Murat Can KARABULUT Normal Murat Can KARABULUT 2 0 2013-04-18T08:59:00Z 2013-04-18T08:59:00Z 74 46736 266396 2219 625 312507 14.00 false 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false TR X-NONE X-NONE 0 nk 0 nk

DÖNEM: 24                              CİLT: 39                   YASAMA YILI: 3

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

49’uncu Birleşim

8 Ocak 2013 Salı

 

 

 

 

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

   I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMA

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Ağrı Milletvekili Halil Aksoy’un, Ağrı Doğubeyazıt’ta meydana gelen mayın patlamalarına ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Osmaniye Milletvekili Suat Önal’ın, Osmaniye’nin düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana’nın düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, CHP Grubu olarak Zonguldak Kozlu’daki maden kazasında hayatını kaybeden işçilere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dilediklerine, Sayıştay raporlarındaki uyarılara rağmen bu iş yerindeki eksikliklerin giderilmediğine ve Hükûmeti iş kazalarına karşı önlem almaya davet ettiklerine ilişkin açıklaması

2.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, huzurlu ve savaşsız bir yıl dilediğine, Zonguldak Kozlu’daki maden kazasında 8 madencinin ölümü nedeniyle bütün işçi sınıfına başsağlığı dilediğine ve ülkemizin barış ve demokratikleşme ihtiyacına yanıt verecek yeni bir dönemin başlamasının olumlu bir gelişme olduğuna ilişkin açıklaması

3.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Zonguldak Kozlu’daki maden kazasında hayatını kaybeden işçilere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dilediğine, şaibeli olan 2012 yılı KPSS sonuçlarına göre kamu kurum ve kuruluşlarına personel alımına devam edildiğine ve Hükûmeti bu konuda duyarlı olmaya davet ettiğine ilişkin açıklaması

4.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Hükûmetin terör örgütünün lideriyle görüşme yapmasına ve bir terör örgütünün başının muhatap alınmasının Türkiye’de fiilen iki başlı bir otoritenin oluştuğu anlamına geldiğine ilişkin açıklaması

5.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya’nın Doğanşehir ilçesine bağlı Erkenek beldesinde yaşanan depremler nedeniyle vatandaşlara geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ve Türkiye İş Kurumu bünyesinde çalışan 817 iş ve meslek danışmanının sözleşmelerinin feshedilmesine ilişkin açıklaması

6.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, 5084 sayılı Kanun’la uygulanan teşvikin 31/12/2012 tarihinde son bulduğuna ve bu konuda ciddi mağduriyetler yaşanacağına ilişkin açıklaması

7.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Afşin-Elbistan Termik Santrali’nin özelleştirilmesine ve orada çalışan işçilerin hak kaybına uğramaması için Hükûmetin tedbir almasını istirham ettiğine ilişkin açıklaması

8.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Zonguldak Kozlu’daki maden kazasında hayatını kaybeden madencilere Allah’tan rahmet dilediğine ve Osmaniye’nin kurtuluşunun 91’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

9.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, bu toprakların kolay vatan olmadığına, her metrekaresinde şehit kanı, alın teri ve gözyaşı bulunduğuna ve terör örgütünün lideri ile müzakere yapanlara şehitlerimizin hakkını helal etmediğine inandığına ilişkin açıklaması

10.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, son dönemlerde kitaplarda sansür iddialarına ve millî eğitim kadrolarının asıl işlerini savsakladıklarına ilişkin açıklaması

11.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Zonguldak Kozlu’daki maden kazası sonucu hayatını kaybeden işçilere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine ve gerekli incelemelerin yapılıp varsa sorumlularının üzerine gidilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

12.- İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel’in, Zonguldak Kozlu’daki maden kazasında hayatını kaybeden madencilere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı dilediğine, Sayıştay raporlarındaki uyarılara rağmen gerekli önlemlerin alınmadığına ve taşeron sisteminin kaldırılması gerektiğine ilişkin açıklaması

13.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, son yıllarda madencilik sektöründeki yapılanmanın çok sayıda ölümlü iş kazalarına ve maden kaynaklarının heba edilmesine yol açtığına ve hayatını kaybeden madencilere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

14.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesi köylerinin çoğunda dört günden beri elektriklerin kesik olduğuna, ihaleler tekrarlansın diye kötü malzeme kullanıldığına ve siyasi yandaşlara verilen bu ihalelere son verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

15.- Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesinde yaklaşık altı yıldır çalışan 68 taşeron işçisinin işlerine son verildiğine ve bu konunun yeniden değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

16.- Bursa Milletvekili İlhan Demiröz’ün, 2010 yılında Orhangazi, İznik, Gemlik ve Mudanya’daki zeytin üreticilerine afetten dolayı ödenmesi gereken paranın 4.100 çiftçiye hâlen ödenmediğine ilişkin açıklaması

17.- Antalya Milletvekili Yusuf Ziya İrbeç’in, Zonguldak Kozlu’daki maden kazasında hayatını kaybeden işçilere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dilediğine ve Millî Eğitim Bakanlığının İnternet bağımlılığının önlenmesi, okuma alışkanlığının kazandırılması için ne gibi tedbirler almayı düşündüğünü öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

18.- Muş Milletvekili Demir Çelik’in, 2013 yılının ülke halklarına ve insanlığa barış ve özgürlük getirmesini dilediğine ve şiddetli kış şartları nedeniyle Muş ilinde yaşanan mağduriyetlere ilişkin açıklaması

19.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Zonguldak Kozlu’daki maden kazasında hayatını kaybeden işçilere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dilediğine ve sınıf öğretmenlerinin yan alan veya eğitim almadıkları alanlara geçmelerine ilişkin açıklaması

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı ve 19 milletvekilinin, Adana’nın sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/450)

2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 30 milletvekilinin, uyuşturucunun ülkemize hangi yollardan ve nasıl transit giriş-çıkış yaptığının, buna neden engel olunamadığının, son yıllarda Türkiye’nin neden önemli bir üretici ülke hâline geldiğinin, uyuşturucu kullanımının neden ve nasıl yaygınlaştığının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/451)

3.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 26 milletvekilinin, kayısı üretimi, hasadı, kurutulması, ihracatı ve ekonomik değerinin artırılabilmesi için yapılması gereken çalışmaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/452)

 

B) Önergeler

1.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, (2/245) esas numaralı 31/12/1960 Tarihli ve 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/83)

 

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- AK PARTİ Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 370 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi

 

VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, SYDTF tarafından dağıtılan kömürlere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/36) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

2- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde eğitimin yeterliliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/83) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars, Iğdır, Erzurum, Bayburt ve Gümüşhane illerindeki okulların bazı ihtiyaçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/121) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki okulların bazı ihtiyaçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/123) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

5.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illere tarım meslek lisesi açılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/139) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

6.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’a adalet veya sağlık meslek lisesi açılıp açılmayacağına ilişkin sözlü soru önergesi (6/147) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, ilköğretim okullarında seçmeli olarak okutulan medya okuryazarlığı dersine ilişkin sözlü soru önergesi (6/212) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık bünyesinde çalışan personelin özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/216) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

9.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, sözleşmeli öğretmenlerin sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/223) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

10.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, İstanbul-Çatalca’da bir köyün öğretmen ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/299) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

11.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, resim ve müzik öğretmen atamalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/319) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

12.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, Bingöl-Sancak’ın lise ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/332) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

13.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yabancı dil öğretmenlerinin sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/335) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

14.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, sözleşmeli öğretmenlerin sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/336) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

15.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, şef olarak çalışan personele ve bu personelin özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/337) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

16.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana’ya atanan öğretmenlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/414) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

17.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, ücretli öğretmenlerin sigorta primlerine ve bazı illerin öğretmen ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/428) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

18.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, öğretmen atamalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/453) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

19.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Van’da meydana gelen depremde hayatını kaybeden öğretmenlerin ailelerine maddi yardımda bulunulmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/458) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

20.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, terör örgütü tarafından kaçırılan öğretmenlerin maaşlarında kesinti yapılıp yapılmadığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/489) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

21.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum’un öğretmen açığının kapatılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/501) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

22.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki bazı ilköğretim okullarının fiziki sorunlarının giderilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/510) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

23.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da yürütülen taşımalı eğitimle ilgili sorunlara ve Göle’deki İmam Hatip Lisesinin eksikliklerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/512) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

24.- Ağrı Milletvekili Halil Aksoy’un, öğretmen atamaları ve açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/514) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

25.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, öğretmen maaşlarında yapılacak iyileştirmelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/515) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

26.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meslek liselerinin modül kitapların dağıtılmadığı iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/521) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

27.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, rotasyon uygulamasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/522) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

28.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, kadın-erkek eşitliği konusunun müfredata alınmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/534) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

29.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, ataması yapılmayan öğretmenlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/579) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

30.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Posof’taki okulların öğretmen eksikliğine ve fiziki durumuna ilişkin sözlü soru önergesi (6/591) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

31.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş Anadolu Lisesi Projesi’ne ilişkin sözlü soru önergesi (6/596) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

32.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Halk Eğitim Merkezi Projesi’ne ilişkin sözlü soru önergesi (6/599) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

33.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, atama bekleyen tarih öğretmenleri ve millî güvenlik dersinin tarih öğretmenlerince okutulmasına ilişkin  sözlü soru önergesi (6/617) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

34.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, Bakanlıkta ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarda özürlü personel istihdamına ilişkin sözlü soru önergesi (6/639) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

35.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, geçici olarak veya vekâleten görevlendirilen öğretmenlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/652) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

36.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Afşin’in okul ve derslik sorununa ilişkin sözlü soru önergesi (6/661) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

37.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Çağlayancerit’teki bazı okulların yeni derslik ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/662) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

38.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, atama bekleyen bilişim öğretmenlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/692) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

39.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki okulların temizlik sorununa ilişkin sözlü soru önergesi (6/707) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

40.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum, Kars ve Ağrı’daki okulların temizlik sorununa ilişkin sözlü soru önergesi (6/709) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

41.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, öğretim elemanlarının özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/823) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

42.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, eğitime yapılan kamu harcamalarının artırılmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/867) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

43.- Samsun Milletvekili Ahmet İhsan Kalkavan’ın, 652 sayılı KHK’de düzenlenen Millî Eğitim Bakanlığının görevlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/876) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

44.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir Devlet üniversitesinin kampüsüne girilirken alınan ücrete ilişkin sözlü soru önergesi (6/1058) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

45.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yurt dışı teşkilatlarına atanacak olan personelin yabancı dil şartının kaldırıldığı iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1091) Cevaplanmadı

46.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ilköğretim öğrencilerinin fiziki saldırılara maruz kaldıkları iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1095) Cevaplanmadı

47.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Talim ve Terbiye Kurulu eski başkanının yapmış olduğu bir açıklamaya ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1096) Cevaplanmadı

48.- Antalya Milletvekili Arif Bulut’un, bazı liselerden mezun olanların üniversiteye başvurularında ek puan alamamalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1202) Cevaplanmadı

49.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat ilinde başarı belgesi verilen personele ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1297) Cevaplanmadı

50.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, köy okullarına öğretmen lojmanı yapılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1326) Cevaplanmadı

51.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Şırnak ve Hakkâri’deki eğitim kurumlarının eksikliklerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1441) Cevaplanmadı

52.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars Millî Eğitim İl Müdürlüğünün personel eksikliğine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1442) Cevaplanmadı

53.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Nurhak’taki bir ilköğretim okulu binasının tadil edilerek anaokuluna dönüştürülüp dönüştürülmeyeceğine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1501) Cevaplanmadı

54.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Nurhak’taki bir ilköğretim okulunun ikili öğretimden normal öğretime geçip geçmeyeceğine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1505) Cevaplanmadı

55.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Türkoğlu’ndaki bir köyün ilköğretim okulu ihtiyacına ve bir ilköğretim okulunun yenilenip yenilenmeyeceğine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1506) Cevaplanmadı

56.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Andırın’daki bir ilköğretim okulunun fiziki yetersizliklerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1513) Cevaplanmadı

 

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Libya Hükümeti Arasında Askeri Eğitim İş Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/650) (S. Sayısı: 339)

4.- Yargılama Sürelerinin Uzunluğu ile Mahkeme Kararlarının Geç veya Kısmen İcra Edilmesi ya da İcra Edilmemesi Nedeniyle Tazminat Ödenmesine Dair Kanun Tasarısı ile Adalet Komisyonu Raporu (1/625) (S. Sayısı: 342)

5.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ile 3 Milletvekilinin; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/717, 2/1030) (S. Sayısı: 370)

6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim İşbirliği Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/581) (S. Sayısı: 291)

7.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kabinesi Arasında Bitki Koruma ve Bitki Karantina Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/629) (S. Sayısı: 309)

 

X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, ABD askerlerinin Türkiye’nin Suriye sınırında konuşlandırıldığı iddialarına ve ABD askerî yetkililerinin Diyarbakır’da gerçekleştirdiği incelemelere ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın cevabı (7/12193)

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Esendere Sınır Kapısı’nda meydana gelen hayalî ihracat ve kaçakçılık olaylarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/12952)

3.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bankacılık sektörüne ait verilere ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/12980)

4.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, kamu kurum ve kuruluşlarında hizmetlerde taşeronlaşmaya ve taşeron firma çalışanlarına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı  (7/12990)

5.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Anadolu Ajansı Genel Müdürünün sosyal medyada yaptığı bir açıklamaya ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/12991)

6.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’de vakıfların dağıttığı kömürden dolayı yaşanan hava kirliliğine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/13025)

7.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak’ın, İstanbul’da karbondioksit salımının azaltılmasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/13027)

8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Okul Sütü Akıl Küpü Projesi’ne,

- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, üç gün hastalığına ve bu hastalık sebebiyle hayvanları telef olan üreticilerin mağduriyetine,

- Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, zeytinyağı alım fiyatına ve üreticilerin mağduriyetine,

- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara’da bazı tarım arazileri ile ilgili yapılan düzenlemelere,

- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Ardanuç ilçesine bağlı bir köyün ağıl sorununa,

- Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş’ın, hayvanlarda görülen üç gün hastalığına,

- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Suriye’den kaçak yollarla ülkemize sokulan hayvanlara,

- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, 2002-2012 yılları arasında ihraç edildikten sonra iade edilen yaş meyve ve sebzelere,

- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, balıkçılığın desteklenmesine,

- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz’ın, Yozgat’tan göçün önlenmesine yönelik çalışmalara,

Bakanlık tarafından kiralama yoluyla kullanılan gayrimenkullere,

Bakanlık tarafından kiralama yoluyla kullanılan taşıtlara,

İlişkin soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/13057), (7/13058), (7/13059), (7/13060), (7/13061), (7/13062), (7/13063), (7/13064), (7/13065), (7/13066), (7/13067), (7/13068)

9.- İzmir Milletvekili Erdal Aksünger’in, mobil servis sağlayan yabancı firmalara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/13111)

10.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, Suriyeli muhaliflere Türkiye’de eğitim verildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın cevabı (7/13141)

11.- Eskişehir Milletvekili Bedii Süheyl Batum’un, Afyonkarahisar’da bir cephanelikte meydana gelen patlamaya ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın cevabı (7/13143)

12.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, kışlalarda yaşanan şüpheli asker ölümlerine ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın cevabı (7/13146)

13.- Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün, Niksar’da kamu tarafından ihale verilen bir müteahhitle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/13217)

14.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, 2002 yılından günümüze restore edilen kilise ve havralara ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı  (7/13226)

15.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/13240)

16.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/13246)

17.- Bolu Milletvekili Tanju Özcan’ın, Bolu’da deprem riski taşıyan binaların tespiti ile ilgili çalışmalara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/13300)

18.- Muğla Milletvekili Nurettin Demir’in, Bodrum’da imar planında yapılan değişikliğe ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/13301)

19.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki köylere İller Bankası’ndan aktarılan ödeneğe ve köylerde yapılan yatırımlara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/13307)

20.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, Kazdağlarındaki maden arama faaliyetlerine ve bunların çevreye etkilerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/13312)

21.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Giresun’un Görele ilçesine bağlı bir beldede yapılması planlanan katı atık bertaraf tesisine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/13313)

22.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/13355)

23.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, Anadolu Ajansı Genel Müdürünün bir açıklamasına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/13504)

24.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, RTÜK ile TOKİ arasındaki bir anlaşmaya ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/13560)

25.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Süleyman Şah Türbesi’nin restore edilmesine ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/13561)

26.- Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün, afet riski altındaki alanların dönüştürülmesine yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/13620)

27.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Kütahya’da TOKİ tarafından inşa edilen konutların hak sahiplerine teslimine ve konutlarda yaşanan ısınma sorununa ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/13626)

28.- Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün, 2/B arazilerine ve bunların satışına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13746)

29.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, orman muhafaza memurlarının atanma ve yer değiştirmelerine ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13748)

30.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, kent ormanlarına yapılan harcamalara ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13751)

31.- Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek’in, Canik’te yaşanan sel felaketi nedeniyle TOKİ hakkında soruşturma açılıp açılmadığına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/13936)

32.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, orman yangınlarının söndürülmesi işi ihalesine ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/14090)

33.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, cari açıktaki azalmaya ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı  (7/14325)

 

 


I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.03’te açılarak iki oturum yaptı.

Kars Milletvekili Ahmet Arslan, Sarıkamış Harekâtı’nın 98’inci yıl dönümüne ve Sarıkamış şehitlerini anma etkinliklerine,

Erzincan Milletvekili Muharrem Işık, işsizliğe,

Antalya Milletvekili Yusuf Ziya İrbeç, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar ve uluslararası ceza mahkemelerine,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan, üreticilerin, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından saman, ot ve kaba yem sorununa çözüm beklediklerine,

Bursa Milletvekili İlhan Demiröz, İstanbul-Bursa-İzmir Otoyolu Projesi’nde Karacabey geçişi sırasında kullanılacak tarım arazilerinin toplulaştırma kapsamına alınmasına,

İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan, doğal gaz zehirlenmelerinin giderek arttığına ve gaz dağıtım şirketlerinin periyodik kontrol ve denetimleri yapması için yasal bir düzenleme yapılması gerektiğine,

Balıkesir Milletvekili Namık Havutça, Balıkesir’de okullarda öğrenim gören Roman öğrencilerin fişlenmesi olaylarına ve Türkiye’nin birçok yerinde bu tür iddiaların gündeme gelmesine,

Kütahya Milletvekili Alim Işık, Türk Hava Yolları Genel Müdürlüğü tarafından sadece iktidar partisi grubuna mensup milletvekillerine yılbaşı hediyeleri gönderilmesini kınadığına,

Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova, Balıkesir’in Burhaniye ilçesinde 2-3 Aralık tarihlerinde yaşanan sel felaketi nedeniyle uğranılan zararın giderilebilmesi için belediyeye acilen para gönderilmesi gerektiğine,

Iğdır Milletvekili Sinan Oğan, Sarıkamış’ta şehit olan askerlere Allah’tan rahmet dilediğine ve milletvekillerinin Sarıkamış’ta yapılacak olan törenlere iştirakinin mühim olduğuna,

Adıyaman Milletvekili Salih Fırat, Adıyaman’ın Kâhta ilçesinde devlet tarafından dağıtılan kömürün henüz 5 bin aileye ulaştırılamadığına,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

Anayasa’nın 82’nci maddesine göre, milletvekilleri için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gönderilerek gündemin “Sunuşlar” kısmında okunması ve Genel Kurulun onayına sunulması gereken Başbakanlık tezkerelerinin işleme alınmadığı gerekçesiyle usul görüşmesi yapıldı. Başkanlığın tutumunda bir değişiklik olmadığı açıklandı.

Kastamonu Milletvekili Emin Çınar ve 19 milletvekilinin, Kastamonu’daki şeker pancarı üreticilerinin sorunlarının (10/447),

Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 20 milletvekilinin, 11-19 yaş çocuklarda uyuşturucu madde kullanım oranının belirlenmesi konusunun (10/448),

Adana Milletvekili Muharrem Varlı ve 19 milletvekilinin, Çukurova bölgesindeki mısır üreticilerinin sorunlarının (10/449),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ve Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliğinin Güçlendirilmesine İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 75’inci maddesine göre geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi okundu; Genel Kurul gündeminde bulunan tasarının Hükûmete geri verilmesi kabul edildi.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),

2’nci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının (1/484) (S. Sayısı: 287),

3’üncü sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Libya Hükümeti Arasında Askeri Eğitim İş Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/650) (S. Sayısı: 339),

4’üncü sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, Yargılama Sürelerinin Uzunluğu ile Mahkeme Kararlarının Geç veya Kısmen İcra Edilmesi ya da İcra Edilmemesi Nedeniyle Tazminat Ödenmesine Dair Kanun Tasarısı ile Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/625) (S. Sayısı: 342),

13’üncü sırasında yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim İşbirliği Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/581) (S. Sayısı: 291),

Görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

5’inci sırasında yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Korunması ve Teşvikine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/578) (S. Sayısı: 219),

6’ncı sırasında yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ortaklık ve İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmeleri tamamlanarak (1/325) (S. Sayısı: 94),

7’nci sırasında yer alan, Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Kamu Personel Yönetiminin Geliştirilmesi ve Desteklenmesi Alanlarında İşbirliğine İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/345) (S. Sayısı: 106),

8’inci sırasında yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Gana Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İkili Hava Hizmetleri Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/284) (S. Sayısı: 124),

9’uncu sırasında yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gana Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/492) (S. Sayısı: 189),

10’uncu sırasında yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gana Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/577) (S. Sayısı: 238),

11’inci sırasında yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gana Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 323),

12’nci sırasında yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gana Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarımsal İşbirliği Konulu Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/576) (S. Sayısı: 285),

Yapılan açık oylamalardan sonra kabul edildi.

Kanun tasarısının oylamasında toplantı yeter sayısının bulunamaması nedeniyle tekrar oylama yapılıp yapılamayacağı konusunda usul görüşmesi yapıldı. Başkanlığın tutumunda bir değişiklik olmadığı açıklandı.

Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.

Komisyonların bulunmayacağı anlaşıldığından, alınan karar gereğince, 8 Ocak 2013 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere 16.55’te birleşime son verildi.

 

                                                         Meral AKŞENER

                                                            Başkan Vekili

                Fatih ŞAHİN                                                                    Mustafa HAMARAT

                    Ankara                                                                                     Ordu

                  Kâtip Üye                                                                              Kâtip Üye

 


II.- GELEN KâĞITLAR

                                                                                                                                 No: 66

7 Ocak 2013 Pazartesi

Tasarı

1.-  Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Man Adası Hükümeti Arasında Vergi Konularında Bilgi Değişimi Anlaşması ve Söz Konusu Anlaşmaya İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/732) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.12.2012)

Teklifler

1.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1109) (Kadın Erkek Fırsat Eşitliği; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.12.2012)

2.- Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun; 5084 Sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1110) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.12.2012)

3.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türkiye Adalet Akademisi Kanununun 28'inci Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi     (2/1111) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.12.2012)

4.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan'ın; 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1112) (Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.12.2012)

5.- Adana Milletvekili Ali Demirçalı'nın; Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1113) (Milli Savunma; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.12.2012)

6.- Tokat Milletvekili Şükrü Ayalan ve Çankırı Milletvekili İdris Şahin ile 4 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1114) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.01.2013)

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Kadın İstihdamının Artırılması ve Fırsat Eşitliğinin Sağlanması konulu Başbakanlık Genelgesi kapsamında yürütülen çalışmalara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/11760)

2.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11827)

3.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemir’in, Esenyurt Aile Sağlığı Merkezinde görevli bir doktorun mağdur edildiği iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11828)

4.- Erzincan Milletvekili Muharrem Işık’ın, Vakıf Üniversitelerindeki profesörlerin Bakanlık veya hastanelerde görevlendirildiği iddiasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11829)

5.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Afşin ilçesinde bir hastanede bulunan tomografi cihazının hizmete sunulmamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11830)

6.- İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın, bazı ilaçların piyasada bulunmadığı iddiasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11831)

7.- Van Milletvekili Nazmi Gür’ün, Van ilindeki SSPE hastalarının yaşadığı zorluklara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11832)

8.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kağızman Devlet Hastanesinde çalışan personel sayısına ve hastanede yaşanan bir bebek ölümüne ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11833)

9.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Kadın İstihdamının Artırılması ve Fırsat Eşitliğinin sağlanması konulu Başbakanlık Genelgesi kapsamında yürütülen çalışmalara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11834)

 

                                                                                                                                 No: 67

8 Ocak 2013 Salı

Rapor

1.- Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/676) (S. Sayısı: 380) (Dağıtma tarihi: 08.01.2013) (GÜNDEME)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı ve 19 Milletvekilinin, Adana’nın sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/450) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.01.2012)

2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 30 Milletvekilinin, uyuşturucu kullanımı konusunun araştırılarak uyuşturucu kullanımının önlenmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/451) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.01.2012)

3.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 26 Milletvekilinin, kayısı üretimi ve kayısı üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/452) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.01.2012)

 


8 Ocak 2013 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN (Ankara)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 49’uncu Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum. 

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Ağrı Doğubeyazıt’ta meydana gelen mayın patlamaları hakkında söz isteyen Ağrı Milletvekili Halil Aksoy’a aittir.

Buyurunuz Sayın Aksoy. (BDP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Ağrı Milletvekili Halil Aksoy’un, Ağrı Doğubeyazıt’ta meydana gelen mayın patlamalarına ilişkin gündem dışı konuşması

HALİL AKSOY (Ağrı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; seçim bölgem olan Ağrı Doğubeyazıt’ta son birkaç ayda meydana gelen mayın patlaması olaylarına ilişkin olarak gündem dışı söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, dün Zonguldak’ta meydana gelen iş cinayetinde yaşamını yitiren 8 emekçiye Allah’tan rahmet, yakınlarına ve tüm emek dünyasına başsağlığı diliyorum. Bu cinayetlerin yaşanmaması için gerçekten tüm önlemlerin alınması, başta Hükûmet olmak üzere, bütün Parlamentonun ortak sorumluluğudur. Bu kürsüden herkesi duyarlı olmaya çağırıyorum.

Değerli milletvekilleri, gün geçmiyor ki Kürt coğrafyasında mayın patlaması ya da arazide bulunan askerî mühimmatın patlaması sonucu çocuklar yaşamını yitirmesin. Özellikle, sınır bölgelerinde ve askerî kışlaların yerleşim yerlerine yakın olduğu yerlerde bu tür olaylar çok sık yaşanmaktadır. Gelişigüzel araziye yerleştirilen bu mayınlar -ki bu alanlar birçok yerde işaretlenmemiştir- ne yazık ki daha sonra masum insanların, çobanların, sınır ticareti yapanların ölümüne neden olmaktadır. Ve yine, araziye yerleştirilen mayınlar, yıllar sonra, bir şekilde, erozyon sonucu toprak kayması, kar sularıyla birlikte yerleşim yerlerine kadar sürüklenebilmektedir. Mayın patlaması hadiselerinin birçoğu mayına basılması neticesinde değil, bizzat çocukların bu mayınları bir şekilde bulması ve onlarla oynaması sonucu meydana gelmektedir.

Birkaç ay içinde 4 kez mayın patlaması hadisesi yaşandı Doğubeyazıt’ta. Bu patlamalarda, çobanlık yapan 3 çocuk yaşamını yitirdi, 5 kişi de ağır yaralandı. Son olarak, 3 Ocakta Doğubeyazıt Güngören köyünde koyunlarını otlatırken mayına basan Tajdin Böğürcek adlı yurttaş ağır yaralandı, 4 parmağı koptu. Daha önce, 2/12/2012 tarihinde, Doğubeyazıt Kızılkaya köyünde hayvanlarını otlatan Hüsnü Yiğit mayına basması sonucu yaşamını yitirdi, 12 yaşındaki Ali Sökmen adındaki çocuk ise ağır yaralandı. Yine, 9/10/2012 tarihinde, Doğubeyazıt’ta sınır köyü olan Dağdelen köyünde mayına basan Ömer Demir ve Ercan Demir kardeşler ağır yaralandı. Keza, 12/7/2012 tarihinde, Kızılkaya’da çobanlık yapan Adem Yiğit ve Ertan Dilaver adlı çocuklardan, mayına basma neticesinde, Ertan Dilaver yaşamını yitirdi, Adem Yiğit ise yaralandı. Bu hadiseler sadece Doğubeyazıt’ta son birkaç ay içerisinde yaşanmıştır.

Ayrıca, Diyarbakır, Van, Hakkâri, Şırnak, Mardin, Batman, Urfa gibi yerlerde de bu tür olaylar sık yaşanmaktadır. Peş peşe yaşanan 4 olaydan da anlaşılacağı üzere, ilgili bakanlıklar hiçbir önlem almamakta ısrar etmektedirler. Her olaydan sonra Millî Savunma Bakanlığına soru önergesi verdik, ne yazık ki bu soru önergelerimize cevap bile verilmedi. Bu da Sayın Bakanın yaşanan bu ölümlere ne kadar duyarlı olduğunun bir işareti olsa gerektir.

Değerli milletvekilleri, Ottawa Sözleşmesi’ni 2003 yılında imzaladık, 2004 yılında da taraf devlet olduk. Anlaşmaya göre, Türkiye 1 Mart 2008 tarihine kadar stoklardaki mayınları imha edecekti. Ancak ne yazık ki Türkiye, şu anda, stoklardaki mayınların imhasını tamamlamayan 3 ülke arasında yer almaktadır. Türkiye’de hâlâ “eğitim ve geliştirme amaçlı” adı altında 15.150 antipersonel mayın bulunduğu belirtiliyor. Yine toprağa döşenen 982.000 mayından sadece 25.000’i temizlenmiştir, ki bu temizlenen bölgeler de tam olarak bilinmemektedir. Ayrıca, Türkiye, sadece Suriye sınırındaki mayınları temizlemek için adım atmış ancak bu konuda da hâlâ tam olarak harekete geçilememiştir. Diğer bölgelerdeki mayınlara dair birçok girişim sonuçsuz kalmıştır. Öyle anlaşılıyor ki, Hükûmetin böyle bir derdi de yoktur.

        Ottawa Sözleşmesi’ne göre, her ne kadar, Türkiye'de 2014 yılı sonuna kadar mayın temizleme ve imha sürecinin tamamlanması hedeflenmiş ise de bunun gerçekleşmediği gün gibi ortadadır. Ancak, neredeyse her gün mayınlara kurban vermekteyiz ve eğer kısa bir sürede önlemler alınmazsa, mayınlar daha çok can alacaktır.

Türkiye'de mayın kullanımını yasaklayan bir düzenleme hâlâ bulunmuyor. 2011 yılında, dönemin Genelkurmay Başkanı, karakol yakınlarına ve sınırlara kontrolsüz mayın döşediklerini bizzat açıklamıştı. Ancak, daha sonra ne kendisi ne de başka bir komutan hakkında herhangi bir soruşturma açılmadı. Ottawa Sözleşmesi’ni ihlal edenlere karşı yasa değişikliğine elbette ki ihtiyaç var, suçlular mutlaka cezalandırılmalıdır. Aksi takdirde, mayın can almaya devam edecektir.

Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar) 

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Aksoy.

Gündem dışı ikinci söz, Osmaniye’nin düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Osmaniye Milletvekili Suat Önal’a aittir.

Buyurun Sayın Önal. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 

2.- Osmaniye Milletvekili Suat Önal’ın, Osmaniye’nin düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

SUAT ÖNAL (Osmaniye) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 7 Ocak Osmaniye’nin kurtuluş yıl dönümü üzerine gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Osmaniye’nin düşman işgalinden kurtuluşunun 91’inci yıl dönümünü dün Osmaniye’de millet olarak yine büyük bir heyecan ve coşkuyla hep beraber kutladık. Kahraman ecdadımızın yokluklar ve olumsuzluklar içerisinde verdiği mücadelede iman gücüyle kazandığı zaferi hep beraber bir daha minnet ve şükranla andık.

Çukurova bölgesinde, 3 Ocakta İçel’in, 5 Ocakta Adana’nın, 6 Ocakta Ceyhan’ın, 7 Ocakta Osmaniye’nin, 8 Ocakta -yani bugün- Erzin’in, 9 Ocakta da Dörtyol’un düşman işgalinden kurtuluşunu kutlarken, ecdadımızla bir kez daha onur ve gurur duyduğumuzu ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, malumunuz olduğu gibi, 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi’nden sonra Anadolu işgal edilmiş, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Urfa önce İngilizlerin, ardından da Fransızların kontrolüne bırakılmıştı. Fransızların daha sonra Mersin, Adana, Hatay ve Osmaniye’yi de kapsayan işgali esnasında bu toprakların çok acılı günlere şahit olduğunu biliyoruz. Tarihten beri Anadolu coğrafyasında gözü olan Haçlı ruhu, işgalden sonra, taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmamak istese de sonunda defolup gittiler. Giderken de bir kez daha, Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, tüm unsurlarıyla aziz Türk milletinin, şanlı ecdadımızın kahramanlığına şahitlik ettiler.

Esarete asla alışık olmayan ecdadımızın sembol isimlerinden birisi de Osmaniye’de kahramanca şehit olan Rahime Hatun’du. Bu kutsal mücadelede her erkek bir Mehmetçik oldu, her kızımız Rahime, bir destan daha yazıldı şanlı Türk milletinin tarihine. Evet, ecdadımız o kıtlık günlerinde bir oldu, birlik oldu, yaşlı-genç, kız-kızan hep birlikte savaştılar ve tefrikaya düşmediler; merhum Mehmet Âkif Ersoy’un “Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez,/Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.” dediği gibi, yürekleri bu vatan için, bu ezan için, şanlı bayrağımızın semalarda ebediyen dalgalanması için bir çarptı ve bugünlere gelmemiz için canlarını feda ettiler.

Yine, asil Türk kadını, Kurtuluş Savaşı’nda vermiş olduğu büyük mücadelede erkeği ile omuz omuza cephedeki yerini almış, düşmana karşı savaşarak, cepheye mermi taşıyarak, yaralı askerleri tedavi ederek bu cennet vatanın kurtuluşunda önemli bir rol oynamıştır. Hülasa, aziz Türk milleti ezelden beri bayrağına, dinine ve hürriyetine sevdalanmış ve esaret altına girmeyi asla kabul etmemiştir. Millî şairimiz Mehmet Âkif Ersoy bağımsızlığımızın sembolü olan İstiklal Marşı’nda ecdadımızın bu hâletiruhiyesini bakın ne güzel ifade ediyor:

“Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım.

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.

Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.”

Değerli milletvekilleri, şu da unutulmamalıdır ki geçmişten beri ülkemize göz diken ve bizleri zaafa uğratmaya çalışan şer güçler ve onların taşeronları elbette bugün de boş durmamakta ve ülkemizin birliğini, beraberliğini bozmaya yönelik faaliyetlerine devam etmektedirler. Tüm bu hile ve desiselere rağmen Allah’a hamdolsun ki bugün millî ve manevi değerlerine sahip çıkan genç nüfusumuzla her gün daha da büyüyen, geleceğe kararlı adımlarla yürüyen, dünyanın gıptayla izlediği, ekonomisi güçlü bir ülkeyiz ve hep beraber Türkiye’yiz. Allah birlik ve beraberliğimizi daim eylesin.

Bu vesileyle, bugün, Kurtuluş Savaşı’nın meşalesini yakan başta Gazi Mustafa Kemal ve aziz silah arkadaşları ile tüm şehit ve gazilerimizi bir kez daha minnet ve şükranla anıyor, Osmaniyeli hemşehrilerimizin ve tüm aziz milletimizin kurtuluş bayramını tekrar tebrik ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Önal.

Gündem dışı üçüncü söz, Adana’nın düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Adana Milletvekili Ali Halaman’a aittir.

Buyurunuz Sayın Halaman. (MHP sıralarından alkışlar)

3.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana’nın düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

ALİ HALAMAN (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; önce, Zonguldak’ta meydana gelen kaza sonucu hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum; yaralılara acil şifa, yakınlarına ve milletimize sabırlar diliyorum.

Bir de “Milletimiz adına iktidara geldik, oy aldık.” diyerek eli kanlı, bebek katili, İmralı canisi Apo’yu siyasi aktör gibi görüp, muhatap alıp, büyük Türk milletini rencide eden, Türk’ü etnisite gören bir anlayışı buradan şiddetle kınıyorum.

5 Ocak Adana, 6 Ocak Ceyhan’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 91’inci yıl dönümü hakkında gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Adana, Ceyhan, millî mücadelenin soluk aldığı yerlerdir. İşgali Fransızlar tarafından yapılmış (1918), 1922’de terk etmişler. Yine Adana, son on yıllık dönemde, PKK teröründen en çok şehit veren ve gazisi olan bir ilimiz ve bir kentimizdir. Bundan tam doksan bir yıl önce, al bayrağımıza kanının rengini veren, hakkı ödenmez vatan evlatlarının verdiği bu kutsal mücadele sonucu bugünlerde, kahramanların torunları, evlatları olarak Adana’da kurtuluş bayramı kutlanmakta.

Millî mücadelenin kazanılmasında büyük emeği geçen Mustafa Kemal Atatürk, o günlerde şöyle söylüyor: “Adana’yı işgal eden düşmanın defedilmesinde, kurtuluş mücadelesinde ilk hissî teşebbüsün, bağımsızlık fikrinin temellerinin oluşmasının, filizlenmesinin yeri Adana’dır. Bu güzel memlekette Kuvayımilliye ruhuyla bağrından birçok yiğidin, kahramanların çıkarak, destanlar yazarak düşman askerlerinin kovulmasına Adana sebep olmuştur.”

Şanlı tarihimizde buna benzer nice zaferler kazanmış ve yaşanan sıkıntıları büyük dayanışma örneği vererek aşmış bir milletin evlatları olarak, millî mücadeleyi ve kurtuluş hareketini tarihî sorumluluk içerisinde kutlamanın sevinci ve gururu yaşanmakta. Her sayfası zaferler, şan ve şerefle dolu tarihimizde, millî değerlerimiz uğruna atalarımızın gösterdiği büyük fedakârlık ve kahramanlıkların, geleceğimizin teminatı olan değerli gençlerimiz tarafından iyi bilinmesi gerekir. Çünkü milletimiz ekonomide, fende, kültürde, sanatta, medeniyet alanlarında ileriye taşınmak…

Tarihimizin her sayfası mücadele örnekleriyle doludur. Atalarımızın canı ve kanı pahasına vermiş oldukları millî ve manevi mücadeleyi ter dökerek, çalışarak, öğrenerek, anlam kazandırmak zorundayız. Çünkü en başta insanlık için, Türklük için, Müslümanlık için vatanlarını koruyan, işgalden kurtuluşunu sağlayan, kahramanca mücadele veren başta cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, ebediyete intikal eden tüm şehit ve gazilerimizi buradan rahmet ve şükranla anıyorum.

İman gücü ve silah gücünün birlikte olması gerektiğini Adana halkı dünyaya öğretmiştir; Türk Bayrağı’nı indirmeye, bu vatanı bölmeye kimsenin gücünün yetmeyeceğini büyük bir gururla haykırmıştır.

Dolayısıyla, 5 Ocak Adana’mızın, 6 Ocak Ceyhan’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 91’inci yıl dönümünü kutluyor, şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Halaman.

Gündeme geçmeden önce İç Tüzük 60’a göre sisteme girmiş olan milletvekillerimize söz vereceğim süremizin el verdiği ölçüde.

Buyurunuz Sayın İnce.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, CHP Grubu olarak Zonguldak Kozlu’daki maden kazasında hayatını kaybeden işçilere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dilediklerine, Sayıştay raporlarındaki uyarılara rağmen bu iş yerindeki eksikliklerin giderilmediğine ve Hükûmeti iş kazalarına karşı önlem almaya davet ettiklerine ilişkin açıklaması

MUHARREM İNCE (Yalova) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Zonguldak’ta yine 8 işçimiz yaşamını yitirdi. Sayıştay raporlarında bu iş kazasının olduğu iş yerinde vahim olaylarla karşılaşılacağı öngörülüyordu. Yine, Çalışma Bakanının açıklamasına göre iki ay önce bu iş yerinde denetim yapılmış ve 5 eksik tespit edilmiş. Eksiklere rağmen işçiler ekmek parası için çalıştılar ve ne yazık ki yaşamlarını yitirdiler.

Madencinin kaderi ölüm değildir. Hiçbir ölüm güzel değildir. Her ölüm acıdır, hepimizi üzer, yüreğimizi acıtır. Onların yüzündeki kömür karası ekmek parası ve bu ölümler bir yürek yarasıdır. Biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, işçilerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyoruz, Hükûmeti de iş kazalarına karşı önlem alması konusunda ciddi olmaya davet ediyoruz.

Teşekkür ediyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın İnce.

Buyurunuz Sayın Tüzel.

2.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, huzurlu ve savaşsız bir yıl dilediğine, Zonguldak Kozlu’daki maden kazasında 8 madencinin ölümü nedeniyle bütün işçi sınıfına başsağlığı dilediğine ve ülkemizin barış ve demokratikleşme ihtiyacına yanıt verecek yeni bir dönemin başlamasının olumlu bir gelişme olduğuna ilişkin açıklaması

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; halkımıza, ülkemize, sizlere sağlıklı, huzurlu, savaşsız bir yeni yıl diliyorum.

Zonguldak Kozlu’da 8 madencinin ölümü nedeniyle bütün işçi sınıfımıza başsağlığı diliyorum. “İyi öldüler” diyemeyeceğiz, “kaderleri” de diyemeyeceğiz. Bu ölümlerin, bu iş cinayetlerinin arkasında bir kez daha taşeron çalıştırma var ve işçi sınıfımız her gün canını tüketen bu vahşi kapitalizmle er geç hesaplaşacaktır diyorum.

Ülkemizin barış ve demokratikleşme ihtiyacına yanıt verecek yeni bir dönemin başlaması da son derece olumludur, olumlu bir gelişmedir. Bu umudun başarıya ulaşması için, tüm halkımızın görüşmeci taraflara çözümde ısrar etmeleri için barış çağrısını yükseltmelerini diliyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tüzel.

Sayın Işık…

3.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Zonguldak Kozlu’daki maden kazasında hayatını kaybeden işçilere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dilediğine, şaibeli olan 2012 yılı KPSS sonuçlarına göre kamu kurum ve kuruluşlarına personel alımına devam edildiğine ve Hükûmeti bu konuda duyarlı olmaya davet ettiğine ilişkin açıklaması

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben de sözlerimin başında, Zonguldak Kozlu Maden İşletmesinde hayatlarını kaybeden işçilerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına da başsağlığı diliyorum.

Bu vesileyle, geçen ay içerisinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının Temmuz 2002’de yapılan KPSS 2012’de soruların sınav öncesinde ÖSYM Başkanlığı dışına sızdırıldığı yönündeki açıklamalarına rağmen, bu şaibeli sınav sonuçlarına göre kamu kurum ve kuruluşlarına personel alımı hızla devam ettirilmektedir. Hükûmeti bu konuda duyarlı olmaya çağırıyorum. Anılan sınavda sınav sorularının sınav öncesinde bazı illerde satıldığı iddiaları tüm ısrarlara ve uyarılara rağmen bugüne kadar cevaplandırılamamış ve suçlular bulunamamıştır. Hırsızlar bu ülkede bir kez daha kazanmıştır. Hükûmeti bu konuda gerekli tedbirleri almaya ve mutlaka suçluları bulup cezalandırmaya davet ediyor…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Işık.

Sayın Yeniçeri…

4.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Hükûmetin terör örgütünün lideriyle görüşme yapmasına ve bir terör örgütünün başının muhatap alınmasının Türkiye’de fiilen iki başlı bir otoritenin oluştuğu anlamına geldiğine ilişkin açıklaması

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

30 Ağustos 1918’de “Agamemnon” adlı bir İngiliz zırhlısında Amiral Galtrop’la Osmanlı delegasyonu Mondros Mütarekesi’ni imzalamıştı. Osmanlı, Birinci Dünya Savaşı’nı kaybettiği için Mondros’u imzalamak zorunda kalmıştı. 2013 yılı itibarıyla Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla İmralı’da kitle katliamcısı Öcalan ile gemide değil ama bu defa da İmralı Adası’nda teröristbaşı Öcalan ile görüşmeler sürdürülüyor.

Hükûmete soruyorum: Türkiye Cumhuriyeti savaş mı kaybetti ki bunun sonucunda terör örgütünün hükümlü lideriyle görüşmek zorunda kalmıştır? Türkiye Cumhuriyeti devletinin silahlı bir terör örgütünün başını sorunların çözümünde muhatap alması, Türkiye’de iki başlı bir otoritenin fiilen oluştuğu anlamına gelmektedir. Bir devletin muhatabı bir başka devlettir. İmralı’da bir tarafta Türkiye Cumhuriyeti devleti, diğer tarafta terör örgütü lideri oturduğuna göre, Türkiye Cumhuriyeti mi terör örgütü seviyesine indirilmiştir, yoksa terör örgütü mü devlet seviyesine yükseltilmiştir?

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yeniçeri.

Sayın Ağbaba…

5.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya’nın Doğanşehir ilçesine bağlı Erkenek beldesinde yaşanan depremler nedeniyle vatandaşlara geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ve Türkiye İş Kurumu bünyesinde çalışan 817 iş ve meslek danışmanının sözleşmelerinin feshedilmesine ilişkin açıklaması

VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan, bugün Malatya’nın Doğanşehir ilçesine bağlı Erkenek beldesinde depremler oldu. Öncelikle, Erkenek’te yaşayan bütün vatandaşlarımıza ve Adıyaman Tut ilçesindeki bütün vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum.

Ayrıca, Türkiye İş Kurumu bünyesinde iş ve meslek danışmanlığı sınavını kazanan 2.817 kişiden 2.000’inin ataması Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirilmiş, ancak Başbakan Erdoğan, toplantıda “Sizlere bir müjdem var.” diyerek sınav kazanan 2.817 kişinin tamamının atandığını, konuyla ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına talimat verdiğini duyurmuştur. Bu talimat üzerine 817 kişinin ataması yapılmış, ancak Danıştayın vermiş olduğu kararla temmuz ayında göreve başlayan 817 iş ve meslek danışmanı sözleşmeleri feshedilerek 3 Ocak 2013 tarihinde ücretsiz izne çıkarılmıştır. 4/B statüsünde çalışan 817 iş ve meslek danışmanının kaygılı bekleyişleri devam etmektedir. İş ve meslek danışmanlarının kaygılı bekleyişlerinin sona erdirilmesini ve tekrar görevlerine dönmelerini talep ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ağbaba.

Sayın Karaahmetoğlu…

6.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, 5084 sayılı Kanun’la uygulanan teşvikin 31/12/2012 tarihinde son bulduğuna ve bu konuda ciddi mağduriyetler yaşanacağına ilişkin açıklaması

SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) – Sayın Başkan, 5084 sayılı Kanun’la uygulanan teşvik 31/12/2012 tarihinde son buldu. Seçim bölgem Giresun’un da içinde bulunduğu illerimiz bu konuda ciddi mağduriyet yaşayacaktır. Giresun’da teşvikten yararlanan 10 ve fazlası sigortalı çalıştıran özel iş yeri sayısı 903’tür. Söz konusu iş yerlerinde toplam 25.302 işçi çalışmaktadır. Giresun’un sınırlı da olsa istihdam yükünü taşıyan bu iş yerlerinin teşvik olmadan ayakta kalması olası görünmemektedir. Böyle bir durumda, çalışanlar açısından iş kaybı olacak, işsizlik artacak ve piyasa, özellikle esnaflarımız da bu olumsuzluktan etkilenecektir. Teşvik konusunda yeniden bir düzenlemeyle en az üç yıl daha bu imkânın sunulması, sonucu alınmamış teşvik uygulamasının verimini artıracaktır.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Karaahmetoğlu.

Sayın Dedeoğlu…

7.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Afşin-Elbistan Termik Santrali’nin özelleştirilmesine ve orada çalışan işçilerin hak kaybına uğramaması için Hükûmetin tedbir almasını istirham ettiğine ilişkin açıklaması

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Türkiye ekonomisine ve Kahramanmaraş’ın ekonomisine büyük katkı sağlayan Afşin-Elbistan Termik Santrali’miz “ortak yatırım” adı altında maalesef ki Birleşik Arap Emirlikleri’yle özelleştirilmiştir. Bizlere ve yöre halkına… Oraya yıllarını vermiş çalışanların özlük hakları, orada çalışan tüm işçilerimizin hakları temenni ediyorum ki gasbedilmez. Bu konuyla ilgili Hükûmetin tedbir almasını istirham ediyorum.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Dedeoğlu.

Sayın Türkoğlu…

8.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Zonguldak Kozlu’daki maden kazasında hayatını kaybeden madencilere Allah’tan rahmet dilediğine ve Osmaniye’nin kurtuluşunun 91’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de sözlerimin başında, Zonguldak Kozlu’da hayatını kaybeden madencilerimize Cenabı Allah’tan rahmet diliyorum.

Dün, 7 Ocak 1922’de Osmaniye’nin Fransız işgalinden kurtuluşunun 91’inci yıl dönümü idi. Tüm Osmaniye halkı ağır hava şartlarına rağmen, kurtuluş coşkusunu, devlet görevlileri ve seçilmişleriyle beraber coşku ile kutladılar.

Cumhuriyetin ve Türk devletinin kuruluşundan önce verilen millî mücadelenin önemli kilometre taşlarından biri olan Osmaniye’nin kurtuluşu için canlarını feda eden, başta Rahime Hatun ve Kaymakam Saim Bey olmak üzere, tüm şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum ve onların manevi huzurları önünde saygıyla eğiliyorum. Bıraktıkları Türk devletinin toprakları üzerinde Türk Bayrağı’ndan başka bayrak, Türk dilinden başka dil ve Türk milletinden başka bir millet olmayacağı hususundaki sözümüzün arkasında olduğumuzu tekrar ediyorum; rahat uyusunlar.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Türkoğlu.

Sayın Varlı…

9.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, bu toprakların kolay vatan olmadığına, her metrekaresinde şehit kanı, alın teri ve gözyaşı bulunduğuna ve terör örgütünün lideri ile müzakere yapanlara şehitlerimizin hakkını helal etmediğine inandığına ilişkin açıklaması

MUHARREM VARLI (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

5 Ocak Adana, 6 Ocak Ceyhan, 7 Ocak Osmaniye, 8 Ocak Erzin, 9 Ocak Dörtyol’un kurtuluşu ve nihayet 9 Eylül, İzmir’de düşmanın denize döküldüğü tarih ve o gün dünyanın en güçlü devletlerine karşı, milletimiz kazmayla, kürekle, elindeki av tüfeğiyle, her şeyden önemlisi de yüreğiyle bir mücadele verdi ve bu toprakları vatan yaptı. Bu topraklar kolay vatan olmadı, her metrekaresinde şehit kanı, alın teri ve gözyaşı bulunmaktadır.

Bugün, ülkeyi yönetenlerin teröre diz çöktüğünü görseler acaba o günkü şehitlerimiz ne derlerdi bugünkü ülkeyi yönetenlere? Biz ne zaman savaş kaybettik ki, biz ne zaman esir düştük ki müzakerelere başladık? Onun için, müzakereci olanlara şehitlerimizin hakkını helal etmediğine inanıyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Varlı.

Sayın Öğüt…

10.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, son dönemlerde kitaplarda sansür iddialarına ve millî eğitim kadrolarının asıl işlerini savsakladıklarına ilişkin açıklaması

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Son dönemde, kitaplarda sansür iddialarını sık duyuyoruz. Yunus Emre ve Kaygusuz Abdal’ın ardından “Fareler ve İnsanlar”ın bazı bölümleri gereksiz ve sakıncalı bulunmuş, ek olarak “Şeker Portakalı” kitabını derste ödev olarak veren öğretmene soruşturma açılması istenmiştir.

Kindar ve dindar nesil yetiştirmeyi düşünen kadrolarınız asıl işlerini savsaklamaktadırlar. Örneğin, Çankırı ili Korgun ilçesindeki ilkokul binasına 2012-2013 eğitim yılına yetişmek üzere güçlendirme ve mantolama işlemi başlatılmış ama yılın yarısında yükleniciye iş bıraktırılmıştır. Çocuklarımız çok programlı lisede sıkışık sınıflardadır ve -sizlerin de “çok sakıncalı” olarak söylemiş olduğu- 6 yaşındaki çocukla 18 yaşındaki delikanlı aynı koridorlarda dolaşmaktadırlar.

Ayrıca, Çankırı Çerkeş ilçesinde 5 branş öğretmeni Anadolu lisesinde bulunmamaktadır.

Bu konularda çözüm olarak neler düşünmektesiniz?

Teşekkür ederim Sayın Bakan.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.

Sayın Elitaş…

11.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Zonguldak Kozlu’daki maden kazası sonucu hayatını kaybeden işçilere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine ve gerekli incelemelerin yapılıp varsa sorumlularının üzerine gidilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Dün tüm milletimizi derin bir üzüntüye sevk eden, Zonguldak’taki bir madende grizu patlaması sonucunda hayatını kaybeden işçilerimize Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza acil şifalar temenni ediyorum.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız dün derhâl bölgeye intikal etti, yerinde incelemeler yaptı. Bugün de muhtemelen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız bölgede incelemeler yapacak. Sorumlular varsa sorumluların üzerine derhâl gidilmesi gerektiği kanaatindeyiz.

Tekrar, faciada hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet dilerken tüm milletimize başsağlığı diliyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Elitaş.

Sayın Yüksel…

12.- İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel’in, Zonguldak Kozlu’daki maden kazasında hayatını kaybeden madencilere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı dilediğine, Sayıştay raporlarındaki uyarılara rağmen gerekli önlemlerin alınmadığına ve taşeron sisteminin kaldırılması gerektiğine ilişkin açıklaması

ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Zonguldak Kozlu ilçesinde göz göre göre ölüme gönderilen 8 maden şehidimize Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve sabır diliyorum.

2011 Sayıştay Raporu’nda yer alan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettişlerince firma ve iş yerlerinde yapılan denetimler sonucu düzenledikleri rapor ve tutanaklarda “Firmanın, iş güvenliğine yönelik alınması gereken önlemleri almadığı, bu arada vahim bir olayla karşılaşılmamasının tamamen tesadüf olduğu görülmektedir.” denilmesine rağmen güvenlik önlemlerinin alınmamasının hesabını kim verecek?

2005 yılında Maden Kanunu’nda yapılan değişiklikle taşeronlaşmanın önü açılmıştır. Defalarca Sayıştay raporlarındaki uyarılara rağmen gerekli önlemler yine alınmamıştır. Taşeron sistemini tamamen kaldırmamız gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum.

2010 tarihinde Zonguldak Karadon’da meydana gelen olayda 30 madencimiz hayatını kaybetmişti ve daha sonra Zonguldak Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan Karadon Müessese Müdürü İsmail Güner’i terfi ettirerek TTK Genel Müdür Yardımcısı yapmıştınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Yüksel.

Sayın Eyidoğan...

13.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, son yıllarda madencilik sektöründeki yapılanmanın çok sayıda ölümlü iş kazalarına ve maden kaynaklarının heba edilmesine yol açtığına ve hayatını kaybeden madencilere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) – Teşekkür ederim Başkan.

Yer altı madenciliği, doğası gereği, planlama, yatırım ve üretim aşamasından pazarlama aşamasına kadar çok özel önlemler, donanım, bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim gerektiren, dünyanın en ağır iş kollarından biridir. Özellikle son on yıldır Türkiye’de devletin küçültülmesinin ve kamunun faaliyet alanının daraltılmasındaki yanlışlar madencilik sektörüne yansımış; yapılanma, kamu madencilik kuruluşlarının kapatılması, üstünkörü özelleştirilmesi redevans ile özel sektöre devredilmesi şeklinde olmuştur. Ancak bu yapılanmadan olumlu bir sonuç alınamamış, madencilik sektörü küçülmüş, taşeronlaşma büyümüş, buna karşı, sektördeki iş kazaları artmıştır. Bu uygulamayla hizmetleri, deneyim ve uzmanlık bakımından yetersiz, gerekli bilimsel ve teknolojik yatırımları yapmayan firmalar yapmaktadır. Bu nedenle hem çok sayıda ölümlü iş kazalarına hem de maden kaynaklarımızın uygun olmayan üretim yöntemleriyle heba edilmesine yol açılmıştır.

Madencilerimize Allah’tan rahmet diliyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Eyidoğan.

Sayın Tanal…

14.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesi köylerinin çoğunda dört günden beri elektriklerin kesik olduğuna, ihaleler tekrarlansın diye kötü malzeme kullanıldığına ve siyasi yandaşlara verilen bu ihalelere son verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şanlıurfa ilimiz Viranşehir ilçesi köylerinin çoğunda elektrikler dört günden beri, özellikle Kırlık, Tepedüzü köylerinde kesiktir. Kullanılan malzemelerin yanması nedeniyle sürekli ihaleler tekrarlansın diye kötü malzeme kullanılmaktadır. Ancak bu ihaleler siyasi yakınları olan kimlere verilmektedir? Urfalıların bu mağduriyetinin giderilmesi için dört günden beri elektriksiz kalan Urfa ili Viranşehir ilçesinin köylerine elektrik verilmesini talep eder ve bu siyasi yandaşlara verilen ihalelere son verilerek kaliteli malzeme kullanılmasını arz ederim.

Saygılarımı sunarım.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tanal.

Sayın Canalioğlu…

15.- Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesinde yaklaşık altı yıldır çalışan 68 taşeron işçisinin işlerine son verildiğine ve bu konunun yeniden değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Trabzon ilimizde Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesinde yaklaşık altı yıldır taşeron işçisi olarak çalışan 68 kişinin “Tıp Fakültesi Hastanesi döner sermayesi zarar ediyor.” gerekçesiyle işlerine son verilmiştir. Yıllardan beri asgari ücretle hiçbir iş güvencesi olmadan çalışırken “zarar ediyor” gerekçesiyle 68 işçinin işten çıkarılması üniversite gibi bir kuruluşu nasıl zarardan kurtaracaktır? Konunun yeniden değerlendirilmesi gerek ilgili bakanlık gerekse üniversite rektörlüğü nezdinde, mağdur olan 68 taşeron işçisinin yeniden işe alınmasının sağlanması gerekmektedir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Canalioğlu.

Sayın Demiröz…

16.- Bursa Milletvekili İlhan Demiröz’ün, 2010 yılında Orhangazi, İznik, Gemlik ve Mudanya’daki zeytin üreticilerine afetten dolayı ödenmesi gereken paranın 4.100 çiftçiye hâlen ödenmediğine ilişkin açıklaması

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Bursa Orhangazi Ziraat Odası Başkanlığından aldığım bilgiler ışığı altında, 2010 yılında Orhangazi, İznik, Gemlik ve Mudanya’daki zeytin üreticilerine afetten dolayı ödenek, para ödenmişti. Bunun 1’inci, 2’nci, 3’üncü kısmı ödendi ancak şu ana kadar, bugünkü durum dâhil, Orhangazi’den 800, İznik’ten 1.200, 2.100 Gemlik’ten olmak üzere 4.100 çiftçimize bu bedel ödenmemiştir. Bedel tutarı 4,5 milyon yani 4,5 trilyondur. Acaba ne zaman ödenecektir?

Tarıma bakışı gibi Sayın Maliye Bakanı da çiftçilere bu şekilde mi bakıyor? Borçlarına sadıklar mı? Bunu da 2013 yılında göreceğiz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Demiröz.

Sayın İrbeç…

17.- Antalya Milletvekili Yusuf Ziya İrbeç’in, Zonguldak Kozlu’daki maden kazasında hayatını kaybeden işçilere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dilediğine ve Millî Eğitim Bakanlığının İnternet bağımlılığının önlenmesi, okuma alışkanlığının kazandırılması için ne gibi tedbirler almayı düşündüğünü öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben de sözlerime başlamadan önce Zonguldak’ta hayatlarını kaybeden madenci kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

İnternet bağımlılığını tedavi etmek için kurulan Bakırköy Profesör Doktor Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi İnternet Bağımlılığı Polikliniğine başvuranların önemli bir bölümü İnternet yüzünden okulu bırakmış olan gençlerimizdir. Gençlerimizin okuma alışkanlığı zaten çok düşükken FATİH Projesi ile her şey dijitale endekslendiği için Millî Eğitim Bakanlığı gençler arasında yaygınlaşan İnternet bağımlığının önlenmesi, okuma alışkanlığının genç yaşlarda kazandırılması için alınacak tedbirler konusunda ne düşünüyor merak ediyorum çünkü gençler geleceğimizin teminatıdır diyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın İrbeç.

Sayın Çelik…

18.- Muş Milletvekili Demir Çelik’in, 2013 yılının ülke halklarına ve insanlığa barış ve özgürlük getirmesini dilediğine ve şiddetli kış şartları nedeniyle Muş ilinde yaşanan mağduriyetlere ilişkin açıklaması

DEMİR ÇELİK (Muş) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

2013 yılının ülke halklarına ve insanlığa barış ve özgürlük getirmesi dileklerimi iletiyorum.

Keza, hemen başında başlayan kar ve şiddetli kış koşullarından kaynaklı, ülkenin bütününde olduğu Muş ilimizin de ilçelerine olan bağlantıları ve yüzlerce köy yolu kapanmış bulunmaktadır. Üç gündür vatandaşlar temel ihtiyaçlarını karşılayamadıkları gibi, kapalı olan yollarından kaynaklı olarak hastalarını tedaviye götüremiyor ve kesintili olan elektriklerinden kaynaklı da insani koşullardan mahrumlar. İş makine parkının amacına uygun işlevsel hâle getirilmediği ya da yeterince organize olmamasından kaynaklı her yıl yaşanan bu durumun kader olmaktan çıkarılması dileklerimi ileterek iyi günler diliyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çelik.

Sayın Birtane…

19.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Zonguldak Kozlu’daki maden kazasında hayatını kaybeden işçilere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dilediğine ve sınıf öğretmenlerinin yan alan veya eğitim almadıkları alanlara geçmelerine ilişkin açıklaması

MÜLKİYE BİRTANE (Kars) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Ben de Zonguldak Kozlu’da hayatını kaybeden işçilere Allah’tan rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı diliyorum.

Sınıf öğretmenleri, yan alan veya eğitim almadıkları alanlara geçtiler. On beş-yirmi yıl sınıf öğretmenliği yapan bir öğretmen diğer bir alanda ne kadar verimli olabilir? On yedi yıllık sınıf öğretmeni olan birinin bize iletisini aynen okuyorum: “Üniversitede alınan komik bir krediyle branş öğretmeni olunmuyormuş. İki ayda 5 kilo verdim. İntihar etmeyi düşünüyorum. Öğrencilere ve velilere karşı mahcupluk hissediyoruz. MEB’e göre bu alandan geri dönüş yok ama en azından pişman olanlara bir hak tanınsın.” Bu durumda olan 44 bin kişiden bahsediliyor. Eğer böyleyse, eğitime nasıl bir darbe vurduğumuzun farkında mıyız?

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Birtane.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 1, 14, 28, 30, 37, 43, 61, 63, 66, 94, 104, 112, 115, 116, 117, 151, 157, 167, 172, 185, 191, 194, 196, 198, 199, 204, 205, 211, 235, 241, 243, 244, 249, 266, 270, 276, 277, 290, 299, 301, 384, 422, 430, 592, 619, 622, 623, 717, 804, 829, 932, 933, 988, 990, 991 ve 996’ncı sıralarında yer alan önergeleri birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı ve 19 milletvekilinin, Adana’nın sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/450)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına,

Adana'nın içinde bulunduğu sorunların tespiti ve çözümü konusunda gerekli araştırmaların yapılması, buna göre alınacak önlemlerin ve gerçekleştirilmesi gereken uygulamaların yerine getirilmesi hususunda Anayasanın 98. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.

1) Muharrem Varlı               (Adana)

2) Mehmet Şandır                 (Mersin)

3) Özcan Yeniçeri                 (Ankara)

4) Emin Haluk Ayhan          (Denizli)

5) Necati Özensoy                (Bursa)

6) Sümer Oral                       (Manisa)

7) Oktay Öztürk                   (Erzurum)

8) Erkan Akçay                    (Manisa)

9) Yusuf Halaçoğlu              (Kayseri)

10) Alim Işık                        (Kütahya)

11) Enver Erdem                  (Elâzığ)

12) Mehmet Erdoğan            (Muğla)

13) Mustafa Kalaycı             (Konya)

14) Mesut Dedeoğlu             (Kahramanmaraş)

15) Ahmet Duran Bulut        (Balıkesir)

16) D. Ali Torlak                  (İstanbul)

17) Lütfü Türkkan                (Kocaeli)

18) Mehmet Günal               (Antalya)

19) Celal Adan                     (İstanbul)

20) Seyfettin Yılmaz             (Adana)

Gerekçe:

2 milyonu geçen nüfusu ile Çukurova'nın metropolü sayılan Adana, kara yolu, deniz yolu, hava ve demir yolu ulaşımında hem ülkemizin değişik bölgelerini birbirine bağlama noktasında, hem de Orta Doğu'ya açılan bir kapı olma özelliklerinden dolayı çok önemli bir konumdadır. Yaklaşık yarım asır öncesine dayanan tekstil ve tarımsal sanayisi ile ülkemize birikim sağlamış, modern sanayi atılımına temel olmuş, yön vermiş güneyin bu güzide kenti, son yıllarda pek çok sorunla iç içe olmanın acısını, sıkıntısını yaşamaktadır.

Adana, bilindiği gibi Türkiye coğrafyası içerisinde en geniş, en büyük verimli ve sulak toprakları bulunan, Akdeniz iklimi nedeniyle de insan yaşamına en uygun ortama sahip özelliği nedeniyle göçe en uygun kent görünümündedir. Bu nedenlerle de, ülkemizde yaşanan hızlı kentleşme süreçlerinde Adana, doğu ve güneydoğu bölgelerinden çok yoğun göç alarak büyümüş, nüfusu hızla 2,5 milyona ulaşmış ancak tüm bu hızlı büyüme ve göç dalgaları karşısında, iktidarın görmezden geldiği ve sırtını döndüğü bir kent olmuştur.

Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru Hattı, BOTAŞ, Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Projesi, Yumurtalık Serbest Bölgesi gibi iktisadi proje ve uygulamalar Adana'nın geleceği adına umut verse de istihdam başta olmak üzere bunlardan yararlanma imkânları Adana'nın beklentilerinden çok uzak kalmaktadır.

Üreticilerimizin hasretle beklediği ve binlerce insanımıza yeni istihdam alanı oluşturacak sulu tarım potansiyeli ile ülkemizin tarımsal üretimine önemli katkı sağlayacak olan Aşağı Seyhan Ovası Sulama Projesi yılan hikâyesine dönmüştür. Adana maalesef sürekli geriye gitmektedir. Ticaretten sanayiye, tarımdan eğitime katmerleşen sorunlar altında ezilmektedir.

Adana sanayileşmenin ilk başkenti durumunda olan bir büyük metropolken, son on yılda pamuğa dayalı sanayileşmenin çökmesi üzerine, büyük bir krize sürüklenmiş; ÇUKOBİRLİK, Güney Sanayi, Aksantaş, Sümerbank, Bossa gibi 50'nin üzerinde dev fabrikalar ve kuruluşlar kapanmıştır. Bu fabrikalar kapanıp kent büyük bir krizin içine sürüklenirken, mevcut iktidar bu duruma seyirci kalmıştır. 2001 yılında bile yüzde 8,4 olan işsizlik, geçen yıl Türkiye ortalamasının çok çok üzerinde, yüzde 19,1'e yükselmiştir. Kriz Adana'da giderek derinleşmektedir, bu iktidarın çözüm üretmesini beklemek bir yana, Adana'nın farkında bile değildir.

Narenciyeden pamuğa, buğdaydan yer fıstığına varıncaya dek tarımsal üretimde Türkiye'nin deposu olarak bilinen ve bu manada haklı olarak takdir edilmesi gereken ancak destek yerine köstek olunan Çukurova'da çiftçilerimiz perişandır. Son dört-beş yılda gübresinin fiyatlarına yüzde 700'lere varan oranda zam gören çiftçimiz, sürekli tırmanan ve 1 tonu 1 dönüm tarladan daha pahalı hâle gelen mazot fiyatları karşısında şaşkındır. Girdilerdeki bu denli artışa rağmen hasat ettiği bazı ürünlerde ancak 2 katı satış fiyatı bulabilen üreticimiz çaresizdir.

Sonuç olarak: Adana'nın artan ulaşım, yerleşim, planlama ve çarpık kentleşmesi yanında; yatırımların yetersizliği, tarımın geri plana çekilmesi ile artan işsizlik ve artan sosyal sorunlar yanında; kamuoyundaki kentin yönetilemediği yönündeki görüşler Adana sorunlarının bir bütünlük içinde ele alınmasını zorunlu kılmaktadır. Çözüm vardır ve o çözüm öncelikle Hükûmetin Adana'ya daha gerçekçi, daha adil, daha eşit bakabilmesinde yatmaktadır.

Bu nedenle, yukarıda bir kısmı anlatılmaya çalışılan ve giderek derinleşen, yarın da tamiri daha zor yada imkânsız hâle gelmesinden endişe ettiğimiz Adana'nın sorunlarının tespiti, alınacak tedbirlerin, çözüm yollarının belirlenmesi ve çözümü ne ise bir an evvel uygulanması amacıyla meclis araştırma komisyonu kurulmasını arz ederiz.

2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 30 milletvekilinin, uyuşturucunun ülkemize hangi yollardan ve nasıl transit giriş-çıkış yaptığının, buna neden engel olunamadığının, son yıllarda Türkiye’nin neden önemli bir üretici ülke hâline geldiğinin, uyuşturucu kullanımının neden ve nasıl yaygınlaştığının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/451)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Uyuşturucu üretimi, ticareti ve kullanımı tüm dünya gençliğinin yaşamını tehdit eden, hatta çoğu zaman sona erdiren bir sorun olmaya devam etmektedir. Üretimi ve satışı tüm ülkelerde kısıtlanmış ve hatta yasaklanmış olmasına karşın, bu maddelerin illegal yollardan üretimi ve satışı engellenememiş ve dünya gençliğinin zehirlemesinin önüne geçilememiştir.

Ülkemizde de durum aynıdır. Uyuşturucu madde bağımlığı, sadece gençlerimiz arasında değil, ilköğretim çağındaki çocuklarımız arasında da yaygınlaşmaya başlamıştır. Macera arayışları, arkadaş çevreleri, eğitimsizlik ve sosyoekonomik nedenler yanında, uyuşturucu maddelere ulaşmanın ve elde etmenin kolaylığı da gençlerimizi ve çocuklarımızı bu bataklığın içine çekmektedir.

Son yıllarda işlenen suç oranlarının olağanüstü artmasında uyuşturucu kullanımının yaygınlaşmasının katkısı inkâr edilemez. Zira uyuşturucunun, başka suçların tetikleyicisi olduğu bilinmektedir. Aynı zamanda, uyuşturucu üretimi ve kaçakçılığının terör örgütleri için önemli bir finans kaynağı olduğu da unutulmamalıdır.

Devlet tüm yurttaşlarını her türlü olumsuzluklardan korumak zorundadır. Asli görevlerinden biri de budur. Nitekim Anayasanın 58/2 maddesi bu yükümlülüğü belirtmektedir. Ancak, bir çığ gibi büyüyerek üstümüze gelen, çocuklarımızı ve gençlerimizi zehirleyen, toplumu çürüten bu illete karşı, Devletin görevlerini tam olarak yerine getirdiği söylenemez.

Türkiye birkaç yıl öncesine kadar, uyuşturucu kaçakçılığı ve sevkiyatında sadece transit ülke iken, artık aynı zamanda önemli bir üretici ülke de olmuştur. Dolayısıyla Türkiye bu özelliği nedeniyle uyuşturucudan en fazla zarar gören ve olumsuz etkilenen ülkeler arasındadır. Alınan polisiye önlemlere karşın, Türkiye'nin uyuşturucu kaçakçılığı ve sevkiyatında, neden ve nasıl dünyanın önemli bir transit ülkesi olduğu ve buna ilaveten aynı zamanda neden ve nasıl önemli bir üretici ülke hâline de geldiği ve uyuşturucu kullanımının çocuklarımız ve gençlerimiz arasında yaygınlaşmasının nedeni, TBMM tarafından ele alınarak, enine boyuna araştırılmalı ve önlemleri de tespit edilmelidir.

Aileler ve tüm kamuoyu çocuklarının geleceğinden endişelidir. Zira sorun ihmal edilemez ve ertelenemez duruma gelmiştir. Uyuşturucunun ülkemize hangi yollardan ve nasıl transit giriş-çıkış yaptığı, buna neden engel olunamadığı; son yıllarda Türkiye'nin neden önemli bir üretici ülke hâline de geldiği; çocuklarımız ve gençlerimiz arasında uyuşturucu kullanımının neden ve nasıl yaygınlaştığının tespiti ile alınması gereken önlemler hakkında Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 104’üncü maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim. 26.07.2011

 

1) Ensar Öğüt                                 (Ardahan)

2) Tufan Köse                                (Çorum)

3) Candan Yüceer                          (Tekirdağ)

4) Erdal Aksünger                          (İzmir)

5) Atilla Kart                                  (Konya)

6) Mehmet Şeker                            (Gaziantep)

7) Aytuğ Atıcı                                (Mersin)

8) Haluk Ahmet Gümüş                 (Balıkesir)

9) Metin Lütfi Baydar                    (Aydın)

10) Mehmet Ali Ediboğlu              (Hatay)

11) Kazım Kurt                              (Eskişehir)

12) Salih Fırat                                (Adıyaman)

13) Özgür Özel                              (Manisa)

14) Nurettin Demir                         (Muğla)

15) Sinan Aydın Aygün                 (Ankara)

16) Ramazan Kerim Özkan            (Burdur)

17) Muharrem Işık                         (Erzincan)

18) Hasan Akgöl                            (Hatay)

19) Rahmi Aşkın Türeli                 (İzmir)

20) İhsan Özkes                             (İstanbul)

21) Aylin Nazlıaka                         (Ankara)

22) Veli Ağbaba                             (Malatya)

23) İlhan Demiröz                          (Bursa)

24) Ali Demirçalı                           (Adana)

25) Ali Serindağ                             (Gaziantep)

26) Haluk Eyidoğan                       (İstanbul)

27) Sabahat Akkiray                      (İstanbul)

28) Kadir Gökmen Öğüt                (İstanbul)

29) Bülent Tezcan                          (Aydın)

30) Ali Özgündüz                          (İstanbul)

31) Sedef Küçük                            (İstanbul)

 

3.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 26 milletvekilinin, kayısı üretimi, hasadı, kurutulması, ihracatı ve ekonomik değerinin artırılabilmesi için yapılması gereken çalışmaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/452)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Malatya, dünya kayısı başkenti olarak tanınmaktadır. Malatya ekonomisi ve sosyal yapısı kayısıya endekslidir. Ancak Malatya halkının çok büyük bir kısmının geçimini sağlayan kayısı, istediği değeri bir türlü bulamamıştır.

Kayısı da tıpkı diğer ürünler gibi devlet desteğine tabi olmalıdır. Üreticileri özellikle gübre ve ilaç alımlarında yaşadıkları maddi imkânsızlıklar sebebiyle desteklenmelidir. Hasat sonrası ödenmek koşulu ile kayısı üreticilerine kredi desteği sağlanmalıdır.

Kayısının insan sağlığına faydaları ile ilgili bilimsel araştırmalar konusunda eksiklikler yaşanmaktadır. Bu konunun tüm detayları ile bilim adamları tarafından araştırılması ve kamuoyuna açıklanması sağlanmalıdır.

Kayısı reklam eksikliği yaşamaktadır. Ulusal ve uluslararası platformlarda, basın yayın kuruluşlarında kayısının tanıtımı ve reklamı yapılmalıdır.

Tüm Türkiye'de verimli ve istenilen kalitede kayısı fidanı bulmakta güçlük çekilmektedir. Aşısız veya üretim yeri belli olmayan fidanların satışı kaliteli kayısı üretiminin önündeki en büyük engeldir. Kaliteli fidan satışının sağlanması için gerekli tedbirler alınmalıdır.

Kayısı hasadı konusunda üreticilerimiz hâlâ yeterli bilince ulaştırılmamıştır. Olgunlaşan kayısı meyveleri sopalar ile ağaca vurularak toprağa düşürülmektedir. Bu sistem hem ağaca zarar vermekte hem de yere düşüp parçalanan kayısıların içerisine taş ve toprak parçalarının girmesine sebep olmaktadır. Bu şekilde hasat edilen kayısıların kalitesi düşmekte, işleme ve ihracat sırasında problemlere neden olmaktadır. Ayrıca kayısı meyvesi hijyenden uzaklaşmaktadır. Hasadın daha modern yöntemlerle gerçekleşmesi ve hijyen konularında kayısı üreticilerinin gerekli eğitimlerden geçirilmesi gerekmektedir.

Daha önce ihraç edilen ülkelerin istedikleri standartlara göre ayarlanan kayısıdaki kükürt miktarı 16 Kasım 1997 tarihinde yürürlüğe giren Türk Gıda Kodeksi’ne göre maksimum 2000 ppm olarak belirlenmiştir. İhraç edilen ülkeler meyvenin kükürt miktarının istenilen sınırların üzerinde yer alması sebebiyle zaman zaman ürünü iade etmektedir. Ölçümlerde bu limiti aşan kayısı firmalarına 2011 yılı içerisinde 11.500 TL ceza yazılmaktadır. Kayısının uzun süre bozulmadan korunabilmesi için kullanılan kükürt konusunda bilimsel çalışmalar yapılmalı, sağlığa zarar verecek miktar tam ve yoruma yer bırakmayacak şekilde kamuoyuna açıklanmalıdır.

Malatya'da üretilen kuru kayısı başta Almanya, ABD, Almanya, Fransa, İngiltere olmak üzere yaklaşık 70 ülkeye ihraç edilmektedir. Kuru kayısının yaklaşık  yüzde 85'lik kısmı ihraç edilmektedir. Kayısının yurt içi tüketiminin artırılabilmesi için gerekli girişimlerde bulunulmalıdır.

Yurt içi ve yurt dışına kurutulmuş olarak satışı gerçekleştirilen kayısının yaş meyve hâliyle de satışının gerçekleştirilmesi ekonomik kazanç sağlayacaktır.

Başta Hollanda olmak üzere İsrail, Fransa ve İspanya gibi ülkeler Türkiye'den büyük paketler hâlinde aldıkları kuru kayısıyı 100 gr-250 gr gibi daha küçük paketler hâlinde başka ülkelere ihraç etmektedir. Ayrıca bu ülkeler kayısıyı yoğurt, marmelat, konserve gibi farklı endüstri ürün haline getirerek ihraç etmektedirler. Kayısının koliler ile değil küçük paketler hâlinde ihracı ve ham ürün yerine endüstriyel ürün halinde satışı hem daha yüksek gelir hem de daha çok istihdam sağlayacaktır.

Kayısı mart ayı sonu ile nisan ayı başında karşılaşılan don nedeniyle büyük zarar görmektedir. Bu nedenle kayısı üreticileri için meteorolojinin vereceği bilgiler büyük önem taşımaktadır. Ancak Malatya'da faaliyet gösteren Meteoroloji Bölge Müdürlüğü kapatılarak başka bir şehre bağlanmıştır. Üreticiler bölge müdürlüğünün kapatılmasıyla büyük sorun yaşayacaktır.

1992 yılında kurulan Kayısı Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (KAYISIBİRLİK) yanlış politikalar sebebiyle zarar ettirilmiş, kayısı üreticilerinin derdine çare olmak konusunda başarısız olmuştur. Birliğin tekrar verimli çalışması ve ihracat konusunda aktif rol oynaması sağlanmalıdır.

Malatya ekonomisi için çok büyük bir önemi olan kayısının üretimi, hasadı, kurutulması, yurt dışına ihracatı ve ekonomik değerinin artırılabilmesi gerekli çalışmaların yapılması amacıyla Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Veli Ağbaba                                  (Malatya)

2) Ferit Mevlüt Aslanoğlu                 (İstanbul)

3) Ali Serindağ                                  (Gaziantep)

4) Ayşe Gülsün Bilgehan                  (Ankara)

5) Hasan Akgöl                                 (Hatay)

6) İhsan Özkes                                  (İstanbul)

7) Rahmi Aşkın Türeli                      (İzmir)

8) Haluk Ahmet Gümüş                    (Balıkesir)

9) Aylin Nazlıaka                              (Ankara)

10) Mehmet Ali Ediboğlu                 (Hatay)

11) Ramazan Kerim Özkan               (Burdur)

12) Kadir Gökmen Öğüt                   (İstanbul)

13) İlhan Demiröz                             (Bursa)

14) Mahmut Tanal                             (İstanbul)

15) Ali Rıza Öztürk                           (Mersin)

16) Muharrem Işık                            (Erzincan)

17) Ali Demirçalı                              (Adana)

18) Haluk Eyidoğan                          (İstanbul)

19) Sabahat Akkiray                         (İstanbul)

20) Bülent Tezcan                             (Aydın)

21) Sedef Küçük                               (İstanbul)

22) Recep Gürkan                             (Edirne)

23) Emre Köprülü                             (Tekirdağ)

24) Ayşe Nedret Akova                    (Balıkesir)

25) Ali İhsan Köktürk                       (Zonguldak)

26) Gürkut Acar                                (Antalya)

27) Doğan Şafak                               (Niğde)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır. Okutup, işleme alacağım ve daha sonra da oylarınıza sunacağım.

B) Önergeler

1.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, (2/245) esas numaralı 31/12/1960 Tarihli ve 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/83)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/245) esas numaralı Kanun Teklifi’nin, İç Tüzüğün 37’inci maddesine göre doğrudan ele alınması hususunu saygılarımla arz ederim.

                                                                                                           Mustafa Kalaycı

                                                                                                                  Konya

BAŞKAN – Teklif sahibi olarak Mustafa Kalaycı, Konya Milletvekili.

Buyurunuz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; asgari ücretten vergi alınmamasını amaçlayan kanun teklifimiz hakkında söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne göre, çalışan her kimsenin kendisine ve ailesine insanlık onuruna uygun bir yaşayış sağlayan ve gerekirse her türlü sosyal koruma vasıtalarıyla da tamamlanan adil ve elverişli bir ücrete hakkı bulunmaktadır. Ücretin, temel insan haklarının güvencesi altında bir sosyal hak niteliğini taşıması asgari ücretin kaynağını ve temelini oluşturmaktadır. Anayasa’mızın 55’inci maddesinde, asgari ücretin tespitinde, çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumunun da göz önünde bulundurulması öngörülmektedir. İlgili yönetmelikte de asgari ücret, “İşçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün şartlarına göre asgari düzeyde karşılamaya yönelik ücret.” olarak tanımlanmaktadır.

Devletin resmî istatistik kurumu olan TÜİK, asgari ücret komisyonuna sunduğu çalışmada, tek bir işçinin toplam aylık harcamasının 2012 Kasım ayı itibarıyla 1.025 lira 40 kuruş olması gerektiğini hesaplamıştır. Ancak net asgari ücret 2013 yılının ilk altı aylık dönemi için 773 lira, ikinci altı aylık dönemi için de 804 lira olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla, bu ay asgari ücretlilerin aylığında 33 lira 22 kuruşluk artış yapılmıştır. Günlük artış yaklaşık 1 liraya karşılık gelmektedir.

Asgari ücret belirlenirken yine Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri göz ardı edilmiş, TÜİK tarafından hesaplanan bir işçinin geçim şartları için gerekli harcama tutarı dikkate alınmamıştır.

TÜRK-İŞ tarafından yapılan hesaplamaya göre 2012 Aralık ayı itibarıyla 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı yani açlık sınırı 985 liradır. Mevcut asgari ücret, gıda harcamasını bile karşılamamaktadır. Bugünkü asgari ücret sefalet ücretidir. Karın tokluğuna çalışan bir kişinin maliyeti bile bu asgari ücretten fazla olur. Zaten AKP zihniyeti her alanda taşeronlaşmayı yaygınlaştırarak bir sömürü düzeni kurmuş ve asgari ücretlileri çağdaş köleler olarak görmektedir.

Değerli milletvekilleri, asgari ücretli geçinemiyor, taşeron işçileri geçinemiyor. Bu parayla nasıl geçinsinler ki! Yine “Enflasyona ezdirmedik.” masalını okumayın. Hani, Türkiye zenginleşmişti? Nerede kişi başına 10 bin dolar millî gelir? Millî gelirden payını alamayan işçiler size haklarını helal etmiyor. Asgari ücretliler, taşeron işçileri, şiddetli geçim sıkıntısı nedeniyle borç batağına girmiştir.

Merkez Bankası raporlarına göre tüketici kredisi borcu bulunanların yüzde 53’ü ücretli çalışanlardır. Yine tüketici kredisi borcu bulunanların yüzde 39’unu 1.000 lira ve altında geliri bulunanlar oluşturmaktadır. AKP Hükûmetinin asgari ücretlileri, işçileri nasıl borçlu hâle getirdiğini, nasıl süründürdüğünü bu resmî rakamlar ortaya koymaktadır. Asgari ücret, çalışanlara ailesiyle birlikte insanlık onuruna uygun bir yaşayış sağlayabilecek düzeyde olmalıdır. Asgari ücret, işçinin emeğinin karşılığı olmalıdır. Asgari ücretten vergi alınmamalıdır. Asgari ücret mutlaka açlık sınırının üzerinde olmalıdır.

Anayasa Uzlaşma Komisyonunda asgari ücretten vergi alınmamasının kabul edildiği açıklanmıştır. Gerekli kanun teklifini Milliyetçi Hareket Partisi olarak buraya taşıdık. Eğer tüm partiler samimilerse, asgari ücretlileri sevindirecek bu teklife destek verirler. “Hodri meydan” diyorum. Bu kanun teklifiyle, asgari ücretliden vergi alınmaması ve bütün çalışanların ücret gelirlerinin asgari ücret kadar kısmının vergi dışı bırakılması sağlanmaktadır. Böylelikle, net asgari ücret yaklaşık yüzde 7 düzeyinde artırılmaktadır, işverene maliyetinde de bir değişiklik olmamaktadır.

Desteklerinizi bekliyor, teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kalaycı.

Manisa Milletvekili Erkan Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Akçay.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; asgari ücretin vergi dışı bırakılması ve ücretlilerin vergi yükünün hafifletilmesine yönelik, Gelir Vergisi Kanunu’nda vermiş olduğumuz kanun teklifi üzerine söz almış bulunuyorum. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 

Günümüzde asgari ücret, çalışanların ve ailelerinin insan onuruna yaraşır bir hayat seviyelerini sağlayan bir gelir tabanı olarak ele alınmaktadır. Ancak on yıllık AKP iktidarında asgari ücret “açlık ve sefalet ücreti” olmaktan öteye gidememiştir. TÜRK-İŞ’e göre, 2012 Aralık ayı itibarıyla 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 985 lira, yoksulluk sınırı 3.208 liradır. 2012 yılının ikinci döneminde net asgari ücret 740 lirayken, 2013 yılının ilk altı aylık dönemi için asgari ücret yüzde 4,5 oranında artırılarak 773 liraya çıkarılmıştır. Her fırsatta yüksek büyüme oranlarıyla övünen AKP, çalışanların büyümeden alması gereken pay konusuna gözlerini ve kulaklarını kapatmaktadır.

Son bir yılda elektriğe yüzde 35, doğal gaza yüzde 48, benzin ve mazota yüzde 17, sigaraya yüzde 14 zam yapılmış, vergiler yüzde 12 nispetinde artırılmıştır. Son olarak, sigaraya 1 lira daha zam yapılmıştır.

1 Ocaktan itibaren faiz gelirlerinden alınan gelir vergisi yüzde 15’ten yüzde 10’a düşürülmüştür. Yeniden değerleme oranı yüzde 7,8 olarak belirlenmesine rağmen damga ve harçlar yüzde 15 artırılmıştır. Yeniden değerleme oranının yarısı kadar artırılması gereken emlak vergisi, Bakanlar Kurulu kararıyla yeniden değerleme oranı kadar artırılmıştır.

2013 yılında büyüme yüzde 4, enflasyon yüzde 5,3 olarak öngörülürken, özel tüketim vergisinde yüzde 16,6; harçlarda yüzde 17,5 ve damga vergisinde yüzde 12 artış öngörülmektedir. Dolayısıyla asgari ücretteki artış, yapılan zamlarla daha şimdiden fazlasıyla geri alınmıştır. OECD ülkeleri arasında 9 ülkede asgari ücrete vergi uygulanmazken 6 ülkede vergi oranı yüzde 10’un altındadır. Türkiye ise yüzde 15’lik vergi oranıyla asgari ücretliden en fazla vergi alan ülkedir.

2013 yılının ilk altı ayı için belirlenen brüt asgari ücret 978 liradır. Bundan çeşitli adlar altında toplam 278 lira vergi kesilmektedir. Yalnızca, çalışanların ihtiyaçları dikkate alınarak belirlenmiş bir ücretin doğrudan vergilendirilmesi sosyal devlet anlayışıyla bağdaşmamaktadır. Bu nedenle, asgari ücretin vergi yükünün kaldırılması sosyal ve ekonomik bir mecburiyettir. Asgari ücret üzerinden yapılan vergi, sigorta, fon gibi kesintiler çalışanların net ücretini azaltırken işverenlerin de maliyetini artırmakta ve kayıt dışı istihdama zemin hazırlamaktadır. Asgari ücret ile kayıt dışı istihdam ilişkisinin niteliği asgari ücretin yüksek olmasından çok, kesintilerin fazlalığı nedeniyledir. Uygulamada, işveren ile çalışan arasında kayıt dışı pazarlığı yapılmakta, ücretlerine bir miktar zam alma ya da işe alınma karşılığında sigorta haklarından vazgeçmeleri maalesef söz konusu olabilmektedir.

Asgari ücretin vergi dışı bırakılması zannedildiği kadar bir vergi kaybına yol açmayacaktır. Tasarruf eğilimi düşük olan ücretli kesim, gelirlerinin büyük çoğunluğunu zaten harcamaktadır ve birçoğu da borçlu yaşamaktadır. Ortaya çıkacağı düşünülen vergi kaybı hem harcamalar üzerinden alınan dolaylı vergilerle hem de mal piyasasının hareketlenmesine bağlı olarak imalat sanayisinde sağlanan üretim artışı sonucunda kurumlar vergisi ve diğer vergi gelirleriyle karşılanabilecektir. Asgari ücretin vergi dışı bırakılmasıyla işverenler kayıt dışı istihdamı daha az tercih edeceklerdir ve devletin vergi gelirlerinde nispi bir artış ortaya çıkacaktır. Asgari ücretin vergi dışı bırakılmasıyla kısa dönemde kamu maliyesinde çok cüzi de olsa bir açık görünebilir, ancak orta ve uzun dönemdeki harcama etkisi, kayıt dışı istihdamın kayıt altına alınması karşısında dengelenecektir.

Değerli milletvekilleri, bu düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akçay.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve daha sonra oylarınıza sunacağım:

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- AK PARTİ Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 370 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi

                                                                                                                 8/1/2013

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 08.01.2013 Salı günü (bugün) toplanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                                                            Mustafa Elitaş

                                                                                                                  Kayseri

                                                                                              AK PARTİ Grup Başkan Vekili

Öneri:

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan 370, 309, 196, 195, 363, 364, 91, 152, 286, 72, 306 ve 35 sıra sayılı kanun tasarılarının bu kısmın sırasıyla 5, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16 ve 17 inci sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi;

Genel Kurulun;

8 Ocak 2013 Salı günkü birleşiminde saat 23:00'e kadar;

9 Ocak 2013 Çarşamba günkü birleşiminde 291 sıra sayılı Kanun tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

10 Ocak 2013 Perşembe günkü birleşiminde ise 55 sıra sayılı Kanun tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

Yukarıda belirtilen birleşimlerde gece 24:00'te günlük programların tamamlanamaması hâlinde günlük programların tamamlanmasına kadar;

Çalışmalarına devam etmesi,

370 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması

önerilmiştir.

370 Sıra Sayılı

Sosyal Sigortalar Kanunu ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı

(1/717,2/1030)

              BÖLÜMLER         BÖLÜM MADDELERİ                        BÖLÜMDEKİ

                                                                                                          MADDE SAYISI

                1. BÖLÜM               1 ila 8 inci maddeler                                      8

                2. BÖLÜM              9 ila 17 nci maddeler                                      9

                  TOPLAM MADDE SAYISI                                                   17

 

BAŞKAN – Önerinin lehinde Isparta Milletvekili Recep Özel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Özel.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Danışma Kurulu toplanamadığından dolayı AK PARTİ Grubu olarak grup önerimizi Meclisin yüce heyetine getirmiş bulunmaktayız. Bu haftanın iyi bir çalışma şeklinde, hayırlı bir şekilde geçmesini öncelikle temenni ediyoruz. İnşallah verimli, güzel bir çalışmayı sergileriz.

Ayrıca, Zonguldak’ta maden kazasında vefat eden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. İnşallah bir daha böyle kazalar vuku bulmasın istiyoruz.

Getirmiş olduğumuz grup önerisiyle, gündemimizin 5’inci sırasına 370 sıra sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve Genel Sağlık Sigortası ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ni alıyoruz, bir kısım uluslararası sözleşmeleri 6’ncı sıradan başlamak üzere gündeme ilave ediyoruz.

Çalışma saatlerinde, bugün saat on bire kadar, yarın ise yarım kalmış olan yargılamanın uzun sürmesiyle ilgili tazminatı ve bu kanunun bitimine kadar, bir sonraki gün de takribi olarak 10-11 tane uluslararası sözleşmenin, 55 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin bitimine kadar çalışmayı öngörüyoruz. İnşallah, belirtmiş olduğumuz bu takvimde, bu çalışma sürelerinde güzel bir çalışma sergiler, milletimize, memleketimize, halkımıza örnek bir çalışmayı sergiler diyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özel.

Aleyhinde, İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi.

Buyurunuz Sayın Çelebi.  (CHP sıralarından alkışlar)

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Yeni yılın barış, mutluluk getirmesini diliyorum ama kazasız bir yıl diliyorum her şeyden önce. Kozlu’daki “iş kazası” diye tanımlanan, aslında bize göre kaza olmayan ölümler konusundaki değerlendirmemi de bu fırsatta yapmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, Kozlu’daki ölümler tesadüf mü? Peki, madencilik sektöründe 2012’de yaşanan 131 iş kazasının 29’unun Zonguldak’ta meydana gelmesi tesadüf mü? Karadon’da, Kozlu’da yaşamını yitiren işçiler taşeron işçileridir. Ne yazık ki Kozlu’daki ölümler tesadüf değil değerli arkadaşlar, taşeronlaşmanın sonucu, daha fazla kâr hırsının sonucu, denetimsizliğin sonucu, önerilerimiz dikkate alınmadan çıkartılan yasaların sonucudur. Kârı önceleyip, emeği dışlamanın sonucudur dün yaşanan cinayetler. Taşeron maden şirketlerinde kaza sonucu ölen işçi sayısı, sendikalı iş yerlerinin tam 34 katı tespit edilmiş durumdadır, yani tam 34 katı diğer örgütlü kesimlere göre ölümler; bu, kaza diye sunulan cinayetlerde olmaktadır ve bunun artık, adını doğru koyalım. Bu, iş kazası değil, bir cinayettir. Dolayısıyla, taşeron öldürür değerli arkadaşlar.

Kozlu’da olan neydi değerli arkadaşlar? Galeri açmak için en az 20 metrede bir yapılacak sondajla kazı yapılacak bölümün içinde biriken gazın alınması ve bu gazın tamamen boşalıncaya kadar beklenmesi gerekmektedir, Star Madencilik İşletmesinde buna uyulmadığına dair iddialar daha önce de vardı, kazadan sonra da devam etmektedir. Gazın tamamen boşaltılması beklenmeden hazırlık çalışmalarının sürdürülmesinin sonucu gazlı basıncın degaj patlamasına yani kömürün basınçla püskürmesi neden olduğu belirtilmektedir. Yer altında çalışanların iyi bildiği gibi bu patlama, kimi zaman böyle kömür püskürmesiyle kendisini gösterirken, kimi zaman da -17 Mayıs 2010 tarihinde 30 işçinin yaşamını yitirdiği Karadon’da tanık olunduğu gibi- grizuyla yani gazın yanarak patlamasıyla sonuçlanmaktadır. Özelleştirme sonrasında üretim öncesi hazırlık işlerini taşeronlara ihale eden TTK’nın, işi basite alarak inşaat şirketlerine vermesi ve üzerlerindeki denetimi de istenilen ölçülerde yapmaması sonucu bu tür kazalar tesadüf değil, artık kaçınılmaz olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bakanlığın Kozlu’da kasım ayında gerçekleştirdiği teftişte beş eksiklik tespit edilmesine rağmen, işçilerin iş güvenliğinin olmamasına rağmen, neden bu şirkete sadece para cezası verilerek sorun çözülmeye çalışılmıştır? Teftişi yapanlar böyle bir olayın olacağını öngörmemişler midir? Değerli arkadaşlar, ölümlerin geleceğini haber veren önemli bir rapor, Sayıştay tarafından zaten bir rapor hâlinde sunulmuştur. Kazanın olduğu maden ocağıyla ilgili olarak Sayıştay raporunda vahim bir olayla karşılaşılmamasının tamamen tesadüf olduğu belirtilmiştir. Bu rapor gerek Genel Başkanımızca gerek biraz önce grup başkan vekilimizce ve aynı zamanda grup toplantısında dile getirildi. Aynı zamanda Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu arkadaşımız bu konuyla ilgili geniş basın açıklamaları yaptı. Ama raporun bir bölümü önemli. Raporda işçi cinayetlerinin nasıl adım adım geleceği anlatılmış. Sayıştay raporunun 80’inci sayfasında, ihaleyi kazanan firmanın bir inşaat firması olduğuna dikkat çekilerek, bugüne kadar herhangi bir kömür madeninde taş içi galeri açma faaliyetlerinde bulunmadığının bilindiği, maden ocağında bulunan enerji kablolarında patlamaya neden olacak önemli hususlar tespit edildiği, metan gazı tehlikesinin çok açık bir şekilde belirtilmiş olduğu, firmanın çalıştığı lağımların havalandırılması fantüpün arından uzak bırakılması nedeniyle yeterli olmadığı, ateşleme sırasında çalışanların sığınacakları ateşleme mahallinin olmadığı gibi iş yerinin faaliyetlerinin sürdürülmesine engel teşkil edecek birçok maddenin raporda sıralanmasına rağmen firmayla yapılan sözleşme feshedilmemiş, resmen ölümlere davetiye çıkartılmıştır.

Şimdi, buradan soruyorum: Suç kimde değerli arkadaşlar? Suçlular kim? Bu raporun gereklerini yerine getirmesi gerekenler kimler? Bu soruları bir kez daha vicdanlarınıza havale ediyorum. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisine göre, 2012 yılında 81 maden işçisi hayatını kaybetti. 2012’de tüm iş kollarında en az 878 işçi öldü, bu, resmî rakamlar. Türkiye, ölümlü maden kazaları sıralamasında ilk sırada. Uluslararası Çalışma Örgütü verilerine göre Türkiye’de maden işçisi ölümleri Avrupa ortalamasının tam 4,5 katı. Kozlu’da yaşamını yitirenler sadece ölenler değil artık, eşleri, çocukları, anaları, babaları, akrabalarının hepsinin yüreği yanıyor. Türkiye’deki maden kazalarının yüzde 95’inin önlenebilir nitelikte kazalar olduğu uzmanlar tarafından dile getirilmiştir. Kozlu’da bu işçilerin ölmesine neden olan sadece işveren değil, denetlemede, yasalarda, uygulamalarda gerekli önlemleri almayan, işçilerin güvenliğini öncelemeyen Hükûmettir, ilgili bakandır, bakanlardır.

Bizler Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Yasası görüşülürken, komisyonlarda “Çıkaracağımız yasayla bu hâliyle ölümleri durduramayız.” dedik, önerilerimizi sunduk, dikkate almadınız, sırtınızı döndünüz. Yasa bu Genel Kurula geldi. “Bu yasa işçinin güvenliğinin sağlanmasında yetersiz.” dedik, burada da dinletemedik. Şimdi, bizi Anayasa Mahkemesine gitmekle suçluyorsunuz. En sonunda Anayasa Mahkemesine gittik, şimdi Anayasa Mahkemesi bu sürece karar verecektir. Umuyorum ve diliyorum ki bu ölümlere giden yolda hukuk en son çare üretir. Ölümler olduktan sonra bir günlük yas tutmanın bir anlamı yok. Meclisin görevi, göz göre göre ölümlere kapıyı açmak ve sonradan ağıt yakmak değil değerli arkadaşlar, ölümleri durdurmak, yaşamı savunmak, emeğin değerini korumak, halkın çıkarlarını korumak, yurttaşın eşit ve adil davranarak haklarını vermek, sosyal güvencelerini sağlamaktır. İşçileri öldüren kömür karası değil, kara vicdanlardır. Onları öldüren karanlık madenler değil, karanlık ellerdir.

“İndim maden ocağına, kara elmas diyarına

Yeryüzü sıcak olsun diye dost.

Yıllar boyu kazma salladım suskunca bu zindanda

Çocuklarım gülsün diye dost.

Oysa bizim evde gülen yok.”

Kara elmasın aydınlık yüzlerine, alın teriyle karanlık ocakları aydınlatanlara, hayatı yaratanlara bir selam olsun diyorum ve yaşamlarını yitiren tüm işçi arkadaşlarımıza, şehitlerimize rahmet diliyorum, ailelerine sabırlar diliyorum. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çelebi.

Lehinde, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır.

Buyurunuz Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Huzurlu, başarılı, uzlaşmacı, birbirini anlayan, birbirine hoşgörüyle yaklaşan bir müzakere ortamının, bir Meclis çalışma ortamının 2013 yılında sağlanması temennisiyle, inşallah, burada bir başlangıç yapacağımız ümidindeyim. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak tüm Meclisimize milletimizin beklentileri doğrultusunda sorunların çözümüne hukuk kurabilen bir yasama yılı yaşamayı tavsiye, temenni ediyorum.

Değerli arkadaşlar, Adalet ve Kalkınma Partisinin grup önerisinin lehinde söz aldım. Bu haftanın gündemini sayın grup yönetimi belirlemiş, Danışma Kurulunda toplantı temin edilemediği için detayını görüşemedik ama bugün gördük. Geçen yıldan yarım kalan bir kanunla yine geçen yılda gündeme alınan bir kanunun bu hafta tamamlanmasını ve bir miktar da uluslararası sözleşmenin kanunlaştırılmasını öngörüyorlar. Çalışma saatleri  yine sorunlu olmakla beraber çok rahatsız edici değil. Bu hafta uyumlu, uzlaşmacı, milletin huzurunu bozmayan bir çalışma yaparız ve bu başlangıç bundan sonraki haftalara da sirayet eder diye temenni ve ümit ediyorum.

Söz almamın esas sebebi, Zonguldak Kozlu’da yaşanan maden ocağı kazası meselesidir. Biz de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak Zonguldak’ta yaşanan ve sürekli yaşanan bu elim, bu feci kazaya… Yani “kaza” demeye bile dilimiz varmaz hâle geldi çünkü sürekli yaşanıyor bu hadise. Bu olayda hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, başta Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli olmak üzere, tüm camiamız adına, tüm yöneticilerimiz, milletvekillerimiz adına Yüce Allah’tan rahmetler diliyorum. Başta onların yakınları, çocukları olmak üzere tüm milletimizin başı sağ olsun. Yine temenni edelim, temenni ötesinde talep edelim, bir daha bu kazaları yaşamayalım. Çünkü değerli milletvekilleri, biraz önce Sayın Çelebi’nin de ifade ettiği gibi, yani bunlar, bu olaylar kaza olmanın çok ötesine geçti. Birtakım ihmallerin, birtakım alınması gereken tedbirlerin zamanında ve yeterince alınmamasının sonuçları bu kazaları göz göre göre yaşıyoruz. İşte, her yılda birkaç tane bu maden ocağı kazası yaşanıyor.

Mutlaka ilgili kurumlar denetim yapıyor, raporlar yazıyorlar, teftişler yapıyorlar ama yapılan eksikliklerin, tespit edilen eksikliklerin yerine getirilip getirilmediğinin denetlenip denetlenmediğinden emin değiliz. Burada da aynı şey yaşanmış. Daha önce burası denetlenmiş, birtakım eksik ve yanlış uygulamalar belirlenmiş, iş yeri sahibi ve yöneticilerine gereken uyarılarda bulunulmuş ama netice itibarıyla böyle bir kazayla karşılaşıyoruz, böyle bir olayla karşılaşıyoruz. 8 vatandaşımız sabahleyin çocuklarıyla vedalaşıp ocağa iniyorlar, yerin altına iniyorlar ama akşam maalesef canlı geri dönemiyorlar.

Yani kader deyip geçebilirsiniz, Allah’tan gelene şükretmek, sabretmek durumundayız, ama kul bazında, kurum bazında, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, Hükûmet olarak alınması gereken tedbirleri yeterince ve zamanında almazsak… Yani değerli milletvekilleri, bir insan, bir Müslüman aynı çukura 2 defa düşerse sorumluluk kendine aittir. Dolayısıyla bu tedbirlerin alınmamasını burada acı acı tenkit ediyoruz. Ülkemizi on yıldan bu yana yöneten siyasi iktidar olarak AKP’nin bu konuda bir mazeretinin olmasını kabul edemeyiz.

Bu sebeple söylüyorum: Zonguldak’ta yaşanan hadise bir kaza olmanın ötesinde bir facia; bir katliam demek istemiyorum, bir kasıt aramıyorum ama göz göre göre 8 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Ateş düştüğü yeri yakmıştır. Yenilerin yaşanmaması için Hükûmete buradan rica ediyorum, temenni ediyorum, talep ediyorum; gereken tedbirleri alsınlar. Söz konusu olan insan, söz konusu olan emek. Yani adam çoluk çocuğunun rızkı için o yerin altına, 400, 500, 800 metreye kadar inip yani o simsiyah kömürle boğuşuyorsa, bu insana her şeyin üstünde bir değer vermek gerektiği kanaatindeyim.

Bir başka mesele de şu: Değerli milletvekilleri, bu taşeron işçiliğini her defasında konuşuyoruz, Hükûmetiniz de her defasında söz veriyor: “Çözeceğiz.” Sayın Bakan -işte, bugün kanunu gelecek- gene buraya gelecek, yine soracağız: Bu taşeron işçiliği meselesini ne zaman çözeceksiniz? Yani taşeron işçiliği sistemiyle insan hayatının korunması mümkün olmuyor, görüyorsunuz. Çünkü taşeron, yükümlülüklerini yerine getirebilmek, kârını artırabilmek için muhtemeldir ki alması gereken tedbirleri yeterince ve zamanında almıyor ve sonuç itibarıyla, kabul edilemez, Türkiye’ye yakışmaz, zamana yakışmaz, milletimize yakışmaz bu türlü sonuçlarla karşılaşıyoruz.

O sebeple söylüyorum, söz konusu insan ve insan hayatı. “Kazadır, kaderdir.” deyip geçemeyiz. Meclis olarak, bu milletin adına görev yapan, bunun için hukuk kurmakla sorumlu olan Meclis olarak alınması gereken tedbirlerin alınmasını bir daha hatırlatıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, camiası olarak, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza yüce Allah’tan rahmetler diliyor, yaralılara da acil şifalar diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Şandır.

Aleyhinde, Bingöl Milletvekili İdris Baluken.

Buyurunuz Sayın Baluken.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP Grubunun önerisi aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, aslında, buraya getirilen öneri daha çok Meclisin haftalık çalışma programıyla ilgili bir öneri ama bizim dikkat çekmemiz gereken, yıllık çalışma programıyla ilgili bazı önerilerimiz olacak. Onları Genel Kurulla paylaşmak istiyoruz ama öncesinde ben de Zonguldak Kozlu’da metan gazı patlaması sonucu yaşamını yitiren 8 işçi kardeşimize Allah’tan rahmet diliyorum. Onların acısını yüreğimizde hissettiğimizi buradan belirtmek istiyorum. Tüm yakınlarına başsağlığı dileklerimizi BDP Grubu adına biz de iletiyoruz.

Aslında uzun süredir yaşanan bu iş kazalarının artık “iş cinayeti” olarak adlandırıldığını ve bu adlandırmanın da ne kadar haklı olduğunu tekrar bu olayda görmüş olduk. AKP Hükûmetinin bugüne kadar çalışma hayatında uyguladığı taşeronlaştırma, esnek çalıştırma, güvencesiz çalıştırmanın bu cinayetlere davetiye çıkardığını defalarca bu kürsüden paylaştık. Bununla ilgili mutlaka yasal düzenlemelerin yapılmasını, Meclisin mutlaka inisiyatif kullanmasını defalarca buradan haykırdık ama maalesef Hükûmette bu konuda ciddi bir duyarsızlık var ve bu nedenledir ki 2012 yılında tam 867 işçimizi biz bu iş cinayetlerine kurban verdik ve bu 867 işçi arasında onlarca işçinin yaşı 14 yaşın altında.

Bu konuyla ilgili aslında Meclisin özel bir gündemle toplanıp “Ne yapılabilir?” noktasında mutlaka bir tartışma yürütmesi gerektiğine inanıyoruz. Bugüne kadar bu iş cinayetlerinde sorumluluğu bulunan herhangi bir sermaye sahibinin, herhangi bir şirket sahibinin sorgulandığını, belirli cezai yaptırımlardan geçirildiğini maalesef biz görmedik, buna tanıklık etmedik. Bu tarz önlemler alınmayınca da maalesef bugün Zonguldak’tan aldığımız haberi yarın başka bir yerden alacağız, bu Meclis kürsüsüne gelip kendi acımızı ifade edeceğiz, başsağlığı dileklerinde bulunacağız ama bu iş cinayetleri de sanki bir kadermiş gibi, çalışma hayatının bir parçasıymış gibi günlük hayatımızdaki yerini almaya devam edecek. Bu nedenle özellikle bu iş cinayetleriyle ilgili bütün Meclisi biz tekrar sorumluluğa davet ediyoruz. Başta Zonguldak’ta yaşanan bu cinayet olmak üzere bütün iş cinayetlerinin sorumlularıyla ilgili bugüne kadar yürütülen adli ve idari süreçlerin, soruşturma süreçlerinin mutlaka kamuoyuna, halka ve Meclise duyurulması, paylaşılması gerektiğini tekrar belirtmek istiyoruz.

Değerli milletvekili arkadaşlarımız, ülkede, tabii, önemli tartışmalar var. Kamuoyunda, özellikle 2013 yılının başlangıcıyla beraber, yeni bir sürecin aralanmasıyla ilgili bir beklenti, bir umut söz konusu. Biz, tabii, bu umutla ilgili, bu beklentiyle ilgili bütün siyasi partilere, sivil toplum örgütlerine, kamuoyuna, halka, medyaya çok önemli görev ve sorumluluğun düştüğünü buradan tekrar ifade etmek istiyoruz. Bakın, koca bir 2012 yılını biz, maalesef, baskıyla, zulümle, gözyaşıyla, kanla, acıyla, ölümle uğurlamış olduk. Yüzlerce gencimizin hayatını kurtarmak siyaseten mümkünken, siyaseten böyle bir sorumluluğun altına girip, elimizi taşın altına koyup bir çözüm önerisi, bir çözüm modeli, bir çözüm projesi geliştirmek mümkünken, maalesef, bu konuda çok ciddi sıkıntılar yaşadık, yeterli bir ortaklaşmayı bu Meclis zemininde doğru bir şekilde kullanmayı başaramadık, bu Meclis kürsüsüne gelip bağırıp çağırmayı, birbirimize hakaret etmeyi sanki çözümü getirecek bir gerginlik siyasetinin parçası olarak gördük ve maalesef 2012 yılı, son günü itibarıyla bile, yapılan askerî operasyonlar ve bu askerî operasyonlar neticesinde yaşamını yitiren gençlerimizin acısıyla geçti.

Şimdi, 2013 yılında, önümüzde yeni bir süreci başlatabilmenin zemini oluşabilir. Eğer hepimiz bu sorumlulukla yaklaşırsak, eğer yüz yıldır yaşanan bir sorunla ilgili, gerçekten, o acıyı yüreğimizde hissederek birtakım ayrıştıran, ötekileştiren, milliyetçi, şovenist yaklaşımlardan uzaklaşmayı başarırsak, bu coğrafyada yaşayan her bir vatandaşın acısını kendi acımız olarak hissedip böyle bir empati duygusuyla bu soruna yaklaşırsak inanıyoruz ki ülkemizde çok önemli gelişmeler yaşanabilir, bu acılar, artık tekrar gelmemek üzere tarihin tozlu raflarına gönderilebilir.

Bu konuyla ilgili bu sorunu çözecek zemin de bu Meclistir. Bütün sorumluluk, eğer savaş devam edecekse, acı çekilecekse, gençler ölecekse de bu Meclistedir; barış gelişecekse, yüz yıllık bir yanlışın ortaya getirdiği acılar düzeltilecekse de yine sorumluluk bu Meclistedir, bu Meclisin ortaya koyacağı çalışmadadır. Bunu özellikle vurgulamak istiyoruz.

Peki, nedir bu Meclisin yapması gereken çalışmalar, bu sorunun çözümüyle ilgili ortaya konması gereken yaklaşımlar? Demokratik siyasetin, siyasetin sesinin güçlü çıkması, siyasetin önünün açılmasıyla ilgili bir an önce hayata geçirilmesi gereken düzenlemelerin ta kendisidir. Yani bugün özgür bir siyaset ortamından bu ülkede bahsedebilir miyiz? Kendi siyasi programı çerçevesinde çalışmasını yürüten, propagandasını yürüten bütün siyasetçilerin cezaevlerinde olduğu, milletvekillerinin, belediye başkanlarının artık cezaevinde olmasının kanıksandığı bir ortamda, özgür bir siyasi ortamdan bahsetmek mümkün değil. Bu konuda bütün siyasi partilerde rahatsızlık var. İktidar partisinde, yetkili bakanlar da bu konudaki rahatsızlıklarını dile getiriyorlar. Bir Terörle Mücadele Kanunu var ortada, ağzını açanı terörist olarak yaftalıyor -uzun tutukluluk süresiyle ilgili düzenlemeleri yine bu iktidar partisi getirdi- cezaevlerine gönderiyor, yargılamayla ilgili bütün savunma hakları gasbediliyor, bu ortamda da siyasetin bir çözüm üretmesi bekleniyor. Böyle bir şeyin olması mümkün değil.

Bakın, en son, Başbakan Yardımcısı, Terörle Mücadele Kanunu’nun mutlaka düzenlenmesi gerektiğini, bununla ilgili siyasi partilerden görüş almadığını söyledi. Oysaki biz, hem 23’üncü Yasama Döneminde hem de bu yasama döneminde bu Terörle Mücadele Kanunu’nun kaldırılması için dört kez teklif verdik. Şu anda vermiş olduğumuz teklif komisyonda hâlâ duruyor ve bu, Meclisin gündemine gelmiyor yani burada haftalık çalışma planlarıyla ilgili düzenlemelerden çok, Meclis bu yıl hangi çalışmaları yapacak, düşünce, ifade, örgütlenme özgürlüğü, siyaset yapma özgürlüğüyle ilgili hangi adımları atacak, bunları mutlaka tartışmamız gerektiğine inanıyoruz.

Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddeleriyle ilgili, mutlaka, bu Meclisin bir yol temizliği yapması gerekiyor. Eğer siyasetin çözüm üretmesini istiyorsak, siyasetin elini güçlendirecek şekilde, bu yüzde 10 seçim barajını, darbelerden kalan bu hukuk dışı uygulamaları yasalaştırılan bu hukuk dışılığı mutlaka kaldırmamız lazım.

Hazine yardımıyla ilgili, yine aynı şekilde, mutlaka, bu Meclisin, artık bir an önce adaletli ve hakkaniyetli bir çalışma ortaya koyması lazım.

Darbelerle yüzleşmeyle ilgili, bu Meclis, özellikle iktidar partisi, tarihî adımlar attığını söylüyor; önemsiyoruz yani yapılan çalışmaları tamamen hiçleştiren bir noktada durmak doğru değil ama hâlâ darbelere cevaz veren Türk Silahlı Kuvvetleri Kanunu’nun 35’inci maddesinin kaldırılmasıyla ilgili, bu Meclisin bir an önce bir çalışma ortaya koyması gerekiyor.

Ana dil önündeki engellerin kaldırılması, ana dilde yayın ve propagandanın suç olmaktan çıkarılmasıyla ilgili, bu Meclis, mutlaka, artık bir an önce bazı somut adımlar atmak zorundadır.

Bakın, bütün bu bahsettiğimiz hususlarla ilgili vermiş olduğumuz, her konuda vermiş olduğumuz kanun teklifleri var. Ana dilin kamusal alanda kullanılmasından tutun da ana dilde savunmaya kadar, düşünce, ifade, örgütlenme özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılmasından tutun da basın özgürlüğüne kadar, BDP Grubunun, ülkeyi rahatlatacak, süreci rahatlatacak, özellikle çatışmalı süreçle ilgili yeni bir sürecin kapısını aralayacak kanun teklifleri ve önerileri var. Bu Meclis, mutlaka, önümüzdeki günlerde böylesi bir gündemi önüne koymalı, “Siyaseten biz nasıl bir inisiyatif ortaya koyabiliriz, nasıl bir çalışma ortaya koyabiliriz ve mevcut çatışmalı ortamı nasıl bitirebiliriz, bu konuda tarafların elini nasıl güçlendirebiliriz?”in bir arayışı içerisinde olmalı diye düşünüyorum.

Hepinizi, 2013 yılının barış, kardeşlik ve özgürlük yılı olması temennisiyle sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Baluken.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmiştir.

On dakika ara veriyorum.

                       

 

Kapanma Saati: 16.38


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.54

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN (Ankara)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 49’uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

“Sunuşlar” bölümünde belirttiğim, Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in birlikte cevaplandırmak istediği sözlü soru önergelerini okutuyorum:

VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, SYDTF tarafından dağıtılan kömürlere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/36) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 15/7/2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma Fonu tarafından her yıl ihtiyaç sahibi kişilere dağıtılan kömür Ardahan'da tam randımanlı kullanılmamaktadır. Kış aylarının çok soğuk geçmesi ve kışın uzun sürmesi nedeniyle ısı kalorisi çok düşük olan kömürler zaman zaman içinden taş ve toz çıkmaktadır.

1) Ardahan'da Sosyal Yardımlaşma Fonu aracılığı ile ihtiyaç sahiplerine dağıtılan kalorisi düşük kömürün bu yıl daha kaliteli ve ısı kalorisi yüksek kömür dağıtılması için bir çalışma yapılacak mı?

2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde eğitimin yeterliliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/83) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 25/7/2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Ardahan ilimiz başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu üniversite sınavlarında her zaman son sıralarda yer almaktadır. Bu yıl da yapılan LYS sınav sonucunda her yıl alınan bu başarısız sonuçlar yıllardan beri süregelen kalitesiz eğitimin sonucudur. Bölgedeki haykırışlara kulaklarını kapatarak binbir emekle yetiştirmeye çalıştığımız çocuklarımız sınavları kazanamadığından dolayı sıkıntı yaşamaktadırlar.

1) Ardahan başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu’da dershaneye giden öğrencilerin dershane ücretlerinin yüzde 50’sini devletin ödemesi için bir çalışma yapacak mısınız?

2) Okullarda araç gereç, laboratuvar ve yeterli donanım sağlanmalı. Ezber ve teste dayalı değil araştırmaya yönelik eğitime ağırlık verilecek mi?

3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars, Iğdır, Erzurum, Bayburt ve Gümüşhane illerindeki okulların bazı ihtiyaçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/121) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 22/8/2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

2011 ve 2012 eğitim ve öğretim yılının açılmasına kısa bir zaman kalmıştır. Kars, Iğdır, Erzurum, Bayburt ve Gümüşhane iI merkezleri başta olmak üzere ilçelerde ve köylerdeki okulların bakım ve onarımı ile çevre düzenlenmelerinin tamamlanmadığı görülmektedir. Okulların etrafındaki yabani otlar ve çöpler ile okula ulaşım sağlayan yolların asfaltlanması ile parke taş döşemeleri yapılmamıştır.

1) Kars, Iğdır, Erzurum, Bayburt ve Gümüşhane il merkezleri başta olmak üzere ilçe ve köylerdeki okulların çevre düzenlemeleri ne zaman yapılacak?

2) Kars, Iğdır, Erzurum, Bayburt ve Gümüşhane illerindeki okulların onarım ve bakımları ne zaman yapılacak?

3) Kars, Iğdır, Erzurum, Bayburt ve Gümüşhane illerindeki okullarda akıllı tahta uygulamasına ne zaman geçilecek?

4) Kars, Iğdır, Erzurum, Bayburt ve Gümüşhane illerindeki bilgisayar sınıfları eksiktir, bu okulların bilgisayar sınıfları ne zaman tamamlanacak?

4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki okulların bazı ihtiyaçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/123) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 22/8/2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Ardahan il genelinde 171 adet ilköğretim okulu, 20 ortaöğretim, 4 bağımsız Anadolu lisesinde eğitim ve öğretim yapılmaktadır. 16 bine yakın ilkokul öğrencisi, 6 bine yakın ortaokul öğrencisi ve 2.500 okul öncesi öğrencinin eğitim alacağı ve bu eğitimi de 1.320 öğretmen verecektir. Okullarımızda çok eksikler bulunmaktadır. Başta branş öğretmeni açığı giderilmeli. Okulların araç ve gereçleri temin edilmeli.

1- Ardahan’da eğitim ve öğretim verecek olan branş öğretmeni eksiğinin giderilmesi için atama yapılacak mı?

2- Ardahan genelindeki okulların bakım ve onarımı ile çevre düzenlemeleri yapılacak mı? Okulların yolları parke taş veya asfaltlanacak mı?

3- Okullarımızdaki bilgisayar sınıfı eksikliği giderilecek mi?

5.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illere tarım meslek lisesi açılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/139) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.  14/09/2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Kars, Iğdır, Ağrı, Erzurum, Gümüşhane ve Bayburt illerinin genelinde tarım ve hayvancılık son derece yaygındır. Bu illerde yaşayan hemşehrilerimizin büyük çoğunluğunun geçim kaynağı tarıma ve hayvancılığa dayalıdır. Ülkemizin et ihtiyacının belli bir bölümü bu illerden karşılanmaktadır. Yine ülkemizin bal üretiminin belli bölümü bu illerden sağlanmaktadır.

1- Kars, Iğdır, Ağrı, Erzurum, Gümüşhane ve Bayburt’ta yaşam çok zordur. Hemşehrilerimizin tek geçim kaynağı hayvancılık ve tarımdır. Bu illerde açılacak olan tarım meslek lisesi ile daha bilinçli ve daha çok ürün elde edilebilmesine imkân tanınacaktır. Bu illerimize tarım meslek lisesi açılacak mı?

6.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’a adalet veya sağlık meslek lisesi açılıp açılmayacağına ilişkin sözlü soru önergesi (6/147) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.  8/9/2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Bakanlığınızın almış olduğu kararla 2013 yılından başlayarak bütün genel liseler Anadolu liselerine ve meslek liselerine dönüştürülecektir. Bu kapsam içinde Ardahan’daki liselerimizin birinin de adalet meslek lisesi veya sağlık meslek lisesi olarak eğitim öğretime açılması konusunda bir çalışma yapılmalıdır. Ardahan’da açılacak bir meslek lisesi ile ilimiz genelindeki öğrencilerimizin gelecekte iş bulmaları ve Ardahan’dan göçün durmasına sebep olacaktır.

1- Millî Eğitim Bakanlığı olarak 2013 yılından başlayarak bütün Türkiye genelindeki genel liseler kapatılarak Anadolu lisesi veya meslek lisesi adı altında eğitim verecektir. Buradan hareketle Ardahan’daki liselerden birinin adalet meslek lisesi veya sağlık meslek lisesi olarak hizmet vermesi için bir çalışmanız olacak mı?

7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, ilköğretim okullarında seçmeli olarak okutulan medya okuryazarlığı dersine ilişkin sözlü soru önergesi (6/212) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                Alim Işık

                                                                                                                 Kütahya

Ülkemizde, diğer birçok fakülteden mezun olanlar gibi İletişim Fakültelerinden mezun olan gençlerimiz de ciddi bir istihdam sorunuyla karşı karşıyadırlar. İlköğretimin ikinci kademesinde seçmeli ders olarak okutulan “Medya Okuryazarlığı” dersinin İletişim Fakültesi mezunları tarafından verilmesinin sağlanmasıyla ilgili olarak;

1- Hâlen ülkemizde Bakanlığınıza bağlı ilköğretim okullarında Medya Okuryazarlığı dersi hangi alan öğretmenleri tarafından verilmektedir?

2- Bu amaçla kaç öğretmen istihdam edilmektedir?

3- Medya Okuryazarlığı dersinin İletişim Fakültesi mezunları tarafından verilerek bu alandan mezun olan gençlerimizin istihdamı konusunda Bakanlığınızca yürütülen bir çalışma var mıdır?

4- Varsa çalışma ne aşamadadır?

5- Yoksa böyle bir çalışma yapılabilir mi? Bu konuda Bakanlığınızın görüşü nasıldır?

8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık bünyesinde çalışan personelin özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/216) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

                                                                                                               11/10/2011

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                Alim Işık

                                                                                                                 Kütahya

Bakanlığınız merkez ve taşra teşkilatlarında genel idari hizmetler, teknik hizmetler, yardımcı hizmetler ve sağlık hizmetleri kadrolarında çalışan memur, şoför, hizmetli vb. gibi personelin diğer bakanlıklarda çalışan eş değerlerine göre maaş ve özlük hakları yönünden daha kötü durumda olduğu iddialarıyla ilgili olarak;

1) Bakanlığınıza bağlı okullarda her yıl "öğretim yılına hazırlık ödeneği" adıyla yönetici ve öğretmenlerimize verilen ödeneğin yukarıda belirtilen kadro unvanlarıyla çalışan diğer personele de verilmemesinin gerekçesi nedir?

2) Aynı ödeneğin anılan personele de verilmesi sağlanabilir mi?

3) Bakanlığınız bünyesinde çalışan personelin maaş ve özlük haklarının iyileştirilmesi yönünde yürütülen bir çalışma var mıdır?

4) Varsa çalışmanın içeriği ve uygulama takvimi nasıldır?

9.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, sözleşmeli öğretmenlerin sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/223) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

                                                                                                               11/10/2011

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına,

Aşağıda belirtilen sorularımın, Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                Alim Işık

                                                                                                                 Kütahya

Bakanlığınız bünyesinde istihdam edilen sözleşmeli öğretmenlerin bir bölümünün milletvekilliği genel seçimleri öncesinde çıkartılan 4/06/2011 tarihli KHK ile kadroya geçirilmesinin ardından, daimi kadroya geçemeyen diğer 4/B'li çalışanların da beklenti içine girdikleri bilinmektedir. Bu konuyla ilgili olarak;

1) Anılan KHK ile daimi kadrolara aktarılan ve bu haktan yararlandırılmayan sözleşmeli öğretmenlerin sayıları ne kadardır?

2) Hâlen Bakanlığınıza bağlı merkez ve taşra teşkilatlarında sözleşmeli olarak görev yapan kaç öğretmen bulunmaktadır?

3) Bu öğretmenlerin kadrolu eş değerlerine göre mali, özlük ve sosyal haklar açısından hangi kayıpları veya mağduriyetleri söz konusudur?

4) Sözleşmeli öğretmenlerin kayıp veya mağduriyetlerin giderilmesi ve daimi kadrolara atanmaları yönünde Bakanlığınızca yürütülen bir çalışma var mıdır? Varsa çalışma ne aşamadadır?

10.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, İstanbul-Çatalca’da bir köyün öğretmen ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/299) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                     Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                                                                 İstanbul

İstanbul, Çatalca İlçemiz, Dağyenice köyünde yeterli öğrenci olmasına karşın, bu köydeki okulda birleşik sınıf uygulaması nedeniyle, okul çağındaki öğrenciler köy okulu yerine etraftaki birleşik sınıf uygulaması olmayan okullara gönderilmektedir.

Bu nedenle;

1) Dağyenice köyümüzde yeterli öğrenci olmasına karşın birleşik sınıf uygulaması neden devam etmektedir?

2) Bu köyümüz okuluna öğretmen ataması neden yapılmamaktadır?

11.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, resim ve müzik öğretmen atamalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/319) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

                                                                                                               13/10/2011

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                Alim Işık

                                                                                                                 Kütahya

Bakanlığınızca değişik dönemlerde yapılan öğretmen atamalarında özellikle resim ve müzik öğretmenlerine yeterli kontenjan ayrılmadığı yönündeki şikâyetler sürmektedir. Yeni dönemde yapılacak atamalar ve bu alanlara ayrılacak kontenjanlarla ilgili olarak;

1) Hâlen Bakanlığınız bünyesinde görev yapan resim ve müzik öğretmenlerinin sayısı ile kadrolu, sözleşmeli ya da ücretli öğretmen gruplarına göre dağılımları nasıldır?

2) Hâlen Bakanlığınıza bağlı bazı okullarda resim ve müzik derslerinin boş geçtiği iddiaları doğru mudur?

3) Doğru ise bu dersler için ne kadar öğretmen açığı söz konusudur?

4) Bakanlığınızın 2012 yılı öğretmen atamalarında ne kadar yeni resim ve müzik öğretmeni kontenjanı ayrılması düşünülmektedir?

12.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, Bingöl-Sancak’ın lise ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/332) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından Anayasa'nın 98 ve İç Tüzük’ün 99'uncu maddeleri gereği sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                             İdris Baluken

                                                                                                                  Bingöl

Bingöl ilimizin Sancak beldesi, nüfus ve sosyal gelişmişlik olarak ilçe seviyesine ulaşmakta olan bir belde olmakla beraber çeşitli problemlere de sahiptir. Bu problemlerin başını çeken ise eğitimle ilgili problemlerdir. Bingöl İl Özel İdaresi tarafından hazırlanan raporda; beldede lise düzeyinde eğitim sağlanması için tüm şartlar yerindedir. Sancak Belediyesi tarafından lise binasının yapımı amacıyla yer temin edildiği de bilinmektedir, bu bağlamda;

1) Sancak beldesine kayıtlı öğrencilerin ortaöğretim ve lise düzeyinde okullaşma oranları nedir?

2) Sancak beldesinde lise düzeyinde eğitim görülmesi için bakanlık olarak herhangi bir girişiminiz oldu mu?

3) Lise çağına gelen gençlerin şehir merkezine gidiş gelişlerinde yaşadıkları sıkıntılarla ilgili herhangi bir bilgiye sahip misiniz?

4) Söz konusu belde de lise düzeyinde eğitimin yapılması planlarınız var mıdır? Varsa, hangi eğitim döneminde başlayacak?

5) Bingöl İl Genel Meclisinin bu konudaki tavsiye niteliğindeki kararından haberiniz var mı?

13.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yabancı dil öğretmenlerinin sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/335) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

                                                                                                               24/10/2011

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                Alim Işık

                                                                                                                 Kütahya

Ülkemizde verilen yabancı dil öğretmenliği eğitimi ve mesleklerini icra edemeyen yabancı dil öğretmenlerinin sorunlarıyla ilgili olarak;

1) Hâlen ülkemizde yabancı dil öğretmeni eğitimi veren fakültelerin, bu fakültelere ilişkin kontenjanların ve eğitim gören öğrencilerin sayıları nasıldır?

2) Hâlen Bakanlığınıza bağlı okullarda yabancı dil öğretmeni olarak görev yapan öğretmenlerin sayısı ve branşlarına göre dağılımları nasıldır?

3) Hâlen atama bekleyen yabancı dil öğretmenlerinin sayıları ne kadardır?

4) Almanca ve Fransızca öğretmenleri başta olmak üzere diğer ikinci yabancı dil öğretmenlerinin atamalarının yapılmadığı iddiaları doğru mudur?

5) Bakanlığınızca, yabancı dil öğretmenlerinin sorunlarının çözümüne yönelik ne tür tedbirler alınmış ya da alınmaktadır?

6) Bu konuda Bakanlığınızın 2012 yılı programı nasıldır?

14.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, sözleşmeli öğretmenlerin sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/336) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

                                                                                                               24/10/2011

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                Alim Işık

                                                                                                                 Kütahya

Bakanlığınıza bağlı okullarda görev yapan sözleşmeli öğretmenlerinin normal veya özür grubu tayinlerinde yaşanan sorunların çözümüyle ilgili olarak;

1) Hâlen bakanlığınıza bağlı okullarda sözleşmeli olarak çalışan öğretmenlerin sayısı ve bölgelere göre dağılımları nasıldır?

2) Sözleşmeli öğretmenlerin normal ya da özür grubu tayinleri için İnternet aracılığıyla yapılan başvurularında ve tayinlerinde öğretmene özel uygulamanın yapıldığı iddiaları doğru mudur?

3) Sözleşmeli öğretmenlerin çalışma zorlukları, tayinleri, adaylıklarının kaldırılmaları, özlük hakları vb. sorunlarının çözümüne yönelik olarak Bakanlığınızca yürütülen bir çalışma var mıdır? Varsa çalışma ne aşamadadır?

4) Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının kaldırılması ve mevcutların daimi kadrolara atanmaları konusunda Bakanlığınızın görüşü nasıldır?

15.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, şef olarak çalışan personele ve bu personelin özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/337) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

                                                                                                               24/10/2011

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                Alim Işık

                                                                                                                 Kütahya

Bakanlığınıza bağlı taşra teşkilatında Genel İdare Hizmetleri (GİH) sınıfında “şef” olarak görev yapan personelle, diğer bakanlıklarda görev yapan eş değerlerinin maaşları arasında önemli farkların olduğu ve kendi kurumlarında görev yapan diğer memurlardan daha düşük maaş aldıkları iddialarıyla ilgili olarak;

1) Hâlen Bakanlığınıza bağlı taşra teşkilatlarında şef olarak çalışan personelin sayısı ne kadardır?

2) Bakanlığınız "Yönetici ve Öğretmenlerine Ait Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Esaslar"da yapılan değişiklikle şefler dışındaki diğer kadrolarda çalışanlara haftalık 25 saat ek ders verilmesinin gerekçesi nedir?

3) Şeflerin düzenleme dışında bırakılmasının sebebi nedir?

4) Bakanlığınıza bağlı teşkilatlarda şef olarak çalışan personelin özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik bir çalışmanız var mıdır? Varsa çalışma ne aşamadadır?

16.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana’ya atanan öğretmenlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/414) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.                                     26/10/2011

                                                                                                              Ali Halaman

                                                                                                                   Adana

1) Adana iline 2002-2012 yılları arasında ne kadar öğretmen atanmıştır? Bu atamaların ilçelere göre dağılımı nedir?

2.) Atanan öğretmenlerimizin ne kadarı sınıf, ne kadarı branş öğretmenidir?

3) Adana ilinde ihtiyaç duyulan öğretmen sayısı nedir?

4) Adana ili ve ilçelerinde ne kadarı kadrolu ne kadarı vekil öğretmendir?

17.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, ücretli öğretmenlerin sigorta primlerine ve bazı illerin öğretmen ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/428) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 21/10/2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Ücretli öğretmenlik ya da yasal ismi olan ek ders karşılığı öğretmenlik 657 sayılı kanunun 89. maddesine dayanılarak yürütülmekte olmasına rağmen ücretli öğretmenlerin yasal olarak statüleri belirsizdir, bir ay boyunca verdikleri ders saati karşılığı ücret devletin belirlediği asgari ücrettir.

1) Ek ders karşılığı öğretmenlik yapan öğretmenlerimizin sigorta primleri hangi kıstasa göre nasıl yatırılıyor?

2) Ardahan, Kars, Iğdır ve Ağrı’da köy okullarında ciddi sınıf öğretmenliği açığı bulunmaktadır. Bu açık nasıl ve ne zaman kapanacak?

18.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, öğretmen atamalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/453) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Mesut Dedeoğlu

                                                                                                           Kahramanmaraş

Yerine getirilmeyen seçim öncesi vaatler öğretmen adaylarını sokağa dökmüştür. Öğretmen adaylarına 55 bin atama sözü veren iktidar partisi yalnızca 11 bin öğretmenin atamasını yapabilmiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Seçim öncesi öğretmen adaylarına vermiş olduğunuz vaatleri yerine getirmeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

2) Türkiye genelinde ve Kahramanmaraş ilimizde öğretmen açığı var mıdır? Var ise hangi branşlarda açık vardır. Bu açıkları ne zaman kapatmayı planlıyorsunuz? Hangi bölgelerde ve branşlardadır?

3) Öğretmen adaylarını sokaklar yerine, okullara gönderme konusunda bir çalışmanız var mıdır?

19.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Van’da meydana gelen depremde hayatını kaybeden öğretmenlerin ailelerine maddi yardımda bulunulmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/458) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.                                     04/11/2011

                                                                                                              Ali Halaman

                                                                                                                   Adana

1) Van depreminde vefat eden öğretmenlerimizin ailelerine maddi yardım edecek misiniz?

2) Bu öğretmenlerimiz bir yılı doldurmadığı için ailelerine maaş bağlamayı düşünüyor musunuz?

3) Bakanlık olarak bu konuda ne gibi çalışmalarınız vardır?

20.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, terör örgütü tarafından kaçırılan öğretmenlerin maaşlarında kesinti yapılıp yapılmadığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/489) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak yanıtlanması için gereğini arz ederim.

                                                                                                               Umut Oran

                                                                                                                 İstanbul

1) Diyarbakır ve Elazığ'ın köylerinde görevli Ahmet Ürün, Mehmet Gözbaşı, Tekin Çakır, Talip Maçin, Remzi Savaş, Ümit Eşer, Tubay Yalçın, Merdal Aksoy, Gökhan Yıldız, Abdullah Karan, İrfan Sarıkaya ve İsmail Yücel isimli öğretmenlerin maaşlarında, PKK terör örgütü tarafından 2011 yılının Eylül ayında kaçırıldıkları gerekçesiyle maaş kesintisi yapıldı mı?

2) Terör örgütünün elinde yaklaşık 20 gün rehin tutulan bu öğretmenlerimizin SGK primlerinin de bu sürelerde yatırılmadığı doğru mu?

3) Maliye Bakanlığının yaptığı belirtilen bu kesintiyi önlemek ve benzeri durumların yaşanmaması için girişimde bulundunuz mu?

4) Bu öğretmenlerimizin ailelerinin yaşadığı ikinci şoku gidermek için ne yapacaksınız?

5) Söz konusu kesintiye imza atan yetkililer hakkında girişimde bulunacak mısınız?

21.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum’un öğretmen açığının kapatılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/501) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 1/11/2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Erzurum'da bu yıl okula başlayacak öğrencilerle birlikte öğrenci sayısı 175.000 bine yakın olacaktır. 1.000’in üzerinde ilköğretim ve 100 civarında lise ve dengi okul mevcuttur. Bu okullarda görev yapan öğretmen sayısı yeni atamalarla birlikte 9.576 oysa Erzurum’da olması gereken öğretmen sayısı 10.550.

1) Erzurum’da ilköğretim, lise ve dengi okulda 1.000 öğretmen açığı bulunmaktadır. Bunların içinde branş öğretmeni çoğunluktadır. Bu açığın kapatılması nasıl sağlanacaktır?

22.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki bazı ilköğretim okullarının fiziki sorunlarının giderilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/510) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 31/10/2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

2011-2012 Eğitim ve Öğretim Yılının başlamasıyla beraber Ardahan'daki eksiklikler hemen kendini göstermiştir. Ardahan genelinde 171 ilköğretim okulu bulunmasına rağmen bunların çevre düzenlemeleri tam anlamıyla yapılmadan eğitime açılmıştır. Bu ilköğretim okullarında araç ve gereç ihtiyacı giderilmemiştir. Okullarda öğretmen eksiği bulunmaktadır.

1) Ardahan'da uzun yıllardan beri eğitim ve öğretim verilen ancak son yıllarda sık sık bakımı yapılan 23 Şubat İlköğretim Okulunun Atatürk büstü olmadan eğitime açılmıştır. Ardahan'daki okulların başta Atatürk büstlerinin tamamlanması, çevre düzenlemelerinin yapılması ve okul yollarının bakımdan geçirilmesi sağlanacak mı?

23.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da yürütülen taşımalı eğitimle ilgili sorunlara ve Göle’deki İmam Hatip Lisesinin eksikliklerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/512) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 27/10/2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Ardahan'da taşımalı eğitimle öğrenim gören öğrenciler, servislerden şikâyetçiler. Cuma ve pazartesi günleri yoğun olmakla öğrenci servisi çeken dolmuşlar, 12 kişilik kapasiteli minibüslere 30 kişi binmektedir. Taşımalı eğitimle eğitim gören öğrenciler hafta başı ve cuma günleri kendilerine tahsis edilen servislerin öğrenci olmayanlar binmektedir.

1) Ardahan'da öğrenci servislerinin denetimi yapılıyor mu? Yapılan denetimlerde işten el çektirilen okul servisi var mıdır? Öğrenci olmayanların servislere binmesinin önüne nasıl geçilecek?

2) Ardahan Göle ilçesinde alelacele olarak açılan İmam Hatip lisesinin yangın merdivenlerinin korkulukları yapılmamıştır. Korkuluklar ne zaman yapılacak?

24.- Ağrı Milletvekili Halil Aksoy’un, öğretmen atamaları ve açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/514) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafında sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                              Halil Aksoy

                                                                                                                    Ağrı

1) Türkiye’de atamayı bekleyen öğretmen sayısı kaçtır?

2) Tüm Türkiye’de yaşanan öğretmen eksiği kaçtır? 

25.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, öğretmen maaşlarında yapılacak iyileştirmelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/515) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

                                                                                                               21/11/2011

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Milli Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                Alim Işık

                                                                                                                 Kütahya

Bilindiği gibi, TBMM açıkken Hükûmetin millet iradesini hiçe sayarak çıkarttığı kanun hükmünde kararnamelerle toplumun değişik kesimlerinde farklı mağduriyetlere neden olunmuştur. Resmî Gazete’nin 02/11/2011 tarih ve 28103 sayılı baskısında yayınlanan 666 sayılı KHK ile Bakanlığınızda çalışan diğer personele az da olsa bazı iyileştirmeler sağlanırken öğretmenlere hiçbir iyileştirme sağlanmadığı iddialarıyla ilgili olarak;

1) Kamuoyuna "Eşit İşe Eşit Ücret Kararnamesi" olarak yansıtılan, anılan KHK ile öğretmenlerin ve kadrosu öğretmen olan eğitim yöneticilerinin ek ödemelerinde ve maaşlarında herhangi bir artışın yapılmadığı iddiaları doğru mudur?

2) Anılan KHK ile, öğretmenler dışında Bakanlığınız bünyesinde görev yapan diğer personele ne gibi iyileştirmeler sağlanmıştır?

3) Benzer iyileştirmelerin öğretmenlere de yapılmamasının gerekçeleri nelerdir?

4) Anılan KHK ile mağdur edilen öğretmen ve eğitim yöneticilerinin mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda Bakanlığınızca bir düzenleme yapılması düşünülmekte midir?

5) Düşünülmekte ise düzenlemenin içeriği ve uygulama takvimi nasıldır?

26.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meslek liselerinin modül kitapların dağıtılmadığı iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/521) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Mesut Dedeoğlu

                                                                                                           Kahramanmaraş

Meslek liselerinde, Mesleki Eğitimi ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi (MEGEP) kapsamında başlatılan modüler eğitimi, kitap ihtiyacı nedeniyle aksamalara neden olduğu belirtilmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Meslek liselerinin modül kitaplarını Bakanlık mı dağıtacak?

2) Meslek liselerinin modül kitaplarının şu ana kadar dağıtılmadığı doğru mudur? Doğru ise ne zaman dağıtmayı düşünüyorsunuz?

27.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, rotasyon uygulamasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/522) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Mesut Dedeoğlu

                                                                                                           Kahramanmaraş

Okul müdür ve müdür yardımcılarına uygulanan rotasyon, öğretmenleri de tedirgin etmiştir. Rotasyonların sürüp sürmeyeceği merak konusu olmuştur.

Bu bilgiler ışığında;

1) Eğitimcilere yönelik uygulanan rotasyon hangi amaç doğrultusunda yapılmaktadır? Eğitim ve öğretime hangi katkıları sağlayacaktır?

2) Rotasyonda, bulunduğu illerde kendileri için boş yer bulamayan toplam kaç eğitimci il dışı gidemeyeceği için emekli olmak zorunda kalmıştır?

3) Öğretmenlerimize de rotasyon uygulayacak mısınız? Uygulayacaksanız ne zaman uygulayacaksınız?

28.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, kadın-erkek eşitliği konusunun müfredata alınmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/534) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygıyla arz ederim.

                                                                                                               22/11/2011

                                                                                                              Zühal Topcu

                                                                                                                  Ankara

Kadına karşı şiddetin temelinde, erkek egemen toplumdaki kadın algısının yattığı bilinen bir gerçektir. Erkeklerin kadınlar üzerindeki egemenliğine ve kadınlara yönelik ayrımcılığa sebep olan ve kadınların tam gelişimini engelleyen bu algının değiştirilebilmesi ve toplumda zihinsel bir dönüşümün yaratılabilmesinin ancak küçük yaşlarda verilecek eğitimlerle sağlanabileceği de tartışmasız bir gerçektir.

Buna göre;

1) Zorunlu eğitim kapsamında kadın-erkek rollerinin algılanmasına ilişkin olarak herhangi bir eğitim verilmekte midir? Verilmekte ise eğitimin kapsamı nedir ve verilen eğitimin farkındalık yarattığını düşünmekte misiniz?

2) Zorunlu eğitim kapsamında cinsiyet eşitliği bilincini oluşturmaya ve/veya farkındalığını artırmaya yönelik olarak müfredata ayrı bir ders koyulması düşünülmekte midir?

29.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, ataması yapılmayan öğretmenlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/579) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.                                     24/11/2011

                                                                                                              Ali Halaman

                                                                                                                   Adana

1) Millî Eğitim Bakanlığı ve Yüksek Öğrenim Kurulu ile birlikte uzun vadeli bir öğretmen yetiştirme planı hazırlayarak atanmayan öğretmen adayı sorununu çözmeyi düşünüyor musunuz?

2) Eğitim fakültelerinden mezun olanların öğretmen olarak atama oranı nedir?

3) Son üç yıldır hiç öğretmen atanmayan kaç branş vardır?

4) Bakanlık olarak atanamayan öğretmenler hakkında ne gibi çalışmalarınız vardır?

30.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Posof’taki okulların öğretmen eksikliğine ve fiziki durumuna ilişkin sözlü soru önergesi (6/591) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 27/11/2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Ardahan Posof’ta eğitimdeki aksaklıkların başında ilçeye gönderilen öğretmenlerin deneyimsiz olmaları ve iklim şartlarının ağırlığı nedeniyle gelen öğretmenlerin de izin ve raporla görev sürelerini doldurmadan ayrılmalarıdır.

1) İlçemizdeki eğitim seviyesini yükseltmek ve kaliteli bir eğitimi vermek için ilçe merkezine ve bağlı köylerdeki okullara daha deneyimli ve tecrübeli öğretmenler göndermeyi düşünüyor musunuz?

2) Posof’a gelen öğretmenlere daha sağlıklı bir ortamda hizmet verebilmeleri için ilçe merkezine ve bağlı köylerdeki okullara 2012 yılı içinde kaç adet öğretmen lojmanı yapmayı planlıyorsunuz?

31.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş Anadolu Lisesi Projesi’ne ilişkin sözlü soru önergesi (6/596) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Mesut Dedeoğlu

                                                                                                           Kahramanmaraş

Kahramanmaraş ilimizde 929'u sözleşmeli olmak üzere toplam 11 bin 354 öğretmenle eğitim verilmektedir. Derslik başına düşen öğrenci sayısı okul öncesinde 25, ilköğretimde 38 ve lisede 36'dır.

Bu bilgiler ışığında;

1) 1994H010080 proje numaralı kamu yatırımı 24 derslikli Kahramanmaraş-Merkez Anadolu Lisesinin toplam proje tutarı ne kadardır?

2) Şu ana kadar toplam ne kadar kaynak aktarılmıştır? Bu projeyi ne zaman bitirmeyi düşünüyorsunuz?

32.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Halk Eğitim Merkezi Projesi’ne ilişkin sözlü soru önergesi (6/599) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Mesut Dedeoğlu

                                                                                                           Kahramanmaraş

Bilgi ve becerileri geliştirmeleri bakımından halk eğitim merkezlerinin önemi her geçen gün artmaktadır.

1) 1990H021260 proje numaralı kamu yatırımı 14 derslikli Halk Eğitim Merkezinin toplam proje tutarı ne kadardır?

2) Şu ana kadar toplam ne kadar kaynak aktarılmıştır? Bu projeyi ne zaman bitirmeyi düşünüyorsunuz?

33.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, atama bekleyen tarih öğretmenleri ve millî güvenlik dersinin tarih öğretmenlerince okutulmasına ilişkin  sözlü soru önergesi (6/617) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Mesut Dedeoğlu

                                                                                                           Kahramanmaraş

Atama konusunda tarih öğretmenlerinin gözü ve kulağı Milli Eğitim Bakanlığına çevrilmiş durumdadır.

Bu bilgiler ışığında;

1) Milli güvenlik derslerinin tarih öğretmenleri tarafından.okutulması konusunda bakanlık olarak bir çalışmanız var midir?

2) Atama bekleyen kaç adet tarih öğretmeni vardır? Bu öğretmenlerimizin atamalarını hangi şekilde yapmayı planlıyorsunuz?

34.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, Bakanlıkta ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarda özürlü personel istihdamına ilişkin sözlü soru önergesi (6/639) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın Milli Eğitim Bakam Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygıyla arz ederim.                            02/12/2012

                                                                                                              Zühal Topcu

                                                                                                                  Ankara

Kamu kurum ve kuruluşlarının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre çalıştırdıkları personele ait kadrolarda, ilgili kurum veya kuruluşun toplam dolu kadrosunun yüzde 3'ü oranında özürlü çalıştırma zorunluluğu bulunmaktadır.

Bu çerçevede;

1) Bakanlığınız ve Bakanlığınıza bağlı kurum ve kuruluşların 2010 ve 2011 yıllarında;

657 sayılı Kanun'a göre çalıştırmış olduğu personel sayısı ve çalıştırması gereken özürlü personel sayısı ile çalışan özürlü personel sayısı kaçtır?

2) 657 sayılı Kanun uyarınca özürlü personel çalıştırma yükümlüğü çerçevesinde Bakanlığınız ve Bakanlığınıza bağlı kurum ve kuruluşların özürlü açığı bulunmakta mıdır? Varsa eğer eksiklik ne kadardır ve bu eksikliğin giderilmesine yönelik talepler Devlet Personel Başkanlığına iletilmiş midir?

35.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, geçici olarak veya vekâleten görevlendirilen öğretmenlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/652) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygıyla arz ederim.                            02/12/2011

                                                                                                              Zühal Topcu

                                                                                                                  Ankara

Asli görevinin Türk millî eğitiminin genel amaçları ve temel ilkeleri doğrultusunda eğitim-öğretim hizmetlerini yürütmek olduğu Ömer Dinçer tarafından da ifade edildiği anlaşılan öğretmenlerin, vekâleten veya geçici görevlendirmeler yoluyla yürüttüğü görevlerden ötürü ciddi aksama ve sorunlarla birlikte eğitim camiası içinde rahatsızlıkların olduğu bilinmektedir.

Bu çerçevede;

1) 21/11/2011 tarihi itibarıyla öğretmen kadrosunda olup da geçici veya vekâleten görevlendirme yapılanların iller ve görevler bazında dağılımı nasıldır?

2) 21/11/2011 tarihi itibarıyla geçici veya vekâleten görevlendirilen öğretmenlerin sendikal dağılımı nasıldır?

36.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Afşin’in okul ve derslik sorununa ilişkin sözlü soru önergesi (6/661) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Mesut Dedeoğlu

                                                                                                           Kahramanmaraş

Afşin ilçemizin okul ve derslik konusunda çeşitli ihtiyaçları bulunmaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1) Afşin Anadolu Öğretmen Lisesine pansiyonlu yeni bir okul yapılması konusunda bir çalışmanız var mıdır?

2) İhtiyaca cevap veremez hâle gelen Kız Teknik ve Meslek Lisesi için yeni bir planlamanız var mıdır?

37.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Çağlayancerit’teki bazı okulların yeni derslik ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/662) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Mesut Dedeoğlu

                                                                                                           Kahramanmaraş

Çağlayancerit Bozlar İlköğretim Okulunun 5 dersliğe ve Soğukpınar İlköğretim Okulunun da 7 dersliğe ihtiyacı bulunmaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1) Bu iki okulun yeni derslik ihtiyaçları konusunda bir çalışmanız olacak mı? Bu konuda çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

38.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, atama bekleyen bilişim öğretmenlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/692) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Mesut Dedeoğlu

                                                                                                           Kahramanmaraş

Günümüzde eğitim ve öğretime teknoloji ile ışık tutan bilişim öğretmenleri, diğer birçok branşlarda olduğu gibi bakanlığınızdan atama beklemektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Bilişim öğretmenlerinden toplam kaç kişi atama beklemektedir?

2) Atama bekleyen bu öğretmenlerimizden kaç kişi 2011 KPSS sınavına girmiş ve kaç kişinin ataması yapılabilmiştir?

39.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki okulların temizlik sorununa ilişkin sözlü soru önergesi (6/707) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 8/12/2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Hava sıcaklığının düşmesi nedeniyle Ardahan'daki okullarda tuvaletlerin dışarıda olması nedeniyle su boruları donmakta ve öğrencilerimiz tuvalet ihtiyaçlarını çok sıkıntılı olarak karşılamaktadırlar. Ellerini karla yıkamaktadırlar. Bu durumda çocuklarda çeşitli hastalıklar baş göstermiştir. Bu durumun acilen önüne geçilmelidir.

1) Ardahan’da hava sıcaklığının düşmesi nedeniyle okullarda tuvaletlerin okul dışında olması nedeniyle su boruları donmakta bu durumda çocuklarımız ellerini karla yıkadığından dolayı tam temizlik olmadığından çeşitli hastalıklar baş gösteriyor. Bunun önüne geçilmesi için tuvaletler okul içine ne zaman alınacak?

40.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum, Kars ve Ağrı’daki okulların temizlik sorununa ilişkin sözlü soru önergesi (6/709) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımı arz ederim. 8/12/2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Hava sıcaklığının düşmesi nedeniyle Erzurum, Kars, Ağrı’daki okullarda tuvaletlerin dışarıda olması nedeniyle su boruları donmakta ve öğrencilerimiz tuvalet ihtiyaçlarını çok sıkıntılı olarak karşılamaktadırlar. Ellerini karla yıkamaktadırlar. Bu durumda çocuklarda çeşitli hastalıklar baş göstermiştir. Bu durumun acilen önüne geçilmelidir.

1) Erzurum, Kars ve Ağrı’da hava sıcaklığının düşmesi nedeniyle okullarda tuvaletlerin okul dışında olması nedeniyle su boruları donmakta bu durumda çocuklarımız ellerini karla yıkadığından dolayı tam temizlik olmadığından çeşitli hastalıklar baş gösteriyor bunun önüne geçilmesi için tuvaletler okul içine ne zaman alınacak?

41.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, öğretim elemanlarının özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/823) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                Alim Işık

                                                                                                                 Kütahya

Bilindiği gibi, millî irade hiçe sayılarak çıkartılan çok sayıda KHK ile devletin birçok kurumu kapatılmış, birçok uygulaması da değiştirilmiştir. Sözde "eşit işe eşit ücret" adıyla yapılan düzenlemelerle üniversitelerimizde görev yapan öğretim elemanlarının özlük hakları birçok kamu çalışanının gerisinde kalmıştır. Bu konuyla ilgili olarak;

1) Üniversitelerimizde akademik kadrolarda görev yapan öğretim elemanlarının özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik olarak bakanlığınızca yürütülen bir çalışma var mıdır?

2) Varsa çalışma ne aşamadadır? Yoksa böyle bir çalışma başlatılabilir mi?

3) Üniversitelerde uygulanan ek ders uygulamasının kaldırılarak, öğretim elemanlarına belirli ders yükleri karşılığında insanca yaşayabilecekleri bir maaş verilmesi sağlanabilir mi?

4) Araştırma görevlisi kadrolarındaki genç araştırıcıların eğitim-öğretim ve araştırma desteği adıyla yapılacak ek bir ödeme ile desteklenmeleri sağlanabilir mi?

42.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, eğitime yapılan kamu harcamalarının artırılmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/867) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Mesut Dedeoğlu

                                                                                                           Kahramanmaraş

Uluslararası Yönetim Geliştirme (IMD) tarafından gerçekleştirilen dünya rekabet yıllığı 2011 araştırma sonuçlarına göre; Türkiye, eğitime yapılan kamu harcamaları bakımından araştırmaya katılan ve en iyiden en kötüye doğru sıralanan 57 ülke arasında 48’inci sırada yer almaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1) Ülkemiz, dünya ülkeleri arasında eğitim harcamaları konusunda niçin alt sıralarda yer almaktadır? Eğitime ayrılan payların düşük kalmasının nedenleri nelerdir?

2) Eğitime yapılan kamu harcamalarını arttırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

43.- Samsun Milletvekili Ahmet İhsan Kalkavan’ın, 652 sayılı KHK’de düzenlenen Millî Eğitim Bakanlığının görevlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/876) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İç Tüzük’ün 96’ncı maddesi uyarınca Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda gereğinin yapılmasını arz ederim.

                                                                                                         A. İhsan Kalkavan

                                                                                                                 Samsun

1) 14.06.1973 tarihli ve 1739 sayılı Milli Eğitim temel kanununda; Türk millî eğitiminin düzenlenmesinde esas olan amaç ve ilkeler tespit edilirken “Atatürk İnkılap ve İlkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk Milliyetçiliğine bağlı” ifadesi yer almakta iken millî eğitim hizmetlerini yürütmek üzere, Millî Eğitim Bakanlığının kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarını düzenleyen 652 sayılı KHK’nın Millî Eğitim Bakanlığının görevlerinin belirlendiği 2’nci maddesinde neden yer almamaktadır?

2) Millî Eğitim Bakanlığının teşkilat ve görevlerini düzenleyen KHK’da neden hiç “Atatürk İlkeleri” veya “Türk Milleti” ifadeleri yer almamaktadır?

44.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir Devlet üniversitesinin kampüsüne girilirken alınan ücrete ilişkin sözlü soru önergesi (6/1058) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 18/01/2012

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü ile Teknokent’e giriş yapan her kişiden giriş ücreti alınmaktadır. Devletin öğrencilere 260 TL verdiği öğrenci kredisi ile hiç orantılı olmayan 200 TL araç sticker ücreti veya 400 TL olan misafir sticker ücreti ile insanların araçları üzerinden kazanç sağlanmaktadır. Bütün bunlar yetmezmiş gibi kimliğini araç bilgilerini teslim ederek kampüse girmek isteyen bir TC vatandaşından da artık giriş ücreti olarak 10 TL talep edilmektedir.

1) Devlet üniversitesi olan Hacettepe Üniversitesinde yapılan bu uygulama lunapark, sinema, veya özel- ticari mülkiyetler için anlaşılabilir. Ancak bir devlet üniversitesinin kampüsüne yaya olarak veya aracı ile kimlik bilgilerini beyan eden her vatandaşın girmek en doğal hakkı değil midir? Bu giriş paraları neden alınıyor, alınan paralar nerelerde kullanılıyor?

45.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yurt dışı teşkilatlarına atanacak olan personelin yabancı dil şartının kaldırıldığı iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1091) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Mesut Dedeoğlu

                                                                                                           Kahramanmaraş

Yurt dışı teşkilatlarına atanacak olan personel konusunda yeni düzenlemelere gidildiği ve bu görevlere atanacak olan üst düzey için yazılı ve mülakat sınavı ile yabancı dil şartının kaldırıldığı belirtilmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Bu doğru mudur? Doğru ise yabancı dil bilmeyen bir personelin yurtdışı teşkilatında nasıl bir görev yapmasını bekliyorsunuz?

2) Ayrıca üst düzey bürokratlarınıza yönelik gerçekleştirilen bu uygulama, eşitlik ilkesine aykırı bir durum oluşturmaz mı?

46.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ilköğretim öğrencilerinin fiziki saldırılara maruz kaldıkları iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1095) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Mesut Dedeoğlu

                                                                                                           Kahramanmaraş

TÜRK EĞİTİM-SEN Genel Merkezi tarafından 10 ilde ilköğretim okullarında öğrenim gören öğrenciler arasında yapılan ankette çarpıcı sonuçlara ulaşılmıştır.

Bu bilgiler ışığında;

1) Öğrencilerin okul ve okul çevrelerinde çeşitli fiziki saldırılara maruz kaldıkları doğru mudur?

2) Doğru ise bu konuda okul içersinde hangi önlemler alınmaktadır? Bu konularda hangi işlemler yapılmıştır?

47.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Talim ve Terbiye Kurulu eski başkanının yapmış olduğu bir açıklamaya ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1096) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Mesut Dedeoğlu

                                                                                                           Kahramanmaraş

Talim ve Terbiye Kurulu eski Başkanının "Üniversiteler otuz yıldır iyi öğretmen yetiştiremiyor." şeklinde açıklama yaptığı belirtilmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Bu açıklama doğru mudur? Doğru ise bu konuda nasıl bir çalışma yapmayı planlıyorsunuz?

2) Bürokratınızın bu konudaki açıklamalarını dikkate almayı düşünüyor musunuz?

3) Ayrıca bu tip açıklamaların öğretmen ve öğretmen adaylarını rencide edeceğini düşünüyor musunuz?

48.- Antalya Milletvekili Arif Bulut’un, bazı liselerden mezun olanların üniversiteye başvurularında ek puan alamamalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1202) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.                               15/2/2012

                                                                                                                Arif Bulut

                                                                                                                  Antalya

Bazı liselerden, örneğin spor liseleri gibi okullardan mezun olan öğrenciler, kendi alanlarındaki üniversitelere başvuruları sırasında ek puan alamamaktadırlar. Fakat meslek lisesi gibi okullarımızdan mezun olan öğrencilerimizin üniversiteye başvuruları sırasında ek puan almaları nedeniyle üniversiteye girme şansları biraz daha fazla olmaktadır.

Bu bilgiler neticesinde;

1) Okullarımız arasında olan bu tür adaletsizlikleri gidermeyi düşünüyor musunuz?

2) Bununla ilgili olarak bakanlığınızın herhangi bir hazırlığı veya yapmış olduğu bir çalışma var mıdır?

49.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat ilinde başarı belgesi verilen personele ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1297) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                              Reşat Doğru

                                                                                                                   Tokat

Soru: Tokat ilinde Millî Eğitim Bakanlığı olarak kimlere başarı belgesi verilmiştir? Verilen sayı ne kadardır? Başarı belgesi verilen personelin belirlenmesinde hangi kriterler uygulanmıştır?

50.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, köy okullarına öğretmen lojmanı yapılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1326) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Mesut Dedeoğlu

                                                                                                           Kahramanmaraş

Şehir merkezine uzak olan ve gidiş-geliş imkânı olmayan köy okullarına, tüm öğretmenlerin ihtiyacına cevap verebilecek büyüklükte lojman yapılması gerekmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Merkeze uzak olan okullarda görev yapan öğretmenlerimiz için lojman yapmayı düşünüyor musunuz?

2) Köy okullarına öğretmen lojmanı yapılması konusunda bir çalışmanız var mıdır?

51.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Şırnak ve Hakkâri’deki eğitim kurumlarının eksikliklerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1441) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Şırnak ve Hakkâri illerimizde yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarının başında Millî Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarının araç, gereç, personel ve öğretmen eksiklikleri gelmektedir. 21’inci yüzyılda çocuklarımız okula gidememekte, yeterli eğitim alamamaktadır. Bunun neticesi olarak da üniversite sınavlarında istenilen başarıyı yakalayamamaktadırlar. Her yıl yüzlerce öğrencimiz sınavlarda başarısız olduğundan dolayı bir sonraki yıl sınava girmektedir. Bu hem ülke ekonomisine hem de kendi aile ekonomisine çok zarar vermektedir.

1) Şırnak ve Hâkkari il merkezi ve ilçeler ile köylerdeki okullarda memur ve yardımcı hizmetler sınıfından personele çok ihtiyaç bulunmaktadır. Bu ihtiyaçların karşılanması için memur ve yardımcı hizmetler sınıfından yeni personel alınacak mı?

2) Şırnak ve Hâkkari illerimizde eğitimin iyileşmesi için son beş yılın bütçelerindeki artışlar yeterli gelmemektedir. 2012 yılı bütçesine ek ödenek konulacak mı?

52.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars Millî Eğitim İl Müdürlüğünün personel eksikliğine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1442) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Uzun yıllardan beri Kars'ta hemşehrilerimize hizmet veren Kars Millî Eğitim Müdürlüğü personel sayısı gelişen ve büyüyen nüfus artışı her geçen gün daha da artmasından dolayı memur sayısı ihtiyaca cevap vermemektedir. İşlemlerin zamanında yürütülmesi iş ve zaman kaybının olmaması için personel sayısının arttırılması gerekmektedir..

1) Kars'ta uzun yıllardan beri hemşerilerimize hizmet vermekte olan Kars Milli Eğitim İl Müdürlüğünün personel sayısının gelişen ve büyüyen Kars’a yeterli gelmemesinden dolayı iş ve zaman kaybı olmaktadır. Kayıpların önüne geçmek için yeni personel ataması yapılacak mı?

53.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Nurhak’taki bir ilköğretim okulu binasının tadil edilerek anaokuluna dönüştürülüp dönüştürülmeyeceğine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1501) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Mesut Dedeoğlu

                                                                                                           Kahramanmaraş

Kahramanmaraş Nurhak ilçemize bağlı Tatlar beldesinde bulunan eski ilköğretim okulu binasının tadilat yapılarak anaokuluna dönüştürülmesi istenmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Kahramanmaraş Nurhak ilçemize bağlı Tatlar beldesinde bulunan eski ilköğretim okulu binasının tadilat yapılarak anaokuluna dönüştürülmesi konusunda bir çalışmanız var mıdır? Bu konuda çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

54.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Nurhak’taki bir ilköğretim okulunun ikili öğretimden normal öğretime geçip geçmeyeceğine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1505) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.                

Saygılarımla.

                                                                                                           Mesut Dedeoğlu

                                                                                                           Kahramanmaraş

 

Kahramanmaraş Nurhak ilçemizde ikili öğretim yapan Atatürk İlköğretim Okulunun normal öğretime geçebilmesi için okulun yanındaki boş bulunan alana 6 derslik ek bina yapılması gerekmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Kahramanmaraş Nurhak ilçemizde ikili öğretim yapan Atatürk İlköğretim Okulunun normal öğretime geçmesi konusunda her hangi bir çalışma yapmayı planlıyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

55.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Türkoğlu’ndaki bir köyün ilköğretim okulu ihtiyacına ve bir ilköğretim okulunun yenilenip yenilenmeyeceğine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1506) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Mesut Dedeoğlu

                                                                                                           Kahramanmaraş

Kahramanmaraş Türkoğlu ilçemize bağlı Muratçakıroğlu köyüne ilköğretim okulu açılması gerektiği belirtilmektedir. Ayrıca yetersiz durumda olduğu ifade edilen Şekeroba Beldesi Cumhuriyet Mahallesi ilköğretim okulunun yerine yenisinin yapılması istenmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Kahramanmaraş Türkoğlu ilçemize bağlı Muratçakıroğlu köyüne ilköğretim okulu yapılması konusunda bir çalışmanız var mıdır?

2) Yetersiz durumda olduğu belirtilen Şekeroba Beldesi Cumhuriyet Mahallesi ilköğretim okulunun yerine yenisini yapmayı planlıyor musunuz?

56.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Andırın’daki bir ilköğretim okulunun fiziki yetersizliklerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1513) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Mesut Dedeoğlu

                                                                                                           Kahramanmaraş

Kahramanmaraş Andırın ilçemiz Altınyayla İlköğretim Okulu binası eski ve yetersiz durumdadır. Aynı zamanda bu okulda ikili eğitim yapılmaktadır. Bu nedenle yeni bir okula ihtiyaç duyulmaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1) Kahramanmaraş Andırın ilçesi Altınyayla İlköğretim Okulunun bina yetersizliğini nasıl gidermeyi planlıyorsunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Yine, sözlerimin hemen başında, Zonguldak Kozlu Maden İşletmesinde meydana gelen kaza sebebiyle hayatını kaybeden işçilerimize Allah’tan rahmet diliyorum, ailesi ve yakınlarına da sağlık ve sabır temenni ediyorum.

Çok değerli milletvekilleri, önce İçişleri Bakanlığına ait (6/36) esas numaralı sözlü soru önergesinin cevabını sizlere sunuyorum: Ardahan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı aracılığı ile ihtiyaç sahiplerine dağıtılan kömürün kalorisi, Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğünün 4 Temmuz 2011 tarih ve 1243 sayılı yazısı ekinde bulunan Protokol’ün 1’inci maddesinde belirtilen, il hudutları dâhilinde ikamet eden ve valilikçe belirlenen muhtaç ailelere Çevre ve Orman Bakanlığınca yayımlanan “Isınmadan Kaynaklanan Hava Kirliliği Kontrol Yönetmeliği” dikkate alınarak Ardahan İl Mahallî Çevre Kurulu kararına uygun şekilde il merkezi ve ilçeleri için en az 4.200 kilokalori eksi 200 tolerans ile belde ve köyler için ise en az 3.400 kilokalori eksi 200 tolerans olarak belirlendiği bildirilmiştir.

Sayın Öğüt’ün (6/121) esas numaralı soru önergesi: 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu gereğince, ilköğretim kurumlarının ve lojmanlarının yapım, tadil, büyük onarım, her türlü ilk tesis, okul eşyası, ders aletleri ile arsa, arazi istimlakleri Bakanlığımızdan gönderilen ödenekler ve il özel idare bütçesinden ayrılan ödenekler ile anılan kanunun 76’ncı maddesince sayılan diğer gelirlerden oluşturulan bütçe ile mahallinde valiliklerce planlanmakta ve gerçekleştirilmektedir. Her yıl, anılan kanun gereğince, mahallinde valiliklerce ve merkezden Bakanlığımızca planlanan yatırımlarla bütçe imkânları ölçüsünde soruya konu hususlara ilişkin gereken yapılarak mevcut durumun daha da iyileştirilmesi sağlanmaktadır. Bu çerçevede, Bakanlığımızca 2012 yılı il ilköğretim kurumları yapım ve onarım programı kapsamında değerlendirilmek üzere, Kars iline 6 milyon 664 bin 908 Türk lirası, Iğdır iline 5 milyon 882 bin 567 Türk lirası, Erzurum iline 18 milyon 166 bin 245 Türk lirası, Bayburt iline 3 milyon 381 bin 747 Türk lirası ve Gümüşhane iline 3 milyon 904 bin 912 Türk lirası ödenek gönderilmiştir. Diğer taraftan, söz konusu illerdeki okullar da dâhil olmak üzere, tüm okullarımız eğitimde FATİH Projesi uygulama kapsamında olup projenin ilk etabında etkileşimli tahta kurulumları 3.657 ortaöğretim kurumunda, meslek liseleri hariç tüm liselerde 2012 yılı Aralık ayı sonu itibarıyla tamamlanmış bulunmaktadır. Eğitimde FATİH Projesi kapsamında okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise düzeyindeki tüm okullara 1 adet çok fonksiyonlu yazıcı, 1 adet doküman kamera, her sınıfa etkileşimli tahta, kablolu İnternet bağlantısı, her öğretmene tablet bilgisayar ve her öğrenciye e-kitap sağlanarak 2015 yılı sonuna kadar okulların eğitim teknolojileri bakımından en ileri teknolojiyle donatılmaları planlanmıştır.

Sayın Öğüt’ün (6/83) esas numaralı soru önergesi: Bakanlığımızca her yıl LYS başarı durumları değerlendirilmekte ve illerin Türkiye ortalamasının üzerinde veya altında olma durumlarına göre incelenmektedir. Türkiye ortalamasının üzerinde olan illerde başarının devamının sağlanılması, başarı oranının daha da artırılması, başarısı Türkiye ortalamasının altında olan illerde ise başarının istenen düzeye çıkarılması ve yükseltilmesi için, il düzeyinde başarısızlık nedenlerinin araştırılması, geliştirilmesi ve iyileştirilmesi konusunda illere gönderilen genelgelerle gerekli talimatlar verilerek bu yöndeki çalışmalar aralıksız sürdürülmektedir.

Eğitim öğretimin çekirdeğini oluşturan eğitim programlarımızın temel felsefesi öğrencilerimizi hayata hazırlamaktır. Bu amaçla hazırlanan eğitim programlarımız ve ders kitaplarımız ihtiyaç analizleri yapılarak öğrenenin ihtiyaçlarına göre belirlenmiştir. Öğreneni merkeze alan ve öğrencilerin hayat boyu öğrenme becerilerini geliştirmeyi amaçlayan programlarımızın uygulanabilmesi amacıyla, öğretmenler hizmet içi eğitimlerden geçirilmektedirler. Düzenli olarak eğitim programlarımızın etkinliğine ve uygulanabilirliğine ilişkin geri bildirimler alınarak programlar üzerinde güncellemeler yapılmaktadır.

Diğer taraftan, söz konusu dershane ücretlerinin yüzde 50’sinin devlet tarafından ödenmesi konusunda herhangi bir çalışmamız bulunmamaktadır.

Sayın Öğüt’ün (6/123) esas numaralı soru önergesi: Bakanlığımızca 2012 yılında Ardahan iline isteğe bağlı yer değiştirme, özür grubu ve ilk atama kapsamında olmak üzere toplam 434 kadrolu yeni öğretmen ataması yapılmıştır. 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 37/3’üncü maddesinde “Öğretmenlerin Bakanlıkça belirlenen hizmet bölge veya alanlarında en az üç eğitim öğretim yılı görev yapması esastır. Bunların yer değiştirme suretiyle atamaları her yıl yapılan atama plan ve programları çerçevesinde eğitim öğretim faaliyetlerini etkilemeyecek şekilde sonuçlandırılır. Bakanlıkça belirlenen özür gruplarına bağlı yer değiştirmeler ise yaz tatillerinde yapılır.” hükmü yer almaktadır. Bu nedenle, 2013 yılına ait öğretmen atamaları eğitim öğretim faaliyetlerini etkilemeyecek şekilde, ağustos ayında sonuçlandırılacaktır.

222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu çerçevesinde gerçekleştirilen yatırımların giderleri aynı kanunun 76’ncı maddesi gereğince oluşturulan bütçeden karşılanmak kaydıyla köy, kasaba ve şehir ilköğretim kurumlarının ve öğretmen lojmanlarının yapım, tadil, esaslı büyük onarım, her türlü ilk tesis, okul eşyası, ders aletleri ile arsa, arazi istimlakleri valiliklerce planlanmakta ve gerçekleştirilmektedir.

2012 Yılı İlköğretim Kurumları Yapım Programı çerçevesinde değerlendirilmek üzere 2011 yılından devreden ödenek miktarı 6 milyon 623 bin 326 TL olup il özel idaresi katkısı ise 1 milyon 932 bin 562 TL’dir. 2012 yılında 4 milyon 118 bin 722 TL ödenek tahsis edilmiş olup böylece Ardahan ilinin toplam yapım bütçesi 12 milyon 674 bin 616 Türk lirası olmuştur.

Eğitim öğretimde fırsat eşitliğini sağlamak ve okullarımızdaki teknolojiyi iyileştirmek amacıyla eğitimde FATİH Projesi kapsamında, okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise düzeyindeki tüm okullara 1 adet çok fonksiyonlu yazıcı, 1 adet doküman, kamera, her sınıfa etkileşimli tahta, kablolu İnternet bağlantısı, her öğretmene ve örgün eğitimdeki tüm ortaokullara ve lise öğrencilerine tablet bilgisayar sağlanarak 2015 yılı sonuna kadar okulların eğitim teknolojileri bakımından en ileri teknolojiyle donatılması planlanmıştır.

Ardahan Valiliğince konuya ilişkin olarak ödenek durumu ve öncelik sırasına göre gereken okulların onarımının yapıldığı, ayrıca ilköğretim ve ortaöğretim yatırım programına alınan kurumların çevre düzenlemeleri ile iklim şartları göz önüne alınarak kilit parke taşı yapımının yanı sıra, yeşil alanlara ağaç dikiminin gerçekleştirildiği bildirilmiştir.

Sayın Öğüt’ün (6/139) esas numaralı soru önergesi: Bakanlığımızca Türkiye genelinde yatırım ihtiyaçları elektronik ortamda belirlenmekte ve izlenmekte olup bu kapsamda sistemde oluşturulan standart ve objektif kriterlerden illerin, ilçelerin ve yatırım programına alınacak projenin aldığı yatırım puanları hesaplanmakta ve hesaplanan bu puanlara göre illerin yatırım önceliği sıralaması yapılmaktadır. Söz konusu illerin durumları bu çerçevede bütçe imkânları ölçüsünde değerlendirilmektedir. Söz konusu illerin 2013 yılı devlet yatırım programları teklifleri arasında tarım meslek lisesi yapımı bulunmamaktadır.

Sayın Öğüt’ün (6/147) esas numaralı soru önergesi: Bakanlığımızca Ardahan ilinde 2012-2013 eğitim ve öğretim yılı itibarıyla merkez Adalet Meslek Lisesi ile Göle Anadolu Sağlık Meslek Lisesi eğitim ve öğretime açılmış bulunmaktadır.

Sayın Işık’ın (6/212) esas numaralı soru önergesi: Talim ve Terbiye Kurulunun 07/07/2009 tarihli ve 80 sayılı Karar’ında “Medya okuryazarlığı öncelikle üniversitelerin basın yayın yüksekokulları, iletişim fakültelerinden mezun olup hâlen sınıf öğretmeni olarak görev yapanlar ile gazetecilik alanı, halkla ilişkiler ve organizasyon hizmetleri alanı, radyo-televizyon alanı öğretmenleri olmak üzere sosyal bilgiler ve Türkçe öğretmenleri tarafından aylık karşılığı okutulur.” denilmektedir. Bu amaçla gazetecilik alanında 49, halkla ilişkiler ve organizasyonu hizmetleri alanında 53, radyo televizyon alanında 93, sosyal bilgiler alanında 20.929, Türkçe alanında 34.508 öğretmen istihdam edilmektedir. Talim ve Terbiye Kurulunun 07/07/2009 tarihli 80 sayılı Karar’ı çizelgesine göre bu derslere kaynak alan mezunlardan atama yapılmaktadır.

Sayın Işık’ın (6/216) esas numaralı soru önergesi: Bakanlığımızın merkez ve taşra teşkilatında memur, şoför, hizmetli ve benzeri kadrolarında çalışan personelimizin diğer bakanlıklarda çalışan eş değerlerine göre maaş ve özlük hakları yönünden daha kötü durumda olduğu iddiası gerçeği yansıtmamaktadır. 4668 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu ile Kurum İdari Kurulları, Yüksek İdari Kurul, Kamu İşveren Kurulu ve Uzlaştırma Kurulunun Teşkili ile Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik hükümleri doğrultusunda Kurum İdari Kurulunca hazırlanan Nisan 2011 çalışma raporunda alınan öğretim yılına hazırlık ödeneğinin öğretim yılının başladığı ay içinde sadece öğretmenlere verilmesine ilişkin sınırlamanın kaldırılarak, öğretim yılı içerisinde göreve başlayan sadece öğretmenlere değil, tüm eğitim çalışanları; hizmetli, memur, şef, şube müdürü ve benzeri kapsayacak şekilde düzenleme yapılması, verilen bu ödeneğin bir maaş tutarına çıkarılması, kurulun kararları doğrultusunda öğretim yılına hazırlık ödeneğinin tüm eğitim çalışanlarını kapsayacak şekilde düzenleme yapılması yönündeki Bakanlığımızın talebi Maliye Bakanlığına iletilmiştir. Maliye Bakanlığı da söz konusu talebimizin kanuni düzenlemeye yönelik çalışmalarda değerlendirileceğini bildirmiştir.

652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bakanlığımız yeniden yapılandırılmıştır. Bu çerçevede yapılan düzenlemede, Bakanlığımızda “öğretmen” unvanlı kadrolarda bulunanlar dışındaki personele ek ders ücreti ödenmesi uygulamasına son verilmiş, bunun yerine ek ödeme verilmesi uygulamasına geçilmiştir. Bu uygulamayla Bakanlığımız personelinin maddi haklarında iyileştirme de sağlanmış bulunmaktadır.

Sayın Işık’ın (6/223) esas numaralı soru önergesi: 632 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 62.103 sözleşmeli öğretmen kadroya geçirilmiştir ancak askerlik, doğum, aylıksız izinde olan sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilme işlemleri devam etmektedir. 01/10/2012 tarihi itibarıyla Bakanlığımıza bağlı resmî eğitim kurumlarında 8 sözleşmeli öğretmen görev yapmaktadır. Diğer taraftan, sözleşmeli ve kadrolu öğretmenler arasında sosyal haklar yönünden herhangi bir fark bulunmamaktadır. Ayrıca, 19/11/2012 tarihi itibarıyla derecesi 9/1 olan kadrolu bir sınıf öğretmeninin net maaşı 1.769,19 TL’dir. Sözleşmeli öğretmenin net maaşı ise 1.661,16 TL’dir. Bu öğretmenler maaşlarına ilave olarak aylık ortalama 66 saat ek ders ücreti karşılığı olarak 557,89 TL almaktadırlar. Bu çerçevede, kadrolu bir sınıf öğretmeni toplamda 2.327 TL, sözleşmeli öğretmen ise 2.219 TL ücret almaktadır.

Sayın Aslanoğlu’nun (6/299) esas numaralı soru önergesi: İstanbul Valiliğince konuya ilişkin olarak 2012-2013 eğitim öğretim yılında, Dağyenice Zeki Kisbu İlkokulunda 5, 6, 7 ve 8’inci sınıflarda toplam 32 öğrencinin kaydı olduğu, Millî Eğitim Bakanlığı Taşımalı İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 9’uncu maddesinin (d) bendi gereğince, anılan sınıflardaki öğrenci sayıları 60’tan az olduğu için, Taşımalı İlköğretim Kurumları Yönetmeliği çerçevesinde, öğrencilerin kendisine en yakın merkez ortaokulu olan Kestanelik Ortaokuluna devam ettikleri, Dağyenice Zeki Kisbu İlkokuluna devam eden öğrenci sayısının ise 21 olduğu, 22/10/2011 tarihli ve 27854 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurumların Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmelik’in geçici 2’nci maddesinin (Aa) bendine göre öğrenci sayısı 40’tan az olduğu için norm kadrosunun 1 öğretmen olarak onaylandığı, dolayısıyla yönetmelik gereğince daha fazla öğretmen normu verilmesinin mümkün olmayacağı belirtilmektedir.

Sayın Işık’ın (6/319) esas numaralı soru önergesi: 01/10/2010 tarihli MEBBİS norm işlemleri modülü verilerine göre, Bakanlığımıza bağlı resmî eğitim kurumlarında görsel sanatlar resim alanında 12.293, müzik alanında 9.796 kadrolu öğretmen görev yapmaktadır. Bakanlar Kurulunun 01/12/2006 tarihli ve 11350 sayılı Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Kararı’na göre, norm açığı bulunan eğitim kurumlarında, ilgili il ve ilçe millî eğitim müdürlüklerince ihtiyaca binaen ücretli öğretmen görevlendirilmesi yapılabilmektedir. Bu nedenle, eğitim kurumlarımızda söz konusu alanlarda boş geçen ders bulunmamaktadır. Bu amaçla, ülke genelinde 25 görsel sanatlar resim öğretmeni ve 3 müzik öğretmeni görevlendirilmiştir. Bakanlığımızın 2012 yılı atamalarında görsel sanatlar resim alanında 1.000, müzik öğretmenliği alanında 1.426 kadrolu öğretmen ataması gerçekleştirilmiştir.

Sayın Baluken’in, (6/332) esas numaralı soru önergesi: Okullaşma oranları TÜİK tarafından il bazında hazırlandığından, beldeler bazında okullaşma oranları bulunmamaktadır.

Kurum Açılması ve Kapatılmasına İlişkin Esaslar’a göre, söz konusu Sancak beldesi lise açılması şartlarını taşımamaktadır. Bingöl Valiliğince konuya ilişkin olarak Sancak beldesinden 2011-2012 eğitim öğretim yılında mezun olan 140 öğrenciden 91’inin Anadolu türü ve meslek lisesine kayıt yaptırdığı, bunların çoğunun il merkezindeki ortaöğretim pansiyonunda kaldığı, geri kalan 49 öğrencinin ise genel lise ve açık öğretim lisesine kayıt yaptırdığı, taşımalı ortaöğretim kapsamında -her isteyen taşımalı eğitimden yararlanabilir bilindiği gibi- 2012-2013 eğitim öğretim yılında Sancak beldesinden il merkezine taşıma talebinde bulunulmadığı, Bingöl İl Genel Meclisinin Sancak beldesine lise yapılması konusunda 01/06/2011 tarihli ve 150 sayılı Karar’ının bulunduğu, ancak, verilen rakamların belediye ve belediyeye bağlı belde sınırları dışındaki köylere ait rakamlar olduğu belirtilmiştir.

Sayın Işık’ın (6/335) esas numaralı soru önergesi: Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca konuya ilişkin olarak 2010-2011 eğitim öğretim yılında yükseköğretim kurumları bünyesinde Almanca, Arapça, Fransızca ve İngilizce öğretmenliği eğitimi veren program sayısı toplamının 150 ve bu alanlardaki toplam kontenjan sayısının ise 7.198 olduğu belirtilmektedir. Bakanlığımıza bağlı resmî eğitim kurumlarında 02/10/2012 tarihli MEBBİS e-Personel Modülü verilerine göre yabancı dil öğretmeni olarak hâlen görev yapan öğretmen sayısı 53.259, alanlarına göre dağılımı ise Almanca 2.054, Çince 2, Fransızca 329, İngilizce 50.843, Japonca 4, Rusça 27’dir.

2011-2012 yıllarına ait KPSS puanına göre atama bekleyen yabancı dil öğretmenlerinin alanlarına göre toplam sayısı; Almanca 4.016, Fransızca 1.685, İngilizce 16.609 ve Rusça 281’dir. 2012 yılı atama dönemlerinde Almanca alanında 3, Fransızca alanında 1, İngilizce alanında 4.937 ve Rusça alanında 1 öğretmen atanmıştır.

Sayın Işık’ın (6/336) esas numaralı soru önergesi: Bakanlığımıza bağlı resmî eğitim kurumlarında 01/10/2012 tarihi itibarıyla toplam 8 sözleşmeli öğretmen görev yapmaktadır. Ülke geneli düşünüldüğünde Akdeniz Bölgesi’nde 1, Karadeniz Bölgesi’nde 1, Doğu Anadolu Bölgesi’nde 4, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 2 sözleşmeli öğretmen görev yapmaktadır. 2012 yılında, sözleşmeli öğretmenlerin herhangi bir atama ve yer değiştirme işlemi olmamıştır.

Sayın Işık’ın (6/337) esas numaralı soru önergesi: Bakanlığımıza bağlı taşra teşkilatında “şef” unvanıyla görev yapan personel ile diğer bakanlıklarda görev yapan eş değerlerinin maaşları arasında önemli bir fark bulunduğu ve kendi kurumlarında görev yapan diğer memurlardan daha düşük maaş aldıkları iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır. 05/10/2012 tarihi itibarıyla Bakanlığımızın taşra teşkilatında kadrolu şef olarak çalışan 4.611 personel bulunmaktadır. 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bakanlığımız yeniden yapılandırılmıştır. Bu çerçevede yapılan düzenlemede, Bakanlığımızda “öğretmen” unvanlı kadrolarda bulunanlar dışındaki personele ek ders ücreti ödenmesi uygulamasına son verilmiştir. Bunun yerine, ek ödeme verilmesi uygulamasına geçilmiştir. Bu uygulama ile, aralarında şeflerin de bulunduğu Bakanlığımız personelinin maddi haklarında iyileşme sağlanmıştır.

Sayın Halaman’ın (6/414) esas numaralı soru önergesi: Bakanlığımızca 2012-2013 yıllarında Adana iline, değişik branşlarda olmak üzere toplam 4.262 öğretmen ataması yapılmıştır. Bu atamaların ilçe bazındaki dağılımı ise Büyükşehre 418, Seyhan ilçesine 789, Aladağ ilçesine 185, Ceyhan ilçesine 530, Feke ilçesine 204, Karaisalı ilçesine 153, Karataş ilçesine 115, Kozan ilçesine 283, Pozantı ilçesine 129, Saimbeyli ilçesine 234, Tufanbeyli ilçesine 253, Yumurtalık ilçesine 114, Yüreğir ilçesine 514, Sarıçam ilçesine 121, Çukurova ilçesine 35 ve İmamoğlu ilçesine 185 şeklindedir.

Bakanlığımızın 05/11/2012  tarihli MEBBİS e-Personel Modülü verilerine göre Adana ilindeki resmî eğitim kurumlarında 3.689 öğretmen ihtiyacımız bulunmaktadır.

Sayın Öğüt’ün (6/428) esas numaralı soru önergesi: Ders ücreti karşılığı çalışanların prim ödeme gün sayısı hesabı Maliye Bakanlığının 9/7/2010 tarihli ve 10283 sayılı yazısında verilen mütalaa ile de belirtildiği üzere 1 günlük çalışma süresi 7,5 saat olarak kabul edilerek sigorta primlerinin hesabında prim ödeme gün sayısı, çalışılan aylık toplam saat sayısının 7,5’a bölünmesiyle belirlenmektedir. Bu belirleme sonucunda 7,5 saatin altında kalan süre, ne kadar olduğuna bakılmaksızın 1 gün olarak değerlendirilmektedir.

Şöyle ki: 1 ayda 92 saat ders görevi olan bir görevlinin aylık prim ödeme gün sayısı 92/7,5=12 gün 2 saat olacağından, artan 2 saat 1 gün olarak değerlendirilerek bu görevlinin aylık prim ödeme gün sayısı 13 gün olarak belirlenmektedir. Ayrıca, Sosyal Güvenlik Kurumuyla ilgili olan  bütün işlemler ilgililerin göreve başlama tarihinden en geç 1 gün önce sonuçlandırılmaktadır. Bu şekilde görevlendirilenlerden birden fazla okul veya kurumda ders görevi bulunanların sigorta işlemleri en fazla ders görevinin bulunduğu okul veya kurumca gerçekleştirilmektedir.

02/10/2012 tarihli Bakanlığımızın MEBBİS Norm İşlemleri Modülüne göre 2012 yılında Ağrı iline 359, Ardahan iline 26, Iğdır iline 93 ve Kars iline 184 sınıf öğretmeni ataması gerçekleştirilmiştir.

Sayın Dedeoğlu’nun (6/453) esas numaralı soru önergesi: 55 bin öğretmen ataması konusuna 2011-2012 eğitim öğretim yılının başlaması münasebetiyle yapmış olduğum konuşmamda değinmiştim. Bütçe Kanunu’nun verdiği yetkinin yanında, Bakanlar Kurulunca Bakanlığımıza tahsis edilen ve Maliye Bakanlığınca kullanım izni verilen toplam öğretmen kadroları illerin öğretmen ihtiyaç yüzdesi oranları dikkate alınarak il millî eğitim müdürlüklerine dağıtılmakta, il millî eğitim müdürlükleri de kendi illerine ayrılan kontenjan ölçüsünde atama yapılacak alanlar ile bu alanlara atanacakların istihdam edileceği eğitim kurumlarını belirlemektedir. Belirlenen bu eğitim kurumları atama dönemlerinde sisteme yansıtılmakta, atanacak ya da yer değiştirecek öğretmen ve öğretmen adaylarının tercihlerine sunulmaktadır.

2011 yılında, Haziran 2011’de toplam 28.472, Temmuz 2011’de 6.472, Ağustos 2011’de 11.442 olmak üzere toplam 46.386 öğretmen ataması gerçekleştirilmiştir. 2012 yılında ise 15.934’ü Şubat 2012 ve 40.164’ü Eylül 2012 olmak üzere toplam 56.098 kadrolu öğretmen ataması gerçekleştirilmiştir. 19/11/2012 tarihi itibarıyla Bakanlığımıza bağlı resmî eğitim kurumlarında toplam 127.160 öğretmen ihtiyacı bulunmaktadır.

Kahramanmaraş iline 2012 yılında toplam 1.229 öğretmen ataması gerçekleştirilmiştir. 02/10/2012 tarihli Bakanlığımız MEBBİS Norm İşlemleri Modülü verilerine göre, Kahramanmaraş ilinde, değişik branşlarda olmak üzere toplam 2.196 öğretmen ihtiyacımız bulunmaktadır.

Sayın Halaman’ın (6/458) esas numaralı soru önergesi: Van ilinde 23/10/2011 tarihinde meydana gelen depremde vefat eden 75 öğretmenin yakınlarına ve yaralanan 16 öğretmene Millî Eğitim Vakfı kanalıyla 10 bin Türk lirası maddi yardımda bulunulmuştur. Ayrıca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından alınan, konuya ilişkin 01/10/2012 tarihli yazıda 5510 sayılı Kanun’un geçici 4’üncü maddesi kapsamında sayılanlar ile 5510 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesinin (1)’inci fıkrasının (c) bendi kapsamında, ilk defa sigortalı sayılanlardan söz konusu depremler nedeniyle vefat edenlerin hak sahiplerine, ilgililer veya kurumlarınca, gerekli belgelerin kuruma intikal ettirilmesi neticesinde ölüm aylığı bağlanması işlemlerinin gerçekleştirildiği, bugün için bu kapsamda öğretmen olarak görev yapmakta iken vefat eden 48 kamu görevlisinin hak sahiplerine aylık bağlandığı belirtilmektedir.

Sayın Oran’ın (6/489) esas numaralı soru önergesi: Diyarbakır Valiliğince, konuya ilişkin olarak Hazro ve Lice ilçelerinde  görev başındayken terör örgütü tarafından kaçırılan öğretmenlerden kadrolu olanlarının maaşlarında herhangi bir kesintinin yapılmadığı, ücret karşılığı çalışan öğretmenlerin gelmedikleri günler için ise ek ders ücreti ödemesinin Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Kararı’nın 25’inci maddesinde bertilen “Ek ders ücreti ödenebilmesi için, ek ders görevinin fiilen yapılmış olması, ek ders görevinden sayılan veya ek ders görevinin yapılmış sayılacağı hâller bakımından ise bu kararda belirtilen koşulların oluşması şarttır.” hükmü uyarınca mümkün olamadığı, kadrolu öğretmenlerin SGK primlerinde herhangi bir kesintinin yapılmadığı, ücret karşılığı çalışan öğretmenlerin ise çalıştıkları güne tekabül eden gün kadar SGK primlerinin ödendiği belirtilmektedir. Elâzığ Valiliğince, konuya ilişkin olarak 2011 yılı Eylül ayında Arıcak ilçesinde terör örgütü tarafından kaçırılan öğretmenlerden Gökhan Yıldız, Abdullah Karan ve İrfan Sarıkaya’nın kadrolu öğretmen oldukları, kaçırıldıkları tarihlerde maaş ve ek dersle ilgili ücretlerini tam olarak aldıkları ve SGK primleriyle ilgili herhangi bir kesintiye gidilmediği, adı geçen öğretmenlerden İsmail Yücel’in ise kaçırıldığı tarihlerde görev yapmadığı, kendisinin ücretli öğretmen olması sebebiyle çalışmadığı, bugünler için Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Kararı’nın 25’inci maddesi uyarınca ücret ödenmediği ve daha sonra kendi isteğiyle aynı köyde ücretli öğretmen olarak görevine devam ettiği, adı geçen öğretmenlerin ailelerinin kaçırılma döneminde devletin ildeki temsilcileri tarafından ziyaret edilerek gerekli desteğin verildiği ve sürekli olarak bilgilendirme yapıldığı belirtilmiştir.

Sayın Öğüt’ün (6/501) esas numaralı soru önergesi: Erzurum iline 2012 yılında değişik branşlarda olmak üzere 1.751 öğretmen ataması yapılmış olup ildeki eğitim kurumlarının öğretmen ihtiyacı bundan sonra da yapılacak olan ilk atama ve yer değiştirme atamalarıyla karşılanacaktır.

Sayın Öğüt’ün (6/510) esas numaralı soru önergesi: Ardahan Valiliğince konuya ilişkin olarak 2011 yılı yatırım programına alınarak ihale edilen 23 Şubat İlköğretim Okulu binasının onarımının yapıldığı, Atatürk büstünün mevcut olduğu ve çevre düzenlemesinin tamamlandığı, il genelindeki okullardan ihtiyaç duyulanların çevre düzenlemelerinin 2012 yılı temel eğitim programına alındığı, ilkokul ve ortaokulların çevre düzenlemesi ve kilit parke taşı yapımının yanı sıra Atatürk büstlerinin de yapıldığı, 2012-2013 eğitim-öğretim yılı itibarıyla il merkezi ve ilçelerde yeni açılan ve faaliyette bulunan ilkokul ve ortaokulların ihtiyacı olan donatım malzemelerinin dağıtımının yapıldığı belirtilmektedir.

Sayın Öğüt’ün (6/512) esas numaralı soru önergesi: Ardahan Valiliğince konuya ilişkin olarak 2011-2012 eğitim-öğretim yılında taşımalı eğitim yapan okul servis sürücü isimlerinin taşıma yaptıkları güzergâhlar ile araç plakalarının denetim yapılması için il jandarma komutanlığı ve il emniyet müdürlüğüne bildirildiği, ilde taşımalı eğitim yapan yüklenici, araç sahipleri ve okul servis sürücüleriyle toplantı yapılarak ilgili mevzuatlar çerçevesinde uymaları gereken kurallar hakkında bilgilendirildiği, yapılan denetimler sonucunda işten el çektirilen okul servisinin bulunmadığı, ayrıca Göle ilçesinde yapımı tamamlanan ve hizmete açılan imam hatip lisesinin yangın merdiveni korkuluklarının tamamlandığı belirtilmektedir.

Sayın Aksoy’un (6/514) esas numaralı soru önergesi: 2011 ve 2012 KPSS sonuçlarına göre öğretmen olarak atamayı bekleyen 295.426 potansiyel aday bulunmaktadır. 19/11/2012 tarihi itibarıyla Bakanlığımız MEBBİS norm işlemleri modülü verilerine göre 127.160 öğretmen ihtiyacı bulunmaktadır.

Sayın Işık’ın (6/515) esas numaralı soru önergesi: Kamuoyunda “eşit işe eşit ücret kararnamesi” olarak adlandırılan 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname sadece Bakanlığımızda çalışan değil, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personeli kapsamaktadır. Dolayısıyla “Bakanlığımızda sadece belirli unvanlarda çalışanlara yönelik bir düzenleme ve ödemelerde artış yapılmış, diğer unvanlarda çalışanlar için herhangi bir düzenleme getirilmemiş.” şeklindeki bir yaklaşım doğru değildir. Söz konusu Kanun Hükmünde Kararname ile Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname’nin 42’nci maddesi yürürlükten kaldırılmış, tüm kamu kurumlarını kapsayacak şekilde belirlenen unvanlarda çalışan personelimiz 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen düzenlemelerden yararlanmaya başlamıştır.

Sayın Dedeoğlu’nun (6/521) sayılı soru önergesi: Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında modüler yapıda oluşturulan programlara göre öğrenci sayısı binin üzerinde olan 60 alan, 226 dalda yazılımı tamamlanan modüller, Bakanlığımız bütçe imkânları çerçevesinde basılıp 2011-2012 eğitim öğretim yılında öğrencilere dağıtılmak üzere illere gönderilmiştir. 46 alanda 9 ve 10’uncu sınıflara ait tüm modüller ile 11 ve 12’nci sınıfların zorunlu derslerine ait 1.643 çeşit olmak üzere toplam 16 milyon 570 bin 692 adet modül ücretsiz ders kitabı kapsamında basılmış ve dağıtılmıştır. Ayrıca, 2012-2013 eğitim öğretim yılında da modüllerin çoğaltılarak öğrencilere ulaştırılması için toplam 5 milyon 138 bin 600 Türk lirası ödenek okullarımıza gönderilmiştir.

Sayın Dedeoğlu’nun (6/522) esas numaralı soru önergesi: Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nde öğretmenlere rotasyon uygulamasına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.

Sayın Topçu’nun (6/534) esas numaralı soru önergesi: Bakanlığımızca kadın ve erkek rollerinin algılanmasına yönelik olarak okul öncesi dönemden başlayarak ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarındaki rehberlik hizmetleri, toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin farkındalık kazandırılmak amacıyla gerek bireysel gerekse grup rehberliği kapsamında titizlikle yürütülmektedir. Bakanlığımızca, öğretim programları, ders kitapları ve diğer eğitim materyallerinin cinsiyetçi dil ve cinsiyet ayrımcılığını içeren resim, ifade ve benzeri tüm ögelerden arındırılmasına yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmaların daha kalıcı ve sistematik hâle getirilmesi ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal Eylem Planı’nda belirlenen hedef ve stratejileri gerçekleştirmek amacıyla Bakanlığımız Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı bünyesinde 13 Nisan 2009 tarihinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu kurulmuştur. Öğretim programlarında cinsiyet eşitliğini sadece kadın-erkek eşitliği bağlamında değil, her türlü ayrımcılığı reddeden bir bakış açısıyla bütüncül olarak ele almaktadır. Zorunlu eğitim kapsamında cinsiyet eşitliği bilincini oluşturmaya ve farkındalığını artırmaya yönelik olarak bu kapsamdaki konuların öğretim programlarında ayrı bir ders olarak okutulması yerine, doğrudan ya da dolaylı yöntemle istenen davranışların kazandırılması öngörülmüş olup, 1’inci sınıftan 12’nci sınıfa kadar bütün derslerin öğretim programlarında ve ders kitaplarında konuların içeriğine göre kazanım ve işleniş örnekleriyle ayrıntılı bir şekilde yer verilmiştir.

Sayın Halaman’ın (6/579) esas numaralı soru önergesi: Bugüne kadar kadrolu öğretmenliğe atananların yaklaşık yüzde 78’i eğitim fakültesi, yüzde 22’si ise diğer fakülte mezunlarından oluşmakta olup son üç yıldır öğretmen ataması yapılmayan branş sadece Japoncadır. Konuya ilişkin çalışmalar Bakanlığımızın ilgili birimleriyle YÖK temsilcilerinin katıldığı çalışma ortamlarında değerlendirilmekte olup hazırlanmakta olan Ulusal Öğretmen Stratejisi Dokümanı çerçevesinde gerçekleştirilecek faaliyetlerle öğretmen yetiştirmeye yönelik çözüm yolları aranmaktadır. 2013 yılında da Bakanlığımıza tahsis edilecek kadro ölçüsünde, ihtiyaç bulunan alanlardan yine ihtiyaç bulunan illere kadrolu öğretmen atamasının yapılması mümkün bulunmaktadır.

Sayın Öğüt’ün (6/591) esas numaralı soru önergesi: Ardahan ili Posof ilçe merkezi ve bağlı köylerine deneyimli öğretmenlerin naklen atanması hususu yer değiştirme döneminde, ihtiyaç çerçevesinde, öğretmenlerimizin istekleri de dikkate alınarak değerlendirilmektedir. 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu çerçevesinde gerçekleştirilen yatırımların giderleri aynı kanunun 76’ncı maddesi gereğince oluşturulan bütçeden karşılanmak kaydıyla köy, kasaba ve şehir ilköğretim kurumlarının ve öğretmen lojmanlarının yapım, tadil esaslı büyük onarım, her türlü ilk tesis, okul eşyası, ders aletleri ile arsa, arazi istimlakları valiliklerce planlanmakta ve gerçekleştirilmektedir. 2012 Yılı İlköğretim Kurumları Yapım Programı çerçevesinde değerlendirilmek üzere, 2011 yılından devreden ödenek miktarı 6 milyon 623 bin 326 TL olup il özel idaresi katkısı ise 1 milyon 932 bin 562 TL’dir. 2012 yılında 4 milyon 718 bin 722 TL ödenek tahsis edilmiş olup böylece Ardahan ilinin toplam yapım bütçesi 12 milyon 674 bin 610 Türk lirasıdır. Ardahan Valiliğince konuya ilişkin olarak Posof ilçesinde 6 ilkokul ve 5 ortaokulun bulunduğu, Binbaşı Eminbey İlkokulu ve Ortaokulu hariç, diğerlerinde öğretmen lojmanlarının mevcut olduğu ve bunlardan öğretmenlerin yararlandığı, Eminbey Köyü’nün ana yol üzerinde olması sebebiyle öğretmenlerin ilçe merkezine günübirlik gidiş dönüş yaptıkları ve bu nedenle de köyde kalmayı tercih etmedikleri, ilçe merkezinde 2 blok olarak yaptırılan lojman binalarında ise öğretmenlerin barınmakta olduğu belirtilmiştir.

Sayın Dedeoğlu’nun (6/596) esas numaralı soru önergesi: Kahramanmaraş Merkez Anadolu Lisesi 24 derslikli inşaatı projesi bedeli 5 milyon 500 bin Türk lirasıdır. 2011 yılı ödeneği 750 bin TL, 2012 yılı ödeneği 2 milyon 500 bin TL ve 2013 yılı ödeneği 2 milyon 250 bin TL’dir. Söz konusu proje için mahalline gönderilen ödenek miktarı ise 2 milyon 190 bin Türk lirasıdır. Proje ihalesi yapılmış olup, 2013 yılı sonunda bitirilmesi planlanmıştır.

Sayın Dedeoğlu’nun (6/599) esas numaralı soru önergesi: Proje tutarı 4 milyon 893 bin TL olan Kahramanmaraş Merkez Halk Eğitim Merkezi 14 derslikli inşaatı 2011 yılında tamamlanmıştır.

Sayın Dedeoğlu’nun (6/617) esas numaralı soru önergesi: Bakanlar Kurulunun 03/01/2012 tarihli ve 2012/2680 sayılı kararı doğrultusunda Bakanlığımız Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 20/10/2010 tarihli ve 76 sayılı Kararı’yla kabul edilen Millî Eğitim Bakanlığı ortaöğretim kurumları haftalık ders çizelgelerinde ortak dersler arasında yer alan millî güvenlik bilgisi dersi 2012-2013 eğitim ve öğretim yılından itibaren uygulamadan kaldırılmıştır.

2011 ve 2012 KPSS’ye katılmış tarih öğretmeni alanında 17.207 potansiyel aday bulunmaktadır. Bütçe kanunlarının verdiği yetki yanında Bakanlar Kurulunca Bakanlığımıza tahsis edilen ve Maliye Bakanlığınca kullanım izni verilen öğretmen kadroları iller ve alanlar itibarıyla belirlenen öğretmen ihtiyaçları çerçevesinde yapılan atamalarda kullanılmaktadır. Bu kapsamda, tarih öğretmenliği için ayrılan kadrolara adayların KPSS’den aldıkları puan üstünlüğüne göre atamaları yapılmaktadır.

Sayın Topcu’nun (6/639) esas numaralı soru önergesi: Bakanlığımızca 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında yapılan özürlü personel istihdamı, Özürlülerin Devlet Memurluğuna Atanma Şartları ile Yapılacak Merkezî Sınav ve Kura Usulü Hakkında Yönetmelik Hükümleri doğrultusunda gerçekleştirilmektedir. Söz konusu yönetmeliğin 11’inci maddesi gereğince Bakanlığımızda yurt dışı teşkilatı hariç toplam dolu memur kadro sayısının yüzde 3’ü oranında özürlü personel istihdamı yapılmaktadır. Sistemde yapılan…

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Engelli efendim, özürlü değil.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) – Affedersiniz?

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Engelli.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) – Engelli, anladım. Evet.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Teşekkürler.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) – Sistemde yapılan bilgi güncellemelerinden sonra 27/09/2012 tarihi itibarıyla toplam dolu memur kadro sayısı, tüm hizmet sınıfları 840.180’dir, toplam çalıştırılması gereken engelli personel sayısı 25.205’tir. Dolu memur kadro sayısının yüzde 3’ü, toplam çalışan engelli personel sayısı 8.646, toplam açık olan özürlü kontenjanı 16.739’dur. Bu çerçevede, 2012 yılında Bakanlığımız taşra teşkilatında özürlü personel olarak istihdam edilmek üzere memur kadrosunda 135, hizmetli 708 olmak üzere 843 adet kadroya Engelli Memur Seçme Sınavı sonucuna göre yerleştirme işlemleri yapılmış olup, atama süreci hâlen devam etmektedir.

Sayın Topcu’nun (6/652) esas numaralı soru önergesi: 2012 yılına ait görevlendirme bilgisi girilen öğretmenlerden, görevlendirme ve vekâlet şeklinde taşra teşkilatı yöneticisi olarak çalıştırılan iller bazındaki toplam sayı 48 kişidir.

Sayın Dedeoğlu’nun (6/661) esas numaralı soru önergesi: Kahramanmaraş ili Afşin ilçesine 16 derslikli bir eğitim binası ve 200 öğrenci kapasiteli pansiyon binası yapımı 2012 Devlet Yatırım Programı’nda yer almakta olup, Bakanlığımız ile Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı arasında imzalanan protokol kapsamında planlanmış ve ihale aşamasına gelinmiştir. Yine, 2012 yılı Devlet Yatırım Programı’nda yer alan Kahramanmaraş Merkez Kız Meslek Lisesi -24 derslikli, artı anaokulu olmak üzere- Bakanlığımız ile TOKİ arasında imzalanan protokol kapsamında 24 derslikli eğitim binası ve anaokulundan oluşmakta ve inşaatları devam etmektedir.

Sayın Dedeoğlu’nun (6/662) esas numaralı soru önergesi: Kahramanmaraş Valiliğince konuya ilişkin olarak 2012 yılı İl Özel İdaresi Yapım Programı kapsamında 4/9/2012 tarihinde yapımına başlanan 3 derslikli Bozlar İlköğretim Okulu ile 4 derslikli Soğukpınar İlköğretim Okulu inşaatlarının devam etmekte olduğu ve yapılan yeni dersliklerle her 2 okulun da derslik ihtiyacının karşılandığı bildirilmektedir.

Sayın Dedeoğlu’nun (6/692) esas numaralı soru önergesi: 28/9/2012 tarihli Bakanlığımız MEBBİS Norm İşlemleri Modülü verilerine göre 2011 ve 2012 KPSS sınavına girmiş potansiyel bilişim öğretmeni sayısı 8.543’tür. Bilişim teknolojileri alanında 2011 yılında potansiyel aday sayısı 2.605 olup 2012 Şubat ve Ağustos sonrası ataması planlanan 313 kişidir.

Sayın Öğüt’ün (6/707) esas numaralı soru önergesi: Ardahan Valiliğince, konuya ilişkin olarak il merkezi ve ilçelerde proje kapsamında yapılan ilköğretim ve ortaöğretim okullarındaki tuvaletlerin bina içerisinde olduğu ve şu ana kadar herhangi bir sıkıntının yaşanmadığı, köylerdeki 1-5 derslikli ilköğretim okullarının çok eski yıllarda yapılmış olması nedeniyle tuvaletlerin bina içerisinde olmadığı, soğuk hava koşulları nedeniyle kısa zamanlı donmaların meydana geldiği, bu nedenle de öğrencilerin taşınabileceği merkezî yerlere her yıl tahsis edilen ödenekler doğrultusunda 8 derslikli ilköğretim okulları yapılarak öğrencilerin daha sağlıklı ortamlarda eğitim görmeleri için çalışmalarının devam ettiği belirtilmiştir.

Sayın Öğüt’ün (6/709) esas numaralı soru önergesi: Erzurum Valiliğince, il ve ilçe merkezlerinde bulunan eğitim kurumlarındaki tuvaletlerin bina içerisinde olduğu, köy ilköğretim okullarında ise dışarıda bulunan tuvaletlerin önümüzdeki yıllarda yatırım programları çerçevesinde bina içerisine alınacağı; Kars Valiliğince, yeni yapılan okulların tamamında tuvaletlerin okul binası içerisinde olduğu; Ağrı Valiliğince, ilde bulunan köy ilköğretim okullarından 68’inde yapılan 2011 yılı onarım ve tadilatlarla tuvaletlerin bina içerisine alındığı, geri kalan köy okullarında bütçe imkânlarına göre bina içerisine alınması planlandığı belirtilmiştir.

Sayın Işık’ın (6/823) esas numaralı önergesi: Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca, konuya ilişkin olarak yükseköğretim kurumlarında görev yapan akademik ve idari personelin mali ve özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik Başkanlıklarınca başlatılan çalışmaların devam ettiği; konuya ilişkin olarak Maliye Bakanlığı ile mutabakat sağlanması ve 2547 sayılı Kanun değişikliği kapsamında yükseköğretimin yeniden yapılandırılması çerçevesinde gerekli düzenlemelerin Bakanlığımızla müşterek olarak yürütüleceği belirtilmektedir.

Sayın Dedeoğlu’nun (6/867) esas numaralı soru önergesi: Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu dışında hayırsever kişi ve kuruluşlar ile hane halkının yaptığı harcamalara ilişkin bilgiler Eğitimin Finansmanı ve Eğitim Harcamaları Bilgi Yönetim Sistemi (TEFBİS) Projesi kapsamında toplanmakta olup sonuçlandığında kamuoyuyla paylaşılacaktır.

Merkezî bütçeden eğitime ayrılan kaynak miktarı dışında çeşitli kamu ve özel kuruluşlar ile hayırsever vatandaşların eğitime destek olmaları yönünde önemli çalışmalar yürütülmektedir. Özellikle Eğitime Yüzde Yüz Destek Kampanyası çerçevesinde ülke genelinde 2004-2012 yılları arasında 34.465 derslik yaptırılmıştır. Bakanlığımızın bu yöndeki çaba ve çalışmaları bundan sonra da devam edecektir.

Sayın Kalkavan’ın (6/876) esas numaralı soru önergesi: 14 Eylül 2011 tarihli ve 28054 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin “Amaç ve kapsam” başlıklı 1’inci maddesinde “Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin amacı; Anayasa, 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu ile kalkınma plan ve programları doğrultusunda millî eğitim hizmetlerini yürütmek üzere Millî Eğitim Bakanlığının kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarını düzenlemektir.” hükmü yer almaktadır. Dolayısıyla, yukarıda ifade edildiği gibi eğitim hizmetlerinin 1739 sayılı Kanun doğrultusunda yürütülmesi amaçlanmıştır. 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Bakanlığımızın teşkilat ve görevleri düzenlenmektedir. 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu gibi eğitim sistemini belirleyen bir kanun değildir. Eğitim hizmetlerinin 1739 sayılı Kanun doğrultusunda yürütüleceği açık bir şekilde ifade edilmiştir.

Sayın Öğüt’ün (6/1058) esas numaralı soru önergesi: Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğünden alınan konuya ilişkin yazısında, Beytepe Kampüsü ile Teknokent girişinde güvenlik amacıyla akademik ve idari personel ile öğrencilerden alınan taşıt pulu ücretiyle misafirlerden alınan giriş ücretinin üniversitenin Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığınca sağlık, kültür ve spor adına açılan bir hesapta toplandığı, toplanan bu paraların üniversitede öğrenim gören maddi imkânı olmayan öğrencilerin kılık kıyafet, yemek, yol ve barınma gibi ihtiyaçlarının karşılanması için kullanıldığı belirtilmiştir.

BAŞKAN – Sayın Bakan, şimdi süremizin sonuna geliyoruz ama soru… Ek açıklama istiyor 4 milletvekilimiz. Onların sorularını alalım lütfen. Siz geri kalanını nasıl takdir edeceksiniz ama onların sorularını bir alalım.

Sayın Dedeoğlu, buyurunuz.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanımızın Türkiye genelinde atanamayan öğretmenler… Ayrıca Kahramanmaraş’ta öğretmen açığımız ve derslik açığımız maalesef on yıldan beri giderilemedi ve bir sisteme oturtulamadı. Bunun, tabii, çok büyük üzüntüsünü yaşıyoruz Kahramanmaraş olarak.

Önümüzdeki dönem içerisinde tüm Türkiye’de ve Kahramanmaraş’ta bu eğitim açığımızın dersliklerimizin kapatılmasıyla ilgili ve öğretmen atamaları -ki siz de ifade ettiniz 2 bin küsur öğretmen açığımızın olduğunu- ne zaman tamamlanır? Eğitim konusunda nasıl bir rahatlama söz konusu olur tüm Türkiye için ve Kahramanmaraş için?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Dedeoğlu.

Buyurunuz Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) – Sayın milletvekilleri, derslik ihtiyacı ve öğretmen ihtiyacıyla ilgili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin bize takdir ettiği kaynakları doğrultusunda, bütün kaynaklarımızı da optimal derecede kullanarak karşılamaya çalışıyoruz. Dolayısıyla bu yıl bize yaklaşık 3 milyar Türk lirası civarında yatırım için ödenek ayrıldı. Biz de bu ödenekleri illerin ihtiyaçlarıyla oranlayarak tahsis ediyor ve kullanıyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi kaynaklarını ne kadar çok artırabilirse biz de o kadar kaynağı yatırıma dönüştürme şansına sahip olacağız. Aynı husus öğretmenler için de geçerli.

Bizim yüzde 100 okullaşma oranlarına ulaşmamız hâlinde öğretmen ihtiyacımız belli ve bu, bütçe imkânlarıyla bize verilen kadrolarla ancak doldurulmakta. Onun dışında biz ücretli öğretmenlerle de eksiğimizi gidermeye çalışmaktayız. Şu ana kadar eğitimde, özellikle öğretmen açısından herhangi bir aksaklık söz konusu olmadı. Kadro arttıkça biz de öğretmen ihtiyacımızı dolduracağız.

Benim tahminim çok kısa bir süre içerisinde, yani şayet bütçe verilmesi hâlinde iki yıl gibi, üç yıl gibi süre içerisinde hem Anadolu’daki illerimizin derslik ihtiyacının kapatılabileceği hem de öğretmen ihtiyacının karşılanacağı doğrultusundadır.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakana, geç de olsa bazı sorularımıza verdiği cevaplar nedeniyle teşekkür ediyorum ancak birkaç ilave sorum ve katkım olacak.

Öncelikle ücretli öğretmen çalıştırma yerine şu anda ataması yapılmayan birçok öğretmen bekliyor. Bunlardan atama yapılması daha doğru bir uygulama olmaz mı? Buna engel nedir? Kanun hükmünde kararnamenin buna bir engeli yok. Şu ana kadar yapılmış olan ve yıllarca devam eden uygulamayı neden değiştirdiniz?

Yine, mesleki ve teknik öğretmenlerde çok ciddi bir sorun var ve atama bekleyen, yıllarca bu atamayı bekleyen öğretmen adayına nasıl bir cevap vereceksiniz?

Bir diğer konu da, son dönemde okullardaki tek tip kıyafet uygulamasına son veren kararınızla özel okullarda ayrı bir uygulama, devlet okullarında ayrı bir uygulama başlıyor. Özel okullarda yüzde 60 veli onayı ararken neden bu devlet okullarına uygulanmıyor? Dolayısıyla bu sektörde ortaya çıkan sorunların çözümü için geçiş süreci uygulanabilir mi?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

Buyurunuz Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) – Ücretli öğretmenle ilgili hemen şunu söylemeliyim: Aslında, bizim, kontenjan olarak öğretmen ihtiyacını belirlerken -az önce ifade ettim ama tekrar altını çizerek söylemek istiyorum- ilköğretimde, daha doğrusu ilkokulda, ortaokulda ve lisede okullaşma oranlarının yüzde 100 olması hâlinde biz ihtiyaç duyacağımız öğretmeni tanımlıyoruz orada. Şu anda okullaşma oranları o seviyede olmadığına göre -ki bu sene yeni rakamları henüz tam olarak çıkarma şansına sahip olamadık- dolayısıyla öğretmen ihtiyacımız bugünden itibaren 120 bin değil, yüzde 100 okullaşma oranına göre belirlenmiş bir ihtiyaç. Geçen yıl 64.600 civarında ücretli öğretmen istihdam edilmişken dönem başında -dönem sonunda bu 56 bine düşmüştü- bu yıl il emrindeki öğretmenlerin görevlendirilmeleri yapılarak görevlendirmelerin, öğretmenlerin geçici görevlendirmelerine son verilerek, alınan tedbirler sebebiyle, yaklaşık olarak ücretli öğretmen sayısında çok ciddi bir azalma oldu, 50-55 bin civarında ücretli öğretmenden tasarruf ettik. Bu yüzden bu yıl yaklaşık 12-13 bin civarında ücretli öğretmene ihtiyaç duyduk. Önümüzdeki yıllar bu daha da azalacak. Dolayısıyla ücretli öğretmen uygulamasının sonuna geldiğimizi ifade etmek istiyorum. Birinci husus bu.

İkinci husus ise, özellikle devlet okullarında belirli orandaki velinin talep etmesi hâlinde bile yine velilerin ekonomik gelir düzeylerindeki farklılıkların olabileceğini tahmin ederek forma sebebiyle velilere ek bir yük getirilmesini uygun görmedik. Dolayısıyla da, devlet okullarında kıyafeti bütünüyle serbest bıraktık.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

Sayın Topcu.

ZÜHAL TOPCU (Ankara) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Bakana benim de birkaç tane sorum var.

Özellikle, Sayın Bakan, son günlerde alan değişikliği yapan öğretmenlere tekrar tayin hakkı veriyorsunuz ama eşinden ayrılıp tekrar eski yerlerine gideceksiniz diyorsunuz. Öğretmenler gerçekten bunalımda, bu konuda başka bir uygulama getirmeyi düşünüyor musunuz, bunu sormak istiyoruz.

Yine benim de bu atanamayan öğretmenlere yönelik olarak yeni mezun öğretmenlere KPSS’de alan sınavı yapılsın ama bu arkadaşlarımızın, atama bekleyen arkadaşlarımızın sınav sürelerini bir yıla indirdiniz. Bunları uzatmayı düşünüyor musunuz? Bu arkadaşlarımıza ek bir fırsat sunabilir misiniz?

Ve yine, kalite konusunda, öğretmen değişikliğinin yarıyılda, yıl ortasında yapılmayacağına yönelik ifadeleriniz olmuştu ama ücretlilerde bunun beş kereye kadar çıktığını görüyoruz. Beş tane…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Topcu.

Buyurunuz Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) – Yani, önce hemen şunu söyleyeyim: Ücretli öğretmeni kontrol etmek benim elimde değil, yani çalışmak istiyorsa ister, istemezse çalışmaz. Dolayısıyla, ona dair değişikliğin üzerinden konuşmanın doğru olmadığı kanaatindeyim ama hemen şunu söylemek istiyorum: Biz, öğretmenlerimizi herhangi bir okulda görevlendirirken, oradaki çocuklarımızın ihtiyaçlarını esas alıyoruz. A okulunda, B alanında bir öğretmene ihtiyacımız varsa, görevlendirmeyi, atamayı da ona göre yapıyoruz.

Şimdi, siz, bir öğretmen düşünün. Kendisinin bir yan dalı var ve yan dalına geçerek o okula gitmeyi kendisi tercih etmiş. Şimdi, bu tercihi sebebiyle ben onu oraya göndermişim. Şayet bulunduğu yerde, yeniden eski alanına dönecek olursa orada o kadroyu doldurmuş olacak ve ben ihtiyaç duyduğum diğer alandaki öğretmeni atama şansına da sahip olamayacağım. Bu, sizce bir idare olarak doğru bir şey midir? Artı, eğer bu iyi niyetle yapılmışsa idare olarak doğru bir husus değildir. İyi niyetle yapılmamışsa böyle bir fırsatı vermek ahlaki midir?

Bu açıdan bakıldığında, ben, öğretmenlerimize tekrar fırsat veriyorum. Alan değiştirmiş olmaktan dolayı eğer bunun yanlış bir karar olduğunu düşünüyorlarsa kendi okullarına, önceki yere gitsinler çünkü ona orada ihtiyacımız var ve onun bulunduğu yerde de bu değiştirmiş olduğu alan için öğretmene ihtiyacımız var, biz oraya onu gönderebilelim. Aksi takdirde, bu uygulamayı yapamayız.

Bu açıdan bakıldığında, biz, alan değişikliği yapmış öğretmenler kendi illerine, eski illerine, eski kadrolarına gitmezlerse onların alan değişikliği talebini kabul etmeyeceğiz.

Nihayet, biz, kanundan… Az önce defalarca bahsettim. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisidir, bizler de kanun yapıcılarız bir tarafıyla. Bir taraftan bir kanun yapıyoruz, o kanunda diyoruz ki: “Yıl içerisinde öğretmen atanmaz, yer değiştirilmez, öğretmen gittiği yerde en az 3 yıl çalışmak durumundadır.” diyoruz ve siz yine kanun yapıcıların temsilcileri olarak bana “Kanuna uyma, atama yap.” diyorsunuz. Bunun kendi içinde tutar tarafı olabilir mi? Ben kanunun emrini yerine getirmeye çalışıyorum ve bütün gücümle ve de maalesef haksız bu şekildeki yönlendirmelerle de mücadele etmek durumunda kalıyorum. Hâlbuki, kanun yapıcı olarak sizlerin bu kanun hükmüne bana destek vererek sahip çıkmanız lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakan, süremizi aştık, bitirdik ama soru soran 2 milletvekilimiz sisteme girmiş.

Sayın Aslanoğlu, buyurunuz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, ben Plan ve Bütçe Komisyonundaydım. Benim sorum vardı, bilemiyorum cevap verdiniz mi yoksa…

BAŞKAN – Cevabını verdi.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) – Verdim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) -  Verdiyseniz efendim…Tabii, herhâlde o konu çözülmüştür. Yoktum, özür diliyorum, dinleyemedim.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) – Ben size ayrıca yazılı olarak …

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Yalnız, bir sorunu iletmek zorundayım.

Cuma günü, karda kışta, İstanbul’da, Bakırköy-Osmaniye’de, 500 tane, ilkokulları kapatılacak diye, seneye ilköğretim okuluna kayıt yapılmayacak diye tüm veliler sokaktaydı. Daha sonra, Bakırköy Millî Eğitim Müdürlüğü, Bakırköy Belediye Başkanlığı “Sağlık meslek lisesi taşınacak.” diye bir şayia atmışlar. Orada Bakırköy Belediyesi ve Büyükşehir Belediyesi okul yeri koydu, sağlık meslek lisesinin öncelikle yapılıp bu velilerin rahatsız edilmemesi lazım. Bu açıdan hassas bir konu. 400 tane veli sokaklardaydı. Konuyu bir inceletip bu velileri rahatsız etmeyelim.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) – Hayhay, memnuniyetle, tamam.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Aslanoğlu.

Sayın Halaman’ın da ek bir açıklama talebi var.

Buyurunuz.

ALİ HALAMAN (Adana) – Başkanım, teşekkür ediyorum.

Ben sordukları için Sayın Bakanıma şöyle bir soru sormak istedim: Atanamayan öğretmenleri caminin önünde yem bekleyen güvercinlere benzetir gibi oldu zannedersem, öyle söylediler. Şimdi, o atanamayan öğretmenler “Kızılay’da yani Güvenpark’ta bekliyoruz.” diyorlar. Bunların beklemeleri uzun sürer mi?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Halaman.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) – Sayın Halaman, ben size bir –soruya soruyla cevap olmaz ama- şey sormak istiyorum: Biz çocuklarımızın, aslında, konusunu iyi bilen insanlar tarafından eğitilsin istiyor muyuz, istemiyor muyuz? Bugüne kadar, sizin belki şahsınız değil ama siz ve benzeri pek çok insan; konusunu iyi bilen, iyi yetişmiş öğretmenlerin çocuklarımıza ders vermesi konusunda talepte bulundunuz. Ve ben de o talep doğrultusunda, bundan sonra öğretmen seçerken alan sınavı da yaparak konusunu hemen yanı başındaki arkadaşından daha iyi bilenleri öğretmen almak üzere bir karar verdim ve bu uygulamayı koyacağız. Şimdi, sadece alan sınavına girmemek için birilerinin atama talep ettiği bir ortamda ve üstelik de az önce konuştuğumuz gibi kanunen artık “Dönem arasında öğretmen ataması yapılamaz, dönem sonunda yapılacak ve yıl içinde ne atama ne yer değiştirme olmayacak.” denildiği hâlde siz kanun yapıcı olarak böyle bir atamayı ara dönemde yapma şansına sahip misiniz, değil misiniz? Ve doğrusunu söylemek gerekirse, bunun üzerinden yapılan siyaseti ben çok doğru bulmuyorum. Bizler insanlara doğruyu söylemeli ve doğruyu tavsiye etmeliyiz. Sizin de, bizim de görevimiz bu olmalı.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan. Süremiz doldu.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) – Sayın Başkanım, ben de teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Soru önergeleri cevaplandırılmıştır, cevaplandırılmayanlar gündemde kalacaklardır.

Sayın Gümüş, sisteme girmişsiniz ama bu soru-cevap sistemi değil, sadece sözlü soruları sormuş olan sayın milletvekillerimize ek bir açıklama istedikleri zaman söz hakkı veriyoruz. Onun için, size söz veremeyeceğim.

Şimdi, alınan karar gereğince diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Libya Hükümeti Arasında Askeri Eğitim İş Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Libya Hükümeti Arasında Askeri Eğitim İş Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/650) (S. Sayısı: 339)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

4’üncü sırada yer alan, Yargılama Sürelerinin Uzunluğu ile Mahkeme Kararlarının Geç veya Kısmen İcra Edilmesi ya da İcra Edilmemesi Nedeniyle Tazminat Ödenmesine Dair Kanun Tasarısı ile Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- Yargılama Sürelerinin Uzunluğu ile Mahkeme Kararlarının Geç veya Kısmen İcra Edilmesi ya da İcra Edilmemesi Nedeniyle Tazminat Ödenmesine Dair Kanun Tasarısı ile Adalet Komisyonu Raporu (1/625) (S. Sayısı: 342)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

5’inci sırada yer alan, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ile 3 Milletvekilinin; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

5.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ile 3 Milletvekilinin; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/717, 2/1030) (S. Sayısı: 370) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon raporu 370 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince bu tasarı İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında görüşülecektir. Bu nedenle, tasarı tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.

Tasarının tümü üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili İzzet Çetin konuşacaktır.

Buyurunuz Sayın Çetin.

CHP GRUBU ADINA İZZET ÇETİN (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 370 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, konuşmama başlamadan önce dün Türkiye Taşkömürü Kurumu Kozlu İşletme Müessesesinde yaşamını -iş cinayeti diyebileceğimiz- yine bir iş cinayetinde yitiren 8 işçi arkadaşımıza Allah’tan rahmet, acılı ailelerine sabır diliyorum.

Değerli arkadaşlar, iş kazaları ya da iş cinayetleri olarak değerlendirebileceğimiz bu cinayetlerin artık durması gerekiyor. Bu konuda uzun yıllar iş yerlerinin denetimsiz olduğunu hepimiz biliyoruz. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu konuda özellikle 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu diye geçmişteki İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü’nü kuşa çevirip denetimsizliği ve keyfîliği yasallaştırmanız sırasında da bu konulara dikkat çektik.

Yine, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili olarak ben, geçtiğimiz yıl 27 Ekim tarihinde vermiş olduğum bir araştırma önergesiyle iş yerlerinin denetimsizliğinden söz ettim ve bu kazaların, bu cinayetlerin kaçınılmaz olduğunun üzerinde durarak Meclis araştırma önergesi sunmuştum. Bunu, AKP Grubu milletvekillerinin oylarıyla 15 Mart tarihinde reddettiniz.

Değerli arkadaşlar, bunların bir son bulması için birazcık Çalışma ve Soysal Güvenlik Bakanlığının sorumluluğu olması gerekir diye düşünüyorum ve sorumluluğa davet ediyorum. Gerçekten Taşkömürü Müessesesinde –bugün grup konuşmasında genel başkanım da söyledi- işletmenin müessese yetkilileri veya yapı denetim elemanları, Çalışma Bakanlığının İş Teftiş Kurulu

                                        

(x) 370 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Başkanlığı müfettişleri ve hatta firmanın denetim elemanları bile keyfîliğe dikkat çekiyor, rapor tanzim ediyor, Sayıştay raporlarına giriyor bu. Kaçınılmaz olduğu ifade ediliyor, bu şekilde çalıştırmanın devamı hâlinde bu iş cinayetinin. Ve cinayet “Geliyorum.” diye diye 8 işçimizin daha canını alıyor. Bunların sorumluluğu Sayın Bakanın ve Başbakanın omuzlarındadır. Yani ülkemizde adına “iş cinayeti” dediğimiz cinayetlerin sorumlusu, bu denetimsizliği sürdüren bakanlar ve bürokratlardır, başka hiç kimse sorumlu değildir.

Değerli arkadaşlar, bundan sonra olmaması için alınması gereken tedbirler esasında herkes tarafından bilinen tedbirler. Yapılması gereken iş, artık, emeği, emekçiyi bir meta gibi görme anlayışı yerine onun da bir insan olduğunun, alet edevattan ya da diğer canlılardan daha önemli bir varlık olduğunun Bakan ve Başbakan tarafından da kavranmasından geçer.

Söylemişiz; işçi sağlığı ve iş güvenliği alanındaki denetimsizlik, yaptırımların yetersizliği, sorumlu ve ilgililerin vurdumduymazlığı nedeniyle ülkemizde yaşanan iş kazaları artık “iş cinayetleri” olarak anılmaktadır. Ölümlü iş kazalarının yoğun olarak yaşanmasının nedenleri arasında denetimsizlik kadar taşeron uygulamasının, iş güvencesiz çalıştırmanın, sendikasızlaştırmanın ve kayıt dışının ekonominin neredeyse yüzde 40’ını bulmuş olmasının altını çizmişiz. O nedenle, burada yapılması gereken iş, gerçekten, taşeron uygulamasını sonlandırmaktır. Taşeron uygulamasını asıl çalışma biçimi hâline getirip denetimsiz, kontrolsüz, güvencesiz çalıştırma biçimini yaygınlaştırmak bu iş cinayetlerine davetiye çıkartmak anlamına gelecektir.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, gündemimizdeki 5510 sayılı Kanun’da değişiklik yapan kanun tasarısıyla ilgili düşüncelerimizi açıklamaya geldi.

Bildiğiniz gibi, bu 5510 sayılı Yasa, 2006 yılında, AKP Hükûmetince bir reform olarak sunuldu. Tabii bu reformun 2005 yılında proje sahipleri de Dünya Bankası ve diğer uluslararası finans kuruluşları idi. Bunun için Japonya da kredi vermişti, adına “reform” dedik ve geçtiğimiz yıl bir başka kanun, Genel Sağlık Sigortası Kanunu yürürlüğe girdi. Bir kanun yapıyoruz, üzerinden bir yıl gibi bir süre geçiyor, uygulamasında bir sürü aksaklık görüyoruz ve diyoruz ki kanun tasarısının gerekçesinde: “Bu konularda, sosyal güvenlik uygulamalarında süreç içerisinde ortaya çıkan ihtiyaçlara cevap amacıyla sigortalı lehine bazı düzenlemeler yapılmak zorunluluğu doğmuştur.”

Değerli arkadaşlar, şimdi, burada kanun tasarısına baktığınız zaman 5510’la ilgili, 5502’yle ilgili, 5335’ye ilgili, daha 7 Kasım tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6356 sayılı Sendikalar Kanunu ile ilgili değişiklikler göreceksiniz. 6356 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinin üzerinden tam bir ay gibi bir süre geçmişti ki bu tasarının içinde değişiklik teklifiyle geliyorsunuz. Genel sağlık sigortası uygulamasının üzerinden  bir yıl geçiyor, değişiklik teklifi ile geliyorsunuz ve yasanın, “reform” diye sunduğunuz bu Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısı’nın üzerinden daha birkaç yıl olmuş, pek çok konuda şapır şapır dökülen tasarıda üç beş önemli değişiklik getiriyorsunuz. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına şunu net olarak söylüyorum: Bu tasarıyla gelen 5510 sayılı Yasa’daki değişiklikleri olumlu görüyoruz. Pozitif olduğunu ve bizim de desteklediğimizi, diğer siyasi parti gruplarının da Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeler sırasında desteklediğini gördük ve mutlu olduk. Ancak, hani, bir halk deyimi vardır: “Delik büyük, yama küçük.” O kadar çok sorun varken sadece üç beş konunun ele alınmış olmasını yeterli bulmadık. Örneğin, bütçe kanununun üzerinden de daha birkaç gün geçti, orada da gündeme geldi. Şimdi, bizim -sayıları bir hayli yüksek olan- dul maaşımız 190 lira. 9 Eylül 1999 tarihinden sonra işe girip beş yıl sigortalılık süresi ve en az 900 günü olanların geride kalan eşlerine dul aylığı bağlanır ama yeni emekli aylığı, asgari ücretin yüzde 35’inin yüzde 50’si kadardır. Eğer 8/9/1999 öncesi olsaydı bu iş, en düşük aylık 376 lira olacaktı. Bu kişi 900 gün prim ödemiş olsa aylığı 750 lira olacaktı. Yani bu dul aylığının düzeltilmeye ihtiyacı yok mu?

Şimdi, yaşlılık aylığını Sayın Başbakan bütçe görüşmeleri sırasında, burada “2002’de 24 lira olan yaşlılık aylığını 122 liraya çıkarttık.” diye övünerek anlattı. Şimdi, 2002 yılında 24 lira yaşlılık aylığı alan Ayşe Nine, o zaman, o aylığıyla bir küçük altın alabiliyor ve torununa takabiliyordu düğününde. Şimdi 122 lira ile küçük altını alma bir yana, düğüne gidememenin üzüntüsü içerisinde yan çizip torununu yalnız bırakıyor.

Daha önce adına Sayın Bakanın bile “İntibak Yasası” diyemediği bir yasa çıkarttık. Yani, emekliler de “Bu ay alacağız.” diye beklediler. Son günlerde -gazetelere bakıyorum- artık vıcık vıcık, neredeyse -özür dileyerek söylüyorum- yalakalık boyutunda “Kim, ne kadar aylık alacak?” diye fersah fersah konuşuyorlar. Aldıkları maaş, yapılan zamlarla ceplerine girmeden gitti emeklilerin ama orada yine sosyal güvenlik kurumlarını tek çatı altında birleştirirken banka ve reasürans şirketlerinin sandıklarını da bu kapsama aldınız. Oralarda da bir sürü emekli var, kapsam dışına bıraktınız. Onların sorunlarını çözmek Hükûmetin görevi değil mi?

Yine, 5510 sayılı Yasa yürürlüğe girerken kaldırdığınız “itibari hizmet süresi” diye değerlendirilen ve basın emekçilerinin, madenlerde çalışanların bile yararlanamayacağı konuma getirdiğiniz itibari hizmet düzenlemesini yapmak Hükûmetin görevi değil mi?

Değerli arkadaşlar, Sosyal Güvenlik Kurumu sayesinde vatana hizmet, neredeyse, hizmet edene ve ailesine eziyete dönüştü. Askere çağırdığımız ve vatan borcu bildiğimiz askerlik görevini yapmak için 20 yaşında işini bırakıp askere giden çocukların sigortalılık süreleri sona eriyor ve bakmakla yükümlü olduğu ailesi ve yakınları varsa onlar da gelir testine tabi tutuluyor, eğer aylık gelirleri asgari ücretin üzerindeyse “Haydi bakalım, siz de genel sağlık sigortası primi ödeyiniz.” diye onlara yükümlülük yüklüyoruz. Askerliğini bitirip dönünce de belli bir süre sonra tonlarca parayı, “askerlik borçlanması” adı altında, zorla askere aldığımız yurttaşımızdan “borçlanma” adı altında tahsile kalkışıyoruz. Biz eğer sosyal devletsek “askerlik borçlanması” denilen kavramdan utanç duymamız gerekir. Yapılması gereken işlem, onu eş değer hizmet anlayışı içerisinde, kamu hizmetini vatanı için yapan askerin askerlikte geçen süresinin, devlet tarafından sigorta primlerinin ödenmesi ve askerlik süresince bakmakla mükellef olduğu aile efradına devletin bakması, en azından sağlık primlerini almaması gerekir.

Yine Sosyal Güvenlik Kurumu eşlere, kızlara ve öğrencilere “Çalışırsanız sizi cezalandırırım.” diyor. Neden düzeltmiyorsunuz? Yani eğer eş, kız ve öğrenciyse 18 yaşına kadar tamam ama “Ailemin ekonomisine katkı yapayım.” deyip eğer otuz gün çalışırsa “Senden sigorta primi tahsil ederim…”

Değerli arkadaşlar, yine emeklilerle ilgili asgari aylık uygulamasını kaldırdınız, emekliler perişan, taban aylığı uygulaması yok. Onu yeniden gündeme getirmek sosyal devletin görevi değil mi?

Sayın Başbakan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Yatırım, Destek ve Tanıtım Ajansının resmî sitesinde Türkiye’de yatırım yapmak için 10 neden saymış orada. Bunlardan bir tanesinde “Türk işçisi yasal süreden çok çalışır, az hastalanır. Dünyada en uzun çalışma süresi bizdedir. En kısa hastalanma hakkı Türk işçisindedir, gelin, yatırımı Türkiye’de yapın.” diyor.  Bunları çoğaltmak mümkün, bu sorunların hemen hemen tamamına yakını bizim 5510 sayılı Yasa’nın içerisinde çözüm bulmamız, Hükûmetin çözmesi gereken konular.

Değerli arkadaşlar, tasarının içeriğine geldiğimizde çok açıkça görülecektir ki yine Hükûmet döneminde iş yasası değiştirilirken uygulamaya soktukları ve daha sonra yasal hâle getirdikleri özel istihdam büroları herhâlde görevini yapamıyor. Türkiye Cumhuriyeti bu sosyal alanda kurumlaştığından bu yana Türkiye’de görev yapan, geçmişteki adı İş ve İşçi Bulma Kurumu bugün “İŞKUR” dediğimiz kurum herhâlde iflas etmiş, yöneticileri, çalışanları akşama kadar yatıyor ki adına iş ve meslek danışmanı diye… Bire bir, dünyanın en pahalı yöntemiyle istihdam yaratmak için Başbakan bir talimat verdi “4 bin kişiyi işe alacağız” diye,  apar topar bu yasa tasarısının içerisinde iş ve meslek danışmanlarının istihdamına ilişkin alınamayan 1.183 kişinin yılbaşına kadar alınmasına Başbakan söz verdi diye tasarının içerisine koydular ve getirdiler, en pahalı iş bulma yöntemi. İşçi Bulma Kurumu, kurum olarak yapamıyor, 4 bin tane adam sokakta bulduğu işsizin elinden tutup fabrikalarda iş arıyor, bu adamı işe alır mısınız diye. Böyle bir anlayışla hizmet üretmeye çalışıyoruz.

Değerli arkadaşlar, yine, bunun içerisinde, kanun tasarısının içerinde, hepimizin katıldığı ve gerçekten Sosyal Güvenlik Kurumunun bir paydaşı gibi algılanması gereken esnaf temsilcisinin bulunmayışı büyük bir eksiklikti. Bundan sonra hem genel kurulunda hem yönetim kurulunda temsil ediliyor olması, bir eksikliğin giderilmesi adına ileri bir adım, olumlu bir adım, biz de ona katkı yaptık.

Yine değerli arkadaşlar, bu yasanın içerisinde genel sağlık sigortasıyla ilgili olarak bizim, benim, şahsımın 3 ayrı kanun teklifi olduğu gibi, pek çok arkadaşımızın da 5510’la ilgili kanun teklifleri vardı. Demokratik bir anlayış, eğer demokrasiyi içine sindiren bir Meclis Başkanı ve Bakan olsaydı ya da Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı olsaydı yapması gereken iş, aynı konudaki teklifleri tasarının içerisinde bütünleştirmekti. Dedik ki: “Bakınız, 18 yaşından itibaren gelir testine tabi olacağı için öğrenciler -bunlar kanun teklifimizde de var- liseyi bitirip üniversiteyi hemen kazanamayanlar olduğu gibi -kanun teklifinde de var olduğu biçimiyle- zaten dört ay bir boşluk oluşuyor, gelir testine tabi oluyor. Hükûmetin getirdiği tasarı dört ay süreyle yüz yirmi gün. Liseyi bitirip üniversiteye girinceye kadar geçen sürede o boşluğu, sağlık sigortasını biz ödeyelim devlet olarak.” Biz de “Ya kazanamayanlar var, birinci yılında tutturamayanlar var. Kursa gidiyor, dershaneye gidiyor. Liseyi bitirip… Yirmi yaşına kadar lisede okuyan ya da üniversiteye gidemeyenler, yirmi yaşına kadar üniversitede okuyanlar da üniversite tahsilleri boyunca gelir testine tabi olmasın. Ailelerin büyük bir bölümü fakir, yoksul. Hem üniversitede çocuk okutamıyor hem çocuğuna dershane parası bulamıyor; bir de gelir testi için SSK’ya genel sağlık sigortası primi ödemesin, bunu birleştirin.” dedik. “Yok efendim.” “Niçin?” “Ya bizim tasarı var ya, onu görüşelim.” Arkadaşlar bir usul vardır, bir adap vardır; bir gelenek göreneği vardır bu Meclisin. İlk defa… “Alt komisyonda görüşün.” Gittik. “Üst komisyonda görüşün.” “Ya sen 3’üncü maddede vermişsin, 67’de verseydik birleştirirdik.” Burası çocuk oyuncağı yeri değil, ciddi bir kurum. Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapmak… Bir milletvekili bir teklif vermişse, onu ciddiye almak zorundasınız. Ve ne yaptılar, o yüz yirmi günle ilgili sınırlı tuttular. Yapılması gereken… Üniversitelerde okuyan çocuklar burs peşinde koşuyor, hepinizin kapısını çalıyor. Kurs peşinde koşuyor. Harçlık için gece kahvelerde, sokaklarda satıcılık yaparak yaşamını sürdürmek isteyenler var. Bütün bunların sorunlarını görmezlikten gelmek sosyal devlet anlayışıyla bağdaşır bir durum değil.

Değerli arkadaşlarım, yine bu 5510 sayılı Yasa görüşülürken… Özellikle geçtiğimiz günlerde basına yansıdı. Emeklilerden emekli olduğu için geçinemeyip de çalışmak zorunda kalanlardan 13 bin kişi bildirim yapmış, 600 bine yakın emekli iş yeri açmış, çalışıyor. Sosyal güvenlik destek primi ödemesi gerekiyor yasaya göre; bilmiyor, ödememiş ya da geçinemiyor, saklamış. Müfettişlerimiz yakalamış bunları, Maliyeyle Çalışma Bakanlığı iş birliği içerisinde. Herkes SGK’ya hücum etti yılbaşına doğru. Eh, Sayın Bakan ve arkadaşlar diyorlar ki bana: “Sen bu yasayı bütçe görüşmelerinin arasında görüştürmedin, bunun faturasını sana keseceğiz.” Ben de diyorum ki yasa yapmayı bilin; muhalefetin, iktidarın görev, yetki ve sorumluluklarını bilin. Yaptığınız kanunun daha çıkarılması sırasında etkilenecek toplumsal kesimleri bilgilendirin. Kaptıkaçtı mantığıyla bir yasa yaparsanız, on beş gün sonra değişiklik teklifiyle karşımıza gelirseniz elbette sizin yanlışlarınızı ifşa etme görevi de muhalefet olarak bize düşer.

Yapılması gereken iş… Şimdi, onlara, tabii ki böyle hani derler ya -çok özür dilerim Kayserili yurttaşlarımdan- eşeğini kaybettirip sonra çıplak buldurma hikâyesi. Şimdi emeklileri icra dairelerine mecbur ettiler, şimdi yarattıkları icraları kaldırarak sorun çözmüş oluyorlar. Sorunun hem yaratıcısı hem de bulduğu çözüm yoluyla onların gönlünü alarak, uyutarak, avutarak emeklileri, yol almaya devam eden bir iktidar. Ha, emekliler hak ediyor mu bunu? Çok açıklıkla söylüyorum: Oluk oluk oylarını AKP’ye veren emekliler bunu çoktan hak etti. Ama bize düşen görev, emeklinin hakkını her yerde, her zaman savunmaktır.

Değerli arkadaşlarım, bir başka konu: İktidar partisi hariciyeci alıyor dil bilmeyen, devlet parasıyla yurt dışına gönderiyor bir yıl. Adalet Bakanlığı hâkim ve savcı alıyor, dil bilmeyi gerektiren görevlere veriyor, dil bilmeyenleri seçiyor, -yandaş, kendi yargıcı, savcısı- onları bir yıl süreyle yurt dışında görevlendiriyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İZZET ÇETİN (Devamla) - Otuz saniye daha verirseniz, toparlayayım sözümü.

BAŞKAN – Sözünüzü tamamlayınız.

Buyurunuz.

İZZET ÇETİN (Devamla) – Şimdi de Avrupa Birliği kırsal kalkınma projesi kapsamında eleman almışlar. Hemen hemen tamamına yakını -öyle olacak ki yandaş- yüksek ücretli. İki sene süre verilmiş, dil öğrenememişler. Bir-iki sene daha -hatta dört sene de- getiriyorlar, dil öğrensin. E, ne olacak? Bu çocuklar işsiz kalacak. Ya, dil bilen dünya kadar işsiz var, ta baştan onları alsana.

Değerli arkadaşlar, son cümlem olarak söylüyorum: Bu Yasa Tasarısı’nın 5510 Sayılı Yasa’yla ilgili bölümlerine katılıyoruz. Yetersiz buluyoruz, genişletilmeye, geliştirilmeye ihtiyacı var, katkı yapacağız.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Çetin.

Sayın milletvekilleri, saat 20.00’ye kadar ara veriyorum.

                                                                    

 

Kapanma saati: 19.01


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 20.02

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN (Ankara)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 49’uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

370 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın tümü üzerindeki görüşmelere devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı konuşacaktır.

Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 370 sıra sayılı Tasarı’nın geneli üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Tasarıda, Türkiye İş Kurumu tarafından yapılan iş ve meslek danışmanı alımına dair Danıştayın yürütmeyi durdurma kararı vermesi nedeniyle bir düzenleme yapılmaktadır. Komisyonda ısrarlı talebimize rağmen, Danıştayın yürütmeyi durdurma kararının gerekçesi öğrenilememiştir. Danıştay neden yürütmeyi durdurma kararı vermiştir? Davacılar hangi gerekçeyle dava açmışlardır? Dava açtıklarına göre, kurum tarafından başvurularının reddedildiği ortadadır. Kurum bu kişileri neden daha önce işe almamıştır da şimdi dava açan açmayan, hepsinin işe alınmasını sağlayacak bir düzenleme istiyor? Bu sorular aydınlığa kavuşmadan böyle bir düzenlemeye “Evet” diyebilir misiniz?

Tasarıda yapılan bir diğer düzenlemeyle, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunun bazı personeli için, yabancı dil belgesi olmayanların belgeyi getirmeleri için tanınan sürenin bir yıl daha uzatılması öngörülmektedir. Bu konuda komisyonda yeterli bilgiler verilmemiştir. 17-18 kez yapıldığı ifade edilen personel alımlarının hangi tarihlerde gerçekleştiği, her bir sınavda kaç kişinin dil şartını taşıdığı, dil şartını taşımayanların ne kadar süredir bu şartı yerine getiremedikleri gibi konularda yeterli bilgi ve belge sunulmamıştır. Hükûmet “Ben yaptım, oldu. Benim yanlış uygulamamı tasdik edeceksiniz.” demektedir. Kurumların yanlış politikası sonucu işe alınmış personelin de bir mağduriyetle karşı karşıya bırakıldığı ortadadır.

Bu tasarının alelacele gündeme getirilmesinin başlıca sebebi bu iki konudur. Beyler personel alımlarında yanlış yapmış, usulsüz işlem yapmış, Danıştay iptal etmiş; mıntıka temizliğini de sizlere, Türkiye Büyük Millet Meclisine yaptıracaklar, “Nasıl olsa parmaklar emrimizde.” diyorlar.

Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak diğer maddelere destek ve katkı verdik, hatta, tasarının vatandaşlarımızın yararına genişletilmesi için öneriler sunduk. Sosyal Güvenlik Kurumu yönetiminde esnaf temsilcilerine yer verilmesine ilişkin düzenleme, alt komisyonda oy birliği ile bu tasarıya dâhil edilmiştir. 5510 sayılı Kanun’da yapılmayan bir düzenlemeyi gerçekleştiren, bir eksikliği, bir haksızlığı gideren alt komisyonun üyesi olmaktan duyduğum mutluluğu da özellikle ifade etmek istiyorum.

Bu tasarıda, sağlık hizmetlerinden yararlandırılan çocukların, 20 yaşını aşmamak kaydıyla, lise ve dengi öğrenimlerini bitirmelerini izleyen tarihten itibaren yüz yirmi gün süreyle sağlık hizmetlerinden yararlanmaya devam ettirilmeleri öngörülmektedir. Olumlu bir düzenlemedir ancak gençlerin, daha bir işe giremeden sağlık sigortası primine muhatap kalmaları da dikkate alınarak, üniversiteye gitsin gitmesin, herkesin 25 yaşını dolduruncaya kadar sağlık hizmetlerinden yararlanması daha hakkaniyetli olacaktır. Bu konudaki önerimiz, maalesef kabul edilmemiştir.

Yine, bu tasarıda olumlu gördüğümüz maddelerden biri, gazilerimiz ve şehit ailelerini ilgilendiren düzenlemedir. Buna göre, şeref aylığı alanlar, 2330 sayılı Kanun’a göre aylık bağlananlar ve harp malulleri ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamında aylık alanlar ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilerin, ilave ücret alınmaksızın özel hastanelerden yararlanabilmeleri için aranmakta olan “kamu sağlık birimlerince sevk edilme” şartı kaldırılmaktadır.

Ancak şehit yakınları ile gazilerimiz ve malullerimizin birçok sorunu bulunmaktadır. Onlara pozitif ayrımcılık getirileceği, geniş imkânlar sunulacağı sözleri verilmesine karşın yerine getirilmemiştir. Bu konuda geçen yıl temmuz ayında torba kanunda yapılan düzenlemelerin kapsamı çok sınırlı tutulmuştur. Torba kanuna alınmayan diğer konuların ekim ayında komisyonda değerlendirilmesi sözü verilmiş ancak üç aydan fazla süre geçmesine rağmen hiçbir gelişme olmamıştır.

Ayrıca şehit yakınlarına ikinci iş hakkı tanınmakla birlikte, hâlâ uygulamaya geçilmemiş olup bu hakkın kullanımına dair yine sorunlar yaşanacaktır. Zira, şehit yakını olup emekli olduğu ya da iş istemediği için yararlanamayacaklara verilen hak kullanılamayacaktır. Dolayısıyla, bunlar için ikinci iş hakkı anlamsız hâle gelmektedir. Gelin, bu tasarıda bu olumsuzluğu giderelim. Şehidin anne ve babasıyla kardeşlerinin emekli, yaşlı ya da çalışıyor olması veya çalışmak istememesi gibi nedenlerle ikinci iş hakkının kullanılma durumu yoksa, bu hakkı şehit çocukları kullansın. Aslında, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, şehidimizin kaç çocuğu olursa olsun hepsine sahip çıkılmasını, hepsine iş imkânı verilmesini savunuyoruz.

Yine, şehit aileleriyle gaziler ve malullerin aylıklarının iyileştirilmesi, haklarının genişletilmesi ve aralarındaki adaletsiz ve ayrımcı uygulamaların giderilmesi gerekmektedir. Askerlik yaparken terörle mücadele dışı bir görev esnasında şehit olanların ailesine “Oğlunuz şehit değil.” demek ve haklardan yararlandırmamak büyük haksızlıktır, ayıptır. Görüştüğümüz bu tasarıya şehit yakınları ve gazilerimizin aylıklarının iyileştirilmesi, anne ve babaya ayrı ayrı, en az asgari ücret tutarında aylık bağlanması, şeref aylığının hiçbir şarta bağlı olmaksızın eksiksiz ve tam olarak ödenmesi, devlet övünç madalyası verilenlere şeref aylığı bağlanması, gazilere de ikinci iş hakkı ve faizsiz konut kredisi hakkı tanınması, emniyet ve ordu vazife şehitleri ve malullerinin de haklardan yararlandırılması, harp ve vazife malullerinin kullandıkları ortez, protez, araç gereç, ilaç ve tıbbi malzemenin hiçbir kısıtlama olmaksızın ve katılım payı alınmaksızın karşılanması gibi belli başlı hususların konulması mümkündür.

Gelin, hep beraber bir yiğitlik yapalım. Şehitlerimizin bizlere emaneti olan ailelerinin, gazilerimizin ve malullerimizin bu sorunlarına çözüm getirelim. Bunlar öyle uzun çalışmayı gerektirmez. Hükûmete diyorum ki: Artık, insanımızı kandırmayı bırakın ve sözünüzü tutun.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan “Bu tasarı, yaklaşık 4,5 milyon vatandaşımızın yararına.” diyor ama aslında, vatandaşımızı sıkıntıya sokan da, vatandaşa haksız yere bir dünya borç çıkaran da kendileridir, AKP Hükûmetidir. Şimdi, bazı sıkıntılar için kolaylık getirilmektedir. Bu tasarı ile asli olarak hak etmediği bir kapsamda sağlık hizmeti alan sigortalı ya da bakmakla yükümlü olduğu kişilere çıkarılan borçlar silinmektedir. Daha iyi anlaşılabilmesi için uygulamaya ilişkin şöyle bir örnek vereyim: Eski adıyla BAĞ-KUR’lular, altmış gün prim borcu varsa sağlık hizmetlerinden yararlanamıyor. Bu duruma düşen bazı BAĞ-KUR sigortalıları annesinin, babasının ya da bir başkasının üzerinden sağlık hizmetlerinden yararlanmış, kurum da bunu tespit ederek borç çıkarmış; şimdi, bu borçlar siliniyor, doğru da yapılıyor. Aslında uygulamada yanlışlık var.

Sayın Bakan, siz prim borcu nedeniyle sağlık hizmeti vermediğiniz hâlde, daha sonra sağlık sigortası primini tahsil etmek için BAĞ-KUR sigortalılarının yakasına yapışmıyor musunuz? Yapışıyorsunuz, hem de faiziyle, gecikme zammıyla birlikte alıyorsunuz. Peki, o dönemde cebinden yaptığı harcamaları karşılıyor musunuz? Hayır. Hükûmet, BAĞ-KUR’luya “Borcun var.” diye hem sağlık hizmeti vermiyor hem de “Borcunu öde.” diyor. Verilmeyen hizmetin primi alınmamalı, bu durum da düzeltilmelidir.

Bu tasarıyla yapılan bir diğer düzenleme, emekli aylığı alan esnaf ve sanatkârın sosyal güvenlik destek priminden doğan borçlarına yapılandırma getirilmesidir. 5510 sayılı Kanun’un 30’uncu maddesine göre, emekli aylığı almakta iken bir iş yeri açan ya da iş yerini işletmeye devam eden esnaf ve sanatkârın emekli aylığı üzerinden yüzde 15 sosyal güvenlik destek primi kesilmektedir. Sayın Bakan, sosyal güvenlik destek primi oranını yüzde 15’e yükselten kim? Esnafa yüklüce borç çıkaran kim? Yine sizsiniz, yine AKP Hükûmetidir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, emekli aylığı alan esnaf ve sanatkârın sosyal güvenlik destek primi ödemesine ilişkin uygulamanın kaldırılması görüşündeyiz. Buna ilişkin kanun tekliflerimiz maalesef gündeme alınmamaktadır. Bu tasarının komisyon görüşmelerinde verdiğimiz önerge de kabul edilmemiştir. AKP Hükûmeti esnafa: “Sen emekli oldun, dükkânını niye kapatmadın? Sen emeklisin, nasıl olur da iş yeri açarsın? Öyleyse emekli aylığının yüzde 15’ini vereceksin.” diyor. Emekliye “Ya kahvede oturacaksın ya da kayıt dışı çalışacaksın.” deniliyor.

Sayın Bakan, emekli esnaftan zorla aldığınız sosyal güvenlik destek priminin karşılığında ne yapıyorsunuz, hangi hizmeti veriyorsunuz? Bu aldığınız prim karşılığında emekli maaşında bir artış yapıyor musunuz? Hayır. Aldığınız bu primleri daha sonra toptan ödüyor musunuz? Hayır. Peki, ne yapıyorsunuz? Anadolu tabiriyle, üzerine yatıyorsunuz. Emekli esnaf ve sanatkârımıza kaç para maaş veriyorsunuz ki bir de bundan kesinti yapıyorsunuz!

Emekliye ödenen aylıklar şu anda, çeşitli kurumlarca ve sendikalarca belirlenen açlık sınırının altındadır. Zaten, “muayene parası”, “reçete parası”, “kutu parası”, “ilaç parası”, “katılma payı” diyerek yaptığınız kesintilerle emeklimizin maaşını kuşa çeviriyorsunuz, bir de çalışan emekli esnafa “Niye iş yeri çalıştırıyorsun?” diye emekli aylığından prim kesiyorsunuz. Sayın Başbakan ve bakanlar “Emekli aylıklarını şöyle artırdık, böyle artırdık.” derken de yapılan bu kesintileri hiç hesaba katmamaktadırlar.

2012 yılında AKP Hükûmeti doğal gaza yüzde 29,3, elektriğe yüzde 21, mazota yüzde 13,5, benzine yüzde 12 zam yapmıştır. 2013 yılına da yüzde 7,8’lik vergi, harç, ceza zamlarıyla birlikte girilmiştir. Bütçede vergi gelirlerini yüzde 14’ün üzerinde artırmayı öngören AKP Hükûmeti, emeklileri yine süründürecek maaşa mahkûm etmiştir. Bu ay SSK ve BAĞ-KUR emekli aylıklarına gelen artış yüzde 4,14, memur emekli aylıklarına gelen artış da yüzde 3,14 düzeyindedir. Emekli aylıklarında yapılan 20-30 liralık bu artışlar, sadece elektrik ve doğal gaza yapılan fahiş zamlar nedeniyle faturalarda yaşanan artışı bile karşılamamaktadır.

Ondan sonra, “enflasyona ezdirmedik” masalları. Bunların masalları bile zamlı. Aldığı aylıkla emekli geçinemiyor. Çoğu, borç batağına girmiş, şiddetli geçim sıkıntısı çekiyor. AKP Hükûmeti, emeklileri ele güne muhtaç etmiştir. Emeklilerin aylıkları geçimlerini sağlayabilecekleri düzeyde artırılmalı, emekli aylığından yapılan prim kesintileri ve sağlık hizmetlerinde emekliden alınan bu katılma payları kaldırılmalıdır.

Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti, emeklinin bugünkü aldığı aylıkla nasıl geçimini sağlayabileceğini hiç düşünmemektedir, umurunda bile değildir. Üstüne üstlük, gerçeklerle bağdaşmayan, dayanağı olmayan yanlış beyanatlarla vatandaşlarımızı kandırmaya çalışmaktadır. Bunun en somut örneklerini bütçe görüşmelerinde de yaşadık. Sayın Başbakan, bütçe konuşmasında, zabıtlardan aynen okuyorum: “Emeklilere, gelişme hızından yüzde 30 oranında biz pay verdik, hatta 2003 öncesi bu verilmiyordu, intibak yasasıyla biz şimdi 2000 öncesine yüzde 75 ilaveyle bunu veriyoruz.” demiştir. Sayın Bakan da bütçe konuşmasında “Biz şu anda emeklilerimize maaş bağlarken yüzde 30 refah payından, ülkemizin gelişme payından pay veriyoruz; bir. İki: 2000 yılından önce emekliler refah payından pay almadılar, onun için intibak kanununu çıkardık.” demiştir. Bu kadarına da pes doğrusu. Şimdi bu sözlerin hangi birini düzelteceksin? Bu, gerçeği yansıtmayan açıklamalar, her şeyden önce devlet adamı ciddiyetiyle bağdaşmamaktadır.

2008 yılında yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 61’inci maddesi ve 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu’nun 50’nci maddesinde, emekli aylığı hesabında, gayrisafi yurt içi hasıla sabit fiyatlarla gelişme hızının dikkate alınacağı yani refah payının tümüyle emekli aylığına yansıtılacağı hükmü bulunmakta olup uygulamada da gelişme hızının yüzde 100’ü emekli aylığı hesabında dikkate alınıyordu.

AKP döneminde çıkarılan 5510 sayılı Kanun’un 3’üncü maddesinin yirmi dokuzuncu fıkrasında ise, gayrisafi yurtiçi hasıla gelişme hızının yüzde 30’unun dikkate alınması hükme bağlanmıştır.

Sayın Bakanın da çok iyi bilmesi gerekir ki şu anda kurum tarafından emeklilik aylığı bağlanırken kişinin 2008 öncesi hizmetleri için gayrisafi yurt içi hasıla gelişme hızının yüzde 100’ü, 2008 sonrası hizmetleri için yüzde 30’u dikkate alınarak emekli aylığı hesaplanmaktadır. Dolayısıyla daha önce gelişme hızının yüzde 100’ü üzerinden emekliye refah payı verilirken, AKP bu payı yüzde 30’a düşürmüştür; gerçek budur ama milletin gözünün içine baka baka gerçek dışı bilgiler veriliyor. Ayrıca, yıllar önce “Emekli aylıklarındaki eşitsizlikler giderilecek.” denmişti. Giderildi mi? Güya. ”İntibak yasasını çıkardık.” diye verdiğiniz sözden ucuzca kurtulmayı düşünüyorsunuz. Emeklileri saf, kendinizi akıllı yerine koymayın.

Geçen yıl bir düzenleme yapıldı; sanki her gün yeni bir şey yapılıyormuş gibi, sürekli, basına servis edilmiştir. Aslında, AKP Hükûmeti geçen yıl yapılan düzenlemeyi bu yıl yürürlüğe koymakla emeklinin parasına bir yıl daha el koymuş, kul hakkını gasbetmiştir. Yapılan düzenlemeden 2000 yılı öncesi aylık bağlanan 1 milyon 900 bin SSK emeklisinin yararlanacağı, kuruma maliyetinin de 2,4 milyar lira olacağı açıklanmıştır. Oysa AKP Hükûmetinin bir önceki Çalışma Bakanı intibak düzenlemesinin 8-9 milyar lira maliyetinin olduğunu, altından kalkamadıklarını söylemiştir. Peki, bu iş böyle yüzde 70-80 ucuza nasıl bağlanabilmiştir?

“İntibak kanunu” diyerek yapılan düzenlemeden 10 milyon emekli, dul ve yetimin yaklaşık yüzde 19’u yararlanabiliyor. Bunların da bir kısmının aylığında yapılan artış 10 lira bile değil; 3 lira, 5 lira gibi yani 10 liranın altında. Bunları bile sayıp söyleyebiliyorsunuz ya, helal olsun! İstismarda sınır tanımıyorsunuz. Bu, intibak değildir. Emekli aylıkları arasındaki eşitsizlikler giderilmemektedir. AKP Hükûmeti emeklilere bir kez daha hayal kırıklığı yaşatmaktadır. Zaten emeklilerin aylıklarını çok yüksek gören bir Maliye Bakanına sahip olan AKP Hükûmetinin yaptığı düzenleme ancak böyle olabilir.

Hükûmete soruyorum: Aynı süre hizmeti olan, aynı tutarda prim ödeyen emeklilerin aylıkları, şimdi eşit hâle mi geldi? Buna siz de inanmıyorsunuz çünkü gerçekler ortada. 2000 sonrası emekli olan SSK’lıların aylıkları çok mu uyumlu da dikkate alınmamıştır? BAĞ-KUR emekli aylıkları çok mu adaletli de onları kapsama almadınız? SSK ve BAĞ-KUR ile Emekli Sandığı emeklilerinin arasındaki eşitsizliklerden neden hiç bahsetmiyorsunuz? Aynı süre çalışıp prim ödeyen işçi, memur ve esnaf aynı aylığı mı alıyor? Hele ki 2008 Ekim ayından sonraki hizmetler için bağlanan emekli aylıklarını yüksek oranda düşüren düzenleme yaptığınızı hiç dile getirmiyorsunuz. Hatta Başbakan ve Çalışma Bakanı, emeklilere gelişme hızından yüzde 30 pay verdiklerini, 2000 öncesi bu pay verilmediğinden, intibak yasasıyla 2000 öncesine yüzde 75 pay verdiklerini söyleyebilmiştir. Sayın Bakan, eğer öyleyse yüzde 75 refah payını 2000 öncesi aylık bağlanan BAĞ-KUR emeklilerine niye vermediniz? BAĞ-KUR emeklileri üvey evlat mı? Doğruları söylemiyorsunuz, Sayın Başbakanı da yanlış konuşturuyorsunuz. Siz ne zaman emeklinin yüzünü güldürdünüz de şimdi güldüreceksiniz?

AKP Hükûmeti bu konuda hiç samimi olmamıştır. Emeklilik şartlarını ağırlaştıran, emeklilik yaşını 65 yaşına yükselten, emekli aylıklarının refah payını yüzde 30’a düşüren, 2008 yılından sonraki hizmetler için düşük emekli aylığı bağlanmasını öngören 5510 sayılı Kanun’u çıkaran AKP Hükûmetidir. Bu kanundan dolayı, her geçen gün, eski ve yeni emeklilerin aylıkları arasında uçurum oluşacağı açıktır. Dolayısıyla, emekli aylıkları arasındaki eşitsizliğin daniskasını AKP Hükûmeti yapmıştır. Her geçen yıl bu olumsuzluğun boyutu daha net olarak ortaya çıkacaktır.

Tasarının hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar).

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kalaycı.

Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan. (BDP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Kaplan.

BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve teklifler üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, on yıllık iktidarında AK PARTİ’nin hem sağlıkta hem sosyal güvenlikte istikrarlı bir politikası, stratejisi olmadığı için her sene dört beş tane böylesi yasa önümüze geliyor. Bu yasalar da genellikle yeni çıkarılmış yasaların uygulamalarındaki hataları  düzeltmeye yönelik. Bunun içinde de benzer bir durumla karşı karşıyayız. Yani sağlık giderlerinin kişilerden tahsil edilmemesi olayı, kısmen olsun, yine emekli ve yaşlılık aylığı alanların kamuya ait iş yerlerinde çalışmaya başlamalarından dolayı kesilmesi gereken aylıkları konusunda fiilî çalışma süresine göre kesinti yapılması, İŞKUR’a eleman alınması, 25 yaş öğrenciler konusu, yüz yirmi gün yine öğrencilerin sigorta konusu… Küçük küçük eklentiler var.

Tabii, biz bu konularda alt komisyonda, üst komisyonda anlattıklarımızla sonuç alamadık, kısmen bazı noktalar var, bu nedenle kerhen bir “Evet” desek dahi bunun önergelerle düzeltilmesi konusunda çabamız olacak.

Burada aslında temel konulardaki birkaç sakatlığı dile getirmek istiyorum: Bunlardan birincisi -çok önemli bir konu bu- sağlık ve eğitim, bütçenin en fazla payın ayrıldığı iki bakanlıktır. Böyle olunca da bu iki bakanlıktaki çalışmaların planlanması çok önem arz ediyor. İŞKUR, Türkiye’de işsizlik oranının hızla arttığı bir süreçte 4.000 yeni sözleşmeli personel alırken bir bakıma daha kaliteli bir yerleştirme, hizmet verme hedefi dikkate alınarak yapılmış gibi gözüküyor ama, mesela, şöyle bir kıyaslama yapın: İşverenlerin yüzde 5 primini devlet ödüyor ve bütçeye maliyeti senede 4,5 milyar, ama 4+4+4’le öğrenim süresini uzatıyorsunuz. Kişinin bakmakla görevli olduğu çocukların üç aydı, zorla yüz yirmi güne yükseltebildik komisyon tartışmalarında.

Bunun yanında daha farklı eksiklikler de var. Örneğin, hemen şunu söyleyeyim: 25 yaş konusuna gelelim. 25 yaştan sonra sosyal güvenlik hakkı yok. Yükseköğrenimde okuyan çocuklarınız vardır muhakkak. 25 yaşta, genellikle 3’üncü sınıf veya 4’üncü sınıfta oluyorlar ve bitirmemiş oluyorlar. Bitirince de stajdan önce bir master olayı başlıyor. Bu 25 yaş olayında sosyal güvenlikleri yok çocuklarınızın örneğin, dışarıda okuyor veya içeride.

Çalışanlar: Zaten ücretler ve maaşlar gerçekten çok düşük ve emekli olan bir işçi veya bir başka sosyal güvenlik mensubu ikinci kez çalışmak istediği zaman cezalandırılıyor, kendisinden sosyal güvenlik destek primi kesintisi yapılıyor. Bu, anlaşılmaz bir şey. Yani çalışmak isteyen birini, bir BAĞ-KUR’luyu veya bir tarım alanında veya bir başka alanda birisini “Niye çalışıyorsun?” diye cezalandırıyorsunuz. Zaten emeklilik yaşı ortalamasını çok yükseklere çekmişsiniz. Böyle olunca da siz kalkıyorsunuz, “Niye çalışıyorsunuz?” diye cezalandırıyorsunuz, ondan sonra da bir nevi prim yapılandırmasına doğru gidiyorsunuz. 

Bir garip eleman alma anlayışınız var. Dil bilmez, dil bilme şartı olan kadroya alırsınız, yurt dışına gönderirsiniz, “Gidin, dil öğrenin.” dersiniz. Bir sene, iki sene dil öğrendikten sonra o şartı yerine getirmiş olur. Dünyanın hiçbir yerinde bu yok. En çok üniversiteli işsiz, Türkiye’dedir ve en çok üniversiteli işsizin Türkiye’de olduğu gerçeği karşısında, dil bilen insanın olduğu gerçeği karşısında, dil bilen insanı almıyorsunuz, dil bilmeyen insanı alıyorsunuz, sonra da kursa gönderiyorsunuz.

Şimdi, burada çok önemli bir konu daha var, basın çalışanları konusunda. Bu daha önceki tartışmalarda oldu, 5510 sayılı Yasa 40’ıncı madde, meşhur. “Gazetecilerin yıpranma hakkı” denilen bir olay var. Bir de sağlıkta radyasyon alanında çalışanların iş riski denen bir olay vardı. Bu konuya çok haksızca bir yaklaşım içindesiniz. Ya, bu kabul edilebilir bir yaklaşım biçimi değildir. Ne yapıyorsunuz? Yasadan çıkartıyorsunuz, Anayasa Mahkemesinden sonra, çıkarılan yasalarda da yer vermiyorsunuz.

Oysaki bazı meslekler vardır, örneğin, Sayın Elitaş Kayserilidir, orada bir -ÇİNKUR- iş kolu vardır, çinko; on beş yıl çalışanlar emekli olur, değil mi? Ama hiçbir işçi orada on beş yılını tamamlayamaz çünkü zehir olan bir iş koludur ve çok zor bir iş koludur. Bu iş kolunda on beş yıl çalışanlar emekli olur. Ben öyle bilirim. Şimdi, bazı iş kolları vardır, otuz yıl çalışır, altmış beş yaş. Bu, ayrı bir konudur.

Şimdi, radyasyonda, MR’da çalışan, bilmem sağlıkta çalışan, hastanede çalışanlar var. Onların iş riskini görmüyoruz, güvenliğini dikkate almıyoruz.

Gazetecilerin durumu… Van depreminde 2 tane gazeteci hayatını kaybetti. Toplumsal olayların ortasındadır gazeteciler. Kameramanlar, gazeteciler, her gün bir riskle karşı karşıyadır. Yirmi dört saat, bazen üç gün durmadan depremde, olağanüstü koşullarda görev yaparlar.

Peki, bu risk, bu görev, bu iş kolları nedeniyle fiilî hizmet zammı konusunda bunların 2 puanlık bir artışı, neden işverenlerin yüzde 5 primini devlet karşılayınca olabiliyor da -bunların sayısı çok değil- niye bunlar için olamıyor?

Şimdi, burada, bu konuda Meclis olarak hakikaten kötü sınav veriyoruz arkadaşlar. Sık sık bu konu dikkate geliyor, 2 puan artışla ve işte 90 gün, -gün sayısıyla- bundan basın çalışanlarının, emekçilerinin yararlanması gerekiyor, doğru olan bu. Bunu yapmalıyız yani aslında dört parti grubunun yapması gereken bir şey. Tabii, benim size gazetecilik iş kolunda yıpranma olayını, risklerini, savaş muhabirliğinden depreme her türlü olayda nasıl sıkıntılar olduğunu anlatmama gerek yok, hepiniz biliyorsunuz ama bu yok, bir eksiklik var.

Şimdi, dikkat ediyorum, bir yasama süreci kalitesizliği var. Yani süreçler kalitesiz işliyor, yasama sürecinde muhalefet dikkate alınmıyor. Öyle bir aceleye getiriliyor ki bakın, size bir örnek vereceğim: Sağlık Bakanlığının -ki Sosyal Güvenlik Bakanlığını yakından ilgilendiriyor- kamu özel iş birliği modeliyle hastane yaptırılması olayı bugün komisyonda görüşüldü.

Bakın, komisyonda görüşüyoruz -biz Plan ve Bütçe Komisyonundayız- bize son dakika bir teklif geldi. Şu teklife baktık, tarihi 4 yani cuma günü. Sonra baktık, bu teklif komisyona geldi, Sayın Bakanın haberi yok, asıl komisyon olan Sağlık Komisyonunun haberi yok. Sonra arkasındaki şeylere baktık.

Evet, şöyle bakarsanız arkadaşlar, şu önerge. Şu arkasına bakın, Sağlık, Aile Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna gitmemiş, altta Plan ve Bütçe Komisyonu var. Havale tarihi kaç? 7 Ocak yani dün. Bugün ne? 8. Ya, İç Tüzük 36’ya göre arkadaşlar, kırk sekiz saat geçmeden komisyonda bir konuyu görüşemezsiniz. Bırakın onu, Sağlık Komisyonunda görüşmeden Bütçe Komisyonunda görüşemezsiniz. Şimdi, İç Tüzük’ü yok sayıyorsunuz, usulü tartıştırıyorsunuz. Ondan sonra geliyor alt komisyona gidiyor. Şimdi, siz buradan sağlık, buradan sosyal devlet, buradan güvenlik politikası çıkarabilir misiniz? Söyler misiniz, bundan kaliteli bir yasama çıkar mı? Çıkmaz. O zaman yasa gelir buraya, parmak hesabı yapılır, bu parmak hesabına göre de buradan çıkar yasa. Sonra, iki ay sonra tekrar böyle bir yasayla karşımıza gelirsiniz.

Şimdi, tabii, ben size biraz daha ilginç bir şey anlatayım. Yabancılar bizi daha iyi gözlüyorlar yani bizim sosyal politikalar, sosyal güvenlik ilerleme raporumuz nedir diye. Şöyle iki tane rapor var: Bu kırmızı olan çakma bir rapor. Kendi raporumuzu kendimiz yazmışız, Avrupa Birliği Bakanlığı yazmış: Türkiye tarafından hazırlanan “2012 yılı ilerleme raporu.” Daha Avrupa Birliğine aday üye olup da kendi raporunu yazan ilk ülke olma rekorunu elimizde tuttuk arkadaşlar. Kendi raporumuzu yazmışız, kendi kendimize not vermişiz. Kendi ev ödevimizde kendi kendimize not vermişiz. Şimdi, bunu Avrupa Birliği Bakanlığı bastı, bugün hepinize dağıtıldı ama içine bakın, lütfen, sizden rica ediyorum, biraz size gelen kitaplara bakın. Aranızda sendikacılar var…

Sayın Bakan da geldi. Hoş geldiniz Sayın Bakanım.

Sayın Bakan, sivil havacılıkta grev yasağı yasasını bu Mecliste çıkardık mı, çıkarmadık mı?

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Çıkardık.

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) – Alelacele, alelacele…

HASİP KAPLAN (Devamla) - Hava iş kolunda. Çıktı değil mi?

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Yirmi dört saatte…

MUSA ÇAM (İzmir) – Korsan taksiyle beraber.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Peki, Sermaye Piyasası Kanunu’nda da grev yasağı var mıydı, yok muydu? Vardı.

MUSA ÇAM (İzmir) – Var, getirdiler.

HASİP KAPLAN (Devamla) – E, bu, bizim kendi ilerleme raporumuz, bir bakan arkadaşınız hazırlamış, açıyorum, sayfa 147: “Sivil havacılık iş kolundaki grev yasağı kaldırılmıştır.” Arkadaşlar, buna bir alkış istiyorum ben, alkış. Buna ne diyebilirsiniz? Bu alkışlanır işte. Hem yasak koyacaksınız, hem kendi raporunuzu yazıp “kaldırdık” diyeceksiniz.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Kaldırdık canım, kaldırmadık mı?

İZZET ÇETİN (Ankara) – Kaldırmadın, unuttun, unuttun yasa bilmediğinden! Yasa yapmayı bilmediğinden kalktı o.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Şimdi, bakın, grev ve lokavt yapılamayacak iş kolları sayılmış, diyor ki: Buralarda “grev, lokavt yasa kapsamından çıkarılmıştır: Hastaneler, dispanserler, eczaneler, klinikler, iş yerleri, eğitim ve öğretim kurumları…”

Şimdi, burada İŞKUR olayı da var. Şimdi, bu İŞKUR olayının da olduğu bu rapor bizim kendi raporumuz. Şimdi, bu raporu doğru okuyabilmek için biraz da orijinal rapora döneceğiz. Bu da Avrupa Birliğinin, Avrupa Komisyonunun raporu arkadaşlar. Avrupa Komisyonu ne diyor? Şöyle çıkaracağız, defterikebirden notlarınıza bakacağız. “İş hukuku alanında Avrupa Birliği müktesebatına uyum konusunda ilerleme kaydedilmemiştir.” diyor. Şimdi, bu raporda diyor ki: “ILO’nun uluslararası sözleşmelerinin hepsinin gereği yerine getirilmiş.” Burada ne diyor? “İlerleme kaydedilmemiştir.”

Bir de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıyla ilgili öyle bir eleştiri var ki, “Personel alımı devam etmiş, Bakanlığın çocuk işçiliğiyle mücadele konusunda da bazı çalışmaları olmuş, ancak idari kapasitesinin artırılması yeterli değil.” diyor. Yine, “Sosyal diyalog konusunda sınırlı ilerleme…” ve böyle devam ediyor.

Şimdi, ben bunu niye size okudum? Bu, bugün size dağıtıldı arkadaşlar. Bu, daha önce size dağıtılmıştı. Şunu açın, şu raporun yarısı İngilizcedir. Avrupa Komisyonunun raporu var burada. Bu Avrupa Komisyonu raporunu okuyun ve ona denk gelen Türkçe tercümelere bakın. Size sadece bir iki tane okuyacağım.

Bakın, bu Avrupa Komisyonu başka bir kurum, bir tüzel kişiliktir, ne yazdıysa aslına uygun çevirmek, milletvekillerini de bu şekilde doğru bilgilendirmek Bakanlığın görevi değil mi? Ne yazdıysa komisyon onun aynısını yazmak lazım.

Şimdi, çevirdim baktım şöyle -bu bendeki orijinali, Avrupa Komisyonundan almışım, bu da çevirisi- diyor ki -Avrupa Komisyonunun-orijinalinde: “Ermeni soykırımı.” Bizimki çevirmiş, “sözde Ermeni soykırımı” demiş. Şimdi, çeviri bu. Orada “sözde” kelimesi var mı? Yok. E, yoksa sen niye koyuyorsun? Sen, hangi etik çeviri kuralıyla, anlayışıyla bunu koyarsın?

Bakın, onu geçtik, şöyle bir kelime var… Kavramlar önemlidir, ben kavram… Avrupa Komisyonu ne dediyse burada her milletvekilinin onu bilme hakkı vardır, onu ona göre değerlendirecek. E, bunlar, Sayın Bakanın cebinden basılmıyor matbaada, vatandaşın vergisiyle basılıyor hazine olarak. Bakın, ne yazıyor raporun bir bölümünde: “Ekümenik Patrik Bartholomeos.” Bizimki nasıl çevirmiş: “Fener Rum Patriği.” Şimdi, ne kadar büyük fark bu, bunu bilen biri için söylüyorum.

Şimdi, geçiyorum, lütfen şu cümleye dikkat edelim; bu çeviri, bu orijinal çeviri bende; bu Bakanlığın çevirisi: “28 Aralıkta Uludere’de 34 sivil Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından öldürülmüştür. Yetkililer, bir çok STK’nın hava saldırısının gerçekleştiği yere gitmesini engellemiştir. Şubat ayında Meclis İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde, Uludere köylülerinin öldürülmesini araştırmak üzere bir alt komisyon kurulmuştur.” Bu, orijinal raporda geçen. Peki, bizde ne yazılmış: “28 Aralıkta Uludere’de 34 sivil yaşamını yitirmiştir.” Üç satır olmuş üç kelime. Şimdi, arkadaşlar, bunu bu şekilde alırsak ve oradaki raporlarla buradaki ILO raporlarını, sözleşmeleri, İŞKUR’u, işsizlik oranlarını, TÜİK rakamlarını alırsak kendi kendimizi kandırmış oluruz.

İster kabul edelim ister etmeyelim, bizim gönlümüzden kopan, inandığımız bir şey eşit iki toplumlu bağımsız bir Kıbrıs cumhuriyetidir, eşit Türk ve Rum kesimi. O konuda çok netiz ama Kıbrıs kesimi Avrupa Birliğine alındı, geçen dönem Avrupa Birliği dönem sözcüsüydü, İrlanda şimdi. Şimdi, oraya nasıl üyedir? Üyedir –bakın, bir üyenin veto hakkı var- o üye de “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak geçiyor. Rum kesimi için geçen kavram, üyelikte “Kıbrıs Cumhuriyeti.” Bizde nasıl geçiyor? Çeviriye baktım, “Kıbrıs Cumhuriyeti” diyor Avrupa Komisyonun İngilizcesinde, bizim Bakanlığımızın çevirisine baktım “Güney Kıbrıs Rum Yönetimi” diyor.

Şimdi, ben size fazla çıkarmadım, dört beş tane çok hassas konuda çeviri çarpıtma rakamlarını, kavramlarını çıkardım iş güvenlik kolundan tutun şeye kadar. Şimdi, diyeceksiniz ki: “Sayın Bakanımız bu Avrupa Birliği İlerleme Raporu’nu çöpe atmıştı.” Arkadaşlar, bunu -bu ikisi zararlı maddedir- uzaklaştırın kendinizden, doğru bilgi içermiyor. Ben size bunu söylüyorum ve bir Bakanlık, Hükûmet Meclisin üyelerine eğer doğru bilgi vermiyorsa ciddi, vahim bir hata vardır ve biz de sosyal güvenlik konusunda, bu konularda daha özenli olunmasını tavsiye ediyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Devamla) – Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Bitlis Milletvekili Vedat Demiröz.

Buyurunuz Sayın Demiröz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında 370 sıra sayılı Kanun Tasarısı’yla ilgili AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce, dün Zonguldak’ta yaşanan elim kazada şehit olan çalışanlarımıza rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum, yaralılara da acil şifalar temenni ediyorum.

Bugün, Sosyal Güvenlik Kurumuyla ilgili, özellikle onu ilgilendiren bir yasayla karşınızdayız. Sosyal Güvenlik Kurumu, hepinizin bildiği gibi, 18 milyon 500 bin fiilî çalışanın -ki bunlarda Sosyal Sigortalar, BAĞ-KUR ve Emekli Sandığı mevcut- yanında 10 milyon 400 bine yakın da emekliye hizmet veren bir kurum. Bugün, merkezî yönetim bütçesinin yarısına varan bir bütçesi olan bir kurum ve bütçesini merkezî bütçenin dışında burada görüşüyoruz. Hatırladığınız gibi 181 milyar lira civarında bir emekli maaşı giderlerimiz var yıllık ve 181 milyar lira genel bütçemizin yarısı. Bununla birlikte prim gelirlerimize baktığımız zaman maalesef bunun altında ve aradaki farkı hazine karşılıyor. Bugün, hazinenin bütçe transferleriyle beraber diğer açık finansmanı ve devlet katkısıyla birlikte 73 milyar lira her yıl…

İZZET ÇETİN (Ankara) – Maaşları biraz daha düşürün açık kapanır!

VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) - 2013 yılında maalesef toplayacağımız 370 milyar lira gelirin yüzde 20’sini bu kurumun bütçesine aktarıyoruz. Böyle kocaman, devasa bir kurum. Yıllarca problemleri olmuş birkaç defa kanunlar çıkmış ama milat yaratılamamış. Milat olmayınca eskiden kalan milyonlarca kişiyle yeni kanunlara intibak yapmak zorunluluğunda bir hayli problemler oluşmuş. Bunlar kolay değil, 18,5 milyon kişinin sigorta primleriyle biz 10 milyon kişiye maaş ödüyoruz. Yani her bir kişi için 1,8 kişinin primiyle 1 kişiye maaş ödemeye çalışıyoruz. Avrupa’da bu ortalama 4, bizde maalesef 1,8. Biz de bunu ne zaman ki aynı seviyeye, aldığımız primlerle birlikte bu maaşları istediğimiz seviyeye çekebilirsek -ve bu hedefimiz inşallah 2023- burada göğsümüzü gere gere hepimiz… Emekli maaşımız gerçekten eksik ama bunun yanında işverenin ödediği primler de fazla. Hem emekliler memnun değil maalesef, hem işverenler memnun değil ama bu, yıllar öncesinde, 1980 öncesinde yapılan köklü değişiklik ve 1990 sonrasında yapılan köklü değişikliklerin oy uğruna heba edilmesi ve bu sistemin, sosyal güvenlik sisteminin, maalesef çökertilmesinden ileri gelmiştir.

En son bir çatı altında bunları toplamaya çalıştık ama maalesef Anayasa Mahkemesinin kararıyla Emekli Sandığını sanki bir ayrıcalık varmış gibi bir kenara çekince istenen olay gerçekleşmedi ve maalesef şimdi, Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar ve BAĞ-KUR farklı işlemler, farklı rakamlar arasında ödemeler yapıyor ve eşitlik sağlanamıyor.

Benim burada değinmek istediğim, bu 18,5 milyon çalışan ve 10 milyon 400 bin emekliyle ilgili çalışma hayatında birtakım eksiklikler, yanlışlıklar, bazı uyarlamalar söz konusu.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – 10 milyon kişi kaç kişiye bakıyor Sayın Demiröz?.

VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) – 75 milyonu ilgilendiren bir kamu kurumu.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – 10 milyon kişi kaç kişiye bakıyor?

VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) – Bakıyor. Maalesef o da var ama işte, diyorum biraz…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – 40 milyon kişiye bakıyor 10 milyon kişi.

VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) –  Hepsini bu son on yıla yıkmak mümkün değil, bu, ta kuruluşundan beri gelen bir sıkıntı, hepimiz bunu birlikte aşacağız inşallah.

Bu kanun tasarısı, yaklaşık 4 milyon 400 bin vatandaşımızı ilgilendirmekte olup yasalaşması durumunda kurumun ve vatandaşlarımızın birçok sorununu gidermiş olacaktır. Ben bunu belirttikten sonra kısaca maddelere değinerek geçeceğim.

Tasarının 1’inci maddesinde, iş ve meslek danışmanlığı alım sürecinde idari yargıda açılan davalar neticesinde ortaya çıkan bir kısım hukuki sorunların giderilmesi amacıyla düzenleme yapılmıştır ve bu, 1.340 kişiyi ilgilendirmektedir.

Emekli olduktan sonra kamuya ait veya kamu ortaklığı bulunan bir işte çalışanların aylıklarının kesilmesi gerekmektedir. Tasarının 2’nci maddesiyle yapılan düzenlemeyle, kesilmesi gereken aylıkların tekrar başlatılması için gerekli olan yazılı talep şartı kaldırılmakta, bu şekilde, kamuda işe başlama tarihi ile yazılı talep tarihi arasındaki aylığın değil, sadece kamuda fiilî olarak çalışılan döneme ait aylığın kesilmesi ve borç çıkarılması sağlanacaktır.

Tasarının 3’üncü maddesiyle Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulunda esnafların da temsil edilmesini sağlamak için Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Kurulunun yapısında değişiklik yapılmaktadır.

Tasarının 4’üncü maddesiyle Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulunda esnafların da temsil edilmesi sağlanmakta, buna paralel olarak atanmış ve seçilmiş üye dengesini sağlamak için kurumun bir başkan yardımcısı da yönetime alınmaktadır. Ayrıca kanun hükmünde kararnameler ile isim değişikliği olan bakanlıkların isim güncellemesi yapılmıştır.

Tasarının 5’inci maddesiyle Sosyal Güvenlik Kurumunun personel ihtiyacıyla ilgili düzenleme yapılmıştır. Şu anda 32 bin kadrosu bulunmakta ancak bunun sadece 25 binini kullanabilmekte, diğer kadrolarını ise kullanmamaktadır. Yapılan düzenlemeyle kadrolar kullanılabilir hâle gelmekte ve Sosyal Güvenlik Kurumuna ait 3.970 kadroyu kullanma imkânı verilmektedir. Ancak, 32 bin olan kadro sayısında bir artış olmayacaktır.

Tasarının 6’ncı maddesiyle Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulunda  esnafların da temsil edilmesi için yapılan değişikliğin altı ay içinde yapılacak olağanüstü genel kurulda hayata geçirilmesi sağlanacaktır.

Tasarının 7’nci maddesiyle ana ve babaları üzerinden sağlık yardımı ve yetim aylığı alan erkek çocukların liseyi bitirdikleri tarihten itibaren yüz yirmi gün daha sağlık hizmetlerinden faydalanması sağlanacaktır. Bu şekilde liseyi bitirip üniversiteyi kazanan erkek çocukların haziran-ekim ayı arasında gelir testine girmeden sağlıktan faydalanmaları sağlanarak yaşanan mağduriyetler önlenecektir. 2012 yılı içinde bu kapsamda 406 bin kişi tescil edilmiştir. Bu madde, 1 Haziran 2012’den itibaren yürürlüğe girecek ve bu yılı da kapsayacaktır.

Tasarının 8’inci maddesiyle İstiklal Savaşı, Kore ve Kıbrıs gazileri ve eşleri, güvenlik ve asayiş görevleri nedeniyle vazife malulü olanlar ve hak sahipleri ile harp malulü olanlar ve bunların hak sahiplerinin özel hastanelerden fark ödemeden yararlanmaları için gerekli olan kamu hastanelerinden sevk şartı kaldırılacaktır. Değişiklikten önce, doğrudan, sevksiz özel hastaneye gidilmesi durumunda fark ödenmesi gerekmekteydi.

Tasarının 9’uncu maddesiyle esnaf ve tarım BAĞ-KUR’lularının BAĞ-KUR’a ilk defa kayıt oldukları tarihteki basamaklarının esas alınması sağlanacaktır. Bu şekilde, ilk kayıttan önce Sosyal Sigortalar Kurumu veya Emekli Sandığı çalışmaları olanların başlangıç basamağının değişmesi ve sigortalılarımıza emeklilik aşamasında sürpriz borçlar çıkması önlenecektir. Zaten, 2008 yılında basamaklar kaldırılmıştır ve bu tarihten önce kişiler 12’nci basamağa kadar istedikleri basamaktan başlama hakkına sahiptir. Ayrıca, 12’nci basamağa kadar kişi talepte bulunmasa bile basamaklar kendiliğinden her yıl artırılmaktadır. Burada herhangi bir  hak kaybı olmaması için maddenin yürürlük tarihi ileri alınarak dosyaların incelenmesi sağlanacaktır. Yürürlük tarihi 1 Eylül 2013 olarak düşünülmüştür.

Tasarının 10’uncu maddesiyle kendi sigortalılığı bulunduğu hâlde ana baba veya çocuğu üzerinden sağlık hizmetlerinden yararlanmış olanlara 2012 Ocak ayına kadar çıkarılan veya çıkarılacak sağlık harcamalarına ilişkin borçlar affedilmektedir. Bu kapsamda, özellikle 4/B sigortalılarından prim borcu nedeniyle yani BAĞ-KUR’lulardan prim borcu nedeniyle sağlıktan yararlanamayacak olup da başka bir yakını üzerinden sağlık yardımını alanlar bulunmaktadır. 2012 Ocak ayında Sosyal Güvenlik Kurumunun Sağlık Provizyon ve Aktivasyon Sistemi -kısaca SPAS diyoruz- devreye girdiğinden, bu tarihten sonra artık bütün sistemler karşılıklı birbirini gördüğü için bu şekilde başkasının üzerinden yararlanma olmayacaktır. Madde kapsamında yaklaşık 100 bin kişi bulunup çıkarılan toplam borç 92 milyon liradır.

Tasarının 11’inci maddesiyle Sosyal Sigortalar Kurumu, BAĞ-KUR, Emekli Sandığından emekli olup da ticari faaliyet yürütmesi nedeniyle ödenmesi gereken sosyal güvenlik destekleme priminin -ki, bu aylıklardan yüzde 15, bir de kısıtlama var en yüksek BAĞ-KUR maaşının yüzde 15’i kadar- 6111 sayılı Kanun’a göre yeniden yapılandırılması sağlanacaktır. Bu kapsamda, 234 bin kişi yararlanacak ve 1,5 milyar liralık prim yapılandırılacaktır.

Tasarının 12’nci maddesiyle, Sosyal Sigortalar Kurumu, BAĞ-KUR, Emekli Sandığından emekli olduktan sonra kamuya ait bir işte çalıştığı için aylıklarının kesilmesi gerekenlerden bildirim yapılmadığı için aylıkları ödenmeye devam eden ve bu durumu sonradan tespit edilerek borç çıkarılan aylıkların 6111 sayılı Kanun’a göre yeniden yapılandırılması sağlanacaktır.

Tasarının 13 ve 14’üncü maddesiyle bundan sonra, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Başkanlığı uzmanlığına ilk girişte yabancı dil şartının yerine getirilmesi şartı aranacaktır. Düzenlemeden önce uzman olarak işe başlayanlara ise yabancı dil şartını yerine getirmeleri için bir yıl ilave süre verilmektedir. Bu kapsamda 653 kişi bundan faydalanacaktır.

Tasarının 15’inci maddesiyle Temmuz 2009 istatistiklerinde toplu iş sözleşmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yapılan yetki tespit başvurularında aranan yüzde 10 iş kolu barajını aşan işçi sendikalarının 6356 sayılı Kanun’un yürürlük tarihi olan 7 Kasım 2012 tarihinden sonraki başvurularının anılan kanunun 41’inci maddesinde yer alan iş yeri ve işletme çoğunluğu şartlarına göre sonuçlandırılması amaçlanmıştır.

Tasarının 16’ncı maddesi yürürlük maddesini düzenlemektedir. Lise öğrencilerinin sağlıktan yüz yirmi gün daha yararlanmasını düzenleyen madde, bu yılı da kapsaması için 1 Haziran 2012 tarihinde, BAĞ-KUR’luların basamak tespiti maddesi ise herhangi bir hak kaybına meydan vermemek için 1 Eylül 2013 tarihinde, diğer maddeleri ise yayımı tarihinde yürürlüğe girecektir.

Benim şahsi olarak bu kanunun içerisine girmesini düşündüğüm birkaç maddeden söz edeceğim. Öncelikle, 24 Haziran 1995 tarihli ve 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 24’üncü maddesinde yer alan “İşçi buluşlarıyla ilgili bedel tarifesi ve uyuşmazlık hâlinde izlenecek tahkim usulü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından işveren ve işçilerin en yüksek meslek kuruluşlarının görüşleri alındıktan sonra bu kanun hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.” hükmü yer almaktaydı ancak bu yönetmelik bugüne kadar çıkarılamadı, bu yönetmeliğin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından çıkarılmasının daha uygun olacağı değerlendirilmiş ve bu yönde düzenleme yapılmasının uygun olacağı kanaatindeyim.

İkinci bir husus: 6331 sayılı Kanun’un 38’inci maddesinin kamu kurumlarında uygulanması için öngörülen iki senelik geçiş süresiyle ilgili olarak 4857 sayılı Kanun’a göre 50’den fazla işçi çalıştıran kamu kurumlarında hâlen yürütülen iş sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerinin devamlılığının sağlanmasına yönelik düzenleme yapılmalıdır. Maalesef şu anda yanlış anlaşılma var, 50’den fazla çalışanların da aynı hüküm altında olduğu gibi bir kanaat oluşmakta, bunun da bir an önce değiştirilmesi gerekiyor.

Bir başka konu da, 20 Haziran 2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu’nun 15’inci maddesi kapsamında sağlık gözetiminin sağlanması için kısmi süreli çalışmakta olan iş yeri hekimlerinin işe giriş raporu verebilmesine yönelik düzenleme yapılmalıdır. Şu anda part-time çalışan iş yeri hekimleri maalesef işe giriş raporu verememekteler, bunun da mutlaka bu kanun kapsamına alınmasını önermekteyiz.

En önemli konu, şu anda kısa vadeli sigorta kolları prim oranının sabitlenmesi konusunda bir görüşümüz var. Şu anda 1 ile 12 arasında iş yerleri, iş kazaları, meslek hastalıkları tehlikesine göre sınıflandırılmakta ve bu tehlike derecelerinin yarısına yarım puan eklenmek suretiyle, 1 ila 6,5 arasında kısa vadeli sigorta kolları primi tahsil edilmektedir.

Ülkemizde kısa vadeli sigorta kolları uygulaması, 506 sayılı Kanun’da yer alan iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık sigorta kollarının birleştirilerek tekleştirilmesi şeklinde, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 2008 yılı Ekim ayı başından bu yana uygulanmaktadır.

Kısa vadeli sigorta kolları primi, yapılan işin iş kazası ve meslek hastalığı bakımından gösterdiği tehlikenin ağırlığına göre tespit edilir. Bu işlemlere ait usul ve esaslar 5510 sayılı Kanun’un 83 ve 84’üncü maddesinde belirtilmiştir.

İş yerinin ilk tescilinde, alınacak kısa vadeli sigorta primini belirleyen iş kolu kodu verilmektedir. İş yerinden alınacak kısa vadeli sigorta priminin yapılan işe uygun olmadığı veya iş yerinde yapılan işin niteliğinin değişmesi, mesela elektrik malzemesi satışı iken tesisatçılığa da başlanmasıyla alınması gereken prim oranının da değişmesi gibi durumlar için işverenlere bildirim yükümlülüğü getirilmiştir. İşverence yükümlülüğün yerine getirmemesi hâlinde uygulanacak prosedürler ile ilk tescil, kısa vadeli sigorta pirimi oranına itiraz hususları Sosyal Güvenlik Kurumu, Bakanlık, hatta yargı sürecine girmektedir.

Bugün ülkemizde 1 ila 6,5 arasında uygulanan kısa vadeli sigorta pirim oranının yüzde 2 veya yüzde 2,5 gibi sabitlenmesi hem kamuya hem işverenlerimize ciddi kolaylıklar sağlayacaktır. Bunun sağlayacağı avantajları kısaca özetlersek:

Avrupa Birliğinde uygulanan kod sistemine -ki buna altılı kod diyoruz- uygunluğu sağlanacak.

Ağır sanayi ve üretim sanayisinin teşvik edilmesi -sigorta başına bu, ağır sanayide 42 liralık bir indirim demektir- iş kolu kodu denetimine giden emek ve zamanın kayıt dışı istihdamla mücadelede kullanılması daha verimli sonuçlar sağlayacaktır.

Bürokrasinin azaltılması sağlanacak, muhtasar beyanname ile aylık pirim ve hizmet belgesinin birleştirilmesi sağlanacaktır.

Her işveren tek bir iş yeri sicil numarası ve tek bir e-bildirge şifresi alacaktır. İşverenlerce yapılacak muvazaalı bildirimlerin önüne geçilmesi… Düşük kısa vadeli sigorta pirimi oranı olan iş yerinden bildirim yapılmaktadır. Üretimde çalışan büro iş yerinden bildirilmektedir.

Kamunun denetim kapasitesinin yıllık işverenler için ancak yüzde 3 olduğunu düşünürsek bu kısa vadeli sigorta primlerinin tek oranlı olarak alınmasının uygun olacağı ve kurumu rahatlatacağını söylemek mümkün. Şu anda Avrupa ülkelerinden -isimlerini saymayacağım- bir hayli sabit oranlı, genelde sabit oranlı var. Bir kısmı da zaten toplu pirim oranında tahsil ediliyor, içinde tahsil ediliyor. Bunun da, kurumun işlerini, iş kapasitesini azaltacağını ve bazı problemleri ortadan kaldıracağını, hazineye de hiç yük getirmeyeceğini ifade ediyorum.

Hepinize ve çalışanlarımıza, iş hayatımıza bu kanunun hayırlı olması temennisiyle saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Demiröz.

Şahsı adına Mersin Milletvekili Ali Öz…

Buyurunuz Sayın Öz. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ ÖZ (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde şahsım adına görüşlerimi belirtmek üzere söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Hepimizin bildiği gibi, kanun tasarısı 6/12/2012 günü Plan ve Bütçe Komisyonuna gelmiş, Komisyonun tasarının alt komisyonda görüşülmesini kararlaştırması üzerine, alt komisyon 9/12/2012 tarihinde toplanmıştır. Alt komisyonda muhalefet önerileri dikkate alınmadığı gibi, şerh düşülmesine bile fırsat verilmeden tasarı metni hâline getirilerek komisyona sunulmuştur. 10/12/2012 günü, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın görüşmelerine başlanmıştır. Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri 11/12/2012 tarihinde acele olarak toplantıya çağrılmış; tasarı, aynı mahiyette verilen kanun teklifleri ve muhalefetin verdiği önergeler yine dikkate alınmadan, özensiz ve yasa yapma tekniğine uygun olmayan biçimde, yeni hatalara yol açabilecek içerikte olmasına rağmen, Adalet ve Kalkınma Partisi çoğunluğunca kabul edilerek komisyon metni hâline dönüştürülmüştür.

Değerli milletvekilleri, bu yasa tasarısı, olumlu yönleri bulunmakla beraber, insanlarımız için külfet oluşturacak yeni düzenlemeleri beraberinde getirmiştir. Tasarı incelendiğinde, özellikle lise öğrenimini tamamlamış olan ancak eğitimine devam etmek isteyen ve üniversite sınavlarında başarısızlık gösteren 18 yaşını dolduran erkek çocukları için fırsat ayrılığı oluşumunu yasallaştırmaktadır. Ailelerine gelir tespiti yaptırarak sağlık hizmetinden yararlanmalarında bütçelerine ek yük getirmektedir. Gazi ve şehit yakınlarına, özel hastanelerden sevk zinciri olmadan, fark ödemeden yararlanma imkânının sağlanmış olması olumlu bir düzenlemedir.

Lise öğreniminin bitiminden itibaren yüz yirmi günlük süreyle sağlık hizmetlerinden yararlanılmasını sağlamak da olumlu bir düzenlemedir. Ancak, gençlerin 25 yaşını dolduruncaya kadar sağlık hizmetinden yararlanmasına yönelik verdiğimiz önerimizin reddedilmesi kabul edilebilir değildir. Üniversite sınavını sonraki yıllarda kazanan gençler açısından sorun çözülmemiştir. Gençlerin bir işe giremeden sağlık sigortası primine muhatap kalmaları doğru değildir. Bununla birlikte, üniversiteye giren ya da giremeyen herkesin ayrım yapılmaksızın 25 yaşını dolduruncaya kadar sağlık hizmetlerinden yararlanmasının temini daha hakkaniyetli olacaktır.

Asli olarak hak etmediği bir kapsamda sağlık hizmeti alan sigortalı ya da bakmakla yükümlü olunan kişilere çıkarılan borçların alınmaması da olumlu bir düzenlemedir. Emekli aylığı alan esnafın sosyal güvenlik destek prim borçlarının yapılandırılması olumlu bir düzenleme olarak değerlendirilmekle beraber, Milliyetçi Hareket Partisi olarak emekli veya yaşlılık aylığı alan esnaf ve sanatkârın sosyal güvenlik destek primi ödemesine ilişkin uygulamanın tümüyle kaldırılması gerektiği görüşündeyiz. Komisyona  sunulan gerek bu görüşümüz gerekse prim borçlarının da yapılandırma kapsamına alınması önerimiz kabul görmemiştir.

Emekli iken kamuya ait birimlerde çalışması nedeniyle emekli aylığı kesilmesi gerekenlere ödenen aylıklardan doğan borçların yapılandırılması da olumlu bir düzenleme olmakla beraber içinde bulunduğumuz bilgi çağında kurumun programlarının böylesi durumlara meydan vermemesi gerektiğini düşünüyorum. Bu tür durumlarla tekrar karşılaşılmaması için gerekli tedbirler alınmalıdır.

Yine, bu tasarıda basın çalışanlarının gasbedilen yıpranma payı haklarının iadesi teklifimiz kabul edilmemiştir oysa bu düzenleme yapılabilirdi diye düşünüyorum.

Sözleşmelilere kadro verilmesi, seçim meydanlarında verilen önemli sözlerden biri olmasına rağmen özellikle il özel idareleri ve belediyeler başta olmak üzere birçok kamu kuruluşundaki sözleşmeli personel ve 4/C mağdurları kadroya alınmamıştır. 5510 sayılı Kanun’a göre çırak ve stajyer öğrenci olarak çalışanlar bir taraftan sigortalı sayılırken, çırak ve stajyer olarak çalışmaya başladıkları tarih sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilirken diğer taraftan da bu hakların sadece kısa vadeli sigorta kollarıyla sınırlı tutulması eşitsizliğe ve mağduriyete neden olacaktır.

Emekli çalışanlardan sosyal güvenlik destek primi kesilmesindeki amaç, iş gücüne katılması beklenen gençlerin önünün açılmasıdır oysa esnaf ve sanatkârlar birer işçi değil, tersine birer işverendir. Emekli olduğu hâlde hâlen çalışmakta olan esnaf ve sanatkârlar genç iş gücünün önünü tıkayan değil, tersine onlara iş imkânı yaratan durumdadırlar. Bu bir ödül değil, işveren olarak onları cezalandırmaktır.

Yine, esnaf ve sanatkârlara geçici iş göremezlik ödeneği verilmesindeki düzenleme esnaf ve sanatkârların aleyhine bir düzenleme olarak tasarıda yer almıştır. Bizim, esnaf ve sanatkârların ayaktan tedavi sonrası geçici iş göremezlik ödeneği alabilmesine yönelik teklifimiz kabul edilmemiştir oysaki Sosyal Sigorta Kurumuna mensup olanlar bu haktan faydalanmaktadır. Yani yatağa düşmeyen esnaf ve sanatkâra devletin sıcak eli uzanmayacaktır.

29 Mart 2009 yerel seçimlerinde ilk defa belediye başkanı seçilenlerin yaşlılık aylığı ve diğer mali hak kayıplarına yönelik kazanılmış hak aylığı ve emekli ikramiyesinin hesabında BAĞ-KUR ve SSK hizmet sürelerinin dikkate alınması yönündeki teklifimizin kabul edilmemesini anlamak mümkün değildir. Onlar da BAĞ-KUR’lu , SSK’lı olarak cezalandırılmışlardır.

BAĞ-KUR’lu kadın sigortalılara Sosyal Sigorta Kurumunda olanlardan farklı olarak doğum borçlanması hakkı tanınmaması, 2010 referandumunda pozitif ayrımcılık vaatlerinizi boşa düşürmüştür.

Emeklilikte yaşa takılanların mağduriyetlerine çözüm getirilmesi, muhalefet olarak en çok dile getirdiğimiz bir teklif olmasına rağmen bu önerimize sürekli kulaklarınız kapalı kalmıştır. Emekli olma hakkını elde ettikleri hâlde daha sonradan yaş şartına tabi tutulmaları birçok vatandaşımızı mağdur etmiştir. Bu mağduriyete uğrayan insanlar genç işsizlerin iş bulamadığı bir Türkiye’de bu yanlarıyla hangi sektörde iş bulup çoluk çocuklarına gelecek temin edeceklerdir?

Yine, BAĞ-KUR’lu vatandaşlarımız prim ödeme günleri bitip yaştan emekli oluncaya kadar geçen sürede sağlık hizmetlerinden yararlanma imkânı tanınmamasından şikâyetçidirler. Bu tasarı, bu sorunu da çözmemiştir.

Her ne kadar olumlu yönlerini ifade ettiğimiz bu kanun tasarısı, çözülmesi gereken onca soruna bir fırsat olması gerekirken çoğu çözülmeyi bekleyen sorunlara maalesef değinilmemiştir; işçimize, emeklimize, çalışanlarımıza ve iş hayatına katılan kadınlarımıza bekledikleri iyileştirmeleri sağlamamış, beklentileri boşa çıkartmıştır. Özellikle BAĞ-KUR’lu esnaflar, sosyal güvenlik destek primi ödemelerine karşı büyük bir haksızlığa muhatap olmaktadırlar. Şöyle ki, BAĞ-KUR’lu işe başlarken vergi kaydını yaptırıyor, odaya kaydını yaptırıyor; emekli olduğu zaman sadece vergi kaydı silinip eğer odada hâlâ aktif görünüp kaydı oluyorsa, kaydı devam ediyorsa, sosyal güvenlik primi desteği borcu olarak, beş on yıl geçtikten sonra bir mahkeme kararıyla önüne ciddi manada bir tebligat geliyor. Dolayısıyla BAĞ-KUR’lu esnaflar bu durumdan oldukça rahatsızlar ve bu mağduriyetin giderilmesini talep etmekteler. Oysaki, Sayın Bakan, bu önemli sorunun çözümü noktasında, bu kanunun yapımı aşamasında, bu tasarıda ciddi bir fırsat var önümüzde. Türkiye’deki esnaf ve sanatkârların bu sorununu çözmek, bu kanunu herkesin destek vereceği şekilde yeniden düzenlemek gerekmekte. Bu insanlar bunu her platformda her defasında dile getirmelerine rağmen ancak üvey evlat muamelesi görüyorlar.

Hepimizin bildiği gibi, Türkiye’deki sağlık sisteminde Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamı altında BAĞ-KUR’lular ve sigortalılar tek bir çatı altında toplanıyormuş gibi görünmelerine rağmen BAĞ-KUR’lu esnaf ve sanatkârlarla SSK’lılar arasında ciddi ayrımcılık yapılmaktadır. Bu ayrımın mutlak suretle kaldırılması gerekmektedir. Bu ayrımı kaldırmanın yolu… Aslında bu kanun tasarısı bize fırsat vermiş olmasına rağmen bu düzenleme içerisinde yer almamıştır.

İnsanlar Sosyal Güvenlik Kurumuna çalıştıkları dönem içerisindeki primi niye ödüyorlar? Emekli olduklarında emekli ikramiyesi almak, emekli maaşı almak, artı, sağlık giderlerinden istifade etmek için. Oysaki bu düzenleme içerisinde sağlık hizmetinden yararlanma noktasında SSK’lılarla BAĞ-KUR esnafı arasındaki bu farkın giderilmesi gerekiyor.

Bir de Türkiye'nin gündeminden hiç çıkmayan prim borcu affı veya yapılandırması kanun içerisinde yer alıyor. Bu elbette olumlu bir şey ancak bir esnaf yıllardır primini düzenli olarak ödemekte ise bunları da “pozitif ayrımcılık” adı altında ya bir kademe yükseltmenin veya BAĞ-KUR emekli ikramiyelerini artırmanın veya emekli olduklarındaki maaşı sembolik de olsa yüzde 5, yüzde 10 civarında artırmanın, diğer BAĞ-KUR’lu esnafın da zamanında primini yatırmasına vesile olacağını unutmamak gerekiyor.

Yine son olarak şunu da ifade edebilirim ki BAĞ-KUR esnafının sorunları arasında düzeltilmesi gereken çok durum var. İşsizlik sigortasından, sigortalılar istifade ederken, ekonomik olarak bitmiş durumda olan, iflas eden bir BAĞ-KUR’luya işsizlik fonundan destek primi ödenmemesi de önemli sorunlardan birisidir.

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öz.

Şahsı adına Adana Milletvekili Mehmet Şükrü Erdinç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Erdinç.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 370 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın geneli üzerine, şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi selamlıyorum.

Sözlerimin başında, Çukurca’da meydana gelen çatışmada şehit düşen, Adanalı şehidimiz Uzman Çavuş Mehmet Doğan’a Cenab-ı Hak’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz 370 sıra sayılı Kanun Tasarısı’yla, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda ve diğer bazı kanunlarda çeşitli düzenlemeler yapılmaktadır.

2008 yılında yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa çerçevesinde, sosyal güvenlik uygulamalarında süreç içerisinde meydana gelen ihtiyaçları karşılamak üzere sigortalı lehine bazı düzenlemeler yapılmaktadır. Bu çerçevede görüşmekte olduğumuz kanun tasarıyla getirilen düzenlemelerden kısaca bahsetmek istiyorum.

2003 yılında çıkarılan 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunu’nun 3’üncü maddesi uyarınca Türkiye İş Kurumuna, iş ve meslek danışmanlığı hizmetleri vermek veya verdirmek üzere görev verilmiştir. Bu görev çerçevesinde, Hükûmetimizin programı ve İŞKUR’un planlamaları doğrultusunda, işsizlikle mücadele kapsamında, İŞKUR bünyesinde istihdam edilmek üzere 2.000 kadro vize verilmiş ve iş ve meslek danışmanı ilanına gerekli sertifikaya sahip 2.817 kişi başvuru yapmış, bunlardan 2.000’i KPSS puanına göre mülakatsız olarak atanmıştır. Bu atamadan üç ay sonra kalan 817 kişi için Maliye Bakanlığımızın onayı ile istihdam sağlanmıştır. İki istihdam arasında geçen üç aylık sürede 523 kişi daha gerekli sertifikayı edinmiş, yeni sertifika alanların başvurusunun kabul edilmemesi üzerine bu konu yargıya taşınmış ve Danıştay bu ilk 817 kişilik alımın yürütmesini durdurmuştur. Tasarıda yaptığımız düzenleme ile yargı kararı sonrası 2013 yılı başında işten çıkarılan 817 kişinin ve 2’nci atamaya başvuru yapamayan 523 kişinin iş ve meslek danışmanı olarak atanması düzenlenmektedir.

5335 sayılı Kanun kapsamında, kamu kurumlarında ve kamuya ait iş yerlerinde çalışmaya başlayan emeklilerin çalışmayı bıraktıktan sonra tekrar emekli maaşlarını almak için SGK’ya yazılı talepte bulunmaları gerekiyordu. Tasarıyla getirilen düzenleme ile yazılı talep şartı kaldırılmakta, bunun yerine sigortalılığın bitiş tarihi SGK tarafından tespit edilerek, yazılı istek tarihi olarak kabul edilmesi amaçlanmaktadır.

Tasarının 3’üncü maddesiyle Sosyal Güvenlik Kurumunun Genel Kurul yapısı yeniden düzenlenmekte ve Genel Kurulda temsilci bulunduran bakanlıkların isimleri güncellenmektedir. Ayrıca Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının Genel Kurulda temsilinin sağlanması amaçlanmaktadır.

Tasarı ile getirilen düzenlemelerden biri de SGK Yönetim Kurulu üye sayısının artırılmasıdır. Esnaf ve sanatkârların Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulunda temsilinin olmaması bugüne kadar, üzerinde konuşulan büyük bir eksiklikti. Yapılan bu düzenleme ile bu eksiklik giderilmektedir.

Tasarının 5’inci maddesi ile SGK’nın ilave personel ihtiyacı için Sosyal Güvenlik Kurumunda kullanılmak üzere kadro ihdas edilmektedir.

2008 yılında yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 18 yaşını doldurmamış vatandaşlarımız, genel sağlık sigortası kapsamına dâhil edilmiştir. Bu çerçevede, lise öğrenimini sürdüren bir kişi 20 yaşına kadar, üniversite öğrencisi 25 yaşına kadar anne babasının sigortası kapsamında sağlık hizmetlerinden prim ödemeden yararlanmaktadır. Ancak öğrencilerin liseyi bitirdiği veya üniversiteye başladığı dönem arasında dört aylık bir boşluk ortaya çıkmaktadır. Bu dönem içinde kişi lise veya üniversite öğrencisi statüsünde olmadığından, 19 yaşından gün almışsa gelir testi yaptırması gerekmektedir. Bu durumda bulunan 406 bin kişi mağdur olmaktadır. Mağduriyetin giderilmesi amacıyla tasarıda yapılan düzenlemeyle, kişi liseden mezun olunca eğer 20 yaşını doldurmamışsa dört ay daha gelir testi yaptırmadan ve prim ödemeden sağlık hizmetlerinden faydalanması öngörülmektedir.

Tasarının 8’inci maddesiyle terörle mücadele veya emniyet ve asayişin sağlanmasına ilişkin görevleri sebebiyle malul kalanlar ya da Kore, Kıbrıs ve İstiklal Savaşı gazisi olarak şeref aylığı bağlanmış olanlar ya da bunların eşlerinden özel hastaneye müracaatlarında ayrıca bir sevk usulü şartı aranmaksızın ilave ücret alınmaması amaçlanmaktadır.

5510 sayılı Kanun’a eklenen ek 8’inci madde ile 1/10/2008 tarihinden önceki sigortalılık süresine ait değişiklikten dolayı tahakkuk eden prim borcunun usulüne uygun olarak ödenen af, tecil, taksitlendirme ve yapılandırma uygulamalarını etkilemeyecek hâle getirilmesi amaçlanmıştır.

Genel sağlık sigortası sistemine geçiş sürecinde ortaya çıkan uygulama farklılıkları sebebiyle hak etmedikleri hâlde bazı kişilere sağlık yardımı yapılmış, söz konusu kişilerin tespiti ile kişilere borç tahakkuk ettirilmiştir. Tasarıyla, bu kapsamda borcu bulunan kişilerin SGK’ya açtıkları davalardan vazgeçmeleri hâlinde sağlık giderlerinin ilgililerden tahsil edilmemesi ve bu suretle oluşacak mağduriyetlerin önlenmesi amaçlanmaktadır.

5510 sayılı Kanun’a eklenen geçici 47’nci madde ile 5335 sayılı Kanun’un 30’uncu maddesinde, tasarının 2’nci maddesiyle aylığın tekrar başlatılmasıyla ilgili yapılan değişikliğin maddenin yürürlüğe girdiği tarihten öncesine de uygulanması sağlanmıştır.

2007 yılında Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu kurulmuş ve bu kurumda istihdam edilecek bazı kadrolara Avrupa Birliği müktesebatı çerçevesinde dil şartı getirilmiştir. Kurumun ilk kuruluşunda bu kapsamda istihdam edilecek personele dil şartını belli bir sürede yerine getirme hakkı tanınmış ve personelin yüzde 90’ı bu şartı yerine getirmiştir. Tasarıda yapılan düzenlemeyle dil şartının kuruma girmeden aranmasına yönelik düzenleme yapılmış, ayrıca bugüne kadar dil şartını yerine getirmeyenlere bir yıllık ek süre tanınmıştır.

Değerli milletvekilleri, görüldüğü gibi tasarının birçok maddesi yeni yılın girmesi ve uygulamadan kaynaklanan sebeplerle oluşan mağduriyetlerin giderilmesini amaçlamaktadır. Burada iddia edildiği gibi yeni ek külfetler getirmemektedir.

Bu vesileyle, görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Erdinç.

Sayın milletvekilleri, böylece, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Beş dakika ara veriyorum.

                                                                    

 

Kapanma Saati: 21.21


DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 21.27

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Fatih ŞAHİN (Ankara)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 49’uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

370 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

6’ncı sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim İşbirliği Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim İşbirliği Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/581) (S. Sayısı: 291)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

7’nci sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kabinesi Arasında Bitki Koruma ve Bitki Karantina Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

7.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kabinesi Arasında Bitki Koruma ve Bitki Karantina Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/629) (S. Sayısı: 309)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 9 Ocak 2013 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

                                                                    

 

Kapanma Saati: 21.28