış olduğu konuşma metnini sizlerle
paylaşmak istiyorum:
“Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ne ilişkin
düşüncelerimi paylaşmak üzere Silivri’den söz almış bulunuyorum.
Kalemi hapiste de
elimden bırakmayan bir milletvekili olarak, başta yüce Meclisin çatısı altında
görev yapanlar olmak üzere, tüm gazeteci arkadaşlarımızın bu özel gününü
kutluyorum. Dünyanın en zor mesleklerinden birini yapan gazetecilerin görev
koşulları ve sosyal hakları bakımından gelişmiş ülkelerin standartlarına
ulaşmasını diliyorum.
Türkiye’de
gazetecilerin geleneksel olarak kutladıkları başlıca iki bayram vardır: 24
Temmuz 1908’de sansürün kaldırılışı ‘Basın Bayramı’ olarak, 10 Ocak 1961’de de
çalışma koşullarında önemli yenilikler getiren 212 sayılı Yasa’nın çıkması da
‘Çalışan Gazeteciler Bayramı’ olarak kutlanmaktadır.
Sayın
milletvekilleri, olağanüstü dönemlerin iktidarları varlıklarını tartışmaz hâle
getirmek için öncelikle yargıyı ve medyayı kontrolleri altında tutmak isterler.
Bu anlayış ne yazık ki bizim topraklarımızda da geçerlidir. Gazeteciler için
bayram, işte böylesi dönemlerin kapanması, ardından özgürlüğe dönük
düzenlemelerin yapılmasıyla ilan edilmiştir. Türkiye’de bütün gazetecilerin
durumu bugün bu durumdadır. Ülkemizdeki gazeteci örgütlerinin ve uluslararası
kurumların hazırladıkları tüm raporlar tablonun hiç de iyi olmadığını ortaya
koymaktadır. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütünün her yıl hazırladığı basın
özgürlüğü endeksine göre Türkiye son on yılda 50 basamak gerilemiştir. 2002
yılında 99’uncu sırada olan Türkiye, 2011’de 148’inci sıraya gelmiştir.
Ekonomik büyüklükte dünyanın ilk 20 ülkesi arasında olmakla övünürken basın
özgürlüğünde son ülkeler arasındayız.
Türkiye’de bir
yandan iletişim alanındaki gelişmeleri yakalamaya çalışırken bir yandan da
iletişim araçlarının son halkası olan İnternet yayıncılığının önüne engeller
çıkarılmaktadır. 2007 yılında 43 siteye erişim engellenirken, bu rakam her yıl
katlanarak artmış, 2010 yılında 7.700’e ulaşmış, 2012 yılında ise 19.500 siteye
erişim engellenmiş bulunmaktadır.
Sayın
milletvekilleri, basın özgürlüğü önündeki en büyük tehdit ise gazetecilerin
cezaevine konmasıdır. Uluslararası kuruluşlar, Türkiye için şu tanımı
kullanmaktadır: ‘Gazeteciler için açık cezaevidir Türkiye.” Hapiste bulunan
gazeteci sayısına ilişkin spekülasyonlara girmek istemiyorum. Sadece bir
gazetecinin bile hapiste olması, meslek için, toplum için, haber alma özgürlüğü
için açık bir tehdit içermektedir. Kaldı ki hâlen görevini sürdürmekte olan pek
çok gazeteci, her an demir parmaklıkların arkasına konulma riskini bilgisayarın
tuşlarına her dokunuşu ta kendi iç dünyalarında hissetmektedir.
Basın özgürlüğü,
gazetecilerin istediklerini yazma hakkı kadar, aynı zamanda gerçekçi bulmayıp
yazmak istemediklerini de yazmama hakkıdır. Aslında salt gerçekleri yazan bir
medyaya en çok iktidarın ihtiyacı bulunmaktadır. Medyanın toplum adına iktidarı
denetlemesi, ülkemizin sağlıklı gelişiminin de sigortasıdır. Gerçeğin ışığına
sırtına dönen bir iktidar, kendi karanlığından başka hiçbir şey göremez.
İktidarı gazetecilik faaliyetlerini terör faaliyetleriyle eşit gören, basın ve
ifade özgürlüğünü Hükûmeti övmekle sınırlı tutan bir anlayıştan vazgeçmeye
çağırıyorum.
Mustafa Kemal
Atatürk doksan yıl önce, 1 Kasım 1923’te Meclis kürsüsünden şöyle seslenmişti:
‘Muhterem efendiler, basın özgürlüğünden doğacak sakıncaların giderilmesi,
doğrudan doğruya basın özgürlüğüyle sağlanmalıdır.’ Bugünkü iktidar böyle bir
anlayıştan çok uzaktadır.
Sayın
milletvekilleri, güncel sorunumuz iç barışı kalıcı bir biçimde sağlamanın yolu
da basın ve ifade özgürlüğünden geçer. İletişim teknolojilerinin hızla
geliştiği çağımızda, nefret söylemi dışındaki bütün düşünceler açıkça
paylaşılabilmelidir. Çağımızda, toplumda karşılığı olan bir düşüncenin
yayılmasını engellemeye girişmek, Bakanlar Kurulu kararıyla hava sıcaklığını
değiştirmeye benzer.
21’inci yüzyıl
iletişim çağıdır, bu çağın ana unsuru gazetecilik, kendini yenilemiş, çağa ayak
uydurmuş, en gözde mesleklerden bir tanesidir.
10 Ocak Çalışan
Gazeteciler Bayramını bir kez daha kutlarken, yakın gelecekte bir de ‘hapisteki gazeteciler günü’ ilan
edilmemesini diliyorum.
Gazeteciliğin,
bedenen ve ruhen özgürce yapılacağı günlerin özlemiyle hepinizi en içten
sevgilerimle, saygılarımla selamlıyorum. Mustafa Balbay. İzmir Milletvekili.”
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Bayraktutan.
İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu.
Buyurunuz Sayın
Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; biraz sonra,
11’inci madde gelecek. 11’inci maddede, temelinden orada konuşma hakkımız
-bizim önergemiz olduğu için- başka bir konuşma hakkımız yok. Ama Sayın Bakan,
burada, münfesih spor kulüplerinin borçlarıyla ilgili bir yapılandırma
getiriyorsunuz, yine parça parça getiriyorsunuz.
Değerli
arkadaşlar, Türkiye’de, spor kulüpleri, Dernekler Kanunu’na göre yönetiliyor.
Dernekler Kanunu’na göre yönetildiği için, o spor kulübünün Maliyeye ve Sosyal
Güvenlik Kurumuna borçlarından dolayı hangi yönetici görev almışsa hepsi
sorumlu, müşterek borçlu, müteselsil kefil. İsterse kurumlar, borcun tümünü bir
kişiden alabilir. Yıllarca amatörce, özellikle Anadolu kulüplerinde şehrinin
takımına hizmet etmek isteyen insanlar vardı ama artık, bu kulüpler yönetici
bulamayacak.
Sayın Bakan,
temelinden çözelim. Temelinden getirmiyorsunuz, sadece münfesih olan, yok olan
kulüpleri getiriyorsunuz ama bugün, Türkiye’de, BAL ligine düşmüş, amatör
kümeye gitmiş ama münfesih olmayan bir sürü kulüp var, onların da size oldukça
yüklü borçları var. Biraz önce de size arz ettik “57 milyon” diye bir rakam
duydum. Ayrıca, kapanmış şirketler var; ortakları yok, bu şirketler yok.
Ticaret sicilinden kaydı silinmiş kooperatifler var; yok, böyle bir kooperatif
yok. Ama onların borçları var. Gelin, sadece bunu münfesih olan kulüplere
getirmeyin, sadece… Tüm milletvekillerinin ilindeki takımlarla sorunu var.
Hepimizin sorunu, tüm arkadaşların, Anadolu kulüplerinin birçoğunun sorunu;
örneğin Ankaragücü, Ankara’da.
MUHARREM İNCE
(Yalova) – Yalovaspor’un var, Yalovaspor’un…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Örneğin bir sürü kulüp… Münfesih olanlar var, yok olmuş,
gitmiş, kulüp diye bir şey yok. Tamam, bunu getiriyorsunuz ama getirdiğiniz şey
şu: Bunu otuz altı aylık bir yapılandırmaya tabi tutuyorsunuz.
Sayın Bakan,
paramparça getirmeyin, gelin bu önergeyi değiştirin. Bu önergede, şu anda,
Süper Lig dışındaki özellikle Üçüncü Lig, İkinci Lig dediğimiz kulüplerin
hepsinin çok yüksek miktarda borçları var. Örneğin, ben bir kulüp biliyorum ki
350 kişiye icra gitti. Hiç ilgisi yok, alakası yok, bir gün kulübe gitmemiş,
sadece ilinin kulübüne isim olarak girmiş kişiler.
İZZET ÇETİN (Ankara)
– Bütün spor kulüplerinin borcunu silelim bari.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Etmeyin, tutmayın, gelin paramparça yapmayın. Eğer bir
şey yapıyorsanız, gelin, Süper Lig dışındaki yani yayın geliri olmayan
kulüplerin borçları varsa, bunlar için de gelin sadece münfesih kulüp demeyin
veya yok olmuş şirketler, kapanmış şirketler…
Örneğin yine bir
kooperatif var, ben biliyorum, demin Sayın Bakana arz ettim, kooperatifte bir
şey yok. On sene önce gitmiş, yerinde yeller esiyor ama size bir sürü borcu var.
Gelin, biraz bu kapsamı, bu şekilde… Amaç kamunun parasını almaksa, kamuya para
temin etmekse, bu borçları almaksa, insanlara bir olanak vereceksek kapsamı dar
tutmayın, kapsamı biraz genişletin.
Örneğin, biraz
önce bir arkadaşım telefon etti. “Ben geçici işçiyim, yılda üç ay çalışıyorum.
Ben 200 yaşında emekli olacağım.” diyor. Bu sorunlar var. 200 yaşında…
BAĞ-KUR’lular… Bu sorunlara da çözüm bulalım arkadaşlar.
Sayın Bakan, bu
önergeyi, lütfederseniz tüm gruplar… Hepinizin başınızın belası. Orada bir
sürü, iyi niyetle… Hırsızlık, namussuzluk yapan insan varsa asla bunları
affetmeyelim ama iyi niyetle o kulüplerde görev almış insanların sırtına bir
kambur yüklemeyelim. Örneğin, bir doktor, bir profesör, bir hekim, evine icra
gidiyor arkadaşlar. Gelin, Süper Lig dışındaki kulüplere bunu şamil edelim.
Yine amaç burada parayı tahsil etmek. Bir olanak verin, bununla bu önergeyi
genişletelim.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Aslanoğlu.
Buyurunuz Sayın Çelik.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi bu ihdas edilen iki madde -az önce ifade ettim- son
derece önemli düzenlemeler; bunlar Plan ve Bütçe alt komisyonunda konuşulan ve
kayıtlara giren... Fakat prensip olarak ana komisyonda, Plan ve Bütçede ilave
3-4 madde kabul edildi, özellikle esnafların Sosyal Güvenlik Yönetim Kuruluna
girmesiyle ilgili. Ama daha çok sayıda “Kabul etmeyelim.” diye bir prensip kararı,
siz, değerli muhalefet milletvekilleri tarafından bize ifade edildi, biz
saygıyla karşıladık. Biz şöyle bir söz…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Siz de çektiniz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Bakınız, bu önemlidir, siyasette çok
önemlidir. “Biz Genel Kurulda böyle bir şey getirmeyiz.” diye sözümüz olsaydı
da bugün siz bunu deseydiniz son derece yerinde olurdu. Ama biz ısrarla dedik
ki: “Bu madde önemli bir maddedir arkadaşlar.”
Şimdi ne
konuşuluyor? Yani burada söylüyoruz, kısa vadeli sigorta primi dediğimiz zaman…
Bakın, bazı arkadaşlarımız çünkü burada madenden bahsediyor, maden kazasından,
işlerin tehlike sınıfından bahsediyor. Arkadaşlar, bu konuyu bir kere
anlayalım. Bakınız, konu şu: Kısa vadeli sigorta primi var 1 ile 6,5 arasında.
İşin riskine göre bu şu anda ödeniyor. Hangi maddelere göre? Şu anda
kaldırdığımız 83 ile 84’üncü maddelere göre. Bir iş yerinin ne kadar riski
varsa o riske göre 1 ila 6,5 arasında bir puan alıyor yahut da bir prim ödemesi
gerekiyor. Şimdi, siz, primleri 2’ye sabitlerseniz 83 ile 84’üncü maddeye gerek
var mı? Primleri yüzde 2’de sabitliyoruz, diyoruz ki: “83 ile 84 kalsın.” Bu
doğru değil. O, gerekçesi ortadan kalkmış maddeler. Dolayısıyla, ister istemez
83 ile 84’ü ne yapmanız gerekiyor? Kaldırmanız gerekiyor. Yaptığımız düzenleme
bu. Şimdi, kaldı ki bu düzenleme bir tehlike sınıfıyla ilgili değil.
Arkadaşlar, yakın zamanda İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nu çıkardık. O
çıkardığımız kanunda “az tehlikeli, tehlikeli ve çok tehlikeli” diye iş yerleri
sınıflandırıldı. Bunun bir sınıflandırma filan olmadığını özellikle belirtmek
istiyorum.
Bir diğer önemli
konu da “Ya, bu işçilerin aleyhine…” Arkadaşlar, bu işçilerin aleyhine falan
değil, bu ödemeleri işverenler yapıyor.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Sen emekli maaşını para yok diye hep kısıyorsun, emekli paralarını
bastırıyorsun. Niye? Para yok diye.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Bakın, müsaade edin.
Peki, biz ne
yapıyoruz? Şimdi, brüt aylık diyelim 1.000 lira. 1.000 lira brüt aylığa yüzde 1
bu kısa vadeli sigorta primini uygularsanız 10 TL. Peki, biz nerede sabitledik
şimdi? 20 TL’de sabitledik. Neden sabitledik arkadaşlar? Az önce söyledim,
NACE’yi söyledim, başka özellikleri söyledim ama şu anda söylüyorum: İhtilaflarla
ilgili 23 bini aşan denetim konusu ve yargıya intikal eden ihtilaf konusu var.
Ne demek? Adamın aslında iş yeri 6,5…
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Demek ki önceki kanun yanlış. Onu da sen yaptın.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Müsaade edin.
…ama ne yapıyor?
İşçisini büroda gösteriyor ve ihtilafların sonu gelmiyor. Şimdi, burada,
kurumun bir kaybı yok, kurumun geliri artıyor. Kimseye yanlış bir iş de
yapılmıyor.
İZZET ÇETİN
(Ankara) - Nereden bileceksin kurumun gelirinin arttığını?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Kurumun gelirlerinin artışından
yanaysak, bir, işçinin bir kaybı yok. Ödemeyi işveren yapıyor. Burada işçiye…
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Ya emekli olunca düşük maaş bağlamıyor musun? Maaşı yüzde 50’ye
indiriyorsun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Efendim?
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Maaş bağlamayı yüzde 50’ye niye indiriyorsun? Para yok diye. Burada
paradan vazgeçiyorsun “İşçinin kaybı yok.” diyorsun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Efendim, onunla ne alakası var? Biz
başka bir şey anlatıyoruz ya.
Şimdi, burada
ifade ettiniz, dediniz ki: “Geçici iş göremezlik ödeneğiyle sürekli iş
göremezlik gelirini kısa vadeli sigortalar primiyle ilişkilendirdiniz.” Yani
bununla bir alakası yok çünkü…
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Ya, niye alakası yok?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Bakın, yok efendim. Bakınız…
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Kurum gelir kaybına uğruyor. Parası olmayınca emekli maaşı vermiyorsunuz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Efendim, eğer ben bu işin Bakanı
isem, eğer bu düzenlemeleri getiriyor isem, ne getirdiğimi biliyorum…
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Ben bu işe bakarım.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Bakınız, aylık kazancına göre bu
geçici iş göremezlik aylığı bağlanıyor.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Ben de bu işin göreniyim, göreni.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Aylık kazancına göre, bunun primlerle
filan alakası yok. Onun için bence armutlarla elmaları karıştırmayalım değerli
arkadaşlar; onu özellikle belirtiyorum.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Ya “Bir paket yapacağım.” diyorsun, getirirsin, koyarsın oraya.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Yani muhalefet etmek için bu şekilde
değerlendirmenizi, muhalefet olarak, saygıyla karşılıyorum. Ama, ciddi bir
konu, önemli bir konu, önemli bir düzenleme, birçok ihtilafı ortadan kaldıran
bir düzenlemeyi bence…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Biz gayriciddi mi davranıyoruz Sayın Bakanım?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Hayır, “gayriciddi” demiyorum.
Konu ciddi bir
konu yani burada önce…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Anlat bize, biz de imza koyalım.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Efendim, anlattık, komisyonda
anlattık, burada da söylüyoruz.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Nerede anlattınız Sayın Bakan? Yasa böyle yapılmaz ki.
BAŞKAN – Lütfen,
karşılıklı konuşmayalım.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Ben inanıyorum ki dinleyenler de
bunun farkında. Çünkü işverenlerimiz de, işçilerimiz de çalışma hayatımız,
endüstriyel ilişkilerimiz bu farklılıktan dolayı çok ciddi ihtilaflarla karşı
karşıyadır; bunları ortadan kaldırıyoruz, kurumumuzun geliri artıyor.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Demek ki yasa iyi yapılmamış ihtilaf çoksa.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) –Burada ihtilafı büyütecek bir konu
değil.
83’üncü madde,
çok net bir şekilde neye göre 1 ile 6,5’un belirleneceğini düzenliyor. 2’de
sabitlediğimiz için bu maddeye gerek yok, onun için kaldırmak durumundayız.
84’üncü madde ise
iş yerinde iş değişimi olur ise, tehlike sınıfına göre değişiklik olur ise onu
düzenleyen bir maddedir. Yüzde 2’de bunlar sabitlenince bu maddelere gerek
yoktur, onun için bu düzenlemeyi huzurlarınıza getirmiş bulunuyoruz.
Tekrar, hayırlı
olmasını diliyorum, saygılar sunuyorum.
Fakat Sayın
Başkanım, sporla ilgili bir düzenleme, şuradan kaynaklanıyor o: Değerli
arkadaşlarımız geldiler. Amatör lige düşmüş kulüpler var. Yani biliyorsunuz
Süper Lig, Birinci Lig, İkinci Lig, Üçüncü Lig ve amatör kümeye düşmüş…
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Hepsinin borcunu söyleyin.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Amatör kümeye düşmüş olan kulüplerin
hiçbir geliri yok. Dolayısıyla, mevcut borçlarının yöneticilerine rücusu söz
konusu; bir.
İkincisi:
Fesholmuş kulüpler var, artık kulüp yok. Fakat bu alacaklarla ilgili de yine
yöneticilere, dönemine binaen rücu ediliyor. Arkadaşların talebi bu. Dendi ki:
“Bu, gerçekten sıfırı tüketmiş anlamında diyeceğimiz bir düzenleme.”
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Efendim, buna biz “Hayır.” demiyoruz.
MUHARREM İNCE
(Yalova) – Amatöre düşenler ne olacak?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Ama bunun yanında -sizin de ifade
ettiğiniz gibi- diğer, Üçüncü Lig, İkinci Lig ve Süper Lig’le ilgili kulüplerin
de şu anda -2012 Mart ayı itibarıyla söylüyorum- 110 milyon liralık bir borcu
var. Bunun 41 milyon lirası yapılandırılmış; 57,6 milyon lirası ise şu anda
oluşan yeni borç. Dolayısıyla, tabii, yüce Meclis, bu konuda bizim bir
ısrarımız yok ama ciddi de bir sorun, ciddi de bir problem. Bu düzenlemeyi, bu
önergeyi çekebiliriz de, sorun değil.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Hayır efendim, biz buna karşı değiliz Sayın Bakan ama
“Biraz genişletin.” diyoruz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Yeniden köklü bir düzenleme de
yapılabilir, konuşabiliriz ama bunun aciliyeti var, onu da ifade edeyim çünkü
böyle bir kulüp ortada kalmamış; diğerleri ise var olan, hayatiyetini sürdüren
kulüpler olduğu için bu talep üzerine gerçekleşmiş olan bir şeydir.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Efendim yok. Amatör ligde Sayın Bakan.
MUHARREM İNCE
(Yalova) - Varmış gibi görünüyor.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Takdir yüce Meclisindir.
Çok teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Çelik.
Sayın Tanal,
buyurunuz.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii, Sayın
Bakan kızacak, diyecek “Nedir bu muhtarların elinden çektiğim? Hep muhtarlardan
soru soruyorsunuz.” Evet, muhtarların sorunları var, muhtarların sorunlarını
size iletmemiz gerekiyor çünkü icra makamında sizler oturuyorsunuz ve -icra
makamında oturduğunuz için- muhtarlarımız gerçekten mağdur. Anayasa’mızın
18’inci maddesi uyarınca, efendim, kimseye yaşayabileceği ücretin altında bir
ücret vermek bir angarya yasağına girer ve muhtarlar angarya ile karşı
karşıyadır. En azından “Asgari ücretin altında bir ücretle muhtarlar
çalıştırılamaz.” şeklinde bir ücret takdir edilirse iyi olur. “Biz dünyanın
16’ncı büyük ekonomisiyiz.” diyoruz. Dünyanın 16’ncı büyük ekonomisi 54 bin
muhtarına asgari ücret üzerinde bir ücret mi ödeyemez? “IMF’ye borç verebilecek
durumdayız, biz muhtarlarımıza maaş artışını yapamıyoruz.” diyorsunuz. Bu bir
çelişki değil mi Sayın Bakanım?
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Tanal.
Sayın Bulut…
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) – Sayın Bakan, Sosyal Güvenlik icra memurlarının sayısı 900
civarında. Bunlar düz memur statüsünde. Bunlara uzmanlık kadrosu vermeyi
düşünüyor musunuz? Diğer bakanlıklarda aynı işi yapan görevlilere bu kadrolar
verildiği hâlde bunlarda bu kadrolar yok ve mağdur durumdalar. Bu konuda bir
çalışmanız var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Bulut.
Sayın Belen…
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım,
2008 yılında 3201 sayılı Kanun’a eklenen geçici madde 6’yla, 89 tarihinde
zorunlu göçe tabi olan Bulgaristan vatandaşlarına hizmet borçlanma hakkı
verdiniz. Bu tarihten sonra da sürekli Bulgaristan’dan buraya göç edip Türk
vatandaşlığına geçen ve oradaki hizmetlerini borçlanamayan on binlerce
insanımız var. Bunlarla ilgili bir yasa çıkarmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Belen.
Sayın Aslanoğlu…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Ben özür diliyorum, teşekkür ederim.
BAŞKAN –
Konuşmuyorsunuz, peki.
Buyurunuz Sayın
Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şimdi,
muhtarlarla ilgili neler yaptığımızı anlatacak tabii ki zamanımız yok ama şunu
ifade edeyim: Bu sosyal güvenlik reformunu yaparken köy muhtarlarımızla ilgili,
yirmi günlük prim karşılığında bir aylık sigortalı olma ki o zaman on beş gün
prim karşılığında bir aylık sigortalı olma imkânını da getirmiştik.
Aynen dediğiniz
gibi, katılıyorum. Türkiye, aynen dediğiniz gibi, IMF’ye borç verecek noktada
ve az önce saydığınız o güzel cümlelere de aynen katılıyorum Sayın Tanal.
Türkiye o noktaya gelmiş bulunuyor.
MUHARREM İNCE
(Yalova) – IMF’ye borç veriyor ama muhtara para veremiyor, öyle mi?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – O imkânları da aynı… Bakın, dediğim
gibi on beş gün… Muhtarı sigortalı, bir ay sigortalı gösterip on beş günlük
prim karşılığında da sigortalılığını sağlıyor.
Şimdi, sosyal
güvenlik icra memurlarının uzmanlıkla geçişiyle ilgili bir çalışmamızın
olmadığını ifade edeyim.
Bir üçüncü soru
ise: Bulgaristan’dan zorunlu göç ki bu göç Jivkov döneminde gerçekleşen bir göç
idi, 1989 yılında. Bu dönemde bu zorunlu göçe tabi olanların buradaki sosyal
hakları veya oradaki çalışmalarının Türkiye’ye bütünleştirilmesiyle ilgili bir
yasal düzenlemeyi yine benim Bakanlığım döneminde -hatırladığım için ifade
ediyorum- yapmış idik ama daha sonra böyle bir zorunlu göç değil, gerekçesi
zorunlu göç idi. Onu özellikle belirtmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Bakan.
Sayın Çelebi...
SÜLEYMAN ÇELEBİ
(İstanbul) – Sayın Bakan, kurumun hatası ve yanlış yorumu yüzünden 5335 sayılı
Yasa’yla mağdur edilen üniversite öğretim üyelerinin durumunu düzeltmek ve
devam eden karşılıklı davaları geri çekmek ve uzlaşma yolu aramak konusunda bir
çalışmanız var mı? Bunlar çok mağdur edilmiş üniversitedeki öğretim üyeleri,
yaklaşık sayıları da 200 kişi kadar. Bu sorunu geçmişteki uygulama ve yanlış
yorumdan dolayı böyle uzatma yerine, yani vatandaşla, öğretim üyeleriyle
davalık olmak yerine çözümü konusunda bir adım atmayı düşünüyor musunuz? Hazır
bu yasa görüşülürken bunu sonuçlandırmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkürler.
BAŞKAN –
Teşekkürler Sayın Çelebi.
Sayın Sakık,
buyurunuz.
SIRRI SAKIK (Muş)
– Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, bu
inşaat sektöründe özellikle Anadolu’dan gelen genç çocuklar, hepsi inşaatlarda
çalışıyor. Son birkaç yıl içerisinde emin olun 20’ye yakın insan yaşamını
yitirdi. Bunların cenazelerini ailelerine gönderdik ama ne hikmetse -bunu zaman
zaman burada da seslendirdik- ölümler gerçekleştiği gün, hemen aynı gün sigortaları
yapılıyor ve bu müteahhitlerin büyük bir çoğunluğu da bu işi o kadar çok iyi
biliyorlar ki aileleri de küçük şeylerle ikna etmeye çalışıyorlar ve böyle
ciddi bir sorun var ve ciddi bir mağduriyet var. Bunu birkaç kez Genel Kurula
da taşıdık ama bugüne kadar bir sonuç alamadık. Bu konudaki hassasiyetinizi de
biliyoruz. İlgilenirseniz sevinirim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Sakık.
Sayın
Bayraktutan, buyurunuz efendim.
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Artvin) – Çok teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın Bakanım,
SSK’nın sözleşmeli avukatlarla ilişkin olarak daha önce ödemeleri yapılıyorken
herhangi bir şekilde fatura istenmiyordu. Fatura istenmediği için de bunlardan
daha önceki ödemelerde gelir vergisi ve sadece damga vergisi ödeniyordu. Şimdi
ise sözleşmeli avukatlarla ilişkin olarak bir problem çıktı, fatura
uygulamasına döndüğü için karşı taraftan alınan vekâlet ücretlerinde bir de
ayrıca KDV ödemek zorunda kalıyor SSK’nın sözleşmeli avukatları. Bu konuda
vergi mahkemesi kararları olmasına rağmen ve dosyanın da üst, temyiz aşamasında
bulunmasına rağmen sözleşmeli avukatların yaşamış olduğu bir mağduriyet var. Bu
konudaki düşünceniz nedir, bunu gidermeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Bayraktutan.
Buyurunuz Sayın
Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bu, kamuda emekli
olan öğretim üyelerinin çalışması tekrar, çalışması hâlinde maaşlarının
kesilmesi gerekiyor.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Ama onlar muaf olmasına rağmen kesilmiş.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – İşte, maaşlarının kesilmesi
gerekiyor. Buradaki ihtilaf konusunu “birkaç kişi” dediniz bana, spesifik bir
durum herhâlde; buna bakalım ve çözülmesi gereken bir konu ise birlikte
değerlendirelim, çözelim diyorum.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Yanlış uygulama var, onlar muaflar.
SÜLEYMAN ÇELEBİ
(İstanbul) – Yanlış uygulama var Sayın Bakan, düzeltilmesini diliyoruz. Bu
konuyu Bakanlık yanlış yorumladığı için, yanlış uyguladığı için sorun hâlen
devam ediyor.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Tekrar bir değerlendirelim. Bir
değerlendirelim bakalım, yanlış yorum nedir, ifade ettiğiniz konuyu bir
değerlendirelim.
İş kazalarında
aynı gün içerisinde sigortalılık konusu tabii, hak sahipleri açısından bir
sorun oluşturmuyor. Fakat, maalesef, bu tür tespitlerimiz de bizim var. Bununla
ilgili mevzuatımız açık, yapılması gereken işlemleri yapıyoruz.
Başka bir konu
yok herhâlde, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın
Belen buyurunuz.
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) – Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım,
soruma cevap olarak verdiğiniz cevaptan ben bir şey anlamadım. Yani
Bulgaristan’dan göç eden vatandaşlar, oradaki hizmetlerin bedelini ödeyerek
borçlanmak istiyorlar yani para yatırmak istiyorlar hazineye. Bu konuda bir
düzenleme…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN –
Teşekkürler Sayın Belen.
Buyurun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Şimdi, Bulgaristan’dan zorunlu göçe
tabi olanlarla ilgili bir düzenleme yaptık diyorum. Gerekçesi buydu.
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) – Diğerleri için de…
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Diğerleriyle ilgili bir düzenleme
yok. Onlara bir süre vermiş idik. O süre içerisinde müracaat eden 30 binin
üzerindeki soydaşımız burada sosyal hakları elde etmiş oldu yani emekliliğini
elde etmiş oldu. Ama diğerleriyle ilgili…
Türkiye’nin,
tabii ki yalnız Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığının değil, Türkiye’nin bir
politikası var bu konularla ilgili. Dolayısıyla bir bütünlük içerisinde bunun
değerlendirilmesinde yarar var. Yani yalnız Bulgaristan’dan gelen soydaşlarımız
yok, Batı Trakya’da var, Bosna Hersek’te var, bütün Balkan coğrafyasında var,
ayrıca -siz doğuya baktığınız zaman da aynı şeyler doğu için de geçerli- Ahıska
Türkleri var Türkiye’ye gelen. Dolayısıyla, bunlar, gerekçeli olarak zorunlu
göçe tabi tutuldukları için, zorunlu olarak yerlerinden edildikleri için bir
düzenleme yapılmış 89 yılında. Onu belirtiyorum. Ama diğerleriyle ilgili şu
anda bir düzenlememiz yok. Onu bir bütünlük içerisinde ele almak çok daha doğru
olur.
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) – Çok mağdur insanımız var Sayın Bakanım.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Bakan. Süremiz doldu ve aştık.
Şimdi, önergeyi
oylarınıza…
MUHARREM İNCE
(Yalova) – Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkanım, bu, ek madde, önerge değil. Özür
diliyorum.
BAŞKAN – Bu, bir
önergeyle ek madde efendim.
Oylamayı
elektronik cihazla yapacağım.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmiştir.
Böylece,
tasarının mevcut metnine yeni maddeler eklenmiştir. Kanunun yazımı sırasında bu
maddeler eklenerek diğer madde numaraları teselsül ettirilecektir ama bir
karışıklığa meydan vermemek amacıyla görüştüğümüz Komisyon Raporu’na mevcut
maddeler üzerinden devam edeceğiz.
On beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 18.44
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN
(Ankara)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51’inci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
370 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
9’uncu madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
370 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 9’uncu maddesi ile
5510 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 8'in ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Ali Rıza Öztürk Bülent Kuşoğlu
İstanbul Mersin Ankara
Mehmet Ali Susam İzzet Çetin Mehmet Şeker
İzmir Ankara Gaziantep
Süleyman
Çelebi
İstanbul
“Ancak 1479 ve
mülga 2926 sayılı kanunlar kapsamında 1/10/2008 tarihinden önce Kuruma kayıt ve
tescili yapılan sigortalılardan, sigortalılık başlangıç tarihi değişmesi
gereken sigortalıların yazılı talepleri halinde, bu kanunlar uyarınca
sigortalılık başlangıç tarihleri yeniden tespit edilerek sosyal güvenlik
kanunlarına tabi olarak geçen hizmetlerinin tamamı dikkate alınarak basamak
intibakları yapılır ve tahakkuk eden prim borçları 6111 sayılı Kanunun ilgili
maddelerine göre yapılandırılır."
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Kim
konuşacak acaba?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Şeker.
BAŞKAN -Sayın
Şeker, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞEKER
(Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önerge üzerinde şahsım
adına söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla selamlarım.
Tasarının 9’uncu
maddesi genel olarak olumlu olmakla birlikte, ek madde 8’in 2’nci fıkrasında
yer alan “Bu sigortalıların diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında geçen
hizmet süreleri basamak tespitinde dikkate alınmaz.” hükmü hatalıdır. Bu fıkra,
bir hükmün kullanımını engelleyici ve yeni haksızlıkları besleyici nitelikte
olduğu gibi, bu hakkın gasbedilmesi anlamına da gelmektedir. Bu maddenin,
geneli itibarıyla olumlu olan bir tasarıda yer almaması gerekirdi.
Sayın Bakanım,
Türkiye, asgari ücret konusunda çok ciddi bir sıkıntı içerisinde. Türkiye’de
asgari ücretlilerin sayısı yüzde 35 civarında, tüm çalışanlar içerisinde ise
yüzde 57 gibi çok ciddi bir oran taşımaktadır. Maalesef, biz övünüyoruz “Asgari
ücretlilerimize yüzde 4 zam yaptık.” diye ama Türkiye borsasında bu sene
kazanılan rakam yüzde 62 sevgili arkadaşlar. Dünyada en çok kazandıran 2’nci
borsa Türkiye borsası. Venezuela borsası yüzde 330 kazandırmış, Türkiye borsası
yüzde 62,1 kazandırmış. Tabii, bu paraları keşke işçilerimiz, emekçilerimiz,
fakir vatandaşlarımız, emeklilerimiz hak etse ve kazansaydı mutlaka çok daha
anlamlı olurdu ama bu paraları, maalesef, yabancılar kazanmış.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, sizlere buradan 8 isim okuyacağım, inanıyorum ki
hiçbiriniz bu isimleri anımsamayacaksınız, bilemeyeceksiniz: Hüseyin Kürekçi,
Muharrem Yapıcı, Ahmet Şekerci, Muhsin Akyüz, Hasan Bozacı, Yüksel Koca, Köksal
Kadıoğlu, Satılmış Arslan. Bunlar, sevgili arkadaşlar, Türkiye Taş Kömürü Kozlu
Müessesinde geçen gün hayatını kaybedenler. Umutları vardı, çocukları vardı,
gelecekleri vardı, inançları vardı ama bu insanlar, maalesef, yeterli tedbir
alınmadığı için hayatlarını kaybettiler. Sayın Bakan da açıklamasında söyledi,
dedi ki: “6 tane madde tespit ettik ve bu tespit ettiğimiz maddeler ışığında bu
şirkete gerekli cezai uygulamaları yapacağız, araştırma yapıyoruz.” Haklıdır,
doğrudur ama Sayın Bakanım, niçin çalışmasına müsaade ettiniz? Eğer bir uçağın
arızası varsa kalkmasına müsaade ediliyor mu? Orada çok ciddi ihmaller var;
yeterli sondajlama yapılmamış, bununla ilgili Sayıştayın ciddi anlamda
uyarıları var yapılan tetkiklerde çok ciddi ihmaller olduğu ortada.
Değerli
arkadaşlar, bir şey daha söyleyeceğim size, eminim bunu da
hatırlamayacaksınızdır. Yine, 24’üncü Dönem 2’nci Yasama Yılı 131’inci
Birleşimde yani 4/7/2012’de burada herkes el kaldırdı ve bu yasa geçti. Bu yasa
neydi? Bu yasa, Sayıştayın yerindelik denetimi yapmasına engel olan bir yasaydı
sevgili arkadaşlar ve bu yasayı oy birliğiyle geçirdiniz. Bu yasa sonucu ne mi
oldu? Bu yasa sonucu, bu 8 arkadaşımız hayatını kaybetti. Çıkardığımız bu
kanunla 8 insanın hayatının yok olmasına sebep olduk. Sayıştay raporlarında
var, denetçi raporlarında var, bu şirketle ilgili yapılan eksiklikler de var,
bunlar belirtiliyor ama sizin çıkarttığınız kanunla ve burada oy birliğiyle
çıkan kanunla maalesef neyi yaptık? Bu 8 insanın hayatını kaybetmesine sebep
olduk.
O gün, Grup
Başkan Vekilimiz Akif Hamzaçebi, yine, burada -tutanaklardan aldığım için
söylüyorum- şunları söylüyordu: “Tasarının tümü üzerinde, daha doğrusu son
konuşmada görüşlerimizi ifade etmiştim, bir kez daha ifade ediyorum.
Şehitlerimizle, gazilerimizle, onların yakınlarıyla ilgili ve terör mağdurlarıyla
ilgili düzenlemelere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak destek verdik,
önergelere imza attık, o noktada desteğimiz tamdır ancak Sayıştay olsun,
TÜBİTAK olsun, Ölçme, Seçme Yerleştirme Merkezi olsun Anayasa’ya aykırı
bulduğumuz düzenlemelere ise destek vermedik. Dolayısıyla tasarıya ilişkin
tutumumuzun bu çerçevede alınmasını rica ediyor, teşekkür ediyorum.” diyordu.
Sevgili
arkadaşlar, burada, bu insanların ölmesinde, maalesef o gün çıkan kanunda
hepinizin rolü var, Allah hepinizin günahlarını affetsin.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Şeker.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) – Bravo Mehmet, şeker gibi bir konuşmaydı!
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
9’uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 9’uncu madde kabul
edilmiştir.
10’uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 10’uncu madde kabul
edilmiştir.
Bir saat ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 19.11
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN
(Ankara)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51’inci Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
370 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
11’inci madde
üzerinde 2 önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
5510 sayılı kanunun 11 inci maddesinin aşağıdaki şeklide değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mustafa Kalaycı Mehmet Şandır
Manisa Konya Mersin
Ali
Halaman Alim
Işık
Adana
Kütahya
Madde 11 - 5510
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
Geçici Madde 46 -
5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (b) fıkrasının (1) ve (2) numaralı alt
bendi kapsamındaki sigortalılardan sosyal güvenlik destek primi kesilmez. Harp
malûlleri ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu,
3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında
Kanuna göre aylıkları hesaplanarak ödenen veya asayiş ve güvenliğin sağlanması
ile ilgili kanunlara göre vazife malûllüğü aylığı almakta olup da çalışanların
1.10.2008 tarihinden önceki döneme ait sosyal güvenlik destek primi borçları
silinir. Bu çalışanların 1.10.2008 tarihinden önceki çalışma dönemleri için
ödedikleri sosyal güvenlik destek primi iade edilir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
370 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 11 inci maddesi ile
5510 sayılı Kanuna eklenen geçici madde 46 nın aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Bülent Kuşoğlu İzzet Çetin
İstanbul Ankara Ankara
Kadir Gökmen Öğüt Kamer Genç Kazım Kurt
İstanbul Tunceli Eskişehir
Musa
Çam
İzmir
Geçici Madde 46 -
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce iştirakçi veya sigortalı olup, bu
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı
sayılmasını gerektirir nitelikte çalışması nedeniyle ilgili mevzuatına göre
sosyal güvenlik destek primi ödemesi gerekenlerin, bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihi takip eden ayın sonu itibarıyla tahakkuk ettiği halde ödenmemiş
olan sosyal güvenlik destek primi borçları ve ferîleri terkin edilir.
30 uncu maddenin
üçüncü fıkrasının (b) bendi ile düzenlenen sosyal güvenlik destek primi
kesilmesi uygulamasına bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren son
verilir.
İlk defa
sigortalı olduktan sonra herhangi bir şekilde sigortalılığına ara verenler, bu
aradaki süreleri borçlanabilirler. Bu fıkraya göre borçlananlar 4 ncü madde
hükümlerine göre sigortalı sayılırlar.
506, 2925, 1479,
2926 ve 5434 sayılı kanunlara tabi olarak çalışmaya başlamış sigortalıların
talepleri halinde, prim ödeme gün sayısı ile sigortalılık sürelerini tamamlamış
olanlar 4447 ve 4759 sayılı kanunlarda geçen yaş şartı aranmaksızın, ilgili
kanunlardaki 08.09.1999 öncesi hükümlere göre emeklilik aylıkları
bağlanır."
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Sayın
Çetin, buyurunuz.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; önergemiz üzerine
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, tabii, Komisyonda ve alt komisyonda kabul ettiremediğimiz bu madde
ile yapılmak istenen… AKP’nin getirmiş olduğu tasarının, Hükûmetin getirmiş
olduğu tasarının kapsamı oldukça dar. Sadece, sosyal güvenlik destek primini
zamanında ödemeyen mükelleflerin borçlarının 6111 sayılı torba Kanun
hükümlerine göre terkini ve yeniden yapılandırılması kararlaştırılmış.
Oysa bu konuda
yeniden yapılandırma değil... Yasa çıkarıldığı zaman yasadan etkilenmesi
muhtemel emekliler yani emekli olup da yeniden iş kurup kendi hesabına
çalışanlar, ödemek zorunda oldukları yüzde 15 sosyal güvenlik destek primlerini
ödememişler ve bu konuya ilişkin olarak da Çalışma Bakanlığıyla Maliye yapmış
olduğu incelemeler sonucunda bunu tespit etmiş, 400 bin mükellef icra takibine
uğramış; birincisi bu. Yani, bunun yeniden yapılandırılması değil, borçların
tamamen kaldırılması gerekir. Bu da yetmez. Türkiye’den başka, çalışanlarını
cezalandıran, emekli çalışanlarını cezalandıran bir ülke yok. Biz verdiğimiz
önergeyle, sosyal güvenlik destek priminin kaldırılmasını ve kesintilerin
ortadan kaldırılarak bir daha gündeme gelmemesini öneriyoruz.
Buradaki ikinci
önerimiz… Yani, AKP “yaş” deyince, “yaşa takılan” deyince Yüksek Askerî Şûra
aklına geldiği için tüyleri diken diken oluyor nedense. Burada, devletin
1999’da yasa çıkartıp çıkarttığı yasa ile vatandaşını mağdur konuma getirdiği
bir durum söz konusu. O zaman “kademeli geçiş” diye bir kanun yaptı bu Meclisi.
Tabii, burada AKP’nin suçu yok o yasanın yapılmasında, üçlü koalisyon
döneminde… Şimdi, yaşları 45-50’ye gelmiş insanlar iş de bulamıyor; kıdem
tazminatını işçiyse aldı, memursa almadı ama okulda okuyan çocuğuna verecek
harçlık parası yok cebinde. O nedenle oldukça mağdur konumda. Yani “Biz
yapmadık, seyirci kalalım.” mantığıyla hareket etmek devlet yönetme anlayışıyla
bağdaşmaz, hükûmet etme anlayışıyla bağdaşmaz. Ortada bir sosyal sorun var, bir
sosyal sorumluluk var. Onun gereği olarak, o vatandaşlarımızın da 99
öncesindeki koşullarda emekli olanlar gibi emekliliklerine kavuşturularak
maaşta buluşturulmaları sosyal devlet anlayışının bir gereğidir diye bu
önergemizde ikinci fıkrayı ekledik.
Üçüncü bir konu
da… Yine uzun yıllardan bu yana artık çalışma yaşamı döneminizde iyice dejenere
edildi, esnek çalışma modelleri getirildi; iş yerlerinde işçiler, kriz
dönemlerinde insanlar işlerinden çıkartıldılar; zaman zaman kamuda, özel sektörde
yaşı bir noktaya gelenler emekliye sevk edildiler ama emekli olabilmek için
yaş, hizmet süresi ve o üç koşuldan emeklilik süresi, yaş ve prim ödeme gün
sayısını bir arada tamamlayamadığı için eksik prim nedeniyle maaşa
kavuşamayanlar da söz konusu. Onlara da bir defaya mahsus olmak üzere bir
borçlandırma düzenlemesi yaparak, verdiğimiz önergeyle, onların da emeklilikle
buluşmalarını istedik.
Değerli
arkadaşlar, yani bunlarda karşı çıkacak ya da Sosyal Güvenlik Kurumunu
batıracak ya da Türkiye Cumhuriyeti devletinden sonra en büyük bütçeye sahip
kurumu çökertecek gibi bir yaklaşım söz konusu değil. Bu konuda kanun
teklifleri de veren pek çok milletvekili arkadaş var. Bizim de bu konuda kanun
tekliflerimiz var, birleştirilmedi. Aslolan şey, onları birleştirip düzgünce
tartışmak idi.
Şimdi yapılması
gereken işlem, bu yasa burada görüşülürken, demin de söyledim, Sosyal Güvenlik
Kurumunun pek çok sorunu var, pek çok aksayan yönü var, onları el birliğiyle
yapmak varken, bakınız, konuyla ilgili beşerden on dakikalık iki madde
görüşebildik altı saatten bu yana. Bu kadar zaman harcayacağımıza,
komisyonlarda çalışırken, Mecliste çalışırken muhalefetin önerilerine,
katkılarına açık olsanız, bu Mecliste şu anda görev yapan, şu saatte görev
yapan arkadaşlar burada çile çekerek ne yapacağını bilmez vaziyette görev
yapmazlar. Onun için, yasa yaparken çoğunluk diktası anlayışından vazgeçiniz,
demokrat olunuz, muhalefetin sesine de kulak veriniz, önergelerimizi kabul
ediniz diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Çetin.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
5510 sayılı kanunun 11 inci maddesinin aşağıdaki şeklide değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
Madde 11 – 5510
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
Geçici Madde 46 -
5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (b) fıkrasının (1) ve (2) numaralı alt
bendi kapsamındaki sigortalılardan sosyal güvenlik destek primi kesilmez. Harp
malûlleri ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu,
3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanuna
göre aylıkları hesaplanarak ödenen veya asayiş ve güvenliğin sağlanması ile
ilgili kanunlara göre vazife malûllüğü aylığı almakta olup da çalışanların
1.10.2008 tarihinden önceki döneme ait sosyal güvenlik destek primi borçları
silinir. Bu çalışanların 1.10.2008 tarihinden önceki çalışma dönemleri için
ödedikleri sosyal güvenlik destek primi iade edilir.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Sayın
Akçay, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 11’inci maddede verdiğimiz
önerge hakkında söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, esnaf ve sanatkârlarımız sermaye ve refahın tabana
yayılmasında, gelir dağılımının iyileştirilmesinde ve sosyal dengelerin
korunmasında çok önemli bir görev üstlenmektedir. Anayasa’nın 173’üncü maddesi
gereğince küçük esnaf ve sanatkârın devlet tarafından korunması ve
desteklenmesi gerekmektedir ancak AKP Hükûmeti kendi istihdamını sağlamanın
yanında, ülkemizdeki en fazla istihdamı da sağlayan, devlete yük olmadığı gibi
vergisini ve sigortasını ödeyerek bütçeye finansman sağlayan esnaf ve
sanatkârımıza âdeta üvey evlat muamelesi yapmaktadır.
2010 Nisan ayında
hükûmet tarafından açıklanan Esnaf ve Sanatkârlar Değişim, Dönüşüm ve Destek
Strateji Belgesi ve Eylem Planı, ki adına kısaca adına “3D” diyoruz… Neredeyse
üç yıla yakın bir süre geçti ve bu paket maalesef boş çıkmıştır. Bütün bu
olumsuzluklar nedeniyle, ülkemizin temel direği olan ve aile kurumundan sonra
toplumsallaşmanın, iletişim kurmanın, birlik ve beraberliği zenginleştirmenin
en güçlü yapısı olan esnaflık müessesemiz neredeyse çökmek üzeredir. Esnafı
düşük faizli krediye kavuşturduk diye, bunun miktarını arttırdık diye
övünemezsiniz, övünmemek gerekir ve bunlar da hiçbir zaman, hiçbir derde de
çare olmamakta, esnaf daha da borçlu hâle gelmektedir.
Sosyal Güvenlik
Kurumu verilerine göre emekli olduktan sonra çalışan 13 bin 200 esnafımız
bulunmaktadır. Emekli olduktan sonra çalışan bu esnaf ve sanatkârlardan yüzde
15 oranında sosyal güvenlik destek primi kesilmektedir. Emekli çalışanlardan sosyal
güvenlik destek primi kesilmesindeki amaç, iş gücüne katılması beklenen
gençlerin önünün açılmasıdır, Hükûmetin gerekçesi budur. Oysa, esnaf ve
sanatkârlar işçi değildir, tersine işverendir. Emekli olduğu hâlde hâlen
çalışmakta olan esnaf ve sanatkârlar genç iş gücünün önünü tıkayan değil,
onlara iş imkânı sağlayan bir konumdadır. Bu nedenlerle, esnaf ve sanatkârların
yaşlılık aylıklarından sosyal güvenlik destek primi kesilmemelidir.
Değerli
milletvekilleri, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 2330 sayılı Nakdi
Tazminat Kanunu, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu ile asayiş ve güvenliğin
sağlanmasıyla ilgili kanunlara göre vazife malulü aylığı almakta olup da
çalışanlardan kesilen sosyal güvenlik destek primi 5510 sayılı Kanun ile
kaldırılmıştır. Bu doğru bir uygulamadır ancak bu kanunlar kapsamında vazife
malulü aylığı almakta olup da Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde işçi olarak
çalışan sayısı yaklaşık 300 civarında gaziden 1 Ekim 2008 öncesi çalışma dönemi
için sosyal güvenlik destek primi kesilmiştir. Diğer kurumlarda çalışan
yaklaşık 2.500 gazimizden ise 1 Ekim 2008 öncesi çalışma dönemi için sosyal
güvenlik destek primi kesilmemiştir. Bu çalışanlar emekli olmak istediklerinde
1 Ekim 2008 tarihinden önceki çalışma dönemlerine ait sosyal güvenlik destek
primi borcu çıkarılmaktadır Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından. Gazilerimizden 1
Ekim 2008 tarihinden önce çalışma günlerine ait istenen sosyal güvenlik destek
primi borçları silinmeli, sosyal güvenlik destek primi kesilen gazilerimize
ödedikleri bu prim bedelleri geri ödenmelidir. Ayrıca, 5510 sayılı Kanun’un
28’inci maddesiyle engelli vatandaşlarımıza belirli oranlardaki rapor
durumlarına göre emeklilik hakkı tanınmıştır ve giderek artan emeklilik yaşı,
çeşitli fiziki ve ruhi sorunları olan gazilerimizde büyük bir sıkıntı
yaratmaktadır ve şu anda çalışan 2 bin civarındaki gazimize de bu erken
emeklilik hakkı verilmelidir diyor, bu düşüncelerle hepinize saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Akçay.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
11’inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 11’inci madde kabul
edilmiştir.
12’nci madde
üzerinde 2 önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
370 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Ali Halaman Mustafa Kalaycı
Manisa Adana Konya
Alim
Işık Mehmet
Şandır
Kütahya Mersin
Madde 12- 5510
Sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"Geçici
Madde 47- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, 5335 sayılı Kanunun 30
uncu maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca emeklilik veya yaşlılık
aylıklarının kesilmesini gerektiren bir işte çalışmış olanların, bu
aylıklarının hangi tarihte tekrar bağlanacağının tespitinde 5335 sayılı Kanunun
30 uncu maddesinin beşinci fıkrası dikkate alınır. Sosyal güvenlik kanunlarına
göre emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta iken 5335 sayılı Kanunun 30 uncu
maddesinin ikinci fıkrası kapsamına giren kurum ve kuruluşlara ait işyerlerinde
çalışmaları nedeniyle aylıkları kesilmesi gerekenlere, bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihi takip eden ödeme dönemine kadar yersiz olarak ödendiği tespit
edilen aylıklara ilişkin asli ve feri borçlar, ilgililerin bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından itibaren dört ay içinle
başvuruda bulunmaları halinde 6111 sayılı Kanunun ilgili maddelerine göre
yapılandırılır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun
4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi hariç
diğer bentlerine göre sigortalı sayılanların 31/12/2000 tarihinden önce vergi
mükellefiyet süreleri bulunmak kaydıyla, sigortalının bu kanunun yürürlük
tarihinden itibaren altı ay içinde talepte bulunması halinde, vergi
mükellefiyet sürelerinin tamamı için 80 inci maddenin ikinci fıkrasının (a)
bendine göre talep tarihindeki prime esas kazancının % 32'si üzerinden
borçlanma tutarı hesaplanır ve sigortalıya tebliğ edilir. Sigortalının
kendisine tebliğ edilen borçlanma tutarının tamamını tebliğ tarihinden itibaren
altı ay içinde ödemesi halinde, bu süreler sigortalılık süresi olarak
değerlendirilir. Sigortalıya tebliğ edilen borç tutarının bu süre içerisinde
tam olarak ödenmemesi halinde bu süreler sigortalılık süresi olarak
değerlendirilmez ve ödenen tutar bu kanunun 89 uncu maddesine göre iade
edilir."
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan
370 sıra sayılı Yasa Tasarısının 12. maddesinin sonuna aşağıdaki fıkranın
eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Kazım Kurt İzzet Çetin
İstanbul Eskişehir Ankara
Mehmet Ali Susam Bülent Kuşoğlu Musa Çam
İzmir Ankara İzmir
Turgut
Dibek
Kırklareli
Md.12- III. fıkra
olarak “Köy ve mahalle muhtarlarından herhangi bir sosyal Güvenlik Kurumuna
tabi olmayanlar, SGK Gelir testine tabi tutulmazlar. Bunların primleri İçişleri
Bakanlığı bütçesinden karşılanır.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Sayın
Aslanoğlu, buyurunuz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; muhtarlarla
ilgili bir önerge verdik.
Şimdi size bir
Meclis tutanağı okuyacağım, tarihini ve kişiyi biraz sonra söyleyeceğim: “Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Muhtarlarımızın sorunlarını anlatmak için huzurunuzdayım; ancak, takdir
edersiniz ki, yalnız muhtarlarımızın değil, toplumun, her kesimin, işçinin,
memurun, çiftçinin, işsizin sorunları var, büyük sorunları var.”
ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Adı Faruk Çelik mi?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – “Değerli milletvekilleri, 52.000 köy ve mahalle muhtarımız
var. Muhtarlıklarımız, 1924’te çıkarılan bir yasayla yürütülmektedir.
Vatandaşlarımızın ilk müracaat ettiği yerdir. Anneleridir, babalarıdır
muhtarlar. Doğumdan ölüme kadar herkesin muhtarıdır. En üst kademeden en alt
kademeye, Başbakana kadar herkesin muhtarıdır.
Değerli
milletvekillerimiz, bu yükleri yüklediğimiz muhtarlarımıza ne verdik diye
baktığımızda, bir hiç. Acıklı bir tabloya bakıyoruz. Muhtarlar mahallenin en
emin, en saygın kişileridir. Seçimle görev üstlenirler dolayısıyla mahalleyi en
iyi bilenleridir. Biz, muhtarlarımızdan 105 lira maaş, 90 lira BAĞ-KUR primi
alıyoruz.” Şimdi de 380 lira maaş, 350 lira da BAĞ-KUR primi alıyoruz. Değerli
arkadaşlarım “105 lira maaş, 90 lira BAĞ-KUR primi.” Şimdi, değişen, 380 lira
maaş, 350 lira BAĞ-KUR primi… Ve uzayıp gidiyor. Sonunda diyor ki “Netice
olarak, değerli milletvekilleri, Türkiye
seçim atmosferine giriyor. İktidar partisine mensup siz değerli milletvekili
arkadaşlarıma seslenmek istiyorum. …ve köylere giremezsiniz, muhtarların
sorununu çözmediğiniz sürece köylere girmeniz son derece zorlaşır. Halkla
bütünleşemezsiniz, halk içinde olamazsınız, halk içinde olmanız çok zordur.
Seçimlerden önce muhtarlarımızın içinde olduğu acıklı durumu çözmezseniz
köylere giremezsiniz...” Tarih, 18 Haziran 2002.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Kim söylüyor?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Bu konuşmayı yapan Sayın Bursa Milletvekili Faruk Çelik.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Aynen, doğru.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Aynen doğru, aynen katılıyorum Sayın Bakan; yürekten
katılıyorum bu konuşmanıza, sonuna kadar katılıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Hadi sözünde dur.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Aynen katılıyorum. O gün 90 lira maaş, bir tek fark var; 105
lira maaş, 90 lira prim. Bugün 380 lira maaş, 350 lira prim. Değişen ne
arkadaşlar, acıklı tablo yok mu?
Hâlâ, aynen diyor
ki Sayın Bakan “Ek göstergeleri 4000 değil 8000 olmalı.” Helal olsun Sayın
Bakan… Pardon, Sayın Faruk Çelik, o günkü Bursa Milletvekili, helal olsun, bu
konuşmanıza aynen katılıyorum.
MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) – Sana da helal olsun!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlar, çok acıklıdır.
Şimdi, yeni
uygulamada -bunların hepsinin BAĞ-KUR primi var, acıklı tablo- artık doktora
gidemiyorlar, eşleri, çocukları da gidemiyor. Bunlara gelir testi yapıldığı
için, maaşları 350 lira gözüküyor. Hâlbuki, gelir testinde 250’nin altında
olanlara yeşil kart veriyorlar; yeşil kart da alamıyorlar. Kendini bırak, eşi,
çocukları da artık yeni uygulamayla hastanede kimlik numarası girildiği için
BAĞ-KUR borçlarından dolayı tedavi olamıyorlar.
Ben bu konuşmayı
yapan Faruk Çelik Bey’i arıyorum. Tebrik ediyorum o günün Bursa Milletvekili
Faruk Çelik Bey’i.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – O şimdi bakan!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Çok net bir
şekilde sorunu ortaya koymuş, helal olsun ama Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Sayın Faruk Çelik içinde olduğumuz bu tabloyu, yine acıklı tabloyu nasıl
hazmediyor? Nasıl hazmediyor, ben takdirlerinize bırakıyorum.
Ben sadece Meclis
tutanağını okudum. Takdir sizin, takdir vicdanlarınızın. Diyor ki burada: “En
az asgari ücret kadar muhtar maaşı olmalıdır.” Tutanağı vereceğim Sayın Bakan.
“Asgari ücret kadar…”
Sayın Bakan,
sonuna kadar katılıyorum. Asgari ücret kadar yapın, içinden vergisini de kesin,
BAĞ-KUR primini de kesin, her şeyi yapın. 1924 yılının kanunuyla hâlâ idare
ediyorsunuz on bir yıldır.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
370 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
Madde 12- 5510
Sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"Geçici
Madde 47- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, 5335 sayılı Kanunun 30
uncu maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca emeklilik veya yaşlılık
aylıklarının kesilmesini gerektiren bir işte çalışmış olanların, bu
aylıklarının hangi tarihte tekrar bağlanacağının tespitinde 5335 sayılı Kanunun
30 uncu maddesinin beşinci fıkrası dikkate alınır. Sosyal güvenlik kanunlarına
göre emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta iken 5335 sayılı Kanunun 30 uncu
maddesinin ikinci fıkrası kapsamına giren kurum ve kuruluşlara ait işyerlerinde
çalışmaları nedeniyle aylıkları kesilmesi gerekenlere, bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihi takip eden ödeme dönemine kadar yersiz olarak ödendiği tespit
edilen aylıklara ilişkin asli ve feri borçlar, ilgililerin bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından itibaren dört ay içinde
başvuruda bulunmaları halinde 6111 sayılı Kanunun ilgili maddelerine göre
yapılandırılır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt
bendi hariç diğer bentlerine göre sigortalı sayılanların 31/12/2000 tarihinden
önce vergi mükellefiyet süreleri bulunmak kaydıyla, sigortalının bu kanunun
yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde talepte bulunması halinde, vergi
mükellefiyet sürelerinin tamamı için 80 inci maddenin ikinci fıkrasının (a)
bendine göre talep tarihindeki prime esas kazancının % 32'si üzerinden
borçlanma tutarı hesaplanır ve sigortalıya tebliğ edilir. Sigortalının
kendisine tebliğ edilen borçlanma tutarının tamamını tebliğ tarihinden itibaren
altı ay içinde ödemesi halinde, bu süreler sigortalılık süresi olarak
değerlendirilir. Sigortalıya tebliğ edilen borç tutarının bu süre içerisinde
tam olarak ödenmemesi halinde bu süreler sigortalılık süresi olarak
değerlendirilmez ve ödenen tutar bu kanunun 89 uncu maddesine göre iade
edilir."
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım, sık sık,
arkadaşlarımız muhtar konusunu gündeme getiriyorlar. Ben, doğrusu,
muhtarlarımızla ilgili sorunlar, tabii ülkenin sorunları hepimizin sorunları
ama muhtarlar meselesi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde bir
mesele olmadığı için niye sık sık getiriliyor, bilemiyorum. Geçmişte evet,
muhtarlarımıza hizmet ettik, sorunlarını da Parlamentoda dile getirdik. Şimdi,
burada bir şeyi yanlış ifade ettiniz…
BAŞKAN – Sayın
Çelik, lütfen önce katılıp katılmadığınızı söyleyin, sonra açıklama…
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım, katılamıyorum.
BAŞKAN – Peki,
buyurun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Katılamıyorum ama şunu ifade edeyim:
Muhtarlarımız 90 TL ödenek alıyorlardı; aldıkları maaş 90 TL, 105 TL de BAĞ-KUR
primi ödüyorlardı.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Şimdi ne Sayın Bakan?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Bugün muhtarlarımız, bakınız, az önce
söyledim, on beş gün prim karşılığı bir ay sigortalı görünüyorlar.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Yirmi gün, on beş gün değil!
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Şimdi, kırsaldaki muhtarımız 122 lira
ödüyor, 420 lira maaş alıyor. Lütfen ya, nasıl mukayese yapıyorsunuz yani!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sadece kırsal muhtarı yok Sayın Bakan.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – 16 bin köyü mahalle yaptınız!
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Bakın, köydekini kaldırdınız, şehirdeki aynısını ödüyor!
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Bakan.
Kim konuşacak?
ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Gerekçe.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
BAĞ-KUR
sigortalılarının, vergi mükellefiyeti bulunan dönemlerinin borçlanılması ve bu
sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi konusunda geçmişte
birçok düzenleme yapılmasına rağmen bu düzenlemelerden ekonomik imkânsızlıklar,
yaşanan ekonomik krizler ve diğer bazı nedenlerle yararlanamayan veya
borçlarını yeniden yapılandırmakla birlikte taksitlerini düzenli olarak
ödeyemedikleri için başladıkları hâlde sistemden çıkmak zorunda kalan pek çok
esnaf ve sanatkâr bulunmaktadır.
2000 yılı öncesi
vergi mükellefi olan esnaf ve sanatkârlarımız bu sürelerini sigortaya
işletememektedir. Bu nedenle 31/12/2000 tarihinden önce vergi mükellefiyet
süreleri bulunanların daha önce Kuruma sigortalılığı tescil edilmiş olması
şartı aranmadan; bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi ve
bu sürelerin tamamının borçlanılmasına imkân verilmesi gerekmektedir.
25/02/2011
tarihli ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'da konuya ilişkin
herhangi bir düzenleme olmaması, beklenti içinde olan esnaf ve sanatkârları
büyük bir hayal kırıklığına uğratmıştır.
BAŞKAN –
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
12’nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 12’nci madde kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi kanun tasarısının mevcut 12’nci maddesinden sonra gelmek
üzere ve biri geçici madde olmak üzere yeni madde ihdasına dair 3 önerge
vardır.
Bildiğiniz üzere,
görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun komisyon metninde
bulunmayan, ancak tasarı veya teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddenin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı İç Tüzük'ün 87'nci maddesinin
dördüncü fıkrasının hükmüdür.
İç Tüzük'ün
91'inci maddesine göre de yeni bir madde olarak görüşülmesine komisyonun salt
çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde görüşme açılır ve bu maddede belirtilen
sayıda önerge verilebilir.
Bu nedenle, önergeyi
okutup komisyona soracağım ve komisyon önergeye salt çoğunlukla yani 21
üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım.
Komisyon eğer katılmazsa salt çoğunluğuyla, önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi ilk
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
370 sıra sayılı Kanun Tasarısına 12 nci maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Çelik
Şanlıurfa
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı
"Madde 13 -
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan tabloya aşağıdaki
sıralar eklenmiş; üçüncü fıkrasında yer alan "Bu sürelerin, üç yılı
geçmemek üzere yarısı" ibaresi “Bu sürelerin, üç yılı geçmemek üzere; (18)
numaralı sırasında bulunanlar için tamamı diğerleri için yarısı" şeklinde
değiştirilmiş ve dördüncü fıkrasında yer alan "malûliyet halleri"
ibaresinden sonra gelmek üzere "ile (18) numaralı sırada bulunanlar"
ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) - Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Şimdi,
bunu yeni madde olarak görüşmeye açıyorum.
Söz isteyen var
mı? Yok.
Bu yeni madde
ihdası önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Tasarıya yeni bir
madde ilave olmuştur.
Şimdi diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
370 Sıra Sayılı Kanun Tasarısına aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Faruk
Çelik
Şanlıurfa
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Madde 14: 5510
Sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"Fiili
hizmet süresi zammı uygulanması sonucu verilmesi gereken ek aylık prim ve
hizmet belgesi ile yatırılacak primler
Geçici Madde 48-
2008 yılı Ekim ayı başı ile bu maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşına
kadar geçen süre içinde bu Kanunun bu maddeyi ihdas eden Kanunla değişik 40 ncı
maddesi gereğince fiili hizmet süresi zammı süresine tabi işyerleri ve işlerde
çalışanlar için 5510 sayılı Kanunun 86 ncı maddesine göre verilmesi gereken ek
prim belgelerinin bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından
itibaren üç ay içinde verilmesi halinde idari para cezası uygulanmaz.
Bu maddenin
yayımı tarihini takip eden aybaşından itibaren sigortalılarca; üç aylık süre
içinde Kurumca istenecek belgelerle başvurulması ve 6 aylık süre içerisinde
hesaplanacak fiili hizmet süresi zammına ilişkin prim tutarının ödenmesi
halinde gecikme zammı ve gecikme cezası alınmaz."
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu salt çoğunluğuyla?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Yeni
madde olarak görüşme açıyorum.
Söz talebi var
mı? Yok.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Böylece yeni bir
geçici madde ihdas edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
370 Esas No.lu Kanun Tasarısına aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Elitaş Fahrettin Poyraz Enver Yılmaz
Kayseri Bilecik İstanbul
Nevzat Pakdil Osman Boyraz Ömer Faruk Öz
Kahramanmaraş İstanbul Malatya
Mehmet
Doğan Kubat İsmail
Tamer
İstanbul Kayseri
Madde 15-
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun Geçici 38 inci maddesinin üçüncü fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Bu fıkranın
yürürlüğe girdiği tarih itibariyle Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği görevi
devam edenlerden, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) veya (b)
bentleri kapsamında aylık almakta iken aylıklarını kestirip 4 üncü maddenin
birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalılık talebinde bulunanların, bu
Kanunun 43 üncü maddesine göre aylığa hak kazanabilmesinde, 2 yıl süreyle bu
görevlerde bulunmuş olma ve sigorta primi veya emekli keseneği ile kurum
karşılığı ödenmesine ilişkin şartlar aranmaz. Bunların müracaatları halinde bu
fıkranın yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aybaşından itibaren Kanunun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (a) veya (b) bentleri kapsamında olan ve kesilen
aylıkları bu Kanunun 43 üncü maddesindeki aylık seviyesine yükseltilmek
suretiyle yeniden bağlanır."
BAŞKAN – Komisyon
önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN
(Karaman) – Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Yeni bir
maddeyi görüşmeye açıyorum.
Söz talebi var
mı? Yok.
Oylamaya
geçiyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Böylece yeni bir
madde ihdas edilmiştir.
Evet, böylece,
tasarının mevcut metnine yeni 3 madde daha eklenmiştir. Kanunun yazımı
esnasında bu maddeler eklenerek diğer madde numaraları teselsül ettirilecektir.
Görüşmelerimize
Komisyon Raporu’ndaki mevcut maddeler üzerinden devam ediyoruz.
Madde 13 üzerinde
önerge yoktur.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde 13 kabul edilmiştir.
Madde 14 üzerinde
2 önerge vardır.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
370 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 14 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
"Madde 14-
5648 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
Geçici Madde 2-
31/12/2012 tarihi itibarıyla Kurumda 14 üncü maddenin dördüncü fıkrası
kapsamında istihdam edilenlerden sözleşmesi, dil yeterliliği şartını yerine
getirememiş olması sebebiyle yenilenmeyen personelin sözleşmeleri, bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihte, başkaca bir işleme gerek kalmaksızın 01/01/2013 tarihi
itibarıyla yenilenmiş sayılır. Sözleşmesi bu şekilde yenilenen ve dil
yeterliliği şartını sağlayamayan personelin bu şartı 31/12/2013 tarihine kadar
yerine getirmesi zorunludur. Anılan tarihe kadar 14 üncü maddenin dördüncü
fıkrasında öngörülen dil yeterliliği belgesini ibraz etmeyenlerin sözleşmeleri
yenilenmez."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
370 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 14 üncü maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Süleyman Çelebi İzzet Çetin
İstanbul İstanbul Ankara
Bülent
Kuşoğlu Ali Rıza
Öztürk
Ankara Mersin
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN –
Konuşacak kimse var mı? Yok.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Yabancı dil
yeterliliğini sağlama süresi daha önce uzatıldığı hâlde bu yeterliliği
sağlayamayanlar süre uzatılsa bile tekrar süre uzatımı beklentisinde
olacaklardır. Kurumda işlerin gerektirdiği düzeyde yabancı dil bilenlerin
çalışması daha doğru olacaktır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edeler… Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
370 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 14 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
"Madde 14-
5648 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
Geçici Madde 2-
31/12/2012 tarihi itibarıyla Kurumda 14 üncü maddenin dördüncü fıkrası
kapsamında istihdam edilenlerden sözleşmesi, dil yeterliliği şartını yerine
getirememiş olması sebebiyle yenilenmeyen personelin sözleşmeleri, bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihte, başkaca bir işleme gerek kalmaksızın 01/01/2013
tarihi itibarıyla yenilenmiş sayılır. Sözleşmesi bu şekilde yenilenen ve dil
yeterliliği şartını sağlayamayan personelin bu şartı 31/12/2013 tarihine kadar
yerine getirmesi zorunludur. Anılan tarihe kadar 14 üncü maddenin dördüncü fıkrasında
öngörülen dil yeterliliği belgesini ibraz etmeyenlerin sözleşmeleri
yenilenmez."
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Önerge Gerekçesi:
Tarım ve Kırsal
Kalkınmayı Destekleme Kurumunun akreditasyon sürecinde herhangi bir sıkıntı
yaşamaması ve yetişmiş, nitelikli personelini kaybetmemesi önem arz etmektedir.
Bu nedenle ilgili değişiklik önergesi teklifi yapılmakta ve sürenin son kez
uzatılması öngörülmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edeler… Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen bu
önerge doğrultusunda 14’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
15’inci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
370 Sıra Sayılı Yasa Tasarısı'nın 15 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 15 -
18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar Ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun
geçici 6'ıncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
(2) 15/9/2012
tarihine kadar kurulmuş ve Ekonomik Sosyal Konseye üye konfederasyonlara üye
olmuş işçi sendikalarının bu kanunun yürürlük tarihinden Ocak 2013
istatistiklerinin yayınlandığı tarihe kadar yapacakları yetki tespit talepleri,
41'inci maddenin birinci fıkrasında yer alan işyeri veya işletme çoğunluğu
şartlarına göre Bakanlıkça sonuçlandırılır.
(5) 41'inci
maddenin birinci ve beşinci fıkraları ile 43'üncü maddenin ikinci ve dördüncü
fıkralarında yer alan kurulu bulunduğu iş kolunda en az yüzde 3 üye şartı,
Ekonomik Sosyal Konseye üye konfederasyonlara bağlı ve bu kanunun 4'üncü
maddesine göre, ekli 1 sayılı cetveldeki kurulu sendikalardan, mülga 2821
Sayılı Sendikalar Kanununun 60'ıncı maddesindeki birleştirilmiş iş kolları
içinde yer alan sendikalar için 1/7/2016 tarihine kadar binde beş, 01/07/2018
tarihine kadar yüzde bir olarak uygulanır.
İdris Baluken Pervin Buldan Demir Çelik
Bingöl Iğdır Muş
Erol
Dora Sebahat
Tuncel
Mardin
İstanbul
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklik ile
işçi sendikalarının yeni yasayla kısıtlanan toplu sözleşme haklarındaki geriye
gidişin işçiler lehine çözülmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN –
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Madde 15’i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde 15 kabul
edilmiştir.
Şimdi, 1’i geçici
madde olmak üzere 2 yeni madde ihdası önergesi vardır. Demin gerçekleştirdiğim
yöntemle bu yeni maddelerin de ihdasını yerine getireceğim.
Yeni madde
ihdasına ilişkin ilk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
370 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan Akçay Ali Halaman Mustafa Kalaycı
Manisa Adana Konya
Alim Işık Mehmet Şandır Mesut Dedeoğlu
Kütahya Mersin Kahramanmaraş
Mehmet
Günal
Antalya
“Madde 16 -
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu’nun 18’inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ile ikinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
b) 4’üncü
maddenin birinci fıkrasının (a) bendi ile (b) bendinin (1 ) ve (2) numaralı alt
bendi ve 5’inci madde kapsamındaki sigortalılardan hastalık sigortasına tabi
olanların hastalık sebebiyle iş göremezliğe uğraması hâlinde, iş göremezliğin
başladığı tarihten önceki bir yıl içinde en az doksan gün kısa vadeli sigorta
primi bildirilmiş olması şartıyla geçici iş göremezliğin üçüncü gününden
başlamak üzere her gün için,
4 üncü maddenin
birinci fıkrasının (b) bendinin (3) ve (4 ) numaralı alt bentlerine göre
sigortalı sayılanlara iş kazası veya meslek hastalığı ya da analık hâlinde
geçici iş göremezlik ödeneği, genel sağlık sigortası dâhil prim ve prime
ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması şartıyla yatarak tedavi süresince
veya yatarak tedavi sonrası bu tedavinin gereği olarak istirahat raporu
aldıkları sürede ödenir. Ancak bu maddenin birinci fıkrasının (c) bendine göre
doğum öncesi ve doğum sonrası çalışmadığı sürelerde geçici iş göremezlik
ödeneğinin ödenebilmesi için yatarak tedavi şartı aranmaz."
BAŞKAN – Komisyon
önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye salt çoğunluğuyla katılamadığı için, önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Yeni geçici madde
ihdasıyla ilgili önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
370 sıra sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 15’inci maddesinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki geçici maddelerin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Geçici Madde 1-
Emeklilik yaşını doldurmuş fakat prim gün ödemelerini tamamlayamamış kişilerin,
prim tutarları hesaplanıp ödeme yapanların emeklilik hakkı kazanmaları
sağlanır.
5362 Sayılı
Kanun'a tabi olan kişilerin emeklilik için primlerinin sayılması bir defaya
mahsus olmak üzere kabul edilir.
2000 yılı öncesi
primlerini saydıramayan esnaf ve sanatkârların primleri bir defaya mahsus kabul
edilir. Prim ödeme tutarlarının hesaplandığı ilk üç ay içinde ödemeler
yapılarak emekliliğe hak kazanılır.
Sebahat Tuncel Pervin Buldan Demir Çelik
İstanbul Iğdır Muş
Erol
Dora İdris
Baluken
Mardin Bingöl
BAŞKAN – Komisyon
önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Salt çoğunluğumuz yoktur,
katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye salt çoğunluğuyla katılamadığı için, yeni geçici madde ihdası talep
eden önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Madde 16 üzerinde
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
370 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 16 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Ramazan Can Ayşe Nur Bahçekapılı
Kayseri Kırıkkale İstanbul
Recep Özel Ömer Faruk Öz Adem Tatlı
Isparta Malatya Giresun
Mehmet Doğan Kubat Durdu Mehmet Kastal Enver Yılmaz
İstanbul Osmaniye İstanbul
Madde 16- Bu
Kanunun;
a) 7 nci maddesi
1/6/2012 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
b) 9 uncu, 10
uncu ve 11 inci maddeleri 1/9/2013 tarihinde,
c) 15’inci
maddesi 2008 yılı Ekim ayı başından itibaren geçerli olmak üzere yayımı
tarihinde,
ç) Diğer
maddeleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Sayın Başkan, takdire bırakıyoruz
ancak bir hususu dile getirmek istiyorum. Bu önergede geçen madde numaralarını,
tasarıya yeni maddelerin ilavesi nedeniyle teselsül ettirilmiş olan madde numaraları
olarak alınmasını sizden talep ediyorum. Örneğin, 15’inci madde kabul ettiğimiz
13’üncü madde idi ama burada teselsül ettirildiği zaman 15’inci maddeye
karşılık geliyor.
BAŞKAN – Evet,
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN –
Katılıyorsunuz.
Sayın Elitaş
buyurunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sosyal Sigortalar
Kanunu’nda değişiklik yapan kanun tasarısını, teklifini şu anda görüşüyoruz;
son maddesine, yürürlük maddesine geldik. Bu kanun tasarısını dün çıkarmayı
planlamıştık ama değerli bir milletvekili arkadaşımızın bugün, şu andaki
koyduğumuz bazı önergelerle ilgili ”Gece yarısı değişiklik yapılmasın,
kamuoyunda bununla ilgili spekülasyonlar ortaya çıkmasın.” diye, bizim de makul
gördüğümüz ve bugün gündüz saatlerinde, televizyonların açık olduğu bir sürede,
alnımız açık, yaptığımız hiçbir şeyin milletten bir şey kaçırmamak olduğunu
ifade etmek adına bugün yapmıştık. Siyasi parti gruplarıyla yaptığımız
görüşmeler çerçevesinde, milletvekillerinin daha önceki yapılmış, kazanılmış
haklarının 2008 yılında çıkan yasayla birlikte ortadan kalkması… Öte yandan,
bugün bildiğiniz gibi, değerli arkadaşlarımız tüm basın mensuplarını ziyaret
ettiler. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü olması münasebetiyle, Sayın
Başbakanımızın bütçe konuşmaları sırasında, gazeteci arkadaşlarımız yıpranmayla
ilgili süreçte bir haksızlığa uğradıklarını ifade ettikten sonra bunun düzeltilmesini
arzu ettiler. Sayın Başbakanımız “Bunun hangi şartlar altında, hangi usuller
çerçevesinde bu hâle geldiğini, niye bu şekilde oluştuğunu araştırın.” dedi.
Biz de araştırmamızı yaptık, milletvekilleriyle beraber ortaya çıkan, 2008
yılında yaptığımız kanunla milletvekillerinin daha önce her yıl için doksan
günlük yıpranma payı, gazeteci arkadaşlarımızın, fiilen sarı basın kartı
taşıyan gazeteci arkadaşlarımızın da her yıl için doksan günlük yıpranma payı…
Yani bundan önceki yasada var olan bir düzenlemeyi şimdi getirmiş olduk. Gönül
isterdi ki tüm siyasi partilerin buna imzalarıyla desteklerini, takviyelerini
ortaya koymalarını arzu ederdik. Ama bir prensip kararı almışlar, kendileri de
oylarıyla desteklediler. Çünkü bu milletvekilleriyle ilgili yaptığımız
düzenlemeden Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapan herkes faydalanacak.
Yani her yıl doksan günlük yıpranma primi elde etmiş olacağız.
Emekli olmamış
milletvekilleriyle ilgili durum… İkinci hadise, biliyorsunuz, değerli
milletvekilleri, milletvekili olan arkadaşlarımız içerisinde, eski 1475 sayılı
Kanun’a göre veya 657 sayılı Kanun’a göre çalışıp da, sivil hayatta 657 veya
1475’e göre çalışıp da milletvekili olan arkadaşlarımız arasında
emekliliklerinde büyük bir haksızlık vardı. Diyelim ki devlet memuru olarak
çalışan kişiler, milletvekili oldukları andan itibaren milletvekili emekli
maaşı alıyorlar. Ama 1475 sayılı İş Kanunu’na tabi olan, şimdiki 5510
diyebileceğimiz o zamanki kanuna tabi olan milletvekili arkadaşlarımız iki
yıllık intibak süresini geçirmek mecburiyetinde ve prim ödemek zorundaydılar.
Bu da büyük bir haksızlıktı. Kamuda çalışan öz evlat, 1475’e göre çalışan üvey
evlat muamelesi görüyordu. 1475’e göre çalışan veya BAĞ-KUR Kanunu’na göre
çalışan milletvekili arkadaşlarımız yıllarca özel sektörde alın teri döktü,
sigorta primi ödedi, vergi ödedi; BAĞ-KUR’a göre çalışan arkadaşlarımız da alın
teri döktü, BAĞ-KUR primi ödedi, vergi ödedi. O arkadaşlarımız da bu yasal
düzenlemeyle birlikte, milletvekili olduğu andan itibaren devlet memurlarına
tanınmış hakları aynı şekilde kazanmış olacaklar. Biz 2002’de milletvekili
olduğumuzda iki yıl intibak süresini bekledik. İki yıl intibak süresini
bekledik ama bu andan itibaren…
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Gene iki yıl bekleyeceksiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Sayın Bakan belki bizim ifademizde bir düzeltme yapma ihtiyacı
hissedebilir.
Değerli
arkadaşlar, bakınız, şu anda 657’ye tabi milletvekili arkadaşlarımızla 1475
veya BAĞ-KUR Kanunu’na tabi milletvekili arkadaşlarımız arasındaki bir farkı da
ortadan kaldırmış oluyoruz.
Biraz önce
söylediğim, genç milletvekili arkadaşlarımızın, bizim faydalandığımız,
başkalarının faydalandığı ama 2008 yılındaki çıkan yasa çerçevesinde faydalanma
imkânı bulamadıkları geçmişteki olan kazanılmış haklarını şimdi yeniden getirme
imkânı sağlamış olduk. Bu konuya destek veren milletvekili arkadaşlarıma, grup
önerisine ve önergeye imza atan değerli milletvekili arkadaşlarıma teşekkür
ediyorum.
Siyasette bir
şeyi alacaksanız açık ve net bir şekilde alacaksınız. AK PARTİ Grubu… Sayın
Başbakanımıza özellikle buradan teşekkür ediyorum, şu anda kendisi Senegal’de.
Biz, bunu, tüm siyasi parti gruplarıyla birlikte ortak imzayla çıkarmayı arzu
ettik ama farklı sebeplerle –eleştiriye girmiyorum- altına imza konulmadı.
Bugün Sayın
Başbakanımızla telefon görüşmesi yaptık. “Hak mı?” dedi, “Hak Sayın
Başbakanım.” dedim…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - Sayın Başkanım, izin verirseniz…
BAŞKAN –
Buyurunuz, tamamlayınız sözlerinizi.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – “Bu, milletvekilleri arasındaki bir eşitsizliği ortaya çıkaran bir
durumu ortadan kaldırmak üzere haktır…” “Öyleyse, siz buna inanıyorsanız,
milletvekili arkadaşlarımız da bunu böyle görüyorsa, Çalışan Gazeteciler
Günü’nde, biz, 20 Aralık tarihinde gazeteci arkadaşlarımıza verdiğimiz söz
çerçevesinde bunu AK PARTİ Grubu olarak çıkarın, diğer arkadaşlar da, 550
milletvekili de faydalansın.” dedi. Buradan yurt dışında olan Değerli
Başbakanımıza Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri adına teşekkürlerimizi
sunmayı bir borç biliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buna biz imzamızı
attık, inanarak attım. Milletvekillerinin özlük haklarıyla ilgili yapılan
düzenlemeler riskli işlerdir. Herkes “Benim problemim varken sen kendi
probleminle ilgili meseleyi çözmek için hiç konuşmadan, hızlı bir şekilde
yaptın.” diye bizi eleştirir. Ama kendi mevcudiyetlerini, kendi meselelerini,
kendi imkânlarını koruyamayanlar itibarlarını da koruyamazlar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bugüne kadar yapılan düzenlemeler içerisinde herkese her
şeyi veririz…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Sayın Başkan, tekrar izin verirseniz, son cümlem.
BAŞKAN – Son
cümleniz, buyurunuz, tamamlayınız.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Son cümlem.
Herkese her şeyi
vermek haktır ama milletvekillerinin kendileriyle ilgili olan hakkı takip
etmeleri maalesef müstahak olarak görülmüyor, işte bu onun tescilidir.
AK PARTİ Grup
Başkan Vekili olarak, Grup Başkanımızın, Başbakanımızın bana verdiği yetki
çerçevesinde bugün bu önergelerin altına şerefle, milletvekili arkadaşlarımızın
hakkını koruyabilmek adına, imza atmaktan da mutluluk duyuyorum, gurur
duyuyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Elitaş.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 16’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, kısa bir açıklama
yapabilir miyim?
BAŞKAN – Kısa bir
açıklamanız var.
Buyurunuz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; yapılan düzenlemeyle 24’üncü Dönem başlarken, 12 Haziran
seçimleri sonrasında kamu görevlisi olarak, emekli olarak buraya gelen
arkadaşlarımız, milletvekili olarak gelen arkadaşlarımız milletvekili
emekliliği statüsünü kazandılar fakat SSK ve BAĞ-KUR’lu olarak gelen
milletvekili arkadaşlarımız burada milletvekili emekli statüsünü kazanamadılar.
Onlara dedik ki: “İki yıl bekleyin, ondan sonra siz kazanacaksınız.” Oysa, biz
SSK, BAĞ-KUR, Emekli Sandığını birleştirirken, ortadaki bütün eşitsizlikleri
kaldırmış iken bunun milletvekilleri arasında bir ayrıma neden olacak şekilde
uygulanması doğru bir uygulama değildi. İki yıl yine… 25’inci dönemde
milletvekilliği yapacak, gelecek olan arkadaşlarımız, ayrıca milletvekili
emekli statüsünü yine iki yıl sonra kazanacak. Ama SSK’lısına da BAĞ-KUR’lusuna
da Emekli Sandıklısına da bu dönem olan eşitsizliğin giderilmesine dönük bir
düzenlemeyi getirmiş olduk. Onun için, bundan sonra da eşitlik, 24’üncü Dönemde
eşitsizliği ortadan kaldıran bir düzenleme olmuş oldu. Dolayısıyla, buraya
emekliliği hak ederek gelmiş olan arkadaşlar, bu düzenleme yasalaşır yasalaşmaz
milletvekilli emekli statüsüne, SSK’lı ve BAĞ-KUR’lu olsalar da, Emekli Sandığı
mensupları gibi hak sahibi olmuş olacaklardır.
Hayırlı olmasını
diliyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Bakan.
17’nci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
yasa tasarısının 17’nci maddesinin “Bakanlar Kurulu tarafından yürütülür.
olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Kazım Kurt Turgut Dibek
İstanbul Eskişehir Kırklareli
İzzet
Çetin Kemal
Değirmendereli
Ankara Edirne
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Sayın
Kurt, buyurunuz.
KAZIM KURT
(Eskişehir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 17’nci madde yürürlük
maddesi. Elbette bir kanun çıkıyor ve bu kanunun uygulanmasıyla ilgili yani
geleceğe yönelik bir madde ama bugün yaptığımız kanun, tamamen geçmişe yönelik
yanlışları düzeltmek üzere kurulan bir kanun. Dolayısıyla, yasama tekniğini,
yasama uygulamasını düzgün işletmediğimiz sürece bu 5510 sayılı Kanun’da daha
pek çok değişiklik yapmak zorunda kalacağız. 2008’de yapılmış kanun, 2010’da
değiştirmişiz, 2012’de değiştirmişiz, şimdi tekrar değiştiriyoruz.
Biraz önce geçen
14’üncü maddenin 4’üncü fıkrasıyla ilgili uygulamayı bir yıl sonra yeniden
değiştireceğiz, öyle görünüyor çünkü bu madde Avrupa Birliğiyle uyum sağlamak
amacıyla tarımsal kalkınmayı teşvik etmek için hazırlanmış bir madde ve burada
çalışacak olan kişilerin yabancı dil bilmesi zorunlu ama biz, sekiz yıldır, bu
insanların yabancı dil öğrenmesi için ileri bir tarihe erteliyoruz.
Dolayısıyla, 2013 yılının sonunda bu yasa maddesi tekrar değiştirilmek
durumunda kalacak ve bu değişiklikle bir kez daha 5510 sayılı Kanun önümüze
gelecek. Sadece bununla mı gelecek? Gelmeyecek. Emekliler arasındaki
eşitsizliği gideremedik çalışanlar arasındaki eşitsizliği gideremediğimiz gibi.
Ayrıca,
Türkiye’nin yurt dışında yaşayan milyonlarca insanının emekliliğiyle ilgili
hâlâ eksiklikler var, hâlâ yanlışlıklar var, onların emeklilik uygulamasında
yine farklılıklar var, emekli olma konusunda yine farklılıklar var; bunun da
düzeltilmesiyle ilgili bir çaba içine girmedik.
Yaşa takılanlarla
ilgili bir düzenleme, düzeltme içerisine girmedik ama bu boşluk bekliyor,
ileride bunun da düzeltilmesi zorunlu hâle gelecek.
Biz, yasayı
geleceğe yönelik olarak, gelecekte yapacağımız uygulamalara yönelik olarak
hazırlamak durumundayız ve bunu yaparken de elbette Anayasa’nın eşitlik
ilkesini hiçbir zaman göz ardı etmeyeceğiz, hatta unutmayacağız. Biz, yasaları
yaparken bunlara dikkat etmeden, gece aniden, yeni gelen önergelerle, hiç
kimsenin hazırlanmadığı, hiç kimsenin çalışmadığı önergelerle yasaları
yaptığımız için yanlışlıklar yapıyoruz, eksiklikler yapıyoruz. Bu işin
acelesine gerek olmadığının bilinciyle hareket ederek uygulamaya geçmemiz
gerekir. Mademki bir yasa yapacağız, yasa o alandaki sorunların tümünü
gidermeli, tümünü ortadan kaldırmalı.
Şimdi, 5510
sayılı Yasa’da yapmış olduğumuz değişiklikler bu alandaki eksikliklerin,
şikâyetlerin tamamını ortadan kaldırdı mı? Hayır, kaldırmadı. Muhtarlarla
ilgili düzenleme kaldırdı mı? Kaldırmadı. Tarımsal kalkınmayla ilgili 5648
sayılı Yasa’da yapılan değişiklik bu alandaki şikâyetlerin tamamını ortadan
kaldırdı mı? O da kaldırmadı. O nedenle bu yasa böyle gidecek ama bu yasanın
yürütmesiyle ilgili şikâyetleri de hep birlikte yeniden göreceğiz.
Ben, bu
duygularla hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Kurt.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
17’nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 17’nci madde kabul
edilmiştir.
Böylece ikinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Tasarının görüşmeleri
tamamlanmıştır ama oylamaya geçmeden önce oyunun rengini belirtmek üzere
aleyhte Ankara Milletvekili İzzet Çetin.
Buyurunuz Sayın
Çetin.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
5510 sayılı Yasa,
biraz evvel konuşmacı arkadaşımın da değindiği gibi gerçekten çok kısa sürede
yıpranan bir yasa. Pek çok değişikliğe uğradı ve pek çok eksikliği var. Onları
da tamamlamak ve giderek eksikliklerini tamamladıktan sonra sosyal devlet
anlayışına uygun bir sosyal yasa yapmak hepimizin görevi.
Değerli
arkadaşlar, bu kanun bir torba kanuna dönüşmüş olmakla birlikte, vatandaşımız,
yasanın özüyle ilgili olarak yapmış olduğumuz konuşmaları dinledikten sonra
biraz evvel faksla bir mektup göndermiş, o mektubu Sayın Bakanın bilgisine
sunuyorum. Diyor ki: “Gazetelerde okudum, 600 bin kişinin emekli oldukları
hâlde çalışmıyor olmalarıyla ilgili, prim borçlanmasıyla ilgili demecinizi de
dinledim. Bu konudaki görüşlerimi bilginize arz ederim.
İşin özü şu ki bu
600 bin emeklinin yüzde 90’ı hâlen çalışıyor değil. Bunlar, şirketleri maalesef
resen terk oldukları hâlde iş yerlerinin ve şirketlerinin vergi borcu, ticaret
odası borcu, esnaf birlikleri borcu ve tasfiye giderlerini karşılayamadıkları
için hâlen çalışıyor gözükmektedirler. 2012’de Türk Ticaret Kanunu’nda yapılan
değişiklikle bu durum Mali Müşavir ve Muhasebeciler Odası yöneticilerinin
Çalışma Bakanını ziyaretleriyle Sayın Bakana iletilmiş ve bu tasfiyelerin
kolaylaştırılması talep edilmiş, Sayın Bakan bu konuda bilgilendirilmiş, yasaya
bir madde ilave edilerek tasfiye kolaylaştırılmış ancak uygulamaya geçilmek
yerine, Sayın Bakan, bu durumda olan emeklilerin durumunu inceletip peşlerine
düşmüştür, borç çıkartmıştır. Ben ve eşim bu borçtan yıldık, BAĞ-KUR emeklisi
olduğumuz hâlde şirketimizi tasfiye edemediğimizden bizden yüzde 15 destek
primi kesilmektedir ve geçtiğimiz yıl 90 milyar icra ödedim.”
Şimdi, değerli
arkadaşlar, bakınız, bir yasa yapıyoruz mağdur ediyoruz yurttaşı. Yasayı
çıkarıyoruz ya da vatandaş mağduriyetini dillendiriyor, peşine düşüyoruz hafiye
gibi. Yani yasa böyle yapılmaz, bundan sonraki sosyal güvenlik yasalarının
gerçekten bireylerin ve ailelerin ekonomik ve sosyal konumlarını güçlendirecek,
sosyal devlet anlayışını güçlendirecek şekilde iktidarıyla, muhalefetiyle bir
bütün olarak hazırlanmasının ülkemize ve yurttaşlarımıza yararlı olacağını
düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Çetin.
Tasarının tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Kabul etmeyenler… Tasarı kabul edilmiştir
ve kanunlaşmıştır. Hayırlı olmasını temenni ediyorum.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 21.28
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.38
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN
(Ankara)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51’inci Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
Şimdi, 5’inci
sırada bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Eğitim İşbirliği Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun
görüşmelerine başlayacağız.
5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Eğitim İşbirliği Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/581)
(S. Sayısı: 291)(x)
BAŞKAN – Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu
291 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde
söz isteyen? Yok.
Tasarının tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
1’inci maddeyi
okutuyorum.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE MISIR ARAP CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ ARASINDA EĞİTİM İŞBİRLİĞİ ALANINDA MUTABAKAT ZAPTININ ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 13
Eylül 2011 tarihinde Kahire’de imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Mısır
Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim İşbirliği Alanında Mutabakat
Zaptı”nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – Madde
üzerinde söz isteyen? Yok.
1’inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Madde
üzerinde söz isteyen? Yok.
2’nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Söz talebi
yok.
(x)
291 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
3’üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik cihazla olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için iki
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim
İşbirliği Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
“Kullanılan oy
sayısı : 206
Kabul :
206 (x)
Kâtip
Üye Kâtip Üye
Muhammet
Bilal Macit Fatih Şahin
İstanbul Ankara”
Böylece tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Şimdi de 6’ncı
sırada bulunan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kabinesi
Arasında Bitki Koruma ve Bitki Karantina Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu
Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar
Kabinesi Arasında Bitki Koruma ve Bitki Karantina Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/629) (S. Sayısı: 309)(xx)
BAŞKAN - Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu
309 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü
üzerinde söz isteyen? Yok.
Tasarının tümü
üzerindeki görüşme tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
1’inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE UKRAYNA BAKANLAR KABİNESİ
ARASINDA BİTKİ KORUMA VE BİTKİ KARANTİNA ALANINDA İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 22
Aralık 2011 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükü-meti ile
Ukrayna Bakanlar Kabinesi Arasında Bitki Koruma ve Bitki Karantina Alanında
İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx)
309 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
BAŞKAN – 1’inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
2’nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – 2’nci
madde üzerinde söz talebi? Yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 2’nci madde kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi
okutuyorum.
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Söz
talebi? Yok.
3’üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Şimdi, tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için bir
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kabinesi Arasında Bitki Koruma ve
Bitki Karantina Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
“Oy sayısı : 205
Kabul :
205 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Muhammet
Bilal Macit Fatih
Şahin
İstanbul Ankara”
Böylece tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
7’nci sırada yer
alan, Türkiye Cumhuriyeti ile Lübnan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı
Tesis Eden Ortaklık Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
7.- Türkiye Cumhuriyeti ile Lübnan Cumhuriyeti Arasında
Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Ortaklık Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/562) (S.
Sayısı: 196)(xx)
BAŞKAN – Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu
196 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü
üzerinde söz talebi yoktur.
Tasarının tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx)
196 S. Sayılı Basmayazı tutanağa
eklidir.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
1’inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE LÜBNAN CUMHURİYETİ ARASINDA SERBEST
TİCARET ALANI TESİS EDEN ORTAKLIK ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 24
Kasım 2010 tarihinde Beyrut’ta imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ile Lübnan
Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Ortaklık Anlaşması”nın
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – Söz
talebi yok.
1’inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- (1) Söz
konusu Anlaşmanın eklerine ilişkin değişiklikleri onaylamaya
Ba-kanlar Kurulu yetkilidir.
BAŞKAN – Söz
talebi yok.
2’nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Söz
talebi yok.
3’üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
MADDE 4- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Söz
talebi yok.
4’üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik cihazla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Türkiye
Cumhuriyeti ile Lübnan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden
Ortaklık Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık
oylama sonucu:
“Kullanılan oy
sayısı : 211
Kabul :
211 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Muhammet
Bilal Macit Fatih
Şahin
İstanbul Ankara”
Böylece tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
8’inci sıraya
alınan, Türkiye Cumhuriyeti ile Morityus Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
8.- Türkiye Cumhuriyeti ile Morityus Cumhuriyeti Arasında
Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/539) (S. Sayısı: 195)(x)
BAŞKAN – Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu
195 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü
üzerinde söz talebi yok.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
1’inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE MORİTYUS CUMHURİYETİ ARASINDA
SERBEST TİCARET ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TASARISI
Madde 1- (1) 9 Eylül 2011 tarihinde
İstanbul’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ile Morityus Cumhuriyeti Arasında
Serbest Ticaret Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – Söz
talebi yok.
1’inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi
okutuyorum:
Madde 2- (1) Söz konusu Anlaşmanın
eklerine ilişkin değişiklikleri onaylamaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.
BAŞKAN – Söz
talebi yok.
2’nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi
okutuyorum:
Madde 3- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Söz
talebi yok.
3’üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
4’üncü maddeyi
okutuyorum:
Madde 4- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Söz
talebi yok.
4’üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik cihazla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bir dakika süre
veriyorum.
(x)
195 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Türkiye
Cumhuriyeti ile Morityus Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
“Kullanılan oy
sayısı : 208
Kabul :
208 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Muhammet
Bilal Macit Fatih
Şahin
İstanbul Ankara”
Böylece tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Şimdi de 9’uncu
sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Serbest
Ticaret Alanı Tesis Eden Çerçeve Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
başlayacağız.
9.- Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında
Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Çerçeve Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/699) (S.
Sayısı: 363) (xx)
BAŞKAN – Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu
363 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü
üzerinde söz talebi yoktur.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
1’inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE KORE CUMHURİYETİ ARASINDA SERBEST
TİCARET ALANI TESİS EDEN ÇERÇEVE ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU
HAKKINDA KANUN TASARISI
Madde 1- (1) 1 Ağustos 2012 tarihinde
Ankara’da imzalanan, “Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Serbest
Ticaret Alanı Tesis Eden Çerçeve Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – 1’inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
2’nci maddeyi
okutuyorum:
Madde 2- (1)Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Söz
talebi? Yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi
okutuyorum:
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx)
363 S. Sayılı Basmayazı tutanağa
eklidir.
MADDE 3- (1) Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Söz
talebi? Yok.
3’üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik cihazla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Türkiye
Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden
Çerçeve Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı açık
oylama sonucu:
“Kullanılan oy
sayısı : 207
Kabul :
207 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Muhammet
Bilal Macit Fatih
Şahin
İstanbul Ankara”
Böylece tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Şimdi de, 10’uncu
sırada bulunan Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Mal Ticareti
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
10.- Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Mal
Ticareti Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/705) (S. Sayısı: 364) (xx)
BAŞKAN – Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu
364 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü
üzerinde söz talebi yoktur.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
1’inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE KORE CUMHURİYETİ ARASINDA MAL
TİCARETİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 1
Ağustos 2012 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ile Kore
Cumhuriyeti Arasında Mal Ticareti Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – Madde
üzerinde söz talebi yoktur.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx)
364 S. Sayılı Basmayazı tutanağa
eklidir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- (1) Söz konusu Anlaşmanın eklerine ilişkin
değişiklikleri onaylamaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.
BAŞKAN – Söz
talebi yoktur.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Söz
talebi yoktur.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde 3 kabul edilmiştir.
4’üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 4- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Söz
talebi yoktur.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik cihazla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Türkiye
Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Mal Ticareti Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
“Kullanılan oy
sayısı : 203
Kabul :
203 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Muhammet
Bilal Macit Fatih
Şahin
İstanbul Ankara”
Böylece tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
11’inci sırada
yer alan, 91 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine başlayacağız
11.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Başta Terörizm ve Örgütlü Suçlar Olmak Üzere Ağır Suçlarla
Mücadelede İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/288) (S. Sayısı: 91)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
12’nci sırada yer
alan, 152 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine başlayacağız.
12.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Çevre Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Çevre Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu
raporları (1/500) (S. Sayısı: 152)
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
13’üncü sırada
yer alan, 286 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine başlayacağız.
13.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Tarımsal İşbirliği Konulu Mutabakat Zaptının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/609) (S.
Sayısı: 286)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
14’üncü sırada
yer alan, 72 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine başlayacağız.
14.- Uluslararası Bitki Koruma Sözleşmesine Katılmamızın
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
ile Dışişleri Komisyonu raporları (1/335) (S. Sayısı: 72)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
15’inci sırada
yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Zambiya Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Ticari ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun
görüşmelerine başlayacağız.
15.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Zambiya Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Ticari ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/598)
(S. Sayısı: 306) (x)
BAŞKAN – Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu
306 sıra sayısı ile bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü
üzerinde söz talebi? Yoktur.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
1’inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE ZAMBİYA CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ ARASINDA TİCARİ VE EKONOMİK İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 15
Aralık 2011 tarihinde Cenevre’de imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Zambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşma-sı”nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – 1’inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
2’nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Söz
talebi yoktur.
(x)
306 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
2’nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Söz
talebi yoktur.
Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Oylamanın
elektronik cihazla olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Zambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari ve
Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı açık oylama sonucu:
“Oy Sayısı : 199
Kabul :
199 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Muhammet
Bilal Macit Fatih
Şahin
İstanbul Ankara”
Böylece tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
16’ncı sırada yer
alan, Türkiye Cumhuriyeti ve Slovakya Cumhuriyeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
başlayacağız.
16.- Türkiye Cumhuriyeti ve Slovakya Cumhuriyeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/368) (S. Sayısı: 35)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Böylece, alınan
karar gereğince sözlü soru önergeleriyle kanun tasarı ve teklifleriyle
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 15 Ocak 2013 Salı
günü saat 15.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.06
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.