DÖNEM: 24 CİLT: 5 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
21’inci
Birleşim
11 Kasım 2012 Pazar
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar’ın, 8 Kasım 1829 tarihinde Uzun Mehmet’in taş
kömürünü buluşuna ve taş kömürünün Zonguldak ekonomisine katkısına ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Bolu
Milletvekili Tanju Özcan’ın, 12 Kasım 1999’da yaşanan depremin yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Mersin’de yaşanan sel felaketine ilişkin gündem
dışı konuşması ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Siirt’in Pervari ilçesinde meydana
gelen helikopter kazasında 17 askerimizin şehit olmasına ilişkin açıklaması
2.- Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Siirt’in Pervari ilçesinde meydana gelen
helikopter kazasında 17 askerimizin şehit olmasına ilişkin açıklaması
3.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Siirt’in Pervari ilçesinde meydana gelen
helikopter kazasında 17 askerimizin şehit olmasına ilişkin açıklaması
4.- Konya
Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu’nun, Siirt’in Pervari ilçesinde meydana gelen
helikopter kazasında 17 askerimizin şehit olmasına ilişkin açıklaması
5.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Mersin ilinin Erdemli ilçesinde meydana gelen
sel felaketi nedeniyle yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
6.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, şehit olan Mehmetçikleri rahmetle andığına ve Mersin
ilinin Erdemli ilçesinde meydana gelen sel felaketi nedeniyle yaşanan
mağduriyetlerin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
7.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, İstanbul’da çevre ve doğa tahribatına neden
olacak havaalanı projesine ilişkin açıklaması
8.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, şehitleri rahmetle andığına ve sel felaketi
nedeniyle Şanlıurfa’nın Bozova ve Viranşehir ilçelerinde çiftçilerin mağdur
durumda olduklarına ilişkin açıklaması
9.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, şehitler için ulusumuza ve ailelerine başsağlığı
dilediğine ve Hükûmetin dış satım konusunda tıkanan kanalları derhâl açmasını
talep ettiğine ilişkin açıklaması
10.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, şehitlere Allah’tan rahmet dilediğine ve Adana’da
İmamoğlu ile Sarıçam derelerinin ıslah çalışmalarının yapılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
11.- Şanlıurfa
Milletvekili Abdulkerim Gök’ün, şehitlere Allah’tan rahmet dilediğine ve
ölümünün 74’üncü yıl dönümünde Ulu Önder Atatürk’ü saygı, şükran ve minnetle
andığına ilişkin açıklaması
12.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, TRT’nin şehit olan 17 askerimizin
cenaze törenini naklen yayınlaması sırasında törene katılanları tek tek
sayarken Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ismini
anmadığına ve tarafsız olmadığına ilişkin açıklaması
13.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, 17 şehide saygının gereği olarak Türkiye Büyük
Millet Meclisi çalışmalarını iki gün erteleyerek milletvekillerinin illerindeki
şehit cenaze törenlerine topluca katılmalarının temin edilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
14.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, İç Tüzük’ten ve hukuktan kaynaklanan haklarını
kullanmalarının meşru olduğuna ve özellikle Milliyetçi Hareket Partisine mensup
milletvekillerine yapılan saldırıları, hakaretleri kınadığına ilişkin
açıklaması
15.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Siirt Pervari’de meydana gelen
helikopter kazasında şehit olan 17 askerin yarın memleketlerinde toprağa
verileceklerine ve bu nedenle 338 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerinin
ertelenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
16.- Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli’nin, terörle mücadele konusunda yapılması gereken
ne varsa en etkili ve en kararlı şekilde yapılacağına ama devletin
çalışmalarının normal bir şekilde devam etmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
17.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Siirt Pervari’de meydana gelen helikopter
kazasında şehit olan 17 askerin yarın memleketlerinde toprağa verileceklerine
ve bu nedenle 338 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerinin ertelenmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
18.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, şehit cenazelerine katılmak isteyen
milletvekillerinin hassasiyetlerini bildirmeleri için yerlerinden söz
taleplerinin yerine getirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
19.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, MHP Grup Başkan Vekili Mehmet Şandır’ın Meclis
çalışmalarının ertelenmesiyle ilgili talebinin dikkate alınması gerektiğine
ilişkin açıklaması
20.- Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, 17 şehit verilen bir ülkede milletvekilleri
olarak milletin acısını birlikte paylaşmaları gerektiğine ilişkin açıklaması
21.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, şehit cenazelerine katılmanın uygun olacağı kanaatinde
olduğuna ilişkin açıklaması
22.- Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli’nin, isteyen milletvekilinin şehit cenazelerine
gidip sonra da çalışmalara yetişebileceğine ve İç Tüzük’ün 60’ıncı maddesine
göre söz verme yetkisinin takdire bağlı olduğuna ilişkin açıklaması
23.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, kendi ilinde şehit olmadığına ama tüm
milletvekillerinin bir duruş sergilemesi gerektiğine ve Meclisin çalışmasını
bir gün ertelemesinin milletin vicdanında da bir karşılık bulacağına inandığına
ilişkin açıklaması
24.- Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in, milletvekillerinin şehit cenazelerine katılmasının
teröre verilecek en iyi cevap olduğuna ve Meclisin çalışmalarını erteleme
konusunda Başbakandan haber beklenmesini yürütmenin yasama üzerindeki vesayeti
olarak gördüğüne ilişkin açıklaması
25.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, pazartesi günü 338 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’yla ilgili görüşmeler yapılmazsa Kahramanmaraşlı şehidin cenaze
töreninde bulunmak istediğine ilişkin açıklaması
26.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin
Meclis çalışmalarının teröre göre yönetilmemesi gerektiğini ifade ettiğini ama
Türkiye’de geçmişte ulusal bayramların ve resepsiyonların terör nedeniyle iptal
edildiğini herkesin bildiğine ilişkin açıklaması
27.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, şehitlerin cenazesinde bulunmanın önemli
olduğuna, bu nedenle Meclis çalışmalarına ara verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
28.- Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, şehit cenazelerinde olmaları gerektiğine, 338
sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın birkaç gün sonra çıkmasının hiçbir şey
kaybettirmeyeceğine ilişkin açıklaması
29.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, şehitlerden birinin de Gaziantep’ten olduğuna
ilişkin açıklaması
30.- İstanbul
Milletvekili Halide İncekara’nın, Genel Kurulda bulunan muhalefet
milletvekillerinin sayısının zaten çok fazla olmadığına, istiyorlarsa şehit
cenazelerine gidebileceklerine ama çalışmalara devam edilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
31.- Elâzığ
Milletvekili Şuay Alpay’ın, Meclisin çalışmasına ara vermesinin çok anlaşılır
olmayacağını düşündüğüne ilişkin açıklaması
32.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, şehit cenazelerinde bulunmanın
herkesin görevi olduğuna, gidecek milletvekilleri için kolaylık sağlanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
33.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, Hükûmetin siyasi iradeyi ortaya koyup terörle
mücadele etmediği için bu şehitlerin verildiğine ve Meclis çalışmalarına ara
vermenin rutin çalışmanın kesilmesi gibi gösterilmesinin anlayışsızlık olduğuna
ilişkin açıklaması
34.- Çorum
Milletvekili Tufan Köse’nin, şehit cenazelerine gidebilmenin Başbakanın iznine
bağlı olmasının acı verici olduğuna ilişkin açıklaması
35.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, cenazelerinde şehitlerin yanında olmanın hem millet
hem insanlık adına hem de dinî açıdan gerektiğine ilişkin açıklaması
36.- Ankara
Milletvekili İzzet Çetin’in, şehitlerin acısı yüreklerde yaşarken Meclisi
çalıştırmaya kalkışmanın cinayete eş değer bir olay olduğuna ilişkin açıklaması
37.- Ardahan
Milletvekili Orhan Atalay’ın, Meclisteki çalışmaların da memleket için olduğuna
ve partilerinin şehit cenazelerine katılacaklarla ilgili gerekli programı
yaptığına ilişkin açıklaması
38.- Uşak
Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, İstanbul Milletvekili Halide İncekara’nın
muhalefet milletvekilleriyle ilgili sözlerini incitici bulduğuna ve AKP Grubu
milletvekillerinin gerçek anlamda yasama faaliyeti yapmadıklarına ilişkin açıklaması
39.- Adana
Milletvekili Fatoş Gürkan’ın, şehit cenazelerinin polemik konusu yapılmasını
doğru bulmadığına ilişkin açıklaması
40.- Erzurum
Milletvekili Oktay Öztürk’ün, 17 şehidin cenazelerinde bulunmak taleplerini
siyasi bir atraksiyon olarak değerlendirmenin sığ bir düşünce olduğuna ilişkin
açıklaması
41.- Siirt
Milletvekili Afif Demirkıran’ın, Hükûmetin her ile havaalanı yaptığı için sabah
cenaze törenlerine gidip sonra da grup toplantılarına yetişilebileceğine
ilişkin açıklaması
42.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Meclisin çalışmalarını Başbakanın talimatına göre
belirlemesinin kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı olduğuna ve şehitlerin cenaze
törenlerine katılanlar arasında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu’nun ismini ısrarla söylemeyen TRT yetkililerini kınadığına ilişkin
açıklaması
43.- Denizli
Milletvekili Nihat Zeybekci’nin, dün gece Denizli’de şehit ailesinin yanında
olduğuna, şu anda Meclis çalışmalarına katıldığına ve Meclis çalışmaları kaçta
biterse bitsin Denizli’deki şehit cenazesine katılacağına ilişkin açıklaması
44.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, bu ortamda Meclisin sağlıklı bir toplantı
yapabileceği kanısında olmadığına ilişkin açıklaması
45.- Bursa
Milletvekili Aykan Erdemir’in, milletvekillerinin şehitlerin cenazelerinde
bulunmayı istemelerine rağmen Genel Kurula katılmak durumunda kalmalarının
Meclisin dışında bir güçle açıklanması gerektiğini düşündüğüne ilişkin
açıklaması
46.- Siirt
Milletvekili Osman Ören’in, olayı duyar duymaz Siirt’e gidip olay hakkında
bilgi aldığına, bugün sabah da Diyarbakır’daki törene katıldıktan sonra Meclise
geldiğine ilişkin açıklaması
47.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, ağıt tutulacak bir günde Mecliste çalışma
yapılmasının gruplarda gerginliğe yol açtığına ilişkin açıklaması
48.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, kamu misafirhanelerinin amacına uygun
kullanılması gerektiğine, konut olarak kullanan milletvekili olduğuna ilişkin
açıklaması
49.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, büyükşehir belediyeleriyle ilgili kanunun bir an
önce çıkarılması için şehitler olsa da çalışmalara devam edilmesinin mantığını
anlayamadığına ilişkin açıklaması
50.- İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, şehit cenazelerine gidilmesi gerekirken
Meclisin çalıştırılmasını doğru bulmadığına ilişkin açıklaması
51.- Elâzığ
Milletvekili Enver Erdem’in, şehitlerinin cenaze törenlerine gitmeyi engelleyen
iktidar partisini şiddetle protesto ettiğine ilişkin açıklaması
52.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, bu vahim tablo karşısında Meclisin iki günlük
çalışmasının elzem olmadığını düşündüğüne ilişkin açıklaması
53.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, bütün milletvekillerin şehitlerin
cenaze törenlerine katılmasını sağlamanın bu Meclisin millî görevi olduğuna
ilişkin açıklaması
54.- Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmaz’ın, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın kamu
misafirhaneleriyle ilgili ileri sürdüğü iddianın araştırılması ve gerçeğin
ortaya konulması gerektiğine ilişkin açıklaması
55.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, iktidar partisi milletvekillerine kula kulluktan
kurtulup Allah’a kulluk etmeleri çağrısında bulunduğuna ilişkin açıklaması
56.- Şanlıurfa
Milletvekili Mehmet Kasım Gülpınar’ın, MHP Grubunun Meclis kapalıyken Meclisi
toplamanın teröre taviz vermek olduğu düşüncesi ile şu anki düşüncesini
tutarlılık anlamında milletin vicdanına bıraktığına ilişkin açıklaması
57.- Gaziantep
Milletvekili Ali Serindağ’ın, kavaslara bir itimatsızlıklarının söz konusu
olmadığına, çabalarının İç Tüzük’ün uygulanmasını sağlamak olduğuna ilişkin
açıklaması
58.- Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli’nin, somut bilgi ve belge olmadan iddiada
bulunulmaması gerektiğine ilişkin açıklaması
59.- Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli’nin, yapılan usul görüşmesiyle ilgili konuya
ilişkin açıklaması
60.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, yapılan usul görüşmesiyle ilgili konuya
ilişkin açıklaması
61.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, yapılan usul görüşmesiyle ilgili konuya ilişkin
açıklaması
62.- Uşak
Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, yapılan usul görüşmesiyle ilgili konuya
ilişkin açıklaması
63.- Muğla
Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, yapılan usul görüşmesiyle ilgili konuya ilişkin
açıklaması
64.- Elâzığ
Milletvekili Enver Erdem’in, yapılan usul görüşmesiyle ilgili konuya ilişkin
açıklaması
65.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın, yapılan usul görüşmesiyle ilgili konuya ilişkin
açıklaması
66.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, yapılan usul görüşmesiyle ilgili konuya
ilişkin açıklaması
67.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, yapılan usul görüşmesiyle ilgili konuya ilişkin
açıklaması
68.- Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in, yapılan usul görüşmesiyle ilgili konuya ilişkin
açıklaması
69.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, 338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi
Kanun Tasarısı’na ilişkin açıklaması
70.- Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli’nin, 338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanun
Tasarısı’na ilişkin açıklaması
71.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, 338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanun
Tasarısı’nın milletimizin seçme hakkını, yönetim hakkını, demokrasiyi ve
devletimizin birliği ve bütünlüğünü haleldar edecek bir düzenleme olduğuna ve
MHP Grubu milletvekillerinin yapılması gereken tüm uyarıları yaptıklarına
ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça ve 23 milletvekilinin, SEKA Balıkesir işletmesinin
özelleştirme yöntemi, süreci, yasal dayanakları ve sonuçlarının, özelleştirilen
işletmenin çalışanlarının bugünkü durumlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/403)
2.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 23 milletvekilinin, ülkemizdeki tohumculuk
sektörünün mevcut yapısı, üretimi, ithalatı, tüketimi ile üreticinin
sorunlarının ve destekleme yollarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/404)
3.- Uşak
Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz ve 24 milletvekilinin, ASELSAN'da çalışan 5
mühendisin şüpheli ölümlerinin, ölümlerin arkasındaki gerçeklerin ve iddiaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/405)
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığını temsilen bir heyetin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Cumhuriyet Meclisi Başkanı Dr. Hasan Bozer'in vaki davetine icabetle Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 29’uncu kuruluş yıl dönümü kutlamalarında
bulunmasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi (3/1046)
C) Önergeler
1.- Gaziantep
Milletvekili Ali Serindağ ve 34 arkadaşının, 338 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın
21’inci maddesi üzerinde CHP Grubu milletvekillerince verilen önergenin kapalı
oturumda görüşülmesine ilişkin önergesi
2.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 20 arkadaşının, 338 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 22’nci maddesi üzerinde CHP Grubu milletvekillerince verilen
önergenin kapalı oturumda görüşülmesine ilişkin önergesi
3.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 20 arkadaşının, 338 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın
22’nci maddesi üzerinde MHP Grubu milletvekillerince verilen önergenin kapalı
oturumda görüşülmesine ilişkin önergesi
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun,
Kuzey Afrika ile Orta Doğu’daki protestolar sonucu oluşan yeni ortamın ve Arap
Baharı’nın yaşandığı ülkelerdeki değişimlerin Türkiye’ye ve bölge ülkelerine
etkilerinin ve sonuçlarının değerlendirilmesi hakkında, 2/11/2012 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verdiği genel görüşme önergesinin
Genel Kurulun 11/11/2012 Pazar günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- CHP Grubunun,
İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel ve 28 milletvekilinin belediyelere sağlanan
olanakların tespiti ve belediyelerin denetimlerinin objektifliğini sağlayacak
önlemlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 13/6/2012 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 11/11/2012 Pazar günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.-
SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Plan ve Bütçe
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları
(1/484) (S. Sayısı: 287),
3.- Finansal
Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/601) (S. Sayısı: 239)
4.- Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22
Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen'in; İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve 14
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri Komisyonu
Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820, 2/823, 2/892)
(S. Sayısı: 338)
5.- Elektronik
Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporları
(1/488)(S. Sayısı: 240)
6.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Lübnan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden
Ortaklık Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/562) (S. Sayısı 196)
7.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Morityus Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/539) (S. Sayısı: 195)
8.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Bilim ve
Teknoloji Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu 1/374) (S. Sayısı: 108)
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in AK PARTİ
Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
2.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
3.- Çorum
Milletvekili Tufan Köse’nin, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Kapalı
oturumda kavasların dışarı çıkartılmasının gerekip gerekmediği hakkında
2.- 338 sıra
sayılı Kanun Tasarısı’nın geçici 1’inci maddesinin 15’inc i fıkrasıyla ilgili
önergenin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle görüşülüp görüşülemeyeceği
hakkında
XII.- KAPALI OTURUMLAR
BEŞİNCİ, YEDİNCİ, SEKİZİNCİ ve DOKUZUNCU OTURUMLAR
(Kapalıdır)
XIII.- OYLAMALAR
1.- Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 20’nci maddesinin oylaması
2.- Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 22’nci maddesinin oylaması
3.- Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 23’üncü maddesinin oylaması
4.- Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 24’üncü maddesinin oylaması
5.- Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 25’inci maddesinin oylaması
6.- Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 26’ncı maddesinin oylaması
7.- Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 27’nci maddesinin oylaması
8.- Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 28’inci maddesinin oylaması
9.- Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 29’uncu maddesinin oylaması
10.- Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 30’uncu maddesinin oylaması
11.- Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 32’nci maddesinin oylaması
12.- Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 33’üncü maddesinin oylaması
13.- Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 34’üncü maddesinin oylaması
14.- Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın Geçici 2’nci maddesinin oylaması
15.- Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın tümünün oylaması
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.01’de açıldı.
Ulu Önder
Atatürk’ün ölümünün 74’üncü yıl dönümü nedeniyle iki dakikalık saygı duruşunda
bulunuldu.
Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Mehmet Sağlam, askerî helikopterin düşmesi sonucu 17
askerimizin şehit olmasına ilişkin bir konuşma yaptı.
MHP Grubu adına
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu,
AK PARTİ Grubu
adına Ankara Milletvekili Nurdan Şanlı,
CHP Grubu adına
Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu,
Hükûmet adına
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç,
Gazi Mustafa
Kemal Atatürk’ün ölümünün 74’üncü yıl dönümüne ilişkin birer konuşma yaptılar.
Alınan karar
gereğince, 11 Kasım 2012 Pazar günü saat 14.00’te toplanmak üzere 14.46’da
birleşime son verildi.
Mehmet SAĞLAM
Başkan
Vekili
Mine
LÖK BEYAZ Tanju
ÖZCAN
Diyarbakır Bolu
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
II. - GELEN KÂĞITLAR
No:
28
11 Kasım 2012 Pazar
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça ve 23 Milletvekilinin, SEKA Balıkesir işletmesinin
özelleştirme yöntem ve sonuçlarının araştırılması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/403) (Başkanlığa geliş tarihi:
20.12.2011)
2.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 23 Milletvekilinin, tohumculuk sektörünün
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/404) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20.12.2011)
3.- Uşak
Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz ve 24 Milletvekilinin, ASELSAN'da görev yapan
mühendislerin ölümleri ile ilgili iddiaların araştırılması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/405) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.12.2011)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına
Dair Uluslararası Sözleşmenin imzalanmaması ile ilgili iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8115)
2.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, kamu kurum ve kuruluşlarına ait lojmanlar ile
makam araçlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10867)
3.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Milli Eğitim Bakanlığının uygulamalarına ve
değiştirdiği yönetmeliklere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10868)
4.- İstanbul
Milletvekili Erdoğan Toprak’ın, Van depremi sonrasında alınan önlemlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10869)
5.- Aydın
Milletvekili Bülent Tezcan’ın, Denizli’de bir okulun açılış töreninde yaptığı
konuşmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10870)
6.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, bir köşe yazarının bazı iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10871)
7.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 18 Eylül 2012’de gerçekleştirilen BM
Genel Kuruluna katılımın kapsamına ve maliyetine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/10872)
8.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, 2002’den günümüze kadar Türkiye’den AİHM’e yapılan
başvurulara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10873)
9.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, 2012 hac kayıtlarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/10874)
10.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı bazı firmaların
hac işlemlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10875)
11.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, 2002-2012 yılları arasında şehit olan polis
ve asker sayısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10877)
12.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, akaryakıttan alınan KDV ve ÖTV’nin
kaldırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10878)
13.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Suriye’den gelen mültecilerin yalnızca
sözlü beyanıyla üniversitelere kabul edilmelerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/10879)
14.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, kendi istekleri ile emekli olan subaylara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10880)
15.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan'ın, Arhavi ilçesine fakülte kurulmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10881)
16.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Şeker’in, Gaziantep, Hatay ve Kilis’te konaklayan yabancı
uyruklu kişilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10883)
17.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Şeker’in, YÖK’ün Suriyeli mültecilerin bazı üniversitelere
özel öğrenci olarak kabul edilmesi yönündeki genelgesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10884)
18.- Edirne
Milletvekili Recep Gürkan’ın, ülkemizdeki buğday stoğuna ve ithalatına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10885)
19.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, 2002 yılından itibaren Hükümet
üyelerinin yaptığı yurt dışı gezilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10886)
20.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, Tekirdağ’ın Malkara ilçesinde Atatürk büstünün
kırılarak söküldüğü iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10887)
21.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, Ordu’da yapılmakta olan bir yatılı bölge Kuran
Kursuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10888)
22.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, BDP Bingöl il binasına yönelik saldırıya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10889)
23.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık’ın, ÖSYM’nin yaptığı bazı sınavlardaki yolsuzluk ve
usulsüzlük iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10890)
24.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Van’ın Çaldıran ilçesine bağlı bir köyde meydana
gelen bir patlamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10891)
25.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Van Merkeze
bağlı bir köyde yaşanan bir olaya ve kolluk kuvvetlerinin orantısız güç
kullandığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10892)
26.- Hatay
Milletvekili Hasan Akgöl’ün, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının
personel alımına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10898)
27.- Hatay
Milletvekili Hasan Akgöl’ün, bir açıklamasına ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10908)
28.- İstanbul
Milletvekili Sabahat Akkiray’ın, son 9 ayda Suriye’ye giriş çıkış yapan ve
Suriye’de hayatını kaybeden vatandaşlara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10909)
29.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Samsun-Ordu sınırında yürütmeyi durdurma
kararına rağmen inşaatı devam eden bir termik santrale ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/10910)
30.- Niğde
Milletvekili Doğan Şafak’ın, Niğde Merkez’deki bir kasabanın elektrik borcundan
kaynaklanan içme ve kullanma suyu sorununa ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10911)
31.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Sakarya Sapanca’da bulunan bir taş
ocağının çevreye verdiği zarara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10912)
32.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin internet sitesine
yapılan saldırıya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10920)
33.- Hatay
Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Libya’dan İskenderun’a gelen bir gemi ile
ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10921)
34.- Hatay
Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Hatay’da içinde Türk askerlerinin
bulunduğu bir aracın saldırıya uğradığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10922)
35.- Aydın
Milletvekili Bülent Tezcan’ın, pompalı tüfek satışlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10923)
36.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, biber gazı bombası ve spreyinin kullanımı ile insan
sağlığına etkilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10924)
37.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Polis Akademisi Başkanlığı Güvenlik Bilimleri
Fakültesi Bağıl Değerlendirme Sistemi Yönergesinde yapılan değişikliğe ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10925)
38.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Fatih’te polislerin bir kişiye şiddet uygulamasına
ve işkence ile kötü muameleyle mücadeleye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10926)
39.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Çankaya ilçesindeki bazı mahallelerden geçen otobüs
hatlarının iptaline ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10927)
40.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, özel bir televizyon kanalında canlı yayın
sırasında stüdyo önünde meydana gelen olaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10928)
41.- Van
Milletvekili Nazmi Gür’ün, Van-İran sınırında kaçakçılık yapan bir kişinin
vurulmasına ve sınırda yaşanan ölümlerin engellenmesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10929)
42.- Van
Milletvekili Nazmi Gür’ün, Suriyeli sığınmacılara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10930)
43.- Batman
Milletvekili Ayla Akat’ın, yeni eğitim sistemini protesto eden bir kişiye
polislerce orantısız güç kullanıldığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10931)
44.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, terörün yoğun olduğu bölgelerde kamu
personelinin güvenliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10932)
45.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars’ın bir mahallesinin su sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10933)
46.- Manisa
Milletvekili Sakine Öz’ün, Manisa’da yaşandığı iddia edilen bir olaya ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10934)
47.- Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceer’in, ekonomik durumu iyi olmayan köylülere verilen
arsaların geri alınması koşullarından kaynaklanan mağduriyete ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10935)
48.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Emniyet Teşkilatında görev yeri
değişen yöneticilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10936)
49.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Rize Polis Meslek Yüksekokulunun
açılışına bir gazetecinin alınmamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10937)
50.- Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Tunceli’de yaşanan bir terör olayı ile ilgili
ihmal iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10938)
51.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kağızman’da bir köyün su sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10939)
52.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Bingöl’de BDP il binasına yapılan saldırılara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10940)
53.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına kabul edilen Irak
Kerkük nüfusuna kayıtlı kişilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10941)
54.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, Suriyeli mültecilerin barınmalarına ve barınma
masraflarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10942)
55.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, 2002-2012 yılları arasında akaryakıt ürünlerine
yapılan zam oranlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/10943)
56.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, bütçe açığına ve yapılan zamlara ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/10944)
57.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, akaryakıt ve otomobile yapılan ÖTV zammına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/10945)
58.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, bazı ürünlere yapılan zamlara ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/10946)
59.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, bir konuşmasına ve yapılan son yönetmelik
değişikliklerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10947)
60.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, il milli eğitim müdürlerinin siyasi faaliyetlere
katıldığı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10948)
61.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, 1997-1998 ve 2012-2013 eğitim-öğretim yıllarında
imam hatip okullarına ve öğrenci sayılarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10949)
62.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, 2012-2013 eğitim-öğretim yılında açılmayan
okullara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10950)
63.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, yeni eğitim sistemine geçilmesiyle boşta kalan
sınıf öğretmenlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10951)
64.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ders başı yapamayan
okul olup olmadığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10952)
65.- İzmir
Milletvekili Birgül Ayman Güler’in, İzmir’de bir okulun depreme dayanıklı
olmadığı gerekçesiyle yıkılması nedeniyle yaşanan mağduriyete ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10953)
66.- Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceer’in, Suriyeli mültecilere bazı üniversitelerde özel
öğrenci olma hakkının tanınmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10954)
67.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, 2011 yılında Maltepe’de meydana gelen heyelanın
hasar verdiği okula ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10955)
68.- Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceer’in, ikinci öğretimlerde üniversite harçlarının
kaldırılmamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10956)
69.- Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceer’in, Kapaklı Hastanesinin kapasitesine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10957)
70.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça’nın, 2012 KPSS’de (ortaöğretim/önlisans) adayların
tercih ettikleri yerlerin dışında sınava girmelerine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10958)
71.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, öğretmen açığına ve ücretli öğretmenlere
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10959)
72.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Kartal ilçesindeki bir okulda öğretildiği
iddia edilen bir duaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10960)
73.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, eğitim kurumlarına ve ders saatlerine yönelik bazı
verilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10961)
74.- Hatay
Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, YÖK’ün Suriyeli sığınmacıların bazı
üniversitelere özel öğrenci olarak kabul edilmesi yönündeki genelgesine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10962)
75.- İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serter’in, Sarıgazi’de imam hatip lisesine istekleri
dışında öğrencilerin yerleştirilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10963)
76.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Kuran-ı Kerim, Siyer ve Kürtçe seçmeli dersleri ile
ilgili verilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10964)
77.- Aydın
Milletvekili Bülent Tezcan’ın, savaş eğitimi veren bir şirketle ilgili
iddialara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10965)
78.- Batman
Milletvekili Ayla Akat’ın, 2002’den günümüze askerlik yaparken hayatını
kaybedenlere ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10966)
79.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, askerlerin kabul toplama merkezlerinden
birliklerine sevkleri sırasında yaşanan sorunlara ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10967)
80.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, son on yılda hayatını kaybeden askerler ile
ilgili verilere ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10968)
81.- Hatay
Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Hukuk Fakültesi mezunlarının
askerliklerini meslekleriyle ilgili görev verilerek yapmalarına ilişkin Milli
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10969)
82.- Ankara
Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun, TOKİ’nin sınır karakolları ihalelerinde
uygulanan gizlilik ve güvenlik tedbirlerine ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10970)
83.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 2009 yılında Kars’ta bir askerin yanlışlıkla
vurulduğu iddialarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10971)
84.- Hatay
Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Libya’dan İskenderun’a gelen bir gemi ile
ilgili iddialara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10976)
85.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars çevre yolunda yaşanan trafik kazalarının
önlenmesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10977)
86.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Ankara’daki Kızılay-Çayyolu metro inşaatı
çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10978)
87.- Van
Milletvekili Aysel Tuğluk’un, Türkiye’de erişimi engellenen internet sitelerine
ve internet özgürlüğüne ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10979)
88.- Van
Milletvekili Nazmi Gür’ün, Van’da Kara Ulaştırma Genel Müdürlüğü kurulması
ihtiyacına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10980)
89.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, yaşlılık ve yetim maaşı bağlanması
koşullarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10983)
11 Kasım 2012 Pazar
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN
(Bolu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21'inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk
söz, 8 Kasım 1829 tarihinde Uzun Mehmet’in taş kömürünü buluşu ve taş kömürünün
Zonguldak ekonomisine katkısı hakkında söz isteyen Zonguldak Milletvekili Özcan
Ulupınar’a aittir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar’ın, 8 Kasım 1829
tarihinde Uzun Mehmet’in taş kömürünü buluşuna ve taş kömürünün Zonguldak
ekonomisine katkısına ilişkin gündem dışı konuşması
ÖZCAN ULUPINAR
(Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 8 Kasım Uzun Mehmet’i Anma
ve Kömür Günü dolayısıyla gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Sözlerime
başlamadan önce yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyetimizin
kurucusu büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, ebediyete intikalinin
74’üncü yıl dönümü dolayısıyla bir kez daha rahmet ve saygıyla anıyorum.
Ayrıca, dün
Siirt’in Pervari ilçesinde, terörist saldırılara takviye amacıyla
görevlendirilen jandarma özel harekat timini taşıyan askerî helikopterin yoğun
sis dolayısıyla düşmesi sonucu 3’ü subay, 4 astsubay, 1 uzman çavuş ve 9’u
uzman erbaş olmak üzere 17 askerimiz şehit olmuştur. Milletçe derin üzüntü
içindeyiz. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı diliyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, ben, maden mühendisi değilim, kömür ile ilgili bir çalışmam da
olmadı. Niçin bu konuyla ilgili söz aldım diye içinizden bir soru geçebilir.
Ben, madenci değilim ancak kömür tozunun sokakta bile insanların ciğerini
kararttığı, kömür madenlerinde hayatlarını kaybeden madenci şehitlerinin
acılarının hemen hemen her evde yaşandığı, sokaklarında gezerken, her türlü
mekânlarındaki sohbetlerinde maden ve madencilik ile ilgili konuların
konuşulduğu, özetle hayatın kömür olduğu acılarla yoğrulmuş bu cennet vatana
büyük katkılar sağlamış bir ilin yani kara elmas diyarı Zonguldak’ın temsilcisi
olarak aranızda bulunduğum için bu konuda gündem dışı söz aldım.
Osmanlı da kömürü
dışarıdan alıyor ve ihtiyaç giderek artıyor, zaten çökmekte olan ekonomisinin
parasının çoğu kömür alımına aktarılıyordu. Bu zor ve çaresiz durumda, askerden
izne gelen Uzun Mehmet, Zonguldak’taki Karadeniz Ereğli ilçesinin sınırları içerisinde
bulunan Neyren Deresi civarında bulduğu taşları ocağa atması ve taşların
yandığını görmesiyle taş kömürü bulduğunu anlamış ve bunları İstanbul’da saraya
götürmüş, padişah tarafından kendisine 5 bin kuruş verilmiş ve hayat boyu 600
kuruş aylık bağlanmıştır. İşte, Uzun Mehmet’in Neyren Deresi’nde kömürü bulduğu
tarih 8 Kasım 1829 olarak kayıtlara geçmiştir.
Uzun Mehmet’in
hayatı kimi tarihçiler arasında tartışılagelen bir hikâyedir. Her ne kadar
doğruluğu, kesinliği tartışılsa da Uzun Mehmet Zonguldak halkının hafızalarına
kazınmıştır ve hak ettiği değere kavuşmuştur. Burada asıl olan, Türkiye’de
metalürjik özelliğe sahip taş kömürünün yalnızca Zonguldak ve civarında
üretildiğidir ve cefakâr Zonguldak halkı yüz seksen dokuz yıldır bu taş
kömürünü canını vererek, kanı dökerek üretiyor, Türkiye ekonomisine büyük
katkıda bulunuyor.
Zonguldak, kömür
sayesinde büyümüş ve kömür sayesinde tanınmıştır. Zonguldak insanı, yeri
geldiğinde kanunlarla, zorunlu olarak asker dipçiğiyle ocaklara sokulmuş, kömür
üretimi yaptırılmıştır. Zonguldak kömür sayesinde o kadar önem kazanmıştır ki
Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra, kanunla ilk kurulan vilayet olmuştur.
İkinci Dünya Savaşı sırasında, dönemin ülke yöneticileri, müttefiklerin yanında
Almanya’ya karşı savaşa girmek için öne sürdükleri koşulların başında Ankara,
İstanbul ve Zonguldak illerinin Alman hava saldırılarına karşı korunmasını
istemişlerdir. Yani, Zonguldak, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde koruma
altına alınması gereken en önemli üç ilden biriydi. Nasıl olmasın ki!
Türkiye’de üretilecek demir-çelik için olmazsa olmaz olan, tek stratejik önem
taşıyan maden taş kömürüydü. Zonguldak halkı da bu önemli maden için her zaman
gereğini yapmış ve bu uğurda bugüne kadar 5 binden fazla maden şehidi vermiş,
on binlerce insan sakat kalmış, taş tozu ve kömür tozunun sebep olduğu
hastalılardan dolayı yüz binlerce insan hayatını kaybetmiştir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlerimi bitirirken, bugüne kadar madenlerde hayatını
kaybetmiş bütün maden şehitlerine Allah’tan rahmet dilerken, yüz seksen dokuz
yıl önce Zonguldak’ta taş kömürünü bulan Uzun Mehmet’i saygıyla anıyorum.
Madenlerde canı pahasına alın teri döken tüm madencilere Yüce Yaradan’ın
kolaylıklar vermesini diliyorum. Sabahları her gün evden çıkarken, çoluk
cocuğuyla helalleşip işe giden, ocaktan her çıkışta “geçmiş olsun” sözleriyle
çıkan Zonguldak halkı ve madenciler adına yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Gündem dışı
ikinci söz, 12 Kasım 1999 yılında yaşanan depremin yıl dönümü münasebetiyle söz
isteyen Bolu Milletvekili Tanju Özcan’a aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Bolu Milletvekili Tanju Özcan’ın, 12 Kasım 1999’da
yaşanan depremin yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
TANJU ÖZCAN
(Bolu) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan önce, ebediyete intikalinin 74’üncü yıl dönümü münasebetiyle
rahmetli Atatürk’ü saygıyla ve rahmetle anıyorum.
Yine, sayın milletvekilleri,
12 Kasım depreminden bahsetmeden önce, dün haber aldığımız, maalesef son derece
de bizleri ve toplumu üzen, 17 şehidimizle ilgili de bir şeyler söylemek
istiyorum. Gerçekten, Türkiye Cumhuriyeti ordusunun çok önemli mensuplarından
17’sini acı bir kazada kaybettik, şehit oldular. Kendilerine Allah’tan rahmet
diliyorum, kederli ailelerine de başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
Değerli
milletvekilleri, bugün, aynı zamanda seçim bölgem olan Bolu’yu da yakından
ilgilendiren, Bolu’nun da yaşadığı 12 Kasım 1999 depreminin yıl dönümü olması
sebebiyle bugün sizlere gündem dışı olarak birkaç hususa değinerek sözlerime
başlamak istiyorum.
Sayın
milletvekilleri, hatırlarsınız, 17 Ağustos 1999’da Türkiye’nin çok önemli bir
coğrafyasını ve nüfus yoğunluğunun çok olduğu bir coğrafyayı vuran, dünyanın en
büyük depremlerinden bir tanesi meydana gelmişti. Hâlâ depremin büyüklüğü
tartışılıyor. 7,8 miydi, 7,9 muydu yoksa 8
büyüklüğünde bir deprem miydi? Hâlâ bu depremde kaç insanın öldüğü
tartışılıyor, hâlâ tam olarak bir sayıya ulaşılamamış. Tabii, daha Türkiye bu
depremin yaralarını saramamışken biz bu depremden yaklaşık üç ay sonra 12 Kasım
1999 saat 18.57’de merkez üssü Düzce’nin Kaynaşlı ilçesi olan büyük bir
depremle daha karşı karşıya kaldık.
Sayın
milletvekilleri, gerçekten bu deprem yaşamayanlar açısından belki çok farklı
olarak yorumlanıyor. Allah kimseye yaşatmasın, sizlere ve çoluğunuza çocuğunuza
yaşatmasın. Ancak az önce söyledim, biz üç ay arayla çok büyük iki deprem
yaşadık. 12 Kasım depremi, size izah ettiğim gibi saat yediye üç kala olmuştu.
Ben araçtaydım ve aracın lastiği patladı zannettim önce. Sonrasında -aracı
devirecek kadar şiddetli bir depremdi neredeyse- dikiz aynasından geriye doğru
baktığımda Bolu’nun merkezine, binaların ışıklarının kademeli olarak söndüğünü,
binaların birbirine çarptığını ve bunun sonucunda da Bolu’yu çok büyük bir toz
bulutunun kapladığını gördüm. Öyle bir an ki değerli milletvekilleri, dua
etmekten başka yapacağınız hiçbir şey kalmıyor. Açık alandaysanız yakınlarınız
için dua ediyorsunuz, kapalı alandaysanız kendiniz ve yakınlarınız için dua
ediyorsunuz; onun dışında yapacak, söylenecek hiçbir şey kalmıyor, gerçekten
sözün bittiği an oluyor.
Deprem sonrasında
da şunu görüyorsunuz: Zengin açısından da deprem, deprem; fakir açısından da
deprem, deprem; hiçbir şey değişmiyor. Bu deprem vesilesiyle birçok insan aynı
zamanda kefenin de cebi olmadığını görüyor. Öldüğünüz zaman sadece cansız bir
bedenle gömüldüğünüzü, servetinizi öbür dünyaya taşıyamadığınızı da görmüş
oluyorsunuz. Zengin de fakir de bu depremde ölüyor arkadaşlar, depremlerde
ölüyor. Sağ çıkan zengin de fakir de aç kaldığı için, bir kuru ekmek için
saatlerce sırada bekliyor depremden sonra. Zengin de çadırda kalıyor günlerce,
fakir de çadırda kalıyor, çok fazla değişen bir şey olmuyor. O anlamda, önemli
olan, depremlerin oluşumundan sonra o depremleri yaşayan binaların insanları
öldürmemesini sağlamak.
Sayın
milletvekilleri, bu deprem sonucunda Düzce’de yaklaşık 782 vatandaşımız,
Bolu’da da yaklaşık 50 vatandaşımız hayatını kaybetti. Binlerce vatandaşımız da
yaralı hâlde kaldı, bazıları da sakat kaldı bunların. Düzce’de oran daha büyük
ancak benim seçim bölgem olan Bolu’da binaların yüzde 52’si hasar gördü, yüzde
52’si; az hasarlı olan vardı, orta hasarlı olan vardı, ağır hasarlı olan vardı.
Hasar gören binaların çok az bir kısmı yıkıldı, “Diğer binaları onaracağız.”
dedi devlet yetkilileri ve bu binalar onarıldı ancak bu binalar onarıldıktan
sonra yeni bir deprem görmedi.
Bu binaların
onarımının binaları güçlendirip güçlendirmediği konusunda da bilim adamları
ikiye bölündü, kimi dedi ki: “Bu yapılan onarımlar binaların statiğini bozdu,
yeni bir depremde daha büyük bir faciayla karşılaşabiliriz”; kimi de dedi ki:
“Evet, bu onarımlar fayda sağladı.” Ancak yeni bir deprem yaşamadığımız için
hâlen bu onarımların fayda sağlayıp sağlamadığını dahi Bolu kamuoyu ve Düzce
kamuoyu bilmiyor. Şu anda Bolu’da ve Düzce’de binlerce konutun güvenli olup
olmadığı hâlen tartışma konusu sayın milletvekilleri.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TANJU ÖZCAN
(Devamla) – O anlamda, ben, size, buradan, şu çağrıda bulunmak istiyorum:
Lütfen, özel iletişim vergilerinden elde edilen gelirleri depreme uygun olarak;
özellikle binaların yenilenmesinde, yeniden yapılmasında, hasarsız bina
kalmaması noktasında kullanmayı öneriyorum.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Gündem dışı
üçüncü söz, Mersin’de yaşanan sel felaketi hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’a aittir.
Buyurun Sayın
Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Mersin’de yaşanan
sel felaketine ilişkin gündem dışı konuşması ve Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlu’nun cevabı
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Geçen hafta, daha
doğrusu, işte, bu hafta içerisinde Mersin’in Erdemli ilçesinde, merkezinde ve
çevresinde 1 metrekareye çok aşırı miktarda yağış düşmesi sonucunda çok ciddi
bir sel felaketi yaşandı. Üreticilerimiz, çiftçilerimiz, buralarda oturan
insanlarımız çok büyük bir tehlike altında varlıklarını, mahsullerini
kaybettiler. Bu konuyu, geçen de burada,
tüm milletvekillerimizin, Mersin milletvekillerimizin de katılımıyla Genel
Kurulumunuz dikkatine sunmuştuk ancak Sayın Bakanlarımız da buradayken bu
konuda yapılması gereken bir hususu tekrar gündeme getirmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, sel felaketi, dolu yani “tabii afetler” dediğimiz hadise bizim
ülkemizin çok doğal bir hadisesi, olayı hâline geldi. Hemen hemen ülkemizin her
bölgesinde, her vilayetinde birçoğu da ölümlü sonuçlar getiren afetler
yaşanmakta ve insanımız binbir zahmetle ürettiklerini, emeklerini, mahsullerini
bu afetlerde kaybetmekte, hayvanları telef olmakta. Bu, hemen ülkenin her
bölgesinde ve her yıl yaşanan bir hadise. Her mevsim demesek bile her yıl
mutlaka ülkemizin birçok vilayetinde, kazasında, köyünde bu türlü felaketleri
yaşıyoruz. Her milletvekilini
ilgilendiren bir konu. Ama felaket Allah’tan geldi diyebiliriz, sabır
gösterebiliriz, şükredebiliriz olana, hâle. Ancak felaketin sonrasında
yapılması gerekenler konusunda maalesef devletimiz -tüm hükûmetleri kastederek
söylüyorum- devletin yetkisini kullanan siyasi iktidarlar bu konuda laf
üretmenin ötesinde fazla bir şey üretmiyor.
Değerli
milletvekilleri, Erdemli’yi bildiğim için söylüyorum, içerinizde Erdemli’yi
bilen değerli arkadaşım karşımda. Erdemli, ekmeğini taştan çıkaran insanların
yaşadığı bir yer; taşları kırıcılarla düzeltirler, önüne duvar, set örerler,
parasını verip toprak taşırlar, üstüne sera kurarlar ve orada bana göre
Türkiye’nin en güzel sebzesini hatta meyvesini üretirler. Artık meyveciliği
bile serada yapacak kadar ileri teknolojileri kullanarak o Toros Dağlarının
başında, çoluk çocuklarıyla, onurlarıyla yaşamanın gayretini gösterirler ve bu
insanlar burada yaşamaya inat ederler, ısrar ederler, göçmezler buradan. Bu
insanların bu gayretini bizim ödüllendirmemiz gerekir. Yaşanan bu afetlerin
sonrasında uygulanan hukuk, 1977 tarihinde çıkartılan 2090 sayılı Kanun’dur;
otuz beş yıl olmuş, birkaç defa değiştirilmiş ama özüne dokunulmamış. Sayın
bakanlar özü şu: “Canlı, cansız üretim araçlarının ve tesislerinin değer
itibarıyla en az yüzde 40’ı oranında zarar görmesi hâlinde ve bu zararı başka
tarımsal ürünleriyle karşılamayacak veya bankalardan kredi alamama durumunda
ancak devlet bu afetin karşılığını, zararın karşılığını verebilir.”
Değerli
arkadaşlar, bu kanun maddesi olduğu sürece yaşanan bu afetlerin sonrasında
vatandaşlarımızın mağduriyetinin ortadan kaldırılması mümkün değildir.
Beyanatlar veriyoruz, hasar tespit raporları düzenliyoruz, vilayetlere
gönderiyoruz, Fak Fuk Fonu’ndan üç beş yardım ediyoruz ama o çiftçi, dişiyle
tırnağıyla kurduğu o tesisi maalesef tekrar kuramıyor. Erdemli’de yaşanan
hadise budur. Toprağıyla birlikte alıp götürmüş, yalnız serası, mahsulü değil,
yalnız üzerindeki ağacını değil, tabanındaki toprağını da alıp götürmüş.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) - Bu insanlara yardım etmek bana göre bir insanlık sorumluluğudur.
Hükûmetimizin ve Parlamentonun bunu dikkate almasını istirham ediyor, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Hamzaçebi,
söz talebiniz var, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin,
Siirt’in Pervari ilçesinde meydana gelen helikopter kazasında 17 askerimizin
şehit olmasına ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün, Siirt’in
Pervari ilçesinde meydana gelen helikopter kazasında hayatını kaybeden Türk
Silahlı Kuvvetlerimizin 17 mensubunun bugün cenaze törenleri var. Şehitlik
mertebesine ulaşan askerlerimize, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına
Allah’tan rahmet diliyorum; ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetlerine ve
milletimize sabır ve başsağlığı diliyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Canikli,
buyurun.
2.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Siirt’in
Pervari ilçesinde meydana gelen helikopter kazasında 17 askerimizin şehit
olmasına ilişkin açıklaması
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bizde AK PARTİ
Grubu olarak, dün elim bir helikopter kazasında şehit olan, ebediyete intikal
eden askerlerimize, kahramanlarımıza Allah rahmet etsin diyoruz, mekânları
cennet olsun. Cenabı Hak bu tür hadiseleri göstermesin ve inşallah, en kısa
sürede, milletimiz bu beladan bir an önce kurtulsun diyoruz. Milletimizin başı
sağ olsun, ailelerine başsağlığı diliyoruz. Cenabı Hak, böyle kötü olaylardan
bizleri muhafaza etsin.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Şandır…
3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Siirt’in Pervari
ilçesinde meydana gelen helikopter kazasında 17 askerimizin şehit olmasına
ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak öncelikle bu elim kazada hayatını kaybeden
şehitlerimize yüce Allah’tan rahmet diliyoruz. Başta aileleri olmak üzere
milletimizin başı sağ olsun. Ancak şunu da ifade etmek gerekiyor: Bölücü terör
örgütüyle mücadelede kaybettik biz bunları. Bir trafik kazası değil bu, terör
şehidi bu insanlar. Dolayısıyla, Türkiye’nin, Parlamentonun, Hükûmetin,
devletin, toplumun en önemli meselesi, bu bölücü terör belasını bu ülkenin
başından uzaklaştırmaktır. Bölücü terör konusunda bir toplumsal mutabakat
olarak, bir millî mutabakat olarak ne yapılması gerekiyorsa onu yapmak gerekir.
Farklı sebeplerden oluşan mutabakatları bozmak yerine, bölücü terörle
mücadelede oluşan mutabakatı sahiplenip güçlendirmek dururken; maalesef gündeme
başka konular getirerek oluşan mutabakatları parçalamanın hiçbir şekilde
akılla, izanla ifadesi mümkün değildir. Bu sebeple, bu felaketi de vesile
kılarak, bölücü terörle mücadelede toplumsal mutabakatı güçlendirecek gayreti
göstermek üzere; Sayın Hükûmeti, İktidar Grubunu insafa davet ediyorum, gayrete
davet ediyorum.
Tekrar
şehitlerimize rahmetler diliyorum efendim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Gündem dışı
konuşmalara Hükûmet adına, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu cevap
vereceklerdir.
Buyurun.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Mersin’de yaşanan
sel felaketine ilişkin gündem dışı konuşması ve Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlu’nun cevabı (Devam)
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Saygıdeğer Başkanım, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, tabii,
dün şehit düşen 17 kahraman askerimiz için milletimizin başı sağ olsun; ruhları
şad olsun, Allah rahmet eylesin.
Tabii, üzüntümüz
büyük, onun farkındayız. Terörle ilgili zaten ne gerekiyorsa yapılacaktır.
Bu konuda
özellikle ikinci bir konu, Sayın Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın gündem
dışı konuşmasına cevap vermek üzere söz aldım.
Efendim, tabii,
biliyorsunuz, küresel iklim değişikliği neticesinde bütün dünyada maalesef
zaman zaman kuvvetli yağışlar oluyor. Amerika’dan tutunuz da Asya’ya kadar,
Japonya’ya kadar. Maalesef Türkiye de -bu gündem dışı konuşmada belirteceğim
üzere- aşırı yağışlardan ve sel baskınlarından yeteri kadar zarar görüyor.
Özellikle şunu belirteyim: Bazı yerlerde özellikle anlık yağışlar oluyor, hatta
dört beş ayda yağacak yağışın, yirmi dört saatte bir yere düştüğünü görüyoruz.
Tabii, bu konuda Hükûmetimiz, Bakanlığımız gerçekten çalışma yapıyor. Esasen,
biz şu anda sel baskınları ve taşkınlarıyla ilgili büyük bir eylem planı
hazırladık, inşallah onu da kısa zamanda sizlere arz edeceğim. Ama şunu ifade
edeyim: Son dokuz yılda 643 tane dereyi ıslah ettik ve 225 bin hektarlık alanı
taşkınlardan koruduk; çok sayıda yerleşim alanı, mahalle, köy, ilçe, hatta il
taşkınlardan korunmuştur. Bugüne kadar DSİ’nin yaptığı tesisler ise 5.930’u
geçmektedir.
Bu konuda,
Hükûmetimiz özellikle taşkınlarla ilgili mücadelede, birincisi dereleri ıslah
ediyor; ikincisi, dereler üzerine birtakım “sel kapanı” dediğimiz tersip
bentler inşa ediyor. Ayrıca şu anda bir de orman teşkilatının Çölleşme ve
Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğünü devreye soktuk çünkü taşkınların
önlenmesinde sadece dere ıslahları yeterli değil, özellikle çıplak arazilerin
ağaçlandırılması çok büyük fayda sağlıyor. Çünkü yağan yağmur, eğer arazi
çıplaksa Sayın Vekilim, aniden akışa geçiyor ve bu sel baskınlarına sebep
oluyor ama arazide bitki örtüsü varsa, ağaçlandırılmış bir araziyse, o zaman
akış katsayısı dediğimiz katsayı çok azalıyor, neredeyse üçte 1’e, dörtte 1’e,
beşte 1’e iniyor ve akış süresi, dereye intikal süresi de epeyce uzuyor yani
sel baskınlarını önlüyor. Bu konuda da büyük bir seferberlik başlattığımızı
ifade etmek isterim.
Bunun dışında,
bazen, maalesef, mahallî idareler olsun, özel idare ve devletin değişik
kurumları tarafından geçmiş dönemde yapılmış birtakım sanat yapıları
-menfezler, köprüler, yollar vesaire- bunlar, dolayısıyla da bazen galiba
yetersiz oluyor, o bölgede şişe ağzı gibi bir daralmaya sebep oluyor ve geriye
doğru sel baskınlarına sebep olabiliyor. Bunları önlemek için de ciddi bir
çalışma başlatıldı.
Mersin’le ilgili
ben “Geçmiş olsun.” diyorum, yakinen takip ediyoruz. Zaten Mersin Valimiz
-DSİ’nin, diğer kamu kurumlarının ekipleri, hatta AFAD ekipleri orada- hemen
hadiseye müdahale ettiler, ben de konuyla ilgili bilgi aldım.
Bu konuda şunu
ifade edeyim: Tabii, Mersin’le ilgili, özellikle… Mersin de biliyorsunuz
topografik yapısı itibarıyla taşkınlara maruz. Bunu önlemek için ne yapmamız
lazım? Birincisi, mutlaka dere ıslahlarını yapmamız lazım. İkincisi, mutlak
surette baraj, gölet gibi biriktirme yapılarıyla hem rüsübatı kontrol etmek hem
taşkınları önlemek gerekir. Bir de açık alanlar varsa bunları mutlaka
ağaçlandırmak, yeşillendirmek gerekir. Son olarak da -şu anda arkadaşlar
inceliyor- kesitlerde herhangi bir daralma yani derelerde veya diğer kesitlerde
bir daralma söz konusuysa, -Şişe ağzı diyoruz- onların tespiti ve onların
kurumlar marifetiyle derhâl kaldırılması konusunda çalışma yapılıyor.
Özellikle, Sayın
Vekilim, bu vesileyle, Mersin’e şu ana kadar kısaca yaptıklarımızdan
bahsedeyim.
Mersin içme
suyunu, Tarsus’la beraber, isale hatlarını biz tamamladık. Göksu İkinci Merhale
Projesi, Gökçeburun pompaj sulaması, Mersin-Mut Projesi -biliyorsunuz o çok
önemliydi, siz de bahsetmiştiniz- Mersin Alaköprü Barajı’yla ilgili çalışmalar
devam ediyor, hem Mersin'deki Anamur Ovası’nı sulayacağız hem de, biliyorsunuz,
Kıbrıs’a yılda 75 milyon metreküp su ileteceğiz. Bunun dışında, Aslanköy Göleti
sulaması tamamlandı. Gülnar Köseçobanlı Bardat Göleti sulaması, gene Gülnar’da
Baldat Göleti rezervuar ıslahı tamamlandı.
Dere ıslahlarına gelince: Mersin'de biz şu ana
kadar, son sekiz yılda tam 22 adet dereyi ıslah ettik. Bunların isimlerini
söyleyeceğim. Yani 20 meskûn mahal, 350 dekar alanı taşkınlardan koruduk.
Bakın, Erdemli’de Alata Deresi birinci kısım tamamlanmıştı. Gülnar Ovacık Büyük
Eceli Arazisi Taşkın Koruma Tesisi, Erdemli Arpaçbahşiş beldesiyle ilgili
Arpaçbahşiş Deresi ıslahı, Bozyazı’da Akkaya köyü arazisi Akkaya Deresi ıslahı,
Erdemli’de Kocahasanlı köyündeki Çaltılı ve Mutlu Bucak dereleri ıslahı,
Erdemli’de Töbük kasabası Töbük Deresi ıslahı, Silifke ilçe merkezi Bebek
Deresi ıslahı, Erdemli’de Kocahasanlı beldesi Kuruçay Deresi ıslahı, Aydıncık
Büyükalan Deresi ıslahı, Aydıncık’ta Küçükalan Deresi ıslahı, Erdemli’de Alata
Deresi ikinci kısım ıslahı, yine Erdemli’de Arpaçbahşiş Deresi’nin ikinci
kısmı, Erdemli’de Kızkalesi beldesi Mintan Deresi ıslahı, Mersin merkezde
Mezitli Deresi ıslahı, Tarsus’ta Kusun Deresi ıslahı ikinci kısım, Silifke’de
Akdere kasabası Akdere ıslahı, Tarsus Kusun Deresi ıslahının üçüncü kısmı da
tamamlandı, merkez Efrenk Çayı ıslahı tamamlandı, yine merkezde Mezitli
kasabası Mezitli Deresi ıslahı birinci kısmını tamamladık, ikinci kısım
yapılacak; Akdere kasabası Akdere ıslahı, Bozyazı Akkaya köyü arazisi Aksaz deresi
ıslahı, Mersin Tarsus Kusun Deresi ıslahı olmak üzere 22 tane tamamladık. Ama
şu anda hızla eksikleri tamamlamaya çalışıyoruz, her şeyi bitirdiğimiz
söylenemez elbet ama çalışmalar hızla devam ediyor.
Biliyorsunuz, Mut
Ovası sulamasıyla ilgili çalışmalar bitmek üzere, inşallah kısa zamanda
tamamlayacağız.
Ayrıca, hem
taşkın koruma hem de Tarsus’ta verimli arazileri sulamak maksadıyla
biliyorsunuz –ben kendim de katıldım- Tarsus’ta Pamukluk Barajı inşaatı
yıldırım hızıyla ilerliyor, çok kısa zaman da geçmesine rağmen şu anda yüzde
65’i tamamlandı Sayın Vekilim. İnşallah, önümüzdeki yıl bunu da bitireceğiz;
açılış tarih, saatini ilan ettik.
Göksu Sol Sahil
Cazibe Sulaması ve Drenajı…
Bir de, Sorgun
Barajı’yla ilgili şunu ifade edeyim: İnşallah, Sorgun Barajı’nın da bir an önce
tamamlanması için… 65 bin dekar arazi sulanacak, bunun da müjdesini veriyorum.
Ayrıca, Alaköprü
Barajı’yla ilgili yeniden yerleşim çalışmaları devam ediyor. Mut Dereyurt
Göleti, Mut Dereyurt Göleti sulaması, Mersin merkez Değirmendere Göleti,
merkezde yine Değirmendere Göleti sulaması ve Toroslar Değnek Göleti sulaması;
bunlar da devam ediyor.
Ama daha önemlisi
şunu ifade edeyim: Hakikaten Mersin’de çok dere ıslahı yapılması gerekiyor.
Özellikle Sayın Vekilim şu anda, bakın, tam 28 derede ıslah çalışmaları devam
ediyor yani taşkını önlemek için. Bunlardan Aydıncık, Kamaş ve Köşk dereleri
ıslahı, Erdemli’de Lamas Çayı ıslahı, Erdemli Sarıyer köyü Diniker Deresi,
Gülnar’da Ovacık Büyükeceli kasabasıyla ilgili dere ıslahı, Kandak Deresi
ıslahı, Silifke’de merkez Soğanlı Deresi ıslahı, Silifke Akarca Deresi ıslahı,
Bozyazı Yuva Deresi ıslahı, Erdemli’de Arpaçbahşiş beldesinde üçüncü kısım
taşkın koruma, Erdemli’de Tömlük Deresi ıslahı ikinci kısım, Bozyazı Akkaya
Köyü arazisi Aksaz Deresi ikinci kısım, gene Bozyazı’da Gözce köyü arazileri
taşkın koruma tesisi inşa hâlinde, Erdemli’de Akdeniz Mahallesi Madenler Çayı
ıslahı, Gülnar’da Sipahili köyü arazilerinin Babadıl Deresi ıslahı, Mezitli
Tece Deresi ıslahı, Mersin Merkez Efrenk Deresi ıslahı ikinci kısım, Erdemli’de
Kodaman Çayı ıslahı, Bozyazı’da Yuva Deresi ıslahı ikinci kısım, Mersin’de
Toroslar ilçesi Soğucak beldesi Enligeçit, Keşlik deresi ıslahı ve Mut ilçesi
Mut Deresi ıslahı, Silifke’de Bolacalı Koyuncu köyü Kocapınar Deresi ıslahı,
Tarsus Kusun Deresi ıslahı dördüncü kısım, Erdemli’de Tömük Kasabası Tömük
Deresi ıslahı, Erdemli’de Kargıpınar beldesi Gilindires Deresi ıslahı, Mersin
Merkez Efrenk ikinci kısım taşkın koruma, Bozyazı Akkaya Köyü arazileri Aksaz
Deresi ıslahı, Silifke İmamuşağı köyü Boğsak Deresi ıslahı ve Aydıncık Köşk,
Büyükalan, Küçükalan ve Kamaş dereleri yan kollarının ıslahı olmak üzere
bunlardan 28 tane şu anda inşa hâlinde, devam ediyor. Bunlar için de herhangi
bir ödenek sıkıntısı yok. Hatta ben arkadaşlarıma talimat verdim: “Yani ne
kadar hızla… Üç vardiya gerekirse çalışsınlar. İlave para ihtiyacı olursa
onları karşılayacağız.” dedik.
Bunun dışında,
ben özellikle şunu ifade edeyim: Tabii, bunları tutmak için barajlarda, Sorgun
ve Tarsus barajları dışında, çok sayıda gölet yapmak lazım ki taşkını tutsun.
Bu maksatla tam 19 adet göletin planlaması yapıldı, bir kısmı inşa hâlinde.
Mesela, Toroslar Dernek Göleti sulaması inşa hâlinde, Gülnar Köseçobanlı Bardat
Göleti Rezervuar ıslahı taşkın korumak için, onlar şu anda yapım hâlinde.
Yapımı devam eden -proje yapımı- 2 tane gölet var: Merkez Değirmendere Göleti
ve sulamasında proje yapımı devam ediyor. Mut Dereyurt Göleti ve sulaması proje
yapımı devam ediyor.
Gene proje yapımı
devam eden 15 tane daha gölet var, bunların isimlerini söylemeyeceğim ama arzu
ederseniz, bunların isimlerini size ayrı ayrı verebilirim.
Bunun dışında, tabii,
sadece dere ıslahları için şunu ifade edeyim: Mersin’de ve diğer illerde ne
kadar dere ıslahı varsa, hatta yatırım programı beklemeden, ek yatırım
programına dahi almak suretiyle, çalışmaları sürdürüyoruz.
Bunun dışında,
ağaçlandırmayla ilgili çalışmalar devam ediyor çünkü ağaçlandırma olmadan
taşkınları kontrol etmek mümkün değil, onu özetle belirtmek istiyorum Sayın
Vekilim.
Bunun dışında,
tabii, taşkınlarda önceden ikaz, uyarının çok önemli olduğunu ben burada ifade
etmek istiyorum. Çünkü aşırı bir yağmur yağacağı zaman, bunun önceden ikaz
edilmesi hâlinde mal ve can kayıplarında gerçekten büyük bir azalma, hatta çoğu
kere mal, can kayıpları olmuyor. Mühim olan, mal ve can kayıplarının olmaması,
bilhassa, can kaybının olmaması çok daha önemli bizim için. Bu bakımdan, biz
Mersin’e altı tane otomatik meteoroloji ölçüm istasyonu kurduk. Hemen, anında
uyarı yapıyoruz, hatta uyarıları bütün kurum ve kuruluşlar, belediyelere ve
ilgili birimlere bildiriyoruz. Mersin, Anamur, Silifke, Erdemli, Tarsus ve Mut’a
6 tane otomatik meteoroloji ölçüm istasyonu kurduk, anlık yağışları
İnternet’ten görmek mümkün. Bunun dışında, 4 yere daha otomatik meteoroloji
kurma talebi bize iletildi, bunların da çalışmaları sürüyor; Çamlıyayla-TAGEM,
Aydıncık, Gülnar, Uzuncaburç’a kurulacak ve böylece 5 yere daha yeni bir
meteoroloji ölçüm istasyonu kuracağız.
Bununla ilgili,
özellikle vurgulamak istediğim şudur: Yani hakikaten bu sel baskınları
ülkemizde son yıllarda görülmeye başlandı, dünyada olduğu gibi. Bu konuda
gereken ne varsa el birliğiyle yapmamız gerektiğine inanıyorum. Biz de
yatırımlara hız verdik, dere ıslahlarına, ağaçlandırma, erozyon kontrolüne.
Ayrıca, birtakım kritik kesitlerin kontrol çalışmaları da yapılıyor. İnşallah,
birlikte bu konuda ne yapılması gerekirse yapacağız, bunu özetle vurgulamak
istiyorum.
Diğer, Bolu
Milletvekilimizle ilgili de bir hususu belirtmemde fayda var. Biliyorsunuz,
afete maruz veya riskli alanlarda kentsel dönüşüm çalışmaları başladı, hatta
2/B’yle ayrılan paranın neredeyse yüzde 90’ına yakını da bu maksatla sarf
ediliyor. Tabii ki Türkiye’de gerçekten depreme dayanıksız pek çok yapı var,
yapı stoku var. Zaman içinde bunları mutlaka yenileyeceğiz, depreme dayanıklı
hâle getireceğiz, bunun için çalışmalar zaten başladı. Kaldı ki -depreme maruz
olanlarda- mesela 19 Mayıs 2011 tarihinde, biliyorsunuz, Simav depremi oldu.
Orada Başbakanımız bizzat benim ilgilenmem talimatı vermişti ve bir yıl
zarfında Simav’da -ne gerekiyorsa- bütün binalar yeniden yapıldı, okullar,
hükûmet binaları, vesaire, bunların hepsi, yapılması gereken binaların tamamı
yapıldı. Bunun gururunu yaşıyoruz. Ayrıca, biliyorsunuz, daha sonra Van’da
deprem oldu. Daha geçenlerde Sayın Başbakanımız Van’a giderek bir yılda
TOKİ’nin yaptığı kalıcı muhteşem konutların açılışını yaptı.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Pahalıya mal oluyor.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Elbette Türkiye deprem açısından
dünyadaki riskli bölgelerden birisi, çok sayıda fay var dolayısıyla bu konuda
da Hükûmetimiz kentsel dönüşüm çalışmalarıyla tarihteki en büyük adımı atıyor.
Bu gerçekten takdire değer bir husustur, bunu zaten milletimiz görüyor.
Ben bu
duygularla, Cenabı Allah, başka bela, kaza, afetlerden, ülkemizi terör
belasından korusun temennisiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum efendim. Sağ
olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Sel
felaketi nedeniyle söz isteyen sayın milletvekilleri var.
Sayın
Türkmenoğlu…
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu’nun, Siirt’in
Pervari ilçesinde meydana gelen helikopter kazasında 17 askerimizin şehit
olmasına ilişkin açıklaması
AYŞE TÜRKMENOĞLU
(Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de dün Siirt’te elim bir
kaza sonucu hayatını kaybeden 17 askerimize Allah’tan rahmet diliyorum,
ailelerine başsağlığı diliyorum. Tüm ulusumuzun da başı sağ olsun. Onlar, bu
vatan için, bu vatanın birlik ve beraberliği için görev yapan, kar kış demeden
dışarıda, belki de taşta uyuyan askerlerimiz. Hepsini şükran ve minnetle
anıyorum. Allah rahmet eylesin, ulusumuzun başı sağ olsun diyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Şandır…
5.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Mersin ilinin
Erdemli ilçesinde meydana gelen sel felaketi nedeniyle yaşanan mağduriyetlerin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım,
verdiğiniz tafsilatlı bilgiye -taşkınların önlenmesi için- teşekkür ederim.
Ayrıca Mersin’de yaptıklarınıza da teşekkür ederim. Ancak bir husus var: Demek
ki, yeterli değil yaptıklarınız, Alata Deresi’nin yarısı yapıldı, yarısı
yapılamadığı için, şimdi, Alata’yı sel aldı götürdü, Arpaçbahşiş’de öyle,
Erdemli’nin içi de öyle, diğerleri…
Benim konum bu
değil, Allah yapılanlardan razı olsun ama başka bir şey söylüyorum, buradaki
konuşmada da onu söyledim. Bakınız: otuz beş yıl önce çıkarttığınız bir
Kanun’la afetlerin sonrasındaki zararın karşılanmasında; varlıkların en az
yüzde 40’ının kaybedilmesini bir şart olarak ortaya koyuyorsunuz. Böylelikle
Allah’tan gelen veya iktidarın eksik yaptığından dolayı doğan zararı karşılamak
noktasında bu Kanun uygulandığı takdirde çitçinin zararı karşılanmıyor. Benim
teklifim şu: Gelin, bu 2090’ı, otuz beş yıllık bu Kanun’u, değiştirelim, yüzde
40 oranını yüzde 20’ye düşürelim ki varlığını kaybetmiş, toprağını kaybetmiş
yani… Benim, Erdemli’de seraların gitmesi önemli değil, seranın toprağı gitmiş,
limon bahçelerinin altındaki toprak gitmiş, bu insanların zararını karşılamamız
lazım yoksa… Yani tamam ,yaptıklarınıza teşekkür ediyoruz ama bir şey ifade
etmiyor, o insanlar şu anda evsiz, barksız ve mahsulünü kaybetmiş durumda
devlete bakıyor, size bakıyor, bir şey söylemeniz lazım.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Hükûmete tevcih ederiz bu
hususu.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Gelin, bu Kanun’u değiştirelim, bu çiftçinin zararını karşılayalım
efendim. Yoksa, Valinin yaptığı Afet Fonundan veya işte Fak-Fuk’un yaptığı
yardımla bu zararlar karşılanmıyor, ben buna bir cevap beklerdim sizden.
Çok teşekkür
ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Şandır.
Sayın Öz…
6.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, şehit olan Mehmetçikleri
rahmetle andığına ve Mersin ilinin Erdemli ilçesinde meydana gelen sel felaketi
nedeniyle yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ ÖZ (Mersin) –
Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Öncelikle 10
Kasım günü büyük bir felaketle kaybettiğimiz Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları
Mehmetçiklerimizi, rahmet, şükran ve minnetle anıyorum. Yakınlarına ve Türk
milletine başsağlığı diliyorum.
Ben de yine Sayın
Bakana, özellikle söylemek istediğim şu: Sayın Bakanım, Sayın Şandır’ın da
ifade ettiği gibi, biz şu anda Mersin’e daha önce Hükûmetin bir programı ve
proje dahilinde yaptıklarından bir memnuniyetsizlik ifade etmedik ama bugün
gerçekten saat 11.00’le veya 12.00’yle bir buçuk saat arasındaki bir süre
içerisinde Mersin’de, Erdemli ağırlıklı olmak üzere Kocahasanlı, Limonlu,
Üçtepe mevkisindeki insanlar gerçekten bugün topraklarını kaybetmiş durumdalar.
Dolayısıyla, burada devletin tüm imkânları kullanılarak Kaymakamlığın ve
Valiliğin aldığı önlemlerle hasar tespit çalışmaları yapılmaya başlanmış ancak
orada hasar tespiti aşamasında o köylü insanların çoğuna tarlalarının tapusu
sorulmakta. Dolayısıyla, hasar tespit çalışmalarında da tam hasar net olarak
ortaya konamayacak. O insanlar gerçekten mağdur durumda. Dolayısıyla, daha bir
duyarlı olmanızı temenni ediyoruz. Yoksa o bahsetmiş olduğunuz ıslah
çalışmalarından dolayı elbette biz de teşekkür ediyoruz ama durum şu anda
geçmiş yapılanlar değil, ortaya gelen felaketin mağduriyetinin giderilmesi için
biraz daha kapsamlı düşünüp farklı şeyler yapmak.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Eyidoğan…
7.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, İstanbul’da
çevre ve doğa tahribatına neden olacak havaalanı projesine ilişkin açıklaması
HALUK EYİDOĞAN
(İstanbul) – Teşekkür ederim Başkan.
Sayın Bakan, bu
resme lütfen iyi bakınız. Bu, 1/100.000’lik İstanbul Çevre Düzeni Planı’nın
üzerine 13 Ağustosta AKP’nin İstanbul’a yerleştirdiği ve büyük bir çevre ve
doğa tahribatına neden olacak Büyükşehir, Yenişehir ve 9 bin hektarlık
havaalanının yeridir. 9 bin hektarlık havaalanının yüzde 80’i orman alanıdır.
Bu konuda ne söyleyeceksiniz merak ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Eyidoğan.
Sayın Tanal…
8.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, şehitleri
rahmetle andığına ve sel felaketi nedeniyle Şanlıurfa’nın Bozova ve Viranşehir
ilçelerinde çiftçilerin mağdur durumda olduklarına ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, şehitlerimizi Allah’tan rahmetle anıyorum, ulusumuzun başı sağ
olsun.
Şanlıurfa’da sel
felaketi nedeniyle Bozova ve Viranşehir’de çiftçilerimizin mahsulleri ve evleri
su altında kalmıştır ve Şanlıurfa’daki çiftçilerimiz gerçekten mağdurdur.
Şanlıurfa seksen bir ilimiz arasında bir vilayetimizdir. Mersin’de ve diğer
illerimizde yaşanan sel felaketleri nedeniyle üvey evlat muamelesini
Şanlıurfalılar niye görüyor? Aynı ilgi ve alakayı Şanlıurfa’ya niye
göstermiyorsunuz?
Saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN – Sayın
Acar…
9.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, şehitler için
ulusumuza ve ailelerine başsağlığı dilediğine ve Hükûmetin dış satım konusunda
tıkanan kanalları derhâl açmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
10 Kasımda 17
şehidimiz için ulusumuza ve ailelerine başsağlığı ve sabır diliyorum. Uzun
süren, AKP’nin yanlış politikalarının bir sonucu olduğunu da unutmayalım.
AKP İktidarının
dış politikası duvara toslamıştır. Bu nedenle, öncelikle Suriye, Irak, İran,
Rusya’ya yapılan dış satımlar son derece azalmıştır. Dış politikanın Amerika
Birleşik Devletleri doğrultusunda götürülmesi, bütün komşu ülkelerle
ilişkilerimizi zedelemiştir. Bu durum, özellikle tarımsal ihracatımızı vurmuş
bulunmaktadır. Antalya’da domates, biber ve patlıcan gibi ürünlerde korkunç bir
fiyat düşüklüğü yaşanmaktadır. Domates 50 kuruşa, patlıcan 40 kuruşa, biberin
kilosu 70 kuruşa düşmüştür. Aynı şekilde meyve ihracatı da düştüğünden, narın
kilosu 45 kuruşa, portakalın 140 kuruşa kadar gerilemiştir. Üreticiler
perişandır; üretim maliyetlerini karşılayamaz, borçlarını ödeyemez duruma
düşmüşlerdir. Hükûmetin dış satım konusundaki tıkanan kanalları derhâl açmasını
talep ediyoruz, üreticiye destek sağlamasını diliyoruz.
Çok teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Halaman…
10.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, şehitlere Allah’tan
rahmet dilediğine ve Adana’da İmamoğlu ile Sarıçam derelerinin ıslah
çalışmalarının yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ HALAMAN
(Adana) – Başkan, teşekkür ediyorum.
17 şehidimizin
birisi Adanalı, Fekeli. Hepsine birlikte Allah’tan rahmet diliyorum, mekânları
cennet olsun diyorum.
Bir de, -Sayın
Orman Bakanımız buradayken- Adana’da sel felaketi devam ediyor. Adana’nın -bir
tanesi merkez ilçe, bir tanesi çevre ilçe sayılıyor- İmamoğlu, Sarıçam
derelerinin ıslah çalışmaları yapılmadığı için bugüne kadar, sel, o alandaki
topraklara çok zarar vermiştir; bu bölgenin yapılmasını Bakan Bey’den rica
ediyoruz.
Teşekkür
ediyoruz.
Sarıçam,
İmamoğlu…
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Son söz, Sayın
Gök.
11.- Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gök’ün, şehitlere
Allah’tan rahmet dilediğine ve ölümünün 74’üncü yıl dönümünde Ulu Önder
Atatürk’ü saygı, şükran ve minnetle andığına ilişkin açıklaması
ABDULKERİM GÖK
(Şanlıurfa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ben de 17
şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum, ailelerine ve milletimize sabırlar
diliyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Atatürk, “En büyük eserim.” dediği Türkiye
Cumhuriyeti’nin kurucusu olarak, birlik ve beraberlik içinde, güçlü, müreffeh
bir devletin temellerini atmıştır. Bizler, bu güzel vatanın ve cumhuriyetin
emanetçileri olarak milletin refahı ve huzuru için var gücümüzle çalışacağız.
Bizlere hedef gösterdiği muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma idealini
gerçekleştirmek ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun yüzüncü yılında, yani
2023 yılında; dünyanın her alanında gelişmiş 10 ülke arasında olmasını
sağlamak, O’nun mirasına sahip çıktığımızın en büyük göstergesi olacaktır.
Ayrıca belirtmek isterim ki bizleri savaş meydanlarında yenemeyen
düşmanlarımız, bizleri kardeş kavgasıyla zayıflatmak istiyorlar; her zaman
bizlerin zaafını bulup kendilerine farklı şekilde bağımlı hâle getirmeye
çalışıp oyunlar oynuyorlar.
Bu duygu ve
düşüncelerle, cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ü aramızdan
ayrılışının 74’üncü yıl dönümünde saygı, şükran ve minnetle anıyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça ve 23
milletvekilinin, SEKA Balıkesir işletmesinin özelleştirme yöntemi, süreci,
yasal dayanakları ve sonuçlarının, özelleştirilen işletmenin çalışanlarının
bugünkü durumlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/403)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı’na
Kamu iktisadi
Teşebbüsleri'nin (KİT) özelleştirilmesi 1984 yılına kadar uzanmaktadır. Bu
zamana kadar uzanan özelleştirme uygulamalarının ne ölçüde başarılı olduğu, kim
ya da kimlere yarar sağladığı, ulusal ekonomiye beraberinde sosyal dayanışmaya
ne kadar katkısı olduğu kamuoyunda sürekli tartışılan bir konudur.
Bu bağlamda
ülkemiz için önemli KİT'lerden biri olan SEKA'nın özelleştirilme süreci
incelenmesi ve araştırılması gereken önemli bir konu olarak karşımıza
çıkmaktadır. Ülkemizde kağıt sektörü 1980'li yıllara değin SEKA ile
özdeşlemiştir.
Gerekçe:
SEKA Balıkesir
Fabrikası’nın temeli 15.10.1976 tarihinde atılmıştır. 8.1.1981 tarihinde
Balıkesir’de ilk kâğıt üretimine geçen işletme 198 milyon dolara mal olmuş,
kuruluşundan sonra yedi yıl içerisinde de, fabrika, Dünya Bankası’na olan
borcunu ödemiştir.
SEKA Balıkesir
İşletmesi’nin varlık satışı yoluyla özelleştirilmesine ilişkin ihale 25.03.2003
tarihinde teknik olarak tamamlanmış ve ihale komisyonunun nihai devre ilişkin
kararı Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 13.05.2003 tarih ve 2003/25 sayılı kararı
ile onaylanmıştır. Piyasa değeri 51.2 milyon dolar olan Balıkesir SEKA Kağıt
Fabrikası özelleştirme ihalesine katılan tek firma olan Albayrak Turizm Seyahat
İnşaat Ticaret A.Ş’ne 1.1 milyon dolara 24.06.2003 tarihinde de devredilmiştir.
Türkiye Selüloz
İş Sendikası 22.05.2003 tarihinde Bursa 2. İdare Mahkemesi’ne dava açmıştır.
Bursa 2. İdare Mahkemesi 28.07.2003 tarihinde yürütmenin durdurulmasına karar
vermiş, ancak karar Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından uygulanmamıştır.
Bursa 2. İdare Mahkemesinin ilk yürütmeyi durdurma kararı verdiği 28.07.2003
tarihinde Balıkesir SEKA Kağıt Fabrikası’nı geri almak zorunda olan
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı yaklaşık 3 yıl yargı kararlarını
uygulamamıştır.
Bununla birlikte
Bursa 2. idare Mahkemesi’nin işlemin iptali ile ilgili verdiği karar
doğrultusunda Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 19.02.2004 tarihli yazısı ile
Albayrak Turizm Seyahat İnşaat Ticaret A.Ş’ ye bildirimde bulunularak Balıkesir
İşletmesi’nin SEKA’ya iadesi istenmiş, ancak iade işlemi yapılmamıştır.
10.06.2003 tarihli sözleşme kapsamında alıcıya devredilen taşınmaz mallar ile
irtifak ve kullanım haklarının bir kısmının Balıkesir, bir kısmının da Bigadiç
tapu sicilinde kayıtlı olduğu dikkate alınarak, bu taşınmaz ve irtifak/kullanım
hakları ile alıcıya devredilen taşınırların SEKA’ya iadesi talebiyle,
11.02.2005 tarihinde Albayrak Turizm Seyahat inşaat Ticaret A.Ş. aleyhine,
Balıkesir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/59 E. ve Bigadiç Asliye Hukuk
Mahkemesi’nin 2005/50 E. sayılı dosyalarında iki dava içilmiştir.
Bu davalarda
İdare ve SEKA’nın talebi doğrultusunda, Balıkesir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce
25.02.2005 tarihinde, Bigadiç Asliye Hukuk Mahkemesi’nce de 28.03.2005
tarihinde işletmenin kullanımındaki tüm taşınır ve taşınmaz mallar ile irtifak
ve kullanım hakları üzerine ihtiyati tedbir konulmuştur.
Bigadiç Asliye
Hukuk Mahkemesi’nin 2005/50 E. sayılı dosyasında görülen davada mahkeme,
09.05.2007 tarihinde davanın kabulüne, Bigadiç tapu sicilinde Albayrak Turizm
Seyahat İnşaat Ticaret A.Ş. adına kayıtlı 15 adet taşınmaz ile 16 adet taşınmaz
üzerinde adı geçen şirket lehine kurulan irtifak haklarının iptal edilerek,
SEKA (Sümer Holding A.Ş.) adına tesciline karar vermiştir.
Bu kararın
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nce onanarak kesinleşmesine müteakip, söz konusu
taşınmazlar ile irtifak haklarının Sümer Holding A.Ş. adına tapudan tescil
işlemleri 07.06.2010 tarihi itibariyle tamamlanmıştır.
Bütün bunlardan
görüldüğü üzere 28.07.2003 tarihinden itibaren SEKA Balıkesir İşletmesini elinde
tutan Albayrak Turizm Seyahat İnşaat Ticaret A.Ş’nin, işletmeyi elinde
tutmasını meşrulaştıracak yasal bir dayanak bulunmamaktadır. 28.07.2003
tarihinden beri işletme hukuka aykırı bir şekilde bu şirketin elinde
tutulmaktadır. O günden bugüne Balıkesir SEKA, Balıkesir’in kanayan yarası oldu
ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, halen fabrikayı Albayrak Turizm Seyahat
İnşaat Ticaret AŞ’ den geri alabilmek için mücadele vermektedir.
Bütün süreç bu
dikkate alındığında, SEKA Balıkesir İşletmesinin özelleştirme uygulamasının
başlangıcından günümüze kadar; özelleştirme yöntemlerinin bir bütün olarak
incelenmesi, SEKA Balıkesir işletmesinin özelleştirme uygulama sonuçlarının
saptanması, özelleştirilen işletmenin
çalışanlarının bugünkü durumlarının belirlenmesi, SEKA Balıkesir
İşletmesinin özelleştirmesinin yasal dayanakları ve bu konudaki yargı
karalarının ele alınması ve özelleştirme sürecinin kapsamlı ve derinlemesine
araştırılması için Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince
meclis araştırması açılması için gereğinin yapılmasını arz ederiz.
1) Namık Havutça (Balıkesir)
2) Erdal Aksünger (İzmir)
3) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
4) Hülya Güven (İzmir)
5) Candan Yüceer (Tekirdağ)
6) Gürkut Acar (Antalya)
7) Veli Ağbaba (Malatya)
8) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
9) Aylin Nazlıaka (Ankara)
10) Sabahat Akkiray (İstanbul)
11) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
12) Engin Altay (Sinop)
13) Ali Serindağ (Gaziantep)
14) Hurşit Güneş (Kocaeli)
15) İhsan Özkes (İstanbul)
16) Bülent Tezcan (Aydın)
17) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
18) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
19) Ali Demirçalı (Adana)
20) Ali Haydar Öner (Isparta)
21) Muharrem Işık (Erzincan)
22) Tolga Çandar (Muğla)
23) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
24) Mehmet Şeker (Gaziantep)
2.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 23
milletvekilinin, ülkemizdeki tohumculuk sektörünün mevcut yapısı, üretimi,
ithalatı, tüketimi ile üreticinin sorunlarının ve destekleme yollarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/404)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizdeki
tohumculuk sektörünün mevcut yapısı, üretimi, ithalatı, tüketimi,
üreticinin sorunlarının ve çözüm
yollarının belirlenmesi, destekleme yollarının araştırılması, idari ve kurumsal
yasal düzenlemelerin yapılması amacıyla İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri
gereğince ekte yer alan gerekçeye istinaden bir Meclis Araştırması açılmasını
arz ve teklif ederiz.
1) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
2) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
3) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
4) Veli Ağbaba (Malatya)
5) Gürkut Acar (Antalya)
6) Hülya Güven (İzmir)
7) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
8) Sabahat Akkiray (İstanbul)
9) Aylin Nazlıaka (Ankara)
10) Engin Altay (Sinop)
11) Ali Serindağ (Gaziantep)
12) Ali Haydar Öner (Isparta)
13) İhsan Özkes (İstanbul)
14) Hurşit Güneş (Kocaeli)
15) Bülent Tezcan (Aydın)
16) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
17) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
18) Ali Demirçalı (Adana)
19) Candan Yüceer (Tekirdağ)
20) Muharrem Işık (Erzincan)
21) Tolga Çandar (Muğla)
22) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
23) Mehmet Şeker (Gaziantep)
24) Erdal Aksünger (İzmir)
Gerekçe:
Türkiye,
nüfusunun sürekli artış göstermesi nedeniyle daha fazla bir nüfusu barındırmak
ve beslemek zorunda olduğundan, gıda güvenliğinin sağlanması en temel
gereksinim olarak ortaya çıkmaktadır. Tohum üretim zincirinde yer alan
faktörlerden yetiştirme tekniği, hasat, işleme, muhafaza ve kalite
kontrollerinin tam olarak uygulanmadığı görülmektedir. Yetiştirme tekniği
açısından tohumluk üreten özel kuruluşlarda sorunlarla
karşılaşılmamaktadır. Ancak üretimin daha
fazla yapıldığı türlerde ve çiftçi seralarında da üretim yapılıyor
olması bazı dezavantajları da beraberinde getirmektedir.
Tohumculuk
sektöründe bir kanun ve çok sayıda yönetmelik ve mevzuat uygulaması
yapılmaktadır. Gerek Dünya Ticaret Örgütünün uyguladığı dünya ticaretinin daha
çok serbestleştirilmesi politikası, gerekse Uluslararası Tohum Federasyonunun
ticarette koyduğu kuralların uygulanması sırasında başta zirai karantina olmak
üzere, tohumculukla ilgili uygulanan politikalar tohumculuğun gelişmesini
teşvik edecek ve destekleyecek durumda değildir.
Tohumculukta
destek sistemi faydalı olmaktadır. Desteklerin stratejik ürünlerde, sertifikalı
tohumluk kullanımının yaygınlaştırılmasında bir tedbir olarak kullanılmasına
devam edilmesi önem arz etmektedir. Destekten faydalanacak olan özel sektör
kuruluşlarının belirli kriterlere sahip olması, daha titiz bir şekilde kontrol
edilmelidir. Tarımsal üretimde kaliteli tohum kullanılması, hem tarımsal
işletmeler hem de bölge ve ülke ekonomileri açısından önemli faydalar
sağlamaktadır. Türkiye zengin bir tarım potansiyeline sahip olmasına rağmen,
bazı temel bitkisel ürünlerde bile kendi kendine yeterli olma özelliğini
korumakta zorlanmaktadır. Gelecek yıllarda en azından nüfus ve talep veya talep
artışına paralel ilerlemeler gerçekleştirmesi için verim yönünden olduğu kadar
ürün kalitesi yönünden de rekabet gücü yüksek bitkilerin yetiştirilmesi zorunlu
hale gelmektedir. Bu nedenle;
Türkiye tarımının
yapması gereken atılımları gerçekleştirebilmesi için tohumluk ve tohumculuk
endüstrisine daha çok önem verilmesi kaçınılmazdır. Tohumculuk sektöründe,
Türkiye’nin büyük tarım potansiyeli, alternatif ürünleri ve tohumculuk için
uygun ekolojik şartları ve bölgesel konumun elverişliliğine karşın verim
azalmaktadır. Sürekli dışarıdan tohum ithal etmek yerine yeni çeşit geliştirmek
için araştırma ve geliştirmeye yönelik çalışmalar yapılması gereklidir. Ekim
zamanı ve kullanılan yöntemlerin doğru seçilmemesi, çeşit ve tohumluk
seçimindeki hatalar ve yöresel yetiştirme tekniklerinin ortaya konulmaması
tohumluktaki verimsizliğe yol açmaktadır. Sertifikalı tohum fiyatlarının
yüksekliği çiftçinin kaliteli üretim yapmasını engellemekte, çiftçilerimizin
sertifikalı tohumluk kullanım oranlarının artırılmaması nedeniyle de, üretimden
beklenen verim alınamamaktadır. Yerli tohumculuk endüstrisi geliştirilebilir,
bu konuda dışa bağımlılık azaltılabilir, yerli üretim teknolojisi ihtiyaca
cevap verebilecek hâle getirilebilirse, tohumculuk sektörü ile ilgili
verimlilik de artacaktır.
Türkiye’nin
ekilebilen alanlarını, genişletmek mümkün görünmediğine göre bu alanlardan elde
edilecek ürünün artırılmasında birinci faktörün kaliteli tohumluk olduğu
kaçınılmazdır. Büyük bir tarımsal potansiyele sahip olan Türkiye ihracatının
düşük olması; yasal ve bürokratik engellerin fazla olduğunu, sertifikalı tohum
kullanımında gerekli eğitim, yayım çalışmalarına gereken önemin verilmediğini
göstermektedir. Tohumculuk sektörünün dış ticarete olan katkısı hesaplanırken
büyük kısmı ithal tohumdan elde edilen bitkisel ürün özellikle yaş sebze,
konserve ve dondurulmuş sebze ihracatından elde edilen yıllık dış satım
gelirinin dikkate alınması gerekir. Ancak burada ükemizin bitkisel üretim
potansiyeline rağmen mevcut tohum pazarı iç talep yetersizliğinden dolayı
düşüktür. Bu nedenle tohumculukla ilgili politikalar belirlenirken Türkiye’nin
bitkisel üretimi için gerekli tohumlukların yanı sıra dış satıma yönelik
tohumlukların üretilmesi hedeflenmelidir.
3.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz ve 24 milletvekilinin,
ASELSAN’da çalışan 5 mühendisin şüpheli ölümlerinin, ölümlerin arkasındaki
gerçeklerin ve iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/405)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aselsan’da
çalışan mühendislerden Hüseyin Başbilen 7 Ağustos 2006 tarihinde boğazı ve
bileği kesilerek aracının içinde ölü bulundu. Halim Ünsem Ünal 16 Ocak 2007
tarihinde başına tek kurşunla ateş edilmiş olarak ölü bulundu. Evrim Yançeken
24 Ocak 2007 tarihinde 6. kattaki evinden düşerek can verdi. Burhaneddin Volkan
9 Ekim 2007 tarihinde askerlik görevini yaptığı Ankara Bando Okul
Komutanlığında nöbet sırasında şüpheli bir şekilde öldü. Zafer Oluk 5.5.2008
tarihinde askerî görevini yaptığı birlikte trafo bakımı sırasında elektrik
çarpması sonucunda öldü.
Ölen bu genç
insanların tümünün ortak özellikleri çok başarılı olmaları ve Aselsan’da
stratejik nitelikli askeri projeler üzerinde çalışıyor olmalarıydı. Bu genç mühendislerin
ölümleri tümüyle şüpheli olmasına rağmen önce Savcılıklar tarafından
takipsizlik kararı verildi. Ancak son dönemde Hüseyin Başbilen’in Babasının
başvurusu sonucunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Hüseyin
Başbilen’in ölümüne dair yeniden soruşturma başlatıldı.
Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı tarafından Hüseyin Başbilen’in ölümüne ilişkin başlatılan
soruşturma dosyasında ilk alınan Adli Tıp raporunda 10 üyeden 7 si intihar, 3 ü
cinayet derken ve boğazındaki 20 cm lik kesi 2-3 cm olarak gösterilirken, daha
sonra alınan bilirkişi raporunda ölümün kesinlikle cinayet olduğu saptandı.
Bilirkişi raporunda Başbilen’in aracının içinde başka kişilere ait parmak
izlerinin de bulunduğu, çantasının sonradan arabaya konduğu ve çalıştığı
projeye ait belgelerin çantasından alınmış olduğu belirtildi. Hatta intiharına
dair bıraktığı mektubun önce bilgisayarında denmesine rağmen, bilgisayarında
bulunmadığı, ilk incelemeyi yapan soruşturma ekibi tarafından çantasındaki
flash bellekte bu mektubun olduğu belirtilmesine rağmen, flash belleğin de
çantasında olmadığı anlaşıldı.
Şüpheli bir
şekilde ölen Hüseyin Başbilen’in Milli tank projesinde görev aldığı, bu
çalışmanın ise Türkiye’nin savaş teknolojisinde dışa bağımlılığını ortadan
kaldıracak nitelikte bir çalışma olduğu, öldüğü gün bu konuda bir sunum
yapacağı belirtildiği gibi Başbilen’in F-16 savaş uçaklarının sinyal kırıcı
sisteminde de çalıştığı bilinmektedir.
Yine şüpheli bir
şekilde ölen Halim Ünsem Ünal ve Evrim Yançeken’in de Hüseyin Başbilen gibi
şifre çözümü konusunda uzman oldukları, uçak tanıma sistemlerinin
millileştirilmesi, ABD güdümlü elektronik kontrol sistemlerinin kontrol dışı
bırakılması çalışmalarını yaptıkları ve bu proje üzerinde çalışırken öldükleri
belirtilmektedir.
Aynı şekilde
Aselsan’da stratejik nitelikli askeri projeler üzerinde çalışan Burhaneddin
Volkan ve Zafer Oluk’un da ölümlerinin şüpheli olduğu kamuoyunda
dillendirilmektedir.
Aselsan’da
stratejik nitelikli askeri proje ve araştırmalar üzerinde çalışan 5 genç
mühendisin ardarda şüpheli bir şekilde ölmeleri bir tesadüf olamaz. Bu
ölümlerin tesadüf olmadığı Hüseyin Başbilen’in ölümünün cinayet olduğuna
yönelik bilirkişi raporuyla da anlaşılmıştır.
Bu nedenlerle
Aselsan’da çalışan 5 genç mühendisin şüpheli ölümlerinin tüm yönleriyle
irdelenmesi, ölümlerin arkasındaki gerçeklerin ve suçluların saptanması, şantaj
ve askeri casusluk olduğu iddialarının aydınlatılması ve kamuoyunda bu
konularda oluşan soruların yanıtlanması için Anayasanın 98.maddesi ve TBMM
içtüzüğünün 104 ve 105.maddeleri uyarınca meclis araştırması açılmasını
saygıyla arz ve teklif ederiz.
1) Dilek Akagün Yılmaz (Uşak)
2) Haydar Akar (Kocaeli)
3) Mehmet Volkan Canalioğlu (Trabzon)
4) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
5) Bülent Kuşoğlu (Ankara)
6) Celal Dinçer (İstanbul)
7) Ali Özgündüz (İstanbul)
8) Musa Çam (İzmir)
9) Muharrem Işık (Erzincan)
10) Mahmut Tanal (İstanbul)
11) Ali Serindağ (Gaziantep)
12) Faik Tunay (İstanbul)
13) Gökhan Günaydın (Ankara)
14) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
15) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
16) Ümit Özgümüş (Adana)
17) Vahap Seçer (Mersin)
18) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
19) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
20) Erdoğan Toprak (İstanbul)
21) Alaattin Yüksel (İzmir)
22) Mustafa Moroğlu (İzmir)
23) Adnan Keskin (Denizli)
24) Kemal Değirmendereli (Edirne)
25) Ali Haydar Öner (Isparta)
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığını temsilen bir
heyetin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanı Dr. Hasan
Bozer’in vaki davetine icabetle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 29’uncu
kuruluş yıl dönümü kutlamalarında bulunmasına ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı tezkeresi (3/1046)
09
Kasım 2012
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanı Dr. Hasan Bozer’in vaki davetine
icabetle, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 29. Kuruluş Yıldönümü
Kutlamaları’na, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’nı temsilen bir heyetin
resmi ziyarette bulunması hususu; 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 6. maddesi uyarınca Genel
Kurulun tasviplerine sunulur.
Mehmet
Sağlam
TBMM
Başkanı Vekili
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı arayacağım.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yok.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.01
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.11
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN
(Bolu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21’inci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Başkanlık Tezkeresi’nin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi, tezkereyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler…
Katip üyeler
arasında anlaşmazlık olduğu için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, tezkere kabul edilmiştir.
Şimdi, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım
ve oylarınıza sunacağım:
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, Kuzey Afrika ile Orta Doğu’daki
protestolar sonucu oluşan yeni ortamın ve Arap Baharı’nın yaşandığı ülkelerdeki
değişimlerin Türkiye’ye ve bölge ülkelerine etkilerinin ve sonuçlarının
değerlendirilmesi hakkında, 2/11/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verdiği genel görüşme önergesinin Genel Kurulun 11/11/2012 Pazar
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına
ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
11.11.2012 Pazar günü (bugün) toplanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisinin
İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz
ederim. Saygılarımla.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
02 Kasım 2012
tarih ve 6550 sayı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verdiğimiz
“Kuzey Afrika İle Orta Doğu’daki Protestolar Sonucu Oluşan Yeni Ortamın Ve Arap
Baharının Yaşandığı Ülkelerdeki Değişimlerin Türkiye’ye Ve Bölge Ülkelerine
Etkilerinin Ve Sonuçlarının Değerlendirilmesi hakkında” verdiğimiz Genel
Görüşme önergemizin 11.11.2012 Pazar günü (bugün) Genel Kurulda okunarak
görüşmelerinin bugünkü Birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN -
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde sözde isteyen Sinan Oğan, Iğdır
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
SİNAN OĞAN
(Iğdır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle 17 askerimizin şehit
olması dolayısıyla Türk milletine başsağlığı diliyorum.
17 ocağa yine
ateş düştü, 17 ocak yine söndü. Son dönemlerde bu şekildeki kazaların, son
dönemlerde benzer hadiselerin artması, asker sevkiyatlarında kayıp vermemiz,
operasyona giden askerlerimizin bu şekilde kazaya kurban gitmesi, şehit olması,
ister istemez insanın aklına birtakım soru işaretlerini de getirmiyor değil. 17
asker, kolay değil. Her ne kadar Türkiye’de artık 3, 5, 6, 8 askerimiz şehit
olduğunda gündem olmuyor. Artık onarlı sayılar ancak Türkiye’nin gündemine
oturabiliyor, onarlı sayılarla askerlerimiz şehit olduğunda ancak gündeme
oturabiliyor bu. Yine onarlı sayılarla askerlerimiz şehit oldu, 17 askerimiz
şehit oldu. Hiç olmazsa bu defa bunun Meclis tarafından da Genelkurmay
tarafından da araştırılması gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Değerli
milletvekillerim; bir işsiz genç Tunus’ta kendisini yakıyor, üniversite mezunu
işsiz bir genç kendisini yakıyor ve bu hadise bugün binlerce insanın ölümüne
sebep olan milyonlarca insanın ayaklanmasına sebep olan büyük bir coğrafyanın
yeniden şekillenmesine vesile oluyor. Adına kiminin “Arap Baharı” dediği, ancak
görünürde daha çok kışa dönüşen, Orta Doğu ve Kuzey Afrika için kışa dönüşen bu
sürecin etkilerinin araştırılması lazım.
Arap Baharı
dediğimiz hadise nedir, ne değildir? Arap Baharı dediğimiz hadise sadece
gözüktüğü gibi midir? Arap Baharı dediğimiz hadisede Türkiye’nin hesabına ne
kalmıştır görmek lazım. Arap Baharı öncesinde Türkiye’nin bölgeyle ticari
ilişkileri son derece yüksek seviyedeyken, bugün Türkiye’nin bölgeye olan
ithalatı ve ihracatı neredeyse durma noktasına gelmiştir. Öyle anlaşılıyor ki,
bir Arap Baharı süreci başlatılmış, ancak bu süreci başlatanlar bir kenarda
oturmuş bekliyor, bir kenarda oturmuş bu pazarların bir gün açılacağını, Mc
Donalds’ların, bilgisayar firmalarının, şunların bunların oralara iyice sirayet
edeceği günleri bekliyor; ancak bugün bu işin taşeronluğunu acaba kim yapsa
diye düşünüyor.
Tabii, büyük
güçlerin bu kadar düşünmesine gerek kalmadı. Neden gerek kalmadı? Çünkü bu işe
çok hevesli bir Sayın Dışişleri Bakanı ve onunla beraber kendisini Büyük Orta
Doğu Projesi’nin Eş Başkanı zaten çoktan ilan etmiş bir Başbakanla karşı
karşıyayız. Dolayısıyla da böyle bir taşeronu artık ne Amerika’nın ne başka
güçlerin aramasına gerek yok, zaten bu taşeronlar kendilerini çok önceden ilan
etmiş durumdaydılar.
Değerli
milletvekilleri, Büyük Orta Doğu Projesi dün ortaya çıkmış değil, konuşmamın
başında ifade ettiğim Buazizi isminde
işsiz bir Tunuslu gencin kendisini yakmasıyla da ortaya çıkmış değil. 2003
tarihinde dönemin Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice aynen şu ifadeleri
kullanmıştı: “Kuzey Afrika’dan Orta Asya’ya kadar 22 tane ülkenin sınırı ve
rejimi değişecek.” demişti. Rice elbette müneccim değil, Rice’ın elinde bir
sihirli küre de yok. Ancak bu hazırlıkların olduğunu, Büyük Orta Doğu
Projesi’nin işler hâle getirilmesi için Amerika’daki düşünce kuruluşlarının
hatta Rice’den çok daha önce çalışmaya koyulduklarını biz zaten biliyorduk.
Naçizane, bir düşünce kuruluşunda çalışan bir arkadaşınız olarak bu
çalışmalardan biz haberdardık ancak haberdar olmayan zannediyorum Sayın
Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu’ydu. Zira haberdar olmadığı için âdeta bu
meselenin üzerine atlamıştır. Sayın Dışişleri Bakanımız atlar da, Dışişleri
personeli geride kalır mı, kalmaz. Libya’da ertesi gün kıyamet kopacakken bir
gün öncesinde Libya Büyükelçiliğimizin İnternet sitesine: “Değerli vatandaşlar,
herhangi bir sıkıntı gözükmemektedir, herhangi bir uygunsuz durum yoktur, bütün
iş adamlarımız işine gücüne bakabilir.” şeklinde açıklama yapmıştır. Bu kadar
kör bir zihniyet, bu kadar kör bir zihniyet ancak Adalet ve Kalkınma Partisi
Hükûmeti döneminde rastlanılan bir zihniyettir.
Tabii, Dışişleri
memuru bunu yazar da Başbakanı bundan geri kalır mı, kalmaz. Ne demişti Sayın
Başbakan? “Bizim Libya’da ne işimiz var.” demişti. Kaç gün sonra biz apar topar
Libya’nın deniz güvenliğini sağlar hâle geldik? Sadece üç gün sonra. Ben bu
arada Dışişleri Bakanlığımıza yazılı soru önergesi verdim dedim ki: “Siz, madem
böyle Orta Doğu Projesi’nde büyük işler yapıyorsunuz, hiç olmazsa bir bakalım
kaç tane Orta Doğu ülkesinde Arapça bilen büyükelçimiz var?” Tahmin edin kaç
tane var değerli milletvekilleri. Yok, sıfır tane. On senedir iktidardasınız,
on sene boyunca en az 100 tane Arapça bilen büyükelçi yetiştirebilirdiniz ama
sizin öyle bir kaygınız olmadığı için, siz taşeronluğa ancak hevesli olduğunuz
için bugün, Büyük Orta Doğu Projesi’nde bir numaralı taşeron olduğunuz hâlde 1
tane dahi o coğrafyada Arapça bilen büyükelçimiz yok. Yüz senedir neredeyse
Ermeni sorunuyla uğraşıyoruz -2’nci sorum da oydu- 1 tane sadece Ermenice bilen
büyükelçimiz varmış. Ee, bu zihniyetle Ermeni sorunuyla uğraşamazsınız. Zaten
uğraşamadığınız için de Ermeni açılımını hemen açıverdiniz. Siz açtınız ama
Sarkisyan peşinden ne dedi? Gençlere dedi ki: “Biz Karabağ’ı işgal ettik. Size
de Ağrı Dağı’nı hedef gösteriyorum.” Sizin zaten bütün açılımlarınız böyle
değil mi? Açılım yapıp Habur’dan davulla zurnayla teröristleri içeri aldığınız
günden itibaren zaten başladı Mehmetçiklerimiz şehit olmaya. Milliyetçi Hareket
Partisinin iktidarı döneminde bir senede sadece ve sadece 8 şehit verilmişken
bugün maalesef bir günde 10, 15, 20 şehit verir duruma gelmiş durumdayız.
Değerli
milletvekilleri, Büyük Orta Doğu Projesi’nin bu arada taşeronu Türkiye ama en
çok kaybedeni de Türkiye’dir. Büyük Orta Doğu Projesi’nin bütün maliyeti
Türkiye’nin üzerine yüklenmiştir. Hiç uzağa gitmeyin, Suriye meselesinin bütün
eziyetini Türk halkı çekmektedir. Suriye meselesinde milyonlarca dolar
kaybımızı Türk vatandaşlarına yüklenen doğal gaz zamlarıyla, Türk
vatandaşlarına yüklenen petrol zamlarıyla ve diğer bilumum zamlarla
vatandaşlarımız ödemektedir. Sizin Orta Doğu’daki heveslerinizin, sizin Orta
Doğu’daki maceralarınızın, sizin yanlış, sizin burnunun ucunu görmeyen
politikalarınızın maalesef neticesi Türk vatandaşlarımıza, milletimize yol, su,
elektrik olarak değil zam, zam, zam olarak geri gelmektedir.
Geçenlerde bir
milletvekiliniz burada çıkmış kürsüde “Dandini, dandini dastana, danalar girdi
bostana.” diyordu. Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi bostan
değil. Kendisini bostanda görenler varsa, onlara diyecek bir sözüm yok. Onlar
kendisini bostana girmiş -kendi ifadeleri- gibi görebilirler. Burası Türkiye
Büyük Millet Meclisidir. Ve son olarak şunu da ifade etmek istiyorum: Burada bir
arkadaşımız size yemininizi hatırlattı diye, milletvekili olmanıza bakmayarak
her türlü hakarette bulundunuz…
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) – Ayıp be!
SİNAN OĞAN
(Devamla) – …ve bu hakaretleri de parmaklarınızla onayladınız.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) – Ayıp be!
SİNAN OĞAN
(Devamla) – Yazıklar olsun size! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEVLÜT AKGÜN
(Karaman) – Sana yazıklar olsun!
SİNAN OĞAN
(Devamla) – Yazıklar olsun sizin vicdanınıza!
BAŞKAN – Lütfen
Sayın Oğan. Sayın Oğan, lütfen…
SİNAN OĞAN
(Devamla) – Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!
MEVLÜT AKGÜN
(Karaman) – Utanmaz!
SİNAN OĞAN
(Devamla) – Burada “hayvan” kelimesini kullanıp o kelimeyi parmaklarıyla
affedenlere yazıklar olsun! “Şerefsiz” kelimesini kullanıp parmaklarıyla
affedenlere yazıklar olsun! Burayı Türkiye Büyük Millet Meclisi değil bostan
zannedenlere yazıklar olsun! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEVLÜT AKGÜN
(Karaman) – Utanmaz herif! Otur yerine!
SİNAN OĞAN
(Devamla) – Burası Türkiye Büyük Millet Meclisidir ve biz de burada Milliyetçi
Hareket Partisi olarak dimdik ayaktayız. Sizin bölünme yasalarınıza karşı da
dimdik ayaktayız.
HÜSEYİN FİLİZ
(Çankırı) – Utanmıyor bu ya! Yalan söyleme!
SİNAN OĞAN
(Devamla) – Siz istediğiniz kadar “hayvan” kelimesini aklayabilirsiniz, siz
istediğiniz kadar “şerefsiz” kelimesini aklayabilirsiniz ama milletin
vicdanında…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN FİLİZ
(Çankırı) – Dürüst ol, dürüst!
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Oğan.
SİNAN OĞAN
(Devamla) - …mahcup olmaya elbette her zaman mahkûm olacaksınız. (MHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN FİLİZ
(Çankırı) – O kelimeler yakışıyor mu?
BAŞKAN –
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Emrullah İşler,
Ankara Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
EMRULLAH İŞLER
(Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket
Partisinin, Arap Baharı’yla ilgili vermiş olduğu önergenin aleyhinde söz almış
bulunmaktayım. Sözlerime başlarken yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle dün
sabah vermiş olduğumuz helikopter şehitlerine Allah’tan rahmet, yakınlarına ve
yüce milletimize başsağlığı diliyorum. Terörle mücadelemiz kararlılıkla
sürmektedir. Hakkâri Valisinin üç günlük neticeyi açıkladığı, üç günde 42
teröristin öldürüldüğünü açıkladığı bir günde veya arifesinde böyle bir olayın
olması millet olarak hepimizi üzmüştür. Ancak Hükûmetimiz kararlılıkla, hiçbir
zaman olmadığı kadar koordinasyon içerisinde terörle mücadeleyi sürdürmektedir
ve terörün belini kıracağız. Bunu, bu kürsüden açıklamaktan dolayı da ayrıca
onur duyuyorum.
Değerli
milletvekilleri, Arap toplumuna baktığımızda şunu görüyoruz: Arap toplumu
İslam’dan önce kendisinden çok bahsedilen, tarihe kayıt düşmüş bir millet
değil. Ancak İslam’la birlikte, Hazreti Peygamber’in bu toplum içerisinden
çıkmasıyla birlikte Arap toplumunda bir devrim yaşanmış ve ondan sonra İslam’ı
üç kıtaya yaymışlar, öncü olmuşlardır, önder olmuşlardır, Endülüs devletini
kurmuşlardır. Hicri 8’inci yüzyıldan sonra da Arap toplumları maalesef tarih
sahnesinde özne olarak yer almamışlar, nesne olmuşlardır.
Birinci Dünya
Savaşı’ndan sonra, Osmanlı Devleti yıkıldıktan sonra da Araplar daha zor duruma
düşmüş, emperyalistlerin sömürgesi olmuştur pek çok ülke. Emperyalistlerin
sömürgesinden kurtulduktan sonra da maalesef emperyalistlerin atamış olduğu
despotların, diktatörlerin yönetiminde geri kalmış, fakir kalmış, yoksul
kalmış, eğitim seviyesi düşmüş, okuma yazma bilmeyenlerin oranlarının çok
yüksek olduğu bir toplum hâlinde 20’nci yüzyılda hayatını sürdürmüş ve 21’inci
yüzyıla gelmiştir.
Arap
toplumlarında gerçekten Körfez ülkeleri dışında baktığımız zaman ciddi manada
yoksulluk var, fakirlik var. Örnek vereyim, Mısır’daki okuma yazma
bilmeyenlerin oranı günümüzde yüzde 40’tır, fakirlik oranı da aynı şekilde
yüzde 40’tır. Dolayısıyla, Arap toplumlarının bu devriminin arka planına
baktığımız zaman, işte, bu geri kalmışlığa, bu ezilmişliğe, bu diktatörlere bir
başkaldırı vardır.
Zaman zaman bu
kürsüde Büyük Orta Doğu Projesi’nden bahsedilmektedir. Evet, 90’lı yıllarda
konuşulmaya başlayan ve 2003 yılında Amerika’nın tekrar Irak’ı işgalinden sonra
gündeme getirdiği Büyük Orta Doğu Projesi nedir ne değildir bir bakalım. Bir
akademisyenin çalışmasından Büyük Orta Doğu Projesi’yle ilgili amacı ve
hedefleri konusunda şunları okumak istiyorum: “ABD, 2003 yılında Irak’a
saldırmasının ardından 1990’lı yılların başından itibaren tartışılmaya başlanan
projeyi kamuoyunda tartışmaya açmıştır. Proje, bölge ülkelerinin geri
kalmışlığının giderilmesi amacıyla ekonomik, sosyolojik ve siyasi bağlamda yeniden
yapılanma hamlesinin başlatılmasını öngörmektedir. Projenin öncelikli hedefi I.
Dünya Savaşı sonrasında Batılı devletler tarafından sınırları cetvelle çizilen,
anti demokratik yönetimlerin bugüne kadar desteklendiği Ortadoğu’da
demokratikleşmeyi gerçekleştirmektir. Bu hedefe ulaşmak için siyasi alt yapının
hazırlanması, serbest ve özgür seçimlerin yapılması ve teknik yardımların
verilmesi öngörülmektedir. Bu süreçte kamuoyu desteğinin sağlanabilmesi için
sivil toplum kuruluşlarının güçlendirilmesi, projeyi destekleyen kamuoyu önderi
niteliğindeki kişilerle işbirliğinin yapılması, medya bağımsızlığının
gerçekleştirilmesi, din ile devlet işlerinin ayrılması hedeflenmektedir.
Projede kadınlara da özel bir yer verilmektedir. Bu çerçevede kadınların siyasette
aktif olarak yer almasının teşvik edilmesi, bu bağlamda gerekli eğitim atağının
alt yapısının oluşturulması planlanmaktadır.”
Büyük Orta Doğu
Projesi, kısacası, bu bölgeye, sözde -diyorum tırnak içerisinde- birileri
tarafından demokrasiyi getirmek için ortaya atılan bir proje. Ancak bu Proje
maalesef akamete uğramıştır. Neden uğramıştır? Çünkü o despot yönetimlerin
yöneticileri ve diktatörler, neticede belli ülkeleri, egemen güçleri
çıkarlarının zarar göreceğini kendilerine anlattıklarında geri adım atmışlar ve
maalesef 2011 yılına kadar da bu bölgede demokratikleşme adına bir adım
atılmamıştır.
Sayın
milletvekilleri, 2011 yılı başında Tunuslu bir gencin kendisini yakmasıyla
başlayan Arap Baharı, aslında bu ezilmişliğin, bu geri kalmışlığın, bu
fakirliğin ve başkaldırının bir sembolü olmuştur. Ve Tunus’ta kısa zamanda
neticeye ulaşmıştır. Ardından Mısır’a sıçramıştır.
Mısır’a baktığımızda:
Arap dünyasının lider ülkesi, en büyük ülkesi olan Mısır’da milyonlar sokaklara
dökülmüş ve âdeta “Nasıl olur da Tunus halkı, küçük bir Tunus bizden önce bu
devrimi başarır?” dercesine, milyonlar sokaklara dökülerek, Mısır’da da çok az
kan dökülerek bu süreç başarıya ulaşmıştır. Libya’da bildiğiniz gibi, maalesef,
çatışmalar olmuş, kan dökülmüştür. Yemen’de, Fas’ta, Ürdün’de de reformlar
devam etmektedir; bu süreç devam etmektedir. Ta ki Suriye’ye geldiğimizde,
Suriye’de maalesef çok kan dökülmüştür. Biz bu kan dökülmesin diye Türkiye
olarak, Türkiye Hükûmeti olarak çok çaba sarf ettik. Bu süreçte, Suriye’de
olayların başlamasından önce de çabamızı sürdürdük, başladıktan sonra da yine
çabalarımızı sürdürdük. Maalesef bütün muhataplarımız âdeta kapıları kapattılar
ve maalesef gerekli adımları atmadılar, reformları yapmadılar ve Suriye’de kötü
senaryo maalesef hayata geçti ve bugün bir iç çatışma sürmektedir.
Ancak Suriye’de
gelinen son noktaya baktığımızda şunu görüyoruz: Artık son günlerde Suriye
askerinden, Suriye ordusundan büyük üst rütbeli subaylar veya subaylar,
astsubaylar son günlerde yine ülkemize çok sayıda sığınmacı gelmektedir.
Dolayısıyla bir çözülme söz konusudur. Dün bana gelen haberlere, Suriye
içerisinden gelen haberlere baktığımızda şunu görüyorum: Şam’daki Alevi,
Nusayri vatandaşlar Şam’ı terk etmeye başladılar. Bu şunun göstergesi: Artık
bundan sonra çatışmalar Şam’da yoğunlaşacak demektir. Tabii, biz bunu arzu
etmiyoruz ama maalesef sona gelindiği için artık bir şekilde bu çatışmalar
yapılacak.
Değerli
arkadaşlar, burada zaman zaman, biraz önceki konuşmacı da onu ifade etti, bizim
taşeronluk yaptığımız konusunda ifadeler kullanıyorlar. Ben şunun altını tekrar
çizerek söylüyorum: Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir dönemde bizim kadar
şahsiyetli dış politika yöneten, yürüten bir hükûmet olmamıştır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bizden önceki hükûmete baktığımız zaman…
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Sayın Başbakan “Bu projenin eş başkanı benim.” dedi ya, daha ne olsun
yani.
EMRULLAH İŞLER
(Devamla) – Onu söyledim, eğer dinlediyseniz.
Şimdi, bakın, biz
demokrasiyi getirdiği için o projeye sahip çıktık ama maalesef egemen güçler
orada geri adım attılar, demokrasiyi bölge halklarına çok gördüler Sayın
Milletvekilim.
Ama taşeronluk
konusuna geldiğimiz zaman, bizden önceki hükûmete baktığımız zaman; buyurun:
“MHP’li Bakanın İsyanı” Neye isyan ediyor? “Bütçeyi gelsin Cottarelli yapsın.”
diyor, IMF’nin müdahalesine… Taşeronluk nedir arkadaşlar? Buyurun. Sayın
Tanrıkulu şu anda da vekiliniz, isyan ediyor bulunduğu Hükûmete “Yeter artık,
bu baskılara.” diyor.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Emsal teşkil etmez ki! Sizin ne yaptığınız önemli.
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Gazete haberi sizin için ders olmuyor, bizim için ders oluyor, değil
mi?
EMRULLAH İŞLER
(Devamla) - Bir başka bakanınız Enis Öksüz müdahalelere sabredemediği için,
taşeronluğa “Hayır.” dediği için Hükûmetten istifa ediyor. Buyurun belgesi.
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Yalan… Yalan… Yalan…
EMRULLAH İŞLER
(Devamla) – Niye yalan? Belgesi burada Sayın Milletvekili.
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Gazete haberi sizin için yalan oluyor, bizim için doğru oluyor, değil
mi?
EMRULLAH İŞLER
(Devamla) - Biraz önce sayın konuşmacı burada dedi ki bize: “Yazıklar olsun bu
Meclise.” Bu ifadeyi Cumhuriyet Halk Partisinden de bir milletvekili kullandı,
Milliyetçi Hareket Partisinden de kullanıyor. Öncelikle, tırnak içerisinde
söylüyorum, böyle bir ifadeyi bu kürsüden sarf etmeyi ben saygısızlık olarak
görüyorum.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Arkadaşınızın söylediklerini saygısızlık kabul etmediniz, kınama
cezası vermediniz.
EMRULLAH İŞLER
(Devamla) - Buraya çıkıp o konuşmayı yapan arkadaşımız, bizim onurumuza, bizim
haysiyetimize, bizim şerefimize dil uzattı. Ondan sonra, bu kışkırtma sonucunda
da o arkadaşlarımız o ifadeleri kullandılar.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Peki, niçin kınamadınız? Buradaki arkadaşınızı kınadınız da onu niçin kınamadınız?
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Asıl saygısızlık o değil mi yani?
EMRULLAH İŞLER
(Devamla) - Ama kışkırtıyorsunuz, hakaret ediyorsunuz. Bu üslubunuzu gözden
geçirmeniz gerekir arkadaşlar.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Kınama cezası verirken onu niye akladınız? Onu niye akladığınızı
ifade edin.
EMRULLAH İŞLER (Devamla)
- Bakın, biz burada konuşuyoruz. Size karşı herhangi bir saygısız ifadede
bulunuyor muyuz? Lütfen, muhalefete sesleniyorum buradan: Bu kürsü kutsal bir
kürsü, bu çatı kutsal bir çatı.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Arkadaşınızı aklarken hiç mi bunları düşünmediniz?
EMRULLAH İŞLER
(Devamla) - Bu çatının altında birbirimize saygısızlık yapacak ifadeler
kullanmayalım ve bunlar kayda geçiyor. Yarın torunlarınızın, çocuklarınızın
utanacağı ifadeleri bu çatı altında kullanmayalım diyorum.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Evet, aynı oylamada yaptığınız gibi…
EMRULLAH İŞLER
(Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyor…
OKTAY ÖZTÜRK
(Erzurum) – Oylamada gösterdiniz saygınızı.
EMRULLAH İŞLER
(Devamla) - …MHP grup önerisi aleyhinde olduğumuzu ifade ederek saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Hamzaçebi,
bir söz talebiniz var.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
12.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin,
TRT’nin şehit olan 17 askerimizin cenaze törenini naklen yayınlaması sırasında
törene katılanları tek tek sayarken Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu’nun ismini anmadığına ve tarafsız olmadığına ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, şu nedenle söz talebinde bulundum: Dün Siirt’in Pervari
ilçesindeki helikopter kazası sonucu şehit olan 17 askerimizin cenaze töreni
bugün Diyarbakır’da öğle namazı sonrası kılınan cenaze namazında yapıldı,
cenaze namazları kılındı. Şehitlere ilişkin töreni radyo ve televizyonlar
olabildiğince naklen vermeye çalıştılar. TRT cenaze törenini naklen verdi ve
TRT bu cenaze törenine ilişkin naklen yayında törene katılan protokolün,
bakanların, valinin isimlerini tek tek
sayarken törende bulunan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu’nun ismini anmamıştır. 4 kez bu tekrarlama işlemi yapılmıştır,
törene katılan protokolün isimleri 4 kez sayılmıştır. Vali ismi de dâhil olduğu
hâlde, yapılan uyarıya rağmen, TRT bu taraflı yayınından vazgeçmemiştir.
TRT bu tutumuyla
tarafsız bir kurum olmadığını, Hükûmetin kontrolünde bir kurum olduğunu açıkça
ilan etmiştir. Şehitlerin cenaze töreni gibi, “bütün ulusun ortak paydası”
diyebileceğimiz bir duyguyu yaşadığımız bir törende TRT’nin politikaya
bulaşması ve ucuz bir politik söylemin içerisine girmiş olmasını kınıyorum.
Bu tutumuyla TRT,
onun görevlileri ve Sayın Genel Müdürü Anayasa suçu işlemiştir. Anayasa’nın 133’üncü
maddesinin son fıkrası TRT’ye yayınlarında tarafsız olma görevini ve
sorumluluğunu vermiştir. Şüphesiz, bu suçun gereğini yargı organları takdir
edecektir, Cumhuriyet Halk Partisi bu tutum karşısında seyirci kalmayacaktır.
Ancak bu tutumu Parlamentonun da bilgisine sunuyorum ve TRT’yi kınıyorum.
Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Cevap versin efendim, Hükûmet cevap versin.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Bakanlar bir cevap versin.
BAŞKAN - Sayın Şandır…
13.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, 17 şehide
saygının gereği olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarını iki gün
erteleyerek milletvekillerinin illerindeki şehit cenaze törenlerine topluca
katılmalarının temin edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Başkanım…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bekir, cevap versene!
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – …bu vesileyle ben de Meclis Başkanlığının dikkatine…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bekir, kalksana, bir cevap ver! TRT Genel Müdürüne bu talimatı
veren sensin.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – …sayın Hükûmetin dikkatine, sayın iktidar…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Cevap versene Bekir! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Başkanım, müsaade ederseniz baştan alayım yani.
BAŞKAN – Baştan
alın Sayın Şandır, buyurun.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Önemli bir şey söyleyeceğim çünkü.
BAŞKAN – Buyurun,
baştan alın.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Başkanım, öncelikle Meclis Başkanlığımızın dikkatine, sayın
Hükûmetin dikkatine, sayın iktidar partisi grubu ve ana muhalefet partisi
grubunun dikkatine bir hususu sunmak istiyorum.
Gerçekten,
ülkemiz bugün bölücü terörle mücadele konusunda çok yoğun bir gayretin
içerisinde, bu mücadeleyi başarmak mecburiyetinde. Bunun için oluşan millî
mutabakatın gücünü de kullanarak, yapılması gereken ne varsa yapıldığından
eminim. Bu mücadelede dün 17 şehit verdik. Bu şehitlere saygının gereği, bu
mücadeleyi desteklemek adına Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak biz bugün ve
yarın çalışmalarımızı ertelememiz ve milletvekillerimizin illerindeki bu şehit
cenaze törenlerine topluca katılmalarını, iktidarıyla muhalefetiyle birlikte
katılmalarını temin etmemiz, bunun kararını almamız gerekmektedir. Buradaki
çalışmaların iki gün sonra yapılmış olması Türkiye’ye fazla bir şey kaybettirmez
ama bölücü terörle mücadelede hayatını ortaya koyan şehitlerimize saygının ve
bu mücadelede Türkiye’nin kararlılığını ifade etmenin anlamında bu işi
başarmamız lazım. İktidarıyla muhalefetiyle, hükûmetiyle ve Meclis
Başkanlığıyla bu noktada bugün bir karar çıkartarak Meclisin komisyon ve Genel
Kurul çalışmalarını salı gününe ertelememiz bence yakışır, doğru ve şehitlere
saygının gereği bir mecburiyettir.
Bunu
takdirlerinize ve gereğinin yapılması hususunda gayretlerinize sunarım.
Gerekirse salı
günü gensoruyu da çekeriz yani bu konuyu bir muhalefet atağı olarak da
görmeyiniz. Gerçekten, terörle mücadele konusunda bir kararlılık ifadesi
olarak, bir birlik ifadesi olarak bunu başarmamız gerekiyor. Hem sayın
Başkanlığın hem sayın Hükûmetin hem sayın iktidar grubunun ve ana muhalefet
grubunun dikkatine sunuyorum. Gelin, bu kadar önemli bir konuda her şeye rağmen
bir mutabakat temin edelim, millet bizden bunu beklemektedir. Bu bir kararlılık
ifadesidir, bu gerçekten Meclisin boynunda bu şehitlere karşı bir borçtur, bir
yükümlülüktür.
Dikkatinize
sunarım Sayın Başkanım. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Grup
önerilerinden sonra sayın grup başkan vekillerini davet edeceğim içeriye.
Sayın Hamzaçebi,
buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Tamam, davet ediyorsanız… Ben o çerçevede konuşacaktım.
BAŞKAN – Peki,
teşekkür ederim.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
1.- MHP Grubunun, Kuzey Afrika ile Orta Doğu’daki
protestolar sonucu oluşan yeni ortamın ve Arap Baharı’nın yaşandığı ülkelerdeki
değişimlerin Türkiye’ye ve bölge ülkelerine etkilerinin ve sonuçlarının
değerlendirilmesi hakkında, 2/11/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verdiği genel görüşme önergesinin Genel Kurulun 11/11/2012 Pazar
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN -
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Hurşit Güneş,
Kocaeli Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
HURŞİT GÜNEŞ
(Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kuşkusuz, sözlerime
başlamadan önce, dün kaybettiğimiz, ebedî dünyaya tevdi ettiğimiz 17 tane
fidanımızı rahmetle anıyorum. Hepsine Allah rahmet eylesin, geride kalan tüm
Meclise ve milletimize de başsağlığı diliyorum.
Biraz önce
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Akif Hamzaçebi’yi izledim, çok
üzüldüm. Oturum başladığı zaman keşke bu baştan dile getirilseydi ve bu hata
bir an önce giderilseydi. Ana muhalefet partisinin lideri Türkiye Cumhuriyeti
protokolünde Başbakandan sonra gelir. Kuşkusuz, tüm muhalif partilerin
isimlerinin, böylesi bir acılı günde, eğer cenazeye gittilerse zikredilmesi,
isimlerinin telaffuz edilmesi gerekirdi. Gerçekten çok üzüldüm. Bu konuda
eminim Hükûmet gerekli önlemi alacak. Hem muhalefet partisine yani Cumhuriyet
Halk Partisine hem de Meclisimize bu konuda bilgi verileceğini umuyorum,
diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, 2010 yılının sonlarına doğru Arap dünyasında bir yeni rüzgâr
esmeye başladı; buna, bildiğiniz üzere “Arap Baharı” denmeye başlandı. İlk
Tunus’ta oldu -biraz önce MHP’li Milletvekili Arkadaşım dile getirdi- bir
gencin kendisini yakmasıyla ortaya çıktı; buna “Yasemin Devrimi” dendi ve hem
Başbakan hem Cumhurbaşkanı uzaklaştırıldı. Gerçi onlara birtakım güvenceler
verilerek uzaklaştırıldı ama uzaklaştılar. Sonra Cezayir’de aynı şey oldu,
Cezayir’de bir değişim oldu. Cezayir’deki bir anlamda daha da iyi oldu çünkü
anayasal bir değişim de oldu, o on sekiz yıldır süren olağanüstü hâl kalktı. Bu
önemli bir demokratik gelişmeydi. Lübnan’da bir deneme oldu, sonuç alınmadı.
Ürdün’de bir deneme oldu, Ürdün’ün kendi düzeyinde, kendi çapında bir değişim
oldu, hükûmet yenilendi. Tabii kral vesaire mevcut rejim kaldı. Önemli
demokratik ilerlemeler sağlanamadı ama hükûmet yenilenmiş oldu. Umman’da
birtakım değişiklikler oldu, yine benzer ayaklanmalar oldu ve bu ayaklanmaların
sonunda belediye başkanları görevden alındı, meclise yasama yetkisi verildi, bu
son derece önemli. Yemen’de oldu ayaklanmalar, hükûmet yenilendi, başbakan
geldi, 2011 yılının başında. Bunların hepsi bir-iki ay içinde oldu ve toplu
olarak olduğu için biz buna bir “genel siyasi hareket” diyoruz.
Mısır’da oldu ve
en çok kamuoyunda yer alan olay o oldu. Çünkü Mısır’da Tahrir Meydanı’na yüz
binlerce insan aktı. Mısır’daki değişim, kısmen ordunun da içinde bulunduğu bir
biçimde oldu, ordu işe el koydu ve değişimin önünü açtı ve meclis dağıtıldı,
seçimlere gidildi. Biliyorsunuz, Müslüman Kardeşler seçimden çıktı, Mursi
cumhurbaşkanı oldu. Fas’ta oldu hemen bir ayaklanma, orada bir netice olmadı.
Irak’ta oldu, Irak’ta böyle bir hareket olduğu zaman çok sınırlı oldu, Maliki
bir daha aday olmayacağını açıkladı Başbakan, fakat daha sonra bu değişti.
İşin en ilginci
Bahreyn’de oldu. Bakın, Bahreyn’deki çok önemli, Bahreyn’dekinin altını çizmek
istiyorum. Çünkü hükûmet, Arap Baharı’nın çok olumlu ve demokratik bir gelişme
olduğunu, Suriye’nin de tıpkı Mısır gibi, çok önemli bir siyasal değişimi
olduğunu söylüyor. Mısır’da ve Libya’da iktidarlar değişirken, iktidardakilerin
Sünni olduğunu ve onların indirilmesine yardım ettiklerini söylüyor.
Dolayısıyla bir mezhepçi yaklaşımda olmadığını söylüyor. Fakat Bahreyn’de
ayaklananlar Şii’ydi, Bahreyn’de ayaklananlar Şii’ydi ve Bahreyn’deki
ayaklanmalar çok zalimce bastırıldı. Tıpkı Suriye’deki gibi bastırıldı, kimse
sesini çıkartmadı. Burası son derece kritik bir nokta. Bahreyn’i bu Mecliste
hiç duymadınız, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun dilinden hiç duymadınız;
Bahreyn’de kaç kişi hunharca, rejim tarafından, devlet tarafından öldürüldü,
hiç duymadınız.
Biraz önce,
benden önceki konuşmacı Libya’yı dile getirdi. Kuveyt’i biliyorsunuz.
Şimdi, Arap
dünyası çok farklı bir dünya; hepsi Arapça konuşuyor, tabii ki kültürel
farklılıklar var, büyük bir çoğunluğu Müslüman fakat aralarındaki ayrılıklar
yani sınır ayrılmaları doğal ayrılıklar değil, şartların, siyasi gelişmelerin
getirdiği ayrılıklar. Dolayısıyla, ülkelerin içi de her an kaynamaya hazır ve
bu kaynama, bir biçimde, uzun yıllardır otokratik rejimlerle durdurulmuş. Fakat
ilginç bir şey var; şimdi, bunların bazılarına, Türkiye Cumhuriyeti olarak biz,
Hükûmet karşı çıkıyoruz, mesela diyoruz ki: “Suriye’deki rejim demokratik
değil.” Doğru; uzun yıllardır da böyle, doğru. Şimdi, Katar’daki rejim
demokratik mi? Suudi Arabistan’daki rejim demokratik mi? Suudi Arabistan’da bir
kadın diyor ki: “Ben araba kullanmak istiyorum ya. Ben kraliyet ailesinin
mensubuyum, araba kullanma hakkım yok.”
Şimdi, bir
Hükûmet, eğer ki Suriye’de demokrasi istiyorsa ve demokrasi için, sözde,
Suriye’deki muhalefeti silahlandırıyorsa aklına Suudi Arabistan’daki bu kadının
talebi gelmez mi? Kadın hakları, en önemli insan hakları. Bırakınız oy vermeyi,
bırakınız seçilmeyi, bırakınız demokrasinin olmasını, “Ben araba kullanmak
istiyorum yolda ve böyle bir hakkım yok.” diyor.
Şimdi, tahmin
edersiniz ki, bu durumda Sayın Davutoğlu gidecek, Suudi Arabistan’da şöyle bir
demeç verecek: “Ya, bu ne kepazeliktir; sizin ülkenizde niye kadınların araba
kullanma hakkı yok?” diyecek yani daha önce, Hatay’dan İdlib’e yahut Halep’e
silah kaydırmadan önce bunun aklına gelmesi gerekiyordu değil mi? Hayır,
gelmiyor.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye, bu Arap Baharı sürecinde çok önemli bir fırsatı
kaçırdı çünkü Türkiye, bu bölgede, hemen hemen bir yüzyıla yaklaşan bir süreçte
laik bir sistemle yönetiliyor ve kendi ülkesinde giderek gelişen bir
demokrasisi var yani bir rol model ama Türkiye, ne yazıktır ki, bu ülkelere
gidip nasıl bir rejime sahip olmaları gerektiğini söylemiyor. Bir defa söyledi,
Sayın Başbakan gitti, Mısır’da söyledi. Dedi ki Mursi’ye: “Laik bir sisteme
kavuşun.” Bir defa söyledi, bir ikincisi olmadı; kaçırmadım, önemsedim ama
devamı gelmedi. Oysaki bu Hükûmetin, sürekli, bu Arap Yarımadası’nda yahut
bütün Arap coğrafyasında, bu Arap Baharı’na bir biçimde yardım etmesi
gerekiyor. Nedir o yardım? Türkiye modelini sunmak, anlatmak; silahla değil,
barışla, siyasal yöntemlerle, diplomasiyle anlatması gerekiyor.
Kadınların
özgürlüğü konusunda Türkiye bir rol model. Türkiye’de elbette kadınların sorunu
var, toplumsal sorunları var, siyasal sorunları var ama hiç kuşku yoktur ki
Orta Doğu ülkelerine göre kadınların rolü Türkiye’de daha ileri. O nedenle,
Türkiye’nin hükûmetinin gidip bu ülkelerde kadın özgürlüğünü savunması gerekir,
eğitim reformunu savunması gerekir. Büyük bir eğitimsizlik var Kuzey
Afrika’daki Arap ülkelerinde yahut da Arap Yarımadası’nın güneyindeki
ülkelerde, Körfez ülkelerinde önemli bir eğitim sorunu var, toplumun büyük bir
kesimi eğitimsiz. Türkiye’nin, eğitim düzeyi yüksek olan bir Türkiye’nin bunu
savunması gerekir. Anayasal reformu savunması gerekir. Suriye’de birinci
savunacağımız şey, sonuna kadar savunacağımız şey, anayasal reformdu, silah
vermeden önce anayasal reformdu.
Biraz önce,
benden önceki konuşmacı dedi ki, Sayın İşler: “Bakın, Şam’dan da terkler
başladı. Orada artık iyi haberler var. Artık orada da çatışma yoğunlaşacak.”
Ben üzüldüm. Ben, hiçbir Arap ülkesinde, hatta hiçbir Arap ülkesinde değil
dünyanın hiçbir ülkesinde çatışmanın olmamasını istiyorum. Hiçbir yerde çatışma
olmamalı, insanlar ölmemeli. Sadece Müslüman kardeşlerimiz değil, bizim din
kardeşimiz olmayan ülkelerde de çatışma olmamalı. Barışçılık bu, medeniyet bu,
çağdaşlık bu.
Bizim ülkemizde
tek parti yok, bizim ülkemizde çok partili yaşam var. Aksıyor, şikâyet
ediyoruz, eleştiriyoruz ama her şeye rağmen çok partili bir rejim var. Bu
Hükûmete düşen, bu ülkelere yani Arap Yarımadası’ndaki Arap Baharı’nı yaşayan
veya yaşamaya çalışan ülkelere çok partili yaşamı, özgürlükleri, demokrasiyi ve
laik rejimi yollamaya çalışması; silah yollamaya çalışması değil. Silahla ancak
uzun vadede, bu komşu ülkelerimiz, din kardeşlerimiz bizi ileride büyük bir
husumetle anabilir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
HURŞİT GÜNEŞ
(Devamla) – Bunun olmaması için, geçmişin yaşanmaması için bu politikayı
değiştirmek gerekiyor.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Adem Tatlı, Giresun
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ADEM TATLI
(Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; MHP Grubu önerisi aleyhinde
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Ben de dün Siirt
Pervari’de helikopter kazası nedeniyle şehit olan askerlerimize Allah’tan
rahmet diliyor, yakınlarına, milletimize, halkımıza başsağlığı diliyorum.
Değerli
arkadaşlar, benden önce söz alan Emrullah arkadaşımız Arap Baharı’yla ilgili
birçok açıklamalarda bulundu. Ben de tabii Meclisin yoğunluğu nedeniyle -çünkü
cumartesi, pazar, pazartesi demeden devamlı çalışıyoruz- MHP Grubu aleyhine söz
almış bulunuyor ve MHP Grubu aleyhinde olduğumu belirtiyor, hepinize
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, MHP sıralarından
gürültüler)
SİNAN OĞAN
(Iğdır) – “Grubunun aleyhinde” olmaz, “grup önerisinin aleyhinde” olur.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN –
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza sunacağım, yoklama talebi
var, yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Serindağ, Sayın Dinçer, Sayın Güler, Sayın Gümüş, Sayın Eyidoğan, Sayın
Edipoğlu, Sayın Acar, Sayın Aksünger, Sayın Işık, Sayın Yüksel, Sayın Özkoç,
Sayın Öner, Sayın Ekinci, Sayın Güneş, Sayın Akova, Sayın Özgümüş, Sayın
Canalioğlu, Sayın Yıldız ve Sayın Değirmendereli.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
1.- MHP Grubunun, Kuzey Afrika ile Orta Doğu’daki
protestolar sonucu oluşan yeni ortamın ve Arap Baharı’nın yaşandığı ülkelerdeki
değişimlerin Türkiye’ye ve bölge ülkelerine etkilerinin ve sonuçlarının
değerlendirilmesi hakkında, 2/11/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verdiği genel görüşme önergesinin Genel Kurulun 11/11/2012 Pazar
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına
ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN - Grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul
edilmemiştir.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) - Sayın Başkan, grubu… Önergeye değil, gruba karşı olduğu için grubu
oylamaya sunun lütfen.
BAŞKAN - Diğer
öneriyi okutuyorum:
2.- CHP Grubunun, İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel ve 28
milletvekilinin belediyelere sağlanan olanakların tespiti ve belediyelerin
denetimlerinin objektifliğini sağlayacak önlemlerin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
13/6/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu
Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 11/11/2012 Pazar günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
11.11.2012 Pazar günü (Bugün) toplanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisinin
İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurul’un onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Emine
Ülker Tarhan
Ankara
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İzmir
Milletvekili Alaattin Yüksel ve 28 Milletvekili tarafından, 13.06.2012
tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına “Belediyelere sağlanan olanakların tespiti ve
belediyelerin denetimlerinin objektifliğini sağlayacak önlemlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi” amacıyla verilmiş olan Meclis
Araştırma Önergesinin (457 sıra nolu), Genel Kurul’un bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 11.11.2012 Pazar günlü birleşimde
sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN –
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Alaattin Yüksel, İzmir
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ALAATTİN YÜKSEL
(İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu,
belediyelere sağlanan olanakların tespiti ve belediyelerin denetimlerinin
objektifliğini sağlayacak önlemleri araştırarak, alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması önergesi vermiştir ve Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına bu önerge üzerinde konuşmak üzere söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli
arkadaşlar, biraz sonra yine bir temel kanun görüşeceğiz. AKP Hükûmeti,
Parlamentoyu sürekli devre dışı bırakmak için Parlamentoda kanun hükmünde
kararnamelerle, torba kanunla ve istisna olması gereken ancak çok kapsamlı
tasarılarda ve ülke için çok önemli tasarıların kanunlaşmasında kullanılması
gereken temel kanun yöntemini de esas hâline getirip hemen hemen her kanunda,
yedi maddelik kanun tasarılarında bile temel kanun yöntemini kullanmaya başladı
ne yazık ki.
Yine, Büyükşehir
Yasası da Türkiye için çok önemlidir, ama bu biçimiyle bu tasarı, önce dokuz
maddeden oluşan bu tasarı daha sonra Plan ve Bütçe Komisyonundan ve Anayasa
Komisyonundan kaçırılarak Meclise otuz dokuz madde hâline getirilmiştir. Yine
temel kanun olarak getirilmiştir. Yerinden yönetimin, yerel demokrasinin idam
fermanı olan bu tasarıyı biraz sonra gece yarılarında halkın görüntüsünden,
izlemesinden, görmesinden uzak bir şekilde görüşmeye başlayacağız.
Değerli
arkadaşlar, bu tasarıyla, bilmem farkında mı milletvekilleri ama Osmanlı
döneminde kurulmuş yüz yıllık belediyeler mahalleye dönüştürülmektedir.
Türkiye’de mevcut belediyelerimizin yarısı kapatılmaktadır. Kültür yoksunu AKP
dünya mirası yerleşimleri belediyesiz bırakıyor kapatarak. Tarihî Kentler
Birliği üyesi belediyeler İzmir’de Çandarlı, Bademli, Konaklı gibi; dağın,
ormanın ve gölün buluştuğu Bozdağ gibi, İmam Birgivi’nin kutsal kenti Birgi
gibi, Yenişakran ve antik kent merkezlerinin en önemlilerinden biri olan
dünyadaki Sart gibi, Ören gibi, Güllük belediyelerini kapatıyor. Yine tarihî,
turizm gelişme bölgesi olan yüz otuz üç yıllık Alaçatı Belediyesini; kış nüfusu
10 bin olan, yaz nüfusu 200 bine çıkan turizm gelişme bölgesi olan Alaçatı
Belediyesini kapatıyor ve Kültür ve Turizm Bakanımız da sanıyorum bu arada
uyumaya devam ediyor.
Değerli
arkadaşlar, bu tasarı seçim sonuçlarını AKP lehine çevirme gibi bir anlayış da
taşıyor tabii ki. En önemli aslında neden bu, bu tasarının getirilmesinde ama
herhâlde bundan ders almamış AKP Hükûmeti 2009 öncesi bu yola başvurarak
İzmir’de oluşturduğu Bayraklı gibi, Karabağlar gibi ilçelerde, İstanbul’da
Ataşehir gibi ilçelerde kaybettiğinin farkında değil. Bu yöntemleri
uyguladığında halk tarafından cezalandırıldığının farkında değil.
Değerli
arkadaşlar, böyle önemli bir tasarıda, böyle belediyeleri kapatma kararında
referandum yöntemine başvurması gereken Hükûmet böyle bir yönteme
başvurmamıştır. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak 430 beldede buna başvurduk
ve 361.720 oy kullanıldı. 351.908 hayır, 9.126 evet çıktı. İzmir’de yirmi
beldede AKP’li, CHP’li, MHP’li, DP’li beldelerde aynı şekilde referandum yaptık
ve 25.580 katılım oldu, 25.230 hayır, 291 evet, 59 geçersiz oy aldık.
Millî iradeyi
görmezden geliyorsunuz. Hoş, böyle bir endişeniz olsa 8 milletvekili bugün
hapishanede değil, Parlamentoda olurdu; altına imza attığınız protokolü
uygulardınız; İzmir’de birlikte, aynı bölgede 600 bine yakın oy aldığımız
Mustafa Balbay bugün burada, bu Parlamentoda olurdu ama Mustafa Balbay’ın enerjisini
demir parmaklıklar arasına kapatamıyorsunuz, oradan bu ülkenin sorunlarına
katkı vermeye devam ediyor.
Değerli
arkadaşlar, denetimle ilgili… İstanbul 15 milyonluk bir kent, 20 denetmenle
denetleniyor. Ankara 4,5 milyonluk kent, 10 denetmenle denetleniyor. İzmir 4
milyonluk kent, 96 denetmenle denetleniyor ve 52 vergi denetmeni sürekli
çalışıyor, belediye şirketlerinin -pek âdet olmamak üzere- son beş yılını
denetliyor sözde ve İzmir’de inanılmaz bir rahatsızlık yaratarak bu şirketlere
fatura kesmiş herkesi sorguya çekiyor ve belediye aleyhine tanıklık yapmaya
zorluyor.
Değerli
arkadaşlar, İzmir, kamu yatırımlarından aldığı payda seksen bir il arasında
12’nci sıralardan 72’nci sıraya gerilemiştir bu Hükûmet döneminde. 2002’lerde
yüzde 6 olan payı yüzde 3’e düşmüştür. Vergide yüzde 10,86’yla 3’üncü
sıradayken kamu yatırımlarından aldığı payda 72’nci sıradadır. Adana bu konuda
en kötü ilimizdir -bütün muhalif belediyelere çünkü bunu uyguluyor Hükûmet-
Adana 10’uncu sırada vergi öderken kamu yatırımlarından aldığı payda 81’inci
sıradadır.
İzmir’de dokuz
yılın toplamı 4 milyon 393 bin 244 TL kamu yatırımı yapılmıştır. Bakan çıkıp
çıkıp “Yılda 8 milyar veriyoruz.” diyor ama buna devletin kendi sitelerinden
bakabilirler, rakam budur. “Özelleştirme ne kadar yaptınız?” diye sorduk.
Başbakanın verdiği yanıtta, 2 milyar 779 bin dolar, yani 5 trilyon
özelleştirmeden, İzmir’deki özelleştirmeden kamuya kaynak aktarılmıştır, kamu
bütçesine. 4 milyon 393 bin kamu yatırımını çıkarırsanız, İzmir’den 609 milyon
kâr etmiştir bu Hükûmet. Maliye Bakanı “30 milyar kâr ettik.” diyordu özelleştirmelerden,
aynı anlayış İzmir’de de ne yazık ki sürüyor. İzmir’in ödediği vergiler de bu
arada, 28 milyar civarındadır. İzmir Büyükşehir Belediyesi, koskoca devletten
çok daha fazla yatırım yapıyor İzmir’e.
Değerli
arkadaşlar, İzmir’de geçen hafta 27 açılış ve 7 temel atma töreni için Genel
Başkanımız geldi. Bu törenleri küçümseyen milletvekilleri oldu, AKP
milletvekilleri oldu. Bunların her biri çok önemli projelerdi. Ama ben daha
önce, Başbakanın il kongresi sonrasında 771 proje açılışıyla, AKP il kongresi sırasında
771 proje açılışıyla ilgili bir soru önergesi verdim. Gelen yanıt çok
düşündürücü, çok komikti. Bu 771 projeden 705’i, bizim iktidarda bulunduğumuz
il genel meclisleri tarafından yapılmış köy projeleridir. Bunların içinde tartı
istasyonları vardır yol kenarında kurulan, bunların içinde ambulans alımları
vardır, bunların içinde yanık merkezi vardır ve yanık merkezine alınan robotik
el cihazı da ne yazık ki bir açılış olarak sunulmuştur. Ben “Tuzluk da, eldiven
de var mı?” diye soruyorum değerli arkadaşlar.
İzmir’in
projeleri, Çamlı Barajı, kentsel dönüşüm projeleri, tramvay projesi, fuar
projesi denetimlerle, operasyonlarla kilitlenmeden sonra şimdi İzmir’de yeni
bir şey başlatıldı, ihalelere, İzmir’in kendi olanaklarıyla yaptığı ihalelere,
yandaş müteahhitler gönderme dönemi başladı. Yazın başında İzbeton’a, İzmir’in
asfalt işini yapan İzbeton şirketine gönderilen iki müteahhitle İzmir’in yaz
boyunca asfalt yapması engellendi. Şimdi de değerli arkadaşlar, bizim ESHOT
şirketimizde, 3.317 şoförün çalıştığı ESHOT’ta, İzelman şirketimiz her sene
ihaleyi alır ve ESHOT’un işini görürdü.
Değerli
arkadaşlar, İzmir Büyükşehir Belediyesinde, biliyorsunuz, taşeronluk
bitirilmişti. Şimdi, Deniz Feneri sanıkları, İstanbul Büyükşehir
Belediyesindeki itfaiye eri ihalesinden sonra, Lapis Eğitim Organizasyon,
şimdi, İzmir’de ortaya çıktı. “Etkin Eğitim Organizasyon” adı altında, Beyaz
Holdingin o kurucularından, ortaklarından Zekeriya Karaman ve İsmail Karahan
-ortakları arasında olan- yüzyılın soygunu Deniz Feneri sanıkları bu ihaleye de
girerek düşük teklif vermişlerdir. Kamu İhale Kurumu, kendisi bir yolsuzluklar
kurumu hâlindedir ama şikâyetleri inceleme, sonuçlandırma sürecinde, İzmir’in
projeleriyle ilgili yapılan şikâyetlerde, 56’ncı maddeye göre yirmi günde karar
vermesi gerekirken seksen beş gün sonra sadece yazı yazmakla yetiniyor.
Değerli
arkadaşlar, bu Hükûmetin anlayışı büyükşehir belediyelerinde de hâkim. Tıpkı,
İstanbul Büyükşehir Belediyesinde, Ataşehir Belediyesi üç yıldır imar
planlarının onaylanmasını bekliyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALAATTİN YÜKSEL
(Devamla) – Ankara Büyükşehir Belediyesi Çankaya Belediyesinin yaptığı parkı
gece yarısı gelerek 2 kez yıkıyor, yıktıktan sonra Meclis kararı alıyor.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
ALAATTİN YÜKSEL
(Devamla) – Bu ayrımcılıkları, on dakika değil, on saat anlatsanız yetmez. Onun
için, süremi doldurdum.
Çok teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Recep Özel, Isparta
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL
(Isparta) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; CHP’nin vermiş olduğu
grup önerisi aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, şehit
olan kardeşlerimize, askerlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabırlar
diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) – Çare bul, çare! Başsağlığı dileyip durma, çare bul!
RECEP ÖZEL
(Devamla) – CHP’nin grup önerisinde konuşan arkadaşımız, grup önerisi
içeriğinden ziyade, İzmir’in sorunları, İzmir ilinde yapılan yatırımlarla
ilgili, millî gelirden ya da bütçeden, genel bütçeden aldığı payların
eksikliğiyle ilgili konuştu. Grup önerisinin Meclis araştırma içeriğine
baktığımızda da belediyeye sağlanan olanaklar ve belediyelere yönelik
soruşturma ve denetimlerde farklı uygulamaların yapıldığına dair uygulamanın
oluşturduğu sorunların tespiti amacıyla… Konusu buydu. Acaba, Cumhuriyet Halk
Partisinin vermiş olduğu ve iddia ettiği gibi, soruşturma ve denetimlerde
farklı uygulamalar yapılmakta mıdır? Şimdi, size vereceğim rakamlarla ve
bilgilerle, bunun böyle olmadığı açık ve net bir şekilde de görülecektir.
Biliyorsunuz,
belediyelerin rutin denetimleri, teftişleri, üç yıllık periyotlar hâlinde bütün
belediyelere yapılmaktadır. Gerek bu rutin denetimlerde ve gerekse şikâyetler
üzerine yapılan incelemelerde, İçişleri Bakanlığının ön inceleme onayı veya
soruşturma izni verdiği olayları, belediyelerin partilere göre dağılımını
verecek olursak, vereceğimiz rakamlar şu anda mevcut belediyelerin göreve
başladığı 29 Mart 2009 ile 1 Ekim 2012 tarihleri arasını kapsamaktadır. Bu
tarihler arasında, toplam, Bakanlık makamınca 3.391 ön inceleme onayı verilmiş,
bu 3.391 ön inceleme onayından 1.535’i AK PARTİ, 1.026’sı CHP, 415’i MHP, 158’i
BDP, 257’si ise diğer partilere mensup belediyelere aittir.
Yine, aynı
tarihler arasında soruşturma izni verilen toplam olay sayısı 1.449 olup bunun
585’i AK PARTİ, 421’i CHP, 218’i MHP, 93’ü BDP, 132’si ise diğer partilere ait
belediyelere aittir.
Yine aynı
tarihlerdeki araştırma onayları ise, toplam 39 araştırma onayından 22’si AK
PARTİ, 12’si CHP, 1’i MHP, 2 BDP, 2’de diğer partilere aittir.
27 adet özel
teftiş onayının ise 16’sı AK PARTİ, 3’ü CHP, 1 MHP, 3 BDP, 4’de diğer partilere
ait belediyelere aittir.
Peki, görevden
alma, belediye başkanları arasında durum nedir? Ona da bakacak olursak 29 Mart
2009 ile 22 Ekim 2012 tarihleri arasında toplam 32 belediye başkanı görevden
uzaklaştırılmıştır. Bu 32 belediye başkanının 4’ü AK PARTİ, 4’ü CHP, 1’i MHP,
19’u BDP. BDP’nin 19’u, KCK soruşturma kapsamında, belediye başkanlığında
tutuklandıktan sonrasında görevden uzaklaştırılanlardır. 1 Bağımsız Türkiye
Partisi ve 2 Demokrat Partili belediye başkanı görevden uzaklaştırılmıştır.
Tüm bu rakamlar,
açıkça, denetim ve soruşturmalarda farklı uygulamaların yapılmadığının açık bir
göstergesidir ancak belediye başkanlarının ve belediye yönetimlerinin işlemiş
oldukları soruşturulması ve kovuşturulmasında herhangi bir izne gerek olmayan
suçlardan ve olaylardan dolayı cumhuriyet savcılıklarınca resen veya şikâyet
üzerine yapılan işlemler herhâlde yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile ilgili
olsa gerek. Eğer yargının dediğimiz anlamda bir yanlış uygulaması var ise kendi
içerisinde, yargı sistemi içerisinde denetimi de bulunmaktadır.
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – Yargıçların tazminat ödeme yükümlülüklerini kaldırdınız.
RECEP ÖZEL
(Devamla) - Türk milleti adına karar veren yargının kararlarına da hepimizin
saygı duyması gerekmektedir.
AK PARTİ’li bir
belediye ve belediye başkanı hakkında yargı makamlarınca verilmiş olan
tutuklama, gözaltına alma ve açılan davalar neticesinde hiçbirimizce gidip
destekler mahiyette basın toplantıları ve açıklamalar yapılmamıştır, gerekli
disiplin işlemleri ve partiden ihracına kadar giden işlemler de derhâl
yapılmıştır.
Belediyeye
sunulan gerek İller Bankası gerekse diğer bakanlıkların imkânlarından
faydalanmada ise tamamen objektif esaslar geçerli bulunmaktadır. Hiçbir kimse,
hiçbir belediye bu konuda aksini düşünemez.
Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının belediyelere dağıtmış olduğu çöp konteyneri, itfaiye ve
diğer araç ve ekipmanlar, katı ve sıvı atık tesislerine vermiş oldukları
destekler, bütün belediyelerin ihtiyaçları ve projeleri uygulanabilir ve
rantabl olmaları ölçüsünde objektif kriterlere göre devletin bütün kaynakları
dağıtılmaktadır; bütün belediyelere
-şuradan şu alındı- partisine bakılmaksızın objektif bir şekilde yapılmaktadır.
Verilmiş olan bu
araştırma önergesinin içi boştur. Gündemimizde, bugün, Büyükşehir Belediye
Kanunu’nda da belediyelere ne kadar önem verdiğimiz, Türkiye’yi daha nasıl
güzel imar edebiliriz, daha nasıl modern belediyecileri Türkiye gündemine
getirebiliriz mücadelesi verilmektir.
Bu nedenle,
gündemimiz belli olduğundan dolayı, CHP’nin gündemi değiştirmeye yönelik bu
önerisine katılmadığımızı bildiriyor, hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Sadir Durmaz, Yozgat Milletvekili.
(MHP sıralarından alkışlar)
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; siyasi iktidarın muhalefet
belediyelerine karşı uyguladığı baskı, yıldırma, itibarsızlaştırma ve bu belediyelerin
halka hizmet sunmasını engellemeye yönelik uygulamalarının tespiti maksadıyla
Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilmiş grup önerisinin lehinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın
başında helikopter kazasında kaybettiğimiz 17 vatan evladına Cenabı Allah’tan
rahmet, kederli ailelerine ve milletimize de başsağlığı diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, yerel yönetimler, yöre halkının ihtiyaçlarını etkin bir
biçimde karşılamak üzere hizmet veren, halkın kendi seçtiği organlarca
yönetilen kamu kurumlarıdır. Kamu yönetiminde halkla en yakın ilişki içerisinde
olan birim yerel yönetimlerdir. Yerel yönetimler, yerel halkın istek ve
ihtiyaçlarını yerine getirmek amacıyla oluşturulmuş tüzel kişiliklerdir.
Çağımızda halkın beklenti ve ihtiyaçlarına cevap verme görevinde olan kamu ve
yerel yönetimler sürekli olarak yeniden yapılanma ve etkinliğini artırma
çalışmalarına ihtiyaç duymaktadır. Bir ülkenin gelişmesi, yerel yönetimlerin
varlığı ve gelişme düzeyiyle yakından ilgilidir. Günümüz toplumunun yükselen
değer olarak gördüğü katılımcı, şeffaf, demokratik, insan ve hizmet odaklı
yönetim anlayışı vatandaşlarımızın en önemli beklentisidir.
Değerli
milletvekilleri, AKP hükûmetleri döneminde muhalefet belediyelerine karşı
baskı, sindirme, itibarsızlaştırma ve hizmet vermelerini engellemeye yönelik
gayretlerde artış gözlenmektedir. Ağırlıklı olarak da vatandaşla bütünleşerek
kaynaklar ve ihtiyaçlar dengesini oluşturup insan sevgisine dayalı çalışma
esasını benimsemiş ve başarılarını her geçen gün artıran Milliyetçi Hareket
Partili belediyelere karşı sistematik bir saldırı başlatılmıştır. Gün geçmiyor
ki bir belediyemize, teşkilatımıza, rutin belediyecilik faaliyetleri kapsamında
yapılan konuşma ve görüşmeler üzerinden bir soruşturma açılmasın, bir operasyon
yapılmasın. Kasıtlı olarak aylarca sürdürülen müfettiş çalışmaları, inceleme ve
soruşturmaları belediyelerimizi hizmet veremez hâle getirmiştir. Dilekçe
Kanunu’na aykırı olarak isimsiz, imzasız, adres bulunmayan veya sahte isim ve
imzalı ihbar mektupları işleme konularak belediye yetkilileri zan altında
bırakılmakta, gelecekte kullanılacak siyasi argümanlar elde edilmeye
çalışılmaktadır. Bilinçli bir şekilde “Çamur at, izi kalsın.” mantığıyla, bu
insanlar, aile hayatları ve toplumsal statüleri dikkate alınmadan küçük
düşürülmeye çalışılmaktadır. Gece yarıları evlerinden alınarak çoluk çocuğunun
gözleri önünde boyunları büktürülüp zorla araçlara bindirilen yöneticilerden
bazılarının bu psikolojik baskıyı kaldıramadıkları da bir gerçektir. Gözaltında
intihar eden ve ilk duruşmada haklarında tutuksuz yargılanma kararı verilen
belediye görevlilerinin varlığı dikkate alındığında, yapılan uygulamanın sadece
haysiyet ve şeref cellatlığıyla açıklanamayacağı, aynı zamanda insanların
hayatına kasteden rezil bir sürece dönüştüğü gözükmektedir.
Bu sürecin bir
diğer amacının da partimize mensup başarılı belediye başkanlarını partimizden
koparmaya çalışmak ve bunların iktidar partisine geçmesini sağlamaya yönelik
tezgâhlar olduğu apaçık ortadadır. Bu maksatla belediyelerimizin bazı mali,
hukuki ve siyasi yaptırımlarla karşı karşıya bırakıldıkları tarafımızdan
bilinmektedir.
Esasen Milliyetçi
Hareket Partisinin belediyecilik anlayışının özünü oluşturan temel unsur,
belediye başkanının şehrin emini olduğu ve bu anlayışla kamunun bir kuruşuna
dahi halel getirmeyerek, aldığı sorumluluğun gereği olarak herkese eşit
mesafede duran ve hizmetin odağına insan sevgisini koyan bir anlayıştır.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak buna aykırı işlem ve eylemlerde bulunan hiçbir yetkiliyi
hoş görmeyeceğimizi ve aramızda barındırmayacağımızı defaatle kamuoyuna
açıklamış bulunuyoruz.
Değerli
milletvekilleri, partimizin bu konudaki samimi beklentisi, zor şartlarda hizmet
üretmeye çalışan belediye başkanlarının ve belediye yetkililerinin haysiyet ve
şereflerine, aile hayatlarına yönelmiş olan siyasi linç kampanyasının
durdurulmasıdır. Kendi haysiyet ve şerefine düşkün olan herkesi bu konuda
duyarlı olmaya davet ediyoruz.
İktidar partisi,
başta MHP’li belediyeler olmak üzere başarılı buldukları ve seçimle
uzaklaştıramayacaklarını anladıkları birçok belediye başkan ve meclis üyelerine
yönelik bu itibarsızlaştırma çalışmalarına hız vermiş görülmektedir. Benden
önce söz alan ve daha önce de dinlediğimiz çok değerli iktidar partisi mensubu
arkadaşlarım sürekli olarak AKP iktidarlarının yerel yönetimlerde ne denli
tarafsız ne denli objektif hizmet vermeye gayret ettiklerini, herkese eşit mesafede
durduklarını ifade etmektedirler.
Ben, şimdi,
burada yüce Meclisin takdirlerine ve vicdanlarına bir-iki belgeyi arz etmek
istiyorum.
Bakınız, bu, bir
bilgi notu. Bir büyükşehir belediye başkanına AKP iktidarı tarafından yapılmış
olan uygulamaların izahatını içeren bir belge. “82 müfettiş görevden uzak
olduğum otuz aylık sürede yirmi sekiz yıl geriye giderek yüzlerce inceleme ve
soruşturmalarıyla aile fertlerimin mal varlıkları, yurt içi, yurt dışı banka
hesapları dâhil belediyenin de bütün iş ve işlemlerini inceledi; hâlen suç
bulunmadı. Bugünkü tarih baz alındığında sadece beş davam etmektedir. Bu
davalar da bitme aşamasına gelmiştir. Bütün belgeler ve sanıklar dinlenmiştir.
Danıştayda bekleyen bir dosyam ve İçişleri Bakanlığında bekleyen üç dosyam
mevcuttur. Bu dosyalar da incelenmiş, bütün evraklar tamamlanmış, karar
aşamasındadır. Bugüne kadar aşağıdaki davalardan beraat ettim.” diyor.
Sayfalarca beraat yazısı, beraata ilişkin açıklamalar var; bunu, isteyen
milletvekili arkadaşlarıma takdim edebilirim.
Şimdi, bu
davalardan bir tanesine ilişkin olarak, hakkındaki suçlama ve bu suçlamaya
verdiği cevabı yine yüce heyetinizin vicdanlarına ve takdirlerine sunuyorum:
“Suç: Suç işlemek
amacıyla örgüt kurma, özel hayatın gizliliğini ihlal, kamu kurum ve kuruluşunu
dolandırarak zarara uğratmak, izinsiz mermi bulundurmak.
Açıklama: Yazılı
savunmamı dosya hâlinde bilahare takdim edeceğim.” Bu, mahkemeye verilen
açıklama değerli arkadaşlar. “Ancak özetlemem gerekirse, hakkımda açılan bütün
davalar, maalesef, âdeta, talimatla hareket eden birtakım muakkipler tarafından
soruşturma metni hâline getiriliyor. Bilahare emniyet görevlilerince,
muakkiplerin hazırladığı bu metinler ‘kes, kopyala, yapıştır’ yöntemiyle
fezleke hâline getiriliyor. Yüzlerce sayfalık, çok teferruat içeren bu
fezlekeler de mahkemelere iddianame olarak sunuluyor. Mahkemenize intikal eden
davamızda da, özel yetkili savcılıkça hazırlanan iddianame gereğince, örgüt
davasının lideri konumuna getirildim. Ne var ki 21’i tutuklu toplam 73 sanıklı
bu davayla benim ne ilgim olabilir ki? Diğer sanıklar, suç örgütü kurmak,
ihaleye fesat karıştırmak, rüşvet almak, vermek, tehdit, darp, irtikâp gibi
iddialarla yargılanırken hakkımda bu suçlamalarla hiç ilgisi olmayan üç komik
iddiayla beni bu davada örgüt lideri yaptılar. Böyle dava mı olur?
Görülmekte olan
davada şahsımla ilgili iddialara gelince:
Bir: 2 şahsa ait
üç adet korsan billboard’dan para almayarak, kamu zararına sebep olmak suçu.
Oysa bu iddiayla ilgili ‘Soruşturmaya gerek yok.’ diye Danıştay kararı var.
Kaldı ki Adana şehrinin binlerce afiş ve billboard yerleri, bütünüyle, 26
trilyon 250 milyar liraya ihale edilmiştir. Varsa zarar, ihaleyi alan
yükleniciye aittir.
Bir şahsın
kaldırımda yürürken görüntüsünün çekilmesinden doğan özel hayatın gizliliğini
ihlal etmek suçu.” MOBESE kameralarıyla devlet zaten bu suçu her gün işliyor.
Değerli
arkadaşlar, bir de “Ruhsatsız birkaç mermi bulundurmak… Oysa mermilerin de,
silahın da ruhsatı var.
Böylece üç
billboard’dan 2 kişi, kaldırımda görüntü çeken 1 kişi daha, etti 3, mermi de
var, ‘etti 4’ diyemiyoruz, ‘etti örgüt.’” İşte AKP’nin hukuk anlayışının
tezahürü olan somut bir belge.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
SADİR DURMAZ
(Devamla) – Adana halkının, Adana şehrinin
iradesine ipotek koyan AKP’nin ne denli tarafsız olduğunu ortaya koyan
bir belge.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
SADİR DURMAZ
(Devamla) – Onun için, buraya çıkıp Andersen’den masallar anlatmayın. Biz sizin
uygulamalarınızı biliyoruz ve biz, Cenabı Allah ömür, imkân verdiği sürece, bu
hesaplar ters döndüğünde, bugün bunlara sebebiyet verenlerden bu hesapları
soracağımızı da burada, bir kez daha ifade ediyorum.
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Yüksel.
ALAATTİN YÜKSEL
(İzmir) – Sayın Başkan, biraz önce önergemizin aleyhinde söz alan AKP
Milletvekili yanıltıcı bilgiler vermiştir. Ege Bölgesi’nde 21 belediyeye
operasyon düzenlenmiştir, tutuklamayla sonuçlanan. Bunun 1’i büyükşehir olmak
üzere, 18’i CHP’li belediyedir; 1 MHP’li belediyedir, Edirne; 1 Demokrat
Partili, Bodrum; bir de Denizli’de 2 işçiyi tutuklayan bir operasyon
düzenlenmiştir.
Ayrıca, benim
belediyelere yapılan ayrımcılıkla ilgili bilgi vermediğimi söyledi. Ankara’nın
yedi kentsel dönüşüm projesi bir günde onaylanırken, ortalama, AKP
belediyelerinin on beş günde onaylanırken, İzmir’in kentsel dönüşüm projeleri
hâlen -üç tanesi- altı yüz otuz dokuz gündür Bakanlar Kurulunda onay
beklemektedir.
Ayrıca, denetimle
ilgili, 15 milyonluk İstanbul’u 20 kişi, 4 milyonluk İzmir’i 96 kişi
denetliyor.
Bunu da bilginize
sunmuş olayım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Evet, Cumhuriyet
Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen
Salih Koca, Eskişehir Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
SALİH KOCA
(Eskişehir) – Sayın Başkanım, değerli milletvekillerimiz; ben de Cumhuriyet
Halk Partisi grup önerisi aleyhine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin
başında, şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve yüce milletimize
başsağlığı dileklerimi ifade ediyorum.
Toplumlar,
ilerlemelerinde katkısı olanları asla unutmazlar ve gereken değeri verirler.
İlerlemeyi sağlayan o gün iktidar iseler, halk, onların iktidarını
güçlendirerek ve kendisinden sonrakilere örnek göstererek bu değeri verir; yok,
iktidar değilseler ilerlemeyi sağlayan, önce fikirlerini iktidar yapar, sonra
da ismini nesiller boyu yaşatırlar.
Bugün bu halk AK
PARTİ’yi ilerlemenin mimarlarından görüyor. Bu ilerleme ekonomik, sosyal ve
siyasal alanlarda gerçekleşen ilerlemelerdir. Bu ilerlemelerden bir tanesi de
demokrasi alanında sağlanmıştır. AK PARTİ ile ileri demokrasi önündeki engeller
bir bir kaldırıldı, hukuka müdahale mekanizmaları devre dışı bırakıldı. Artık
yargı tam bağımsız hareket edebilen bir yapıdadır. Halkımız 12 Eylül
referandumuyla yargıya bizzat kendisi müdahale etmiş ve dışarıdan hiçbir
müdahaleyi kabul etmeyeceğini açık olarak göstermiştir.
Yaşanan bu
gelişmeler ışığında Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisinin gerçeklerin
saptırılması amacı taşıdığını düşünüyorum çünkü yolsuzluk ile alakalı iddialara
Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Kanunu kapsamında doğrudan ilgili başsavcılık tarafından
işlem yapılması mümkündür ve bu tür çalışmaları bağımsız yargı yürütmektedir.
Bu nedenle, görüşmelerini yaptığımız, Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu
önergenin Hükûmetimiz ve AK PARTİ ile alakalandırılmaya çalışılması geçersiz
hâle gelmektedir.
Bir diğer
noktadan, soruşturma izni verilen belediyelerle ilgili olarak gerek disiplin
işlemleri, inceleme, ön inceleme ve soruşturma konularını kapsayan rakamları
Değerli Milletvekilimiz burada tek tek verdiler. Bu verilen rakamlara
bakıldığında, merkezî yönetimin konuya parti farkı gözetmeksiniz tüm
belediyelere objektif ilkelere göre eşit davrandığını ve devlet hassasiyet ile
yaklaştığını göstermektedir.
Ayrımcılık
konusuna gelince; ayrımcılığın her türlüsüne karşı olduğumuz herkesin
malumudur. Bu konuyu demokratikleşmenin önündeki en büyük engellerden birisi
olarak görüyoruz. Bu nedenle, ayrımcılığın ortadan kaldırılması hususunda
bugüne kadar yaptıklarımız ortada. Bu konuda sadece iki örnek vermem yeterli
olacaktır. Bir tanesi: İzmir’in hafif raylı sisteminin gerçekleşmesinde, parti
farkı gözetmeksizin, Hükûmetimizin vermiş olduğu destekle bu proje birlikte
gerçekleştirilmektedir. Bir diğeri de seçim bölgem olan Eskişehir’e, sadece
Eskişehir Büyükşehir Belediyesine Orman ve Su İşleri Bakanlığımız tarafından
sağlanan, vahşi çöplük depolama tesisinden modern depolama tesisinin hayata
geçmesi için verilen hibe desteğidir. Bu durumlar bize AK PARTİ’nin şehirlerimize
verdiği değerin ölçüsü olarak belediye başkanlarının partilerinin değil, bu
milletin bizatihi kendisi olduğunu gösteriyor.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Elâzığ Belediyesi, Elâzığ, Elâzığ… Elli tane sayarım sana.
SALİH KOCA
(Devamla) – Sevdası millet olan ve bunu ispatlayan bir anlayışın ayrımcılık
yaptığını söylemek, halkımız tarafından hep reddedildi ve reddedilmeye devam
edilecek.
Bu gerçekler
ışığında Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisinin işleme alınmasını
gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığını düşünüyor; görüşmelerine
başladığımız, yerinden ve bütüncül yönetimi sağlayacak, vatandaşlar için hizmet
kalitesini geliştirecek, vatandaş memnuniyetini artıracak, kamu yönetimine daha
fazla katılımı sağlayacak, kamu yönetiminin etkinliğini…
CELAL DİNÇER
(İstanbul) – Belediyeleri kapatarak mı, 16 bin köyü kapatarak mı
sağlayacaksınız kamu yönetiminin etkinliğini?
SALİH KOCA
(Devamla) – …verimliliğini ve vatandaşın artan hizmet beklentilerini
karşılayacak, demokrasinin daha da gelişmesini sağlayacak, şehrin tüm il
sınırlarıyla planlanmasına imkân sağlayacak olan ve halkımızın heyecan ile
çıkmasını beklediği büyükşehir belediye kanununun görüşmelerine bir an evvel
geçmeyi uygun görüyor, bu duygularla yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunacağım.
Yoklama talebi
vardır, yerine getireceğim:
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Serindağ, Sayın Dinçer, Sayın Güler, Sayın Gümüş, Sayın Demiröz, Sayın
Ören, Sayın Acar, Sayın Işık, Sayın Moroğlu, Sayın Yüksel, Sayın Özkoç, Sayın
Özel, Sayın Öner, Sayın Genç, Sayın Topal, Sayın Akova, Sayın Canalioğlu, Sayın
Yıldız, Sayın Tanal.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN- Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel ve 28
milletvekilinin belediyelere sağ-lanan olanakların tespiti ve belediyelerin
denetimlerinin objektifliğini sağlayacak önlemlerin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
13/6/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu
Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 11/11/2012 Pazar günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN-
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma saati: 16.35
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.54
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN
(Bolu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21’inci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
Gündemin “Seçim”
kısmına geçiyoruz.
VIII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan
Üyeliklere Seçim
1.- Plan ve Bütçe Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN – Plan ve
Bütçe Komisyonunda boş bulunan üyelik için Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan
aday gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Alınan karar
gereğince, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer
alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir
Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu
(2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer
alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer
alan, Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
3.- Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/601) (S. Sayısı: 239)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4’üncü sırada yer
alan, Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent
Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifi ile İçişleri
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (x)
BAŞKAN – Komisyon
ve Hükûmet? Yerinde.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - 9 Kasım…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim, bir hususu arz etmek istiyorum müsaadenizle.
BAŞKAN – Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
14.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, İç Tüzük’ten ve
hukuktan kaynaklanan haklarını kullanmalarının meşru olduğuna ve özellikle
Milliyetçi Hareket Partisine mensup milletvekillerine yapılan saldırıları,
hakaretleri kınadığına ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu büyükşehir yasasıyla
ilgili İç Tüzük’ten, hukuktan kaynaklanan bütün haklarımızı kullanıyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim İç Tüzük’ten ve hukuktan kaynaklanan
haklarımızı kullanmamız meşrudur.
BAŞKAN –
Doğrudur.
(x)
338 S. Sayılı Bazmayazı 6/11/2012 tarihli 16’ncı Birleşim Tutanağı’na eklidir.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Bu hakları kullanırken, özellikle Milliyetçi Hareket Partisine mensup
milletvekillerine saldırıları, hakaretleri kınadığımı ifade etmek istiyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, milletin bize verdiği iradeyi bu kürsülerde
kullanmaya, hakkımızı, hukukumuzu korumaya kararlı olduğumuzu belirtmek
istiyorum.
Tek bir endişemiz
vardır, bu endişemiz de Cenabı Hakk’ın bize verdiği bu vatan gibi nimetleri,
büyük Türk milleti ailesinin kardeşliği gibi nimetleri korumaktır. Bunu koruma
doğrultusunda hukuktan kaynaklanan sözünü ve hakkını kullanan milliyetçi ve
ülkücü harekete mensup milletvekillerine saldıranlar, hakaret edenler
esfelisafilinlerdir.
Bunu arz etmek
istiyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, ben de bir söz alabilir miyim efendim.
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Hamzaçebi.
15.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Siirt
Pervari’de meydana gelen helikopter kazasında şehit olan 17 askerin yarın
memleketlerinde toprağa verileceklerine ve bu nedenle 338 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın görüşmelerinin ertelenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biraz önce oturuma ara verdiniz.
Dün Siirt
Pervari’de meydana gelen helikopter kazasında şehit olan askerlerimizin bugün
cenaze törenleri yapıldı, yarın da memleketlerinde toprağa verilecek
şehitlerimizin cenazeleri. Birçok milletvekilimiz şehit cenazelerine katılmak
üzere kendi memleketlerine gittiler. Şüphesiz bütün siyasi partilerden, bu
cenaze törenlerine katılmak üzere milletvekilleri ilgili illere, memleketlerine
gitmişlerdir. Siz de olumlu bir yaklaşım gösterdiniz. Bu yaşadığımız acı gün
nedeniyle, bu acı olay nedeniyle görüştüğümüz tasarının görüşmelerinin
ertelenmesi yönünde bir mutabakatı aramaya çalıştık. Bu konuda şüphesiz iktidar
partisine büyük bir görev düşüyor. İktidar Partisi Grubu da buna olumlu
yaklaştı ama nihai olarak henüz bu karar verilebilmiş değil. Arzu ederiz ki
ilerleyen saatlerde, ilerleyen dakikalarda tasarının ikinci bölümü üzerindeki
görüşmeler sürerken bu nihai karar ortaya konulur ve bu acı günü Türkiye Büyük
Millet Meclisi olarak da paylaşırız, milletimizin acısına ortak oluruz ve
görüşmelere ara veririz.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Evet, Sayın
Canikli, buyurun.
16.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, terörle
mücadele konusunda yapılması gereken ne varsa en etkili ve en kararlı şekilde
yapılacağına ama devletin çalışmalarının normal bir şekilde devam etmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Evet, gerçekten,
dünkü kazada 17 şehidimizin olması, 17 vatan evladının toprağa düşmesi hiç
kuşkusuz hepimizi çok derinden etkiliyor, üzüyor bütün milletimizi. Ancak
burada şu hususu da göz önünde bulundurmak gerekiyor: Terörle yapılan mücadele
ve terör bizim normal faaliyetlerimizi etkilememeli, yönlendirmemeli, oradan
yola çıkarak bizim hareketlerimizi belirlememeli. Genel olarak söylüyorum.
Terörle mücadele dün de devam ediyordu, bugün de devam ediyor, yarın da devam
edecek. Dolayısıyla, terörle mücadele konusunda yapılması gereken ne varsa o en
etkili bir şekilde, en kararlı bir şekilde yapılacaktır, yapılıyor ama terörün
belki amaçlarından bir tanesi de bu, yani Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak,
Hükûmet olarak veya siyasi partiler, her ne ise, aynı zamanda normal
faaliyetlerimizi, normal icraatlarımızı da yönlendirmek, etkilemek, dengeyi
bozmak, düzeni sarsmak; amaçlarından bir tanesi de bu. Bu açıdan bakıldığında,
o noktada yapılması gerekenleri yapması gerekenler, Hükûmetimiz, görevliler,
her ne ise, kimse, onlar yapıyor, yapacak, ilave alınması gereken tedbirler
varsa da onlar alınmalıdır. Bu mücadele bu çerçevede yürütülecektir ama devlet
de çalışmalarında bu terörün amaçlarından biri olarak ortaya çıkan bir şekilde
etkilenmemeli, yönlendirilmemeli, normal faaliyetlerine devam etmelidir.
Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, bu işin terörle ne ilgisi var? Bir kaza olmuş, 17
tane şehit var.
BAŞKAN – Sayın
Şandır, buyurun…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, şimdi, bu işin terörle ilgisi yok. Bir helikopter
kazası olmuş, 17 tane şehit var. 17 tane şehidin cenazesi bugün kaldırılırken,
bu işin de hiçbir acelesi yokken, iktidar partisi… Şimdi, bu kadar millet
gerilim içindeyken, burada birbirimize küfredeceğiz, birbirimize hakaret edeceğiz,
ondan sonra millet de acı acı bizi seyredecek.
BAŞKAN – Sayın
Şandır…
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Anladım da yani Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Sayın
Genç, Sayın Hamzaçebi bu düşünceleri dile getirdi efendim.
Teşekkür ederim.
Sayın Şandır,
buyurun.
17.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Siirt Pervari’de
meydana gelen helikopter kazasında şehit olan 17 askerin yarın memleketlerinde
toprağa verileceklerine ve bu nedenle 338 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın
görüşmelerinin ertelenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Başkanım, bakınız, bugün acımız büyük, 17 tane şehidimiz var.
Bölücü terörle mücadelede verdik bu şehitleri, trafik kazası değil bu ve bölücü
terörle mücadele o dağlarda amansızca devam ediyor. Güvenlik güçlerimiz,
kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, çocuklarımız bedenlerini siper ediyorlar
ve ölüyorlar.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi olarak, bu mücadeleye destek anlamında, bir irade beyanı olarak,
bugün eğer iktidarıyla muhalefetiyle çalışmaları erteleyerek, topluca, tüm milletvekilleri
olarak, illere, şehit cenaze törenlerine katılmamız hâli o mücadeleyi
güçlendirecektir, arzumuz budur. Rutin işlerimizi yaptık ama şimdi, üzerinde
birtakım iddiaların olduğu, hatta bölücü terör örgütünün talepleri
doğrultusunda hazırlandığı yönünde ithamların olduğu bir kanun görüşmesine
başlamayalım. Karar verilmesi için gerekiyorsa yani bu konuda iktidar grubunun
karar verip danışması için gereken süreyi de verelim, o süre içerisinde bu
çalışmalara başlamayalım, erteleyelim, kararı bekleyelim, sonra devam edelim.
Zaman telafisi, eğer kanunun çıkması için bir zaman hesabı yapılıyorsa,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz bu işin siyasetinde değiliz, bugünün
telafisini salı günü yapalım. Verdiğimiz gensoruların görüşüleceği gün olan
salı günü gensoruları çekelim, grup önerisi de vermeyelim, diğer denetim
konuları da görüşülmesin, salı günü başlayalım, bugünü telafi edelim. Yani siz
bu kanunu çıkarmak istiyorsanız bir gün sonra çıkarmış olasınız. Ama burada bir
şeyi başaralım: Bölücü terörle mücadelede, bu kahraman Türk Silahlı
Kuvvetlerinin en acılı gününde, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, siyaset
kurumu olarak, siyasi partiler olarak, kendi arasında sürekli tartışan, bazen
kavga eden siyasi partiler olarak hiç olmazsa bu konuda bir ortak payda
oluşturarak bir duruş ortaya koyalım. Bu bir fırsat, bu fırsatı
değerlendirelim. Yoksa, tabii ki terör devam ediyor, terörle mücadele devam
ediyor ama bugün özel bir gün, 17 şehidimiz var. Operasyona giderken dağa
çakıldılar ve o gencecik insanlar toprağa düştü. Acılar, ateşler evleri
yakıyor. Şimdi biz burada çok tartışmalı bir kanunu görüşürken o şehitlerin
evlerinde ve o çevrelerde canhıraş çığlıklar yükselecek.
Şimdi, gelin, bir
duyarlılık gösterelim ve -bir talep bu, bir davet- gelin, bir ortak nokta, bir
fırsat, bir mutabakat… Yoksa biraz sonra yine başlayacağız bağırıp çağrışmaya.
Gelin, bu fırsatı değerlendirelim.
Benim teklifim
şu: İktidar grubunun karar vermesine kadar geçecek süreyi erteleyelim.
İnanıyorum ki bir saat içerisinde karar verilecektir. Muhtemel, kendi içinizde,
kurullarınızda büyüklerinize soracaksınız, sorun. Bir karar verin, ondan sonra
devam edilecekse de devam edelim.
Arz ederim
efendim.
BAŞKAN – Peki,
teşekkür ediyorum Sayın Şandır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN - 9 Kasım
2012 tarihli 19’uncu Birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun
olarak görüşülen tasarının birinci bölümünde yer alan 20’nci madde üzerinde
değişiklik önergesi işleminde kalınmıştı.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Başkanım, benim bu talebime bir cevap verilsin.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Sen burayı yok sayıyorsun!
BAŞKAN - Sayın
Başkan, lütfen… İçeride toplantıyı yaptık Sayın Başkan.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ara verin efendim, ara verin! Bir fırsat verin.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Bir Grup Başkan Vekili bir şey söylüyor, sanki bir şey söylenmemiş
gibi devam ediyorsunuz.
BAŞKAN - Yani bu
toplantı…
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Anladım, anladım. Bir cevap verilsin ama.
BAŞKAN - Buna
karar verecek ben değilim ki, buna -konuştuk- Genel Kurul karar verecek.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) - O zaman, müsaade edin, karar verecekler versin.
BAŞKAN - Yani üç
siyasi partimizin sayın grup başkan...
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, bir saat ara verin tekrar.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Hayır efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Elinizdeki yetkiyi kullanın hiç olmazsa.
BAŞKAN - Hayır
efendim, ben ara veremem ki bu vesileyle.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Kayseri’den de 3 şehidimiz var.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Yani iktidar grubuna, sayın bakanlara hitaben bir şey söylüyorum.
BAŞKAN - Bu
vesileyle ben ara veremem ki.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Kayseri’den 3 şehidimiz var ya.
BAŞKAN - Böyle
bir şey mümkün değil ki, olsa vereceğim yani.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ara verebiliyorsunuz istediğiniz zaman.
BAŞKAN - Fikrimi
de belirttim, siz talep edince ara verdim, sizi davet ettim içeri yani. Genel
Kurulun karar vereceği, üç siyasi partinin…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Danışacaklarını söylediler.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Danışılsın yani o…
BAŞKAN – …sayın
grup başkan vekillerinin anlaşarak buraya getireceği bir konu yani.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Danışma süresinde hiç olmazsa oturmayın.
BAŞKAN – Evet,
teşekkür ediyorum.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Yani bu duyarsızlık…
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Sayın Başkan, Genel Kurulun oylamasına sunun, Genel Kurul bir
karar verecek.
BAŞKAN – Madde
üzerinde verilen üç önergeden ikisinin işlemi tamamlanmıştı.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – 20’nci maddede bizim önergemiz tamamlanmadı Sayın Başkan.
BAŞKAN - Şimdi,
madde üzerindeki üçüncü önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
“Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22
Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın; Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen’in; İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve 14
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri Komisyonu
Raporu”nu ihtiva eden 338 sıra sayılı tasarının 20. maddesinde geçen “Meclisin
ilk toplantısında” ibaresinin “en geç bir ay içinde yapılacak Meclisin ilk
toplantısında” olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Mehmet Erdoğan Enver Erdem Alim Işık
Muğla Elâzığ Kütahya
Sadir Durmaz Mustafa Kalaycı Zühal Topcu
Yozgat Konya Ankara
S.
Nevzat Korkmaz Lütfü
Türkan
Isparta Kocaeli
BAŞKAN – Evet,
önerge üzerinde söz isteyen…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, biraz önce 17 şehit dolayısıyla…
BAŞKAN – Sayın
Genç, bitti bunlar.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bir dakika efendim… Tutumunuz çok kötü.
BAŞKAN – Lütfen,
Sayın Genç…
KAMER GENÇ (Tunceli)
– Bir dakika… Beni dinler misiniz?
BAŞKAN – Böyle
bir usul var mı! Böyle bir tartışma usulü var mı!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Evet, var efendim.
Siz biraz önce
dediniz ki: “Grup başkan vekillerini arka odaya davet ediyorum.” Yani bu 17
şehidin cenazesine katılmak için milletvekillerinin, grupların böyle bir
düşüncesi olduğunu… Siz arkadaşları topladınız, e, şimdi, ne çıktı orada?
BAŞKAN – Sayın
grup başkan vekilleri biraz önce ifade ettiler.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Şimdi, hangi parti karşı çıktı? AKP “Bu şehitler değersizdir,
bunlar için millî bir yas tutmaya gerek yoktur…”
YAHYA AKMAN
(Şanlıurfa) – Sana ne ya!
BAŞKAN – İfade
etti efendim burada, grup başkan vekilleri ifade ettiler düşüncelerini.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim, kim karar verdiyse burada açıklayacaksın!
YAHYA AKMAN
(Şanlıurfa) - Orada grup başkan vekilin var senin!
BAŞKAN – Evet,
Komisyon önergeye katılıyor mu? Sayın Komisyon…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hayır, burada açıklayacaksın Sayın Başkan! Burada açıklayacaksın
efendim, açıklayacaksın!
BAŞKAN – Sayın
Komisyon…
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hayır, ne oldu da… Yani onu bir açıkla Sayın Başkan, ne oldu da
yani bu kararınızdan döndünüz!
BAŞKAN – Sayın
grup başkan vekilleri bu konudaki düşüncelerini, biraz önce söz verdim, ifade
ettiler.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hayır, ne oldu da kararınızdan döndünüz Sayın Başkan!
BAŞKAN - Önerge
üzerinde söz isteyen Mustafa Kalaycı, Konya Milletvekili…
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Bunu temin etmezseniz…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Yahu, Sayın Başkan, ben sana bir laf söylüyorum.
Şimdi, bir
milletvekili olarak öğrenmek istiyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Onun için ara verdiniz.
BAŞKAN – Sayın
Genç, lütfen yerinize oturur musunuz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Niye oturacak yerine ya!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hayır, niye oturayım yerime?
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Siz cevap verir misiniz!
BAŞKAN –
İçerideki toplantının sonucunda, burada sayın grup başkan vekilleri
düşüncelerini ifade ettiler.
OKTAY VURAL
(İzmir) – AKP Grubu istemedi mi, onu söyleyin. Mutabakat mı oluşmadı?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim, kim istemedi?
BAŞKAN – Evet,
istemediğini söyledi efendim burada.
OKTAY VURAL
(İzmir) – İstemediğini söyledi bak AKP Grubu da.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – E söyle!
BAŞKAN - İfade
etti kendisi Sayın Grup Başkan Vekili.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – O zaman de ki “AKP Grubu bunu istemiyor.” de!
BAŞKAN –
Tutanaklara geçti, dağıtayım tutanakları size.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hayır, söyle onu o zaman.
BAŞKAN -
Düşüncelerini ifade etti yani.
Buyurun Sayın
Kalaycı. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI
(Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Şehitlerimize
Cenabı Allah’tan rahmet diliyorum. Yakınlarının ve Türk milletinin başı sağ
olsun.
Tasarı ile hizmet
yerinden yönetim yerine yerel ve bölgesel merkezler oluşturulmaktadır. Bir
yandan merkezî idarenin yetkileri zaafa uğratılırken, bir yandan bölgesel
merkezler, derebeylikler oluşturulmaktadır. Tasarı, yerel alanda yeni bir
merkeziyetçilik üretmekte ve bölgesel güç odakları oluşturacak düzenlemeler
içermektedir; bu durum üniter devlet yapısına aykırıdır. Üniter devlette
egemenlik parçalı değildir, ademimerkeziyeti sağlayan mahallî idareler merkezî
idarenin vesayet denetimine tabidir. İl sınırına genişleyen yetkileriyle,
seçilmiş büyükşehir belediye başkanları, il coğrafi sınırında geçerli olacak
yetkileriyle aşırı güçlü idari otoriteler hâline gelecektir.
Bu tasarı ile
Türkiye Cumhuriyeti dilimlenerek eyaletleşmenin, özerkliğin yolu açılmaktadır.
Özerklik, eyalet, federasyon taleplerinin PKK terör örgütünden, İmralı’dan,
Kandil’den, bölücü ve yıkıcı çevreler ile dış destekçilerinden geldiğini sağır
sultan bile biliyor. Bunun için son birkaç yıllık gelişmelere bakmak
yeterlidir. Milliyet gazetesi yazarı Hasan Cemal’in 2009 yılı Mayıs ayında -bir
hafta boyunca yayımlanan- Kandil’de Murat Karayılan ile yaptığı röportajda
“Demokratik özerklik… Mahallî İdareler Kanunu değişir, yerel yönetimler
güçlendirilir.” şeklinde talebi yer almaktadır. 24 Temmuz 2009 tarihli Sabah
gazetesinde yayımlanan İmralı’daki teröristbaşının 10 maddelik yol haritasının
7’nci sırasında “Yerel yönetimler güçlendirilsin, demokratik özerklik kabul
edilsin.” talebi yer almaktadır. Aksiyon dergisinde 9 Temmuz 2012 tarihli
sayısında Sayın Başbakan ile Leyla Zana arasında 2012 Haziran ayında yapılan
görüşmenin ayrıntılarına yer verilmiş olup görüşmenin aslında Oslo görüşmelerinin
devamı olduğu belirtiliyor ve demokratik özerklik maddesinin görüşmenin ana
temasını oluşturduğu ifade ediliyor. Zaten derginin manşetinde de aynen
“Zana’nın ajandasından demokratik özerklik çıktı.” diyor. Dolayısıyla,
çıkarılmak istenen bu kanunla, PKK talepleri karşılanmakta, Oslo’da PKK’ya
verilen vaatler yerine getirilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, PKK yandaşlarınca yönetilen belediyelerin, kamu kuruluşu
oldukları hâlde, yasaları nasıl hiçe saydığı, terör üssü hâlinde nasıl
pervasızca çalıştığı, güvenlik güçleriyle girdiği çatışmalarda ölen terörist
cenazelerini örgüt bayrağı altında nasıl kaldırdığı, taziye odaları açtığı,
hasılı, bölücü terörü nasıl tırmandırdıkları bilindiği hâlde yetkilerinin daha
da artırılmasının hangi sonuçları doğuracağı ortada değil mi? Bakın, Türkiye
Cumhuriyeti devletine meydan okuyan, Sayın Başbakana bile hakaret edenlerin
burada isteğinin yerine getirildiğini görüyoruz. Kim istiyor? Daha yakında
verdiği demeç: “BDP’li Osman Baydemir açık açık özerklik istedi.” diyor.
Değerli
arkadaşlarım, bütün bunlar yapıldığında, bölgede PKK’nın tam anlamıyla
hâkimiyet kuracağı, milyonlarca insanımızın örgütün insafına terk edileceği
belli değil mi? Bunun da uluslararası hukukta ciddi sonuçlarının olacağı
bilindiği hâlde, PKK açılımı adı altında yerel yönetimlerin gücü hangi
ihtiyacın gereği olarak artırılıyor? PKK, şartlarını kabul ettirdikçe,
meşruiyet ve güç kazanmak istemektedir. Açılım paketinin gereği yapıldığında,
devletin hukukuna dâhil olacak ve etnik kimliğiyle temsil noktasına çıkacaktır.
Bu kazanımlarla düşman saydığı Türkiye’yi gerilettiğine, vura vura mevzileri
düşürdüğüne inanarak daha büyük boyutlu saldırıları düşünecektir. Kandil’den
inen teröristlerin Habur’da zafer işareti yapmaları bunun bir delilidir. Terör
örgütünün kazandığını düşündüğü bir sırada saldırıları durdurmasını beklemek
safça bir davranış olur. Hiç şüphe yok ki, PKK, hedeflerine ulaşıncaya kadar
teröre devam edecektir. Bu gerçek iyi bilinmelidir. İlk hedefi Türkiye
Cumhuriyeti’ne ortak olmaktır. Sonra, 1978 kuruluş bildirisinde açıklandığı
gibi bağımsız, birleşik, demokratik Kürdistan cumhuriyetinin kuruluşuna
geçmektir. Bu tasarı da buna hizmet etmektedir. Tekrar sizleri uyarıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Evet,
teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım…
III.- YOKLAMA
(MHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Başkanım, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN - Yoklama
talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Şandır,
Sayın Durmaz, Sayın Korkmaz, Sayın Vural, Sayın Halaman, Sayın Türkoğlu, Sayın
Erdem, Sayın Işık, Sayın Demirel, Sayın Öz, Sayın Kalaycı, Sayın Halaçoğlu,
Sayın Uzunırmak, Sayın Oral, Sayın Öztürk, Sayın Başesgioğlu, Sayın Özensoy,
Sayın Öğüt, Sayın Uzunırmak, Sayın Kutluata.
BAŞKAN – Evet,
bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
BAŞKAN – 20’nci
maddenin oylanmasında…
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Sayın Başkan, söz talebim vardı.
S.NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Sayın Başkanım, söz talepleri vardı.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Sayın Başkanım, söz talebim vardı, kapandı şeyden dolayı.
BAŞKAN – Maddeyi
oylayacağız.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Yerinden söz talepleri var.
BAŞKAN – 20’nci
maddenin oylanmasının açık oylama şeklinde yapılmasına dair bir istem vardır.
Şimdi istem
sahibi sayın milletvekillerinin adlarını tespit ettireceğim.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Yerimden söz talebim vardı Sayın Başkan.
ALİ ÖZ (Mersin) –
Sayın Başkan, benim de söz talebim var yahu.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, milletvekillerimizin yerinden söz talebi vardı. Daha
önce…
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Hayır, ta baştan beri vardı.
BAŞKAN - Ali
Serindağ, Gaziantep?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Hayır efendim, var.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Var efendim.
BAŞKAN – Celal
Dinçer, İstanbul? Burada.
Birgül Ayman
Güler, İzmir? Burada.
Özgür Özel,
Manisa? Burada.
İlhan Demiröz,
Bursa? Burada.
Mahmut Tanal,
İstanbul? Burada.
Alaattin Yüksel,
İzmir? Burada.
Engin Özkoç,
Sakarya? Burada.
Kerim Özkan,
Burdur? Burada.
Mustafa Moroğlu,
İzmir? Burada.
Gürkut Acar,
Antalya? Burada.
Sedef Küçük,
İstanbul? Burada.
Ecder Özdemir,
Sivas? Burada.
İdris Yıldız,
Ordu? Burada.
Ayşe Danışoğlu,
İstanbul? Burada.
Haluk Eyidoğan,
İstanbul? Burada.
Ramis Topal,
Amasya? Burada.
Hasan Ören,
Manisa? Burada.
Hurşit Güneş,
Kocaeli? Burada.
Kemal
Değirmendereli, Edirne? Burada.
Açık oylamanın
şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, 20’nci maddenin açık oylama sonucu:
“Kullanılan Oy Sayısı : 224
Kabul : 223
Ret : 1(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Tanju
Özcan Mine Lök
Beyaz
Bolu Diyarbakır”
Böylece, 20’nci
madde kabul edilmiştir.
1’inci bölümde
yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölümün…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim, sayın milletvekillerimizin yerinden söz talepleri olduğunu
size ifade etmiştim yoklamadan önce.
BAŞKAN – Evet,
doğru.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Yoklama münasebetiyle silindi. Lütfen söz talebinde bulunan
milletvekillerimize İç Tüzük’ün 60’ıncı maddesi gereğince yerinden açıklama
yapma imkânını tanıyınız.
BAŞKAN – Sayın
Vural, bir önerge işlemi yaptık. Önerge üzerinde kimlere nasıl söz verilir
belirli.
Şimdi, ikinci
bölüm üzerine işlem yapmaya başladık…
OKTAY VURAL (İzmir)
– Efendim, 60’ıncı maddenin bununla alakası yok Sayın Başkan. Lütfen,
milletvekillerimize söz verin.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Milletvekili isterse 60’a göre… Yani kısa bir söz istiyor. Yani,
illa önergeyle ilgili konuşacak diye bir şey yok.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Bunu da mı esirgeyeceksiniz ya?
BAŞKAN – Bu İç
Tüzük’teki hakları kullanmak…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan...
Buyurun Sayın
Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Şimdi, malum, biraz önce şehit cenazeleri…
BAŞKAN – İsterseniz
sisteme girin.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
18.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, şehit
cenazelerine katılmak isteyen milletvekillerinin hassasiyetlerini bildirmeleri
için yerlerinden söz taleplerinin yerine getirilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz önce, şehit
cenazeleriyle ilgili bir değerlendirme yaptık, tekrar o konuya dönmeyeceğim.
Umarım, iktidar partisinin konuya ilişkin değerlendirmesi olumlu sonuçlanır ve
bu görüşmeleri erteleriz. Ancak görüşmeler devam ettiği süre içerisinde,
şehitlerimizin olduğu illerin milletvekilleri, konuya ilişkin olarak
hassasiyetlerini yerinden ifade etmek istiyorlar efendim. Bu konuda söz
talebinde bulunan arkadaşlara söz vermenizi talep ediyoruz.
BAŞKAN – Ama
gündem dışı konuşmalardan sonra da onlara yeteri kadar, her kim talep ettiyse
söz verdim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, gündem dışı konuşmalar sırasında
arkadaşlarımızın önemli bir bölümü…
BAŞKAN – Peki,
Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Peki, teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın
Halaman, buyurun.
Bunlar İç Tüzük
içi filan değil, buyurun.
Birer dakika söz
veriyorum.
ALİ HALAMAN
(Adana) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – İç Tüzük’e uygun değilse, o zaman söz vermeyin. Yani o zaman
uygulamayın.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Uygulamayın o zaman.
BAŞKAN – Hayret
bir şey! Ne yapmamızı istiyorsunuz? O zaman sabaha kadar bunları konuşalım
burada.
OKTAY VURAL
(İzmir) – İç Tüzük’e uygun değilmiş!. İç Tüzük’e bu uygun. Neyi uygun değil?
BAŞKAN – Ama İç
Tüzük belli Sayın Vural. “İç Tüzük” diyorsunuz, İç Tüzük belli, ortada.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Yani, kürsüde, muhalefetin isteğine “İç Tüzük’e uygun değil.” diyerek
İç Tüzük’ün aleyhinde niye davranıyorsunuz?
BAŞKAN – Hayır,
değil, öyle değil. Gündem dışı konuşmalarda sonuna kadar hangi arkadaşımız,
hangi sayın milletvekili söz istediyse verdim.
OKTAY VURAL (İzmir)
– Efendim, bizimki gündemle ilgili.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – 60’ıncı madde…
BAŞKAN – Hem sel
felaketiyle ilgili verdim hem şehitlerle ilgili verdim.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Allah Allah!
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Ama lütufmuş gibi sunmayın.
BAŞKAN – Ama şimdiye
kadar uygulamalarda gündem dışı haricinde söz isteyen sayın milletvekillerine…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Hayır efendim, öyle bir uygulama yok.
BAŞKAN – …bir
dakikanın haricinde söz verildi mi? Kim verdi bunu? Yapmayın bunu.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Hayır efendim, öyle bir uygulama yok.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – 60’a göre…
BAŞKAN – Sayın
Halaman, yeniden söz veriyorum.
Buyurun.
19.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, MHP Grup Başkan
Vekili Mehmet Şandır’ın Meclis çalışmalarının ertelenmesiyle ilgili talebinin
dikkate alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ HALAMAN
(Mersin) – Başkanım, teşekkür ediyorum ben.
Şimdi, deminden
beri de söylemiştik, 17 tane şehit cenazesi var, Allah’tan rahmet diliyoruz,
bunun içinden bir tanesi Adanalı, Fekeli. Biz de bunların cenazesine katılmak
için akşamüstü gideceğiz. Dolayısıyla Şandır Başkanımız demin bu kanunun bir
gün sonra ertelenmesiyle ilgili gayet açık, net konuştu. Bunu gündeme alırsanız
memnun oluruz.
Teşekkür
ediyoruz.
BAŞKAN – Ben
gündeme aldım. Arkada toplantı yaptık.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Oturmayın Başkanım, oturmayın. Oturtan zorla mı oturtuyor?
BAŞKAN – Sayın
iktidar partisinin Grup Başkan Vekili değerlendirip fikrini bildirecek.
Teşekkür
ediyorum.
Sayın Halaçoğlu…
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Genel Kurulun oyuna sunulur Sayın Başkan, iktidar partisinin
sözcüsünün lafına göre hareket edilmez ki!
BAŞKAN – Sayın
Halaçoğlu, buyurun.
20.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, 17 şehit
verilen bir ülkede milletvekilleri olarak milletin acısını birlikte
paylaşmaları gerektiğine ilişkin açıklaması
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biliyorsunuz,
helikopter kazası sonucunda 17 askerimiz şehit oldu, 2’si Kayseri’den, biri
Sarız, biri Bünyan ilçelerimizden. Yarın nasip olursa onların cenaze
törenlerine gideceğiz, cenaze namazlarını kılacağız, defnedeceğiz.
Aslında, 17 şehit
verilen bir ülkede, Meclisin, normal şartları dışında çalışmalarının doğru
olmadığını düşünüyorum. Milletvekilleri olarak en azından milletimizin acısını
birlikte paylaşmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda gereğinin yapılmasını
rica ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Öz…
21.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, şehit cenazelerine
katılmanın uygun olacağı kanaatinde olduğuna ilişkin açıklaması
ALİ ÖZ (Mersin) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Aynı
hassasiyetle, helikopter kazası sonucunda Mersin’de de bir şehit vardır;
dolayısıyla bu şehitlerin cenazesine katılmamızın uygun olacağı kanaatindeyim.
Bir grup
Parlamento üyesi sadece kendi isteği dışında, uzlaşmasız, her şeye hayır
diyorsa, bunun adı demokrasiyse, herhâlde ileri demokrasi nasıl, onu da yüce
Parlamentonun takdirine bırakıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Canikli…
22.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, isteyen
milletvekilinin şehit cenazelerine gidip sonra da çalışmalara yetişebileceğine
ve İç Tüzük’ün 60’ıncı maddesine göre söz verme yetkisinin takdire bağlı
olduğuna ilişkin açıklaması
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Öncelikle şu
hususu belirtmek ve Meclisimizi bilgilendirmekte fayda var. Şehit cenazelerimiz
yarın öğlen namazından sonra inşallah defnedilecek. Bu bilgiyi sizlerle
paylaşmakta fayda görüyorum çünkü katılmak isteyen arkadaşlarımız bugün değil
de yarın katılabilirler; önce onu söyleyelim.
Bir de efendim,
biraz önceki tartışmayla ilgili, 60’ıncı madde. Orada bu çerçevede söz vermek
sayın başkanın takdirindedir yani 63’teki gibi bir zorunluluk söz konusu
değildir çünkü ifade şu: “Pek kısa bir sözü olduğunu belirten üyeye Başkan,
yerinden konuşma izni verebilir.”
Bu bir takdirdir,
yöneten Sayın Başkanların takdiridir, bir zorunluluk yoktur, verebilir,
vermeyebilir.
ENVER ERDEM
(Elâzığ) – Siz isterseniz verir, biz istersek vermez!
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) - Sadece bilgilendirmek için söylüyorum çünkü hep, doğal olarak,
bütün faaliyetlerimizi, icraatlarımızı İç Tüzük’e uygun olarak yapmamız
gerekiyor.
Bir de görüşme
sırasında Hükûmetten veya Komisyondan…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Demirel…
23.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, kendi ilinde
şehit olmadığına ama tüm milletvekillerinin bir duruş sergilemesi gerektiğine
ve Meclisin çalışmasını bir gün ertelemesinin milletin vicdanında da bir
karşılık bulacağına inandığına ilişkin açıklaması
RUHSAR DEMİREL
(Eskişehir) – Öncelikle bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet, hepimize de
başsağlığı diliyorum ancak evet, ben Eskişehir Milletvekiliyim, belki bizim
ilimizde şehit yok diye görülüyor ama bu şehitler hepimizin şehitleri. O
yüzden, ben “İlimizdeki şehit cenazeleri…” sözünden öte hepimizin burada bir
duruş sergilemesi gerektiğine inanıyorum.
Ayrıca, Van
depreminde, muhtelif şehit cenazelerimizde millî bayramlardaki törenler bile
iptal edilmişken Meclisin bir günlük oturum ertelemesinin milletin vicdanında
da bir karşılık bulacağına inanıyorum ve burada, yalnızca hükûmet eden parti
milletvekillerinin değil, milletin iradesinin geçerli olması kanaatindeyim ve
lütfen, partimizin bu talebine karşılık vereceğinize umuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Özel…
24.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, milletvekillerinin
şehit cenazelerine katılmasının teröre verilecek en iyi cevap olduğuna ve
Meclisin çalışmalarını erteleme konusunda Başbakandan haber beklenmesini
yürütmenin yasama üzerindeki vesayeti olarak gördüğüne ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
17 şehidimiz var.
Bu acılardan bir tanesi de Manisa ilinin Turgutlu ilçesinde otuz bir yaşındaki
Anıl Barış Çetin’i, Pilot Yüzbaşımızı kaybettik, yüreğimiz yandı. Yarınki
cenazede hem biz bulunmak istiyoruz hem civar illerdeki milletvekillerimizin,
her partiden milletvekilinin orada bulunacak olması teröre verilecek en iyi
cevaptır diye düşünüyoruz. Bu konuda yüce Meclis üzerine düşeni yapacaktır diye
düşünüyoruz ama Sayın Başbakanın yurt dışından “Hafta sonu çalışacak
arkadaşlar.” talimatıyla gece gündüz çalıştığımız bir ortamda hâlâ daha
“Başbakandan haber bekliyoruz.” deyip Meclisi o haber gelene kadar çalıştırmaya
çalışmayı da yürütmenin yasama üzerindeki vesayeti olarak görüyorum ve bundan
çok rahatsız olduğumu, bu davranışı gösteren Başbakanı ve iktidar partisi
grubunu da kınadığımı ifade etmek istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Özbolat…
25.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, pazartesi
günü 338 sıra sayılı Kanun Tasarısı’yla ilgili görüşmeler yapılmazsa
Kahramanmaraşlı şehidin cenaze töreninde bulunmak istediğine ilişkin açıklaması
DURDU ÖZBOLAT
(Kahramanmaraş) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bugün helikopter
kazasında şehit olan askerlerimizden Uzman Çavuş Ömer Büyükköse de
Kahramanmaraşlı. Şehidimizin ailesi, bir ay yirmi gün sonra düğünü olacak bu
askerimiz için Siirt’te bulunuyorlardı. Cenaze bugün Kahramanmaraş’a geldi ama
eğer bu kanunla ilgili bu görüşme pazartesi olmazsa Kahramanmaraş’a gitmek
istiyorum, o acılı günde ailenin yanında bulunmak istiyorum.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Öztürk…
26.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli’nin Meclis çalışmalarının teröre göre
yönetilmemesi gerektiğini ifade ettiğini ama Türkiye’de geçmişte ulusal
bayramların ve resepsiyonların terör nedeniyle iptal edildiğini herkesin
bildiğine ilişkin açıklaması
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Sayın Başkan, Siirt’in Pervari ilçesinde meydana gelen helikopter
kazasındaki şehitlerimizden bir tanesi de Mersinlidir. Terörle mücadele
sırasında gün geçmiyor ki ya terör örgütünün doğrudan saldırıları ya da terörle
mücadele sırasında meydana gelen kazalar nedeniyle insanlarımız şehit düşmesin.
Şimdi, Sayın
Canikli açıkladı: “Meclisin çalışmalarını teröre göre yönetmememiz lazım.” dedi
ama Türkiye’de ulusal bayramların ve kimi resepsiyonların sırf terör nedeniyle
geçmişte iptal edildiğini hepimiz biliyoruz. Öte yandan, cenazelerin yarın
oluyor olması “Sabah saat onda gidebilirler…” Yani biz burada gece 01.00’e,
02.00’ye,03.00’e kadar çalışacağız, yarın saat onda Mersin’e yetişeceğiz! Nasıl
olacak o? Onu da anlamış değilim Canikli bunu açıklarsa sevinirim. Ben bir an
önce şehitlerimizin…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Özgündüz…
27.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, şehitlerin
cenazesinde bulunmanın önemli olduğuna, bu nedenle Meclis çalışmalarına ara
verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Pervari’de, düşen
helikopterde şehit olan 17 askerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve
milletimize başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, bu
şehitlerimizin bir tanesi de bizim Kars ilinin Selim ilçesi nüfusuna kayıtlı
Pilot Üsteğmen Yakup Çınar’dır. Hassaten kendisine de Allah’tan rahmet
diliyorum. Efendim, şehitlerimizin cenazesinde bulunmamız, herhâlde, yarın
burada yapacağımız oylamadan daha önemlidir diye düşünüyorum. Zaten yarın
olağanüstü bir çalışma günüdür, İç Tüzük’e göre Meclisin normal çalışma günü
değildir. Bu nedenle yarın şehitlerin cenazesine katılmamız için Meclis
görüşmelerine ara verilmesini saygıyla arz ediyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Yılmaz…
28.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, şehit
cenazelerinde olmaları gerektiğine, 338 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın birkaç
gün sonra çıkmasının hiçbir şey kaybettirmeyeceğine ilişkin açıklaması
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben de bütün
şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Şehitlerimizden birisi de Adana
ilimizin Feke ilçesinden Uzman Çavuş Erdal Tekin.
Biliyorsunuz,
Feke ilçesi Adana’ya iki, iki buçuk saat sürüyor. Yaptığımız görüşmelerde… Yani
şehitlerimizin bugün yanında olmayacağız da ne zaman olacağız? Ama böyle, bir
yasayı zorlayarak, çalışma saatleri dışında” “illaki geçireceğim” anlayışıyla
yapılan çalışmayı doğru bulmuyoruz. Şehitlerimizin yanında olmamız gereken bu
günde, onların yanında olmak zorundayız. İki gün sonra çıksa, üç gün sonra
çıksa ne kaybederiz? Yani bir yere verilen bir söz mü vardır da bu kadar
alelacele, gece yarılarına kadar, cumartesi, pazar, pazartesi çalışmak gibi bir
zorunluluk içerisindeyiz? İktidar partisinin tekrar bu konuyu düşünerek bu
konuda bir karar almasını bekliyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Erdoğan…
29.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, şehitlerden
birinin de Gaziantep’ten olduğuna ilişkin açıklaması
MEHMET ERDOĞAN
(Gaziantep) – Sayın Başkan, şehitlerimizden bir tanesi de Gaziantep’ten Serkan
Perişan. Şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum, ailesine başsağlığı diliyorum.
Milletimizin başı sağ olsun.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın İncekara…
30.- İstanbul Milletvekili Halide İncekara’nın, Genel
Kurulda bulunan muhalefet milletvekillerinin sayısının zaten çok fazla
olmadığına, istiyorlarsa şehit cenazelerine gidebileceklerine ama çalışmalara
devam edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
HALİDE İNCEKARA
(İstanbul) – Sayın Başkanım, şehitlerimiz karşısındaki muhalefetin gösterdiği
duyarlılığa ve hassasiyete teşekkür ediyorum. Fakat biz, muhalefetin zaten her
gün Genel Kurul salonunda üçer beşer kişi, en fazla, yoklama almak için 20 kişi
olduklarını biliyoruz. Buna rağmen, bugün buraya gelip, gidememe mazeretlerini
şehitlere bağlamalarını doğrusu anlamış değilim. (CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
Arkadaşlarımız
arzu ediyorlarsa gidebilirler şehirlerine. Bizim de arkadaşlarımız…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Şehitlere hakaret eden zihniyete bak ya!
HALİDE İNCEKARA
(İstanbul) – Şimdi, bu memleketi o kadar kötü yönetmişler ki yoksulluk ve
terörü artırmışlar, onların bıraktığı mirası temizlemeye çalışan bir ekibin
hızını kesmek ihtirasıdır bu.
Çalışmaya devam
edelim efendim. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Barzani sizinle gurur duyuyor!
BAŞKAN – Sayın
Alpay…
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – On yıldan beri devletin misafirhanesini kullanıyorsun, on yıldan
beri! Yazık! Günah değil mi? On yıldan beri devletin misafirhanesini
kullanıyorsun!
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ayıp! Ayıp!
ŞUAY ALPAY
(Elâzığ) – Alo, alo…
BAŞKAN – Sayın
Alpay, buyurun, sesiniz geliyor.
31.- Elâzığ Milletvekili Şuay Alpay’ın, Meclisin
çalışmasına ara vermesinin çok anlaşılır olmayacağını düşündüğüne ilişkin
açıklaması
ŞUAY ALPAY
(Elâzığ) – Sayın Başkan, ben teşekkür ediyorum.
Ben de
şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, milletimize ve ailelerine başsağlığı
diliyorum.
Milletvekili
arkadaşlarımızın şehit cenazelerine katılmasının anlaşılır tarafı var, bunu da
haklı buluyorum. Ancak bu Meclis, İstiklal Harbi sırasında, Polatlı’dan top
seslerinin duyulduğu esnada bile çalışmalarına ara vermeksizin devam etmiştir.
Terörle mücadele sırasında yaşanan bu talihsiz işle ilgili olarak Meclisin
çalışmasına ara vermesinin çok anlaşılır olmayacağını düşünüyorum. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
Teşekkür
ediyorum.
CELAL DİNÇER
(İstanbul) - O zaman vatanı kurtarmak için çalışmışlardı…
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) – O zaman Meclis vatanı kurtarmak için Kurtuluş Savaşı’nı yapmıştı, şimdi
Kurtuluş Savaşı’nda değiliz.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sen Oslo görüşmelerini getiriyorsun buraya. Terörle mücadele
ediyorlarmış!
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Vatanın bölünmesi için çalışmadı, o zaman vatan kurtarılıyordu
Beyefendi. Şimdi vatanı bölüyorsunuz! Bu kanunla vatanı bölüyorsunuz! Utanmadan
bir de burada…
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Aradaki fark bu.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Ayıp ya! Bu yaptığı ayıp!
BAŞKAN – Sayın
Canalioğlu…
32.- Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun,
şehit cenazelerinde bulunmanın herkesin görevi olduğuna, gidecek
milletvekilleri için kolaylık sağlanması gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET VOLKAN
CANALİOĞLU (Trabzon) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, ben
de şehitlerimize, vatan evlatlarına, Allah’tan rahmet, şükran duygularımızı
ifade etmek istiyorum ve Gümüşhane’nin Kürtün ilçesinde de Uzman Çavuşumuz
Yusuf Tüfekçi bu helikopter düşmesinde şehit düşmüştür. Sayın Canikli “Yarın
gidebilirler.” diyor ama Sayın Canikli şunu biliyor ki: Trabzon’da veya bölgede
öğle vakti 11.15 civarındadır. Sabah uçakla gitmek için 9.15’te yola çıkmak
lazım ya da gideceklerin taksiyle, karadan araçla gitmeleri lazım, nasıl
yetişeceklerdir? Onu da onun takdirine bırakıyorum. Ancak şehitlerimizin
yanında olmak, elbette ki hepimizin görevidir. Gidecek olan arkadaşlarımız için
bu kolaylığı sağlamak durumunda olduğunuzu söylüyor, tekrar şehitlerimize Allah’tan
rahmet ve milletimize başsağlığı diliyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Uzunırmak…
33.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, Hükûmetin siyasi
iradeyi ortaya koyup terörle mücadele etmediği için bu şehitlerin verildiğine
ve Meclis çalışmalarına ara vermenin rutin çalışmanın kesilmesi gibi
gösterilmesinin anlayışsızlık olduğuna ilişkin açıklaması
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) – Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
öncelikle Meclis bir mantık inşa etmeli. İktidar, terörle mücadele etmiyor,
siyasi iradeyi koyup terörle mücadele etmediği için bu şehitler veriliyor.
2002’de devraldıklarında, sıfır terörle devraldılar. On yıldır ülkeyi onlar
idare ediyorlar. Önce, akıllarını başlarına toplasınlar, ne konuştuklarını
bilsin arkadaşlarımız.
İkinci olarak:
Meclisin rutin çalışması İç Tüzük’e göre salı, çarşamba, perşembe günleridir.
Bugün, Meclis rutin dışında çalışıyor. Dolayısıyla, “Meclisin rutin çalışmasını
kestiği.” gibi göstermek anlayışsızlıktır ve arkadaşlarımıza şunu ikaz
ediyorum: AKP Grubundan, acaba, bir tane “Şehit cenazesine katılacağım.”
diyebilen milletvekili yok mu? Bu çok acıdır, çok endişe vericidir, endişe
vericidir, çok acıdır. Onun için, sayın milletvekillerinin, milletvekili gibi
davranmalarını rica ediyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Sayın
Köse…
34.- Çorum Milletvekili Tufan Köse’nin, şehit cenazelerine
gidebilmenin Başbakanın iznine bağlı olmasının acı verici olduğuna ilişkin
açıklaması
TUFAN KÖSE
(Çorum) – Şehit cenazelerine gitmek için, Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyelerinin, milletvekillerinin AKP’li Grup Başkan Vekilinin, onun da
Başbakan’ın iki dudağına bakmasının ne kadar acı olduğunu düşünüyorum. İnsan,
acaba “AKP milletvekillerinin şehit ailelerinin yanında bulunmaya, onların
acılarını paylaşmaya yüzleri yok mu?” diye düşünmeden edemiyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Sayın
Öğüt…
35.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, cenazelerinde
şehitlerin yanında olmanın hem millet hem insanlık adına hem de dinî açıdan
gerektiğine ilişkin açıklaması
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) – Sayın Başkan, çok teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; insan hayatında sadece bir defa insanların yanında olma
durumu vardır, o da ölümdür. Ölüm, insanlarda bir defa oluyor. Bir defa olduğu
için, üstelik de şehit olduğu zaman, bizim şehitlerin yanında olmamızın hem
millet adına hem insanlık adına hem de dinî açıdan gerektiğine inanıyorum.
Bırakın, lütfen,
bu insanların hepsinin arzusunu yerine getirelim. Bir defa dahi olsa bu
şehitlerimizin yanında olalım. Kars’tan 2 tane şehit var, biri üsteğmen, biri
uzman çavuş. Yani şimdi, 2 tane şehidimiz var, biz buradayız, görev yapacağız.
Bırakın, gidip şehitlere son görevimizi yapalım. Bu, insanlık açısından da,
İslamiyet açısından da çok önem taşıyor.
Hepinize teşekkür
ederim.
BAŞKAN – Sayın
Çetin…
36.- Ankara Milletvekili İzzet Çetin’in, şehitlerin acısı
yüreklerde yaşarken Meclisi çalıştırmaya kalkışmanın cinayete eş değer bir olay
olduğuna ilişkin açıklaması
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Sayın Başkan, ben de öncelikle, şehit olan 17 askerimize Allah’tan
rahmet, acılı ailelerine ve tüm ulusumuza başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan,
çalışma ilişkileri evrenseldir. Eğer bir insan “Moralim bozuk, çalışamıyorum.”
diyorsa ve gerçekten böyle acı bir olayı yüreğinde yaşayan insanlar bugün
çalışmaktan imtina ediyorsa, böyle bir Meclisi çalıştırmaya kalkışmak, tek
kelimeyle söylüyorum, cinayete eş değer bir olaydır. Yani orada ahlak dersi
vermeye kalkan arkadaşın, üç günlük ücreti mukabili, bir hafta süreyle on
yıldır misafirhane kullanmasını da hatırlatmak istiyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın
Atalay…
37.- Ardahan Milletvekili Orhan Atalay’ın, Meclisteki
çalışmaların da memleket için olduğuna ve partilerinin şehit cenazelerine
katılacaklarla ilgili gerekli programı yaptığına ilişkin açıklaması
ORHAN ATALAY
(Ardahan) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım,
şehitlerimize Cenabı Allah’tan rahmet diliyorum. Ancak bu Meclis, en kötü
günde, yedi düvelle savaşırken bile gece gündüz çalışıyordu. Burada yaptığımız
iş, o şehitlerin yaptığı iş gibi memleket içindir. Burada biz, bir eğlence
programı yapmıyoruz. Partimiz şehit cenazelerine katılacak arkadaşlarımızla
ilgili gerekli programı yapmıştır. Bizim de burada memleket için çalıştığımızı,
gecemizi gündüzümüze kattığımızı arkadaşlarımız biliyorlardır.
Tekrar
şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyorum.
BAŞKAN – Sayın
Yılmaz.
38.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, İstanbul
Milletvekili Halide İncekara’nın muhalefet milletvekilleriyle ilgili sözlerini
incitici bulduğuna ve AKP Grubu milletvekillerinin gerçek anlamda yasama
faaliyeti yapmadıklarına ilişkin açıklaması
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan, çok teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
Sayın İncekara’nın söylediklerini çok incitici buluyorum.
Sayın İncekara
diyor ki: “Zaten muhalefet milletvekilleri burada mıydı ki! Burada
bulunmasınlar. En fazla 20 tane bulunuyorlardı, diğerleri gitsinler.”
Biz, AKP Grubunun
nasıl çalışma içerisinde olduğunu ve gidip salonlarda, vesair yerlerde
dinlendiğini, sadece oylamalara geldiklerini, burada gerçek anlamda yasama
faaliyeti yapmadıklarını, sabaha kadar yapılan görüşmelerde uyuduklarını
gözlemledik. Asıl, kendi çalışma biçimlerini ve aldıkları emir ve talimatları
yerine getirmek amacıyla burada bulunduklarını bir kere ben kendilerine yeniden
hatırlatmak istiyorum.
17 şehidimiz
varsa efendim ve ben Uşak Milletvekili olarak Denizli’deki şehidimizin
cenazesine, Turgutlu’daki şehidimizin cenazesine katılamayacaksam, o zaman o
cumhuriyet resepsiyonları neden iptal edilmiştir? O zaman Başbakan neden
Endonezya’da…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HALİDE İNCEKARA
(İstanbul) – Hanımefendi, resepsiyonda değilsiniz, Türkiye Büyük Millet
Meclisindesiniz. Siz resepsiyonlara yeminle mi gidiyorsunuz?
BAŞKAN – Sayın
Gürkan.
39.- Adana Milletvekili Fatoş Gürkan’ın, şehit
cenazelerinin polemik konusu yapılmasını doğru bulmadığına ilişkin açıklaması
FATOŞ GÜRKAN
(Adana) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Adana’dan da 1
şehidimiz var, Feke ilçemizden Erdal Tekin. Grubumuzdan 1 arkadaşımız yarınki
cenazeye katılmak üzere görevlendirildi, Adana’ya gitti. Her grup arzu ederse,
muhalefet grubu da şehit cenazelerine katılabilir, hiçbir mahzur yok. Kimsenin
şehit cenazelerini polemik konusu yapması doğru değil, doğru bulmuyorum ki
şehit cenazelerine de her muhalefet grubu tüm vekilleriyle katılmıyor. Mecliste
yapılacak görev de milletimiz için çok önemli bir görevdir. Resepsiyonlarla da
bu görevi karıştırmamak gerekiyor.
Saygılar
sunuyorum, teşekkür ediyorum ve başsağlığı diliyorum şehit ailelerimize.
HALİDE İNCEKARA
(İstanbul) - Siz çalışmaya alışmamışsınız. Çarşıya, pazara gidemediniz bu
hafta!
BAŞKAN – Sayın
Öztürk…
40.- Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk’ün, 17 şehidin
cenazelerinde bulunmak taleplerini siyasi bir atraksiyon olarak
değerlendirmenin sığ bir düşünce olduğuna ilişkin açıklaması
OKTAY ÖZTÜRK
(Erzurum) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
lütfen, sol tarafımıza bakın, buradaki milletvekilleri yoklar şu anda. Dağdaki
eşkıyanın attığı kurşuna hukuk zemininde haklılık kazandırmak üzere insan
vücudunu kullananlara destek için gitmişlerdir. Bu şartlarda, bizim, 17 tane
şehidimizin cenazelerinde bulunmak gibi bir talepte bulunmamızı siyasi bir
atraksiyon olarak değerlendiren arkadaşımızı da bu sığ düşünceden kurtulmak
üzere davet ediyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarında alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum. Sayın Demirkıran…
41.- Siirt Milletvekili Afif Demirkıran’ın, Hükûmetin her
ile havaalanı yaptığı için sabah cenaze törenlerine gidip sonra da grup
toplantılarına yetişilebileceğine ilişkin açıklaması
AFİF DEMİRKIRAN
(Siirt) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Seçim bölgem
Siirt’in Pervari ilçesinde bir kaza sonucu düşen helikopterde şehit olan 17
canımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Acımız gerçekten büyüktür, ülkemizin başı
sağ olsun ve hepimize Allahuteala’dan sabrı cemil niyaz ediyorum.
Ben, sabahleyin
gittim, Diyarbakır’daki cenaze törenine katıldım, şu anda da Meclisteki
çalışmalardayım. (AK PARTİ sıralarında alkışlar) Sayın Başbakan da oradaydı,
Sayın Kılıçdaroğlu da oradaydı. Diğer illerden giden arkadaşlarımız var.
HALİDE İNCEKARA
(İstanbul) – Görün!
AFİF DEMİRKIRAN
(Devamlı) – Dolayısıyla, bildiğiniz gibi Değerli Başkanım, İktidarımız her
ilimize havaalanı yaptığı için, sabahleyin arkadaşlarımız atlarlar, giderler,
cenaze törenlerine katılırlar, ondan sonra gelip salı günkü grup toplantılarına
da yetişirler.
Tekrar
şehitlerimize rahmet diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar!)
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Yapma ya…Yapma ya… Böyle bir konuşma, milletvekiline yakışmaz!
Yazıklar olsun! Hiç konuşmasan daha iyiydi be!
Hangi illerde
havaalanı var? Söyle bakalım. Ayıp ya!
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) –Yazıklar olsun ya!
OKTAY VURAL
(İzmir) – Bir de gülüyorsun orada değil mi? Bir de gülüyorsun!
ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Ar damarınız çatlamış, ar…
BAŞKAN – Sayın
Ağbaba…
42.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Meclisin
çalışmalarını Başbakanın talimatına göre belirlemesinin kuvvetler ayrılığı
ilkesine aykırı olduğuna ve şehitlerin cenaze törenlerine katılanlar arasında
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ismini ısrarla
söylemeyen TRT yetkililerini kınadığına ilişkin açıklaması
VELİ AĞBABA
(Malatya) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.
17 şehidimize
rahmet diliyorum, ailelerine sabırlar diliyorum.
Değerli
arkadaşlar, isteyen herkesin bu şehit cenazelerine katılması gereken bir durum
var. Başbakan 4+4+4’te Meclise talimat verdi. Bu, açıkça kuvvetler ayrılığı
ilkesinin ihlalidir. Başbakan bizim amirimiz değildir. Bu karara yüce Meclis
karar verir. Ben merak ediyorum Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan üyeleri
milletin iradesine, Meclisin iradesine sahip çıkmayacaklar mı? Bunu çok merak
ediyorum.
Bir de, bugün
yaşanan bir utanmazlığı da burada kınamak istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ısrarla ismini söylemeyen TRT’dekilerin, o
utanmazların hepsini buradan kınıyorum! (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın
Zeybekci…
43.- Denizli Milletvekili Nihat Zeybekci’nin, dün gece
Denizli’de şehit ailesinin yanında olduğuna, şu anda Meclis çalışmalarına
katıldığına ve Meclis çalışmaları kaçta biterse bitsin Denizli’deki şehit
cenazesine katılacağına ilişkin açıklaması
NİHAT ZEYBEKCİ
(Denizli) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Denizli’de de
Afyon doğumlu bir yavrumuzu kaybettik. Denizli’de inşallah yarın cenaze töreni
yapılacak. Ben, dün gece ailenin yanındaydım ve yarın da inşallah cenazesinde
olacağım. Dün gece cenazesinden sonra, bu sabah Denizli’den çıktım, buraya
geldim, Meclis çalışmasındayım. Sabah kaçta biterse bitsin yine çıkıp şehit
cenazesinde olup akşam yine, tekrar inşallah Meclis çalışmalarında olacağım.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Gelmene gerek yok, sahte oyla senin burada olduğunu gösteriyor
zaten bunlar!
NİHAT ZEYBEKCİ
(Denizli) – Yalnız, o “sahte” diyen sahtekâr, önce kendine baksın!
Lütfen, bakın,
niyetlerinin ne olduğunu görüyorsunuz. Niyetlerinin ne olduğunu, her şeyin
ticaretini yapmak istediklerini de görüyorsunuz.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Sahte oy kullanıldığı zaman niye konuşamadın!
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Ticareti siz bilirsiniz, ticareti siz bilirsiniz.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – “Ben burada yoktum, sahtekârlık yaptılar.” diye niye
soramıyorsunuz?
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Kimse ticaret falan yapmıyor. Ahlaklı olun!
NİHAT ZEYBEKCİ
(Denizli) – Bu Meclis eğer pazartesi, cuma ve pazar çalışıyorsa sizin
yüzünüzdendir.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Senin ar damarın çatlamış! Utanmıyorsunuz!
NİHAT ZEYBEKCİ
(Denizli) – Sahtekârlık da burada engellemek istemeniz yüzündendir. Önce
kendinize bakın. Orada oturup da yoklamada…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NİHAT ZEYBEKCİ
(Denizli) – …”Yok” diyenler sahtekârdır! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SADİR DURMAZ (Yozgat)
– Gönderdiğiniz pusularla ortaya çıktı kimin sahtekâr olduğu!
BAŞKAN – Sayın
Acar…
44.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, bu ortamda
Meclisin sağlıklı bir toplantı yapabileceği kanısında olmadığına ilişkin
açıklaması
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin sağlıklı bir toplantı yapabileceği kanısında değilim
çünkü Adalet ve Kalkınma Partisinin milletvekillerinin burada söyledikleri
kabul edilebilir değildir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17 tane…
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Kars’ın kaç kilometre olduğunu biliyor musun sen?
NİHAT ZEYBEKCİ
(Denizli) – 500 kilometre, gittim ve geldim. Ticaret yapıyorsunuz burada!
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Hadi be! Ne konuşuyorsun sen!
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Ne
yapayım Sayın Acar?
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Oy pusulası hatırlatılınca mı sinirleniyorsun? Niye yoksun o zaman
burada?
BAŞKAN – Sayın
Acar, lütfen devam edin siz.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Lütfen…
Başlayabilir
miyim Sayın Başkan?
BAŞKAN – Buyurun
devam edin, tabii.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Meclis Başkan Vekili mi sahtekâr o zaman? O açıkladı. Neredeydin
sen o zaman? Sahte pusula verilirken niye konuşmadın?
BAŞKAN – Sayın
Acar, sizin konuşmalarınız tutanaklara geçiyor, devam edin lütfen.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; müsaade ederseniz, söylemek
istiyorum. Bugün, Adalet ve Kalkınma Partisinin milletvekillerinin
söylediklerini kabul etmek mümkün değildir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 17
tane ocağa ateş düşmüşken burada, 17 şehit için topluca…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Erdemir…
45.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemir’in,
milletvekillerinin şehitlerin cenazelerinde bulunmayı istemelerine rağmen Genel
Kurula katılmak durumunda kalmalarının Meclisin dışında bir güçle açıklanması
gerektiğini düşündüğüne ilişkin açıklaması
AYKAN ERDEMİR
(Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, bizlerin özgür ve güven içinde yaşamı için hayatlarını feda
eden aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, ailelerine sabır diliyorum.
Milletimizin başı sağ olsun. Şu anda Mecliste bulunan üç parti grubuna mensup
tüm milletvekillerinin, yarın Genel Kurulda olmak yerine şehitlerimizle
birlikte bulunmayı arzuladığına inanıyorum.
Milletvekillerimizin
iradesi bu yöndeyken yarın zorla Genel Kurula katılmak durumunda kalmamızın,
Meclisin dışında bir güçle açıklanması gerektiğini düşünüyorum. Hangi güç
Meclis iradesinin üzerindedir ki tüm milletvekilleri yarın şehitlerimizle
birlikte olmak isterken Genel Kurul yarın zorla toplanacaktır? Bu gücü
düşünmemiz, Türkiye’de de demokrasinin önündeki en büyük engeli gözümüzün önüne
getirecektir diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın
Ören…
46.- Siirt Milletvekili Osman Ören’in, olayı duyar duymaz
Siirt’e gidip olay hakkında bilgi aldığına, bugün sabah da Diyarbakır’daki
törene katıldıktan sonra Meclise geldiğine ilişkin açıklaması
OSMAN ÖREN
(Siirt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; benim seçim bölgem olan
Siirt’te dün sabahki olayı duyar duymaz ilk Siirt uçağıyla oraya intikal ettim.
Dün Tugay Komutanlığını, Alay Komutanlığını, Sayın Valimizi ziyaret ederek
olaydan bilgi aldık. Akşam Siirt Havaalanı’ndan Diyarbakır Havaalanı’na tüm
şehit askerlerimizi uğurladıktan sonra, bugün sabah Diyarbakır’daki törene
katıldıktan sonra buraya geldik.
Tüm aziz
şehitlerimizi rahmetle anıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – Kişisel reklamları dinlemeye gelmedik ki Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Özkan…
47.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, ağıt
tutulacak bir günde Mecliste çalışma yapılmasının gruplarda gerginliğe yol
açtığına ilişkin açıklaması
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, tüm
şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Ulusumuzun başı sağ olsun. Ailelere
sabır diliyorum. Ağıt tutacağımız bir günde, gergin bir ortamda, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde çalışma yapmamız gruplarda gerginliğe yol açmıştır. Çalışmaya
ara vermemizi rica ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Tanal…
48.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, kamu
misafirhanelerinin amacına uygun kullanılması gerektiğine, konut olarak
kullanan milletvekili olduğuna ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Ankara’daki misafirhaneler, Ankara’ya gelip geçim durumu kötü
olan, geliri az olan, devlet memurlarına ayrılmış olan misafirhanelerdir. Üç
dönemden beri milletvekili olup sadece üç günlük ücret ödeyip odayı
boşaltmayanlar sahtekârlardır. Bu sahtekârların, öncelikle, misafirhaneleri
konut olarak orayı kullanmamalarını istirham ediyorum. Misafirhaneleri
misafirhane amacı doğrultusunda kullanmalarını, milletvekili nüfuzunu da kötüye
kullanmamalarını….
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Öyle utanmazlar mı var? Kim o ya? Açıklayın lütfen.
MAHMUT TANAL
(Devamla) - …Meclis Başkanlığını da bu konuda duyarlı davranmaya davet
ediyorum.
Saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN – Sayın
Acar… (CHP sıralarından alkışlar)
49.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, büyükşehir
belediyeleriyle ilgili kanunun bir an önce çıkarılması için şehitler olsa da
çalışmalara devam edilmesinin mantığını anlayamadığına ilişkin açıklaması
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
biraz önce konuşamadım.
Ben arkadaşlara
şunu sormak istiyorum, AKP Grubuna: Acaba, burada çalışmalara ara vererek
koyacağımız toplu bir tavır, Büyük Millet Meclisinin Türkiye’deki tümüyle,
bütün düşüncede ve siyasi partilerle birlikte koyacağı bir tavır olmayacak
mıdır? Böyle bir tavırdan Türkiye Büyük Millet Meclisi neden kaçınmaktadır? Bu
kanundaki acele nedir? Kamuoyunda tartışılmadan kabul edildi, hiçbir sivil
toplum kuruluşunun fikri alınmadı, oldubittiye mi getirilmek isteniyor, bundan
mı korkuyor yani AKP Grubu? Bunu merak ediyorum.
Yani 1.582
belediyeyi kapatıyoruz, 16.082 köyün tüzel kişiliğine son veriyoruz; kamuoyunda
tartışılmadı. “Birdenbire olsun bitsin, bir an önce gitsin, pazar günü de,
pazartesi de çalışalım, şehitler olsa gene çalışalım.” Bu anlayışı mantığıma
sığdıramıyorum. Lütfen, AKP’li arkadaşlar, Adalet ve Kalkınma Partisinden bu
konuda anlayış bekliyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Sayın
Erdoğdu…
50.- İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, şehit
cenazelerine gidilmesi gerekirken Meclisin çalıştırılmasını doğru bulmadığına
ilişkin açıklaması
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 17 şehit her ülke için
önemlidir, bizim ülkemiz için çok daha önemli olması gerekmektedir.
Terörü
destekliyor havası, şehitlerin cenazesine katılmayarak verilmez. Bunlar, bizim
çözemediğimiz bir mesele yüzünden can vermiş insanlar ve bizler bunların en acı
günlerinde en azından ailelerinin yanında durarak, bu insanlardan en azından
özür dilemeliyiz.
İktidarın
yaklaşımı doğru değildir, yarın milletvekillerinin burada çalıştırılması doğru
değildir. Bence hepimiz buradan ayrılıp şehit cenazelerine katılmak üzere yola
çıkmalıyız.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Sayın
Erdem…
51.- Elâzığ Milletvekili Enver Erdem’in, şehitlerinin
cenaze törenlerine gitmeyi engelleyen iktidar partisini şiddetle protesto
ettiğine ilişkin açıklaması
ENVER ERDEM
(Elâzığ) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ben de
şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Tabii, ateş düştüğü yeri yakıyor,
göründüğü kadarıyla. Ben “Terörist cenazesine ağlamayan insan değildir.” diyen
mantığı koruyan, kendi şehitlerinin acısını paylaşmak üzere cenaze törenlerine
gitmeyi engelleyen iktidar partisini şiddetle protesto ediyorum.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN – Sayın
Bayraktutan…
52.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, bu vahim
tablo karşısında Meclisin iki günlük çalışmasının elzem olmadığını düşündüğüne
ilişkin açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Artvin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
3 Kasım 2002’de
sıfır terörle alınan Türkiye, bugün, ne yazık ki her gün her eve ateş düşen bir
Türkiye hâline geldi. Artık genç fidanlarımızın, bu çocuklarımızın DNA
testleriyle kimliklerini tespit ediyoruz. O kadar vahim bir tabloyla karşı
karşıyayız.
Ben de 17
şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum. Geride kalan yakınlarına ve Türk
milletine başsağlığı diliyorum. İnşallah bu son olur diyorum.
Bugün yapmış
olduğumuz ve yarın yapacağımız çalışmaların da bu kadar vahim bir tablo
karşısında elzem olmadığını düşünüyorum ve kararınızı yeniden değerlendirmenizi
istiyorum.
Milletvekillerinin
deminden beri yaptığı konuşmaların fazla bir önem arz etmediğini düşünüyorum.
Sayın Başbakana bir daha sorarsanız, belki Meclis çalışmalarına son verdirir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Türkoğlu…
53.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun,
bütün milletvekillerin şehitlerin cenaze törenlerine katılmasını sağlamanın bu
Meclisin millî görevi olduğuna ilişkin açıklaması
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
Anadolu’da, insanlar doğum yaptığında gitmeyebilirsiniz, sözlerine
gitmeyebilirsiniz, nişanlarına gitmeyebilirsiniz, düğünlerine gitmeyebilirsiniz
ama cenazelerine gitmediğiniz gün, sizi affetmezler.
Terör kurbanları,
bir siyasetin neticesinde ortaya çıkmış kurbanlardır. Bu Meclisteki bütün
vekillerin bu törenlere esenlik içerisinde katılmasını sağlamak bu Meclisin
millî görevidir. Cenazelere günübirlik gidip gelmekten bahseden arkadaşlarımız,
herhâlde Türkiye coğrafyasını bilmiyorlar ya da insan hayatını bu kadar riske
atmanın hiç gereği olmadığını anlayamıyorlar.
Geçenlerde, gizli
tanıklık yapmış olan bir terörist diyordu ki: “Askere gideceğim.” Gazetecinin
birisi de manşet atmış “Askerler seni bekliyor.” diye. Ben de diyorum ki: “Bu
şehitlerin bu kadar hatırını saymayanları, ahirette şehitler bekliyor.”
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Korkmaz…
54.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz’ın, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın kamu misafirhaneleriyle ilgili ileri sürdüğü
iddianın araştırılması ve gerçeğin ortaya konulması gerektiğine ilişkin
açıklaması
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Evet, biraz önce Sayın Mahmut Tanal bir iddiada bulundu. Kamu
misafirhanelerinde öksüz, yetimin hakkını yiyerek üç dönemdir kaldıkları
misafirhanelere üç günlük para ödedikleri gibi bir iddiada bulundu. Gerçekten,
bu iddianın ortaya konulması lazım. Bir milletvekili olarak bundan son derece
rahatsızlık duyuyorum ve bu gerçeği öğrenmek istiyorum.
Kimdir bu
utanmazlar? Ve bu işi yapanlar “Büyükşehir belediyesini niye getiriyorsunuz?”
sorusuna, “Efendim, kamu kaynakları israf oluyor. O yüzden biz bu büyükşehir
yasasını getiriyoruz.” diye iddia edenler ise doğrusu bunu da vatandaşın
öğrenmesini istiyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Özgündüz…
55.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, iktidar partisi
milletvekillerine kula kulluktan kurtulup Allah’a kulluk etmeleri çağrısında
bulunduğuna ilişkin açıklaması
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Ben özellikle iktidar grubundaki
arkadaşlara bir şey söylemek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, arada bir görüyorum, aşağıda namaz kılıyorsunuz. Her namazda Fatiha
Suresi okunur, zorunludur. Fatiha Suresi’nin 5’inci ayetinde “İyyâke na’budu ve
iyyâke nestaîn” diyorsunuz. “Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım
dilerim.” Ya, Allah’a verdiğiniz bu sözü tutun, kula kulluktan kurtulun da
Allah’a kulluk edin diyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
RECEP ÖZEL
(Isparta) - Ne alakası var?
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) – Sen Allah’tan korkmuyor olabilirsin, biz korkuyoruz ya! Lafını
doğru söyleyeceksin ya!
BAŞKAN - Sayın
Gülpınar…
56.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Kasım Gülpınar’ın, MHP Grubunun
Meclis kapalıyken Meclisi toplamanın teröre taviz vermek olduğu düşüncesi ile
şu anki düşüncesini tutarlılık anlamında milletin vicdanına bıraktığına ilişkin
açıklaması
MEHMET KASIM
GÜLPINAR (Şanlıurfa) – Evet, Sayın Başkanım…
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) – Bizde kula kulluk çıkmaz. Kendine gel!
MEHMET KASIM
GÜLPINAR (Şanlıurfa) – …ben de şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet
diliyorum.
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) – Dinle uğraşma bari ya! Bizim dinimizle, inançlarımızla uğraşma
bari adam!
BAŞKAN – Evet,
Sayın Gülpınar, devam edin lütfen.
MEHMET KASIM
GÜLPINAR (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım, konuşmaya çalışıyorum ama…
BAŞKAN –
Tutanaklara geçiyor Sayın Gülpınar. Lütfen…
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) – Sen bizim dinimizle ne uğraşıyorsun? Sen kendine bak!
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) – Konuşma, otur yerine!
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) – Her namazda değil, her rekâtta Fatiha okuyoruz. Sadece Allah’a
kulluk ederiz biz.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul)
– Sakal bırakmakla Müslüman olunmaz! Namaz kılmakla olunmaz!
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) – Sen bizim inancımızı…
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) – Namazını düzgün kıl! Kıldığınız namaz…
BAŞKAN – Sayın
Gülpınar, lütfen konuşun.
MEHMET KASIM
GÜLPINAR (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım…
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) - Zorunuza mı gitti? Ne oldu, bir yerine mi battı, bir yerinize mi
battı?
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) – Git be!
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) – Zorunuza mı gitti? Terbiyesiz herif.
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) – Allah’tan kork! Allah buradadır.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) – Siz de Allah’tan korksanız zaten bu hâle gelmezsiniz.
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) – Git, işine bak sen!
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) – Oturun yerinize, terbiyesizler.
BAŞKAN – Sayın
Gülpınar, buyurun.
MEHMET KASIM
GÜLPINAR (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım, ben de şehit olan askerlerimize
Allah’tan rahmet diliyorum.
Yazın,
biliyorsunuz bu terör olayları çok şiddetli bir şekilde yaşandı, yine çok
sayıda, miktarda şehidimiz oldu. Ben “Meclis kapalıyken Meclisi toplamak teröre
taviz vermek olur.” diye düşünen…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir
saniye Sayın Gülpınar, bekleyin.
MEHMET KASIM
GÜLPINAR (Şanlıurfa) – Evet, “Yazın Meclis kapalıyken Meclisi toplamak teröre
taviz vermektir.” diye düşüncesini ifade eden sevgili Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun şu anda da “Meclis açıkken Meclisi kapatmak ne anlama gelir?”
ifadesini… Ben bunu tutarlılık anlamında milletin vicdanına bırakıyorum,
arkadaşlar… (MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Bunda bir mantık yok ki ne tutarlılığından bahsediyorsun be! Aynı
şey mi? Senin mantığında sorun var. Alakası yok, hiç alakası yok. Aynı şeyi siz
söylemediniz mi?
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN – Şimdi,
ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm
geçici 1’inci ve 2’nci maddeler dâhil 21 ila 37’nci maddeleri kapsamaktadır.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Kendi ağzından çıkanı kulağın duymuyor herhâlde! Ne dedi Başbakan?
Sen ne konuştuğunu biliyor musun?
MEHMET KASIM
GÜLPINAR (Şanlıurfa) – Ben biliyorum, çok iyi biliyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Yazıklar olsun!
BAŞKAN - İkinci
bölüm üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Birgül Ayman
Güler, İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın
Güler. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
BİRGÜL AYMAN GÜLER (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şehitlerimizle beraber olmak üzere çalışmalara ara vermek en doğrusu olurdu.
Neden acele ettiklerini bir türlü anlamadığımız İktidar milletvekillerinin bu
konudaki ısrarları…
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Onlar kırk dakika arayı verdi, şimdi. Oylamaya kadar hepsi
giderler, hiç merak etmeyin.
BİRGÜL AYMAN
GÜLER (Devamla) – Öyle görünüyor, evet.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Evet, Mecliste çalışmak isteyen arkadaşlar, dışarıda ne işiniz var?
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Hocam, az bekleyin, çıkanlar çıksın, ondan sonra konuşun.
BİRGÜL AYMAN
GÜLER (Devamla) – Bu tasarıyla ilgili olarak İktidarın neden acele ettiğine
ilişkin bir fikrimiz vardı, demiştik ki: “Yerel seçimleri erkene almak istiyorlar,
o yüzden bizi bu kadar sıkıştırdılar.” Sonra, yerel seçim için oylama 360’da
kaldı, yerel seçim erkene alınamadı. O zaman “İyi, çalışma ve düşünme
fırsatımız var.” demiştik ama çok ilginç bir durum ortaya çıktı. Şimdi,
açıklayabildiğimiz, anlamlı bulabildiğimiz bir gerekçe yokken, “Şehit
cenazelerine katılmak daha uygun olmaz mı?” dememize karşın, iktidar partisi,
pazar günü, yani normal çalışma saatleri dışında olmamıza karşın, hiçbir
öneriyi dinlemiyor ve çalışmaları sürdürmekte inat ediyor.
Bu tasarıda neden
acele ediyorsunuz? Ben, gerçekten, samimi olarak bu soruya cevap istiyorum. İki
şey olabilir: MHP Grubunun dediği gibi, Oslo’da verilmiş bir söz olabilir. Eğer
öyleyse, onu duymak isteriz. Bir başka şey olabilir: Halkın bu tasarıda ne
dendiğini anlamasını istemiyor olabilirsiniz. Zaman halka tasarıyı anlatmak
için bize imkân verecek. Nasıl gizlenerek gelmişse şimdiye kadar, bundan sonra
da gizlenerek çıksın istiyor olabilirsiniz.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – İkisi de doğru, ikisi de doğru.
BİRGÜL AYMAN GÜLER
(Devamla) – Ama bunlar bizim söylediklerimiz. Bu acele neden? Sizin grubunuzdan
gerçekten bir açıklama duymayı çok arzu ederiz.
Değerli
milletvekilleri, ikinci bölümünü görüşeceğimiz bu tasarı, öncelikle mülki
sınırları belediye sınırı yapan bir tasarı, pergelli büyükşehri terk edip mülki
sınırlı büyükşehri Türkiye’nin gündemine getiren bir tasarı, bunu -defalarca
söyledik- Anayasa’ya aykırı bir şekilde yapan bir tasarı çünkü Anayasa “Mahallî
idareler” maddesinde der ki: “Özel yönetim biçimi ancak büyük yerleşim
merkezlerinde olabilir.” Oysa siz özel yönetim biçimi olarak büyükşehir
belediyesini illerde kuruyorsunuz. İl, büyüklü küçüklü çok sayıda yerleşim
merkezi demektir; büyük yerleşim merkezi demek değildir. Bu nedenle mülkili
büyükşehir modeli Anayasa Mahkemesince -en ufak bir şüphem yok- iptal
edilecektir.
İkinci olarak,
bize yapılan açıklamalarda, “Neden mülkili büyükşehir, pergelli değil de?”
dediğimizde dediniz ki: “Geniş ölçek iyidir kardeşim. Köyler işlerini
göremiyorlar, beldeler işlerini göremiyorlar; şu ölçeği bir genişletelim de
köylüsüne, şehirlisine aynı hizmeti verelim.” Olabilir, bu gerçekten
tartışılabilir ama “ölçek” dediğiniz şeyin bir türdeşliği vardır. Bir ölçek
belirlemişseniz o ölçeğin içine attığınız her örneğin bir ortak özelliği
olmalı. Bizim görüşümüz şu ki: Ortak özellik yok. Ben iktidardan, iktidar
milletvekili arkadaşlarımdan bunu açıklamalarını rica ediyorum. Kocaeli ili
3.635 kilometrekare, 1 milyon 600 bin nüfuslu; Mersin ili bunun 4 katı, 15.737
kilometrekare, yine 1 milyon 600 bin nüfuslu; Konya, Kocaeli’nin 10 katı,
40.824 kilometrekare ve yalnızca 2 milyon nüfuslu. Ortak ölçü ne? Nüfus
ölçüsünü mü aldınız? Nüfusu da tutsam olmuyor, metrekare, kilometrekareyi alsam
da değerli arkadaşlarım. Bu geniş, acayip geniş ölçeğin 3 binden 40 bin
kilometrekareye doğru bir genişlik oluşturduğu görülüyor. Şimdi, ölçek eğer bir
ortak, türdeş yapı göstermiyorsa bir sorun var. Neden yalnızca bir ölçü ilin
nüfusu 750 binden fazla ise büyükşehir olacak? Tek ölçümüz bu. Bir çalışma var
mı diye sordum, İçişleri Komisyonunda sordum, burada tekrar soruyorum: Neden
mülki büyükşehri 750 bin nüfus eşiğinde kurdunuz? Bunun bir araştırması olmalı,
araştırmasının olmadığı bilgisini aldım. “750 bine kim hükmetti?” sorusunun
cevabını gerçekten alamadım, almayı ve nasıl bir mantıkla bu mesele üzerinde
sonuca varılmış, bunu görmeyi bütün grubumuz olarak çok arzu ederiz.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Padişahımız böyle istedi! Sultanımız böyle buyurdu!
BİRGÜL AYMAN
GÜLER (Devamla) - Dendi ki: “Kocaeli’de, İstanbul’da var kardeşim. Orada
yaptık, bak, memleket ne federalleşti ne de kötü işler oldu. Şimdi, o iki yerde
yaptığımızı başka yerlerde yapıyoruz.”
Değerli
arkadaşlarım, biraz önce verdiğim kilometrekare ve nüfus meselesini bir kere
daha tekrarlamayacağım. Metropolitan Marmara Bölgesi’nin iç içe geçmiş İstanbul
ve Kocaeli’sini memleketin tarımsal illeri olan Şanlıurfa ve Konya’sıyla
kıyaslayamazsınız, aynı modeli oralarda başarılı olacak diye uygulayamazsınız.
TÜPRAŞ’la karşınıza Kocaeli çıkar, İstanbul da dünya kenti diye çıkar.
Şanlıurfa ve Konya’yı onlardaki modelle yönetebileceğinizi sanmak akıl işi
değil.
Öte yandan, mülki
büyükşehir belediyesini kuruyorsunuz ve hep bir soruyu sorduk, onun asla
açıklaması gelmedi, “Bence öyle değildir.” cevabını aldık. “Bu, Türkiye’nin
idari yapısını değiştiriyor, üniter devlet yapısına aykırıdır. Bu, Türkiye’yi
idari federalizme sürükler.” dedik. Çok basit olarak söyleyeceğim, niye
sürükler? Başkanlık sistemi yani şimdi AKP’nin “Anayasa’da istiyorum.” dediği
şey, çok basit bir temel gerektirir: Devlet tüzel kişiliği olmasın. O yüzden de
bizde bugün bakanlıkların tüzel kişiliği yoktur mesela, bizde valiliklerin,
kaymakamlıkların tüzel kişiliği yoktur mesela; bunların hepsi devlet tüzel
kişiliğidir. Vali, kaymakamlık tüzel kişiliği olmadığı için bizde il ve ilçenin
de tüzel kişiliği yoktur. Siz, il ve ilçeye mülkili büyükşehri getirince tüzel
kişilik verdiniz. Dolayısıyla, bizim mülki sistemimiz kendi tüzel kişiliğine
sahip kılınırsa o sistemin adı “idari federalizm” olur.
Bir sorum var:
AKP idari federalizmi hedefliyor mu, hedeflemiyor mu? Hedeflemiyorsa uyarımızı
dikkate alın, rica ediyorum çünkü bilimsel bilgi bize bu dönüşümün idari
federalist bir yapı kurduğunu gösteriyor. Bunu tartışmanıza açıyorum,
birdenbire redde vardırmaya gerek yok. Çok karmaşık olduğunu, çok
tartıştığımızı biliyorum yani yalnızca sizinle değil, biz kendi içimizde de
tartışıyoruz, başkalarıyla da tartışıyoruz ama bu saptamamızı dikkate almanızı
rica ediyorum.
Pergelli
büyükşehir terk ediliyor, mülki büyükşehre geçiliyor. O kadar temel bir
değişiklik yapılıyor ki, il özel idareleri kaldırılıp yirmi dokuz ilde mülki
sistem boşluğa düşüyor. O yüzden yatırım izleme koordinasyon başkanlığı
kuruyorsunuz. Bakın, bunu da çok tartışıyoruz. Bir kısım arkadaşımız diyor ki:
“Merkezîleştiriyor sistemi.” Bana sorarsanız, il genel idaresinin altını
boşaltıyor. Alternatif bir il genel yönetimi kuruyor âdeta. Ve ne daha
önemlisi? Değişikliği 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nda değil de -olacak iş
değil değerli arkadaşlarım- İçişleri Bakanlığı kuruluş kanununda yapıyor. İl
genel idaresini değiştiriyorsunuz; ister güçlendiriyorum deyin, ister
zayıflatıyor, önemli değil. İl genel idaresini, 5442’de değişiklik yaparak
değiştirebilirsiniz, İçişleri Bakanlığı kurucu kanununda değiştirmek ne demek?
Değerli
arkadaşlarım, ikinci bölüm olarak konuştuğumuz bu tasarıyı, en baştan
söylediğimiz gibi, geri çekiniz.
Saygılar
sunarım.(CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Hasan Hüseyin Türkoğlu, Osmaniye
Milletvekili.
MHP GRUBU ADINA
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer
milletvekilleri, Siirt Pervari’de hayatını kaybeden şehitlerimize Cenabı
Allah’tan rahmet dileyerek sözlerime başlıyorum.
338 sıra sayılı
Tasarının ikinci bölümü üzerine, Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz
edeceğim.
Görüşmekte
olduğumuz yasa tasarısı, sizlere ve kamuoyuna takdim edildiği gibi yeni yerel
yönetimlerin kurulması ya da idari sınır değişikliğine ilişkin basit bir yasa
tasarısı değildir. Önümüzdeki yasa tasarısı, bir yandan demokrasinin yerel
düzeyde tabana yayılması ve yerel yönetimlerin evrensel demokratik kriterlere
kavuşturulması, diğer yandan kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde
vatandaşa ulaştırılması bağlamında taşıdığı sorunlar ve marazlar bakımından
mutlaka tartışılması gereken önemli bir yasa tasarısıdır. Bundan daha önemli
bir boyutu ise tasarının Türkiye’nin millî güvenliği, milletin birliği ve
ülkenin bölünmez bütünlüğü bağlamında, maddeleri arasında maharetle gizlenen
millî risk ve tehditlerdir.
Yerel yönetimler,
demokrasinin temel yapı maddeleri, âdeta demokratik toplumun siyasal
hücreleridir. Bu bağlamda, yerel yönetimler, halkın kendi yararları
doğrultusunda alınacak kararlar sürecinde gündemi belirleyebilmesini, kararlara
katılabilmesini ve yönetenlerden hesap sorabilmesini, halk denetimini mümkün
kılan, kısaca, yönetenlerin yönetime etkin siyasal katılımını mümkün kılan en
hayati demokratik kurumlardır. Demokratik toplumda yerel yönetimlerin merkezî
idareye göre yönetilenlere coğrafi yakınlığı ve kapsam itibarıyla daha küçük ve
daha sınırlı sayıda yönetilene hizmet sunması nedeniyle bir yandan halkın
demokratik kültürünün gelişimine katkı sağlarken, diğer yandan halkın yönetime
katılımını daha gerçekçi ve daha etkin hâle getirmekte ve “demokrasi”
kavramıyla basitçe ifade edilen halkın kendi kendisini yönetme idealini optimum
ölçekte realize etmektedir.
“Hizmetlerin,
vatandaşa en yakın kamu idareleri tarafından görülmesi” ilkesi, ancak yerel
yönetimler aracılığıyla hayata geçirilebilmektedir. Bu nedenle, merkezî idare,
yerel yönetimlerle ilgili alacağı genel ve sisteme ilişkin kararlarda, hem
“yerel demokrasi” hem de “hizmetin yerelleşmesi” ilkelerini göz önüne almak
durumundadır. Bu husus, aynı zamanda, Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa Yerel
Yönetimler Özerklik Şartı’nın da bir gereğidir.
Büyükşehir
sınırlarının il sınırını kapsayacak şekilde genişletilmesi, her iki ilke
açısından da hastalıklı bir durum ortaya çıkarmaktadır. AKP, 2002 yılında
iktidara gelirken iki kavramı diline pelesenk etmişti: Bunlar “demokratikleşme”
ve “yönetişim” kavramlarıydı. Üzerinde görüşmeler yaptığımız tasarı, her iki
kavram bağlamında, AKP’yi 2002’den bile geriye götüren bir tasarıdır. AKP, her
netameli alanda olduğu gibi yerel demokrasi, siyasal hürriyetler ve yönetime
katılma alanında da geri vitese takmış durumdadır. Çünkü yerel demokrasinin ve
yönetime katılmanın en önemli kriteri, yönetim biriminin olabildiğince
vatandaşa yakın olması ve vatandaşların da bu yönetim biriminin karar
mekanizmalarına dâhil edilmesi, hesap sorabilmesidir. Hükûmet, bu birimleri
vatandaşa daha da yakınlaştıracağı yerde, aksine uzaklaştırmaktadır. Vatandaşın
elini uzattığında ulaşabileceği, bağırdığında sesini duyurabileceği belediye
yönetimlerini kaldırıp yerine devasa, kilometrelerce uzakta yeni birimler
oluşturmaktadır.
Bir belde
halkının, bu dev boyutlu idarelerin karar organlarının seçimine veya alınacak
kararlara katılamayacağı, yönetilenlerden hesap soramayacağı, bu idarelerin
belde yönetimleri kadar şeffaf olamayacağı açıkça ortadadır.
Hani demokrasiyi
tabana yayacaktınız, hani vatandaşla yönetişecektiniz, hani birlikte
yönetecektiniz? Ne oldu da demokrasiden, yerelleşmeden vazgeçtiniz?
Binlerce belediye
başkanımız, akşam yatağına yatarken belediye başkanı olarak uyuyacak, sabah
mahalle muhtarı olarak uyanacak, belki muhtar bile olamayacak. Vatandaşın hâli
belediye başkanlarından daha vahim olacak. Evine su bağlatmak isteyen vatandaş,
sabah yoldan geçen muhtarı ya da belediye başkanını çevirip talebini
söyleyebilirken, bu yasa çıktığında, talebini büyükşehirdeki memurlara anlatana
kadar kilometrelerce yol gidecek, günlerce tanıdık birilerini bulmak için
uğraşacak; üstüne üstlük, belediyenin şerefiyelerine, asfalt katkı paylarına,
çöp vergilerine muhatap kalacak.
Hatay’ın Erzin
Gökdere köyünden Dörtyol’un Çat köyündeki bir vatandaşın evine su getirmek
için, Antakya merkezde kurulacak büyükşehir belediyesine dilekçe verebilmek
için tam 150 kilometre yol gitmek zorunda kalacağını dikkatlerinize sunuyorum.
Köydeki bakkalına ruhsat almak için büyükşehirde işini takip edecek ahbap
çavuşlar arayacak. Bu mudur sizin yerelleşme anlayışınız, bu mudur sizin insana
saygınız? Siz, halka hizmet yerine zulüm öneriyorsunuz. AKP, bu tasarıyla yerel
demokrasiyi katletmeye, taammüden cinayete hazırlanmaktadır. Dolayısıyla, bu
tasarı, bir cinayet aletidir.
Bu tasarı, yerel
yönetimlerin merkezîleştirilmesi yanında bir diğer yanıyla, AKP Hükûmetinin
2005 yılında örtülü, 2009 yılında aleni ve resmî olarak yürüttüğü yıkım
projesinin yeni bir aşamasıdır. AKP, bir taşla iki kuş vurmanın peşindedir. Bir
yandan muhalif belde belediyelerinin işini bitirirken, diğer yandan PKK’nın
taleplerini karşılamaya çalışmaktadır. Bu gerçeği, İmralı canisinin “Demokratik
özerkliğin devletle, sınırlarla bir problemi olmaz. Bir çeşit, yerelin kendini
devlet içinde ifade etmesi anlamına gelir.” sözlerinde ve İmralı’da hazırladığı
yol haritasında, 2/12/2007 tarihinde KCK Yürütme Konseyi ve KONGRA-GEL
Başkanlık Divanının silahların bırakılması ve Kürt sorununun çözümü için
yayınladığı yedi maddelik deklarasyonda, KCK iddianamesinde, Demokratik Toplum
Kongresi’nin ilan ettiği Demokratik Özerklik Bildirisi’nde ve PKK ile AKP
arasında yapılan Oslo protokolünde açıkça görmek mümkündür.
PKK’nın AKP
Hükûmetine dayattığı çözüm önerilerinin 6’ncı maddesinde, yerel yönetim
yasalarının değişmesi ve sözde Kürdistan coğrafyasında, yerel yönetimlerin
merkezî yönetim yetkileriyle donatılması istenmektedir. PKK’nın siyasi
uzantılarının 2009 yerel seçimleri sonrasında yaptıkları “Sandıkla, bölgenin
siyasi haritası çizilmiştir.” sözleri ve arkasından ilan edilen demokratik
özerlik açıklaması, daha o günden, böyle bir tasarının önümüze geleceğini
müjdelemişti. PKK’nın dün sandıkla çizdiğini iddia ettiği sınırlar, bugün
siyasal iktidarın eliyle belirgin ve yasal hâle getirilmeye çalışılmaktadır.
AKP Hükûmeti, Oslo müzakerelerinde terörist elebaşlarıyla vardıkları anlaşmanın
gereğini yerine getirmektedir. Çünkü bu tasarı, bir yerel yönetim yasa tasarısı
değil, ülkenin belli bir etnocoğrafyasında yarı otonom, bölgesel idari bir
oluşumu gerçekleştirmeyi amaçlayan bir tasarıdır. Ancak hiç kimse, bu talebin
PKK’nın nihai çözümü olduğu düşüncesine kapılmasın. Bu sadece stratejik ve
taktiksel bir mevzi kazanımı, sözde bağımsız Kürdistan’a giden yolda bir ara
hedeftir. Aksini iddia edenler, Hollanda ve Belçika devletlerinin toprak
büyüklüğüne denk, İstanbul’un 7,5 katı, Kocaeli’nin ise yaklaşık 9 katı
büyüklüğünde bir büyükşehir belediyesinin neden kurulduğunu bu millete izah
etmek zorundadır.
Büyükşehir
belediyelerinin sınırlarının il mülki sınırlarına kadar genişletilmesine
ilişkin bu düzenlemenin etnik, coğrafi ve kültürel sınırlar çizmesi yanında, bu
sınırlar içerisinde özel idareleri kaldırmanın, merkezî idare ve Türkiye
Cumhuriyeti’ni taşrada temsil eden valileri yetkisizleştirmenin de ciddi
sonuçları olacaktır.
Hükûmet, bu
tasarı ile Türkiye topraklarının bir bölümü üzerinde Türkiye Cumhuriyeti
devleti merkezî yönetimine paralel otonom bölge yönetimlerine zemin
hazırlamaktadır, millî egemenlik ve devletin hükümranlık alanı dışında
etnisiteye dayalı yeni egemenlik ve hükümranlık alanları yaratılmaktadır.
Başbakanın sekiz
yılda “siyasi çözüm”, “Kürt sorunu benim sorunumdur.” söylemiyle milletimiz
üzerinde yaratmaya çalıştığı etnik ayrışma, bugün coğrafi ve siyasi ayırma
çabalarına dönüşmüştür. Aslında bu çabalar AKP için beklenmeyen bir durum
değildir. Bu çabalar, aslında AKP’nin siyasi mirasını devraldığını iddia ettiği
Turgut Özal hükûmetlerinin “Federasyonu tartışmalıyız, bir koyup üç alacağız.”
söylemleriyle başlamıştır. Türkiye’nin otuz yıldır muhatap olduğu terör belası
sürecinin yaklaşık yirmi beş yılı, bugün AKP zihniyetinin iktidar olduğu
hükûmetlerle geçmiştir. Otuz yıl önce terör sorununu çözmekle görevli ve
yetkili olan iktidar, bugün de işbaşındadır ve terör sorunu hâlâ devam
etmektedir. O gün Özal Hükûmetinde bakan olanlar bugün on yıllık AKP
İktidarında da bakanlık yapmış, AKP’nin üst kademelerinde görev yapmıştır,
hâlen de yapmaya devam etmektedir.
Bu nedenle, AKP
İktidarının ikide bir milletin önüne getirdiği “Bu sorun bizim iktidarımız
döneminde çıkmamıştır, otuz yıldır çözülemedi, biz hemen nasıl çözelim?”
mazeretinin artık kıymetiharbiyesi kalmamıştır. Başbakanın fikrî murislerinden
devraldığı zihniyetin gerisinde var olan farklı egemenlik alanları, siyasal
söylemlerine de yansımaktadır. Kendi tanımıyla, Fırat’ın batısında nutuk irat
eylerken Türkçü gömleğini giyerek “Ya sev ya terk et; Kürt sorunu yoktur, terör
sorunu vardır.” demektedir; Fırat’ın doğusuna geçtiği zaman Kürtçü gömleğini
giyerek “Kürt sorunu benim sorunumdur.” deyip Türk milletini otuz yedi etnik
gruba ayırmaktadır.
Her nabza ayrı
şerbet veren Hükûmet ve onun başı, milletimizi bu tasarıyla da aldatmaktadır.
Bu ihanet tasarısı da o aldatmalardan biridir ve hemen geri çekilmelidir.
Milletin hayrına olan budur.
Türk milletinin
milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Şahsı adına söz
isteyen Mehmet Ersoy, Sinop Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET ERSOY
(Sinop) – Sayın Başkanım, değerli milletvekillerimiz; ben de Siirt’teki elim
kazada kaybettiğimiz aslanlarımıza Cenabı Allah’tan rahmet, bütün milletimize
başsağlığı dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu tasarı önümüze geldiğinden bu tarafa günlerdir, yüzlerce saattir
üzerinde çok tartıştığımız konular var. Tabii, bu beş dakikalık bir sürede
bunların birçoğuna cevap verme şansımız da yok. İnşallah, tartışmalar devam
ediyorken sırası geldiğinde söz alarak bunları da gidermeye çalışabiliriz.
Ancak burada
üzerinde en çok tartışılan bir konuyu, ömrünü mülki idare amiri olarak harcamış
bir kardeşiniz olarak açıklığa kavuşturmak istiyorum.
OKTAY ÖZTÜRK
(Erzurum) – Harcamışsın!
MEHMET ERSOY
(Devamla) – Bizim bugün bu tasarıyla yaptığımız en temel şeylerden bir tanesi
ne? İl özel idarelerinin kapatılması. İl özel idareleri ne iş yapar arkadaşlar?
İl özel idarelerinin iki temel fonksiyonu vardır: Bunlardan bir tanesi, il özel
idareleri, belediye hudutları dışında kalan yerleşim birimlerinde tıpkı
belediyelerimiz gibi o halkın mahallî müşterek ihtiyaçlarını karşılamak için
yerel hizmetleri sunarlar ve organları, il genel meclisi seçimle gelir.
Başındaki vali atanmıştır.
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – İnandığını söyle Mehmet Bey, inandığını söyle.
MEHMET ERSOY
(Devamla) – Encümeni de yine atanmışların çoğunlukta olduğu bir yapıdan oluşur.
Şimdi, il özel idarelerinin bu bütçesini il genel meclisi yapar. İkinci yaptığı
iş il özel idarelerinin, genel idarenin o il sınırları içinde, belediye
sınırları dâhil-hariç bütün il sınırları içinde genel idarenin yapacağı
yatırımlara aracılık etmektir. Bu yatırımların da valilik teklifini yapar,
ilgili bakanlıklar ödeneğini gönderirler ve il özel idaresi bu hizmetlerin
yapılmasına aracılık eder.
Sonuç itibarıyla
şunu söylemeye çalışıyorum: Valilerin aslında il özel idarelerinde yaptıkları
bir bütçeleri yoktur, valilerin aslında kendi takdirlerinde hizmet için
kullanabildikleri tek bir kuruşları yoktur. Ayrıca, yine yetkilerini
kaybettiğini söylediğimiz kaymakamların da kendi ilçelerinde tek bir kuruşluk
bütçeleri yoktur. Ya ne yaparlar?
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – Köylere hizmet götürme birliklerini unutma.
MEHMET ERSOY
(Devamla) – Köylere hizmet götürme birliğine genel idareden, maliyeden ödenek
gönderilirse harcanır, gönderilmezse harcanmaz. Öz gelirleri var mıdır, tüzel
kişilikleri var mıdır ayrıca il özel idaresinin temsili olarak? Hayır.
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – Başka nasıl olacak?
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Başka ne olacak?
MEHMET ERSOY
(Devamla) – Şimdi, il özel idareleri bu hizmetlerini… Biz bu düzenlemeyle ne yapıyoruz?
İki şey yapıyoruz. Bir: İl özel idarelerinin belediye hudutları dışında yaşayan
insanların mahallî müşterek ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik hizmetlerini
belediyelere devrediyoruz sadece; çok basit arkadaşlar, başka hiçbir niyetimiz
yok. Aynı mahiyetteki hizmetler, seçilmiş bir merci tarafından yürütülsün;
belediye hudutları içindeki yolu bir merci, belediye hudutları dışındaki yolu
başka bir merci yapmasın.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – İl genel meclisleri seçilmiş değil mi?
MEHMET ERSOY
(Devamla) – Hepsini, kaynaklarımızı, imkânlarımızı ve akıllarımızı
birleştirerek tek bir merci tarafından sunalım diyoruz. Bizim niyetimiz bu
kadar basit, bu kadar açık, bu kadar yalın.
İkincisi: Değerli
arkadaşlar, bu ülkenin üniter yapısının esas temelini, 5442 sayılı Yasa’dan
aldıkları yetkiyle vali ve kaymakamlar temsil ederler. Bu düzenlemeyle vali ve
kaymakamların 5442 sayılı Yasa’dan aldıkları yetkilerin hiçbirinde bir
düzenleme yapılmamıştır ki.
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) – O yetkiyi nerede kullanacaklar Sayın Ersoy?
MEHMET ERSOY
(Devamla) – Öyleyse valiler, bugün, hâlâ Hükûmetin de, Cumhurbaşkanının da,
devletin de temsilcisi olma sıfatlarını devam ettirmektedirler. Bayrağı da bu
hâliyle dalgalandırmak…
CELAL DİNÇER
(İstanbul) – Büyükşehirlerde kaymakamlık yaptın, yapma Allah aşkına!
MEHMET ERSOY
(Devamla) – Başka bir şey daha söyleyeceğim, sürem çok kısa.
Değerli
arkadaşlar, AK PARTİ yola çıkarken bir şey söyledi. Hepimiz buna inandığımız
için buradayız. “Tek bayrak, tek vatan, tek devlet, tek millet.” dedik.
MESUT DEDEOĞLU
(Kahramanmaraş) – Adı ne, adı?
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) – Hangi millet, hangi?
MESUT DEDEOĞLU
(Kahramanmaraş) – Milletin adını söyle.
MEHMET ERSOY
(Devamla) – Bu söylemimize aykırı olabilecek hiçbir çağrışıma bu grup asla izin
vermeyecektir. Siz zannediyor musunuz ki bugün otuz yıldır o bölgede mücadele
eden, terörün her türlü acısını çekmiş, terörün her türlü vahşetine muhatap
olmuş oradaki kardeşlerimizi, devletinin yanında bunca yıldır mücadele etmiş
kardeşlerimizi sahipsiz bir şekilde…
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Diyarbakır Valisini bir arayıver, bir arayıver Diyarbakır
Valisini.
MEHMET ERSOY
(Devamla) –…korumasız bir şekilde terörün zalim yüzünden beslenen siyaset
anlayışına teslim edeceğiz? Böyle bir şeye…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ERSOY
(Devamla) –…ne niyetimiz olabilir, ne bu grup böyle bir şeyi düşünebilir.
Süre olsa da
cevap versem keşke. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
OKTAY ÖZTÜRK
(Erzurum) – Kaybettik oraları zaten Mehmet Bey, sayenizde kaybettik.
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – Sen de inanmıyorsun da hadi zaman kurtardı seni, kurtuldun.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Diyarbakır Belediye Başkanına bir şey diyebildin mi Mehmet Bey?
BAŞKAN – Başka
söz talebi yok.
Bölüm üzerinde on
beş dakika süreyle soru…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, ben söz istiyorum. Kişisel söz, kişisel.
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Genç. (CHP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 338 sıra sayılı Büyükşehir
Belediye Yasa Tasarı ve Teklifi üzerinde, ikinci bölüm üzerinde söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bugün hakikaten Türkiye’de bütün milletin içine ateş düşmüş, 17
tane askerimiz şehit. Şimdi, bu 17 şehit bir trafik kazasından, bir helikopter
kazasından meydana gelmiş ve bu kaza sonucunda başka bir ülkede olsa o ülkede
yas ilân edilir. Ama şimdi Tayyip Erdoğan’ın çocuğu ölseydi veya sizin
birinizin çocuğu ölseydi bu yine yas ilân edilirdi. Fakat kardeşim, bu ne
utanmazlık, bu ne duyarsızlık? Yani, bu kadar büyük bir acının olduğu bir yerde
hiçbir sebep yokken “Biz bunu kanunu çıkacağız…” Yahu, bu kanunun acelesi ne?
Şimdi, biraz önce
Başkana sordum: “Topladın bu grupları, e niye cevap vermedin?” “Efendim, AKP
Grubundan bir ses çıkmadı.” dedi. Şimdi, AKP Grubuna bakıyoruz; Bakanda kişilik
yok, Grup Başkan Vekilinde kişilik yok, Komisyon Başkanında kişilik yok.
BAŞKAN – Sayın
Genç, lütfen şu sözlerinize dikkat edin. Sayın Genç…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Ne biçim konuşuyorsun, kişiliksiz sensin! Ayıptır ya, ne biçim
insansın sen!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Şimdi, bu Tayyip yarına ölürse siz dağılacak mısınız?
BAŞKAN – Lütfen,
Sayın Genç…
KAMER GENÇ
(Devamla) – Yahu, kişilik varsa karar ver.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Ne biçim konuşuyorsun!
BAŞKAN –
Yakışıyor mu, Meclis kürsüsüne yakışıyor mu Sayın Genç?
KAMER GENÇ
(Devamla) – Kişilik varsa karar ver.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Ne biçim konuşuyorsun!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Ver, karar ver.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Ne biçim konuşuyorsun! Böyle konuşulur mu?
BAŞKAN –
Kendinize yakıştırıyorsunuz da Meclis kürsüsüne yakışıyor mu?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Meclise yakışmıyorsun!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Kişilik varsa karar ver. Kişilik varsa karar ver.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Böyle konuşamaz Sayın Başkan, böyle konuşamaz!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Yani, arkadaşlar, yani bir memlekette bir grup karar veremiyor.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Aynen, iade ediyoruz sana. İki katıyla iade ediyoruz, bin katıyla
iade ediyoruz!
BAŞKAN – Sayın
Genç…
KAMER GENÇ
(Devamla) – Komisyon Başkanı karar vermiyor.
BAŞKAN – Lütfen,
temiz bir dille konuşun Sayın Genç, uyarıyorum sizi.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Bakan karar vermiyor. E, kim karar verecek? Tayyip karar verecek.
E, Tayyip yarına öldü, dağılacak mısınız? Yahu, Tayyip yarın öldü, arkadaşlar,
ne olacak bu işin hâli?
CEVDET ERDÖL
(Ankara) – Sizin ruh sağlığınızdan şüphem var.
KAMER GENÇ
(Devamla) – O zaman, yani siz, böyle bir… Yani, arkadaşlar, parya statüsünde
olmamak lazım; özgürce, bağımsızca karar vermek lazım.
CEVDET ERDÖL
(Ankara) – Sizin ruh sağlığınız bozuk.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Şimdi, böyle bir şeyde, memleketin en ciddi bir konusunda, bir
millî yas ilan edilmesi gereken bir konuda nasıl oluyor da ondan sonra bu
Parlamento böyle… Birisi, efendim Tayyip şeylere, kayıplara karışmış,
ulaşılmıyor, ondan sonra böyle… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Şimdi,
arkadaşlar, bakın, kaç gündür biz bu kanunu müzakere ediyoruz. Tayyip Erdoğan
nerede?
AHMET YENİ
(Samsun) – Sana ne!
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sana ne!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Ben sorarım.
AHMET YENİ
(Samsun) – Sana ne!
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Diyarbakır’da şimdi, cenazede.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Benim verdiğim vergiyle karısını, çocuklarını toplamış gitmiş, en
lüks saraylarda yaşıyor.
AHMET YENİ
(Samsun) – Sana ne!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Bu saraylarda yaşıyor.
AHMET YENİ
(Samsun) – Seni ne ilgilendirir!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Dün burada Atatürk’ün ölümünün yıl dönümü vardı. Atatürk bu…
AHMET YENİ
(Samsun) – Sana ne!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Bana ne… Beni ilgilendirir. Onu çek…
AHMET YENİ
(Samsun) – Kimsin sen?
KAMER GENÇ
(Devamla) – O Başbakanlıktan istifa etsin, beni hiç ilgilendirmez.
AHMET YENİ
(Samsun) – Hadi oradan be!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Ondan sonra, bu devletin kurucusu Atatürk’ün ölüm yıl dönümünde,
bugüne kadar, bu devletin kurucusunun anma gününde başta Meclis Başkanı çıkardı
kürsüye. Sırf Cemil Çiçek Tayyip’in şeyinden korktuğu için kürsüye çıkmıyor.
Tayyip nerede? Saraylarda keyif çatıyor.
AHMET YENİ
(Samsun) – İstismar edemezsin!
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Ayıp!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Ben soruyorum, orada, o 22-23 milyar dolar serveti olan bir adamı
ziyarete gitmiş, bir herifi ziyarete gitmiş, bir sarayı ziyarete gitmiş;
gazeteler yazıyor: Acaba oradan ne kadar hediye aldı? O hediyeler nereye
gidiyor?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Var mı bir bildiğin? Varsa söyle.
KAMER GENÇ
(Devamla) – O hediyeleri getirin, arkadaşlar, şu şehit ailelerine verelim.
Hani, bakın, bu kadar memlekette şehit var. Tayyip gitti, Kaddafi’den insan
hakları ödülünü aldı, bir de 25 bin dolar para aldı, dedi ki: “Şehit ailelerine
yardım edeceğim.” Etti mi? Etti mi? Ne zaman etti bunu? Bir görelim arkadaşlar
yahu!
Şimdi, onun için,
maalesef, bu Meclis özellikle AKP Grubu kişilik bakımından çok ciddi bir
sıkıntı çekiyor. Ya arkadaşlar, bu memlekette bir bakan… (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Başkan, böyle bir konuşma olamaz. Böyle bir kişi bu Meclise
yakışmıyor.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Ya tabii ki, karar vermiyorsunuz ya!
BAŞKAN – Sayın
Genç, lütfen, kürsüden ayrılmaya davet ediyorum.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Karar vermiyorsunuz, sabahtan beri karar vermiyorsunuz.
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – Haysiyetsiz!
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Böyle bir şahsiyet, başka kelime kullanmak istemiyorum, bu Meclise
yakışmıyor Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Genç, lütfen…
KAMER GENÇ
(Devamla) – Bu kadar bu Meclis fuzuli olarak işgal ediliyor. Her milletvekili
acısını dile getiriyor, memleketimizin her tarafında acı dile geliyor.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Bu ne biçim konuşma, ne biçim insansın sen?
KAMER GENÇ
(Devamla) - Efendim, Tayyip yokmuş diye karar veremiyoruz. Böyle bir şey olur
mu arkadaşlar?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Ben sana soruyorum: Sen de ahlak var mı, sen de vicdan var mı, sen
de insanlık var mı; sen de ne var?
KAMER GENÇ
(Devamla) - Ben de her şey var. Bende olanın sende zekâtı yok, bende olanın
zekâtı yok! Sen bir defa otur yerine, otur yerine, otur!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
– Elinde bir belge varsa konuş, elinde bir bilgi varsa konuş! Yoksa sus.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Sayın Başkan, bunu oturtacak mısınız?
BAŞKAN – Siz de
İç Tüzük gereği temiz bir dille konuşun, terbiyeli konuşun Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Hayır, oturacak mısınız? Oturtun yerine, müdahale ediyor efendim.
BAŞKAN – 67’nci
madde gereğince terbiyeli konuşun, temiz bir dille konuşun.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Terbiyeyi senden öğrenecek değilim, senden öğrenecek değilim!
BAŞKAN – İç Tüzük
gereği söylüyorum.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Sen bir defa terbiyeli konuş!
BAŞKAN – Benden
öğreneceğin çok terbiye var senin.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Orada kişilik sergileyemiyorsun…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Devamla) – …kendi başına karar vermiyorsun, keyfî yönetiyorsun.
BAŞKAN –
Öğrenecek çok şeyin var. Lütfen yerine geç.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Kaç defa usul tartışması açtın, ne bilgin var? Hiçbir şey yok!
BAŞKAN – Geç
yerine lütfen.
CEVDET ERDÖL
(Ankara) – Sayın Başkan…
KAMER GENÇ
(Devamla) – Sayın Başkan, bu Meclisi doğru düzgün yönetecek ne gücün var ne
kabiliyetin var ne bilgin var? Hiçbir şey yok! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN – Geç
yerine, geç!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Boşu boşuna bu Meclisi… Böyle bir şey olmaz ya!
BAŞKAN – Yani
kompleksin Meclis Başkan Vekili olmadığın için mi? Lütfen yerinize geçiniz.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Boşu boşuna zamanımı geçirdiniz.
BAŞKAN – Kesmedim
ben zamanını, zamanı falan kesmedim ben.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Olur mu böyle şey? Müdahale ettiler. (CHP sıralarından alkışlar)
CEVDET ERDÖL
(Ankara) – Sayın Başkanım, ben Meclisin Sağlık Komisyonu Başkanı olarak
beyefendinin ruh sağlığından şüphem var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ruh sağlığı problemli olan sensin, sen! Sen evvela git kendini
doktorda muayene ettir.
CEVDET ERDÖL (Ankara)
– Çok sağlıklı bir ruh hâli değil.
BAŞKAN – Sayın
Canikli, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sataşma nedeniyle
iki dakika söz veriyorum.
X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; esasında öyle bir
konuşmayı yapan kişiye cevap vermek gerekmez, muhatap almak da gerekmez. Cevap
vermek ve muhatap almak onun olmayan değerini yükseltebilir, bu nedenle cevap vermek
gerekmez.
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Değmez, değmez…
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) - Ama o kadar fütursuz, o kadar dengesiz bir saldırı söz konusu ki,
en azından, çıkıp bu söylediklerinin tamamının iftira, tamamının yalan… Ha şunu
söyleyeyim bakın değerli arkadaşlar, herhâlde, dünyada bir cümleye, bir
kelimeye bu kadar fazla yalanı sığdıran başka bir insan var mıdır, iftirayı
sığdıran başka bir insan var mıdır çok merak ediyorum gerçekten. (CHP
sıralarından “Vardır, vardır”. sesleri)
Ve bize
yaptıkları hakaret ve iftiraları katıyla, kat kat fazlasıyla kendisine iade
ediyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, sataşmadan söz istiyorum efendim.
BAŞKAN – Gel.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – “Buyurun.” de, “Gel.” deme. Bak onun hitabet tarzı var İç Tüzük’ü
oku da….
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – “Gel.” denmez, “Buyurun.” denir Sayın Başkan. “ Gel.” denmez,
olur mu yani!
2.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli’nin şahsına sataşması nedeniyle konuşması
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Sayın Başkan, biraz önce burada çıkıp da beni değersiz kabul eden,
benim sözlerime cevap verilmeyecek kadar değersiz söylediğimi, yalan
söylediğimi bu Nurettin söyledi.
Ben, bu
Nurettin’i iyi tanırım. Ben de maliyeciyim, sen de benim yanımda çok kıdemsiz
maliyecisin, tamam mı?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Ne alakası var?
KAMER GENÇ
(Devamla) - Tabii, tabii, çok alakası var, çok alakası var.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Ben maliye müfettişiyim, sen nesin onu söyle?
KAMER GENÇ
(Devamla) - Şimdi, evvela, maliyecilikte bir kural vardır, bir terbiye
kuralları vardır, kendisinden daha kıdemli olanlara karşı saygı duyulur. (CHP
sıralarından “Üstat” sesleri) Ben, burada hiç yalan söylemedim. Hangisini yalan
söyledim ya? Hangisini söyledim, hangisini söyledim.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Burada hakaretten başka bir şey yapmıyorsun.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Bir defa, şimdi, Tayyip Erdoğan’a ulaştınız mı ulaşmadınız mı?
ŞUAY ALPAY
(ELÂZIĞ) – Hiçbir şeye inancın yok mu senin?
Siz niye bugünkü
Meclisi tatil etmediniz? “Efendim, Genel Başkana ulaşmadık.” denildi mi,
denilmedi mi?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – O bizim talebimiz değil… O bizim talebimiz değil… Hiç mi edep yok
sende?
KAMER GENÇ
(Devamla) - Ee, Tayyip ortadan kayboldu. Tayyip kayboldu diye bu Meclis karar
vermeyecek mi, AKP Grubu karar vermeyecek mi?
Şimdi, biz
diyoruz ki, 17 tane şehit bizim için çok büyük bir acıdır, bir ülke için çok
büyük acıdır ve yıkımdır. Burada insanların acılarıyla oynamayın siz,
acılarıyla oynuyorsunuz. Tayyip Erdoğan, bu devletin kurucusu olan Atatürk’ün
anma törenlerine katılmıyor, Anıtkabir’e gelmiyor, ondan sonra… (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) O zaman bu cumhuriyete inanmıyorsanız, bu cumhuriyetin
kanunlarına göre bu memleketi yönetmeye kalkmayın ya. (AK PARTİ sıralarından
“Hiç mi iraden yok?” sesi) O bakımdan yani burada çıkıp da…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Başbakanımız hakkında böyle hakaretler…
KAMER GENÇ
(Devamla) - Bakın, yüzlerce, sizinle ilgili soygun davasını, durumunu dile
getirdim. En basiti yahu, Rize’de, Rize’de… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bak Canikli, Rize’de ÇAYKUR’da 2 bin tane işçi sekiz ay oturuyor, ayda 3 bin
600 lira para alıyor.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Başbakan bugün Diyarbakır’da törendeydi, şehitlerimizin cenaze
törenindeydi, haberin yok mu?
KAMER GENÇ
(Devamla) - Efendim, niye dün burada yoktu? Niye burada yoktu dün?
BÜLENT TURAN
(İstanbul) - Kaç defa şehit cenazesine katıldın? İstismar etme!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Dün, sırf Atatürk’ün anma törenine Tayyip katılmamak için seyahat
süresini uzattı.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) – Haydi oradan!
ŞUAY ALPAY
(Elâzığ) – Hiçbir değerin yok mu senin!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Bunu herkes biliyor. Bunu halk da biliyor. Onun için, niye inkâr
ediyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Devamla) – Günün gerçeklerini inkâr etmeyin… (CHP sıralarından alkışlar)
ŞUAY ALPAY
(Elâzığ) – Kamer Genç, hiçbir tane değerin yok mu)
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ne? Kimin?
ŞUAY ALPAY
(Elâzığ) – Hiçbir tane değerin yok mu senin!
BÜLENT TURAN
(İstanbul) – Gel, bu tarafa gel.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sen gel buraya, sen, sen! Yerinden konuşacağına kürsüde, gel,
konuş. Kürsü burada, kürsüden konuş. (AK PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı
laf atmalar)
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN – İç Tüzük
72’nci maddeye göre görüşmelerin devam etmesine dair önerge vardır,
okutuyorum:Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İçtüzüğünün 72. maddesi
uyarınca, görüşülmekte olan 338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 2. bölümü üzerindeki görüşmelerin devam ettirilmesini arz ve talep
ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Ali Serindağ Celal Dinçer
İstanbul Gaziantep İstanbul
Özgür Özel Veli Ağbaba Muharrem Işık
Manisa Malatya Erzincan
Mahmut
Tanal
İstanbul
Gerekçe:
Altkomisyon,
gerçekte bir Tasarı değil Taslak üzerinde çalışmak zorunda bırakılmıştır.
Bilindiği gibi Taslak, yasaların Hükümet kararına kadar geçen süredeki adı,
Tasarı ise TBMM Başkanlığı’na sunulduğunda kazandığı sıfattır. Görüşülen
Tasarı, kamuoyunda yaklaşık bir yıldan bu yana söylenti halinde dolaşan, ancak
üzerinde çalışma yapılabilecek bir metin olarak ilgili taraflarca ulaşılamayan
bir metindir. Altkomisyon çalışmalarında, Tasarı’nın yasama sürecinin gerekleri
doğrultusunda kamu kurum ve kuruluşlarından da görüş alınmaksızın hazırlandığı
anlaşılmıştır. Bu durum, Hükümet tarafının görüşmeler sırasında 27 önerge
vererek metnin içeriğine de etki eden değişiklikler yapması ile kanıtlanmıştır.
Tasarı’nın
Komisyon inceleme süreci eksik bırakılmıştır. TBMM Başkanlığı, Tasarı’nın tali
komisyon olarak Plan ve Bütçe Komisyonu, ana komisyon olarak İçişleri Komisyonu
tarafından görüşülmesini kararlaştırmıştır. İçtüzük gereğince ana komisyon
çalışmalarının, makul süre içinde tamamlanacak tali komisyon raporunu da temel
alarak yürütmesi gerekir. Ana komisyonda dile getirilen bu durum karşısında
Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan “işlerin yoğunluğu nedeniyle görevin
yapılamayacağı yazısı” getirilmiştir. Oysa Tasarı, Maliye Bakanlığı
temsilcilerinin verdiği bilgiye göre, bütçeye aylık 250 milyon TL yılda toplam
3 milyar TL ek maliyet getirme özelliğine sahiptir. Yönetimler arası mali
paylaşım sisteminin ilkelerine ve oranlarına ilişkin değerlendirilmeye muhtaç
değişiklikler getirmektedir.
Tek komisyon
olarak çalıştırılan İçişleri Komisyonu, Tasarı’yı TBMM Başkanlığı’na (8 Ekim
2012) sunulduktan sonra 48 saatlik bekleme süresinin hemen sonunda 10 Ekim 2012
günü görüşmek zorunda bırakılmıştır. Partilere metin üzerinde görüşme ve
hazırlanma süresi tanınmamış, bunun yanı sıra Komisyon’un çalışmalarını beş gün
içinde tamamlamak zorunda olduğu bildirilmiştir.
İçtüzüğe şeklen
uyan, ancak ruhunu derin biçimde zedeleyen bu tarz, Hükümet temsilcilerinin her
türlü oylamayı kendi oylarıyla istedikleri gibi sonuçlandırma olanağına sahip bulunmaları
nedeniyle her türlü uyarıya karşın terk edilmemiştir.
Tasarı metni,
yasa yazım kurallarına aykırı bir metindir. Tasarı, kamuoyunun görüş ve
eleştirisine kapatıldığı için yasamanın demokratik yol ve yöntemlerinden
yoksunluğun ve yasama hazırlığının bürokratik gereklerinden uzaklığın
sonucunda, yasal metinlerde yerleşik hale gelmiş her türlü kuralı ihlal eden
bir metin olarak sunulmuştur. Tasarı, ikisi yürütme-yürürlük olmak üzere toplam
7 Madde ile 2 Geçici Madde’den oluşmakla birlikte, toplam 20 sayfa uzunluğunda
bir ana metin ve 60 sayfalık eklerle 80 sayfadır. Örneğin Madde 4 üç sayfa,
Madde 5 altı sayfa uzunluğunda tek maddedir. Bu özelliğe başka bir örnek,
“çeşitli hükümler” başlığının tek temalı ana düzenlemelerden önce Madde 3
olarak yerleştirilmiş olmasıdır.
Tasarı bir “seçim
kanunu’dur. Tasarı, Hükümet’in yerel genel seçimleri Mart 2014’ten Ekim 2013
tarihine çekme amaçlı Anayasa değişikliği ile birlikte gündeme gelmiştir.
Tasarı açıkça seçim çevrelerini değiştirmektedir. Yeniden ve köklü değişikliklerle
yeniden belirlediği seçim çevrelerinin, erkene alınmaya çalışılan ilk yerel
seçimlerde uygulanması amaçlanmaktadır. Günümüzde söz konusu seçimlere bir
yıllık bir zaman kaldığı göz önüne alındığında, Tasarı’nın bir seçim
koşullarını yeniden belirleme özelliğine sahip olduğu akılda tutulmalıdır.
Tasarı’nın TBMM
görüşmelerinde izlenen takvim bakımından görüşmelerin verimliliğini dramatik
biçimde düşürecek kadar kısa bir zaman dilimine sıkıştırılmasının yakın nedeni
bu durumdur.
Bu gerekçelerle,
Tasarının 2. bölümü üzerindeki görüşmelere devam edilmesi büyük önem
taşımaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza…
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – …
sunacağım.
Yoklama talebi
var, yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Serindağ, Sayın Dinçer, Sayın Güler, Sayın Gümüş, Sayın Eyidoğan, Sayın
Altay, Sayın Özgündüz, Sayın Acar, Sayın Işık, Sayın Topal, Sayın Canalioğlu,
Sayın Ediboğlu, Sayın Genç, Sayın Akova, Sayın Toprak, Sayın Tamaylıgil, Sayın
Köse, Sayın Özdemir, Sayın Yılmaz.
Evet, iki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Bölüm üzerinde on
beş dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sisteme giren
sayın milletvekilleri: Sayın Türkmenoğlu, Sayın Türkoğlu, Sayın Işık, Sayın
Halaman, Sayın Serindağ, Sayın Acar, Sayın Erdem, Sayın Yılmaz, Sayın Öz, Sayın
Erdoğan, Sayın Erdemir, Sayın Özel, Sayın Kurt, Sayın Işık, Sayın Dinçer, Sayın
Akçay, Sayın Özkan, Sayın Ağbaba, Sayın Değirmendereli, Sayın Öztürk, Sayın
Durmaz, Sayın Genç, Sayın Köse, Sayın Demiröz, Sayın Öner, Sayın Dedeoğlu,
Sayın Ediboğlu ve Sayın Şimşek.
Bu okuduğum
sıralamaya göre söz verilecektir. Lütfen sisteme girsin sayın milletvekilleri.
Sayın
Türkmenoğlu, girin lütfen, ilk söz sizin.
Evet Sayın
Türkmenoğlu, buyurun.
AYŞE TÜRKMENOĞLU
(Konya) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; ben de tüm şehitlerimize
tekrar Allah’tan rahmet diliyorum. Konya’da da şehidimiz var, şehidimizin
ailesine başsağlığı diliyorum.
Bizler her zaman
şehit ailelerimizle birlikteyiz, acılarında, kederlerinde yanlarındayız. Sadece
cenazelerinin olduğu gün değil, sonrasında, her daim biz teşkilatlarımızla
beraber şehit ailelerimizle birlikteyiz, bunu özellikle söylemek istiyorum.
Bizlerden arkadaşlar şehit cenazelerine gittiler ama Meclis çalışmasını
engellemeye çalışmadılar. Burada da dileyen milletvekillerimizin gidebileceğini
düşünüyorum ben. Bizler yine yarın gidip geleceğiz.
BAŞKAN – Sayın
Türkmenoğlu, soru sorun lütfen.
AYŞE TÜRKMENOĞLU
(Konya) – Efendim, ben daha önce bunun için söz istemiştim. Teröre karşı ortak
tavrımızın olduğunu düşünüyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin)- Sayın Başkanım, bu bir istismardır.
BAŞKAN – Sayın
Türkoğlu…
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın Bakanım, İl Özel İdare Kanunu’nun 4’üncü maddesi
-ki bu kanun sizin devri iktidarınızda çıkarıldı- il kapandığı zaman il özel
idarelerinin kapanacağını amir hüküm altına almaktadır. Şimdi, bu kanunla 29 il
özel idaresi kapatılmakta, bu iki kanunu nasıl bağdaştıracağız?
Geçtiğimiz
günlerde, Diyarbakır Valisi, açlık grevine destek vermeyen, kepenk indirmeyen
esnaf üzerinde Büyükşehir Belediyesinin zabıtalar göndererek baskı kurup ceza
verdiğini ifade etmişti. Bu yasayla devlet yanlısı köyler, aşiretler, esnaf,
korucular bu tür etnik siyaset yapan belediye başkanlarının insafına mı terk
edilecek? Bunları nasıl koruyacaksınız?
Jandarma
teşkilatı ne olacak? Bu büyükşehir belediyesi ilan edilen illerde jandarma
teşkilatı -özellikle Doğu ve Güneydoğu’da- tasfiye mi edilecek?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Işık…
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bilindiği gibi, tasarıyla, 31/12/2011 tarihine göre nüfusu 2 binin altında
bulunan çok sayıda belediye kapatılmaktadır. Kapatma yerine, kişi başına düşen
gelir payını artırarak bunları yerinde bırakmayı düşünmediniz mi?
2) 31/12/2012
tarihi itibarıyla nüfuslar otomatikman güncellendiğine göre, yayım tarihi
yerine bu tarihi dikkate alarak bazı belde belediyelerinin tüzel kişiliğinin
devamına imkân sağlanabilir mi?
3) Birbirine
yakın, kapatılmış ama birleşme kararı alınmış belde belediyelerinin bir araya
gelerek 2 binin üzerine çıkarılması hâlinde tüzel kişiliklerinin devamını
sağlayacak bir düzenleme düşünülmekte midir?
4) Turizm
bölgelerindeki Anayasa Mahkemesi kararıyla iade edilen tüzel kişilikleri iade
etmeyi siz de düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Halaman…
ALİ HALAMAN
(Adana) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Şimdi, Amerika
çok benimsenen bir devlet. Onun yanında bir Teksas var, eyalet. Coğrafyası,
nüfusu Türkiye’den büyük. Orayı bir vali yönetiyor. Türkiye coğrafyasının
oradan küçük olmasına rağmen, Türkiye’yi bu kadar bölüp, parçalayıp yönetmeyi
niye düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Halaman.
Sayın Serindağ…
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum: İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı hakkında mülkiye müfettişlerince veya İçişleri Bakanlığı
kontrolörlerince kaç defa ön inceleme izni istenmiştir? Bakanlığınızca kaç
talebe izin verilmemiştir?
Ayrıca, Ankara
Büyükşehir Belediyesince yaptırılan ve Eskişehir yoluna giden herkesin gördüğü
demir yığını şimdi Belediye tarafından söktürülmektedir. Bu şekilde kamu
zararına sebebiyet verilmektedir. Sayın Bakana soruyorum: Kamu zararını buna
sebebiyet verenlerden tahsil edecek misiniz? Bunun için ne yapacaksınız?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Acar…
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu yasayla
kapatılacak köy ve beldelerde yaşayan, iktisaden zayıf halka ve dar gelirli
esnafa, buraların mahalleye dönüştürülmesi nedeniyle ilave yükler
getirilmektedir. “Belediye vergileri;
a) İlan ve reklam
vergisi, eğlence vergisi, akaryakıt tüketim vergisi, çeşitli vergiler,
haberleşme vergisi, elektrik ve hava gazı tüketim vergisi, yangın sigortası
vergisi, çevre temizlik vergisi, belediye harçları, temizlik ve aydınlatma
harcı, işgal harcı, tatil günlerinde çalışma ruhsatı, kaynak suları harcı,
tellallık harcı, hayvan kesim, muayene ve denetleme harcı, ölçü tartı aletleri
harcı, bina inşaat harcı, çeşitli harçlar, kayıt ve suret harcı, imar ile
ilgili harçlar, parselasyon harcı, ifraz ve tefrit harcı, plan proje teslim
harcı, zemin ölçme izni ve toprak hafriyat harcı, iş yeri izni harcı, muayene
ve ruhsat rapor harcı, sağlık belgesi harcı, esnaf muaflığı harcı”
yükletiyorsunuz.
Bu kadar yükü
yurttaşa yüklerken tasarıyı Plan ve Bütçe Komisyonunda tartışılmadan neden
Genel Kurula getirdiniz? Tasarının kamuoyunda tartışılmasından mı
korkuyorsunuz?
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Erdem…
ENVER ERDEM
(Elâzığ) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım,
büyükşehir belediye sınırları mülki sınırları olan özerk veya federal yönetim
olmayan bir model dünyada var mıdır?
İkinci sorum:
Sayın Cumhurbaşkanı “Bu reformları biz yapmazsak birileri gelir, yapar.”
demişti. Görüşmekte olduğumuz bu tasarı da Cumhurbaşkanımızın dediği
reformlardan birisi midir?
Yine, 5018 sayılı
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 14’üncü maddesi, 3067 sayılı Kanun’un
3’üncü maddesi, Anayasa’nın 163’üncü maddesinin son fıkrasına göre bu
düzenlemenin bütçeye yük getirip getirmediğini araştırdınız mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Yılmaz…
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben Sayın Bakana
bu tasarıdaki ihtiyaç fazlası personelle ilgili düzenlemeyi sormak istiyorum.
İhtiyaç fazlası işçilerle ilgili, Hükûmetin gönderdiği metinde, bu metinde
ihbar tazminatı ödeneceği belirtilmiş, ancak Komisyondan çıkan metinde “İşi
kabul etmeyen işçilerle ilgili ihbar tazminatı ödenmez.” koşulu vardır. Bu
nedendir?
Aynı şekilde,
gelen metinde “Kıdem tazminatıyla ilgili toplu iş sözleşmeleri hükümleri devam
eder.” denmesine rağmen Komisyondan çıkan metinde bu konuya herhangi bir
açıklık getirilmemiştir. Toplu iş sözleşmesi sahibi işçilerin haklarına el
konulmuştur.
Onun yanında,
“Kıdem tazminatıyla ilgili ya da diğer alacakları ile ilgili devralan kurum
sorumlu olmaz deniyor. Peki, devreden kurumların da tüzel kişiliği ortadan
kaldırıldığına göre işçilerin izin ücretleri, ulusal bayram ve pazar ücretleri,
kıdem alacakları ne olacaktır?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Öz…
ALİ ÖZ (Mersin) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan,
Siirt Pervari’deki helikopter kazasında 17 askerimiz maalesef şehit olmuştur.
Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına, ailelerine ve Türk milletine
başsağlığı diliyorum.
Bu kazada
saldırı, sabotaj ihtimali var mıdır, sadece hava şartları mı etkendir?
Helikopterlerin bakımı ve kontrolü zamanında yapılmış mıdır? Sadece kötü hava
şartlarında 17 askerimizi şehit vermek ülkeye yakışıyor mu? Bu helikopterler ne
zaman alınmıştır? Bu helikopterlerde, en eski araçlarda bile bulunan sensörler
yok mudur? Metal yorgunluğu söz konusu mudur?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Son soru, Sayın
Erdoğan…
TUFAN KÖSE
(Çorum) – Beni unuttunuz, Sayın Başkan, ben de sisteme girmiştim.
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
“Terörist cenazesi için ağlamayan insan değildir.” diyen Emniyet Müdürüne sahip
çıkmaya devam ediyorsunuz. Şehitlerimize ne zaman sahip çıkacaksınız?
Ülkemizin
rejimini değiştiren, üniter yapısını bozan bu kanunu çıkardığınızda bu vatan
için şehit olan kahramanlarımıza hem bu dünyada hem ahirette nasıl hesap
vereceksiniz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Bakanım,
buyurun.
TUFAN KÖSE
(Çorum) – Sayın Başkan, sisteme girdim, Çorum’la ilgili bir dakikalık bir şey
söyleyeceğim.
BAŞKAN – Sayın
Milletvekilim, on beş dakika soru-cevap işlemi. Bilmeden konuşuyorsunuz, kusura
kalmayın!
TUFAN KÖSE
(Çorum) – Bilmediğimi nereden biliyorsunuz? Biliyorum ama bir dakika istisna
istiyorum.
BAŞKAN – Süreye
bakın, dokuz dakika soru sorma süresi verdim.
TUFAN KÖSE
(Çorum) – Bakın, bir kere “Bilmeden konuşuyorsunuz.” diye bir söz söylemeyin.
Alacahöyük’le
ilgili bir dakika…
BAŞKAN – Ne
yapmamız gerekiyor Sayın Milletvekilim? Hep mi size kullandıralım?
TUFAN KÖSE
(Çorum) – Ne var ki bunda bir istisna olsa. Her şey sizin dediğiniz gibi
olacak, maşallah yani!
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Herkes istisna ister o zaman.
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Bakanım.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Sayın Başkan,…
TUFAN KÖSE
(Çorum) – Sayın Bakanım, beş bin yıllık tarihi barındıran Alacahöyük’ü var,
bununla ilgili bir cümle söyleyeceğim, bunu dikkate almanızı istiyorum.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) - …değerli milletvekillerimizin cevaplandırılmak üzere
yönelttikleri soruları cevaplamak üzere sözlerime başlıyorum.
TUFAN KÖSE
(Çorum) – Alacahöyük’ün beş bin yıllık bir tarihi var Çorum’da, UNESCO’nun
tarihî değerler listesinde var.
AHMET YENİ
(Samsun) – Sayın Milletvekili, izin verin, biz de dinleyelim.
TUFAN KÖSE
(Çorum) – Dinleyelim de, benim söylediğim de çok önemli Ahmet Bey yani.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Sayın Türkoğlu’nun 5442 sayılı Kanun’a göre iller
kapanınca il özel idarelerinin de kapanacağına dair sorusu doğrudur. İller
kapanınca il özel idareleri kapanır ama il özel idaresi kapanınca iller
kapanmaz.
Jandarmanın ne
olacağı sorusu… Jandarma aynen görevine devam edecek, sorumluluk alanında bir
değişiklik olmayacak. Büyükşehir belediyesi düzenlemesi olmasaydı nasıl bir
çalışma alanı yürütecekse aynı tarzında çalışmasına devam edecek.
“Etnik siyaset
yapan belediye başkanlarına ne gibi tedbirler alınacak?” sorusu… Bugün ne gibi
tedbirler alınıyorsa yarın aynı tedbirler, belki daha fazlasıyla alınacaktır.
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) – Bir şey yapılmayacak yani.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Yani Diyarbakır Belediye Başkanı örneği gibi.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Nasıl anlıyorsanız.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Meşenin dalları ne olduysa bu da öyle olacak.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Sayın Işık’ın 2 binin altındaki belediyelerin payını
artırma suretiyle varlıklarının devamı noktasındaki sorusu… 2 bin nüfusun
altındaki belediyelerin paylarını artırarak varlıklarını devam ettirmeleri de
bir tercihtir ama doğru tercih değildir. Onların paylarının kapandıkları
illerin özel idarelerine aktarılması suretiyle ile aktarılan kaynak miktarında
bir değişiklik olmamakta, aksine kaynakların işe aktarımı konusunda bir
rasyonel düzenleme yapılmaktadır.
Yayım tarihinde
nüfusların esas alınmasına yönelik sorusu… Yayın tarihinde eğer TÜİK
verebilirse…
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Yıl sonu itibarıyla, 2012, güncellenmiş…
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Ki veremiyor, veremediği anlaşıldı. Dolayısıyla 2011
yılı son kesinleşmiş nüfus sayımını esas almak durumundayız.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Bu da bir vizyon ha? Sayın Bakan, üç gün önce bu yok muydu
aklınızda? Biz gittik taşrada bunun aksini söyledik siz söylediniz diye. Ayıp
ya!
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Birleşmek için 2011 yılında karar almış olanlar var
ise yayım tarihine kadar birleşme işlemlerini bitirmiş olan ve birleşme sonucu
2 bin nüfusu aşmış olan belediyeler kapanma işlemine tabi tutulmuyorlar.
Sayın Halaman’ın
sorusu, Amerika’da bir eyaletin tek valiyle idare edilmesi hususu… Amerika’nın
yönetim tarzı ve idari rejimi ile Türkiye’nin birbirine benzer yönleri varsa da
benzemeyen yönleri de vardır. Türkiye’deki yönetim Türkiye’ye hastır ve il
yönetimi, illerin yerel ve merkezî idare bakımından nasıl yönetileceği hususu
bizim mevzuatımızda belirlenmiştir. Bugün de yaptığımız, bu mevzuatta bir
yenilik, bir mevzii değişimden ibarettir.
Sayın
Serindağ’ın, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında kaç defa inceleme
istenmiştir?” sorusu tarih içermiyor ama ben 2009’dan bugüne olduğunu
varsayarak cevaplamak istiyorum. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında
2009 seçimlerinden bugüne kadar otuz üç araştırma ve ön inceleme yapılmıştır.
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – Sayın Bakan, sorum şöyle: Ön inceleme istenmiş ancak verilmemiş
kaç dosya vardır, onu soruyorum ben.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Burada yanlış bilgi veriyor efendim. Yanlış bilgi veriyorsunuz.
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – Sayın Başkan ,sorulara gerçek cevaplar vermiyor, yanlış cevaplar
veriyor Sayın Bakan. Cevap vermiyor Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Serindağ, ben, Sayın Bakanı yönlendiremem ki şu şekilde cevaplayasın diye,
benim böyle bir yetkim yok ki.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Ankara Büyükşehir Belediyesinin Eskişehir yolunda
yapmış olduğu, demir, metal malzeme kullanılarak yapmış olduğu iş merkezi
inşaatıyla ilgili sorusuna cevabımız şu: Eskişehir yolu üzerindeki iş
merkezinin yanlışlığı…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Danıştayın soruşturma açma şeyi var, siz hâlâ açmıyorsunuz. Doksan
altı tane ihalede yolsuzluk yapıldığına dair Danıştayın kararı var, niye
uygulamıyorsun?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – …tarafımızdan da, şahsen benim tarafımdan da, parti
mensuplarımız ve parti yönetimimiz tarafından da eleştirilmiş bir konudur.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Orada doğru cevap vermek zorundasın. Orada doğru cevap ver.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Burası Büyükşehir Belediyesi Başkanı hakkında
başlatılmış bir inceleme esnasında, kamu zararına sebebiyet vermeyecek şekilde
projede revizyon yapılmış ve burası kamunun elinden kamu zararına sebebiyet
vermeyecek şekilde çıkarılmıştır. Takip ettiğiniz gibi zannediyorum yıkım
işlemi de gerçekleşmektedir.
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – Kamu zararı gözümüzün önünde.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Kamu zararına sebebiyet vermeyecek şekilde satışı
gerçekleştirilmiştir.
Sayın Acar’ın
belediye vergileriyle ilgili, Büyükşehir Belediyesi sınırlarına alınacak ve
mahalleye dönüşecek köylerden belediye vergileriyle ilgili sorusunun cevabı
birkaç kez burada verildi; kanunda da çok açık, tasarıda da çok açık olmasına
rağmen bir kez daha açıklayım: Soruda sayılan değişik isimlerdeki belediye
gelirleri vergi ve harçlarının -ki ana kanun 2464 sayılı Kanun’dur.- bu kanuna
göre alınacak vergi ve harçların beş yıl süreyle bu illerimizde, köyden şehre
dönüşen mahallelerde alınmayacağı hususu kanunda vardır. Ayrıca bir kez daha
ifade etmiş olayım.
Bunun yanında,
soru-cevap bölümlerinde ve kürsü konuşmalarında da ifade edildiği üzere…
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Sayın Bakan, Plan ve Bütçe Komisyonunda niye getirmediniz, onu
soruyorum.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – …emlak vergisi konusu dile getirilmiştir.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) - Plan ve Bütçe Komisyonunda niye tartışmadınız?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Emlak vergisinden de köylerden mahalleye dönüşecek
büyükşehir sınırlarındaki yerleşim yerlerinde oturan emlak sahiplerinin yani
mevcut köylerde oturan vatandaşlarımızın beş yıl süreyle muaf olması konusunda
da Hükûmetimizin ve parti grubumuzun, muhalefetin de dile getirdiği hususa
katılımıyla değişiklik söz konusu olacaktır. Önergesini hazırlatmış durumdayız.
Sayın Erdem’in
“Niye mülki sınırlar büyükşehir belediyesine dönüşüyor?” sorusunun cevabı:
Büyükşehir belediyeleri aynı zamanda bir yerel yönetim birimi olarak kabul
edildiği için. Esas itibarıyla il özel idareleri birer yerel yönetim birimidir
ve…
ENVER ERDEM
(Elâzığ) – Sayın Bakan, dünyada hiç örneği var mı?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – …yerel yönetimler itibarıyla il özel idareleri il
sınırlarında birer yerel yönetim birimi olarak hizmet verebildiğine göre,
büyükşehir belediyesinin de il sınırlarında yerel yönetim birimi olarak hizmet
verebilirliğinin kabulü üzerine bu düzenleme yapılmaktadır.
ENVER ERDEM
(Elâzığ) – Sayın Bakan, dünyada benzer örnek var mı, onu soruyorum.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – “Bu düzenlemenin bütçeye yük getirmesi söz konusu
mudur?” Evet, söz konusudur.
ENVER ERDEM
(Elâzığ) – Ne kadar Sayın Bakan?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Bunu, yasanın genel takdimi esnasında açık seçik,
rakamını vererek ifade etmiştim, bir kez daha ifade ediyorum: 2 milyar 900
küsur milyon lira yani 3 milyar lira mertebesinde, 2011 yılı gerçekleşen bütçe
rakamları itibarıyla…
ENVER ERDEM
(Elâzığ) – Yani 3 katrilyon yük getiren bir konu Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşülmemiştir.
BAŞKAN – Sayın
Bakan, lütfen sözlerinizi toparlar mısınız.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – …3 milyar liralık yük getirmesi söz konusudur ama
gelecek yükün kanunda sayılması söz konusu değildir. Nereden geldiğini anlamak
çok rahattır zira yüzde 5 olan genel bütçe vergi gelirleri payı yüzde 6’ya
çıkıyor, yüzde 2,5 olan büyükşehir ilçe belediyeleri genel bütçe vergi
gelirleri payı yüzde 4,5’a çıkıyor. Bu artışların bütçeden yerele bir pay
aktarmaya sebep olduğu aşikârdır, bunun da karşılığı bugün için 3 milyar lira
mertebesindedir.
ENVER ERDEM
(Elâzığ) – Gider artırıcı, gelir azaltıcı görüşme yapılamaz.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) - Sayın Yılmaz’ın ihbar ve kıdem tazminatlarına ilişkin
konusu… Burada çalışanların herhangi bir hak kaybı söz konusu değildir.
Devralan ve devreden makamların, kurumların ihbar ve kıdem tazminatları
konusunda düzenlenmiş yükümlülükleri vardır. İş hukukundan gelen haklar
saklıdır, hiçbir personelin mağduriyeti söz konusu değildir. Sadece, iş yerinin
değişikliği gibi bu yapısal değişikliğe bağlı bir zorunlu düzenleme
yapılacaktır, yapılmaktadır.
Sayın Öz’ün
helikopter kazasıyla ilgili sorusu… Bu kaza, doğrusu, eminim ki 75 milyon
milletimizin her ferdini üzmüştür; yurt dışındaki vatandaşlarımızı da derinden
üzmüştür. Bu kazanın haberinin dün –enteresan- 10 Kasım gününe, bir özel üzüntü
günümüze rastlaması da üzüntümüzü doğrusu daha da artırmıştır.
Helikopterler her
alanda, güvenlik hizmetlerinde, askerî hizmetlerde, sağlık hizmetlerinde
kullanılan araçlardır. Helikopterlerin ve uçakların, sivil havacılık
taşımacılığı dâhil kullanım şekli, bakım hizmetleri son derece katı kurallara
tabi olarak gerçekleşmektedir, gerçekleştirilmektedir. Metal yorgunluğu gibi
bir husus asla söz konusu değildir. Zira bu tür araçlar, belli ömre, belli
kilometreye, belli saate tabi olarak çalıştırılmaktadırlar. Görünürde parçalar,
bu araçların parçaları yorulmamış, yıpranmamış olsa bile, saati gelince, süresi
dolunca kendiliğinden, otomatik olarak değiştirilmektedir. Kaldı ki dün kaza
yapan helikopterimizin öngörülen kilometresi çok daha başlangıçlarda, 2 bin
kilometrenin altında, bakım sonrası yol hizmet etmiş bir helikopterimizdir,
kazaya maruz kalan. Ancak, kazanın oluşu helikopterin teknik özelliğinden
değil, maalesef, pilotaj ve hava şartlarına, iklim şartlarına bağlı olarak
gerçekleşmiş bir kazadır. Nihai sebebini şu anda açıklamamız zaten mümkün
değildir, bunun kaza kırım raporu netleşince ortaya çıkacaktır.
TUFAN KÖSE
(Çorum) – Sayın Başkanım, İç Tüzük’e göre beş dakika geçti. Beni bilmemekle
itham ettiniz.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, sayın milletvekili soru soruyor, cevabını istiyor.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Üzüntümüz büyüktür.
TUFAN KÖSE
(Çorum) – Cevabı da… Cevabı da zaten yirmi dakika içerisinde değil mi İç
Tüzük’e göre?
BAŞKAN – Uyardım
Sayın Bakanı.
TUFAN KÖSE
(Çorum) - İç Tüzük’e göre öyle değil mi?
BAŞKAN – Hayır
efendim. Dokuz dakika soru sorma süresi verdim.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Sabahleyin, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı
Sayın Kılıçdaroğlu, Başbakanımız Sayın Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanımız,
kuvvet komutanlarımız ve Millî Savunma Bakanımız, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanımız, Millî Eğitim Bakanımız, Başbakan Yardımcımız ve bendeniz, birlikte,
Diyarbakır’da, bu 17 genç subay, astsubay, uzman çavuş şehitlerimizin cenaze
törenine katıldık. Şahsımız adına katıldığımız gibi hem Hükûmet adına hem
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına gerçekleşen, iktidar muhalefet olarak
gerçekleştirilmiş bulunan bu katılım, mutlaka acıları dindirmesi mümkün
değildir ama eminim ki acıları azaltan bir katılım olmuştur. Hepimizin üzüntüsü
büyüktür. İnşallah, bu tür kazalar bir kez daha tekrarlanmaz. Bunu hem temenni
ediyoruz hem de varsa bir eksiklik tedbir noktasında, onu da almak noktasında
olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN –Teşekkür
ediyorum.
Sayın Köse…
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bir
saniye Sayın Serindağ, siz sorunuzu sordunuz.
Sayın Bakan cevap
verdikten sonra tekrar açıklama yapma hakkı yok ama vereceğim.
Buyurun Sayın
Köse.
TUFAN KÖSE
(Çorum) – Sayın Başkanım, şimdi “İç Tüzük’ü bilmiyorsunuz, bilip bilmeden
konuşuyorsunuz.” diyerek benim şahsımı yaraladınız. O konuda söz istiyorum.
BAŞKAN – Efendim…
TUFAN KÖSE
(Çorum) – “İç Tüzük’ü bilmiyorsunuz, bilmeden konuşuyorsunuz.” dediniz bana
orada. Ben yirmi bir yıllık…
BAŞKAN – Hayır.
Lütfen Sayın Köse…
TUFAN KÖSE
(Çorum) – Tutanaklara bakın o zaman, tutanaklara bakın.
BAŞKAN – Hayır.
Tamam, bakabilirim tutanaklara.
TUFAN KÖSE
(Çorum) – Bakın tutanaklara, aynen dediğiniz bu: “İç Tüzük’ü bilmiyorsunuz.”
BAŞKAN –
“Soru-cevap işlemi on beş dakikada yapılacaktır.” diye açıklama yaptım. Dokuz
dakika soru sorma hakkı verdim.
TUFAN KÖSE
(Çorum) – Sayın Bakan on beş dakika zaten kendisi konuştu. Orada İç Tüzük
çalışmıyor mu?
BAŞKAN – Ama
Sayın Bakanın cevap verme işlemi sayın milletvekillerinin soru sorma süresinden
kısılmış değil ki.
TUFAN KÖSE
(Çorum) – Bakın, Sayın Başkanım, aynı süre içerisinde hem milletvekili soru
soracak hem Bakan cevap verecek.
BAŞKAN – Sayın
Serindağ… Sayın Serindağ, buyurun.
TUFAN KÖSE
(Çorum) – Sayın Başkanım, iki dakika ben sataşmadan dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN – Sataşma
söz konusu değil ki.
TUFAN KÖSE
(Çorum) – Benim şahsıma, siz, hukukçu kimliğimi rencide ettiniz, sataştınız.
İki dakika söz istiyorum bu konuda.
CELAL DİNÇER
(İstanbul) – Cahillikle suçladınız milletvekilini.
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Köse. (CHP sıralarından alkışlar)
X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Çorum Milletvekili Tufan Köse’nin, Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Sadık Yakut’un şahsına sataşması nedeniyle konuşması
TUFAN KÖSE
(Çorum) – Sayın Başkanım, söyleyeceğimiz şeyler önemli. Yani Sayın Bakanım
birçok soruya zaten cevap da vermedi, işin doğrusunu konuşmak lazım, bana göre
eyyamcılık da yaptı.
Şimdi, benim
söyleyeceğim şu: Bizim memleketimizde, Çorum’da 24 beldemizin 22 tanesi
kapatılıyor. Bu 22 tane kapatılan beldeyle ilgili bizim Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu olarak bir yasa teklifimiz var, tamamının kapatılmaması yönünde. Ancak
burada 5 bin yıllık bir tarihi barındıran, UNESCO’nun da dünya kültür mirasında
yer alan, ülkemizde de 34 tane bulunan millî parkların içerisinde yer alan
“Alacahöyük” isimli bir beldemiz var, burası Hitit İmparatorluğu’nun başkenti.
Şimdi, buraya dünyanın bütün yörelerinden devlet adamları geliyor, turistler
geliyor. Bunlar geldiğinde bunları orada mahalle muhtarı mı karşılayacak, köy
muhtarı mı karşılayacak? Ben bunu merak ediyorum. Bununla ilgili Bakanlığınızın
bir düzenlemesi olacak mı? Bunu soracaktım.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Serindağ.
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – Sayın Başkanım, şimdi, Sayın Bakana bir sorum oldu. Sayın Bakanın
burada sorulan soruları doğru yanıtlaması lazım. Benim sorum şu, tekrar
yineliyorum, diyorum ki: “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında mülkiye
müfettişlerince veya İçişleri Bakanlığı kontrolörlerince -kendisine bağlı iki
kurum- ön inceleme izni istenmiş midir? Ön inceleme izni istendiği hâlde kaç
defa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında ön inceleme izni
verilmemiştir?” Soru bu kadar basit ve net. Varsa var, yoksa yok efendim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Serindağ. Soruyu daha önce de sormuştunuz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, aslında İstanbul Belediye Başkanıyla ilgili verdiği
bilgilerin hepsi yanlış.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
Birleşime bir
saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.04
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.05
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN
(Bolu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21’inci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
338 sıra sayılı
Tasarı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
21’inci madde
üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri geliş sırasına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 21. Maddesindeki
“dair” ibaresinin “ilişkin” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Candan Yüceer Muharrem Işık
Gaziantep Tekirdağ Erzincan
Celal Dinçer Ali Haydar Öner Kadir Gökmen Öğüt
İstanbul Isparta İstanbul
Birgül Ayman Güler Namık Havutça Mehmet S. Kesimoğlu
İzmir Balıkesir Kırklareli
Gökhan
Günaydın
Ankara
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın
21. Maddesi’nin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Değişiklik Önergesi:
Madde 21 - “5302 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin ikinci fıkrasına
aşağıdaki cümleler eklenmiştir. “Denetim komisyonu çalışmalarına, il özel
idaresi dışındaki kamu kurum ve kuruluşlarında görevlendirilenlere 3/7/2005
tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 25. Maddesinin üçüncü fıkrasında
öngörülen miktarı geçmemek üzere, il genel meclisince belirlenecek miktarda
günlük ödeme yapılır. Denetim komisyonunun emrinde görevlendirilecek kişi
sayısı, 3 kişiyi geçmemek üzere ve gün sayısı il genel meclisince belirlenir.
Uzman kişilerde aranacak nitelikler il genel meclisinin çalışmasına dair
yönetmelikle düzenlenir.” Şeklinde değiştirilmesi gerekmektedir.
Hasip Kaplan Pervin Buldan İdris Baluken
Şırnak Iğdır Bingöl
Altan
Tan Erol
Dora
Diyarbakır Mardin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
“Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Malatya Milletvekili
Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporu”nu ihtiva eden 338 sıra sayılı tasarının 21.
maddesinin tasarı metinden çıkartılmasını arz ederiz.
Necati Özensoy Enver Erdem Mehmet Erdoğan
Bursa Elâzığ Muğla
Alim
Işık Sadir
Durmaz
Kütahya
Yozgat
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) –Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Necati Özensoy, Bursa Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu olarak verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ben de şehitlerimize
Allah’tan rahmet diliyorum. Türk milletinin başı sağ olsun.
Meşhur bir misal
vardır: Deveye sormuşlar “Neren eğri?” diye. O da demiş ki: “Nerem doğru?”
Şimdi, bu kanuna baktığımızda, hakikaten, doğru olan bir tarafı yok, Anayasa’ya
aykırı, kanunlara aykırı, İç Tüzük’e aykırı. Sayın Meclis Başkan Vekilinin de
“Yetkim olsaydı geri çekerdim.” dediği bir kanunu görüşüyoruz.
Tabii, bütün
bunlara baktığımızda, kanunun da içeriğine baktığımızda, aslında, bu millete
çok da katkı sağlayacak bir kanun da olmadığı bir gerçek. Kanunun genel
gerekçesinde “Bu ilke ve değerler bir yandan vatandaşlar için hizmet kalitesini
geliştirerek vatandaş memnuniyetini artırmayı…” diye ifade ederek devam ediyor.
Bakın, bütün
arkadaşlarımız çıktığında ifade ettiler “Bu başka bir projenin altyapısıdır,
federasyonlaşmayı getirecektir.” vesaire. Eğer bunlar olmasa, gerçekten böyle
bir projenin peşinde olmasa İktidar, bu kanun gerçekten görüşülmeyecek,
geçmeyecek bir kanun. Sebebine gelince, bakın, iktidar partisi –ben, ikinci
dönemim, beş yılı aşan bir süredir buradayım- kolay kolay, kendisine oy
kaybettirecek bir kanunu Meclisten geçirmez.
Bakın, bu kanun
mevcut iktidar partisine oy kaybettirecek bir kanun. Neden? Burada ifade
etmişsiniz “vatandaş memnuniyeti” diye ama ilk büyükşehir olan illerden bir
tanesi Bursa’nın milletvekiliyim ben, 2008’de de çıkan kanunla, “pergel yasası”
diye ifade edilen o maddeyle de 30 kilometre sınırlarının içerisine giren
birçok köy oldu, dört tane de ilçe oldu. Şimdi -Bursa milletvekillerimiz de
var- o pergel yasası dâhilinde, Ankara, Bursa, Adana, Samsun gibi illerin,
köyden mahalleye dönüşen yerlerde yaşayanlardan “Allah razı olsun bu
İktidardan. İyi ki bizi köyken mahalleye dönüştürdü, bizim bu köy, bu yasa
geçtikten sonra, mahalleye dönüştükten sonra abat olduk.” diyen bir tane
vatandaş gösterin, ben bu yasaya “Evet.” diyeceğim.
Bakın,
Mudanya’nın, Gemlik’in, Kestel’in, Gürsu’nun köylerini karış karış geziyoruz,
vatandaş diyor ki: “Bu yasa geldikten sonra ben kendi imkânlarımla, imece
usulüyle getirdiğim suya şimdi ben büyükşehre para ödüyorum.” Bu ifade
ettiğimin başka bir tezadı da var, bu yasayla şimdi köyden mahalleye
dönüşeceklerden beş yıl ertelediler, onu da Sayın Bakana soruyorum: Geçtiğimiz
2008’de çıkan yasayla bugüne kadar su parası ödeyenler ne yapacak, onların
paralarını geri verecek misiniz, onu da buradan sormak istiyorum.
İşte, Toprak
Koruma Kanunu’na göre, dönüm başına 900 lira ücret ödüyor oradaki, köyden
mahalleye dönen vatandaş. Yine diyor ki: “İki göz, bir oda ev yapacağım,
çocuğumu evlendireceğim veya üste bir kat daha atacağım.” E, belediyeye
gidiyor, 25-30 bin lira imar parası! Yahu, Allah aşkına, birisi çıksın, şuradan
desin ki: “Bu yasa geçtikten sonra köyden mahalleye dönüşen oradaki
vatandaşlara şu artıları var.” Bir Allah’ın kulu,
bu yasayı
getirenler, tasarıyı hazırlayanlar söyleyemezler yani bu yasa vatandaşın
lehine, vatandaşın refahını artırıcı, vatandaşın işlerini kolaylaştırıcı bir
yasa değil. Bu beş dakika içerisinde birçok örnekler verebilirim ama beş
dakikayla sınırlı olduğu için belki bir başka önergede köylerden mahallelere
dönüşen bu yerlerdeki sıkıntılardan çok örnekler vereceğim size. Belde olup da
beldesi kapanan, o yörede yaşayan insanlardan “İyi ki belde belediyesi
kapatıldı, biz de rahat ettik. İlçeden veya büyükşehirden daha fazla hizmet
alıyoruz.” diyen yine bir Allah’ın kuluna ben rastlamadım.
Bakın, ben “Bu
ihanet yasası”, vesaire, falan filan demiyorum; vatandaşın lehine olmayan bir
yasa. Onun için bu yasayı bir an önce geriye çekmenizde fayda var ama hiç de
niyetinizin olmadığını görüyorum. Hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Karar yeter
sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Bir dakika süre
veriyorum. Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık var.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
338 sıra sayılı
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 21. Maddesi’nin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Değişiklik
Önergesi:
Madde 21 - “5302
sayılı Kanunun 17 nci maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki cümleler
eklenmiştir. “Denetim komisyonu çalışmalarına, il özel idaresi dışındaki kamu
kurum ve kuruluşlarında görevlendirilenlere 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı
Belediye Kanununun 25. Maddesinin üçüncü fıkrasında öngörülen miktarı geçmemek
üzere, il genel meclisince belirlenecek miktarda günlük ödeme yapılır. Denetim
komisyonunun emrinde görevlendirilecek kişi sayısı, 3 kişiyi geçmemek üzere ve
gün sayısı il genel meclisince belirlenir. Uzman kişilerde aranacak nitelikler
il genel meclisinin çalışmasına dair yönetmelikle düzenlenir.” Şeklinde
değiştirilmesi gerekmektedir.
Pervin
Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) –Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe :
Tasarı maddesine
eklenen “3 kişiye geçmemek üzere ibaresi”, kanuna hem netlik kazandırmak için
hem de yolsuzlukların önüne geçmek için önerilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım…
III. YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Yoklama
talebi var, yerine getiriyorum.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Serindağ, Sayın Havutça, Sayın Güler, Sayın Özdemir, Sayın Erdoğdu, Sayın
Acar, Sayın Kaplan, Sayın Işık, Sayın Aksünger, Sayın Akova, Sayın Özgündüz,
Sayın Ediboğlu, Sayın Öner, Sayın Canalioğlu, Sayın Yıldız, Sayın Tamaylıgil,
Sayın Toprak, Sayın Özgümüş, Sayın Özbolat, Sayın Tanal.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, 21’inci madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna mensup
milletvekillerince verilen önergenin kapalı oturumda görüşülmesine dair İç
Tüzük’ün 70’inci maddesine göre verilmiş bir önerge vardır.
Kapalı oturum
istemine dair önergeyi okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Önergeler
1.- Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ ve 34 arkadaşının,
338 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 21’inci maddesi üzerinde CHP Grubu
milletvekillerince verilen önergenin kapalı oturumda görüşülmesine ilişkin
önergesi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı tasarının 21. maddesi üzerinde grubumuz adına vermiş olduğumuz
önergenin kapalı oturumda görüşülmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Celal Dinçer Birgül Ayman Güler
Gaziantep İstanbul İzmir
Mehmet Ali Ediboğlu Haluk Eyidoğan İzzet Çetin
Hatay İstanbul Ankara
Ensar Öğüt Engin Özkoç Ali Haydar Öner
Ardahan Sakarya Isparta
Hurşit Güneş Ayşe Nedret Akova Ayşe Eser Danışoğlu
Kocaeli Balıkesir İstanbul
Mustafa Moroğlu Kemal Değirmendereli Dilek Akagün Yılmaz
İzmir Edirne Uşak
Sedef Küçük Mehmet Volkan Canalioğlu Osman Kaptan
İstanbul Trabzon Antalya
İdris Yıldız Kamer Genç Özgür Özel
Ordu Tunceli Manisa
Muharrem Işık Alaattin Yüksel Kemal Ekinci
Erzincan İzmir Bursa
Gürkut Acar Binnaz Toprak Veli Ağbaba
Antalya İstanbul Malatya
Engin Altay Ömer Süha Aldan Melda Onur
Sinop Muğla İstanbul
Hülya Güven Osman Oktay Ekşi Aykut Erdoğdu
İzmir İstanbul İstanbul
Malik
Ecder Özdemir Namık
Havutça
Sivas Balıkesir
BAŞKAN – Evet,
sayın milletvekilleri, kapalı oturumda Genel Kurul salonunda bulunabilecek
sayın üyeler dışındaki dinleyicilerin ve görevlilerin dışarıya çıkmaları
gerekmektedir.
Sayın idare
amirlerinden salonu boşaltmalarını temin etmelerini rica ediyorum.
Aynı zamanda,
yeminli…
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan, daha önce de bu konuda görüşlerimizi bildirdik.
İç Tüzük uyarınca kavasların dışarı çıkartılması gerekiyor. Bu konuda ben bir
usul tartışması yapılmasını istiyorum. Yine aynı şekilde…
BAŞKAN – Sayın
Milletvekilim, bu, 3’üncü, 4’üncü defa gündeme geldi. Efendim, yeminli…
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Efendim, siz İç Tüzük konusunda yanlış yapıyorsanız biz
defalarca getirmeye devam edeceğiz.
BAŞKAN - …hem
stenografların hem de yeminli görevlilerin…
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Lütfen, bu konuda usul tartışması istiyoruz efendim. Söz hakkı
istiyorum.
BAŞKAN – Kapalı
oturuma geçtik, usul tartışması istiyorsunuz.
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Efendim, ben kavasların dışarı çıkartılması konusunda…
Talebimiz bu zaten. Burada bir usul hatası yapıyorsunuz.
BAŞKAN – Buyurun
efendim.
İki dakika söz…
Lehte, aleyhte?
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Lehte.
NAMIK HAVUTÇA
(Balıkesir) – Lehte.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Lehte Sayın Başkan.
BAŞKAN – Lehte.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – Aleyhte.
BAŞKAN – Siz de
mi lehte?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Lehte Sayın Başkan.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Lehte ben dedim, ben dedim lehte.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – Aleyhte.
BAŞKAN – Siz
aleyhte. Siz de aleyhte mi?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Aleyhte
XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Kapalı oturumda kavasların dışarı çıkartılmasının
gerekip gerekmediği hakkında
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan, siz, bu İç Tüzük’teki ihlali yapmaya devam
ettiğiniz sürece biz de bu tartışmayı açmaya devam edeceğiz.
İç Tüzük
hükümleri çok açık efendim, madde 70 uyarınca kapalı oturum önergesi verildiği
takdirde kapalı oturumda bulunma hakkı olanların dışında herkes dışarı
çıkartılır. Kapalı oturumda bulunabilecek olanlar kimlerdir? Sadece Genel Kurul
kararıyla yeminli stenograflardır, onun dışında hiç kimse bu kapalı oturumda
bulunamaz. Kavaslara yemin ettirmekle bu hakkı getiremezsiniz.
Şimdi, bununla
ilgili daha önceki tartışmalarımızda gerekçede bahsedilen “kamu personeli”
kavramı dikkate çekilmiştir. Ama biz gerekçeleri hiçbir zaman oyluyor muyuz
arkadaşlar? Biz madde metnini oyluyoruz. Madde metninde ne diyor? “Stenograflar.”
diyor. Siz stenografları bir tarafa bırakıp… Onlar buradalar zaten, o konuyu
oylayabilirsiniz ama kavasları burada bulunduramazsınız. Gerekçeler hiçbir
zaman bu Mecliste oylanmıyor, okunmuyor dahi, gerekçeleri tartışmıyoruz bile.
Böylesi bir hukuksuz, İç Tüzük’e aykırı bir işlemi yaparken gerekçeyi hiçbir
zaman gerekçe gösteremezsiniz.
Siz bir
hukukçusunuz Sayın Başkan. Daha önce de söyledik, yasaların yapılma şeklini
benden çok daha iyi biliyorsunuz. Madde metninde böylesi bir konu yok ise siz
bu varmış gibi hareket edemezsiniz. İç Tüzük’e aykırı, Meclisin çalışma
düzenine aykırı bir şekilde bu kavasların burada bulunması konusunu Genel
Kurulda oylamaya sunamazsınız Sayın Başkan. Böyle bir şey yaptığınız takdirde
bu Genel Kurulun hem iradesine hem İç Tüzük’e aykırı davranmış oluyorsunuz.
Hukukçu olarak sizden talep ediyorum, lütfen madde metnine uygun davranınız, İç
Tüzük’e uygun davranınız, yaptığınız çok ciddi bir hatadır. Bu konuda gereken şekilde duyarlı
davranmanızı istiyorum. Eğer yapmadığınız takdirde grubumuz tarafından sürekli
olarak bu konu gündeme getirilecektir,
getirilmeye devam edilmelidir çünkü siz Anayasa’ya, yasaya ve İç Tüzük’e
uygun davranmak durumundasınız. Hukukçu olarak da bu konuda sorumluluğunuz var.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Evet, aleyhte söz isteyen Ali Rıza Öztürk,
Mersin Milletvekili.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Ben lehte istemiştim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Efendim?
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Lehte istemiştim, lehte, Aleyhte istememiştim, lehte istemiştim.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Efendim, tutanaklar gelsin, bu lehte aleyhte meselesindeki
tartışmaları bitirin.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Önce de lehte konuşulurdu, aleyhte konuşulmazdı; önce, siz aleyhte
söz verdiniz.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Başkanım, tutanaklara
bakalım.
BAŞKAN – Hayır, ben aleyhte diye… Buraya aleyhte
yazılmış da onun için.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Ben lehte istedim, önce…
BAŞKAN – O
zaman bir oturacaksınız, önce aleyhtekine söz vereceğim.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Efendim, aleyhte ben
istemiştim.
BAŞKAN – Sayın Canikli, aleyhte…
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Canikli, siz aleyhte istediniz, ben lehte istedim.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Yazdırın…
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Tamam, ama ben de bir şey
demiyorum.
BAŞKAN – Sayın Aydın, aleyhte...
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Evet Başkanım, bu
konuyla alakalı olarak zannediyorum bu üç ya da dördüncü usul tartışması ve
aynı konuyla alakalı daha önce yapılan usul tartışmasında Başkanlık Divanı
kararını açıkladı, gerekli görüşler sarf edildi lehte, aleyhte aynı şekilde.
Yine, aynı konuyla alakalı olarak bir daha, bir daha usul tartışması açılmasını
ben yerinde bulmuyorum. Yani, bunun için aleyhte de söz almış oluyorum.
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – İç Tüzük’e aykırı davranılıyor Ahmet Bey. Yani, defalarca da yapılabilir bu.
AHMET AYDIN (Devamla)
– Doğal olarak, değerli arkadaşlar, tabii, bu biraz da, işte bu işi ne kadar
daha çok sürdürebiliriz, usuli birtakım itirazlarla Meclise daha ne kadar çok
zaman kaybettiririz, onun hesabı içerisinde.
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) – Biraz daha zaman geçsin belki doğru yola gelirsiniz.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – O senin görüşün Ahmet Bey.
AHMET AYDIN
(Devamla) – Bu konuyla alakalı olarak, dediğim gibi, daha önce açılmış usul
tartışması var ve bu usul tartışmasında da Meclis Başkanlık Divanının vermiş
olduğu karar var ve Meclis Başkanlık Divanı bu kararı uygulamak durumunda.
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Meclis Başkanlık Divanı İç Tüzük’e aykırı karar veremez.
AHMET AYDIN
(Devamla) – Aynı konuyla ilgili olarak yeniden usul tartışmasının açılmasını
yerinde bulmadığımı ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Lehte söz isteyen
Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; bu konuyla ilgili ilk defa
usul tartışması açılıyor, Sayın Aydın atladı sanıyorum. İtirazlar oldu ama usul
tartışması açılmadı, ilk defa yapılıyor.
Öncelikle hemen
şunu belirtmek istiyorum: Bizim kavaslara güvenimiz tamdır, kavaslarla hiç
problemimiz yoktur. Önemli olan Meclis İçtüzüğü’nün Meclis çalışmalarında esas
alınmasıdır. Burada Türkiye Büyük Millet Meclisi yönetilirken esas alınması
gereken temel ilke Genel Kurul kararı değildir, İç Tüzük’tür. Aksi takdirde İç
Tüzük’ü bir kenara koyarsanız çoğunluk partisi milletvekilleriyle Meclisi
istediğiniz gibi yönetme olayı ortaya çıkar ki bu doğru değildir.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, bu kapalı oturumlara ilişkin 70’inci maddede diyor ki:
“Yukarıdaki fıkrada söz konusu görüşmelerin tutanakları kâtip üyelerce tutulur.
Ancak Genel Kurul uygun görürse, -Yani ne yaparmış? Genel Kurul uygun görürse.
Ne yaparmış? Yeminli stenolar bu görevi yerine getirebilir.” Kim getirirmiş?
Yeminli stenolar. Hangi görevi? Kâtiplerin tutacağı tutanak görevini. Burada
kavaslar var mı? Yok.
Ya, Allah aşkına,
Sayın Meclis Başkanım, siz okuma yazma bilmiyor musunuz ya?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bilmez, bilmez.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Burada yazıyor bu.
Şimdi, peki, bir
şey söylemek istiyorum. Madem öyleydi de, geçen, terörle ilgili yapılan kapalı
oturumlarda niye buraya sağır ve dilsiz kavas getirdiniz? Niye getirdiniz o
zaman?
Şimdi, niye açık
sözlü değiliz? Siz dün o, Meclisin arkasında, sağır ve dilsiz kavas
getiremeyeceğiniz nedenle böyle bir uygulamaya yöneleceğiniz konusunda veya
yöneldiğiniz konusunda tartışma yaptınız mı, yapmadınız mı? Yani buradaki
gerçek mesele şu: Siz sağır ve dilsiz kavas bulunduramadığınız nedenle “Ben
yaptım, oldu.” mantığıyla hareket ediyorsunuz. Eğer sizin uygulamanız doğru
olmuş olsaydı Hükûmetin yaptığı kapalı oturumlarda sağır ve dilsiz kavaslar
getirmezdiniz buraya, derdiniz ki “Yeminli kavaslarla bu işi götürürüz.” Burada
kavas yok bir kere.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) - Yani burada siz bunu oylarken “görevliler” diyorsunuz. Ne
görevlisi? Burada “görevli” demiyor “görevi” diyor, bu görevi…
BAŞKAN- Teşekkür
ediyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) – Onun için İç Tüzük ihlalidir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – En cahil Meclis başkan vekili bile yapmaz bunu ya!
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) – Yani Meclis Başkanı İç Tüzük’ü ihlal ettiği için…
BAŞKAN – Evet,
sözleriniz tutanağa geçti Sayın Genç “En cahil Meclis başkan vekili bile böyle
yapmaz.” Tamam.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Burada kavasların bir görevi var. Bu görevi de sağır ve dilsizler
yapıyor. Yıllarca böyle yahu! Hiç burada çalışmadın mı sen?
BAŞKAN – Sayın
Şandır, buyurun, aleyhte söz istediniz.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Başkanım, benim aleyhte söz talebim yok. Bundan sonra usul
tartışmalarını tutanaklardan takip edin
efendim, lütfen.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Benim vardı Sayın Başkan.
BAŞKAN – Peki, ne
yapalım o zaman Sayın Şandır şu anda?
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Tutanakları bekleyeceksiniz.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Başkan, lehte benim vardı.
BAŞKAN – Tamam,
şu anda ne yapalım yani nasıl çözelim?
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Tutanaklara bakacaksınız, kim lehte, kim aleyhte istedi
bakacaksınız.
Ben, ne lehte ne
aleyhte istemedim.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Evet, Sayın Başkanım, önce lehte konuşulması lazım, önce
aleyhtekiler konuştu.
BAŞKAN – Anladım
da ben yazmadım ki Sayın Kâtip Üye yazdı burada Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Yazmış mı? Bana lütfetmiş, konuşayım.
BAŞKAN – Sayın
Şandır, Sayın Kâtip Üye yazdı.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Tamam, konuşayım.
BAŞKAN – Lütfen…
Yani elinizi kaldırdınız diye Sayın Kâtip Üye…
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Değerli arkadaşlar, kimse kusura bakmasın yani…
AHMET YENİ
(Samsun) – Yazık, yazık!
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – “Yazık” demeyin yani bu konuda Milliyetçi Hareket Partisi…
AHMET YENİ
(Samsun) – Ayıp!
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Ahmet Bey, o “Ayıp” dediğiniz şey başka bir şeydir, o size mahsus
bir hadisedir.
AHMET YENİ
(Samsun) – Çok ayıp oluyor!
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Tamam… Lütfen oturun oturduğunuz yerde.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ayıbı gösteririz ona!
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, bizim bu kanuna muhalefet edeceğimizi
biliyorsunuz, İç Tüzük’ün tüm imkânlarını kullanacağımızı biliyorsunuz. Niye
yadırgıyorsunuz bu türlü gayretleri? Çünkü biz bu kanunu milletimizin birliği,
devletimizin siyasi birliği açısından, vatanın bölünmez bütünlüğü açısından
muhtemel zamanlarda, ileri zamanlarda çok ciddi tehdit ve tehlikeler getireceğine
inanıyoruz, bunu ifade ediyoruz size. Siz bizi ikna edemediniz bu konuda, ne
Komisyonda ikna ettiniz ne burada getirdiğiniz beyanlarla ikna ettiniz.
Şimdi, Sayın
Başbakanın televizyonlardaki konuşmasını hazırlatıyorum, burada size
dinleteceğim. Diyor ki: Başkanlık sistemi.” E, başkanlık sistemi olunca tabii
ki federal yapı olacak.” diyor. “Üstü kaval altı şişhane olmaz tabii.” diyor.
Yani, bu meseleyle siz Türkiye’ye bir federal yapı getireceğinizi Sayın
Başbakanın ifadesiyle itiraf ediyorsunuz. Biz de bunun Türkiye’yi böleceğini
söylüyoruz. Bu kadar açık, net değerli arkadaşlar. Birbirimizle akıl yarışına
girmeyelim. Sizin -biliyorsunuz bilmiyorsunuz- niyetiniz belli, Sayın Başbakan
tarafından ifade edilen niyetiniz var.
Bir başka iddia
daha var, bu husus, Oslo’da konuşulmuş ve taahhütte bulunulmuştur, yayınları
çıktı bunun. E, şimdi, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak Anayasa üzerine
yemin etmiş, bu vatanın bölünmez bütünlüğü üzerine yemin etmiş kişiler olarak,
bir siyasi parti olarak bu yasayı engellemek bizim için namus, haysiyet
meselesidir.
Değerli
arkadaşlar, işin özü bu. Bu yasayı, ümit ediyoruz ki aklınız başınıza gelir
geri çekersiniz, yeniden düzenlersiniz, gelirsiniz beraber çıkartırız. Bunun
için bu konulardaki…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – …İç Tüzük ihlallerine dikkat edilmesi gerektiğini ifade ediyor,
saygılar sunuyorum.(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Sayın
Canikli, buyurun.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) - Sayın Başkanım, kayıtlara geçmesi için. İç Tüzük’ün 70’inci
maddesinde belirtilen stenolarla ilgili husus sadece kâtip üyelerin yerine bu
görevi yeminli stenoların yapabileceğini düzenlemiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ya, Nurettin senin aklın ermez buna ya! Sayın Başkan, bu konuşulana
bunun aklı ermez. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Sayın Başkan bu Tüzük
konuşmasına aklı ermez bunun. Ya burada önemli olan bu Mecliste milletvekilleri
dışında kimsenin olmamasıyla ilgilidir, bunun anlamı o ya.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) - Sayın Başkanım, burada kavaslarla ilgili herhangi bir düzenleme
yok. Bakın, yıllarca sağır ve dilsiz kavaslar tarafından bu görev yerine
getirildi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Yani, burada milletvekilleri dışında kimse olamaz, kavas da sağır
ve dilsiz olmadıktan sonra olmaz.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Peki, soruyorum: Sağır dilsiz kavaslarla ilgili bu İç Tüzük’te
herhangi bir hüküm var mı? Soruyorum var mı? Yok.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Var.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Nerede? Söyleyin, maddesini söyleyin.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sen anlamıyorsun? Anlayışın kıt, anlayışın.
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – “Milletvekillerinin dışında herkes dışarı çıkartılır.” diyor.
Yanlış yorumluyorsunuz.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Yani, daha önce sağır ve dilsizlerin yaptığı görevin şimdi yeminli
kavaslar tarafından yerine getirilmesi Genel Kurul kararıyla kayıt altına
alınabilir ve uygulanabilir. Yapılan da budur ve doğrudur Sayın Başkan.
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Nurettin Bey salon boşaltılır diyor, boşaltılır.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) - Daha önce niye çıkardınız o zaman Sayın Canikli?
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum.
Sayın
milletvekilleri…
Buyurun, Sayın
Şandır.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Başkan, affedersiniz.
Sayın Canikli,
konuşunca bir meseleyi Genel Kurulun dikkatine sunmak mecburiyetindeyim,
kayıtlara da geçmesini istiyorum.
Sayın Canikli
arada, televizyonlara bu şehitlerimiz dolayısıyla çalışmaların ertelenmesi
konusu kendilerine sorulduğunda “PKK da Meclisi kapatmak istiyor, muhalefet de
Meclisi kapatmak istiyor.” yönüyle bir beyanatta bulunmuştur.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Nerede? Ne zaman?
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Bugün televizyonlarda çıkan beyanatınız.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Ne zaman beyanatta bulundum? Bunun dışında başka beyanat yok.
Meclis Genel Kurulundaki açıklamalarımızdır, başka yok.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) – Eğer bu doğru değilse
ifade etmesini gerekli görüyorum ama böyle bir ifadesi varsa bunu şiddetle
kınıyorum.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Hayır, Sayın Başkanım, Genel Kurulda yaptığımız konuşmaların
dışında bu konuda dışarıda hiçbir ya da arkada, odada yaptığımız konuşmalar
dışında…
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Tweet’te geçen, haberlerde geçen, altyazılarda geçen bu. “Muhalefet
de Meclis kapatmak istiyor, PKK da…” böyle bir beyanınızın…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Şandır, burada yaptığım beyanların dışında kesinlikle…
BAŞKAN – Sayın
Şandır, Sayın Canikli lütfen yerlerinize oturun.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) – Sayın Canikli böyle
bir beyanınızın olmadığını ifade etmeniz yeterli.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Var var, öyle diyor.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Kesinlikle söylüyorum ki burada yaptığımız konuşmanın dışında
herhangi bir beyanımız söz konusu değil. Ne konuştuysak burada konuştuk.
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan, kapalı oturuma geçtik mi?
BAŞKAN – Lütfen,
Sayın Canikli oturur musunuz yerinize. Sayın Şandır, böyle bir usul yok, oturun
yerinize lütfen.
Sözleriniz
tutanaklara geçti, anlaşıldı konu.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, gizli oturumun amacı ne?
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Nasıl bir ciddiyetsizliktir Sayın Başkan, buraya bakar mısınız.
Kapalı oturumda mıyız şu anda?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Gizli oturumun amacı milletvekilleri dışında ve hükûmet dışında…
BAŞKAN – Oturun
okuyacağım ben size, oturun.
Sayın
Milletvekilleri, “Genel Kurul salonunda stenograflar dışında kavaslar, ses ve
oylama, yoklama sistemiyle ilgili teknik personel, Kanunlar ve…
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Bakın, karşıya bakar mısınız.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Kavası nereden çıkarıyorsun?
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Kavaslar nerede yazıyor Sayın Başkan?
BAŞKAN – Henüz
geçmedik ki. Henüz geçmedik ki Beyefendi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ya, nerede yazıyor kavas?
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Ya, nerede yazıyor kavaslar?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Orada “Stenograf” yazıyor. Stenograf da ancak şeyden dolayı…
BAŞKAN – Kapalı
oturuma geçeceğiz…
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Kavaslar nerede yazıyor Sayın Başkan Tüzük’te?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Elli senelik uygulamayı nasıl değiştirirsin?
BAŞKAN - …
Kanunlar ve Kararlar Başkanlığı görevlileri de bulunmaktadır.”
70’inci maddenin
ikinci fıkrasında, kapalı oturum tutanaklarının yeminli stenograflarca
tutulmasından söz edilmektedir.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Başkan, 70’inci maddede kavaslar nerede yazıyor? İç Tüzük’te
kavaslar nerede yazıyor?
BAŞKAN – Buradaki
tutanak hizmeti dışında, diğer hizmetleri yürütecek personele de ihtiyaç
bulunmaktadır.
Madde
gerekçesinden de kamu personelinin şimdiki tatbikatın aksine dışarı
çıkarılamayacağı belirtilmektedir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Oradaki kamu personeli Hükûmetin arkasında oturan…
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan, Gerekçeye mi bakılıyor her zaman? Gerekçeyi mi
oyluyoruz biz?
BAŞKAN – Mecliste
görev yapan üç işitme ve konuşma engelli personel vardır. Bu personel farklı
birimlerde görev yapmaktadır. Her birleşimde kapalı oturum ihtimaline karşı bu
personelin hazır bulundurulması yerine…
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Sayın Başkan, terör toplantılarında niye sağırları getirdiniz?
BAŞKAN – …ve
kapalı oturumdaki hizmetlerin aksamaması için kavaslara da diğer personel gibi
yemin ettirilmiştir.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Sayın Başkan, soruma cevap ver cevap!
BAŞKAN - Uygulama
İç Tüzük’e uygundur.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Terör toplantılarında niye sağırları getirdiniz?
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Gerekçeyi niye okuyorsunuz?
BAŞKAN – Evet,
kapalı oturumda Genel Kurul salonunda bulunabilecek sayın üyeler dışındaki
dinleyicilerin ve görevlilerin dışarıya çıkmaları gerekmektedir.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Ya sağır mısın Sayın Başkan sen ya, duymuyor musun? Duymuyor musun
sen! (AK PARTİ sıralarından “Bağırma” sesleri, gürültüler)
BAŞKAN - Sayın
idare amirlerinden salonun boşaltımını temin etmelerini rica ediyorum.
MURAT YILDIRIM
(Çorum) – Bağırma!
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) - Duymuyor musun! Ya, duymuyor musun!
BAŞKAN –
Duymuyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – AKP’nin Başkanısın, geç buraya!
BAŞKAN – Yeminli
stenografların ve yeminli görevlilerin salonda kalmalarını oylarınıza
sunuyorum...
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Geç buraya AKP’nin Başkanıysan! Doğru söylemiyorsun!
BAŞKAN - … Kabul
edenler…
AHMET YENİ
(Samsun) – Saygısıza bak ya!
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Saygısız sensin!
BAŞKAN - …Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Yahu, şimdi, kabul edip etmemekle ben…
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Terör toplantısında, niye o zaman sağır dilsizleri getirdiniz, onu
açıkla? Nerede yazıyor kavaslar orada, olmayan şeyi okuyorsun. Meclisi
kandırıyorsun!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hayır, hayır, sağır ve dilsiz kavas niye kadroya alınıyor?
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Sen yakışmıyorsun Meclis Başkanlığına, yakışmıyorsun!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hayır, şimdi, sağır ve
dilsiz kavas niye kadroya alındı? Başkan, bir açıklar mısın, sağır ve dilsiz
kavaslar niye kadroya alındı? Bir söyler misin.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sağır ve dilsiz kavasları ne zaman kullanacaksınız?
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan, arkadaki memur arkadaşlar neden duruyor? Onları
da mı oyladınız, onları da mı oyladınız?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sağır ve dilsiz kavas, niye Meclisin gündemine alındı?
Kapanma Saati: 20.39
XII.- KAPALI OTURUMLAR
BEŞİNCİ OTURUM
(Kapalıdır)
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.45
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN
(Bolu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21’inci Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, bir ara verin. Kapalı açık… Kapalı oturum önemli bir
müessesedir. Siz hâlâ bunu anlamadınız. Yani ne için kapalı…? Ara verin; yani
böyle bir şey olmaz. AKP iktidarına böyle hizmet edilmez, kendini
küçültüyorsun. Yani ara vermen lazım.
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Serindağ.
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – Sayın Başkan, bir hususu açıklamak istiyorum izin verirseniz. Bir
dakikalık…
BAŞKAN – Hangi
konuda açıklayacaksınız Sayın Serindağ?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Yahu, kapalı oturuma girildi mi bir ara verilir, salon boşaltılır,
açık oturuma geçince açık oturum şartları aranır. Sen hiçbir şey yapmadan
kapalı oturuma geçiyorsun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
57.- Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ’ın, kavaslara bir
itimatsızlıklarının söz konusu olmadığına, çabalarının İç Tüzük’ün
uygulanmasını sağlamak olduğuna ilişkin açıklaması
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – Sayın Başkanım, bizim tüm çabamız İç Tüzük’ün uygulanmasıdır.
Yoksa kavas arkadaşlarımızla ilgili herhangi bir güvensizlik sorunumuz yoktur.
Tam tersine biz onlara sonuna kadar güveniyoruz. Yalnız şunu soruyoruz: Acaba
Hükûmetin önerdiği grup toplantılarında bu kavaslara itimadınız yoktu da mı
değiştirdiniz? Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum, Sayın Serindağ.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN – Evet,
diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 21. Maddesindeki
“dair” ibaresinin “ilişkin” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Aykut
Erdoğdu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Aykut Erdoğdu, İstanbul Milletvekili.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzerinde tartıştığımız 338
sıra sayılı Tasarı’nın mahiyetini anlamak için bu tasarıyı memleket gündemine
getiren siyasal hareketin geçmişini ve uygulamalarını birlikte hatırlamamız
gerekiyor. İktidar partisinin siyasal köklerini oluşturan millî görüş hareketi
kamunun kaynaklarıyla ilk 1994 yerel seçimlerinde tanıştı. Bu seçimlerde ele
geçirilen belediyelerden İstanbul Belediyesi yeni yöneticilerine imar izinleri,
kamu ihaleleri, imtiyazlar ve ruhsatlar üzerinden inanılmaz fırsatlar sunuyordu.
İstanbul Belediyesinin genç ve umut vaat eden yeni Belediye Başkanını,
Hocasının yerine geçirmek fikri de o zaman oluşmaya başladı. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
HİLMİ BİLGİN
(Sivas) – İSKİ’den bahset.
AYKUT ERDOĞDU
(Devamla) – Yapılan plana göre dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı,
millî…
MUZAFFER YURTTAŞ
(Manisa) – Seçimle kazanılan bir şeyi ele geçirmek olamaz.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
AYKUT ERDOĞDU
(Devamla) – …görüş hareketinin başına geçecek ve Başbakan olacaktı. Bu büyük
amaca ulaşırken her yol mübahtı, haktı ve helaldi. Bu büyük projenin
gerçekleştirilmesi için kapsamlı bir plan hazırlandı.
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Anlat, hırsızlıklarınızı anlat!
AYKUT ERDOĞDU
(Devamla) – Bu planın ekonomik boyutuna göre İstanbul Büyükşehir Belediyesi
kaynakları imar…
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Anlat, İSKİ’yi miskiyi anlat.
AYKUT ERDOĞDU
(Devamla) – …ve ihaleler üzerinden seçilmiş şirketlere aktarılacak ve bu
emanetçi şirketler gelecekte uygulanacak büyük planın finansörü olacaktı. Model
başarıyla uygulandı.
AHMET YENİ
(Samsun) – Aykut Bey, İSKİ’den başla, İSKİ’den.
AYKUT ERDOĞDU
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, şu konuda sizinle anlaşalım: Biz, yolsuzluk
konusundaki her suçlamayı ahlakımıza kabul ederiz. İSKİ dâhil, bugün, bütün
Cumhuriyet Halk Partisinin belediyeleri dâhil olmak üzere, en ufak bir şaibe
varsa, bütün Cumhuriyet Halk Partisi adına söz veriyorum, sonuna kadar biz
gideceğiz ama aynı sözü Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinden
bekliyorum. En ufak iddiada geliyorsunuz, belediyeleri basıyorsunuz,
kameralarla basıyorsunuz ve bu insanların onurlarıyla oynuyorsunuz.
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Uzmansınız, uzman!
AYKUT ERDOĞDU
(Devamla) – Bugün, Ankara Büyükşehir Belediyesinin sadece 16 katrilyon
ihalesinin yarısı açık ihale, kalan ihalelerinin 4 katrilyon lirasını
şirketlerine vermiş değerli arkadaşlar. 2 katrilyon lirasını hiç kimse duymadan
istisnai ihalelerle yapmışsınız değerli arkadaşlar. Bugün, hep birlikte
bağırıyorsunuz “İSKİ’nin hesabını verin…” İSKİ’nin hesabını, yapan ahlaksızlar
zaten yargıda verdi, gitti, kendisini ihbar etti.
Peki, bugün bu
yasa tasarısını gündeme getiren Sayın Menderes Türel’e soruyorum. Sembol
İnşaat’ın yaptığı Harbiye Kongre Merkezi işi var değerli arkadaşlar. Harbiye
Kongre Merkezi işi açık ihale yapılmaksızın pazarlık usulü ihaleyle
yaptırılıyor. Alan şirket sahibi kim? Fettah Tamince, grubunuza son derece
destek veren bir iş adamı, değil mi bu? 300 trilyon para ödeniyor 200
trilyonluk işe. Sonra bir ihale yapılıyor tekrar, buranın işletilmesi ihalesi.
Üç tane şirket giriyor bu ihaleye. Üçü de Fettah Tamince’nin, üçü de Fettah
Tamince’nin. 300 trilyonluk binayı “60 bin lira artı yüzde 15” diye bilinmeyen
bir kavramla veriyorsunuz ve ondan sonra çıkıyorsunuz, 330 tane adam… Biraz
vicdan, biraz değer arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
GÖKCEN ÖZDOĞAN
ENÇ (Antalya) – Yargıda ceza aldı mı da konuşuyorsun?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ne bağırıyorsunuz?
AYKUT ERDOĞDU
(Devamla) – Değerli kardeşim, Deniz Feneri ihalesini, Deniz Feneri işini
yargıya götürdüğümüzde, savcıları görevden alan bir iktidarın
milletvekillisiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
GÖKCEN ÖZDOĞAN
ENÇ (Antalya) – Bir tane dosyası yok.
AYKUT ERDOĞDU
(Devamla) - Deniz Feneri savcılarını dışarı çıkaran bir iktidarın
milletvekillerisiniz. Ben, size, yargıya iletilen dosyadan bahsettim.
GÖKCEN ÖZDOĞAN
ENÇ (Antalya) – Yalan söylüyorsun. Belgelerini göster…
AYKUT ERDOĞDU
(Devamla) - Üç yıldır, iki milyar dolarlık kömür yolsuzluğu ihalesini…
GÖKCEN ÖZDOĞAN
ENÇ (Antalya) – Bir tanesini göster.
AYKUT ERDOĞDU
(Devamla) – Hanımefendi bilmediğiniz bir konuda konuşuyorsunuz, bilmiyorsunuz.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – Devam, devam, hadi devam…
AYKUT ERDOĞDU
(Devamla) – Bakın, sayın milletvekilleri, buradaki sayın milletvekili diyor ki
“Belgelerini çıkar.” Değerli milletvekili kardeşim, belgelerini çıkartamazsam,
bu milletvekilliğinden istifa edeceğim, hep söylüyorum, kapısından bile
geçmeyeceğim. Peki, çıkartırsam, burada benden özür diler misiniz?
SADIK BADAK
(Antalya) – İspat et ama burada insanları suçlayamazsın. Doğru olmaz.
AYKUT ERDOĞDU
(Devamla) - Bütün milletvekilleri şahittir, beyefendinin adını bilmiyorum. Söz
veriyorum, söylediğim iddiaları belgelendiremezsem istifa edeceğim. Peki, ben,
belgeleri size sadece gönderirsem…
SADIK BADAK
(Antalya) – Yolsuzluk olduğunu ispat etmeniz lazım.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) – Değerli kardeşim,
yolsuzluk olduğunu ispat edeceğim. Ben boşuna konuşmam.
SADIK BADAK
(Antalya) – İspat et o zaman. Yargıya gideceksiniz, ispat edeceksiniz.
AYKUT ERDOĞDU
(Devamla) - Bakın, şu yaptığınız… O zaman yürekli olacaksınız, yürekli
olacaksın, çıkacaksın “İstifa edeceğim.” diyeceksin, yoksa bu suçun
şerikisiniz.
SADIK BADAK
(Antalya) – Çıkacaksın buraya, karalayacaksın! Bakın, böyle şey olmaz ki!
Milletvekili dokunulmazlığının arkasına sığınıyorsun.
AYKUT ERDOĞDU
(Devamla) - Bakın ben söylüyorum, hiç gürültüye getirme. İstifa edeceğim,
istifa edecek misin?
SADIK BADAK
(Antalya) – Edeceğim, evet.
AYKUT ERDOĞDU
(Devamla) – Bakın değerli arkadaşlar, tutanaklara girdi, “istifa edeceğim”
dedi. Ben, Harbiye Kongre Merkezi ile kömür yolsuzluğunun belgelerini
getireceğim.
SADIK BADAK
(Antalya) – Yargıya götür. Yargıda ispat et.
AYKUT ERDOĞDU
(Devamla) - Evet, yargıya giden Deniz Feneri’nde ne yaptınız? Bütün grubunuz ne
yaptı? Hiç mi vicdanınız sızlamıyor? Deniz Fenerinde olanları görmediniz mi?
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SADIK BADAK
(Antalya) – Milletvekili dokunulmazlığının arkasına böyle sığınılır mı?
AYKUT ERDOĞDU
(Devamla) – …namuslu ve dürüst insanları tenzih ediyorum ama bu utanç bir
partinin üzerine kalmamalı diyorum.
SADIK BADAK
(Antalya) – Milletvekili dokunulmazlığını kötüye kullanıyorsun.
AYKUT ERDOĞDU
(Devamla) – Bu konuşmada daha çok şeyler söyleyecektim ama takipçisi olacağız.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP Sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım…
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Yoklama
talebi var, yerine getireceğim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, biraz önce Menderes Türel’in bir suistimalinden
bahsetti. Menderes Türel çıksın, suistimali olup olmadığını buradan açıklasın. Yani bu Meclisin geleneklerinde o
var. Menderes Türel suistimal yapmış mı yapmamış mı? Çıksın burada söylesin.
Değil mi? Doğrusu o değil mi arkadaşlar?
Menderes,
neredesin yahu! Çık, burada konuş.
BAŞKAN – Sayın
Hamzaçebi, Sayın Serindağ, Sayın Havutça, Sayın Güler, Sayın Demiröz, Sayın
Cengiz, Sayın Acar, Sayın Aksünger, Sayın Işık, Sayın Özel, Sayın Öner, Sayın
Ediboğlu, Sayın Özgündüz, Sayın Genç, Sayın Ağbaba, Sayın Canalioğlu, Sayın
Gürkan, Sayın Çıray, Sayın Aydın, Sayın Değirmendereli.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklamaya başlandı)
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, Menderes Türel sataşmaya cevap verecek mi vermeyecek
mi? Ben utanırım birisi bana karşı böyle bir suistimal ithamında bulunursa.
(Elektronik
cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Başkan…
22’nci madde
üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, 21’inci madde üzerinde BDP Grubunun önergesi var
mıydı? Peki, Sayın Başkan, bir şey söylemek istiyorum, bakın, bir parti grubu
burada yok. Türkiye Büyük Millet Meclisi gruplardan oluşur. Bir parti grubu
yoksa burada, siz müzakerelere devam edemezsiniz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Yahu, sizin daha
aklınız ermiyor ki bu gibi şeylere. Burası dört gruplu bir Meclis.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sisteme
girin, sesler anlaşılmıyor gürültüden Sayın Canikli.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Burada bir grup… Sayın Başkan, bakın, bir grup yoksa müzakereye
devam edemezsiniz.
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Allah Allah, kapatalım Meclisi!
BAŞKAN – Lütfen,
Sayın Genç, ya bunu, lütfen…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim ama yani Parlamento...
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Canikli.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
58.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, somut bilgi
ve belge olmadan iddiada bulunulmaması gerektiğine ilişkin açıklaması
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Teşekkür ederim, Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım,
biraz önce, bir konuşmacı bazı iddialarda bulundu. Tabii, bu iddialarla ilgili
ortaya koyduğu hiçbir somut bilgi, belge yok; sadece boş bir iddia, boş bir
iddia. Tabii, eğer iddia söz konusu olursa iddia üretmek çok kolay Sayın
Başkanım, herkes, herkes hakkında iddia üretebilir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Yahu, Canikli, sen hep “iddia” diyorsun. Kendi akrabanı getirdin
Halk Bankası genel müdür yardımcısı yaptın.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) - Herkes, herkes hakkında her şeyi söyleyebilir. Burada samimi
yaklaşım, ciddi yaklaşım şudur: Gerçekten elinizde bilgi, belge varsa;
gerçekten bu noktada herhangi bir olayı somut…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Şimdi, evvela, o Tayyip’in… O Çalıklara çok büyük krediler verdi.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – …olarak ortaya koyabilecek bir husus varsa, onu getirir
konuşursunuz ya da…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Şimdi o Çalıklar 3 milyar 375 milyon dolarlık krediyi kimden aldı?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – …söz konusu bahsi geçen isimlerin hiçbir tanesinin dokunulmazlığı
yok, varsa samimiyet götürün yargıya, yargı kararı versin. Bu kadar basit.
Onun dışında
hiçbirinin anlamı yoktur…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – …hiçbirini ciddiye almak mümkün değildir.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Canikli.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Grup Başkan Vekili daha önce de bunu yaptı. Bu
meseleyi Sayın Grup Başkan Vekiliyle bu Meclis kürsüsünde tekrar konuştuk.
Kendisine kömür ihaleleri yolsuzluğundan bahsettim, kendisi “yok” dedi, basın
aracılığıyla kendisini istifaya çağırdım, cevap bile vermedi.
Bugün tekrar
ediyorum, ben yine söylüyorum, ben iddialarımın belgelerle birlikte
arkasındayım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN –
Sözleriniz tutanağa geçti zaten.
Teşekkür
ediyorum.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) – Sayın Başkan Vekilinin görevi, halkı doğru bilgilendirmektir.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) – Ben yine söylüyorum, ispat edemezsem istifa edeceğim. O arkadaş
istifa edecektir…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Mahkemeye götür, yargı orada, yargıya götür, yargı karar verir.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) – Deniz Feneri Davası yargıya gitti beyefendi. Tarafınızdan yapılan
müdahaleyle yetimin hakkının yenildiği yolsuzluğu kapattınız. Bu ayıp da size
yeter.
BAŞKAN – Sayın
Erdoğdu, anlaşıldı.
22’nci maddede
CHP ve MHP gruplarına mensup milletvekillerince verilen önergelerin kapalı
oturumda görüşülmesine dair İç Tüzük’ün 70’inci maddesine göre verilmiş bir
önerge vardır.
Kapalı oturum
istemine dair önergeyi okutuyorum…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, Çalıklara 375 milyon dolar krediyi veren Canikli’nin
akrabası bir kişidir. O,Halk Bankasının Ankara şubesindeydi, sonra getirdi
genel müdür yardımcısı yaptı.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Tam anlamıyla bir yalandır! Yalan serilerinden bir tanesidir. Böyle
bir durum söz konusu değildir!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hayır, yalan değil!
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Ama Sayın Başkan, sürekli yalan üretiyor, yalan üretiyor!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim, yani bu çok önemli…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Yalan, resmen yalan! Açıkça söylüyorum…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bakın, yalan değil, doğrusunu söylüyorum.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Yalandır! Yalandır!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – 375 milyon dolar Çalıklara Halk Bankasında kredi veren Canikli’nin
akrabasıdır, Ankara’da verdi, ondan sonra getirdiler genel müdür yardımcısı
yaptılar. Böyle bir şey olur mu ya!
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Başkanım, burada söylüyorum, ilan ediyorum, kayıtlara da
geçiyor, söylediği yalandır, hem de kuyruklu yalan! Ayıptır ya!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Kuyruklu yalan değil, doğru.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Kuyruklu yalan! Söylüyorum, gitsin dava açsın. Yalan üretme
makinesi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Kuyruğunu sen taktın, doğruya kuyruk taktın.
BAŞKAN – Sayın
Genç, lütfen oturun.
Kapalı oturum
önergesini okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Önergeler (Devam)
2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 20 arkadaşının,
338 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 22’nci maddesi üzerinde CHP Grubu
milletvekillerince verilen önergenin kapalı oturumda görüşülmesine ilişkin
önergesi
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 S. sayılı Kanun Tasarısının 22. maddesi üzerinde verilen CHP grubu önergesi
müzakerelerinin İçtüzüğün 70. maddesi gereği ekli gerekçede belirtilen
hususlardan dolayı “Kapalı oturum” usulü ile yapılmasını arz ederiz.
BAŞKAN – Mehmet
Şandır, Mersin? Burada.
Sadir Durmaz,
Yozgat? Burada.
Hasan Hüseyin
Türkoğlu, Osmaniye? Burada.
Mehmet Erdoğan,
Muğla? Burada.
Enver Erdem,
Elâzığ? Burada.
Mesut Dedeoğlu,
Kahramanmaraş? Burada.
Cemalettin
Şimşek, Samsun? Burada.
Emin Çınar,
Kastamonu? Burada.
Seyfettin Yılmaz,
Adana? Burada.
Ali Öz, Mersin?
Burada.
Zuhal Topçu,
Ankara? Burada.
Alim Işık,
Kütahya? Burada.
Ruhsar Demirel,
Eskişehir? Burada.
Mustafa Erdem,
Ankara? Burada.
Mustafa Kalaycı,
Konya? Yok.
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) – Takabbül ediyorum.
Yusuf Halaçoğlu,
Kayseri? Burada.
Celal Adan,
İstanbul? Burada.
Ali Torlak,
İstanbul? Burada.
Bahattin Şeker,
Bilecik? Burada.
Erkan Akçay,
Manisa? Yok.
OKTAY ÖZTÜRK
(Erzurum) - Takabbül ediyorum.
BAŞKAN – Diğer
önergeyi okutuyorum.
3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 20 arkadaşının,
338 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 22’nci maddesi üzerinde MHP Grubu
milletvekillerince verilen önergenin kapalı oturumda görüşülmesine ilişkin
önergesi
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 S.sayılı Kanun Tasarısının 22. Md. üzerinde verilen MHP grup önergesi
müzakerelerinin İçtüzüğün 70. Md. gereği ekli gerekçede belirtilen hususlardan
dolayı “Kapalı oturum” usulü ile yapılmasını arz ederiz.
Mehmet Şandır,
Mersin? Burada.
Sadir Durmaz,
Yozgat? Burada.
Mehmet Erdoğan,
Muğla? Burada.
Ali Uzunırmak,
Aydın? Burada.
Hasan Hüseyin
Türkoğlu, Osmaniye? Burada.
Enver Erdem,
Elâzığ? Burada.
Mesut Dedeoğlu,
Kahramanmaraş? Burada.
Cemalettin
Şimşek, Samsun? Burada.
Emin Çınar,
Kastamonu? Burada.
Seyfettin Yılmaz,
Adana? Burada.
Ali Öz, Mersin?
Burada.
Mustafa Kalaycı,
Konya?
OKTAY ÖZTÜRK
(Erzurum) - Takabbül ediyorum.
Yusuf Halaçoğlu,
Kayseri? Burada.
Mustafa Erdem,
Ankara? Burada.
Celal Adan,
İstanbul? Burada.
Ali Torlak,
İstanbul? Burada.
Bahattin Şeker,
Bilecik? Burada.
Sümer Oral,
Manisa? Burada.
Necati Özensoy,
Bursa? Burada.
Erkan Akçay,
Manisa?
REŞAT DOĞRU
(Tokat) - Takabbül ediyorum.
Ali Halaman,
Adana? Burada.
BAŞKAN – Kapalı
oturumda, Genel Kurul salonunda bulanabilecek sayın üyeler dışındaki dinleyici
ve görevlilerin dışarıya çıkmaları gerekmektedir.
Sayın idare
amirlerinden salonun boşaltılmasını temin etmelerini rica ediyorum.
Yeminli
stenografların ve diğer yeminli görevlilerin salonda kalmalarını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler…Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kapanma Saati: 21.03
XII.- KAPALI OTURUMLAR (Devam)
YEDİNCİ, SEKİZİNCİ ve DOKUZUNCU OTURUMLAR
(Kapalıdır)
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 21.34
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN
(Bolu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21’inci Birleşiminin Onuncu
Oturumunu açıyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, böyle açamazsınız. Oturumu açmak için önce dışarı
çıkıp, sonra gelip açacaksın. Bunu biraz öğrenin. Çok eziliyorsun, yazık sana,
acıyorum. Oturumu açmak için evvela dışarı çıkıp ondan sonra gelip açacaksın.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN – 22’nci
madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
338 sıra sayılı
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 22. Maddesi’nin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Değişiklik
Önergesi:
Madde 22- “5302
sayılı Kanunun 25’inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“il encümeni
valinin başkanlığında, genel sekreter ile il genel meclisinin her yıl kendi
üyeleri arasından seçeceği dört üye ve valinin her yıl birim amirleri arasından
seçeceği iki üyeden oluşur.”
Hasip Kaplan Pervin Buldan İdris Baluken
Şırnak Iğdır Bingöl
Erol
Dora Altan
Tan
Mardin Diyarbakır
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 22. maddesi ile
değiştirilen 5302 sayılı Kanunun 25. maddesinin 1. Fıkrasında yer alan “üye ve
valinin her yıl birim amirleri arasından seçeceği iki” ibaresinin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Birgül Ayman Güler Muharrem Işık
Gaziantep İzmir Erzincan
Ali Haydar Öner Candan Yüceer Celal Dinçer
Isparta Tekirdağ İstanbul
Gökhan Günaydın Namık Havutça Mehmet S. Kesimoğlu
Ankara Balıkesir Kırklareli
Ömer
Süha Aldan
Muğla
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
“Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret
Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent
Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu”nu ihtiva eden 338 sıra sayılı tasarının 22. maddesinin Tasarı
metninden çıkartılmasını arz ederiz.
Mehmet Erdoğan Enver Erdem Alim Işık
Muğla Elâzığ Kütahya
Sadir Durmaz Nevzat Korkmaz Hasan Hüseyin Türkoğlu
Yozgat Isparta Osmaniye
Özcan
Yeniçeri
Ankara
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Niğde) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Önerge
üzerine söz isteyen Özcan Yeniçeri, Ankara Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önümüzde devlet yetkili
Büyükşehir Belediyesi Yasa Tasarısı var, onun üzerinde konuşuyoruz. Tabii, bu
Genel Kurulda ne konuşulursa konuşulsun, eğer konuşanlar muhalefetten geliyor
ise onu dinleyen ya da onu dikkate alan bir iktidar veya sorumlu bir algı yok.
Onun için, “Can ararsan, cansın / Nan ararsan, nansın / Bu nükteyi anla ki / Ne
ararsan, ondansın!”. Mevlânâ öyle diyor ve bu söylemden şunu çıkarmamız mümkün:
Demek ki burada meydana gelen hadiseler, doğrudan doğruya körler sağırlar
diyaloğuna Türkiye Büyük Millet Meclisini çevirmenin sonucu olarak ortaya
çıkıyor.
Şimdi, dünyada
büyük bir gelişme ve büyük bir dizayn var. Her tarafımız dizayn ediliyor.
Suriye dizayn ediliyor. Libya, Tunus -aklınıza gelecek- Bahreyn’den tutun ve
bugün içinde bulunduğumuz coğrafyanın neredeyse tamamına yakını yeni
operasyonlarla karşı karşıya. Zannediyor musunuz ki Türkiye bu operasyonlar
dışı tutuluyor ve bu operasyonlardan hiç etkilenmeyecek şekilde yürütülüyor?
Hayır, Sayın Cumhurbaşkanı zamanında ifade etti: “Siz kendinizi
değiştirmezseniz, daha doğrusu siz yapmazsanız başkaları gelir yapar.” O hâlde
ne yapılması gerekiyor? Biz kendi ellerimizle nasıl dizayn edilmesi gerekiyorsa
bunu yapalım. Bunun programını kim koydu oraya? David Phillips koydu. Ne dedi
David Phillips? Dedi ki: “Eğer siz ‘özerk Kürdistan, demokratik özerklik’
derseniz halk bunu kabul etmez. Bunu bu şekilde söylemeyin. ‘Yerel yönetimlerin
güçlendirilmesi’ adı altında bu meseleyi gündeme getirirseniz hem halkın
tasvibini alırsınız hem de bazı şeyleri gözden kaçırırsınız.” Türkiye bugün
yasal, yapısal, siyasal, anayasal bir biçimde değiştiriliyor ve kendi
ellerimizle kendi ayaklarımızı bağlıyor, kendi bastığımız dalı kesiyoruz. Bu,
çok açık ve net. Getirilen tasarı… Yani biz mi vehim içindeyiz? Biz mi hiçbir
şeyi görmüyoruz? Biz mi anlamıyoruz olup biteni ya da sizin mi gözleriniz kör,
kulaklarınız sağır hâle geldi? Şimdi, bunu çok açık bir şekilde söyleyelim:
Eğer bundan sonra olayların daha şiddetli bir şekilde gelişmesi söz konusu
olursa doğrudan doğruya bu tasarıların altına, bu yasaların altına imza atanlar
bundan doğrudan sorumlu olacaklardır. Biz Osmanlıyı böyle kaybettik, biz o
topraklardan böyle çekildik. Meclisi Mebusanda da sizin gibi insanlar vardı ve
ne söylenirse onlara, tamamen kör ve sağır davranıyorlardı ama gittikten sonra…
Bulgaristan öyle gitti, Makedonya öyle gitti, Girit öyle gitti, gitti de gitti.
Ve dolayısıyla, her şeyin bir başlangıcı, her şeyi yerinden oynatan bazı
unsurlar var. Bunları dikkatli bir biçimde irdeleyerek cevap vermek gerekiyor.
Şimdi, bu tasarı
üzerinde biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak söylenmesi gereken ne varsa
söyledik, söylemeye devam ediyoruz, sakıncalarını anlattık. Bu yasa tasarısıyla
bölgesel, merkeziyetçi bir yapı meydana getiriliyor, otorite içinde otorite
oluşturuluyor. Dağların, tepelerin ardındaki köylere bu yasayla hizmet götürme
imkânı büyük ölçüde yok olacaktır. Onlarca yıllık deneyime dayanan mevcut idari
yapı bir anda değiştiriliyor. Yeni yetkiler, yeni sorumlular, yeni yapılar
oluşturuluyor. Yeni yasayla vatandaşların sorunlarının muhatabının kim olduğunu
öğrenmesi bile başlı başına bir sorun olacaktır. Köylerin, mahallelerin,
ilçelerin, yeni düzende, kendilerini tanıma ve tanımlamaları bile bir sorun
hâline gelecektir. Birikim ve deneyim bu yasayla anlamsız hâle getirilmiş
oluyor. Hâlbuki tecrübe parayla satın alınamayacak kadar önemli bir olgudur. Bu
yasanın güneydoğuda yaracağı kâbus inanılmaz olacaktır. Daha bir hafta önce
Diyarbakır Belediye Başkanının veya Diyarbakır Belediyesinin kepenk kapatmayan
esnafa zabıtalarını göndererek ceza tehdidinde bulunduğunu ilin valisi söyledi.
Bu yasayla devlet yetkisiyle donatılmış olacak olan Diyarbakır, Mardin, Van
belediyelerinin ülkenin bütünlüğü bakımından nasıl bir sonuç ortaya
çıkaracağını söylemeye bile gerek yoktur.
Ey Hükûmet! Size
defalarca hem televizyondan hem de basın toplantılarıyla seslendik: “Şu
Suriye’ye frensiz kamyon gibi dalmayın. Suriye’yi tanımıyorsunuz, oraya
karışırsanız oradan Türkiye’ye ancak sorun, sıkıntı, bela ithal edersiniz.”
dedik, dinlemediniz. Şimdi, Türkiye’deki mülteci sayısının…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) - …300 bine çıkabileceği söylenmeye başlandı. Aynı uyarıyı bu yasa
tasarısı için yapıyoruz. Gözlerinizi, kulaklarınızı açın. Buradan yüksek sesle,
defalarca söyledik.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) - Bu tehlikeli bir tasarıdır, bu tasarı ülkenin… Yarın, çatışmaya
sebep olacak, etnik problemlere sebep olacak sonuçlar ortaya çıkacaktır. Bundan
da doğrudan doğruya siz sorumlu olacaksınız.
BAŞKAN – Sayın
Yeniçeri, Lütfen. (MHP sıralarından alkışlar)
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 22. Maddesi ile
değiştirilen 5302 sayılı Kanunun 25. maddesinin 1. Fıkrasında yer alan “üye ve
valinin her yıl birim amirleri arasından seçeceği iki” ibaresinin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Niğde) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ömer Süha Aldan.
BAŞKAN – Ömer
Süha Aldan, Muğla Milletvekili… (CHP sıralarından alkışlar)
ÖMER SÜHA ALDAN
(Muğla) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu tasarı iki temel anlayışın
ürünüdür. Bunlardan birinci grubun niyeti sahil kentlerindeki yerel yönetimleri
ele geçirmeye odaklıdır. Bunun yolu açık. “Madem çoğu kentin bütününde en çok
oyu alan partiyiz, o hâlde belediye başkanını da en yüksek oy alan partiye
kazandırmanın yolu bütünşehirden geçer.” mantığından yola çıkılmış.
Öte yandan,
yıllardır bakanlık yapmış ve bir kez daha milletvekilliği yapamayacakları
anlaşılanlara da eski koltuklarını aratmayacak, yeni cakalı yerler açma çabası
da işin diğer bir yönüdür.
Bir de, Recep
Tayyip Erdoğan’ın ikbali meselesi var. Onun Çankaya’ya taşınmak gibi, şiddetli
bir arzusu malum. Lakin, o gidince AKP’nin ikbali endişe konusu. Öyle ya, Recep
Tayyip Erdoğan, partisinin önünde bir kimlik. Plan belli: Önce yerel seçimi
gücümüzü koruduğumuz 2013’ün sonbaharında ve de bütünşehir projesini içerecek
biçimde yapalım. Bedelli askerlik, 2/B, köprü, yol satışından elde edilen
gelirleri harcayarak seçmenin gözünü boyayıp, milliyetçi söylemler ve idam
ipini devralma girişimleriyle, keza, muhalefete ağır baskılar, şantajlar ve CD
operasyonları uygulayarak 29 derebeyi yaratalım. Arkasından, bu oy gücü ve yeni
derebeylerinin kent üzerindeki hâkimiyetine dayalı olarak sıra gelsin içinde
partili devlet başkanlığı da bulunan yeni anayasa referandumuna. İdam ipinin
ucunu tutarak, sahte özgürlük ve milliyetçi söylemlerle, 12 Eylül 2010 günü
yapılan referandumda olduğu gibi, pek çok aymazı kandırabilirsek geriye tek bir
şey kalır, o da partili devlet başkanının da seçileceği erken bir genel seçim. Recep
Tayyip Erdoğan Çankaya’ya avdet eder, onun sayesinde parti de erozyona
uğramaz!” AKP milletvekillerinin çoğunluğunun içine sinmese de tasarıya
verdikleri destek bundandır.
Evet, plan bu.
Lakin bu yola çıkıldığında son Anayasa değişikliğine ilişkin oylama sonucuna
bakılırsa arabanın bir lastiği patlamıştır. Şimdi, B planının izlerini
görüyoruz. Anlaşılan o ki yeni anayasa referandumu ile yerel seçim takvimi yer
değiştirmiştir. Lakin şu unutulmasın ki gelen günler bu arabanın diğer
lastiklerinin de patladığı günler olacaktır.
İkinci çıkar
odağının niyeti Türk köylüsünü köyünden kopararak topraksızlaştırma ve kent
varoşlarında geçim derdine düşmüş ucuz iş gücü hâline dönüştürmektir. Tarım ve
hayvancılıkta son on yıldır uygulanan ve her geçen gün köylüyü bitiren, sosyal
yardımlara muhtaç eden projeler tesadüf değildir. Yabancılara toprak satışı
alanının köylere uzanması, 2/B arazilerinin hak sahiplerince alınamayacak bir
ortama getirilmesi, tarım ürünü ve hayvan ithalatına mahkûm edilmemiz de
tesadüf değildir. Dolayısıyla bu tasarının altında yatan anlayış da köylünün
marabalaşarak çağdaş egemenlerin ucuz iş gücü hâline dönüşmesine aracılık
etmekten ibarettir.
Bu tasarının
içeriğine ilişkin görüşlerime gelince: Tasarının gerekçesinde yer alan ve
tanımlamada bulunan “yerinden yönetim”, “katılımcı”, “saydam” ve “yurttaş
odaklı” gibi kavramlar birer palavradan ibarettir. Aslında, bu tasarıyı;
“finansman”, “büyük yatırım” ve “rant” kavramlarıyla değerlendirmek daha
doğrudur. Belediyeciliği sadece parasal boyutta gören bir anlayışın yerinden
yönetime bakış açısının ne denli sığ olduğunu ifade etmek isterim. Bu tasarıda
birey yoktur kırsalda yaşayanların özgürlüğü ellerinden alınmaktadır, bireyin
seçtiği kişiyle olan teması kesilmektedir. Yine, bu tasarıda hizmeti yurttaşın
ayağına götürmek yerine, yurttaşı hizmet verilen yere gelmeye zorlama yaklaşımı
vardır. Bu tasarıyla gerçekleşmesi arzulanan proje, kentleri köyleştirme
projesidir. Oysa, kent ve köy kültürleri birbirinden ayrıdır. Kırsalda
yaşayanlar, yeterince hizmet alamayınca, hizmetin yoğunlaştığı kent
merkezlerine göç etmek zorunda kalacaklardır. Bu, kentlerin gelişmesi değil,
şişmesi sonucunu doğuracaktır. Bu şişme, ekonomik, kültürel ve sosyal
farklılığa sahip kitleler arasında çatışma ortamı yaratacak ve önü alınamayan
sosyal olaylarla karşılaşılacaktır. Oysa, Türkiye’nin tersine göç dalgasıyla
karşılaşacağı bir ortam yaratılmalıdır. Gelecekte büyükşehir belediyelerinin
tek işi aç yığınları doyurmak olursa hiç şaşırmayalım diyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
338 sıra sayılı
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 22. Maddesi’nin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Değişiklik
Önergesi
Madde 22- “5302
sayılı Kanunun 25 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“il encümeni
valinin başkanlığında, genel sekreter ile il genel meclisinin her yıl kendi
üyeleri arasından seçeceği dört üye ve valinin her yıl birim amirleri arasından
seçeceği iki üyeden oluşur.”
Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Niğde) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Demokrasilerde
seçilmişlerin iradesi, atanmışlardan üstündür. Karar mekanizmalarının
seçilmişler ve atanmışlar şeklinde oluştuğu yapılarda, seçilmişlerin çoğunlukta
olması bir zorunluluktur.
Bu nedenle
maddede vali ile birlikte 3 e 3 olarak belirlenen dengenin seçilmişler yönünde
bozulması, demokratik mekanizmaların sağlamlaştırılması açısından, il genel
meclisinden ekstra bir üye encümene eklenmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım.
III. YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Yoklama
talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Serindağ, Sayın Güler, Sayın Aldan, Sayın Ediboğlu, Sayın Gümüş, Sayın
Işık, Sayın Aksünger, Sayın Özbolat, Sayın Acar, Sayın Cengiz, Sayın Akova,
Sayın Genç, Sayın Çıray, Sayın Tamaylıgil, Sayın Kaleli, Sayın Kaplan, Sayın
Erdoğdu, Sayın Canalioğlu, Sayın Öğüt.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, efendim usulle ilgili bir konuyu dikkate
getirmek istiyorum.
Biraz önce iki
adet önerge dağıtıldı. Bu önergelerden birincisi tasarının 26’ncı maddesinde
değişiklik öngörüyor. Bir diğeri geçici 1’inci maddede değişiklik öngörüyor.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – 28…
BAŞKAN – 28’di
galiba Sayın Hamzaçebi.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – 28’inci madde…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Pardon, 26 değil, 28’inci madde.
28’inci maddeyle
ilgili değişikliği ayrıca tartışacağız. Onun hangi belediyeye yönelik olarak
getirildiğinin açıklamasını isteyeceğiz. Yani bu sürekli oynanan bir önerge.
Biraz önce dağıtılan ilk önerge setinde, iktidar partisi grubu o maddenin,
tasarıdaki 28’inci maddenin tasarıdan çıkarılması yönünde bir önerge
getirmişlerdi, dağıtılan önerge setinde o vardı. Şimdi, öyle anlaşılıyor ki,
birtakım görüşmeler sonucunda o maddede bir başka değişiklik öngörülüyor. Bunu
konuşacağız.
Ancak dağıtılan
geçici 1’inci maddeye ilişkin önergede eksiklik var. Şimdi, önerge dağıtıldı
zannediliyor, “Dağıtıldı.” denecek ama ekindeki listeler dağıtılmış değil. Ya
bu önergeyi dağıtmayın Sayın Başkan ya da tam dağıtın.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Biz verdik, ekli liste var.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Hayır, eki listeler dağıtılmış değil.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Burada yok.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Hayır, biz verdik oraya da… Biz verdik.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bir saniye… İktidar partisi grubu “Verdik.” dediği hâlde
dağıtılmamasının gerekçesi nedir, onu öğrenmek istiyoruz o zaman.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Biz verdik.
BAŞKAN – Kanunlar
da dağıtıldığını söylüyor ama bilmiyorum.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Yok burada.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Hayır, burada yok.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Bu özeti zaten. Daha önce dağıtıldı.
BAŞKAN –
Dağıtıldığını söylüyorlar Sayın Hamzaçebi.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Bu özeti.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Hayır, burada dağıtılan önerge seti serisinde onu
görmüyoruz.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Önergeler burada. Bunun içinde de yok Nurettin Bey.
BAŞKAN – Özetinin
dağıtıldığı söyleniyor Sayın Hamzaçebi. Beş yüz kelimeyi geçtiği için…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, tasarıya ekli birtakım cetvelleri değiştiriyor
önerge.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Doğru.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ama değişikliği görmüyoruz.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Ama yani gerekçe beş yüz kelime olacak Sayın Başkan.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – O beş yüz kelimeyi geçtiği için önerge özeti... Üzerinde baktığınız
zaman görürsünüz.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Efendim, gerekçenin özeti, gerekçe beş yüz kelime olacak.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Hayır, gerekçede sayıyor değişikliği ama cetvelin
kendisini görmüyoruz.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Hayır, dağıtıldı. Daha önceki…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, hayır, dağıtılan önerge seti içerisinde yok.
Sayın Başkan, bu
dağıtılan önerge setiyle işlem yapılması mümkün değildir efendim.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Hayır efendim, o maddenin görüşmelerine kadar dağıtılabilir,
değiştirilebilir.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, ayrıca İç Tüzük’e göre…Tabii o maddede
hangi tutumu takınacaksınız bilemiyorum, Emlak Vergisi Kanunu’nda değişiklik
öngören bir önergedir bu. Emlak Vergisi Kanunu söz konusu tasarıda yoktu. İç
Tüzük’e göre, 87’nci maddeye göre, tasarıda yer almayan herhangi bir kanunla
ilgili bir değişikliğin önergeyle getirilmesi mümkün değildir.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Sayın Menderes Türel iddia etmişti burada, kürsüde “Emlak vergisi de
yok.” demişti. Yoksa, bu önerge niye geliyor?
BAŞKAN – Sayın
Hamzaçebi, madde gelince tartışılır bunlar.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Şimdiden dikkatlerinize sunuyorum.
BAŞKAN – Tamam,
hay hay, peki.
Evet, 22’nci
madde oylamasının, açık oylama şeklinde yapılmasına dair bir önerge vardır,
önergeyi okutup imza sahiplerini arayacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 S. Sayılı Kanun Tasarısının 22’nci Md.sinin oylamasının İçtüzüğün 143 Md.
gereği ekli gerekçede belirtilen hususlardan dolayı açık oylama usulü ile
yapılmasını arz ederiz.
BAŞKAN – Mehmet
Şandır? Burada.
Sayın Oğan? Yok.
ALİ HALAMAN
(Adana) – Tekabül ediyorum.
BAŞKAN – Sayın
Halaman tekabül etti.
Sayın Durmaz?
Burada.
Hasan Hüseyin
Türkoğlu? Burada.
Mehmet Erdoğan?
Burada.
Enver Erdem?
Burada.
Mesut Dedeoğlu?
Burada.
Cemalettin
Şimşek? Burada.
Emin Çınar?
Burada.
Seyfettin Yılmaz?
Burada.
Ali Öz? Burada.
Zühal Topcu? Yok.
REŞAT DOĞRU
(Tokat) – Tekabül ediyorum.
BAŞKAN – Tekabül
edildi.
Alim Işık?
Burada.
Ruhsar Demirel?
Burada.
Mustafa Erdem?
Burada.
Mustafa Kalaycı?
Burada.
Yusuf Halaçoğlu?
Burada.
Kemalettin
Yılmaz? Burada.
Celal Adan?
Burada.
Bahattin Şeker?
Burada.
Ali Torlak?
Burada.
Erkan Akçay?
Burada.
Evet, açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler…
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, 338 sıra sayılı Tasarı’nın 22’nci maddesinin açık oylama
sonucu:
“Oy Sayısı : 238
Kabul : 236
Ret : 2(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Mine
Lök Beyaz Tanju
Özcan
Diyarbakır Bolu”
Böylece 22’nci
madde kabul edilmiştir.
23’üncü madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutacağım ancak bu önergeler aynı mahiyette.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, konuşmalarınızı hiç dinleyemiyoruz, duymuyoruz, biraz
sesin çıksın. Eğer sağlığın müsait değilse bırak burayı ya!
BAŞKAN - Bu
önergeleri okutacağım ve birlikte işleme alacağım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Böyle bir şey olmaz ya!
BAŞKAN -
Talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini
okutacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde….
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Kâtip Üye biraz yavaş okusun efendim, anlamıyoruz.
…Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 23. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Yavaş oku Hanımefendi, yavaş oku ya!
İHSAN ŞENER
(Ordu) – Kulağın sağır, kulağın…
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
…Mehmet Volkan Canalioğlu Ali Serindağ Birgül Ayman Güler
Trabzon Gaziantep İzmir
Muharrem Işık Ali Haydar Öner Candan Yüceer
Erzincan Isparta Tekirdağ
Celal Dinçer Gökhan Günaydın Namık Havutça
İstanbul Ankara Balıkesir
Mehmet
S. Kesimoğlu
Kırklareli
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, okuduklarını anlamıyoruz
efendim, böyle bir şey olur mu? Yavaş okusun.
…Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Enver Erdem Mehmet Erdoğan Alim Işık
Elâzığ Muğla Kütahya
Sadir Durmaz Ali Öz Mustafa Kalaycı
Yozgat Mersin Konya
BAŞKAN – Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Evet,
önerge üzerinde söz isteyen?
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Ali Öz…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Okunan önerge anlaşılmıyor, Başkanın konuşmaları anlaşılmıyor.
Sayın Başkan,
vallahi istirahat et ya, konuşmaların anlaşılmıyor!
BAŞKAN – Ali Öz,
Mersin Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZ (Mersin) –
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 23’üncü maddeyle ilgili önerge üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
Görüştüğümüz
yasa, yaklaşan mahallî idareler seçimi öncesinde, yerel yönetimlerin farklı
kademelerinde çok ciddi sorunlara yol açacaktır. Pek çok kesimin görüş ve
düşünceleri alınmadan özensiz bir şekilde, âdeta milletten ve
milletvekillerinden kaçırılarak hazırlanıp yüce Meclise sunulmuştur.
Yasa tasarısına
baktığımızda 1.582 belde belediyesinin bir kısmı büyükşehir kapsamına alınarak,
bir kısmı da nüfusu 2 binin altında kaldığı gerekçesiyle kapatılmaktadır.
Ayrıca, büyükşehir yapılan 29 ildeki il özel idareleriyle, bu illerdeki 16.082
köy tüzel kişiliği kaldırılarak mahalleye dönüştürülmektedir. 29 ilin
büyükşehir belediye sınırı il mülki sınırı olacak şekilde genişletilmekte, yeni
büyükşehir olacak 13 ilde 23 yeni ilçe kurulmaktadır.
Yerel
yönetimlerin güçlendirilmesine, hizmetlerini sunmasındaki hız, kalite ve
kapsamı makul seviyeye çıkarmak maksadıyla alınacak iyi niyetli tedbirlere ve
yeni oluşacak olan büyükşehirlere karşı çıkmak elbette imkânsızdır. Ancak
tasarıyla ülkemiz, mahallî idareler üzerinden bir ayrışma tuzağına
çekilmektedir. Türk yönetim sisteminin temel dayanağı olan merkezî kontrol ve
üniter özellikler ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.
Büyükşehir kanun
tasarısıyla, federe devlet modelinin altyapısı oluşturulmak istenmektedir. Pek
çok açıdan Anayasa’ya aykırılıkların söz konusu olduğu bu düzenleme, Türk idare
sisteminin esaslarıyla taban tabana zıtlıklar içermektedir.
Bu düzenlemeyle
29 ilde il özel idareleri kaldırılmakta, büyükşehir sınırları il sınırlarına
genişletilerek il idaresi sistemi zaafa uğratılmaktadır. Büyükşehir belediye
sınırlarının il sınırları ile örtüştürülmesi, resmen bölge sistemine geçiştir.
Bu sistem, yerelleşme iddiasıyla genelleşme yapan bir sistemdir.
Tasarıyla 1582
belde belediyesi lağvedilmekte, belde halkının hizmete erişimi engellendiği
gibi, en tabii hakkı olan yönetime katılım ve hesap sorabilme hakkı da elinden
alınmaktadır.
Aynı şekilde, 29
büyükşehir bünyesindeki 16.082 köy tüzel kişiliği kaldırılarak sosyal, ekonomik
ve kültürel açıdan ciddi sıkıntılara kapı aralanmaktadır.
Köylerin mahalleye
dönüştürülmesiyle köy tüzel kişiliklerine ait olan köy varlıklarına el
konulmakla kalınmayıp köylünün, köye ait maddi ve manevi değerleri koruma
direnci yok edilerek, yağma ve talana zemin hazırlanmaktadır.
Aidiyetleri,
hatıraları ve manevi izleri ortadan kaldıracak bu düzenlemeyle, köylünün
şehirlilerle aynı vergi ve yükümlülüklere tabi kılınması yoksullaşmaya,
köylerin boşalmasına ve zaten zor şartlarda yapılan tarım ve hayvancılığın
bitmesine sebebiyet verecektir.
Değerli
milletvekilleri, bir kez daha ısrarla belirtmek isterim ki biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak il belediyelerinin büyükşehir yapılmasına karşı değiliz,
büyükşehir belediye sınırlarının il mülki sınırlarına genişletilerek bölgesel
yönetimlerin oluşturulmasına karşıyız. Köylerin tüzel kişiliğinin
kaldırılmasına karşıyız ve il özel idareleriyle belde belediyelerinin
kapatılmasına karşıyız.
İl encümeni,
ihale komisyonu olarak yapacağı toplantılarda 2886 sayılı Devlet İhale
Kanunu’nun 14’üncü maddesi uyarınca eksiksiz toplanmak zorundadır. Bu tasarıya
ilave edilen bu kanundaki, maddedeki 5302 sayılı Kanun’un 2’inci fıkrasında
“Encümen üye tam sayısının salt çoğunluğuyla toplanır ve katılanların salt
çoğunluğuyla karar verir. Oyların eşitliği durumunda başkanın bulunduğu taraf
çoğunluk sayılır. Çekimser oy kullanılamaz.” denilmektedir. Görüşmekte
olduğumuz yasa tasarısının 23’üncü maddesiyle, bu fıkraya “Encümenin ihale
komisyonu olarak yapacağı toplantılarda da bu fıkra hükümleri geçerlidir.”
ibaresi eklenmiştir. İhale komisyonu toplantılarına hâkim olması gereken
şeffaflık ve adalet duygusunu zedeleyici bu maddeye, vermiş olduğumuz önergeyle
karşı olduğumuzu ifade ediyoruz.
Suistimallere
zemin hazırlanmayacak mıdır bu maddeyi kabul etmekle? Milliyetçi Hareket
Partisi olarak bu duruma şiddetle karşı olduğumuzu belirtmek istiyorum.
Türkiye’nin sonu
belirsiz bir ortama sürüklenmesi ve millî varlığının coğrafi düzlemde
dağıtılmaması amacıyla en başta Adalet ve Kalkınma Partisi olmak üzere herkes
sorumlu, duyarlı ve vicdanlı davranmak mecburiyetindedir diyor, yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Aynı mahiyetteki
önerge üzerinde söz isteyen Volkan Canalioğlu, Trabzon… (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET VOLKAN
CANALİOĞLU (Trabzon) – Trabzon…
BAŞKAN – Trabzon
dedim, Sayın Canalioğlu.
MEHMET VOLKAN
CANALİOĞLU (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz 338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Yasası Tasarısı’nın 23’üncü
maddesi üzerine verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum, yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, öncelikle şunu söylemek istiyorum: Sizler, basketbol, voleybol
ya da futbol maçında maç başlamadan önce saha ortasında kafa kafaya vererek
galibiyet kararlılığı sergileyen sporcuların ruh hâli içerisindesiniz. Bu
psikolojiyle, sizlere eleştiri getiren herkesi gerçekleri görmemekle
suçluyorsunuz. Öncelikle bu psikolojiden kurtulmamız lazım.
Ayrıca yasalar
niçin yapılır? Toplumun huzuru, rahatı, sorunlarının çözümü için yapılır.
Ancak, bu getirdiğiniz büyükşehir yasası -ki biz buna “bütünşehir” diyoruz- çok
alelacele bir şekilde İçişleri Komisyonuna getirilmiş ve yine, oradan alelacele
geçirilip, yine, çarçabuk Genel Kurula getirilmiştir.
Şimdi, Sayın
Bakanımız ve sizler Doğu Karadeniz Bölgesi’ni çok iyi bilen insanlarsınız ve
oralara gittiğinizi, gördüğünüzü biliyorum. Şimdi, Karadeniz Bölgesi’ne
baktığınız zaman, köylerimiz çok dağınıktır; bir evimiz bir uçta bir evimiz bir
uçta, camimiz merkezî yerde, kahvehanemiz başka yerdedir. Siz, böyle bir
ortamda köyleri kaldırmak, onların tüzel kişiliğini kaldırmak, oraya hizmet
getirmek amacıyla bu yasaları getiriyorsunuz ve köylerin ve beldelerin tüzel
kişiliğini kaldırıyorsunuz.
Şimdi,
Karadeniz’de, soruyorum, nasıl hizmet getireceğiz? Karadeniz’de, bir Şolma
Yaylası’na ve Akçaabat’ın Kuruçam’ına, Hıdırnebi Yaylası’na nasıl hizmet
getireceğiz? Öncelikle, buraların zaten altyapısı yapılmamış, imar planları
yapılmamış, kadastrosu geçmemiş, orman kadastrosu tamamlanmamış. Böyle bir
ortamda siz diyorsunuz ki: “Biz, merkezden büyükşehir yapıyoruz ve büyükşehir
başkanı buraya hizmet getirecek” Nasıl hizmet getireceğini, bunu yasa çıktıktan
sonra göreceğiz. Getiremeyeceksiniz arkadaşlar, getiremeyecekler ve ne yazık ki
bizim Trabzonlu milletvekillerimiz, bizim ilçe kurma noktasında verdiğimiz
önergeye belki de ne olduğunu bilmeden ret oyu vermişlerdir, ama onları
Trabzon’da ben bile savunamayacağım, Volkan Ağabeyleri olarak onları ben bile
savunamayacağım, bunları gayet iyi bilsinler. Çünkü niye? 305 bin nüfuslu ilçe
merkezinde, merkez ilçede, ilçe kuruyoruz. Sevgili arkadaşlar, 305 bin en
azından Karadeniz’de en az dört-beş ilin nüfusuna eşittir. Böylesine bir
anlamda, nasıl, tek ilçeyle merkeze hizmet vereceğiz? Bunun da hesabını iyi
yapmak durumundadırlar.
Şimdi, bir de
baktığınız zaman diyorsunuz ki: “Bu külfet getirecek.” Nereye külfet getirecek?
Niye, diğer illerde kuruluyor, ilçelerde külfet getirmiyor da Trabzon’a gelince
mi külfet getirecek? Onu da bu milletvekili arkadaşlarımızın çok iyi dinlemesi
gerekiyor. Önce belediyeleri kapatıyorsunuz, belediyelerden önce zaten banka
şubelerini kapattınız; daha sonra PTT’yi, daha sonra elektrik kurumunu, tarım
kredi kooperatiflerini, sağlık ocaklarını kaldırdınız, şimdi diyorsunuz ki:”Biz
buraya hizmet getireceğiz.” Bakalım nasıl getireceksiniz?
Sevgili
arkadaşlarım, bakınız, bu nereye benziyor biliyor musunuz? İki kişi oturmuşlar,
konuşuyorlarmış. Biri demiş ki: “Arkadaş, Descartes diyor ki…” ve anlatıyormuş,
diğeri diyormuş ki: “Arkadaş, Sokrates diyor ki…” ve anlatıyormuş, diğeri
diyormuş ki: “Arkadaş, sofist diyor ki…” ve anlatıyor. Şimdi, o da demiş ki
“Arkadaş, tamam onlar diyor da sen ne diyorsun, sen ne diyorsun?” Şimdi,
sevgili arkadaşlarım, AKP’li milletvekili arkadaşlarımız, Sayın Başbakan diyor
da yapıyorsunuz; peki, siz hiçbir şey söylemeyecek misiniz, siz ne diyorsunuz?
Sizin de dediğinizi bilelim.(CHP sıralarından alkışlar)
Geldiğimiz nokta
da zaten… Geldiğimiz nokta şunu gösteriyor sevgili arkadaşlarım…
AHMET YENİ
(Samsun) – Trabzon’un büyükşehir olmasın mı?
MEHMET VOLKAN
CANALİOĞLU (Devamla) – Bu, büyükşehre karşı değiliz, bütünşehre karşıyız.
Burada, Doğu Karadeniz Bölgesi’ni en iyi bilenlerden biri de Ordu Milletvekili
olan İçişleri Bakanımız. Sayın Bakanımız bunu çok iyi bilir ama geldiğimiz
nokta da şudur arkadaşlar, sizin yönetiminizdeki ülke şunu gösteriyor, bakın
açık ve net söyleyeyim. Bu ülkede sınavı şaibeli, mizahı sansürlü, futbolu
şikeli, paşası içeride, teröristi dışarıda, askeri, polisi şehit ve siz şehit
cenazelerine gitmelerini de bu Yüce milletin bu milletvekillerine
yasaklıyorsunuz, bunun da hesabını da yarın sandıkta insanlar size soracak.(CHP
sıralarından alkışlar)
Ve dahası
gazetecileri tutuklu ve dahası millî irade içeride. Her fırsatta millî irade
diyorsunuz, millî iradeye soruyorsunuz ama beldelerin köylerin kapatılmasına
gelince siz millî iradeye sormuyorsunuz. İşinize gelince böyle, işimize gelince
böyle. Yok öyle şey değerli arkadaşlarım, bunun hesabını kimse veremez ve siz
de veremezsiniz. Bu ülkenin üniter yapısıyla oynamaya da hakkınız yoktur diyor,
yüce Meclisi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Sağ olun, var
olun. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ
(Samsun) – Trabzon’un büyükşehir olmasını istemiyor musun?
MEHMET VOLKAN
CANALİOĞLU (Trabzon) – Olsun diyorum ama böyle olmasın.
BAŞKAN – Evet,
aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Açık oylama önergesi var Sayın Başkan.
BAŞKAN – Maddede
ama…
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.
Yalnız, tasarının
23’üncü maddesinin oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına dair iki önerge
vardır; önergenin birini okutup, diğerinde de isimleri okutacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 S. Sayılı Kanun Tasarısının 23. Maddesinin oylamasının İçtüzüğün 143. Md.
gereği ekli gerekçede belirtilen hususlardan dolayı açık oylama usulü ile
yapılmasını arz ederiz.
BAŞKAN – Mehmet
Şandır? Burada.
Sadir Durmaz?
Burada.
Mehmet Erdoğan?
Burada.
Hasan Hüseyin
Türkoğlu? Burada.
Enver Erdem?
Burada.
Mesut Dedeoğlu?
Burada.
Cemalettin
Şimşek? Burada.
Emin Çınar?
Burada.
Seyfettin Yılmaz?
Burada.
Ali Öz? Burada.
Zuhal Topcu?
Burada.
Alim Işık?
Burada.
Ruhsar Demirel?
Burada.
Mustafa Erdem?
Burada.
Mustafa Kalaycı?
Burada.
Yusuf Halaçoğlu?
Burada.
Celal Adan?
Burada.
D. Ali Torlak?
Burada.
Bahattin Şeker?
Burada.
Erkan Akçay?
Burada.
S. Nevzat
Korkmaz? Burada.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, ekli gerekçeler dediniz ama
gerekçeyi
okumadınız.
BAŞKAN – Sayın
Genç, burada gerekçe de yok, gerekçe de okutulmaz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Yani niye açık oylama isteniyor; oku ekli gerekçeyi.
BAŞKAN – Evet,
diğer önergenin imza sahiplerini okutuyorum:
Ali Serindağ?
Burada.
Celal Dinçer?
Burada.
Birgül Ayman
Güler? Burada.
Özgür Özel?
Burada.
İlhan Demiröz?
Burada.
Mahmut Tanal?
Burada.
Sedef Küçük?
Burada.
Mustafa Moroğlu?
Burada.
Engin Özkoç?
Burada.
Gürkut Acar?
Burada.
Recep Gürkan?
Burada.
Muharrem Işık?
Burada.
Melda Onur?
Burada.
İdris Yıldız?
Burada.
Dilek Akagün
Yılmaz? Burada.
Haluk Eyidoğan?
Burada.
Kemal
Değirmendereli? Burada
Hurşit Güneş?
Burada.
Ayşe Nedret
Akova? Burada.
Sena Kaleli?
Burada.
Namık Havutça?
Burada.
Haydar Akar?
Burada.
Erdal Aksünger?
Burada.
BAŞKAN – Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazından yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler…Kabul edilmiştir.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, 23’üncü madde açık oylama sonucu:
“Oy sayısı : 236
Kabul : 234
Ret : 2(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Mine
Lök Beyaz Tanju
Özcan
Diyarbakır Bolu”
Böylece 23’üncü
madde kabul edilmiştir.
24’üncü madde
üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 24. Maddesinin
Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Birgül Ayman Güler Muharrem Işık
Gaziantep İzmir Erzincan
Ali Haydar Öner Candan Yüceer Celal Dinçer
Isparta Tekirdağ İstanbul
Namık Havutça Mehmet S. Kesimoğlu Erdal Aksünger
Balıkesir Kırklareli İzmir
Gökhan
Günaydın
Ankara
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Enver Erdem Mesut Dedeoğlu Mehmet Erdoğan
Elâzığ Kahramanmaraş Muğla
Hasan Hüseyin Türkoğlu Alim Işık Sadir Durmaz
Osmaniye Kütahya Yozgat
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN –
Önergeler üzerinde söz isteyen Mesut Dedeoğlu, Kahramanmaraş Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
MESUT DEDEOĞLU
(Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; dün, 17 tane
güvenlik görevlimiz doğuda şehit olmuştur. Ben de buradan hepsine Allah’tan
rahmet diliyorum, Türk milletine ve kederli ailesine baş sağlığı diliyorum.
Temenni ediyorum ki bir daha böyle şehitlerimiz olmaz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 338 sıra sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım, yüce Meclisi
tekrar saygılarımla selamlıyorum.
Bu Kanunu iki
türlü değerlendirmek istiyorum: Birincisini, Türkiye genelinde kapatılan 1.591
beldemiz, 16.082 köyümüzle ilgili ve en önemlisi de Türkiye’yi bir ayrıştırmaya
götüren sebep olarak. İkinci yönüyle baktığımız zaman, uzun zamandan beri
Kahramanmaraş’ımızda büyükşehir olma beklentisi içerisindeydik. Bununla
beraber, yine Kahramanmaraş’ımızda “Elbistan” ve “Afşin” adı altında bir şehir
kurulması ve o bölgeye hizmet vermesi noktasında ikinci bir şehrin kurulmasıydı
ama maalesef şimdi görüyoruz ki, her ikisi de mümkün olmamıştır, Kahramanmaraş
bu beklentiyi sağlamamıştır.
Şimdi,
Kahramanmaraş’ımızın kapatılan beldelerine bakıyoruz: Baydemirli, Döngele,
Fatih, Fatmalı, Ilıca, Kale, Kürtül, Karadere, Önsen, Şahinkayası, Tekir,
Alemdar, Altunelma, Arıtaş, Bakraç, Büyüktatlı, Çobanbeyli, Çoğulhan, Dağlıca,
Esence, Tanır, Geben, Yeşilova, Bozlar, Düzbağ, Akbayır, Bakış, Büyükyapalak,
Demircilik, Doğan, Izgın, İğde, Karaelbistan, Söğütlü, Bozhüyük, Büyükkızılcık,
Çardak ve Değirmendere. Bunlarla beraber, Ericek, Kanlıkavak, Taşoluk, Barış,
Kullar, Tatlar, Büyüknacar, Evri, Narlı, Yumaklıcerit, Beyoğlu, Kılılı,
Şekerobası, Yeşilyöre.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; biz bu beldeleri Kahramanmaraş’ta kurabilmek için,
cumhuriyet döneminden beri, başta büyüklerimiz olmak üzere ve Kahramanmaraş
halkı olarak çok büyük mücadele verdik. Neden verdik? Bu bölgelerin büyük bir
bölümü dağlık bölgelerimiz, özellikle kuzey kazalarımızdaki bölgeler ve şimdi,
üç günlük veya dört günlük bir Meclis çalışmasıyla bu beldelerimiz ve buradaki
köylerimizin tamamı kapanacak. Kahramanmaraş halkı bunu asla istemiyor. Dört
beş günden beri fakslarımız, maillerimiz, telefonlarımız ve gelen heyetlerimiz
bunu gösteriyor. Hiç kimseye sorulmadı. İşin garip tarafı, bu beldelerimiz
büyük bir çoğunluğu İktidar Partisinin elinde bulunan beldeler. Hepsi isyan
hâlindeler, Kahramanmaraş isyan hâlinde.
Temenni ediyorum
ki, bu yasa tasarısı Meclis gündeminden çekilir. Bunun iki sebebi var.
Birincisi, Türkiye genelinde ayrıştırmaya bir sebep olan bir yönetim şekli;
ikincisi, hizmet verilecek noktalarda, özellikle Kahramanmaraş’ımızda hizmeti
aksatacak noktadaki beldelerimizin, göz bebeği beldelerimizin kapatılmasıdır.
Buna Kahramanmaraş halkı razı değildir.
Bu tasarının
tekrar gözden geçirilmesini temenni ediyorum. Bu vesileyle, yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Aynı
mahiyetteki önerge üzerinde…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Erdal Aksünger…
BAŞKAN - Erdal
Aksünger, İzmir Milletvekili.
ERDAL AKSÜNGER
(İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
24’üncü maddede
vali konusunda tanımlamalar ve yetkiler getirilmiş vaziyette. Ben, öncelikle
şuna değinmek istiyorum: Zaten ondan önce Türkiye’de, aslında çok büyük bir
belediye kanunu çıkarıldı, bütün yetkiler de TOKİ’ye verildi. Hangi
belediyelerle ilgili? Büyükşehir belediyeleriyle ilgili, özellikle, İstanbul,
Ankara ve İzmir.
Şimdi, belediye
dediğiniz, sosyal bir kurumdur ve ekonomik bir kazançla ilgili kurulmaz. Devlet
de öyle bir teşekküldür ama bakıyoruz İstanbul’da Zincirlikuyu’daki Karayolları
arazisini alıyorsunuz, öyle veya böyle birilerine bunu -Peşkeş çekeceksiniz
diyeceğim ama iş biraz sıkıntıya varacak- kentin ortak yaşam kültüründen, ortak
yaşam alanlarından olan yerleri ticari bir faaliyet yapmak üzere birilerine
devrediyorsunuz.
Şimdi, kentleri
kent yapan meydanları, yeşil alanları ve sembolleridir. Şimdi, akıl tektir.
Gittiğiniz zaman, işte, Avrupa’nın kentlerine gittiğinizde ve Amerika’ya
gittiğinizde, birtakım kentlere gittiğinizde oraların sembollerini turistler
gelip görüp buralarda kenti incelemek üzere ciddi paralar bırakırlar. Aslında,
ticari mantık olarak da yaptığınız yanlış. Karayolları arazisinin olduğu yerle
Çamlıca Tepesi’nin olduğu yere herhangi bir teleferik planı yapsaydınız,
aslında oraya da turistler için bir sembol dikseydiniz, bir Amerika’daki Empire
State’e verilen 40-50 doları elli kere kişi başına alırdınız ama böyle
düşünmüyorsunuz; iş, rant tarafından bakılıyor konuya.
Şimdi,
belediyenin diğer tarafında, aslında TOKİ’yi belediyelerin başına kılıcını
sallayan bir kurum olarak koydunuz, arkasından valileri getiriyorsunuz
tepelerine. Şimdi, buradaki temel şey, aslında, bütün yetkileri kısılmış bir
yerel yönetim sürecine doğru gidiyor. Burada bir örnek vereceğim kendi
ilimizden, madem böyle vizyonel bir konuyla ilgileniyorsunuz, şunu örnek
vereceğim: “Özdere” diye bir beldemiz vardı, daha sonra bu Özdere’nin beldeliği
iptal edildi, 20-25 bin nüfuslu bir yer. Sekiz ay boyunca 20-25 bin nüfusluydu
ama yazın 150 bin nüfuslara erişen bir yerdi burası. Neden iptal edildi bu?
Sizin orayı daha öncesinden bölmeye çalıştığınız dönemlerde, o beldeleri iptal
ettiğiniz dönemde iptal edildi ama şöyle düşünmek lazım: Bu beldelerdeki
problem şu: Bütün sahillerdeki problemlerin aynısı Özdere’de var. Nasıl var?
İzmir’in, Muğla’nın veya daha aşağı inin, Antalya’nın, Mersin’in dertleri hep
aynı, az nüfuslarıyla kış nüfusları arasında ciddi bir problem var, ciddi bir
uçurum da var. Peki, burada nasıl hakkaniyetli olarak iş yapılabilirdi? MERNİS
diye bir proje çıkarttınız. Çıkarttığınız bu projede teknolojik olarak yapıyı
elde tutuyorsunuz madem, dört ayı da tanımlasaydınız bununla, insan
hareketlerini tanımlayın.
Ben şunu
demiyorum, merkezî bütçeden aktarılan paraların adaletsizliğinden
bahsetmiyorum. Yazın oralarda insanlar, bu belediye başkanları, belde başkanları
150 bin nüfusa göre merkezî idareden para alıyorlar, net öz gelirleri hariç,
bunlar o insanların altyapısal giderlerini karşılamakta bir kere zorlanıyorlar.
Buraya geldiğinde bunlara “Vizyonumuz var.” diyorsunuz, varsa bunu yapın. Bu
çok basit bir olay, niye yapmıyorsunuz diye sormak lazım bununla ilgili.
Ayrıca, burada
çok üstünde değinilmesi gereken bir konu var. 12 Eylül 2010’da referanduma
gidildi, halka Anayasa’yla ilgili konuları sordunuz. Neyi sordunuz? “HSYK’nın
yapısı nasıl olsun?” diye sordunuz mesela. Bu belediye, özellikle halkı direkt
ilgilendiren bir konuda niye halka sormuyorsunuz bu konuyu? Halkın HSYK’nın
yapısı konusunda bilgisi var da bu konuda yok mu? Sordunuz oradaki yapının
nasıl değişmesi gerektiğini, kamuoyuna gittiniz, anayasa değişikliklerini orada
yaptınız, burada niye sormuyorsunuz? Burada halka güvenmiyor musunuz bu
tarafından?
Bu ülkede çok
ilginç şeyler bu tarafından yaşanıyor. Neden yaşanıyor? Öncelikli olan
kanunlar, aslında herkesin daha önce geldiğinde söylediği kanunlar, Siyasi
Partiler Kanunu var, inançla ilgili özgürlüklerin Anayasa’da tanımlanması
konusu var, bunların hiçbirisi önceliğiniz değil, bunu acilen öncelikli olarak
getiriyorsunuz, aynı 4+4+4 sisteminde olduğu gibi.
Söylediklerinizin
hepsini yediniz orada aslında. Biz baştan beri söyledik, “Siz bu ihaleyi
yapamazsınız, Türkiye’de böyle şeyler üretemezsiniz.” dedik, ama siz bunların
hepsine karşı durdunuz, bugün geldiğiniz noktada ne ihaleler yapılabildi ne de
yerli üretim olabildi. Bunların hepsini aşikâr en baştan biz halka anlattık,
ama siz farklı bir şekilde anlattınız konuyu, konunun içine başka şeyler
sokarak anlattınız.
Şimdi, burada,
tabii, özellikle yereldeki yerleşim birimlerinde, bu İstanbul dâhilinde, yavaş
yavaş İzmir’e doğru kayıyor. İzmir’e kayarken şunu yapmaya çalışıyorsunuz…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERDAL AKSÜNGER
(Devamla) – Şimdi, İzmir’de bu iş olmadı bir türlü, başka bir yasayla o
İzmir’in tepesine çökmeye çalışıyorsunuz. Yani bugün diyor ki, bütün merkezi
yönetimi yerel yönetimlerin tepesine bindireceksiniz. Bunun halkımız tarafından
böyle algılanması gerektiğine inanan bir insanım.
Hepinize saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar.)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
III.-YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım. Yoklama talebi var.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Serindağ, Sayın Aygün, Sayın Güler, Sayın Ediboğlu, Sayın Dinçer, Sayın
Özkoç, Sayın Özdemir, Sayın Işık, Sayın Aksünger, Sayın Ağbaba, Sayın Acar,
Sayın Özgündüz, Sayın Genç, Sayın Çıray, Sayın Yıldız, Sayın Tamaylıgil, Sayın
Kaleli, Sayın Kaplan, Sayın Öztürk, Sayın Güven ve Sayın Yılmaz.
Evet, iki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
24’üncü madde
üzerinde oylamanın açık oylama şeklinde yapılmasına dair iki önerge vardır.
Birincisini okuduk, diğerinin de isimlerini okutacağım...
Sayın milletvekilleri,
sistemdeki arıza nedeniyle beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.36
ON BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.46
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Özlem Yemişçi (Tekirdağ), Tanju ÖZCAN (Bolu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21’inci Birleşiminin On
Birinci Oturumunu açıyorum.
338 sıra sayılı
Tasarı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
24’üncü maddenin oylamasında açık oylama şeklinde bir
talep vardır.
Şimdi isimleri
okutuyorum:
Hasan Hüseyin
Türkoğlu? Burada.
Sadir Durmaz?
Burada.
Mehmet Erdoğan?
Burada.
Zühal Topcu?
Burada.
Alim Işık?
Burada.
Ruhsar Demirel?
Burada.
Mustafa Erdem?
Burada.
Kemalettin
Yılmaz? Burada.
Reşat Doğru?
Burada.
Mustafa Kalaycı?
Burada.
Yusuf Halaçoğlu?
Burada.
Ali Uzunırmak?
Burada.
Celal Adan?
Burada.
Necati Özensoy?
Burada.
D. Ali Torlak?
Burada.
Ali Öz? Burada.
Seyfettin Yılmaz?
Burada.
Sinan Oğan?
Burada.
Emin Çınar?
Burada.
Mesut Dedeoğlu?
Burada.
Bahattin Şeker?
Burada.
Diğer önergenin
imzaları:
Ali Serindağ?
Burada.
Celal Dinçer?
Burada.
Birgül Ayman
Güler? Burada.
Özgür Özel?
Burada.
İlhan Demiröz?
Burada.
Mahmut Tanal?
Burada.
Mehmet Volkan
Canalioğlu? Burada.
Engin Özkoç?
Burada.
Aykut Erdoğdu?
Burada.
Ali Rıza Öztürk?
Burada.
Gürkut Acar?
Burada.
Veli Ağbaba?
Burada.
Malik Ecder
Özdemir? Burada.
İdris Yıldız?
Burada.
Ayşe Nedret
Akova? Burada.
Haluk Eyidoğan?
Burada.
Sedef Küçük?
Burada.
Kemal
Değirmendereli? Burada.
Hülya Güven?
Burada.
Dilek Akagün
Yılmaz? Burada.
Melda Onur?
Burada.
Doğan Şafak?
Burada.
Ömer Süha Aldan?
Burada.
BAŞKAN – Evet,
iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, 24’üncü madde açık oylama sonucu:
“Kullanılan oy
sayısı : 250
Kabul : 240
Ret : 10(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Özlem
Yemişçi Tanju
Özcan
Tekirdağ Bolu”
Böylece 24’üncü
madde kabul edilmiştir.
25’inci madde
üzerinde üç adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 25. Maddesi ile
değiştirilen 5779 sayılı Kanunun 2. Maddesinin 2’nci fıkrasında yer alan “il
özel idarelerine” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve yüzde 1’i köylere” ibaresi
olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Muharrem Işık Namık Havutça Ali Serindağ
Erzincan Balıkesir Gaziantep
Birgül Ayman Güler Mehmet Kesimoğlu Celal Dinçer
İzmir Kırklareli İstanbul
Ali Haydar Öner Mevlüt Dudu Emre Köprülü
Isparta Hatay Tekirdağ
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa eklidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
338 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 25. Maddesinin (3) fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Değişiklik Önergesi:
Madde 25. (3) “29 Büyükşehir belediyesinin sınırları içerisinde
yapılan genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplam tutarının %6’sının
Büyükşehir Belediyeleri arasında nüfusları oranında aktarılması ve genel bütçe
vergi gelirleri tahsilatı toplamı üzerinden büyükşehir ilçe belediyelerine
ayrılan payların yüzde 30’u büyükşehir belediye payı olarak ayrılır.”
Hasip Kaplan Pervin Buldan İdris Baluken
Şırnak Iğdır Bingöl
Erol
Dora Altan
Tan
Mardin Diyarbakır
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
“Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Malatya Milletvekili
Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporu” nu ihtiva eden 338 sıra sayılı tasarının 25’inci
maddesinin tasarı metinden çıkartılmasını arz ederiz.
Enver Erdem Mehmet
Erdoğan Alim
Işık
Elâzığ Muğla Kütahya
Sadir Durmaz Erkan Akçay Hasan Hüseyin Türkoğlu
Yozgat Manisa Osmaniye
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Erkan
Akçay, Manisa Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Maalesef şu anda
da bir talihsizliği yaşıyoruz. 10 Kasım 2009’da bu Mecliste AKP’nin önce “Kürt
açılımı” adını verdiği, bizim ise “Yıkım ve ihanet projesi” olarak ifade
ettiğimiz görüşmeler bütün muhalefetimize rağmen inatla 10 Kasım 2009 tarihinde
yapılmıştı.
Bugün de Siirt’te
17 şehidimizin hatırasına hürmeten, hep birlikte ortak bir tavır koymak adına
iki gün ara verme talebimize inatla karşı gelindi ve talihsiz bir şekilde bu
tasarı görüşülmeye devam ediyor.
Değerli
milletvekilleri, bu tasarı, şekil açısından, usul açısından, esas ve içerik
bakımından, siyasi yönleriyle, idari yönleriyle, yönetim teknikleri bakımından,
ekonomik ve mali yönleriyle, sosyal yönleriyle, kültürel ve hukuki bakımdan çok
mahzurları olan bir tasarıdır ve akıl dışı bir tasarıdır. Bu kanunun ruhunu şu
mısralar çok iyi yansıtmaktadır, eskiden okul kitaplarında okutulurdu
ilkokullarda, Ahmet Kutsi Tecer’in:
“Orda bir köy var
uzakta,
O köy bizim
köyümüzdür.
Gezmesek de
tozmasak da
O köy bizim
köyümüzdür.
Orda bir yol var
uzakta,
O yol bizim
yolumuzdur.
Dönmesek de
varmasak da
O yol bizim
yolumuzdur.”
Değerli
milletvekilleri, bu kanunla, milyonlarca insanımızı, yüz binlerce insanımızı
PKK’nın insafına terk edeceksiniz. İdari ve siyasi bakımdan gidemediğiniz
yöreler, şehirler, köyler ve mahalleler oluşturacaksınız.
Değerli milletvekilleri,
Sayın Hükûmet ve Sayın Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu, bu tasarıyı İçişleri
Komisyonunda savunamamıştır. Burada, Mecliste savunamıyorsunuz, medyada
savunamıyorsunuz, Başbakan savunamıyor, bakanlar savunamıyor, parti
teşkilatlarınız savunamıyor, milletvekilleriniz savunamıyor, alanda
savunamıyorsunuz, meydanda savunamıyorsunuz, yandaş medyada savunamıyorsunuz,
dergâhta savunamıyorsunuz, bargâhta savunamıyorsunuz çünkü bu tasarının yanlış
olduğunu biliyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri, yasalar ihtiyaçlardan doğar. Türkiye’nin bu yasaya ihtiyacı
olmadığını biliyorsunuz. Bu yasanın Türkiye’ye faydası olmadığını, bilakis
zararı olduğunu da biliyorsunuz. İnanmadığınız bir yasaya sırf Başbakanın
kişisel ihtirası ve talimatına boyun eğdiğiniz için ezik ve mahcupsunuz. O
yüzden bize karşı daha hırçın davranıyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri, bu yasa tasarısı ile köylerimize ve kırsal kesime ağır vergi
ve harç yükümlülükleri getirilmektedir. Köylerimiz emlak vergisi, çevre
temizlik vergisi, ilan reklam vergisi, haberleşme vergisi, yangın sigorta
vergisi ödeyecekler. Bina inşaat harcı, imar harçları, iş yeri açma harcı,
hafta tatili çalışma ruhsatı harcı, hayvan kesimi, muayene denetleme, ölçü
tartı aletleri muayeneleri ücretlerini ödeyecekler. Hatta mezar yeri ücret
tarifelerini ödeyecekler. Toplu taşıma araçları hat ücretlerini ödeyecekler.
Köylüler, kırsal kesim insanları yol, su, kanalizasyon harcamalarına katılım
paylarını ödeyecekler. Bu vergileri hâlen ödeyen il merkezi, ilçeler ve
beldelerdeki vatandaşlarımız ise yüzde neredeyse iki yüze varan fazladan ödeme
yapacaklardır. Bu kanunla ne çiftçi çiftçilik yapabilir ne ev, dam yapabilir ne
de köyde yaşayabilir. Köylerin tüzel kişiliği kaldırılarak, mahalleye
çevrilmesi sonucunda köyler tamamen korunaksız ve talana açık hâle
getirilecektir.
Hepinize saygılar
sunuyorum.(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
338 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 25. Maddesinin (3) fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Değişiklik
Önergesi:
Madde 25. (3) “29
Büyükşehir belediyesinin sınırları içerisinde yapılan genel bütçe vergi
gelirleri tahsilatı toplam tutarının %6’sının Büyükşehir Belediyeleri arasında
nüfusları oranında aktarılması ve genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamı
üzerinden büyükşehir ilçe belediyelerine ayrılan payların yüzde 30’u büyükşehir
belediye payı olarak ayrılır.”
Hasip Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Gelir İdaresi
Başkanlığı verileri incelendiğinde vergi gelirleri tahsilatına ait %80’lik
kısmın içinde İstanbul ve Kocaeli’nin bulunduğu 5 ilde gerçekleştiği
görülmektedir. Bunun önemli nedenleri arasında Kurumlar vergisi gibi gelirlerin
şirketlerin merkezlerinin İstanbul ve Kocaeli’de bulunması ve Bankaların
merkezinin İstanbul’da bulunması gösterilebilir. Sadece İstanbul’a ait oran %
43’tür. Bu durumda 2012 yılına ait 284 milyar TL’lik paydan ayrılan 17
milyardan 13 milyar TL’si bu gruba aktarılmaktadır. Kayseri’de üretim yapan bir
işletmenin merkezi İstanbul’da olması durumunda buradan gelecek vergi payı
Kayseri Büyükşehir Belediyesi yerine İstanbul Büyükşehir Belediyesine
aktarılmış olacaktır. Aynı durum Van, Mardin, Gaziantep, Erzurum, Eskişehir
gibi diğer iller için de geçerlidir. Bu durum Belediyeler arası gelir
adaletsizliğine neden olmaktadır. Nüfus oranında gerçekleşecek paylaşım bu
adaletsizliğe kısmen çözüm olacaktır. Değişiklik ile Genel Bütçe Vergi
Gelirleri toplamından Büyükşehir Belediyelerine aktarılan payın sosyoekonomik
gelişmişlik endeksine göre 1. grubun dışında yer alan illerin genel bütçe vergi
gelirlerinden aldıkları payın artırılması amaçlanmıştır.
III.- YOKLAMA
(MHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Yoklama talebimiz var Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım ancak yoklama talebi var.
Sayın Şandır,
Sayın Durmaz, Sayın Korkmaz, Sayın Doğru, Sayın Türkoğlu, Sayın Akçay, Sayın
Erdoğan, Sayın Erdem, Sayın Yeniçeri, Sayın Dedeoğlu, Sayın Şimşek, Sayın Öz,
Sayın Bulut, Sayın Işık, Sayın Demirel, Sayın Topcu, Sayın Halaçoğlu, Sayın
Adan, Sayın Başesgioğlu, Sayın Yılmaz.
İki dakika süre
veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 25. Maddesi ile
değiştirilen 5779 sayılı Kanunun 2. Maddesinin 2’nci fıkrasında yer alan “il
özel idarelerine” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve yüzde 1’i köylere” ibaresi
olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Muharrem Işık (Erzincan) ve
arkadaşları.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Mevlüt Dudu.
BAŞKAN – Mevlüt
Dudu, Hatay Milletvekili.
MEVLÜT DUDU
(Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, dün
şehit olan 17 Mehmetçiğimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve ulusumuza
başsağlığı diliyorum. Bugün çalışmaların başlangıcında Cumhuriyet Halk Partisi
ve Milliyetçi Hareket Partisi tarafından bir öneri getirildi. Şehit cenazeleri
nedeniyle Meclis çalışmalarına bir gün ara verilmesi istendi. Ancak, bu öneri
Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından terörle mücadeledeki kararlılığımızı
gösterme gerekçesiyle reddedildi ve Meclisin çalışmaya ara vermesi uygun
bulunmadı.
Değerli milletvekilleri,
biz, Adalet ve Kalkınma Partisinin terörle mücadele konusundaki kararlılığını
biliyoruz. Nereden mi biliyoruz? Habur’dan biliyoruz. Nereden mi biliyoruz?
Oslo’dan biliyoruz ve bu tasarının siparişinin Oslo’da verildiğini de biliyoruz
aynı zamanda. Nereden mi biliyoruz? “Birkaç Mehmet ölmekle Meclis mi toplanır?”
demenizden biliyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, şehit olan Mehmekçiklerimize “birkaç Mehmet” diyerek onları küçük
düşürenlere bu millet Ahmet’in, Mehmet’in ne olduğunu gösterecektir, bundan hiç
kuşkunuz olmasın.
Bu tasarı
yaklaşık bir aydır Parlamento gündeminde, yerel yönetim sistemi konusunda
önemli değişiklikler getiriyor. Siz buna “reform” diyorsunuz, ancak bir
düzenlemenin reform olarak nitelendirilebilmesi için ülkeyi ileriye götüren düzenlemeler
getirmesi gerekir ama ne yazık ki bu düzenleme ülkeyi ileri götürecek
değişiklikler getirmiyor.
İl özel
idarelerini kapatıyorsunuz, yerine vali başkanlığında atanmışlardan oluşan
yatırımları izleme ve koordinasyon merkezleri oluşturuyorsunuz yani yetkiyi
seçilmişlerden alarak atanmışlara veriyorsunuz. Köy tüzel kişiliklerini
kaldırıyorsunuz, köyleri mahalleye çeviriyorsunuz ve bundan doğacak boşlukların
getireceği sakıncaların ne olduğunu bile bilmiyorsunuz. Belde belediyelerini
Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın 5’inci maddesine ve aynı zamanda,
dolayısıyla Anayasa’nın da 90’ıncı maddesine aykırı olarak kapatıyorsunuz ve
tüm bunları milletten kaçırarak, gizleyerek yapıyorsunuz. Ne bir meslek
kuruluşunun ne bir sivil toplum örgütünün ne de muhalefetin görüşüne ve
bilgisine başvuruyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri, siyaset ve devlet adamlığı sorumluluk ister. Siyasetçinin
görevi toplumu bütünleştirmektir, ayrıştırmak değil. Ancak bu tasarı ile birkaç
belediye fazla kazanmak uğruna, oy avcılığı uğruna milleti bölme yolunda ciddi
adımlar attınız. Önceki gece sabaha karşı korsan bir önergeyle Yenimahalle’yi
böldünüz. Size bu hakkı ve yetkiyi kim verdi? Buna nasıl cüret ettiniz? Ne
ilgili belediyelerin ne de halkın bilgisini ve görüşünü almadan, bunu yaptınız
ama bunun cevabını Ankara ve Yenimahalle halkı size verecektir.
Gelelim Hatay’a.
Öncelikle, şunu söylemek istiyorum: Hatay’da yeni ilçe oluşumlarıyla ilgili,
ilçelerin sınırlarıyla ilgili İçişleri Komisyonunda birkaç değişiklik yapıldı.
İlçe olmayı çoktan hak etmiş Payas beldemizin ilçe yapılması da Genel Kurulda
kabul edildi, bunlar olumlu değişikler oldu. Ancak Hatay’da bunun dışında
insanların arasına mezhep duvarları örüldü. Sadece yüzde 100’ü –inanın- Alevi
inancına mensup yurttaşlarımızdan oluşan ilçeler oluşturuldu. Sizi uyarıyorum:
Bunu yapmaya hakkınız yok. Bu halkı daha fazla bölmeye, devlete, millete daha
fazla zarar vermeye hakkınız yok.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Hamzaçebi, Sayın Serindağ, Sayın Havutça, Sayın Özgümüş, Sayın Ediboğlu, Sayın
Dinçer, Sayın Gümüş, Sayın Özkoç, Sayın Demiröz, Sayın Yıldız, Sayın Özdemir,
Sayın Özbolat, Sayın Acar, Sayın Genç, Sayın Tamaylıgil, Sayın Akova, Sayın
Kaplan, Sayın Yılmaz, Sayın Akar, Sayın Eyidoğan, Sayın Kaleli.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, tasarının 25’inci maddesinin oylamasının açık oylama şeklinde
yapılmasına dair bir işlem vardır.
Şimdi, istem
sahibi milletvekillerin adlarını tespit ettireceğim:
Ali Serindağ?
Burada.
Celal Dinçer?
Burada.
Birgül Ayman
Güler? Burada.
Özgür Özel?
Burada.
İlhan Demiröz?
Burada.
Mahmut Tanal?
Burada.
Mehmet Volkan
Canalioğlu? Burada.
Engin Özkoç?
Burada.
Aykut Erdoğdu?
Burada.
Ali Rıza Öztürk?
Burada.
Gürkut Acar?
Burada.
Veli Ağbaba?
Burada.
Ejder Özdemir?
Burada.
Sedef Küçük?
Burada.
Nedret Akova?
Burada.
Haluk Eyidoğan?
Burada.
Kemal
Değirmendereli? Burada.
İdris Yıldız?
Burada.
Hülya Güven?
Burada.
Dilek Akagün
Yılmaz? Burada.
Melda Onur?
Burada.
Doğan Şafak?
Burada.
Ömer Süha Aldan?
Burada.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Efendim, sadece okunuyor isimler, yoklama yapılmıyor.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Sayın Başkan, özür dilerim sizden.
Sayın Kâtip
Arkadaşımız isimlerimizi okuyor ama orada başta bir metin var, o metnin okunup…
Altında imzamız var, metin okunmadan isim okunmaz ki. Bu, usule aykırı. Ne olur
yani…
BAŞKAN – Sayın
Tanal, İç Tüzük’ün 143’üncü maddesinin ikinci bendini okuyorum…
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Anladım ama yani oradaki…
BAŞKAN - “Açık oy
istemi olduğunu bildirir ve önerge sahiplerinden en az 15’inin Genel Kurul…”
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Ama o şekilde…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, hangi kanunun hangi maddesinin…
MAHMUT TANAL
(İstanbul) - Sayın Başkan, üstte bizim metin var, metin okunmadan…
BAŞKAN –
“…salonda bulunup bulunmadığını tespit eder.”
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Bakın, metin okunmadan…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – İstemimizi belirtiyoruz orada.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Yani sadece o şekilde yanlış olur. İsmini niçin okuduğu…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Olmaz ya!
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Kayıtlarda anlaşılmıyor o. Metnin okunmasını istirham ediyorum
sizden.
BAŞKAN – İç Tüzük
böyle söylüyor Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Sayın Başkan, metnin okunmasını istirham ediyoruz sizden, ne olur.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) - Sayın Başkan, bugüne kadar okunuyordu. Niye şimdi okunmuyor?
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – 143 bunun için uygulanamaz, 143 ayrı bir şey, diğer durumlar için.
Bunun için 20 imza gerekir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hangi kanunun hangi maddesinin açık oylamasını istediğimizi burada
belirttik.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Başkanım, bu isimler niye okundu? Bizim ismimiz niye
okunmuyor? Bizim başımız kel mi!
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Önergelerimizi okuyun lütfen Sayın Başkan!
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Sayın Başkanım, 143 değil, 87 olacak, 20 imza arıyoruz.
BAŞKAN – Hepsini
okutuyoruz zaten Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Kanun maddesi oyluyoruz efendim.
BAŞKAN –
İsimlerin hepsini okutuyorum diyorum.
Evet, iki dakika
süre veriyorum.
Bundan sonra
okutacağım.
(Elektronik
cihazla oylamaya başlandı)
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, hangi kanunun hangi maddesinin açık oylamasını
istediğimiz o önergede belirtiliyor. Siz nasıl bunun yarısını okuyup yarısını
okumazsınız! Doğru dürüst görev yap ya! Hakikaten utanıyoruz senin
davranışlarından ya! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Sayın Başkan, buna hakkınız yok! Önergelerimizi tam olarak okutun
lütfen.
BAŞKAN – Sayın
Genç, tutanaklara bakarsanız 25’inci maddenin açık oylamasını yapacağımızı
ifade ettim efendim, tutanaklarda kayıtlı.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hayır ama demediniz ki… Divan kâtibi isimleri okudu.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Yoklama yapılmadı ya! Yani o imza sahipleri Genel Kurulda mı, değil
mi diye tespit edilmedi.
(Elektronik
cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, 338 sıra sayılı Tasarı’nın 25’inci maddesinin açık oylama
sonucu:
“Kullanılan oy sayısı : 238
Kabul :
238 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Özlem
Yemişçi Tanju
Özcan
Tekirdağ Bolu”
BAŞKAN – Böylece
25’inci madde kabul edilmiştir.
26’ncı madde
üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, tutumunuz hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN – Önergeyi
okutuyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bir dakika ya, bir şey söylüyorum.
Şimdi, Sayın
Başkan, orada Divana gelen önergeyi aynen okumak zorundasınız. Biz burada açık
oylama önergesini veriyoruz. Açık oylama istediğimiz önergede… “falan sayılı yasa tasarısının falan
maddesinin açık oylama yapılmasını istiyorum. Bakın, tutanakları getirelim.
Birçok şeyleri yutuyorsunuz, konuşmuyorsunuz. Ne aceleniz var ya? Onun için…
BAŞKAN – Tüzük
öyle değil ama okutacağım Sayın Genç, tamam, konu anlaşıldı.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hayır efendim, tutumunuz hakkında usul tartışması açıyorum.
BAŞKAN – Devam
edin.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bir dakika efendim. Bir dakika…
BAŞKAN – El
hareketinizi bırakın hanımefendiye karşı lütfen!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sonra, Divan Kâtibiniz…(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
MUHYETTİN AKSAK
(Erzurum) – Otur yerine, seni mi dinleyeceğiz!
BAŞKAN – Lütfen
yani…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Doğru dürüst orada yöneteceksen yönet! Yöneteceksen yönet be! Böyle
oradan olmaz ya! Bu Meclisi rezil ettin be! Daima hata yapıyorsun, keyfî
hareket ediyorsun.
BAŞKAN – İç
Tüzük’ü okudum biraz önce, açın okuyun siz de.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ya, bu kadar talimatla hareket edilmez yahu!
BAŞKAN – 143’üncü
maddeyi siz de açın okuyun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – İnsan o kürsüyü biraz dürüst temsil eder yahu! Yani okunan
önergeler… Divan Kâtibi…
BAŞKAN – Okuyun
lütfen.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Okunan önergeyi biz anlamıyoruz.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 26. Maddesi ile değiştirilen 5779
sayılı Kanunun 5. maddesinin 4’üncü fıkrasında yer alan yüzde 60 ibaresinin
yüzde 50 olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muharrem Işık Namık Havutça Ali Serindağ
Erzincan Balıkesir Gaziantep
Birgül Ayman Güler Mehmet Kesimoğlu Celal Dinçer
İzmir Kırklareli İstanbul
Emre
Köprülü
Tekirdağ
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
338 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 26. Maddesinin (2) fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Değişiklik
Önergesi:
Madde 26. (3)
“(2) Birinci fıkrada belirtilen gelişmişlik endeksine göre dağıtılacak miktar
için Kalkınma Bakanlığı tarafından tespit edilen en son veriler esas alınır. Bu
endeksin kullanımında, belde belediyeleri için bağlı bulunduğu ilçenin endeks
değeri uygulanmak üzere, il, ilçe ve belde belediyeleri gelişmişlik
katsayılarına göre en az gelişmiş olandan en çok gelişmiş olana doğru ve eşit
nüfus içeren beş gruba ayrılır. Eşitliği bozan ilçe, denge kurulacak şekilde
beldeleriyle birlikte bir önceki gruba veya bir sonraki gruba ilave edilir.
Birinci fıkraya göre belirlenen miktarın yüzde 27’si birinci gruba, yüzde 24’ü
ikinci gruba, yüzde 20’si üçüncü gruba, yüzde 16’sı dördüncü gruba ve yüzde
13’ü beşinci gruba tahsis edilir. Bu tahsisat, her grup içinde, gruba giren
belediyelerin nüfuslarına göre dağıtılır.”
Pervin Buldan Hasip Kaplan İdris Baluken
Iğdır Şırnak Bingöl
Altan
Tan Erol
Dora
Diyarbakır Mardin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
“Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Malatya Milletvekili
Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporu”nu ihtiva eden 338 sıra sayılı tasarının 26.
maddesinin Tasarı metninden çıkartılmasını arz ederiz.
Enver Erdem Mehmet Erdoğan Hasan Hüseyin Türkoğlu
Elâzığ Muğla Osmaniye
Alim Işık Sadir Durmaz Erkan Akçay
Kütahya Yozgat Manisa
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Erkan Akçay, Manisa. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 26’ncı madde üzerine
verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
26’ncı maddeyle
belediye paylarının tahsisine ilişkin esaslar düzenleniyor ve mevcut uygulamaya
göre büyükşehir belediye payının yüzde 70’i doğrudan ilgili büyükşehir
belediyesi hesabına aktarılırken, kalan yüzde 30’luk kısmı büyükşehir
belediyeleri arasında nüfus esasına göre dağıtılmaktadır. Yapılan düzenlemeyle,
büyükşehir belediye payı yüzde 5’ten 6’ya çıkarılırken, büyükşehir
belediyelerin payına aktarılan oran yüzde 70’ten 60’a düşürülmüştür. Kalan
yüzde 40’lık kısmın yüzde 70’i nüfusa, yüzde 30’u yüzölçümü esasına göre
büyükşehir belediyeleri arasında dağıtılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, il mülki sınırları belediye sınırları hâline getirilmektedir.
Tüm insanlarımıza ama özellikle il merkezi dışında yaşayan insanlarımıza yeni
vergiler, yükümlülükler getirilmekte, külfetler yüklenmekte ve vatandaşlarımız
karar mekanizmalarından ve hizmetten âdeta uzaklaştırılmaktadır.
Biraz evvel genel
yükümlülükleri sayarken süre yetmediği için tamamlayamadık. Bu artan
yükümlülükler artık köyleri yaşanmaz hâle getirecektir, bu nedenle köyden kente
göçler artacaktır. Bu tasarının en önemli mahsurlarından birisi de köyden kente
göçleri artıracak olmasıdır.
Yine, Türkiye’de
yaklaşık 700 bin basit usulde vergi mükellefi bulunmaktadır. Bunların tamamı
küçük esnaf ve dar gelirli insanlardır. Bu kanunla, yüzbinlerce basit usuldeki
vergi mükellefi, gerçek usulde vergi mükellefi hâline gelecekler. Bunlar daha
çok vergi ödeyecekler, defter tutacaklar, çeşitli beyannameler verecekler,
muhasebe ücreti gibi yükümlülüklerin altına gireceklerdir. Bu mülki sınırın
belediye sınırı olarak belirlenmesi, eşyanın tabiatına aykırıdır. Bu mülki
sınır devlet yönetimi ile ilgilidir ve bir ilin topyekun idaresini kapsar ve
aynı zamanda bir siyasi anlamı vardır. Alan bazlıdır, belediye sınırları ise
yerleşim bazlıdır. Yerleşim varsa belediye vardır, yerleşim yoksa belediye
olmaz.
Bu tasarıyla,
yetkilerin valilerden alınıp büyükşehir belediye başkanlarına verilmesi,
Oslo’daki PKK’lı teröristlerle Hükûmetin yaptığı görüşmelerde yer almaktadır.
Bunu artık hiçbiriniz, Hükûmet yetkilisi ve Sayın Başbakan da inkâr etmemektedir.
Oslo’da Başbakanın temsilcisi, “Bu yetkileri önce valilere, sonra belediyelere
devredeceğiz.” demektedir. Dolayısıyla, bu tasarı, AKP’yle PKK arasındaki
görüşmelerin bir sonucudur, tıpatıp uymaktadır.
Bu görüşmeler,
varılan mutabakatlar gayrimeşrudur, yasa dışıdır, suçtur! Hükûmetin ve
Başbakanın, her şeyiyle suç teşkil eden bir görüşmede terör örgütüne verilen
sözler sonucu bu tasarı getirildiği için bu tasarı da gayrimeşrudur. Hükûmeti
uyarıyorum, terör örgütüyle yaptığınız pazarlık sonucu kanun çıkarmaya
çalışmak, sizi gayrimeşru yapar! Bu tasarıyı millet istemiyor, bu tasarıyı
bölücüler istiyor, terör örgütü istiyor! Bu tasarı, Anayasa’nın 3, 10, 123,
126, 127, 160, 170’inci maddelerine aykırıdır. Anayasa’ya açıkça aykırı olan bu
düzenleme, üniter yapıyı bozan bir düzenlemedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tasarıyla büyükşehirlerdeki sınırları içine alan ilçe,
belde ve köylerdeki yükümlülüklerin ve sorunların daha da artacağını ifade
ettik. İnşallah, geri kalanını da bundan sonraki maddelerde ifade ederiz.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
338 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 26. Maddesinin (2) fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Değişiklik
Önergesi:
Madde 26. (3)
“(2) Birinci fıkrada belirtilen gelişmişlik endeksine göre dağıtılacak miktar
için Kalkınma Bakanlığı tarafından tespit edilen en son veriler esas alınır. Bu
endeksin kullanımında, belde belediyeleri için bağlı bulunduğu ilçenin endeks
değeri uygulanmak üzere, il, ilçe ve belde belediyeleri gelişmişlik katsayılarına
göre en az gelişmiş olandan en çok gelişmiş olana doğru ve eşit nüfus içeren
beş gruba ayrılır. Eşitliği bozan ilçe, denge kurulacak şekilde beldeleriyle
birlikte bir önceki gruba veya bir sonraki gruba ilave edilir. Birinci fıkraya
göre belirlenen miktarın yüzde 27’si birinci gruba, yüzde 24’ü ikinci gruba,
yüzde 20’si üçüncü gruba, yüzde 16’sı dördüncü gruba ve yüzde 13’ü beşinci
gruba tahsis edilir. Bu tahsisat, her grup içinde, gruba giren belediyelerin
nüfuslarına göre dağıtılır.”
Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Değişiklik ile
gelişmişlik endeksine göre dağıtılacak miktardan en az gelişmiş belediyelere
ayrılan payların arttırılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 26. maddesi ile
değiştirilen 5779 sayılı Kanunun 5. Maddesinin 4’üncü fıkrasında yer alan
“yüzde 60” ibaresinin “yüzde 50” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muharrem Işık (Erzincan) ve
arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Mehmet Ali Ediboğlu…
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Mehmet Ali Ediboğlu, Hatay Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ALİ
EDİBOĞLU (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz yasada
illerin büyükşehir yapılmasının amacı bütünlük sağlamak ve ilin idaresini
kolaylaştırmak olarak belirtilmektedir.
Bu yasa Hatay’da
Defne ve Arsuz isimlerinde iki yeni ilçe oluşturulmasını öngörüyor. Defne ve
Arsuz sınırları içerisinde yaşayan halkın böyle bir talebi yoktur ve hiçbir
zaman da olmamıştır. Bunun aksine, Payas beldemizde yaşayan 40 bin vatandaşımızın
yıllardır özlemi olan ilçe olma hayali, tüm siyasi partilerin desteği ve
talebine rağmen bu yasa taslağı içerisinde yer almamış idi. Birkaç gün önce tüm
siyasi parti milletvekillerinin ortak verdiği önergeyle Payas’ın ilçe olması
yasaya eklendi. Payas halkına hayırlı olsun diyorum.
Antakya ve
İskenderun’da belediye seçimlerine yönelik oy hesaplarıyla tasarlandığı açık
olan Defne ve Arsuz ilçeleri, Hatay’a yapılacak en büyük kötülük olacaktır.
Bundan önceki dönemlerde nüfusu 2 binden fazla olan köyleri belde yaparken
halka sordunuz. Birçok köy nüfusu 2 binden fazla olmasına rağmen “hayır”
oylarının fazla olması nedeniyle belde yapılmadı. Yani bu kararı halka
bıraktınız. Şimdi yeni ilçe oluştururken neden halka sormayı düşünmüyorsunuz?
Burada asıl sorulması gerekenler de şunlar olmalıdır: Hatay’da Defne ve Arsuz
isimli iki yeni ilçeye neden ihtiyaç duyulmuştur? Bu ihtiyaç kime ve neye göre
belirlenmiştir? Bu konuda uzman görüşü alınmış mıdır? En önemlisi: Vatandaşın
fikri sorulmuş mudur? Bölgede yaşayan vatandaşların bunu istemediğini bilerek
neden ısrar ediyorsunuz? Eğer bilimsel, sosyal bir çalışma varsa bunun
kamuoyuyla paylaşılması ve gerekçeleriyle anlatılması daha uygun olmaz mıydı?
Hayır, böyle bir çalışma yoksa, ne amaçla, kimlerin hangi yönlendirmeleriyle
yapıldığını vatandaşların bilme hakkı vardır.
Değerli
milletvekilleri, toplumların yaşantılarını etkileyecek değişimler iyice
araştırılmadan, üzerinde ciddi olarak tartışılmadan yapılmamalıdır. Öte yandan
Hatay’da insanların hayatını bu kadar etkileyecek bir konuda halkın bilgisi
yok. Milletvekillerinin, belediye başkanlarının, Valinin, konuyla ilgili sivil
toplum kuruluşları ve meslek örgütlerinin bile fikrinin sorulmadığını
görüyoruz. Hiç kimsenin fikrinin alınmadığı belliyken, yeni kurulacak Defne ve
Arsuz ilçelerinin sınırlarına baktığımızda iktidarın bugüne kadar sözleriyle
ifade ettiği bir gerçeği yasayla uygulamaya koymuş olduğu görülmektedir. Bu
durum Hatay’da var olan barış ve kardeşlik ortamını baltalayacaktır. Etnik ve
mezhepsel ayrım yapıldığı gerçeğini ortaya çıkarmıştır.
Değerli
milletvekilleri, eğer bu yasa Mecliste düzeltilmezse çok yazık olacak. Bu
hataya bilerek veya dolaylı olarak izin verenler, çocukları ve torunlarına iyi
bir miras bırakmamış olacaklar. Bu ayrıştırma projesi tamamen siyasi ve
ideolojik sebeplere dayandığı izlenimini vermektedir, geçerli veya makul hiçbir
gerekçesi de yoktur. Üstelik Antakya Belediye sınırlarından koparılmaya
çalışılan mahalle ve beldelerin siyasi tercihlerine ve kimliklerine bakılırsa
bu projenin toplumsal barışa ve Antakya’nın bir kültür mozaiği olma özelliğine
büyük zarar vereceği açıkça görülmektedir.
Değerli
milletvekilleri, Antakyalılık önemli bir bilinç barındırır. Bu bilinç,
kültürlerin, dinlerin, mezheplerin kardeşliğini temsil eder. Bu tarihsel
gerçeğe zarar verecek girişimleri yapmaya kimsenin hakkı yoktur. Tüm bu
uyarılara rağmen bu hatayı yapanlar tarih önünde de affedilmeyecektir. Daha
bugün İstanbul’da 2012 Yılı Birlikte Yaşama Ödülleri birlikte yaşama kültürüne
katkısından dolayı dünyada bu anlamda marka olan Antakya Medeniyetler Korosu’na
verildi. Bu yanlıştan en kısa zamanda dönülmelidir. “Ben yaptım oldu.” derseniz
ve yaparsanız daha sonra öngörülemeyen sorunlarla boğuşursunuz. Bu yasa,
Antakya halkına rağmen zorla hayata geçirilse bile vicdanlarda ve akılda kabul
görmeyecektir. Antakya, binlerce yıllık geleneğin, kültürün ve kardeşliğin
adıdır. Bu şehir ayrıştırılmamalıdır. Ayrıştırma, şehrin sosyal dokusuna da
aykırıdır. Bu hatadan bir an önce dönülmeli ve yasanın düzeltilmesi sağlanmalıdır.
Bu çerçevede Antakya’nın sınırlarıyla oynanmaması doğru olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, yasanın geneline ilişkin de bazı endişeler taşıyorum ve
sorularım olacak. Toplumla paylaşılmadan, kimseye danışılmadan büyükşehir
kapsamına alınan illerde nüfusu değil 2 bin, 10 binin üzerinde olan binlerce,
onlarca belde, yine nüfusu binin üzerinde olan ve ilçe merkezine mesafesi bir
hayli uzak olan binlerce köy muhtarlığını kapatmanın Oslo süreciyle ilgisi var
mıdır? Yine Oslo’da verdiğiniz sözlerden biri bundan sonraki seçimlerde
ilçeleri de kapatarak seksen bir il belediye başkanı seçmek ve fiilen eyalet
sistemini hayata geçirmek midir?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
MEHMET ALİ
EDİBOĞLU (Devamla) – Bu hizmetlerinizden dolayı emperyalistlerin darphaneleri
yirmi dört saat çalışsa bile herhâlde size madalya yetiştiremeyecektir. Ne
yaparsanız yapın, bu oyunları bozacak bilinç, kararlılık ve irade Türk halkında
vardır, ama Türk halkı, sergilenen bu taşeron tiyatroyu sahneden kaldıracak
kararlılığı da gösterecektir.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum…
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN - Yoklama
talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Serindağ, Sayın Havutça, Sayın Güler, Sayın Ediboğlu, Sayın Gümüş, Sayın
Özkoç, Sayın Demiröz, Sayın Akar, Sayın Aksünger, Sayın Dudu, Sayın Acar, Sayın
Özbolat, Sayın Özdemir, Sayın Canalioğlu, Sayın Gürkan, Sayın Akova, Sayın
Yılmaz, Sayın Kaleli, Sayın Kaplan.
Evet, iki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
26’ncı madde
oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına dair önerge vardır, okutup imza
sahiplerini arayacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı Kanun Tasarısının 26. maddesinin oylamasının ekli çerçevede
belirtilen hususlar doğrultusunda İç Tüzük 143. maddeye göre açık oylama
usulüyle yapılmasını arz ederiz.
BAŞKAN – Hasan
Hüseyin Türkoğlu? Burada.
Sadir Durmaz?
Burada.
Mehmet Erdoğan?
Burada.
Zuhal Topcu?
Burada.
Alim Işık?
Burada.
Ruhsar Demirel?
Burada.
Mustafa Erdem?
Burada.
Kemalettin
Yılmaz? Burada.
Reşat Doğru?
Burada.
Mustafa Kalaycı?
Burada.
Yusuf Halaçoğlu?
Burada.
Ali Uzunırmak?
Burada.
Celal Adan?
Burada.
Necati Özensoy?
Burada.
Ali Torlak?
Burada.
Bahattin Şeker?
Burada.
Ali Öz? Burada.
Seyfettin Yılmaz?
Burada.
Sinan Oğan?
Burada.
Emin Çınar?
Burada.
Nevzat Korkmaz?
Burada.
Açık oylamanın
şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, 338 sıra sayılı Tasarı’nın 26’ncı maddesinin açık oylama
sonucu:
“Kullanılan oy
sayısı : 248
Kabul : 233
Ret : 15(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Özlem
Yemişçi Tanju
Özcan
Tekirdağ Bolu”
Böylece 26’ncı
madde kabul edilmiştir.
27’nci maddede üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 27. Maddesi ile
değiştirilen 5779 sayılı Kanunun 6’ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“yüzde 65’ini” ibaresinin “yüzde 60’ını” olarak, “yüzde 35’ini” ibaresinin de
“yüzde 40’ı” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muharrem Işık Namık Havutça Ali Serindağ
Erzincan Balıkesir Gaziantep
Birgül Ayman Güler Dilek Akagün Yılmaz Celal Dinçer
İzmir Uşak İstanbul
Emre
Köprülü Mehmet Siyam
Kesimoğlu
Tekirdağ Kırklareli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
338 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 27. Maddesinin (1) fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 27. (1) “(1) Kesinleşmiş en son genel bütçe vergi gelirleri
tahsilatı toplamının binde biri Maliye Bakanlığı bütçesine nüfusu 10.000’e
kadar olan belediyeler için kullanılmak üzere denkleştirme ödeneği olarak
konulur. Maliye Bakanlığı, bu ödeneği, Mart ve Temmuz aylarında iki eşit taksit
halinde dağıtılmak üzere, İlbank A.Ş. hesabına aktarır. İlbank A.Ş. hesabına
aktarılan ödeneğin yüzde 70’ini eşit şekilde, yüzde 30’unu ise nüfus esasına
göre dağıtır.”
Pervin Buldan Hasip Kaplan İdris Baluken
Iğdır Şırnak Bingöl
Erol
Dora Altan
Tan
Mardin Diyarbakır
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
“Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22
Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın; Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen’in; İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve 14
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri Komisyonu
Raporu”nu ihtiva eden 338 sıra sayılı tasarının 27’nci maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Enver Erdem Alim Işık Mehmet Erdoğan
Elâzığ Kütahya Muğla
Sadir
Durmaz Hasan Hüseyin Türkoğlu
Yozgat Osmaniye
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen?
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Hasan Hüseyin Türkoğlu efendim.
BAŞKAN – Hasan
Hüseyin Türkoğlu, Osmaniye Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Aziz Türk
milleti, vekillerinden oluşmuş olan bu yüce çatı altında kurmuş olduğun
devletin bekası, seni oluşturan unsurların birliği, üzerinde yaşadığın toprağın
bütünlüğü konusunda taşıdığımız endişeler artık vekillerine değil, doğrudan
sana hitap etmemizi gerektirmektedir. Bugüne kadar karşılaştığımız tehditlere
yüksek sesle itiraz ettik. Ancak bugün üniter yapıyı değiştiren, bölücü
taleplere göre hazırlanan bu düzenlemenin bundan öncekilere hiç benzemediğini,
artık, etnik temelli fiziksel ve coğrafi ayrışmanın kapısında olduğumuzu
görmekteyiz.
Bu uyarılarımızı
senin en çok tercih ettiğin iktidar partisine yönelttik. Çünkü bizler
“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.” hadisine olan bağlılığımızla
hareket eden bir anlayışın mensuplarıyız. Ancak iktidar partisinden
uyarılarımıza karşılık aldığımız tepki, daha çok Necip Fazıl’ın “Yağmurdan
korkan ürkek başlı karınca/ Hakan sanmış kendini tepelere varınca” mısralarını
hatırlatırcasına ve Yüce Yaradan’ın Araf Suresi’nin “Onların gözleri vardır
görmezler, kulakları vardır işitmezler” ayet-i kerimesindeki hükme yakışır
tavırlar şeklinde gerçekleşmiştir.
Hakkını
yemeyelim, bazı AKP’li vekiller köşede bucakta iken, yalnız iken “Bu düzenleme
tehlikeli, bizi böler.” diyebilmişlerdir. “Bu düzenlemeyi Kızılcahamam’da
değiştireceğiz.” demişlerdir. Ancak düzenleme Meclis gündemine gelince
kendilerine “Yahu, hele bir çıksın, seçimlere daha çok var, bakarız.”
denildiğini ifade etmişlerdir. Bu yaklaşımın sadece safları ve zihinsel özürlüleri
ikna edebilecek bahaneler olduğunu tabii ki bilmektesin.
Aziz Türk
milleti, İslam’la şereflendiğin günden bu yana İslam’ın bayraktarı olarak
İslam’a etmiş olduğun hizmetlerden dolayı “necip” sıfatını kazandın.
Sana kem gözle
bakanın, senin birliğini ve dirliğini bozanın, seni Türk milleti olarak
oluşturan Arap, Kürt, Türkmen, Laz, Çerkez gibi alt kimliklerini ayrıştırmaya
çalışanların Cenabı Allah’ın el-Kahhâr adıyla kahredeceğine gönülden
inanmaktayız.
Dün senin
“milleti sadıka” dediğin ve senin dostluğundan uzaklaştırılanların sonu, bu
coğrafyanın en fakir ve en sefil devleti olan Ermenistan’da yaşamak olmuştur.
Bugün de senin bir kardeşini ayırmak isteyenler, buna bu yasayla hizmet edenler
Cenabı Allah’ın el-Kahhâr sıfatını göreceklerdir.
Biliyorum, Türk
milliyetçilerinin seni sevdiğinin farkındasın, biz de senin bize verdiğin gücün
farkındayız. Bir ozanın sözleriyle sana seslenmek istiyorum:
“Ey Türk evladı,
kendine gel, kendine!
Devletini
deliyorlar, kör müsün?
Düşmeyelim şu
Batı’nın fendine,
Kırk elekten
eliyorlar, kör müsün?
Batı hep
böyledir, borç verir önden,
Vatan ister
vatan, yurt ister senden.
İktisadî yönden,
coğrafi yönden,
Kuşatmaya
alıyorlar, kör müsün?
Türkiye,
Türklerden nasıl alınır?
Hesabı yapanla
dost mu olunur?
Hangi dağda hangi
maden bulunur,
Bizden iyi
biliyorlar, kör müsün?
Batılı diyor ki
şu kanun gerek,
Biz de sanıyoruz
bal ile börek.
İnsan hakkı,
demokrasi diyerek,
Ne hainler
buluyorlar, kör müsün?
AB için her
bağımız hiç artık,
Kan bağıymış, dil
bağıymış, geç artık,
Türkiye’de Türküm
demek güç artık,
Türk adını
siliyorlar, kör müsün?
AB ne yapıyor,
bak vurup vurup?
Mozaik diyorlar
mermeri kırıp!
Kürt’ü Türk’ten,
Türkü Kürt’ten ayırıp,
Dilim dilim
diliyorlar, kör müsün?
Sonra Kürt’ün
çocuğunu kandırıp,
Hasan Sabbah gibi
tam inandırıp,
Büyütüp,
besleyip, silahlandırıp,
Üstümüze
salıyorlar, kör müsün?
Bırak be
milletim, gafleti bırak!
Aç gözünü artık,
şu piçlere bak!
Vatanında
bayrağını yırtarak,
Ay-yıldızı
yoluyorlar, kör müsün?
Açık artık
felakete gittiğin,
Günden güne
tükendiğin, bittiğin!
Davul zurna ile
asker ettiğin,
Evlatların
ölüyorlar, kör müsün?
Kör müsün
diyorum, hiç kızma, affet;
Zıvanadan çıktım,
nedir bu gaflet?
Savaş var
karşında, devlet yok devlet,
Sinsi sinsi
geliyorlar, kör müsün?
Bakın Yankilerle
verip el ele,
Çakalken it oldu
iki hergele!
Talabani bile,
Barzani bile,
Paçamıza
dalıyorlar, kör müsün?
Zaten PKK’yı
kuran da Batı,
Kurup arkasında
duran da Batı,
Bizi sırtımızdan
vuran da Batı!
Ensemizde
soluyorlar, kör müsün?
Bitsin artık
dostuz mostuz mavalı,
Gördük işte en
dost olan düveli!
Başımıza kim
geçirdi çuvalı?
Bir de kıs kıs
gülüyorlar, kör müsün?”
İnandığımız Türk
milleti olarak gücümüzü senden alıyoruz ve senin için mücadelemizi
sürdüreceğiz.
Türk milletinin
milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarında alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
338 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 27. Maddesinin (1) fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Değişiklik
Önergesi:
Madde 27. (1)
“(1) Kesinleşmiş en son genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamının binde
biri Maliye Bakanlığı bütçesine nüfusu 10.000’e kadar olan belediyeler için
kullanılmak üzere denkleştirme ödeneği olarak konulur. Maliye Bakanlığı, bu
ödeneği, Mart ve Temmuz aylarında iki eşit taksit halinde dağıtılmak üzere,
İlbank A.Ş. hesabına aktarır. İlbank A.Ş. hesabına aktarılan ödeneğin yüzde
70’ini eşit şekilde, yüzde 30’unu ise nüfus esasına göre dağıtır.”
Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklik ile
nüfus sayısı düşük olan belediyelerin gelirlerinin arttırılması amaçlanmıştır.
Zira nüfusu düşük belediyeler haksız olarak hizmetlerini yerine getirebilmek
için yeterli finansmanı alamamaktadırlar. Bu haksızlığın giderilebilmesi, küçük
nüfuslu belediyelerin de etkili hizmet sunabilmesi için madde değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 27. Maddesi ile
değiştirilen 5779 sayılı Kanunun 6’ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan
yüzde “65’ini” ibaresinin “yüzde 60’ını” olarak, “yüzde 35’ini” ibaresinin de
“yüzde 40’ı” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muharrem Işık (Erzincan) ve
arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Dilek
Akagün Yılmaz, Uşak Milletvekili.
Buyurun.
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; sizlere ne söylesek ikna edemeyeceğiz, bunu biliyoruz ama en
azından ben Uşak’ta, nüfusu 2 binin altında kalan beldelerimizin,
başkanlarımızın, halkımızın söylediklerini burada size iletmek durumundayım,
tarihe not düşmesi için burada bunları anlatmak zorundayım.
Şimdi, sevgili
arkadaşlar, iki tane fotoğraf göstereceğim size. Şimdi, bu, Ulubey Kışla
beldesinin köy olduğu zaman ki fotoğrafı. Bakarsanız, sevgili arkadaşlar,
bunlar sizin için çok önemli. Çünkü, diğer milletvekilleri biliyor ama sizin
asıl görmeniz lazım. Bu, köy olduğu zamanki fotoğrafı; bu da köy olmaktan çıkıp
belde olduğu zamanki fotoğrafı. Aradaki farkı görüyorsunuz değil mi arkadaşlar?
AHMET AYDIN
(Adıyaman) - AK PARTİ’den sonra, AK
PARTİ’den sonra… [AK PARTİ sıralarından alkışlar (!) ]
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Devamla) - Şimdi, arkadaşlar,
yine aynı şekilde, bakın, köyken ne durumda, beldeyken ne durumda. Yani,
bunları belki görürseniz içiniz biraz sızlar. Geriye dönemeyeceksiniz bu
yasadan, anlıyorum ben sizi, emir ve talimatlar böyle gelmiş ama biraz
vicdanlarınıza seslenmek istiyorum.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; şimdi, Uşak’ta 2 bin nüfusun altında kalan 12 beldemiz
var. Bu beldeler değişik partilerden ve hepsi de size oradan tepkilerini ve
protestolarını gönderdiler. Çünkü, hepsini ben tek tek dolaştım. Hangi beldeler
bunlar? Banaz Büyükoturak beldesi, AKP’li Belediye Başkanı, size protestolarını
gönderdi. Eşme Ahmetler, MHP’li Belediye Başkanı, size aynı şekilde
protestolarını gönderdi. Eşme Güllü, MHP; Ulubey Hasköy, DSP; Ulubey Avgan,
CHP; Ulubey Omurca, CHP; Ulubey Kışla, CHP; Karahallı Karbasan, AKP; Merkez
Güre, AKP; Merkez İlyaslı, AKP; Sivaslı Yayalar, AKP; Sivaslı Ağaçbeyli, AKP;
hepsi de, hiç ayrımsız, arkadaşlar, bu konudaki sitemlerini özellikle sizlere,
AKP Grubuna iletmemi istediler.
Şimdi, ben bu
belgelerle ilgili tasarının sunuş gerekçesine baktım. Nedir bu 2 bin nüfusun
altında kalmış olan beldelerle ilgili gerekçe, mantıklı bir gerekçe var mı, bunu
biz de öğrenelim diye baktım. Tasarının gerekçesinde hiçbir şey yok, madde
gerekçesinde hiçbir şey yok. Bu, Uşak’ta kapatılan 12 beldemizin hepsi de çok
eski beldeler ama tümünü birdenbire yok ediyorsunuz arkadaşlar. Siz bunları yok
ediyorsunuz, hiçbir gerekçe göstermiyorsunuz, belde halkına sormuyorsunuz.
Belediye Yasası
madde 4 çok açık, madde 8 çok açık.
Belediyeler kurulurken siz plebisit yapıyorsunuz, birleşmelerde, katılmalarda
plebisit yapıyorsunuz, hatta köy birleşmelerinde, yasa gereği, plebisit
yapıyorsunuz ancak bu beldelerin kapatılmasında, kadim beldelerin
kapatılmasında belde halkının, o yöredeki halkın hiçbir şekilde düşüncesini
dikkate almıyorsunuz. “Bizim kazanılmış hakkımız yok mu Avukat Hanım?
Kazanılmış hak diye bir şey yok mudur hukukta?” diyorlar bana. “Yok. Bunu,
lütfen, AKP’li milletvekillerine ve Grubuna sorun.” diyorum.
Sevgili
arkadaşlar, aynı şekilde, sizler sormadınız ama biz bu beldelerde tek tek
referandum yaptık ayın 14’ünde ve 21’inde; hepsinde de neredeyse yüzde 80-90 katılım
oldu -size oy veren beldeler de dâhil olmak üzere- ve hepsinde de verilen oylar
çoğunlukla “Beldemiz kapatılmasın.” diyeydi sevgili arkadaşlar. Siz bunların
hepsini yok saydınız.
“Yalan” diyenler,
giderler, orada, hem CHP’li hem AKP’li hem MHP’li belediye meclis üyelerinin
huzurunda yapıldı bu referandumlar, onları görürler. İlçe başkanlarınızı
ararsınız, belde başkanlarını ararsınız, onlardan sorarsınız.
Sevgili
arkadaşlar, kapatılan bu beldelerden Büyükoturak Belediye Başkanı -AKP’li-
diyor ki: “Benim okulum kapatıldı, tarım ve kredi kooperatifim kapatıldı,
bankam kapatıldı, şimdi de belediyem kapatılıyor.” Artık gerisini siz düşünün,
protestolarını size gönderiyor.
Avgan ve Güllü
Belediye Başkanları -2 bin nüfusun altında- kilitli parke taşı üretiyorlar,
sadece kendi köylerine, kendi beldelerine değil, çevrelerindeki sekiz on köye
de maliyetine bu kilitli parke taşını döşüyorlar ve onlar kendileriyle beraber
en az sekiz on köye bu hizmeti veriyorlar.
Başka ne hizmeti
veriyorlar arkadaşlar?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Devamla) - Bu belde belediye başkanları itfaiye, arazöz, cenaze ve
yolcu taşıma hizmetlerini veriyorlar.
Bunlar, sadece
kendilerine gelen ödenekten değil, kendi ceplerinden de bu hizmetleri
veriyorlar ama siz bu emeği, bu fedakârlığı yok sayıyorsunuz, onlar da sizi bir
dahaki seçimlerde yok sayacaklar, bundan emin olabilirsiniz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunacağım…
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN - Yoklama
talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Havutça, Sayın Güler, Sayın Cengiz, Sayın Özgümüş, Sayın Çıray, Sayın
Gümüş, Sayın Acar, Sayın Ediboğlu, Sayın Aksünger, Sayın Özbolat, Sayın Özkoç,
Sayın Yıldız, Sayın Canalioğlu, Sayın Akar, Sayın Genç, Sayın Gürkan, Sayın
Kaleli, Sayın Demiröz, Sayın Akova.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Tasarının 27’nci
maddesinin oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına dair bir istem vardır,
okutup imza sahiplerini arayacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin;
Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzun
Irmak’ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal’ın; Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer
Mahiyetteki Kanun Tekliflerinden ve İçişleri Komisyonu Raporu doğrultusunda
görüşülmekte olan 338 sıra sayılı kanun tasarısının 27. maddesinin oylamasının
açık oylama ile yapılmasını Türkiye Büyük Millet Meclisi iç tüzüğünün Kanun
Tasarı ve Tekliflerinin Genel Kurulda görüşülmesini konu alan 81. maddesinin e)
fıkrasındaki “Tasarı veya teklifin tümü oylanır.” ifadesi ve maddenin geneline
hükmeden “Anayasa değişiklikleri hariç, kanun tasarı ve tekliflerinin tümünün
veya maddelerinin oylanması, açık oylamaya tâbi işlerden değilse, yirmi üyenin
talebi halinde açık oyla, aksi takdirde işaretle yapılır” hükmü gereğince açık
oyla yapılmasını teklif etmekteyiz. Teklifimizin Türkiye Büyük Millet Meclisi
içtüzüğü gereğince incelenerek gereğinin yapılması hususunu Başkanlık Divanının
takdir ve değerlendirmelerine arz ederiz.
BAŞKAN - Ali
Serindağ, Gaziantep? Burada.
Celal Dinçer,
İstanbul? Burada.
Birgül Ayman
Güler, İzmir? Burada.
Özgür Özel,
Manisa? Burada.
İlhan Demiröz,
Bursa? Burada.
Mahmut Tanal,
İstanbul? Burada.
Mehmet Volkan
Canalioğlu, Trabzon? Burada.
Engin Özkoç,
Sakarya? Burada.
Aykut Erdoğdu,
İstanbul?
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Yerine Ramazan Kerim Özkan…
BAŞKAN – Evet,
Sayın Özkan tekeffül etti.
Ali Rıza Öztürk,
Mersin? Burada.
Gürkut Acar,
Antalya? Burada.
Veli Ağbaba,
Malatya? Burada.
Malik Ecder
Özdemir, Sivas? Burada.
İdris Yıldız,
Ordu? Burada.
Ayşe Nedret
Akova, Balıkesir? Burada.
Haluk Eyidoğan,
İstanbul? Burada.
Sedef Küçük,
İstanbul? Burada.
Kemal
Değirmendereli, Edirne? Burada.
Hülya Güven,
İzmir? Burada.
Dilek Akagün
Yılmaz, Uşak? Burada.
Melda Onur,
İstanbul? Burada.
Ömer Süha Aldan,
Muğla? Burada.
Doğan Şafak,
Niğde? Burada.
Kamer Genç,
Tunceli? Burada.
Açık oylamanın
şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, 338 sıra sayılı Tasarı’nın 27’nci maddesinin açık oylama
sonucunu arz ediyorum:
“Kullanılan oy sayısı : 249
Kabul : 231
Ret : 18(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Mine
Lök Beyaz Tanju
Özcan
Diyarbakır Bolu”
Böylece 27’nci
madde kabul edilmiştir.
28’inci madde
üzerinde üç adet önerge vardır, okutacağım. Ancak, Sayın Hamzaçebi’nin söz
talebi vardı.
Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, önemli bir
maddeyi görüşüyoruz. Maddeyle ilgili bir hususu Genel Kurulun dikkatine sunmak
istiyorum.
Madde, Belediye
Gelirleri Kanunu’nun 86, 87 ve 88’inci maddelerinde değişiklik öngörüyor.
Belediye Gelirleri Kanunu’nun söz konusu maddeleri, belediyelerin, yol, su ve
kanalizasyon yatırımlarında yapmış oldukları harcamalar nedeniyle
gayrimenkullerinin değeri artan vatandaşlardan bu harcamalara katılma payı
almasını düzenlemektedir. Belediye Gelirleri Kanunu’nun söz konusu maddeleri,
yürürlükte olan maddeleri bu konularda belediyelere bir takdir hakkı tanımamış
olup belediyeler bu katılma payını almak zorundadır.
Tasarı, 28’inci
maddesiyle, bu harcamalara katılma payının alınması konusunu zorunlu olmaktan
çıkarıp ihtiyari hâle getirmekte, yani belediyelerin takdir alanına
bırakmaktadır. Şimdi görüşeceğimiz iktidar partisi önergesi ise bu harcamalara
katılma payından yol harcamalarına katılma payını muhafaza ederek, kanalizasyon
ve su harcamalarına katılma payına ilişkin düzenlemeyi maddenin dışına
çıkarmaktadır. Buna ilave olarak, geçici 1’inci maddeye ilişkin olarak verilen
bir önergede de, geçmişe yönelik olarak yol harcamalarına katılma payının,
alınması zorunlu olan katılma payının herhangi bir şekilde tarh edilmemiş
olması hâlinde alınmasını da belediyelerin takdir alanına bırakmaktadır.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
Bu düzenleme
objektif bir düzenleme değildir; doğrudan doğruya bir veya -belki
bilemediğimiz- birden çok belediyeyi hedefleyerek onların sorunlarını çözmeye
yönelik, belki soruşturma var ise bu soruşturmaları ortadan kaldırmaya yönelik
bir düzenlemedir. Yol harcamalarına katılma payını kaldırırken -daha doğrusu
belediyelerin takdir alanına bırakırken- diğer ikisini, kanalizasyon ve su
harcamalarına katılma payını kanunda olduğu gibi muhafaza etmenin mantığını
anlamış değilim. İktidar partisinin en son dağıtılan önergesinden önce, şu
önerge setinde dağıtılan ve şu an işlem görmeyen, iktidar partisinin geri
çektiği önergesi ise tasarının 28’inci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasına yönelikti. Şimdi, bir anda bu fikir değişikliği, politika
değişikliği neden meydana gelmiştir? Doğrusu merak ediyorum. Önergeler
dağıtıldığında iktidar partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi 28’inci maddenin
tasarı metninden çıkarılmasını, kanunun mevcut hükümlerinin olduğu gibi
uygulanmasını savunurken, şimdi verdiği önergeyle “Sadece yol harcamalarına
katılma payına ilişkin kısmını muhafaza edelim, diğerlerini kaldıralım.” diyor
ve ilave olarak, geçici 1’inci maddede verdiği önergeyle de yol harcamalarına
katılma payına ilişkin geçmişe yönelik
olarak alınması gereken katılma payının da alınmasını belediyenin ihtiyarına
bırakmaktadır. Bu düzenleme, objektif bir düzenleme değildir. Soruşturma konusu
olmuş olabilir, bilemiyorum, hangisiyse, iktidar partisi veya Hükûmet bunu
açıklasın. Hangi belediyelerin sorunu bu maddeyle, bu önergeyle çözülmektedir?
Bunu bilelim, buna göre değerlendirelim, oy kullanalım.
Bu düzenlemeyi
doğru bulmuyoruz efendim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Durmaz…
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de aynı
konuya ilişkin olarak, yapılan düzenlemenin objektif olmadığını, adrese teslim
bir düzenleme yapıldığını ifade etmek için söz aldım.
Sayın Başkan, ben
adresi de vereyim isterseniz. Ankara Büyükşehir Belediyesi, 2001-2006 yılları
arasında yol harcamalarına katılma payı olarak asfalt katılım paylarını
tahakkuk ettirmiş ancak tahsilini beş yıllık zaman aşımına uğratmış, süresinde
yapmayarak 25 trilyon lira kamunun zararına sebebiyet vermiştir.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Soruşturma konusu bu.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) - Hatta, bu soruşturma konusudur. Bir müfettişe verilmiş, müfettiş
rapor hazırlamış, Belediye Başkanı bu raporu henüz işleme koymamıştır. Daha
sonra, iç denetim birimine göndermiş ve bu konuyu biz, Belediye Meclis
üyelerimiz vasıtasıyla takip ediyoruz, takip etmeye de devam edeceğiz ancak
burada bir husus daha var ki onu da ifade etmem gerekiyor: Bazı
vatandaşlarımızın bir kısmından alınan bu yol harcama paylarına katılma payı,
bir kısmından alınmamıştır. Bu da adaletli bir uygulama değildir, bunu
hatırlatmak istedim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Soruşturmada olan bir konuyu burada önergeyle düzenliyorsunuz!
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Tarh edilmemiş.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Aklama yeri mi burası ya!
BAŞKAN – Sayın
Canikli…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Önerge sahibi
olarak arkadaşlarımızın da sorularına cevap vermek açısından bazı açıklamaların
yapılması gerekiyor.
Öncelikle şunu
belirtelim: 86’ncı madde çerçevesinde yolların genişletilmesi ya da yeni bir
yol ortaya çıkarması nedeniyle gayrimenkul sahiplerinden alınması gereken
harcamalara, yol harcamalarına katılma payının tahsilatında hemen hemen tüm
belediyelerde ciddi sorunlar yaşanıyor. Burada sorun şu: Kanuna göre, şu andaki
uygulamaya göre, 86’ncı maddeye göre katılma payı alınması zorunlu. Tahakkuk
yapıyorlar fakat tahsil edemiyorlar belediyeler. Tahsil edemiyor yani bu
tamamen… Herhangi bir şey değil, bu binlerce insanı ilgilendiriyor, binlerce
kişiden tahsil edemiyor. Sadece Ankara ya da İstanbul değil, Türkiye’deki tüm
belediyeler için geçerli. Fakat burada sorun şu, çok açık, net olarak ifade ediyorum:
Sayıştayın bu tahsil edilemeyen paraların belediye başkanlarından tahsil
edilmesi yönünde bir eğilimi söz konusu. Çok açık, yani tartışmasız böyle ve
bütün belediyeler için geçerli ama belediye başkanlarının burada yapacağı bir
şey yok, tahsilatı yapamıyor, yani bütün yönleri deniyor. Ne özel bir ayrıcalık
söz konusu… Gayrimenkul anlamında söylüyorum, para anlamında söylüyorum, hepsi
aynı durumda, tahsil edemiyorlar ama…
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Tahsilat yapanlar var.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Efendim, tahsil edemiyorlar. Bakın, bu mümkündür yani vergide de,
başka gelirlerde de idare bütün elinden gelen gayreti gösterir, yüzde 100
tahsilat sağlanamaz. Bu bir realitedir, bu bir gerçektir yani.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Tahsilat yapılanlar ne olacak?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Dolayısıyla, burada bir sıkıntı tamamen tahsilatla ilgili, başka
bir şey değil. Yani harcamayı yapıyor belediye ama bu kanuna göre harcamaya
katılma, yol harcamalarına katılma payını tahsil edemiyor. Tamamını değil
tabii, bir kısmını tahsil edemiyor…
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Tahsil edilenleri geri ödeyelim o zaman. Nurettin Bey, tahsil
edilenler ne olacak?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Nasıl edemiyor ya?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Tahsil edilenlere yapacak bir şey yok.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Ama nasıl bir şey yok yani?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Bakın, o ayrı bir şey, bir geçici madde… İzin verirseniz, neden
getirildi, önce onu ben arz edeyim.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ama işte yazık o zaman.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Dolayısıyla yani burada bir mağduriyet söz konusu. Belediye
başkanları bütün yöntemleri deniyor ama tahsil edemiyor.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Niye? Vatandaşlar da öyle mağdur oluyor.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – O zaman, bütün Türkiye’deki vergi dairesi müdürlerini, tüm belediye
başkanlarını, şu veya bu şekilde tahsilat yapmak durumunda olan tüm görevlileri
bu kapsamda cezalandırmak gerekir yani onlardan tahsil etmek gerekir. Böyle bir
şey olabilir mi? (MHP sıralarından gürültüler) Ha, bakın, ihmali varsa…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Cezalandırın o zaman, ne olacak ki!
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – İzin verir misiniz.
…genel kurallar
geçerlidir zaten. Yapması gereken çabayı sarfetmemişse onlar genel hükümler
çerçevesinde elbette takip edilir ya da cezalandırılır.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Niye? Yandaşlardan tahsil edilmedi!
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Ha, neden 87 ve 88’de böyle bir şey yok? Şimdi, 87 ve 88’de yok,
neden? Çünkü orada sorun yok, tahsilat yapılıyor orada. Eğer ihtiyari yapılırsa
bu sefer bunların tahsil edilememe durumu ortaya çıkabilir çünkü doğal olarak,
ihtiyari bırakınca meclis kararına bırakmanız gerekiyor. E, orada da tabii, şu
veya bu nedenle -popülist gerekçeler demeyeceğim ama- meclisten bu tür kararlar
çıkmayabilir yani…
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – Tümden kaldıralım!
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Ama o zaman kim ödeyecek? Bir rakam var, bir bedel var, şu anda
belediyelerin böyle bir gelirleri var. Karşılığını koymadan…
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Ödemiş olanların hakkı ne olacak yani?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – …karşılığı rakamını sağlamadan, alternatifini ortaya koymadan böyle
bir şey yaptığımız zaman belediye gelirlerinde ciddi azalmalar meydana gelir,
dolayısıyla sıkıntıya girerler. Olay budur, başka bir şey yok, çok net bir
şekilde söylüyorum.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
28’inci madde
üzerinde üç adet…
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Popülist kararlar alabilecek bir belediye meclisine terk ediyorsun
bütün ili yahu! Bak, ilin kaderini belediye meclisine terk ediyorsun.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – 87 ve 88’deki zorunlu hâle geliyor, şu andaki uygulamaya dönülüyor
tekrar.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Ama burada biri tarif ediliyor, biri.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Yahu, kaçıncı defadır, Melih Gökçek’ten beri…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Hiç alakası yok, hiç alakası yok.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ayıp ya!
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Biri tarif ediliyor burada.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Tabii, hepsi, bütün belediyeler yani bütün belediyeler aynı
durumda, hepsi aynı durumda.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Menderes Bey de var mı?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Yani ben özel bakmadım ama bilmiyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Yani oradan çıktı sanki!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bir kısa açıklama daha yapabilir miyim Sayın Başkanım?
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, şu sorun
dikkatten kaçıyor: Özellikle geçmişe yönelik olarak yol harcamalarına katılma
payının tahakkuk ettirilip tahsil edilmesi konusunda belediyelere takdir hakkı
verilmesi demek, belediyeler arasında eşitsizlik yaratılması demektir. Yani
vergisini,daha doğrusu yol harcamasına katılma payını ödemiş olan mükellef,
gayrimenkul sahibi bunu ödemekle kalmış olacak, ödememiş olan bundan kazançlı
çıkacak. Bunun kabulü mümkün değil. Mevcut kanun hükmü daha doğrudur. Ya “Yol
harcamalarına katılma payı alınır.” diyelim ya da vazgeçelim bundan “alınmaz”
diyelim. Yani böyle bir düzenleme yapmaya gerek yok. Hele hele daha ileri gidip
geçmişe yönelik olarak belediyelere takdir hakkı vermek kesinlikle eşitlik
ilkesine, adalet ilkesine aykırı. O zaman, tahsil edilmiş olanların da yol
harcamalarına katılma payı iade edilir şeklinde bir düzenleme yapmak gerekir ki
eşitliğe uygun davranmış olalım.
Teşekkür ederim.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Yani, Meclis kararıyla geçmişi aklama yolu açılıyor.
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) – İşiniz, gücünüz adaletsizlik yapma. Başka işiniz yok!
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Başkan, birkaç cümle söyleyebilir miyim?
BAŞKAN –Buyurun
Sayın Canikli…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii, diyaloga
dönüştürmek istemiyorum ama bunların her belediyenin kendi takdir yetkisine
bırakılmasının açıkçası daha uygun olacağı düşünüyoruz. Nedeni şu: Tahsil
kabiliyeti olan belediyeler bunu tahsil etsin çünkü seçmeni var seçimi var,
bütün bu değişkenleri dikkate alarak eğer tahsil edebileceği kanaatindeyse
etsin tahsilatı, yapsın. Ama başka nedenlerle… Sadece bu nedenlerle değil,
objektif nedenler de olabilir, oradaki insanların gelir düzeyi, başka nedenler
de olabilir. Bu çerçevede, bir tahsilat imkânı da yoksa tahsil etmesin. Esnek
bir yapının oluşturulmasının açıkçası daha uygun olacağını düşünüyoruz.
Tekrar ifade
ediyorum. Bunların hiçbir tanesinin bir gelir harcaması, suiistimal, bunlarla
hiçbir alakası yoktur, tamamen bu paraların tahsiliyle ilişkilidir. Başka bir
durum söz konusu değildir, tekrar belirtmekte fayda var.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Evet, 28’inci
madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair kanun Tasarısı’nın çerçeve 28 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Ahmet Aydın Mehmet Doğan Kubat
Giresun Adıyaman İstanbul
Harun Karaca Nurdan Şanlı Oya Eronat
İstanbul Ankara Diyarbakır
Menderes
Türel
Antalya
“Madde 28-
26/5/1981 tarih ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 86 ncı maddesinin
birinci fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Belediyelerce
veya belediyelere bağlı müesseselerce aşağıdaki şekillerde inşa, tamir ve
genişletilmeye tabi tutulan yolların iki tarafında bulunan veya başka bir yola
çıkışı olmaması dolayısıyla bu yoldan yararlanan gayrimenkullerin sahiplerinden
meclis kararı ile Yol Harcamalarına Katılma Payı alınabilir.”
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağababa ve 22
Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın; Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen’in; İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve 14
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri Komisyonu
Raporu” nu ihtiva eden 338 sıra sayılı tasarının 28. maddesinde geçen
“alınabilir” ibarelerinin “alınmaz” olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Enver Erdem Mehmet Erdoğan Hasan Hüseyin Türkoğlu
Elâzığ Muğla Osmaniye
Alim Işık Sadir Durmaz Erkan Akçay
Kütahya Yozgat Manisa
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Tasarısının 28. Maddesiyle
değiştirilen 2464 sayılı Kanunun 87. Maddesinin birinci fıkrasının birinci
cümlesinde yer alan “gayrimenkullerin sahiplerinden” ibaresinin “işyeri
sahiplerinden” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Namık Havutça Birgül Ayman Güler
Gaziantep Balıkesir İzmir
Ümit
Özgümüş Haydar
Akar
Adana
Kocaeli
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ümit Özgümüş konuşacak Sayın Başkan.
BAŞKAN – Ümit
Özgümüş, Adana Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ÜMİT ÖZGÜMÜŞ
(Adana) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ben de sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Bu madde üzerinde
çok konuşuldu ve çok söylendi, ben bir kez daha söylemek istiyorum: Bu
getirilen yasa, Türkiye’de idari ya da mali ihtiyaçtan doğmuş bir yasa
değildir. Türkiye’de şimdi böyle bir idari yapılanma değişikliğine ihtiyaç
yoktur, mali olarak da böyle bir değişikliğe ihtiyaç yoktur. Zaten getirilen
yasa hazineye yük getirmektedir.
Değerli
arkadaşlar, bu yasa, fiilî olarak bölünmeye giden, fiilî olarak özerkliğe ve
sonra bölünmeye giden Türkiye’nin idari bölünme altyapısını hazırlama
yasasıdır. Osmanlı ve cumhuriyet döneminde bazı dönüşüm noktaları vardır,
dönüşüm dönemleri vardır; Tanzimat Fermanı gibi, İttihat ve Terakki Dönemi
gibi, Cumhuriyet, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül gibi; üzerinde çok kitaplar
yazılmıştır. Bakın, son on yıl ve özellikle son üç dört yıl, yine biraz önce
saydığım bu dönemeç noktaları gibi, önümüzdeki elli yılda üzerinde ihanet
romanları ve ihanet belgeselleri yapılacak bir dönemdir. Türkiye çok kritik bir
dönemden geçiyor.
Değerli
arkadaşlar, PKK sol literatürde “kesintisiz devrim” ya da “sürekli devrim”
denilen bir siyaset stratejisi uyguluyor. Kesintisiz devrimin üç aşaması
vardır: Birinci aşama silahlı propaganda yöntemidir; vurulur, kaçılır. İkinci
aşama, adına gerilla deyin, terörist deyin, militan deyin, militanların
mücadelesidir. Bu mücadele içerisinde halk yoktur, sadece militan vardır,
gerilla vardır. Üçüncü aşama, yerleşik düzene geçiş; isterseniz kurtarılmış
bölge isterseniz halk savaşı deyin, halk savaşı aşamasıdır.
Yirmi sekiz yıl
sonra, PKK birkaç ay önce, artık “kurtarılmış bölge” ya da “demokratik halk
savaşı” aşamasına geçmeye başladı ve bunun mücadelesini veriyor. Hatırlayın,
Şemdinli’de ilk kalkışmada, silahlı kuvvetler yirmi yirmi beş gün oraya
giremediler. Şimdi, yirmi sekiz yıllık PKK mücadelesinden sonra, seksen dokuz,
doksan yıllık cumhuriyet döneminden sonra, hem Şemdinli’den hem de Ankara’dan
aynı atağın gelmesinin, eş zamanlı olarak aynı dönemde gelmesinin rastlantı
olduğuna bize inandırmak istiyorsanız ben inanmıyorum. Yirmi sekiz yıl sonra
Şemdinli’den başlayan hareketin idari altyapısının Ankara’dan gelmesi eş zamanlıdır ve bunun üzerinde
düşünülmesi gerekir. AKP’liler içerisinde, AKP milletvekilleri içerisinde benim
gibi düşünen çok sayıda milletvekilinin olduğunu biliyorum. İnanmıyorsanız
eğer, İç Tüzük’e göre, Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan partilerle
anlaşıp iki üç madde üzerinde gizli oylama yapın, gerçeğin ne olduğunu hepimiz
göreceğiz arkadaşlar.
Bundan sonraki
aşama, yani bu yasa bu şekilde geçtikten sonra, birkaç ilin birleştirilerek
bölgesel bir yapının ortaya çıkması, bölgesel yapı ortaya çıktığı zaman da
zımni olarak nerenin daha sonra ayrılacağının ortaya çıkmasından sonra
Türkiye’nin ayrılması. Bu yasanın altyapısında, bu yasanın temelinde bu var.
Yoksa bu, yerinden yönetim ya da ademimerkeziyetçi bir yapı değiliz. Zaten
kapatılan belediyelerle, belde ve köy tüzel kişilikleriyle Türkiye’nin çeşitli
yerlerinde merkezî olarak farklı yapılar oluşturuluyor. Son BDP kongresinde BDP
Genel Başkanının “Türkiye’de 28 tane bölgeye ihtiyaç var.” demesiyle, bu çıkan
ve bundan sonra gelecek olan yasaları birleştirirseniz, gerçekten, Şemdinli ve
Ankara’nın, birisinin askerî strateji olarak, birisinin idari olarak aynı
dönemde, eş zamanlı atak yaptığını göreceksiniz.
Değerli
arkadaşlar, yasanın samimi olmadığının başka bir göstergesi, biraz önce Hatay
milletvekili arkadaşımız söyledi, Hatay’da mezhep temeline dayalı coğrafi ayrım
yapılıyor. Bu topraklar üzerinde mezhep temeline göre ayrım yapmak vatan
hainliğidir ve ihanettir. Mahkemeye verecekseniz bir daha söylüyorum: Bu
topraklar üzerinde mezhep temeline göre, etnik temele göre coğrafi, idari
yapılanma yapmak vatan hainliğidir ve ihanetle eş değerdir arkadaşlar. (CHP ve
MHP sıralarından alkışlar) Onun için, bu yasanın altında neler yattığını çok
dikkatli biçimde incelememiz gerekir diyeceğim ama bunun da bir yararı
olmadığını biliyorum. En azından, bugün tarihe not düşme açısından söylüyorum.
En azından ileride kafamızı duvara vurduğumuz zaman, hiç sevmediğim bir şey ama
“Ben dememiş miydim?” demek için söylüyorum.
Tekrar sizleri
saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım…
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Yoklama
talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Serindağ, Sayın Havutça, Sayın Güler, Sayın Gümüş, Sayın Dinçer, Sayın
Özel, Sayın Çıray, Sayın Acar, Sayın Ediboğlu, Sayın Aksünger, Sayın Akova,
Sayın Genç, Sayın Özgündüz, Sayın Demiröz, Sayın Tamaylıgil, Sayın Özbolat,
Sayın Özgümüş, Sayın Toprak, Sayın Yılmaz, Sayın Değirmendereli.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, biraz önceki Hatip çok önemli bir konudan bahsetti,
mezhep temelli bir idari yapılanmadan bahsetti. Acaba, Hükûmetin bu konuda
söyleyecek bir şeyi yok mu? Yani çok önemli bir konu bu.
ÖMER FARUK ÖZ
(Malatya) – Öyle bir şey yapılmadığı için.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) - Yok öyle bir şey, söyleyecek bir şey yok.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Bakanım, Antakya’da var böyle bir şey.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Yani böyle bir şeye itiraz edilmemesi bile bu konuda etnik ve mezhep
temelli bir idari yapılanmanın altyapısının hazırlandığı konusunu teyit ediyor.
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) - Olmayan bir şeyin üzerindesiniz. Kabul anlamına
gelmez.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Hiç olmazsa bunlara karşı duramayan bir yürek yok ya! Söz
söyleyemiyor, söz söyleyemiyor.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Başkanım, Hatay’da var bu durum.
ÖMER FARUK ÖZ
(Malatya) – Olmayan bir şeyi niye söylesin?
MEHMET METİNER
(Adıyaman) – Her konu üzerine konuşulmaz ki ya!
OKTAY VURAL
(İzmir) – “Yok” desenize. “Yok” diyecek yürek bile yok.
BAŞKAN – Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
“Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tannkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağababa ve 22 Milletvekilinin;
Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın; Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer
Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri Komisyonu Raporu”nu ihtiva eden 338
sıra sayılı tasarının .28. maddesinde geçen “alınabilir” ibarelerinin “alınmaz”
olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Erkan Akçay, Manisa Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 28’inci madde üzerine söz
aldım.
Bugüne kadar,
bütçe açıklarını kapatmak için 2/B, vergi barışı, özelleştirme gibi arızi gelir
kaynaklarına başvuran Hükûmet, şimdi de bu büyükşehir kanunu ile vatandaşın
sırtına ağır yükler yüklemektedir.
2012 bütçesinin
33,4 milyar Türk lirası açıkla kapatılması öngörülüyor. 2013 bütçesinin 33
milyar 893 milyon lira açıkla kapatılacağı bütçe kanununda öngörülüyor. Bu
büyükşehir yasasının maliyetini bir türlü ortaya koyamadı Hükûmet, birtakım
kabataslak hesaplarla 8 milyar liraya baliğ olacağı tahmin ediliyor. Muhtemelen
de bundan daha fazla bir sonuç çıkacak, bu da bütçe açıklarını artıracak. Her
bütçe açığı da ya borçlanma ya vergi ve harç olarak da bu vatandaşın sırtına
yüklenecek. Peki, bununla yetiniliyor mu? Hayır, bunlarla da yetinilmiyor. Yine
bu kanunda pek çok yükler var. Bunlardan biri de… Hâlihazırda, şu anda Özel
İdare Kanunu’nda içme suyu, kanalizasyon, yol katılım payı alınmasına yönelik
herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak bu 28’inci maddeyle,
büyükşehirlerde yol, kanalizasyon ve su tesisleri harcamalarına “katılım payı”
adı altındaki ödemeler için Meclis kararı alınacağı öngörülmekte ve iktidar
partisinin yeni verdiği önergeyle de bu içme suyu ve kanalizasyon katılım
payından vazgeçildiği ifade edildi ve maalesef, bu zaman darlığı nedeniyle o
önergeyi inceleme imkânım da olmadı.
Değerli
milletvekilleri, hak var, adalet var, nefaset var. Bu Meclis kararı şartıyla,
artık uygulama birliğinin kesinlikle belediyeler tarafından sağlanamayacağı,
her belediyenin kendine göre ve çoğu zaman da politik ve keyfîliğe varan
uygulamalara yol açacağı bu maddeyle anlaşılmaktadır ve bu ödemeler,
belediyelerden doğru düzgün hizmet almayan vatandaşlardan da tahsil edilecek.
Bütünşehir yasasıyla, geri kalmış ilçeler ve köyler de, köylerde yaşayan
vatandaşlarımız da gelişmiş şehir merkezinde yaşayan vatandaşlarımızla aynı
yükümlülüklere tabi olmaktadırlar.
Biraz önceki
konuşmamızda da saydık; yeni vergiler, yeni yükler geliyor, mevcut yükler de
artıyor. Bunları tekrar saymak istemiyorum. Yani bu yükleri az gördünüz, bir de
“yol”, “su”, “kanalizasyon”, “katılım payı” adı altında birtakım paralar tahsil
ederek ağır ekonomik şartlar altında üretim yapamayan insanlarımızı âdeta daha
da ezmek istiyorsunuz. Ondan sonra da çiftçiye “Sen tarımsal üretim yap.”
diyeceksiniz!
Dikkati çekmeyen,
çok fazla konuşulmayan bir diğer husus da bugün köylerimizin genelde büyük
çoğunluğu ya hiç su bedeli, su parası ödememekte ya da sondaj suyu kullanılan
köylerdeki elektrik gideri köylülere muhtar tarafından eşit şekilde
paylaştırılarak karşılanmaktadır ya da çok düşük bir rakam alınmaktadır.
Örneğin, Manisa’nın bazı köylerinde en fazla 50 kuruşluk bir su bedeli tahsil
ediliyor, bu da daha çok elektrik masrafını karşılamak için.
Bugün Ege
Bölgesi’nde en ucuz suyu Manisa Belediyesi veriyor; metreküpü 2 lira 88 kuruş.
Örneğin, Demirci Belediyesi 1,5 liraya veriyor. Yarın bu büyükşehir yasasından
sonra göreceğiz ki bunların su bedelleri de köylüye ağır bir yük olarak
gelecek. Bunlar maalesef hesaplanmış, öngörülmüş, “Hele bir çıksın çaresine bakarız.”
anlayışıyla yaklaşılıyor. Bu köyler mahalle oluyor; artık, ilçede ve şehir
merkezinde yaşayanlar kadar bu bedelleri ödeyecekler çünkü artık, köy kalmadı,
köylü kalmadı, mahalleli var, hepsi büyükşehir mahallesi.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY
(Devamla) - Değerli milletvekilleri, maalesef süre sorunumuz var. Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair kanun Tasarısı’nın çerçeve 28 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve
arkadaşları
“Madde 28-
26/5/1981 tarih ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 86 ncı maddesinin
birinci fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Belediyelerce
veya belediyelere bağlı müesseselerce aşağıdaki şekillerde inşa, tamir ve
genişletilmeye tabi tutulan yolların iki tarafında bulunan veya başka bir yola
çıkışı olmaması dolayısıyla bu yoldan yararlanan gayrimenkullerin sahiplerinden
meclis kararı ile Yol Harcamalarına Katılma Payı alınabilir.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Katılıyoruz Sayın Başkan.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten önce yolların inşa, tamir ve genişletilmesi nedeniyle 2464
sayılı Kanunun 86 ncı maddesi uyarınca tarh edilmemiş olan harcamalara katılma
paylarının alınmaması belediye meclisi kararına bırakılması amaçlanmaktadır.
III.- YOKLAMA
(MHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
OKTAY VURAL
(İzmir) – Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN –
Oylarınıza sunacağım…
Yoklama talebi
var yerine getireceğim.
Sayın Kalaycı,
Sayın Korkmaz, Sayın Durmaz, Sayın Vural, Sayın Erdoğan, Sayın Erdem, Sayın Akçay,
Sayın Türkoğlu, Sayın Topcu, Sayın Kutluata, Sayın Yılmaz, Sayın Bulut, Sayın
Yılmaz, Sayın Çınar, Sayın Halaman, Sayın Adan, Sayın Başesgioğlu, Sayın
Özensoy, Sayın Türkkan, Sayın Oğan.
Evet, iki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 28’inci maddeyi oylarınıza sunacağım ancak açık oylama
yapılmasına dair bir istem vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı kanun tasarısının 28. maddesinin oylamasının ekli gerekçede
belirtilen hususlar doğrultusunda iç tüzük 143. maddeye göre müzakerelerinin
açık oylama usulüyle yapılmasını arz ederiz.
Sadir Durmaz,
Yozgat? Burada.
Mehmet Erdoğan,
Muğla? Burada.
Hasan Hüseyin
Türkoğlu, Osmaniye? Burada.
Zuhal Topcu,
Ankara? Burada.
Alim Işık,
Kütahya?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Tekeffül ediyorum.
BAŞKAN – Sayın
Vural tekeffül ediyor.
Ruhsar Demirel,
Eskişehir?
MUSTAFA ERDEM
(Ankara) – Tekeffül ediyorum.
BAŞKAN – Tekeffül
etti.
Nevzat Korkmaz,
Isparta? Burada.
Kemalettin
Yılmaz, Afyonkarahisar? Burada.
Reşat Doğru,
Tokat? Burada.
Mustafa Erdem,
Ankara? Burada.
Ali Uzunırmak,
Aydın?
MURAT BAŞESGİOĞLU
(İstanbul) – Tekeffül ediyorum.
BAŞKAN – Sayın
Başesgioğlu tekeffül etti.
Mustafa Kalaycı,
Konya? Burada.
Yusuf Halaçoğlu,
Kayseri? Burada.
Celal Adan,
İstanbul? Burada.
Necati Özensoy,
Bursa? Burada.
Ali Torlak,
İstanbul? Burada.
Bahattin Şeker,
Bilecik? Burada.
Ali Öz, Mersin?
Burada.
Seyfettin Yılmaz,
Adana? Burada.
Sinan Oğan,
Iğdır? Burada.
Mesut Dedeoğlu,
Kahramanmaraş? Burada.
Emin Çınar,
Kastamonu? Burada.
Açık oylamanın
şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın
elektronik cihazla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, 338 sıra sayılı Tasarı’nın 28’inci maddesinin açık oylama
sonucu:
“Kullanılan oy sayısı : 272
Kabul :
228
Ret : 44 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Mine
Lök Beyaz Tanju
Özcan
Diyarbakır Bolu”
Böylece 28’inci
madde kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, birleşime yarım saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.40
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa
eklidir.
ON İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 01.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN
(Bolu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21’inci Birleşiminin On İkinci
Oturumunu açıyorum.
338 sıra sayılı
Tasarı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
29’uncu madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 29. Maddesi ile
değiştirilen 2972 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinde yer alan “büyükşehir
belediye” ibaresinin “il mülki” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muharrem Işık Namık Havutça Ali Serindağ
Erzincan Balıkesir Gaziantep
Birgül Ayman Güler Gürkut Acar Mehmet S. Kesimoğlu
İzmir Antalya Kırklareli
Celal Dinçer Ali Haydar Öner Emre Köprülü
İstanbul Isparta Tekirdağ
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
“Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağababa ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Malatya Milletvekili
Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporu”nu ihtiva eden 338 sıra sayılı tasarının 29.
maddesinin tasarı metinden
çıkartılmasını arz ederiz.
Enver Erdem Sinan Oğan Mehmet Erdoğan
Elâzığ Iğdır Muğla
Alim
Işık Sadir
Durmaz
Kütahya Yozgat
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen…
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Efendim, önerge üzerinde
konuşacak arkadaşımız henüz…
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Sırasını değiştirebilir miyiz efendim, bir mahzuru yoksa?
ENVER ERDEM
(Elâzığ ) – Geldi, geldi…
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sinan Oğan…
SİNAN OĞAN
(Iğdır) – Sayın Başkan, nedir bu acele ya? Allah Allah!
BAŞKAN – Sinan Oğan, Iğdır Milletvekili…
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Yarıda bıraktık çorbayı Sayın Başkan, bir çorba alacağımız var
sizden.
SİNAN OĞAN
(Iğdır) – Sayın Başkan, nedir bu aceleniz? Yemek yedik, bir ellerimizi yıkamaya
fırsat vermiyorsunuz ya! Allah aşkına, nedir bu aceleniz ya? Hep beraber yemek
yedik geldik, bir elimizi yıkamaya fırsat vermiyorsunuz ya! Başbakan sizi bu
kadar mı korkutmuş ya? Bu kadar mı büyük talimat vermiş ya? Nedir bu hâliniz?
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Ne alakası var!
SİNAN OĞAN
(Devamla) – Nedir bu hâliniz Sayın Başkan ya? (AK PARTİ sıralarından
gülüşmeler)
BAŞKAN – Buyurun Sinan Oğan.
SİNAN OĞAN
(Devamla) – Niye gülüyorsunuz?
BAYRAM ÖZÇELİK
(Burdur) – Tembelliğinden…
SİNAN OĞAN
(Devamla) – Ayıptır ya, ayıptır!
ENVER ERDEM
(Elâzığ) – Süreyi yeniden başlat Başkanım.
SİNAN OĞAN
(Devamla) – Sayın Başkan, süreyi de
yeniden başlatın bu arada.
BAŞKAN – Başlatayım, buyurun.
ENVER ERDEM
(Elâzığ) – Süreyi yeniden başlat çünkü bunu hak etmiştin sen.
SİNAN OĞAN
(Devamla) – Bazı şeyleri hakikaten anlamakta insan güçlük çekiyor. Bölünme
yasası olunca mesele burada beş dakikayı bile fırsat biliyorsunuz, sabahlara
kadar burada insanları çalıştırıyorsunuz. Hiç olmazsa kadın milletvekillerini
bence bundan azat etmeli. Hani biz bir şekilde dayanıyoruz ama kadın
milletvekillerine Sayın Başkan hiç olmazsa pozitif ayrımcılık yapmak lazım.
Gecenin saat biri olmuş, ikisi olmuş, kadın milletvekillerini burada esir
tutuyorsunuz, bu tavrınızı da kınıyorum, onu da ayrıca ifade etmek istiyorum.
Mesele bölünme
yasası olunca, mesele büyük zehir yasası olunca sabahlara kadar çalışıyorsunuz
burada, hep beraber bizi de burada çalışmak durumunda bırakıyorsunuz ama
şehitlerimizle ilgili -bugün 17 şehidimiz yine var- söz konusu, yasal düzenleme
olunca aynı duyarlılığı göstermiyorsunuz. Öğretmenlerimiz var, atama bekleyen
öğretmenlerimiz var. Gelin, o atama bekleyen öğretmenlerimiz için de burada
sabaha kadar çalışalım. Var mısınız? Yoksunuz. Habur olunca mahkemeyi
teröristin ayağına kadar götürürsünüz, bölünme yasası olunca burada banyoya
gidip elimizi yıkamaya dahi fırsat vermiyorsunuz, her dakikanın kadrini,
kıymetini biliyorsunuz ama şehitlerimizin, gazilerimizin durumunu iyileştirmek
söz konusu olunca yoksunuz burada. Öğretmen atamaları söz konusu olunca
yoksunuz burada. Milleti, hakikaten milleti, memleketi ilgilendiren diğer
konular söz konusu olunca burada yoksunuz. Bu, bir bölünme yasasıdır; bu,
Türkiye’nin belli bir bölgesini Türkiye’den ayırma yasasıdır; bu, bir
federasyon yasasıdır.
Hatırlar mısınız,
bence iyi hatırlıyorsunuz, bu belediye hâliyle bile Diyarbakır Belediye Başkanı
Osman Baydemir “Meşenin dalları” demişti size, onu göndermişti size. Bu yasadan
sonra ne diyecek?
Sayın Başkan,
Komisyon Başkanımız Mardinli, Mardin Milletvekilimiz. Sayın Başkan, Mardin’in
hâli nice olacak bu yasadan sonra; hiç düşünüyor musunuz? Van’ın hâli nice
olacak bu yasadan sonra, hiç düşünüyor musunuz? Yoksa, siz buraları gözden
çıkardınız da milletten mi saklıyorsunuz? Evet, siz buraları gözden
çıkarmışsınız, Mardin’i gözden çıkarmışsınız, Diyarbakır’ı gözden
çıkarmışsınız, Van’ı siz gözden çıkarmışsınız. Zaten Başbakanınız daha 1991
yılında “Yerel parlamentolar oluşturulmalı.” diyordu, daha 1991 yılında. Yerel
parlamentolara doğru bir gidişin büyükşehir yasasıyla önünü açtığınızın biz
farkındayız ama televizyonları kapatsanız da, geceleri çalıştırsanız da bu
Meclisi, emin olun ki milletin vicdanında siz mahkûm olacaksınız, milletin
vicdanından bu mahkûmiyetinizi kaçıramayacaksınız.
Bu yasayla en çok
mağdur olacak kesimlerimiz de köylülerimiz. Bir gecede siz, köylülerimize
“Şehirli oldunuz artık.” demekle onların hiçbirisi şehirli olmayacak. Bugün
birçok köylü vatandaşımız bize müracaat ediyor, diyor ki: “AKP’den zaten
umudumuz kalmadı, hiç olmazsa Mecliste direnin, bu yasa geçmesin.” Birçok
beldemiz aynı şekilde müracaat ediyor “Bu yasa geçmesin.” diyor.
Ben eminim ki
sizin de içinizde vicdan sahibi insanlar vardır ve bu yasanın geçmesini
vicdanına sığdırmayacak insanlarınız vardır, insanlarımız vardır, sizin de
içinizde vardır ama bu ne büyük bir korkuymuş, Recep Tayyip Erdoğan korkusu ne
büyük bir korkuymuş ki sizin için Allah korkusundan bile daha önce geliyor. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) – Kendine gel be, kendine gel! Ne karıştırıyorsun ortalığı?
SİNAN OĞAN
(Devamla) – Nedir bu hâliniz?
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) – Kendine gel! Allah’ı ne karıştırıyorsun? Biz Allah’tan korkarız,
senin gibi değiliz.
SİNAN OĞAN
(Devamla) – Nedir bu hâliniz?
BAŞKAN – Sayın
Oğan, lütfen ya! Lütfen Sayın Oğan…
SİNAN OĞAN
(Devamla) – Nedir bu hâliniz sizin? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) – Allah’tan korkan böyle bir şey konuşmaz!
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan… Sayın Başkan, müdahale edin.
SİNAN OĞAN
(Devamla) – Konuşmayın! Konuşmayın!
Aklınızı başınıza alın!
Recep Tayyip
Erdoğan korkusu sizde Allah korkusundan da öteye gitmiş. Memleketi bölecek
yasaları sabaha kadar getirmişsiniz burada dayıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Konuşmayın! Konuşmayın!
MUHYETTİN AKSAK
(Erzurum) – Yazıklar olsun sana!
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) – Otur yerine!
SİNAN OĞAN
(Devamla) – Yazıklar sana olsun! Otur yerine…
MUHYETTİN AKSAK
(Erzurum) – Tu, tu! Sen ne biçim Müslümansın?
(Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan AK PARTİ sıralarına doğru yürüdü)
BAŞKAN – Lütfen…
Sayın Oğan… Sayın Oğan, lütfen…
(AK PARTİ ve MHP
milletvekilleri arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 01.22
ON ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 01.30
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN
(Bolu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21’inci Birleşiminin On Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
338 sıra sayılı
Tasarı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
29’uncu maddede
Milliyetçi Hareket Partisinin önergesinde Sayın Oğan’ın konuşmasının son
bölümleri kalmıştı.
Kısa bir süreniz
kalmıştı. Konuşmanızı tamamlamış mı sayıyorsunuz?
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Gerek yok efendim.
BAŞKAN – Peki.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 29. Maddesi ile
değiştirilen 2972 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinde yer alan “büyükşehir
belediye” ibaresinin “il mülki” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Gürkut Acar (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Gürkut Acar, Antalya Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 338 sıra sayılı
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı’nın 29’uncu maddesi üzerinde söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İktidar partisi
milletvekili arkadaşlarıma söylemek istiyorum: Değerli arkadaşlar, bu bir
ihanet yasasıdır, bölgesel yönetim yasasıdır, bölünme, cumhuriyeti parçalama ve
yok etme yasasıdır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL
(İzmir) – Aynen öyle, “Şeytanla görüşürüm.” diyenlerin yasasıdır.
GÜRKUT ACAR
(Devamla) – Bu yasayı yapmayı Oslo’da kabul ettiniz. Bu yasa, 750 bin kişilik
ordumuzun 6 bin kişilik terörist grubuna yenilmiş gibi teslim olma yasasıdır.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Değerli
arkadaşlar, bakın, kızmayın ama dinleyin.
Oslo’da Başbakan
adına konuşan ve sözler veren MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Hükûmetin yerel
yönetimlerdeki düşünce ve niyetini çok açık bir biçimde beyan etmiştir. Aynen
Oslo tutanağından okuyorum: “Belli şeylerin mahalli teşkilatlarını
kaldırıyoruz. Millî Eğitim, şunlar, bunlar bakanlıklarını kaldırıyoruz,
valiliklere ve belediyelere veriyoruz. İlk önce valiliklere, uzun vadede
belediyelere gidecek.” diyor.
ÖMER FARUK ÖZ
(Malatya) – Nereden çıkarıyorsun?
GÜRKUT ACAR
(Devamla) – Yani millî eğitimi de yerel yönetimlere daha sonra teslim
edeceğinizi söylüyorsunuz. Bu, Hükûmet adına ve Başbakan adına oraya gitmiştir.
Bu yasa PKK’nın Avrupa temsilcileriyle, Oslo, Brüksel, Washington ve İmralı’da
pişirilip şu anda Büyük Millet Meclisinin önüne konmuştur.
ÖMER FARUK ÖZ
(Malatya) – Öyle bir anlaşma mevcut değil.
GÜRKUT ACAR
(Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bakın, dinleyin, Meriç Velidedeoğlu 5 Ekim
2012 tarihli yazısında ne diyor: “Üçüncü diz çökme mi? Bilmem anımsanır mı,
ilk; Rabbani’nin ayak dibinde sağ dizini kırarak; ikincisi, Hikmetyar’ın ayak
dibinde solunu kırarak diz çökmeydi; üçüncüdeyse iki dizini birden kırıp
çöktüğü görülüyordu. Emin Çölaşan, gazetesi Sözcü’de Öcalan’a yazdığı açık
mektupta…” Öcalan’a yazıyor.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sen terörle mücadele nasıl yapılıyor, ona bak.
GÜRKUT ACAR
(Devamla) – Başbakana değil, Öcalan’a yazıyor ve diyor ki: “Ulan Apo, sen gerçekten
büyük adammışsın, Tayyip’e diz çöktürmeyi başardın! diyor, 29 Eylül 2012…”
FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) – Şu bizim çocuklara ne oldu, ne yaptınız?
GÜRKUT ACAR
(Devamla) – “…Erdoğan’ın İmralı ile konuşulabileceğini bildiren o demecinden
sonra az da olsa böyle kimi değerlendirmeler basında yer aldı. İmralı’yla
konuşulacakların içeriği…”
FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) – Bizim çocuklara ne oldu? Bizim çocuklara ne yaptınız?
GÜRKUT ACAR
(Devamla) – “...ayrılıkçıların istekleri diye dillenen yerel özerklik statüsü,
anayasal statü, yerel meclisler, ana dilde eğitimin olacağı öteden bu yana
açıkça bellidir…”
FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) – Ne oldu bizim çocuklara, ne yaptınız?
GÜRKUT ACAR
(Devamla) – “…yerel yönetimler konusunda özerkliğin ilk adımı oluşturduğundan,
ardından çoğu kez bağımsızlık isteğinin geldiğinden söz edilir. En son örnek
olarak, İspanya’nın özerk Katalonya bölgesinin adım adım bağımsızlık yolunda
ilerlemesi gösterilir.” Siz de aynı doğrultuda gidiyorsunuz değerli
arkadaşlarım.
Bu yasa hiçbir
demokratik kitle örgütünde tartışılmadı. Neden tartışılmasından korktunuz? Bu
yasa hiçbir demokratik kitle örgütünde tartışılmadı. Neden tartışılmasından
korktunuz? Bu yasayla 70’i Antalya’da olmak üzere 1.582 tane belediyeyi
kapatıyorsunuz, 16.082 köyün tüzel kişiliğine kilit vuruyorsunuz, yani
Türkiye’deki köylerin yarısını yok ediyorsunuz. Bu yasa, Anayasa’nın 126’ncı
maddesinde yazılı ülkemizin yönetim yapısını kökünden değiştirmektedir, onu da
ağzına gözüne bulaştırmaktadır. Ama siz bu yasayı Anayasa Komisyonunda bile
görüşmeye cesaret edemediniz, çünkü kamuoyunda tartışılır diye korktunuz. Zaman
kaybetmemek için de gecenin saat ikisinde, birinde bize bunları
tartıştırıyorsunuz.
FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) – Engellemeseydiniz!
GÜRKUT ACAR
(Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bakınız, size başka bir şey daha söyleyeyim.
Şimdi, arkadaşlarım da söyledi, illerde yeni büyükşehir belediyeleri
oluşturulurken ilerideki mezhep savaşlarının altyapısını da burada
oluşturuyorsunuz.
BEDRETTİN
YILDIRIM (Bursa) – Hadi canım sende!
GÜRKUT ACAR
(Devamla) – Bu günah hepinizin boynundadır.
BEDRETTİN
YILDIRIM (Bursa) – Hadi canım sende!
GÜRKUT ACAR
(Devamla) – Bütçeye yılda 3 milyar lira yük getiren bir kanunu tartışıyoruz ama
Plan ve Bütçe Komisyonunda tartıştırmıyorsunuz. Niye? Çünkü zaman kaybedilir,
kamuoyu öğrenir ve haberdar olursa tepkiler büyük olabilir. Bir an önce
getirmeye çalışıyorsunuz.
Anlatılacak çok
şey var ama size şunu söyleyeyim: Karanlıklar sonsuza kadar sürmez. Eğer merak
ediyorsanız, daha önce bu kanunun veto edilmesinin gerekçelerini okuyun
diyorum.
Hepinize
sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım…
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Yoklama
talebi var, onu yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Serindağ, Sayın Havutça, Sayın Güler, Sayın Gümüş, Sayın Dinçer, Sayın
Demiröz, Sayın Özgümüş, Sayın Acar, Sayın Ediboğlu, Sayın Aksünger, Sayın
Eyidoğan, Sayın Kaleli, Sayın Erdoğdu, Sayın Çıray, Sayın Tamaylıgil, Sayın
Özgündüz, Sayın Özbolat, Sayın Kaplan, Sayın Değirmendereli.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
29’uncu
maddenin açık oylama şeklinde
yapılmasına dair bir talep vardır.
Şimdi, önergeyi
okutup istem sahibi sayın milletvekillerinin isimlerini tespit edeceğim.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı’na;
Büyükşehir
Belediyesi Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22
Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova ‘nın; Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen’in; İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin
Benzer Mahiyetteki Kanun Tekliflerinden ve İçişleri Komisyonu Raporu
doğrultusunda görüşülmekte olan 338 sıra sayılı kanun tasarısının 29.
maddesinin oylamasının açık oylama ile yapılmasını Türkiye Büyük Millet Meclisi
iç tüzüğünün Kanun Tasarı ve Tekliflerinin Genel Kurulda görüşülmesini konu
alan 81. maddesinin e) fıkrasında ki “Tasarı veya teklifin tümü oylanır.”
ifadesi ve maddenin geneline hükmeden “Anayasa değişiklikleri hariç, kanun
tasarı ve tekliflerinin tümünün veya maddelerinin oylanması, açık oylamaya tâbi
işlerden değilse, yirmi üyenin talebi halinde açık oyla, aksi takdirde işaretle
yapılır” hükmü gereğince açık oyla yapılmasını teklif etmekteyiz. Teklifimizin
Türkiye Büyük Millet Meclisi içtüzüğü gereğince incelenerek gereğinin yapılması
hususunu Başkanlık Divanının takdir ve değerlendirmelerine arz ederiz.
BAŞKAN - Ali
Serindağ? Burada.
Celal Dinçer?
Burada.
Birgül Ayman
Güler? Burada.
Özgür Özel?
Burada.
İlhan Demiröz?
Burada.
Mahmut Tanal?
Burada.
Mehmet Volkan
Canalioğlu? Yok.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Tekabül ediyorum.
BAŞKAN – Engin
Özkoç? Burada.
Aykut Erdoğdu?
Burada.
Ali Rıza Öztürk?
Burada.
Gürkut Acar?
Burada.
Veli Ağbaba?
Burada.
Malik Ecder
Özdemir? Burada.
İdris Yıldız?
Burada.
Ayşe Nedret
Akova? Burada.
Haluk Eyidoğan?
Burada.
Sedef Küçük?
Burada.
Kemal
Değirmendereli? Burada.
Hülya Güven?
Burada.
Dilek Akagün
Yılmaz? Burada.
Melda Onur?
Burada.
Doğan Şafak?
Burada.
Ömer Süha Aldan?
Burada.
Açık oylamanın
şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için iki
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, 338 sıra sayılı Tasarı’nın 29’uncu maddesinin açık oylama
sonucu:
“Oy sayısı : 260
Kabul : 215
Ret : 45 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Mine
Lök Beyaz Tanju
Özcan
Diyarbakır Bolu”
Böylece 29’uncu
madde kabul edilmiştir.
30’uncu madde
üzerinde üç âdet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair kanun Tasarısı’nın 30 uncu
maddesindeki “sayısının” ibaresinin
“sayısı kadar ismin” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Ayşe Nur Bahçekapılı Mehmet Doğan Kubat
Giresun İstanbul İstanbul
Mustafa Ataş Mehmet Öntürk Adem Yeşildal
İstanbul Hatay Hatay
Ercan
Candan
Zonguldak
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 30. maddesinde geçen “meclisi veya” ibarelerinin madde metninden
çıkarılmasını arz ederiz.
Mehmet Erdoğan Alim Işık Enver Erdem
Muğla Kütahya Elâzığ
Yusuf Halaçoğlu Sadir Durmaz Ahmet Duran Bulut
Kayseri Yozgat Balıkesir
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa eklidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338 sıra sayılı büyükşehir Belediyesi Kanunu ve
Kanun Hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun 30.
maddesinin sonuna aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Candan Yüceer Celal Dinçer Muharrem Işık
Tekirdağ İstanbul Erzincan
Mehmet S. Kesimoğlu Ali Haydar Öner Namık Havutça
Kırklareli Isparta Balıkesir
Birgül
Ayman Güler Veli
Ağbaba
İzmir Malatya
“Seçmenlerin
küçük parmakları çıkmayan boya ile işaretlenir.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Veli Ağbaba, Malatya Milletvekili.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA
(Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, birçok arkadaşım gibi ben de bir buçuk yıl önce milletvekili olarak
Parlamentoda görev yapmaya başladım. Ben yaşamım boyunca hem Türkiye hem de
dünya meseleleriyle ilgilendim ve bununla ilgili kafa yordum, yaşamım boyunca
demokrasiyi savundum.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, milletvekili olmadan önce de Malatya’da siyaset yaptım, belediye
meclis üyeliği yaptım, Cumhuriyet Halk Partisinde uzunca yıllar il başkanlığı
yaptım ve Malatya’nın ve Cumhuriyet Halk Partisinin takdiriyle de milletvekili
seçildim. Meclise girdim ve çok büyük bir hayal kırıklığına uğradım,
birçoğunuzun yaşadığı gibi.
Şimdi, önce,
milletvekili seçilmemizin hemen başında, 8 tane milletvekilinin olmadığı eksik
bir Meclis, eksik bir demokrasiyle karşı karşıya kaldık ve ağızlarından millî
iradeyi düşürmeyen takiye demokratları, millî iradenin ve 8 milletvekilinin
cezaevinde tutsak edilmelerine göz yumdular, ses çıkarmadılar. Daha sonra
“4+4+4” diye bir ucube yasa çıkarıldı; hiç tartışılmadan, tartışılmasına izin
verilmeden, milletvekillerinin dahi haberi olmadan, zorbalıkla, eşkıyalıkla
çıkarıldı.
FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) – Sayın Başkan, bu dil, temiz bir dil değildir. Temiz bir dil
kullanmak zorunda hatip. Temiz bir dille konuşmayan insanın hiçbir konuşmasına
itibar edilmez.
BAŞKAN – Sayın
Ağbaba…
VELİ AĞBABA
(Devamla) - Diğer yasalarda olduğu gibi, bu yasada da aynı tavır gösterildi,
bölge halkına sorulmadığı gibi hiçbir derneğin, sendikanın, sivil toplumun
görüşü alınmadı, aydınların görüşü alınmadı, hiçbir ilgili bilim adamının
görüşü alınmadı.
Değerli
arkadaşlar, gelişmiş ülkelerde demokrasinin ölçüsü, sivil toplum kuruluşlarının
çokluğu ve etkinliğiyle ölçülür. Hükûmet demokratik kitle örgütlerine,
sendikalara, odalara sormadığı gibi, düşüncesini açıklamak isteyenleri de
sertçe, faşizanca susturdular. Hatta
görüşlerini açıklamak için Ankara’ya gelen insanların seyahat
özgürlükleri engellenerek Ankara’ya girmelerine izin verilmedi. Otobüsle çıkıp
gelenleri de, Ankara’ya ulaşanları da, bir türlü gelenleri de organik “İNŞ”
bombalarıyla ve tazyikli suyla susturdular.
13 şehri ve
Türkiye’yi yakından ilgilendiren bir yasayı milletvekilleri bilmiyor, bana laf
atan milletvekilleri hiç bilmiyor; tartışamıyorlar, kimseyle konuşamıyorlar.
Ben size bir şey daha söylemek istiyorum değerli arkadaşlar. Bu yasanın birçok
kısmını maalesef İçişleri Komisyonu Başkanı da üyeleri de bilmiyor. Ben, İçişleri Komisyonunun Değerli Başkanının
yerinde olmak istemezdim. Onun dahi haberi olmadan, geçtiğimiz günlerde, gece yarısı, Bakan, hukuksuzca, haksızca bir
teklifle Yenimahalle’yi dizayn etmeye çalışıyor. Böyle demokrasi olur mu
değerli arkadaşlar? Böyle bir anlayış olabilir mi? Hiçbir milletvekilinin,
sizlerin dahi haberi olmadan, İçişleri
Komisyonumuzun Başkanının dahi haberi olmadan bir teklif getiriyor Bakan ve
bunu kendinize hakaret olarak kabul etmiyorsunuz. Bakan tecrübeli tabii,
İçişleri Bakanımız tecrübeli.
Değerli
arkadaşlar, bizim İçişleri Bakanımız, kusura bakmasın, darbeci bir bakan. Bir
darbeci. Nasıl darbeci? Bakın, nasıl darbeci? İnsanlar oy verdiler -kendi
illerinizde de oy verdiler- beş yıllığına belediye başkanları seçtiler.
İçişleri Bakanı bir genelge yayımladı, o genelgede dedi ki: “Ey beş yıllığına
seçilen belediye başkanları, siz üç yıl görev yapabilirsiniz.” Kenan Evren
darbeci mi? Darbeci. Kenan Evren darbeyi neyle yaptı? Silahla yaptı. İçişleri
Bakanı da darbeyi genelgeyle yaptı arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Burada,
huzurlarınızda, hem Malatya’da kapatılan 39 belde belediye başkanı adına hem de
Türkiye’de yetkileri alınan belde belediye başkanları adına Bakanı bir kez daha
şiddetle kınıyorum.
Değerli
arkadaşlar, şimdi, burada oy verdiğiniz yasa birçok belde belediyesini
kapatacak. Merak ediyorum, hangi yüzle, utanmadan illerinize gidip belde
belediye başkanlarının önüne çıkacaksınız, belde halkının önüne çıkacaksınız?
Bunu çok merak ediyorum.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – Seçimlerde görürsünüz.
VELİ AĞBABA
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, böyle bir demokrasi olmaz. Kitapta böyle
yazmıyor, tanımlar böyle yazmıyor, okuduklarımız bunu anlatmıyor. Okuduklarımıza
baktığımız zaman, bu rejimin adının, burada uygulamaya çalıştığınız bu
tahammülsüzlüğünüzün, bu faşizan uygulamalarınızın tarifi “faşizm” olarak
geçiyor.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – İyi bilirsiniz faşizmi.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım…
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul)- Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Yoklama
talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Serindağ, Sayın Havutça, Sayın Güler, Sayın Tanal, Sayın Demiröz, Sayın
Dinçer, Sayın Gümüş, Sayın Eyidoğan, Sayın Aksünger, Sayın Ediboğlu, Sayın
Acar, Sayın Akova, Sayın Özbolat, Sayın Çıray, Sayın Tamaylıgil, Sayın
Değirmendereli, Sayın Kaplan, Sayın Öztürk, Sayın Yılmaz, Sayın Gürkan, Sayın
Kaleli.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 30. maddesinde
geçen “Meclisi veya” ibarelerinin madde metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Ahmet Duran Bulut (Balıkesir) ve
arkadaşları.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Ahmet Duran Bulut, Balıkesir Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Balıkesir’den geliyorum,
Balıkesir’in Marmara Adası, Gömeç ilçesi sel felaketine maruz kaldı, çok sayıda
hayvan telef oldu. Gelir gelmez Meclisin açık olduğunu, gecenin bu saatinde
görüşmelerin olduğunu öğrendim ve geldim, büyükşehir yasasıyla ilgili ben de
katkıda bulunmak istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, ülkede dün 17 şehidimiz var. Suriye’ye Türkiye karışarak,
Suriye’deki muhalifleri destekleyerek, Türkiye’den lojistik destek yaparak
güneyimizi kanatmakta ve başımıza bela almaktadır. Aldığım haberlere göre,
Türkiye’den gönderilen silahların, Türkiye’den geçen silahların, uçaksavar,
roketatar, ağır silahların birçoğunun Özgür Suriye Ordusu’nun içerisindeki,
oraya sızan PKK’lılar tarafından ele geçirildiği ve Türkiye’ye getirildiğidir.
Dün düşen
helikopterin, hava şartları dolayısıyla düştüğü iddia edilen, söylenen
helikopterin -benim de aldığım haber- 12 PKK’lı tarafından, bir grup tarafından
havanla düşürüldüğü şeklinde bir iddia var.
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – Nereden aldın o haberi?
AHMET DURAN BULUT
(Devamla) – Ülkenin gündemi bu iken, neden, nereden getirilen bir yasa
önümüzde. Adının büyük olmasıyla… (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Lütfen
dinleyin…
Adının büyük
olmasıyla şehirlerin büyümediğini, ülkenin birçok sorunu varken, yeni gündem
değiştirip, aslında sizin zihninizin arkasındaki gerçek gündemi getirdiğinizi
düşünmekteyim.
26 kalkınma
ajansının seçilmesi, büyük şehirlerin… Yani Balıkesir’de, Ege’de, Marmara’da
devlet, her kademede vatandaşla zaten uyum içerisinde, hâkimdir ama siz
Diyarbakır’da, Van’da hâkim misiniz ki şu an yetkileri bu belediyelere daha çok
vererek devletin oralardaki zaafa uğramasının yolunu açıyor, bunun hazırlığını
yapıyorsunuz? Bu tasarı kimin mutfağında, nereden hazırlandı geldi diye
düşünmeden edemiyorum, sormadan edemiyorum çünkü bu yasanın vatandaşa, halka
getireceği herhangi bir katkı yok. Bu yasa, devletin gücünü, kuvvetini zaafa
uğratmakta ve iddia edildiği gibi federasyonun yolunu açmak adına ortaya konan
bir proje olduğu ifade edilmektedir.
Büyükşehir
yasasının getirilmesiyle benim ilimde büyük mağduriyet yaşanacaktır.
Balıkesir’in sahil ilçeleri, beldeleri yazın… Şu an nüfusu 11-12 bin olan
Altınova yazın 80-100 bin oluyor. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi oraya hizmeti
nasıl getirecektir, oradaki insanlara nasıl hizmet sunacaktır? Her şey için,
ruhsat için, temizlik vergisi için, atık su vergisi için Büyükşehir
Belediyesinin uygulamış olduğu şartlara oradaki kapattığınız belediyelerin
bölgesindeki insanlar buna maruz kalacaktır. Bu mağduriyete neden sebep
oluyorsunuz? Nedir buna gerekçe? Eğer vatandaştan alacağınız vergilerin
artmasını istiyorsanız mevcuda ekleyin bunu. Ortalığı allak bullak edip bu kasabalardaki,
beldelerdeki çok değerli arazilerin büyükşehrin eline geçmesi ve oralarda il
genel meclislerinin lağvedilerek büyükşehir belediyelerinin birer yerel meclis
şekline dönüştürülüp, yarın vereceğiniz… Demin iddia edildiği gibi, eğitimden
birçok konuya kadar konuları yerel kişilerin eline bırakarak bu zafiyetin önüne
nasıl geçebileceksiniz? Tarihî bir sınav vermektedir Meclis. AKP Grubunun
vicdanıyla hareket etmesini istiyorum. Bu yasayı isteyen PKK, KCK, Barzani, BDP
ve bir de AKP Grubu, elinizi vicdanınıza koyarak konuyu yeniden
değerlendirmenizi, yarın pişman olmamanız adına bu fırsatı değerlendirmenizi
diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım.
Yoklama talebi
var, yerine getireceğim:
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Serindağ, Sayın Havutça, Sayın Güler, Sayın Gümüş, Sayın Dinçer, Sayın
Demiröz, Sayın Tanal, Sayın Acar, Sayın Akar, Sayın Ediboğlu, Sayın Aksünger,
Sayın Eyidoğan, Sayın Çıray, Sayın Özbolat, Sayın Tamaylıgil, Sayın Özgündüz,
Sayın Değirmendereli, Sayın Özgümüş, Sayın Kaplan, Sayın Ağbaba.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 30 uncu
maddesindeki “sayısının” ibaresinin “sayısı kadar ismin” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve
arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
Düzeltiyorum Sayın Başkanım…
Sayın Başkanım,
özür dilerim, gözlüğümle ilgili bir sorun vardı, onunla ilgilendim.
BAŞKAN – Tamam.
Katılıyor musunuz
Sayın Komisyon?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Katılmıyoruz.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Katılmıyor mu, takdire mi bırakıyor?
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Bakan da katılmıyor.
BAŞKAN – Sayın
Komisyon, tekrar soruyorum: Katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın
Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Muhtar ile
ihtiyar meclisi veya heyeti üyelerinin seçiminde; muhtar ile ihtiyar meclisi
veya heyeti üyelerinin isimlerinin tek oy pusulasına yazılabilmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda, 30’uncu maddenin oylamasının açık oylama şeklinde
yapılmasına dair bir istem vardır.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı’na
Büyükşehir
Belediyesi Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22
Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın; Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen’in; İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve 14
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Tekliflerinden ve İçişleri Komisyonu
Raporu doğrultusunda görüşülmekte olan 338 sıra sayılı kanun tasarısının
30’uncu maddesinin oylamasının açık oylama ile yapılmasını Türkiye Büyük Millet
Meclisi iç tüzüğünün Kanun Tasarı ve Tekliflerinin Genel Kurulda görüşülmesini
konu alan 81.maddesinin e) fıkrasında ki “Tasarı veya teklifin tümü oylanır.”
ifadesi ve maddenin geneline hükmeden “Anayasa değişiklikleri hariç, kanun
tasarı ve tekliflerinin tümünün veya maddelerinin oylanması, açık oylamaya tâbi
işlerden değilse, yirmi üyenin talebi halinde açık oyla, aksi takdirde işaretle
yapılır” hükmü gereğince açık oyla yapılmasını teklif etmekteyiz. Teklifimizin
Türkiye Büyük Millet Meclisi içtüzüğü gereğince incelenerek gereğinin yapılması
hususunu Başkanlık Divanının takdir ve değerlendirmelerine arz ederiz.
BAŞKAN – Ali
Serindağ, Gaziantep? Burada.
Celal Dinçer,
İstanbul? Burada.
Birgül Ayman
Güler, İzmir? Burada.
Özgür Özel,
Manisa? Burada.
İlhan Demiröz,
Bursa? Burada.
Mahmut Tanal,
İstanbul? Burada.
Erdal Aksünger,
İzmir? Burada.
Aytun Çıray,
İzmir? Burada.
Haydar Akar,
Kocaeli? Burada.
Gürkut Acar,
Antalya? Burada.
Veli Ağbaba,
Malatya? Burada.
Malik Ecder
Özdemir, Sivas? Burada.
Ayşe Nedret
Akova, Balıkesir? Burada.
Haluk Eyidoğan,
İstanbul? Burada.
Doğan Şafak,
Niğde? Burada.
Kemal
Değirmendereli, Edirne? Burada.
Sedef Küçük,
İstanbul? Burada.
Dilek Akagün
Yılmaz, Uşak? Burada.
Melda Onur,
İstanbul? Burada.
Hülya Güven,
İzmir? Burada.
Ali Rıza Öztürk,
Mersin? Burada.
BAŞKAN – Önce
açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım. Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, 338 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 30’uncu maddesinin açık
oylama sonucu:
“Kullanılan oy sayısı : 249
Kabul : 210
Ret : 39 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Mine
Lök Beyaz Tanju
Özcan
Diyarbakır Bolu”
Böylece 30’uncu
madde kabul edilmiştir.
31’inci madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı büyükşehir Belediyesi Kanunu ve Kanun Hükmünde kararnamelerde
değişiklik yapılmasına dair kanunun 31. maddesinin “valiler, büyükşehir
belediye başkanlarına” ibaresinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ibarenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Namık Havutça Mehmet S. Kesimoğlu Candan Yüceer
Balıkesir Kırklareli Tekirdağ
Celal Dinçer Muharrem Işık Ali Haydar Öner
İstanbul Erzincan Isparta
Birgül
Ayman Güler Haluk
Eyidoğan
İzmir İstanbul
“İl ve ilçe belediye başkanları” ibaresi eklenmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair Kanun
Tasarısının 31. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederim.
Mehmet Erdoğan Enver Erdem Alim Işık
Muğla Elâzığ Kütahya
Sadir
Durmaz Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Yozgat Osmaniye
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Alim Işık, Kütahya Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gecenin bu
vaktinde, öncelikle, Siirt Pervari’de şehit olan 17 askerimize Allah’tan
rahmet, acılı ailelerine ve aziz Türk milletine başsağlığı diliyorum. Ruhları
şad olsun, mekânları cennet olsun diyorum.
Değerli
milletvekilleri, bugün gündüz bir arkadaşımız, iktidar partisine mensup bir
arkadaşımız şehit ailelerine destek ve teröre karşı birlik mesajı verilmesi
talebinde bulunduğumuzda, bu gazi Meclisin savaşta bile kapanmadığını,
söylemişti; doğru söyledi. Ama o gün atalarımız cumhuriyeti kurmak, vatan
kurtarmak için kapatmamışlardı ama bugün, gecenin bu vaktinde bu ülkeyi bölmek
için kapanmıyor. Bu gecenin bu saatinde bu kararlılık, şehit olmuş bu ülkenin
bölünmemesi için hayatını kaybetmiş askerlerimizin ailelerine desteğe müsaade
etmemek için çalışıyor.
Değerli
milletvekilleri, bu yasa “büyük zehir yasasıdır.” Çünkü bu yasa cumhuriyetin
ilkelerini öldürüyor, çünkü bu yasa üniter yapıyı öldürüyor, onun için büyük
zehir var bunun içinde; bin yıllık kardeşliği öldürüyor, onun için büyük zehir
yasası; belediyeleri, belde belediyelerini, köyleri, il özel idarelerini
öldürüyor, onun için büyük zehir yasası. “Büyükşehir” falan deyip de milleti
kandırmaya falan kalkmayın. Bu yasa bölünme yasası, bu yasa ölüm yasası.
İnşallah sizin ölümünüz olmaz. Ama bu yasa bu ülkenin geleceğine dinamit koyan
bir yasa. Siz de tarihe -atalarımız bu ülkeyi kurmak için isimlerini
yazdırdılar- herhâlde bu dinamiti bu ülkenin temeline koyan insanlar olarak
geçerseniz. Gecenin bu vaktinde bir kez daha parmaklarınızın ucunda vicdan sesini
bir dinleyin diyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu madde, kurduğunuz eyalet valilerine ve belediye
başkanlarına diplomatik pasaport veren bir madde. Hayırlı olsun! Ülkeyi
böldünüz, onlara bir de hediye olarak diplomatik pasaport veriyorsunuz. Neye el
kaldırdığınızı bilin diye özellikle söylüyorum.
Onun için bu
önergemizi tasarı metninden bu maddenin çıkartılması için verdik.
Değerli
milletvekilleri, inanıyorum ki vicdanlarınız titriyor çünkü siz Sayın Bakana
Komisyon görüşmeleri sırasında, İçişleri Bakanlığının bilgisi dâhilinde
hazırlanmamış bir yasa olduğu yönünde kanaatimizi bildirince, alınganlık
göstermişti. Ama aradan geçen bir aylık süre -ki 8 Ekim tarihinden bu yana bu
Meclisin gündeminde bu- bizim bu endişelerimizde ne kadar çok haklı olduğumuzu
gösterdi. Çünkü, dün başka dediniz, bugün başka diyorsunuz. Komisyonda başka
dediniz, bazı maddeleri orada çıkarttınız, sonra Üst Komisyonda yerine
koydunuz, burada çıkartıyorsunuz veya tersini yapıyorsunuz.
Dün, kapatılan
belde belediyeleriyle ilgili kendi milletvekilleriniz, kendi illerinizdeki
belediye başkanlarına müjde verdiniz isimlerini bildiklerim var; “Hayırlı
olsun, belde belediyeniz kaldı.” dediniz. Çünkü, bir önerge hazırlamıştınız.
“Nüfusları yayım tarihi itibariyle güncelliyoruz, hadi gözün aydın.” dediniz
ama bugün çekiyorsunuz önergeyi. E, peki Sayın Bakanım, bu insanlara, bu haber
verdiğiniz beldelerde yaşayan vatandaşlara nedir sizin kastınız? Bir ay önce
“Kapattık.” dediniz, on beş gün önce “Yeniden tüzel kişilik veriyoruz.”
dediniz, dün “Hayırlı olsun.” dediniz, bugün, biraz sonra “Kusura bakmayın.”
diyorsunuz. Şimdi, bu nasıl ciddiyet, bu nasıl Meclis çalışması? Kim hazırladı
size bunu? Onun için sizin haberiniz yok. Bunu bir yerlerde hazırladılar
verdiler, hayırlı olsun. Ama inanıyorum ki bu dünyada ve öbür dünyada bu vebal
size yetecek, bu vicdanlarınızın titreme sesi, mutlaka o vatandaşlarımızın
yanına gittiğinizde sizi mahcup edecek.
Bayramda sizler
kapatılan beldenize gidemediniz. Gidemediniz çünkü vatandaş sizi sokmadı.
“Düzelteceğiz.” dediniz ama düzeltemiyorsunuz. O zaman dürüst davranın, dün ne
dediyseniz bugün de aynısını söyleyin veya değiştirmek gerekiyorsa, ki
aklıselim onu gerektiriyor, gelin önergemize destek verin diyorum.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı büyükşehir Belediyesi Kanunu ve Kanun Hükmünde kararnamelerde
değişiklik yapılmasına dair kanunun 31. maddesinin “valiler, büyükşehir
belediye başkanlarına” ibaresinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ibarenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Muharrem Işık (Erzincan) ve
arkadaşları
“İl ve ilçe
belediye başkanları” ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Haluk Eyidoğan konuşacak.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Haluk Eyidoğan, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Eyidoğan,
imzalar mısınız lütfen, imzanız yok önergede.
HALUK EYİDOĞAN
(İstanbul) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanunun otuz yedi
maddesini şöyle bir incelediğimiz zaman ben rastlayamadım, bilmiyorum siz
rastladınız mı “plan” sözcüğü yok. Şehirlerden, büyükşehirlerden bahsediyoruz.
Büyükşehirleri tasarlamaya, yeniden planlamaya yönelik olduğunu düşündüğümüz bu
kanunda “plan” sözcüğü yok.
FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) – 5216’da var.
HALUK EYİDOĞAN
(Devamla) - Yani bu kanun bize -öyle bir kanaat oluştu- daha güzel kentler
sağlamayacak, ben buna inanamıyorum.
AKP döneminde
deprem şûrası yapıldı, kentleşme şûrası yapıldı, KENTGES raporları hazırlandı
ama bakıyorsunuz bu -çünkü ortaya çıkan bildiriler, sonuçlar izlenmiyor, yerine
getirilmiyor- şov için yapılıyor. Kendi yaptırdığı şûralara ve kendi Bakanlığı
içindeki KENTGES gibi bir kuruluşun raporlarına saygı bile göstermiyor. Şimdi,
biz, kalkıp bu büyükşehir yasasıyla daha iyi, daha güzel, daha refah, daha
planlı kentler ortaya çıkabileceğine nasıl inanacağız? Aylarca süren bilim
adamlarının çalışmalarını, varılan bilimsel gerçekleri elinin tersiyle iteliyor
AKP. AKP GDO’lu büyüyen, GDO’lu gibi büyüyen kentlerde plansız büyümenin, imar
ve rant yağmasının, arazi talanının orkestra şefliğini yapıyor. Bugünkü durum
o. Yapılmışına baktığınız zaman yapılacağın daha iyi olacağına bir kanaat
oluşmuyor.
Bugün
büyükşehirlerin çok ciddi problemleri var, halledilemeyen problemleri de sizin
Bakanlığınızın içindeki KENTGES raporları istatistikleri söylüyor, ben değil.
Bakın, bu KENTGES anketlerinde Türkiye genelindeki belediyelerdeki şehir plancı
istihdamının yüzde 7 oranında oldukça düşük bir değerde olduğunu gösteriyor. Bu
durum, her ölçekte planlamanın AKP tarafından ciddiye alınmadığını gösteren
önemli bir sonuç. Yüzlerce uzmanın ürettiği İstanbul Çevre Düzeni Planı
kararlarını umursamıyorsunuz, Başbakanınız helikoptere biniyor, İstanbul’a
üçüncü köprü yerini gösteren ve talimat veren bir durum yaratıyor. Bu durumda
ne gerek var plancılara? Tabii, yüzde 7’de kalacak. İlleri büyükşehir
yaptığınız zaman bunlar değişecek mi? Hayır, değişmeyecek. Ne gerek var üniversitelere,
bilim insanlarına, plancılara? Karar veren Başbakan, büyük projenin bir kısmını
yapan yabancılar, kaybeden orman, su, doğal kaynaklar, su havzaları.
KENTGES
araştırmalarının diğer bir sonucuna göre büyükşehir belediyelerinin planlama ve
arazi kullanımı, yeşil alanlar, ulaşım, altyapı ve atık yönetimi yenilenebilir
enerji, kentsel dönüşüm, afet ve konut gibi konular da yerinde sayıyor. Normal
illerden daha iyi değiller. Bu çıkaracağınız büyükşehir yasasıyla mı bu
sorunları çözeceksiniz? Çözemeyeceksiniz. Çünkü öyle bir niyetiniz yok. KENTGES
araştırmalarına göre bu kadar teknik ve büyük bütçe imkânlarına, personel
fazlalığına ve sözüm ona büyük projelere rağmen büyükşehirlerde planlama ve
arazi kullanımı yerinde sayıyor. KENTGES raporlarında bu mevcut; ulaşım yerinde
sayıyor, kentsel dönüşüm, afet risk yönetimi yerinde sayıyor, enerji konuları
yerinde sayıyor. Bu yasayı bu hâliyle Meclisten geçirme inadınız ve
aceleciliğinizin bilimle, şehircilikle, plancılıkla hiçbir alakası yok. Bilim
yoksa o zaman siyasi bir senaryonun hazırlığı var.
Buradan
vatandaşlarımıza sesleniyorum, 1.032 beldenin, 16.082 köyün halkına
sesleniyorum: AKP’ye haykırın. “Beldemi bana bırakın.” diye haykırın, “Köyümü
bana bırak.” diye haykırın. Haykıramıyorsanız, sizlere önerim, sandıkta mührü
CHP’ye basın.
Saygılarımla.
(CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım…
III.- YOKLAMA
(MHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
OKTAY VURAL
(İzmir) - Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Yoklama
talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Vural,
Sayın Şandır, Sayın Durmaz, Sayın Korkmaz, Sayın Erdoğan, Sayın Erdem, Sayın
Türkoğlu, Sayın Türkkan, Sayın Özensoy, Sayın Erdem, Sayın Işık, Sayın Torlak,
Sayın Kalaycı, Sayın Akçay, Sayın Bulut, Sayın Halaman, Sayın Yılmaz, Sayın
Oğan, Sayın Yılmaz, Sayın Çınar.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
32’nci madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı büyükşehir Belediyesi Kanunu ve Kanun Hükmünde kararnamelerde
değişiklik yapılmasına dair kanunun 32. maddesinde yer alan “Mahalli İdare
Birlikleri” ibaresinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ibarenin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Mehmet S. Kesimoğlu Celal Dinçer Muharrem Işık
Kırklareli İstanbul Erzincan
Haluk
Ahmet Gümüş Candan
Yüceer
Balıkesir
Tekirdağ
“ile bu birliklere bağlı kuruluşlar” ibaresi eklenmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair Kanun
Tasarısının 32. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederim.
Mehmet Erdoğan Necati Özensoy Alim Işık
Muğla Bursa Kütahya
Enver
Erdem Sadir
Durmaz
Elâzığ
Yozgat
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) –
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen…
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Necati Özensoy…
BAŞKAN - Necati
Özensoy, Bursa Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önergeyle ilgili
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, gecenin bu
saatinde hâlâ kanunu görüşüyoruz. Daha önce ifade ettiğimiz gibi, ben dâhil
birçok arkadaşımız sabah yedide, sekizde şehit cenazelerine katılmak üzere yola
çıkacağız. Allah, inşallah, yolda kaza bela vermez, yani bu uykusuz hâlimizle
-kendi arabalarımızla da gitmeyi planlıyoruz- hayırlısı olur inşallah. Diğer,
bütün, şehit cenazelerine katılacak arkadaşlarıma ben kazasız belasız
yolculuklar diliyorum şimdiden.
Tabii, bu yasayı
görüşürken arkadaşlarımız gerçekten ağır, belki de kabullenilmeyecek ifadelerde
bulundular ama ben sizlerden bir şey rica ediyorum: Bu yasanın nerelere
gittiğini, gidebileceğini görmek için, bizim söylediklerimizi bir kenara
bırakın, Google’a “Oslo görüşmeleri” diye yazın, lütfen o sesli bandı bizzat
kulaklarınızla bir dinleyin, yani kırk beş dakikalık falan bir bant var orada,
hâlâ duruyor. Orada neler konuşulmuş? O gün “Sayın Başbakan adına ben buraya
geldim.” diyen Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Hakan Fidan’ın “Sayın Öcalan”
diye başlayan o şirin konuşmalarını bir dinlerseniz, herhâlde… Bizim
söylediklerimizi bir kenara bırakıp sadece onları dinleyin, öyle kararınızı
verin diye ben bir tavsiyede bulunmak istiyorum buradan.
Bakın, şimdi,
işte, bu yasada yeni ilçeler ihdas ediliyor, bazı beldeler tekrar ilçe yapıldı,
bazı ilçelere ilaveler yapıldı, bazı ilçeler bölündü. 2008’de de bunlar
yapıldı, 2008’deki yasada yine, yeni ilçeler ihdas edilirken, ilçeler
bölünürken oradaki gerekçe şuydu: Yerinden yönetimin zorlaşması, nüfusun
artmasından dolayı yönetimin hantallaşması. Şimdi, o yasada da Bursa’da hiçbir
ilçe ihdas edilmedi, şimdi, burada da böyle.
Bursa’nın
Osmangazi ilçesi var, nüfusu 800 bin. Bakın, büyükşehir olan illerden bile
neredeyse fazla bir nüfusu var yani büyükşehir olmayı hak etmiş bir ilçe.
Valiliğin daha önce yaptırdığı bir inceleme vardı, bir program vardı; biz onu
teklif olarak getirdik, kabul edilmedi. İşte, geçtiğimiz akşamlarda gördüm:
Çankaya Türkiye’nin en büyük ilçesi, nüfus olarak Çankaya Türkiye’nin en büyük
ilçesi ama bir baktık ki Çankaya’ya da ilaveler yapıldı. Yani bunları hangi
mantıkla, niçin yapıyorsunuz; bunun cevabını da siz kendi kendinize sorun,
kendi kendinize bir verin diye düşünüyorum.
Şimdi, bazı
beldelerin de ilçe yapılmasıyla alakalı… Mesela, Bursa’da da Sayın Hüseyin
Şahin kardeşim, galiba, biraz, Yenice’yle ilgili birtakım girişimlerde bulundu.
Yenice’nin nüfusu 12 bin, hemen yanında Cerrah beldesi 4-5 bin, işte 3-5 bin
köyü de ekleseniz 20 bine ulaştırmak çok mümkündü ancak Hüseyin Şahin kardeşim
bir şeyi eksik bıraktı. Şimdi, Payas Belde Belediyesi Başkanı iki üç dönemdir
bizden, Milliyetçi Hareket Partisinden seçilip görev yürütürken bir de baktık
ki sizin partinize transfer olmuş. Arkadaşlar arıyorlar, “Ya, niye, ne oldu?
Partiyle bir sorunun mu var?”, “Yok, partide bana ilçe olma sözü verdiler.
Bundan dolayı iktidar partisine transfer oldum.” diye cevap verdi. Benim,
şimdi, keşke baştan böyle bir haberim olsaydı, Hüseyin Şahin kardeşim de Yenice
Belediye Başkanına böyle bir teklifle gitseydi -galiba pek ahlaki bulmadı-
herhâlde o belde belediye başkanımız da sırf beldeye hizmet olsun diye -yüzde
60’la seçilen bu belde belediye başkanımız da- büyük bir ihtimalle sizin
Partinize dâhil olurdu, benim de o kardeşimizi kınamaya hiç de hakkım olmazdı.
Gelişmelerin
nasıl olduğunu siz burada görün, bakın, araştırın, vicdanınıza danışın bu işler
doğru mu gidiyor, yanlış mı gidiyor, Allah rızası için gecenin bu saatinde bir
düşünün.
Hepinize saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı büyükşehir Belediyesi Kanunu ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
değişiklik yapılmasına dair kanunun 32. maddesinde yer alan “Mahalli idare
birlikleri” ibaresinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ibarenin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Haluk Ahmet Gümüş (Balıkesir) ve
arkadaşları
“ile bu
birliklere bağlı kuruluşlar” ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Haluk Ahmet Gümüş, Balıkesir Milletvekili.
HALUK AHMET GÜMÜŞ
(Balıkesir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, sayın bakanlar; bütünşehir
uygulamasına dair, hedefi açıklanmayan bir tasarıyı görüşmeye devam ediyoruz.
İçişleri Bakanına, önce geçen yıl Plan Bütçe Komisyonunda, geçen ay da İçişleri
Komisyonunda sordum: “Bütünşehir, uygulaması zamanla Türkiye’nin tümüne
yayılması düşünülen idari bir sistem midir?” diye. Arkadan yine sorduk: “Bu
uygulamayla başkanlık sisteminin alt yapısını mı hazırlıyorsunuz?” dedik. Sayın
Bakan cevap vermediler veya veremediler, oysa cevap vermek görevleriydi. Şimdi
aynı soruları bu kürsüden, yeniden, hepinize soruyorum, atlamadan cevap
veriniz: Sayın üyeler, biz anayasa çalışmalarının gidişatından şüpheleniyorduk
ki ve bakanların çeşitli beyanatlarından anlıyorduk ki, Başbakan kendisi için
başkanlık sistemini arzu etmekteydi, arkadan geldi, baklayı ağızlarından
çıkardılar; Başbakan başkanlık sistemini arzu ettiğini açıkça açığa vurdu.
Başbakan kendisini başkan görmek istiyormuş. Biz zaten biliyorduk, bütünşehir
yasası görüntüsü altında bizzat başkanlık sisteminin altyapısını
hazırlıyordunuz. Hükûmete sesleniyorum: Tarzınız, dürüst bir tarz değildir.
Toplumu yanıltmak istediğiniz anlaşılmaktadır. Böyle, hedefi açıklanmayan
hazırlıkların altından milleti kandırmak çıkar. Bu tarz, ne bu yasayı çıkarmak
isteyen Meclis grubuna ne de bir Türkiye Cumhuriyeti hükûmetine yaraşır. Alıştıra
alıştıra ilerlemek, çaktırmadan mesafe almak, halkın dikkatini saptırmak
Hükûmetin alışılmış bir davranış tarzı olarak yerleşmektedir. Ya niyetinizi
itiraf ediniz ya da bu tarzınız tarihe böylece geçecektir.
Soruyorum:
Merkezî sistemde dahi yolsuzlukların yaygın olduğu ülkemizde tüm ekonomik
konuları veya çok genişletilmiş ekonomik alanların kararlarının yerel
yönetimlere bu oranda göçertilmesi ülkemizde ve kimi illerimizde ne gibi
sonuçlara yol açacaktır? Türkiye’nin içinde bulunduğu mevcut gerçeklerle, her
ilde seçilmiş başkanın yönetimiyle adaleti dağıtmak mümkün olacak mıdır? Kimi
illerde yerel yönetimler giderek kendi aralarında örgütlenmiş menfaat
gruplarının eline geçerse, çete gruplarının eline geçerse, mafyavari grupların
eline geçerse vatandaşın hâli ne olacaktır? Terörist faaliyetlere karışmış kişi
ve grupların eline böyle büyük bir yönetim gücünü vermek doğru bir şey mi
olacaktır? Ülkemizde hukuk sisteminin işleyişi ve seçmenin yönetimi
denetleyebilmesi için eğitim seviyesi yeterli midir? Güçlü ve yerel yönetimler
karşısında vatandaş yeterli bilince sahip midir? Bunu söylerken elbette
vatandaşımızın çoğunluğunun sağduyusundan ve ahlaka bağımlılığından kuşkumuz
yoktur ancak vatandaşın suistimal edilmesinden korkarız.
Biliyorum ve işte
burada görüyoruz ki bu konularda hiçbir araştırmanız, bilimsel araştırmanız
yoktur. Gözünüz kapalı oy vereceksiniz, suistimal ise burada başlamıştır.
Büyükşehir, bütünşehir gerekçesiyle Türkiye’nin koskoca idari sistemini
değiştirmek istiyorsunuz ama buradaki niyeti itiraf etmeyerek vatandaşın
algısını değiştirmek niyetindesiniz.
Sayın
milletvekilleri, bu, başlı başına temel bir suistimalin başlangıcıdır.
Niyetiniz, Türkiye’nin tüm idari sistemini bu yasayı gündeme getirerek
değiştirmeye başlamaktır. Vatandaşı aldatmayınız, dürüst olunuz. Bu yasanın
başkanlık sistemine hazırlık olduğunu itiraf ediniz. Eğer böyle bir niyetiniz
olsaydı, Sayın Bakan bunu daha önce sorularımda söylerdiniz, söylemediniz,
şimdiki gibi susuyorsunuz. Tasarı, ne hukuka ne akla uygun bir uygulama
olacaktır. İmzalanmış taraf olduğunuz sözleşmelere uygun olmadığı gibi tarihî
değerlere de uygun değildir.
Bakın,
Balıkesir’den örnek vereyim: Bir Altınova beldemiz vardır ki, Osmanlı’nın
kuruluşundan bu yana sancak, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana belediyeliktir.
Edincik beldemiz de aynı şekilde derin ve önemli bir kimliğe sahip belediyeliğe
sahiptir. Şimdi, siz buraları, tarihteki önemlerine bakmadan mahalle
yapıyorsunuz. Nerede kaldı tarihe saygı? Bir de “Biz, Osmanlıcılığın
savunucusuyuz.” diyorsunuz. Edremit Altınoluk’ta aynı şey ve Altınoluk’ta da
dünyanın en büyük muhtarlığını yaratacaksınız. Hayırlı uğurlu olsun.(CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım, ancak yoklama talebi vardır.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Serindağ, Sayın Havutça, Sayın Güler, Sayın Gümüş, Sayın Dinçer, Sayın
Demiröz, Sayın Tanal, Sayın Acar, Sayın Özkan, Sayın Ağbaba, Sayın
Değirmendereli, Sayın Kaplan, Sayın Tamaylıgil, Sayın Yılmaz, Sayın Güven,
Sayın Küçük, Sayın Akar, Sayın Gürkan, Sayın Eyidoğan.
Evet, iki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, Tasarı’nın 32’nci maddesinin oylamasının açık oylama şeklinde
yapılmasına dair bir istem vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı Kanun Tasarısının 32. maddesinin oylamasının ekli gerekçede
belirtilen hususlar doğrultusunda İç Tüzük 143. maddeye göre müzakerelerin açık
oylama usulüyle yapılmasını arz ederiz.
Sadir Durmaz,
Yozgat? Burada.
Mehmet Erdoğan,
Muğla? Burada.
Hasan Hüseyin
Türkoğlu, Osmaniye? Burada.
Oktay Vural,
İzmir? Burada.
Alim Işık,
Kütahya? Burada.
Mehmet Şandır,
Mersin? Burada.
Ali Halaman,
Adana? Burada.
Kemalettin
Yılmaz, Afyonkarahisar? Burada.
Mustafa Erdem,
Ankara? Burada.
Reşat Doğru,
Tokat? Burada.
Mustafa Kalaycı,
Konya? Burada.
Yusuf Halaçoğlu,
Kayseri? Burada.
Celal Adan,
İstanbul? Burada.
Ahmet Duran
Bulut, Balıkesir? Burada.
Ali Uzunırmak,
Aydın? Burada.
Necati Özensoy,
Bursa? Burada.
Bahattin Şeker,
Bilecik? Burada.
Ali Öz, Mersin?
Burada.
Cemalettin
Şimşek, Samsun? Burada.
D. Ali Torlak,
İstanbul? Burada.
Lütfü Türkkan,
Kocaeli? Burada.
Nevzat Korkmaz,
Isparta? Burada.
Mesut Dedeoğlu,
Kahramanmaraş? Burada.
Seyfettin Yılmaz,
Adana? Burada.
Erkan Akçay,
Manisa? Burada.
Sinan Oğan,
Iğdır? Burada.
Emin Çınar,
Kastamonu? Burada.
Açık oylamanın
şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, 338 sıra sayılı Tasarı’nın 32’nci maddesinin açık oylama
sonucu:
“Oy Sayısı : 225
Kabul : 216
Ret : 9(x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Mine Lök Beyaz Tanju Özcan
Diyarbakır Bolu”
Böylece 32’nci
madde kabul edilmiştir.
33’üncü madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı büyükşehir Belediyesi Kanunu ve Kanun Hükmünde kararnamelerde değişiklik
yapılmasına dair kanunun 33. maddesinde yer alan “112 acil çağrı merkezleri”
ibaresinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“112 hizmetleri
acil durumda tek çağrı merkezi olarak”
Namık Havutça Celal Dinçer Ali Serindağ
Balıkesir İstanbul Gaziantep
Muharrem Işık Ali Haydar Öner Recep Gürkan
Erzincan Isparta Edirne
Mehmet
S. Kesimoğlu Recep
Gürkan
Kırklareli Edirne
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair Kanun
Tasarısının 33. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederim.
Mehmet Erdoğan Hasan Hüseyin Türkoğlu Alim Işık
Muğla Osmaniye Kütahya
Enver
Erdem Sadir
Durmaz
Elâzığ Yozgat
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Mehmet Erdoğan, Muğla Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, bugün otuz beş gündür
Türkiye Büyük Millet Meclisi bu kanunu konuşuyor. Siz de “Otuz beş günde bu
kanunu geçirdik.” diye artık herhâlde bu gidişle sabah sevinebileceksiniz.
Tabii, öyle bir
kanun tasarısı görüşüyoruz ki neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Bir kere,
kanun tasarısı, Anayasa’nın 3’üncü, 10’uncu, 90’ıncı, 123’üncü, 126’ncı,
127’nci, 161’inci, 162’nci, 163’üncü, 169 ve 170’nci maddelerine aykırı ama bu
Mecliste Anayasa Komisyonu Başkanı dâhil, anayasa bilen, hukuk bilen hiç
kimsenin gıkı çıkmıyor.
Kanun tasarısı
görüşmeleri başladığından bu yana Meclis İç Tüzüğü’nü yerin dibine batırdınız.
Bu kanunun, Anayasa Komisyonunda, 3 milyar lira bütçeye yük getirdiğini hem
Komisyonda sunuşunda hem de burada Sayın Bakanın ifade etmesine rağmen Plan ve
Bütçe Komisyonunda bunun görüşülmesini engellediniz.
Bu tasarı, devlet
geleneğimize aykırı. Bu tasarı, ülkemizin idari yapısını kökten değiştiriyor.
29 ilde ne özel idare kalıyor ne köy kalıyor ne belde kalıyor. Vatandaşın artık
seçtiği sözüm ona yerel yöneticilerden hesap sorması imkânsız hâle geliyor.
Hesap sorabilmek için vatandaşın ulaşabilmesi gerekir. Vatandaşın, bu tasarı
kanunlaştıktan sonra seçtiklerine ulaşabilmesi imkânsızdır. Nasıl bugün hiç
kimse başkentin göbeğinde Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e
ulaşamıyorsa bundan sonra diğer illerde de artık ulaşamayacaktır. Bu tasarı
ülkemizin rejimini değiştirmektedir.
Sayın Bakan,
sayın milletvekilleri; size soruyorum: Dünyada parlamenter demokrasiyle
yönetilen ülkelerde bu tasarıyla oluşturduğunuz şehir devletleriyle idare
edilen başka bir yer var mıdır? Bu tasarı bir idari federalizm yasasıdır.
Şimdi, insanı en
çok üzen husus da vatandaşlarımıza ciddi mali külfet yükleyen, ülkemizi şehir
devletlerine ayıran, yönetilemez bir yapıyı oluşturan büyükşehir yasasına
iktidar sözcülerinin “reform” demesidir.
Değerli
arkadaşlar, bu ülke 2012 yılına ışınlanarak gelmemiştir. Bugüne kadar böyle bir
düzenlemenin niye yapılmadığını iyi düşünmek lazım. Zannetmeyin ki siz, bu
ülkeyi, sizden önce yönetenlerden daha akıllısınız. Aradaki fark nedir biliyor
musunuz? Sizden öncekilerde var olan millî şuur sizde yok. Bu ülkeyi bize vatan
olarak bırakabilmek için bu vatan uğruna 1071’den beri canını veren, kanını
veren atalarımızın huzuruna vardığınızda ne diyeceksiniz? Sayın Bakan, onların
yanına vardığınızda yanınızda korumalar olmayacak.
Çanakkale’de yedi
düvele karşı dimdik duran, gözünü kırpmadan Hakk’a yürüyen 253 bin şehidimize
karşı ne diyeceksiniz oraya vardığınızda? Kurtuluş Savaşı’nda yalın ayak, başı
kabak, cepheden cepheye koşan kahramanlarımıza ne diyeceksiniz? 1984’ten beri Batı’nın
beslemesi PKK’ya karşı direnen, bu yolda şehit olan vatan evlatlarına ne
diyeceksiniz?
Biz burada kaç
gündür mücadele ediyoruz. Siz söylenenleri duymuyor, olanları görmüyor, sadece
her oylamada parmak kaldırıyorsunuz. Tasarının maddeleri birer birer kabul
ediliyor, artık tasarının sonuna geliyoruz. Siz tasarının maddelerine “Evet.”
dedikçe yukarıda saydığım, tarihimizin her noktasındaki şehitlerimizi bir kez
daha öldürüyorsunuz, bütün vatanseverleri kahrediyorsunuz. Pekâlâ kim seviniyor
-bir de ona bakalım- hiç düşündünüz mü? PKK seviniyor, Kandil seviniyor, KCK
seviniyor, İmralı’daki bebek katili seviniyor; velhasıl Türk milletinin
birliğine, dirliğine kasteden bütün iç ve dış düşmanlar seviniyor; bir de
Başbakanınız Recep Tayyip Erdoğan seviniyor.
Son olarak size
şunu söylemek istiyorum: Sizi önce Allah’a, sonra yüce Türk milletine ve
kanunun oylamasından önce son olarak da vicdanlarınıza havale ediyorum.
Hepinize
saygılar. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı büyükşehir Belediyesi Kanunu ve Kanun Hükmünde kararnamelerde
değişiklik yapılmasına dair kanunun 33. maddesinde yer alan “112 acil çağrı
merkezleri” ibaresinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“112 hizmetleri
acil durumda tek çağrı merkezi olarak”
Recep Gürkan (Edirne) ve arkadaşları.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Recep Gürkan.
BAŞKAN – Recep
Gürkan, Edirne Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
RECEP GÜRKAN
(Edirne) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle dün
Siirt Pervari’de bir helikopter kazasıyla şehit olan 17 Mehmetçik’imize
Allah’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize de başsağlığı diliyorum.
Dün, tabii dün
oldu 11 Kasım, gerek Cumhuriyet Halk Partisi Grubu gerek Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu ısrarla şunu söyledik, dedik ki: “Bugün ara verelim, nasılsa
yerel seçimler de erkene alınmıyor, bu kanunun acelesi yok. Gidelim,
şehitlerimizin ailelerini ziyaret edelim, cenazelerine katılalım. Pazartesi
akşam veya salı bu kanunun görüşmelerine devam edelim.” Bunu çok ısrarla
söyledik ama iktidar partisi buna gerek olmadığını ifade etti. Tabii bizim
sonradan aklımıza geldi, biz bunu söylerken safiyane bir biçimde söylemiştik,
unuttuk ki birkaç Mehmet için Meclisi açmayanlar 17 Mehmet için de Meclisi
tabii ki kapatmayacaktı.
Bugün yine
Diyarbakır’da 17 şehidimizin cenazelerinde, cenaze törenlerinde hepimizin
vergileriyle -CHP’lisinin, MHP’lisinin, AKP’lisinin, BDP’lisinin- siyasete oy veren, vermeyen herkesin
vergileriyle kurulmuş ve yaşamakta olan Türkiye Radyo Televizyon Kurumu
Diyarbakır’daki törende Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu’nu ısrarla yok saydı. Tabii, bu şimdi oradaki birkaç görevlinin
üzerine yıkılacak, “Birkaç görevli işte unuttu.” denilecek, “Spiker unuttu.”
denilecek, “Kameraman çekmedi.” denilecek.
Şunu herkesin
kendi vicdanına sormasını bekliyorum: Aynı şey Sayın Başbakan için yapılsaydı
-ki tasvip etmeyiz- acaba bugün akşamüzeri TRT Genel Müdürü görevden alınmış
olur muydu, olmaz mıydı? Bunu gerçekten merak ediyoruz. Eğer bir ülkede ana
muhalefet liderini, vatandaşın vergisiyle kurulan ve yaşatılan bir televizyon
yok sayıyorsa ve bunu, oradaki bir iki görevlinin ihmaline bağlıyorsa bu ileri
demokrasi midir? Bunu, hükûmet edenler, bu ülkeyi yönetenler kendi
vicdanlarında cevaplasınlar.
Değerli
milletvekilleri, benim seçim bölgem Edirne’de de, bu kanunla, 8 tane belde
belediyemiz nüfusu 2 binin altına düştüğü için kapatılıyor. Bunların içerisinde
biz 3 tanesinde referandum yaptık. Bu 3 referandumda örneğin Uzunköprü Kurtbey
beldemizde 995 vatandaşımız oy kullandı, bunlardan 3 tanesi “Belde belediyemiz
kapatılsın.” dedi, 991’i “Hayır.” dedi.
Çamlıca beldemizde 874 vatandaşımız oy kullandı, 21’i “Evet,
kapatılsın.”, 853’ü “Hayır, kapatılmasın.” dedi.
ÖMER FARUK ÖZ
(Malatya) – Tiyatro mu yapıyorsunuz?
RECEP GÜRKAN
(Devamla) – Yani tiyatroyu siz bilirsiniz, nasıl olduğunu bilirsiniz siz!
Gelin, beraber oynatalım size tiyatroyu!
Keşan Mecidiye
beldemizde 719 vatandaşımız oy kullandı, 43 tanesi “Evet, kapatılsın.” dedi,
674 tanesi “Hayır, kapatılmasın.” dedi.
Bunu, siz,
2008’de de yaptınız, 2008’de Anayasa Mahkemesinden döndü, şimdi, yine dönecek.
Bu beldelerden
Mecidiye ve Çamlıca beldeleri aynı zamanda turizm geliştirme bölgesinde ve bu
kanunda turizm geliştirme bölgesi içinde kalan beldelerle ilgili hiçbir
düzenlemeniz yok.
Bir şey daha
yapıyorsunuz: Geçen gece Sayın İçişleri Bakanının önergesiyle Yenimahalle’nin
bazı mahalleleri bölündü, Yenimahalle Belediyesinin. Bugün Yenimahalle Belediye
Başkanı açıklama yaptı, ne tesadüf ki, Çankaya ve Etimesgut’a bağlanan
mahallelerde, 2009 seçimlerinde, 44.753’ü Cumhuriyet Halk Partisine 10.287’si
de AKP’ye oy vermiş, 2009 seçimlerinde. 2009 seçimlerinde, Yenimahalle’de
Cumhuriyet Halk Partisi 150.571 oy almış, AKP 134.435 oy almış, yani arada 16
bin fark var. Bu bölünmeden sonra, bugün seçim yapsak CHP 104 bin, AKP 24 bin.
Bunun aynısını Yunanistan Hükûmeti Batı Trakya’da Türklerin kazandığı
belediyelerde yapıyor. Türkler hangi belediyeyi kazanırsa bir sonraki seçimde
Yunan Hükûmeti, Türkler başka belediyeleri kazanmasın diye o belediyelerin
seçim çevrelerini değiştiriyorlar. Bunu dikkatinize sunuyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum.(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
33’üncü madde
üzerinde maddenin açık oylaması yapılması şeklinde bir istem vardır, okutup,
yerine getireceğim.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına;
Büyükşehir
Belediyesi Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22
Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova ‘nın; Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen’in; İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin
Benzer Mahiyetteki Kanun Tekliflerinden ve İçişleri Komisyonu Raporu
doğrultusunda görüşülmekte olan 338 sıra sayılı kanun tasarısının 33.
maddesinin oylamasının açık oylama ile yapılmasını Türkiye Büyük Millet Meclisi
iç tüzüğünün Kanun Tasarı ve Tekliflerinin Genel Kurulda görüşülmesini konu
alan 81.maddesinin e) fıkrasında ki “Tasarı veya teklifin tümü oylanır.”
ifadesi ve maddenin geneline hükmeden “Anayasa değişiklikleri hariç, kanun
tasarı ve tekliflerinin tümünün veya maddelerinin oylanması, açık oylamaya tabi
işlerden değilse, yirmi üyenin talebi halinde açık oyla, aksi takdirde işaretle
yapılır” hükmü gereğince açık oyla yapılmasını teklif etmekteyiz. Teklifimizin
Türkiye Büyük Millet Meclisi içtüzüğü gereğince incelenerek gereğinin yapılması
hususunu Başkanlık Divanının takdir ve değerlendirmelerine arz ederiz.
BAŞKAN – Ali
Serindağ? Burada
Celal Dinçer?
Burada.
Birgül Ayman
Güler? Burada.
Özgür Özel?
Burada.
İlhan Demiröz?
Burada.
Mahmut Tanal?
Burada.
Aytun Çıray?
Burada.
Erdal Aksünger?
Burada.
Haydar Akar?
Burada.
Gürkut Acar?
Burada.
Veli Ağbaba?
Burada.
Ayşe Nedret
Akova? Burada.
Malik Ecder
Özdemir? Burada.
Haluk Eyidoğan?
Burada.
Doğan Şafak?
Burada.
Kemal
Değirmendereli? Burada.
Melda Onur?
Burada.
Dilek Akagün
Yılmaz? Burada.
Sedef Küçük?
Burada.
Hülya Güven?
Burada.
Ali Rıza Öztürk?
Burada.
Namık Havutça?
Burada.
Evet, oylama için
iki dakika süre veriyorum.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Başkan, Genel Kurulun görüşünü alır mısınız?
Sayın Başkanım,
elektronik oylamayla yapılmasını oya sunar mısınız?
BAŞKAN – Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için iki
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, 338 sıra sayılı Tasarısı’nın 33’üncü maddesinin açık oylama
sonucu:
“Oy sayısı : 220
Kabul : 213
Ret : 7(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik Tanju
Özcan
Burdur Bolu”
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
Böylece 33’üncü
madde kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, 34’üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır. Aynı mahiyetteki
bu önergeleri okutacağım ve birlikte işleme alacağım, talepleri hâlinde önerge
sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi aynı
mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı büyükşehir Belediyesi Kanunu ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Birgül Ayman Güler Celal Dinçer Muharrem Işık
İzmir İstanbul Erzincan
Candan Yüceer Ali Haydar Öner Mehmet S. Kesimoğlu
Tekirdağ Isparta Kırklareli
Namık
Havutça Özgür
Özel
Balıkesir Manisa
Diğer önerge sahipleri:
İdris Baluken Altan Tan Erol Dora
Bingöl Diyarbakır Mardin
Hasip
Kaplan Pervin
Buldan
Şırnak
Iğdır
Diğer önerge sahipleri:
Mehmet Erdoğan Mehmet Günal Alim Işık
Muğla Antalya Kütahya
Hasan Hüseyin Türkoğlu Enver Erdem Sadir Durmaz
Osmaniye Elâzığ Yozgat
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Serindağ.
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – Sayın Başkan, demin de bu konu gündeme geldi. Sayın Divan Kâtibi
önergeyi tam okumuyor, sadece isimleri okuyor.
BAŞKAN – Hayır.
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) - Evet efendim.
BAŞKAN – Sayın
Serindağ, aynı mahiyette önergeler. Biri okunur, diğerlerinin ismi okunur.
Lütfen.
Aynı mahiyetteki
önergelere Sayın Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCLİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Özgür Özel, Manisa Milletvekili.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ben Manisa
Milletvekiliyim. Yeni büyükşehir olacak olan 16 tane ilden 1 tanesi Manisa.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – 13, 13.
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) – 13 yeni ilden 1 tanesi Manisa ve bu Manisa’nın büyükşehir olması
konusunda AKP’nin sanki bunu bir lütuf gibi sunmasından biz Manisalılar olarak
çok rahatsızız çünkü on yıl önce de Manisa’nın nüfusu zaten 1 milyonun
üzerindeydi. Çoktan hak ettiğimiz ve bize çok uzun süredir teslim edilmesi
gereken bir haktı büyükşehir.
CEVDET ERDÖL
(Ankara) – Bize nasip oldu.
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) – Biz Manisa’nın büyükşehir olmasını destekliyoruz ama bu
“bütünşehir” meselesine sonuna kadar karşıyız çünkü 1,5 milyona yakın bir
nüfusumuz var bizim ve diğer şehirlerden farklı olarak “v” şeklinde bir
yerleşimimiz. Manisa’nın merkezi İzmir’e sadece 25 kilometre mesafede ama
Manisa’nın Kütahya sınırındaki beldelerinin Manisa merkeze 200 kilometre
mesafesi var. Denizli sınırında beldelerimiz 170 kilometre ötede. İzmir
sınırında, Balıkesir sınırında beldeler var. Manisa’nın yüz ölçümü 14 bin
kilometrekare. Böyle bir yeri, bir belediyecilik gibi yani mekân yönetimine
özgü… Çünkü belediye dediğiniz mekânı yönetir, alanı yönetmez. Örneğin belediye
dediğiniz hayvan deyince fino köpeğini anlar, muhabbet kuşunu anlar. Bu evde
bir tane fino köpeği komşuyu rahatsız ederse ne olur, onunla ilgilenir belediye
ama mandadan, inekten -ne bileyim- horozdan, keçiden anlamaz. Onunla ilgili
düzenlemeler mekân yönetiminin işleri değildir.
Şimdi, bir
“bütünşehir” kavramı içinde hepsine birden bir “büyükşehir belediyesi” adını
vereceğiz ve bu adı verince de kentli olacağız! Yani, koca kapılar açılacak,
beş tane sarıkız çıkacak, sallana sallana, kıyıya köşeye pisleye pisleye meraya
gidecek, akşam geri gelecek, kapının başında bağıracak kapılar açılacak, eve
girecek; buranın adı büyükşehir belediyesi olacak! Bu işte bir yanlışlık var.
Siz buna bir
“Büyükşehir Kanunu” demekle bu beldeleri, bu köyleri büyükşehir yapacağınızı
sanıyorsanız büyük bir hata içindesiniz, bunu bir kere ortaya koyalım. Başka
bir niyet var, başka bir şey. Yoksa, şunu yapmak durumundasınız, diyeceksiniz
ki: “Ey köylü Nevzat Ağa, senin bu beş tane inek için Tarım Köy Hizmetleri
Bakanlığına başvurup gidip bir tane hayvan yetiştiriciliğiyle ilgili ruhsatname
alman lazım, onun şartlarına uyman lazım.”
Bir yandan Tarım
Bakanlığı Avrupa Birliği uyum sürecini sürdürecek, siz bir yandan bu insanların
bu şekilde hayvancılık yapmasına veya horozların, tavukların büyükşehrin
sokaklarında gezmesine izin vereceksiniz! Böyle bir şey olmaz. Bu yanlış bir
şey.
Ayrıca, şunu
söyleyeyim. Siz, iyi bir şey yapıyor gibi gösteriyorsunuz, diyorsunuz ki: “Biz
bu 29 şehri abat edeceğiz, çok iyi olacak, zenginleşecekler, kentlileşecekler.”
Sanki, hani babanızın kesesinden bir şey bağışlıyorsunuz. Böyle bir şey yok.
Bundan önce, bu şehirler yüzde 4 pay alırlarken –il özel idarenin payı ve belediyenin
payı- büyükşehir olanlar 6,5’a çıkacak ama olamayan şehirler yüzde 4’ten yüzde
2’ye inecekler. Yani, en çok kritik sınırda olan Ordu var ya Ordu, Ordu’ya
genel bütçeden yüzde 4 para gitti geçen sene, bu sene yüzde 2’ye inecek.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Bakanın öyle bir talebi yok, niye konuşuyorsun? İçişleri Bakanının
öyle bir talebi yok.
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) - Manisa’ya gelecek para yüzde 4’ten yüzde 6.5’a çıkacak ama
Manisa’daki, bu, boşu boşuna, yerinden değil uzaktan hizmeti sağlamaya yapacağınız
ilave maliyet artışları, havaya giden o paralar Ordu’da gerçekten beklenen
hizmetin yarı yarıya düşmesine sebebiyet verecek. Bir de çıkın bunları anlatın
bakalım.
Ve çok açık ve
net bir şekilde ortaya koymak gerekir ki, bu yapmaya çalıştığımız işlerin
tamamı ne Manisa’ya, ne İstanbul’a,
Kocaeli’ye ne de diğer şehirlere bir katkı sağlamayacak. Bir tek büyük bir
hayal var, başkanlık sistemi ve onunla uyumlu çalışacak olan valiler, seçilmiş
valiler. O hayale bir adım daha yaklaşmak için kurulan bir planın parçası bu.
Bu yüzden, hiçbir iktidar milletvekili benim tamamına yakınına katılmaya
çalıştığım İçişleri Komisyonu toplantılarında çıkıp bu meseleyi savunamadı,
hiçbir tanesi çıkıp da Manisa’da, yerel basında, orada burada bu kavramları, bu
meseleyi bu boyutuyla tartışmıyor, sadece “Büyükşehir olacak ne güzel olacak.”
Büyükşehir olsun, biz bunu destekleyelim, hep beraber yapalım ama bu bütünşehir
meselesiyle sadece birilerinin hayallerine hizmet etmeye çalışmayın çünkü o
birileri imkân olsa sadece sizin işaret parmağınızı milletvekili yapmaya razı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) - Bir tek ona ihtiyaç duyuyor.
Bir tek, burada oy verirken ve parmak kaldırırken. Onun dışında, o birisi sizin
işaret parmağınız dışında hiçbir tarafınıza kıymet vermiyor. Ben de buna çok
üzülüyorum.
Saygılar sunarım.
(CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeler
üzerinde söz isteyen Hasan Hüseyin Türkoğlu, Osmaniye Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Sayın Başkan, Türk
milletinin saygıdeğer milletvekilleri; bu tasarıyı Meclise getirmekle
Başbakanın takkesi düşmüş, keli görünmüştür. 2010 Konya mitinginden sonra
Başbakanın geldiği iddia edilen millî çizginin aksine, PKK açılımını ve yıkım
taşeronluğunu son hızla devam ettirdiğini ve ettireceğini göstermiştir.
Başbakanın BDP’ye
gösterdiği tepkinin nedeni PKK’nın isteğidir çünkü PKK doğrudan kendisiyle
müzakere edilmesini istemekte, asıl muhatabın kendisi olduğunu söylemektedir.
Bu yüzden, Başbakan da “teröristle kucaklaştı” diye BDP’yle görüşmeyeceğini
söylerken teröristin doğrudan kendisiyle müzakereye açık olduğunu ilan
etmektedir. Artık Hükûmetin Güneydoğu’yla ilgili idari ve güvenlik siyasetine
PKK yön vermekte, Başbakanı artık PKK yönetmektedir. Sayın Başbakan maalesef
PKK’nın vesayeti altına girmiştir. Terör örgütünün kanlı eylemleri karşısında
çaresiz, sinik ve ürkek bir tavır sergileyen Hükûmetin örgütün eylemlerine ara
vermesi karşılığında bölücülüğe verdiği her taviz, müzakerelerle örgüte
sağladığı cesaret Türkiye’yi geri dönülmez, karanlık dehlizlere sokmuştur.
Karşılanmayan her bölücü talep terörü biraz daha artırmış, artan terör ise
Hükûmeti biraz daha teslim alıp sindirmiştir. Bu süreçte Hükûmet ve yandaş
medya terörist başını yücelten, bölücülüğü öven propagandalarıyla toplumumuzu
kitlesel olarak sindirmekte ve milletimizi “PKK istemedikçe bu sorun
çözülemez.” düşüncesine iterek Kandil ve İmralı’nın direktiflerini milletimize
hazmettirip bölünmeye ve ayrışmaya meşruiyet zemini kazandırmaktadır. Aşama
aşama yarı otonomi, demokratik özerklik, federatif yapı; çok milletli, çok
devletli, çok bayraklı ve çok dilli bir Türkiye’ye doğru son sürat
gidilmektedir. AKP Hükûmeti önemli bir hata yapmış ve meseleyi tek boyutlu
olarak ele almış, sorunun güvenlik boyutunu yani teröristle mücadeleyi göz ardı
etmiştir. PKK’nın taleplerini karşılayarak sorunu çözebileceği safdilliğine
kapılmıştır. Bu nedenle, öncelikle meseleyi etnik bir sorun olarak tanımlamış
ve bu yüzden etnik kimliğin tanınmasına yönelik çözümler üretme gayretine
girmiştir. Hükûmet önü arkası düşünülmüş, iyi planlanmış bir terörle mücadele
stratejisi geliştirememiş, küresel lobiler tarafından hazırlanmış stratejilere
sarılmıştır. Kapıldığı küresel rüzgârların AKP’yi getirdiği nokta ortadadır:
Giderek artan şehadetler, cesaret ve cesamet kazanan bölücü siyaset, Habur
rezaletleri, PKK’yla pazarlık ve devletin bölücü örgüte ateşkes ilanı. Gelinen
nokta budur.
Terör örgütünü
etkisiz kılmadan, teröristle dağda ve şehirde, içeride ve dışarıda mücadele
ederek toplum üzerindeki baskı ve şiddetini marjinalize etmeden teröristle
müzakereye başlamak, terör örgütünün talep ve isteklerini karşılamaya çalışmak
terörü ve terör örgütünü güçlendirmekten başka işe yaramamıştır. Yapılan iyi
niyetli her iyileştirme terör örgütünün silahlı mücadelesi sonucu elde edilmiş
tavizler, kazanılmış mevziler olarak görülmüştür. Karşılanmayan her talep ise
terörün şiddetini artırarak elde edilmeye çalışılmıştır. Bugün terörün tekrar
1990’lı yıllardaki seviyesine ulaşmasının arkasında bu anlayış vardır.
Teröristle
mücadele silahla yapılırken, terörizmle mücadele ekonomik ve sosyal
enstrümanlarla birlikte yürütülmek zorundadır. Buna karşılık, güvenlik ve diğer
sosyal tedbirleri bir yana bırakarak, sadece terörle siyasi müzakere yöntemini
benimseyen çözümler, yeniklerin, eziklerin, acizlerin ve güçsüzlerin çözümüdür.
Türk milleti böyle bir anlayışı kabul ve tasvip edemez.
Türkiye devleti
ve güvenlik güçlerimiz, PKK karşısında yirmi sekiz yıldır şerefli ve fedakâr
bir mücadele yürütmektedir. Bu mücadelede terör örgütü defalarca mağlup
edilmiş, liderleri yargılanmış ve cezalandırılmıştır.
Hükûmet, millet
üzerinde yarattığı mağlubiyet psikolojisiyle terör örgütünün baskı ve
şantajlarından ülkeyi bölme pahasına verdiği tavizlerle kurtulmaya
çalışmaktadır. Dağda eli silahlı terörist bölücü tehditlerine ve cinayetlerine
devam ederken, terörist silahlarının gölgesinde eşkıyabaşlarıyla müzakere yürütme
yöntemi Türkiye devletinin kabul edebileceği bir yöntem değildir. Bu
müzakerelerin bir sonucu olan bu tasarı da kabul edilebilir bir düzenleme
değildir, bir an evvel vazgeçilmesi gerekir.
Bu duygularla
Türk milletinin milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Diğer önergenin
gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Cumhuriyetin
kuruluşundan bugüne kadar, kutsanmış katı merkeziyetçi, bürokratik, hantal
idari yapının ülkenin ve çağın ihtiyaçlarına cevap vermediği tespitini
neredeyse bütün toplumsal kesimlerin mutabık olduğu bir olgu olarak yeniden ele
alma gereği vardır. Cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana, merkezî yönetim
anlayışı sürekli olarak kendini yerelde daha fazla hissettirme adına, valileri
ve kaymakamları yetkilerle donatmıştır. Özellikle de valilerin ve kaymakamların
merkezden atanması, yerel halkı tanımayan, kültürünü bilmeyen kişilerin
yönetimlerde olması, yönetimi hem zorlamış, hem de ihtiyaçların belirlenme
sorunu nedeniyle de eksik ve sanal kalmıştır. Bunun yanında halkın yönetimin bu
merkeziliği nedeniyle kendini yönetimde özne olarak görememesi, var olan
sorunların çözümünde de halka herhangi bir rol atfetmemiştir. Bu nedenle
merkezden atanan yöneticilerin sorunların çözümünde tek karar mercii olması,
kültürel anlamda halkı yıpratması yanında, her vatandaşta olması gereken
aidiyet hissini de zayıflatmıştır. Merkezileşme bugüne kadar toplumsal hayatta
sorunları derinleştiren bir işlev görmesine rağmen, günümüzde de halen daha
merkezileşmede ısrar etmek, sorunları daha da derinleştirmekten öte bir anlam
ifade etmemektedir. Dünyanın her yerinde güçlü yerel yönetimler, güçlü bir
toplumun en temel şartı haline gelmiştir. Ama güç tanımındaki bu kasıt,
yönetimin tek merkezliliği değil, tek tek toplumda bulunan tüm bireylerin
taleplerinin dikkate alınarak, yönetimlerde söz sahibi olmalarıyla
açıklanabilir. Buradaki güç, bireylerin yönetim haklarının bulunmalarından
kaynaklanan dinamizm ile ifade edilir. Bu da daha demokratik ve
demokratikleştikçe güçlenen bir toplum demektir. Kökleri yüzyıllar öncesinde
kalmış, güç tanımları ve algısıyla, merkeziyetçiliği güçlendirici adımlar atmak
ancak çağı yakalayamayanların yapabilecekleri bir şeydir.
Yatırım İzleme ve
Koordinasyon Merkezleri yerel yönetimlerin güçlendirilmesinden çok merkezi
idarenin atadığı valilik makamının güçlendirilmesi anlamındadır. Söz konusu
maddede görevleri, yetkileri ve gelir-giderleri belirtilen söz konusu bu
kurumlar valiliğin söz konusu ildeki bütün kamusal hizmetlerin denetim,
koordinasyon hatta yapım süreçlerinde aşırı belirleyici bir hale
getirilmektedir.
Özgür, demokratik
ve katılımcı bir yerel yönetim anlayışı gereği ilke olarak seçilmişlerin görev
ve yetkilerinin artırılması ve seçilenlerin bunlardan kaynaklı kendilerini
seçenlere doğrudan ve sürekli bir şekilde hesap vermesinin sağlanması
gerekirken, halkın seçmediği ve dolayısıyla ona hesap vermek zorunda olmayan
bir kişinin söz konusu ilde aşırı güçlü ve belirleyici kılınması
demokratikleşme değil olsa olsa Osmanlı’nın yönetim anlayışının güncellenmiş
hali olacaktır. Böylesi bir yönetim anlayışı halkı doğrudan ilgilendiren hemen
bütün hizmetlerin ona sorulmadan veya ona hesap verilmeden yapılmasına neden
olacağı gibi, halkın yönetime katılımının baştan engellenmesi anlamına
gelmektedir.
Böylesi bir
değişiklik önerisi AKP iktidarının yerel yönetimleri güçlendirmek derken
aslında halkın yönetime katılma kanallarının ve seçilmişlerin yetki ve
görevlerinin artırılmasını değil de merkezi idarenin atadığı valileri bütün
seçilmişler üzerinde amir kılmayı amaçladığını göstermektedir. Söz konusu bu
yasa tasarısını, uzun bir süredir dillendirilen başkanlık sistemiyle birlikte
değerlendirdiğimizde; bu yasa tek kişi merkezli aşırı merkeziyetçi bir başkan
tarafından doğrudan belirlenen valilerin yönetimindeki eyaletler üzerinden
halka yabancı, toplumun katılımına kapalı ve özünde aşırı merkeziyetçi ve tekçi
bir yönetim yapısının yaratılmasının bir adımı olarak okunmalıdır.
III.- YOKLAMA
(MHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Sayın Başkan, yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN – Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım. Yoklama talebi var, yerine
getireceğim.
Sayın Şandır,
Sayın Korkmaz, Sayın Durmaz, Sayın Erdem, Sayın Erdoğan, Sayın Işık, Sayın
Türkoğlu, Sayın Dedeoğlu, Sayın Akçay, Sayın Vural, Sayın Halaman, Sayın Oğan,
Sayın Türkkan, Sayın Başesgioğlu, Sayın Yılmaz, Sayın Kalaycı, Sayın Bulut,
Sayın Özensoy, Sayın Erdem ve Sayın Öz.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN – Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önergeler kabul edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, tasarının 34’üncü maddesinin oylamasının açık oylama şeklinde
yapılmasına dair bir istem vardır, şimdi yerine getiriyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı Kanun Tasarısının 34. maddesinin oylamasının ekli gerekçede
belirtilen hususlar doğrultusunda İç Tüzük 143. maddeye göre müzakerelerin açık
oylama usulüyle yapılmasını arz ederiz.
Sadir Durmaz?
Burada.
Mehmet Erdoğan?
Burada.
Hasan Hüseyin
Türkoğlu? Burada.
Ruhsar Demirel?
Burada.
Oktay Öztürk?
Burada.
Alim Işık?
Burada.
Zühal Topcu?
Burada.
Ali Öz? Burada.
Seyfettin Yılmaz?
Burada.
Sinan Oğan?
Burada.
Ali Uzunırmak?
Burada.
Emin Çınar?
Burada.
Kemalettin
Yılmaz? Burada.
Yusuf Halaçoğlu?
Burada.
Bahattin Şeker?
Burada.
Celal Adan?
Burada.
D. Ali Torlak?
Burada.
Enver Erdem?
Burada.
Necati Özensoy?
Burada.
Mustafa Erdem?
Burada.
Reşat Doğru?
Burada.
Mustafa Kalaycı?
Burada.
S. Nevzat
Korkmaz? Burada.
BAŞKAN – Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, 338 sıra sayılı Tasarı’nın 34’üncü maddesinin açık oylama
sonucu:
“Kullanılan oy sayısı : 237
Kabul : 218
Ret : 19(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik Tanju
Özcan
Burdur Bolu”
Böylece 34’üncü
madde kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, 35’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır. Aynı
mahiyetteki bu önergeleri okutacağım ve birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 35. maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ederim.
Mehmet Erdoğan S. Nevzat Korkmaz Alim Işık
Muğla Isparta Kütahya
Enver
Erdem Sadir
Durmaz
Elâzığ Yozgat
Diğer önerge sahipleri:
Mehmet S. Kesimoğlu Muharrem Işık Ali İhsan Köktürk
Kırklareli Erzincan Zonguldak
Haydar Akar Celal Dinçer Namık Havutça
Kocaeli İstanbul Balıkesir
Ramazan
Kerim Özkan
Burdur
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Evet.
Önerge üzerinde
söz isteyen Nevzat Korkmaz, Isparta Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Aylarca milletten
gizlenerek şer güçlerin eseri olarak hazırlanan tasarının Genel Kurulun önüne
getirilmesine kadar katettiği mesafe usul ve esas yönünden dikkatle
değerlendirilmeli. Usul ve esas aykırılıkları hususunda çok şeyler söylendi.
Bir de belki gözünüzden kaçan bir husus var ki tasarı hakkında son kararınızı
vermeden önce bunu da sizlerle paylaşmak istiyorum.
Tasarının
Komisyonda görüşülmesi esnasında BDP Grubu ilk gün herkesin kendilerinden
beklediği bir propaganda konuşması yaptı. Bir daha da Komisyondaki müzakerelere
gelmedi. Sanki birileri “Siz ortalıkta görünmeyin, yan yana görünür isek kendi
grubumuzu ikna edemeyiz. En iyisi siz Komisyona gelmeyin.” demiş. Hakikaten bu
partinin sözcülerini bir daha Komisyon toplantılarında görmedik. Genel Kurulda
ise “Yetmez ama evet.”çileri oynadılar. “Bu iyi bir gelişme ama valiler de
seçimle gelmeli. Federalizmin neresi kötü?” diye sordular, tasarıyı eleştiriyormuş
gibi göründüler. 2010’da Anayasa’nın değiştirilmesi müzakerelerinde biz bu
filmi görmüştük. “Neden Anayasa’nın tamamını değiştirmiyorsunuz? Bu teklif
yetersiz.” diye konuşuyorlardı ancak ne zaman ki AKP’nin teklifine destek
olunması gerekiyordu, kaç milletvekili gerekiyorsa o kadar milletvekili çıkıp
oy kullandılar. Şimdi de ortalıkta gözükmüyorlar. O zaman bu oyunu
görmemiştiniz, inşallah bugün o tatlı uykularınızdan uyanır ve gerçekleri
görürsünüz.
Değerli
milletvekilleri, biz burada “Beyler, bu yasa federalizmin önünü açar, üniter
yapımızı sıkıntıya sokar.” dediğimizde, AKP sözcüleri bizleri kastederek
asılsız bir bölünme sendromu yaşadığımız gibi bir ithamda bulunuyorlar. Onlara
göre bizler sanki felaket tellallarıyız da kaygılarımızı, korkularımızı ifade
ediyoruz.
Bakın, kimler ne
demiş, bir hatırlayalım:
23 Ağustos 2010:
“Çözüm, özerk Kürdistan.” Ahmet Türk.
“Tüm sorunları
özerklik çözer.” Selahattin Demirtaş.
Osman Baydemir’in
2011’de Diyarbakır Kent Konseyinde yaptığı konuşma: “Demokratik özerklik
yönetim ilanı ve fiilî inşa sürecini hızlandırma kararı aldık.”
BDP’nin seçim
beyannamesine göz atalım: “Türkiye sosyoekonomik yapılarına göre 20-25 özerk
bölgesel yönetime ayrılacaktır. Bu bölgesel meclisler; eğitim, sağlık, kültür,
sosyal hizmetler, tarım, denizcilik, sanayi, imar, çevre, turizm,
telekomünikasyon, kadın, gençlik, spor ve diğer hizmet alanlarından sorumlu
olacaktır. Dışişleri, maliye ve savunma hizmetleri de merkezî hükûmet
tarafından yürütülecektir.” Emniyet ve adalet hizmetlerini de beyler ortaklaşa
yürütmeye karar vermişler.
Osman Baydemir:
“Artık her şeyi açık konuşma zamanı gelmiştir. Her bölgede bölgesel
parlamentolar olacaktır. Bunlardan biri de Kürdistan bölgesel parlamentosu
olacaktır. Dersim’de ay yıldızlı Türk Bayrağı yanında Kürt bayrağının yan yana
dalgalanması fena mı olur?” Yine Osman Baydemir: “Özerkliği, kentin idari
yönetimlerini Kürtlerin kendi yerelinde kimliksel kolektif yönetim merkezi
olarak görüyoruz.
Mehdi Eker:
“BDP’nin ve DTK’nın özerklik talebini Mecliste tartışabiliriz.”
Mehmet Metiner:
“Ayrılıkçılık dâhil her fikir ve öneri özgürce tartışılabilmelidir.”
EŞREF TAŞ
(Bingöl) – Doğru.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) – Değerli milletvekilleri, evet, buradan hâlâ “Doğru” diyor
arkadaşlarınız. Bakın, hiç inkâr da etmediler.
Değerli
milletvekilleri, bu demeçleri, görüşleri hepiniz gayet iyi biliyorsunuz, ben
sadece yeniden hatırlattım. Ülkemizin bütünlüğü açık bir saldırı ve tehdit
altındadır. Şer güçler siyasi parti farklılıkların üstünde maalesef bir araya
gelmişlerdir. Bu kaygı sadece Milliyetçi Hareket Partisinin kaygısı
olmamalıdır, “Vatanımı seviyorum.” diyen herkesin kaygısı olmalıdır. Bu yüzden
bu yasa turnusol kâğıdı vazifesi görecektir. Vatanseverler ya şimdi
konuşacaktır ya da bundan sonra söyleyeceğinin hiçbir önemi kalmayacaktır.
Çünkü bu yasa özerklik ve bölünme taleplerini artıracaktır. Ya başlar dik
olacaktır tarih önünde ya da lekeli ve eğik. Çocuklarınıza nasıl bir soyadı
bırakacağınız hususunda tercih sizlerin değerli milletvekilleri.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önerge üzerinde
diğer konuşmacı Haydar Akar, Kocaeli Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar,
AK PARTİ sıralarından “sakin… sakin…” sesleri)
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; niye böyle bir telkinde
bulunuyorsunuz: “Sakin… Sakin…”
Evet, Kocaeli
Milletvekiliyim. Şunu soracağım önce: Kocaeli milletvekilleriniz var. İşte,
İlyas Bey de önde oturuyor, diğer arkadaşlar da burada.
Ben merak ettim,
üç gündür, beş gündür bu yasayı konuşuyoruz; siz hiç mi merak etmediniz
Kocaeli’de ve İstanbul’da bu bütünşehir uygulamasının nasıl yapıldığı hakkında?
Komisyona gittim, Komisyonlarda da yoktunuz. Hiç mi merak etmiyorsunuz
Kocaeli’deki uygulamanın nasıl olduğunu? Ben isterdim ki Kocaeli’deki
arkadaşlarım da gelsin burada anlatsınlar, biz de ikna olalım madem bu
konuşmalara, siz de ikna olun. Eğer gerçekten faydalıysa hep beraber, hep
birlikte bunu, bu kanunu buradan geçirelim. Niye hiçbiri çıkıp anlatmadı? Çünkü
anlatılacak bir şey yok. Çünkü, Başbakanın söylediği gibi bir başarı öyküsü yok
Kocaeli’de.
Şimdi, niye yok
Kocaeli’de başarı öyküsü? Bakın, Kocaeli 3.500 kilometrekarelik bir alana
sahip, Türkiye’nin en küçük illerinden bir tanesi. Siz bu yasayı nerede
uygulamaya çalışıyorsunuz? 14 bin kilometrekarelik, 15 bin kilometrekarelik,
belki daha fazla Konya’da, Mardin’de, Van’da uygulamaya çalışıyorsunuz.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Konya, 40 bin kilometrekare.
HAYDAR AKAR
(Devamla) – Bravo!
Kocaeli’nin bir
noktasından diğer noktasına toplamda 70 kilometre ile gidersiniz; Antalya’nın
bir noktasından diğer noktasına –yanlış söylüyorsam Menderes Bey önlerde
oturuyordu- 670 kilometre var.
Şimdi,
Kocaeli’deki en yakın köy veya en uzak köy -istisnalar hariç- 15 kilometreyi,
10 kilometreyi geçmez.
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) – Konya’nın köyleri kaç kilometre?
HAYDAR AKAR
(Devamla) – İstisnalar kaideyi bozmaz, birkaç tane var.
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) – Nasıl istisna? Köyler kaç kilometre?
HAYDAR AKAR
(Devamla) – Antalya’da 110 kilometredir köy. Şimdi, bu köyün tüzel kişiliğini
kaldırıyorsunuz ve orayı normal bir mahalle hâline dönüştürüyorsunuz. Şimdi, 16
tane…
MUSTAFA ÖZTÜRK
(Bursa) – Büyükşehir olmadan önce Gebze…
HAYDAR AKAR
(Devamla) – Evet, büyükşehir olmadan evvel Kocaeli’de çok iyi şeyler yapıldı.
Özellikle İzmit’te yapılacakları saydığınız zaman bunun altında kalırsınız.
Niye altında kalırsınız? Çünkü, sekiz yıldır Kocaeli... 2005’e kadar İzmit
büyükşehirdi, daha sonra Kocaeli büyükşehir oldu ve daha sonra da 2009’daki
seçimlerden de bütünşehir olarak çıktı.
Şimdi, Kocaeli’de
daha önce yapılanlarla şimdi yapılanları karşılaştırdığımızda şöyle bir örnek
vereyim ben size: Bakın -İlyas Bey, sen de iyi dinle; bu bir sataşmadır, gelir
cevap verirsin- seçime çıkarken Büyükşehir -bütünşehir- Belediye Başkanınız
“Raybüs yapacağız.” dedi, “Teleferik yapacağız.” dedi, “Monoray yapacağız.”
dedi, “Stadyum yapacağız.” dedi, “Kongre merkezi yapacağız.”dedi, “Kent meydanı
yapacağız.” dedi, “Otoparklar yapacağız.” dedi, “Üç tane yeni baraj yapacağız.”
dedi. Her gün burada… Yuvacık Barajı’nı konuştu Başbakan Türkiye’nin her
yerinde. Buna inat “Üç tane baraj yapacağız.” dediler, gittiler, Kandıra’da bir
gölet yapmaya kalktılar, “Namazgâh Barajı” adı altında.
Şimdi bunların
hangisi yapıldı Sayın İlyas Bey? Kocaeli büyükşehir, nasıl bir büyükşehir
biliyor musunuz? 16 tane bakanlığın bütçesinden büyük bir büyükşehir. Sizin
bütçenizden de büyük, 16 tane bakanlığın bütçesinden büyük bir şehir ve
Türkiye’nin en borçlu büyükşehri. Zannetmeyin ki bu Yuvacık Barajı’ndan… Geçen
gün yayınladılar, Yuvacık Barajı girmiyor bunun içerisine. Büyükşehir
belediyesi olarak Ankara Büyükşehir, Kocaeli Büyükşehir, sıraya dizilmişler,
geliyorlar. Peki, karşılığında ne yaptınız? Unakıtan’ın çocuklarına
yaptırdığınız bir alt geçit, yine Unakıtan’ın çocuklarına yaptırdığınız bir
SEKA Park ve bunların tümünü belediye işçilerine tamamlattırdınız. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Oradan laf atmayın, örneklerini veririm. Bizim
yaptığımız -aynı Başbakanın yaptığı gibi- Türkiye Cumhuriyeti’nin eserlerini
satıyorsunuz, siz de Cumhuriyet Halk Partisinin Kocaeli’de yaptığı eserleri
satıyorsunuz. Bunlardan bir tanesi de doğal gazdır. 500 milyon euroya sattınız
bunu ve parasını iç ettiniz. Bugün 17 milyon TL’yi ödeyemediğiniz için banka
hesaplarınıza bloke kondu. Doğru konuşacağız, doğru söyleyeceğiz, kimseyi
kandırmayacağız.
Sayın Bakan, size
sesleniyorum: Ankara’da, İstanbul’da metroyu üstlendiniz. Türkiye’ye fert
başına 24 bin TL yılda para veren… Türkiye ortalaması 4 bin liradır şehirlerin
aldığı, Kocaeli’nin aldığı 1.600 TL’dir ama Kocaeli’nin trafik sorunu sekiz
yıldır çözülememiştir. Niye bir metroyu Kocaeli’ye çok görüyorsunuz? Evet,
Kocaeli bütünşehir. Köyleri geçen gün anlattım burada, ne hâle getirdiğinizi
anlattım; köylülere nasıl vergiler getireceğinizi, nasıl yeni paralar
alacağınızı insanların cebinden, anlattım. Şimdi de büyükşehirden örnek
veriyorum, bütünşehirden örnek veriyorum ve bu da yetmezmiş gibi, Ulaştırma
Komisyonunda söylemiştim size: “Bu hızlı tren burada çalışmaz.” demiştim.
Kentin merkezine üçüncü bir hat yapıyorsunuz, kentin merkezine yük taşıyabilmek
için, ihanet ediyorsunuz Kocaeli’ye.
Teşekkür
ediyorum, hepinize de sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunacağım…
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Yoklama
talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Serindağ, Sayın Havutça, Sayın Güler, Sayın Dinçer, Sayın Akar, Sayın
Özer , Sayın Erdoğdu, Sayın Demiröz, Sayın Acar, Sayın Özbolat, Sayın Aksünger,
Sayın Özkan, Sayın Öztürk, Sayın Tamaylıgil, Sayın Değirmendereli, Sayın
Yılmaz, Sayın Küçük, Sayın Gümüş, Sayın Tanal ve Sayın Gürkan.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN –
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Aynı
mahiyetteki önergeler kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, ek madde olarak tasarıya yeni madde ihdasına yönelik altı adet
değişiklik önergesi Başkanlığımıza intikal etmiştir. Söz konusu önergelerden
Manisa Milletvekili Sayın Hasan Ören ve arkadaşlarının önergesiyle Manisa
ilinde Alaşehir, Demirci, Gördes, Köprübaşı, Kula, Sarıgöl ve Selendi ilçeleri
bağlanmak suretiyle “Salihli” adıyla yeni bir il kurulması;
Konya
Milletvekili Sayın Atilla Kart ve arkadaşlarının önergesiyle Konya ilinde
“Akşehir” adıyla yeni bir il, yine Konya Milletvekili Sayın Atilla Kart ve
arkadaşlarının bir diğer önergesiyle Konya ilinde “Ereğli” adıyla yeni bir il
kurulması;
Antalya
milletvekilleri Sayın Arif Bulut, Sayın Osman Kaptan, Sayın Yıldıray Sapan’ın
önergeleriyle Antalya İlinde “Belek”, “Side”, “Kalkan” adlarıyla yeni ilçeler
kurulması;
Balıkesir
Milletvekili Sayın Namık Havutça ve arkadaşlarının önergesiyle Balıkesir ilinde
“Sarıköy” ve “Altınova” adlarıyla yeni ilçeler kurulması, yine Balıkesir
Milletvekili Sayın Namık Havutça ve arkadaşlarının diğer bir önergesiyle
Balıkesir ilinde “Altınoluk” adıyla yeni bir ilçe kurulması öngörülmektedir.
Kanun tasarısının
2’nci maddesi “İlçe kurulması ve sınırlarının belirlenmesi” başlığını taşımakta
olup yeni ilçeler bu madde ile kurulmaktadır. 2’nci madde üzerinde önerge
işlemi yapılmış ve madde kabul edilmiştir. Bu maddeden sonra gelmek üzere, yeni
il ve ilçe kurulmasına ilişkin yeni madde eklenmesi önergeleri de işlem
görmüştür. İlgili madde ve sırası geçtikten sonra, o konuda sonradan yeni madde
ihdası, İç Tüzük’ün 85’inci maddesinde de belirtilen kanun yazılış tekniğine,
kanun sistematiğine de uygun bulunmamaktadır. Birinci bölümdeki görüşmelerde de
5’inci maddeden sonra yeni madde olarak verilen yeni ilçeler kurulması
şeklindeki üç değişiklik önergesi 8 Kasım 2012 Perşembe günkü birleşimde işleme
alınmamıştı. Bu konuda usul görüşmesi de yapılmıştı. Bu açıklamalar kapsamında
yeni il ve ilçe kurulması istemini içeren önergeleri Başkanlıkça işleme
alamayacağımızı belirtmek istiyorum.
Sayın
Milletvekilleri, tasarıya yeni madde ihdasına ilişkin iki önerge daha
Başkanlığımıza intikal etmiştir. Bursa Milletvekili Sayın İlhan Demiröz ve
arkadaşlarının verdiği söz konusu değişiklik önergelerinden birisi ile Muhtar
Ödenek ve Sosyal Güvenlik Yasası’nın 1’inci maddesinde değişiklik öngörülerek
muhtarların aylık ödeneklerinin hesaplanmasında esas alınan gösterge miktarının
artırılması öngörülmektedir. Ancak tasarıda 2108 sayılı Muhtar Ödenek ve Sosyal
Güvenlik Yasası’nda herhangi bir değişiklik yapılmamaktadır. İç Tüzük’ün 87’nci
maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, sair kanunlarda değişiklik yapan önergeler
işleme konulamamaktadır. Bursa Milletvekili Sayın İlhan Demiröz ve
arkadaşlarının verdiği diğer yeni madde ihdası önergesiyle de İl Özel İdaresi
Kanunu’nun 24’üncü maddesinde değişiklik öngörülerek il genel meclisi
üyelerinin huzur haklarının yükseltilmesi amaçlanmaktadır. Bu önerge çerçeve
21’inci maddeden sonra işleme alınmak üzere verilmiş olsa idi komisyonun salt
çoğunluğu aranarak işleme alınabilecekti. Ancak İl Özel İdaresi Kanunu’nda
değişiklik öngören maddelerin işlem sırası geçmiş bulunmaktadır. Bu nedenlerle
önergeleri işleme alamıyoruz.
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) – Alsaydınız şaşardım zaten.
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şimdi, geçici 1’inci maddeye ilişkin önergelerin
görüşmesini gerçekleştireceğiz.
Geçici 1’inci
madde son derece kapsamlı bir madde ancak bu kapsam içerisindeki
düzenlemelerden (15) numaralı fıkraya ilişkin bir sorunu Genel Kurulun
dikkatine sunmak istiyorum.
Tasarının
İçişleri Komisyonundaki görüşmeleri sırasında, tasarının bu şekilde yasalaşması
hâlinde, köylerde oturan vatandaşlarımızın yeni vergilerle karşı karşıya
kalacağı ve bu nedenle tasarıda bu amaçla gerekli değişikliklerin yapılması
yönünde Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımız öneride bulunmuşlardır. Ancak bu
öneriler İçişleri Komisyonu tarafından, daha doğrusu iktidar partisi
tarafından, Komisyonun çoğunluğunu oluşturan iktidar partisi milletvekilleri
tarafından dikkate alınmamıştır. Oysa, çok açıktır: Tasarı bu şekliyle
yürürlüğe girerse köylerde oturan vatandaşlarımız kullanmış oldukları tarım
arazileri için emlak vergisi ödeme zorunluluğuyla karşı karşıya kalacaklardır.
Hatta, arkadaşlarımızın bu yöndeki önerisini ilgili komisyondaki iktidar partisi
milletvekillerinden birisi hâlâ o konuda “Tasarıda gerekli muafiyet hükmü var.
Belediye Gelirleri Kanunu’na göre beş yıl süreyle alınması gereken vergiler
ertelenmektedir, daha doğrusu beş yıl süreyle Belediye Gelirleri Kanunu
hükümleri köylerde uygulanmayacaktır.” şeklinde bir açıklamayla savunmuştur.
Oysa, arkadaşlarımızın söylediği ve benim şu an söylediğim emlak vergisidir.
Emlak vergisi 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’nda düzenlenir, Belediye
Gelirleri Kanunu’yla bunun hiçbir ilgisi yoktur. Tasarı Genel Kurulda
görüşülürken bunu tekrar iktidar partisi grubuyla paylaştım. Bu çok açık bir
sorundur. Tasarı bu şekliyle yasalaşırsa köylülerimiz kullandığı tarım arazisi
için emlak vergisi ödeyecektir. Böyle bir anlayışla bir tasarının İçişleri
Komisyonundan Genel Kurula kadar gelmiş olmasını kabul etmek mümkün değildir,
hakikaten kabul etmek mümkün değildir. Uzmanlığa itibar etmeyen bir Komisyon
görüşmesi gerçekleştirilmiş demek ki. Nitekim, uyarılarımız üzerine hazırlanan
önergeyle -ki aynı yönde önergeyi Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz de
veriyoruz- köylerdeki emlak vergisi düzenlemesi, emlak vergisi uygulaması beş
yıl süreyle ertelenmektedir. Daha doğrusu, iktidar partisinin önerisi bu yönde.
Bizim önerimiz -bakın- biraz daha farklı. Tekrar ediyorum: Köylerde beş yıl
sonra bu tarım arazileri tarımsal amaç dışında başka bir amaçla mı
kullanılacaktır ki beş yıl sureyle bunu muaf tutuyorsunuz? Tarım arazisi, tarım
arazisi olarak kullanıldığı müddetçe emlak vergisine tabi tutulamaz. Bu, sosyal
devlet olmanın gereğidir, tarımı teşvik etmenin gereğidir, köylünün satın alma
gücünün düşük olması nedeniyle devletin ona karşı borcunun bir gereğidir.
Şimdi, sanki bir ihsanda bulunuluyor, köylünün tarım arazisi beş yıl süreyle
emlak vergisine tabi olmayacak. Gelin, ara verelim, köylünün tarım arazisini,
tarım arazisi olarak kullanıldığı müddetçe emlak vergisinden muaf tutalım,
bunun beş yılı, on yılı, yirmi yılı olmaz. Sanki, Trabzon’un Araklı ilçesinin
Pervane köyündeki fındık bahçesi beş yıl sonra fındık bahçesi olarak
kullanılmayacak da başka bir amaçla kullanılacak, oraya binalar, apartmanlar
dikilecek. Yok böyle bir şey. Birinci olarak söyleyeceğim konu bu.
İkinci olarak
söyleyeceğim, yine arkadaşlarımız İçişleri Komisyonunda dikkate sundular. Basit
usulle vergilendirilen mükellefler var, köylerde gezici olarak sanat
faaliyetinde bulunan vatandaşlarımız var. Bunlar köylerde gelir vergisi
ödemezler. Bir dükkân açmış, tamir işinde bulunuyor; tasarı bu şekliyle
yürürlüğe girerse bu vatandaşımız gelir vergisi mükellefi olacak, bunu kabul
etmek mümkün değil. Yani bu uyarıların İçişleri Komisyonunda dikkate alınmayıp
da buralara kadar getirilmesini ben anlayabilmiş değilim, bunu da ben İktidar
Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Canikli’ye ilettim. Sorun gayet açık. Nitekim,
ilgili uzman arkadaşlar çağrıldı, onlar gerekli düzenlemeleri yaptılar ama
hakikaten tasarının diğer maddelerinin de bu anlayışla, bu toptancı anlayışla
görüşüldüğü kanaatindeyim. Bakın, bu kadar vahim bir düzenleme buraya kadar
gelebilmiş durumda. Birazcık dikkat, birazcık konulara nüfuz etme arzusunda
olan herkes tasarının yanlışlıklarını fark edebilir, diğer maddelerinde de
sayamayacağım kadar yanlışlık vardır.
Önerim şudur: Bu
maddenin görüşmesine geçmeyelim. Şu, köylerdeki emlak vergisi muafiyetini beş
yıl değil, tarım arazisinde, tarım arazisi olduğu sürece, şu an Emlak Vergisi
Kanunu’nda olduğu gibi “Köylerdeki tarım arazisi emlak vergisinden muaftır...”
Söyleyeceğimiz şudur: Bu kanunla mahalleye dönüştürülen köylerdeki tarım
arazisi emlak vergisinden muaftır. Bu kadar basit.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Hamzaçebi.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gerçekten, Sayın
Hamzaçebi’nin ifade ettiği o iki konuyla ilgili hatırlatmalar üzerine biz de
gerekli çalışmaları yaptık, daha doğrusu, bir tanesini biz daha önce fark
etmiştik emlak vergisiyle ilgili, onunla ilgili bir önergemiz vardı ama diğer
konuyla ilgili, Sayın Hamzaçebi’nin ikazı üzerine arkadaşları şey yaptık,
gerekli çalışmalar yapıldı ve o da önergeye dercedildi. Şu an, şu hâliyle bu
alandaki sorunları giderici bir önerge -bize göre gideren bir önerge- Genel
Kurulun takdirine arz edilmiştir.
Yalnız, burada
emlak vergisi ve diğer vergilerle ilgili genel olarak beş yıllık bir muafiyet
söz konusu bu köylerde, eski köylerden mahallelere dönüşen büyükşehirlerin
alanında, köylerden mahallelere dönüşen yerlerde. Tabii burada, bu sürenin
sonunda, değerlendirmeler neticesinde, uygulama sonuçları görüldükten sonra
tekrar bunun uzatılması mümkündür yani beş yıllık süre makul bir süre, iyi bir
süre. Bu süre sonunda gerçekten o özellikler devam ediyorsa yani hem değer
olarak hem kullanım biçimi itibarıyla, bunların tarım arazileri olarak
kullanılması devam ediyor ve özellikle kıymet olarak da -bu da son derece
önemli bir kriter çünkü orada da bu muafiyetin devam etmesi gerektiğini
çağrıştıracak ya da o sonucu ortaya çıkaracak- fiyat düşüklüğü söz konusuysa yeniden
bunların uzatılması mümkündür. Çok uzun vadeli bir muafiyet, bu anlamda belki
gerçekçi bir yaklaşım olmayabilir, teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Evet,
teşekkür ediyorum.
Geçici madde
üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum: (x)
Önerge Özeti:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı kanun Tasarısı’nın Geçici 1 inci maddesinin dokuzuncu
fıkrasındaki “Bu Kanuna göre belediye ve bağlı kuruluşlara devredilen
personelden” ibaresinden sonra gelmek üzere “norm kadro ve” ibaresinin
eklenmesini, ondördüncü ve onbeşinci fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini, onyedinci fıkrasına bağlı ekli (25) sayılı liste ile
ondokuzuncu fıkraya bağlı ekli (26) sayılı listenin ekteki gibi değiştirilmesi
ve yirmibirinci fıkrasındaki “23 adet” ibaresinin “26 adet” olarak
değiştirilmesi ve maddenin sonuna aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli Ahmet Aydın Mehmet Doğan Kubat
Giresun Adıyaman İstanbul
Recep Özel Ramazan Can Uğur Aydemir
Isparta Kırıkkale Manisa
İlyas Şeker Harun Karaca Menderes Türel
Kocaeli İstanbul Antalya
Mine Lök Beyaz Halide İncekara Mustafa Ataş
Diyarbakır İstanbul İstanbul
Adem
Tatlı
Giresun
“(14) Bu Kanunla
mahalleye dönüşen köylerde, bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla 25/4/2006
tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa göre oluşturulan Ulusal Adres
Bilgi Sistemine kayıtlı veya Bilim Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı tarafından uydu fotoğraflarıyla tespit edilen, entegre
tesis niteliğinde olmayan tarım ve hayvancılık amaçlı yapılardaki işletmeler
ile bu yerlerde oturanların ihtiyaçlarını karşılayacak bakkal, manav, berber,
fırın, kahve, lokanta, pansiyon, tanıtım ve teşhir büfeleri, yerleşim yeri
halkı tarafından kurulan ve işletilen kooperatifler işletme ruhsatı almış
sayılır. Bu işletmelerin bulunduğu binalar ile konutlardan, bu Kanunun
yayımlandığı tarihe kadar bitirilmiş olanlar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
veya belediye ya da üniversiteler tarafından fen ve sanat kuralları ile ilgili
mevzuat hükümlerine uygun yapıldığı tespit edilenler ruhsatlandırılmış sayılır.
Ayrıca bu yapılar elektrik, su ve bunun gibi kamu hizmetlerden yararlandırılır.
Ancak; bu fıkranın öngördüğü uygulamaların özel kanun hükümlerine aykırı olması
durumunda, özel kanun hükümleri geçerlidir.
(x)
Önergenin tam metni tutanağa eklidir.
“(15) Bu Kanuna
göre tüzel kişiliği kaldırılan köylerde, bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren 29.07.1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununa göre alınması
gereken emlak vergisi ile 26/5/1981 tarihli ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu
uyarınca alınması gereken vergi, harç ve katılım payları 5 yıl süreyle alınmaz
ve 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin
birinci fıkrasının üçüncü bendi, 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci
bendi ile beşinci bendi, 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının beşinci bendi
hükümleri 31/12/2017 tarihine kadar (bu tarih dahil) uygulanmaya devam edilir.
Bu yerlerde içme ve kullanma suları için alınacak ücret 5 yıl süreyle en düşük
tarifenin %25’ini geçmeyecek şekilde belirlenir. 10/7/2004 tarihli ve 5216
sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun geçici 2 nci maddesi ile köy tüzel
kişiliği kaldırılarak mahalleye dönüştürülen yerlerde de bu fıkra hükmü
uygulanır.”
“(27) Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce yolların inşa, tamir ve genişletmesi nedeniyle
2464 sayılı Kanunun 86 ncı maddesi uyarınca tarh edilmemiş harcamalara Katılma
Payları belediye meclisi kararıyla alınmayabilir.”
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin, Malatya Milletvekili Veli
Ağbaba ile 22 milletvekilinin, Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın,
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen’in,
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve 14
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri Komisyonu
Raporu’nun geçici 1. Maddesinin 15. Fıkrasındaki “5 yıl süreyle alınmaz”
ifadesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ifadenin eklenerek tadilini arz ve
teklif ederiz.
“ve 31/12/1960
tarihli ve 193 sayılı gelir vergisi kanunun 9.maddesinin 1. Fıkrasının 3. Bendi
23. Maddesinin 1. Fıkrasının 1. Bendi ile 5. Bendi, 66. Maddesinin 1.
Fıkrasının 5.Bendi hükümleri 31/12/2017 tarihine kadar (bu tarih dahil)
uygulanmaya devam edilir.”
Ali Serindağ Celal Dinçer Özgür Özel
Gaziantep İstanbul Manisa
Namık Havutça Ramazan Kerim Özkan Birgül Ayman Güler
Balıkesir Burdur İzmir
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
338 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının Geçici 1. maddesinin;
(2). Fıkrasının
madde metninden çıkartılmasını,
(4). Fıkrasının
2. cümlesinin fıkra metninden çıkartılmasını,
(9). Fıkrasında
geçen “İçişleri Bakanlığınca da” ibaresinden sonra gelmek üzere “her türlü
sosyal ve mali hakları korunmak kaydıyla” ibaresinin eklenmesini,
(9). Fıkrasının
c) bendinde geçen “beş iş günü” ibaresinin “kırk beş” iş günü olarak
değiştirilmesini, d) bendinin fıkra metninden çıkarılmasını,
(12). Fıkrasının
madde metninden çıkarılmasını,
(14). Fıkrasında
geçen “lokanta,” ibaresinden sonra gelmek üzere “pansiyon” ibaresinin
eklenmesini,
(15). Fıkrasının
birinci ve ikinci cümlesinde geçen “5 yıl süreyle” ibaresinin ve 3. cümlesinin
fıkra metninden çıkarılmasını,
(16). Fıkrasının
madde metninden çıkarılmasını,
(21). Fıkrasında
geçen “23 adet” ibaresinin “yeni kurulan ilçe sayısında” olarak
değiştirilmesini,
(23). Fıkrasında
geçen “uygulanır ve” ibaresinin “uygulanmaz ve izleyen seçimler” olarak
değiştirilmesini,
(24). Fıkrasında
geçen “İstanbul ve Kocaeli hariç” ibaresinin çıkartılarak “en az %10’unu”
ibaresinin “en az %20’sini” olarak değiştirilmesini,
(26). Fıkrasının
son cümlesinin fıkra metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Alim Işık Mehmet Erdoğan Sadir Durmaz
Kütahya Muğla Yozgat
Mustafa Kalaycı Nevzat Korkmaz Enver Erdem
Konya Isparta Elâzığ
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Bir
saniye, şu önerge işlemi bitsin Sayın Tanal.
Mustafa Kalaycı,
Konya Milletvekili.
Buyurun Sayın
Kalaycı. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI
(Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
AKP Grubu
adına tasarının geneli üzerinde konuşma
yapan Antalya Milletvekili Menderes Türel, tasarıda öyle bir düzenleme olmadığı
hâlde, köylerde emlak vergisinin beş yıl süreyle alınmayacağını söylemişti.
Şimdi de bu maddede AKP Grubu tarafından verilen bir önergeyle bu konu tasarıya
dâhil edilmektedir. Böylelikle, Sayın Türel’in yanlış bilgisi de
düzeltilmektedir.
AKP, sanki
köylüye vergi vardı da beş yıl kaldırıyormuş gibi, köylüyü aldatmaya çalışıyor.
“Köylüden beş yıl süreyle vergi, harç ve katılma payları alınmayacak.” demek,
aslında köylüye “Beş yıl sonra canına okuyacağız.” demekle aynı anlamı
taşımaktadır. Neticede köylüyü onlarca vergi, harç ve katılma payı ödemekle
karşı karşıya bırakacak bir düzenlemeyi bu tasarıda yapıyorsunuz. Köylü hem de
büyükşehir tarifesi üzerinden vergi ödeyecek. Evi, arsası, arazisi, tarlası,
bahçesi için yüzde 100 artırımlı yani 2 kat emlak vergisi ödeyecek. Şehirde ne
ise köydeki de aynı vergiye tabi olacak. Sizin adaletiniz bu mu?
Değerli
arkadaşlarım, özellikle birbirine sınır olan büyükşehir ve büyükşehir olmayan
illerde adaletsizlik daha belirgin olacak. Örneğin, Konya’nın köyü ile mesela
Niğde’nin bir köyü, komşu köyler, birisi vergi ödeyecek, diğeri ödemeyecek.
Yani vatandaşımıza farklı hukuk uygulayacak bir sistem maalesef bu tasarıyla getiriliyor.
Köyün adına “mahalle” diyerek köyün ve köylünün kanına giriyorsunuz. Bu tasarı
göçü hızlandıracak, köyleri iyice boşaltacaktır.
Değerli
milletvekilleri, kapatılan belediye ve diğer kurumlardaki personelin diğer
kurumlara nakline ilişkin düzenlemeler ile çalışanlar yerinden yurdundan
edilmektedir. Gerek sözleşmeliler gerekse il özel idare işçileri için
bakanların ve bizzat Sayın Başbakanın verdiği sözler boşa çıkmaktadır. 2005
yılında Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü kapatılırken Sayın Başbakan “İl özel
idaresine devredilen işçilerin sadece işvereni değişecek, bunun dışında başka
bir sorun yaşamayacaklar, kefili benim.” demiştir.
Sayın Başbakanın
bu sözlerine rağmen, önce 2011 yılında çıkarılan 6111 sayılı Torba Kanun ile
işçilerin iş yerleri değiştirilmiş, şimdi de kapatılan il özel idarelerinin
personeli bu madde uyarınca başka kurumlara ve belediyelere nakledilecek,
istihdam fazlası olanlar havuza alınarak sürgün edilecek. Ne oldu Başbakanın
verdiği kefalete? Sayın Başbakanın kefaletinin hiç mi hükmü yok? İl özel
idaresi çalışanları hiç olmazsa yeni kurulan yatırım izleme ve koordinasyon
başkanlığına alınmalıdır.
Değerli
milletvekilleri, yine kamu kurum ve kuruluşlarındaki sözleşmeliler kadroya
alınmış, ancak il özel idareleri ve belediyelerde çalışan sözleşmelilere
haksızlık yapılmıştır. AKP Hükûmeti tarafından 12 Haziran 2011 seçimlerinden
bir hafta önce çıkarılan 632 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle 200 bin
civarında sözleşmeli memur kadrolara atanırken, başta il özel idareleri ve
belediyelerde olmak üzere birçok kamu kurum ve kuruluşundaki sözleşmeli
personel kadroya alınmamıştır. AKP Hükûmeti, o bildik ayrımcılığını yine
yapmıştır. Kamuda sözleşmeli personel arasında ayrımcılık yapılmıştır. Daha
sonra, belediyeler ve il özel idarelerinde çalışan sözleşmelilere yine bizzat
Başbakan ve bakanlar tarafından kadro sözü verilmesine rağmen bugüne kadar bu
sözler yerine getirilmemiştir. En son Anadolu Ajansının 4 Kasım 2012 tarihli
haberinde belediyelerdeki 18 bin sözleşmelinin kadroya alınacağı, Başbakanın
talimatıyla kadro için çalışma başlatıldığı açıklanmıştır. Tam aksine, bu
tasarı ile kapatılan il özel idareleri ve belediyelerde çalışan sözleşmeli
personel sürgün edilmektedir.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Malatya Milletvekili
Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporu’nun geçici 1. Maddesinin 15. Fıkrasındaki “5 yıl
süreyle alınmaz” ifadesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ifadenin eklenerek
tadilini arz ve teklif ederiz.
“ve 31/12/1960
tarihli ve 193 sayılı gelir vergisi kanununun 9. maddesinin 1. Fıkrasının 3.
Bendi, 23. Maddesinin 1. Fıkrasının 1. Bendi ile 5. Bendi, 66. Maddesinin 1.
Fıkrasının 5.Bendi hükümleri 31/12/2017 tarihine kadar (bu tarih dahil)
uygulanmaya devam edilir.”
Ramazan Kerim Özkan (Burdur) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK
VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Celal
Dinçer, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
CELAL DİNÇER
(İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bunun bir ihanet
yasası olduğunu tekrar söylemeyeceğim çünkü yeterince söylendi. Gecenin bu
saatinde söylesem de zaten uyuduğunuz için uyanmanız mümkün değil.
Bu kanun
tasarısından Ulaştırma Bakanlığının -kısaca söylüyorum- Başbakanlığın, Kanunlar
ve Kararlar Dairesi Genel Müdürlüğünün haberi yoktur; sizlerin de haberi
olmadı. Bir yerlerden hazırlanıp geldi bu tasarı; AKP milletvekillerinin de
haberi olmadı, sivil toplumun da haberi olmadı. Komisyonda düzeltebildiğimiz
kadar düzelttik, ikazlarımızın bir kısmını dikkate aldınız ama Genel Kurulda da
görüyoruz ki her maddesinde hata var, her maddesinde düzeltilmesi gereken yön
var fakat “Cemaat ne derse desin imam bildiğini okur.” hesabıyla siz hep
bildiğinizi okudunuz ama bunun zararlarını, bunun sakıncalarını göreceksiniz.
Değerli
arkadaşlar “Tüzel kişiliği kaldırılan belediyeler ve köylerde bütün taşınır ve
taşınmaz mallar bir ay içinde katıldıkları belediyelere bildirilir.” deniyor ve
bunlar üzerinde tasarruf yetkisi kısıtlanıyor. Zaten demokratik hiçbir ülkede
olmayan bir genelgeyle bu tasarrufu bir yıl önce Bakanlık kısıtladı, şimdi
belediye var ama icraat yapamayacak. Özel idareler var, ilk seçimlere kadar
hayatları devam ediyor ama icraat yapamayacak. Bu kadar saçma bir uygulama olur
mu? Her türlü mal ve hizmet alımında, satımında, personel alımında diyor ki:
“Katılacak olan belediyenin onayı olacak.”
Peki, o görev
yapan belediye başkanları bostan korkuluğu olarak mı oturacaklar orada? Bunu
nasıl içinize sindiriyorsunuz? Bunun demokrasiyle ne uyuşur tarafı var?
İhtiyaç fazlası
memur sürülecek, binlerce mağdur insan ortaya çıkacak. Onlara “Kırk katır mı,
kırk satır mı?” diye bir yol gösteriyorsunuz. Yazık değil mi bu insanlara, özel
idare insanlarına, belediyeye, kapatılan belde personeline?
Gene örtülü bir
af getiriyorsunuz. Köylerden belediyeye katılan, tüzel kişiliği kaldırılan
köylerde kısmi bir af getiriyorsunuz. İşte bakkal, kahve gibi yerler de ruhsat
almış sayılıyor.
Peki, diğer
yerlerdeki, 52 ilde durum farklı, onlardan niye binlerce liralık para, ruhsat
harcı ve belge gibi şeyler istiyorsunuz?
Bir diğer konu:
“İl özel idarelerine aktardıkları paralar eğer il özel idaresince kullanılmazsa
seçimlere kadar bunu belediyelere devreder.” diyorsunuz. Peki, siz, “Valilikler
burada devre dışı bırakılıyor.” dedik, “Hayır, öyle bir şey yok.” dediniz ama
şimdi görüyoruz ki valilikler devre dışı bırakılıyor. Siz de kendiniz
söylediniz zaten “Valilik ve kaymakamların yetkisi fazla, biz bunu kaldırmak
istiyoruz.” dediniz. Peki, biz “Valilikler yetkisizleşiyor.” dediğimizde niye
karşı çıktınız?
Bir diğer konu:
Köylere yüzde 25 indirimli su parası vereceksiniz, köylü hayvanına içirdiği
suyun parasını verecek. Köylü, eğer sizin çizdiğiniz tip projeyi kabul etmezse
-biz hesabını yaptık teknik arkadaşlarla- 8 bin liraya kadar vergi ödeyecek
arkadaşlar. Bunu niye köylüden kaçırıyorsunuz? Şu saat itibarıyla
düzeltilmeseydi, köylüler emlak vergisi vereceklerdi arazilerine. Bu konuda
köylüye siz herhangi bir avantaj sağlamıyorsunuz, köylüye sadece hayal satıyorsunuz,
kendiniz hayal kurduğunuz için köylüye de bu hayallerinizi satıyorsunuz.
Değerli
arkadaşlar, tarım ve hayvancılık ölecek bu yasayla, göreceksiniz. Bütün köyler
boşalacak, şehirlerimiz yaşanmaz hâle gelecek, şehirlerimiz yaşanması mümkün
olmayan hâle gelecek.
Demokratik
sakıncası vardır. Kapattığınız beldelerde belediye başkanı o halkın en yakın
dostu; ölümünde, doğumunda hep yanında. Şimdi, büyükşehir belediye başkanına
ulaşması mümkün müdür? Ataşehir İlçe Belediye Başkanı Büyükşehir Belediye
Başkanına üç yıldır ulaşamıyor. Siz 300 kilometre, 400 kilometre yerdeki bir
vatandaşın belediyeye ulaşacağını tahmin edebiliyor musunuz?
Ayrıca, vergiler
2 katına çıkıyor. Beş yıl sonra ne olacak? Beş yıl sonra 2 katına çıkacak.
Alacak emlak vergilerini, meskûn mahallerin içindeki veya dışındaki vergiler
farklı olarak.
Gene, turizm
bölgesindeki beldeleri kapatıyorsunuz. En büyük gelirimiz turizm gelirleri yok
olacak, o beldeleri pislik götürecek. Bundan vazgeçin, vakit geçirmeden bu
yasadan vazgeçin; düzeltelim, yeniden görüşelim.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etme-yenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı kanun Tasarısı’nın Geçici 1 inci maddesinin dokuzuncu
fıkrasındaki “Bu Kanuna göre belediye ve bağlı kuruluşlara devredilen
personelden” ibaresinden sonra gelmek üzere “norm kadro ve” ibaresinin
eklenmesini, ondördüncü ve onbeşinci fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini, onyedinci fıkrasına bağlı ekli (25) sayılı liste ile
ondokuzuncu fıkraya bağlı ekli (26) sayılı listenin ekteki gibi değiştirilmesi
ve yirmibirinci fıkrasındaki “23 adet” ibaresinin “26 adet” olarak
değiştirilmesi ve maddenin sonuna aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve
arkadaşları.
“(14) Bu Kanunla
mahalleye dönüşen köylerde, bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla 25/4/2006
tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa göre oluşturulan Ulusal Adres
Bilgi Sistemine kayıtlı veya Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından uydu
fotoğraflarıyla tespit edilen, entegre tesis niteliğinde olmayan tarım ve
hayvancılık amaçlı yapılardaki işletmeler ile bu yerlerde oturanların
ihtiyaçlarını karşılayacak bakkal, manav, berber, fırın, kahve, lokanta,
pansiyon, tanıtım ve teşhir büfeleri, yerleşim yeri halkı tarafından kurulan ve
işletilen kooperatifler işletme ruhsatı almış sayılır. Bu işletmelerin
bulunduğu binalar ile konutlardan, bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar
bitirilmiş olanlar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı veya belediye ya da üniversiteler
tarafından fen ve sanat kurulları ile ilgili mevzuat hükümlerine uygun
yapıldığı tespit edilenler ruhsatlandırılmış sayılır. Ayrıca bu yapılar
elektrik, su ve bunun gibi kamu hizmetlerden yararlandırılır. Ancak; bu
fıkranın öngördüğü uygulamaların özel kanun hükümlerine aykırı olması
durumunda, özel kanun hükümleri geçerlidir.
“(15) Bu Kanuna
göre tüzel kişiliği kaldırılan köylerde, bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren 29.07.1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununa göre alınması
gereken emlak vergisi ile 26/5/1981 tarihli ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu
uyarınca alınması gereken vergi, harç ve katılım payları 5 yıl süreyle alınmaz
ve 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu madde-sinin
birinci fıkrasının üçüncü bendi, 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci
bendi ile beşinci bendi, 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının beşinci bendi
hükümleri 31/12/2017 tarihine kadar (bu tarih dahil) uygulanmaya devam edilir.
Bu yerlerde içme ve kullanma suları için alınacak ücret 5 yıl süreyle en düşük
tarifenin %25’ini geçmeyecek şekilde belirlenir. 10/7/2004 tarihli ve 5216
sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun geçici 2 nci maddesi ile köy tüzel
kişiliği kaldırılarak mahalleye dönüştürülen yerlerde de bu fıkra hükmü
uygulanır.”
“(27) Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce yolların inşa, tamir ve genişletmesi nedeniyle
2464 sayılı Kanunun 86 ncı maddesi uyarınca tarh edilmemiş harcamalara Katılma
Payları belediye meclisi kararıyla alınmayabilir.”
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN –
Yerinizden, açtım Sayın Hamzaçebi, buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Peki, teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, okunan
önergenin metninde yer alan 15 numaralı fıkradaki düzenleme, Anayasa’nın
eşitlik ilkesine aykırıdır. Yani bu kanunla, köyden mahalleye dönüşen yerdeki
arazi emlak vergisine tabi olacak, bu kanun kapsamına girmeyen ve köy olarak
statüsü devam edecek olan köylerdeki arazi emlak vergisine tabi olacak veya bu
kanunla mahalleye dönüşen köylerdeki vatandaşın evinde kullandığı içme suyu,
kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla su ücretine tabi olacak, bu kanunla
köye dönüşmeyen, mahalleye dönüşmeyen köylerdeki içme suyu ise herhangi bir
şekilde tarifeye, ücrete tabi olmayacak. Bu, Anayasa’nın eşitlik ilkesine çok
açık bir şekilde aykırıdır. Bu şekilde, aykırı bir düzenlemenin görüşülmesi
mümkün değildir Sayın Başkan. Eğer “görüşelim” derseniz, usul tartışması talep
edeceğim.
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Hamzaçebi. Lehte, aleyhte?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ben, aleyhte.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Lehte.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Aleyhte.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – Lehte.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Lehte Sayın Başkanım.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Lehte.
BAŞKAN – Evet,
Sayın Ahmet Aydın, lehte.(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
2.- 338 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın geçici 1’inci
maddesinin 15’inci fıkrasıyla ilgili önergenin Anayasa’ya aykırı olduğu
gerekçesiyle görüşülüp görüşülemeyeceği hakkında
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Aslında Değerli
Başkanım, bu verilen önergenin Anayasa’ya aykırılık iddiasını kabul etmek
mümkün değil. Cumhuriyet Halk Partisinden de verilen önerge, benzer bir önerge.
Bu önergeyle de beş yıl süreyle birtakım vergilerden biz köylümüzü muaf tutmaya
çalışıyoruz. Aslında buna katılınması gereken bir husus. Burada ana muhalefetin
bu itirazını da anlamak mümkün değil.
Tabii değerli
arkadaşlar, bu yasa tasarısının sonlarına doğru geliyoruz. İlk günden beri
hakikaten hiç hak etmediğimiz çok ciddi manada ithamlar, ağır bir şekilde
hakarete varan birtakım sözleri burada işittik, duyduk.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Şu su paralarını konuşalım.
AHMET AYDIN
(Devamla) – Bunların hiçbirisini kabul etmek mümkün değil. Herkese, söylediğini
biz iade ediyoruz; ayrı şey.
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) – En kibarlarını biz söyledik yani.
AHMET AYDIN
(Devamla) – Ancak, değerli arkadaşlar, böyle bölücülük, ihanet, vatan hainliği,
Oslo gibi, federasyon gibi…
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) – Sayın Aydın, biz mi gittik Oslo’ya?
AHMET AYDIN
(Devamla) – Hakikaten böyle çok ucuz,
olmayan şeylerin burada konuşulması bizleri derinden üzmüştür.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Nerede konuşmak lazım, Oslo da mı konuşmak lazım?
AHMET AYDIN
(Devamla) – Bu ülke büyük bir ülkedir,
bu ülke güçlü bir ülkedir. Böyle paranoyalar üzerine bu ülke idare edilemez.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Çoğu gerçekleşti, gerçekleşti.
AHMET AYDIN
(Devamla) – Artık bu millet de bunlara inanamıyor.
Vatanseverliği
ölçmeye gelince de hiç kimsenin bizim vatanseverliğimizi ölçmeye hakkı yoktur;
haddi de değildir.
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) – Niye ölçmeye hakkımız yok?
AHMET AYDIN
(Devamla) - Vatanseverlik bu ülkeye hizmet etmekle ölçülür, bu millete hizmet
etmekle ölçülür.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Millet yakında ölçecek sizin ne olduğunuzu!
AHMET AYDIN
(Devamla) - Dolayısıyla değerli arkadaşlar, herkes dönüp geçmişine baksın.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Bu şehitler nereden geliyor?
AHMET AYDIN
(Devamla) - Biz bu millete ne vermişiz, bu ülkeye ne vermişiz, bu millet için
nasıl hizmet etmişiz ve dolayısıyla herkes kendi vatanseverliğini ölçsün ve
bunu biz kamuoyunun takdirine bırakalım.
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) – Bir günde 18 şehit var! Yine de utanmadan konuşuyorsun!
AHMET AYDIN
(Devamla) - Yine değerli arkadaşlar, tabii ki, konjonktürel partilerden
bahsettiler; farklı farklı, ağza alınmayacak birtakım ifadeler. Konjonktürel
partiler gelip geçici, saman alevi gibi olan partilerdir. Bir seçimde iktidar
olup, bir sonraki seçimde sandığın dibini bulan partilerdir.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Kendinizi tarif ediyorsunuz.
AHMET AYDIN
(Devamla) - Ancak biz on yıldır halkın desteğiyle iktidar oluyoruz ve her
yapılan seçimde de oylarımızı artırarak iktidarımızı devam ettiriyoruz.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – İyice şımardınız!..
AHMET AYDIN
(Devamla) - İşte, böyle bir muhalefet olduğu müddetçe de biz iktidar olmaya
devam ederiz diye düşünüyorum.
Yine değerli
arkadaşlar, özellikle bazı partilerimiz maalesef burada özerkliğe kadar yol
açan çok haksız ithamlarda bulundular. Bizim öyle özerklik düşüncemiz yok.
Yerel yönetimleri güçlendirmeye çalışıyoruz.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Mehdi Eker’in sözünü bir açıkla bakalım! Bak, Metiner orada
oturuyor, sor bakalım ona bir.
AHMET AYDIN
(Devamla) - Ama “Biz geldiğimiz zaman özerklik getireceğiz.” diyen siyasi
partiler var, onun genel başkanları var, o partilerin sözcüleri var. Onlar
kendilerini çok iyi bilirler.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET AYDIN
(Devamla) – Dolayısıyla demokrasi adına yerel yönetimleri güçlendiren böyle bir
tasarıya karşı çıkmalarına da anlam veremiyorum.
Teşekkür ediyor,
hayırlı akşamlar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Aleyhte söz
isteyen Sayın Hamzaçebi, buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce,
oturduğum yerden bu maddedeki problemi ifade ettim, biraz daha konuyu açmak
istiyorum.
Bu önergedeki 15
numaralı fıkra Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırıdır. Anayasa’nın 73’üncü
maddesi “Herkes mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür.” der; mali güç.
Emlak Vergisi Kanunu da mali gücü dikkate alarak köylerdeki vatandaşlarımızı
emlak vergisinden muaf tutmuştur, gayet açık.
Şimdi, bu kanunla
büyükşehir sınırları içerisine alınan köyler mahalleye dönüştürülüyor,
mahalleye dönüştüğü için artık o köylerin emlak vergisi muafiyeti ortadan
kalkıyor. Artık, o vatandaşlarımız, köylerde yaşayan, çiftçilikle uğraşan
vatandaşlarımız tarım arazisi için emlak vergisi ödeyecektir. Uyarımız üzerine
“Beş yıl süreyle bunu muaf tutalım.” diyor şimdi bu önerge. Beş yıl sonra bütün
bu köyler binayla mı dolacak, bu tarım arazileri ortadan mı kalkacak, özelliği
mi değişecek? Bu yanlış. Diğer köydeki yani bu kanunla mahalleye dönüşmeyen,
büyükşehir olmayan köylerdeki arazi emlak vergisinden ebediyen muaf olmaya
devam edecek ama bunlar için beş yıllık bir muafiyet var; bu yanlış. Kanun,
Anayasa vergide mali gücü esas alarak bir eşitlik tanımı yapmıştır. Yani aynı
konumda olanlara aynı kuralları uygulamaktır bu eşitlik, farklı konumda
olanlara farklı kuralları uygulamaktır. Bu ilkeyi bu madde altüst etmiştir.
İkinci problem,
köylerde kullanılan içme ve kullanma suları. Şimdi, bu madde diyor ki: “Ben
biraz hoşgörülü davranıyorum.” diyor madde, “Bu mahalleye dönüşen köylerdeki
içme ve kullanma sularının tarifesini düşük tutacağım.” Yani bu şu demektir:
Balıkesir’in Gönen ilçesinin Alaattin köyünde hayvancılıkla uğraşan İsmail
Erkoyuncu kardeşimiz artık hayvana verdiği su için, hayvanın içtiği su için su
parası ödeyecektir. Ya da Trabzon’un
Tonya ilçesindeki, onun köylerindeki hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımız
artık hayvana verdiği kullanma suyu için para ödeyecektir. Manisa’nın
Hacıaliler köyündeki vatandaşımız, hayvan yetiştiren vatandaşımız para
ödeyecektir.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Ayrıca atık su ödeyecek, atık su da; bitmiyor.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) – Şimdi, bu mu Sayın Ahmet Aydın’ın böyle muhalefet diye
bize eleştiri yönelttiği ve kendilerinin doğru yaptığını ifade ettiği anlayış
bu mudur? Madde yanlış, madde Anayasa’ya aykırıdır. Gelin, bunda ısrar etmeyin.
Anayasa Mahkemesinden dönecek olan bir düzenlemedir.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Lehte söz
isteyen, Sayın Şandır.
Buyurun.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sonuna yaklaştığımız bu
kanun, baştan bu yana tüm konuşmacıların ısrarla ifade ettiği bir şekilde
Anayasa’ya aykırıdır. Anayasa’ya aykırılık konusu bir türlü iktidar tarafından
gerek Komisyon toplantılarında gerekse Genel Kurul toplantılarında cevabı
bulunmamış bir sorudur. Bu konu, eğer Anayasa Mahkemesi bütünüyle
siyasallaşmadıysa, eğer hukuksa temel belirleyici husus Anayasa Mahkemesinden
Anayasa’ya aykırılık konusundan dönmesi gerekir.
Nedir mesele?
Sayın Ahmet Aydın’ın, -tabii, çok teknik bir konuda- Sayın Hamzaçebi’nin dile
getirdiği, verdiğiniz önergeyle getirdiğiniz aykırılığı ifade eden o teknik
konuda karşıtlık olarak ifade ettiğiniz hususlar hiç ilgisi yok Sayın Aydın ama
Anayasa’ya aykırılık konusu başından bu yana ifade ediliyor.
Bakınız, Türkiye
hukuk birliği konusunda kurucu hukukun bir temel ilkesi var, Türkiye de tek
hukukla yönetiliyor ama şimdi getirdiğiniz yasayla Türkiye’nin idari yapısını
iki hukuka dönüştürdünüz; 29 il bir ayrı hukukla, 52 il bir ayrı hukukla idare
edilecek.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – Şimdi 16 il aynı hukukla idare ediliyor.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Böyle olunca Anayasa’nın eşitlik ilkesi gibi 10’uncu maddesi -çok
temel bir ilke- vatandaşların eşit bir hukuka muhatap olması hususu bu yasayla
getirdiğiniz idari düzenlemeyle, kaldı ki yine Anayasa’nın 123’üncü maddesi
“İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür.” ilkesi, bütün bunlar bu yasayla
çiğnenmiş durumda. Artık, bu yasanın Anayasa’ya uygunluk gibi bir hassasiyeti
yok. Bu yasanın öyle bir gayreti de yok. Bu yasa, kendince bir devrim. “Bir
darbe” dedi bir arkadaşımız, doğru söyledi. Bu, “Ben yaptım oldu. Ben, bu
meselede bir yere ulaşacağım. Dolayısıyla, her yol mübah, her imkânı
kullanırım.” anlayışının bir sonucu bu.
Dolayısıyla,
teknik olarak Sayın Hamzaçebi’nin, getirdiğiniz önergeyle, getirdiğiniz hususun
Anayasa’ya aykırılık konusunun cevabı verilmeli. Verilmediği takdirde, tekrar
ediyorum, eğer Anayasa Mahkemesi bütünüyle iktidarın vesayeti altında değilse,
hukuk varsa, Türkiye bir hukuk devleti olma niteliğini devam ettiriyorsa bu
yasanın Anayasa Mahkemesinden dönmesi lazım ama bu getirdiğiniz adaletsizliği,
bu getirdiğiniz önergeyi çekerek düzeltirseniz belki bir imkân doğabilir diye
düşünüyorum.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Aleyhte söz
isteyen Sayın Mahmut Tanal, İstanbul milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Teşekkür ederim Değerli Başkan.
Değerli
milletvekilleri hepinize saygılar.
Karşımda, anayasa
hukuk profesörü Sayın Burhan Kuzu Hocam durunca, anayasa… Birinci sınıfta
pratik ders kitaplarında böyle bir soru sorulduğu zaman “Efendim, cevabı
nedir?” Şimdiki çoktan seçmeli ders sorusu açısından sorulmaz idi o dönem,
yorum sorusu getirilir idi. “Hangi, Anayasa’nın maddelerine aykırı?” denilirdi.
Sayın Grup Başkan Vekilimizin dediği gibi, 10’uncu maddesindeki eşitlik ilkesi
bir, bir de cumhuriyetin niteliklerini belirten Anayasa’mızın 2’nci
maddesindeki ve 4’üncü madde uyarınca “Değiştirilemez, değiştirilmesi teklif
edilemez.” sosyal hukuk devleti ilkesine de aykırıdır. Nedir bu sosyal hukuk
devleti ilkesi Anayasa’nın 4’üncü maddesindeki değiştirilemez, değiştirilmesi
teklif dahi edilemez? Çünkü, burada, sosyal hukuk devleti zayıflatılıyor ve aşındırılıyor, alanı, kapsamı daraltılıyor
yani sadece biz, bunu, eşitlik anlamında, onu dâhil ve 2’nci maddesindeki
sosyal hukuk devleti… Çünkü köylümüz, çiftçilikle uğraşan vatandaşımız dar
gelirlidir, sosyal hukuk devletinin kapsamındaki hadise, bu anlamda, dar
gelirliyi koruma anlamında sosyal hukuk devleti konulmuş durumdadır.
Eğer sınav cevap
kâğıtlarında böyle cevap verilmez ise -o dönem, tabii ki sadece Sayın Burhan
Kuzu Hoca kâğıtlarımızı okumazdı, Selçuk Özçelik de bu kâğıtları okurdu- biz
ders geçemezdik. İşin doğrusu bu. Ama eğer bu cevaplar karşısında -İç Tüzük’ün
84’üncü maddesi uyarınca Sayın Meclis Başkan Vekilimizin resen göz önüne alması
lazım- Anayasa Komisyonu Başkanı Değerli Hocam -eğer yanlış bir şey söylersem
beni bağışlasınlar, kendilerinden özür dilerim- bu şekilde düşünmezse Hocam
sınıfta kalır, ben sınıfı geçerim Selçuk Özçelik Hocamın karşısında yani işin
doğrusu bu. Ama “Efendim, biz grup olarak böyle bir söz aldık, bu söz
karşısında bu düşünceye katılmıyoruz.” derlerse ona da saygı duyacağım.
Özellikle Burhan
Kuzu Hocama ben sataşmada bulundum, inşallah “69’uncu maddeye göre sataşma
var.” der, bu konuda bize doyurucu bir bilgi verir.
Hepinize
saygılar.
İyi akşamlar
diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın
Canikli, bir söz talebiniz var.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
59.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, yapılan
usul görüşmesiyle ilgili konuya ilişkin açıklaması
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Anayasa’nın
73’üncü maddesinde anlamını bulan “ödeme gücü” ilkesi burada hiçbir şekilde
ihlal edilmemektedir. Nedeni şu: Şu anda
da köyler bu muafiyetten faydalanmakta ama köy statüsünde olmayanlar bundan
faydalanmamaktadır yani eğer bir eşitsizlik söz konusuysa bu şu anda var,
yıllardan beri var, eskiden beri var; ki, ayrıca bu anlamda, mutlak anlamda bir
eşitsizlik değildir. Neden? Çünkü, bakın, köylerde varsayım olarak daha düşük
gelir grubunda bulunan insanlar ve daha düşük değerli vergiye tabi serbest
stoku nedeniyle ya düşük oranlı vergilendirilmekte ya da hiç
vergilendirilmemektedir. Dolayısıyla, bu kural ilk defa bununla uygulamaya
konulmamaktadır.
Söylenen şu ise
yani şu anda bu kanunun yürürlüğe girişinden önce büyükşehirlerdeki köylerin,
emlak vergisi açısından vergiden muaf olan köylerin bir kararla -işte yasal bir
kararla, şu anda yaptığımız gibi- bir yasama organının kararıyla bir anda bu
statüyü kaybetmeleri ve vergiye tabi hâle gelmeleri nedeniyle bir eşitsizlik
söz konusu deniliyor ise bu da doğru değil. Nedeni şu: Şöyle bir varsayımdan
hareket etmemiz gerekir: Bu projeden sonra birçok yerde –belki tamamı demek
doğru olmayabilir- bir değer artışı meydana gelecek, özellikle belli bölgeler,
turizm bölgeleri başta olmak üzere. Dolayısıyla, ödeme gücü ilkesi beş yıl
sonra -bu beş yıllık süre içerisinde bu muafiyet devam ediyor, bu korunuyor-
değerleme meydana gelecek ve beş yıl sonra da değerleme meydana geldiği zaman
da vergiye tabi hâle gelecek. Dolayısıyla -biraz önce ifade ettim konuşmamda-
bu beş yıllık süre sonunda tekrar bir değerlendirme imkânı ortaya çıkacak,
kanun koyucu ve ona göre eğer bazı bölgelerde bir kısmında ya da tamamında bu
beklenen değerleme meydana gelmemişse ve ödeme gücü ilkesi açısından vergi
ödeme kabiliyeti ödenebilir hâle gelmeyen yerlerde bu muafiyet uzatılabilir ama
artış söz konusu olduğu zaman özellikle vergilendirmek gerekir Anayasa’nın
73’üncü maddesindeki ödeme gücü ilkesinin bir gereği olarak çünkü artık ödeme
gücü yani vergi ödenebilir bir hâle gelmiştir değer artışı olacağı için. Bu
projenin varsayımı odur zaten. Dolayısıyla bu anlamda herhangi bir eşitsizlik
söz konusu değildir. Tam aksine, bu yapılmadığı takdirde esas eşitsizlik
anayasal anlamda ortaya çıkar. Bu nedenle Anayasa’ya aykırılık söz konusu
değildir Sayın Başkanım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Hamzaçebi,
buyurun.
60.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin,
yapılan usul görüşmesiyle ilgili konuya ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu tasarı
yasalaştığı zaman, yürürlüğe girdiği zaman 16.082 köy mahalleye dönüşecek.
Sayın Canikli, köyler mahalleye dönüştüğü zaman bunların arazilerinde müthiş
değer artışları olacak, bakacağız, değerlendireceğiz, değer artışı varsa onlara
emlak vergisi ödeyeceğiz, beş yılın sonunda onları uzatmayacağız, diğerlerini
uzatacağız.” anlamında bir değerlendirme yapıyor.
Şimdi, bu
değerlendirmenin hiçbir tarafına katılmak mümkün değil. Varsayalım ki değer
artışı oldu. Ee, köylü orada yine tarım yapıyor, yani o arazideki bir miktar
değer artışı ne ifade eder? Ayrıca, 16.082 köyde değer artışının olması mümkün
müdür sırf bu yasa çıktı diye? Bir köye bu yasayla mahalle statüsü verdiğiniz
zaman köy olmaktan kurtuluyor mu?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Beş yıl içinde ama…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, beş yıl içinde kurtulacak mı? Böyle bir mantık
savunulabilir bir mantık değildir.
Anayasa’nın
73’üncü maddesi “Aynı konumda olanlara aynı kurallar uygulanır.” der. Yani
istersen ona “mahalle” de, istersen oraya”şehir” de, fark etmez, orası mahiyet
itibarıyla, statüsü hâlen köy olan bir yerleşim birimiyle aynı özelliklere
sahipse ona aynı vergi kurallarını uygularsınız. Anayasa’nın 73’üncü maddesi
bunu söyler. Anayasa Mahkemesi de 73’üncü maddeye ilişkin olarak bugüne kadar
vermiş olduğu kararlarda bunu böyle yorumlamıştır.
İçme ve kullanma
sularına ilişkin hiçbir örnek vermediniz, orada beş yıl süresi de yok, orada
madde hemen yürürlüğe giriyor.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – İndirimli oran…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, indirimli oran…
Ha, köylüye şunu
diyorsunuz, “Senden şehirdeki gibi değil, biraz daha düşük tarifeyle ücret
alacağız.” Yani Balıkesir’in Gönen ilçesinin Alaattin Köyü’ndeki İsmail
Erkoyuncu kardeşimiz, artık o yetiştirdiği hayvanlar için, koyunlar için,
onlara verdiği su için artık para ödeyecektir. Yani köylünün hayvan
yetiştiriciliğindeki suyuna, hayvanın içme suyuna göz diken, ondan para alarak
bu bütçeyi denkleştirmeye çalışan bir anlayış, bunu takdirinize sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Sayın Tanal…
61.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, yapılan usul
görüşmesiyle ilgili konuya ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, sayın AKP
temsilcileri şunu gözden kaçırıyorlar, su bir yaşam hakkıdır. Su, bir yaşam
hakkı olduğuna göre, yaşam hakkını ticarileştirmek yaşam hakkının ihlali
anlamına gelir. Bu anlamda, suya ticarileştirme gözüyle bakmamak lazım. Hatta
bu çerçevede, eğer İstanbul Silivri’den bakarsanız ve İstanbul’da Anadolu
yakasında da Küçükyalı’ya kadar bakarsanız İSKİ, kontörlü sayaç sistemine
geçti, “önce para, sonra su.” Şimdi, bu şekilde eğer köylerde kaçak suyu önleme
adına “önce para, sonra su”, uygulama oraya kadar gidecek yani insanımızın
orada, “su yaşam hakkıdır” ilkesi uyarınca yaşam hakkının ihlali gelir.
İkincisi, şu gözden uzak tutuluyor: Anayasa’mızın 2’nci maddesindeki sosyal
hukuk devletini zayıflatacak, aşındıracak düzenlemeler, 2’nci maddesindeki
sosyal hukuk devletinin ihlalidir yani eşitlik ilkesine ilave olarak. Bu da
Anayasa’nın 4’üncü maddesi uyarınca değiştirilemez, değiştirilmesi teklif
edilemez kapsamın içerisinde kaldığı için Sayın Başkanlığınızca, 84’üncü
maddesi uyarınca resen göz önüne alınarak bunun çekilmesini arz ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Tanal.
ENVER ERDEM
(Elâzığ)- Sayın Başkanım, söz istiyorum.
MUSTAFA ERDOĞAN
(Muğla) – Sayın Başkanım, söz istiyoruz.
BAŞKAN – Evet,
usul tartışması tamamlanmıştır ancak üç sayın milletvekilimiz bu konuyla ilgili
söz istediler, ikişer dakika söz veriyorum.
Sayın Yılmaz,
buyurun.
62.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, yapılan usul
görüşmesiyle ilgili konuya ilişkin açıklaması
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
burada hiç değinilmeyen konulardan bir tanesi ihtiyaç fazlası personel. İhtiyaç
fazlası personel olan işçiler, zaten pek çok haktan yoksunlar. Bu işçilerden
Bakanlığa bildirilip yeni kurumlara gönderilenler, eğer beş gün içerisinde işe
başlamazlarsa ihbar tazminatları ödenmeksizin iş akitleri feshediliyor.
Hükûmetten gelen metinde ise ihbar tazminatları ödeneceği belirtiliyor, 17’ye
göre feshedileceğinden dolayı. En azından Hükûmet metnine dönülmelidir burada.
Onun dışında,
Sayın Başkan, yine bu ihtiyaç fazlası personelin önceki kurumlarından olan
alacaklarının sonraki kurum tarafından ödenmeyeceği belirtiliyor ama önceki
kurumların tüzel kişilikleri yok ediliyor. O zaman bu işçiler nereden
alacaklar, kimden alacaklar alacaklarını? Bu konuda da bir düzenleme
getirilmeli.
Bunun yanında,
yine Hükûmet metninde daha olumlu bir olay varken toplu iş sözleşmesine sahip
olan işçiler, bu toplu iş sözleşmelerinin yenisi yapılıncaya kadar o haklardan
yararlanacakları belirtilmesine rağmen, komisyon metninde yine bu konudan
herhangi bir şekilde bahsedilmemiş. Toplu iş sözleşmesi hakkına sahip olan
işçilerin, kesinlikle, bu hakları gasbedilmemelidir. Yine bu haklarını
koruyacak şekilde çalışmalar devam etmelidir. Kıdem tazminatları bu şekilde
eritilmemelidir. Bu konuya hiç değinilmiyor. Lütfen, en azından…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Yılmaz.
Buyurun Sayın
Erdoğan.
63.- Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, yapılan usul
görüşmesiyle ilgili konuya ilişkin açıklaması
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Şimdi, bu
“Diyarbakır’ı, Mardin’i, Van’ı PKK’ya teslim edeceğiz.” diye çıkartılan
kanunla, Uşak, Afyon ve Kütahya dışında Ege Bölgesi’nin tamamı büyükşehir
hâline getiriliyor. Bu yeni getirilen önergeyle, beş yıl sonra, köylünün
sırtına emlak vergisi gibi bir sürü yük binecek. Bu bölgede tarımsal üretimin
yapılması imkânsız hâle gelecek.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir
saniye… Sistemden kaynaklandı.
Sayın Erdoğan,
bir yandaki mikrofondan konuşabilir misiniz.
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) – Şimdi, Türkiye’de en nitelikli tarımın yapıldığı Ege Bölgesi’nde
bundan sonra köylünün sırtına sarılan bu yüklerle tarımın yapılması, üretim
yapılması mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla, Türk ekonomisi, önümüzdeki dönemde
çok ciddi bir darbe alacaktır. Çünkü Türkiye’de coğrafi ve iklim şartları
dolayısıyla en nitelikli tarım yapılan bölge Ege Bölgesi’dir. Siz bu bölgeyi
tarımın dışına çıkarıyorsunuz, bu memlekete yapılabilecek en büyük ihanetlerden
birisi de budur. Onun için, yani siz “Köyü şehir yaptım.” diyerek köydeki yaşam
tarzını değiştiremezsiniz, üretim tarzını değiştiremezsiniz. Bu köylü ilk
seçimde bu tokadı size çakar ve siz oraları büyükşehir yaptığınıza pişman
olursunuz, inşallah düzeltmek de bize nasip olur.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Erdem…
64.- Elâzığ Milletvekili Enver Erdem’in, yapılan usul
görüşmesiyle ilgili konuya ilişkin açıklaması
ENVER ERDEM
(Elâzığ) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Şimdi, Sayın
Başkanım, bu “adalet” kavramıyla “hukuk”
kavramı arasındaki farkı bizler biliyoruz. Ama başta siz olmak üzere, Komisyon
Başkanımız da çok büyük adaletsizlik yaptınız, aslında hukuksuzluk yaptınız.
Yaklaşık bir buçuk aydır bu, Meclisin Komisyonunda, Genel Kurulunda Anayasa’nın
en az yedi sekiz maddesini sayıyorduk, şimdi bir iki madde daha eklendi, yani bu sekiz on maddesine aykırı olan bir
düzenleme. Allah için, yani hukukun bir gereği olarak “Aykırı mıdır, değil
midir?” noktasında Anayasa Komisyonuna da göndermeden, Anayasa’nın piri olan
hocalarımız da gözlerini, kulaklarını kapatarak bu yasayı geçirmeye
çalışıyorsunuz.
Dolayısıyla, bu,
defaatle söylendi, Anayasa’nın 3’üncü maddesine aykırı, devletin birliğine,
bütünlüğüne aykırı; 10’uncu maddesine, eşitliğe aykırı; 123’üncü maddesine,
90’ıncı maddesine… Yine, merkezî idareyi düzenleyen 126, mali idareleri
düzenleyen 127, Anayasa’nın 161, 162, 163, 169, 170’inci maddelerinin hepsi sayıldı.
Bunları sizler de biliyorsunuz, zaten birçoğunuz hukukçusunuz ama madem bu
adaletsizliği sonuna kadar götürmek istiyorsunuz, bence bu son, gündeme
getirilen, iddia edilen konuda da kulaklarınızı kapatın ve çalışmalarınıza
devam edin diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Erdem.
Sayın Akar…
65.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın, yapılan usul
görüşmesiyle ilgili konuya ilişkin açıklaması
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Evet Sayın Başkan, bu köylerden su parası alınma meselesini geçenki
konuşmamda anlatmıştım ama şunu da söylemek istiyorum: Sadece su parası
almayacaklar, bir de atık su parası alacaklar yani köylü suyla beraber bir de
atık su parası ödeyecek. Yalnız, büyükşehir belediyelerinin köyden mahalleye
dönüştürülmelerine de Sayın Canikli diyor ki:”Beş yıl süreyle zaten bunlardan
vergiler alınmayacak. Beş yıl sonra da bunların değerleri artacak.” Beş yıl
sonra falan değeri artmaz, yüz sene sonra da bunlar köy olacaktır. Tarımla
uğraşan, hayvancılıkla uğraşan köylerin bizim Kocaeli’de olduğu gibi, başka
illerde olduğu gibi köyden şehre dönüşmesi…
FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) – Ya Haydar, bizden sulama tesisi istiyorlar, sen ne diyorsun?
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
– Bedava konuşma!
Balaban köyünden
resen fatura kestiniz, jandarmayla evlere dağıttınız Balaban köyünde.
Jandarmayla evlere dağıttınız ama o parayı alamadınız. O parayı alamıyorsunuz,
şimdi buradan…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) – Balaban köyü, İzmit’in zeytinleri…
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Jandarmayla yaptınız jandarmayla, konuşma!
BAŞKAN – Sayın
Akar, teşekkür ediyorum.
Evet, Sayın
Öztürk, son söz…
Buyurun Sayın
Öztürk.
66.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, yapılan usul
görüşmesiyle ilgili konuya ilişkin açıklaması
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(M ersin) – Sayın Başkanım,
bu yasa tasarısı, kuyruğundan başına kadar neresinden bakarsanız bakın
Anayasa’ya aykırı. Aynı şekilde, bizim, burada, bu koşullar altında, ağır
koşullar altında çalıştırılmamız da Anayasa’ya aykırı. Anayasa’nın 50’nci
maddesi “Dinlenme, çalışanların hakkıdır.” diyor. Dolayısıyla, böylesine… Bu
saatte, şu anda sadece pavyonlar açık, bir de kamyon şoförleri herhâlde
yoldadırlar. Bu bir hak ihlalidir, Anayasa’ya aykırıdır, ayrıca mobbingtir.
Ben, yarın sizin şahsınıza karşı manevi tazminat davası açacağım. Mobbingi siz
uyguluyorsunuz.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Sayın Ağbaba,
buyurun.
67.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, yapılan usul
görüşmesiyle ilgili konuya ilişkin açıklaması
VELİ AĞBABA
(Malatya) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
AKP’deki bazı arkadaşlar, bu yasayı yapan arkadaşlar köyü Kadıköy, Ortaköy,
Bakırköy falan sanıyorlar herhâlde. Yani köylerde, bizim köylerimizde hâlâ
hayvancılık yapılıyor, hâlâ bizim Malatya’da yaylacılık yapılıyor. Şimdi,
yayladan, dağdan çıkan sudan su parası alacaklar! Bir de bitişiğimizde Elâzığ
var, Adıyaman var. Elâzığ ve Adıyaman’da hayvancılık yapanlar su parası
ödemeyecekler, Malatya’da yaşayan, yaylada binbir zorlukla üretim yapanlar, su
parası ödeyecekler. Böyle bir şey kabul edilebilir mi bilmiyorum. Şimdi, bir de
yakında bu suyu da özelleştirirler. Malatya’da bir özelleştirme örneği var ki,
TEDAŞ özelleştirmesi, herkes yaka silkiyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Evet, Sayın Özel,
son söz, Anayasa’ya aykırılıkla ilgili, buyurun.
68.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, yapılan usul
görüşmesiyle ilgili konuya ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Sayın Başkan, çok teşekkür ederim.
Bizim Manisa
olarak diğer yeni büyükşehir olacak illerden bir farkımız, biz kuyuya taş atanı
yakından tanıyoruz.
Sayın Tanrıverdi,
Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısıydı ama Manisa’da bir
ağabeylik tartışmasıdır, gidiyor. O yüzden ki, Manisa bir şehzadeler kenti
olduğu hâlde, yeni kurulacak belediyeye
Bülent Arınç -hani adı anılmasın diye, sırf “şehzade”- kendi ismini
koymaya çalıştı. “Kendim ben tek şehzadesiyim bu partinin.” diyor ama sonra çok
itiraz ettik, orası düzeldi. Kendisi Kulalı. Taptuk Emre Hazretlerinin ve Yunus
Emre Hazretlerinin türbesi Manisa merkeze 135 kilometre mesafede. Manisa merkez
ilçenin adını “Yunus Emre” ilçesi olarak koymaya çalışıyor. Oysa kendi ilçesinde,
Kula’da, Kula Belediyesinin adını, gelsin, burada “Kula Yunus Emre Belediyesi”
yapalım. Manisa’da 5 tane gazeteden 4 tanesi iktidar partisiyle çok yakın,
hepsi birden diyor ki: “Bu belediyenin adı ‘Mesir’ olmalı.” Ama Sayın
Tanrıverdi dinlemiyor bunu.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
2.- 338 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın geçici 1’inci
maddesinin 15’inci fıkrasıyla ilgili önergenin Anayasa’ya aykırı olduğu
gerekçesiyle görüşülüp görüşülemeyeceği hakkında (Devam)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, geçici 1’inci madde üzerinde Giresun Milletvekili Sayın
Nurettin Canikli ve arkadaşlarının verdiği değişiklik önergesinin, geçici
1’inci maddenin (15) numaralı fıkrasında yaptığı düzenlemeyle Anayasa’ya aykırı
sonuçlar doğuracağı iddia edilmiş ve konu hakkında usul tartışması açılmıştır.
Lehte ve aleyhte görüşleri hep birlikte dinledik. Buna göre, Başkanlığın
yaptığı değerlendirmeyi paylaşmak istiyorum:
Açık ve net bir
şekilde yazım ve hüküm olarak Anayasa’nın belirli bir düzenlemesine aykırılık
teşkil eden önergeyle yapılmak istenen bir değişiklik Başkanlıkça işleme
alınmayabilecektir ancak Anayasa’ya uygunluk ve aykırılık bakımından tartışmalı
olan farklı görüşlerin öne sürüldüğü değişiklik taleplerinde Başkanlığın resen önergeyi
işlemden kaldırmasının İç Tüzük’ün tanıdığı yetkileri aşacağı
değerlendirilmektedir.
Birazdan Komisyon
ve Hükûmete önergeye katılıp katılmadıkları sorulacaktır. Komisyon ve Hükûmet
önergeye katılmıyorlarsa nedenini açıklayabilirler. Ayrıca önerge sahiplerinin
de önergenin gerekçesini açıklama imkânı bulunmaktadır. Buna göre, tutumumuzda
bir değişiklik yoktur.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN – Sayın
Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Katılıyoruz Sayın
Başkan.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Efendim, bakın, birisi hukukçu, birisi mühendis. Mühendis
“Katılıyoruz.” diyor, hukukçu “Takdire bırakıyoruz.” Böyle bir çelişki olamaz
Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İhtiyaç fazlası
personelin tespitinde norm kadro fazlası ve ihtiyaç fazlası şartının birlikte
aranması;
Mevcut yapıların
herhangi bir işleme gerek kalmadan doğrudan ruhsatlandırılmış sayılması;
Köyken mahalleye
dönüşen yerlerde, emlak vergisinin 5 yıl süreyle alınmaması ve Gelir Vergisi
Kanunu ile tanınmış muafiyetlerin 5 yıl süre ile korunması; amaçlanmaktadır.
Ekli (25) sayılı
listeye Payas belediyesi eklenmiş ve yeni kurulan üç ilçenin taşradaki
kadrolarına ilişkin ekli (26) sayılı listede;
İçişleri
Bakanlığı’na 106, Maliye Bakanlığı’na 27, Milli Eğitim Bakanlığı’na 48, Sağlık
Bakanlığı’na 63, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na 27, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı’na 33, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na 9, Diyanet İşleri
Başkanlığı’na 15, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’ne 18, Emniyet Genel
Müdürlüğü’ne 3 kadro ihdası yapılmıştır.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz, Sayın Başkan.
III. YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım…
Yoklama talebi
var, yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Öztürk, Sayın Serindağ, Sayın Havutça, Sayın Tanal, Sayın Demiröz, Sayın
Ağbaba, Sayın Akar, Sayın Erdoğdu, Sayın Onur, Sayın Tamaylıgil, Sayın
Değirmendereli, Sayın Güven, Sayın Küçük, Sayın Güler, Sayın Yılmaz, Sayın
Acar, Sayın Eyidoğan, Sayın Aksünger, Sayın Özbolat, Sayın Gürkan, Sayın Şafak.
Evet, iki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda geçici madde 1’i oylarınızı sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Geçici madde 2’de
iki önerge vardır, okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına,
338 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının Geçici 2. Maddesinin; (1). fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini;
(1). Ekli (27)
Sayılı listede yer almayan belde belediyelerinin tüzel kişiliğini korunmak
kaydıyla, “Türkiye İstatistik Kurumu tarafından 31/12/2012 tarihi itibarıyla
tespit edilecek Adrese Dayalı Nüfus Sayım Sonuçlarına göre nüfusu 2000’in
altında kalan belediyelerin tüzel kişilikleri ilk mahalli idareler genel
seçiminden geçerli olmak üzere kaldırılarak bu belediyelerin tüzel kişilikleri
köye dönüştürülmüştür. Ancak, Anayasa Mahkemesinin 6/12/2008 tarihli Resmi
Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 2008/34 Esas ve 2008/153 karar sayılı
kararıyla tüzel kişilikleri korunan belde belediyelerinin tüzel kişilikleri
devam eder.”
(3). fıkrasında
geçen “5 yıl” ibaresinin “10 yıl” olarak değiştirilmesini,
(5). fıkrasında
geçen “ve ekli (27) sayılı listeyle tüzel kişiliği sona ermeyen” ve “Ekli (27)
sayılı listede yer almakla birlikte,” ibarelerinin fıkra metninden çıkartılmasını,
arz ederiz.
Alim Işık Mehmet Erdoğan Nevzat Korkmaz
Kütahya Muğla Isparta
Sadir Durmaz Enver Erdem Oktay Öztürk
Yozgat Elâzığ Erzurum
Ali
Öz
Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338 sıra sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin;
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ
Milletvekili Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Malatya
Milletvekili Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ile İçişleri Komisyonu Raporu’nun Geçici 2. Maddesinin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Birgül Ayman Güler Muharrem Işık Celal Dinçer
İzmir Erzincan İstanbul
Namık Havutça Ali İhsan Köktürk Ali Serindağ
Balıkesir Zonguldak Gaziantep
Dilek
Akagün Yılmaz
Uşak
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK
VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ali Serindağ konuşacak.
BAŞKAN – Ali
Serindağ, Gaziantep Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; hiç tartışılmadan, ülkenin bir bölümü için yeni bir
yönetim modeli önerilmektedir. Bunun yerine, yönetim sorunlarının bütün olarak
ele alınması, bilimsel olarak araştırılması, tartışılması ve değerlendirmeler
yapılması daha iyi olmaz mıydı diye sormak lazım.
Şimdi, demin
köylerimizin şehre dönüştürüleceği ifade edildi. Yani şimdi siz zannediyor
musunuz ki bir kanunla, gece yarısı çıkarılan bir kanunla köylerimiz şehir
olacak? Öyle bir şey olabilir mi? Bu neye benziyor, biliyor musunuz, hani bir
fıkra var ya, anlatılır: Belediye meclisi, belediye başkanının başkanlığında
toplanmış, imar sorununu görüşüyorlar. Birisi diyor ki: ‘Burası fay hattına çok
yakın. Öbürü de diyor ki: “Ne var, bundan daha basit ne var. Bir karar alırız,
fay hattını 5 kilometre kuzeye kaydırırız.” Yani bir kararla, bir kanunla hepsi
olabilecekse başka hiçbir şeye gerek yok.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, biz şunu diyoruz: Bir ülkede ikili bir yönetim olmaz yani 52 ilde
farklı bir yönetim tarzı, 29 ilde farklı bir yönetim tarzı olmaz, bu
sürdürülebilir değildir.
Nitekim, cuma
günü Bolu’ya gittim, bana gazeteciler sordu. Bolu Belediye Başkanı bir gazeteye
verdiği bir röportajda demiş ki: “Siz bakmayın, şimdi bu kanun çıktı, 29 ilde
uygulanacak ama bir iki sene içerisinde tüm illerde uygulanacak. Onun için siz
müsterih olun.” Bunu niye demiş biliyor musunuz? Hani siz diyorsunuz ya:
“Büyükşehir olan yerlerde oradaki vatandaşlarımız kalkınacak, oralara şu hizmet
gidecek.” Bu 52 ildeki vatandaşlarımız da diyorlar ki: “Peki, biz üvey evlat
mıyız?” Ee haklılar. Madem bu yasanın uygulandığı yerlere hizmet daha iyi
gidecekse, diğer 52 ildeki vatandaşlarımız üvey evlat mı? O da onu telafi etmek
için bunu söylüyor, bu doğru. Bu, sürdürülebilir bir yönetim modeli değil,
önünde sonunda mutlaka bunu değiştireceksiniz.
Şimdi, Sayın
Bakan –zannediyorum, milletvekili sıralarında oturuyor- bir milletvekilimizin
sorduğu soruya karşılık “Jandarmanın görev alanında değişiklik olmayacak.”
dedi. Hâlbuki, bakınız, 2008 yılı 31 Aralık Resmî Gazete’sinde yayımlanan
Ulusal Plan var. O Ulusal Plan’da jandarmayla ilgili hususlar yer alıyor.
Bakın, “Jandarmada AB Devrimi”; ne diyor? “AB’ye söz verildi, Jandarma Genel
Komutanlığı sivilleşiyor. En geç beş yıl içinde jandarma, İçişleri Bakanlığına
bağlanacak…” Şimdi de bağlı ya: “…kurumda asker yerine profesyonel siviller
görev alacak. Başına kara kuvvetlerinden orgeneral değil, emniyetten polis
atanacak.” Şimdi, bu, doğrudur yanlıştır, o işin ayrı bir yanı.
Gene, Sayın Bakan
bir protokol imzalamış: “İl Özel İdareleri AB’ye hazırlanıyor, projesi
imzalandı.” Siz, özel idareleri kaldırıyorsunuz, ondan sonra özel idareler
AB’ye hazırlanıyor! Bu ne biçim şey?
Değerli
arkadaşlarım, gene, sözlerimin başında söylediğim hususa geliyorum, diyorum ki:
Gelin, siz yönetim modeliyle ilgili bir değişiklik yapmak istiyorsanız,
ülkemizin yararı ne ise onu oturalım, tartışalım, ona göre karar kılalım. Bir
gecede, gece yarısı operasyonuyla yapılan düzenlemeler hayır getirmez değerli
arkadaşlarım.
Şimdi, gene,
Sayın Bakan sorulan soruları yanıtlamadı. Diyorum ki ben, bakın, bir daha
soruyorum: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında mülkiye müfettişleri
ve İçişleri Bakanlığı kontrolörlerince ön inceleme izni istenmiş de İçişleri
Bakanı tarafından izin verilmemiş dosya var mı, varsa kaç tanedir? diye çok net
soruyorum. Bu soruya bir türlü cevap vermiyor Sayın Bakan.
Bakın, değerli
arkadaşlar, siz de hepiniz bizim gibi milletvekilisiniz, milletin hukukunu
savunmak sizin de görevinizdir, siz de bu soruları sorun, Sayın Bakana sorun,
Sayın Bakandan bu sorunun cevabını alın.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi, diyor ki yine Sayın Bakan: “Efendim, biz belediyeler
arasında herhangi bir ayrım yapmıyoruz.” Öyle mi? Kayseri Belediyesine bir mülkiye
müfettişi, tüm ısrarlara rağmen, göndermediniz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ SERİNDAĞ
(Devamla) - Elâzığ Belediyesinde mülkiye müfettişlerince yirmi otuz maddeden
inceleme yapıldı, hâlâ görevine devam ediyor.
Peki, teşekkür ederim
Sayın Başkanım, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına,
338 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının Geçici 2. Maddesinin; (1). fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini;
(1). Ekli (27)
Sayılı listede yer almayan belde belediyelerinin tüzel kişiliğini korunmak
kaydıyla, “Türkiye İstatistik Kurumu tarafından 31/12/2012 tarihi itibarıyla
tespit edilecek Adrese Dayalı Nüfus Sayım Sonuçlarına göre nüfusu 2000’in
altında kalan belediyelerin tüzel kişilikleri ilk mahalli idareler genel
seçiminden geçerli olmak üzere kaldırılarak bu belediyelerin tüzel kişilikleri
köye dönüştürülmüştür. Ancak, Anayasa Mahkemesinin 6/12/2008 tarihli Resmi
Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 2008/34 Esas ve 2008/153 karar sayılı
kararıyla tüzel kişilikleri korunan belde belediyelerinin tüzel kişilikleri
devam eder.”
(3). fıkrasında
geçen “5 yıl” ibaresinin “10 yıl” olarak değiştirilmesini,
(5). fıkrasında
geçen “ve ekli (27) sayılı listeyle tüzel kişiliği sona ermeyen” ve “Ekli (27)
sayılı listede yer almakla birlikte,” ibarelerinin fıkra metninden
çıkartılmasını,
arz ederiz.
Alim Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Evet.
Önerge üzerinde
söz isteyen…
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Alim Işık efendim…
BAŞKAN – Alim
Işık, Kütahya Milletvekili… (MHP sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu “büyük zehir” yasasının
iki önemli maddesinden birisi de bu maddedir. Birinci önemli maddesi
“bütünşehir” adıyla eyalete dönüştüren maddeydi. Şimdi de bağlıyoruz, geçici
2’nciyle de, nüfusu 2 binin altında kalan bütün beldeleri kapattığınız
maddedir.
Şimdi, neye oy
vereceğinizi hatırlatma adına bu maddede neler geçiyor, onu sizlerle paylaşmak
istiyorum: Bu maddeyle bugün itibarıyla, bu saat itibarıyla nüfusu 2011 yılı
sonuna göre 2 binin altında kalan 559 belde belediyesini kapatıyorsunuz.
Kapattığınız yetmiyormuş gibi, Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı maddeler
koymuşsunuz, diyorsunuz ki: Eğer bu kapatılan belde belediyelerinden herhangi
birisi kapatılmayan bir sınır belediyeye bağlanmak isterse Haziran ayı 2013’e
kadar altı ay yedi ay süre veriyorsunuz. “Belediye meclisleri karar alsın,
bağlanabilirler ama kapatılan iki belde belediyesi yakınındaki bir belediye
veya köyle beraber birleşmek isterlerse kanunun yayımı tarihine kadar
referandum yapınız.” diyorsunuz. Ya siz bu memlekette yaşamıyorsunuz ya hukuktan,
kanundan haberiniz yok! Referandum yapmanız için en az on beş gün askı süresi,
arkasından bir hafta sonraki pazar, yirmi günlük süre var; hazırlığıyla beraber
bir ay. Şimdi, ne zaman bu? Yayım tarihi on gün sonra bitecek. Yani bu milletle
alay mı ediyorsunuz? Allah aşkına! Bunlara parmak kaldırıyorsunuz.
Daha sonra
diyorsunuz ki: “Kapattığımız yerlerde nüfus başına gelen parayı beş yıl süreyle
il özel idaresine gönderiyoruz.”
İşte, önergemiz:
2011 yılına göre, kapatılan bu listedeki belediyelerin dışında kalanların hakkı
müktesep kalmak kaydıyla, gelin, bunu 31 Aralık 2012’ye çekelim. Dolayısıyla
-adrese dayalı nüfus kayıt sistemi, sonuçları otomatik olarak güncelliyor- 2
binin altında kalanları bu durumda kapatalım diyoruz ama bu arada birleşmek ya
da başka bir belediyeye bağlanmak için sürecini başlatmış olan, seçim
kurullarından referandum tarihi alan birçok beldemiz var, hepiniz biliyorsunuz.
Örneğin, benim ilimde 18’inde ve 25’inde tarih almış belediyelerim var. Şimdi,
siz bunu yayınlayacaksınız, bu insanların emekleri de boşa gidecek. Siz bir
aydır milleti oyalıyorsunuz. Kaldı ki bu oyalama - 2008 yılında kapattığınız
belde belediyelerini bu kanun Meclis gündemine gelinceye kadar “Kapattık.”
demediniz- beş yıldır sürüyor. Şimdi, geldiniz, kapatıyorsunuz. Şu anda okunan
ezanların şehadetinde bu 559 beldede yaşayan 1 milyona yakın insan size beddua
ediyor. Bunu ben size hatırlatmak istiyorum. Yapmayın bunu, bu insanların
aldığı hizmeti bunlara çok görmeyin. Çöp toplamayı bir insanımıza hizmet olarak
vermeyi çok görüyorsanız bunu da sizin takdirinize bırakıyoruz.
Bu önerge oldukça
yerinde bir önerge, referandum sürecini başlatmış olanları kurtarıyor. Nüfusunu
bu bir yıllık süre içerisinde -on bir aydır- değişik nedenlerle 2 binin üzerine
çıkarmış çok sayıda beldemiz var, onları da kurtarıyor. Benim ilim geçen yıl
deprem yaşadı, bu depremden dolayı göç verdi ve iki üç tane beldemiz, bu göçten
sonra, depremin acılarını attıktan sonra, şu anda nüfuslarını 2 binin üzerine
çıkardılar. Bunlara bu haksızlığı nasıl öngörüyorsunuz?
Diğer taraftan,
en önemli konulardan birisi: Yine sizi kapanmaktan kurtaran Anayasa Mahkemesi
-o kararı o aldı- 2008 yılında “Turizm ve tarihî bölgelerde bulunan beldeleri
nüfus kriterini dikkate alarak kapatamazsınız.” dedi -o karar yürürlükte-
şimdi, siz “Anayasa Mahkemesini tanımam.” diyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Hükûmetin tanımadığı Anayasa Mahkemesi bugün sizin tüzel
kişiliğinizi parti olarak koruyan Anayasa Mahkemesidir, bunu unutmayın. O gün
işinize gelen karar için Anayasa Mahkemesini alkışladınız ama bugün onun
kararını yok sayıyorsunuz. Bu hukuksuzluğu size yaptırmazlar. Burası hukuk
devleti, dünyaya Türkiye’yi rezil etmeyiniz. Gelin, bu vicdanlarınızı bir kez
olsun hayra kaldırınız, burada vereceğiniz oylar önemli.
Benim ilimde
Anayasa Mahkemesinin bu kararından yararlanan dört beş tane turizm beldesi var.
Bunların tüzel kişiliklerini sizin kaldıracağınız parmaklarla yok edeceksiniz.
Bunun gibi, Türkiye’de birçok beldemiz var.
Gelin, bu hayra
ortak olun. Biz, eğer buna oy vermezseniz, ret oyu verenlerin tamamını
gittiğimiz yerlerde bu millete tek tek afişe edeceğiz. Bundan emin olunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
AYDIN ŞENGÜL
(İzmir) – Yapma ya!
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Göreceksiniz.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Geçici madde
2’nin oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına dair istem vardır. Şimdi
istemi yerine getireceğim.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Büyükşehir
Belediyesi Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22
Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın; Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen’in; İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve 14
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Tekliflerinden ve İçişleri Komisyonu
Raporu doğrultusunda görüşülmekte olan 338 sıra sayılı kanun tasarısının Geçici
2. maddesinin oylamasının açık oylama ile yapılmasını Türkiye Büyük Millet
“Meclisi iç tüzüğünün Kanun Tasarı ve Tekliflerinin Genel Kurulda görüşülmesini
konu alan 81. maddesinin e) fıkrasındaki “Tasarı veya teklifin tümü oylanır.”
ifadesi ve maddenin geneline hükmeden “Anayasa değişiklikleri hariç, kanun
tasarı ve tekliflerinin tümünün veya maddelerinin oylanması, açık oylamaya tâbi
işlerden değilse, yirmi üyenin talebi halinde açık oyla, aksi takdirde işaretle
yapılır” hükmü gereğince açık oyla yapılmasını teklif etmekteyiz. Teklifimizin
Türkiye Büyük Millet Meclisi içtüzüğü gereğince incelenerek gereğinin yapılması
hususunu Başkanlık Divanının takdir ve değerlendirmelerine arz ederiz.
BAŞKAN – Ali
Serindağ, Gaziantep? Burada.
Celal Dinçer,
İstanbul? Burada.
Birgül Ayman
Güler, İzmir? Burada.
Özgür Özel,
Manisa? Burada.
İlhan Demiröz,
Bursa? Burada.
Mahmut Tanal,
İstanbul? Burada.
Erdal Aksünger,
İzmir? Burada.
Aytun Çıray,
İzmir? Burada.
Haydar Akar,
Kocaeli? Burada.
Gürkut Acar,
Antalya? Burada.
Veli Ağbaba,
Malatya? Burada.
Ecder Özdemir,
Sivas? Burada.
Nedret Akova,
Balıkesir? Burada.
Haluk Eyidoğan,
İstanbul? Burada.
Doğan Şafak,
Niğde? Burada.
Kemal
Değirmendereli, Edirne? Burada.
Sedef Küçük,
İstanbul? Burada.
Dilek Akagün
Yılmaz, Uşak? Burada.
Melda Onur,
İstanbul? Burada.
Hülya Güven,
İzmir? Burada.
Ali Rıza Öztürk,
Mersin? Burada.
Namık Havutça,
Balıkesir? Burada.
BAŞKAN – Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bir dakika süre
veriyorum.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, 338 sıra sayılı Tasarı’nın geçici 2’nci maddesinin açık oylama sonucu:
“Kullanılan oy sayısı : 227
Kabul :
193
Ret : 34(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Mine
Lök Beyaz Tanju
Özcan
Diyarbakır Bolu”
Böylece geçici
2’nci madde kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni geçici madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Önergeyi okutup
Komisyona soracağım, Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 14 üyesiyle katılırsa
önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım, Komisyonun salt
çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
Şimdi önergeyi
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 Sıra Sayılı yasa tasarısı/teklifine aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini
arz ederiz.
Geçici Madde: Bu
kanuna bağlı (27) sayılı listede isimleri yazılı belediyelerin nüfuslarının
2.000’in altında olup olmadıkları Türkiye İstatistik Kurumu tarafından
20.01.2013 tarihinde yayımlanacak 2012 nüfus sayımı sonuçlarına göre tespit
olunur.
Ümit Özgümüş Selahattin Karaahmetoğlu Kamer Genç
Adana Giresun Tunceli
Turgut
Dibek Gürkut
Acar
Kırklareli Antalya
BAŞKAN – Sayın
Komisyon, önce üyeleri davet edin.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Salt çoğunluğumuz yoktur, İçişleri
Komisyonu üyelerini davet ediyorum efendim.
BAŞKAN – Sayın
Komisyon, salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Salt çoğunluğumuz yoktur Sayın
Başkanım, katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – Sayın Başkan, Komisyon üyeleri orada oturuyorlar, buraya
gelmiyorlar efendim.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, tasarıya 36’ncı madde olarak yeni bir madde ihdasına ilişkin
bir önerge daha Başkanlığımıza intikal etmiştir.
Adana
Milletvekili Sayın Ali Halaman ve arkadaşlarının verdiği söz konusu önerge ile
Adana ilinde Feke, Saimbeyli, Tufanbeyli ve Aladağ ilçelerinden oluşmak üzere
Kozan ilçe merkezi merkez alınarak, Kozan adıyla yeni bir il kurulması
öngörülmektedir.
Bu önergeyi de
biraz önce benzer şekil ve içerikte verilen değişiklik önergeleri için
belirttiğim gerekçelerle işleme alamayacağımızı bilgilerinize sunmak istiyorum.
36’ncı madde
üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 36 ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Ahmet Aydın Ayşe Nur Bahçekapılı
Giresun Adıyaman İstanbul
Ramazan Can Recep Özel Mehmet Doğan Kubat
Kırıkkale Isparta İstanbul
“Madde 36- (1) Bu
Kanunun;
a) 1 inci
maddesi; 2 nci maddesi; 3 üncü maddesinin birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü,
beşinci, altıncı, yedinci, sekizinci ve dokuzuncu fıkraları; 4 üncü maddesi; 5
inci maddesi; 6 ncı maddesi; 7 nci maddesiyle değiştirilen 5216 sayılı Kanunun
7 nci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi; 5216 sayılı Kanu-nun 18 inci
maddesinin son fıkrasının yürürlükten kaldırılmasına ilişkin hükmü hariç 13 üncü
maddesi; 22 nci maddesi; 25 inci maddesi; 5779 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin
değiştirilen ikinci fıkrası hariç 26 ncı maddesi; geçici 1 inci maddesinin
altıncı, yedinci, sekizinci, dokuzuncu, onuncu, onüçüncü, onbeşinci, onaltıncı,
onyedinci ve yirmidördüncü fıkraları; geçici 2 nci maddesinin ikinci, üçüncü,
dördüncü, altıncı, sekizinci ve dokuzuncu fıkraları ilk mahalli idareler genel
seçiminde,
b) Diğer
hükümleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.”
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair Kanun Tasarısının 36. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
“Bu kanun
01.01.2023 tarihinde yürürlüğe girer.”
Mehmet Erdoğan Enver Erdem Alim Işık
Muğla Elâzığ Kütahya
Sadir Durmaz Seyfettin Yılmaz Mehmet Şandır
Yozgat Adana Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 36. Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Birgül Ayman Güler Namık Havutça Tanju Özcan
İzmir Balıkesir Bolu
Celal Dinçer Malik Ecder Özdemir Kerim Özkan
İstanbul Sivas Burdur
Muharrem
Işık
Erzincan
Madde 36 – Bu
Kanun 1.1.2071 tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Tanju Özcan, Bolu Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Pardon, Sayın Komisyon Başkanı “Katılmıyoruz.” mu dedi?
Yanlış mı duydum acaba?
BAŞKAN –
“Katılmıyoruz.” dedi. Hayır, ben “Katılmıyoruz.” anladım.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Çoğunluğunuz yok Sayın Başkan. Yani takdire
bırakıyorsunuz herhâlde?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – “2071 tarihinde” dediler de onun
için efendim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Hayır, efendim, şu ana kadar siz takdire bırakıyordunuz
çoğunluğunuz olmadığı için. Burada çoğunluğunuz olmadığı hâlde nasıl
“Katılmıyoruz.” diyorsunuz, doğrusu merak ettim.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Efendim, çoğunluğumuz yok.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Çoğunluğunuz olmadığı için takdire bırakıyorsunuz, değil
mi?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Efendim, son okunan önerge “2071
tarihinde yürürlüğe girer.” şeklindeki önerge, katılmıyoruz efendim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Hayır, Sayın Başkan…
BAŞKAN – Evet,
ben de baştan “Katılmıyoruz.” anladım, öyle söylediler.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ama çoğunluğu yok Sayın Başkanın. Çoğunluğu olmadığı
için Komisyonun takdire bırakabilir, “Katılmıyoruz.” yönünde bir kanaat beyan
edemez Komisyon Başkanı.
BAŞKAN – Sayın
Başkanım…
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Salt çoğunluğumuz yok, katılamıyoruz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Salt çoğunluğumuz yok, önergeye
katılamıyoruz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Tamam, salt çoğunluğunuz yok, katılamıyorsunuz.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Olur mu! 146’ncı maddeye göre burada arkadaşlar oy kullandılar,
oyların hepsi verildi işaret oyuyla.
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Özcan.
TANJU ÖZCAN
(Bolu) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; ben artık sabahın ilk
saatlerinde sizleri “Günaydın.” diye selamlamak istiyorum
Bir haftadır
yaklaşık, bu yasayı görüşüyoruz. Ben de her anına tanıklık etme şansı yakaladım
Divanda nöbetçi olduğum için. Hemen hemen bütün konuşmacıları dinledim. Benim
açımdan da son derece verimli bir görüşme olduğunu sizlerle paylaşmak
istiyorum. Gerçekten, özellikle, kendi partim olan Cumhuriyet Halk Partisinin
konuşmacılarına ve diğer muhalefet partisi Milliyetçi Hareket Partisinin
değerli temsilcilerine çok teşekkür ediyorum. Gerçekten, benim şu ana kadar,
yaklaşık 1,5 yıllık milletvekilliği dönemimde, takip ettiğim yasalar arasında
muhalefetin gerçekten samimi olarak katkı koymaya çalıştığı yasalardan bir
tanesi olarak bence tarihe geçti. Burada yapılan konuşmaların, muhalefet
partisi temsilcilerinin konuşmalarının tamamı son derece dolu konuşmalardı
arkadaşlar. Son derece dolu konuşmalardı ve arkadaşlarımız ciddi anlamda
sizlere yol göstermeye çalıştılar ancak siz belli konulardaki inadınızdan her
nedense vazgeçmediniz.
Ben konuşmamdan
sonra sizin sıralarınıza gelip bakacağım şurada ne yazıyor diye. Bizim oradan
bakıldığında “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” yazıyor, altında da
Mustafa Kemal Atatürk’ün imzası var. Öyle zannediyorum ki sizin oradan
bakıldığında “Egemenlik kayıtsız şartsız bana aittir.”, imza olarak da Recep
Tayyip Erdoğan ismi yazıyor. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
Bunu neden
söylüyorum arkadaşlar? Gerçekten, tamam, Genel Başkanınızın ricasını kırmamak
önemli. Genel Başkanınızın çalışma saatlerini belirlemesini de anlıyorum da,
kayıtsız şartsız biat etmenizi, yanlış olduğunu bile bile “Sayın Genel
Başkanım, şu da yanlış.” demenizi beklediğimi ifade ediyorum veya en azından
belli konularda milletin vekili olarak inisiyatif kullanmanızı beklerdim.
SITKI GÜVENÇ
(Kahramanmaraş) – Siz kullanın.
TANJU ÖZCAN
(Devamla) – Bu konuda hayal kırıklığına uğradığımı ifade ediyorum.
Efendim, ben
bununla ilgili olarak sadece bir hususa değinmek istiyorum: Bakınız, ben
Bolu’nun milletvekiliyim. Bu yasanın yerel anlamda benzer bir uygulaması Bolu’da yapıldı. 5393 sayılı
Yasa’nın 11’inci maddesinde -iki soyut kriter koymuş- şunu söyler: Genel imar
planının ve temel altyapı hizmetlerinin zorunlu kılması hâlinde valiliğin,
İçişleri Bakanının ve Danıştayın görüşü doğrultusunda, üçlü görüş
doğrultusunda, onay doğrultusunda… Bir köyün tüzel kişiliği kaldırılıp onun
mahalle yapılması imkânı doğdu 2005 yılında ve Bolu Belediyesi bunu uygulayan
belediyelerden bir tanesi oldu 2009 seçimleri öncesinde, salt siyasal kaygıyla.
Neden biliyor musunuz? 2007 seçimlerinde bu 17 köyde, belediyeye sorgusuz
sualsiz dâhil edilen -tıpkı bu yasa gibi- 17 köyde, AKP’nin oy oranı yaklaşık
yüzde 70’ti, yüzde 65’in üstündeydi. Sırf “Seçimi kaybedebilirim.” endişesiyle
17 köyden yaklaşık 17 bin seçmeni merkeze ilave etti ve bunun sonucunda da
seçimi kazandı. Ancak şunu ifade etmeliyim: İnsanlara kayıpları anlatılınca
gerçekten çok farklı tepkiler verdiklerini gördük. 2007’de AKP’ye yaklaşık
yüzde 70 oy veren insanların neler kaybettiklerini gördükleri anda oy oranını
yüzde 30’lara nasıl çektiğini de gördük. Bu noktada atalarımızın güzel bir sözü
var, “Ava giden avlanır.” derler. Ben, bu yasayı siz cansiparane bir şekilde,
gece gündüz çalışarak çıkartıyorsunuz Başbakanın talimatını uygulama adına ama
bu önümüzdeki seçimlerde size çok büyük bir ters etki yapacak kanaatindeyim.
Yaklaşık 16 bin köy ve 1.500’ü aşkın beldedeki milyonlarca insan bunun hesabını
size soracaktır diye düşünüyorum.
Siyaseten sizin
bundan bir şey kaybedecek olmanız bu yasanın Anayasa’ya aykırı olduğu gerçeğini
değiştirmiyor. Bu yasanın, birçok sözcünün ifade ettiği gibi, Türkiye’nin
bölünmez bütünlüğünü tehlikeye düşürdüğü gerçeğini de değiştirmiyor. Biz
bunları söylüyoruz, sizler bunları dinlemiyorsunuz ama umuyorum yapılacak olan
ilk seçimde seçmen bu hataların hesabını, kendi kayıplarının hesabını bu
bölgede yaşayan insanlarımız size soracaktır diyorum.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair Kanun Tasarısının 36. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
“Bu kanun
01.01.2023 tarihinde yürürlüğe girer.”
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz efendim.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Seyfettin Yılmaz, Adana Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum, hepinize hayırlı sabahlar dilemek istiyorum.
Evet, bu kanun
tasarısıyla ilgili, Milliyetçi Hareket Partisi, komisyonlarda ve günlerdir
Mecliste her şeyi söyledi ama dikkate almayacağınız ortaya çıkıyor. Yani bu
sizin kendi kararınız, eğer kendi iradenizle verdiğiniz bir kararsa diyeceğimiz
bir şey yok, inşallah hayırlı olur, inşallah bundan pişmanlık duymazsınız.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, şunu söyleyeceğim: Ben ASKİ Genel Müdürlüğü yaptım Adana’da.
Pergel yasasıyla beraber birtakım köyler büyükşehir sınırları içerisine alındı.
ASKİ Genel Müdürlüğüm sırası içerisinde bu alınan köylerden de biliyorsunuz köy
tüzel kişilikleri kaldırılmadığı için -orman köylerinde- onlar da durumlarını
muhafaza etti. Ona rağmen bu köylerin sıkıntılarını çözmekte zorlandık. Bu
sadece Adana’ya has bir şey değil.
Şimdi, 30
kilometre çapındaki problemi çözemeyen bu belediyeler, birtakım sıkıntıları…
FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
– Sizin belediyeniz…
SEYFETTİN YILMAZ
(Devamla) – Beyefendi, bir dinle ya, Allah rızası için bir dinle sabah sabah
ya! Şimdi Ankara’dan örnek vereceğim. Hangi belediyeden bahsediyorsun? Aytaç
Durak senin AKP’nin de belediye başkanlığını yaptı. Bir dinle.
Sayın Ulaştırma
Bakanı burada. Adana Büyükşehir Belediyesi dâhil olmak üzere, Ankara Büyükşehir
Belediyesi, diğer belediyeler “Metroyu devralın, biz bunun altında
kalkamıyoruz.” diye günlerce kapınızı çaldı mı, çalmadı mı Sayın Bakan? Ankara
Belediyesinin metrosunu 900 milyon borcuyla beraber, 4 milyar masrafıyla
beraber aldınız mı, almadınız mı?
Nedir? Demek ki
oturmamış, yapılmamış, yapılamıyor. Yani pergel yasasıyla olan bir yerde bile
problemleri çözemeyen bir büyükşehir belediyesi, mevcut belediyeler, Adana için
söylüyorum, Tufanbeyli’de, Saimbeyli’de, Feke’de -ben orman bölge müdürlüğü
yaptım altı yıl- o dağ köylerindeki hangi problemi çözecek Allah rızası için?
Mersin’de, Antalya’da, Muğla’da dağ köylerinde, dağ ilçelerinde, mevcut yerdeki
problemleri çözemeyen bir büyükşehir belediyesi hangi problemleri çözecek?
Bunu niye
söylüyorum? Değerli arkadaşlar, bunlar bir ihtiyaçtan doğmamıştır, bu bir
ihtiyacın neticesi değildir. Daha büyükşehir belediyelerinin mevcut hâlleriyle
kendilerini yenilemesi ve revize etmesi gerekirken siz il mülki hudutlarını
büyükşehir hudutları hâline getiriyorsunuz. Ya, Allah rızası için Bakan
açıklasın, hepsi Bakanın kapısının peşinde, metroların altından kalkamamışlar.
Ankara Büyükşehir Belediyesinin ne kadar borcu var? 6 milyar lira.
Yani bunu şunun
için söylüyorum: Bu bir ihtiyaçtan doğmamıştır, bu planlı bir sürecin sonudur.
Söyledim, Mehmet Metiner’e -AKP Milletvekili- 1991 yılında Recep Tayyip Erdoğan
Başbakanken bir rapor hazırlatıyor. (AK PARTİ sıralarından “İl Başkanı”
sesleri) Doğrudur, 1991’de İstanbul İl Başkanıyken. Orada bugünün mesajları
veriliyor, söylüyor orada bugün gelinen federalizmi, eyaletleri. Hadi onu
bırakın, bakın, İsrail’in Dışişleri Müsteşarı eski Ankara Büyükelçisi aynı şeyi
söylüyor, diyor ki:”Kürt eyaletlerinin kurulması için -Ne zaman söylüyor bunu?
Eylül 2010’da- Recep Tayyip Erdoğan’ın Adalet ve Kalkınma Partisinin Kürt
politikasını gerçekleştirebilmesi için bir dönem daha iktidara ihtiyacı var.”
Bakın, 1991…
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – Kim diyor onu?
SEYFETTİN YILMAZ
(Devamla) – Söylüyorum, İsrail Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı, eski Ankara
Büyükelçisi. Okuyayım beyanatlarını, 10 Eylül 2013’te…
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – Ona mı inanıyorsun?
SEYFETTİN YILMAZ
(Devamla) – Ben söylüyorum, sen inanmayabilirsin Ahmet Bey. 91’de Sayın Mehmet
Metiner’in hazırladığı raporu ve Recep Tayyip Erdoğan’ın basına şey yaptığı…
Bakın, bu da sizin Recep Tayyip Erdoğan’ın -Meclisin arşivine gir Ahmet Aydın
Bey- aynen soruya verdiği cevabı söylüyorum: “Kürtler ayrı yaşamak istiyoruz
derlerse ne olacak?” diyor. “Osmanlı eyalet sistemine geçebiliriz.” diyor.
Meclis Kütüphanesine gidin, Recep Tayyip Erdoğan’ın oradaki söyleşisinde bunu
bulursunuz. Niye söylüyorum? Bunlar planlı bir sürecin sonucunda…
Ya, siz bunları
yapmak niyetindesiniz de bizim bu dağ köylerinden, orman köylerinden ne
istiyorsunuz? Yani, bu hedeflerinizi gerçekleştirmek isterken bu köylüleri niye
mağdur ediyorsunuz? Bunların haklarını nasıl ödeyeceksiniz? Ya bugün şu
olabilir… Ben inanıyorum, siz istediğiniz kadar söyleyin, içinizde yüreği kan
ağlaya ağlaya buna evet diyecek milletvekilleri olacak, Allah şahittir
yukarıda. Çünkü bire bir konuştuğumuzda içinizde bunu söyleyen birçok
milletvekili oldu ama şunu söyleyeceğim: Mehmet Metiner gibi birtakım milletvekilleri,
onun gibi düşünen milletvekilleri bu süreci hazırlayabilirler ama tek dil, tek
devlet, tek bayrak diye milletvekilleri hangi usulle buna oy verecekler ve
bunun hesabını kendi vicdanlarına nasıl verecekler, sormak istiyorum.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) – Hiç ajitasyonunuza gelmeyeceğiz.
SEYFETTİN YILMAZ
(Devamla) – Hiç ajitasyona gerek yok, yani planladığınızı
gerçekleşti-receksiniz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
SEYFETTİN YILMAZ
(Devamla) – Ama Allah büyük, herkesin bir hesabı varsa, Cenabı Allah’ın da,
yüce Türk milletinin de hesabı vardır.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET METİNER
(Adıyaman) – Hayırlı sabahlar…
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Saygısızlık yapma, sen benim muhatabım değilsin! Sen benim muhatabım
değilsin, sen onlarla konuş.
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Muhatap almıyorum diyorsun, sabahtan beri cevap
veriyorsun.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Ya, Ayşe Nur Bahçekapılı Hanım, buradan cevap verin, oradan laf
atmayın.
Sen böyle yap!
Sen konuşma! Yakışıyor mu ya Grup Başkan Vekiline! Bana niye böyle hareket
yapıyorsun?
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 36 ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve
arkadaşları.
“Madde 36- (1) Bu
Kanunun;
a) 1 inci
maddesi; 2 nci maddesi; 3 üncü maddesinin birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü,
beşinci, altıncı, yedinci, sekizinci ve dokuzuncu fıkraları; 4 üncü maddesi; 5
inci maddesi; 6 ncı maddesi; 7 nci maddesiyle değiştirilen 5216 sayılı Kanunun
7 nci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi; 5216 sayılı Kanu-nun 18 inci
maddesinin son fıkrasının yürürlükten kaldırılmasına ilişkin hükmü hariç 13 üncü
maddesi; 22 nci maddesi; 25 inci maddesi; 5779 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin
değiştirilen ikinci fıkrası hariç 26 ncı maddesi; geçici 1 inci maddesinin
altıncı, yedinci, sekizinci, dokuzuncu, onuncu, onüçüncü, onbeşinci, onaltıncı,
onyedinci ve yirmidördüncü fıkraları; geçici 2 nci maddesinin ikinci, üçüncü,
dördüncü, altıncı, sekizinci ve dokuzuncu fıkraları ilk mahalli idareler genel
seçiminde,
b) Diğer
hükümleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kabul edilen
önergeler doğrultusunda yürürlük maddesinin düzenlenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım…
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Yoklama
talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Serindağ, Sayın Havutça, Sayın Güler, Sayın Türkoğlu, Sayın Demiröz,
Sayın Dinçer, Sayın Acar, Sayın Ağbaba, Sayın Öner, Sayın Tanal, Sayın
Tamaylıgil, Sayın Gürkan, Sayın Özel, Sayın Akar, Sayın Öztürk, Sayın Güven,
Sayın Küçük, Sayın Değirmendereli ve Sayın Aksünger.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
37’nci madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair Kanun Tasarısının 37. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederim.
“Madde 37. “Bu
kanun hükümlerini İçişleri Bakanı ve Başbakan yürütür.”
Mehmet Erdoğan Enver Erdem Mehmet Şandır
Muğla Elâzığ Mersin
Alim
Işık Sadir
Durmaz
Kütahya Yozgat
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 37. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Birgül Ayman Güler Namık Havutça Celal Dinçer
İzmir Balıkesir İstanbul
Muharrem
Işık Malik Ecder Özdemir
Erzincan Sivas
Madde 37- Bu
Kanun hükümlerini İçişleri Bakanı yürütür.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Birgül Ayman Güler…
BAŞKAN – Birgül
Ayman Güler, İzmir Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
BİRGÜL AYMAN
GÜLER (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemizi “İçişleri
Bakanı yürütür” diye verdik, çünkü, tartışmalardan hatırlayacaksınız, il özel
idarelerinin kaldırıldığı 29 ilde mal varlığını, görevlerini, personelini, neyi
var neyi yoksa kimlere verileceği konusunu “İçişleri Bakanlığı kararlaştırsın”
hükmü vardı. Bunun Anayasa’ya aykırı olduğunu söylemiştik ama ne İçişleri
Komisyonu ne de Genel Kurulunuz dikkate aldı. Ne yazık ki bir yerel idareden
görevlerin, kaynakların, personelin, hazineye, diğer bakanlıklara, merkezî
idarede pek çok kuruluşa, diğer yerel yönetimlere devrine İçişleri Bakanlığı
bürokrasisinin karar vermesi uygun görüldü.
Efendim,
çalışmanın sonuna geldik. Hemen şunu hatırlatmakta yarar var: Bu tasarıyla
yaptığınız şey, 1974 yılında İngiltere’nin yaptığı bir şeydi. İngiltere, mülki
büyükşehri 9 ilinde kurmuştu ve 80’li yılların sonunda kaldırdı çok çeşitli
zararlarını gördüğü gerekçesiyle kaldırmıştı. Başka ülkelerin deneyiminden
yararlanarak bir hatadan kendimizi korumak mümkündü.
Bu tasarıyla
beraber, 29 ilin genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamından yüzde 6
paylar kesildikten sonra, Ankara’nın kasasındaki paydan pay alacak diğer 52 il,
yani Türkiye’nin yoksul 52 ili, zengin 29 ilini finanse edecek. Bu tasarıyla
beraber, Türkiye’deki bölgesel dengesizliklerin artmasından gerçekten çok
endişeliyiz.
Bu tasarı nasıl
bir süreçte hazırlandı? Hatırlatmakta fayda var. Bu tasarı kamuoyuna sunulmadı,
bakanlıklara sunulmadı, bakanlıkların yazılı görüşü alınmadı, Meclise
geldiğinde tek komisyona bırakıldı, Plan ve Bütçe Komisyonu kaçak düştü.
“Anayasa Komisyonuna gitsin.” dedik; bizim Komisyon Başkanımız dinlemedi.
İçişleri Komisyonu, mali boyutları ve anayasal boyutlarını da tamamlamaya
gayret ederek, Genel Kurula olgunlaşmış bir çalışmayla gelmeye çaba gösterdi;
elbette eksik kaldı. Son tartışmalar, orada nasıl eksik kaldığını Hükûmetin,
sanıyorum net olarak gösterdi.
Komisyon
çalışmalarına toplumdan bu konuyla ilgili olanlar davet edilmedi. 6 maddeyi
çalıştık, buraya geldik karşımızda 39 madde vardı. Elimizdeki şey bir tasarı
değildi, gerçekte bir taslaktı. Komisyonlarda 27 önerge vererek, burada da
yaklaşık 10 önerge vererek, Hükûmet, elindeki taslağı tasarıya çevirmeye
çalıştı.
Tasarı hâlindeki
metin şimdi yasa olarak karşımıza çıkacak. Çok düzeltme yapacağız, çok hata var
ama en büyük hata, Anayasa Mahkemesine gittiğinde ortaya çıkacak. Çünkü en
temel kurucu maddesi “Büyük yerleşim merkezlerinde kurabilirsiniz, illerde
değil” maddesi nedeniyle bu tasarı yaşam şansı bulamayacak.
Değerli
milletvekilleri, nasıl bir tasarı? 29 ilde büyükşehir belediyelerini
borçlandıran bir tasarı. Yani İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyelerinde
gördüğümüz o muazzam borçluluğu 29 ile yaygınlaştıracak bir tasarıya imza
atıyorsunuz. Kırsal rant ilişkilerini yaygınlaştıracak bir tasarı; o yüzden
köylerden büyük nüfus boşalmaları ve mülk el değiştirmelerine yol açacak bir
tasarıya imza atıyorsunuz ve en önemlisi, bir idari federalizm tasarısına imza
atıyorsunuz. Bunların sakıncaları üzerinde çok geniş olarak durduk. Biz
görevimizi yaptık. Görebildiğimiz tüm sorunları dostça ve tüm içtenliğimizle
huzurunuzda paylaştık. Keşke, siz de bizim özen gösterdiğimiz konulara biraz kulak
verseydiniz önümüzdeki dönemde çok daha iyi bir yönetim sistemine doğru adım
atardık.
Efendim, ben bu
“tasarı hayırlı olsun” diyemeyeceğim. Bu tasarı Türkiye’ye yapılmış büyük bir
kötülüktür.
Saygılar
sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Sayın Başkan anlaşıyor ki ihtiyaç var, Hocam bir beş dakika daha
anlatsın!
BAŞKAN - Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Görüşülmekte olan
338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair Kanun Tasarısının 37. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederim.
Madde 37 – Bu
kanun hükümlerini İçişleri Bakanı ve Başbakan yürütür.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözün sonuna geldik.
Tabii, Sayın
Hocanın ifade ettiği gibi, “hayırlı olsun” demeyi çok arzu ederdik ama bu yasa
bir hayırlı yasa değil. Allah sonumuzu hayreylesin (AK PARTİ sıralarından “Amin”
sesleri) Bu yasayla sonumuzu ateşe attığınızın ne zaman farkına varacaksınız,
onu bilmiyorum.
Biz, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, ilk günden bu yana, tarihî örneklerini de göstererek
milletimizin birliğine, devletimizin siyasi birliğine, vatanımızın bölünmez
bütünlüğüne tehdit ve tehlikeler getireceğini ifade ederek bu yasaya karşı
çıktık. Çünkü hem iç PKK saldırılarının ulaştığı nokta hem dış konjonktürden
ülkemizi kuşatan gelişmeler, böyle bir süreçte bu türde bir yönetim
değişikliğinin, yani idari federalizme adım atacak, zemin hazırlayacak böyle
bir hukuk düzenlemesinin tehdit ve tehlikelerini, muhtemel tehlikelerini
inanınız ki birçok konuşmayla, birçok yönleriyle anlatmaya çalıştık. Bizim için
milletimizin birliği, devletimizin siyasi birliği, vatanın bölünmez bütünlüğü
bir haysiyet, bir şeref, bir onur meselesi yani bunu savunmak bizim asli
görevimiz, ben inanıyorum ki sizin de göreviniz. Arkadaşımız da bunu ifade
etmeye çalıştı ama yanlış anladınız.
Değerli
arkadaşlar, bakınız, tarihe bakmasını bilmeyen siyaset adamı, devlet adamı
geleceği doğru öngörmez, bugünü doğru algılayamaz. Koca bir Balkan coğrafyasını
kaybettik. Osmanlı Devleti Balkan devletidir. Koca bir Balkan coğrafyasını
kaybettik. 1911-1913 arasındaki Balkan savaşlarını yöneten Osmanlı’nın
Dışişleri Bakanının sözünü birçoğunuz bilirsiniz. Kendisine bu tehlike ve bu
muhtemel gelişmeyi bahsedenlere karşı şu sözü söylemiştir: “Balkanlardan imanım
kadar eminim.” demiştir. Bu sözü söylemesinden bir ay sonra Balkan savaşı
çıktı, 4,5 milyon insanımızı Balkan Dağlarında kaybettik. Birçoğunuz
Balkanlısınız, atalarınızdan bu hikâyeleri duymuşsunuzdur.
Değerli
arkadaşlar, şimdi elinizi vicdanınıza koyun. On yıllık iktidarınızın sonunda
etnik bölücülük dünden daha mı kötü durumda yoksa daha mı ileri durumda? Bu
etnik bölücülüğün silah zoruyla dayatıldığı bir süreçte, siyaset yoluyla böyle
bir zemin hazırlamanın tehdit ve tehlikesini öngörmemiş olmanızı anlayabilmek
mümkün değil değerli arkadaşlar, inanınız ki anlayabilmek mümkün değil. Yani
ölümün denemesi olmaz. Bu, ülkemiz açısından, gelecek açısından ölüme kapı
aralayan bir süreç.
Dolayısıyla bütün
itirazımıza rağmen maalesef inat ettiniz, ısrar ettiniz. Sizden biz bir şey
istedik, dedik ki: “Gelin, bunu mülki idare hudutlarına taşımayınız. Diğer
teknik hususları birlikte düzenleyelim. Zamanınız var, gelin birlikte
tartışalım. Eğer, idari bir restorasyon gerekiyorsa Türkiye’de bunu birlikte
yapalım.” Ama sorularımıza cevap vermediniz, tedirginliklerimizi ciddiye
almadınız. Arkadaşımın ifade ettiği, Sayın Seyfettin Yılmaz’ın ifade ettiği
gibi birtakım yerlerin dayatmasıyla bu kanunu bugün, buradan çıkarıyorsunuz
oylarınızla bu sorumluluğa katılıyorsunuz. Allah indinde sorumlusunuz.
Milletimizin geleceği açısından sorumlusunuz.
Demin bir
arkadaşımız söyledi, “Herkesin bir hesabı vardır.” ama bilesiniz ki mutlak
hesap Allah’ın hesabıdır.
SITKI GÜVENÇ
(Kahramanmaraş) – Şer bildiğiniz şeylerde de hayır olabilir.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Bu milleti tarih yok edememiştir. İnanıyorum ki biz, bu millet
olarak bu topraklarda yaşayan halkı görüyoruz, eğer bu halkı etnik temelde
parçalayacak bir sürece katkı veriyorsak Allah buna razı olmayacaktır.
Dolayısıyla, bu yasa hayırlı bir yasa olmamıştır değerli arkadaşlar. Allah
encamımızı ve sonumuzu hayıreylesin diyorum.
Her şeye rağmen
ben size bir şey söyleyeyim. Attığınız taş, ürküttüğünüz kurbağaya değdi mi? Bu
kadar olumsuz…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Sabahın bu saatinde, Allah başka sıkıntılar vermesin diye temenni
ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
İkinci bölümde
yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Sayın Hamzaçebi,
söz talebiniz vardı. İstedikleri takdirde diğer sayın grup başkan vekillerine
de söz vereceğim.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
69.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, 338
sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanun Tasarısı’na ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, ister üniter yapıya sahip olsun isterse federal yapıya sahip
olsun, bütün ülkelerde, bütün devletlerde, kamu hizmetlerinin merkezî
yönetimler ile yerel yönetimler arasındaki bölüşümü anayasalarda düzenlenir ve
anayasaların kamu hizmetlerinin merkezî yönetimler ile yerel yönetimler
arasındaki bölüşümüne ilişkin yaklaşımı o devletin yönetim sistemini belirler.
Bizim
Anayasa’mızın 126’ncı maddesinde merkezî yönetim tanımlandıktan sonra, 127’nci
maddede yerel yönetimler tanımlanmıştır ve 127’nci maddeye göre de yerel
yönetimler il, belde veya köy halkının mahallî ve müşterek ihtiyaçlarını
karşılamak üzere kurulurlar. Yani yerel yönetimler, mahallî ve müşterek
ihtiyaçları karşılamakla görevli olan kurumlardır.
Tasarıyı bu
açıdan incelediğimizde, Anayasa’nın bu yaklaşımı çerçevesinde, merkezî yönetime
düşen herhangi bir görevin yerel yönetime aktarıldığını görmüyoruz. Tam
tersine, yerel yönetimlerin bir kısım yetkilerinin il genel meclislerinin
kaldırılması suretiyle merkezî yönetime aktarıldığını görüyoruz. Bu anlamda,
yerel yönetimi güçlendiren bir yaklaşımın bu tasarıda olmadığını söylemek
mümkündür.
Yine bu tasarıda,
Anayasa’nın merkezî yönetim ile yerel yönetim arasındaki görev bölüşümüne
ilişkin, biraz önce belirttiğim çerçevede, herhangi bir yaklaşım olmamakla
birlikte, Türkiye’nin tarafı olduğu Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na
aykırı birçok düzenlemenin olduğunu görüyoruz. Örneğin, belde belediyelerinin
kaldırılması bir referandumla yapılması gerekirken, bu tasarı doğrudan doğruya, koymuş olduğu, yer vermiş olduğu bir
hükümle belde belediyelerinin ortadan kaldırılmasını yasayla gerçekleştirmektedir.
Bu, Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na
aykırıdır.
Yine, 2005
yılında bu Parlamentonun kabul ettiği ve yürürlüğe koyduğu Belediye Kanunu’nun
getirdiği yaklaşım, herhangi bir beldenin bir mahallesinin veya bir köyün bir
başka belediyeye katılacak olması hâlinde referandum yapılmasıdır. 2005’teki
yaklaşım Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na uygun olduğu hâlde,
bu tasarı bu konuda bu uluslararası ilkeden ayrılmıştır, bu yönüyle
yerelleşmenin tam aksine bir anlayışa sahiptir. Bu tasarının…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bu tasarının bizim Anayasamıza en aykırı düzenlemesi,
bütünşehir düzenlemesi yapmak suretiyle, Anayasa’nın 127’inci maddesinin üçüncü
fıkrasının son cümlesine aykırı olan düzenlemedir. Anayasa’mızın bu ilgili
maddesine göre, sadece yerleşim merkezleri için özel yönetim modelleri
kurulabilir, bu çerçevede bütünşehir uygulaması belki düşünülebilir ama köyleri
mutlaka muhafaza etmek gerekirdi, beldeleri mutlaka muhafaza etmek gerekirdi;
bu yapılar, bu yönetim modelleri muhafaza edilerek büyükşehir belediyeleri
buralara altyapı ve diğer yatırım hizmetlerini götürebilirdi. Bu açıdan
Anayasamıza çok açık bir aykırılık vardır.
BAŞKAN – Lütfen,
toparlayın.
MEHMET DOMAÇ
(İstanbul) – Yeter ama!
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – Kaç dakika konuşacak?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yine bu tasarı, günlük siyasetin birtakım problemlerini,
daha doğrusu problem değil iktidar açısından problem gözüken bazı konuları
buraya taşımıştır.
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Milletvekilim, bir şey mi söylüyorsunuz?
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – Kaç dakika konuşacak?
BAŞKAN – Lütfen
ama…
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – Süresini bilelim ona göre sabredelim.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Uykun mu geldi?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Örneğin, Yenimahalle Belediyesine ilişkin düzenlemenin
bu tasarıda ne işi vardır değerli arkadaşlar? İstanbul Sarıyer Belediyesinin,
Şişli Belediyesinin mahallelerinin birinden alınıp öbürüne katılmasının bu
tasarıda ne işi vardır? Yani AKP seçim alacağım düşüncesiyle Yenimahalle’ye göz
dikmiş, Sarıyer’e göz dikmiş, diğer bazı beldelere göz dikmiş. Kahramanmaraş
Pazarcık’ta, İskenderun’da Alevi vatandaşlarımızın olduğu mahalleleri bir
yerden öbür yere taşımak suretiyle, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde örneği
görülmeyecek şekilde bir mezhep esaslı yaklaşım göstermiştir. Bunlar bu
Parlamentoya yakışmamıştır.
BAŞKAN – Lütfen,
sözlerinizi tamamlayınız. Beşinci dakika doldu.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) –Bu tasarıyı bu açılardan olumsuz buluyoruz. Ancak
büyükşehir belediyesi sayısının 16’dan 29’a çıkarılması yönündeki Cumhuriyet
Halk Partisi taahhüdünün bu tasarıda eksik bir şekilde yer aldığını ifade
ediyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Canikli,
buyurun.
70.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, 338 sıra
sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanun Tasarısı’na ilişkin açıklaması
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Evet, değerli
arkadaşlar, arkadaşlarımızın da ifade ettiği gibi, şu saat itibarıyla konu
üzerinde konuşulmadık herhangi bir şey kalmadı ama bazı hususların tekrar,
özellikle altının vurgulanması gerekiyor, bizim vurgulamamız gerekiyor.
Bu tasarıyla
ilgili olarak özellikle Milliyetçi Hareket Partisine mensup arkadaşlarımızın
ortaya koyduğu bu tavır, hatta belki hassasiyet, aşırı hassasiyet diyelim, ne
derseniz deyin, hiçbirisinin kesinlikle gerçekleşmeyeceğine ve gerçekleşme
ihtimalinin de olmadığına samimiyetle inanıyoruz. Neden? Bakın…
Bu tasarıyla
belediyelerin yetki içeriğinde en ufak bir artış, ilave yapılmamaktadır. Yani
aynen öyle, yetki alanı genişletilmektedir ikisi farklı şey. Bir belediyenin
yetki alanı genişletilmektedir, ama yetkilerinin özünde, sahip oldukları
yetkilerde, özellikle bugün itibarıyla sistemimizde, merkezî yönetim ya da
onların organları tarafından doğrudan ya da dolaylı olarak kullanılan
yetkilerden hiçbir tanesi, oluşturulan bu büyükşehir belediye organlarına
verilmemektedir, devredilmemektedir.
Bakın,
Anayasa’mızın 127’nci maddesinin dördüncü fıkrası aynen şöyle: “Merkezî idare,
mahallî idareler üzerinde, mahallî hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine
uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum
yararının korunması ve mahallî ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla,
kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idarî vesayet yetkisine
sahiptir.”
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Diyarbakır üzerinde kaç defa idarî vesayet…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Bakın, bunu tam anlamıyla karşılayan madde 34’üncü madde.
Baktığınız zaman 34’üncü maddeye…
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) – Diyarbakır Belediye Başkanı sana her gün meydan okuyor, ne cevap
verebildiniz bugüne kadar da bundan sonra…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Lütfen, lütfen…
34’üncü maddeye
baktığınız zaman orada oluşturulan başkanlığın yani ciddi anlamda, tatmin edici
bir tarzda, tam anlamıyla karşıladığı tartışmasızdır. Çünkü bu…
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – İmkânı yok.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Aynen öyle.
Tam anlamıyla
idari vesayet yetkisi olarak tanımlayabileceğimiz, hatta bazı görüş
sahiplerinin çok fazla ileri gidildiği şeklinde ve…
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Bu memleketi yöneten valiler var aranızda, onlar konuşsun onlar.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – … merkezî yönetimin müdahalesinin çok fazla aşırıya gittiği
şeklinde yorumladığı bir maddedir 34’üncü madde. Hatta, haklı bile olabilirler
çünkü bir açıdan bakıldığında, biraz tepkisel bir düzenleme yani biraz ön
yargılı bir düzenleme.
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) – Sayın Canikli, Grubunuzda bir sürü vali var, birisi konuşsun.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Neden ön yargılı? Hassasiyetler nedeniyle ön yargılı bir madde
34’üncü madde yani başkanlığın oluşturulması ve bu birimler üzerine, yani büyükşehir
belediyelerinin üzerine ciddi anlamda kuvvetli bir vesayet yetkisinin verilmiş
olması belki doğal da değil, normal de değil. Eğer Türkiye’nin bu özel durumu
olmasaydı gerek bile olmayacaktı. O yüzden, rahatlıkla bunu karşılayacaktır.
Bakın, bunu “idari
federalizm” olarak da hiçbir şekilde tanımlamak mümkün değil. Neden? Çünkü
merkezî yönetimlerin sahip olduğu yetkiler aynı alanda, aynen korunmaktadır;
kaymakamların ve valilerin kullandığı merkezî yönetimin kolları, temsilcileri
ya da hiyerarşik yapıdaki organları olarak ortada durmaktadır.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Ortada kaldılar!
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Bir kayma söz konusu değildir. Yani ne büyükşehirlerde valilerin bu
anlamda yetkilerinde bir geriye gidiş söz konusudur ne de kaymakamların.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Çıkar çıkmaz ortada bıraktınız! Yetkisiz!
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Esasında şu olmuş olsaydı… Yani bu yasayla biliyorsunuz
büyükşehirlerde il özel idareleri kapatılıyor. Esasında, kısmen merkezî
yönetimin sahip olduğu yetkileri kullanmaları hasebiyle, özelliğiyle belki
mahallî federal organ olarak birtakım tadilata tabi tutularak kullanılabilecek
organ il genel meclisleridir, aynen öyle evet.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Belediye meclisleri ne olacak şimdi?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Yetkilere baktığınız zaman, belediyelerin kullandığı yetkilerle il
genel meclislerinin kullandığı yetkiler bu anlamda…
BAŞKAN – Sayın
Canikli, lütfen sözlerinizi toparlayın.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Bu açıdan da il
genel meclislerinin merkezî yönetimin kullandığı okul yaptırmak vesaire, buna
benzer, vergiyle ilgili birtakım yetkileri vardır. Bunlar, merkezî hükûmetlerin
kullandıkları yetkilerdir. Belediyelerin böyle yetkileri yok. Yani özellikle
merkezî hükûmetlerin kullandığı hiçbir yetkiye sahip değiller ve
verilmemektedir ilave olarak.
Dolayısıyla,
tekrar özet olarak söylüyor ve bunu samimi hislerimizle, düşüncelerimizle,
bilerek ifade ediyoruz: Bu anlamda bu kaygıları ortaya çıkaracak bir hüküm,
düzenleme içermemektedir.
Ben, hayırlı
olmasını temenni ediyorum ve herkese, bütün emeği geçenlere teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Vural…
71.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, 338 sıra sayılı
Büyükşehir Belediyesi Kanun Tasarısı’nın milletimizin seçme hakkını, yönetim
hakkını, demokrasiyi ve devletimizin birliği ve bütünlüğünü haleldar edecek bir
düzenleme olduğuna ve MHP Grubu milletvekillerinin yapılması gereken tüm
uyarıları yaptıklarına ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Milletimizin
seçme hakkını, yönetim hakkını, demokrasiyi ve devletimizin birliği ve
bütünlüğünü haleldar edecek bir düzenleme, sadece ve sadece parmak çoğunluğuyla
geçmiştir. Bu, milletin iradesi değildir, milletin egemenliği hiç değildir.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkan Vekili olarak, Grubumuza mensup milletvekillerimize
teşekkür ediyorum. Milletimizin ve devletimizin hukukunu korumak için mücadele
ettiler, sözlerini söylediler, uyarılarını yaptılar. Hukuktan kaynaklanan
haklarını kullandılar, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan olmadılar.
Namus ve şeref üzerine yemin ettikleri değerleri korudular. Sadece ve sadece
milletin vekili oldular. Gözleri olup da görmeyenlere, kulakları olup da
duymayanlara, dili olup da konuşmayanlara, kötülüğü defetmek için parmağını
kıpırdatmayanlara söyleyecek bir şeyim yok.
NİHAT ZEYBEKCİ
(Denizli) – Kendine bak, kendine!
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ama unutulmasın ki gözler ve kulaklar, aynı zamanda tutanaklar
şehadet edecektir.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Vural.
Sayın
milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 05.54
ON DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 06.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Özlem YEMİŞÇİ
(Tekirdağ)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21’inci Birleşiminin On
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
338 sıra sayılı
tasarının görüşmelerine devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova’nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820,
2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, İç
Tüzük’ün 86’ncı maddesi gereğince oyunun rengini belli etmek üzere ve lehte
olmak şartıyla Namık Havutça, Balıkesir Milletvekili.(CHP sıralarından
alkışlar)
NAMIK HAVUTÇA
(Balıkesir) – Çok teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; evet, bir yasa sürecini birlikte yaşadık.
Gerçekten burada çok şeyler yaşandı ama hoş olmayan şeyler de yaşandı. Dilerdik
ki, Türkiye demokrasi tarihine güzel örnekler sergilensin.
Keşke, Sayın
Bakan yazın bu yasayı saklamasaydınız toplumdan. Toplum, bunu yazın
tartışsaydı. Keşke bu yasayı biz, üniversitedeki akademisyenler gelseydi, orada
tartışsaydık. Yani, önümüzde birçok süre vardı ama bunların hiçbirisine fırsat
vermediniz.
Bakın, ne yazık
ki burada birbirimize çok ağır şekilde sözler ifade edildi. Ben, bu yasanın bir
ihanet yasası olduğunu asla söylemek istemiyorum. Bu Meclisin çatısı altında bu
toprakların yetiştirdiği hiçbir vicdanlı evladın “ihanet” kelimesiyle buralara
geleceğine asla ihtimal vermiyorum, ona ihtimal vermiyorum. (AK PARTİ
sıralarından “Bravo.” sesleri, alkışlar) Ama demokrasi adına büyük eksiklikler
yaşandı, onu da kabul etmemiz lazım. Hukuk adına burada büyük şeyler yaşandı.
Adamı vuranı idam ettik, bir başka vuranı akladık. Değerli arkadaşlar, biri
birine “hain” dedi, üzerine kurşun sıktık; bir diğeri de diğerine dedi, onu da
akladık. Yani Mecliste, artık, gerçekten adaletin terazisinin adil ölçtüğü
objektif yasaları ve duruşları sergilememiz lazım.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, bu yasayla ilgili en büyük haksızlık benim Balıkesir ilime
yapıldı.
Sayın Bakan,
değerli Komisyon üyesi arkadaşlarım; Komisyonun ilk teklifinde, Hükûmetin
teklifinde, yasanın 2’nci maddesinin dördüncü fıkrasında Balıkesir Altınoluk
ilçe olarak ihdas edildi ve bizim memlekette bu büyük bir sevinç yarattı,
Altınoluklularda. Sonra da yasa alt komisyona gitti. Ne oldu, ne geldi? Baktık,
Altınoluk çıkarıldı. Şimdi Altınoluklular soruyor bana: “Başta Sayın Recep
Tayyip Erdoğan’ın Başbakan olarak imzası olmak üzere tüm bakanların imzası var.
İmzalarına sahip çıkmıyorlar mı?” diyor. Ben de soruyorum: İmzalarınıza sahip
çıkmıyor musunuz Sayın Bakan?
Değerli
arkadaşlarım, bakın, benim memleketimde “Edincik” diye bir yer var. Milattan
önce 4000-2500 yıllarında Persler, Makedonlar, Romalılar… Ve Ulu Cami 1368’de
kurulmuş, Kümbet Camisi 1470’de kurulmuş. Bu beldeyi kapatıyoruz. Yine Sarıköy,
tarihi milattan önce 4000’lere kadar gidiyor. 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra
işgal edilmiş, tarafımızdan alınmış, bu belde belediyemiz kapatılıyor.
Bakın, 1.581 tane
beldemizi kapatarak gerçekten yerel yönetimlerin güçlenmesini hedefledik ama
maalesef demokrasinin hücrelerini yok ettiniz. Yine 16.082 köyümüzü…
Köylülerimizin haberi bile yok. Dün akşam telefonda soruyorum, “Yarın bir
mahalle oluyorsunuz, biliyor musunuz?” diyorum, haberleri yok insanların. Hani
demokraside -demin arkadaşım söyledi- milletin iradesine saygı duymak esastı?
Bakın, Fransa
gibi bir ülkede, demokrasisi bizden çok daha köklü ve eski olan Fransa’da bu
yasa süreci tam iki yıl tartışıldı. Fransa 38 bin belediyesi olan bir ülke.
Bizim ülkemizde bir anda, baskın yapar gibi, kafalarımıza vurur gibi, ne yazık
ki zamanımızı… Bakın, altıyı sekiz geçiyor ve biz şu anda burada bu yasayı
konuşuyoruz. Keşke uzun zamanlarda, rahat ortamlarda, milletvekillerinin
kendilerini daha uygun şekillerde ifade edebilecekleri sağlık koşullarında,
uykusuz ama dinç bir şekilde burada bu yasayı tartışıyor olsaydık, konuşuyor
olsaydık. Türkiye herhâlde artık bunu hak ediyor. Türkiye bu manzaraları, yumruklaşma
manzaralarını, AİHM manzaralarını, burada yumruklaşmaları… RTÜK yasakladı
çocuklarımıza, çocuklarımıza Meclis TV’yi göstermiyor değerli arkadaşlar.
O nedenle, ben de
bu yasanın hayırlı olmasını dilerdim ancak hayırlı olsun diyemeyeceğim.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Yine, oyunun
rengini belirtmek için aleyhte olmak üzere söz isteyen Sadir Durmaz, Yozgat
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
SADİR DURMAZ
(Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son söz milletvekilinin
kuralı gereğince söz aldım ama son sözü gerçekten biz mi söyledik, Meclis mi
söyledi, yoksa uzaktan kumandayla Meclisin iradesine ipotek koyan Sayın
Başbakan mı söyledi? Bunu kamuoyunun takdirlerine bırakıyorum.
Değerli
milletvekilleri, şu ana kadar söylenmesi gereken her şeyi söyledik. Millî
üniter yapının ortadan kaldırılacağına dikkati çektik, vicdanlarınıza seslendik
ama ne yaptıysak anlatamadık. Bizim hassasiyetimiz, ecdadımızdan aldığımız
mirası bizden sonraki nesillere bir ve bütün olarak aktarabilmek hususundadır.
Ya bu mirası layıkıyla gelecek nesillere aktaracağız ya da birilerinin
fantezileri uğruna bir utancın içinde kahrolacağız.
Değerli
arkadaşlar, yanlışta bu kadar ısrar ne aklidir ne de haklıdır. Sayın Başbakanın
sınır tanımaz hırsının bir sonucu olan bu yasa “Ben iktidarımı sürdüreyim de
isterse Türkiye bölünsün.” anlayışının bir tezahürüdür.
Değerli milletvekilleri,
bu yasayla bölücü terör örgütüne verilen sözler yerine getirilmektir, esasen
terörle mücadele konusunda bir kararlığı olmayan AKP’nin gizli ve kirli
pazarlıkları alenileştirilmektedir. Bu yasayla bölgesel yönetimler
oluşturulmakta ve bu bölgelerin yönetimi büyük ölçüde büyükşehir belediye
başkanlarına bırakılmaktadır. Hâlihazırda PKK’nın siyasi uzantılarının
kontrolünde olan Diyarbakır’a PKK’nın kontrol ve denetiminde yeni büyükşehirler
eklenecektir. Bugün bile doğu ve güneydoğuda bazı şehirlerde vali ve
kaymakamlar akşam belli bir saatten sonra lojmanlarından çıkamamakta, tayin
olan kamu görevlileriyle, tezkere alan askerler, toplu sevke tabi
tutulmaktadır. Nitekim, geçtiğimiz günlerde alınan bir kararla Mehmetçik’in
hava yoluyla nakledilmesi, kara yolu güzergâhının güvenliğini
sağlayamadığımızın ilanından başka bir şey değildir. Bugün bile Sayın
Başbakanın binlerce korumayla gittiği Diyarbakır’da PKK’nın baskısıyla
kepenkler kapattırılıyor ve çöpler toplattırılmıyorsa, bütün il genelinde yetkileri
artırılmış ve güçlendirilmiş PKK’lı belediyelerin neler yapabileceğini düşünmek
bile istemiyorum.
Sayın
milletvekilleri, AKP’nin terörle kararlı bir mücadelesinin söz konusu olmadığı,
terörle mücadele yerine her gün kiminle müzakere edilmesi konusunda her kafadan
ayrı bir sesin çıktığı bir ortamda bu yasayı Meclisten geçirmek, bölgede
yaşayan ve PKK yandaşı olmayan insanlarımız üzerinde her türlü baskı ve
tehdidin önünü açacaktır. PKK’lı ve yetkileri artırılmış belediyeler,
kendilerinden olmayan ve kendilerine oy vermeyen vatandaşlarımızı canlarından
bezdirecek, bizar edecek ve evini barkını, malını mülkünü yok pahasına
sattırarak göçe zorlayacaktır. Korucuların köylerine hizmet götürmeyecek,
kapanan yollarını açmayacak, terörist baskınlar için her türlü zemini
oluşturacaktır. Bütün bunların vebali de sizin olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, tasarının Komisyona
geldiği günden beri meşru zeminde her türlü engelleme hakkımızı kullandık,
ancak parmak demokrasisine gücümüz yetmedi. Bugünden sonra da bu ihanet yasası
hakkında milletimizi aydınlatarak, yapılacak ilk seçimlerde bu ihanetin
bedelini ödetmesini talep edeceğiz. Milletimiz, bu bölünme yasasını asla kabul
etmeyecek ve karşılıksız bırakmayacaktır.
Ben de tasarının
hayırlı olmasını dilemeyi çok isterdim ama hayırlı olmayacağını biliyorum. Umut
ederim ki ben yanılmış olurum. Siz, bizi her söylediğimizde paranoyayla
suçladınız ama daha şu süreçte bile söylediklerimizde ne kadar haklı
çıktığımızı, yaptığınız değişiklikler göstermektedir. Geçmişte de Sayın
Başbakanın inkâr ettiği ama sonradan kabul etmek zorunda kaldığı pek çok şeyi
hatırladığımızda, inşallah yine siz haklı çıkarsınız. Ya biz haklı çıkarsak?
Orasını düşünmek bile istemiyorum.
Bu duygularla
yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Tasarının
görüşmeleri tamamlanmıştır.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için bir
dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, 338 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın oylama sonucu:
“Kullanılan Oy Sayısı : 260
Kabul : 223
Ret : 37(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Mine
Lök Beyaz Özlem
Yemişçi
Diyarbakır Tekirdağ”
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
Böylece tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
İçişleri Bakanı
İdris Naim Şahin teşekkür konuşması yapacaktır.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekillerimiz; yorucu
bir çalışmanın sonucunda, uzun süren müzakerelerin sonucunda 13 ilde büyükşehir belediyesi
kurulmasına ilişkin yasayı kabul ederek hukuki yapımıza kazandırmış
bulunmaktayız. Gerek Komisyon sürecinde gerekse Genel Kurul sürecinde son
derece uzun müzakerelere ve farklı görüşlere sahne olan bu yasa tasarısının
özellikle ve izninizle Komisyon çalışmalarında başta Komisyon Başkanımız ve her
siyasi parti grubundan Komisyon üyelerimizin çok değerli, özverili
çalışmalarıyla şekillendiğini ve olgunlaştığını ifade ile kendilerine teşekkür
etmek istiyorum.
Komisyon
Başkanımızın söz almamış olmasından dolayı, izninizle… iki gün alt komisyonda,
dokuz gün Komisyonda olmak üzere on bir
günlük süren Komisyon çalışmalarında toplam 118 saat mesai sarf
edilmiştir. 366 sayın milletvekilimiz tarafından Komisyon çalışmaları süresince
söz alınmış, 346 önerge verilmiş ve bunun 47’si kabul edilerek yasa tasarısında
yerini almıştır.
Sayın Başkan, çok
değerli milletvekillerimiz; bu yasanın Hükûmetimize sunulmasında, Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulmasında ve yasalaşma sürecinde sürekli katkı veren
Bakanlığımız bürokrasisine de izninizle teşekkür etmek istiyorum.
Sayın Başkan, çok
değerli arkadaşlar; 13 ilde büyükşehir belediyesi yapılanmasının
gerçekleştirildiği bu yasa ve büyükşehir yapılanmasına bağlı olarak oluşturulan
ilçeler ve diğer yapısal düzenlemeler konusunda gerek Komisyon çalışmaları
esnasında gerekse Genel Kurul müzakereleri esnasında çok farklı görüşler ortaya
kondu özellikle muhalefet partilerine mensup milletvekillerimiz tarafından.
Ancak bu husustaki düzenleme ne Türkiye kamuoyu için yeni ne de sizler için,
bizler için yeni bir husus değildi. Zira, 14 Ağustos 2001 tarihinde Türk siyasi
hayatına adımını atan Adalet ve Kalkınma Partisi programımızda büyükşehir
yapılanmasının il düzeyine taşınacağı hususu yüce milletimizle ve siyaset
dünyasıyla paylaşılmıştı. Mamafih, benzeri program düzenlemelerinin ve
vaatlerinin diğer siyasi partilerimizin programlarında da yer aldığı bir başka
vakıadır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekillerimiz; bu yasayla, değerli oylarınızla, katkılarınızla
yasalaşan bu tasarıyla ülkemizin yerel yönetim yasalarında ve yapısında önemli
bir değişiklik gerçekleşmiştir. Bu değişiklikle birlikte yeni yönetsel ve mali
imkânlara kavuşan büyükşehir belediyeleri daha etkin ve ekonomik hizmet ve
yatırım yapma imkânını elde edecektir.
Yine, şehircilik
ilkelerine uygun bütüncül ve metropol planlar yapılabilme imkânı ortaya çıkmış
bulunmaktadır. Çevre ve doğa şartları, inanıyoruz ki, bu yapıyla ortaya konacak
çalışmalarda daha dikkatli ve daha insani ve çağdaş bir şekilde kullanılacaktır.
Sayın Başkan, çok
değerli milletvekillerimiz; uzun süren müzakereler esnasında özellikle
muhalefet partilerimizin değerli milletvekilleri tarafından ülkemizin üniter
yapısının zedeleneceğine, ülkemizde anayasal yapımızda öngörülmeyen federal
yapının adımlarının atılacağına, zemininin oluşacağına ilişkin endişeler ve
maalesef, ihanete varan suçlamalar dile getirildi. Yine, büyükşehir sınırlarına
alınan ve mahalleye dönüşen köylerin ve köylünün yeterli hizmet alamayacağı,
hatta yeni külfetlerin geleceği iddiaları ısrarla vurgulandı bu çalışmalar
esnasında.
Sayın Başkan, çok
değerli milletvekillerimiz; bu yasanın amacı kendi içerisinde açıkça yazılıdır
ve bellidir. Bu yasayla oluşacak yeni ve bütüncül yapı ve mali imkânlarla
şehirlerimiz, bundan sonra inşallah, daha kalkınmış ve insanlarımız daha
müreffeh bir hayata kavuşacaklardır. Bu yasanın amacı hizmet ve yatırımların
daha iyi, daha düzenli, daha planlı, daha etkin ve daha ekonomik
gerçekleştirilmesinden ibarettir. Ortaya konan siyasi endişelerin, ortaya konan
idari endişelerin gerçeklerle bağdaşır yanı -doğrusu- yoktur. Üniter yapı ve
federal yapı üzerinde geliştirilen söylemlerin -doğrusu- bu yasadaki
düzenlemelerle uzaktan yakından bir ilgisi bulunmamaktadır.
Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; şüphesiz, bu yüce Meclisin her üyesinin amacı, inancı
bu ülkeye ve bu ülkenin insanına, aziz milletimize hizmetin en iyisini
sunmaktır ve bu maksatla, yasanın da en doğrusunu yapmaktır. Bizim de Hükûmet
olarak ve Hükûmetimizi oluşturan parti olarak ülkemize hizmet etmek, insanımıza
hizmet etmek en önemli ve şaşmaz sorumluluğumuzdur.
Yine bizim,
Hükûmet olarak, parti olarak ülkenin ve milletin birliği ve bütünlüğü, vatanın
bölünmez bütünlüğü, bayrağın tekliği, nazlı ve şanlı bir şekilde dalgalanması
şiarımızdır, namusumuzdur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Yasanın hayırlı
uğurlu olmasını diliyorum. Katkı veren herkese çok çok teşekkür ediyorum.
Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Sayın
milletvekilleri, 5’inci sırada yer alan, Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu, Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonu raporlarının görüşmelerine başlayacağız.
5.- Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporları (1/488) (S. Sayısı: 240)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6’ncı sırada yer
alan, Türkiye Cumhuriyeti ile Lübnan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı
Tesis Eden Ortaklık Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
6.- Türkiye Cumhuriyeti ile Lübnan Cumhuriyeti Arasında
Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Ortaklık Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/562) (S.
Sayısı 196)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
7’nci sırada yer
alan, Türkiye Cumhuriyeti ile Morityus Cumhuriyeti Ara-sında Serbest Ticaret
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
7.- Türkiye Cumhuriyeti ile Morityus Cumhuriyeti Arasında
Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/539) (S. Sayısı: 195)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
8’inci sırada yer
alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Bilim ve Teknoloji Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
başlayacağız.
8.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Bilim ve Teknoloji Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/374) (S. Sayısı: 108)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Alınan karar
gereğince, kanun tasarı ve teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 12 Kasım 2012 Pazartesi günü saat 14.00’te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.