DÖNEM: 24 CİLT: 30 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
6’ncı
Birleşim
10 Ekim 2012 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- KAPALI OTURUMLAR
İKİNCİ OTURUM (Kapalıdır)
V.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Şanlıurfa
Milletvekili A. Emin Önen’in, Suriye’nin kınanması için AGİTPA Türk Delegasyonu
tarafından yapılan çalışmalara ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, tutuklu milletvekillerinin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya’nın sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun,
ileri sürmüş olduğu görüşlerden farklı görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle
konuşması
2.- Hakkâri
Milletvekili Adil Kurt’un, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
3.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Hakkâri Milletvekili Adil Kurt ve Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, büyükşehir belediyeleriyle ilgili kanun
tasarısının İçişleri Komisyonu ve Plan ve Bütçe Komisyonunun dışında Anayasa
Komisyonuna da havale edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
2.- Hakkâri
Milletvekili Adil Kurt’un, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun
büyükşehir belediyeleriyle ilgili kanun tasarısıyla ilgili ifadelerine ilişkin
açıklaması
3.- Düzce
Milletvekili İbrahim Korkmaz’ın, Üçüncü Oturumdaki bazı ifadelerini
düzelttiğine ilişkin konuşması
4.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, Üçüncü Oturumdaki bazı ifadelerini düzelttiğine
ilişkin konuşması
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Yozgat
Milletvekili Sadir Durmaz ve 20 milletvekilinin, şeker pancarı ve şeker üretimi
ile ilgili sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/364)
2.- Kastamonu
Milletvekili Emin Çınar ve 21 milletvekilinin, Kastamonu ilinde yaşanan göç
olaylarının sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/365)
3.- Manisa
Milletvekili Özgür Özel ve 26 milletvekilinin, zeytincilik sektöründe yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/366)
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- CHP Grubunun,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 4/10/2012 tarihli 4’üncü
Birleşiminde gerçekleştirilen kapalı oturum tutanakları ile tutanak özetlerinin
İç Tüzük’ün 71’inci maddesine göre yayımlanmasına ilişkin önerisi
X.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un, büyükşehir belediyeleriyle ilgili
kanun tasarısının havalesinde İç Tüzük’e aykırı bir durum olmadığına ve bu
konuyla ilgili itirazlarını dile getiren İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın
görüşlerini içeren tutanağın TBMM Başkanlığına gönderilerek konunun
değerlendirilmesinin sağlandığına ilişkin açıklaması
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYON-LARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları
(1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Toplu İş
İlişkileri Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporları (1/567) (S. Sayısı: 197)
XII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ülkemizde ilkokul öğrencilerinin ailelerine
yapılan yardıma ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçer’in cevabı (7/9003)
2.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç’un, yeni eğitim sisteminde okullarda görevli rehber
öğretmen ve branş öğretmenlerinin durumlarındaki belirsizliklere ilişkin sorusu
ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/9062)
3.- Antalya
Milletvekili Mehmet Günal’ın, otizmli bir öğrencinin eğitim hakkının
engellendiği iddialarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in
cevabı (7/9161)
4.- Antalya
Milletvekili Mehmet Günal’ın, öğretmenlere engelli öğrencilerle ilgili eğitim
verilmesine ve engelli öğrencilerin eğitim haklarına ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/9162)
5.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Dikmen’deki personel lojmanları ile ilgili
iddialara ve TBMM yerleşkesi içindeki lojmanlara ilişkin sorusu ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/9750)
6.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, 1980’den günümüze kadar kullanılan örtülü
ödenek miktarlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ’ın cevabı (7/9796)
7.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, örtülü ödeneğin kullanılma amacına
ve örtülü ödenekten yapılan harcama miktarına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/9802)
8.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, TBMM kampüsündeki lojmanlarda yapılan tadilata
ve lojmanların yıkılmasına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı
(7/10358)
9.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet S. Kesimoğlu’nun, TBMM Başkanının ve Başbakanın makam
odalarında yapılan tadilata ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/10866)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat
15.00’te açılarak dört oturum yaptı.
Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Sadık Yakut, yeni yasama yılında Genel Kurul çalışmalarının ülkemize ve
milletimize barış ve huzur getirmesini dileyen bir konuşma yaptı.
Ankara Milletvekili Nurdan
Şanlı, Ankara’nın başkent oluşunun 89’uncu yıl dönümüne,
Tekirdağ Milletvekili Emre
Köprülü,
Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlu,
Balkan Savaşlarının 100’üncü
yıl dönümüne;
İlişkin gündem dışı birer
konuşma yaptılar.
Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır, Ankara’nın başkent oluşunun 89’uncu yıl dönümüne ilişkin bir açıklamada
bulundu.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Cemil Çiçek başkanlığında Macaristan Ulusal Parlamentosu Başkanı Laszlo
Köver’in vaki davetine icabet etmek üzere 15-17 Ekim 2012 tarihinde
Macaristan’a ziyarette bulunacak Parlamento heyetine ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
İzmir Milletvekili Birgül
Ayman Güler’in, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu,
Ankara Milletvekili Gökhan
Günaydın’ın, Plan ve Bütçe Komisyonu,
Üyeliğinden istifa
ettiklerine ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlu ve 19 milletvekilinin, ülkemizde meydana gelen iş kazalarının
nedenlerinin (10/361),
Ağrı Milletvekili Halil Aksoy
ve 21 milletvekilinin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde 1990’lı yıllardan
sonra yaşanan zorunlu göçün neden ve sonuçları ile toplumda yarattığı etkinin
(10/362),
Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici ve 21 milletvekilinin, engelli vatandaşların sorunlarının
(10/363),
Araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Aydın Milletvekili Bülent
Tezcan ve 111 milletvekilinin; bazı milletvekillerinin yargılanmaları ve
dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargıya talimat verdiği, yargıya
müdahale ederek yürütme erkini ölçüsüz ve hukuk tanımaz biçimde kullandığı,
Anayasa'nın 2'nci, 9'uncu ve 138'inci maddeleriyle bağdaşmayan bu eyleminin
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 257'nci maddesinde düzenlenen görevi kötüye
kullanma, 277'nci maddesinde düzenlenen yargı görevi yapanı etkileme ve
288'inci maddesinde düzenlenen adil yargılamayı etkileme suçlarına uyduğu
iddiasıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında bir Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin önergesi (9/1) okundu; Anayasa’nın 100’üncü maddesine göre
Danışma Kurulunca tespit edilecek görüşme gününün Genel Kurulun onayına
sunulacağı açıklandı.
Üstün Yetenekli Çocukların
Keşfi, Eğitimleriyle İlgili Sorunların Tespiti ve Ülkemizin Gelişimine Katkı
Sağlayacak Etkin İstihdamlarının Sağlanması Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması
Komisyonu Başkanlığının Yeni Zelanda, Güney Kore Cumhuriyeti ve Almanya Federal
Cumhuriyeti'nde araştırma ve inceleme yapma talebinin, gidecek Komisyon
üyelerinin sayıları ve inceleme süresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığınca tespit edilmesi kaydıyla Genel Kurulun onayına sunulmasının uygun
bulunduğuna,
Üstün Yetenekli Çocukların Keşfi,
Eğitimleriyle İlgili Sorunların Tespiti ve Ülkemizin Gelişimine Katkı
Sağlayacak Etkin İstihdamlarının Sağlanması Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması
Komisyonu Başkanlığının, araştırma ve inceleme yapmak üzere Yeni Zelanda, Güney
Kore Cumhuriyeti ve Almanya Federal Cumhuriyeti'ne gidecek Komisyon üyelerine
ve inceleme süresine ilişkin önerisinin Başkanlıkça uygun bulunduğuna,
İlişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı tezkereleri kabul edildi.
BDP Grubunun, 6/2/2012
tarihinde Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve arkadaşlarının Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ve Hükûmetinin Suriye politikasının araştırılması (521 sıra
no.lu) amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak 9/10/2012 günkü (bugün) birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
AK PARTİ Grubunun, 328 sıra
sayılı Anayasa Değişikliği Teklifi’nin, gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 4’üncü sırasına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel
Kurulun 9 Ekim 2012 Salı günkü (bugün) birleşiminde sözlü sorular ve diğer
denetim konularının görüşülmeyerek gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin
görüşülmesine ve bu birleşimde 328 sıra sayılı Anayasa Değişikliği Teklifi’nin
birinci tur oylamasının bitimine kadar, 11 Ekim 2012 Perşembe günkü
birleşiminde Türk Silahlı Kuvvetlerinin Irak'ın kuzeyinden ülkemize yönelik
terör tehdidinin ve saldırılarının bertaraf edilmesi ile ilgili tezkerenin bir
yıl daha uzatılmasına dair Başbakanlık tezkeresinin görüşmelerinin yapılması ve
bu görüşmelerden sonra gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan 197 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, haftalık çalışma günlerinin dışında
12 Ekim 2012 Cuma günü saat 14.00'te toplanması ve bu birleşimde Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında verilen (11/13) esas numaralı Gensoru
Önergesi’nin görüşmelerinin yapılması ve bu görüşmelerin tamamlanmasından sonra
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında yer alan 328 sıra sayılı Anayasa Değişikliği Teklifi’nin
ikinci tur oylamasının bitimine kadar, yukarıda belirtilen birleşimlerinde gece
24.00'te günlük programların tamamlanamaması hâlinde günlük programların
tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesine; 10 Ekim 2012 Çarşamba günkü
birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin önerisi yapılan
görüşmelerden sonra kabul edildi.
Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, (2/20) esas numaralı 2090 Sayılı Tabii Afetlerden Zarar Gören
Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
İçişleri Komisyonunda açık
bulunan ve CHP Grubuna düşen 1 üyeliğe İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler,
Plan ve Bütçe Komisyonunda
açık bulunan ve CHP Grubuna düşen 1 üyeliğe Ankara Milletvekili İzzet Çetin,
Kamu İktisadi Teşebbüsleri
Komisyonunda açık bulunan ve CHP Grubuna düşen 1 üyeliğe İzmir Milletvekili
Alaattin Yüksel,
Seçildiler.
Gündemin “Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında yer alan ve
görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir
Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu
Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),
2’nci sırasında yer alan ve
görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi kabul edilen, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının (1/484) (S. Sayısı: 287),
3’üncü sırasında yer alan ve
görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi kabul edilen, Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği
Uyum Komisyonu ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporlarının
(1/567) (S. Sayısı: 197),
Görüşmeleri, Komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
4’üncü sıraya alınan, Adalet
ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli
ile 309 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/873) (S. Sayısı: 328)
birinci görüşmeleri tamamlandı.
İstanbul Milletvekili Osman
Taney Korutürk, İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır’ın Cumhuriyet Halk
Partisine,
Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın AK PARTİ Grup Başkanına,
İstanbul Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebi, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın Cumhuriyet Halk
Partisine,
Diyarbakır Milletvekili Altan
Tan, Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi’nin şahsına,
Bingöl Milletvekili İdris
Baluken, Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi’nin Barış ve Demokrasi
Partisine,
Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlu, Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın şahsına,
Manisa Milletvekili Hüseyin
Tanrıverdi, Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in şahsına,
Bingöl Milletvekili İdris
Baluken, Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi’nin şahsına,
Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmaz, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun şahsına,
Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Konya Milletvekili Atilla Kart’ın AK PARTİ Grup Başkanına,
Sataşmaları nedeniyle birer
konuşma yaptılar.
Alınan karar gereğince, 10
Ekim 2012 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere 00.38’de birleşime son
verildi.
Sadık
YAKUT
Başkan
Vekili
Mustafa
HAMARAT Tanju
ÖZCAN
Ordu Bolu
Kâtip Üye Kâtip
Üye
No: 8
II.- GELEN
KÂĞITLAR
10 Ekim 2012
Çarşamba
Rapor
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili
Recep Tayyip Erdoğan ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Osmaniye
Milletvekili Devlet Bahçeli ile 309 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu
Raporu (2/873) (S. Sayısı: 328’e 1 inci Ek) (Dağıtma tarihi: 10.10.2012)
(GÜNDEME)
Sözlü Soru
Önergeleri
1.- Aydın Milletvekili Bülent
Tezcan’ın, bazı Ege Adalarının Yunanistan tarafından işgal edildiği iddialarına
ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2149) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.09.2012)
2.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Suriye’deki olaylara ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/2150) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.09.2012)
3.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu’nun, güvenlik ve savunma harcamalarında yaşanan
artışın nedenlerine ilişkin Milli Savunma Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2151) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.09.2012)
4.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Suriyeli muhaliflere verilen lojistik desteğe
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2152) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.09.2012)
5.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, ithalat beyannameleri ile ilgili vergilerin kontrolüne ilişkin
Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/2153) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.09.2012)
6.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatında çalışan personele ilişkin
Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/2154) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.09.2012)
7.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, gümrüklerde yapılan ihbarların takip ve değerlendirilmesine ilişkin
Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/2155) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.09.2012)
8.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, küçük esnaf ve sanatkârı korumaya yönelik perakende kanunuyla
ilgili çalışmalara ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2156) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.09.2012)
9.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, sınır kapılarındaki eşya takibine ilişkin Gümrük ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2157) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.09.2012)
10.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, özür grubu tayinlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2158) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.09.2012)
11.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, organ bağışında bulunanların özürlülere sağlanan haklardan
faydalanabilmesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2159)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.09.2012)
12.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Jandarma personelinin Adana ve çevre illere tayin isteyememesine
ilişkin Milli Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/2160) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.09.2012)
13.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, panelvan araçların fenni muayenesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/2161) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.09.2012)
14.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, sel taşkın saha sınırlarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2162) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.09.2012)
15.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Ağrı ve Şanlıurfa’da toplum yararına çalışma programı
çerçevesinde istihdama ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2163) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
16.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, dilenci sayısındaki artışa ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/2164) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.09.2012)
17.- Tunceli Milletvekili
Kamer Genç’in, Diyanet İşleri Başkanlığı binasının önünde yapılan camiye
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2165) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.09.2012)
18.- Tunceli Milletvekili
Kamer Genç’in, Türkiye’ye Ortadoğu ülkelerinden ve Libya’dan çalışmaya gelen
kişilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2166) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.09.2012)
Yazılı Soru
Önergeleri
1.- Kırklareli Milletvekili
Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, TBMM Başkanının ve Başbakanın makam odalarında
yapılan tadilata ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru
önergesi (7/10866) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
2.- İstanbul Milletvekili Ali
Özgündüz’ün, kamu kurum ve kuruluşlarına ait lojmanlar ile makam araçlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10867) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.09.2012)
3.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, Milli Eğitim Bakanlığının uygulamalarına ve değiştirdiği
yönetmeliklere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10868) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.09.2012)
4.- İstanbul Milletvekili
Erdoğan Toprak’ın, Van depremi sonrasında alınan önlemlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10869) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
5.- Aydın Milletvekili Bülent
Tezcan’ın, Denizli’de bir okulun açılış töreninde yaptığı konuşmaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10870) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.09.2012)
6.- Konya Milletvekili Atilla
Kart’ın, bir köşe yazarının bazı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10871) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
7.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 18 Eylül 2012’de gerçekleştirilen BM Genel
Kuruluna katılımın kapsamına ve maliyetine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10872) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.09.2012)
8.- İstanbul Milletvekili İhsan
Özkes’in, 2002’den günümüze kadar Türkiye’den AİHM’e yapılan başvurulara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10873) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.09.2012)
9.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, 2012 hac kayıtlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10874) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.09.2012)
10.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı bazı firmaların hac
işlemlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10875) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24.09.2012)
11.- Aydın Milletvekili Metin
Lütfi Baydar’ın, Aydın’ın orman köylülerinin mülkiyet sorununa ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10876) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.09.2012)
12.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, 2002-2012 yılları arasında
şehit olan polis ve asker sayısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10877) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.09.2012)
13.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, akaryakıttan alınan KDV
ve ÖTV’nin kaldırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10878)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.09.2012)
14.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Suriye’den gelen
mültecilerin yalnızca sözlü beyanıyla üniversitelere kabul edilmelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10879) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.09.2012)
15.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, kendi istekleri ile
emekli olan subaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10880)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.09.2012)
16.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan'ın, Arhavi ilçesine fakülte
kurulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10881) (Başkanlığa
geliş tarihi: 01.10.2012)
17.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Başbakan, Başbakan
Yardımcıları ve müsteşarların makam araçları ve yakıt masraflarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10882) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.09.2012)
18.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker’in, Gaziantep, Hatay ve
Kilis’te konaklayan yabancı uyruklu kişilere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10883) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
19.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker’in, YÖK’ün Suriyeli
mültecilerin bazı üniversitelere özel öğrenci olarak kabul edilmesi yönündeki
genelgesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10884) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.09.2012)
20.- Edirne Milletvekili Recep Gürkan’ın, ülkemizdeki buğday stoğuna ve
ithalatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10885) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.09.2012)
21.- Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, 2002 yılından
itibaren Hükümet üyelerinin yaptığı yurt dışı gezilerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10886) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
22.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, Tekirdağ’ın Malkara ilçesinde
Atatürk büstünün kırılarak söküldüğü iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10887) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
23.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, Ordu’da yapılmakta olan bir
yatılı bölge Kuran Kursuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10888)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
24.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, BDP Bingöl il binasına
yönelik saldırıya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10889)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.09.2012)
25.- Erzincan Milletvekili Muharrem Işık’ın, ÖSYM’nin yaptığı bazı
sınavlardaki yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/10890) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
26.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Van’ın Çaldıran ilçesine bağlı bir
köyde meydana gelen bir patlamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10891) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.09.2012)
27.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Van Merkeze bağlı bir köyde
yaşanan bir olaya ve kolluk kuvvetlerinin orantısız güç kullandığı iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10892) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.09.2012)
28.- Batman Milletvekili Ayla Akat’ın, bir protesto eyleminde bir
vatandaşın işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı iddialarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10893) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.09.2012)
29.- Muş Milletvekili Demir Çelik’in, Malatya’nın Doğanşehir ilçesinde
yaşanan bir olaya ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/10894)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.09.2012)
30.- Batman Milletvekili Ayla Akat’ın, 2002-2012 yılları arasında
gözaltına alınan ve tutuklanan üniversite öğrencilerine ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10895) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.09.2012)
31.- Ağrı Milletvekili Halil Aksoy’un, cezaevlerinin engelliler
açısından fiziki yetersizliklerine ve Erzurum H Tipi Kapalı Cezaevinde yatan
bir engelli mahkuma ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/10896)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.09.2012)
32.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Samsun-Ordu
sınırında yürütmeyi durdurma kararına rağmen inşaatı devam eden bir termik
santrale ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/10897) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.09.2012)
33.- Hatay Milletvekili Hasan Akgöl’ün, sosyal yardımlaşma ve dayanışma
vakıflarının personel alımına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10898) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
34.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, bir askerin, tutuklanma
nedeniyle tedavisinin yarım kalmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10899) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.09.2012)
35.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, TSK İç Hizmetler Kanununun
bazı maddelerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10900) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.09.2012)
36.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, 6352 sayılı Kanunun tutuklu
sayısına etkisine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/10901)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.09.2012)
37.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, cezaevlerinde basılı eser ve
yayınlara erişim yasaklarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10902) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.09.2012)
38.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, Silivri cezaevinde açlık
grevi yapan tutuklulara yönelik müdahale ile ilgili iddialara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10903) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.09.2012)
39.- Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün, Tokat ilinin kentsel dönüşüm
kapsamına alınmamasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10904) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.09.2012)
40.- Van Milletvekili Aysel Tuğluk’un, İstanbul’un Fatih ilçesindeki
Sulukule Yenileme Projesine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10905) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.09.2012)
41.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Samsun-Ordu
sınırında yürütmeyi durdurma kararına rağmen inşaatı devam eden bir termik
santrale ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/10906)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
42.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, İstanbul’da kentsel
dönüşüm kapsamında yıkılacağı iddia edilen bazı kamu binalarına ilişkin Çevre
ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/10907) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.09.2012)
43.- Hatay Milletvekili Hasan Akgöl’ün, bir açıklamasına ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10908) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.09.2012)
44.- İstanbul Milletvekili Sabahat Akkiray’ın, son 9 ayda Suriye’ye giriş
çıkış yapan ve Suriye’de hayatını kaybeden vatandaşlara ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10909) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.09.2012)
45.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Samsun-Ordu
sınırında yürütmeyi durdurma kararına rağmen inşaatı devam eden bir termik
santrale ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10910) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
46.- Niğde Milletvekili Doğan Şafak’ın, Niğde Merkez’deki bir kasabanın
elektrik borcundan kaynaklanan içme ve kullanma suyu sorununa ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/10911) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.09.2012)
47.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Sakarya Sapanca’da
bulunan bir taş ocağının çevreye verdiği zarara ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/10912) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.09.2012)
48.- İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak’ın, şeker sanayinin
geliştirilmesine ve şeker enstitüsünün yeniden yapılandırılmasına ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10913) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.09.2012)
49.- İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak’ın, organik hayvancılığın
desteklenmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10914) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
50.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, narenciye üreticilerine DFİF
kredisi verilmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10915) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.09.2012)
51.- Adana Milletvekili Ali Demirçalı’nın, Adana’da 3 gün hastalığı
sebebiyle telef olan hayvanlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10916) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
52.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer’in, saman fiyatlarındaki artışa
ve üreticinin mağduriyetine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10917) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
53.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars’ta kapatılan bir süt
fabrikasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10918) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
54.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Sakarya-Sapanca’da
bulunan bir taş ocağının çevreye verdiği zararlara ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10919) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.09.2012)
55.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin
internet sitesine yapılan saldırıya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10920) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
56.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Libya’dan İskenderun’a
gelen bir gemi ile ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10921) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
57.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Hatay’da içinde Türk
askerlerinin bulunduğu bir aracın saldırıya uğradığı iddialarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10922) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.09.2012)
58.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın, pompalı tüfek satışlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10923) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.09.2012)
59.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, biber gazı bombası ve spreyinin
kullanımı ile insan sağlığına etkilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10924) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.09.2012)
60.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, Polis Akademisi Başkanlığı
Güvenlik Bilimleri Fakültesi Bağıl Değerlendirme Sistemi Yönergesinde yapılan
değişikliğe ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10925)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.09.2012)
61.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, Fatih’te polislerin bir kişiye
şiddet uygulamasına ve işkence ile kötü muameleyle mücadeleye ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10926) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.09.2012)
62.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Çankaya ilçesindeki bazı
mahallelerden geçen otobüs hatlarının iptaline ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10927) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.09.2012)
63.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, özel bir televizyon kanalında
canlı yayın sırasında stüdyo önünde meydana gelen olaya ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10928) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.09.2012)
64.- Van Milletvekili Nazmi Gür’ün, Van-İran sınırında kaçakçılık yapan
bir kişinin vurulmasına ve sınırda yaşanan ölümlerin engellenmesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10929) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.09.2012)
65.- Van Milletvekili Nazmi Gür’ün, Suriyeli sığınmacılara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10930) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.09.2012)
66.- Batman Milletvekili Ayla Akat’ın, yeni eğitim sistemini protesto
eden bir kişiye polislerce orantısız güç kullanıldığı iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10931) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.09.2012)
67.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, terörün yoğun olduğu
bölgelerde kamu personelinin güvenliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10932) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.09.2012)
68.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars’ın bir mahallesinin su
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10933) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25.09.2012)
69.- Manisa Milletvekili Sakine Öz’ün, Manisa’da yaşandığı iddia edilen
bir olaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10934)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
70.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer’in, ekonomik durumu iyi olmayan
köylülere verilen arsaların geri alınması koşullarından kaynaklanan mağduriyete
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10935) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.09.2012)
71.- Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Emniyet
Teşkilatında görev yeri değişen yöneticilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10936) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
72.- Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Rize Polis
Meslek Yüksekokulunun açılışına bir gazetecinin alınmamasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10937) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
73.- Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Tunceli’de yaşanan bir terör
olayı ile ilgili ihmal iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10938) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
74.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kağızman’da bir köyün su
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10939) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.09.2012)
75.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Bingöl’de BDP il binasına
yapılan saldırılara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10940)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.09.2012)
76.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlığına kabul edilen Irak Kerkük nüfusuna kayıtlı kişilere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10941) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.09.2012)
77.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, Suriyeli mültecilerin
barınmalarına ve barınma masraflarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10942) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.09.2012)
78.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, 2002-2012 yılları
arasında akaryakıt ürünlerine yapılan zam oranlarına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10943) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.09.2012)
79.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, bütçe açığına ve yapılan
zamlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/10944) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24.09.2012)
80.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, akaryakıt ve otomobile yapılan
ÖTV zammına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/10945)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.09.2012)
81.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, bazı ürünlere yapılan
zamlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/10946) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.09.2012)
82.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, bir konuşmasına ve yapılan son
yönetmelik değişikliklerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10947) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
83.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, il milli eğitim müdürlerinin
siyasi faaliyetlere katıldığı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10948) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.09.2012)
84.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, 1997-1998 ve 2012-2013
eğitim-öğretim yıllarında imam hatip okullarına ve öğrenci sayılarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10949) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24.09.2012)
85.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, 2012-2013 eğitim-öğretim
yılında açılmayan okullara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10950) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.09.2012)
86.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, yeni eğitim sistemine
geçilmesiyle boşta kalan sınıf öğretmenlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10951) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.09.2012)
87.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde
ders başı yapamayan okul olup olmadığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10952) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.09.2012)
88.- İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler’in, İzmir’de bir okulun
depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle yıkılması nedeniyle yaşanan mağduriyete
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10953) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.09.2012)
89.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer’in, Suriyeli mültecilere bazı
üniversitelerde özel öğrenci olma hakkının tanınmasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10954) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
90.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, 2011 yılında Maltepe’de
meydana gelen heyelanın hasar verdiği okula ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10955) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
91.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer’in, ikinci öğretimlerde
üniversite harçlarının kaldırılmamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10956) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
92.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer’in, Kapaklı Hastanesinin kapasitesine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10957) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.09.2012)
93.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, 2012 KPSS’de
(ortaöğretim/önlisans) adayların tercih ettikleri yerlerin dışında sınava
girmelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10958)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
94.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, öğretmen açığına ve
ücretli öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10959) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
95.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Kartal ilçesindeki bir
okulda öğretildiği iddia edilen bir duaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10960) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
96.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, eğitim kurumlarına ve ders
saatlerine yönelik bazı verilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10961) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
97.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, YÖK’ün Suriyeli
sığınmacıların bazı üniversitelere özel öğrenci olarak kabul edilmesi yönündeki
genelgesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10962)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
98.- İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter’in, Sarıgazi’de imam hatip
lisesine istekleri dışında öğrencilerin yerleştirilmesine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10963) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
99.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Kuran-ı Kerim, Siyer ve
Kürtçe seçmeli dersleri ile ilgili verilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10964) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.09.2012)
100.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın, savaş eğitimi
veren bir şirketle ilgili iddialara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10965) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
101.- Batman Milletvekili
Ayla Akat’ın, 2002’den günümüze askerlik yaparken hayatını kaybedenlere ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10966) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24.09.2012)
102.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, askerlerin
kabul toplama merkezlerinden birliklerine sevkleri sırasında yaşanan sorunlara
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10967) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25.09.2012)
103.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın, son on yılda hayatını kaybeden askerler ile ilgili verilere
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10968) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25.09.2012)
104.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Hukuk
Fakültesi mezunlarının askerliklerini meslekleriyle ilgili görev verilerek
yapmalarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10969)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
105.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun, TOKİ’nin
sınır karakolları ihalelerinde uygulanan gizlilik ve güvenlik tedbirlerine
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10970) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.09.2012)
106.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, 2009 yılında
Kars’ta bir askerin yanlışlıkla vurulduğu iddialarına ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10971) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.09.2012)
107.- Tekirdağ Milletvekili
Candan Yüceer’in, 8’inci sınıf öğrencilerine tetanos ve difteri aşılarının
zamanında temin edilmemesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10972) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
108.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, Fatih
ilçesi Karagümrük mahallesi aile hekimliği binasının sorunlarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10973) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.09.2012)
109.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa Viranşehir Devlet Hastanesine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10974) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
110.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, başta
Şanlıurfa olmak üzere Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki alkol ve madde bağımlılığı
tedavi merkezlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10975)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.09.2012)
111.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun,
Libya’dan İskenderun’a gelen bir gemi ile ilgili iddialara ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/10976) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.09.2012)
112.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars çevre
yolunda yaşanan trafik kazalarının önlenmesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/10977) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.09.2012)
113.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Ankara’daki
Kızılay-Çayyolu metro inşaatı çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/10978) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.09.2012)
114.- Van Milletvekili Aysel Tuğluk’un, Türkiye’de erişimi
engellenen internet sitelerine ve internet özgürlüğüne ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/10979) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.09.2012)
115.- Van Milletvekili Nazmi
Gür’ün, Van’da Kara Ulaştırma Genel Müdürlüğü kurulması ihtiyacına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/10980) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25.09.2012)
116.- İstanbul Milletvekili
Sabahat Akkiray’ın, 1 kuruşun kullanımına ve devlete maliyetine ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/10981)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.09.2012)
117.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, MİT ile PKK yöneticileri arasında Oslo’da yapıldığı iddia
edilen görüşmeye dair bir açıklamasına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent
Arınç) yazılı soru önergesi (7/10982) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.09.2012)
118.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, yaşlılık
ve yetim maaşı bağlanması koşullarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10983) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.09.2012)
119.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana’da
teşviklerden faydalanmak için başvuran firmalara ilişkin Ekonomi Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10984) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.09.2012)
120.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel’in, Sakarya-Sapanca’da bulunan bir taş ocağının çevreye
verdiği zarara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10985) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.09.2012)
Süresi İçinde
Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Kastamonu Milletvekili
Emin Çınar’ın, 2002 yılından bugüne Türkiye’nin dış borcuna ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7876)
2.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri’nin, bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/8122)
3.- Erzincan Milletvekili
Muharrem Işık’ın, Mavi Marmara baskını sonrası Türk-İsrail ilişkilerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8126)
4.- İstanbul Milletvekili
Aykut Erdoğdu’nun, Karaman Belediyesinin çeşitli konulardaki faaliyetlerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/8138)
5.- Bolu Milletvekili Tanju
Özcan’ın, Bolu’da otopark amaçlı kazı yapılan alanda tarihi eserler ortaya
çıkmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/8148)
6.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutan’ın, Borçka-Artvin karayolunun asfaltlanma yöntemine ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/8164)
7.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, aşırı yük nedeniyle kamyoncu esnafına kesilen idari para
cezalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/8165)
8.- Samsun Milletvekili
Cemalettin Şimşek’in, Samsun-Ankara demiryoluna ilişkin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/8166)
9.- Denizli Milletvekili
Adnan Keskin’in, Acıpayam-Dalaman yolunun yapım çalışmalarına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/8167)
10.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Kuzey Afrika ve Arap ülkelerindeki gelişmelerin Türk şirketlerine
olumsuz etkisine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/8168)
11.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, özel yetkili mahkemelerle
ilgili bir açıklamasına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru
önergesi (7/8169)
12.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Suriye’de kaçırılan 11
Lübnanlı’nın Türkiye’de olduğu iddialarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/8170)
13.- Muş Milletvekili Demir Çelik’in, Türkiye’deki Cemevlerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8175)
14.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, üniversite ve yurtlarda bazı
öğrencilere yönelik artan saldırılara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/8176)
15.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Uludere olayı ile ilgili
açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8184)
16.- İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, bir inşaat şirketine kamu
kredisi kullandırılıp kullandırılmadığına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali
Babacan) yazılı soru önergesi (7/8187)
17.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, bazı kamu kurum ve
kuruluşlarındaki görevlerinden ayrıldıktan sonra 2531 sayılı Kanuna aykırı
faaliyette bulunanlara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı
soru önergesi (7/8188)
18.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, özürlü memur seçme sınavında
kopya verildiği ve haksızlık yapıldığı iddialarına ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/8197)
19.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, İsrail’in Kıbrıs Rum
Kesimine asker yerleştirmek istediği iddialarına ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8206)
20.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, Arap Baharının Türk
vatandaşlarına ve firmalarına etkisine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/8208)
21.- Muş Milletvekili Demir Çelik’in, 24 Mayıs 2012’de Varto’da yapılan
bir askeri operasyona ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/8220)
22.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Yunanistan’ın Eşek ve Bulamaç
adalarını işgal ettiği iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/8222)
23.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Devlet Opera ve Balesi
Genel Müdürlüğünün sahnelediği eserlere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8228)
24.- Sinop Milletvekili Engin Altay’ın, 12 yıllık kademeli eğitim
sistemini tanıtmak amacıyla hazırlanan kitapçığa ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8248)
25.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, 12 yıllık kademeli eğitim
sistemini tanıtmak amacıyla hazırlanan kitapçığa ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8249)
26.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Çukurova Bölgesine hizmet
verecek olan havaalanı için yapılan kamulaştırmaya ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/8258)
27.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, bölünmüş yol yenileme
çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/8259)
28.- İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, yol genişletme
çalışmalarında İlk Kurşun Tepesinden toprak alınmasına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/8260)
29.- İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler’in, Kemalpaşa Lojistik Köyü
ve İstanbul-İzmir Otoyol Projelerinin uygulanmasında yaşanan sorunlara ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/8261)
30.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Bilgi Teknolojileri ve
İletişim Kurumundan ayrılıp 2531 sayılı Kanuna aykırı faaliyette bulunanlara
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8262)
31.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, basında yer alan bir
açıklamasına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru
önergesi (7/8263)
32.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in gelişmişlik
düzeyine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8270)
33.- Hakkâri Milletvekili Adil Kurt’un, GAP’ın ne zaman bitirileceğine
ve GAP Eylem Planına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8272)
34.- Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, ikinci el oto alım satımı
yapan galerilerin şehir merkezinden uzağa taşınmasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8286)
35.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, hakkında tasfiye kararı alınan
bir finans kurumunun mudilerinin sorunlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/8313)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Yozgat Milletvekili Sadir
Durmaz ve 20 Milletvekilinin, şeker pancarı ve şeker üretimi ile ilgili
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/364) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/12/2011)
2.- Kastamonu Milletvekili
Emin Çınar ve 21 Milletvekilinin, Kastamonu ilinden diğer illere yapılan
göçlerin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/365)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2011)
3.- Manisa Milletvekili Özgür
Özel ve 26 Milletvekilinin, zeytincilikte yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/366) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/12/2011)
10 Ekim 2012 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 6’ncı Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Elektronik cihazla
yoklama yapacağız.
Beş dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri,
görüşmelere başlamadan önce, 4 Ekim 2012 tarihli 4’üncü Birleşimde yapılan
kapalı oturuma ait tutanak özetinin İç Tüzük’ün 71’inci maddesine göre
okunabilmesi için kapalı oturuma geçmemiz gerekmektedir. Bu nedenle sayın
milletvekilleri ile Genel Kurul salonunda bulunabilecek yeminli stenograflar ve
yeminli görevliler dışındakilerin salonu boşaltmalarını rica ediyorum.
Tutanak özeti okunduktan
sonra açık oturuma geçilecek ve görüşmelere devam edilecektir. Sayın idare
amirlerinin bu konuda yardımcı olmalarını ve salon boşaltıldıktan sonra
Başkanlığa haber vermelerini rica ediyorum.
Şimdi kapalı oturuma
geçiyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) – İdare
amiri yok efendim.
Kapanma Saati:14:09
IV.- KAPALI OTURUMLAR
İKİNCİ OTURUM
(Kapalıdır)
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 14.19
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Mustafa HAMARAT (Ordu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 6’ncı Birleşiminin Kapalı
Oturumdan sonraki Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Gündeme geçmeden önce üç
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz,
Suriye’nin kınanması için AGİTPA Türk Delegasyonu tarafından yapılan çalışmalar
hakkında söz isteyen Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Emin Önen’e aittir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Şanlıurfa Milletvekili A. Emin Önen’in, Suriye’nin kınanması için
AGİTPA Türk Delegasyonu tarafından yapılan çalışmalara ilişkin gündem dışı
konuşması
A. EMİN ÖNEN (Şanlıurfa) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatının
sonbahar toplantısında alınan kararla ilgili olarak gündem dışı söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Malumlarınız olduğunuz üzere,
3 Ekim 2012 Perşembe günü, Suriye tarafından yapılan saldırıda memleketim
Urfa’nın Akçakale ilçesinde 5 tane sivil vatandaşımızın ölmesi ve 13’ten fazla
da vatandaşımızın yaralanmasıyla sonuçlanan menfur bir saldırı olmuştur. Ben
buradan bir kez daha, ölenlere Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza da
acil şifalar diliyorum.
Bu saldırı sonrasında, NATO
Konseyi ve Birleşmiş Milletler olayı en güçlü şekilde kınayan bir açıklama
yayınlamıştır ve bu mevcut durumu uluslararası hukukun açık bir ihlali, NATO
üyesi bir ülkenin güvenliğine ve toprak bütünlüğüne saldırı olarak
değerlendirmişlerdir. Güvenliğin bölünmezliği ve Washington Anlaşması’nda
belirtilen dayanışma ruhu ilkesi çerçevesinde Türkiye’nin yanında bulanacağını
açıklayarak Suriye’nin bir ittifak ülkesi olan Türkiye’ye karşı saldırılarına
ve uluslararası hukukun ihlaline derhâl bir son vermesi istenmiştir.
Bu menfur saldırı sonrasında,
AGİTPA Türk Delegasyonu Başkanı olarak ben ve arkadaşlarım, 4-7 Ekim 2012
tarihleri arasında gerçekleştirilen Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı
Parlamenter Asamblesinin Arnavutluk’ta yapılan sonbahar toplantısına iştirak
ettik. AGİT Parlamenter Asamblesi, Birleşmiş Milletlerden sonra 56 üye ülke ve
350 milletvekilinden fazla bir milletvekili katılımıyla toplanan, Birleşmiş
Milletlerden sonra en fazla sayıda toplanan bir parlamenter asambledir, bir
güvenlik asamblesidir. AGİT Parlamenter Asamblesinin Başkanı İtalyan Sayın
Migliori açılış konuşmasında ve iki gün boyunca süren tüm konuşmalarında,
Suriye’deki olayları ve Suriye’nin saldırısı sonucunda Akçakale’de trajik bir
şekilde yaşamlarını yitiren masum sivillere ve ailelerine ve yine yakınlarına
başsağlığı dilemiş, AGİTPA olarak Türkiye'nin ve Hükûmetin yanında olduklarını,
desteklediklerini kürsüden açıklamışlardır. Yine, mültecilerle ilgili
sıkıntılarla gündeme gelen konuşmalarda, tüm delegasyonlar, başkanları ve yine
AGİTPA Başkanı tarafından, bütün yaptıklarımızdan dolayı, insani yardımlardan
dolayı da ülkeler tarafından desteklenmiş ve teşekkürleri kayda geçmiştir.
Türk delegasyonu olarak biz
de bu menfur olay üzerine, 9 maddeden oluşan, Suriye’yi kınayan bir karar
tasarısı hazırlayarak Daimî Komiteye sunduk. Tabii, bunu sunabilmemiz için, iç
tüzük gereği 10 ülkeden 25 imzaya ihtiyacımız vardı. Tabii, bununla da
bitmiyordu, daha sonra Daimî Komitede kararın çıkabilmesi için, gene iç tüzük
gereği bütün ülkelerin onayı gerekiyordu. 56 üye ülke var, 55’i kararı
onaylasa, 1 ülke “Hayır.” dese karar kalıyordu, bu da çok riskliydi. Biz, 10
ülkeden 25 imza hedeflerken bunu duyan birçok ülke Türkiye'nin yanında yer
alarak 25’ten fazla ülke imza attı ve 25 imzaya ihtiyacımız varken 50’den fazla
imza aldık.
Bu arada, gerçekten
Türkiye'nin burada yaptığı bütün yardımlar konusunda bütün ülkeler hemfikir bir
şekilde Türkiye'nin yanında olduklarını dile getirdiler. Biz, bir kez daha,
Türkiye'nin uluslararası alandaki prestijinin ne kadar yüksek olduğunu görmüş
olduk çünkü gerçekten büyük bir destek aldık. Tasarı Daimî Komiteye geldiğinde
ise sadece Ermenistan’ın karşı çıkmasıyla karşılaştık. Ermenistan’a en büyük
tepkinin Avrupa Birliği ülkelerinden gelmesi manidardır. Başta Fransa,
Avusturya, Yunanistan, Belçika ve diğer birkaç Avrupa Birliği ülkesi; Fransa
tabii çok önemliydi, Yunanistan çok önemliydi, onların Ermenistan’a karşı açık
bir şekilde dile getirdikleri “Bunun neresine karşı çıkıyorsunuz? Bu tamamen
insani bir durum.” diye söylemeleri gerçekten bizim elimizi de çok güçlendirdi
ve Daimî Komitede, Suriye kararı, AGİTPA ülkeleri delegasyonları başkanlarının,
Daimî Komite ile Başkanlık Divanının tam desteğiyle oy birliğiyle kabul edildi.
Bu karar tasarısının
çıkmasında emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Gerek Milliyetçi
Hareket Partisinden gerek Cumhuriyet Halk Partisinden vekillerimizle uyumlu bir
çalışma içerisinde, böylesine önemli bir kararı aldırabildik. Onlara da ayrı
ayrı teşekkür ediyorum.
Sözlerimin sonunda, yeni
yasama yılının hemen başında olduğumuz bu günlerde bu uyumlu çalışmanın,
Meclisimizde yapacağımız diğer çalışmalara da yansımasını diliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı ikinci söz,
tutuklu milletvekillerinin sorunları hakkında söz isteyen Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplan’a aittir. (BDP sıralarından alkışlar)
2.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, tutuklu milletvekillerinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; siz, sekiz kişilik kadın koğuşunda otuz sekiz
kişinin kaldığı bir hücreyi biliyor musunuz? Siz, cayır cayır ateşte yanan
tutukluların ve hükümlülerin olduğu bir şehri, o şehirdeki tutukluları tanıyor
musunuz, milletvekillerini? Siz, Mardin gibi medeniyetin beşiği bir şehirde ve
dünyaya reklamı yapılan bir şehirde, dört katı kapasitede bir ranzada dört
kişinin yattığı, kırk sekiz kişiye bir tuvaletin düştüğü, hijyenin ve sağlığın
olmadığı bir cezaevini biliyor musunuz? Siz, beton deryasında bir gram toprağa
hasret -bir gram toprak!- ve söz istedi diye on altı celse duruşmaya katılmama
cezası alan birini tanıyor musunuz? Siz sürgünleri, baskıları, bir protesto nedeniyle
görüşmelerin kısıtlanmasını, hücre cezasını, haberleşme özgürlüğünün olmadığı
kişileri tanıyor musunuz? Onlar işte milletvekili, onlar sizin gibi seçildiler,
onlar milletin iradesiyle seçildiler ve bu Meclisin üyeleri. Sekiz milletvekili
ve Sayın Dicle dokuz, hepsi cezaevlerinde ve üçüncü döneme giriyoruz. Bu Meclis
kendi söküğünü dikememiştir, kendi milletvekiline sahip çıkamamıştır,
Parlamentoda gelip görevini yapmasının gereğini yapamamıştır. Kendi üyesinin
durumunu bilmemektedir, hangi koşullarda yaşadığını unutmuştur, farkında
değildir. Siz farkında olmayabilirsiniz, siz uyuyabilirsiniz, siz
susabilirsiniz, duymayabilirsiniz, hissetmeyebilirsiniz ama unutmayın, duyanlar
var, hissedenler var, görenler var. Bu zulmün, bu adil olmayan yargılamaların,
engizisyon tarzı yargılamaların düştüğü yapraklar da var.
Bugün işte 10 Ekim, Avrupa
Birliği İlerleme Raporu’nu açıkladı. Avrupa Birliği İlerleme Raporu, ilerleme
raporlarının en ağırı, en serti ve resmen Hükûmetin çaktığının resmidir ama
hepsini de tek tek sayıyor, ne diyor? “Ekonomi Avrupa’ya göre biraz iyi.” Ya
sonra? Ya sonra felaket. Demeyin “Avrupa Birliği’nin Dönem Başkanı Kıbrıs Rum
Kesimi’ydi, biz de dipfrize attık süreci, sorunları.” Öyle değil. Kürt sorunu,
Uludere olayı, MİT, askerî harcamaların denetlenmesi, basın özgürlüğü,
örgütlenme özgürlüğü ve en önemlisi hak, adalet, özgürlükler… Ve geliyor
tutuklu milletvekillerine, geliyor yargıya, uzun tutukluluğa, yargısız
infazlara, daha dört yılını cezaevinde doldurup hâlâ yargılanamayan sanıkların
olduğu ve üstelik Meclisin üyelerinin olduğu yargılamalara geliyor. Şimdi, bu
yargılamalarda AİHM’de mahkûmiyet sicili olan bir Türkiye’den bahsediyoruz. DEP
milletvekillerinin 13’ü nedeniyle mahkûmiyet kararı alan -bu Meclis- Fazilet
Partisinin 2 milletvekili nedeniyle de mahkûmiyet kararı alarak 15 tane
mahkûmiyeti kendi tarihine kara bir sayfa olarak ekleyen bir yönetim
anlayışından bahsediyoruz.
Şimdi, Avrupa Birliği
döneminin temel haklarda hiçbir ilerlemenin olmadığı ve özellikle de düşünce,
örgütlenme özgürlüğü, sendikal haklar, avukatlara yönelik baskılar, basına
yönelik baskılar, sendikalara yönelik baskılar ve sivillere yönelik baskılarda
Parlamentoyla ilgili sözleri iç acıtıyor. Ne diyor? “Bu Parlamentoda hoşgörü
yok, uzlaşma yok, diyalog yok, bu Parlamentodan çıkan Hükûmet sivil toplumun,
siyasi partilerin, muhalefetin eleştirilerine düşmanca bakıyor.” diyor. Şimdi
siz bu anlayış içinde organik gaz kullana kullana, gaz vere vere, gazlaya
gazlaya ülkeyi savaşa, uçurumlara doğru götürürken bu milletvekillerin üçüncü
döneme tutuklu olarak girmesini, üçüncü yargı paketiyle dahi bunu
kurtaramayışınızı, “Üçüncü yargı paketinde işte bunlar çıkacak.” diyen Meclis
Başkanının, Sayın Çiçek’in, Sayın Arınç’ın, Sayın Bozdağ’ın sözlerinin havada
nasıl kaldığını bir bir görmeniz gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) -
Evet, Hükûmet, yargı, asker ve sivil ilişkilerinde otorite ve totaliter
oluşturuluyor ve bu beş dakikada ancak bunu anlatabildim. Bu Meclisin, bu milletvekillerini
tutuklu olarak sürdürmesi tarihe, adalete düşen kara bir lekedir. Bu kara leke
nedeniyle bunu protesto ediyor, Meclisin üyelerine sahip çıkmasını buradan
talep ediyorum. Bütün milletvekillerini de bu kürsüde sesini çıkarmaya davet
ediyorum, saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı üçüncü söz,
Malatya’nın sorunları hakkında söz isteyen Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’ya
aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya’nın sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün aramızda bulunan
Türkiye işçi sınıfının temsilcilerini de buradan saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Malatya’nın sorunlarını
konuşmak üzere söz almış bulunuyorum değerli arkadaşlar. Malatya’nın yolundan
suyuna, elektriğinden eğitimine kadar çeşitli sorunlar bulunmaktadır. Kayısının
yerlerde süründüğünü Malatyalıların bildiği gibi sizlerin de bildiğini
umuyorum.
Malatya’da su görülen her
yere HES kuruluyor. HES’ler halkın sularını yağmalıyor, doğayı katlediyor. HES
inşa edilen bölgelerde istimlak yapılan alanların birkaç katı kadar alanlar yok
ediliyor; köylü, orada yaşayan insanlar mağdur ediliyor.
Değerli arkadaşlar,
Malatya’da her taş olan yere taş ocağı kuruluyor. Malatya’da çok sayıda taş
ocağı var ve bu köylerin içine kadar girmiş, köylülerin yaşam alanlarını yok
ediyor; yer altı sularını yok ettiği gibi, ağır tonajlı kamyonlarla, araçlarla
köylülerin zorla yaptırmış olduğu yollar da çöküyor.
Malatya’da hemen her köyde,
ilçede, beldede hatta Malatya merkezde elektrik sorunları yaşanıyor. Sık sık
meydana gelen kesintiler yüzünden borç harç alınan buzdolapları, çamaşır,
bulaşık makineleri yanıyor; iktidarın kılı bile kıpırdamıyor.
Malatya’da kanalizasyonu
olmayan çok sayıda köy var. Bazı köylerde foseptik çukuru yerleşim alanlarına
inşa edilmiş, bu köylerde kokudan durulmuyor. Bazı köylerde ise kanalizasyon
suyu temiz su kaynaklarına akıyor. Pırıl pırıl Tohma bu dönemde kirlendi, AKP
döneminde kirletildi.
Değerli arkadaşlar,
Malatya’da meralar kiralanıyor, meralar birilerine peşkeş çekiliyor, köylüye
hayvan otlatılacak alan bırakılmıyor. Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi
hayvancılık Malatya’da da bitiriliyor.
Değerli arkadaşlar, geçmişte
2 çift kuzu 800 lira ederken bugün 2 çift kuzu 500 liraya satılıyor ve
geçtiğimiz yıllarda bedava satılan saman, bugün 600 liraya, 700 liraya
Malatya’da alıcı bekliyor. Devlet desteğiyle devletin kandırdığı, devletin
aldattığı besiciler 7 bin liraya almış oldukları hayvanları bugün 3 bin liraya,
2 bin liraya satıyorlar.
Değerli arkadaşlar, duble
yollar Malatya’ya uğramıyor. Büyükşehir olmaya aday Malatya’nın yollarında eşek
bile yürümeye zorlanıyor. Nüfusu 750 bine dayanmış Malatya’nın çevre yolu
maalesef hâlâ yok.
Bir AVM yapıldı Malatya’ya,
her gün o AVM’nin önünde kaza oluyor, gencecik insanlar hayatlarını kaybediyor.
Değerli milletvekilleri,
burada sizlerin çocukları, Ankara’da, İstanbul’da, Malatya’da, merkezde bulunan
çocuklarınız okula başladı ama maalesef, Malatya’nın köylerinde bulunan
çocuklar bir ayı geçmiş olmasına rağmen hâlâ okullarına gidemiyorlar. Bir ay
oldu, çocuklarımız okullara başlayamadı. Bunun sebebi de buradan ihale
ettirmeniz ve bozuk köy yollarında taşımanın yapılmaması. Beş buçuk yaşındaki
çocuklarımız önlüklerini giymişler, okula gitmek için hâlâ araba, araç
bekliyorlar arkadaşlar. Ama bu konuda maalesef iktidar bunları duymazdan geliyor.
Çok sayıda köyde içme suyu
sıkıntısı yaşanıyor, bazı köylerde saatle su veriliyor. İhtiyacı bırakın,
içmeye insanlar suyu zor buluyor. Daha da kötüsü arkadaşlar, eşekle su taşıyan
köyler var, köylüler var.
Malatya’da iki tane hastane
var arkadaşlar. Hükûmet hiç kimsenin aklına gelmeyecek bir yatırım yaptı, bu
iki hastaneyi kapatarak ondan daha küçük bir hastane inşa ediyor ve bu konuda
sivil toplum kuruluşlarının, Malatya’daki derneklerin, örgütlerin itirazlarına
maalesef iktidar kulaklarını tıkamış durumda.
Malatya’nın bitmek bilmeyen
sulama sorunu var. Bunca akarsuya, bunca baraja sahip olan Malatya’nın sulama
sorunu yaşamasını akılla, mantıkla açıklamak mümkün değil. Hâlen kanalizasyon
suyuyla… Dikkatinizi çekiyorum. Bundan utanacak biri varsa bu ülkeyi yıllardır
yönetenlerdir, bu Malatya’yı yıllardır yönetenlerdir. Hâlâ kanalizasyon
suyundan kırarak sulama yapılan beldelerimiz var, bölgelerimiz var. Malatya’nın
birçok köyünde bu nedenle bostan ekilemiyor değerli arkadaşlar ve bunun
çözümünü de sadece, birileri inkâr ederek, inkâr etmekte buluyorlar.
Kapatılan adliyeler,
kapatılacak belde belediyeleri, para etmeyen kayısı, neden kurulduğu belli
olmayan füze kalkanı, katlanarak artan işsizlik, varlığı unutulan Malatyaspor,
peşkeş çekilen şeker fabrikası, yağmaya açılmış Sürgü mesire alanı, Balaban’da
sele giden kayısı…
Değerli arkadaşlar,
Malatya’nın sorunlarını beş dakikaya değil, beş güne dahi sığdırmak mümkün
değil. Peki, bu beş güne sığmayacak sorunlar karşısında iktidarın tavrı ne?
“Malatya’da sorun yok, Malatya’da her şey tıkırında.” diye söylemde
bulunuyorlar ama onlar haklı değil. Bizim gördüğümüz, bizim hissettiğimiz,
köylülerin haykırışı onları yalanlamakta.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Devamla) -
Malatya’nın hak ettiği hizmeti alabilmesi için Malatya’nın bu konuda mağdur
edildiğini tüm Türkiye’ye duyurmak benim görevim. Bundan sonra da Malatya’nın
bu haklı mücadelesinde sesimi en yüksek perdesine yükseltmeye devam edeceğimi
belirtir, hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı konuşmalara
Hükûmet adına Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu cevap vereceklerdir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
Malatya Milletvekili Sayın Veli Ağbaba’nın gündem dışı konuşmasına cevap vermek
üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum efendim.
Tabii ki Malatya’daki
yaptıklarımızı yirmi dakikada değil, yirmi saatte anlatmak mümkün değil ama ben
sadece özetini söyleyeceğim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) – Kapalı
oturum özeti gibi olmasın Sayın Bakan.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Bakınız, şu anda…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Beş
dakikaya yirmi dakika konuşuyorsunuz. Daha ne istiyorsunuz ya!
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – İşte, yaptıklarımızı anlatmak için Sayın Başkan
Vekili.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Vallahi, Malatya’nın dertlerini beş dakikada anlatmak mümkün değil ki.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Şimdi, özellikle Malatya’ya şu ana kadar biz,
Hükûmetin sadece belli yatırımcı bakanlıkları; bizim Bakanlığımız, Sağlık
Bakanlığı, Millî Eğitim, Ulaştırma, TOKİ, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı;
bunlar sadece 3,5 milyar TL geçen yıl sonuna kadar yatırım yapmış. Hakikaten
Malatya her şeyin en güzeline layık, bunu biliyoruz.
Ben, tabii, Bakanlığımla
ilgili çalışmalardan kısaca bahsedeceğim. Biz Hekimhan’da Güzelyurt Barajı
sulamasını tamamladık, 3.120 dekar alanı modern sulamaya açtık; Arapgir Barajı
ve sulaması 320 dekar, Darende Sofular Barajı ve sulaması 8.230 dekar.
Sulamadan bahsetti Sayın
Vekilimiz. Yer altı sularıyla ilgili çok sayıda kuyu açtık. Bunun dışında,
Malatya Sürgü Barajı’yla ilgili birtakım yenilemeler yaptık; Akçadağ sulaması,
kanal yenilemesi.
Malatya’da, bakın -yıllarca
bitmeyecek olan- ben geldiğimde DSİ Genel Müdürlüğüne dediler ki: “Bu Kapıkaya
Barajı bu ödeneklerle yetmiş altı yılda bitmez.” Biliyorsunuz, bunu bitirdik,
114 milyon TL para harcadık.
VELİ AĞBABA (Malatya) -
Sulama yapılıyor mu Kapıdere’de?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Bir dakika, müsaade et. Geleceğim ona da, sulamaya da
geleceğim.
VELİ AĞBABA (Malatya) –
Sulama yapılıyor mu Boztepe’de?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Boztepe Barajı’nı biz bitirdik. Ayrıca, Çat Projesi
kapsamında, biliyorsunuz, Derme ve Çerkezyazı sulamalarını… Bakın, ne kadar
suluyoruz? 146.750 dekar araziyi suluyoruz. 320 milyon TL, 320 trilyon
harcadık. Bunun dışında, 24 adet -isimlerini saymayacağım, vaktimiz sınırlı-
dere ıslahı Malatya’da tamamlanmıştır, 24 tane. Daha devam ediyor bakın. Bunun
dışında, bildiğiniz gibi, Malatya’da çok önemli bir proje var; Darende Gökpınar
sulaması. Bununla ilgili şu müjdeyi veriyorum: Cazibe ile sulanacak olan kısım
bu sene bitiyor, 31.290 dekar alan şu anda sulanıyor. İnşallah, pompaj ile
sulanacak alan da 15.820 dekar, onu da önümüzdeki yıl bitireceğiz. Ödeneği de
var, hatta o kadar büyük ödeneği var ki bu sene biz büyük bir hamle yapalım
diye 28 milyon 700 bin TL yani yaklaşık 29 trilyon bir ödenek ayırdık.
Efendim -az önce Sayın
Vekilim bahsetti- Kuruçay Projesi’yle ilgili, bunun baraj inşaatı bitti. Ancak
şöyle bir husus vardı, bakın, onu belirteyim: Bu barajın projesi ve sulama
projesi geçmiş dönemde yapılmış, fakat geçmiş dönemde yapılan projelerin tamamı
klasik dediğimiz iptidai sulama sistemleri. Ben özellikle Malatya gibi yerde
artık, bu iptidai, klasik sulama sistemleri olmaz diye talimat verdim. Bunu
tamamen Sayın Vekilim -klasik olsaydı bitirmiştik- modern, basınçlı, kapalı
sisteme çevirdik; projeleri ihale edildi. Az önce de genel müdürlüğe talimat
verdim: “Projeleri hemen bitirin, bitirir bitirmez bunun inşaat ihalesine
başlayın.” dedim. Yüzde 80 projeler bitmiş, bunun da müjdesini veriyorum.
Şimdi, sizin bahsettiğiniz
Kapıkaya Projesi’ne gelince: Kapıkaya Projesi gerçekten Malatya için bir GAP
mesabesinde olan müthiş bir proje. Bu muhteşem barajı tamamladık, 40 bin dekar
arazi sulanacak. Biliyorsunuz, bunu da geçen yıl sene başında ihale ettik, şu
anda hızla devam ediyor, bu sene de yeterli ödenek ayırdık. Hatta ben
sabahleyin bütün Bakanlığımın mensuplarıyla ilgili görüntülü video konferans
toplantı yaptım, Bakanlığın bütün birimleriyle, merkezdeydim ve bu sulamanın
çok hızlı bir şekilde bitirilmesini, ilave ödenek gerekirse ilave ödenek
vereceğimi ifade ettim.
Şimdi, burada, Malatya’da
maalesef geç kalan bir proje var, onu da itiraf ediyorum; o da Yoncalı Projesi.
Yoncalı Barajı geçmiş dönemde bir şekilde ihale edilmiş, fakat müteahhit iflas
etti. Bunun tasfiyesi işlemleri, mahkemeye gitmesi zaman aldı ama biz bunu bir
fırsat olarak değerlendirdik. Daha önce Yoncalı Projesi’nin projesi gerçekten
çok iptidai, gerek baraj projesi gerek sulama projesi son derece saçma sapan,
gayrifizibıl bir projeydi. Bunu bizzat, şunu sevinerek ifade ediyorum: Ben de
kendi tecrübemi ortaya koyarak çok güzel bir sisteme dönüştürdük. İnşallah,
projesi kısa zamanda bitecek, buna da başlayacağız, bunun da müjdesini veriyorum.
Tabii, pek çok, Doğanşehir
Söğüt göleti, bunun inşaatı devam ediyor, ödeneği var. Şu anda altı tane dere
ıslahına devam ediyoruz, merkezde Çilesiz Mahallesi Horata Çayı, Yeşilyurt’ta
Gündüzbey kasabası Derme Deresi, Darende ilçe merkezi Tohma Çayı, Doğanşehir
ilçesi Sürgü kasabası Takaz Çayı, Hekimhan ilçe merkezi, gene Doğanşehir’de
Kurucaova kasabası Tucak Deresi gibi pek çok dere ıslahları devam ediyor. Bunun
dışında, Hekimhan Karadere Projesi devam ediyor. Bu baraj ile inşallah
projesini yapıyoruz. Karadere köyü arazilerine ait 3.550 dekar arazi sulanacak,
proje çalışmaları devam ediyor. Bunun dışında, içme suyu kaynakları master
planı hazırlıyoruz, 2010 yılında ihale ettik, çalışmalara başladık, planaj
safhasında projeler var ama burada, ben, madem, Sayın Vekilim size bir müjde
vermek istiyorum: Bu sabah karar aldık, Malatyalıya on tane gölet ve
sulamasının -bir kısmı baraj da biz ona “Göl-Su” adını verdiğimiz için- bu
sabah kararını aldık, bunların isimlerini de…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Veli
Bey dün akşam, eksik olduğunu söylemişti. Onun üstüne mi o kararı aldınız? Dün
akşam Veli Bey göletlerin çok az olduğunu söylemişti. Bu sabah hemen toplanıp o
kararı mı aldınız?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Yok.
Sayın Vekilimin ne zaman konuşma
yapacağını ben bilmiyordum. Toplantıdan sonra Vekilimin konuşma yapacağının
bana bilgisi geldi. İsabet olmuş, demek ki anlaşılan Malatya’yla kalbimiz karşı
karşıya.
Şimdi, dolayısıyla, bakın,
Yaygın göleti, sözleşmesi yapılarak proje çalışmaları başladı. Hekimhan
Kurşunlu göleti sulaması, Doğanşehir Erkenek göleti sulaması, Kuluncak Bıcır
göleti sulaması, gene Kuluncak’ta Karaçayır göleti sulaması, Doğanşehir Söğüt
göleti ve sulaması, Ayvalı göleti ve sulaması Darende’de, Doğanşehir’de Elmalı
göleti sulaması, Hekimhan’da Budaklı göleti sulaması, gene Hekimhan’da
Güzelyurtlu Karamahmut göleti sulaması, bunların tamamı 2012-2013 yatırım
programına girdi. 10 tanesini gerçekleştirmek için ve diğer mevcut sulamaları
bitirmek için kolları sıvadık. Bunu özetle belirteyim çünkü barajların bitmesi
zaman alıyordu. Allah’a şükür barajlarımız bitti, sulamaları yıldırım hızıyla
yapacağız.
Bakın, sadece DSİ değil,
orman teşkilatımız çalışıyor. Bakın, orman teşkilatı… Hatırlayın, Malatya’da
bir Beydağı vardı, geçmiş dönemde her gelen demiş ki: “Beydağı’nı
ağaçlandıracağız.” Biz de söz verince Malatyalılar inanmadı, “Yahu bunlar da
sözünü tutmaz” diye. Ama şu anda Beydağı’nda 11 bin dekar alan ağaçlandırıldı.
ALTAN TAN (Diyarbakır) –
Beydağı’na TOKİ konutlar yapıyor, Beydağı’na.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Sayın Vekilim, yine bu sabah karar verdik, sizin
sözlü konuşmanızdan dolayı gitmiyorum. Bu ayın 20’sinde Malatya’ya giderek,
inşallah Malatyalı hemşehrilerimle bir araya gelerek, 5 bin dekarlık geri kalan
alanın ağaçlandırılmasının çalışmasını başlatacağız.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Daha
Malatya’nın çevre yolu yok, çevre yolu.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Şu ana kadar Malatya’da 523.250 dekar arazide çalışma
yapılmış, 43 milyon adet fidan toprakla buluşturulmuş. Malatya, Malatya olalı
böyle bir ağaçlandırma görmedi. Ayrıca şunu da ifade edeyim: Malatya’da
biliyorsunuz ilk defa bir Orman İşletme Müdürlüğü kurduk, ayrıca bildiğiniz
üzere Arapgir’de bir Orman İşletme Şefliği yaptık. Malatya’yı yemyeşil
yapacağız, bu konuda kararlıyız. Kent ormanı kurduk…
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın
Bakan, Orman Bölge Müdürlüğü vardı, kapandı.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Müsaade edin.
ALTAN TAN (Diyarbakır) –
Malatya-Adıyaman yolu yirmi yılda bitmedi, yirmi yıl, Malatya-Adıyaman yolu.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Müsaade edin.
Bölge Müdürlüğü kurduk.
Malatya’da Bölge Müdürlüğü yoktu. O zaman söyleyeyim. Malatya’da Bakanlığa ait
Doğa Koruma Milli Parklar Bölge Müdürlüğünü kurduk, onun da inşallah, gidince
inşallah şey yapacağız.
VELİ AĞBABA (Malatya) –
Meteoroloji Müdürlüğümüz…
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Meteoroloji…
OKTAY VURAL (İzmir) –
Malatya’yı küme düşürdünüz Sayın Bakan, Malatya’yı küme düşürdünüz ya.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Evet…
Şimdi, bakın, Turgut Özal
Tabiat Parkı Doğa Koruma Bölge Müdürlüğüyle ilgili birtakım çalışmalar
yapılıyor. Bir müjde daha vereyim: Bakınız, şu anda Malatya Fırat mahallesinde
bulunan 960 dekarlık askerî alan Doğa Koruma Millî Parklar Genel Müdürlüğümüze
tahsis edildi. Burada 900 dekarlık alanı tabiat parkı olarak ilan edeceğiz ve
biliyorsunuz şehir de, kentsel dönüşüm de o tarafa doğru gidiyor; dolayısıyla muhteşem bir alan
sizlerin hizmetine sunulacak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Tabii, bunun dışında Keklik
Üretim Merkezi, efendim, pek çok çalışmalar, sulak alanlar…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) –
Kürecik’e de Amerikan bayrağı çektiniz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Meteorolojiye gelince…
VELİ AĞBABA (Malatya) –
Elâzığ’a niye gittiniz?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Şimdi… Bir dakika, bir dakika… Müsaade et de dinle
beni, beni dinle, beni dinle.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Her
şey var da çevre yolu yok.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Bakın, meteorolojide daha önce elle okuma
yapılıyordu, sizin geçmiş dönemlerde böyle elle, iptidai sistemlerle okuma
yapılıyordu. Artık biz Malatya’ya tam yedi tane otomatik meteoroloji ölçüm
istasyonu kurduk.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Bölge
Müdürü niye gitti?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Bölge Müdürünü ne yapacaksın? Mühim olan hizmet.
Malatya-Merkez, Arapgir,
Balaban, Doğanşehir, Kale, Sultansuyu-TİGEM, Erhaç Hava Meydanı’na otomatik
meteoroloji ölçüm istasyonu kurduk.
Şimdi, değerli Malatyalılar,
dünyanın neresinden, ister Japonya’dan ister Kanada’dan, tıklıyorsunuz
İnternete, Malatya’nın herhangi bir ilçesindeki hava durumunu görmeniz mümkün.
Biliyorsunuz, yurt dışında, insanoğlu -ben de yurt dışında çok bulundum doktora
sonrası çalışmalar için- insan bazen hava durumunu dahi merak ediyor,
dolayısıyla hasret gidermek için bu faydalı.
Bitmedi, şu anda
meteorolojiyle ilgili bir müjde daha veriyorum: Tam 7 tane otomatik meteoroloji
ölçüm istasyonu kurma talimatı verdim bugün. Arguvan, Battalgazi, Pötürge,
Darende, Hekimhan, Kuluncak, Yazıhan’a 7 tane çalışma yapılacak.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Malatya, Malatya olalı böyle eza görmedi.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Malatya, Malatya olalı böyle hizmet görmedi. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) – Zaten
bu konuşma daha da fazla vurdu Malatyalıları.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Şimdi, efendim…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Füze
kalkanı en önemli yatırım!
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Bir dakika, bitmedi daha.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Füze
kalkanını söyleyin.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Bekle, bekle. Ben sizi dinledim.
Efendim, Malatya’ya ben Çevre
Orman Bakanıyken çok büyük destek verdim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Bakın,
Malatya’dan arıyorlar, “Biz böyle eza görmedik.” diyor ya! “Cezalı il miyiz?”
diyorlar ya!
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Değerli vekillerim, Malatya’ya, şu anda, sadece,
Çevre Orman Bakanıyken 5 milyon TL’lik hibe ile belediyelere çöp kamyonu, atık
su arıtma tesisi, katı atık bertaraf tesisi için destek vermişiz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Bakan, Malatya cezalı bir il olamaz ya! Niye cezalandırıyorsunuz? Yazık!
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Tabii, Malatya’da sadece biz çalışmıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Oradan
milletvekilleriniz var. Millet size oy verdi, milletvekili çıkardı.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) – Bakın, Sağlık Bakanlığı muhteşem yatırım yapmış; 1 tane
devlet hastanesi, 26 tane sağlık tesisi açtı.
VELİ AĞBABA (Malatya) – 2
hastane kapatıyorsunuz, 1 hastane açıyorsunuz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Millî Eğitim Bakanlığımız 1.733 tane yeni derslik
Malatya’ya sundu. Ayrıca, bakın, Malatya’da sadece bedava dağıttığımız kitaplar
yok mu, 15 milyonu geçmiş. El insaf!
VELİ AĞBABA (Malatya) –
Sadece Malatya’ya mı dağıtıyorsunuz?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – İnönü Üniversitesi vardı ama şu anda, bizim
zamanımızda gelişti. 18 tane yeni fakülte, araştırma geliştirme merkezi vesaire
bunların hepsini biz açtık, 18 birim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Şimdi, bir de Sayın Vekilim,
hadi her şeyi bıraktık ama bizim dağ başındaki barajları görmüyorsunuz ama
yollardan geçiyorsunuz, onu da mı görmüyorsunuz?
VELİ AĞBABA (Malatya) –
Vallahi yok yol, yol yok.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – 258 kilometre
bölünmüş yolu biz yaptık Malatya’ya. Helal olsun.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Doğru
değil, doğru değil Sayın Bakan. Bakın, milletvekillerine sorun bana
inanmıyorsanız.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Tamam, bakarız, gideriz. Malatya’ya ben de
gideceğim, göreceğim.
Bakın, Malatya’nın eski
hâlini bilen bir kişiyim. Malatya artık âdeta Türkiye'nin doğuda bir Paris’i
oldu, o bakımdan…
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Bakan, Malatya’da Malatyalı bırakmamışsınız ya! Malatya’da Malatyalılar derneği
kurmak zorunda kalmışlar.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – TOKİ… TOKİ de 6.886 adet konut inşa etti.
Tarım Bakanlığı 500 milyon TL’lik bir destek verdi.
Bunun dışında değerli
kardeşlerim, siz dediniz ki: “Köylere hiçbir hizmet gitmedi.” Bu konuda
Başbakanımız, ilk defa KÖYDES ve BELDES kapsamında Malatya’ya büyük destek
verdi, neredeyse yolu olmayan köy kalmadı. Suyu olmayan birkaç tane belki küçük
mezra dışında köy kalmadı. Kanalizasyon vesaire bunlar yapılıyor. Şu ana kadar
da geçen yıl sonuna kadar 110 milyon TL sırf köylere yol ve içme suyu için para
gönderilmiş.
Bunun dışında, Değerli
Vekilim, her şeyden önce şunu söyleyeyim…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın
Bakanım, özelse biz çıkalım, devamlı
vekillere konuşu-yorsunuz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Bakın,
Anayasa’da değişiklik yapılıyor ve seçimler -biliyorsunuz- mahallî idare
seçimleri öne alınıyor, Malatya’mız da artık büyükşehir oluyor. (AK PARTİ
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
Hayırlı olsun, uğurlu olsun.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın
Başkanım, 69’uncu maddeye göre söz istiyorum. İleri sürmüş olduğum görüşten
farklı bir görüş tarafıma atfetti Sayın Bakan, onunla ilgili bir iki cümle…
BAŞKAN – Hangi görüşleri
farklı Sayın Ağbaba? Ne söyledi de farklı…
VELİ AĞBABA (Malatya) – Benim
söylemediğim şeyleri söyledi, Sayın Başkan.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Yani
Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bir saniye Sayın Milletvekili…
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Bakan Malatyalılara şey yaptı, “Küçük şehirdi büyük yaptık.” dedi. Malatya
büyük şehir olmuştur zaten, büyüktür yani Malatya.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Sayın Milletvekilim, Sayın Ağbaba ifade
edemiyor mu? Sayın Ağbaba meramını ifade edemiyor mu?
VELİ AĞBABA (Malatya) – İç
Tüzük 69’uncu maddeye göre iki dakika söz istiyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Ağbaba, iki dakika söz
veriyorum 69’uncu madde gereğince. (CHP sıralarından alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlu’nun, ileri sürmüş olduğu görüşlerden farklı görüşleri kendisine
atfetmesi nedeniyle konuşması
VELİ AĞBABA (Malatya) –
Teşekkür ederim.
Şimdi, bir açıklamayı okuyacağım,
Malatya milletvekilleri dikkatle dinlesinler: “Afyon’un Afyon olalı böyle bir
yatırım yılı görmediğine dikkat çeken Sayın Eroğlu 2012 yılını hamle yılı ilan
ettiklerini belirtti. Şimdiye kadar Afyon’da 70 göletten 50 göletin bittiğini
ifade eden Eroğlu ‘Afyonkarahisar’ın 60 yıllık 700 bin kişiye yetecek suyu var.
50 yılda bitecek tesisi biz 2 yılda inşa ettik. Biz büyük düşünüyoruz. Türkiye
2023’e hazır. Afyonkarahisar hazır mı?’” diye sormuş.
Şimdi, Malatya’nın nüfusu 750
bin, Malatya’ya yapılan gölet sayısı 5, Afyon’a yapılan gölet sayısı 70. Şimdi,
Malatya’da kayısı var, kiraz var, ceviz var. Malatya Türkiye’deki en önemli
tarım kenti. Afyon’a yapıyorsun Sayın Bakan. Yapmayın demiyorum. Afyon’a 100
yapın, Malatya’ya da 50 yapın. Böyle bir adaletsizlik olur mu? (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, bakın, baraj dediniz,
sağ olun. Barajlar; Boztepe Barajı, Kapıdere Barajı 20 yıl önce ihale edildi.
Barajlar bitti -doğru söylüyor Sayın Bakan- ama barajlardan su akmıyor. Hâlâ
sulama kanalları yapılabilmiş değil. Varsa bana gösterin, hâlâ biten barajlarda
sulama yapılamıyor. Bir diğeri, Yoncalı Barajı var; Arguvan’da olduğundan
dolayı mı, bilemiyorum onu artık 20 yıldan beri bir tek çivi çakılmadı. Buna
sizin döneminiz de dâhil. Yoncalı Barajını… Arguvan’da Yoncalı deyince akla
devlet gelir; devlet deyince akla güvensizlik gelir, yalan gelir akla.
Değerli arkadaşlar, bakın,
bir kanalizasyon meselesi var, utanıyorum burada söylemekten. Battalgazi’de
Dilek’te hâlâ bostanlarını, kayısı ağaçlarını kanalizasyon suyuyla sulayan
çiftçiler var, bu da sizlerin ayıbı. Siz insanları buna mahkûm ettiniz.
Kanalizasyon borularını kırarak, su vermediğiniz için hâlâ Dilek’te -bugün,
biraz önce telefon geldi- insanlar kanalizasyon suyuyla suluyorlar.
Büyükşehir meselesi… Büyükşehir
meselesini Malatyalılar kendi yaptı. Başbakan “750 bine artırın nüfusunuzu.”
dedi, “Çocuk yapın.” dedi, Malatyalılar da yaptı, bunda sizin katkınız yok,
bunu Malatyalılar kendi yaptı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Devamla) -
Yaptığınız en önemli yatırım arkadaşlar -söylemeden geçemeyeceğim- Malatya’ya
dostlarınızı korumak için, İsrailli dostlarınızı korumak için füze kalkanı
yaptınız, kutluyorum!
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(İstanbul) – Sayın Başkan, Malatya kayısısının itibarını düşürdü, “Kanalizasyon
suyuyla sulanıyor.” dedi. Kimse almaz bak!
BAŞKAN – Evet, gündeme
geçiyoruz.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Sayın
Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – 69’a
göre kısa bir söz talebinde bulunuyorum.
Konuşmacı “Malatya
milletvekilleri” diyerek bize sataşmıştır.
BAŞKAN – Lütfen Sayın
Çalık...
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Sayın
Başkanım, kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN – Ben, konuşmayı
baştan sona kadar dinledim...
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Sayın
Başkanım…
BAŞKAN – Hayır, hayır, Sayın
Çalık, sataşma söz konusu değil, sadece “Malatya milletvekilleri, dinleyin.”
dedi.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç adet önerge vardır, okutuyorum…
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Başkanım, İç Tüzük 73’e göre bir konu hakkında bir bilgi arz etmek istiyorum.
BAŞKAN – Girin sisteme.
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, büyükşehir belediyeleriyle
ilgili kanun tasarısının İçişleri Komisyonu ve Plan ve Bütçe Komisyonunun
dışında Anayasa Komisyonuna da havale edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) –
Büyükşehir belediyeleriyle ilgili kanun tasarısı havale yapıldı Başkanlık
tarafından İçişleri Komisyonuna.
Şimdi, böylesine idarenin
bütünlüğünü ilgilendiren bir konu, mali hükümleri de ilgilendiren, yatırımları
ilgilendiren bir konunun İçişleri Komisyonu yanında Plan Bütçe ve Anayasa
Komisyonuna da havale edilmesi gerekir. Dolayısıyla İç Tüzük 73, son fıkrada
“Bu havaleye bir milletvekili itiraz etmek isterse oturumun başında söz alır.”
diye bir hüküm var.
BAŞKAN – Ne zaman havale
edildi Sayın Vural?
OKTAY VURAL (İzmir) – Onu
bilemiyorum.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul)
– Kırk sekiz saat önce.
OKTAY VURAL (İzmir) –
15.30’da…
BAŞKAN – Havale edildiği
zaman yapılması lazım itirazın.
OKTAY VURAL (İzmir) – Hangi
oturumun dediğini söylemiyor efendim. Dolayısıyla havalenin yapıldığı oturumla
ilgili değil. Dolayısıyla “oturumun başında” diye söylüyor.
BAŞKAN – Anladım da ne zaman
olması gerekir yani havale altı ay önce yapılmışsa bugün yapılabilir mi?
OKTAY VURAL (İzmir) –
“Oturumun başında” diyor. “Havalenin yapıldığı gün oturumun başı” demiyor.
BAŞKAN – Evet, ne yapmamız
gerekiyor?
OKTAY VURAL (İzmir) – Ne
yapmanız gerekiyorsa… İtiraz ediyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Plan
ve Anayasa Komisyonuna havale edeceksin. Ne yapacaksın…
BAŞKAN – “Sistemi açın,
buyurun.” dedim ben size.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Efendim, bunu…
BAŞKAN – Sözleriniz
tutanaklara geçti veya ne söylemek istiyorsanız açın...
OKTAY VURAL (İzmir) –
Efendim, tutanaklara geçmesi amacıyla söylemiyoruz.
BAŞKAN – Ne için
söylüyorsunuz?
OKTAY VURAL (İzmir) – Yani
tutanakları okuyanlar okusun diye söylemiyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı bunu ciddiye alsın ve bu havaleyi düzeltsin.
BAŞKAN – Tamam, tutanaklara
geçsin ki ciddiye alsın diyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Başkanlık olarak, sizden talebimiz, Anayasa’yla ilgili olan böyle bir konunun
Anayasa Komisyonunda da görüşülmesi, Plan ve Bütçe Komisyonunda da görüşülmesi.
Yani Türkiye Büyük Millet Meclisi milletvekilinin iradesinin bu yönleriyle
tecelli etmesi için, Başkanlığın, tasarıları ilgili olduğu komisyonlara havale
etme yükümlülüğü vardır. Bir komisyona havale ederek çarçabuk çıkartmak istemek
kabul edilebilecek bir konu değildir. O bakımdan ivedilikle saat 15.30’da
toplanıyor İçişleri Komisyonu. Lütfen, tali komisyon olarak diğer komisyonlara
da havalesi yapılsın, o komisyonlardaki milletvekillerimiz de görüşlerini ve
düşüncelerini komisyonda rapora bağlasın. Anayasa’ya açıkça aykırı olan böyle
bir tasarı hakkında Anayasa Komisyonuna gitmesi kesinlikle gerekmektedir.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) - Bu
konuda, lütfen saat 15.30’daki bu toplantının ertelenerek uygun havale
yapılmasını ve bu konuda girişimde bulunmanızı istirham ediyorum. Sonucundan da
lütfen Genel Kurulu bilgilendirmenizi istirham ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Vural.
Söz konusu tasarı 8 Ekim 2012
Pazartesi günü Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gelmiştir.
ADİL KURT (Hakkâri) - Sayın
Başkan, müsaadenizle, Sayın Bakan…
BAŞKAN – Bir saniye…
Başkanlıkça tasarı aynı gün
komisyona havale edilmiştir. İtirazın dünkü birleşimde yapılması gerekirdi.
Buyurun Sayın Kurt.
2.- Hakkâri Milletvekili Adil Kurt’un, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlu’nun büyükşehir belediyeleriyle ilgili kanun tasarısıyla ilgili
ifadelerine ilişkin açıklaması
ADİL KURT (Hakkâri) - Sayın
Bakan komisyona daha yeni havale edilmiş, Mecliste kabul edilip edilmeyeceği
belli olmayan bir kanun tasarısıyla ilgili olarak burada sanki Meclis
onaylamış, Malatya büyükşehir belediyesi ilan edilmiş gibi bir havayla Meclisin
iradesini hem ipotek altına almıştır hem de hiçe saymıştır. Sayın Bakanın bu
tür kabul edilmeyen bir yasanın, henüz Mecliste görüşülmemiş bir yasanın
sonucunu şimdiden beyan etmiş olması Meclise haksızlıktır. Sayın Bakanın bu
ifadesini geri almasını istiyoruz.
BAŞKAN – Sayın Bakan
görüşüleceğini söyledi.
Teşekkür ediyorum.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz ve 20 milletvekilinin, şeker
pancarı ve şeker üretimi ile ilgili sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/364)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Şeker pancarı ve şeker
üretimi ile ilgili sorunların araştırılarak, yapılacak yasal düzenlemeler de
dâhil olmak üzere alınacak önlemlerin tespiti amacıyla Anayasa’nın 98’inci,
TBMM İçtüzüğü’nün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını arz ederiz.
1) Sadir
Durmaz (Yozgat)
2) Oktay
Vural (İzmir)
3)
Mustafa Kalaycı (Konya)
4) Mehmet
Günal (Antalya)
5) Ali Öz (Mersin)
6) Necati
Özensoy (Bursa)
7) Bülent
Belen (Tekirdağ)
8)
Bahattin Şeker (Bilecik)
9) Lütfü
Türkkan (Kocaeli)
10) Oktay
Öztürk (Erzurum)
11) Yusuf
Halaçoğlu (Kayseri)
12) Ali
Halaman (Adana)
13)
Seyfettin Yılmaz (Adana)
14) Ahmet
Kenan Tanrıkulu (İzmir)
15) Emin
Çınar (Kastamonu)
16) Alim
Işık (Kütahya)
17)
Ruhsar Demirel (Eskişehir)
18) Emin
Haluk Ayhan (Denizli)
19)
Muharrem Varlı (Adana)
20) Koray
Aydın (Trabzon)
21) Özcan
Yeniçeri (Ankara)
Gerekçe:
Ülkemizde şeker pancarı
tarımı, şeker pancarı üretimiyle geçimini temin eden yaklaşık 500 bin
çiftçinin, diğer bir ifadeyle 3 milyon insanın yanı sıra; tarım, hayvancılık
yani yem, ilaç, et, süt, nakliye ve hizmet sektörleriyle de iç içe geçmiş
durumdadır. Konu, tarım, tarımsal sanayi, işlenmiş temel gıda ürünleri ve
istihdam gibi değişik dal ve konularda bir bütünlük teşkil etmektedir.
Şeker pancarı üretimi;
bitkisel ve hayvansal üretimin gelişmesine, azami derecede endüstriyel girdiler
kullanılmasına, toprakların fiziki yapıları ve ekolojik dengenin iyileşmesine
katkı sağlamakta, kendinden sonra ekilecek ürünlerin verimlerini azami ölçüde
artırmaktadır. Alternatif tarım ürünleri olan ayçiçeğine göre 5, buğdaya göre
20 kat daha fazla istihdam oluşturmakta, buğday ve ayçiçeğine göre ise 2 kat
daha makineli tarımın yapılmasına imkân sağlamaktadır.
Şeker, alternatif ürünlere
göre, dış pazar değeri ve tarıma dayalı sanayiler arasında verimlilik, kârlılık
ve katma değer yönünden karşılaştırmalı üstünlüğe de sahiptir.
Tarım ve endüstri kesiminde
yarattığı istihdam, alternatif ürünlerle kıyaslanamayacak kadar yüksek olup
faaliyetine ayrıcalık ve etkin bir sosyal boyut kazandırmaktadır.
AB ülkelerinin tamamına yakınında
yani % 95 oranında pancar şekeri üretimi yapılmaktadır. Bu ülkeler daha ucuza
kamış şekeri temin edebilecekleri halde pancar şekeri üretiminden
vazgeçmemektedirler. Bunun da nedeni pancar ziraatının ve sanayisinin
üreticilere sağladığı katma değerdir.
Ülkemizde hâlen şeker
fabrikalarında otuz beş bin civarında işçi istihdam edilmekte ve yüz binlerce
çiftçi ailesi pancar tarımı ile uğraşmaktadır. Ayrıca şeker pancarı ziraatı
ilişkili olduğu pek çok sektöre ve millî ekonomiye yüksek miktarda katma değer
sağlamaktadır.
Şeker pancarı tarımı,
ülkemizde sözleşmeli üretimin ilk örneklerinden biri olup, tarımın sanayiye
entegre olmasını sağlamış ve gıda sanayisinin temel taşını oluşturmuştur. Şeker
pancarı, çiftçiyi tarlaya ve köye bağlayan, ailenin tüm fertlerine çalışma ve
istihdam imkânı sağlayan, yan ürünlerinin tamamı değerlendirilen bir bitki
olmasının yanı sıra, üretim ve işlenme periyodu içinde kullanılan girdiler ile
birçok sektörde dolaylı olarak katma değeri artırıcı önemli bir rol
oynamaktadır.
Şeker pancarı tarımında en
yoğun kullanılan girdiler olan gübre ve mazot son zamanlarda büyük artış
göstermiş üreticilerimiz artık girdi maliyetleri yüzünden topraklarını
işleyemez duruma gelmişlerdir.
Uygulanan yanlış tarım
politikaları ile pancar üretimimiz her geçen gün daha fazla gerilemekte ve
şeker fabrikalarımız şeker üretim kotalarını dahi tamamlayamamaktadır. Pancar
üretimindeki azalma fabrikalarımızın düşük kapasite ile çalışmasına neden
olmakta, dolayısıyla da şeker üretim maliyetimiz yükselmektedir.
Tüm bu sebepler, kamunun
elindeki şeker fabrikalarının özelleştirilmesini ve Türkiye'nin pancar şekeri
üretimini azaltmayı hedefleyen planlı politikalar alarak karşımıza çıkmaktadır.
Türkiye, pancardan şeker
üreten ülkeler arasında pancar üreticisini desteklemeyen ve korumayan tek ülke
durumundadır.
Yine sektörde istikrarın
sağlanması, pancar çiftçisinin sosyal ve ekonomik koşullarına darbe
vurulmaması, halkın sağlığının gözetilmesi için nişasta bazlı şeker (NBŞ)
kotalarının artırılmayıp, %50 oranında azaltılması Türk çiftçisinin,
dolayısıyla ülkemizin yararına olacaktır.
Açıklanan bu nedenlerle şeker
pancarı ve şeker üretimi ile ilgili sorunların araştırılarak, yapılacak yasal
düzenlemeler de dâhil olmak üzere alınacak önlemlerin tespiti amacıyla bir Meclis
Araştırması açılması gerekmektedir.
2.- Kastamonu Milletvekili Emin Çınar ve 21 milletvekilinin, Kastamonu
ilinde yaşanan göç olaylarının sebeplerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/365)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
"Kastamonu İlinde
yaşanan göç olaylarının araştırılarak gerekli önlemlerin belirlenmesi" amacıyla Anayasamızın
98'inci, TBMM İç Tüzüğünün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılması için gereğini saygılarımızla arz ederiz.
1) Emin
Çınar (Kastamonu)
2) Mehmet
Şandır (Mersin)
3) Bülent
Belen (Tekirdağ)
4) Emin
Haluk Ayhan (Denizli)
5) Ahmet
Kenan Tanrıkulu (İzmir)
6) Necati
Özensoy (Bursa)
7) Erkan
Akçay (Manisa)
8) Alim
Işık (Kütahya)
9) Mesut
Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
10)
Mehmet Günal (Antalya)
11) Ali
Halaman (Adana)
12) Ali
Uzunırmak (Aydın)
13)
Seyfettin Yılmaz (Adana)
14) Özcan
Yeniçeri (Ankara)
15) Yusuf
Halaçoğlu (Kayseri)
16) Sinan
Oğan (Iğdır)
17)
Muharrem Varlı (Adana)
18) Oktay
Vural (İzmir)
19) Ali
Öz (Mersin)
20) Sadir
Durmaz (Yozgat)
21) Lütfü
Türkkan (Kocaeli)
22) Oktay
Öztürk (Erzurum)
Gerekçe:
Kastamonu Karadeniz
Bölgesinde bulunan tarihî ve kültürel bakımdan ülkemizin en eski
vilayetlerinden olan illerimiz arasındadır. Eski ve köklü vilayetler arasında
olmasına rağmen en önemli sorunlarından biri olan göç nedeniyle nüfus geçmişten
günümüze kadar giderek azalmış ve maalesef bu gün büyük illerimiz arasında
olması gerekirken giderek küçülen şehirlerimiz içine dâhil olmuştur. Bugün
Kastamonu ilimizin birçok sorunu olmasına rağmen en öncelikli sorunların
başında göç gelmektedir.
İlimizin nüfusu bundan 84 yıl
önce 1927 yılında 335 bin civarındaydı. 1980 yılına gelindiğinde ilin toplam
nüfusu 450 bini aşmaktadır. O gün itibarı ile il nüfusu, 44 milyon civarında
olan ülke nüfusunun % 1'ini oluşturmakta idi. Ancak bugün şehrimizin nüfusu 361
bin dolaylarındadır ve ülke nüfusunun ancak %0,5’ini oluşturmaktadır. 1927
yılından bugüne Türkiye'nin nüfusu %540 oranında artmıştır. Ama ne yazık ki
Kastamonu'nun nüfusu bu artıştan nasibini alamamıştır. 1980 yılından itibaren
hızla nüfus kaybetmeye başlamıştır. Bugün Türkiye ortalamasına göre 2 milyondan
fazla olması gereken il nüfusu maalesef 360 binlerde seyretmekte ve giderek azalmaktadır.
Nüfus kaybı ekonomik ve sosyal açıdan şehrimizi ciddi sıkıntılara sokmaktadır.
Bu sebeple Kastamonu'da
yaşanan göç olaylarının sebepleri araştırılarak gerekli önlemlerin alınması
gerekmektedir.
3.- Manisa Milletvekili Özgür Özel ve 26 milletvekilinin, zeytincilik
sektöründe yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/366)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Dünyada zeytincilik yapılan
alanların %9'una, dane zeytin üretiminin ise %8'ine sahip olan Türkiye'de 35
ilde zeytincilik yapılmaktadır. Türkiye'de zeytincilik yapılan alanlar işlenen
toplam tarım alanlarının %3,4'üne ve bu da ülkemiz meyve alanlarının %26,9'una
karşılık gelmektedir. Ülkemizde yaklaşık 350 bin çiftçi ailesi yani 2 milyon
insanımız geçimini doğrudan zeytincilikten sağlamaktadır. Zeytincilik sektörü
doğrudan ve dolaylı olarak yaklaşık 8 milyon kişiye de istihdam sağlamaktadır.
Ortalama tarım işletmelerinin
küçüklüğünden dolayı özellikle hasat emek yoğun biçimde yapılmaktadır ve bu
alanda makineleşme çok sınırlı kalmaktadır. Sofralık zeytin üreticileri hasat
sonrasında ürünlerini ya hemen ham olarak satışa sunmakta ya da merdiven altı
tabir edilen işletmelerde ürünlerini işleyerek uygunsuz koşullarda saklama
yöntemine başvurmaktadırlar. Zeytinlerin uygun zamanda hasat edilmemesi, hasat
sonrasında da zeytinyağı işleme tesislerine zamanında getirilmemesi, işletmede
uzun süre ve uygun olmayan koşullarda bekletilmesi gibi sorunlar zeytinyağı ve
zeytinyağı ürünlerinde kalite kayıplarına neden olmaktadır. Ülkemizde mevcut
zeytinliklerin sulama ve sulama sistemlerine yapılan teşvikler yeterli
değildir. Sulama projelerinin değerlendirilmesinde de bilgi ve koordinasyon
eksikliğinden kaynaklanan sorunlar vardır. Zeytin ve zeytinyağında ulusal bazda
dört adet coğrafi işaret bulunmasına rağmen başta Avrupa Birliği olmak üzere,
uluslararası alanda ülkemize ait herhangi bir coğrafi işaret tescili
bulunmamaktadır. Ülkemizde zeytin tarım işletmelerinin büyüklüğü ortalama 50
dönümün altındadır ve bunların büyük bir kısmı aile işletmesidir. Zeytincilik
sektöründeki 350 bin aile işletmesinin ise sadece % 20'si kooperatiflerin
çatısı altındadır. Zeytinlik arazilerin küçük ve parçalı olması, altyapı
yetersizliği gibi sorunlarla istenilen kalitede üretim yapılmamakta ve bu durum
maliyetlerin yükselmesine neden olmaktadır.
Son beş yıldan beri
üreticilerimizin başta toplama masrafı olmak üzere tüm maliyet kalemlerinde %80
ile %175 arasında artış yaşanmış olmasına rağmen ürünün fiyatı, çeşidine göre
sabit kalmış ve hatta bazı cinslerde % 50'lere varan azalmalar olmuştur. Ülke
çapında yaşanılan sıkıntılar ve aslında yanlış tarım politikaları zeytin
üreticimizi de vurmuş ve giderek artan maliyetlere karşılık ürünlerdeki fiyat
düşüşleri zeytin tarımını tamamen zararına yapılır hâle getirmiştir. Türkiye'de
üretilen zeytinin yaklaşık %30'u sofralık, %70'i ise yağlık olarak
değerlendirilmektedir. Zeytinyağına verilen litre başına 50 kuruşluk prim çok
yetersiz kalmaktadır. Gerek primin düşüklüğü gerekse prosedürdeki zorlukların
en çarpıcı göstergesi 11 bin üreticiden sadece en büyük 155 tanesinin
zeytinyağı prim başvurusu yapmasıdır.
Tarım politikalarında yapılan
yanlış uygulamalar nedeniyle hâlâ dünya pazarlarında rekabet sıkıntısı çeken ve
ağır gümrük vergisi altında ezilen zeytincilik sektörümüzün her yılki dengesiz
üretim grafiğinin de gösterdiği gibi sektörün mevcut potansiyeli
değerlendirilememekte ve ülkemizin önemli kültürel ve ticari zenginliği yanlış
uygulamalar nedeniyle heba edilmektedir.
Ülkemizde tarımla uğraşan
ailelerin %8’inin geçimini sağladığı zeytincilik sektöründe yaşanan sorunların
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kurulacak Meclis Araştırması Komisyonunda
incelenmesi ve alınması gerekli tedbirlerin belirlenmesi son derece önemlidir.
Bu nedenle zeytincilik sektöründe yaşanan sorunlarının tespit edilmesi ve çözüm
yollarının araştırılması amacıyla Anayasanın 98, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105
inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını teklif ve arz
ederiz.
1) Özgür
Özel (Manisa)
2) Ayşe
Nedret Akova (Balıkesir)
3)
Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
4) Hurşit
Güneş (Kocaeli)
5) Mahmut
Tanal (İstanbul)
6) Veli
Ağbaba (Malatya)
7) İlhan
Demiröz (Bursa)
8) Dilek
Akagün Yılmaz (Uşak)
9) Gürkut
Acar (Antalya)
10)
Muharrem Işık (Erzincan)
11) Namık
Havutça (Balıkesir)
12) Faik
Tunay (İstanbul)
13) Ahmet
Toptaş (Afyonkarahisar)
14)
Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
15)
Turgut Dibek (Kırklareli)
16) Ali
İhsan Köktürk (Zonguldak)
17) Doğan
Şafak (Niğde)
18) Sedef
Küçük (İstanbul)
19) Recep
Gürkan (Edirne)
20)
Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
21)
Sakine Öz (Manisa)
22)
Haydar Akar (Kocaeli)
23)
Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
24) Ahmet
İhsan Kalkavan (Samsun)
25) Aylin
Nazlıaka (Ankara)
26)
Bülent Tezcan (Aydın)
27) Osman
Aydın (Aydın)
BAŞKAN – Bilgilerinize
sunulmuştur. Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İçtüzüğün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun
4/10/2012 tarihli 4’üncü Birleşiminde gerçekleştirilen kapalı oturum
tutanakları ile tutanak özetlerinin İç Tüzük’ün 71’inci maddesine göre
yayımlanmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu; 10/10/2012
Çarşamba günü(Bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin,
İçtüzüğün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Muharrem
İnce
Yalova
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurulunun 4/10/2012 tarihli 4’üncü Birleşiminde gerçekleştirilen kapalı
oturum tutanakları ile tutanak özetlerinin İçtüzüğün 71’inci maddesine göre
yayımlanması önerilmiştir.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Muharrem İnce, Yalova
Milletvekili.(CHP sıralarında alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; değerli AKP milletvekilleri bence Başbakanı dinlemelisiniz.
Bakınız, dün şöyle dedi Başbakan:“Zamanı geldiğinde, bunlar açıklandığında, bu
ana muhalefet partisi ne kadar maharetliymiş bunu göreceksiniz.” Yani kapalı
oturum tutanaklarını söylüyor. Kapalı oturumda geldiniz, bize masal anlattınız,
millete de çok önemli şeyler anlatmış gibi diyorsunuz, sonra diyorsunuz ki:
“Zamanı geldiğinde, bakın CHP’nin ne mahareti varmış?” Bak, yüreğiniz varsa,
şimdi “kabul” oyu verirsiniz, bu tutanakları açarız, burada gizli, saklı bir
şey yok. Milletin çocuğunu, fakir fukaranın çocuğunu savaşa göndereceksiniz,
şehit olacak, ölecek, siz burada “kapalı oturum” diyeceksiniz. Neyin kapalısı,
milletten neyi gizliyorsunuz? Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak tutanakların
açıklanması yönünde oy kullanacağız, Başbakanın talebi de bu. Gelin, şimdi, bu
oylamada bu tutanakları açalım.
Bakın, değerli arkadaşlarım,
ak mı kara mı, kim ak kim kara belli olsun. Zamanını beklemeye gerek yok, bu
iftira kampanyasından vazgeçmek lazım. “CHP’li belediyeler PKK’ya yardım
ediyor.” “Kim bu belediyeler? Açıkla.” diyoruz, açıklamıyor. Başbakan sensin,
Hükûmet sensin, tut kolundan o zaman o belediye başkanını, gönder yargının
önüne, bunu da yapmıyorsun, gensoru veriyoruz, kaçıyorsun.
Bakın, yine, 10 Kasım 2009
tarihinde AKP’nin Grup Başkan Vekili kürsüden şunları söylüyor koalisyon
hükûmetini kastederek -MHP’yi de ilgilendiriyor bu- diyor ki: “Türkiye
Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin menfaatlerini kaç paraya, kime sattınız?”
Grup Başkan Vekili söylüyor bunu, 10 Kasım 2009. İki gün sonra eski
başbakanlardan Sayın Mesut Yılmaz bu kürsüye geldi, dedi ki: “Bakın, iftira
atıyorsunuz. O zaman yapmamız gereken iş şu…” Meydan okudu size, meydan okudu
Sayın Mesut Yılmaz! “O gizli görüşmeleri, o tutanakları açıklayın.” dedi.
Kürsüye geldi ama siz açıklanmasına geldi mi yine açıklanmaması yönünde oy
kullandınız. Böyle bir mantık olur mu? Sefa Sirmen’i suçluyorsunuz, “Gelin,
dokunulmazlığımı kaldırın.” diyor, kaldırmıyorsunuz; Mesut Yılmaz’ı
suçluyorsunuz, Mesut Yılmaz “Gelin, açalım şu kapalı oturum tutanaklarını.”
diyor, açmıyorsunuz. CHP’yi suçluyorsunuz, CHP’nin Grup Başkan Vekili geliyor
“Gelin, açalım şu kapalı tutanakları.” diyor, bakalım tavrınız ne olacak,
bunları doğrusu ben de merak ediyorum.
Bakınız, Sayın Başbakan 2009
yılında Kütahya’da partisinin il kongresinde şöyle diyor: İsrail ile gizli
anlaşmalar yaptığını, gizlilik kaydı olmasa bunları açıklayacağını söylüyor.
Yani geçmiş hükûmetlerin İsrail’le gizli anlaşmalar yaptığını söylüyor. Ben de
Başbakana bir soru önergesi verdim, dedim ki: “Siz, İsrail’le gizli anlaşma
yaptınız mı?” Bana, soru önergesine yanıt geldi: “Evet, yaptık ama bu gizli
anlaşmaları söyleyemeyiz.” Yani siz, kendinizden önceki hükûmetleri İsrail’le
gizli anlaşmalar yaptı diye suçlayacaksınız, şantaj yapacaksınız, tehdit
edeceksiniz “Bak, açıklarım ha!” diyeceksiniz, kendiniz de yapacaksınız ama
onları hiç konuşmayacaksınız. Bunlar doğru bir siyaset tarzı değil.
Bakın, değerli arkadaşlarım,
Suriye’yle 1980’den 2002’ye kadar yirmi iki yıl boyunca Türkiye Cumhuriyeti 13
anlaşma yapmış. Yirmi iki yılda 13 anlaşma. 2002’den 2012’ye kadar ise, yani bu
on yılda, AKP iktidarı döneminde 49 anlaşma yapılmış. Yani dost olan, kanka
olan sizsiniz, anlaşmaları yapan sizsiniz. Bu 49 anlaşma, bildiklerimiz. Ya
bilmediklerimiz, hangi anlaşmalar var, doğrusu ben de merak ediyorum.
Bakınız, 9 Şubat 2011
tarihinde Sayın Başbakanın da imzası olan bir anlaşmadan söz ediyorum. Diyor
ki: “Terör ve Terör Örgütlerine Karşı Ortak İşbirliği Anlaşması.” Yani siz
Suriye’yle Terör Örgütlerine Karşı Ortak İşbirliği Anlaşması’nı imzalamışsınız.
Suriye’ye göre Özgür Suriye Ordusu bir terör grubu. Ee siz onunla imza
atmışsınız buna. “İki ülkenin güvenliğini ve istikrarını tehdit eden terör
örgütlerine karşı ortak mücadele edilecek” diye Başbakanın imzası var altında.
21/4/2010 tarihinde yine Başbakanın imzası var: Sınır Kapılarının Ortak
Kullanımına İlişkin Mutabakatı imzalamışsınız 21/4/2010’da. Bunları imzalayan
Türkiye. Bunları imzalayan AKP Hükûmeti, bunları imzalayan Recep Tayyip
Erdoğan, Başbakan. Sonra geliyor, bize burada masal anlatıyor.
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, size şunu soruyorum, AKP Hükûmetinin yetkililerine şunu soruyorum: Siz
geçmişte Suriye’yle Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Toplantısında ne
yaptınız, ne konuştunuz? Tarihini de söyleyeyim: 23/12/2009, Yüksek Düzeyli
Stratejik İşbirliği Toplantısı; bunun altında imzanız var sizin. Yani geçmişte
“Dostum, kardeşim.” diyeceksiniz, “Tatile gittiniz.” dedim, Başbakan bana
“Yalan söylüyorsun, yalan ciğerlerine işlemiş.” dedi, tatil fotoğraflarını
gösterince bundan çark etti.
Sonra, geldi, dedi ki
“Esad’ın canı cehenneme dedin, Obama’nın canı cehenneme diyebilir misin?” dedi,
dedim ki: “Onun da canı cehenneme.” Ben dedim, sen diyebilir misin diye
soruyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkarlarını kim zedelerse onun, hepsinin
canı cehenneme. (CHP sıralarından alkışlar) Biz bağımsız Türkiye
Cumhuriyeti’nin haklarını savunuyoruz burada.
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, Türkiye’nin geldiği nokta ne yazık ki şu: Türkiye’de Oslo görüşmeleri
gizli, anlaşmalar gizli, oturumlar gizli, tatiller gizli, tutanaklar gizli,
Dolmabahçe gizli, kamp gizli, GATA gizli, radar üssü gizli, Katar, Suudi
Arabistan ziyaretleri gizli, bavulla gelen paralar gizli; kozmik oda açık,
hediyeler gizli, sehven telefon kaydı açık, kaydı yapan gizli, AKP Kongresi
Barzani’ye açık, gazetelere gizli; ibadet açık, özel hayat açık, sınırlarımız
açık, işçilerin banka hesabı açık, sahte deliller açık.
Türkiye’nin geldiği nokta bu
ama bizim de eksik anladığımız, yanlış anladığımız bir şey var: İlk, 22’nci
Dönemde TÜBİTAK’ı ele geçirmek için projeler ortaya koyduğunuzda bir sefere
mahsus “Başbakan tarafından atanır.” dediğinizde biz de saf saf şöyle
zannettik: “Ya bunlar, kadrolaşmak istiyorlar, bunlar işte millî eğitimde,
TÜBİTAK’ta, çeşitli kuruluşlarda kendi adamlarını yerleştirmek istiyorlar,
herhâlde bu kadar.” dedik. Meğer öyle değilmiş, TÜBİTAK’taki kadrolaşmanın bugün
balyoz davasıyla alakası var. TÜBİTAK’a… Bir tek TÜBİTAK’ın raporu farklı.
Yabancı kuruluşlara bunu göndermiyorsunuz. Yani TÜBİTAK’ı ele geçirirken
ileride insanları sahte delillerle, sahte dijital verilerle içeriye nasıl
tıkacağınızın hesabını yapmışsınız.
Bakın, ben size bir şey daha
söyleyeyim: Suriye sınırındaki mayınlı arazileri biz sadece para meselesi
zannetmiştik, para. Altmış yıldır ekilmeyen, dikilmeyen, gübre atılmayan Suriye
sınırındaki bu iki Kıbrıs adası büyüklüğündeki arazinin İsrailli firmalara
verilmesini biz sadece para meselesi zannetmiştik. Meğer bugün Suriye’yle
geldiğimiz noktaya baktığımızda, hiç de öyle değilmiş, sadece para değilmiş.
Değerli arkadaşlarım,
Suriye’yle savaşın eşiğinde bu noktalarda, düşünebiliyor musunuz, o sınırdaki
arazilerimizin İsrailli firmaların elinde olduğunu düşünebiliyor musunuz! Siz
bunların hazırlığını yapmışsınız. Bu, bir büyük oyun. Bu büyük oyunun
figüranısınız ne yazık ki. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, ama
bütün bunlar olurken eminim ki benim gösterdiğim yürekliliği, Cumhuriyet Halk
Partisinin gösterdiği yürekliliği gösteremezsiniz. Rahmetli Ecevit’e, Genel
Başkanımıza laf ediyor Sayın Başbakan. O senin beğenmediğin Ecevit, 74’te
ambargoya rağmen, Amerika’ya rağmen Kıbrıs’a çıktı, Barış Harekâtı’nı o yaptı!
(CHP sıralarından alkışlar) Sizde nerede o yürek! Beyzbol sopasını Ecevit’e
göstermediler. Ecevit’in danışmanı “Onu süpürmeyin, kullanın.” demedi. Bunları
söylemedi. Kim dediyse, siz onlara gidin bakın. Yani Ecevit’in bakanını, Amerikalı,
parmak işaretiyle çağırmadı. Bunları, kim çağırdıysa onlara sorun.
Biz, Türkiye’nin onurlu dış
politikasının olmasını istiyoruz. Başı dik bir ülke olmasını istiyoruz ve bu
tutanakların milletten gizlenmemesini istiyoruz. Başbakan da madem öyle istiyor,
CHP’nin mahcup olacağını söylüyor. Öyleyse, bizi mahcup edin hadi. O
tutanakları açın, bizi de mahcup edin diyorum!
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Grup önerisi aleyhinde söz
isteyen Adil Kurt, Hakkâri Milletvekili. (BDP sıralarından alkışlar)
ADİL KURT (Hakkâri) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi selamlıyorum.
Tabii, aleyhte söz aldık ama
bu konunun aleyhte konuşulacak bir yanı yok. Lehte konuşmak durumundayız çünkü
biz…
BAŞKAN – O zaman aleyhte
konuşmayın Sayın Kurt.
ADİL KURT (Devamla) – Sayın
Başkan, siz de konuşsanız siz de lehte konuşmak durumundasınız çünkü bu konunun
aleyhte konuşulacak tarafı yok.
Biz halktan gizli, halka
rağmen hiçbir şey yapmıyoruz. Sözümüzü de halkın önünde söylemekten yanayız.
Söylediğimiz sözü de her şekilde halkın dinlemesini, ne dediğimizi halkın
bilmesini arzuluyoruz. Çünkü biz temsilî demokrasinin bütün dünya genelinde
artık devrini kapattığını düşünüyoruz. Doğrudan demokrasiyi benimseyen bir siyasi
görüşe sahibiz ki AKP de “ileri demokrasi” diyor. “İleri demokrasi” eğer bir
kavram olarak bugün siyasi literatürde kullanılıyorsa bu, temsilî demokrasinin
artık yavaş yavaş devrini kapattığını gösteriyor. Dolayısıyla, bu Mecliste, bu
Meclis kürsüsünde konuşulan her söz eğer halk adına söyleniyorsa, bu Meclis,
halk adına karar alıyorsa, hele hele bu kararı bir ülkeyi savaşa götürme adına
alıyorsa halkın bunu bilmeye hakkı vardır. Bunu halktan gizleyemezsiniz ki
ilgili oturumda burada konuşulan şeylerin gizem içermediğini de bilmek
gerekiyor, halkın da bunu bilmesi gerekiyor. Esasında, her defasında bu kürsüde
söylenen şeyler o gizli oturumda da tekrarlandı. Tekrarlanan ve halkça malum
olan görüşler, fikirler halktan neden gizlensin? Dolayısıyla, bu Meclis
tutanaklarının halka açık hâle getirilmesi gereklidir.
Sadece onu da yeterli
görmüyoruz. Meclis tarihinde, 85 yıllık Meclis tarihinde halktan hâlâ gizli
tutulan, kamuoyundan gizli tutulan, biz milletvekillerinin dahi ulaşamadığı
belgeler, dokümanlar vardır. O iki günün belgelerinin, dokümanlarının da halka
açık hâle getirilmesi gerekir. Eğer demokrasi diyorsak, eğer halk adına karar
aldığımızı söylüyorsak… Ki Meclisin görevi bu, yasama yapıyor, kanun yapıyor,
tezkere çıkarıyor.
Tezkerenin bir tek anlamı var
savaş demektir. Kendini savaş ihtimaline hazır duruma getirmektir. Bu ihtiyaç
nereden kaynaklandı? Hükûmetin bu noktada görüşü nedir? Niye bu tezkereyi
halkın önüne getirdi? Halka açık konuşması gerekir. Şimdi, hem burada kapalı
oturum yapacaksınız, görüşlerinizi kapalı oturumda dile getireceksiniz hem
dışarı çıkacaksınız, muhalefetin neden buna “ret” oyu verdiğini, kabul
etmediğini tahakküm edeceksiniz. Sanki burada çok farklı şeyler söylemiş gibi
bir hava yaratacaksınız. Bu doğru değil.
Meclis çalışmaları şeffaf
olmak durumundadır. Her şeyi halkın önünde söyleyelim. Şimdi, bu gizliliği
neden ısrarla devam ettiriyorsunuz? Niyeti ne? Okumak durumunda kalıyoruz.
Çünkü bu kürsüde söylenen, verilen bilgilerin hiçbirinin gizli tarafı yok.
Sayın Davutoğlu’nun, Sayın Başbakanın, Hükûmet yetkililerinin, iktidar partisi
mensuplarının yaptıkları konuşmalar, halka açık yaptıkları konuşmalar aslında
burada gizli oturumda sarf edilen sözlerden hiç farklı değil. Sadece muhalefeti
tahakküm altına almak, halk gözünde suçlu duruma düşürmek, suçlama aracı olarak
kullanmak… Böyle bir gizli oturum yaptığımız zaman bunun inandırıcılığı olmaz.
Tezkere, evet, siz tezkereyi
Şam için çıkarmadınız. Bu Mecliste 4 Ekimde kabul edilen tezkerenin amacı Şam
değildir. Çok açık ve nettir: Bu tezkereyi siz Afrin’e karşı çıkardınız,
Kamışlı’ya karşı çıkardınız; orada oluşabilecek bir Kürt oluşumunu engellemek
için çıkardınız. Amaç gayet açık ve nettir: Kürtlere karşı çıkarılmış bir
tezkeredir. Kürt kamuoyundan gizlemek istediğiniz şey buysa, “Anlaşılmasın.”
demek istediğiniz nokta buysa -kusura bakmayın- siz anlaşılmaz kılabilirsiniz
ama halkça malum olan bir durumdur.
Yine, muhtemelen bu hafta ya
da önümüzdeki hafta gündeme gelecek Irak tezkeresinde de benzer bir durum söz
konusudur.
PERVİN BULDAN (Iğdır) –
Yarın, yarın.
ADİL KURT (Devamla) – Şimdi,
böylesi bir tablo karşısında siz halka rağmen savaş kararı alıyorsunuz ama
istatistikler, halkın, bu kararınızı onaylamadığını ifade ediyor.
Değerli arkadaşlar, Millî
Savunma Bakanlığının verisidir: Yaşı yirmi dokuz ve üzeri olan ve asker kaçağı
durumunda olan bu ülke gençlerinin sayısı 450 bindir. Yirmi iki yaş üzeri olup
askere şu veya bu gerekçeyle gitmeyen, kimisi kaçak durumunda, kimisi okuma,
kimisi iş gerekçelerini göstererek askerden kendisini sakınan genç sayısı, bu
ülkenin genç sayısı 1 milyonun üzerindedir. Bu 1 milyon genç niye askere
gitmiyor, hiç sorguladınız mı? Açık ve net bir gerçeklik var: Bu halk, bu
ülkenin gençleri, bu Hükûmetin şiddet ve savaş politikasını onaylamıyor. Bu
veriyi unutabilirsiniz, çıkıp burada “Yüzde 50 oy alıyoruz, bizim
politikalarımız teyit ediliyor.” diyebilirsiniz ama bence bu veriye sizin
bakmanız gerekir.
Orta Doğu’da sulandırılmış
Vahabilik yapmakla, İngilizlere, Amerikalılara hoş görünecek ılımlı İslam
politikalarını geliştirmekle, siz liderlik yapamazsınız, rol modeli ülke
durumuna gelemezsiniz. 19’uncu yüzyıldaki Sir Seyyid Ahmed Han politikaları ile
bugün AKP’nin ileri sürdüğü politikalar arasında zerre kadar fark yoktur.
Hindistan’da yayılmaya çalışılan Kadiyanilik ve o dönem İngilizlere yaranma
politikası nasıl çöktüyse, 21’inci yüzyılda AKP’nin de bu ılımlı İslam
politikası çökmeye mahkûmdur. Kendinizi sır perdesinin arkasına gizleyerek,
politikalarınıza gizem katarak siz bu gerçekliği örtemezsiniz. Doğru ve
gerçekçi politikalar bunlar değil, doğru ve gerçekçi politikalar halkın önünde,
halka açık olan politikalardır. Mecliste nelerin konuşulduğunu halktan
gizleyerek bir yere varamazsınız. Eninde sonunda, bir şekilde halk burada neler
konuşulduğunu bilecek, görecek ki bizce, 4 Ekim kapalı oturumunun gizli hiçbir
tarafı kalmamıştır. Bunu bizzat Sayın Başbakan ifşa etmiştir, açıklamıştır.
Niye tutanakları gizleyelim? Her parti burada ne söyledi, bir şekilde, ima
yoluyla halka açıklandı, hem de Başbakan tarafından. Ne gereği kaldı bu kapalı
ya da gizli oturumun? Hiçbir gereği kalmadı. Bundan vazgeçmek gerekir, doğruyu
bulmak lazım.
Son olarak da şunu ifade
edeyim: Bakınız, Diyarbakır Emniyet Müdürü iki gün önce bir açıklama yaptı,
benim de şahsen insani bulduğum bir açıklama. Başbakan Yardımcısı açıklama
yapıyor, diyor ki: “İnsani buluyorum.” AKP Grup Başkan Vekili açıklama yapıyor,
diyor: “İnsani buluyorum.” CHP’li milletvekili açıklama yapıyor, diyor: “İnsani
buluyorum.” Biz açıklama yapıyoruz, insani buluyoruz, Sayın Başbakan çıkıyor,
diyor ki: “Herkes işine baksın.” Aklıma bir tek şey geldi, Sayın Başbakanın bu
konuşması aklıma sadece bir şeyi getirdi, o Emniyet Müdürüne dedi ki: “Ben seni
oraya insani açıklama yapman için göndermedim; görevin ölmek, öldürmek ve
tutuklamaktır. Sen buna adapte olmuşsun, buna şartlandırmışım seni, başka bir
açıklama yapma hakkın yoktur.”
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ADİL KURT (Devamla) – Şimdi,
böyle bir ortamda siyaset üretirseniz, kusura bakmayın, bu ülkeye ne barış ne
de huzur getirirsiniz. Kapalı oturumun belgelerinin, dokümanlarının halka açık
hâle getirilmesi bizce de doğrudur ve halka açıklanmalıdır.
Teşekkür ediyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisi lehinde söz isteyen Oktay Vural, İzmir Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhuriyet Halk Partisinin
Suriye’ye Türk Silahlı Kuvvetlerinin görevlendirilmesine yönelik tezkerenin tutanaklarının
açıklanmasına yönelik bir talebi var. Tabii, bu tutanakların açılması
gerektiğini öncelikle peşinen ifade etmek istiyorum. Bu vesileyle, öncelikle
bir konuda değerli milletvekillerine de bir hususu ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
kundaktaki bebeleri öldürenler -bugün sabah Gülhane Rehabilitasyon Merkezine
gittim, iki ayağı olmayan gazilerimiz, iki eli olmayan gazilerimiz, beyninin,
kafatasının yarısı gitmiş gazilerimiz- Serap’ı öldürenler, polise arkadan
kurşun sıkanlar, Foça’da 3 köylümüzü öldürenler, bombanın pimini çekenler…
Değerli arkadaşlarım, ben bunları yapanlara ağlayanlardan değilim ama Allah’a
şükür, eşrefi mahlukat bir insanım ben. “İnsanı öldüren insanlığı öldürür.”
anlayışı içerisinde, bunlara kurşun sıkan, mayının pimini çekenlere gözyaşı
dökülmesi gerektiğini söyleyenlerin, genç yaşta çocuğunu toprağa veren
şehitlerimizin analarının babalarının, gazilerimizin durumunu ve onların
aslında bizim birlik ve bütünlüğümüz için öldüğünü görmesi gerekiyor.
O bakımdan, bu konuda hiç
kimsenin haddi değil. İnsaniymiş! Benim bu insanlığı öldüren vahşet karşısında
dökecek gözyaşım yok. Buradan kalkıp bizim insanlığımızı sorgulamak kimsenin
haddi değil, hele hele Diyarbakır Emniyet Müdürünün hiç haddi değil. Kamu
görevlisisin be sen!
Bu konuda Başbakan
Yardımcısının kalkıp “Sözlerine katılıyorum” diyerek… Asker olsa ”Senin ne işin
var bu sözleri söylemekte?” diye yaparlar, olunca pohpohluyorlar. AKP Grup
Başkan Vekilinin “İnsani ve vicdanidir.” demesi karşısında Sayın Başbakanın bu
konuda “Teröriste ağlamayız.” demesini olumlu görüyorum ancak bir Sayın
Başbakan eğer böyle bir tavır içerisinde samimiyetini ifade etmek istiyorsa
Diyarbakır Emniyet Müdürünün görevden alınması gerekiyor. Onun için, insanilik
şunluk… Önce insani davranmak lazım, insan gibi davranmak lazım. Bunu, bu
vesileyle ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
şimdi, tutanakları açıkladık. Biraz önce özeti okundu, vatandaşlarımız “Kapalı
oturuma geçti milletvekilleri.” dediler. Bu kapalı oturumda görüştüklerimiz de
gizli, açıklanması mümkün değil. Şimdi ben desem ki: CHP adına Faruk Loğoğlu
konuştu; “Kapalı oturumdaki bir bilgidir, devlet sırrıdır.” diye hakkımızda
belki özel yetkili savcılar hemen muamele yapar “Sen ne hakla açıklıyorsun
bunları?”
Şimdi, kapalı oturuma
geçtiğimiz zaman… Hükûmet bir tezkerenin gerekçesini açıklamak üzere kapalı
oturum istedi. Peki, Hükûmetin bu gerekçesi siyasi parti gruplarını niye
bağlıyor? Sen, benim Milliyetçi Hareket Partisi olarak, senin gerekçenle benim
görüşmelerimi veya konuşmalarımı kapalı hâle getirme hakkını nereden haiz
oluyorsun?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) –
Anayasa 97…
OKTAY VURAL (Devamla) – Ben
bu görüşlerimi açık bir şekilde kamuoyuna ifade ediyorum. Sen devlet bilgisi
vereceksen, bu bilgi de eğer gerçekten bir devlet sırrı niteliğinde ise, bunu
açıklarsın. Gerekçe bu olmalıydı ve bence kapalı oturumun, Sayın Davutoğlu
konuşmasını yapınca, gerekçeyi açıklayınca sona erdirilmesi gerekirdi. Bu
durumda bizim adımıza konuşan Sayın Mehmet Şandır’ın görüşlerinin bir kısmı
kapalı oturumda yaptığı görüşler olunca ne olacak? Onun için, Hükûmet,
partimizin sesini kısmış…
RECEP ÖZEL (Isparta) –
Anayasa ve İç Tüzük’e göre…
OKTAY VURAL (Devamla) – …ve
milletimizin Suriye konusundaki görüş ve düşüncelerinin kapalı oturum dışında
açık bir şekilde, bir müzakere ortamı içinde söylenmesini engellemiştir. İşin
özü budur.
Evet, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak biz şunu ifade ediyoruz ki bugün Türkiye’nin Suriye’yi silahlı
saldırı eşiğine getiren dış politikası, Suriye’nin kuzeyinde PKK, PYD ve
AKP’nin şeref konuğu olduğu Barzani’nin birtakım peşmergeleriyle doldurduğu bir
güç boşluğu ve bunun da bize risk ve tehdit oluşturması karşısında, Türk
Silahlı Kuvvetlerinin görevlendirilmesinden başka caydırıcılık kalmadığını
düşündük ve “evet” oyu verdik. Benim Akçakale’de vatandaşlarım öldürülürken,
bombalar atılırken, orada tehdit oluştururken, Hükûmetin eli kolu bağlı
olabilir, Dışişleri Bakanı bunları giderememiş olabilir ama Anayasa’ya göre
yurt savunmasına hazırlanması gereken Türk Silahlı Kuvvetlerinin
görevlendirilmesi Türkiye Büyük Millet Meclisine aitse, bir muhalefet partisi
olarak, Türkiye’yi bu noktaya getirmiş AKP’ye karşı Türk Silahlı Kuvvetlerinin
görevlendirilmesini istemeyi millî bir vazife addettik ve kabul ettik. Ne yapacaktık?
Ne yapacaktık?
Bir taraftan bu oluşumlarla
Türkiye’nin eli kolu bağlı, risk ve tehditler Türkiye’ye yöneliyor,
gideremiyorlar, bombalar atılıyor, sınır güvenliğini sağlaması gereken ordunun
eli kolu bağlı; milletimizin, devletimizin elini kolunu bağlı hâle mi
dönüştürecektik? Atsın bombayı. Yok öyle bir şey. Sınırlarımız
egemenliğimizdir. Sınırlarımızın ihlali karşısında şu ya da bu şekilde
caydırıcı olmayan siyasi politikaların askerî araçlarla caydırılması son nokta
ise elbette buna “evet” diyecektik ve “evet” dedik.
İşte, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak bizim Suriye’yle ilgili tezkereye “evet” dememizin amacı ve
hedefi budur. Bunlarla ilgili olarak Hükûmetin Suriye politikasını eleştirmeye
devam edeceğiz, yanlışlarını söylemeye devam edeceğiz ama Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmeti oluşturduğu Suriye politikasının kendisine risk ve tehdit olarak
döndüğünü ifade ediyorsa, bir PKK oluşumu orada çörekleniyorsa, silahlanıyorsa
bekleyecek miyiz? Ne yapacağız?
Türk Silahlı Kuvvetleri
görevini yapmalıdır. Hükûmet bu tehditleri gidermek için gereğini yapmalıdır,
tehditleri defetmelidir. Öyle bir güne geldik ki, 1999 öncesinde Atilla Ateş
Paşa’nın sınırdan “Göndermezseniz tepene binerim.” diye caydırıcı olan bir
Türkiye; maalesef, bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Türk Silahlı
Kuvvetlerini görevlendirmesi gerektiği noktasına kadar getirilmiştir Suriye’yle
ilişkilerimiz. Onun için, caydırıcı politikaları uygulamak için Türk Silahlı
Kuvvetlerinin görevlendirilmesine biz “evet” dedik.
Peki, şimdi kapalı oturum…
Sayın Bakan kapalı oturum istedi. Peki, kapalı oturum istediği zaman acaba
hangi konuları devlet sırrı olarak
paylaştı? Bu millete neden PKK ve PYD oluşumunun Türkiye’ye risk ve
tehdit oluşturduğu açık bir yüreklilikle ifade edilmiyor? Niye? Niye bu konularda
mahcup davranılıyor? Bunları milletimizin bilmesi lazım; hangi risktir, hangi
tehdittir, neler oluyor, neler bitiyor. O bakımdan, Milliyetçi Hareket Partisi
olarak biz, bu kapalı oturum tutanaklarının Milliyetçi Hareket Partisi
açısından açıklanmasında bir yanlış olmadığını düşünüyoruz, açıklanmalıdır.
Tabii, Hükûmetin yaptığı açıklamalar tamamen kendilerinin takdirindedir.
Ben öneriyorum: Gelin,
partilerimizin bu konudaki görüşlerini ifade ettiğimiz bu tutanaklar, sadece
siyasi partilerin görüşlerinin açıklandığı o tutanaklar açıklansın, kim
konuşmuş, ne demiş, milletimiz de bilsin diyor, hepinize saygılarımı arz
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisi aleyhinde söz isteyen Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle bu kapalı oturum ve
kapalı oturumun içeriği, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun getirdiği Danışma
Kurulu önerisi, o konuyla ilgili değerli milletvekillerini bilgilendirmek
istiyorum.
Bugün saat on iki civarında
Grup Müdürümüz aradı ki: “Sayın Başkanım, Cumhuriyet Halk Partisinin bir grup
önerisi var, saat 12.30’da da Danışma Kurulu istiyorlar.” Bu grup önerisinin
içeriği ne? Kapalı oturum tutanaklarının açılmasıyla ilgili.
Bakın, İç Tüzük 19’uncu madde
der ki: “Türkiye Büyük Millet Meclisi olağanüstü hâllerde veya bir siyasi parti
grubunun istemi üzerine Meclis Başkanı yirmi dört saat içerisinde Danışma
Kurulunu toplantıya çağırır.”
Siyasi partiler bu grup
önerisinden daha önceden haberdar olurlarsa içeriği hakkında bilgi sahibi
olurlar. Maalesef, bir siyasi partinin bugün de Danışma Kuruluna
katılmamasından dolayı Danışma Kurulu 19’uncu maddeye göre toplanamadığından,
63’üncü maddesi çerçevesinde bugün bu görüşmeyi yapıyoruz.
Danışma Kuruluna bu bilgi
daha önceden gelse, bu konuyla ilgili siyasi partiler kendi aralarında bir
ittifak kurmaya, onunla ilgili görüşmeler yapmaya kalksalar, belki bunun
sonucunda ortaya çıkabilirdi. Nitekim, dün oyladığımız Anayasa değişikliğiyle
ilgili, cuma günü son oylamasını yapacağımız Anayasa değişikliğinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu bu değişiklik teklifimize uygun görüş belirttiğinden
dolayı devam ediyor.
Geçen hafta Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkan Vekilini ziyaretimiz sırasında, on sekiz yaşındaki
kişilerin seçme hakkı varken seçilme haklarını da verme konusundaki Anayasa
değişikliğimizi, Sayın Grup Başkan Vekiliyle yaptığımız görüşme çerçevesinde
olumlu görüşlerini beyan ettiler.
Siyaset konuşarak, siyaset
bazı fikirleri önce siyasilerin yetkilileriyle görüşerek olgunluğa
ulaştırdıktan sonra yol alma işidir, yoksa her şeye karşı durma işi değildir,
her şeye dayatma, diretme işi değildir, her şeye “Olmaz.” deme işi değildir.
İktidarıyla muhalefetiyle bazı konuları gelirsiniz, konuşursunuz, bu çerçeve
doğrultusunda bir kanaat oluşturursunuz, “evet” dersiniz, “hayır” dersiniz. Ama
bakın, değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili
arkadaşımızın söylediği haklı, tutanakla ilgili yani özet tutanakla ilgili…
Özet tutanakta ne diyor: “Şu şu konuştu, şu şunu yaptı.” Ama özet tutanakla
ilgili, içerik hakkında bir cümle dahi yok. Sadece kimin konuştuğu var; kaç
dakika konuştuğu da yok, kaç dakika konuşma süresi verdiği de yok. Hâlbuki
farklı konuşma süreleri de olabilir ama bu İç Tüzük’le alakalı değil, İç
Tüzük’ün uygulanması ile alakalı bir durum. Nasıl ki komisyon raporlarının
tutanaklarında komisyon başkanlıkları komisyonların özet raporlarını, yüz
sayfalık komisyon raporunu beş sayfa, on sayfa gibi özet rapor hâline
getirebiliyorsa, kapalı oturum tutanaklarında bunu özet rapor hâline getirip
sayın milletvekillerinin bu anlamda ne anladıklarını ifade edecek bir Başkanlık
Divanının kararı da ortaya çıkabilir. Bu tutanakların açıklanmasında ne var? İç
Tüzük 70’inci madde bu konuyla ilgili düzenlemesini yapmış. Ne diyor 70’inci
maddenin beşinci fıkrasında? “Kapalı oturum sırasındaki görüşmeler hakkında
kapalı oturumda bulunanlar ve bulunma hakkına sahip olanlar tarafından hiçbir
açıklama yapılamaz.” Yapılırsa bunlar devlet sırrı olarak adlandırıldığından
dolayı devlet sırrı hükümleri çerçevesinde cezalandırılabilir.
Bakın, değerli
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde -az önceki
söylediğim mesele İç Tüzük meselesi, İç Tüzük’ün yanlış anlaşılması, yanlış
algılanması meselesi- şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin 1’inci
sırasında ne var? AK PARTİ grup başkan vekillerinin verdiği İç Tüzük değişikliği
önergesi var. Burada kavga çıktı, gürültü çıktı, işgal edildi. Türkiye Büyük
Millet Meclisi kürsüsü ilk defa milletvekilleri tarafından işgal edildi.
MUSA ÇAM (İzmir) – İşgal
edilmedi, korundu Başkan, korundu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) –
2’nci sırada ne var? Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı var.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) -
İşgalden kurtarıldı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) –
Bakın, işgale itiraz ediyorsunuz. İlk defa Türkiye Büyük Millet Meclisinin
kürsüsü milletvekilleri tarafından işgal edildi. Niye işgal edildi? Milletvekilinin
konuşmasını engellemek adına işgal edildi. Niye? Bu yanlış İç Tüzük’ün
değiştirilmesi için getirilmiş teklifin burada görüşülmesini engellemek için
yapılan bir işgaldi. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün haklarını
kullanacaksınız ama İç Tüzük’e geldiği zaman, işinize geldiği zaman “Ben bu İç
Tüzük’ü işgalle yapıyorum.” diyeceksiniz, ilga edeceksiniz ama AK PARTİ
İktidarıyla ilgili bir şey olduğu zaman “İç Tüzük’e aykırı hareket
ediyorsunuz.” diye eleştiri noktasına doğru geleceksiniz.
Bakınız, değerli
milletvekilleri, bu kapalı oturum isteminde, kim isterse, 20 milletvekili, ya
Hükûmet ya da bir bakanın kapalı oturum önergesi verdiği andan itibaren
Başkanlık Divanının yapacağı hiçbir işlem yoktur, derhâl kapalı oturuma geçip
kapalı oturum önergesinin konuşulmasına geçilmesi gerekir, İç Tüzük’ün emredici
hükmü bu.
O kapalı oturum önergesinin
açılması süresinde Bakanın, Hükûmetin veya 20 milletvekili içerisindeki önerge
sahibinin yaptığı açıklamaya eğer milletvekilleri, Genel Kurulda bulunan
milletvekilleri olumlu kanaat getirirlerse kapalı oturuma devam edilir, aksi
hâlde, “Hayır.” dedikleri takdirde derhâl açık oturuma geçilip o konu açık
oturumda müzakere edilir.
Şimdi, son zamanlarda, 4
Ekimde, 5 Ekimde yaptığımız kapalı oturumdan sonra Cumhuriyet Halk Partili
milletvekillerinin kendilerini savunma güdüsüyle birlikte burada kapalı
oturumda yapılan konuşmaları sürekli anlatma, ifşa etme gayreti içerisinde
olduklarını görüyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Hangisi yapmış be, hangisi yapmış?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) –
Ama bu açıklama ve ifşa etmelerinin sıkıntılarını öylesine ifade ediyorlar ki,
o zaman, dediğimiz gibi, “Siz Suriye rejiminin destekçisi gibi hareket
ediyorsunuz, Baas Partisinin temsilcisi gibi hareket ediyorsunuz.” dediğimizde,
kapalı oturumda yaptıkları konuşmaları “Hayır, biz öyle söylemedik.” derken…
AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Geçen
gün benimle tartışan bir arkadaşınız Habertürk’te her şeyi anlattı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) –
…düzeltmeye çalışırken yine batıyorlar, yine aynı şekilde devam ediyorlar.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Aç o
zaman, aç o zaman tutanakları, aç, niye açmıyorsun?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Az
önce, bakın, az önce Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına konuşan
milletvekili insanlıktan bahsetti, dedi ki: “Diyarbakır Emniyet Müdürünün
insanca söylediği bir şeyi Başbakan şu şekilde eleştirdi, AK PARTİ’li
milletvekilleri bu şekilde eleştirdi, şu şekilde eleştirdi.” Ben ona soruyorum:
Şurada insan gibi konuşurken insanlarımızı katleden o canavarları, o vahşileri
kınama cesaretini niye gösteremiyorsun, onları niye lanetleyemiyorsun? (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Teröristin günahsız çocukları, servis otobüsündeki
evlatları, öğrencileri, yavruları katlederken, kandırdığı insanları,
uyuşturduğu insanları canlı bomba hâline getirip okullara gönderirken yüreğin
sızlamıyor ama teröristin öldürülmesiyle ilgili yüreğin kan ağlıyor.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Emniyet
Müdürünü görevden alın o zaman.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) –
Buna insanlık denmez, insanlık dışı hareket denir.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) –Emniyet
Müdürü hâlâ görevinde.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) –
Bakın, değerli milletvekilleri, Kandil’le ilgili, teröristle ilgili her
yaptığımız hamle ve hareket maalesef bir siyasi partiyi ayağa kaldırıyor,
hoplatıyor, zıplatıyor, savunma güdüsüne girdiriyor, burada teröristin
savunucusu hâline düşürüyor ama Suriye’deki terörist rejimle ilgili -ki
kendilerinin de altında imzasını bulduğu meşruiyetini kaybetmiş Suriye
rejimiyle ilgili- yaptığımız her türlü hareket, Türkiye sınırları içerisindeki
5 günahsız insanımızı attıkları bombayla şehit eden Suriye rejimine yaptığımız
her türlü hareket bugün maalesef ana muhalefet partisini de rahatsız ediyor.
Bakın, Sosyalist
Enternasyonaldeki alınan kararda Suriye rejimi meşruiyetini kaybetmiş ve
insanlık dışı hareket etmekle suçlanmış ama ikinci hareket…
İZZET ÇETİN (Ankara) – Sana
ne!
AYTUN ÇIRAY (İzmir) – O,
Suriye halkını ilgilendirir.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) –
Bakın, değerli milletvekilleri, Kürt sorunu ile ilgili hareket… “İsrail ve
Filistin sorununa benzeyen Kürt sorununa çok taraflı çözüm bulmak gerekiyor.
Irak, İran, Türkiye, Suriye ve Kürt halkı ile Birleşmiş Milletler ve diğer
uluslararası kuruluşlar çözüm için çok taraflı bir çerçevede çalışmalı.” Kim
diyor bunu? Sosyalist Enternasyonal diyor. Sosyalist Enternasyonalin Başkan
Yardımcılığına seçilmiş ana muhalefet partisinin altına imza attığı gerekçe de
bunu diyor. Ne diyor? “Kürt sorununu uluslararası platform çözsün.” diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) –
Senin gibi Oslo’da protokole imza atmıyorlar.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) –
“Siz bunu çözmeye muktedir değilsiniz, uluslararası platform çözsün.” diyor.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) –
Saçma sapan konuşma!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) –
Türkiye'nin iç meselelerini başka platformlara götürecek şekildeki bir ana
muhalefet partisi… Yazık bu ülkenin hâline.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Elitaş.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) –
Sayın Grup Başkan Vekili, 100 kere açıklandı, hâlâ aynı şeyi söylüyorsunuz.
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Sayın Başkanım…
ADİL KURT (Hakkâri) – Sayın
Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Kurt.
ADİL KURT (Hakkâri) – Sayın
Hatip benim konuşmamı kastederek cesaretsizlikle itham etti, cevap vermek
istiyorum.
BAŞKAN – Neyle itham etti?
ADİL KURT (Hakkâri) –
Cesaretsizlikle itham etti, cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun, iki dakika
süre veriyorum sataşma nedeniyle. (BDP sıralarından alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Sayın Başkan, ben de varım.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Hakkâri Milletvekili Adil Kurt’un, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş’ın şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ADİL KURT (Hakkâri) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sanırım Sayın Elitaş benim
cesaretimi ölçebilecek durumda değildir. Biz burada çok haklı ve net şeyler
söylüyoruz. Varsa cevabınız, bunları cevaplayın. Bu ülkede ölen gençlerin,
asker olsun, polis olsun, gerilla olsun, bu ülkenin anne babalarının
evlatlarının ölümüne sevinen insanlıktan nasibini almamıştır. (BDP sıralarından
“Bravo” sesleri, alkışlar)
Çok açık ve net söylüyoruz,
biz Kürt sorununun çözümünün ölmek ve öldürmekten geçmediğini söylüyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Zavallıları kim öldürüyor? Günahsızları kim öldürüyor?
ADİL KURT (Devamla) – Bizim
Genel Başkanımız çok açık ve net söyledi.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – İlk
kurşunu atan kimdi?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Elinde silah olmayanı kim öldürüyor?
ADİL KURT (Devamla) – Müsaade
edin… Müsaade edin, söyleyeyim.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın
Elitaş, lütfen.
ADİL KURT (Devamla) – Biz
PKK’nin ateşkes ilan etmesini, Hükûmetin de açık müzakere başlatmasını talep
ediyoruz, söylüyoruz. Eğer buna varsa yetkiniz, buna varsa cesaretiniz, işte
size hodri meydan! Eğer “BDP bu konuda elini taşın altına koysun.” diyorsanız,
hodri meydan, bizim de elimiz hiç taşın altından çıkmadı. Siz bizim kadar
hissedemezsiniz orayı.
Bakınız, gidip Zap Deresi’nde
kaybolan asker cenazesini bulmaya çalışan benim arkadaşlarımdı. Hiçbiriniz o
kaybolan asker cenazesini aramıyordunuz. O acıyı biz hissediyoruz, orada ölen
askerin acısını da hissediyoruz, orada ölen polisin acısını da hissediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ADİL KURT (Devamla) – Elbette
ki ölen gerillanın acısını da hissediyoruz. (BDP sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) –
Bırak ya, ne gerillası!
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sana
göre mi tanımlama yapacağız?
ADİL KURT (Devamla) – Çözüm
buradan geçiyor. Varsanız çözüme hodri meydan, birlikte çözelim.
Teşekkür ediyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Sayın Başkan…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Sayın Başkan…
BAŞKAN - Buyurun Sayın İnce.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Sayın Başkanım, konuşmacı ismimi zikrederek, adımdan bahsetti.
BAŞKAN – Ama daha önce Sayın
İnce’nin talebi vardı, onun için Sayın Elitaş.
Bir saniye Sayın İnce, ne
için söz istiyorsunuz?
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Sayın Elitaş’ın sataşmasına.
BAŞKAN – Hayır, ne söyledi
Sayın Elitaş? Anladım da usulü biliyorsunuz yani artık.
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Sosyalist Enternasyonalde CHP’ye sataştı açık açık ve…
BAŞKAN – Ne dedi de sataştı?
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Nasıl?
BAŞKAN – Ne söyledi sataştı?
Hayır, tutanaklara geçmesi anlamında soruyorum Sayın İnce, bunu biliyorsunuz.
Ne söyledi, sataştı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Sosyalist Enternasyonalle ilgili tutanağı okudum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Bir saniye Sayın
Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Ben size yardımcı olmak için söyledim.
BAŞKAN – Buyurun.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Bize
orada dedi ki, bizim katılmadığımız, imza atmadığımız, itiraz ettiğimiz bir
toplantıyı, bizim katılıp imza atmışız gibi yanlış anlatıyor.
BAŞKAN – Buyurun, iki dakika
söz veriyorum 69’ncu madde gereğince. Yalnız lütfen, yeni bir sataşmaya mahal
vermeyelim.
3.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş’ın Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Teşekkür ederim.
Şimdi, Sayın Grup Başkan
Vekilinin açıklamasından şunu anladım: “Yani, bugün saat 12.00 de Danışma
Kurulu istedik. 12.30’da toplanacak, zaman çok kısıtlı onun için bir araya
gelemedik, anlaşamadık…”
Bakın şimdi, ben AKP’ye
sesleniyorum: Önümüzdeki hafta, bu tutanakların açıklanması için yeniden
Danışma Kurulu isteyeceğiz. Size bir hafta düşünme süresi. Bakın, bir hafta
düşünün, madem siz “Bunları daha önce uyarsaydınız, söyleseydiniz, belki
tutanakları açabilirdik.” diyorsunuz ya, bunun bir aldatmaca olduğunu şimdi,
buradan söylüyorum. Bir hafta düşünme süresi, haftaya tekrar Danışma Kurulu
isteyeceğiz. Bu tutanakların açıklanmasını istiyoruz. Madem böyle bir olasılık
var, haftaya açarsınız. Tamam, bir hafta bekleriz, sorun değil.
Burada da yine insanları
kandırmaya çalışıyorsunuz. Bakın, bu doğru değil. Sosyalist Enternasyonalle
ilgili açıklamalarınız… Buna bizim köyde “Kabak tadı verdi.” derler. Elli kere
açıkladık, dedik ki: “Katılmadığımız nihai metin iki gün sonra ortaya çıkmış,
buna itirazımızı yapmışız.” Genel Başkanımız, Sosyalist Enternasyonal Başkanına
telefon açmış “Bu sonradan çıkan metnin bu bölümüne biz katılmıyoruz.” demiş.
Diğer üyelerimiz buna itiraz etmişler, bunu yapmışlar. Siz, 2004’te, Aralık
2004’te, AB tartışmalarında imtiyazlı ortaklığa itiraz bile edemediniz,
tutanaklara bile geçiremediniz. Devleti biz yönetmiyoruz, siz yönetiyorsunuz.
Biz itirazımızı yapmışız. Bütün bunlar ortada.
Diyarbakır Emniyet Müdürüne
gelince “Benim valim, benim Genelkurmay Başkanım, benim kaymakamım, benim
bakanım…” Her şeye “Benim.” diyor da Başbakan “Benim Emniyet Müdürüm.” desin
ortaya çıksın. “Benim Emniyet Müdürüm.” desin, bunu niye söylemiyor? Allah
kimseyi Bülent Arınç’ın durumuna düşürmesin. Bülent Arınç açığa düştü, tıpkı
geçmişte Ertuğrul Günay’ın düştüğü gibi.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Sayın Başkan…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, biraz önce Sayın Elitaş dedi ki…
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Biraz önce, BDP Grubu…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Biraz
önce, Sayın Elitaş dedi ki: “CHP milletvekilleri…”
BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen
ama, Sayın Elitaş, Grup Başkan Vekili söz istedi.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bir
dakika efendim, bir dakika… Daha ondan önce bize sataşıldı. Dedi ki biraz önce…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Sayın Başkan, biraz önce, BDP Grubu adına konuşan milletvekili…
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Efendim, bana da sataştı da onun için söz istiyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Sayın Başkan, BDP Grubu adına konuşan milletvekili ismimden bahsederek benim
cesaretimi ölçme konusunu söyledi. Bir ona cevap vermem gerekir ama o anda
vermediniz. Şimdi, Sayın Grup Başkan Vekili konuşurken benim ifadelerimi
çarpıttı, ne demek istediğim anlamında...
BAŞKAN – Buyurun, iki dakika
söz veriyorum Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
İkisiyle ilgili mi, biriyle ilgili mi?
BAŞKAN - Yalnız, son söz bu.
Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Hangisiyle ilgili?
BAŞKAN – Her ikisiyle
birlikte Sayın Elitaş, ayrı ayrı dört dakika verecek hâlim yok. Lütfen yani!
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Hayır
yani, ismi geçti diye sataşma olmaz ki. Sataşan kendisi, siz kendisine tekrar
söz veriyorsunuz, taraflı davranıyorsunuz. İsmi geçti diye sataşma olmaz.
4.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Hakkâri Milletvekili Adil
Kurt ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Sayın Başkan, değerli milletvekillerim; bakın, tekrar ediyorum, soruyorum,
diyorum, altını çiziyorum, diyorum ki: Sosyalist Enternasyonaldeki bildirgede
altında imza olmaz. O bildirge oturulur, konuşulur, anlaşılır, teyit edilir ve
dünya kamuoyuna duyurulur.
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Oslo’da olur mu imza, Oslo’da?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -
Ama söylüyorsunuz, diyorsunuz ki “Biz ona itiraz ettik.” Ya Allah aşkına Sayın
Milletvekilimiz, Dışişleri Komisyonu Başkanı çıkıyor çıkıyor, soruyor, diyor
ki: “Nerede bu imzanız?” ve Twitter’da da yazıştılar, tüm dünya gördü
Twitter’da. İki eski büyükelçinin yazışmasını herkes gördü. Dedi ki: “Ya, böyle
böyle bir şey var, olağanüstü bir şeydir, ana muhalefet partisinin
yetkililerinin böyle bir şey yapmaları mümkün değildir; nasıl atladınız?”
Twitter’daki cevap, iki gün sonra gördük…
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Şimdi bakın, değerli arkadaşlar, itirazınız olduğu tamam, Sayın Büyükelçim
sordu, sayın milletvekilim sordu “İadeli taahhütlü mü gönderdiniz, elden mi
verdiniz?” diye. “Elden verdiyseniz alındı, iadeli taahhütlüyse teslim
belgesini getirin.” dedi, o yok…. (CHP sıralarından “DHL’le gitti” sesi) DHL’se
onun da teslim belgesini alırlar ama maalesef bu da yok.
Bakın, değerli
milletvekilleri siyasi parti gruplarının anlaşma ve uzlaşma kültürü içerisinde
olduğunu söyledim. Ama maalesef burada yanlış anlaşılmış. Ben dedim ki bize gelseydi
araştırırdık, incelerdik, değerlendirirdik, kanaatimizi bildirirdik. “Size bir
hafta müddet…” Bir hafta müddete falan gerek yok, şimdi AK PARTİ Grubu zaten
kanaatini belli edecek, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde
oyunu kullanacak, bir hafta müddete… Bir dakika yeter bize. Ama biz anlaşmanın,
uzlaşmanın, istişarenin ne kadar önemli olduğunu ifade etmeye çalışıyoruz.
MUHARREM İNCE – Niye
açmıyorsunuz, aç tutanakları aç; yüreği olan açar.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ha
niye açmıyoruz; Türkiye Büyük Millet Meclisinde Suriye temsilciliğini yapan Ana
Muhalefet Partisi olduğu dünya âleme reklam edilmesin diye açmıyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUHARREM İNCE – Geç bunları,
geç…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) -
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Elitaş.
MUHARREM İNCE (Yalova) -
Sayın Başkan, Sayın Elitaş Kayseri Milletvekilidir. Kayseri meydanında
söylenmiş bir söz var: “Bizim görüştüğümüzü söyleyenler şerefsizdir.” diye.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Aynen öyle.
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Kayseri Milletvekili bunu hatırlıyor mu? Sadece onu hatırlatıyorum, teşekkür
ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Sayın Başkan, Kayseri meydanındaki söylemde “Benim hükûmetimden, benim
partimden, benim milletvekilimden birinin söylediğini iddia eden varsa
şerefsizdir.” dedi ve biz de buna şahit olduk. (Ak Parti
sıralarından alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) – Geç
onu, o masal.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, biraz önce Sayın Elitaş, bir önceki konuşmada dedi ki: Cumhuriyet Halk
Partisi milletvekilleri dışarıda, kapalı oturumda yapılan konuşmaları
açıklıyorlar ve açıkladıkça da batıyorlar. Bakın, tutanaklara bakın. Ben
kendime sataşma addediyorum ve lütfen sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN – Hayır, Grup Başkan
Vekili cevap verdi zaten.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Anlamadım efendim, dedi ki... Bakın tutanaklar, siz Başkansınız…
BAŞKAN – Nasıl anlamadınız
Sayın Genç, Grup Başkan Vekili cevap verdi diyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır dinleyeceksin
Sayın Başkan. Diyorum ki bana sataşıldı. Yani ben Cumhuriyet Halk Partisi…
BAŞKAN – Sayın Genç siz
Meclis Başkan Vekiline kızmakla mı görevlisiniz, niye çağırıyorsunuz yani?
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Efendim, anlamadım.
Bak, diyorum ki Sayın Başkan,
dinliyorsun değil mi? Biraz önceki konuşmada dedi ki (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN - Dinliyorum tabii ki.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Biraz
önceki konuşmada dedi ki: “Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri kapalı
toplantıda yaptıkları konuşmaları dışarıda açıklıyorlar ve açıklayınca da
batıyorlar.” Ben buna cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN – Grup adına da Sayın
Başkan cevap verdi, Grup Başkanı.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Efendim, grup falan yok, bu iş grup adına değil.
BAŞKAN – O zaman her sayın milletvekilinin
burada cevap vermesi gerekiyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Grup Başkan Vekili ona cevap vermedi, başka şeye cevap verdi.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya
Sayın Başkan, ben senden sataşmadan söz istiyorum ve sataşıldı. Bunu sataşma
kabul etmiyorsunuz. Ben ısrar ediyorum sataşmadan söz istemeyi.
BAŞKAN – Sayın Genç, ben de
diyorum ki Grup Başkan Vekili sataşmaya…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben
ısrar ediyorum sataşmadan söz istemeyi.
BAŞKAN – Niye çağırıyorsunuz
Sayın Genç, niye bağırıyorsunuz yani?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Israr
ediyorum, İç Tüzük’ü bilmiyorsan orada oturma.
BAŞKAN – Size mi soralım
yani?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Israr
edildiği zaman oylayacaksın. Şu İç Tüzük’ü bir oku.
BAŞKAN – Sayın Genç, zaten
anladığım kadarıyla probleminiz Meclis Başkan Vekili olmamak mı yani, burada
herkese ders mi anlatacaksınız siz?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Oku
oku, ısrar ediyorum. Hayır, ısrar ediyorum ya, bana sataşıldığına dair ısrar
ediyorum, sataşıldı bana. (AK PARTİ sıralarından “Otur yerine.” sesleri,
gürültüler.)
BAŞKAN – Vermiyorum Sayın
Genç, sataşma için Sayın Grup Başkan Vekili kalktı söz istedi, Grup adına
konuştu.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Efendim, başka konuda konuştu.
Ben size diyorum ki bana
sataşıldı, ben ısrar ediyorum. Evet, İç Tüzük’ü oku bak sana gösteriyor, oku da
ondan sonra oyla. Ya reddetsinler, daha ne Allah Allah! Evet, ben ısrar
ediyorum, sun bakalım oylamaya.
BAŞKAN – Evet, Sayın Genç, 69
son madde gereğince sizin söz isteyip istemediğinizi Genel Kurulun oylarına
sunuyorum; madem öyle iç Tüzük’ü uyguluyorum.
Sayın Genç’in söz istemini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır,
söz istemini değil, daha bilmiyorsun. Sataşma var mıdır, yok mudur hususunu
oylayacaksın.
BAŞKAN – Kabul etmeyenler…
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın
Başkan, olur mu öyle şey?
BAŞKAN – Sayın Kaplan, o
zaman okuyorum, 69’uncu madde son fıkra: “Başkanlıkça kendisine söz verilmeyen
kimse direnirse…
HASİP KAPLAN (Şirnak) - O
zaman azınlık milletvekilleri hiç konuşmayacak mı?
BAŞKAN – Bildiğiniz konu
Sayın Kaplan, lütfen.
“…Genel Kurul bu konuda
görüşmesiz ve işaret oyuyla karar verir.”
KAMER GENÇ (Tunceli) – Tamam,
ısrar ettim, ondan sonra niye vermiyorsun?
Yani, şu AKP’nin
militanlığını bırak Sayın Başkan, şu AKP’nin militanlığını bırak, orada biraz
dürüst Meclisi yönet. Yahu, hâlâ öğrenemediniz be, yazık sizlere be!
BAŞKAN – Her şeyi
öğrenebiliriz de Sayın Genç, senden dürüstlüğü öğrenecek değilim; lütfen… (AK Parti sıralarından alkışlar)
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
(Devam)
1.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun
4/10/2012 tarihli 4’üncü Birleşiminde gerçekleştirilen kapalı oturum
tutanakları ile tutanak özetlerinin İç Tüzük’ün 71’inci maddesine göre
yayımlanmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) - Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Tamam.
Yoklama talebi var yerine
getireceğim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın İnce,
Sayın Çelebi, Sayın Çam… (AK Parti
sıralarından “Sağdan say” sesi)
MUHARREM İNCE (Yalova) – Bak
“O sağdan say.” diye laf atana bir laf atarım, bir daha bu salona giremez. Bir
daha yaparsan sana buradan bir laf sokarım, bir daha bu salona giremezsin.
Terbiyesizlik yapma! Terbiyesiz! Kimsin lan sen! (Ak Parti
sıralarında gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen sayın
milletvekilleri…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Sayın Başkan, benim grubuma “lan” diye hitap ediyor.
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Ederim ona ben.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Lütfen Sayın Başkan, benim grubuma “lan” diye hitap edemez.
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Ederim ona ben.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Edemezsin. “Lan” diye hitap edemezsin.
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Oradan “Sağdan say.” diyor. Biz asker miyiz, asker miyiz biz?
BAŞKAN – Sayın İnce, lütfen
ama…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Sayın Başkan, sözünü geri alsın.
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Almıyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – AK
PARTİ Grubuna “lan” diye hitap edemez.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Ben
gruba etmedim, ona ettim. Ben Gruba etmedim, ona ettim. (Ak Parti
sıralarında gürültüler)
BAŞKAN – Birleşime beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.12
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.55
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mustafa HAMARAT (Ordu)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 6’ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
önerisinin oylamasından önce bir yoklama talebi vardı, şimdi talepte bulunan
milletvekillerini tespit edeceğim ancak…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, beş dakika ara verdiniz tam kırk üç dakikadır ara verdiniz.
BAŞKAN – Doğrudur Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Tutumunuz hakkında 63’üncü maddeye göre söz istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Genç, teşekkür
ediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Teşekkür etmene gerek yok. Bu Meclis çiftlik değildir, bu Meclis ciddi bir
kurumdur, bu kurumu ciddi insanlar yönetir. Siz bu Meclisin ciddiyetinin
farkında değilsiniz, böyle bir şey olmaz ya!
BAŞKAN – Sayın Genç, sizin
farkınızdayız yalnız, onu söyleyeyim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – “Beş
dakika” diyorsun, kırk üç dakika ara veriyorsun. Bu keyfîlik nereden geliyor?
BAŞKAN – Niye kırk üç dakika
ara verdim? Doğrudur, beş dakika ara verdim, sayın grup başkan vekillerini
davet ettim, birleşimin son safhasındaki konuşmalar nedeniyle içeride sayın
grup başkan vekilleriyle birlikteydik.
Lütfen, Sayın Genç…
Sayın Korkmaz ve Sayın İnce,
tutanakları okumama gerek yok zannediyorum.
Sayın Korkmaz, buyurun,
söylediğiniz sözle ilgili…
Buyurun, kürsüye gelin Sayın
Korkmaz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Düzce Milletvekili İbrahim Korkmaz’ın, Üçüncü Oturumdaki bazı
ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) –
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben, Genel Kurulun havası içerisinde ve bir
espri olarak…
AHMET YENİ (Samsun) –
Herkesin yaptığı gibi.
İBRAHİM KORKMAZ (Devamla) –
…herkesin de yaptığı gibi “sağdan sayın” diye bir laf kullandım. Doğrusu, Sayın
İnce’nin bu kadar alınacağını düşünmüyordum. Bunun başka bir maksadı, başka bir
anlamı yok. Genel Kurulda da böyle bir araya sebebiyet verdiğim için üzgünüm.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın İnce, buyurun.
4.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Üçüncü Oturumdaki bazı
ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii ki yoklama istemek için
ayağa kalkmak gerekiyor ve 20 kişiyi saymak gerekiyor. “Sağdan say” dediğiniz
zaman ise bir askerî terminoloji, emir alan konumundaki insanlar anlaşılır oysa
biz milletvekiliyiz tabii ki. Ağır tahrik altında, bu çatı altında söylenmemesi
gereken sözler bazen sarf ediliyor, tahrik olunca bu tür sözler de çıkabiliyor.
Olmaması daha iyi, olmaması temennimizdir. Gruba söylenmiş bir söz zaten
yoktur. Espriyse zaten söylenecek bir şey yoktur.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) – Biraz
önce tabii, sizin tutumunuzla ilgili bir Sayın Milletvekili şey yaptı ama şunu
ifade etmeliyim ki biz grup başkan vekilleri orada bir konuyu çözmek amacıyla
bulunduk. Dolayısıyla, sizin yönetiminizden kaynaklanan bir husus değildi, bir
sonuca varmak üzere hep beraber oradaydık. Eğer, Genel Kuruldan özür dilemesi
gereken varsa biz grup başkan vekilleri dileriz. Sizin tutumunuzun olmadığını
hatırlatmak istiyorum efendim.
BAŞKAN – Grup başkan
vekilleri izah ettiler Sayın Milletvekiline zaten.
Teşekkür ediyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi,
Sayın İnce, Sayın Çelebi, Sayın Çam,
Sayın Özel, Sayın Çetin, Sayın Çıray, Sayın Yüksel, Sayın Altay, Sayın
Ekinci, Sayın Özgümüş, Sayın Çandar, Sayın Özgündüz, Sayın Yılmaz, Sayın
Yalçınkaya, Sayın Fırat… (AK PARTİ sıralarından “sağdan say” sesleri)
ENGİN ALTAY (Sinop) – Başkan,
gene tahrik var, Başkan! Yılışıp duruyorlar oradan ya!
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen ama…Yapılan doğru değil.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Ayıp
ya, ciddi olun biraz ya!
İZZET ÇETİN (Ankara) – Eğer
bilmemiz gereken bir şey varsa…
ENGİN ALTAY (Sinop) – Ciddi
olun biraz!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Sayın Başkan, “sağdan say” ile “ciddi ol” arasındaki farkı bir açıklar mısınız?
BAŞKAN – Efendim…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) -
Bunlar “sağdan say” diyor, buradan “ciddi ol” diye bağırıyor, bu farkı açıklar
mısınız?
ENGİN ALTAY (Sinop) – Ne
demek, görmüyor musun bunu ya? Sırıtıyor hepsi ya! Hayret bir şey ya! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Arkadaşlar, biraz ciddi olun ciddi. Çoğunluk
şımarıklığı yapmayın.
BAŞKAN – Sayın Ekşi, Sayın
Demir, Sayın Öğüt, Sayın Aksünger…
ENGİN ALTAY (Sinop) –
Çoğunluk şımarıklığı yapıyorsunuz, ayıptır ya!
BAŞKAN – Üç dakika süre
veriyorum sayın milletvekilleri.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun
4/10/2012 tarihli 4’üncü Birleşiminde gerçekleştirilen kapalı oturum
tutanakları ile tutanak özetlerinin İç Tüzük’ün 71’inci maddesine göre
yayımlanmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk
Partisi Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Öneri kabul edilmemiştir.
X.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un, büyükşehir
belediyeleriyle ilgili kanun tasarısının havalesinde İç Tüzük’e aykırı bir
durum olmadığına ve bu konuyla ilgili itirazlarını dile getiren İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın görüşlerini içeren tutanağın TBMM Başkanlığına
gönderilerek konunun değerlendirilmesinin sağlandığına ilişkin açıklaması
BAŞKAN- Sayın Oktay, sizin
talebinizle ilgili: Sayın milletvekilleri, büyükşehir belediyeleriyle ilgili
kanun tasarısı 8 Ekim 2012 Pazartesi günü Meclis Başkanlığına sunulmuştur.
Başkanlık aynı gün tasarıyı tali komisyon olarak Plan ve Bütçe Komisyonuna,
esas komisyon olarak İçişleri Komisyonuna havale etmiştir. Tasarıyla ilgili bu
bilgiler Meclis İnternet sitesinden da yayımlanmıştır. İç Tüzük’ün 73’üncü
maddesinin son fıkrasına göre havaleye itirazın yapılacağı oturumun havalenin
yapıldığı tarihteki veya bu tarihten sonraki ilk birleşimin başındaki oturum
olduğu değerlendirilmektedir, uygulamada da bu yöndedir. Bu durumda, havaleye
itirazın dünkü birleşimde yapılması gerekirdi. Buna rağmen, havale
değerlendirildiğinde tasarının mahiyeti itibarıyla yeni büyükşehir belediyeleri
ve ilçeler kurulması, büyükşehir belediyelerinin yapılanması, görevleri
konularını içerdiği, bu konudaki tasarı ve tekliflerin esas komisyon olarak İçişleri
Komisyonuna havale edildiği, konunun kadro, ödenek boyutları yönlerindeki Plan
ve Bütçe Komisyonunu ilgilendirmesi nedeniyle tali olarak Plan ve Bütçe
Komisyonuna havale edildiği anlaşılmaktadır. Tasarının Anayasa’daki idareyle
ilgili hükümler ve genel olarak Anayasa’ya uygunluk bakımından
değerlendirilmesi için Anayasa Komisyonuna havalesi zorunlu değildir. İç
Tüzük’ün 38’inci maddesi uyarınca, her komisyon kendisine havale edilen kanun
tasarı ve teklifini öncelikle Anayasa’ya uygunluk bakımından incelemelidir.
Ayrıca İçişleri Komisyonu ihtiyaç duyduğu takdirde Anayasa Komisyonundan görüş
isteyebilir. Aynı şekilde, Anayasa Komisyonu da tasarıya görüş vermek isterse
talepte bulunabilir.
Tüm bu hükümler birlikte
değerlendirildiğinde söz konusu tasarının havalesinde İç Tüzük’e aykırı bir
durum bulunmadığı anlaşılmakla birlikte havaleye yönelik olarak dile getirilen
görüşleri içeren tutanaklar -sizin konuşmanızdan sonra- Meclis Başkanlığına
gönderilmiş, Başkanlığın konudan bilgi sahibi olması ve konunun
değerlendirilmesi sağlanmıştır.
Alınan karar gereğince, sözlü
soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşenur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı:
156)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer alan, Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile
Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer alan, Toplu
İş İlişkileri Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu raporlarının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
3.- Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporları (1/567)
(S. Sayısı: 197) (x)
BAŞKAN – Komisyon ve
Hükûmet? Yerinde.
3/10/2012 tarihli 3’üncü
Birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen
tasarının birinci bölümde yer alan 4’üncü madde üzerinde verilen iki önergeden
ilkinin oylanması tamamlanmıştı.
Şimdi ikinci önergeyi okutup
işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 197 Sıra
Sayılı Toplu İş İlişkileri Kanunu tasarısının 4'üncü maddesinde belirtilen ekli
(1) Sayılı Cetvelde yer alan 16 No'lu işkolunun "Gemi yapımı ve deniz
taşımacılığı, ardiye ve antrepoculuk" olarak değiştirilmesini, 17 No'lu
işkolunun metinden çıkartılarak takip eden işkolu numaralarının buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Recep Özel İsrafil Kışla
Giresun Isparta Artvin
Ahmet Yeni Bülent Turan Adnan Yılmaz
Samsun İstanbul Erzurum
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Ankara) – Uygun görüşle takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
İşkollarının iktisadi
faaliyetlerinin sınıflandırılmasına ilişkin uluslararası normlar ve ülke
gerçekleri dikkate alınarak yirmi işkolu olarak düzenlenmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
5’inci madde üzerinde 1 adet
önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 197 Sıra
Sayılı Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısının 5’inci maddesinin (1) Nolu
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Süleyman Çelebi Dr. Candan Yüceer Kadir Gökmen Öğüt
İstanbul Tekirdağ İstanbul
Nurettin Demir Aytun Çıray Özgür Özel
Muğla İzmir Manisa
İzzet
Çetin Musa Çam
Ankara İzmir
(1) Bir işyerinin girdiği
işkolunun tespiti, işçi, işveren örgütlerinden birer temsilci ile Çalışma
Bakanlığı Çalışma Genel Müdürü ve Üniversitelerin İş Hukuku ana bilim
dallarından YÖK tarafından atanacak bir akademisyenden oluşan bir kurul
tarafından yapılır. Kurulun, tespit ile ilgili kararı Resmî Gazete'de
yayımlanır. Bu tespite karşı ilgililer, kararın yayımından itibaren on beş gün
içinde dava açabilir. Mahkeme iki ay içinde kararını verir. Kararın temyiz
edilmesi hâlinde Yargıtay uyuşmazlığı iki ay içinde kesin olarak karara bağlar.
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen, Musa Çam, İzmir Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
5’inci maddeyle ilgili
sendikalar yasası, grev ve toplu sözleşme yasasıyla ilgili söz almış
bulunuyorum.
Dün, Ankara sokakları âdeta
bir savaş alanıydı. İçişleri Bakanlığı Ankara’nın sokaklarını âdeta bir savaş
alanına çevirdi. Şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisinde Sendikalar, Grev ve
Toplu Sözleşme yasalarını görüşüyoruz. Bunların muhatabı olan işçilerin,
emekçilerin ve sendikaların kendi taleplerini ve isteklerini Türkiye Büyük
Millet Meclisine taşımaları ve bu isteklerini ve taleplerini duyurmaları kadar
daha doğal bir şey olamaz. Dün, Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları
Konfederasyonunun genel başkanları ve Başkanlar Kurulu ve üyeleri, Türk-İş’e
bağlı sendikalarımızın yöneticileri ve işçi kardeşlerimiz Akay Caddesi’nde
toplanarak taleplerini ve istemlerini Türkiye Büyük Millet Meclisine iletmek
üzere buraya gelmek istediler. Bizler de işçi kökenli milletvekilleri olarak
başta DİSK’in Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Harb-iş Sendikasının uzun yıllar
Genel Başkanlığını yapan ve ikinci dönem de Türkiye Büyük Millet Meclisinde
bulunan İzzet Çetin ve biz, kendileriyle dayanışma içerisinde bulunmak üzere
Akay’a gittik ama gördüğümüz tablo âdeta Nazi Almanyası’nı, Hitler Almanyası’nı
ve Mussolini İtalyası’nı andırır bir şekilde barikatlar kurulmuş ve işçileri ve
emekçileri caddelerde ve sokaklarda
yürütmemek için ellerinden gelen bütün tedbirleri ve önlemleri almışlardır. Ne
istiyor işçiler? İyi bir sendika yasası istiyorlar. Ne istiyor emekçiler ve
sendikalar? Gelecekte işleri, aşları ve gelecekleri için sendikalarıyla özgürce
mücadele yapabilmeleri için daha güzel, daha doğru, ILO standartlarına 87 ve 98
sayılı sözleşmelere uygun bir sendika yasası istiyorlardı ama bunun
karşılığında biber gazıyla karşılaştık. Bugün gazeteleri görmüşsünüzdür, dün
televizyonları izlemişsinizdir; işçiler, emekçiler biber gazlarıyla karşı
karşıya kaldı, hayati tehlike geçiren işçi kardeşlerimiz ve emekçiler
karşı karşıya kaldı. Şimdi soruyoruz: 12
Eylül 2010 yılında referanduma gittiniz, daha iyi bir anayasa için gittiniz.
İşçilerin ve emekçilerin önündeki engellerin kaldırılacağını referanduma
götürdünüz ama düne baktığımızda bütün bunların hepsinin birer aldatmaca
olduğunu, birer takiye olduğunu bir kez daha gördük. Vatandaşın birisi İçişleri
Bakanına diyor ki: “Seviyoruz sizi.” Anadolu’nun güzel bir tabiriyle “O zaman,
beni seviyorsan bir takla at, olmadıysa istersen bir kıvır da görelim.” diyor.
Ama o İçişleri Bakanının, işte elemanları dün milletvekilleri dâhil olmak üzere
hiçbirini dikkate almayarak bizleri biber gazına boğdu arkadaşlar. Türkiye’nin
2012 yılında demokrasisinin geldiği nokta açık ve net bir şekilde belli.
Buradan, 10 Ekim 2012, bu kürsüde, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde
söylüyoruz ve iyi dinleyin ve o İçişleri Bakanı duysun: Er veyahut da geç, o
İçişleri Bakanı o biber gazını tadacaktır, tattıracağız ona. (CHP sıralarından
alkışlar) İşçiler, emekçiler o biber gazını o İçişleri Bakanına tattıracaktır,
onun ne olduğunu, organik mi, inorganik mi olduğunu, mutlaka görecektir
arkadaşlar.
ALTAN TAN (Diyarbakır) -
Biber gazı bulamazsanız Shelltox sıkın.
MUSA ÇAM (Devamla) – Şimdi
verdiğimiz önerge arkadaşlar, son derece masum, işkollarının tespitiyle ilgili.
Yirmi sekiz işkolu var yirmi bire düşürülüyor. İşçiler sendikalara başvuruyor
diyor ki: “Bu işkolunda toplu sözleşme yapacağım.” Bakanlık yetki veriyor,
diyor ki: ”Bu, gıda iş koluna girer.” İşveren itiraz ediyor, diyor ki: “Hayır,
bu gıda iş kolu değil, nakliyat iş kolu.” iki yıl sürüyor, 3 yıl sürüyor
arkadaşlar.
Şimdi biz önerge veriyoruz, diyoruz
ki: Bunun kararını, sadece, Bakanlığa bağlı Genel Müdürlük vermesin. Çalışma
Bakanlığı tek başına vermesin bunu. Kim versin? İşçi ve işveren
temsilcilerinden oluşan birer temsilci, üniversitelerden de bir temsilci olsun
ve kararı buna göre versinler; “bu versin” diyoruz, Sayın Bakan da
“Katılmıyoruz” diyor ve kapıları kapatıyor.
Sayın Bakan, niye kapıları
kapatıyorsun, niçin kapatıyorsun? Yetki belgesini sadece Bakanlığınıza bağlı
Genel Müdür vermesin. Hem işçi hem işveren hem Bakanlık temsilcisi hem de ister
meslek örgütlerinden isterse hukuk üniversitelerinden birer öğretim üyesi
gelir, o işin, hangi iş koluna girdiğinin kararını verir ve dolayısıyla
insanlar mahkeme kapılarında aylarca, yıllarca beklemezler arkadaşlar ama Sayın
Bakan alışkanlık hâline getirmiş, “katılmıyoruz” diyor, çıkıyor. Ne olacak
peki?
Araç muayene istasyonlarını
nakliyat iş koluna veriyorsunuz, işveren itiraz ediyor, bu sefer gıda iş koluna
veriyorsunuz, iki yıl geçiyor aradan, tekrar nakliyat iş koluna veriyorsunuz
ama sözleşme geldiği zaman o iş yerinde toplu sözleşme yapacak bir tek işçi
bulamıyorsunuz. Neden? Tümünü işveren atmıştır arkadaşlar.
Dolayısıyla Sayın Bakan,
getirdiğimiz önerge son derece makul, ve karşılanabilir bir önergedir. Bunu
lütfen bir kere daha gündeminize almanızı istiyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Karar yeter sayısı.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Karar yeter sayısı yok, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma saati: 17.17
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.24
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mustafa HAMARAT (Ordu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 6’ncı Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
5’inci madde üzerinde İzmir
Milletvekili Musa Çam ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler…
Kâtip üyeler arasında
anlaşmazlık olduğu için elektronik cihazla oylama yapacağım.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
6’ncı madde üzerinde 4 adet
önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 197 Sıra
Sayılı Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısının 6 ncı maddesinin (1) Nolu
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Süleyman
Çelebi Dr. Candan
Yüceer Kadir Gökmen Öğüt
İstanbul Tekirdağ İstanbul
Nurettin Demir Aytun Çıray Özgür Özel
Muğla İzmir Manisa
Gürkut Acar İzzet Çetin Musa Çam
Antalya Ankara İzmir
(1) Türkçe okur yazar olan ve
fiil ehliyetine sahip gerçek veya tüzel kişiler sendika kurma hakkına sahiptir.
Ancak 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53'üncü maddesinde
belirtilen süreler geçmiş olsa bile; zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık,
dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat
karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı
değerlerini aklama ve kaçakçılık suçlarından birinden mahkûmiyeti bulunanlar
sendika kurucusu olamaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 197 Sıra
Sayılı Yasa Tasarısının 6'ncı maddesinin 1'inci fıkrasına
"sahtecilik" ibaresinden sonra gelmek üzere "taciz, tecavüz" ibarelerinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
İdris Baluken Özdal Üçer Altan Tan
Bingöl Van Diyarbakır
Demir Çelik Hasip Kaplan Levent Tüzel
Muş Şırnak İstanbul
Murat Bozlak Pervin Buldan Erol Dora
Adana Iğdır Mardin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 197 Sıra
Sayılı Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısının 6'ncı maddesine "fiil
ehliyetine sahip" ifadesinden sonra gelmek üzere "ve fiilen
çalışan" ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş İlknur Denizli Oya Eronat
Kayseri İzmir Diyarbakır
Tülay Kaynarca A. Sibel Gönül Alev
Dedegil
İstanbul Kocaeli İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Toplu İş
İlişkileri Kanunu Tasarısının "Kuruculuk Şartları" başlıklı 6. Maddesinin
1. Fıkrasına 2. Cümle olarak aşağıdaki hükmün ilave edilmesini arz ve teklif
ederiz.
'Kurucunun, sendikanın
kurulacağı işkolunda fiilen çalışıyor olması ve Türkçe okuryazar olması
şarttır."
Mesut Dedeoğlu Ali Öz Cemalettin
Şimşek
Kahramanmaraş Mersin Samsun
Mehmet Şandır Alim Işık Kemalettin
Yılmaz
Mersin Kütahya Afyonkarahisar
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Lütfü Türkkan, Kocaeli Milletvekili.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Sayın Başkan, değerli üyeler; öncelikle Adalet ve Kalkınma Partisinin yeni
yapılan olağan genel kurulunun ülkemize hayırlar getirmesini Cenabıallah’tan
niyaz ediyorum. Yeni seçilen arkadaşları da buradan kutluyorum. Allah
görevlerinde muvaffakiyetler nasip etsin.
Kongreyi izlerken tabii ki
hem sevindiğimiz hem üzüldüğümüz hadiselere de tanık olduk. Bunu zaman zaman
basın yoluyla dile getirmiş olsak da buradan da ifade etmek istiyorum.
Öncelikle şunu söylemek
istiyorum: Bu milletin dost bildiklerini dost olarak muhafaza etmeye devam
edin, bu millete ihanet edenleri de koynunuza almayın, millete de sempatik
göstermeye çalışmayın. Bu, size de bize de yakışmıyor. Bundan biraz uzak durun,
popülist siyaset yapmayın demek istiyorum.
Sayın Başbakanın hedefini de
buradan kutluyorum. 2071’e kadar uzanmış. 2071 önemli bir tarih. Bizim 1071
olarak Türklerin Anadolu’ya girişini kabul ettiğimiz, Alparslan’ın girişini
milat olarak kabul etmesi çok önemli. Daha önce 2023 vardı, 2023’ten vaz mı
geçti, onu bilmiyorum ama 2023 hedeflerini biraz saymak istiyorum size rakamsal
verilerle. 2023’te eğer AKP vizyonu tutar da sizler hâlâ iktidar olursanız hâlâ
biz sivil anayasayı tartışıyor olacağız.
2023’te -Nasrettin Hoca’nın
göle yoğurt çalması gibi- sizlerin söyledikleri tutar ve gerçekten o dönemde de
iktidar olursanız Büyük Ortadoğu Projesi sayesinde bölge ülkelerinin sayısı 2
katına çıkacak.
2023 vizyonunuz tutarsa eğer,
Sayın Başbakanın Uganda Başbakanına “One minute” dediğini duyacağız.
2023’te kredi kartı
dolayısıyla fiilen icra gelmeyen hiçbir evin kalmadığını göreceğiz.
2023’te zenginlerin yaşadığı
sitelerin etrafında dilenen insanlara polisin biber gazıyla müdahale ettiğini
göreceğiz.
2023’te boşanma oranlarının,
evlenme oranının üzerine çıktığını göreceğiz.
2023’te kahvehanelerde
yaşlılara yer kalmadığını çünkü bütün kahvelerin genç, işsiz üniversite
mezunlarıyla dolu olduğunu göreceğiz.
2023’te her üniversite
öğrencisinin başında 10 polisle birlikte üniversite sınavı yaptığını göreceğiz.
2023’te tıpkı bankalar gibi,
kalan birkaç fabrikamızın isminin gâvurca olduğuna şahit olacağız.
2023’te Başbakanın çocukluk
arkadaşı, askerlik arkadaşı, mahalleden arkadaşı ve şoföründen başka hiç
kimsenin milletvekili olmadığını göreceğiz.
2023’te AVM’lerin önünde
bakkalların, terzilerin, kasapların dilencilik yaptığına şahit olacağız.
2023’te tüm bütçe
gelirlerimizin faize gittiğini göreceğiz.
FATİH ŞAHİN (Ankara)- Lütfü
Bey, siz ne yapacaksınız, onu anlatın.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – Her
iki kişiden birinin işsiz olduğuna şahit olacağız.
FATİH ŞAHİN (Ankara) – Sizin
vizyonunuz mu? Siz mi yapacaksınız?
RECEP ÖZEL (Isparta) – Siz ne
yaptınız? 99’u anlatın.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) –
Emniyet işlerinin, güvenlik işlerinin, yasama işlerinin ve Türk Silahlı
Kuvvetlerinin özelleştiğini göreceğiz.
Köylerde üç beş yaşlıdan
başka kimsenin kalmadığını göreceğiz.
KDV ve ÖTV gibi vergiler
yüzünden halkın isyan hâlinde olduğunu göreceğiz.
Bir zamanlar Afrika ve Latin
Amerika’da olduğu gibi yağmur sularının bile parayla satıldığını göreceğiz.
Başörtülü milletvekili olur mu,
olmaz mı tartışmasının hâlâ devam ettiğini göreceğiz. Hâlâ iktidar partisinin
başörtülülere karşı “Böyle kampanya mı olur” diye çıkıştığını göreceğiz.
Hakkâri’deki bilmem kaçıncı sırada, İstanbul’daki 30’uncu sırada, Ankara
18’inci sırada lütfen başörtülü birilerinin sembolik olarak aday
gösterildiğini, onlara da öğrenilmiş çaresizliği öğrettiklerini göreceğiz.
Hâlâ Kürt açılımı, Alevi
açılımıyla ilgili 858’inci oturumunda nelerin tartışıldığına şahit olacağız. Bu
devran böyle gitmez.
Bunları benim söylememden
dolayı çok rahatsız olduğunuzu biliyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Yok,
hiç rahatsız olmadık. Söyle, söyle…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – Ama
bu sözlerin gerçek sahibi, şu anda Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan
Yardımcısı Sayın Numan Kurtulmuş. 2011 seçim çalışmalarını açtığı toplantıdan
notlar okudum.
Hayırlı günler diliyorum.
(MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 197 Sıra
Sayılı Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısının 6'ıncı maddesine "fiil
ehliyetine sahip" ifadesinden sonra gelmek üzere "ve fiilen
çalışan" ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) – Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılıyoruz efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Kuruculukta fiilen
çalışma şartı getirilmiştir.
BAŞKAN – Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 197 Sıra
Sayılı Yasa Tasarısının 6'ıncı maddesinin 1'inci fıkrasına
"sahtecilik" ibaresinden sonra gelmek üzere "taciz,
tecavüz" ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Ankara) – Teknik olarak
katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) –
Özdal Üçer konuşacak.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Özdal Üçer, Van Milletvekili. (BDP sıralarından alkışlar)
ÖZDAL ÜÇER (Van) – Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar; önerge üzerine grubumuz adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Genel Kurulu selamlıyorum.
Aslında işçilerin özlük,
siyasal ve ekonomik haklarını hükûmetlere ve topluma karşı savunacak sivil
toplum örgütlerinin temel kurumu olan sendikaların, iş yasalarının
düzenlenmesiyle ilgili birçok sorun var. Türkiye’de işçilerin yaşamış olduğu
sorunları dile getirmeye kalksak günler yetmez, haftalar yetmez, aylar yetmez.
Yeri geldiğinde işçinin, emekçinin hakkı üzerine demagojik birçok söylem
söylenir, hamaset siyaseti yapılır, hiçbir parti fark etmeksizin birçok alanda
ortak söylemler söylenir ama önemli olan, bir şeyi söylemek değil; esas olan, o
söylenen şeyin hakkını verebilmek ve bir duruş sahibi olabilmektir.
Bugün ülkemizde yaklaşık 75
milyon nüfusun kaçı emekçidir ve bu emekçilerin kaçı kendi emeğinin hakkını
alabiliyor? Neden bu ülkede ortak çalışanlar yasası yok ya da çalışanların
ortak örgütlenebileceği, memuru işçisi ayırt edilmeksizin örgütlenebileceği sendikal
kanunlar yok? Var olan kanunlar… Sendikaların örgütlenmeleri önünde neden yasal
birçok engel var? Aslında bu Meclis isterse bir günde çalışanların sendika
sorunlarını çözecek teknik hazırlığı yapacak bir komisyonu hazırlayacak ve bir
günde bütün yasama faaliyetlerini bitirecek bir güce sahip ama neden işçinin ve
emekçinin sorunları çözülmüyor? Neden işçiler basın açıklaması yapınca onlara,
onların maaşına zam olarak istediği ekonomik taleplerinden daha fazla masraflı
olan gaz bombaları sıkılıyor? Düşünün, bu ülkede sıkılan gaz bombalarının
masrafı, o güvenlik güçlerinin halkı sindirmek ve bastırmak için kullandıkları
silahların masrafı işçilere zam olarak dağıtılmış olsa belki işçilerin ekonomik
taleplerinin çoğunu karşılamış olacak, memurlar için de hakeza. İşçinin,
memurun taleplerini bastırmaya dönük bu kadar güçlü bir refleksin oluş sebebi
ne? Neden, şirketleri batıran ve hayalî ihracatlar yapan, ticari ahlaksızlıklar
yapan, bu ülkenin bütün maddi değerlerini farklı uluslararası şirketlere peşkeş
çekenlere yönelik herhangi bir güvenlik tedbiri alınmıyor? Neden, “İşçilerin
sorunları konuşulurken birileri kaynak yetmezliğinden bahsedip hamaset siyaseti
yapıyor da neden bu devlet, bu ülke bir savaş yaşıyor ve bu ülkede işçinin,
emekçinin vermiş olduğu vergiler silah oluyor, bomba oluyor ve yine bu ülkenin
topraklarına yağıyor; bu devlet, bu Hükûmet, bu ülke kendi yurttaşlarının
ölümüne tanık oluyor, kendi gençlerinin ölümüne tanık oluyor?” diye bir
yankılanma söz konusu değil?
Bu ülke kendi sorunlarını ana
mecrasında gerçekçi bir şekilde tartışmak zorunda. Bu ülkede bir savaş var ve
bu savaşta bizim canlarımız kayboluyor. Bu ülkede akan her damla kan hepimizin
kanı, bu ülkede toprağa düşen her can hepimizin canı. Eğer bu ülkede birileri
kendi siyasal çıkarları, ekonomik çıkarları için, bu ülkede vergi ödeyen
milyonlarca yoksulun hakkını görmez ve sadece hamaset siyaseti yaparsa maalesef
ki bu ülkede daha çok can yitip gidecek. Bu ülkede bir savaş var ve bu savaşın
faturası, düzenli vergisini ödeyen işçinin, emekçinin boynuna yük ediliyor; bu
ülkede yoksulun, işçinin, emekçinin ve gerçekten bu ülkeyi sevenlerin canı
yitip gidiyor, kanı akıyor ama birileri de bu ülkede bu savaş varken kendi
çocuklarına gemiler alıyor, şirketler kuruyor, bu ülkede birileri talan ediyor,
bu ülkede bütün maddi manevi değerleri uluslararası şirketlere peşkeş çekiyor,
bu ülkede birileri haksız yere bir gecede dolar milyarderi oluyor.
İşçinin, emekçinin
mücadelesinin zafere ulaşacağı inancıyla hepinizi selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunacağım ancak karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Karar yeter sayısı yok.
Sayın milletvekilleri, beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.42
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 17.50
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mustafa HAMARAT (Ordu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri Türkiye Büyük Millet Meclisinin 6’ncı Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
6’ncı madde üzerinde Van
Milletvekili Özdal Üçer ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Evet, karar yeter sayısı
vardır, önerge kabul edilmemiştir.
197 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 197 Sıra
Sayılı Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısının 6 ıncı maddesinin (1) Nolu
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Süleyman Çelebi
(İstanbul) ve arkadaşları
(1) Türkçe okur yazar olan ve
fiil ehliyetine sahip gerçek veya tüzel kişiler sendika kurma hakkına sahiptir.
Ancak 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53'üncü maddesinde
belirtilen süreler geçmiş olsa bile; zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık,
dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat
karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı
değerlerini aklama ve kaçakçılık suçlarından birinden mahkûmiyeti bulunanlar
sendika kurucusu olamaz.
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) – Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Gürkut Acar, Antalya Milletvekili.
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 197 sıra sayılı Toplu İş İlişkileri Kanun
Tasarısı’nın 6’ncı maddesi ile ilgili önerge üzerinde söz aldım. Sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, dün bu
tasarıya karşı çıkan, hakkını savunan işçiler, emekçiler bir kez daha AKP
gazını yediler, AKP gazıyla zehirlendiler. Bu gaz biber gazı değil, AKP
gazıdır. “Bunu polis yapıyor.” diyerek AKP bundan sıyrılamaz. Her fırsatta
vatandaşın yüzüne gözüne gaz sıkan bu anlayışı kınıyorum. Hani sendikalarla
Hükûmet mutabakat sağlamıştı? AKP İktidarı dün işçi sınıfının düşmanı olduğunu,
milletvekillerine, işçilere biber gazı sıkarak bir kez daha göstermiştir.
Değerli arkadaşlar, sendikal
örgütlülük, sadece çalışanların maaşlarıyla, ücretleriyle ilgili bir kavram
değildir, yalnızca ücretle ilgili değildir. “Sendika” demek “kayıtlı çalışma”
demektir, “sendika” demek “iş güvenliği” demektir. Bugün, Türkiye'nin yaşadığı
en önemli sorun, kayıt dışılık ve iş güvenliğidir. Sendikal örgütlülük
gerilediği için çalışma yaşamında kayıt dışılık, taşeronlaştırma ve ölümler
artıyor. İnsanlarını yok sayan, kayıt dışı tutan bir sistemin adalet üretmesi,
çözüm üretmesi mümkün değildir.
Bakınız, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde İş Güvenliği Yasası görüşülürken, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
kendi yaptırdığı inşaatında bir işçi yaşamını yitirdi. TEDAŞ işçileri gölde
saatlerce can çekiştiler. Grev yasağına karşı çıkan çalışanlar cep telefonu
mesajıyla işten atıldı. Böyle bir zihniyetin hüküm sürdüğü bir ortamda, cep
mesajıyla işten çıkartmalara seyirci kalınan bir ortamda iş güvencesinden,
sendikalardan söz edilebilir mi? Bu anlayışın getirdiği tasarıya “reform”
denilebilir mi?
Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bile her iş taşeronlaştırılıyor. Ben sormak istiyorum: Geçen
yıllarda ne kadar taşeron işçi vardı Mecliste, bugün ne kadar var? Bunlar
sendikaya üye olabiliyorlar mı, haklarını alabiliyorlar mı?
Değerli arkadaşlarım,
taşeronlaştırma aslında köleleştirmektir, modern bir köleliktir. Adaletin olmadığı
yerde hiçbir şey ayakta kalamaz arkadaşlar. AKP döneminde her alanda ciddi
adaletsizlikler yaşanmaktadır. Silivri’de adaletsizlik vardır, 2/B arazilerinin
satışında adaletsizlik vardır. Çalışma yaşamında da, sendikal örgütlenmede de
adaletsizlik var; bu tasarı da bunun devamıdır.
Görüşmeler sırasında Bakana
dedik ki: “Anadolu Ajansında Türkiye Gazeteciler Sendikası tasfiye edildi,
birçok kişi emekliliğe zorlandı, istifa ettirildi. Bu nasıl oluyor?” Sayın
Bakan “Şikâyet olursa inceleriz.” diyor. Ben buradan şikâyet ediyorum işte,
daha ne yapmamız lazım? Yazılı dilekçe mi vereyim size? Orada kalanların
haklarını koruyun, insanların sendika tercihine karışmayın; istenilen budur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; seçim bölgem Antalya’da, her yıl bu dönemde işsiz turizmciler
haberi yapılır. Binlerce turizm emekçisi işini, aşını kaybeder; yazın çalışır,
bir şeyler kazanır, kışın bu kazandığıyla yetinmeye çalışır. Tasarıda bu
arkadaşlarımız için bir çözüm var mı? Yok, tam yıl çalışanlar için de yok. Bu
tasarıda zaten reform da yok.
AKP İktidarı da selefleri
gibi zengini seviyor, işçiyi eziyor.
Sizleri saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
7’nci maddede bir adet önerge
vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 197 Sıra
Sayılı Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısının 7 inci maddesinin (1), (2) (3) ve
(5) Nolu fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Süleyman Çelebi Candan Yüceer Kadir Gökmen Öğüt
İstanbul Tekirdağ İstanbul
Nurettin Demir Aytun Çıray Özgür Özel
Muğla İzmir Manisa
İzzet Çetin Musa Çam Ali Rıza Öztürk
Ankara İzmir Mersin
(1) Sendikalar, kurucularının kuruluşun merkezinin bulunacağı Görevli
Makama dilekçelerine ekli olarak kuruluş tüzüğünü vermeleriyle tüzel kişilik
kazanır. Sendikalar için kurucuların kurucu olabilme şartlarına sahip
olduklarını ifade eden yazılı beyanları; Konfederasyonlar için ilgili
kuruluşların genel kurul kararları dilekçeye eklenir.
(2) Görevli makam, tüzük ve kurucuların listesini on beş gün
içerisinde Bakanlığa gönderir. Bakanlık; Sendikanın veya konfederasyonun adını,
merkezini ve tüzüğünü on beş gün içinde resmi internet sitesinde ilan eder.
(3) Tüzüğün veya bu maddede sayılan belgelerin içerdikleri bilgilerin
kanuna aykırılığının tespit edilmesi ya da bu Kanunda öngörülen kuruluş
şartlarının sağlanmadığının anlaşılması hâlinde ilgili Bakanlık kanuna
aykırılık veya eksikliklerin bir ay içinde giderilmesini ister. Bu süre içinde
kanuna aykırılığın veya eksikliğin giderilmemesi hâlinde, Bakanlığın başvurusu
üzerine mahkeme, gerekli gördüğü takdirde kurucuları da dinleyerek üç işgünü
içinde kuruluşun faaliyetinin durdurulmasına karar verebilir. Mahkeme kanuna
aykırılığın veya eksikliğin giderilmesi için altmış günü aşmayan bir süre
verir.
(5) Tüzük değişiklikleri
ikinci fıkra hükmüne göre ilan edilir. Tüzük değişikliği ve kanuna aykırılık
veya eksikliğin bulunduğu diğer işlemlerde de yukarıdaki hükümler uygulanır.
Tüzük değişikliklerinin kanuna aykırı olduğu tespit edilmesi hâlinde Bakanlığın
bildirimine bağlı kalınarak Sendika Yönetim Kurullarınca da ilgili Tüzük
değişiklikleri yapılabilir.
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) – Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Süleyman Çelebi, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bu tabloyu sizin de görmenizi istiyorum
tabii, biraz sonra okuyacağım ama öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: AKP
İktidarının sendikal hak ve özgürlükleri iyileştireceği, bizim istediğimiz,
arzuladığımız bir düzeyde bir Sendikalar Yasası’nın ortaya çıkartılmasına izin
vermeyeceğini biliyoruz ama en azından, bugünkü durumdan daha kötü bir duruma
gitmemesi için acaba bir şeyler yapabilir miyiz, bir katkı sunabilir miyiz, bir
ortak nokta bulabilir miyiz diye gayret ediyoruz. Yoksa ideal bir yasanın
olmayacağının bilinci içindeyiz Cumhuriyet Halk Partisi olarak.
İdeal yasayı, bizim
anlamımızda, bizim düşündüğümüz, ILO standartlarında, Avrupa sosyal şartlarına
uygun bir yasayı ancak Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında işçiler de emekçiler
de görecek ki biz çıkartacağız, bu böyle biline. (CHP sıralarından alkışlar)
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Ankara) – Ne zaman olacak?
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) –
Çok kısa zamanda olacak. İşçiler sizi de anlayacak, sizin bu yaptıklarınızı da
anlayacak, bu rezaleti gördükten sonra işçiler artık size sırtını dönmeyi
bilecektir Sayın Başkan.
Dolayısıyla, değerli
arkadaşlarım, korkunç bir tabloyla karşı karşıyayız. Bakın, buradaki tabloda
-daha önce de Sayın Bakana sundum- yüzde 1, mantık olarak şimdi sendikal
hareketin önündeki engelleri kaldırıyor gibi durabilir, “Yüzde 10’dan yüzde 1’e
dönüyoruz, 9 puan siliyoruz.” denilebilir.
Bu getirilen yasayla, şu anda
en azından kaç tane sendika baraj altında kalıyor, bu uygulama devam ederse,
ilk önce onu söyleyeceğim: Yüzde 1 ile Deri-İş Sendikası baraj altında kalıyor,
Ağaç-İş Sendikası baraj altında kalıyor, Tümka-İş Sendikası baraj altında
kalıyor, Birlik Orman-İş Sendikası baraj altında kalıyor, Emek Tarım-İş
Sendikası baraj altında kalıyor, Sosyal-İş Sendikası baraj altında kalıyor,
Koop-İş Sendikası baraj altında kalıyor. Bu gördüğünüz kırmızı tablo bunu
gösteriyor.
Baraj 2’ye çıktığında -ki
öneride bu var- o zaman bu sayı tekrar devam ediyor tek tek. Yine Tümka Deri-İş
Sendikasından başlıyor, Ağaç-İş Sendikası, Tümka-İş Sendikası, Birlik Orman-İş
Sendikası, Emek Tarım-İş Sendikası, Sosyal-İş Sendikası, Koop-İş, TÜMTİS,
Selüloz İş, Tekstil, Öz İplik-İş, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Basın-İş
Sendikası, Lastik-İş Sendikası, Birleşik Metal-İş Sendikası, Çelik-İş
Sendikası, Dokuma-İş Sendikası, Dok Gemi-İş Sendikası, Liman-İş Sendikası,
Türkiye Sağlık-İş Sendikası ve OLEYİS Sendikası baraj altında kalıyor.
Peki, bu tablo, yüzde 3’e
gelince ne oluyor? Gine, biraz önce saydığım sendikalar devam ediyor, onun
üzerine Öz Ağaç-İş Sendikası, Tez Koop-İş Sendikası, Yol-İş Sendikası, Hava-İş
Sendikası, Demiryol-İş Sendikası, Türkiye Denizciler Sendikası ve TOLEYİS
Sendikası barajın altında kalıyor.
Şimdi, bu tabloya göre
sendikal hareket bu söylediğinizden sonra iyileşiyor mu, daha geriye mi
gidiyor? Yaklaşık 29 tane sendikanın toplu iş sözleşmesinden mahrum
bırakılması, onların toplu sözleşmesiz kalması sizin ileri demokrasinize
uyuyorsa size söyleyecek bir şeyim yok. Ama lütfen bu sendikalara kıymayın, bu
örgütlü toplumu artık bu süreçten alıkoymayın ve sendikal hareketin önünü
tıkamayın diyoruz, daha tıkadınız yok etmeyin. En azından 6,5 milyon insanın
geleceğini karartmayın istiyoruz. Bunun için isyan ediyoruz, bunun için burada
direniyoruz, bunun için doğru bir yasal düzenlemenin yapılmasını diliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) -
Bir kez daha önergemizi bu koşulda değerlendirmenizi diliyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
8’inci madde üzerinde 2 adet
önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 197 Sıra
Sayılı Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı’nın 8’inci maddesinin (d) ve (e)
fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Süleyman Çelebi Candan Yüceer Kadir Gökmen Öğüt
İstanbul Tekirdağ İstanbul
Nurettin Demir Aytun Çıray Özgür Özel
Muğla İzmir Manisa
İzzet Çetin Musa Çam
Ankara İzmir
d) Üye olma, üyeliğin sona
ermesi, üyelikten çıkma ve çıkarılmanın şartları,
e) Genel kurulun oluşumu,
toplanma zamanı, görev ve yetkileri, divan başkanlığının oluşumu ve görevleri,
üye ve delegelerinin oy kullanmaları, çalışma usul ve esasları ile toplantı ve
karar yeter sayıları,
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
197 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısı'nın 8. Maddesinin, d, e, f, g, ğ, h, ı, i, j ve k bentlerinin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Pervin Buldan Levent Tüzel
Bingöl Iğdır İstanbul
Hasip Kaplan Halil Aksoy Hüsamettin
Zenderlioğlu
Şırnak Ağrı Bitlis
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) – Katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen…
İDRİS BALUKEN (Bingöl) –
Hüsamettin Zenderlioğlu.
BAŞKAN – Hüsamettin
Zenderlioğlu, Bitlis Milletvekili. (BDP sıralarından alkışlar)
HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU
(Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi
adına 197 sıra sayılı Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı’nın 8’inci maddesi
hakkında söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Meclisi selamlıyor ve 3’üncü
Yasama Yılı’ndan dolayı başarılar diliyorum. Bu yasama döneminde halkın adına
alınacak kararların şimdiden hayırlara vesile olmasını da temenni ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 197 sıra sayılı Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı 12 Eylül
darbesinin getirdiği yasaların başka bir versiyonudur. Çalışma barışını bozan,
emek-sermaye çelişkisini derinleştiren sendika yasalarının örgütlenme hakkını
askıya alan yasalardan farkı nedir Sayın Bakanım?
Çalışma hayatının istikrarını
bozan antidemokratik yasalardır. Çünkü, çalışma barışını sağlayan tüm koşulları
ortadan kaldıran, sendikal ve örgütlenme hakkını daraltmayı hedefleyen bir
yasadır. Sermaye cephesini güçlendirerek sendikal mücadeleyi geriletmedir.
İşçilerin tüm örgütlenme hakkını baskı altına almaktır ve işçilerin kendi özgür
iradeleriyle herhangi bir sendikaya üye olmalarını engellemektir. Özgürlükçü,
demokratik bir toplumu esas alan bir yasa asla değildir. Esasında “En çok nasıl
sömürebilirim?” anlayışı söz konusudur ve işçileri sendikal örgütlenmeden uzak
tutmadır. İşçi sendikalarını toplumsal sorumluluktan soyutlamaktır. Özünde bu
yasalar işçi sendikalarını işverenlerle, devletle bu şartlarda pazarlık bile
yapamaz hâle getirmek, güçsüz, örgütsüz, sendikasız bırakmayı öngörmektedir.
Örnek olarak Hava-İş Sendikası ortadadır. Üyeler, 300 işçi hâlen dışarıda boş gezmektedir.
İş kolunun barajı işletme barajını indirmek değildir. Sorun bir aldatmacadır.
Toplu iş sözleşme alanını daraltarak işçi sınıfını amacından caydırmaktır, bir
emek düşmanlığı yaratmaktır, sarı sendikacılığı geliştirmek ve teşvik etmektir.
Sarı sendikacılığın tek bir amacı vardır: “Acaba kaç kuruş alabilirim”
anlayışıdır. Toplumun sorunlarıyla asla ilgilenmiyor. Toplumda olup bitenlerle
ilgilenme alanı dışındadır diyebiliriz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Başbakanımız AKP kongresinde şunu söylemişti: “Ey
Bitlisli işçi kardeşlerim.” demişti. Oysa Bitlis’te tek bir Tekel tütün
fabrikası, bir ambar ve yem sanayi vardı, o da Allah’a çok şükür, AKP’nin
eliyle şu anda kapanmış ve 4/C diye adlandırılan işçiler göç etmek zorunda
kalmıştır. O nedenle, Bitlis’te şu anda işveren yok ki işçi de olsun. Şimdiye
kadar bir atölye bile açmadılar. Altı yıldır, Tekel tütün fabrikasından emekli
dahi edilmeyen bu işçiler Türkiye’nin değişik metropol kentlerine sürülmekte ve
hâlen aileleri perişan bir durumdadır.
Çıkarılan yasa işçilerin,
emekçilerin, dar gelirlilerin lehine değildir. Bu yasa daha çok sendikal
örgütlenmeye müdahaledir. “ILO sözleşmelerine uygundur deniliyor.” ama hiç
ilgisi yoktur. Hangi yasa hangi maddeye uygundur, belli değildir. Tamamen sendikasızlaştırmayı
amaçlamaktadır, başka bir şey değildir. İfade özgürlüğüne aykırıdır. İfade
özgürlüğünün olmadığı bir yerde, demokrasinin olmadığı bir yerde nasıl bir
sendika isteniyor, onu da merak ediyorum.
Sendikal hareket tabii ki
toplumu en çok özümseyen bölümdür. Toplum eğer örgütlü değilse o toplum
köledir. Çünkü örgütlü halk, örgütlü işçi ancak toplumu değiştirebilir,
dönüştürebilir diyebiliriz.
Bu vesileyle hepinize
saygılarımı sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 197 Sıra
Sayılı Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı’nın 8’inci maddesinin (d) ve (e)
fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Demir (Muğla) ve
arkadaşları
(d) Üye olma, üyeliğin sona
ermesi, üyelikten çıkma ve çıkarılmanın şartları,
(e) Genel kurulun oluşumu,
toplanma zamanı, görev ve yetkileri, divan başkanlığının oluşumu ve görevleri,
üye ve delegelerinin oy kullanmaları, çalışma usul ve esasları ile toplantı ve
karar yeter sayıları,
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) – Katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Nurettin Demir, Muğla Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
(Hatip tarafından kürsünün
önüne grafik tablosu konuldu)
NURETTİN DEMİR (Muğla) –
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte olan Sendikalar ve Toplu
İş Sözleşmesi Kanunu Tasarısı’nın 8’inci maddesi üzerinde grubum adına söz
aldım. Bu nedenle, yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Ayrıca, sosyal tarafların
temsilcilerini, sendika başkanlarını, şube başkanlarını, değerli üyelerini ve
emekçileri de saygıyla selamlıyorum buradan.
Toplu İş İlişkileri Kanunu
Tasarısı’nın isminin Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu Tasarısı olarak
değiştirilmesi önemli bir karardır. Büyük bir hatadan dönülmüştür, emeği
geçenlere teşekkür ediyorum. Ancak, 2’nci maddedeki içerik değişmediği için
sadece görüntüde bir düzelme olmuştur ve nitekim önümüzdeki günlerde
sendikaların birçoğunun kapanacağını bu tablodan da rahatlıkla görebiliriz.
Sadece “sendika” sözcüğünü eklemek içeriğinde sendikalarla ilgili gerekli
düzenlemelerin yapıldığı anlamına gelmiyor tabii ki. Gelişmiş Batı
demokrasilerinde “sendika” kelimesi güçlü bir kavramdır. Türkiye’de ise sendika
kelimesinden korkulmaktadır. Zaten AKP İktidarı demokrasi taleplerini dile
getiren insanları, emekçileri, işçileri, vekilleri biber gazıyla ya da
coplayarak sindirmeye çalışmaktadır.
Sevgili Musa Çam, geçmiş
olsun diyorum. Merak etme, üzülme çünkü sadece Ankara’da, İstanbul’da değil,
Anadolu’nun en ücra köşelerinde bile, sınırda savaş istemeyen vatandaşlarımız
Akçakale’de Kaymakamlığa yürüdükleri için, can güvenliği istedikleri için de
biber gazı yiyorlar ve Sayın Bakanın orada kazada yaralanan vatandaşları
ziyaret ederken, biber gazından mağdur olan ve oksijen tüpünün altında tedavi
olmaya çalışırken onu ziyaret edip etmediğini göremedim televizyonlarda.
Tabii ki bu gaz meselesi çok
önemli bir mesele. Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan, 1991’de Amerika Birleşik
Devletleri’nin emriyle İncirlik’ten Saddam ve Irak üzerine bombalar
yağdırılırken, yine Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay SHP Genel
Sekreteriyken sokaklarda ellerinde “Savaşa hayır!” pankartlarını taşırken o
zaman biber gazı yemiyorlardı. Sanıyorum biber gazı artık rutinden bir uygulama
hâline geldi. Bundan sonra günlük yaşamımızda sık sık karşılaşacağımız bir olay
çünkü ileri demokrasinin ileri bir, gelişmiş bir organik aygıtı!
Mutabakat meselesini hep
söylüyorlar ama baktığımızda sadece sendika başkanlarının, sendika ağalarının
bu konuda mutabakat yaptıklarını görüyoruz. Sendikanın gerçek temsilcilerinin,
işçilerinin, emekçilerin bu mutabakatta yerinin olmadığını rahatlıkla
görebiliriz.
Tasarının 8’inci maddesinde
özellikle üyelik konusu çok önemli. Bu üyelikle ilgili kısımda eğer işçi emekli
olmuşsa delegeliği devam ediyor mu, etmiyor mu? Bu konuda bir açıklık yok yani
bir kargaşa var. Bunu neden koymak istemediler, bir türlü anlamakta zorlanıyoruz.
Acaba bu kendilerine göre yönlendirecekleri bir konu mu?
Bir de biliyorsunuz
demokratik kitle örgütlerinde özellikle divan oluşturmadan bu demokratik
örgütlenmeyi nasıl sağlayabileceğiz, nasıl ilerletebileceğiz, bunu bilemiyoruz.
Sizler hep beraber bir derneğin toplantısına katılmışsınızdır, divan oluşmadan
nasıl oluşacak, nasıl bu toplantı olacak, nasıl bu demokratik haklarını
insanlar orada savunabilecekler? Demek ki sadece göstermelik bir karar ötesine
geçmeli. Bu kararın tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
9’uncu madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
197 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısı'nın 9. Maddesinin (1). Fıkrasında bulunan “Bu organlardan genel kurul
dışında kalanların üye sayıları üçten az dokuzdan fazla; konfederasyonların
yönetim kurullarının üye sayıları beşten az on dokuzdan fazla ve şubelerin
genel kurul dışındaki kurullarının üye sayıları üçten az beşten fazla olamaz.
Genel kurul dışındaki organlara asıl üye sayısı kadar yedek üye seçilir.”
ibaresinin metinden çıkarılmasını ve aşağıdaki fıkranın maddeye eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
“(8) Sendika organlarının
üyelerinde % 50 kadın kotası uygulanır.”
Pervin Buldan Halil Aksoy Hüsamettin
Zenderlioğlu
Iğdır Ağrı Bitlis
Levent Tüzel Murat Bozlak
İstanbul Adana
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 197 Sıra
Sayılı Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı’nın 9 uncu maddesinin (1) ve (6)
nolu fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Süleyman Çelebi Candan Yüceer Kadir
Gökmen Öğüt
İstanbul Tekirdağ İstanbul
Nurettin Demir Aytun Çıray Özgür
Özel
Muğla İzmir Manisa
İzzet Çetin Musa Çam Namık Havutça
Ankara İzmir Balıkesir
(1) Kuruluşun ve şubelerinin
organları; genel kurul, yönetim kurulu, denetleme kurulu ve disiplin kuruludur.
Bu organlardan genel kurul dışında kalanların üye sayıları üçten az dokuzdan
fazla, konfederasyonların yönetim kurulları ise beşten az yirmi ikiden fazla ve
şubelerin genel kurul dışındaki kurulları ise üçten az dokuzdan fazla olamaz.
Genel kurul dışındaki organlara asıl üye sayısı kadar yedek üye seçilir.
(6) Kuruluş ve şube
yöneticilerinin görevleri, milletvekili veya belediye başkanı seçilmeleri
halinde talepleri halinde son bulur aksi halde devam eder.
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) – Katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)– Efendim, sosyal taraflarla bu rakamlarda
uzlaştığımız için katılamıyoruz.
BAŞKAN – Evet.
Önerge üzerinde söz isteyen
Namık Havutça, Balıkesir Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
(Hatip tarafından kürsünün
önüne grafik tablosu konuldu)
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı’nın
9’uncu maddesi üzerine söz aldım, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
AKP Hükûmetinin “Sendikal
özgürlükleri getiriyoruz.” diye hazırladığı Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı
ILO Sözleşmesi’nin 87’nci ve 98’inci sözleşmelerine açıkça aykırılık teşkil
etmektedir.
Değerli milletvekilleri, ILO
Sözleşmesi’nin 3’üncü maddesinde “1) Çalışanların ve işverenlerin örgütleri
tüzük ve iç yönetmeliklerini düzenlemek, temsilcilerini serbestçe seçmek,
yönetim ve etkinliklerini düzenlemek ve iş programlarını belirlemek hakkına
sahiptirler.” deniliyor. 2’nci bendinde de “Kamu makamları bu hakkı
sınırlayacak veya bu hakkın yasaya uygun şekilde kullanılmasına engel olacak
nitelikte her türlü müdahaleden sakınmalıdırlar.” deniliyor.
Şimdi; ILO Sözleşmesi’ndeki
düzenleme böyle. Sizin getirdiğiniz düzenlemede sendika şubelerinde görev yapan
yönetici sayısının üst sınırı 9’dan 5’e indirilmiş ve hâlen görev yapmakta olan
yöneticilerin kazanılmış hakları da sınırlandırılmıştır. Bu, herhâlde AKP’nin
ileri demokrasi diye tanımladığı demokrasinin çarpıcı bir örneği olsa gerekir.
Değerli milletvekilleri, AKP
Hükûmetinin sendikal örgütlenmenin üretimi gerilettiğini, gelişmeye engelmiş
gibi gösterdiğini görüyoruz. Bunun aksine, sanayisi gelişmiş, kalkınmış ülkeler
de sendikal hareketin önünü açmış ülkelerdir. Almanya’da sendikalı işçi sayısı
yaklaşık 8 milyon, bunun yetişkin nüfusa oranı yüzde 12. İngiltere’de yaklaşık
7 milyon, oran yüzde 15. İtalya’da 11 milyon 600 bin sendikalı var ve oranı
yüzde 23. Bakın, Hükûmetinizin döneminde, 2002 yılında Türkiye’de yüzde 10
seviyesinde bir sendikal örgütlenme vardı ve yaklaşık 2 milyon 800 bin
sendikalı işçi bulunuyordu. Şimdi ise Türkiye’de 10 milyon işçi var, Sosyal
Güvenlik Kurumu verilerine göre sendikalı işçi sayısı sadece 950 bin civarında
gösteriliyor.
Değerli milletvekilleri,
bugün, bakın, getirdiğiniz Toplu İş Kanunu Tasarısı’yla toplu iş ilişkilerinin
düzenlenmesinde toplumsal barışın düzenlenmesi sonuçlandırılmak isteniyor. Ama
bugün bakıyoruz, işçi kardeşlerimiz haklarını aramak için, sendikalarının yüzde
60’ına yakın bir bölümünü, şu manzarada gördüğünüz gibi toplu iş sözleşmesi
yapma yetkisi dışında bırakacak olan bu düzenleme karşısında demokratik
haklarını, taleplerini söylemek için yürüyüşe geçtiklerinde, aralarında başta
Musa Çam milletvekili arkadaşımız olmak üzere ileri demokrasinin gaz
bombalarıyla karşılaşıyor. Dün öğretmenlere yaptığınızı, emeklilere yaptığınızı
bugün haklarına, ekmeğine sahip çıkmak isteyen işçi kardeşlerimize
yapıyorsunuz.
Biz bu kürsüden çok söyledik,
AKP İktidarı işçi ve emek düşmanı bir iktidardır. Bugüne kadar, 2002 yılından
bugüne kadar işçinin lehine, memurun lehine, öğretmenin lehine, çalışanların
lehine bir tek yasa çıkarmadınız burada. Sayın Çalışma Bakanı, bir intibak
yasası çıkardınız. O intibak yasasıyla da emekli kardeşlerimiz kendi maaşlarına
45 lira, 50 lira zam yapılacak diye beklerken hayal kırıklığına uğradılar.
Baktılar ki, kendilerine 5’er bin lira fazla para ödendi diye onlara zarar
tazmini tebliğ edildi.
Şimdi, böyle bir iktidarın
Toplu İş Kanunu düzenlemesinde işçilerin lehine bir düzenleme yapmasını biz
elbette beklemiyorduk ama ne yazık ki bugün evlatlarının ekmeğini aşını karşılayamayan,
üniversiteye giden öğrencisinin harcını yatıramayan işçi kardeşlerimizi zaten
açlık sınırında, yoksulluk sınırında maaş alan işçileri, bunları işveren
karşısında sendikal pazarlık güçlerinden mahrum etmek asla insani bir durum
olmayacaktır.
Bakın, Hükûmetinizin 8,5
milyar liraya varan bütçe açığını kapatmak için kullandığı yöntem ekmeğe zam,
suya zam, doğal gaza zam, elektriğe zam. Zaten yoksulluk sınırı içerisinde
“inim inim” inleyen bu insanları bir de en demokratik olan Avrupa Birliği normlarında
bir sendikal düzenlemeden mahrum etmek
herhâlde iktidarınızın emek ve işçi düşmanı olduğunun bir kez daha
tescilidir. O nedenle ben, bu yasanın işçi kardeşlerimizin ve sendikaların
talepleri doğrultunda yeniden düzenlemesini ve bu tabloda yetkisiz kalan
sendikalara tekrar yetki verecek bir sonucun düzenlenmesini teklif ediyorum.
Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
197 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısı'nın 9. Maddesinin (1). Fıkrasında bulunan “Bu organlardan genel kurul
dışında kalanların üye sayıları üçten az dokuzdan fazla; konfederasyonların
yönetim kurullarının üye sayıları beşten az on dokuzdan fazla ve şubelerin
genel kurul dışındaki kurullarının üye sayıları üçten az beşten fazla olamaz.
Genel kurul dışındaki organlara asıl üye sayısı kadar yedek üye seçilir.”
ibaresinin metinden çıkarılmasını ve aşağıdaki fıkranın maddeye eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
“(8) Sendika organlarının
üyelerinde % 50 kadın kotası uygulanır.”
Pervin
Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) –Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Efendim,
böyle bir düzenlemeyi tüzüğe çok rahat sendika koyabilir. Bundan dolayı yasaya
konmasını uygun bulmuyoruz, katılamıyoruz.
BAŞKAN –Evet, önerge üzerinde
söz isteyen, Hüsamettin Zenderlioğlu, Bitlis Milletvekili. (BDP sıralarından
alkışlar)
HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU
(Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi
adına, Toplu İş İlişkileri Yasası Tasarısı’nın 9’uncu maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AKP İktidarı, sendikalara, işçi, emekçi sınıfına karşı,
iktidara geldiği günden bu yana kör, sağır ve dilsizleri oynamaktadır. Kanun
tasarısında özellikle toplu sözleşme ve grev hakkı konusunda gelinen aşama,
Türkiye'nin ihtiyacı olan değişim ihtiyacını göz ardı eden bir anlayışla bu
yasayı ele almaktadır. Buna karşın gündemde olan kanun tasarısı Uluslararası Çalışma
Örgütünün 87 ve 98 sayılı sözleşmelerinin gereklerini de karşılamamaktadır.
Oysaki ülkemizin imzaladığı ve usulüne uygun görülen ve yürürlüğe konulmuş
bulunan ILO sözleşmeleri, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesi, Birleşmiş Milletler Ekonomik, Siyasal ve Kültürel Haklar
Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa Sosyal Şartı ile ülkemiz
işçi sınıfının demokratik taleplerini göz ardı etmektedir.
AKP Hükûmeti sermayeye karşı
bütün algıları sonuna kadar açmıştır. Oysa hiçbir şekilde sermayenin bir
dediğini iki etmemiştir. Bu konuda işçi sınıfını, hatta onun sendikal
önderliğini bile göz ardı ederek dinleme lütfunda dahi bulunmamıştır. Söz
konusu yasa tasarısı ile mücadeleci sendikacılığı tasfiye ederek, yandaş ve
yoldaş sendikaları yaratarak işçi ve emekçi sınıfına modern kölelik belgelerini
kabul ettirmekten başka bir ifade değildir. Tüm gelişmiş ülkelerde kabul görmüş
ve uygulama alanı bulmuş olan bu ilkelerin ülkemizde uygulanması ve çalışma
yaşamı açısından hayata geçirilmesi artık ertelenemez bir zorunluluk durumuna
gelmiştir.
Sendikaların yönetim kurulu
üye sayısının üçten veya dokuzdan az, fazla olması önemli değildir. Burada
kadın kotası göz ardı edilmiştir, bir ayrımcılık söz konusudur. Oysaki böyle
bir sınırlama sendika özgürlüğüne ilişkin 87 sayılı ILO Sözleşmesi’nin 3’üncü
maddesinde yer alan: “Çalışanların ve işverenlerin örgütleri tüzük ve iç
yönetmeliklerini düzenlemek, temsilcilerini serbestçe seçmek, yönetim ve
etkinliklerini düzenlemek ve iş programlarını belirlemek hakkına sahiptirler.
2. Kamu makamları bu hakkı
sınırlayacak veya bu hakkın yasaya uygun şekilde kullanılmasına engel olacak
nitelikte her türlü müdahaleden sakınmalıdırlar.”
Aynı zamanda bir önceki 2821
sayılı Yasa’daki ruhu taşımaktadır. Bu ruh kimin ruhudur, darbecilerin ruhudur.
Sendikal hak ve özgürlükler, örgütlenme özgürlüğü, toplu sözleşme hakkı, grev
hakkı olmak üzere üç ayaktan oluşmakta olup bu haklar iç içe geçmiş bir
bütünlük arz etmektedir. Bu haklardan birinin yokluğu veya eksikliği diğerinin
de gerçekleşmemesi sonucunu doğurmaktadır. Bu yasa tasarısı hiçbir şekilde
uluslararası özgürlük kurallarını gerçekleştirmeye, toplu sözleşme ve grev
hakkının özgürce kullanılmasını sağlamaya ve 2821, 2822 sayılı yasaların
antidemokratik niteliğini ortadan kaldırmaya yönelik olumlu bir içerik
taşımamaktadır. Bu yasa ile toplu sözleşme hakkının güvenceye alınmasını
sağlayacak ve mevcut sorunları ortadan kaldıracak bir uygulamanın doğması da
mümkün değildir.
Peygamber Efendimiz’in bir
sözü vardır: “İşçinin alın teri kurumadan hakkını verin.” Şimdi soruyorum: AKP
Hükûmeti bu sözün neresindedir. Böylesi kanunlarla, böylesi aldatmaca yasalarla
işçiyi, emekçiyi, dar gelirliyi daha ne kadar aldatacaksınız, merak ediyorum.
Bu vesileyle, işçilerin,
emekçilerin haklarını koruyan bir yasa değildir, bu yasanın değiştirilmesini
öneriyoruz.
Selam ve saygılarımı
sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
10’uncu madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 197 sıra
sayılı Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısının 10 uncu maddesinin (1) nolu
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Süleyman Çelebi Candan Yüceer Kadir
Gökmen Öğüt
İstanbul Tekirdağ İstanbul
Nurettin Demir Aytun Çıray Özgür
Özel
Muğla İzmir Manisa
İzzet Çetin Musa Çam Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Ankara İzmir İstanbul
Madde 10- (1) Sendikaların ve
konfederasyonların genel kurulu, tüzüğüne göre üye veya delegelerden oluşur.
Sendikaların ve şubelerin yönetim ve denetleme kurulu üyeleri, bu sıfatla kendi
genel kurullarına delege olarak katılır.
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) – Katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Disiplin kurulu üyelerinin genel kurulda
delege olmaları uygun bulundu, onun için yer aldı; çıkarılmasını uygun
bulmuyoruz, onun için katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Ferit Mevlüt Aslanoğlu, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri, değerli arkadaşlarım;
Sayın Bakan, herhâlde hep mağdur yaratmak istiyorsunuz. Orada bir liste gördüm,
hep kırmızıya dönüşüyor, hep mağdur yaratıyorsunuz, yaratacaksınız. Amacınız
mağdur yaratıp mağdurlarla ilgilenmemek mi?
Değerli arkadaşlarım, Sayın
Bakan; bir konuda sizi suçluyorum, açık, net suçluyorum: Yaşa takılanlar bu
ülkenin insanı değil mi? Orada mağdur yaratıldı. Mağdurlarla ilgilenmek sizin
göreviniz değil mi, siz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı değil misiniz? Bu
ülke sosyal bir hukuk devleti. Onlara çözüm bulmak, 99’da bu kanun böyle çıktı
diye çözüm bulmak sizin göreviniz.
Değerli arkadaşlarım,
anlatayım size: Vicdanımız sızlıyor. Yirmi beş yılı doldurdu, şirketler
gönderiyor, hatta bazı kamu kurumları da ama yaş süresini doldurmadığı için beş
yıldır, altı yıldır maaş almayan insanlar var. İş bulamıyorlar, aş
bulamıyorlar, “Kırk beş yaşında biz insan almayız.” diyorlar. Pazarcılık
yapıyorlar ve bunlar perişan. Bu insanlar bizim insanımız. Yüce Tanrı kimseyi
gördüğünden geri koymasın. Ama biz sosyal devlet olarak, sosyal güvenlik
sistemini delsin demiyorum ama çözüm bulmak, bu geçiş sürecinde bir çözüm
bulmak sizin göreviniz Sayın Bakan. Bu yaşa takılanlar perişan, çocuklarının
yüzüne bakamıyorlar, çocuklarını okula gönderecek parayı bulamıyorlar. Daha
nasıl haykıralım, ne diyelim daha? Ama Sayın Bakan, ne hikmetse, bunların
sesini bir türlü duymak istemiyor. “Sosyal güvenlik sistemini delemem.” Biz
sana “del” demiyoruz, biz size “delin” demiyoruz ama bir çözüm bulmak da bu
Meclisin görevi. Gelin bir geçici çözüm, bir ara çözüm bulalım. Bu insanlara
aşını ekmeğini vermek zorundayız, sosyal devlet...
Her gün yeni mağdur yaratıyoruz,
yeni mağdur yaratmaya da devam ediyoruz. Bunların sayıları her geçen gün
artıyor. 99’da çıkan yasayla, belli bir süreden sonra, yirmi beş yaşını
dolduranların hepsi gönderiliyor.
Sayın Bakan, aş bulamıyorlar,
aş. Bu kadar mağdurun sesini hakikaten duymuyorsanız, bu kadar mağdurun sesini
hakikaten işitmiyorsanız, ben sizi vicdanınızla baş başa bırakıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
11’inci madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 197 Sıra
Sayılı Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısının 11 inci maddesinin birinci
fıkrasının (ç) bendi ve 2 nolu fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Süleyman Çelebi Candan Yüceer Kadir
Gökmen Öğüt
İstanbul Tekirdağ İstanbul
Nurettin Demir Aytun Çıray Özgür Özel
Muğla İzmir Manisa
İzzet Çetin Musa Çam Dilek Akagün Yılmaz
Ankara İzmir Uşak
ç) Yönetim kurulu ve
denetleme kurulu raporlarının görüşülmesi,
(2) Şube genel kurulları
sadece birinci fıkranın (a), (d) ve (k) bentlerinde belirtilen görevleri yerine
getirirler. Şube genel kurullarının mali ibra yetkisi yoktur.
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) – Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.
Bu bir devlet denetimi değil,
bağımsız bir denetimin yapılması. Dolayısıyla, sendikaların da şeffaf hâle
gelmesi, öyle tahmin ediyorum, en çok sendikalarımız tarafından arzulanıyor.
Onun için katılamıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Dilek Akagün Yılmaz, Uşak Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) –
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Toplu İş İlişkileri Kanunu’nun 11’inci
maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi olarak vermiş olduğumuz önergeyle
ilgili konuşmak için söz almış bulunuyorum.
11’inci maddede açıkça
görüldüğü gibi, ILO sözleşmelerinde ve Avrupa Birliği anlaşmalarında sıkça
bizim eleştiri aldığımız konulardan bir tanesi. Sendikaların dış denetime tabi
tutulmaları, kendi iç işleyişlerinde serbestlik ilkesinin ortadan kaldırılması
nedeniyle biz ILO sözleşmelerine göre eleştiriliyoruz ancak bu vesayetçi
anlayış bu metinle devam ediyor. Sendikaların yeminli mali müşavirler tarafından
iki yılda bir kontrol edilmesi gündeme getiriliyor. Bu demektir ki sendikalara
güvenilmiyor, sendikaların denetici kurullarına, denetmen kurullarına
güvenilmiyor, dışarıdan bir denetim mekanizması getirilmiştir. Bu, gerçekten
sendikalarımıza, kitle örgütlerimize ciddi bir saygısızlıktır, güvensizliktir.
Diğer yandan, ILO sözleşmesine göre sürekli aldığımız eleştiriler nedeniyle de
bizim söylediğimiz şekilde, önergemiz doğrultusunda, bu metinden yeminli mali
müşavirlerin kontrolünün çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz, önergemizin de
kabul edilmesini diliyoruz.
Sevgili milletvekilleri,
bunun yanında, 31 Ocak 2012 tarihi itibarıyla bu tasarı Meclise gelmiş ancak
dokuz aydır bu tasarı ne yazık ki Meclisten çıkarılamadı ve bu nedenle de yüz
binlerce işçimiz toplu iş sözleşmesini yapamadı, mağdur oldu. Bu Hükûmet “MİT
Kanunu”nu yani Oslo’da görüşme yapan Hakan Fidan’ı yargının elinden kurtarmak
için üç beş günde kanun çıkardı, eğitim sistemini kökünden değiştiren “4+4+4
Yasası”nı komisyonlarda bile görüştürmeksizin çok kısa bir zamanda çıkardı ama
yüz binlerce işçimizi etkileyen, onların haklarını etkileyen bu tasarı dokuz ay
Mecliste bekletildi. Bunu, artık bütün işçilerimizin ve bizi izleyen
sendikalarımızın dikkate almasını ve bundan sonra, bu konuda gereken cevabın
verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Sayın milletvekilleri, bunun
yanında, bu yasa tasarısı yapılırken gerekçesinde örgütlenme, grev ve toplu
sözleşme, sendikal haklar açısından imzalanmış olan ILO ve Avrupa Birliği
sözleşmelerine uyum sağlanması amacıyla yapıldığı ve örgütlenmenin önündeki
engellerin kaldırılması, grev yasaklarının önündeki engellerin kaldırılması
amacıyla bu tasarının düzenlendiği söylenmektedir. Ama ne yazık ki hem
örgütlenme hem grev yasakları hem de güvenceler konusunda o normları
yakalayabilmiş durumda değiliz, sadece kenarından dolaşmışız ama gerçek anlamda
o normları yakalayabilmiş değiliz. Ben birkaç tane örnek vermek istiyorum size.
Sevgili arkadaşlar, 23’üncü
maddenin ikinci fıkrasında sendika yöneticileriyle ilgili şöyle bir düzenleme
var, deniyor ki: “Eğer sendika yöneticileri iş yerinden ayrılırlarsa sendika
yöneticiliğini yapmak için, iş akitleri askıya alınır.” Sendika yöneticilikleri
bittiği takdirde de bir ay içerisinde işe girmek için yeniden talepte
bulunduklarında, eski düzenlemede… Bakın, hiç beğenmediğimiz, “Darbe hukukunun
sonucudur.” dediğimiz 2821 sayılı Yasa’da bu konuda “Sendika yöneticilerinin
işe geri alınması zorunludur.” denmesine rağmen, bu düzenlemede “Zorunludur ama
işe alınmadığı takdirde de yine İş Yasası hükümlerine göre işe iade davası
açılabilir.” deniyor. Yani sendika yöneticilerinin hakları ortadan kaldırılmış
oluyor, güvenceleri ortadan kaldırılmış oluyor. Böylesi bir düzenlemeyle bundan
sonra sendikalar kendilerine yönetici dahi bulamayacaklar.
İş yeri temsilcileriyle
ilgili daha olumlu bir düzenleme var. İş yeri temsilcileri işten çıkarıldıkları
takdirde, işe iade davalarını kazandıklarında eğer işveren geri almazsa bu süre
içerisinde, iş yeri temsilcilikleri devam ettiği sürece onların maaşları
ödenmeye, ücretleri ödenmeye devam ediyor. Ama yöneticiler için, yani iş
yerinden profesyonel sendikacılık yapmak için, örneğin genel olarak, sendikanın
başkanı bu sendikal örgütlenmeyi yapmak için iş yerinden ayrılmak durumunda
kaldığında, bunların güvenceleri ortadan kaldırılıyor sevgili arkadaşlar. Şu
anda ileri demokrasinin karşımıza çıkardığı maddeler bunlar mıdır?
Sevgili arkadaşlar, bir de
bunun yanında, şuna değinmek istiyorum: Şimdi, biraz önce arkadaşlarımız bir
çizelge sundular “İşte baraj böyle olunca şu kadar, şu kadar sendika bunun
dışında kalacak.” dediler. Arkadaşlar, dışında kalacak o bütün sendikalar hangi
sendikalar biliyor musunuz? Kamu iş yeri sendikaları. Özel iş yerlerinde artık
sendikalaşma neredeyse mümkün değil.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın
Başkan, karar yeter sayısı.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunacağım ancak …
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) –
Karar yeter sayısı Sayın Başkan.
BAŞKAN – … karar yeter sayısı
arayacağım.
Heyecanlanmayın arayacağım,
merak etmeyin.
Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Karar yeter sayısı yok.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma saati: 18.42
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.55
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mustafa HAMARAT (Ordu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 6’ncı Birleşiminin Yedinci
Oturumunu açıyorum.
11’inci madde üzerinde Uşak
Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
197 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
11’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
12’nci madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 197 Sıra
Sayılı Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısının 12 inci maddesinin (3) ve (4) nolu
fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Süleyman Çelebi Candan Yüceer Kadir
Gökmen Öğüt
İstanbul Tekirdağ İstanbul
Kazım Kurt Özgür Özel Aytun Çıray
Eskişehir Manisa İzmir
Nurettin Demir İzzet Çetin Musa
Çam
Muğla Ankara İzmir
(3) İki genel kurul
toplantısı arasındaki döneme ait faaliyet ve hesap raporu, yeminli mali müşavir
raporu, denetleme kurulu raporu ve gelecek döneme ait bütçe teklifi toplantı
tarihinden on beş gün önce genel kurula katılacaklara gönderilir. Ancak, Şube
genel kurulları için yeminli mali müşavir raporu genel kurula katılacaklara
gönderilmez.
(4) Olağanüstü genel kurul,
yönetim kurulu veya denetleme kurulunun gerekli gördüğü hâllerde ya da genel
kurul üye veya delegelerinin beşte birinin haklı gerekçelere dayanan yazılı
isteği üzerine altmış gün içinde yazılı istekteki konuları öncelikle görüşmek
üzere toplanır. Talep tarihi itibarıyla olağan genel kurul toplantı tarihine altı
aydan az bir süre kalması hâlinde olağanüstü genel kurula gidilemez, ancak
isteğe konu olan hususlar olağan genel kurul gündemine alınır.
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) – Katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım, yeminli mali müşavir raporunun
genel kurula katılacaklara gönderilmesinin bir mahzuru yok.
Şunu da Genel Kurulun
bilmesini istiyorum: Bu ve benzeri düzenlemeler gerçekten bir uzlaşma
çerçevesinde düzenlendi, onun için katılamıyoruz, yoksa bir değişiklik talebi
söz konusu olsa bunu tartışabiliriz ama sosyal taraflar arasında uzlaştığımız
bir maddedir, onun için katılamıyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Kazım Kurt, Eskişehir Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
KAZIM KURT (Eskişehir) –
Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; önergemizle ilgili söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, Türkiye’de, Sayın
Bakanın söylediği uzlaşma kimlerle yapıldı, kimlerle sağlandı o konuyu da
gerçekten merak ediyorum çünkü işçi sınıfının temsilcileri yukarıda, hepsi bu
yasaya itiraz ediyor ama Sayın Bakan sosyal taraflar arasında bir uzlaşmadan
söz ediyor. Bunun doğru olmadığı bu tavırdan anlaşılıyor.
Şu anda bu yasayı bekleyen
binlerce işçinin yanında, Eskişehir Organize Sanayi Bölgesinde örgütlenmesini
tamamlayan ve beş aydır sözleşme yapamayan ve o nedenle de işten atılan selüloz
işçilerini de saygıyla selamlayarak sözlerime başlıyorum.
Değerli arkadaşlar, genel
kurulların toplanma zamanı ve genel kuruldaki uygulamalarla ilgili gerçekten
çelişkili bir düzenleme içindeyiz. Sendikal örgütlenmenin demokratik alt
yapısını kuramayan, bunu talep edenlere organik biber gazı ve cop kullanarak
tavır koyanlar doğru bir sendikal yasa yapma konusunda sınıfı geçemezler. “12
Eylül ürünü Sendikalar Yasası’nı değiştiriyorum.” demek “Daha ileri bir yasa
yapıyorum.” anlamına gelmez çünkü şu anda, sosyal devleti, demokratik devleti
gerçekten işletecek bir hükûmet, sendikaları daha da genişletecek, daha da
büyütecek altyapıyı sağlamak durumundadır. Merdiven altındaki kaçak işçiyi
denetleyemeyen devlet, kamudaki sendikaları bitirmek amacıyla ciddi anlamda bir
örgütlenme peşinde koşmaktadır. Bu sendikaların tek tip olması ve genel
merkezle şube arasındaki diyaloğu da bozan ve o ilişkileri yanlış yönlendiren
bir tasarıyı getiriyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
çelişkilerle dolu bu tasarıda 12’nci madde mali müşavir denetimini şubelere de
zorunlu olarak getirmektedir, oysa şubede mali ibra yetkisi yok. Mali ibra
yetkisi olmayan bir kurulun mali müşavir raporuyla zorlanması o ekonomik
sıkıntı içindeki sendikalara ayrı bir külfet getirecektir ve üstelik, sendika
genel kurulları dört yılda bir yapılırken mali müşavir denetlemesi de iki yılda
bir yapılacak ve bu konuda sendikalarımızın sıkıntı içine girmesine sebep
olacaktır.
Olağanüstü genel kurulun her
beşte 1 imzayı toplayan tarafından gerçekleştirilmesini sağlayacak bir
düzenleme sendikalarımız açısından çok büyük bir kaosu yaratacaktır. Haklı bir
sebep olmadan, beşte 1 imzayı bulan ve talep edenlere karşı kongreyi
gerçekleştirmeyenleri görevden almak, sendika şubelerini ve sendika
merkezlerini her daim kongre baskısı altında, kendi işini yapamaz, kendi
işlevini yerine getiremez bir duruma düşürecektir, ki bu, demokratik olmayı
özleyen bir mantık değildir. Sadece imza sayısını bulmakla olağanüstü kongrenin
gerçekleştirilmeye çalışılması, yöneticileri sürekli popülizm içinde ve gerçek
işlevini yerine getiremez bir mantık içerisinde bırakacaktır. Böyle bir
mâhkumiyetin kabul edilmesi mümkün değildir.
Meclisimizin önergemizi
destekleyerek doğru ve demokratik hukuk devletine uygun, ILO standartları
çerçevesinde bir örgütlenmeyi sağlayacak yasayı çıkarmak gibi bir görevi
olduğunu hepinize hatırlatıyorum ve bu doğrultuda önergemize destek verilmesi
gerektiğini ifade ederek saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, 60’ıncı maddeye göre bir söz talebim var efendim. Bu
maddeyle ilgili bir teknik katkı yapmak istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Görüştüğümüz madde, genel
kurul toplantılarına sunulacak olan mali tabloların ve diğer bilgilerin
doğruluğunun sağlanması açısından bir yeminli mali müşavir raporunun olmasını
şart koşuyor. Bu saydamlık açısından önemli ve iyi bir adım ancak bu görevi
münhasıran yeminli mali müşavirlere verip, serbest muhasebeci mali müşavirleri
bu kapsamın dışında tutmayı doğru bulmuyorum. Serbest muhasebeci mali
müşavirler de bu raporu düzenleyebilecek bilgi ve donanıma sahiptir. Ben hem
Hükûmete ve hem Genel Kurula buradan böyle bir öneride bulunuyorum. Böyle bir
önergeyi hep birlikte hazırlayıp “serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli
mali müşavir” olarak bunu düzeltmekte yarar olduğunu düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
13’üncü madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 197 Sıra
Sayılı Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısının 13’üncü maddesinin (3) no.lu
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Süleyman Çelebi Candan Yüceer Kadir
Gökmen Öğüt
İstanbul Tekirdağ İstanbul
Nurettin Demir Aytun Çıray Özgür
Özel
Muğla İzmir Manisa
İzzet Çetin Musa Çam
Ankara İzmir
(3) Genel Kurulun karar yeter
sayısı toplantıya katılan üye veya delege sayısının salt çoğunluğudur. Ancak bu
sayı üye veya delege tamsayısının dörtte birinden az olamaz. Tüzükte daha
yüksek bir yeter sayı belirlenmemişse, tüzük değişikliği, fesih, birleşme,
katılma, üst kuruluşun veya uluslararası kuruluşun kurucusu olma, üst
kuruluşlara ve uluslararası kuruluşlara üyelik ile üyelikten çekilme hâllerinde
karar yeter sayısı üye veya delege tamsayısının üçte iki çoğunluğudur.
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) – Katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Üçte 2 çoğunluk daha da zorlaştırıyor. Onun
için, salt çoğunluk daha doğru diye düşünüyoruz. Sosyal taraflar da böyle
bakıyor olaya, onun için katılamıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen İzzet Çetin, Ankara Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
İZZET ÇETİN (Ankara) – Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nu görüşüyoruz. İki yasanın
birleştirilmiş hâli dedik ama son derece özensiz, özden yoksun ve 12 Eylül
mantığını olduğu gibi içinde taşıyan düzenlemelerin ne yazık ki yine “daha
ileri bir yasa” diye önümüze koyulduğuna tanıklık yapıyoruz.
Gerçi biraz evvel kabul
edildi ama bir örnek vermek istiyorum söylediğime: Örneğin, organlara ait ortak
hükümleri içeren 9’uncu maddede 12 Eylül öncesindeki 274 sayılı Yasa’dan çok
geri, 2821 sayılı, yani askerlerin getirip dayattığı kanun hükmü aynen
korunuyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde bir sendikacı milletvekili seçildiğinde ya
da sendika organlarına seçilen bir kişi milletvekili seçildiğinde görevi
kendiliğinden sona ermez. Yani o tercih hakkını kullanıyor idi, şimdi sona erer
noktaya getirdik. Yani, Kenan Evren’in hazırladığı yasada bile, bir ay
içerisinde karar verir, ona göre sendikacılığı ya da milletvekilliğini tercih
ederdi. Şimdi “sona erer” hükmünü koyarak 12 Eylül mantığından geri bir
Sendikalar Yasası’nı Türkiye’ye ileri bir yasa diye getiriyorsunuz. Bu, AKP’nin
ileri demokrasi anlayışının somut bir göstergesi.
Bu maddeye gelince değerli
arkadaşlar, eğer sendikalar toplu iş sözleşme haklarını etkin olarak
kullanabileceklerse bunun temel koşulu demokratik bir ortam, gelişmiş bir
demokrasidir. Eğer bu yoksa çalışanların temel haklarını, örgütlenme
hakkını, sendika hakkını, toplu sözleşme
hakkını kullanabilmelerinin olanağı yoktur.
Biraz evvel tartışılan konu
da bu minvalde değerlendirilmesi gerekir. Sendikaların asıl olan iç
denetimidir. Yani, sendikaları ben mutlak suretle piyasalaştıracağım, onların
kasalarını, varlıklarını piyasaya açacağım ve onlara güvenmiyorum, onun için de
yeminli mali müşavire denetlettireceğim yaklaşımı da doğru değildir. İç
denetimi asıldır sendikaların. Organlarını sayıyorsanız tüzüğünde, o organlarında görev alan işçilere,
çalışanlara güvenmek zorundasınız. Eğer siz onlara güvenmiyorsanız, onların da
bu konuda tepkilerini ortaya koymaları beklenir. Ama ne yazık ki, on yılda
sendikal yaşam, sendikalı işçi sayısı yüzde 50 azaldığı için devri
iktidarınızda, sendikaların bunu dillendirecek bir şeyi kalmadı.
Şimdi, genel kurulun kararları,
evet, özgürce olmalı. Bazı kararlar salt çoğunlukla alınabiliyor, bazı
kararlar… Biz burada da bazı önemli kararları Sayın Bakan, nitelikli çoğunlukla
alıyoruz. Yani bir sendika hakkında, sendikanın geleceğine ilişkin bir kararda,
üye sayısının üçte 1’iyle toplanılan bir genel kurul salt çoğunlukla karar
alacak ise toplananların, katılanların salt çoğunluğu mu yoksa üye ya da delege
sayısının salt çoğunluğu mu? O nedenle sendikaların geleceğine ilişkin
birleşme, fesih, üst kuruluşlara iştirak gibi konularda nitelikli çoğunluk
aranmasında hiçbir mahzur yoktur. Yani orada salt çoğunluk derseniz, kongreye
katılanların, genel kurula katılanların salt çoğunluğu derseniz, pek çok karar
kavram kargaşası içerisinde geçiştirilir.
Değerli arkadaşlar, bir de
burada olağanüstü kongre ve genel kurullarda kimlerin oy kullanacağı zaman
zaman pratikte karşılaştığımız zorluklardır. Yani 2821 sayılı Yasa’da, yasa
koyucu… O zaman “Delegelerle toplanan genel kurullarda delege olmayanlar,
üyelerle toplanan genel kurullarda üye olmayanlar genel kurullarda oy
kullanamazlar.” hükmü bilerek konulmuş bir hükümdü. Şimdi bunun çıkarılması
hiçbir amaca hizmet etmiyor. Yani sadece o paragrafı çıkararak “Sendikalar
Yasası’nda değişiklik yaptık, ileriye taşıdık.” demenin de bir mantığı yoktur.
O nedenle, nitelikli çoğunluk sayılabilecek nitelikte üçte 2 çoğunluğun esas
alınması, maddeyle ilgili bir öneridir, kabul edilmesi gerekir.
9’uncu maddede de Sayın
Bakan, eğer iddia ediyorsanız, 12 Eylülcülerden daha ileri bir Sendikalar
Yasası diyebilmeniz için 9’uncu maddenin altıncı fıkrasını o metinden çıkartın,
tekriri müzakere yapın.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
14’üncü madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 197 Sıra
Sayılı Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısının 14’üncü maddesinin (6) no.lu
fıkrası olarak aşağıdaki teklifin kabul edilmesini ve tasarının (6) no.lu
fıkrasının numarasının (7) olarak değiştirilmesi ve yapılan değişiklikle
birlikte diğer fıkraların numaralarının bu değişikliğe göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Süleyman Çelebi Candan Yüceer Kadir
Gökmen Öğüt
İstanbul Tekirdağ İstanbul
Nurettin Demir Aytun Çıray Özgür
Özel
Muğla İzmir Manisa
İzzet Çetin Musa Çam
Ankara İzmir
(6) Genel kurul tutanakları başkanlık divanınca kanuna uygun bir
şekilde tutulur ve imzalanır.
(7) Seçimlerde aday olanların listeleri, listeleri birlikte veya
organlara göre ayrı ayrı olarak başkanlık divanınca düzenlenerek ilgili seçim
kurulu başkanlığına mühürlenmek üzere verilir.
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) – Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılmıyoruz çünkü tutanaklar zaten kanuna
uygun olmak durumunda. Bundan dolayı katılamıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Musa Çam, İzmir Milletvekili.
(CHP sıralarından alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sendikalar, grev ve toplu
sözleşme yasasını görüşüyoruz. 1980 darbesinin üzerinden yaklaşık olarak otuz
iki yıl geçti, Anayasa 16 kez değişti. Buna bağlı olarak birçok kanun, tüzük,
yönetmelik değiştirildi ve ilk kez, bu ülkede çalışan işçilerin, emekçilerin
geleceklerini, sendikal hayatın geleceğini belirleyecek olan kanun teklifini
görüşüyoruz. Görüşürken, geçtiğimiz yıl içerisinde, 2011 yılına kadar son kez
uzatılmıştı -baraj- istatistiklerin açıklanması. Bu yıl ocak ayından itibaren,
ocak ve temmuz ayında yayınlanması gereken istatistikler ne yazık ki
açıklanmadı. 1.700 iş yeri, yaklaşık 400 bin işçi ve emekçi kardeşimiz ne yazık
ki toplu sözleşmeden faydalanamıyorlar ve toplu sözleşmeyi bağıtlayamıyorlar.
Şimdi, bunu gerekçe
göstererek “1.700 iş yeri, 400 bin işçi toplu sözleşme yapamıyor.” deyip ILO
sözleşmelerinin dışında bir sendikal yapıyı, sendikal kanunu, grev ve toplu
sözleşme yasasını getirip burada oldubittiye getirerek kabul etmek, kabul
ettirmek doğru bir iş değildir. Bunun anlamı şudur: Ölümü gösterip sıtmaya
insanları razı etmektir ve dolayısıyla bu getirilmiş olan kanun, ILO
standartlarına ve sözleşmelere, Avrupa Birliği anlaşmalarına aykırı bir
düzenlemedir.
Sayın Bakan, buradan size bir
çağrıda bulunuyorum: Yukarıda tribünde Türkiye Devrimci İşçi Sendikalarına
bağlı yöneticiler, işçiler, Türk-İş’e bağlı sendikaların yöneticileri burada
oturuyorlar ve izliyorlar bizleri. Sizden istirham ediyorum, şurada ara
verelim, bu arkadaşlarımızı aşağıda hem bir akşam yemeğine davet edin -dün
biber gazı yedi arkadaşlarımızın hepsi- hem de bu yasanın değiştirilmesi
gereken maddelerini, o arkadaşlarımızdan bir kez daha dinleyin ve nasıl bir
sendikal yasa, nasıl bir grev ve toplu sözleşme yasası istiyorlar, kendi
ağızlarından -birinci ağızdan- dinlemenizi istiyoruz ve talep ediyoruz. Bunları
yapmadığınız takdirde, sadece TOBB’un, TÜSİAD’ın, ticaret ve sanayi odalarının,
MÜSİAD’ın, işverenlerin dayatmaları sonucunda “Eğer barajlar yüzde 1’e düşer
ise Türkiye’de sendikal hareket patlar, sıfır olursa mahvoluruz, yok oluruz.”
aldatmacalarına boğun eğmeyiniz Sayın Bakan. Bu arkadaşlarımızı aşağıda
dinleyin ve arkadaşlarımızın taleplerini ve istemlerini, lütfen, hayata
geçirecek önlemleri ve tedbirleri alalım, onlar da huzurlu, doğru bir
sendikacılık anlayışını hayata geçirsinler ve insanlar mağdur olmasınlar.
Şimdi, bu maddeyle getirilen
değişiklikle ilgili verdiğimiz önerge… Burada, eski kanunda divan var, genel
kurulu yönetecek olan bir divan oluşturulmuş fakat yeni düzenlemede genel kurulun
yönetilme biçimi ve şekli tam olarak açık değil, net değil. Bundan kaynaklanan
birtakım sıkıntılar var. Genel kurulu yönetecek olan divan seçilir ve o divan
tarafından da genel kurul yönetilir ve buna uygun bir şekilde de tutanaklar
tutulur ve bu tutanaklar da seçim kuruluna teslim edilir ve sendikanın da genel
kurul tutanaklarının içerisine kaydedilir arkadaşlar. Bu unutulmuş, ihmal
edilmiş ve bunun mutlaka eklenmesi gerektiğini söylüyoruz, fazla bir şey değil
bu.
İkincisi: Seçimlerde aday
olanların listeleri, listeleriyle birlikte organlara göre ayrı ayrı olarak
başkanlık divanınca düzenlenmesi ve seçim kuruluna öyle teslim edilmesi
gerekirken, bu da yok. Düzenlenen kanunun içerisinde bu da olmadığı için bir
eksiklik var. Bunun anlamı şudur: Yarın öbür gün genel kurullarda bir
diktatörya kurulabilir, kimi sendika yöneticileri oy kullanma esnasında
delegelere ille bu renkteki oyu kullanırsın, şunu kullanacaksın diye bir baskı
yapılır. Şimdi, seçimlere gidiyoruz, seçimlerde nasıl? Bütün siyasi partilerin
ayrı ayrı bölümleri ve altında adayları mevcut. Şimdi, bunun, bu şekilde
düzenlenmesi gerekirken, bir liste içerisinde düzenlenmesi gerekirken, çarşaf
liste içerisinde düzenlenmesi gerekirken, bunlar açık ve net, bu şekilde
belirtilmemiş. Belirtilmediği takdirde, yarın genel kurul süreçlerinde
antidemokratik uygulamalar olur ve yanlış tercihler olur, işçinin üzerinde
birtakım baskılar oluşur ve bu baskılar sonucunda da hiç istemediğimiz sonuçlar
ortaya çıkabilir. Bu nedenle, seçim sisteminin demokratik olabilmesi için
burada listelerin divan tarafından tanzim edilmesi ve tanzim edildikten sonra
seçim kurulu tarafından onaylanarak seçimlere geçilmesi gerekiyor.
Son derece naif, son derece
doğru bir önerge getiriyoruz ama Komisyon Başkanı da diyor ki: “Katılmıyoruz.”
Sayın Bakan da diyor ki: “Katılmıyoruz. ”
Arkadaşlar, biz ne yapalım
daha, ne söyleyelim biz, ne söylememizi istiyorsunuz sayın milletvekilleri? En
naif, en doğru bir önergeyi getiriyoruz ama buna rağmen ne Komisyon katılıyor
ne de Bakanlar katılıyor.
Bari siz katılın diyorum,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunacağım, ancak karar yeter sayısı arayacağım, kabul edenler… Kabul
etmeyenler…
Katip üyeler arasında
uyuşmazlık olduğu için iki dakika süre veriyorum. Elektronik cihazla oylama
yapacağız.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı.)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
15’inci madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 197 Sıra
Sayılı Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısının 15’inci maddesinin (2) nolu
fıkrasında Bakanlık kelimesinden sonra gelen Kuruluş kelimesinin “Sendika veya
Konfederasyon” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Süleyman Çelebi Candan Yüceer Kadir
Gökmen Öğüt
İstanbul Tekirdağ İstanbul
Nurettin Demir Aytun Çıray Özgür
Özel
Muğla İzmir Manisa
İzzet Çetin Musa Çam Uğur Bayraktutan
Ankara İzmir Artvin
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) – Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım, katılmıyoruz ama ısrarla
kürsüden sorulduğu için cevaplamak durumundayım.
Sendika ve konfederasyon
yöneticilerinin siyaset yasağını bu yasa getirmiyor, Anayasa getiriyor.
İZZET ÇETİN (Ankara) – Sen
buradan kaldırırsan Anayasa’yı da değiştirirsin. Yarın değiştiriyoruz
Anayasa’yı.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Umarım Komisyon, Anayasa ile ilgili çalışan
Uzlaşma Komisyonu buna bir çözüm bulur. Bir yanlış anlaşılma olmaması açısından
ifade ediyorum.
İZZET ÇETİN (Ankara) – On
yıldır bu yasa raflarda bekliyor Sayın Bakanım, mazeret mi bu söylediğin?
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Uğur Bayraktutan, Artvin Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) –
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; sendikalar ve grev toplu sözleşme
yasasının 15’inci maddesi üzerine verilen önerge üzerine söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Önerge üzerinde bir şey
söylemeyeceğim, zaten ne dersek reddediyorsunuz, o nedenle başka bir şey
anlatacağım ben sizlere. Özellikle Sayın Bakanın çok değerli hemşehrimi
dinlemesini istiyorum.
Geçen ay içerisinde Rize’ye
yapmış olduğumuz ziyaret sırasında Tekgıda-İş Sendikasını da ziyaret ettik.
Burada, bunun Tekgıda-İş Sendikasını ziyaretimizde yapmış olduğumuz, sorunların
dile getirilmesi anlamında Türkiye Büyük Millet Meclisine bu sorunu
taşıyacağıma ilişkin söz verdim. Sayın Çelebi de diğer milletvekili
arkadaşlarımız da beraberdi, o nedenle bu sorunu Türkiye Büyük Millet
Meclisinde sizlerle paylaşmak istiyorum değerli arkadaşlarım.
Çaykur, bilindiği üzere
ellibeş yıldır Tekgıda-İş ile yetki sözleşmesi yapıyor, beraber masaya oturuyorlar,
toplu iş sözleşmesi yapıyorlar. 2008 yılı içerisinde, ne yazık ki buna ilişkin
bir problem çıktı. Hak-İş’e bağlı Özgıda-İş Sendikası… Yeni bir operasyon
başlatıldı ve Çaykur’un Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına vermiş olduğu
listelere ilişkin bir problem dayanak gösterilerek sendikanın, bunlarla
ilişkili, yetkili bir sendikanın Özgıda-İş olduğu ileri sürüldü. Bu konuda
çeşitli problemler ortaya çıktı, çeşitli uyuşmazlıklar ortaya çıktı ama gelinen
noktada, ne yazık ki, Tekgıda-İş’in yetkiye ilişkin “Yetkili sendika ben
olmalıyım.” diye Bakanlığa yapmış olduğu başvuru, Bakanlık tarafından Çaykur’un
ileri sürmüş olduğu listeler gerekçe gösterilerek, Özgıda-İş’in yetkili olduğu
ileri sürülerek bir fiilî durum yaratıldı değerli arkadaşlarım.
Şimdi ben buradan soruyorum:
9.104 sayısı mı fazladır, 4.780 sayısı mı fazladır? Yani, 9 bini aşkın üyesi
olan Tekgıda-İş göz ardı edildi, onun yarısı kadar üyesi olan Özgıda-İş muhatap olarak alındı ama ne
yazık ki, hani bir söz var ya “Berlin’de de yargıçlar var.” Diye, ne yazık ki
yanlış hesap Bağdat’tan değil, Ankara’dan döndü. Bu konuda Rize mahkemelerinde
yapılan, alt mahkemelerinde yapılan yargılama sonucunda lehte kararlar verildi,
arkasından Yargıtay süreçleri yaşandı. Yargıtay süreçlerinin sonucunda da yetkili
olan sendikanın Tekgıda-İş olduğu ortaya çıktı değerli arkadaşlarım. Ama bunun
ortaya çıkmasına rağmen, ne yazık ki Bakanlık, Sayın Bakan ve Sayın Bakanlık
muhatap sendika olarak Tekgıda-İş’i kendisine muhatap almadı değerli
arkadaşlarım. O nedenle de epey uzun bir
süreçten geçti ve arkasından belli bir süre geçtikten sonra 01/03/2011
tarihinde, çoğunluk lehine yetkili olan sendikanın Tekgıda-İş olduğunu Bakanlık
kabul etti ve toplu iş sözleşmeleri, görüşmeler şu an itibarıyla devam
etmektedir; inşallah olumlu bir sonuç alınır diye düşünüyorum.
Şimdi burada daha farklı bir
olay var: Bütün bu olaylar yapıldıktan sonra, -burada, arkada sendikacı
arkadaşlarım da var- bir de baktık ki, Rize’de Cumhuriyet Savcılığı
aracılığıyla bir soruşturma yürütülüyor. Soruşturmadaki olay da şu:
Tekgıda-İş’le ilişkin noterden belgeleri olan -bakın, hukukçu olan, AKP içerisinde
değerli milletvekili arkadaşlarımız da var; hukukçu olan arkadaşlarımızın daha
iyi anlayacağına inanıyorum- noter önünde belge tanzim etmiş olan
arkadaşlarımızla ilgili Rize Cumhuriyet Savcılığı şöyle bir soruşturma
yürütüyor: Tekgıda-İş’in şube yetkilileri de bunu anlayamadılar. Bize
anlatınca, olayın içerisinde bir hinoğluhinlik olduğunu anladık ve kendilerini
uyardık. Diyorlar ki: “Efendim, bunların altındaki imzalar sahtedir. Sahte
imzalarla ilişkin bir sorun vardır.” O nedenle Yargıtaydan geçmiş olan, kesin
hüküm teşkil eden, maddi anlamda kesin hüküm teşkil eden bir ilam nasıl
çürütülebilir? Hukukta bunun bir tek yolu var; iadei muhakeme, yargılamanın
iadesidir. Yani yargılama esnasında kullanılan bir delilin yarın bir gün
sahteliği ortaya çıkarsa, bir tanık beyanının yalan şehadetle, yalan tanıklıkla
ortaya çıktığı bir mahkeme kararıyla sabit olursa ancak bu mahkeme kararını
çürütebilirsiniz değerli arkadaşlarım.
Şimdi, Sayın Bakana buradan
sesleniyorum, değerli hemşehrime: Burada, Rize’de bir oyun oynanıyor Sayın
Bakanım. Bu oyunun önümüzdeki süreçte ne olduğunu, bu işin içerisinde de bu
oyunun nasıl yürütüldüğüne ilişkin ne yazık ki, yargı da karıştırılmış.
Cumhuriyet Savcısı, altında noterin imzası olan bir belgenin sahteliğinin
ispatıyla ilişkin imza istibhâsı yapıyor hukuken. İmzaların sahte olup
olmadığına ilişkin kuruma, Çaykur yetkililerine de diyor ki: “Gidin bunları
tespit edin, imzalarla ilişkin incelemeler yapın; istibhâs yapın.” diyor.
Şimdi buradan herkese
haykırıyorum: Noterin düzenlemiş olduğu bir imza evrakının sahte olduğunu iddia
edecek kişilerle ilişkin yargılamadaki sanık koltuğunda oturacak kişi noterdir
değerli arkadaşlarım. Sahte imzası olduğu kişinin imzası değildir. Başka bir
yerde bir belge olsa onu anlayışla karşılarım ama noterin tanzim etmiş olduğu
bir belgede eğer bir sahtelik iddiası varsa, sanık sandalyesine oturtacağınız
kişi noterdir, noterin ifadesini almanız gerekir. O nedenle ben buradan
sesleniyorum: Cumhuriyet Savcısının yaptığı soruşturmayı dikkatle izliyorum,
bir hukukçu olarak dikkatle izliyorum. İnşallah bu kaygılarımın haksız olduğu,
benim bu kaygılarımın yersiz olduğu ortaya çıkar ve bu sözlerimden dolayı da
sizlerden özür dilerim.
Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarında alkışlar)
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Bakanım.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Teşekkür ederim, Sayın Başkanım.
Şimdi, iki sendika arasında
Çaykur’da cereyan eden hadiselerle ilgili Sayın Milletvekilimiz bilgi verdiler.
Netice itibarıyla Tekgıda’ya yetki verildiğini de ifade ettiler. Yargı kararını
tabii ki dikkate almamız gerekiyor ama konu niye yargıya intikal etti? İşverenin
beyanı esas idi. Bu yasa ne getiriyor? En önemli düzenlemeyi getiriyor. İşte bu
ihtilaflardan bizi büyük ölçüde kurtaracak, Sosyal Güvenlik Kurumu verileri
e-devlet çerçevesinde alınacak ve büyük ölçüde bu ihtilaflardan bizleri
kurtarmış olacak. Dolayısıyla burada bir yargı süreci yaşandı. O yargı
sürecinin yaşanmasının altında işverenin beyanı vardır. Kuruma, Bakanlığa gelen
beyan ne ise, o çerçevede yetkiyle ilgili işlem yapılmıştır fakat yargı da
bununla ilgili yaptığı araştırma neticesinde düzenleme yapmış ve ilgili
sendikaya da yetki verilmiştir.
Bunun bu şekilde bilinmesinde
yarar var diye araya girmiş oldum. Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
16’ncı madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görülmekte olan 197 Sıra
Sayılı Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısının 16’ncı maddesinin (2) nolu
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Süleyman Çelebi Candan Yüceer Kadir
Gökmen Öğüt
İstanbul Tekirdağ İstanbul
Nurettin Demir Aytun Çıray Özgür
Özel
Muğla İzmir Manisa
İzzet Çetin Musa Çam Veli Ağbaba
Ankara İzmir Malatya
(2) Genel Kurul dışında
yapılan delege seçimlerinde seçim sonuçlarının kesinleşmesinden veya ilanından
sonra beş gün içinde yapılacak itirazlar, mahkeme tarafından kesin olarak
karara bağlanır. Delege seçiminin mahkeme tarafından iptal edilmesi hâlinde,
seçimler on beş gün içinde yenilenir.
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) – Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Veli Ağbaba, Malatya Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çok makul bir talep var
önergemizde, 16’ncı maddede. “Delege seçimi sonucunda iki gün içinde itiraz
edilir.” diyorsunuz, biz de bunu dört gün olsun diyoruz. Yine bunu kabul
etmeyeceksiniz ama biz yine de teklif edelim size.
Değerli arkadaşlar, ben
KESK’e, DİSK’e, kadın sendikacılara yapılan baskıyı buradan kınamak istiyorum.
Daha dün, başta Milletvekilimiz Sayın Süleyman Çelebi ve Musa Çam’a ve işçi
sınıfının temsilcisi sendikacılara biber gazı sıkanları…
İZZET ÇETİN (Ankara) – Beni
niye saymıyorsun?
VELİ AĞBABA (Devamla) –
…Sayın İzzet Çetin’e, yine, 4+4+4’te illerinden Ankara’ya bırakılmayan
öğretmenlere, eğitimcilere, onlara gaz bombası atan anlayışı burada Mecliste
kınamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, ben
Malatya’da çalışan, Malatya’da yaşayan taşeron işçilere söz verdim, onların
sorunlarını buradan müsaadenizle dile getirmek istiyorum. Taşeron sistemi
iliklerine kadar işleyen sömürüdür, taşeron sistemi vahşi kapitalizmin AKP
sürümüdür. Bu uygulamaya göz yuman, görmezden gelen herkesin bu kölelik
sisteminde payı vardır. Geçici işçiler, mevsimlik işçiler derken memleketim
Malatya da taşeron sisteminden nasibini aldı. Sultansuyu Tarım İşletmesinde,
Malatya Karayollarında, üniversitede, hastanede çok sayıda taşeron işçi çalışıyor,
istisnasız hepsi şikâyetçi. Türkiye'nin değişik bölgelerinde taşeron işçilerden
çok sayıda mektup alıyorum. Zaman zaman yüz yüze konuştuklarım oluyor. Şimdi,
sizlere taşeron işçilerin kendi dillerinden onların hikâyelerini anlatmak
istiyorum.
Taşeron işçiler diyor ki:
”Patronum ne kadar isterse o kadar çalışıyorum, benim belirli bir mesai saatim
yok. Her işi yapıyorum, ev temizliğine, bağ bahçe bakımına bile gidiyorum,
yaptığım işin sınırı yok. Yarın hangi iş yerinde çalışacağım belli değil, isterlerse
başka şehre bile gönderirler, itiraz etme hakkım yok. Sözleşmem, yıl dolmadan
yenileniyor. Bir ömür çalışsam bile tazminat hakkım yok. İşime devam edebilmek
için önüme konulan kağıdı imzalıyorum, sözleşmede ne yazdığından haberim yok.
Birinin yakını var, işe gelmeden maaşını alıyor, emeklilik primini dolduruyor,
onun işini de ben yapıyorum, ses çıkarmaya cesaretim yok. Seçim döneminde bir
partiliden çok çalıştım, afiş yapıştırdım, pankart astım, kadro sözü verdiler
ama değişen bir şey yok. Asgari ücret alıyorum, ne kadar çalışırsam çalışayım
maaşımda artış yok. Yazın işler azalıyor, zorunlu izne çıkıyorum, iki ay
boyunca maaş yok. Birden fazla sendikaya üye olma hakkı verdiler ama bizim iş
yerinde bir tane bile sendikalı yok.”
Değerli milletvekilleri, bu
kürsüde kimse taşeron sistemini savunmuyor ama onların hakkını gasbetmeye
gelince onlarca el kalkıyor. Her seçimden önce umut veriliyor, her seçimden
sonra kömüre mahkûm ediliyor. Tabii ki bu çark kendi kendine dönmüyor,
köleliğin çarkı Hükûmet eliyle döndürülüyor. Her bakanlıkta, Başbakanlıkta,
özerk devlet kurumlarında dolgun ücretli ihaleler veriliyor, sözde yasal olarak
hak eden, gerçekte yandaş olan bir şirket ihaleyi alıyor, aslan payını da bu
şirket kapıyor. İşçiler boğaz tokluğuna çalışıyor, buna “adalet” diyorlar.
Yandaş şirket kazandıkça kazanıyor, büyüdükçe büyüyor, buna da “kalkınma”
diyorlar.
Değerli milletvekilleri,
işçilerin haklarını savunması gereken Bakanlık bile taşeron işçi çalıştırıyorsa
Bakanın söylediklerinin hiçbir inandırıcılığı kalmıyor. Sayın Bakan, size
buradan bir çağrı yapmak istiyorum. Kendi Bakanlığınızda çalışan taşeron
işçileri hiç olmazsa kadroya alın, onların bu mağduriyetine son verin. Millet
adına ülkenin yönetildiği Millet Meclisinde bile taşeron işçi çalışıyorsa, her
gün temizliğimizi yapan işçi, yemeğimizi pişiren aşçı, servisimizi açan garson
taşeronsa, Sayın Başkan siz de bir adım atın, her gün yüz yüze geldiğimiz bu
insanlara haklarını teslim edin.
Değerli arkadaşlar, son
olarak buradan taşeron işçilere seslenmek istiyorum. Nazım’ın dizelerini
hatırlayın: “Ne korkak bir karanlık içinde yaşayın, ne de serçenin telaşında
olun.”
Devrimci sendikacının
geçmişine bakın. Darbeler atlatan, işkence tezgâhlarından yeniden doğan DİSK’e
bakın. Daha dün Meclis kapısında coplanan, gazlanan, sendikacılık
faaliyetlerinden dolayı tutuklanan, kamuda sendikacılığın tarihini yazan KESK’e
bakın. Baktığınız yerlerde ne yapmanız gerektiğini göreceksiniz. Unutmayın;
hak, verilmez; alınır.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
17’nci madde üzerinde üç adet
önerge vardır, geliş sırasına göre okutup, aykırılıklarına göre işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Toplu İş
İlişkileri Kanunu Tasarısının “Sendika Üyeliği ve Üyeliğin Kazanılması”
başlıklı 17. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “işverenlere ait” ibaresinin
metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mesut Dedeoğlu Ali Öz Cemalettin Şimşek
Kahramanmaraş Mersin Samsun
Mehmet Şandır Kemalettin Yılmaz Alim
Işık
Mersin Afyonkarahisar Kütahya
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 197 Sıra
Sayılı Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısının 17 nci maddesinin (1) ve (3) nolu
fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Süleyman Çelebi Dr. Candan Yüceer Kadir Gökmen Öğüt
İstanbul Tekirdağ İstanbul
Nurettin Demir Aytun Çıray Özgür Özel
Muğla İzmir Manisa
İzzet Çetin Musa Çam
Ankara İzmir
(1) On beş yaşını dolduran ve
bu Kanun hükümlerine göre işçi sayılanlar ile stajyer ve çıraklar, işçi
sendikalarına üye olabilir.
(3) Bir işyerinde yardımcı
işlerde çalışan işçiler ile o işyerinde çalışan alt işveren işçileri de,
işyerinin girdiği işkolunda kurulu bir sendikaya üye olabilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
197 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısı’nın 17. Maddesinin (5). Fıkrasında bulunan aşağıdaki ibarenin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
(5) Sendikaya üyelik,
Bakanlıkça sağlanacak elektronik başvuru sistemine e-Devlet kapısı üzerinden
üyelik başvurusunda bulunulması ve sendika tüzüğünde belirlenen yetkili organın
kabulü ile e-Devlet kapısı üzerinden kazanılır.
İdris Baluken Pervin Buldan Levent Tüzel
Bingöl Iğdır İstanbul
Hasip Kaplan Halil Aksoy Hüsamettin Zenderlioğlu
Şırnak Ağrı Bitlis
Erol
Dora
Mardin
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) – Katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde Erol
Dora, Mardin Milletvekili.
EROL DORA (Mardin) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 197 sıra sayılı Toplu İş İlişkileri Kanun
Tasarısı’nın 17’nci maddesi üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bizi izleyen değerli işçi ve
sendikacılarımızı da saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
sendikalar örgütlü toplumun asli unsurlarıdır ancak ülkemiz sendikal hakları
tanıma konusunda çağın çok gerisinde kalmış hatta sırf sendikal hakları
tanımamak için imzaladığı anlaşmalara ve ILO sözleşmelerine çekinceler
eklemiştir. Türkiye’de 24 Ocak 1980 ekonomik kararlarıyla başlayan ve 12 Eylül
1980 askerî darbesiyle kurumlaştırılan yapı günümüze kadar varlığını
sürdürmüştür. Bu dönemde ucuz iş gücü istihdamı temel gelişme politikası olarak
belirlenmiş, Türkiye sanayisinin rekabet gücü emeğin ucuzluğu üzerinden
güçlendirilmeye çalışılmıştır. Bu politikanın temel araçları baskı ve şiddet
uygulamalarıyla askerî darbe döneminde çıkarılan toplu iş ilişkileri
yasalarıdır. Bugün de yürürlükte olan 2821 ve 2822 sayılı bu yasalara göre
sendikal örgütlenmenin tüm çalışanlarına yayılması engellenmiş, toplu sözleşme
uygulamasının ve grev hakkının sınırları olağanüstü dar tutulmuştur. Bu nedenle
2821 ve 2822 sayılı sendikal yasaların sendika üyeliğine, sendikal
faaliyetlere, toplu sözleşme düzeyine, grev hakkının kullanımına ilişkin
hükümlerinde Uluslararası Çalışma Örgütünün sözleşmelerine, sendikal
özgürlüklerle ilgili evrensel kurallara ve Avrupa Birliğine üyelik koşullarına
aykırılık gösteren çok sayıda düzenleme söz konusudur. Avrupa Birliğinin
Türkiye'yle ilgili ilerleme raporlarında, ülkemizin sosyal haklar ve iş
hayatıyla ilgili düzenlemelerde pek de başarılı olmadığını, yapılması gereken
daha pek çok şeyin olduğunu üzülerek takip ediyoruz.
Üzerinde konuştuğumuz yasa
tasarısı da birtakım iyileştirmeleri kapsamakla beraber, maalesef hataları
bulunan ve bu hâliyle son derece eksik bir yasa tasarısıdır. Bu anlamıyla
işçilerin sendikal haklarıyla ilgili düzeltmelere gidilmesi gerekirken, sendikalar
içi boş, yetkisiz ve özellikle uygulanması düşünülen baraj sistemiyle hükûmetin
güdümünde sivil toplum örgütlerine dönüştürülmek istenmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarının sendika üyeliğini düzenleyen 17’nci maddesi
uyarınca, aynı zamanda ve aynı iş kolunda birden çok sendikaya üyelik
yasaklanmıştır; ancak farklı işverenlere bağlı iş yerlerinde, aynı iş kolunda
ve aynı zamanda çalışan işçilere birden çok sendikaya üye olma imkânı
getirilmektedir. Maddenin bu hâliyle düzenleniş şekli çelişkilidir. Bir defa,
bir işçinin aynı zamanda farklı işverene bağlı olarak çalışması mümkün
değildir. Bu hüküm kısa süreli ve çağrı üzerine çalışma gibi düzenlemeleri
hedef alıyorsa bile, farklı işverenlerde ancak farklı zamanlarda çalışmak söz
konusu olabilir. Metni, ancak farklı zamanlarda farklı iş kollarında faaliyet
gösteren işverenlere bağlı çalışanlar için iki ayrı sendikaya üye olma hakkı
şeklinde düzenlemekte yarar vardır. Kaldı ki işverenlerin şirket içinde farklı
şirketler kurarak, ama muvazaa yoluyla aynı işletmede aynı işte
çalıştırıldıkları işçiler açısından düşünüldüğünde, bu kez çok karmaşık yetki
sorunlarıyla karşı karşıya kalınacağı açıktır. Aynı iş kolunda iki farklı
sendikaya üye olmak, gerek baraj ve gerekse yetki çoğunluğu uygulamalarında
ciddi sorunlar yaratacaktır. Daha da önemlisi bu şekilde sistem yine katı bir
idari ve siyasi vesayet altında tutulmaya çalışılmaktadır. Bu durum, sendikal
hak ve özgürlükleri teminat altına alan normlara açık bir aykırılıktır.
Sendikalara üyelikte noter
sisteminin kaldırılmış olması olumlu bir düzenlemedir, ancak e-devlet
uygulaması sanal dünyadaki usulsüzlük ve yolsuzluklar karşısında ciddi kuşku ve
endişeleri beraberinde getirmektedir. E-şifre yerine parmak okutma sisteminin
uygulanması daha sağlıklı bir yöntem olarak görünmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Mecliste görüşülmekte olan tasarı, Türkiye'nin uymakla yükümlü
olduğu ILO sözleşmeleri başta olmak üzere, uluslararası sözleşmelere aykırıdır.
Tasarı, mevcut yasaların barışçı, yasakçı, kısıtlayıcı mantığını sürdürmekte;
mevcut mevzuatı birkaç makyajla yeniden önümüze koymaktadır. Bu bağlamda
işçilerin sendikal haklarını adil bir biçimde yeniden düzenleyerek, sendikaları
gerçek anlamda sendika kimliğinden koparmayacak yasal değişikliklere gidilmesi
gerekmektedir.
Bu vesileyle tekrar hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 197 Sıra
Sayılı Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısının 17 nci maddesinin (1) ve (3) nolu
fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Süleyman
Çelebi (İstanbul) ve arkadaşları
(1) On beş yaşını dolduran ve
bu Kanun hükümlerine göre işçi sayılanlar ile stajyer ve çıraklar, işçi
sendikalarına üye olabilir.
(3) Bir işyerinde yardımcı
işlerde çalışan işçiler ile o işyerinde çalışan alt işveren işçileri de, işyerinin
girdiği işkolunda kurulu bir sendikaya üye olabilir.
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) – Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.
Alt işveren düzenlemesi İş
Kanunu’nun 2’nci maddesindeki çalışmalarımızı sürdürüyoruz, o anlamda yasal
düzenleme yapılırken bu konuyu değerlendireceğiz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen, Süleyman Çelebi, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi bir kez daha selamlıyorum.
Ben, Sayın Bakan, 13 yaşında
işçiliğe başladım, Dinarsu Fabrikasında işe başladım. Sene 1966 ve o gün 13
yaşında sendikaya üye oldum. Yani biz “Bu yasalar eskiyi aratıyor, eski
haklarımızı kazanalım.” derken, her geçen gün yasalar kötüye doğru gidiyor. O
tarihte çıkartılan 274,275 sayılı Yasa’ya göre ben sendikacı olabiliyorum, ben
bir taraftan sendika üyesi olabiliyorum ama bugün gerek çırak statüsünde
stajyerlere, daha doğrusu çalışanlara ve yine alt işverenlerle ilgili çalışmada
bulunanlara burada engel konuluyor. Biz bu engelin giderilmesiyle ilgili önerge
verdik ve sizin sürekli söylediğiniz “ILO normlarına, Avrupa sosyal şartlarına”
diye tanımladığınız düzenlemeye aykırı bir düzenleme yine önümüzde. Dolayısıyla
önergemizin nedeni bu.
İkincisi: Sayın Bakan,
sürekli, sosyal taraflarla mutabakata vardığınızı söylüyorsunuz ve biz sanki
varılan bu mutabakatın önüne takoz oluyoruz. “Muhalefet partisi yine
muhalefetliğini yapmak için, sırf muhalefet olsun diye bu yasaya karşı
direniyor.” gibi bir yaklaşımı ortaya koyuyorsunuz.
Dün yaşananları arkadaşlar
anlattılar, Sayın Musa Çam’ın başına gelenleri. Ama 3 milletvekili olduğumuz
için orada… Sendikal alandan geldiğimiz için ve oradaki eyleme destek olmak
amacıyla oradaydık. Eğer Sayın Musa Çam gaz yemeseydi, orada gözleri o anlamda
yaşlanmasaydı, çökmeseydi, hastaneye götürmeseydik, dün konfederasyon başkanına
gaz sıkılması kamuoyunun gündeminde bile olmayacaktı, sendika başkanlarının,
sendika yöneticilerinin üzerine sıkılan gaz hiç dikkate alınmayacaktı.
Dolayısıyla, orada, Türk-İş’e bağlı 15’e yakın sendikanın başkanı, yöneticisi
vardı, bağımsız sendikalar vardı, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonunun
Başkan ve yöneticileri vardı. Gaz işçi sınıfına sıkılmıştır, emekçilere
sıkılmıştır, bizlere sıkılmıştır. Daha önce İçişleri Bakanı dedi ki; ben de
oraya gittim, gaz sıkılır diye biliyorum, eylemlerden gelen insanım: “Bu
organik gaz, bundan sonra organik gazların zararı yok.” Ben de gaz sıkılırsa
bir zarar görmeyiz diye düşündüm. Oysa birçok arkadaşımız hastanelik oldu.
Şimdi, İçişleri Bakanı aynı…
Açık havada tabii, kapalı havada belki zor olur, başkaları da etkilenir ama o
gazdan alacağım yanıma, kendisinden de rica edeceğim, o organik gazı kendisine
sıkacağım, hastanelik oluyor mu olmuyor mu hep beraber göreceğiz.
Dolayısıyla, Değerli Bakan,
şunu özellikle söylüyorum: Mutabakat dediğinizi iki üç tane konfederasyon
başkanıyla yapmış oluyor olmanızın bu
sorunu çözmediğini, böylesi önemli bir konunun mutabakatının tüm
sendikalarla aranması gerektiğini bir kez daha buradan ifade ediyorum ve
özellikle şunu söylüyorum: Tabii, burada Bakanlar Kurulunu da etkileyen,
sizleri de etkileyen, Başbakanı da etkileyen en önemli unsur TOBB’un bu
konudaki sürece dâhil edilmesi olayıdır. TOBB’a bağlı iş yerlerinde sendika var
mı diye sordum, yüzde 99,9’unda sendika yok ama bu yasanın belirlenmesinde söz
sahibi olan en önemli kurum TOBB’dur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) –
Dolayısıyla, TOBB’un inisiyatifiyle gelişen ve onun direktifiyle bu yasaların
düzenlenmesi yerine, gelin, işte sendika başkanları bu akşam beraber bu sorunu
çözün, biz de katkı verelim.
Hepinize saygılar, sevgiler
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanın söz talebi var.
Buyurun Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Sendika başkanlarının,
sendikacı arkadaşlarımızın başımızın üstünde yeri var. Her zaman Bakanlığımızın
kapısı onlara açık olmuştur. Bu akşam bir yemek sorununu sık sık dile
getirdiniz. Bundan kaçınmayacağımızı ve bununla yasanın da istişaresi konusunda
kaçınmayacağımızı bilmenizi istiyorum.
Bu yasanın -geçici maddelerle
yaklaşık doksan madde- doksan maddelik bu yasanın beş altı maddesi tartışma
konusudur. Bütün açıklığıyla bunu ifade ediyorum. Diğerleri “mutabakat” dediğim,
sosyal taraflarla Üçlü Danışmada oturup uzlaştığımız konulardır ama beş altı
maddesi konusunda, işverenlerin, konfederasyonların ve Üçlü Danışmaya
katılanların farklı görüşleri vardır. Biz ne yaptık? Bu önemli beş altı madde
üzerinde aylardır bir ortak yol bulabilir miyiz diye çalışma yaptık ve bir
noktaya geldik, huzurlarınıza getirdik. Bu yönüyle, beş altı madde yönüyle dört
dörtlük müdür? Dört dörtlük değildir ama çözüme ciddi katkı sağlıyor ve tıkanan
süreci açan bir yasadır, yasal düzenlemedir. Bundan dolayı, katkılarınıza
teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Toplu İş
İlişkileri Kanunu Tasarısının “Sendika Üyeliği ve Üyeliğin Kazanılması”
başlıklı 17. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “işverenlere ait” ibaresinin
metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mesut
Dedeoğlu (Kahramanmaraş) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) – Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım, katılamıyoruz çünkü Anayasa’ya
uyum çerçevesinde bu düzenlemeyi yaptık. Farklı işveren olmalı, aynı iş kolu
olmalı ve kısmi çalışanlarla ilgili bir hak getiriliyor burada. Siz eğer farklı
işvereni kaldırırsanız orada 1 kişi 3 sendikaya üye olabilir. Bu kaosu nasıl
gidereceksiniz? Onun için önergeye bu yönüyle katılamıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Bakan, önerge
sahipleri kadar söz istediniz.
Önerge üzerinde söz isteyen
Alim Işık, Kütahya Milletvekili.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz 197 sıra
sayılı Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı’nın 17’nci maddesi üzerinde vermiş
olduğumuz önerge hakkında söz aldım.
Bu önergenin, Sayın Bakanın
dediği gibi kaosa yol açmayacak, tam tersine işçi haklarını ve sendikalaşmayı
özendirecek bir önerge olduğunu ifade etmek istiyorum. Tasarının bu maddesinin
özellikle değişiklik önergesinde bulunduğumuz üçüncü fıkrası sendika üyeliği ve
üyeliğin kazanılmasıyla ilgili bölüm altında şöyle düzenlenmiş, bununla ilgili
cümlesini okuyorum sadece: “İşçi veya işverenler aynı işkolunda ve aynı zamanda
birden çok sendikaya üye olamaz ancak aynı işkolunda ve aynı zamanda farklı
işverenlere ait işyerlerinde çalışan işçiler birden çok sendikaya üye olabilir.
İşçi ve işverenlerin bu hükme aykırı şekilde birden çok sendikaya üye olmaları
hâlinde sonraki üyelikler geçersizdir.” denmiş.
Şimdi, sabah tuğla
fabrikasında, öğleden sonra da bir lastik fabrikasında çalışan bir işçiyi
düşünelim. Farklı iş kolu ama aynı işverene ait. Şimdi, bu işçinin suçu, günahı
ne Sayın Bakanım? Farklı iş kollarında sadece farklı işverene ait olmadığı
gerekçesiyle bu iki iş koluna üye olamama sınırı getirilmekte, bu önergeyle
farklı işverenlere ait olma şartını kaldırıp farklı iş kollarında çalışan,
kısmi çalışanlara bu hakkın sağlanması öngörülmekte. Umarım bu yanlış
anlaşılmayı giderecek ve çalışanların hakkını koruyacak düzenlemeye Sayın Bakan
her ne kadar katılmamış olsa da yüce Genel Kurul destek verir diye düşünüyorum.
Bu vesileyle biraz önce Sayın Çelebi’nin de dile getirdiği alt işverenlere yani
taşeron sistemi adı altında Türkiye’de yaşatılmakta olan zulme son verecek bir
düzenlemenin de bu kanunun uygun yerine konması gerektiğini düşünüyorum. Eğer
siz alt işverenlere ait işçilerin bir yerde sendika üyesi olma hakkını
vermezseniz bu zulüm devam edecek Sayın Bakan yani bu kanunun içine bu
düzenlemeyi şimdiden koymanın, sizin bir sonra, daha sonra ne zaman geleceği
belli olmayan bir düzenlemeye atıfta bulunarak buna “Hayır.” demenizi gerçekten
anlayabilmiş değiliz.
Geçen yıl mart ayında kamu
kurum ve kuruluşlarında çalışan taşeron dernekleriyle oturup on dört madde
üzerinde anlaştığınızı söylemiştiniz. Geçen gün bu konuda sorduğumuz bir soruya
cevaben de bununla ilgili hazırlıkta olduğunuzu da söylediniz. Bu olumlu bir
gelişme ama bunun ne zaman yasalaşacağı konusu belli değil.
Şimdi, siz, buradaki
çalışanlara önce o yasa çıksın, ondan sonra da onların sendikaya üye olma
haklarını verelim gibi bir anlayışla konuya yaklaşırsanız işçi hakkını
öteliyorsunuz demektir. Dolayısıyla bu taşeron işçiler konusunda, yeniden, en
azından bu kanun görüşmeleri sırasında bazı hakların verilerek o konudaki
sıkıntılarının çözümüne katkı yapmanız yararlı olur diye düşünüyorum.
Ben bu düşüncelerle,
özellikle aynı işverene ait farklı iş kollarına sahip iş yerlerinde çalışanlara
sendika üyeliği hakkının verilmesinin doğru olacağını düşünüyorum.
Bu konudaki önergemize
desteğinizi bekliyor, tekrar saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Çalışma süremizin bitmesine
kısa bir süre kalması, bundan sonraki maddeye başlasak bile
bitiremeyeceğimizden, alınan karar gereğince Türk Silahlı Kuvvetlerinin,
Irak’ın Kuzeyinden Ülkemize Yönelik Terör Tehdidinin ve Saldırılarının Bertaraf
Edilmesi Amacıyla, Sınır Ötesi Harekat ve Müdahalede Bulunmak Üzere, Irak’ın
PKK Teröristlerinin Yuvalandıkları Kuzey Bölgesi İle Mücavir Alanlara
Gönderilmesi ve Görevlendirilmesi İçin Türkiye Büyük Millet Meclisinin
17/10/2007 Tarih ve 903 Sayılı Kararıyla Hükümete Verilen ve 08/10/2008,
06/10/2009, 12.10.2010 ve 05.10.2011 Tarihli 929, 948, 975 Ve 1005 Sayılı
Kararları ile Birer Yıl Uzatılan İzin Süresinin Anayasanın 92nci Maddesi
Uyarınca 17/10/2012 Tarihinden İtibaren Bir Yıl Daha Uzatılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresini, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 11 Ekim 2012 Perşembe günü saat 14.00 te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.