DÖNEM: 24 CİLT: 37 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
39’uncu Birleşim
13 Aralık 2012 Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- 2013 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/698) (S.Sayısı: 361)
2.- 2011 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, Merkezi Yönetim Bütçesi
Kapsamındaki Kamu İdarelerinin 2011 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısına Ait
Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ( 1/649, 3/1003) (S.Sayısı: 362)
A) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI
1) Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) TARIM REFORMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Tarım Reformu
Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME KURUMU
1) Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
1) Kültür ve
Turizm Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve
Turizm Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Opera
ve Balesi Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera
ve Balesi Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) TÜRKİYE YAZMA ESERLER BAŞKANLIĞI
1) Türkiye Yazma
Eserler Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
H) GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI
1) Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI
1) Gümrük
Müsteşarlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) REKABET KURUMU
1) Rekabet Kurumu
2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Rekabet Kurumu
2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANLIĞI
1) Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Karayolları
Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Karayolları
Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURUMU
1) Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) DENİZCİLİK MÜSTEŞARLIĞI
1) Denizcilik
Müsteşarlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) SİVİL HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O) İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
1) İçişleri
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri
Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ö) EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Emniyet Genel
Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel
Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
P) JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI
1) Jandarma Genel
Komutanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel
Komutanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
R) SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI
1) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Genel Kurulu
teşrif etmiş bulunan Uluslararası Sergiler Bürosu EXPO Genel Sekreteri Vicente
Gonzalez Loscertales’e Başkanlıkça “Hoş geldiniz.” denilmesi
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Bursa
Milletvekili İlhan Demiröz’ün, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi
Eker’in şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- Yozgat
Milletvekili Sadir Durmaz’ın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi
Eker’in şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in, Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz’ın
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
4.- İzmir
Milletvekili Musa Çam’ın, Denizli Milletvekili Nihat Zeybekci’nin CHP Grup
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
5.- Gaziantep
Milletvekili Ali Serindağ’ın, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
6.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet S. Kesimoğlu’nun, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Eker’in verdiği bazı bilgilere ve fındık üreticisinin 2004 yılında
meydana gelen don afetinden kaynaklanan alacağının hâlen ödenmediğine ilişkin
açıklaması
2.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Eker’in OECD desteğiyle ilgili ifadelerine ilişkin açıklaması
3.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, 4/12/2012 tarihinde Şile’de meydana
gelen deniz kazasında kaybolan cesetlerle ilgili arama faaliyetlerinin ne
durumda olduğunu ve kurtarma faaliyetlerinde bir zafiyet olup olmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
4.- Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın, Şile’de meydana gelen deniz
kazasıyla ilgili arama ve kurtarma çalışmalarına ilişkin açıklaması
VII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Kırklareli-İğneada’ya nükleer santral yapılacağı
iddialarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın
cevabı (7/11938)
2.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Kocaeli ve Sakarya’daki elektrik
kullanıcılarının geçmiş dönem fatura borçları nedeniyle yaşadıkları mağduriyete
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı
(7/11940)
3.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet S. Kesimoğlu’nun, Kırklareli’nin Demirköy ilçesine bağlı
bir beldede inşası planlanan termik ve nükleer santrallere ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/11941)
4.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, elektrik tüketimindeki azalmanın nedenlerine
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı
(7/11942)
5.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık’ın, Rekabet Kurumunun Erzincan’daki bazı firmalar
hakkında başlattığı soruşturmaya ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı
Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/12160)
6.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Irak’ta ortak
olduğu şirketlere ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın
cevabı (7/12161)
7.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, tarım ürünlerinin ihracatındaki azalmadan kaynaklanan
mağduriyetin giderilmesine,
Tarım
politikalarını geliştirmeye yönelik çalışmalara,
- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, zeytin üreticilerine verilen desteğin
artırılmasına,
Çeşitli afetler
sebebiyle 60 ilde zarar gören tarım ve
hayvancılıkla uğraşanların mağduriyetlerinin giderilmesine,
- Uşak
Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, Uşak’taki çiftçilerin destekleme prim
bedellerinin ödenmemesine,
- Balıkesir
Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün, şap hastalığına,
- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Bakanlık personelinin maaş ödemelerinin hangi
bankaya yatırıldığına ve promosyon ödemesi ile ilgili sözleşmeye,
İlişkin soruları
ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/12274), (7/12275),
(7/12276), (7/12277), (7/12278), (7/12279), (7/12280)
8.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan’ın, Iğdır’ın Tuzluca ilçesindeki ekolojik zenginliğin
dünyaya tanıtılması için yapılacak projelere ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/12326)
9.- İstanbul
Milletvekili İhsan Barutçu’nun, Keysun Ovası Sulama Birliği üyelerine Birliğin
elektrik borçları nedeniyle icra takibi yapılmasına ilişkin sorusu ve Orman ve
Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/12661)
10.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’de kaçak avcılığın önlenmesine ilişkin
sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/12663)
11.- Amasya
Milletvekili Ramis Topal’ın, Amasya’da ithal edilen hayvanlarla ilgili bazı
iddialara ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
(7/12666)
12.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, İstanbul Maslak’ta devam eden bir konut
projesine ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
(7/12667)
13.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, TBMM Etik Komisyonunun aldığı iddia edilen bir
taslak karara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/13507)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat
11.02’de açılarak beş oturum yaptı.
2013 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Tasarısı (1/698) (S. Sayısı 361) ve 2011 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Tasarısı ile Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki Kamu
İdarelerinin 2011 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısına Ait Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu’nun (1/649, 3/1003) (S. Sayısı: 362) görüşmelerine devam
edilerek;
Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı,
Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı,
Diyanet İşleri Başkanlığı,
Türk İşbirliği ve
Koordinasyon Ajansı Başkanlığı,
Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı,
Hazine Müsteşarlığı,
Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu,
Sermaye Piyasası Kurulu,
Adalet Bakanlığı,
Ceza ve İnfaz Kurumları ile
Tutukevleri İş Yurtları Kurumu,
Türkiye Adalet Akademisi
Başkanlığı,
Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı,
Mesleki Yeterlilik Kurumu,
Türkiye ve Orta Doğu Amme
İdaresi Enstitüsü,
Devlet Personel Başkanlığı,
2013 yılı merkezî yönetim
bütçeleri ve 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesapları kabul edildi.
30 Mayıs-14 Haziran 2012
tarihleri arasında Cenevre'de yapılan 101’inci Uluslararası Çalışma
Konferansı’nda kabul edilen 14/6/2012 tarihli ve 202 sayılı Sosyal Koruma
Tabanlarına İlişkin Tavsiye Kararı hakkında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
tarafından bütçe müzakereleri sırasında Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi
sunulmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi okundu; Uluslararası Çalışma
Teşkilatı Anayasası gereğince tezkere üzerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik tarafından Genel Kurula bilgi verildi.
İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal, Ardahan Milletvekili Orhan Atalay’ın Cumhuriyet Halk Partisine,
Bingöl Milletvekili İdris
Baluken, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in BDP Grubuna,
Sataşmaları nedeniyle birer
konuşma yaptılar.
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal,
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın, kendisine sataşma nedeniyle
söz vermemesine ve bu tutumu nedeniyle usul tartışması açılmasını talep
etmesine rağmen usul tartışması açmamasına,
İstanbul Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in işsizlik
konusuyla ilgili ifadelerine,
İlişkin birer açıklamada
bulundular.
Alınan karar gereğince, 13
Aralık 2012 Perşembe günü saat 11.00’de toplanmak üzere 22.46’da birleşime son
verildi.
Sadık YAKUT
Başkan
Vekili
Muhammet
Bilal MACİT Muhammet
Rıza YALÇINKAYA
İstanbul Bartın
Kâtip Üye Kâtip
Üye
‑II.-
GELEN KâĞITLAR
No:
50
13 Aralık 2012 Perşembe
Teklifler
1.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/1035) (Adalet; Plan ve Bütçe ile İçişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30.11.2012)
2.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in; HIV-AIDS Kanunu Teklifi (2/1036) (Plan ve
Bütçe; İnsan Haklarını İnceleme ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.11.2012)
3.- Kocaeli
Milletvekili Hurşit Güneş’in; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/1037) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04.12.2012)
4.- Bolu
Milletvekili Tanju Özcan’ın; 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz
Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/1038) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve
Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 04.12.2012)
5.- Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in;
Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Teklifi (2/1039)
(Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.12.2012)
6.- Bursa
Milletvekili Sena Kaleli’nin; Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1040) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.12.2012)
7.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in; 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/1041) (İnsan Haklarını İnceleme ile Adalet Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.12.2012)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’ta internet erişiminde yaşanan kesintilere
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2468) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
2.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Tunceli’nin Hozat ilçesinde fişleme yapıldığı
iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2469)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
3.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir’in, domates üreticilerinin sorunlarına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2470) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.11.2012)
4.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, İstanbul Üniversitesi Dr. Ziya Gün
Vakfına ait bir gayrimenkulün özel bir şirkete kiralanmasına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) sözlü soru önergesi (6/2471) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.11.2012)
5.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yapılan zamlara ve bütçe açığına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2472) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
6.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ana sınıflarında personel yetersizliğine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/2473) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.11.2012)
7.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yerli sanayi ürünlerinin teşvik edilmesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2474) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.11.2012)
8.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun taşımalı eğitim sistemine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2475) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
9.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, istihdam üzerindeki vergi ve primlerin
azaltılmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2476) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.11.2012)
10.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Ülkemize sığınan Suriyeli
mültecilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2477) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.11.2012)
11.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ülkemizde kayıtdışı çalışan
yabancı kişilere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2478) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
12.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, acil serviste görev yapan sağlık
çalışanlarının sorunlarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2479) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
13.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2012 yıllarında kullanılan ve ithal
edilen doğalgaz miktarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü
soru önergesi (6/2480) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
14.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2012 yılları arasında elektrik
faturalarından alınan TRT payına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2481) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
15.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan engelli
personel sayısına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2482) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
16.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, TSK envanterindeki Skorsky helikopterlere
ilişkin Milli Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/2483) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.11.2012)
17.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2012 yılları arasında terör örgütleri
tarafından kaçırılan öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2484) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
18.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, vergi gelirlerine ilişkin Maliye Bakanından sözlü
soru önergesi (6/2485) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
19.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, işçi ve kamu görevlileri sendikaları ile ilgili
bazı verilere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2486) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
20.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, 2012 üniversite seçme ve yerleştirme sınavına ait
bazı verilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2487) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.11.2012)
21.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Bakanlıkların görevde yükselme sınavlarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2488) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
22.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, üniversitelerin ödenek sıkıntısına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/2489) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
23.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, kayıt dışı ekonominin önlenmesine ilişkin Maliye
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2490) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
24.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, gümrük kapılarının modernizasyonuna ve sınır
ticaretine ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/2491)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
25.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana ve ilçelerindeki öğretmen sayısına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/2492) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.11.2012)
26.- Kastamonu
Milletvekili Emin Çınar’ın, Kastamonu Havaalanı inşaatına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/2493) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.11.2012)
27.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, hayvanlarda görülen üç gün hastalığına ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2494) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.11.2012)
28.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, emniyet mensuplarının özlük
haklarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2495) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.11.2012)
29.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, geri dönüşüm konusunda yapılan
çalışmalara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/2496)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
30.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Elbistan’daki bir okulun derslik
sayısının yetersizliğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2497) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
31.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, atama bekleyen teknik
öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/2498)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
32.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Alo 112 çalışanlarına yapılan
döner sermaye ödemelerine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2499) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
33.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, diş protez teknisyenlerinin
sorunlarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2500) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.11.2012)
34.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlıkta yapılan görevde
yükselme sınavına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2501)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
35.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, aile hekimliği yapan pratisyen
hekimlerin mesai sorununa ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2502) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
36.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sağlık çalışanlarının seyyar
görev tazminatlarının ödenmediği iddiasına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2503) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
37.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, karşılıksız çeklere ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2504) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
38.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, üniversite hastanelerinin
sorunlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2505) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.11.2012)
39.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, üniversite hastanelerinde
çalışanların eş durumu tayinlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/2506) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
40.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Sağlık Bakanlığının lojman
genelgesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2507) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.11.2012)
41.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, pirinçteki KDV’nin düşürülmesi
talebine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2508) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.11.2012)
42.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, işletmelere getirilen işyeri
hekimi zorunluluğuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2509) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.11.2012)
43.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Halkbank’ın bir bölüm hissesinin
halka arz edilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2510)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
44.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Ülkemizdeki gelir dağılımı
bozukluğuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2511) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.11.2012)
45.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yeni eğitim sistemi ile ilgili
düzenlenen bir ankete ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2512)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
46.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Afet ve Acil Durum ile Sivil
Savunma Müdürlükleri çalışanlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/2513) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
47.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars, Iğdır ve Ağrı’da ihtiyaç sahiplerine Sosyal
Yardımlaşma Fonu tarafından dağıtılan kömürlere ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından sözlü soru önergesi (6/2514) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.11.2012)
48.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, aile şirketlerinin kurumsallaşması için yapılması
gereken çalışmalara ve ülkemizde girişimciliğin desteklenmesine ilişkin Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanından sözlü soru önergesi (6/2515) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.11.2012)
49.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, jeotermal enerji üretimine ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/2516) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.11.2012)
50.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, yenilenebilir enerji kaynakları hakkındaki
çalışmalara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2517) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
51.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da gerçekleştirilen bir TOKİ konut
projesine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/2518)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
52.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, sağlık alanında jeotermal enerji kaynaklarından
faydalanılmasına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2519)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
53.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’ta doktor ve tıbbi araç gereç ihtiyacına
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2520) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.11.2012)
54.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, seracılık alanındaki politikalara ve yatırımlara
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2521)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
55.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, seracılıkta jeotermal enerji kaynaklarından
faydalanılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2522) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
56.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa’da turizmin geliştirilmesine ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/2523) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.11.2012)
57.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, fındık üreticilerine yapılan alan
bazlı destekleme ödemelerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2524) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
58.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Giresun’a bağlı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2525)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
59.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, fındık tarımında kullanılan makine
alımlarının desteklenmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü
soru önergesi (6/2526) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
60.- İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serter’in, üniversite kontenjanlarının boş bırakılmasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/2527) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29.11.2012)
61.- Amasya
Milletvekili Ramis Topal’ın, posta dağıtım işine ve posta dağıtım personelinin
sorunlarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2528) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
62.- Amasya
Milletvekili Ramis Topal’ın, Amasya Gümüşhacıköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü
personeli arasında çeşitli sorunlar yaşandığı iddialarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2529) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Batman
Milletvekili Ayla Akat’ın, Batman’daki İluh Deresinin ıslah projesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13184) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.11.2012)
2.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars’ın Merkeze bağlı bir köyünde yaşanan su
sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13185) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.11.2012)
3.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Samsun’da yaşanan işçi ölümlerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13186) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
4.- Hatay
Milletvekili Refik Eryılmaz’ın, Hatay’da faaliyet gösteren esnaf, sanayici ve
iş adamlarının Suriye’de yaşanan olaylardan kaynaklanan sorunlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13187) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.11.2012)
5.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Erzurum ilindeki toplumsal
gösteriler ile ilgili bazı verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13188) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
6.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Eskişehir ilindeki toplumsal
gösteriler ile ilgili bazı verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13189) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
7.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Gaziantep ilindeki toplumsal
gösteriler ile ilgili bazı verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13190) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
8.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Kürecik Radar Üssüne ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/13191) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
9.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, NATO’dan alınacak patriot füzelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13192) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.11.2012)
10.- Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceer’in, Çerkezköy ilçesinde selden zarar gören bir okula
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13193) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.11.2012)
11.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, 2002 yılından itibaren yapılan
seçimlerde seçilemeyen veya partileri tarafından aday gösterilmeyen kamu
görevlileri ile ilgili verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13194) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
12.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkâri ilindeki toplumsal
gösteriler ile ilgili bazı verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13195) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
13.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hatay ilindeki toplumsal gösteriler
ile ilgili bazı verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13196)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
14.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, bir televizyon dizisi hakkındaki açıklamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13197) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.11.2012)
15.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın, Ülkemize yerleştirilmesi düşünülen NATO füzelerine
ve dış politikaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13198)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
16.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın, terörle mücadele ile ilgili bir açıklamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13199) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.11.2012)
17.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Gümüşhane ilindeki toplumsal
gösteriler ile ilgili bazı verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13200) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
18.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Giresun ilindeki toplumsal
gösteriler ile ilgili bazı verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13201) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
19.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Kemerburgaz’daki bir arazide
gerçekleşen inşaat çalışmalarına ve araziye boşaltılan hafriyatın çevreye zarar
verdiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13202)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
20.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ülkemizde eğitim gören yabancı
uyruklu öğrencilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13203)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
21.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, engelli vatandaşların bağlı kurum ve
kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/13204) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
22.- Antalya
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2012 yılları arasında çiftçilere kullandırılan
düşük faizli kredilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13205)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
23.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, BM Genel Kurulunda Irak Cumhurbaşkanı ile
görüştüğü iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13206)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
24.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, vatandaşların bilgileri dışında siyasi partilere
üye yapıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13207)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
25.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, Suriye’de meydana gelen olaylar nedeniyle
Ceylanpınar’da yaşanan sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13208) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
26.- Balıkesir
Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün, NATO tarafından ülkemize yerleştirilmesi
planlanan füze bataryalarının komutasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/13209) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
27.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, darbe dönemlerinde görev yapan bazı yetkililerin
o dönemlerde yaşanan olaylarla ilgili sorumluluklarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/13210) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
28.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça’nın, öğretmen maaşlarına ve öğretmenlerin sorunlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13211) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.11.2012)
29.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Sağlık Bakanlığında yapılan atamalara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13212) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.11.2012)
30.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Sağlık Bakanlığı bürokratlarının hastane
yöneticiliği için sözleşme imzaladığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/13213) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
31.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, memur maaşlarına refah payı artışı
yapılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13214) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.11.2012)
32.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç’un, Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezine üye
olunmamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13215) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.11.2012)
33.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, Kürecik Radar Üssüne ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/13216) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
34.- Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün’ün, Niksar’da kamu tarafından ihale verilen bir
müteahhitle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13217)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
35.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Kütahya ilindeki toplumsal
gösteriler ile ilgili bazı verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13218) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
36.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Malatya ilindeki toplumsal
gösteriler ile ilgili bazı verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13219) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
37.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Manisa ilindeki toplumsal gösteriler
ile ilgili bazı verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13220)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
38.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, Kuzey Suriye’deki duruma ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/13221) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
39.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Dolmabahçe Sarayında gerçekleşen bir görüşmeye dair
açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13222) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.11.2012)
40.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Türkiye’nin Avrupa Nükleer Araştırmalar
Organizasyonu üyeliğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13223)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
41.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, Ülkemizdeki kutsal emanetlerin korunmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13224) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.11.2012)
42.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Halk Bankası’nın icra takibine konu alacak
miktarındaki artışa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13225)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
43.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, 2002 yılından günümüze restore edilen kilise ve
havralara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13226) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.11.2012)
44.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, dünyadaki başkanlık sistemi uygulamalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13227) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.11.2012)
45.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, Ilısu Barajının suları altında kalacak tarihi
camilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13228) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.11.2012)
46.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, makroekonomik göstergelerle vatandaşların refah
düzeyi arasındaki çelişkiye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13229)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
47.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, restoran ve okul kantinlerinde çalışanlara gıda
güvenliği ve hijyeni eğitimi verilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/13230) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
48.- Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün, Türkiye’ye patriot füzeleri yerleştirilmesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13231) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.11.2012)
49.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, İran’a ihraç edilen kıymetli taşlar ile
ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13232) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29.11.2012)
50.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Ülkemizde konuşlandırılacak patriot
füzeleri ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13233) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
51.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, patriot füzelerine dair bir açıklamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13234) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.11.2012)
52.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, üniversite öğrencilerinin burs ve barınma
sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13235) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29.11.2012)
53.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı bir
köyün elektrik sorununa ve Balıkesir’e bağlı köylerin altyapı sorunlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13236) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.11.2012)
54.- Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in, bazı tıbbi malzemelerin Ülkemizde olmayışına ve bir
hastanın sağlık sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13237)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
55.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Kamu Başdenetçisinin seçilmeden önce THY’nin ABD’ye
bir açılış seferine icabet ettiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/13238) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
56.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık’ın, son on yıl içerisinde Türk vatandaşlığına geçmek
için başvuran, Türk vatandaşlığından çıkarılan ve çalışma veya oturma izni alan
kişi sayısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13239) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29.11.2012)
57.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların bağlı kurum ve
kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/13240) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.11.2012)
58.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, kanuni takibe düşen kredilere ve ekonominin genel
durumuna ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/13241) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
59.- Denizli
Milletvekili Adnan Keskin’in, bazı SPK yöneticileri ile ilgili iddialara
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/13242)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
60.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, vatandaşların bankalara olan tüketici kredisi ve
kredi kartı borçlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı
soru önergesi (7/13243) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
61.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların bağlı
kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/13244)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
62.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların bağlı
kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/13245)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
63.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların bağlı
kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/13246)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
64.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2012 yılları arasında TRT kanalları
hakkında RTÜK’e yapılan şikâyetlere ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent
Arınç) yazılı soru önergesi (7/13247) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
65.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin
engellenmesi kapsamında gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/13248) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.11.2012)
66.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13249) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.11.2012)
67.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, elektronik kelepçe uygulamasına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13250) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
68.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, açlık grevine katılan tutuklu ve hükümlülere
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13251) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.11.2012)
69.-
Kahramanmaraş Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13252) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.11.2012)
70.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Bolu F Tipi Cezaevinde bulunan hükümlü ve
tutuklularla ilgili verilere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13253) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
71.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Ankara 2 Nolu F Tipi Cezaevinde bulunan hükümlü
ve tutuklularla ilgili verilere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13254) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
72.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Ankara 1 Nolu F Tipi Cezaevinde bulunan hükümlü
ve tutuklularla ilgili verilere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13255) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
73.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Adana F Tipi Cezaevinde bulunan hükümlü ve
tutuklularla ilgili verilere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13256) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
74.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir’in, Deniz Feneri Derneği davasına ve Bakanlık
tarafından gerçekleştirilen bir soruşturmaya ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13257) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
75.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Van F Tipi Cezaevinde bulunan hükümlü ve
tutuklularla ilgili verilere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13258) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
76.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Kırıkkale F Tipi Cezaevinde bulunan hükümlü ve
tutuklularla ilgili verilere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13259) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
77.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, İmralı F Tipi Cezaevinde bulunan hükümlü ve
tutuklularla ilgili verilere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13260) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
78.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, F Tipi Cezaevlerinde bulunan hükümlü ve
tutuklularla ilgili verilere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13261) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
79.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, Bakanlık kadrolarında istihdam edilen engelli sayısına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13262) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.11.2012)
80.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, cezaevi girişlerinde GBT sorgulaması yapılıp
yapılmadığına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13263)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30.11.2012)
81.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin
engellenmesi kapsamında gerçekleştirilen çalışmalara ve aile içi şiddet
vakalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13264) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.11.2012)
82.- Bitlis
Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, cezaevindeki tutuklu ve hükümlü
kadınlara ve anneleri ile birlikte cezaevinde yaşayan çocuklara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13265) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
83.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, Tekirdağ F Tipi Cezaevinde kalan bir mahkûmun iddialarına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13266) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29.11.2012)
84.- Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in, Manisa E Tipi Kapalı Cezaevinde meydana gelen
yangınla ilgili iddialara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13267) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
85.- Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in, Kandıra Cezaevinde görevli infaz koruma
memurlarının lojman sorununa ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13268) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
86.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa’daki çocuk işçilere ve çocuk
işçiliğinin engellenmesi için gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13269) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.11.2012)
87.- İstanbul
Milletvekili Erdoğan Toprak’ın, kadın istihdamına ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13270) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.11.2012)
88.- Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün’ün, 2002 yılından itibaren yaşanan kadına karşı
şiddet vakalarıyla ilgili verilere ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13271) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
89.- İzmir
Milletvekili Hülya Güven’in, Organize Sanayi Bölgelerinde açılacak kreş ve
anaokullarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13272) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
90.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13273)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
91.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların Bakanlık
ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik
çalışmalara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13274) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
92.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin
engellenmesi kapsamında gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13275) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.11.2012)
93.- Bursa
Milletvekili Aykan Erdemir’in, 27. Reform İzleme Grubu Toplantısı sonrası
yapılan basın bildirisine ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13276) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
94.- Bursa
Milletvekili Aykan Erdemir’in, Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansına üyeliğe
ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/13277) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.11.2012)
95.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/13278)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
96.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların Bakanlık
ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik
çalışmalara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13279) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
97.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, ithal tekstil ürünlerinin denetimine ilişkin
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/13280)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
98.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, yerli esnaf ve sanatkârların desteklenmesine
ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/13281)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
99.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, AVM’lerin esnafa olumsuz etkisine ilişkin
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/13282) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.11.2012)
100.- Manisa
Milletvekili Hasan Ören’in, Turgutlu OSB’de bir firmaya tahsis edilen parselle
ilgili iddialara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13283) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
101.- Manisa
Milletvekili Hasan Ören’in, Turgutlu OSB’de bir firmaya tahsis edilen parselle
ilgili iddialara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13284) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
102.- Manisa
Milletvekili Hasan Ören’in, Turgutlu OSB’de bazı parsellerin bir firmaya
tahsisi ile ilgili iddialara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13285) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
103.- Manisa
Milletvekili Hasan Ören’in, Turgutlu OSB’de bulunan bir parselin tahsisiyle
ilgili bazı iddialara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13286) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
104.- Manisa
Milletvekili Hasan Ören’in, Turgutlu OSB’de bir firmaya tahsis edilen parselle
ilgili iddialara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13287) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
105.- Manisa
Milletvekili Hasan Ören’in, Turgutlu OSB’de boş tutulan parsellerin çevredeki
fabrika ve işletmeler için tehlike arz ettiği iddialarına ilişkin Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/13288) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29.11.2012)
106.- Manisa
Milletvekili Hasan Ören’in, Turgutlu OSB’de bazı parsellerin tahsisiyle ilgili
iddialara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13289) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
107.- Van
Milletvekili Aysel Tuğluk’un, Samsun’daki bir işletmede meydana gelen kazaya ve
iş güvenliği alanındaki çalışmalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13290) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
108.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, Samsun’daki bir işletmede meydana gelen kazaya
ve iş güvenliği alanına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13291) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
109.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, İş ve Meslek Danışmanlığı sertifikası için ikinci
bir sınav yapılmasının gerekliliğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13292) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
110.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13293)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
111.- Hatay
Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, sağlıkta katkı payı uygulamasına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13294)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
112.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, kadın istihdamına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13295) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.11.2012)
113.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adıyaman’da İŞKUR’a yapılan
başvurulara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13296) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
114.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Ağrı’da İŞKUR’a yapılan başvurulara
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13297)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
115.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, 2002-2011 yılları arasında sakatlanan ve hayatını
kaybeden işçilere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13298) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
116.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, ağır özürlü raporu almasına rağmen maluliyet
aylığı bağlanmayan bir vatandaşa ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13299) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
117.- Bolu
Milletvekili Tanju Özcan’ın, Bolu’da deprem riski taşıyan binaların tespiti ile
ilgili çalışmalara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13300) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
118.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir’in, Bodrum’da imar planında yapılan değişikliğe
ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13301)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
119.- Tekirdağ
Milletvekili Emre Köprülü’nün, Van’daki kalıcı deprem konutlarında ortaya çıkan
sorunlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13302)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
120.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13303)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
121.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların Bakanlık
ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik
çalışmalara yönelik çalışmalara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13304) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
122.- Ankara
Milletvekili Gökhan Günaydın’ın, Bakanlığın çöp toplama kamyonu yardımı yaptığı
belediyelere ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13305) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
123.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, yaptığı iddia edilen bir açıklamaya ilişkin
Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13306) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.11.2012)
124.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki köylere İller Bankası’ndan aktarılan
ödeneğe ve köylerde yapılan yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13307) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
125.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İzmir’in Kadifekale ilçesinde meydana gelen
heyelan felaketi sonrası TOKİ konutlarına yerleştirilen vatandaşların
sorunlarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13308) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
126.- İzmir
Milletvekili Musa Çam’ın, 2002 yılından günümüze yapılan adalet saraylarıyla
ilgili verilere ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13309) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
127.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara’daki konut sayısına ve konut satışlarındaki
düşüşe ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13310)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
128.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Bakanlık tarafından yayınlanan turizm öncelikli
yöre belediyeleri listesine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13311) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
129.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, Kaz Dağları’ndaki maden arama faaliyetlerine ve
bunların çevreye etkilerine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13312) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
130.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Giresun’un Görele ilçesine bağlı bir
beldede yapılması planlanan katı atık bertaraf tesisine ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13313) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.11.2012)
131.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13314) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.11.2012)
132.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların Bakanlık
ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik
çalışmalara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13315)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
133.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, ülkemize kurulması planlanan patriot füze
sistemlerine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13316)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
134.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Pakistan heyeti tarafından el konulan iki
santral gemisine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13317)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
135.- Hatay
Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Türkiye ile Suriye’deki bazı Kürt gruplar
arasında anlaşma imzalandığı iddialarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13318) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
136.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/13319) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.11.2012)
137.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların Bakanlık
ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik
çalışmalara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/13320)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
138.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, kanuni takibe düşen kredilere ve ekonominin genel
durumuna ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/13321) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.11.2012)
139.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, Ülkemizdeki termik santrallere ve neden olduğu
hava kirliliğine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13322) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
140.- Batman
Milletvekili Ayla Akat’ın, Batman’da petrol arama ve sondaj çalışmalarının yol
açtığı sorunlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13323) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
141.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’de konut ve işyerlerindeki elektrik
sayaçlarının değiştirilmesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13324) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
142.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın, Kocaeli’de elektrik dağıtım hizmetlerinde yaşanan
sorunlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13325) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
143.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13326)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
144.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların Bakanlık
ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik
çalışmalara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13327) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
145.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, elektrik faturalarında kayıp-kaçak bedelinin
gösterilmemesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13328) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
146.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/13329) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.11.2012)
147.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Ankara’da milli maç oynatılmamasına ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/13330) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.11.2012)
148.- Batman
Milletvekili Ayla Akat’ın, çiftçilerin kullandığı mazottan ÖTV alınmamasına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13331)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
149.- Mersin
Milletvekili Vahap Seçer’in, Mersin’de örtü altı sebze yetiştiricilerinin
sorunlarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13332) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
150.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13333)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
151.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2008-2012 yılları arasında şeker pancarı
üretimi ve ithaline ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13334) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
152.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2012 yılları arasında yapılan canlı
hayvan ithaline ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13335) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
153.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2008-2012 yılları arasındaki hububat üretimine
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13336)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
154.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2005-2012 yılları arasındaki buğday ithal ve
ihracına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13337) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
155.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların Bakanlık
ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik
çalışmalara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13338) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
156.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Diyarbakır’da tarım arazileri ve toprak sahipleri
ile ilgili bazı verilere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13339) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
157.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, doğal afetler nedeniyle çiftçilerin uğradığı
zararlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13340) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
158.- İzmir
Milletvekili Mustafa Moroğlu’nun, saman fiyatlarının artmasına ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13341) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.11.2012)
159.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, üç gün hastalığına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13342) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
160.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, üç gün hastalığının etkilerine ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13343) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.11.2012)
161.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, kapatılması planlanan TAPDK’ya başkan ve üye
atanmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13344) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
162.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, ithal edilen tarım ürünlerine ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13345) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.11.2012)
163.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, sofralık zeytin üreticilerinin sorunlarına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13346)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
164.- İstanbul
Milletvekili Erdoğan Toprak’ın, küçükbaş hayvan ithalatına ve şap hastalığına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13347)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
165.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara’da afetlerden zarar görüp borçları ertelenen
çiftçilere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13348) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
166.- Bitlis
Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, kaçak yollarla ülkemize giren bala ve
Bitlis’teki arı üreticilerinin sorunlarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13349) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
167.- Hatay
Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Hatay sınırında meydana gelen kaçakçılık
faaliyetlerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13350) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
168.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, fındık üreticisinin mağduriyetine
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13351)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
169.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, Şırnak İl Özel İdaresine bağlı TIR garajında
devam eden tadilatın yol açtığı sorunlara ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13352) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
170.- Çanakkale
Milletvekili Ali Sarıbaş’ın, Esendere Sınır Kapısı ve soruşturma izni
verilmeyen bürokratlarla ilgili iddialara ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13353) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
171.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/13354) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.11.2012)
172.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların Bakanlık
ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik
çalışmalara ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/13355)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
173.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, AVM’lerdeki artışa ve esnafın
desteklenmesine ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13356) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
174.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Ardanuç ilçesine bağlı bir köyün
yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13357)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
175.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Ardanuç ilçesine bağlı bir köyün
yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13358)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
176.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Van Valiliği ile ilgili bazı iddialara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13359) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.11.2012)
177.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, teknesine el konulan bir kişinin mahkeme kararına
rağmen teknesinin iade edilmediği iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13360) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
178.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Eser Danışoğlu’nun, emniyet birimlerince kullanılan biber
gazının içeriğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13361)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
179.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, MERNİS veri tabanının güvenliğine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13362) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.11.2012)
180.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13363) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.11.2012)
181.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların Bakanlık
ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik
çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13364)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
182.- Samsun
Milletvekili Ahmet Haluk Koç’un, Tunceli’nin Hozat ilçesinde fişleme yapıldığı
iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13365)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
183.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Altındağ Belediyesine satılan ve kiraya
verilen gayrimenkullere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13366) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
184.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Altındağ Belediyesinin gelir, gider ve
borçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13367)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
185.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça’nın, Balıkesir’in Bigadiç ilçesine bağlı bir köyün
yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13368) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.11.2012)
186.- İzmir
Milletvekili Musa Çam’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen biber gazı
bombası ve spreyi alımlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13369) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
187.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, nüfus cüzdanı değişiminden alınan ücrete ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13370) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.11.2012)
188.- Kastamonu
Milletvekili Emin Çınar’ın, Kastamonu’nun Araç ilçesine 2012 yılında KÖYDES
kapsamında aktarılan ödeneğe ve ilçede gerçekleştirilen yatırımlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13371) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.11.2012)
189.- Kastamonu
Milletvekili Emin Çınar’ın, Kastamonu’nun Ağlı ilçesine 2012 yılında KÖYDES
kapsamında aktarılan ödeneğe ve ilçede gerçekleştirilen yatırımlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13372) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.11.2012)
190.- Kastamonu
Milletvekili Emin Çınar’ın, Kastamonu’nun Şenpazar ilçesine 2012 yılında KÖYDES
kapsamında aktarılan ödeneğe ve ilçede gerçekleştirilen yatırımlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13373) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.11.2012)
191.- Kastamonu
Milletvekili Emin Çınar’ın, Kastamonu’nun İhsangazi ilçesine 2012 yılında
KÖYDES kapsamında aktarılan ödeneğe ve ilçede gerçekleştirilen yatırımlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13374) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.11.2012)
192.- Kastamonu
Milletvekili Emin Çınar’ın, Kastamonu’nun Devrekani ilçesine 2012 yılında
KÖYDES kapsamında aktarılan ödeneğe ve ilçede gerçekleştirilen yatırımlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13375) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.11.2012)
193.- Kastamonu
Milletvekili Emin Çınar’ın, Kastamonu’nun Hanönü ilçesine 2012 yılında KÖYDES
kapsamında aktarılan ödeneğe ve ilçede gerçekleştirilen yatırımlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13376) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.11.2012)
194.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin
engellenmesi kapsamında gerçekleştirilen çalışmalara ve aile içi şiddet
vakalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13377)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
195.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, PKK tarafından kundaklanan okullara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13378) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.11.2012)
196.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’ın Sarıkamış ilçesinde karla mücadele
çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13379)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
197.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara Büyükşehir Belediyesinin kullandığı eski
model otobüslerin trafikten çekilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13380) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
198.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara’da devam eden geçit, refüj ve kaldırım
çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13381) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.11.2012)
199.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Emniyet Genel Müdürlüğünce
hazırlanan bir spot filme ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13382) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
200.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, bir vatandaşın Kürtçe konuştuğu için polis
tarafından uyarıldığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13383) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
201.- Bitlis
Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bursa’da yaşanan toplumsal olaylara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13384) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.11.2012)
202.- Adana
Milletvekili Murat Bozlak’ın, Suriyeli mülteciler için Adana’da konteyner kent
kurulacağı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13385)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
203.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Erzurum’da silahla vurularak öldürülen bir
üniversite öğrencisine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13386)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
204.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Akkiray’ın, Hâkimler ve Savcılar için yapılan silah
kampanyasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13387)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
205.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’daki Akyurt Belediyesinin
gayrimenkullerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13388)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
206.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’nın Akyurt ilçesinin gelir ve giderleri
ile borçlarına ve alt yapı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13389) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
207.- Van
Milletvekili Aysel Tuğluk’un, Türkiye’de konuşulan diller ile ilgili
araştırmalara ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13390)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
208.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa bağlı
kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara ilişkin
Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13391) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.11.2012)
209.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların Bakanlık
ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik
çalışmalara ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13392)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
210.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Trabzon Çal Mağarası yolunun
yapımına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/13393)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
211.- Balıkesir
Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün, Balıkesir Sarımsaklı Plajı için alınan
koruma önlemlerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13394) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
212.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/13395) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.11.2012)
213.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların Bakanlık
ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik
çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/13396)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
214.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Van Devlet Tiyatrosunda bir tiyatro
oyununun senaryosunun değiştirildiği iddialarına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13397) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
215.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, müze kart uygulamasına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/13398) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.11.2012)
216.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, hayvancılık desteklerinde artış yaşanmasına
rağmen canlı hayvan ithal edilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13399) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
217.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Şırnak, Kars ve Iğdır’daki yatırımlar için bütçeden
aktarılan kaynak miktarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13400) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
218.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki yatırımlar için bütçeden aktarılan
kaynak miktarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13401)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
219.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı’daki yatırımlar için bütçeden aktarılan kaynak
miktarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13402) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.11.2012)
220.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da esnafın vergi, kooperatif ve SGK prim borçlarına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13403) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.11.2012)
221.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, atık yağlardan biodizel üretimine yönelik
teşviklere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13404) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.11.2012)
222.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13405) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.11.2012)
223.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların Bakanlık
ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik
çalışmalara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13406)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
224.- Muğla
Milletvekili Ömer Süha Aldan’ın, atık bitkisel yağların biodizel üretiminde
kullanılmasının teşvik edilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13407) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
225.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin
engellenmesi kapsamında gerçekleştirilen çalışmalar için bütçeden ilgili
Bakanlıklara aktarılan paylara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13408) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
226.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, reel sektöre verilen desteğe dair bir
açıklamasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13409)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
227.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, reel sektöre verilen desteğe dair bir
açıklamasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13410)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
228.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, THY tarafından yapılan atamalara ve kurumun
faaliyetlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13411)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
229.- İzmir
Milletvekili Alaattin Yüksel’in, spor kulübü ya da derneği bulunan
belediyelerin mali denetimine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13412) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
230.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Suriyeli muhaliflere yapılan yardımların
ve kurulacak patriot füze sisteminin maliyetine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13413) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
231.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, tarımsal destek ödemeleri ile ilgili bir
açıklamasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13414)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
232.- Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in, benzine ve motorine yapılan zamlara ve ülkemizin
petrol ithalatına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13415)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
233.- Van
Milletvekili Nazmi Gür’ün, Van’daki okulların sorunlarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13416) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
234.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, öğrenci yurtları ile ilgili verilere ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13417) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.11.2012)
235.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, öğretmenlerin özlük haklarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13418) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.11.2012)
236.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, imam-hatip okullarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13419) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
237.- Manisa
Milletvekili Sakine Öz’ün, öğretmen lokallerinin kapatılmasına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13420) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.11.2012)
238.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13421) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.11.2012)
239.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların Bakanlık
ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik
çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13422)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
240.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2005-2012 yılları arasında elektrik, su ve
doğalgaz borcu olan okullara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13423) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
241.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Ankara’da faaliyet gösteren yabancı bir okulda
uygulanan müfredat programına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13424) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
242.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, öğretmenlerin çeşitli sorunlarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13425) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.11.2012)
243.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Diyarbakır’daki bazı eğitim istatistiklerine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13426) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.11.2012)
244.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, Bakanlığın hedeflenen bütçe rakamlarına ve yeni
eğitim sisteminin maliyetine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13427) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
245.- Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceer’in, yeni eğitim sistemi ile ilgili sorunlara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13428) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.11.2012)
246.- İzmir
Milletvekili Mustafa Moroğlu’nun, dershanelerin kapatılarak özel okula
dönüştürüleceği iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13429) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
247.- İzmir
Milletvekili Musa Çam’ın, 2011-2012 eğitim-öğretim döneminde imam-hatip
liselerinde öğretmen açığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13430) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
248.- Tekirdağ
Milletvekili Bülent Belen’in, okullara yapılan kurucu müdür atamalarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13431) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.11.2012)
249.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, kılık kıyafet yönetmeliğinde yapılan
değişiklikle özel okullara getirilen bir hakka ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13432) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
250.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin
engellenmesi kapsamında gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13433) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
251.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, okullarda kullanılan internete ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13434) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.11.2012)
252.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, okulların ısınma sorununa ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13435) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.11.2012)
253.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars, Iğdır ve Ağrı’daki köy okullarında ısınma
sorununa ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13436)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
254.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Antalya’da haklarında inceleme
başlatıldığı iddia edilen öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13437) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
255.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, öğretmenlerin sorunlarına ve atama bekleyen
öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13438)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
256.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık’ın, Erzincan’daki hasarlı bir okul binası ile ilgili
çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13439)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
257.- Adana
Milletvekili Ümit Özgümüş’ün, yurtdışına lisansüstü öğrenim görmek üzere
gönderilen öğrencilerin burslarının yatırılmamasından kaynaklanan
mağduriyetlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13440)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
258.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, Antalya’da haklarında soruşturma açılan
öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13441)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
259.- Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceer’in, Antalya’da haklarında soruşturma açılan
öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13442)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
260.- Antalya
Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, Antalya’da haklarında soruşturma açılan
öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13443)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
261.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, ataması yapılmayan Fransızca öğretmenlerine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13444) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29.11.2012)
262.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Fen-Edebiyat Fakültesi mezunlarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13445) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29.11.2012)
263.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, 2002 yılından bugüne öğretmen istihdamı ile
ilgili verilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13446)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
264.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, Antalya’da haklarında soruşturma açılan
öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13447)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
265.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, ülkemizdeki okullaşma oranıyla
ilgili istatistiklere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13448) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
266.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, üniversite öğrencilerine zorla kredi kartı
kullandırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13449) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
267.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya’da Bakanlığa tahsis edilen bir arsaya ve
patriot füzelerinin Malatya’ya kurulmasına yönelik çalışmalara ilişkin Milli
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13450) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.11.2012)
268.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, NATO’dan talep edilen füze sistemine ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13451) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.11.2012)
269.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, NATO’dan talep edilen patriot füzelerine ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13452) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.11.2012)
270.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, 1995’den bu yana yurt dışında yaşayan Türk
vatandaşlarından alınan askerlik hizmeti bedeline ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13453) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
271.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Bakanlığın 29 yaşından büyük
öğrencilerin askerlik yükümlülüğü hakkında yayımladığı genelgeye ilişkin Milli
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13454) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.11.2012)
272.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13455) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.11.2012)
273.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Van Devlet Hastanesi ile ilgili bir iddiaya
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13456) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.11.2012)
274.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, yabancı bir gazetenin Suriye ile ilgili
iddialarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13457)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
275.- İstanbul
Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, Suriye sınırı ve sınıra yakın bölgelerde
konuşlandırılan askeri personel ve mühimmat miktarı ile NATO’dan talep edilen
patriot füzelerine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13458) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
276.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Türkiye’ye patriot füzeleri yerleştirilmesine
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13459) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29.11.2012)
277.- İstanbul
Milletvekili Erdoğan Toprak’ın, su kıtlığına ve su kaynaklarının
değerlendirilmesine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13460) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
278.- Batman
Milletvekili Ayla Akat’ın, Dicle Nehrindeki kirliliğe ilişkin Orman ve Su
İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13461) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.11.2012)
279.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir’in, Bodrum’da imar planında yapılan değişikliğe
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13462)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
280.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların Bakanlık
ile Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik
çalışmalara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13463) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
281.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13464)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
282.- Van
Milletvekili Aysel Tuğluk’un, kamuda anadilde sağlık hizmeti verilmesi talebine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13465) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.11.2012)
283.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Hacettepe Üniversitesi Hastanesinin yatak
kapasitesine ve mağdur olan bir hastaya ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13466) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
284.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Merkezi Hastane Randevu Sisteminin
işleyişinde yaşanan sorunlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13467) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
285.- Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceer’in, sağlık serbest bölgelerine ve Antalya’da
faaliyete geçecek yabancı bir sağlık şirketi ile ilgili iddialara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13468) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
286.- İzmir
Milletvekili Aytun Çıray’ın, Bakanlık kadrolarına yapılan atamalarla ilgili
iddialara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13469) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.11.2012)
287.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, doktorların çalıştığı yerin sınırlarında
ikamet zorunluluğuna ve sözleşmeli personel statüsünün suistimal edildiği
iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13470) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.11.2012)
288.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13471) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.11.2012)
289.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yabancı uyruklu kişilerin
ülkemizdeki tedavilerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13472) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
290.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 2013 yılında Ardahan’da yapılması planlanan
yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13473)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
291.- Muğla
Milletvekili Ömer Süha Aldan’ın, hazırlanan afişlere ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13474) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
292.- Hatay
Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Merkezi Hastane Randevu Sistemine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13475) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.11.2012)
293.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, Bakanlık kadrolarında istihdam edilen engelli sayısına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13476) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.11.2012)
294.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, Kamu Hastaneler Birliğine yapılan atamalara ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13477) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.11.2012)
295.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin
engellenmesi kapsamında gerçekleştirilen çalışmalara ve aile içi şiddet
vakalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13478) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.11.2012)
296.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, açlık grevini sona erdiren tutuklu ve
hükümlülerin sağlık durumlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13479) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
297.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, kronik hastalıklarla mücadelede yaşanan sorunlara
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13480) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.11.2012)
298.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, hastaneler ile ilgili şikayetlere ve hasta
haklarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13481) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29.11.2012)
299.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, kamu hastanelerinin üst düzey kadrolarında
sözleşmeli personel statüsünün suistimal edildiği iddialarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13482) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2012)
300.- Muğla
Milletvekili Tolga Çandar’ın, tünel geçiş ücretlerine ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/13483) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.11.2012)
301.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir’in, Bodrum-Datça arasındaki feribot seferlerine
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13484) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
302.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13485) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
303.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13486) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
304.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’nin Dilovası ilçesindeki bir köprünün
bakımsızlığına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13487) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
305.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Bilecik çevre yoluna ilişkin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/13488) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.11.2012)
306.- Manisa
Milletvekili Hasan Ören’in, Sabuncubeli Tüneli Projesine ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/13489) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.11.2012)
307.- Sivas
Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, Sivas’ta Türk Telekom İl Müdürlüğüne ait
bir binanın kiraya verilmesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13490) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
308.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa’daki metro yapım projelerine ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/13491)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
309.- Tekirdağ
Milletvekili Emre Köprülü’nün, Çorlu çevre yoluna bir bağlantı yolu
yapılmasının engellendiği iddialarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/13492) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.11.2012)
310.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, havaalanı ve liman ücretlerine ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/13493) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29.11.2012)
311.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, 2002’den bugüne özelleştirilen kurumlara ve
elde edilen gelire ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13494)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
312.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça’nın, soruşturma geçiren belediyeler ile ilgili
verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13495) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.11.2012)
313.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Malatya E Tipi Cezaevinde kalan bir mahkuma ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13496) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.11.2012)
314.- Bitlis
Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Cumhuriyetin ilk yıllarında idam
edilen kişilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13497)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2012)
315.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli Büyükşehir Belediyesine bağlı
şirketlerde görevlendirilen kişilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13498) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
316.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, Mardin Belediyesi tarafından gerçekleştirilen
ihalelere ve belediye başkanı hakkındaki iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13499) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
317.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Orman Genel Müdürlüğüne geçici işçi alımı
süreci hakkındaki iddialara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13500) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
318.- Hatay
Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, büyükşehir belediyelerinin sayılarını
artıran kanunun sonuçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13501) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2012)
319.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, Bediüzzaman Said Nursi’nin mezar yerine ve
eserlerinin tahrif edildiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/13502) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2012)
320.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, terörle mücadelede görev alan personelin
avukatlık ücretlerinin karşılanmasına dair yönetmelik kapsamında yapılan
ödemelere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13503) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23.11.2012)
321.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Anadolu Ajansı Genel Müdürünün bir açıklamasına
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/13504)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.11.2012)
322.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, özelleştirme uygulamalarına ve
etkilerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13505) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29.11.2012)
323.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt’un, Sayıştay’ın bazı denetim raporlarını TBMM’ye
göndermemesine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru
önergesi (7/13506) (Başkanlığa geliş tarihi: 04.12.2012)
324.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, TBMM Etik Komisyonunun aldığı iddia edilen bir
taslak karara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru
önergesi (7/13507) (Başkanlığa geliş tarihi: 04.12.2012)
325.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Kamu Başdenetçisine ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/13508) (Başkanlığa geliş tarihi:
04.12.2012)
326.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, yasama faaliyetleri ile ilgili konularda görüş
alınmasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru
önergesi (7/13509) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.12.2012)
327.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, TBMM’de görev yapan şoförlere ve Başkanlık ile
Başkanlık Divanı Üyeleriyle çalışan personele ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/13510) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.12.2012)
328.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, bir personele ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/13511) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.12.2012)
329.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, TBMM’de kullanılan araçlara ilişkin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/13512) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.12.2012)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Abdullah Öcalan’ın Bakanlığa bir mektup yazdığı
iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9345)
2.- Batman
Milletvekili Ayla Akat’ın, 6352 sayılı Kanunda yapılan değişikliklerden
etkilenen dava, tutuklu ve hükümlü sayısına ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/9346)
3.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, kapatılan adliyelere ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9347)
4.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevinde bir
mahkuma kötü muamele uygulandığı iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/9348)
5.- İzmir
Milletvekili Musa Çam’ın, 6352 sayılı Kanun kapsamında tahliye edilecek kişi
sayısına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9349)
6.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2002-2012 yılları arasında icrada bulunan
dosya sayısına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9350)
7.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, yabancı bir gazetede yer alan Abdullah Öcalan
ile Türk Devleti arasında görüşme yapıldığına dair bir habere ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9351)
8.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Çelebi’nin, hakkında icra takibinde bulunulan kişi
sayısına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9352)
9.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 3. maddesinin
uygulanmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9353)
10.- Denizli
Milletvekili Adnan Keskin’in, Bülent Arınç’a suikast girişimi iddiası üzerine
başlatılan soruşturmanın akıbetine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9354)
11.- Denizli
Milletvekili Adnan Keskin’in, Danıştay Başkanı ile ilgili iddialara ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9355)
12.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, Danıştay Başkanının bazı açıklamalarına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9356)
13.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, 2003-2011 yılları arasında yapılan uyuşturucu
operasyonlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9357)
14.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Haymana’daki kaynak suyunun kiralanması işleminin
iptali hakkındaki yargı kararının uygulanmamasına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9358)
15.- Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, hasta bir hükümlünün cezaevinde ölümünde ihmal
olduğu iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9359)
16.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, 2003 yılından itibaren nitelikli yağma suçu
nedeniyle hakkında işlem yapılanlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9360)
17.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, kadına yönelik şiddet olayları hakkında savcılıklarca
yapılan işlemlere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9361)
18.- Batman
Milletvekili Ayla Akat’ın, tutuklu ve hükümlülerin nakillerine ve bir nakilde
yaşandığı iddia edilen olaylara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9902)
19.- İzmir
Milletvekili Hülya Güven’in, boşanma davası açtığı eşi tarafından öldürülen bir
kadına ve kadına şiddete karşı alınan önlemlere ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9903)
20.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, askeri casusluk operasyonu kapsamında
yapılan bir aramaya ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9904)
21.- İzmir
Milletvekili Erdal Aksünger’in, tutuklu gazetecilerin sayısına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9905)
22.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün’ün, cezaevlerinde Ramazan ayında yemek saatlerinin
değiştirilmesinin mağduriyete yol açtığı iddialarına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9906)
23.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, Erzurum H Tipi kapalı cezaevindeki bir mahkumun
sorunlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9907)
24.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, UYAP Projesi kapsamında düzenlenen SMS
ödül kampanyasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9908)
25.- Batman
Milletvekili Ayla Akat’ın, İstanbul’da kolluk kuvvetlerince bir ailenin darp
edildiği iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9909)
26.- İzmir
Milletvekili Birgül Ayman Güler’in, ceza infaz ve koruma memurlarının özlük
haklarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9910)
27.- İzmir
Milletvekili Birgül Ayman Güler’in, bir tutuklunun sağlık durumuna ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9911)
28.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bir tutuklunun hastalık durumuna ve
cezaevi koşullarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9912)
29.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, cezaevlerindeki öğrencilerin sınava
götürülmeleri karşılığında alınan ücretlere ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/9913)
30.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Şanlıurfa’dan Bolu’ya nakledilen tutuklu ve
hükümlülerin baskıya maruz kaldıkları iddiasına ve cezaevi koşullarının
iyileştirilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9914)
31.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, UYAP sisteminin yeterliliğine ve
sistemi kullanan avukatlardan ücret alınmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/9915)
32.- İstanbul
Milletvekili Celal Dinçer’in, ceza ve tutukevlerindeki sağlık koşullarına ve
doktor yetersizliğine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9916)
33.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, 1980 öncesi işlenen suçlardan hüküm giyerek
şartlı tahliye edilen kişilerden daha sonra işledikleri suçlardan dolayı
cezaevlerinde yatanlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9917)
34.- İzmir
Milletvekili Alaattin Yüksel’in, Diyanet İşleri Başkanlığından Adalet
Bakanlığına geçiş yapan personele ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9918)
35.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, tutuklu ve hükümlü öğrenci, gazeteci ve
siyasetçilere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9919)
36.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt’un, son on yıldaki kaçakçılık soruşturmalarına ve
açılan davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9920)
37.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt’un, ceza ve tutukevlerinde çalıştırılan hükümlülere
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9921)
38.- Diyarbakır
Milletvekili Emine Ayna’nın, Kocaeli F Tipi Cezaevinde işkence iddialarına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9922)
39.- Batman
Milletvekili Ayla Akat’ın, Gümüşhane E Tipi Cezaevinde yaşandığı iddia edilen
bazı olaylara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9923)
40.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara Sincan Cezaevinde yaşandığı iddia edilen bir
olaya ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9924)
41.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Ankara Sincan Cezaevinde yaşandığı
iddia edilen bir olaya ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9925)
42.- Muş
Milletvekili Demir Çelik’in, cezaevlerinde yasak olan kitap, dergi ve süreli
yayınlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9926)
43.- Ankara
Milletvekili Zühal Topcu’nun, Hatay ili Dörtyol İlçe Emniyet Müdürlüğünde
yaşanan bir olaya ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9927)
44.- Ankara
Milletvekili Zühal Topcu’nun, Ankara’da bir kişinin hayatını kaybettiği metro
inşaatında meydana gelen göçüğe ve ilgili yargı sürecine ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9928)
45.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, F tipi cezaevlerinde yaşanan bazı sorunlara
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9929)
46.- Ağrı
Milletvekili Halil Aksoy’un, Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevindeki olumsuz
koşullara ve kötü muamele yapıldığı iddialarına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9930)
47.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, muayene, ilaç ve reçete katılım paylarına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/10843)
48.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir’in, Gökova-Marmaris yolunun yapımına ve yol yapımı
nedeniyle kesilen ağaçlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11274)
49.- Bitlis
Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, 2011-2012 kış sezonunda belediyelere
karla mücadele kapsamında verilen yardımlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/11448)
50.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Van’da esnafın sorunları ve KOSGEB kredilerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11450)
51.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Van’ın Erciş ilçesindeki bir beldede deprem konutu
yapılmamasından kaynaklanan mağduriyete ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11848)
52.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, İMKB kaydından çıkarılan bazı şirketlerin
hisselerini ellerinde bulunduran vatandaşların mağduriyetine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11850)
53.- Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün’ün, PKK terör örgütünün para kaynaklarını
sonlandıracak tasarının kanunlaşmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11851)
54.-
Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş’ın, Afyonkarahisar’da bir cephanelikte
meydana gelen patlamanın doğal afet kapsamında değerlendirilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11853)
55.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’ya gerçekleşen göçe ve 2007-2012
yılları arasında gerçekleşen göçü karşılamak amacıyla yapılan yatırımlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11854)
56.- Muş
Milletvekili Demir Çelik’in, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yapılan askeri
operasyonlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11855)
57.- Ankara
Milletvekili Emine Ülker Tarhan’ın, Ankara’daki bir taşınmaza alışveriş merkezi
yapılmasıyla ilgili ihaleyi kazanan şirketle ilgili bazı iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11857)
58.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça’nın, Van’daki okullarda yapılan isim
değişikliklerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11858)
59.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık’ın, Suriye politikasının mali ve sosyal sonuçlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11860)
60.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Adalet ve Kalkınma Partisinin kongresine
Iraklı bir liderin çağrılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11861)
61.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, İstanbul’da kurulacak bir üniversite için
tahsis edilen araziye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11862)
62.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Afyonkarahisar’da bir cephanelikte meydana
gelen patlamaya ve bunun sorumlularına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11864)
63.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, terör politikasına ve terör örgütü ile ilgili
açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11865)
64.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Rusya Devlet Başkanı ile yaptığı telefon
görüşmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11867)
65.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, bir kitapta yer alan Emniyet Genel Müdürlüğü
bünyesindeki fişleme iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11868)
66.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, dış ticaret verilerinde bazı ülke ve
verilerin gizlenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11869)
67.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, NATO tarafından Libya’ya gerçekleştirilen
askeri müdahalede ülkemizin rolüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11870)
68.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, hastanelere kabul edilmeyen hastaların
mağduriyetine ve kimliğinde vatandaşlık numarası bulunmadığı için hastaneye
kabul edilmeyen bir vatandaşın ölümü ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/11872)
69.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Denizli Valilik binasının tabelasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11874)
70.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, İskenderun Demir Çelik Fabrikaları hisselerinden
yararlanamayan hak sahiplerinin mağduriyetine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11875)
71.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Ankara Büyükşehir Belediyesinin Hazineye olan
borçlarına ve borçlarının ödenmesi için kanunla tanınan haklardan yararlanıp
yararlanmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11877)
72.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’da Çevre Düzenleme Planının
tamamlanmamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11878)
73.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Suriye’de yaşanan olayların Suriye dış
politikasının ekonomi üzerindeki etkisine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11879)
74.- Bursa
Milletvekili İlhan Demiröz’ün, Afyonkarahisar’da bir cephanelikte meydana gelen
patlamada hayatını kaybeden askerlerin doğal afet şehidi olarak
tanımlanmalarına ve 2002-2012 yılları arasında yaşanan doğal afetlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11882)
75.- Tekirdağ
Milletvekili Emre Köprülü’nün, Tekirdağ’da selden zarar gören vatandaşların
sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11886)
76.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, harçların kaldırılmasına rağmen Açıköğretim
Fakültesi öğrencilerinden harç alındığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/11887)
77.- Çanakkale
Milletvekili Mustafa Serdar Soydan’ın, Biga ilçesi ve köylerinde yaşanan sel
felaketinden doğan mağduriyetin giderilmesine yönelik çalışmalara ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/11890)
78.- Muş
Milletvekili Demir Çelik’in, Van’da depremden zarar gören vatandaşların
sorunlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi
(7/11891)
79.- İzmir Milletvekili
Hülya Güven’in, tutukluluk halleri süren çocukların sorunlarına ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11907)
80.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanenin alt yapısı ve ulaşımının
engellilere uygun hale getirilmesine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11908)
81.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, bir açıklamasına ve ABD ile Türkiye’nin
terörle mücadele konusundaki işbirliğine ilişkin Avrupa Birliği Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11909)
82.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, terörün finansmanının engellenmesi
çalışmalarına ve ülkemizin Mali Eylem Görev Gücü (FATF) üyeliğinin askıya
alınması tehlikesine ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11910)
83.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt’un, 2010-2012 yıllarındaki işsiz sayısına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/11911)
84.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, emekli maaşlarına ve emekli maaş ödemesi
karşılığında banka promosyonu ödenmemesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11912)
85.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir’in, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde İŞKUR tarafından
yapılan işçi alımı ile ilgili bazı iddialara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11913)
86.- Samsun
Milletvekili Ahmet Haluk Koç’un, Samsun Gazi Devlet Hastanesinde çalışan
taşeron işçilerin sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11914)
87.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Şeker’in, Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ve Suruç ilçelerinde
Toplum Yararına Çalışma Programı kapsamında gerçekleştirilen işçi alımlarıyla
ilgili iddialara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11915)
88.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici’nin, Toplum Yararına Çalışma Programı kapsamında
Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde yapılan iş başvuruları ile ilgili iddialara
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/11916)
89.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis’te kamu kurum ve kuruluşlarında
çalıştırılan taşeron işçilerin sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11917)
90.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, emeklilerin maaş farklılıklarına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/11918)
91.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde İŞKUR
tarafından yapılan işçi alımı hakkındaki iddialara ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/11919)
92.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Şırnak’taki işçi alımlarında usulsüzlük yapıldığı
iddiasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11920)
93.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanenin temizlik işleri ihalesini alan firmalara ve
firma çalışanlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11921)
94.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanenin havalandırma işlerini yapan
bazı firmaların SGK’ya olan borçlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11922)
95.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç’un, Bağ-Kur’a tâbi çalışanların ve emeklilerin
sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11923)
96.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanedeki kitapların ve çeşitli
materyalin veri girişlerini yapan firma çalışanlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/11924)
97.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya Katı Atık Bertaraf ve Depolama Tesisinin
tamamlanamamasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11931)
98.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Suriyeli sığınmacılara ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11932)
99.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Irak eski Cumhurbaşkanı Yardımcısının
Türkiye’de kalmasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11933)
100.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Suudi Arabistan’a gitmekte olan bazı hacı
adaylarının Irak güvenlik güçleri tarafından sınır kapısında durdurulmasına
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11934)
101.- Uşak
Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesiminin
Ege ve Akdeniz’deki egemenlik alanlarını artırdığı iddialarına ve bu
bölgelerdeki petrol ve doğal gaz arama faaliyetlerine ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11935)
102.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanenin veri tabanı programının
İsrailli bir firmaya yaptırılmasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11936)
103.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanede çalışan yabancı bir kişiye
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11937)
104.- Muğla
Milletvekili Ömer Süha Aldan’ın, Dahilde İşleme Rejimi kapsamında ithal edilen
süt tozu miktarına ve bunların ithalatının ülkemizdeki üreticiler üzerindeki
etkisine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11943)
105.- Çanakkale
Milletvekili Ali Sarıbaş’ın, Biga ilçesi ve köylerinde yaşanan sel felaketinden
doğan mağduriyetin giderilmesine yönelik çalışmalara ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11944)
106.- Samsun
Milletvekili Ahmet Haluk Koç’un, çeltik fiyatlarına ve çeltik üreticilerinin
sorunlarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11945)
107.- Bursa
Milletvekili Turhan Tayan’ın, Mustafakemalpaşa ilçesinden geçen Kirmastı
Çayındaki kirliliğe ve zarar gören çiftçilere tarımsal destek verilmesine
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11946)
108.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, 3 gün hastalığına yakalanan hayvanlara
ve bunların kurbanlık olarak satıldığı iddialarına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11947)
109.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir’in, Muğla’daki bazı köylerde mavi dil hastalığı
görülmesine ve bu nedenle kurbanlık hayvan satışı yapamayan vatandaşların
mağduriyetine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11948)
110.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Şırnak’ın Uludere ilçesindeki bir tarımsal
kalkınma kooperatifinin projelerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11949)
111.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya’daki çiftçilere sağlanan teşviklere
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11950)
112.- Bursa
Milletvekili Turhan Tayan’ın, iklim değişikliğinin ülkemizdeki tarıma etkilerine
ve muhtemel küresel gıda krizine karşı alınan önlemlere ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11951)
113.- İzmir
Milletvekili Birgül Ayman Güler’in, hayvancılık sektöründeki teşvik ve krediler
ile kredi ödemelerinde zorluk yaşayan üreticilerin mağduriyetine ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11952)
114.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç’un, mısır destekleme primleri ödenmeyen üreticilerin
mağduriyetine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11953)
115.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt’un, Suriye ile olan ekonomik ve ticari ilişkilere
ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/11954)
116.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanede kullanılan telsiz telefonları
ithal eden firmaya ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11956)
117.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Türk vatandaşlığına alındığı iddia edilen Suriye
uyruklu bir kişiye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11957)
118.- Bitlis
Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Adilcevaz ilçesinde BDP binasına bir
tehdit zarfı bırakıldığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11958)
119.- Bitlis
Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Adilcevaz Belediyesi ile ilgili bazı
mali verilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11959)
120.- Bitlis
Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Ahlat Belediyesi ile ilgili bazı mali
verilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11960)
121.- Bitlis
Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Güroymak Belediyesi ile ilgili bazı
mali verilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11961)
122.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, İstanbul’daki kimsesiz ve düşkünlerin
korunmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11962)
123.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, İstanbul’da eğitim gören Libya uyruklu
bazı öğrencilerin bölge halkına zarar verdiği iddialarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11963)
124.- İzmir
Milletvekili Alaattin Yüksel’in, İzmir İl Genel Meclisi salonunun İzmir
Valisinin talimatıyla kilitlendiği ile ilgili iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11964)
125.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Suriye sınırına yakın bölgelerde yaşayan
vatandaşların can güvenliklerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11965)
126.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Irak eski Cumhurbaşkanı Yardımcısının
Türkiye’de basın toplantısı yapmasına ve kendisine koruma tahsis edildiği
iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11966)
127.- Bitlis
Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis’te 2002-2012 yılları arasında
gerçekleşen trafik kazalarına ve bu kazaların maliyetine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11967)
128.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Çankırı’nın Kurşunlu ilçesindeki bir köyün
yollarının onarımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11968)
129.- Hatay
Milletvekili Refik Eryılmaz’ın, Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde yaşandığı iddia
edilen bir olaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11970)
130.- Bursa
Milletvekili İlhan Demiröz’ün, Bursa’nın Yıldırım Belediyesinde imar yolsuzluğu
yapıldığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11971)
131.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara’nın Gölbaşı ilçesine bağlı bazı mahallelerin
su kaynaklarına fosseptik karışması tehlikesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11972)
132.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Kırklareli ve Tekirdağ’da selden zarar gören
vatandaşların mağduriyetinin giderilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11973)
133.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanenin otoparkında yıllardır bekleyen
bir araca ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11974)
134.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphane personeli tarafından ruhsatsız
telsiz telefon kullanıldığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11975)
135.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanenin ihale işlerinde görevden
alınan kişilere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11978)
136.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanenin üst düzey yöneticileri
hakkındaki soruşturmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11979)
137.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanenin süreli yayın envanterine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11980)
138.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanenin yayınlanmış bir çalışma raporu
bulunup bulunmadığına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11981)
139.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanedeki okuyucu koltuklarının çok sık
yenilenmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11982)
140.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanenin stor perdelerinin çok sık
değiştirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11983)
141.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphaneye fazladan bir jeneratör daha
alındığı iddialarına ilişkin, Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11984)
142.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanenin satın alımlarında verilen
tekliflerin benzerliğine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11985)
143.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanede bulunan kütüphaneci sayısına ve
okuyucu bankolarında nöbet tutan işçilere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11986)
144.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, son 10 yıldır Milli Kütüphaneye mübadele yoluyla
gelen yayınlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11987)
145.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphane personelinin geçirdiği teftişlere
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11988)
146.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanede her yıl Ocak ayında yapılan
tadilat ve tamiratlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11989)
147.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanenin veri tabanının İsrailli bir
firmaya yaptırılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11990)
148.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphane tarafından kullanılan veri
tabanının İsrailli bir firmaya yaptırılmasına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11991)
149.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphane çalışanlarının zorla şiir
günlerine götürüldüğü iddiasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11992)
150.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Türk Ocakları arşivinde yer alan ve Milli
Kütüphaneye gönderilen el yazması eserlere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11993)
151.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphaneye ait tarihi değeri yüksek bazı
kitapların Sayıştay denetiminden saklandığı iddialarına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11994)
152.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, 12 Mart 1971 askeri muhtırası döneminde Türk
Ocağı binasından alınıp Milli Kütüphaneye gönderilen kitaplara ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11995)
153.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphane tarafından düzenlenen harcama
pusulalarında gelir vergisi kesintisi yapılıp yapılmadığına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11996)
154.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanenin 2007 yılındaki konuşan kitap
arşivine ve bununla ilgili basında yer alan bir habere ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11997)
155.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, son beş yıldır Milli Kütüphanenin harcamalarında
suiistimaller yapıldığı iddialarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11998)
156.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanenin 2009 yılındaki konuşan kitap
sayısı ve basında yer alan bir habere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11999)
157.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanede kullanılan telsiz telefonlarla
ilgili verilere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12000)
158.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanenin personel girişine fahiş fiyata
kamelya yaptırıldığı iddialarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12001)
159.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphane personeli tarafından kullanılan
telsiz telefonlarla ilgili verilere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12002)
160.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphaneye ait ihalelerin web sitesinde
yayınlanmamasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12003)
161.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanede görev yapan ve Adalet ve
Kalkınma Partisinden aday adayı olan bir personele ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12004)
162.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphane tarafından son on yılda yurt
dışından alınan gazete ve dergilere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12005)
163.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphane personelinin yurt dışı ve yurt
içi gezileriyle ilgili verilere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12006)
164.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanenin bahçesinde yapılan bir kazı
çalışmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/12007)
165.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli kütüphanedeki bazı değerli tabloların
kaybolduğu iddialarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12008)
166.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanenin yemekhanesine ve mutfak
harcamalarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12009)
167.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanedeki kitapların ve çeşitli
materyalin kaydının tutulması işini alan firmaya ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12010)
168.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanenin temizlik işlerini alan
firmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/12011)
169.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanenin çeşitli firmalardan aldığı
kitap ve diğer ürünlere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12012)
170.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanenin havalandırma işlerini
yaptırdığı bazı firmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12013)
171.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanedeki mevcut karoların kapatılıp
üzerine yeni karolar döşenmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12014)
172.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanede yapılan tavan kaplama işleminin
yangın algılama cihazlarını işlevsiz hale getirmesine ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12015)
173.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanede son on yılda döviz karşılığında
satın alınan yayınlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12016)
174.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanenin yazma ve basma nadir eser
envanterinin tutulup tutulmadığına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12017)
175.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphaneye ait tarihi değeri yüksek bazı
kitapların ve bu kitapların Sayıştay’ın denetiminden saklandığı iddialarına
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/12018)
176.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanenin dış cephesinin boyanmasına
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/12019)
177.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, son on yıldır Milli Kütüphanenin temizlik
işlerini alan ve ihalelerine giren firmalara ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12020)
178.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphaneye ait bir laboratuvara bağışta
bulunan yabancı uyruklu bir kişiye ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12021)
179.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanenin güvenlik sistemiyle ilgili
verilere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/12022)
180.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanede bulunan kitap sayısına ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/12023)
181.- Muş
Milletvekili Demir Çelik’in, Muş il ve ilçe belediyelerine yapılan akaryakıt
yardımlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12024)
182.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bütçe açığına ve yapılan yeni zamlara
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12026)
183.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, bütçe açığına ve vergi oranlarında artışa ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12027)
184.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Suriye’de yaşanan olaylara ve hükümetin Suriye
politikasının ekonomi üzerindeki etkisine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12029)
185.- Ankara
Milletvekili Sinan Aydın Aygün’ün, kamu kurum ve kuruluşlarının Devlete olan
vergi borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12030)
186.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Milli Kütüphanenin havalandırma işlerini alan
bazı firmalara ait verilere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12031)
187.- Balıkesir
Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün, 2013-2015 orta vadeli programında yer alan
hedeflere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12032)
188.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Türk vatandaşlığına alınarak okul, yurt ve burs
imkanı sağlandığı iddia edilen Suriye uyruklu bir kişiye ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12033)
189.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Van’ın Erciş ilçesinde bir ilköğretim okulunun
isminin değiştirilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12034)
190.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, okullarda yapılan depreme karşı
güçlendirme çalışmalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12035)
191.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Mardin Artuklu Üniversitesinin
Kürtçe öğretmenliği programında yaptığı değişikliğe ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12036)
192.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık’ın, Van’ın Erciş ilçesinde bir ilköğretim okulunun
isminin değiştirilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12037)
193.- Balıkesir
Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün, Balıkesir’in Dursunbey ilçesindeki öğretmen
ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12038)
194.- Mardin
Milletvekili Erol Dora’nın, ortaöğretim tarih ders kitabında ayrımcı ifadeler
olduğu iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12039)
195.- Muş
Milletvekili Demir Çelik’in, Malazgirt ilçesindeki yatılı bölge okulunun
sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12040)
196.- Uşak
Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, Suriyeli sığınmacıların Suriye’de eğitim
gören Türk vatandaşlarının özel öğrenci statüsüne alınmalarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12041)
197.- İzmir
Milletvekili Hülya Güven’in, özel eğitime ihtiyaç duyan öğrencilerin okullara
erişiminin sağlanması amacıyla yapılan çalışmalara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12042)
198.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Van’da ismi değiştirilen okullara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12043)
199.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bakanlığın teşkilat ve görevlerini düzenleyen
bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değiştirilen tanımlara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12044)
200.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, okul çağındaki çocukların görme bozukluklarına ve
bunların erken teşhisi için yapılan çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12045)
201.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Van’ın Erciş ilçesinde ismi değiştirilen bir okula
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12046)
202.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis Merkeze bağlı bir köyde yaşayan öğrenci
sayısına ve köydeki okulun fiziki şartlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12047)
203.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça’nın, seçmeli derslerle ilgili bazı iddialara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12048)
204.- Bursa
Milletvekili Turhan Tayan’ın, Bursa’da taşımalı eğitim sisteminden kaynaklanan
sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12049)
205.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars’ta taşımalı eğitimde yaşanan sorunlara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12050)
206.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Van’da yeniden inşa edilen ve ismi
değiştirilen okullara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12051)
207.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Maltepe’deki bir okulda öğrencilere
dağıtılan kitaplarda yer alan bazı ifadelere ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12052)
208.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, YÖK tarafından sağlanan burslara ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12053)
209.- Uşak
Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, Uşak’ın Banaz ilçesindeki depreme
dayanıksız okullara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12054)
210.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, okullarda yaşanan taciz olaylarına ve bu suçla
mücadele kapsamında yapılan çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12055)
211.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars’ın Digor ilçesinde görev yapan
öğretmenlerin barınma sorununa ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12056)
212.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars’ın Digor ilçesine yeni bir lise yapımına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12057)
213.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Maltepe’deki bir okulda bir kitabın zorla
öğrencilere dağıtıldığı iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12058)
214.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesindeki okulların
çeşitli sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12059)
215.- Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, bir askerin hayatını kaybetmesiyle ilgili iddialara
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12060)
216.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Afyonkarahisar’daki mühimmat
deposunda meydana gelen patlamada şehit olanlar için doğal afet şehidi belgesi
düzenlenmesine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12061)
217.-
Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş’ın, vazife malullüğü maaşı kesilen ve
ödenen tazminatı geri istenen bazı şehit ailelerinin mağduriyetine ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12062)
218.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, acemilik eğitimini alan askerlerin usta
birliklerine dağıtımlarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12063)
219.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Afyonkarahisar’da bir cephanelikte meydana gelen
patlamaya ve bu patlamada hayatını kaybeden askerlerin ailelerine ödenen
tazminata ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12064)
220.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, bedelli askerlik uygulamasından
faydalananlara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12065)
221.- Kocaeli
Milletvekili Hurşit Güneş’in, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde çalışan kadın
subay ve astsubaylara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12066)
222.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, emeklilik ve istifa nedeniyle görevlerinden
ayrılan TSK personeline ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12067)
223.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, Gazipaşa Havaalanının kapasitesine ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/12077)
224.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, yurt genelinde yapılan duble yolların bakım
onarım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12078)
225.- Çanakkale
Milletvekili Ali Sarıbaş’ın, Çanakkale’nin Gökçeada ilçesinde havaalanı inşaat
sahası içerisinde kalan bir köye ait arazilerin hazine arazileriyle takasına
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12079)
226.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, Viranşehir-Ceylanpınar kara yolunun genişletme
çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12080)
227.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, çeşitli ülkelerde yasadışı olduğu kabul edilen
bir telekomünikasyon şirketinin ülkemizdeki faaliyetlerini devam ettirmesine
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12081)
228.- İstanbul
Milletvekili Müslim Sarı’nın, THY uçuşlarında dağıtılan gazetelere ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/12082)
229.- Kastamonu
Milletvekili Emin Çınar’ın, Ilgaz Tüneli Projesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/12083)
230.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Şavşat ilçesinin bazı köylerinde telefon
hizmetinin olmamasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12084)
231.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Bakanlık tarafından Milli Kütüphaneye telsiz
telefon kullanım izni verilip verilmediğine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/12085)
232.- Bitlis
Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Van’da depremden zarar gören esnafın
sorunlarına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12086)
233.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya’da sulama kanallarının tamamlanamamasına
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12089)
13 Aralık 2012 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 11.02
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Fatih ŞAHİN (Ankara)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39’uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, gündeme geçiyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın
milletvekilleri, gündemimize göre, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2011 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki görüşmelere devam edeceğiz.
Program uyarınca,
bugün iki tur görüşme yapacağız.
Beşinci turda,
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu,
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Türkiye Yazma Eserler Başkanlığı, Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı, Rekabet Kurumu bütçe ve kesin hesapları ile Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, Gümrük Müsteşarlığı kesin
hesapları yer almaktadır.
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/698) (S. Sayısı: 361) (x)
2.-
2011 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, Merkezi Yönetim Bütçesi
Kapsamındaki Kamu İdarelerinin 2011 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısına Ait
Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ( 1/649, 3/1003) (S. Sayısı: 362) (x)
A)
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI
1)
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B)
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI
1)
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C)
TARIM REFORMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1)
Tarım Reformu Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç)
TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME KURUMU
1)
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D)
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
1)
Kültür ve Turizm Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kültür ve Turizm Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(x) 361 ve 362 S.
Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 10/12/2012 tarihli 36’ncı Birleşim
Tutanağı’na eklidir.
E)
DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1)
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F)
DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1)
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G)
TÜRKİYE YAZMA ESERLER BAŞKANLIĞI
1)
Türkiye Yazma Eserler Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
H)
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI
1)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I)
GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI
1)
Gümrük Müsteşarlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ)
REKABET KURUMU
1)
Rekabet Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Rekabet Kurumu 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Komisyon
ve Hükûmet yerindedir.
Bu turda yer alan
bütçelerle ilgili soru sormak isteyen milletvekilleri sisteme girebilirler.
Beşinci turda
grupları ve şahısları adına söz alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum:
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına, Adıyaman Milletvekili Mehmet Erdoğan, Bayburt
Milletvekili Bünyamin Özbek, Gaziantep Milletvekili Derya Bakbak, Şanlıurfa
Milletvekili Zeynep Karahan Uslu, Trabzon Milletvekili Safiye Seymenoğlu,
İstanbul Milletvekili İsmet Uçma, Samsun Milletvekili Cemal Yılmaz Demir,
Tekirdağ Milletvekili Özlem Yemişçi; Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına,
Ağrı Milletvekili Halil Aksoy, İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder,
Hakkâri Milletvekili Esad Canan, Mardin Milletvekili Erol Dora; Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına, Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz, Afyonkarahisar
Milletvekili Kemalettin Yılmaz, Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker, Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Bursa
Milletvekili İlhan Demiröz, Tokat Milletvekili Orhan Düzgün, Muğla Milletvekili
Tolga Çandar, Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan, İstanbul Milletvekili Binnaz
Toprak, Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt.
Şahısları adına,
lehinde İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır; aleyhinde Adana
Milletvekili Muharrem Varlı.
Şimdi, ilk olarak
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Adıyaman Milletvekili Mehmet Erdoğan.
Buyurunuz Sayın
Erdoğan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU
ADINA MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının 2013 yılı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri saygıyla selamlarım.
Dün, başkent
Ankara’nın köylerine yol götüremeyen bir Türkiye vardı; bugün, Ankara’nın da,
Hakkâri’nin de, Edirne’nin de köylerine yol götürmüş, su götürmüş bir Türkiye
var. Dün, yardım alan, IMF kapılarında bekleyen bir Türkiye vardı; bugün, dünyanın
her yerine merhamet elini uzatan, yaraları saran bir Türkiye var. Dün, seçim
ekonomisi diyerek popülizm yaptılar, milletin kaynaklarını çarçur ettiler,
milletin emanetine haksızlık ettiler. Merkez Bankasına talimat verildi,
karşılıksız para basıldı. Bedeli, sonuçları, faturası hiç hesaba katılmadan bol
keseden dağıtıldı. Vaatler havada uçuştu. Enflasyon bu ülkede 3 haneli
rakamlara yükseldi. Bütçe açığında rekorlar kırıldı.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Şiir mi, şiir mi?
MEHMET ERDOĞAN
(Devamla) - Faizler astronomik seviyelere tırmandı. Zamlar ardı ardına geldi,
kaşıkla verilen kepçeyle geri alındı.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Hazreti Mevlânâ der ki: “Hangi tohum toprağa atıldı da
toprak onu kabul etmedi ki? Her an iyilik tohumu ekedur, ekmedikçe hiçbir şey
biçemezsin.” 2002 yılından beri, artık bu topraklarda AK PARTİ ile Hazreti
Mevlânâ’nın gönül zenginliğini, Yunus’un hoşgörüsünü birbirimize aktarıyor,
Hacı Bektaşi Veli’nin diliyle, gönül diliyle konuşuyoruz. Âkif’in irfanıyla var
olacak Asım’ın neslini inşa ediyoruz.
Biz barış ve
kardeşlik tohumları ekerken muhalefet rüzgâr ekmeye devam ediyor ama bilmeliler
ki rüzgâr eken fırtına biçer. Yanlış yapanlara, hortumlanan yüzlerce milyar
dolara, batırılan bankalara göz yumanlar, ses çıkarmayanlar, millete rağmen
vesayetçi sistemi alkışlayanlara millet en güzel cevabı verdi. Evet, rüzgâr
ekmiştiniz, fırtına biçecektiniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Seçimlerde,
sandıklarda fırtına sizleri biçmeye devam etti ve ediyor. Ya kendinizi
değiştirecek ya da yokluğa mahkûm olacaksınız.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Tarıma gel, tarıma!
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) – 8 bin liralık inekler 2 bin liraya satılıyor Sayın
Erdoğan!
MEHMET ERDOĞAN
(Devamla) – Değerli dostlar, tarım, ülkemiz ekonomisi ve sosyal yapısında
önemli bir sektör.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sen Besni’deki çiftçinin yüzüne bakabiliyor musun?
MEHMET ERDOĞAN
(Devamla) – Tarım, Hükûmetimizin ve Bakanlığımızın kararlı politikaları ve
sağlanan desteklerle, son on yıllık dönemde ekonomiye önemli katkılar sağlar.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sen Besni’ye git de çiftçilerle bir konuş. Besni’deki
çiftçi acından ölüyor acından! Haberin yok senin!
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Anguslara gel, anguslara!
MEHMET ERDOĞAN
(Devamla) – Yapılan desteklemelerle gelişen tarım sektörünün millî gelire
katkısı 3 kattan fazla artarak, 2002 yılında 36 milyar TL’den 2011’de 103,6
milyar TL’ye ulaşır. 186 ülkeye 1.586 çeşit tarımsal ürünü ihraç eden bir
ülkeyiz. Tarımsal üretim değeri itibarıyla dünyada 7’nci, Avrupa Birliğinde
1’inci sıradayız. On yıllık iktidarımızda toplam 50,7 milyar TL tarımsal destek
verildi.
Yıllardır tarım
ülkesiyiz diye oyalayanlara sormak lazım. Cumhuriyetin Tarım Kanunu, Tohumculuk
Kanunu, tarım ürünleri sigortası neredeydi? İşte, AK PARTİ’yle seksen üç yıldır
beklenen Tarım Kanunu’nun da içinde bulunduğu 14 temel kanun hayata geçirildi.
Tarım havzaları,
kırsal kalkınma hamlesi, sulama yatırımlarına hibe desteği, arazi
toplulaştırması, yem bitkileri, tohumculuk destekleri yapılan çalışmaların
birkaçı.
Hele son günlerde
ne kadar önemli olduğunun farkındasınız, tarladan sofraya, çiftlikten çatala
güvenilir gıdanın insanlarımıza sevkiyatı noktasında ne kadar da hassas ve
dikkatli davranılıyor değerli dostlar.
Bunlar, ancak bir
kısmını söyleyebildiğim bu destek ve çalışmalar. İşte, bunlarla bitkisel ve
hayvansal üretimde çok önemli artışlar sağlandıysa da daha yapacağımız,
katedeceğimiz mesafeler var.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2002 yılında toplam tahıl üretimi 30 milyon 800 bin
tondan 33 milyon 400 bin tona çıktı. Toplam meyve sebze üretimimiz 39 milyon
tondan 46 milyon tona çıktı. İşte biz, 2023’e doğru ilerlerken hedefimiz,
dünyada tarımsal ekonomik büyüklükte ilk 5 ülke arasında yer alan, tarımsal
değeri 150 milyar dolara ulaşmış, ihracatı 40 milyar doları aşan, dünyada ve
bölgesinde tarımsal alanda söz sahibi, arazi toplulaştırmasını tamamlamış,
sulanabilir alanlarının tamamını sulamaya açmış bir Türkiye hedefliyoruz.
Değerli Başkan,
değerli milletvekilleri; bütçenin hazırlamasında emeği geçenlere, Sayın
Bakanımız Mehdi Eker’e ve Bakanlık bürokratlarına teşekkür eder, bütçenin
hayırlara vesile olmasını diler, sizleri saygıyla selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Erdoğan.
Bayburt
milletvekili Bünyamin Özbek. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Özbek.
AK PARTİ GRUBU
ADINA BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tütün
ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun 2013 yılı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
özellikle tütün mamullerinin insan ve toplum sağlığına zararlı olduğunu
hatırlatmakla başlamak istiyorum.
Hükûmetimiz
döneminde sigaranın zararlarından korunmaya yönelik birçok tedbirler
alınmıştır. 2008 yılında 4207 sayılı Kanun’da değişiklik yapan…
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Bünyamin, bırak bunları sen, Kop’tan bahset, Kop’tan, Kop
Tüneli’nden bahset.
BÜNYAMİN ÖZBEK
(Devamla) – …5727 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun sizlerin oylarıyla kabul edilmiş ve
yürürlüğe girmiştir. Pasif içicileri korumaya yönelik dumansız bir Türkiye
oluşturmak adına, 19 Temmuz 2009 tarihinde Türkiye’de tüm kapalı alanların
dumansız hâle getirilmesi sağlanmıştır. Bunun neticesinde, 15 yaş üzeri nüfusun
sigara içme oranı 2006 yılında yüzde 33,4 iken…
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Bayburtlular Kop’u istiyor Bünyamin, bırak onu sen, Kop’tan bahset.
BÜNYAMİN ÖZBEK
(Devamla) …bu oran 2012 yılında yüzde 27,1’e gerilemiştir. 2008 yılına göre
yaklaşık 2 milyon 200 bin kişi sigarayı bırakmış, kapalı alanlarda sigara
dumanına pasif maruziyet yüzde 60 ve yasak olmamasına rağmen evlerde sigara
içenlerin oranı yüzde 35 azalmıştır. Tütünle mücadelede ülkemiz dünyada
başarılı ilk 4 ülke arasında yer almıştır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; diğer yandan, tarımı kalkındırmadan ülkenin
kalkınmasının mümkün olmayacağı anlayışıyla, tarımda kalkınma hamlesine
gidildiğinden, burada altını çizmek isterim ki tarımsal kalkınma hamlesi
doğrultusunda, bütçe içerisinden çiftçilerimize karşılıksız olarak dağıtılan
tarımsal destek miktarı 2002 yılında 1,9 milyar TL iken, 2012 yılında 6,5
milyar TL olmuştur. Tarımdaki bu kalkınma hamlesi ilimize çok daha net bir
şekilde yansımış olup son on yılda Bayburt çiftçilerine toplam 73 milyon 200
bin Türk lirası üretim desteği ödenmiştir.
Diğer yandan, dün
Sayın Başbakanımız tarafından açılan Demirözü Barajı ile yaklaşık 11.260 hektar
tarım arazisi suya kavuşmuş olacaktır. Yine, Demirözü Barajı sulama sahasını da
içerisine alacak şekilde, 16 köyü kapsayan yaklaşık 20 bin hektarlık alanın
arazi toplulaştırma ihalesi yapılarak toplulaştırma çalışmaları başlamıştır.
Çiftçilerimiz
faiz yükü altında ezilmekten kurtarılmış olup Ziraat Bankası ve tarım kredi
kooperatifleri aracılığıyla, çiftçilerimize, hayvancılık ve sulama yatırımları
için yedi yıla kadar vadeli, sıfır faizle kredi verilmektedir. Son on yılda
ilimizdeki tarımsal kooperatiflere kullandırılan işletme ve yatırım kredileri
tutarı 10 milyon TL’yi geçmiştir.
Şimdi, Haydar Bey
Kop Tüneli’nden bahsediyor. Arkadaşlar, gerçekten bir hayalimiz vardı.
Erzurum-Bayburt arasında ciddi bir dağ vardı. Burada özellikle kışları
gidiş-gelişler çok zor oluyordu. Hayal ediyorduk, rüyasını bile göremiyorduk
ama bugün gerçek oldu.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Hayırlı rüyalar!
BÜNYAMİN ÖZBEK
(Devamla) – Sayın Başbakanımıza ve Ulaştırma Bakanımıza ve Karayolları
bürokratlarına teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Rüyadan uyanmayın, devam edin rüyaya!
MUHARREM VARLI
(Adana) – Helal olsun vallahi, iyi yetiştirmişsiniz!
BÜNYAMİN ÖZBEK
(Devamla) – Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu, 4733 sayılı Kanun’la,
2002 yılında, tütün ve alkol piyasalarını düzenlemek ve denetlemek üzere
kurulmuştur.
Dünya pazar
payında tütün üretimimiz önemli bir yere sahiptir. Şöyle ki: Dünyada şark tipi
tütün üretiminde yüzde 28’lik pazar payıyla 1’inci sırada yer almaktayız.
Ülkemiz için önemli bir ihracat ürünü olan şark tipi tütün 2012 yılının
Ocak-Ekim döneminde, 2011 yılının aynı dönemine göre yüzde 15 büyüyerek 378
milyon dolara ulaşmıştır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kurumun 2013 bütçesinin tütün mamulleri piyasasına
izin gelirleri toplam 9 milyon 500 bin Türk lirasıdır, alkollü içkiler piyasası
izin gelirleri 9 milyon Türk lirasıdır. Malların kullanılmaya veya faaliyette
bulunmaya iznine ilişkin 38 milyon Türk lirası gelir tahsil edileceği tahmin
edilmektedir.
2013 mali yılında
kurum bütçesinin toplam 64 milyon 620 bin Türk lirası olacağı görülmüştür.
Bu vesileyle
sizleri tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Özbek.
Gaziantep
Milletvekili Derya Bakbak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Bakbak.
AK PARTİ GRUBU
ADINA DERYA BAKBAK (Gaziantep) – Sayın Başkan, sayın bakanlarım ve değerli
milletvekili arkadaşlarım; Kültür ve Turizm Bakanlığının 2013 yılı bütçesi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ülkemiz binlerce
yıllık tarihin zengin mirasını topraklarında taşımakta. Aynı zamanda, sahip
olduğu özel konum, doğal güzellikleri, ev sahipliği yaptığı uygarlıkların
kültür hazineleri ile dünyada kültür ve turizm zenginliği bakımından sayılı
ülkeler arasında yer almaktadır. Bunun bilinciyle on yıllık iktidarımızda
bizler önemli kültür ve turizm hamleleri gerçekleştirdik. Yapılanlar meydanda;
sayılar, rakamlar ortada. 2002’de 13,2 milyon kişi ile dünyada 17’nci sırada olan ülkemiz, 2011
yılında 31,5 milyon kişi ile gelen turist sayısı bakımından 6’ncı sırada.
Turizm gelirleri bakımından ise 23 milyar dolar ile dünyada 9’uncu sıraya
yükselmiş durumdayız.
Ülkemiz yakın
geçmişe kadar kültür ve turizm konusunda hiç bu kadar mesafe katetmemişti.
Bugün ilk defa, makro düzeyde, uzun ve orta vadeli hedeflere sahip, entegre bir
ulusal kültür ve turizm politikasına bizim iktidarımız zamanında
ulaşabilmiştir. Bakanlığımızın çalışmalarıyla turizm algımız son on yılda
“deniz-güneş-kum” üçgeninden çıkmış, bunun yanı sıra ülkemizin kültürden
sağlığa, gastronomiden kongre turizmine kadar birçok alanda sahip olduğu
zenginliği ve çeşitliliği doğru tanıtım araçlarıyla en güzel şekilde
kullanılarak kapsamlı bir turizm politikası hâline getirilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yaptığımız çalışmalarla çağdaş, yenilikçi faaliyetlere önem
vererek “müze kütüphanesi” gibi yeni kavramları turizme kazandırıyoruz.
Turizmde engellilere yönelik çalışmalarımızı yoğunlaştırıyor, çoğaltıyoruz.
Çocuklar için müzeleri daha ilginç hâle getirmeye yönelik çalışmalar yapıyoruz.
Kültürel mirasımızın korunması için gerekli teknik elemanların yetiştirilmesine
öncelik veriyoruz. Millî müze kompleksleri kurarak depolarda kalan
eserlerimizin sergilenmesini sağlayacak çalışmalar yapıyoruz. Daha sektörel
turistik mağazalar açıp daha geniş kitlelere ulaşabiliyor, kârlılığımızı
artırıyoruz. Öte yandan, Türkiye’den yasa dışı yollarla çıkarılmış çeşitli
hazinelerimizi ülkemize geri kazandırıyoruz. Sinema sektöründe de ülkemizin
adından uluslararası arenada söz ettirmeye; tiyatroda, operada, balede, konser
ve resitallerde temsil ve etkinlik sayımızı her geçen gün artırmaya başladık.
Değerli
milletvekilleri, şehirlerimizin kültürel kimliklerini geliştirerek turizme
kazandırdık. İşte, bunun en güzel örneği Gaziantep. Sadece Gaziantep değil,
bugün ülkemizin pek çok şehri turizm alanında hızla gelişiyor. Daha önce çöplük
olan, dökülen, yıkılan eserlerimiz turizme kazandırılıyor. Bu yeni yüzleriyle
şehirlerimiz, yaşanabilir marka şehirler hâline geliyor.
Şu bilgileri de
özellikle ve de gururla paylaşmak istiyorum sizlerle: Uluslararası turizm
sektörünce önemli addedilen Dünya Seyahat Ödüllerinde Kültür ve Turizm
Bakanlığımız Avrupa’nın en iyi turizm kuruluşu ödülüne layık görüldü. Ayrıca,
Gaziantep için gurur kaynağı, UNESCO’nun 2012 Dünya Kültür Mirası Aday Listesi’ne
giren Zeugma da 2012 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne layık
görüldü.
Değerli
milletvekilleri, üstün performanslar aynı hedefe yönelmiş takım oyunundan
çıkar. Bizler, ortak akılla, gönül birliğiyle hareket ederek ülkemizi on yılda
muazzam bir noktaya taşıdık. Türkiye’miz, ekonomik anlamda, demokratik anlamda,
siyasi anlamda yaptığı reformlarla, uyguladığı politikalarla, güçlü duruşuyla,
kalkınma ve çağdaşlaşma düzeyiyle komşu
ülkelerimize model gösterilen bir ülke oldu. Bu başarıyı çok daha öteye
taşıyacağımıza inanıyor, muasır medeniyet yolunda bu büyük millete hizmeti
geçen, eser bırakan, taş üstüne taş koyan bütün devlet ve siyaset adamlarına ve
aziz milletimize şükranlarımı sunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Bakbak.
Şanlıurfa
Milletvekili Zeynep Karahan Uslu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Uslu.
AK PARTİ GRUBU
ADINA ZEYNEP KARAHAN USLU (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünün 2013 mali yılı bütçesi üzerine söz
almış buluyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye, altmış
üç yıldan beri, bu köklü kurumun aracılığıyla opera ve bale sanatlarında dünya
birikimini ülkemize taşımakta ve kendi birikimimizi de dünyaya ihraç etmekte,
en geniş ölçekte insanlığa aktarmaktadır. Bu çerçevede, sanat ve kültürün
ürettiği birleştirici kültürel zeminler arasında özgün bir yere sahip olan
opera ve bale sanatlarına, birçok mesnetsiz ön yargının aksine, cumhuriyet
tarihi boyunca en fazla sahip çıkan iktidarın AK PARTİ iktidarı olduğu da
belirtilmelidir. Bu sahiplenişe sadece birkaç örnek verirsek: Bakanlar Kurulu
kararı 1993 yılında alınmasına rağmen, ancak kuruluşu 2008 yılında gerçekleşen
Samsun Devlet Opera ve Balesi; yine, 2007 yılından beri düzenlenen İzmir Genç
Solistler Yarışması; 2008 yılından bu yana düzenlenen Uluslararası İstanbul
Bale Yarışması; 2010’dan itibaren de Uluslararası İstanbul Opera Festivali
kurumumuzca düzenlenmekte; yine, 2008 yılından bu yana da Bilim Dans Topluluğu,
2011’de İstanbul Modern Dans Topluluğunun kuruluşu gerçekleştirilmiş
bulunmaktadır. 2002 yılından bu yana da kuruma 606 yeni kadrolu sanatçı alınmak
suretiyle kurumun gücü ve dinamizmi artırılmıştır.
Diğer taraftan,
ilk kez sadece Türk sanatçıları tarafından üretilmiş sanat eserlerinin halka
sunulduğu Eskişehir Ulusal Opera ve Bale Günleri’nin düzenlenmeye başlanması, 9
Türk cumhuriyetinin katılımıyla TÜRKSOY bünyesinde ülkemiz liderliğinde Türkiye
Cumhuriyetleri Opera Birliğinin oluşturulması ve ilk kez bir Türkiyeli
sanatçının, Selman Ada’nın bestelediği bir operanın Alman Devlet Opera ve
Balesi tarafından sergilenmeye başlanması da artık farklı sanat dallarında da
rüştünü ispat eden, dünyaya kendi kültürünü bu alanda da ihraç etmeye başlayan
güçlü Türkiye'nin iz düşümüdür.
Ulusal ve
uluslararası turneler, temsil sayıları, geçmiş dönemlerde hiç ulaşılamayan
düzeyde artmıştır. Sanatı sadece imkânı olanlar için olmaktan çıkaran, sanatı
herkes için ulaşılabilir kılan bir yaklaşım sergilenmiştir. 2009’da 242 yerli
eser seyirciyle buluşurken 2012’de bu rakam 392 olmuştur. Yine, toplam
sergilenen eserlerin 2009’da sadece yüzde 29’u ülkemiz sanatçılarına aitken bu
rakam 2012’de yüzde 41’e ulaşmıştır ve işte, sanatta gerçek millîlik de budur,
kendi değerlerini sahipleniş de budur. Bu yaklaşımın artık bir toplumsal
karşılığı olduğu da ifade edilmelidir. Bir zamanlar -işte, çeşitli iller
versiyonu vardır- iline opera gelmiş, izlemişler, çıkışta sormuşlar “Nasıldı?”
diye, “Bu ilimiz il olalı böyle zulüm görmemişti.” diyerek ancak sanat
dallarına nasıl yabancı olduğumuz hususunun espri konusu olabildiği günlerden,
Anadolu’nun, artık kendi hikâyelerine sahip çıktığını, sanata da, evrensel
kültürün ürünlerine de ilgisinin giderek arttığını her yıl gişe gelirleri ve
seyirci sayısındaki artış üzerinden de gösterebiliyoruz. Rakamsal verilerle
ifade edersek, bir önceki yıla göre 50 bin yeni seyircinin daha eklendiğini,
bir yılda 439.619 kişi tarafından Devlet Opera ve Balesinde sergilenen eserlerin
izlendiğini ve sanatı yerelle buluşturan bu perspektif sayesinde sürekli bu
rakamın arttığını görüyoruz.
Devlet Opera ve
Balesi sadece bir sanat kurumu değil, bir eğitim kurumu olarak da çocuklara ve
gençlere çeşitli eğitimler vermekte, 2010 yılından beri, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığıyla imzalanan anlaşma çerçevesinde, devlet koruması
altındaki çocuklarımızın da sanat kariyeri almasına fırsat tanınmaktadır. İlk
kez bir çocuk opera ve balesi olarak düzenlenen bir sahneye de AK PARTİ
iktidarı döneminde sahip olunduğu ifade edilmeli. Bugüne kadar opera ve baleye
en büyük yatırımı yapan hükûmetlerin AK PARTİ hükûmetleri olduğunu, 2002
yılından 2012 yılına kurum bütçesinin yüzde 203 arttığını, 2012’den 2013’e
yüzde 19’luk bir artışla 212 milyon Türk lirasına ulaştığını ve bir ülkede
sanatta kaydedilen gelişmelerin ve gösterilen başarıların kamu bilincinin
gelişmişliğine, düşünce gücünün ve özgürlüğün artışına…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ZEYNEP KARAHAN
USLU (Devamla) - …toplumun ortak bir estetik düzeye ulaşmışlığına işaret
ettiğini belirtiyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Uslu.
Trabzon
Milletvekili Safiye Seymenoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Seymenoğlu.
AK PARTİ GRUBU
ADINA SAFİYE SEYMENOĞLU (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2013
yılı bütçe görüşmelerinde, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü bütçesi üzerinde
grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, kültürün ülkemizin sosyoekonomik kalkınmasına ve bölgesel
gelişmesine katkılarının artırılması yönünden Devlet Tiyatroları önemli bir
görev üstlenmiştir ve bu görevi yerine getirebilmek için repertuvarını büyük
bir titizlikle tamamlayarak oyunlarını ülkemizin her bir köşesinde başarıyla
sergilemektedir.
Devlet
Tiyatroları, sanatsal yaratıcılığın en etkin şekilde topluma aktarıldığı
tiyatro sahnelerinde 1949 yılından beri temsillerini sürdürmektedir.
Tiyatrolarımız 2002 yılında 12 il, 28 sahnede hizmet verirken bugün 23 il, 60
sahnede hizmet vermektedir.
Türkiye’nin her
noktasında olmanın önem ve gereğini yerine getirmek azim ve kararlılığında olan
Devlet Tiyatrolarımıza, bu amaçla, 2013 yılı içerisinde Devlet Tiyatroları
ailesine Manisa, Kayseri, Çanakkale, Mardin ve Şanlıurfa’da da açılacak olan
yeni sahnelerimiz de katılacaktır.
Devlet
Tiyatroları, Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Adana, Trabzon, Diyarbakır,
Antalya, Erzurum, Konya, Sivas ve Van illerindeki tiyatro izleyicisinden yoğun
ilgi görmüş olup Gaziantep, Maraş, Elâzığ, Malatya, Samsun, Çorum, Zonguldak,
Aydın, Rize ve Ordu illerinde de aynı başarıları göstermiştir.
En önemli amacı,
herkesi temsil verilebilecek her yerde ve her şartta tiyatro sanatına
ulaştırmak olan Devlet Tiyatroları, yurt genelinde yılda ortalama 6 bin temsil
yapmakta ve 2 milyon seyirciye ulaşmaktadır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ulusal tiyatro ödüllerinin her yıl önemli bir bölümünü
alan Devlet Tiyatroları, uluslararası arenada kazandığı ödüllerle de dünya
çapında onurlandırılmaktadır. Birçok uluslararası festivale ve etkinliğe davet
edilen Devlet Tiyatroları, programı dâhilinde oyunlarıyla ve projeleriyle bu
organizasyonlara katılmaktadır.
Devlet
Tiyatrolarının en önemli faaliyetlerinden biri de uluslararası tiyatro
festivallerini gerçekleştirmektir. Bu kapsamda, benim ilim olan Trabzon’da da
“13. Uluslararası Karadeniz Tiyatro Festivali”ni düzenlemiştir.
Amacı sadece
perde açmak olmayan Devlet Tiyatroları, her yıl olduğu gibi bu yıl da sosyal
sorumluluk projeleri kapsamında çok önemli hizmetleri sürdürmüştür. Bu kapsamda
“Bütün Çocuklar Tiyatroya” projesiyle, daha önce hiç tiyatro izlememiş
çocuklarımızın ücretsiz olarak tiyatro izlemeleri sağlanmıştır. “Her Okul Bir
Tiyatro” projesiyle de öğretmenlerimize tiyatro sanatçılarımız tarafından
eğitim verilerek kendilerinin hazırladığı oyunlar ilköğretim öğrencilerimizce
başarıyla sahnelenmiştir.
Sokakta
çalıştırılan çocukların okula dönmeleri amacıyla başlatılan “Çiçekleri
Soldurmayalım” projesiyle sokak çocuklarının oyunlarda rol almaları sağlanarak
sorumluluk bilinci ve öz güven
duygularının oluşumuna katkıda bulunulmuş ve onların topluma kazandırılmasında
önemli bir adım atılmıştır.
Engelli çocuklara
ve yetişkinlere yönelik tiyatro çalışmaları yapılarak bu oyunlar repertuvara
alınmıştır. Türkiye'de ilk kez görme engelli çocuklara yönelik “Okuma
Tiyatrosu” da Devlet Tiyatroları bünyesinde gerçekleştirilmiştir.
Devlet
Tiyatroları, mahkûmların sosyal ve kültürel gelişimine katkıda bulunmak, topluma
kazandırılmalarını sağlamak amacıyla onlarla birlikte tiyatro çalışmalarında
bulunmuş ve cezaevlerinde de ücretsiz temsiller vermiştir.
Ülkemize gelen
Suriyeli mültecilere Hatay ve İskenderun’da moral ve motivasyonlarını sağlamak
amacıyla Diyarbakır Devlet Tiyatrosunun 1’i çocuk oyunu olmak üzere 2 farklı
oyun temsilinde yoğun bir ilgiyle yüzde 100’lere varan doluluğa ulaşılmıştır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2013 yılı Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğüne ayrılan
bütçeyle, tiyatro sanatıyla toplumda birlik, beraberlik ve barış kavramlarının
hayata en gerçekçi ve en etkili şekilde yansıtılacağı inancıyla bütçenin
hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Seymenoğlu.
İstanbul
Milletvekili İsmet Uçma. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Uçma.
AK PARTİ GRUBU
ADINA İSMET UÇMA (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye
Yazma Eserler Başkanlığı 2013 yılı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, ülkelerin çeşitli ihraç ürünleri ve kaynakları vardır; kimisi
doğal gaz zenginidir, kimisi petrol zenginidir, kimisi yetişmiş insan gücüne ya
da teknolojik imkânlara sahiptir, çağın trendlerini iyi yönetir. Ama, bizim
elimizde başka hiçbir toplulukta ve toplumda bulunmayan, dünyaya ihraç
ettiğimiz zaman medeniyet bileşkesinde ağırlık teşkil edebileceğimiz ve
geleceğin medeniyetini yeniden kurgulayıp oluşturabileceğimiz önemli bir
envanter var; bu da yazma eserlerimiz.
Türkiye Yazma
Eserler Kurumu Başkanlığı 30/12/2010 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe giren 6093 sayılı Kanun uyarınca kurulmuş, bugün başkanlık teşkilatı
3 bölge müdürlüğüne bağlı 17 müdürlük ve 4 memurluk olarak hizmet vermekte olan
özel bütçeli, döner sermayeli, İstanbul merkezli bir kuruluştur.
Türkiye, başta
İslami ilimler olmak üzere, diğer bütün ilimlerde yazma eserlerin dünyada en
çok olduğu ülkedir. Türkiye genelinde, başta Arapça, Türkçe, Farsça, Ermenice,
Süryanice ve diğer bazı dillerde olmak üzere, 500 bine yakın yazma eser
bulunduğu tahmin edilmektedir. Bu envanter, devir teslimlerle ve tespitlerle
net olarak önümüzdeki günlerde inşallah tespit edilmiş olacaktır.
Sevgili
milletvekilleri, bugün, dünyada bir rahmet dili kullanılamıyorsa, ortak iyi
ihya edilemiyorsa, dünya barışı lineer olarak sağlanamıyorsa ve bugün dünyada
İslamofobi ve isminin sonuna “terör” eklenmiş bir ümmet algısı varsa bunda
derin tarihî ve kültürel kökleri bulunan bir milletin çocuklarının terörle
özdeştirilemeyeceğini ve İslam’ın bir korku aracı olamayacağını ifade için,
yazma eserler elimize tarihî bir fırsat vermekte ve belge niteliği
taşımaktadır. Eğer yazma eserler bugün dünyaya olması gerektiği gibi açılabilir
ise kendi medeniyet kodlarımızın insanlığa ve evrensel mesaja neler
katabileceğini açıkça görmek mümkündür. Zira, tarih Hacer’in ve Sara’nın
çocukları arasında kısır döngülerle varlığını devam ettirip sürdürürken
evrensel mesaj taşıyıcıları olarak bu eserler sayesinde “küllün nâs” diyebilen
tek topluluk, tek insanlık âlemi gerçekten de bu medeniyetin mensupları ve
müntesipleridir. Dünyanın sorunlarını, kaosu, kaostan kozmosa ulaşmayı
sağlayabilecek olan, mevzii davranışlar, kliksel yaklaşımlar, ideolojik yaklaşımlardan
ziyade “bütün insanlar” diyebilen bir anlayışın yeryüzüne hâkim kılınmasıdır.
Yazma eserler de
sevgili arkadaşlar, organik madde oldukları için tıpkı insan gibi zamanla
hastalanır, yaşlanır, ayrıca temizliğe ve cilt bakımına ihtiyaç duyarlar. Eserlerimizin
bu yeni kurumsallaşma sayesinde korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması,
sağlıklı bir şekilde intikal ettirilmesi büyük bir önem arz etmektedir.
Süleymaniye
Kütüphanesinde bulunan en eski eserimiz Arap şiiri konusundadır ve yaklaşık
1.380 yaşındadır sevgili arkadaşlar. 1.000 yaşını aşkın yaklaşık 400 eserimiz
mevcuttur. Yazma eserlerimizin genel yaş ortalaması 400-500 yıl kadardır.
Yazma Eser
Başkanlığımızın çalışmaları arasında, özellikle kütüphanelerin yeniden
restorasyonu, depolama işlemleri, daha iyi hizmet verebilmek açısından modern
tekniklerle restore...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSMET UÇMA
(Devamla) – …edilmeleri ve okurların…
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Uçma. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İSMET UÇMA
(Devamla) – Ben teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Samsun
Milletvekili Cemal Yılmaz Demir.
Buyurunuz Sayın
Demir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU
ADINA CEMAL YILMAZ DEMİR (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Orta
Doğu, Balkanlar, Kafkaslar gibi çalkantılı bir coğrafyanın ve aynı zamanda
dünyanın en önemli ticaret ve enerji hatlarının kesiştiği bir kavşak noktasında
yer almaktadır. Zor ama bir o kadar da fırsatlarla dolu bir coğrafyada
bulunuyoruz. Bölgemizde barışı, istikrarı, dayanışmayı ve demokrasiyi
savunuyoruz. Bölgedeki sorunların çözümü hâlinde sadece Türkiye’nin değil,
bölgedeki tüm ülkelerin kazanacağını her zaman, güçlü bir biçimde ifade
ediyoruz.
Bildiğiniz gibi,
iktidara geldiğimiz Kasım 2002’den bu yana hem siyasi hem de ekonomik alanda
çok önemli reformlara imza attık, attığımız adımların ne kadar isabetli olduğunu
küresel krizde test etmiş olduk.
Biz, yeni bir
yaklaşım getirerek paradan para kazanma devrinin bitmesi gerektiğine inandık. O
nedenle, reel sektörün yeniden canlanmasını ve ülke ekonomisine güvenmesini,
yatırımlarına hız vermesini sağlayacak tedbirler aldık. Diğer pek çok ülkenin
aksine, IMF’den destek almadan, kendi dinamiklerimizle, kendi insanımıza
güvenerek bunu aştık.
Sağlanan siyasi
istikrar sonucu elde edilen güven ortamı, yabancı yatırımcıların ülkemize
küresel kriz ortamında dahi yatırım yapmalarına imkân sağlamıştır. Ülkemize son
on yılda yaklaşık 100 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye girişi gerçekleşmiş
ve bunun yarısına yakını küresel krizden sonra gelmiştir.
Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı hızla gerçekleştirdiği yeniden yapılanmayla ülkemizi dünyanın en
kolay ve güvenli ticaret yapılan ülkelerinden biri hâline getirmektedir. Yurt
dışındaki yatırımcının Hükûmete, politikalara, açıklanan programlara güven
duymasını sağladık ve bu sayede dünyada çok farklı bir konuma yükseldik.
Türkiye’nin AB
tanımlı bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2001 yılında yüzde 2,6
ile 18 AB ülkesinden daha iyi konumda gerçekleşmiş ve yüzde 3 olan Maastricht
kriterini gerçekleştirmiştir. 2011 yılında merkezî bütçe açığının gayrisafi
yurt içi hasılaya oranı 1,3 olmuştur. Bu sonuç 23 AB ülkesinden daha iyidir.
Türkiye’nin borç oranı 2011 yılı itibarıyla Maastricht kriteri olan yüzde 60’ın
oldukça altında, yüzde 39,4 düzeyindedir ve 21 Avrupa Birliği ülkesinden daha
düşüktür.
Gümrükler, yasal
ticareti kolaylaştırarak ülkelerde teşebbüs ve rekabet gücünü artırmaktadır. Bu
noktadan hareketle, dünyanın en güvenli ve en hızlı işleyen gümrük idarelerini
oluşturarak müteşebbislerimizin rekabet gücünü artırmak amacıyla çalışmalar
hızlı bir şekilde sürmektedir. Sonuç olarak gümrüklerde işlem süreleri
kısalmıştır. 2012 yılının ilk altı aylık döneminde ithalatta işlem gören gümrük
beyannamelerinin yüzde 72’sinin işlemleri ilk yirmi dört saat içinde
tamamlanarak eşyası teslim edilir hâle gelmiştir. Toplam 8 milyon 797 bin 785
aracın giriş ve çıkış işlemleri bu dönemde gerçekleştirilmiş, ülkemize
giriş-çıkış yapan yolcu sayısı 71 milyon 907 bin 263 olmuştur. 2012 yılı Eylül
ayı itibarıyla 176,5 milyar dolar ithalat, 153 milyar dolar ihracat olmak
üzere, dış ticaret hacmi yaklaşık 289,5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; 2012 yılında ticari hayatımızı önemli ölçüde
etkileyen yeni Türk Ticaret Kanunu, yeni Türk Borçlar Kanunu ve Hal Kanunu
yürürlüğe girdi. Ekonomimizin temel dinamiği olan esnaf ve sanatkarlarımıza
yönelik olarak bilgi sistemi ESBİS oluşturuldu. Cumhuriyet tarihinde ilk kez
bir strateji belgesi hazırlandı ve uygulamaya kondu.
Burada, bir
noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum: Esnafımızın kullandığı kredi faizleri AK
PARTİ hükûmetleri döneminde yüzde 47’den yüzde 5’e düşürülmüştür. Sübvansiyon
oranını yüzde 20’den yüzde 50’ye çıkardık. Kredi üst limitlerini 100.000 TL’ye,
kredi miktarını 42 katına çıkardık. Esnafımızın borçlarına ödeme kolaylığı
getirdik. 2008 yılının Eylül ayında Amerika Birleşik Devletleri’nde başlayan
finansal kriz, kısa sürede küresel krize, küresel durgunluğa dönüştü. Bu krizin
tahrip ettiği bir diğer alan da iş gücü piyasasıdır. Krizin iş gücü piyasası
üzerindeki etkisi hâlâ devam etmektedir. Dünyada 2010 yılında yaşanan ekonomik
toparlanmaya rağmen, pek çok ülkede işsizlik oranı artmaya devam etmektedir.
Türkiye için istihdam rakamlarına baktığımızda, 2009 Nisanında yüzde 14,9’a
çıkan işsizlik oranı 2012’nin 2’nci çeyreğinde yüzde 8,2’ye kadar gerilemiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEMAL YILMAZ
DEMİR (Devamla) - Bu vesileyle konuşmama son verirken bütçenin hazırlanmasında
emeği geçen başta Sayın Bakanımız olmak üzere tüm Bakanlık çalışanlarına
teşekkür eder, bütçenin hayırlı olmasını diler, Genel Kurulu saygıyla
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Demir.
Tekirdağ
Milletvekili Özlem Yemişçi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Yemişçi.
AK PARTİ GRUBU
ADINA ÖZLEM YEMİŞÇİ (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2013
mali yılı bütçe kanunu kapsamında Rekabet Kurumu bütçesi üzerine AK PARTİ
Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Anayasa’mızın
167’nci madde hükmü, devlete piyasaların sağlıklı ve düzenli işlemeleri için
gerekli tedbirleri alma, tekelleşme ve kartelleşmeyi önleme görevi vermektedir.
Bu hüküm çerçevesinde, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’u
uygulamakla yükümlü olarak yaklaşık on beş yıl önce Rekabet Kurumu kurulmuştur.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; eleştirmek iyidir, eleştirilmek kötüdür, ana muhalefet
iyidir, muhalefet iyidir, iktidar kötüdür. Bu mantığı bir iki dakika bir kenara
bırakalım. Çalışmanın ürünü icraattır. On senedir size eleştirmeniz için
aralıksız icraatlar verdik, bir teşekkürü çok gördünüz ama biz sizi dinlemekten
vazgeçmedik. Siz bize lazımsınız biz de size. Birisi konuşacak, birisi
çalışacak. On yıldır siz konuştunuz, ekonomi büyüdü; on yıldır siz konuştunuz,
Rekabet Kurumu gelişti. Biz iyi bir ekibiz.
Rekabet Kurumu,
mal ve hizmet piyasalarında rekabetin sağlanması, korunması ve geliştirilmesi
amacıyla faaliyet göstermektedir. Kurum kendisine başvuruda bulunulduğunda ya
da tamamen kendi inisiyatifiyle harekete geçerek kanunun kendisine vermiş
olduğu yetkiler dâhilinde, teşebbüsler hakkında inceleme, araştırma ve
soruşturmalar yapmaktadır. Rekabet savunuculuğu kapsamında yapılan bu
faaliyetler yoluyla, kurum, salt bir denetim işlevi görevinin dışında,
kamuoyunu daha rekabetçi bir ülke ekonomisine doğru yönlendirmekte ve olası
rekabet ihlallerinin önüne geçmekte bir vazife üstlenmektedir.
Bilindiği üzere,
Avrupa Birliğiyle olan müzakere sürecimizdeki fasıllardan biri rekabet
politikası faslıdır. Rekabet Kurumu, 8 numaralı rekabet politikası faslının
“antitröst hukuku” ve “birleşmeler” olarak tanımlayabileceğimiz rekabet
kurallarının kamu teşebbüsleri ve özel teşebbüslere uygulanmasından sorumludur.
Rekabet politikası faslının önemli bir ayağını oluşturan rekabet kuralları da
bu fasıl kapsamında incelenmektedir.
Avrupa Komisyonu
tarafından hazırlanan 2012 İlerleme Raporu’nda ülkemizin antitröst ve
birleşmeler konusundaki mevzuat uyumunun ileri bir düzeyde olduğu
belirtilmektedir. Ayrıca, komisyon raporunda, Rekabet Kurumunun Mart 2012’de
yayınladığı Rekabet Raporu ile 11 sanayi sektöründe rekabetin önündeki
engellerin altı çizilmekte, bankacılık sektöründe olduğu gibi, alınan birçok
kararla uygulama sicilinin güçlendirildiğine de yer verilmektedir. Rekabet
Kurumu, rekabet konusundaki farkındalığı artıran, aynı zamanda rekabet
kültürünü yaygınlaştıran örnek bir kurumdur.
2009 yılında
yayınlanmaya başlanan ve 4’üncüsünü de 2012’de yayınladıkları rekabet
mektupları ile bir yandan kamuoyunu Rekabet Kurumu ve faaliyetleri hakkında
bilgilendirmişler, diğer yandan da on beş yıllık deneyimlerini paydaşlarıyla
paylaşmışlardır.
Önemle
hatırlatmak ve altını çizmek gerekir ki görev alanıyla ilgili olarak
uluslararası gelişmeleri yakından takip eden Rekabet Kurumu 2012 yılında yurt
dışında çok sayıda etkinliğe katılmıştır. Özellikle İktisadi İşbirliği ve
Gelişme Teşkilatı, Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı,
Uluslararası Rekabet Ağı gibi çeşitli uluslararası platformlarda ve bölgesel
ikili platformlarda da ülkemizi aktif bir şekilde, başarıyla temsil etmişlerdir.
Sözlerimin
sonunda, Rekabet Kurumunun sahip olduğu bütçeyi etkin bir şekilde kullanarak
kendisine verilen görevleri en iyi şekilde ifa etme azim ve çabasını takdirle
karşıladığımızı belirtmek isterim. AK PARTİ Grubu olarak bu yöndeki desteğimiz
kendilerine tamdır.
Bütçemizin
hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar).
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Yemişçi.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına Ağrı Milletvekili Halil Aksoy. (BDP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Aksoy.
BDP GRUBU ADINA
HALİL AKSOY (Ağrı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığının 2013 Yılı Bütçe Yasa Tasarısı hakkında Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, geniş bir etki alanına sahip olması nedeniyle tarım
politikaları ülkelerin siyasal, ekonomik ve sosyal politikalarının en önemli
unsurunu oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra, istihdam, tüketim harcamaları, diğer
sektörlere ham madde temini, millî gelir ve ihracattaki payı tarım sektörünün
sosyoekonomik açıdan sahip olduğu önemi daha da artırmaktadır.
Dünya gıda talebi
her yıl yüzde 2 artmakta ancak arz bu artışa yanıt verememektedir. Son on
yılda, gıda talebi yüzde 20 artmışken gıda üretim kapasitesi ancak yüzde 8
artabilmiştir. 2023 yılında nüfusu yaklaşık 85 milyona ulaşacağı tahmin edilen
Türkiye’de tarıma elverişli toprakların azalması, su kaynaklarının çevre
kirliliği ile özelliğini yitirmesi önemli bir husustur şüphesiz. Tarım,
sürdürülebilir nitelikte, güvenli ve yeterli gıda üretimi, gıda güvenliği ve
kaliteli bir yaşam ortamı oluşturmak açısından önümüzdeki yıllarda önemli bir
yere sahiptir. Ulusal gelire göre yüzde 9, istihdama göre de yüzde 25 katkı
koyan, kırsal alanın hemen hemen tek ekonomik kaynağı olan, doyuran, barındıran
bir sektördür de.
Son on yılda
Türkiye nüfusu yaklaşık 8 milyon artarken tarım alanları maalesef dramatik bir
şekilde azalmış, bitkisel ürünlerin çoğunda üretim ya gerilemiş ya da hiç artmamıştır.
Uygulanan yanlış tarım politikaları nedeniyle, işlenen tarım alanlarında da 2,5
milyar hektarlık alan azalmıştır.
AKP döneminde
tarım, maalesef en istikrarsız sektör hâline geldi. Bu dönemde tarımdaki yıllık
ortalama büyüme yüzde 2,2 oysa aynı dönemde ekonominin genelinde büyüme oranı
ise yüzde 4,6 oranında gerçekleşti.
Türkiye tarımda
kendi kendine yeten bir ülke durumundayken
ne yazık ki son on yılda net ithalatçı konumuna düşmüştür. 2011 yılında
tarım ürünleri ithalatı cumhuriyet tarihinin rekorunu kırmış ve tarım ürünleri
dış ticaret açığı 2,3 milyar dolara varmıştır. Ne yazık ki Türkiye yılda
ortalama 8 milyar doların üzerinde tarım ürünü ham maddesi ithal eder noktaya
gelmiş bulunmaktadır. Tarım ülkesi olan Türkiye tarihinde ilk kez saman dahi
ithal etmek durumunda kalmıştır.
Değerli
milletvekilleri, biraz önce de ifade ettim, Türkiye'de istihdamın yaklaşık
olarak yüzde 25,5'ini tarım sektöründe çalışan insanlar oluşturmaktadır. Bu,
çok önemli bir rakam. Amerika Birleşik Devletleri'nde tarımın istihdamdaki payı
yüzde 1,6 Avro Bölgesi’nde veya Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde 3,6 OECD
ülkelerinde yüzde 5,1 ama Türkiye'de bu oran yüzde 25,5'tir.
2000 yılında
tarımdan geçimini sağlayan çiftçi sayısı 7,8 milyon iken 2011 yılında 6,1
milyon kişi olmuş yani 1,7 milyon kişi tarımdan kopmuştur. Ha, bu düşüş
yaşanırken Türkiye modern tarıma geçtiği ya da sanayi ülkesi olduğu için değil,
çiftçi ezildiği ve borç batağında boğulduğu için üretimden vazgeçmiştir.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmetin sürekli övünerek dile getirdiği destekleme primleri,
bugün tarım sektörünün fişini çekme girişiminden başka bir anlam taşımıyor.
Tarım desteklemeleri 2012 yılında 7,2 milyar Türk lirası, 2013 yılı öngörüsü
ise 9 milyar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tarımda yılda yaklaşık 3,5 milyar/litre mazot kullanılıyor ve her litre
mazotta 2,5 lira vergi alınıyor. Yalnızca mazottan alınan ÖTV ve KDV tutarı 8
milyarı geçiyor. Burada ne yapılıyor? Çiftçiye 7 milyar verip yıl içerisinde 8
milyar geri alınıyor. Çiftçiye verdiğiniz bir şey yok böylelikle. Üstelik sözde
çok önemsediğiniz çiftçiye mazotu bu bedelle verirken lüks yatlara vergisiz
yakıt veriyoruz.
Bugün, çiftçinin
kullandığı krediler, çiftçiyi yüksek faizlerle borç altına ve bataklığına
sürüklemiştir. Çiftçinin son on yılda kullandığı kredilerin oranı yüzde 30'lara
varmıştır. Bu da çiftçiye daha çok faiz yüklemek anlamına gelmektedir. Bugün,
çiftçi, maalesef yüksek kredi faizleri altında âdeta ezilmektedir.
Bakınız, şeker
pancarını ele alalım, 22 milyon ton olan üretim, 16 milyon tona düştü. Şeker
pancarının birim fiyatı on yılda değişmedi. Üreticiler kan ağlıyor. Muş, Ağrı,
Bingöl, Bitlis'teki üreticiler, hâlâ şeker pancarının kilosunu 12,2 kuruştan
satmaktadır. Bu 1 ton şeker pancarının taban fiyatı 122 liradır.
Peki, bugün
mazot, gübre fiyatları ne kadar? Bunu göz önüne aldığımızda trajik bir durum
ortayı çıkıyor. 2002 yılında Türkiye'de buğday 30 kuruştu, mazot 1 liraydı; 3,5
kilo buğday satan bir üretici, 1 litre mazot alabiliyordu. Bugün ise mazot 4
lira, buğday 60 kuruştur; 1 litre mazot alabilmek için 7 kilogram buğday satmak
gerekiyor.
Değerli
milletvekilleri, tarımda verimliliğin en önemli engellerinden biri de işletme
küçüklüğü ve arazilerin parçalı olması konusudur. Öyle anlaşılıyor ki Türkiye
tarımı daha uzun süre bununla boğuşacaktır. Türkiye'nin ihtiyacı olan arazi
toplulaştırması 13 milyon hektardır. 2003-2011 arası dönemde AKP’nin yaptığı
toplulaştırma ise yalnızca 1,3 milyon hektardır. Yine birçok yerde yanlış
politika ve uygulamalar nedeniyle arazilerin toplulaştırılması çalışmaları
köylüyü ve çiftçiyi karşı karşıya getirmiş, amaçlananın tersine olumsuz
sonuçlar doğurmuştur.
Tarımda olduğu
gibi hayvancılıkta da durum hiç de iç açıcı değildir. Hayvancılıkta oldukça
elverişli bir ülke olmamıza rağmen, Türkiye, canlı hayvan üretiminde de
ihracatçı konumundan ithal eden ülke durumuna düşmüştür. Ülkemiz bir tarım ve
hayvancılık ülkesiyken, şimdi dünyanın en pahalı etini yiyen bir ülke durumuna
geldik. Otuz yıllık hayvancılık politikasının geldiği nokta 1980'lerde 16,5
milyon olan büyükbaş hayvan sayısı 10,5 milyona düşmüş, 50 milyon olan koyun
sayısı 25 milyona, 16 milyon olan keçi sayısı ise 5 milyona düşmüştür.
Bir başka konu da
Türkiye'deki hayvan üreticilerinin içinde bulunduğu hazin durumdur. Hayvan
üreticileri, başta ithal edilen canlı hayvan ve karkas et ile birlikte ülkeye
giren kaçak hayvan nedeniyle, ellerindeki hayvanları yok pahasına satmak
durumunda kalmışlardır, hatta süt hayvanlarını bile kesime göndermektedirler.
Diyarbakır, Ağrı, Kars, Van, Bitlis ve birçok ilde üretici, kış aylarının
gelmesiyle birlikte artan yem ve saman fiyatları nedeniyle besicilik yapmaktan
vazgeçmiş ve hayvanlarını zararına satmaya başlamıştır.
Değerli
milletvekilleri, yanlış tarım politikaları ve özelleştirme politikaları sonucunda,
tütün ve tütün mamullerinden geçinen binlerce aile işsiz kalmıştır ve bu
insanlar üretim ilişkilerinden koparak zorunlu göçe mecbur kılınmıştır.
2000-2002 yılları arasında tütün ve tütünden geçinen aile sayısı 119 bin
728'dir. Adıyaman, Bitlis, Muş, Diyarbakır, Malatya, Batman ve Siirt illerini
kapsayan bu rakamsal veri, diğer tütün ve tütün mamulleri üretilen iller de
hesaba katıldığında devasa bir rakama, nüfusa tekabül etmektedir.
AKP Hükûmetinin
geçmiş DSP, MHP ve ANAP hükûmetlerinden devraldığı özelleştirme politikaları
sonucunda neredeyse satılan bütün tütün fabrikalarına kilit vurulmuş ve yeniden
üretim gerçekleştirilememiştir. Dolayısıyla, tütün ve tütün mamulleri anlamında
yabancı sermayeye bağlı bir durum meydana gelmiştir.
Toplamda geçimini
tütün ekiminden kazanan 1 milyonu aşkın insan yok sayılarak işsiz
bırakılmıştır. Bu nüfusun hangi şartlarda, nasıl yaşadığını da siz tahmin edin.
Aynı şekilde,
üretilen tütün miktarında da kayda değer bir biçimde azalma meydana gelerek
toplam üretim dokuz yıl içerisinde 160 bin tondan 45 bin tona gerilemiştir. Şu
anda, tütünü üreten değil ithal eden bir konumda olduğumuz göz ardı edilemez.
TEKEL
fabrikalarının özelleştirilmesi binlerce emekçinin işsiz kalmasına neden
olmuştur.
Bir başka önemli
husus da, AKP Hükûmetinin özellikle sigara ve alkolü bir zam aracı olarak
görmekle beraber, ekonomik krizden çıkış için sigara ve alkoldeki ÖTV'yi
kullanmasıdır. Bu anlamda, AKP Hükûmeti her ekonomik kriz döneminde ya da
ekonomik hedeflere ulaşmadaki yetersizliklerinde ilk olarak sigara ve alkole
zam yapmaktadır. Bu da diğer kalemlerdeki 6,3'lük pay ile ÖTV oranı
çerçevesinde açıkları yamalama politikasıdır.
Teşekkür
ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Aksoy.
İstanbul
Milletvekili Sırrı Süreyya Önder.
Buyurunuz Sayın
Önder. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Sayın Başkan, gayet az sayıda olan kıymetli
arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Artık, Sayıştay
denetiminde gelinen nokta bakanlık bütçelerini teknik, yerindelik, verimlilik
gibi açılardan değerlendirmeye tabi tutmayı anlamsız ve imkânsız kıldığı için,
Kültür Bakanlığının “turizm” kısmını pas geçip biraz kültürle ilgili hasbihâl
edelim. Bundan sonra bütçeler böyle geçecek.
Burada, iktidar
partisine mensup değerli konuşmacılar zaten bakanlık bülteni gibi çıkıyorlar,
insan bundan muazzep oluyor gerçekten. Yani, bunları Sayın Bakan ve elimizdeki
bültenler, bize dağıtılan belge, bilgi ve dokümanlar yeterince söylüyor. Çıkıp
beş dakika burada bunları yazılı bir metinden tekrar etmekten daha fazlası
bekleniyor. Yani, burada çıkıp, kültüre, sanata belki turizme dair kendi şahsi
deneyimlerini paylaşsalar Genel Kurul bundan daha müstefit olur. Erik
çalmışlarsa çocukken o bile bundan makbuldür. Bakanlık bülteni gibi konuşmak
gerçekten hiçbir etki yaratmıyor, bir yönetmen gözüyle söylüyorum, sadece
yabancılaştırma efekti. Nedir bu? Ellerine bir kâğıt veriliyor, çıkıyorlar,
birbirinin tekrarı şeyleri söyleyip duruyorlar.
Bugün, Türk olduğu
daha kuvvetli bir rivayet olan, El Birûnî'nin ölüm yıl dönümü. Bu tarihten
yaklaşık bin küsur yıl önce yaşamış, bari biz biraz kültür ve sanattan
bahsedelim, onun Sanskrit dilinden Arapçaya çevirdiği “Potancali” adlı eserde
yazdığı bir söz var: “İnsanların düşünceleri türlü türlüdür, dünyadaki esenlik
ve gelişmişlik de bu farklılığa dayanır.”
Şimdi, Sayın
Kültür Bakanı, saklamaya gerek yok, benim saygı ve sevgi duyduğum, kişisel
dostluğum da olan birisi. Fakat bu saygı ve sevgiyi bir kenara bırakırsak bu
politik alanda ülke ne durumda, kendisi Bakan ve Bakanlık olarak ne durumda,
buna dair birkaç farklı şey söylemek istiyorum çünkü iktidar “Meclis kürsüsünde
en aykırı şeyleri söyleyebilirsiniz.” diye lütfetti, biraz aykırı şeyler
söylemek istiyorum. Eminim ki, kendisi de eğer bizim tanıdığımız Sayın Ertuğrul
Günay ise bundan sıkıntı duyuyordur bu anlatacağım şeylerden ya da duymalıdır.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) – Sonra cezaevine atıyorlar.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (Devamla) – Şimdi, bir sayın vekil çıktı, “Tiyatrolar şöyle, böyle.
Okullara gittik, şunu ettik, bunu ettik falan.” diye bir sürü, sade suya tirit
şeyler söyledi. Bundan iki üç gün önce
İzmir’de Yenikapı Tiyatrosu Gogol’un “Palto” adlı oyununu sergilediği için vicdani
retçi İnan Suver’e destek amacıyla, yargılandılar. Sanırım bundan üç gün önce, Nimet Nazlı
Masatçı, tiyatronun sanat yönetmeni de dâhil olmak üzere altışar ay hapis
cezasına mahkûm edildiler. Eğer ben bu ülkede Kültür Bakanı olsaydım bundan
fena hâlde rahatsız olurdum, çok mübalağalı bir şey söyleyeyim, istifa ederdim.
Normalde, normal bir tepki olurdu bu ama günümüzde artık mübalağalı sayılıyor.
Dostoyevski,
malum, onun için “Hepimiz onun paltosunun altından çıkmışız.” der Gogol için.
Akaki Akakiyeviç’tir kahramanı, bir yoksulu anlatır. Tir tir titremektedir,
parasını zor şer bütün bir ömür -Petersburg’da geçer hikâye- biriktirir ve bir
palto alır. Sonra bir gece haydutlar bunu gasbederler. Bir mühim adamın yanına
gider, bunun için adam onu tersleyerek -bütün dünyası paltosu- başlar: “Bu ne
cürettir!” Oyunun en önemli repliğidir.
Çünkü, o adam, önemli olduğunu düşünmektedir; onun yanına böyle paldır
küldür herhangi bir dert için girilemez. Daha sonra terslenir, o kapıdan çıkar
ve soğuktan donarak ölür. Akabinde memur Akaki’nin hayaleti dolaşmaya başlar ve
insanların paltosunu gasbeder. Yani seyrettiğiniz bir oyunu paylaşsaydınız
bundan faydalıydı. İnsanların paltosunu gasbeder ve o mühim adamın da paltosunu
gasbeder. Oyun, çok kıymetli, tiyatro literatürüne geçmiş bir oyundur; yoksulun
hakkını alma biçimine, mazlumun hakkını arama ve alma biçimine en şahika
eserlerden birisidir. Kalinkin Köprüsü, bu anlamda, hep yoksulların geçtiği,
yoksulların gezdiği ve bir gün, zenginlerin elinden o paltolarını alacağını
yani mazlumun zalimden hakkını alacağı bir şeydir.
Mahkeme, bu
“Palto” oyununu halkı askerlikten soğutmak olarak yorumlamış. Bu da “Al sana
bir kaya nerene dayarsan daya.” misali yani oyunun yasaklanması ayrı bir
vahamet, askerlikten soğutma gibi… Bu nasıl bir şey ki… Gören de beller bu halk
can atıyor. İşte, durmadan yeni teklif getiriyorsunuz bedeli düşürsek, yaşı
azaltsak, aman bak şu bakayalar, yoklama kaçaklarını toparlarsak diye. Bu
ithamla bir sanat eserini sergileyenlere de hapis cezası veriliyorsa ben Kültür
Bakanı olsam gerçekten istifa ederdim. Bir daha da…
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) – Bence Gogol’ü yargılayanlar istifa etmeli.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (Devamla) – Şöyle olurdu…
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) – Yani
bence Dostoyevski’yi yargılayanı
söylemek lazım.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (Devamla) – Bu daha vahim Sayın
Bakan -süremi ben verimli kullanayım- yargılanan Gogol’dür tam tersine çünkü…
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) – Olamaz, bu ülkede ben kırk yıldır izliyorum Gogol’ü, böyle bir şey
olamaz.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (Devamla) – İşte, bakın, siz tıpkı o “Palto” hikâyesindeki muktedir gibi
bir tepki verdiniz şimdi. Yargılanan Gogol’dür elbette, cezayı alan bunlar.
Elinizden gelse rahmetliyi de mezarından çıkıp bundan dolayı verirsiniz,
bugünkü mahkemeler böyle.
Kazım Koyuncu
Kültür Merkezi kapatılıyor.
İkinci şey
“Burada da yargılanan Kazım Koyuncu değil.” demeyin. Niye? Ücretsiz orada sanat
ve kültür çalışmaları yapılıyor; efendim, burası lokal gibiymiş gerekçesiyle
kapatılıyor. Sonunda bu karar durduruldu ama iki üç ay bununla cebelleşmek
zorunda kaldı. Niye? Ölçüye bakar mısınız? Parasız orada çay vermeyi,
dayanışmayla, imeceyle bu ülkenin en güzel, en has Laz evlatlarından birini yâd
etmek, şad etmek ve onun sanatını, kültürünü yaymak için uğraşan bir şeye “Siz
para almıyorsunuz, bu olabilemez.” diyor çünkü neoliberal sistemin dini, imanı,
Allah’ı, kitabı paradır; bunun dışında başka bir şeye idraki yetmiyor, kendisi
parasız hiçbir şey yapmadığı için bunun parasız da olabileceğine akıl sır
erdiremiyor.
Şimdi, vaktimiz
olsa kültürel kimlik hakkı konusunda Kültür Bakanlığı, Sayın Kültür Bakanı ne
düşünüyor, bunları konuşmak isterdik ama partisinin ne düşündüğünü biliyoruz.
Anayasada kültürel kimlik hakkını reddettiler yeni anayasa komisyonunda. Bu
çağın nasıl bir kavramı olduğunu ve nelere şamil olduğunu en iyi Sayın Bakan
bilir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (Devamla) – Senede bir iki tane Kürtçe kitap yayınlayarak -hayırlı bir
iştir, onu teslim ederek söylüyorum- bu sorumluluktan kurtulmuş sayamazsınız
kendinizi. Bütün bunlar bir araya geldiğinde bir tepki vermeniz bekleniyor
Sayın Bakan.
Tekraren de
teessüf ediyorum “Orada yargılanan Gogol değil.” yaklaşımı çok vahim bir
yaklaşım. Peki, tiyatrocu yargılanabilir mi, tiyatrocu yargılanabilir mi;
Gogol’ün öyle bir oyununu sergilediği için yargılanabilir mi? Üstelik sizin
İzmir’de oluyor bu; bu da vehameti artıran ayrı bir olay.
Hepinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Esas konuşmayı
yirmi dakika İçişleri bütçesinde yapacağım. Kolay gelsin. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkürler Sayın Önder.
Hakkâri
Milletvekili Esad Canan.
Buyurunuz Sayın
Canan. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
ESAD CANAN (Hakkâri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kültür ve Turizm
Bakanlığı Yazma Eserler Başkanlığı bütçesi üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi
Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, ülkemizin kültür ve turizm gibi iki önemli alanında çalışma
yürüten Bakanlığın bu alanın önemine uygun bir bütçeye sahip olamadığını, ne
yazık ki 2013 bütçesiyle bir kez daha üzülerek görüyoruz. Bu durum, Hükûmetin
sanata, kültüre ve turizme ne kadar önem verdiğinin açık bir göstergesidir.
Aslında bu yaklaşım, sadece mevcut Hükûmete mahsus değildir. Gelmiş geçmiş
bütün hükûmetlerin kültür politikalarına bakıldığında aynı durum söz konusudur.
Bu durum, demokrasi kültürümüzün ne kadar olgunlaşmış olduğunu göstermesi
bakımından bence çok önemlidir.
Sayın
milletvekilleri, kültürel değerlerimizin çok önemli bir bölümünü içinde
barındıran yazma eserler, tarih, sanat, edebiyat, din ve diğer pek çok alanda
kaleme alınmış taşınır kültür varlıklarıdır. Bu el yazısı yazma eserler
yazıldığı döneme ve yere ait temel bilgileri bünyesinde toplayan, bilim ve
sanat dünyasının ilk elden kaynaklarını oluşturmaktadır. Bu eserlerin gün
yüzüne çıkarılarak korunması, çok kültürlü kimliğimizin dünyaya tanıtılması,
gelecek nesillere aktarılması elbette büyük önem taşımaktadır.
Bu önemli görevin
yerine getirilmesi amacıyla, 2010 yılında çıkarılan 6093 sayılı Kanun’la Kültür
ve Turizm Bakanlığına bağlı Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı
kurulmuştur. Özel bütçeye sahip olan Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı tarafından
yazma eserlerin orijinal hâliyle hizmete sunulması, kütüphanecilik işlemleriyle
birlikte çeviri, sadeleştirme, araştırma çalışmalarının yapılması ve yazma eserlerle
ilgili hizmetin ülke geneline yaygınlaştırılması için bütçeden önemli bir paya
ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak, ayrılan bu bütçe payıyla konuya yeteri kadar önem
verilmediği de açıkça anlaşılmaktadır.
Sayın
milletvekilleri, bütçeler ekonomik ve mali durumu değil aynı zamanda
iktidarların siyasal tercihlerini de yansıtır. Bir ülkenin çağdaş uygarlık
düzeyini anlamak için o ülkenin kültür politikalarına bakmak bence yeterlidir.
Çünkü, kültür politikaları sadece tiyatroyu, baleyi, operayı, yazma eserleri,
sanat ve edebiyat alanlarını değil, bunlarla beraber yaşam biçimlerini, temel
insan hak ve özgürlüklerini de kapsayan bir bütündür. Bu nedenle, ülkenin
kültür politikaları aynı zamanda o ülkenin demokrasi seviyesini de yansıtır.
Evet, tiyatro
sayısı artmıştır, temsil sayısı artmıştır, seyirci sayısı da artmıştır. Bunlar
gerçekten önemli gelişmelerdir. Ama, sanatçılar özgür değilse, sanata yaşam
hakkı tanınmıyorsa, kitaplar toplatılıyorsa, farklı ana dilde eserler ortaya
konulamıyorsa orada doğru bir kültür politikası olduğundan söz etmek mümkün
değildir.
Yine, eğer bir
ülkede bulunan önemli iki grup toplumdan birinin ana dili hâlen kamu
alanlarında yasak ise, ana dilde yazılan dergi, gazete, kitap yasaklanıyorsa;
düşünce ve ifadeleri nedeniyle aydınlar, gazeteciler, siyasetçiler, sanatçılar
cezaevinde ise veya sürgün ediliyorsa o zaman o ülkede kültür politikası, enine
boyuna tartışılması gereken bir kültür politikası hâline gelir. Aslında bu
konular, genel bütçeden Kültür Bakanlığına ne kadar pay ayrıldığından daha
önemli konulardır. Çünkü, bunlar ülkenin bakış açısını, demokrasi kültürümüzün
seviyesini de ifade eder.
Değerli
arkadaşlar, kültür, bir toplumun tarihsel süreç içinde ürettiği ve kuşaktan
kuşağa aktardığı her türlü maddi ve manevi özelliklerin bir bütünüdür. Ancak
her toplum kendi kültür ve sanatını icra ederken kendi kültürel gerçekliği
üzerinden yola çıkar. Bugün ülkemizde uygulanan devletin resmî kültür
politikası ne yazık ki bu gerçeklikten uzaktır. 36 uygarlığın gelip geçtiği ve
27 etnik grubun yaşadığı Anadolu kültürlerinin bu muhteşem kültürel
zenginliğini, tekil bir kültüre, yani bir kültüre indirgemeye çabalamak,
çoğulcu ve demokratik kültür açısından bu ülkenin gerçeğine yapılacak en büyük
kötülüktür. Çünkü, çoğulcu kültür, ülkemizin bir sosyal olgusudur, gerçeğidir.
Bu yüzden tek dile, tek renge mahkûm edilmiş bir kültür anlayışının artık
zamanı geçmiştir. Bu nedenle yapılacak yasal değişimlerle çoğulcu kültür
anlayışının hızla hayata geçirilmesi, ülkenin bütünlüğünün güçlendirilmesi için
önem arz etmektedir.
Onun için, ülkede
din, dil, ırk ve etnik köken ayrımı yapmadan, sanata ve kültüre katkısı olan
tüm eserlerin orijinalliğine sadık kalınarak, insanlığın ortak mirası
anlayışıyla gelecek kuşaklara aktarmaya çalışmak bakanlığın en önemli görevi
olmalıdır. Bu çerçevede, örneğin Ahmedi Hani’nin "Nubehara Bıçukan"
ve Fakiye Teyran'ın "Hespe Reş" adlı muhteşem yazma eserlerinin de
Türkçeye çevrilerek kültür mirasına kazandırılması sağlanmalıdır.
Değerli
arkadaşlar, son olarak bir de seçim bölgem olan Hakkâri ile ilgili birkaç şey
söylemek istiyorum o da şu: Seçim bölgem olan Hakkâri, bilindiği gibi zengin
bir tarihî kültür ve turizm potansiyeline sahip olan bir ildir. Ancak bölgede uygulanan güvenlik politikaları
nedeniyle, ilimizin bu zengin kültürel ve turizm alanları ne yazık ki halktan
koparılarak birer güvenlik alanı hâline getirilmiştir. Bunlardan biri olan
tarihî Hakkâri Kalesi, hâlen bir askerî birlik tarafından üs olarak
kullanılmaktadır. Askerler tarafından kullanılan Hakkâri Kalesi, bugün sadece
çıplak bir kayadan ibaret bırakılmış olsa bile, etrafında yaşayan halkın en
büyük kültür miraslarından biridir. O mirası sahiplerinin kullanımına yeniden
açmak bir insanlık ve uygarlık gereğidir. Hiçbir çağdaş ve demokratik bir hukuk
devleti, 21'inci yüzyılda bu doğal hakkı vatandaşlarından esirgemez.
Yine, aynı
zamanda dört mevsimi bir arada yaşayan Sat Gölü, Berçelan Yaylası ve buna
benzer bir çok tarihî ve turistik yaylalar yasak bölge kapsamına alındığından
turizme ve halkın hizmetine kapatılmıştır.
Yüksekova
ilçemizde ise 1993 yılında temeli atılan kültür merkezi, aradan on dokuz yıl
geçmesine rağmen henüz yapımı bitirilmediğinden hizmete açılamamıştır.
Öncelikli olarak Hakkâri Kalesi ile Yüksekova Kültür Merkezinin halkın
hizmetine sunulması konusundaki talebimizi, bir kez daha burada Sayın Bakana
hatırlatmak istiyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlerime son verirken sosyal devlet gereği,
ülkemizin, gerçekliğine uygun, demokratik bir kültür sanat politikasına
ihtiyacı olduğu inancındayız. Bütün kesimlerin kültürel değerlerinin korunup
kollanması gerekliliği esas alınarak sanatın herkes için üretilmesi ve yurt
genelinde toplumun bütün kesimlerinin faydalanabildiği alanlar hâline
getirilmesi, farklılıklarımızla övünmemize gerçekçi bir boyut kazandıracaktır.
Bu duygularla
bütçenin hayırlı olmasını diliyor, yüce kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Canan.
Mardin
Milletvekili Erol Dora.
Buyurunuz Sayın
Dora. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
EROL DORA (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2012 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı kapsamında, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı bütçesi
üzerinde, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AKP ustalarınca ekonomide yeniden yapılanma düsturuyla
oluşturulan, gaz sesleriyle fren seslerinin birbirine karıştığı, çok sesli
ekonomi korosunun önemli enstrümanlarından birisi de Gümrük ve Ticaret
Bakanlığıdır. Daha önce mevcut olan gümrüklerden sorumlu Devlet Bakanlığı,
Gümrük Müsteşarlığı ile mülga Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bünyesindeki iç
ticaret ile ilgili 4 genel müdürlük bu bakanlığın bileşenlerini
oluşturmaktadır. Ekonomi alanındaki çok başlı ve çok parçalı yapının devamını
arzulamadığımızı, bilakis ekonomi yönetiminde bütünlük sağlanması gerektiğini
bu vesileyle bir kez daha vurgulamak isterim. Ancak bütünlüğün sağlanması adına
iç ve dış ticaretin ayrı bakanlıklar bünyesinde toplanması yanlış olmuştur. Bu
bakımdan, sorumluluğu iç ticaretle sınırlandırılmış olan bir bakanlığa, dış
ticaret alanında yer alması gereken gümrük idarelerinin zorla yamanmış olmasını
doğru bulmuyoruz.
Saygıdeğer
milletvekilleri, bilindiği üzere, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Adalet ve
Kalkınma Partisi Hükûmetinin 2011 genel seçimlerine iki ay kala aldığı yetki
kanununa dayanarak çıkardığı 03/06/2011 tarih ve 640 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname’yle kurulmuştur. Hükûmet kendi çıkardığı kararnamenin daha mürekkebi
kurumadan tam 3 kez değişiklik yapma ihtiyacı duymuş ve her zaman olduğu gibi,
yine kervan yolda düzülmüştür.
AKP Hükûmeti, ne
hikmetse kuruluş kararnamesindeki ilk değişikliği personel alımı konusunda
yapmış ve yeni atamaları ÖSYM’nin yürüttüğü merkezî yerleştirme dışına
çıkarmıştır. Kadrolaşma ve kayırmacılıkta gelmiş geçmiş bütün hükûmetlere
rahmet okutan AKP Hükûmetinin yaptığı bu düzenleme malumun ilamıdır.
Yine, yapılan ilk
değişiklikte göze çarpan önemli hususlardan birisi de gümrüklerde çalışan 200
civarındaki başkontrolör, kontrolör ve stajyer kontrolörlerin bir gecede
müfettiş kadrolarına atanmalarıdır. Mevcut personele ilişkin bu düzenlemeyi
yapan AKP Hükûmeti, gümrük sahalarında en ağır koşullarda görev yapan gümrük
muhafaza memurlarının çalışma koşulları ve özlük hakları konusunda hâlen tek
bir adım bile atmamıştır.
Asli görevleri
kaçakçılıkla mücadele etmek olan ve yedi gün yirmi dört saat kesintisiz hizmet
veren gümrük muhafaza memurları silahlı olarak çalışmak zorundadır. Ancak,
yıpranma payı, silah tazminatı, görevin zorluğuna göre düzenlenecek tazminatlar
gibi yasal haklardan yoksun bırakılmaya devam edilmektedir. Orman muhafaza
memurları dahi silah tazminatı alıyor olmasına rağmen, gümrük muhafaza
memurları, bırakın tazminat almayı, hurdaya çıkarılması gereken silahlarla
görev yapmaya zorlanmaktadır. Bu durum, gümrük muhafaza personelinin çalışma
azim ve şevkini son derece zedelemektedir.
Sayın
milletvekilleri, gümrük idarelerinin bağlı olmasından kaynaklı olarak
bakanlığın en önemli görevlerinden birisi, kuşkusuz, kaçakçılıkla mücadeledir.
Kaçakçılık, toplum güvenliği ve sağlığının yanı sıra rekabetçi piyasa için de
büyük tehdit oluşturmaktadır. Çok yönlü olan bu tehdidin önlenmesinde ekonomik
tedbirler, mali tedbirler ve siyasal kararlılıkla birlikte gümrük sahaları ve
sınır kontrolleri de önemli yer tutmaktadır. Ancak, ne var ki, Türkiye, AKP
Hükûmetinin uyguladığı politikalar neticesinde kaçak işçiden cep telefonuna, sigaradan
içkiye, çaydan şekere, akaryakıttan büyükbaş ve küçükbaş hayvana kadar tam bir
kaçak cennetine dönüştürülmüştür. Emniyet Genel Müdürlüğü kaçakçılık
raporlarında yer alan verilere baktığımızda, yakalanan kaçak mallardaki artışın
yıllar itibarıyla giderek yükselmekte olduğu gözlenmektedir. Vahametin ulaştığı
noktaya dikkat çekmek adına rapora konu edilen kaçak mallardan bazılarını
sizlerle paylaşmak istiyorum. Yakalanan kaçak sigara 2009 yılında 10 milyon
paket iken bu sayı her yıl giderek yükselmiş ve 2010 yılının ilk sekiz ayında
159 milyonu aşmıştır. Yakalanan kaçak cep telefonu 2010’da 39.809 iken bu sayı
2011’de 119.918’e çıkmıştır. Yakalanan kaçak et 2009’da 4.585 kilogram iken bu
rakam 2010’da 74.947 kilograma, 2011’de ise 82.503 kilograma çıkmıştır.
Yakalanan kaçak çay 2010 yılında 862 ton iken bu rakam 2011 yılında 2.352 tona
ulaşmıştır. Son dört yılda yakalanan kaçak çay miktarı -bizzat Sayın Bakanın
açıklamalarına göre- 15.576 tondur. Yakalanan kaçak akaryakıt -bizzat Sayın
Bakan tarafından yapılan açıklamaya göre- 2011 yılında 37.200 ton iken bu rakam
2012 yılının ilk altı aylık döneminde 30.800 tona ulaşmıştır. Sayın Bakan
yakalanan akaryakıtın yapılan etkin çalışma ve önlemler neticesinde
gerçekleştiğini söylese de ya büyük resmin farkında değil ya da resmî gizleme
gayreti içerisindedir. Çünkü, emniyet kaynakları, uluslararası suç trafiği ve
dünya suç ortalamaları resmî istatistiklerine göre, yakalanan kaçak malın en az
5, çoğunlukla da 10 katı miktarda kaçak malın piyasada olduğu kabul görmüş bir
tahmin yöntemidir. Bu durumda yakalanan kaçak mal miktarlarının en az 5 katının
Türkiye piyasalarında cirit attığı gerçeği bütün çıplaklığıyla ortaya
çıkmaktadır.
Uygulamakta
olduğunuz ekonomik ve mali politikaların bir sonucu olarak bu durumu bizzat siz
yarattınız. Açıklarınızı yamamak için sıkça başvurduğunuz maktu vergi, özel
tüketim ve gümrük vergi artırımlarıyla Türkiye’yi âdeta kaçak cennetine
çevirdiniz. Bu yolla cazip hâle getirdiğiniz akaryakıt, içki, sigara, çay ve
elektronik eşya gibi ürünlerdeki yasa dışı ticareti neredeyse toplam pazarın
beşte 1’ine ulaştırdınız.
Sayın
milletvekilleri, Bakanlığın görev alanında olan gümrük kapılarına ilişkin diğer
bir husus, hem gümrük kapılarının azlığı hem de bürokratik formaliteler
yüzünden yaşanan aksaklıklar ve gecikmelerdir. Özellikle yaz aylarında, Avrupa
ülkelerinde yaşayan gurbetçi vatandaşlarımızın tatillerini geçirmek üzere
geldiği dönemlerde, onlarca kilometreyi bulan araç kuyruğu ve yaşadıkları
çileler, geçtiğimiz yaza da damgasını vurmuştur. Yaşanan kuyruk çilesi yalnızca
gurbetçilerle sınırlı değildir. Geçtiğimiz ekim ayının 11’inde bilgisayarlarını
güncelleyen idare, 7 kilometreyi aşan tır kuyruğu oluşturmaya yetmiştir.
Gümrük kapılarına
ihtiyaç duyulan veya planlandığı ileri sürülen yerlerde henüz açılmayan gümrük
kapıları, diğer bir konu olarak ortada durmaktadır. AKP Hükûmetinin her
seferinde “Açıyoruz.” dediği, Sayın Başbakanın, genel seçimler için 21 Mayıs
2011 tarihinde Hakkâri’de yaptığı açıklamada “Sınır kapılarını açıyoruz,
Derecik sınır kapısını bu yıl 14 Şubat’ta açtık.” sözleriyle açıldığını iddia
ettiği sınır kapısı hâlen açılmış değildir. Bunun yanı sıra, Çukurca Üzümlü ve
Şırnak Gülyazı sınır kapıları da hâlen açılmayı bekleyen ve bölge ekonomisine
sağlayacağı katkılar bakımından oldukça önemli sınır kapılarıdır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; toplumda “AVM yasası” olarak bilinen yasanın
ertelenmesi, bir yönüyle sermayenin siyaset üzerindeki baskısını artırmakta,
diğer yönüyle de AVM’lerde yaratılan veya yaratacağı öngörülen ekonomik rant
nedeniyle kimi siyasilerin iştahını kabartmaktadır. Bu döngü, kimi zaman
belediyeler kimi zaman da Özelleştirme İdaresi eliyle siyasetin odağına
oturtulmaktadır. Milyonlarca küçük esnaf ve sanatkârımızı, AVM’lerin haksız ve
hukuksuz rekabeti altında ezdirmeye devam eden bu zihniyet için adalet kavramı,
parti tabelasının sınırlarında sona ermektedir. Yıllardır bu yasanın çıkacağı
beklentisiyle avutulan küçük esnafın neredeyse yüzde 25’i masraflarını dahi
çıkaramadan kepenk indirmektedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bakanlığın görev alanında bulunması nedeniyle
değinmekte fayda bulduğum bir diğer konu da esnaf ve sanatkârlarımızın geriye
dönük sigortalılık, tecil ve borçlanma sorunudur. Bilindiği üzere, vergi
mükellefiyeti bulunması kaydıyla, geçmiş dönemlerin borçlanılması ve bu
sürelerin sigortalılık süresinden sayılması konusunda çeşitli mevzuat
düzenlemeleri yapılmıştır. Ancak yapılan bu düzenlemelerden herhangi bir
sebepten dolayı yararlanamayan ve yararlandığı hâlde sistemden çıkmak zorunda
kalan esnaf ve sanatkârlarımızın sayısı bir hayli kabarıktır.
Özellikle 2000
yılından önce vergi mükellefi olan esnaf ve sanatkârlarımızdan sigortalılık
tecil şartı aranmaksızın mükellefiyet sürelerinin sigortalılık süresi olarak
kabul edilmesi ve bu süreler için borçlanma hakkı tanınması esnaf ve
sanatkârlarımızın en büyük beklentisidir.
Bütçe görüşmeleri vesilesiyle bu beklentiyle
ilgili olarak bir kez daha Sayın Bakanın dikkatini çekmek istiyor, bu vesileyle
tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Dora.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz.
Buyurunuz Sayın
Durmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
SADİR DURMAZ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, tarım ve gıda, insanımızın yaşamını idame ettirebilmesi
açısından hayati öneme sahiptir. Tarımın, gıda üretiminin nesillerin devamı
için stratejik bir sektör olduğu bütün dünya tarafından kabul edilen bir
gerçektir.
AKP iktidarları
dönemindeki yanlış uygulamalarla tarım sektörü ihmal edilmiş, çiftçimiz,
üreticimiz yoksulluğa mahkûm edilmiştir. Sayın Bakanın övündüğü Toprak Koruma
Kanunu’na rağmen, on yılda tarım alanlarında 2,5 milyon hektar bir azalma söz
konusudur.
Sayın Bakan,
tarım alanlarını azaltarak tarımda iddialı hâle gelemezsiniz. Köyler boşaldı,
gençler köyleri terk etti, tarım alanları boş kaldı, üretim yapılamıyor
maalesef ve bu insanlar varoşlara gidiyor, oralarda çok ciddi sıkıntılarla
karşı karşıya kalıyor. İş bulamayanlar suça bulaşıyor. Böyle de bir sosyal
sonucu olan bir durumla karşı karşıyayız.
Değerli
milletvekilleri, AKP iktidarı döneminde tarımsal ürün fiyatlarındaki artışlar
enflasyonun altında kalırken, tarımsal girdi fiyatları enflasyonun çok çok
üzerinde artış göstermiştir. AKP yönetimindeki on yılda, sadece buğday
üreticisinin uğradığı kayıp 13 katrilyon liradır. Dikkatinizi çekmek istiyorum
sayın milletvekilleri, sadece buğday üreticisinin enflasyon nedeniyle uğradığı
kayıp 13 katrilyon liradır eski parayla yani aksini iddia eden herkese bu
hesabı yapabiliriz.
Değerli
milletvekilleri, çiftçinin eline geçen gelir azalırken mazot, gübre, enerji,
ilaç, tohum gibi tarımsal girdilerin fiyatlarında çok yüksek oranda artışlar
olmuştur. 2002 yılında iktidara geldiğinizde 1 litre mazot 1 lira, 1 kilogram
buğday ise 35 kuruş ediyordu yani 3,5 kilo buğdayla 1 litre mazot
alınabiliyordu. Bugün, mazot 4 lira 24 kuruş, buğday 60 kuruş; 7 kilo buğdayla
ancak 1 litre mazot alınabiliyor; bu, yüzde 50 kayba işaret ediyor. Aynı
şekilde, 1 kilogram buğdayla 1 kilogram DAP gübresi alınabiliyorken 2002
yılında, bugün ancak 2 kilo 700 gram buğdayla 1 kilogram DAP gübresi
alınabiliyor yani bu da çiftçinin harmandan kalktığının somut bir delilidir.
Tarımda
kullanılan mazot için çiftçinin ödediği ÖTV ve KDV vergisinin tutarı 7 milyar
840 milyon lira, eski parayla yaklaşık 8 katrilyon lira. Peki, buna karşılık
çiftçiye ödediğiniz mazot desteği ne kadar? 600 milyon lira yani eski parayla
600 trilyon lira. 8 katrilyon lira çiftçiden para alıyorsunuz, çiftçiye mazot
desteği olarak sadece 600 trilyon lira veriyorsunuz. Çiftçiden aldığınız
verginin onda 1’ini bile çiftçiye çok görüyorsunuz. 2002’de işbaşına gelmeden
önce Sayın Başbakan, her gittiği ilde çiftçinin kullandığı mazottaki ÖTV’yi,
KDV’yi kaldırarak mazotu yarı yarıya ucuzlatacağını söyledi mi, söylemedi mi?
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) – Söyledi, yeşil mazot.
SADİR DURMAZ
(Devamla) – On yıldır çiftçi, Sayın Başbakanın ve AKP’nin sözünü tutmasını
bekliyor, on yıl.
Çiftçinin borcu
her geçen gün katlanmakta, çiftçi haciz ve hapis kıskacındadır. Yerköy’ün
sadece bir köyünden 22 kişi şu anda haciz kıskacında ve bunların 6’sı için de
hapis cezası kesinleşmiş durumda değerli milletvekilleri.
Buradan çiftçiye
verilen desteklere gelmek istiyorum. Bildiğiniz üzere, Sayın Bakan ne zaman söz
alsa tarıma ve hayvancılığa ayrılan desteklerden bahisle “2002’de şu kadardı,
biz şu kadar artırdık.” diye övünüyor.
İşin doğrusu,
sayın milletvekilleri, on yıl tek başına iktidar olmuş bir Hükûmetin, bir
partinin, on yıl önceye giderek hâlâ daha oraya atıflarda bulunmasını ben bir
âcziyet olarak görüyorum, kimse kusura bakmasın. On yıldır işbaşındasınız. 2005
yılını baz aldığımız zaman, sizin de üç yıllık döneminizi dikkate aldığımız zaman
bugünkü rakamların dörtte 1’ine ancak ulaşmışsınız. E, o zaman siz -aynı
mantıkla- 2005’te çok çok başarısız bir iktidarsınız. Yani bu mantık… Şimdi, on
yıl önce doğmuş bir çocuk, bugün 10 yaşında. Yani dönüp dönüp “Ya, sen on yıl
önce sıfır yaşındaydın ya da 1 yaşındaydın.” demenin bir mantığı var mı
Allah’ınızı severseniz.
Siz, bugünü
söyleyeceksiniz, bugünü ve sabit fiyatlarla söyleyeceksiniz, rakamlarla
oynayarak milleti kandırmayacaksınız.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Olması gerekene endekslenerek konuşacaksınız.
SADİR DURMAZ
(Devamla) – Elbette.
2006 yılında
Tarım Kanunu’nu çıkardınız, “Gayrisafi millî hasılanın yüzde 1’inden az olamaz
çiftçiye verilecek destek.” dediniz.
Peki, 2006’dan
bugüne kadar bu rakamı tutturabildiniz mi? Tutturamadınız. 2002’de o
beğenmediğiniz hükûmet dönemindeki rakama bile ulaşamadınız.
Kendi rakamınızı
artırmak için arazi toplulaştırma çalışmalarına yapılan harcamaları devlet
desteğine ekliyorsunuz, sulama harcamalarını devlet desteğine ekliyorsunuz,
rakamınızı şişirip artırıyorsunuz.
Peki, biraz
dürüst olalım: 2002’deki bu rakamları niye göz ardı ediyorsunuz? 2002’de
DSİ’nin hiç mi sulama amaçlı yatırımı yok?
2002’nin
rakamlarını verirken bunları da mutlaka dikkate almanız lazım. Şimdi, bu
çıkardığınız kanuna göre, değerli milletvekilleri, kendi çıkardığınız kanuna
uymamanın sonucunda Türk çiftçisinin kaybı 27 katrilyon lira. Bakın, buğdayda
13 katrilyon, desteklemelerden kaybı 27 katrilyon lira. 40 katrilyon lira,
sadece 2 kalemde söylüyorum size.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Bakan destekten bahsettiği zaman mutlaka OECD’ye bir
atıf yapıyor, OECD’den yardım istiyor. OECD rakamlarına göre de bizim
desteğimizin miktarının yüzde 2,2 olduğunu söylüyor. Bakan böyle söyleyince
Müsteşar durur mu; Müsteşar da diyor ki: “Bu rakam yüzde 3,7’dir.”
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Tabii, Bakanı geçmesi lazım, gelecekte nasıl bakan olacak.
SADİR DURMAZ
(Devamla) - Şimdi, Sayın Bakan, TÜİK’e mi inanalım, OECD’ye mi inanalım, size
mi inanalım, Sayın Müsteşara mı inanalım, yoksa cebinde çay parası olmayan Türk
çiftçisine mi inanalım?
Sayın Bakan, emin
olun ki OECD Türkiye’ye Fransız, siz de Türk tarımına ve hayvancılığına
Fransızsınız! Emin olun, yani nitekim Fransa hayvancılığının sıkıntıya girdiği
bir dönemde, Fransa’dan 250 milyon dolarlık canlı hayvan ve et ithal ettiniz,
Fransızlar da “Türkler hayvancılığımızı kurtardı.” diye size şövalyelik nişanı
verdi. Size verilen nişan ve Sırbistan çiftçilerinin size bağlı Et Balık
Kurumuna hitaben yazdığı “Satışında sıkıntı çektiğimiz etlerimizi, hayvanlarımızı
satın aldığınız için, halkımızı rahatlattığınız için size teşekkür ederiz.”
yazısı ortadayken otu, samanı, kurbanlığı ithal edip de hayvancılığı gelişen
bir ülke var mı Allah aşkına ya, bir söyler misiniz bana?
Yani, aynı
şekilde, patateslerin hayvanlara yem olarak yedirildiği, domatesin yollara
döküldüğü, soğanın dereye atıldığı, karpuzun tarlada bırakıldığı, salatalığın,
patlıcanın çöpe döküldüğü bir dönemde, Amerika’dan fındık, Şili’den elma,
Bulgaristan’dan nar, Çin’den sarımsak ve fasulye, İran’dan karpuz ve lahana,
İspanya’dan marul ithal edildiği bir ortamda Türk tarımının geliştiğini,
köylüsünün, çiftçisinin refah seviyesinin yükseldiğini nasıl söyleyebilirsiniz?
3 defa hayvan
sayımı yaptınız, 3’ünde de farklı sonuç çıkardınız. Saman ithalatı rakamlarını
bir haftada 2 kere farklı verdiniz. Sayın Bakan, takla attırdığınız rakamlarla
sonunda Başbakanı da çileden çıkardınız ve Sayın Başbakanın “Bana matematiği
unutturdun.” dediği basına yansıdı. Sayın Bakan, kusura bakmayın ama –tırnak içerisinde
söylüyorum- siyaseten yalancı çoban gibi geziyorsunuz ortalıkta, sadece
kepeneğiniz eksik. (MHP sıralarından alkışlar)
Değerli
milletvekilleri, çoban demişken biraz da hayvancılıktan bahsedelim. AKP
döneminde can çekişen hayvancılıkta neler oluyor, ona bir bakalım.
Sayın Bakan
“İlkleri başardık.” diyor ya, bakalım hangi ilkleri başarmış. Sayın Bakanın
döneminde -cumhuriyet tarihinde- hem de iki yıl üst üste kurbanlık ithal ettik.
Yetmedi, onlara bir de saman ithal ettik.
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – Bu da ilktir.
SADİR DURMAZ
(Devamla) - On altı yıl aradan sonra canlı hayvan ve et ithal ettik, hem de
Sayın Başbakan çıktı “İthalata gerek yoktur, yeteri kadar besi materyali
mevcuttur.” dedi, dediğinden iki ay sonra ithalata karar verildi. Sayın Başbakan
talimatı verdi, Sayın Bakan da uydu.
Başka bir ilki
daha başardı, domuz eti marketlerde satılır hâle geldi. Domuz çiftliklerinde ve
domuz eti tüketiminde de rekorlar kırdı.
Son üç yılda
canlı hayvan ve et ithalatı nedeniyle 5 katrilyon lira yabancı ülkelerin
çiftçilerine kaynak aktardınız. Peki, bu kadar ithalata rağmen et ucuzladı mı?
Et de ucuzlamadı. Yani, ne üreticiye yaradı, ne tüketiciye yaradı. Üreticiyi
mahvettiniz, tüketici de ucuz et yiyemiyor. Hatta öyle bir şey oldu ki, ithal
etleri yerli et diye marketler pahalıya satıyorlar, bir de oradan vatandaş
kazıklandı.
Elinizde hayvan
varlığını gösteren doğru dürüst bir bilgi dahi yokken, plansız programsız bir
şekilde hayvancılığa sıfır faizli kredi uygulamasını başlattınız. Plansız
programsız bir şekilde başlattınız, altyapısını hazırlamadan başlattınız.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Yandaşları zengin etmek için oldu o.
SADİR DURMAZ
(Devamla) - 4 bin liralık düve…
ALİM IŞIK
(Kütahya) – 8 bin liraya mal geldi…
SADİR DURMAZ
(Devamla) - Sektöre yabancı olan yatırımcı bir anda piyasaya girince 4 bin
liralık düve 7 bin liraya çıktı. Şimdi bu, Allah’ınızı severseniz sıfır faizli
mi oldu?
ALİ HALAMAN
(Adana) – Şimdi kaç lira?
SADİR DURMAZ
(Devamla) - Şimdi kaç lira? Şimdi tekrar 3.500 lira…
ALİM IŞIK
(Kütahya) – 2... 2… Nerede 3.500 lira? 2 bin liraya satamıyor.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Alan yok, satan yok.
SADİR DURMAZ
(Devamla) - …kesemiyor, kasaba götüremiyor.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – 2 bin liraya satamıyor.
SADİR DURMAZ
(Devamla) - Peki, Sayın Bakana daha önce de sordum, cevap vermedi. Sayın Bakan
bir kez daha soruyorum: Bu krediyi kimler kullandı? Bu krediden kimler
yararlandı? Yani, bütün hayatını, geleceğini tarıma, çiftçiliğe, hayvancılığa
bağlamış olan gariban çiftçi mi kullandı, yoksa yandaşlar mı kullandı? Burada
samimiyseniz ilçe ilçe bir listeyi yayınlarsınız, kime verdiğinizi de bütün
millet de görür, samimiyetinizle ortaya koymuş olursunuz. Bu listeleri
bekliyoruz sizden Sayın Bakan. Bakın, bu krediyi gariban Anadolu çiftçisi
kullanamadı. Yozgat’ın çiftçisinden, köylüsünden Yozgat’ta tapu istediniz,
Yozgat’ın merkezinde tapu istediniz. Yetmedi…
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Şehir merkezinde olacak, kefil lazım olacak, memur kefil hem.
SADİR DURMAZ
(Devamla) – Şehir merkezinde tabii ki yani.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SADİR DURMAZ
(Devam) – Şehir merkezinde tapu istediniz. Yetmedi, efendim, 2 tane de memur
kefil istediniz ama bu krediyi Ürdünlü Hijazi kullandı, Hijazi. Ona
kullandırdınız, bu kaynağı ona aktardınız Sayın Bakan.
Şimdi, söyleyecek
çok söz var ama maalesef sürem sınırlı. Bütçenin hayırlı olmasını diliyor, yüce
heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Durmaz.
Afyonkarahisar
Milletvekili Kemalettin Yılmaz…
Buyurunuz Sayın
Yılmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Tarım Reformu Genel Müdürlüğü ile Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu
bütçeleri konusunda Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığının bütçesi görüşülüyor, Türk çiftçisinin sorunları
görüşülüyor fakat AKP sıraları bomboş. AKP’nin Türk çiftçisine, besicisine
vermiş olduğu değer bu sıralardan anlaşılıyor.
Değerli
milletvekilleri, son on yıldır pek çok sektör gibi tarım sektörü de iyi
yönetilememiştir. Çiftçilerimiz ürettikleri ürünün hakkını alamamışlar, borç,
kredi, ipotek, haciz kıskacı içerisinde çırpınır hâle gelmişlerdir. Türk
tarımının, çiftçisinin, besicisinin hâli yürekler acısıdır. Bunları görmemek
için kör ve sağır olmak lazımdır. Ben buradan, bu milletin kürsüsünden, on
yılda nereden nereye getirdiğiniz tarımımızın çok kötü durumundan ziyade, bu
kötü durumdan kurtulmak için acilen neler yapmalıyız, izninizle onları
paylaşmak istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu ülke hepimizin. Önemli bir sektör olan tarımımızın,
hayvancılığımızın ayağa kaldırılması, rahat bir nefes alabilmesi için
çiftçilerimizin beklentilerini dile getirmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, üreticimiz uygulanan yanlış tarım politikaları sonucu, biraz
evvel ifade ettiğim gibi, borç, faiz, haciz, icra, tefeci, ipotek ve hatta
hapis kıskacındadır. Sayın Bakanım, çiftçilerimizin Ziraat Bankasına, Halk
Bankasına ve özel bankalara olan zirai kredi borçları ile tarım kredi
kooperatiflerine ve pancar kooperatiflerine olan borçları acilen yeniden
yapılandırılmalı, bu suretle çiftçilerimizin rahat bir nefes almaları temin
edilmelidir. İnsanımızın üretim yapabilmesi için tarlası, traktörü, ahırı,
hayvanı öncelikle ve acilen hacizden ve yedieminlerden kurtarılmalıdır. Fazla
değil, çiftçilerimize üç yıllık bir opsiyon verin yeter. Kanaatkâr, vefakâr,
çalışkan, ahde vefalı olan çiftçilerimiz, verdiğinizin en az 10 katını sizlere
verecektir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de et meselesi süt meselesidir
ve aynı zamanda da, son zamanlarda gündemden düşmediği gibi, ot meselesidir.
Türkiye’de süt üreticisi acilen ve hak ettiği desteği almalıdır. Şunu
unutmayalım ki ot olmadan süt olmaz, süt olmadan da et olmaz. Diğer taraftan
da, Anadolu tabiriyle, ana olmadan da dana olmaz.
Gerekli ve adam
gibi desteği devletimiz sağlamaz ise insanımız ithal ete, ithal süte, ithal
gıdaya, hatta ithal ot ve kurbanlığa mahkûm olmaya devam eder. Çiftçilerimizin
başı dinç, gönlü rahat olsun ki, traktörünü, tarlasını hacizden kurtarabilsin
ki tarlasını işlesin, eksin ki saman ithal etmek zorunda kalmayalım.
Değerli
milletvekilleri, tarımın en önemli girdileri olan mazot, gübre, yem, ilaç, tohum
ve sulamada kullanılan elektrik en az Avrupa ülkelerindeki kadar sübvanse
edilmelidir ve acilen bu girdilerdeki ÖTV ve KDV kaldırılırsa çiftçimizin,
üreticimizin, besicimizin üretme şevk ve heyecanı, çalışma heyecanı artacaktır.
Şunu unutmayalım
ki: Dört çeker cipe konulan mazot ile karda, kışta, kıyamette, soğukta,
sıcakta, çamurda, tozda üretim yapmak durumunda olan traktöre, biçerdövere,
patpata konulan mazot aynı fiyatta olmamalıdır. Denizcilik sektöründe yatlara,
şileplere, gemilere verilen ucuz mazottan tarım sektörü de acilen istifade
ettirilmelidir. Bunlar yapılırsa, hele bir de bunun yanında yağ ve yem
bitkilerinde alım garantili üretim yapılırsa Türkiye’de boş tarla
kalmayacaktır. Yağ ve yem ham maddesi ithalatı için her yıl ödemek zorunda kaldığımız
5-6 milyar dolar cebimizde kalacaktır. Çiftçimizin el emeği göz nuru da bu
surette değerlendirilmiş olacaktır.
Verimli
topraklarımız, sularımız, güneşimiz ve çalışkan insanlarımız Türkiye için çok
ciddi bir kaynaktır, israf etmemeliyiz. Doğru zamanda doğru adımlar atarsak
çiftçimizin yüzü gülecektir. Çiftçide olacak ki esnaf ile alışveriş yapabilsin,
esnafın çarkı dönsün ki fabrikalar üretimi sürdürebilsin. Bu döngünün temeli
tarımdır.
Değerli
milletvekilleri, tarım sektörünü yönetmek üzere görevli olan Bakanlık, kanun
hükmünde kararnamelerle yeniden yapılandırılmaya çalışılmıştır. Bu
düzenlemelerle maalesef yapı daha da bozulmuştur. Üst düzey görevlerde hizmet
etmiş yaklaşık 330 civarında Bakanlık bürokratı bankamatik memuru konumuna
getirilmişler ve bu görevler hâlâ vekâletlerle yönetilmektedir. Bu durum
çalışanların çalışma şevk ve heyecanını olumsuz etkilemektedir. Onun içindir ki
gerek iller bazında gerekse ülke bazında kayıtlar sağlıklı tutulamamaktadır.
Biraz evvel konuşmacıların ifade ettiği gibi, “Kime inanalım?” demek zorunda
kalmaktayız. Kontroller gerekli şekilde yapılamamakta, kaçakçılık
önlenememekte, merdiven altı ve kayıt dışı üretim piyasaya hâkim olmaktadır. Bu
durum, haksız kazancın yanında insanlarımızın sağlığını da tehdit etmektedir.
Bu ülke
hepimizin; çiftçimizin, besicimizin, süt üreticimizin, sebze üreticimizin,
patates, pancar üreticimizin derdi, sorunu hepimizin derdi, hepimizin sorunu.
Onları bu sorunlarla baş başa bırakamayız. Biz buradan, zamanımızın elverdiği
ölçüde, önerilerimizi paylaştık.
Sayın Bakan,
bunlar bilinmeyen öneriler değil ama neden çözmüyorsunuz? Bakın, tek başınıza
iktidar olduğunuzun farkında değil misiniz? Size şu veya bu şekilde engel olmak
durumunda olan koalisyon ortaklarınız mı var, yoksa Amerika Birleşik
Devletleri, Avrupa Birliği, İsrail’deki tarım baronları size izin mi vermiyor?
İktidar sizsiniz. Önerilerimize kulak verirseniz ne âlâ, yoksa can çekişmekte
olan tarım ve hayvancılığımız ölüme mahkûm olur. Bunu da herhâlde kimse
istemez.
Besicimiz ahırına
14-15, hatta 16 liradan bağlamış olduğu hayvanlarını şu anda 13-14 liraya
kestiremiyor. Kombinalarda on beş on altı günlüğüne sıra veriyorlar. Sayın
Bakanım, lütfen, Allah rızası için, şu Türkiye’ye yapılan canlı hayvan ve et
ithalatını durdurunuz, kaçakçılığı önleyiniz. İthalatla belki bugünü
kurtarabiliyorsunuz ama Türkiye’de tarımı ve hayvancılığı bitiriyorsunuz.
Çiftçilerimiz, üreticilerimiz canından bezmiş vaziyettedir. Öyle ki
çiftçilerimiz Suriyeli mültecilere verdiğiniz değerin onda 1’ini bile
göremiyorlar. Yakında çiftçilerimiz Suriye vatandaşlığına başvurup mülteci
olarak Türkiye’ye gelmek isterlerse şaşırmayınız.
Bu duygu ve
düşünceler içerisinde, Türk çiftçisine desteğinizi bekliyor, Bakanlığınızın
bütçesini hazırlarken göz ardı ettiğiniz çaresiz hâldeki çiftçilerimizi
hatırlamanızı dileyerek yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Yılmaz.
Bilecik
Milletvekili Bahattin Şeker... (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Şeker.
MHP GRUBU ADINA
BAHATTİN ŞEKER (Bilecek) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Kültür ve
Turizm Bakanlığının 2013 yılı bütçesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinizi en içten duygularımla
selamlıyorum.
Dünyanın kalbi ve
medeniyet merkezi olan ülkemizin Kültür ve Turizm Bakanlığının faaliyetleriyle
dünyaya sesini duyurması, insanlığa tanıtılması ve bununla birlikte,
Türkiye'nin dünyaya vereceği mesajı belirleyip ulaştırması hepimizin isteğidir
ve temennisidir. Bu konuda her birimizin katkıda bulunması gerekiyor. Ancak,
daha da önemlisi, doğru değerler üzerinden doğru bir kimlik ve vizyon tercihi
yapılması gerekmektedir.
Biz biliyoruz ki,
tek başına Sayın Bakanın gayretiyle bu ülkenin tanıtımı yapılamaz. Bir ülkenin
mesajı elbette bir kişinin sorumluluğunda değildir. Bu anlamda Kültür ve Turizm
Bakanlığının yanında Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlık Tanıtma Fonu, Basın Yayın
ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, TİKA, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı, TRT ve Anadolu Ajansı gibi kurumlarımızın da hem yetki sahası hem
de stratejik olarak sorumlulukları vardır. Altını çizdiğimiz husus, dikkat
edilirse koordinasyon eksikliği, proje uygulamalarındaki disiplin ve imajla
ilgilidir.
Türkiye, kendi
enerji dinamikleriyle birçok proje
üretip hayata geçirebilecek güce sahiptir. Bunu hem devlet kurumlarının
koordinasyon hâlinde çalışmasıyla ve hem de özel sektör aracılığıyla
uygulayabilecek birikime de sahiptir.
Türkiye'nin dünya
ekonomisiyle bütünleşme yolunda son yıllarda en başarılı olduğu sektörlerden
biri turizmdir. Bu başarıyı dikkate alan Türkiye, sahip olduğu bu potansiyeli
iyi değerlendirmeli, uluslararası turizm gelirinden pay almak yolunda
yenilikler yapabilmeli, yeni pazarlar? stratejilerini hayata geçirebilmelidir.
Dört mevsimin bir
arada yaşandığı Türkiye, dünyanın en nadir turizm cennetlerinden biridir.
Ülkemiz tarihî, kültürel ve doğal değerleriyle büyük bir turizm potansiyeline
sahiptir. Bu zenginliğin ülkemizin gelişmesine katkısı da çok büyüktür. Dünyada
genel turizm eğiliminin kültür turizmine yöneldiği ve Türkiye'de önemli bir
potansiyel bulunduğu, gelen turisti Anadolu kültür turlarına çıkarmak gerektiği
kanaatindeyim. Bu sayede turizmin Anadolu’da yayılacağına inanıyorum.
Doğru bir
yönlendirme bir bölgenin kültürünü ortaya çıkaracak, yaşatılmasına vesile
olacak ve o bölge için yeni bir çekicilik katacaktır. Böyle bir anlayış
içerisinde, örneğin, turizmin çeşitlendirilmesi kapsamında, yat, golf, termal
ve sağlık turizmi, kış ve doğa sporları, avcılık gibi pek çok turizm imkânları
olduğu görülecektir. Ancak bunlardan yeterince faydalanamıyoruz.
Turizmi artıran
başka bir etmen de tarihî anıtların çokluğudur. Eski kent harabeleri, ünlü
anıtlar, camiler, kiliseler ve benzeri yapılar her zaman insanların ilgisini çekmiştir.
Bunun yanı sıra, doğal güzellikler de değerlendirildiğinde önemli bir ilgi
kaynağı hâline gelmektedir. Ancak temel sorun olarak, “Her şey dâhil”
sistemiyle nispeten düşük gelirli turistlerin ülkemize geldiği ve bu sistemin
halka ve esnafa faydasının olmadığı görülmektedir.
Turizm sektörünün
sahip olduğu dinamizm, yeni istihdam alanlarının meydana getirilmesinde ve
dolayısıyla da işsizliğin azalmasında etkisi olduğu gibi ekonomik gelişmeye,
döviz ihtiyacının karşılanmasına yönelik katkısıyla da genç nüfuslu ülkemiz
için önemli bir rol oynamaktadır.
Bu kadar
çalışmanın arasında turizm politikalarının arasında da birtakım sorunlar
vardır. Her yıl artan sayıda turist ağırlanırken ne yazık ki gelen misafirlerin
kişi başına yaptıkları harcama her geçen gün azalmaktadır, rakamlara
bakıldığında da bu gözükmektedir. Turist sayısı artmasına rağmen kişi başına
düşen döviz girdisinde azalma yaşanmaktadır.
Dış politikamız
sebebiyle, 2012 yılı dâhil, İran, Suriye ve İsrail pazarından büyük bir
ziyaretçi düşüşü gözükmektedir. OECD ülkelerinden gelen misafirlerin
sayılarında bir düşüş gözükmektedir.
Türkiye’de “Her
şey dâhil” adı verilen sistemin uygulanması nedeniyle havaalanı ile konaklama
tesisi arasında yolculuk yapan turistler tesislerin yakınlarındaki yerleşim
bölgelerine gitmemekte ve böylece, bölgeye ekonomik katkı sınırlı kalmaktadır.
Fiyatlar düşük olduğundan, bu tesislerde sunulan yiyecek ve içecekler düşük
standartlara sahiptir. Bakanlık olarak bu konuda daha sıkı denetim
yapılmalıdır.
Tanıtım konusuna
daha çok değer verilmeli, katılınan fuarlara daha çok destek ve ilgi
gösterilmelidir. Tanıtıma yönelik film ve reklamlar çekilmelidir.
Bazı seyahat
acentelerinin yurt içi ve yurt dışı turları sırasında vaatlerini yerine
getiremeyişleri yüzünden vatandaşlarımız büyük mağduriyetler yaşamaktadır. Bu
konuda daha sert tedbirler alınmalıdır.
Geniş bir alanda
hizmet veren Bakanlığımızın bütçesinin az olduğunu ve senelerdir bu durumun
devam ettiğini görmek üzüntü vericidir. Hem kültür hem de turizm konularında
çalışma yapması beklenen bir Bakanlığın bütçesi daha çok olmalıdır. Sanata,
kültüre yatırım yapmak isteyen Bakanlığımızın bu bütçeyle beklentilere cevap
veremeyeceği de açıkça görülmektedir. Bu kadar dar bir bütçeyle eksikleri de
olsa bir şeyler yapmaya çalışan Sayın Bakanı ve çalışma arkadaşlarını da
kutlamak gerekir.
Kültür ve Turizm
Bakanlığının bu ülkenin değeri olan tarihi eserleri yurt dışından Türkiye’ye,
gerçek sahibine getirmek için büyük bir çaba sarf ettiğini biliyoruz. Bu konuda
bilhassa batı Avrupa ülkelerinde yapılan çalışmaların sonuç vermesi
sevindiricidir. Ülkemizin değerlerinin ve eserlerinin çalınarak bu ülkelere
gitmiş olması zaten o ülkeler adına da utanç vericidir. Kendi tarihlerine de
bir kara lekedir. Sayın Bakanı da bu çalışmalardan dolayı kutluyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kültür denildiğinde aklımıza ilk önce ve elbette millî
kültürümüz gelmelidir. Bir milleti oluşturan, varlığının devamını sağlayan
temel olgu millî kültürdür. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, farklı
nesiller karşısında, özellikle yeni nesillerin kültür şokuna ve kimlik
bunalımına düşmesine mâni olacak, kaliteli ve ihtiyaçlara cevap verecek millî
kültür değerlerine sahip eserler verilmesi gerekmektedir. Bu açıdan, sanata ve
sanatçıya değer verilmeli, sanatın sanat için ve sanatın hakkını vermek için
yapılması sağlanmalıdır. Sanatçının önüne engeller çıkarılmamalı, sanatçıların
birlik hâlinde hareket edebilecekleri örgütlenme ve sendikalar oluşturmasına
katkı sağlanmalıdır.
Cumhuriyetin
kurucusu Atatürk, devrimlerle beraber, “Sanatsız kalan bir milletin hayat
damarlarından biri kopmuş demektir.” sözüyle sanata ve sanatçıya verdiği önemi,
değeri göstermiştir. Sanatımız ve sanatçımız bugün de belirleyiciliğini
korumakta ve toplumun gelişimine yön vermektedir. Kültürel değerler ve sanat,
dünya çapında, toplumları birbirlerine yaklaştıran bir niteliğe sahiptir. Bir
toplumu tanımanın ve anlamanın yolu, kültür ve sanat faaliyetlerinde hangi
noktada olduğunu görmekten geçmektedir. Bizler de sahip olduğumuz eşsiz
kültürümüzün ve zenginliğimizin kıymetini bilmeli ve gelecek nesillere
taşıyacak çalışmaların gayretinde olmalıyız.
Türk sinemasının
bu kadar ivme kazandığı ve yapımlarının uluslararası camiada ilgi gördüğü bir
dönemde, Bakanlığın organizasyonuyla Türkiye'nin imajını zedelemiş olan
yapımlara da cevap niteliğinde çalışmalar yapılmalıdır.
Son zamanlarda
tarihî dizilerin yanlış ve çarpıtılmış olduğu yönünde tartışmalar başlamıştır.
Doğru bir tarih süzgecinden geçmiş ve değerlerimizi yansıtan yapımların
gerçekleşmesi yönünde Bakanlığımızın adım atması gerekmektedir, o zaman yapılan
tenkitlerin de bir anlamı ve değeri olacaktır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; başka bir önemli hususu da hatırlatmak isterim.
Yıllardan beri yurt dışında diaspora, Ermeni lobisi tüm imkânlarıyla soykırım
propagandası yapmaktadır. Tarihî gerçekleri saptırarak, Türkiye'yi suçlu ve
mahkûm gibi göstererek, Türk insanına hakaret ederek, toprak bütünlüğümüze
alenen kastetmektedirler. Geçmişte bakanlık yapmış bir siyaset adamı olarak,
Sayın Bakanımızın da benim sahip olduğum bu hassasiyetleri taşıdığına
inanıyorum ve biliyorum. Bu yöndeki iddialara ve iftiralara karşın, Sayın
Bakanımızdan yeni çalışmalar bekliyoruz.
Örneğin, bu yıl
Balkan savaşlarının, daha doğru bir ifadeyle Balkan faciasının 100’üncü yıl
dönümü. 2 milyondan fazla Müslüman Türk nüfusu vahşete, kine, nefrete, hakarete
ve katliama maruz kalmış, göç yollarına düşmüş, ana vatan toprağına gelerek
canlarını zor kurtarmıştır. Ecdadımızın yaşamış olduğu Balkan faciasıyla
ilgili, yeni nesillere aktarılması ve unutulmaması için yeni çalışmalar ve
anıtlar yapılmalıdır.
Kuruluş ve
kurtuluşa beşiklik etmiş olan tarihî ilimiz, memleketim olan Bilecik’imizin de
Bakanlığınızca yapılacak çalışmalarda gerekli desteği alacağını ümit ediyorum.
Bilecik il kültür
merkezimiz devam etmekte, ama bunun yanında 70 bin nüfuslu olan Bozüyük
ilçesine de yeni bir kültür merkezi yapılması en büyük temennimizdir.
Ayrıca, Bilecik
ilinde kütüphanelerle ilgili eksikliklerin giderilmesi…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAHATTİN ŞEKER
(Devamla) – …ve bunlarla ilgili çalışmaların yapılmasını istiyor, sözlerime son
verirken hepinizi saygıyla selamlıyorum ve bütçenin hayırlı olmasını istiyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Şeker.
Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın
Oğan.
MHP GRUBU ADINA
SİNAN OĞAN (Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli muhalefet milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarında
oturan 17 adet değerli milletvekili; Gümrük ve Ticaret Bakanlığının ve Rekabet
Kurumunun hâlihazırda görüşülmekte olan 2013 yılı bütçesi için…
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Sizde kaç adet var? Ne bu saygısızlık!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – MHP’de kaç adet var, baktın mı oraya sen hiç? Burada 1 adet kişi
konuşuyor, burada kaç adet var?
SİNAN OĞAN
(Devamla) – …Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle,
konuşmama 27 Mayıs 1980 yılında, 12 Eylül öncesinde ülkemizde oynanan karanlık
oyunlar içerisinde, hain bir pusuda kurban verdiğimiz Gümrük ve Tekel
Bakanımız, Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak’ı
saygıyla, rahmetle anarak ve örnek siyasi kişiliğini, örnek Gümrük ve Tekel
Bakanlığını hatırlatarak başlamak istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, yalnız, her ne kadar Gümrük ve Tekel Bakanlığını konuşsak da,
Rekabet Kurumunu konuşsak da bir şey göstermek istiyorum.
GÜMRÜK VE TİCARET
BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) – Gümrük ve Ticaret Bakanlığı.
SİNAN OĞAN
(Devamla) – Adalet ve Kalkınma Partisinin bakanlıklarıyla ilgili değişik bir
örnek, herhâlde buna bir cevabınız vardır: Şu gördüğünüz Ulaştırma
Bakanlığımızın kimlik kartı, üzerinde Türk Bayrağı var, Türk Bayrağı. Önceki
uygulamadaki kimlik kartının üzerinde Türk Bayrağı var. Bunu da yeni sitelerine
koydukları -teyit de ettim- yeni kimlik kartında Türk Bayrağı kalkmış.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Niye?
SİNAN OĞAN
(Devamla) – Efendim, Türk Bayrağı’ndan niye rahatsızsınız? Mevcut Türk
Bayrağı’nı niye kaldırıyorsunuz? Bunu, gelin, burada bir izah edin Allah
aşkına.
GÜMRÜK VE TİCARET
BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) – Ulaştırma Bakanlığı yok, öğleden sonra bütçesi.
SİNAN OĞAN
(Devamla) – Fark etmez, sizin Bakanlığınız değil mi, başka bir Bakanlık mı
Sayın Bakan?
RECEP ÖZEL
(Isparta) – “Ulaştırma Bakanlığı” dedin ama.
SİNAN OĞAN
(Devamla) – “Ulaştırma Bakanlığı” diyorum.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Ulaştırma Bakanı var mı orada?
SİNAN OĞAN
(Devamla) – Niye, farklı bakanlıklarda mı? Farklı bakanlık mı? Ulaştırma
Bakanlığına sahip çıkmıyor musunuz, sizin Bakanlığınız değil mi? Yeri gelmişken
ifade edeyim, Ulaştırma Bakanı da gelir, burada cevabını verir.
GÜMRÜK VE TİCARET
BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) – Öğleden sonra. Tamam, tamam.
SİNAN OĞAN
(Devamla) – Sayın Ulaştırma Bakanı, niye acaba Türk Bayrağı’ndan rahatsız,
gelir bunun cevabını verirsiniz.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) – Kimse Türk Bayrağı’ndan rahatsız olmaz.
GÜMRÜK VE TİCARET
BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) – Ters yerden girdin!
SİNAN OĞAN
(Devamla) – Bu arada, Yerli Malı Haftası’nı kutluyorum değerli milletvekilleri.
İçinde bulunduğumuz hafta Yerli Malı Haftası. Biliyorsunuz, yerli malını
korumak gümrüklerden başlar. Bu sebeple, Gümrük Bakanlığımızın, âdeta kaçakçılığa
yol verme bakanlığına dönüşmüş Gümrük Bakanlığımızın bunu da dikkate almasını
öneriyorum kendisine.
Şimdi, Sayın
Başbakan, geçtiğimiz günlerde burada bir konuşma yaptı ve dedi ki: “Kaçakçılığa
geçit vermiyoruz.” Sayın Başbakan ve hemşehrisi Sayın Gümrük Bakanımızın, bir
hemşehrisinin raporuyla bunu nasıl yalanladığını, kendi hemşehrisini, Rizeli
hemşehrisini nasıl yalanladığını size okuyayım müsaade ederseniz. Rize Ticaret
Odası tarafından 2012 yılının başında “Çay Sektörü-Sorunlar ve Çözüm Önerileri”
başlıklı bir rapor hazırlanıyor. Raporda deniyor ki: “Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgesi’nin kendine has yapısı nedeniyle çay kaçakçılığı olağan ticaret hâline
gelmiştir.”
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Canlı hayvan kaçakçılığı da olağan hâle geldi.
SİNAN OĞAN (Devamla)
– “Yapılan tüm uyarı ve önlemlere rağmen kaçak çay ticareti engellenememiş ve
hatta kaçakçılık artarak devam etmektedir.”
Sayın Başbakan,
birkaç gün önce burada, pazartesi günü “Kaçakçılığa geçit vermiyoruz.” demişti.
Sayın Başbakanımıza ve Sayın Gümrük Bakanımıza, sayın hemşehrisinin, sayın
hemşehrimizin, Rizeli hemşehrilerimizin bu raporunu okumalarını tavsiye
ediyorum.
Şimdi, Hükûmetin
memlekette bir gümrük kapısı var, bir de âdeta PKK’nın sınırlarımıza getirip
tahsilat yaptığı gümrük mıntıkaları var. Şimdi, nasıl kaçakçılığa geçit
vermiyorsunuz? Daha bugün basına yansıyan kaçakçılıkla ilgili raporlarda,
sadece petrol kaçakçılığından yılda 3 milyar dolar hükûmetin yani devletin,
yani Türkiye’nin bir kaybının olduğu ifade ediliyor. On yıllık iktidarınız
boyunca da yaklaşık 25 milyar dolar paranın sadece akaryakıt kaçakçılığından
devletin cebine değil, terör örgütü PKK’nın cebine ve yandaşların cebine
girdiği daha bugünkü gazetelerde ifade ediliyor. Böylesine sıkıntılı bir
Bakanlıkta çalışan gümrük memurlarımızın, gümrük muhafaza memurlarımızın can
güvenliğinin olmadığının bizzat ben şahidiyim. Nerede şahidiyim? Iğdır
Dilucu’da vatandaşlarımızın âdeta belli gruplarca kaçırılmasının, gümrük
memurlarımızın orada rahat faaliyet gösterememesinin ve sesini çıkardıklarında
da sürüldüklerinin ben bizzat şahidiyim.
Şimdi, öyle bir
devirde yaşıyoruz ki eskiden katırlarla kaçakçılık yapılırdı, şimdi boru hattı döşemişler. Evet, boru hattı,
sınırımıza 3 kilometre boru hattı döşemişler, yetmemiş -hakikaten şaka gibi-
bir de rafineri kurmuşlar. Sayın Bakan, rafineri kurmuşlar ya, sınırımıza 3
kilometre boru hattı döşemişler, ucuna da rafineri kurmuşlar. Siz ne iş
yapıyorsunuz, bunlardan nasıl haberdar değilsiniz? Böyle bir şey nerede olur
ya? Bugünkü Türkiye’de sınırımıza rafineri kuruyorlar, sınırımıza 3
kilometrelik boru döşüyorlar ama Bakanlığınızın bundan haberi yok.
Şimdi, yetmedi,
kalkıyorsunuz, bir de -kaçakçılık konusunda bakanlığınızın koordinasyonunda
yeni bir şey hazırlanıyor- diyorsunuz ki: “Hapis cezasını ispat için yükümlülük
kamu kurumlarına verilecek.” Sayın Bakanım, bunu da bir daha düşünmenizi
istirham ediyorum.
Ve tabii, Gümrük
Bakanlığının önemli -hem de Ticaret Bakanısınız- işlevlerinden birisi de bizim
tüccarı korumak, bizim nakliyeciyi korumak. Bugün İran’da bizim yüzlerce
tırımız İran gümrüğü tarafından mahkemeye veriliyor sudan sebeplerle. Yüzlerce,
binlerce tırımıza değişik vesilelerle, “Yok, deponun boyutu şöyleydi; yok,
böyleydi.” diye cezalar kesiliyor, mahkemeye veriliyor, rüşvetler alınıyor, yol
parası alınıyor, toprakbastı parası alınıyor ama aynı ülkenin tırları
Türkiye’de cirit atıyor; 1 depoyla değil, 3-4 depoyla gelip cirit atıyor. Bunun
da bizim Türk tırlarının, Türk nakliyecilerinin özellikle rekabet şansını
azalttığını ifade etmem lazım ve tabii, özellikle Dilucu Gümrük Kapısı’nda Türk
tırlarına, Iğdırlı vatandaşlarımıza uyguladığınız bu haksız durumu da dile
getirmem lazım.
Hakkâri’de,
Van’da, Doğu Beyazıt’taki diğer gümrük kapıları size bağlı değil mi Sayın
Bakan? Bir tek Iğdır’daki gümrük kapısı mı size bağlı? Nasıl oluyor, bir
memlekette 2 ayrı uygulama oluyor? Iğdırlı vatandaşların 3 litre, 5 litre fazla
mazotuna milyonlarca lira ceza yazıyorsunuz, tırlarına el koyuyorsunuz, hemen
yanı başımızda millet gidip oradan… Doğu Beyazıt’ta sokaklarda satılan kaçak
mazota sesinizi çıkarmıyorsunuz. Aynı şekilde, Hakkâri’de… Şimdi, yeni
istatistikleri yine okudum, Türkiye’de en çok kaçak mazotun geçtiği sınır
kapısıdır Hakkâri, oradakine göz yumuyorsunuz. Eğer biz bu memlekette
yaşıyorsak, eğer bu memleketin kanunları hepimiz için geçerliyse o zaman bu
durum nedir? Yok, hepimiz için geçerli değilse, memleketimizin bir bölümünü siz
görmezden geliyorsanız ve başka bir planınız varsa onu da söyleyin, onu da biz
bilelim.
Boralan Sınır
Kapısı vardı. Tabii, Boralan Sınır Kapısı yıllardır yılan hikâyesiydi, o da
yalan hikâyesine döndü, hâlâ açılabilmiş değil.
Hayvancılık,
özellikle Iğdır’da hayvancılık bitme noktasına geldi. Neden? Çünkü sınırdan o
kadar çok kaçak et geçiyor, kaçak hayvan geçiyor ki Türkiye’de Doğu ve
Güneydoğu Anadolu’da -ki geçim kaynağının önemli bir kısmı hayvancılıktır-
sınırlarımızdan geçen kaçak et dolayısıyla hayvancılık da bitme noktasına
geldi. Piyasada satılan kaçak sigaranın, alkolün haddi hesabı yok. Normal
piyasada satılan ürünlerin beşte 2 oranındaki kısmı kaçak yani öylesine bir
durumdayız ki memlekette her şeyin kaçağını… Hiç uzağa gitmeyin, şuradan
Meclisten çıkın, Kızılay’a doğru gidin Sayın Bakan, her şeyin kaçağını Kızılay’ın göbeğinde
bulabilirsiniz. Dolayısıyla da buna bir bakmanızda fayda var.
Tabii, Mersin
Limanı’nda PKK’nın nasıl kaçakçılık yaptığı, Barzani’yle nasıl ortak
çalıştığını da hepimiz yakından biliyoruz. Gümrük Bakanlığı binasını sel
alıyor, Sayın Bakan…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SİNAN OĞAN
(Devamla) – …yeni yaptırdığınız daha. Samsun’u sel almıştı bunu ekranlardan
görmüştük, biliyorduk. Vatandaşın normal oturduğu binayı sel alıyordu da
Bakanlığınız binasının sel alması, alttan Bakanlık binasının su çekmesi…
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Oğan.
SİNAN OĞAN
(Devamla) – … bu da ilginç bir durum.
Rekabet Kurumuyla
ilgili de aslında söylenecek çok şey var ama maalesef vaktimiz buna yeterli
olmadı.
Yeni bütçemizin,
her şeye rağmen, buna rağmen de hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Oğan.
Sayın
milletvekilleri, saat 14.00’e kadar ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 13.13
İKİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 14.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Fatih ŞAHİN (Ankara)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39’uncu Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
2013 yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2011 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın beşinci tur görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Şimdi sıra
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunda.
İlk konuşmacı
Bursa Milletvekili İlhan Demiröz. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Demiröz.
CHP GRUBU ADINA
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığının 2013 yılı bütçesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına görüşlerimizi paylaşmak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi ve
ekran başında bizleri izleyen değerli yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Kanun hükmünde
kararnameyle kurulan, bakanlık koridorlarını idarecilik yapmış müşavirlerle
dolduran, yapılanmayı iki yılda henüz tamamlayamayan bir bakanlığın bütçesini
görüşmekteyiz.
Değerli
milletvekilleri, tarım, Türkiye için, sosyal, ekonomik, politik bakımdan son
derece önemli ve ülkemizin gerçek sosyal sigortasıdır. Ulusal gelire yüzde 9,
istihdama yüzde 25 katkı koyan, doyuran, barındıran bir sektörün durumunu
görüşüyoruz.
Değerlendirmelere
girdilerle başlamak istiyorum: Mazot, gübre, tohum, yem, sulama ücretleri.
Çünkü, son on yılda Türk çiftçisinin en büyük sorunu girdi fiyatlarıdır.
Değerli
milletvekilleri, dünyanın en pahalı mazotunu kullanıyoruz. Avrupa Birliği ve
diğer ülkelerde zirai amaçlı mazotun bize göre yüzde 50 daha ucuz olduğunu
biliyoruz. Hava ve deniz ulaşım sektörlerine tanınan imtiyazlar maalesef tarıma
uygulanmamaktadır.
Akaryakıtta başka
bir konuyu da sizlerle paylaşmak isterim. Türkiye’de 1 litre mazot için ödenen
4,3 TL’nin 2,2 TL’si ÖTV ve KDV’dir. Biz çiftçiler, tarımcılar yılda 3,5 milyar
litre mazot kullanıyoruz. Bunu 2,2 ile çarptığınız zaman değerli izleyenler,
7,7 milyar TL olmaktadır. Dolayısıyla, üretici, tarım desteğinden daha
fazlasını yalnızca mazot üzerindeki vergilerle geri ödemektedir.
AKP iktidarının
bugün bütçede tarımsal destek diye çiftçinin bir cebine koyduğu parayı zaten
diğer cebinden aldığını görmekteyiz. Ürün-akaryakıt karşılaştırması
yaptığımızda… Benden önceki arkadaşlarımız buğdayla ilgili söylediler, 3,5
kilogram buğdayla 2002’de 1 litre mazot alındığını, 7 kilogram buğdayla 1 litre
mazotu 2012’de aldığımızı ifade ettiler.
Ben, ayrıca, bir
de bölgemizle ilgili armut konusunda bir örnek vermek istiyorum. 2002’de 1
kilogram armut, 2 litre mazot, 12 kilogram DAP gübre alıyordu; 7 kilogram
armutla 1 işçi yevmiyesi ödüyordunuz, 10 ton armutla 1 traktör alıyordunuz.
Bugün, 2012’de 1 kilogram armutla 0,25 litre mazot, 2 kilogram DAP gübre; 50
kilogram armutla 1 işçi yevmiyesi; 50 ton armutla 1 traktör alıyoruz. Son on
yılda gübrede ortalama fiyatta yüzde 360 artış olmuş ama bütçeden gübreye verilen
desteğin, çiftçinin verdiği paranın yüzde 16’sı kadar olduğunu da ifade etmek
istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, Türk çiftçisi devletten destek almıyor, Türk çiftçisi devlete
destek veriyor. Çiftçinin gübre ve elektriğe yüzde 18, tarım ilaçlarına ve yeme
yüzde 8 KDV ödediğini ifade edersek kimin kimi desteklediği ortaya çıkar. Bugün
çiftçimiz mazot kullanırken maliyeye, gübre ve ilaç kullanırken tüccara,
elektrik kullanırken TEDAŞ’a çalışmaktadır.
Sulama
ücretlerine gelince: 2002-2010 yılları arasında sulama ücretleri yüzde 230
artmıştır. Tarımsal sulamada kullanılan elektrik ücreti de Türkiye’de, Avrupa
Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’ne göre yüzde 100 daha pahalıdır.
Çiftçilerimiz
banka borçlarının yanı sıra, bugün sulama birlikleri ve TEDAŞ’a olan borçları
nedeniyle icralarla uğraşmaktadır. Bunun bir örneğini Niğde’de patates
üreticileri, Mersin’de narenciye üreticileri yaptıkları eylemlerle
göstermişlerdir.
Bölgemiz Bursa
Karacabey’in 13 ova köyünde, bugün jandarma tarafından 45 çiftçimiz aranmaktadır,
300 çiftçi ise icralık durumdadır. Köy kahvelerinde, sarı taksilerin gelmesi
konusunda birbirlerini haberdar eden çiftçilerimizin bulunduğunu Sayın Bakana
iletmek isterim.
2002 ve 2012
yıllarında yem fiyatlarını araştırdığımızda, etlik piliçte, yumurta tavuğunda,
süt yeminde, besi yeminde ortalama yüzde 250’nin üzerinde artış olduğunu
görürüz. Buna karşılık hayvancılık 2003’ten beri uygulanan yanlış politikalar
sonucu ithalata yönelmiştir. Cumhuriyet tarihinde ilk defa 2005 yılında kuru
pancar küspesi ithal edilmiş, 2010 yılında hayvan ithalatına izin verilmiş ve
kurbanlık hayvan ve hayvan ithalatı başlamıştır. Bu yıl da arkadaşlar, saman ve
ot ithal etmeye başladığımızı ifade etmek istiyorum.
Hayvancılıkta
çözüm, küçük üreticiyi yok ederek yalnızca büyük üreticiyi desteklemek
değildir. Hele kasaplık hayvan, et ithalatı hiç değildir. Ne yazık ki yanlış
politikalarla hayvancığı darboğaza sokan zihniyet, çıkışı da yanlış
politikalarda görmektedir.
Tarım
Bakanlığının yayınlarında gösterilen kırmızı et üretimi artışı TÜİK verilerinin
yöntem değiştirmesinden ötürüdür. Bir anda, 2009 yılında 413 bin ton olan et
üretimi, 777 bin ton olmuştur 2012’de. Etteki sıkıntı saklanamaz boyuta
gelince, Sayın Tarım Bakanı "Efendim, AKP döneminde refah o derece arttı
ki insanlarımız çok daha fazla et yemeye başladı, onun için sıkıntı
çekiyoruz." gibi ülke gerçeği ile bağdaşmayan bir açıklamada bulunmuştur.
Değerli
milletvekilleri, 2011 yılı sonu itibariyle 2 milyon çiftçimiz tarımdan
uzaklaşmış; 2,5 milyon hektar tarım alanı işlenmemektedir. Türkiye artık
tarımda net ithalatçıdır. Tarımda kendine yetebilen bir durumda olan Türkiye,
maalesef bu özelliğini yitirerek net ithalatçı konuma gelmiştir. 2002 yılında
102 milyon dolar fazla veren tarım ürünleri dış ticareti, 2003 yılından
itibaren sürekli açık vermiş ve 2011 yılında 3 milyar 589 dolar ile rekor
düzeye ulaşmıştır.
Değerli
arkadaşlar, buğday, pamuk, mısır, çeltikte ödediğimiz, ithalatta ödediğimiz
paranın 27 milyar 105 milyon dolar olduğunu ifade ederek fındıkta sıkıntıların
olduğunu, FİSKOBİRLİK’in çalıştırılmaz hâle getirildiğini, çayda da aynı
oyunların oynandığını ve çay taban fiyatını açıklayan Hükûmet… Ancak, Sayın
Başbakanın “Ben özel sektöre karışmam.” diyerek çay üreticilerini
sıkıntılarıyla baş başa bıraktığını ifade etmek istiyorum.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) – Patates, patates…
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) - Kaçak çayın da çay üreticilerinin ayrı bir sorunu olduğunu ifade
etmek isterim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) - Zeytin ve zeytinyağı üreticilerimizin bölgeler itibarıyla girdi
maliyetindeki artışlar, destekleme primlerinin yetersizliği ve piyasa koşulları
düşünüldüğünde üreticinin emeğinin karşılığını almadığını görmekteyiz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Demiröz.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Bitiriyorum efendim. Şu son cümlemi müsaade ederseniz…
BAŞKAN – Ama,
süremiz bu kadar efendim.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Peki, efendim.
Saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN – Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün.
Buyurunuz
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime
başlamadan önce, 12 Eylül cuntasının tam otuz iki yıl önce yaşını büyülterek
astığı Erdal Eren’i sizlerin huzurunda saygıyla anıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar) O gün bu kararı veren mahkemelerin bugün de Silivri’de görev başında
olduğunu da üzülerek gördüğümü belirtmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun 2013 yılı bütçesiyle
ilgili söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum.
Bu kurumun
bütçesiyle ilgili konuşmadan önce, bugün ülkemizdeki tütün üretiminin ve alkol
üretiminin ne durumda olduğuyla ilgili kısaca size bilgi vermek isterim. 2002
yılında toplam 472 bin tütün üreticisi vardı, bugün bu sayı sadece 70 bin
kişidir. 2002 yılında tütün ekilen alan 230 bin hektar idi, bugün 110 bin
hektara gerilemiştir. Ocak 2003’te en düşük sigara fiyatı 0,85 liraydı, en
yüksek sigara fiyatı ise 2,75 liraydı, 70’lik Yeni Rakı 8 liraydı; şu anda en
düşük sigara fiyatı 5 lira, yüzde 588 artış; en yüksek sigara fiyatı 8,5 lira,
yüzde 310 artış; Yeni Rakı 51,50 lira, yüzde 640 artış olarak gerçekleşmiş
bulunmaktadır. Sigara ve alkolde 2002’den bugüne kadar ortalama olarak yüzde
500 zam yapılmıştır.
İBRAHİM YİĞİT
(İstanbul) - Rakı içmesinler diye…
ORHAN DÜZGÜN
(Devamla) – Sayın Vekilim, “Rakı içmesinler diye zam yaptık.” diyorsunuz ama
viskinin de keşke vergisini düşürmeseydiniz ben de size katılırdım o zaman. Siz
“Rakı içmeyin de viski için.” demeye getiriyorsunuz, onu biliyorum ben.
Evet, değerli
arkadaşlarım, TEKEL’in özelleştirilmesinin ardından TEKE’'e ait 6 sigara
fabrikasının yanı sıra, 110 adet yaprak tütün işletmesi, 19 alkollü içki üretim
tesisi, 84 pazarlama müdürlüğü, 10 tuz işletmesi, 1 kibrit fabrikası ve 1 sung
ipek viskoz fabrikası kapatılmıştır. Bu kapatılan fabrikaların arasında Tokat
Sigara Fabrikası da vardır. Sayın Tokat vekilim de burada, kendisinin Tokat’ta
bir sözü var: “Eğer bu fabrika kapatılırsa Başbakanlığa ilk önce ben giderim.”
diyordu. Sayın Vekilimden bu sözünü gerçekleştirmesini bekliyorum.
ENVER YILMAZ
(İstanbul) – Dediğini yapar.
ORHAN DÜZGÜN
(Devamla) – Ben de inanıyorum.
Alkollü içkilerde
17 fabrika mülkleriyle birlikte Kasım 2003 tarihinde Nurol Limak Özaltın Tütsab
Girişim Grubuna 292 milyon dolar bedelle satılmıştır. Bu girişim grubu iki yıl
sonra yüzde 90 hissesini ABD’li Texas Pacific’e 810 milyon dolara, Texas
Pacific ise 2011 yılında İngiliz Diageo firmasına 2,1 milyar dolar bedele
satmıştır.
Değerli
arkadaşlarım, yüce Meclisin saygınlığı açısından sizlerin de çok hoşunuza
gitmediğini bildiğim “peşkeş çekme” sözcüğünü kullanmak istemiyorum ama
Türkçe’de de böyle bir satışı ifade edecek başka bir kelime de bulamıyorum. Bu
nedenle de özür diliyorum.
Bugün, gelmiş
olduğumuz koşullarda sigara piyasasında kaçak sigara oranı yaklaşık yüzde 20-25
oranındadır. Peki, değerli arkadaşlarım, bu kaçakçılık işini kim yapıyor bu
ülkede? Bunu hepimiz biliyoruz, terör örgütü yapıyor yani bugün bu ülkede
satılan sigaraların her biri bizim çocuklarımıza kurşun olarak yağdırılıyor.
Daha öncesinde Meclise verdiğimiz terörün finansmanın engellenmesiyle ilgili
yasa çıkarılmış olsaydı belki bugün, bu sigara kaçakçılığı da engellenmiş ve
satılan sigaralar bizim çocuklarımıza kurşun olarak dönmezdi diye düşünüyorum.
Bu arada Sağlık
Bakanlığımıza da tavsiyem odur ki sigara paketlerinin üzerine yazılan spotlara
bu konuyu da eklerse sanırım halkımıza sigarayı bıraktırma konusunda etkili
olacaktır diye düşünüyorum.
Yine, değerli arkadaşlarım,
bugün sizlerin reddimirasta bulunduğu ANAP’lı yıllarda, Sayın Özal en çok
sigara kaçakçılığını engellemekle övünürdü, derdi ki: “Bizden evvel sigara
kaçakçılığı vardı.” Sizin uygulamış olduğunuz tütün politikaları sonucunda
maalesef sigara kaçakçılığı yeniden hortlamış durumda.
2012 Temmuz
ayında Bilgi Üniversitesinde bir festival düzenleniyor, bu festivalden sonra da
konuklara içki ikram ediliyor. Tabii, bu içki ikramından sonra Sayın Başbakanın
bir anda gazabı bu kuruma yöneliyor. Hâlbuki, bu kurumun hiçbir yerde alkol
ruhsatı vermek gibi bir yetkisi yok, bu yetki tamamen Kültür ve Turizm
Bakanlığına bağlı fakat Sayın Başbakanımız sanırım bu konuyu bilmiyor.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) – Tam tersine, yanlış.
ORHAN DÜZGÜN (Devamla)
– Yine Deniz Feneri, Deniz Fenerinin… Bu kurumun depoları Deniz Fenerine depo
olarak kullanılıyor, umut ediyorum ki Sayın Başbakanın bundan da haberi yoktur.
Bu olayın sonucunda değerli arkadaşlarım, Sayın Babacan bir Bakanlar Kurulu
toplantısının sonucunda bu kurumun kapatılacağını söylüyor. Kapatılacak olan
bir kuruma neden bütçe yapıldığını anlayabilmiş değilim açıkçası. Anlaşılan o
ki ölüme sebebiyet verenler cenaze masraflarını üstlenmek istiyorlar. Biz
ülkede tütünün öldürülmesi için herhangi bir rol üstlenmedik, bu nedenle de
cenaze masraflarına iştirak edemeyeceğiz, kusura bakmayın.
Bu nedenle,
kurumun bütçesine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak “hayır” oyu vereceğimiz
açıklıyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Düzgün.
Muğla
Milletvekili Tolga Çandar. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Candar.
TOLGA ÇANDAR
(Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve boş iktidar koltukları…
İSMAİL KAŞDEMİR
(Çanakkale) – Biz de varız.
TOLGA ÇANDAR
(Devamla) – Evet, siz neyse ki buradasınız, Allah’tan.
2013 yılı için
Kültür ve Turizm Bakanlığına 1 milyar 851 milyon 734 lira para ayrılmış, güle
güle harcayınız; binde 47, yani bütçenin binde 47’si.
Şimdi, bunun
üzerinde çok da… Dün arkadaşlarımızdan bir tanesi şey demişti: “Bütçe siyasi
bir şeydir.” ben de işin bu tarafıyla ilgileniyorum doğrusu, bunu komisyonlarda
konuştuk zaten. Binde 47’yi nereye harcamışız, ne yapılmış bununla, ne
yapılmamış, yetmiş mi, yetmemiş mi artık bunu önümüzdeki sene inşallah, ölmez,
sağ olursak… Bunu konuşmanın bir yararı yok çünkü zaten biraz sonra oylama
zamanı gelince, “Kabul edenler, etmeyenler... Perde…” Bu şey, böyle bitecek,
onun için biz bugün…
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün, burada, yıllarca egemen güçlerin saldırısına
uğrayan ve uğramaya devam eden sanatçılardan, edebiyatçılardan, yazarlardan
konuşalım istiyorum. İktidar partisi gibi düşünmediği için yani muhalif olduğu
için tutuklanan, Silivri zindanlarında çürümeye mahkûm edilmiş yazarlardan söz
edelim. Bugün 100.000’e yakın insan Silivri’ye gitti biliyorsunuz Türkiye’nin
dört bir tarafından; biraz bunlardan konuşmak lazım. Sekiz yüz yıl önce
yazılmış bir rubaiyi, bir medya ortamında kullanarak bu rubaiden hareketle
yorum yapıp iktidarı eleştirdiği için mahkemeye verilen dünyaca ünlü, ülkemizin
yüz akı, çağdaş Türkiye’nin yüz akı denebilecek Fazıl Say’ı konuşalım Sayın
Bakan. Bugün, aslında, biraz bunları konuşmak lazım. Mesela, ben, siyasal
görüşlerine katılmıyorum bunu komisyon çalışmaları sırasında da söyledim, ama
bir sanatçı sahnede düşüncesini ifade etti diye, Ferhat Tunç’a, Grup Yorum’a,
Pınar Sağ’a yapılan uygulamaları burada konuşmayacağız da nerede konuşacağız?
Bir kültür insanı olarak yerinin de tam burası olduğunu düşünüyorum. Aynı
zamanda, işsiz veya… Okullar açmışsınız, arkeoloji okulları, mezun etmişiz
insanları, ondan sonra iş bulmaya gelince “Bizde iş yok.” demişiz, nereye
gitsin bu? Yunanistan’a mı gönderelim? Yani Yunanistan, bizim arkeologlarımıza
iş verin mi diyelim? O hamile arkeologlar, mesela benim bölgemde 2 hamile
arkeolog kış günü işinden çıkartılıyor. Bunları konuşmak lazım aslında.
Sayın
milletvekilleri, Bakanlığın çeşitli orkestraları var, çeşitli grupları var. Ben
bunları konuşacağım bugün, tiyatroyu ve operayı başka bir arkadaşımız
konuşacak. Yani parasını bizim devletin ödediği, vergilerimizle ödenmiş bu
sanatçıları siyasi düğünlere göndermenin Türkiye'nin, çağdaş Türkiye'nin
kültür, sanat yaşamına ne gibi bir katkısı olduğunu konuşmak lazım. Yani bunun
için mi kurduk, siyasilerin, iktidar milletvekillerinin yakınlarının
düğünlerine veya o belediye başkanlarının festivallerine karşılıksız bu
sanatçıları gönderelim diye mi biz bu orkestraları kurduk? Bunları konuşmak
lazım.
Telif haklarını
konuşalım. Sanatçılar yıllarca çalışıyor. Sanatçı ürünlerinin yani kültür
ürünlerinin telif hakkını gerektirecek bir ürün olup olmadığını konuşmak lazım.
Albüm yapıyor sanatçılar. Daha ertesi gün, piyasaya çıktığı gün alınıyor birisi
tarafından, dijital ortama veriliyor ve bütün o emek sömürüsü gırla gidiyor.
Bunun önüne geçemiyor mu Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı? Neden yıllardır
bu bir türlü yasal statüye kavuşturulamıyor, çok merak ediyoruz sanatçılar
olarak değerli milletvekilleri.
Bakınız, hepiniz
düğün yaptınız ve düğün çalgıcıları kullandınız, önüne bahşiş bıraktınız. Bu
bahşişten vergi alınır mı? Köyde oturan bir müzisyenden, seyyar müzisyenden
vergi almıyorsunuz ama şehirde oturandan vergi alıyorsunuz. Bu nasıl bir şey?
“Bütün hepiniz köye yerleşin.” mi demek istiyorsunuz? Bunları kaldırmak lazım.
Bu insanların, bu seyyar müzisyenlerin vergi yükünü üstünden alınız yani o
bahşişten hiç değilse vergi almayınız. Bana çok ayıp geliyor doğrusunu
isterseniz.
Bir başka konu
–hemen kısa kısa geçiyorum, altı dakikada ne anlatayım başka- ben yıllarca
Avrupa konserlerine giderken konsolosluklar önünde bekledim vize alayım diye,
şimdi arkadaşlarım beklemeye devam ediyorlar. Bu bir sanatçı için yaşanabilecek
en büyük onursuzluk ama Avrupalı müzisyen Türkiye’ye geleceği zaman elini
kolunu sallaya sallaya geliyor, burada… 5’inci sınıf, bizim yarımız, beşte
1’imiz bile etmeyen sanatçılar, oradaki sokak çalgıcıları gelip burada
Rachmaninov muamelesi görüyor, ondan sonra da çuvalla parayı götürüyor ama biz
oraya konsere giderken sendikalara para yatırmak… Niye bizim sendikamıza para
yatırmadan girebiliyor elini kolunu sallaya sallaya? Neden vizesiz gelebiliyor,
nasıl oluyor bu Batı hayranlığı? Bunu bir türlü anlamış değiliz değerli
dostlarım.
Ben bu konularla
ilgili yasal düzenlemeler için çalışmalar yaptım, yapmaya da devam ediyorum:
Sayın iktidar partisi milletvekillerinden, vicdanlarına seslenerek, rica
ediyorum: Yarın öbür gün ben bu yasa tasarılarını Meclis Başkanlığına verdiğim
zaman, “Bu nasıl olsa CHP’li bir milletvekilinden geldi, biz bunu olduğu gibi,
külliyen reddedelim.” mi diyeceksiniz yoksa arkadaşlar, “Bu ülkenin
sanatçılarının bu yasalara ihtiyacı vardır, buna destek olalım hep beraber,
vicdan bunu gerektirir. Evet, doğrudur
Tolga Çandar, gelin, bunu beraber yapalım.” mı diyeceksiniz, bunu önümüzdeki
günlerde göreceğiz sayın milletvekilleri.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Çandar.
Antalya
Milletvekili Yıldıray Sapan. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın
Sapan.
CHP GRUBU ADINA
YILDIRAY SAPAN (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kültür ve Turizm Bakanlığının 2013 yılı bütçesi
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım, hepinizi saygıyla
selamlarım.
Değerli
arkadaşlar, Türkiye’ye gelen turist sayısı artsa da elde edilen gelire doğru
oranda yansımamaktadır. 2011’de ziyaret sıralamasında 6’ncı olmamıza rağmen
gelirde 11’inciyiz. Küçücük bir Hong Kong bile gelirde bizden öndedir.
2002 yılında 1
turist ülkemize 697 dolar bırakıyor iken bu rakam 2011’de 568 dolara düştü. Bu
da gösteriyor ki AKP döneminde turizm kişi başına 129 dolar gerilemiştir. Sayın
Günay her ne kadar “Türkiye turizm hedeflerinin gerisinde değildir.” dese de
rakamlar onu maalesef yalanlamaktadır.
2011’de Afrika
pazarı karışmasına rağmen ve ekstradan 3 milyon turist gelmesine rağmen
hedeflenen rakam gerçekleşmemiş ve 1 milyar dolar eksi sapma olmuştur. Aslında
bu eksi sapma ilk değildir. Bakınız, DPT 2012 yılında 26 milyar dolar
hedeflemiştir fakat bunun 22 milyar dolarda kalacağı ve –4 milyarda
gerçekleşeceği gün gibi ortadadır. Bu rakamlar, kendini her platformda öven
Sayın Bakanın ne kadar başarısız olduğunun çok önemli göstergeleridir.
Sayın milletvekilleri,
Türk turizmi SOS veriyor, sektör önünü göremiyor çünkü bir planımız yok. Her
önüne gelen, her yerde yatırım yapıyor, sektör hacimsiz büyüyor. Maalesef,
Sayın Bakan turizmin geleceğini planlayabilen bir bakan olmayı başaramamıştır.
Plansızlık, sahillerimizi giderek betonlaştırıyor. Sektör öncüleri “Kemer ile
Alanya arasına tesis yapılmasın.” diyor, “Zira 2030 yılında, bu gidişle, ancak
yaşlı Polonyalılar, fakir Polonyalılar ülkemizi ziyaret edecek.” diyor ama
Bakanlıktan tıs yok; tam tersine, tesis yapımına izin var.
Değerli
arkadaşlar, tesis enflasyonu ucuzluğa, ucuzluk da sektörü zarara götürüyor.
Turizm sektörü uzun zamandır rekabet edemiyor. Rekabet edemeyişinin sebebi,
maliyetlerin giderek artmasıdır. Özellikle, her yıl artırılan alkollü içeceklerdeki
ÖTV oranı maalesef rekabeti zorlaştırıyor. Bu da turizmciyi kayıt dışı ya da
merdiven altı üretime itiyor. Maalesef, kaçak içki sebebiyle ülkemizde çok
sayıda turist ölümü yaşanmıştır ve bu gidişle bunlar son olmayacaktır, öyle
görülüyor. Hükûmet vakit kaybetmeden ÖTV konusunda rakip ülkeleri örnek
almalıdır.
Değerli
arkadaşlar, sektörün, ayrıca, ciddi bir tanıtım sorunu vardır. Bakanlığın
bütçesinde turizme ayrılan pay 2002’de yüzde 34 iken 2013’te yüzde 30’a
düşmüştür. Cumhuriyet Halk Partisi olarak Tanıtım Fonu’na 40 milyon TL
eklenmesini önerdik ama AKP bunu reddetti. Yine, yatırım harcamalarına ek
olarak 160 milyon TL önermemize rağmen AKP bunu da reddetti. Sadece bu 2 konu
bile turizmi üvey evlat olarak gördüğünüze ciddi kanıttır. Sayın Günay’ın
sektöre bakışı da sonradan katıldığı AKP ile uyum sağlamaktadır.
Turizm sektörünün
önemli bir sıkıntısı da kış turizminin olmaması nedeniyle 100 binlerce
çalışanın kışın işsiz kalmasıdır. Bu konuda AKP hiçbir adım atmamıştır.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, kış aylarında, turizm çalışanlarının
SSK’larının devlet tarafından ödenmesini önerdik ama maalesef bu da reddedildi.
Sahillerdeki
tesislerin, yılın yarısında kapanmasının nedeni turizmin
çeşitlendirilememesidir. Antalya’ya gelen 10 milyon turistin yüzde 83’ü altı
aya sıkışmaktadır. Bu oran, diğer ülkelerde yüzde 70’e 30’dur.
Değerli
arkadaşlar, dünyada 3 trilyon dolar harcama potansiyeli bulunan 125 milyon
yaşlı turist olduğu biliniyor. Bunların da yüzde 20’si Avrupa’daki üst gelir
grubudur. Bunların, özellikle yaşlılara çok uygun olan iklimi nedeniyle
Antalya’ya çekilmesi sağlanmalıdır. Bunun için, ciddi insanlar ciddi planlar
yapmalıdır. Kışın, ören yerlerini ve müzeleri saat 16’00’da kapatan bir
zihniyetin, böyle uzun vadeli bir plan yapacağından açıkçası kuşkuluyum. Zira
turizmin gelecekteki açılacağı doğal güzellikler, ormanlar, vadiler taş
ocakları ve HES’lerle yok edilirken susan ve çözümden uzak bir bakan portresi
var.
Değerli
arkadaşlar, daha önce de söylediğim gibi, turizm sektörü bir çıkmazdadır ve
bunun sonucunda tesisler ve acenteler el değiştirmeye, yabancıların eline
geçmeye başlamıştır. Geleceğe yönelik bir planı olmayan, yapısal sorunları
çözülmeyen sektörde, maalesef iflaslar kapıdadır. Hükûmet bu gidişe “dur”
demelidir. Turizmcileri dinlemeli ve kangren hâle gelen sorunlara acilen el
atmalıdır. Aksi takdirde, her sene cari açık makasını biraz kapatan bu değerli
argümandan yoksun kalacaksınız.
Hepinize saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Sapan.
İstanbul
Milletvekili Sayın Binnaz Toprak, buyurunuz.
CHP GRUBU ADINA
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Sayın Başkan, sevgili milletvekili arkadaşlarım;
Devlet Tiyatroları ve Devlet Opera ve Balesi bütçesi hakkında Cumhuriyet Halk
Partisi adına söz almış bulunuyorum.
Konuşmama şöyle
başlamak istiyorum: Bugünkü küreselleşme literatürüne baktığımızda, şu
denmekte: “Herhangi bir ülke, eğer
küresel rekabette önemli bir aktör olmak istiyorsa bilim ve sanata önem vermesi
gerekiyor.” Yani ekonomik güç, alışveriş merkezleri, işte toplu konut binaları,
geniş bulvarlar falan yetmiyor. Eğer bu yetseydi, mesela Katar, adam başına 86
bin dolar geliriyle dünyanın en önemli ülkelerinden biri olurdu. Aynı şey,
mesela ABD için de söyleniyor, deniyor ki: “Asıl gücü sadece ve sadece ekonomik
ve silah alanındaki gücü değil, bilim ve sanattaki gücü.” Yani bugün bilim ve
sanattaki hegemonyasını ABD buna borçlu ve küresel rekabetteki büyük
şirketlerde artık meta üretenler değil, fikir üretenler, mesela Microsoft gibi,
mesela Walt Disney gibi.
Şimdi, bu bilim
meselesini Millî Eğitim ile YÖK bütçeleri geldiğinde ayrıca tartışacağız, ben,
burada sanata değinmek istiyorum. Önce şunu belirtmek istiyorum: Fikir beyan
etmek, bu ülkede bedel ödemek demektir. Hakkınızda dava açılır, hapis
yatarsınız. Türkiye Cumhuriyeti devleti, fikirlerden korkar. Kalem, daktilo,
bilgisayar, kâğıt, bunların hepsi suç aletidir ve silaha eşittir. Düşünce
özgürlüğü bu ülkede yoktur.
Şimdi, AKP’li
arkadaşlarım burada çok az sayıdalar yani 3-5 kişi ama birisinin kalkıp şunu
demesini bekliyorum: “Efendim, sizin döneminizde, 1930’larda vesayet vardı,
böyleydi ama şimdi ileri demokrasi geldi, herkes istediğini rahatça yazıp
çizebiliyor.” Bir kere, bu doğru değil ama ona girmeyeceğim. Evet, eskiden de
bu baskılar vardı ama düşünce ve sanata saygısızlık yoktu eskiden. Hiçbir
Başbakan, tiyatro kapamaya kalkışmamıştı, heykele “ucube” deyip yıktırmamıştı,
tiyatro sanatçılarına ne tür eserler sergileyeceklerini buyurmamıştı, dizilerin
içeriğinin tarihsel gerçeklere uygun olup olmadığını sorgulamamıştı ve uygun
bulmadığı için de kapatılması için emir vermemişti. Hiçbir belediye başkanı
“Böyle sanatın içine tükürürüm.” dememişti. Şimdi, bu yıkıcı bakış açısının
arkasında ben şunu görüyorum: Adalet ve Kalkınma Partisi bugün tüm bir devlet
bürokrasisini, siyaset alanını ve toplumsal yaşamı vesayeti altına aldı. Baş
edemediği tek alan sanat çünkü sanatçılar bu ülkede, yaratıcılığı olan
sanatçılar AKP yandaşı çevrelerden çıkmıyor. Popüler sanatta bile bu böyle.
Muhteşem Yüzyıl, mesela sadece buradaki seyircisi değil bütün dünyada seyirci
rekorları kırarken buna panzehir olarak gündeme gelen “Bir Zamanlar Anadolu”
yayından kalkıyor çünkü izleyicisi yok. Dolayısıyla fikir şu: Rekabet edemiyor
musun? Yasakla gitsin. Şimdi, Devlet Tiyatroları yılda 150 temsil ortaya
çıkarıyor, 6 bin temsil vermekte, 500 değişik il, ilçe ve köyde turnelere
çıkmakta, 7 ulusal ve uluslararası festival düzenliyor, 40 yabancı tiyatro
topluluğunu ağırlıyor, yurt dışında 3 temsil veriyor, 2 milyon izleyicisi var.
Buna karşılık bütçeleri nedir? Bütçesi bu yıl, geçen yıla göre yüzde 12 artışla
sadece ve sadece 173 milyon 695 bin. Bunu diğer büyük, 16’ncı olmayan büyük
ekonomilerle bir karşılaştırın, aradaki farkını göreceksiniz. Aynı şekilde,
kadro verilmiyor, Devlet Tiyatrolarına, baleye ve operaya. Otuz yıldır
tiyatrocular maaş artışı alamıyorlar, herhangi masa başındaki bir devlet memuru
gibi artışlarla yetinmek zorundalar, hâlbuki alanları çok özel bir alan. Devlet
Opera ve Balesi de aynı durumda, bu yılki bütçesi 211 milyon 885 bin. Şimdi,
dolayısıyla küresel aktör olmak mı? Bir kere geçiniz onu, o faslı. Bu ülke,
sanatçısına, bilim insanına saygıyı öğrenmedikçe küresel aktör falan olamaz.
Son olarak bir
hikâyeyle bitirmek istiyorum, bu, Atatürk’le ilgili bir hikâyedir.
Biliyorsunuz, Muhsin Ertuğrul bu ülkede tiyatroyu kurmuş olan büyük bir
ustadır. Sahneye koyduğu bir piyese o zaman Cumhurbaşkanı olan Atatürk’ü davet
ediyor. Atatürk’ün yaveri gündüzden Muhsin Ertuğrul’a geliyor ve diyor ki:
“Reisicumhurumuzun işi varmış, acaba perdelerinizi saat sekiz yerine sekizi
çeyrek geçe açabilir misiniz?” Muhsin Ertuğrul’un cevabı, diyor ki: “Sayın
Reisicumhurumuza hürmetlerimi bildiriniz ancak burası Deniz Kızı Eftalya’nın
gazinosu değildir. Saat tam sekizde perdelerimizi açıyoruz.” Ve Atatürk sekize
beş kala yerine oturur ve sekizde de perdeleri açılır. Bunu niye anlatıyorum?
Aynı şey bugün olsa, Başbakana mesela Devlet Tiyatroları böyle bir cevap verse
ne olurdu, onu bir düşünün diye; bu bir.
Bir de sanata
saygıyı ifade ediyor ve devlet ciddiyetini ifade ediyor; bu da iki.
Çok teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Toprak.
Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt.
Buyurun Sayın
Kurt. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
KAZIM KURT (Eskişehir) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım,
sayın milletvekilleri; Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ve bağlı kuruluşların
bütçeleriyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Saygılarımı
sunuyorum.
Bir kanun
hükmünde kararname operasyonu olarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı hâline dönüşen
ve aslında Gümrük Müsteşarlığının üzerine usulen “ticaret”in eklenmesiyle
meydana gelen bakanlık yasal anlamda örgütlenmesini de tamamlayamamıştır.
81 ilde kurulmak
durumunda olan il ticaret müdürlükleri henüz tamamlanamamıştır.
Oluşturulup
çalışmaları sağlaması gereken gümrük ve ticaret konseyi kurulup
çalıştırılamamıştır.
Yetkilendirilmiş
yükümlü müessesesi oluşturulup hayata geçirilememiştir.
Esnaf ve
sanatkârlar şûrası toplanamamıştır.
Büyük bir değişim
hedefi olarak düşünülen MERSİS tam anlamıyla gerçekleştirilememiş, pek çok
alanda aksamalar ve eksiklikler devam etmiştir.
ESBİS
tamamlanamamıştır.
5362 sayılı Kanun
güncellenememiş, Bakanlık, Başbakanlığın Türkiye Odalar Birliğine sattığı ikiz
kulelere kiracı olarak taşınmıştır.
Yanlış dış
politikalar iç ve dış ticareti doğrudan etkilemekte ve böylece sınır güvenliği
ortadan kalkmaktadır. Şu anda Suriye ile olan 877 kilometre, Irak ile olan 331
kilometre, İran ile olan 454 kilometre olmak üzere, toplam 1.662 kilometre
sınırda güvenlik yoktur, gümrük güvenliğinden söz etmek hiç mümkün değildir.
Kaçakçılık çok büyük oranda artmıştır. Zaten kayıt dışı ağırlıklı olan ekonomi
böylece kaçak ekonomiye dönüşmüştür. Bakanlığın kaçakçılıkla mücadelede
yetersiz kaldığı net bir şekilde ortadadır. Dünyanın en pahalı akaryakıtını
kullanan Türk tüketicileri, akaryakıt üzerinde büyük oranda KDV ve ÖTV ödemesi
nedeniyle cazip hâle gelen kaçak akaryakıtı kullanmaktadır. Bakanlık organize
ederek çözmesi gereken bu sorunu çözememektedir. En son Türkiye-İran sınırına 3
kilometre uzunluğunda kaçak boru hattı döşeyerek yapılan kaçakçılığın farkına
yeni varılmıştır. Şimdi Sayın Bakan’a sormak gerekir: 1.662 kilometre
içerisinde kaç tane kaçak petrol boru hattı daha vardır? Şimdiye kadar bu kaçak
hatlardan ne kadar akaryakıt kaçırılmıştır? Bu işle mücadele etmesi gereken
ekipleriniz neler yapmaktadır?
Anayasamız
tarafından korunması gerektiği kabul edilen kooperatifçilik, tüketici, esnaf ve
sanatkârlar doğrudan ticareti ilgilendirdiği için Bakanlığınızla ilişkilidir.
Peki, Bakanlığınız 2012 yılında bu Anayasayla korunması gereken kurumlara neler
yapmıştır, 2013 yılında neler yapacaktır, çok düzgün bir biçimde bütçeden
anlaşılması gerekir. Geçmiş uygulamalara bakılırsa bunların yanıtları
olumsuzdur. “2012 Uluslararası Kooperatifler Yılı” olarak ilan edildiği hâlde,
Türkiye, bu yıl da, kooperatifçiliğin geliştirilmesi için ciddi hiçbir adım
atmamıştır. Daha önce yayınlanan 2010-2014 Eylem Planı, neredeyse hiç
değiştirilmeden “2012-2016 Kooperatifçilik Stratejik Eylem Planı” olarak 17
Ekim tarihinde Başbakan tarafından açıklanmıştır. Kooperatifçileri memnun
etmeyen bu plan, kooperatiflerin sorunlarına çözüm olamayacaktır. Örneğin,
kooperatiflerin özel yasaları ve özel statüleri olmasına rağmen, hâlen, ticaret
odalarına kayıt olmaları zorunluluğu ortadan kaldırılamamıştır. Eskimiş
kooperatif yasalarının değiştirilmesi yönünde adım atılamamıştır.
Üniversitelerin kooperatifçilik bölümü kurulamamıştır. Kooperatifler meslek
lisesi ya da kooperatifler kolejleri açılamamıştır. Kooperatiflerin
denetlenmesi sırasında seçilmiş denetçilere rağmen, atanmış memurların
seçilenleri görevden almaları, aldırmaları engellenememiştir.
Esnaflarımızın
korunması, kollanması amacıyla ısrarla istedikleri yasalar gündeme dahi
getirilememiştir. “Küçük esnaf” dediğimiz emeği ve sermayesiyle çalışan ve
Sayın Bakan tarafından “Türkiye ekonomisinin mütevazı ama samimi
temsilcilerisiniz.” diye tanımlanan esnaflarımızın, büyük bir beklentiyle
bekledikleri perakendecilik sektör yasası veya büyük alışveriş merkezlerinin
düzenlenmesiyle ilgili yasa yapılamamıştır. Esnafımızın, vergi, sigorta, sosyal
güvenlik primi, sosyal güvenlik destek primi yükü altında ezilmesi
önlenememiştir. Çok küçük işletmelerin basit usullerle vergilendirilerek
korunması dahi sağlanamamıştır. Küçük esnafların, ticaret odalarına kayıtları
da mümkün olabildiğinden, meslek odalarına kayıtlarda ciddi anlamda azalmalar
meydana gelmiş, meslek odalarının yetkinliği, etkinliği, demokratik temsil ve
katılım özelliği azalmıştır. Küçük esnafın ticari defterlerinin meslek odaları
tarafından onaylanması konusunda ciddi bir adım atılmalıdır. Böylece, meslek
erbabı küçük esnafın odayla bağlantısı daha kolaylaşmış olacaktır.
Yine, meslek
kuruluşlarının birleştirilerek meslek komitelerine dönüştürülmeye çalışmasını
esnaf ve meslek odalarının gücünü azaltacak girişimler olarak değerlendiriyoruz
ve vazgeçilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Halk Bankası,
esnafın bankası olmalı, esnaf kredileri esnaf kefalet kooperatifleri kanalıyla
genişletilerek sağlanmalıdır.
Esnaflarımızın
yanlarında çalıştırdıkları işçiler için ödedikleri prim karşılığında onların
sağlık, çalışamama güvenceleri sağlandığı hâlde kendilerinin yatırdığı primler
hastalandıklarında, bu nedenle iş yerlerine gidemediklerinde, yani iş göremez
duruma geldiklerinde yaşamlarını devam ettirecek bir gelir sahibi olamamaları
gariptir.
Daha dün, Plan ve
Bütçe Komisyonunda CHP üyelerinin teklif ve çabalarıyla esnaf temsilcilerinin
Sosyal Güvenlik Kurumunun Yönetim Kurulunda temsili sağlanabilmiştir.
Tüm bunlar
yetmezmiş gibi, 2013 bütçesinde kurumlar vergisi dışında her türlü vergi
artacağından, doğrudan esnafımızı etkileyecek olan durum, 2013 yılının esnaf
açısından zor geçeceğini göstermektedir.
Geçmiş yıllarda,
ciddi anlamda Rekabet Kurumunun çalıştırılamaması, çalışamaması bugün de devam
etmektedir. Sayın Başbakanın “Bitaraf olan bertaraf olur.” cümlesi ciddi
anlamda haksız rekabet sağlayan bir olgudur ve üstüne gidilmesi gerekir.
Son olarak,
4/12/2012 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanan Dahilde İşleme Rejimi Kararında
Değişiklik Yapılması Hakkında Karar kimin için çıkarılmıştır? Bunun da Sayın
Bakan tarafından anlatılmasında yarar vardır.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Kurt.
Şahsı adına,
lehinde, İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz.
MİHRİMAH BELMA
SATIR (İstanbul) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kültür ve Turizm Bakanlığının 2013 mali yılı bütçe
görüşmeleri üzerinde söz almış bulunuyorum. Şahsım, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına yüce Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye’de
müzecilikten kütüphaneciliğe, sanat kurumlarından sinemaya kültür
varlıklarımızın korunması, iadesi ve tanıtımından, yeni yapım ve restorasyon
çalışmalarına, turizm planlamasından tanıtım faaliyetlerine kadar birçok alanda
yurt içinde ve yurt dışında yapılan çalışmaların neticeleri malumunuzdur.
Uluslararası düzeyde elde edilen başarılardan en önemlisi, yurt dışında bulunan
kültür mirasımızın eşsiz örneklerinin ülkemize iadelerinin sağlanmasıdır.
Almanya, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’den toplam 64 adet eserin
ülkemize iadesi sağlanmıştır.
Ülkemiz
coğrafyasında geçmişten günümüze kadar tüm kültürlere ait eserlerin
kalıplaşmış, durağan sergileme anlayışından uzaklaşılarak, modern teşhir
yaklaşımıyla sergileneceği 190 müze, 141 türbe ve 134 adet ören yeriyle
müzecilik hizmeti verilmeye çalışılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, eski eserlerin bakımı ve restorasyonunun yapıldığı
konservasyon merkezi bugüne kadar sadece İstanbul ilimizde vardı. Şimdi ise, 8 Eylül
2012 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla, İstanbul’un yanı sıra, Ankara, Antalya,
Bursa, Diyarbakır, Erzurum, Gaziantep, İzmir, Nevşehir ve Trabzon’da da
restorasyon ve konservasyon bölge müdürlükleri kurulması planlanmıştır.
Böylece, Türkiye sathında eserlerin bakımı konusunda önemli bir adım atılmış
olacaktır.
Ülkemizde 84 adet
kültür merkezi faaliyette olup, 2012 yılında yapımı tamamlanarak hizmete açılan
3 kültür merkezi, Bartın, Mardin Ömerli ve Zonguldak Çaycuma kültür merkeziyle
birlikte 68 adet kültür merkezi Bakanlığımıza bağlı olarak hizmet vermektedir.
Ayrıca, Elâzığ,
Hakkâri Yüksekova, Konya Karapınar ile Tunceli Ovacık kültür merkezlerinin de
yakında açılacak olmasının, ülkemiz ve özellikle yöre halkı açısından da önemli
olacağı kanaatindeyim.
Kültürün ülkemiz
sosyoekonomik kalkınmasına ve bölgesel gelişmesine katkıların artırılması
yönünden Devlet Tiyatroları önemli bir görev üstlenmiş ve bu görevi yerine
getirebilmek için repertuvarlarını büyük bir titizlikle hazırlayarak oyunlarını
ülkemizin her bir köşesinde başarıyla sergilemeye devam etmektedir. Bu amaçla
2011-2012 Türk tiyatro sezonunda 152 nitelikli tiyatro eserini 6 milyon kez
perde açarak yaklaşık 1 milyon 800 bin seyirciye ulaştırmıştır. Ayrıca,
Türkiye’nin ilk tiyatro ihtisas kütüphanesi olan Refik Ahmet Sevengil Tiyatro
Kütüphanesini açarak gelecek kuşakların bilgi edinebilmesi ve kültürel alanda
gelişimine katkıda bulunabilmesi konusunda çok önemli bir hizmeti bakanlığımız
gerçekleştirmiştir.
Değerli
milletvekilleri, bakanlığın özel tiyatroların projelerine verdiği desteği de
hatırlatmak isterim. 2001-2002 sanat sezonunda 66 tiyatroya 319 bin TL destek
verilirken, bu yıl 2012-2013 sanat sezonunda 178 tiyatroya 4 milyon TL destek
verilmiştir.
Son olarak, ülke
turizmimiz hakkında yaşadığımız başarıları kısaca paylaşmak isterim. Dünya
turizminde gelen ziyaretçi sayısında 2002 yılında 17’nci sırada yer alan
ülkemiz, 2011 yılı sonu verilerine göre 11 ülkeyi geçerek 6’ncı sırada yer
almaktadır. Göz ardı edilemeyecek bu başarı,
Hükûmetimizin ve bakanlığımızın politikaları sayesinde gerçekleşmiştir.
Konuşmamı
bitirmeden önce İstanbul Milletvekili olarak, İstanbul ili ile ilgili birkaç
husus özellikle belirtmek istiyorum: İstanbul Atatürk Kültür Merkezi
binalarının ve müştemilatının Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu
kararı ve görüşleri doğrultusunda onarım ve restorasyon işlerine başlanmış
olup, 2013 yılı Ekim ayında merkezin açılması planlanmaktadır. İstanbul Maslak Ayazağa Kültür ve Kongre
Merkezi üzerinde bulunan tescilli yapıların restorasyonlarının ve yarım kalan
kongre merkezinin tamamlanarak kentimizin kültürel ve sanatsal mekânlarına bir
yenisinin daha kazandırılacağını buradan iletmek isterim.
Türkiye Turizm
Stratejisi ve Türkiye Turizm Strateji Eylem Plan’ında Ankara, İzmir ve Antalya
iliyle birlikte seçim bölgem olan İstanbul ilimizin de şehir turizmi
geliştirilerek marka kentler arasında belirlenmiştir. Bu kapsamda turistik ürün
çeşitliliği sağlanacak, şehir müzeleri kurulacak, kültürel yapılar restore
edilecek, kent içindeki tarihî yerler bölgesel olarak geliştirilecektir.
Bu duygu ve
düşüncelerle Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçemizin hayırlı olmasını diler,
emeği geçenlere, Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi arkadaşlarıma teşekkür eder,
heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Satır.
Hükûmet olarak
ilk önce Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker konuşacaktır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Sayın Bakanım, bu kitapta yer almayan, dağıttığınız kitapta yer
almayan arpa, pamuk, tütün, mercimek, patates, soğan üretimlerini de söyler
misiniz lütfen?
BAŞKAN –
Buyurunuz Sayın Eker.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Sayın Başkan, yüce Meclisin
değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, sizlere
dağıttığımız 2013 yılı bütçe kitapçığında tarımda geride bıraktığımız on yılda
gerçekleştirilen bütün faaliyetler orada ayrıntılarıyla anlatılıyor. Esasen
biraz önce Tarım Bakanlığı bütçesiyle ilgili olarak, Bakanlığımın bütçesiyle
ilgili olarak söylenen hususların çoğu da burada değişik vesilelerle, en son
geçtiğimiz haftalarda iki ayrı gensoruda defaatle dile getirilmiş tekrarlardan
ibaret. O nedenle ben hem yüce Meclisin aslında zamanını tekrar tekrar aynı
konularla, aynı mesnetsiz iddialarla ve soyut gerçekte değerlendirmelerle,
onlara verilecek cevapla geçirmek istemediğim için kitap olarak ben bunu
dağıttım.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Hiç konuşma daha iyi o zaman.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Ben size burada dile getirilen
bazı hususlarla ilgili cevap vereceğim ve vaktimin elverdiği ölçüde de bundan
sonra bu bütçeyle yani eğer yüce Meclis Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının
bütçesini kabul ederse biz bu parayla ne yapacağız, hangi projeleri hayata
geçireceğiz, ben onları vaktimin elverdiğince anlatacağım.
Şimdi, burada
tabii, kimi armuttan kimi herhangi bir üründen… Türkiye’de 150 tane ürün
yetişiyor, bunların herhangi birini biriyle işinize geldiği gibi mukayese
edersiniz. Dolayısıyla…
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) – Siz de başka ürün verin Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şimdi, bakın ben de size bir
mukayese yapayım.
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) – Tamam, yapın.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şimdi, çiftçinin mesela kullandığı
en önemli girdilerden bir tanesi mekanizasyondur. Mesela New Holland marka bir
traktör satın almak için on sene önce çiftçi…
ALİ SARIBAŞ
(Çanakkale) – Samana kaç para ayırdınız Bakan?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Geleceğim, geleceğim merak
etme.
2002 yılında 65
ton buğday satıyordu bir çiftçi 1 traktör almak için. 2011’de 45 ton.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Mazotu da söyleyin.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – 2002’de 76 ton mısır satıyordu,
2011’de 48 ton satıyor. Bakın, aradaki farkı görüyor musunuz?
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Mısır ithalatını söyleyin.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Hepsi icralık. İcraları söyleyin.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Yani şimdi bunu istediğiniz
gibi istediğiniz şekilde söylersiniz.
“Tarımsal
gayrisafi hasıla, efendim, sabit fiyatlarla söyleyin.” diyor. Sabit fiyatlarla
söyleyeyim size: Yüzde 19,2; 1998 fiyatlarıyla Türkiye’deki tarım sektörünün
gayrisafi hasıla büyümesi sabit fiyatla yüzde 19,2. Şimdi, bir arkadaşımız
“Efendim, çiftçi kredi kullanamıyor, perişan, hacizde, vesaire.” diyor. Şimdi
ben Yozgat’ı söyleyeyim örnek olarak: 2002 yılında Yozgat çiftçisi 1,8 milyon
tarımsal kredi kullanıyor, geriye dönüş oranı ne biliyor musunuz?
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Söyleyin.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Burayı iyi dinleyin. Bak…
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – İcra dosyalarını söyleyin.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Dinleyin, dinleyin…
Yüzde 6,92
oranında geri geliyor, yüzde 6,92.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Doğru değil o rakam.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Yani aldığı kredinin ancak 100
lirasının 7 lirasını geri veriyor.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Doğru değil Sayın Bakan. İşte rakamlarla böyle oynuyorsunuz. Doğru
değil.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bugün 2012… 2012…
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Doğru değil o rakam.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – 2012; 236 milyon lira Yozgat
kredi kullanıyor…
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Sizin işiniz rakamlara takla attırmaktı, şimdi vatandaşa takla
attırıyorsunuz.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – 236 milyon ve geriye dönüş
oranı yüzde 98,43. Şimdi…
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Yüzde 98 doğru bir rakam değil, geneli söyleyin.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Doğru, çok doğru.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – 2003’ü, 2004’ü de söyleyin, ben burada çıkıp sizden özür
dileyeceğim. Yüzde 98 yalan bir rakam.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şimdi, “fındık” dendi burada.
Bakın, ne kadar ayıp bir şey! Ne kadar ayıp bir şey!
Ekonomi
Bakanlığının…
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Yüzde 98 yalan. Ben çıkıp sizden özür dileyeceğim.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Ekonomi Bakanlığının Ticareti
Serbest Ürünler Listesini alıp…
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Samimiyseniz geneli söyleyin.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – …ondan sonra buraya çıkıp
“Türkiye şu ürünü, şu ürünü ithal ediyor.” dedikleri ne biliyor musunuz? Çoğu
bunların gerçek dışı. Sadece listede ismi var ama fiiliyatta yok. Kaldı ki
fiiliyatta da olabilir, Türkiye serbest ekonomi uygulanan bir ülke; ticaret
yapılıyor, satacaksanız alacaksınız, bunun bir şeyi yok.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Belli işte, belli! Ondan sonra çıkıp kauçuğa sığınıyorsunuz ithalat
niye fazla deyince.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bakın, şimdi, fındıkla ilgili
dediler ki: “Amerika’dan Türkiye fındık ithal ediyor.” Burada söylendi. Değerli
arkadaşlar, Türkiye 2011 yılında 230 bin ton iç fındık ihraç etmiş, 230 bin ton
iç fındık. 1 milyar 820 milyon dolar bundan para kazanmış. Bu bir rekor, bunu
da kaydedelim, 1 milyar 820 milyon dolar. Bunu yazın bir tarafa. Bunun
içerisinde 40 ton evsafa uymadığı için iade edilmiş, 40 ton yani 230 bin ton
ihraç etmişsiniz, 40 tonu evsafa uymadığı için ticari sebeple bir şekilde geri
gelmiş. Şimdi, bunu ithalat diye “Türkiye Amerika’dan fındık ithal ediyor.”
diye gelip burada söylüyorlar. Yani doğrusu ben hem üzülüyorum hem seviniyorum.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Diyarbakır Et Balığı anlat.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Patatese gel, mazota gel.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Üzülüyorum, Türkiye’nin
gündeminin, Türkiye’nin siyasetçilerinin bir sektör hakkında bu kadar
gayriciddi mülahazalarla değerlendirme yapması beni üzüyor…
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Türkiye Ziraatçılar Derneğinin mülahazası bu, bizim değil.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - …Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
olarak. Seviniyorum, iyi ki siz bu şekilde muhalefet yapıyorsunuz, bu şekilde
de millet sizi görüyor. Burada da zaten başka bir söze hacet yok.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Millet sizi de görüyor.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Sizi de görüyor.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Yaşıyor millet yaşıyor…
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bunları siz söyledikten sonra
milletimiz zaten bunları değerlendiriyor.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Hapse düşen çiftçi seni izliyor.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Şimdi, burada Sırbistan’dan et
ithalatı söylendi. Ne kadar ayıp bir şey biliyor musunuz?
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Niçin ayıp?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Çok ayıp.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Teşekkür belgesi var, gazetelerde yer aldı.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – İthal ettiniz, dışarıdan getirdiniz.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Ben size söyleyeyim, bakın,
sabredin, sabredin söyleyeyim.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Teşekkür mektubu basında yer aldı.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Değerli arkadaşlar, sayın
milletvekilleri; Sancak bölgesi Sancak Müslümanlarının ve Türklerin yaşadığı
bölgedir, orada bir özerk bölge.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Oraya sığınma, Fransa’da mı öyle, Yeni Zelanda’da mı öyle?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Sancak bölgesi… Oraya da
geleceğim sabret bak. İddiayı ortaya attın, cevabını al.
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) – Angus oradan mı geldi, Angus? Angusu nereden ithal ettiniz?
Sırbistan’dan mı ithal ettiniz?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Sancak bölgesinden Türk
Kızılayı Pakistan’daki sel felaketine vermek üzere sadece 300 ton…
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Teşekkür belgesi var.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Sadece Müslüman yok.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Türk Kızılayı Sancak’taki
Müslümanlardan, oradaki Türklerden, Boşnaklardan et almış, Pakistan’a vermiş.
Olay bu.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Sancak’ta Sırp dolu sadece Müslüman yok.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bize gelen bununla ilgili
teşekkür mektubu. Diyor ki: “Siz, Sırbistan’dan Sırplardan et aldınız.” diye
gelip burada söylüyorlar. Ne kadar ayıp bir şey.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Evet, aynen doğru.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – “Sırplar” demedim. Saptırma. Saptırma. Saptırma. Yakışmıyor.
“Sırplar” demedim.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Sizin milliyetçiliğiniz bu
işte.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – “Sırbistan” dedim.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Çakma milliyetçilik. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Saptırma. Yalan söyleme!
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) – Angus ithal ediyorsunuz. Hayvancılık ülkesinde hayvan ithal
ediyorsunuz, bir de konuşuyorsunuz.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Şimdi, bakın, saman ithalatı
bir dakika… Bakın, geçen gün burada ana muhalefet partisinin liderine de bunu
söylettiniz. Saman ithalatını şimdi size söyleyeyim…
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Belgesi burada belgesi. Belgesi burada.
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) – Sayın Bakan, haddini bil.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlar,
28,5 milyon ton Türkiye’nin saman üretimi var. 2012 yılı itibarıyla ben size
ithalatı söylüyorum. Bak, ne ithal ettiğimi söyleyeceğim.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Sen milliyetçiliğe kelime olarak bile alerjisi olan bir adamsın.
Senden milliyetçilik mi öğreneceğiz biz!
ÖNDER MATLI
(Bursa) – Arkadaşlar, dinleyelim.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Söyleyeceğim bak.
Bulgaristan’dan
19 ton, Moldova’dan 20 ton, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden 277 ton.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Doğruyu söylesin dinleyelim. Vallahi yalan söylüyor.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Yalan söylüyor, yalan!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bak, tamamı 316,9 ton. İyi
dinleyin. 316 ton. Türkiye’nin saman ithalatı bu. 316 ton.
28,5 milyon ton
üretimi var Türkiye’nin. 316 ton, bunun da 277’sini Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’nden almış, iki kamyon Bulgaristan’dan, iki kamyon Moldova’dan.
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) – Kaç para ödediniz?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – 32 bin dolar. 32 bin dolar
karşılığı.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Bir haftada iki kere yanlış bilgi verdin.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bir şey daha…
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Ama doğruyu söyle Sayın Bakan!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bitmedi… Bitmedi…
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Samanın kilosu ne kadar?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bir şey daha söyleyeceğim.
(CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Mazotun litresi ne kadar?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Sabredin. Dinlemesini öğrenin.
Bak ben sizi dinledim, siz de dinlemesini öğrenin. Edebinizle dinleyin. (CHP ve
MHP sıralarından gürültüler) Edebinizle dinleyin. Oradan o şekilde konuşmayın.
Mahkemede hesaplaşırız.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Mahkemeler elinde. Onun için diyorsun mahkemede hesaplaşırız diye.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bakın, Türkiye 2012 yılı Ekim
ayı itibarıyla Hollanda, Macaristan, Lübnan, Irak, Ürdün ve Suudi Arabistan’a
da 4.740 ton saman ihracatı yapmıştır.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Saman Türkiye’de 1 lira, 1… Süt ne kadar? Mazot ne kadar?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bakın, 316 ton ithal etmiş,
4.740 ton saman ihracatı yapmış. İthalata verdiği para 32 bin dolar, ihracattan
da kazandığı para 766 bin 749 dolar.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Komisyonda farklı söylüyorsun, şeyde farklı söylüyorsun.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şimdi, dönüp dolaşıp “Türkiye
saman ithal ediyor, Türkiye saman ithal ediyor.” dediğiniz olay bu. Ne kadar
ayıp! (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ne kadar ayıp! Böyle bir şey olur mu ya?
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Saman kaç lira, kaç lira?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Yani sizin, Türkiye’nin tarım
sektörüyle ilgili tasavvurunuz bu mu ya? Siz Türkiye’nin tarım sektörünü böyle
mi geliştireceksiniz? Bu ufukla mı geliştireceksin?
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) – Sayın Bakan, yanlış bir şey mi söyledik? Yapmadınız mı!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Hepsi doğru.
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) – Neyi doğru? Hepsini yanlış söylüyorsun.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Bu iktidarın en başarısız bakanı olarak konuşuyorsunuz.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – İstifa etmelisiniz, istifa.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Böyle çok iyi. Bu kısmı
sevindirici. Bu kısmı bizim açımızdan siyasi olarak sevindirici ama millet
adına üzücü.
Şimdi, bir şey
söyleyeyim. “Fransa” diyorlar. Bakın, değerli arkadaşlar, Fransa geçtiğimiz
hafta… Bu, şahsi bir şey. Bunu burada söylemek mecburiyetinde kaldığım için de
üzgünüm.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) - Sayın Bakan, 10 kilo patates 1 kilo saman…
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Söylememem gerekiyordu ama
madem söylediniz, bunu da Türkiye’nin aleyhine bir durum olarak ortaya attınız,
ona da cevap vereyim.
Geçtiğimiz hafta
Fransa, Türkiye Cumhuriyeti Tarım Bakanına tarımsal başarılarından ötürü bir;
iki…
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Allah Allah! Ne kadar güzel! Hep öyle bu işler. Tabii,
işlerine geliyor değil mi?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bak söyleyeceğim başarıları.
Açıkladı orada, dinleyin.
İki: “G20
sürecine Meksika’daki…”
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) – Fransa seni zaten övüyorsa bir şey var demektir bunda.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Sizi çok seviyorlar! Türkiye’de tarımı bitirdiniz.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen sakin dinleyiniz. Lütfen…
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – “…Dünya Gıda Güvenliği
Zirvesi’ne dünya gıda güvenliğiyle ilgili Türkiye’nin yapıcı kararları
sebebiyle, kararlardaki etkin rolü sebebiyle Türkiye Cumhuriyeti Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’e tarım alanında şövalye liyakat nişanı
verdi.” [AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP ve MHP sıralarından “Bravo”(!)
sesleri]
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Fransa, dedelerine de öyle madalya veriyordu, dedelerine!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şimdi, bak, başarı bu.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Şövalye oluyorsunuz Türkiye’de haberiniz yok!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şimdi, bir dakika, niye başarı
onu da söyleyeyim… Bak, ihracatı da söyleyeceğim.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Bravo, seni alkışlıyorum!
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen sakin olunuz.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Zaten sorun orada. Fransızlar övüyor seni, tarıma Fransızsın! Sen
Türkiye’ye Fransızsın!
ALİ ÖZ (Mersin) –
Kaddafi’yle Esad da ödül vermişti size!
BAŞKAN – Lütfen
sakin olunuz sayın milletvekilleri.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şimdi, bir dakika... Geldiler
dediler ki burada: “Efendim, Türkiye Fransa’dan çok ithalat yapıyor, onun için
verdiler.” Bak, bu da ayıp, bu da gerçek dışı, yalan! Bak, rakam burada.
Söyleyeyim, sabredin.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Sayın Bakan, o Fransızlar kapitülasyonlar için dedelerine de
madalya veriyorlardı.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Dinleyin, dinleyin.
ÖNDER MATLI
(Bursa) – Rakamlara bakmıyorlar Bakanım.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Rakamlara bakın.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Bravo!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Türkiye’nin Fransa’ya ihracatı
488 milyon dolar. Türkiye’nin Fransa’dan ithalatı 360 milyon dolar. Türkiye
Fransa’ya net 128 milyon dolar dış ticaret, tarımda, fazlaya sahip. Peki,
başarı neydi biliyor musunuz?
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) – Canlı hayvanlara gel, canlı hayvanlara!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şimdi, değerli kardeşlerim,
Fransa…
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Fransa’yı bırak da Çukurova çiftçisini bir anlatın Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – …sizin devri iktidarınızda, o
dönemde, 2002 yılında dünyanın 5’inci büyük tarım ekonomisiydi, Avrupa’da
1’inciydi. Ama bizim devri iktidarımızda Türkiye Cumhuriyeti Fransa’nın önüne
geçti, Avrupa’nın 1’incisi oldu, dünyanın 7’ncisi oldu. (AK PARTİ sıralarından
“Bravo” sesleri, alkışlar)
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Yalan bunlar. Şu rakamları bir söyler misiniz?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Fransa bunu biliyor. Fransa’nın
“başarı” dediği şey bu. Fransa bunun için veriyor.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – OECD’ye göre ne kadar bizim desteğimiz?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Ha, şimdi, ben sizin
sıkıntınızı anlıyorum. Siz neticede muhalefet yapacaksınız. Ha, biz de o zaman
diyeceğiz ki…
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Ya, hele bir mazota gel, gübreye gel, ilaca gel!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Yani şöyle mi diyelim, ben onu
demek istemiyorum: Yani muhalefettir, ne söylese yeridir. Böyle mi diyeceğiz?
Hayır, böyle demek istemiyorum.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Bir madalya da biz verelim sana, ne olacak sanki!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Çünkü bunlar gerçek dışıdır.
Söyledikleriniz, iddiaların hiçbirisi doğru değildir.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Çukurova’ya bir gitsene Sayın Bakan, orada da bir ödül versinler
sana!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bizim bütün rakamlarımız TÜİK’in
rakamlarıdır.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – İstediğin ile beraber gidelim seninle.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Hangi rakamı söylediysek
diyoruz ki…
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Yalanname, yalanname!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – “Bu rakamın kaynağı şudur.”
TÜİK’se TÜİK…
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) – Biz de aynı şeyi söylüyoruz.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - …Türkiye İhracatçılar Meclisi ise Türkiye
İhracatçılar Meclisi, OECD ise OECD, FAO ise FAO. Hepsini biz söylüyoruz.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Hepsi birbirinden farklı.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Burnunuz uzadı Sayın Bakan, burnunuz!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Şimdi, bir kardeşimiz dedi ki:
“Efendim, bu paraları, bu zirai kredileri kime verdiniz?” Değerli kardeşim, 172
bin üreticiye, Türkiye sathında üretim yapan 172 bin üreticiye faizsiz kredi
verildi.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Samimiysen bir listesini ver.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Onun listesi Ziraat Bankasının
kayıtlarında.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Tamam, ver bir bakalım.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Belgeler orada. Hepsi,
onların, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Kaçma, kaçma!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup bankadan
kredi almaya ehil ise Ziraat Bankası da buna veriyor. Bakın, hangisinin ne…
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Çiftçi hariç herkese verdin.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Büyükbaş besicilik 28.536 kişi, büyükbaş
yetiştiricilik 32.315 kişi, süt sığırcılığı 119 kişi, küçükbaş yetiştiriciliği
145 kişi…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Burnunuz uzadı.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bütçenin hayırlı olmasını
diliyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Eker.
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) – Sayın Başkan…
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Sayın Bakan, konulara da Fransız kalmışsınız!
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, bir dakika…
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Bir
dakikanızı rica edeceğim sayın milletvekilleri, lütfen…
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.-
Genel Kurulu teşrif etmiş bulunan Uluslararası Sergiler Bürosu EXPO Genel
Sekreteri Vicente Gonzalez Loscertales’e Başkanlıkça “Hoş geldiniz.” denilmesi
BAŞKAN -
Uluslararası Sergiler Bürosu EXPO Genel Sekreteri Sayın Vicente Gonzalez Loscertales Genel
Kurulumuzu teşrif etmişlerdir. Kendilerine Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulu adına hoş geldiniz diyorum. (Alkışlar)
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/698) (S.Sayısı: 361) (Devam)
2.-
2011 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, Merkezi Yönetim Bütçesi
Kapsamındaki Kamu İdarelerinin 2011 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısına Ait
Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ( 1/649, 3/1003) (S.Sayısı: 362) (Devam)
A)
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)
1)
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B)
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1)
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C)
TARIM REFORMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Tarım Reformu Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç)
TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1)
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D)
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1)
Kültür ve Turizm Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kültür ve Turizm Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E)
DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F)
DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G)
TÜRKİYE YAZMA ESERLER BAŞKANLIĞI (Devam)
1)
Türkiye Yazma Eserler Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
H)
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)
1)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I)
GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1)
Gümrük Müsteşarlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ)
REKABET KURUMU (Devam)
1)
Rekabet Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Rekabet Kurumu 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN - Şimdi,
buyurunuz Sayın Demiröz.
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) – Sayın Başkan, Sayın Bakan tekrarlarla, mesnetsiz iddialarla
konuştuklarımızı ifade etti. Bu konuda sataşma var, söz istiyorum.
ÖNDER MATLI
(Bursa) – İsim zikretmedi ki!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Bakan farklı bir fikir söyledi.
BAŞKAN – Sayın
Demiröz, buyurunuz, iki dakika içinde düzeltiniz efendim.
AHMET YENİ
(Samsun) – Neyi düzeltecek?
BAŞKAN –
Öğreneceğiz efendim, neyi düzelteceğini beyan etti.
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Bursa Milletvekili İlhan Demiröz’ün, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Eker’in şahsına sataşması nedeniyle konuşması
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bakan buraya, kürsüye
çıktığı zaman, her zaman kelimelerle, rakamlarla oynayarak cevap vermeye
çalışıyor.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Onlar gerçek rakamlar,
gerçek!
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Biz ne söyledik? Bizim söylediğimiz, mazotla ilgiliydi, lütfen ona
cevap versin.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Resmî rakamlar...
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Biz ne söyledik? Tarım Kanunu’yla ilgili söyledik, 2006’da
çıkardınız. Bugün 27 milyar borcunuz var çiftçiye. Bunlara niçin cevap
vermiyorsunuz Sayın Bakan? Hep başka taraflara çekiyorsunuz.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Kredi, kredi!
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Samanı ithal etmediniz mi?
491 milyon TL samana para ödemediniz mi? Arkadaşlar…
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Kredi!
İSMAİL KAŞDEMİR
(Çanakkale) – Faiz var.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Ne faizi var?
Bankalarla
övünüyorsunuz. Bankalara, lütfen…
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Yüzde 98’i geri ödeniyor,
kredi.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Sayın Bakan Fransa’da şövalye ödülü almış, kutluyoruz, takip
ediyoruz. Ben diyorum ki Sayın Bakana: O zaman, gelin hep beraber Karacabey’de,
Gemlik’te, Niğde’de sizinle beraber, çiftçilerimizle beraber olalım. Pamuğu
soralım, zeytini soralım…
İSMAİL KAŞDEMİR
(Çanakkale) – Onlar da ödül verdiler.
ÖNDER MATLI
(Bursa) – Onlarlayız, Karacabey’deyiz.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – …buğdayı soralım, hepsini soralım, beraber orada bunları gezerek
yapalım.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Seçimle soruyoruz, seçimle.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Bankalarla ilgili söylüyoruz Sayın Bakan. Bankaya çiftçi yatırım
yapmak için gitmiyor arkadaşlar, bankaya çiftçi borcunu kapatmak için gidiyor.
Daha önceki dönemlerde 30 milyon olan borçları 39 milyara çıktı. Bu mudur?
İSMAİL KAŞDEMİR
(Çanakkale) – Siz hiç Karacabey’e gittiniz mi?
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Veya hangi noktada bununla ilgili…
AHMET YENİ
(Samsun) – Ödüyorlar, vadesi gelince tıkır tıkır ödüyorlar.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Kim ödüyor?
AHMET YENİ
(Samsun) – Hepsi ödüyor, yüzde 98’i ödüyor, haberin yok!
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla)
– Gel o zaman beraber gidelim arkadaşım.
AHMET YENİ
(Samsun) – Hiçbir problem yok, hepsi ödeme yapıyor.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Şu anda Karacabey köylerinde, 10-13 tane ova köyünde 47 kişi
jandarma tarafından aranıyor. Köylüler kahveye çıkmıyor.
İSMAİL KAŞDEMİR
(Çanakkale) – Karacabey’e gittin mi, Karacabey’e?
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Lütfen, bu konularla ilgili
konularda…
İSMAİL KAŞDEMİR
(Çanakkale) – Hiç gittin mi oraya?
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Gelin beraber gezelim.
AHMET YENİ
(Samsun) – Hepsi ödemesini yapıyor Ziraat Bankasına.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Çiftçiyi bu şekilde kandırmaya hakkınız yok. Görünen köy orada.
Lütfen, gelin bizimle beraber gezelim gücünüz yetiyorsa, varsa durumunuz.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Demiröz.
Sayın Durmaz,
sizi dinleyeyim. Ne için istiyorsunuz?
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Efendim, Sayın Bakan bizim ifade ettiğimiz rakamların gerçeği
yansıtmadığını, soyut olaylar üzerinden değerlendirme yaptığımızı yani yalan
söylediğimizi, yanlış söylediğimizi ima etti.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Ben “Yalan.” demedim.
BAŞKAN – Buyurun.
Yani öyle
demediniz ama düzeltme istiyor.
Buyurunuz Sayın
Durmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
2.-
Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz’ın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Eker’in şahsına sataşması nedeniyle konuşması
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Sayın Başkan, konuşmamda da ifade etmiştim, Sayın Bakan ne zaman bu
kürsüye çıksa rakamlara takla attırıyor, rakamlarla oynuyor ama son dönemde AKP
klasiği hâline geldi, vatandaşa da takla attırıyorlar.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Rakamlar gerçek, devletin
resmî rakamları. Oynayan sizsiniz!
SADİR DURMAZ
(Devamla) – Bakın, ben söyleyeceğim. Burada tutanaklar var. Sayın Bakan,
müsteşarınız “Yüzde 3,7” diyor, siz “Yüzde 2,2” diyorsunuz, TÜİK diyor ki:
“Yüzde 1’e ulaşamadınız.” Niye yalan söylüyorsunuz! Yalan söylüyorsunuz! (MHP
ve CHP sıralarından alkışlar)
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Hiç biri doğru değil!
SADİR DURMAZ
(Devamla) – Yüreğiniz yetiyorsa, samimiyseniz, herhangi bir ilin, herhangi bir
ilçesini, köyünü seçelim, beraber gidelim. Çiftçi size mi inanıyor, bana mı
inanıyor!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Biz her gün köydeyiz!
SADİR DURMAZ
(Devamla) – Mahkemeleri elinize almışsınız, burada bizi mahkemelerle tehdit
ediyorsunuz. Aleyhinize bir yazı yazdım, 4 bin lira tazminata mahkûm oldum.
Buradan itiraf
ediyorsunuz, itirafınız şudur: Biz mahkemelere veririz, size tazminat
ödettiririz. İstediğini yap! Hodri meydan! (MHP sıralarından “Bravo” sesleri,
alkışlar)
Mahkemeler senin
ama hüküm Cenab-ı Allah’ındır. Yalan söyleyerek çiftçiyi mahvettiniz.
Çıktığınız her platformda yalan yanlış bilgilerle çiftçiyi kandırıyorsunuz.
Çiftçi bugün haciz ve borç kıskacında, hapiste yatan dünya kadar çiftçi var.
“Krediler yükselmiş” krediler yükselse ne olur ya! Kredinin yükselmesi iyi bir
şey mi? Kredinin yükselmesi yatırıma gidiyorsa, yatırıma dönüşüyorsa iyi bir
şeydir ama bu kredilerle borcun faizini ancak ödüyor. “Traktör satışları artmış,
Sigortacılık Kanunu’nu getirmişsin.” Yüzde kaçını sigortaladın sen
büyükbaşların? Yüzde 3. Peki, toplam tarımsal alanların ne kadarını
sigortaladın? Yüzde 4,5. Yani övündüğün, her çıktığında söylediğin şey bu. (MHP
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
Sayın Bakan, sen
cumhuriyet tarihinin en başarısız Tarım Bakanısın ama Diyarbakır kontenjanından
burada duruyorsun!
Yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Hesabını vereceksiniz!
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Durmaz.
Buyurunuz Sayın
Hamzaçebi.
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in verdiği bazı bilgilere ve fındık üreticisinin 2004
yılında meydana gelen don afetinden kaynaklanan alacağının hâlen ödenmediğine
ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, 60’ıncı maddeye göre kısa bir söz talebim
var efendim.
Sayın Başkan,
Sayın Bakan konuşmasında, dağıtmış olduğu metinde bütçeden tarımsal
desteklemelere ilişkin rakamları veriyor. Ancak bu yılki tablonun bugüne kadar
olan tablolardan önemli bir farkı var. Tarım sektörüne bütçeden yapılan
desteklemeler daima millî gelire oranıyla ölçülür, öyle kıyaslanır. 2002’yle
ile yapılan kıyaslamada ilk kez bu yıl, Sayın Bakan, millî gelire oran ölçüsünü
bir kenara bırakmış durumda, onu kullanmıyor. Bunun nedeni, 2012 yılı tarımsal
destekleme ödemeleri, 2002 yılı tarımsal destekleme ödemelerinin ilerisinde
değil yerinde saymış gözüküyor.
Bir ikinci konu,
bütçenin faiz harcamalarını bir kenara bırakırsak, kalan faiz dışı harcamalar
içerisinde tarımsal destekleme harcamalarının payı nedir diye bakarsak 2002
yılında bu payın oranı yüzde 2,75; 2012 yılında yüzde 2,44. Yani geriye gitmiş
durumda.
Bir de şunu ilave
ederek konuşmamı sonlandırmak istiyorum. 2004 yılında fındık üreticisinin
yaşadığı bir don afeti oldu. Bu afetten dolayı üreticinin 2004 yılından bu yana
169 milyon Türk liralık alacağı bekliyor. Ben bunu önceki bütçelerde sordum
“Devlet bunu gasbetti.” dedim. “Sayın Bakan veya Hükûmet bu alacağı
gasbetmiştir. Tekrar söylüyorum, çok ağır bir iddiada bulunuyorum. Sayın
Bakandan şöyle bir cevap bekliyorum: “Devlet, vatandaşın, üreticinin alacağını
gasbetmez, devlet borcunu öder.” Bu cevabı Sayın Bakan verebilecek mi acaba,
bekliyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Hamzaçebi.
Buyurunuz Sayın
Eker, siz açıklamak istiyordunuz.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Sataşmadan dolayı.
BAŞKAN – Evet
biliyorum.
Buyurunuz.
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.-
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in, Yozgat Milletvekili
Sadir Durmaz’ın şahsına sataşması nedeniyle konuşması
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Sayın Başkan, yüce Meclisin
değerli üyeleri; biraz önce buraya çıkan muhalefet partilerinden bir
milletvekili hakarette bulundu, sataşmada bulundu, benim yalan söylediğimi
iddia etti. Benim söylediğim hiçbir şey yalan değildir.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Doğru değil.
İDRİS YILDIZ
(Ordu) – Yanlış nedir?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Burada söylediğim bütün
bilgilerin kaynağı vardır.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Benim söylediklerim de doğru.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Eğer zahmet edip gidip
OECD’nin 2012 yılında yayınladığı Türkiye’yle ilgili tarım raporuna bakarsanız…
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Doğru okudum. Okudum akşam raporu.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – …kaynağın, tarım sektörüne
Türkiye'de verilen desteklerin millî gelire oranının ne olduğunu orada
görürsünüz.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Okudum akşam.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şimdi, bunları…
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Senin müsteşarın farklı şey söylüyor, tutanaktan söylüyorum. Bu
Meclis tutanağı, Meclis.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bak, yüzde 2,18 yani yuvarlak
rakamıyla yüzde 2,2. Biz milletimize hiçbir zaman yalan söylemedik.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Hep söylüyorsunuz.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Müsteşar niye “yüzde 3,7” diyor?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Milletimiz, bunun için her seçimde
de oylarımızı arttırdı. Siz de her seferinde soyut iddialarda bulunuyorsunuz,
milletin karşısına bu şekilde çıkıyorsunuz. Bunun hesabını, muhasebesini millet
yapıyor.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Doğru söylemiyorsunuz.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – “Yalancı” sözünü size iade
ediyorum.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Ben de size iade ediyorum. Doğruyu söylemiyorsunuz. Belgesi burada.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Ben öyle bir şey söylemedim.
Siz hakaret ettiniz, ben sizi mahkemeye verdim. Eğer o davayı kazanırsam parayı
Türk milleti adına…
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sucuk dağıt.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – “Afyon sucuğu dağıtacağım...”
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Yok… Yok… Madem benim
Diyarbakır kontenjanından bakan olduğumu söyledi, Diyarbakır’da otistik
çocuklarla mücadele eden, onların sorunlarıyla ilgili bir dernek var, Otizmle
Mücadele Derneği var -daha önce de oraya…- o derneğe bağışta bulunacağım.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Helal parandan ver.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bunu da huzurlarınızda arz
ediyorum.
Saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Eker.
Sayın Hamzaçebi,
buyurunuz.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
2.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in OECD desteğiyle ilgili ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bu sorduğum konulara tekrar girmeyeceğim,
onlara yanıt vermedi Sayın Bakan ancak şu OECD desteği rakamını açıklamakta
yarar var.
Sayın Bakan diyor
ki: “Biz, bir kısım tarımsal ürünlerin ithalinde vergi koyduk.” Vergi var,
öteden beri vergi var. Bazı tarım ürünlerini ithal ederseniz vergi ödersiniz.
“Bu vergi de üreticiye destektir.” diyor. O OECD rakamı içerisindeki destekler
bunlardır, yüzde 2,2’lik desteğin içinde bunlardır. Bugüne kadar bu rakamı
Hükûmet kullanmıyordu. Ne zaman ki bütçe destekleri kötüye gitti, şimdi OECD
rakamlarına sarıldılar. Üreticiyi bununla avutmaya çalışıyorlar.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Hamzaçebi.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Orada şap hastalığından da bahsediyor, niye demiyorsun?
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) – Rakamlar karın da doyurmuyor.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Verimliliğin düştüğünden bahsediyor OECD raporunda.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Bakın, burada, 109’uncu
sayfa.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Biz de okuduk Sayın Bakan, biz de okuduk.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – 109’uncu sayfa.
BAŞKAN - Şimdi,
Hükûmet adına Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay konuşacaktır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Ya, biz de okuduk, biz de okuduk.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – 109’uncu sayfa…
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri…
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Efendim, öyle değil. Köye gidelim.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – OECD’ye değil köye gidelim, gel, köye, Erdemli’ye gidelim.
BAŞKAN – Lütfen
sessiz olalım. Şimdi, Kültür Bakanlığının…
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Ne zaman Meclise gelsen karıştırıyorsun, bu nasıl bir şey?
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Sayın Eker…
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Tahammüllü olacaksınız ya.
BAŞKAN – Lütfen…
Şimdi, kürsüde Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay var.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Bakan, muhalefete tahammüllü olacaksınız, ayıptır.
BAŞKAN – Şimdi
onu dinleyiniz. Yeni bir bahse geçiyoruz.
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/698) (S. Sayısı: 361) (Devam)
2.-
2011 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, Merkezi Yönetim Bütçesi
Kapsamındaki Kamu İdarelerinin 2011 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısına Ait
Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ( 1/649, 3/1003) (S. Sayısı: 362) (Devam)
A)
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)
1)
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B)
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1)
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C)
TARIM REFORMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Tarım Reformu Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç)
TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1)
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D)
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1)
Kültür ve Turizm Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kültür ve Turizm Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E)
DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F)
DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G)
TÜRKİYE YAZMA ESERLER BAŞKANLIĞI (Devam)
1)
Türkiye Yazma Eserler Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
H)
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)
1)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I)
GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1)
Gümrük Müsteşarlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ)
REKABET KURUMU (Devam)
1)
Rekabet Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Rekabet Kurumu 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN –
Buyurunuz efendim.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin değerli üyesi arkadaşlarım; hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Bütün bu bütçe
görüşmeleri süreci içinde Plan Bütçe Komisyonu üyesi arkadaşlarım ve
Parlamentoda bir grup arkadaşım önemli bir mesai sarf ediyorlar. Emek verip
bütçemizle ilgili konuları irdeleyen ve bu konuda konuşma, okuma, fikirlerini
söyleme lütfunda bulunan arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, benim notlarıma göre, 11 arkadaşım -kişisel konuşan bir arkadaşım
da dâhil olmak üzere- Bakanlığımızın bütçesi üzerinde görüşlerini söylediler. 3
arkadaşım, belki bazı bilgi eksiklerinden kaynaklanan, belki bazıları da siyasi
konumlarından kaynaklanan eleştirilerde bulundular. Elbette eleştiride bulunmak
çok doğal bir haktır ve biz de yapıcı eleştirilerden her zaman yararlanmaya
çalışıyoruz.
Ama bu kısa süre
içinde, izin verirseniz, birkaç konuya öncelikle -bütçeye girmeden önce- değinmek
istiyorum. Biraz önce, burada, Sayın Loscertales -Uluslararası Sergiler
Bürosunun Sayın Genel Sekreteri- geldi ve Parlamentomuzu selamladı. Türkiye'nin
önünde önemli bir hedefi var ve biz, Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı,
Kültür ve Turizm Bakanlığı, elbette İzmir Valiliği, Büyükşehir Belediyesi ve
bütün sivil ve resmî örgütleriyle bu hedefe ulaşmak için bütün gücümüzle
çalışıyoruz çünkü Türkiye'nin önüne bir büyük proje koyduk. 2013 yılının kasım
ayında Paris’te karar verilecek ve geçen sefer Milano karşısında kaybettiğimiz
yarışı, inşallah, bu kez kaybetmemeye çalışacağız ve böylece, eğer 2013’ün
Kasımında yapılan yarıştan başarıyla çıkarsak Türkiye dünyaya bir bölgesini,
bir destinasyonunu çok özel olarak tanıtma imkânını bulacak.
Ben Şanghay
EXPO’sunun açılışına katılmıştım. Şanghay EXPO’ya 50 milyondan fazla ziyaretçi
geldi. Eğer İzmir de 2020 EXPO’sunun yarışından başarılı çıkabilirse, sanıyorum
sadece İzmir için değil, Ege Bölgesi için, hatta giderek Türkiye'nin tamamı
için çok önemli bir tanıtım fırsatını elde etmiş olacağız. Bu alanda, bütün
siyasi ayrımların ötesinde büyük bir iş birliği içinde çalışıyoruz.
Şimdi, önümüzde
bir başka yakın hedef var. Orada bir başka değerlendirmede öne çıktık;
Eskişehir, 2013 yılında, hemen önümüzdeki yılın mart ayının nevruzunda
başlayacak ve Türk Dünyası Kültür Başkenti olacak. Türk Dünyası Kültür Başkenti
geçen yıl Astana’ydı, Kazakistan’ın başkenti. Açılışına katılmıştım. Son derece
görkemli gösterilerle dolu bir kültür yılı oldu. 2013 yılının Martından
başlayıp kasım ayına kadar, bu kez Eskişehir’i bütün Türk dünyasının ilgi odağı
hâline getirmeye, hem Türkiye’de daha fazla bilinir hâle getirmeye hem de
dünyaya tanıtmaya, bir yandan Eskişehir’in turizm, kültür altyapısını
geliştirirken bir yandan da Türk dünyası arasındaki kültür alışverişini
çoğaltmaya çalışacağız.
Türk dünyası
arasındaki kültür alışverişinden söz ederken bugün müstesna bir şahsiyeti de
minnetle ve rahmetle anmak istiyorum. Bugün sabah on bir toplantısına ucu ucuna
yetişebildim ben çünkü Bilkent Otel’de hâlen bir toplantı devam ediyor, Bilkent
Üniversitesinin katkılarıyla. Azerbaycan’ın Devlet Başkanı -1993-2003
arasındaki Değerli Devlet Başkanı- Sayın Haydar Aliyev’in dünkü tarih
itibarıyla ebediyete intikalinin 9’uncu yılını idrak ettik ve bugün, onun
döneminde Azerbaycan’ın ve Türk dünyasının kültür alanındaki gelişmeleri
konusunda bir sempozyum düzenliyoruz.
Sayın Aliyev
–tarih bilgim beni yanıltmıyorsa- 1994’te bu kürsüden konuşurken -milletimizin
ve Parlamentomuzun misafiri olarak- “İki devletiz ama bir milletiz.” sözünü ilk
defa ifade etmişti. Bu söz, bir anlamda bir atasözü gibi, bir veciz söz olarak
hepimizin hafızasına nakşedildi. Gerçekten, bizim bir yandan Avrupa Birliği
doğrultusunda bir hedefimiz var, coğrafi olarak Orta Doğu’yla büyük
yakınlıklarımız var ama tarihen Türk dünyasının bu derin ummanına girdiğiniz
zaman, nasıl büyük bir medeniyetin ve nasıl büyük bir tarih kökünün içinden
geldiğimizi çok iyi anlıyoruz ve bizim bu anlayışımızı en fazla teşvik eden, en
veciz biçimde ifade eden isimlerden bir tanesi Sayın Aliyev olmuştu. Bugün
kendisini bu vesileyle bir kez daha rahmetle anıyorum.
Bir değerli
arkadaşım da 12 Eylül döneminde yaşadığımız acılardan söz etti. Bugünkü tarih
galiba, basının da yazdığına göre, 17 yaşında bir çocuğun yaşının büyütülerek
ve herhangi bir tıbbi özel inceleme yapılmaksızın bir anlamda 12 Eylül tuzağını
kuranlar ve ülkeyi o tuzağa düşürenler tarafından katledildiği günün yıl
dönümü. Ülkemizin bir talihsiz döneminin, bir tuzak döneminin, iç politikadan,
dış politikadan, ekonomik politikadan kaynaklanan bir tuzak döneminin bedelini
ne yazık ki bu ülkenin o dönem sağ-sol gibi ayrımlara, yapay ayrımlara
sürüklenen yoksul çocukları ödediler. Onların hepsini de Allah’tan mağfiret
dileyerek anıyorum ve hem geçmişte yaşadığımız darbelerin müsebbiplerini hem de
her dönem darbe tahrikçisi, şakşakçısı, teşvikçisi, yardakçısı olanları lanetle
bu kürsüden işaretlemek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli
arkadaşlarım, arkadaşlarımız elbette birtakım eleştirel şeyler söylediler ama
ben de size birtakım metinler dağıtmaya çalıştım. O metinlerin çok derinine
bile girmeksizin yüzeyinden baktığınız zaman, son yıllarda yaptıklarımızın –ki,
ben sadece bir yılın değil, geriye doğru beş yılın sorumluluğunu taşıyorum-
muhasebesi bu metinlerde açıkça gözüküyor. Mesela, bizim bütçe sunumu
kitabımızın kapağında bir levha var, bir çini levha. Bu, Bursa Yenişehir Sinan
Paşa Camisi kapısından çalınarak İngiltere’ye götürülmüş bulunan dört yüz elli
yıllık bir müstesna İznik çinisi, gerçek, müstesna bir İznik çinisi. Bunu,
arkadaşlarımızın gayretleriyle, bunu ve buna benzer birçok örneği… Geçen hafta,
Urfa’dan götürülmüş bulunan bir mozaiği geri getirdiğimiz gibi ya da Antalya
Müzesi’nden, Perge’den götürülmüş bulunan bir heykel yarısını Başbakanımızın
uçağına alarak getirmiş olduğu gibi ya da Troya Hazinelerinin bir parçasını
alıp Amerika’dan bir müzeden getirmiş olduğumuz gibi nice eseri ülkemize
yeniden kazandırmaya çalışıyoruz. Ama, üzüntüyle söylüyorum bunu, büyük bir
övünçle söylemiyorum, geçmiş yıllarda, geçmiş yıllarda derken de, bizden önceki
on yıldan, bizden önceki yirmi yıldan söz etmiyorum, bizden önceki yüz elli
yıldan söz ediyorum, ne yazık ki geçmiş yüz, yüz elli yıl içinde dünya
müzeciliğin değerini, arkeolojinin değerini, tarihin değerini, toprağın
altındaki nice varlığının değerini bilirken, biz “Bu taştan bizde çok var,
kefere alsın götürsün, ne olur” anlayışıyla bunları ziyan etmişiz. Şimdi, bir
fermana, bir belgeye dayanıyorsa, onları istemek konusunda uluslararası mevzuat
önümüzü tıkıyor henüz, çünkü dünya bence Batılıların kendi müzelerini korumak
için yaptıkları bir mevzuatla henüz yol alıyor, daha bir ortak evrensel
mevzuat, daha insanî bir mevzuat henüz oluşmuş değil. O yüzden “şimdilik”
diyorum, ama bunun dışında hiçbir belgeye dayanmayan, çalıntı olduğu açıkça
belli olan ne varsa, ister bir cami mihrabı olsun, ister bir lahit kapağı
olsun, ister Romalılardan kalmış olsun, ister Selçukilerden kalmış olsun, ister
Urartulardan, ister Osmanlılardan kalmış olsun, bunların hepsini alıp getirmeye
çalışıyoruz son zamanlarda. Ve yine biraz iftiharla söylemek istiyorum, geçmiş
yıllarda çok büyük bedeller bu konularda sarf edilirken, son yıllarda, biraz da
Yaradan’ın yardımıyla, biraz da belki bizim Bakanlığımızın bütçesinin
imkânlarının çok geniş olmadığını bilen birçok hamiyetli yurttaşımızın veya
dünya yurttaşının yardımlarıyla bunları hemen hemen hiçbir büyük maddi kaynak
ayırmaksızın ülkemize kazandırmaya, getirmeye çalışıyoruz.
Bunun dışında,
bir başka kitapçık var elimde. Bu kitabın bir de arka sayfasında, evet, Dünya
Turizm Örgütünün Bakanlığımıza bu yıl için, bundan önceki çalışmalar
dolayısıyla vermiş olduğu bir belgenin fotokopisi var. Bu da, Avrupa’da,
Portekiz’de yapılan bir değerlendirme sonucunda ekim ayının başında bir
ödüllendirme yapıldı. Dünyadaki turizm kuruluşları, dünyada turizm alanında
çalışan resmî, özel kuruluşların hepsi derecelendirmeye tabi tutuldu. Bu
evrensel bir yarışma. “Avrupa’nın en iyi turizm örgütü” sıfatı Kültür ve Turizm
Bakanlığına verildi. Bu, milletimize verilmiş bulunan bir armağandır. Bu,
hükûmetimizin, benim Bakanlığımın şahsında Türk milletinin ve Türkiye’nin
kazanmış olduğu bir armağandır, onu da size iftiharla sunmak istiyorum değerli
arkadaşlarım.
Burada bazı
arkadaşlarım Türkiye turizminin rakam olarak büyüdüğünü ama ne nitelik olarak
ne de zenginlik olarak çok büyümediğini söylediler. Doğru değil. Belki daha da
zenginlik olarak büyümesi, daha da çeşitlenmesi, elbette daha uzun mevsimlere
yayılması gerekiyor, bu eleştirileri kabul ederim ama “Türkiye sadece dünyadaki
yoksullara servis yapıyor. Türkiye’ye varlıklı çevreler gelmiyor, Türkiye’ye
kültürlü çevreler gelmiyor.” iddiası doğru bir iddia değildir. Türkiye’ye
kültürlü çevreler geliyor ki Türkiye’nin müzeleri son yıllarda dünyanın
dikkatini çekmeye başladı. Örneğin, bizim İstanbul Arkeoloji Müzemiz de,
Gaziantep Zeugma Müzemiz de, yine uluslararası önemli kanaat sitelerinden,
İnternet ortamındaki, dijital ortamdaki kanaat sitelerinden mükemmellik
ödülleri almaya başladılar. Bunlar, Türkiye’nin dünya tarafından dikkatle
izlendiğini ve dünya tarafından doğru değerlendirildiğini gösteriyor.
Şimdi,
Türkiye’nin turizm gelirleri konusunda bir yeni hesaplama yöntemi ihtiyacı
içinde olduğumuzu ben defaatle söylüyorum. Plan ve Bütçe Komisyonunda söyledim,
burada da tekrar etmek isterim. Bu benim şahsi kanaatim de değil, öteki kamusal
birimler de böyle bir ihtiyacı tespit ettiler ve 2013’ün Ocağından itibaren bu
yeni yöntemlere gideceğiz çünkü şu ana kadar Türkiye'nin turizm gelirleri
oldukça eskimiş bir yöntemle yapılıyor değerli arkadaşlarım. Yılda 4 kez sınır
kapılarında anketör genç arkadaşlarımızın eline bir anket formu veriliyor ve
“Kaç paraya Türkiye’ye geldin?” diye soruluyor. Onlar da sadece tura verdikleri
fiyatı yazıyorlar ama onun dışında aldıkları hediyelik eşyayı, yediklerini,
içtiklerini, gezdiklerini ek bir kalem olarak yazmıyorlar. Zaten elimizde
bilgiler var ve TÜİK’in bu yolda yakınmaları var, biraz sosyal sınıfı yüksek
olan kültürlü ya da varlıklı çevrelere o anketörler gittiği zaman, anketörler
onlardan bir yanıt alamıyor, kendi sosyal seviyelerine göre bir grup arkadaştan
bilgi alıyorlar ve TÜİK’in bulduğu ve açıkladığı 23 milyar dolar “olsa olsa
hesabıyla” hesaplanan asgari gelirdir.
Maliye Bakanımız
da defaatle söyledi, tekrar etmek istiyorum: Bütçe kalemlerindeki “Net hata ve
noksan” payında 11 milyar dolar vardı geçen yıl, asgari yarısının turizm geliri
olduğu ekonomi yöneticileri tarafından ifade ediliyor. Şu andaki yöntemlerle marinalar
hesaba katılmıyor, VIP’ler, CIP’ler hesaba katılmıyor. Uluslararası taşıma
şirketlerinin rasyosundan yüzde 40 turizm geliri aktarılıyor, hâlbuki bu
hesapların yüzde 50’lerin üzerinde olduğunu bugün herkes kabul ediyor.
Şimdi, bu yeni
hesaplama yöntemleriyle 2013’ten itibaren yola çıkacağız ve geriye doğru bir
projeksiyon yapacağız. O zaman Türkiye'nin turizm gelirlerinin 25 değil, 26,
27, 28 civarında bir yerde olduğu resmî rakamlarla ortaya çıkacak. Bunu şunu
için söylüyorum: Bizim topyekûn bir öz güven ihtiyacımız var ve öz güvenimizi
haklı olduğumuz konularda karartacak olan birtakım kara propagandalara teslim
olmamamız gerekiyor.
Türkiye büyük bir
turizm ülkesi. Bakın, biz 2000’li yıllarda hem gelenlerde hem gelirlerde
15’lerin gerisindeyken şu anda gelenler itibarıyla İngiltere’yi geçtik, 6’ncı
sıradayız. Gelir itibarıyla Çin’i 3’e bölerek hesapladıkları için bazen
11’lerde gösteriliyoruz, hâlbuki Çin’i tek parça olarak hesapladığınız zaman
9’uncu sıradayız. Yani, dünyada şu anda hem gelen itibarıyla hem gelir
itibarıyla Türkiye turizmde ilk 10’a girmiş vaziyette.
Şimdi, bu başarı.
Milletimizin başarı öykülerine ihtiyacı var. Türkiye’nin 40 milyondan fazla
gencecik, 30 yaşın altında nüfusu var. Bu genç insanlar… Türkiye bir alanda
başarılıysa bence onu teslim edelim. İnsanımızın öz güvene, insanımızın
geleceğe umutla bakmaya ihtiyacı var. Çünkü, gelecek umut üzerinden kuruluyor,
gelecek korku üzerinden, karalama üzerinden, kötüleme üzerinden değil umut
üzerinden…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Günay.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – İktidar umutları gerçek yapmaya çalışacak,
muhalefet de toplumun korkularını değil yeni umutlarını yeşertmeye çalışacak.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Gümrük
ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı…(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Yazıcı.
GÜMRÜK VE TİCARET
BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2013 mali
bütçe kanunu dolayısıyla Gümrük ve Ticaret Bakanlığının bütçesi çerçevesinde
Bakanlığımın çalışmaları ve geleceğe yönelik projelerini sizlere takdim etmek
üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 3 milyonu aşkın müteşebbisimizin 1 trilyon dolar üzerinde mal
ve hizmet ürettiği ülkemizde, 380 milyar dolara yakın dış ticaret hacmi, 75
milyon insanımızın mal ve hizmetlerden yararlanması ve sınırlarımızda her yıl
milyonlarca insan, araç ve ürün çıkışı olmakta. İşte bu alanların tamamında
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ekibimizle birlikte, büyük bir hassasiyet
içerisinde hizmet üreterek çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ben, bu bağlamda,
elbette ki söylenecek çok şey var ama, daha çok projelerimizi bu vesileyle
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, gerçekten, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı çalışmalarını
gerçekleştirme doğrultusunda çok yeni projeleri hayata geçirmektedir. Bunlardan
söz etmek istiyorum:
Bu projelerden
bir tanesi, yeni, özet beyan uygulaması, 1 Ocak 2012 tarihinde yürürlüğe girmiş
ve ticaret erbabımız bu uygulama sayesinde muazzam bir zaman tasarrufu ve
maliyet tasarrufu sağlamıştır. Bunu hatırlatmak istiyorum.
Bir diğer
projemiz, Türkiye artık Ortak Transit Sözleşmesi’ne taraf olmuş bir ülke. 1
Aralık 2012 tarihinde, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin uyguladığı ortak transit
sisteme Türkiye dâhil oldu ve uygulamaya geçti. Nedir bu sistem? Bu sistem şu:
Örneğin, Londra’dan yola çıkan bir tırın varış yerine kadar geçeceği
güzergâhlarda hiçbir gümrüğe ayrıca beyanda bulunma ihtiyacı duymadan tek
beyanla varış yerine erişimini sağlamak. Gene Konya’dan yola çıkan bir tırın
Londra ya da Paris’e tek beyannameyle varışını sağlamak. Dolayısıyla bu projeyi
de değerlendirdiğimizde, maliyet ve zaman tasarrufunu dikkate aldığımızda,
toplamda, Türkiye’de müteşebbislerimizin yıllık 100 milyon avronun üzerinde bir
tasarruf sağladıklarını göreceksiniz.
Değerli
milletvekilleri, “onaylanmış kişi statüsü”nü bir proje olarak devreye koyduk.
Bu, gerçekten gümrük işlemleri bakımından son derece önemli bir proje ve
onaylanmış kişi statüsüne sahip müteşebbislerimiz, gerçekten tüm gümrük
uygulamalarını mavi hattan gerçekleştirmek suretiyle çok seri bir şekilde
ürünlerini pazarlarına eriştirebilmektedirler ve Türkiye’de bu statüye sahip
1.410 tane kişi, tacir bulunmaktadır.
Demin burada
konuşmalarda söz edildi, henüz uygulamaya geçilmediğinden bahsedildi; o proje
de şu: Yetkilendirilmiş yükümlü statüsü. Bu uygulama zaten dünyada çok yaygın
değil ama Türkiye dünyadaki uygulamalarını dikkate aldığımızda,
yetkilendirilmiş yükümlü statüsünü inşallah bu ayın 27’sinde İstanbul'da
gerçekleştireceğimiz bir lansmanla kamuoyuna takdim edeceğiz. Türkiye’de 27
Aralık tarihinden itibaren, özellikle yetkilendirilmiş yükümlü uygulamasını
devreye sokmak suretiyle, bu statüye sahip tacirlerimiz, dış ticaret
işlemlerini, ihracat işlemlerini kendi iş yerlerinde, fabrikalarında
gerçekleştirmek suretiyle gümrük işlemlerine hız kazandırmış olacağız.
Değerli
milletvekilleri, gümrüklerde dünya ülkeleriyle iş birliği içerisindeyiz. 57
ülkeyle gümrük alanında idari yardım anlaşması imzaladık, bunlardan 40 tanesi
de Meclisten geçti, yürürlüğe girmiş bulunuyor. Bunun da ötesinde, İpek Yolu,
gerçekten dünya ticaretini dikkate aldığımızda çok önemli güzergâhlardan bir
tanesi ve Türkiye, 2008 yılında İpek Yolu güzergâhındaki ülkelerin gümrük
idareleriyle başlattığı yıllık toplantıları sürdürüyor ve bu toplantıların
5’incisini bu sene yine Türkiye'de gerçekleştirdik. Bu projenin amacı, bu
güzergâhta yer alan ülkelerin gümrük idarelerinin uygulamalarını aynı düzeye getirmek,
mevzuat birlikteliğini sağlamak, uygulama entegrasyonunu gerçekleştirmek. Bu
konuda da Kervansaray Projemiz bu çalışmamamızın somut uygulamalarından bir
tanesi.
Diğer bir
projemiz, Tek Pencere sistemin Türkiye gümrüklerini geçirmektir. Nedir Tek Pencere
sistemi? O da şu: Ticaret yapan arkadaşlarımız bilirler, gümrüklerden mal ve
ürünlerinizi geçirirken birçok kamu
kuruluşlarıyla muhatap olmak durumundasınız ve bu uygulama zaman kaybına yol
açmaktadır. Tek Pencere uygulamasında bütün bu prosedürler bir yerden
iletilecek, bir yerden toplanacak, sonuç oradan alınmak suretiyle büyük bir
zaman tasarrufu sağlanacaktır.
Gümrük
laboratuvarlarını modernize ettik. Elbette ki, Türkiye'nin ithal ettiği
ürünlerin sağlık kontrolünü ve denetimini yapmak bakımından son derece
teknolojik imkânlarla donatılmış laboratuarlara ihtiyaç var. Bunları modernize
ettik, bölge laboratuarlarına dönüştürdük, çok değişik yerlere dağılmış
işlevsel olmayan bu uygulamaya son verdik ve modern laboratuarlarla daha etkin
sonuçlar almaya başlamış bulunuyoruz.
Değerli
milletvekilleri, Ticaret Kanunu uygulamaya geçti. İhracat alanını açayım biraz
daha. Ticaret Kanunu’nun 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren uygulamaya geçtiği
günden bu yana, Bakanlığımın çıkarmakla yükümlü olduğu ikincil düzenlemelerin
yüzde 80’i tamamlanmış, yayımlanmış, bunlardan birkaç tane yönetmelik… Bir
tanesi Bakanlar Kurulunca çıkarılacak, o da hazırlanmış, önümüzdeki hafta
Başbakanlığa sunulacak, inşallah süremiz dolmadan onu da çıkarmış olacağız.
Türk tacirleri,
işletmeleri, genel kurullarını artık elektronik ortamda icra ediyorlar.
Yine ticaret
alanında çok önemli projelerimizden bir tanesi, burada konuşmacı
arkadaşlarımdan birisi temas etti, değindi “MERSİS Projesi hayata geçirilmedi.”
dedi, şayet sorsaydı, tabii ki Bakanlığımdaki arkadaşlarım MERSİS Projesi’yle
alakalı çok detaylı bilgi verirlerdi.
MERSİS şu:
Merkezî sicil kayıt sistemi. Bunun çok önemli bölümü bu yıl sonunda tamamlanmış
olacak. Ticaret sicil müdürlükleri tamamen bu sistem üzerinden işlem ve
süreçlerini yönlendirmeye, gerçekleştirmeye başlayacaklar ama bu proje çok
geniş kapsamlı, sadece tacirleri falan değil, meslek kuruluşlarını, odaları,
sendikaları, hatta apartman kapıcılığını da bünyesine alacak kapsamda bir
proje. Bunun tamamı da inşallah, 2013 yılı sonunda bitecek. Ama bu proje,
Türkiye'nin en önemli veritabanlarına sahip. MERNİS, HKS ve TAKBİS
projelerinden sonra 4’üncü önemli veri tabanlı proje. İnşallah bunun da önemli
bir kısmını bu sene sonunda tamamlamış olacağız.
Değerli
milletvekilleri, kooperatifçilikle alakalı olarak burada konuşan milletvekili
arkadaşım kısaca söz etti Kooperatifçilik Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nı
hazırladık. Bu, dünyada ilk ve bu sene Birleşmiş Milletlerin kooperatif yılı
ilan ettiği bir zaman dilimi içerisinde Türkiye’nin kooperatifçilikle alakalı
eylem planı ve strateji belgesini onaylamış olması başlı başına özgün
faaliyetlerden bir tanesi. Elbette ki, bu proje ve eylem kapsamında önemli
hedeflerimiz, önemli etkinliklerimiz var, devam ediyor.
Hal Kanunu’nu
uygulamaya koyduk 1 Ocak 2012’de.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Ama çok kötü sonuçları var Sayın Bakanım.
GÜMRÜK VE TİCARET
BAKANI HAYATİ YAZICI (Devamla) – Hayır. Bakın, Türkiye’nin en yoğun şekilde
kayıt dışılığın devam ettiği bir alanı yeniden düzenliyoruz.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Doğru ama çok kötü sonuçları var.
GÜMRÜK VE TİCARET
BAKANI HAYATİ YAZICI (Devamla) – Bugünkü rakam itibarıyla 74 milyar TL’lik bir
alan meyve ve sebze alanı.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Alan doğru da düzenleme eksik.
GÜMRÜK VE TİCARET
BAKANI HAYATİ YAZICI (Devamla) – Hal Kanunu’nu yürürlüğe koyduk, hal kayıt
sisteminde aksama var, doğru. İnşallah ürün kimliği ve diğer aparatları da
devreye sokmak suretiyle bu alanda yaşanan, bize aktarılan aksaklıkları
gidererek bu alanı kayıt altına alacağız. Dolayısıyla, bunun gerçekleşmesi
hâlinde hem üretici hem tüketici hem tüccar elbette ki kayıtlı bir vaziyette
hizmet alacak, hizmetlerini sürdürecek, tüketecek ve bunun sonucu olarak da
ekonomimiz güç kazanmış olacaktır.
Değerli milletvekilleri,
Bakanlığımızın önemli faaliyet alanlarından birisi de tüketicinin korunması.
Gerçekten, bu alana ilişkin olarak da Tüketicinin Korunması Piyasa Gözetimi
Genel Müdürlüğündeki arkadaşlarımla birlikte ve elbette ki üniversitelerimizin
de katkılarıyla çok önemli, etkin bir çalışma sürdürüyoruz. Tasarımızı
hazırladık, taslağımız tartışılıyor, inşallah yakın zamanda onu Meclise
taşıyacağız. Yine bu alana ilişkin 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren ithal
ettiğimiz ürünlerin, tüketicinin sağlığı ve güvenliği bakımından denetimlerini
sadece piyasada değil, gümrük girişlerinde de yapmaya başlayacağız, böyle bir
uygulama içerisindeyiz.
Değerli
milletvekilleri, esnaf ve sanatkârlarımızla alakalı, bana göre, burada
Hükûmetimize söylenecek fazla bir söz bulunmadığı kanısındayım. Yani 2002
yılıyla bugünü kıyasladığımızda, 2002 yılında yüzde 57 oranında bir faizle
esnaf ve sanatkârımız toplam 157 milyon TL kredi kullanırken, bugün faiz oranı
yüzde 5, yüzde 6,5 ve total kullandığı kredinin toplamı 6,6 milyar TL ve bu
sene faiz desteği olarak da bütçeye 513 milyon TL ödenek koymuş bulunuyoruz.
Bütçenin
hazırlanmasında emeği geçen arkadaşlarıma, Plan ve Bütçe Komisyonunun Değerli
Başkan ve üyelerine, eleştirileriyle, önerileriyle katkı veren tüm
milletvekillerine teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Yazıcı.
Aleyhinde Adana
Milletvekili Muharrem Varlı. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Varlı.
MUHARREM VARLI
(Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; beşinci turun aleyhinde şahsım
adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Burada bir
muhalefet milletvekili olarak değil, gerçekten çiftçilikle uğraşan, ekip diken,
ektiğinin biçtiğinin karşılığını alamayan, hayvancılıkla uğraşan, hayvancılığı
neredeyse terk etme noktasına gelen bir arkadaşınız olarak, yani yüreği yanan
bir insan olarak konuşuyorum. Onun için, söyleyeceklerimi lütfen muhalefet
milletvekiliymiş gibi değerlendirmeyin, Türkiye'de yaşayan çiftçilerimizin
sıkıntılarını dile getiren bir insan olarak değerlendirirseniz memnun olurum.
Arkadaşlar,
Nasrettin Hoca damdan düşmüş, “Haydi doktora götürelim.” demişler. Demiş ki “Ya
yok, ne doktoru, bana bir tane damdan düşen getirin.” Şimdi, ben damdan düşen
bir insanım. Sayın Bakan da damdan düşen insanları çok fazla bilmediği için,
görmediği için bu ülkedeki çiftçilerin sıkıntıları bitmiş gibi,her şey tükenmiş
gibi, hiçbir sıkıntıları kalmamış gibi burada çıkıyor, o kadar güzel rakamlarla
insanlarımızı hâlâ uyutmaya devam ediyor. Sayın Bakan, bu ülkenin çiftçilerinin
hâlâ çok büyük problemleri var, bu ülkenin çiftçileri artık topraklarını
ekmekten vazgeçer hâle geldiler. Çiftçilerimiz yeterince destek bulamadıkları
için, ürettiklerini dışarıya satamadıkları için benim size bir teklifim var:
Gelin, çiftçilerimizi ihraç edelim Avrupa’ya, Amerika’ya da hep beraber
kurtulalım, siz de kurtulun biz de kurtulalım; bu ülkeyi çiftçinin derdinden de
kurtarmış olalım.
Bakınız, pamuk
üreticileri, mısır üreticileri, buğday üreticileri, hepsi sıkıntı içerisinde.
İçinizde, biliyorum, pamuk üreten arkadaşlarım da var, AKP milletvekilleri
içerisinde de var, buğday üreten, mısır üreten arkadaşlarımız var. Yahu “Pamuk
üretip de para kazanıyorum.” diyebilen var mı?
Desteklerden
bahsediyorsunuz, dünyadaki gelişmiş ülkelerin desteklerinin kaçta kaçını
veriyorsunuz siz? Gelin, dünyadaki gelişmiş ülkelerin, Avrupa’daki ülkelerin
vermiş olduğu desteği bu çiftçiye verelim, bakın bu çiftçimiz Avrupa’ya,
Amerika’ya pamuk satıyor mu, satmıyor mu o zaman bir görelim. Ama biz şu anda
dünyanın en büyük pamuk ithalatçısı hâline geldik. Dünyanın en fazla pamuk
üreten ülkelerinden birisiyken, dünyanın en büyük pamuk ithalatçısı bir ülke
hâline geldik.
Değerli
arkadaşlarım, gerçekten mısır geçen yılki fiyatın altında gitti bu sene, buğday
geçen yılki fiyatın altında gitti bu sene ama mazot fiyatlarına bakıyorsunuz,
alimallah! 2002’le karşılaştırıyorsunuz, 2002’den bu yana mazot fiyatları yüzde
400, yüzde 500 arttı, haberiniz var mı bundan? Ama mısır fiyatları belki yüzde
50’yi bile bulmadı, buğday fiyatları belki yüzde 50’yi bile bulmadı artışı.
Pamuk ise 2002 fiyatlarıyla aynı seviyede hâlâ. Yahu, insan biraz bunları
anlatırken, burada gelip rakamlardan bahsederken geçmişe şöyle bir bakar ama
Sayın Bakan damdan düşmediği için bunları bilemez. Ben, damdan düşen bir
arkadaşınızım. Ah, ah, yüreğim yanıyor benim, yüreğim! Mazot alamıyoruz, gübre
alamıyoruz. Gübre fiyatlarına bakalım, ne kadar zamlandı biliyor musunuz
2002’le bugünkü rakamlar arasında? O da yüzde 400’e, yüzde 500’e varan
rakamlarla zamlandı ama pamuk aynı yerinde sayıyor, mısır üreticisi geçen yılkı
fiyatın altında mısırını satıyor, buğday üreticisi geçen yılki fiyatın altında
buğdayını satıyor. Yazıktır, günahtır, Allah’tan korkun biraz ya!
Hep diyorlar ki:
“Önerileriniz nedir? Ne yapmamız lazım? Niye önerilerden bahsetmiyorsunuz?” Ha,
sizin için çok bir faydası yok bunun ama yine de söyleyeceğim, kayıtlara
geçsin, belki ufkunuz açılır diye söylüyorum.
Sayın Bakan,
tahılda KDV oranı yüzde 1, lüks eşyada, makyaj malzemesinde, altında, gümüşte
KDV’yi sıfırladınız. Gübrede KDV hâlâ yüzde 18. Gelin gübredeki yüzde 18 KDV
oranını sıfırlayalım, bu çiftçiye katkı sağlayalım; bu bir.
İki: Gelişmiş
ülkelerden bahsediyorsunuz. Gelişmiş ülkelerde, Amerika Birleşik Devletleri’nde
ve Avrupa’nın birçok ülkesinde tarımsal mazot 1,7 lira ile 1,8 lira arasında.
Gelin “mavi mazot” diye, “ucuz mazot” diye söz verdiğiniz mazotu ucuzlatalım,
1,7 lira ile 1,8 lira seviyesine getirelim, çiftçiye katkı sağlamış olalım. O
zaman bakın bakalım bu çiftçi kâr ediyor mu etmiyor mu?
Prim
desteklerinden bahsediyorsunuz. Gelin, prim desteklerini de Avrupa seviyesine,
Amerika seviyesine çekelim. O zaman bizim çiftçimiz Avrupa çiftçisinden daha
iyi, bizim çiftçimiz Amerikan çiftçisinden daha iyi üretiyor mu, daha çok
satıyor mu, onu hep beraber görelim. Ama bunu yapmaya niyetiniz yok. Yapmaya
niyetiniz olmadığı gibi de hâlâ rakamlarla insanlarımızı aldatmaya ve
kandırmaya çalışıyorsunuz. Allah’tan korkun.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Varlı.
Sayın
milletvekilleri, şimdi soru-cevap bölümüne geçiyoruz. Süre yirmi dakikadır, on
dakikasını sorulara ayıracağım. Bir dakikayla sınırlıdır soru sorma süresi.
Sayın Korkmaz…
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Sayın Tarım Bakanına sorum. Belki de “tarım ürünleri ithalatından
sorumlu Bakana” demem daha doğru olacak.
Birleşmiş
Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, Türkiye, Çin’den fasulye,
kayısı, sarımsak, İtalya’dan ıspanak, ABD’den fındık, Güney Afrika’dan
mandalina, Şili’den üzüm, İran’dan karpuz, İtalya ve Şili’den elma ithal
ediyor. Birleşmiş Milletlerin verdiği bu bilgileri fındığını satamayan
Karadenizli kardeşim, kayısısına pazar bulamayan Malatyalı ve Iğdırlı
vatandaşım, elmasını satamadığı için buzhanede çürüten Ispartalı hemşehrim
bilsin istedim.
Bu ürünler,
değerli milletvekilleri, üretimde ülke olarak 1’inci olduğumuz ürünler. Bunları
değerlendirip çiftçimizin emeğinin karşılığını vermek yerine, âdeta onları
cezalandırmak için ithalat yapıyoruz. “Tarımı şaha kaldırdık.” diyen Sayın
Bakana şaha kaldırmak ile tepesinin üstüne dikmek arasında dağlar kadar fark
olduğunu hatırlatmak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Korkmaz.
Sayın Erdoğan…
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorularım Sayın
Tarım Bakanına: Sayın Bakan, ben Muğla Milletvekiliyim. Şu an yöremizde zeytin
hasadı devam etmektedir. Zeytinyağı fiyatları üreticinin elinde 3-4 lira
aralığına kadar düşmüştür. Üretici bu fiyatlarla ürününü toplayacak yarıcı bile
bulamamaktadır. Zeytin ve zeytinyağı fiyatlarıyla ilgili bir çalışmanız var
mıdır?
Yöremizdeki
seracılık faaliyeti tarım faaliyeti midir, sanayi faaliyeti midir Sayın Tarım
Bakanı? Seracılarımızın kullandığı elektrik niçin tarım tarifesi yerine
sanayi tarifesinden
ücretlendirilmektedir?
Bu yıl üretici
narını 15-35 kuruş aralığında sattı. Portakal fiyatları şu anda 30-50 kuruş
aralığında. Güzlük domates fiyatları da ortalama 25-30 kuruş idi. Bu fiyatlar
üretim maliyetlerini kurtarmamaktadır. Bu gidişe dur demeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Erdoğan.
Sayın Yüceer…
CANDAN YÜCEER
(Tekirdağ) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Mehdi
Eker’e sorum: Tekirdağ Hayrabolu’nun Emiryakup köyünde yaşayan ve geçimini
tarım ve hayvancılık yaparak kazanan köylüler, Hayrabolu Süt Üreticileri
Birliğinin ABD’den gebe düve getireceğini duymuş, yurttaşlarımız gebe düve
almak için de başvuruda bulunmuşlardır. Hayvanları alabilmek için de bankadan
150.000 lira kredi çekmişlerdir. Köylülere hayvanların ağırlıkları ve
verecekleri süt miktarının çok fazla olacağı, aksi takdirde hayvanları geri
alacakları vadedilmiştir. Gelen düvelerin yirmi bir gün karantinada
bekletilmesi gerekirken, hayvanlar hastalanıp ölmeye başlayınca, karantina
süresi beklenmeden köylülere hayvanları teslim edilmiştir. Teslim edilen
hayvanların ne ağırlık ne de cins olarak vadedilen düvelerle uzaktan yakından
ilgisinin bulunmadığı, hemen her gün hayvanları hastalıktan ölen köylüler ilçe
tarım müdürlüğüne başvurarak inceleme talebinde bulunmuşlardır ama birtakım
tehditlerle karşılaşan köylüler tehdit nedeniyle haklarını aramaktan bile
korkar hâle gelmişlerdir.
Sayın Bakan, yurt
dışından gelen hasta düveler gümrükten nasıl geçmiştir? Bakanlığınız, Hayrabolu
Emiryakup köyündeki köylülerin mağduriyetinin giderilmesi için bir girişimde
bulunacak mıdır? Köylülere hayvanları ve paraları geri verilecek midir?
Türkiye’de süt birlikleri aracılığıyla hayvan almak için başvuran ve aldıkları
hayvanı hastalıklı çıkan kaç köylü vardır?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Yüceer.
Sayın Öz…
ALİ ÖZ (Mersin) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tarım Bakanına
benim de sorum: Sayın Bakan, 5996 sayılı Kanun’un 28’inci maddesi gereğince
takviye edici gıdalar ve özel tıbbi amaçlı diyet gıdalarının üretimi, ithalatı,
ihracatı ve kontrolüne ilişkin esaslar tanımlanmıştır. Ancak, piyasada gıda
takviye edici ürünler değişik tanıtımlarla obezite tedavisinde kullanılmakta ve
zaman zaman ölümle sonuçlanan vakalar olmakta, tanı da ancak otopsiyle
konmaktadır. Bu durumun önüne geçmek için “farmasötik şekil” adı verilen
ürünlerin ruhsatlandırılmasını Sağlık Bakanlığına devretmeyi düşünüyor musunuz?
Bu devri engelleyen bir baskı var mıdır? Bu ürünlerin ilaç takip sistemine
kaydını neden yapmıyorsunuz? Bu ürünlerin piyasada her yerden temini yerine
eczanelerde satılması ile imha ve toplanmasının daha doğru olacağı fikrine
katılıyor musunuz?
İkinci bir sorum:
Suriye’yle yaşadığımız olumsuz ortamdan Mersin tarımı ciddi derecede
etkilenmiştir, çiftçiler mağdur olmuştur ve üretici fiyatları çok düşmüştür. Bu
durumu da gözeterek çiftçilerin borçlarının yapılandırılmasını düşünüyor
musunuz?
9 Kasım 2012’de
Erdemli’de yaşanan sel felaketiyle yapılan tespit sonucunda ne kadar tarımsal
hasar tespit edilmiştir? Çiftçilere ne kadar yardım yaptınız?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Öz.
Sayın Çınar…
EMİN ÇINAR
(Kastamonu) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Benim sorum da
Tarım Bakanına: Tarımı geliştirme amaçlı TARGEL’i kurdunuz ve buradaki
personelin köylerde çalışacağını defaten açıkladınız. Kastamonu’da 87 TARGEL
personeli mevcuttur. Resmî görevlendirme olmamasına rağmen çoğu il
merkezlerinde görevlidir. Bu personeller taşıt görevlendirme emriyle ilçe
görevlendirmelerine gitmektedirler. Bu yaklaşım doğru mudur?
TARGEL
personelinin bir kısmı 2011 yılında yapılan atamalarda kadro almış, bir kısmı
gün farkıyla kadro alamamıştır, sözleşmeli olarak çalışmaktadır. Sözleşmeli
çalışanlara kadro vermeyi düşünüyor musunuz?
Geçen yıl
Kastamonu’da yaşanan don olayından dolayı il merkezinde çiftçi kayıt sistemine
kayıtlı 3.000 çiftçinin 2.000’i borç erteleme dilekçesi vermiştir. Bazı ilçelerimizdeki
raporlar hububat olarak tutulurken, bazı ilçelerimizde ve il merkezinde tüm
ürünler “Dondan etkilenmiştir.” diye tutulan raporlardan dolayı 500’den fazla
çiftçimizin yem bitkisi destekleri yüzde 30 ve yüzde 40 oranında kesintiye
uğramaktadır. Çiftçinin bu yanlış…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Çınar.
Sayın yılmaz…
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Türkiye tarımının
can damarı Çukurova bölgesinde her geçen gün uygulanan yanlış politikalar
sonucu ölmek üzere olan tarım ve hayvancılığın yeniden canlandırılması
sağlanmalıdır. Adana ve Çukurova bölgesinde bitkisel ve hayvansal üretimde
uzmanlaşmayı ve entansif üretimi ön plana alan yeni politikalar uygulamayı
düşünüyor musunuz?
Sayın Bakan,
biraz önce Urfa MHP İl Başkanım aradı. Harran, Akçakale ve Siverekli
çiftçilerle beraber izliyor, sizi izleyince kendi sıkıntılarını bana aktarmamı
ilettiler. 2009 ve 2010 yılında Urfa’da verilen destekler faiziyle birlikte
geri isteniyor. Çiftçilerin bunu ödeme şansı hiçbir şekilde yok, çok mağdur
durumdalar, bununla ilgili görüşünüz nedir?
Yine, buğday
desteklerinde Urfa olmak üzere 27.000 çiftçinin desteklenmeleri ödenmemiş,
çiftçi mağdur, bunu ne zaman ödemeyi düşünüyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Yılmaz.
Sayın Demiröz…
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) – Sayın Tarım Bakanına sormak istiyorum: Zeytin ve zeytinyağı
üreticilerimizin bölgeler itibarıyla girdi maliyetlerindeki artışlar,
destekleme primlerinin yetersizliği ve piyasa koşulları düşünüldüğünde
üreticinin emeğinin karşılığını almadığını görmekteyiz. Örneğin, 2010-2011-2012
yılları Bursa zeytin üreticileri için çok zor yıllar olmuştur. Gemlik, İznik ve
Orhangazi’de 2010 yılında afetle ilgili 3.100 zeytinci üreticinin zararlarının
bir dilimi hâla ödenmemiştir. Sayın Bakan ne zaman ödeyeceksiniz?
İkinci sorum:
Bütçe konuşmasında söz verdiğiniz TARGEL atamaları ne zaman yapılacak, hangi
oranlarda alınacak?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Demiröz.
Sayın Kaplan…
MEHMET HİLAL
KAPLAN (Kocaeli) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Benimde sorum
Sayın Mehdi Eker’e. Türkiye de son yıllarda, Sayın Bakanım, hızlı bir
sanayileşme sürecinde ve bu sanayileşmeyle beraber OSB’ler organize edilirken,
sanayi bölgelerinde bir yapılanma yapılırken sizin katkınız var mı diye merak
ediyorum. Doğrusu, neden merak ediyorum: Trakya’da Ergene Havzası Türkiye’de
birinci sınıf tarım arazisi ama Çorlu, Çerkezköy, Malkara’da OSB’ler kurarak
bölgenin tarımını etkilediniz; Kocaeli’de, Gebze’de, Sakarya’da, tekrar Gediz
Ovası’nda, Çaldağı’nda nikel ararken… Merak ettiğim bir şey var: Bakanlık
sanayiyle ilgili yerleri oluştururken, tahsis ederken, planlama yaparken, siz,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı olarak “Bu bölge tarıma uygundur, verimlidir,
burada sanayi oluşmasın.” diye bir fikir beyan ediyor musunuz?
2’nci sorum: Gebze
Organize Sanayi Bölgesinin, küçük sanayinin hemen altında, arıtma yapılmadan
derelere deşarj yapıldığını biliyoruz. Bu bölgede, son süreçte, Kirazpınar
Mahallesi sakinlerinin 8-10 tane büyükbaş hayvanı telef olmuştur. Bununla
ilgili…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Kaplan.
Sayın Yıldız…
İDRİS YILDIZ
(Ordu) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
fındık ihracatından geçen yıl 1 milyar 800 milyon dolar döviz girdisi
sağlandığını ve serbest piyasada satıldığını söylediniz. Bu yıl 5,40 dolardan
satıyoruz geçen yıl 8 dolardan sattığımız fındığı ve yaklaşık olarak 1 milyar
200 milyon dolar döviz girdisi olacak. 600 milyon dolar döviz kaybımızı,
devletin milletin kaybını nasıl karşılayacaksınız? Vicdanen bunun sorumluluğunu
nasıl üstleneceksiniz?
Fındığı
desteklemediğiniz için…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS YILDIZ
(Ordu) – Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz.
Sayın Yeniçeri’ye
söz vereceğim bir dakika.
Buyurun Sayın
Yeniçeri.
Son olarak.
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Adalet herkese hakkını vermektir.
Kültür ve Turizm Bakanı Günay’a, ülkemizden kaçırılan tarihî eserlerin geri
getirilmesinde gösterdiği gayretler için öncelikle teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
Türkiye’den yağmalanarak yurt dışına kaçırılan tarihî eserlerle ilgili olarak
açılan dava sayısı nedir? Kaçırılan eserleri geri getirmek için yapılan
harcamaların miktarı nedir? Türkiye’de yazma eserlerin envanteri çıkarılmış
mıdır? Yazma eserlerin fotokopi ya da dijitalleştirme çalışmaları yapılmakta
mıdır? Yazma eserleri Osmanlı Türkçesinden Türkiye Türkçesine çevirmek için
yapılan herhangi bir faaliyet var mıdır?
Tarım Bakanı
milliyetçilikten söz ettiğinden kendisine tarım bakımından milliyetçiliğin ne
anlama geldiğini de söylemek isterim. Türk köylüsünün, hayvan yetiştiricisinin
ve çiftçisinin hakkını yabancı köylülere ve çiftçilere yedirmemeye
milliyetçilik denir Sayın Bakan. (MHP sıralarından alkışlar) Siz, hayvan ülkesi
Türkiye’de hayvan, meyve ülkesi Türkiye’de meyve, tarım ülkesi Türkiye’de saman
ithal eden bir bakan olarak tarihe geçtiniz, size sorum yok.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Yeniçeri.
Evet, şimdi Sayın
Bakan, Sayın Eker, en çok soru size… Sonra, bir kısa süre de size vereceğim
Sayın Günay.
Önce size,
buyurunuz.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Tamam, teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şimdi, Türkiye’de tarım arazilerinin artık
işlenmediği, köylünün çiftçiliği bıraktığı iddia edildi. Tabii değerli
arkadaşlar bu doğru değil, bunun gerçeği şu: Doğrudur, Türkiye’de tarım
arazilerinin aşırı derecede bölünmesi, atomize olmasından ötürü çok küçük
parsellere sahip olanlar artık bunu ekonomik olarak işletemiyor. Bu bir
sorundur, Türkiye’nin sorunudur ve bu sorun 1926 yılındaki Medeni Kanun’dan
beri gelen, biriken, gelişen bir sorundur.
Şimdi, biz buna
birtakım tedbirler aldık, bu tedbirlerin bir kısmı uygulanıyor, yine bizim
hükûmetimiz aldı bu tedbirleri. Bundan sonraki süreçte de siz de eğer bu konuda
gerçekten bundan muzdaripseniz ve bunun düzeltilmesini istiyorsanız, biz buraya
kanun tasarısını getirdiğimizde buna destek verirsiniz ve sizin desteğinizle
biz Türkiye’nin bu sorununu çözeriz. Böylece, Türkiye’de, aslında
kullanılabilir, ekilebilir ama işletilmeyen, şu anda çok küçük parçalara
bölünmüş olmasından ötürü işletilmeyen arazilerin de işlenmesi imkân dahiline
gelecek.
İthalatla ilgili
pamuktan başlayıp sonra diğer ürünlerle ilgili arkadaşlarımızın bazı görüşleri,
ifadeleri oldu.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, Türkiye 2002 yılında 988 bin ton lif pamuk üretiyor, 549 bin ton da
ithalat yapıyor, 79 bin ton ihracat yapıyor, pamuğa dayalı tekstil ihracatı da
4,5 milyar dolar. Şimdi bunları bileceğiz. Şimdi, ikide birde böyle hani
söylendiğinde, konuyu bilmeyenler bunu gerçekte çok farklı bir şekilde
algılayabiliyor. Arkadaşlarımın yine iyi niyetle bunu sorduğunu varsayıyorum,
öyle kabul ediyorum ve buna onun için bir açıklama getiriyorum.
2011 yılında
Türkiye 1 milyon ton lif pamuk üretmiş yani 2002’ye göre daha fazla lif pamuk
üretmiş; ithalatı 612 bin tona çıkmış, 70 küsur bin ton artmış; ihracatı 106
bin tona çıkmış ama Türkiye’nin pamuğa dayalı tekstil ihracatı 4,5 milyar
dolardan 11 milyar 451 milyon dolara çıkmış.
Şimdi,
Türkiye’nin tekstil ihtiyacı, tekstil ihracatı, tekstil ham madde ihtiyacı
artmış. Türkiye’nin bütün bu ihtiyaca paralel olarak bütün diğer ürünlerle
birlikte bunu aynı şekilde artırma imkânı yok çünkü Türkiye’nin alanı belli.
Türkiye’nin alanında, sonuçta, aynı alanda mısır da yetişiyor, pamuk da
yetişiyor, ayçiçeği de yetişiyor, buğday da yetişiyor. Dolayısıyla, Türkiye’nin
sulanabilir alanlarının miktarı artırılmadığı sürece mutlaka bunlardan bir
tanesinde bir farklılık olacak.
Türkiye 2002
yılında 2,2 milyon ton mısır üretiyordu, bugün 4,6 milyon ton mısır üretiyor
yani alanın bir kısmı doğal olarak oraya gitti. Dünya fiyatları izleniyor,
takip ediliyor, üretici de bu dünya fiyatları paralelinde buna göre ürün
tercihini, ekiliş tercihini yapıyor ve değerlendirmesini yapıyor. Yani böyle
hani işte “Pamuk öldü, yetmiyor.” falan filan öyle değil, Türkiye yine bu kadar
pamuk üretiyor ama bir şartla; tekstil ihracatı o kadar büyüdü ki Türkiye’nin,
dolayısıyla bunun hepsini karşılayacak ham maddenin hepsi Türkiye’de
üretilmiyor, bunun bir kısmını ithal ediyor.
İkinci husus şu:
Bakın, pamukta bizim gerçekte verdiğimiz destek çok önemli bir destektir yani
işletme maliyetinin önemli bir kısmını biz destek olarak ödüyoruz pamuk
üretiminde.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, üçüncü husus şu: Türkiye'nin ithalatından bahsedildi. Bakın, ben
demin size fındıktaki hikâyeyi anlattım yani evsafına uygun olmadığı
gerekçesiyle 40 ton sınırdan geri geliyor. Türkiye'nin ihraç ettiği fındık,
bunu biz ithalat olarak değerlendiriyoruz burada. E, bu doğru değil.
Şimdi, diğer ürünlerle
ilgili olarak da ben size söyleyeyim: Türkiye'nin tarım ürünleri ithalat ve
ihracatı. İşte, Türkiye net ithalatçıdır falan filan, bu doğru değil
arkadaşlar. Ham madde… Bakın ben size söyleyeceğim şimdi kalemleri ve sizler de
bunu bu şekilde değerlendirin. İşlenmemiş kösele, deri ve kürk 409 milyon
dolar. Bu, tarımda görünüyor.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Sorulara gel Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Ham kauçuk… Kauçuğu tarım
sektörü mü kullanıyor? Hayır, lastik sanayisi kullanıyor. Türkiye eskiden
kauçuk üretiyordu da şimdi üretmekten vaz mı geçti? Hayır. Eskiden beri Türkiye
kauçuğu ithal ediyor. 1 milyar 650 milyon dolar, bu da tarımda görünüyor.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Sayın Bakan, şu sorulara cevap verin. Şu sorulara bir gelin,
sorulara.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Türkiye'nin sanayisi büyüdü
arkadaşlar, sanayisi. Sanayisi büyüyünce, ekonomisi büyüyünce bu ham maddeleri
Türkiye ithal etmek durumunda çünkü Türkiye ham kauçuk üretmiyor.
Şimdi, mantar,
odun ve kereste 605 milyon dolar.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Sayın Bakan, bir sorulara gelsek…
BAŞKAN – Sayın
Eker, son üç dakikayı Sayın Günay’a vermem lazım ama… Bütün soruların hepsini
nasıl yapacağız?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – O öyle yapar hep Sayın Başkan, o hep öyle yapar. Konuşur, konuşur
sonunda süreyi bitirir yani.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – 2 bakan daha var.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Sayın Başkan, cevap veriyorum.
Evet, cevap veriyorum yani. Bir sürü soru soruldu.
BAŞKAN - Buyurun,
peki. Ama süremizi daha kullanmak zorundayız.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Kâğıt hamuru ve kullanılmış
kâğıt 603 milyon dolar. Dokuma elyafı ve bunların artıkları 3,3 milyar dolar.
Şimdi, Türkiye'nin tarım ithalatının 6,6 milyar doları bu saydığım ham
maddeler. Bunu çıkarın, Türkiye, gıdada ve diğer tarım ürünlerinde 3,5 milyar
dolardan daha fazla net ihracatçıdır. Türkiye, gıda açısından dışa bağımlı
değil; 75 milyon insanını besliyor, 31-32 milyon turistin karnını doyuruyor,
üstüne, 15,4 milyar dolar gıda maddesi ihraç ediyor. Ama bu ham maddeler
sanayinin kullandığı ham maddeler ve Türkiye sanayi için, ihracat için bunları
vermek zorunda. Dolayısıyla, işin tarım ithalatıyla, ihracatıyla ilgili kısmı
bu.
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) – Tarımdaki cari açığı söyleyin, kabul edelim.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Değerli arkadaşlar,
fındıkla ilgili “fındık üretimi” dedi arkadaşımız, 600 milyon dolar zarar…
Arkadaş, böyle bir şey yok.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) – Süt kaç para?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Bakın, 2011’de Türkiye'nin
üretimi 430 bin tondu, 2012’de 660 bin ton.
İDRİS YILDIZ
(Ordu) - Rekolteyi Tanrı veriyor ama bizim de devlet olarak bunu kontrol
etmemiz lazım. Geçen sene 8 dolardan sattık fındığı.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Şimdi, biz, fındığa alan
bazlı destek ödedik, alan bazlı destek üç sene ödedik, yılda 700 milyon lira
ortalama ödedik. Önümüzdeki üç yıl için de her sene yine aynı oranda, üstelik
2013, 2014’te artırmak suretiyle -2013, 2014 için- biz alan bazlı destek
ödemesine fındık üreticilerine devam ediyoruz, bu da kilogram başına 1 liradan
daha fazla bir destek yapıyor. Eskiden bunların hiçbirisi yoktu.
İDRİS YILDIZ
(Ordu) – Sayın Bakan, geçen sene 8 dolardan sattığımız fındığı 5,40 dolardan
satıyoruz şu anda. 600 milyon dolar devletin kaybı var, üreticinin kaybı var.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Bakan, afet ne oldu afet? Sayın Bakan, fındık
afetini sorduk, fındık afetini.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Sayın Başkan, devam
edebilir miyim?
BAŞKAN – Sayın
Eker, lütfen…
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Zeytinyağıyla ilgili İlhan
Bey’in söylediği bir şey var. Zeytinyağı primleriyle ilgili aralığın 3’üncü
haftasında 30 milyon TL olarak toplam zeytinyağı priminde ödeme olacak. Biz,
yıl sonu itibarıyla 7,5 milyar liranın üzerinde tarım sektörüne doğrudan destek
ödemesi yapacağız. Bizim diğer desteklerimiz OECD’nin, vesairenin söylediği,
-uluslararası kriterlere göre söyledik- Türkiye'nin millî bütçesinden çiftçiye
nakit destek olarak ödediğimiz para 7,5 milyar liranın üzerinde, önümüzdeki
sene öngördüğümüz bütçede 9 milyar Türk lirası. Ama, bunun içerisinde diğer
destekler, sübvansiyonlar, fiyat destekleri, vesaire bunlar yok. Dolayısıyla,
bunları da hesaba kattığımız zaman… Ki bunlar da destektir, çünkü hazineden
çıkıyor.
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) – Orhangazi’deki zeytin afetini sordum.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Dolayısıyla, siz bunlara
“Hayır, bunlar destek değildir.” diyemezsiniz, böyle bir şey yok. Biz bunu
söylüyoruz. İlave olarak da bunlar var.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Eker.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Diğer sorulara da yazılı
cevap vereceğim.
BAŞKAN – Peki,
süreniz bitti.
Şimdi…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Afet, afet… Sayın Bakan, fındık alacağını söylemediniz,
alacağını.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, lütfen sakin olalım.
İki dakika Sayın
Günay size söz vereceğim, iki dakika da Sayın Yazıcı size süre vereceğim.
Buyurunuz.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim. Sayın
Yeniçeri’ye bu nazik teşekkürü için ben de hassaten mukabele ediyorum.
Bizim
dönemimizde, 2007’den bu yana benim görev yaptığım dönemde 3.500’den fazla,
Türkiye’ye, yasa dışı yollarla çıkarılmış olan eser geri döndü. Bu rakam
2003-2007 arasında 1.000’in altındadır, 800 civarındadır, Ondan önceki on yılda
da yine 1.000’in altındadır. Yani biz bu son dönemde, beş yılda; geride
bıraktığımız on beş yılda getirilen eserden daha fazlasını ülkemize getirdik
demin söylediğim çeşitli manevi yardımlar sayesinde ama hemen hemen bir ciddi
kalem olarak hiçbir sarfiyatımız olmadı yani bunlar için özel bir ödeme
yapmadık, özel bir avukat tutmadık, özel bir dava açmadık, tamamen Türkiye’nin
elindeki diplomatik imkânları dikkatli ve kararlı kullanarak bu eserlerin
ülkemize dönüşünü sağlamaya çalışıyoruz. Açtığımız yeni dava yok, o yüzden yeni
masraf yok ama geçmiş yıllarda yüksek ücretlerle açılmış davalar var, onları da
dikkatle takip ediyoruz ama çok sayıda hâlâ ülkeye gelmesi gereken eserimiz
var; birincisi bu.
İkincisi: Yazma
eserler konusunda biz fiziki mekânları Süleymaniye Kütüphanesini büyüterek,
-Doğumevini çıkararak- Darüşşifayı Süleymaniye Kütüphanesine dâhil ederek, Koca
Ragıp Paşa Kütüphanesini Yazma Eserlere çevirerek misli misline artırmaya
çalışıyoruz ama tabii yazma eserler konusunda daha fazlasını yapmak gerekiyor.
Dijital ortama
çok büyük oranda geçtik, kataloglama çalışmalarımız var; onları da ciddi
biçimde hızlandırıyoruz ve 2013 içinde envanter, kataloglama ve dijitale
kaydetme konusunda yazma eserlerde çok büyük mesafeler kaydedeceğiz.
Kalan süre içinde
bir noktaya ayrıca, izin verirseniz, değinmek istiyorum. Genel sorular
sırasında bir değerli arkadaşım, Sayın Önder, İzmir’de bir tiyatro topluluğunun
Gogol oynadığı için cezalandırıldığını söyledi. Ben mahkeme kararını
getirttirdim. Mahkeme kararında herhangi bir tiyatro oyununa en küçük bir atıf
yok. Sokakta yapılmış bir gösteri, sokakta yapılmış gösteride bir grup genç
halkı askere gitmemeye teşvik ve tahrik ettikleri gerekçesiyle
cezalandırılmışlar beş ay.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) – Sokakta tiyatro oynadıkları için mi?
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) – Konak’ta sokakta, halka açık mekânda, kamuya
açık mekânda… Cezalandırılmışlar, burada mahkeme kararı; tiyatro, Gogol, oyun
bir tek satır geçmiyor, bakın, burada, elimde resmî belge.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) – Sokakta da oynanır.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) – Tiyatro oynadıkları için.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) – Efendim? “Tiyatro oyunundan ötürü.” demiyor,
halkı askerlik hizmetinden soğutmaya dönük ve… Mahkeme “Tiyatro oynadıklarından
dolayı.” demiyor, slogan attıkları…
ADİL KURT
(Hakkâri) – Sayın Bakan, “sokak tiyatrosu” diye bir kavram var.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) – Onu ben biliyorum kardeşim! Yani tiyatro tabii
sokakta da oynanır ama tiyatrodan dolayı değil, orada yaptıkları propagandadan
ötürü beş ay… Ve mahkeme bu cezayı ertelemiş. Mahkeme bu cezayı açıklamamış…
ADİL KURT
(Hakkâri) – Oyun sergilemişler, ondan dolayı da ceza almışlar.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) – …cezayı, hükmü erteleme kararı vermiş. Bunu
bilginize sunmak isterim.
Teşekkür ederim
efendim, sağ olun.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) – Sayın Bakan siz yapmayın. Bir dünya klasiği, Gogol’den çevrilmiş ve
mahkeme cezalandırıyor.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) – Oyunla ilgili değil.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Günay.
Buyurunuz Sayın
Yazıcı.
GÜMRÜK VE TİCARET
BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii,
arkadaşlar belki mikrofondan soru yöneltemediler ama bana ilettikleri soru şu:
“Borçlar Kanunu’nun 584’üncü maddesinin gereği işin kefalet izni konusunu ne
yapacaksınız?” diyorlar. Bu konuyla alakalı, bu konunun çözümüyle alakalı
bakanlığımda çalışma yürütülüyor ve bu çalışmayı Adalet Bakanlığıyla
paylaşıyoruz. Sanırım çok fazla bir zamana terk etmeden uygun bir düzenlemeyle
bunu çözeceğiz.
Son olarak şunu
da ifade etmek isterim: Bu kaçakçılıkla alakalı, özellikle ispat külfetinin yer
değiştirdiğine ilişkin, kesinlikle öyle bir düzenlememiz yok. Mücadeleyi etkin
hâle getirmek için 4458, 5607 sayılı Kaçakçılık Kanunu ve 5015 sayılı Petrol
Kanunu’nda değişiklik içeren taslağımız hazır. Pazartesi günü büyük bir
ihtimalle Bakanlar Kuruluna takdim edeceğiz, ondan sonra Meclise gelecek.
Ben de teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Yazıcı.
Görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, sırasıyla
beşinci turda yer alan bütçelerin bölümlerine geçilmesi hususunu ve bölümlerini
ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
30)
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI
1)
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK
CETVELİ
Kodu Açıklama
(TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 126.397.650
BAŞKAN – Kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 3.500.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 12.827.363.030
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
05 Çevre
Koruma Hizmetleri 1.850.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri
102.042.750
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
09 Eğitim
Hizmetleri 43.178.220
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10 Sosyal
Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri 11.898.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 13.116.229.650
BAŞKAN – Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul
edilmiştir.
Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
2)
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A – C E
T V E L İ
(TL)
- Toplam Ödenek : 2.258.188.624,00
- Bütçe Gideri : 2.212.491.713,95
- Ödenek Üstü Gider 1.027.908,36
- İptal Edilen Ödenek : 46.724.818,41
BAŞKAN – (A)
cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Tarım ve
Köyişleri Bakanlığının 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3)
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A – C E
T V E L İ
(TL)
- Toplam Ödenek : 7.449.601.191,00
- Bütçe Gideri : 7.447.002.315,86
- Ödenek Üstü Gider 49.860,97
- İptal Edilen Ödenek : 2.648.736,11
BAŞKAN – (A)
cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tarım ve
Köyişleri Bakanlığının 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri
kabul edilmiştir.
Tarım Reformu
Genel Müdürlüğü 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabınınn bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
4)
Tarım Reformu Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A – C E
T V E L İ
(TL)
- Toplam Ödenek : 234.189.275,00
- Bütçe Gideri : 234.047.999,55
- İptal Edilen Ödenek : 141.275,45
BAŞKAN – (A)
cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tarım Reformu
Genel Müdürlüğü 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
42.09)
TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME KURUMU
1)
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK
CETVELİ
Kodu Açıklama (TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 18.655.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 45.965.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
TOPLAM 64.620.000
BAŞKAN – Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini
okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
Kodu Açıklama (TL)
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 57.020.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 3.400.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
06 Sermaye
Gelirleri 4.200.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
TOPLAM 64.620.000
BAŞKAN – Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul
edilmiştir.
Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
2)
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A – C E
T V E L İ
(TL)
- Toplam Ödenek : 54.292.000,00
- Bütçe Gideri : 51.741.643,96
- İptal Edilen Ödenek : 2.550.356,04
BAŞKAN – Kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B)
cetvelini okutuyorum:
B – C E
T V E L İ
(TL)
- Bütçe Gelir Tahmini : 50.592.000,00
- Net Tahsilat : 51.741.643,96
- Ret ve İadeler : 118.878,92
BAŞKAN – Kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri
kabul edilmiştir.
Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
21)
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
1)
Kültür ve Turizm Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK
CETVELİ
Kodu Açıklama (TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 443.574.240
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 1.148.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 12.611.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 457.141.350
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 42.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
08 Dinlenme,
Kültür ve Din Hizmetleri 937.217.410
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 1.851.734.000
BAŞKAN – Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2)
Kültür ve Turizm Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A – C E
T V E L İ
(TL)
- Toplam Ödenek : 1.684.812.282,08
- Bütçe Gideri : 1.495.819.456,37
- İptal Edilen Ödenek : 188.992.825,71
- Ertesi Yıla Devredilen Ödenek : 142.613.140,59
BAŞKAN – (A)
cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Devlet Opera ve
Balesi Genel Müdürlüğü 2013 merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.16)
DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1)
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK
CETVELİ
Kodu Açıklama (TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 20.200.800
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 1.352.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 717.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
08 Dinlenme,
Kültür ve Din Hizmetleri
189.615.200
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
TOPLAM 211.885.000
BAŞKAN – Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini
okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
Kodu Açıklama (TL)
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 4.100.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 207.320.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 465.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
TOPLAM 211.885.000
BAŞKAN – Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir
Devlet Opera ve
Balesi Genel Müdürlüğü 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul
edilmiştir.
Devlet Opera ve
Balesi Genel Müdürlüğü 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2)
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A – C E
T V E L İ
(TL)
- Toplam Ödenek : 174.787.817,00
- Bütçe Gideri : 172.037.176,17
- İptal Edilen Ödenek : 2.750.640,83
BAŞKAN – (A)
cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B)
cetvelini okutuyorum:
B – C E
T V E L İ
(TL)
- Bütçe Gelir Tahmini : 166.970.000,00
- Net Tahsilat : 175.078.603,04
- Ret ve İadeler : 900,00
BAŞKAN – (B)
cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Devlet Opera ve
Balesi Genel Müdürlüğü 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri
kabul edilmiştir.
Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.15)
DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1)
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK
CETVELİ
Kodu Açıklama (TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 22.002.500
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 2.450.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
08 Dinlenme,
Kültür ve Din Hizmetleri
149.242.500
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
TOPLAM 173.695.000
BAŞKAN – Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini
okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
Kodu Açıklama (TL)
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 8.109.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler
165.511.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 75.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
TOPLAM 173.695.000
BAŞKAN – Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir.
Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
2)
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A – C E
T V E L İ
(TL)
- Toplam Ödenek : 146.743.000,00
- Bütçe Gideri : 143.685.972,08
- İptal Edilen Ödenek : 3.057.027,92
BAŞKAN – (A)
cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B)
cetvelini okutuyorum:
B – C E
T V E L İ
(TL)
- Bütçe Geliri Tahmini : 136.761.000,00
- Net Tahsilat : 140.567.987,16
- Ret ve İadeler : 20.268,00
BAŞKAN – (B)
cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri
kabul edilmiştir.
Türkiye Yazma
Eserler Başkanlığı 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.53)
TÜRKİYE YAZMA ESERLER BAŞKANLIĞI
1)
Türkiye Yazma Eserler Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Kodu Açıklama (TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 3.557.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 1.302.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
08 Dinlenme,
Kültür ve Din Hizmetleri 14.128.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
TOPLAM 18.987.000
BAŞKAN – Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini
okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
Kodu Açıklama (TL)
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 15.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 18.884.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 88.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
TOPLAM 18.987.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye Yazma
Eserler Başkanlığı 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul
edilmiştir.
Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
31)
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI
1)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK
CETVELİ
Kodu Açıklama (TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 432.074.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 5.500
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 45.385.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 33.764.150
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
TOPLAM 511.228.650
BAŞKAN – Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A – C E
T V E L İ
(TL)
- Toplam Ödenek : 170.017.690,00
- Bütçe Gideri : 137.746.689,09
- İptal Edilen Ödenek : 32.271.000,91
BAŞKAN – (A)
cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Gümrük
Müsteşarlığı 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2)
Gümrük Müsteşarlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A – C E
T V E L İ
(TL)
- Toplam Ödenek : 209.253.899,50
- Bütçe Gideri : 209.558.295,43
- Ödenek Üstü Gider : 408.379,49
- İptal Edilen Ödenek : 103.983,56
BAŞKAN – (A)
cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gümrük
Müsteşarlığı 2011 yılı merkezi yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir:
Rekabet Kurumu
2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
42.07)
REKABET KURUMU
1)
Rekabet Kurumu Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK
CETVELİ
Kodu Açıklama (TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 34.201.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 23.199.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
TOPLAM 57.400.000
BAŞKAN – Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini
okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
Kodu Açıklama (TL)
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 818.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 56.582.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
TOPLAM 57.400.000
BAŞKAN – Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Rekabet Kurumu
2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Rekabet Kurumu
2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2)
Rekabet Kurumu 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A – C E
T V E L İ
(TL)
- Toplam Ödenek : 56.599.000,00
- Bütçe Gideri : 44.993.787,88
- İptal Edilen Ödenek : 11.605.212,12
BAŞKAN – Kesin
hesap (B) cetvelini okutuyorum:
B – C E
T V E L İ
(TL)
- Bütçe Gelir Tahmini : 45.700.000,00
- Net Tahsilat : 46.130.046,13
- Ret ve İadeler : 570.676,86
BAŞKAN – Kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Rekabet Kurumu
2011 yılı merkezî kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Böylece Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu,
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ve Rekabet Kurumunun
2013 yılı merkezî yönetim bütçeleri ile 2011 yılı merkezî yönetim kesin
hesapları ve Türkiye Yazma Eserleri Başkanlığının 2013 yılı merkezî yönetim
bütçesi ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü ve
Gümrük Müsteşarlığının 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesapları kabul edilmiştir.
Hayırlı olmasını
diliyorum.
On beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.34
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 16.55
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP
ÜYELER: Fatih ŞAHİN (Ankara), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39’uncu Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
2013 yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2011 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın altıncı tur görüşmelerine başlayacağız.
Altıncı turda,
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü,
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü,
İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil
Güvenlik Komutanlığı bütçe ve kesin hesapları ile Denizcilik Müsteşarlığı kesin
hesabı yer almaktadır.
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/698) (S.Sayısı: 361) (Devam)
2.-
2011 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, Merkezi Yönetim Bütçesi
Kapsamındaki Kamu İdarelerinin 2011 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısına Ait
Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ( 1/649, 3/1003) (S.Sayısı: 362) (Devam)
J)
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANLIĞI
1)
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
K)
KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1)
Karayolları Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Karayolları Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L)
BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURUMU
1)
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M)
DENİZCİLİK MÜSTEŞARLIĞI
1)
Denizcilik Müsteşarlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N)
SİVİL HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1)
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O)
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
1)
İçişleri Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
İçişleri Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ö)
EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1)
Emniyet Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Emniyet Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
P)
JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI
1)
Jandarma Genel Komutanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Jandarma Genel Komutanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
R)
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI
1)
Sahil Güvenlik Komutanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Sahil Güvenlik Komutanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Sayın
milletvekilleri, turda yer alan bütçelerle ilgili olarak soru sormak isteyen
milletvekilleri sisteme girebilirler.
Altıncı turda
şahısları adına söz alan sayın üyelerin adlarını okuyorum:
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Samsun Milletvekili İhsan Kalkavan, Bursa Milletvekili
Kemal Ekinci, İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, Gaziantep Milletvekili Ali
Serindağ, Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu, İzmir Milletvekili
Musa Çam, İstanbul Milletvekili Celal Dinçer; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına, Erzincan Milletvekili Sebahattin Karakelle, Çorum Milletvekili Cahit
Bağcı, Kayseri Milletvekili Yaşar Karayel, Tokat Milletvekili Dilek Yüksel,
Kars Milletvekili Ahmet Arslan, Denizli Milletvekili Nihat Zeybekci, Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar, Kırıkkale Milletvekili Oğuz Kağan Köksal, Sivas
Milletvekili Ali Turan, Nevşehir Milletvekili Ebu Bekir Gizligider; Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına, Muş Milletvekili Demir Çelik, İstanbul
Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan; Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Durmuş Ali Torlak, Adana
Milletvekili Ali Halaman, Kütahya Milletvekili Alim Işık, Muğla Milletvekili
Mehmet Erdoğan, Elâzığ Milletvekili Enver Erdem.
Şahsı adına,
lehinde İzmir Milletvekili Aydın Şengül; aleyhinde Osmaniye Milletvekili Hasan
Hüseyin Türkoğlu.
Şimdi, ilk söz
olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Samsun Milletvekili İhsan Kalkavan.
(CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Kalkavan.
CHP GRUBU ADINA
AHMET İHSAN KALKAVAN (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının 2013
yılı bütçesiyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunmaktayım,
grubum ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Denizci bir
ailenin ferdi olarak da konuşmama denizcilik sektörünün 2008 kriziyle başlayan
ve devam eden sorunlarıyla başlamak istiyorum. Gemi inşa sektörü ve finansmanı
konusunda Avrupa Birliği ve Uzak Doğu ülkeleriyle ilgili devletler tarafından
kendi tersanelerine verilen destek ve teşvikler göz önüne alındığında ülkemizde
gemi işletme sanayine verilen finans desteğinin yeterli olmadığı, Türk
tersaneciliğinin mevcut kapasitesinin yüzde 15’in altında çalıştığı ve son üç
yılda 30 bin kadar kişinin istidam kaybına uğraması devlet desteğinin olmasının
gerektiğini ortaya çıkarmıştır. Türk tersanelerinin gemi inşasını özendirmeye
yönelik ürün odaklı teşvik kapsamsında yüzde 19 oranında prim sistemi
tanımlanması, kredi garanti fonu sistemine yeni alınacak gemi inşa
siparişlerinin dâhil edilmesi, Avrupa Birliğinde denizcilik sektörüne yönelik
nitelikli gemi sanayisini destekleyen unsurların kendi mevzuatımızda da yer
alması koster filosunun yenilenmesine kaynak sağlanması ve tüm kamu ile ilgili
kuruluşların yeni gemi siparişlerinde Türk tersanelerine uygun rekabet alanının
sağlanması sorunlarının giderilmesinde denizcilik sektörüne katkı
sağlayacaktır.
Limanlarımızın
yalnız tahmil-tahliye odakları olmaktan çıkarıp lojistik merkez hâline gelmesi
hedefinizi destekliyoruz fakat tersanelerimizin
iflasın eşiğinde bulunduğu bu ortamda 52 tane yeni tersanenin tasarı
aşamasında olduğunu söylemeniz övünç kaynağı değildir. Bu, sadece, kapatılan
tersaneden çıkartılan işçilere karşı yapılan bir hakarettir.
Türkiye’de gemi
siparişi vermeyi düşünen yabancı armatörlere, benzerleri Kore, Çin, Japonya,
Almanya, Hollanda ve İspanya’da uygulanmakta olan on-on beş yıl vadeli gemi
işletme dönemi finansmanı sağlanmalı. Gerekirse, buradaki kredilerin
teminatlandırılması ve Eximbank tarafından risk yükünün azaltılması için,
Norveç veya İsveç’tekinin benzeri aracı garantör kuruluşlar kurulmalıdır.
Sektöre uygulanan kredi paketi içerikleri ve teminat oranları da gözden geçirilmelidir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; deniz yolu taşımacılığında da durum çok iç açıcı
görünmemektedir. Türk dış ticaret yüklerinin taşınmasında Türk bayraklı
gemilerin 2011 yılındaki payı yüzde 17’yken 2012 yılındaki payı ise yüzde
14’lere gerilemiştir. Koster tipi gemilerle bir zamanlar Akdeniz’de hâkimiyet
kurmuş Türk deniz ticaret filosunda günümüzde 1.500 ila 7.500 dwt aralığında
256 gemi mevcuttur. Bunların 31 adedi 10 ila 19 yaş aralığında, 183 adedi ise
20 yaşın üzerindedir.
Türkiye'nin
Avrupa Birliği uyum sürecinde, bu gemilerin diğer ülke gemileriyle rekabet gücü
kalmayacaktır. Bundan dolayı, 1.500 ila 12.000
dwt arasında yeni gemiler inşa edilerek Türk koster filosu yenilenmeli
ve koster taşımacılığının canlandırılması sağlanmalıdır.
Yabancı bayrağa
geçişin önlenmesi için gerekli tedbirlerin bir an önce alınması gerekmektedir.
Denizcilik Müsteşarlığınca 2006 yılında yapılan Kabotaj Taşımacılığı Saha Etüt
Çalışması Projesi ivedilikle hayata geçirilmeli, final raporunda belirtilen yatırımlar
gerçekleştirilmelidir.
Sadece deniz yolu
taşımacılığından alınan serbest sağlık resmî ücretleri kaldırılmalı, fener
ücretine indirim sağlanmalı, 1 Ocak 2011 tarihinde hayata geçirilen Kılavuzluk,
Römorkaj ve Diğer Hizmetler Tarifesi de Deniz Ticaret Odasının da görüşleri
alınarak yeniden hazırlanmalıdır.
Türk armatörlerin
yabancı bayrağa geçişini önlemek için, rekabetçi navlun ile piyasada
çalışmalarını engelleyen yüksek SGK gelirleri azaltılmalıdır. Aksi takdirde son
beş yıldan beri Türk limanlarına yük taşıyan yabancı bayraklı gemilerin sayısı
süratle artacak; buna karşılık da son dört-beş yıldır Kumkapı, Ahırkapı, Tuzla,
Kartal, Samsun, Amasra gibi limanların açığında, denizde bekleyen Türk bayraklı
gemiler yavaş yavaş söküm yerlerine hurda olmak için satılacaktır.
Sorunlarını ve
çözüm önerilerini sizlerle paylaştığım denizcilik sektöründe kriz devam
etmektedir. Denizcilik sektörü, özel anlam taşıyan, özel önem taşıyan sektörler
arasına alınmalıdır; eğer alınmazsa başta tersaneler ve armatörler yok
olacaktır. Acilen teşvik ve banka kredileriyle destek sağlanmalıdır.
Plan Bütçe
Komisyonunda, 19/11/2012 tarihinde Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığının bütçe görüşmeleri sırasında, Sayın Bakanımız Binali Yıldırım sunuş
konuşmasında denizcilik sektörünün sorunlarıyla ilgili en ufak bir açıklamada
bulunmamıştır. Sadece, milletvekili arkadaşlarımızın denizcilikle ilgili
sorularına yanıt vermiştir. Basından izlediğimiz kadarıyla oğlunun da
denizcilik sektöründe iş yaptığı Sayın Bakanımızın bu sektörün sorunlarıyla
daha yakından ilgilenmesini bekliyor ve daha inandırıcı çözüm önerileri
getireceğine inanmak istiyoruz.
Bu arada bir
konuya da değinmek istiyorum. Bir “hızlı tren” tutturmuş gidiyorsunuz.
Defalarca söylememize rağmen niçin normal tren yollarını seçmiyorsunuz?
Örneğin, bir Poti, Batum, Trabzon, Samsun tren yolu inşa etmekle hem kara
yolundaki kazaları azaltacak hem de kara yollarının yolcu ve yük taşıma
yoğunluğunu azaltırsınız, ayrıca ülke ticaretine de katma değer katmış
olursunuz. Hızlı tren ve kara yollarına yaptığınız yatırımlarla bu iki
yatırımın şemsiyesi altında denizciliği üvey evlat kabul ederek eritmektesiniz
Sayın Bakanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekillerim; denizcilik sektörünün kurtulması için tek yol,
bünyesinde limancılığı, deniz taşımacılığını, yat turizmini, su ürünlerini ve
balıkçılığı, gemi inşa sanayisini bulunduran, özünden çıkan ehil kişilerle
yönetilen özerk bir Denizcilik Bakanlığıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET İHSAN
KALKAVAN (Devamla) - İşte o zaman, denizli bir millet değil, denizci bir
millet, denizci bir ülke oluruz.
Bütçenin hayırlı
olmasını diliyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Kalkavan.
Bursa
Milletvekili Kemal Ekinci.
Buyurunuz Sayın
Ekinci. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
KEMAL EKİNCİ (Bursa) – Sayın Başkanım, nezdinizde yüce Parlamentoyu saygıyla
selamlıyorum.
Altmış iki yıllık
geçmişi olan çok güzide bir kuruluş; özellikleri olan, liyakati olan, kendi ilkesi
olan bir kuruluş; bugüne kadar önemli hizmetlerde bulunmuştur.
Teşkilatta emeği
geçenlerden altmış iki yıl içerisinde bütün ölenlere rahmet diliyorum, yaşamda
olanlara sağlık diliyorum, çalışanlarına da kolaylık diliyorum.
Siyasetin
yönlendirmesiyle zaman zaman Karayolları birtakım kesintili ve dejenere yapıya
dönüşmüştür ama kendi ilkeleri o dejenerasyondan çabuk çıkmasına neden
olmuştur. Çok muhtemel ki, siyasetin elbette yatırımcı bir kuruluş üzerinde
etkinliği olur ama bu etkinlik, ilkesiyle, onun da siyasetin kendi
stratejisiyle, Karayollarının kuruluş amacıyla ve Karayolları stratejisiyle
paralellik arz ettiğinde hem üretim kolay olur hem de siyaset, üreten bir
yapıya çok müdahale etmemiş sayılır.
Değerli
arkadaşlar, Karayolları için sadece kamuoyunun veya siyasetin beklentileri yok;
önce kendi çalışanları var, o çalışanlarının beklentilerinin olması lazım. Son
zamanlarda söyleniyor. İtibar etmekte zorluk çekiyorum. Bu siyaset, tarikat,
cemaat işlerinden süratle Karayolları uzaklaşmalıdır; bir.
İki; Karayolları
çalışanlarının, teknik düzeyde hizmet edenlerin ücretlerinde bir değişiklik
yapılması zorunludur. Aksi hâlde kalifiye elamanları orada tutmakta
zorlanırsınız.
Bir başka şey de
“karayolculuk ruhu” diye Karayollarının geleneğinde vardır. Karayolları
personelinin arasında sosyal bir dayanışmanın oluşturulması lazım. Bütün
bunlar, çalışan ve hizmet edenler açısından beklentilerimiz bizim. Bir kere
yapımına diyecek yok fakat bakım-onarım konusunda son zamanlarda yapılmış
yollarda doğru bir seyahat etmek olası değil; otobanlarda da, bölünmüş yollarda
da tonaj kontrolü yeterince yapılmadığı için. Özellikle sağ şeritlerde müthiş
bir deformasyon var. Bunun önüne geçmenin yolu da ya kapasiteyi
belirleyeceksiniz ya da yol gövdesindeki kalınlığı taşıyıcı yükü
karşılayabilecek şekle getireceksiniz. Karayolları Genel Müdürünün yaz
aylarında bir lafı vardı Boğaz Köprüsü’nün onarımı için, “İstanbullular
seyahate gitsin.” dediler; ben onu duymazlıktan geldim, belki başka amaç için
kullanmıştır. Eğer, yol, kullanmak ve ulaşımı doğru kullanmaksa insanları
tatile çıkararak işlevinizi yapamazsınız. Bakım-onarım için ihaleli yollarla bu
işi hâlledemezsiniz. Kendi eğitilmiş personeliniz olmadan, kurum içinde
yetişmiş personel olmadan bakım-onarımı yapamazsınız.
Bir de süratle
Sayın Bakandan istediğimiz şey Karayolları camiası içinde teknolojinin üstün
olduğu yerlerde yol bakımları nasıl yapılıyorsa hangi iş makineleri
kullanılıyorsa derhâl Karayolları böyle bir makine parkını oluşturmalıdır. Tip
makineler olursa… Atölyeleri atıl kaldı, Karayolları bu konuda sıkıntı çekiyor,
biliyorum. Bu atıl kalan atölyelerde tip makineler, teknolojik özelliği olan
makineler eğer kullanılırsa çok daha Karayollarının işi kolay olur.
Şimdi, bir başka
şey de bu eleman yetiştirme konusunda Karayollarının ciddi bir eğitim
politikası vardır fakat kurum içindeki eğitimle bu yetmiyor. Benim özellikle
ricam, eğer becerebilirlerse, üniversitelerle koordinasyon içerisinde
çalışırlarsa kara yolculuk konusunda, yol konusunda bir yüksekokul seviyesinde
bir okul açılırsa önümüzdeki zaman için bu gerekli olur. Şöyle ki önümüzdeki
zaman içerisinde -göreceksiniz- belediyelerin ihtiyacı olacak. Bütünşehir
kapsamı içerisinde belediyeler geniş çaplı yol yapımına ihtiyaç duyacak. Biz
kurum olarak onlara da eleman yetiştirmek durumundayız.
Değerli
arkadaşlar, eleştirdiğim bir başka şey de Karayolları süratle kendi içindeki,
elindeki taşınmazları devrediyor. Ben Sayın Bakana soruyorum: Bir, Kavacık’taki
Karayollarına ait arsanın devri neye göre yapıldı, merak ediyorum. İkincisi,
Küçükyalı’daki Karayolları bölge müdürlüğü binasının devri yapılmak üzere.
Bunun da gerekçesini bilmiş değilim.
Bir başka şey de
güzergâh tespitiyle ilgili. Ne hikmetse birtakım atmacalar herkesten önce o
güzergâhın nereden geçeceğini biliyor ve spekülatörler arsa kapatıyorlar. Buna
müdahale eden, içeride veya dışarıda siyaseten veya teknik olarak kim varsa
bunlar hakkında da bir soruşturma yapılırsa iyi olur diye düşünüyorum.
Bütün bu olanlara
rağmen, Karayollarının konsolide bütçe içerisindeki aldığı pay çok az; bu payla
ulaşım hizmetini gerçekleştirmek olası değil. İnşallah, bir başka zaman,
önümüzdeki zaman içerisinde daha çok pay ayrılır konsolide bütçeden diyorum ve
bu bütçeyle umudunu gerçekleştirecek olan Sayın Genel Müdüre ve çalışanlara
kolaylık diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Ekinci.
İzmir
Milletvekili Erdal Aksünger.
Buyurunuz Sayın
Aksünger. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu ile Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü bütçesi
üzerinde söz aldım. Bütün Divanı ve milletvekili arkadaşlarımı sevgi ve
saygıyla selamlıyorum.
Değerli Bakanım,
aldığım bu son duyumlara göre, önümüzdeki yerel seçimler olabilir veya ondan
sonra olabilir, bilemiyorum ama, galiba Bakanlığı bırakacaksınız gibi
görünüyor. Gitmeden önce, bence, yapacağınız en hayırlı iş, bir bilişim
bakanlığının kurulmasını mutlaka teşvik etmektir. Çünkü benim gördüğüm
kadarıyla kabine içerisinde en azından, bu işi sizden daha iyi bilen birisi
yok. Ama bir de yanınızdaki Sayın Bakana da bir şeyler anlatırsanız –İçişleri
Bakanına- bu Redhack davalarında Ankara Emniyet Müdürlüğüne yapılan
girişimlerin aslında bir suç olmadığını siz benden daha iyi biliyorsunuz. Bir
anlatırsanız, bu çoluk çocuğu boşuna telef etmesinler; insanları da içerilerde
böyle dokuz ay, on ay boşuna yargılamasınlar.
Efendim, tabii,
ben sizi geçmişten beri tanıyorum da bir konuda çok üzüntülerimi dile getirmek
istiyorum. Bu Türk TELEKOM’un özelleştirilmesi konusunda siz karşı çıkmadınız
mı, çıktınız da sizi dinlemediler mi? Çok merak ettiğim bir konu.
2003-2011
arasında Türk TELEKOM’un kârı 24 milyar dolar, 80 küsur milyar dolar ciro
yapmış. Öyle bir kurumu özelleştirdiniz ki hem ülkenin altyapısını elinde
tutuyor, iletişimini elinde tutuyor, haberleşmeyi elinde tutuyor ve adında
“Türk” yazıyor –önünde- ama Türkiye’nin değil. Ya, burada şöyle bir soru gelmiyor
mu insanın aklına? Bu TRT’yi niye
özelleştirmiyorsunuz o zaman? Bu TRT’nin neyi var? 8 bin çalışanıyla,
üstelik yaptığı bütün işlerin çoğunu dışarıya yaptıran bir kurumu
özelleştirmiyorsunuz.
Şuna aslında
aklım da ermiyor: Eskiden olsa, “TRT, hükûmetlerin borazanlığını yapar.”
diyorlardı. Bu kadar çok özel kanalın olduğu yerde TRT, borazanlığı bırak,
düdük bile çalamaz bence. Niye özelleştirilmiyor burası da, böyle bir yer, Türk
TELEKOM gibi çok önemli, stratejik bir yer özelleştiriliyor? Ve üstelik de
nasıl özelleştiriliyor? 1,5 milyar dolar peşin, 6,5 milyar dolara
özelleştiriliyor. Toplamda da bu dokuz sene içerisindeki kârı 24 milyar dolar.
Dışarıdan gidip, dünya kadar yerden özel sektörün veya kamunun ihtiyacı olan
kredileri de bir düşünürseniz, bunun ne kadar büyük bir sıkıntı olduğunu
hepimiz daha iyi anlarız.
BTK konusunda,
geçenlerde basında da çok yer bulan bir konuyu özellikle anlatmak istiyorum.
Sayın BTK Başkanını da arayarak, bu konuyla ilgili kendisine aslında hangi
tehlikeleri ülkenin beklediğini anlattım. Özellikle dışarıdan, yurt dışından
gelen bir şirketin, Türkiye’de İnternet üzerinden dinlemeler yaptığını anlattım
kendisine. Aradan üç hafta geçti, beyefendi dönüp bir kere bile “Bu konuyla
ilgili şunları yaptık.” demedi. Bana soruşturma açtığını söyledi. Ya böyle bir
konunun soruşturmaya ihtiyacı var mı? Böyle bir şeye ihtiyaç yok ki. Sayın BTK
Başkanı Tayfun Bey de, en az benim kadar akıllı olduğunu düşündüğüm, konuların
hepsini bilen bir arkadaş. Yani öyle görüyorum, öyle biliyorum ben de. İki
günde idrak edilecek konuyu bir ayda insan dönüp bir şey söylemez mi?
Bakın, bu konu
çok önemli bir konu diye anlattık. Türkiye dinleniyor, izleniyor. Bu konuyla
ilgili Anayasa’ya aslında, normalde sizlerin gidip, bu konuda nasıl bir güvence
altına alınacağını söylemeniz gerekirken. Hiç bu tarafında, dâhilinde bile
yoksunuz konunun. Bu olacak iş midir?
Ayrıca, Türk
TELEKOM’u özelleştirdikten sonra… Şimdi, Türkiye’de aynı TRT’nin yaptığı
şekilde Türk TELEKOM da aynısını yapıyor. TRT, 1 milyar TL, yani eski parayla 1
katrilyonu hem elektrik faturaları üzerinden alıyor hem de bandrolle alıyor. Bu
bandrol de nasıl olduysa bir standarda döndü. Herkes de artık bunu kanıksıyor
yani, “Bandrol olacak.” diyor. Niye olsun kardeşim? TRT’yi yaşatmak için böyle
bir bandrol olur mu ya? Her ithal ettiğiniz televizyona, ses kaydı cihazına,
ona, buna da bandrol koyuyorsunuz TRT’nin bütçesini karşılamak üzere. Ayrıca bu
yetmiyor, elektrik faturalarının üzerinden vatandaştan bu parayı toplayıp
TRT’ye aktarıyorsunuz. Peki, bunlar oluyor da Türk TELEKOM’u özelleştirdikten
sonra içeride İnternet’i ucuzlattınız mı millete? Dünyanın en pahalı
İnternet’ini kullanıyoruz neredeyse. Bakın, Güney Kore’de, bugün kullandığımız
İnternet’in 10 katı hızındaki İnternet’i Türkiye’nin üçte 1 fiyatına
kullandırtıyorlar. Neden böyle oluyor? Aracı da, işte, İnternet servis
sağlayıcılarının hepsi Türk TELEKOM’a mahkûm zaten. E, onlar da düzenin parçası
olmuş durumdalar. Zannediyor ki hiç kimse… Daha önce itiraz ettiler ama
baktılar bir şey olmayacak bu işten çünkü devlet arkasında konunun. E, devletle
de kötü olmayalım diye artık onlar da sesini kapattılar, kestiler. Ee, rekabete
açılmıyor. Biraz önce arkadaşlar, rekabetle ilgili konuyu konuştular. Ya, Türk
TELEKOM rekabete açık olmayan bir ortamda diye hiç kimse bahsetmiyor. Ya, böyle
bir şey olabilir mi yani? Resmen vatandaş haraca bağlanmış vaziyette. Sadece
vatandaş değil, diğer tür “leased line” hatlar, daha önceden “optik”e dönüşler,
bunların hepsi, özel sektördeki insanların hepsi de haraca bağlanmış vaziyette.
Sürem azalıyor,
sivil havacılıkla ilgili bir iki konu söylemek istiyorum, benim çok ilgi
alanımda değil ama bildiğim bir konu var, İzmir’de gördüğüm için söyleyeyim. Bu
sektörün gelişmesi açısından, ara eleman ihtiyacını karşılayacak meslek
yüksekokulu bir tane görmüştüm. Müthiş, 400 tane öğrenci ilk etapta mezun
verecekken ilk birinci senenin sonunda bu çocukların yüzde 90’ı hem
Türkiye’deki özel şirketler tarafından hem de yurt dışındaki şirketler
tarafından işe alınır vaziyetteler. Ama bir eksikleri var bence, bunun çok da
üzerinde durulmalı bence. Sivil havacılıkla ilgili meslek yüksekokulları
açılmalı, teşvik edilmeli ama sadece öğretmeyle olmamalı. Bir yıl, bence,
öncesinden bir yabancı dil eğitimi almalı, iki yıl meslek okulunu tamamladıktan
sonra da bir yıl bence öğretimle ilgili geçmeli. Tabii, yabancı dil mümkünse
Arapça olmayacak, İngilizce olsun. Onun da önemli bir konu olduğuna inanıyorum.
Bu vesileyle ben
bütçenin, genelinde, hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. Bütün hepinizi
saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Aksünger.
Gaziantep
Milletvekili Ali Serindağ.
Buyurunuz Sayın
Serindağ. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi adına İçişleri Bakanlığı bütçesi
ile Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisin değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum. Bakanlığın ve bağlı
kuruluşların tüm personeline başarı, sağlık ve esenlik diliyorum.
Sayın Başkan,
Sahil Güvenlik Komutanlığı İçişleri Bakanlığına bağlı bir kolluk birimidir.
Kökleri Osmanlı dönemine kadar uzanmaktadır. 2962 sayılı Kanun’la da bugünkü şekle gelmiştir. İçişleri Bakanlığına
bağlı, biraz evvel de söylediğim gibi, bir güvenlik birimidir, sefer durumunda
ise Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesine dâhil edilmektedir. Güvenlik
birimlerinin sahip olduğu tüm görevlere, kendi görev alanlarında da bu
komutanlık sahiptir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bundan önceki turlara dikkatinizi çekmek istiyorum.
Öğleden önceki turda üç bakanlığın bütçesi görüşüldü. Üç bakanlığın bütçesi
üzerinde gruplara kırkar dakika süre verildi. Yaklaşık olarak her bütçe için on
üç dakika gruplar söz alabildiler. Şimdi, düşünebiliyor musunuz… Bütçe nedir?
Bütçe, bir kurumun veya devletin yıllık faaliyetlerinin nasıl olacağı konusunda
bize fikir veren bir belgedir. Yani toplanan gelirlerin nasıl harcanacağına ve harcama
usullerinin ne olacağına dair kurallar koyan bir belgedir. Ancak her bakanlık
bütçesine ancak on üç dakika ayrılabilmiştir. Bu neyi gösteriyor sayın
milletvekilleri? Parlamentonun görevini yerine getirmediğini gösteriyor. Yani
Parlamentonun işlevsiz bırakıldığını gösteriyor. Parlamentonun bir formalite
kurum olarak görüldüğünü gösteriyor. Gelin bu Parlamentoyu daha işlevsel
kılalım, Parlamentoyu yasama faaliyetini ve denetim faaliyetini daha iyi yapar
bir duruma getirelim.
Değerli
milletvekilleri, zaten AKP’nin başkanlık sistemiyle ilgili ısrarı da bundan
kaynaklanıyor. Biraz evvel, daha doğrusu birkaç gün evvel Adalet ve Kalkınma
Partisinin Anayasa Uzlaşma Komisyonuna başkanlık sistemiyle ilgili önerdiği
hususlar basında yer aldı. Bakınız bu önerilerde neler yer alıyor yani AKP’nin
önerdiği başkanlık sistemi nasıl bir düzenleme getiriyor:
Başkan Meclise
karşı sorumlu olmayacak.
Meclisin başkana
soru, gensoru gibi yöntemlerle soru sorması ve güven oylaması söz konusu
olmayacak.
Başkan kabinesini
Parlamento dışından seçecek, bakanların dokunulmazlığı olacak.
Üst düzey devlet
görevlileri Meclisin onayı aranmaksızın, başkan tarafından atanacak.
Bakın, buna
dikkatinizi çekiyorum: Başkan istediği zaman kanun gücünde kararname
çıkarabilecek, bu kararnameler Meclisin denetimine bağlı olmayacak.
Başkan gerekli
gördüğü hâllerde Parlamentoyu feshedebilecek.
Evet, Adalet ve
Kalkınma Partisinin önerdiği başkanlık sistemi bu. Hani derler ya: Dervişin
fikri neyse zikri de odur. Değerli arkadaşlar, AKP Parlamentoyu görmek
istemiyor.
Şimdi, hep
Amerika’yı örnek veriyoruz ya, biraz da Amerika’daki başkanlık sistemine bir
göz atalım. Orada başkan dilediği zaman kongreyi feshedebiliyor mu? Kesinlikle…
Orada başkan Parlamentoyu yani kongreyi dilediği gibi yönlendirebiliyor mu?
Başkan dilediği gibi üst düzey kamu görevlilerini atayabiliyor mu? Bakınız,
yıllar evvel Obama ilk seçildiğinde Türkiye’ye bir büyükelçi atamak istedi,
atadığı büyükelçi Senato Dış İlişkiler Komisyonunda onay görmedi ve Başkan o
büyükelçiyi Türkiye’ye atayamadı. Ne zamana kadar? Kongre tatile girene kadar.
Değerli arkadaşlarım, bu konuya özellikle dikkatinizi çekmek istedim. Niye?
Çünkü iktidar partisinin nasıl bir Türkiye görmek istediğinin açık bir
kanıtıdır bu. Gelin, Parlamentoya sahip çıkalım. Türkiye Büyük Millet Meclisini
halk iradesinin, millet iradesinin tezahür ettiği yer hâline getirelim.
Sayın
milletvekilleri, kamu yönetimi yapısı içerisinde köklü bir yeri olan İçişleri
Bakanlığı, toplum ve devlet yaşamında önemli işlevi olan bir bakanlıktır.
Bakanlığa verilen görevler, il sistemi içerisinde vali, kaymakam ve bağlı
kuruluşların personeli tarafından yerine getirilmektedir. Her kademede görev
yapan personelin, görevini tam bir tarafsızlıkla ve görev tanımına uygun olarak
yerine getirmesi hepimizin ortak beklentisidir. Elbette bu konuda en büyük
görev Sayın Bakana ve merkezde görev yapan üst kademe yöneticilerine, taşrada
ise valilere düşmektedir. Üst kademe yöneticileri ve valilerin, görevlerini
konjonktürel siyasi rüzgarlara göre değil, adaletle ve mevzuata uygun olarak
yerine getirmeleri ülkenin huzuru, halkın mutluluğu için büyük önem
taşımaktadır ancak üzüntüyle belirtmem gerekir ki son yıllarda, belirttiğim bu
makam sahipleri görevlerini yaparken Anayasa ve kanunlara uygun hareket etmek
yerine Sayın Bakanın kanunsuz ve hatta konusu suç teşkil eden emirlerine göre
hareket etmeyi tercih etmişlerdir. Bunun en yeni örneği, Cumhuriyet Bayramı
kutlama etkinliklerine katılmak isteyen halkımıza reva görülen işlemdir.
Hükûmet –dikkatinizi buna da çekmek istiyorum- millî bayramların stadyumlarda
değil, sokakta ve halkın katılımıyla kutlanması gerektiğini ifade etmiş, bunu
değişik şekillerde belirtmiş ve bunun için yönetmelik değişikliğine gittiğini
ifade etmiştir. Ama ne olmuştur sonunda, sonunda ne olmuştur? Cumhuriyet
Bayramını sokakta kutlamak isteyen yurttaşlarımıza biber gazıyla ve başka
müdahale yöntemleriyle engel olunmak istenmiştir. Hani biz millî bayramları
sokakta ve halkın katılımıyla kutlayacaktık? Öyle değil miydi? Yönetmelik
değişikliğinin sebebi o değil miydi? Yoksa bu ad altında 23 Nisan törenlerine
çocuklarımızın katılmasını mı önlemek istiyordunuz? Veya 19 Mayıs törenlerinin
gençlerimiz tarafından kutlanmasını mı engellemek istiyordunuz? Çıkardığınız
yönetmelik bunu öngörmesine rağmen daha doğrusu böyle bir gerekçe ileri
sürmenize rağmen ne oldu da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlama etkinliklerine
yurttaşlarımızın katılmasını engellemek istediniz? Cumhuriyet Bayramını
kutlamak ne zamandan beri suç oldu Sayın Bakan?
Değerli milletvekilleri,
halkımız tüm engellemelere rağmen, konulan barikatlara rağmen Cumhuriyet
Bayramını büyük bir katılımla, büyük bir coşkuyla kutlamış, daha sonra da Büyük
Atatürk’ün manevi huzuruna çıkmıştır. Bunu önlemeye kimsenin gücü şimdiye kadar
yetmemiştir, bundan sonra da yetmeyecektir. Sayın Bakan anayasal suç
işlemiştir, maalesef kamu görevlilerini de suçuna ortak etmiştir.
Şunu hepimizin
bilmesi lazım: Konusu suç teşkil eden emir hiçbir şekilde yerine getirilmez.
Konusu suç teşkil eden emri yerine getiren kamu görevlileri sorumluluktan
kurtulamaz.
Bakınız, size bir
örnek veriyorum: İzmir’de bir üniversite öğretim üyesi, o zamanki kılık kıyafet
yönetmeliğini gerekçe göstererek bir öğrenciyi derse almadığı gerekçesiyle
hürriyeti bağlayıcı cezaya çarptırılmıştır.
Değerli
arkadaşlarım, şunu hatırlatıyorum hepinize: Keser döner sap döner, gün olur
hesap döner. Bunu hiç kimse aklında çıkarmasın.
Sayın
milletvekilleri, İçişleri Bakanlığında çok iyi yetişmiş personel vardır ancak
İçişleri Bakanlığı ve Sayın Bakan, bu personeli yeteri kadar
değerlendirmemektedir. Görevlendirmelerde ve üst görevlere getirmede liyakate,
ehliyete, deneyime ve birikime önem verilmemektedir.
Bakanlık merkez
birimlerinde ve taşrada, özellikle de Mülkiye Teftiş Kurulunda pek çok
deneyimli mülki idare amiri ve başka personel bulunmasına rağmen bunlar
değerlendirilmemekte, personelin değerlendirilmesinde şuna veya buna yakınlık
göz önünde bulundurulmaktadır. Deneyimli personel bir kenara itilmiş
bulunmaktadır. Merkezde görevlendirilen valilerin birikimlerinden,
deneyimlerinden yararlanılmamaktadır.
Sayın Bakan bu
bakanlıkta yetişmiştir. Sayın Bakan bakanlığı bilen biridir, daha doğrusu,
bilmesi gereken biridir. Bunların mutlaka göz önünde bulundurulması lazım.
Sayın Bakan,
yerel yönetimler üzerindeki vesayet denetimi de devlet adına İçişleri Bakanlığı
tarafından yerine getirilmektedir. İçişleri Bakanlığı, maalesef, bu denetim
yetkisini kötüye kullanmaktadır. Muhalefete mensup belediyeler üzerinde korkunç
bir baskı uygulanmaktadır ve özellikle CHP’li belediyeler kıskaç altına
alınmaya çalışılmakta, itibarsızlaştırılmaya çalışılmaktadır. Siz ne yaparsanız
yapın, vatandaşlarımız, yurttaşlarımız bunun gereğini yapacaklardır. Tüm suç
duyurularına rağmen ve yalanlamalarınıza rağmen Kayseri Büyükşehir Belediyesine
mülkiye müfettişi gönderilmemiştir, bunda çok ısrarcı olmuşsunuzdur. Acaba
gizlediğiniz bir şey mi var Sayın Bakan?
İstanbul
Büyükşehir Belediyesi ile ilgili, Sayın Başkan hakkında istenen ön inceleme
iznini neden vermiyorsunuz? Ben müteaddit defalar bunu size sordum. Şayet öyle
bir durum yoksa söyleyin, “Mülkiye müfettişleri öyle bir talepte
bulunmamışlardır.” veya “Bakanlık kontrolörleri öyle bir talepte
bulunmamışlardır.” deyin.
Ankara Büyükşehir
Belediyesinden Eskişehir yolundaki demir yığınının ve büyük bir kamu zararına
sebebiyet veren Gökkuşağı’nın hesabı sorulmamıştır. Bakın, Sayın Bakan
yanınızda oturuyor. Ankara’daki 3 metro hattını Ulaştırma Bakanlığı devralmak
zorunda kalmıştır. Yanınızdaki Sayın Bakana sorun, bunun ne kadar kamu zararına
sebebiyet verdiğini lütfen Sayın Bakandan öğrenin ve gereğini yapın Sayın
Bakan.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Sen sor, görelim böyle.
ALİ SERİNDAĞ
(Devamla) – Sayın Bakan, başta da söylediğim gibi İçişleri Bakanlığının en
büyük görevi, en önemli görevi, ülkede emniyet ve asayişin ve huzurun temin
edilmesidir ama maalesef ülkemizde ciddi güvenlik problemleri yaşanmaktadır.
Her gün şehit haberleriyle insanların yüreği yanmaktadır. İnsanlarımız
ayrıştırılmış, kamplaşmalarına sebebiyet verilmiştir.
Hükûmet, can ve
mal güvenliğini sağlamakta aciz kalmıştır. Size ibret verici bir örnek
veriyorum: Son olarak, hâkimler ve savcılar, kendilerini korumak için bireysel
silahlanma yoluna gitmişlerdir. Bu, ciddi bir devlete yakışır mı? Bu, ciddi bir
devlete yakışıyor mu Sayın Bakan? Hâkimini, savcısını koruyamayan bir devlet,
ciddi bir devlet olabilir mi? Bu, üzüntü verici bir durumdur.
Bakınız, dört
yılda, 2008-2012 yılları arasında 27 bin çocuk kaybolmuştur, 62 bin çocuk suç
işlemiştir. Adaletsizlik, yoksulluk, yasaklar ve yolsuzluklar artmıştır. Ülkede
bu duruma çözüm aranacağına, Hükûmet bu duruma çözüm arayacağına maalesef yapay
gündemler oluşturmaktadır. Bütçe Kanunu’na eklenmesi gereken Sayıştay
raporlarını eklememek suretiyle bütçeyi…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ SERİNDAĞ
(Devamla) – …bütçenin meşruiyetini tartışılır hâle getirdiniz ve ülkeyi bu
duruma getirdiniz.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Serindağ.
ALİ SERİNDAĞ
(Devamla) – Ben bütçenin ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu.
Buyurunuz Sayın Kesimoğlu.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
MEHMET S. KESİMOĞLU (Kırklareli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Emniyet Genel Müdürlüğü bütçesi üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bugün 13 Aralık 2012. Bütün Türkiye Silivri’ye kilitlenmiş
durumda. Milletvekillerimizin, aydınlarımızın, bilim adamlarımızın ve ömrünü
terörle mücadeleye adamış Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımızın yargılandığı
bir dava görülüyor Silivri’de.
Halk orada ancak
her zamanki bilindik görüntüler de var; biber gazı, cop, tazyikli su, polisin
orantısız güç kullanımı…
Orada tutuklu
olarak yargılananlar kimler? Orada Atatürkçüler, cumhuriyetçiler, aydınlar,
çağdaşlar, o ya da şu partiye mensup kişiler, daha doğrusu, AKP’ye muhalif
olanlar.
Peki, nasıl
yargılanıyorlar? Beş yıldan bu yana tutuklu olarak yargılananlar var.
Peki, neye
dayanarak yargılanıyorlar? Artık, dilimizin “delil” demeye varamayacağı,
üretilmiş –tırnak içinde- belgelerle yargılanıyorlar. Terör örgütünün iki
numaralı isminin gizli tanıklığıyla yargılanıyorlar. Demokratik ülkelerde,
aslında, bu durum hükûmetin istifa sebebidir ama söz konusu AKP’nin devri iktidarı
olduğunda, uzaktan yakından ilgisi olmayan bir konu olarak algılanıyor.
On binler bugün
Silivri’de. Biz de yüreğimizle oradayız. Milyonların yüreği orada. Ben buradan,
bu kürsüden Silivri’yi selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Silivri’dekileri özgürlükte buluşmak üzere beklediğimizi ifade etmek istiyorum.
Özgürlükte buluşacağımıza da gönülden inanıyorum ama bu tabloyu bu ülkenin
önüne koyanlarla da er ya da geç hesaplaşacağımıza olan inancımı, bu kürsüden
bir kez daha ifade etmek istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Bütçesini
görüşmekte olduğumuz Emniyet Genel Müdürlüğünde bir ekibin bu davaya katkısı
malum. “Delil demeye dilim varmıyor.” dedim çünkü pek çok olayda kanıtlandı ki
orada delil diye sunulan şeyler, Emniyette malum birim tarafından imal edilmiş.
Hatırlayacaksınız, her şey Ümraniye’de bir çatı katında başlamıştı. Bakın,
TÜBİTAK’ın yapmış olduğu ses analizinden alıntı yapmak istiyorum sizlere. İki
polis kendi arasında konuşuyor:
“– Yav olay yeri
tutanağı bilgisayarda yazılır mı?
– ‘Olay yeri
tutanağı’ diyorum, bilgisayarda yazılabilir.
– Hı hı. Bir şey
olmaz diyorsun. Olur mu?
– O zaman şimdi
yaz.
– Şey dersin ya,
daktiloda, bilgisayarda.
– Elle mi
yazalım?
– Hani adam diyor
ki, ‘Bilgisayarı nereden olay yerinde?’ diyecek.
– Olay yerinde
elle yazılır.
– Tamam, bu
şekilde yazalım.
– Ama şöyle de
düşünülür. Orada not bir şekilde alınmış, burada yazılmış olabilir.”
Devam ediyor…
Bu ses kaydı
Ümraniye’de karakolda yapılmış, video kaydının ses kaydı. TÜBİTAK’ın yaptığı
analizin örneğini paylaşıyoruz. Ne görüyoruz burada? Ümraniye’de bulunan el
bombalarıyla ilgili olay yeri tutanağının, ilgili polisler tarafından nasıl
tutulduğunu görüyoruz. TÜBİTAK Raporu 2010 yılına ait. Aradan iki yıl geçmiş.
Ben bu kürsüden şimdi Sayın Bakana sormak istiyorum: Bu usulsüz ve hukuksuz
tutanakları tutan polislerle ilgili bugüne kadar ne yaptınız? Ben söyleyeyim,
hiçbir inceleme başlatmadınız Sayın Bakan.
SAKİNE ÖZ
(Manisa) – Terfi ettirdi bir de.
MEHMET S.
KESİMOĞLU (Devamla) – Evet, terfi ettirdi.
Sayın Bakan,
sizin başında bulunduğunuz bakanlığa bağlı emniyette yaşanan skandallar bununla
da kalmıyor elbette ki. Eski Genelkurmay Başkanı da dâhil, tutuklu yargılanan
pek çok sanığın tutuklanmasına delil olarak gösterilen 51 no.lu DVD, ele
geçirilmeden önce emniyette kopyalanabildi. Dikkatinizi çekiyorum, “ele
geçirilmeden önce.” Hatta daha sonra da kırık olduğu hâlde tekrar
kopyalanabildi. Ortada olmayan bir DVD’yi kopyalayanlarla ilgili ne yaptınız
Sayın Bakan, bir soruşturma başlattınız mı? Elbette ki başlatmadınız.
Polisin, ABD
büyükelçiliğine brifing verdiğini Wikileaks’ten öğrendik, bunlarla ilgili de
bir şey yapmadınız. Ergin Saygun’un kitabından öğrendik; Emniyet, Genelkurmayın
yazışmalarını izletmek için 2009 yılında bir birim kurmuş. Bu birim hâlâ
görevde mi Sayın Bakan? Bu usulsüz, haksız, yerinde olmayan brifingleri
verenlerle ilgili bir soruşturma başlattınız mı?
Sayın Bakan,
tabii, yedi dakikada bunları anlatabilmek mümkün değil ama emniyet
mensuplarınız, teşkilatınız sizden özlük haklarıyla ilgili güzel şeyler duymak
istiyorlar. Bunlarla ilgili siz ne yaptınız? Onu da söyleyeyim, gene hiçbir şey
yapmadınız. Özlük haklarını geliştirmediniz. Polislere ekonomik durumlarını
düzelteceğinize dair söz verdiniz ama sözünüzü tutmadınız. Emniyet mensupları
emekli olduğunda maaşları yarıya iniyor ama ihtiyaçları yarıya inmiyor, aynı
biçimde devam ediyor. Gösterge sorunlarını çözmediniz ama örgütlenmek isteyenlere
de yapmadığınızı bırakmadınız. Sosyal medyada yorum yapanlar için soruşturmalar
açtınız. Sendika kurmak isteyen polislere tehdit, soruşturma dâhil her türlü
baskıyı yaptınız ve yapıyorsunuz. Sayın Bakan, sendika kurmak anayasal bir
haktır. Kanuni olmayan, sendika değil, sizin sınırlamalarınız ve
baskılarınızdır.
Bütçede Sayın
Başbakan birtakım kıyaslamalar yaptı. Ben de hırsızlık, dolandırıcılık ve
benzeri konularda 2002 ile 2012 arasında bir kıyas yapmak için rakamlara baktım
ama maalesef öyle bir uygulama hayata geçirilmiş ki, o kıyası yapabilecek
rakamlar ortada yok. AKP gerçeği demek ki istatistiklerin arkasına sığınmış.
Son söz: Değerli
milletvekilleri “Türkiye’de hiç mi iyi bir şey olmuyor?” diyeceksiniz; var. 13
Aralıkta Silivri’de savcının iddianamesini okuduğu özel bu günde tüm Türkiye’yi
çok yakından ilgilendiren güzel bir haberi sizlerle paylaşmak istiyorum. Şu
yapılacaklara bakar mısınız: “Tüm binalarda birbirlerini görmelerine, açıkça
görsel olarak etraflarını araştırmalarına ve…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET S.
KESİMOĞLU (Devamla) - …doğal davranışlarına imkân tanıyacak yeterlilikte
aydınlatma seviyesi sağlanacak, pencereler ışığı eşit şekilde dağıtılmasına
imkân verecek, ses seviyesi asgari düzeyde olacak, havalandırma fanları en
düşük düzeyde ses yapacak, belirgin sağlık problemleri olanlar derhâl tedavi
edilecekler.” Ne güzel değil mi?
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Kesimoğlu.
MEHMET S.
KESİMOĞLU (Devamla) – Ama tüm bu olanaklar, kimler için biliyor musunuz? Çiftlikteki
hayvanlar için, özellikle tavuklar için.
Sayın Bakan, siz
hayvanlara verilen değerin yüzde 1’ini insanlara vermeyen bir anlayışın
takipçisisiniz.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz.
MEHMET S.
KESİMOĞLU (Devamla) – Ama bilin ki, ilk hükûmet değişikliğinde orada değil, en
arkada oturacaksınız, ellerinizin arasına başınızı alacaksınız ve “Ah, keşke!”
diyeceksiniz.
Saygıyla
selamlıyorum, bütçenin hayırlı olmasını diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – İzmir
Milletvekili Musa Çam.
Buyurunuz Sayın
Çam. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
MUSA ÇAM (İzmir) – Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer
üyeleri; İçişleri Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığının 2013 yılı bütçesi
üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi partim Cumhuriyet Halk Partisi ve
şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
Suçun
önlenmesinden suçla mücadeleye, iç güvenliğimizden mal ve can güvenliğimize,
kaçakçılıktan, trafikten sınır güvenliğine kadar gece gündüz demeden görev
yapan görevlilere Cumhuriyet Halk Partisi olarak başarılar diliyoruz. Ülkemizin
toplam nüfusunun yüzde 78’i polis görev ve sorumluluk bölgesinde, geriye kalan
yüzde 22’si ise jandarma bölgesinde yaşamaktadır. Aynı zamanda ülkemiz yüz
ölçümünün yüzde 87’si jandarma sorumluluk bölgesinde bulunmaktadır. Bugün
itibarıyla, Jandarma Genel Komutanlığında 209.748, Emniyet Genel Müdürlüğünde
ise 255.590 kişi görev yapmaktadır. AKP’nin on yıllık iktidarı döneminde
104.246 polis alınmış, önümüzdeki yıl ise 12.440 polise işbaşı yaptırılacağı,
Bakanlık çalışmalarından edindiğimiz bilgiler arasında.
Kamu güvenliği
hizmeti sunulurken hukukun üstünlüğü öncelik olmak zorundadır. Güvenlik kavramı
ile hukuk kavramı ve insan hakları arasındaki denge bozulur ise sürekli
karşılaştığımız toplumsal olaylarla karşı karşıya kalırız. Parasız eğitim
isteyen öğrencileri, grevli, toplu sözleşmeli sendika yasası isteyen işçiyi,
ILO standartlarında toplu sözleşmeli sendika yasası isteyen kamu emekçilerini,
insanca bir emekli ücreti isteyen emeklileri, mahsulüne emeğinin karşılığını
isteyen çiftçiyi, “Çocuklar öldürülmesin, analar ağlamasın!” diye haykıran
anaları, kısacası sizi eleştiren ve tepki koyan, gösteri yapan insanları
anlamaya çalışmak, eleştiri hakkına saygı duymak zorundasınız ve buna
mecbursunuz. Bu demokrasimizin olmazsa olmaz gereklerinden bir tanesidir. Buna
tahammül edemiyorsunuz. Bu insanlar hoşunuza gidecek biçimde davranmıyor diye
şiddet ve orantısız güç kullanıyorsunuz. Siz demokrat değil, olsa olsa
işkenceci olursunuz.
Sayın Bakan,
değerli milletvekilleri; kolluk kuvvetlerinin toplumsal olaylara müdahalesinde
ciddi sorunlar ve problemler vardır. Bunun en canlısını 9 Ekimde, şurada 1
kilometre ileride, Akay Caddesi’nde ben ve diğer milletvekili arkadaşlarım DİSK
eski Genel Başkanı Süleyman Çelebi ve HARB-İŞ eski Genel Başkanı ve Ankara
Milletvekili İzzet Çetin birlikte yaşadık. İşçiler, emekçiler, grevli ve toplu
sözleşmeli sendika haklarını Parlamentoya iletmek için buraya gelmek istediler.
Bizler de sendika kökenli 3 parlamenter olarak gidip kendileriyle dayanışma
içerisinde bulunduk. Tüm polis telsizlerinde o alanda 3 tane milletvekilinin
olduğu olmasına rağmen, emniyet güçleri geldi, bana, bir milletvekiline,
gözlerime biber gazı sıktı arkadaşlar ama biber gazı sıkan bu güvenlik
güçleriyle ilgili hiçbir işlem yapılmadı ve Sayın Bakandan bu konuda bir
açıklama bile duymadık arkadaşlar.
Yine, 29 Ekimde,
yaşlısıyla genciyle, çoluğuyla çocuğuyla, engellisiyle, kadınıyla kızıyla,
gazisiyle, malulüyle herkes, cumhuriyetimizi kutlamak üzere Anıtkabir’e
binlerce insan geldi ama o binlerce insan biber gazı ve suyla püskürtüldü.
Âdeta bir Kerbela yaşandı orada arkadaşlar. İşte, AKP’nin “ileri demokrasi”
dediği düzen, bu düzendir ve bunun sorumlusu ve müsebbibi de “Bizim gazımız
organiktir, hiçbir zararı yoktur.” diyen İçişleri Bakanı da burada
oturmaktadır. Eğer bir içişleri bakanı “Benim gazım organiktir.” diyorsa ve
birtakım kolluk kuvvetleri de bundan cesaret alıp da bunu yapıyorsa… Ama, Sayın
Bakan da orada, ne güzel, pişkin pişkin gülüyor arkadaşlar. İşte gördüğümüz durum,
tablo budur arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Bunu kabul etmek mümkün
değildir. At sahibine göre kişner. At sahibine göre kişner. Eğer sahibi böyle
yapıyorsa at da ona göre kişniyor arkadaşlar.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, valiler… 29 Ekimde, Türkiye'nin değişik yerlerinde, insanlar kendi
ceplerinden otobüsler tuttular, buraya gelmek istediler arkadaşlar. Vermiş
olduğu talimatla, illerde valiler, emniyet müdürleri, kaymakamlar otobüsleri
sudan gerekçelerle bağladılar ve sefere çıkartmadılar arkadaşlar. Şu anda,
Türkiye’de -birçoğunu belki tenzih ederek söyleyebilirim ama- birçok vali,
kaymakam ve emniyet müdürü, âdeta -tek parti dönemini eleştiriyorsunuz ya- tek
parti dönemi gibi, âdeta parti başkanı gibi görev yapmaktadırlar arkadaşlar.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ondan kötü… O zaman insanlarda vicdan vardı.
MUSA ÇAM
(Devamla) – Nereden cesaret alıyor? Sayın İçişleri Bakanından cesaret alıyor.
Değerli
arkadaşlar, bugün, ülkemizde, emniyet mensuplarının isimlerinin karıştığı
dinleme skandallarıyla karşı karşıyayız. Yasak olduğu hâlde emniyetçe
vatandaşa, basına servis edilen belgeler var. Bir cemaatin emniyet içinde,
özellikle istihbarat şubesinde yapılandığına ilişkin çok ciddi iddialar vardır
ve bunlar konuşuluyor. Cemaate mensup kişilerin, devlet içinde devlet gibi
davrandıklarını her gün çeşitli
gazetelerde bunları okuyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, bugün ülkemizde sürmekte olan pek çok soruşturmada insanlar, önce suçlu ilan
edilmekte ve suçlanandan da masumiyetini ispatlaması istenmektedir. İşte bugün
Silivri’de yaşanan da budur. 1.379 gündür tutuklu olan Mustafa Balbay ve
arkadaşları, bugün orada bunun ceremesini ödemektedirler.
Yine bugün
İstanbul'da Çağlayan adliyesinde 1999 yılından beri yargılanan Sosyolog Pınar
Selek’in de davası, yine aynı şekilde orada devam etmektedir. Kısacası,
devletin içerisinde bir komplo olarak devam etmektedir.
Değerli
arkadaşlar, bunun bu şekilde devam etmesi mümkün değildir. Jandarmanın ne kadar
güç ve zor koşullar altında çalıştığını biliyoruz, emniyet görevlilerinin de ne
kadar zor ve güç koşullar altında çalıştığını biliyoruz. Bunların önündeki
sendikal örgütlenmelerin yasak olmadığını, ILO standartlarına, Avrupa Birliği
müktesebatına ve Anayasa’nın 90’ıncı maddesi çerçevesinde sendikalaşmalarının
önünde hiçbir engel yoktur.
Jandarma dedik,
1970’li yıllarda, öğrencilik dönemimizde hepimizin poliste görmüş olduğumuz
zahmetlerden ve eziyetlerden dolayı jandarmaya daha sevecen, daha sıcak
bakıyorduk ve jandarmayı gördüğümüzde de şu marşı söylüyorduk:
(İzmir
Milletvekili Musa Çam, aşağıdaki metni marş formunda okudu)
“Jandarma biz
sosyalistiz
Dostuz yalnız biz
sana
Kurtuluşun
bizimledir
Elini uzatsana
Jandarma sen ah
bir bilsen
Sana ne iş
verdiler
Belki bir gün
‘Bakan’ sana
‘Köylünü
kurşunla.” der.” (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Çam.
MUSA ÇAM
(Devamla) – Bundan bir yıl önce Uludere’de Bakan ve Başbakanın vermiş olduğu
talimatla 9 yaşından 19 yaşına kadar
çocuklar bombalanıp öldürüldü. Onların kan izleri ve parmak izleri,
Başbakanın ve İçişleri Bakanının alınlarında durmaktadır arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederiz Sayın Çam.
MUSA ÇAM
(Devamla) – Hepimize 2013 yılının barış, özgürlük ve demokrasi getirmesini
diliyor, savaşsız bir dünya dileğiyle
hepinize saygılar sunuyor, yeni yılınızı kutluyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Sayın Başkan, Meclisin seviyesini muhafaza edin lütfen.
BAŞKAN – Tövbe
ya… Yani, ilk defa Genel Kurulda şarkı söylendiğini duyduk. Böyle, olacak bir
şey değil ama…
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Seviyeyi muhafaza etsek iyi olur.
BAŞKAN – Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına Erzincan Milletvekili Sebahattin Karakelle. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Karakelle.
AK PARTİ GRUBU
ADINA SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının 2013 yılı bütçesi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ana yurdu bir
baştan bir başa demir ağlarla ören, ulaştırma meselesini bir medeniyet meselesi
ve kalkınmanın öncelikli hedefi olarak gören cumhuriyetimizin kurucularını
hayırla yâd ediyorum ancak üzülerek tespit etmek gerekir ki, bağımsız
Türkiye'nin kurucularının gelecek nesillere bir ödev, bir hedef, bir prensip
olarak bıraktıkları mirasa, geçmişte, uzun yıllar sahip çıkılamamış, ihmal
edilmiştir. Şimdi ise takdir edersiniz ki, ulaşım ve iletişimin her alanında
ezberlerin bozulduğu, destanların yazıldığı bir dönemi yaşıyoruz.
Şair diyor ki:
“Yokuşlar
kaybolur çıkarız düze.
Kavuşuruz sonu
gelmez gündüze.”
Ferhat’ın sevdası
misali dağlar delinmiş, yokuşlar kaybolmuş, sulara gem vurulmuştur. Bu
başarının sırrı geceleri gündüz, yıldızları çıra yapmaktan geçmektedir.
Bu anlayış
neticesinde, son on yılda Bakanlığımızın yaptığı yatırım tutarı,
yap-işlet-devlet projeleriyle birlikte 140 milyar Türk lirası yani 140 katrilyondur.
Bu süreç içerisinde Türkiye'nin çehresini değiştirecek, uluslararası arenada
değerine değer katacak dev projeler hayata geçirilmiştir. Osmanlıdan beri
hayali kurulan Ovit Tüneli’nin temeli atılmış, bu tünel Karadeniz’le Kafkasları
kucaklaştıracaktır. On yıl içerisinde, kara yollarında 74 ilimiz, bölünmüş
yollarla birbirine bağlanmış. Yolları böldük ama gönülleri, hayatları
birleştirdik.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yapılan çalışmalar kara yolu yatırımıyla sınırlı
kalmamış, cumhuriyetin kuruluşu sonrasında âdeta ikinci defa ana yurt demir
ağlarla baştan başa örülmeye başlanmıştır. 1951-2003 yılları arasında yani
yarım asırdan fazla bir dönemde 945 kilometre demir yolu yapılmış iken, on
yıllık bir süreçte 1.086 kilometre yeni demir yolu yapılmış ve 3.434 kilometre
demir yolu yapımı ise devam etmektedir. Ankara-Eskişehir ve Ankara-Konya yüksek
hızlı tren hatları hizmete başlamış; Ankara-İstanbul, Ankara-Sivas,
Sivas-Erzincan, Ankara-İzmir, Ankara-Bursa projeleri devam etmektedir. 1860 yılında
taslağı hazırlanan ve hayali kurulan Marmaray Projesi’ni gerçekleştirmek de AK
PARTİ iktidarına nasip olmuştur.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; geçmişte hava yolu taşımacılığı sanki bir zümrenin
tekeline bırakılmış ve bir sınıfa tanınan imtiyaz niteliğinde idi. Bugün ise
hava yolu sektöründe yaşanan gelişmeler âdeta Türkiye’yi kanatlandırmıştır.
Hava yolu taşımacılığında devlet tekeli anlayışından vazgeçilmiş, devletin hava
yolu şirketinin serbest piyasanın rekabet ortamı içerisinde kalitesini yükseltmek
adına yarış içerisinde olması sağlanmıştır. Bugün, aktif havalimanımızın sayısı
26’dan 48’e çıkarılmıştır. Nereden nereye. Artık 7 hava yolu şirketi
tarafından, 7 merkezden 49 noktaya gerçekleştirilen uçuşlarla 16 milyon
insanımız uçakla tanışmış, hava yolu, halkın yolu olmuştur.
Bir deniz ülkesi
olan Türkiye’nin ve denizci bir millet olan Türk milletinin bu kimliği, AK
PARTİ iktidarıyla yeniden hayat bulmuştur.
Bilişim
sektöründe ise alınan mesafeler ortadadır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bürokrasinin esiri olmayan, kendi dinamizmini bütün
kadrosuna yansıtan, “Aşılmaz.” denilen engelleri aşan, yarım asra sığmayan
projeleri on yıla sığdırarak milletimizin hizmetine sunan, hizmet adamı, gönül
adamı Sayın Bakanımız, medarıiftiharımız Binali Yıldırım ve ekibine, şahsım ve
aziz milletimiz adına şükranlarımı sunuyorum.
Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımızın 2013 yılı bütçesinin hayırlı, uğurlu
olmasını Allah’tan niyaz ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Karakelle.
Çorum
Milletvekili Cahit Bağcı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Bağcı.
AK PARTİ GRUBU
ADINA CAHİT BAĞCI (Çorum) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2013 yılı bütçesi ile 2011 yılı kesin hesabı,
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının bütçesi hakkında AK PARTİ
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlarken sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, ulaştırma ve haberleşme, sanayi, tarım, turizm gibi sektörlerin
altyapısını oluşturarak, ekonomik gelişme yanında köy-şehir entegrasyonu,
kültür birliği, dengeli nüfus dağılımı gibi birçok sosyal ve ekonomik faydayı
da sağlayan önemli fonksiyonlara sahip stratejik bir sektördür. İşleyen bir
ulaşım ve iletişim sistemi, toplumsal kaynakların dengeli dağılımıyla bölgesel
dengesizliği ortadan kaldıran, maliyetleri düşürerek ekonomik gelişmeyi ve
rekabet edilebilirliği sağlayan bir özelliğe de sahiptir.
AK PARTİ
hükûmetlerinin işbaşına geldiği 2002 yılından itibaren ortaya konulan Acil
Eylem Planı, hükûmet programları ve sektörel stratejiler sayesinde, ülkemizin
ulaşım ağlarında ciddi mesafeler alınmıştır.
Bakanlığın 2013
yılı bütçe teklifi 19 milyar 182 milyon TL olup, bunun yaklaşık 8,5 milyar
TL’si yatırımlara ayrılmıştır. Bakanlığa bağlı kuruluşların bütçeleri de
dikkate alındığında, bu bütçe 35 milyara ve yatırımlara ayrılan pay da 14,5
milyara yaklaşmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, 2003 yılında 6.100 kilometre olan bölünmüş yol uzunluğu,
22.100 kilometreye, otoyol uzunluğumuz bugün 2.236 kilometreye, aktif havaalanı
sayımız 26’dan 48’e, 2003 yılında 34,5 milyon olan hava yolu yolcu trafiği ise
yüzde 243 artışla 118 milyona ulaşmıştır. 61’inci Hükûmet Programı’nda demir
yolu yatırımlarına hız kazandırılmasına yönelik açık bir hedef de ortaya
konulmuştur. Bu çerçevede 3.434 kilometre demir yolu yapımına yönelik
çalışmalar sürdürülmektedir. Önümüzdeki dönemde yapılacak demir yolu
yatırımlarının illerimizin rekabet gücüne ve ekonomimizin büyümesine katkı
sağlayacağı kuşkusuzdur.
Değerli
milletvekilleri, TÜRKONFED’in Ağustos 2012 tarihli “Bölgesel Kalkınmada Yerel
Dinamikler: Çorum Modeli ve 2023 Senaryoları” isimli raporunda yer alan bazı
hususları hem ilimizin hem de Karadeniz Bölgesi’nin demir yolu talebine ilişkin
olarak dikkatlerinize de sunmak istiyorum. Bu raporda en önemli fırsat Samsun
üzerinden Rusya pazarına erişim kolaylığı, zayıf yön olarak da demir yolu
bağlantısı olmayışı zikredilmiştir. Çorum ilimizin imalat sektöründeki ihracat
artış hızı Türkiye ortalamasının da üzerindedir. Öz kaynak, yerel girişimcilik,
esnek üretim özellikleri ve ilişkileri, dayanışma, güven ve örgütlenme
kapasitesi gibi içsel faktörlere dayalı olarak gelişen özelliği nedeniyle
ilimiz ülkemizde yeni bir sanayi odağı olarak ortaya çıkmıştır. Çorum,
birikimlerini ve girişimci gücünü örgütleyerek özgün bir sanayi kapasitesine
sahip bir ildir. 2011 yılı trafik hacim verilerinde ise Ankara güzergâhında 4
milyon, Samsun hattında 2 milyon, Amasya hattında ise yaklaşık 1 milyon adet
araç hareketi olmuştur. Ankara hattında günlük 11.500, Samsun hattında ise
5.650 araç hareketi olmaktadır. Bunun yarısını yük, yarısı da yolcu
taşımacılığı amaçlıdır. Çorum Ticaret ve Sanayi Odası 2011 yılı verilerine göre
ilimizden yılda 15 milyon tona yakın yük sevkiyatı iç pazarlara ve ihracat
amaçlı olarak limanlara taşınmaktadır. Taşıt trafiğine ek olarak nüfus
kriterini de dikkate aldığımızda bölgemizde yaklaşık 2,8 milyon nüfus
yaşamaktadır. Sinop, Ordu, Giresun, Trabzon, Amasya illerinde yaşayan nüfusun
demir yolu ihtiyacını karşılayacak avanproje çalışmaları DLH tarafından
tamamlanmış olup uygulama projesi çalışmalarının 2013 yılı yatırım programında
ele alınması beklenmektedir.
Çorum sanayisinin
gelişmesinin, sıçramasının önündeki tek engel demir yoludur. Bu çerçevede,
ülkemizin 2023 hedeflerini yakalamasında Çorum’un katkısını sunabilmemiz için
demir yolu talebini tekrar Genel Kurulumuzun ve Bakanlığın dikkatine sunuyorum.
Sözlerime son
verirken, Bakanlık bütçesinin ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyor,
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Bağcı.
Kayseri
Milletvekili Yaşar Karayel…
Buyurunuz Sayın
Karayel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU
ADINA YAŞAR KARAYEL (Kayseri) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
Karayolları Genel Müdürlüğümüzün 2013 yılı bütçesi üzerinde grubum adına söz
almış bulunuyorum. Şahsım ve grubum adına sizleri saygıyla selamlıyorum.
Karayollarımız,
kurulduğu günden bugüne kadar Türkiye’ye çok büyük hizmetler etmiş önemli
kurumlarımızdan birisidir. Karayollarının yapmış olduğu hizmetleri tüm
milletimiz hem geçerek hem de fiilen yaşayarak görmektedir.
“Yol
medeniyettir.” dedik. Bu medeniyeti Türkiye’ye getirmek için AK PARTİ olarak on
yıldan beri milletimize hizmet etmeye devam ediyoruz. “Gidemediğin yer senin
değildir.” düsturunu rehber edindi Karayollarımız, Türkiye’de gidilmedik yer
bırakmadı. AK PARTİ iktidarında, on yıllık dönem içerisinde Türkiye'nin
ulaşımla alakalı gidilmedik yeri kalmamıştır. Emeği geçen herkese teşekkür
ediyorum.
Kara yollarına
baktığımızda, ülkemizde 65.435 kilometre yol ağımız bulunmaktadır. Bu yol
ağımızın 2.236 kilometresi otoyol olarak hizmet vermektedir. 522 kilometrelik
kısmı ise AK PARTİ iktidarı döneminde yapılmıştır. Otoyol projelerinin en
önemli kısmı 421 kilometre uzunluğundaki Körfez Geçişi, Gebze-İzmir Otoyolu
Projesi’dir. Bu proje bittiği zaman Türkiye çok büyük bir ulaşım kolaylığına
kavuşmuş olacaktır. Bunun beş yılda tamamlanması beklenmektedir.
Bir başka önemli
otoyol projesi ise İstanbul’da yapılacak üçüncü köprünün de içinde yer alacağı
Kuzey Marmara Otoyol Projesi’dir. Bu proje bittiği zaman da yaklaşık 6 milyar
civarında paraya mal olacaktır. Çanakkale Boğazı köprüsünün de içinde olacağı
Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Balıkesir Otoyol Projesi, Niğde-Ankara,
Ankara-Samsun, Ankara-İzmir otoyol projeleri de 2023 yılı hedeflerimiz
içerisindedir.
Kara yollarımızın
yaklaşık 32 bin kilometresi devlet yolu, 31 bin kilometresi ise il yolu
standardındadır. Bu yolların 22 bin kilometresi bölünmüş yol olup 6.100
kilometresi geçen iktidarlar döneminde yapılmış, 16.103 kilometresi de AK PARTİ
iktidarı döneminde tamamlanmıştır.
2003 öncesi 6
ilimiz bölünmüş yollarla birbirlerine bağlı iken bugün 74 ilimiz birbirlerine
bağlı hâle gelmiştir. Bu yollardan yurt içi kara yolu taşımacılığımızın yüzde
90’ı yapılmaktadır. Yurt içi kara taşımacılığının toplamda 182 milyon ton kısmı
da bu yollarımızdan geçmektedir. Ülkemizdeki bu taşıma 430 bin civarında K
belgeli taşımacılık firmaları tarafından yürütülmektedir.
Bu yollarımız
yapılırken dağlar tepelerden aşılmıyor, onlarca tünellerle dağlar ovalara
kavuşuyor. 3 kilometrelik bir Bolu Tüneli’ni on yedi yılda yapan bu ülke
2003-2012 yılları arasında 103 kilometrelik tünel de yapmıştır. Daha önce
yapılan 49,6 kilometrelik tünel uzunluğuna bakıldığında yüzde 200’lük bir
artışın olduğu herkes tarafından görülecektir. “Bu tüneller neresidir?” diye
sorduğumuzda, Karşıyaka, Iğdır, Bolu, Çiftalan, Pozantı, Tatvan Kuzgunkıran,
Hopa Cankurtaran, İspir Ovit, Manisa Sabuncubeli, Ilgaz, Kop, Kahramanmaraş
Püren ve Malatya Erkenek tünelleri olarak sayabiliriz. Bunlar da iki yıl
içerisinde tamamlanacaktır.
Saygıdeğer
milletvekilleri, son on yılda 84 kilometre uzunluğunda 1.239 adet köprü ve
viyadük yapılarak milletimizin hizmetine sunulmuştur. Deprem kuşağında bulunan
ülkemizdeki, başta İstanbul Boğaz Köprüsü olmak üzere, 125 adet önemli sanat
yapısı ve viyadüğün sismik takviyeleri yapılmış, 141 adedinin ise takviyeleri
devam etmektedir. Ülkemizdeki tescilli 16 milyon 826 bin aracın kullandığı
yollar da işte bu yollardır. Ülkemizdeki trafik kazalarının yoğun olarak
yaşandığı 910 kaza kara noktası yeniden gözden geçirilerek kazaların önüne
geçilmiştir.
Bugüne kadar
doğu-batı ekseninde yapılan bölünmüş yollar kuzey-güney eksenine kaydırılmış,
bu kuzey-güney ekseninin de 8.700 kilometrelik kısmı tamamlanmıştır. Bu yol
ağımız bittiğinde Akdeniz, Karadeniz’e daha yakın bir yer alacak ve böylece
mesafeler kısaltılacaktır. Hedefimiz, Türkiye'nin 100’üncü kuruluş yıl
dönümünde 70.000 kilometre bölünmüş yola kavuşmasıdır. AK PARTİ iktidarı olarak
da bunu şimdiden hedeflerimiz arasına koymuş bulunuyoruz.
Yeni yollarımızın
yapımı yanında, mevcut yollarımızın da BSK’lı olarak kalitesini artırmak için
Ulaştırma Bakanlığımız çalışmalarına devam etmektedir. Kayseri civarındaki
bütün ulaşım yollarımız 6. Karayolları Bölge Müdürlüğümüz tarafından 750
trilyon lira harcanarak BSK’lı olarak yapılmaktadır. Emeği geçen, başta
Başbakanımız olmak üzere, bakanlarımıza, Karayolları Genel Müdürlüğüne ve tüm
Karayolları çalışanlarına teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Karayel.
Tokat
Milletvekili Dilek Yüksel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Yüksel.
AK PARTİ GRUBU
ADINA DİLEK YÜKSEL (Tokat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu bütçesi üzerinde grubum adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2011 yılı verilerine göre 40 milyar dolar büyüklüğünde
olan ve 2012 yıl sonu itibarıyla 44 milyar dolar büyüklüğüne ulaşması beklenen
bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü, ekonomimize doğrudan yaptığı katkının
yanı sıra, diğer sektörlerde etkinliği artırarak bir lokomotif görevi
üstlenmektedir.
2000 yılında
kurulan ve Türkiye'nin ilk sektörel düzenleyici kurumu olan Bilgi Teknolojileri
ve İletişim Kurumu tarafından Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının
belirlediği politikalar doğrultusunda yapılan düzenlemelerle bugün ülkemizde
yüksek hızlı fiber İnternet hizmetlerine vatandaşlarımızın uygun fiyatlarla
erişimi mümkün hâle gelmiş, üçüncü nesil mobil telekomünikasyon hizmetlerinin
gelişimiyle birlikte mobil İnternet günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası
olmuş, bundan yedi sekiz sene önce oldukça pahalı olan mobil telefon hizmetleri
ucuzlamış ve aylık ortalama 299 dakikalık mobil görüşme süresiyle Türkiye
Avrupa lideri konumuna gelmiştir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülke olarak refah seviyesinin yükselmesi, bilişim
okuryazarlık oranının artması, kalkınmamızın sürdürülmesi ve FATİH Projesi gibi
geniş bant abone sayısını 1 kat daha artıracak devlet destekli bilişim
projelerinin devam etmesiyle önümüzdeki süreçte bu alanda yeni atılımlar
yaşanacağını öngörmekteyiz.
2023 hedefleri
kapsamında bilişim pazarının 160 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşmasını, her
eve yüksek hızlı geniş bant altyapılarıyla geniş bant abone sayımızın 60 milyon
seviyesine gelmesini planlamaktayız.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AK PARTİ iktidarı olarak, iletişimde, ulaşımda ve her
alanda ülkemizi 2023 hedeflerine ulaştırmada milletimizden aldığımız güçle
çalışıyor, Türkiye’yi dünyayla rekabet edebilir noktaya taşıyoruz.
Bakanlığımızın “Yol medeniyettir.” anlayışıyla ülkemizi doğusundan batısına,
kuzeyinden güneyine bölünmüş yollarla bağlamasının, dört bir yanını demir
ağlarla örmesinin, hızlı trenlerle ülkemizi buluşturmasının, hava yollarını
halkın yolu, milletin yolu hâline getirmesinin mutluluğunu hep beraber
yaşıyoruz.
Bu bağlamda,
Tokat’ımızın ve bölge insanımızın kırk yıllık hayali, Doğu Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayacak olan Ordu-Tokat yolunun
1’inci etap Niksar-Tokat yol ihalesi 30 Kasımda gerçekleştirildi. İnşallah, en
kısa sürede çalışmalar başlayacak ve yine olabilecek en kısa sürede
tamamlanacaktır.
Yine,
Tokat’ımızın iktidarımız öncesinde sürekli ötelenen ve ertelenen otuz iki
yıllık hayali çevre yolunun, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanımızın
katılımlarıyla yarın yani 14 Aralıkta açılışı yapılacaktır. İlimize ve
bölgemize şimdiden hayırlı olmasını diliyorum.
Tokat
havaalanımız için bakanlığımızın çalışmaları devam etmektedir.
Bölgemizin ve
Tokat’ımızın hayalini gerçeğe dönüştüren, başta Sayın Başbakanımıza,
Hükûmetimize, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız Sayın Binali
Yıldırım’a, ekibine ve emeği geçen herkese, özellikle Tokat ve Tokatlılar adına
teşekkür etmek istiyorum.
Hükûmet olarak
insanımızın alın terini, emeğini ve ülkemiz kaynaklarını yine milletimiz için
kullanıyor, 75 milyon insanımıza hizmet götürüyoruz. Milletimizin hedeflerini,
hayallerini tek tek ele alıyor ve gerçeğe dönüştürüyor ve diyoruz ki: “Hayaldi,
gerçek oldu.”
Sözlerime son
verirken 2013 yılı bütçesinin ülkemize hayırlı olmasını diliyor, AK PARTİ
Grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Yüksel.
Kars Milletvekili
Ahmet Arslan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Arslan.
AK PARTİ GRUBU
ADINA AHMET ARSLAN (Kars) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğünün 2013 yılı bütçesi üzerine grubumuz adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Tabii ki
havacılık sektörü, insanların erişiminde sağladığı hız, güven, emniyet ve hatta
aynı zamanda, son zamanlarda AK PARTİ hükûmetleriyle ekonomiklik de bunun içine
girdi, ulaşım sektörü içerisinde önemli bir yer almakta. Özellikle global
ekonominin veya küreselleşen dünyanın sınırları kaldırdığı bir ortamda,
havacılık, olmazsa olmaz bir sektör. AK PARTİ hükûmetleriyle rekabete açılan bu
sektör özellikle Türk Hava Yolları tekelinden çıkarılmış, birçok hava yolu
şirketi bununla birlikte kurulmuş ama aynı zamanda Türk Hava Yolları da büyümüş
ve bu sektör, dünyanın “2015’lerde, hatta 2015’ten sonra erişebilir.” dediği
hedeflere, çok daha önce, bugünden erişmiş durumda.
160 olan uçak
sayısı, bugün, 2 kattan fazla artarak 372’ye çıkmış. Koltuk kapasitesi yüzde
137 artışla 27.600’lerden 65 binlere çıkmış. Kargo kapasitesi hakeza bundan
daha fazla artmış. Yaklaşık, son on yılda 100 bine yakın istihdam oluşturularak
bu sektörde 151 bin kişiye istihdam sağlanmış durumda. Bu sektör 30 milyar Türk
lirası civarında ekonomiye katkı koyar hâle gelmiş.
Yine, Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü yaptığı denetimlerle özellikle Avrupa’da kendinden
söz ettirir hâle gelmiş. Uluslararası anlaşmalar bazında 81 ülkeyle anlaşma
varken, havacılık anlaşması 141’e çıkarılmış.
Yine, özellikle
Türkiye’deki havacılık ve sivil havacılık sektörünün gelişmesine bağlı olarak,
Türkiye artık bu sektörde, sadece oyuncu değil, kural koyan hâle gelmiş. D-8
Sivil Havacılık Komisyonu Başkanlığı, ECAC Başkan Yardımcılığı, EUROCONTROL Geçici
Konsey Koordinasyon Komitesi Başkan Yardımcılığı, yine EUROCONTROL SRC Emniyet
Düzenleme Komisyonu Başkan Yardımcılığı, JAA-TO Başkan Yardımcılığı, ICAO
Avrupa Kuzey Atlantik Bölgesel Havacılık Emniyet Grubu Başkan Yardımcılığı gibi
birçok görevleri üstlenmiş ve böylece, artık, bu sektörde, kural koyan ve
sektörü yönlendiren oyuncu hâline gelmiş.
Yine, SAFA/SANA
denetimleriyle, özellikle, Türkiye 0,62 puanla Avrupa’daki 0,97’nin çok çok
altında bir değerle yer almış ve örnek hâle gelmiş.
Bununla birlikte,
özellikle sivil havacılık sektörü 2023’te önemli hedefler önüne koymuş: Uçak
sayısının 750’ye çıkarılması, yolcu kapasitesinin 386 milyona çıkarılması ve
yolcu sayısının yıllık 350 milyona çıkarılması hedeflenmiş. Ancak biliyoruz ki
ulaştırmada sektörler arası entegrasyon çok çok önemli. Sadece havaalanı değil,
havaalanı götürdüğünüz yere demir yolu götürüyorsanız, kara yolunuzun
standardını çok daha yüksek hâle getiriyorsanız, limanlara erişebiliyorsanız ve
denize erişebiliyorsanız ulaştırma sektöründe çok daha iyi verim elde
edersiniz. İşte, bu bakış açısından hareketle, şehrim olan Kars da bu anlamda
nasibini alıyor. Havacılık sektörü 3.000/45’lik pisti ve yeni terminaliyle göz
kamaştırıyor.
Bunun yanı sıra
Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu Projesi ülkemizin gururu olarak hayata geçmek üzere
çalışmalara devam ediliyor.
Yine,
Kars-Iğdır-Nahçıvan demir yolu, buna paralel olarak ülkemiz üzerinden
Nahçıvan’a, İran’a, belki de İslamabad’a gidecek şekilde planlanıyor ve bunun
çalışmaları yürütülüyor.
Yüksek hızlı
trenler hepimizin gururu, Kars’a kadar adım adım geliyor, bunun da farkındayız
ve yine bu üç yol, demir yolu anlamında, bu üç yol ağzında Kars’ta bir lojistik
merkezi yapılmasıyla ilgili, yatırım programında yer alıyor. Bakanlığın ve
Demiryolları Genel Müdürlüğünün bu anlamdaki çalışmaları devam ediyor.
Bölünmüş yolların
sıcak asfaltlı hâle getirilmesi Kars’ın her tarafında devam ediyor.
Ben Kars’ı örnek
verdim, eminim ki sizler bu örneği alıp 81’le çarparsınız. Türkiye’nin her yeri
bundan nasibini alıyor.
Ben
hükûmetlerimize, Sayın Bakanımıza ve ekibine çok çok teşekkür ediyorum.
Bütçenin hayırlı
uğurlu olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Arslan.
Denizli
Milletvekili Nihat Zeybekci. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Zeybekci.
AK PARTİ GRUBU
ADINA NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 2013 yılı İçişleri Bakanlığı bütçesi üzerinde görüşlerimi arz
etmek üzere söz almış bulunuyor, bu vesileyle yüce Meclisi grubum adına
saygıyla selamlıyorum.
Son günlerini
yaşadığımız 2012 yılı, Türkiye’de yerel yönetimler ve devletin yerinden yönetim
taahhüdü açısından Meclis tarihimizin en önemli reformlarının yapıldığı yıl
olmuştur. İlk olarak 1984’te 16 ilde farklı kıstaslar ile uygulanan büyükşehir,
bu Meclis tarafından 29 ilde tüm il sınırları büyükşehir belediyesi hâline
getirilerek cesur bir reform adımı atılmıştır. Bu reform talebi, bugüne kadar
olduğu gibi 29 il ile sınırlı kalmayacak, diğer 52 il tarafından en geç 2014
Mart yerel seçimlerinden hemen sonra gündeme getirilecek ve yoğun bir şekilde
talep edilerek, değişmeyen tek gerçek olan değişim, demokrasi ve evrensel hukuk
kurallarıyla hüküm sürecektir.
Gelecek seçimleri
değil gelecek nesilleri düşünerek, ilk seçimlerde yoğun olarak suistimal
edileceğini bile bile bu cesur adımın atılmasını sağlayan Sayın Başbakanımız,
Bakanımız ve Hükûmetimizle birlikte tüm milletvekillerimize ülkem ve gelecek
nesiller adına teşekkür ediyor, minnet ve şükranlarımı arz ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; adil olmayan hiçbir uygulama uzun süre hayat bulamaz.
Düzeltilmez ve devamlılık arz ederse bu bir zulüm hâline gelir. 1999-2002
yılları arasında kriz, istikrarsızlık, uluslararası baskı ve içerideki malum
darbecilerin zorlamalarıyla kurulan koalisyon hükûmeti KİT’ler ve kamu
bankalarını aralarında nasıl paylaştılarsa, aynı mantık ile Meclis kürsüsünüde
paylaşarak yapılan Meclis İçtüzüğü’nden bahsediyorum.
Bu İç Tüzük’te
süreler adil değildir, kurallar adil değildir ve en basit vicdan ölçülerinden
en ufak bir eser yoktur. 35 kişiye on dakika, 325 kişiye on dakika konuşma
süresi veren bu İç Tüzük’ün adil olduğunu bir kişi bile iddia edebilir mi? Her
on dakikada yoklama isteyip de Genel Kurulda oturduğu hâlde yok sayılmayı
“Demokrasi ve millî iradeye uygundur.” diyebilir miyiz? Söyleyecek hiçbir sözü
kalmayıp da millet iradesinin namusu sayılabilecek kürsüyü işgal edebilmeyi,
gasbedebilmeyi, hatta bir acziyet tezahürü olarak elindekini ülkenin, milletin
vicdanı diyebileceğimiz kürsüye çarpmanın siyasi terbiye ve ahlak dâhilinde
olduğunu söyleyebilecek bir kişi var mı?
MUSA ÇAM (İzmir)
– Muhalefetin sesini mi kısacaksınız? Konuşmayalım mı?
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Bu arkadaşa muhalefetin ne kadar önemli olduğunu birisinin
anlatması lazım.
NİHAT ZEYBEKCİ (Devamla)
- Bakın, üstat Necip Fazıl Kısakürek bizim bu hâlimizi nasıl dramatize ediyor:
“Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul/ Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye
bir pul.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Her rejimde iktidar var, sadece demokrasilerde muhalefet var.
NİHAT ZEYBEKCİ
(Devamla) – “Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa / Yaşasın, kefenimin
kefili karaborsa.”
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Gençliğinde öğrenmiş olduğu şiirleri okuyor.
NİHAT ZEYBEKCİ
(Devamla) - Yazıktır, günahtır, zulümdür, hatta kul hakkıdır. Buna sebep olan,
sürdüren herkese hakkımızı helal etmiyoruz ve edemeyiz çünkü bu, milletin
gasbedilen hakkıdır.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Biz de etmiyoruz, kul hakkını yiyenlere helal etmiyoruz.
NİHAT ZEYBEKCİ
(Devamla) - Siyasetin milletin sorunlarının çözümünde tek umut olabilme
özelliğini, siyasetin dışında hiçbir kurum sağlayamaz. Siyaseti, ancak
siyasetçiler temiz, ahlaklı, söz söylediğinde doğru söyleyen, söz verdi mi
sözünü tutan, emanete ihanet etmeyen, yalan söylemeyi siyaset yapmanın olağan malzemesi,
hâli yapmayan kurumlar hâline getirebilir. Hangi siyasi parti, rakibi siyasi
partinin itibar ve onurunu kaybettiğinde kendi itibarının yükseleceğini
düşünebilir? Hangi vicdan, bu kutsal çatı altında milletin kürsüsünden diğer
milletvekilinin namusuna, itibarına, haramına, helaline dil uzatır, ona hakaret
eder ve bundan rakip milletvekili olarak memnuniyet duyar? Milletin
vekillerinin, eline tutuşturulan her bilgiyi zerre araştırmadan rakip partinin
vekiline çamur atan açıklamaları yapmadan önce kendi hassasiyet ve şerefini
düşünmesi beklenmektedir. Millet, bu yüce Meclis çatısı altında, bir muhalefet
partisi liderinden, yine eline tutuşturulan yalan yanlış bir bilgiye dayanarak
milletin vekillerinin onur ve şereflerine saldırırken en basit standartlarda
sorumluluk ve duyarlılık göstermesini beklemektedir. Millet, aynı genel
başkandan hiç bilmediği, hatta geleneksel karakterleriyle uzaktan yakından
ilgisi olmadığı Ege’nin zeybeği gibi milletin Kurtuluş Savaşı kahramanlarını
siyasete malzeme etmeden efe ve zeybeği iyi bilen arkadaşlarından sorup
öğrenmesini beklemektedir. Bu millet, Denizli Çınar Meydanı’nda on yıldan bu
yana her seçim akşamı aslanlar gibi zeybek oynayanların kimler olduğunu gayet
iyi bilmekte ve aynı akşamlarda ortadan kaybolanlardan bu zaferin gerçek sahibi
millet iradesine saygı göstermesini beklemektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NİHAT ZEYBEKCİ
(Devamla) - Bu duygu ve düşüncelerle “ne pahasına olursa olsun temiz ve ahlaklı
siyaset” diyerek 2013 bütçesinin hayırlı olmasını, ülkemize huzur, refah, barış
ve kardeşlik getirmesini diler, ülkemin tek umudu olan yüce Meclisi saygıyla
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Zeybekci.
MUSA ÇAM (İzmir)
– Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurunuz
Sayın Çam.
MUSA ÇAM (İzmir)
– Sayın hatip konuşmasıyla Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı, Genel
Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na…
NİHAT ZEYBEKCİ
(Denizli) – Ana muhalefet partisi denmedi.
MUSA ÇAM (İzmir)
– Söyledi, “Muhalefet partisi” söyledi. Genel Başkanımızı kastetmiştir. Buna
mutlaka burada bizim cevap vermemiz gerekir Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Yani,
cevap vermeniz gerekiyor da kim cevap vermeyi talep ediyor? Siz mi?
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) - Sayın Musa Çam.
MUSA ÇAM (İzmir)
– Evet, ben vereceğim.
BAŞKAN –
Buyurunuz Sayın Çam. (CHP sıralarından alkışlar)
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.-
İzmir Milletvekili Musa Çam’ın, Denizli Milletvekili Nihat Zeybekci’nin CHP
Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
MUSA ÇAM (İzmir)
– Sayın Başkan, değerli parlamenterler; tabii ki burada bizler eleştirilerimizi
muhalefet partisi olarak yapacağız, ana muhalefet partisi lideri de burada bunu
yapacak.
Biraz önceki
konuşmamda da söyledim, iktidar partisinin bu konuda daha hazımlı ve daha
hoşgörülü olması gerekiyor. Özellikle Denizli eski Belediye Başkanımızın, bu
konuda deney ve tecrübe sahibi olarak, bir ana muhalefet partisi liderine
burada konuşurken cümlelerini ve söylediği kelimeleri özenle ve dikkatle
seçmesi gerekiyor.
Sayın Genel
Başkanımıza cevap vermesi gereken, yanıt vermesi gereken kişi iktidar
partisinin Genel Başkanıdır, iktidar partisinin herhangi bir parlamenteri
değildir. Biz de kalkıp bunu yapmayız. Dolayısıyla, siz, bu kadar siyasette
deneyimli ve tecrübeli bir kişi olarak, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanına
buradan üstünkörü cümlelerle hakaret edemezsiniz ve bunu yapmamalısınız; bunun
size yakışmadığını söylemek istiyorum. Üstelik de bir belediye başkanı olarak
marifetiniz de ortadadır; yaratmış olduğunuz bütünşehirle birlikte önümüzdeki
seçimlerde Denizli’deki sonuçları da göreceksiniz. Orada da Cumhuriyet Halk
Partisinin bayrağı dalgalanacaktır ve sizden, bir kez daha, Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Başkanını konuşurken ağzınızdaki cümleleri ve kelimeleri çok
dikkatli ve özenli seçmenizi istirham ediyorum.
Saygılarımla.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Çam.
NİHAT ZEYBEKCİ
(Denizli) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Zeybekci.
NİHAT ZEYBEKCİ
(Denizli) – Sayın Başkanım, şahsıma hitap edilerek, bahsetmediğim… Çünkü benim
yazdığımda genel siyasi bir nezaket anlamında kullandığım cümleleri… “Ana
muhalefet partisi” diye, tutanaklara bakarsanız, asla demedim.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Hayır, sadece CHP’yi değil, bütün partileri nezaketsizlikle itham
ediyor.
NİHAT ZEYBEKCİ
(Denizli) – Ama Sayın Genel Başkanın grup toplantısında “Nihat Zeybekci,
Denizli eski Belediye Başkanı Denizli’de zeybek oynamasın bundan sonra.”
diyerek adıma ithaf ettiği o konuşmasına nezaket kuralları içinde bir cevap
verdim. Dolayısıyla, değerli milletvekili burada onu bilmeden bunu konuştuğu
için yanlış olmuştur. İzin verirseniz…
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Keşke bütün Meclisi töhmet altında bırakmadan isim verseydin bari.
BAŞKAN –
Tutanaklara geçti Sayın Zeybekci. Meramınız da gayet net şekilde anlaşıldı.
NİHAT ZEYBEKCİ
(Denizli) – Sayın Başkanım, ama biraz önce, ben ismen asla hitap etmediğim
hâlde söz verdiniz Sayın Başkanım. Bu çifte standarttır.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Bütün muhalefeti suçladı.
BAŞKAN – İsmen
değil, muhalefet olarak söylediği için, muhalefet grubu olarak onlar talep
ettiği için verdim. Siz de söylediniz, herkes dinledi ve tutanaklara geçti.
Teşekkür ederiz.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Demokrasi layihası olarak kitaplara yazacağım.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Muhalefete niye daha çok söz vermiyorsunuz, bir de bu kayıtlara
geçsin.
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/698) (S.Sayısı: 361) (Devam)
2.-
2011 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, Merkezi Yönetim Bütçesi
Kapsamındaki Kamu İdarelerinin 2011 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısına Ait
Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ( 1/649, 3/1003) (S.Sayısı: 362) (Devam)
J)
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANLIĞI (Devam)
1)
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
K)
KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Karayolları Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Karayolları Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L)
BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURUMU (Devam)
1)
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M)
DENİZCİLİK MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1)
Denizcilik Müsteşarlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N)
SİVİL HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O)
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1)
İçişleri Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
İçişleri Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ö)
EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Emniyet Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Emniyet Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
P)
JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI (Devam)
1)
Jandarma Genel Komutanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Jandarma Genel Komutanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
R)
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI (Devam)
1)
Sahil Güvenlik Komutanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Sahil Güvenlik Komutanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN –
Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Ulupınar.
AK PARTİ GRUBU
ADINA ÖZCAN ULUPINAR (Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2013
yılı İçişleri Bakanlığı bütçesi üzerine grubum adına söz aldım. Sizleri ve aziz
milletimizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
İki gün önce
İstanbul Gaziosmanpaşa’da uğradığı saldırı sonucu şehit olan polisimize
Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Konu İçişleri
Bakanlığı olunca, polislerimizden, askerlerimizden, ayrıca öğretmenlerimizden
bu vatan uğruna can vermiş şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anmak
istiyorum.
İçişleri
Bakanlığımız, Anayasa ve yasalarımıza uygun olarak ülkemizin bölünmez
bütünlüğü, iç güvenliğinin ve asayişinin sağlanması, kamu düzeninin ve genel
ahlakın korunması, mülki idare bölümlerinin kurulması, kaldırılması ve
düzenlenmesiyle ilgili çalışmaların yapılması, mahallî idarelerin
yönlendirilmesi, nüfus ve vatandaşlık hizmetlerinin yürütülmesi, yurt sathında
sivil savunma, kaçakçılığın men ve takibi gibi çok önemli görevleri
üstlenmiştir. Bu nedenle, İçişleri Bakanlığımız, emniyet teşkilatı, jandarma,
sahil güvenlik birimleriyle ülkemizdeki asayişi sağlamak adına üstün çaba
göstermektedir.
Hükûmetimizin
desteğiyle emniyet teşkilatımız sürekli yenilikleri takip etmekte olup polis
meslek yüksekokulları ve polis meslek eğitim merkezleri aracılığıyla son on
yılda toplam 104.246 gencimizi polis teşkilatına kazandırmıştır. Bununla
birlikte, üniversite mezunu gençlerimize de polis olmanın yolu açılmıştır.
Suçla mücadelede
oldukça önemli katkı sağlayan MOBESE sisteminden azami oranda yararlanılmış, 80
ilimizde ve büyük ilçelerimizde bu altyapı kurulmuş ve bütün ülkede
yaygınlaştırılmıştır. Karada icra edilen asayiş faaliyetlerine ilave olarak,
denizlerimizde de tüm faaliyetler, 65 farklı limanda konuşlu, Sahil Güvenlik
Komutanlığınca yüzer ve hava unsurları tarafından üstün uğraşlar verilerek
yerine getirilmektedir.
Kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele
kapsamında, AK PARTİ hükûmetlerimiz döneminde suç örgütleriyle mücadelede yasal
boşlukları gidermeye yönelik olarak başta TCK olmak üzere mevzuat düzenlemeleri
yapılmış, ağır cezalar ve caydırıcı hükümler getirilmiştir. Vergi
kaçakçılığıyla mücadelede operasyonlar neticesinde devletin yaklaşık 215 milyon
TL değerinde vergi kaybına engel olunmuştur. İçişleri Bakanlığımız önümüzdeki
süreçte de PKK, KCK gibi terör örgütleriyle mücadelesini kararlılıkla
sürdürecek, güvenlik güçlerimizin fedakârlığı ve üstün hizmet anlayışı ile terörle
mücadelemiz son terörist yok edilinceye kadar devam edecektir.
Bütün illerimizde
valilikler bünyesinde şehit ve gaziler bürosu kurulmuştur. Köy korucuları dâhil
bakanlığımız mensuplarından terörle mücadelede şehit olanların yakınları ile
yaralananlara tazminat ödenmektedir. Öte yandan, 3713 sayılı Kanun kapsamındaki
kamu görevlileri, er, erbaş, geçici köy korucuları ve gönüllü köy
korucularından terör eylemleri nedeniyle şehit olanların yakınlarıyla
gazilerimize, çalışamayacak durumda olan gazilerimizin yakınlarına verilmiş
olan kamuda iş hakkının kapsamı 6353 sayılı Kanun’la genişletilerek 2’ye
çıkarılmıştır.
Bakanlık olarak,
otoyollardaki denetimi artırmak amacıyla da kapsamlı bir çalışma başlatılmış,
trafik kazalarındaki can ve mal kaybının en aza indirilmesine yönelik olarak
otoyol polisi uygulamasına hız verilmiştir.
Yerel
yönetimlerin güçlendirilmesi kapsamında yeni yasal düzenlemeler yapılmış olup
mahallî idareler alanında yapılan bu değişikliklerle hem bu alanı düzenleyen
temel mevzuat çağdaş esaslara göre yenilenmiş hem de mahallî idare sistemimizin
uluslararası normlara ve özellikle de Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na
uyumu sağlanmıştır.
İçişleri
Bakanlığımızın vatandaşımıza yönelik temel hizmetlerinden birisi de nüfus ve
vatandaşlık işlemleridir. E-devletin en önemli ayaklarından birisi olan Merkezî
Nüfus İdaresi Sistemi (MERNİS) kapsamında çok önemli 2 proje hayata
geçirilmiştir. Bunlardan birisi kimlik paylaşım sistemi, diğeri ise adres kayıt
sistemidir. Yeni nesil, makinede okunabilir, çipli pasaportlar bakanlığımız
tarafından Haziran 2010 tarihinde yürürlüğe konulmuştur.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tüm bu çalışmaların yürütülmesinde emeği geçen başta
İçişleri Bakanımız Sayın İdris Naim Şahin olmak üzere, İçişleri Bakanlığı
çalışanlarına sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bütçenin hazırlanmasında emeği
geçenlere teşekkür ediyor, bütçemizin kurumlarımıza, milletimize hayırlı
olmasını, ülkemizin güçlü ve aydınlık geleceğine emin adımlarla yürüyüşünün
hızlanarak devam etmesine…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZCAN ULUPINAR
(Devamla) - …vesile olmasını temenni ediyorum ve heyetinize saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Ulupınar.
Kırıkkale
Milletvekili Oğuz Kağan Köksal. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Köksal.
AK PARTİ GRUBU
ADINA OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2013 yılı merkezî yönetim bütçe kanununda yer alan Emniyet Genel Müdürlüğü
bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin
başında, birkaç gün önce İstanbul Gaziosmanpaşa’da hain saldırıda şehit olan
polis memuru Mücahit Daştan’a ve tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet,
yakınlarına baş sağlığı ve gazilerimize sağlık ve sıhhat diliyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; temel kamu hizmetlerinden birisi olan güvenlik
hizmetlerinde gerek nicelik gerekse nitelik olarak önemli değişimler
yaşanmaktadır. AK PARTİ iktidarı olarak güvenlik politikalarıyla yerleşik
güvenlik anlayışında köklü bir paradigma değişikliği yapılmış ve özgürlük için
güvenlik yaklaşımı benimsenmiştir.
Emniyet
teşkilatı, kamu düzenini bozan, insan hayatı ve sağlığı için tehlike arz eden
siyasi, ekonomik ve sosyal düzeni olumsuz yönde etkileyen, toplumsal yapıyı
derinden zedeleyen ve haksız rekabete yol açan, toplumun huzurunu bozan bütün
suçlarla mücadele ederek başarıdan başarıya koşmaktadır. Bu doğrultuda, toplum
destekli asayiş hizmeti, terörle mücadele, uyuşturucu madde ve kullanımıyla
etkili mücadele, bilişim suçlarıyla mücadele, yasa dışı göç, organize suçlar,
kriminal altyapının güçlenmesi, trafik güvenliği ve MOBESE uygulamalarının
etkin yürütülmesi gibi pek çok projeyi yürürlüğe sokmuş ve ona göre
çalışmalarını sürdürmektedir.
Emniyet teşkilatı
asayiş olaylarından teröre, terörden diğer alanlardaki mücadeleyi etkin ve
kalıcı bir şekilde sürdürürken bir taraftan da toplumsal huzur ve barışı
getirme gayreti içerisindedir. Bu kapsamda, Toplum Destekli Polislik Projesi,
Güvenli Okul-Güvenli Eğitim Projesi, güven timleri, yıldırım ekipleri gibi
halkın çok dolaştığı, alışveriş yaptığı pazar yerleri, hastaneler gibi yerlerde
sivil mücadele eden ekipleriyle, ayrıca -son günlerde maalesef çokça görülen-
aile içi şiddet ile mücadelede gene şube müdürlüğü kurmak suretiyle ve Karayolu
Trafik Güvenliği Stratejisi ve Eylem Planı hazırlamak ama her şeyin ötesinde,
81 ilimiz de MOBESE sistemine kavuşturularak suçları aydınlatma yönünde yoğun
bir çalışma içerisindedir.
Tabii, polis
teşkilatının son yıllarda büyük yeniliklerini, değişikliklerini burada
anlatmaya beş dakika içinde sürem yetmediği için bu ana hatlarıyla bunu
söylemek istiyorum sayın üyeler.
Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; bu uygulamaların ülke genelinde yaygınlaştırılması ile
toplumun polise bakış açısı olumlu yönde değişmiş ve bu anlamda yapılan
anketlerde ve araştırmalarda toplumun güvenlik hizmetlerinden memnuniyet
düzeyinin son yıllarda en üst düzeye çıktığı görülmektedir. Bu durum
göstermektedir ki polis teşkilatı vatandaşla arasında âdeta bir gönül köprüsü
kurmuştur.
Tabii, bu anlamda
Sayın Çam’ın da polis teşkilatından bir özür dilemesi gerektiğini düşünerek
sözlerimi sürdürmek istiyorum.
MUSA ÇAM (İzmir)
– Senin yaptığın bu işkenceler ne olacak?
OĞUZ KAĞAN KÖKSAL
(Devamla) - Sayın Çam, polis teşkilatımız ne attır, ne de sahibi vardır.
Polisimiz gücünü Anayasa, kanunlar ve hizmet etmekten gurur duyduğu yüce Türk
milletinden alan yüz altmış sekiz yıllık köklü bir teşkilattır.
MUSA ÇAM (İzmir)
– Yaptığın işkencelerin çıkartırım hepsini.
OĞUZ KAĞAN KÖKSAL
(Devamla) - Bunu burada ifade edip zabıtlara geçirmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, teşkilatımız özveriyle görevini yaparken başarıdan başarıya
koşmaktadır. Sadece içeride değil, yurt dışında da polis teşkilatımız AGİT,
NATO, AB gibi kuruluşların dikkatini çekmiş ve başta Afganistan polisi olmak
üzere pek çok ülkenin eğitimini vermiştir.
AK PARTİ
hükûmetleri göreve başladığında 189 bin olan polis teşkilatının sayısı bugün
250 bini geçmiştir. Bu noktada, baktığımızda, polis teşkilatı vatandaşın huzur
ve güveni için gece gündüz demeden büyük özveriyle görev yapan ve
fedakârlıkları hiçbir şeyle ölçülmeyen bir teşkilattır. Bu bağlamda,
polislerimizin askerliğini, birinci dereceye çıkmasını, başpolis ve kıdemli
başpolis gibi yükselme unvanlarının sağlanması, bazı yerlerden imkânlar
sağlanması ve… Özellikle on yıllık iktidarımızda tedricî maaş ve özlük hakları
artırılmış. Ancak bu yeterli midir? Elbette ki yeterli değildir, bunu da burada
ifade etmek istiyorum. Umut ediyorum ki İçişleri Bakanlığımızın sürdürmekte
olduğu çalışma kısa zamanda sonuçlanır ve her şeye layık olan polis
teşkilatımıza da yeni imkânlar sağlanır.
Ben bu duygu ve
düşüncelerle başta İçişleri Bakanımız ve Emniyet Genel Müdürümüz olmak üzere,
her kademede görev yapan teşkilat mensuplarına başarılar diliyor, bütçemizin
hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar).
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Köksal.
Sivas
Milletvekili Ali Turan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar).
Buyurunuz Sayın
Turan.
AK PARTİ GRUBU
ADINA ALİ TURAN (Sivas) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2013 yılı
Jandarma Genel Komutanlığı bütçesi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Jandarma
teşkilatı her zaman yurda, yurduna, ulusuna ve cumhuriyetine sadakatle bağlı,
fedakârlık örneği olan bir güvenlik birimidir. Ülkenin huzuru, güvenliği,
refahı ne kadar emin ve güvence altında ise devletin ekonomisi, dış siyaseti ve
ticareti de o derecede güçlüdür.
Ülkemiz sınırları
içerisinde emniyet ve asayişin sağlanması İçişleri Bakanlığı sorumluluğundadır.
Bu görev, şehir merkezlerinde polis, kırsal kesimde ise jandarma tarafından
yerine getirilmektedir. Jandarmanın görevi ve sorumluluk alanları, mülki
görevleri, adli görevleri, askerî görevleri, diğer görevleri vardır. Ülke
nüfusunun yüzde 78’i polis, yüzde 22’si jandarma görev ve sorumluluğundadır.
Türkiye yüz ölçümünün ise yüzde 7’si polis, yüzde 93’ü jandarma sorumluluğunda
bulunmaktadır.
Jandarma Genel
Komutanlığı bugün itibarıyla 188.589 personelle hizmet vermektedir. Jandarma
teşkilatında toplam 1.892 ihtisas timi, 14 çocuk ve kadın kısım amirliği, 11
asayiş bot komutanlığı olmak üzere, toplam 1.917 emniyet ve asayiş birimi
bulunmaktadır.
Asayiş Daire
Başkanlığı bünyesinde kadına yönelik şiddetle daha etkin mücadele etmek
amacıyla Aile İçi Şiddetle Mücadele ve Çocuk Şube Müdürlüğü kurulmuştur.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülke genelinde 330 sivil cezaevinde yaklaşık 15 bin
jandarma personeli görev yapmaktadır. Havaalanları, barajlar, hidroelektrik
santralleri, petrol üretim sahaları, verici istasyonları, petrol ve doğal gaz
boru hatları gibi kritik tesislerin güvenliğini sağlamaktadır. Bunların
sorumluluk alanlarında ikamet eden ve koruma kararı bulunan kişilerin korunması
için koruma birliklerinde yaklaşık 3 bin personel görev yapmaktadır.
Ülke genelindeki
devlet kara yollarının yüzde 26’sı, il yollarının yüzde 86’sı, köy yollarının
tamamı olmak üzere, toplam 340.523 kilometre kara yolu jandarma trafik
birimlerinin sorumluluğu altındadır.
Karakolların
güvenliği kapsamında, 64 adet hizmet binası TOKİ Başkanlığı tarafından güvenli
karakol olarak yeniden inşa edilmiştir. 89 adet hizmet binası inşaatı devam
etmekte, 70 adedinin ise ihale işlemleri sürmektedir.
Jandarmanın
uyuşturucu ile etkin mücadelesi sonucu 49,5 ton esrar, 996 kilo eroin, 51 kilo
diğer uyuşturucu madde ile 18 milyon 421 bin kök kenevir ele geçirilmiştir.
2012 yılında ele geçirilen uyuşturucu maddelerin tutarı yaklaşık 2 milyar
TL civarındadır. Jandarma, bu konuda
görevini yerine getirirken şeffaflık ve hukuk kuralları içerisinde, insan
haklarına saygıyı temel ilke olarak kabul etmektedir.
Suriye’de yaşanan
olaylar sonucu ülkemize sığınan Suriyeliler için yapılan barınma merkezlerinde
güvenliğin sağlanması amacıyla 434 jandarma görev yapmaktadır.
2013 bütçesinde
Jandarma Genel Komutanlığına ayrılan ödenek miktarı bir önceki yıla göre yüzde
18,90 artışla 5 milyar 843 milyon 453 bin TL olmuştur. Bu bütçe içerisinde personel
giderleri, sosyal güvenlik giderleri, mal ve hizmet alımı giderleri ile cari
transfer giderleri bulunmaktadır.
Jandarma Genel
Komutanlığındaki yiğitler daha önce Çanakkale’de, Sakarya’da, Sarıkamış’ta
Allahuekber dağlarında, İstiklal Savaşı’nda ülkemizin bölünmez bütünlüğü uğruna
nasıl kahramanlık destanı yazdı ise bugün de birlik ve beraberliğimize, ülke
bütünlüğüne kasteden teröre karşı aynı inanç ve kararlılıkla mücadele eden
kahramanlarımızdır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu vesileyle, ülkemizin en ücra köşesinde zor şartlar
altında görev yapan jandarmamıza ve ailelerine şükranlarımı sunuyorum.
Vatandaşımızın ve milletimizin bölünmez bütünlüğü için canlarını feda eden
kahraman şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyor, 2013 yılı
bütçesinin ülkemize ve milletimize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor,
hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Turan.
Nevşehir
Milletvekili Ebu Bekir Gizligider, buyurunuz efendim.
AK PARTİ GRUBU
ADINA EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İçişleri Bakanlığımızın bünyesindeki Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçesi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almam vesilesiyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sahil Güvenlik
Komutanlığımız, deniz yetki alanlarımızda her yıl yüzlerce arama kurtarma
faaliyeti yürütmüş, insan kaçakçılığı, akaryakıt, sigara, içki ve tarihî eser
kaçakçılığını engellemiş ve gerekli idari cezaları tesis etmiştir.
AK PARTİ
hükûmetleriyle her alanda kendini gösteren öz güven ve millîleşme, savunma
sanayisinde de Türk tankı Altay’la, Fırtına obüsleriyle, tüfeğiyle, Göktürk
Uydusu’yla, insansız hava aracıyla, helikopteri ve sayamadığımız birçok
alandaki yenilikle devam etmektedir.
Millî
savunmamızın, partimizin iktidarına kadar eksik olan “millî” kısmı inşallah
kısa sürede tamamlanacak ve ne zaman dost ne zaman düşman olacağı belli olmayan
güçlere, yani kısaca ele güne muhtaç olmayacağız.
Bu kapsamda Sahil
Güvenlik Komutanlığınca denizlerin MOBESE'si olacak ve 50 milyon avro bütçeli
Sahil Gözetleme Radar Sistemi Tedarik Projesi beş yıl içinde tamamlanacaktır.
Komutanlığımızın bu yılki bütçesi 432 milyon 35 bin lira olarak öngörülmüştür.
Sayın
milletvekilleri, bütçe görüşmelerinin ilk gününde, yanlış bilgilendirildiğine
inandığım Sayın CHP Genel Başkanı tarafından ve diğer muhalif milletvekilleri
tarafından dillendirilen bir konuda bölge milletvekili olmam hasebiyle bilgi
vermek istiyorum. Patates çiftçilerimize dair olacak açıklamam.
Öncelikle,
geçtiğimiz yıl yaşanan don olayı sebebiyle dekar başına 200 TL olmak üzere
karşılıksız olarak yani hibe vasfıyla toplam 8 milyon 630 bin TL ödeme
yapılmış, çiftçi mağdur edilmemiştir.
Yine, geçmişten
beri var olan ve bir yıl abat ederken birkaç yıl istenen fiyat aralığında
pazarlanamayan patates sorununa girişimlerimiz ile Sayın Başbakanımızın ve
Tarım Bakanımızın meseleyi sahiplenmesi neticesinde kalıcı çözümler için
Nevşehir ve Niğde illerinde Patates Çalıştayı yapılmıştır. Enerji girdilerinden
ekim alanlarına ve pazarlamaya kadar, bakanlık bürokratlarının ve sektörün
bütün katılımcılarının katkılarıyla sorunlar masaya yatırılmış ve çözümlerde
fikir birliğine varılmıştır. Kısa vadeli çözümlerden ilki olan ihracat
noktasındaki sıkıntı aşılmış olup fiyat hızla artmaktadır. Bütçe açılışında
iddia edilen “10 kuruş” iddiası kesinlikle doğru değildir.
Yine, enerji
girdilerine destek verilmesinden alternatif enerji kaynaklarının kullanımına ve
ekim alanlarının tanzimine kadar diğer orta ve uzun vadeli çözümler hususunda
çalışmalar başlatılmıştır. Bu meselenin özü, doğrusu budur.
Saygıdeğer
milletvekilleri, muhalefeti dinlerken “Ülkemden mi bahsediyorlar?” diye zaman
zaman şaşırıyorum. Zira AB Uyum
Komisyonu üyesi olmam hasebiyle katıldığımız Avrupa'daki bütün toplantılarda
Avrupalı mevkidaşlarımızın ülkemize olan gıptası bizi gururlandırmakta. En son
geçtiğimiz hafta, Viyana’da bir kısım milletvekillerimizle katıldığımız hoşgörü
Sempozyumu’nda bir Fransız Milletvekili bize şunu dedi: “Aslında, bu hastalıklı Avrupa Birliği
yapısına sizin hiç de ihtiyacınız yok, çok daha üst bir seviyedesiniz.” Tabii,
bunlar bizim için gurur veriyor ama bir yandan da şüphe ettim, acaba o da
yandaş bir Fransız milletvekili mi!
Yine, en son
Asya'da Myanmar'da Arakan’da idim ve orada, hiç bilmediğimiz milyonların,
saygıdeğer AK PARTİ milletvekilleri, sizlere göz- yaşlarıyla dua ettiklerine
bizzat şahit oldum. Bu örnekleri onlarca verebilirim. Demek ki İngiltere'de
trafikte ters yönde ilerleyen Temel gibi olmamak lazım. Bütün dünya
takdirlerini bildirirken muhalefetimize sorarsanız iyi yaptığımız neredeyse
hiçbir şey yok. Biri ters yönde ama acaba, hangi taraf? Tabii, hakkı teslim
ederlerse herhâlde bu bütçe görüşmelerinin de pek tadı tuzu olmazdı.
Saygıdeğer AK
PARTİ milletvekilleri, zamanım oldukça azaldı, birtakım istatistiki veriler
var, bunları geçiyorum.
Bu düşüncelerle
2013 yılı bütçesinin ülkemize hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Gizligider.
Şimdi, Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına Muş Milletvekili Demir Çelik.
Buyurunuz Sayın
Çelik. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
DEMİR ÇELİK (Muş) – Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekilleri; sizleri
şahsım ve partim adına saygıyla selamlarken Ulaştırma Bakanlığı bütçesine
ilişkin grubumuzun düşüncelerini paylaşacağım.
Özelde Ulaştırma
Bakanlığı, genelde 2013 bütçesinde, toplum dinamiklerinin temel ihtiyaçlarının
açığa çıkarıldığı, onların karşılanmasına dönük bir sürecin tüketildiği
söylenemez; aksine, ilgili bakanlıkların bürokratları ve teknokratlarına dayalı
şablon bütçelerin 2013 versiyonu olarak okumak, görmek mümkündür. Bu çerçevede
de bu bütçe, her şeyden önce katılımcı değil, şeffaf değil, hesap verebilir
olmaktan uzaktır. Bu yönüyle de denetime açık değil, dolayısıyla da Meclisin
bütçe üzerindeki denetim fonksiyonu baypas edilmiştir, Meclisin görevleri bir kısım kurumların erk
ve odaklarına hapsedilmiştir. Bu anlayış, tarafınızdan, yeni görülen, izlenen
bir anlayış değil elbette ki; 1980’li yılların ikinci yarısından sonra
Türkiye'nin hızla içine girdiği küresel emperyal güçlerin neoliberal
politikalarının bir uzantısı, devamı olarak görmek, okumak mümkündür. Özellikle de özelleştirmede, -AKP’nin on
yıllık iktidarında yüzde 80’ler oranında gerçekleştirdiği özelleştirmeyle- bir
bütçenin, ancak ticari açığın, cari açığın kapatılmasına hizmet edecek bir
yamalı bohçaya dönüştürüldüğü de malumunuzdur.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; neoliberalizm olarak ifade edilen siyasal akım
özelleştirmedir, piyasalaştırmadır, taşeronlaştırmadır. Neoliberalizm, bu
yönüyle, özgürlüklerin reddedildiği, sömürünün, baskının ve şiddetin topluma
rağmen topluma dayatıldığı siyasal sistemin ideolojisidir. Yüzde 80’e varan
özelleştirme politikalarıyla günümüz uygulamalarını birleştirdiğimizde, AKP’nin
ve iktidarının da yapmak istediği, tam da özgürlük karşıtı siyasal erkin ve
iktidarın geleceği tahayyül eden tasavvurlarıdır. Bütçe, âdeta özgürlükleri,
meşru, demokratik talepleri es geçen, aksine yasağı, inkârı, baskıyı,
dolayısıyla da güvenlikçi ve asayişçi politikaları topluma dayatan, o yönüyle
de bir savaş bütçesi olmaktan uzak duramamıştır. Olması gereken barıştı, olması
gereken toplumun ekonomik, demokratik, siyasal, sosyal, kültürel taleplerinin
karşılanabildiği, demokratik ülkenin meşru ve denetlenebilir, şeffaf bütçesi
olmalıydı. Ama bunu, bütçede olduğu gibi, hayatın her alanında görmek ve
gördüğümüzde de alışılagelen bir uygulama silsilesi olmaya başladığını da
üzülerek belirtmek istiyorum. Bunu, telefon dinlemelerinden siyasete, siyaset
diline yaklaşımına, bu toplumsal temel taleplerin karşılanmasından dezavantajlı
gruplara, bu toplumun her türlü meşru, demokratik taleplerinin yaklaşımında
gördüğümüz, izlediğimiz ve yaklaşım olarak kriminalize, terörize edildiğimiz
uygulamaların da bizatihi şahitliğini yapan bir siyasal gelenekten ve partiden
geliyor olmaktan dolayı da ifade etmek istiyorum.
Özellikle
2009’dan bu yana, bu ülkenin on yıllardır savaş ve çatışmanın kayıpları üzerine
yeni bir yaşamı özgürlük adına, adalet adına, eşitlik adına şekillendirmesi
gerekirken, yine yasakçı, tekçi, katı merkeziyetçi devlet algısıyla soruna
yaklaşılmış, bir halk 2009’dan bu yana topyekûn düşmanlaştırma hukukuna tabi
tutulmuş, iradesi kırılmış, teslim alınmaya çalışılmıştır.
Bilim ve
teknoloji, insanın temel ihtiyaçlarının karşılanmasına dönük olması gerekirken
eğitimden sağlığa, üretimden istihdama her alanda onun olanakları ve
imkânlarıyla toplumun ihtiyaçlarını karşılamaya dönük bir işlevi yüklenmesi
gerekirken ortam dinlemeleri, teknolojik avantajlarla teknik takiplere tabi
tutulan siyasetçiler, fişleme, izleme, en nihayetinde de baskı ve şiddetin
dayatıldığı, bu yönüyle de toplumun esaret altına alınmaya çalışıldığı bir dizi
uygulamayı hep birlikte 2009’dan beri görüyor ve yaşıyoruz.
Bu anlamıyla da
ulaşımdan kentsel yaşama, dezavantajlı gruplardan çalışanlara dönük uygun
olmayan, olumsuz koşulları birebir sıralamak mümkündür. Her şeyden önce,
sanayileşmenin ve kentselleşmenin yol açtığı, günümüz dünyasının en temel
problemlerinden biri olan ulaşımı, bugün bilim ve teknolojinin olanaklarıyla
giderebilmenin bir kısım koşullarına kavuşmak mümkünken üretimden ticarete,
barınmadan sosyal yaşama, özellikle başta işçiler, emekçiler, öğrenciler olmak
üzere, bu kentsel dokunun ulaşım sektöründen faydalanamamakta,
yararlanamamakta, ciddi mağduriyetler yaşamaktadırlar.
Kentselleşme,
iktidar odaklarının iktidar karargâhlarına dönüştürüldüğü için, kadınından
engellisine, gencinden sıradan vatandaşının her türlü ihtiyacını meşru
demokratik zeminde karşılayabildiği bir formattan uzaklaştırılmıştır,
mağduriyetler silsilesine dönüşmüştür. Bunu kara yollarında, demir yollarında,
deniz yolu taşımacılığında ve hava yolu taşımacılığında da görmek mümkündür. Büyüyen
rakamlarla, büyütülen filolarla bir kısım gelişmişliğin işareti olabilecek
araçlar edinebilirsiniz ama bunlar, toplumun hizmetinde değilse, toplumun temel
ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaksa tartışma konusudur da. Elbette ki her ülke
gibi Türkiye de dinamik bir toplumdur. Onunla birlikte, söz konusu olan
sektörler de değişmek, gelişmek durumuyla karşı karşıyadırlar. Ne demir yolu ne
kara yolu ne deniz yolu ne de hava yolu statik değildir, günün ihtiyaçlarına
uyarlanmak, değişimi derinliğine hissetmek durumuyla karşı karşıyadırlar. Ama
1950’li yıllarda demir yolunun toplam yük taşıma kapasitesi yüzde 78 iken yolcu
taşıma oranı yüzde 42 iken, bugün yükte yüzde 48’e, yolcuda yüzde 24’e
gerilemiş olması izaha muhtaç bir konudur.
Demir yolu
benzeri uygulamayı deniz yolunda da görmek mümkün 3 tarafı denizlerle çevrili
ülkemizde deniz yolunun hem güvenilir hem az hasarlı hem hızlı olabilme
olanaklarının toplumun hizmetine sunulması gerekirken yine küresel güçlerin
çıkarına olacak tarzda kara yolu taşımacılığı önemsenmiştir, öne çıkarılmıştır.
Ona uygun bir seyahat, bir ulaşım politikası geliştirilemediği için de her gün
“trafik canavarı” olarak ifade ettiğimiz trafiğe, onlarca vatandaşımızın
ölümüne neden olmaktayız. Bunlar sorgulanmaya muhtaç konulardır.
Bu yönüyle de
1990’lı yıllardan bu yana, bir halkın kendi kültürünü, kendi dilini, kendi
kimliğini anayasal güvenceye tabi tutmak yönlü meşru zeminleri kullanarak
yürüttüğü demokratik meşru zemini terörize ederek, Terörle Mücadele Kanunu adı
altında, demokratik anayasalarda ve yasalarda olması mümkün olmayan bir yargı
ve hukuki kuşatmayla halk iradesi teslim alınmıştır. İçinde milletvekillerinin,
belediye başkanlarının ve seçilmişlerin olduğu aydınından entelektüeline,
gazetecisinden yazarına, öğrencisinden hukukçusuna -ama on binlerle ifade
edilebilecek- birçok insanımızın bu kanun maddesi çerçevesinde düşman hukukuna
tabi tutularak sorgulandığı, gözaltına alındığı, tutuklandığı ve iddialarının
bile hâlâ su yüzüne çıkmadığı sorgu sürecini hepimizin unutmaması gereken bir
Türkiye gerçekliği olarak görmemiz gerekiyor.
Sayın Bakan,
değerli milletvekilleri; gerek kara yolları gerek demir yolları gerek
havayolları gerekse deniz yollarındaki kapasite gelişimi ve gelişmişlik bir
ülkenin ekonomik gelişmişliğinin de önemli göstergeleridir ama bu göstergeler Kürt coğrafyasına
gittiğinde farklı okunabilmekte, Kürtlerin yaşadığı coğrafyadaki uygulamalarla
yüzleştiğimizde farklı ve acı bir tablo ile karşılaşmamız mümkündür. 1930’dan
1950’li yıllara kadar demir yolu ağı Kürt coğrafyasının güneyinden kuzeyinden
güvenlik amaçlı, daha çok da askerî mühimmat ve teçhizatın taşınmasına hizmet
edecek bir durumla karşı karşıya iken kara yolları yakın zamana kadar yol
geçmez, kervan geçmez konumundaydı. AKP iktidarıyla “duble yollar projesi”
olarak başlatılıp bitirilemeyen, âdeta köstebek yuvası durumuna gelmiş kara
yollarıyla da ulaşım ve seyahat neredeyse günlük işkenceye dönüşmüş
bulunmaktadır.
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) – Hangi memlekette
yaşıyorsunuz Sayın Vekilim?
DEMİR ÇELİK
(Devamla) – Tarih boyunca, doksan yıllık cumhuriyet tarihinin inkârcı,
merkeziyetçi uygulamaları bu anlamıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kendisini,
kendisiyle birlikte toplumun geleceğini de karartan bir tabloyla bizi karşı
karşıya bırakmıştır.
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis)
– Hayret ediyoruz, hayret!
DEMİR ÇELİK
(Devamla) – Öncelikle, birçok siyasetçi ve devlet aklı “Kürt sorunu yoktur,
Kürt meselesi yoktur, bölgenin geri kalmışlık sorunu vardır.” demelerine
rağmen, doksan yıldır bu bölgenin geri kalmışlığı giderilememiş, ekonomik
gelişmişlik seviyesi karşılanamamış, feodalite tasfiye edilememiş, ağalık,
beylik ve şeyhlik giderilememiştir. Acaba neden? Aklınızda bunu izah edebilecek
bir gerekçe mutlaka olmalıdır. Türkiye'nin batı yakası kapitalist üretim
ilişkileriyle emperyal pazarlara entegre olmuşken, bu yönüyle bölgesel
gelişmişlik farkıyla güneyi ve doğuyu katbekat aşmışken acaba bu bölgeye
altyapı hizmetleri, sosyoekonomik gelişmeye fırsat verecek dinamikler niye
seferber edilememiştir? Bunun tek bir izahatı vardır; bölgeyi
insansızlaştırmak, bölge insanını Türkiye'nin batı yakasına, başta İstanbul
olmak üzere, İzmir, Bursa, Adana, Mersin, İzmit’e göçürtmek. Buradan da
arzulanan fayda, Kürtleri asimilasyona tabi tutarak hızlı entegrasyonla sistem
içine çekmek, ehlileştirmektir. Bu politika neticesinde Kürt nüfusunun yüzde
70’i, doksan yıl boyunca siyasal ve sosyal koşullardan kaynaklı göçürtüldü,
hâlâ da göçürtülüyor. Yakın zamanda 4 bin köy boşaltıldı, yakılıp yıkıldı;
köylerin insanları, yoksulları metropol kentlerin varoşlarında yaşamlarını
ikame etme durumuyla karşı karşıya kaldılar. Biz, bu ve benzeri uygulamalarla
Kürt sorununu nasıl ki öteleyip erteleyerek, çözümsüz ve karşısında çaresiz
kaldığımız bugünlere taşıdıysak aynı zamanda, İstanbul’da, Bursa’da, Mersin’de,
Adana’da, İzmir’de ve hissettiğimiz kentten çevreye, sosyal travmadan siyasal
travmaya, etnik ayrışmadan çatışmaya, ulaşımdan trafiğe, yoksulluktan açlığa
kadar her türlü sorunun da yaşandığı mega kentler yarattık. Hâlbuki, Türkiye’yi
Ankara’dan, Türkiye’yi İstanbul’dan yürütmek, yönetmek yerine, meşru demokratik
noktada 20-25 bölgesel yönetimle herkesin kendisini, kendisiyle birlikte
kentini yönetebildiği bir siyasal mekanizmayla; idari, mali, siyasal
özerklikle, demokratik ortak vatanda birlikte yaşamak mümkündür. Bu birlik
iradesi Türk’ün de, Kürt’ün de yararınadır diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Çelik.
İstanbul
Milletvekili Sırrı Süreyya Önder. (BDP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Önder.
BDP GRUBU ADINA
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli üyeler; hepinizi partim
ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
Sabah Kültür
Bakanlığı bütçesinde söyledik; işin bütçe ve bütçe denetimiyle ilgili kısmı
artık boşluğa düştüğü için, bari bu faslı bir hasbihâl etme, içinde yaşadığımız
sorunlara bir çözüm perspektifi geliştirme doğrultusunda kullanacağız.
Şimdi, en
yakından ilgili olduğumuz bir bakanlığın bütçesi görüşülüyor. Karşı karşıya
olduğumuz mesele sosyal, kültürel, inançsal, insani bir sürü veçhesi olan bir
mesele ama ta ezelden beridir Kürt meselesi. Aldığı bütün eğitim, dost
kuvvetler-düşman kuvvetler, suçlu ya da sanık-masum gibi iki keskin hatta
ayrılmış, doğası gereği de böyle olmak zorunda olan birimlere emanet ediliyor
bu sorun. Bunun adına “güvenlik konsepti” deniliyor, işin sonuna “konsept”
takınca da matah bir şeymiş gibi kulağa geliyor. Şimdi, biraz bunu
değerlendireceğiz.
Buna geçerken
Emniyet Genel Müdürlüğünün bir hukuk dışı tavrının altını çizerek geçmek istiyorum.
Polisler, malum, sendika kurmak istiyorlar ve Emniyet Genel Müdürlüğü bir
genelge yayınladı uluslararası hukuka göre bunun yasal olarak mümkün olmadığını
belirten. Bizim, başta polis de olmak üzere, jandarma, asker de dâhil olmak
üzere, tüm kamu çalışanlarının sendikalaşma mücadelesinin sonuna kadar yanında
olduğumuzu ve onların bu çabalarını selamladığımızı belirterek başlayayım
konuşmaya.
Yaygın çevrilen
iki tane sakız var ağızlarda. Bunlardan birincisi: “BDP siyaset yapmıyor.” Bu
bizim çok sık karşılaştığımız, çok sık söylenince de gerçekmiş gibi zannedilen
bir itham. Peki, siyasetin yeri burası…
İçişleri Komisyon
Başkanımız şekerlemeyle meşgul. Ağabey sen devam et… (BDP ve CHP sıralarından
gülüşmeler)
Nerede siyaset
yapacağız, nasıl yapacağız? Siyasete bir alan açılmış mı burada? Şu sıralara
bakın, muhalefet iktidardan daha fazla. Dersiniz ki “Bu bütçeyi biz
kullanacağız, biz idare edeceğiz.”
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hükûmeti göster, Hükûmet var mı?
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (Devamla) – Hükûmet zaten yok.
Şimdi, BDP’nin
siyaset yapmadığını, BDP hariç şöyle şu blok olduğu gibi dile getiriyor. Niye?
Niye böyle deniyor? Bunda bir gerçeklik payı var mı? Gerçekten biz de
düşünüyoruz -Biz, siyaset yapma sözü ve vaadiyle halktan oy istemişiz, buraya
gelmişiz -eksik bıraktığımız bir şey var mı diye.
Siyaseti size
unutturdular. 12 Eylül… Herkes kendi siyasal partisinin 12 Eylülden önceki
politika yapış tarzına, biçimine, içeriğine baktığında bunların tümünün en
kristalize hâlini BDP’nin bugün yaptığını görecektir. Sizin yaptığınız siyaset
olmayınca siz, bizim yaptığımızı siyaset dışı bir şey zannediyorsunuz. Ne
yapıyor bir BDP’li vekil; bir BDP’li vekilin bir günü, bir haftası, bir ayı
nasıl geçer? Burada, tüm komisyonlarda, vekil az, komisyon çok olduğu için fazladan
diğer komisyonlarda da görev almak şeklinde en devamlı üyeleriz ve hepsinde
birer vekille temsil ediliyoruz.
Kabul edin ki,
şurada dişe dokunur, batne cila, ufuk açan, perspektif geliştiren, özgünlüğü
olan, yaygara yapmadan derdini derli toplu anlatan en nitelikli önermelerin
sahibidir bu grup.
Başka ne yapar?
Yaklaşık 3 milyon seçmenimiz var. Sizin birçoğunuzu seçmeniniz tanımaz, sizin
partilerinize oy verdiler -önseçimle gelen belli milletvekili arkadaşlarımızı
bundan vareste tutuyorum, sistemin kendisi böyle, medyada bilinirliği olan
birkaç milletvekilini de çıkarsak- İstanbul özelinde, gidin bir AK PARTİ’li
seçmene, bir CHP’li, bir MHP’li seçmene sorun, vekillerinin belki en fazla
ismini bilirler. Bir BDP’li vekil bu 3
milyon seçmen tarafından tanınır; ismiyle, şahsiyetiyle, özelliğiyle,
erdemiyle, zaafıyla, her yönüyle bilinir bu vekiller. Biz de bunları ev ev,
sokak sokak, cezaevi cezaevi -çünkü artık olağan suçlu durumundalar,
kriminalize edildiler- hepsini biliriz. Siyaset böyle yapılır. Bizlerin gaza,
değişik fiziksel şiddete, itibarsızlaştırma operasyonlarına muhatap olmamız
olağan bir uygulamaya dönüştü, size de doğal geliyor. BDP’li vekil varsa gaz
yer zaten. İşte, mesela, bir BDP’li vekil kendisi gaz yemeden o itiraz alanı
neyse, o dile getirme alanı neyse seçmenine bir tek gaz yedirmez, kenara
çekilmez; onun meydana gelmemesi için her şeyi yapar ama eğer yenilecekse de
ilk gazı o yer. Siyaset böyle yapılır. Derdiyle ağlayıp, sevinciyle hemhâl
olarak yapılır siyaset. Birçok siyasi parti artık bir şirket hüviyetinde. Bir
ikbal, bir istikbal umudu olmadan sizde bir bardak suyu şuradan şuraya
götürecek az adam bulursunuz, herkesin bir hesabı vardır. Bunlar da mermiye
kafa atıyorlar; seçmeniyle, vekiliyle, yöneticisiyle biz. “Kürtler, BDP siyaset
yapmıyor.” BDP siyasetin en hasını yapıyor.
Mesela,
ağzınızdaki bir diğer sakız “Kürt milliyetçiliği” BDP blok olarak seçimlere
girdi Kürt milliyetçisi olmayalım, bu tehlikeye düşmeyelim diye. Kaçınız bunun
farkına vardınız? Bakın, sosyalistler var bu bloğun içerisinde, sosyal demokrat
olanlar var, değişik inanç grubundan arkadaşlarımız var, değişik inançlara
mensup arkadaşlarımız var.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) – En fazla kadın vekil var.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (Devamla) – Hanginizde bu çeşitlilik var? Homojen, birbirine benzeyen…
Şuradaki konuşmalar bile öyle yani birbirini tekrar eden, muhtemelen
danışmanlar elinden çıkmış ya da bakanlık bürokrasisi tarafından verilmiş
metinler okuyorsunuz.
Siyaset böyle
yapılır. Bakın, bir parti, bir siyasal anlayış kendini milliyetçilik tuzağına
düşürmekten alıkoymak için böylesine geniş ve hiçbir sayısal hesap yapmadan
siyasal bir tutum alabiliyor. Bu mu BDP’nin siyaset yapmaması?
Bu toprakların
–Allah aşkına söyleyin, elinizi vicdanınıza koyun söyleyin- en kadim
meselesinin ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Yıllardır birçok evladımızın canına
sebep oldu. Hepsini rahmetle anıyorum; gerillasını, askerini, polisini, din
görevlisini, hepsini. Şimdi, peki, hangi parti bu işe bir çözüm önerisi
geliştirdi?
TÜLİN ERKAN KARA
(Bursa) – AK PARTİ.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (Devamla) – Öyle mi?
TÜLİN ERKAN KARA
(Bursa) – Evet.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (Devamla) – AK PARTİ’nin çözümü Saygıdeğer Hanımefendi, biraz önce o
söylediğim güvenlikçi yaklaşım. “Benim artık Kürt sorunu diye bir şeyim yok,
Kürt kardeşlerimin sorunu var.” dedi. Ve Kürtler inanın bu “kardeş” lafından
tiksiniyorlar, kusacaklar artık. Kardeşlik falan istemiyorlar. Niye
istemiyorlar biliyor musunuz? Size göstereyim. Normalde sakin bir konuşma
yapmayı, ufuk açıcı bir konuşma yapmayı düşünüyorum.
Bakın, bu bir
tabut. Bu bir tabut. Ölüden ve deliden hüküm kalkar. Bakın, burada TOMA’lar
gazlı su, gaz bombalarıyla iki tabuta müdahale ediyorlar. Talep ne? Karşı çıkış
noktası ne? Talep şu: “Biz şu 500 metrelik yoldan yürüyerek bu cenazemizi
defnedeceğiz.” diyorlar. Diyarbakır polisi Kürtçe anons yapıyordu Şafiilikte
cenaze bekletilmez diye. İtikadınız varsa -ilahiyatçı arkadaşlar var, size
yardımcı olabilirler- “Ölüye rıfk ile muamele edin.” der, yumuşaklıkla.
Ben size başka
bir tarihimizden… Bu yakın tarih, bundan on gün önce. Bu da annesi.
Şimdi, General
Bridges diye birisi var -hiç duydunuz mu bilmiyorum- Çanakkale Savaşı’nda.
Burada çıkıp “Çanakkale” demek kolay. Biraz iki dakika tefekkür etseniz.
Çanakkale Savaşı’nda Fransız generali -asker bürokratlar var burada, bilirler;
hatıratını yazdı- bir kolu ve bir bacağını kaybetmişti. Hatıratını yazdı, bir
anekdot anlatır; onu paylaşmak istiyorum.
“Bir Fransız er
yaralanmıştı, bir yoksul Türk askerini, derbeder bir Türk askerini gömleğini
yırtarak onun yarasını sararken gördüm.” der. Bir tercüman bulurlar “Niye böyle
yapıyorsun?” diye sorar. “Fransız askerinin yarası ağırdı. Elinde bir fotoğraf
vardı, baktım, annesinin fotoğrafı herhâlde, yaşlı bir kadın fotoğrafıydı.”
der. “Benim annem yok, hayatta değil, onun annesi var, bari o ölmesin dedim.”
der, o gömleğiyle ona pansuman yapar. Bir Fransız askeri, bu topraklarda
işgalcilikten başka hiçbir hüviyeti yok; ne tarihsel olarak ne coğrafi olarak
ne kültürel olarak onun burada bulunmasının hiçbir gerekçesi yok. General ağlar
çünkü bakar ki aynı süngü yarası Türk askerinde de var ve oraya ot tepmiş.
Hikâyenin sonu çok hazindir, ikisi birden ölürler orada.
Bu, Fransıza reva
görülen, bu da sizin “Kardeşim” dediniz mi Kürt’ün sövüyor gibi algıladığı Kürt
kardeşinize reva görülen muamele. Siz, biz -ben de Türk’üm- bu topraklara
gelmeden önce, Kürtler bu toprakların kadim halklarından birisiydi. Ne zaman
öğrendiniz bu dilleri, kim öğretti size, nasıl bu kadar kaybettiniz endazeyi?
Cenazeye bu yapılır mı, cenaze cemaatine bu yapılır mı?
Şimdi,
“Sendikalaşma çabasını destekliyoruz.” dedik, şunun için: Bu, bölünme… “Kürtler
siyaset yapmıyor.” meselesinde, Kürtler siyaset yapıyorlar; ilk defa bunun için
derli toplu bir şey önerdiler: “Demokratik özerklik” dediler. Bunu
detaylandırdılar, hâlen de detaylandırmaya çalışıyorlar. Her türlü öneriye,
katkıya, itiraza açık bir noktada duruyorlar. Siz ne yaptınız? Herkes. “Akil
adamlar” diyor muhalefet, “Bunun yeri Meclisti.” diyor. Peki, Mecliste ne
yapacağız yani? Ben, Sayın Hamzaçebi, Sayın Şandır, Sayın Ünal oturup bunu
konuşacak mıyız? Böyle yürümez, siyasi bir programla geleceğiz. Demokratik
özerklik, bu ülkede, bölünmüş olan bu ülkede Kürtlerin bu ülkeyi bütünleştirme
çabalarıdır. Kürtler, federasyon ya da ayrılık ya da başka bir şey isteseler
bunu söylemekten imtina edecek adamlar değil. Hâlini siz biliyorsunuz, herhâlde
hepiniz buna kefil olursunuz. Motamot, neyi düşünüyorlarsa onu söyleyip bunun
bedelini de bir gün “gık” demeden çeken insanlar. Kardeş kardeşe bunu yapar mı
ya? Olmaz olsun böyle kardeşlik. Uzak akraba olalım bundan iyi eğer kardeşlik
buysa. İşte onun için, Kürt’e “kardeşlik” dediniz mi aklına bu fotoğraflar
geliyor. “Eşitlik” diyeceksiniz. Bırakın şu kardeşliği ya da manikürcü
terimlerini, etmiş, tırnakmış falan… Bunlarla sosyolojik bir mesele çözülemez.
“Eşitlik” kardeşim, en tılsımlı şey budur. Sık sık bu kürsüde dile getiriyorum.
Horasan erenleri bu topraklara geldiklerinde atları yoktu, pusatları yoktu,
silahları, orduları yoktu, hepi topu 100-150 kişilerdi. Bir tek sözle bütün
Anadolu’ya yayıldılar: “Biz 72 millete bir nazarla bakarız.” dediler, 72
millete bir nazarla bakılmadığı için de karşılık buldular. Siz ne yapıyorsunuz?
Bir Çamlıca camii rezaleti var. Herhâlde benim itikatlar konusundaki
hassasiyetimi biliyorsunuz. Oradaki mimar abla diyor ki: “72,5 metre yaptık
minarenin boyunu çünkü 72,5 millet var burada.” Buçuk olarak herhâlde
Çingeneleri kastediyorsunuz.
TÜLİN ERKAL KARA
(Bursa) – Öyle bir şey yok.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (Devamla) – Öyle dedi Abla. Şimdi, bak, şey var, ben kendimden
uydurmuyorum.
Hâlen daha
buçukların derdinde olan bir anlayış. Bununla çözülmez.
Özerkliği Kürtler
kendileri için istemiyorlar. Kürtler gerçekten, bizden daha bağımsız, bizden
daha özgür bir hayat sürüyorlar çünkü sistemin bir adım da dışına çıktılar.
Sistemin dışında durup yan yana durana yoksulluk yoktur, eziyet vız gelir,
zulüm kâr etmez. Dibin dibinin dibi! Kürt’ün en yoksulu bu harekete sürekli can
suyu veriyor çünkü “kardeşlik” derken, bölgede ağzından yellenen sizin o
valileriniz, yöneticileriniz kol gezerken “Olağanüstü hâl kalkmış.” diyorsunuz,
“BDP siyaset yapmıyor.” diyorsunuz. Peki, el insaf! Size düşer bunun hakkını
aramak. Biz BDP olarak -Bakanlık burada, yetkilileri burada- Diyarbakır’da,
seçildiğimiz günden bugüne; İstanbul’da, seçildiğimiz günden bugüne izinli -ki
izin almak bile saçma- izin verilmiş, müsaade edilmiş bir tek toplantı
yapamadık, bir tek basın açıklaması yapamadık. Bu mu “BDP siyaset yapmıyor?”
Şiddetle arasına mesafe koyacakmış! Bununla mı koyacak? Siz siyasete alan
açmazsanız, bu alan bir polisin zırhı ya da bir TOMA’nın süpürgesi mesafesinde
olursa Kürt’ten neyi bekliyorsunuz, BDP’liden neyi bekliyorsunuz? Bir tek şunu
murat ediyorsunuz: “Dokunulmazlıkla korkuturuz, hapisle korkuturuz, baskıyla
korkuturuz.” Bitmedi bu KCK operasyonu çünkü bütün Kürtler, BDP’ye oy veren
bütün Kürtler, politik kimliğe, ulusal demokratik kimlik bilincine sahip bütün
Kürtler bitmeden de biteceği yok. “Biz bunu yaparız, bunlar da korkarlar,
eksilirler.” falan…
Bakın, açlık
grevi sırasında en yoğun kitlesel katılımlı mitingleri yapan -ne tesadüfse- üç
yerde tekrar KCK operasyonları yapıldı; belediye başkanlarının,
seçilmişlerimizin de içinde olduğu gözaltılar oldu.
Bununla olmaz.
Kürtler özgürleşmişler. Gerçekten artık umurlarında değiliz. Ummayı
bırakmışlar, ümit etmeyi bırakmışlar, bir de korkmayı bırakmışlar. Bir tek bir
şey istiyorlar, “Hâlen bütünleşebiliriz.” diyorlar, bunun için de canını dişine
takmış. Mahkemelerde suç delili olarak sayılan önermeleri ile özerkliği
önermek, neoliberal sistemin fazileti üzerine burada saatlerce dil dökmek
hiçbir suç teşkil etmeyecek. Bu gücü bu kadar…
Bak, ben sana bir
şey demiyorum, sen de bana bir şey deme. Oradan laf atıp durma.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Sen benim valime söylediğin sözü bir düşün.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) – Valinizin bir vilayet…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (Devamla) – Bir basın açıklaması için bütün meydanları yasaklamış bir
vali sadece ağzından yelleniyordur.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Önder.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Cevabını alacaksın, o kadar.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (Devamla) – Sadece ağzından yelleniyordur. Bunun başka hiçbir açıklaması
yok. (BDP sıralarından alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Terbiyeli konuş!
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Önder.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (Devamla) – Orada 15 tane seçilmiş vekil vardı. Biraz siz de kendi
kendinize düşünün. Ya, bunları nereye kadar sıkıştıracaksınız, nereye kadar
derdest edeceksiniz? Bak, şu sıra, yüz on sekiz sene hapis yatmışız biz;
görmediğimiz eziyet, işkence kalmamış.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Önder.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (Devamla) – Başka bir yol bulun, bununla olmaz. Bizim derdimiz
bütünleşmek, bu ülkenin ortak bir vatan…
BAŞKAN – Sayın
Önder, lütfen…
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Terbiyeli olmak lazım, o kadarını söyleyeyim,
cevabını alacaksınız. (BDP sıralarından gürültüler)
PERVİN BULDAN
(Iğdır) – Önce sen terbiyeli ol!
BAŞKAN – Sayın
Önder, lütfen yerinize geçiniz.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) – Sayın Başkan, uyarın bu bakanı ya!
PERVİN BULDAN
(Iğdır) – Terbiyesiz! Önce sen terbiyeli ol! Ayağımın yarası hâlâ burada, senin
valinin attığı gaz bombasıyla yaralandım ben.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) – Nişan alındı resmen, nişan!
(Komisyon
sıraları önünde toplanmalar)
BAŞKAN – Sayın
Önder, lütfen yerinize geçiniz.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) – Ben de yanındaydım, yalan söylemiyoruz, görüntüleri de var.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) – Sayın Başkan, Sayın Önder konuşmasını yaptı, düşüncelerini açıkladı.
“Terbiyeli ol.”
demek sizin haddiniz değil!
SEBAHAT TUNCEL
(İstanbul) – Terbiye size lazım!
HÜSAMETTİN
ZENDERLİOĞLU (Bitlis) – Hayır, Vekilim, ben oradaydım, bakın…
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Yirmi dakika dinledik, kimse bir cümle cevap vermedi. Herkes
kendi yerini bilsin.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Çıksın, özür dilesin. Bakansa bakanlığını yapacak!
BAŞKAN – Lütfen
yerinize geçiniz.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) – Bir gün Kürtler “Haydi, Allah’a ısmarladık.” derler, ondan
sonra oturup çok dövünürüz hepimiz. Haydi, Allah ısmarladık! (AK PARTİ
sıralarından “Güle, güle” sesleri)
BAŞKAN – Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplan.
Buyurunuz Sayın
Kaplan.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) – Sayın Başkan, sizin Sayın Bakanı terbiyeye davet etmeniz lazım.
Burada Sayın Önder düşüncelerini açıklayacak şekilde bir konuşma yaptı. Bu
konuşmada da herhangi bir şekilde bir hakaret unsuru yoktu.
İHSAN ŞENER
(Ordu) – Hakaret ediyor!
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) – Sayın Bakanın Sayın Önder’e “Terbiyeli ol, terbiyesizlik yapma.”
gibi ithamlarına sizin müdahale etmeniz lazım ve terbiyeye davet etmeniz lazım.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, bir vali için “ağızdan yellenme” ifadesi hangi
terbiyeyle bağdaşır?
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, şimdi konuşmacıyı kürsüye çağırdım.
Buyurunuz Sayın
Kaplan.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Bunların terbiyesiyle bağdaşıyor!
SIRRI SAKIK (Muş)
– Ya, yeter artık ya, buramıza getirdin! Allah aşkına yeter artık ya!
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) – Yani bütün Meclisi siz geriyorsunuz ya! Gayet normal bir şekilde bir
konuşma yapılıyor.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) – İşgal altındaki bir yerde olur bu manzaralar. Ben terbiyeyi
bilirim ama…
BAŞKAN – Lütfen,
Sayın Önder, lütfen… Konuştunuz, lütfen şimdi Sayın Kaplan’ı dinleyelim.
Buyurunuz Sayın
Kaplan.
BDP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçe hakkı
anayasal bir hak. Kamu kaynağının edinilmesi, kullanımı, harcanması, meşruiyeti
parlamentoların varlık nedenidir. Vatandaşın hazineye koyduğu her kuruş
verginin hesabını sormak ana muhalefet olarak, demokratik ana muhalefet olarak
Barış ve Demokrasi Partisinin de boynunun borcudur.
Biz, şu an
aslında skandal bir bütçe görüşmesi yapıyoruz. Bütçe mali raporu yetmiş beş gün
önce sunulmadı. Hükûmet, Anayasa 163’e aykırı olarak merkezî yönetim bütçesine
kanun hükmünde kararnameyle müdahale etti, yeni bakanlıklar kurdu. Kesin hesap
mali yılın sonundan başlayarak yedi ayda, Nisan’da sunulması gerekiyordu,
sunulmadı. Sayıştay raporları, yine 4 Temmuz 2012 torba kanun öncesi kesin
dönem bölümünü kapsayan raporları -132 tane- Meclise sunulmadı. Genel uygunluk
denetimi için bunlar şarttı, Meclis adına denetim yapılıyordu. Meclis de
milletin iradesini temsil ediyor. Hükûmete bunun hesabını soracağız yürütmeden
aldığınız parayı nereye harcadınız diye. Kesin hesap raporu ise 2013 bütçe
tasarısı ile aynı anda sunulmaydı, sunulmadı.
Şimdi, bakın,
sayın milletvekilleri, bu bütçe görüşmelerinde Avrupa Birliği Bakanlığının
kesin bütçe hesabı sunulmamıştır bu Meclise, sadece Avrupa Birliği Genel
Sekreterliği yani Bakanlığa bağlı bir Genel Sekreterliğin bütçesi sunulmuştur. Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığının kesin bütçesi bu Meclise sunulmamıştır.
Sunulmayan bütçeleri görüşüyoruz farkında mısınız? Gençlik ve Spor Bakanlığının
kesin bütçe hesabı bu Meclise sunulmamıştır. İddia ediyorum, 3 tane bakanlığın
kesin bütçe hesabı bu Meclise sunulmadı. Şimdi, sunulmayan bütçenin nesini
görüşeceksiniz arkadaşlar, söyler misiniz? Peki, savunma, güvenlik, istihbarat
alanında yerindelik, düzenlilik, performans denetimleri Sayıştay Kanunu ile
kaldırılmadı mı?
Bakın, gizli bir yönetmelik var, bu gizli
yönetmeliğe sizin dikkatinizi çekmek istiyorum. Bakın, Meclise güvenlikle
ilgili -Millî Savunma, MİT, Savunma Sanayii Müsteşarlığı, Kamu Düzeni Güvenliği
Müsteşarlığı, MGK Genel Sekreterliği, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel
Müdürlüğü bütçeleri- sunulan bir rapor var mı? Yok. Komisyona sunulan var mı?
Yok. Gizlilik kararı var mı? Yok. Ama “Sayıştay Kanunu değiştirildi.”
deniliyor. Sayıştan Kanunu’nda değiştirilen hükümler var ama bu, rapor vermeyi
bazı durumlarda engellemiyor.
Bakın, bir gizli
yönetmelik var. Girin Internet’e, şöyle karşınıza çıkar, bu gizli
yönetmeliktir, bakın. Bu gizli yönetmeliğin peşine düştük, bakanlık vermedi;
Meclis Başkanından istedim, vermedi; sonra gittik bulduk, 8 maddelik bir
genelge, gizli yönetmelik. Gizli yönetmelik bu değil. Girin artık Google’a,
İnternet’ten çıkarabiliyorsunuz arkadaşlar ve gariptir, burada, gizli bir şey
yok bu Sayıştayın gizli yönetmeliğinde. Bu ülkede gizli yönetmelik yok, derin
yönetmelik var derin, derin. Derini konuşacağız şimdi biz.
Bakın, gizli
yönetmelik madde 4 “Taslak denetim raporları gizlilik esaslarına göre ilgili
kuruma verilir, 30 gün içinde de cevap verir.” diyor. Sonra da “Sayıştayın
ilgili daire ve Genel Kuruluna sunulur.” diyor. Yok. “Oradan da Meclise gelir.”
O da yok.
Şimdi, bakın,
devam ediyoruz. Gizli yönetmelik madde 5, sadece bir noktada gizlilik kaydı
var. “Devletin mallarının yeri, teknik özellikleri, miktarı, nasıl, nerede
kullanılacağı gizlidir.” diyor, o kadar; başka yok arkadaşlar. Buraya dünyanın
bütçesini ayırıyoruz, en fazla bütçe ayrılan bakanlığı konuşuyoruz şu an.
Şimdi, bu derin yönetmelikte şöyle bir şeyi var İçişleri Bakanlığının. Normal
olarak, bütün bu güvenlik kalemlerinin bağlı olduğunu saydık. Ortada olmadığına
göre, bütçede olmadığına göre şimdi neyi sorgulayacağız, söyler misiniz?
Bizim Mardin
Lisesinde okurken öğretmen sözlüye bir öğrenciyi çıkarmıştı, şöyle bakmıştı.
“Ya, top ense, uzun favori, düşük kemer, İspanyol paça, yüksek topuk, senin
nerene soru sorayım?” demişti. “Sen bana soru sor.” Ben sizin nerenizi
denetleyeyim? Siz bizi denetleyin, siz! Siz bu keyfiyeti, bu gücü, bu
hesapsızlığı elinizde bulundurduktan sonra, bu derin yönetmelikle siz bizi
denetleyin kardeşim. Biz Meclisin, milletin iradesi falan değiliz karşınızda; olsaydık
bu hesabı bu Meclise verirdiniz, milletin kuruşunu nereye harcadığınızın
hesabını verirdiniz. İşte, hukuk devletlerinde, demokrasilerde böyle bir
denetimsizlik yoktur arkadaşlar. Bu olsa olsa totaliter rejimlerde olur, bu
olsa olsa korsan bütçe görüşmelerinde olur, başka yerde olmaz.
Sayın
milletvekilleri, güvenlik ve özgürlük sadece silahlı güvenlik güçlerine
bırakılmayacak kadar yaşamsaldır, önemlidir. Aksi takdirde, Meclisin,
yasamanın, yargının denetimi dışına çıkan bir güç, kontrolsüz, tehlikeli bir
güçtür. AK PARTİ Hükûmeti artık kontrolsüz bir güce dönüşmüştür. Parlamenter
demokrasilerde de bunun yeri yoktur arkadaşlar. 2013 bütçesinde en yüksek, en
artan kalem bakanlığın. Emniyette yüzde 21,93; jandarmada yüzde 18,9; 24 milyar
vesaire; bunların örtülü ödeneği, ekleri hariç.
Şimdi, bütçesi
artan ama denetlenemeyen, hesap vermeyen bakanlığın bazı uygulamalarına
bakalım. Bazıları Nazilerinkine benziyor, bazıları da El Kaide ile Taliban’ı
andırıyor; daha çok da Sedat ile Esad’ın Baas rejiminin aynısının
uygulamalarını güvenlik politikalarında takip ediyor. Enteresan olan bir
güvenlik politikası ve bütçesi var.
Şimdi AKP derin
devletini oluşturdu. Bütçenin de kaynağı, en büyük kaynağı bu bakanlık. Görünen
ve görünmeyen bir derin yüzü var bu bakanlığın. Bir, şemada, İnternet’te
görünen bir İçişleri Bakanlığı var, bir de İnternet’e girmeyen, derin, özel
masalardaki bir İçişleri Bakanlığı var; yani paralel devlet örgütlenmesi var;
poliste var, jandarmada var ve silahlı güçlerin örtülü ödeneğinin bütün
birimlerinde bu var. Bu cemaat örgütlenmesi modeliyle hayata geçirilen yasal
bütçenin dışında, paralel, illegal bir bütçe var.
Bakın, bunun 3
eksen noktası var, 3 eksende bu birleşiyor.
Bir: Dışarıda
emperyal sermayeyle iş birliği yapan bir yanı var bunun. MİT, CIA, MOSSAD, TSK,
NATO, IMF, Washington, yine Tel Aviv, Suudi Arabistan, Katar gizli özel
büroları, örgütlenmeleri var. Bir taraftan ESAM karşıtı -bu krizde- anlayış
yükselirken, diğer taraftan da İslami radikal gelişmeleri, Müslüman Kardeşler
Örgütü gibi Mısır’dan başlayarak Suriye'de ve Orta Doğu’nun yeni rejimlerinde
radikal İslam’ı iktidar yapma
-diktatörlerinin yerine- anlayışını küresel kriz sonucu sermaye teşvik
eder oldu. İçeride de ırkçı, milliyetçi bir cephe geliştiriliyor ve bütün
muhalefete kan kusturan ırkçı, milliyetçi -geçmiş dönemlerde örneklerini
gördüğümüz- bir faşist cepheleşmeye doğru gidiliyor. Bu çok tehlikeli bir
tırmanıştır, bakın.
Üçüncüsü,
militarizmle iş birliği olayıdır. Jandarmanın JİTEM’i neyse bugün aynen devam
ediyor. JİTEM’in başındakiler bugün Genelkurmayın başındadır. JİTEM’in yaptığı
faali meçhullerden, köy yakmalarından, AİHM’deki kaybettikleri davalardan tutun
hepsine kadar. İlerleme raporunu çöpe atan bu Hükûmet, dikkat edin, polis,
jandarma ve güvenlik güçleri konusunda 23 ve 24’üncü fasılları geçememektedir.
Demokratik hak ve özgürlüklerin en büyük tehlikesi işte böyle bir noktada
gelişiyor.
Bakın, şu an kar
yağıyor dağlarda. Şırnak’tan yeni geldim ve karlı dağlarda operasyon var. Aynı,
Sarıkamış’ta Enver Paşa’nın yaptığının benzeri, şu an Şırnak dağlarında, Cudi
dağlarında, Cilo dağlarında yapılıyor. Bunu size söylemeyi de görev olarak
biliyorum.
Arkadaşlar, Kürt
sorununa terör gözüyle baktığınız zaman bu ülkenin sorunlarını çözemezsiniz,
barışı da, kardeşliği de getiremezsiniz. Bu ülkeye yanlış teşhis koyduğunuz
zaman bu ülkede yanlış metotlar uygularsınız, 1990’lardaki günlere, yönteme
dönersiniz; bugün yapılan, yaşanan budur. Maalesef, Orta Doğu’da Kürtlerin
dostluğunu kazanma stratejisi yerine, düşmanlığını kazanma olayı
geliştiriliyor. Ana dilde eğitim, eşit yurttaşlık, yerel yönetimlerin
güçlendirilmesi, özerklik gibi masum, meşru, hukuki, haklı, doğuştan gelen
talepler bölücülük sendromuyla karşılanıyor ve şiddetle bastırılmaya
çalışılıyor. 10 binin üzerinde siyasetçi bu nedenle içeridedir arkadaşlar. 6
milletvekili, 36 belediye başkanı, 10 binin üzerinde siyasetçi… Ve her gün 3-4
ilde, sabah kalktığınız zaman alt yazı televizyonlarda, KCK soruşturmaları… En
son KCK soruşturması, Mardin’de barış çalışmaları yapan, ileri gelenlerin
oluşturduğu halkla ilişkilere yapıldı. İhbar ediyorum, Viranşehir’de bugün
Ahmet Türk 2 büyük aşiretin barış yemeğine gitti. Mutlaka o da komitedendir,
ona da bir fezleke hazırlayabilirsiniz!
Şimdi, bakın,
Orta Doğu’daki bu çalışmaların ötesinde, AKP’nin derin devletinin hedefi
muhalefeti susturmaktır, stratejisini bunun üzerine kurmuştur. Kürtleri,
onların siyasi partilerini, sendikalarını, derneklerini değil, Türklerin de
muhalif olanlarını, diğer sol partileri de, sosyalist partileri de, sendikaları
da, bütün herkesi de düşman görüyor. Öyle ki Kızılay Meydanı daha düne kadar
parfüm kokarken şu an gaz kokuyor; Ankara, başkentin göbeği, Meclisin 100 metre
ötesi.
Bakın, Kürt
sorununda güvenlik konseptinin çıkması, açılım sürecinde oy kaybetmeye
başlamayla başladı AK PARTİ’de arkadaşlar. Benim şimdi bunları sayacak vaktim
yok. Sayın Sırrı Süreyya kardeşimiz çok güzel anlattı cenazelere saldırma
olayını. Şimdi, şehirlere giriş çıkışımız yasaklanıyor. İl başkanımız trafik
kazasında hayatını kaybetmiş, ben Diyarbakır’dan cenaze konvoyuyla geliyorum,
Cizre’de eşkıya gibi önümüzü kesiyorlar zırhlı araçlarla, “Şehre giremezsiniz.”
diyorlar. Benim partimin il başkanının cenazesini götürürken böyle bir
anlayışla karşılaşıyoruz.
Demin Sayın Önder
bir de camideki saldırıları verdi. Ben tabii ki burada, Başbakan veya bakanın
bu yaklaşımının ne anlama… Bakın, cami içinde saldırı, görüyor musunuz? Cami
içinde cenazeye saldırıyorsunuz. Bunu hangi ahlak, hangi din, hangi usul, hangi
örf kabul eder? Ölenler artık öldükten sonra Allah’ın katındadır, onlar Allah’a
kavuşmak için son vecibeleri beklerler.
Bakın, burada bir
kadın milletvekilini sakat bıraktınız Silopi’de. Bakın, ikimizin saldırıya
uğradığımız an. Bu saldırıdan sonra o TOMA’nın adını “Silopi Ejderi” olarak
değiştirdiler. Bu Roboski, icraatınız. Hâlâ fezlekeler, infial falan bakmayın.
Toplum infilaka doğru gidiyor, infilaka doğru gidiyor.
Gördüğünüz şu
manzaranın üzerinden… On gün sonra yıl dönümleridir bunların. Ne Meclis İnsan
Hakları Komisyonu bir şey yapabildi ne de hiç kimse.
Bakın, işte,
Hükûmetin adaleti, Türkiye cezaevine döndü. Bakın, görüyor musunuz? Açık
cezaevi şu an Türkiye.
Bu da
kalkınmalarınız her tarafta! Bu da Sayın Bakanın Cizre’de, kaymakamlık yaptığı
Cizre’de, bir hafta önceki, Sayın İdris Baluken’le beraberken gaz bombalarıyla
saldırı. En ufak açıklama, en ufak toplantıya sürekli saldırı.
Bu da sıfır
tolerans işkenceye arkadaşlar! Hükûmetin icraatı.
Şimdi, bu
icraatların hepsini ortaya koyduktan sonra benim bir önerim var, oylamaya
sunuyorum: Diyarbakır’da büyük bir cezaevi konsepti yapıyorlar, adını “Recep
Tayyip Erdoğan”, F tiplerinin de “İdris Naim Şahin” olarak öneriyorum, tıpkı
barajlar gibi. Kabul edenler ellerini kaldırsın. Muhalefet çoksunuz...
Bakın arkadaşlar,
cezaevlerine de adlarını vermek lazım; öyle baraja, okula mokula değil.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Devamla) – Şırnak’ta, en son, Emniyet Müdürlüğünün önüne 3 katlı perde beton
çekildi, dört taraflı, biliyor musunuz. 3 kat boyunca perde beton çekildi.
BAŞKAN – Sayın
Kaplan, teşekkür ediyoruz.
HASİP KAPLAN
(Devamla) – Perde betonun fotoğrafını -bütün basına duyuruyorum- gidin çekin.
BAŞKAN – Sayın
Kaplan…
HASİP KAPLAN
(Devamla) – Bakın, o perde beton, Berlin Duvarı’ndan ve Gazze’deki duvardan
sonra, Şırnak’taki utanç abidesi olarak duruyor. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın
Kaplan, süreniz bitti.
Teşekkür
ediyoruz.
Sayın
milletvekilleri, kırk beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.43
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 20.31
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP
ÜYELER: Fatih ŞAHİN (Ankara), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39’uncu Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
2013 yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2011 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın altıncı tur görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Şimdi, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Durmuş Ali Torlak.
Buyurunuz Sayın
Torlak. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
D. ALİ TORLAK (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 2013
yılı bütçesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, insan hayatının vazgeçilmez bir parçası hâline gelen ulaştırma
sistemi ekonomik ve sosyal yönden toplumu sürekli etkileyen bir yapıya
sahiptir. Günümüzde küreselleşmeyle birlikte dünyadaki ticaret hacminin hızla
artması ulaşım sektörünü dünya ekonomisinin en önemli aktörlerinden biri hâline
getirmiştir. Günümüz ulaştırma teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişmeler,
ulaştırma sektöründe önemli gelişme ve değişimlere yol açmıştır. Bu nedenle,
küresel ve bölgesel bağlamda ulaştırma sektörünün uyumu ile ulusal altyapılarda
daha etkin, rekabetçi ve güvenli bir hizmet sunumu için ortak politikalar
belirlenmektedir. Bu kapsamda ulaştırma alanında büyük yatırımlar tesis
edilirken ülke kaynaklarının ulaştırma sistemleri arasındaki dağılımının
verimlilik esasına göre planlanması esas olmalıdır. Bu planın başarısı ise, hiç
kuşkusuz, sistemlerden birine ağırlık vermek yerine kombine taşımacılık ile
mümkün olacağı açıktır. Bu da ülkemizin üç yanı denizlerle çevriliyken, ülke
içi deniz yolu yolcu taşımacılığının yaklaşık yüzde 1’i, demir yolunun ise
yüzde beş seviyesinde olması, kara yolu taşımacılığının ise yüzde 90’ın
üzerinde seyretmesi Türkiye’deki ulaştırma politikalarının sorgulanması
gerektiğini ortaya çıkarmaktadır. Gelişmiş ülkelere baktığımızda ulaşım
çeşitlerinden deniz yolu ve demir yolu ön plana çıkarken ülkemizde her iki
taşımacılıkta da maalesef henüz arzu edilen seviyeye gelinememiştir.
Bakanlık olarak
uygulanan ÖTV’siz yakıt desteği kabotaj taşımacılığının canlanmasına önemli bir
destek sağlamıştır, bunu inkâr edemeyiz ancak denizlerle çevrili ülkemizin
denizlerden sağlayacağı ekonomik menfaatler için bu desteğin yeterli olmadığı
kanaatindeyim. Kaldı ki ayrıca kara yolları yolcu taşımacılığındaki oran da bu
düşüncemi teyit etmektedir.
Diğer bir husus,
kruvaziyer turizmi: Son yıllarda cazibe merkezi olan bu gemilerle ülkemize
gelen yolcu sayısında son beş yılda büyük artış olurken maalesef kruvaziyer
gemilerin yanaşacağı liman yatırımları talebi karşılayacak düzeyde değildir.
Kruvaziyer turizminin önemli mali getirileri dikkate alınmalı ve acilen İstanbul,
İzmir ve Antalya’ya yakışır bir kruvaziyer limanı yapılarak hizmete açılmalı ve
kruvaziyer turizminde İstanbul, İzmir ve Antalya önemli ana limanlar hâline bir
an önce getirilmelidir.
Yine dünya
konteyner trafiğinin 2013 ve sonrası yıllara ait olumlu öngörüler, global liman
yatırımcılarını, gelişmekte olan veya gelecek vadeden yeni bölgelerdeki
alanlara yatırıma yönlendirmektedir. Bu noktada, yeni konteyner limanlarına
ihtiyaç duyulacağından ülke olarak bu gelişmelere daha hazırlıklı olmamız
gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, son zamanlarda ulaştırma yatırımları üzerinde en çok konuşulan
ulaşım aracı hızlı tren yatırımlarıdır. Yolcu taşımacılığında hızlı tren
yatırımı öne çıkarken yük treni ve konvansiyonel trenlerle yolcu taşımacılığı
istenen seviyede değildir. Konvansiyonel hatların yetersiz oluşu, iller arası
ulaşım süresinin fazlalılığı demir yoluna olan talebi önemli ölçüde
azaltmıştır. Bu durum, trafiğin kara yollarına kaymasına ve demir yollarının
atıl kalmasına sebep olmaktadır. Üstelik, mesafenin uzaması demir yollarında
ulaştırma maliyetlerinin de artmasına neden olmaktadır. Bunun yanı sıra -hızlı
tren hattı hariç- demir yolunun çok büyük bir kısmının tek hatlı olması nedeniyle
optimum sefer sayısına ulaşmak mümkün olamamaktadır. Dolayısıyla, demir yolu
taşımacılığında yaşanan bu durum Türkiye'nin ulaşım politikalarının
eksikliğinin en açık delili olmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, 4 Aralık 2012 günü Karadeniz Şile’de meydana gelen deniz
kazası nedeniyle geçtiğimiz hafta sonu Şile’deydim. Bu hadisede görünen -kaza
anında yaşanan vahim olayı görenlerin verdikleri bilgiye dayanak şunu
söylemeliyim ki- bu olayda Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü yöneticilerinin büyük
bir görev ihmali ve görevi kötüye kullanması söz konusudur çünkü eğer kaza
yapan o tekne yerine –ki, ben bunu çok iyi biliyorum Kıyı Emniyetinin böyle çok
ciddi teknelerinin olduğunu- Kıyı Emniyeti teşkilatına ait daha donanımlı bir
kurtarma gemisiyle müdahale edilmiş olsaydı ya da kaza anında, kaza bölgesine
gelen keşif helikopteri yerine kurtarma helikopteri gelmiş olsaydı yaşanan bu
acı olay yaşanmayabilirdi. Dolayısıyla, denizin çok şiddetli dalgalı anında o
tekne ile kurtarma çalışmasına çıkılması doğru olmamıştır. Üstelik, mevcut
kurtarma ekibinin “Bu havada denize çıkılmaz.” demesi üzerine, izinli oldukları
hâlde diğer Kıyı Emniyeti kurtarma ekibinin zorla göreve gönderildiği iddiaları
mevcuttur. Eğer durum böyle ise bu büyük bir suçtur. Bu kazadan ise sadece Ahmet
Kasarcı yaralı olarak kurtarılabilmiştir. Teknede bulunan kaptan Cemil Özben
ile mürettebat Turgay Sarıboğa ise hayatlarını kaybetmişlerdir. Yardım etmek
isteyen balıkçı Mümin Akgün ile mürettebattan, benim de uzun senelerdir çok
yakın arkadaşım olan Mehmet Genç ise hâlâ bulunamamıştır. O nedenle, arama
kurtarma çalışmalarının yoğunlaştırılması ve kaybolan denizcilerimizin
bulunması gerektiğini önemle belirtmek istiyorum. Çünkü aileleri hiç olmazsa
cenazelerini almak ve onlara mezarlarında dua etmek istemektedirler.
Bu üzücü olaya
neden olan yabancı bayraklı gemi 1976 yılında inşa edilmiş, 36 yaşında bir
gemidir. Avrupa limanlarına, yaşlı olmaları nedeniyle alınmayan bu gemilerin
Türk boğazlarından geçmesi büyük bir risk taşımaktadır. Bu riskin ne derece büyük
olduğu, denizlerimizi ve Türk boğazlarını nasıl hoyratça kullandığımız bu deniz
kazası ile sanırım daha iyi anlaşılacaktır. Bu nedenle, denizlerimizin gemi
mezarlığına dönüşmemesi için ve böyle üzücü olaylar yaşamamamız için
uluslararası kuralları mutlaka uygulamamız gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, denizcilik sektörüne birinci derecede önem veren ülkeler,
ekonomisi dış ticarete bağlı olan ülkeler, denizlerdeki menfaatlerini ve ülke
ekonomisinin büyük parçası olan denizcilik faaliyetlerini muhtemel
tehlikelerden korumak için etkin deniz gücü oluşturmaktadırlar. Bu deniz gücünü
meydana getiren gemi, araç ve silah sistemlerinin ülke ekonomisine katkıda
bulunması ve teknolojik bağımsızlığı sağlamak amacıyla yurt içinde imal
edilmesi yönünde politikalar geliştirilmelidir.
Değerli
milletvekilleri, on beş yıl önce tartışmasız bir üstünlüğe sahip olan, gittikçe
yaşlanan ve küçülen koster filomuzun mutlaka yenilenmesi gerekmektedir.
Bakanlık, “Türk Yıldızı” adı verilen koster filomuzun yenilenmesi yatırımını
hayata geçirerek uygun inşa şartları sağladığı takdirde hem armatörü cezbetme
hem tersanelerimiz tarafından seri olarak inşa edilebilme hem de filoya
katıldığında uygun şartlarda yük bulabilme potansiyeline sahip olacaktır. Bunun
için de bir kredi imkânı oluşturularak bu gemilerin mevcut tersanelerde
inşasının yapılması sağlanmalıdır. Böylece, hem yaşlı koster filomuzun
yenilenmesi sağlanmış olacak hem de tersaneler yaşamakta olduğu finansman ve
sipariş krizini atlatmış olacaklardır.
Buradan hareketle,
şahsi düşüncem odur ki, tersanelerimizin uluslararası arenada daha sağlıklı bir
yapıya kavuşması ve rekabet gücünü artırmak için bugünkü dünya düzeninde
devletin sağlayacağı özel teşvik ve teknoloji desteğiyle mevcut tersanelerin
birleşerek büyük tersaneler hâline gelmesi mecburiyet olmuştur. Aksi takdirde,
kısa dönem içerisinde ülkemiz gemi inşa sektörünün ayağa kalkması mümkün
görülmemektedir. O nedenle, tersanelerin güçlendirilerek sağlam bir mali yapıya
kavuşması için ortak çalışma yapılmasının
daha doğru olacağı kanaatindeyim.
Sayın Bakanım,
bir ay evvel, yaklaşık 5-6 tane AK PARTİ milletvekiliyle Arabistan’da, Riyad’da
bulunduğumuzda büyükelçilikte bazı arkadaşlarımızın, insanlarımızın bize bir
hassasiyeti söz konusu oldu -size daha evvel arz etmiştim- oradaki ölen
insanlarımızın Türk Hava Yolları uçaklarıyla buraya getirilmesi noktasında çok
büyük rakamların, 8-10 bin riyal gibi bir paranın istendiği ifade edilmişti.
Ben buradan arkadaşlarımızın düşüncelerini sizlerle paylaşarak, ölen
insanlarımızın Türk Hava Yolları uçaklarıyla bir bilet karşılığı veya bedel
ödenmeden getirilmesi noktasındaki hassasiyeti sizlerle paylaşmış olayım.
Bu vesileyle,
bütçenin hayırlara vesile olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Torlak.
Adana
Milletvekili Ali Halaman…
Buyurunuz Sayın
Halaman. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
ALİ HALAMAN (Adana) – Teşekkür ediyorum.
Önce, İstanbul’da
şehit düşen polisimize Allah’tan rahmet diliyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Karayolları Genel Müdürlüğü 2013 yılı bütçesi üzerinde
söz almış bulunuyorum. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu ve şahsım adına yüce
heyetinizi ve büyük Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Karayolları Genel
Müdürlüğü, 1950 yılında kurulan, 15-16 bin çalışanı ile ülkemize yol, köprü
konusunda hizmet etmeyi planlayan bir kurumdur. Bir ülkenin ekonomik, sosyal,
kültürel değerlerini besler, ölü yatırım gibi gözükür ama esas anlamda üretimin
yani ekonominin temelini oluşturur. Siyasi iktidarın inisiyatifinde şekillenir,
biçimlenir, her yıl bütçesi Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülür.
Yaptıklarını iktidar anlatır, yapamadıklarını, muhalefet “yapamadınız” der,
müzakere edip sorgular.
Şimdi, on yıllık
iktidar, Karayollarının ana işi olan yolun, bir kısmını “yeni yapılandırma”
diyerek özel idareye, “Bir kısmını KÖYDES’e, bir kısmını BELDES’e verdik.”
diyebilir ama hepsini, ülkemizin köprüsünü, yolunu, tünelini yapmak iktidarın
işidir. Yaptığı işlerden dolayı, yol yaptıysa yoldan, köprü yaptıysa köprüden,
tünel yaptıysa tünelden ve araç geçişlerinden dolayı dolaylı, dolaysız iktidar
para alır.
Son on yıldır
ülkemizin kara yollarının sorunları kat kat artmışken, iktidarın sözcüsü,
Adana’dan başlayarak ulaşımın iyi olduğunu, kara yollarında sıkıntı olmadığını,
kara yolları üzerinde seyir hâlinde olan araçların ve gereçlerin rahat olduğunu
söyleyerek Başbakana, Bakana, siyasi aktörlere övgüler yağdırdı. Keşke bu
övgüler doğru olsaydı.
Ankara-Adana kara
yolunda on yıldır gidip geliyoruz. Bütün vatandaşlar şahit, “Duble yol yaptık.”
deyip arasına beyaz bir çizik çektiler. Şimdi, bu çizik çekildiğinden bu tarafa
Adana yolunda tamirat bitti mi? Tadilat bitti mi? Trafik yönlendirmesi bitti
mi? Dalgalı yoldan kaynaklanan trafik kazaları azaldı mı? Yine, dört beş yıldır
süren Adana-Kozan kara yolu yapıldı mı? Kozan-Feke-Saimbeyli-Tufanbeyli yolu,
yol bile değil, viraj düzeltmesi gösterildi ama kenarlarındaki bütün ormanların
kesilmesine rağmen beş senedir yol bitmedi.
Yine 90
kilometrelik yolun kamu bedellerinin ödenmesine rağmen on yıllık iktidarınızda
Kayseri-İnderesi, Feke-Kozan-İskenderun yolu yapıldı mı, bitirildi mi? Yine
Ceyhan-Yumurtalık-Adana-Mersin arası sahil ve turizm yoluna önem verildi mi,
yapıldı mı, gayretiniz oldu mu?
Yine “Adana’nın
metrosunu yapacağız.” demenize rağmen metroyu yaptınız mı? Yapanı ve yapmaya
çalışan Belediye Başkanını siyasi sebeplerden dolayı görevden aldınız,
mahkemeye verdiniz. Adana’ya çivi mi çaktınız? Havaalanını Mersin’e götürdünüz.
Üretim alanlarını teşvikten mahrum edip, çevre illere teşvik verip, Adana’yı
ekonomide, sanayide 4’üncü sıradan 18’inci sıraya çıkarttınız. İşsizliği yüzde
20-25 yaptınız. On yıldır, Adana’nın bütün ilçeleri, Kozan, İmamoğlu,
Karaisalı, Ceyhan, Pozantı, Aladağ, Feke, Karataş, Saimbeyli, Tufanbeyli,
Sarıçam, Yüreğir, Seyhan geçmiş yıllarda Milliyetçi Hareket Partisinin yaptığı
yollardan başka, on senenin içinde, doğru düzgün bir yol yaptınız mı?
Yine,
Ceyhan-İmamoğlu-Sağkaya bağlantı yolunu yaptınız mı? Her seçimden iki üç ay
önce KÖYDES adına bir kısım muhtarlara “Yollarınızı yapacağız.” dediniz,
yaptınız mı?
Bir de mevcut
kara yolları üzerinde taşımacılık yapan kamyoncuyu, otobüsçüyü, şehir içi
taşımacılık yapanları, uluslararası taşımacılık yapanları on senedir “Disipline
edeceğiz.” diyerek, “K1, K2, K3, C2, SRC” diyerek sınıflandırdınız. Belgelerin
alınmasını mecbur kılıp yollarda kamyoncuyu, otobüsçüyü, tırcıyı Bakanlığın
denetçilerine, jandarma trafiğine, emniyetin trafiğine teslim edip sürekli ceza
kestirdiniz, mazot fiyatlarını artırıp taşımacıyı kaçak mazotçuya teslim
ettiniz.
Türkiye’de kara
yolu taşımacılığında 1990-2000 yılları arasında verilen teşviklerle beraber
sektörde bir büyüme olmuştu. Taşıma firmalarının yüzde 65’i o dönemde
kurulmuştu, devletin sağlamış olduğu teşvikten dolayı taşımacılar güç
kazanmıştı ama son on yıldır teşviklerin kalkması, kotaların konması, vizedeki
zorluklar, mazot fiyatlarının artması, araç fiyatlarının yükselmesi, kiraların
düşük olması, ekonominin ithal mal üzerine kurulması lojistik filocuları,
tırcıları zora sokarken -gümrük birliğine üye olmamızdan dolayı yabancı plakalı
araçların vizeden, kotadan, cezadan muaf olması- yabancıların taşımacılık
paylarını yüzde 30-35’e çıkardınız. Taşımacılığa teşvik verilmediği için
rekabet ortamı tek taraflı oluştu, gümrük kapıları mobil hâle gelmediği için
yurt dışına çıkarken kuyruklar oluştu ama yabancı araçların kuyruk sıkıntısı
olmadı.
Kara
taşımacılığının yanında demir yolu taşımacılığı, on yıllık iktidarınızda
söylediğiniz gibi iyi değil. Cumhuriyet döneminde yapılan ray döşemesi 20
senede 3.208 kilometre iken sizin 10 yıllık döneminizde 1.085 kilometredir.
“Hızlı tren yaptık.” dediniz, kazaya sebebiyet verdiniz; trenleri raydan
çıkardınız. Ülkemizin her tarafına, on yıllık iktidarınız döneminde,
taşımacılık yapan ne kamyon ne tır ne de otobüs işletmeleri rahat, güvenli
gidemiyor. Ülkeyi rahatlatmak, kara yollarının üzerinde seyir hâlinde olan
kamyonların, otobüslerin, tırların yaktırılmadan, yıktırılmadan yoluna devam
etmesi iktidarın görevidir. Hükûmet olarak bu görevi yerine getirmediniz.
Şimdi, Anayasa’yı
değiştirmek istiyorsunuz. Siyasi sorunları Oslo’ya, Avrupa Parlamentosuna
taşıyıp Türkiye’yi tartışılır ülke hâline getiriyorsunuz.
Türkiye, NATO
ülkesi değil, üyesidir, “Ben Türk’üm, Müslüman’ım” diyenlerin ülkesidir.
Diyorsunuz ki: “Biz büyük ülkeyiz. Barzani bizim dostumuz, onunla gurur
duyuyoruz.” Kurultayınıza çağırıyorsunuz ama dost gördüğünüz insan, sizin
uçağınızı, bakanınızın uçağını havaalanından aşağı indirmiyor. Bunları değiştirmekten, dönüştürmekten,
sihirli kabul ettiğiniz ileri demokrasiden, otuz altı etnik yapıdan vazgeçip
yol yapın, taşımacıların sorununu bitirin, yol için kamulaştırdığınız yerlerin,
yaptırdığınız yolların, müteahhitlerin parasını verin yeter. Devletin bütün
mallarını satıp, dışarıdan yüklü borçlar alıp dolaylı vergiyi yüzde 80’e
çıkarttınız. Elin parasıyla yüklü faizler vererek kalkınma olmaz. Sürekli
borçlanarak böyle bir bütçenin kalkınması da olmaz.
Bu bütçenin,
bütün olumsuzluklara rağmen, ülkemize hayırlı uğurlu olmasını Cenab-ı Hak’tan
diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Halaman.
Kütahya
Milletvekili Alim Işık. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Işık.
MHP GRUBU ADINA
ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumuyla Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün 2013
yılı bütçeleri üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu
vesileyle sizleri ve bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizdeki
telekomünikasyon sektörünün düzenlenmesi ve denetlenmesi amacıyla 2000 yılında
kurulan telekomünikasyon kurumunun adı 2008 yılında çıkartılan bir kanunla
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu olarak değiştirilmiş ve kuruma
tüketicinin ve son kullanıcının korunması, kişisel verilerin işlenmesi ve
gizliliğinin korunması ve benzeri gibi konularda düzenleme yapma yetkisi
verilmiştir.
Kısaca BTK olarak
isimlendirilen bu kurum, hepinizin yakından bildiği gibi, 12 Haziran 2011 genel
seçimleri öncesinde Milliyetçi Hareket Partisinin Meclis dışında bırakılması
için kaset komplosuyla karşı karşıya kaldığı ve siyasetin âdeta
vatandaşların yatak odalarına girilerek
yapıldığı bir dönemde, olayları sessizce izlerken “sıranın AKP’li yöneticilere
de geleceği” iddialarının ortaya atılması üzerine, hemen yirmi dört saat
İnternet başında nöbet tutma kararı
alarak adını kamuoyuna duyurmuş, böylece kamu vicdanında bağımsızlığını yitirerek
kendini âdeta Hükûmetin ve AKP’li yöneticilerin bekçisi ilan etmiştir. Kamu
tüzel kişiliğini haiz özerk yapıdaki BTK, bu özerkliği âdeta “başına buyrukluk”
olarak anlamaktadır. Kurumun teşkilat yönetmeliğinde son yıllarda sık sık
yapılan değişiklikler hem çalışanları mağdur etmiş hem de kurumsallaşmayı
engellemiştir. Genel olarak vatandaşlarımızın güvenli İnternet kullanımından sorumlu olan BTK, bırakın
vatandaşlarımızın İnternet güvenliğini
sağlamayı, kendi İnternet sitesinin
güvenliğini bile sağlayamamıştır. Nitekim, bu yılın şubat ayında “Redhack” ve
“Anonymous” gibi gruplar tarafından kurumun İnternet sitesinin kırılarak
tüketicilerin, TC kimlik numaraları dâhil, birçok kişisel bilgilerinin ele
geçirildiği haberleri hepimizin hafızasındadır.
BTK, daha önceki
dönemlerde göreve gelmiş yöneticileri istifaya zorlamak, temizlik ve güvenlik
firması çalışanlarını yandaşlarla değiştirmek, kurum yapısıyla sürekli oynamak
ve personeli oradan oraya sürmek yerine, enerjisini kurumların ve
vatandaşlarımızın İnternet güvenliğini
sağlamaya yönelik faaliyetlerde harcamalıdır.
BTK, faaliyette
bulunduğu birçok ülkede, kişisel verilerin ve iletişimin gizliliğini ihlal
ettiği, temel insan hak ve özgürlüklerine aykırı davrandığı gerekçesiyle,
Avrupa Parlamentosunun Türkiye’yi de içeren bir kararıyla, AB sınırlarında
faaliyetlerini yasakladığı şaibeli “Phorm Solution” isimli bir şirketin
Türkiye’de faaliyete başlamasına ve Türkiye'nin tekel durumundaki servis
sağlayıcısı TTNET ile anlaşmasına onay vermiştir. Bu konuya ilişkin eleştiriler
artınca da gereğini yapma yerine kendi resmî İnternet sitesinde kısa bir açıklama yapmakla
yetinmiştir. Bu onay acilen iptal edilerek vatandaşlarımıza ait bilgilerin
başka firmalara pazarlanmasına engel olunmalıdır. BTK’nın kurulduğu 2000
yılında 4 olan sektördeki mobil işletmeci sayısı AKP döneminde 3’e düşmüştür.
ARİA ve AYCELL’in “AVEA” olarak birleşmesinin devlete maliyeti yaklaşık 1,1
milyar dolar olmuştur. Bu süreçte ARİA şirketine ortak olan İtalyan TELEKOM
şirketinin ne zaman, kimlerin aracılığıyla ve hisselerini kaça satarak
ayrıldığı mutlaka açıklanmalıdır.
Sayın Bakan,
sorumluluğunuz altında bulunan bu kurum ve sektörle ilgili aşağıdaki
sorularımızın mutlaka cevaplandırılmasını beklemekteyiz.
Türk TELEKOM’un
özelleşmesi sırasında yaklaşık 68 bin dolayında olan kurum çalışanı sayısı
şimdi kaça düşmüştür ve bu süreçte kaç kişi farklı kurumlara sürülmüştür?
Alanı dışında
çalıştırılarak atıl bırakılan iş gücüne şimdiye kadar kaç para ödenmiştir? Bu
miktar özelleştirme geliriyle karşılaştırıldığında bu satıştan net ne kadar
kazanılmıştır?
Türk TELEKOM’un
özelleştirilmesinde ihale şartnamesine çalışanlar ve yıllık yatırımlarla ilgili
hangi şartlar konulmuştur? Özelleştirme öncesi her yıl rutin yapılan yatırımlar
ile özelleştirme sonrası yapılan yatırımlar arasında nasıl bir fark oluşmuştur?
Tük TELEKOM
tarafından, kullanılmadığı hâlde sabit hatlı telefon abonelerinden alınan hat
ücretleri toplamı ne kadar olmuştur, bu ödemeye daha ne kadar devam
edilecektir?
Türk TELEKOM
özelleşmesi sonrası imzalanan imtiyaz sözleşmesine yetkililerin muhalefet şerhi
koymalarına karşın sayın kurum başkanı bu imtiyazı imzalamış mıdır, imzaladıysa
daha sonra mahkeme kararıyla düzeltilen bu yanlış işlemi tesis eden kurum
başkanına idari yönden nasıl bir işlem yapılmıştır?
Özelleştirme
sonrasında da sektördeki fiilî tekel yapısını sürdüren Türk TELEKOM’a
alternatif bir yapı bugüne kadar neden oluşturulamamıştır?
Son dönemde Türk
TELEKOM’a ait taşınmazların satılarak TELEKOM’un içinin boşaltıldığı ve 2026
yılında geri alındığında boş bir TELEKOM’a kavuşulacağı iddiaları doğru mudur?
BTK’nın
düzenlemeler hakkında Cumhurbaşkanlığı Denetleme Kurulu tarafından hazırlanan
raporda yer alan eleştirilere ilişkin ne tür işlemler yapılmıştır? Bu raporda
açıkça eleştirilen ve başarılı bulunmayan bir kurum başkanı hangi kriterler
dikkate alınarak ikinci kez başkanlık makamına atanmıştır?
BTK’nın ikinci
başkanlığına seçilen şahsın göreve başlamasından bu yana kaç kişiye yer
değişikliği, görevden alma, tayin, atama veya taciz yapılmıştır? Bu psikolojik
tacize karşı Bakan olarak sessiz kalmanızın sebepleri nelerdir?
Kurumun icra
makamları olan daire başkanlıklarına ve kurum başkan yardımcılıklarına yapılan
atamalarda en az on yıl memuriyet şartına neden uyulmamıştır?
Kurumda yıllardır
yetkili olan sendikanın son dönemde isim değiştirmesinde yapılan siyasi
kadrolaşmanın bir etkisi olmuş mudur?
Sayın Bakan,
kurum gelirlerinden elde edilen payla oluşturulmuş Evrensel Hizmet Fonu
kullanımında haberleşme hizmeti dışı harcamalar yapıldığı ve Apo’nun
ziyaretçilerinin İmralı’ya gidişinde kullanılan vapurun masraflarının bu fondan
karşılandığı iddiaları doğru mudur?
Genellikle büyük
şehirlerde gece yarısından sonra mahalle aralarına kurulan baz istasyonları
çöplüğüne ne zaman dur denilecektir?
Köprü ve kara
yolu geçişlerinde HGS’ye geçişin amacı ve sebebi nedir? Bu yolla kimlere yeni
iş imkânları yaratılmış ve vatandaşlarımızın cebinden ne kadar para
çekilmiştir?
Özetle; kurumun
düzenlemesi ve denetlemesi gereken devasa bir sektörün sorunlarının çözümü
yerine, çalışanlarıyla ve partizanca kadrolaşmayla uğraşması bu kuruma
yakışmamaktadır. Yapılan bu yanlışlar aziz milletimiz ve Milliyetçi Hareket
Partisi tarafından not edilmekte ve mutlaka bir gün hesabı sorulmakta kararlı
bir tavır sergileneceğini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
konuşmamın bu bölümünde Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün faaliyetleriyle
ilgili de birkaç cümle söylemek istiyorum. Her ne kadar, bu sektördeki sayısal
artışlarla ve kârla övünülmekle birlikte sektörün gerçek sorunları göz ardı
edilmektedir. Son dönemde sivil havacılıkta meydana gelen kazalara ve kazaya
neden olan uçuşlara ilişkin istatistikler sektörün durumunu açıkça
göstermektedir.
Sivil Havacılık
Akademisinin uluslararası sivil havacılık kaza raporlarına dayanarak verdiği
veriler incelendiğinde, 2010 yılında Avrupa Birliği ve Amerikan havacılık
şirketlerinin 1 milyon kalkış için ölümlü kaza oranları, sırasıyla 0,17 ile
1,36 arasında değişirken, Türkiye’de bu oranın 3,60 olması sektörün gerçek
durumunu göstermektedir. Bu oran ile Türk sivil havacılığı ölümlü kazalarda
Avrupa 1’incisi, dünyada ise dünya 3’üncüsü olmuştur. Bu oranın azaltılmasına
yönelik önlemlerin acilen alınması gerekmektedir. Ülkemizde bu sektördeki
sayısal büyümeye karşın şirketlerin kalifiye eleman ve teknik altyapı yönünden
bu büyümenin gerisinde kaldığı açıktır. Mevcut yapı ile Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğünün sivil havacılığımızı kayıt altına alması ve denetlemesi mümkün
görülmemektedir.
Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğünün uluslararası standartlar göz önüne alınarak acilen yeniden
yapılandırılması sağlanmalıdır. Yeniden yapılandırma sürecinde mutlaka sektör
deneyimi olan, yabancı dil bilgisine sahip, uzman ve kalifiye personel ile
çalışılması kaçınılmaz olmalıdır. Uçuş güvenliğini doğrudan veya dolaylı olarak
ilgilendiren tüm alanlardan seçilmiş eğitimi ve tecrübesi ile uzman kişilerden
oluşan bir uçuş emniyet kurulu kurulmalıdır. Ayrıca bu kurulun özerk ve
bağımsız çalışması sağlanmalıdır.
Yine sivil
havacılığımızda tamamen özerk bir şekilde yapılanmış bir denetleme kuruluna
ihtiyaç vardır. Bakanlık şemsiyesi altında paydaşların bir araya getirileceği
sivil havacılık üst kurulu ve havacılık şurası oluşturulmalıdır.
Bu duygu ve
düşüncelerle 2013 yılı bütçesinin ülkemize ve tüm kurumlara hayırlı olmasını
diliyor, tekrar saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Işık.
Muğla
milletvekili Mehmet Erdoğan. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Erdoğan.
MHP GRUBU ADINA
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İçişleri Bakanlığı bütçesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu yasama yılında çıkarılan en önemli kanun yeni Büyükşehir
Belediyesi Kanunu’dur. Bu kanun, ülkemizi şehir devletlerine ayırmış, idari
yapımızı değiştirmiş, federalizmin temellerini atmış, ülkemizin rejiminin
değiştirilmesinin altyapısını oluşturmuştur. Bu kanun, beş bin yıllık devlet
geleneğimizi, altı yüz yıllık imparatorluk tecrübemizi ve bir asra yaklaşan
cumhuriyet dönemi devlet tecrübelerinin hepsini yok saymıştır. Açık
yüreklilikle ifade etmek isterim ki bu düzenleme İçişleri Bakanlığının talebi
değildir, milletvekillerinin talebi değildir. Bu düzenleme belediye
başkanlarının, sivil toplum kuruluşlarının, meslek kuruluşlarının, seçilmiş il
genel meclisi üyelerinin, köy muhtarlarının, vatandaşlarımızın talebi değildir.
Nihayetinde bu talep Türk milletinin talebi hiç değildir. Pekâlâ, bu düzenleme
kimin talebidir? Ben size söyleyeyim; bu düzenleme Kandil’in talebidir, bu
düzenleme Oslocuların yani Oslo’daki görüşmeye katılanların talebidir, bu
düzenleme eli kanlı teröristlerin, KCK’nın talebidir, bu düzenleme Orta Doğu’da
milyonlarca Müslüman’ın kanının dökülmesi pahasına Orta Doğu’yu yeniden dizayn
etmek isteyen Büyük Orta Doğu Projesi’nin mimarlarının talebidir, İmralı’nın
talebidir; kısaca, Türk milletinin birliğini, dirliğini bozmaya çalışan, bin yıllık
kardeşliğimizin temellerini yıkmaya çalışan, ülkemizi şehir devletlerine
ayırarak etnik milliyetçiliği körükleyip ülkemizi parçalamak isteyen bütün iç
ve dış mihrakların ortak talebidir. Bu nedenle de ne AKP ne de Sayın
Cumhurbaşkanı bu talebe karşı duramamış ve kanun tasarısı olduğu gibi geçmiş ve
kanunlaşmıştır. Oslo’da verilen, valilerin seçimle iş başına getirilmesi sözü
de hemen kamuoyunun gündemine getirilmeye çalışılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, eğer Anayasa Mahkemesi yeni Büyükşehir Kanunu’nu iptal etmezse
ülkemiz karanlık bir yola girmiş demektir. Maalesef ülkemizin en önemli gerçeği
şudur: Sayın Başbakan “Haydi, herkes trene binsin.” deyince çoğunluk trene
biniyor ama kimse trenin nereye gittiğini sormuyor.
Tabii, bu kanunun
başka sonuçları da var arkadaşlar. Bu kanunla birlikte terörle mücadele
etkisizleşecek, vesayet yetkisi tamamen ortadan kalkacaktır çünkü bu Büyükşehir
Kanunu valileri ve kaymakamları etkisiz ve yetkisiz hâle getirmektedir. 29 ilde
valilerin özel idare eliyle kullandığı imar, çevre, tarımın geliştirilmesi, iş
yerlerinin ruhsatlandırılması ve denetlenmesi, başta yol, su ve kanalizasyon
olmak üzere kırsal altyapıya ilişkin bütün yetkileri ellerinden alınmıştır.
Kaymakamlar
açısından ise köylere hizmet götürme birlikleri aracılığıyla kullanılan kırsal
altyapının geliştirilmesi kapsamındaki yol, su ve kanalizasyon, tarımsal
hayatın geliştirilmesi ve desteklenmesi, iş yerlerinin denetimi gibi bütün
görev ve yetkiler sona ermektedir. Yine, 29 ilde il genel meclisi kalmadığı için
valilerin il genel meclisi kararları üzerindeki vesayet yetkisi de ortadan
kalkmıştır ve belediye meclislerinin kararları üzerinde de valinin hiçbir
vesayet yetkisi kalmadığı için belediye meclisinin alacağı kararlar üzerindeki
merkezî idarenin vesayet yetkisi de ortadan kalkmıştır.
Bilindiği gibi,
Anayasa Mahkemesi, 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu ve 5393 sayılı
Belediye Kanunu’nun, Meclis kararlarının kesinleşmesine ilişkin hükümleriyle
belediye meclis kararları üzerindeki mülki idare amirlerinin vesayet yetkisi
kullanması ve özellik taşıyan bazı belediye meclis kararlarının mülki idare
amirleri onayına tabi olmasını gerekçe göstererek iptal etmiştir. Bugüne kadar
Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesine uygun olarak, belediye meclis kararları
üzerindeki vesayet yetkisi yeniden Meclis gündemine getirilerek
düzenlenmemiştir. Burada, Anayasa Mahkemesi kararları doğrultusunda değişiklik
yapmayan, bilerek ve isteyerek belediye meclis kararlarındaki hukuksuzluklara
göz yuman iktidar zihniyetini de kınıyorum.
Değerli
milletvekilleri, iktidar terörle mücadele konusunu teröristlerle müzakereyle
karıştırmaktadır. Dünyada bizim dışımızda hem terörle mücadele ettiğini
söyleyen hem de değişik platformlarda eli kanlı teröristlerle müzakere eden
başka bir ülke yoktur. Şimdi, pazarlıkçı zihniyete sormak istiyorum: 13 Ağustos
2011 tarihinde kaçırılan kaymakam adayından bugüne kadar bir haber alınabilmiş
midir? Yine, teröristler tarafından bir buçuk yıldır rehin tutulan Astsubay
Abdullah Söpçeler’den haber var mıdır? Bu nasıl bir zihniyettir ki kendi
kaymakamına, kendi güvenlik görevlisine dahi sahip çıkamamaktadır. Tabii ki
pazarlıklarla şımartılan teröristler de dur durak bilmeden polisimize,
askerimize acımasızca saldırmaktadır. Siz Oslo’da yapmış olduğunuz pazarlıkların
neticesinde terör örgütünün taleplerini bir bir yerine getireceksiniz. Nedir bu
talepler? Önce TRT Şeş’i açacaksınız, Habur rezaletini yaşatacaksınız bu
millete, üniversitelerde Kürtçe enstitüleri kuracaksınız, 4+4+4 eğitim
sistemiyle Kürtçeyi seçmeli ders yapacaksınız, AKP kongresinde Barzani’yle
gurur duyup onu onur konuğu yapacaksınız, Büyükşehir Kanunu’nu çıkaracaksınız
ana dilde savunma imkânı veren kanunu Meclis gündemine getireceksiniz, ardından
kamuda çok dilliliği Meclis gündemine taşıyacağınızı ilan edeceksiniz, ondan
sonra da çıkacaksınız “Biz terörle mücadele ediyoruz, bu BDP’li milletvekilleri
de çok ileri gitti, dokunulmazlıklarını kaldırıp onları hizaya getirelim.”
diyerek kayıkçı kavgası edeceksiniz. Bu durum sizin terörle mücadele niyetinizin
olmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Terörle mücadele önce niyet sonra
kararlılık gerektirir. Terörle müzakerede gösterdiğiniz kararlılığı, terörle
mücadelede göstermiş olsaydınız, geçtiğimiz yaz başta Hakkari olmak üzere
birçok ilimiz yangın yerine dönmezdi; askerlerimizin, polislerimizin, masum
vatandaşlarımızın anaları, bacıları, eşleri, çocukları ağlamazdı.
Yeri gelmişken
şunu da ifade etmek isterim: Şehit ailelerimizi, gazilerimizi inciten,
hepimizin insanlığını sorgulayan açıklamalarda bulunan Diyarbakır Emniyet
Müdürü ve Tunceli Emniyet Müdürü hakkında bugüne kadar bir işlem yapılamaması,
terörle mücadele eden güvenlik birimlerinin moral ve motivasyonunu bozmuş,
vatandaşımızın devlete bakışını da maalesef olumsuz yönde etkilemiştir.
Terörle
mücadeledeki en önemli unsurlardan birisi de terörün finansman kaynaklarının
kurutulmasıdır arkadaşlar. Bu konuda da gerekli tedbirlerin alınmadığı herkesçe
bilinmektedir. Terörizmin en önemli finansman kaynağı maalesef “kaçakçılıktır”
ama ülkemizin çok geniş bir alanında alenen ucuz mazot adı altında, kaçak
mazotun satıldığı da herkesin malumudur. Bu konuda, başta İçişleri Bakanı olmak
üzere bütün sorumluları terörün finansman kaynaklarının kurutulması için göreve
davet ediyorum.
Artık, ülkemiz
yavaş yavaş bir mahallî seçim atmosferine gitmektedir. Bu süreçte, iktidar
gözünü muhalefet belediyelerine dikmiş, taşrada vatandaşın teveccühünü
kazanarak göreve gelmiş ve her birisi birer hizmet abidesi olan Milliyetçi
Hareket Partili belediye başkanlarımıza acımasızca saldırmakta ve belediye
başkanlarımızı itibarsızlaştırmaya çalışmaktadır. Sayın Bakan, siz belediye
başkanlarımızı ve onların hizmetlerini engellemekle sadece onları değil orada
yaşayan vatandaşlarımızı da cezalandırmaktasınız. Bu art niyetli davranışınızı
yüce milletimizin vicdanına şikâyet ediyorum ve size tekrar sesleniyorum:
Seçimlerde vatandaş sizin de onların da değerlendirmesini yapacaktır. Size
tavsiyem, vakit geçmeden Milliyetçi Hareket Partili belediyelerin üzerinden
ellerinizi çekmenizdir.
Kendisi de mülki
idare amirliği mesleğinden gelen Sayın İçişleri Bakanının, bakanlığı döneminde
çıkartılan kanun hükmünde kararname ve Büyükşehir Belediye Kanunu’yla vali
yardımcısı ve kaymakamlarımızın özlük hakları maalesef geriye gitmiştir.
Taşrada, devletimizi ve hükûmetimizi temsil eden mülki idare amirlerinin özlük
haklarının kendileriyle benzer şartlarda görev yapan hâkimlerle eşit hâle
getirilmesi bir an önce sağlanmalıdır.
Demokrasimizin en
küçük birimi olan köy ve mahalle muhtarlarımızın özlük haklarında da maalesef
bugüne kadar ciddi bir adım atılamamıştır. Hem vatandaşlarımızın hem de kamu
görevlilerimizin rehberliğini yapan köy ve mahalle muhtarlarımızın emekli
kesenekleri bütçeden karşılanmak kaydıyla, en az asgari ücret kadar bir maaşa
kavuşturulmaları sağlanmalıdır. Yine, kırsal alana hizmet götürmek için önemli
gayretleri olan il genel meclisi üyelerimizin özlük haklarının da görevleriyle
mütenasip bir hâle getirilmesi de zorunluluk arz etmektedir.
Bugün, tabii ki
asayiş olaylarında ciddi bir artış vardır. Bunun sebebi, aslında, tek başına
İçişleri Bakanlığının uygulamalarındaki zafiyetten kaynaklanmamaktadır; bunun
sebebi, artık, AKP’nin on yıllık iktidarından kaynaklanan toplumdaki ekonomik
sosyal gerginliktir. Artık, toplum sosyal patlama noktasına gelmiştir. Bugün
yaşadığımız olayları basit asayiş olaylarının ötesinde değerlendirerek bunlarla
ilgili geniş çaplı sosyal tedbirler alınmasının zamanı geçmektedir.
Bu duygu ve
düşüncelerle 2013 yılı bütçesinin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum, yüce
heyetinizin saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Erdoğan.
Elâzığ
Milletvekili Enver Erdem. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Erdem.
ENVER ERDEM (Elâzığ)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma
Genel Komutanlığının 2013 yılı bütçeleri üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Emniyet Genel Müdürlüğünün ve Jandarma Genel Komutanlığının
bütçesi görüşülürken, açılım politikalarının ülkemizdeki bölücü terör ve asayiş
olaylarında meydana getirdiği artışın sebeplerine ve sonuçlarına değinmeden
geçmemiz elbette mümkün değildir. Ne yazık ki, AKP’nin terörle mücadele yerine
müzakereyi seçmiş olması ve teröre karşı teslimiyetçi tavırları nedeniyle, son
on yılda 1.200’den fazla şehit verilmiştir. Ben, şehitlerimize Allah’tan rahmet
diliyorum.
Hemen hemen her
alanda 2002-2012 yılları karşılaştırması yapan AKP, terörde geldiğimiz bu vahim
aşama ve sonuçlarını maalesef milletimizin gözünden kaçırmak istemektedir; 2002
yılında, iktidara geldiğinde 10 olan şehit sayısının bugün 200’lü rakamlara
yükseldiğini ifade etmekten kaçınmaktadır.
Özellikle açılım
politikalarının uygulanmaya başlandığı yıllardan itibaren terörle sonuç
alınabildiğini gören bölücü terör örgütünün eylemlerini artırdığı
görülmektedir. Bölücü terörün gerekçesini hak talebi, kimlik sorunu, bölgesel
az gelişmişlik meselesi olarak görüp daha fazla demokrasiyle, açılımlarla veya
terörle mücadele yerine teröristle müzakereyle, alan hakimiyeti yerine
karakollarda savunmaya çekilerek, teröristlerin taleplerinin silah bırakılırsa
kabul edileceğini ifade ederek, Habur’da, Oslo’da, İmralı’da teröristlerle
görüşerek, Irak’ın kuzeyine dokunulmadan elinde silah olan teröristlerle
konuşarak, kendi askerini cezaevlerine doldurarak çözülemeyeceğini ve terörün
hiçbir hâl ve şartta mazur görülemeyeceğini ifade etmeden terörle mücadelede
başarı sağlanamayacaktır.
AKP’nin
uyguladığı terör politikaları sonucunda, maalesef bugün, ülkemizde can ve mal
güvenliği kalmamıştır. Artık ülkemizin doğu ve güneydoğusunda kara yoluyla
güvenli bir ulaşım imkânı yoktur. AKP, çözüm olarak asker nakillerini havadan
yapmayla övünür olmuştur. İlk defa, ülkemizde bazı şehirlerin bulunduğu
coğrafyanın PKK terör örgütünün alan hâkimiyetinde olduğu iddia edilmiş, bazı
ilçelerin tamamen bölücü örgüt tarafından ele geçirilme girişimleri
yaşanmıştır. Sayın Başbakan Ankara’da Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında Türk
Bayrağı’nın taşınmasına “Sıkıysa Türk Bayrağı’nı Hakkâri’de taşı.” diyerek
ülkenin terörde geldiği noktayı kendi ağzıyla özetlemiştir. AKP’nin bölgede
uygulamış olduğu yanlış dış politikalar sonucunda da İran, Irak, Suriye terör
örgütüne tam destek verir hâle gelmiştir.
Ben konuşmamın bu
bölümünde ekranları başında bizleri izleyen vatandaşlarımıza hitap etmek ve
onların dikkatini şu hususlara çekmek istiyorum:
Değerli
vatandaşlarım, saygıdeğer milletim; AKP iktidarları bir taraftan suni
gündemlerle, yapay gündemlerle, algı yönetimi metodu kullanarak sizlerin ilgi
duyacağınız ama tartışılmasından hiçbir faydanızın olmayacağı hususlarla
gündeminizi işgal etmektedir. Diğer taraftan da ülkemizin idari ve siyasi rejimini,
milletimizin birliğini ve bütünlüğünü, milletimizin bekasını alakadar eden
düzenlemeler Meclisin gündeminden teker teker, sessiz sedasız geçirilmektedir.
Sizlerin gündemi olmaması gereken idam tartışmaları, kürtaj tartışmaları,
dokunulmazlık tartışmaları, Muhteşem Yüzyıl dizisi tartışmaları, okullarda
serbest kıyafet düzenlemesi gibi konular zorla gündeminizde tutulmaktadır.
Sizlerin gündemi olması gereken, adına “Büyükşehir Yasası” denilen ama gerçekte
büyükşehir olması gereken illeri büyükşehir yapmayan, nüfusu 410 bini geçtiği
halde Elâzığ gibi, Sivas gibi, Batman gibi illeri büyükşehir yapmayan, köy
nüfusuna göre büyükşehir yapan, özerklik ve federalizmin yolunu açan, idari
sistemimizi bozan, millî birlik ve beraberliğimize, üniter yapımıza zarar verecek
düzenlemeler Meclisten geçiriliyor. Yine, “ana dilde savunma” denilen,
gerçekte, Kürtçe yargılanma talebi veya Kürtçenin ikinci resmî dil olarak kabul
edilmesi sonucunu doğuracak düzenlemeler de Meclisin gündemine getiriliyor.
Değerli
milletvekilleri, sorunların çözümü dururken vatandaşlarımıza hiçbir şey
kazandırmayacak yapay gündemlerle meşgul edilmesi veballi bir uygulamadır.
Tabii, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, ülkenin iyi yönetilmediğini, dış
politikanın iyi olmadığını, ekonominin kötü olduğunu, üreterek büyümediğimizi,
sermayenin tabana yayılmadığını, bunları ifade ediyoruz. Ya bu tespitlerimize,
eleştirilerimize kulak verin veyahut da bu ülke büyüyorsa buradan pay alması
gereken emniyet, jandarma, diğer kamu görevlilerinin haklarını verin.
Değerli
milletvekilleri, 2013 yılı bütçesinin, incelendiğinde polisimizin ve
jandarmamızın sorunlarını çözecek bir bütçe olmadığına şahit oluyoruz. Bütün bu
olumsuz şartlara rağmen polis ve jandarmamızın sorunlarını bir kez daha gündeme
getirmekte de fayda görüyoruz. Polisimiz ve jandarmamız, bir taraftan her türlü
tehlikeli ve zor şartlarda görev yaparken, diğer taraftan da uzun mesai
saatleri, yetersiz özlük hakları, yetersiz sosyal haklar, yetersiz emekli
maaşları, yanlış ödüllendirme yöntemleri, şehit yakınlarına ve ailelerine
yakışır bir hayat seviyesinin sunulmaması gibi sorunlarla karşı karşıyalar.
Kamuda çalışan
diğer personel haftada kırk saat çalışırken, polis ve jandarma teşkilatında
mesainin başlangıcı belli, ama bitişi maalesef belli değildir. Haftada en az
yetmiş iki saat çalışan bu görevliler, diğer kamu görevlilerinde olduğu gibi
veya bizim gibi böyle sıcak koltuklarında görev yapmıyorlar, ciddi hayati
riskler taşıyan, dağda, pusuda, sokakta, zor tabiat ve iklim şartlarında bu
görevlerini yerine getiriyorlar.
“Polisin ve
jandarmanın fazla çalışmayla ilgili talebi ne?” diye baktığımız zaman,
analarının ak sütü gibi helal olan fazla çalışmalarının karşılığını istiyorlar,
diğer devlet memurlarının almış olduğu fazla çalışmanın da kendilerine
verilmesini istiyorlar.
Bütün memurlar
8’inci aylık derecesinden itibaren ek gösterge alırken, emniyet hizmetleri
sınıfında olanlar 4’üncü aylık derecesinden itibaren bu ek göstergeyi
alabiliyorlar. Emekli aylığını doğrudan etkileyen bu durumun bir an önce
düzeltilmesini istiyorlar.
Yine, birinci
sınıf emniyet müdürlerinin sadece bir kısmına verilen makam ve görev
tazminatlarının, yine geçtiğimiz dönemde yapılan 666 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname doğrultusunda, Emniyet Genel Müdürlüğünde sadece daire başkanları ve
il emniyet müdürleri için verilen bu ödeneklerin bütün emniyet müdürlerine
yaygınlaştırılmasını istiyorlar. Hani eşit işe eşit ücret diyordunuz, nerede
eşit işe eşit ücret? Emniyet müdürleri arasında bile ayrım yapıyorsunuz.
İstihbarat,
terörle mücadele, organize suçlar birimlerinde çalışan polisler ile asayiş,
karakol, trafik, karargâh polisleri arasında farklı ücret uygulamalarına son
verilmesini istiyorlar.
Üniversite mezunu
polis memurları, komiser yardımcıları, komiserler, başkomiserler, emniyet
amirleri, 1’inci dereceden emekli olmalarının yolunun açılmasını istiyorlar.
Polis Akademisini bitirmiş komiser yardımcısı, komiserler ile başkomiserlerin
polis memuruyla maaş farkı yok. Bunu, anlamlı olabilecek şekilde bir
farklılığın olmasını istiyorlar.
Uzman çavuşluktan
ayrılıp memuriyete geçmek isteyen binlerce hatta on binlerce gencin bu haktan
istifade edemediğine, “bir ümit” diye kamu kurum ve kuruluşlarının kapılarında
beklediğine, üniversitelerin kapılarında beklediğine, belediyelerin kapılarında
beklediğine, milletvekillerinin peşinde dolaşarak sorunlarına çözüm
aradıklarına şahit oluyoruz. Ya “Böyle bir hakkınız yok.” deyin ya da böyle bir
hakları varsa, öncelikli olarak kamu görevlerine alınmalarının yolunu açın
değerli milletvekilleri.
Her seçimde söz
verilmesine rağmen seçim bitince vaatlerinin unutulması, emniyet teşkilatı,
jandarma teşkilatı mensuplarını gerçekten derinden üzmektedir. Biz, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak polisimizin ve jandarmamızın sorunlarını gündeme getirme
konusunda duyarlı olduk, duyarlı olmaya da devam edeceğiz. Bu hususta verilmiş
kanun tekliflerimiz, soru ve araştırma önergelerimiz mevcuttur. İktidar
partisinin bu düzenlemelere destek vermesini istiyoruz.
Emniyet Genel Müdürlüğünün ve Jandarma Genel
Komutanlığının 2013 yılı bütçelerinin de hayırlı olmasını diliyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederiz Sayın Erdem.
Şahıs olarak,
lehinde, İzmir Milletvekili Aydın Şengül. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Şengül.
AYDIN ŞENGÜL
(İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2013 yılı bütçesi
görüşmelerinin altıncı turunda görüşlerimi ifade etmek üzere şahsım adına lehte
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Az önce,
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı ve bazı
kuruluşlarla alakalı partili arkadaşlarım gerekenleri rakamlarla ifade ettiler.
Ben, gecenin bu saatinde sizleri rakamlarla meşgul etmeyeceğim.
Değerli
arkadaşlarım, ulaştırma ve haberleşme bir medeniyet işidir. Bugün,
demokrasinin, ekonominin gelişmesinin, kültürler arası kucaklaşmanın en temel
amacı ulaşımdır. Bu yüzden kara yolu, hava yolu, deniz yolu, demir yolu,
İnternet aracılığıyla gönülleri buluşturduk, artık uzaklar yakın oldu. Şimdi
birbirimize samimi olalım.
Bizden önce
Ulaştırma Bakanlığına baktığımızda, âdeta ulaştırmama bakanlığı gibi hareket
ediyordu. Yani ülkeyi birbirine demir yoluyla, deniz yoluyla, hava yoluyla
ulaştırmamak adına geçmişte her şey yapıldı.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sizden önce Türkiye yok muydu?
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Siz nasıl gelip gidiyordunuz Ankara’ya o zaman? Neyle gelip
gidiyordunuz Ankara’ya acaba? Yürüyerek mi geliyordunuz Ankara’ya?
AYDIN ŞENGÜL
(Devamla) – Bizim dönemimizde, 2002’den sonra hava yolu artık belli bir kesimin
değil, halkın yolu oldu. Eskiden havaalanlarının hâlini hepiniz biliyorsunuz.
Bunun dışında,
kara yollarını biliyorsunuz. Uzun ince yollarda, dar şeritlerde, tırların
arkasına geçip saatlerce yaptığımız yolculukları unutmuyoruz. Sadece bizim
dönemde, hepinizin bildiği gibi, 16.000 kilometre duble yol yapıldı.
Eskiden, kendisi
gelmeden dumanı gelen kara trenler vardı. Bizim dönemimizde ilk defa, ülkemiz,
hızlı trenle şehirler arası seyahat etmenin keyfine vardı. Bizden öncesinin
Türkiye'sinde kavuşamama, hasret ve çaresizlik vardı. O kadar ki bu kavuşamama,
hasret ve çaresizlik türkülerde, şiirlerde ve manilerde yer aldı. Bu türküleri
hepimiz biliyoruz: “Kara tren gecikir, belki hiç gelmez.”
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) – 1930!
AYDIN ŞENGÜL
(Devamla) – Değerli arkadaşlar “Dağlar dağlar, kurban olam, yol ver geçem/
Sevdiğimi son bir olsun yakından görem.” Bugün dağları deldik, geçtik,
tünelleri inşa ediyoruz.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – “Leyla ile Mecnun”u da koy oraya, Leyla ile Mecnun’un hikâyesini de
ekle.
AYDIN ŞENGÜL
(Devamla) – “Yollar seni gide gide usandım/ Ayağıma diken battı, gül sandım.”
Malatya yöresi türküsü. Daha bunun gibi sayabileceğimiz yüzlerce türkü var.
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) – “Kerem ile Aslı” var daha.
AYDIN ŞENGÜL
(Devamla) – Bugün böyle hasretler yok, böyle sitemler yok. Yollar artık engel
değil; aksine, birleşmenin en temel aracı. Aslında Sayın Bakanımız bu kültürün…
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Yani şimdi “Ferhat ile Şirin”i okumayacak mısınız, dinlemeyecek
miyiz?
AYDIN ŞENGÜL
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, bugün “Gidemediğin yer senin değildir.”
mantığıyla hareket eden ve bu noktada vatan toprağının en ücra köşelerini bile
yollarla birbirine bağlayan bir anlayış hâkim.
Şimdi, Türkiye’de
ulaşım alanında çağ atlatan hizmetler varken aynı hizmetleri vekili olduğum
İzmir’de görmek ne yazık ki mümkün değil.
Şimdi, İzmir
hakkında ulaştırma faaliyetleriyle ilgili birkaç kelime söyleyeceğim: Siz belki
İzmir’e rahat ulaşabiliyorsunuz; Türkiye’nin her yerinden, hava yoluyla, deniz
yoluyla, kara yoluyla. Ancak, İzmir’e ulaştığınızda, İzmir’in içinde bir
noktadan bir noktaya ulaşmakta ciddi sıkıntılar çekersiniz.
MUSA ÇAM (İzmir)
– Meclis Başkan Vekili de İzmir Milletvekili. Dikkatle izliyor sizi.
AYDIN ŞENGÜL
(Devamla) – İzmir’de Büyükşehir Belediye Başkanı metro yapmak istedi.
Yıllardır, on yıldır iktidarda, metro yapmaya çalışıyor değerli arkadaşlar.
Metronun bitirilmesiyle ilgili 16 kez bitirme tarihi verdi. En sonunda
bitiremeyeceğini kendisi de anladı, tarih vermekten vazgeçti.
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) – En azından Ulaştırma Bakanlığına devretmedi.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Ankara için mi konuşuyorsun, Ankara için mi diyorsun bunları?
AYDIN ŞENGÜL
(Devamla) – Hâlâ sıkılmadan “Türkiye’nin en ucuz metro hattını biz yaptık.”
diyorlar.
Değerli
arkadaşlar, size soruyorum: Bitmeyen metronun maliyetini nasıl hesaplıyorsunuz,
nasıl ucuza mal ediyorsunuz?
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Ya, Ankara’daki bitti mi?
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) – Keçiören metrosu mu, Keçiören Belediyesi mi?
AYDIN ŞENGÜL
(Devamla) – Benim bildiğim, İzmir’de aynı metroyu…
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Ankara’yı mı anlatıyorsun?
AYDIN ŞENGÜL
(Devamla) – …Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı 4 kez ihale etti. Her ihalede de
fiyatını artırarak yaptı.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Keşke girmeseydin ya, bak şimdi!
AYDIN ŞENGÜL
(Devamla) – Evet, bir de, değerli arkadaşlar, son günlerde İzmir’de…
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) – Metrolar karanlık yerler ha, kaybolursun.
AYDIN ŞENGÜL
(Devamla) – Vaktim de kalmadı. Çılgın proje… Sayın Kocaoğlu…
ALİM IŞIK (Kütahya)
– Aman çıldırmayın ha!
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Bak şimdi ya!
MUSA ÇAM (İzmir)
– Aydın, burası İzmir değil ya, Türkiye Büyük Millet Meclisi ya!
AYDIN ŞENGÜL
(Devamla) – Metroyla işi yürütemeyeceğini anlayınca altyapıya 250 milyon lira
yatırım yaptı; bütün kanalları, dereleri tıkadı, İzmir’i sel aldı. Herhâlde
İzmir’in içerisine…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Samsun’u unutma, Samsun’u unutma. Canlar gitti, Samsun’u unutma.
MUSA ÇAM (İzmir)
– Aydın, İzmir Büyükşehir Belediyesinin bütçesini konuşmuyoruz. Ulaştırma Bakanlığıyla İçişleri
Bakanlığı bütçesini konuşuyoruz şu anda. Yapmayın!
AYDIN ŞENGÜL
(Devamla) – Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Şengül.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – 2011’deki çılgın projeleri kim açıkladı?
BAŞKAN –
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı…
MUSA ÇAM (İzmir)
– Sayın Başkan, biz şu anda burada Ulaştırma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığının
bütçelerini görüşüyoruz. Sayın konuşmacının her iki bakanlık bütçesiyle ilgili
yapacağı ve bize yapacağı eleştirilerin başımızın üzerinde yeri var ama burada
yeri olmayan, burada olmayan…
OSMAN BOYRAZ
(İstanbul) – Bağlantılı, bağlantılı!
MUSA ÇAM (İzmir)
– ...İzmir Büyükşehir Belediye Başkanıyla ilgili hakaret etti ve bunu mutlaka
burada kayıtlara geçirip düzeltmemiz gerekiyor.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Ankara Büyükşehirle ilgili de konuştu. Melih Gökçek’i kim savunacak
şimdi arkadaşlar?
MUSA ÇAM (İzmir)
– Sataştı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanını basiretsizlikle, beceriksizlikle
suçladı Sayın Başkan.
OSMAN BOYRAZ
(İstanbul) – Öyle mi dedi?
MEHMET ÖNTÜRK
(Hatay) – Biz öyle bir şey duymadık.
MUSA ÇAM (İzmir)
– İhalelerde yanlışlık yaptığını söyledi ve dolayısıyla burada olmayan biri
hakkında bizim İzmir Milletvekili olarak konuşma hakkımız var Sayın Başkan.
BAŞKAN – Siz de
“Beceriksiz değildir.” dediniz, kayıtlara geçti efendim.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – Tutanaklara geçti.
MUSA ÇAM (İzmir)
– Dolayısıyla partimize sataşma yapmıştır.
BAŞKAN –
Kayıtlara geçti, beceriksiz olmadığını söylediniz. Konu kapanmıştır.
MUSA ÇAM (İzmir)
– Sayın Başkan, partimize sataşmada bulunmuştur böylelikle. Lütfen bunu
düzeltmemize izin verin.
BAŞKAN –
Buyurunuz Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Sayın Başkan, yüce
Meclisimizin değerli üyeleri; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile
bağlı, ilişkili kuruluşların 2013 yılı bütçe teklifinin görüşülmesi vesilesiyle
huzurunuzdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin
başında, Türkiye'nin kalkınması için, büyümesi için, Türk milletinin refahı
için yollar yapan, tren yolları yapan, deniz limanları yapan, hava limanları
yapan, akıl yolları, iletişim yolları yapan ve bu ülke insanına, az veya çok,
hizmeti, emeği geçmiş bütün ulaştırma, denizcilik, haberleşme camiasını burada
şükranla anıyorum, hayatta olmayanlara Allah’tan rahmet diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, ulaştırma ve haberleşme çok önemli bir sektördür. Bunu
söylemek bile gereksiz. Örneğin, eğer ulaşım olmazsa, eğer iletişim olmazsa
insanlar açlıktan ölürler. Yine, ulaşım olmazsa, iletişim olmazsa insanlar
soğuktan ölürler. Yani insanların yaşamını, temel yaşamını geçirmek için bile
ulaşıma, iletişime ihtiyaç var. Bu sektör üretimi artırır, ekonomiyi
hareketlendirir, iş alanları oluşturur, üretim verimliğini artırır, bölgeler
arası kalkınma dengesizliğini ortadan kaldırır, bölgesel servet dağılımına
yardımcı olur. Ayrıca, küresel ve yurt içi rekabeti geliştirir. Neden az
gelişmiş ülkeler daha çok iletişim ve ulaşım maliyetine katlanıyorlar? Çünkü
yolları yok, erişemiyorlar, ulaşamıyorlar. İşte, Türkiye’nin dünya
rekabetinden, dünyadaki acımasız yarıştan geri kalmaması için, cumhuriyetimizin
kuruluşundan bugüne, bütün hükûmetler ellerinden geldiğince çalışmış,
çabalamış, bu ülkenin imarı için hizmet etmişlerdir. Ancak hizmetlerin kalıcı
olması, sonuç alınması için de güven ve istikrar çok önemlidir. Türkiye güven
ve istikrarı yakaladığı dönemlerde sıçramasını gerçekleştirmiş; ara dönemlerde,
zayıf siyasi iradelerin hakim olduğu yönetimlerde de maalesef kazanımlarını
tekrar kaybetmek mecburiyetinde bırakılmıştır. Bu bakımdan, yollara yatırım
geleceğe yatırımdır. Akıl yollarına, iletişime yatırım geleceğe yatırımdır.
Geleceğe yatırım, Türkiye’ye, Türk insanına yatırımdır. Geleceğe yatırım, büyük
Atatürk’ün bize işaret ettiği çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak için yapılan
yatırımdır.
Çok değerli
milletvekilleri, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı çok geniş görev
alanı olan bir bakanlıktır. Yirmi beş dakikada bakanlığımızın son on yılda
yapmış olduğu hizmetleri bütün detaylarıyla anlatma imkânı yoktur.
Burada bütün
partilerden konuşmacılar değerlendirme yaptılar; yapılanları, yapılmayanları söylediler.
Biz bunların hepsini not ettik, bunların hepsinin de cevabı var ancak, burada,
bunlara tek tek cevap vermeye, maalesef zaman olarak imkânım yok. Ancak, bazı
konular, toplumda yanlış algılamayı ve haksız, gerçek olmayan değerlendirmeleri
de içerdiği için, onlara mutlaka cevap vermem gerekiyor.
Bu fasla geçmeden
önce, kısaca Türkiye’nin son on yılında, insanlarımızın hayatında ne değişti,
neler daha farklı hâle geldi, bunları sizlerle paylaşmak istiyorum.
11’inci bütçeyi
huzurlarınızda sunuyorum. 19 Kasım 2002’de atandığım bu görevde, 4 hükûmette de
aynı görevi devam ettiren 2 bakandan biriyim. Dolayısıyla, bakanlığın kurumsal
hafızası bakımından herhangi bir problemimiz yok. Buradaki değerlendirmelerde,
bazen 2002 ile bulunduğumuz anı değerlendirirken bazı arkadaşlarımız alınganlık
gösteriyor. Onun için, ben bu sefer kendi dönemimizi kendi içinde kıyaslamaya
karar verdim. Yani, 2003 sonu itibarıyla alacağım. 2012 sonu itibarıyla nereden
nereye geldik, bunun cevabını sizlerle paylaşmak istiyorum.
2003 yılından
bugüne kadar ulaştırmaya, haberleşmeye yaptığımız yatırımların tutarı 140
milyar Türk lirasıdır. Bu 140 milyarın yüzde 64’ü kara yoluna, diğeri de diğer
bölümlere gitmiştir, detayına girmiyorum. Bunun içinde 21 milyar
yap-işlet-devret yani bütçe dışı kaynaklarla yapılan işler, 119 milyar da bütçe
kaynaklarıyla yapılan işler vardır. Toplam 3.668 projede çalıştık ve hâlâ da
çalışıyoruz. Devam eden projelerimizin tutarı 168 milyar Türk lirasıdır. Bunun
82 milyar lirası bugün itibarıyla tamamlanmış, 86 milyarlık kısmıda hâlen devam
etmektedir.
Bir yılda,
ortalama, bakanlığımızın bütün birimlerinin kullandığı bütçe miktarı 17,5
milyardır. Bu kalan miktarı buna böldüğümüzde, artırma da yapmadan, beş yılın
biraz üzerinde bir süreye tekabül eder. Bunu niye söylüyorum? Biz göreve
geldiğimizde bütçe rakamlarına baktık, yatırıma konan projelere baktık,
bunların bitirilme sürelerine baktık, maalesef otuz-otuz beş yıl arasında
ortalama bitirilme sürelerini gördük, bu ortalamadır. Size samimiyetle
söylüyorum, ikiz yüz otuz yılda bitecek projeler var, insanların ömrü bile bu
kadar değil; otuz beş yıl bile insan hayatında uzun bir süre. İnsan, yapılan
bir işin semeresini dünya gözüyle görmek ister. Onun için, değerli
arkadaşlarım, işe öncelikleri belirlemeden başladık. Türkiye'nin ihtiyacı ne?
Türkiye büyüyecekse, Türkiye kalkınacaksa, millî gelirini 3 kat artıracaksa,
ihracatını, ithalatını, toplam ticaretini 300 milyarın üzerine çıkaracaksa
mutlaka ulaşımda ana arterleri geliştirmesi lazım. Doğudan batıya, kuzeyden
güneye bu arterleri geliştiremezse, bu büyüme, bu ihracat olamaz.
Nitekim, son on
yılın büyüme rakamlarına bakıyoruz: Türkiye 1 birim büyümüşse, ulaştırma 2
birim büyümüş, iletişim 3 birim büyümüş yani ulaşımdaki, iletişimdeki büyüme
Türkiye'nin ortalama büyümesini hep yukarıya çeken bir rol oynamış. Bunun
sonuçlarını da görüyoruz. Eğer yolunuz olmasaydı bu ihracatı yapamazdınız, eğer
yolunuz olmasaydı bu millî geliri 270 milyardan 774 milyara çıkaramazdınız.
Kişi başına millî geliri 10 bin doların üzerine taşıyamazdınız.
Tabii, buradaki
konuşmacılarımız, sağ olsunlar, değerlendirmeleri yaptılar. Her
değerlendirmenin bizim için çok büyük anlamı vardır. Ama bazı konuşmacılar
maalesef son on yılda ne kara yollarında, ne hava yollarında, ne bilgi iletişim
teknolojilerinde hiçbir iyi iş yapılmadığını ifade ettiler. Ben bunu büyük bir
haksızlık olarak görüyorum. Ne söylenirse söylensin, siz bir şey söylersiniz
insanlar gördüğüne inanır, yaşadığına inanır. Eğer birisi Kemerhisar-Pozantı
yolunda, Ulukışla yolunda otoyolda gider gibi gidiyor ise ve bu yolda hiçbir
şekilde hız kesmeden Pozantı’dan Adana’ya iniyorsa demek ki bu yolda çok şey
yapılmış. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ben, bir lise
öğrencisiyken radyo anonslarında bu yolda şu duyuruyu hep duymuşumdur:
“Pozantı-Ulukışla-Kemerhisar yolunda çalışma vardır, kamyoncuların takozlarını,
çekme halatlarını yanında bulundurmaları, işaret ve işaretçilere dikkat
etmeleri…” diye sürekli anons geçerdi. O yoldan gittiyseniz görmüşsünüzdür,
dağları dize getirdik, vadileri viyadüklerle geçtik. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) O yolda 9 tane tünel, 29 tane viyadüğü yaparak Türkiye'nin standardı
en yüksek yolunu Türk insanına kazandırdık. Helal olsun! İnsanımıza yapılan her
türlü hizmet helal olsun! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Çok değerli
arkadaşlar, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının bütçesi genel
bütçe içerisinde 2003 yılında yüzde 17’ydi. Peki, şimdi nedir? Yüzde 47. İşte
hizmetin adı budur. Yüzde 17’yle aldık, yüzde 47’ye çıkardık. Yani merkezî
idarenin yaptığı yatırımların neredeyse yarısını yapar hâle gelmiş bir bakanlık
var. Bugün, Türkiye'nin doğusundan batısına 16.108 kilometre yol yapmışsak,
seksen yılda yapılan 6.100 kilometrenin 2,5 katından fazla yolu açmış isek işte
bu bütçelerle oldu. Aslında konuşmacı, bir yandan bir şeyler yapılmadığını
söylerken, diğer yandan da “Kamulaştırma paralarını ödemiyorsunuz,
müteahhitlerin paralarını geciktiriyorsunuz.” demek suretiyle yapılanları bir
anlamda ikrar eder, kabul eder durumdaydı. Eksik yapıldığını söyleyebilirsiniz,
yanlış yapıldığını söyleyebilirsiniz ama “Bir şey yapmadınız.” diye burada
çıkıp söylerseniz, bu büyük haksızlıktır. Bu, gerçekleri bile bile görmemektir.
Siyasetin bu olmaması gerektiğini düşünüyorum.
Çok değerli
milletvekilleri, tabii, Türkiye’de sadece kara yollarında son on yılda
yaptığımız yatırımların ülkemize geri dönüşü 15 milyar Türk lirasıdır. Eğer bu
bölünmüş yolları yapmasaydık yolda beklemekten, fazla yakıt yakmaktan ve havaya
verdiğimiz 2,5 milyon ton egzoz gazından bunun ülkeye maliyeti 15 milyar Türk
lirasıydı. Bu yollarla, 15 milyar… Yapılan tüm harcamayı buna böldüğünüzde
çıkan süre nedir, biliyor musunuz? Üç buçuk yıl. Bölünmüş yollara harcadığımız
para 49,5 milyar. Üç buçuk yılda geri dönen bir projeden bahsediyoruz. Bundan
kârlı bir iş mi var?
Yol, tek başına
para kazanmaz; yol, para kazanmak için, ticaret yapmak için, insanları, doğuyla
batısını ülkenin birbirine birleştirmek için, kardeşliği, birliği, beraberliği
pekiştirmek, hısım akrabalığı geliştirmek için yapılır. Yol, medeniyet için
yapılır, gelecek nesiller için yapılır ama bu işler o kadar geç kalmış ki
maalesef, yol bile kendi başına en kârlı yatırım hâline geliyor. İşte böyle bir
Türkiye var.
Bugün, Türkiye’de
seksen yılda 50 kilometre tünel yapılmış, on yılda bunun üzerine 103 kilometre
tünel koymuşuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Dünyanın en uzun çift tünelini
Türkiye’de yapıyoruz; Ovit Dağı Tüneli, 14,6 kilometrelik 2 tünel yapıyoruz.
Cankurtaran
Tüneli: Hopa’yı Artvin’e bağlayan, kış aylarında orada canların, hayatların yok
olmasına sebep olan bu bölgede 4 bin metrenin üzerinde 2 tane tüneli yarı
ettik, iki sene sonra onu da açıyoruz.
Kop Dağı: Ruslara
“Orada dur.” diyen, şehitler veren ecdadımızın o dağlarda donmasını bu millet
hazmedemezdi. O, geçit vermeyen Kop Dağı’na da 2 tane 4,5 kilometrelik tünel
yaparak oraları da erişilir, ulaşılır hâle getiriyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Saymakla bitmez;
Ilgaz Dağı Tüneli, Püren Tüneli, Göksun’la Maraş’ı birbirine bağlayan tünel…
Doğrusu, zamanımız…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Teknoloji de çok gelişti.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Efendim, teknoloji
tabii gelişti ama teknolojinin gelişmesi yetmez, o teknolojiyi kullanabilen, o
teknolojiyle hizmet üreten bir anlayış lazımdır. (AK PARTİ sıralarından “Bravo”
sesleri, alkışlar)
Efendim, daha
kara yollarının yüzde 20’sindeyiz. Şimdi, kara yollarını bir tarafa bırakalım,
demir yollarına gelelim.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Sayın Bakan, Palu-Genç-Muş demir yolundan bahsedecek misiniz?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Bak, demir
yollarına… Güzel söylediniz.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Bingöl demir yoluna gelelim Sayın Bakan.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Demir yollarında
yapılan işler bir destandır arkadaşlar, destan. Neden söylüyorum biliyor
musunuz? Bakın, demir yollarında en büyük hamle cumhuriyet kurulduğu yıldan
1946’ya kadar yapılmıştır. 3.700 kilometre yol tırnakla, kazmayla, kürekle
yapılmıştır çünkü Büyük Atatürk’ün önderliğinde bir seferberlik gerçekleşmiştir
ama aynı Türkiye, 1951’de kazmayı da bırakmış, küreği de bırakmış, demir
yollarını da kaderine bırakmıştır.
Ta, elli yıl
geçmiş aradan, 2003 yılında demir yollarına baktığımızda, demir yolları bütün
imkânlarını kaybetmiş, altyapısı işlemez hâlde, araçları 40 yaşını aşmış, demir
yolları bu ülkenin yükünü taşıması gerekirken bu ülke demir yollarının yükünü
taşır hâle gelmiş.
İşte, Büyük
Atatürk’ün de “Refah ve ümran tevlit eder.” dediği, ülkenin demir yollarını
ayağa kaldırmak da yine bize, AK PARTİ’ye nasip olmuştur. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Sayın Bakan… Sayın Bakan… Palu-Genç-Muş demir
yolu hattını soruyorum, Palu-Genç-Muş! Duymazlığa gelmeyin!
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
bugün, devam eden…
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Duyduğunuzu biliyorum, cevap vermiyorsunuz.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - …yüksek hızlı demir
yolu ağıyla, Osmanlının…
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – 744 trilyon para gitti Sayın Bakan.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - …Selçuklunun
yüzyıllarca başkentliğini yapmış 14 büyük şehrini birbiriyle birleştiriyoruz,
bu şehirlerde 35 milyon insanımız yaşıyor; Ankara, Eskişehir, Afyon, Uşak,
Manisa, İzmir, Konya, Bursa, Sakarya, İzmit, Yozgat ve Sivas. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bugün bu şehirlerimizin bir kısmında demir yolu
bağlantısı bitmiş, diğerlerinde de birkaç seneye kadar yüksek hızlı tren
bağlantısı tamamlanmış olacak. Sadece bir örnek veriyorum: Ankara-Eskişehir
arasında hızlı tren yokken bu yolda trafiğin yüzde 8’i sadece eski demir
yoluyla yapılıyor idi, şu anda yüzde 73’ü yapılıyor. Hızlı tren, şehirleri
birbirine komşu yapıyor; hızlı tren, ülke insanının ülkesine olan güvenini
artırıyor. Bugün dünyada 8’inci, Avrupa’da 6’ncı sırada hızlı tren
işletmeciliği yapan bir ülkenin adıdır Türkiye. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Amerika Ulaştırma Bakanı geldiğinde kendisini Ankara’dan Eskişehir’e
trenle gitmeye davet ettim. Trenle gittikten sonra “Amerika büyük bir ülke,
dünya lideri ama şunu seninle paylaşmak istiyorum: Böyle bir tren yolumuz
maalesef yok.” dedi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Amerika’yı geçen, Türk
insanının elli yıllık hızlı tren özlemini gerçeğe dönüştüren bir AK PARTİ
iktidarı var, milletin iktidarı var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) - Sayın Bakan… Sayın Bakan…
Sayın Bakan, Oktay Vural’a, bir de Faik Öztrak’a teşekkür eder misiniz.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Değerli arkadaşlar,
yüz yıldır…
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) - Eğer gerçekten güveniyorsanız, Oktay Vural’a, Faik Öztrak’a
teşekkür edin.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Haydar Bey, bir
dakika… Zamanım azaldı, bir dakika.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Faik Öztrak’a ve Oktay Vural’a teşekkür edin.
BAŞKAN – Lütfen
devam ediniz, karşılıklı konuşmayınız Sayın Bakan, devam ediniz.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ
YILDIRIM (Devamla) – Ben peşin teşekkür ettim, sözlerimin başında, bu ülke için
taş üstüne koyan herkese teşekkür ettim. Sen herhâlde o zaman dışarıdaydın,
şimdi zamanımı alma da şu işleri bir konuşayım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Evet, değerli
arkadaşlar şimdi...
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Sayın Bakan, alkışlarla yolsuzlukları önleyemezsiniz.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Şimdi, arkadaş,
eğer bir yolsuzluk iddian varsa buraya getir. Yolsuzlukla en son itham edeceğin
adam karşındadır. Buyurun, hodri meydan! İşte bu kadar! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
On yıldır alnımın
akıyla hizmet yapıyorum, Türkiye’ye 200 milyarlık yatırım yaptım, hepsinin
hesabını kuruş kuruş veririm, o kadar söylüyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Öyle kabataslak laflarla, muğlak sözlerle beni yolsuzlukla itham
edemezsiniz.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Kabataslak değil, açıkça
söylüyorum, 744 trilyondan bahsediyorum Sayın Bakan.
ULAŞTIRMA, HABERLEŞME
VE DENİZCİLİK BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Yolsuzluk yapan da yolsuzluğa
vesile olan da alçaktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu memleketin
haklarına, yetimin hakkına tecavüz etmiş en aşağılık insandır. Burada bu kadar
açık söylüyorum.
Arkadaşlar,
şimdi, böyle gelişigüzel yolsuzluk ithamlarıyla, boş dosyalarla meydanlara siz
çok gittiniz ama cevabını aldınız. Vatandaş “34,5 yetmez” dedi, “41” dedi, “47”
dedi, “O da yetmez, 50.” dedi ve AK PARTİ’yi güçlendirerek tekrar iktidara
taşıdı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Eğer bunun arkasında hizmet olmasaydı,
eğer bunun arkasında iş olmasaydı, eğer bunun arkasında vatandaşın derdiyle
dertlenen bir iktidar olmasaydı, dünya lideri Recep Tayyip Erdoğan olmasaydı
bunlar nasıl olacaktı soruyorum size. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Bingöl’ü konuş Sayın Bakan, Bingöl’ü konuş. Her zaman oyların
arkasına saklanmayın. 744 trilyondan bahsediyorum Sayın Bakan.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Sayın Başkan eğer
süre verirse ben bunların hepsinin cevabını veririm. Cevabını veremeyeceğim
hiçbir soru yok, o kadar açık söylüyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Öyle ortada bağırmakla olmaz, sinirlenmekle olmaz, sakin konuş.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Sayın Bakan, TELEKOM’u sattınız mı, kiraladınız mı?
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Sorularımıza cevap vermediniz.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Bu dediklerimiz yalan mı Sayın Bakan?
BAŞKAN – Sayın
Yıldırım, süreniz sona erdi.
Teşekkür ederiz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İçişleri Bakanı
İdris Naim Şahin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Barış ve
Demokrasi Partisi Milletvekilleri Genel Kurul salonunu terk etti)
Sayın
milletvekilleri, lütfen biraz sakin olalım ve biraz daha sessiz olursak daha iyi
olacak.
Buyurunuz Sayın
Şahin.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi,
sözlerimin başında, 2011 yılı kesin hesabı ve 2013 yılı bütçe tasarısının
görüşüldüğü şu anda sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.
Müsaadenizle, az
önce bu kürsüde Hükûmetimiz adına bakanlığının bütçesini savunan Ulaştırma
Bakanımıza çok teşekkür ediyorum. Açtığı yollardan, yaptığı demir yollarından,
limanlardan herkes, hep birlikte, güven içerisinde, huzur içerisinde
yararlanıyoruz. 75 milyon Türk milleti yararlandığı gibi bu ülkeyi ziyaret eden
her misafirimiz de bu güzel eserlerden yararlanıyor ve ben de o yollara hazır
girmişken oradan çıkmadan, o güzel yollardan, otoyollardan, demir yollarından,
hava limanlarından, hava işletmelerinden devam edeyim isterim. Ama bu devam da,
bu devam da bazı yerlerde, bazı yollarda, bazı köprülerde, bazı menfezlerde
istenmeyen eylemler, istenmeyen kişilerle de ne yazık ki bu ülkede
karşılaşıyoruz.
Sayın Bakanım,
size ve ekibinize ben de çok teşekkür ediyorum. Bugün, sabahleyin Afganistan
Cumhurbaşkanımızla birlikte Sivas iline erken saatte bir seyahat
gerçekleştirdik. Orada 500 Afgan polis adayını eğitiyoruz, ikinci dönem eğitim
veriyoruz ve Afgan polislerine Türk polisi başarılı bir şekilde…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – El Kaide’nin ne kadar…
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) – …başarılı bir şekilde eğitimlerini veriyor.
(Gürültüler)
Yalnız, Sivas
kadromuz dolu, yeni bir okul açacağım…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – El Kaide’yi, Taliban’ı ve Müslüman Kardeşleri…
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) – …sizi de oraya kaydedebilirim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan,
lütfen, sükûneti sizden istirham ediyorum. Çünkü çok önemli bir görüşmedeyiz ve
ben başlangıçta siz değerli milletvekilleri arkadaşlarımdan ve aziz milletimden
de bir miktar özür dileyeceğim, şunun için: Çok sistematik bir bakanlık
faaliyeti sunmak üzere kürsüye gelmiştim ama Bakanlığımızla ilgili olarak şu
anda Meclisi terk ettiklerini gördüğüm… Acaba gizlendiler mi, bilemiyorum;
sıraların altına mı oturdular, bilemiyorum. Bir kontrol etmek lazım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Senden korkuyorlar…
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) – Bir partinin milletvekilleri başta olmak üzere
yine ana muhalefet partisinin bazı milletvekillerinin Bakanlığımızın
faaliyetleri üzerine yerli yersiz, asıllı asılsız geliştirdikleri
değerlendirmeler, ifade ettikleri değerlendirmeler üzerinde sistematik konuşmak
yerine değerlendirmelere cevap vermek durumunda olacağım.
Sayın
milletvekilleri, bakanlık olarak görevli ve sorumlu olduğumuz alanlarda
benimsediğimiz hizmet anlayışımız, son bir yılda yaptığımız çalışmalar ve
aldığımız sonuçları esas itibarıyla sizler gündelik hayatınızda yaşıyorsunuz,
aziz milletimiz bunu yaşıyor. Milletimizin huzur içerisinde yaşaması için ve
milletimizin vatandaşlık hizmetlerini, birey olmanın erdemini fark edebilmesi için Bakanlığımız tüm
birimleriyle, başta güvenlik birimlerimiz olmak üzere elinden gelen her türlü
gayreti gösteriyor.
Güvenlik
hizmetlerini biz, bağlı kuruluşlarımız olan Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma
Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığımız eliyle yürütmekteyiz. En
temel görevimiz güvenlik hizmetidir ve bu hizmeti sunarken ilkelerimiz; hukukun
üstünlüğüdür, açıklıktır, şeffaflıktır ve hesap verebilirliktir ve vatandaş
memnuniyetini en üst düzeyde sağlamaktır. Birilerinin iddia ettiği gibi ne
işkencedir ne haksızlıktır ne hukuksuzluktur ne de izinsiz, korsan
dinlemelerdir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, suçla mücadelede önleyici tedbirlere hep ağırlık veriyoruz,
ağırlık vermeye devam ediyoruz. Toplum destekli polislik ve jandarma
uygulamaları 81 ilimizde ülkemizin her yerinde dikkatli ve başarılı bir şekilde
uygulanmaktadır.
HALUK EYİDOĞAN
(İstanbul) – Biber gazı eşliğiyle.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) – Ayrıca, teknik ve idari kapasite geliştirilerek,
modern kriminal laboratuvarlar geliştirilerek dünya standardında suçu ve
suçluyu objektif şartlarda delile dayalı olarak belirleme çalışmalarını örnek
bir çalışma olarak yürütmekteyiz. Bugün dünyaya örnek gösterilen 11 adet polis
ve 4 adet jandarma kriminal laboratuvarımız faaliyetini sürdürmektedir.
Yine, MOBESE
uygulamalarımız 81 ilimizde ve pek çok ilçemizde faaliyetine devam etmektedir.
Bu sayede de pek çok olayı, pek çok suçu ve suçluyu aydınlatmaktayız.
Yine, iletişim
sistemi olarak jandarmamızda muhabere sistemi ve aynı sistemin sahil güvenliğe
uygulanmış şekli olan sistemi kurmuş ve bu sistemle çalışmalarımızı
yürütmekteyiz.
Saygıdeğer
milletvekilleri, planlı operasyonlarla suç örgütleri, organize suç örgütleri
etkisiz hâle getirilmekte ve bu sayede de vatandaşımızın devlete olan güveni
pekiştirilmektedir.
Aile içi şiddetle
de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığıyla birlikte Bakanlığımız müştereken ve
çok dikkatli ve titiz bir çalışmayı sürdürmektedir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, daha etkin ve kaliteli hizmet üretilebilmesi için gerek yasal
gerekse idari düzenlemeleri sürekli yapmakta, teşkilatımızın bina, araç gereç
ve diğer ihtiyaçlarını karşılama konusunda devletimizin ve milletimizin
imkânlarıyla azami gayreti göstermekteyiz.
Teşkilat
bünyesinde, özellikle güvenlik hizmetlerinde nitelikli personelin istihdamı
önceliklerimiz arasındadır ve emniyet teşkilatımızda yüzde 85 oranında,
yükseköğrenim görmüş personelle çalışmaktayız. Aynı nitelik değişiminin diğer
kolluk kuvvetlerimiz jandarma ve sahil güvenlikte de gerçekleştirildiğini ve
oranının arttığını söylemek isterim. Önümüzdeki yılda, 2013 yılında polis
meslek yüksekokullarımızdan 8.400 ve diğer kurslarımızdan da 4.040 olmak üzere
12 bin 440 yüksekokul mezunu polis memurunu emniyet teşkilatına kazandırmayı
planlamaktayız ve bu eğitim devam etmektedir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, biraz önce ifade ettiğim gibi başka ülkelere de Türk polisi,
jandarması ve silahlı kuvvetleri olarak eğitim vermekteyiz.
Teşkilatlarımızın
araç ve gereç ihtiyaçları, hava araçları, orta hafif tip, orta büyük tip
helikopterler olmak üzere devletimizin imkânlarıyla karşılanmaktadır. Yine
“hafif zırhlı kobra araçları”, “kirpi araçları” tabir ettiğimiz araçlarla
jandarmamız ve polisimiz desteklenmektedir. Sahil Güvenlik Teşkilatımızın da
sahil güvenlik botlarıyla ve yine arama kurtarma gemileriyle donatılması ve
gücünün artırılmasına çalışmaktayız.
Saygıdeğer
milletvekilleri, korku ve endişeden uzak, huzur ve güven içinde bir yaşam
sürmesi için vatandaşlarımızın sürekli emrinde olan güvenlik teşkilatlarımızın
ana ve temel görevi itibarıyla, toplumun huzurunu bozan, korku ve endişeye
sebep olan, yaygın suçlar olan asayiş suçlarıyla sürekli mücadele etmek
gelmektedir ve bu mücadele yapılmaktadır. Bütün illerimizde güven timleri ve
yıldırım ekiplerle sokak hâkimiyeti, alan hâkimiyeti tesis edilmekte ve yine
istihbarat birimlerimizle de sokak güvenliği, ülke güvenliğini sağlamak için
bütün gayret gösterilmektedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Hükûmet olarak en etkili mücadele ettiğimiz alanlardan
biri de devlet ve vatandaş arasındaki güven bağını zedeleyen organize suç
örgütleriyle ve her türlü kaçakçılık suçlarıyla mücadele gelmektedir.
Yaptığımız çalışmalarla, toplum yapısını çürüten her türlü illegal yapılanmaların
cesareti kırılmış, kamu düzenini bozmaya yönelik pek çok suç yapılan
operasyonlar sayesinde işlenmeden önlenmiştir. Organize suçlarla mücadeleyi
sistematik ve etkin kılmak için ilgili kurumların katılımıyla 2012-2015
Organize Suçlarla Mücadele Eylem Planı hazırlanıp yürürlüğe konulmuştur.
Uyuşturucu madde
kaçakçılığıyla mücadelede de güvenlik birimlerimizin göstermiş olduğu başarılar
sayesinde ülkemiz büyük ölçüde transit ülke olma konumundan çıkarılmış ve
uluslararası suç örgütleri kendilerine yeni rotalar aramaya başlamışlardır.
Birçok uluslararası platformda ve raporlarda ülkemizin bu başarısından övgüyle
söz edilmektedir.
Değerli
arkadaşlar, terör örgütleri, uyuşturucu ticaretinden ve göçmen kaçakçılığından
önemli oranda finans desteği sağlamaktadır. Bakanlık olarak, son dönemde bölücü
terör örgütü PKK, KCK’nın bu alandan sağladığı finansman kaynağını önleme
amacıyla çok önemli ve büyük çalışmalar yapılmış, yapılan operasyonlarla bölücü
terör örgütünün uyuşturucu ticaretinden sağladığı finansman desteği önemli
ölçüde engellenmiştir. Söz gelimi, geçtiğimiz aylarda, temmuz ve ekim aylarında
Diyarbakır’da Hint keneviri yetiştiren ve elde ettiği uyuşturucudan milyar
doları aşan gelirler elde eden terör örgütüne düzenlenen operasyonlarla büyük darbe
vurulmuştur. Bölücü terör örgütü ve onun uzantıları bu ülkede taş üstüne taş
koymazlar, koymamışlardır, 1 metre yol yapmamışlardır, 1 dönüm tarla
ekmemişlerdir. Yapılan iş yıkmaktır, öldürmektir, kan dökmektir ama bir şeyi
yaparlar ve yapımına yardımcı olurlar, o da Hint keneviri ekimi. Haklarını
yememek lazım, Hint keneviri ekimini yapıyorlar, yapmak için büyük mücadele
ediyorlar. BDP, acaba bir gün buraya gelip kaçak Hint kenevirini dile
getirseydi diye bekliyorum ama galiba nafile bir bekleyiş.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; terörle mücadele konusunda yıllardan beri devletin
ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, anayasal düzenine kasteden iç ve dış
destekli terör örgütleriyle mücadele etmekteyiz. Hükûmet olarak millî birlik ve
beraberliğimizi, ülkemizin bölünmez bütünlüğünü, devletimizin bekasını ve
üniter yapımızın korunmasını en büyük öncelik olarak görüyoruz. Terörle
mücadelenin kolay olmadığını, bu beladan kurtulmak için her alanda çok boyutlu
ve kapsamlı bir mücadele gerektiğini geçmiş tecrübelerimizden biliyor ve
entegre bir mücadelenin içerisinde çalışmalarımızı yürütüyoruz. Hükûmetimiz
terörle mücadelede bütün imkânları seferber etmekle vatandaşımızın can ve mal
güvenliğini sağlamak, ülkemizin birlik ve beraberliğini güçlendirmek için
güvenlik başta olmak üzere her türlü tedbiri almaktadır.
Terörle
mücadelede operasyonel faaliyetlerle birlikte terörü besleyen kaynakların
kurutulması ve sebeplerin ortadan kaldırılmasına yönelik önleme ve
bilgilendirme çalışmalarına da ağırlık vermekteyiz. Son dönemlerde istihbari
çalışmalar doğrultusunda, şiddet eylemlerini artıran bölücü örgüte karşı
operasyonel faaliyetler etkin ve başarılı bir şekilde devam ettirilmektedir.
İçişleri Bakanlığı olarak önümüzdeki süreçte de PKK, KCK bölücü terör örgütüyle
ve diğer bölücü örgütlerle mücadelemiz güvenlik güçlerimizin her zamanki
fedakârlığı ve üstün hizmet anlayışıyla, kararlılıkla sürdürülecektir. Terör
örgütleri eylem yapamaz hâle gelinceye kadar, kan dökemez, insan öldüremez hâle
gelinceye kadar, Türkiye topraklarında, bu ülke topraklarında son terörist
kalmayıncaya kadar güvenlik güçlerimizce ve Hükûmetimizce kararlılıkla
sürdürülecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu mücadeleyi büyük bir
fedakârlık ve azim içerisinde sürdüren güvenlik birimlerimize kara, hava ve
deniz kuvvetlerimizin unsurlarına, polis ve jandarmamıza, Sahil Güvenlik
Teşkilatımıza ve bu teşkilatlarda bugüne kadar görev almış herkese teşekkür
ederken, yüce Allah’ın rahmetine kavuşmuş aziz şehitlerimize bir kez daha bu
vesileyle rahmet diliyorum ve kahraman gazilerimizi de hasretle, minnetle
anıyorum.
Değerli
arkadaşlar, terörle mücadelede ekonomik ve sosyal tedbirler paketi de
uygulanmaktadır. Söz gelimi KÖYDES ve BELDES paketleri bunun en önemli
örnekleridir. Diğer taraftan şehit aileleri ve gazilerimizle yakından
ilgilenilmekte, her iki bakanlık olarak bu konuda önemli yasal çalışmaları ve
uygulamaları yürütmekteyiz.
Son olarak,
kamuda iş hakkı kapsamı şehit yakınlarımız ve gazilerimiz için genişletilmiş,
birden ikiye çıkarılmıştır değerli oylarınızla ve onayınızla. Uygulama
yönetmeliği de 11 Aralık tarihinde yayınlanmıştır bu yasanın.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Kadir İnanır’ın montu duruyor mu Sayın Bakan?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, terörle mücadelede, Türkiye
Cumhuriyeti devleti, Hükûmetimiz ve güvenlik güçlerimiz, önündeki, takibindeki
terör örgütü militanlarıyla mücadelesini, her türlü hukuki ve teknik tedbirlere
başvurarak sürdürmektedir. Bu mücadele, yerine göre silaha karşı silahla olmaktadır,
yerine göre ekonomik içerikli mücadele olmaktadır, yerine göre sosyal içerikli
bir mücadele olarak yürümektedir. Terörle mücadele, sadece teröristlerin, terör
örgütü militanlarının alanda gerçekleştirdiği eylemlerden ibaret değildir.
Terörle mücadele, topyekûn bir destek görmektedir ülkede ve dünyada. Bu
desteğin, kimin tarafından ne zaman verildiğini tespit etmek, bazen terör
örgütü militanlarını yakalamaktan, tespit etmekten daha da zor olmaktadır ve
terörle mücadeleyle biz önümüze dönüp mücadelemizi yürütürken, arkamızda -arka
tarafta- kimin hangi tezgâhı kurduğunu, hangi iftirayı kaleme aldığını bilmemiz
bazen mümkün olamamaktadır. Ama ortaya düşenler -yazılanlar, çizilenler,
söylenenler, bu kürsüden söylenenler dâhil- yeteri kadar kendini ele vermeye
kâfi gelmektedir
Terörle
mücadelede, değerli arkadaşlar, biz, üç yüz altmış derecelik bir açıdan “Her
yerden ve herkesten -terörle mücadele konusunda- terör tehlikesi teşkil
edebilir.” bakışı içerisinde olmak durumundayız güvenlik güçleri olarak, millet
olarak, milletvekilleri olarak.
Değerli
arkadaşlar, biraz önce, bu vesileyle kürsüden söz alan sayın milletvekillerinin
dile getirdikleri terörle ilgili konular ve diğer konulardaki bazı hususlara
açıklık getirmek istiyorum.
Sayın Kesimoğlu,
Türk polisi, bugüne kadar, bir kez daha söylüyorum, hiçbir şekilde Amerika
Birleşik Devletleri makamlarına gidip Ergenekon konusunda brifing,
bilgilendirme yapmamışlardır.
Sayın Kesimoğlu
ve Sayın Serindağ; polis teşkilatımızın özlük hakları konusundaki
hassasiyetinize teşekkür ederiz, diğer arkadaşlarımızın da Sayın Oğuz Kağan
Köksal’ın da dile getirdiği hususa aynı teşekkürü ifade ediyorum.
Güvenlik
teşkilatımız mensuplarının ücretlerinin iyileştirilmesi için Hükûmetimiz bugüne
kadar büyük değişiklikler yapmıştır. Örneğin, 2002 yılında 665 lira olan bir
polis memurunun ücreti bugün 2.349 lira olarak ödenmektedir. Artış oranı yüzde
250’dir ve bu yeterli midir? Değildir fakat bu ülkenin imkânlarıyla bu
verilmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ama on bir yıldır…
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) –
Bunu yok saymak ve bunun üzerinden tahrikkâr konuşmalar yapmak insafla
bağdaşmaz diye ifade etmek istiyorum.
MEHMET S.
KESİMOĞLU (Kırklareli) – Emekli maaşları…
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) – Sayın Serindağ ve aynı konuyu dile getiren bazı
arkadaşlarımız 27 bin çocuğun kayıp olduğu haberi bu ülkede bir kısım gazete
tarafından yazılmakta ve…
HALUK EYİDOĞAN
(İstanbul) – Bir kısım gazete kalmadı, hepsi sizden yana oldu.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) – …o yalan haberler üzerine de bazı
milletvekillerimiz tarafından dile getirilmektir. Açıklık getiriyorum,
açıklıyorum.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Açıklayın!
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) – Değerli milletvekilleri, 2008, 2009, 2010 ve 2011
yıllarında, yani dört yıllık dönemde ülkemizde 27 bin çocuğun kayıp olduğu
haberi ve değerlendirmesi var. Bu şu anlamda doğrudur: 2008-2011 arasında 27
bin çocuk kaybolmuştur. Buraya kadar doğrudur ama bundan sonrası başka bir
doğrudur. Kaybolan bu çocuklar kayda alındıktan sonra bulunmuştur. 27 bin çocuk
önce kayıp raporuna bağlanmış, daha sonra da bulunmuştur. Ben şimdi söylüyorum
ve ilan ediyorum, kaybolduktan sonra bulunan çocuk sayısı 27 bindir. Peki,
kayıp çocuk sayısı ne kadardır? Jandarma ve polis bölgesi dâhil, bugün
itibarıyla kayıp çocuk sayısı 1.142’dir. Bu konudaki haberler ve bu haberleri
tekrarlayanların sözleri radikal bir yalandır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Bravo!
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) – Bilmiyorum, bundan sonra, kalkıp birileri bir özür
dileyecek mi? Teşekkür beklemiyoruz ama aziz milletimize yalan haber vermekten
ve o yalan haberi tekrarlamaktan ümit ediyorum bir özür çıkar.
Yine aynı
şekilde, Sayın Kemal Ekinci’nin biber gazı stokuyla ilgili değerlendirmesi,
yine radikal yalanlardan birisidir. Biber gazının normal raf ömrü dört yıldır.
Biz, raf ömrü dört yıl olan biber gazını on sekiz yıl stoklayacak kadar
öngörüsüz değiliz. Eğer öyle yapmışsak bundan şikâyet etmemeniz lazım, beşinci
yılda o gazlar etkisiz olacak demektir.
Sayın Serindağ,
imar mevzuatı konusunda Kayseri Büyükşehir Belediyesiyle ilgili 4 ön inceleme
yapılmıştır. Sayın Serindağ, İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş Bey’le
ilgili olarak 33 ön inceleme yapılmış ve bu 33 ön inceleme sonucunda…
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Hepsi radikal yalan!
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) – …30’una soruşturma izni verilmemiştir, 2’sinde ise
soruşturma izni verilmiş ve 5 konu hakkında adli makamlarda soruşturması devam
etmektedir. Ön incelemede soruşturma izni teklif edildiği hâlde verilmeyen
soruşturma izni Adalar ilçesindeki bir olayla ilgilidir. Adalar İlçesi Belediye
Başkanı CHP’li Sayın Farsakoğlu ve Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Topbaş’ın
birlikte şüpheli oldukları bir soruşturmadır; her ikisini de içine alan bu soruşturma
sonucunda soruşturma izni verilmemesi kararı verilmiştir.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Kartepe’yi açıkla Sayın Bakan, Kartepe’yi... Şevki Yılmaz’ın size
nasıl fırça attığını açıkla!
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) – Sayın Serindağ, Söğütözü Ankara’daki hadise
Bakanlığımız tarafından 7 Şubat 2012 tarihinde ön incelemeye alınmış, savcılığa
tevdi raporu yapılmış; savcılık, işlemden kaldırma kararı vermiş. Bu arada da,
o bizim de tasvip etmediğimiz inşaatın ortadan kaldırılma çalışmaları başlamıştır.
Sayın Serindağ,
Bakanlığımızın ehliyet, liyakat konusundaki personel görevlendirme hatalarına
yönelik değerlendirmeniz; bu konuda kısmen haklılık payınız var. Şöyle;
zatıaliniz 2008 yılı Mayıs ayına kadar bu ülkede valilik yaptınız, eylemli
valilik ve daha sonra da merkez valiliğine gelmiştiniz. Doğrudur yani ehliyet
noktasında zatıaliniz örneğinde olduğu gibi bazı hatalarımız olabilir (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) bu “olabilir”i şöyle açıklamak istiyorum: 28 Mayıs 2008,
yer şu anda milletvekili olduğunuz partinin genel merkezi, görüştüğünüz o günün
genel sekreteri ve soru: “Bolu’daki siyasi atmosfer nasıl? “
ENVER ERDEM
(Elâzığ) – Dinleme mi bu?
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Dinlenmiş, dinlenmiş.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) – Vali: “İşiniz çok da kolay değil ama zor diye
teslim olmak da doğru değil.” Soru: “Kararlı, dikkatli, siyasi iradeyi arkasına
alan bir siyasi yapılaşmayı sağlayacak personel malzemesi var mı?” Vali: “Çok
az da olsa var ama çok fazla olmadığını bilmek lazım.”
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Cemil Çicek ile Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarını söylesene.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) - Soru:
“Bolu’yu nasıl görüyorsunuz, özellikle siyasi açıdan neler yapılabilir?” Vali
yani bizim, devletin valisi o gün: “Bolu’nun temelinde Cumhuriyet Halk Partisi
var, özellikle de belediye seçimlerinde CHP’nin oyunun yükseldiğini görüyoruz.
Bolu’da ciddi bir organizasyon olursa CHP adına bir toparlanma olur, seçimi
alabilecek duruma da gelebilir.” diyor sayın vali.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
– AKP’nin valileri de var hem de çok, ona bakarsan.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) – Tabii, 2009 seçimleri oluyor, bilmiyorum
Cumhuriyet Halk Partisi mi aldı Bolu’yu? Yerel yönetimlere bakmak lazım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Cemil Çicek ile Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarını söylesene.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) – Evet. Demek ki vali Bakanlıkta ehliyetsiz olduğu
gibi, siyasi genel merkezde de bir ehliyetsizlik ortaya koymuş, “alabilir.”
diye bir umut vermiş genel merkez yöneticisine.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Bolu Belediyesi soruşturmalarını ne yaptın, niye imzalamıyorsun?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) – Sayın Musa Çam, Jandarma Marşına gelecektim ama…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün jandarma sözüyle bitiriyorum. 1 Kasım 1929
yılında, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, kürsü bu kürsü: “Jandarma her zaman yurt,
ulus ve cumhuriyete aşk ve sadakatle bağlı, tevazu, fedakârlık ve feragat
örneği bir kanun ordusudur.”
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) – Jandarmamız kanun ordusudur, polisimiz nizam
teşkilatı, sahil güvenliğimiz de Barbaros’un evlatlarıdır. Bu ülkenin güvenliği
için, topyekun çalışmaktayız ve çalışmaya devam edeceğiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BDP’ye de soru-cevaplarda
geleceğim.
Hepinize saygılar
sunuyorum, bütçemize vereceğiniz destek için teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir)
– Reytingin çok düşük oldu.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Şahin.
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN –
Buyurunuz Sayın Serindağ.
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – Sayın Başkanım, Sayın Bakan ismimi zikrederek tam beş dakika
benim sorularıma güya yanıt verir gibi yaptı ancak gerçeğe aykırı beyanda
bulundu. İzin verirseniz bu hususu düzeltmek istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Serindağ. (CHP sıralarından alkışlar)
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.-
Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ’ın, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, hepinizin huzurunda şunu açıklıkla söylüyorum… (AK PARTİ
sıralarından “İtiraf et” sesi)
Şimdi, bakın,
beni tanıyan arkadaşlarım da var, Sayın Bakanı tanıyan arkadaşlarınız da var,
sizin aranızda olanlar da var -Sayın Bakan da burada- gitsinler, ikimizin görev
anlayışını incelesinler, ona göre gelsin Sayın Bakan o zaman çok büyük hata
yaptığını anlar, birincisi o.
İkincisi…
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Konuşmayı yaptın mı,
yapmadın mı?
ALİ SERİNDAĞ
(Devamla) – Bir dakika… Bahsettiği somut olaya değinmek istiyorum. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Bir dakika, bir dakika… Bu çok söylendi, geçen gün
Sayın Bülent Arınç da söyledi.
Bakınız, ben bir
defa sizin iktidarınız döneminde vali olmadım, bunu bilin, ben üçlü koalisyon
döneminde vali oldum…
MEHMET ERDOĞAN
(Adıyaman) – Belli oldu, belli oldu.
ALİ SERİNDAĞ
(Devamla) – …ve valiliğim devam etti. Kırklareli’de dört yıl valilik yaptım,
Bolu’da dört yıl valilik yaptım. Aranızda Kırklareli milletvekilleri de var,
Bolu milletvekilleri de var. Siz gidin Kırklareli’ye ve Bolu halkına sorun.
Bir başka soru...
(Gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen
sakin dinleyiniz.
ALİ SERİNDAĞ
(Devamla) – Evet, ben merkeze geldikten sonra o zamanki Cumhuriyet Halk Partisi
Genel Sekreteri Sayın Önder Sav’la bir sohbet ettim ve bu sohbetten de büyük
bir gurur duyuyorum, siz ne derseniz deyin. (CHP sıralarından alkışlar) Orada
bizim dile getirdiğimiz hususlar soruşturmaya konu edildi. (AKP sıralarından gürültüler)
Bakınız, dinleyin
de…
Bakınız, Sayın
Bakan önce 2 müfettiş görevlendirdi. O müfettişler suç unsuru bulamadılar.
Sayın Bakan o raporu beğenmedi, başka 2 müfettiş gönderdi.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ SERİNDAĞ
(Devamla) - Onlar da aynı şekilde rapor verdiler -Bolu milletvekili arkadaşım
da burada- onlar da suç unsuru bulamadı. (AKP sıralarından gürültüler) Ama
Sayın Bakan eksik söyledi.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Serindağ.
ALİ SERİNDAĞ
(Devamla) – Efendim, bu konu çok polemik konusu oldu. İzin verirseniz bunu
açıklamak istiyorum. Sözlerimi tamamlamak istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sözünüzü
tamamlayınız, konu netlik kazansın.
Bir dakika daha
süre veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar!)
ALİ SERİNDAĞ
(Devamla) - Teşekkür ederim.
Şimdi, bakınız…
(AK PARTİ sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri… Sayın milletvekilleri… Lütfen…
Sayın
milletvekilleri, çok rica ederim, lütfen, burada yönetme tarzım ve şeklim
konusunda bu şekilde davranmayınız. Sessiz bir şekilde konuşmacıları
dinleyiniz. Bir… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) – Tarafsız olun!
BAŞKAN – Ben
tarafsız oluyorum.
Bir konuya netlik
getirmek için, her zaman sizin de ihtiyacınız olan bir açıklama hakkı için ben
Sayın Milletvekiline bir dakikalık ek süre verdim. Lütfen…
BÜLENT TURAN
(İstanbul) – Beş dakika ver, beş dakika.
BAŞKAN -
Buyurunuz.
ALİ SERİNDAĞ
(Devamla) – Sayın milletvekilleri, şimdi, Sayın Bakan iyi dinlesin. Bu konuyla
ilgili sizin Bakanlığınızın arşivinde 4 tane rapor var, 4 tane. Belki siz
bilmiyorsunuz, ben biliyorum ama bunları. Orada 4 tane rapor var, 4 raporu
okuyun bakalım. 4 raporda mülkiye müfettişleri ne demişler, sizin en son
yaptığınız değerlendirme raporunda ne deniyor? Siz insanları orada, görüşlerine
göre, inançlarına göre fişlemişsinizdir. Gidin bakın Sayın Bakan, gidin bakın.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, ben ciddi bir şey söylüyorum. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Gel, bunlara laf söyleme!
MUSTAFA ŞAHİN
(Malatya) – Kanıt yok, kanıt yok!
ALİ SERİNDAĞ
(Devamla) – Senin aklın ermez! Ben ciddi bir şey söylüyorum.
MUSTAFA ŞAHİN
(Malatya) – Doğru konuş! Aklı ermeyen sensin.
ALİ SERİNDAĞ
(Devamla) – Bakın, Sayın Bakan orada oturuyor. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MUSTAFA ŞAHİN
(Malatya) – Aklı eren bunları konuşmaz!
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Serindağ.
ALİ SERİNDAĞ
(Devamla) - Hesabını veremeyeceğimiz işler yapmadık.
BAŞKAN - Sayın
Serindağ, teşekkür ediyoruz, lütfen yerinize geçiniz.
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – Biz her zaman alnımızın akıyla görev yaptık…
BAŞKAN – Sayın
Serindağ…
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) - …ve bunun hesabını da her zaman verdik.
BAŞKAN - Beni
duyuyor musunuz Sayın Serindağ? Yerinize geçiniz lütfen.
ALİ SERİNDAĞ
(Devamla) - Utanması gereken orada oturandır. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Teşekkür ederim.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Başbakan da bunları söylesin.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, lütfen sakin olunuz. Böyle bir şekilde davranınca
müzakerelerimizi devam ettirmemiz güçleşiyor.
Buyurunuz Sayın
Kesimoğlu.
MEHMET S.
KESİMOĞLU (Kırklareli) – Sayın Başkanım, Sayın Bakan yaptığı konuşmada benim
ismimi zikretti, dolayısıyla bana savunma hakkı doğdu.
BAŞKAN – Ne
söylemişti efendim sizin aleyhinize?
MEHMET S.
KESİMOĞLU (Kırklareli) – Türk polisinin Amerikan Büyükelçiliğinde brifing
verdiğini ifade etmiştim; kendisi, vermediğini söyledi ve “Radikal bir
yalandır.” dedi bizim bütün iddialarımızla ilgili. Bu konuya açıklık getirmek
istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Kesimoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
6.-
Kırklareli Milletvekili Mehmet S. Kesimoğlu’nun, İçişleri Bakanı İdris Naim
Şahin’in şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET S.
KESİMOĞLU (Kırklareli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Bir cumhuriyet
hükûmetinin bakanına yakışmayacak bir tarzda bir konuşma gerçekleştirildi.
Muhalefet milletvekillerinin iddialarına “Radikal bir yalandır.” yaftası asılı,
bunu kesinlikle kabul etmiyorum. Sayın Bakana oturduğu koltuğun gereklerini
yerine getirmesini öneriyorum. Çünkü, Sayın Bakan o koltukta otururken polis
lojmanları soyuldu. Polis lojmanlarında üç eve girildi, kapalı otoparktan araç
çalındı. Çalanlar aracı terk ettikten sonra yakalandı. Sayın Bakan gitsin
lojmanlarını korusun. Ben vatandaşın hâlini düşünemiyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
On yılda, devri
iktidarınızda 320 emniyet mensubu intihar etti. Sayın Bakan biraz önce bu
kürsüden 500 Afgan polisine eğitim verdiğini ifade etti. Afgan polisini bırakın
siz Türk polisine sahip çıkın Sayın Bakan, 320 kişi niye hayatına kendi
elleriyle son veriyor siz bunu araştırın, onlara moral olun, onlara destek
olun. (CHP sıralarından alkışlar)
Bir depremde
felakete uğramış yurttaşların çadırına girdiğinde “Oo, sarayda
yaşıyormuşsunuz(!) ‘gel’ dediğiniz yok.” dediğiniz, dalga geçtiğiniz ailelerden
gidin siz özür dileyin Sayın Bakan. (CHP sıralarından alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Van’a hiç gittin mi?
MEHMET S.
KESİMOĞLU (Devamla) – “Biber gazı organiktir, insan sağlığına zararsızdır.”
dediniz ama Çayan Birben ama Metin Lokumcu ve diğer yurttaşlar hayatlarını
kaybetti o biber gazından. O biber gazından hayatını kaybeden insanların
ailelerinden siz özür dileyiniz Sayın Bakan.
Terör
saldırısında 4 yurttaşla birlikte bir katır hayatını kaybetti, Sayın Bakan 4
yurttaşın hayatını yok saydı, devlet olarak katırın hesabını soracağını ifade
etti. Siz gidin o ailelerden özür dileyin.
Ve Sayın Bakan,
siz son kurultayda MKYK’a giremediniz, o koltukta oturma problemleriniz var,
bu, alkışlardan da anlaşılıyor. Bence, siz Sayın Başbakanın karşısına gidin,
bir takla atın, kendisini ne kadar sevdiğinizi gösterin, koltuğunuzu koruyun.
(CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Kesimoğlu.
Buyurunuz Sayın
Hamzaçebi, sizin talebiniz nedir?
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
3.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, 4/12/2012 tarihinde Şile’de
meydana gelen deniz kazasında kaybolan cesetlerle ilgili arama faaliyetlerinin
ne durumda olduğunu ve kurtarma faaliyetlerinde bir zafiyet olup olmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Ulaştırma Bakanı gündeme ilişkin
veya Bakanlığın faaliyet konularına ilişkin olarak çok çeşitli bilgiler verdi.
Ancak, İstanbulluların, Şilelilerin çok merak ettiği, belki bütün Türkiye'nin
merak ettiği bir konuda bilgilendirme eksik kaldı, sanıyorum zamanı yetmedi.
Ben, onu Sayın Bakana hatırlatmak istiyorum.
BAŞKAN - Soru cevap bölümünde de sorarsınız Sayın
Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, şöyle ki, yalnız…
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Soru-cevap kısmında sorarsınız.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Efendim, şunu hatırlatmak istiyorum: Geçen hafta salı
günü Şile’de meydana gelen bir deniz kazasında bir yabancı bandıralı yük
gemisinin batması sonucu 7 mürettebatı kayboldu. Onu kurtarmaya giden Kıyı
Emniyetine bağlı bir kurtarma botu denizin aşırı dalgalı olması nedeniyle
dalgaların sürüklemesi sonucu kayalıklara çarparak parçalandı. Bu geminin
kaptanı Cemil Kaptan hayatını kaybetti, yine Turgay Sarıboğa isimli bir
personelimiz hayatını kaybetti. Onların cenazeleri aileleri tarafından alındı
ve defnedildi. 2 kişi, 1 balıkçı, Mümin Akgün ve Kıyı Emniyeti personeli Mehmet
Genç’in cesetleri henüz bulunabilmiş değil, kendilerine ulaşılabilmiş değil.
Bu konudaki arama
faaliyetleri ne olmuştur, ne durumdadır? Bunu öğrenmek istiyorum.
İkinci olarak da
kurtarma faaliyetinde bir zafiyet mi vardır? Yani o havada kurtarma botunun…
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, bunları soru-cevap kısmında sorabilirler
efendim.
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi,
bu konu dile getirildi.
Sayın Bakan,
herhâlde bunu soru-cevap bölümünde cevaplarsınız diye düşünüyorum çünkü o
bölüme geçiyoruz şimdi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bu konuda bir eksiklik mi vardır? Sayın Bakana bunu
hatırlatmak istiyorum.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Sayın Başkan, müsaade
ederseniz, gündemde olan bir konu olduğu için, soru-cevap kısmına geçmeden önce
bu fasılda kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN – Peki,
iki dakika da siz bu konuya bir açıklık getirin o zaman lütfen.
Buyurun.
4.-
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın, Şile’de meydana
gelen deniz kazasıyla ilgili arama ve kurtarma çalışmalarına ilişkin açıklaması
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 4 Aralık tarihinde Boğaz’ın Karadeniz girişinin Şile
tarafında ağır deniz şartlarından Ukrayna bayraklı bir gemi, nehir tipi gemi batmış,
ikaz alınamamasına rağmen, radardan kaybolduğunu gören Kıyı Emniyeti Boğaz
İstasyonu hemen harekete geçmiş, olay mahalline gelerek batan gemiden 4 tane
Ukraynalı personeli sağ olarak kurtarmış, 1 tanesinin de cesedine ulaşmış, 7
personel de kayıp. Aynı özellikteki bot tekrar deniz üzerinde yeni
kazazedelerin olabileceği ihbarını alınca bu sefer, daha kısa mesafede olan
Şile’den aynı, eş botun çıkmasını istemiş. Oradaki personel, hava şartları iyi
olmadığından, kaptan çıkamayacağını ifade etmiş, yedek vardiyayı göreve
çağırmışlar, çağırılan kaptan da personelini alarak çıkmış ve bu olay meydana
gelmiştir. Olayın kusurdan mı, eksiklikten mi, hatadan mı kaynaklandığı
şüphesiz, yapılacak idari ve adli soruşturmalarda kesinlikle açığa çıkacaktır.
Bir kere, bunu ifade etmemiz lazım.
Olayda hayatını
kaybeden kaptanımıza, gemicimize Allah’tan rahmet diliyorum. Evlerine de
ziyarete gittim, Ahmet Kasarcı, gemici sağ kurtuldu. Cemil Kaptan’ı kurtarmaya
çalışan bir balıkçımız da maalesef dalgaların vurmasıyla onu da içeri aldı, o
da kayıp.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Aynı şekilde, diğer
gemici de aranıyor. Arama aralıksız devam ediyor. Tabii ki, deniz şartlarına
bağlı olarak buluncaya kadar gerekli çalışmalar yapılacaktır. Bunu ifade etmek
istiyorum. Bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Bakan.
Aleyhinde…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, bir dakika, ben bir şey arz etmek istiyorum… Biraz
önceki…
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Ben bir şey eklemek
istiyorum. Hiçbir kaptan denizde, havada hiçbir göreve zorla gönderilemez. Son
karar kaptanındır. Eğer kaptan “Çıkmıyorum.” derse ne uçaklarda ne de gemilerde
genel, uluslararası kural kaptanın kararıdır. Dolayısıyla, bunun bilinmesinde
yarar var. Bunlar, her hâlükârda adli ve idari soruşturma sonucu olay netlikle
ortaya çıkacaktır.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, efendim, biraz önce, İdris Şahin bir telefon konuşmasından
bahsetti. Tayyip Erdoğan’la Cemil Çiçek arasında yapılan bir konuşma var, metni
de onda var. Cemil Çiçek’e diyor ki “Sen Zapsu’yla görüştün mü?” “Evet,
görüştüm.” diyor. 4,5… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Sayın Başkanım, bunun konumuzla, bütçemizle ne ilgisi var
efendim? Yani hangi usule…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bunları açıklasana! Hadi açıkla burada!
BAŞKAN – Şimdi,
Sayın Genç…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Tayyip Erdoğan’la Cemil Çiçek neyin pazarlığını yaptı? Hadi anlat!
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Hadi anlat!
BAŞKAN –Sayın
Genç, teşekkür ediyoruz söylediğinize.
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/698) (S.Sayısı: 361) (Devam)
2.-
2011 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, Merkezi Yönetim Bütçesi
Kapsamındaki Kamu İdarelerinin 2011 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısına Ait
Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ( 1/649, 3/1003) (S.Sayısı: 362) (Devam)
J)
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANLIĞI (Devam)
1)
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
K)
KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Karayolları Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Karayolları Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L)
BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURUMU (Devam)
1)
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M)
DENİZCİLİK MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1)
Denizcilik Müsteşarlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N)
SİVİL HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O)
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1)
İçişleri Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
İçişleri Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ö)
EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Emniyet Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Emniyet Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
P)
JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI (Devam)
1)
Jandarma Genel Komutanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Jandarma Genel Komutanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
R)
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI (Devam)
1)
Sahil Güvenlik Komutanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Sahil Güvenlik Komutanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Aleyhte
Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Türkoğlu.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri;
2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın altıncı tur görüşmeleri
sonunda şahsi görüşlerimi paylaşmak üzere huzurlarınızdayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün bütçesi
üzerinde müzakere ettiğimiz Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 655
sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle kurulmuştur.
Kanun hükmünde
kararnameler, Anayasa’nın 91’inci maddesi çerçevesinde hükûmete verilen yetki
kanunuyla çıkarılmaktadır. Komisyon ve Genel Kurulda öncelikle ve ivedilikle
görüşülmekte ve kanunlaşmaktadır.
Yetki Kanunu’yla
çıkarılan 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, yine Anayasa’nın 91’inci
maddesinin yedinci fıkrası çerçevesinde Resmî Gazete’de yayımlandığı gün
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmakta, komisyon ve Genel Kurulda öncelikle
ve ivedilikle görüşülmektedir, oysa bu yapılmamıştır.
Anayasa’ya uygun
olarak gereği yapılmayan 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle teşekkül etmiş
olan bu Bakanlık, hukuki olarak teşkilat kanunu tartışmalı bir Bakanlıktır ve
bu Bakanlığa 10 milyar TL’den fazla harcama yetkisi verecek olan bir bütçeyi
müzakere etmekteyiz.
Bu Bakanlığın
görev alanında bulunan Türk Hava Yollarının grev yapan çalışanlarının işine
nasıl son verdiği hâlâ hafızalarımızdadır. Çalışanın zam talebini işten atarak
cevaplayan Türk Hava Yolları, İspanya’da, İngiltere’de, Avrupa’da birçok spor
kulübüne ve lige sponsor olmuştur. Türk Hava Yolları çalışanlarına zam
vermemiş, ama İspanyol çocuğuna, İngiliz çocuğuna, Fransız çocuğuna, hülasa
Avrupa çocuğuna milyon dolarları verebilmiştir. Bu konuya ilişkin bilgi edinme
taleplerimiz ise, Türk Hava Yollarının yüzde 51’inin özel sektör alanında
olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. Yüzde 51’i özel sektöre ait olduğu
gerekçesiyle harcamalarından bilgi alamadığımız Türk Hava Yolları, Hükûmetin
her vesileyle böbürlendiği bir kurumdur. Şimdi soruyorum hükümete: Türk Hava
Yolları özel bir kurum ise siz niye böbürleniyorsunuz? Türk Hava Yolları ile
niçin hava atıyorsunuz? Size ne Türk Hava Yollarının işlerinden? Değil ise,
kamuya ait ise Türk milletinin çocuklarından esirgeyip İspanyol çocuğuna,
Amerikan çocuğuna, İngiliz çocuğuna verdiğiniz milyon dolarları niçin bizden
saklıyorsunuz? Türk Hava Yolları uçaklarında AKP’nin lehinde yazmayan
gazetelere yer verilmemektedir. “Uçmayan kalmasın.” denilmekte ama Yeniçağ,
Ortadoğu gibi gazeteleri uçakta okumak nasip olmamaktadır.
Seçim bölgem
Osmaniye’de, Kadirli-Sumbas, Kadirli-Andırın, Kadirli-Osmaniye, Düziçi-Osmaniye
yolları maalesef hâlâ düzeltilmemiştir. Düziçi-Andırın arasında 10 kilometrelik
bir yolun kara yolu ağına alınması, 100 binden fazla insanı rahata
kavuşturacaktır. Bu konuya tenezzül edilip bakılmamaktadır.
Diğer yandan, iç
güvenliğin birinci derecede sorumlusu İçişleri Bakanlığıdır. On yılı AKP ile
geçen yirmi sekiz yıllık terör belamız 61’inci Hükûmet Programı’nda maalesef
yer almamıştır. Hükûmet teröristle mücadele yerine müzakereyi tercih ettiği
için programında da yer vermemiştir. İçişleri Bakanlığını ise bu açıdan tebrik
etmek gerekir. Başbakanın Hükûmet Programı’nda yer vermediği terörle
mücadeleye, komisyonda bütçe sunuş konuşmasını yaparken dokuz sayfa ayırmıştır.
Asıl olarak ise bir miktar sivil-asker bürokratla terörle mücadele etmeye
çalışmaktadır. Bu yüzden, teröristlerin ve onların siyasi uzantılarının
tepkisini çekmektedir. Başbakan ise terörist başı ve onun siyasi uzantılarından
iltifat almakta, birbirlerine karşılıklı komplimanlar yapmaktadırlar.
Bugün, bölücü
terör hâlâ Türk devletinin birinci sorunudur ancak bölücü terörün taleplerine
uygun olarak AKP hükûmetleri Türkiye’yi çok dilli, çok başkentli, çok bayraklı,
çok milletli bir istikbale taşımaktadır. Artık bunu hem Başbakan hem de
başbakan yardımcısı açıkça ifade edebilmektedirler. Türk milleti, Kürt kökenli
kardeşlerinden başlayarak 36 etnik gruba AKP hükûmetleri eliyle bölünmeye
çalışılmaktadır. Terör örgütü ise hem kanlı eylemlerine devam etmekte hem de
hükümete talimat vermektedir. Başbakan terör örgütüne ve liderine teslim
olmuştur. PKK, Başbakanı âdeta vesayeti altına almıştır.
Terör örgütü bazı
alanları kontrol altına almış, kimlik kontrolleri yapar hâle gelmiş, bazı
yerlerde üniformalı iç güvenlik personeli sokakta gezemez duruma gelmiştir.
Başbakan ise Anayasa’nın 120’nci maddesinde düzenlenen “şiddet olaylarının
yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması hâllerinde ilan
edilmesi gereken olağanüstü hâl” uygulamasına “Siyaseten oy kaybederim.”
kaygısıyla yanaşmamaktadır. Yani Sayın Başbakan “Ben oy kaybetmeyeyim ama
asker, polis, korucu şehit olsun.” anlayışına sahiptir.
Terörle mücadele
eden polis teşkilatının çalışma şartları, özlük hakları, ek göstergeleri hâlâ
düzeltilmemiştir. Hâlâ, İçişleri Bakanlığının başta mülki idare amirleri olmak
üzere tüm çalışanlarının özlük hakları, benzer görevleri yapanlara göre
aşağıdadır.
Bu gerekçelerle
Hükûmetin bütçesinin karşısında olduğumuzu ifade eder, Türk milletinin
milletvekillerini saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Türkoğlu.
Soru-cevap
bölümüne geçiyoruz.
Sayın Öz…
ALİ ÖZ (Mersin) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan,
Mersin Gözne-Aslanköy arası 55 kilometre yol, söz verilmesine rağmen hâlen
yapılmamış ve yolun 5 kilometresine tadilat yapılmıştır. Bu yolun 30-35
kilometreye indirilerek yeniden yapılacağı sözü verilmiştir. Bu yolla alakalı
bir yatırım planınız var mıdır?
2013 Akdeniz
Olimpiyatları’na yedi ay kalmıştır ve Mersin’de yapılacaktır. Tarsus-Yenice
Havaalanının yapımı ne zaman tamamlanacaktır ve ne aşamadadır?
Üçüncü sorum:
Kara yolları yapımı sırasında kamulaştırılan arazilerin bedelleri
vatandaşlarımıza ödenmemektedir. Mağduriyeti gidermek için ödemeler konusunda
bir çalışmanız var mıdır?
İçişleri Bakanına
da bir sorum: Bugüne kadar terör örgütü tarafından kaçırılan kamu
görevlilerinin akıbeti ne olmuştur? Hâlen örgütün elinde kaç kamu görevlisi
vardır? Bunların kurtarılmasına yönelik nasıl bir çalışma yapmayı
düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Öz.
Sayın Erdoğan…
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorularım Sayın
Ulaştırma Bakanına. Köyceğiz-Dalaman bölünmüş yol inşaatı yılan hikâyesine
döndü. Siz bu yolu bitirmeyi gerçekten düşünüyor musunuz? Bitirmeyi
düşünüyorsanız ne zaman biteceğini de bize lütfeder misiniz?
Yine, Yatağan
ilçemize giriş kavşağı aynı zamanda Milas ve Bodrum’un da giriş kavşağıdır.
Dünya standartlarına göre çok komik bir kavşaktır. Bu kavşağı ıslah etmeyi
düşünüyor musunuz?
Yine, çok
övündüğünüz bu duble yollarda inşaatın bittiğini görebilecek miyiz? Bugüne
kadar, ben Muğla’dan Ankara’ya gelinceye kadar yol çalışması nedeniyle
defalarca tek şeritten geldim. Bir gün Muğla’dan çıkıp Ankara’ya kadar hiçbir
yol çalışması tabelası görmeden bölünmüş yoldan gelebilecek miyim?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Erdoğan.
Sayın Akar…
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Sayın Bakan, terör örgütü tarafından kaçırılan Astsubay Abdullah
Sökçeler ve Uzman Çavuş Zihni Koç tam 523 gün, kaymakam adayı Kenan Erenoğlu
489 gün ve polis memuru Nadir Özgen 460 gündür terör örgütünün elindedir. 16
Kasım 2012 tarihinde basında yer alan haberde, teslim olan 16 yaşındaki “O.K”
kod adlı teröristin, polisteki ifadesinde, yaklaşık bir buçuk yıldır
kendilerinden haber alınamayan evlatlarımızın PKK’nın Zap kampında
tutulduklarını ve psikolojik işkenceye maruz kaldıklarını belirtmiştir. Haberde
geçen PKK’lının ifadeleri doğru mudur? Doğru ise bugüne kadar bu evlatlarımızın
kurtarılmaları için ne gibi çalışmalar yaptınız? Yoksa 522 gün gibi uzun bir
süredir terör örgütünün elinde olan bu evlatlarımız kaderlerine mi terk
edilmiştir? Niçin, Oslo’da seçim için yaptığınız görüşmeyi bu ülkenin evlatları
için yapmadınız?
Sayın Ulaştırma
Bakanı, Sapanca-İzmit yolu…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Akar.
Sayın Yılmaz…
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben de İçişleri
Bakanımıza sormak istiyorum. Bu Emniyet Genel Müdürlüğünde başarılı personelin
ödüllendirilmesi iyi bir uygulamadır fakat burada genellikle üst düzeyde görev
yapan il müdürleri, daire başkanı gibi kişiler yüksek miktarda alırken; alt
kademede yani sokakta, karakolda, polis merkezlerinde çalışanlara da buradan
pay vermeyi düşünüyor musunuz?
Yine, polislerin
çalışma saatleriyle ilgili bir düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz? Yıllardır
polisin özlük haklarını gündeme getiriyorsunuz, polisleri umutlandırıyorsunuz.
Yine “Çalışmalar hâlâ devam ediyor.” mu diyeceksiniz? Eş durumundan dolayı
mağdur olan personelin tayinleriyle ilgili bir düzenleme yapmayı düşünüyor
musunuz?
Bir de,
teşkilatta rütbe çeşitliliği olarak akademili, kolejli, üniversite mezunu ve
memuriyetten geçme şeklinde çeşitlilik bulunmakta, bu da personel arasında
ikilik ve dava konusu olmaktadır. Bu şekilde 4 bine yakın dava gündemdedir.
Bunları düzeltmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Yılmaz.
Sayın
Karaahmetoğlu…
SELAHATTİN
KARAAHMETOĞLU (Giresun) – Sorum Sayın Ulaştırma Bakanına: Geçtiğimiz yıl bütçe
görüşmelerinde, seçim bölgem Giresun’da, partinizin seçim vaadi Eğribel
Tüneli’ni sormuştum. 5’inci sırada söz almama rağmen sürenin yetmediği
gerekçesiyle yanıt vermediniz. Giresun’un güneydeki ilçeleri Alucra, Çamoluk ve
Şebinkarahisar ile komşu iller Erzincan ve Sivas’a ulaşımı kolaylaştıracak ve
Giresun Limanı’na ivme kazandıracak Eğribel Tüneli bakanlığınızın 2013 yatırım
programında var mıdır?
Ayrıca, alınmış
olan K belgeleri iptal edilmektedir. Kazanılmış hak geri alınır mı? Binlerce
insanın mağduriyetinin söz konusu olduğunu söylüyorum, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Karaahmetoğlu.
Sayın Aksünger…
ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakan ilk
defa böyle ilginç bir üslupla aslında konuştu. Ben de hayretle karşılıyorum
aslında kendisini.
Türk TELEKOM
konusunda sorduğum sorulara cevap vermediniz. Onunla ilgili, İnternet’in
gerçekten rekabete açılması çok önemli bir konu.
Biraz önce
aslında bir facia da burada yaşandı. Yasal olmayan dinlemelerle ilgili bu
kürsüde bir bakan bunu açıkça herkese anlattı. Aslında bu herkes için geçerli
bir konu iken, BTK konusunda bunu biz çoğu sefer uyardık, bundan sonra da
uyarmaya devam edeceğiz.
Son iki yıl
içinde çeşitli hava yolu firmalarının faaliyetlerini sürdüremez hâle geldiği
biliniyor, özel hava yolu şirketlerinin. Bunların Devlet Hava Meydanlarına ve
Eurocontrol gibi kurumlara olan borçları ödenmemiş vaziyette, hatta işçilerin
kıdem tazminatları ödenemez hâldedir. Bununla ilgili bir eylem planınız ve
dâhilî bir çalışmanız var mıdır?
Anadolu Jet’in
Ankara merkezli…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Aksünger.
Sayın Türkoğlu…
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın Bakanım, Adana halkının seçerek beş yıl için görev
verdiği Adana Büyükşehir Belediye Başkanı sizden önceki İçişleri Bakanı
tarafından henüz birinci yılında görevden uzaklaştırılmıştır, hâlen açıktadır.
Açığa alınma sebebi olan soruşturmalar bir bir Danıştaydan dönmekte, davalar
takipsizlik veya beraatla sonuçlanmaktadır. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı
şu ana kadar sonuçlanan davaların hiçbirinden mahkûm olmamış, hepsinden beraat
etmiştir. Adana’nın ve Aytaç Durak’ın cezası bitmedi mi? Bu işlemi İçişleri
Bakanlığına yaptıran irade halk nezdinde beraat edebilecek mi! bu kul hakkı
ödenebilecek mi? Terörle Mücadele Kanunu’nun 19’uncu maddesi çerçevesinde
terörle mücadelede başarılı personele ödül verilmesine ilişkin bir yönetmelik
var mıdır? Yirmi bir yıl önce yürürlüğe giren bu kanun kapsamında terörle
mücadelede başarı gösteren kaç personele ödül verilmiştir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Türkoğlu.
Sayın Belen…
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İçişleri Bakanına
soruyorum: Sayın Bakan, ülke genelinde çok güzel hükûmet konakları
yapıyorsunuz. Seçim bölgem Tekirdağ’ın Çorlu ve Çerkezköy ilçelerindeki binalar
çok eski ve nüfus artışından dolayı hizmette sıkıntılar çekiliyor. Önümüzdeki
yılda yapılacak hükûmet konakları arasına bu ilçeleri de alacak mısınız?
Ayrıca, Çorlu ilçesi emniyetinin personel sayısı yetmiyor, personel takviyesi
yapacak mısınız? Gazilere sıfır kilometre araç alımında uygulanan ÖTV ve KDV
indiriminden şehit yakınlarını da faydalandırmayı düşünüyor musunuz?
Ulaştırma
Bakanına soruyorum: Tekirdağ ilinde, bilhassa Çorlu ilçesinde posta
hizmetlerinde çok sıkıntılar yaşanıyor. Şehir merkezinden atılan bir mektup
bile ancak on beşinci gününde sahibine ulaşıyor, bunu ben de yaşadım. Bu
sıkıntıyı…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Belen.
Sayın Çınar…
EMİN ÇINAR
(Kastamonu) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sorum Ulaştırma
Bakanına.
10 kilometrelik
Kastamonu Doğu Çevre Yolu 2007 yılında ihalesi yapılmasına rağmen hâlen neden
tamamlanamamıştır? Çankırı-Kastamonu devlet yolunun Çankırı çıkışındaki 5
kilometrelik bölünmüş yolun çalışmaları iki yıldır devam etmektedir, ne zaman
tamamlanacaktır?
TELEKOM’U
-özelleştirildikten sonra- satın alan şirkete, TELEKOM’un taşınmazlarını satma
yetkisi de verilmiş midir? Satılan bu taşınmazlardan elde edilen gelir hazineye
mi şirketin kasasına mı kalmaktadır?
Bir diğer sorum
Sayın İçişleri Bakanına. Büyükşehir Yasası sonrası kırsalda güvenlik görevi
yapan jandarma ve köy korucularının hukuki statüsü nedir?
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Çınar.
Sayın Erdem…
ENVER ERDEM
(Elazığ) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle Ulaştırma
Bakanımıza soruyorum: Elazığ’ın merkezinden geçen demir yolunun Meryem Dağı
güneyine alınması çalışması hangi aşamada, bu projeyi hayata geçirecek misiniz?
İkincisi: Yapımı
yarıda kalan Ağan Köprüsü’nü ne zaman yapacaksınız? Ödenek koydunuz mu, ne
kadar ödenek koydunuz?
Bu soruyu da
Isparta Milletvekili Nevzat Korkmaz adına soruyorum. Isparta-Antalya Dereboğazı
yolunu ne zaman duble yol yapacaksınız? Ispartalıya verilen sözü ne zaman
tutacaksınız?
Sayın İçişleri
Bakanımıza soruyorum. Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı
personelinin özlük haklarıyla ilgili bir düzenleme çalışmanız var mı?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Erdem.
Buyurunuz Sayın
Bakan, önce Sayın Yıldırım, buyurunuz.
Siz mi
konuşacaksınız önce, buyurunuz Sayın Şahin.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Müsaade ederseniz ben cevap vereceğim.
BAŞKAN –
Buyurunuz.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Sayın Başkan, değerli milletvekillerimizin sordukları
sorulara açıklık getirmeye, cevaplamaya çalışıyorum.
Sayın Akar’ın
ifade ettiği bölücü terör örgütü tarafından kaçırıldığını bildiğimiz ve tespit
ettiğimiz 2 astsubay, 1 kaymakam adayı ve 1 polis memurumuzun akıbetiyle ilgili
çalışmalar aralıksız devam etmektedir. Bölücü terör örgütü tarafından
kaçırılmış olan başka vatandaşlarımız da vardır. Zaman zaman öğretmenlerimizi
kaçıran, zaman zaman şantiye işçilerini kaçıran bölücü terör örgütünün, bu
personelimizi psikolojik işkenceye tabi tuttuğuna dair bir istihbari bilgi söz
konusudur. Fakat, bu personelimizin ve kaçırılan herkesin bulunması için ve
onları kaçıran terör örgütünün enterne edilmesi için güvenlik güçlerimiz
istihbarat ağırlıklı olmak üzere çalışmalarını devam ettirmektedirler.
Güvenlik
güçlerimiz kapsamına, doğal olarak, iç güvenlik hizmetini yürüten silahlı
kuvvetlerimiz unsurları da dâhildir. Bu ülkenin evlatları için terör örgütüyle
görüşme yapıldığını sorarken Sayın Akar, sanırım kastı aşan bir değerlendirmede
bulundu.
Biz, terör örgütü
tarafından kaçırılmış olan personelimiz veya vatandaşımız için bölücü terör
örgütüyle veya onların herhangi bir uzantısıyla görüşme yapmadık, yapmıyoruz ve
yapmayacağız.
Sayın Yılmaz…
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Ölüme mi terk ettiniz?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Sayın Yılmaz…
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
– Niye? Seçim zamanı yaptınız görüşme.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Sayın Akar, mugalata yapacaksak ben çok iyisini
yaparım ama Türkiye Büyük Millet Meclisindeyiz ve onun cevabını veriyorum.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Ölüme mi terk ettiniz? Onun cevabını ver. İtiraf et, oradan söyle,
“Ölüme terk ettik.” de.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Onun cevabını veriyorum. Lütfen… Sizi Meclis adabına
davet ediyorum.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Cevap vermiyorsun.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Sayın Başkan da herhâlde aynı tavrı ortaya
koyacaktır.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) - Oslo’da seçim için görüşme yapmadınız mı? Yaptınız.
BAŞKAN – Lütfen
karşılıklı konuşmayınız.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Sayın Yılmaz, Emniyet Genel Müdürlüğünde başarılı
personelin ödüllendirilmesinde üst rütbeli personelin daha öncelikli
ödüllendirildiğine yönelik değerlendirmede bulundu. Böyle bir ayrım söz konusu
değildir. Başarının sahibi kimse, hangi rütbedeyse ödülünü alır, almaktadır. Bu
ödül bazen maddi ödüldür bazen de takdirname, teşekkürnameyle taltif edilmek
suretiyle manevi ödüldür.
Çalışma saatleri,
güvenlik teşkilatının çalışma saatleri kendine özgüdür. Çalışma saatleri
12.00-24.00, 24.00-48.00 şartlara göre, ihtiyaca göre yapılır. Nüfus idaresi
gibi çalışmazlar, tapu dairesi gibi çalışmazlar. Bir kez daha söyleyeyim
-bilindiğini biliyorum ama ifade edeyim- güvenlik teşkilatı yirmi dört saat,
yirmi beşinci saate ulaşacak şekilde hizmetin icabına göre çalışır.
Eş durumu
tayinlerinde mümkün olduğunca mağduriyet yaşatılmamaktadır. Eşleri farklı
kurumlarda çalışan personelimizin geçici yaşadıkları sıkıntılar söz konusudur.
Hele hele yargı kararıyla düzeltilmesi gereken eş durumu tayinlerinin
düzeltilmesinde hiçbir bakanlığımız en ufak bir gecikmeye mahal vermemektedir.
Sayın Türkoğlu…
Adana Büyükşehir Belediyesiyle ilgili soru bir kez daha geldi önümüze. Adana
Büyükşehir Belediyemizle ilgili olarak açılmış, savcılıkça yürütülen 3 tane
dava var. Bunun dışında bakanlığımızca yürütülen yine fazlaca ön inceleme ve
soruşturmalar var. Görevden uzaklaştırılmış olmasını hiçbir zaman biz kimse
için arzu etmeyiz, etmiyoruz.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Hiç başka bir büyükşehir örneğiniz var mı Sayın Bakan?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Ancak, bu kadar davanın tamamının konusu kendi şahsi
konusu değil, belediye başkanlığıyla ilgili olarak ve belediyesinde, başkan
olduğu belediyede cereyan etmiş olaylarla ilgili iddialardır.
Görevden
uzaklaştırmayla ilgili olarak kendisinin idare mahkemesine açtığı ve Danıştay
nezdinde de temyiz ettiği bütün davaların tamamı -memnun değiliz ama-
reddedilmiştir.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – O ayrı bir olay. Siz iki ayda bir uzatıyorsunuz. İki ayda bir niye
uzatıyorsunuz?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Yani yargı da görevden uzaklaştırma işlemini bugüne
kadar bütün kararlarıyla onaylamıştır.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – İki ayda bir uzatmayın o zaman Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Bir kez daha paylaşmış olayım. Çok mutlu olduğumuz
bir paylaşım da değildir bu paylaşım.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – AKP’den olsa alacak mıydınız görevden?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Sayın Belen, Çorlu Çerkezköy hükûmet konaklarını dile
getirdiler. Hükûmet…
BAŞKAN – Sayın
Şahin, süreniz doldu, beş dakikanız ama…
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Tamamlıyorum, Sayın Bakandan da izin alarak.
BAŞKAN – Buyurun.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Sayın Belen’in hükûmet konakları talebi: Bütün
talepler gibi bunu da dikkate almak durumundayız ama söylenen hususun
karşılığını teknik olarak inceletmek ve bütçe imkânlarıyla program çerçevesinde
çözüm üretmeyi biz de arzu ederiz. Bu konuyu değerlendirmemiz bölümüne aldık.
Sayın Çınar,
Büyükşehir Belediyesi Kanunu’ndan sonra 2014 yılında gerçekleşecek olan yerel
yönetimler seçimlerini müteakip ülkemizde 13 büyükşehir daha teşkilatlanacak ve
bu büyükşehir belediyesinin mahallesine dönüşen köylerde -bir değişik ifadeyle,
bugünkü tabirle kırsal alanda- güvenlik hizmeti kimin tarafından yürütüleceği
sorusu… Şu anda kimin tarafından, hangi teşkilatımız tarafından yürütülüyorsa
-ki jandarmamız tarafından yürütülüyor- jandarmamız tarafından yürütülmeye
devam edilecektir.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Şahin
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Ben teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sorular
varsa herhâlde gerisini yazılı cevaplarsınız.
Buyurunuz Sayın
Yıldırım.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Öz’ün
sorusuna cevap veriyorum: Mersin-Gözne yolu 21 kilometre; 17 kilometresi bitti,
4 kilometresi de 2013 yılında bitmiş olacak.
Çukurova
havalimanı ihalesi yapıldı, öz kaynaklarıyla firma işe başladı, yakın zamanda
da kredi görüşmelerini tamamlayacak ve işler hızlanacaktır. Yap-işlet-devret
projesidir. Bölgedeki illere ve ilçelere hizmet verecek modern bir havaalanı
olarak planlanmaktadır.
Sayın Erdoğan,
Muğla-Köyceğiz-Dalaman yolu 53 kilometre; 45 kilometresi bölünmüş yol olarak
tamamlandı, 8 kilometrede çalışmalar devam ediyor, 2013’te bitecek.
Sayın Erdoğan,
Yatağan kavşağıyla ilgili bir sorundan bahsetti, buna da bakacağız.
Yolların
bitmediği… Yolların bitmemesinden doğal bir şey yok. Ömür biter yol bitmez,
biri biter biri başlar, bitenlerin de bakımı devam edecek. Dolayısıyla, önemli
olan trafiğin devamlılığını sağlamak, bunun için de gereken çalışmaları
yapıyoruz.
Giresun
Milletvekili Sayın Karaahmetoğlu, Eğribel Tüneli, o bölge, Şebinkarahisar,
Alucra, Suşehri ve o aksı, kuzeyi güneye bağlayacak çok önemli bir yoldur;
benim de bildiğim bir yer, o bölgedenim. Burada proje çalışmaları devam ediyor,
arazi hem çok apik hem de heyelan bölgesi olan bir arazidir. Güzergâh arayışı
için epeyce vakit kaybettik. Proje tamamlandığında inşaatı için de gereken
yapılacaktır.
K belgesiyle
ilgili konu, esasında yasada belirlenen hususlar dâhilinde yenilenmektedir
ancak şartları yerine getirilmediğinde iptal olmaktadır. Özel bir durum varsa,
bunu da her zaman inceleyip, yanlış bir işlem varsa değerlendirebiliriz.
Kadirli-Osmaniye
toplam 41 kilometre. Maalesef burada müteahhitten yaşanan ciddi sorunlarımız
oldu ama onu da aştık; 34 kilometresi bitti, 7 kilometresi de 2013’te bitmiş
olacak. Kadirli-Andırın-Göksun
yolu da 103 kilometredir, 42 kilometresi bitmiştir, 61 kilometresinde de
çalışmalar devam edecek ve 2015 yılında da bu yol tamamen bitmiş olacaktır.
Sayın Aksünger,
sizin sorunuz biraz uzun ama kısaca şunu söyleyeyim: Bir kere, daha önce
sorduğunuz TTNET ile Phorm isimli firma arasında yapılan bu anlaşma ile ilgili
inceleme tamamlanmış, yarın itibarıyla BTK bu konuda kararını verecek.
İkincisi…
ALİM IŞIK
(Kütahya) – İptal edecek mi Sayın Bakan? İptal olacak mı?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Efendim, kurul ne
karar verecek bilmiyorum ben.
ALİM IŞIK (Kütahya)
– Siz ne derseniz onu yapar kurul, şimdiye kadar onu yaptı çünkü.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Kurul yarın raporu
görüşecek ve bir karar verecek. Ben kurul yerine burada, iptal edecek mi,
etmeyecek mi, diye bir şey söyleyemem.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Evet,
Sayın Yıldırım, süreniz doldu ama iki dakika daha süre verirsem cevaplar
tamamlanacak mı acaba?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Yol önemli bizim için, Tunceli’nin yolları da çok bozuk.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Yol önemli, yolsuzluk çok kötü.
BAŞKAN –
Buyurunuz.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Devlet Hava
Meydanlarının ve EUROCONTROL’ün borçlu şirketlere ne yapacağını sordunuz. Bir
kere, bu borçlar teminatlardan karşılanıyor ve personelin alacakları öncelikle
ödeniyor. Şu ana kadar, 2010 yılında işletmeyi durduran Turkuaz Havayolu
şirketi dışında böyle bir sorun gözükmüyor bizim kayıtlarımızda.
Bir şey daha var,
o da bu İnternet özgürlüğü. İnternet özgürlüğü konusunda, siz de biliyorsunuz,
dünyada zaten çok şiddetli bir tartışma var. Amerika Birleşik Devletleri’nin
oluşturduğu ICANN ile Uluslararası Telekomünikasyon Birliğinin inisiyatifiyle
başlatılan çalışma iki haftadır… Geçtiğimiz iki hafta bu konu enine boyuna
Dubai’de görüşüldü, konuşuldu ama çok daha konuşulacağa benziyor. İnternet
bugün, hiç kimsenin malı değildir; İnternet insanlığın ortak malı hâline
gelmiştir, İnternet çok büyük hizmet veren bir mecradır. Buraya sınırlama
getirmek, özgürlüklerini engellemek akla ve ilme aykırı bir durumdur.
Dolayısıyla,
burada küresel bir konvansiyon ve etik değerlerin oluşturulması doğru bir çözüm
olacaktır. Aksi hâlde, İnternet’i, herkesin kendi İnternet’ini, kendi
sahipliğini ilan etme gibi bir risk vardır.
Sayın Enver
Erdem, Elazığ Milletvekili, Ağın Köprüsü bir proje değişikliğinden dolayı biraz
gecikmiştir ve Ağın Köprüsü 2013 yılı sonunda tamamen trafiğe açılacaktır; bunu
ifade etmek istiyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Yıldırım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, aslında biz soru sormadık ama Tunceli’nin bir tek
Çemişgezek yolu iyi, onun dışındaki hepsi bozuk. Tunceli’nin Çemişgezek dışında
bütün ilçelerinin yolları bozuk. Sayın Bakanım, siz de bilirsiniz, sizinle
telefonla konuştuk, Nazımiye yolu çok berbat. Yani rica ediyorum, siz bizi
zorlamayın size sormaya, bunu bir zahmet yaparsanız memnun olurum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Genç.
Şimdi, sırasıyla,
altıncı turda yer alan bütçelerin bölümlerine geçilmesi hususunu ve bölümlerini
ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım:
Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
34)
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANLIĞI
1)
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK
CETVELİ
Kodu Açıklama (TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 6.004.894.400
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 703.300
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 4.684.850.200
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 151.100
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 10.690.599.000
BAŞKAN – Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
2)
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN – (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A – C E
T V E L İ
(TL)
- Toplam Ödenek : 16.067.251.779,00
- Bütçe Gideri : 15.869.003.703,55
- Ödenek Üstü Gider : 968.085,95
- İptal Edilen Ödenek : 199.216.161,40
- Ertesi Yıla Devredilen Ödenek : 142.801.485,00
BAŞKAN – (A)
cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Karayolları Genel
Müdürlüğü 2013 merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
40.52)
KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1)
Karayolları Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK
CETVELİ
Kodu Açıklama (TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 93.439.500
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 12.075.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 6.855.409.900
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 1.449.600
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
TOPLAM 6.962.374.000
BAŞKAN – Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini
okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
Kodu Açıklama (TL)
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 887.584.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 6.013.374.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 60.855.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
06 Sermaye
Gelirleri 561.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
TOPLAM 6.962.374.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Karayolları Genel
Müdürlüğü 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Karayolları Genel
Müdürlüğü 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2)
Karayolları Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A – C E
T V E L İ
(TL)
- Toplam Ödenek : 15.021.145.078,08
- Bütçe Gideri : 14.951.818.982,31
- Ödenek Üstü Gider : 8.660.328,29
- İptal Edilen Ödenek : 70.678.769,42
- Ertesi Yıla Devredilen Ödenek : 9.627.245,16
BAŞKAN – (A)
cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B)
cetvelini okutuyorum:
B – C E
T V E L İ
(TL)
- Bütçe Gelir Tahmini : 5.511.382.000,00
- Net Tahsilat : 12.293.866.888,83
- Ret ve İadeler : 1.349.951,59
BAŞKAN – (B)
cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Karayolları Genel
Müdürlüğü 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
42.02)
BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURUMU
1)
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK
CETVELİ
Kodu Açıklama (TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 116.857.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 92.000.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 1.301.143.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
TOPLAM 1.510.000.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini
okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
Kodu Açıklama (TL)
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 1.348.400.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 161.600.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
TOPLAM 1.510.000.000
BAŞKAN – Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir.
Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
2)
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) C E T V E L İ
(TL)
- Toplam Ödenek : 1.375.280.000,00
- Bütçe Gideri : 1.364.155.899,81
- İptal Edilen Ödenek : 11.124.100,19
BAŞKAN – (A)
cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B)
cetvelini okutuyorum:
(B) C E T V E L İ
(TL)
- Bütçe Gelir Tahmini : 1.283.280.000,00
- Net Tahsilat : 1.407.967.668,90
- Ret ve İadeler : 43.811.769,09
BAŞKAN – (B)
cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Denizcilik
Müsteşarlığı 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3)
Denizcilik Müsteşarlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) C E T V E L İ
(TL)
- Toplam Ödenek : 109.710.000,00
- Bütçe Gideri : 88.420.110,36
- İptal Edilen Ödenek : 21.289.889,64
BAŞKAN – (A)
cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.49)
SİVİL HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1)
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK
CETVELİ
Kodu Açıklama (TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 2.954.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 445.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 18.221.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
TOPLAM 21.620.000
BAŞKAN – Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini
okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
Kodu Açıklama (TL)
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 47.483.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 15.517.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
TOPLAM 63.000.000
BAŞKAN – Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul
edilmiştir.
Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2)
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) C E T V E L İ
(TL)
- Toplam Ödenek : 13.858.000,00
- Bütçe Gideri : 12.501.962,86
- İptal Edilen Ödenek : 1.356.037,14
BAŞKAN – (A)
cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B)
cetvelini okutuyorum:
(B) C E T V E L İ
(TL)
- Bütçe Gelir Tahmini : 63.000.000,00
- Net Tahsilat : 43.842.445,76
- Ret ve İadeler : 306.214,24
BAŞKAN – (B)
cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
İçişleri
Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
10)
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
1)
İçişleri Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK
CETVELİ
Kodu Açıklama (TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 2.486.883.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 110.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 1.942.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
06 İskân
ve Toplum Refahı Hizmetleri 399.828.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir
TOPLAM 2.888.763.000
BAŞKAN – Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İçişleri
Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
İçişleri
Bakanlığı 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2)
İçişleri Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A – C E
T V E L İ
(TL)
- Toplam Ödenek : 2.603.281.099,00
- Bütçe Gideri : 2.550.430.372,74
- Ödenek Üstü Gider : 6.554,44
- İptal Edilen Ödenek : 52.857.280,70
BAŞKAN – (A)
cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İçişleri
Bakanlığı 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Emniyet Genel
Müdürlüğü 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
10.82)
EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1)
Emniyet Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK
CETVELİ
Kodu Açıklama (TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 346.392.600
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 13.841.947.900
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 4.371.200
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
09 Eğitim
Hizmetleri 584.409.300
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir
TOPLAM 14.777.121.000
BAŞKAN – Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Emniyet Genel
Müdürlüğü 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir
Emniyet Genel
Müdürlüğü 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2)
Emniyet Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A – C E
T V E L İ
(TL)
- Toplam Ödenek : 10.237.093.186,88
- Bütçe Giderleri : 11.394.515.154,64
- Ödenek Üstü Gider : 1.304.865.363,27
- İptal Edilen Ödenek : 146.210.449,28
- Ertesi Yıla Devredilen Ödenek : 138.336.650,51
BAŞKAN – (A)
cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Emniyet Genel
Müdürlüğü 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Jandarma Genel
Komutanlığı 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
10.81)
JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI
1)
Jandarma Genel Komutanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK
CETVELİ
Kodu Açıklama (TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 80.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 5.837.873.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
06 İskân
ve Toplum Refahı Hizmetleri 5.500.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 5.843.453.000
BAŞKAN – Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Jandarma Genel
Komutanlığı 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Jandarma Genel
Komutanlığı 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2)
Jandarma Genel Komutanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A – C E
T V E L İ
(TL)
- Toplam Ödenek :
4.818.007.610,48
- Bütçe Gideri :
4.551.153.814,19
- İptal Edilen Ödenek : 265.873.488,99
- Ertesi Yıla Devredilen Ödenek : 263.775.994,33
BAŞKAN – (A)
cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Jandarma Genel
Komutanlığı 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
10.83)
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI
1)
Sahil Güvenlik Komutanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK
CETVELİ
Kodu Açıklama (TL)
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik
Hizmetleri 432.035.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 432.035.000
BAŞKAN – Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2)
Sahil Güvenlik Komutanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A – C E
T V E L İ
(TL)
- Toplam Ödenek : 327.826.828,78
- Bütçe Gideri : 273.071.500,86
- İptal Edilen Ödenek : 54.036.148,97
- Ertesi Yıla Devredilen Ödenek : 47.213.060,58
BAŞKAN – (A)
cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Böylece,
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü, Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, İçişleri
Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil
Güvenlik Komutanlığının 2013 yılı merkezî yönetim bütçeleri ve 2011 yılı
merkezî yönetim kesin hesapları ve Denizcilik Müsteşarlığının 2011 yılı merkezî
yönetim kesin hesabı kabul edilmiştir. Hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın
milletvekilleri, altıncı tur görüşmeleri tamamlanmıştır.
Programa göre,
kuruluşların bütçe ve kesin hesaplarını sırasıyla görüşmek için, 14 Aralık 2012
Cuma günü saat 11.00’de toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.