TUTANAK DERGİSİ
26’ncı BİRLEŞİM
20 Kasım 2012 Salı
DÖNEM: 24
CİLT:
34 YASAMA
YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
26’ncı
Birleşim
20 Kasım 2012 Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ne ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, 24 Kasım Öğretmenler Günü’ne ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Çorum
Milletvekili Murat Yıldırım’ın, İsrail’in Gazze halkına karşı başlattığı yıkıcı
savaşa karşı düşüncelerine ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Manisa
Milletvekili Muzaffer Yurttaş’ın, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ne ilişkin
açıklaması
2.- Bursa
Milletvekili Aykan Erdemir’in, İran’ın başkenti Tahran’da düzenlenen Suriye
Ulusal Diyaloğu Toplantısı’nda Hükûmetten bir temsilcinin bulunmamasına ilişkin
açıklaması
3.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin ili Cerattepe mevkisinde maden
işletilmesiyle ilgili olarak Trabzon Bölge İdare Mahkemesinin yürütmeyi
durdurma kararı vermiş olduğuna ve bir an önce buradaki çalışmanın
durdurulmasını dilediğine ilişkin açıklaması
4.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık’ın, Erzincan’da Pir Sultan Abdal Derneğinin çadırına
karşı yapılan saldırıyı kınadığına ve tüberküloz oldukları için kesilen
hayvanlara belirlenen bedellerin Erzincan’da müfettiş tarafından indirildiğine
ilişkin açıklaması
5.- Muğla
Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, 24 Kasım Öğretmenler Günü’ne ve öğretmenlerin
özlük haklarının görevleriyle mütenasip hâle getirilmesini dilediğine ilişkin
açıklaması
6.- Adıyaman
Milletvekili Muhammed Murtaza Yetiş’in, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ne ve
Suriye’de tutuklu kalan gazeteci Cüneyt Ünal’ı almak maksadıyla Suriye’ye giden
CHP heyetine ilişkin açıklaması
7.- Amasya
Milletvekili Ramis Topal’ın, Amasya’da soğan üreticilerinin sorunlarına Hükûmet
yetkililerince çözüm bulunup bulunmayacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
8.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Dünya Çocuk Hakları Günü’ne ve ülkemizde
çocukların yaşam koşullarına ilişkin açıklaması
9.- Adıyaman
Milletvekili Salih Fırat’ın, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ne ilişkin
açıklaması
10.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, parasız eğitim isteyen tutuklu öğrencilere
özgürlük için Beyazıt Meydanı’nda yapılan basın açıklaması sırasında
öğrencilere kimyasal madde içeren suyla müdahele edilmesiyle ilgili olarak
Bakanlığın derhâl harekete geçmesi gerektiğine ve Dünya Çocuk Hakları Günü’ne
ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Lüksemburg
Temsilciler Meclisi Başkanı Laurent Mosar'ın, beraberinde bir Parlamento heyeti
ile birlikte ülkemizi ziyaret etmesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının 12/11/2012 tarih ve 35 sayılı Kararı ile
uygun bulunduğuna dair Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi
(3/1048)
2.- Tunus Ulusal
Kurucu Meclisi Haklar, Özgürlükler ve Dış İlişkiler Komisyonu heyetinin,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının konuğu olarak 6-10 Kasım 2012
tarihleri arasında ülkemize resmî bir ziyarette bulunmasının Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık Divanının 30/10/2012 tarih ve
34 sayılı Kararı ile uygun bulunduğuna dair Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tezkeresi (3/1049)
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve 21 milletvekilinin, mısır tarımı ve mısır
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/415)
2.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 20 milletvekilinin, Afşin-Elbistan Çöllolar
kömür havzasında hayatını kaybeden madencilerimizin göçük altından çıkarılması
ve Türkiye’de yaşanan maden kazaları konusunun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/416)
3.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin, ülkemizdeki yolların
kalitesinin arttığının söylenmesine rağmen ölümlü ve yaralanmalı trafik
kazalarında azalma olmamasının sebeplerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/417)
C) Gensoru
Önergeleri
1.- Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; TRT ve Anadolu Ajansı’nın yayınlarında
tarafsızlığı sağlayamadığı, üstlendiği görevin sorumluluğunu yerine getirmediği
ve kamu kaynaklarını partililere aktardığı iddiasıyla Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/23)
2.- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkanvekili Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin; Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında toplantı,
gösteri ve seyahat özgürlüklerinin kullanılmasını engellediği, halka şiddet
uygulayan kamu görevlilerini himaye ettiği ve kamu gücünü kullanarak
vatandaşlar üzerinde baskı uyguladığı iddiasıyla İçişleri Bakanı İdris Naim
Şahin hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/24)
D) Önergeler
1.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Emekliler ile Bunların Dul ve Yetimlerinin
Sendikalaşması Hakkında (2/30) esas numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/76)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- AK PARTİ
Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesine; bastırılarak dağıtılan (11/23) ve (11/24) esas numaralı Gensoru
Önergelerinin 20 Kasım 2012 Salı günkü gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak
İşler” kısmının sırasıyla 1’inci ve 2’nci sıralarına alınmasına ve gündeme
alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerinin Genel Kurulun bugünkü
birleşiminde yapılmasına; 337 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin AK
PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
2.- Hatay
Milletvekili Refik Eryılmaz’ın, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
4.- Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
5.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın şahsına tekraren
sataşması nedeniyle konuşması
6.- Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
7.- Ankara
Milletvekili Emine Ülker Tarhan’ın, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy’un
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
8.- Ankara
Milletvekili Emine Ülker Tarhan’ın, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in CHP
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
9.- İstanbul
Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in BDP
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
IX.- GENSORU
A) Ön Görüşmeler
1.- Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; TRT ve Anadolu Ajansı’nın yayınlarında
tarafsızlığı sağlayamadığı, üstlendiği görevin sorumluluğunu yerine getirmediği
ve kamu kaynaklarını partililere aktardığı iddiasıyla Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/23)
2.- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkanvekili Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin; Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında toplantı,
gösteri ve seyahat özgürlüklerinin kullanılmasını engellediği, halka şiddet
uygulayan kamu görevlilerini himaye ettiği ve kamu gücünü kullanarak
vatandaşlar üzerinde baskı uyguladığı iddiasıyla İçişleri Bakanı İdris Naim
Şahin hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/24)
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan'ın, Kasım 2002'den bu yana ülkemizde yapılan imar
değişikliklerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/8739) (Ek cevap)
2.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, kaçak ya da kayıt dışı elektrik, su ve doğal
gaz kullanımıyla ilgili verilere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/10022)
3.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt’un, Eskişehir’in bazı köylerindeki kadastro
çalışmalarının ne zaman tamamlanacağına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
(7/10504)
4.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, TRT İstanbul Radyoevi binasının Birleşmiş
Milletlere çalışma ofisi olarak verileceği iddialarına ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/11249)
5.- Bursa
Milletvekili İlhan Demiröz’ün, bir şirketin Bursa’da çimento fabrikası kurması
için talep edilen plan değişikliğinin onaylanmasına ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/11265)
6.- Bolu
Milletvekili Tanju Özcan’ın, Bolu’da Çin ortaklı bir firmanın fabrika yapımı
için mevzuata aykırı çalışmalar yaptığı iddiasına ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/11267)
7.- Bursa
Milletvekili Aykan Erdemir’in, Ankara Gölbaşı’ndaki TOKİ konutları yönetimi ile
ilgili iddialara ve konutlara kalorimetre cihazı takılmasına ilişkin sorusu ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/11268)
8.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Bursa’daki fabrikaların çevreye bıraktığı atık
suların zararlı etkilerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktar’ın cevabı (7/11273)
9.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars’ın enerji üretim merkezleri ile elektrik
ve su tüketim miktarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız’ın cevabı (7/11281)
10.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Bakanlık merkez ve taşra teşkilatları ile
bağlı birimlerinde yapılan protokol harcamalarına ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/11282)
11.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdür
Yardımcılığına atanan bir kişiyle ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/11283)
12.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, taş ve maden ocaklarının ruhsatlandırılmasına ve
çevreye verdikleri zararlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız’ın cevabı (7/11284)
13.- Samsun
Milletvekili A. Haluk Koç’un, askerî bölgelere yakın alanların yabancılara
satışına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın
cevabı (7/11447)
14.- Bitlis
Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Tatvan, Ahlat ve Adilcevaz
ilçelerinde bulunan mucur, taş, kum ve pomza ocaklarına ilişkin sorusu ve Çevre
ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/11449)
15.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Viyana’daki yürüyen merdivenin hizmete
açılışı ile ilgili bir habere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayan’ın cevabı (7/11451)
16.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, tüketici kredileri ve kredi kartlarındaki batık
tutarın artmasına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın
cevabı (7/11452)
17.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesindeki bir köyde Bakanlığın
kontrolsüz ağaç kesimi yaptığı iddiasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
(7/11521)
18.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, milletvekillerinin bazı havayolu
seyahatlerinde farklı sınıflarda yoluculuk yapmalarına ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/11847)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
Birinci Oturum
TBMM Genel Kurulu
saat 14.00’te açılarak altı oturum yaptı.
İkinci Oturum
(Kapalıdır)
Üçüncü, Dördüncü, Beşinci ve Altıncı Oturumlar
İstanbul
Milletvekili İbrahim Yiğit, muharrem ayına,
İzmir
Milletvekili Hülya Güven, Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal’ın Dünya Tıp,
Tıbbi Araştırma Teknik ve Etik Bilimler Akademisine ilişkin mesajına,
Malatya
Milletvekili Ömer Faruk Öz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 29’uncu kuruluş
yıl dönümüne,
İlişkin gündem
dışı birer konuşma yaptılar.
Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmaz, İslam âleminin muharrem ayı ile Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti’nin 29’uncu kuruluş yıl dönümünü tebrik ettiğine ve Başbakanın
idam cezasını yeniden getirme çağrısı bir istismar değilse Milliyetçi Hareket
Partisi olarak destek vereceklerine,
Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan, muharrem ayı ile Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’nin 29’uncu kuruluş yıl dönümünü kutladığına ve Batum-Ankara uçak
seferlerinin iptal edilmesi nedeniyle Artvin halkının mağduriyetinin
giderilmesi gerektiğine,
Bursa
Milletvekili Aykan Erdemir, Türkiye’de dijital yatırım ikliminin ve yenileşimci
ekonominin geliştirilebilmesi için kullanıcı hak ve özgürlüklerini
güçlendirecek düzenlemelerin bir an önce hayata geçirilmesini talep ettiğine,
Adıyaman
Milletvekili Muhammed Murtaza Yetiş, 15 Kasım Dünya Filistin Günü’ne,
Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık, muharrem ayının ülkemize huzur ve barış getirmesini
temenni ettiğine ve Alevilere karşı bakış açısına,
Amasya
Milletvekili Ramis Topal, Amasya’da damızlık süt sığırcılığını geliştirmek için
damızlık simental diye verilen ineklerin aslında angus olduğunun anlaşıldığına
ve köylülerin yaşadığı mağduriyetin nasıl giderileceğini öğrenmek istediğine,
Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu, Giresun’un Görele ilçesi Çavuşlu
beldesinde içme suyunun sağlandığı alana katı atık bertaraf tesisi kurulma
çalışmaları olduğuna, bu konuda halkın taleplerine saygı gösterilmesi
gerektiğine,
İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel, muharrem ayının sağlık ve barış getirmesini
dilediğine, 65’inci gününde olan açlık grevlerine seyirci kalınmaması
gerektiğine,
Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri, İslam âleminin muharrem ayı ile Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’nin 29’uncu kuruluş yıl dönümünü kutladığına ve Türkiye'nin dış
ilişkilerini mevcut konjonktüre göre yeniden gözden geçirmesi gerektiğine,
Muğla
Milletvekili Nurettin Demir, muharrem ayı ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin
29’uncu kuruluş yıl dönümünü kutladığına ve Muğla ilinde eğitim konusunda
yaşanan sıkıntılara,
İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi,
İzmir
Milletvekili Oktay Vural,
Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın,
Muharrem ayını ve
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin 29’uncu kuruluş yıl dönümünü kutladıklarına,
İlişkin birer
açıklamada bulundular.
Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu,
Edirne
Milletvekili Kemal Değirmendereli’nin, Çevre Komisyonu,
Üyeliklerinden
istifa ettiklerine ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici ve 21 milletvekilinin, su kaynakları ve su
hizmetlerinin özelleştirilmesinin neden olduğu olumsuz durumun (10/412),
Bursa
Milletvekili Turhan Tayan ve 23 milletvekilinin, jeotermal su kaynaklarının
kullanımında yaşanan sorunların (10/413),
Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve 20 milletvekilinin, ülkemizde tarımsal sulama
sorunlarının (10/414),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki
yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek başkanlığındaki
bir heyetin, Azerbaycan Ulusal Meclisi Başkanı Oktay Asadov'un vaki davetine
icabetle 26-28 Kasım 2012 tarihlerinde düzenlenecek olan Karadeniz Ekonomik
İşbirliği Parlamento Asamblesi (KEİPA) 40’ıncı Genel Kurul toplantısına
katılmak üzere Azerbaycan’a resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi kabul edildi.
BDP Grubunun, 2/11/2012 tarihinde Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in ana dilde eğitim ve kimlik politikalarının araştırılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu Meclis
araştırması önergesinin (1735 sıra no.lu),
CHP Grubunun, 15/2/2012 tarihinde Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 29
milletvekili tarafından Malatya olaylarının araştırılması amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
(246 sıra no.lu),
Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 15 Kasım
2012 Perşembe günkü (bugün) birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerileri yapılan
görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin “Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan,
kanuni takibe düşen krediler sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin (10/312), görüşmelerinin 15 Kasım
2012 Perşembe günkü (bugün) birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi yapılan
görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın şahsına,
Bingöl
Milletvekili İdris Baluken, Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat’ın Barış ve
Demokrasi Partisine,
Diyarbakır
Milletvekili Oya Eronat, Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in şahsına,
Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan, Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat’ın Barış ve
Demokrasi Partisine ve şahsına,
Sataşmaları
nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Muş Milletvekili
Sırrı Sakık, Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten’in faili meçhul cinayetlerle
ilgili ifadelerine,
Diyarbakır
Milletvekili Cuma İçten, Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın ifadelerine,
Malatya Milletvekili
M. Mücahit Fındıklı, Hamit Fendoğlu cinayetine, bazı illerimizde Alevi-Sünni
kavgası üzerinden oyun oynandığına ve bu konuda konuşurken dikkatli olunması
gerektiğine,
Tunceli
Milletvekili Kamer Genç, Darbeleri Araştırma Komisyonu Başkanı Nimet Baş’ın açıkladığı,
Refet Küçüktiryaki’ye ait olduğu ileri sürülen bir belgeye,
Muş Milletvekili
Sırrı Sakık, CHP Grubunun vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin önemli
olduğuna ve bu önergeyi kabul etmek için Meclisi göreve çağırdığına,
Malatya
Milletvekili Öznur Çalık, Hamit Fendoğlu cinayetine ve sonrasında Malatya’da
yaşanan olaylara,
Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba, Hamit Fendoğlu cinayetine ve bu konunun araştırılması
için bir komisyonun kurulması gerektiğine,
Çankırı
Milletvekili İdris Şahin, gazetelerde Refet Küçüktiryaki’ye ait olduğu söylenen
belgenin, muhatabı ve kimden geldiği belli olmayan, altında imzası bulunmayan
bir yazı olduğuna ve Komisyon olarak böyle bir belgenin kamuoyuna
açıklanmasının söz konusu olmadığına,
Denizli
Milletvekili Nihat Zeybekci, Hamit Fendoğlu’nun kimliğinde tüm demokrasi
şehitlerini rahmetle andığına ve 12 Haziran 2011 seçimleriyle ilgili yaşadığı
bir olaya,
Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın, AK PARTİ Grubu olarak Hamit Fendoğlu cinayeti dâhil
tüm olayların araştırılması arzusunda olduklarına ve AK PARTİ Diyarbakır
Milletvekili Oya Eronat’a yapılan ithamların haksız olduğuna,
Manisa
Milletvekili Muzaffer Yurttaş, muharrem ayının İslam dünyasına ve bütün
insanlığa hayırlar ve bereketler getirmesini dilediğine,
İstanbul Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu, bir Malatyalı olarak Hamit Fendoğlu’na rahmet
dilediğine ve bir komisyon kurularak bu konunun araştırılması gerektiğine,
Diyarbakır
Milletvekili Cuma İçten, Diyarbakır’a huzur, refah, barış ve mutluluk
götürdüklerine,
Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancı, Darbeleri Araştırma Komisyonuna
Cumhurbaşkanlığından gelen ve altında Refet Küçüktiryaki’nin adı olan belgeye,
Manisa
Milletvekili Özgür Özel, CHP Grubunun verdiği önergenin kabul edilerek bir
araştırma komisyonu kurulması gerektiğine,
Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça, Balıkesir’in bazı köylerinde 2010 ve 2011 yılı
tarımsal ürün desteklemelerinin hâlâ ödenmediğine,
Muş Milletvekili
Sırrı Sakık, Denizli Milletvekili Nihat Zeybekci’nin ifade ettiği 12 Haziran
2011 seçimlerindeki tehditle oy kullandırma olaylarının kendi seçim bölgesi
için söz konusu olmadığına,
Manisa
Milletvekili Sakine Öz, muharrem ayı nedeniyle Alevi-Bektaşi inancındaki
Müslümanların oruçlarının Allah katında kabul olmasını dilediğine,
Bilecik Milletvekili
Fahrettin Poyraz, insanların yaşam hakkını kutsal bir hak olarak kabul edip
savunmayanların sadece seçilme hakkına takılmış kalmalarını bir çelişki olarak
gördüğüne,
İlişkin birer
açıklamada bulundular.
Çevre
Komisyonunda açık bulunan ve CHP Grubuna düşen 1 üyeliğe Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba,
Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda açık bulunan ve CHP
Grubuna düşen 1 üyeliğe Edirne Milletvekili Kemal Değirmendereli,
Seçildiler.
Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),
2’nci sırasında
yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel
kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının (1/484) (S. Sayısı:
287),
Görüşmeleri,
Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
3’üncü sırasında
yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel
kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Finansal Kiralama, Faktoring ve
Finansman Şirketleri Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun
(1/601) (S. Sayısı: 239) görüşmelerine devam edilerek birinci bölüm üzerindeki
görüşmeleri tamamlandı.
Çalışma süresi
tamamlandığından, alınan karar gereğince, 20 Kasım 2012 Salı günü saat 15.00’te
toplanmak üzere 19.50’de birleşime son verildi.
Mehmet SAĞLAM
Başkan
Vekili
Muhammet Bilal MACİT Mustafa
HAMARAT
İstanbul Ordu
Kâtip Üye Kâtip
Üye
II.- GELEN KÂĞITLAR
No.: 32
16 Kasım 2012
Cuma
Gensoru
Önergesi
1.- Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; TRT ve Anadolu Ajansı’nın yayınlarında
tarafsızlığı sağlayamadığı, üstlendiği görevin sorumluluğunu yerine getirmediği
ve kamu kaynaklarını partililere aktardığı iddiasıyla Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/23)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.11.2012) (Dağıtma tarihi: 16.11.2012)
No.: 33
19 Kasım 2012 Pazartesi
Raporlar
1.- Türkiye Cumhuriyeti ile
Tunus Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Ortaklık
Anlaşmasının Ekinde Değişiklik Yapılması Hakkındaki 1/2012 Sayılı Türkiye-Tunus
Ortaklık Konseyi Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/667) (S. Sayısı: 347) (Dağıtma tarihi:
19.11.2012) (GÜNDEME)
2.- Afrika Kalkınma Bankası
Kuruluş Anlaşmasına Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/700) (S. Sayısı: 349) (Dağıtma tarihi:
19.11.2012) (GÜNDEME)
3.- Afrika Kalkınma Fonu
Kuruluş Anlaşmasına Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/701) (S. Sayısı: 350) (Dağıtma tarihi:
19.11.2012) (GÜNDEME)
Gensoru
Önergesi
1.- Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Grup Başkanvekili Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin; Cumhuriyet
Bayramı kutlamalarında toplantı, gösteri ve seyahat özgürlüklerinin
kullanılmasını engellediği, halka şiddet uygulayan kamu görevlilerini himaye
ettiği ve kamu gücünü kullanarak vatandaşlar üzerinde baskı uyguladığı
iddiasıyla İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin hakkında bir gensoru açılmasına
ilişkin önergesi (11/24) (Başkanlığa Geliş Tarihi: 16.11.2012) (Dağıtma Tarihi:
19.11.2012)
Sözlü Soru
Önergeleri
1.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Giresun’un Espiye ilçesindeki yaylaların elektrik
altyapı ihtiyacına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2333) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
2.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Giresun’un Espiye ilçesindeki bazı yolların
yapımına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2334) (Başkanlığa
geliş tarihi: 01.11.2012)
3.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Giresun’un Çamoluk ilçesine bağlı köy ve
mahallelerin yol ve su sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2335) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
4.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Giresun’un Yağlıdere ilçesindeki yüksek gerilim
hatlarının taşınması talebine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü
soru önergesi (6/2336) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
5.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Giresun’un Çamoluk ilçesine bağlı bir köyün içme
suyu ile sulama kanalı ihtiyacına ve bu köydeki heyelan tehlikesine yönelik
alınan tedbirlere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2337)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
6.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri’nin, 2007-2012 yılları arasında Adana’da kullanılan kömür miktarına
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2338) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.11.2012)
7.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, okulların fiziki yetersizliğine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/2339) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.11.2012)
8.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş’a idare ve vergi mahkemesi açılması
ihtiyacına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/2340) (Başkanlığa
geliş tarihi: 05.11.2012)
9.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, cep telefonunun sağlığa zararlarına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2341) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.11.2012)
10.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Adana’da öğrencilere göz taraması yapılmasına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2342) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
11.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın,
hastanelerin yoğun bakım ünitelerine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2343) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
12.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, yüksek tansiyona bağlı hastalıklardan kaynaklanan ölümlere ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2344) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.11.2012)
13.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, deniz ve tatlı su ekosistemlerinin korunmasına ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2345) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.11.2012)
14.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, hayvansal ürünlerdeki fiyat artışlarına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2346) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.11.2012)
15.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Bakanlığın helikopter ambulans sayısına ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2347) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
16.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Adana’daki tarihi eserlerin korunmasına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2348) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
17.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, 2012 yılında yaşanan kaçakçılık olaylarına ilişkin Gümrük ve
Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/2349) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.11.2012)
18.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, 2003-2012 yılları arasındaki petrol kaçakçılığı verilerine ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/2350) (Başkanlığa
geliş tarihi: 05.11.2012)
19.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, 2003-2012 yılları arasındaki petrol kaçakçılığı verilerine ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2351) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.11.2012)
20.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, 2003-2012 yılları arasında Adana’da açılan LPG istasyonlarına
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2352) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.11.2012)
21.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, işadamlarının yurtdışına vizesiz çıkmasına yönelik çalışmalara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2353) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.11.2012)
22.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, denizlerimizde ulusal çıkarların korunmasına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/2354) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
23.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, köy ve mahalle muhtarlarının sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2355) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
24.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, karşılıksız çek sayısındaki artışın nedenlerine ilişkin Maliye
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2356) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
25.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Adana Büyükşehir Belediye Başkanının görevden uzaklaştırılmasına
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2357) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.11.2012)
Yazılı Soru
Önergeleri
1.- Bingöl Milletvekili İdris
Baluken’in, Bursa’nın Yıldırım ilçesinde BDP ilçe merkezi binasına ve
partililere yönelik saldırılara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12090) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.10.2012)
2.- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıaka’nın, yayın organları ile basın mensuplarına karşı başlatılan cezai
kovuşturmalara ve işlerinden ayrılan basın mensuplarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12091) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
3.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Türkiye’de ABD’ye ait nükleer bombaların muhafaza
edildiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12092)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
4.- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıaka’nın, 2007-2012 yılları arasında stres, depresyon, ruh ve sinir
hastalıkları yaşayan vatandaşlara ve aile içi şiddete ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12093) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
5.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı
hakkındaki bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12094)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
6.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, şans oyunları ve bahislerle ilgili verilere ve
bunların kumar tutkusuna dönüşmemesi için alınan tedbirlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12095) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
7.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün’ün, ABD ile Türkiye’nin terörle mücadele kapsamındaki işbirliğine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12096) (Başkanlığa geliş tarihi:
31.10.2012)
8.- Kırklareli Milletvekili
Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, TMSF’ye devredilen şirketlerin yönetim ve denetim
kurullarında görev yapanlara ve bu kişilere ödenen ücretlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12097) (Başkanlığa geliş tarihi:
31.10.2012)
9.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün yabancılara toprak
satışıyla ilgili verilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12098)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
10.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, İstiklal Mahkemelerinde yargılanan ve cezalandırılan kişilere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12099) (Başkanlığa geliş tarihi:
31.10.2012)
11.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Şeyh Said ve arkadaşlarının kayıp mezarlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12100) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
12.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in, 1980 Askeri Darbesi sonrası Bingöl’den sürülen ve işten
çıkarılan kamu görevlilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12101)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
13.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, İstanbul’da yapılan 29 Ekim kutlamalarının maliyetine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12102) (Başkanlığa geliş tarihi:
31.10.2012)
14.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, Çoruh Nehri sularında kaybolan iki kişiye ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12103) (Başkanlığa geliş tarihi:
31.10.2012)
15.- İzmir Milletvekili Erdal
Aksünger’in, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları için Ankara’ya gelen bazı
araçların durdurulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12104)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
16.- İzmir Milletvekili Erdal
Aksünger’in, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında Ankara’da yaşanan
olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12105) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31.10.2012)
17.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında Ankara’da yaşanan
olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12106) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31.10.2012)
18.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk’ün, son 5 yılda Zonguldak’ta çeşitli sosyoekonomik verilere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12107) (Başkanlığa geliş tarihi:
31.10.2012)
19.- Erzincan Milletvekili
Muharrem Işık’ın, yapılacak olan hava ve füze savunma sistemi ihalesine ve
Malatya Kürecik’teki radar sistemi ile arasındaki farka ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12108) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
20.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün’ün, açlık grevleriyle ilgili bir açıklamasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12109) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
21.- İstanbul Milletvekili
Osman Taney Korutürk’ün, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları kapsamında
Ulus’ta toplanan sivil toplum örgütlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12110) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
22.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Yeşilay Cemiyeti Mardin Şube Başkanının açıklamalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12111) (Başkanlığa geliş tarihi:
01.11.2012)
23.- Ankara Milletvekili
Levent Gök’ün, okullarda gerçekleştirilen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı
kutlamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12112) (Başkanlığa
geliş tarihi: 01.11.2012)
24.- Uşak Milletvekili Dilek
Akagün Yılmaz’ın, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının engellenmesine ve
kutlamalara katılan sivil toplum örgütlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12113) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
25.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfü Baydar’ın, ülkemizin hücum bot sayısına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12114) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
26.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfü Baydar’ın, yaptığı konuşmalarda Atatürk kelimesini kullanmadığı iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12115) (Başkanlığa geliş tarihi:
01.11.2012)
27.- İzmir Milletvekili Rahmi
Aşkın Türeli’nin, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12116) (Başkanlığa geliş tarihi:
01.11.2012)
28.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in, geçmiş yıllarda bazı illerde asimilasyon politikalarının
uygulandığı ve kız çocuklarının zorla evlatlık verildiği iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12117) (Başkanlığa geliş tarihi:
01.11.2012)
29.- Hatay Milletvekili
Mevlüt Dudu’nun, Suriye rejimine muhalif güçlerin Türkiye’den Suriye’ye
ambulanslarla taşındığı iddialarına ve hükümetin Suriye politikasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12118) (Başkanlığa geliş tarihi:
02.11.2012)
30.- Balıkesir Milletvekili
Namık Havutça’nın, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının engellenmesine ve
kutlamalara katılan sivil toplum örgütlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12119) (Başkanlığa geliş tarihi: 02.11.2012)
31.- İstanbul Milletvekili
Osman Oktay Ekşi’nin, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının engellenmesi ve
Anıtkabir’e yürümek isteyen vatandaşlara yönelik polis müdahalesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12120) (Başkanlığa geliş tarihi:
02.11.2012)
32.- İstanbul Milletvekili
Osman Oktay Ekşi’nin, Suriye politikasının ekonomik etkilerine ve Suriye’deki
rejime muhalif güçlere maaş bağlandığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12121) (Başkanlığa geliş tarihi: 02.11.2012)
33.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün'ün, 12 Eylül Darbesi sonucu Tunceli'de yapıldığı iddia edilen
uygulamalara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/12122) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.11.2012)
34.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu’nun, akrabası olan bir kişinin Genel Müdür
Yardımcılığına atandığı iddiasına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent
Arınç) yazılı soru önergesi (7/12123) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
35.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, bazı Alevi derneklerine örtülü ödenekten para verildiği iddiasına
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/12124)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
36.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Adana’da yapılan bir gösteriye ve tutuklanan bir kişiye ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12125) (Başkanlığa geliş tarihi:
31.10.2012)
37.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevinde bir mahkumun sağlık sorununa
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12126) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31.10.2012)
38.- İzmir Milletvekili Rahmi
Aşkın Türeli’nin, çocuk yaştaki evliliklerin engellenmesi kapsamındaki
çalışmalara ve erken evlilik sonucu eğitim hayatını yarıda bırakanların
mağduriyetine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12127) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
39.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, özürlü memur yerleştirmelerine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12128) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
40.- Kayseri Milletvekili
Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, kamu çalışanlarının tayin ve atamalarında eş
durumlarının göz önünde bulundurulmaması nedeniyle yaşanan mağduriyetlere
ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/12129)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
41.- İzmir Milletvekili Rahmi
Aşkın Türeli’nin, son on yılda yaşanan intihar olaylarına ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/12130) (Başkanlığa geliş tarihi:
01.11.2012)
42.- İstanbul Milletvekili
Sebahat Tuncel’in, kadına yönelik şiddete karşı alınan önlemlere ilişkin Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/12131) (Başkanlığa
geliş tarihi: 01.11.2012)
43.- Kayseri Milletvekili
Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, 2001 yılından bugüne kadar gerçekleşen iş
kazalarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12132) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
44.- Hatay Milletvekili
Mevlüt Dudu’nun, İşsizlik Sigortası Fonuna ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12133) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
45.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz’ün, ALO 170 hattı ile ilgili sorunlara ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/12134) (Başkanlığa geliş tarihi:
01.11.2012)
46.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz’ün, 18 yaşını tamamlamamış engelli yakını bulunan vatandaşlara
bağlanan aylıklara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12135) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
47.- İstanbul Milletvekili
Haluk Eyidoğan’ın, İstanbul’un Zeytinburnu ilçesinde eğitim ve kültür tesisi
olarak değerlendirilmesi kararlaştırılan bir alana ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12136) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
48.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Manisa’daki belediyelerin İlbank’tan kullandığı kredilere ilişkin
Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/12137) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31.10.2012)
49.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Hakkari’deki belediyelerin İlbank’tan kullandığı kredilere
ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/12138)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
50.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Erzurum’un Palandöken ilçesinde yarım kalan bir inşaatın neden
olduğu toprak kaymasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12139) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
51.- Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibek’in, Kırklareli’nin Demirköy ilçesinde EPDK’ya yapılan termik
santral başvurusuna ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12140) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
52.- Kayseri Milletvekili Mehmet
Şevki Kulkuloğlu’nun, Van’daki deprem konutlarına ve ahırları zarar gören
hayvan sahiplerinin mağduriyetine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12141) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
53.- Kayseri Milletvekili
Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Kayseri’nin Yahyalı ilçesindeki 75. Yıl TOKİ
konutlarının sorunlarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12142) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
54.- Mardin Milletvekili Erol
Dora’nın, Turgutlu Çaldağı’nda işletilen maden tesislerinin çevreye verdiği
zarara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/12143)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
55.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Malatya’da bulunan radar üssünün komutasına ve bu üssün
İsrail-ABD ortak tatbikatında kullanılacağı iddiasına ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12144) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
56.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Erzurum’a indirilen Ermenistan yolcu uçağına ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12145) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
57.- İstanbul Milletvekili
Ali Özgündüz’ün, ABD askerlerinin Türkiye’nin Suriye sınırında
konuşlandırıldığı iddialarına ve ABD askeri yetkililerinin Diyarbakır’da gerçekleştirdiği
incelemelere ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12146)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02.11.2012)
58.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi ile petrol anlaşması imzalanıp
imzalanmadığına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12147) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
59.- Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibek’in, Kırklareli’nin Demirköy ilçesindeki termik santral
başvurularına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12148) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
60.- Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Bartın’ın, Amasra ilçesinin bir köyündeki doktor
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12149) (Başkanlığa
geliş tarihi: 31.10.2012)
61.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Siirt Kredi ve Yurtlar Kurumu’ndaki sorunlara ilişkin Gençlik ve
Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/12150) (Başkanlığa geliş tarihi:
31.10.2012)
62.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Erzurum’un ilçelerinde yapılan spor salonları ile ilgili bazı
iddialara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/12151)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
63.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, 2013 Mersin Akdeniz Olimpiyatları için yapılan ihalelere ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/12152) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31.10.2012)
64.- Kayseri Milletvekili
Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Kredi ve Yurtlar Kurumunun yurt ve burs
imkanlarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/12153)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
65.- İzmir Milletvekili Rahmi
Aşkın Türeli’nin, incir ve zeytin üreticilerinin sorunlarına ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12154) (Başkanlığa
geliş tarihi: 31.10.2012)
66.- İzmir Milletvekili Rahmi
Aşkın Türeli’nin, hayvancılık sektöründeki bazı sorunlara ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12155) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31.10.2012)
67.- Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibek’in, Kırklareli’nin Demirköy ilçesindeki bir kooperatif hakkındaki
usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12156) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
68.- Yozgat Milletvekili
Sadir Durmaz’ın, Brezilya’dan ithal edilen angus cinsi hayvanların sağlık
kontrollerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12157) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
69.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, Eskişehir’in Sivrihisar ilçesine yapılması düşünülen bir
silonun Kaymaz Beldesine yapılması kararına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12158) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
70.- İstanbul Milletvekili
Aykut Erdoğdu’nun, bor madenlerinin işletilmesine ve bir firmanın ana sözleşme
değişikliğine ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12159) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
71.- Erzincan Milletvekili
Muharrem Işık’ın, Rekabet Kurumunun Erzincan’daki bazı firmalar hakkında
başlattığı soruşturmaya ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12160) (Başkanlığa geliş tarihi: 02.11.2012)
72.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Irak’ta ortak olduğu
şirketlere ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/12161)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
73.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına katılan
vatandaşlara yönelik polis müdahalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12162) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
74.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’daki belediye otobüslerinin bayram süresince
ücretsiz yolcu taşımasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12163) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
75.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün’ün, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına katılan vatandaşlara
yönelik polis müdahalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12164) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
76.- Kırklareli Milletvekili
Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına katılan
vatandaşlara yönelik polis müdahalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12165) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
77.- Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibek’in, Ankara Büyükşehir Belediyesinin toplu ulaşımda öğrencilerden
aldığı ücretin yüksekliğine ve belediyelerin ortak bir paso sistemi oluşturması
ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12166)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
78.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında yaşanan olaylara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12167) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31.10.2012)
79.- İstanbul Milletvekili
Aykut Erdoğdu’nun, Ankara’da bir doğal gaz boru hattında gerçekleşen patlamaya
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12168) (Başkanlığa geliş
tarihi: 01.11.2012)
80.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, İstanbul’da yer alan baraj göllerinde yaşanan can kayıplarına
ve bu göllerin çevrelerinde yaşanan sorunlara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12169) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
81.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, Haliç’te yer alan iskelelerin ulaşıma kapalı olmasına ve
bölgenin sahil şeridindeki çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12170) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
82.- Çanakkale Milletvekili
Ali Sarıbaş’ın, İstanbul’un Avcılar ilçesinde 29 Ekim 2012 günü evlere
dağıtıldığı iddia edilen bir bildiriye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12171) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
83.- Çanakkale Milletvekili
Ali Sarıbaş’ın, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları kapsamında Ulus’ta
toplanan sivil toplum örgütlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12172) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
84.- Kayseri Milletvekili
Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Suriye’den ülkemize gelen mültecilere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12173) (Başkanlığa geliş tarihi:
01.11.2012)
85.- Kayseri Milletvekili
Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Suriye’de yaşanan çatışmalar sırasında ülkemize
düşen top ve mermilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12174) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
86.- Kayseri Milletvekili
Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Kayseri’nin Sarıoğlan ilçesine bağlı bir köyün
yol, su ve kanalizasyon sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12175) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
87.- Mardin Milletvekili Erol
Dora’nın, Mardin Mazıdağı’nda yaşanan bir olaya ve polisin orantısız güç
kullandığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12176)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
88.- Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplan’ın, İdil ilçesindeki Açma ve Ovalı köyleri arasındaki yolun
yapımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12177) (Başkanlığa
geliş tarihi: 01.11.2012)
89.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in, Bingöl belediyesi tarafından bazı hizmetlerin aksatıldığı
iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12178)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02.11.2012)
90.- Balıkesir Milletvekili
Namık Havutça’nın, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları için Ankara’ya gelen vatandaşların
engellenmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12179)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02.11.2012)
91.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, sosyal donatı projesi kapsamında Aşkar Höyüğünün
park alanına çevrilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12180) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
92.- Kayseri Milletvekili
Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Kayseri’nin Bünyan ilçesindeki Sultanhanı’nda
yapılan restorasyon çalışmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12181) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
93.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’nde geçim sıkıntısı çeken emekli bir vatandaşa
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12182) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31.10.2012)
94.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, dış hat uçuşlarında yolculara verilen gazetelerin
seçimlerinde aranan kriterlere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12183) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
95.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, borçlu vatandaşların mağduriyetinin giderilmesine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12184) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
96.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavını kazandığı halde
bursları ödenmeyen öğrencilerin mağduriyetini ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12185) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
97.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın, bazı vatandaşların eğitim kurumlarına verdikleri dilekçeler
nedeniyle haklarında soruşturma açıldığı iddialarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12186) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
98.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Gaziantep’in Şahinbey ilçesindeki bir okulda başörtülü olduğu
gerekçesiyle bir öğrencinin şiddet gördüğü iddialarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12187) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
99.- İstanbul Milletvekili
Ali Özgündüz’ün, ders kitaplarında Süryanilerle ilgili ayrımcı ifadeler yer
aldığı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12188) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
100.- İstanbul Milletvekili
Aykut Erdoğdu’nun, iller itibariyle toplam okul ve öğrenci sayısına ve bakanlık
tarafından yapılan ihalelere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12189) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
101.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, askerlerin birliklerine sevkiyatında CASA tipi uçakların
kullanılacağı iddialarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12190) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
102.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, Manisa’da askerlik yapan bir erin şiddet gördüğü iddiasına
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12191) (Başkanlığa
geliş tarihi: 31.10.2012)
103.- Balıkesir Milletvekili
Namık Havutça’nın, TSK’dan ilişiği kesilen personelin mağduriyetinin
giderilmesine yönelik çalışmalara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12192) (Başkanlığa geliş tarihi: 02.11.2012)
104.- İstanbul Milletvekili
Ali Özgündüz’ün, ABD askerlerinin Türkiye’nin Suriye sınırında
konuşlandırıldığı iddialarına ve ABD askeri yetkililerinin Diyarbakır’da
gerçekleştirdiği incelemelere ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12193) (Başkanlığa geliş tarihi: 02.11.2012)
105.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Erzurum Palandöken Göletine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12194) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
106.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, hayvanların barınmaları için oluşturulacak doğal yaşam parklarına
ve hayvan barınma evlerine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12195) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
107.- Tekirdağ Milletvekili
Candan Yüceer’in, Tekirdağ’da ve ülkemizde bulunan akarsu ve derelerin ıslah
çalışmalarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12196) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
108.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Diyarbakır’da görevli çocuk nöroloji uzmanı sayısına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12197) (Başkanlığa geliş tarihi:
31.10.2012)
109.- Van Milletvekili Nazmi
Gür’ün, Van Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinin diş hekimi ihtiyacına ve Van İlindeki
sağlık sorunlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12198)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02.11.2012)
110.- İzmir Milletvekili
Hülya Güven’in, Kamu Hastaneleri Birliği kadrolarına atanan personele ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12199) (Başkanlığa geliş tarihi:
02.11.2012)
111.- İstanbul Milletvekili
Sedef Küçük’ün, kadınlara yönelik şiddete karşı alınan önlemlere ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12200) (Başkanlığa geliş tarihi: 02.11.2012)
112.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, İstanbul’a girişlerde emniyet şeridinde bekleme yapan ağır
vasıtalara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12201) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
113.- Çanakkale Milletvekili
Mustafa Serdar Soydan’ın, Çanakkale Havalimanında yapılacak olan çalışmalara
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12202) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
114.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Simav-Dağardı-Harmancık-Bursa karayoluna ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/12203) (Başkanlığa
geliş tarihi: 31.10.2012)
115.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Kütahya’da yapılan kamu yatırımlarına ve ayrılan ödenek miktarına
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12204) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
116.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan kamu yatırımlarına ve ayrılan ödenek miktarına
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12205) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
117.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Kütahya-Balıkesir karayoluna ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/12206) (Başkanlığa geliş tarihi:
31.10.2012)
118.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Gediz-Simav karayoluna ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/12207) (Başkanlığa geliş tarihi:
31.10.2012)
119.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Şaphane ilçesini Gediz-Simav karayoluna bağlayan karayoluna
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12208) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
120.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, internet sağlayıcısı bir şirketin 2012 yılında anlaşma
yaptığı bir şirketle ilgili güvenlik kaygılarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/12209) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31.10.2012)
121.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Ankara-Sivas hızlı tren hattı yapım çalışmalarına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/12210)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
122.- Kayseri Milletvekili
Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Ankara-Kayseri karayolundaki çalışmalara ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/12211)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
123.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Malatya ilinde 2012 yılında kapanan firma sayısına ve bu ilde
yaşanan ekonomik daralmaya ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12212) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2012)
124.- İzmir Milletvekili
Rahmi Aşkın Türeli’nin, Risk Raporuna yeni kalemlerin ekleneceği iddialarına
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/12213)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
125.- Bolu Milletvekili Tanju
Özcan’ın, Kuran kursu öğreticilerine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir
Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/12214) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
126.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, bir Alman vakfı tarafından Berlin’de düzenlenecek konferansa
katılacağı bilgisine ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12215) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
127.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, komisyon başkanlarının çeşitli masraflarına ilişkin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/12216) (Başkanlığa
geliş tarihi: 05.11.2012)
128.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, TBMM’de erişimi yasaklanan bazı internet sitelerine ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/12217)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
129.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, Atatürk’ün Selanik’te doğduğu evin onarımı ile ilgili
bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12218) (Başkanlığa
geliş tarihi: 05.11.2012)
130.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, PKK’nın eğitim-öğretim hizmetlerini aksatmaya yönelik
eylemlerine karşı alınan tedbirlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12219) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
131.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, ekonomik krizi önlemeye yönelik çalışmalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12220) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.11.2012)
132.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Adana Büyükşehir Belediye Başkanının görevden uzaklaştırılmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12221) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.11.2012)
133.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in, Bingöl’ün Karlıova ilçesinde personel alımlarında usulsüzlük
yapıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12222)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
134.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, Başbakanlık Kamu Görevlileri Etik Kurulunun faaliyetlerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12223) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.11.2012)
135.- Gaziantep Milletvekili
Mehmet Şeker’in, dış ticaret istatistiklerine ve İran’a yapılan altın
ihracatının mahiyetine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12224)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
136.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan’ın, Burdur, Antalya ve Isparta’da deprem stratejisi
kapsamında gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12225) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
137.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan’ın, muhtarların sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12226) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
138.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı’nın, yükseköğretim programlarında boş kalan kontenjanlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12227) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.11.2012)
139.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel’in, madencilik alanındaki politikalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12228) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.11.2012)
140.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, Suudi Arabistan yetkilileri tarafından hazırlanan Mescid-i
Nebevi’yi genişletme projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12229) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
141.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Borçka ilçesinde meydana gelen sel ve heyelana
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12230) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.11.2012)
142.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları hakkındaki bir
açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12231) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.11.2012)
143.- Çanakkale Milletvekili
Mustafa Serdar Soydan’ın, emeklilerin maaş promosyon gelirlerinden
yararlanamamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12232)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
144.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, yasa dışı çay ithalatına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12233) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
145.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, THY yetkililerinin maaşlarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/12234) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
146.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Adalet ve Kalkınma Partisi Meclis Grup toplantısındaki bir
açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12235) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.11.2012)
147.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, demiryolu taşımacılığına ve demiryolu taşımacılığı eğitiminin
geliştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12236) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.11.2012)
148.- Kırklareli Milletvekili
Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, MİT’in KCK ile ilgili faaliyetlerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12237) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.11.2012)
149.- Gaziantep Milletvekili
Mehmet Şeker’in, bir derneğin muhtaçlara dağıttığı kurban etlerinin bozuk
olduğu iddialarına ve kurban bağışçılarının bu durumdan haberdar olup
olmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12238) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.11.2012)
150.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Turgut Özal’ın naaşından alınan örneklerden elde edilen
sonuçlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12239) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.11.2012)
151.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, Trabzon’un Araklı ilçesindeki bir köy camiinde açılış nedeniyle
Cuma namazının bir saat geç kılındığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/12240) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
152.- Kırklareli Milletvekili
Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, KCK’nın faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/12241) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
153.- Kırklareli Milletvekili
Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Oslo görüşmelerine ve KCK’nın faaliyetlerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12242) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.11.2012)
154.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, yükseköğrenim öğrencilerine yönelik yurt projelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12243) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.11.2012)
155.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, Antalya’nın Manavgat ilçesinde yapılması planlanan
hidroelektrik santrali projelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12244) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
156.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Başbakanlık personelinin maaş ödemelerinin hangi bankaya
yatırıldığına ve promosyon ödemesi ile ilgili sözleşmeye ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12245) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.11.2012)
157.- Burdur Milletvekili Ramazan
Kerim Özkan’ın, haklarında icra takibi ve yasal kovuşturma kararı bulunan
vatandaş sayısına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12246)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
158.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, 2002’den bugüne Artvin ili ve ilçelerindeki icra dosyası
sayısına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12247) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.11.2012)
159.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, Elektronik İzleme Sistemi ihalesine ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12248) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
160.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, ceza ve infaz kurumlarında kalan tutuklu ve hükümlü kadınlar
ve onlarla birlikte kalan çocuklarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12249) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
161.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Bakanlık personelinin maaş ödemelerinin hangi bankaya
yatırıldığına ve promosyon ödemesi ile ilgili sözleşmeye ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12250) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.11.2012)
162.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, amatör spor kulüplerine ve bir boks okuluna yapılan yardımlara ilişkin
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/12251)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
163.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, ilçelerde kaymakam başkanlığındaki mütevelli heyetlerinin kamu yararına
yaptığı harcamalara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12252) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
164.- Hakkâri Milletvekili
Adil Kurt’un, sosyal transferlere ve yoksulluğun azaltılmasına ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/12253) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.11.2012)
165.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Bakanlık personelinin maaş ödemelerinin hangi bankaya
yatırıldığına ve promosyon ödemesi ile ilgili sözleşmeye ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/12254) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.11.2012)
166.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, Ümraniye’deki bir inşaat şantiyesinde meydana gelen iş
kazasına ve işçi sağlığı ve iş güvenliğine yönelik çalışmalara ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/12255) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.11.2012)
167.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Bakanlık personelinin maaş ödemelerinin hangi bankaya
yatırıldığına ve promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/12256)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.11.2012)
168.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, Eskişehir’de Bakanlığa ve diğer bakanlıklara ait lojmanların
bakım-onarım çalışmalarına ve kentsel dönüşüm projelerine ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/12257) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.11.2012)
169.- Iğdır Milletvekili
Sinan Oğan’ın, TOKİ’nin onaylanan lüks konut projelerine ve öğrenci yurdu
inşaatlarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12258) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
170.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, Mersin’in Gülnar ilçesindeki orman yangını sonrası toplanan yardımlara
ve TOKİ’nin yaptığı binaların maliyetine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12259) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
171.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, Mersin’in Gülnar ilçesindeki kadastro çalışanlarının sayısının
yetersizliğine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12260) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
172.- Kocaeli Milletvekili
Mehmet Hilal Kaplan’ın, çevre kirliliğine ve bu kirlilikten dolayı kesilen
cezalara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/12261)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
173.- Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibek’in, 6302 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yabancılara
satılan tarım arazilerine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12262) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
174.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar’ın, İzmit Körfezinde yaşanan kirliliğe ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12263) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
175.- Ankara Milletvekili
Levent Gök’ün, elde ettiği kira gelirine ve ödediği vergi miktarına ilişkin
Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/12264) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.11.2012)
176.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Bakanlık personelinin maaş ödemelerinin hangi bankaya
yatırıldığına ve promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin Çevre
ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/12265) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07.11.2012)
177.- Bursa Milletvekili
Necati Özensoy’un, Dışişleri Bakanlığının Merkez ve yurtdışı teşkilatlarında
görev yapan personele ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12266) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
178.- İstanbul Milletvekili
Ali Özgündüz’ün, Yemen’de yakalanan silahların Türkiye’den gönderildiği ve
Suriye’deki muhaliflere silah ve operasyon desteği sağlandığı iddialarına
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12267) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.11.2012)
179.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Bakanlık personelinin maaş ödemelerinin hangi bankaya
yatırıldığına ve promosyon ödemesi ile ilgili sözleşmeye ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12268) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.11.2012)
180.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’deki elektrik direklerinin bakımsızlığına ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/12269) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.11.2012)
181.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, Antalya’da yaşanan elektrik kesintilerine ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/12270) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.11.2012)
182.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Bakanlık personelinin maaş ödemelerinin hangi bankaya
yatırıldığına ve promosyon ödemesi ile ilgili sözleşmeye ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/12271) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07.11.2012)
183.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, amatör spor kulüplerine ve bir boks okuluna yapılan yardımlara ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/12272) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.11.2012)
184.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Bakanlık personelinin maaş ödemelerinin hangi bankaya
yatırıldığına ve promosyon ödemesi ile ilgili sözleşmeye ilişkin Gençlik ve
Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/12273) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.11.2012)
185.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, tarım ürünlerinin ihracatındaki azalmadan kaynaklanan mağduriyetin
giderilmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12274) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
186.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, tarım politikalarını geliştirmeye yönelik çalışmalara ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12275) (Başkanlığa
geliş tarihi: 05.11.2012)
187.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, zeytin üreticilerine verilen desteğin artırılmasına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12276)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
188.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, çeşitli afetler sebebiyle zarar gören tarım ve
hayvancılıkla uğraşanların mağduriyetlerinin giderilmesine ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12277) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.11.2012)
189.- Uşak Milletvekili Dilek
Akagün Yılmaz’ın, Uşak’taki çiftçilerin destekleme prim bedellerinin
ödenmemesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12278) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
190.- Balıkesir Milletvekili
Haluk Ahmet Gümüş’ün, şap hastalığına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12279) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
191.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Bakanlık personelinin maaş ödemelerinin hangi bankaya
yatırıldığına ve promosyon ödemesi ile ilgili sözleşmeye ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12280) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.11.2012)
192.- Hatay Milletvekili
Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Türkiye’den Yemen’e yasa dışı yollarla silah
gönderildiği iddialarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12281) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
193.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal’ın, Bakanlık personelinin maaş ödemelerinin hangi bankaya yatırıldığına
ve promosyon ödemesi ile ilgili sözleşmeye ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12282) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.11.2012)
194.- Sinop Milletvekili
Engin Altay’ın, Sinop’un Erfelek ilçesinin bazı köylerinin yol sorununa ve
KÖYDES ödeneklerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12283)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
195.- Sinop Milletvekili
Engin Altay’ın, Sinop’un Durağan ilçesinin bazı köylerinin yol sorununa ve
KÖYDES ödeneklerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12284)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
196.- Sinop Milletvekili
Engin Altay’ın, Sinop’un Türkeli ilçesinin bazı köylerinin yol sorununa ve
KÖYDES ödeneklerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12285)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
197.- Sinop Milletvekili
Engin Altay’ın, Sinop’un Gerze ilçesinin bazı köylerinin yol sorununa ve KÖYDES
ödeneklerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12286)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
198.- Sinop Milletvekili
Engin Altay’ın, Sinop’un Saraydüzü ilçesinin bazı köylerinin yol sorununa ve
KÖYDES ödeneklerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12287)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
199.- Sinop Milletvekili
Engin Altay’ın, Sinop’un Dikmen ilçesinin bazı köylerinin yol sorununa ve
KÖYDES ödeneklerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12288)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
200.- Sinop Milletvekili
Engin Altay’ın, Sinop’un Ayancık ilçesinin bazı köylerinin yol sorununa ve
KÖYDES ödeneklerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12289)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
201.- Sinop Milletvekili
Engin Altay’ın, Sinop’un Boyabat ilçesindeki bazı köylerin sorunlarına ve
KÖYDES ödeneklerinin yetersizliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12290) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
202.- Sinop Milletvekili
Engin Altay’ın, Sinop Merkez’deki bazı köylerin sorununa ve KÖYDES
ödeneklerinin yetersizliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12291) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2012)
203.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, PKK’nın eğitim-öğretim hizmetlerini aksatmaya yönelik
eylemlerine karşı alınan tedbirlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12292) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
204.- Diyarbakır Milletvekili
Emine Ayna’nın, gözaltına alınan üniversite öğrencilerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12293) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
205.- Diyarbakır Milletvekili
Emine Ayna’nın, Bakanlığın yayımladığı belde belediyeleri ile ilgili bir
genelgeye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12294) (Başkanlığa
geliş tarihi: 05.11.2012)
206.- Diyarbakır Milletvekili
Emine Ayna’nın, son 5 yılda insan hakları alanında meydana gelen ihlallere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12295) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.11.2012)
207.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, maaşla taltif edilen Emniyet Teşkilatı mensuplarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12296) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.11.2012)
208.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, trafik kurallarına uymayanlara kesilen cezalara ve trafikteki
bazı kuralların uygulanması için alınan tedbirlere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12297) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
209.- Hakkâri Milletvekili
Adil Kurt’un, ülkemizde mülteci, sığınmacı ve misafir olarak kalan yabancı
uyruklulara ve bu kişilerin yaşam şartlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12298) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
210.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’e bağlı bir köyün yol sorununa ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12299) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
211.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Borçka ilçesine bağlı köylerin yol sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12300) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.11.2012)
212.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’e bağlı bir köyün içme suyu sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12301) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.11.2012)
213.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, polislerin cop kullanımına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12302) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
214.- Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibek’in, Lüleburgaz’da sel mağduru vatandaşlardan kaybolan değerli
kâğıtlarını çıkarmak için harç ücreti talep edilmesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12303) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
215.- Ankara Milletvekili
Levent Gök’ün, Emniyet Genel Müdürünün bir akrabasına resmi koruma polisi tayin
edildiği hakkındaki iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12304) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
216.- Ankara Milletvekili
Levent Gök’ün, Emniyet Genel Müdürüne tahsis edilen lojmanda gerçekleştirilen
tadilat hakkındaki iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12305) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
217.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Bakanlık personelinin maaş ödemelerinin hangi bankaya
yatırıldığına ve promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12306) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.11.2012)
218.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, Yenice Havalimanının ne zaman tamamlanacağına ve Akkuyu Nükleer
Santralinin etkilerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12307) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
219.- Edirne Milletvekili
Recep Gürkan’ın, Edirne Devlet Türk Müziği Topluluğuna ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12308) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
220.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, kayıt dışı ekonominin önlenmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12309) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
221.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Bakanlık personelinin maaş ödemelerinin hangi bankaya
yatırıldığına ve promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12310) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
222.- Ankara Milletvekili
Levent Gök’ün, bir bakanın elde ettiği kira gelirine ve ödediği vergi miktarına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12311) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.11.2012)
223.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, Eskişehir’e bir Tarım Meslek Lisesi açılması ihtiyacına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12312) (Başkanlığa
geliş tarihi: 05.11.2012)
224.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, yeni eğitim sistemi sonrasında eğitim çalışanlarının uzun
mesai saatleri sebebiyle yaşadıkları mağduriyete ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12313) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
225.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, Bakanlık personeli için görevde yükselme sınavı açılıp
açılmayacağına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12314)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
226.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, okulların denetlenmesine ve il eğitim denetmenlerine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12315) (Başkanlığa
geliş tarihi: 05.11.2012)
227.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, taşımalı eğitimin sorunlarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12316) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
228.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel’in, Mustafa Kemal Üniversitesinde son iki yıl için
akademik personelle ilgili açılan soruşturmalara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12317) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
229.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Bakanlıklar ile YÖK arasında imzalanan Uzaktan Eğitim Lisans
Tamamlama protokollerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12318) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
230.- İzmir Milletvekili
Aytun Çıray’ın, bir yazarın söyleşi kitabının ders kitabı olarak okutulmasının
önemine ve okullardaki tarih eğitimine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12319) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
231.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Bakanlık personelinin maaş ödemelerinin hangi bankaya
yatırıldığına ve promosyon ödemesi ile ilgili sözleşmeye ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12320) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.11.2012)
232.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, ABD’nin Türkiye’nin güneyindeki bir askeri üste nükleer bomba
bulundurduğu iddialarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12321) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
233.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, İsrail’den alınan insansız hava uçaklarına ilişkin Milli
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12322) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.11.2012)
234.- Diyarbakır Milletvekili
Emine Ayna’nın, darbe dönemlerinde ordudan uzaklaştırılan askerlerin
başvurularına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12323)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
235.- Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, faaliyeti sona erdirilen askerlik şubelerine ve
askerlik şubelerinin güvenlik-temizlik işlerinin özel şirketlere ihale
edilmesine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12324)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
236.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Bakanlık personelinin maaş ödemelerinin hangi bankaya
yatırıldığına ve promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin Milli
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12325) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.11.2012)
237.- Iğdır Milletvekili
Sinan Oğan’ın, Iğdır’ın Tuzluca ilçesindeki ekolojik zenginliğin dünyaya
tanıtılması için yapılacak projelere ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12326) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
238.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, Mersin Toroslar Yüksekoluk Göleti Projesine ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12327) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
239.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, orman işletmelerinde İŞ-KUR aracılığı ile yapılan sınava yönelik bazı
iddialara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12328)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
240.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, orman vasfını
yitirmiş arazilerin satışından doğan mağduriyetlere ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12329) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
241.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Borçka ilçesindeki Muratlı Barajının kirliliğine
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12330)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
242.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Bakanlık personelinin maaş ödemelerinin hangi bankaya
yatırıldığına ve promosyon ödemesi ile ilgili sözleşmeye ilişkin Orman ve Su
İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12331) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.11.2012)
243.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, asistan doktorların nöbetlerinin düzenlenmesine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12332) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
244.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, cezaevlerindeki açlık grevi eylemcilerine verilen sağlık
hizmetlerinin yeterliliğine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12333) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
245.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı’nın, Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinde sağlık
çalışanlarına tehdit yolu ile şiddet uygulandığı iddiasına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12334) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
246.- Hatay Milletvekili
Mevlüt Dudu’nun, Türkiye’den Suriye’ye ambulans geçişlerine ve bu ambulanslarla
Suriye rejimine muhalif güçlere mühimmat taşındığı iddiasına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12335) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
247.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, hastaların ambulansla taşınmasının ücretli
olmasına ve sağlık hizmetlerinde yaşanan sorunlara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12336) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
248.- Hatay Milletvekili
Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Kamu Hastaneleri Birliği kadrolarına atanan personele
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12337) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.11.2012)
249.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, aile sağlık merkezleri ile ilgili sorunlara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12338) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
250.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, SSPE hastalığına ve bu hastalıkla mücadeleye ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12339) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.11.2012)
251.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, başhekimlik kadrolarına yapılan atamalarla ilgili iddialara
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12340) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.11.2012)
252.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Bakanlık personelinin maaş ödemelerinin hangi bankaya
yatırıldığına ve promosyon ödemesi ile ilgili sözleşmeye ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12341) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.11.2012)
253.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, Mersin’in çevre illerle olan karayolu sorunlarına ve Yenice
Havalimanının ne zaman faaliyete geçeceğine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/12342) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.11.2012)
254.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, Mersin’in Gülnar ilçesinde taşıt muayene istasyonunun olmaması nedeniyle
yaşanan mağduriyete ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12343) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
255.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu’nun, Kayseri’yi çevre illere bağlayan yolların yapım ve onarım
çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12344) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.11.2012)
256.- İstanbul Milletvekili
Müslim Sarı’nın, THY uçuşlarında dağıtılan gazetelere ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/12345) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.11.2012)
257.- Bursa Milletvekili
Kemal Ekinci’nin, uluslararası deniz taşımacılığı sektöründe çalışan işçilerin
sorunlarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12346) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
258.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin-Erzurum kara yoluna ilişkin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/12347) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.11.2012)
259.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Batum Havaalanı Hopa terminalinin yetersizliğine ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/12348)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
260.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, duble yol yapımında yaşanan sorunlara ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/12349)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.11.2012)
261.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Bakanlık personelinin maaş ödemelerinin hangi bankaya
yatırıldığına ve promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/12350)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.11.2012)
262.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Bakanlık personelinin maaş ödemelerinin hangi bankaya
yatırıldığına ve promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin Avrupa
Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/12351) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.11.2012)
263.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Bakanlık personelinin maaş ödemelerinin hangi bankaya
yatırıldığına ve promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/12352) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07.11.2012)
264.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Bakanlık personelinin maaş ödemelerinin hangi bankaya
yatırıldığına ve promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin
Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/12353) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.11.2012)
265.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Bakanlık personelinin maaş ödemelerinin hangi bankaya
yatırıldığına ve promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin
Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12354) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.11.2012)
266.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, TBMM eski Başkanı Köksal Toptan’a makam aracı alınıp
alınmadığına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru
önergesi (7/12355) (Başkanlığa geliş tarihi: 09.11.2012)
267.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz’ün, TBMM B Blok Personel Yemekhanesi ve A Blok üyeler
kafeteryasındaki bir uygulamaya ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/12356) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.11.2012)
268.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz’ün, gündem dışı söz istemlerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/12357) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.11.2012)
269.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, TBMM’de kullanılan bazı makam araçlarında araç takip sistemi
bulunmamasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru
önergesi (7/12358) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.11.2012)
270.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, TBMM eski Başkanı Mehmet Ali Şahin’e tahsis edilen araca
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/12359)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.11.2012)
Süresi İçinde
Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Konya Milletvekili Atilla
Kart’ın, Konya-Sarayönü başta olmak üzere bazı ilçelerdeki adliye binalarının
kapatılacağı iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8343)
2.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, HSYK üyeliği için aday olan hakim ve savcılar ile HSYK’nın
işlemlerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/8344)
3.- Sinop Milletvekili Engin
Altay’ın, Sinop’un bazı ilçelerinde adliye ve mahkemelerin kapatılmasının
doğuracağı sorunlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/8345)
4.- Muş Milletvekili Demir
Çelik’in, Muş E Tipi Kapalı Cezaevinin kapasitesine ve görevli sağlık
personeline ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/8346)
5.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutan’ın, Artvin’de kapatılacağı iddia edilen adliyelere ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8347)
6.- İstanbul Milletvekili
Sabahat Akkiray’ın, 1 kuruşun kullanımına ve devlete maliyetine ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/10981)
7.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, AOÇ arazisi üzerinde yürütülen projelere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/11208)
8.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, Sevda Tepesinin imara açılmasına ve Türk vatandaşlarının da başka
ülkelerde taşınmaz sahibi olmasında mütekabiliyet ilkesinin işletilmesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11209)
9.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, yeni eğitim sisteminden kaynaklanan sorunlara ve yapılan
anket sonuçlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11210)
10.- Ankara Milletvekili
Levent Gök’ün, Haymana ilçesine bağlı bir köyün yol ve kanalizasyon sorununa
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11211)
11.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11212)
12.- Erzincan Milletvekili
Muharrem Işık’ın, Mısır Cumhurbaşkanı ile imzalanan kredi anlaşmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11213)
13.- Erzincan Milletvekili
Muharrem Işık’ın, Adalet ve Kalkınma Partisinin kongresinde Iraklı bir lidere
gösterilen ilgiye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11214)
14.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, Suriyeli mültecilere sunulan yemek hizmetinin maliyetine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11215)
15.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, camilerde Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları için
dua edilmediği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11216)
16.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, İstanbul’da Ayamama Deresi yatağının ıslah
çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11217)
17.- Van Milletvekili Nazmi
Gür’ün, Van ve Erciş’te zorla boşalttırılan konteynerlerin Hatay’a gönderildiği
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11218)
18.- Adana Milletvekili Murat
Bozlak’ın, Türkiye-Suriye sınırında yaşanan olaylara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/11219)
19.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Merkez ve taşra teşkilatları ile bağlı birimlerde yapılan
protokol harcamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11220)
20.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu’nun, Suriyeli muhaliflerin ülkemizde konuşlandığı iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11221)
21.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Abdullah Öcalan ile ilgili bazı açıklamalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11222)
22.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adana ilindeki toplumsal gösteriler ile ilgili
bazı verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11223)
23.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Amasya ilindeki toplumsal gösteriler ile ilgili
bazı verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11224)
24.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Afyonkarahisar ilindeki toplumsal gösteriler ile
ilgili bazı verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11225)
25.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, Kırklareli’nde dağıtıldığı iddia edilen Hz. Peygambere ait aile
cüzdanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11226)
26.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, çiftçilerin borçlarının ertelenmesi taleplerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11227)
27.- İzmir Milletvekili Oktay
Vural’ın, görüşme yaptığı bir işadamına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11228)
28.- Tokat Milletvekili Orhan
Düzgün’ün, Suriyeli mültecilere Afgan mültecilere göre ayrıcalıklı davranıldığı
iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11229)
29.- İstanbul Milletvekili
Sabahat Akkiray’ın, Neşet Ertaş’ın, cenazesinde yaşanan bir olaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11230)
30.- Erzincan Milletvekili
Muharrem Işık’ın, yatay geçiş şartlarını taşımadığı iddia edilen bir öğrencinin
Hacettepe Üniversitesine geçmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11231)
31.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Aksaray’ın Ağaçören ilçesindeki bazı köylerdeki cami
imamlarının okul müdürü olarak atandığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/11232)
32.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, Diyanet İşleri Başkanlığınca düzenlenen bir sempozyumda siyasi
konuların ele alındığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11233)
33.- İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu’nun, akademik yıl açılış törenine gittiği bir üniversitede
salona sadece akreditasyon verilen öğrencilerin alındığı iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11234)
34.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Ankara’da 2011 yılında kolluk güçleri tarafından
gerçekleştirilen müdahalelerle ilgili verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11235)
35.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün’ün, Türkiye-Suriye sınırında yaşanan olaylara ve Akçakale’de alınan
güvenlik önlemlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11236)
36.- Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın, meslekte yeni bazı hâkim ve savcıların Bakanlıkta
görevlendirilmelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11237)
37.- Bursa Milletvekili
Turhan Tayan’ın, TÜİK’in bazı istatistiklerine ve son dönemde yapılan zamlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11238)
38.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Bolu F Tipi Cezaevinde kalan bir mahkûmun sağlık
hizmetlerinden yararlanamadığı ve kötü muameleye maruz kaldığı iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11239)
39.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Malatya’nın Kuluncak ilçesine bağlı bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11240)
40.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Suriye sınırındaki Akçakale ilçesinin güvenliğine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11241)
41.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, 2002-2012 yılları arasında Suriye ve Irak sınırlarında PKK tarafından
gerçekleştirilen sızma girişimlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11242)
42.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, Suriye ile ilişkilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11243)
43.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, ülkemize ait savaş uçağının düşürülmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/11244)
44.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, Irak Parlamentosunun aldığı bir karara ve sınır güvenliğinin
sağlanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11245)
45.- İstanbul Milletvekili
Osman Oktay Ekşi’nin, bir gazetede yer alan Türkiye-Suriye sınırında yaşanan
olaylarla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11246)
46.- İstanbul Milletvekili
Osman Oktay Ekşi’nin, Kuzey Irak Kürt Yönetimiyle ilişkilere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11247)
47.- Van Milletvekili Aysel
Tuğluk’un, Akçakale’de meydana gelen patlamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11248)
48.- Bursa Milletvekili İlhan
Demiröz’ün, internet medyasını düzenleyen kanun taslağının akıbetine ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/11250)
49.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Merkez ve taşra teşkilatları ile bağlı birimlerde yapılan
protokol harcamalarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı
soru önergesi (7/11251)
50.- Kocaeli Milletvekili
Hurşit Güneş’in, kamusal sermayeli mevduat bankalarından Vakıfbank’ın tahsili
gecikmiş alacaklarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/11252)
51.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Merkez ve taşra teşkilatları ile bağlı birimlerde yapılan
protokol harcamalarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı
soru önergesi (7/11253)
52.- Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmak’ın, Japon Yeni’nin bazı ülke paraları karşısındaki değer
değişikliklerine ve Japon Yeni cinsinden kredi kullananlara ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/11254)
53.- İzmir Milletvekili Rahmi
Aşkın Türeli’nin, bankaların kullandırdığı kredilere ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/11255)
54.- İstanbul Milletvekili
Gürsel Tekin’in, ABD’li bir güvenlik sistemi şirketinden rüşvet aldığı iddia
edilen Türk şirketine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11256)
55.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Kadıköy Adliyesi personelinin maaş ödemelerinin başka bir
bankaya devrine ve promosyon ödemesi ile ilgili yapılan sözleşmeye ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11257)
56.- Adana Milletvekili Murat
Bozlak’ın, milletvekillerinin gözaltındaki kişilerle görüştürülmediği iddiasına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11258)
57.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatları ile bağlı
birimlerinde yapılan protokol harcamalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11259)
58.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatları ile bağlı
birimlerinde yapılan protokol harcamalarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11260)
59.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, Bitlis’te yaşayan bir şehit çocuğunun kamuda ikinci iş hakkından
yararlanamamasına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11261)
60.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Sosyal Güvenlik Kurumunun Web TV ve Kurumsal TV kurmasının
yasal dayanağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11262)
61.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri’nin, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatları ile bağlı birimlerinde
yapılan protokol harcamalarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11263)
62.- Hakkâri Milletvekili
Adil Kurt’un, SGK verilerine göre kayıtlı işçilere ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/11264)
63.- Muğla Milletvekili
Nurettin Demir’in, Bodrum ilçesine bağlı Ortakent-Yahşi Beldesindeki kamu
arazilerinin TOKİ’ye tahsis edileceği iddialarına ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11275)
64.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Suriye’de yaşanan iç çatışmalara ve Türkiye’nin BM Güvenlik
Konseyine yazılı başvurusuna ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11276)
65.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatları ile bağlı
birimlerinde yapılan protokol harcamalarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11277)
66.- Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın, misina ağı ile balıkçılık yapılmasını yasaklayan genelgede
değişiklik yapılıp iç sular için istisna konulması talebine ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11287)
67.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, et ithalatı ve hayvancılık sektöründeki yem bitkisi ekinini
arttırmak için yapılacak çalışmalara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11288)
68.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, Kars’ta tarımda istihdam edilen nüfusa ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11289)
69.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, yem üretimine ve hayvancılığın desteklenmesine ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11290)
70.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, ot ve saman ithaline ve yem ithalatına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11291)
71.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, kurbanlık hayvan ithalatına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11292)
72.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatları ile bağlı
birimlerinde yapılan protokol harcamalarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11293)
73.- Aydın Milletvekili Osman
Aydın’ın, 2012 yılı mısır taban alım fiyatına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11294)
74.- Tekirdağ Milletvekili
Emre Köprülü’nün, tarımsal destek ödemelerinde TÜİK verilerinin kullanımının
sakıncalarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11295)
75.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, yasadışı yollardan ülkemize getirilen hayvanlara ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11296)
76.- Muğla Milletvekili
Nurettin Demir’in, buğday alım fiyatlarına ve ülkemizin hububat politikasına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11297)
77.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, Kars’ta dış ticaret miktarına ve yatırım teşvik
belgelerine ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/11298)
78.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatları ile bağlı
birimlerinde yapılan protokol harcamalarına ilişkin Gümrük ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11299)
79.- Uşak Milletvekili Dilek
Akagün Yılmaz’ın, ülkemizdeki sığınmacılara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11300)
80.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, Sancaktepe ilçesindeki mezarlığın bazı alanlarının işgal
edildiği iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11301)
81.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, İstanbul İl Özel İdaresine bağlı bir şirketin yöneticilerine
ödenen huzur hakkına ve çalışanlara verilen ücretlere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11302)
82.- Adana Milletvekili Murat
Bozlak’ın, Aydın’ın Didim ilçesinde Alevilerin yaşadığı bir binaya tehdit notu
bırakıldığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11303)
83.- Adana Milletvekili Murat
Bozlak’ın, Adana’da yaşanan iki olaya ve polisin toplumsal olaylara müdahale
biçimine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11304)
84.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, Kars ilinin nüfus verilerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11305)
85.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, trafiğe çıkan toplam motosiklet sayısına ve
bunların illere dağılımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11306)
86.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatları ile bağlı
birimlerinde yapılan protokol harcamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11307)
87.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Ankara’daki nüfus cüzdanı bulunmayan veya nüfus
cüzdanlarında kimlik numarası yazmayan kişilere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11308)
88.- Aydın Milletvekili
Bülent Tezcan’ın, 2002’den bugüne gözaltına alınan üniversite öğrencilerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11309)
89.- Bolu Milletvekili Tanju
Özcan’ın, 30 Ağustos Zafer Bayramında Bolu’da düzenlenen törene ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11310)
90.- İstanbul Milletvekili
Sebahat Tuncel’in, Suriyeli mültecilerin ülkemize maliyetine ve alınan dış
yardımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11311)
91.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, resmi plakalı iki aracın özel seyahatlerde kullanıldığı
iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11312)
92.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Aksaray’ın Ortaköy ilçesine bağlı bir köyün yol, sulama kanalı
ve elektrik sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11313)
93.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Aksaray’ın Güzelyurt ilçesine bağlı bir köyün kanalizasyon,
yol ve içme suyu sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11314)
94.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, İstanbul’da yaşayan bir şehit çocuğunun kamuda ikinci iş
hakkından yararlanamamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11315)
95.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, kolluk güçlerince gerçekleştirilen hak
ihlallerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11316)
96.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, ülkemizde sığınmacı olarak bulunan Iraklı bir yetkiliye
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11317)
97.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Malatya’nın Darende ilçesine bağlı bir beldenin kanalizasyon
ve içme suyu sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11318)
98.- Hatay Milletvekili
Mevlüt Dudu’nun, taş ve maden ocaklarının ruhsatlandırılmasına ve çevreye
verdikleri zararlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11319)
99.- Muğla Milletvekili
Nurettin Demir’in, Muğla’daki belde belediyelerinin taşınmaz tahsisi, satışı ve
kiralanması ile ilgili meclis kararlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11320)
100.- İstanbul Milletvekili
Sedef Küçük’ün, Beşparmak Dağlarında bir köyde açılacak taş ocaklarının bölgede
bulunan kaya resimlerini tehdit etmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11321)
101.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, Aydın’ın Söke ilçesindeki kaya resimlerini korumak için
yapılan çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11323)
102.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, 2-B arazilerinin belirlenen rayiç bedellerine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11325)
103.- İzmir Milletvekili
Rahmi Aşkın Türeli’nin, yapılan son zamlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11326)
104.- Hatay Milletvekili
Mevlüt Dudu’nun, taş ve maden ocaklarının ruhsatlandırılmasına ve çevreye
verdikleri zararlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11327)
105.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz’ün, Türkiye genelinde ve Manisa’da taşımalı eğitim yapan okullardaki
yemek ihalelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11328)
106.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz’ün, Türkiye’de mevcut imam hatip ortaokulu sayısına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11329)
107.- Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova’nın, Balıkesir’in Bandırma ilçesindeki bir okulun Rehberlik
Araştırma Merkezinin imam hatip okuluna dönüştürülmesine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11330)
108.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, Van’ın Muradiye ilçesindeki öğretmen açığına ve dersliklerdeki
araç-gereç eksikliğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11331)
109.- Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibek’in, sınıf öğretmenlerine branş öğretmeni olma hakkı tanınmasına ve
öğretmen açığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11332)
110.- İzmir Milletvekili
Hülya Güven’in, işitme engellilerin eğitiminde kullanılan işaret diline ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11333)
111.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, Van’ın Muradiye ilçesindeki öğretmen açığına ve
dersliklerin yetersizliğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11334)
112.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, taşımalı ilköğretim yönetmeliğinde imam hatip ortaokulları ile
ilgili düzenlemeye ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11335)
113.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu’nun, Fen ve Anadolu Liselerinde açıkta kalan kontenjan sayısına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11336)
114.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu’nun, öğretmen atama ve yer değiştirmelerinde norm kadro
uygulamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11337)
115.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu’nun, sınıf öğretmenlerinin alan değişikliği atamalarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11338)
116.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatları ile bağlı
birimlerinde yapılan protokol harcamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11339)
117.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu’nun, 2012-2013 öğretim yılında lise eğitimine başlayan öğrencilere
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11340)
118.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu’nun, Ankara’nın ilçelerindeki en az ve en çok sınıf mevcutlarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11341)
119.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu’nun, Suriye’den gelen öğrencilere 2012-2013 eğitim öğretim yılına
mahsus olmak üzere özel öğrenci statüsü verilmesine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11342)
120.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu’nun, Eylül 2012’de yapılan öğretmen atamalarından sonra yapılan ek
atamalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11343)
121.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu’nun, ÖSYM’de çalışan bazı personelin YÖK’e gönderilmesine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11344)
122.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu’nun, bazı okullarda seçmeli derslerin zorunlu seçmeli ders haline
getirildiği iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11345)
123.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, Fransızca öğretmenlerinin sayısına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11346)
124.- Sinop Milletvekili
Engin Altay’ın, kontenjanı boş kalan Anadolu ve Fen Liselerine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11347)
125.- Edirne Milletvekili
Recep Gürkan’ın, yeni eğitim sisteminde birinci sınıf öğrencilerinin durumuna
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11348)
126.- İstanbul Milletvekili
Erdoğan Toprak’ın, öğretmenevlerinin kapatılmasının neden olacağı sorunlara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11349)
127.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün’ün, Adana’nın Yüreğir ilçesinde bir öğretmenin söylediği iddia
edilen sözlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11350)
128.- İzmir Milletvekili
Rahmi Aşkın Türeli’nin, Ödemiş Fen Lisesinin hizmet binası sorununa ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11351)
129.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, Hatay’da gerçekleştirilen Hazır Bulunmuşluk sınavına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11352)
130.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, 1. sınıf öğrencilerinin yaş gruplarına göre ayrılmasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11353)
131.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, Kars’taki eğitim ve öğretim ile ilgili verilere ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11354)
132.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın, Van’ın Çaldıran ilçesinde yaşanan bir patlama sonucu iki
kişinin hayatını kaybetmesine ve askeri mühimmatın imhasına ilişkin Milli
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11355)
133.- Van Milletvekili Nazmi
Gür’ün, Van’ın Çaldıran ilçesinde meydana gelen bir patlama sonucu iki kişinin
hayatını kaybetmesine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11356)
134.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatları ile bağlı
birimlerinde yapılan protokol harcamalarına ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11357)
135.- Adana Milletvekili Ali
Demirçalı’nın, Adana’da su kullanım bedeli ücretinin yüksekliğine ilişkin Orman
ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11358)
136.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatları ile bağlı
birimlerinde yapılan protokol harcamalarına ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11359)
137.- Manisa Milletvekili
Hasan Ören’in, Manisa’nın Turgutlu ilçesinde faaliyet gösteren bir madencilik
şirketine tahsis edilen araziye ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11360)
138.- Manisa Milletvekili
Hasan Ören’in, Manisa’nın Turgutlu ilçesinde bir madencilik şirketinin izinsiz
ağaç kestirdiği iddialarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11361)
139.- Hatay Milletvekili
Mevlüt Dudu’nun, taş ve maden ocaklarının ruhsatlandırılmasına ve çevreye
verdiği zararlara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11363)
140.- Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova’nın, Balıkesir-Akhisar yolundaki eksikliklere ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/11371)
141.- Ordu Milletvekili İdris
Yıldız’ın, kamu kurum ve kuruluşlarına ait binaların yapılması esnasında çökme
tehlikesine karşı alınan tedbirlere ve Ankara metrosu inşaatına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/11372)
142.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatları ile bağlı
birimlerinde yapılan protokol harcamalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/11373)
143.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Beşikdüzü-Tonya-İskenderli Yolu Projesine ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/11374)
144.- Antalya Milletvekili
Yıldıray Sapan’ın, Antalya’da bir üst geçitin asansörünün çalışmamasına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/11375)
145.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Aksaray ilindeki hızlı tren ve havaalanı ihtiyacına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/11376)
146.- Muğla Milletvekili
Nurettin Demir’in, Gökova-Marmaris arasındaki yol çalışmalarına ve kesilen
ağaçlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11377)
147.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Merkez ve taşra teşkilatları ile bağlı birimlerde yapılan
protokol harcamalarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı
soru önergesi (7/11378)
148.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Merkez ve taşra teşkilatları ile bağlı birimlerde yapılan
protokol harcamalarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı
soru önergesi (7/11379)
149.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatları ile bağlı
birimlerinde yapılan protokol harcamalarına ilişkin Avrupa Birliği Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11380)
150.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatları ile bağlı birimlerinde
yapılan protokol harcamalarına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11381)
151.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatları ile bağlı
birimlerinde yapılan protokol harcamalarına ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11382)
No.: 34
20 Kasım 2012
Salı
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçay ve 21 Milletvekilinin, mısır tarımı ve piyasasındaki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/415) (Başkanlığa geliş tarihi:
23.12.2011)
2.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 20 Milletvekilinin, maden ocaklarında yaşanan
kazaların nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/416)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23.12.2011)
3.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve 19 Milletvekilinin, trafik kazalarının nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/417) (Başkanlığa geliş tarihi:
23.12.2011)
20 Kasım 2012
Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati:
15.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER:
Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Fatih ŞAHİN (Ankara)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26’ncı Birleşimini açıyorum.
III. YOKLAMA
BAŞKAN – Elektronik cihazla
yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre
vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda
bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını
görevli personel aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Sayın milletvekilleri, gündem
dışı konuşma yapacak arkadaşlarımızın sunuşlarını daha sağlıklı yapabilmeleri
için Genel Kuruldaki uğultuyu ortadan kaldırırsak gerçekten iyi olacak.
Gündem dışı ilk söz, Dünya
Çocuk Hakları Günü nedeniyle söz isteyen Eskişehir Milletvekili Sayın Ruhsar
Demirel’e aittir.
Buyurun Sayın Demirel. (MHP
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, 20 Kasım Dünya Çocuk
Hakları Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması
RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, 20 Kasım Dünya Çocuk
Hakları Günü. Meclisimizde de törenler yapıldı bu konuda, katılan
arkadaşlarımız olmuştur; basın açıklaması yapan milletvekillerimiz oldu, onlar
da elimize geldi ama sanıyorum, Meclisteki uğultudan ötürü söyleyeceklerimin
çok azını sizler duyabileceksiniz; umuyorum, televizyon başında izleyen
vatandaşlarımız bizi yeterince duyacaklardır.
Aslında, ben, bugün, sizlerle
Türkiye’de çocuk olmanın ne olduğunu konuşmak istiyorum. Türkiye’de çocuk olmak
ne demek? Yoksa hak günlerinde hep hakların ne olduğu, hangi haksızlıklara
uğradıklarımız da istatistiklerle anlatılır; Kadın Hakları Günü’nde kadın
istatistikleri, Çocuk Hakları Günü’nde çocuk istatistikleri, engellilerle
ilgili günlerde de onların istatistikleri ve neleri başaramadığımız konuşulur.
Ama ben size bugün, Türkiye’de çocuk olmanın nasıl bir şey olduğunu bir özetle
anlatmak istiyorum.
Deyiniz ki sağlıklı bir çocuk
olarak dünyaya geldiniz ve anne sütü de alabildiniz, anneniz sizi emzirdi
yeterince ve aileniz duyarlı bir aile, aşılarınızı da oldunuz yaşınızın yettiği
kadar, bağışıklık sisteminiz de gelişti; velev ki iki buçuk üç yaşına kadar çok
sağlıklı olarak geldiniz. İşte, öylesi bir günde, talihsizlik sizi bulup bir
üst solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle gittiğiniz hastanede yapılan bir yanlış
enjeksiyon sonucu kolunuzu kaybetmek, Türkiye’de çocuk olmaya bir örnek
olabilir sizin için.
Kolunuzu kaybetmek tabii ki
talihsiz bir olay ama bunun daha acısı, sosyal devlet olduğunu iddia eden
devletimizin sizin bu durumunuza sahip çıkmaması ve genç kızlık yaşlarınıza
kadar AİHM kapılarında ülkenizle ilgili davanızı takip edip AİHM’den alacağınız
tazminatla ancak elektronik bir protez sahibi olabilmenizdir Türkiye’de çocuk
olmak.
Ya da diyelim böyle bir
talihsizliği yaşamadınız, dört beş yaşlarına geldiniz. Aileniz sizi okula
kaydettirecek okul parasını buldu, servis için de yeterli ücreti buldu ise
okulda ana sınıfına başladınız diyelim iyi ve sağlıklı bir çocuk olarak ama
okulda lavabo üstünüze düşebilir, bahçe kapısı üzerinize yıkılabilir, basket
potası üzerinize düşebilir ve siz aramızdan ayrılabilirsiniz. Türkiye’de çocuk
olmaya, çok sıradan bir örnektir bu bizler için. Ama eğer bütün bunlar okulda
başınıza gelmeyip ana sınıfında mutlu bir gün geçirip okul çıkışında anneniz ve
ablanızla el ele tutuşup hadi bir de parka gidelim derseniz ve kaydırağa
bindiyseniz, dikkat etmeniz gereken bir ülkedir Türkiy.çünkü
ertesi gün gazetelerde “Maganda kurşununun son kurbanı” diye ülke sizden
haberdar olabilir. Türkiye’de çocuk olmak böyle bir şeydir.
Ama diyelim ki bütün bunlar
bir yana, doğuştan sağlıklı değildiniz, engelleriniz vardı. Hatta,
işitme ve konuşma engelliydiniz ve kız çocuğuydunuz. Dünyada neyin ne olduğunu
bir çokları gibi bilmediniz ve on iki, on üç yaşına geldiğinizde sizden iri,
sizden çok daha cüsseli bir erkek tarafından tacize, tecavüze uğradınız ve
bunun da ne olduğunu bilmediğiniz için yetişkinlere bunu yeterince
anlatamadınız ve bir gün aileniz durumu fark etti. Bu yasal olmayan yollarla
gerçekleşmiş gebeliğinizi sonlandırmak isterseniz, önünüze bir bariyer daha
çıkar. “Türkiye’de yasal kürtaj sınırı on hafta olduğu için bu süreyi
geçirmişsiniz” der size birileri. Türkiye’de çocuk olmak böyle bir şeydir.
Yani, Türkiye’deki bir çocuk tacize, tecavüze uğradığında, bunu nasıl bertaraf
edeceğini bilme hakkını da içerecek bir haklar silsilesidir.
Ayrıca, tabii, bu duruma
muhatap olmuş çocuklarımızın bir de ruh sağlığı problemi var. Sanki, böylesi bir taciz ve tecavüz sonrası ruh sağlıkları
normal kalabilirmiş gibi. Hâlâ yasalarında bu tür maddeler yer alan bir ülkedir
Türkiye, böyle bir şeydir Türkiye’de çocuk olmak.
Ayrıca, Türkiye’de çocuk
olmanın eğlenceli tarafları yok mudur? Tabii vardır. Zaman zaman size hediyeler
de ikram edebilir birileri. Özellikle seçim zamanlarında, siyasi partilerin
arabalarından Çin malı oyuncakları atarlar size ve siz başkalarıyla birbirinizi
ezercesine bu oyuncaklara sahip olmaya çalışırsınız Türkiye’de çocuksanız.
Bütün bunlar olmadıysa da
ülkenizi bölmeyi amaçlamış bir grup, bedeni sizden büyük, cüssesi sizden büyük
ama akıl durumları tartışılır insanlar, sizi suçlarına ortak edebilir bu ülkede
ve suça karışmış çocuk olabilirsiniz.
Hiç birini yaşamadıysanız da
biraz daha büyüyünce SBS, YGS, LYS gibi şeylere, sınavlara maruz
kalabilirsiniz. Burada da çocuk hakları adına değil ama Türkiye’de hayatı idame
ettirme adına bilmeniz gereken bir şey var: Şifre. Şifreyi bilmek de
Türkiye’deki çocukların sorumluluklarından biri.
Türkiye’de çocuk olmak böyle
bir şey, bugüne kadar. Umuyorum biz yetişkinler sizler için daha güzel bir
ülke, daha güzel çocukluk anıları bırakacak düzenlemeleri yapabiliriz bu Meclis
çatısı altında.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Demirel.
Gündem dışı ikinci söz, 24
Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle söz isteyen, Trabzon Milletvekili Sayın Mehmet
Volkan Canalioğlu’na aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
2.- Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, 24 Kasım
Öğretmenler Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU
(Trabzon) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, yüce Meclisin siz değerli
milletvekillerini sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Büyük
Önder Atatürk'ün Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul ettikleri 24 Kasım
günü “Öğretmenler Günü” olarak kutlanmaktadır. Bu vesileyle, tüm
öğretmenlerimizin bu günlerini kutluyor, selam ve sevgilerimi iletiyorum.
Sayın milletvekilleri,
cumhuriyetimizin ilk yıllarında Millî Eğitim Bakanlığı yapan rahmetli Mustafa
Necati'nin göreve atanan öğretmene yazdığı mektuptan sizlere alıntılar okumak
istiyorum.
“Öğretmen arkadaş, öğretmen
okullarının bu yılki mezunlarının dağıtımında "Millî Eğitim Eminliği
Bölgesinde sana ‘(x) ili’ isabet etti. Orası güzel vatanın yardımına, emeğine
ve doğru yolu göstermene muhtaç oldukça verimli bir köşesidir.
Yolluğunun hemen gönderilmesi
görev mahalline yazılmıştır. Oraya varır varmaz donatım bedelini de alacaksın.
Yollarda en üst seviyede
yardımda bulunmaları için millî eğitim idarelerine gerekli talimat verilmiş
olduğundan iskele, istasyon ve yol uğrağı kasabalarda yakalarında yıldız
bulunan bir kişi seni bekleyecek ve sana kılavuzluk yapacaktır. Bundan dolayı
onların da seni kolaylıkla tanıyabilmeleri için yakana bir yıldız takmalısın.
Gideceğin yer hiç de yabancısı
olduğun yer değildir.
Özellikle bu yıl, yeni Türk
harflerini genelleştirme gibi şerefli bir görevin daha vardır. Bütün memleket
evlatlarını bir an evvel yeni harflerle okutarak Türkiye'de okuma yazma
bilmeyen bir fert bırakmayacak kadar geniş bir azimle çalışmak zorundasın.
Bunun için yeni Türk
harflerini çabuk öğren ve hemen herkese öğretmeye başla. Bu hedefe varmak için
kürsü, okul gerekli değildir. Her yerde her gördüğüne kadın, erkek, fakir,
zengin, çiftçi, tüccar, köylü ve şehirli fark etmeyerek derhâl öğreteceksin.
Milletimize
yeni bir yükselme sahası yaratacak olan bu büyük zaferi kısa bir zamanda
kazanacağına emin olarak görevlerinde başarılar diler ve işe başlama haberini
beklerim aziz meslektaşım.” diyen bir Millî Eğitim Bakanı ve şimdi de atama
bekleyen ve atamalarını yapmayan işsiz öğretmenleri için "yem bekleyen
güvercinler" diye niteleyen, asıl mesleği "işletmeci" olan bir
Millî Eğitim Bakanı… Ülkemizde öğretmenlere ve
öğretmenliğe yeterli değeri yansıtması açısından dikkat çekicidir.
Sayın milletvekilleri,
eğitimi piyasalaştırılarak çökerten, emekçilerini sürekli ezdiren, ucuz ve
güvencesiz çalıştıran, öğretmenine bu denli zulmü, şiddeti reva gören başka bir
ülke var mıdır? Eşlerden birisine ülkenin doğusunda, diğerine batısında görev yaptırılıyor
mudur?. Ataması yapılamayan öğretmenlerine “Size
verecek işimiz yok, kendinize öğretmenliğin dışında başka bir iş bulun.”
dendiği hangi ülkede duyulmuştur.
24 Kasım Öğretmenler Günü’nü
ülkemizde öğretmenlerimizin birçoğu işsiz, çalışanlar ise sefalet ve yoksulluk
içinde kutluyor. Eğitimi devletin sırtında bir yük olarak görenler, eğitimi
temel bir hak olmaktan çıkararak birilerinin rant kapısı yaptılar. Eğitim
alanlarını piyasanın hizmetine açarak eğitimde sınıfsal ayrışmayı yarattılar.
“Ücretli öğretmenlik” adı altında yeni ve ayrı bir sınıf yaratıldı. Millî
Eğitim Bakanlığı kadrolu öğretmene ödemesi gereken miktarın üçte 1’ini ödeyerek
düzeni sağlamak istemektedir. Eğitim sistemindeki açık ücretli öğretmenlerle
kapatılamayacak kadar büyüktür. Bahsettiğimiz sayı 81 bin 902 kişi civarında
olup bu kişiler ders başı 7,9 liraya çalışıyorlar. Ayrıca, bu öğretmenler,
Sayın Bakanın söylediği gibi üç beş saat derse girmiyor, haftalık yirmi altı
ile otuz saat derse giriyorlar.
Sayın Başbakan ve Millî Eğitim
Bakanının öğretmenleri sık sık aşağılayan, yaptıkları işi küçümseyen sözleri
hâlâ tazeliğini korumaktadır. Bu kapsamda 350 bini aşkın öğretmenimiz işsiz ve
atamasını beklemektedir. İşsiz öğretmenlerimizin pek çoğu inşaatlarda
çalışmakta ve sıkıntıya giren, psikolojik sıkıntı yaşayan öğretmenlerimiz de
intihar etme durumuna gelmektedirler.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye'de eğitim sisteminin yıllardır çözülmeyen sorunları öğretmenleri ve
diğer eğitim emekçilerini diğer ülkelerdeki meslektaşlarına göre çok daha fazla
olumsuz etkilemektedir.
Ayrıca, tüm bu olumsuzluklara
bir de "Alo, Öğretmenimi İhbar Ediyorum 147” hattı kurularak muhbirlik ve
gizli tanık yöntemi daha da geliştirilmiş ve her okula, siyaset yapan
öğretmenleri fişleyen müdür yardımcıları yerleştirilmiştir.
Değerli arkadaşlar, aynı
zamanda "Öğretmenlik Kariyer Basamakları" adı altında çıkarılan
yönetmelikte asıl amaç Atatürk'ün başöğretmenliğini sorgulamaktır.
Bütün bu şartlar içerisinde,
olumsuzluklara rağmen eğitim görevlerini en iyi şekilde yerine getiren
öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’nü kutlar, sürdürmeye çalıştıkları onurlu,
ilkeli eğitim-öğretim görevlerinde başarılar dileğiyle tekrar, yüce Meclisin
değerli milletvekillerini sevgi ve saygılarla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Gündem dışı üçüncü söz
İsrail’in Gazze halkına karşı başlattığı yıkıcı savaşa karşı düşüncelerini
ifade etmek üzere söz isteyen Çorum Milletvekili Sayın Murat Yıldırım’a aittir.
Buyurun Sayın Yıldırım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- Çorum Milletvekili Murat Yıldırım’ın, İsrail’in Gazze halkına karşı
başlattığı yıkıcı savaşa karşı düşüncelerine ilişkin gündem dışı konuşması
MURAT YILDIRIM (Çorum) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce Hakkâri’de
verdiğimiz şehitlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum, PKK
terör örgütünü de lanetliyorum ve sizleri de saygıyla selamlıyorum.
Gazze yine abluka altında,
havadan, karadan, denizden bombalanıyor. Bir halk yok ediliyor. O halkın
liderleri suikastlara kurban gidiyor. Yedi günlük bilanço: 115 şehit ve 900’den
fazla yaralı, ölenlerin yarısına yakını çocuk. Evler bombalarla tarumar
ediliyor. Bir şehir, bir ülke yerle bir ediliyor. Hastaneler yaralılarla dolup
taşıyor. Tıbbi malzeme sıkıntısı had safhada, ilaç yok. Yaralılar ölüme mahkûm
ediliyor.
Sağlık Bakanı feryat ediyor:
”Ey insanlık, ölüyoruz. Biz ölüyoruz ama ne olur çocuklarımız yaşasın. Bize
tıbbi malzeme ve ilaç gönderin.” İsrail’in Gazze’ye yıllardır uyguladığı ağır ambargonun
yanında, Kudüs hâlâ işgal altında, Mescidi Aksa’nın çevresindeki İsrail imar
faaliyetleri devam etmektedir. İsrail bilinçli olarak Filistin topraklarını
parçalamaktadır, Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da yeni yerleşim yerleri açmaktadır.
Beton bariyerlerle Kudüs’ü abluka altına almış, Filistin halkının günlük
yaşantıları üstünde kısıtlamalar yapmaktadır.
İnsanlar okula, üniversiteye,
hastanelere ve ticarethanelerine onlarca kontrol noktasından geçerek
gitmektedirler. Kontrol noktalarındaki araç aramalarında kimyasal maddeler
kullanılmakta, bu, insanların sağlığını bozmaktadır.
600 binden fazla, vatanından
koparılan Filistinlinin, mülteci durumundaki Filistinlilerin bulundukları
ülkelerdeki mülteci kamplarında oldukça kötü koşullarda yaşamaları yetmiyormuş
gibi, bugün, bir de Filistin halkı soykırıma tabi tutulmaya başlandı. Bu
katliam egemen güçlerin ikiyüzlülüğünü bir kez daha ortaya koyuyor. İsrail her
seçim öncesinde Gazze’ye saldırıyor. Bazı Batılı devletler ve egemen güçler
buna “kendini savunma” diyor. Bu ne biçim savunma ki hep İsrail saldırıyor ve
öldürüyor.
İsrail hükûmetleri masumların
kanı üzerinde iktidar oluşturuyorlar. Egemen güçlerin özgürlüğü, demokrasisi,
insan hakları Akdeniz’in sularından öteye geçmiyor.
Gazze’de durum vahim ama
bundan dolayı ne umutsuzluğa düşmeliyiz ne de hüzne kapılmalıyız. Gazze’de
yiğit bir ses Hakk’ın ve halkın gücüyle haykırıyor zalimlerin, katillerin
yüzüne: “Bizi yok edebilirsiniz, bizi öldürebilirsiniz ama Kudüs bir gün özgür
olacak.” Barışın şehri Kudüs’ü esaret şehri hâline getiren İsrail’dir. Kan
döken işgal devleti, terör devleti İsrail’dir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Gazze, Kudüs, Filistin, topyekûn Orta Doğu halkları bir
diriliş mücadelesi veriyor. Kimse yaptığı zulmün, akıttığı kanın yanına kâr
kalacağını sanmasın. Bunların hesabı bir gün sorulacaktır. Filistinli
kardeşlerimiz bir gün, mutlaka, en kutlu zafere ulaşacaklardır, tıpkı Tunus
halkı gibi, Mısır ve Libya halkları gibi. İnşallah, bugünler de geçecek.
Tarih yeni bir kırılma
yaşıyor. Bu kırılma zalim idarecilerin yönetimlerinin devrilişi, halkların
özgürleşmesidir; bundan Gazze de, Batı Şeria da, Kudüs de nasibini alacaktır.
Direniş adaleti, adalet ise özgürlüğü getirecektir.
Bizler mazlumlara kol kanat
geren, zalimlere korku olan milletin çocuklarıyız. Başbakanımız Kahire’den tüm
dünyaya ve İsrail’e gerekli mesajı vermiştir. Halkımız topyekûn, Gazzeli
kardeşlerimizin yanındadır. Sivil toplum kuruluşları aracılığıyla birçok
yardımlar yapılmaktadır, kendilerine teşekkür ediyorum. Dün olduğu gibi, bugün
de haklı davalarında Gazze’nin yiğit erlerinin, direnişçilerinin yanında
olmaya, onlara destek vermeye devam edeceğiz.
İsrail politikacıları bu
saldırgan ve terörist tutumlarıyla kendi halklarına da zarar vereceklerdir. Bu
sebeple bir an önce bu aymazlıktan, saldırgan politikalardan vazgeçmelidirler.
İsrail savaş suçu
işlemektedir; sergilediği bu devlet teröründen dolayı şiddetle kınıyor ve
protesto ediyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlarken, maalesef, bugün 12 dışişleri bakanı Gazze’deyken hâlâ bombalar
devam ediyor, hâlâ saldırılar devam ediyor ve kendisini savunma adına yapıyor.
Bu kadar aymazlık, bu kadar vurdumduymazlık, bu kadar ihanet içinde olan bir
devletin olması mümkün değildir.
Onun için, bütün İslam
âlemini, Türk milletini ve Türkiye’yi Gazze’nin yanında olmaya davet ediyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Yıldırım.
60’ıncı maddeye göre pek kısa
söz talepleri vardır. İlk 10 arkadaşıma vereceğim.
Sayın Yurttaş…
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Manisa Milletvekili Muzaffer Yurttaş’ın, 20 Kasım Dünya Çocuk
Hakları Günü’ne ilişkin açıklaması
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 20 Kasım Çocuk Hakları Günü’nün tüm
ülkemize ve dünya çocuklarına hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Anne ve
bebek ölüm hızlarını Avrupa ülkeleri seviyesine indiren Sağlık Bakanlığı
yetkililerine; öz güveni yüksek, bilgili, millî ve manevi değerlerine saygılı
bireylerin yetişmesine katkıda bulunan ve geleceğimiz olan çocuklara modern ve
çağdaş bir eğitim vermek amacıyla “FATİH Projesi”ni uygulamaya koyan Millî
Eğitim Bakanlığı yetkililerine; müstakil bir genel müdürlük bünyesinde
çocuklarla ilgili çalışmalar yürüten Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
tüm üyelerine teşekkür ediyorum.
Meclisimiz tarafından
yasalaştırılan çocuk ombudsmanlığının bir an önce hayata geçirilerek çocuk
hakları konusunda eksikliklerin giderilmesine katkıda bulunulmasını diliyorum.
Filistin’deki masum çocukları
öldüren İsrail’i ve iş birlikçilerini nefretle kınıyorum.
Tüm dünya çocuklarını
sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Erdemir…
2.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemir’in, İran’ın başkenti Tahran’da
düzenlenen Suriye Ulusal Diyaloğu Toplantısı’nda Hükûmetten bir temsilcinin
bulunmamasına ilişkin açıklaması
AYKAN ERDEMİR (Bursa) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
18-19 Kasım 2012 tarihinde İran’ın başkenti Tahran’da düzenlenen Suriye Ulusal
Diyaloğu Toplantısı’na katıldım. “Şiddete Hayır, Demokrasiye Evet” başlığıyla
toplanan bu iki günlük toplantıda Suriye’de yaşanan çatışmalara diyalog ve
müzakere yoluyla çözüm aranmıştır. Çalıştaya, Suriye muhalefetinin silahlı
mücadele yürütmeyen unsurları başta olmak üzere Orta Doğu ülkelerinden 100’ü
aşkın temsilci katıldı. Çin ve Rusya hükûmetlerinin temsilci bulundurduğu
etkinlikte Dünya Barış Konseyi Başkanı, Brezilyalı barış elçisi Socorro Gomes
de bir konuşma yaptı. Ne yazık ki bu toplantıda Hükûmetimizin bir temsilcisini
göremedik. Acaba toplantının başlığı “Şiddete Hayır, Demokrasiye Evet” olmak
yerine, “Şiddete Evet, Demokrasiye Hayır” olsaydı Hükûmet temsilci gönderecek
miydi diye düşünmeden edemiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Bayraktutan…
3.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin ili Cerattepe
mevkisinde maden işletilmesiyle ilgili olarak Trabzon Bölge İdare Mahkemesinin
yürütmeyi durdurma kararı vermiş olduğuna ve bir an önce buradaki çalışmanın
durdurulmasını dilediğine ilişkin açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) –
Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Artvin şehir merkezinin hemen
üzerinde bulunan Cerattepe mevkisinde maden işletilmesine ilişkin bir sorunumuz
var. Bunu daha önce, geçen yıl Meclis araştırması olarak da Meclis gündemine
getirdim. Bu sorunla ilgili olarak Artvinliler, Yeşil Artvin Derneği başta
olmak üzere yargı yoluna başvurdular. Rize İdare Mahkemesi -yargı talebi- idari
yargıya başvurulunca yürütmenin durdurulmasına ilişkin talebi ne yazık ki
reddetti ama arkasından, bu, yürütmenin durdurulması talebinin kaldırılmasına
ilişkin Trabzon Bölge İdare Mahkemesine yapılan itiraz neticesinde yürütmeyi
durdurma kararı verilmiştir. Bu, yürütmeyi durdurma kararı tüm Artvin halkına
hayırlı olsun.
Baştan beri -iddia etmiş
olduğumuz- Cerattepe’de maden çıkartılmasının Artvin’e ilişkin bir cinayet
olduğunu, Artvin’e ilişkin bir tecavüz olduğunu anlatmaya çalışmıştık. Yüce
yargı da bu kararımızı tescil etmiştir.
Maden çalışması yapan
şirketin bir an önce çalışmasını durdurmasını, ilgili valiliğin, Artvin
Valiliğimizin de bunu kontrol etmesini diliyorum ve bir kere daha Artvin
halkına hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Işık…
4.- Erzincan Milletvekili Muharrem Işık’ın, Erzincan’da Pir Sultan
Abdal Derneğinin çadırına karşı yapılan saldırıyı kınadığına ve tüberküloz
oldukları için kesilen hayvanlara belirlenen bedellerin Erzincan’da müfettiş
tarafından indirildiğine ilişkin açıklaması
MUHARREM IŞIK (Erzincan) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, iki gün önce
Erzincan’da meydana gelen Pir Sultan Abdal çadırına karşı olan saldırıyı
nefretle kınıyorum. Erzincan’da biz Alevi’siyle, Sünni’siyle kardeşçe yaşarken
-ikinci olay olarak Erzincan’da böyle olayların meydana gelmesi- yetkililerin
bu işe daha ciddi olarak eğilmelerini istiyorum. “Üç beş çapulcu yapmış.”
diyerek geçiştirmek ve bu olayın üzerine gitmemek, ayrıca nefret söylemlerini
devam ettirmek ortamı geriyor. Buna dikkat etmemiz gerektiğini düşünüyorum.
İkinci bir konu: tüberküloz
oldukları için kesimi yapılan hayvanların bedelleri Takdir Komisyonunun verdiği
kararla yapılmaktadır ancak Erzincan’a gelen müfettiş, Takdir Komisyonun
verdiği kararı hiçe sayaraktan 250-300 lira arasında fiyat indirimi yapmıştır.
Asıl karar veren merci Takdir Komisyonu olduğu hâlde Takdir Komisyonunun bu
kararının sayılmaması ve dolayısıyla oradaki vatandaşlarımızın zarara
uğratılması… Bu konuda bir an önce bir önlem alınması istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Erdoğan…
5.- Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, 24 Kasım Öğretmenler Günü’ne
ve öğretmenlerin özlük haklarının görevleriyle mütenasip hâle getirilmesini
dilediğine ilişkin açıklaması
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bütün öğretmenlerimizin
Öğretmenler Günü’nü kutluyorum. Bütün öğretmenlerimize sağlık, mutluluk ve
başarı diliyorum. Ahirete intikal eden öğretmenlerimizi de rahmetle minnetle
yad ediyorum. Bu vesileyle öğretmenlerimizin özlük haklarının görevleriyle
mütenasip hâle getirilmesini diliyorum. Öğretmenlerin, özellikle eş durumu ve
sıra tayinlerinin bir kurala bağlanması gerektiğini tekrar Millî Eğitim
Bakanlığına hatırlatmak istiyorum.
Bir tarafta atanamayan
öğretmen, bir tarafta öğretmen açığı, bu garip durumun da ortadan
kaldırılmasını temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Sayın Yetiş…
6.- Adıyaman Milletvekili Muhammed Murtaza Yetiş’in, 20 Kasım Dünya
Çocuk Hakları Günü’ne ve Suriye’de tutuklu kalan gazeteci Cüneyt Ünal’ı almak
maksadıyla Suriye’ye giden CHP heyetine ilişkin açıklaması
MUHAMMED MURTAZA YETİŞ
(Adıyaman) – Sayın Başkan, bugün Dünya Çocuk Hakları Günü, kardeşleri gibi
sokakta oynayıp okuluna gitmesi gereken Filistinli çocuklar katlediliyor; dokuz
aylık, dört yaşında çocuklar, insanlığın masumiyeti ve saflığıyla birlikte
kayboluyor. Terörist ve çocuk katili İsrail rejimini ben lanetliyorum. Çocuk
katilliği konusunda İsrail’le kardeş olan Suriye rejimini de tüm çocuklar adına
lanetliyorum.
Bu arada seksen yedi gün
Suriye zindanlarında tutuklu kalan gazeteci Cüneyt Ünal’ı almak maksadıyla
giden CHP heyeti umarım Esad’la hatıra fotoğrafı çektirmekten yaşanan zulümleri
görmeye fırsat bulmuştur.
BAŞKAN – Sayın Topal…
7.- Amasya Milletvekili Ramis Topal’ın, Amasya’da soğan üreticilerinin
sorunlarına Hükûmet yetkililerince çözüm bulunup bulunmayacağını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
RAMİS TOPAL (Amasya) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Amasya’da soğan üreticileri
2011, geçen yıl, 24 kuruşa maliyeti olan soğanları 15 kuruştan satamadılar. Ya
tarlada bıraktılar ya çöpe attılar. Bu yıl da soğan maliyetleri yüksek. Şu ana
kadar soğanlar istediği, hakkettiği değeri bulamadı çiftçi tarafından
satılamıyor. Ben buradan Hükûmet yetkililerine soruyorum: Soğan üreticilerini,
Amasya’da kaderiyle baş başa mı bırakacaklar, bununla ilgili bir çözüm
üretecekler mi?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Tüzel…
8.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Dünya Çocuk Hakları
Günü’ne ve ülkemizde çocukların yaşam koşullarına ilişkin açıklaması
ABDULLAH LEVENT TÜZEL
(İstanbul) – Sayın Başkan, Çocuk Hakları Günü’nde bölgemizde ve ülkemizde
çocukların yaşam koşullarını unutmayalım. TÜİK verilerine göre ülkemizde 1
milyon çalışan çocuk var. 2.225 tutuklu çocuk cezaevlerinde. Suriye’de,
Filistin’de ölen çocuklar gözümüzün önünde. Tabii ki Roboski’yi de hiç
unutmuyoruz.
Çocukları en çok tehdit eden,
emperyalist güçlerin savaş senaryoları. Bölgede ve ülkemizde savaşları önlemek,
halkları özgür ve kardeş kılmak çocuklarımıza karşı görevimiz. İşte, bunun
için, savaşsız bir ülke ve gelecek kazanmak için, ölümler olmadan sonuçlanan
açlık grevinin bizlere gösterdiği çözüm yolunu değerlendirelim.
Kürt yurttaşlarımız ne
istediğini biliyor ve her yerde söylüyor. Görev Hükûmette ve bu çağrıya yanıt
vermekte. Savaşı durdurmak, silahları susturmak ilk adım olmalıdır. Hak ve dil
eşitliğine dayalı bir çözümü demokratik yol ve esaslarla sağlamak, gelecek
kuşaklara ve çocuklarımıza barışı kazandırmak hepimizin sorumluluğundadır.
İzlemek, beklemek değil; hızla acil adım atılmalıdır.
BAŞKAN – Sayın Fırat…
9.- Adıyaman Milletvekili Salih Fırat’ın, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları
Günü’ne ilişkin açıklaması
SALİH FIRAT (Adıyaman) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Evet, bugün Dünya Çocuk
Hakları Günü.
Çocuk haklarından biri de
eğitim hakkıdır ama ne yazık ki Adıyamanlı çocuklar Hükûmetin yanlış
politikaları yüzünden Adıyaman’da yatırım yapılmamasından dolayı çevre illere
ve bölgelere ırgat olarak gidiyorlar. Hâlâ Erzincan’da pancar sökümünde bulunup
da okula gitmeyen çocuklarımız var. İki buçuk ay geçti okulun açılışından,
eğitim hakları hâlâ kendilerine verilmemiştir. Bu konunun ivedilikle
düzeltilmesi gerekir.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Sayın Tanal…
10.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, parasız eğitim isteyen
tutuklu öğrencilere özgürlük için Beyazıt Meydanı’nda yapılan basın açıklaması
sırasında öğrencilere kimyasal madde içeren suyla müdahele edilmesiyle ilgili
olarak Bakanlığın derhâl harekete geçmesi gerektiğine ve Dünya Çocuk Hakları
Günü’ne ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
17-18 Kasım 2012 tarihinde İstanbul Üniversitesi Beyazıt Meydanı’nda parasız
eğitim isteyen öğrencilere, özgürlük için yapılan basın açıklamasında
öğrencilerin üzerine sıkılan kimyasal madde içeren suyla topluluk
dağıtılmıştır. Sıkılan bu kimyasal madde öğrencilerin vücutlarını yakmakta,
vücuduna yapışmakta ve iz bırakmaktadır. Bu, gerçekten, kabul edilebilen bir
davranış değil. Bakanlığın bu konuyla ilgili derhâl harekete geçmesini talep
ediyorum.
Bugün 20 Kasım Dünya Çocuklar
Günü. Dünya Çocuklar Gününü kutlarken ülkemizde 16 milyon 264 bin çocuk işçi
olarak çalışmakta. Bakanlığın derhâl bu konuyu ivedilikle ele alarak bu
çocukların sosyal güvenceye kavuşturulmasını bekler, saygılarımı sunarım.
BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının iki
tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup bilgilerinize sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Lüksemburg Temsilciler Meclisi Başkanı Laurent Mosar'ın,
beraberinde bir Parlamento heyeti ile birlikte ülkemizi ziyaret etmesinin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 12/11/2012
tarih ve 35 sayılı Kararı ile uygun bulunduğuna dair Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı tezkeresi (3/1048)
16
Kasım 2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Lüksemburg Temsilciler
Meclisi Başkanı Laurent MOSAR'ın beraberinde bir Parlamento heyeti ile birlikte
ülkemizi ziyaret etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının
12.11.2012 tarih ve 35 sayılı Kararı ile uygun bulunmuştur.
Söz konusu heyetin ülkemizi
ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında 3620 sayılı Kanun’un 7. Maddesi gereğince Genel Kurulun bilgilerine
sunulur.
Cemil
Çiçek
TBMM
Başkanı
2.- Tunus Ulusal Kurucu Meclisi Haklar, Özgürlükler ve Dış İlişkiler
Komisyonu heyetinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının konuğu olarak
6-10 Kasım 2012 tarihleri arasında ülkemize resmî bir ziyarette bulunmasının
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 30/10/2012
tarih ve 34 sayılı Kararı ile uygun bulunduğuna dair Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı tezkeresi (3/1049)
19
Kasım 2012
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Tunus
Ulusal Kurucu Meclisi Haklar, Özgürlükler ve Dış İlişkiler Komisyonu heyetinin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının konuğu olarak 6-10 Kasım 2012
tarihleri arasında ülkemize resmî ziyarette bulunmaları TBMM Başkanlık
Divanının 30 Ekim 2012 tarih ve 34 sayılı Kararı ile uygun bulunmuştur.
Söz
konusu heyetin ülkemizi ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
ilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun'un 7. Maddesi gereğince
Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Cemil
Çiçek
TBMM
Başkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize
sunulmuştur.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve 21 milletvekilinin, mısır tarımı
ve mısır üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/415)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizde, mısır tarımı ve
mısır üreticilerinin sorunlarının araştırılarak mısır üreticilerinin
mağduriyetlerinin önlenmesi ve mısır üretiminin artırılması için Anayasa'nın
98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü'nün 104. ve 105. maddeleri gereği
Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz. 19.12.2011
1) Erkan
Akçay (Manisa)
2) Emin
Çınar (Kastamonu)
3) Oktay
Vural (İzmir)
4) Oktay
Öztürk (Erzurum)
5) Mehmet
Şandır (Mersin)
6) Faruk
Bal (Konya)
7) Celal
Adan (İstanbul)
8) Reşat
Doğru (Tokat)
9) D. Ali
Torlak (İstanbul)
10) Alim
Işık (Kütahya)
11) Ali
Halaman (Adana)
12)
Bülent Belen (Tekirdağ)
13)
Muharrem Varlı (Adana)
14) Emin
Haluk Ayhan (Denizli)
15)
Seyfettin Yılmaz (Adana)
16)
Necati Özensoy (Bursa)
17) Ali
Öz (Mersin)
18)
Mehmet Erdoğan (Muğla)
19) Ahmet
Duran Bulut (Balıkesir)
20) Adnan
Şefik Çirkin (Hatay)
21)
Mustafa Kalaycı (Konya)
22)
Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
Gerekçe:
Dünya mısır üretiminde, ABD,
Çin, AB ülkeleri, Brezilya ve Meksika söz sahibi ülkelerdir. Dünya mısır
üretiminden yüzde 0,4 oranında pay alan Türkiye, ürettiği mısırın tamamına
yakınını yurt içinde tüketmektedir.
Dünya mısır üretim alanı ve
üretim miktarı; yemlik mısır kullanımının ve biyoetanol üretimde mısıra olan
talep nedeniyle sürekli artmaktadır. 2005/2006 yılında Dünyada mısır üretimi
149,6 milyon hektar alanda, 713,6 milyon ton iken mısır tüketimi 728 milyon
tondur. 2010/2011 yılındaysa 160 milyon hektar alanda, 814 milyon ton iken
tüketim 835 milyon tondur.
Ülkemizde 2003 yılında 2,8
milyon ton mısır üretilirken son yıllarda ikinci ürün yetiştiriciliğinin ve
verimin artması, pamuk üretiminden vazgeçen üreticilerin mısıra yönelmesi
nedeniyle 2010 yılında 4,3 milyon tona çıkmıştır. Mısır üretimindeki artışa
paralel olarak 2000/2001 yılında 3 milyon ton olan yurtiçi mısır kullanımı
2008/2009 yılında 5,1 milyon tona ulaşmış artan talep üzerine de 2007-2010
yılları arasında 3,2 milyon ton mısır ithalatı yapılarak yaklaşık 1 milyar
dolar ödenmiştir.
Mısır üretiminin artırılması
için sulanan alanların genişletilmesi gerekirken sulama yatırımları ödenek
yetersizliği yüzünden bir türlü bitirilememektedir. Mısırda sulama
masraflarının payı yüksektir. Sulama masraflarını azaltmak için yağmurlama ve
damla sulama yöntemlerinin kullanımının yaygınlaştırılması sağlanmalıdır.
Mısır üreticilerimiz yeni
tohum ve çeşitlere ulaşmakta zorlanmaktadır. Üreticilerin ürünlerini, değerinde
pazarlayabileceği ürün borsalarının sayıları ve işlevi yetersizdir. TMO,
mısırda destekleme alımı yerine müdahale alımı yapmaktadır. Bazı yıllar alım
yapmazken bazı yıllarda toplam üretim miktarının yüzde 30'unu alan TMO'nun
birtakım uygulamaları mısır üreticilerini mağdur etmektedir. TMO tarafından
stoklanan mısır, 2006 yılında 106 dolardan
satılmış, 2007 yılında aynı mısır 230 dolardan ithal edilmiştir.
Diğer ülkelerde üreticilerin,
daha fazla desteklenmesi, verimlerinin yüksek oluşu ve girdi maliyetlerinin
düşük oluşu nedeniyle mısır üreticilerimiz dünya piyasalarıyla rekabette
zorlanmaktadır. 2004 yılında kg başına 250 kuruş olan mısır prim miktarı 2007 yılında 200 kuruşa düşürülmüş,
2009, 2010, 2011 yıllarında ise 400 kuruş olarak açıklanmıştır. 2005 yılında
240 kuruş olan mazot desteği ise 7 yıl içerisinde sadece yüzde 56 oranında
artmıştır. Son üç yılda gübre fiyatları yüzde iki yüz oranında artarken gübre
desteği sadece yüzde 11 oranında artmıştır.
Mısır üretiminin yeterli
olduğu dönemde mısırın gümrük vergi oranlarının düşürülmesi ve hasat döneminde
ithalata izin verilmesi iç piyasada mısır fiyatlarının gerilemesine yol
açmakta, bu da mısır üreticisini mağdur etmektedir. 2011 Aralık'ta ithal edilen
1 kg mısırın maliyeti nakliye ve gümrük vergileriyle birlikte 1 Liranın
üzerindedir. 2011 hasat döneminde Türkiye'de mısırın tonu 650 lira iken,
hasattan bir ay sonra mısırın kg fiyatı 50 kuruşa düşürülmüştür. Mısırda
yaşanan düşük fiyat uygulamaları üreticileri zor durumda bırakmakta, üreticiyi
mısır ekiminden vazgeçirmektedir. Benzer bir durum 2005 yılında yaşanmış ve
üretim 2006 yılında 400 bin ton düşmüştür.
18 Mart 2010 tarihinde
yayımlanan Biyogüvenlik Kanunu gereğince GDO'lu ürünler ülkemizde
üretilemezken, GDO'lu ürünlerin ithalatına ve satışına yasak getirilmemiş,
aksine bu ürünlerin satışı ülkemizde yasal hale getirilmiştir. Dünyada mısır
üretilen 158 milyon hektar alanın yüzde 29 unda GDO'lu mısır
yetiştirilmektedir. Türkiye GDO'lu mısır üreten ülkelerden her yıl mısır ithal
etmektedir. GDO'lu ürünlerin özellikle insan sağlığı üzerinde uzun vadede ne
gibi bir etki yapacağı belli değildir. Mısırın ikinci ürün olarak ekiminin
gerçekleştirilmesi, verim artışı, GAP bölgesinin mısır üretimine uygun olması
vb. nedenlerle üretimin daha da artırılarak ihracat yapılabilmesi mümkündür.
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 20 milletvekilinin,
Afşin-Elbistan Çöllolar kömür havzasında hayatını kaybeden madencilerimizin
göçük altından çıkarılması ve Türkiye’de yaşanan maden kazaları konusunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/416)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Kahramanmaraş-Afşin-Elbistan-Çöllolar
kömür havzasında hayatını kaybeden madencilerimizin göçük altından çıkarılması
ve Türkiye'de yaşanan maden kazaları konusunda araştırma yapılarak, alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasa'nın 98. ve TBMM içtüzüğünün
104 ve 105. maddesi uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ve talep ederiz.
1) Mesut
Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
2) Mehmet
Şandır (Mersin)
3) Alim
Işık (Kütahya)
4) Ali
Uzunırmak (Aydın)
5)
Muharrem Varlı (Adana)
6)
Seyfettin Yılmaz (Adana)
7) Sümer
Oral (Manisa)
8) Reşat
Doğru (Tokat)
9) Erkan
Akçay (Manisa)
10) Ahmet
Duran Bulut (Balıkesir)
11)
Mustafa Kalaycı (Konya)
12)
Bülent Belen (Tekirdağ)
13) Adnan
Şefik Çirkin (Hatay)
14)
Necati Özensoy (Bursa)
15) Lütfü
Türkkan (Kocaeli)
16) Oktay
Öztürk (Erzurum)
17) Celal
Adan (İstanbul)
18) Emin
Çınar (Kastamonu)
19)
Mehmet Erdoğan (Muğla)
20)
Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
21) Ali
Halaman (Adana)
Gerekçe:
Afşin-Elbistan Termik
Santrali'ne kömür sağlayan Çöllolar kömür havzasında 10 Şubat 2011 tarihinde
meydana gelen göçükte dokuz madencimiz göçük altında kalarak hayatını
kaybetmişti. Kahramanmaraş'ı ve tüm Türkiye'yi üzen bu olay üzerinden tam 312 gün
geçmesine rağmen göçük altındaki şehit olan dokuz madencimizin cenazesi halen
çıkarılamamıştır.
Madencilerimizin aileleri
sabırla ve umutla yakınlarının cenazelerinin göçük altından çıkarılmasını
beklemektedir. Bilim ve teknolojinin neredeyse baş döndürücü bir hızla
ilerlediği dünyamızda, dokuz madencilerimizin göçük altından bugüne kadar çıkarılamamış olması hayret
verici bir durumdur.
Madencilerimiz niçin göçük
altından bugüne kadar çıkarılamamıştır? Bu konuda bir teknoloji eksikliği mi
vardır? Yoksa bu konuda maliyet hesabı mı yapılmaktadır? Şehit madencilerimizi
ne zaman ailelerine teslim edeceğiz? Bütün bu konular araştırma konusu haline
gelmiştir.
Ülkemizde pek çok iş kolunda
olduğu gibi madencilik iş kollarında da sık sık iş kazaları meydana gelmektedir.
Uzun çalışma süreleri, düşük ücretler, sağlıksız ve güvensiz çalışma koşulları
ülkemizde iş kazalarını artırmaktadır.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
Meclisi verilerine göre; 2011 yılının ilk dokuz ayında Türkiye'de meydana gelen
iş kazalarında 396 işçi yaşamını yitirirken 2.453 işçi de yaralanmıştır.
İş kazaları, özellikle
İstanbul, Kocaeli, Zonguldak, İzmir, Ankara, Adana, Eskişehir, Tekirdağ,
Malatya, Bursa, Konya ve Kahramanmaraş gibi illerimizdeki sanayi merkezlerinde
ve kömür ocaklarında sıkça görülmektedir.
Ülkemizde görülen iş kazaları
genellikle madencilik, tersane, inşaat, enerji, metal, çimento, mevsimlik
tarım, tekstil ve deri iş kollarında ortaya çıkmaktadır. Madencilik sektörü
alanında ülkemizde ortaya çıkan iş kazaları Avrupa ülkelerinin 4,5 katı
düzeyinde gerçekleşmektedir.
Türkiye ekonomisine önemli
katkılar sağlayan madencilik sektörü, çalışma koşulları başta olmak üzere,
çağdaş standartlarda üretim konusunda yeniden yapılanmalıdır. Bu doğrultuda
yapılacak olan çalışmalar hem maden ocaklarındaki göçükleri azaltacak hem de
ölümlü kazaların önüne geçecektir.
Bu nedenle, Çöllolar kömür
havzasında hayatını kaybeden madencilerimizin göçük altından çıkarılması ve
ülkemizde yaşanan maden kazaları konusunda araştırma yapılarak, gerekli
önlemlerin alınması konusunda Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105.
maddesi uyarınca bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması yerinde olacaktır.
3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin,
ülkemizdeki yolların kalitesinin arttığının söylenmesine rağmen ölümlü ve
yaralanmalı trafik kazalarında azalma olmamasının sebeplerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/417)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
“Ülkemizdeki yolların
kalitesinin arttığının söylenmesine rağmen ölümlü ve yaralanmalı trafik
kazalarında azalma olmamasının sebeplerinin araştırılarak kazasız seyahat için
alınması gereken önlemler ile sosyoekonomik yapıya etkisinin belirlenmesi"
amacıyla, aşağıda belirtilen gerekçelerle Anayasa'mızın 98'inci, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Mehmet
Şandır (Mersin)
2) Ali
Uzunırmak (Aydın)
3) Oktay
Öztürk (Erzurum)
4) Lütfü
Türkkan (Kocaeli)
5)
Muharrem Varlı (Adana)
6) Mehmet
Erdoğan (Muğla)
7) Ali Öz (Mersin)
8) Erkan
Akçay (Manisa)
9) Alim
Işık (Kütahya)
10) Emin
Çınar (Kastamonu)
11) D.
Ali Torlak (İstanbul)
12) Zühal
Topcu (Ankara)
13)
Mustafa Kalaycı (Konya)
14)
Necati Özensoy (Bursa)
15) Meral
Akşener (İstanbul)
16)
Seyfettin Yılmaz (Adana)
17) S.
Nevzat Korkmaz (Isparta)
18) Celal
Adan (İstanbul)
19) Mesut
Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
20) Ali
Halaman (Adana)
Gerekçe:
Ülkemiz karayollarında
özellikle bayram tatillerinde ölüme sebep olan kazalar sıklıkla meydana
gelmektedir. Bayram günleri çıkan gazetelerin bir köşesi sürekli olarak kaza
haberlerine ayrılmakta ve Bayram Bilançosu adı altında ölü ve yaralı sayılarına
yer verilmektedir.
Emniyet
Genel Müdürlüğünün istatistiklerine göre 2006 yılında 9 günlük tatilde 125
vatandaşımız, 5 günlük tatilde 97 vatandaşımız; 2007 yılında 5 günlük tatilde
86 vatandaşımız, 4 günlük tatilde 64 vatandaşımız; 2008 yılında 9 günlük
tatilde 147 vatandaşımız; 2009 yılında 5 günlük tatilde 81 vatandaşımız; 2010
yılındaki 9 günlük bayram tatilinde 147 vatandaşımız, 5 günlük tatilde 83
vatandaşımız kazalarda hayatını kaybetmiştir.
2011 yılında da kazalar
durmamış, 9 günlük Ramazan Bayramı tatilinde 168 vatandaşımız hayatını
kaybetmiş, 752 vatandaşımız da yaralanmıştır. Yine 5 günlük Kurban Bayramı
tatilinde de 61 vatandaşımız hayatını kaybederken 3 bin 172 vatandaşımız da
yaralanmıştır.
2002 yılında 440 bin olan
kaza sayısı 2005 yılında 621 bine, 2010 yılında da 1 milyon 104 bine çıkmıştır.
Ölü sayısında belli bir artış olmamakla birlikte kazalardaki yaralı sayısında
iki katına yakın bir artış olmuştur. 2002 yılında yaralı sayısı 116 bin iken
2010 yılında bu sayı 211 bin olmuştur.
Trafik kazalarında yaralı
olarak kurtulanlar tedavi sonucunda iyileşseler bile yaşadıkları sarsıntının
psikolojik etkisi yıllar boyu devam edebilmektedir.
Ölümlü ve yaralanmalı olmayan
kazalarda, Türk milletinin kanaatkârlığını gösteren "cana geleceğine mala
gelsin" deyişine gönülden bağlı kalınsa da, kaza sonrası yaşanan
bürokratik süreç işgücü kaybına sebebiyet vermekte, bu da ekonomiye negatif
tesir etmektedir.
Şehir içinde oluşan kazalar
ise trafik akışının yoğun olduğu caddelerde tıkanmalara sebep olmaktadır. Her
halükarda kazaya karışmayanların dahi trafikte uzun süre beklemeleri sebebiyle
kaybedilen zaman ve boşa harcanan yakıt, kişilerin ve millî ekonomimizin zarar
hanesine yazılmaktadır.
Tüm bu sorunların sebepleri
ve sonuçlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri
gereğince Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
İki gensoru önergesi vardır.
Önergeler daha önce bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.
Şimdi önergeleri okutuyorum:
C) Gensoru Önergeleri
1.- Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri İzmir
Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; TRT ve
Anadolu Ajansı’nın yayınlarında tarafsızlığı sağlayamadığı, üstlendiği görevin
sorumluluğunu yerine getirmediği ve kamu kaynaklarını partililere aktardığı
iddiasıyla Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç hakkında gensoru açılmasına ilişkin
önergesi (11/23)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Daha önce
11/16 Esas Sayı ile gündeme gelen ancak TRT’nin yayın saatlerinde müzakere
edilemeyeceği için geri çekilen; TRT ve Anadolu Ajansının yayınlarında
tarafsızlığı sağlayamadığı, üstlendiği görevinin sorumluluğunu yerine
getirmediği ve kamu kaynaklarını partililere aktardığı iddiasıyla Başbakan
Yardımcısı, Devlet Bakanı Bülent Arınç hakkında Anayasanın 98 ve 99'uncu, TBMM
İçtüzüğünün 106. maddeleri uyarınca Gensoru açılmasını Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına arz ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet Şandır Oktay
Vural
Mersin İzmir
Grup Başkanvekili Grup
Başkanvekili
Gerekçe:
Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası'nın 132. maddesinde "Devletçe kamu tüzelkişiliği olarak kurulan
tek radyo ve televizyon kurumu ile kamu tüzelkişilerinden yardım gören haber
ajanslarının özerkliği ve yayınlarının tarafsızlığı esastır." hükmü yer
almaktadır. Türkiye Radyo Televizyon Kanunu'nun "Amaç" başlıklı 1. maddesinde
de TRT'nin özerkliği ve tarafsızlığına vurgu yapılmaktadır.
Bu çerçevede, TRT ve Anadolu
Ajansının habercilik anlayışının ve uygulamasının tarafsız olması gerektiği,
Anayasa'da ve ilgili kanunda açıkça belirtilmiştir. Hâl böyleyken bu iki
kurumun taraflı ve siyasi uygulamaları son yıllarda had safhaya ulaşmıştır. Bu
iki kurumdan sorumlu olan Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç da bu
uygulamalara göz yummuş, hatta desteklemiştir.
Bu kurumların yöneticilerinin
vatandaşın tarafsız haber alma özgürlüğünü engelleyerek partizanca davranması,
kurumlarını kişisel menfaat ve siyasi manipülasyon amacıyla kullanması hukuka
aykırıdır. Türkiye'de harcadığı her 100 liranın 80 lirasını halktan toplanan
vergilerle karşılayan tek özerk kurum TRT'dir. Bu nedenle tüm kesimlere ve
siyasi partilere, iktidar muhalefet ayrımı yapmadan eşit ve tarafsız
davranmalıdır. Fakat TRT, AKP iktidarının borazanı hâline gelmiştir. TRT
habercilik yapmamakta, kamuoyunu manipüle ederek AKP'nin kamuoyundaki imajını
düzeltmek, reklamını yapmak için bir araç görevini üstlenmektedir. TRT,
saatlerce iktidar partisinin faaliyetlerine ilişkin çok geniş yayın yaparken,
muhalefete neredeyse hiç yer vermemektedir.
AKP Hükümeti TRT 3'ün TBMM
yayınını verdiği saatleri kısıtlayarak kanun görüşmelerini TBMM TV'nin yayında
olmadığı saatlere denk getirmekte ve böylece kanunlarda yer alan yanlış ve
eksikliklerin kamuoyuna duyurulmadan gece yarıları çıkarılmasına ve muhalefetin
sesinin kısılmasına çanak tutmaktadır. Anayasada ve yasada yer alan ve Bülent
Arınç'ın kendisinin de ifade ettiği, "kamu yayıncılığı yapan kuruluşların
tarafsız ve adaletli olması gerektiği" hususu maalesef lafta kalmaktadır.
Bu taraf yayınların dışında
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yakın çevresinden kişiler de dâhil olmak üzere
TRT’nin çeşitli birimlerine yüksek maaşlarla, yandaşların alındığı hususu da
başka bir gerçektir.
Öte yandan, TRT
kanallarındaki iç yapımların bitme noktasına geldiği ve TRT’nin programları
dışarıdan ajanslara yaptırdığı bilinmektedir. Sayın Arınç’ın ifadeleriyle
TRT’de 6 bin 211 memur, 835 sözleşmeli olmak üzere 7 bin 46 personel
çalışmaktadır. Bu durumda TRT personelinden azami ölçüde yararlanılmadığı
açıkça görülmektedir. Bu kadar kadrosu olan TRT dış yapımlara milyonlarca TL
harcamakta ve yandaşlara verilen işlerle kamu kaynakları çarçur edilmektedir.
Kamusal yayın sorumluluğu
olan giderleri toplum tarafından üstlenilen bir kanalın böylesine kötü
yönetilmesinin ve taraflı yayın yapmasının sorumlusu Sayın Bülent Arınç’tır.
Bir gazetede yayınlanan röportajda
TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in kendisine yöneltilen bir soruya cevaben
“Osman Öcalan’la röportaj yaptık. Çekmecemde duruyor. Yeri ve zamanı geldiğinde
yayınlayacağız” demesi TRT’nin içine düştüğü durumun ne kadar vahim olduğunun
bir başka göstergesidir. Ayrıca, TRT ve Anadolu Ajansı, terör örgütü
elebaşlarından Murat Karayılan’ın İran’da yakalandığı konusuyla ilgili yayın
yapmış, bu yayınların doğru olmadığı tespit edilmiştir. Yine bomba yüklü araç
haberine ilişkin yaşanan skandalın baş sorumlusu da TRT ve Anadolu Ajansı
olmuştur.
Osman Öcalan gibi azılı bir
terörist ile röportaj yapılması ve kayıtların çekmecede tutularak “zamanı
geldiğinde açıklanacağının” belirtilmesi TRT’nin bir psikolojik harekat aracı
haline geldiğini ve iktidarın manipülasyon aracı haline geldiğini açıkça
göstermektedir.
Sonuç olarak kendisine olan
güven sarsılan ve görev ve sorumluluğunu yerine getirmeyen Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç hakkında Anayasa’nın 98. ve 99. maddeleri ile TBMM İçtüzüğü’nün
106’ncı maddesi uyarınca gensoru açılması için gereğini arz ve talep ederiz.
2.- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup
Başkanvekili Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin; Cumhuriyet Bayramı
kutlamalarında toplantı, gösteri ve seyahat özgürlüklerinin kullanılmasını
engellediği, halka şiddet uygulayan kamu görevlilerini himaye ettiği ve kamu
gücünü kullanarak vatandaşlar üzerinde baskı uyguladığı iddiasıyla İçişleri
Bakanı İdris Naim Şahin hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/24)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
29 Ekim
Cumhuriyet Bayramının halk tarafından gerçekleştirilen kutlamalarında toplantı
ve gösteri özgürlüğü ile seyahat özgürlüğü gibi en temel özgürlüklerin
kullanılmasını engellemeye çalışan, halka şiddet uygulayan kamu görevlilerini
yönlendiren ve himaye eden, Cumhuriyetin temel ilkelerini benimseyen yurttaşlar
üzerinde kamu gücünü kullanarak baskı oluşturacak girişimlerde bulunarak
görevini kötüye kullanan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin hakkında Anayasanın
98 ve 99 uncu, TBMM İçtüzüğünün 106. maddeleri gereğince gensoru açılmasını
saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
Muharrem
İnce
Yalova
Gerekçe:
Çok sayıda sivil toplum
örgütü 01.10.2012 tarih 2012/1813 sayılı Ankara Valiliğine verdikleri dilekçe
ile 1. TBMM binası önünde bir basın açıklaması yapılması ve daha sonra ise
oradan Anıtkabir’e Atatürk’ün huzuruna çıkmak amacıyla bildirimde bulunmuştur.
Ankara Valiliği, 16.10.2012 tarihli yazısı ile Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri
Kanununa aykırı bir faaliyet olduğu gerekçesiyle söz konusu etkinliğe izin
verilmeyeceği bildirmiştir.
Anayasanın “Toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı” başlıklı 34. Maddesinde “Herkes, önceden izin
almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına
sahiptir.” hükmü yer almakta ve 2. Fıkrasında bu hakkın sınırlandırılabileceği
durumlar sayılmaktadır. Dolayısıyla, Ankara Valiliğinin söz konusu yazısı
tartışmasız bir şekilde Anayasaya aykırıdır, kanunsuzdur. Kaldı ki, Ankara’da
yapılması talep edilen etkinlik gösteri ve yürüyüş kapsamında değil, Cumhuriyet
bayramı kutlaması ve şenliğinin bir parçasıdır.
İçişleri Bakanı bu gerçeğe
rağmen Ankara Valiliği’nin yasakçı tavrını daha da ileri götürerek Ankara
dışından yurttaşlarımızın katılımların engellenmesi amacıyla Genelge
yayınlamıştır. Ankara dışındaki illerden Ankara’ya gitmek isteyen
yurttaşlarımızın otobüsleri durdurulmuş, keyfi gerekçelerle otobüslerin hareket
etmeleri engellenmiştir. Seyahat özgürlüğü sıkıyönetim dönemlerini aratmayacak
bir biçimde kısıtlanmıştır. Anayasanın 23. Maddesinde herkesin seyahat
özgürlüğüne sahip olduğu hükmüne yer verildikten sonra, seyahat özgürlüğünün
“suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek” amacıyla
kanunla kısıtlanabileceği hükmüne yer verilmiştir. Valiliğin yasak kararı ve
İçişleri Bakanlığı Genelgesinde Cumhuriyeti kutlamanın, Atatürk’ü anmanın
fiilen “suç” olarak gösterildiği anlaşılmaktadır. Siyasi iktidar Cumhuriyeti
kutlamak isteyenler suç işleyecek kabulüyle hareket ederek, yurttaşlarımızın en
temel hak ve özgürlüklerini ortadan kaldırmıştır.
Valiliğin ileri sürdüğü ve
Sayın Başbakanın da dile getirdiği olay çıkacağına ilişkin istihbarat bilgisi
bulunduğu gerekçesinin gerçeklerle bağdaşmadığı, polisin orantısız gücü dışında
hiçbir olay çıkmaması ile ortaya çıkmıştır. Kaldı ki, Ulus'a gelen yurttaşlar
için kontrol noktası oluşturulmamış, güvenlik tedbirleri alınmamıştır. Eğer
gerçekten bir istihbarat söz konusu ise, İçişleri Bakanı hiçbir önlem almayarak
o gün orada bulunan yurttaşlarımızın can güvenliğini tehlikeye atmıştır.
Yurttaşlarımızın küçük çocukları ile etkinliğe katılmaları, yaşlıların büyük
katılımı hiçbir yurttaşımızın suç işleme amacını taşımadığını ortaya
koymaktadır.
Yaşlısı, çocuğu el ele
Bayrama yakışır şekilde Türk bayrakları ile toplanmış yurttaşlarımız, güvenlik
güçlerinin kanunsuz ve orantısız müdahalesine maruz kalmıştır. Bu şiddet yaşlı
ve çocuk gözetmeksizin acımasızca uygulanmıştır. Polis biber gazı sıkıp
yurttaşlarımıza saldırırken İçişleri Bakanı helikopterden alanı denetlemiş,
olayları yönlendirmiştir. Yurttaşlarımızla birlikte milletvekilleri de polisin
orantısız güç kullanımına maruz kalmış, İçişleri Bakanı milletvekilinin
boğazını sıkan polislerle ilgili bir soruşturma açmayarak, suç işleyen kamu
görevlilerini himaye etmiştir.
Cumhuriyet Bayramı
kutlamalarının suç kapsamında değerlendirilmesi, halkın Cumhuriyete sahip
çıkmak amacıyla gerçekleştirdiği kutlamalara, siyasi iktidarın sanki bir
kalkışmayı bastırırcasına müdahale etmesi son derece düşündürücüdür. Bu durum
siyasi iktidarın amaçlarını ortaya koyması noktasında Türkiye'nin karşı karşıya
olduğu tehlikeyi de gözler önüne sermektedir. Kendisinden farklı düşünenlere
kamu gücü kullanarak baskı ve şiddet uygulanması dikta yönetimlerine özgüdür.
Belirtilen gerekçelerle
İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin hakkında gensoru açılması Yüce Meclisten
talep ederiz.
BAŞKAN – Bilgilerinize
sunulmuştur.
Gensoruların gündeme alınıp
alınmayacağı hususundaki görüşmelerin bugün yapılmasını da kapsayan Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu önerisi biraz sonra işleme alınacaktır.
Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunun, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- AK PARTİ Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; bastırılarak dağıtılan (11/23) ve (11/24)
esas numaralı Gensoru Önergelerinin 20 Kasım 2012 Salı günkü gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak
İşler” kısmının sırasıyla 1’inci ve 2’nci sıralarına alınmasına ve gündeme
alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerinin Genel Kurulun bugünkü
birleşiminde yapılmasına; 337 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi
20/11/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 20.11.2012
Salı günü (bugün) toplanamadığından, İçtüzük’ün 19uncu maddesi gereğince,
Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Ayşe
Nur Bahçekapılı
İstanbul
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin
“Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında
bulunan 342, 337, 339, 35, 61, 219, 94, 106, 212, 213, 216, 217 ve 218 sıra
sayılı kanun tasarılarının bu kısmın 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15
ve 16 ncı sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi;
Bastırılarak
dağıtılan (11/23 ve 11/24) esas numaralı gensoru önergelerinin 20 Kasım 2012
Salı günkü (bugün) gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmının
sırasıyla 1 inci ve 2 nci sıralarına alınması ve Anayasanın 99 uncu maddesi
gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun
bugünkü Birleşiminde yapılarak 11/23 ve 11/24 esas numaralı gensoru
önergelerinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarına devam edilmesi;
Genel Kurulun;
20 Kasım 2012 ile 5, 12, 19
ve 26 Aralık 2012 Salı ve Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların
görüşülmemesi;
4, 11, 18 ve 25 Aralık Salı
günkü birleşimlerinde 1 saat Sözlü Soruların görüşülmesini müteakip diğer
denetim konularının görüşülmeyerek Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin görüşülmesi;
4, 11, 18 ve 25 Aralık 2012
Salı günkü birleşimlerinde 15.00-20.00 saatleri arasında;
5, 6, 12, 13, 19, 20, 26 ve
27 Aralık 2012 Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde 14.00-20.00 saatleri
arasında;
21 Kasım 2012 Çarşamba günkü
birleşimde 239 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar;
20 ve 21 Kasım 2012 Salı ve
Çarşamba günkü birleşimlerde gece 24.00'de günlük programların tamamlanamaması
halinde günlük programların tamamlanmasına kadar;
Çalışmalarına devam etmesi,
337 Sıra sayılı kanun
tasarısının İçtüzüğün 91. maddesine göre Temel Kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması,
önerilmiştir.
337 Sıra Sayılı
Sermaye Piyasası Kanunu
Tasarısı
(1/638)
BÖLÜMLER BÖLÜM MADDELERİ BÖLÜMDEKİ
MADDE
SAYISI
1. BÖLÜM 1 ila 30 uncu maddeler 30
2. BÖLÜM 31 ila 56 ncı maddeler 26
3. BÖLÜM 57 ila 81 inci maddeler 25
4. BÖLÜM 82 ila 105 inci maddeler 24
5. BÖLÜM 106 ila 135 inci maddeler 30
6. BÖLÜM 136 ila 147 nci maddeler
(144 üncü maddenin (a), (b) ve
(c) bentleri
ile Geçici 1, 2, 3, 4, 5,
6, 7, 8, 9, 10
uncu maddeler dahil) 24
TOPLAM MADDE SAYISI 159
BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma
Partisi grup önerisinin lehinde ilk söz İstanbul Milletvekili Sayın Ayşe Nur
Bahçekapılı’ya aittir.
Buyurun Sayın Bahçekapılı.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çalışma haftamızın ilk gününü yaşıyoruz. İyi çalışmalar
diliyorum hepimize.
Evet, bir grup önerimiz var,
özellikle, çalışma saatlerini düzenleyen bir grup önerisi bu ama kanunlarla
ilgili olarak da yaptığımız ve… Daha önce de grup başkan vekillerine benim dün
sözlü olarak bilgi verdiğim üzere sizlere de bunları sunmak isterim.
Bugün, bildiğiniz gibi,
Başbakan Yardımcımız Sayın Bülent Arınç ile İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim
Şahin hakkında verilen gensoru önergelerinin görüşmesini yapacağız. Yine, grup
önerimizde kanun tasarılarının öne çekilmesine ilişkin bir madde var. Bunda da
342 sayılı Yargılama Sürelerinin Uzunluğu ile Mahkeme Kararlarının Geç veya
Kısmen İcra Edilmesi ya da İcra Edilememesi Nedeniyle Tazminat Ödenmesine
İlişkin Kanun, bir de 337 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu var. Ayrıca da yine,
339, 35, 61, 219, 94, 106, 213, 212, 216, 217 ve 218 sıra sayılı uluslararası
sözleşmeleri görüşmeyi planladık bu hafta.
Bugüne kadar uyguladığımız
çerçevede aralık ayı sonuna kadar tüm çarşamba günlerinden sözlü soruları
kaldırmayı, salı günleri de bir saat sözlü soruların ardından diğer denetimi
yapmamayı uygun görmekteyiz ve önermekteyiz. Çalışma saatlerimizin aralık ayı
sonuna kadar salı günleri 15.00-20.00, çarşamba ve perşembe günleri 14.00-20.00
olarak belirlenmesini önermekteyiz. 21 Kasım 2012 Çarşamba günü yani yarın 239
sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine bıraktığımız yerden devam edeceğiz
ve biraz önce ismini söylediğim Sermaye Piyasası Kanunu’na ilişkin 337 sıra
sayılı Kanun Tasarısı’nın temel kanun olarak görüşülmesini talep ediyoruz.
Ben, yine bütün arkadaşlarıma
iyi çalışmalar diliyorum. Grup önerimizin kabul edilmesini temenni ediyorum.
Teşekkürler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Bahçekapılı.
Adalet ve Kalkınma Partisi
grup önerisinin aleyhinde ilk söz, Yalova Milletvekili Sayın Muharrem İnce’ye
aittir.
Buyurun Sayın İnce. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii bugün grup önerisinde
konuşmayacaktık ama Sayın Başbakan, grup toplantısında “Bir grup başkan vekili
Meclis kürsüsünde aslanlar gibi kükreyerek ‘Esad’ın canı cehenneme’ diyordu,
sonra bir CHP heyeti gidip grup başkan vekilinin ‘Canı cehenneme’ dediği adamla
fotoğraf çektiriyor. Bizim gazetecilerimizi esir alan, uçağımızı düşüren bir
fesat odağı bizim ne kadar karşımızdaysa CHP de o kadar karşısında olmak zorundadır.
CHP Türkiye düşmanlarına kol kanat germekten kaçınmamıştır. CHP her zaman
olduğu gibi ucuz siyaset yapıyor… Şimdi, Başbakan bunları deyince tabii ki
arkasından konuşmak olmaz. Basın toplantısı falan değil milletin kürsüsüne
gelip Başbakana cevabını vermek lazım. Bir, daha önce benden bahsederken
“CHP’nin başı değil yanı.” dedi. En azından bugün “Grup başkan vekili” dedi.
Görevimi hatırladığı için ona teşekkür ediyorum.
İkincisi, alfabede “Ha” harfi
yoktur, ”CeHaPe” diye bir şey yoktur, “CHP”dir o. “Ha” harfinin olmadığını bir
zahmet öğrensin.
Bir üçüncüsü ise, bizim
arkadaşlarımızın fotoğrafı ile Başbakanın fotoğrafı arasında fark var.
Birincisi aile fotoğrafı, diğerleri bir gazeteciyi kurtarma fotoğrafı.
(Hatip elindeki fotoğrafları
göstermeye başladı)
Bakınız, bu fotoğrafları kim
çekti? Başbakan, Esad, hanımefendiler. Bu mutlu tabloyu kim çekti? Uçağın
kapısında Başbakan ve Esad. Sayın Cumhurbaşkanı ve Esad. Hele şu poza bakın,
kral koltuklarında Sayın Başbakan ve Esad. Bunları kim çekti, bunu kim çekti?
Devamını getirelim. Bunu kim çekti? Arkada Boğaziçi Köprüsü, bunu kim çekti?
Bunlar yetmez. Fotoğraf istiyorsanız, Sayın Başbakana fotoğraf göstereyim.
Kenan Evren’in önünde nasıl eğildiğini gösteren bir fotoğraf, altta Kaddafi’yle
nasıl sarıldığını gösteren bir fotoğraf, onun altında Mübarek’le dostça
sıkılmış bir el, altta da Esad’la birlikte gülümseyen fotoğraflar. Bu
fotoğrafları çektirip, sonra benim milletvekili arkadaşlarımın insani
değerlerle Hükûmetin yapamadığını yapıp, gidip o gazeteciyi kurtarıp Esad’la
fotoğraf çektirmelerinden… Bu ne kıskançlıktır, bu ne kıskançlıktır? Bu
fotoğraflara gitsin baksın. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Çalık, lütfen.
MUHARREM İNCE (Devamla) –
Şimdi, Başbakan diyor ki: ”Öleceksek adam gibi ölelim.” Ben de Başbakana
diyorum ki: “Doğru söylüyorsunuz, öleceksek adam gibi ölelim, siyaset
yapacaksak da adam gibi siyaset yapalım.” (CHP sıralarından alkışlar)
Yine, Yahudi Cesaret Ödülü
boynunuzda olacak, sonra İsrail’e afra tafra yapacaksınız. Bunları
geçeceksiniz. Önce boynunuzdan o madalyayı çıkaracaksınız. Başbakan açıklıyor,
diyor ki: “Şaron ‘Benim hayatımın en mutlu günü, tankların üstünde Filistin’e
girdiğim gündür.’ demiş.” Allah Allah, diyor ki Başbakan: “Ama bunu basın
toplantısında söyleyemedi.” E, Başbakan, siz söyleseydiniz.
BÜLENT TURAN (İstanbul) – Kaç
defa söyledi ya.
MUHARREM İNCE (Devamla) – Siz
söyleseydiniz.
BÜLENT TURAN (İstanbul) – 10
defa duyduk.
MUHARREM İNCE (Devamla) –
Bakınız, değerli dostlarım, Başbakanın bir yanı var.
BÜLENT TURAN (İstanbul) –
Davos’ta söyledi, herkes duydu Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Devamla) –
Başbakan ya ölülerin arkasından konuşur ya da tekerlekli sandalyede oturanların
arkasından konuşur. Başbakan ya İsmet Paşa’nın aleyhinde konuşur ya da
tekerlekli sandalyedeki Şaron’un aleyhinde konuşur.
Başbakan, geçmişte ben bu
kürsüde “Esad’ın canı cehenneme.” dediğim de grup toplantısında çıktı dedi ki:
“CHP’nin yanı ‘Esad’ın canı cehenneme.’ diyor. ‘Amerika’nın canı cehenneme.’
diyebilir misin?” Ben de bir gün sonra bu kürsüye geldim, “Ya, Esad’ın da canı
cehenneme, Obama’nın da canı cehenneme.” dedim, “Ben derim de sen diyebilir
misin?” dedim. Başbakanda o günden beri tık yok, ağzını bıçak açmıyor.
Şimdi ben şunu söylüyorum
milletin kürsüsünden: Diktatörlerin -kim olursa olsun, halkına kim zulüm
ederse, Alevi olsun, Sünni olsun,
Müslüman olsun, Hristiyan olsun, Budist olsun hiç fark etmez- bütün
diktatörlerin canı cehenneme! (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Bu
dünyayı dizayn etmeye çalışan, Irak’ta Müslümanları katleden, Irak’ta camileri
bombalayan emperyalistlerin de canı cehenneme. (CHP sıralarından alkışlar) Ben
bunu derim; Başbakan gelip bu kürsüden “Emperyalistlerin canı cehenneme.”
diyebilir mi?
ŞUAY ALPAY (Elâzığ) – Diyor
zaten.
MUHARREM İNCE (Devamla) -
Onda o yürek var mı? Buraya gelip diyecek, benim dediklerimi tekrar edecek.
Hepinize teşekkür ediyorum.
Başbakanın bunu
yapamayacağını biliyorum. Başbakan, ancak arkamızdan konuşur. Kürsüye gelip
buradan diyecek. Siz, Irak’ta 1,5 milyon Müslüman öldürüldüğünde Amerikan
askerlerinin sağ salim dönmesi için dua ettiniz mi etmediniz mi?
ŞUAY ALPAY (Elâzığ) –
Etmedik; doğruyu söyle.
MUHARREM İNCE (Devamla) -
Başbakan bunu söyledi ya.
ÜMİT ÖZGÜMÜŞ (Adana) – İş
birlikçilerin canı cehenneme.
MUHARREM İNCE (Devamla) -
Bunu ispatlarsam ne olacak? Size ses kaydını getirirsem, gazete kupürlerini
getirirsem ne yapacaksınız? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ne yapacaksınız?
Ama biz dualarımızı cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah
arkadaşları ve şehitlerimiz için yaparız; aramızdaki fark.
Hepinize çok teşekkür
ediyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Sayın Başkanım, sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İki dakika süreniz var.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, Sayın
İnce’nin bir huyu var; polemik yapma huyu, bunu hepimiz seviyoruz, ben de
seviyorum, dinliyorum kendisini ama bazı eksiklikler oluyor. Mesela zamanlama
gibi bir hatası var fotoğraflar gösterirken. İşte, geçmişte Sayın Başbakanın
veya eşinin Esad’la veya eşiyle çekilmiş fotoğraflarını sanki bugün çektirilmiş
gibi gösteriyor ve şöyle bir şey düşündürüyor insana: Yani, bir insan geçmişte
değil de şimdi halkını öldürüyorsa, benim geçmişteki dostluğuma dayanarak
onunla dostluğumu sürdürmem gerekir diye düşünüyorlar herhâlde.
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) –
Geçmişte de öldürüyordu, geçmişte de. Kürtlere yaptığını görmezden geliyorsunuz
tabii!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(Devamla) - Böyle bir mantık kurgulaması var. O fotoğrafları çektirdiği zaman
Başbakan Sayın Esad’la, Esad halkını öldürmüyordu…
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) –
Olur mu, Kürtlere yaptığı işkenceyi bilmezden geliyorsunuz tabii ki!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(Devamla) - …çocukları öldürmüyordu, kadınları öldürmüyordu, gençleri öldürmüyordu.
Siz, tarafınızı seçmek zorundasınız.
Teşekkür ederiz, milletvekili
arkadaşlarınız gazeteci arkadaşımızın buraya gelmesi ve özgürlüğüne
kavuşmasında katkı sundular. Teşekkür ederiz, insani olarak yaklaşıyoruz, ama o
milletvekili arkadaşlarınız, sokakta dökülen kanın yanında da bir fotoğraf
çekselerdi. Tarafınızı böyle seçeceksiniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın İnce, siz buradan
“Esad’ın canı cehenneme” dediniz; bu problemi çözmüyor. Problemi çözecek olan
nedir biliyor musunuz? Sokakta öldürülen genç, yaşlı, kadın, erkek, kimse, o
öldürülen insanlar için ne diyorsunuz, sorun bu? Biz bunun cevabını istiyoruz
sizden.
Bir de bir şey daha
söyleyeyim size: Siz Sayın İnce, CHP’yle ilgili Sayın Başbakanımızın harf
kullanmasına bir atıfta bulundunuz, “Ha harfi yoktur” dediniz. Ben şimdi size
sormak istiyorum, bir de bir anlaşma yapacağım sizinle. Siz “KaDeVe” mi
diyorsunuz, “KeDeVe” mi diyorsunuz? Bunu bana bir söyleyin?
BÜLENT TURAN (İstanbul) –
Zamana göre değişiyor!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(Devamla) – İki, daha önemli; madem alfabede “Ha” harfi yok, bizim tüzüğümüzün
3’üncü maddesinde, AKP değil “AK PARTİ” yazıyor kısaltılmışında…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUHARREM İNCE (Yalova) – Ama
“Ka” harfi var.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla)
– Söyle…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Bak
“Ka” harfi var ama “Ha” harfi yok.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(Devamla) – Söyler misiniz? Onu da söyleyin alkışlayayım sizi. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) – Ayşe
Nur Hanım, “Ha” harfi yok ama “Ka” harfi var.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- AK PARTİ Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; bastırılarak dağıtılan (11/23) ve (11/24)
esas numaralı Gensoru Önergelerinin 20 Kasım 2012 Salı günkü gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak
İşler” kısmının sırasıyla 1’inci ve 2’nci sıralarına alınmasına ve gündeme
alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerinin Genel Kurulun bugünkü
birleşiminde yapılmasına; 337 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisinin
lehinde son söz Bursa Milletvekili Sayın Hüseyin Şahin’e aittir.
Buyurun.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Adalet ve Kalkınma Partimizin
getirmiş olduğu grup önerimizin lehinde söz almış bulunmaktayım.
Ben, öncelikle sözlerime
başlamadan, bugün Dünya Çocuk Hakları Günü, bütün dünyaya, gelecekteki
çocuklarımıza daha yaşanabilir bir dünya bırakmak ümidiyle dünya çocuklarımızın
Çocuk Hakları Günü’nü kutluyorum ve yaklaşmakta olan öğretmenlerimizin
Öğretmenler Günü’nü de buradan kutluyorum.
Grup önerimizde Başbakan
Yardımcımız Sayın Bülent Arınç ve İçişleri Bakanımız Sayın İdris Naim Şahin
hakkında verilen gensoru önergelerinin görüşmelerinin bugün yapılmasını
öneriyoruz. Ayrıca, kanun tasarılarının öne çekilmesiyle ilgili bir önerimiz
var. Yine, Büyük Millet Meclisi Başkanımız ile Gençlik ve Spor Bakanımızın talepleri
olan uluslararası sözleşmelerin gündemin ön sıralarına alınmasını öneriyoruz.
Bugüne
kadar uyguladığımız çerçevede, aralık ayı sonuna kadar tüm çarşamba günlerinde
sözlü soruları kaldırmayı, salı günlerinde bir saat sözlü soruların ardından
diğer denetimi kaldırmayı, ayrıca çalışma saatlerini aralık ayı sonuna kadar
salı günleri 15.00 ila 20.00 saatleri arası, çarşamba ve perşembe günleri de
14.00 ila 20.00 saatleri arası olarak değiştirmeyi öneriyoruz. 21 Kasım,
yani yarın -Çarşamba günü de- 239 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmalara davam edilmesini ve yine 337 sıra sayılı
Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısı’nın temel kanun olarak görüşülmesini
öneriyoruz.
AK PARTİ’mizin grup
önerisinin lehinde olduğumuzu belirtir, yüce heyetinizin saygıyla selamlarım.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şahin.
Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu önerisinin aleyhinde son söz Isparta Milletvekili Sayın Nevzat Korkmaz’a
aittir.
Buyurun Sayın Korkmaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi,
hepimizin bildiği üzere, yasama faaliyetlerinin icra edildiği bir yüce organ.
Tabii, yasama faaliyetleri yerine getirilirken hangi mevzuatın, hangi kanunun
Genel Kurula getirileceği, hangisinin daha önce görüştürülebileceği de bir
gündemle mümkün oluyor. Bu gündemin belirlenmesi de İç Tüzük’ümüze göre Danışma
Kurulunda, içinde grup başkan vekillerinin bulunduğu, bir Meclis başkan vekili
başkanlığında, Danışma Kurulunda yapılıyor. Orada bir uzlaşma olması gerekiyor.
Benim Türkiye Büyük Millet
Meclisinde beşinci yılım ve beş yıldır da grup yöneticisi olarak zaman zaman bu
Danışma Kurulu toplantılarına iştirak ettim, katıldım ancak bir türlü uzlaşmaya
varılabildiğine şahit değilim. Yine, aynen Genel Kurulda olduğu gibi, AKP’nin
uzlaşmaz tutumu Danışma Kurulunda da devam ediyor. “Zaten, ben burada
uzlaşmasam Genel Kuruldaki çoğunluğuma güvenerek istediğimi alırım.” şeklinde
bir dayatmayla karşı karşıya kalıyorsunuz. Yine bunun örneğini şimdi görüyoruz,
bir Danışma Kurulu getirdi. Bu Danışma Kurulunda İç Tüzük’ten kaynaklanan
muhalefetin denetim hakları yine askıya alınmış vaziyette. Efendim, sözlü
sorular, sözlü sorulardan sonra görüşülebilecek denetim hakları görüşülmeyecek
diye bir karar getirdi önümüze.
Kıymetli arkadaşlar, Türkiye
Büyük Millet Meclisi sadece Hükûmetin ihtiyaç duyduğu yasalarının yapıldığı bir
yer değil, Hükûmetin aynı zamanda muhalefet tarafından da denetlendiği bir kurum ancak yasama faaliyetinden
kastınızın muhalefetin denetim hakkının elinden alındığı ve sadece Hükûmetin
isteklerinin yerine getirildiği bir Genel Kurul ve uzantıları şeklinde olduğunu
düşünüyorum.
Kıymetli arkadaşlar, yine
birtakım saatler belirlemişsiniz. Bu saatlere göre, işte kimi tarihlerde “akşam
sekizde” kimi tarihlerde de “bitimine kadar” diye karar alıyorsunuz.
Arkadaşlar, İç Tüzük ve Anayasa’mız biliyorsunuz aralık ayının yaklaşık
10’undan itibaren bütçenin Genel Kurulda görüşülmesini emrediyor yani bunun
başka bir alternatifi yok aksi takdirde bütçesiz bir Türkiye Cumhuriyeti’yle
karşı karşıya kalacağız. Bütçe görüşmelerinin de sarkıtılması, ertelenmesi gibi
bir lüksümüz yok, mutlaka zamanında ve belirlenmiş takvime göre bitirilmesi
gerekiyor. Dolayısıyla, arkadaşlar, uygulayamayacağınız bir karar ile ilgili
bugün Meclisin Genel Kurulunun zamanını israf ediyorsunuz. Ben aynı hataya çok
fazla düşmek istemiyorum ,dolayısıyla, uygulanamayacak
bu Danışma Kurulu kararıyla ilgili de çok fazla şey söylemeye ihtiyaç
duymuyorum.
Ancak, bu vesileyle,
cumartesi gününe denk gelen 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü Milliyetçi Hareket
Partisi adına kutlamak istiyorum.
Yine, ayrıca, Çocuk Hakları
Günü’nü kutluyorum bütün çocuklarımızın ve çocuklarımızın şu sitemini de
sizlerle paylaşmak istiyorum: Hep onlarla görüşürken “Yarınlarda Türkiye’yi
sizler yöneteceksiniz, bu kararları sizler alacaksınız, geleceği sizler
belirleyeceksiniz.” sözümüze itiraz ediyorlar, diyorlar ki: “Bu, çocukların
bugün dinlenilmemesi için uydurulmuş bir gerekçe. Hayır, biz bugün konuşmak
istiyoruz, bugün yönetime katılmak istiyoruz.” Ben de bunu Genel Kurulla
paylaşmış olayım.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Korkmaz.
REFİK ERYILMAZ (Hatay) –
Sayın Başkan, özür diliyorum.
Az önceki hatip arkadaşımız
bizi kastederek fotoğraflar üzerinden bize bir sataşmada bulundu. 69’a göre ben
bu sataşmaya cevap vermek istiyorum efendim.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Ben fotoğraflardan bahsettim.
BAŞKAN – Aslında sizinle
alakası yoktu ama buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz’ın, İstanbul Milletvekili Ayşe
Nur Bahçekapılı’nın Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
REFİK ERYILMAZ (Hatay) – Peki
efendim, teşekkür ediyorum.
Şimdi, bakın değerli
arkadaşlar, üç aydır Suriye’de cezaevinde tutuklu bulunan bir gazeteci
arkadaşımızı, tamamen insani duygularla, hiçbir siyasi kaygı taşımadan,
ülkesine, ailesine, çocuklarına kavuşturma için bir mücadele verdik ve bunun
neticesinde bu arkadaşı biz getirdik.
Bu arkadaşımızın Suriye’de şu
anda meşru Devlet Başkanıyla görüşmekten başka buraya getirilmesinin mümkün
olmadığını siz de çok iyi biliyorsunuz. Üç aydır bu arkadaşımızı -siz
iktidardasınız- kendi kaderine terk ettiniz orada. Size başvurdu, siz bunun
gereğini yerine getirmediniz ve Dışişleri Bakanlığının yazılı bir cevabı var,
“Biz bir şey yapamıyoruz.” Bu arkadaş bize başvurdu, biz de insanlık görevimizi
ve milletvekilliği görev ve sorumluluğumuzu yerine getirme adına gittik bu
arkadaşı getirdik. Bunun üzerinden siyaset yapmak istemediğimizi her seferinde
söyledik, ama ısrarla sizler bunu siyasi bir alana çekmeye çalışıyorsunuz.
“Efendim, fotoğraf çektirmişsiniz.”
Şimdi, ben size soruyorum:
Sayın Başbakanın “kardeşim” dediği, Bodrum’da beraber tatil yaptığı, ailece
görüştüğü ve şu anda meşru olan bir Devlet Başkanı. Gazeteciyi istedik,
“Buyurun, isterseniz, arzu ederseniz bir fotoğraf çekelim.” dediği zaman,
“Hayır, biz sizinle fotoğraf çektirmiyoruz.” mu diyecektik? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Bir dakika…
ŞUAY ALPAY (Elâzığ) – Esad
meşru bir başkan mı?
REFİK ERYILMAZ (Devamla) –
Peki, sokaktaki kandan bahsediyorsunuz. Bakın, bugün 10 bin asker ölmüş
Suriye’de. Bunlar Suriye halkının çocukları ve 10 bin askerin ölümünden AKP’nin
izlemiş olduğu Suriye politikasının sorumlu olduğunu ifade etmek istiyorum.
Siz eğer gücünüz yetiyorsa
buyurun Suriye’ye gidin, oradaki halkı, savunduğunuz halkı bir dinleyin
bakalım. Bakın, o fotoğrafı da çektik, onu size göndereceğim. O fotoğrafta… (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
REFİK ERYILMAZ (Devamla) –
Havaalanında beklerken, Kamışlı’da sizin “özgürlük savaşçıları” dediğiniz El Kaide
militanlarının öldürdüğü 15 askerin cenazesiyle karşılaştık, onları da
fotoğrafladık, onu da size göndereceğim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
REFİK ERYILMAZ (Devamla) –
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
ŞUAY ALPAY (Elâzığ) – Esad
meşru bir başkan mı?
REFİK ERYILMAZ (Hatay) – Onun
meşruluğunu siz tartışamazsınız! Ona siz karar veremezsiniz!
BAŞKAN – Bitti iki dakikanız.
Sağ olun, teşekkür ederim.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- AK PARTİ Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; bastırılarak dağıtılan (11/23) ve (11/24)
esas numaralı Gensoru Önergelerinin 20 Kasım 2012 Salı günkü gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak
İşler” kısmının sırasıyla 1’inci ve 2’nci sıralarına alınmasına ve gündeme
alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerinin Genel Kurulun bugünkü
birleşiminde yapılmasına; 337 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
İç Tüzük’ün 37’nci maddesine
göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır. Okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D) Önergeler
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Emekliler ile Bunların Dul ve
Yetimlerinin Sendikalaşması Hakkında (2/30) esas numaralı Kanun Teklifi’nin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/76)
22
Haziran 2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/30 esas numaralı Kanun
Teklifim 45 gün içerisinde Komisyonda görüşülmediğinden, İç Tüzüğün 37’nci
maddesi gereğince doğrudan gündeme alınması konusunda gereğinin yapılmasını arz
ederim.
Ensar
Öğüt
Ardahan
BAŞKAN – Teklif sahibi olarak
Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt.
Sayın Öğüt, buyurun.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; emekliler ile dul ve yetimlerin sendikalaşması için
vermiş olduğum kanun teklifi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye’de 10 milyon 428 bin civarında emekli var. Emekli vatandaşlarımız
maalesef yoksulluk ve perişanlık içerisinde yaşıyorlar. Hükûmetin vaatleri
hiçbir zaman emeklinin belini doğrultmadı. Emeklinin beli her zaman eğri,
emekli her zaman asgari ücretin altında geçinecek şekilde, yoksul şekilde
kapılarda dolaşıyor. Şimdi, emeklilere, vermiş olduğumuz kanun teklifinde dul
ve yetimlerin de ilave edilmesini istiyoruz. 2004’te bir yasa çıktı,
emeklilerin sendikalaşması için bir yasa var ancak sendikalaşması için
emeklilerin yanı sıra dul ve yetimlerin de olmasını istiyoruz. Dul ve yetimler
nasıl oluyor, siz de biliyorsunuz. Eşi, annesi, babası öldükten sonraki
varislerinin dul ve yetim çocuklarının, bunların geçimleri… Şimdi, bunlar, çok
düşük maaş alıyorlar ve hiçbir yerden de gelir olmadığı zaman hakikaten
perişanlık içerisinde yaşıyorlar ama bu dul ve yetimlerde sendikalaşma olursa o
zaman demokratik olarak haklarını aramış oluyorlar. O anlamda, bizim, Büyük
Millet Meclisi olarak bu dul ve yetimlere bu sendikalaşmayı mutlak surette
vermemiz gerektiğine inanıyorum. Çünkü sendikalaşma, insanların haklarını
araması demektir. Hele dul ve yetimlerin… Hani “yetim hakkı” derler ya. Yetim
hakkı Büyük Millet Meclisinde tartışılmasın, yetim hakkını da kimse yemesin.
Yiyenler varsa da onu Allah bilir.
Değerli arkadaşlar,
örgütlenmiş bir toplum, her zaman hakkını hukukunu arayan bir toplumdur.
Maalesef, emekliler, 10 milyonun üzerindeki emekli, bugün, Edirne’den Ardahan’a
kadar, kuyruklarda çöp topluyor. Yani tabiri caizse -ben televizyonda da
görüyorum, sizler de görüyorsunuz- emeklilerin çoğu… Hele asgari ücretten
emekli olmuşsa bunlar 300-400 lira maaş alıyorlar ve BAĞ-KUR’dan emekli olmuşsa
600 lira civarında maaş alıyorlar, işçi emeklisiyse 800 lira, 900 lira.
Değerli arkadaşlar, bugünkü
ortamda hiç kimsenin geçinmesi mümkün değil. Emeklilerin maaşlarının
artırılması, dul ve yetimlerin de mutlak surette değerlendirilerek, dul ve
yetimlere de sendikalaşma hakkının verilmesi gerektiğine inanıyorum.
Şimdi, bir de değerli
arkadaşlar, benim bölgemde tabii ki tarım ve hayvancılık var ama şu anda orada
bir doğa katliamı var. Ardahan ilinin Hanak ilçesinin Çat köyünde bir doğa
katliamı var. Orada bir baraj yapılıyor. Barajla tamamen doğa katledilmiş,
köylüye birtakım vaatler verilmiş, hiçbir vaat yerine getirilmemiş. Köylü ile
şu anda orada barajı yapan firma karşı karşıya, birbirlerine girmişler. Öyle
bir girmişler ki, öyle bir yasal olmayan işler yapmışlar ki mevzi imar durumu
yok, yani uygulama planları yok. Evvelsi gün de Ardahan İl Genel Meclisi
üyeleri gitti Çat’a, orada yerinde gördüler ve bu planları iptal ettiler.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
siz burada Hükûmet olarak “Git kardeşim, falan yere baraj yap, elektrik
ihtiyacı var.” diyorsunuz ama bunun altyapısını yapmadan nasıl vatandaşı
gönderiyorsunuz? Şimdi, vatandaş gitti oraya, yapmaya kalktı, imar durumu yok,
mevzi imar durumu yok, uygulama imar durumu yok. Köylüyle karşı karşıya gelmiş,
köylü perişan olmuş, alabalık dereleri olduğu gibi altüst olmuş -o kadar güzel
kırmızı benekli alabalıklarımız var ki bizim- o dereler altüst olmuş ve
maalesef, hakikaten çok kötü durumda. Orada, Çat’ta şu anda vatandaşlarla
müteahhit birbirine girmişler. Müteahhit orada belli insanlara avantaj
sağlamış, köylüye
hiçbir taahhüdünü yerine getirmemiş.
Bu konuda bunu da ben buradan
ikaz etmiş oluyorum ve bu kanun teklifimizin kabul edilerek emekli ve dul,
yetimlerin haklarının da korunmasını arz ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Öğüt.
Trabzon Milletvekili Sayın
Mehmet Volkan Canalioğlu, buyurun.
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU
(Trabzon) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; emekliler ile bunların dul ve yetimlerinin sendikalaşması
hakkında verilen kanun teklifinin üzerine söz almış bulunuyorum, yüce
Meclisimizin siz değerli üyelerini saygılarımla selamlıyorum.
Yıllarca en verimli günlerini
ülkesine ve milletine hizmet ederek emekli olmuş, bilgi, birikim ve tecrübesini
kurumunda ya da yaşadığı, çalıştığı iş yerinde bırakmış ama ülkesine katkı
sağlamayı, mesleklerini yeniden aktif hâle getirmeyi arzulayan emeklilerimizi
maalesef park ve kahvehane köşelerinde oturtarak toplumdan soyutlamış hâldeyiz.
Oysa, yıllarını bu ülkeye hizmet ederek geçirmiş,
tecrübe sahibi olmuş emeklilerimiz yeniden toplum içerisinde aktif görevlere
teşvik edilmelidir.
Türkiye’de 10,5 milyon emekli
vatandaşımız bulunmaktadır. Ülkemizde ne yazık ki emeklilerimize yeterli
düzeyde ilgi gösterilmediği apaçık bir gerçektir. Çıkarılan Sosyal Güvenlik
Yasası ile de emeklileri rahatlatmak için emekliye yönelik herhangi bir
iyileştirme getirilmemiştir. Emeklilerimizin yaşam şartları gerçekten çok
zordur. Bu yaşam şartları içerisinde tek bir kişinin sorunlarla başa çıkması
mümkün değildir. Emeklilerimiz ve onların dul ve yetimlerinin aktif çalışanlar
gibi korunması, sağlık, sosyal, kültürel ilişkilerinin geliştirilmesi, aylık
maaşlarının geçim standartlarının üzerine çıkarılması zaruridir. Bunun için de
gerekli girişimler mutlaka yapılmalıdır.
Sayın milletvekilleri,
ülkemizde emekli olabilmek çok zorlaşmıştır çünkü bugün, güvencesizleştirme,
taşeronlaştırma, prim ödenmeyişi, düzensiz çalışma, işten çıkarmalar emekliliği
hayalleştirmiştir. Zaten emeklilerimizin emekli olma hayalleri gerçekleşip
emekli olunca da insanca yaşamı yani ekonomi, sağlık, eğitim, ulaşım gibi
hakları da onların yaşamlarını sağlayacak düzeyde değildir. Bu nedenle emeklilerimizin
insanca yaşaması giderek daha da zorlaşmaktadır. Sağlık alanındaki dönüşüm,
maaşlardaki düşüş, ulaşım zamları, enerjiye yapılan zamlar emeklilerimizin
yaşam şartlarını her geçen gün sorunlu hâle getirmektedir.
Ömrünün en verimli günlerini
çalışarak, üreterek, hizmet ederek geçiren emeklilerimiz “Unumu eledim, eleğimi
astım.” zihniyeti ve ruh hâlinden kurtarılmalıdır. Kahvehanelerin yüzde 90’ı
emekli vatandaşlarımızla dolu. Oraya sığınmış, oynadığı oyunu görev olarak,
gidecek başka bir yeri olmadığı düşüncesiyle oynuyor.
Sayın milletvekilleri, şimdi
sizlere çok çarpıcı bir örnek vermek istiyorum. Lütfen
dikkatle dinler misiniz.
Trabzon’da karşılaştığım bir
emekliyle yaptığım konuşmayı, söyleşiyi sizlere aktarmak istiyorum. Şöyle
söyledi emekli arkadaşımız: “Sayın Vekilim, yıllarca çalıştık, ürettik; çoluk
çocuk okutup büyüttük; yemedik içmedik ailemizi kıt kanaat geçindirdik;
köyümüzden de lahanamızı, patatesimizi getirip yedik ve emekli olunca da
ömrümüzün geri kalan kısmını torun severiz, arkadaşlarla sohbet edip
anılarımızı konuşarak geçiririz diye düşündük ve Allah nasip etti emekli olduk.
Keşke olmasaydık. Emekli olduktan iki üç ay sonra hem sıkılmaya hem de geçim
sıkıntısı çekmeye başladık. Gidecek yerimiz yok. Sabah evden çıkıp kahvehaneye,
hava iyiyse -Trabzon’u bilenler bilir- Meydan Parkı’na gidiyoruz. Ama evden
çıkıp dolmuşa biniyoruz, eve gidiş dönüş dolmuş parası 3 TL. Kahvede ya da
parkta çay içiyoruz. Önce gelen misafirperverlikten dolayı çay ısmarlamayı da
yapıyor ve on çay içsek 50 kuruştan 5 TL ödüyoruz. Eh, yaşlıyız, sık sık da
tuvalete gidiyoruz, 3 kez gidince de 1,5 TL tuvalet ücreti ödüyoruz. Kısaca,
bir de simit yiyoruz gün geçsin diye. 50 kuruş da simit. Toplam harcamamız 10
TL ediyor ve bu, ayda 300 TL’ye geliyor. 900 lira aldığım maaştan geri kalan
maaşımızla kira mı vereyim, mutfağa mı harcayayım, bu hayat şartlarında nasıl
geçineyim?” diye dert yanması insanın vicdanını sızlatmaz mı?
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, emekli olduktan sonra, ne yazık ki, emekli aylığıyla geçinemeyen
emeklilerimize, bakkal, manav, kahvehane gibi küçük iş yerleri açarak kendi
hesabına, bağımsız olarak geçimine katkı sağlamak isteyen emekli
vatandaşlarımıza, kendilerine destek olmak yerine, “Emekliyi cezalandırma
primi” diyebileceğimiz yüzde 15 oranındaki “sosyal güvenlik destekleme primi”
adı altında bir primin, sırf iş yeri açtıkları ve çalıştırdıkları için emekli
aylıklarından kesilmesi yanlış ve büyük haksızlıktır. Bu yanlışlık ve haksızlık
bir an önce kaldırılmalı ya da bir işe yarar hâle getirilmelidir. Örneğin, bu
primler çalışan emeklilerin emekli maaşlarına her yıl için belli bir oranda
yansıtılmalı ama en doğrusu kaldırılmalıdır. Emeklilerimizin yasa dışı bunca
olumsuzluklarının yanı sıra çalışanlarımızın emekli olmaları da hayaldir ve ne
yazık ki emekli olmayı bekleyen insanlar yaşa takılmaktadır ve bilhassa
öğretmenlerimiz, kadınlar da yirmi yılı dolduran, erkeklerde yirmi beş yılı
dolduran öğretmenlerimiz yaş beklemektedir ve onların da sorunlarına çözüm
getirmek durumundayız. Bu vesileyle bu zor yaşam koşullarında ekonomik ve
sosyal hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmek için emeklilerimize ve
bunların dul ve yetimlerine sendikal örgütlenmeler yasalaştırılmalıdır diyorum.
Yüce Meclisin siz değerli
milletvekillerini saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Birleşime yarım saat ara
veriyorum.
Kapanma saati: 16.31
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati:
17.08
BAŞKAN: Başkan
Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER:
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Mustafa HAMARAT (Ordu)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26’ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündemin “Özel Gündemde Yer
Alacak İşler” kısmına geçiyoruz.
Bu
kısımda yer alan, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri
İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Sayın Mehmet
Şandır’ın, TRT ve Anadolu Ajansı’nın yayınlarında tarafsızlığı sağlayamadığı,
üstlendiği görevin sorumluluğunu yerine getirmediği ve kamu kaynaklarını
partililere aktardığı iddiasıyla Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç
hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin (11/23) esas numaralı gensoru
önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelere başlıyoruz.
IX.- GENSORU
A) Ön Görüşmeler
1.- Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri İzmir
Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; TRT ve
Anadolu Ajansı’nın yayınlarında tarafsızlığı sağlayamadığı, üstlendiği görevin
sorumluluğunu yerine getirmediği ve kamu kaynaklarını partililere aktardığı
iddiasıyla Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç hakkında gensoru açılmasına ilişkin
önergesi (11/23)
BAŞKAN – Hükûmet? Burada.
Önerge bugünkü birleşimde
okunduğu için tekrar okutmuyorum.
Sayın milletvekilleri,
Anayasa’nın 99’uncu maddesine göre, bu görüşmede, önerge sahiplerinden bir
üyeye, siyasi parti grupları adına birer milletvekiline ve Bakanlar Kurulu
adına Başbakan veya bir bakana söz verilecektir.
Konuşma süreleri, önerge
sahibi için on dakika, gruplar ve Hükûmet için yirmişer dakikadır.
Şimdi, söz alan sayın
üyelerin isimlerini okuyorum. (11/23) esas numaralı gensoru önergesinin gündeme
alınıp alınmaması üzerine söz sahiplerini okuyorum. Sırayla hepsini okuyup
ondan sonra davet edeceğim.
Önerge sahibi: Kocaeli
Milletvekili Sayın Lütfü Türkkan.
Gruplar adına: Barış ve Demokrasi
Partisi Grubu adına Şırnak
Milletvekili Sayın Hasip
Kaplan; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Yalova Milletvekili Sayın Muharrem
İnce; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Sayın Mehmet
Günal; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Bartın Milletvekili Sayın Yılmaz
Tunç; Hükûmet adına Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç.
Kocaeli Milletvekili Sayın
Lütfü Türkkan.
Buyurun Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç
hakkında, Anayasa’nın 98’inci ve 99’uncu, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü’nün 106’ncı maddeleri uyarınca gensoru açılması hakkında Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
TRT’nin kurumsal sitesinde
“Yayın İlkelerimiz” kısmında şöyle yazıyor: “Anayasa’nın 133. maddesi ve 2954
sayılı Türkiye Radyo Televizyon Kanunu uyarınca tarafsız bir kamu tüzel
kişiliğe sahip Türkiye’nin tek kamu yayın kuruluşu olarak yayınlarımızın tarafsızlığı
esastır. 2954 sayılı Türkiye Radyo Televizyon Kanunu’nun
5’inci maddesine göre, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu yayın esasları
şunlardır.” diye devam ediyor ve en alttaki maddede de şöyle diyor: “Kamuoyunun
sağlıklı ve serbestçe oluşabilmesi için kamuoyunu ilgilendirebilecek konularda
yeterli yayın yapmak; tek yönlü, taraf tutan yayın yapmamak ve bir siyasi
partinin, grubun, çıkar çevresinin, inanç ve düşüncenin menfaatlerine alet
olmamak.”
Peki, Anadolu Ajansının yayın
ilkeleri arasında ne var? “Yayınlarının eşitlik ve adalet ilkelerini
zedeleyici, insan onurunu küçültücü, ayrımcılığı teşvik edici bir nitelik ve
üslupta olmamasına dikkat eder.” diyor. Ne yazık ki hem TRT hem de Anadolu
Ajansının yaptığı taraflı ve siyasi uygulamalar had safhaya ulaşmıştır bu
dönemde. Anadolu Ajansında neler yaşandı, biliyor musunuz? Anadolu Ajansında
201 kişi işinden ayrıldı. Cumhurbaşkanlığı muhabirini önce Uganda’ya, sonra da
Somali’ye sürdüler. O da ne yapıyor? Sonunda pes ediyor, tazminatsız olarak
işten ayrılıyor. Daha bitmedi. Çalışanlar, sendika yönetiminin değişmesi için
gönüllü olarak imza verdiğini zannederken, sendikaların yetkisini kaybetmesine
yol açacak istifalar için imza vermiş durumuna getirildiler yani kandırıldılar.
Gelelim, Sayın Bakan Arınç’a
bağlı olan, bir diğer yayın organı olan TRT’nin ne yaptığına. TRT habercilik
yapmamaktadır, Adalet ve Kalkınma Partisinin kamuoyundaki imajını düzeltmek,
reklamını yapmak için bir araç rolünü üstlenmektedir.
Bakın, çok yakın bir örnek
vereceğim: Geçtiğimiz hafta Kocatepe’de şehit Üsteğmen Yakup Çınar’ın cenaze
töreninde TRT törene katılanları tek tek sayarken Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanını, Sayın Doktor Devlet Bahçeli’yi özellikle saymamıştır.
TRT’yi Adalet ve Kalkınma
Partisinin televizyonu yapacaksanız ismindeki “Türkiye” kelimesini kaldırın.
Adı devletin televizyonudur ama TRT yalnızca Başbakan Erdoğan’a ve Adalet ve
Kalkınma Partisine çalışmaktadır. Yani “TRT, AKP İktidarının borazanı
olmuştur.” dersek pek de yanlış söylememiş oluruz.
TRT’yi ne zaman açsanız,
iktidar partisiyle ilgili haberlere fazlasıyla rastlarsınız. Peki, muhalefetin
yaptıkları ya da açıklamaları da aynı sürelerle veriliyor mu? Tabii ki hayır.
Türkiye’de, harcadığı her 100 liranın 80 lirasını halktan toplayan, vergilerle
karşılayan tek özel kurum TRT’dir. Bu nedenle, tüm kesimlere ve siyasi
partilere, iktidar muhalefet ayrımı yapmadan eşit ve tarafsız davranmalıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; TRT ve Anadolu Ajansı, geçmişte birçok yanlı habere ve asılsız
son dakika haberlerine imza atmıştır. Hatırlayın, terör örgütü elebaşlarından
Murat Karayılan’ın İran’da yakalandığı konusunda verilen son dakika ve bomba
yüklü araç haberindeki fiyasko akıllarınıza gelir mi? Bitmedi; Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı, Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun evinde otururken,
göz altına alındığı haberini, TRT'nin yazdığı son dakika haberinden öğrendi
Türk milleti. Nasıl olduysa, TRT'nin her şeyi önceden bilen uzman muhabirleri
herkesi atlattı ya da birileri bunları TRT'ye servis etti.
Gelelim TRT'deki bir başka
vahim tabloya. Bu konuya özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu kurumda
binlerce personel çalıştırılmasına rağmen neredeyse hiçbir program yapılamaz
hâle gelmiştir. TRT hemen hemen bütün programlarını dışarıya yaptırıyor durumundadır.
Sayın Bakan Arınç, TRT'de 6.211 memur, 835 sözleşmeli olmak üzere 7.046
personel çalıştığını siz bizzat ifade ettiniz. Peki, bu kadar kadrosu olan TRT
ne yapıyor? Dış yapımlara milyonlarca Türk lirası harcıyor. TRT, dış yapımlara
sadece 2011 yılında 477 milyon Türk lirası harcadı. Madem bu kadar personeliniz
var, o hâlde bu yapımları neden dışarıya yaptırıyorsunuz Sayın Bakan? Bu
aslında kamu kaynaklarının belli bir menfaat grubuna aktarılması meselesidir.
Şu soruları da sormadan
yapamıyoruz tabii ki: TRT'de çalıştırdığınız bu kadar personel iş yapamaz
durumda mıdır gerçekten, yoksa kabiliyet ve mesleki formasyonları yeterli değil
midir ya da onlara güvenmiyor musunuz, hangisi? Kamusal yayın sorumluluğu olan
ve giderleri toplum tarafından üstlenilen bir kanal böylesine kötü yönetilemez.
Böyle bir televizyon Türkiye Cumhuriyeti’nin televizyonu olamaz.
Sözlerimi Anayasa’da ve
yasada belirtilen, yer alan ve Sayın Arınç’ın da ifade ettiği şu sözlerle
bitirmek istiyorum: “Kamu yayıncılığı yapan kuruluşların tarafsız ve adaletli
olması gerekir.”
Yüce Parlamentoyu saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Türkkan.
Barış ve Demokrasi Partisi
Grubu adına Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan.
Buyurun. (BDP sıralarından
alkışlar)
BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Başbakan Yardımcısı Sayın
Bülent Arınç hakkında verilen Milliyetçi Hareket Partisi gensorusu nedeniyle
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yani doğrusu, gensoru havası
yok Mecliste. Görüyoruz Başbakan Yardımcısı hakkında verilmiş, herkes sakin,
hatta sıralar boş. Biraz da gensoru enflasyonu olunca etkili olmaktan çıkıyor
arkadaşlar. Doğru da olsa, haklı da olsa, haksız da olsa ayrı bir konu ama
denetim mekanizması içinde en önemli mekanizmalardan birisidir.
Şimdi TRT konusuna, Anadolu
Ajansı konusuna geldiğimiz zaman, tabii ki bu konuda söyleyecek herkesin çok
sözü vardır. Ama bir gerçek vardır ki, kim iktidar olduysa TRT’yi de Anadolu
Ajansını da borazan gibi kullanmıştır, istediği gibi kullanmıştır,
kadrolaşmıştır ve -ki geçmiş dönemlerde daha fazla özel televizyon yoktu-
istediği gibi muhaliflerine karşı kullanmıştır. Bu bir gerçek. Burada “Bunu
yapmadım.” diyen bir iktidar yok yani ak kaşık gibi ortaya çıkıp “Ben geçmişte
doğru dürüst yönettim. TRT’nin, Anadolu Ajansının, RTÜK’ün ilkeleri var,
bağımsızlık, eşitlik…” falan, hiç kimse bunu söyleyemez. Ancak bazı konular var
ki üzerinde önemle durulması gerekiyor. Birisi canlı yayın konusu ki, sanıyorum
Başbakan Yardımcısı Sayın Arınç’ın ötesinde bir kararın konusudur, Hükûmetin
aldığı bir karardır bu, belki de parti MYK’sıyla beraber aldığı bir karardır.
Biz de bunu doğru bulmuyoruz. Yani saat 14.00’te başlayıp 19.00’dan sonra canlı
yayının kesilmesi halkın bilgi alma hakkını engellediği gibi muhalefetin de bu
kürsüden, milletin kürsüsünden halka seslenmesinin engellenmesinin, sesinin
kısılmasının demokrasiye aykırı olduğunu söylüyoruz.
Özellikle, bizim gibi
partiler… Hazineden yardım almayan, bağımsız koşullarda zar zor Meclise gelip
grup kuran partilerin medya alanında -ki sansür, baskılama da dikkate alındığı
zaman- bu tür canlı yayınlarda kendimizi, görüşlerimizi ifade etmemiz önem arz
ediyordu. Hatta, bir ara o kadar… Yapılan anketlerden
birini söyleyeyim. Doğu’da, Güneydoğu’da en fazla iki televizyon izleniyordu:
Birisi Roj TV, birisi Meclis TV’ydi. Fakat Meclis TV canlı yayınlarını
kapattıktan sonra reytingini kapattık, reytingini kaybetti.
Şimdi, burada bir iki örnek
vermek istiyorum. Tabii, bu rakamlar hazin rakamlardır. Sadece, çok somut, üç
aylık bir rakam vereceğim, çok somut rakamlardan bahsedeceğim.
TRT’de, 1 Ekim 2011-31 Aralık
2011 arası, üç aylık, net, siyasi partilerin yayınlarını çıkardık, TRT’de yapılan.
Bu sayısal kayıt analiz ve arşiv sistemi taranmış TRT 1’den TRT haber
kanallarına. Mecliste grubu bulunan siyasi partilerin haber yapılma sürelerini
açığa çıkardık.
Bakın, sonuçlar çarpıcı. Bu
üç aylık sürede AK PARTİ 24 saat 46 dakika 15 saniye. Maşallah değil mi? Ana
muhalefet partisi 3 saat 38 dakika 8 saniye, MHP 49 dakika 27 saniye, Barış ve
Demokrasi Partisi sadece 18 dakika 45 saniye.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Çok
eşit bir paylaşım, eşit!
HASİP KAPLAN (Devamla) –
Burada biraz insafın kantarı kaçmış bakın.
İnanın, açın Roj TV’yi, Nûçe
TV’yi AK PARTİ haberlerini Meclisle ilgili dinleyin, katlar bunları.
Şimdi, burada bir vicdan
sorunu var, bir adalet sorunu var, bir vergi sorunu var. Şimdi, elektrikten
alıyorsunuz, vatandaştan paraları, vergileri; yüzde 80’i vatandaşın cebinden
çıkıyor, vatandaşın temsilcileri bundan o oranda yararlanamıyorsa orada ciddi
bir sakatlık var. O zaman, benim tavsiyem AK PARTİ Hükûmetine, bütün her şeyi
özelleştirdiler, TRT’yi de özelleştirsinler, satsınlar, gitsin o da. Ha,
diyeceksiniz “Olur mu? Yani bu kamu, habercilik, işte, devlet falan, başka
şeyler araya giriyor.” Bizim anlamadığımız bir şey var, bir türlü
anlayamadığımız. Bakın, Kürtçe ana haber bültenleri var,
Anadolu Ajansı izlemiyor; TRT Şeş var, izlemiyor fakat İçişleri Bakanının
açıklamalarına, bazı aleyhe açıklamalara özel önem veriliyor ama Diyarbakır
Emniyet Müdürlüğü de oturuyor, özel iş ediniyor, bunların raporunu tutuyor,
RTÜK’e gönderiyor bazı kanalları yasaklamak için, kapatmak için; Gün TV’ydi,
bölgede yayın yapan diğer televizyonlar için.
Peki, Emniyet Müdürünün
RTÜK’te bir protokolü var mı? Yok. Ortaklığı var mı? Yok. Görev verilmiş mi?
Yok. Zaten kardeşim, bilmiyorum ama RTÜK’ün bir tane telefonu var, yani şimdi,
bu telefon da çok basit.
Şöyle bakarsınız, “444 1
178”, her vatandaş arayabilir bundan, şikâyetini iletebilir. Der ki: Şurada
ayrımcılık kullanılmıştır, şurada işte aşağılama vardır, şurada tahkir vardır,
dizilerle ilgilidir, şeylerle ilgilidir. Bugüne kadar, bir baktık, bir
araştırma yaptık, ilginç şeyler çıktı. Bakın, “Tek Türkiye”, “Sakarya Fırat”,
“Kurtlar Vadisi”, “Ölümsüz Kahramanlar”; bunların hepsi başta Kürtler olmak
üzere farklı etnik yapı ve inançları aşağılıyor. Bugün muharrem ayı. Alevileri
de aşağılıyor, azınlıkları da aşağılıyor. Böyle bir yaklaşım… Devlete kendi
parasını ver, gitsin, aldığı… Vatandaşını aşağılıyor. Böyle bir yayın
politikası dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Şimdi, bu tür dizileri özel olarak
yapıp milliyetçiliği, o damarı kaşımanın, halkları birbirine düşman etmenin,
birbirinin karşısına getirmenin bu topluma faydası yoktur. Tarafsızlık nerede
kaldı, gerçeklik nerede kaldı, doğruluk nerede kaldı şimdi? “Siyasi partiler ve
demokratik gruplarla ilgili tek yönlü ve tek taraf tutamaz.” diyor yasa. Verdim
rakamların sonuçlarını: Ya kardeşim, 24 saat 46 dakika AK PARTİ’ye, bize 18
dakika 45 saniye. Yani bu kadar adaletsiz bir yönetim anlayışı olabilir mi?
Bunu ben sorguluyorum yani Sayın Arınç mı talimat verdi “Böyle bir yayın yapın,
BDP’lileri almayın…” Kesinlikle hayır. Sayın Arınç’ın kişiliği de, düşüncesi
itibarıyla da o TRT yönetimine “Böyle davranın.” diye kesinlikle bir talimatı
olmamıştı.
Ben İstanbul TRT binasının
önüne aracımı park ettim. Açık otopark, yani fişi alıyorsun, bırakıyorsunuz.
Ayrıca, özel değil, yani benim milletvekili aracım olmasından değil. Özel
güvenlik sorumlusu, “Ben parktan sorumluyum.” diye birisi geldi. Evet… “Buraya
araç park edemezsiniz.” dedi bana. Tanıdı beni, aracın üstünde de Meclis kartı
var. Niye? “Ben buranın güvenlik sorumlusuyum.” Ben de bırakıyorum, istediğim
zaman alacağım, bir şey olursa da sorumlusu sensin dedim, çıktım geldim çünkü
orada çalışan 20 personelin hepsi de tanıdıktı. Bu adamın, Sayın Arınç’ın
emriyle böyle davranmadığını biliyorum.
Yine TRT’de bir sürü prodüksiyon
şirketlerine parayla Kürtçe diziler yapıldı, sanatçılar geldi, şeyler geldi.
Arada bir aracı firma var. Sorduk kaç defa ne kadar para, nereye ödediniz?
Sonucunu öğrenemedik. Şimdi, bu uygulamalara baktığımız zaman… Ve şuna da
bakıyoruz. Hani, ana dilde eğitim… Bugün ana dilde savunma tartışmaları, açlık
grevlerinin de temel taleplerinden birisi ama Türkiye’de, tam yüz yılı aşkın
bir süredir bu konuda çok ciddi bir mücadelenin olduğunu görüyoruz. Hatta, 89’larda SHP raporunda ana dilde öğretim, daha sonra
92 raporlarında da var. Dikkat edin, yani o dönemde AK PARTİ yok ama sosyal
demokrat olarak SHP, o tarihte bunu kendi raporlarına alıyor ama bugün farklı
bir noktaya geliyoruz.
Bir türlü bir şeyi
öğrenemedik. TRT Şeş, TRT Şeş olarak Kürtçe yayın yapıyor güya. Bir bakıyoruz
yayın politikasına giderek öncesinden de değişmiş, bir cemaatin, tıpkı Dünya
TV’nin yayın akışı ve propagandasına göre yayın yapmaya başlamış. Ve örneğin
Cizre’de gelenektir; biz her sene Cizre’de beş gün, sadece ana dilde Kürtçe festival
yaparız. Sanat, tiyatro, sempozyum, şiir, bunların hepsi yapılır. Bir gün TRT
Şeş’in muhabirini görmedik. Yok çünkü ilgi alanında
değil. Hani diyorlar ya “Biz konuşulan dillerden konuşuyoruz.”, hani deniliyor
ya “Türkiye’de bazı şeylerin ismi yok.” Mesela, TRT Arap var, TRT Avaz var,
yabancı dilde elli tane yayın var ama TRT Kürt yok, “TRT Şeş” adı. Niye?
İktidar zannediyor ki “TRT Kürt” değil, “TRT Şeş” derse durumu idare edecek.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) –
“Şeş” de Kürtçe ya!
HASİP KAPLAN (Devamla) – 6
rakamıdır, Latin rakamıdır, rakamdır, dikkat edin 6’dır.
Bakın, bir şey daha
söyleyeyim: İktidar şunu diyor, çok net: “Yaşayan dildir.” diyor. Hangi diller?
“Artuklu Üniversitesinde Yaşayan Diller Bölümünü açtık.” Hangi diller? Yaşayan
diller. Hangi diller yaşıyor? Canım, işte Kurmanci, Zazaki, Çerkezce,
Arnavutça, Boşnakça, Arapça. Ya, kardeşim, bu, yaşayan dil. Geliyor kanuna,
Hükûmet tasarısına “konuşabildiği dil” oluyor; geliyor bu Meclisin kürsüsüne,
stenografların hepsi “bilinmeyen dil” diyor; gidiyor özel yetkili mahkemeye,
özel yetkili mahkemede de “bilinmeyen dil” oluyor.
Şimdi, bakın, 21’inci
asırdayız, yüzyıldayız, en temel insan hakları konusunda birbirimizle dalga
geçecek zamanı çoktan geçirdik. Bunun faturası ağır oluyor, çok acı oluyor bunun
faturası. Orta Doğu kaynıyor. Bakın Suriye’de olan olaylara, Filistin’de
yaşananlara bakın, Irak’ta dünden bugüne yaşanan olaylara bakın, İran’da
yaşananlara bakın, çepeçevre Türkiye'nin yaşadıklarına bakın. “Yaşayan dil”
deyip adını koymadan Kürtçenin, sadece Başbakanın takdiriyle siz bir yayın
yaparsanız, anayasal güvenceyi getirmezseniz bu ortadan kalkar. Niye? Bir
yönetim değişikliğinde ortadan kalkar.
Şimdi,
Samsunspor-Diyarbakırspor maçı oynanacaktı. TRT Şeş dedi ki: “Kürtçe yayını
yapacağım.” ama Samsunspor karşı çıktı. Düşünebiliyor musunuz? Ve buradan
alındı yayın, başka bir kanala götürüldü, Türkçe yapıldı. Yahu kardeşim, Kürtçe
insanı ana dilinde “gol” diyemeyecek mi, bir “gol” atamayacak mı yani? Yani,
Allah aşkına yapmayın! Şimdi, bakın, salt bu değil; sanatta, kültürde, her
yerde. Dün, Kültür Bakanlığının bütçesi vardı. Melaye Ahmed-i Cizîrî’nin
divanını basıyor Kürtçe. İyi de, x, w…“ Bakın ”q” harfi -yani “ka” okunuyor-
yasak, yasak. Şu an burada stenografların hiçbirisi yazamaz çünkü öyle talimat
verilmiş yönetmelik… Ama TRT Şeş kullanıyor, de facto. Nasıl bir şey? Show TV
de kullanıyor, onun da “w”’sı var. Yani burada çok garip bir yaşayan diller
karmaşası yaşıyoruz. Yaşayan dil yok. Bir dil bir halk varsa yaşar, o halk o
dili yaşatır; o halk bazen binler olur, bazen yüz binler olur, bazen milyonlar
olur. Orta Doğu’da Kürt halkı milyonlarcadır. Bakın, Süleymaniye’de, Erbil’de,
Hewler’de, Zaho’da, Duhok’ta; hepsinde gidin üniversitelerini görürsünüz,
liseleri var, kültür merkezleri var. Yani, bir dilin eğitimini yapmak, o dilin
kendi eğitimini, yayınını yapması, o hakkı kullanması yani bir Kürt kardeşin
-Sayın Arınç’ın dediği gibi- bir Türk kardeşiyle eşit haklara sahip olması bu
ülkenin olması gerekenidir, gerçekliğidir; bu, budur. Eğer biz bu ayrımcılığı
aşarsak barışı da sağlarız. Eğer bu ayrımcılığı aşarsak adını doğru dürüst
koyarız. Eğer biz bu ayrımcılığı aşarsak onun demokratik ve siyasi yoldan
yöntemini de buluruz, çözümünü de buluruz, çözümünü de beraber koyarız. Burada,
bunu, konuşarak yapabiliriz.
Şöyle bir gerçeklik daha var
tabii: Anadolu Ajansında son zamanlarda rakamlar uçuk. Sayın Arınç açıkladı;
emekli maaşları, tazminatlar, her şey çok iyi. Buraya çok ciddi bir bazı
kesimlerin ilgisi oldu. Bakıyoruz, filan gazeteden kadrolar oraya geçmiş
durumda. Şimdi, bu kadrolar alınırken de dikkat ediyoruz; yandaş ve marjinal,
radikal, fundamentalist kesimlerden alınıyor, seçiliyor özellikle. Bakın,
dikkatinizi çekmek istiyorum. Seçilirken, aynı zamanda, muhalifine karşı da
elinden gelen dezenformasyonu, yalanı, manipülasyonu yapan, basın ahlak
kurallarını çiğneyen, basın özgürlüğünü hiçe sayan, çamur at izi kalsın
zihniyetiyle yayın yapan, tanıdığımız, hepinizin tanıdığı bazı kuruluşlar.
Allah akıl, selamet versin. Bunlar özel uçaklarda çokça gözükmeye başladılar,
dikkat edin, Başbakanın uçağında eskiden 1 tane vardı, 3 tane vardı, 5 çıktı,
sayılar artmaya başladı.
Şimdi, burada, bu ana dil
olayında TRT’nin günahları çok. Doğru dürüst, bir kültürü işleyemiyorsun.
Çocuklara eğitim yapamıyorsunuz TRT Şeş’te. Düşünebiliyor musunuz, çocukların
izleyeceği programlar yok. Yani öyle bir işlem yapılıyor ki TRT Şeş sadece
devletin, Hükûmetin talep ettiği ve kendisinin istediği biçimlerde, konularda
yayın yapıyor. Bunların değişmesi lazım. Bu, gensoru açısından, bu, gensoruluk
bir konu mu? Hayır, biz şöyle bakıyoruz olaya: Baktığımız konuların başında
aynen şudur, Sayın Arınç’ın da dediği gibi, Kürtlere ana dil eğitimi dâhil tüm
hakları verilecektir, verilmelidir. Bir Türk ne hakka sahipse Kürtler de aynı
haklara sahip olacaktır, olmalıdır. Bu ülkenin barışı da, kardeşliği de,
eşitliği de, adaleti de buradan geçer diyoruz.
Hepinizi saygıyla
selamlıyoruz.
Dikkat ederseniz, bu gensoru
enflasyonunda da taraf değiliz arkadaşım; açık söylüyoruz, durum bu.
Saygılarımla. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Yalova Milletvekili Sayın Muharrem İnce.
Buyurun Sayın İnce. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUHARREM İNCE
(Yalova) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii Anayasa’yı okursak,
TRT’nin kuruluş kanununu okursak TRT’nin özerk ve tarafsız olması gerektiğini
anlarız. Fakat ne özerkliği kaldı ne tarafsızlığı. Deneyimli çalışanları ya
tehdit edilerek ya teşvik edilerek gönderildi. Yandaş medyadan, AKP’lilerin
danışmanlarından, bakan danışmanlarından, başta Sayın Arınç’ın danışmanı olmak
üzere bir kadro oluşturuldu. Hatta öyle ileri gidildi ki, TRT Genel Müdürü bu
kadrolaşmayı gazete ilanıyla savundu “Yasa yoluyla, mahkeme kararıyla
kadrolaşıyorum.” dedi. İşin ilginç yanı Sayıştay raporunda “Hakkında soruşturma
açın.” denilen kişiyi, vekâleten yürüttüğü görevine asaleten atadınız. Bu
konuda verilen üç soru önergesini ne yazık ki üç aydır yanıtlamıyorsunuz. TRT
çalışanlarını “TRT’ciler” ve “Bizimkiler” diye ikiye böldünüz. TRT’de elektrik
faturası ödeyen herkesin, her yurttaşın bir hakkı vardır.
Bakınız, ben AKP’nin o 22’nci
Dönem Parlamentosunda da burada olan bir arkadaşınızım. O günlerde en
önemsediğiniz şey Acil Eylem Planı’ydı. 3 Ocak 2003’teki Acil Eylem
Planı’nızdan okuyorum şimdi: “Elektrik fiyatlarının ucuzlatılmasına yönelik
olarak TRT payı aşamalı olarak kaldırılacaktır ve bunu üç yada yapacağız.”
yazdınız. Tarih 3 Ocak 2003. Üç ayda yapacağınızı on yılda yapmadınız.
2004’teki TRT payı artı bandrol ücreti 329 milyon, 2011’de 1 milyar 36 milyon
yani 3 kat arttırdınız. Üç ay içinde kaldıracağız dediğiniz şeyi on yıllık
iktidarınızın sonunda 3 kat arttırdınız. Parayı vatandaştan aldınız, AKP
propagandası yaptınız, AKP borazanı yaptınız.
Şimdi, bakınız, 2011 yılı,
son üç ay; TRT 1’i söylüyorum: AKP 24 saat 46 dakika 15 saniye haber olmuş, CHP
3 saat 38 dakika 8 saniye haber olmuş yani AKP CHP’nin 8 katı fazla haber
olmuş.
TRT Haber: AKP 137 saat 18
dakika 14 saniye haber olmuş, CHP 13 saat 57 dakika 31 saniye haber olmuş yani
AKP CHP’nin 10 katı fazla haber olmuş.
16 Kasım 2011 günü, sadece
bir günü esas alıyorum: AKP 240 dakika haber olmuş, Cumhuriyet Halk Partisi 8
dakika 53 saniye haber olmuş yani 16 Kasım 2011 günü AKP CHP’nin tam 30 katı
haber olmuş.
11 Kasım 2012 günü -bakın,
çok ilginç- Diyarbakır’da 17 şehidimiz var. Cenaze törenini TRT canlı
yayınlıyor, cenaze törenine katılanların isimlerini tam 4 kez söylüyor ama
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu görüntüde var, adını
söylemiyor. Bu ne yüzsüzlük, bu ne utanmazlık, böyle bir şey olabilir mi, böyle
bir ahlak olur mu, böyle yayıncılık olur mu?
Değerli arkadaşlarım… Sayın
Arınç, siz hacca gittiniz -Allah kabul etsin- şeytanınızı da taşladınız. Peki,
bizde bir gelenektir; hacca gidenler helallik alır. Benim babam, anam da hacca
giderken çocuklarından, komşularından, bütün köylülerinden helallik aldı. Siz,
bizden, giderken helallik almadınız ama ben size şunu söyleyeyim: Bu milletin
parasıyla -hepimiz, o elektrik faturalarındaki TRT payıyla orada ortağız biz-
bizim paralarımızla AKP propagandası yaptınız. Ben, size, hakkımı helal
etmiyorum. Çünkü adil yönetmediniz, çünkü, siz
-elektrik faturalarındaki pay 75 milyonun payıdır- dürüst davranmadınız, siz adil davranmadınız,
siz orayı helal edecek yönde yönetmediniz.
Siz muhalefet grup başkan
vekilliği yaptınız. O zaman Meclis TV yayınlarını kesseydi siz ne yapardınız
Sayın Arınç?
Kendini bilmez biri TRT’ye
çıktı, CHP’ye ve Sayın Baykal’a hakaret etti, sonra, Cumhuriyet Halk Partisine
ve Sayın Baykal’a tazminat ödediniz. Bu milletin paralarından ödediniz bunu.
Böyle bir şey olur mu? Bunu TRT Genel Müdüründen almanız lazım, rücu etmeniz
lazım. Parayı TRT Genel Müdürü neden ödemiyor?
Dünyanın maaşını alıyor, milletvekillerinin 3-5 katı maaş alıyor. Neden
TRT Genel Müdürüne bu parayı rücu ettirmediniz de -kendini bilmez birinin CHP’ye ve Sayın
Baykal’a hakaretinden- milletin parasından bunu ödediniz?
Değerli arkadaşlarım,
İstanbul Radyoevi Binasıyla ilgili: Radyo yayını için özel olarak tasarlanmış
ve bir proje yarışması sonucunda inşa edilmiştir. Şimdi bu binayı Birleşmiş
Milletlere tahsis edeceğiniz yönünde duyumlar vardı ama yarım saat önce elime
soru önergesine cevap geldi “Böyle bir şey yoktur.” diye, inşallah yoktur.
Sayın Arınç bunu burada açıklarsa ona da ayrıca sevinirim.
Değerli arkadaşlarım, yani
başka bina mı yok İstanbul’da? O cumhuriyetin ilk yıllarıyla ilgili binaya
gözünüzü dikmemeniz lazım yani cumhuriyetin kazanımlarını, eserlerini ortadan
kaldırmaya yönelik bir yemin yoksa tabii ki!
Değerli arkadaşlarım, AKP
İktidarıyla Moğollar arasında bir benzerlik kuruyorum. Moğollar da yıkıyordu,
yakıyordu, istila ediyordu ve yaptıklarının kutsallığına inanıyorlardı. Siz de,
ne yazık ki, kurumları çökertirken, kurumları başkalaştırırken, kurumları
dönüştürürken yaptığınızın kutsallığına inanıyorsunuz, istila ediyorsunuz, yok
ediyorsunuz; tıpkı Moğollar gibi yapıyorsunuz değerli arkadaşlarım. Türkiye, bu
topraklar, ne yazık ki bunu geçmişte görmüştü.
Değerli arkadaşlarım, şimdi,
hem TRT’de yandaş kadrolaşma yapıyorsunuz hem de bu yetmiyormuş gibi
programları dışarıya yaptırıyorsunuz, yandaş şirketlerinizden hizmet satın
alıyorsunuz. TRT’de personel mi yok? Teknik olanaklar mı yok? Ekip mi yok?
Neden bu çarçur? Bunu anlayabilmiş değilim.
Yani bir soru sormak
istiyorum: TRT Arapça’da yayınlanan programları kim denetliyor? Bana adını
söyleyin Sayın Arınç, bu denetçi kim? Arapça bilen bu denetçi kimdir?
Yine, bir
soru önergesi verdim, dedim ki: “TRT’nin haberlerinde Sayın Başbakan ile Esad
arasında kavga yokken, dost olduğu, tatil yaptığı günlerde ‘Esad’ diyordunuz,
şimdi niye ‘Esed’ diyorsunuz?” diye soru önergesi verdim, bunu bir daha
soruyorum, meğer -gelen soru önergesi cevabı gerçekten komik; danışmanlarınıza
söyleyin arkadaşlar, lütfen o cevabı bulun, bir okuyun- “’Esed’ aslanmış, ondan
böyle diyorlarmış.” diye soru önergesine verilen bir yanıt var. Uzun
yıllar çok deneyimli bir milletvekili olarak, Meclis Başkanlığı yapmış birisi
olarak o soru önergesine nasıl öyle bir yanıt verildiğini doğrusu anlayabilmiş
değilim.
Değerli arkadaşlarım, TRT
böyle de Anadolu Ajansı farklı mı? Orada da adil değilsiniz, orada da personel
kıyımı var, orada da yandaş kayırma var, orada da sansür var. Size bir tane
örnek vermek istiyorum: Yeni yasama yılı açılışında Anadolu Ajansının muhabiri
bana gelmiş, Grup Başkan Vekili olarak ben Cumhuriyet Halk Partisinin
görüşlerini açıklıyorum; yeni yasama yılıyla ilgili duygularımızı, düşüncelerimizi
açıklıyorum. Şöyle demişim: “Anadolu Ajansı muhalefetin sesini de duyurmalı.”
Daha çok yer vermeli temennisinde bulunmuşum. Bunu bile sansür ettiniz. Bunu
sansür eden bir zihniyetten habercilik çıkar mı? Anadolu Ajansının başına
“Bütün laikleri şişe geçireceğim.” diyen birisini getirdiniz, onu Genel Müdür
yaptınız. Sizin gibi düşünmeyen Anadolu Ajansı çalışanlarını ne yazık ki şişe
geçirdiniz Sayın Arınç.
Hazreti Ömer’in adaletini
konuştuğunuzu, okuduğunuzu, geçmişinizde bu tür söylemler içerisinde
bulunduğunuzu biliyorum. Yani ben size şunu söyleyeceğim Sayın Arınç: Akşamları
evinde devletin işini yaparken devletin mumunu, kendi işini yaparken kendi
mumunu yakan Hazreti Ömer’in adaletiyle sizin TRT adaletiniz arasında bir
paralellik görebiliyor musunuz? Vicdanınızı dinlediğinizde, gece yatağa
yattığınızda “Ben ne kadar adaletsizmişim.” diyor musunuz ya da bu rakamları,
benim verdiğim bu rakamları çalışanlarınıza, yanınızda çalışanlara doğrulatacak
mısınız? “Ya arkadaşlar, gerçekten, biz CHP’nin 30 katı mı haber olduk?” Bunu
soruşturacak mısınız?
Bir örnek daha vereyim
isterseniz size: Hani ganimet mallarından herkese dağıtılır ama yetmez herkese.
Bir elbise yapmayacak kadar… Daha sonra, Hazreti Ömer o kumaştan elbise yaparak
camiye gittiğinde sorarlar ona “Nasıl oldu da sen ondan elbise diktin?” diye; o
da der ki “Çocuğumun payını kullandım.” Siz, bu örnekleri -çok güzel- her yerde
anlatıyorsunuz da acaba yaşamınızda niye uygulamıyorsunuz? Hırsınıza mı
kapılıyorsunuz? “Hukuk” diyorum anlamıyorsunuz. “Demokrasi” diyorum
anlamıyorsunuz. “Hukuk devleti” diyorum anlamıyorsunuz. “Muhalefetin sesi
kısılmamalı” diyorum, anlamıyorsunuz. “Batılı çağdaşlık” diyorum
anlamıyorsunuz. “Anayasa” diyorum anlamıyorsunuz. “Özerklik” diyorum
anlamıyorsunuz. En sonunda Hazreti Ömer’in adaletinden bir bahsedeyim, bakayım
bunu anlayacak mısınız diye merak ettim doğrusu.
Değerli arkadaşlarım, Sayın
Arınç şimdi buraya gelecek ve büyük ihtimalle, bu rakamları tersine okutmaya
çalışacak. Ama şunu söylemek istiyorum kendisine: Geçmişte “İslam’da bile karı
koca arasındaki kavgayı önlemek için yalan söylenebilir.” demiştiniz Sayın
Arınç. Tabii, yalanı kime söylemiştiniz? Yalanı kim söylemişti? Ne için yalan
söylemiştiniz? PKK’ya mı yalan söylemiştiniz? CHP’ye mi yalan söylemiştiniz? O
yalanlarınızın boyutu neydi? Bunları hiçbir zaman bilemedik ama buradan şu
anlam da mı çıkabilir: İktidarımızı sürdürmek için her yola başvurulabilir,
yalana bile başvurulabilir; bunu derseniz gerçekten şaşırırım.
Sayın Arınç, işte, geldik
gidiyoruz. Bakınız, üç dönemdir milletvekilisiniz, partinizin tüzüğü
değişmediğine göre önümüzdeki dönem milletvekili değilsiniz. Ben size bir soru
soracağım: Siz bu Mecliste iki dönem Meclis Başkanlığı yaptınız. Şu Mecliste
bir tane eseriniz var mı, bir tane? Turnikeleriniz vardı, o turnikeleriniz de
gitti, sizden sonra gelen Meclis Başkanı turnikeleri de söktü, bir tek Meclis
personelinin ahı kaldı Sayın Arınç.
Değerli arkadaşlarım, yine,
Sayın Arınç zaman zaman diyor ki: “Benim ağlamamla niye dalga geçiyorsunuz,
bunu niye hafife alıyorsunuz?” Sayın Arınç, bu dünyayı hallettiniz, öbür
dünyayı da hallettiniz, Resmî Gazete’nin atama kararlarında çok sayıda Arınç
soyadını da görüyorum, dolayısıyla sülale işlerini de hallettiniz, siz niye
ağlıyorsunuz millet ağlasın, milletin anası ağlıyor, şehit anaları ağlıyor, iş
bulamayan çocuklar ağlıyor, atanamayan öğretmenlerin anaları ağlıyor, bunlar
ağlıyor Sayın Arınç.
Gazze’ye üzülüp ağlamayın.
Yani Gazze’ye niye üzülüp ağlıyorsunuz? Gazze’ye üzülüp ağlamanız için önce boynunuzdaki
Yahudi cesaret ödülünü çıkarmanız lazım. Hem boynunuzda Yahudi cesaret ödülü
taşıyacaksınız hem de sonra Gazze için ağlayacaksınız, bu, doğru değil Sayı
Arınç.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
İftira atma, iftira atma!
MUHARREM İNCE (Devamla) – Bir
emniyet müdürü sizi ne hâle getirdi? Sayın Ertuğrul Günay için demiştiniz ki:
“Allah kimseyi Ertuğrul Günay’ın düştüğü duruma düşürmesin.” Ama siz de ne
yazık ki emniyet müdürüyle ilgili düştünüz. Bakın, Twitter’da şöyle yazıyorlar:
“Recep Güven, Arınç’a güvenme.” yazıyorlar, bunu okumanızı tavsiye ederim.
Anayasa oylamasıyla ilgili
“Parti genel başkanı ne derse milletvekili onu yapmak zorundadır.” diyorsunuz.
Böyle bir şey olabilir mi? Siz nasıl Meclis Başkanlığı yaptınız? Siz TRT’yi,
Anadolu Ajansını Başbakanın
talimatlarıyla mı yürütüyorsunuz şimdi? Yani özgür iradeli
milletvekilleri değil miyiz biz? Ne demek yani siyasi partinin genel başkanı
Anayasa konusunda şöyle düşünüyorsa bütün milletvekilleri de öyle düşünecekmiş.
Ben böyle bir mantığı anlayabilmiş değilim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Niye
oy kullanmadı CHP?
MUHARREM İNCE (Devamla) - O
zaman dört tane genel başkan gelsin buraya, Anayasa değişikliklerinde oy
kullansınlar. Biz dolgu malzemesi miyiz burada? Böyle bir şey olamaz, bu
mantığı doğrusu anlayabilmiş değilim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
CHP’liler niye oy kullanmadı?
MUHARREM İNCE (Devamla) –
Teröristler akıllıca davranmış, sayıları çokmuş ve silahlılarmış. Sayın Arınç,
siyaset tarihimize böyle açıklamalarla geçtiniz. Yani siz bu açıklamalarla mı
terörle mücadele ediyorsunuz? Ve sonra diyorsunuz ki: “50 kat daha başarılıdır
bizim Hükûmetimiz.”
Değerli arkadaşlarım, basın
özgürlüğü, medya özgürlüğüne baktığımızda orada daha da ilginç bir açıklamanız
var. Yani 12 Mayıs 2012, canlı yayında söylediklerinizi Vatan gazetesi yazmış,
diyor ki: “Bir insan belli kaynaklardan geçimini temin ediyorsa, bu geçimini
temin ettiği kurum ve onun başındaki şahıs için her gün bir şeyler yazıyorsa
kendine dikkat etsin. Ekmeğini yiyorsun, onun davulunu çalmaya mecbursun.” Herhâlde,
bir basın özgürlüğü anlamında tarihe geçecek bir söz olarak bunu görürüm. Demek
ki sizin mantığınıza göre medya iktidar aleyhinde hiçbir şey yazamaz.
Sayın Arınç, neden 2001’deki
gibi davranmıyorsunuz? Yani neden -bizim hadi olmadınız, AKP’nin ağabeyi olun-
2001’de… Bakın, şu sözünüz çok önemli: “Sayısal çoğunluk siyasi ağırlık
değildir.” Bu çok güzel bir cümle. Yani 2001’de azınlıktayken, muhalefetken bu
sözleri söylemişsiniz. Şimdi çok daha ileri bir yaştasınız, belki bir daha
milletvekili olmayacaksınız. Neden gelip ağabeylik yapmıyorsunuz, AKP’nin
yanlışlıklarını söylemiyorsunuz? Yani “Belki muhtar olurum, belki Anadolu
Ajansında çalışırım.” diyorsunuz da neden AKP’nin yanlışlarını
engellemiyorsunuz? Neden buraya gelip de “Arkadaşlar, biz de bir zamanlar
muhalefetteydik. Bu temel yasayı çok sert eleştirdik biz. Bu muhalefetin sesini
kısmak istediklerinde, İç Tüzük’ü değiştirmek istediklerinde biz onlara dar
ettik bu Meclisi.” demiyorsunuz? Neden bunları hatırlamıyorsunuz? Neden siz o Başbakan Yardımcısı olmadan, Meclis Başkanı olmadan,
öyle bir şeyi hayal bile etmediğiniz günlerde, kenarda ufacık bir partiyken o
yaptığınız devlet adamı konuşmalarını bugün belli bir yaşa gelmiş, her tür
makamı tatmış, Türkiye’nin 2’nci adamı olmuş, Meclis Başkanlığı koltuğuna
oturmuş birisi olarak, bugün Başbakan Yardımcısı olarak şu Meclise neden bir
ders vermiyorsunuz? Ben sizin yerinizde olsam, otuz yıl milletvekilliği
yapsam, Meclis Başkanlığı yapsam, Başbakan yardımcılığı yapsam,
milletvekilliğimin sonu olsa, gelirim bu Meclise bir demokrasi dersi veririm.
“Arkadaşlar, özür dilerim.” derim ya. “Bu TRT bizim borazanımız oldu. Size söz
veriyorum, şimdiden sonra muhalefet de burada konuşacak.” derim. Hiç mi
vicdanınız sızlamıyor sizin? Hiç mi o günlerinizi hatırlamıyorsunuz? Hiç mi
Hazreti Ömer’in adaletinden söz ederken içinizde bir ses size “Ya Bülent,
yanlış yapıyorsun.” demiyor? Bunu hiç mi dedirtmiyorsunuz?
Sayın Arınç, unutmayınız ki
sizin de çarkınız kırılır, güvendiğiniz padişah da bir gün devrilir. Hiç merak
etmeyin diyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum,
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın İnce.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal.
Buyurunuz Sayın Günal. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle bugün 1 tanesi
Antalya’da olmak üzere defnetmiş olduğumuz şehitlerimize Allah’tan rahmet,
ailelerine ve Türk milletine başsağlığı diliyorum. Bu gensoru nedeniyle orada
bulunamadım. Bu vesileyle tekrar bütün şehitlerimize rahmet diliyorum.
Değerli arkadaşlar, az önce
konuşmacı arkadaşlarımız, kısaca, TRT’nin ve Anadolu Ajansının tarafsız olması
gerektiğine ilişkin hususlara değindiler. Anayasa’mızın 133’üncü maddesi net
bir şekilde bunu belirlemiş bulunuyor. Bugün, burada, TRT’nin ve Anadolu
Ajansının uygulamaları ve Sayın Başbakan Yardımcısının bu konuda gerekli
işlemleri yapmaması üzerine bu gensoru verildi.
Şimdi, diyor ki: “Tek radyo
ve televizyon kurumu ile kamu tüzel kişilerinden yardım gören ajanslar -yani
Anadolu Ajansı- özerklik ve tarafsızlık anlamında anayasal olarak hüküm altına
alınmış.” Öyle olması gerekir.
Peki, yine aynı şekilde Anayasa
Mahkemesinin kararları var, geçmişte bu konuda çıkan 1990/2 sayılı, 1990/8
sayılı kararlar var. Daha önce de TRT’yle ilgili hususları da belirtmiştim.
Kısaca “Kurumun yönetim ve denetiminde, yönetim organlarının oluşturulmasında
ve her türlü radyo ve televizyon yayınlarında tarafsızlık ilkesi gözetilir.”
biçiminde bir hüküm var. Burada kuruluşunda ve yayınlarında bu ilkeyi sürekli
olarak gözetmesi gerekir. “Yansızlığın gerçekleştirilmesinde ise TRT’nin gerek
iktidar partisinden ve gerekse öteki yönlerden gelebilecek etkilerden korunacak
yapıda olmasını gerektirir. Siyasal iktidarın baskısına maruz bırakıcı
nitelikteki her önlem yansızlık ilkesine ters düşer.” Anayasa Mahkemesinin bu
konudaki kararlarından bir cümle size okudum.
Yani her ikisinde de -ki iki
Anayasa Mahkemesi kararında da- bu açıkça belirtilmiş. Ne zaman biliyor
musunuz? Az önce söylemiş olduğumuz 133’üncü maddedeki hüküm henüz konulmadan
yani 1993 yılındaki ekleme yapılmadan önce bile tarafsızlığın ne olması
gerektiğini Anayasa Mahkemesi hükme bağlamış.
Değerli arkadaşlar, bunun
ötesinde, hatırlarsanız, Yüksek Seçim Kurulu referandum süresince de TRT’ye
uyarıda bulundu “tarafsız ol” diye. Resmî yazıyla uyarıda bulundu. Demek ki
burada bir sorun var ki, bir sıkıntı var ki bu yayın ilkelerine, maalesef,
uyulamıyor ve her seferinde de uyarılar devam ediyor.
Az önce değerli konuşmacılar,
değişik zamanlara ilişkin TRT’deki yayın sürelerini, bu söylediğimiz çerçevede,
tarafsızlık ve yansızlık ilkesine uyup uymadıklarına ilişkin yayın sürelerini ifade
ettiler. Daha önce sorulan soru önergelerine Sayın Bakanın vermiş olduğu
cevaplar, daha doğrusu, kurumun verdiği ve Sayın Bakanın bizlere gönderdiği
cevaplarda da sürelerle ilgili benzer açıklamalar var.
Arkadaşlarımızın söylediği
zaman diliminde, bir aylık sürede -şimdi el insaf diyorum- “CHP 3 dakika olarak
Sayın İnce söyledi ama, 24 dakika, 3 dakika, 49 saniye
sadece MHP’ye düşen.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Saat, saat…
MEHMET GÜNAL (Devamla) – Yani
saat olarak düşen kısmı… 49 dakika, affedersiniz.
Yani 24 saat, 3 saat 38
dakika, MHP 49 dakika. Ne kadar olduğunun oranını siz hesaplayın. Bir saat
olmadığı için, yani yirmi beşte 1’i kadar ancak zaman verilmiş oluyor
Milliyetçi Hareket Partisine bu bir aylık sürede.
Bir de isterseniz, burada,
değerli arkadaşlar, daha önce verilen cevap var. 2012 yılının ilk altı ayında
-yine milletvekillerimiz değişik zamanlarda soruyorlar- Sayın Başbakan
haberlerde 44 saat 13 dakika, CHP ve Sayın Kılıçdaroğlu 12 saat 39 dakika, MHP
ve Sayın Bahçeli 2 saat 29 dakika. Bakın, sadece Sayın Başbakan burada söz
konusu, sizin Hükûmetin haberleri, bakanların haberleri, diğerleri yok. Sadece
Sayın Başbakana 44 saat 13 dakika haber, CHP ve Sayın Kılıçdaroğlu 12 saat 39
dakika –bizim değil, TRT’nin verdiği bilgiler- MHP ve Sayın Bahçeli 2 saat 29
dakika diyor.
Canlı yayınlara bakıyoruz,
aynı şeylerde derlediğim rakamları söylüyorum: Yine Sayın Başbakan 40 saat 12
dakika, CHP ve Sayın Kılıçdaroğlu 13 saat 43 dakika, MHP ve Sayın Bahçeli 14
saat 13 dakika. Grup yayınlarında da benzer şey devam ediyor.
Şimdi, bu nasıl bir
tarafsızlıktır? Cevap geliyor. Bu dökümleri de çok nadiren veriyorlar değerli
arkadaşlar. Çoğunda şöyle diyor -Sayın Oktay Vural’ın da soru önergesi var,
arkadaşlarımızın da var, Sayın Alim Işık’ın da var- cevaplar böyle komedi gibi:
“Bazen efendim, biz bunları dökemeyiz.” diyor, bazen “Eşitsizlik, yansızlık ve
haber değerine göre veriyoruz.” diyorlar. Şimdi, bunlar biraz, açıkçası, çok
net olmayan ve baştan savma verilen cevaplardır.
Değerli arkadaşlar, burada
ciddi anlamda sıkıntı var. Aynı şeyi burada da yaşıyoruz. Şu anda, bir saat
içerisinde, en fazla, bu Meclis yayını kesilecek. Defalarca söyledik. Burada
nasıl bir şey oluyor da… Bizim aklımız
ermiyor yani Türkiye Büyük Millet Meclisinin o gücü, o iradesi yok mu;
gerçekten ben anlamıyorum. Burası başlıyor, bir kör dövüşü içerisinde, kayıkçı
kavgası içerisinde “Efendim, o onu dedi, bu bunu dedi.” Geçen gün, Meclis
tarihinde bir ilk yaşandı, yirmiye yakın söz verdi Sayın Meclis Başkan Vekili.
O arada saat yediyi geçti ve görüşmeler sonraya kaldı. Yani bu nasıl bir
anlayıştır anlamıyorum. Böyle, bir baskı içerisinde, muhalefetin sesini kısarak
nasıl bir ileri demokrasi uygulaması gerçekleştiriyorsunuz, ben bunu anlamakta
zorlanıyorum.
Değerli arkadaşlar, daha önce
söylemiştim: Biz, İbrahim Şahin’e ve TRT’ye muhtaç değiliz Sayın Bakanım. Eski
Meclis Başkanı olarak, iptal edin o protokolü. Size daha önce önerdim, açın bir
yayın ihalesi, bakın bütün televizyonlar katılır maç yayınları gibi. Gelsin
burada yayınlasınlar, ne var, niye gocunuyorsunuz? Yani varsa bir şey,
milletvekillerinin söylediğinin yayınlanmasından, millete sesini duyurmasından…
Zaten diğer bütün birimleri baskılamışsınız. Özel televizyonların bile çoğu
yandaş olmuş, diğerleri bastırılıyor ama buradaki yayının verilmesinden niye
gocunuyorsunuz, ben onu hâlâ anlayabilmiş değilim.
Burada, efendim, diyoruz ki:
“Ya, bu Sayın Genel Müdürümüz, yanlı yayın yapılıyor, buna müsaade ediyor, siz
Sayın Bakan olarak buna niye müdahale etmiyorsunuz?” “Efendim, ben oraya
karışamam.” diyor. Ama şimdi bir haber okudum Sayın Bakan, ilgimi çekti. Böyle
bir, Gümüşhane’yi ziyareti sırasında Sayın Bakan -doğruysa, yanlışsa; herhangi
bir şey bulamadım ama bize açıklarsa memnun olurum- etrafına bakmış, TRT
muhabirini görememiş, espriyle karışık demiş ki: “TRT de Milli Gazete’ye
benzedi, onlar da hep geç gelirdi.” E, şimdi, sizin her gittiğiniz yere TRT,
muhabir göndermek zorunda değil ki siz oradasınız diye. Demek ki o anda ya işi
çıkmıştır, ya yetişememiştir. Eğer size bağlıysa, o zaman Sayın Genel Müdürle
ilgili de gereğini yapmanız gerekir. Her yere geliyorsa, talimatlı geliyorsa bu
kapsamda ilgili birimlere talimat vermek gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, şimdi,
TRT Genel Müdürümüz değiştikten sonra, Sayın İbrahim Şahin döneminde dışarıya
yaptırılan filmler, bu “kurum dışı” tabir edilen yapımlar bir anda artmış.
Arkadaşlarımız defalarca soru sormuşlar “Efendim, bunlara ne kadar gider
yapıldı?” diye ve verilen cevapların yüzde 90’ında diyor ki: “Bizim web
sitemizde faaliyet raporlarımız var, bütün giderler orada yazıyor.” Dışarıya yaptırılan yayınlar değerli arkadaşlar -burada bir tablo
yaptırdım, bunların hepsi soru önergelerinden kısmen ve raporlardan
derlediğimiz şeyler- 2002 yılına, 2003 yılına gelmiş 200, 200, 200 küsur dakika
devam ederken -2006-2007’de hatta 174-156 bin- bir anda bakıyoruz 2008 415,
2009 1 milyon 355, 2010 2 milyon 235, 2011 2 milyon 774 bin! Bir anda,
Sayın İbrahim Şahin gelince 10 misline yakın dışarıya yaptırılan yayınlarda
artış olmuş, yayınlama dakikasında. Bu ne demek? Tabii, parasının tamamını bize
söylemiyor. Şimdi, size ne kadar çok yapımın dışarıya yaptırıldığını söylüyorum
dakika olarak: 10 mislinden fazla artmış. Kendisinden hemen önce devraldığı
arkadaşına göre bile ciddi bir artış var.
Peki, şimdi, le ilgili
arkadaşlarımız defalarca soru sormuşlar. Burada iki üç klasör dolusu var,
getiremedim, özetleyerek aldım bunları Sayın Bakanım. Bakıyorum 2008’e -aynen
onun dediği gibi ben de faaliyet raporlarını çıkardım arkadaşlar TRT’nin web
sitesinden- bir tane tablo var, 2004’ten 2008’e kadar mukayeseli gelmiş.
Dışarıdan sağlanan fayda ve hizmetler o sene 227 binmiş. Ondan sonra kesilmiş, başka o tablo bir
daha yok 2008’den sonra, önceki yıllar var. Ama dakikalarının ne kadar
arttığını ben size söyledim, 10 misli arttığını söyledim.
Şimdi, arkadaşlarımızın soru
önergelerine cevap vermiş arkadaşımız, Sayın Bakan da göndermiş bize, diyor ki:
“Bizim web sitemizde var.” Bakın, raporun sadece bu “Finansal Faaliyetler”
kısmını aldım. Sekiz on sayfa, gelirlerin açıklaması var. “Giderler”, küçücük
bir paragraf, şurası bakın, dört satır; “giderler” dört satır.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Gelir artmış… Gelir artmış; ondan.
MEHMET GÜNAL (Devamla) –
Hayır, ayrıntısını söylüyorum. On sayfa gelir analizi, reklam gelirleri,
bandrol gelirleri; ”TRT” gider, üç satır. Okuyayım bir tanesini: “Kurumumuz ana
gider kalemleri personel giderleri, ilk madde ve malzeme giderleri, amortisman
ve tüketim payları, dışarıdan sağlanan hizmetler ve diğer giderler.” Bu kadar,
ondan sonra yok.
Yani “gelir-gider farkı”
demiş. Şimdi daha komedi söyleyeceğim size, yani ne kadar özenle bu işin
yapıldığını algılamamız açısından! Arkadaşlar bakarlarsa, gider rakamları var,
2010 yılı ve 2009 yılının gider rakamlarını size söylüyorum. Öyle bir kopyalama
yapıyorlar ki yani ne kadar özenle hazırlandığını göstermek açısından, elimde
duruyor, hemen takdim edeceğim Sayın Bakana da. “Gelir-gider farkı: 2009 yılı…”
Okuyorum, iki satır: “2009 yılında toplam 930 milyon TL gelire karşılık 883 milyon
TL gider gerçekleşmiştir; 46 milyon TL gelir fazlası.” Dönüyorum, 2010’u
okuyorum, dikkatle dinleyin: “2010 yılında toplam 930 milyon TL gelire karşılık
883 milyon TL gider gerçekleşmiştir.” Yani bu kadar da “copy-paste” olur mu
arkadaşlar? Web sitesinden, şu anda hepiniz, o sayfalara girin, görebilirsiniz,
“2009-2010 gelir-gider farkı” satırını okuyorum. Ya, bu kadar basmakalıp…
Gizlemek için yapıyorsun, bari hiç olmazsa… E, başını okuyayım. Neymiş? 2010’a
bakın, gider ne kadarmış? Hemen arkasında, bakın, burada da “930” ve “883”
diyor; 1’inci sayfa: 2010 yılı sonu gerçekleşen: 1 milyon, pardon -rakamlar da
artık çok büyüdüğü için- 1 milyar 266 milyon gelir; gider 961 milyonmuş. Yani
şu 1’inci sayfadakini arka sayfaya kopyalayıp yapıştıramıyorsunuz, saklıyorsunuz
giderleri; sonra da gelip bize diyorsunuz ki: “Bizim web sitemizde var.” İşte
web sitende olan! Web sitende olan burada, fotokopilerini hepinize dağıtırım.
Şu anda kaldıramamıştır daha -bundan sonra kaldırır ama- girin o aldığımız
iPad’lere, hepiniz bakın. Dolayısıyla, arkadaşlarımızın sorularına cevap
vermekten imtina edip üç satırla giderleri dört yıldır koyan -2008’den bu yana-
Sayın Genel Müdürün yapmış olduğu yatırımlara verdiği cevaplardan birkaç örnek
şimdi size vereceğim.
Dış yapımlar: Efendim,
soruyor arkadaşlarımız, diyorlar ki: “İşte, filanca MYK üyesi…” –isim vermeden
söylüyorum-“…Adalet ve Kalkınma Partisi yetkilisinin şirketine şu programlar
için ne kadar verdiniz?” Cevap: “Efendim, bölüm başına 8.500” “Kaç bölüm?” Yok,
bir tanesinde diyor ki: “200 bölüm henüz yapıldı.” Öbür taraftan bakıyoruz 551
bölüm. Çarpıyorum, soru önergesinin cevabında bu yok, ben çarpıyorum. O böyle
geçiştiriyor, arada bölüm sayısı veriyor veya bölüm başına maliyet veriyor,
birisinde başka bir analiz veriyor, öbürüne bakıyor. Herkesinkini toplayınca
çarpıklıklar ortaya çıkıyor çünkü herkes soru sormuş, cevaplar farklı farklı.
Çarpıyorum 8.500’ü 551 bölümle, 4 milyon 683 bin yani partili bir kişinin
şirketine aktarılan… Söyle peki ne olacak? Yani “Yaptı, bu işi yapıyor, şu
kadar para verdim.” de eğer çekineceğin bir şey yoksa. Bundan daha doğal ne
olabilir? Sormuşlar diğer şeyleri, yine aynısını söylemiş. Diyor ki: “Bölüm
sayısı 759, bölüm sayısı şu.” Bulduk, hepsini topladık, 6 milyon küsur birinde
var, 7 milyon, 4 milyon birisi yapıyor topladığınız zaman. Sanki bölümün
miktarını söyleyince 3 bin, 5 bin, “Çok bir şey değilmiş.” diye geçiyor
arkadaşlar ama çarptığımız zaman bunların hepsi, demin saklamış olduğu o
giderler… Nereye gidecek bu, personel giderinden sonra? Dış yapımlara gidiyor.
Peki, şimdi yine aynı şey var TRT 6’yla ilgili, TRT Şeş’le ilgili. Az önce
kalitesiyle ilgili eleştiri geldi ama tercüme ve dublaj yayınları var.
Bakıyoruz, bazısında saati 5.250, birkaç bölüm sonra 3.250’ye düşüyor. Yani ne
oldu peki? Yarı yarıya, neredeyse üçte 2’ye, üçte 1 bir fark var. Bölümün
başında böyle başlıyor, sonrasına bakıyoruz, bir çarpıyoruz… O faturalar
ekimizde, hepsi var, zamanımızı almasın diye, söylüyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
öbür tarafta reklam gelirleriyle ilgili soru soruluyor, yine cevap yok. Bir de
bakıyoruz, 60 milyon diye anlaşmış minimum, o sene. “Efendim, mücbir sebep var.
Biz bunu 20 milyon düşürdük, 40 olsun.” dedik. Ya, nasıl düşürüyorsun? Ya
yaptığın anlaşmada bir sıkıntı var ya da sonra, nasıl 20 milyon TL birine
bağışlamada buluyorsun? Alırken onun şartları belli değil miydi? Nasıl
yapıyorsunuz? Bizim buna aklımız ermiyor Sayın Bakan. Siz 60 milyona
anlaşıyorsunuz, sonra 40’a düşürüyorsunuz. Buradan da tekrar bir daha geliyor.
Birçok örnek var. İşte,
rating yolsuzluğuyla ilgili çıktı, “Şirket değiştirdik.” dedi, sonra neyse ki,
Allah’tan mahkemeye düştü, kendileri “Biz de dolandırıldık.” diye itiraf
ettiler, rücu ettiler şu anda. O da başka bir konu.
Beri taraftan, bakıyoruz
değerli arkadaşlar, ciddi anlamda kadrolaşma çalışması var. Arkadaşlarımız az
önce söylediler, ayrıntıya girmeyeceğim ama şimdi, önemli olan ne? Bir kapı
açılmış, bakanlıkların, kurumların, valiliklerin özel kalem müdürlüğüne…
Nereden geldiği ayrı bir tartışma, oraya girmiyorum, şu kurumdan gelmiş, bu
kurumdan ama üç ay, iki ay, beş ay özel kalem müdürü, bir de bakıyoruz, TRT’de,
bilmem nerede uzman veya yayıncı, ışıkçı, genel müdür yardımcısı falan filan.
Burada 10’dan fazla örnek var. Size onları da takdim edebilirim, isim söylemiyorum
mağduriyet olmasın diye ama özel kalem müdürlüğünden tak… Değerli arkadaşlar,
madem “personel rejimi” diyorsunuz, bunları istisnai olmaktan o zaman kaldırın
veya böyle, üç ayda bir, gelip hemen, nasıl oluyorsa oranın özel kalem
müdürlüğünden bir anda TRT… Niye? Maaşı yüksekmiş. Hemen oraya geçiyorlar. Ya
bunları sözleşmeli yapalım ya başka bir statü yapalım ya geldiği zaman Bakanla
beraber gelsin, Bakanla beraber gitsin, başka bir yere geçemesin mademki özel
kalem, mademki basın müşavirliğidir. Burada çok fazla örnek var, ayrıntısına
girmek istemiyorum, isim sayarak rencide etmek istemiyorum ama bir vakıa,
dökümleri de var.
Diğer bir şey: Sayın Başkan,
burada defalarca tartışıldı. Aldığı insanlara bakıyoruz, ciddi anlamda bir
hemşehricilik var. Tamamına bakıyorum, “Amasya”, “Amasya Akyazı” yazıyor.
Şimdi, Sayın Genel Müdürün de böyle psikolojik harekât merakı var biliyorsunuz.
Reşadiye olayları olunca hemen -TRT’nin böyle bir şeyi vardı- haberlerde
geçiyor arkadaşlar, diyor ki: “Efendim, şu da Reşadiyeli, bu da Reşadiyeli,
Ergenekoncular da Reşadiyeli.” Şimdi bizim de “Bu da Amasyalı, o da Amasyalı;
sen bunları hemşehri diye mi alıyorsun?” mu dememiz lazım? Ha, içerisinde…
Nitelikleri nedir bilmiyorum, Sayın Bakan bize açıklarsa… Hakikaten, orada,
aktar döndür sınavlar, birtakım çalışmalar var ama ciddi anlamda, TRT bu
süreçte psikolojik operasyon merkezi hâline gelmiş, erkenden haber vermeye
başlamış. Bir bakıyoruz, daha olay olmadan, yok işte “Balyoz sanıklarına şurada
tutuklama, yok efendim bombalı kamyon geldi.” bir de bakıyoruz, “Vallahi
bunların üstündeki seri numaraları silinmiş.” falan diye herkesten önce
açıklamalar yapıyor, böyle bir psikolojik operasyon merakı geldi. Dolayısıyla
değerli arkadaşlar, burada… Hatta ve hatta, bu Tuncay
Güney denen muhbiri çıkarınca o arada sormuşlar “Öcalan’ın kaseti bile
çekmecemde, zamanı geldiğinde yayınlayacağım.” diyor.
Sayın Bakan, bunlar çok hoş
şeyler değil. Galiba Sayın Şahin başka bir yere bürokrat olmak istiyordu,
olamayınca herhâlde burada diyorum biraz “istihbaratçılık” oynuyor gibi. Bu
olmayan şeyleri, hem de sonrasında savunmak çok doğru değil, özellikle bu tip
şeylerden kaçınmak gerekiyor. Ama gördüm ki şimdi siz de önceki gün, sanki
önceden haber verir gibi “Efendim ben umutla bekliyorum, bu açlık grevleri sona
erecek, bilgim yok ama gidişattan ve temaslardan bunu anlıyorum:” diyorsunuz.
Şimdi, İbrahim Şahin’in yerine siz mi soyunuyorsunuz, anlayamadım. TRT’den önce
Sayın Arınç artık bunları bize haber vermeye başladı. İnşallah, bu defa da bu
işler sona erdi diye sevinçten ağlamazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Devamla) –
TRT’yi yansız yayın yapmaya davet ediyorum. Sorumlusu olarak da Sayın Arınç
hakkında verdiğimiz gensoru önergesine desteklerinizi bekliyor, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Günal.
Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına Bartın Milletvekili Sayın Yılmaz Tunç.
Buyurun Sayın Tunç.(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YILMAZ
TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun Sayın Başbakan Yardımcımız Bülent Arınç hakkında verdiği
gensoru önergesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Gensoru, Anayasa’mızda ve İç
Tüzük’ümüzde öngörülen önemli bir denetim yoludur. Diğer denetim yolları soru
önergesi, Meclis araştırması ve genel görüşme Anayasa’mızın 98’inci maddesinde
birlikte düzenlendiği hâlde gensoru ve Meclis soruşturması önemlerine binaen,
Anayasa'mızın 99 ve 100’üncü maddelerinde ayrı ayrı düzenlenmişlerdir.
Gensoru, diğer denetim
yollarından farklı olarak, Bakanlar Kurulunun ya da bakanın güvensizlik oyuyla
düşürülmesi sonucunu doğuracak ciddi bir müessesedir ve geçmişte Meclisçe
yapılan bu denetim yollarıyla bu Mecliste bakanlar, hükûmetler düşürülmüştür. O
nedenle, gensorunun konusu ve gerekçesi sağlam olmalıdır, delillere
dayanmalıdır, iddialar gündemi sarsacak nitelikte olmalıdır; aksi takdirde
gensoru olmaz, gensoru müessesesinin zayıflamasına neden olur, etkisini
yitirmesine ve denetim yolu olmaktan çıkmasına neden olur.
Anayasa'mızın yine 99’uncu
maddesinde de gensorunun Meclis çalışmalarının dengeli olarak yürütülmesi
amacına da aykırı olmaması gerektiği açıkça ifade edilmiştir. Muhalefet
partilerimiz, son zamanlarda, gensoruyu Meclis çalışmalarının dengeli
yürütülmemesi yönünde kullanmaktadırlar. Geçen hafta, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin çalışma saatlerinin üçte 2’sini gensoru görüşmeleriyle tamamladık, geriye
kalanını da grup önerileriyle tamamladık ve asıl, milletin bizden beklediği
kanun çalışmalarına maalesef zaman kalmamıştı. Biraz sonra açıklayacağım
gerekçelerle, görüşmekte olduğumuz gensoru da maalesef bunun tipik bir
örneğidir.
Değerli milletvekilleri,
Başbakan Yardımcımız Sayın Bülent Arınç hakkında MHP Grubunca verilen gensoru
önergesinin konu ve gerekçesine baktığımızda, Anayasa'mızda ve İç Tüzük’ümüzde
belirtilen şartları taşımadığını, hiçbir ciddi temelinin bulunmadığını, somut
delillere dayanmadığını ilk bakışta görmekteyiz.
İddiaları cevaplamadan önce,
TRT’nin nereden nereye geldiğini hatırlamakta fayda var. Cumhuriyetimizin en
önemli kurumları arasında yer alan TRT, 85 yıldır radyo yayınları, 44 yıldır da
televizyon yayınları yapan bir kurumumuzdur. AK PARTİ İktidarından önce, birçok
kurumumuzda olduğu gibi TRT’de de hantal bir yapı vardı. Yönetilemez ölçekte
büyük birimlerden oluşan TRT’de kanal sayısı bugünkünden az olmasına rağmen,
çalışan sayısı fazlaydı. Programlarda ve habercilikte özel sektörün de
gerisinde kalan TRT’nin marka değeri düşmüştü. AK PARTİ İktidarı ülkemizin her
kurumuna sahip çıkıp verimli hâle getirdiği gibi, TRT’ye de sahip çıkmış,
TRT’nin kısa sürede kayıplarını ortadan kaldırarak bu alanda da önemli
ilerlemeler sağlamıştır.
Bugün, yıllık 16 milyon lira
civarında olan teknoloji yatırımını her yıl 8 ile 10 kat arasında artırarak
soluk renkli kamu yayıncısı imajını silen bir TRT’yi alkışlamak gerekir. Dünya
yayıncılığının geldiği son nokta olan sayısal karasal TV yayını için
istasyonlarının altyapılarını düzenleyen, tüm stüdyolarını yenileyerek HD
yayıncılığın öncüsü olan TRT’yi takdir etmek gerekir. Gensoruyu veren MHP’nin
koalisyon olduğu dönemde 3 kanalla yurt dışına açılmaya çalışan TRT’den bugün 8
farklı uydudan yayın yaparak dünyanın beş kıtasında ve hemen hemen tüm
ülkelerde 15 farklı kanaldan izlenebilen TRT’yle gurur duymak gerekir.
TRT’nin iyi yönetilmediğini
iddia eden MHP’nin döneminde TRT zarar eden bir kurumdu. Bugün ise hem yüzlerce
birimde atağa geçen hem de bütçe fazlası veren bir kurum hâline gelmiştir.
Hatta o dönemde vatandaşlarımız, elektrik faturalarının fatura bedeli üzerinden
yüzde 3,5 oranında TRT payı ödüyordu. AK PARTİ iktidara geldiğinde TRT payını
yüzde 2’ye indirdi ve elektrik bedeline dayalı olarak yüzde 2, fatura bedeli
üzerinden baktığımızda da yüzde 1,5’a tekabül ediyor. Şimdi, ben gensoruyu
veren MHP grubuna soruyorum: Vatandaşlarımız bugün elektrik faturası bedelinin
yüzde 1,5’unu TRT payı olarak ödüyor ve 15 kanallı TRT zarar etmiyor da siz,
yüzde 3,5 TRT payı keserken 5 kanallı TRT’yi zarar ettirmeyi nasıl
başarıyordunuz?
TRT’nin başarısı reklam
gelirleriyle de ortadadır. Reklam gelirlerinde yüzde 350 oranında artış
gerçekleştiren TRT, sadece film alan değil, film satan bir kurum hâline gelmiştir.
TRT’nin en önemli görevlerinden olan millî değerlerimizi yeni nesillere
aktarma, demokrasimizi güçlendirme, milletimizin birlik ve beraberliğine, huzur
ve barışa katkıda bulunma adına üzerine düşeni yapmaya başlamasından rahatsız
olmamak gerekir. Milliyetçilik, sadece lafla, hamasetle olmaz değerli
milletvekilleri. Asıl milliyetçilik, Türk dünyasını, sekiz farklı dilde yayın
yaparak tek bir ekranda toplayabilmektir. İşte, gensoru verdiğiniz Hükûmet TRT
Avaz’ı kurarak, yayın hayatına başlatarak bunu başarmıştır.
AK PARTİ İktidarını her
fırsatta haksız yere eleştirdiğiniz bir husus vardır “’Türk’ ibaresini şuradan,
buradan kaldırıyorsunuz.” diye. AK PARTİ, “Türk” ibaresini TRT logosunun yanına
koymuştur. Bugün TRT Türk kanalı bütün dünyada Türkiye'nin sesi olmaktadır.
Bölgesel liderlik öyle yan
gelip yatarken olmuyor. Bölgedeki insanlar sesinizi duymazsa, onlara ne
dediğinizi ulaştıramazsanız bunu başaramazsınız. İşte, TRT Arapça kanalıyla
Türkiye'nin mesajları tüm Orta Doğu’ya ulaşmaktadır.
TRT 6’nın yayın hayatına
başlamasına da itiraz etmiştiniz. Geçmişte Kürt kökenli vatandaşlarımız Roj
TV’den PKK propagandası izlerken bugün TRT Şeş sayesinde, kendi ana dillerinde
ülkemizin tüm zenginliklerini, birlik ve beraberlik mesajlarını ve devletimizin
doğru haberlerini izlemektedir. Bundan daha güzel ne olabilir?
Gensoruyu verenler, sizin
iktidarınızda TRT Çocuk kanalı var mıydı? Çocuklarımız yabancı çizgi filmlerin
ve programların istilasına uğramamış mıydı? Şimdi ise çocuk kanalları arasında
birinciliğe oturan TRT Çocuk kanalıyla, çocuklarımız öz kültürümüzle,
Keloğlan’ıyla, Nasreddin Hoca’sıyla, Dede Korkut’uyla buluşuyor. Bu mudur sizi
rahatsız eden?
TRT Haber kanalı bugün
Türkiye’de en çok izlenen haber kanalı olmuşsa, bunda TRT’nin tarafsızlığının
payı vardır.
TRT Anadolu millî kültürümüzü
yansıtırken TRT Müzik kanalı da Türk müziğine sahip çıkmıştır.
Ramazan ayında en çok izlenen
kanal olan TRT, muharrem ayında da özel yayına geçerek halkımızın büyük
takdirini toplamıştır.
TRT, Diyanet İşleri Başkanlığıyla
ortaklaşa Diyanet TV’nin test yayınına başlamıştır. Dinî bilginin en doğru
şekilde halkımıza aktarılmasından rahatsız olmamak gerekir.
32 farklı dilde
gerçekleştirilen radyo yayınlarına ilave olarak, TRT web sitesinden 32 farklı
dilde anlık değişen haberlerin bütün dünyaya hızla yayılmasını sağlamak da
takdir edilmesi gereken bir durumdur.
Açılan 10 yeni televizyon
kanalının önemli bir kısmı, kendi temalarında yayın yapan, diğer kanallar
arasında en çok izlenen kanal olma başarısını elde etmiştir.
Geçmişte 200 civarında
programla yetinilirken bugünün TRT’sinde günde tam 654 farklı program
yayınlanmaktadır. Bu rakam, TRT’nin ulaştığı gücü ispatlamaktadır. TRT’nin bu
derece başarılı olmasına rağmen, gensoruya muhatap olmasına neden olan
iddialara gelecek olursak ciddiye alınabilecek bir iddia göremiyoruz. En önemli
iddialardan biri, kadrolaşma. Oysaki gerçekler çok farklı. TRT’de 152 olan
kadro unvanı sayısı bu iktidar döneminde 72’ye düşürülmüştür. 23 olan başkanlık
sayısı 19’a, 52 olan başkan yardımcısı sayısı 32’ye, 258 olan müdürlük sayısı
172’ye, 135 olan müdür yardımcısı sayısı 35’e düşürülmüştür. Geçmişte çiftlik
gibi kullandığınız TRT, bugün iktidarın makam dağıttığı bir kurum değil,
millete hizmet veren kurum hâline gelmiştir. “Kadrolaşma” diyorsunuz, rakamlar
ortada. Kadrolaşmak isteyen yönetim, çalışan sayısını artırır. Gensoruyu
verenlerin iktidar olduğu 2002 yılında 5 kanallı TRT’de 8 binin üzerinde
kadrolu, 4 bin civarında sözleşmeli çalışan varken bugün 15 kanallı TRT’de
sözleşmeliler dâhil sadece 7 bin kişi çalışmaktadır. Gensoruyu veren MHP
İktidarında 5 kanal, 12 bin kişi, AK PARTİ İktidarında 15 kanal, 7 bin kişi. Bu
mudur kadrolaşma? Rakamlar karşısında kadrolaşma iddialarının ne kadar havada
kaldığı ortada değerli milletvekilleri.
Sayın Başbakan Yardımcımızın
yakın çevresinin TRT’nin çeşitli birimlerine yüksek maaşlarla işe alındığı
yönündeki iddia da tamamen asılsız bir iddiadır, bu konuda tek bir örnek bile
gösteremezsiniz. Çamur at izi kalsın mantığıyla gensoru hazırlanmaz.
Değerli milletvekilleri,
gensoruda, TRT’nin muhalefete az yer verdiği yönündeki iddiaları da kabul
etmemiz mümkün değildir. Muhalefet liderlerinin her fırsatta yayına
çağrıldığını biliyoruz. Bazı muhalefet liderlerinin yayınlara çıktığını
görüyoruz, ancak bazılarının protesto ederek yayına çıkmadığını, bazılarının
ise yayın tercihini TRT’den yana kullanmadığını da biliyoruz. Muhalefet
partilerinin etkinliklerine, mitinglerine ve çeşitli toplantılarına canlı
bağlantılar yapılmakta, haberlerde muhalefetin haberlerine yer verilmektedir.
Aranızda TRT Genel Müdürlüğü
yapmış milletvekilimiz var, ona bir sorun; kendi döneminde bir muhalefet
partisinin kongresini beş buçuk saat canlı verebilmiş midir? Bugünün TRT’si,
yirmi gün önce Milliyetçi Hareket Partisi kongresini beş buçuk saat canlı
verebilmiştir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ancak, kanaatimce burada asıl
sorun şudur: Ülkemizin gelişmesi ve itibarı için yurt içinde ve yurt dışında
gece gündüz çalışan değil de, Ankara’ya çakılıp kalan bir Başbakanımız olsaydı,
o Başbakanın TRT’de haberleri elbette ki az olurdu. Bakanlar Kurulu iki ayda
bir toplansaydı, yatırımların toplu açılış törenleri yerine sadece IMF
komiserlerinin haberleri yapılsaydı elbette sorun olmazdı. O zaman TRT,
iktidarın haberlerine doğal olarak az yer verebilirdi. Oysaki durum artık
farklı; bu ülke için ve hatta dünya barışı için gecesini gündüzüne katan,
dünyanın en büyük televizyonlarının canlı olarak verdiği bir lideri kendi
ülkesinin televizyonu TRT’nin vermemesi düşünülebilir mi?
Sayın Başbakanımızın Başbakan
sıfatıyla yapılan haberleriyle AK PARTİ Genel Başkanı sıfatıyla yapılan
haberleri birbirine karıştırmamak gerekir. O nedenle TRT’nin tarafsız olmadığı
yönündeki iddia soyut bir iddiadır.
Gensorudaki diğer bir husus,
Meclis TV yayınlarıyla ilgili eleştirilerdir. Bu eleştiriler de haksız
eleştirilerdir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Haydi ya!
YILMAZ TUNÇ (Devamla) –
Kanunların Meclis TV’nin yayında olmadığı saatlerde, gece yarılarında
çıkarıldığı ve bu nedenle muhalefetin sesinin kısıldığı iddia edilmektedir. İç
Tüzük’te belirtilen normal çalışma süreleri içerisinde Meclis TV yayındadır.
Muhalefet bu süreyi kanun görüşmelerini engellemek için grup önerileriyle
kullandığından, kanun görüşmeleri Meclis TV’nin yayında olmadığı gece
saatlerine kalmaktadır. Bu duruma muhalefetin kendisi neden olmaktadır. Gündüz
saat 14.00’ten 20.00’ye kadar bu Meclis kanun görüşmelerine başlayamamaktadır.
Dört partinin grup önerileriyle muhalefet sürekli konuşmakta ve Meclis TV
muhalefetin grup önerilerinin sergilendiği bir ekran hâline gelmiştir.
Muhalefetin sesinin kısılması söz konusu değildir. Ülkemizin bayrak taşıyıcısı
kurumlarından olan TRT’ye yaptıkları hizmetlerden dolayı teşekkür edilmesi
gerekirken, gerçeği yansıtmayan iddialarla yıpratılması doğru değildir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gensoruda suçlanan diğer kurumumuz da Anadolu Ajansımızdır.
Anadolu Ajansı Türkiye’nin resmî haber ajansıdır ve hepimizin ajansıdır.
Türkiye’yi dünyanın her yerinde temsil etmektedir. Ajansta son yıllarda çalışan
sayısı azalıp kişi başına maliyet büyük oranda düşerken, üretimin yüzde 36
oranında, haberci başına nitelikli içerik üretiminin yüzde 76 oranında,
abonelik gelirlerinde yüzde 40 oranında artışın gerçekleşmesi takdir edilmesi
gereken bir durumdur.
Türkiye’nin en yaygın ve en
profesyonel haberci kadrosuna sahip Anadolu Ajansının 1.200 dolayında abonesi
bulunmaktadır. Şayet Anadolu Ajansı haberlerinde tarafsız davranmamış olsaydı,
öncelikle ödedikleri paranın karşılığını görmek isteyen abonelerin yapılan işin
karşısına dikilmesi gerekirdi. Aslında, siyasiler, Anadolu Ajansının tarafsız
haberciliğinin canlı şahididirler. Muhalefetin sesini duyuran Anadolu Ajansıdır
çünkü Türkiye’nin neresinde bir program yapsalar onun haberini Ajansın ilk
olarak geçmekle mükellef olduğunu bilirler.
Bakınız, Anadolu Ajansı
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki faaliyetleri her gün onlarca muhabiriyle
haberleştiriyor. Bu haberlerin sayılarını karşılaştırdığımızda, bana göre,
muhalefetin yüzünün kızarması lazım. Geçtiğimiz ekim ayında Ajansın Parlamento
Haberleri Editörlüğü tarafından yapılan haberlerin siyasi partilere göre
dağılımı şöyledir: Birinci Cumhuriyet Halk Partisi, 78 haber. İkinci Milliyetçi
Hareket Partisi, 65 haber. Üçüncü AK PARTİ, 40 haber. Dördüncü Barış ve
Demokrasi Partisi, 31 haber. Sıralamaya bakar mısınız?
MUHARREM İNCE (Yalova) – Bu
kâğıdı kim verdi sana?
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU
(Giresun) – Eşyanın tabiatına aykırı!
YILMAZ TUNÇ (Devamla) –
Aslında biz iktidar partisi olarak sitem edeceğimize muhalefet partileri sitem
ediyor.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sen
buna inanıyor musun, şuna inanıyor musun?
YILMAZ TUNÇ (Devamla) –
Haberlerinin az yapıldığı iddiasında bulunan muhalefetin…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sen
buna inanıyor musun?
YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Bu
rakamlardan sizin haberiniz yok Değerli Grup Başkan Vekilimiz.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Buna
inanıyor musun, şu söylediğine kendin inanıyor musun?
YILMAZ TUNÇ (Devamla) –
Muhalefet liderlerini her gün kameraman, foto muhabiri ve muhabirden oluşan 3
kişilik bir ekip takip ediyor ve sürekli haberlerini yayınlıyorlar.
Haberciliğin dünyanın en
zahmetli ve kesintisiz işi olduğunu dikkate alırsak, ortada bu kadar üretim
varken Anadolu Ajansını haksız ve asılsız yere eleştirmek, öncelikle ortaya
konan bunca emeğe ve bunları hazırlamak için gecesini gündüzüne katan
habercilere haksızlık olacaktır.
MHP Grubunun verdiği gensoru
metninde, TRT gibi, Anadolu Ajansıyla ilgili de somut hiçbir iddia
bulunmamaktadır. Ne yolsuzluk ne hırsızlık ne suistimal ne ülkeyi zor durumda
bırakacak bir faaliyet… Ajans güya bir haberde hata yapmış, o yüzden gensoru
veriliyor. Bu kadar komik, bu kadar ciddiyetten uzak bir gensoru olamaz.
Bahsedilen haber, biraz önce
bahsedilen haber, terörist Murat Karayılan’ın yakalandığı şeklindeki haber.
Geçtiğimiz yıl 14 Ağustosta İran Meclisi Millî Güvenlik ve Dış Politika
Komisyonu Başkanı Alaaddin Burucerdi bir basın toplantısında terör örgütü
liderlerinden Murat Karayılan’ın yakalandığını belirtmiş. Bunu İran resmî haber
ajansı “acil” koduyla dünyaya duyurmuş. Anadolu Ajansı da buna dayanarak
abonelerine bu haberi geçmiş ve kaynağı da belirtmiş. Sonra İranlı yetkili
kendi demecini değiştirmiş ve “Terörist yakalanmadı.” demiş ve Ajans bunu da
abonelerine tekrar geçmiş.
Şimdi, MHP diyor ki: “Anadolu
Ajansı Karayılan haberini hatalı yaptı. O yüzden de Başbakan Yardımcısı
hakkında gensoru veriyoruz.” Olacak şey değil. Haberi veren İranlı yetkili,
dünyaya yayan İran’ın resmî haber ajansı; suçlu Anadolu Ajansı. Böyle bir
mantık olabilir mi?
TRT ve Anadolu Ajansı, son yıllardaki
önemli atılımları ile kamu yayıncılığında ülkemizin yüz akı olmuşlardır. Bu
başarıda Sayın Başbakan Yardımcımızın katkıları çok büyüktür. Başarılı
yönetimlerin takdir edilmesi gerekirken “Çamur at izi kalsın.” mantığıyla
yıpratılması doğru değildir. Bu nedenle Sayın Başbakan Yardımcımız hakkında
verilen ve hiçbir ciddi temeli olmayan, soyut iddialara dayalı gensorunun
gündeme alınmaması gerektiğini belirtiyor, bu duygu ve düşüncelerle Genel
Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Tunç.
Hükûmet adına Başbakan
Yardımcısı Sayın Bülent Arınç.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinize
saygılar sunuyorum, hayırlı akşamlar diliyorum.
Hakkımda verilen gensoru
önergesi, bildiğiniz gibi, Türkiye Radyo Televizyon Kurumuyla Anadolu Ajansında
taraflı yayın yapıldığı, habercilik anlayışının ve uygulamasının tarafsız
olması gerektiği, bir kısım kişilere menfaat ve siyasi manipülasyon amacıyla
kullanılması, TRT 3’ün Türkiye Büyük Millet Meclisi yayınlarını verdiği
saatlerin kısıtlanması ve buna bağlı bazı cümleler. Bu konu arkadaşlarım
tarafından da tekrar edildiği için, zamanı ekonomik kullanmak açısından çok fazla
konuya girmeyeceğim.
Ama burada bir yanlışlık var,
TRT ve Anadolu Ajansını yan yana getirmek hukuken mümkün değil. Arkadaşlarımız
ya bundan habersiz ya da Anadolu Ajansını da TRT’ye eklemlemek suretiyle iki
kurum hakkında da bühtanda bulunuyorlar. Bir defa, TRT, diyelim ki kamu
iktisadi teşebbüsüdür, KİT Komisyonunda her yıl hesap verir, aynı zamanda kendi
kanununa göre de özerk ve tarafsız bir kamu yayıncılığı yapan kuruluştur. Oysa
Anadolu Ajansı, Büyük Atatürk tarafından 1920 yılında kurulmuş yani doksan iki
yıllık bir kurumdur ama hukuki statüsü anonim şirkettir. Anonim şirket
hisseleri içerisinde kısmen hazineye ait hisseler de vardır ama çoğunlukta
değildir. Dolayısıyla bir şirketle bir kamu iktisadi teşebbüsünü yan yana
getirmek yanlış olduğu kadar, aynı zamanda, TRT ve Anadolu Ajansı farklı
işlevler görüyor. TRT kamu yayıncılığı yapıyor veya televizyon yayıncılığı
yapıyor, radyo yayıncılığı yapıyor ama Anadolu Ajansı yayıncılık yapmıyor,
haber üretiyor ve ürettiği haberleri yayıncı kuruluşlara tevzi ediyor. Keşke
birbirinden ayrılabilseydi ama bir yanlışlık var. Yani, genel olarak her iki
kuruma ait de birkaç söz söylemek istiyorum.
Öncelikle, hem gruplar adına
konuşan arkadaşlarımıza hem de öncelikle önerge sahibi olarak konuşan
arkadaşımıza teşekkür ediyorum. Elbette gensoru bir denetim mekanizmasıdır,
sulandırılmaması gerekir, ciddiyetini koruması gerekir, yerinde ve zamanında
mutlaka verilmesi faydalı olur. Aynı zamanda, yüzlerce soruya muhatap olmuş bir
Başbakan Yardımcısı için elbette gensoru önergesi de verilebilir ama bunun
ciddiyetini, içerideki iddiaların tutarlılığını biraz sonra hep beraber
göreceğiz.
Öncelikle, Sayın İnce’nin
konuşması tamamen şahsiyet yapmaktır ve İç Tüzük’ümüz gereğince de şahsiyet
yapmak doğru değildir. Bu kadar nezaketle ifade edeyim, sözlerimin sonunda
ayrıca kendisine iki cümlelik hitabım olacak. Ama diğer arkadaşlarımızın, bazen
rakamlar vererek, bazen de soyut ifadelerle her iki kurumu ve ondan sorumlu
olan bir bakanı suçlamalarını ben tabii buluyorum.
Ne kadar doğrudur ve
gerçektir bunlar? Müsaade ederseniz onları açıklamak istiyorum. Tabii, geçen
gensorudan iyice dersimi aldım. Dolayısıyla gensoruda konu edilen hususlara
öncelikle temas edeyim, ondan sonra cevapları -inşallah zaman kalır- hep
beraber veririz.
Değerli arkadaşlar, TRT yeni
bir kurum değil, 60’lı yıllardan geliyor, siyah beyaz televizyonlardan onu
hatırlıyoruz, radyoları var ama şimdi TRT’nin geldiği farklı noktayı hepimiz
görüyoruz. Tarafsız, kamu tüzel kişiliğine sahip bir yayın kuruluşu. Kanun
böyle diyor, Anayasa böyle diyor, arkadaşlarımız haklı bu konuda. Doğru,
tarafsız ve yorumsuz habercilik anlayışıyla, çağdaş habercilik teknik ve
metotlarına bağlı kalarak kamuoyunu bilgilendiren konularda gerekli, yeterli,
doyurucu yayınlar yapmakla yükümlü. 2954 sayılı TRT Kanunu’nun 20’nci maddesi
uyarınca, hükûmetin ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasi
partilerin açıklama ve faaliyetlerine haber değeri ve niteliği taşıması
şartıyla TRT’de haber ve yer verilmektedir.
Arkadaşlarımızın
eleştirilerini bir açıklama yapmak suretiyle belli bir yere oturtayım.
Şüphesiz, bir siyasi parti haberi olarak MHP’ye, Cumhuriyet Halk Partisine,
Adalet ve Kalkınma Partisine ve diğer, Barış ve Demokrasi Partisine tanınan
sürelerden bahsedebiliriz ancak hükûmet faaliyetlerine de kanun ve Anayasa
gereğince de ayrıca yer verilmesi gerekir. İkisini birbirinden ayırmakta fayda
var, hatta gereklilik var.
Türkiye’de tek kamu hizmeti
yayın kurumu olan TRT, kamu hizmeti yayıncılığının üç temel işlevini yerine
getirmeye çalışıyor. Bunlar BBC’nin kurucusu olan şahsın ortaya attığı
ilkelerdir ve genelde kamu yayıncısı olan kuruluşlar buna uymak
mecburiyetindedir. Bunlardan birincisi eğlendirici fonksiyonu; bilgilendirici
fonksiyonu, eğitici fonksiyonu. Yani haberlerin, yayınların… Kamu yayıncılığı
yapan kurumlarda -özel televizyonlardan bahsetmiyorum, onların gerekli ilkeleri
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun yayın ilkelerinde vardır ama- kamu yayıncısı
olarak kamudan destek alan bir televizyonun mutlaka üç fonksiyonu yerine
getirmesi lazım: Eğitici olacak, bilgilendirici olacak ve eğlendirici olacak.
Değerli arkadaşlar, 1 Mayıs
1964’te yürürlüğe giren 359 sayılı Yasa’yla TRT kuruldu, 1968 Ocak ayında da
ilk defa televizyon yayınına başladı. Artık, bugün geldiğimiz noktayı biraz
sonra rakamsal olarak açıklayacağım. Bugün TRT’nin 15 televizyon kanalı var, 15
televizyon kanalıyla dünyanın üçte 2’sine yayın ağını oluşturabiliyor.
Çok tartışıldı
-arkadaşlarımız rakamlar da veriyorlar- “TRT Haber’de yer alan haber ve canlı
yayınlarda niçin adaletli veya eşitlikçi değil?” şeklinde. Saatler, rakamlar,
saniyeler açıklanıyor. Onun bir tek sebebi var, bizim bu haber ve canlı
yayınlarda ölçümüz eşitlik değildir, adalettir. Eşitlik olsaydı, Barış ve
Demokrasi Partisiyle Adalet ve Kalkınma Partisini, CHP’yle MHP’yi veya
Parlamento dışından herhangi bir partinin haber alma sürelerini eşitlemek
gerekirdi. Dolayısıyla biz adalete güveniyor veya adaleti esas alıyor,
yayınlarımızdaki haber ölçüsünü bunun üzerine kuruyoruz çünkü eşitlik hiçbir
zaman adalet değil. Burada da ölçümüz, üç tane kıstasımız var. Yani bize göre
haber nedir, niçin verilmelidir, orada birinci ölçümüz, faaliyetlerin haber
değeri taşıması. Subjektif bulabilirsiniz ama yayıncılar içerisinde bir haberin
ve haber değeri taşıdığının, taşımadığının her hâlde bilindiğini söylemek
istiyorum. Yani önce bu siyasi faaliyetlerin bir haber değeri taşıması lazım
televizyonumuz açısından, yoksa kamuoyunun bunu farklı değerlendirmesi
mümkündür. Siz sadece Parlamentoda konuşmuyorsunuz ki, miting de yapıyorsunuz,
siyasi parti toplantıları yapıyorsunuz, halkla ilişkiler içerisinde bazı
temaslarda bulunuyorsunuz. Bunların elbette kendisine göre bir değeri var ve
halkı etkileme gücü var ama biz televizyonda haber yaparken, bu faaliyetler
haber değeri taşıyor mu veya ne kadar taşıyor, buna bakıyoruz.
Türkiye Büyük Millet
Meclisinde temsil edilen siyasi partilere öncelik veriyoruz ve o partilerin
aldığı oy oranını dikkate alarak, üç kıstasa göre de bunu yapıyoruz. Sağ olsun,
Yılmaz Tunç arkadaşımız benim söylemem gereken çok şeyi söyledi ve bana
yardımcı oldu. Mesela, son verdiği örnek çok güzeldir. Milliyetçi Hareket
Partisinin 4 Kasımda yaptığı Genel Kurulunda, beş saat, canlı yayınlar dâhil,
bu kongre değerlendirilmiştir. Geçmiş dönemlere baktım. Hatta,
bunlardan birisi şimdi MHP Milletvekili olan Sayın Toskay’ın dönemidir. O
tarihlerde sadece yedi dakikalık bir haber öngörülmüştü, bugün beş saatlik bir
haberi biz güncel ve haber değeri taşıyan bir faaliyet olarak görüyoruz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
2009’da da vardı.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, ancak şu bir gerçektir: TRT her zaman
eleştirilmiştir. Rahmetli İsmail Cem’in “TRT’de 500 Gün” isimli kitabına
bakarsanız, kendi dönemine ait anekdotlar da vardır. “Bana şunlar, şunlar,
şunlar geliyordu, güncel olaylardan konuşmadan TRT’den bahsediyorlardı.”
Rahmetli Osman Bölükbaşı’nı da hatırlarsınız veya yaşı müsait olanlar hatırlar,
hep “TRT, TRT, TRT” dedikçe adı da “TRT Osman” gibi -başka bir şeydi ama onu
söylemek istemiyorum- öyle bir isimle anılır olmuştu. Bunda haksızlık veyahut
da gerçekle ilişkisi olmamak gibi bir bağlantı kurmuyorum ama TRT’nin âdeta bir
kaderidir bu. Muhalefettekiler onu iktidarın borazanı olmakla suçlar, kendileri
iktidara gelir, iktidardakiler muhalefete düşer, onlar da TRT’yi yanlı yayın
yapmakla suçlarlar. Bu ikili tahterevalli her dönemde olmuştur.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Siz
yaptınız mı?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – O yüzden burada fazlasıyla duyuyoruz: “İktidarın
borazanıdır.” Eh, gün gelir siz de başka bir yerde olursunuz, biz de bu sefer
herhâlde “TRT taraflı yayın yapıyor.” deriz. Böyle gelmiş böyle gidecekse, bunu
sadece bizim üstümüze yıkmanın adaletle ve insafla çok fazla ölçüsü yok çünkü
tarttığınız zaman…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Yani
kabul ediyor musunuz?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – …bunu eşit ve dengeye getirmek mümkün değil. Başka konularda
eşitlik ve dengeye getirmek elbette mümkün olabilir ama iktidarda olan bir
parti, Parlamentonun üçte 2 sayısına sahip, grup başkan vekilleri var, genel
başkanı var, bakanları var, her yaptıkları faaliyet eğer haber değeri taşıyor
ve haber olarak giriyorsa “Niye onları veriyorsunuz canım?” denmez. Her
partinin grup başkan vekili var, basın toplantısı yapıyor ve her akşam
haberlerde onları biz görüyor ve izliyoruz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Hangi kanalda?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Hatta bazı günlerde, diyelim ki iktidar kanadından herhangi
bir konuşma veya toplantı yapılmamıştır, aksine, o gün muhalefet partilerinden
herhangi birisi genel başkanıyla ve diğer temsilcileriyle farklı toplantılara
katılmıştır, o gün o muhalefet partisinin sözleri ve faaliyetleri daha çok yer
tutabiliyor.
Değerli arkadaşlarım, şuraya
getirdiğim dosyalar, bugüne kadar TRT ve Anadolu Ajansıyla ilgili olarak bana
sorulan sorular ve bu sorulara verilen cevaplardır. Bütün arkadaşlarımızın
malumudur ki her soruya cevap verilmiştir. Benim âdetim böyledir; soruyu
önemserim, cevabını da veririm. Sadece son zamanlarda gelmiş ve henüz
kurumlardan cevabı alınamamış soru önergeleri var, onları da en kısa zamanda
arkadaşlarımıza takdim edeceğim. Bundan dolayı hiç kimse bundan “Benim soruma
cevap verilmedi.” anlamını çıkarmasın. Biz bu faaliyetleri her zaman önemsiyor
ve arkadaşlarımızın -olabilir ki- yanlışlarımıza karşı verdikleri önergelere
cevap veriyoruz.
Sadece bir iki tanesini şöyle
söyleyeyim: Mesela, Sayın Hasip Kaplan TRT 6 kanalımızla ilgili olarak veya
Kürtçe alfabedeki bazı harflerin niçin kullanılmadığına yönelik bir eleştiri
yapmıştı. Geçen dönem Mersin Milletvekili Behiç Çelik arkadaşımız bunu
sormuşlar, biz de Sayın Behiç Çelik’e bunun cevabını vermişiz. Şöyle diyoruz:
“TRT 6 kanalı yayınları Kurumumuz genel yayın ilkelerine, 2954 sayılı TRT
Kanunu ve mevzuat hükümlerine uygun yürütülmektedir. 2954 sayılı Kanun’un
21’inci maddesinde yer alan ‘Kurum tarafından Türkçe dışında farklı dil ve
lehçelerde yayın yapılabilir.’ hükmü çerçevesinde, Türkçe alfabede karşılığı
bulunmayan seslere karşılık gelen bazı harfler yayınlarda zorunlu olarak
kullanılmaktadır.” Yani MHP’li bir milletvekili arkadaşımızın sorusu aslında
Hasip Kaplan Bey’in öğrenmek istediği konudur.
“Esad mıdır, Esed midir?”
tartışmasına, Sayın İnce’nin soru önergesine de Türk Dil Kurumunu kaynak yaparak
şöyle bir cevap vermişiz: “Esed ismi aslan, Esad ismi ise bahtiyar, en mutlu
anlamlarında farklı manada iki ayrı isim olup ‘Esed’ kelimesinin herhangi bir
olumsuz veya aşağılayıcı anlamı yoktur. Medyada değişik şekillerde yazılan ve
okunan bu kelime için Anadolu Ajansı tarafından Türk Dil Kurumuna başvurulmuş,
Türk Dil Kurumunca da Arap ve Fars kökenli bazı kişi adları hem Türkler hem de
Araplar ve Farslar tarafından kullanılmaktadır.” deyip gidiyor. Kendi elinde
var ama burada farklı bir şekilde söyledi. “Bu çerçevede Türk Dil Kurumunca
Suriye Devlet Başkanının adının ‘Beşşar Esed’ olarak kullanılması gerektiği
anlaşıldığından TRT haber bültenlerinde yaklaşık üç yıldır Suriye Devlet
Başkanının ismi “Beşşar Esed” olarak kullanılmaktadır.” Bu hassasiyet niçin bu
kadar büyütülüyor, onu da anlamış değilim.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Mursi’yi de Türk Dil Kurumuna soracak mısınız?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bazı yayınlar sebebiyle… Yine Yılmaz
Tunç arkadaşımız cevap verdi ama ben yargıdan da geçmiş bir iki kararı size
okumak istiyorum: “Bomba yüklü araç haberine ilişkin yaşanan skandalın baş
sorumlusu” şeklinde, gensoruda bir ifade var. Bu iddia gerçeği yansıtmıyor.
Şöyle ki: Söz konusu haber nedeniyle Kurumumuz çalışanları hakkında
soruşturmanın gizliliğini ihlal suçlamasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına
suç duyurusunda bulunulmuş, hazırlanan iddianameyle kamu davası açılmış ancak
yargılamayı yapan Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/11/2012
tarihinde, şu sayılı kararıyla beraat kararı verilmiştir.
Yine gensoruda “Türkiye Radyo
Televizyon Kurumunun…
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Bunların ne alakası var?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – …yayınlarının tarafsızlığını yitirdiği” vesaire… Burada da
referandum sürecinde taraflı ve “Evet” yönünde yayın yapıldığı gerekçesiyle ana
muhalefet partisi ve bir milletvekili tarafından suç duyurusu neticesinde
Kurumumuzun 3 yöneticisi hakkında -filan filan isimler var- kamu davası
açılmış, Ankara 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/6/2011
tarihli, şu, şu sayılı kararıyla beraat kararı verilmiştir.
Yine, Ergenekon iddiasıyla
açılan dava kapsamında yapılan haberler nedeniyle bir Ergenekon davası sanığı
tarafından Kurumumuz çalışanı filan kişi hakkında soruşturmanın gizliliğini ihlal
ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlamasıyla yapılan suç duyurusu
sonucu Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından şu tarih, şu kararla
kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.
Yine bu dava kapsamında
yapılan bir haber programı, Büyük Takip nedeniyle Ergenekon davası
sanıklarından Haberal tarafından Kurumumuz Genel Müdürü İbrahim Şahin hakkında
yapılan suç duyurusu sonucu Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı şu sayılı kararıyla
kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir.
Değerli arkadaşlarım, önemli
saydığım bir iki konu -son beş dakikam kaldı- bir de şudur: Burada, “Kurum
içerisinde yakınları işe almak” veya “Kendi yandaşlarını kayırmak” gibi bir
iddia var. Değerli dostlar, bunu kesinlikle reddediyorum. Sayın Günal, Özel
Kalemden alınıp da filan yerlerde çalıştırılanlara ait bana bir liste
vereceğini söyledi ama herhâlde bu benim konum değil. Benim konum şu: Benim
yanımda basın müşaviri olarak çalışan, radyo iletişim mezunu, Radikal ve diğer
gazetelerde uzun yıllar çalışmış, en son Sermaye Piyasası Kurulunda Basın
Müşaviri olan bir arkadaşı yanıma aldım. Sonra, TRT ile ilişkilerimizi devam
ettirmek üzere Genel Müdür Müşavirliğine ataması yapıldı -bu da stratejik
bilmem ne daire başkanlığı diye tutturmuşlar, hayır öyle bir şey değil- daha
sonra da Kurumdan ayrıldı. Basın Danışmanımın TRT ile ilişkiler konusunda Genel
Müdür Danışmanlığına atanmış olması eğer bu şekilde bir suç kabul ediliyorsa
ben bunu kabul etmiyorum ve çok doğal görüyorum. Ama şunu söylüyorlarsa, yani
siz yakınlarınızdan TRT’ye aldırdınız, kızınız, oğlunuz, damadınız, baldınız…
Yedi sülalemi arasanız bulamazsınız, olabilirdi de ama yok. Dolayısıyla bana
bühtanda bulunmayın. Ben bu konularda hassas bir insanım. Birinci, ikinci,
üçüncü, yedinci göbek ötesine kadar TRT’de çalışan 1 kişi bile yok. Ama ben
farklı bir şey yaptım.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Bütün bakanlarınkini toplayınca 20 kişi oluyor Sayın Bakan. Her bakan kendinden
sorumlu.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Siz benim şahsımı hedef alarak gensoru veriyorsunuz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Her
bakan kendinden sorumlu. Topladığınız zaman… Sizin kurumunuz. Listesi var
burada.
BAŞKAN – Sayın Günal, lütfen…
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Tamam tamam, ben size, meraklarınızı gidermek için, bu sataşmanızı
da tahmin ederek şöyle bir liste çıkardım.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Sataşma değil, liste burada.
BAŞKAN – Sayın Günal, lütfen…
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Sayın Başkanım, eksik bilgi veriliyor, onu söylüyorum yani.
BAŞKAN – Anladım da,
kesmeyin.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Mademki MHP Grubu bana gensoru vermiştir ve beni
kadrolaşmakla suçlamaktadır, acaba MHP Grubundan bazı arkadaşlarımızın eşleri,
baldızları, çocukları bu Kurumda var mıdır? İlk elemede 10 tane çıktı. Ama ben
bu isimleri burada…
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Hiçbir yere sokmayın bari o zaman MHP’lileri! Kamudan atın hepsini!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Heyecanlanmayın… Heyecan-lanmayın…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Atın
kamudan hepsini o zaman! MHP’liler hiçbir yere girmesin.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Sordunuz, cevap veriyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Hı,
atıverin bari hepsini!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Ohoo… Heyecanlanmayın, daha neler konuşuruz, siz yeter ki
rahat olun.
Bir defa, bu isimleri vermek
edebe aykırı. Neden? Çünkü bu insanlar masum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – İsim
vermedik Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Onları bu işe aldıran sizsiniz. Dolayısıyla, Sayın
Başkanımdan rica edeceğim, ben 4 tane çoğalttım, 4 grup başkan vekiline bu
isimleri vereceğim. Siz de bana 10 tane Özel Kalemden bilmem nereye geçenleri
verirsiniz.
Burada önerge sahiplerinin o
ciğerpareleri de olduğu için bunu veriyorum veya sevgili eşleri olduğu için bunu
veriyorum. En azından bunları göreceksiniz. (AK PARTİ sıralarından “Bravo”
sesleri, alkışlar)
Sayın Başkan, izin
verirseniz konuşmamın sonunda bunu arkadaşlarıma takdim edeceğim.
Değerli dostlar, ciddi olalım, cesur olalım ve
namuslu olalım. Bu Kurum, eskiden çiftlik diye bilinen bir kurumdu.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Sayın Başkanım, böyle bir şey olur mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Biz bu Kurumu, bugün, hamdolsun ki, 15 kanalla dünyaya hitap
eden bir kurum hâline getirdik. 12 radyosu var, İnternet üzerinden 32 dilde
yayın yapan radyoları var, dergileri var, dış satımları var. 2008’den bu yana
Kurum, bugün muhteşem bir kurum hâline geldi.
“Dış yapım” diyorsunuz; biz,
dış yapım, iç yapım, bakın, şu ölçülere riayet ediyoruz: TRT’de dört çeşit…
Sayın Başkan, sözümü
uzatmayacak mısınız?
BAŞKAN – Yok, hiç kimseye
yapmıyorum Sayın Arınç, kusura bakmayın.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Eyvah, eyvah, eyvah…
Anadolu Ajansıyla ilgili
olarak da Plan Bütçe Komisyonunda bir tablo verdim. Onun da örneklerini
çıkardım, yine dört tane grup başkan vekiline vereceğim. Biz hiçbir yeri
çiftlik olarak kullanmıyoruz; birilerinin çiftlik hâline getirdiği, şişmiş,
irileşmiş, hantallaşmış kurumları, çok şükür, bugün Türkiye’nin yayıncılığında
yüz akı olarak milletimizin huzuruna getiriyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Gensoru önergesinde bahse
konu edilen hiçbir şey doğru değildir.
Sayın İnce, iki şey
söyleyecektim, dört saniyem kaldı. Bir: “Onun canı cehenneme, bunun canı
cehenneme, şunun canı cehenneme” diyorsunuz, bir gün size de birisi “Senin de
canın cehenneme!” diyebilir. Kaldı ki Çorum’da söyledi bunu birisi ama haşat
ettiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) - İkincisi: Siz sadece Esad’la, sadece Obama’yla
uğraşmıyorsunuz, ağzınıza geliyor, “Tayyip Erdoğan’ın da canı cehenneme!”
diyorsunuz. Yarın ağzınıza dolanır, partinizden birisi için veya mukaddes
saydığınız bazı isimler için de “Canı cehenneme!” diyebilirsiniz. Dolayısıyla,
kendinize gelin. Siz Azrail misiniz, herkesi cehenneme gönderiyorsunuz? Bu
nasıl üslup, bu ne kadar yakışıksız bir ifade! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, bir iki cümlem
kaldı ama umarım sataşma olur da cevap verme imkânım olur.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Arınç.
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Sayın Arınç, Azrail de bir melektir. Azrail de bir melektir Sayın Arınç. Siz
Azrail’in bir melek olduğunu bilmiyorsunuz herhâlde.
OKTAY VURAL (İzmir) – Cennete
gidenlerin de canını alır.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sadece
komiktiniz, cevap veremediniz!
BAŞKAN – Evet Sayın Günal,
buyurun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Sayın Başkanım, Sayın Bakan “İsim verdi.” dedi. Ben hiç isim vermedim, “Liste
var, Özel Kalemden geçenler…” dedim.
İkincisi: Biz hepimiz
namusluyuz. Söylediklerimizin de elimizde belgeleri var, biz de kendisine
takdim edeceğiz. Hiçbir isim kullanmadık dikkat ederseniz ve sadece dedim ki:
“Bunlar var.” “Sayın Bakan sadece kendininkini söylüyor, diğerleri de, bende
diğer bakanlıklar var.” dedim.
Dolayısıyla hepimiz
namusluyuz, söylediğimiz sözün arkasındayız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Tamam, teşekkür
ederim.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, Sayın Arınç bana “Azrail
misiniz?” diyerek hakaret etti.
MEHMET DOMAÇ (İstanbul) –
Hani melekti!.. Hani melekti!
BAŞKAN – Sayın İnce, yani bu
yolu açıp gidebiliriz. “Azrail misin?”
MUHARREM İNCE (Yalova) – İzin
verirseniz…
BAŞKAN – Peki, buyurun.
Şimdi Sayın Arınç da, o da
cevap verir; öyle gideriz…
ALTAN TAN (Diyarbakır) –
Azrail, cehenneme yollamaz, can alır!
BAŞKAN – Buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç’ın şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Arınç, on yıldır sizi
bu kürsülerde ilk kez böyle gördüm. Yani siz, böyle oturaklı cevaplar veren
birisiniz ama bugün, nedense, kenardan dolaştınız, hiç sorulara girmediniz.
Çorum’da da birisinin bana
“Canın cehenneme” dediğini ve adamı “haşat ettiğimizi” söylediniz. Bakınız,
böyle bir şey yok. Ben o salona gittim -Çorumlular daha iyi bilir- müthiş
kalabalıktı. Salonda kaç kişi oturuyorsa bir o kadar kişi ayaktaydı. Bir saat
konuştum. Merdivenlerden çıkarken karşı kaldırımda çocuğun birisi bana bir şey
söylüyor, ben duyamadım bile. Sonra, partili gençler ona vurdular, doğru. Ben
öyle bir şey asla olmasını istemem. Çocuğun benim yanıma gelip “Senin de canın
cehenneme Muharrem İnce” demesini gerçekten isterim. Çünkü ben, o demokrasi
kültüründen geliyorum. Sizin gibi muhalefetteyken farklı iktidardayken farklı
bir kültürden gelmiyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Sayın Arınç, bana onu soran
Başbakanın kendisi. “Sen Esad’a canın cehenneme dedin, Amerika’ya diyebilir
misin?” diye sordu. Yani Başbakan diyor ki: “Ben diyemem. Ben Amerika’dan
korkarım. Ben diyemediğime göre, Muharrem İnce de diyemez.” Onun karşılığında
ben onu dedim ama siz diyemezsiniz. Siz muhalefetteyken konuşursunuz, iktidara
geldiniz mi bunları yapamazsınız.
Ben şunu söyleyeyim: Ben
Azrail olduğum iddiasında falan değilim ama ben şunun iddiasındayım: Ben
Irak’taki Müslümanlar bombalanırken emperyalistlere karşı çıkarım; muhalefette
de olsam karşı çıkarım, iktidarda da olsam karşı çıkarım. Ben herkese de bu
anlamda “canın cehenneme” derim, bu benim Azrail olduğum anlamına gelmez, bu
benim az önce sözünü ettiğiniz gibi namuslu olduğum, dik durduğum, boyun
eğmediğim anlamına gelir.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarında alkışlar)
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Bursa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun.
İki dakika süre veriyorum. (AK PARTİ
sıralarında alkışlar)
4.- Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, Yalova Milletvekili Muharrem
İnce’nin şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Azrail meleklerden
birisidir, görevi vardır, İsrafil’in de görevi vardır, bütün meleklerin görevi
vardır. O yüzden “Azrail” demem, herkesi bir tarafa göndermesinden, öbür
tarafla ilgili. Ancak ikinci sözümü şimdi söyleyebileceğim.
Sayın İnce Hazreti Ömer’den örnekler
veriyor, hadisi şerifler söylüyor, hacca gittiğimden, helallikten bahsediyor,
kendisi de bildiğim kadarıyla umreye gitmişti. Bunların hepsi mukaddes
duygular. En sonunda da “Namus, ahlak” diyerek sözlerini bitiriyor.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Siz
söylediniz Sayın Arınç, siz söylediniz.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Tamam.
Şu Mecliste 550 kişi var,
rahmetli olan da var, şu kadar insanız. Ahlaktan, adaletten, namustan
bahsedilecek olsa sizin en son konuşmanız lazım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Neden? Neden?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Çünkü 549 milletvekilinin 500 tane dokunulmazlık dosyası var.
BDP’de bir milletvekilinin 18 dosyası var ama bu milletvekillerinin içerisinde
bir tek dosya cinsel tacizden, o da size ait.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarında alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Doğru…
Sayın Başkan, herhâlde buna…
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Buyurun.
5.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç’ın şahsına tekraren sataşması nedeniyle konuşması
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Tabii ki ben bunu hak ettim, biliyorum. Ama bakınız, Sayın Arınç,
dokunulmazlığımı kaldırmazsanız şerefsizsiniz, şerefsizsiniz, namussuzsunuz,
ahlaksızsınız! (AK PARTİ sıralarından “Sensin!” sesleri, gürültüler)
BÜLENT TURAN (İstanbul) –
SMS’ler duruyor.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Sayın Başkan...
MUHARREM İNCE (Devamla) –
Bakınız, o dokunulmazlığı… Yargılanacağım, yargılanacağım…
BÜLENT TURAN (İstanbul) –
Hadi oradan!
MUHARREM İNCE (Devamla) –
Savcıya talimatı vereceksiniz, Muharrem İnce’yi susturmak için davaları
açtıracaksınız, sonra benim dokunulmazlığımı tutacaksınız. Sizde birazcık ahlak
varsa, sizde birazcık namus varsa, sizde birazcık vicdan varsa…
Sayın Başkan,
dokunulmazlığımı kaldırmazsanız şerefsizsiniz! Benim dokunulmazlığımı
kaldıracaksınız, ben gideceğim...
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Sayın Başkanım, temiz bir dille konuşsun.
MUHARREM İNCE (Devamla) –
Evet, benim hakkımda böyle bir şey yazdılar, doğru, bu doğru. Ben bundan
korkmuyorum ki. Ben yargılanmak istiyorum. “Resmî evrakta sahtecilik…” Başbakan
sahtekâr mı? Başbakan sahtekâr mı? Başbakanın dosyaları yok mu? 50 tane var
Başbakanın. Başbakan o yolsuzlukları, o dokunulmazlıkları, o çeteleşmeyi kabul
ediyor mu da ben bunu kabul edeceğim?
Sizin yapmanız gereken iş şu:
Bir insana bir suç isnat edilebilir. Bu, onun suçlu olduğu anlamına gelmez. Ben
yargılanmak istiyorum. Sizde birazcık yürek varsa gelin, dokunulmazlığımı
kaldırın.
AHMET YENİ (Samsun) – İstifa
et! İstifa et!
MUHARREM İNCE (Devamla) –
Kaldırın, kaldırın. Ne istifa edeceğim? Neden istifa edeyim?
Sayın Arınç, size bu sözü çok
pahalıya ödeteceğim, çok pahalıya ödeteceğim. Siz, evet, benim hakkımda savcı
böyle bir şeyi… O savcıya talimatı siz verdiniz, siz!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Bursa) – Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!
MUHARREM İNCE (Devamla) – Siz
verdiniz, Hükûmetiniz verdi! “Muharrem İnce’yi susturmak için böyle bir şey
yapalım.” dediler.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Bursa) – Maşallah!
MUHARREM İNCE (Devamla) –
Ben, bir gün bu kürsüden bunu konuşacağınızı biliyordum. Ama benim yüreğim
yerinde. Ben -abdestimden de şüphem yok- ne yaptığımı biliyorum.
Dokunulmazlığımı kaldırmayan şerefsizdir! (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) – İstifa
et!
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Kaldır dokunulmazlığımı, gel.
6.- Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, Yalova Milletvekili Muharrem
İnce’nin şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Bursa) – Değerli arkadaşlar; Sayın Başkan…
AHMET YENİ (Samsun) – İstifa
etsene!
MUHARREM İNCE (Yalova) – Ne
istifa edeceğim? Dokunulmazlığı kaldıracaksın, mahkemeye gideceğim. Ne var
bunda? Başbakan istifa etsin.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri…
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Ayıpları örtmek esastır, bizim inancımızda öyledir.
MUHARREM VARLI (Adana) – Çok
örtüyorsunuz ya! Vallahi helal olsun! Ayıpları ortaya çıkartan sizsiniz,
utanın!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Bugüne kadar sabrettim ama ahlaktan, inançtan, adaletten
bahseden bir insanın foyasını meydana çıkarmak bizim görevimizdir.
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Dokunulmazlığımı kaldırmazsanız şerefsizsiniz!
OKTAY VURAL (İzmir) – Bu
kadar düşmemiştiniz be! Bu kadar seviye düşmemişti!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Özellikle, hiçbir savcıya talimat vermek, dava açmak,
iddianame…
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Kaldırın, kaldırın! Yazıyorum, yazıyorum.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Boşuna bağırma, bağırmakla bu iş olmaz.
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Dokunulmazlığımı kaldır. Niye kaldırmıyorsun?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Suçluların telaşı içindesin.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Niye
kaldırmıyorsun?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – O iddianamenin içerisindeki mesajları okuyunca şu koltuklar
kadar insanın yüzü kızarıyor ama senin yüzün kızarmıyor. Sen Allah’tan kork!
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) –
Yazıklar olsun!
MUHARREM İNCE (Yalova) – Ama
o savcıyı arayan sensin, sen!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Bırak yargılanmayı, bırak! Sen önce istifa et!
MUHARREM İNCE (Yalova) – O
savcıyı sen aradın, sen!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Yanında bir bayan milletvekili var, ondan utan!
MUHARREM İNCE (Yalova) – O
savcıyı sen aradın! O savcıya onu sen yaptırdın, sen!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Hiç olmazsa cinsel taciz suçlamasından istifa ederek kendini
bir kenara çek!
MUHARREM İNCE (Yalova) – O savcıyı
sen yaptın.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Yapmadım.
MUHARREM İNCE (Yalova) – O
savcıyı sen aradın.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Aramadım.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Çok
iyi biliyorum, sen aradın.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Bunu yapan insan, insanlık dışıdır.
MUHARREM İNCE (Yalova) – O
savcıyı sen aradın.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Devamla) – Sen kendin partili bir bayana karşı işlediğin bu haltın
cezasını da göreceksin, hesabını da vereceksin. (AK PARTİ sıralarından “Bravo”
sesleri, alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sen
hiçbir şey yapamazsın. Savcıyı sen aradın. Savcıya o şekilde yazmasını sen
söyledin.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Bursa) – Hadi oradan!
MUHARREM İNCE (Yalova) – Eğer
öyle bir belge varsa ben şerefsizim, yoksa sen şerefsizsin. Şimdi yazıyorum
dilekçemi.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT
ARINÇ (Bursa) – Foyan meydana çıktı.
IX.- GENSORU (Devam)
A) Ön Görüşmeler (Devam)
1.- Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri İzmir
Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; TRT ve
Anadolu Ajansı’nın yayınlarında tarafsızlığı sağlayamadığı, üstlendiği görevin
sorumluluğunu yerine getirmediği ve kamu kaynaklarını partililere aktardığı
iddiasıyla Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç hakkında gensoru açılmasına ilişkin
önergesi (11/23) (Devam)
BAŞKAN – Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç hakkındaki gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı
hususundaki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, gensoru önergesinin gündeme
alınıp alınmayacağı hususunu oylarınıza sunuyorum: Gensoru önergesinin gündeme
alınmasını kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 19.06
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.25
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa HAMARAT (Ordu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26’ncı Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
Gündemin
“Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmının 2’nci sırasında yer alan Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Yalova Milletvekili Sayın Muharrem
İnce’nin Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında toplantı, gösteri ve seyahat
özgürlüklerinin kullanılmasını engellediği, halka şiddet uygulayan kamu görevlilerini
himaye ettiği ve kamu gücünü kullanarak vatandaşlar üzerinde baskı uyguladığı
iddiasıyla İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin hakkında bir gensoru
açılmasına ilişkin (11/24) esas numaralı gensoru önergesinin gündeme alınıp
alınmayacağı hususundaki görüşmelere başlıyoruz.
2.- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup
Başkanvekili Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin; Cumhuriyet Bayramı
kutlamalarında toplantı, gösteri ve seyahat özgürlüklerinin kullanılmasını
engellediği, halka şiddet uygulayan kamu görevlilerini himaye ettiği ve kamu
gücünü kullanarak vatandaşlar üzerinde baskı uyguladığı iddiasıyla İçişleri
Bakanı İdris Naim Şahin hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/24)
BAŞKAN - Hükûmet? Burada.
Önerge bugünkü birleşimde
okunduğu için tekrar okutmuyorum.
Sayın milletvekilleri,
Anayasa’nın 99’uncu maddesine göre, bu görüşmede önerge sahiplerinden bir
üyeye, siyasi parti grupları adına birer milletvekiline ve Bakanlar Kurulu
adına Başbakan veya bir bakana söz verilecektir.
Konuşma süreleri önerge
sahibi için on dakika, gruplar ve Hükûmet için yirmişer dakikadır.
Şimdi, söz alan sayın
üyelerin isimlerini sırasıyla okuyorum, sonra çağıracağım:
Önerge sahibi: Gaziantep
Milletvekili Ali Serindağ.
Gruplar adına: Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Sırrı Süreyya Önder;
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Kırklareli Milletvekili Sayın Mehmet Siyam
Kesimoğlu; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekili Sayın
Alim Işık; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sinop Milletvekili Sayın
Mehmet Ersoy.
Hükûmet adına İçişleri Bakanı
Sayın İdris Naim Şahin.
Önerge sahibi Gaziantep
Milletvekili Sayın Ali Serindağ, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin hakkında verilen
gensoru üzerinde önerge sahipleri adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, çok
sayıda sivil toplum örgütü 1/10/2012 tarihinde Ankara
Valiliğine verdikleri dilekçeyle Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde
bir basın açıklaması yapacaklarını…
Sayın Başkanım, izninizle bir
hususu hatırlatmak istiyorum efendim: Kürsü önünde, başka yerlerde sayın
milletvekilleri öbek öbek duruyorlar. Lütfen…
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, konuşmacının insicamı bozulduğu için, ya dışarıya lütfen ya da
yerlerinize oturursanız sevinirim.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) –
Ankara Valiliği de 16/10/2012 tarihli yazıyla,
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na aykırı olduğu gerekçesiyle, bu sivil
toplum örgütlerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinin birinci binasının önünde
toplanmasına ve akabinde Anıtkabir’e, Atatürk’ün manevi huzuruna çıkmasına izin
vermemiştir.
Anayasa’nın toplantı ve
gösteri yürüyüşü hakkını düzenleyen 34’üncü maddesinin birinci fıkrasında
“Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri
yürüyüşü yapma hakkına sahiptir.” hükmü öngörülmüştür. 2911 sayılı Yasa’nın
3’üncü maddesinde de benzer hüküm yer almıştır. Keza Anayasa’nın 34’üncü
maddesinin ikinci fıkrasında, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının ancak,
millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve
genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve
kanunla sınırlanabileceği hüküm altına alınmıştır.
Sayın Bakan, bu yürüyüşe
katılmak ve Anıtkabir’de Büyük Atatürk’ün manevi huzuruna çıkmak ne zamandan
beri suç oldu ki bu etkinliği yasaklamaya kalktınız? Türkiye’nin her tarafından
Ankara’ya gelerek cumhuriyet coşkusuna katılmak isteyen yurttaşlarımıza
anayasal suç işleyerek engel oldunuz. Yurttaşlarımızın Anayasa’da teminat
altına alınan seyahat özgürlüğünü engellediniz. İşlediğiniz anayasal suça
valileri ve kolluk görevlilerini alet ettiniz. Onlara, konusu suç olan emir
verdiniz. Yurttaşlarımızın üzerine biber gazı sıktırdınız. Yurttaşlarımızla
güvenlik görevlilerini karşı karşıya getirdiniz. Hayalî istihbarat
raporlarından bahsederek halkımızı korkutacağınızı zannettiniz. Güvenlik
görevlilerinin orantısız güç kullanmasına sebep oldunuz. Ellerinde sadece Türk
Bayrağı olan yurttaşlarımıza şiddet uygulattınız. Tüm kamu görevlilerine şunu
belirtmek istiyorum ki: Hiç kimse konusu suç olan bir emri yerine
getirmemelidir, aksi hâlde sorumluluktan kurtulamaz.
Sayın milletvekilleri, kaldı
ki bu etkinlik 2911 sayılı Yasa kapsamına da girmemektedir. Bu etkinlik, Cumhuriyet Bayramı’nı kutlama ve
halkın Cumhuriyet Bayramı’nı kutlama coşkusuna katılma etkinliğidir, yoksa bu
bir gösteri veya eylem değildir. Halkın cumhuriyete ve cumhuriyetin
kurucularına bir minnet ve vefasıdır. Cumhuriyeti kutlama nasıl ve ne hakla
yasaklanabilir? Sayın Bakan, bu bir cumhuriyet karşıtlığı değilse lütfen siz
söyleyin, nedir bu? Bu etkinliğin toplantı ve gösteri yürüyüşü olarak değerlendirilemeyeceğini
sizler de biliyorsunuz. Peki, neden yasakladınız?
Cumhuriyet sadece bir rejimin
adı değildir sayın milletvekilleri; cumhuriyet aynı zamanda bir zihniyet
değişiminin adıdır, bir aydınlanma devrimidir cumhuriyet. Antiemperyalist bir
savaştan sonra, cumhuriyet 1923’te kurulmuş ve aydınlanma devrimleri peş peşe
gelmiştir. Bu devrim İslam dünyasında bir ilktir. Atatürk, aydınlanma
devrimlerini uygulayarak büyük bir toplumsal dönüşüm sağlamıştır. Büyük
Atatürk’ün önderliğinde gerçekleştirilen bu cumhuriyet devrimi, emperyalizme
karşı bağımsızlığı, padişahlığa karşı cumhuriyeti, şeriata karşı laik düzeni,
tutuculuğa karşı devrimciliği, ümmetçiliğe karşı ulusçuluğu, kulluk ve biat
kültürüne karşı vatandaşlığı getirmiştir. İşte, cumhuriyetten ve
yurttaşlarımızın Cumhuriyet Bayramı’nı kutlama etkinliklerine katılmalarından
rahatsızlığınız bundandır. Zira, siz, cumhuriyet
devrimlerini ve bu devrimlerin ortaya çıkardığı yeni zihniyeti, çağdaş, laik ve
demokratik cumhuriyeti bir türlü içinize sindiremediniz. Bu nedenle de millî ve
resmî bayramların içini boşalttınız. “Millî bayramlar stadyumlarda kutlanmaz,
halkın katılımıyla sokaklarda kutlanır.” dediniz fakat sokaklarda kutlamak
isteyen halka izin vermediniz. Sokaklarda Cumhuriyet Bayramı kutlamak isteyen,
cumhuriyet coşkusunu yaşamak isteyen yurttaşlarımıza biber gazıyla müdahale
ettiniz.
Sayın milletvekilleri,
iktidar her geçen gün aydınlanma kazanımlarını birer birer geriye almaya
çalışıyor. Atatürk ve aydınlanma devrimlerine karşı bir rövanş hareketi,
laiklik ilkesinin içinin boşaltılması için de planlı bir tasarımla karşı
karşıyayız. Eğitim birliğini yok eden 4+4+4 yasası ve millî bayramların
kutlamalarına getirilen kısıtlamalar en son girişimlerdir. 4+4+4 yasasıyla tüm
eğitimi dinselleştirdiniz.
Bakınız, sizin yarattığınız
iklimden ilham alarak Kırklareli Üniversitesinde bir dekan ne diyor: “Neden
üniversite adını veriyoruz? ‘Medrese’ adını koyalım, fakültelere de ‘mektep’
diyelim. İmam-hatiplerin müfredatı genelleştirilip tüm okullarda uygulansın.”
diyor bu dekan. Üstelik bu dekan, Türkiye Bilimler Akademisinin üyesidir. Sayın
dekan endişe buyurmasın, imam-hatiplerin müfredatı tüm okullarda zaten
uygulanmaya başlanmıştır.
Yine, geçtiğimiz günlerde Van
Üniversitesinde “Medresetüzzehra”, Muş Alparslan Üniversitesinde “Medrese
Geleneği ve Modernleşme Sürecinde Medreseler” adlı sempozyumlar düzenlenmiştir.
Yani kısaca, sayın milletvekilleri, AKP döneminde Türkiye’de bir medrese aşkı
doğmuştur.
İHSAN ŞENER (Ordu) – Millî
Eğitim Bakanlığı mı, yoksa İçişleri Bakanlığı mı gensorunun konusu?
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) –
Peki, bu laik cumhuriyeti yaşatacak mıyız, yoksa Orta Çağa mı döneceğiz? İşte
bu soru ve bu süregelen saldırılar cumhuriyetçileri ve Atatürkçüleri
birleştirdi, ayağa kaldırdı; bu dip dalgası toplum içinde harekete geçti; genç
yaşlı, kadın erkek, ellerinde Türk bayraklarıyla alanları doldurdu.
Hükûmet 29 Ekim Cumhuriyet
Bayramı kutlamalarını kararnamelerle, yasaklarla, hayalî istihbarat
iddialarıyla halktan koparmaya çalışınca halk arasında dalga dalga yayılan
cumhuriyet coşkusu 29 Ekimde Ulus’ta kendini bir şahlanış olarak gösterdi.
Halkımız cumhuriyetimize sahip çıktı, ne kanunsuz yasaklamaları dinledi ne de
barikatlara aldırdı, tüm barikatları yıktı ve cumhuriyetin kurucusu Atatürk’e
koştu. Hiç kimse barikatları kaldırdığını söylemesin; barikatları halkımız
kaldırmıştır, halkımız barikatları yıkmıştır.
Halkın Atatürk ve cumhuriyete
sahip çıkması aynı şahlanışla 10 Kasımda da kendini göstermiştir. Atatürk’ün
kurduğu cumhuriyet asla yıkılamaz. O’nun önderliğinde hayata geçirilen
devrimler asla ters yüz edilemez. Aydınlanma devrimleriyle bir kez tanışan ve
bu devrimlerin sağladığı hakları kullanan, değerleri tadan toplumları elde
ettikleri bu çağdaşlık düzeyinden geri döndüremezsiniz. Siz, bu toplumu geriye
götüremezsiniz.
Bakınız, bir AKP’li sayın
milletvekili ne diyor: “Yasaklama yok, metro çalışmaları var ve trafikte
sıkıntı yaşanmaması için alınan önlemler var.” Siz insanlarla alay mı
ediyorsunuz? İnsanlarımızın bu yalana kanacağını mı zannediyorsunuz?
Sayın Bakan, bir gazeteciye
verdiğiniz bir mülakatta şöyle diyorsunuz: “Yürüyüşü organize edenlere güvenmek
mümkün değildir. Yürüyüşü organize edenler iyi niyetli değildir. Organize
edenlere batkınızda, daha önceki olaylar nedeniyle güvenmek mümkün değildir.”
Sayın Bakan, biz de size güvenmiyoruz.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Ordu) – Güvensen şaşardım.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) - Bu
gensoruyu bu nedenle verdik ve yüce Meclisten bu gensoruyu gündeme almasını
özellikle talep ediyoruz.
Ve tekrar ediyorum Sayın
Bakan, biz de size güvenmiyoruz.
Teşekkür ediyorum, hepinize
saygılar sunuyorum.(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Serindağ.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz.
MHP GRUBU
ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu tarafından 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın halk tarafından
gerçekleştirilen kutlamalarında toplantı ve gösteri özgürlüğüyle seyahat
özgürlüğü gibi en temel özgürlüklerin kullanılmasını engellemeye çalışan, halka
şiddet uygulayan kamu görevlilerini yönlendiren ve himaye eden, cumhuriyetin
temel ilkelerini benimseyen yurttaşlar üzerinde kamu gücü kullanarak baskı
oluşturacak girişimlerde bulunarak görevini kötüye kullanan Sayın İçişleri
Bakanı İdris Naim Şahin hakkında verilen gensoru önergesi üzerinde grubum adına
söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerimin
başında, Türkiye genelinde yaklaşık yetmiş gün önce başlatılan açlık
grevlerinin İmralı’dan gelen bir mesajla sona erdirildiği iki gün önce, aynı
gün PKK terör örgütü tarafından şehit edilen Jandarma Üsteğmen Gökhan Korkut,
Jandarma Üstçavuş Mehmet Bostancı, Jandarma Üstçavuş Bekir Çavuş, Jandarma Çavuş
Nihat Gün, Jandarma Uzman Çavuş Bilal Akgün ile bir hafta önce meydana gelen
helikopter kazasında hayatlarını kaybeden 17 şehidimize Allah’tan rahmet,
kederli ailelerine ve aziz Türk milletine başsağlığı diliyorum, “Ruhları şad olsun.” diyorum. Açlık grevinin
bitirildiği aynı gün yeni şehitlerimizin verilmesinin ardında yatan gerçeklerin
aziz Türk milletine açıklanma zorunluluğunu bu vesileyle hatırlatmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
Sayın Genel Başkanımızın ifadeleriyle, cumhuriyetin ne anlama geldiğini ve bu
amaçla yapılan kutlamaların bir şekilde, sebebi ne olursa olsun,
engellenmesinin Türk milletine yapılmış çok büyük bir haksızlık olduğunu ifade
etmek istiyorum. Cumhuriyet ateşle girdiğimiz imtihandan zaferle çıktığımız
İstiklal Harbi’mizin tacı, unvanı ve ilelebet yaşayacak son kararıdır.
Cumhuriyet, kutsiyetimize ve her türlü hayat hakkımıza göz koyan bedbahtlara
karşı şehit kanlarıyla harcı karılmış, hayranlık verici bir değerdir.
Cumhuriyet, kimliğinden, tarihinden ve kültüründen aldığı güç ve ilhamla millî
devlette karar kılan Türk milletinin ilelebet var olacak soylu iradesidir.
Hâkimiyetin sonsuza kadar milletimizin tertemiz varlığında somutlaştığının ve
temerküz ettiğinin garanti ve kayıt altına alınması cumhuriyetin ilanıyla
gerçekleşmiştir. Bu tarihî mutabakat kesin bir hükümdür, bunun asla tartışmaya
açık bir tarafı yoktur. Türk milletinin akan kanları, semada yankılanan “Allah!
Allah!” nidaları ve topraklarımızın her karışında bulunan aziz şehitlerimizin
ruhları varlığımızın güvencesi, cumhuriyetimizin ebedî muhafızlarıdır. Türk
milleti ateşin karşısına inancıyla dikilmiş ve kesinlikle geri adım atmamıştır.
29 Ekimde ilanı yapılan millî hâkimiyet, boyunduruk altında tutmak için
hazırlanmış esaret zincirlerini eritmiş, varlığımıza geçirilmeye çalışılan
prangaları parçalamıştır. Şurası bir gerçektir ki, milletimize ait olan bir
bayramın nasıl ve ne şekilde kutlanacağının çatışma ve gerginliklere konu
olması hiç doğru olmamıştır. Özellikle AKP zihniyeti, bugüne kadar 23 Nisanı
hırpalamıştır, 19 Mayısın ruhunu zedelemiştir, 30 Ağustosun emanetini
aşındırmıştır. Şimdi, 29 Ekimi alınan istihbaratlar gereğ sabote etmiştir ve
maalesef bu amaçla yaşanan olaylar, aziz milletimize ve Türkiye Cumhuriyeti
devletine yakışmamıştır. AKP tarafından hazırlanıp çıkarılan Ulusal ve Resmî
Bayramlar ile Mahallî Kurtuluş Günleri, Atatürk Günleri ve Tarihî Günlerde
Yapılacak Tören ve Kutlamalar Yönetmeliği bayramların manasına gölge
düşürmüştür. Bu kapsamda Türk Bayrağı çekme töreni bile yasaklanmıştır.
Milletimiz, BOP’un kuruluşunu
değil, egemenliğini doğrudan sinesine almasının yıl dönümünü kutlamıştır 29
Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda. Ama ne acıdır ki, sebebi ne olursa olsun, bunu
yürekten kutlamak için meydanlara dökülmüş insanlarımızın önüne barikatların kurulması
bu aziz millete yapılmış en büyük haksızlık olarak değerlendirilmelidir.
Değerli milletvekilleri,
hepinizin yakından bildiği gibi, bu tartışmalar medyaya yansımış ve Sayın
Başbakan, barikatların kaldırılması için kendisinin talimat vermediğini ifade
etmiştir. Diğer taraftan Sayın Cumhurbaşkanı, bu konuyla ilgili bazı
telkinlerde bulunduğunu dolaylı olarak medyaya yansıtmıştır. Sayın Bakan ise
-burada hakkını teslim etmek gerekir- barikatları vatandaşların kaldırdığı
yönündeki beyanlarını yine kamuoyuyla paylaşmıştır. Buradan da görülmektedir ki
son kutlamalarda bir bilgi kirliliği ve bu millete yakışmayan olaylar
yaşanmıştır.
Gensoru önergesinin
gerekçesinde, yapılan uygulamaların Anayasa’ya aykırılığından bahsedilmiş ve
Cumhuriyet Bayramı’nın bir şenlik olmasından yola çıkılarak bu uygulamaların
doğru olmadığı ifade edilmiştir ve maalesef, bu millete yaşatılan bu kargaşa,
barikat olayları yakışmamıştır.
Sayın Bakanın emrinde çalışan
bir Vali, bu milletin seksen dokuz yıldır kutladığı Cumhuriyet Bayramı
kutlamalarına engel olmaya kalkmış ama aziz milletimiz bu engelleri tanımamış
ve barikatları yıkmıştır.
Değerli milletvekilleri,
bilindiği gibi İçişleri Bakanlığı, 75 milyon vatandaşımızın ülkemiz sınırları
içerisindeki can ve mal güvenliğinden sorumlu bir Bakanlıktır, dolayısıyla çok
önemli bakanlıklardan birisidir. Sayın Bakanın, açılım koordinatörü Sayın
Atalay’ın ardından bu Bakanlık koltuğuna oturmasıyla ne tür sıkıntılar
yaşadığını yakından bilmekteyiz. Dolayısıyla, bu görevlerini yerine getirirken
zor anlar yaşadığına da zaman zaman hepimiz şahit olmuşuzdur. Birkaç konuda,
görevinin ne kadar zor olduğunu sizlerle paylaşmak istiyorum, kendisinin imzalı
cevabi yazılarından bunları paylaşmak istiyorum.
18 Haziran 2012 tarihli bir
soru önergemize verilen cevabında “Yapılan operasyonel çalışmalar ve yakalanan
terörist ifadelerinde, PKK/KCK terör örgütünün, uyuşturucu ticaretinin her
aşamasında rol aldığı değerlendirilmektedir.” demiştir. Terör örgütünün 8 üst
düzey yöneticisi hakkında, ABD Hazine Bakanlığı ve Uyuşturucuyla Mücadele
Teşkilatı tarafından, Yabancı Narkotik Çeteleri Belirleme Yasası kapsamında mal
varlıklarına el konulacaklar listesine eklendiğini kendisi vadetmiştir.
Dolayısıyla, Sayın Bakan, bir taraftan bu olaylarla mücadele ederken diğer
taraftan da terörle mücadele konusunda sıkıntılı günler geçirmektedir.
Benzer şekilde, 4 Haziran
2012 tarihli bir cevabi yazısında da yine, 5233 sayılı Terör ve Terörle
Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un yürürlüğe girdiği
tarihten bugüne kadar, zarar tespit komisyonlarınca toplam 360.539 dosyayla
başvuru yapıldığını ve bu başvuruların 132.169 adedinin reddedildiğini ifade
etmiştir. Dolayısıyla, başvuruların birçoğunda PKK terör örgütüyle
bağlantıların olması, kendisinin ne kadar zor bir görevde olduğunu bizlere
göstermektedir.
Değerli milletvekilleri,
tabii, Sayın Bakanın Cumhuriyet Bayramı kutlamalarındaki müdahilliği ya da
uygulamaları elbette ki bu önergenin kapsamı içerisindedir. Ancak İçişleri
Bakanlığı -biraz önce de ifade ettiğim gibi- bu olaylarla sınırlı kalmayan,
toplumun asayişinin sağlanmasında çok önemli görevler üstlenmiş bir Bakanlık
olması nedeniyle, Sayın Bakanın bazı konulardaki bugüne kadar uygulamalarının
doğru olmadığını ve bazı konularda aziz Türk milletinin sesi olamadığını ifade
etmek istiyorum. Bunlardan birisi, İçişleri Bakanlığının en önemli konularından
olan terörle mücadele konusunda, terörün en önemli finansman kaynağını
oluşturan hayalî ihracat ve kaçakçılıkla mücadele konularında gerekli çalışmaları
zamanında yapamadığı ve tedbirleri zamanında alamadığıdır.
Yine,
kendisine cevaplamak üzere verdiğimiz ve 2 Mayıs 2012 tarihinde “Dev vurgunda
PKK izi” manşetiyle medyaya konu olmuş, Hakkâri Yüksekova’daki Esendere Sınır
Kapısı’nda hayalî ihracatı araştırmak ve olayları tespit etmek amacıyla
gönderilen müfettişlerin PKK tarafından takip edildiği, Hakkâri ve Yüksekova
mükellefi bazı firmaların milyonlarca dolar parayı PKK’ya aktardıkları
yönündeki iddialar üzerine İçişleri Bakanlığının çalışmaları sorulduğunda,
maalesef, üzülerek ifade ediyorum ki, böyle çok ciddi bir konuya Sayın Bakan
kendi yazısıyla değil, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının 27 Eylül 2012 tarihli
yazısıyla cevap vermiş ve bu cevapta, sorduğumuz soruların hiçbirisine cevap
verilmemiştir. Sadece, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının bu
konuda İçişleri Bakanlığıyla irtibata geçildiği ve buralarda görevli olan kamu
görevlilerinin güvenliklerinin sağlanması konusunda gerekli tedbirlerin
alınmaya çalışıldığı konusunda ifadelerde bulunmuştur.
Değerli milletvekilleri, bu
ülkenin en büyük sorunlarından birisi, terörle mücadeledir. Üzülerek ifade
ediyorum, aynı cevap… Sayın Başbakana yine Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
tarafından gönderilen matbu cevabın aynısıdır.
Şimdi, bu ciddiyet, böyle bir
Bakanlık koltuğunda oturan Sayın Bakana yakışmamıştır. En azından, milletin
adına görev yapan milletvekillerinin soru önergelerine doğru cevapları,
zamanında vermesini biz arzu ediyoruz. Dolayısıyla, bu konu, Sayın Bakanın en
azından bundan sonraki çalışmalarında üzerinde dikkatle durması gereken önemli
konulardan birisidir.
Değerli milletvekilleri, son
on beş gün önce bu Mecliste çok büyük tartışmaların ardından çıkarılan
Büyükşehir Yasası’yla ilgili milletin taleplerine de Sayın Bakan dik
duramamıştır ve cevap verememiştir. O tartışmalara geri dönmek istemiyorum ama
yine kendisine sorduğumuz sorulara verdiği cevapta düştüğü çelişkiyi
hatırlatmak istiyorum. Bu Kanun kapsamında kapatılan 2 bin nüfusun altındaki
belde belediyelerinin durumunun ne olacağı konusunda vermiş olduğumuz
önergelere kendisinin 1 Haziran 2012 tarihli cevabını aynen aktarıyorum: “Daha
önce çıkartılan 5747 sayılı Kanun’un geçici 1’inci maddesi hükmüyle köye
dönüştürülen belediyelerden, Anayasa Mahkemesinin 31/10/2008
tarih ve (…) sayılı Kararı, Danıştay 8. Dairesinin 19/12/2008 tarihli kararı
kapsamındaki Yüksek Seçim Kurulunun 12/02/2009 tarih ve 153 sayılı Kararı
uyarınca mahallî idareler seçimlerine katılan belediyeler faaliyetlerine devam
etmekte olup, konuyla ilgili Bakanlığımızca yürütülen bir çalışma
bulunmamaktadır.” demiştir haziran ayında. Yine aynı mahiyetteki ve başka
soruların da yer aldığı önergeye ağustos ayında verdiği cevapta “Bahsettiğim
kanunun geçici 1’inci maddesinde belirtilen 44 sayılı listede adları yazılı 869
belde belediyesi bulunmakta olup, bunun 863 adedi çeşitli yargı kararlarıyla
tüzel kişiliklerini devam ettirmiş, 6 belediyenin ise tüzel kişiliği sona
erdirilmiştir.” demektedir. Yine benzer cevaplar, söz konusu belediyelerin
akıbetinin ne olacağı konusunda kesin bir bilgi içermemektedir. Daha sonra
bunları hatırlattığımızda, kendisinin bu şekilde ifadelerinin olmadığını
Komisyon çalışmalarında da tarafımıza bildirmiştir. Ama maalesef, bu Anayasa
Mahkemesi kararları dâhil olmak üzere, milletin isteği doğrultusunda
gerçekleşmeyen kanun çalışmaları sırasında, Hükûmet adına sorumlu Bakan olarak
milletin hislerine tercüman olamamış ve gerekli mücadeleyi millet adına
yapamamıştır.
Değerli milletvekilleri, bu
konu, özellikle bundan sonra yapılacak millî bayramlara ilişkin kutlamalarda bir
kez daha bu milletin yaşamamasını talep ettiğimiz ve temenni ettiğimiz çok
önemli bir konudur. Sayın Bakanın bu konuda, kutlamaya gelen vatandaşlarımızın
engellenmesine yol açan talimatlarla ilgili direkt bağlantısının olup
olmadığını bilemiyoruz, kendisi mutlaka açıklayacaktır ama bir Sayın Valinin
kararıyla böyle bir ortama aziz milletimizin sürüklenmiş olması milleti ve
bizleri yaralamıştır. Dolayısıyla, bu konuda verilen gensoru yerinde bir
gensorudur.
Yüce Meclise tekrar
değerlendirmek üzere saygılar sunuyor, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu
konuda gensorunun lehinde olduğumuzu ifade ederek, bir kez daha hepinize
saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ederim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Işık.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Kırklareli Milletvekili Sayın Mehmet Siyam Kesimoğlu, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET S.
KESİMOĞLU (Kırklareli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin, Sayın İçişleri Bakanı İdris Naim
Şahin hakkında vermiş olduğu gensoru önergesiyle ilgili olarak grubumun
görüşlerini paylaşmak üzere söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi şahsım ve
grubum adına saygıyla selamlıyorum.
Bu konuya girmeden önce iki
düşüncemi belirtmek istiyorum.
Birincisi: Son iki günde
maalesef vatan topraklarını savunmak adına 5 evladımızı toprağa şehit verdik.
Bu 5 şehidimizi ve bütün şehitlerimizi rahmetle anıyorum, Tanrı’dan rahmet
diliyorum, bütün ailelere de başsağlığı diliyorum.
Biraz önce Şemdinli’de bir
tabur karakoluna da bir saldırı olduğunu öğrendim; umarım ve dilerim, ölümüz ve
yaralımız, şehidimiz olmaz, o saldırı atlatılmış olur.
İkincisi, gerçekten çok
önemli. Bir önceki gensoru görüşmelerinde, Başbakan Yardımcısı Sayın Arınç’ın,
siyasette bir hukukçu olarak bu kadar düzeysiz bir konuşma yapmasından dolayı
son derece üzüntü duydum. Hukukçu olduğu için kendisini ayıplıyorum ve
kınıyorum. Ortada bir iddia var, kanıtlanmaya muhtaç bir iddia. Herkesin çoluğu
çocuğu var, ailesi var. Makamı ve mevkii ne olursa olsun, hiç kimse ahlak
sorgulaması yapamaz. Sayın İnce “Ben kendime güveniyorum, yargılanmak
istiyorum, dokunulmazlığımı kaldırın.” diyor, ama bir hukukçu tarafından, bir
Başbakan Yardımcısı tarafından maalesef bir saldırıyla karşı karşıya
bırakılıyor.
Değerli milletvekilleri,
konumuza dönecek olursak, bilindiği gibi 1 Ekim 2012 tarihinde birçok sivil
toplum örgütü Ankara Valiliğine bir dilekçe verdiler. Dilekçede şu husus vardı:
29 Ekim 2012 tarihinde Birinci Meclis binası önünde bir basın açıklaması
yapılacak ve ardından Anıtkabir’e yürünecekti. Ancak Ankara Valiliği 16 Ekim
2012 tarihinde bu eyleme izin vermedi. Gerekçe: Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri
Kanunu’na aykırılık. Ardından Sayın Başbakan’dan bir açıklama geldi: “Provokasyon
istihbaratı var, Valilik gereğini yapacaktır.”
Değerli arkadaşlar, bütün
bunlar engellemelerdir. Bu engellemeler hukuk sistemimize ve Anayasa’ya açık
bir biçimde aykırıdır çünkü Anayasa’mızın 34’üncü maddesinde şunu der: “Herkes,
önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkına sahiptir.” diye devam eder. Dolayısıyla, Ankara Valisinin
vermiş olduğu bu karar hukuka uygun değildir. Kaldı ki Ankara’da yapılması
planlanan etkinlik, gösteri ve yürüyüş kapsamında değil, Cumhuriyet Bayramı
kutlaması ve şenliğinin devamı niteliğindedir. Bu tespiti sözlerimin
başlangıcında paylaşmak istiyorum değerli arkadaşlar.
Evet, 29 Ekimde bir
provokasyon vardı ama bu provokasyonun başrolleri Ankara Valisi, Sayın İçişleri
Bakanı ve Sayın Başbakan. Yasaklarınızla başladınız, bayramı kanunsuzca
yasakladınız; yetmedi, illerden Ankara’ya gelmek üzere otobüslerle yola çıkmak
isteyen yurttaşları engellediniz, itiraz edenleri anında biber gazıyla karşı
karşıya bıraktınız.
Bakın değerli milletvekilleri,
sizlere bir resim göstermek istiyorum. Bu bir genelgenin fotoğrafı. Sayın
İçişleri Bakanlığı Müsteşar Muavini Mustafa Demirer tarafından gönderilmiş bir
genelge. Bu tespiti yapan Manisa Milletvekilimiz Sayın Özgür Özel’e de teşekkür
ediyorum bu vesileyle.
Bu genelge gizli, acele ve
günlüdür. Ne deniyor burada? 29 Ekimde Ankara’da bir eylem varmış ve eylem
kanuna aykırıymış. Peki, Sayın Bakan siz ne diyorsunuz? Eylem dediğiniz
cumhurun Cumhuriyet Bayramı’nı kutlaması. Bu bir eylem midir, cumhurun
cumhuriyetine sahip çıkma bayramı bir eylem midir? Kendi genelgenize
bakacaksınız, eğer hukuka bir aykırılık arıyorsanız, o sizin genelgenizde çünkü
sizin hukukunuz, AKP hukuku, Anayasa’nın ve yasaların dışında. Siz
genelgelerinize bakacaksınız Sayın Bakan.
Bu arada, bir bürokratın
imzası var burada değerli arkadaşlarım. Türkiye bir hukuk devleti. “Cumhuriyet
Halk Partisinin iktidarında devri sabık yaratacağız.” Devlet memurları
hükûmetin değil devletin memurlarıdır, onun için atacakları imzaya dikkat etsinler.
“Devri sabık yaratacağız.” diyorum.
Şimdi, o genelgede deniyor
ki: “O eyleme gidilmesinin engellenmesi gerekir. Kentlerden kalkan otobüslerin
engellenmesi gerekir.” O da yetmedi, Ankara’nın tüm girişlerini tuttunuz, şehir
dışından gelenleri Ankara’ya sokmadınız.
Sayın Bakan, siz kim
oluyorsunuz?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Ordu) – İçişleri Bakanı.
MEHMET S. KESİMOĞLU (Devamla)
– Siz kim oluyorsunuz? İçişleri Bakanısınız. Evet, İçişleri Bakanısınız ama
cumhurun Cumhuriyet Bayramı’nı yasaklama hakkını, yetkisini, gücünü nereden
alıyorsunuz?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Ordu) – Kanundan.
MEHMET S. KESİMOĞLU (Devamla)
– Siz hukuk devleti üzerine yemin ettiniz, bu kürsüden milletvekilliği yemini
ettiniz. Yemininizin arkasında duracaksınız. Müsteşar Muavininiz, Müsteşarınız,
Ankara Valiniz bu yetkiyi nereden alıyorlar?
SIRRI SAKIK (Muş) – “Nevroz”u
da yasakladı.
MEHMET S. KESİMOĞLU (Devamla)
– O da yetmedi, polisleri görevlendirdiler, hasbelkader Ulus’a giden
yurttaşlara “Eylem iptal oldu, geri dönün.” yalanlarının arkasına sığındılar.
Elinde Türk Bayrağı, Atatürk fotoğrafından başka hiçbir şey olmayan milyonlarca
yurttaşımıza biber gazları sıktınız, gaz bombaları attınız, tazyikli su ile
müdahale ettiniz, onları coplattınız. Ne bu şiddet, bu celal? Korktunuz Sayın
Bakan, korktunuz, cumhurdan korktunuz, cumhuriyetten korktunuz, cumhurun
yüreğinden sökemediğiniz Atatürk sevgisinden korktunuz. Şiddetiniz de
hiddetiniz de bundandı. Cumhurun, cumhuriyetin ilan edildiği Parlamentodan
Anıtkabir’e yürüyüp kendine cumhuriyeti kazandıran Mustafa Kemal Atatürk’e
şükranlarını sunmayı engellemeye kalktınız. Engellemeye kalktınız ama
kurduğunuz o barikatları, Cumhurbaşkanı, Başbakan, siz, Ankara Valisi değil
cumhurun bizzat kendisi yıktı ve geçti. İşte, bu gensorunun gerekçesi budur
değerli arkadaşlarım.
Sayın Bakan, bir de size şunu
sormak istiyorum: Hani provokasyon istihbaratı vardı? Madem provokasyon
olacaktı, niye alana gelen vatandaşların üzerini aratmadınız? Kontrol noktaları
kurmadınız? İçişleri Bakanı olarak, o insanların güvenliğini sağlamak adına ne
yaptınız? Eyleme katılanlar hiçbir provokatif eylemin içerisinde bulunmadılar.
Sayın Bakan, bu durum
karşısında size düşen bir görev var: Bu kürsüye geleceksiniz, bu milletin
kürsüsüne geleceksiniz, bu istihbaratı kimden aldığınızı söyleyeceksiniz.
Emniyet istihbaratı mı, Millî İstihbarat Teşkilatı mı, yabancı bir istihbarat
örgütü mü, bu kürsüden gelip söyleyeceksiniz.
Evet, Sayın Bakan, orada bir
provokasyon vardı ama tek sizin yaptığınız provokasyon vardı. Cumhura saldırmak
vardı, bayrama saldırmak vardı; yaşlı, çocuk, kadın, erkek demeden orantısız
güç uygulamak vardı. Tüm gücünüzle saldırdınız, peki ne oldu? Yenildiniz,
yenildiniz Sayın Bakan. Bu halk, bayramını da kutladı, Atatürk’e de koştu ama
siz yenildiniz. O barikatın yıkılıp o kalabalığın Anıtkabir’e akması, işte o
an, iktidarınızın sonunun başlangıcıdır değerli AKP milletvekilleri. (CHP
sıralarından alkışlar)
İşte, sizin ileri demokrasi
anlayışınıza bir güzel örnek daha: Bakın, bu fotoğraf o –tırnak içinde- eylem
gününden çekilmiş bir fotoğraf. Yetmiş üç yaşında bir yurttaş, eli yüzü kan
içerisinde, biber gazına maruz bırakılmış, tazyikli suyla karşı karşıya
bırakılmış, yerlerde süründürülmüş ve iddiaya göre, Dışişleri Bakanı Sayın
Ahmet Davutoğlu’nun da dayısının eşi. Yetmiş üç yaşında bir vatandaş; suçu,
cumhur olarak cumhuriyetine sahip çıkmak, ülkesine sahip çıkmak. Ama elinde
Türk Bayrağı, elinde Atatürk fotoğrafı olanlara orantısız şiddet uyguladınız.
Biraz önce arkadaşımla
İnternet’te baktık, Sayın Davutoğlu Gazze’de hastaneleri gezerken oradaki
yaralıları görünce hıçkırarak ağlamış. Evet, onlar da yaralı, elbette ki
üzülürüz, onlar da insan ama ben AKP’nin değerli bakanlarını bir şehidin cenaze
töreninde hıçkıra hıçkıra ağlayarak hiçbir zaman görmedim. (CHP sıralarından
“Bravo” sesleri, alkışlar)
Örnekler çok, mümkün...
Bakın, burada yine aynı şiddet var. Orada bir parti bayrağı yok, orada sadece
Türk Bayrağı var.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) –
Gösterme, gösterme, utanırlar!
MEHMET S. KESİMOĞLU (Devamla)
- Bakın, burada da aynısı değerli arkadaşlarım.
Şimdi, Sayın Bakan siz,
Cumhuriyet Bayramı’nı kutlayan, elinde Türk Bayrağı olan gencine yaşlısına,
kucağına bebeğini alıp kutlamaya gelmiş vatandaşlarına biber gazı sıktıran,
polise milletvekillerinin boğazını sıktıran İçişleri Bakanı olarak tarihe
geçtiniz. Size “Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin İçişleri Bakanı” demeye dilim
varmıyor çünkü siz, cumhuriyeti sevenleri sevmiyorsunuz, çünkü siz cumhuriyeti
sevmiyorsunuz. Bir milletin değerlerine…
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Ordu) – Nereden çıkarıyorsun bunları!
MEHMET S. KESİMOĞLU (Devamla)
– Eğer cumhuriyeti sevseydiniz Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamak isteyenlere
şiddet uygulamazdınız Sayın Bakan. (CHP sıralarından alkışlar) Bir milletin
değerlerine bu kadar karşı olan, kendi makamının anlamını bu kadar kavrayamamış
bir anlayış daha fazla bu ülkeyi yönetemez.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Ordu) – Çelişkinin yamanına bak!
MEHMET S. KESİMOĞLU (Devamla)
- Evet, siz tarihe geçtiniz; Valinizle geçtiniz, Müsteşar Muavininizle
geçtiniz. Elinde Türk Bayrağı, Atatürk fotoğrafı olan yurttaşına tekme atan,
biber gazı sıkan, tazyikli su uygulayan polisinizle tarihe geçtiniz.
Cumhuriyete olan büyük hıncınızla tarihe geçtiniz. Tüm çabalarınıza rağmen, cumhurun
Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamasını engelleyeme-diğiniz için tarihe geçtiniz.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Ordu) – Memleket size bırakılamayacak kadar önemlidir.
MEHMET S. KESİMOĞLU (Devamla)
- Değerli milletvekilleri, herkes bilir. Bazen iktidar sahipleri iktidarlarının
ebedî olacaklarını sanıp kendilerini dev aynasında görürler, ne istiyorlarsa
yapacaklarını sanırlar. Siz öyle sandınız, bu millete bayramı yasaklayacağınızı
sandınız. Sandınız ama yanıldınız. Bu bayramlar -bu toprakları bir vatan, bu
insanları bir yurttaş, bu yeri bir meclis- bizi biz hâline getiren
gelişmelerin, büyük mücadelelerin ve değerlerinin sembolleridir, bu ülkenin
özgür ve çağdaş varlığının temelleridir. Siz bu varlığın temellerine elinizi
uzatmaya cesaret ederseniz, bu halkın sillesini işte 29 Ekimde Ulus Meydanı’nda
yediğiniz gibi yersiniz. Bilin ki o ulus sillesini, o ulusun sillesini ilk
seçimde sandıkta yiyeceksiniz. Bunu da buraya yazıyorum değerli AKP
milletvekilleri. Sizin…
İHSAN ŞENER (Ordu) – Yaz,
sonra silersin! Sonra gelip silersin!
MEHMET S. KESİMOĞLU (Devamla)
– Yok, onu vatandaş silecek. Siz merak etmeyin, vatandaş silecek. Hani aynı
yağmurda ıslandınız ya, bence şarkınız değişti artık.
İHSAN ŞENER (Ordu) – On
yıldır yazıyorsunuz!
MEHMET S. KESİMOĞLU (Devamla)
– Artık, zaman geçti, meçhule giden bir gemi kalkıyor bu limandan. Meçhule siz
gidebilirsiniz ama bu ülkeyi meçhule götürmenize asla ve asla müsaade
etmeyeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar) Sizin yasaklarınız bu halkın kendi
bayramını kutlamasını engellemeye yetmez. Bu halkla Ata’sı arasına girmeye ise
değil siz, hiç kimsenin gücü yetmez.
İHSAN ŞENER (Ordu) – Hayalî
bir şey konuşuyorsun.
MEHMET S. KESİMOĞLU (Devamla)
- Hukuku, Anayasa’yı…
İHSAN ŞENER (Ordu) – Hayal
konuşuyorsun.
BAŞKAN – Lütfen Sayın Milletvekili,
lütfen…
MEHMET S. KESİMOĞLU (Devamla)
– Oradan laf atacağına gelirsin buradan konuşuruz ya da gelirsin bir ortamda
bir fikir teatisi yaparız seninle sevgili kardeşim.
İHSAN ŞENER (Ordu) – Yaparız…
MEHMET S. KESİMOĞLU (Devamla)
- Oturduğun yerden kolay o işler, gel bakalım da fikirlerini bir görelim.
İHSAN ŞENER (Ordu) – Her
zaman hazırız.
MEHMET S. KESİMOĞLU (Devamla)
– Hukuku, Anayasa’yı böyle çiğnemenin, ayaklar altına almanın, cumhuriyetin
kuruluş yıl dönümünü kutlayanlara böyle orantısız güç kullanmanın hiçbir hukuk
devletinde karşılıksız kalmayacağı açıktır.
Bir İçişleri Bakanı olarak,
siz hukuku çiğnediniz Sayın Bakan, siz Anayasa’yı çiğnediniz, görevinizi kötüye
kullandınız, orantısız şiddet kullandınız ve hiç haddiniz değil ama Cumhuriyet
Bayramı’na el uzattınız. Siz o koltukta oturmayı hak etmiyorsunuz, bu gensoru
bu nedenle kabul edilmelidir değerli milletvekilleri.
Ele almak gereken son bir
nokta sayın milletvekilleri: Sayın İçişleri Bakanının mensubu olduğu Hükûmetin
ve uzun süre Genel Sekreterliğini yaptığı Adalet ve Kalkınma Partisinin, 29
Ekimdeki en temel insan haklarına, özgürlüklerine ve hukuka aykırı tutumunun
temel nedeni, temel nedeni ne? İsterseniz biraz da bunun üzerinde duralım. Bu
hukuka, Anayasa’ya ve temel insan haklarına, uluslararası insan hak ve
hürriyetlerinin en temel ilkelerine aykırı, gözü kararmış tutumun arkasındaki
temel nedeni konuşalım. Siz, Türkiye’nin bir kıraç köyünde ya da her sonbaharda
sel basan bir köyünde doğup devletin tanıdığı olanaklarla ortaokulu, liseyi
parasız yatılı okuyan, devlet bursuyla üniversite bitiren, o köyü o kıraçlıktan
o köyü o selden kurtarma hayaline karşısınız. Bir köyden çıkıp, mühendis olup,
yol yapıp o uzaktaki köyü yakın edenlere karşısınız. Akşamları eşkıya basan
köyleri şehir yapmak için, köylerimizde sıtmadan, trahomdan kırılan on yılda 15
milyon genç yaratmak için, maraba çocukları ağanın zulmünden kurtarıp yurttaş
yapmak için mücadele edenlere karşısınız. Siz, dağları, tepeleri milim milim
delip bu yurdu demir ağlarla örenlere karşınız. Siz, bu ülkenin her köşesinde
bir okul, bir sağlık ocağı, bir fabrika kuran, yurdun her köşesine eğitim,
sağlık ve teknoloji götürenlere karşısınız çünkü siz, cumhura düşmansınız.
Sayın
Bakan, eğer siz Türkiye'nin güzide ilinden çıkıp hukuk fakültesinde
okuduysanız, sonra İçişleri Bakanlığı gibi bir bakanlıkta meslek memuru
olduysanız –arada, Büyükşehir Belediye Başkanlığıyla ilgili uygulamalarınızı
bir kenara bırakıyorum, o benim işim değil, adaletin işi- laikliğe aykırı
eylemlerin odağı olduğu Anayasa Mahkemesinin 10/1 Kararı’yla onanan bir
partinin kurucusu olduysanız, üstüne üstlük İçişleri Bakanı olabildiyseniz,
bunların hepsini o cumhuriyete borçlusunuz Sayın Bakan, hepsini cumhuriyete
borçlusunuz siz.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Ordu) – Yok, Cumhuriyet Halk Partisine!
MEHMET S. KESİMOĞLU (Devamla)
– 29 Ekim 1923’te kurulan o cumhuriyet öyle bir cumhuriyettir ki çocuklar
-siyasi görüşlerine bakmadan- okuyabilsinler diye köylere öğretmen gönderdi. O
cumhuriyettir ki onları parasız yatılı okuttu. O cumhuriyet ki üniversitelerde
yurt verdi, burs verdi, yurt dışına gönderdi, yatılı okuttuklarına, burslu
okuttuklarına iş verdi. Siz bir cumhuriyet çocuğusunuz Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Ordu) – Arada bir doğru söylüyorsun.
MEHMET S. KESİMOĞLU (Devamla)
– Siz de mi cumhuriyete düşmansınız?
Onun için, bayram
kutlamalarını kaldırıyorsunuz, cumhur, cumhuriyeti unutsun istiyorsunuz;
cumhur, Mustafa Kemal’i unutsun istiyorsunuz. Cumhuriyetin eseri ne varsa ister
bir bayram, ister bir yol, ister bir isim, ister bir anıt hepsi kalksın
istiyorsunuz. Mümkün olsa Anıtkabir’e ziyareti yasaklayacaksınız. Elinizden
gelse Anıtkabir’i ortadan kaldıracaksınız ama cumhur, cumhuriyetine bağlı Sayın
Bakan; cumhur, cumhuriyetine sonuna kadar bağlı ve yetkisini başka birilerine
de vermeye hiçbir zaman yetkili değil, niyetli de değil. Siz, aslında, esas
Mustafa Kemal’e ve onun kurduğu cumhuriyete karşısınız. Biliyorsunuz, Mustafa
Kemal 9 Eylül 1923’te cumhuriyeti kurmadan önce Cumhuriyet Halk Partisini kurdu
ve siz Cumhuriyet Halk Partisine düşmansınız. Siz, Cumhuriyet Halk Partisinin
bu ülkede yaptığı her şeye düşmansınız; kadın haklarına, medeni haklara…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET S. KESİMOĞLU (Devamla)
– … laikliğe, eşitliğe, özgürlüğe, her şeye karşısınız.
Sayın AKP milletvekilleri,
sizleri uyarmak istiyorum, sizi uyarmak istiyorum: Gittiğiniz yol, yol değil.
Sayın Bakan, siz de AKP milletvekili olduğunuza göre sizin için de aynı şey
geçerlidir. Sizin kitaplardan ve gönüllerden silmek istediğiniz İsmet Paşa’nın
söylediğini ben sizlere söyleyeyim: Sizi Cumhuriyet Halk Partisi bile
kurtaramaz.(CHP sıralarından alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Ordu) – Önce kendinizi kurtarın.
İHSAN ŞENER (Ordu) – Vay be!
Sizi kurtardı da bizi kurtaracak. CHP sizi de kurtaramaz.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Kesimoğlu.
Barış ve Demokrasi Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Sırrı Süreyya Önder.(BDP sıralarından
alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş) – Bakana
bir şey demeyesin Sırrı!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(İstanbul) – Demem.
BAŞKAN – Hatibe yönlendirmede
bulunmayın.
Buyurun.
BDP GRUBU ADINA SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) – Sayın Başkan, kıymetli arkadaşlar; malumunuz bir açlık
grevinden çıktık. Açlık grevi boyunca memleketin ahvalini çok düşündüm ve
geldiğimiz nokta itibarıyla –bu, salt benim fikrim değil, arkadaşlarımın da
fikri- birçok konuda nedamet hasıl oldu bize. Sayın İçişleri Bakanının bugüne
kadar aldığımız bütün günahları için Genel Kurulun huzurunda özür diliyoruz. (BDP
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Hayırdır ya? Hayırdır?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla)
– İnsan irşat olamaz mı? Cumhuriyet demek değişim, dönüşüm demektir, işte biz
de değişiyoruz yani.
CHP yanlış yerden gensoru
önergesi veriyor. Bu aşamada bu nedamet şöyle bir noktaya da vardı: Ben bir de
Sayın Bakana şiir yazdım. Bu konuşmanın sonunda o şiiri de okuyacağım.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Allah muhabbetinizi artırsın, artırsın!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla)
– Hatta methiye diyebiliriz yani.
İSMET UÇMA (İstanbul) – Sen
hiciv yapmışsındır.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla)
– Yok, önceden okuyayım:
“Kurbanam kalın kaşına, taç
yakışan başına,
Bir gün görmesem ey İdris
Naim, yanarım ataşına!” (BDP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Ordu) – Bu kadar mı?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Allah muhabbetinizi artırsın!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla)
– Şimdi…
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU
(Giresun) – Aruz vezniyle mi yazdın?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla)
– Geleceğiz hepsine.
AK PARTİ bu gensoruları
yeterince karşılayamıyor, yanlış yerden karşılıyor. Biraz da nasıl karşılanır
bu gensoru onu da göstermek istiyorum, naçizane.
Şimdi, bir kere, Sayın
Bakanın varlığı, bu cumhuriyetin bütün yurttaşları için büyük bir umut
kaynağıdır. Çünkü herkese “Sayın İdris Naim Şahin İçişleri Bakanı olduysa ben
de her şey olabilirim.” duygusu veriyor. Bir cumhuriyetin bunu başarmış olması
az bir şey mi? Bu anlamda hem cumhuriyete hem Sayın Bakana çok şey borçluyuz.
Siz ilk defa bir gaz yediniz. İçişleri Komisyonu üyelerinizin de hepsi
emniyetçi, vali, kaymakam, ne kadar idareci varsa oraya göndermişsiniz. Sorun
bakayım… İnsan biraz vicdanlı davranır. Siz hiç bulunduğunuz kazaların,
vilayetlerin düşman işgalinden kurtuluş törenlerini düzenlemediniz mi? Temsilî
düşman kuvvetleri toplamıyor muydunuz? Onlara kötek atıp yurdu düşmandan
kurtarmıyor muydunuz? İçişleri Bakanlığı da bu Cumhuriyet Bayramı’nı böyle bir
etkinlikle kavileştirmek istemiştir. Ne kötülük var bunda?
ALTAN TAN (Diyarbakır) –
CHP’lilerden kurtardı bizi.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla)
– Temsilî düşman olarak da CHP’lilerden daha münasibini zor bulursunuz. Çünkü, BDP’lilerin temsiliyeti kalmamış, direkt düşman oldukları için. (BDP
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Ve bu konuda çok gazdan, bombadan
nasipli olduğumuz için elhamdülillah, döndüler şöyle bir pan yaptılar, MHP
gayet mültefit davrandığı için geriye siz kaldınız kardeşim. Kaderinize ve
cumhuriyetin sağladığı imkânlara kanaatkâr olacaksınız. Kanaat
zenginliktir.
Bize gaz sıkmış… Canına
kurban olsun, iyiliğimiz için. Bu açlık grevi sırasında, Diyarbakır malum
tozuyla da meşhur bir kentimiz.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Ordu) – Belediyeniz sayesinde.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla)
– Tuttular, tuttular… Vilayetin de sorunudur demeyeceğim çünkü Sayın Bakana bir
zerre toz kondurmam ben. Beni buna zorlamayın grubum.
SIRRI SAKIK (Muş) – Biz de
kabul etmeyiz.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla)
– Tuttular, hangi belediye bu hizmeti veriyor? Belediye olarak da -Osman
Baydemir’le aynı koğuşta açlık grevi yapıyorduk- çok mahcup oldu, mahcup oldu,
gerçekten mahcup oldu. Onun mahcubiyetini de ileteyim. O pahalı TOMA’lardaki
pahalı ve özel karışımlı suyu evlerden içeri sıkıyorlardı. Böyle bir servisi
CHP herhangi valiliğinizle, herhangi bir belediyenizle bir gün halka sundunuz
mu? Yok.
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU
(Giresun) – Yapamayız, haklısın.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla)
– Buraya geliyorsunuz, gensoru veriyorsunuz.
ALTAN TAN (Diyarbakır) –
Dersim’de sundular bunlar.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla)
– Diyarbakır’da gazla sulanmadık bir yer kalmadı. Gaz da organikmiş, Sayın Bakanımız yalan söyleyecek değil
herhâlde.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bir
zararı yok nasıl olsa!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla)
– Üstelik, talebe de yetiştiriyor. Bakın kimya
fakültesi öğrencisine, hanginiz başını okşadınız da “Yavrucuğum, şu biber
gazını öğren.” dediniz bugüne kadar? Bütün bunların ipuçlarını verdi size.
Aslolan, gensoru verilecek olan sizsiniz, komple. Dersinize çalışmıyorsunuz,
geleceği okuyamıyorsunuz, analiz yeteneğiniz yok, Atatürk’ün –“Büyük
Atatürk’ün” AK PARTİ’lilerin deyimiyle- Büyük Atatürk’ün öngördüğü çağdaş
feraset düzeyi size selam vermemiş, dönüyorsunuz Bakana bühtan ediyorsunuz.
Yazıktır, günahtır!
Bazı istemezler “Sizden Ahmet
Türk dayak yedi, hepiniz gaz yediniz.” diyebilirler ama herkesin ısrarla… Ki
burnuna dayak yemişti, burnuna yumruk yemişti. Ahmet Ağabey’deki burun, normal
bir burna kılıf olur, biraz Cenabıhak cömert davranmış. Burnu biraz fazlaca
çıkınca, o sırada can havliyle, Vekilime bir şey olmasın diye koşturan polis
memurunun sehven eli değmiş.
ALTAN TAN (Diyarbakır) –
Yumruk çarpmış, yumruğu!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla)
– Devletin vurduğu yerde gül biter! Cumhuriyet bize yıllarca bunu öğretmedi mi?
Niye şimdi bize yönelince riyakârlık edelim ki, madem böyle öğrendik, Sayın
İdris Naim Şahin başımızın tacı olmalı.
Ben buradan öneriyorum:
Meclis olarak bir millî mutabakat yapalım. Milliyetçi Hareket hazır, AK PARTİ
MYK’ya almadı ama ikna ederiz bir şekilde, olmadı Oslo mutabakatına koyarız
canım. Geriye kaldı CHP.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Oslo’ya
bizi bulaştırmayın.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla)
– Siz de gelin şu inadı bırakın Anayasa’ya değişmez bir madde ekleyelim: Dünya
durdukça Sayın Bakan başımızda dursun; Allah uzun ve sağlıklı ömür versin,
kaydıhayat şartıyla, hangi hükûmet kurulursa kurulsun bu ülkede İçişleri Bakanı
olsun.
CELAL DİNÇER (İstanbul)
–Değişmez İçişleri Bakanı!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla)
– Değişmez İçişleri Bakanı.
Niye? Değişmez maddelere otuz
sene itiraz etmediniz, varsın bir otuz sene de kaderimizdir deyip bunu çekelim.
(BDP sıralarından alkışlar) Belki Allah aydınlığı buraya yazmıştır, nereden
bileceksiniz?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Biz değişmez maddelere otuz yıl değil hiç itiraz etmedik, bundan sonra da
itiraz etmeyeceğiz.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla)
– Ee gördün mü; kardeşim, daha niye gelip burada bir sürü iftira ediyorsun
Sayın Bakana? Altı üstü, sermayeden zarar mı edeceksiniz? Madem değişmez
maddelere itirazınız yok, ha bir eksik ha üç fazla, bir tane de Sayın Bakan
için ihdas edelim.
Ben, hepinizden hassaten rica
ediyorum, grubumuz adına, Sayın Bakana bu kadar gadri reva görmeyin! Çünkü
bütün siyasetçilere âdeta ders veriyor, hikmetli ve feyz alınacak şeyler
söylüyor. Sayın Bakanın tavrı epik sanat anlayışına uygun, çünkü sanat
konusundaki tespitlerinden de kendisinin sanat teorileriyle mücehhez bir
şahsiyet olduğunu görüyoruz. Fakat epik sanat, seyirciye, izleyiciye de bir
zahmet verir. Yani “Gelip otur, ben sana draje şeklinde her şeyi vereceğim.”
demez, “Sen de biraz gayret göster a canım!” der yani.
Şimdi, siz dinliyorsunuz,
hâşâ “mantıksız” diyorsunuz, sap saman diyalektiği yapıyorsunuz ama hiçbiriniz
bir gayret göstermeyi seçmiyorsunuz. Mesela, bakalım…
ALTAN TAN (Diyarbakır) –
Shakespeare’nin dayıoğlu da böyle yapıyordu! Aynı!..
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla)
– Shakespeare ne ki!.. Mesela bakın, burada mantık
var, fıkıh var, matematik var, cebir var, yurttaşlık var. Öksürmem, gazın sinüs
ve bronş açıcı özelliğinden dolayı! “Yanlıştan doğru çıkmaz.” diyor. Bu
önermeyi al “Allah’ın dediği olur.” levhası gibi serlevha yap, her evin
girişine as. Çıkar mı yanlıştan doğru? Bir gün bunu ifade edebilecek bir
kristalizasyona geldiniz mi? “No”…
Her ihtimale karşı size
“Yanlıştan doğru sonuca da gidilmez.” diyerek alan daraltıyor, çünkü sizi
serbest bıraktı mı hangi frezeye dalacağınız belli olmadığı için biraz şey
ediyor.
“Bu hayatını kaybeden
insanlarımız kaçakçılık yaparken hayatlarını kaybettiler.” diyor. Yalan mı?.. İki dakika tefekkür edin. Yalan mı?..
Değil. Siz, dönüp “Ee peki, kaçakçılık yaparken niye öldürdünüz? diye sormayı
bir gün akıl edemediğiniz için.
Sayın Bakan, bir betimleme
yapıyor, sizden umudu kestiği için. Tabii, hayatın kaybedildiği noktada
kaçakçılık gölgeden kalıyordur. Al bunu süsle, beze, kaligrafik olarak yaz,
gerçekten sınıflara as. Ama hayatlarını kaybetmemiş olsalar ve onlar sağ ele
geçirilmiş olsalardı kaçakçılık suçundan yargılanıyor olacaktı. Bu memleket her
şeyi çok büyüttüğü için bu hâle geldi. “Ufaltın” diyor Sayın Bakan, kötü mü
yapıyor? Büyüttünüz, büyüttünüz ne oldu? Aha, ülke yönetilemez duruma geldi.
Minimize edin, daha makul bir şekilde ele alın, siz kalkıyorsunuz bu yaklaşıma
gensoruyu reva görüyorsunuz.
Böyle giderse, bak buradan
tarihî görevimi yerine getiriyorum, bizi Avrupa Birliğine filan almazlar, bu
kadar ferasetsiz insanlar topluluğunu. Ben baktım, Sayın Bakana verilmemiş
gensoru kalmamış, biz de dâhil. Elimiz kırılaydı, Allah bize o günleri
göstermeseydi. Yanlışın neresinden dönülse kârdır. Biz, bu yanlıştan an
itibarıyla döndük, bir daha “Gözünün üstünde kaşın var.” dersek gelin hesabını
bizden sorun.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) –
“Tövbeler olsun.” demeyeceksiniz?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla)
– Demeyiz, demeyeceğiz de. Madem öyle, bundan sonra hep beraber Sayın Bakandan
daha fazla hikmet, daha fazla hayat dersi nasıl çıkarırız onu…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Daha
fazla gaz.
CELAL DİNÇER (İstanbul) –
Daha fazla gaz olacak mı?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla)
– Şöyle bir iş yaptı: Bakın, millî birlik ve beraberliğin sağlanması
noktasında, bugüne kadar hiçbir siyasal partinin yapmadığı bir işi yaptı. Bu
kadar, Kürtlere dair çarpıcı betimleme yaptı, bir tane AK PARTİ seçmeni kalkıp
“Ya, niye böyle konuşuyorsun?” dedi mi? Demedi. Biz, onlardan iyi mi bileceğiz?
Hayır. Biz onlardan iyi bilecek olsaydık yüzde 50’yi onlar değil, biz almış
olurduk. Onun için madem böyle, bakın, kitleleri dönüştürmek gibi bir işlev
görüyor, hımbıllaştırmak ki ehlisünnet vel cemaat daima “Düzen, kaostan
iyidir.” der. Sayın Bakan sadece seküler anlayışla davranmıyor, uhrevi olarak
da makul bir noktada duruyor. “Sistem, aşağıda muti kul, yukarıda becerikli
hain ister.” diyor. Buna uygun seçimler yapıyor. Daha ne etsin kardeşim? Size
de hiç yaranılmıyor!
Bir mesele var ancak bir asır
sonra anlaşılacak, o da tuvalde terör arama meselesi. Bütün iyi niyetime ve
dokuz günlük tefekkürüme rağmen ben o hikmeti çözemedim. Bir hikmet buyuruyor
ama biz anlamıyoruz. Açlığa verdim, şimdi inşallah beslenmeye başladık, biraz
daha zihnî melekelerimiz yerine geldiğinde bu hikmeti de çözeceğiz. Hep
birlikte barış, kardeşlik ve huzur içinde ve her daim, dünya durdukça başımızda
durası İçişleri Bakanımızla birlikte mutlu, nurlu ufuklara doğru, icabında
çağdaş Türkiye’ye doğru… Çünkü AK PARTİ büyük bir eksiği gidermiştir bu ülkede,
itiraf ediyorum, hiçbir siyasal partinin yapmadığını yapmıştır. “Ne icap ederse
biz yaparız.” diyor. Bu, son iki yüzyılın en büyük icadıdır. Biz yapamadık,
onlar yaptı. Helalühoş olsun. Her memleket layık olduğu yönetim şekliyle ve yöneticilerle
yönetilir, bunda da bir tahkir, tezyif yoktur. Yani buna artık kadere rıza
göstermek lazım. Bu sözüme “Münafıklık ediyor.” diyenleri Allah’a havale
ediyorum, inanmayanlar olursa gerçekten hulusi kalple söylediğimi beyan
ediyorum.
Başta Sayın İçişleri
Bakanımız ve yakın çalışma arkadaşları olmak üzere… Bak, Komisyonu gördüm
aklıma geldi.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Ordu) – Komisyon yok ki, karıştırdın.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla)
– Komisyona gelmişti değerli bürokratlar.
Buradan Sayın Bülent Arınç’a
AK PARTİ’li üyelerin yaptığı bir haksızlığı teşhir ederek gidiyorum. Şahitleri
de burada. Bir ilçenin adı “Muradiye olsun” diye bir önerge vardı. Ben dedim:
“Olmaz. ‘Bülent Arınç’ olsun.” “Bülent Arınç olsun.” dedim, AK PARTİ’li
komisyon üyelerinin oyuyla reddedildi. Parti içindeki birlik, beraberlik bu
kadar işte sizde. Siz de yani öyle çok masum değilsiniz. “Manisa’nın adı
‘mesir’ olsun.” dediler. Ben “Hayır, yarım olmasın, ‘mesir macunu’ olsun Merkez
Belediye.” dedim, onu da kabul etmediler. Maraş’ta medeni hukuk ihlali
yaptınız. Bakın, yüzünüze söylüyorum. “‘Dulkadiroğulları’ olsun.” Dediler,
“Dul” kavramını artık kullanmıyoruz medeni hukuka göre, “‘boşanmış
Kadiroğulları’ olsun.” dedim, onu da kabul etmedi.
Kim diyorsa ki BDP,
Büyükşehir Yasa Tasarısı’na muhalefet etmedi, taş olur. Kim diyorsa ki Oslo
mutabakatı… Aslan gibi tutanaklarda var benim o konuşmam. Hepsine itiraz
etmişim, kan dökmüşüm, can dökmüşüm. Gene -böyle her şer bir hayra gebedir- ilk
defa CHP’li komisyon üyeleri bu emekli valilerin özlük haklarının ne olacağını
soramadılar “Oslo mutabakatı” gibi sihirli bir kavramı duyunca. Biz sıtkı
selamet ile komisyondan çekildik. Aha getirdi.
Muhalefet olarak bundan sonra
izleyeceğimiz çizgi budur: Makul, yapıcı, birlik ve beraberliğe dönük,
kardeşliği yükseltici, büyüklerimize saygılı, küçüklerimize sevgili.
Konuşmama son verirken
büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpüyorum, yaşıtlarımın yanağını
sıkıyorum. Haydi kalın sağlıcakla. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Önder.
Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına Sinop Milletvekili Sayın Mehmet Ersoy. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET
ERSOY (Sinop) – Sayın Başkanım, çok değerli milletvekillerim; Cumhuriyet Halk
Partisi tarafından İçişleri Bakanımız Sayın İdris Naim Şahin hakkında verilen
gensoru önergesi üzerine Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, gensoru
konusuna girmeden önce sizlerle bazı hususları bir kez daha paylaşmak
istiyorum. Önce şunu bilelim: Bugün hakkında gensoru önergesi
verilen Sayın Bakanımızın başında bulunduğu Bakanlığın en önemli görevi,
Bakanlığa bağlı iç güvenlik kuruluşlarını idare etmek suretiyle vatanın, ülkesi
ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü, yurdun iç güvenliğini, kamu düzeni ve genel
ahlakı, Anayasa’da yazılı hak ve hürriyetleri korumak, suç işlenmesini önlemek
ve suçluları takip etmek, yakalamaktır.
İçişleri Bakanlığı bu
yetkisini, değerli arkadaşlar, illerimizde valilerimiz eliyle gerçekleştirir.
Özel kanunların verdiği görev ve sorumluluklar ayrı olmak kaydıyla, İl İdaresi
Kanunu’nun 11’inci maddesi valilere çok açık bir şekilde suç işlenmesini
önlemek, kamu düzen ve güvenliğini korumak için gereken tedbirleri almak, il sınırları
içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, kamu esenliğinin sağlanması
görev ve sorumluluğunu vermektedir.
Bunun yanında, Anayasa’mızın
34’üncü maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme
hakkının kullanılması ve gerektiğinde sınırlandırılmasına yönelik düzenlemeler
-2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nda da- vali ve
kaymakamlarımıza alınacak önlemler ve uygulanacak kurallar bakımından yetki ve
görevler yüklemiştir. Elbette ki bu hakkı, isteyenin, istediği yer ve zamanda,
istediği gibi kullanması; onların çağırdığı toplantıya katılmayanların temel
hak ve özgürlüklerini, günlük, resmî ve özel hayatın işleyişine etkilerini hiç
düşünmeden kullanması beklenemez. Bunun için de bu kanunla gerekli düzenlemeler
yapılmıştır.
Kanunun verdiği bu yetkilere
istinaden, Ankara Valiliği de her yıl gözden geçirilen toplantı ve gösteri
yürüyüşü yapılacak alan ve güzergâhları 2012 yılı için 16 Ocakta ilan etmiştir.
Bununla şunu diyor: “Ey Ankaralılar, ey vatandaşlarımız, ey sivil toplum
kuruluşları, ey meslek odaları; her ne zaman bir toplantı ve gösteri yürüyüşü
yapacaksanız, öngörülen koşullara göre müracaat ediniz; bu sekiz meydandan,
ilan ettiğim bu sekiz meydandan herhangi birisinde, istediğiniz meydanda etkinliğinizi
yaparsınız. Böylece hem siz bu etkinliğinizde güvencemizde, devletin
güvencesinde sesinizi duyurursunuz hem de sizin bu etkinliğinize katılmayan
vatandaşlarımızın günlük yaşamları etkilenmez, özgürlükleri kısıtlanmaz,
kamunun esenlik içinde çalışması sağlanmış olur.” Eğer demokrasimiz bir hukuk
devletiyse, bir kurallar manzumesiyse elbette ki her işin bir kuralı, bir
hukuku olacaktır.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) –
Duyan da sizin hukuk devletine inandığınızı zannedecek. Barikatçısınız,
barikatçı zihniyetlisiniz!
MEHMET ERSOY (Devamla) –
Şimdi gelelim bizim olayımıza, 29 Ekimde yaşanan hadiselere.
Değerli arkadaşlar, burada,
bir gençlik derneği kendisince bir karar almış.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Gençlik Derneği müracaatını geri aldı, ben doğrusunu söylüyorum, geri aldı.
MEHMET ERSOY (Devamla) –
Bekleyin, bekleyin.
Cumhuriyetin çok tehlikede
olduğu, ülkenin kara günler yaşadığı ve benzeri gerekçelerle yeniden silkinmek
ve iktidarı elinde bulunduran -tırnak içinde- gericilere karşı mücadeleyi
başlatmak için 29 Ekim günü Birinci Meclis binasının önünde toplanıp
seferberlik yürüyüşü düzenlemeye karar vermiş.
Ne yapıyormuş bu dernek?
Birinci Meclisin önündeki Ulus Meydanı’ndan başlayacak, Anıtkabir’e kadar
seferberlik yürüyüşü düzenleyecekmiş; cumhuriyete sahip çıkmak için, memleketin
içinde bulunduğu ahval ve şeraitleri protesto etmek için, geleceklerine sahip
çıkmak için. Peki, bunun için ne yapmışlar? Bunun için hiçbir şey yapmamışlar.
Beyefendiler karar verdi ya, istedikleri her yerde istediklerini yaparlar.
Ankara Valiliğinin bundan haberi var mı? Yok. Ankara Valiliğinin nasıl haberi
olmuş arkadaşlar? Ankara Valiliğine de: “Ey Valilik, biz böyle böyle bir
etkinlik düzenleyeceğiz. Biz, sizin daha önce genelgelerinizle yasakladığınız
ve bize duyurduğunuz en işlek caddelerinizde seferberlik yürüyüşü yapacağız,
ancak bunu duyurmaya, ancak bunu tanıtmaya ihtiyacımız var. Onun için de
standlar açacağız, gelin, bu standları açmamıza izin verin.” Valiliğin böylece
haberi olmuş. Tabii ki böyle kanunsuz, hukuksuz bir yürüyüşe göz yummayacak
olan Valilik…
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Senin
Anayasa’dan haberin var mı, Anayasa’dan! Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri ne
oluyor! Anayasa’da böyle bir şey yok mu!
MEHMET ERSOY (Devamla) – …
onların bu kanunsuz yürüyüşlerini tanıtmak için açacakları standa da izin
vermemiş…
GÜRKUT ACAR (Antalya) –
Bayramları kutlamak mı suç! Bayramları sizin izninizle mi kutlayacağız!
MEHMET ERSOY (Devamla) – Anayasa’dan bahsediyorsan, otuz yıldır bu
kanun yürürlükte, iktidarınızda değiştirseydiniz.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Vali
Bey, size yakışıyor mu ama!
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Sen
kendini ne sanıyorsun!
MEHMET ERSOY (Devamla) – O
zaman laf atmasın! Laf atmasın!
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen.
GÜRKUT ACAR (Antalya) –
Anayasa’da “Toplantı ve gösteri yürüyüşleri” maddesini bir oku bakalım!
VELİ AĞBABA (Malatya) – Siz
de kibar bir insansınız.
MEHMET ERSOY (Devamla) – Ama
o zaman dinlesin.
VELİ AĞBABA (Malatya) –
Savunduğunuz şeye bakın Allah aşkına!
MEHMET ERSOY (Devamla) –
Sayın Ağbaba, lütfen arkadaşınızı ikaz edin o zaman.
VELİ AĞBABA (Malatya) –
Savunacak bir şey mi bu Allah aşkına?
MEHMET ERSOY (Devamla) –
...organları eliyle izin verilmemiş ama konu “Basın-yayın organları eliyle
Cumhuriyet Bayramı kutlamaları yasaklandı.” diye halka duyurulmuştur. Bu arada…
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Aynen
öyle yaptınız! Aynen öyle yaptınız!
BAŞKAN – Sayın Acar, lütfen…
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın
Başkan, gazı yiyen biziz ama! Gazı ben yedim!
MEHMET ERSOY (Devamla) –
Lütfen sabırlı olun. Sizin Hatibinizi dinledik biz. Lütfen nazik olun biraz.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) –
Siz bize seviye tespitini bugün nasıl gösterirsiniz?
MEHMET ERSOY (Devamla) – Bu
arada ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) basın açıklaması yapmak için başvurmuş,
bu dernek de onlara katılacağını açıklamıştır.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) –
Seviye tespit sınavında kaldınız bugün siz!
MEHMET ERSOY (Devamla) – Sizi
muhatap almıyorum. Lütfen…
Ancak amacın orada
toplanmakla başlayan bir süreç olduğu zaten bütün kamuoyuna duyurulmuş, Türkiye
genelinden katılım sağlanacağı ilan edilmiştir.
Değerli arkadaşlar, değerli
milletvekili arkadaşlarım; bunun neresi basın açıklaması? Yani hem yüz binleri
yığma iddiasında olacaksınız hem bütün Türkiye'den insanları oraya davet
edeceksiniz hem “Anıtkabir’e yürüyeceğiz.” diyeceksiniz hem de sanki herkes
saf, tek akıllı sizsiniz, bunun adına “basın açıklaması” diyeceksiniz; basın
açıklaması öyle olmaz. (CHP sıralarından gürültüler)
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Cumhuriyeti kutlamanın ne mahzuru var!
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) –
Birkaç kişi ölsün istiyordunuz değil mi?
MEHMET ERSOY (Devamla) –
Peki, şimdi, bu önergeyi veren Cumhuriyet Halk Partimiz bu işin neresinde?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ne
önergesi?
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) –
Tam da içindeydik, tam da göbeğindeydik! Gururla yürüdük!
MEHMET ERSOY (Devamla) – CHP
bu olayların başlamasına, o beğenmediğimiz, o hiç hoşumuza gitmeyen
görüntülerin yaşanmasına neden olan kanunsuz ve hukuksuz toplantının neresinde?
GÜRKUT ACAR (Antalya) –
Bayramları yasaklıyorsunuz, bayram mı bıraktınız!
VELİ AĞBABA (Malatya) –
Valilik yaptın, kaymakamlık yaptın, ne yazıyor Anayasa’da?
MEHMET ERSOY (Devamla) – O
bilgilerimle açıklıyorum işte.
Cumhuriyet Halk Partisi,
değerli arkadaşlar, bu sürecin hiçbir yerinde yok; ne böyle bir talebi var ne
bu memleketin ana muhalefet partisi olarak “Şu meydanda cumhuriyet kutlamaları
yapıyorum.” diyor ne “Şurada şenlik düzenleyeceğim.” diyor. Ne diyor?
MEHMET S. KESİMOĞLU
(Kırklareli) – Sayın Valim, Cumhuriyet Bayramı, davetiyeyle bayram kutlanmaz!
MEHMET ERSOY (Devamla) –
Sadece derneğin biri “Ben seferberlik yürüyüşü düzenleyeceğim.” diyor. Bir
diğeri “Binlerle basın açıklaması yapacağım.” diyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Ama
hakikaten sizin göreviniz o kalabalığı dağıtmak göreviydi!
MEHMET ERSOY (Devamla) –
Ankara Valiliği de buna izin vermiyor. İşte Cumhuriyet Halk Partisi tam burada
ortaya çıkıyor.
MEHMET S. KESİMOĞLU
(Kırklareli) – Siz insanları fişlemeye alışkın olduğunuz için… Fişlemeci
Bakanlık, fişlemeci Bakanlık!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın
Valim, bu söylediğine sen inanıyor musun?
MEHMET ERSOY (Devamla) – Her
zaman olduğu gibi, bunu da kaosun, Hükûmete karşı sivil itaatsizliğin ve
kargaşanın tam fırsatı görerek Genel Başkanlarının ağzından “Bizde orada
olacağız.” açıklaması ile bütün teşkilatlarını Ankara’ya çağırıyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yok
öyle bir şey.
MEHMET ERSOY (Devamla) –
Değerli arkadaşlar, siz eğer gerçekten alternatif bir kutlama yapmak
istiyorsanız…
MEHMET S. KESİMOĞLU
(Kırklareli) – Alternatif değil, cumhuriyetin sahibi olarak o bayramı
kutluyoruz. Cumhuriyetin gerçek sahipleri olarak, alternatif kutlama değil.
MEHMET ERSOY (Devamla) –
…gerçekten devletle milletin kucaklaşarak, kaynaşarak, hipodromda yapılan
törenlere katılmak istemiyorsanız o zaman…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Kardeşim,
sensin cumhuriyete alternatif.
MEHMET ERSOY (Devamla) –
…Cumhuriyet Halk Partisi olarak istediğiniz meydanı seçersiniz, devlet de size
verir. Ama devlete hiç sormadan, devletten hiçbir görüş almadan kendi başına
karar vermiş ve…
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Çelenk
koymayı bile yasakladınız, çelenk koymayı, çiçek koymayı yasakladınız!
MEHMET ERSOY (Devamla) –
…bütün milletin kullandığı caddeleri saatlerce istila etmeye kalkışan
derneklerin peşine takılıp gitmek de size yakışmaz.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamak ne zamandan beri izne tabi, ne zamandan beri!
MEHMET ERSOY (Devamla) –
Tabii, bu dernekler, Cumhuriyet Halk Partisi, herkes çağrılarını yaptı. Amaç
bir şeydi: Daha önce gördükleri ve yaşadıkları “Cumhuriyet mitingleri” özlemi bir
kez daha depreşmişti.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Evet, o mitingler çok demokratik mitinglerdi, ne olmuş!
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Neden
korkuyorsunuz!
MEHMET ERSOY (Devamla) – Ama
burada bir eksikleri vardı, artık onlara destek olan oligarşik bürokratları
arkalarında yoktu.
MEHMET S. KESİMOĞLU –
(Kırklareli) – Bayramı kutlamak için bürokrata ne gerek var!
VELİ AĞBABA (Malatya) –
2007’deki hâkim, bürokratlar AKP’den milletvekili şimdi!
MEHMET ERSOY (Devamla) – Onun
için de umduklarını bulamadılar. Onun için de halkımızı, bayramı bile siyaset
ve hükûmet karşıtlığı için kullanmak isteyen, Birinci Meclisi de Atatürk’ü de
bayrağımızı da istismar ederek buradan siyasi bir rant elde etme gayreti içinde
olanlara, elhamdülillah, prim vermedik. Bırakın, bu kanunsuz eylem için…
MEHMET S. KESİMOĞLU
(Kırklareli) – Vatandaşlar Türk Bayrağı’yla siyasi rant elde etmek için o meydanlara
gitmediler.
BAŞKAN – Sayın Kesimoğlu,
lütfen…
MEHMET ERSOY (Devamla) –
…dışarıdan gelmek isteyenlere engel olunduğu mazeretini, bırakın ona sığınmayı,
sadece Ankara teşkilatlarınızın ana kademelerinin asil ve yedek kadroları oraya
gelmiş olsaydı meydanlar almazdı. Sadece Ankara’da yaşayan insanların,
Ankara’da yaşayan insanımızın yüzde 1’i sizin çağrınıza itibar etseydi o
meydanlar dolar taşardı.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – O
barikatları niye yıktılar? Millet nasıl yürüdü?
MEHMET ERSOY (Devamla) – Bunu
bile başaramadınız çünkü elhamdülillah, halkımızın sağduyusu, bayramını bayram
gibi kutlamaya odaklanmıştı.
GÜRKUT ACAR (Antalya) –
Askerî bayramları yasaklıyorsunuz, askerî bayramları! Cumhuriyet sayesinde
geldiniz, cumhuriyeti yıkmaya çalışıyorsunuz!
MEHMET ERSOY (Devamla) – Ha,
değerli arkadaşlar, değerli milletvekillerimiz, bütün uyarılarımıza rağmen,
Sayın Kılıçdaroğlu’na Başbakanımızın yaptığı bütün çağrılara rağmen, CHP Genel
Başkanı ve 20 kadar milletvekili bu Ankara Valiliği tarafından “kanunsuz”
olarak nitelendirilen toplantıya katılmışlar, yine kanunsuz bir şekilde,
arkalarındaki halkımızı da riske atarak suç işlemeye teşvik etmişlerdir.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın
Bakanı savunmak
gibi zor bir görev almışsınız, kolay gelsin Sayın Valim!
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Sayın Ersoy, bunun hesabını soracağız.
CELAL DİNÇER (İstanbul) –
Şimdi niye geliyorsunuz?
MEHMET ERSOY (Devamla) – Milyonlarca
Ankaralının hiçbir hakkına, hukukuna riayet etmeden…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) –
Kardeşim, Anıtkabir’e gitmek ne zamandan beri suç oldu? Ne zamandan beri suç
Anıtkabir’e gitmek ya!
MEHMET ERSOY (Devamla) –
…saygı göstermeden en işlek caddelerinde gövde gösterisi yapmak istemişlerdir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) –
Ağzından çıkanı kulağın duysun Sayın Valim.
MEHMET ERSOY (Devamla) –
Görevleri sadece kanun hâkimiyetini sağlamak, kamu güvenliğini ve bütün
vatandaşlarımızın esenliğini sağlamak için…
MEHMET S. KESİMOĞLU
(Kırklareli) – Kanun şimdi mi aklınıza geldi?
MEHMET ERSOY (Devamla) –
…gayret göstermek olan emniyet mensuplarımızın görevlerini yapmalarına izin
vermemişlerdir.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Vay,
vay, vay!
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Onları alet ettiniz. Yasayı çiğneyen kim
olursa olsun hesap soracağız, hiç bundan kaçış yok.
MEHMET ERSOY (Devamla) –
Sıfatlarından kaynaklanan konumlarını toplantının bir itaatsizlik eylemine
dönüşmesi için kullanmışlardır.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Hesap soracağız, insanlara seyahat özgürlüğünü çok görenlere hesap soracağız.
MEHMET ERSOY (Devamla) –
Böyle olunca da emniyet güçlerimiz toplantıyı dağıtmaya çalışmış ve arbedeler
yaşanmış, istenmeyen, hepimizi üzen görüntüler yaşanmıştır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) –
Kardeşim, o kadar açıksanız neden gizli genelge yayınlıyorsunuz, açık açık
yazsaydınız onları. O kadar haklısın da niye gizli genelge gönderiyorsunuz.
MEHMET ERSOY (Devamla) –
Hatta bir emniyet müdür yardımcısının burnu kırılmış, 16 görevli ise
yaralanmıştır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Açıkça
söylemeye utanıyorsun. “Onları kutlamaya yollama, ama benim şimdi sana
söylediğimi kimseye söyleme.” diyorsun. Al, bak, genelge burada bak. Niye
yayınlıyorsunuz bunu?
MEHMET ERSOY (Devamla) –
Değerli arkadaşlar, şimdi size soruyorum: Bütün bu olayların suçlusu kim?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Neden
gizli bu? Kendinden utanıyorsun kendinden, yaptığın iş ayıp da o yüzden.
MEHMET ERSOY (Devamla) –
Suçlu, göreve geldiğinden bu yana canla başla, kanunun kendisine verdiği…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yarın,
öbür gün, bak, Sayın Bakan, Yüce Divanda vereceksin bunun hesabını!
MEHMET ERSOY (Devamla) –
…-konuşmamın başında saydığım- görevleri yerine getirmek için çabalayan…
VELİ AĞBABA (Malatya) – Ona
“sosyal demokrat” diyorlar!
MEHMET
ERSOY (Devamla) – …gerek adi suçların gerekse terör suçlarının halkımızın
günlük yaşamını etkilemesini önlemek için olağanüstü gayret sarf eden ve bundan
dolayı da otuz yıldır milletin kanını emerek, hayatiyetlerini idame ettiren
terör baronlarının, kadınlarımızın, yavrularımızın, bebeklerimizin,
öğretmenlerimizin, imamlarımızın, güvenlik güçlerimizin acımasız vahşi
katilleri ve onların ovalardaki iş birlikçileri tarafından hedef tahtasına
oturtulan Değerli İçişleri Bakanımız İdris Naim Şahin mi?
VELİ AĞBABA (Malatya) – Helal
olsun!
MEHMET ERSOY (Devamla) –
Yine, o Kanun’un verdiği bütün yetkileri kullanarak Ankara’nın esenliğini ve
güvenliğini, o toplantıya katılmayan 4 milyon insanın hakkını, hukukunu,
özgürlüğünü korumaya çalışan Ankara Valisi mi, yoksa,
değerli arkadaşlar, sanki…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) –
Başbakan niye kızdı o zaman?
MEHMET ERSOY (Devamla) –
…cumhuriyet kutlamaları yasaklanmış gibi yaygara yaparak…
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
“Gibisi” fazla, “gibisi” fazla.
MEHMET ERSOY (Devamla) –
…Hükûmet aleyhine gösteri yapmak için Valiliğin…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) –
“Kanunsuz.” diyorsun, “İzinsiz.” diyorsun…
MEHMET ERSOY (Devamla) –
…hiçbir ikazına uymadan, “Ben ne dersem o olacak. Biz hukuk tanımayız, biz
kanun tanımayız. Bizi, bizim dışımızdaki milyonların hakkına, hukukuna riayet
etmek bağlamaz…
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – O
gösteriden sadece siz rahatsız oldunuz, başka hiç kimse rahatsız olmadı!
MEHMET ERSOY (Devamla) –
…değil mi ki bu işin ucunda siyasi rant var. O hâlde, cumhuriyeti de Atatürk’ü
de bayrağı da çocukları da yaşlıları da istismar etmek bizim için caizdir.
Cumhuriyet gibi en büyük ulusal bayramımızda halkımızı ‘devlet-millet el ele
kutlayanlar’ ve ‘sadece bizimle kutlayanlar’” diye bölmekten bile imtina
etmeyen zihniyet mi?
MEHMET S. KESİMOĞLU
(Kırklareli) – Esas bölücü sizsiniz, siz.
GÜRKUT ACAR (Antalya) –
Cumhuriyet sayesinde iktidara geldiniz.
MEHMET ERSOY (Devamla) –
Değerli milletvekilleri, değerli arkadaşlar, bu vesileyle şunu da bir kez daha
haykırmak istiyorum: AK PARTİ, milletin bağrından, milletin özlemlerine,
hayallerine cevap vermek için çıkmış kadroların buluştuğu hareketin adıdır.
Derdimiz, hedefimiz sadece bu aziz millete hizmet, ülkemizi muasır medeniyetler
seviyesinin üzerine çıkarmaktır.
CELAL DİNÇER (İstanbul) –
Derdiniz Cumhuriyeti yıkmak Sayın Ersoy. Buna sen de inanmıyorsun!
MEHMET ERSOY (Devamla) – Ne
cumhurumuzla ne cumhuriyetimizle ne de cumhuriyetin kazanımlarıyla hiçbir
derdimiz olabilemez. Biz, milletimizin bugünleri görmesini, ideallerinin,
değerlerinin bütünleştiği evlatlarının iktidarını görmesini cumhuriyetimize
borçlu olduğumuzu bilecek kadar aklı başında insanlarız.
CELAL DİNÇER (İstanbul) –
Aferin, çok güzel!
MEHMET S. KESİMOĞLU
(Kırklareli) – Cumhuriyet İlköğretim Okulunun adını değiştiriyorsunuz, Acun
Ilıcalı’nın annesinin adını veriyorsunuz.
MEHMET ERSOY (Devamla) – AK
PARTİ, bırakın Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını yasaklamayı, bu bayramları,
devletin milleti ile bütünleşerek kutlamasını sağlamaya çalışacak anlayışın
partisidir.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Siz değil miydiniz “Sokaklarda kutlanacak bayramlar.” diyen? Neden insanlara
izin vermiyorsunuz?
MEHMET ERSOY (Devamla) –
Demokratikleşmiş, bütün inançları güvence altına almış laik cumhuriyet,
birliğimizin de kardeşliğimizin de bütünlüğümüzün de kalkınmamızın da
gelişmemizin de en önemli tutkalıdır ve bizim de en önemli değerimizdir.
MEHMET S. KESİMOĞLU
(Kırklareli) – O, iktidar tutkalı, iktidar tutkalı! İnin bakalım iktidardan!
MEHMET ERSOY (Devamla) – Şuna
yürekten inanıyoruz: Dünya durdukça cumhuriyetimiz var olacaktır.
VELİ AĞBABA (Malatya) –
Bravo, kutlarım sizi!
MEHMET ERSOY (Devamla) – AK
PARTİ İktidarı var oldukça cumhurun cumhuriyetine kimse dokunamayacak, kimse
ona özel mülkü muamelesi yapamayacaktır. (AK PARTİ sıralarından “Bravo”
sesleri, alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Evet, cumhuriyet halkındır; halkındır cumhuriyet.
MEHMET ERSOY (Devamla) – AK
PARTİ iktidarları devam ettiğince…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET ERSOY (Devamla) –
…İçişleri Bakanımız Sayın İdris Naim Şahin de hem bu ülkenin huzuru, esenliği
ve güvenliği için hem
de ülkemizin bütünlüğü için mücadelesini vermeye devam edecektir.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Ersoy.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) –
Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bir saniye… Otursun
da.
MEHMET ERSOY (Devamla) –
Hepinize saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Ersoy.
Sayın Tarhan, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) –
Tutanakları saklayın. Tutanakları saklayıp torunlara gösterin.
BAŞKAN – Beyefendiler, susarsanız
Sayın Tarhan’ı dinleyebileceğim.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) –
Sayın Başkan, partimizin adı zikredilerek yasa dışı bir toplantıda partimizin
temsil edildiği belirtildi.
BAŞKAN – Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
İki dakikanız var, buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
7.- Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan’ın, Sinop Milletvekili
Mehmet Ersoy’un Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) –
Az önce kürsüde bulunan zat, bir öfke hezeyanı ile ne söylediğini bilemedi. (AK
PARTİ sıralarından “Milletvekili” sesleri) Sanıyorum ustasından ders almış.
Saldırgan bir tutumla bugünkü seviye tespit sınavını hakikaten geçemediniz. Az
önce Sayın Arınç’ın seviyesinden aslında daha iyiydi belki hatibin seviyesi.
AHMET YENİ (Samsun) – Kendi
seviyene bak.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Devamla)
– Ama gene de bizi rahatsız etti. O yüzden söz almış bulunuyorum.
Şimdi, sizin, az önce
temsilcinizin zihniyetinde belirginleşen zihniyetinizi bir özetlemek istiyorum.
Şimdi, halka yasak ve barikat kuran aslında yasakçı bir zihniyetiniz var ama
bunu kabul etmekte zorlanıyorsunuz, gerçekten zorlanıyorsunuz, bunun ikilemini
yaşıyorsunuz. Barikatçı bir zihniyetiniz var. Masum insanları zehirli gaza
boğan zehirli bir zihniyetiniz var aslında. Bu da sizi rahatsız ediyor, bunun
farkındayım. Öfke krizlerinizin nedeni bu. Bayram kutlamalarını dahi bir
suikast olarak nitelendiriyor, Başbakanınız bunu söylemişti. Suikasta benzeten
aslında panzerci bir zihniyetiniz var. Bundan da çok rahatsızlık duyuyorsunuz.
Halktan bayram kutlaması
yerine takla atmasını tercih eden bir zihniyetiniz var Sayın Bakan. Bütün ülke
bunu biliyor, taklacı bir zihniyetiniz var. İstihbarat masallarına sadece
kendisi inanan istihbaratçı, fişlemeci -Hozat’ta da yaptığınız gibi daha yeni,
çok taze- bir zihniyetiniz var. Kapısı kırık istihbaratçı valinize örnek olan
istihbaratçı bir zihniyetiniz var.
İHSAN ŞENER (Ordu) – Sen
kendi geçmişine bak.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Devamla)
– Teröre güvercin, halka şahin bir zihniyetiniz var. Sahte ve ruhsuz törenlere
meraklı, halka çobanlık yapmaya meraklı, enseye şaplak bir zihniyetiniz var
Sayın Bakan. Barikatların kalkmasından duyduğu üzüntüyle “Keşke birkaç ceset
çıksaydı şuradan.” diyen bu kadar sorumsuz bir zihniyetiniz var. O gösteriden
mutsuzlukla donanmış biçimde çıktınız siz. İşte, tam da bu ahval ve şeraitte
bütün engellemelerinize rağmen 1 milyon 300 bin…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
EMİNE ÜLKER TARHAN (Devamla)
- …kişinin katıldığı bu olayda zihniyetiniz error verdi Sayın Bakan, error
verdi. (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Hükûmet adına…
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Sayın Başkanım, izin verirseniz bir hususu arz etmek istiyorum.
Sayın Ersoy konuşmasında,
sanki 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na aykırı bir eylem
varmış gibi konuştu ve konuşmasını bu tez üzerine dayandırdı. Oysa, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun
4’üncü maddesinde istisnalar belirtilmiştir.
Bakınız, 4’üncü maddenin (b)
bendine göre, kanun ve gelenek ve göreneklere göre yapılacak toplantı, tören,
şenlik, karşılama ve uğurlamalar bu kanunun kapsamı dışındadır. O nedenle, 29
Ekim günü yapılan yürüyüş ve Anıtkabir’e ziyaret, bu Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Kanunu kapsamında değerlendirilemez. Ben bunu arz etmek istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
IX.- GENSORU (Devam)
A) Ön Görüşmeler (Devam)
2.- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup
Başkanvekili Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin; Cumhuriyet Bayramı
kutlamalarında toplantı, gösteri ve seyahat özgürlüklerinin kullanılmasını
engellediği, halka şiddet uygulayan kamu görevlilerini himaye ettiği ve kamu
gücünü kullanarak vatandaşlar üzerinde baskı uyguladığı iddiasıyla İçişleri
Bakanı İdris Naim Şahin hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/24)
(Devam)
BAŞKAN – Hükûmet adına
İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Ordu) – Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekillerimiz; Cumhuriyet Halk
Partisi adına Muharrem İnce ve arkadaşları tarafından hakkımda verilen, 29 Ekim
2012 tarihinde Ankara Ulus merkezinde gerçekleştirilmek istenen yasa dışı
toplantı ve gösteri yürüyüşü ile ilgili olarak…
CELAL DİNÇER (İstanbul) –
Yasa dışı değil Sayın Başkan.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – …gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağını
görüşmekteyiz şu anda. Biraz önce önerge sahibi ve siyasi parti gruplarımız
görüşlerini dile getirdiler. Yapıcı eleştiri ve öneriler için konuşmacılarımıza
çok teşekkür ediyorum. Ben de görüşlerimi zamanın elverdiği ölçüde sizlerle
paylaşmak ve bazı konularda sizleri ve aziz milletimizi aydınlatmak istiyorum.
Bu vesileyle yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
sözlerimin başında önemli gördüğüm birkaç hususu sizlerle paylaşmak isterim.
Öncelikle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gensoru gibi önemli bir denetim
mekanizmasını kullanıyor olmasından hiçbir rahatsızlık duymadığımı belirtmek
isterim çünkü konuşmanın, tartışmanın, bilgilendirme yapmanın yararına
inanmaktayım. Ayrıca, her tartışma ortamı bize yaptıklarımızın ve bazı
gerçeklerin anlaşılması için yeni fırsatlar vermektedir. Daha önceleri hakkımda
BDP gensoru önergesi verir, alır, tekrar verirdi. Son zamanlarda sanırım
karargâhtan emir gelmediği için bu boşluğu Cumhuriyet Halk Partisi doldurmak,
rolü kaldığı yerden devam ettirmek tercihinde bulundu. Bu önergeyi de bu
kapsamda değerlendiriyor, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında neler yaşandığı
hususunda saygıdeğer milletvekillerimizi aydınlatmak için bu gensoruyu bir
vesile olarak görüyorum.
Gensoru önergesinin
gerekçesinde kolluk birimlerinin aşırı güç kullandığı, yapılan etkinliğin 2911
sayılı Kanun kapsamında olmadığı, seyahat özgürlüğünün engellendiği gibi bir
dizi iddiaya yer verildiği görülüyor. Bu tür iddialarda
bulunulmasını doğal karşılıyor ve bunun olaylara farklı bir bakış açısını
yansıttığını değerlendiriyorum ancak Parlamentonun anayasal denetim yollarından
biri olan ve fevkalade önemli konularda kullanılması gereken gensoru
müessesesinin, halkın gözü önünde cereyan eden bir olayda ve ortada ciddi
gerekçeler olmadığı hâlde, birtakım kurgular üzerine bina edilip verilmesini
büyük bir talihsizlik olarak görüyorum.
Diğer taraftan, gensoru
metninde var olan bir cümleyi, bu gensoru önergesini verenlerin zihniyetini
yansıtma adına sizlerin dikkatine sunmak istiyorum. Metinden cümleyi aynen
okuyorum: “Cumhuriyetin temel ilkelerini benimseyen yurttaşlar üzerinde kamu
gücünü kullanarak baskı oluşturacak girişimlerde bulunarak görevini kötüye
kullanan…” diye devam ediyor bu cümle. Bizim vatandaşlarımızı cumhuriyeti
benimseyen ya da benimsemeyen şeklinde ikiye ayıran bu anlayışı ve ayrımcı
zihniyeti kabul etmemiz asla mümkün değildir ve bunu kınıyorum, telin ediyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) –
Vatandaşı ayırmıyoruz Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – Cumhuriyet Halk Partisi her zaman yaptığı gibi yapay sorun
üreten, o soruna çözümler karşısında itiraz eden, çözümden şikâyet eden, âdeta
oluşan kargaşadan -hatta bir adım ileri- anarşiden medet uman bir parti olma
konumundan bir türlü kurtulamamıştır.
Biz bu ülkede yaşayan
herkesin cumhuriyete ve onun ilkelerine sahip çıktığına ve bu anlayışı
sergileyenlerden daha cumhuriyetçi olduğuna inanmaktayız.
Ben buradan sormak istiyorum:
Ülkemizin toplumsal barışını tehlikeye sokanlar kimler? Vatandaşlarımız
arasında ayrımcılık yapan, onları alternatif kutlamalar yapma adına sokağa
dökenler kimler? Ben, bu ayrımcı zihniyeti kamuoyunun takdirlerine bırakıyorum.
Öncelikle şunu açıkça
belirteyim ki, cumhuriyet ve Cumhuriyet Bayramı 75 milyon vatandaşımızın en
önemli ortak millî değeridir. Bu ortak değerimiz kimsenin tekelinde olmadığı
gibi, yine birilerinin de her canı istediğinde tartışmaya açacağı konu değildir
ve olmamalıdır da.
Bu ülkede Cumhuriyet Bayramı
kutlamaları seksen dokuz yıldır birlik, beraberlik ve millî bütünlük içerisinde
kutlanmaktadır. AK PARTİ hükûmetleri olarak bizler de bu geleneği iktidara
geldiğimiz günden bugüne güçlendirerek sürdürmekteyiz. Birilerinin iddia ettiği
gibi, Cumhuriyet Bayramı’nın kutlanmasını engellemek gibi ne bir düşüncemiz ne
de bir davranışımız olmamıştır, olması da mümkün değildir. (CHP sıralarından
gürültüler)
Ancak, bize yasakçı, baskıcı
iftirasını atabilenler önce kendi geçmişlerine bir baksınlar, fayda var. Bu
sene alternatif bir kutlama hevesi içine giren Cumhuriyet Halk Partisi, bunu
maalesef ilk kez yapmamıştır. Ne zaman yapmıştır? Cumhuriyetimizin 25’inci
yılında yani 1948 yılında da benzer bir kutlama gayreti içine girmiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterliğince il ve ilçe örgütlerine gönderilen
bir yazı ile Cumhuriyet Halk Partisinin özel bir program yapacağı, 1948
yılında, Cumhuriyet Bayramı ve Cumhuriyet Halk Partisinin kuruluş yıl dönümünün
birleştirilerek kutlanacağı bildirilmiştir. 9 Eylül 1923 tarihinde kurulan
Cumhuriyet Halk Partisi, 29 Ekim kutlamalarıyla partinin kuruluş yıl dönümü
kutlamalarını birleştirerek bugün olduğu gibi o gün de toplumu ayrıştırma
gafletine düşmüştür.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Ne
alakası var Sayın Bakan?
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Siz
kendi hesabınızı verin, siz kendi hesabınızı verin.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – Demokrat Partili vatandaşlar o tarihte bu kutlamalara
katılamamışlardır. Öyle ki, Cumhuriyet Halk Partisi, Ankara’da bir gövde
gösterisi yapma uğruna, bu kutlama programlarına çeşitli illerden vatandaşları
Ankara’ya taşımak istemiş...
CELAL DİNÇER (İstanbul) –
Size ne, size ne yani?
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – İyi
bulmuşsunuz vallahi, tebrik ediyorum Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – …o zaman Ankara’ya bağlı Kırıkkale’den getirilmek istenen 40
vatandaşımızın yolda geçirdikleri kaza sonucunda vefatlarına sebep olmuştur.
Bugün, Hükûmetimizce, halkın
bayram kutlamasını yasakladığını iddia eden Cumhuriyet Halk Partisi, yine, 1949
yılında, halkın ve siyasi partilerin bayram kutlamalarına katılmasını
yasaklamıştır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın
Bakan…
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Sen o zaman daha doğmamıştın, doğmamıştın bile, bugüne gel, bugüne.
BAŞKAN – Sayın Serindağ
lütfen, Sayın Ağbaba…
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) - Bakanlar Kurulu, o yıl
aldığı bir kararla, hipodromda yapılan resmigeçit törenlerine, siyasal
partilerin, atlı ve yaya köylülerin, esnafın ve halkın katılmasına yasak
getirmiştir.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Sayın Başkan, Sayın Bakan doğmamıştı daha o zaman.
BAŞKAN – Tamam canım.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – Sadece askerî birlikler, askerî okullar ve izcilerin törene
katılmasına karar verilmiştir. Cumhuriyet Halk Partisinin 1949 yılındaki bu
yasakçı kararı, ülkenin çeşitli yerinde 10 binlerce vatandaş tarafından da
ayrıca protesto edilmiştir.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) –
Yahu Allah’tan kork, seksen sene önsesinden bahsediyorsun Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – Bu tipik bir Cumhuriyet Halk Partisi zihniyetidir. Olayları
işine geldiği gibi çarpıtmak ana muhalefet partisinin zaman zaman en iyi
yaptığı iştir. (CHP sıralarından gürültüler)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gensoru önergesinde iddia edilen hususlar tamamen gerçek dışı
ve mesnetsizdir.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Ha, ona gel.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – 1936 yılından bu yana, Cumhuriyet Bayramı törenleri,
Ankara’da Hipodrom’da yapılmaktadır.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
“Sokaklarda kutlayalım.” diyen siz değil misiniz?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – Yetmiş altı yıldır kutlandığı gibi bu yıl da aynı şekilde
törenler başkentte, Hipodrom’da gerçekleştirilmiştir. Ancak Cumhuriyet Halk
Partisi, tek parti iktidarından kalma alışkanlıklarının bir devamı olarak,
tıpkı Barış ve Demokrasi Partisinin alternatif cuma girişiminde olduğu gibi,
birtakım legal ve illegal örgütlerin de peşine takılarak…
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) -
İllegal örgütle görüşmeleri yapan sensin.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) - …alternatif Cumhuriyet Bayramı kutlaması yapma girişiminde
bulunmuş, millî birlik ve beraberlik ve bütünlüğümüzün timsali olan böylesi
önemli bir günde insanlarımızı ayrıştırma gafleti içine düşmüştür. (CHP
sıralarından gürültüler)
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) –
Sayın Bakan, illegal örgütler hangisi onu söyle. İçişleri Bakanısınız…
BAŞKAN – Sayın Acar, Sayın
Özgündüz, Sayın Ağbaba…
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Ama Sayın Başkan, gerçeğe aykırı şeyler söylüyor.
BAŞKAN – Ne yapalım canım,
kendisini savunuyor, ne yapalım?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisinin sonradan
sahiplendiği ve siyasi rant amacıyla destek verdiği bir gösteri yürüyüşü için
çeşitli sivil toplum örgütlerince Ankara Valiliğine başvuru yapılmıştır. Bu
başvurular üzerine Valilik tarafından yapılan incelemede, isteğin 2911 sayılı
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu kapsamında olduğu değerlendirilmiş…
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Buna siz de inanmıyorsunuz!
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – …ve toplantı, gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının
kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller 2911 sayılı Kanun’un ilgili
maddelerinde de açıkça belirlenmiştir. Kanun gereğince, Ankara’da toplantı ve
gösteri yürüyüşü yapılacak yerler ve güzergâhlar daha önceden belirlenmiştir.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) -
Millî bayramları kutlamak ne zamandan beri suç oldu?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – Söz konusu yerler usulüne uygun olarak kamuoyuna ilan edilmiş
olup…
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Millî
bayramları kaldırmaya çalışıyorsunuz Sayın Bakan, unutturmaya
çalışıyorsunuz.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – …bu yerler içerisinde, talebe konu olan Ulus ve Anıtkabir
çevresi bulunmamaktadır. Aynı Kanun’un 22’nci maddesinde, “Genel yollar ile
parklarda, mabetlerde, kamu hizmeti görülen bina ve tesislerde…”
GÜRKUT ACAR (Antalya) –
Bayramın kutlanma yeri olmaz Sayın Bakan, bayramın kutlanma yeri olmaz!
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – “…ve bunların
eklentilerinde ve Türkiye Büyük Millet Meclisine 1 kilometre uzaklıktaki alan
içinde toplantı yapılamaz…”
CELAL DİNÇER (İstanbul) –
Sayın Bakan, Melih Gökçek Kızılay’da her gün tören yapıyor. İzin alıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – “…şehirlerarası karayollarında gösteri yürüyüşleri
düzenlenemez.” hükmü yer almaktadır, kanun budur.
CELAL DİNÇER (İstanbul) –
Kızılay bu listeye dâhil mi Sayın Bakan?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – Ama Cumhuriyet Halk Partisinin kanunu herhâlde bir başka
kitapta yazmaktadır.
CELAL DİNÇER (İstanbul) –
Arabesk sanatçılar çıkarken izin var da cumhuriyet yürüyüşüne niye yok?
BAŞKAN – Sayın Dinçer…
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – Bu çerçevede, genel hayatın, kamu düzeninin, yaya ve araç
trafiğinin olumsuz etkilenecek olması nedeniyle… (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN- Sayın Acar…
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) - ...belirtilen yerler ve güzergâhta söz konusu eylemin
gerçekleştirilmesine hukuken ve fiilen imkân olmadığı değerlendirilmiştir.
Ayrıca, ülkemizin de taraf
olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9, 10, 11’inci maddeleri ile
Anayasa’mızın 14 ve ilgili maddeleri doğrultusunda belirtilen hakların
kullanımına sınırlama getirilebileceği hükme bağlanmıştır.
VELİ AĞBABA (Malatya) –
Milletvekillerine biber gazı var mı Avrupa’da?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – Buna göre, suç işlenmesinin önlenmesi, kamu güvenliğinin,
kamu düzeninin, genel sağlığın…
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Yani Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamak suç oldu, öyle mi?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) - …veya ahlakın ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin
korunması amacıyla sınırlama getirilebilmektedir.
Açıklanan hususlar ve
gerekçeler doğrultusunda, yapılmak istenen bu eylem için uluslararası
mevzuatta, Anayasa’mızda ve kanunda öngörülen sınırlandırma ve yasaklama
şartlarının oluştuğu açıkça anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, Ulus Birinci
Millet Meclisi binası önünde toplanılarak yapılması planlanan söz konusu
toplantı ve gösteri yürüyüşü eyleminin ilgili kanuna aykırı bir faaliyet olduğu
değerlendirilmiş, Ankara Valiliğimizce bu gösteri yürüyüşüne izin verilmeyeceği
16 Ekim 2012 tarihinde başvuru sahiplerine, legal olanlarına bildirilmiştir.
Bu bildirime rağmen, gruplar
yasal olmayan bu eylemi Cumhuriyet Bayramı kutlaması kılıfı altında yapmakta
ısrarcı olmuşlardır. Ayrıca, güvenlik birimlerimize intikal eden istihbari
bilgiler doğrultusunda bu etkinliğin perde arkasında birtakım illegal
örgütlerin bulunduğu ve düzenlenmek istenen gösteri yürüyüşünün provokasyonlara
açık olduğu da değerlendirilmiştir.
CELAL DİNÇER (İstanbul) –
Geç, onlar hikâye, hepsi hikâye!
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – Halkımızın huzur ve sükûnunu bozmayı hedefleyen bahse konu
provokatif grupların yapmayı planladıkları yasa dışı her türlü eylem ve
etkinliğin engellenmesi amacıyla gerekli güvenlik tedbirlerini almak Bakanlık
olarak bizim en temel görevimizdir.
Cehaletle ortaya konan bir
tez vardır: “Orada halkın güvenliği için arama noktaları niçin
oluşturulmamıştır?” Arama noktaları izinli gösteri ve toplantı yürüyüşleri için
konulur, izinsizler için arama noktası konmaz.
MEHMET S. KESİMOĞLU
(Kırklareli) – Peki, onların güvenliğini kim sağlayacak?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Ordu) – Bunu biliyor olmanız temel bir bilgi olarak, kabulümüzdür ama
bilmediğiniz anlaşılıyor.
Bu olayda da Ankara Valiliği
vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini, kamu düzeni ve güvenliğini sağlamak
adına gerekli önlemleri almıştır.
Diğer taraftan, biz meşru
zeminlerdeki her türlü hak arayışının, düşünce, ifade ve örgütlenme
özgürlüğünün sonuna kadar arkasındayız. AK PARTİ hükûmetlerimizin on yıllık
iktidarı boyunca temel hak ve özgürlükler alanında yapmış olduğu reformlar bu
görüşümüzün ve bu gerçeğin en somut göstergesidir. Ancak, hiç kimsenin yasal
olmayan yollarla hak iddia etmeye, çeşitli kılıflar altında illegal gösteri
yapmaya, güvenlik güçlerimize saldırmaya, diğer vatandaşlarımızın hak ve
özgürlüklerini gasbetmeye, yasalarımız tarafından suç sayılan davranışlarda
bulunmaya hakkı da haddi de yoktur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 29 Ekim günü, meydana gelen olayları ve o gün yaşananları 1
kez daha hatırlatmak istiyorum: Saat 10.50 itibarıyla Cumhuriyet Halk Partisi
milletvekillerinden oluşan 15 kişilik heyet, Atatürk büstüne çelenk koymuştur
Ulus’ta.
Saat 11.00’de Birinci Meclis
önünde ülke genelinden katılımlarla birlikte aralarında 20 Cumhuriyet Halk
Partisi milletvekilinin de bulunduğu topluluğun 10 bin kişiye ulaştığı
belirlenmiştir.
11.15’te
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanın da bulunduğu topluluğun alana geldiği,
Baruthane Kavşağı’nda bulunan grubun, güvenlik görevlilerine yönelik çeşitli
cisimler atmak suretiyle saldırıda bulunduğu; topluluğun güvenlik çemberini
aşmaya çalışmaları üzerine, bu gruba yönelik kısa süreli müdahalenin yapıldığı,
saat 12.20 sıralarında Birinci Meclis önünde bulunan grubun toplu bir şekilde
güvenlik güçlerine saldırmaları sonucunda gazlı ve tazyikli suyla müdahalede
bulunulduğu…
MEHMET S. KESİMOĞLU
(Kırklareli) – Polis şiddeti var, polis şiddeti var Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) - … müdahale sonrasında dağıtılmaya çalışılan grupların tekrar
toparlandığı ve yaklaşık 15 bin kişinin Atatürk Bulvarı, Tandoğan Meydanı ve
Güven Park civarından Anıtkabir’e doğru yürüyüşe geçtiği, saat 14.30
sıralarında tamamı Anıtkabir’e geçen söz konusu grubun, 16.20 sıralarında normal
olarak dağıldığı…
MEHMET S. KESİMOĞLU
(Kırklareli) – Helikopterden mi gördünüz Sayın Bakan?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) - … olaylar esnasında 1’i emniyet müdür yardımcımız olmak üzere
toplam 16 güvenlik görevlisinin yaralandığı tespit edilmiştir.
O gün toplanan gruplardan
bazılarının, milletvekillerimizin arkasına saklanarak, güvenlik güçlerimize
saldırmaları gerçek amacın bayram kutlamak olmadığını açıkça göstermektedir. Şu
fotoğraflar, şu fotoğraflar, Cumhuriyet Halk Partililerin şeref levhalarıdır!
(CHP sıralarından gürültüler) Polis memurunun boynuna sarılan -o beyaz
gördüğünüz top gibi olan kasktır- polis memurunun boynuna sarılan ve saldıran
Cumhuriyet Halk Partilileri görüyoruz. Burada yaralayıcı cisim atanları
görüyoruz. (CHP sıralarından gürültüler)
VELİ AĞBABA (Malatya) – Genel
Başkanın üzerine gaz bombası attıranlar utansın.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüm bu yaşananlar yüce
milletimizin bütün gerçekliğiyle görebileceği şekilde gerçekleşmiş olaylardır.
VELİ AĞBABA (Malatya) –
Milletvekillerine gaz bombası attıranlar utansın.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – Gensoru önergesi vesilesiyle birkaç önemli hususa daha
değinmek istiyorum. Gensoru gerekçesinde, 29 Ekim günü polis biber gazı sıkıp
yurttaşlarımıza saldırırken şahsımın helikopterden alanı denetlediği ve
olayları yönlendirdiği iddia edilmektedir. O gün, toplumsal olayları havadan
gözlemlemek maksadıyla helikopterle gezi yaptığım, helikoptere bindiğim ve gezdiğim
doğrudur…
VELİ AĞBABA (Malatya) – Biz
de onu söylüyoruz.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – …ancak bu, birilerinin ve bu gensorunun iddia ettiği gibi
gerçekleşmemiştir.
MEHMET S. KESİMOĞLU
(Kırklareli) – İnkar etmiştiniz?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – Olayların çıktığı, saldırıların başlaması üzerine polisin
müdahale ettiği saatlerde şahsımın Hipodrom’da yapılan Cumhuriyet Bayramı
töreninde olduğu bilinmektedir. Buna rağmen, bir gazete tarafından,
basın-yayın, meslek ilkeleri ve etiği hiçe sayılarak sırf şahsımı karalamak
amacıyla montajlanmış bir fotoğraf kullanılarak sanki o saatlerde helikopterden
polisin müdahalesini izlediğim algısı oluşturulmuştur. Hâlbuki,
gazetenin kullandığı, helikopterdeki bu görüntü benim daha önce Güneydoğu’ya
yapmış olduğum gezilerdeki fotoğraflardan montajlanmıştır. Gerçeklerin kısa bir
süre sonra ortaya çıkması üzerine gazete fotoğrafı yayından kaldırmış ve
şahsımdan özür dilemek zorunda kalmıştır ancak Cumhuriyet Halk Partisi henüz
özür dileme çizgisine gelmeyi başaramamıştır.
29 Ekim günü yapılan kara
propaganda sadece bununla da sınırlı kalmamıştır.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın
Bakan, gazı kim sıktırdı, suyu kim sıktırdı?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – Yine sosyal medyada polisimizi karalayan, kaynağı belirsiz
bir fotoğraf yayınlanmıştır. Bu fotoğrafta elinde Türk Bayrağı taşıyan küçük
bir çocuğun…
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Yanlış fotoğraf gösteriyorsunuz.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – Sen yanlış görüyorsun, doğrusu burada.
…elinde copla bir çevik
kuvvet polisi tarafından kovalandığı gösterilmektedir. Tıpkı sizin gibi,
basında da gayretkeşlikler almış başını gitmektedir.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Gaz
sıkıldı mı sıkılmadı mı? Çocukların üzerine kadınların üzerine gaz sıkıldı mı
sıkılmadı mı?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – Sonradan bu fotoğrafın da aynen şahsıma yapıldığı gibi
tamamen hayalî şekilde ve ahlakla bağdaşmayacak şekilde montajlandığı ortaya
çıkmıştır.
VELİ AĞBABA (Malatya) – O da
mı montaj?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – Bütün bu yapılanların amacı, polisimizi, Hükûmetimizi ve
devletimizi yanlış anlatmaya yönelik gayretlerdir. Bu yapılanların hiçbir
şekilde amacına ulaşamayacağı, polisimizin her ne pahasına olursa olsun, bundan
sonra da görevini tereddütsüz yerine getireceği bilinmelidir.
Değerli milletvekilleri,
Sayın Başbakanımızı ve şahsımı hedef alan bu tür yıpratma maksatlı iddialar ana
muhalefet partisi tarafından sürekli gündeme getirilmektedir. Daha dün, bir
gazetenin İnternet sayfasında CHP’li bir milletvekili Sayın Başbakanımızın
İstanbul Belediye Başkanlığı, benim de Genel Sekreter Yardımcılığı dönemime
ilişkin çirkin ve seviyesiz bir iftirada bulunmuştur. Belediye personelini
Türk, Kürt, Alevi ve Sünni şeklinde fişlediğimizi iddia etmiştir. Ben şimdi bu
vekilimize buradan sormak istiyorum: Elinizde somut bir bilgi ve belge olmadan
böyle bir iftirada bulunmak haysiyetli ve onurlu bir insana yakışır mı,
yakışıyor mu? Bunun takdirini yüce heyetinize ve saygıdeğer milletimize
sunuyorum.
Şayet iddialarınıza ilişkin
somut bilgi ve belgeler varsa bunları açıklayınız, açıklayamadığınız takdirde
sizi buradan müfteri ilan ediyorum. (CHP sıralarından gürültüler)
Aslında Cumhuriyet Halk
Partisinin geçmişine baktığımızda fişleme işini rutin hâline getirdiğini,
bundan sonra da en çok hangi kesimin…
VELİ AĞBABA (Malatya) –
Tunceli’deki kaymakam kimin kaymakamı, hangi bakanlığa bağlı?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – … mağdur edildiğini hepimiz biliyoruz. 12 Eylül 2010 tarihinde
yapılan referandumla kabul edilen ve sizin de karşı çıktığınız anayasa
değişikliğiyle fişlemeyi kaldıran da biziz, AK PARTİ Grubudur, bu Gruptur. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET S. KESİMOĞLU
(Kırklareli) – Hozat’a gel, Hozat’a.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – Tunceli’de meydana gelen istisnai bir olayı genelleyerek
bunun Türkiye genelinde yapıldığını ileri sürmek ve olayları çarpıtarak her
fırsatta karalamada bulunmak sizin için alışkanlık hâline gelmiştir. Hâlbuki, Tunceli’deki bu olay bizim tarafımızdan ortaya
çıkarılmış, ilgililer hakkında derhâl yasal işlem başlatılmıştır. Soruşturma
neticesinde de gereği neyse o yapılacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – Sonuç olarak, hakkımda verilen gensoru önergesinde yer alan
iddiaların ve iftiraların hiçbirisi gerçekle bağdaşmamaktadır. Bu iftiralara
dayanarak hakkımda gensoru verilmesini vatandaşlarımızın kafasını bulandırmaya
yönelik, mantıkla ve iyi niyetle ifade edilemeyecek…
VELİ AĞBABA (Malatya) – Bunun
adı demokrasi değil Sayın Bakan, bunun adı faşizim, faşizm.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Süre bitti Sayın Bakan, süre…
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Şahin.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – Bütün bu açıklamalarımıza rağmen karalama kampanyalarına
devam edenleri milletimize havale ediyorum ve ben Cumhuriyet Halk Partisi
hakkında milletimize gensoru veriyorum burada. (AK PARTİ sıralarından “Bravo”
sesleri, alkışlar; CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Şahin.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – Hiçbir katkı sağlamayan, yapılan her işe karşı çıkmayı ve
önyargılı davranmayı alışkanlık hâline getiren bir anlayışın bu ülkeye ne yarar
sağlayacağını doğrusu, merak ediyorum. (CHP sıralarından gürültüler)
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) –
Sayın Başkan…
BAŞKAN – Nasıl sizi
susturamadıysam Sayın Bakanı da oturtamam.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – Biz bütün bu zihin bulandırmalarına ve karalama
kampanyalarına rağmen milletimiz ve vatandaşımıza hizmet yolunda kararlılıkla
yürümeye, hizmet etmeye ve çalışmaya devam edeceğiz. En büyük desteğimiz aziz
milletimizdir.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar; CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Şahin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bir
takla at Sayın Bakan ya, giderken bir takla at. Giderken bir takla at gözünü
seveyim ya! Vatandaşa söylüyorsun, ben de senden istiyorum, at bir takla.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) –
Sayın Başkan, grubumuza sataşma var.
BAŞKAN – Sayın Tarhan,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
8.- Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan’ın, İçişleri Bakanı İdris
Naim Şahin’in CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) –
Aslında çok da mutlu değilim yani böyle söz yetiştirmekten ama artık yaptığı
bini aştı Sayın Bakanın. CHP’nin peşine takıldığını söylediğiniz TGB, ADD,
Cumhuriyet Kadınları Derneği gibi onlarca demokratik kitle örgütüne “illegal”
diyorsanız Sayın Bakan, asıl siz illegalsiniz, siz illegalsiniz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Aslında sizi biraz fazla
eleştirdiğimizi fark ettim ben bugün, inanın biraz fazla galiba ileri gittik.
Öfkeden kızarmanızdan, ellerinizin titremesinden filan da belliydi bu.
Aslında şaka gibisiniz,
gerçekten şaka gibisiniz. Ama sizinle ilgili bir sosyal paylaşım sitesinde de
belirtildiği gibi, aslında, sonuçta insansınız Sayın Bakan siz. Siz güzel bir
Amerikan aktrisini görünce gülebilen birisisiniz aslında, iki ayağı üzerinde
durup yürüyebilen, yemeğini yiyebilen birisisiniz, bunların hepsinin altından
kalkabilen birisisiniz siz ve aslında bu kadar eleştiri size gerçekten de fazla
Sayın Bakan. Biz biraz fazla üzerinize gittik ve sizi köşeye sıkıştırdık
galiba.
Teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Devamla) – Köşeye değil, meydana sıkıştırdınız siz, meydana…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Şimdi
taklayı attın. Ne oldu? Demin keyfin yerindeydi, taklayı attın şimdi.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(İstanbul) – Sayın Başkan, sataşma var.
BAŞKAN – Buyurun.
9.- İstanbul Milletvekili Sırrı
Süreyya Önder’in, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in BDP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(İstanbul) – Sevgili arkadaşlar, komikse çok ciddi, ciddiyse çok komik bir
durum var ortada. “Alternatif cuma” diye bir şey, sanırım biraz ilahiyat da
tedris ettiniz, cumanın şartları ikiye ayrılır:
Vücub şartları, sıhhat şartları. Bunları hep birlikte tekrar
hatırlamakta fayda var. Vücub: Erkek olmak, mazeretsiz olmak, hürriyet ve
ikametten ibarettir. Sıhhat şartları: Vakit, cemaat -ayrıntılarına
girmeyeceğim- şehir, cami, izin, hutbe. Bunların hepsi Diyarbakır’da mevcuttur.
Onun için “alternatif cuma” dediğin zaman şirke kadar yolu var, Allah
esirgesin! Şimdi, birincisi bu.
İkincisi… İsteyene bu konuda
yoğunlaştırılmış şeyler verebiliriz. Bu kadar ilahiyatçı devreye girmeyince ben
giriyorum mecburen Hocam.
Şimdi karargâhtan… Bak ben bu
kadar kalender bir konuşma yaptım, bir daha da bize “Yıkıcı muhalefet
yapıyorsunuz.” demeyin.
Kalktı Sayın Bakan dedi ki:
“Herhâlde karargâhtan emir almadıkları için gensoru vermiyorlar.” Oysa daha
önce şöyle bir
pot kırmıştı dünya durdukça başımızda durası Sayın Bakan, demişti ki: Biz
vekillerin konuşmalarını dinledik. KCK de Kürdistan’ı cebren kurtarma falan
gibi bir kendince deşifrasyon yapmış…
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Ordu) – Köleleştirme,
köleleştirme… Size yardımcı olayım.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla)
– Köleleştirme evet.
Böyle bir şifre çözülümü
yapmıştı. İşte, böyle bir zekanın kıymeti bilinmelidir arkadaşlar. (BDP
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Nankörlüğe mahal vermeyelim, dünya
durdukça başımızda durun.
Demek ki dinleme işinde bir
aksama var. Bu karargâh marargah, haber vermedi filan…
O hususları tekrar üzerimizde
tesis etmeniz ricasıyla saygılarımızı sunuyoruz. (BDP sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) –
Sayın Başkan… Sayın Başkanım…
BAŞKAN – İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin
hakkındaki gensoru önergesinin gündeme alınıp…
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) –
Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Rica ederim… Sayın Tarhan cevap verdi…
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) –
Efendim…
BAŞKAN – Bir saniye… Oylayayım ondan sonra.
IX.- GENSORU (Devam)
A) Ön Görüşmeler (Devam)
2.- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup
Başkanvekili Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin; Cumhuriyet Bayramı
kutlamalarında toplantı, gösteri ve seyahat özgürlüklerinin kullanılmasını
engellediği, halka şiddet uygulayan kamu görevlilerini himaye ettiği ve kamu
gücünü kullanarak vatandaşlar üzerinde baskı uyguladığı iddiasıyla İçişleri
Bakanı İdris Naim Şahin hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/24)
(Devam)
BAŞKAN – İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin
hakkındaki gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi gensoru önergesinin
gündeme alınıp alınmayacağı hususunu oylarınıza sunacağım.
Gensoru önergesinin gündeme
alınmasını kabul edenler… Kabul etmeyenler… Gensoru önergesinin gündeme
alınması kabul edilmemiştir.
Sayın Özgündüz…
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) –
Sayın Başkan, vakit geçti yani. Gerek kalmadı yani.
BAŞKAN – Tamam. Çünkü Sayın
Tarhan cevap verdi.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) –
Hayır, resimlerde polisin boynuna sarılan vekilden bahsetti.
BAŞKAN – Siz
konuşabilirsiniz, daha kapatmadım.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Yarın
olsun.
BAŞKAN – Yarın olmaz, şimdi
veririm iki dakika, buyur gel. Yarın, ben ona beş dakika gündem dışı vermiştim,
onu ayrıca görüşeceğiz bundan sonra.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) –
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Alınan karar
gereğince, kanun tasarı ve teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 21 Kasım 2012 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.