DÖNEM: 24 CİLT:
2 YASAMA
YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
5’inci
Birleşim
9 Ekim 2012 Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un, yeni yasama yılında Genel Kurul
çalışmalarının ülkemize ve milletimize barış ve huzur getirmesini dileyen
konuşması
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Ankara
Milletvekili Nurdan Şanlı’nın, Ankara’nın başkent oluşunun 89’uncu yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Tekirdağ
Milletvekili Emre Köprülü’nün, Balkan Savaşlarının 100’üncü yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, Balkan Savaşlarının 100’üncü yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Ankara’nın başkent
oluşunun 89’uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek başkanlığında Macaristan Ulusal Parlamentosu
Başkanı Laszlo Köver’in
vaki davetine icabet etmek üzere 15-17 Ekim 2012 tarihinde Macaristan’a
ziyarette bulunacak Parlamento heyetine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tezkeresi (3/1023)
2.- Üstün
Yetenekli Çocukların Keşfi, Eğitimleriyle İlgili Sorunların Tespiti ve
Ülkemizin Gelişimine Katkı Sağlayacak Etkin İstihdamlarının Sağlanması Amacıyla
Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının Yeni Zelanda, Güney Kore
Cumhuriyeti ve Almanya Federal Cumhuriyeti'nde araştırma ve inceleme yapma
talebinin, gidecek Komisyon üyelerinin sayıları ve inceleme süresinin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca tespit edilmesi kaydıyla Genel Kurulun onayına
sunulmasının uygun bulunduğuna ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
tezkeresi (3/1024)
3.- Üstün
Yetenekli Çocukların Keşfi, Eğitimleriyle İlgili Sorunların Tespiti ve
Ülkemizin Gelişimine Katkı Sağlayacak Etkin İstihdamlarının Sağlanması Amacıyla
Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, araştırma ve inceleme
yapmak üzere Yeni Zelanda, Güney Kore Cumhuriyeti ve Almanya Federal
Cumhuriyeti'ne gidecek Komisyon üyelerine ve inceleme süresine ilişkin
önerisinin Başkanlıkça uygun bulunduğuna ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tezkeresi (3/1025)
B) Önergeler
1.- İzmir
Milletvekili Birgül Ayman Güler’in, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu
üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin önergesi (4/60)
2.- Ankara
Milletvekili Gökhan Günaydın’ın, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden istifa
ettiğine ilişkin önergesi (4/61)
3.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, (2/20) esas numaralı 2090 Sayılı Tabii Afetlerden
Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanunun Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi’nin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/62)
C) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 19 milletvekilinin, ülkemizde meydana gelen iş
kazalarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/361)
2.- Ağrı Milletvekili
Halil Aksoy ve 21 milletvekilinin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde
1990’lı yıllardan sonra yaşanan zorunlu göçün neden ve sonuçları ile toplumda
yarattığı etkinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/362)
3.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici ve 21 milletvekilinin, engelli vatandaşların
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/363)
D) Meclis Soruşturması Önergeleri
1.- Aydın
Milletvekili Bülent Tezcan ve 111 milletvekilinin; bazı milletvekillerinin
yargılanmaları ve dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargıya talimat
verdiği, yargıya müdahale ederek yürütme erkini ölçüsüz ve hukuk tanımaz
biçimde kullandığı iddiasıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/1)
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun,
6/2/2012 tarihinde Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve arkadaşlarının Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ve Hükûmetinin Suriye politikasının araştırılması amacıyla
vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 9/10/2012 günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- AK PARTİ
Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin
yeniden düzenlenmesine ilişkin önergesi
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Osman Taney Korutürk’ün, İstanbul
Milletvekili Volkan Bozkır’ın Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Aydın Milletvekili
Bülent Tezcan’ın AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
4.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi’nin şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
5.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, Manisa Milletvekili
Hüseyin Tanrıverdi’nin Barış ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
6.- Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun, Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
7.- Manisa
Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi’nin, Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in şahsına sataşması nedeniyle konuşması
8.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, Manisa Milletvekili
Hüseyin Tanrıverdi’nin şahsına sataşması nedeniyle konuşması
9.- Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
10.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
X.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan
Üyeliklere Seçim
1.- İçişleri
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
2.- Plan ve Bütçe
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
3.- Kamu İktisadi
Teşebbüsleri Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı:
156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları
(1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Toplu İş
İlişkileri Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporları (1/567) (S. Sayısı: 197)
4.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli
ile 309 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/873) (S. Sayısı: 328)
XII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2002-2012 yılları arasında
Bakanlıkta çalışan ve emekli olan personel ile ataması yapılan Bakan
Yardımcısına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı (7/6790)
2.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, YURTKUR yurtlarında barınan ve burs
alan öğrencilere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı
(7/7816)
3.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’da yapılan kamu yatırımlarına ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı
(7/7846)
4.- Manisa
Milletvekili Hasan Ören’in, gençlik kamplarına ilişkin sorusu ve Gençlik ve
Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı
(7/7847)
5.- Uşak
Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, gençlik
kamplarına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı
(7/7970)
6.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt’un, sporda şiddete ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı (7/7972)
7.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, bazı futbol kulüplerinin uluslararası turnuvalarda
temsilinin engellenmesine ve futbolun desteklenmesine ilişkin sorusu ve Gençlik
ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı (7/7974)
8.- Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceer’in, örgün eğitime devam edemeyen engelli çocukların
eğitim giderlerinin kesilmesine neden olan yönetmeliğe ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/8236)
9.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, İzmir’deki
tarihî Alsancak Stadı’nın AVM veya iş merkezi yapılacağı iddialarına ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı (7/8268)
10.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, taşımalı eğitimin
maliyetine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/8389)
11.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, tefecilik yapan işyerlerinin denetimine ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/8511)
12.- Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, yeni eğitim sisteminde dönüştürülecek okullara
ve verilecek din eğitimine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in
cevabı (7/8913)
13.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010 KPSS ile ilgili iddiaların
sonuçlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in
cevabı (7/9019)
14.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Çelebi’nin, TBMM personeline ve özlük haklarına ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı
(7/9205)
15.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Başbakana verilen hediyelerin kamuoyuna
açıklanmasına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
(7/9333)
16.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, silah ruhsatı sahibi milletvekillerine ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı
(7/10354)
17.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, TBMM’de kullanılan resmi araçlara
ve bunların giderlerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/10355)
18.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, Yalova’nın Termal ilçesindeki Atatürk Köşkü ve
TBMM Sosyal Tesislerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/10357)
19.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karahmetoğlu’nun, TBMM’de
toplanan atık kâğıtlara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/10359)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
Birinci ve İkinci Oturum
TBMM Genel Kurulu
saat 10.00’da açılarak dört oturum yaptı.
Rize Milletvekili
Hasan Karal, Camiler ve Din Görevlileri Haftası’na,
Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu, fındık fiyatlarına,
Hakkâri
Milletvekili Adil Kurt, Hakkâri’nin sorunlarına,
İlişkin gündem
dışı birer konuşma yaptılar.
Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 19 milletvekilinin, engelli vatandaşlarımızın
sorunlarının (10/358),
Afyonkarahisar
Milletvekili Kemalettin Yılmaz ve 22 milletvekilinin, Afyonkarahisar ilindeki
jeotermal kaynakların etkin kullanımı ve jeotermal kaynakların çok amaçlı
kullanılabilmesi ile ilgili sorunların (10/359),
Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve 19 milletvekilinin, su kaynaklarının tespiti ile
etkin idare ve koruma yöntemlerinin (10/360),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki
yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Ankara Milletvekili
Sinan Aydın Aygün’ün, İçişleri Komisyonu üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin
önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan, 3 Ekim 2012 Çarşamba günü
kabul edilen Danışma Kurulu önerisini, bugünkü birleşimde görüşülecek Başbakanlık
tezkeresiyle ilgili olduğunu düşünmedikleri için imzaladıklarına ve parti
olarak savaş tezkerelerini hiçbir zaman kabul etmediklerine, her zaman barış
yanlısı olduklarına ilişkin bir açıklamada bulundu.
Kocaeli
Milletvekili Hurşit Güneş ve 103 milletvekilinin, izlemekte olduğu dış
politikanın tehlikeli ve gerçeklerden uzak olduğu, ulusal çıkarlarla
bağdaşmadığı ve yasama organı ile halktan gizlendiği iddiasıyla Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/13) Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündeme alınıp alınmayacağı konusundaki
görüşme gününün Danışma Kurulu tarafından tespit edilip Genel Kurulun onayına
sunulacağı açıklandı.
Suriye’deki
durumun oluşturduğu tehdit ve riskler çerçevesinde hudut, şümul, miktar ve
zamanı Hükûmetçe takdir ve tespit edilmek kaydıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
yabancı ülkelere gönderilmesi ve görevlendirilmesi ile gerekli düzenlemelerin
Hükûmet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için, Anayasa’nın
92’nci maddesi uyarınca bir yıl süreyle izin verilmesine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/1008),
Suriye ile ilgili
Başbakanlık tezkeresi görüşmelerinin kapalı oturumda yapılmasına ilişkin Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun önergesi,
Genel Kurulun
bilgisine sunuldu.
İzmir
Milletvekili Oktay Vural, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ve Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, Suriye’yle ilgili Başbakanlık tezkeresinin
kapalı oturumda görüşülmesine ilişkin talebin yerine getirilmesiyle ilgili bir
usul tartışması açılmasına ilişkin talepleri üzerine usul tartışmasının
açılacağı açıklandı. Usul tartışması sonunda, yapılan işlemin İç Tüzük’e uygun olduğu bildirildi.
Yalova
Milletvekili Muharrem İnce, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin CHP
Grubuna sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.
Dışişleri
Bakanlığının ve Millî Savunma Bakanlığının, isim ve unvanları belirtilen bazı
görevlilerinin Bakanlığı temsilen kapalı oturum süresinde salonda bulunmalarına
dair tezkereleri kabul edildi.
Oturuma saat
11.33’te son verildi.
Üçüncü
Oturum
(Kapalıdır)
Dördüncü
Oturum
Suriye’deki
durumun oluşturduğu tehdit ve riskler çerçevesinde hudut, şümul, miktar ve
zamanı Hükûmetçe takdir ve tespit edilmek kaydıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
yabancı ülkelere gönderilmesi ve görevlendirilmesi ile gerekli düzenlemelerin
Hükûmet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için, Anayasa’nın
92’nci maddesi uyarınca bir yıl süreyle izin verilmesine ilişkin Başbakanlık
tezkeresinin, kapalı oturumda yapılan görüşmeden sonra kabul edildiği
açıklandı.
İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonunda açık bulunan ve CHP Grubuna düşen 1 üyeliğe Ankara
Milletvekili Sinan Aydın Aygün seçildi.
Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında
yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S.
Sayısı: 156),
2’nci sırasında
yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporlarının (1/484) (S. Sayısı: 287),
3’üncü sırasında
yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Toplu İş
İlişkileri Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporlarının (1/567) (S. Sayısı: 197),
Görüşmeleri,
Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
Diğer işlerde de
komisyonların bulunmayacağı anlaşıldığından, alınan karar gereğince, 9 Ekim
2012 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere 14.59’da birleşime son verildi.
Mehmet
SAĞLAM |
Başkan
Vekili |
|
Fatih
ŞAHİN Muhammet
Rıza YALÇINKAYA |
Ankara Bartın
|
Kâtip Üye Kâtip
Üye |
II.- GELEN KÂĞITLAR
No: 5
5 Ekim 2012 Cuma
Rapor
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli
ile 309 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/873) (S. Sayısı: 328)
(Dağıtma tarihi: 05.10.2012) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Milli Eğitim Bakanının bir gazetede yer alan yeni
eğitim sistemi ile ilgili bir beyanına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/2090) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.09.2012)
2.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Suriyeli mültecilere ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/2091) (Başkanlığa geliş tarihi: 04.09.2012)
3.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Genelkurmay Elektronik Sistemler Komutanlığının
MİT’e devredilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2092)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04.09.2012)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat il ve ilçelerindeki doktor açığına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2093) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.09.2012)
5.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat iline diş hastanesi yapılmasına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2094) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.09.2012)
6.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Kırşehir’de polislerin bir milletvekilinin akrabası
ile tartıştığı ve bu polislerin görev yerlerinin değiştirildiği iddiasına
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2095) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.09.2012)
7.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, 2012 yılında Tokat ilindeki normal ve sezaryen
doğum sayısına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2096)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
8.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, 2011 yılında yapılan kürtaj sayısına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2097) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.09.2012)
9.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, 2012
yılında yaşanan Kırım Kongo Hastalığı ile ilgili verilere ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2098) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
10.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat
ilindeki aile hekimi sayısına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2099) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
11.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in,
üniversiteyi yeni kazanan öğrencilerin yurtlara yerleştirilmesinde esas alınan
kriterlere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2100) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07.09.2012)
12.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Doğu
Anadolu Bölgesindeki illerde yapılan denetimlere ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2101) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.09.2012)
13.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Ardahan’daki köylerin sağlık ocağı ve aile hekimi ihtiyacına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2102) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
14.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Çıldır
Gölünde üretilen istakozun ülke ekonomisine
kazandırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2103) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
15.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Kars-Merkeze bağlı bir köyün içme suyu sorununa ilişkin Sağlık Bakanından sözlü
soru önergesi (6/2104) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
16.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Ardahan’daki çiftçilere hibe destekli süt sağım makinesi ve jeneratör
verilmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2105) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
17.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’ın
ilçelerindeki okullarda öğretmen ihtiyacına ve araç gereç eksikliğine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/2106) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.09.2012)
18.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Şırnak
Üniversitesinin geliştirilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2107) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
19.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Şırnak’ta
arıcılık faaliyetlerinin desteklenmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2108) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
20.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Şırnak ili
Silopi Ovasında ürün çeşitliliğinin artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2109) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.09.2012)
21.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Ardahan-Merkeze bağlı bazı köylerin yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2110) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
22.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Şırnak’ın
doktor ve diğer sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü
soru önergesi (6/2111) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
23.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Şırnak
Lojistik Köy Projesine ve ilin ulaştırma altyapısına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/2112) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11.09.2012)
24.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, ücretsiz
ders kitaplarının basımını yapan matbaa sahiplerine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2113) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.09.2012)
25.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Ardahan’daki okulların ödeneklerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2114) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
26.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Iğdır’da
arıtma tesisi, su şebekesi ve kanalizasyon ihtiyacına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2115) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
27.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 2012-2013
eğitim-öğretim yılında fen ve edebiyat liselerinde boş kalan kontenjanlara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/2116) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.09.2012)
28.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
okullardaki tuvalet ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2117) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
29.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
ailelerinden ayrı olan öğretmenlerin özür grubu atamaları ile mağduriyetlerinin
giderilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/2118)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
30.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Şanlıurfa’da engellilerin yaşamlarını kolaylaştırmak için yapılan çalışmalara
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2119) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.09.2012)
31.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
engellilerin yaşamlarını kolaylaştırmak için yapılan çalışmalara ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2120) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.09.2012)
32.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Hakkari’de
arıtma tesisi, su şebekesi ve kanalizasyon ihtiyacına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2121) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
33.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Şırnak’ta
arıtma tesisi, su şebekesi ve kanalizasyon ihtiyacına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2122) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
34.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, şehit
töreni ile defnedilip şehit sayılmayan ve ailelerinden naaşları geri alınan
askerlerin sayısına ilişkin Milli Savunma Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2123) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
35.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Şanlıurfa’dan göçün önlenmesine yönelik çalışmalara ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/2124) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.09.2012)
36.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Şanlıurfa’da işsizliğin önlenmesine yönelik çalışmalara ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/2125) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.09.2012)
37.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Şanlıurfa’daki kamu yatırımlarına ve yeni teşvik planlarına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/2126) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.09.2012)
38.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’ın,
Merkez ve ilçelerine verilen parasal destek miktarı ile son on yıldaki
yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/2127)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
39.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Şanlıurfa’da tarım politikalarının geliştirilmesi için yapılacak projelere
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2128)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
40.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Şanlıurfa’da OSB’lerin çevreye ve tarımsal üretim alanlarına zarar vermesini
engellemek için alınacak önlemlere ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2129) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
41.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum’un
Horasan ilçesindeki bir köyün içme suyu sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2130) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
42.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da
kömür fiyatlarının yüksek olmasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2131) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
43.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars eski
süt fabrikası lojmanlarındaki eksikliklere ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/2132) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
44.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, TPAO
Batman Bölge Müdürlüğündeki kiralık araçların toplam maliyetlerine ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/2133) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.09.2012)
45.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’ın
Selim ilçesine bağlı bir ilköğretim okulunun bazı eksikliklerine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/2134) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.09.2012)
46.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Doğu ve
Güneydoğu illerinde çağrı merkezlerinin açılmasına yönelik çalışmalara ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/2135)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
47.- Adana Milletvekili Ali Demirçalı’nın,
Aile Sağlığı Merkezlerinin kira, bakım, onarım giderlerine ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2136) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
48.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın,
İstanbul İl Özel İdaresinin temizlik personeli hizmet alımı ihalesine ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2137) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.09.2012)
49.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Türkiye’de
insan kaçakçılığının önlenmesi için alınan tedbirlere ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2138) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
50.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın,
birliğine teslim olmak üzere yola çıkan bir askerin terör örgütü tarafından
kaçırıldığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2139) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
51.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın,
birliğine teslim olmak üzere yola çıkan bir askerin terör örgütü tarafından
kaçırıldığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2140) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
52.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın,
Türkiye’de adliye binalarının adliye sarayı olarak adlandırılmasına ilişkin
Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/2141) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.09.2012)
53.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bitlis’te
tarımın desteklenmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü
soru önergesi (6/2142) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.09.2012)
54.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bitlis’e
Organize Sanayi Bölgesi kurulup kurulmayacağına ilişkin Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanından sözlü soru önergesi (6/2143) (Başkanlığa geliş tarihi:
20.09.2012)
55.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bitlis’te
yoksulluğun azaltılmasına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) sözlü
soru önergesi (6/2144) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.09.2012)
56.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bitlis’te
yurt sorununun çözümüne ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2145) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.09.2012)
57.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bitlis’te
ekonomik gelişme ve istihdamın artırılmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2146) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.09.2012)
58.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bitlis’te
sağlık hizmetlerinin geliştirilmesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2147) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.09.2012)
59.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, İstanbul
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanlığına atama yapılmamasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2148) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, silah ruhsatı sahibi milletvekillerine ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/10354)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04.09.2012)
2.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, TBMM’de kullanılan
resmi araçlara ve bunların giderlerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/10355) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.09.2012)
3.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, hakkında yolsuzluk iddiaları bulunan bir personele
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/10356)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
4.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, Yalova’nın Termal ilçesindeki Atatürk Köşkü ve
TBMM Sosyal Tesislerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı
soru önergesi (7/10357) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
5.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, TBMM kampüsündeki lojmanlarda yapılan tadilata
ve lojmanların yıkılmasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
yazılı soru önergesi (7/10358) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
6.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karahmetoğlu’nun, TBMM’de
toplanan atık kağıtlara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı
soru önergesi (7/10359) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
7.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, üniversite öğrencilerinin sorunlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10360) (Başkanlığa geliş tarihi:
02.08.2012)
8.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Yüksek Hakem Kurulu yedek üyeliğine atanan
bir kişi ile ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10361) (Başkanlığa geliş tarihi: 02.08.2012)
9.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakık’ın, askeri operasyonlar
sırasında bırakılan patlayıcıların sivillerin hayatını kaybetmelerine sebep
olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10362)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.08.2012)
10.- Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, Adalet
ve Kalkınma Partisi Genel Başkan Yardımcısının bir açıklamasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10363) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.08.2012)
11.- Manisa Milletvekili Hasan Ören’in, Bülent Arınç’a suikast girişimi iddiasının akıbetine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10364) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.08.2012)
12.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün,
Zonguldak Merkez ve ilçelerinin çeşitli sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/10365) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.08.2012)
13.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Ergenekon
Davasıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10366) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.08.2012)
14.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, Muş ve
Van’a uygulanan teşviklere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10367)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03.09.2012)
15.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin,
Suriye’deki muhaliflere askeri destek sağlandığı iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10368) (Başkanlığa geliş tarihi:
03.09.2012)
16.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin,
ulusal bayram kutlamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10369)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03.09.2012)
17.- Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş’ın,
kaçak elektriğin maliyetine ve bazı bölgelerde buna göz yumulduğu iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10370) (Başkanlığa geliş tarihi:
03.09.2012)
18.- Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz’ın, Suriyeli
mültecilerin kaldığı kampların güvenliğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10371) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.09.2012)
19.- Niğde Milletvekili Doğan Şafak’ın, üniversite
harçlarının ikinci öğretim öğrencileri için de kaldırılması talebine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10372) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.09.2012)
20.- Adana Milletvekili Ümit Özgümüş’ün,
üniversite harçlarının ikinci öğretim öğrencileri için de kaldırılması talebine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10373) (Başkanlığa geliş tarihi:
04.09.2012)
21.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın,
Suriyeli mültecilerin kaldığı kamplarla ilgili bir açıklamasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10374) (Başkanlığa geliş tarihi:
04.09.2012)
22.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, bir
televizyon kanalında yayınlanan, milletvekillerinin ziyaret etmek istedikleri
kampla ilgili açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10375)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04.09.2012)
23.- İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel’in,
Somali’ye yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10376)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04.09.2012)
24.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın, cemaat
vakıflarına belirli koşullarda mallarının iadesini öngören kanun değişikliğinin
uygulanmasıyla ilgili verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10377) (Başkanlığa geliş tarihi: 04.09.2012)
25.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara’da
doğal gaz hattında yapılaşma yasağına rağmen imar değişikliği yapılmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10378) (Başkanlığa geliş tarihi:
04.09.2012)
26.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, 2012 KPSS
ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10379)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
27.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün
Yılmaz’ın, üniversite harçlarının ikinci öğretim öğrencileri için de
kaldırılması talebine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10380)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
28.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün,
İstanbul’da kurulan bir şirkete ve bu şirketin Suriyeli muhaliflere yardım
ettiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10381)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
29.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, bir dernek
tarafından medrese adı altında bir eğitim kurumu açılacağı iddiasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10382) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.09.2012)
30.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın,
uyuşturucu kullanımındaki artışın nedenlerine ve uyuşturucuyla mücadele
kapsamında alınan önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10383)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
31.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün,
savaş eğitimi veren bir şirketle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/10384) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
32.- Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlu’nun, eski YÖK Başkanı ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10385) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
33.- Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlu’nun, ÖSYM tarafından yapılan sınavların güvenirliğine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10386) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.09.2012)
34.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin,
Kadıköy-Kartal metrosunun maliyetine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10387) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
35.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin,
Şırnak’ta terörist cenazelerinin taşınması esnasında meydana gelen iki olaya
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10388) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.09.2012)
36.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın,
okulların bütçelerine ve velilerden para toplanmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10389) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
37.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın,
ülkemizde kayıp çocuk sayısına ve çocuk kaçırma olaylarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10390) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
38.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara’nın
Evren ilçesinin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10391)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
39.- Hatay Milletvekili Mevlüt
Dudu’nun, Suriyeli çocuk ve genç sığınmacıların eğitim sorununa ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10392) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.09.2012)
40.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın,
ÖSYM’nin yaptığı bazı sınavlar ile ilgili iddialara ve sorumlular hakkında
yapılan işlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10393)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
41.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin,
bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10394) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.09.2012)
42.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Türk
Telekom’a ait taşınmazların satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10395) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
43.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat
ilinde 2012 yılında TOKİ tarafından yapılan konutlara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10396) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
44.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un,
Afyonkarahisar’da bir cephanelikte meydana gelen patlamaya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10397) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
45.- Van Milletvekili Nazmi Gür’ün, Van ilinde
yaşanan sel felaketine ve selden dolayı yaşanan mağduriyetin giderilmesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10398) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.09.2012)
46.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin,
yeni eğitim sistemine göre yapılan kayıtlarla ilgili verilere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10399) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.09.2012)
47.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in,
İstanbul’da Alevilere yönelik saldırı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/10400) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
48.- Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan’ın, İzmir’de batan göçmen teknesine ve ülkemizden kaçak yollarla yurt
dışına çıkmak isteyen göçmenlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10401) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
49.- Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan’ın, Afyonkarahisar’da bir cephanelikte meydana gelen patlamaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10402) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.09.2012)
50.- Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam
Kesimoğlu’nun, Afyonkarahisar’da bir cephanelikte meydana gelen patlamaya
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10403) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.09.2012)
51.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin,
Afyonkarahisar’da bir cephanelikte meydana gelen patlamaya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10404) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
52.- Erzincan Milletvekili Muharrem Işık’ın, HES’ler için yapılan kamulaştırmalara ve vatandaşın
mağduriyetine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10405) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07.09.2012)
53.- Hatay Milletvekili Hasan Akgöl’ün, Suriyeli
sığınmacılar için yapılan harcamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10406) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
54.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker’in, kargo
şirketlerinde kaydı tutulan kişisel bilgilerin korunmamasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10407) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
55.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün
Yılmaz’ın, MİT Müsteşarı ve diğer MİT görevlileri hakkında yürütülen
soruşturmanın akıbetine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10408)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
56.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin,
bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10409) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07.09.2012)
57.- Bursa Milletvekili Sena Kaleli’nin, ÖSYM’nin
yaptığı sınavlarla ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10410) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
58.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, bir
açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10411) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07.09.2012)
59.- Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş’ın,
Afyonkarahisar’da bir cephanelikte meydana gelen patlamaya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10412) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.09.2012)
60.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin,
Anadolu Ajansının para karşılığı bazı firmaların faaliyetlerini haber yaptığı
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10413) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10.09.2012)
61.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin,
son dönemde yoğunlaşan terör saldırılarına ve istihbarat zaafiyeti
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10414) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10.09.2012)
62.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, 19 Mayıs
Stadyumunun eksikliklerinin giderilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10415) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.09.2012)
63.- Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu’nun,
ülkemize sığınan Suriyeli mültecilerin kaldığı kamplara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10416) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.09.2012)
64.- İstanbul Milletvekili Melda Onur’un, PKK terör
örgütünce kaçırılan vatandaşlarımıza ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10417) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.09.2012)
65.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın,
ÖSYM tarafından yapılan Avukatlar İçin Adli Yargı Hakim ve Savcı Adaylığı
sınavının iptaline ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10418)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
66.- Erzincan Milletvekili Muharrem Işık’ın,
seçilmiş kişilerin makamlarını kullanarak ihale ve iş aldıkları iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10419) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.09.2012)
67.- Erzincan Milletvekili Muharrem Işık’ın,
Erzincan-Yalnızbağ yerleşkesinde inşa edilen
binaların depreme dayanıklılığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10420) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
68.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın,
Afyonkarahisar’da bir mühimmat deposunda meydana gelen patlamaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10421) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.09.2012)
69.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın,
milletvekillerinin dokunulmazlıklarıyla ilgili bir beyanına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10422) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
70.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın,
Genelkurmay Başkanının bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10423) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
71.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın,
2002-2012 yılları arasında Başbakanlara, Bakanlara ve Genelkurmay Başkanlarına
verilen hediyelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10424)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
72.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin,
kamu görevlilerine sağlanan imtiyazlara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10425) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
73.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin,
kamu görevlilerinin faydalandığı ayrıcalıklara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10426) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
74.- Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş’ın, ÖSYM
tarafından yapılan sınavlarla ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/10427) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
75.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu’nun, bireysel silahlanmaya karşı alınan tedbirlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10428) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.09.2012)
76.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu’nun, Başbakan’ın bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10429) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
77.- Van Milletvekili Nazmi Gür’ün, Türkiye
üzerinden yasa dışı yollarla Avrupa’ya göç ederken kaza geçirenlere ve insan
kaçakçılığına karşı alınan önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10430) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
78.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, BDP’nin kapatılması ile ilgili bir beyanına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10431) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.09.2012)
79.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Mardin Artuklu Üniversitesindeki harç miktarlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10432) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.09.2012)
80.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın,
Afyonkarahisar’da askeri mühimmat deposunda meydana gelen patlamaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10433) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.09.2012)
81.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın,
Malatya’daki köylerin çeşitli sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10434) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.09.2012)
82.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün,
Afyonkarahisar’da bir cephanelikte meydana gelen patlamaya yönelik bir
açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10435) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.09.2012)
83.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın,
Malatya ilindeki taş ve maden ocakları ile bunların çevreye ve tarıma verdiği
zararlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10436) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.09.2012)
84.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin,
Afyonkarahisar’da bir cephanelikte meydana gelen patlamaya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10437) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.09.2012)
85.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın,
2000-2012 yılları arasındaki bazı adli istatistiklere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10438) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.09.2012)
86.- Erzincan Milletvekili Muharrem Işık’ın, eski
il ve ilçe başkanları ile milletvekillerinin yönetim kurulu üyeliklerine
atanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10439) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.09.2012)
87.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın,
ülkemizdeki mülteci kamplarında kalan kadınların ve kız çocuklarının
güvenliğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10440) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.09.2012)
88.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, 1996-2002
yılları arasında ABD’ye yapılan ziyaretlere ve görüşme yapılan kişiler ile
kuruluşlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10441) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.09.2012)
89.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı
kitaplar hakkında yasaklanma ve toplatılma kararı olduğu iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10442) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.09.2012)
90.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, bazı
kitaplar hakkında yasaklama ve toplatılma kararı olduğu iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10443) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.09.2012)
91.- Antalya Milletvekili Gürkut
Acar’ın, Merkez Bankası Mensupları Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Sandığı
Vakfına yapılan denetimlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10444)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.09.2012)
92.- Antalya Milletvekili Gürkut
Acar’ın, kamu yararına çalışan dernek ve vakıflara yapılan bağışlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10445) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.09.2012)
93.- İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın,
Afyonkarahisar’da bir cephanelikte meydana gelen patlamaya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10446) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.09.2012)
94.- Bursa Milletvekili İlhan Demiröz’ün,
Başbakanlık tarafından bastırılan telefon rehberinde bazı televizyon ve
gazetelerin numaralarının yer almamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10447) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.09.2012)
95.- Bursa Milletvekili İlhan Demiröz’ün,
Afyonkarahisar’da bir cephanelikte meydana gelen patlama nedeniyle görevden
alınan komutanlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10448)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.09.2012)
96.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, bazı
toplumsal olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10449)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.09.2012)
97.- Muş Milletvekili Demir Çelik’in, Türkiye’ye
sığınan Suriyeli mültecilere ve kaldıkları kamplarla ilgili bazı iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10450) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.09.2012)
98.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi’nin, Ataşehir Belediyesinin nazım imar
planının onaylanmamasının nedenine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10451) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.09.2012)
99.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın, Milli
Eğitim Bakanlığının uygulamalarına ve değiştirdiği yönetmeliklere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10452) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.09.2012)
100.- Samsun
Milletvekili Ahmet Haluk Koç’un, yurtdışı gezilerine ve bunlara davet edilen
basın mensuplarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10453)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
101.- Bursa
Milletvekili Sena Kaleli’nin, Afyonkarahisar’da cephanelikte meydana gelen
patlamanın olduğu yerde şehit askerler için bir anıt mezar yapılmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10454) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.09.2012)
102.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Kredi ve Yurtlar Kurumundan yurt ve burs
talebinde bulunan öğrencilerin kişisel bilgilerinin bazı cemaatlerin eline
geçtiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10455)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
103.- Gaziantep
Milletvekili Ali Serindağ’ın, Suriye tarafından
düşürülen uçağa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10456) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.09.2012)
104.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, metro çalışması nedeniyle İnönü
Bulvarının kapatılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10457)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
105.- Aydın
Milletvekili Bülent Tezcan’ın, Hatay’da bir köy cami hoparlöründen İbranice
seslerin duyulduğu iddialarına ve Suriye sınırındaki İsrail istihbarat
birimlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10458) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.09.2012)
106.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanların Suudi
Arabistan ve Katar ziyaretlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10459) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
107.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2003-2012 yılları
arasında yasa dışı yollardan ülkemize giren yabancılara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10460) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
108.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, Irak Cumhurbaşkanı
Yardımcısının Türkiye’de kalmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10461) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
109.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, eski Bakırköy Müftüsüne
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10462) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.09.2012)
110.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, Yozgat’ta 17 Ağustos
günü verilen bir vaaza ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10463)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
111.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, Mynmar
için toplanan yardım miktarlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10464) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
112.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, Ankara Sincan’da bir
caminin yıkıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10465) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
113.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, Kocaeli’deki
bir caminin ahır olarak kullanılıp kullanılmadığına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/10466) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
114.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, Suriye’de bir MİT mensubunun yakalandığı
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10467) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.09.2012)
115.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, terör örgütü ile ilgili bir açıklamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10468) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.09.2012)
116.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, yeni öğretim yılında yaptığı bir konuşmasında
imam hatip okulları ile ilgili bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10469) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
117.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya’da meydana
gelen bir patlamanın füze denemeleri ile ilgisi olduğu iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10470) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.09.2012)
118.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, 2000-2012 yılları
arasındaki cinsel taciz veya tecavüz istatistiklerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10471) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
119.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Van’da meydana gelen deprem sonrası KOSGEB
tarafından kredi olanağı sağlanan sektörlere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10472) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
120.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Emniyet Teşkilatı mensuplarının ülke
genelindeki çalışma saatlerine ve özlük haklarının iyileştirilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10473) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.09.2012)
121.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Bingöl-Karlıova’da gerçekleşen bombalı
saldırıya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10474) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19.09.2012)
122.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Van’da deprem sonrası kullanılan kredilere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10475) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.09.2012)
123.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Van’da deprem sonrası kredi kullanan esnafa
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10476) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.09.2012)
124.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Bitlis-Tatvan’daki kiralanan araziyle
ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10477)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
125.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, 2002’den günümüze terör
olayları haricinde hayatını kaybeden askerlere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10478) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
126.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, Kayseri’nin Talas
ilçesindeki bir caminin girişine yazılan yazıya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10479) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
127.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, Pendik’teki bir cami
inşaatının tamamlanamamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10480)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
128.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10481) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.09.2012)
129.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Afyonkarahisar’da meydana gelen patlamaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10482) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.09.2012)
130.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, Türkiye’yi ziyarete
gelen ABD Genelkurmay Başkanının taleplerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10483) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
131.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, terörle mücadele ile
ilgili eleştirilere karşı tutumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10484) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
132.- Edirne
Milletvekili Kemal Değirmendereli’nin, Başbakanlık
tarafından yayımlanan bir genelge ile madencilik faaliyetleri için
Başbakanlıktan izin alınması şartının getirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/10485) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
133.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, son on yılda polisin orantısız güç kullanımı
nedeniyle ölen ya da yaralanan kişilere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10486) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
134.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Cumhuriyet tarihinden günümüze karşılaştırmalı
ekonomik verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10487)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.09.2012)
135.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça’nın, son günlerde artan
terör saldırılarında istihbarat ve güvenlik zafiyeti iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10488) (Başkanlığa geliş tarihi:
20.09.2012)
136.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, imam
hatip okulları ile ilgili bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10489) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.09.2012)
137.- Ankara
Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun, İstanbul’da Ortadoğu’da barış için dini
liderin katılımıyla gerçekleşen toplantıya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10490) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.09.2012)
138.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, yabancı gerçek ve tüzel kişilere yapılan
taşınmaz satışıyla ilgili verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10491) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.09.2012)
139.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Şeker’in, Suriyeli mültecilere yapılan yardımın ve
Suriye’de yaşanan olayların Türkiye’ye maliyetine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/10492) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.09.2012)
140.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Van-İran sınırında bir
vatandaşın İranlı askerler tarafından vurulduğu iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10493) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.09.2012)
141.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt’un, çiftçiler tarafından kiralanan vakıf arazilerinin
kira ve ecrimisil bedellerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10494) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
142.- Hatay
Milletvekili Hasan Akgöl’ün, Hatay esnafının Suriye krizi nedeniyle yaşadığı
sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10495) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.09.2012)
143.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, Kaz Dağlarında çıkan yangının
söndürülmesinde zehirli su kullanıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/10496) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
144.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, TSK’nın ağır yük helikopteri ihtiyacına ve
kabul toplama merkezlerinin durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10497) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
145.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, ABD’li üst düzey kamu görevlilerinin Türkiye
ziyaretine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10498) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.09.2012)
146.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, 1980-2012 yılları arasında şehit edilen
yargı mensuplarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10499)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
147.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, TSK’nın operasyon yapma yetkisine ve EMASYA
protokolünün iptalinin sonuçlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10500) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
148.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Bingöl’de sivil araçlı askeri konvoya
yapılan saldırıya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10501) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.09.2012)
149.- İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, bir işadamıyla yaptığı görüşmeye ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10502) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.09.2012)
150.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, kredili mevduat
hesaplarının kullanımı ve faiz oranlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10503) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
151.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt’un, Eskişehir’in bazı köylerindeki kadastro
çalışmalarının ne zaman tamamlanacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10504) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
152.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Türk Dil Kurumunun
internet sitesinde yer alan Güncel Türkçe Sözlükteki kavram tanımlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10505) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.09.2012)
153.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Anadolu Ajansının para karşılığı
çeşitli firmaların etkinliklerini haberleştirdiği iddialarına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/10506) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.09.2012)
154.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, Anadolu Ajansının bazı uygulamalarına
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/10507)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
155.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, TRT’de yayımlanan
programlar ile ilgili RTÜK’e yapılan şikâyetlere ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/10508) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.09.2012)
156.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, terörle mücadeleyle ilgili bir açıklamasına
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/10509)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.09.2012)
157.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Anadolu Ajansının abonelik ücretlerine
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/10510)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
158.- Samsun
Milletvekili Ahmet Haluk Koç’un, istihbarat birimleriyle terör örgütü arasında
görüşmeler yapıldığı iddialarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/10511) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.09.2012)
159.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, MİT ile PKK’nın görüşme yaptığı
iddialarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi
(7/10512) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
160.- İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, 6288 sayılı Kanunun 3. ve 4. maddeleri
kapsamında yapılan başvurulara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/10513) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
161.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, TMSF’nin bir banka
sahibine farklı muamelede bulunduğu iddiasına ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/10514) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.09.2012)
162.- Tekirdağ
Milletvekili Faik Öztrak’ın, ilk sukuk
(kira sertifikası) ihracına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/10515) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.09.2012)
163.- İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, İran’dan yapılan ham petrol ve doğal gaz
ithalatına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/10516) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
164.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, tutuklu öğrencilere ve yargı çalışanlarının
mesleki yeterliliklerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10517) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.08.2012)
165.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, bir HSYK üyesinin aynı zamanda Adalet Akademisi
Yönetim Kuruluna üye seçilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10518) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.08.2012)
166.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, Mardin E Tipi Kapalı Cezaevinden yapılan
nakillerin nedenlerine ve nakiller esnasında yaşandığı iddia edilen bazı
olaylara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/10519) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15.08.2012)
167.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve metro
çalışmalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/10520)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.08.2012)
168.- Ağrı
Milletvekili Halil Aksoy’un, Ağrı’da bulunan toplu mezarlara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10521) (Başkanlığa geliş tarihi: 04.09.2012)
169.- Ağrı
Milletvekili Halil Aksoy’un, Antalya L Tipi Kapalı Cezaevinde insan hakları
ihlalleri yaşandığı iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10522) (Başkanlığa geliş tarihi: 04.09.2012)
170.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, iletişimin tespiti
kararlarına ve telefon dinlemelerine yönelik bazı sayısal bilgilerin
verilmemesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/10523)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04.09.2012)
171.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, UYAP sisteminde yaşanan bazı sorunlara
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/10524) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.09.2012)
172.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2012 KPSS ile ilgili iddialara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10525) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
173.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, öldürülen PKK’lılara ait cesetlerden iç
organların çıkartılarak organ naklinde kullanıldığı iddialarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10526) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
174.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, AİHM tarafından hükmedilen tazminatlara ve bu
cezalara sebebiyet veren kişilere rücu edilip edilmediğine ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10527) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
175.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, bazı davalarda bilirkişi olarak hep aynı iki
uzmanın görevlendirilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10528) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
176.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2005-2012 yılları
arasında Ankara’da evlenen çiftlere ve açılan boşanma davalarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10529) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
177.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Güneydoğu Anadolu
Bölgesindeki illerde 2003-2012
yılları arasında meydana gelen boşanma olaylarına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10530) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
178.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Türkiye’de 2003-2012
yılları arasında meydana gelen boşanma olaylarına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10531) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
179.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, avukatların katıldığı hâkimlik sınavında
soruların önceden temin edildiği iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10532) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.09.2012)
180.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, şiddet ve tacize uğrayan kadınların
sorunlarına ve Edirne’de yaşanan bir taciz olayına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10533) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
181.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Başbakanın bir açıklamasına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10534) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
182.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça’nın, Silivri Cezaevinde
görevli bir infaz koruma memurunun bulaşıcı bir virüs nedeniyle öldüğü
iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/10535)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
183.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Silivri Cezaevinde ölümcül bir virüs nedeniyle
bir memurun öldüğü ve bu olayın kamuoyundan gizlendiği iddialarına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/10536) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.09.2012)
184.- İzmir
Milletvekili Aytun Çıray’ın, İmralı Cezaevinde yatan
hükümlülere ve cezaevinin fiziki koşullarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10537) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.09.2012)
185.- İstanbul
Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, 3. Yargı paketine ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10538) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.09.2012)
186.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in, Tekirdağ 2 Nolu
F Tipi Cezaevinde yaşandığı iddia edilen bazı olaylara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10539) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.09.2012)
187.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, Ankara 2 Nolu F Tipi
Cezaevinde yaşandığı iddia edilen bazı olaylara ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10540) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.09.2012)
188.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, Adli Tıp Kurumuna getirilen terörist
cesetlerinin iç organlarının izinsiz olarak nakil ve araştırma işlerinde
kullanıldığı iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10541) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.09.2012)
189.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Zirve Yayınevi davasına bakan
hâkimlerin değiştirilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10542) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.09.2012)
190.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, İzmir Aliağa Şakran
Kadın Cezaevinde yaşandığı iddia edilen hak ihlallerine ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10543) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
191.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Pozantı M Tipi Çocuk Cezaevinde kötü
muamele iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/10544)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
192.- Adana
Milletvekili Murat Bozlak’ın, tutuklu bir milletvekiline verilen disiplin
cezasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/10545) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.09.2012)
193.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, eşi vefat eden kadınlara maaş uygulamasına ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/10546) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.09.2012)
194.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, özür grubu tayinlerinde il-ilçe emri uygulamasının
kaldırılmasının aile bütünlüğüne etkilerine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10547) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
195.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Bakanlığın bazı
hizmet birimlerinin Gaziantep’e taşınacağı iddiasına ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/10548) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.09.2012)
196.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Ankara’nın Keçiören ilçesinde ikamet eden bir ailenin
mağduriyetine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10549) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
197.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Güneydoğu Anadolu
Bölgesindeki illerde 2003-2012
yılları arasında meydana gelen kadına karşı şiddet vakalarına ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/10550) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07.09.2012)
198.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Ankara’da 2003-2012
yılları arasında meydana gelen kadına karşı şiddet vakalarına ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/10551) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07.09.2012)
199.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Türkiye genelinde
2003-2012 yılları arasında meydana gelen kadına karşı şiddet vakalarına ilişkin
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/10552)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
200.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, şiddet ve tacize uğrayan kadınların
sorunlarına ve Edirne’de yaşanan bir taciz olayına ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/10553) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.09.2012)
201.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, basında yer alan bir haber ile ilgili Bakanlığa
gönderilen elektronik postanın değerlendirilmediği iddiasına ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/10554) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.09.2012)
202.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, engelli bir kız çocuğunun
istismarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10555) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
203.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, Şanlıurfa-Siverek’te bir bebeğin cinsel
istismara uğradığı iddiasına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10556) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.09.2012)
204.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Şanlıurfa ve Edirne’de yaşanan iki olaya ve tacize
uğrayan kız çocuklarının korunmasına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10557) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.09.2012)
205.- İzmir
Milletvekili Rıza Türmen’in, BM Çocuk Hakları
Komitesinin Türkiye’ye yönelik sonuç gözlemlerine ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/10558) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.09.2012)
206.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Çelebi’nin, 2002-2012 yılları arasında meydana gelen
çocuk istismarlarına ve bunlara karşı alınan önlemlere ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/10559) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.09.2012)
207.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, bedelli askerlikten
elde edilen gelire ve şehit ve gazilere sağlanan imkânlara ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/10560) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.09.2012)
208.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Van ilindeki KOBİ’lerin kredi
sorunlarına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10561) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
209.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Şırnak Organize Sanayi Bölgesinin sorunlarına
ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/10562)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
210.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, 2002-2012 yılları arasında AK adıyla başlayan kaç
adet şirket ismi tescil edildiğine ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10563) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.09.2012)
211.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, taze meyve ve sebze ürünlerinin lojistik
ve teşhirinde kullanılan kasaların sağlığa etkilerine ilişkin Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/10564) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.09.2012)
212.- Niğde
Milletvekili Doğan Şafak’ın, Niğde’de KOSGEB temsilciliği ihtiyacına ilişkin
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/10565)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
213.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, asgari ücretin artırılması talebine ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/10566) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31.08.2012)
214.- İzmir
Milletvekili Alaattin Yüksel’in, belediyelerin Sosyal Güvenlik Kurumuna olan
borçlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10567) (Başkanlığa geliş tarihi: 04.09.2012)
215.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, engelli istihdamına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/10568)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
216.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, kıdem tazminatı fonu
kurulmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10569) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
217.- Ankara
Milletvekili İzzet Çetin’in, bir özel TV kanalına şikayet üzerine giden sosyal
güvenlik denetmenlerinin engellendiği iddialarına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/10570) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.09.2012)
218.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, metrobüs şoförlerine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/10571)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.09.2012)
219.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir’in, Şanlıurfa Siverek’te İŞKUR’a yapılan
başvurulara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10572) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.09.2012)
220.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, taşeron işçilerin sorunlarına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/10573)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
221.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, şehitlik maaşı ödenen bir aileden
bunun geri istenmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10574) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
222.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, KPSS’ye giren
kişi sayısının ve kamuda iş talebinin artmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/10575) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.09.2012)
223.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Van-Muradiye İŞKUR ile ilgili bazı
iddialara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10576) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
224.- İzmir
Milletvekili Alaattin Yüksel’in, belediyelerin hazırladığı kentsel dönüşüm ve
gelişim projelerine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10577) (Başkanlığa geliş tarihi: 04.09.2012)
225.- Van
Milletvekili Nazmi Gür’ün, Van’da TOKİ tarafından yapılan deprem konutlarının
ihale usulüne ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10578) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
226.- Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in, Osmaniye’deki TOKİ projelerine ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10579) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.09.2012)
227.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın, Kilez Deresindeki
kirliliğe ve çevresindeki firmaların atık denetimine ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/10580) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.09.2012)
228.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, 3. Köprü inşaatının bölgedeki ağaçlara vereceği
zarara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/10581)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
229.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bitlis’in altyapı ve üstyapısının yenilenmesine
ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/10582)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.09.2012)
230.- İzmir
Milletvekili Hülya Güven’in, yabancılara gayrimenkul satışına ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/10583) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.09.2012)
231.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığın sözleşmeli personel
alımına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/10584)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
232.- Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün’ün, Halep’teki nüfus yapısına dair bir açıklamasına
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10585) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02.08.2012)
233.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Şeker’in, ülkemizin Suriye politikası ile ilgili bir ankete
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10586) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.09.2012)
234.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Suriyeli mültecilere ve bunlarla ilgili bazı
iddialara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10587)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
235.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, TBMM İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonunun Apaydın Mülteci Kampına yaptığı ziyarete ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10588) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.09.2012)
236.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, Apaydın Mülteci Kampına
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10589) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.09.2012)
237.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Dünya Uygur Kongresi Genel Başkanının vize
başvurusunun reddedilmesine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10590) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.09.2012)
238.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Suriyeli mültecilere ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10591) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.09.2012)
239.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, uluslararası toplantılara katılan resmi
heyetlerin bilgi seviyeleri ve kıyafetleri ile ilgili iddialara ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10592) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.09.2012)
240.- İzmir
Milletvekili Erdal Aksünger’in, Suriyeli muhaliflere
silah sevkiyatının ülkemiz üzerinden yapıldığı iddialarına ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10593) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
241.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, 12 Eylül 1980 darbesi sonrası atanan kişilere ve
bu kişilere diplomatik pasaport verilmesine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10594) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
242.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan’ın, Türkiye-Ermenistan sınırındaki değişimlere ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10595) (Başkanlığa geliş tarihi:
20.09.2012)
243.- İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, 2005-2012 yılları arasında altın ihraç ve ithal
eden firmalara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/10596)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
244.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, ithal ürünlerin denetimine ilişkin
Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/10597) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.09.2012)
245.- İstanbul
Milletvekili Gürsel Tekin’in, İstanbul’da bir rezidans inşaatı ile ilgili
iddialara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10598) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
246.- İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, 6288 sayılı Kanunun 3. ve 4. maddeleri
kapsamında Bakanlığa yapılan başvurulara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10599) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
247.- Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in, benzin ve motorine yapılan zamlara ve ülkemizin
petrol ithalatına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10600) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.09.2012)
248.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Haymana’da elektrik kesintileri nedeniyle yaşanan
mağduriyete ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10601) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.09.2012)
249.- Ankara
Milletvekili İzzet Çetin’in, TEİAŞ tarafından iptal edilen personel alım
sınavına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10602) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.09.2012)
250.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, 2002 yılından günümüze
taahhüt edildiği halde alınmayan doğal gaz için ödenen meblağa ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/10603) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19.09.2012)
251.- Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün’ün, Malatya’daki NATO füze savunma sistemi radarıyla
ilgili radyasyon testi yapılıp yapılmadığına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10604) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
252.- İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, İran’dan yapılan petrol ve doğal gaz ithalatına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/10605)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
253.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, YURTKUR yurtlarında barınan ve burs
alan öğrencilere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10606) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.07.2012)
254.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2012 Londra Olimpiyatlarında yapılan
harcama miktarına ve yaşanan başarısızlığın nedenlerine ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10607) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.08.2012)
255.- Tekirdağ
Milletvekili Emre Köprülü’nün, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunun
Tekirdağ ilindeki hizmetlerine ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10608) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
256.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, İstanbul’daki üniversite öğrencisi
sayısına ve barınma olanaklarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10609) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
257.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, lisanslı sporcuların sağlık taramalarına ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/10610) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.09.2012)
258.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, ülkemizdeki engelli spor kulüplerine
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/10611) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.09.2012)
259.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, Hatay’daki üniversite
öğrencilerinin barınma sorunlarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10612) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
260.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, Yüksek Öğrenim Kredi
ve Yurtlar Kurumuna bağlı yurtlar ve kapasitelerine ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10613) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
261.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, fındık alım fiyatının tespitine ve
fındık üreticisinin desteklenmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10614) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.09.2012)
262.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, mısır üretimi ve fiyatları ile mısır
üreticilerinin sorunlarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10615) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
263.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, hazır gıdalarda kullanılan Monosodyum
Glutamat (MSG) maddesi ile ilgili bazı iddialara
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10616)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
264.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, tarım ve hayvancılıktaki girdi maliyetlerinin
azaltılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10617) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
265.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Şırnak’ta hayvancılığın desteklenmesine ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10618)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
266.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, tarımsal destekleme ödeneğinin yasal
sınırın altında olmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10619) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
267.- Samsun
Milletvekili Ahmet Haluk Koç’un, Samsun’da su baskınları sonucu oluşan
mağduriyete ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10620) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
268.- Bursa
Milletvekili İlhan Demiröz’ün, TRT’de yayınlanan Bu Toprağın Sesi programının
kaldırılacağı iddiasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10621) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.09.2012)
269.- Edirne
Milletvekili Recep Gürkan’ın, çeltik müdahale alım fiyatının açıklanmamasına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10622)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.09.2012)
270.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Haymanalı soğan üreticilerinin mağduriyetine
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10623)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.09.2012)
271.- Niğde
Milletvekili Doğan Şafak’ın, patates üretimine ve ihracına ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10624) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.09.2012)
272.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, organik ürün yetiştiricilerinin
desteklenmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10625) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.09.2012)
273.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Siirt merkez ve ilçelerinde destekleme primi
konusunda yaşanan sorunlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10626) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
274.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, kuraklık nedeniyle
çiftçilerin borçlarının ertelendiği illere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10627) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
275.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, çiftçilerin sorunlarına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10628) (Başkanlığa geliş tarihi:
20.09.2012)
276.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, gümrüklerde yükleme ve
boşaltma işlerinde görev alan işçilere fazla mesai ücreti ödenmediği
iddialarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/10629)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
277.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın, Bakanlık personelinin tayin işlemlerinde yaşanan
sorunlara ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/10630)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
278.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt’un, Bakanlık’ta yapılan bazı atamalara ilişkin Gümrük
ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/10631) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.09.2012)
279.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, İstanbul Ayazağa’da mahalle sakinleri ile
inşaat işçileri arasında yaşanan bir olaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10632) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.08.2012)
280.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, İstanbul Çapa Tıp
Fakültesinde bir hastanın etnik ayrımcılığa maruz kaldığı ve şiddete uğradığı
iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10633)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.08.2012)
281.- Bitlis
Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Siirt’in
Pervari ilçesinde bir çocuğun yaralanması ile ilgili iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10634) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.09.2012)
282.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, 2003 yılından itibaren çalınan motorlu taşıt sayısı
istatistiklerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10635)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03.09.2012)
283.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Çankaya Çukurambar’da bir
parkın büyükşehir belediyesi görevlilerince tahrip edildiği iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10636) (Başkanlığa geliş tarihi:
03.09.2012)
284.- Ankara
Milletvekili İzzet Çetin’in, denetimli
serbestlik kapsamında tahliye edilen bir kişinin polisin dur ihtarına uymadığı
gerekçesiyle öldürüldüğü iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10637) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.09.2012)
285.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, denetimli serbestlik kapsamında tahliye
edilen bir kişinin polisin dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle öldürüldüğü
iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10638)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04.09.2012)
286.- Bolu
Milletvekili Tanju Özcan’ın, Kırşehir Belediyesinin gelir ve giderlerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10639) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04.09.2012)
287.- Bolu
Milletvekili Tanju Özcan’ın, Zonguldak Belediyesinin gelir ve giderlerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10640) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04.09.2012)
288.- Bolu
Milletvekili Tanju Özcan’ın, Karabük Belediyesinin gelir ve giderlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10641) (Başkanlığa geliş tarihi:
04.09.2012)
289.- Bolu
Milletvekili Tanju Özcan’ın, Düzce Belediyesinin gelir ve giderlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10642) (Başkanlığa geliş tarihi:
04.09.2012)
290.- Bolu
Milletvekili Tanju Özcan’ın, Niğde Belediyesinin gelir ve giderlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10643) (Başkanlığa geliş tarihi:
04.09.2012)
291.- Bolu
Milletvekili Tanju Özcan’ın, Bolu Belediyesinin gelir ve giderlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10644) (Başkanlığa geliş tarihi:
04.09.2012)
292.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, denetimli serbestlik kapsamında tahliye edilen bir
kişinin polisin dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle öldürüldüğü iddiasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10645) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04.09.2012)
293.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, milletvekili ve gazetecilerin Apaydın Kampına
alınmamasına ve Suriyeli muhaliflerin bir komutanının açıklamalarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10646) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.09.2012)
294.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Ankara Keçiören’de
bir vatandaşın polisin açtığı ateş sonucu öldüğü iddiasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10647) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
295.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, İstanbul Beylikdüzü
Belediye Başkanı hakkında bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10648) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
296.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, İstanbul’da yaşanan bir olaya ve polisin
işkence ve kötü muamelede bulunduğu iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10649) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
297.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’de ele
geçirilen patlayıcılara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10650) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
298.- Ağrı
Milletvekili Halil Aksoy’un, polisler tarafından bir milletvekili danışmanının
evine baskın yapıldığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10651) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
299.- Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Tunceli’de bazı köy ve mezraların terörle
mücadele kapsamında boşaltılmasından kaynaklanan mağduriyete ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10652) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
300.- Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Tunceli’de bazı mezraların terörle mücadele
kapsamında boşaltılmasından kaynaklanan mağduriyete ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10653) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
301.- Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Tunceli’de bazı mezraların terörle mücadele
kapsamında boşaltılmasından kaynaklanan mağduriyete ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10654) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
302.- Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Tunceli’de bazı mezraların terörle mücadele
kapsamında boşaltılmasından kaynaklanan mağduriyete ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10655) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
303.- Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Tunceli’de bazı mezraların terörle mücadele
kapsamında boşaltılmasından kaynaklanan mağduriyete ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10656) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
304.- Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Tunceli’de bazı mezraların terörle mücadele
kapsamında boşaltılmasından kaynaklanan mağduriyete ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10657) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
305.- Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Tunceli’de bazı mezraların terörle mücadele
kapsamında boşaltılmasından kaynaklanan mağduriyete ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10658) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
306.- Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Tunceli’de bazı mezraların terörle mücadele
kapsamında boşaltılmasından kaynaklanan mağduriyete ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10659) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
307.- Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Tunceli’de bazı mezraların terörle mücadele
kapsamında boşaltılmasından kaynaklanan mağduriyete ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10660) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
308.- Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Tunceli’de bazı mezraların terörle mücadele kapsamında
boşaltılmasından kaynaklanan mağduriyete ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10661) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
309.- Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Tunceli’de bazı mezraların terörle mücadele
kapsamında boşaltılmasından kaynaklanan mağduriyete ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10662) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
310.- Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Tunceli’de bazı mezraların terörle mücadele
kapsamında boşaltılmasından kaynaklanan mağduriyete ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10663) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
311.- Hatay
Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, çalıntı araçların Hatay’da Suriyeli
muhaliflere satıldığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10664) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
312.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Güneydoğu Anadolu
Bölgesindeki illerde 2003-2012 yılları arasında meydana gelen intihar
vakalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10665)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
313.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Ankara’da 2003-2012
yılları arasında meydana gelen intihar vakalarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10666) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
314.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Türkiye’de 2003-2012
yılları arasında meydana gelen intihar vakalarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10667) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
315.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki illerde
2003-2012 yılları arasında cinayete kurban giden insanlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10668) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
316.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2003-2012 yılları arasında ülkemizde tespit
edilen cinayetlerle ilgili verilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10669) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
317.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2003-2012 yılları arasında Ankara’da tespit
edilen cinayetlerle ilgili verilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10670) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
318.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2005-2012 yılları arasında ülkemizde yaşanan
trafik kazalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10671)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
319.- Adana
Milletvekili Ümit Özgümüş’ün, Çukurova Fuarcılık
AŞ’nin faaliyetlerine ve yönetim kurulu üyeliklerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10672) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
320.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, Afyonkarahisar Valisinin vermiş olduğu
hediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10673)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.09.2012)
321.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Afyonkarahisar Valisi ile ilgili bazı
iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10674)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.09.2012)
322.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, kaybolan nüfus
cüzdanları nedeniyle oluşabilecek mağduriyetlerin önlenmesine yönelik
çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10675)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
323.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, insan kaçakçılığına karşı alınan önlemlere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10676) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.09.2012)
324.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, şehit yakınları ile gazilere ve yakınlarına
sağlanan istihdam olanaklarına ve ödenen aylıklara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10677) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
325.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, ülkemizde askeri
mühimmatların patlaması sonucu yaşanan olaylara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10678) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.09.2012)
326.- Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün, Çanakkale’de Kürt işçilere saldırı
gerçekleştirildiği iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10679) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.09.2012)
327.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Bursa-Osmangazi’de BDP temsilciliğine yapılan
saldırıya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10680)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.09.2012)
328.- Hatay
Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Şırnak Uludere’de sivillerin ölümüyle
sonuçlanan olaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10681)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.09.2012)
329.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, BELTUR işletmelerinde çalışan işçilerin
sosyal ve özlük haklarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10682) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.09.2012)
330.- Ağrı
Milletvekili Halil Aksoy’un, son dönemlerde bazı vatandaşlara yönelik ayrımcı
saldırıların arttığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10683) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.09.2012)
331.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, bir polis memuru hakkındaki iddialara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10684) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.09.2012)
332.- Muğla
Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, sürücü belgelerinin ve araç ruhsatlarının
değiştirileceği iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10685) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.09.2012)
333.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, iller itibariyle Başbakan ve Cumhurbaşkanının
isminin verildiği kamusal alanlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10686) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.09.2012)
334.- Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Bingöl-Yayladere’de bir patlama sonucu hayatını
kaybeden ve yaralananlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10687) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.09.2012)
335.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, trafik kazalarına ilişkin tespit
tutanaklarının sürücüler tarafından doldurulması uygulamasının olumsuz
sonuçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10688)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
336.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, BDP Bingöl il binasına
yapılan saldırı ile ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10689) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
337.- Hatay
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, Çekmeköy’de yaşanan
olaylar ile ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10690) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
338.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, 2009-2012 yılları arasında yaşanan terör
olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10691)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
339.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, Bingöl Karlıova’da polislere yönelik saldırıya
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10692) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19.09.2012)
340.- Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, bir solistin gözaltında darp edildiği
iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10693)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
341.- Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Manisa’nın bazı mahallerinde yaşandığı iddia
edilen olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10694)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
342.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, Amanos
Dağlarındaki taş ve maden ocaklarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10695) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
343.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, ABD’li film yıldızı ve BM özel elçisi
ile yapılan basına kapalı görüşmeye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10696) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
344.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan’ın, terör saldırılarının yoğun olarak yaşandığı
bölgelerdeki yollarda bulunan menfezlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10697) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.09.2012)
345.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, mayına dayanıklı zırhlı araç kullanımına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10698) (Başkanlığa geliş tarihi:
20.09.2012)
346.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bir müzisyenin gözaltında şiddete
maruz kaldığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10699) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.09.2012)
347.- Muş
Milletvekili Demir Çelik’in, Ankara’da bir protesto mitinginde polis müdahalesi
sonucu bir vatandaşın yaralanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10700) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.09.2012)
348.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, yasaklı kitaplara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10701) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
349.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’nın Pursaklar ilçesindeki bir muhtarlıkta Atatürk portresi,
Türk bayrağı ve İstiklal Marşının kaldırıldığı iddiasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10702) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
350.- İzmir
Milletvekili Musa Çam’ın, ülkemize yasal ve yasal olmayan yollardan giriş ve
çıkış yapan yabancılara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10703) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
351.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, reklam amaçlı kitap, dergi, broşür
ve benzeri yayınların belediye bütçeleri kullanılarak basımı ve dağıtımına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10704) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.09.2012)
352.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Van’ın Muradiye ilçesindeki halk kütüphanesinin ne
zaman açılacağına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10705) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
353.- Van
Milletvekili Nazmi Gür’ün, başta Lim Manastırı ve Adır Adası olmak üzere Van’daki tarihi yapıtların
restorasyonuna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10706) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
354.- Uşak
Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, bir şehit cenazesi
törenindeki sözlerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10707) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
355.- Diyarbakır
Milletvekili Emine Ayna’nın, Diyarbakır’da turizmin geliştirilmesine ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/10708) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.09.2012)
356.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Aksaray Merkeze bağlı bir köy kütüphanesinin
kitap ihtiyacına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10709) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.09.2012)
357.- Samsun
Milletvekili Ahmet Haluk Koç’un, Devlet Tiyatrolarının 2012-2013 döneminde
sahneye koyacağı oyunlar arasında Nazım Hikmet’in eserlerine yer verilmemesine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/10710) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.09.2012)
358.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, 2012 yılı bütçe hedeflerinin
tutturulamamasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/10711)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
359.- İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, Kamu İhale Kanununa tabi kurumlar tarafından
gerçekleştirilen ihalelerle ilgili verilere ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10712) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
360.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, THY’de çalışan
yabancı uyruklu teknisyenlere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10713) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.09.2012)
361.- İstanbul
Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, futbolculara uygulanacak vergilere ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/10714) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.09.2012)
362.- Muş
Milletvekili Demir Çelik’in, belediyelere olağan bütçeleri dışında tahsis
edilen ödeneklere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/10715)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
363.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, 2002 yılından günümüze kamu
çalışanlarının sayısına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10716) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
364.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Van depremi sonrası ertelenen vergilere
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/10717) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19.09.2012)
365.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hazine avukatı olarak atanmayı
bekleyen avukatların atamalarının yapılmamasına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10718) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
366.- İzmir
Milletvekili Hülya Güven’in, engelli araçlarının ilk iktisabında KDV
istisnasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/10719)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
367.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Ankara Merkez ve taşra teşkilatında yapılan
geçici görevlendirmelerle ilgili bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10720) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.08.2012)
368.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, üniversite katkı
paylarının kaldırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10721) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.09.2012)
369.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, bir dernek tarafından medrese adı altında
bir eğitim kurumu açılacağı iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10722) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.09.2012)
370.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, Bakanlıkça geçici görevlendirmesi yapılan
kişilerle ilgili iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10723) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.09.2012)
371.- Manisa
Milletvekili Sakine Öz’ün, özür grubu ataması yapılmayan öğretmenlere ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10724) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04.09.2012)
372.- Manisa
Milletvekili Sakine Öz’ün, yüksek lisans yapma hakkı kazanan öğretmenlerin
atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10725)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04.09.2012)
373.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, üniversitelerde ikinci
öğretim harçlarının kaldırılmamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10726) (Başkanlığa geliş tarihi: 04.09.2012)
374.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, yeni eğitim sistemi ile
ilgili bir açıklamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10727) (Başkanlığa geliş tarihi: 04.09.2012)
375.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarının sorunlarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10728) (Başkanlığa
geliş tarihi: 05.09.2012)
376.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2012 KPSS’nin iptal
edilerek tekrarlanması taleplerine ve öğretmen atamalarının durdurulmasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10729) (Başkanlığa
geliş tarihi: 05.09.2012)
377.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, velilerin sosyal ve ekonomik durumu ile ilgili
bazı verilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10730)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
378.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, çocuğunu okula göndermeyen velilere uygulanacak
cezalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10731)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
379.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğüyle ilgili
bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10732)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
380.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, illerin LYS-YGS-SBS ve
KPSS başarı sıralarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10733) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
381.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, ÖSYM tarafından yapılan sınavlara ve bu
sınavlara yönelik bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10734) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
382.- Sinop
Milletvekili Engin Altay’ın, ÖSYM’nin yaptığı sınavlara ve bunlarla ilgili
açılan adli ve idari soruşturmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10735) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
383.- İzmir
Milletvekili Musa Çam’ın, Avukatlar için Adli Yargı Hâkim ve Savcı Adaylığı
Yarışma Sınavıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10736) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
384.- Ankara
Milletvekili Zühal Topcu’nun, ÖSYM’nin yaptığı
sınavlarla ilgili bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10737) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
385.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Ankara Merkez ve
taşra teşkilatlarında yapılan geçici görevlendirmelere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10738) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
386.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Ankara Altındağ’da
bir ilköğretim okulunun İmam Hatip okuluna dönüşmesini protesto eden bir
ailenin evinin kurşunlandığı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10739) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.09.2012)
387.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, ikili eğitim
uygulanan okullara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10740) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
388.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, öğretmenlerin iller
arası yer değiştirmelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10741) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
389.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, çocuğunun okula
hazır olmadığına dair rapor alan velilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10742) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
390.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, öğretmenlerin eş
durumu atamalarında yaşanan sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/0743) (Başkanlığa geliş tarihi:11.09.2012)
391.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Türkiye genelinde
özel eğitim kurumları ile ilgili verilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10744) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
392.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, mevcut okulların
öğrenci kapasitesinin yeni eğitim sistemine uygunluğuna ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10745) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
393.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, yeni eğitim sistemi
sonrası norm kadro fazlası olan sınıf öğretmenlerinin sorunlarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10746) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.09.2012)
394.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, ilk ve ortaöğretimde
ücretsiz olarak dağıtılan ders kitaplarını basan yayınevlerine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10747) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
395.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin yeni açılan İmam
Hatip Orta Okullarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10748) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
396.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, geçici görevlendirme uygulamasının sona
ermesine yönelik açıklamalarına ve bazı kişilerin Bakanlık Merkez teşkilatında
geçici görevlendirildiği iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10749) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.06.2012)
397.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Eskişehir’de kapatılan bazı okullara ve bundan
kaynaklanan mağduriyete ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10750) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
398.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, yeni eğitim sisteminde
lise ve açık öğretim için yapılan başvurulara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10751) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
399.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Şırnak ilinde eğitim ile ilgili sorunlara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10752) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.09.2012)
400.- Manisa
Milletvekili Sakine Öz’ün, Manisa’daki bazı okullarda öğretmen yetersizliğine
ve yeni eğitim sisteminde yaşanan sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10753) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
401.- İzmir
Milletvekili Mustafa Moroğlu’nun, İzmir’de bazı
okulların satılacağı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10754) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.09.2012)
402.- Bursa
Milletvekili Necati Özensoy’un, öğrencilerin okul masraflarına ve ailelere okul
yardımı yapılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10755) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.09.2012)
403.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, üniversiteyi kazanmasına rağmen tek dersten
kalarak liseden mezun olamayanların mağduriyetlerinin giderilmesine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10756) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.09.2012)
404.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, ÖSYM Başkanı hakkındaki iddialara ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10757) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.09.2012)
405.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Çanakkale’de engellilere hizmet veren Rehberlik ve
Araştırma Merkezi binasının İmam Hatip Okulu yapılacağı iddialarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10758) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.09.2012)
406.- İstanbul
Milletvekili Müslim Sarı’nın, Bakanlıkta çalışan ücretli öğretmenlere ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10759) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.09.2012)
407.- Edirne
Milletvekili Recep Gürkan’ın, üniversite harçlarının ikinci öğretim için
kaldırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10760)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.09.2012)
408.- Antalya
Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, yapılan yönetmelik değişikliklerine ve ders
kitaplarının taşıması gereken niteliklerin değiştirilmesine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10761) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.09.2012)
409.- İstanbul
Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, sürücü kurslarının denetimine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10762) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.09.2012)
410.- İstanbul
Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, Kürtçe öğretmenliği kontenjanına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10763) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.09.2012)
411.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural’ın, Başbakan, Cumhurbaşkanı ve Bakanlara hangi üniversiteler
tarafından fahri doktora unvanı verildiğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10764) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.09.2012)
412.- Muğla
Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, ikinci öğretim harçlarının kaldırılıp
kaldırılmayacağına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10765) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.09.2012)
413.- Muğla
Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, atanamayan öğretmenlere ve esas mesleği
öğretmenlik olmayan vekil öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10766) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.09.2012)
414.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, özel eğitim, mesleki eğitim ve iş
uygulama merkezlerine devam eden engelli öğrencilerin yönetmelik değişikliği
nedeniyle yaşadıkları mağduriyete ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10767) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.09.2012)
415.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, ders kitapları ve
eğitim araçları yönetmeliğinde yapılan bazı değişikliklere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10768) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.09.2012)
416.- Manisa
Milletvekili Sakine Öz’ün, seçmeli derslerle ilgili bazı iddialara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10769) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.09.2012)
417.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, bazı yönetmeliklerde yapılan değişikliklere ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10770) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.09.2012)
418.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Talim Terbiye Kurulu
Başkanlığı yönetmeliğinde yapılan bazı değişikliklere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10771) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.09.2012)
419.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’taki bazı okulların bakım, onarım ve su
ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10772)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
420.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın, Kartepe’deki bir okulun
eksikliklerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10773)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
421.- Uşak
Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, öğretmen
evlerinin kapatılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10774) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
422.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Rize, Gümüşhane ve Bayburt’un köylerindeki kitap
ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10775)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
423.- Van
Milletvekili Nazmi Gür’ün, Van’da deprem sonrası okulların fiziki durumlarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10776) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.09.2012)
424.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, ülkemize sığınan Suriyeliler ile Suriye’de
eğitim gören Türk vatandaşlarına sağlanan özel öğrenci uygulamasına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10777) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.09.2012)
425.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, özel eğitim merkezlerinden kayıtları silinen
engellilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10778)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
426.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 10 Eylül 2012 tarihinde yapılan öğretmen atamalarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10779) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.09.2012)
427.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, yeni eğitim-öğretim sistemi ile ilgili verilere
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10780) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.09.2012)
428.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, İstanbul’da yeni eğitim sistemi sonrası ortaya
çıkan sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10781)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
429.- Ankara
Milletvekili Zühal Topcu’nun, öğretmen adayları için
KPSS geçerlilik süresinin 1 yıl olarak belirlenmesine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10782) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
430.- Ankara
Milletvekili Zühal Topcu’nun, ortaöğretim ve önlisans için KPSS’de adayların
sınav giriş yeri mağduriyeti yaşamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10783) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
431.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu’nun, SBS sonrası yerleşemeyen öğrencilere
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10784) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19.09.2012)
432.- Ankara
Milletvekili Zühal Topcu’nun, rehber öğretmen
atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10785)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
433.- Ankara
Milletvekili Zühal Topcu’nun, yardımcı doçentlerin
kadro mağduriyetine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10786) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
434.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, seçmeli derslerle ilgili bazı iddialarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10787) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13.09.2012)
435.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, kadınların eğitim ve işgücüne katılımına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10788) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19.09.2012)
436.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Van’da okul binalarının yetersizliğine ve eşlerinden
ayrı yaşayan öğretmenlerin mağduriyetine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10789) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
437.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, Konya’daki bir genel lisenin İmam Hatip
Lisesine dönüştürülmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10790) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
438.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, ilköğretim çağındaki öğrencilerin okula
devamlarını izlemek için kullanılan aşamalı devamsızlık yöntemine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10791) (Başkanlığa geliş tarihi:
20.09.2012)
439.- Ankara
Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun, öğrencilere bazı il başkanlarınca Başbakan’ın
broşürlerinin dağıtıldığı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10792) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.09.2012)
440.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars’taki okul ve
öğretmen ihtiyacı ile öğretmenlerin barınma sorununa ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10793) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.09.2012)
441.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, yeni eğitim sisteminin getirdiği bazı
sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10794)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
442.- Manisa
Milletvekili Sakine Öz’ün, yönetmelik değişikliği sonrası 23 yaşından gün almış
engellilerin özel eğitim uygulama merkezlerindeki kaydının silinmesine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10795) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.09.2012)
443.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, yeni eğitim sisteminde okulların
kapasite, öğretmen kadrosu, güvenlik ve araç gereç bakımından yeterliliğine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10796) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.09.2012)
444.- İstanbul
Milletvekili Erdoğan Toprak’ın, okulların iç ve dış mekan güvenliğinin
sağlanmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10797)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
445.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, yeni eğitim sistemi kapsamında okullardaki
derslik ve öğrenci sayılarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10798) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
446.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, başka devletler tarafından düşürülen Türk
savaş uçaklarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10799) (Başkanlığa geliş tarihi: 04.09.2012)
447.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, asker oğlunun yemin törenine alınmayan bir
vatandaşa ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10800)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
448.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Afyonkarahisar’da bir cephanelikte meydana gelen
patlamaya ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10801)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
449.- İzmir
Milletvekili Birgül Ayman Güler’in, Afyonkarahisar’da bir cephanelikte meydana
gelen patlamaya ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10802)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.09.2012)
450.- İzmir
Milletvekili Birgül Ayman Güler’in, Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin moral
durumuna ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10803)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.09.2012)
451.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Afyonkarahisar’da bir cephanelikte meydana
gelen patlamaya ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10804)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.09.2012)
452.- Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün’ün, Şırnak Beytüşşebap’ta bir PKK’lı cenazesinin
geçişi sırasında Türk Bayrağının indirilmesi emri verildiği iddialarına ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10805) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.09.2012)
453.- İstanbul
Milletvekili Osman Korutürk’ün, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan
Başdanışmanının terörle mücadeleyle ilgili bir açıklamasına ilişkin Milli
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10806) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.09.2012)
454.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Afyonkarahisar’da bir
cephanelikte meydana gelen patlamaya ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10807) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
455.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Afyonkarahisar’da bir mühimmat deposunda meydana
gelen patlamaya ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10808)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.09.2012)
456.- Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün’ün, Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin moral
durumuna ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10809)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.09.2012)
457.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, Afyonkarahisar’da bir cephanelikte meydana
gelen patlamaya ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10810)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.09.2012)
458.- Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün’ün, Türk Silahlı Kuvvetlerinin teknolojik
yeterliliğine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10811)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.09.2012)
459.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Genelkurmay Elektronik Sistemler Komutanlığının
MİT’e bağlanmasının istihbarat zafiyetine yol açtığı iddialarına ilişkin Milli
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10812) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.09.2012)
460.- İstanbul
Milletvekili Osman Korutürk’ün, uluslararası savunma alanında kurulan bir
şirkete ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10813)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.09.2012)
461.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Afyonkarahisar’da bir cephanelikte meydana gelen
patlama ile ilgili iddialara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10814) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
462.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Afyonkarahisar’daki patlamada şehit olan askerlerle
ilgili Genelkurmay Başkanının bir açıklamasına ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10815) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.09.2012)
463.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Bingöl’deki askeri
konvoyun saldırıya uğraması ile ilgili iddialara ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10816) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.09.2012)
464.- Hakkari
Milletvekili Adil Kurt’un, terörle mücadelede hayatlarını kaybedenlerin, yoksul
ailelerin çocukları olmasına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10817) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.09.2012)
465.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Doğu ve Güneydoğu’daki Kabul Toplama Merkezlerine
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10818) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.09.2012)
466.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van Gölü’nün temizlenmesi ve turizme kazandırılması
çalışmalarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10819) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.08.2012)
467.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün’ün, Tunceli’de meydana gelen orman yangınlarına ilişkin Orman ve
Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10820) (Başkanlığa geliş tarihi:
03.09.2012)
468.- Niğde
Milletvekili Doğan Şafak’ın, Darboğaz Sulama Kanalı projesi ile ilgili
iddialara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10821)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
469.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Gümüşhane-Torul’da
yapılması planlanan HES projesine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10822) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
470.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Söylemez Barajı ile ilgili çalışmalara ilişkin Orman
ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10823) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.09.2012)
471.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, 2002 yılından günümüze,
çıkan orman yangınlarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10824) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
472.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt’un, Han ilçesinin içme suyu sorununa ilişkin Orman ve
Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10825) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.09.2012)
473.- Amasya
Milletvekili Ramis Topal’ın, Amasya’da ithal edilen
hayvanlar ile ilgili bazı iddialara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10826) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
474.- İzmir
Milletvekili Hülya Güven’in, toplumsal olaylarda kullanılan gazların insan
sağlığı üzerindeki etkilerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10827) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.08.2012)
475.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Kırklareli Devlet
Hastanesinde fluoroskopi cihazının olmamasına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10828) (Başkanlığa geliş tarihi:
03.09.2012)
476.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, merkezi hastane randevu sisteminin işleyişine ve
ücretli olmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10829)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04.09.2012)
477.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, öldürülen PKK’lılara ait cesetlerden iç
organların çıkartılarak organ naklinde kullanıldığı iddialarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10830) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
478.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat Devlet Hastanesinin ve ek inşaatlarının
maliyetine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10831) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07.09.2012)
479.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, ithal ürünlerin denetimine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10832) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.09.2012)
480.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık’ın, Erzincan’daki Mengücek
Araştırma Hastanesi binasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10833) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.09.2012)
481.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık’ın, Erzincan’daki devlet hastanelerinin kapatılacağı
iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10834)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.09.2012)
482.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Silifke Devlet Hastanesinin eksikliklerine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10835) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.09.2012)
483.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, Ankara 2 No’lu F Tipi
Cezaevinin revir kapasitesine ve hükümlülerin muayene esnasında maruz
kaldıkları davranışlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10836) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.09.2012)
484.- Adana
Milletvekili Ali Demirçalı’nın, aile hekimliği
uygulamasına ve aile hekimlerinin sorunlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10837) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
485.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, 2011-2012 öğretim yılında 8’inci sınıflara Td aşısı yapılmamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10838) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
486.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Çankırı ili Orta ilçesindeki sağlık kurumlarına
ve kapasitelerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10839)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
487.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Alo 182 hattı
uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10840)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
488.- İzmir
Milletvekili Hülya Güven’in, kas hastası engellilerin tedavilerinde yaşanan
sorunlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10841) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19.09.2012)
489.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde sivil halka
ve mültecilere hizmet veren ambulans sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10842) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.09.2012)
490.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, muayene, ilaç ve reçete katılım paylarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10843) (Başkanlığa geliş tarihi:
20.09.2012)
491.- İzmir
Milletvekili Alaattin Yüksel’in, evrensel hizmet gelirlerinin hangi amaçlarla
kullanıldığına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10844) (Başkanlığa geliş tarihi: 04.09.2012)
492.- Antalya
Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, otoyollarda hızlı geçiş sistemine ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/10845)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
493.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Giresun’da yolların ve yaya
geçitlerinin engellilerin kullanımına uygun hale getirilmesine ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/10846)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
494.- Tekirdağ
Milletvekili Emre Köprülü’nün, Çorlu-Tekirdağ yolunun bir bölümünde devam eden
duble yol çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10847) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.09.2012)
495.- İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, Kuzey Marmara Otoyolu Projesine ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/10848)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
496.- İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, 6288 sayılı Kanunun 3. ve 4. maddeleri
kapsamında Bakanlığa yapılan başvurulara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/10849) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.09.2012)
497.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, HGS’nin uygulanmasında yaşanacak
sorunlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10850) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
498.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, HGS’nin
uygulanmasında yaşanacak sorunlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10851) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.09.2012)
499.- Hatay
Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Hatay Havaalanında sahte ve çalıntı kredi
kartı, para ve pasaportlarda artış olduğu iddialarına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/10852) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07.09.2012)
500.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, otoyol ve köprü geçişlerinde OGS,
KGS ve HGS sistemlerine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10853) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.09.2012)
501.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, yol kusurlarından kaynaklanan
trafik kazalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10854) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
502.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Söke-Kuşadası yol yapım çalışmalarına
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10855) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
503.- Manisa
Milletvekili Sakine Öz’ün, Salihli-Akhisar yolunun daha güvenli hale
getirilmesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10856) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.09.2012)
504.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Erzurum –Tekman yoluna ilişkin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/10857) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.09.2012)
505.- İstanbul
Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, internet erişimine ve güvenli internet
ilkelerine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10858) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.09.2012)
506.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin internet sitesine
yapılan saldırıya ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10859) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
507.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Bitlis ilinde devam eden karayolu
çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10860) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
508.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Siirt ilinde devam eden karayolu
çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10861) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.09.2012)
509.- Samsun
Milletvekili Ahmet Haluk Koç’un, Samsun Göl-Vezirköprü yol yapım çalışmalarına
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10862) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.09.2012)
510.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Van’da bir köyde deprem nedeniyle evi yıkılan bir
kişiye ev yardımı yapılmadığı iddialarına ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/10863) (Başkanlığa geliş tarihi:
03.09.2012)
511.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği yönetimiyle
ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı
soru önergesi (7/10864) (Başkanlığa geliş tarihi: 04.09.2012)
512.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, 2002-2012 yılları arasında Avrupa Birliğinden
alınan hibelere ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10865) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.09.2012)
Meclis Soruşturması Önergesi
1.- Aydın
Milletvekili Bülent Tezcan ve 111 Milletvekilinin; bazı milletvekillerinin
yargılanmaları ve dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargıya talimat
verdiği, yargıya müdahale ederek yürütme erkini ölçüsüz ve hukuk tanımaz
biçimde kullandığı, Anayasa’nın 2’nci, 9’uncu ve 138’inci maddeleriyle
bağdaşmayan bu eyleminin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 257’nci maddesinde
düzenlenen görevi kötüye kullanma, 277’nci maddesinde düzenlenen yargı görevi
yapanı etkileme ve 288’inci maddesinde düzenlenen adil yargılamayı etkileme
suçlarına uyduğu iddiasıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında bir Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/1) (Başkanlığa Geliş Tarihi:
01/10/2012)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Hatay
Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Suriye politikalarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7823)
2.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık’ın, kürtajla ilgili bazı açıklamalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7827)
3.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık’ın, sezaryen doğumla ilgili bazı açıklamalarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7828)
4.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, 2002’den bugüne meydana
gelen sel vakalarına ve İstanbul’da yaşanan sel felaketine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7829)
5.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Kürtçe’nin
gündelik hayatta kullanımındaki sıkıntılara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7831)
6.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık’ın, Başbakan’ın kürtaj ile ilgili açıklamalarına ve
konuyla ilgili olarak Bakanlık tarafından alınması gereken önlemlere ilişkin
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7837)
7.- Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, İsrail savaş uçaklarının KKTC sahasını ihlal
ettiğine yönelik iddialara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7844)
8.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan’ın, Bakanlık personelinin görev yaptığı ülkenin dilini
bilip bilmediğine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7845)
9.- Bursa
Milletvekili Aykan Erdemir’in, Samsun’da gerçekleştirilen 19 Mayıs
etkinliklerinde bir kadın ve bir erkek sporcunun güreş tutmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7855)
10.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu’nun, İstanbul’da yaşanan sel felaketine ve bir çocuğun yaşadığı
mağduriyete ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7866)
11.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’da
yapılan kamu yatırımlarına ve ayrılan ödenek miktarına ilişkin Kalkınma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7872)
12.- İstanbul Milletvekili Sabahat Akkiray’ın, Atatürk Kültür Merkezinin tadilatına ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/7874)
13.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin’in,
ortaöğretim ders kitaplarında yapılan bir değişikliğe ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7879)
14.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin,
Kars-Digor yolunun asfaltlanmasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7898)
15.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
Kütahya-Balıkesir karayoluna ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7899)
16.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün,
Şereflikoçhisar-Aksaray karayolunun yapım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7900)
17.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Ankara’dan
yurtdışına doğrudan uçuşların başlatılmasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7901)
18.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’da
yapılan kamu yatırımlarına ve ayrılan ödenek miktarına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7902)
19.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Şaphane
ilçesini Gediz-Simav karayoluna bağlayan karayoluna ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7903)
20.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
Simav-Dağardı-Harmancık-Bursa karayoluna ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7904)
21.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Pazarlar
ilçesini Gediz-Simav karayoluna bağlayan karayoluna ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7905)
22.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın,
112 Acil Servis hizmetlerinin geliştirilmesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7906)
23.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer’in,
Tekirdağ Limanında meydana gelen bir kaza ile ilgili ihmal iddialarına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7907)
24.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın,
Artvin’in havaalanı ihtiyacına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7908)
25.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Başbakanlık
Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Dubai temsilciliğine ataması yapılan bir
kişiyle ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/7909)
No: 6
8 Ekim 2012 Pazartesi
Tasarı
1.- Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/690) (Plan ve Bütçe ile İçişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.10.2012)
Teklifler
1.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin; Kanuni Sultan
Süleyman'ın Portresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Yerleşkesinde Yer Alan
Binalara Asılması Hakkında Kanun Teklifi (2/881) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik
ve Spor Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 02.10.2012)
2.- İzmir
Milletvekili Alaattin Yüksel'in; Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu ile
Bankacılık Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/882)
(Adalet ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 02.10.2012)
3.- Ankara
Milletvekili İzzet Çetin'in; 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/883) (Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
01.10.2012)
4.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin; Türk Bayrağı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/884) (İçişleri
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 02.10.2012)
5.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; 31/5/2006 Tarihli ve 5510 Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/885) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile
Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 02.10.2012)
6.- Mersin
Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Devlet Memurları
Kanununda ve İş Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/886)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile Plan ve
Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 02.10.2012)
7.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir'in; Göcek Adıyla Bir İlçe Kurulmasına İlişkin Kanun
Teklifi (2/887) (Plan ve Bütçe ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02.10.2012)
8.- Kocaeli
Milletvekilleri Mehmet Hilal Kaplan ve Haydar Akar ile 1 Milletvekilinin; Bir
İl, Üç İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/888) (Plan ve Bütçe ile
İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.10.2012)
9.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/889) (Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03.10.2012)
10.- İstanbul
Milletvekili Sedef Küçük'ün; 5449 Sayılı Kalkınma
Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/890) (Kadın Erkek Fırsat Eşitliği; Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03.10.2012)
11.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Yükseköğretim Kanunu ile Yükseköğretim
Kurumlarında İkili Öğretim Yapılması, 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/891) (Milli Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03.10.2012)
Tezkereler
1.- Diyarbakır
Milletvekili Emine Ayna'nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1009) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.10.2012)
2.- Siirt
Milletvekili Gültan Kışanak'ın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1010) (Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03.10.2012)
3.- Mardin
Milletvekili Ahmet Türk'ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1011) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.10.2012)
4.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1012) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.10.2012)
5.- Batman
Milletvekili Ayla Akat'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1013) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.10.2012)
6.- Hakkari
Milletvekili Selahattin Demirtaş'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1014) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.10.2012)
7.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1015) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.10.2012)
8.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1016) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.10.2012)
9.- Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1017) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.10.2012)
10.- Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmaz'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1018) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.10.2012)
11.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1019) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.10.2012)
12.- Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1020) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.10.2012)
13.- Van Milletvekili Özdal
Üçer'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/1021) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03.10.2012)
14.- Van Milletvekili Aysel Tuğluk'un Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1022) (Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03.10.2012)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Mardin
Milletvekili Erol Dora’nın, Mardin E Tipi Cezaevindeki zehirlenme vakalarına ve
alınan önlemlere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/6723)
2.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları
ile bu kurulların başkan ve üyelerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6727)
3.- İzmir
Milletvekili Musa Çam’ın, 2002’den bugüne kadar yapılan Adalet Saraylarına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/6733)
4.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, PARDUS İşletim Sistemine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7921)
5.- Bolu
Milletvekili Tanju Özcan’ın, Uludere olayıyla ilgili bazı iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7922)
6.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün bakım yetkisini
iptal ettiği bir havacılık şirketi ile ilgili iddialara ve Ankara Büyükşehir
Belediyesi tarafından yapılan ihaleye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7923)
7.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunulması
amacıyla Hükümete verilen iznin kullanılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7926)
8.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir’in, kürtaj ve sezaryenle ilgili açıklamalarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7930)
9.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir’in, kredi kartı mağdurlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7931)
10.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, bazı açıklamalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7936)
11.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığa bağlı, ilgili veya ilişkili kurum ve
kuruluşlara hizmet sağlayan taşeron firmalara ve taşeron firma çalışanlarının
sorunlarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7954)
12.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, bakıma muhtaç çocuğu olup tutuklu yargılanan
annelere ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7955)
13.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Suriye
sınırında bir tampon bölge oluşturulacağı iddialarına ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7962)
14.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yapılan
yurtdışı seyahatlerine ve bu seyahatlerdeki toplam harcamalara ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7963)
15.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
Afganistan’da şehit olan askerlere ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7964)
16.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, bir
İngiliz gazetesindeki Türkiye ile ilgili haberlere ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7965)
17.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığa
bağlı, ilgili veya ilişkili kurum ve kuruluşlara hizmet sağlayan taşeron
firmalara ve taşeron firma çalışanlarının sorunlarına ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7966)
18.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, PARDUS
İşletim Sistemine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7967)
19.- Sivas Milletvekili Malik Ecder
Özdemir’in, Dünya Uygur Kurultayına ve Sincan Uygur Özerk Bölgesine ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7968)
20.- Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün, Suriyeli
muhaliflere yaptığı bir açıklamaya ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7969)
21.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Suriyeli
isyancı gruplara silah yardımı yapıldığı iddialarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7983)
22.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığa
bağlı, ilgili veya ilişkili kurum ve kuruluşlara hizmet sağlayan taşeron
firmalara ve taşeron firma çalışanlarının sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7985)
23.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın,
Karakaya Baraj Gölünde meydana gelen feribot kazasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8000)
24.- Antalya Milletvekili Gürkut
Acar’ın, kalkınma ajansı heyetlerinin yurtdışı ziyaretlerine ilişkin Kalkınma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8007)
25.- Adana Milletvekili Ümit Özgümüş’ün,
kalkınma ajanslarında emekli valilerin görev almasına ilişkin Kalkınma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8008)
26.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bir
ders kitabında yer alan bir şiirdeki bazı ifadelerin çıkarılmasına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/8014)
27.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemir’in,
ortaöğretim kurumlarındaki öğrenci devamsızlık-larına
ve alınan sağlık raporlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/8020)
28.- Muğla Milletvekili Nurettin Demir’in, Deniz
Kuvvetleri Komutanlığı personeli ile ilgili bazı verilere ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8024)
29.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığa
bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşlarda koruma güvenlik görevlisi
olarak çalışan personele ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8040)
30.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yeni
dijital radar sistemine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8041)
31.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, PTT memurları
ve dağıtıcılarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/8042)
32.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığa
bağlı, ilgili veya ilişkili kurum ve kuruluşlara hizmet sağlayan taşeron
firmalara ve firma çalışanlarının sorunlarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/8043)
33.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun,
Elbistan’daki bazı köy yollarının yapımına ve asfaltlarının yenilenmesine
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8044)
34.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, 444’lü
numaralar aracılığıyla yapılan para transferlerine ve yaşanan mağduriyete
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8045)
35.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun,
Elbistan’daki bazı yolların yapım ve onarımına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/8046)
36.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, Türkiye’deki
havaalanlarına, uçuş sayılarına ve yaşanan rötarlara ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/8047)
37.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığa
bağlı, ilgili veya ilişkili kurum ve kuruluşlara hizmet sağlayan taşeron
firmalara ve taşeron firmaların çalışanlarının sorunlarına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/8048)
38.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin,
kürtajla ilgili ifadelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8053)
39.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, emekli bir
Genelkurmay Başkanı döneminde yaşananlara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/8055)
40.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kuzey
Afrika ve Arap ülkelerinde meydana gelen ayaklanmalar nedeniyle Türk
şirketlerinin karşılaştıkları sorunlara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/8059)
41.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Malatya-Kürecik’teki radar sistemine ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8060)
42.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
Türkiye-Suriye ilişkilerine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8061)
43.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, 2009-2012
yılları arasında belediyelere altyapı uygulama projeleri kapsamında yapılan
mali yardımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8085)
44.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa ve
İzmir’in U-20 Dünya Futbol Şampiyonasının yapılacağı iller arasından
çıkarılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/8086)
45.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, eğitim
çalışanlarına yönelik şiddet olaylarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/8097)
46.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, eğitim
sisteminin bazı sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/8099)
47.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Pınarhisar’da kamulaştırılacak arazilerin mağduriyete
yol açacağı iddialarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8101)
48.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın,
Salihli-Gölmarmara-Akhisar yol projesindeki köprülerle ilgili çalışmalara
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8106)
49.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın,
Salihli-Gölmarmara-Akhisar yoluna ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8107)
50.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Salihli
Organize Sanayi Bölgesinin yaya geçidi sorununa ilişkin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/8108)
51.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın,
karayollarında geçiş ücretlerinin belirlenmesi hakkındaki yönetmeliğin
yürürlüğe girmesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8109)
52.- Kastamonu Milletvekili Emin Çınar’ın,
Devrekâni Kavşağı ve Oyrak Mevkiindeki yol yapımına
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8110)
53.- Kastamonu Milletvekili Emin Çınar’ın, Kadıdağı Mevkiindeki yol yapımına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/8111)
No: 7
9 Ekim 2012 Salı
Tasarılar
1.- Vergi
Konularında Karşılıklı İdari Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/691) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.10.2012)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Ruanda Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kapsamlı
İşbirliğine Dair Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı (1/692) (Dışişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.10.2012)
3.-
Milletlerarası Finansman Kurumu Ana Anlaşmasının Tadil Edilmesine İlişkin
Guvernörler Kurulu Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/693) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.10.2012)
Teklifler
1.- Malatya
Milletvekili Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin; Malatya'da Büyükşehir Kurulması
Hakkında Kanun Teklifi (2/892) (Plan ve Bütçe ile İçişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09.10.2012)
2.- Adana
Milletvekili Ali Demirçalı'nın; 4447 Sayılı Kanun
Teklifi (2/893) (Milli Savunma; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan
ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 04.10.2012)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 19 Milletvekilinin, iş kazalarının nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/361) (Başkanlığa geliş tarihi:
07/12/2011)
2.- Ağrı
Milletvekili Halil Aksoy ve 21 Milletvekilinin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerinden diğer bölgelere yapılan göçlerin nedenlerinin ve bunların
sonuçlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/362) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/12/2011)
3.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici ve 21 Milletvekilinin, engelli vatandaşların
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/363) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/12/2011)
9 Ekim 2012 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT (Ordu), Tanju ÖZCAN (Bolu)
BAŞKAN – Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 5’inci Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN –
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için beş
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un, yeni
yasama yılında Genel Kurul çalışmalarının ülkemize ve milletimize barış ve
huzur getirmesini dileyen konuşması
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatil sürecinden sonra, görev
ifa ettiğim 24’üncü Dönem, ikinci yasama yılı için, birlikte
gerçekleştirdiğimiz bu ilk birleşimde, Genel Kurul çalışmalarımızın ülkemize ve
milletimize barış ve huzur getirmesini diliyorum.
Millî iradenin ve
halk egemenliğinin tecelli ettiği yer olan Türkiye Büyük Millet Meclisi,
yükselmenin ve kalkınmanın en büyük güç kaynağıdır. Demokrasinin kalbinin
attığı ve özgürlüklerin merkezi olan bu kurum, milletimizin ve ülkemizin her
zaman önünü açan çareleri üretme başarısını göstermiş, yüksek sorumluluk
bilinci içerisinde halkımızın umudu olmaya, ülkemizin sorunlarına milletimizin
menfaatleri doğrultusunda çözümler üretmeye devam etmektedir.
Meclisimiz bu
yasama döneminde de millî hedeflerimizi gerçekleştirmek ve ülkemizin huzur ve
refahı için çalışacaktır. İnanıyorum ki milletvekillerimiz aldığı temsil
görevini demokratik olgunluk, siyaset hukukunun tanzim ve inşasıyla uzlaşma
dilini yakalayarak mümkünü hiç etmemek için gerekli çabayı göstereceklerdir.
24’üncü Dönem İkinci Yasama Yılında Meclisimizi bekleyen en önemli gündem
maddesi yeni anayasa konusudur. Ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı
altında görev yaptığım bütün milletvekillerimizin, terörün bir insanlık suçu
olduğu yönünde aynı düşünceyi paylaştıkları kanaatini de taşımak istiyorum.
İnsan hayatına kasteden, kan döken, can yakan terör ve terör şebekelerine karşı
mutlaka güçlü bir irade sergilenmeli ve bu irade hiçbir zaman politik rekabete
feda edilmemelidir.
Bu vesileyle
24’üncü Dönem İkinci Yasama Yılı Genel Kurul çalışmalarının sevgi ve hoşgörü
temelinde daha saygın, daha verimli geçmesini umuyor, gayretlerimizin toplumsal
barış ve birliğimize güç sağlamasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk
söz, Ankara’nın başkent oluşunun 89’uncu yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen
Ankara Milletvekili Nurdan Şanlı’ya aittir.
Buyurun Sayın
Şanlı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Nurdan Şanlı’nın, Ankara’nın
başkent oluşunun 89’uncu yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
NURDAN ŞANLI
(Ankara) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Ankara’nın başkent oluşunun
89’uncu yıl dönümü nedeniyle gündem dışı söz almış bulunuyorum ve bu vesileyle
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Ankara’nın
tarihine kısaca bakacak olursak, Ankara’nın tarihinin Anadolu’nun en önemli
uygarlığı olan Hattilere kadar uzandığını görüyoruz
ve tarihî kaynaklara göre, Ankara’nın ilk adının Galatlarca verildiği öne
sürülen “Ancyra” olduğu, Türklerin Anadolu’ya
yerleşmesinden sonra ise “Engürü” ve “Engüriye” olarak değişime uğradığı, Batılı kaynaklarda
“Angora” olarak geçtiği, 20’nci yüzyılın başlarında “Angara”
biçimini alan kentin adının daha sonra “Ankara”ya
dönüştüğü kaydedilmektedir.
Osmanlılar,
Ankara’yı 1354 yılında Orhan Bey zamanında ele geçirmişler, daha sonra
Karamanlıların eline geçen şehir çeşitli savaşlara sahne olmuştur. En önemlisi
ise Yıldırım Bayezid’in Timur’a yenilmesiyle sonuçlanan ve 1402’de gerçekleşen
Ankara Savaşı’dır. Ankara, 1413 tarihinde Osmanlı topraklarına kesin olarak
dâhil edilmiş ve Anadolu eyaletine bağlı bir sancak hâline gelmiştir.
Osmanlı
İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı’ndan yenilerek çıkması ve Mondros
Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasını müteakip, Mustafa Kemal Atatürk 19 Mayıs
1919’da Millî Mücadele’yi başlatmak üzere Samsun’a çıkmış, 21-22 Haziran 1919
gecesi Amasya’da Amasya Genelgesi hazırlanmış, daha sonra da Erzurum ve Sivas
Kongreleri toplanmış ve çok önemli tarihî kararlar alınmıştır. Kongreler
sonucunda “Heyeti Temsiliye” adıyla teşekkül
ettirilen yürütme organıyla İstanbul Hükûmeti arasında, 20-22 Ekim 1919’da
Amasya Görüşmeleri yapılmış ve bu görüşmeler sonucunda Heyeti Temsiliye, Osmanlı Hükûmeti tarafından resmen tanınmıştır.
Mustafa Kemal,
Kurtuluş Savaşı’nın, coğrafi ve stratejik konumu nedeniyle Ankara’dan
yönetilmesinin uygun olacağını düşünüyordu. Arkadaşlarıyla birlikte 27 Aralık
1919’da Ankara’ya geldi ve burada büyük bir coşkuyla karşılandılar. Ziraat
Mektebi’ne yerleşen Atatürk, artık çalışmalarını hem buradan hem de Ankara
Garı’nda bulunan ve bugün müze olarak değerlendirilen Atatürk Konutu’nda
kalarak yürütecekti. Ankara, artık Kurtuluş Savaşı’nın merkezi ve karagâhı durumuna gelmişti. Lozan Anlaşması’nın 24 Temmuz
1923 tarihinde imzalanmasından sonra, hükûmet merkezinin neresi olacağı konusu
gündeme gelmiş, 9 Ekim 1923’te 15 milletvekili, Türkiye Büyük Millet Meclisine
kanun teklifi sunarak Ankara’nın başkent olmasını teklif etmişlerdir.
Ankara’nın
başkent olması için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilen teklifin
son paragrafında: “Devletin idare merkezinin yeni şekilde tesis ve gelişmesine
bir an önce başlamak, iç ve dış tereddütlere son vermek için alttaki kanun
maddesinin kabulünü arz ve teklif ederiz.” denilmiştir.
13 Ekim 1923’te
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen tek maddelik yasa ile Ankara artık
yeni devletin başkenti olmuştur. Ankara’nın başkent olmasında stratejik,
jeopolitik ve coğrafi konumu büyük rol oynamıştır. Başkent oluşundan sonra
büyük bir gelişim ve değişim içerisine giren Ankara, cumhuriyetin ilanından
sonra hafızalara yer eden “Ankara, Türkiye'nin kalbidir.” sözünü de hak
etmektedir. Bugün, yüz ölçümü ve nüfusuyla olduğu kadar, şehir planıyla,
eğitim, kültür, sağlık, ulaşım, sanayi gibi tüm alanlarda vermiş olduğu
hizmetlerle de dünyanın sayılı şehirleri arasında yer almaktadır.
Başkent
Ankara’mız, tarihî turistik mekânları ve mesire yerleriyle de çok önemli bir
yerleşim merkezi hâline gelmiştir. İktidarımız döneminde başkentimiz marka bir
şehir hâline gelmiş, bunun için her alanda gerekli adımlar atılmış ve her şeyin
en iyisine layık olan Ankaralı hemşehrilerimizin
hizmetine sunulmuştur. Ayrıca, 2023 hedeflerimiz arasında Ankara’mızın da 2023
hedefleri belirlenmiş ve bu hedeflerin hayata geçirilmesi için çalışmalara
başlanmış ve büyük bir hızla da devam etmektedir. Ankaralı hemşehrilerimizden
aldığımız destek ve güvenle daha ileri hedeflere yürümeye ve onlara hizmet
etmeye devam edeceğiz.
Sözlerimi burada
bitirirken, Ankara’nın başkent oluşunun 89’uncu yıl dönümünü bir daha kutluyor,
Genel Kurulu saygılarımla bir kez daha selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Gündem dışı
ikinci söz, Balkan savaşlarının 100’üncü yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen
Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü’ye aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü’nün, Balkan
savaşlarının 100’üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
EMRE KÖPRÜLÜ
(Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Balkan savaşlarının
100’üncü yıl dönümü dolayısıyla söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel
Kurulu saygılarımla selamlarım.
8 Ekim 1912
tarihinde başlayan ve telafisi mümkün olmayan kayıplara yol açan Balkan
savaşları, tarihimizin en acı sayfalarından bir tanesidir. Osmanlı Devleti’nin
Balkanlardaki varlığını sona erdiren ve tüm bölge ülkelerinin de kendi
aralarında savaşmalarına neden olan Balkan savaşlarının üzerinden tam bir asır
geçti. Geride yüz binlerce ölü ve yaralı ve de tabii ki milyonlarca da evinden,
doğduğu topraklardan sürülen, uzaklaştırılan insanlar kaldı.
Balkanlar,
kıtaların, inançların, kültürlerin, medeniyetlerin ve milletlerin kesiştiği bir
bölgedir. Jeopolitik konumu, dağlık coğrafyası ve özellikle de bölge üzerinde
çıkarları bulunan dış güçlerin sürekli müdahaleleri nedeniyle, burada yaşayan
toplumlar bir türlü kaynaşıp bütünleşememişlerdir. Bu topluluklar, özellikle de
Osmanlının zayıflamasıyla birlikte, bir ulus kimliğinde, bir ortak paydada
buluşamadıkları için sürekli küresel güçlerin hedef alanında kalmışlar,
inançların, etnik kimliklerin kışkırtılması ile de birbirleriyle çatışan bir
yapının içerisine sokulmuşlardır. Bu yüzden, Balkanlarda tarih boyunca savaş ve
çatışmalar eksik olmamıştır.
Bu bölge,
günümüzde de dünyanın en gerilimli bölgelerinin başında yer almaktadır. Balkan
savaşları sonucunda, değerli milletvekilleri, Osmanlı Devleti çok büyük bir
oranda toprak kaybetmekle kalmamış, bunun yanında da savaşlar neticesinde,
Osmanlıya karşı savaşan devletler, bölgede yaşayan Türk ve diğer Müslümanlar
üzerinde büyük bir kıyımın, soykırımın gerçekleştirilmesine neden olmuştur.
Sadece Balkan
bölgesinde değil, bugün, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ illerimiz de aylarca
Bulgar işgali altında kalmış, Trakya, tarihinin gördüğü en ağır zulümleri bu
dönemde yaşamıştır. Tarihçilere göre bu süreçte 650 bin Türk-Müslüman
öldürülmüş, 1 milyon Türk ise
topraklarını, mallarını can korkusuyla terk ederek Anadolu’ya ve Doğu
Trakya’ya göç etmek zorunda kalmıştır.
Değerli
milletvekilleri, çok önemlidir ki, o tarihte soydaşlarımız üzerine işlenen
soykırım diğer devletlerin âdeta bir millî politikası olmuştur. Etnik
kimlikleri, inanç farklılıklarını körükleyen emperyalist devletler bu yaşananlara kör, sağır, dilsiz
kalmışlardır. O tarihte uygulanan soykırım politikasının bir benzeri, seksen
yıl sonra, 92-95 yılları arasında Bosna Savaşı’ndaki Srebrenica
katliamında da aynen yaşanmış ve tekrarlanmıştır. Balkanlarda yaşayan insanlar,
sırf farklı oldukları için katledilmişler, malları gasbedilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, Balkan Savaşları bize şunu açık olarak göstermektedir: Sadece
insan olmak kimliğinde buluşmak yerine etnik kimlik ve inanç farklılıklarının
körüklenmesinin siyasete ya da savaşa malzeme yapılmasının halkları, toplumları
ve bireysel anlamda da insanları nasıl etkilediğini ve telafisi imkânsız ne
derin yaralar açtığını göstermesi bakımından çok önemlidir. Yüz yıl önce
Balkanlarda yaşanan ve bölgeyi kan gölüne çeviren emperyalist devletlerin etnik
kimlik ve inanç farklılıklarını körükleyen, katliamlara göz yuman siyasetinin
bir benzeri işte bugün, tam yüz yıl sonra -maalesef- Orta Doğu’da da yaşanmakta
ve Balkan Savaşı’ndaki süreçle benzeşmektedir.
Bugün Orta
Doğu’da yaşananların temelinde yine bir arada yaşayan insanların kimlik, inanç
ve mezhep farklılıkları temelinde birbirlerinden ayrıştırılmaları ve bu
farklılıkların da savaşlara, çatışmalara gerekçe yapılması yatmaktadır. Perde
arkasındaki aktörler de yine farklı değildir. Türkiye Cumhuriyeti, tarihî
hafızası olan, geçmişi olan bir ülkedir. Hafızalarımızdaki acı hatıralar
bizleri tecrübe sahibi yapmalıdır. Orta Doğu ya da Türkiye’de kimlikleri,
mezhep farklılıklarını kışkırtan bir siyaseti yürütmek, topluma bu dinamitleri
koymak hem tarihten dersler çıkarmamak hem de yaşanan ya da yaşanacak olan
olayların sorumlusu olmaktır diyorum.
Bu vesileyle
Balkan savaşlarının 100’üncü yılında, hayatını kaybedenleri rahmetle anıyor,
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Gündem dışı
üçüncü söz, yine aynı konuda söz isteyen Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlu’na aittir. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, Balkan
savaşlarının 100’üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Balkan savaşları,
Balkan fecaati gerçekten bugün Türkiye’de fazlaca işlenmiş ve bilinen bir
hadise değil çünkü bazı yerlerde gördüğümüz kadarıyla “Balkan savaşlarının
100’üncü yılını kutluyoruz.” gibi birtakım toplantılar gerçekleştiriliyor.
Hâlbuki Balkan savaşları, az önce Sayın Milletvekilimizin söylediği gibi, dün
yani 8 Ekim 1912’de başladı ve 30 Mayısa kadar birinci dönemi devam etti ve
Osmanlı İmparatorluğu Balkanlardaki en önemli topraklarını kaybetti. Bunların
başında Arnavutluk, Karadağ, Bosna-Hersek, Makedonya, Yunanistan’ın Teselya bölgesi, Yanya’ya kadar olan bölüm, Selanik ve Batı
Trakya ve hatta bugünkü Türkiye’nin Çatalca hattına kadar çekilmek zorunda
kaldı ordu. Midye-Enez hattı bir sınır olarak kabul edildi, Edirne Bulgarların
eline geçti. İkinci safhası ise haziran ayında başlayıp 1913 29 Eylüle kadar sürdü çünkü Balkan
devletleri elde ettikleri toprakları paylaşma konusunda birbirine düştüler ve
birbirleriyle çatıştılar. Sonuçta Osmanlı Devleti Edirne bölgesini aldı ve
kendi aralarında yaptıkları anlaşmayla da Bulgaristan Ege Denizi’ne indi.
Değerli
milletvekilleri, bu savaş sırasında toprak kaybının ötesinde bir de önemli bir
nüfus kaybına uğradı Osmanlı Devleti. 4 milyondan fazla insanın yaşadığı bu
bölgede yüzde 51’ini, bu bölgedeki topraklardaki yüzde 51’ini Müslümanlar,
Türkler oluşturuyordu ve bu savaş sonrasında 883 bin göçmen ancak Türkiye’ye
gelebildi, 630 bin civarında göçmen de gerek yollarda hastalıktan gerekse
çeşitli kişilerin ve devletlerin saldırıları sonucunda hayatını kaybetti.
Genel olarak
baktığımız zaman şunu söyleyebiliriz: Balkan savaşları ve öncesindeki
Balkanlarda meydana gelen, 93 Harbi de dâhil, savaşlarda Anadolu’ya göç
edenlerin miktarı aşağı yukarı 5,5 milyona -Kafkasya’yla birlikte- ulaşmıştı ve
Türkiye nüfusunun o tarihte yüzde 35’ini oluşturuyordu.
Peki, bu savaş
neden Osmanlı Devleti’nin aleyhine sonuçlandı ve nasıl ortaya çıktı? Aslında
yanlış politikalar devletleri hangi safhalara sürükler? Bunun en büyük
örneklerinden biri Balkan savaşlarında görülmüştür. İttihat ve Terakki Partisi
yani bugünkü Türkçeyle söyleyecek olursak, birlik ve gelişme, kalkınma partisi
bu parti, Abdülhamit’i tahttan indirdi, 27 Nisan 1909’da tahttan indirdi ve
Selanik’e sürgün ettiler. Abdülhamit’in Balkan politikası içerisinde
kiliselerin –ki Ortodoks kiliseleri birbirinden ayrı, bağımsız kiliseler
hâlinde teşkilatlanmıştı Balkanlarda- birleşmelerini önleyici tedbirler ve
politikalar izliyordu Abdülhamit ama Jön Türkler, tahttan indirdikten sonra,
kendiler iktidara geçtikten sonra Abdülhamit’in bu politikasını terk ettiler ve
birbirine muhalif olan kiliseleri Makedonya’da yaptıkları toplantıda
birleştirdiler. İşte bu toplantı sonrasında Bulgarlar, Sırplar, Yunanlar ve
Karadağlılar bir araya geldiler ve ilk olarak Karadağ savaş açtı. İşte savaş
böyle başlamıştı ama Osmanlı yönetimindekilerin yine âciz kaldıkları ve yanlış
yaptıkları politikalardan biri de hâlihazırda silah altında bulunan 70 bin
askeri Balkanlarda terhis ettiler.
İşte bunların
sonucu olarak Osmanlı Devleti Balkan faciasını yaşadı ve Balkan faciası
gerçekten Avrupa’nın, insan haklarına saygı duyduklarını söyleyen Avrupa’nın
göz ardı ettiği, dikkate almadığı önemli facialardan, işkencelerden ve
zulümlerden bir tanesini yaşadı.
Değerli
milletvekilleri, tarihte gördüğümüz gibi bir devletin yönetimi yanlış bir adım
attığı takdirde o yanlış adımın sonuçları çok büyük fecaatle bitebilir. Bu
sebeple, devleti yönetenlerin her şeye çok dikkat etmeleri ve tarihteki buna
benzer olaylardan ders çıkarmaları ve tecrübe kazanmaları gerekir. Nitekim
bugün, eğer Suriye’deki muhalif grupları biz birleştireceğiz diyorsanız yarın
sizin başınıza da büyük bela açma ihtimaliniz çok yüksektir. Dolayısıyla,
Balkan savaşlarının bu 100’üncü yılında bu fecaati anmak ve sizlere bilgi
vermek istedim.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Şandır,
buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın,
Ankara’nın başkent oluşunun 89’uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Başkan teşekkür ediyorum.
Ankara’nın
başkent oluşunun 89’uncu yıl dönümünü Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak
biz de kutluyoruz. Bizim için de Ankara’nın başkent olması çok özel anlamlar
taşımaktadır. Ankara, Türk milletinin bağımsız yaşamaya duyulan sevdasının
ifadesidir, Ankara, cumhuriyetin onuru, teminatı ve geleceğe taşıma heyecanının
adıdır. Ankara, varlığımızın garantisi, geleceğimizin hazırlayıcısı ve
milletimizin birlik ve bütünlük şemsiyesidir. Bu aziz şehrimizin başkent
olmasında karar, fikir ve söz sahibi olan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk
olmak üzere, tüm kurucu kahramanlara Cenabı Allah’tan rahmetler diliyor,
hepsini Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak hürmetle yâd ediyoruz.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Diğer sayın grup
başkan vekillerinin bu konuyla ilgili söz talepleri… Yok.
Gündeme
geçiyoruz. Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Sayın Başkan kısa söz talebimiz vardı.
BAŞKAN – Benim
uygulamamda yok Sayın Tanal, biliyorsunuz.
MEHMET VOLKAN
CANALİOĞLU (Trabzon) – Söz talebimiz vardı Sayın Başkan.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Diğer Başkanlar veriyor, siz niye vermiyorsunuz?
BAŞKAN –Tezkereyi
okutuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek
başkanlığında Macaristan Ulusal Par-lamentosu Başkanı
Laszlo Köver’in vaki
davetine icabet etmek üzere 15-17 Ekim 2012 tarihinde Macaristan’a ziyarette
bulunacak Parlamento heyetine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
tezkeresi (3/1023)
04
Ekim 2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek Başkanlığındaki
heyetin; Macaristan Ulusal Parlamentosu Başkanı Laszlo
Köver’in vaki davetine icabet etmek üzere 15-17 Ekim
2012 tarihlerinde Macaristan’a resmî ziyarette bulunması TBMM Genel Kurulunun 2
Ekim 2012 tarihli 2’nci Birleşiminde kabul edilmiştir.
28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 2’nci maddesi uyarınca siyasi
parti gruplarınca bildirilen isimler Genel Kurulun bilgisine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Adı Soyadı: Seçim
Çevresi:
1) Ali Halaman (Adana)
2) Tanju Özcan (Bolu)
3) Vural Kavuncu (Kütahya)
4) Abdulkerim Gök (Şanlıurfa)
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Komisyondan istifa tezkereleri vardır, okutuyorum:
B)
Önergeler
1.- İzmir Milletvekili Birgül
Ayman Güler’in, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu üyeliğinden istifa
ettiğine ilişkin önergesi (4/60)
8.10.2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
TBMM Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu üyeliğinden ayrılmak
istediğimi bilgilerinize saygılarımla sunarım.
Birgül
Ayman Güler
İzmir
2.- Ankara Milletvekili Gökhan
Günaydın’ın, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin
önergesi (4/61)
08.10.2012
TBMM Başkanlığına
Yürütmekte olduğum Plan Bütçe Komisyonu üyeliğinden iş yoğunluğum
nedeniyle istifa ediyorum.
Bilgi ve gereğini dilerim.
Saygılarımla.
Gökhan
Günaydın
Ankara
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması açılmasına dair üç önerge vardır, okutuyorum:
C) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlu ve 19 milletvekilinin, ülkemizde meydana gelen iş kazalarının
nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/361)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde meydana gelen iş kazalarının nedenlerinin araştırılarak,
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasa'nın 98. ve TBMM
içtüzüğünün 104 ve 105. maddesi uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımla
arz ve talep ederiz.
1) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
2) Ali Uzunırmak (Aydın)
3) Oktay Vural (İzmir)
4) Mehmet Şandır (Mersin)
5) Emin Çınar (Kastamonu)
6) Ali Öz (Mersin)
7) Celal Adan (İstanbul)
8) Reşat Doğru (Tokat)
9) Alim Işık (Kütahya)
10) Seyfettin Yılmaz (Adana)
11) Enver Erdem (Elâzığ)
12) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
13) Ali Halaman (Adana)
14) D. Ali Torlak (İstanbul)
15) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
16) Mehmet Erdoğan (Muğla)
17) Özcan Yeniçeri (Ankara)
18) Necati Özensoy (Bursa)
19) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
20) Muharrem Varlı (Adana)
Gerekçe
Uzun çalışma süreleri, düşük ücretler, sağlıksız ve güvensiz
çalışma koşulları ülkemizde iş kazalarını artırmaktadır. İşçi Sağlığı ve İş
Güvenliği Meclisi verilerine göre; 2011 yılının ilk dokuz ayında Türkiye'de
meydana gelen iş kazalarında 396 işçi yaşamını yitirirken 2 bin 453 işçi de
çeşitli yerlerinden yaralanmıştır.
İş kazaları, özellikle İstanbul, Kocaeli, Zonguldak, İzmir,
Ankara, Adana, Eskişehir, Tekirdağ, Malatya, Bursa, Konya ve Kahramanmaraş gibi
illerimizdeki sanayi merkezlerinde sıkça görülmektedir. Ülkemizde görülen iş
kazaları genellikle tersane, maden, inşaat, enerji, metal, çimento, mevsimlik
tarım, tekstil ve deri iş kollarında ortaya çıkmaktadır.
Bu iş kollarında, yüksekten düşme, ezilme ve zehirlenme ya da
mevsimlik işçilikte sık sık görüldüğü gibi trafik kazaları, ölüm ve
yaralanmalara neden olmaktadır.
Dünyada ve ülkemizde iş kazaları çalışma hayatında karşılaşılan en
önemli sorunlar arasında yer almaktadır. Dünya genelinde her yıl, ortalama 1.2
milyon insan iş kazaları nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde de iş
kazaları çalışma hayatı içinde önemli bir sorun olmaya devam etmekte ve değişik
sektörlerde çalışan binlerce kişi her yıl yaşamını yitirmektedir.
Genelde, çalışanların güvensiz davranışlardan meydana gelen iş
kazalarının en önemli etkenleri arasında sağlıksız ve güvensiz çalışma
koşulları gelmektedir. Uzun çalışma süreleri ve düşük ücret gibi konular da iş
kazalarına neden olan unsurlar arasında gösterilmektedir.
İş kazasının en kötü sonucu; kişinin yaşamını yitirmesi, geçici
veya sürekli iş göremez duruma gelmesidir. Diğer tarafta ise iş kazaları
çalışanların da sağlık ve güvenliğini olumsuz yönde etkilemektedir.
Öte yandan, iş kazaları işçinin sağlığı ve güvenliği ile
işletmenin üretim sürecini de doğrudan veya dolaylı olarak etkilediği gibi
sonuçları bakımından toplumu da etkilemektedir. Bunun nedeni, iş kazalarının,
işçi, işveren, ülke ekonomisi ve toplum açısından sosyal ve ekonomik maliyetler
oluşturmasıdır.
Bu nedenle, ülkemizde meydana gelen iş kazalarının nedenlerinin
araştırılarak, gerekli önlemlerin alınması konusunda Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105. maddesi uyarınca bir Meclis
Araştırma Komisyonu kurulması yerinde olacaktır.
2.- Ağrı Milletvekili Halil Aksoy
ve 21 milletvekilinin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde 1990’lı yıllardan
sonra yaşanan zorunlu göçün neden ve sonuçları ile toplumda yarattığı etkinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına iliş-kin önergesi (10/362)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri'nde 1990'lı yıllardan sonra
yaşanan zorunlu göçün neden ve sonuçları ile, toplumda yarattığı sosyal,
ekonomik ve kültürel sorunların araştırılması amacıyla Anayasanın 98'inci İç Tüzüğün
104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımla
arz ederim.
1) Halil Aksoy (Ağrı)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip Kaplan (Şırnak)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Ayla Akat (Batman)
7) İdris Baluken (Bingöl)
8) Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
9) Emine Ayna (Diyarbakır)
10) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
11) Altan Tan (Diyarbakır)
12) Adil Kurt (Hakkâri)
13) Esat Canan (Hakkâri)
14) Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
15) Sebahat Tuncel (İstanbul)
16) Mülkiye Birtane (Kars)
17) Erol Dora (Mardin)
18) Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
19) Demir Çelik (Muş)
20) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
21) Nazmi Gür (Van)
22) Özdal Üçer (Van)
Gerekçe:
Dünyada her yıl milyonlarca insan ekonomik, sosyal, güvenlik,
sağlık, doğal afetler veya daha iyi yaşam koşullarına ulaşmak gibi birçok
nedenle göç etmek zorunda kalmaktadır. Göçler yerlerine göre: iç veya dış göç,
sebeplerine veya karar alış şekline bağlı olarak da istemli, zorunlu, politik,
yasal ve yasal olmayan şeklinde bazı kategorilere ayrılmaktadır.
Karar alınış biçimine göre göçler; "isteğe bağlı göç"
veya "zorlama" ya da "zorunlu göç" olarak
sınıflandırılmaktadır. Göç kararı insanlarca gönüllü olarak alınmışsa
"isteğe bağlı göç" ya da "gönüllü göç" durumu vardır.
İsteğe bağlı olmayan göç, nüfusun yerleşim alanından zorla atılması ya da
siyasal ve sosyo-ekonomik koşulların hayatı olanaksız
kılması nedeniyle ortaya çıkan göç türüdür. İnsanların iradesi dışında
gerçekleştirilen bu göç türü sosyolojik literatürde "zorlama" veya
"zorunlu göç" olarak tanımlanmaktadır.
Türkiye'deki göç hareketlerine bakıldığında oluş biçimi itibariyle
bazen sosyo-ekonomik bazen de siyasal koşullar;
Cumhuriyet tarihinde genel anlamda dört büyük nüfus hareketine sebebiyet
vermiştir:
- Cumhuriyetin ilk dönemlerindeki ulus devlet kurma projesi
çerçevesinde Türkiye'nin komşuları ile ilişkileri yeniden düzenlenirken
gerçekleştirilen nüfus mübadeleleri.
- 1920 ve 1930'larda ve özellikle de 1934 tarihli İskan Kanunu
bağlamında Doğu ve Güneydoğu'daki isyanlar sonrasında uygulanan zorunlu göç
politikaları.
- 1950'lerde başlayıp 1960 ve 70'lerde yoğunlaşan ve günümüze
kadar azalarak devam eden, Türkiye'de sanayileşmenin artması ve özellikle de
tarımda makineleşme ile birlikte sosyoekonomik nedenler yüzünden ülkenin kuzey,
doğu ve iç bölgelerinden insanların kitleler halinde ve iş bulma umuduyla
sanayinin ve makineli tarımın yoğunlaştığı güney ve batıdaki şehir merkezlerine
göç etmesi.
-1984-1999 arası dönemde Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde
Kürt sorunu bağlamında yaşanan çatışmalı ortamda sayıları 4 milyonu bulan
Kürtlere uygulanan zorunlu göç politikaları. Zorunlu göçün, Türkiye'ye,
özellikle de Doğu ve Güneydoğu Bölgelerinde çok ağır sonuçları olmuştur.
Bölgede son yirmi yıl içerisinde binlerce dönüm orman arazisi
yakılmış, tarla ve meyve bahçeleri kullanılamaz hale getirilmiştir. Bununla
beraber, yayla yasağı, mayınlanan araziler, köy dışındaki alanlarda tarım
yapılmasının engellenmesi gibi faktörler bölgenin temel geçim kaynağı olan
tarım ve hayvancılık sektörünü çökme noktasını getirmiş, kırsal sosyoekonomik
dinamikler neredeyse tamamen tahrip olmuştur.
Zorunlu göç esnasında ve sonrasında birçok can kaybı yaşanmıştır.
İnsanların mal ve mülkleri yok olmuş, birçok durumda geride kalan mal ve mülke
korucular tarafından el konulmuş, kırsal ekonomi içerisinde faal olan insanlar
üretimden koparak kitleler halinde tüketici konumuna düşmüşlerdir.
Yaşam alanlarından kopartılan insanlar, herhangi bir yer
gösterilmeksizin sahipsiz bir biçimde bölgedeki ve bölge dışındaki kent
merkezlerine göç etmek zorunda kaldılar. Bu son derece sancılı olan sürecin travmatik etkileri de ne yazık ki hâlâ sürmektedir.
Zorunlu göç değeri ölçülemez can ve mal kaybına sebebiyet vermiş,
Türkiye’nin insan hakları alanında ciddi bir gerileme yaşamış; uluslararası
arenada Türkiye kendi vatandaşlarına tazminat ödemeye mahkûm edilmiş bir ülke
durumuna düşmüştür.
Zorunlu göç siyasal, kültürel, sosyal, ekonomik, çevresel ve
kentsel hayat ve altyapı açılarından radikal bir altüst oluş ve kapsamlı bir
tahribata neden olmuş; yoğun göç alan şehirlerin üzerindeki sosyoekonomik
baskılar katmerleşmiştir.
Bu nedenle, yaşanan zorunlu göçün sonuçlarının ve toplumda
yaratmış olduğu etkinin araştırılarak, çözüm bulunması amacıyla bir Meclis
araştırma komisyonunun kurulması kaçınılmaz olmuştur.
3.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Binici ve 21 milletvekilinin, engelli vatandaşların sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/363)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na
Bedensel, işitme-konuşma, görme, zihinsel engelliler ve süreğen
hastalıkları olan yaklaşık 8,5 milyon engelli vatandaşımız, toplam nüfusumuzun
yüzde 12,3'üne tekabül etmektedir. Bu sorun, engelli insanlarımızın yanı sıra
25 milyon civarında vatandaşımızı doğrudan etkilemektedir. Yapılan araştırmalar
engelli insanlarımızın eğitim, istihdam, gelecek kaygısı, yoksulluk ve ulaşabilirlik gibi sorunlarla karşı karşıya olduklarını
ortaya koymuştur. Engelli insanlarımızın yaşadıkları sorunlar çeşitli
platformlarda ve defalarca ifade edilmesine rağmen mevcut Hükûmet bu soruna
duyarsız kalmaktadır. Engellilerimizin yaşadığı sorunların çözümü için etkin ve
kalıcı önlemlerin alınması amacıyla Anayasa'nın 98'inci, TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Araştırma
Komisyonu kurularak, sorunun araştırılmasını saygılarımızla arz ve teklif
ederiz.
1) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip Kaplan (Şırnak)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Ayla Akat (Batman)
7) Halil Aksoy (Ağrı)
8) Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
9) İdris Baluken (Bingöl)
10) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
11) Emine Ayna (Diyarbakır)
12) Altan Tan (Diyarbakır)
13) Adil Kurt (Hakkâri)
14) Esat Canan (Hakkâri)
15) Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
16) Sebahat Tuncel (İstanbul)
17) Mülkiye Birtane (Kars)
18) Erol Dora (Mardin)
19) Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
20) Demir Çelik (Muş)
21) Nazmi Gür (Van)
22) Özdal Üçer (Van)
Gerekçe:
Ülkemizde engelli vatandaşlarımızın sorunları ve bu sorunlara
çözüm üretecek yasalar uzunca bir süre ötelenmiş olsa da sosyal devlet olma
prensibinden hareketle yapılan kanun ve diğer mevzuat düzenlemeleri ağır aksak
işlemektedir. Yapılan düzenlemeler çerçevesinde engellilere hizmet vermekle
ilgili olarak birçok kamu kurum ve kuruluşunun görevlendirilmesi koordinasyon
eksikliğine ve dağınıklığa neden olmaktadır. Yasal ve diğer mevzuat
düzenlemelerine rağmen, bakım hizmetleri, aylık bağlanması, eğitim, istihdam ve
ulaşabilirlik gibi birçok alanda engelli
vatandaşlarımızın sorunları devam etmektedir.
Bakıma muhtaç ağır engellilerin yasal hakkı olan bakım
hizmetlerinin yetersizliği SHÇEK verilerinden kolayca anlaşılmaktadır. Eylül
2011 itibariyle, 10.831 kişi özel veya resmi bakım merkezlerinde, 339.186 kişi
aile yanında olmak üzere toplam 350.017 kişi bakım hizmetinden
yararlanmaktadır. Bakım hizmetinden yararlananların sayısının düşüklüğü bir
yana, ailelerin ihtiyaç duyduğu profesyonel yardım ve desteği sunabilecek
eğitimli personel eksikliği, bakım kalitesinin düşüklüğü ve alt yapı eksikliği
Devlet Denetleme Kurulu raporunda açıkça vurgulanmıştır.
2022 Sayılı yasa çerçevesinde çalışmayan veya çalışamayacak
durumda olan, 18 yaş altındaki engellilere 208 TL, 18 yaş üzerindeki
engellilere ise özür oranına göre 208 TL veya 313 TL maaş bağlanmaktadır.
Günümüz koşulları dikkate alındığında bu miktar engelli vatandaşlarımızın
yaşamlarını insan onuru ve saygınlığına yaraşır bir şekilde sürdürmeleri için
yeterli değildir. Maaş bağlama süreleri müracaat tarihinden itibaren,
bürokratik engeller ve birden fazla kamu kurumunun onayı gerektiği için yıllara
sirayet etmektedir. Ayrıca engellinin 100,37 TL üzerinde 1 Kuruş geliri olması
durumunda muhtaçlık sınırını aşmış kabul edilmesi ve ebeveynlerinden birinin
SGK kaydının olması maaş bağlamanın önünde engel teşkil etmektedir.
Engelli insanlarımızın eğitim alanındaki sorunları da acil çözüm
beklemektedir. 5378 sayılı Kanun’un 15 inci maddesinde; "Hiçbir gerekçeyle
özürlülerin eğitim alması engellenemez. Özürlü çocuklara, gençlere ve
yetişkinlere, özel durumları ve farklılıkları dikkate alınarak,
bütünleştirilmiş ortamlarda ve özürlü olmayanlarla eşit eğitim imkânı
sağlanır." hükmü yer almaktadır. Türkiye genelinde engelli öğrenci sayısı
300 bine yaklaşırken, özel eğitim veren okul ve kurum sayısı 965, öğrenci
sayısı ise yalnızca 48.183'tür.
Ülkemizde her beş engelliden yalnızca biri iş gücü piyasasında yer
almaktadır. Bu durumun en önemli sebepleri arasında, engellilerin mesleki
eğitimden yoksun bırakılmasının yanında, kamu ve özel sektör işverenlerine
teşvik ve ceza uygulamalarının etkin işlememesi gösterilmektedir. 4857 Sayılı
İş Kanunu hem de 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine rağmen hem kamu
hem de özel sektöre ait iş yerlerinde, engelli istihdam kotalarına
uyulmamaktadır. Türkiye İş Kurumunun Eylül 2011 verilerine göre, kamu sektöründe
997, özel sektörde 23.145 olmak üzere toplam 24.142 açık engelli işçi
kontenjanı bulunmaktadır. Ekim 2011 tarihi itibarıyla Türkiye İş Kurumuna
kayıtlı olan 100.900 engelli insanımız iş beklemektedir. Devlet Personel
Başkanlığının Ağustos 2011 yılı verilerine göre ise kamu kurum ve
kuruluşlarındaki açık olan engelli memur kadro sayısı tam 23.360'tır. Bu
veriler bile tek başına hükûmetlerin engelli insanımıza bakışını göstermeye
yetmektedir.
5378 sayılı Kanun geçici 2. maddesi ile kamu kurum ve kuruluşlarına,
engellilerin ulaşabilirliği ile ilgili bazı görevler
vermiş ve bu görevlerin yerine getirilmesi için 2012'ye kadar süre tanımıştır.
Ayrıca Birleşmiş Milletler Özürlülük Hakları Sözleşmesi, 27.05.2009 tarihinde
onaylanmıştır. Bu nedenle 2012 yılından sonra ülkemiz aleyhine, yerli ve
uluslararası mahkemelerde davalar açılması kaçınılmaz olacaktır.
Yukarıda birkaç başlık hâlinde değinilen engelli vatandaşlarımızın
sorunlarının çözümü için etkin ve kalıcı önlemlerin alınması amacıyla araştırma
komisyonu kurulması uygun ve yerinde olacaktır.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Bir Meclis soruşturması önergesi vardır.
Önerge bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
D) Meclis
Soruşturması Önergeleri
1.- Aydın Milletvekili Bülent
Tezcan ve 111 milletvekilinin; bazı milletvekillerinin yargılanmaları ve
dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargıya talimat verdiği, yargıya
müdahale ederek yürütme erkini ölçüsüz ve hukuk tanımaz biçimde kullandığı iddiasıyla
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin
önergesi (9/1)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında bir Meclis soruşturması
açılmasını arz ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent
Tezcan Muhammet Rıza
Yalçınkaya Umut Oran |
Aydın Bartın İstanbul |
Kamer
Genç Engin Özkoç Namık
Havutça |
Tunceli Sakarya Balıkesir |
Sedef
Küçük Aykut
Erdoğdu Mustafa Sezgin
Tanrıkulu |
İstanbul İstanbul İstanbul |
Bülent
Kuşoğlu Veli Ağbaba İhsan
Özkes |
Ankara Malatya İstanbul |
Adnan
Keskin Engin
Altay Emine Ülker
Tarhan |
Denizli Sinop Ankara |
Durdu Özbolat Erdoğan
Toprak Bihlun Tamaylıgil |
Kahramanmaraş İstanbul İstanbul |
Osman Faruk
Loğoğlu Gökhan Günaydın Hurşit Güneş |
Adana Ankara Kocaeli |
Sena
Kaleli Alaattin
Yüksel Haluk
Koç |
Bursa İzmir Samsun |
Hülya
Güven İlhan
Demiröz Hüseyin
Aygün |
İzmir Bursa Tunceli |
Levent
Gök Süleyman Sencer
Ayata Aylin Nazlıaka |
Ankara Ankara Ankara |
Doğan
Şafak Ali Serindağ Mahmut
Tanal |
Niğde Gaziantep İstanbul |
Mehmet
Şeker Salih
Fırat Ali Rıza
Öztürk |
Gaziantep Adıyaman Mersin |
Celal
Dinçer Mehmet Volkan
Canalioğlu Atilla Kart |
İstanbul Trabzon Konya |
Rıza Türmen Melda
Onur Ayşe Eser Danışoğlu |
İzmir İstanbul İstanbul |
İzzet
Çetin Haluk Eyidoğan Erdal
Aksünger |
Ankara İstanbul İzmir |
Malik Ecder Özdemir İlhan
Cihaner Mevlüt Dudu |
Sivas Denizli Hatay |
Hasan
Ören Süleyman
Çelebi Musa Çam |
Manisa İstanbul İzmir |
Kazım
Kurt Turgut
Dibek Ali Demirçalı |
Eskişehir Kırklareli Adana |
Gürsel
Tekin Müslim
Sarı Ayşe Nedret
Akova |
İstanbul İstanbul Balıkesir |
Haluk Ahmet
Gümüş Haydar Akar Ahmet İhsan Kalkavan |
Balıkesir Kocaeli Samsun |
Mehmet Hilal
Kaplan Ayşe Gülsün Bilgehan Tufan Köse |
Kocaeli Ankara Çorum |
Candan
Yüceer Tanju
Özcan Refik
Eryılmaz |
Tekirdağ Bolu Hatay |
Vahap
Seçer Mustafa Serdar
Soydan Ensar Öğüt |
Mersin Çanakkale Ardahan |
Fatma Nur
Serter Uğur Bayraktutan Osman
Oktay Ekşi |
İstanbul Artvin İstanbul |
Osman Taney Korutürk Mustafa
Moroğlu Aytun
Çıray |
İstanbul İzmir İzmir |
Kemal
Değirmendereli Osman
Aydın Mehmet Ali
Susam |
Edirne Aydın İzmir |
Rahmi Aşkın
Türeli Ali
Sarıbaş Selahattin
Karaahmetoğlu |
İzmir Çanakkale Giresun |
Ali
Özgündüz Şafak
Pavey Ali
Haydar Öner |
İstanbul İstanbul Isparta |
Turhan
Tayan Arif
Bulut Ahmet
Toptaş |
Bursa Antalya Afyonkarahisar |
İsa
Gök Deniz
Baykal Ümit Özgümüş |
Mersin Antalya Adana |
Turgay
Develi Ömer Süha
Aldan Özgür Özel |
Adana Muğla Manisa |
Nurettin
Demir Bedii Süheyl
Batum Ali İhsan Köktürk |
Muğla Eskişehir Zonguldak |
Aydın Ağan
Ayaydın Mehmet Emrehan Halıcı Kemal Ekinci |
İstanbul Ankara Bursa |
İdris
Yıldız Binnaz
Toprak Mehmet Siyam
Kesimoğlu |
Ordu İstanbul Kırklareli |
Recep
Gürkan Faik Öztrak Ferit
Mevlüt Aslanoğlu |
Edirne Tekirdağ İstanbul |
Oğuz
Oyan Birgül Ayman
Güler Mehmet Ali Ediboğlu |
İzmir İzmir Hatay |
Mehmet Şevki Kulkuloğlu Dilek
Akagün Yılmaz Sinan
Aydın Aygün |
Kayseri Uşak Ankara |
Orhan
Düzgün |
Tokat |
Gerekçe:
İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan 61. Hükümetin
Başbakanıdır.
17 Ağustos 2012 tarihinde Barış ve Demokrasi Partisine mensup
dokuz milletvekili, Şemdinli’de PKK terör örgütü militanları ile milletvekili
sıfatıyla bağdaşmayan, kamuoyunu haklı olarak rahatsız eden bir görüntü
vermişlerdir.
Bunun üzerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 05 Eylül 2012
tarihinde AKP genel merkezinde yapılan genişletilmiş grup toplantısında, bu
milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması için yargıya talimat verdiğini
ifade etmiştir. Başbakan konuşmasında milletvekillerinin tavrını eleştirdikten
sonra yargılanmalarını ve dokunulmazlıklarının kaldırılmasını kast ederek”…
Yargıya zaten gerekenleri söyledik. Yargı da gereğini yapıyor. Biz de
parlamentoda gereği neyse onu yapacağız…” demiştir.
Başbakanın bu sözleri her kesimde büyük şaşkınlık ve hukuka
saygılı kesimlerde tepki uyandırmıştır. Yargıya açıkça siyasal müdahale
niteliği taşıyan bu beyan karşısında HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur
dahi şaşkınlığını gizleyememiş, bunun bir dil sürçmesi olacağını ifade ederek
aslında olaydan rahatsızlığını da belirtmiştir. Yine birçok gazeteci, hukukçu
ve siyasetçi de tepkilerini ifade etmişlerdir.
Anayasanın 9’uncu maddesi yargı yetkisini Türk milleti adına
bağımsız mahkemelere vermiştir. 138’inci maddenin ikinci fıkrası “… Hiçbir
organ, makam, mercii veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve
hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde
bulunamaz.” hükmünü içermektedir.
5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 257'nci maddesi görevi kötüye
kullanma suçunu, 277'nci maddesi yargı görevi yapanı etkileme suçunu, 288'inci
maddesi adil yargılamayı etkileme suçunu düzenlemektedir.
Anayasayla görev ve yetki sınırları belirlenmiş Başbakanın, yürütme
erkinin imkânlarını kullanarak anayasaya aykırı biçimde yasama organına talimat
vermesi açıkça yargıya müdahale ve yargı bağımsızlığının ihlalidir. Yürütme
erkinin böyle fütursuzca kullanılması, yargı güvencesinin ortadan kalkmasına,
kuvvetler ayrılığının ihlaline neden olurken, denetimsiz bir tek adam rejiminin
kurulmasının da yolunu açmaktadır. Bu durumda her türlü denetimden muaf bir
yürütme ortaya çıkar ki bu doğrudan doğruya Anayasanın 2'nci maddesinde
ifadesini bulan demokratik hukuk devletinin tasfiyesidir.
Başbakanın yürütme erkini bu şekilde ölçüsüz, hukuk tanımaz bir
şekilde kullanarak yargı organlarına talimat vermesi Türk Ceza Kanununun 257,
277 ve 288'inci maddelerinde düzenlenen suçu oluşturmaktadır.
Başbakanın yargıya emir ve talimat vermesine sebep olan
milletvekili terörist buluşmasının vahameti, Başbakana yargıya müdahale hakkı
veremez. Terörle mücadele bahanesi altında, yargı bağımsızlığı, hukuk devleti
ve demokrasiyi ortadan kaldıracak, tek adam diktasına yol açacak uygulamalar haklılık
kazanamaz. Ülkemizde son yıllarda siyasetin yargıyı kuşatması, emir ve talimat
altında bir yargı yaratılması, yargının siyasallaşması, AKP iktidarının
yarattığı en tehlikeli süreçtir.
Başbakan kendisinin de ikrar ettiği üzere yargıya emir ve talimat vererek
suç işlemiştir. Bu nedenlerle, Anayasanın 100 ve İç Tüzüğün 107'nci maddeleri
uyarınca Meclis soruşturması açılmasını arz ve talep ediyoruz.
BAŞKAN – Anayasa’nın 100’üncü maddesindeki “Meclis, bu istemi en
geç bir ay içinde görüşür ve karar bağlar.” hükmü uyarınca Meclis soruşturması
önergesinin görüşülme gününe dair Danışma Kurulu önerisi daha sonra Genel Kurul
onayına sunulacaktır.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza
sunacağım.
Okutuyorum:
A)
Tezkereler
(Devam)
2.- Üstün Yetenekli Çocukların
Keşfi, Eğitimleriyle İlgili Sorunların Tespiti ve Ülkemizin Ge-lişimine Katkı Sağlayacak Etkin İstihdamlarının Sağlanması
Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının Yeni Zelanda, Güney
Kore Cumhuriyeti ve Almanya Federal Cumhuriyeti'nde araştırma ve inceleme yapma
talebinin, gidecek Komisyon üyelerinin sayıları ve inceleme süresinin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca tespit edilmesi kaydıyla Genel Kurulun
onayına sunulmasının uygun bulunduğuna ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tezkeresi (3/1024)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Üstün Yetenekli Çocukların Keşfi, Eğitimleriyle İlgili Sorunların
Tespiti ve Ülkemizin Gelişimine Katkı Sağlayacak Etkin İstihdamlarının
Sağlanması Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının Yeni
Zelanda, Güney Kore Cumhuriyeti ve Almanya Federal Cumhuriyeti'nde araştırma ve
inceleme yapma talebinin, gidecek Komisyon üyelerinin sayıları ve inceleme
süresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca tespit edilmesi kaydıyla
Genel Kurulun onayına sunulması TBMM Başkanlık Divanının 08.10.2012 tarihli ve
31 sayılı Kararı ile uygun bulunmuştur.
Genel Kurulun onayına sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
3.- Üstün Yetenekli Çocukların
Keşfi, Eğitimleriyle İlgili Sorunların Tespiti ve Ülkemizin Ge-lişimine Katkı Sağlayacak Etkin İstihdamlarının Sağlanması
Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, araştırma ve
inceleme yapmak üzere Yeni Zelanda, Güney Kore Cumhuriyeti ve Almanya Federal
Cumhuriyeti'ne gidecek Komisyon üyelerine ve inceleme süresine ilişkin
önerisinin Başkanlıkça uygun bulunduğuna ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tezkeresi (3/1025)
03/10/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Üstün Yetenekli Çocukların Keşfi, Eğitimleriyle İlgili Sorunların
Tespiti ve Ülkemizin Gelişimine Katkı Sağlayacak Etkin İstihdamlarının
Sağlanması Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının Yeni
Zelanda, Güney Kore Cumhuriyeti ve Almanya Federal Cumhuriyeti'nde araştırma ve
inceleme yapma talebi, gidecek Komisyon üyelerinin sayıları ve inceleme
süresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca tespit edilmesi kaydıyla
TBMM Genel Kurulunun 09.10.2012 tarihli 5'inci Birleşiminde kararlaştırılmıştır.
Buna göre adı geçen Komisyonun, yurt dışında inceleme çalışması
yapabilmesine dair Başkanlığımızca da uygun görülen ilişikteki önerisi Genel
Kurulun onayına sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
03/10/2012
Komisyonumuz, üstün yetenekliler alanında uzman kişilerden bilgi
alma çalışmasını tamamlamıştır. Sunulan bilgiler ışığında, yurtdışı örneklerin
yerinde incelenmesi ve ülkemiz için özgün bir yapı oluşturulmasının elzem
olduğu görülmüştür. Bu kapsamda üstün yeteneklilerin eğitiminde dünyada önde
gelen ülkelerden Yeni Zelanda, Güney Kore Cumhuriyeti ve Almanya Federal
Cumhuriyeti'nde yerinde araştırma ve incelemeler yapılmasına, Komisyonumuzun
02/10/2012 tarihli 21. toplantısında oy birliği ile karar verilmiştir.
Komisyon Kararı ve Ek 2'de sunulan programlar çerçevesinde
düzenlenecek araştırma çalışmalarına Komisyonumuzu temsilen Ek 3'teki listede
yer alan alt komisyon üyelerinin katılması hususunu,
Takdirlerinize saygıyla arz ederim.
Halide
İncekara |
İstanbul |
Komisyon
Başkanı |
Almanya Federal Cumhuriyeti Ziyareti Heyet Listesi |
15-20 Ekim 2012 |
|
Unvanı Adı-Soyadı Seçim
Bölgesi |
1 Üye Mustafa Ataş İstanbul |
2 Sözcü Çiğdem Münevver
Ökten Mersin |
3 Üye Tülay Selamoğlu Ankara |
4 Üye Şirin Ünal İstanbul |
5 Üye Recep Gürkan Edirne |
|
Güney Kore Cumhuriyeti Ziyareti Heyet Listesi |
14-20 Ekim 2012 |
|
Unvanı Adı-Soyadı Seçim
Bölgesi |
1 Başkan Halide İncekara İstanbul |
2 Kâtip
Üye Temel Coşkun Yalova |
3 Üye Gönül Bekin Şahkulubey Mardin |
4 Üye Ali Halaman Adana |
5 Üye Hüsamettin Zenderlioğlu Bitlis |
|
Yeni Zelanda Devleti Ziyareti Heyet Listesi |
12-21 Ekim 2012 |
|
Unvanı Adı-Soyadı Seçim
Bölgesi |
1 Başkan
V. Yüksel Özden Muğla |
2 Üye Dilek Yüksel Tokat |
3 Üye Hülya Güven İzmir |
4 Üye Ahmet Duran
Bulut Balıkesir |
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzük’ün
19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun, 6/2/2012
tarihinde Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve arkadaşlarının Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ve Hükûmetinin Suriye politikasının araştırılması amacıyla
vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 9/10/2012 günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu'nun 09.10.2012 Salı günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından
Grubumuzun aşağıdaki önerisini, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel
Kurul'un onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
İdris
Baluken
Bingöl
Milletvekili
Grup
Başkanvekili
Öneri:
06 Şubat 2012 tarihinde, Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve
arkadaşları tarafından verilen (521 sıra nolu),
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümetinin Suriye politikası ile
ilgili" araştırılması amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş
olan Meclis Araştırma Önergesinin, Genel Kurul'un bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 09.10.2012 Salı günlü birleşiminde
sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN - Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisi lehinde söz
isteyen Sırrı Süreyya Önder, İstanbul Milletvekili. (BDP sıralarından alkışlar)
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Suriye savaş tezkeresi burada onaylandı, hudutları belirsiz olarak
bu tezkere alındı; teknik olarak nereye yöneleceği, hangi ülkenin sınırlarını
kapsadığı, kimi hedef aldığı belli değildi. Aspirin niyetine, her derde derman
bir savaş tezkeresi geçirildi bu Meclisten. Bu tezkereye “evet” oyu verenler de
bunu merak etmediler ya da merak ettilerse de bu meraklarını dillendirmekten
imtina ettiler.
Tezkerenin haritasında belirtilmeyen bir hedefi daha var bunun;
insanlığın vicdanına yöneliyor, aynı zamanda onu da kapsıyor. Sadece ülkelerin
angajman kuralları yoktur, insanlığın da angajman kuralları vardır ve onun
rikkat kalbine yönelecek her şey insanlık tarihine pek de hoş olmayan bir
biçimde geçecektir; bununla anılmayı içine sindirenlere sadece “Allah selamet
versin.” demek lazım, başka da bir şey söyleyemiyoruz.
Peki, buraya nasıl gelindi? Bunu bilmeden, selde kütük misali “Bu
savaş tezkeresi yok Suriye’ye miydi, yok Irak’a mıydı, ne zaman başladı, niye
başladı, onlar ne yaptı, biz ne yaptık?” girdabında dolanır dururuz. Onun için
tarihsel olarak nasıl başladığına, niye buralara geldiğini anlamak bakımından
değinmekte fayda var. Bu, bu ülkenin tarihindeki Kürt savaşlarının en kanlısına
hazırlanmanın ön adımıdır, birincisi bu. Çünkü askerî olarak test edilmemiş
hiçbir siyasal güç, siyasal bir güç değildir; Orta Doğu’ya nizamat
vermek hevesinde, bir Enver Paşa benzeri bir Dışişleri Bakanına sahip olunca bu
iyice de absürtleşmektedir.
Niye Kürt savaşı? Sadece Suriye’deki Kürtlerin kendi özgür
iradesiyle ortaya çıkıp kendilerini yönetme taleplerini silahsız, kansız,
barışçıl bir dille ve ısrarla bütün uluslararası kamuoyuna beyan etmelerine
rağmen bugün Hükûmetin kullandığı dil oradaki bir halkı direkt bir savaşın
sebebi saymaktan ibarettir. Kürt oldu diye hiçbir halk kendisine savaş ilan
edilmesini… Nasıl Türk oldu diye, Ermeni oldu diye böyle bir şeyin hedefi
olmaya layık değilse Kürtler de en az bu kadar, böyle bir değerlendirmeyi hak
ediyorlar.
İktidar ne yaptı? Önce dediler ki: ”Efendim, oradaki Kürtler PYD’den ibaret değil.” PYD de zaten PKK’nin sözcüsü,
yansıması. Dolayısıyla ilk çalınan türkü buydu. Bu türküyü epey dinledik biz.
Fakat daha sonra bu görüşlerinden ricat ettiler. Niye ricat ettiler? Oradaki
örgütlü Kürtlerin neredeyse tamamına yakını PYD’nin
kontrolünde, denetiminde, onun gönüllü izleyicileri ve onun örgütlü yapıları
olduğu ortaya çıkınca bu sefer dediler ki: “Efendim, oradaki yapılanmaya
müsaade etmeyiz, bunu savaş sebebi sayarız.” Birinci sebebi bu.
İkinci sebebi, Orta Doğu’da değişen bir paradigma var. Bunu daha
önce de burada defaatle dile getirdim. Bir
tahterevalliydi Obama’ya kadar. Bir tarafında İsrail’in olduğu, diğer tarafında
İran, Suriye ve Lübnan’ın olduğu bu tahterevalliyle Orta Doğu’ya yeni bir nizamat verilemeyeceğini anladı Obama ve çevresi, “İyimser
bakış.” denilen yeni bir yaklaşım geliştirdiler ve bununla alakalı olarak,
bölgedeki diktatörlük rengi veren yapılarla mesafe koymaya yöneldiler. İran ve
İsrail’e “Bir adım geri çekilin.” dediler, Sayın Davutoğlu ve Sayın Erdoğan’a
da “Bir adım ileri gidin.” dediler.
Sistemin kurduğu yeni tezgâh buydu. Fakat bizim Dışişleri
Bakanımız iki şeyle hareket ediyor: Kuşkularına iman ediyor, idrak meselesinde
de kibri birçok şeyi idrak etmeye mâni. Bunu, bu kerameti kendilerinden
zannettiler. Bunun büyük bir sistem oyunu, büyük bir sistem tasarımı olduğunu
okuyamadılar ve bunu, bu plana, ilk satırı Mavi Marmara olayındaki
konuşlanışlarıyla vurdular. Sistem baktı ki bunlarla pek bir yere gidileceği
yok, şimdi yapılan iş, İsrail’de kaybettiğini Suriye’den çıkartma aculluğudur, “Hızlı davranalım, sistemden koptuk, biz bunu
Suriye’yle telafi edelim.”
Bu logaritmayı çözecek, “Büyük sistem neye hazırlanıyor, neyi
öteliyor?” logaritmasını çözecek, gerçekten, bu kabinede hiç kimse yok. Buğzetmiyorum. Gelişmeler gösterdi ki büyük stratejik deha
gele gele, gele gele Şarık Tara’yı Esad’ın yerine
önermekle sınırlı. Sormazlar mı “Bre kardeşim yani bu kadar, sen, bir Şarık Tara’ya fit olacaktıysan daha bu kadar bütün ümmeti
birbirine niye kırdırdın?” Bunun cevabı yok.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) – Şarık Tara değil.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Özür dilerim, evet, tamam
düzeltiyorum.
Şimdi, oradaki sorun eğer salt bir adam değişikliği idiyse bu
kadar taşkalaya gerek yoktu. Şimdi, geldiler, bu
meseleyi silahlı bir boyuta indirgediler.
Yine bu kürsüde, yine savaş tezkeresi çıkarken bir örnek
vermiştim, o da şuydu, dedik ki: “Sizin,
eğer burada, gerçekten barışı tesis etmek, halkların bir arada kardeşçe
yaşamasını temin etmek gibi bir derdiniz var ise burada, Kürt halkı sizin için,
bütün Orta Doğu halkları için büyük bir imkân kapısı içermektedir.” Bunda “sen”
hesabı yaparken şöyle bize sunuyor İktidar: Bütün atılımları yapacaklar, bütün
tedbirleri alacaklar, bütün saldırıları yapacaklar; muhatabı olan halkların eli
armut toplayacak! Planın özeti bu. “Onlar yerinde duracak, biz istediğimizi
yapacağız.” varsayımıyla geliştirilmiş bir şey. Fakat bugün dünya siyasi
tarihine baktığımızda bunun böyle olmadığı, üstelik dünya savaşının hep bu
türden hazırlıksız, yüksek hırs içeren ihtiraslı yaklaşımlarla meydana
geldiğini gördük. Bu aşamada, halkların kaderleri üzerinde söz hakkı olduğunu
sanmak büyük bir aymazlıktır. Bugün, Sayın Başbakan oturup Kürtlere ne
verileceğini, Türkmenlerin nasıl kılına halel gelmeyeceğini -nasıl
gelmeyecekse- ayrıntılı olarak takdir ediyor ama burada oluşturulmaya çalışılan
sistemin…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı.)
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Bitti mi? Konuşmam on dakika mı?
BAŞKAN – Uygulamayı biliyorsunuz Sayın Önder.
Teşekkür ederim.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Ben de ona göre ayarladım
konuşmamı. O zaman bir iki dakika verin, toparlayayım.
BAŞKAN – Lütfen.
Teşekkür ederim Sayın Önder.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Burada gösterge yirmi dakika…
BAŞKAN – Biliyorum, doğru, yanlış verildi; on dakikadır.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Yanlışsa ceremesini çekeceksiniz.
BAŞKAN – Grup Başkan Vekiliniz de ona uyardı zaten.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – O zaman bir iki dakika verin,
toparlayayım.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Başkan, bir iki dakika daha verin.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Ama ben orada yirmi dakika
görünce…
BAŞKAN – Hayır, hayır, öyle bir uygulamamız yok Sayın Önder,
lütfen.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, konuşmasını toparlaması
gerekiyor.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Başkan, toparlamasına izin verin.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Israr etmiyorum, bari bir iki
dakika verin, toparlayayım.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Önder, lütfen.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Ama sizin teknik masanız…
BAŞKAN – Hayır, vermiyorum Sayın Önder, lütfen.
Teşekkür ediyorum.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Yirmi dakikada ısrar etmiyorum,
bir dakika verin.
BAŞKAN – Hayır, veremem Sayın Önder çünkü…
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Başkan, siz yanlış yaptınız. Yirmi
dakika verdiniz, Sayın Hatip kendisini ona göre ayarladı. Bir dakika verin.
BAŞKAN – Doğru; yanlış yaptım, siz de uyardınız, ben de
“Düşüreceğim.” dedim, tamam, biliyorsunuz.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Başkan, bir dakika…
BAŞKAN – Hayır, süreyi biliyor. Yok canım, süreyi herkes biliyor
on dakika olduğunu.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Daha ben mevzuya bile girmedim.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Başkan, sözünü toparlamasına…
BAŞKAN – Ama ileride diğer gruplar da istiyor Sayın Önder, lütfen.
Teşekkür ediyorum.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – “Bir dakika” diyor.
BAŞKAN – Hayır, hayır…
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Sadece bir dakika… Gruplar itiraz
etmez.
BAŞKAN – Ya, “İtiraz etmez.” değil, itiraz etmiyorlar, sonra söz
istiyorlar.
Teşekkür ediyorum Sayın Önder.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Başkan, sözünü toparlaması
açısından…
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Ben yirmi dakika görünce sözümü
ona göre ayarladım. Üstelik yirmi dakikada ısrar etmiyorum, bir dakika verin.
BAŞKAN – Lütfen Sayın Önder, anlayışla karşılayın. Lütfen…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, bir usul tartışması çıkar
buradan.
BAŞKAN – Sayın Önder, teşekkür ediyorum, yapacağım başka bir şey
yok.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Yani ben de size teşekkür
ediyorum. Ortada bir yanlışlık var.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Yanlışlık nedeniyle böyle bir karar
verebilirsiniz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Lütfen Sayın Önder… Diğer gruplar söz istiyor o zaman
Sayın Önder. Kuralı bozmayacağız.
Teşekkür ediyorum, kusura kalmayın.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Sayın Başkan, savaşta dahli
olmanın her iki cihanda da büyük vebali vardır deyip herkes bundan kendine pay
çıkarsın. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen
Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Barış ve Demokrasi Partisinin bu hafta Meclisin gündeminin belirlenmesinde
Suriye’de yaşanan olayların araştırılması için bir komisyon kurulması talebini
öngören önergesinin gündeme alınması konusunda söz almış bulunmaktayım.
Şekil şartının gereği lehte, aleyhte gibi bir konumlanma yapılması
gerekiyor ama konu Suriye olunca bunun lehi, aleyhi yok; Milliyetçi Hareket
Partisi olarak görüşlerimizi ifade etmeyi bir gereklilik görüyorum.
Değerli arkadaşlar, bir sonuç olarak söylemek gerekirse bugün
Suriye’de bir iç savaş yaşanmaktadır. Bugün Suriye’de muhalifiyle, rejimiyle
yaşanan savaşta Müslüman kanı akmaktadır; kardeş kardeşi boğazlamaktadır. Sonuç
budur. Sebebi sorgulayarak, birbirimizi suçlayarak bu sonucu ortadan
kaldıramayız. Ne yazık ki bölgemizde çok uzun zamandan bu yana birtakım
projelerin gereği, o proje sahiplerinin verdiği silahlarla bu bölge insanı
birbirini kırmaktadır. Cumhuriyetimiz, Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulduğu
günden bu yana bu bölge içi çatışmalara hep mesafeli durmuştur. “Yurtta sulh,
cihanda sulh.” bir ataletin, bir aymazlığın, bir pısırıklığın ifadesi değil ama
dış politika stratejisi olarak Türkiye Cumhuriyeti devletini kuranlar, kurucu
irade bu bölgedeki barışı temin etmek için bu bölgenin çok önemli bir aktörü
olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin konumunu, bu türlü çatışmalara müdahale
etmeyeceği şeklinde, ifadenin gereği “Yurtta sulh, cihanda sulh.” ilkesini dış
politikanın temel argümanı olarak belirlemiştir ve biz, bunun doğrultusunda bu
bölgedeki iç çatışmalara, savaşlara bugüne kadar katılmamışızdır ama bugün
bölgemizde müttefiki bulunduğumuz küresel güçler bir proje uyguluyorlar ve ne
yazık ki bu küresel projenin bir ucu da bize dayanıyor, bizi hedefliyor. Ama
biz “Henüz bize ulaşmadı.” diye bir aymazlık içerisinde hemen kapımıza kadar
ulaşan bu olaylara karşı maalesef bigâne, seyirci, hatta yanlış bir tavır,
yanlış bir duruşla muamele ediyoruz, muhatap oluyoruz. Değerli arkadaşlar ama
sonucu şu: Irak’ta, Libya’da ve diğer Müslüman ülkelerinde “Bahar” diye ifade
edilen bu yangın; sonucu ölüm, sonucu yıkım ve ne yazık ki iç savaşların
yaşandığı bölgelerde tarihin tüm dönemlerini incelerseniz göreceksiniz ondan
sonra birlikte yaşama imkânı kalmıyor. Balkanlar böyle parçalandı, Orta Doğu
böyle parçalandı, Afrika böyle parçalandı. Şimdi bizim coğrafyamızı da,
yüzlerce yıl birlikte yaşamış, hısım olmuş, kanları birbirine karışmış
insanları bir farklılığın üzerinde ayrıştırıp, cepheleştirip çatıştırarak bu
coğrafyayı parçalamak ve bu küçülen parçaları kolay kontrol ederek, kendi
projelerini yürütmek iddiasındaki küresel güçlerin maalesef oyununa geliyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, İktidar Partisinin, AKP Hükûmetinin Suriye
politikasını veya Orta Doğu politikasını tenkitimizin gerekçesi bu.
Siz bu ülkeyi yöneten bir iktidarın sorumlusu olarak, sorumlu
iktidar olarak dünü bilmezseniz, dünde yaşananların sebeplerini ve sonuçlarını
öngöremez, iyi tahlil edemezseniz bugün yaşadığınız olayları anlamakta
zorlanır, geleceği de doğru öngörmezsiniz, öngöremezsiniz. Şimdi yaşadığımız
şey maalesef, Türkiye’nin savaşa katılma, savaşın eşiğine kadar gelme gibi bir
çaresizliğin içine düştük. Ne yapacağız? 4 Ekimdi galiba, yanlış
hatırlamıyorsam veya 20 Eylülden sonra yaşanan hadiselerle, Şanlıurfa’nın
Akçakale ilçesine düşen top mermisiyle hayatını kaybeden çocuklarımız, on iki
yaşındaki Ayşegül, sekiz yaşındaki Zeynep, on dört yaşındaki Fatoş, anneleri
Zeliha ve yavrusunu korumak için kendini feda eden Gülşen Özer isimli
vatandaşlarımız hayatlarını kaybedince aklımız başımıza geldi. Bu savaş, bu
yangının ülkemizi de saracağını, insanımıza da zarar vereceğini görebildik,
Hükûmet görebildi zannediyorum.
Çıkartılan tezkere aslında bir savaş tezkeresi değil. Yani Türkiye
kendi ülkesine saldıranlara karşı, kendi milletinin ölümüne sebep olanlara
karşı bu ülkenin Türk Silahlı Kuvvetlerini kullanmayacak da ne yapacak? Bu
saldırıya karşı bir tedbir geliştirmeyecek mi? Yani, Türkiye Cumhuriyeti
devleti komşularına veya bütün dünyaya “Siz bana saldırırsanız ben de kendimi
korumak durumundayım.” demeyecek mi? Bu tezkereyi bu anlamda alınız lütfen. Ama,
gelinen nokta itibarıyla söylüyorum, maalesef uygulanan politikaların sonucunda
AKP İktidarının Suriye olayında, Suriye konusunda ortaya koyduğu öngörülerin
hiçbiri olmamıştır. “Beşar Esad gidecek.”
denilmiştir, gitmemiştir. “Beşar Esad’ın gitmesi için
işte Avrupa Birliği ülkeleri, NATO ülkeleri, Amerika Birleşik Devletleri
bizimle beraber olacak.” demişsinizdir, bu umuda kapılmışsınızdır,
olmamışlardır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kararını
çıkartamamışsınızdır. Sonuç itibarıyla, bugün bir ateş topu olarak Suriye,
Türkiye'nin kucağında kalmıştır ve yangın Türkiye’ye sıçramış bulunmaktadır. Ne
yapacaksınız?
Bu sebeple söylüyorum: Değerli arkadaşlar, devlet adamı, siyaset
adamı dünü bilerek bugünü doğru anlamak, geleceği de doğru öngörmek mecburiyetinde.
Zamanında ve yeterince tedbiri alamazsanız o yangın sizi kuşatıyor, bir
çırpınış içerisinde yanlışı yanlışla devam ettiriyorsunuz. Bu sebeple
söylüyorum.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu tezkereye evet oyu
verirken asla AKP İktidarının Suriye politikalarını desteklediğimizin ifadesi
değil bu, ama Türkiye’ye saldırılmasına müsaade etmeyeceğimizi, bunun için Türk
milletinin, Türkiye Cumhuriyeti devletinin tüm imkânlarının kullanılması
gerektiği… Bizim aslında verdiğimiz evet oyu bir yetki değil, bir
görevlendirme. Biz Türk Silahlı Kuvvetlerini Türkiye’yi savunmak üzere
görevlendirdik bu tezkerede.
Bir ayrı şey, dünü yaşadık, Irak’ın kuzeyinde Birinci Körfez
Savaşı sonrasında oluşturulan siyasi varlığın yirmi beş yıldır desteklediği PKK
saldırılarının acısını hep beraber yaşıyoruz. Aynı acıya, Suriye kaynaklı bir
saldırıya karşı tedbir geliştirmeyecek miyiz? Yani, dün Irak’ın kuzeyinde
yaşadığımız ve işte, aymazlıkla karşılayıp, hatta koruyup kollayarak
gelişmesine kol kanat gerdiğimiz Kuzey Irak’taki varlık, aynı şekilde Suriye’de
de mi olsun? Suriye’den kaynaklanacak Türkiye’ye karşı saldırıya tedbiri
bugünden almanın neresi yanlış? Milliyetçi Hareket Partisinin desteği,
Hükûmetin politikalarını desteklemekten çok öte, Türk Silahlı Kuvvetlerine bir
görev vermektir: “Türkiye’ye saldırılmasına müsaade etmeyin, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin caydırıcılık gücünü, bu konudaki kararlılığını bütün
dünyaya gösterin. İki: Aynen Irak’ın kuzeyinde olduğu gibi, Suriye’nin de
kuzeyinde veya kuzeydoğusunda Türkiye’ye bir tehdit ve saldırı merkezi hâline
gelecek bir alanın oluşmasına engel olunuz.” Bunu yapmak mecburiyetindeyiz;
bunu yapmazsak Türkiye Cumhuriyeti devletinin geleceğini, Türk milletinin
birliğini koruyabilmemiz mümkün değil. Milliyetçi Hareket Partisinin bu
tezkereye desteğinin gerekçesi budur, amacı budur. Bunu, savaş tezkeresi olarak
nitelemek ve Türkiye’yi, Türkiye Cumhuriyeti devletini, Türk Silahlı Kuvvetlerini
saldırgan olarak nitelemek yanlışlıktır, haksızlıktır ve bütünüyle bühtandır,
bunu asla kabul edemeyiz.
Bu sebeple, öyle bir komisyonun kurulmasından ne fayda
umulmaktadır bilmiyorum ama bu sebeple bu gerçekleri ifade etme gereğini
duydum, hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Osman
Korutürk, İstanbul Milletvekili.(CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz cuma günü, bu Mecliste bir tezkere
kabul ettik; biz etmedik, sizler ettiniz. Ama bu tezkerenin kabulü sırasında
yapılan görüşmeleri gizli tuttuk, kapalı yaptık. Kapalı görüşme anlaşılabilir
bir şeydir. Kapalı görüşmede hükûmet gelir, Meclise, milletvekillerine,
başkalarıyla paylaşmalarında sakınca olan, umumun bilmesi gerekmeyen, en
azından şu sırada umumun bilmesi gerekmeyen güvenliğe ilişkin, ayrıntılı, açık
fakat gizli tutulması gereken bilgileri verir. Ben buradan açıklamak istiyorum
ki, bizim geçtiğimiz cuma günü -sanırım hepiniz de bunda mutabıksınızdır-
yaptığımız görüşmede bize gizlilik içeren hiçbir bilgi verilmedi, gazete
malumatı dışında bir şey görüşmedik. O zaman düşünüyor insan, niçin kapalı
oturum yapıyoruz, niçin konuştuklarımızı insanlarla paylaşmıyoruz, halkımızla
paylaşmıyoruz. Acaba, bizim itiraz gerekçelerimiz duyulmasın diye mi? Çünkü biz
ne için itiraz ediyoruz? Biz itiraz ettiğimiz için bize “Hesabını veremez.”
diyenler oldu, Sayın Başbakan başta. Neyin hesabını veremeyeceğiz? Tezkere
kabul edilmiş, “hesap” diye bir şey yok ki ortada, tezkere kabul edilmiş,
geçmiş. (CHP sıralarından alkışlar) Ama, o tezkere yüzünden bir savaş çıkarsa,
o tezkere yüzünden insanlarımız ölmeye başlarsa, cenazeler Türkiye’ye gelirse
onun hesabını tezkereye olumlu oy verenler verebilecekler mi?
Şimdi, biz başından beri Suriye’deki olayları kınıyoruz. Suriye
Hükûmetine diyoruz ki: “Bunu yapamazsın kendi vatandaşına, kendi vatandaşına
baskı uygulayamazsın, dünya değişiyor, 21’inci yüzyıldayız.” ama Suriye rejimi
bu baskıyı uyguluyor. Baskıyı uygulayınca bizim oraya girmemiz gerekiyor mu?
Bizim onları yatıştırmak, bugün Mısır’ın yaptığı gibi, dörtlü bir toplantı,
beşli bir toplantı… Biz daha büyüğünü teklif etmiştik. Biz dedik ki:
“Türkiye’de bir toplantı yapalım. Bunun içerisine herkes gelsin, İran da
gelsin, hatta Suriye’nin tarafları da gelsin, kabul edenler gelsinler, bunları
anlaştırmaya çalışalım.” Bunu yapacak yerde, biz müdahale etmeye kalkıyoruz.
Biz baştan beri buna karşıyız. Biz diyoruz ki: “Türkiye'nin geleneksel tutumu
istikrar oluşturucudur, memlekette ve dışarıda. İstikrarı oluştururken de ara
bulur, anlaşmazlıkları yatıştırmaya çalışır, sonuna kadar erteler sert
hareketi.” Biz sert hareketi erteleyecek yerde, çatışan taraflardan bir
tanesinin yanında yer aldık, arkasından tezkereyi kabul ettik.
Görüyorum, birçok arkadaşımız, tezkereyi kabul etmekten dolayı
huzursuz. Tezkereyi niye kabul ettiklerini izah etmek için gerekçeler aranıyor,
bulunuyor ama tezkereye gerek var mı arkadaşlar, biz kendimiz bir düşünsek.
Bakın, diyoruz ki: Angajman kurallarını genişlettik. Angajman kurallarını
ağırlaştırdık. “Angajman kuralları” dediğimiz nedir? Herkes kafasına göre,
uluslararası hukuka aykırı, meşru müdafaanın sınırlarını aşan kurallar koyup
da “Şuradan şu olursa, buradan kuş
uçarsa ben orayı bombardımana veririm.” diyebilir mi? Diyemez. Angajman
kurallarının belirli bir oluşumu vardır, o çerçevede angajman kuralları
uygulanır ve angajman kuralları uluslararası hukuka uygun olmak zorundadır. Biz
de böyle yaptığımıza inanıyorum ben. Güçlü angajman kuralları koyduk ve çok
küçük hareketleri tahrik sayacak angajman kuralları koyduk. Bu angajman
kuralları caydırıcı olmak için yetmiyor mu?
Biz, 1990’ların sonunda, Suriye’nin PKK’ya fiilen verdiği desteği,
PKK’yı kullanışını sonlandırmak için tezkere mi çıkarttık arkadaşlar? Birlik
intikali yaptırttık, sınırda birlik yığılması yaptırttık. Türkiye’nin gücü
zaten belli, tezkere mezkere çıkmadı. Şimdi
çıkarttığımız tezkereye ne diyoruz? Diyoruz ki bunun savaş amacı yok,
caydırıcı, bir manası yok. Peki, savaş amacı yok, caydırıcı, bunu niye
söylüyoruz? O zaman tezkerenin ağırlığı nedir, blöf mü yapıyoruz arkadaşlar?
Blöf yapıyorsak, blöf olduğunu söylediğimiz blöf, blöf olur mu? Çok garip bir
politika uyguluyoruz.
Bakın, dikkat edin, Türkiye’nin Suriye politikası, ne yazık ki
Orta Doğu’da Türkiye’yi Suriye gibi bir memleket hâline getiriyor. Acayip
ilişkiler, değişik örgütler, kim idüğü belirsiz
savaşan taraflar… Biz bir de angajman kurallarını uyguluyoruz diye, misilleme
yapıyoruz, misliyle misilleme yapıyoruz diye taraflardan bir tanesinin de bütün
imkân ve kabiliyetlerini o bölgede imha ediyoruz. Dolayısıyla, kendi silahlı
kuvvetlerimiz vasıtasıyla bu savaşa katılıyoruz.
Arkadaşlar, bu konuyu iyi düşünmemiz lazım. Bakın, bu memleket
hepimizin, hepimiz bu memleketin iyiliğini istiyoruz. Biz, bu memleketin
iyiliği için bu Suriye konusunu gerçekten baştan, yeni baştan gözden geçirmemiz
lazım. Yetki bizde değil ama yetki sizde ama memleket hepimizin. Bunu düşünün.
Dışişleri Bakanınız akıllı bir insan. Otursun, düşünsün, böyle bir şey olabilir
mi? Böyle bir savaş çıkarsa bunun hesabını nasıl vereceksiniz?
Bakın, biz bu tezkereye oy vermedik, tezkereye oy vermedik çünkü
biz “Bir savaş kışkırtması yapıp arkama adam takabilirim.” diye
düşünebileceğini dahi düşünüyoruz şimdi artık Dışişleri Bakanının. Türkiye çok
yalnız kaldı ama “Ben bir harekete başlarsam istim arkadan gelsin, belki bana
yardıma gelirler.” diye düşünüyorsa çok yanılıyor. Herkes, bu konuda Türkiye’yi
-eski tabirle- teenniye davet ediyor.
Sizlere, bizim eski bir meslektaşımız, saygın bir büyükelçi ve
Adalet ve Kalkınma Partisinin kurucularından birinci Dışişleri Bakanınız Yaşar Yakış’ın dün, Bugün gazetesine vermiş olduğu mülakatı bir
okumanızı tavsiye ediyorum. Yaşar Yakış bölgede tecrübeli bir insandır,
Bakanlıkta saygın olan bir insandır, iyi bir bakanlık yapmıştır; daha sonra da
başka vazifelerde bulunduktan sonra siyasetin içerisinde devam ediyor ama açık
bir şekilde bunu nasıl gördüğünü söyledi. Sizin arkadaşınız, sizin partinizin
kurucusu. Lütfen Yaşar Yakış’ın bu ikazlarına kulak
verin. Diyor ki: “Eğer Türkiye, Suriye’nin içerisine girerse bütün etrafı
düşmanla çevrilmiş bir ortamda çıkışı çok zor olur, başarıyla çıkışı ise
imkânsıza yakın olur. Çıkış stratejisi olmayan giriş yapılmaz.” Bunların
hepsini anlatmak çok zaman alıcı şeyler ama hepiniz bunları biliyorsunuz
arkadaşlar.
Suriye politikası, fevkalade yanlış bir politika. Orta Doğu
politikasının da doğru olduğu şüpheli. Orta Doğu politikasında da bilinçli mi
hareket ediliyor onu da çok anlamış değilim. Bakın, size bir misal vereyim:
Şimdi, geçtiğimiz günlerde partinizin, Adalet ve Kalkınma Partisinin kongresi
yapıldı; görkemli bir kongre oldu. Kongreye birçok yabancı davet edildi. Bu
yabancıların içerisinde Filistin Hamas teşkilatının
siyasi sorumlusu Halid Meşal
vardı. Halid Meşal geldi,
güzel ama 1980’lerde Sabra ve Şatilla Katliamı’nda 3.500-4.000 Filistinliyi kesen Lübnanlı
Hristiyan Falanjistlerin başkanı Emin Cemayel de
oradaymış. Emin Cemayel’in orada olması bir şey
değil, bilfiil katliama katılıp Ariel Şaron’la
beraber bu katliamda rol oynayan Samir Caca da
oradaymış. Bu nasıl iş arkadaşlar, bu bilinçli mi yapılıyor, bilinçsiz mi
yapılıyor? Katliamı yapanlar orada, katliama uğrayanlar orada, hepsi misafir
statüsünde.
Bu politikaları gözden geçirmek lazım. Böyle bir politika olmaz.
Türkiye’nin dış politikası şimdiye kadar hep ağırlıklı, sağlam bir politikaydı.
Dışişleri Bakanlığı -bakmayın “monşer” derler, bilmem
başka şeyler söylerler, hiç alakası yoktur- son derece fedakâr, son derece
dayanıklı, son derece çalışkan ve birikimli insanlardan kuruludur. O insanları
dinleyin. O insanlar bunları söylüyordur mutlaka, söylememeleri mümkün değil
ama “Her şeyi ben biliyorum.” diye ortaya çıkarsanız olmuyor. Ama her şeyi siz
bilmeyince de bu noktaya geliyoruz. Türkiye, bugün… Dış basını okuyun çok rica
ediyorum. Dış basında bakın ne diyorlar: Angela Merkel gibi bir insan -ki
Angela Merkel’in politikaya girişi on sene, daha önce Doğu Almanya’da yetişmiş
bir insan- Türkiye'yi itidale davet ediyor. Türkiye itidale davet edilmesi
gereken bir ülke mi arkadaşlar? Bu bizim ağrımıza gidiyor, sizlerin gitmiyor
mu?
Bu Suriye konusunu bizim çok geniş bir şekilde ele almamız lazım
diye düşünüyorum. Sadece bu konuyla ilgili değil, Suriye konusunu ileriye dönük
olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi hakiki bir kapalı oturumda, her şeyin açık
konuşulacağı bir kapalı oturumda… Bizim elimizde bilgi yok, kimse bizimle bilgi
paylaşmıyor ama biz o bilgiyi kendi imkânlarımızla bulabildiğimiz kadar buluyoruz
bölgeden, ama doğruları söylediğimiz zaman, neymiş? “Esad taraftarı.” Biz niye
Esad taraftarı olalım arkadaşlar? Bizim Esad’la bir ünsiyetimiz, yakınlığımız
hiç olmadı. Hükûmetinizin başlangıç dönemlerinde çok oldu sizlerin, siz daha
iyi tanıyorsunuz Esad’ı. Esad’ın babasını da biliyorsunuz.
Ama biz mesela Faruk Şara’yı da
biliyoruz. Faruk El Şara’yı “güvenilir adam”
dediğimiz zaman, Bingöl’de, 1993 yılının Mayıs ayında 33 tane erimizin şehit
edilmesinin bizzat fiilen emrini veren adam olarak o zamanlar Faruk El Şara’nın adı geçiyordu. Fırat sularını, 550
metreküp/saniyede verdiğimiz Fırat sularını bir anlaşmaya bağlamak için,
anlaşma noktasına gelip oradan döndüğü için, bunun intikamı için yaptığını o
sırada gazeteler yazdı, açın bakın.
Bu Suriye konusunu çok iyi ve hakikaten el birliğiyle, içtenlikle
beraber tartışmalıyız diye düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Öneri aleyhinde söz isteyen Volkan Bozkır, İstanbul Milletvekili.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VOLKAN BOZKIR (İstanbul) – Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; maalesef, Meclisin bazı teamüllerine aykırı bir süreç
yaşıyoruz. Nasıl ki gensoru müessesesi olması gereken boyutlarından çıkarılıp
sık sık verilen, sonuç alınmasa dahi Meclisin gündemini meşgul eden bir nitelik
hâline gelmişse gizli görüşmeler de aynı kadere uğramış vaziyettedir.
Meclis karar alıyor, tezkere konusunda gizli oturum yapılıyor,
gizli oturumda ne konuşulduysa televizyonlarda, açık oturumlarda aynen tekrar
ediliyor. Bu nedenle söz almış bulunuyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Senin partin açıklıyor. Senin
milletvekilinin konuşmasını yayınlattılar.
VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Mademki tezkere nedeniyle bu Genel
Kurulun kararına göre gizli bir oturumda konuşulan hususlar açık oturumda
tekrarlanıyor, o zaman biz de gizli oturumda konuştuğumuz hususları burada
tekrarlama hakkına sahibiz diye düşünüyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Açıkla.
VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Şimdi, öncelikle şunu söylemek
istiyorum: “Tezkerenin amacı belli değil, acaba bu tezkere ile Türkiye dünyayı
fethe mi gidiyor?” gibi suçlamalar oluyor. Arkadaşlar, bir tezkere metninde
yazılan hususlar nasıl ki bir kanun çıktığı zaman lafzi yorumu gibi gaî yorumu da varsa tezkerenin gayesi de gayet açık bir
şekilde Suriye ile kısıtlıdır ve
Türkiye’nin Suriye’de olabilecek gelişmelere karşı elini güçlendirme amacına
yöneliktir. Bakınız, diplomaside olsun siyasette olsun iki unsur çok önemlidir:
Birisi, caydırıcılık unsuru, diğeri de müphemiyet unsuru.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya sen tezkerede “yabancı ülke” demişsin.
Niye “Suriye” demedin?
VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Tezkere ile birlikte bu caydırıcılık
unsuru sağlanmaya çalışılmaktadır ve caydırıcılık unsuru sağlandığı zaman da
müphemiyet unsuru devreye girer ve karşı taraf bu caydırıcı harekete karşı eğer
davranırsa bunun karşılığında Türkiye’nin ne yapacağını da kendi senaryolarına,
kendi fotoğraflarına bakarak çıkartır.
Şimdi burada gerçekten, Türkiye’nin dış politikasını eleştirirken,
özellikle ana muhalefet partisi temsilcileri, o gün benim konuşmamda söylediğim
bir iki hususa da cevap vermek zorundadırlar. Sosyalist Enternasyonalde
Cumhuriyet Halk Partisinin bütün burada konuştuklarının tam tersi olan bir
karar tasarısı çıkarken ve orada Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı gurur
duyduğumuz bir şekilde Yunan Başbakanının şu anda başkanlığını yapmakta olduğu
Sosyalist Enternasyonalin başkan yardımcılığına, 36 başkan yardımcısından
birisine seçildiği zaman bu kutlamalar sırasında bu Suriye paragrafını ve son
derece vahim bir Kürt paragrafını kabul eden Cumhuriyet Halk Partisi
delegasyonu gelip burada Suriye konusunda veya Hükûmetin dış politikasını
eleştirirken elini vicdanına koymuyorsa o zaman ben onların boynuna astığımız
yaftayı her zaman hatırlatırım. Kürt konusunda, PKK terör örgütünü Filistin
Kurtuluş Örgütü ile eş konuma getiren bir metni kabul edecek ve dönecek
Türkiye’ye “Benim bundan iki gün sonra haberim oldu.” diyecek, ondan sonra da
“Ben bunun cevabını postayla verdim.” diyecek, biz de “Bu postayla gönderirken
pul yapıştırdın mı arkadaş? Nereye gönderdin? Karşı taraf aldı mı?” diye
soracağız. Bunların cevabını burada vermiyorlar, boyuna aynı teraneyi aynı
kelimelerle devam edip götürüyorlar.
Ben orada ayrıca başka sorular da sormuştum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sen orada yanlış şeyler söylüyorsun,
yanlış! Oraya çıkıp da millete yanlış şeyler söylüyorsun be! Boyundan utan!
VOLKAN BOZKIR (Devamla) – “Cumhuriyet Halk Partisi dönemlerinde
şerefli politika izleyip bugünkü politikaları kınayan Cumhuriyet Halk Partisi
yetkilileri, acaba, 1963 yılında Johnson’un mektubuyla, neden Kıbrıs’taki
soydaşlarımızın yardımına gitmediler de 63-74 arasında soydaşlarımızın orada
eza çekmelerine, katledilmelerine göz yumdular?” demiştim. “Neden, İkinci Cihan
Savaşı’ndan sonra İtalyan komutan ‘Adaları gelin de size verelim.’ dediğinde,
bir mil ötemizde, bugün içimiz yanarak baktığımız adalara sandalla
gidebilecekken, Yunanistan’ın bin mil öteden gelip bu adaları ele geçirmesine
izin verdiniz?” sorusunun cevabını da burada veremediler.
Neden Cumhuriyet Halk Partisi, dış politika dönemlerinde, Başbakan
soğuktan -petrol tankerlerini dolduramadığı için- paltoyla Başbakanlıkta
otururken, neden bizim Ankara’dan İstanbul’a dört saatlik yolu 10 litrelik
benzin kuponlarıyla sekiz dokuz saatte geldiğimizi anlatamadılar? Neden
Lüksemburg’un kapısında “1 milyon dolar kredi alacağım.” diye beklendiğini
anlatamadılar?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Bozkır, yakışmadı size!
VOLKAN BOZKIR (Devamla) – Şimdi, bu Cumhuriyet Halk Partisi
gelmiş, burada Türkiye'nin dış politikasını eleştiriyorsa, o zaman birazcık da
öz eleştiri yapmalı. Türkiye'nin gerçekten sadece ve sadece barış, komşularıyla
barış, bölgesinde barış ve huzur isteyen politikalarına, “sıfır sorun”
politikasına “Sırf sorun varmış.” derken matematik hesabı da bilmeyen bir
Cumhuriyet Halk Partisiyle karşı karşıyız. Türkiye'nin kaç komşusu olduğunu
dahi bilmeyen bir ana muhalefet partisiyle karşı karşıyayız. Türkiye, bugün, on
üç komşusuyla cumhuriyet tarihinin belki de en iyi ilişkilerini yaşıyor.
HASAN ÖREN (Manisa) – Vallahi sen de inanmıyorsun söylediklerine!
VOLKAN BOZKIR (Devamla) – Suriye’yle olan bu ilişkimizde de biz
geleceğe yatırım yapıyoruz. Gelecekte eğer Suriye’de herkesin, bütün dünyanın
arzu ettiği demokratik bir rejim kurulursa biz Mısır’da, Libya’da ve Tunus’ta
olduğu gibi, Türkiye’ye düşman değil, Türkiye’yle dost yönetimlerle komşuluk
yapmak arzusunda olduğumuz için bunları yapıyoruz. Bütün bunlar ortadayken,
gerçekten, sanki Türkiye sırf sorun yaratmak için ortalığa çıkmış, herkesle
kavga edecek, ona saldıracak, buna saldıracak… Böyle bir niyeti olan bir ülke
değil. Türkiye bugünkü ekonomik durumuna, politik istikrarına tırnaklarıyla
geldi. Türkiye’nin, tırnaklarıyla kazandığı bu ekonomik istikrarı savaşa
veyahut da komşularıyla hasmane bir ilişkiye
harcayacak bir durumu yok. Türkiye sadece insanının refahını, geleceğini düzgün
bir şeye getirmek istiyor ve buna saldırıları korumak için de, kendini korumak
için de bu tezkereleri bir anlamda çıkarmak zorunda.
Şimdi, bu tezkere çıkmamış olsa ve Suriye’den de veyahut da bir
komşumuzdan Türkiye’ye bir saldırı vuku bulsa Meclisten vakit bulup da bu
tezkereyi çıkartma imkânı bulamayacak bir hükûmet ve buna cevap verecek bir
hükûmet uluslararası platformda da, uluslararası alanda da haklı olduğu bir
yerde hukuksuz bir duruma düşebilecek. Bütün bunları gayet iyi bilen
meslektaşlarımın, masalarda otuz kırk yıl birlikte dirsek çürüttüğümüz
meslektaşlarımın burada Meclis Genel Kuruluna doğru bilgi vermeyip aslında,
gerçekten büyük bir yanlışlık içinde olduğunu da düşünüyorum.
Türkiye, bugün bütün dünyanın bir ekonomik kriz içinde çırpındığı
bir ortamda ve bölgemizde de büyük bir siyasi transformasyon ortamının olduğu
bir ortamda bu siyasi, ekonomik krizden, ülkeler iflas ederken, ne IMF ne
AB’den en ufak bir yardım almadan bilakis güçlenerek çıkabilmiştir.
EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) – Siz mi çıktınız sadece?
VOLKAN BOZKIR (Devamla) – Sonuçta ne olmuştur? “Ya, siz bu
ekonomik krizi nasıl oluyor da, bugüne kadar hep bize sorarak yönetirken kendi
doğrularınızla bu ekonomik krizden nasıl bu kadar güçlü çıkabildiniz, nasıl
etkilenmediniz?..” Gelip bizim ekonomi politikalarımızı inceliyorlar. Bütün bu
“Arap Baharı” denilen politik değişim süreci olurken de Türkiye orada pırıl pırıl, demokrasisiyle, ekonomik istikrarıyla, siyasi
istikrarıyla bütün ülkelere örnek olacak bir konumda. Şimdi, bunlardan dolayı
kıvanç duymak varken neden acaba -kıskanmak diyemeyeceğim ama- rahatsızlık
duyulup da hep böyle Türkiye’ye Suriye’nin…
EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) – Neyiyle kıvanç duyacağız? 9 Türk evladı
Mavi Marmara’da öldü diye mi kıvanç duyacağız?
VOLKAN BOZKIR (Devamla) – …demediği lafları Suriye’nin ağzına
koyarak bu kadar önemli bir konuda tenkit yapabilecek ve ona rağmen, her zaman
olduğu gibi, Türk dış politikasında tek kararlılığı devam ettirebilme imkânına
sahipken neden acaba böyle bir ayrı-gayrılık ortaya
çıkarıp da Suriye’nin ve onun destekçilerinin elini güçlendirdik? Bu sorunun
cevabını da vermek mecburiyetindeyiz.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Biz kendi devletimizin çıkarlarını
koruyoruz Sayın Bozkır.
VOLKAN BOZKIR (Devamla) – Dolayısıyla ana muhalefet partisi, belki
de Milliyetçi Hareket Partisinden örnek almalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi
burada gelip tenkitlerini yaparken sonunda devletten yana tavrını kullanarak bu
tezkereye olumlu oy vermiştir. Cumhuriyet Halk Partisinin de belki bu örnek
davranıştan kendine, gelecek için bir misal çıkarmasının zamanı gelmiştir.
Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; bu ifadelerle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Korutürk.
OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) – Sayın Başkan, bizim
söylemediğimiz bir şeyi söylediğimizi ifade etti Sayın Hatip. Ona kısa bir
cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Korutürk.
Sataşma nedeniyle üç dakika söz veriyorum.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Osman Taney Korutürk’ün, İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır’ın
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söylenen her şeye cevap
vermek durumunda değilim, yakıştırmam kendime. Uzun müddet beraber çalıştığım
bir arkadaşımın kalkıp da “Türkiye'nin komşularını bilmiyor.” demesi hoş bir
şey değil. Tabii, Türkiye'nin komşularını bilmeyen biz değiliz ama Türkiye'nin,
komşularıyla arası bozuk dediğimiz zaman Sayın Bakan Ukrayna’yı, Romanya’yı
“komşu” diye saydı; o da ayrı bir mesele.
Şimdi, Sosyalist Enternasyonal konusuna gelelim. Sosyalist
Enternasyonal konusunda, oradaki Suriye paragrafına biz karşı değildik. Karşı
olmadığımızı hem Genel Başkanımız burada, televizyonlarda söyledi birçok defa
hem biz birçok defa ifade ettik. Niye karşı olalım? Diyor ki: “Esad kendi halkına katliam yapmasın.
Esad’ın, kendi halkına yaptığı katliamı şiddetle kınıyoruz.” diyor, biz de
kınıyoruz; “Katliam yapmasın.” diyor, biz de “Yapmasın.” diyoruz. “Esad
meşruiyetini yitirmiştir.” diyor, buna bizim söyleyeceğimiz bir şey yok.
Esad, meşruiyetini manevi olarak yitirmiştir muhtemelen ama maddi
olarak meşruiyeti duruyor. “Neden?” diyeceksiniz, Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyinde temsil ediliyor, Birleşmiş Milletlerde, başka ülkelerde temsil
ediliyor. Meşruiyeti var ama manevi olarak kaybetmiştir, onun için ona karşı
çıkmadık ama arkasından diyor ki: “Suriyeliler kendi sorunlarını kendileri
çözmelidirler.” Buna biz taraftarız. “Suriye’ye silahlı dış müdahaleye
Sosyalist Enternasyonal taraftar değildir.” diyor. Buna taraftar… Biz buna niye
karşı çıkalım arkadaşlar? Biz karşı olduğumuz şeylere karşı çıkıyoruz, laf
olsun diye karşı çıkmıyoruz. Bu “Sosyalist Enternasyonal” konusunu, artık,
lütfen, bu sefer noktalayalım, bakın çok açık şekilde söyledim.
Diğer konuda da, oradaki Kürt konusunda da İran Kürdistan Demokrat
Partisi ve Irak Kürdistan Yurtseverler Birliğinin söyledikleri oraya geçti.
Usul öyledir, konferanslarda konuşulan, zapta geçer. Zapta geçtiği zaman, biz,
buna, Faruk Loğoğlu yerinden -şimdi benim yaptığım gibi- söz alarak, ben
Başkanlık Divanına giderek, Genel Başkan da yazılı olarak “Biz bunlara
katılmıyoruz.” dedik, rezerv koyduk. Bunun da usulü budur. Arkadaşlarımızın
içerisinde bu usulleri bilmeyenler vardır fakat demin konuşan arkadaşımızın
bunları bilmiş olmasını ümit ederdim ben, Avrupa Birliği’nde daimi temsilcilik
yaptığı için.
Hepinize teşekkür ediyorum arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- BDP Grubunun, 6/2/2012
tarihinde Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve arkadaşlarının Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ve Hükûmetinin Suriye politikasının araştırılması amacıyla
vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 9/10/2012 günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün
19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
2.- AK PARTİ Grubunun, gündemdeki
sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine
ilişkin önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 09.10.2012 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda
siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu
maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak dağıtılan 328 sıra sayılı Anayasa Değişikliği
Teklifinin, Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının 4 üncü sırasına alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
9 Ekim 2012 Salı günkü
(bugün) birleşiminde sözlü sorular ve diğer denetim konularının görüşülmeyerek,
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında yer alan işlerin görüşülmesi ve bu birleşimde 328 sıra sayılı
Anayasa Değişikliği Teklifinin birinci tur oylamasının bitimine kadar;
11 Ekim 2012 Perşembe günkü birleşiminde Türk Silahlı
Kuvvetlerinin Irak'ın Kuzeyinden Ülkemize Yönelik Terör Tehdidinin ve
Saldırılarının Bertaraf Edilmesi ile İlgili Tezkerenin Bir Yıl Daha
Uzatılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresinin görüşmelerinin yapılması ve bu
görüşmelerden sonra Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan 197 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
Haftalık çalışma günlerinin dışında 12 Ekim 2012 Cuma günü saat
14:00'te toplanması ve bu birleşimde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında
verilen 11/13 esas numaralı gensoru önergesinin görüşmelerinin yapılması ve bu
görüşmelerin tamamlanmasından sonra Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan 328 sıra sayılı
Anayasa Değişikliği Teklifinin ikinci tur oylamasının bitimine kadar;
Yukarıda belirtilen birleşimlerinde gece 24:00'te günlük
programların tamamlanamaması hâlinde günlük programların tamamlanmasına kadar;
çalışmalarını sürdürmesi,
10 Ekim 2012 Çarşamba günkü birleşiminde sözlü soruların
görüşülmemesi,
önerilmiştir.
BAŞKAN – Öneri lehinde söz isteyen Salih Koca, Eskişehir
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SALİH KOCA (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK
PARTİ grup önerimizin lehinde söz almış bulunuyorum.
Verilen önerimiz doğrultusunda 9 Ekim 2012 Salı yani bugün yerel
seçimlerin öne alınmasıyla ilgili olarak Anayasa Değişiklik Teklifi’nin
görüşülmesi ve birinci tur oylamaların yapılması; yine 10 Ekim Çarşamba günü,
daha önce görüşmelerine başlamış olduğumuz Toplu İş İlişkileri Kanunu
Tasarısı’nın görüşmelerine devam edilmesi; 11 Ekim Perşembe günü, aynı şekilde,
Irak’ın kuzeyinden gelen terör tehdidinin bertaraf edilmesiyle ilgili olarak
tezkerenin bir yıl daha uzatılmasına dair çalışmanın planlanması ve devamında
Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı’nın görüşmelerinin sürdürülmesi; 12 Ekim
Cuma günü ise Anayasa Değişiklik Teklifi’nin ikinci
tur oylamalarının görüşülmesi ve tamamlanması, akabinde Dışişleri Bakanımız
Sayın Ahmet Davutoğlu’yla ilgili olarak verilmiş olan gensoru önergelerinin
görüşmelerine geçilmesi planlanmaktadır. Bu planlar doğrultusunda bu haftaki çalışmaların
tamamlanması önerilmiştir.
Ben, bu önerilerimizin hem ülkemize hem de milletimize hayırlı
olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Öneri aleyhinde söz isteyen Akif Hamzaçebi, İstanbul Milletvekili.
(CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; yasama yılının ikinci haftasına girmiş bulunuyoruz ve bugün,
yerel seçimin 27 Ekim 2013 tarihine alınmasına ilişkin Anayasa değişikliğini
görüşeceğiz ve birinci tur oylamasını gerçekleştireceğiz. Bu gündeme ilişkin
olarak -bu haftaki gündeme ilişkin olarak- Cumhuriyet Halk Partisinin gündem
sıralamasına ilişkin herhangi bir itirazı yoktur. Bu Anayasa değişikliği
sırasında erken seçime ilişkin görüşlerimizi ayrıca ifade edeceğiz.
Bu vesileyle şunları değerlendirme ihtiyacını duyuyorum: Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerileri sık sık Parlamento gündemine gelecek ve sık sık
Meclisin gündemi değişecektir. “Türkiye’nin gündemine neler düştü, neler var?”
diye baktığımızda, son bir haftanın, on günün gündeminde olan konular,
Suriye’yle ilgili savaş tezkeresi, Adalet ve Kalkınma Partisinin 30 Eylül 2012
tarihinde yapmış olduğu kongrede Sayın Başbakanın vermiş olduğu mesajlar, o savaş
tezkeresi ve AKP Kongresi’nin yarattığı ortam nedeniyle gürültüye giden,
konuşulamayan doğal gaz zamları, elektrik zamları ve diğer zamlar; gündemde
aslında bunlar var.
Suriye’yle ilgili savaş tezkeresi konusunda çok farklı görüşler
burada ortaya konuldu. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz görüşümüzü ifade
ettik. İktidar partisi, görüşlerini ortaya koydu. Ancak biraz önce buraya çıkan
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu Sözcüsü bir şey söyledi, o, dikkatimi çekti
doğrusu. “Suriye’yle ilgili savaş tezkeresi, bir savaş tezkeresi değildir,
ayrıca sadece Suriye’ye yöneliktir.” anlamında bir değerlendirme yaptı. Şunu da
doğrusu çok merak ediyorum: Biz “Savaş tezkeresidir bu.” dediğimiz zaman
“Hayır, Suriye’ye müdahale etmeyeceğiz” deniliyor. “Yani bu, Suriye’yi korkutma
amaçlıdır.” diye ifade ediyor Sayın Başbakan, Hükûmet yetkilileri, AKP’nin
milletvekilleri. Peki, korkutma amaçlı ise Suriye neden korksun sizden?
Suriye’ye açıkça ilan ediyorsunuz, “Biz sizi korkutmak için bunu çıkardık,
merak etmeyin, size saldırmayacağız.”
Şimdi, Sayın Konuşmacı, iktidar partisi Konuşmacısı dedi ki: “Bu,
sadece Suriye’ye yöneliktir.” Ben merak ediyorum, Sayın Başbakan mı doğrusunu
biliyor, Sayın Konuşmacı mı? Sayın Başbakan bugün bir konuşma yaptı, cümlesi
şu: “Biz, bu tezkereyle dünyaya savaş açabilirmişiz. O, işin perde arkası,
açılır, açılmaz, onu yeri ve zamanı geldiğinde konuşuruz.” Evet, Sayın Başbakan
diyor ki: “Gerekirse dünyaya savaş açarız.” Size ne oluyor değerli arkadaşlar?
Sayın Başbakan doğru bir şey söylüyor, o tezkere gerçekten böyle bir niyetle
kaleme alınmış, Sayın Başbakanın açıklaması da o tezkerenin ruhuna uygun.
Şimdi, kim doğru söylüyor; sizlerin takdirine sunuyorum.
30 Eylül tarihinde yapılan AKP kongresi dikkatle değerlendirilmek
durumundadır. Sayın Başbakan o kongrede, Türklerin 1071 yılında Anadolu’ya
gelişine kadar gitti, Sultan Alparslan’dan değerlendirmeler yaptı. Güzel, güzel
tabii ki o tarihlere kadar gitmek, bin yıl öncesine kadar gitmek elbette güzel
bir şey. Köklerimizin ne kadar derinde olduğunu anlayabilmek ve oralardan güç
alabilmek bakımından bunu önemsiyorum.
Evet, 1071 yılında Anadolu’ya geldik. O tarihten bu yana bizim
yönümüz, Türk milletinin yönü daima Batı olmuştur. Anadolu Selçuklu Devleti,
Büyük Selçuklu Devleti, Osmanlı İmparatorluğu ve en son, 20’nci yüzyılda Türk
milletinin en büyük modernleşme projesi olarak ifade edebileceğimiz
cumhuriyetin yönü de Batı olmuştur. Hep Batı’ya yöneldik ama ilk kez 30 Eylül
2012 tarihindeki AKP Kongresi’yle, Türkiye yönünü Batı’dan Doğu’ya çevirmiştir.
Sayın Başbakanın kongre mesajları, kongrenin Türkiye’ye verdiği fotoğraf budur.
Türkiye, Doğu’da rolünü oynamaya hazırlanan bir devlet görünümündedir.
Kongrenin davetlilerinden, Mısır Cumhurbaşkanından Hamas
liderine, Tunus’taki ılımlı İslam hareketi liderine, diğer konuklara kadar
baktığımız zaman görülen fotoğraf, Türkiye yönünü Doğu’ya çevirmiştir. Bir
tane, Batı’dan konuk yok orada, bir kişi vardı hakkını yemeyelim, eski Almanya
Başbakanı Schröder. O da “Almanya Başbakanı”
sıfatıyla orada değil, içinde Gazprom’un da olduğu
bir ticari konsorsiyumun menfaatlerini korumak amacıyla Türkiye’de bulunuyor,
bu niyetle de AKP Kongresine geldiğini tahmin ediyorum.
Sayın Başbakanın kongre mesajları ilginçti. 2023 yılı vizyonunu
Sayın Başbakan çizmeye çalışırken aslında çağın gerisinde bir vizyon çizdi.
21’inci yüzyıl Türkiyesi’ne yakışmayan, çalakalem
yazılmış bir vizyon çizdi değerli arkadaşlar. Elimde vizyon, 63 tane burada
vizyonun maddesi var. Hakikaten çalakalem, okumanızı tavsiye ediyorum, bana hak
vereceksiniz. Yani birçok kişi bunu kaleme almış, her gelen “Şunu da
ekleyelim.” demiş, “Haydi onu kırmayalım.” denmiş herhâlde, o da eklenmiş.
Örneğin, bu vizyonun ilk 5 maddesi siyasi partilerle ilgili. 1’inci maddesini
okuyorum size: “Partilerin kapatılmasının tamamen kaldırılması.” Diğerleri
böyle ufak tefek birtakım söylemler, vaktinizi almamak için onları
söylemeyeceğim ama 4’üncü madde önemli: “Parti kapatmalarına son verilmesi.”
Yani 63 vizyon maddesinin 1’incisi partilerin kapatılmasının tamamen kaldırılması,
4’üncüsü parti kapatmalarına son verilmesi. Nedir arkadaşlar, bu iki cümlenin
birbirinden farkı var mıdır? Gayriciddi bir belge, gayriciddi.
2023 vizyonu çizmeye çalışanlar, daha o tarihte Orta Vadeli
Program’ı Resmî Gazete’de ilan edememişlerdi. (CHP sıralarından
alkışlar) Orta Vadeli Program’ın 7 Eylül tarihine kadar Resmî Gazete’de ilan edilmesi gerekiyordu. Herkes 2013 ekonomik
hedeflerini bilmek istiyor. Eskiden mayıs ayı sonuna kadar ilan edilecekti bu,
“Ya yetişmiyor, kanunu değiştirelim, eylül ayının ilk haftası…” dediniz, daha
onu ilan edemediniz, bugün ilan ettiniz nihayet, çok şükür.
Başka şeyler de var. On yıl önce AKP’nin Acil Eylem Planı’yla
topluma taahhüt ettiği birtakım hususlar, unsurlar 2023 yılı için Sayın
Başbakan tarafından yeniden vadediliyor. Ne demiş on
yıl önce Acil Eylem Planı 2002 yılında? “Yeni bir devlet personel sistemi
kurulacak.” Şimdi ne diyor Sayın Başbakanımız bu vizyon konuşmasında? “Yeni bir
kamu personel sistemi kurulacak.” Ee, on yıl önce
bunu söylemiştiniz, şimdi on bir yıl daha istiyorsunuz ki yeni bir personel
sistemi kuralım.
On yıl önce ne demiştiniz Acil Eylem Planı’nda? “İhtisas
mahkemelerinin sayı ve çeşitliliği artırılacak.” Yıl 2002. Yıl 2012, bakıyorum,
“İhtisas mahkemelerinin sayı ve çeşitliliği artırılacak.” Hemen hemen aynı
cümle 2023 vizyonunda yer almış.
Çoğaltabilirim bunları: “Bölgeler arası gelişmişlik farkları
azaltılacak.” 2002. Aynı cümle 2023 vizyonu için 2012 konuşmasında var.
Ha bir yenilik var: “Yurt dışı adli teşkilat sayısı artırılacak.”
Yani Adalet Bakanlığı personeli artık isyan hâlinde, “Diğer Bakanlıkların yurt
dışı kadroları var, bizi de yurt dışına gönder Sayın Bakanım.” demiş, o da
Sayın Başbakana sunmuş, Sayın Başbakan “Tamam.” demiş. Hayırlı olsun 2023 yılı
vizyonunuz. Değerli Arkadaşlar, böylesi bir anlayışla Türkiye’nin, 2023 yılını
kucaklaması mümkün değildir.
Anayasa değişikliğiyle ilgili de şunu da söyleyeyim: Bilerek veya
bilmeyerek –bilmeyerek olduğu kanaatinde değilim- belirlenen erken seçim tarihi
2023 yılında 29 Ekim tarihine denk geliyor. Cumhuriyet Bayramı günü seçim
yapmayı planlayan bir anlayışı da buradan kutluyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Öneri lehinde söz isteyen Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun çalışma programını
belirlemek üzere iktidar partisi grubu tarafından verilen grup önerisinin
lehinde söz aldım.
Bu öneriyle bu haftanın çalışma programı belirleniyor. Tabii ki
her defasında söylediğimiz gibi, iktidar grubu olarak Türkiye Büyük Millet
Meclisinin çalışma programını belirleme yetkiniz, hatta sorumluluğunuz var
çünkü millete karşı sorumlu olan sizlersiniz ama bu hafta biraz farklı, bu
hafta… İşte tezkere bir zorunluluk, isteseniz de istemeseniz de görüşeceğiz.
Gensorunun görüşülmesi bir zorunluluk, onu görüşeceğiz. Anayasa değişikliği
konusunun gündeme alınması da 27 Ekim, yani ilgili kanunun bir yıl öncesine
kadar olan hususu, bir zorunluluk olarak gene önümüze geliyor. Dolayısıyla, bu
hafta kararlaştırılan Anayasa değişikliğinin görüşmelerinin tamamlanması, bir
zorunluluk olarak önümüzde bulunmaktadır. Bu sebeple, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak bu önerinin lehinde söz aldık ve oy kullanacağız.
Değerli arkadaşlar, mahallî idareler seçimleri -sizler de
biliyorsunuz- çok adaylı, çok hareketli seçimlerdir. Tam bilmiyorum ama
muhtemelen, mahallî idareler seçimlerinde 100 bine yakın aday olacak. Bu
adayların ekiplerinde, teşkilatlarında, yani toplumun büyük bir kesiminde bir
hareketlilik yaşanıyor ama ne yazık ki bu seçimler bundan önceki kanuna göre,
Anayasa’mıza göre, mevcut cari hükme göre mart ayında yapılıyor. Değişen iklim
dönemleri itibarıyla da mart ayı kış aylarının en ağır geçtiği aydır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz bu Anayasa değişikliğini öngörürken veya
topluma üzerinde tartışılmak üzere sunarken temel gerekçemiz, bu çok hareketli
ve çok adaylı mahallî idareler seçimlerinin kış şartlarında yapılmasından
kurtarılmasını amaçladık; yegâne amacımız bu. Tekrar ediyorum, milletvekilliği seçimleri
550 milletvekilini seçmek için yapılıyor ama mahallî idareler seçimleri
muhtarlarıyla, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeleriyle, belediye
başkanlarıyla –çok bilemiyorum ama- yaklaşık, muhtemel 70-80 bin kişiyi
ilgilendiren, tabii, bu aday olanların, aday adayı olanları da sayacak olursak
gerçekten çok kişinin içinde bulunduğu ve çok hareketli bir seçim. Bu seçimin
normal iklim şartlarında yapılması bir zorunluluk. Bu zorunluluğu laf olarak
söylemiyorum. Bizim yüreğimizi yakan bir değerli arkadaşımız, bir milletvekili
arkadaşımız Muhsin Yazıcıoğlu böyle bir mahallî idareler seçimleri öncesinde,
bir seçim gezisi sırasında bir helikopter kazası sonucunda hayatını
kaybetmiştir. Takdiriilahidir, şükretmek, sabretmek
mecburiyetindeyiz. Ama bu seçimler Allah kanunu değil, bunun biraz önceye
alınması, biraz sonraya alınması işte burada alınacak bir kararla mümkün. Bu da
Anayasa’nın 127’nci maddesindeki ilgili hükmü geçici olarak değiştirmeyi amaçlıyor.
Milliyetçi Hareket Partisi bunu toplumun dikkatine sunarken bunu amaçlamıştır,
bu yaşanan acı olayın sonrasında buna tedbir olarak düşünmüştür, iktidar grubu
da bunu sahiplenince bugün huzurunuza bir Anayasa değişikliği şeklinde
gelmiştir. Bundan amacımız budur, bunun kanunlaşmasını hayra vesile olarak görmekteyiz
ancak buradan bir üzüntümü ifade ediyorum: Şimdi, bu Anayasa değişikliğinin,
yani Anayasa’ya göre beş buçuk ay önceye alınmış olmasını bir fırsat bilerek
Büyükşehir Belediye Kanunu’nu da yeterince tartışılmadan, yeterince
paylaşılmadan Türkiye Büyük Millet Meclisine getirip gündem dayatması yapmış
olmanızdır.
Değerli milletvekilleri, ucundan kıyısından bu ülkeyi dönüştürmek
niyetinizi biliyoruz, bu cumhuriyeti dönüştürmek gayretlerini biliyoruz ama
bunun çok da kolay olmayacağını size buradan ifade etmek istiyorum. Türkiye
Cumhuriyeti devletinin kuruluş hukukunu değiştirmeye gücünüzün yetmeyeceğini
ifade etmek istiyorum. Yani Türkiye’yi başkanlık sistemine taşımak için,
Türkiye’yi etnik temelde ayrıştırıp federal bir yapıya dönüştürmek için bir hukuk
alt zemini kurmak niyeti taşıyan bu Büyükşehir Belediye Kanunu’nu zamanı
gelince tartışacağız ama il genel meclisi üyeliklerini niye kaldırdığınızı
burada hangi gerekçeyle anlatacaksınız? Milletin kendi özgür iradesiyle kendini
yönetmek üzere ortaya koyduğu iradeden niye rahatsızsınız? Dolayısıyla, biz bu
Anayasa değişikliğinin gölgesinde böyle, Türkiye Cumhuriyeti devletinin yönetim
sistemini, biçimini, yapısını değiştirmeyi amaçlayan bu Büyükşehir Belediye
Yasası’nın da bu araya sokulmasını, bu dayatmanın yapılmasını inanınız ki
şiddetle ve nefretle kınıyoruz ve yadırgıyoruz. Buna hakkınız yok.
Yani bir konuda bir uzlaşma temin ettik, bir zaruretten, bir
mecburiyetten. Ölüm var ortada, milletimizin talebi var ama bu uzlaşmayı
istismar ederek asla kabul etmeyeceğimiz, ben inanıyorum ki sizlerin içinden de
birçok insanımızın tereddütle karşılayacağı bir başka yasayı da getirip bu
araya sıkıştırmak asla iyi niyetli olamaz. Bunu kabul etmeyeceğiz. Bu Meclis
nasıl başlarsa öyle gider.
Bakın, şu iki haftadır gerçekten bir gündem tartışıyoruz. Ben
Sayın Hamzaçebi’nin o tenkidine katılıyorum yani milletin gündemini
tartışmıyoruz, başka şeyleri konuşuyoruz. Hâlbuki milletin gündemini
tartışmalıyız. Milletin gündemi zam. Bir yılda yüzde 49 doğal gaza zam yaptınız,
geçen yılın 1 Ekiminden bu yılın 1 Ekimine kadar doğal gaza yapılan zam miktarı
yüzde 49’a ulaştı. Bugün bütçenin verdiği açığı dar gelirli ve sabit gelirli
vatandaşlarımızın ekmeğine el uzatarak karşılamaya çalışıyorsunuz. Gelirden
vergi alın. Dolaylı vergileri arttırarak hangi adalet… Adınız “Adalet” ama
yaptığınız adaletli olur mu? Bunu konuşmuyoruz burada, başka şeyler
konuşuyoruz.
Hangi hesapsa, hangi programsa… Sayın Başbakanın cumhurbaşkanı
olması hakkıdır, talebidir, eyvallah ama onu cumhurbaşkanı yapabilmek için
Türkiye’nin çivisini çıkartmaya hakkınız yok, burada oluşturulan uzlaşmayı da
bozmaya hakkınız yok değerli arkadaşlar.
Bu sebeple söylüyorum, bütün samimiyetimizle bir gayret
içerisindeyiz. Milletimizin sorunlarını çözmek için uzlaşmacı, hoşgörülü,
diyaloğa açık, sorun üreten değil sorunların çözümüne katkı veren bir muhalefet
anlayışıyla elimizi uzatıyoruz ama bir bakıyoruz ki arkasından bize asla kabul
etmeyeceğimiz şeyleri dayatıyorsunuz. Bunu yapmayın, bu akıllılık olmaz, bu
kurnazlığın hiç kimseye faydası yok değerli arkadaşlar. Bir kanun gerekiyorsa
bunu tartışacaksınız, toplumla paylaşacaksınız. Bu Büyükşehir Belediye
Yasası’nı kendi milletvekillerinizden bile sakladınız. Bir yıldır konuşuluyor,
henüz daha yeni elimize geçti ve hemen Komisyonu toplantıya davet ettiniz,
önümüzdeki hafta da Genel Kurula getireceğinizi ifade ediyorsunuz. Böyle bir
şey yapmayınız, buna ihtiyacınız yok. Siz büyük partisiniz, millet size büyük
oy veriyor. Bu büyüklüğün idrakinde milletin dertlerini konuşalım gelin burada.
Milletin derdi Büyükşehir Belediye Yasası değil sayın milletvekilleri; milletin
derdi ekmek, milletin derdi terör, bölücü terör saldırılarına tedbir almak. Bu
noktada getirdiğiniz bir şey yok. Dolayısıyla biz bu hafta Anayasa’nın,
tezkerenin, gensorunun görüşülmesine “evet” diyoruz, bunun için bu grup
önerisine “evet” oyu vereceğiz. Bu uzlaşma tavrımızı istismar ederek önümüzdeki
hafta bu Meclise dayatacağınız Büyükşehir Belediye Yasası’nı inceliyoruz ama
gördüğümüz kadarıyla bu cumhuriyetin kuruluş temellerini sarsacak bu yasayı bir
ihanet yasası olarak burada mahkûm edeceğiz. Bunu da haberiniz olsun, gelecek
haftaya iyi hazırlanın diye sizlere hatırlatıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Öneri aleyhinde söz isteyen Demir Çelik, Muş Milletvekili.
DEMİR ÇELİK (Muş) – Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi şahsım adına saygı ve sevgiyle selamlarken AKP’nin
haftalık gündeme ilişkin önerisi aleyhine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
24’üncü Dönem Üçüncü Yasama Yılının ülkemiz halklarına adalet, özgürlük ve
barış getirmesi dileklerimi paylaşmak istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz ve ülkemiz
halklarının önemli gündemlerinin ve sorunlarının yaşandığı bu tarihlerde ve
süreçlerde çok daha farklı şeyleri tartışmak, sorunlarını ve problemlerini
çözüme kavuşturacak bir kısım diyalog ve müzakere kapılarını aralamak mümkünken,
sayısal çoğunluğunu elinde bulundurmayı fırsata dönüştürerek ülke halklarının
lehine olmayacak, kişinin ve bireyin bir kısım hesaplarına hizmet edecek bir
kısım yasal ve anayasal değişiklikleri gündemleştirmek
âdeta tarihle, tarihî birikimler ve değerlerle oynamak demektir. Buna, halkın
temsilcisi olan bizler yani iradi güç olan Meclis itiraz etmeyecekse,
varlığımızla çelişir, varlığımızın aleyhinde bir pozisyon ve konumla karşı
karşıya kalırız. Halkın yoksulluk, açlık ve sefaletle karşı karşıya olduğu,
yoksulluklarla cebelleştiği ama buna rağmen her gün yeni zam furyalarıyla satın
alma gücünden alıkonulduğu bir Türkiye’de ihtiyaç duydukları özgürlükleri de,
satın alabilme gücünü de, refahı da sağlamak, kolaylaştırmak bizim işimiz
olmalı. Ama biz, bunu sağlamak yerine, her gün hem halkımız ve vatandaşımızla
karşı karşıya gelecek karşıtlaştırıcı yaklaşım ve
söylemlerle hem düşmanlaştırıcı, ötekileştirici
yaklaşımlarla hem de bölgemizde ve uluslararası arenada savaş söylemi ve
kışkırtıcılığıyla her geçen gün otoriterleşiyoruz.
Türkiye, belki de son elli-altmış yıllık tarihinde ilk kez bu denli
merkezîleşen, otoriterleşen bir yapısıyla halkları
düşmanlaştırıp karşıtlaştıran bir pozisyonla, bir durumla karşı karşıyadır.
Bunu görmek, buna dair çözüm projelerini üretmek herkesten çok bu Meclisin, biz
milletvekillerinin görevidir ama gelin görün ki geçen hafta tartıştığımız savaş
tezkeresiydi, bugün yarın tartışmayı gündemimize oturtmak isteyen, getirtmek
isteyen AKP’nin önerisinden de anlaşılacağı üzere, yine tartışacağımız
savaştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hâlbuki, tarih binlerce, on
binlerce yıllık geçmişiyle savaştan çok çekmiştir. Savaş ölümdür, zulümdür,
yıkımdır, yokluktur, yoksulluktur, gözyaşıdır. Savaş bir ülkenin de, bir halkın
da, bir toplumun da geleceğinin karartılmasıdır. Meclis, savaş tezkereleri ve
kararları yerine, halklarına, bölge halklarına ve uluslararası insanlık âlemine
barışı seslendirebilmelidir, barışın sesi, barışın Meclisi olabilmelidir. Ama
biz ne yapıyoruz? 1950’leri, 1960’ları hatırlayınız, Kuzey Afrika’dan Orta
Doğu’ya otoriter rejimleri, eleştirdiğimiz diktatöryal
rejimler olarak her gün halkımıza lanse ettiğimiz otoriter Baasçı
rejimleri var eden kimdi? O günün küresel emperyal
gücü ABD idi. Bugünün yine küresel süper gücü ABD ve yanındaki diğer süper emperyal güçler, Kuzey Afrika’dan Orta Doğu’ya yeni dizayn,
yeni bir şekillendirme arayışı içerisinde Türkiye’ye de bir rol biçmişlerdir.
Türkiye bu rolüyle Suriye halkına ve halklarına, Orta Doğu halklarına karşı savaş
kararının alındığı bir Meclisi meclis olarak görmeme iradesini geliştirmesi
gerekirken, Sayın Başbakanın dayatmaları, merkezci yaklaşımları neticesinde
kendimizi savaşın eşiğinde bulduk. Bu savaşın kazananı olmaz. Savaşta ya
ölürsünüz ya öldürürsünüz, savaşta ya yıkarsınız ya yıkılırsınız. Elbette ki
ölümün de öldürmenin de, yıkıntının da yıkılmanın da olduğu yerde iktidarlar
olacaktır ama çıkan iktidarlar zalimin iktidarıdır, zulmün iktidarıdır,
sömürünün, bizatihi baskının ve şiddetin iktidarıdır. Hâlbuki sizin de, bizim
de, tüm insanlığın da ihtiyaç duyduğu bir avuç özgürlüktür. Bu özgürlüğü
bahşetmek, bu özgürlüğü sağlamak da “insanım” diyen herkesin görevidir. Ama biz
iktidarlarımız sonsuza kadar, ilelebet sürsün diye, biz varlığımız ve gücümüzle
yarınları biçimlendirelim, şekillendirelim diye, bir toplumu ve toplumun
bileşenlerini de, bir ülkeyi ve o ülkenin halklarını da kendi ikbalimiz ve
geleceğimize kurban etmeyi görev biliyoruz. Bu da insani değil, vicdani değil,
ahlaki değil. 75 milyonun geleceği, 75 milyondaki kadınından erkeğine,
gencinden yaşlısına herkesin çıkarı savaşta değil. Yarın gençlerimizin yani
Kürt ve Türk çocuklarının ölümünün sağlanacağı, gerçekleşeceği savaşta siz
üzüleceksiniz, bizler üzüleceğiz, onun ağıtlarını bizler ortak dilde,
gözyaşlarımızın rengine bakmaksızın acısını hissedeceğiz. Savaşın yanında ve
arkasında durmak değil, karşısında olmak, savaş karşıtlığına karşın barışı
seslendirmek, barışı dillendirmek bu Meclisin görevidir.
O açıdan, AKP’ye ve Sayın Başbakana hatırlatmak isterim ki bu ülke
halklarının savaşlardan çektiği bilince çıkarılmalıdır. 90 yıllık inkârcı
siyasetin ülke halklarına yaşattıkları orta yerde durmaktadır. Tarihiyle
yüzleşip tarihî gerçekleri açığa çıkarmak duyarlılığıyla bu Meclis asli
görevine ve işine dönmelidir. Bu iş de halkların özgür, demokratik vatanda
barış içerisinde bir arada yaşayabilecekleri bir geleceğin anayasasını inşa
etmektir. Demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü bir anayasayı var ettiğimizde,
savaşı dayatanları bir elimizin tersiyle ittiğimiz gibi, özgür, demokratik
vatanda özgürce bir arada, barış içerisinde yaşamanın fırsatını yakalarız. Ama
anayasayı ötekileştirerek, öteleyerek, yasal değişiklikleri halkların lehine
çözüm projelerine dönüştürmeyi öteleyerek zammı ve zulmü halka reva görmek de
demokratik hukuk devletinin -yapıyorsa- kendisi değildir. Demokratik hukuk
devleti, insan hak ve özgürlüklerine duyarlıdır. Otoriterleştikçe
hukukun da, insan hak ve özgürlüklerinin de rafa kaldırıldığı, ifade
özgürlüğünden düşünce özgürlüğüne her türlü özgürlükçü ortamın bertaraf
edildiği bir ülke gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bugün, 93 gazetecinin, yüzlerce
öğrencinin, binlerce siyasetçinin tutsak edildiği cezaevlerini özgürleştirmek
gibi bir gündem önümüzde duruyorken, Seçim, Siyasi Partiler Yasası’nın
antidemokratik uygulamalarını ortadan kaldırmak gerekirken, 12 Eylül
Anayasası’nı, ceberut, otoriter ve faşist anayasasını kaldırıp demokratik,
özgürlükçü bir anayasayı var etmek gerekirken, biz tali meselelerle uğraşmaya
devam ediyoruz. Bu, halkımızın bize verdiği göreve denk düşen tarihî rolümüzü
oynamamıza fırsat verebilecek bir duruş değildir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yönüyle Üçüncü Yasama
Yılı’nın özgürlüklere, barışa ve halkların kardeşliğine hizmet edecek bir
potada ve formatta geçmesi dileklerimi bir kez daha hatırlatıyorum. Savaşın tüm
yıkıcılığını yaşayan biz bölge halkları olarak savaşa karşı durmanın insani,
vicdani ve ahlaki sorumluluklarını hatırlatarak, bu açıdan Mecliste bulunan
siyasi partilerin kendi siyasal programlarının esası üzerine diyalog ve
müzakereyle Kürt sorununun barışçıl, demokratik çözümü başta olmak üzere,
Alevilerin inanç ve ibadet sorununu, dindarların türban sorunu ve ibadet sorunu
gibi sorunlarını çözüme kavuşturup ülkeyi demokratik normlara kavuşturmanın
mücadelesini vermemiz gerektiğini hatırlatıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum sayın milletvekilleri.
Kapanma Saati: 17.15
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.29
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT
(Ordu), Tanju ÖZCAN (Bolu)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
5’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre
verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
B)
Önergeler (Devam)
3.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, (2/20) esas numaralı 2090 Sayılı Tabii Afetlerden Zarar Gören
Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi’nin doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/62)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2/20 esas numaralı Kanun Teklifim 45 gün içerisinde Komisyonda
görüşülmediğinden, İç Tüzüğün 37. maddesi gereğince doğrudan gündeme alınması
konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 22.06.2012
Ensar
Öğüt
Ardahan
BAŞKAN – Teklif sahibi adına Ensar Öğüt, Ardahan Milletvekili.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; tabii
afetlerden zarar gören çiftçilerimize yardım hakkında vermiş olduğum kanun
teklifim üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, şu andaki 2090 sayılı Yasa, tabii afetlerle
ilgili yasa diyor ki: Çiftçilerin tüm mal varlıkları zarar görür ise yani evi
yıkılacak, traktörü yanacak, tarlası kurak gidecek, sel götürecek, her şey yani
yüzde 40’ı zarar görürse ancak devlet yardım ediyor.
Benim teklifimde de diyorum ki: Öyle yapmayalım, hangi ürün,
cansız üretim araçları ya da tesisleri, herhangi bir ürünün yüzde 40’ı zarar
görmüşse 2090 sayılı Yasa işlev görsün ve devlet çiftçilere yardım etsin.
Şimdi, bu sene, biliyorsunuz, bölgemizde, benim bölgemde de, bütün
Türkiye’de de çok büyük kuraklık oldu. Öyle bir kuraklık oldu ki samanı ve otu
dışardan ithal etmeye başladık. Şimdi, böyle bir durumda çiftçilere mutlak
surette yardım etmemiz lazım.
Değerli arkadaşlar, şimdi, bizim Posof Türközü
Kapısı var. Türközü Kapısı’nda şu anda biz ot veya
saman Gürcistan’dan getiremiyoruz. Niye? Çünkü tarım uygunluk belgesi yok.
Tarım Bakanı ne iş yapıyor bilmiyorum. Tarım Bakanı, milleti zarar ettirmek
için ithal et, ithal hayvan getiriyor ve kurak giden bölgelere de hiçbir yardım
yapmıyor. Yahu, bari, Allah aşkına, şu gümrük kapılarına tarım uygunluk belgesi
ver de insanlar ucuz saman getirsin, ot getirsin, hayvanını beslesin yoksa
tükeniyor insanlar.
Böyle bir konumda, şu anda biz Posof Türközü
Kapısı’nda işlem yapamıyoruz, yapamadığımız gibi ne yapıyoruz biliyor musunuz?
Erzurum Gümrükten mobil bir ekip getirilecek, o mobil ekip Posof Kapısı’nda
duracak, vatandaş gelecek oradan ot, saman ithal edecek de hayvanını besleyecek,
kış bahar yapacak.
Böyle bir zulüm olabilir mi arkadaşlar? Yani devlet olarak biz ne
yapıyoruz? Yani bir gümrük kapısına tarım uygunluk belgesini vermekten âciz
misiniz siz? Yani şu anda hayvan para etmiyor. Kurak, Diyarbakır’dan gelen 800
lira saman, 1 inek 800 liraya inmiş. 1 ton saman 1 inek, 1 ton saman 1 inek
olmuş değerli arkadaşlar. Toplum bitmiş, aile işletmeciliği bitmiş, Kars,
Ardahan, Iğdır, Erzurum, Van, Ağrı o bölge olduğu gibi şu anda tükenmiş,
bitmiş.
Şimdi, bir de üstüne üstlük Kurban Bayramı nedeniyle büyük
şehirlere getiriyor adam hayvanını, sağlık belgesi olmasına rağmen, “Efendim,
siz Anadolu yakasından Avrupa yakasına geçiremezsiniz…” Ya, bunun sağlık raporu
var, pasaportu var, kulak küpeleri var. Hayır efendim, Tarım Bakanlığı keyfî
olarak bir uygulama yapmış, yasağa da aykırı. Ben geçen gün de anlattım,
yürütmeyi durdurma kararı almamıza rağmen, Göle’den giden 21 tane hayvanı
Büyükçekmece’de kestiler. Adam hayvan başı 4 bin lira zarar etti ve ağlaya
ağlaya adamın gözünün önünde hayvanlarını kestiler. Yani böyle bir Tarım Bakanı
olabilir mi, böyle bir kafa olabilir mi, böyle bir akıl olabilir mi, böyle bir
izan olabilir mi, böyle bir insan olabilir mi?
Ben anlayamıyorum ki arkadaşlar, yani “İnsanı yaşat ki devlet
yaşasın.” sloganını her zaman Sayın Başbakan söylüyor, AKP’liler de söylüyor,
biz de söylüyoruz Şeyh Edebali’nin sözünü ama insanı yaşatmıyorsunuz,
yaşamasına imkân verilmiyor. Ya, yaşamasına imkân veriyorsanız lütfen bu
insanların sesine niye kulak asmıyorsunuz?
Şimdi, burada ben şunu söyleyeyim: Bir inek 1 ton saman etmişse bu
çiftçinin ölümüdür, bu aile işletmecisinin ölümüdür, bu toplumun ölümüdür. Yani
Türkiye’nin nüfusunun üçte 1’ini, yüzde 30’unu kapsayan bir çiftçi kesimini
mahvetmek, onu bitirmek hangi akla, hangi izana sığıyor?
Bu anlamda, ben, bu kanun teklifinin kabul edilerek çiftçilerin
zararının devlet tarafından karşılanmasını talep ediyor, hepinize saygılar
sunuyorum.(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Bir milletvekili adına Nurettin Demir, Muğla Milletvekili.
NURETTİN DEMİR (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ben Ensar Öğüt’ün vermiş olduğu yasa teklifinin lehinde söz aldım. Sizleri
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Efendim, özellikle, son zamanlarda Urfa bölgesinde yaptığım
incelemelerde hayvancılığımızın oldukça zor durumda olduğunu gördüm. Özellikle,
bu, son verilen yasada da yapılan düzenlemede de gördük ki Türkiye’deki
yaklaşık 81 vilayetin 60’ında bu kırsal kesimi destekleme kredilerinin
ötelendiğini görüyoruz. Ama özellikle Suriye’deki yaşanan sınır olayları ve
kuraklık yem fiyatlarının iki kat olması nedeniyle Urfa’nın hayvancılıkta
oldukça zor günler yaşadığını belirtmek istiyorum. Bunun, tekrar göz önüne
alınarak düzeltilmesi ve bu kredilerin ötelenmesi konusunda desteklenmesi
düşüncesindeyim. Özellikle, küresel ısınmayla artan doğal afetler ülkemizde,
coğrafi konumu gereği, ne yazık ki sık yaşadığımız olaylardır.
Ocak ayında, biliyorsunuz, Muğla’da yaşanan sel felaketi
sonrasında özellikle, Köyceğiz’de 500 dolayında üretici çok zor günler yaşamış
ve afet sonucunda buradaki çiftçilerin, köylülerin, üreticilerin mağduriyetinin
giderilmesi için yapılan destekleme tespitinin afetle ortaya çıkan mağduriyetin
hâlâ giderilmediğini görüyoruz. Köyceğiz Belediyesinin sadece, kendinin
harcamış olduğu ve mağduriyetinin giderilmesi konusunda tespit edilen rakam 1,5
milyara yakındır ama bugüne kadar maalesef, Suriye’den gelen mültecilere her
konuda yardımcı olan Hükûmetimiz, kendi insanına bu konuda yardımcı olmamıştır.
Özellikle, çiftçilerimiz ve hayvan üreticilerinin, besicilerin son bir senedir
yaşamış olduğu sıkıntıları, maalesef, Hükûmetin görmediğini burada belirtmek
istiyorum, altını çizmek istiyorum. Bugün Fethiye hâlinde, sabahleyin,
salatalığın kilosu 10 kuruştu, yani salatalık bile hıyar olmaktan maalesef
utanç duymaktadır. Dolayısıyla, ülkenin
bu kadar, ekonomik sıkıntı içerisinde yaşayan köylülerimize, çiftçilerimize ve
üreticilerimize Hükûmetin el vermemesi, onlara desteklerini vermemesi dikkat
çekicidir.
Özellikle, Urfa’da, 2011 yılında hububat destekleme fiyatlarının
ödenmemiş olması ve hâlâ onların borçlarını öteleyememeleri gerçekten dikkat
çekicidir.
Zeytincilik, maalesef, çok kötü durumda, Milas, Muğla başta olmak
üzere -buradan beş altı yıl önce 7 lira olan zeytin, 3 liranın hemen altında ya
da üstünde gitmekte- çiftçimiz çok zor durumdadır. Bunların sorunlarının
mutlaka giderilmesi gerekiyor.
Geçen sene 12,5 lira olan canlı hayvan fiyatları, maalesef,
samanın ve yemin 2 kat artması nedeniyle 7-8 liraya düşmüş ve hayvancılık çok
kötü durumdadır.
Süt üreticileri, aynı şekilde, çok zor durumdadırlar.
Ben, özellikle çiftçimizin ve köylümüzün, üreticimizin zor durumda
olması konusunun bir daha gözden geçirilmesi ve Hükûmetin, özellikle
üreticimizin yanında, onları destekleyici yeni politikalar üretmesinin gereğini
öneriyorum. Aksi takdirde, köyden kente göçün, istihdam sorununun daha da
büyüyeceği, yoksulluğun artacağı ve kırsal kalkınma hedeflerinin
gerçekleşmesinin ülkemiz ekonomisini olumsuz etkileyeceği aşikârdır.
Ben bu yasanın desteklenmesini tekrar isterken saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.
X.- SEÇİMLER
A)
Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- İçişleri Komisyonunda açık
bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN - İçişleri Komisyonunda boş bulunan ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
2.- Plan ve Bütçe Komisyonunda
açık bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN - Plan ve Bütçe Komisyonunda boşalan ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Ankara Milletvekili İzzet Çetin aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
3.- Kamu İktisadi Teşebbüsleri
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN - Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunda boşalan ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için İzmir Milletvekili Alaattin
Yüksel aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Alınan karar gereğince, sözlü soru önergeleri ile diğer denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı:
156)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer alan Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı
ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S.
Sayısı: 287)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer alan, Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Toplu İş İlişkileri Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu Raporları (1/567) (S. Sayısı: 197)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4’üncü sıraya alınan, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı
İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel
Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli ile 309 Milletvekilinin; Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu’nun birinci görüşmesine başlayacağız.
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve Milliyetçi Hareket
Partisi Genel Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli ile 309
Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/873) (S. Sayısı: 328) (x)
BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 328 sıra sayısıyla bastırılıp, dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz
isteyen Altan Tan, Diyarbakır Milletvekili.
Buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA ALTAN TAN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; her zaman olduğu gibi bir oldubittiyle karşı karşıyayız.
Adalet ve Kalkınma Partisi, Meclis açılır açılmaz yerel seçimlerin yaklaşık beş
ay öne alınmasıyla ilgili bir anayasa değişiklik teklifini Meclise getirdi.
Öncelikle şunu söyleyelim: Seçimlerin önümüzdeki yıl, yani 2013
senesi 27 Ekim’inde değil, isterseniz bu Pazar günü de yapılmasına hazırız.
Yine arkadaşlarımızın verecekleri, hazırladıkları bir değişiklik
önergesiyle de bu seçimlerin Ekim ayında değil, Mayıs ayında yapılmasını
istediğimizi yine huzurlarınıza getireceğiz, getiriyoruz; biraz sonra
görüşülecek, konuşulacak.
Sevgili arkadaşlar, birinci itirazımız şuna: Parlamentoda yapılan
bütün işler bir oldubittiyle yapılıyor ve bu Parlamentonun esas görevi, esas
işlevi oturup Türkiye’nin bütün meselelerini iktidarıyla muhalefetiyle müzakere
etmek olmasına rağmen, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi, diğer muhalefet
partilerini yok farz ederek, canı istediği zaman da biriyle veya birkaçıyla
görüşerek paldır küldür bu yasaları getiriyor. Bu seçimlerin öne alınmasına,
ilgili Anayasa değişikliği hazırlanırken de partimize hiçbir şekilde bir görüş
sorulmadı, bir fikir alınmadı ve yine aynı şekilde bu Adalet ve Kalkınma
Partisiyle bir muhalefet partisinin iş birliği şeklinde Meclise geldi. Bu
demokratik teamüllere, Türkiye’nin barışına ve bu Meclisin işlevine aykırı bir
davranıştır. Önce bunun altını çiziyoruz.
İkincisi, öne sürülen şartlar: “Efendim, mart ayından çıkıldığı
vakit, martın sonuna doğru yapılacak bir seçim, kış sonrası bir seçim, şartlar
müsait değil, onun için biz bunu sonbahara alıyoruz.” gibi görünüşte gayet
masum bir gerekçelendirme var, buna da kesinlikle inanmıyoruz. Biraz evvel de
söylediğim gibi eğer kış şartlarını bahane ediyorsanız, sonbaharın 27 Ekimi de
öyle çok rahat bir zaman değil, yağmurun çamurun başladığı bir dönem. Gelin
bunu mayıs ayında yapalım. Esas sebebin de bu olmadığı kanaatindeyiz çünkü
Cumhurbaşkanı olma sevdasına düşmüş bulunan Sayın Başbakan, ne pahasına olursa
olsun Türkiye’nin bütün siyasi sorunlarını, seçimleri, Suriye’yle ilgili Tezkere’yi, hatta başkanlık sistemini ve daha aklınıza ne
kadar şey geliyorsa, kendi önüne koyduğu siyasi hedef doğrultusunda planlıyor,
zamanlamasını buna yapıyor. Diyebilirsiniz ki ne var bunda, yani gönlü böyle
istiyorsa yapsın. Sevgili arkadaşlar, burası kimsenin kendi şahsi ikbalinin,
kendi arzu ve isteklerinin yerine getirilme mekânı ve platformu değil. 75
milyonun menfaati, çıkarı, geleceği neyi gerektiriyorsa zamanlamanın da,
planlamaların da, kanunların da, yönetmeliklerin de ona göre düzenlenme
mecburiyeti var. Arka arkaya seçimler olacak; yerel seçimler var,
Cumhurbaşkanlığı seçimi var, ondan sonra milletvekilliği seçimi var, belki bu
arada bir yeni anayasa referandumu var. İşte bunların hepsiyle ilgili “Aman,
bunlar bana bir zarar vermesin, benim siyasi ikbalim tehlikeye düşmesin, bunun
zamanlamasını öyle yapayım, bu merdivenleri öyle çıkayım ki sağ salim hedefime
varayım.” diye bir zamanlama ve planlamayla karşı karşıyayız.
(x) 328 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Bir diğer en önemli endişe de mart ayıyla ilgili olan endişedir.
Mart ayı biliyorsunuz “nevroz” kutlamalarının yapıldığı bir aydır -21 Mart- ve
bu dönemde bütün bir Kürt coğrafyası ayaktadır, coşku içerisindedir, bunun da
hemen “nevroz” sonrası 26 veya 27 Martta yapılacak bir seçimin BDP’ye yarar sağlayacağı endişesi vardır. Buradan da çok
açık bir ifadeyle meydan okuyoruz; bizim için bundan sonra her gün “nevroz”dur. (BDP sıralarından alkışlar) Yani seçimi hangi
güne alırsanız alın, ne zaman yaparsanız yapın, isterseniz her sandığın başına
bir tank koyun ki son milletvekili seçimlerinde polisler sandık başlarına kadar
geldiler -yani bırakınız o yasal mesafeyi- yine de netice değişmedi, bu yerel
seçimlerde de sonuçlar değişmeyecek.
Bugün korktuğunuz ve endişe duyduğunuz ne ise başınıza gelecek; korkunun
ecele faydası yok, bunu da burada söyleyelim.
Seçimlerin sağlıklı yapılması, seçim propagandalarının kışa
gelmemesi gibi masumane bir gerekçeyle yine öyle bir tablo ortaya konuluyor ki
sanki iktidar partisi sabah akşam “Aman, bu seçimler nasıl demokratik olur,
nasıl rahat olur, nasıl güzel olur?” diye düşünüyor fikrine kapılabiliriz bir
an için fakat işin gerçeğine baktığımız vakit, sevgili arkadaşlar, bunun
kesinlikle böyle olmadığını görüyoruz. Son yirmi beş sene, hatta yirmi dokuz
senedir, 1983’ün sonu, 1984’ün başından bu yana yerel seçimlerle ilgili çarpık
kanunlar bugüne kadar düzeltilemedi. Ben burada iddia ediyorum, sayın
milletvekillerine tek tek soralım -çok az bir kısmını tenzih ederim- büyük bir
çoğunluğu bu Yerel Seçimler Kanunu’nda belediye meclis üyeleri ve il genel
meclis üyelerinin nasıl hesaplandığını bilmiyorlar. Yüzde 10 oy her partiden
siliniyor. Bakınız baraj yok, baraj değil. Aldığınız oylardan yüzde 10
siliniyor, yok farz ediliyor ve ondan sonra yeni bir hesaplama yapılıyor yani
yüzde 20 oy alan bir partinin yanında yüzde 11 bir parti oy almışsa, normalde
yüzde 20 oy alanın yüzde 11 oy alanın 2 misli kadar il genel meclisi veya
belediye meclisi üyesi çıkarması lazım ama şu an yürürlükte olan kanuna göre
yüzde 11’den 10 çıktığı vakit 1 kalıyor, yüzde 21’den 10 çıktığı zaman 10
kalıyor -1’e 10- 10 misli bir fark çıkıyor ortaya. İşte hesap bu. Bilen var
mıydı, bilmiyorum. Tekrar tekrar söylüyorum, bilen çok az arkadaşımı tenzih
ediyorum.
Peki, bu çarpıklıkları düzeltmeden, doğru düzgün bir seçim kanunu
yapmadan, doğru düzgün bir siyasi partiler kanunu getirmeden neyin seçimini
yapıyoruz? Tekrar, bundan önceki seçimler gibi “bul karayı, al parayı” misali
bir kaptıkaçtılıkla yine temsildeki adaletsizliği
devam ettireceğiz demektir bu neticeye göre.
Siyasi partilerin hazineden aldıkları yardımla ilgili hiçbir
netice yok. Bakın, arkadaşlar -bu arkadaşlarımızın büyük bir kısmıyla Mecliste
namaz kılıyoruz- şu an aldığınız paralar haram. Hazineden hazine yardımı
alıyorsunuz. Diyelim ki 300 milletvekiliniz var, 327 milletvekiliniz var, bizim
de 35 milletvekilimiz var, sizin onda 1’iniz kadar almamız lazım. 80 trilyon
para alıyorsunuz ama bize bir kuruş yok. Bu çarpıklıklar düzeltilmeden, bunlar
hakkında doğru düzgün bir düzenleme olmadan o zaman bu, “Efendim, biz
seçimlerin doğru düzgün yapılmasını istiyoruz.”, “Propaganda şartlarını
düzenlemek istiyoruz.”, “Kışa gelmesini istemiyoruz.” gibi iyi niyetli gözüken
bütün ifadelerin arkasında o meşhur “Kırmızı Başlıklı Kurt” hikâyesindeki gibi
kendini sevimli gösteren bir kurt tablosu ortaya çıkıyor.
Sevgili arkadaşlar, yine bir diğer konu: Bakın, elimde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı vasıtasıyla verdiğim bir soru önergesi var,
Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek’e. Sayın bakanlarımız da burada,
dikkatlice dinlemelerini talep ediyorum, rica ediyorum, istirham ediyorum.
Sorduğum soru bu. Bu yerel yönetimlerle ilgili, belediyelerin ve belediyelere
bağlı iştiraklerin yani ASKİ, İSKİ, DİSKİ gibi vesaire, EGO gibi kuruluşların
hazine kefaletiyle yurt dışından aldıkları kredi miktarı var.
Sorduğum soru gayet basit. Ankara Büyükşehir Belediyesi ve
iştiraklerinin 31/12/2011 tarihi itibarıyla kullandıkları hazine kefaletli dış kredi miktarı ne kadardır? Aynı şekilde
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin kullandığı hazine kefaletli
dış kredi miktarı ne kadardır? Basit bir soru. Cevap: Sayın Maliye Bakanımız
sağ olsun, 13/04/2012’de cevap vermiş, kalem kalem,
madde madde bunları sentine kadar yazmış.
Ankara Büyükşehir Belediyesinin bizzat aldığı 536 trilyon 472 bin
292,89 Amerikan doları, ASKİ’nin aldığı 213 trilyon -yani eski parayla- 223 bin
0,73,33 Amerikan doları ve yine, aynı şekilde, EGO’nun kullandığı 697 trilyon
444 milyon 740 bin 29 Amerikan doları. Toplam, ceman 1 katrilyon 447 trilyon
–ve küsuratı var bunların toplamının- Türk lirası. Yani 1,5 katrilyon, 1,5
katrilyon…
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) – Demin “Amerikan doları.” diyordun.
ALTAN TAN (Devamla) – Gayet iyi dinleyin. Bakın, siyasi bir şey
söylemiyorum, rakam veriyorum. 1,5 katrilyon, yuvarlak hesap. Ne demek bu?
1.500 trilyon. Peki, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ne kadar almış? 1.500
trilyona karşı yarım trilyon bile değil, yarım trilyon, 332 bin 716,78 Amerikan
doları. İşte, buyurun. 4 bin misli kredi kullanmış, 4 bin misli. İşte, yerel
seçim yapıyoruz, yerel seçimlere gidiyoruz. Ankara 4 bin kullanıyor,
Diyarbakır’a 1 veriyorsun. Hazine yardımı yok. Yüzde 10’unu siliyorsun. Böyle
bir seçim kanunuyla giriyorsun. “Dostlar alışverişte görsün.” diye seçim
yapıyorsun. Ondan sonra da diyorsun ki: “Diktatörlüklerde seçimler böyle oldu,
filan yerde yüzde 99 çıktı, filan yerde yüzde 98 çıktı.” İşte, burada da kibari bir ne var? Bunu söylemiyorum, parantezin içini boş
bırakıyorum, size bırakıyorum. Rakamlar, belgeler Sayın Maliye Bakanımızın
verdiği rakamlar.
Bütün bunları üst üste koyduğumuz vakit… Peki, ne söylüyoruz, ne
istiyoruz? Şunu söylüyoruz:
1) Sevgili arkadaşlar, seçimleri istediğiniz en erken zamanda
yapalım, itiraz yok.
2) Gelin, doğru düzgün bir siyasi partiler ve seçim kanunu
yapalım.
3) Gelin, bu hazine yardımını düzenleyelim.
4) Bu yerel yönetimlerin birisine 1.500 trilyon, öbürüne yarım
trilyonun da altında, çeyrek trilyon verecek bir haksızlık ortaya koymayalım.
Bu Meclis bunların tamamını düzenlesin.
Yine, tekrar tekrar söylüyorum, canınız istediği vakit… Bunlar bir
gecelik işler, bir gecelik.
Şimdi, yine, bu canınızın istediğine örnek: Yeni büyükşehirler
kurulmasıyla ilgili bir kanun teklifi geldi Meclise. Yıllardır biz de
bekliyoruz, fikir doğru, gidişat olumlu yani bu konuda bir itiraz yok -bölgesel
yönetimlerin güçlendirilmesi- ama her zamanki gibi yine paldır küldür. Ben dün
gece, üşenmedim -dün Meclise verilmiş, aldım- şu kadar bir kanun teklifi,
okudum, inceledim. Benim uzmanlık alanım. Yetkiler ve sorumluluklar bile doğru
düzgün tarif edilmemiş, bütçeden hangi kaynakları alacak doğru düzgün tarif
edilmemiş. Yani öyle yükler konulmuş ki üzerine, bütün köy yollarından… Ki
doğru bir düzenleme, bakın, tekrar söylüyorum yani amaç olarak gidişat doğru
ama paldır küldür. İlçeler ayrılmış, yeni belediyeler kurulmuş, bir kısmı
kaldırılmış.
E, peki, sevgili arkadaşlar, hani halk arasında bir şey söylerler,
ya bu eroin midir, esrar mıdır, silah mıdır saklıyorsun. Yani sonuçta bu
ülkenin gelişmesi için bir kanun teklifi hazırlıyorsunuz, bunu beş, altı, yedi
aydır bu kadar gizli kapaklı, kapılar arkasında yapmanın bir anlamı var mı?
Getirin sorun, danışın, kamuoyuna açın, tartışılsın; daha güzeli, en doğrusu ne
ise onu beraber yapalım. Sizin getirdiğiniz o doğru şeye biz “Hayır.” dersek,
çıkın deyin ki: “Bakın kardeşim, biz bu kadar güzel şeyler yapıyoruz, bu
adamlar da her şeye karşı çıkıyorlar.”
Yine, aynı şekilde, bu yapılan düzenlemelerde, mesela 2003
senesinde Sayın Ömer Dinçer’in hazırladığı ve o dönem Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer’in Meclisten geçmesine rağmen veto ettiği bir kanun var;
hazırlanmış, Meclisten geçmiş. Bugün bu düzenleme o 2003’tekinin gerisinde.
Yani bende o da var. Mesela 2003’teki düzenlemeye göre, sağlık hizmetlerinin,
gençlik spor hizmetlerinin, yereldeki hizmetlerin önemli bir kesimi de yine o
yerel yönetimlere veya yerel idarelere devredilmekte ama bugünkünde bu da yok.
Yani yeni bir düzenleme yapıyorsunuz, 2003’ün gerisinde kalıyor. Valinin
yetkisinde ne kalıyor? Emniyet müdürlerinin yetkisinde ne kalıyor? Seçilmiş bir
büyükşehir belediye başkanı var iken ve bütün il sınırlarından oy almışken, tek
bir meclis varken -ki tekrar söylüyorum, başta da söyledim, bunlar doğru- peki,
valinin yetkisi ve formasyonu ne? Bunların hepsi birbirine karışmış durumdadır.
Sevgili arkadaşlar, eğer burayı bir noter gibi kullanırsak, işte,
tenkit ettiğimiz, karşı çıktığımız Suriye’nin, Suudi Arabistan’ın, Katar’ın,
İran’ın durumuna düşeriz. Yani “Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.”
veya “Kabul edilmemiştir.” Memleketin bütün bir idaresini şekillendirecek bu
düzenlemeleri bile yangından mal kaçırır gibi, detaya, özele, kılcal damarlara
inmeden götürürsek, altı ay sonra bir daha kanunu değiştireceğiz, bir daha
tartışacağız, tekrar tekrar.
Bunların olmaması için biz şunu söylüyoruz: Gelin, bütün bu
meseleleri yani biraz evvel konuşmamın ilk bölümünde altını çizdiğim Seçim
Kanunu’yla ilgili, hazine yardımıyla ilgili, propaganda yasakları ve
şekilleriyle ilgili, yüzde 10 oyların silinmesiyle ilgili, yetki ve
sorumluluklarla ilgili ne varsa bunları doğru düzgün konuşalım ve tartışalım.
Bir komisyondan bunu aynı gece geçirdiğiniz vakit neyi tartışacağız biz ve
nereye varacağız? 2003’ün gerisinde, kendi yaptığınız işin gerisinde bir şey getirirseniz
siz nereye varacaksınız? Biz -tekrar söylüyorum sevgili arkadaşlar- eğer
bunları bu şekilde doğru düzgün konuşamazsak bu kaos ve çelişkiler yumağı devam
edecek.
Yerel yönetimlerde şu an Türkiye nüfusunun yüzde 75’i bu yeni
kapsama giriyor yani 29 büyükşehir belediyesinin toplam nüfusu -yeni ilan
edilenler tabii dâhil, hepsi- 56 milyon küsur. Bir ülkenin yani 75 milyonluk
bir ülkenin 56 milyonunu yeni bir şekille idare etmeyi önünüze koyacaksınız,
nüfusun yüzde 75’ine yeni bir perspektif sunacaksınız ama bu işi, böyle
bildiğiniz gibi, baştan savma, dibini, başını, sonunu düşünmeden
götüreceksiniz. Nereye varacaksınız? Kafa duvara çarpacak, bir daha geri
döneceksiniz.
Sonuç olarak, şunu söylüyoruz: Gelin, seçimlerin öne alınmasıyla
ilgili de, seçim kanunlarıyla ilgili de, bu son yerel yönetimlerle ilgili de
doğru düzgün bir çalışma yapalım. Bu çalışmaya, biz Barış ve Demokrasi Partisi
olarak her türlü katkıyı sunalım, sunmaya hazırız. Bu ortaya koyduğumuz model
Orta Doğu’ya da bir model olsun, yeni Orta Doğu federasyonuna, eyaletler
birliğine bir ön hazırlık olsun ve yüzümüzün akıyla bunları, bu Meclisten
geçirelim.
Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. Tekrar ediyorum:
İstiyorsanız bu pazar seçime hazırız, buyurun, hodri meydan!
Selamlar, sevgiler, saygılar.
BAŞKAN – Teklifin tümü üzerinde söz isteyen Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Bülent Tezcan, Aydın Milletvekili.
CHP GRUBU ADINA BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa değişikliği
üzerinde konuşuyoruz, 328 sıra sayılı Kanun Teklifi hakkında görüşme yapıyoruz.
Biliyorsunuz, yerel seçimlerin normal süresi 2014 yılının Mart
ayıydı. 2014 yılının Mart ayında yapılması gereken yerel seçimlerin bu kanun
teklifiyle 2013 yılına alınması isteniyor, Anayasa değişiklik teklifiyle.
Öncelikle, peşin olarak şunu söyleyeyim: Komisyon görüşmelerinde
de Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu değişiklik teklifine muhalefet etmedik,
muhalefet şerhi yazmadık, bu değişiklik teklifine karşı çıkmıyoruz, hodri
meydan! İsterseniz 2013 yılının Ekiminde değil, daha erken yapmak istiyorsanız
daha erken yapalım. Hatta sadece yerel seçimleri değil, bunun yanına başka
seçimler almak istiyorsanız, hangi seçim…
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Milletvekilini de…
BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Evet, milletvekili seçimleri de dâhil,
hangisini almak istiyorsanız onları da öne alalım, birlikte yapalım çünkü
Türkiye AKP İktidarının on yıldan bu yana milletin üzerine yıktığı yükten ancak
seçimle çıkacak, onun için de ana muhalefet partisi olarak seçimin her
türlüsüne her zaman varız. Yalnız bir şeyi de Sayın Genel Kurulla paylaşma
ihtiyacı duyuyorum: Kanun teklifinin gerekçe bölümünde katılmadığımız bir
şeyler var. Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifinin gerekçesinde seçmenin
özgürce siyasi partileri tanıyabilmesi, özgür propaganda yapılabilmesi,
propaganda yapmanın önünde kış ayından kaynaklanan, tabiat koşullarından
kaynaklanan zorlukların ortadan kaldırılması için seçimlerin erkene alındığı
yazılmış, bu doğru değil. Bunun doğru olmadığını cümle âlem biliyor.
Sevgili milletvekilleri, bakın, seçimleri AKP İktidarının erkene
almak istemesinin bir tane sebebi var, tek bir sebebi var, kötü giden ekonomi;
bunu siz de gördünüz.
Bakın, bugün, daha bir hafta önce yapılan zamlarda, listesini
çıkardık, vatandaşın mutfakta enflasyon oranı yüzde 30, istatistiklerde
enflasyon oranı yüzde 9 ama vatandaşın yediği ekmekte, kullandığı elektrikte,
doğal gazda ortalama enflasyon yüzde 30. Bunun içerisinde -önümüz kış- son
yapılan zamlarda mazota, akaryakıta getirilen zam yüzde 20, elektrik yüzde 20,
doğal gaz yüzde 49, yüzde 50’ye vurmuş doğal gaz zammı var. Kış kapıya
dayanmış, bacaya dayanmış, vatandaşın ısınmak için tam da doğal gaza en fazla
ihtiyacı olduğu dönemde yüzde 50, en temel tüketim mallarında.
Şimdi, Aydın’dan geldim, Aydın’da tek tek köylerimizi dolaştım.
Çiftçinin durumu ortada, incir üreticisi diyor ki: “3.5 liraya inciri mal
ediyorum, 2.5 liraya şu anda satamıyorum; 2 lira, 2.5 lira.” Pamuk üreticisi
maliyetini hesaplamış, 1 lira 92 kuruş, primle beraber satış fiyatı 1 lira 75
kuruş. Aydın’dan çıkalım, gidelim Karadeniz’e: 2004 yılındaki fındık fiyatının
yarısına düşmüş şimdiki fındık fiyatı, yarısına düşmüş.
Değerli arkadaşlar, bakın, pamuktan kaçmış mısır ekmiş, mısır para
etmiyor; mısırdan kaçmış, başka bir şey; buğday ekmeye kalkmış buğday para
etmiyor; bu hâle gelmiş. Hayvancılık yapanlarda kamyon dolusu yem vardı,
vatandaş diyor ki: “Bu yem geçen sene 43 liraydı torbası, bu sene 50 lira.
Sütün litresinin maliyeti 120 kuruş, sütün litresinin fiyatı 80 kuruş, ben
nasıl para kazanacağım?” Hayvancılık bitmiş, “Faizsiz kredi veriyoruz.” diye
7.500 liraya hayvan almışlar, dananın tanesini 7.500 liraya almışlar, şimdi
sıfır faizli krediyle aldıkları 7.500 liralık hayvanın fiyatı, 2 bin-2.500 liraya
düşmüş, üçte 1 fiyatına. Yüzde 300, bunun reel anlamda faizinin adı yüzde 300,
bu hâle gelmiş.
Değerli arkadaşlar, bugün, ilginçtir, günlük bin tane dana, 3 bin
tane koyun ithal eden bir ülke hâline geldik. Her gün, Türkiye’de bin tane
dana, 3 bin tane koyun ithal ediyoruz. Ne yapacak bu çiftçi, ne yapacak bu
köylü? Vatandaş ne yapacak? Alışveriş merkezleri sokak aralarına kadar girmiş,
bakkalın hâli perişan, esnaf perişan olmuş. İşçiler sokaklarda yürüyor.
Sendikasızlaştırma, işçilerin örgütlenmesini ve örgütlü bir işçi sınıfı gücünü
ortadan kaldırmaya dönük bütün uygulamaları hayata geçirmişsiniz on yıllık
devri iktidarınızda. İşçiler sokakta. Böyle bir süreci yaşıyoruz, bugün, kışa
girerken.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'de, 2012 yılında, on yıllık devri
iktidarınızda yaptığınız şey: 7,5 milyon aç insan var, 7,5 milyon aç. 46 milyon
insanımız yoksulluk sınırının altında, 75 milyon nüfusun 46 milyonu yoksul.
Türkiye'yi yoksullar ülkesi hâline getirmiş bir AKP İktidarı var.
E tabii, şimdi, önümüzde bir kış var, 2012 yılının kışı geçecek,
2013 yılının kışı geçecek, 2014 yılının Mart ayı geldiğinde, bu tablo -siz de
çok iyi biliyorsunuz ki- daha kötü olacak, daha iyi olması mümkün değil;
ekonomik göstergeler bunu ortaya koyuyor. İşte, bu daha kötü olmasından
korktuğunuz için, kışı çıkaracak nefesiniz kalmadığı için kışı görmeden sandığı
görmenin peşindesiniz. Bu erken seçimin getirilmesinin temel sebebi bu AKP
İktidarı açısından. Ama şu konuda hiç tereddüdümüz yok: Neyi getirirseniz
getirin -başında da söyledim- evet, biz erken seçime varız çünkü millet,
sizden, ancak önüne sandık geldiğinde kurtulabilecek. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, gerekçede özgürce propaganda yapabilmekten
bahsediliyor yani kış aylarında özgür propaganda yapma imkânı yokmuş, onun için
seçimleri ekim ayına aldığımızda, hava şartları özgür propaganda yapma imkânı
verecekmiş! Şimdi, bunu başka bir iktidar söylese, belki oturur düşünürüz. On
yıllık AKP İktidarı döneminde, ortada, özgürlük adına ne kaldı? Buradan bütün
millete soruyorum: Sokakta, parasız eğitim isteyen öğrenciyi terörist yaptınız,
iki sene hapislerde süründürdünüz. Aydın, iktidara itiraz eden, hoşunuza
gitmeyen gazeteciyi -gazete patronlarına talimat verdiniz- tehdit ettiniz, aç
bıraktınız, yoksulluğa mahkûm ettiniz. Aydınları, demokratları, hoşunuza
gitmeyen şeyleri söyleyenleri, bilim insanlarını hapishanelere tıktınız. İlk
defa, milletvekilleri tutuklu olan ve bir buçuk yıldan bu yana eksik temsil
hâlinde çalışan bir Türkiye Büyük Millet Meclisi ayıbını Parlamento tarihimize
getirttiniz, oturttunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, Silivri hukuku yarattınız, Silivri hukuku.
Silivri hukukunun ne olduğunu, -ileride okuyacak hukuk fakültesi öğrencileri
geçmişe dönüp bakacak- savunma hakkı olmadan yargılamanın ne olduğunu, iktidar
talimatıyla hüküm veren hâkimlerin nasıl yargılama yaptıklarını… Hani o
istiklal mahkemelerinden şikâyet ediyorsunuz ya istiklal mahkemelerindeki
hukuku dahi aratan bir Silivri hukuku, Silivri mahkemeleri, tayyiban
mahkemeleri yarattınız Türkiye’de.
Değerli arkadaşlar, bu dönem içerisinde AKP bir şeyi çok iyi
biliyor, toplumu Allah’la aldatma konusunda gerçekten ciddi bir yeteneğiniz var
ama Silivri hukukunu, Silivri mahkemelerini hayata geçirerek buna yeni bir şey
daha eklediniz. Buna, artık günümüzde Allah’la aldatma yeteneğinize hukukla
zulmetme yeteneğiniz de eklendi. AKP İktidarı, Allah’la aldatan, hukukla
zulmeden iktidarın adıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, şimdi, böyle bir ortamda seçimleri erkene
alarak diyorsunuz ki: “Biz, özgür ve demokratik seçimler yapacağız, bunun için
erkene alıyoruz.” Buna inanmamız mümkün değil çünkü niyetinizin bu olmadığı
bugüne kadar yarattığınız siyasal iklimle açıkça ortaya çıkıyor.
Değerli arkadaşlar, daha öteye gitmeye gerek yok, Sayın Başbakanın
siyaset üslubuna dönüp baksak… Bunu görmek için başka bir delile, başka bir
emareye ihtiyaç yok. Bakın, Sayın Başbakan bugün grup konuşmasında çıkmış, grup
başkan vekilimize dönerek, Sayın Muharrem İnce’ye “ABD’ye de canın cehenneme
diyebiliyor musun?” diye sormuş. Yani Sayın Başbakan için, ABD’ye kafa
tutabilmek tabii ki zor bir şeydir, bunu anlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Onun için, bunu böyle sorması da sürpriz değil çünkü Sayın Başbakan
için “Başbakanımızı deliğe süpürmeyin, faydalanın.” dediler. Onun için, onu
anlaması mümkün değil. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, tabii bu ülkede, zaman zaman bu topraklar üzerinde yabancı
hayranlığı yerleşmiştir. Mesela Birinci Dünya Savaşı yıllarında da bir Alman hayranlığı
vardı ve o Birinci Dünya Savaşı yıllarında Enver Paşa’nın Alman hayranlığı bizi
bir Birinci Dünya Savaşı macerasına soktu. O maceradan Türkiye’yi, isminin okul
kitaplarında bulunmasına dahi tahammül edemediğiniz Büyük Önder Mustafa Kemal
Atatürk çıkardı, kurtardı.
Şimdi yeni bir macera başladı Türkiye’de; o günün Alman
hayranlığının yerini bugünün Amerikan hayranlığı aldı, başladı. Amerikan
hayranlığı devam ettiği için, bugünün Hariciye Nazırı Sayın Davutoğlu da aynı
şekilde o günün Enver Paşası gibi Amerikan hayranlığıyla dış politikayı
yönettiği için Amerika’ya kafa tutmak sizin havsalanızda yer almaz, siz böyle
bir şeyi anlayamazsınız. Siz, Amerikan kayığıyla engin denizlerde yol almayı
bilirsiniz ama o kayık sizi de batırır ama inşallah, memleketi, milleti
batırmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, Sayın Başbakanın bu konuda hiç tereddüdü
olmasın, biz, bu memlekete nasıl ki bundan doksan yıl önce gelip de bu
toprakları parçalamak isteyenlere karşı “Canın cehenneme!” diyebilmiş isek
nasıl ki bunu diyen Kemal kültüründen geliyorsak bizim bugün de aynı Kemal
kültürümüz devam ediyor. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) ABD’ye de
“canın cehenneme!” deriz. Sadece ABD’ye değil -dikkat edin, sadece ABD’ye
değil- ABD’yle birlikte dünyayı paylaşmak üzere onun çömezi olan bütün iş
birlikçilerine, bütün emperyalist iş birlikçilerine buradan “canınız
cehenneme!” diyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Bravo [!]
BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, bir Suriye
meselesidir gidiyor. Şimdi, Hatay’ın Kızılçat köyünde
cami minarelerinde İbranice konuşmalar yayılmaya başladı; İbranice,
İsraillilerin konuştuğu dil. Bölge, anlaşılan o ki MOSSAD ajanlarıyla dolmuş ve
Hatay’ın Suriye sınırındaki camilerde artık MOSSAD ajanları İbranice plan,
program, toplantı yapıyor herhâlde.
Sayın Başbakan yine AKP Kurultayı’nda daha önce yaptığı ve iftira
olduğu ortaya çıkan bir iftirayı tekrar Cumhuriyet Halk Partisi için söyledi.
Ne dedi? “1940’lı yıllarda Cumhuriyet Halk Partisi döneminde camiler ahır
yapıldı.” dedi kurultayda, sizler de dinlediniz. (AK PARTİ sıralarından “Doğru”
sesleri, gürültüler)
Şimdi buradan sesleniyorum: Cumhuriyet Halk Partisi döneminde bir
tane cami dahi ahır yapılmamıştır ama AKP döneminde camiler MOSSAD ajanlarının
kışlası ve karargâhı hâline getirilmiştir. (CHP sıralarından alkışlar) MOSSAD
ajanlarının kışlası hâline getirdiniz camileri.
Değerli arkadaşlar, herhâlde bundan sonra Sayın Başbakanın o çok
sevdiği şiir var ya “Camiler kubbemiz, minareler, işte mızrağımız…” (AK PARTİ
sıralarından “Yanlış okuyorsun” sesleri) Yani okuyayım, okuyayım, ben
bilmiyorum şiiri, Başbakan biliyor.
“Minareler süngü, kubbeler miğfer
Camiler kışlamız, müminler asker” diyor ya Sayın Başbakan,
herhâlde bundan sonra Suriye sınırında MOSSAD ajanları okuyacak bu şiiri;
Başbakanın şiirini MOSSAD ajanları okuyacak.
Değerli arkadaşlar, yine bugün konuşmasında masum Suriyelilere
sahip çıktığını anlatıyor Başbakan. Yani Sayın Başbakanı grup konuşmasında
dinlediniz, dedi ki: “Cumhuriyet Halk Partisi bu konuda masum insanlara sahip
çıkmıyor, siz bunu bilmezsiniz, anlamazsınız. Masum çoluk çocuk çıkmış,
sınırdan gelmiş bunlara sahip çıkmayalım mı?” Tabii ki sahip çıkacaksın.
Türkiye’de sadece Cumhuriyet Halk Partisi değil, herkes, her Türk vatandaşı
kendisine sığınan, “Elaman” dileyen herkese, her mağdura sahip çıkar ama “Sahip
çıkıyorum.” derken başka bir maceranın arkasına memleketi takıp, milleti
kandırmayacaksın. Bakın, masum vatandaşlar nerede? Masum vatandaşlar kimler?
Size iki tane fotoğraf gösteriyorum.
MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) – Vicdanını nerede kaybettin?
BÜLENT TEZCAN (Devamla) – İki tane fotoğraf gösteriyorum. Bakın,
bu fotoğrafta, burada bir vatandaşımız, sağında, solunda Türk askeri,
gülümseyerek poz veriyor. Burada… Bakın, plaka 21 plaka, Türkiye burası, sınır.
Aynı vatandaşımız bir başka fotoğrafta elinde avcı bıçağı, kalaşnikof
tüfeğiyle, asker elbisesiyle, gerilla elbisesiyle, Özgür Suriye Ordusu
elbisesiyle, adını ne koyarsanız koyun, hangisi hoşunuza gidiyorsa onu koyun.
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) – Hadi oradan be!
BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Şimdi, masum insanlar bunlar mı? Bunlar
için mi Türkiye’yi bir maceranın içine sokacaksınız?
Değerli arkadaşlar, çıkardığınız tezkerenin Türkiye’nin hayrına
olmadığını siz de biliyorsunuz.
MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) – Kendi adına konuş istersen.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Onun için, Başbakan grup konuşmasında
çıkıp “Onun arka planını biz geliriz, zamanı gelince biz biliriz, zamanı
gelince arka planında ne olduğu çıkar.” diyor ama bakanlar ve milletvekilleri o
tezkerenin arkasında dahi duramıyorsunuz.
“Yok canım, bunu Suriye için çıkardık.” diyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, Hatay da Kilis de bugün Apaydın kampına
sokmadığınız, sakladığınız, sıkıntıların yaşandığı bölge hâle geldi. Hiç kimse
Türkiye’nin onurlu bir devlet olarak ayakta durmasına itiraz etmiyor, hiç kimse
angajman kurallarınızı uygulayarak Türkiye’ye saldıranlara karşı cevap
vermenize itiraz etmiyor. Bu Meclis hiçbir zaman bu topraklara saldırı
olduğunda, doğrudan doğruya saldırı olduğunda sınır ötesi harekât yetkisini
kıskanmaz; vermedi mi, vermedik mi? Kandil’den her gün Türkiye’ye girip Kuzey
Irak’tan, hem de Barzani’nin şemsiyesi altında bu topraklara gidip, her gün
ortalama 10 askerimizi şehit eden Kandil’e tezkerenin gereğini yapabildiniz,
girdiniz mi? Bu tezkere savaş tezkeresi değilmiş! Ne tezkeresi? Bu tezkere
angajman kuralları için ihtiyaç duyduğunuz bir tezkere mi? Hayır, zaten
bombalıyorsunuz. Bize saldırı geldiğinde haklı, uluslararası hukuktan
kaynaklanan mukabele hakkımızı kullanıyoruz.
Değerli arkadaşlar, bugün bu yerel seçimleri, biraz önce söyledim,
aynı şekilde erkene alma sebebiniz önümüzdeki süreçte yaşayacağınız sıkıntıdan
kaçma telaşı ama bu telaş sizi kurtaramayacak çünkü artık yolun sonu göründü.
Başbakan bugün diyor ki: “Cumhuriyet Halk Partisinin tezkereyi
değerlendirme biçimlerinin çarpıklığı zaman geçtikçe daha iyi anlaşılacak,
zamanı gelip açıklandığında ana muhalefet partisi ne kadar maharetliymiş
göreceksiniz.” Ben Sayın Başbakana çağrı yapıyorum, zamanını niye bekliyorsun?
Burada bir ara arkadaşımız da çıktı “İşte bu gizliydi, konuşuluyor.” diyor.
Niye bekliyorsunuz? Zaten anlattınız. Anayasa’nın 97’nci maddesi açık, İç Tüzük’ün 71’inci maddesi de açık, 326 tane milletvekiliniz
var, biz de 133 milletvekiliyle burada oy vermeye hazırız, açıklayın görüşme
tutanaklarını. Anayasa müsait, İç Tüzük müsait, beklemeyin, on yılı beklemek
zorunda değilsiniz. Alalım bir Danışma Kurulu kararı, açıklayalım, millet de
bilsin, kim, neyi söylemiş, milletten burada ne saklanmış, millet bunu bilsin.
Değerli arkadaşlar, son olarak şunu söyleyeceğim: Sayın Başbakan
İstiklal Marşı’nı ezbere okumuş bugün ve bizim İstiklal Marşı’nı bilmediğimizi,
anlamını bilmediğimizi söylemiş. Sayın Başbakanın okuduğunun dışında bir şeyi
okumak istiyorum, o İstiklal Marşı’nda önemli bir bölüm var, önemli bir dize
var, diyor ki:
“Garbın afakını sarmışsa da çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun! Nasıl böyle bir imanı boğar,
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar?”
RECEP ÖZEL (Isparta) – Yanlış okudun!
BÜLENT TEZCAN (Devamla) – İşte, sizin kuyruğuna takıldığınız…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT TEZCAN (Devamla) – …“Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar”ın buyrukçusu olmayacağız. İstiklal Marşı’nın ne
olduğunu, anlamını öğrenin, bir kere daha siz bakın.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Tezcan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Konuşmacı yirmi dakikalık sürenin on
sekiz dakika, on dokuz dakikalık kısmını Grup Başkanımız hakkında, kendisiyle
hiç alakası olmayan şekilde söylemlerde bulunduğu ve… Hakaret etmiştir.
BAŞKAN – Sayın Elitaş, yeni bir
sataşmaya mahal vermeden üç dakika süre veriyorum. Sataşma nedeniyle İç Tüzük’ün 69’uncu maddesi…
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın AK PARTİ
Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Önemli bir anayasa değişikliği yapıyoruz. Milliyetçi Hareket
Partisiyle birlikte, yerel seçimlerin, mahallî idare seçimlerinin 27 Ekim 2013
tarihinde ve bundan sonraki süreçte de Ekim ayının son pazar gününe alınmasıyla
ilgili değişikliği yapıyoruz, ki daha önceki yapılan seçimlerde kış aylarına
gelmesi münasebetiyle olumsuz iklim şartlarında olduğunu ifade etmeye çalıştık,
ama maalesef ana muhalefet partisi ve diğer muhalefet partisi sanki, seçimi biz
onların ellerindeki imkânları alıyormuşuz gibi… Ana muhalefet partisi de farklı
bir şekilde ortaya çıkararak, “Bizim kazanma ihtimalimiz olduğu tarihte bunları
farklı bir noktaya getiriyorsunuz.” gibi söylemlerde bulunmaya çalıştılar birer
cümleyle. Ama, biraz önce buradaki konuşmacı, Sayın Başbakanımızın grupta
yaptığı konuşmaları sanki kendisine bir vazifeymiş gibi, Genel Başkanları
yokmuş gibi, parti sözcüleri yokmuş gibi burada Sayın Genel Başkanımızı,
Başbakanımızı eleştirmekle görevlendirilmiş veya kendini o şekilde görevli
hissetmiş.
Bakın, değerli arkadaşlar, Sayın Genel Başkanımız, Sayın
Başbakanımız bugün grup konuşmasında açık ve net ifade etti. Şimdi dinliyorum
konuşmacıyı, Cumhuriyet Halk Partili konuşmacıyı, bir taraftan da Sosyalist
Enternasyonalde Suriye’yle ilgili metni izliyorum, buradaki Sosyalist Enternasyonalde
bulunan milletvekilleriyle şuradaki konuşan milletvekilinin hangi partiden
olduğu arasında bir tereddüde düşüyorum.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) – Vah, vah, vah!
BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Hiç tereddüt etmeyin, tereddüt edecek
hiçbir şey yok.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) – Başka parlamentodasın galiba sen.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Aynı şeyi söylüyoruz, aynı şeyi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Açıkçası, Sosyalist Enternasyonalde iki
gün sonra altına imza attığınız, Suriye rejiminin meşruiyetini kaybettiğini,
sivil halka yaptığı zulmün kabul edilemez olduğuna imza atan Cumhuriyet Halk
Partisi yetkilileri, bugün, Suriye rejiminin yaptığı zulmü savunur bir noktaya
gelmiş. Bir taraftan Kandil’le ilgili meseleyi, “Niye oraya gitmiyorsunuz,
bombaları yağdırmıyorsunuz?” diye ifade ederken öbür taraftan Sosyalist
Enternasyonalde, bir İsrail ve Filistin sorununa benzeyen Kürt sorunu” gibi
diye ifadenin altına utanmadan imza atıyorsunuz.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Sensin utanacak olan!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Aşırı derecede bir çelişkinin
içerisindesiniz.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Sözünü dikkatli kullan!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ağzınızın payını verdi biraz önce!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Şimdi, bir taraftan Kandil’deki
teröristlerin üzerine Türk Silahlı Kuvvetleri çıkarma yaparken, Kandil’deki
teröristleri ininde boğmaya çalışırken, bir taraftan Kandil’in temsilcisi ayağa
kalkıp zıplıyor, öbür taraftan 3 evlatla, 3 yavruyla, 3 çocukla 2 anneyi şehit
eden Suriye güçlerinin Telabiyat tepesindeki yaptığı
saldırıya, mücadele eden, müdahale eden Türk Silahlı Kuvvetlerine “Niye
yapıyorsunuz?” diye ayağa fırlıyor.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) – Türkiye’de olanlara bak sen, Türkiye’de.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Kandil’e yapılan saldırıya BDP,
Kandil’in temsilcileri ayağa kalkıyor, fırlıyor ama Suriye’deki, insanlarımızı
katledenlere karşı Cumhuriyet Halk Partisi ayağa kalkıyor, fırlıyor.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Türkiye’dekileri söyle,
Türkiye’dekileri! Suriye’deki savaşı bırak, Türkiye’de ölenleri söyle!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, hangi meclis
çatısı altında olduğumuzu…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) – Türkiye’yi söyle, Türkiye’yi!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Türkiye Büyük Millet Meclisi bu konuda
da kararı almıştır.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Kandil’le görüşüyorsunuz, Esad’la da
görüşün.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Cumhuriyet Halk Partisi de herhâlde…(AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Konuşmacı
sataşma üzerine söz aldı ancak konuşmasında, Cumhuriyet Halk Partisi…
BAŞKAN – Uyarmamıza rağmen sataştı.
Buyurun Sayın Hamzaçebi, üç dakika söz veriyorum.
3.- İstanbul Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebi’nin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri…(AK PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi, Hükûmet, Suriye politikası konusunda tezkere
konusunda…(AK PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN – Grup Başkan Vekiliniz konuşuyor Sayın Öner.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Arkadaşlar, müsaade eder
misiniz.
Hükûmet, Suriye politikası konusunda tezkere ile yanlış yaptığını
anlamış durumda, yanlış yaptığını anlamış durumda. Hem buraya çıkan Sayın
Diplomat hem Sayın Grup Başkan Vekili, tezkereyi anlatmak yerine, dönüp “Siz
Sosyalist Enternasyonelde şunu yaptınız.” demeye
çalışıyorlar. Sosyalist Enternasyonelle ilgili olarak
açıklamaları Genel Başkanımız, ilgili arkadaşlarımız yaptılar. O metnin
Türkiye’yi ilgilendiren bölümlerine Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz
muhalefet şerhlerimizi koyduk. Gayet açık, net.
Siz şimdi onu bırakın, tezkereye dönün. Halkın yüzde 80’i bu
tezkereye karşı, onun için siz ortalığa çıkıp “Ya biz aslında savaşmayacağız,
bu korkutmak için.” demeye başladınız. Ama siz şimdi samimi olun. Yani o
tezkerenin kendisinde diyorsunuz ki: “Türkiye silahlı bir saldırının eşiğine
gelmiştir.” Niye diyemiyorsunuz ki: “Suriye silahlı kuvvetleri Türkiye
Cumhuriyeti’ne silahlı saldırıda bulunmuştur, sivil vatandaşlarımızı
öldürmüştür. Suriye, Türkiye’ye silahlı saldırıda bulunmuştur.” Niye bunu deme
cesaretini gösteremiyorsunuz, diyemiyorsunuz? Çünkü, bir adım atıyorsunuz ama
Amerika’nın size “Dur” demesinden çekiniyorsunuz. Gidemeyeceksiniz oraya. Böyle
bir kabadayılık yapmak istiyorsunuz ama onun da hakkını veremiyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, sizin Suriye politikanız iflas etmiştir,
Suriye politikası açık ve net bir şekilde vatandaştan dönmüştür. O nedenle de
“Bu, savaş tezkeresi değildir.” demeye başladınız ama Sayın Başbakan da bugün
çıktı “Ne demek o?” dedi. “Bunun blöf olup olmadığını da görürsünüz.” diye bir
cümlesi daha var bugün söylediği. Yani diyor ki: “Ben gerekirse savaşacağım,
savaşacağım.” ama kendi içinde çelişkiler yaşayan bir Başbakan, bir Sayın
Hükûmet ve onun Dışişleri Bakanı… Maalesef Türkiye’yi amatör bir anlayışla,
çocukça heveslerle, Türkiye’yi cihan devleti yapmak gibi, çocukların
rüyalarında gördüğü birtakım duygularla yönetmeye çalışan bir Dışişleri
Bakanının izinden siz gidiyorsunuz. Onu sizin bir milletvekiliniz fark etti.
Bugünkü konuşmasıyla o, onun yerine oynadı aslında “Ben Dışişleri Bakanı olmak
istiyorum.” dedi ama bakalım, Sayın Başbakan onun mesajını alacak mı?
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve Milliyetçi Hareket
Partisi Genel Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli ile 309
Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/873) (S. Sayısı: 328) (Devam)
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Faruk
Bal, Konya Milletvekili.
Buyurun Sayın Bal.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Sayın Başkan, gruba sataşma var. Söz
vermezseniz…
BAŞKAN – Sayın Tezcan, lütfen… Grup adına
Sayın Bal’a söz verdim. Sayın Bal konuşsun…
BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Sayın Başkanım, “Utanmaz” ifadesini
kullandı.
BAŞKAN – Sayın Tezcan, Grup Başkan Vekiliniz konuştu sataşmadan
dolayı.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Şahsımla ilgili “Utanmaz” ifadesini
kullandı.
BAŞKAN – Lütfen ama…
Sayın Bal, siz buyurun.
MHP GRUBU ADINA FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 18 defa değiştirilen 1982 Anayasası’nda bir değişiklik daha,
bir geçici madde daha eklemek üzere teklif Türkiye Büyük Millet Meclisinin
huzuruna gelmiştir ve Milliyetçi Hareket Partisi adına bu teklifle ilgili
görüşlerimi size sunmak üzere huzurunuzdayız. Hepinizi partim ve şahsım adına
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, geçici madde eklenmesine ilişkin teklif,
2014 yılı Mart ayının son günü yapılması gereken mahallî idareler seçimlerini
2013 yılının Ekim ayının son pazar gününe almaktadır. Buna göre, yerel
yönetimlerin seçimi beş ay dört gün erkene alınmaktadır. Beş ay dört gün neyi
ifade etmektedir? Beş ay dört gün, ait olduğu iklim seviyesi itibarıyla sonbaharın
sonunu ve kışını ifade etmektedir. Dolayısıyla, belediye başkanı adayı olarak,
belediye meclisi üyesi adayı olarak, il genel meclisi adayı olarak, muhtar ve
ihtiyar heyeti üyeleri adayları olarak 80 binin üzerinde aday beş ay dört gün
boyunca kar, kış, çamur, yağmur gibi tabii olaylarla boğuşarak seçmene ulaşmaya
çalışacak. Bu zorluğun önüne geçmek üzere Milliyetçi Hareket Partisi olarak,
Anayasa’ya bir geçici madde eklenmek suretiyle daha uygun bir mevsim olan ekim
ayının son pazar gününde yerel seçimlerin yapılmasına ilişkin, Anayasa’ya bir
geçici madde eklenmek suretiyle değişikliğe öncülük ettik.
Değerli arkadaşlarım, böylece adayların seçmene ulaşması önündeki
tabii engellerin kaldırılması, seçmenlerin de adayın partisine, şahsiyetine,
plan ve projesine ulaşabilme şeklindeki demokratik talebini ve hakkını yerine
oturtmaya gayret gösteriyoruz. Bu kapsam içerisinde, demokrasinin küçük
birimlerde doğrudan hayata geçtiği yerel yönetimlerin daha şeffaf, daha hesap
verebilir, daha hizmet edebilir hâle gelebilmesine imkân sağlıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, işte bu kapsam içerisinde sadece Anayasa’ya
geçici bir madde ilave edilmekte değil, Anayasanın diğer ilgili maddelerinde,
seçim kanunlarında, yerel yönetimlerle ilgili seçim kanunlarında da daha demokratik
adımların atılması ve yerel yönetimlerin demokratik bir şekilde halka hizmet
edebilir hâle getirilmesine ilişkin görüşlerimizi biz, hayata geçirmek için
çaba sarf ediyoruz. İşte, bu kapsam içerisinde üç önemli konuyu sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Bunlardan bir tanesi: İktidar partisinin, özellikle Milliyetçi
Hareket Partisinin belediyelerde uygulamış olduğu itibarsızlaştırma,
etkisizleştirme, hizmetlerini verimsizleştirme ve yıpratma politikalarından
örnekler vermek istiyorum. Adana’da büyükşehir belediyesi kurulmuş, Adanalılar
Adana’ya Büyükşehir Belediye Başkanı seçmiştir, Aytaç Durak. Seçildikten sonra,
başına, pişmiş tavuğun başına gelenlerden fazlası gelmiştir. Dolayısıyla, Adana
seçmeniyle birlikte Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidar yetkisinde bulunan
emniyet güçleri, istihbarat birimleri ve siyasallaştırdığı yargı Adanalıların
seçmiş olduğu belediye başkanının Adanalılara hizmet etmesini engelleyici
çalışmalar yapmıştır. Anayasanın 127’inci maddesinin dördüncü fıkrasına aykırı
bir şekilde, İçişleri Bakanı da yetmiş üç ayrı konuda, her biri üçer kişiden
oluşan, birer başmüfettiş başkanlığında teftişlere başlamış, sonuç itibarıyla
Adana Belediye Başkanının yapmış olduğu hizmetlerde hukuka aykırı hiçbir eylem
ve işlemine tesadüf edilememiş ama Adana Belediye Başkanı hâlâ açıktadır.
Değerli arkadaşlarım, bunun bir diğer örneği ve hazin örneği Konya
Ereğli Belediye Başkanının başına gelmiştir. Bir gece sabah namazı Belediye
Başkanının evi, belediye binaları, Belediye Başkanının akrabalarının binaları,
çalışanlarının evleri barkları basılmış ve bütün ev eşyaları ve belediye
evrakları alınıp götürülmüş, dört ay sonra tekrar bir baskına gelinmiş. Sayın
Başkanımızın ailesinin içerisinde on yedi yaşındaki kızına ahlaksız ve şerefsiz
imalarda bulunulmak suretiyle insanlık dışı bir muameleye tabi tutulmuş ve dört
gün gözaltına alınmıştır. Arkasından belediye çalışanlarından bir tanesi, bu tacizkâr, bu ahlaksız, bu şerefsiz muameleye tahammül
edememiş -duyun bunu benden- cezaevinde intihar etmiştir. Bunun bir vebali
olması lazım, bu vebal bu dünyada olmazsa öbür dünyada sizin boynunuzda
olacaktır.
Bir başka örnek, bir belediyemiz -şimdi bunun ismini vermiyorum,
ilgili sayın bakana Anayasa Komisyonunda ifade ettim- dinlemeler yapılıyor
hakkında. Bu dinlemelerde, devletin önemli makamında olan birisinin soyadıyla
eş değerde, muameleye başlamadan, gözaltına almadan, işlemlere başlamadan o
makamdan telefon ediliyor “Sizin sayın filanca kişiyle akrabalık ilişkiniz var
mı?” Soyadları aynı çünkü. Eğer akrabalık ilişkisi vardır deseydi o operasyon
olmayacaktı. Belediye Başkanı da garibim, hiçbir şeyden haberdar değil, “Yok,
hayır, öyle bir ilişkimiz, öyle bir akrabalığımız yok.” der. İki gün sonra
Belediye Başkanı dört gün içerde.
Değerli arkadaşlarım, bunun gibi Isparta Belediyesinin, Karabük
Belediyesinin, Korkuteli Belediyesinin, Etimesgut Belediyesinin, Gölbaşı
Belediyesinin, Kadınhanı Belediyesinin, en son Edremit Belediyesinin adliye
marifetiyle, cumhuriyet savcısı marifetiyle sosyal linçe tabi tutulması hukuk devleti
ile bağdaşılabilir değil.
Değerli arkadaşlarım, iktidar elbette bir güç. Maharet onu
adaletle hükmetmektedir. Maharet, zulmetmek demek değildir. Zulüm ile abat
olunmaz, zulmün neticesinde hüsran vardır. Eğer zulüm ile abat olunsaydı
firavunlar abat olurdu.
Şimdi, Edremit Belediye Başkanı hakkında yolsuzluk, hırsızlık,
namussuzluk diye soruşturma yapılıyor, savcı alıyor, basın açıklaması yapıyor:
“42 civarında adamı içeri aldık” diyor. “42 civarında adam” dediği, Türkiye
Cumhuriyeti’nin saygın vatandaşıdır. Bunun civarı olur mu? 43 olsa, bir kişinin
şahsi hürriyetinin tahdit edilmesi vardır, 39 olsa yine bunun bir anlamı vardır
ve “Bunlar hakkında ciddi deliller vardır, ciddi emareler vardır.” diyor ve
bunu basınla paylaşıyor, arkasından da diyor ki: “Bununla birlikte kesin hüküm
verilene kadar herkes suçsuzdur.” Sosyal linci
yapıyor, toplum indinde itibarsızlaştırıyor, etkisizleştiriyor, hizmetlerini
verimsizleştiriyor, arkasından, uyanık -savcı uyanıklığı bu, bilirim ben onları
ve bu uyanıklığı da bilirim- bununla birlikte kendini kurtaracak, “Mahkeme
kararı verilinceye kadar herkes suçsuzdur” diyor. İşte bu “adaletle zulmetmek”
demektir arkadaşlar. En vahimi de burasıdır. Adaletle zulüm ne bu dünyada ne
öbür tarafta ceremesiz kalmaz.
İkinci bahsetmek istediğim husus değerli arkadaşlarım, İçişleri
Bakanlığı bir genelge yayınladı, yer yerinden oynadı. Bu genelgeye göre küçük
belediyeler, belde belediyeleri artık yapacağı bütün hizmetlerde, işlerde,
ihalelerde, inşaat işlerindeki tefriklerden, infazlardan, ifrazlardan tutun ne
yapacaksa validen izin alacak.
Değerli arkadaşlarım, bu dünyanın hiçbir yerinde görülmüş bir iş
değildir. Bütün demokratik ülkeler, bütün demokratikleşen ülkeler demokrasiyi
ilk önce yerel yönetimlerde hayata geçirirler. Yerel yönetim nedir? Yerel
yönetim, yerli halkın, hemşehrilerinin ihtiyaç
duyduğu hizmetleri seçecek bir başkan ve yönetim kurulu seçmek, belediye
meclisi seçmek demektir, yerel yönetim budur. Siz bunun yetkisini, yani
seçmenin verdiği yetkiyi alıyorsunuz, atadığınız ve AKP il başkanı gibi hareket
eden valiye veriyorsunuz. Özellikle MHP belediyelerinin hiçbir plan ve projesi
tasdikten geçmiyor, evraklar yığılmış; örnek Konya, yüz altmış yedi tane
beldesi var, yüz altmış yedi tane beldenin bütün belediye hizmetlerini bir vali
yapacak. Zaten işi başından aşkın olan sayın valinin yüz altmış yedi tane
belediyenin belde işlerinin nasıl yapılacağına karar vermesini beklemeniz
mümkün müdür? Bunun anlamı “Belediyelerin kapısına kilit vuracağım ben.”
demektir. Nitekim, kara haber tez gelir -üçüncü konuya geliyoruz- çünkü
perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.
Üçüncü haber ise, büyükşehir belediyesi kurulması adı altındaki
bir fitne ve fesadın Türk devlet yapısına ve yerel yönetimlerine sokulması
demektir.
Değerli arkadaşlarım, adı güzel olabilir, büyükşehirler kurulsun,
hiçbir itirazımız olmaz. Büyükşehir kurulsun, büyük hizmetler yapılsın
şehirlerimize, buna bizim bir itirazımız olmaz. Ama adıyla müsemma olmayan bir
uygulama geliyor. Adıyla müsemma olmayan uygulama nedir? Bu büyükşehir,
büyükşehir olmayacak, bu büyükşehir eyalet olacak, eyalet. Bu büyükşehre
seçilecek belediye başkanının seçmenleri il dâhilinde bulunan bütün seçmenler
olacak. Bu büyükşehre seçilecek belediye başkanının yetkisi ilin sınırları
dâhilinde olacak. O zaman bu, büyükşehir değil. O zaman bu, belediye başkanı da
değil. Nedir bu? Bu, eyalet başkanıdır. Değerli arkadaşlarım, bu eyalet
başkanıdır. Bu, küresel bir projedir. Bu küresel proje, şehir devletleri
yaratılmasına ilişkin Türkiye üzerinde oynanan operasyonun bir başka gizlenmiş
şeklidir.
Değerli arkadaşlarım, bu kapsam içerisinde daha önce –yeri
gelmişken ifade edeyim- Osmanlıyı “hasta adam” ilan eden ve mirasını paylaşmak
isteyen ülkeler Osmanlı kuzusundan bakın kaç tane post çıkartmış, elimde
listesi var. Osmanlının toprakları altında bulunan, coğrafyasında toprağı
olarak kullanılan ve himayesi altında bulunan tam 162 tane devlet yaratmışlar.
Listesi hem İnternet’te var hem bende var.
Şimdi, Türkiye üzerinde bir operasyon uygulanıyor. Bu operasyonun
adı da “Türkiye’de şehir devletleri yaratmak.” Bunu etnik çatışmalarla, inanç
çatışmalarıyla pekiştirmek ve fitili ateşlemek istiyorlar. İşte, bu,
büyükşehrin yaratacağı sonuç, etnik temele dayalı ayrışmayı körükleyebilecek,
eyalet şehir, büyükşehir statüsünde eyalet devletlerini yaratmak
istemektedirler ve dolayısıyla Milliyetçi Hareket Partisi buna bu nedenle
göğsünü siper edecek, asla, kata yasalaşmasına izin vermeyecektir.
Diğer taraftan, bu büyükşehir belediye kanunuyla birlikte
büyükşehir kapsamı içerisine alınan illerde bulunan 1.032 tane beldenin hükmi
şahsiyeti ortadan kaldırılacaktır. 1.032 tane belde artık belediye hizmeti
alamayacaktır, kendi seçtikleri belediye başkanlarından belediye hizmeti
alamayacaktır. Bu illerin dışında bulunan illerde ise, yani büyükşehir
statüsünde bulunmayan illerde ise 559 tane belde belediyesi kapatılacaktır.
Değerli arkadaşlarım, toplam 1.591 tane belde belediyesi
kapatılacaktır. 1.591 tane beldede artık halkın seçtiği belediye başkanı,
halkın seçtiği belediye meclis üyesi bu görevleri yerine getiremeyecek, ilave
olarak il genel meclis üyelikleri de kaldırılacak, özel idareler de
kaldırılacak. O zaman ortaya çıplak bir gerçek çıkıyor. O çıplak gerçek de
biraz önce BDP adına konuşan Sayın Altan Tan’ın ifade ettiği gibi, “Valiye ne
gerek var kardeşim?” diyor, doğru söylüyor, gidişat oraya gidiyor. Buradan da
bir şehir devleti doğuyor. Bu şehir devletinin de altyapıları tamamen merkezî
otoritenin altında, merkezin atadığı memurların yetkisi dâhilinde hareket
edecek olan kişilere bağlı bir hizmet anlayışı.
Değerli arkadaşlarım, bütün bunları değerlendirdiğimiz zaman,
büyükşehirlerle ilgili gidişat ne demokrasiyle ne Türkiye'nin önündeki yerel
yönetimlerde ihtiyaç duyduğu yasa değişiklikleriyle ilgilidir; tamamen
dışarıdan odaklı ya da Adalet ve Kalkınma Partisinin muhtemelen Cumhurbaşkanlığı
seçimine veya ondan sonraki seçimlere, seçimi nasıl kazanırım amacına dayalı
bir iştir.
Değerli arkadaşlarım, her yerde, dünyanın her yerinde seçilmişlere
yetki verilir atanmışlara değil. Bunu Adalet ve Kalkınma Partisi de siyasi
jargon hâline getirmiştir, atanmışlar değil seçilmişler diye.
Şimdi ben size soruyorum: Konya’nın Çeltik ilçesinin Honam beldesi
Polatlı’nın dibindedir, Konya’ya mesafesi de yaklaşık 200 kilometredir.
Konya’nın Halkapınar ilçesi Mersin’in dibindedir, Konya’ya mesafesi de yaklaşık
200 kilometredir, fazlası var. Konya’nın Kulu ilçesi Ankara’nın dibindedir.
Konya’nın Seydişehir ilçesi Antalya’nın dibindedir. Buradaki 167 tane
belediyeyi kaldırıyorsunuz. Bu 167 tane belediyenin hizmet verdiği yere
Konya’daki Büyükşehir Belediyesi hangi güçle, hangi takatle, hangi imkânla götürüp
belediye hizmeti verecek? Böyle bir mantıksızlık düşünülebilir mi, böyle bir
ihtimal düşünülebilir mi? O zaman bu niçin yapılıyor? Bu, Konya için
yapılmıyor; bu, İstanbul için yapılmıyor; bu, Kayseri için de yapılmıyor; bu,
etnik bölücülüğe hizmet için, Güneydoğu’da şehir devleti yaratmak için
yapılıyor. (MHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, ferasetinize hitap ediyorum, aklınıza hitap
ediyorum, vicdanınıza hitap ediyorum, vatanseverliğinize hitap ediyorum. Bu
ihanetin içerisinde olamayız. Biz elbette olmayacağız ama Adalet ve Kalkınma
Partisi de olmasın, sizin de vatanseverlik duygularınızın olduğuna eminiz. O
zaman, bu kadar açık seçik, çıplak bir gerçek karşısında nasıl bir dayatmaya
boyun eğebilirsiniz? Parti disiplininiz olabilir ama bu devletin kuruluş
felsefesinde bir söz vardır, o da: “Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır.”
İşte “teferruat” demenin tam zamanıdır.
Değerli arkadaşlarım, bir başka çarpık nokta: 3 bin, 4 bin, 5 bin,
6 bin, özellikle sahil bandındaki, Akdeniz sahili ve Ege sahili bandındaki,
yazları 100 bin, 150 bine nüfusu ulaşan beldeler kapatılıyor ama Konya’nın
Ahırlı ilçesinde olduğu gibi 800 nüfuslu ilçe belediyesi ayakta kalacak, ona
bağlı Akkise Belediyesi, 3 bin küsur nüfuslu Akkise Belediyesi kellesini verecek bu kanunla. İşte,
Ceylan Arslan, Milliyetçi Hareket Partisinin Belediye Başkanı, “Allah’tan
bulun” diye mektup yazmış. İsteyen Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarıma bu
mektubun bir suretini takdim edebilirim.
Değerli arkadaşlarım, üç başlık altında sözlerimi ifade ettim.
Birincisi, MHP’li belediyelere yapılan zulümdür. Büyük bir vicdani kanaatle
ifade ediyorum, saydığım ve ismini zikredemediğim MHP’li belediye başkanlarına
yapılan zulmü Sayın Başbakanın İstanbul Belediye Başkanıyken gördüğü zulümden
bin beterdir. Madem “Damdan düştük.” diyorsunuz, damdan düşürmek için insanları
damdan aşağıya atmayın. Adaletli davranın, ferasetli davranın, makul davranın.
Seçmenin iradesine sahip çıkın, saygılı olun. Bugün seçmen bizi seçer, yarın
sizi seçer. Bu, demokrasinin bir kuralıdır.
İkincisi, İçişleri Bakanının yayınlamış olduğu genelgedir. Bu,
demokrasinin ve yerel yönetimlerle ilgili demokratik değerlerin kalbine
vurulmuş bir hançerdir. Bu hançeri çıkarıp yerli yerine oturtmak bütün
Parlamentonun görevidir.
Üçüncüsü ise, yerel yönetimlerin hizmetlerinin büyükşehirler
marifetiyle görüşülmesine…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FARUK BAL (Devamla) - …ilişkin kanun tasarısıdır ki bu tasarı
“Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü.” dediğimiz kavramı ortadan kaldırabilecek
niteliktedir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bal.
Sayın milletvekilleri, birleşime 19.35’e kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.53
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.41
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT
(Ordu), Tanju ÖZCAN (Bolu)
BAŞKAN – Sayın Milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
5’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
328 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi söz sırası, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Hüseyin
Tanrıverdi, Manisa Milletvekili… (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Sözlerime başlarken yüce heyetinizi şahsım ve grubumuz adına
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, yerel yönetimler bir ülkenin kalkınmasının
temel dinamiğidir. Yerel yönetimleri güçsüz, şehirleri imarsız, alt ve üst
yapısı yeterli olmayan, sosyal donatı alanları bulunmayan ülkelerin
gelişmişliğinden, refahından bahsedilemez. Yerel yönetimler ülkelerin aynası
gibisidir. Yerel yönetimlerin gelişmiş olduğu ülkelerde demokrasinin, insan hak
ve özgürlüklerinin de geliştiğini görebilirsiniz çünkü yerel yönetimler
demokrasinin beşiğidir, kılcal damarlarıdır. Yerel yönetimler, toplumların en
çok hizmet beklediği, hemen yanı başında olmasını istediği ve ulaşabildiği ilk
kamu kurumlarıdır. Artık sıradan bir yerel yönetim anlayışı yerine,
yaşanabilir, yaşam kalitesi yüksek, ulusal ve uluslararası ilişki kurma
kapasitesi artan kentler oluşturacak bir vizyona, hizmet odaklı ve insan
merkezli bir hizmet anlayışına ihtiyaç vardır.
İçinde bulunduğumuz süreç içerisinde, yani AK PARTİ iktidarları
döneminde yerel yönetimlerimiz altın çağını yaşamaktadır. Belediye, il özel
idareleri, mahallî idare birlikleri yasaları günümüz ihtiyaçlarına göre revize
edilirken, öte yandan, vatandaşlarımızın yıllardan beri ötelenen sorunlarına da
çareler üretilmiş, çözümler getirilmiştir. Türkiye'nin topyekûn kalkınması,
yörelerimizin hizmette geri kalmaması için, yerel yönetimlere ayrılan payların,
kanununda belirlenen kriterlere göre eşit şekilde, adalet ve hakkaniyet
içerisinde dağıtılması sağlanmıştır. Belediyeler arasında kesinlikle bir ayrım
yapılmamıştır. BDP’nin değerli milletvekilleri burada
olsaydı kendilerine buradan çok net açıklamalarda ve cevaplarda bulunacaktım ancak
kendileri yok, yüz yüze geldiğimizde konuşuruz.
Özellikle Sayın Tan burada ifade ettiler, Ankara Büyükşehir
Belediyesi ile Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin kredilerinden söz ettiler.
Elbette bu farklılık vardır ancak bu farklılık AK PARTİ İktidarımız eşit
davranmadığından değil, belediye başkanlarının hizmet üretmesinden, proje
üretmesinden kaynaklıdır. Bahsettiği Belediye Başkanı proje üretememiş, kredi
alamamışsa bunun sorumlusu ve suçlusu elbette İktidarımız değildir. Ve
özellikle KCK operasyonlarında bu belediyelerin imkânlarını nerelere
harcadıklarını çok net bir şekilde görüyoruz. Dolayısıyla bu kıyaslama yerinde
bir kıyaslama değildir ve doğrusu İktidarımıza atılmış bir iftira olarak
görüyorum. İnşallah yüz yüze geldiğimizde kendilerine de detay açıklamalarda
bulunacağım.
Tabii ki değerli kardeşlerim, değerli milletvekillerimiz; Sayın
Bal da burada ifade ettiler. Kendileri yok ama değerli temsilcileri burada.
“Belediyelere zulmedilmiştir.” ifadesini kullandılar. Kesinlikle ifade ediyorum
ki AK PARTİ iktidarları döneminde hiçbir belediyeye ayrım yapılmadığı gibi
zulüm de yapılmamıştır, ellerinden tutulmuştur.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Adana Belediyesini ifade edemezsiniz,
izah edemezsiniz.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Sayın Şandır, Adana Belediyesi suç
işlemiştir, hukuk tutuklamıştır. Onun dışında yargının yaptığı uygulamaları
İktidarımızın yanlı tutumu olarak değerlendirirseniz elbette bu doğru değildir.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Şarkikaraağaç Belediyesini iki sene
görevde tuttunuz. Kalpazanlık suçundan, kalpazanlık suçundan...
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Aynı şekilde, hangi belediye, hangi
belediye başkanı içeri alınmışsa…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Adalet ve Kalkınma Partili
Şarkikaraağaç Belediye Başkanını iki sene görevde tuttunuz. Bak örnek
veriyorum.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - …hangi belediye başkanı tutuklanmış
ise kesinlikle İktidarımızın adaletli uygulamasından kaynaklı değildir.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Yapmayın; hayır, hayır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Hüseyin Bey, başka şey konuşun.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Yargıya karşı hesap vermektedirler,
vereceklerdir. Ben suç işlemişsem, aynı şekilde, yargı yakama yapışacak,
hesabını vereceğim. Dolayısıyla, kesinlikle bu konuda İktidarımızın haksız
davranış içinde olmadığını bilmeliyiz, partizan yaklaşım içinde olmadığını
bilmeliyiz. Sayın Şandır özellikle hatırlar iktidarları dönemini. Özellikle
1999 depreminde, depremde yerle bir olmuş belediyeye yardım edilmediği hâlde
rüzgârın bile üfürmediği, sallamadığı birkaç belediyeye yardım yapıldığını siz
biliyorsunuz. Dolayısıyla, iktidarınız dönemindeki partizanlığı bizde
göremezsiniz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Hüseyin Bey, ismini koyarak konuşmanız
lazım. Hangi belediye?
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) – Bizde göremezsiniz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Hangi belediye Hüseyin Bey?
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) – Bunları yazılı olarak size
söyleyeceğim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Yok, öyle değil; hayır, hayır.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) – Yazılı olarak vereceğim size.
Değerli arkadaşlarım…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Keşke oraya ismiyle çıksaydınız
Hüseyin Bey.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) – Bayındırlık Bakanlığı kayıtları
ortadadır.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Bu iftirayı attıktan sonra “Size
ayrıca bildiririm.” demek size yakışmıyor.
BAŞKAN – Sayın Korkmaz, lütfen hatibe müdahale etmeyelim.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) – Bayındırlık Bakanlığı kayıtları
ortadadır, bunları da tek tek size ifade edeceğim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Hayır, hayır; yapmayın.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Topluma ifade edin.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, artık
belediye başkanlarımız bizim yaptığımız uygulamalarla, düzenlemelerle, dışarıda
kardeş belediyeler aramıyor, yurt dışındaki belediyeler Türkiye’ye gelerek
kendilerine kardeşlik talebinde bulunuyorlar, kardeş belediye arayışı içine
girdiler. Bizim bilgimizden, birikimimizden, tecrübelerimizden yararlanmak
istiyorlar. Bunlar elbette ülkemiz adına sevindirici gelişmelerdir. Şüphesiz
bunun en canlı ve güzel örneği, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımızın UCLG’nin, yani Dünya Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler
Teşkilatının 3’üncü Kongresi’nde Başkanlığa seçilmiş olmasıdır. Sayın Topbaş
aynı zamanda Birlemiş Milletler HABITAT Yerel Yönetimler Danışma Kuruluna da
Başkanlık etmektedir. Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi
Başkan Yardımcılığını da Antalya Muratpaşa Belediye
Meclis Üyemiz yürütmektedir. Ayrıca, birçok belediye başkanımız uluslararası
kurum ve kuruluşların üst yönetimlerinde görev almıştır. Bunlar Türkiye'nin
yerel yönetimlerinin yurt içindeki başarılı çalışmalarının neticesinde
olmuştur. Türkiye'nin medeniyet yarışında geri kalmaması için yasal
düzenlemeleri çağın gereklerine göre revize ederken öte yandan kurumların
küresel rekabet edebilme kapasitelerini artırmayı amaçlıyoruz. Çünkü değerli
arkadaşlarım, yerel yönetimlerin temelinde insani değerler vardır, demokratik
değerler vardır.
Değerli arkadaşlarım, yerel yönetimler alanında geçmiş dönemlerde
görülen olumsuz uygulamalara AK PARTİ iktidarları döneminde son verdik.
Belediyelere mali ve idari yönden özerklik getiren düzenlemeleri yaptık. Avrupa
Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na çekince konulan maddeler yine bizim
dönemimizde mali ve idari özerkliği sağlayan ademimerkeziyetçilik
anlayışıyla, yerellik ve yerindelik ilkelerine dayalı olarak yapılan yerel
yönetimler reformu ile fiilen ortadan kaldırılmış, Avrupa Yerel Yönetimler
Özerklik Şartı’na uygun hâle getirilmiştir.
Değerli milletvekilleri, görüldüğü gibi yerel yönetimler ülkelerin
en önemli, demokrasinin yerleşmesi, gelişmesi ve kökleşmesi için de en hayati
kurumlardır. Böylesine önem taşıyan kurumları oluşturan, belirleyen seçimlerin
de sağlıklı, huzurlu ve güvenli ortamlarda yerine getirilmesi gerekmektedir.
Ülkemizde mahallî idareler seçimleri Anayasa’mızın 127’nci ve 2792 sayılı
Mahallî İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında
Kanun’un 8’inci maddesi gereğince beş yılda bir yapılmaktadır.
1930’dan günümüze kadar toplam 14 mahallî idareler seçimleri
yapılmış ve en son seçim de bildiğiniz gibi 29 Mart 2009’da
gerçekleştirilmiştir. Mart ayı sonunda yapılan seçimler için seçim takvimi ocak
ayında başlamaktadır. Zorlu kış şartlarında geçen seçim dönemlerinde ne yazık
ki bir çok üzücü hadise yaşanmıştır. Olumsuz koşullar ve hava muhalefeti
nedeniyle ulaşım zorlukları ve buna bağlı kazalar meydana gelmektedir. Hâlâ
hafızalarımızda tazeliğini koruyan o üzücü olayda, 25 Mart 2009 tarihinde Büyük
Birlik Partisi Genel Başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nu yerel seçim
propagandası için Kahramanmaraş’tan Yozgat’a geçerken helikopterinin düşmesi
sonucu kaybetmiştik. Bir kez daha kendisine Allah’tan rahmet, ailesine ve
sevenlerine sabrı cemil niyaz ediyorum, mekânı cennet olsun. O tarihte yaşanan
bu elim gelişmenin ardından, hatırlarsanız, bütün siyasi parti temsilcileri kış
şartlarında seçim yapılmamasını, seçim tarihinin daha uygun bir zamana alınması
gerektiğini ifade etmişlerdi.
Değerli milletvekilleri, demokrasinin temel unsurlarından olan
propaganda, vatandaşların bilinçlenmesini, siyasi partiler hakkında yeterli
bilgiye erişmesini ve seçimlere etkin bir şekilde katılmasını sağlayan önemli
bir araçtır. Ülkemizin coğrafi konumu nedeniyle kış aylarındaki seçim dönemi
bütün bölgelerimizde zorlu geçmekte ve vatandaşlarımız seçimlere katılmakta
zorluklar yaşamaktadır. Siyasi partilerimiz ve adaylarımız da seçim
çalışmalarını istenildiği gibi yürütememek-tedir.
Bugün üzerinde konuştuğumuz bu değişiklik, Anayasa’ya eklenecek bir maddeyle,
siyasi partilerimizin ve yerel yönetim organlarına seçilecek adayların seçim
çalışmalarında vatandaşlarımızla iletişimini ve etkileşimini daha kolay kılacak
ortamların sağlanmasını amaçlamaktadır.
Mahallî idareler seçimlerinin anlattığım şartlarda yapılmasının
hem siyasi partilerimiz hem adaylarımız hem de o ağır kış şartlarında
demokratik haklarını sandığa giderek kullanmak isteyen vatandaşlarımız için
büyük bir zorluk hâline geldiği herkes tarafından kabul edilmektedir. Konunun
kamuoyunda son zamanlarda daha güçlü olarak dile getirilmesi sonrasında grup
başkan vekillerimiz Türkiye Büyük Millet Meclisinde Cumhuriyet Halk Partisi ve
Milliyetçi Hareket Partisi gruplarıyla temasa geçmiştir. Yapılan görüşmelerde
ana muhalefet partisi seçimlerin öne alınmasına ilke olarak “Evet.” demiş,
ancak seçim tarihi konusunda mutabakat sağlanamamıştır. Milliyetçi Hareket
Partisiyle yapılan görüşmelerde ise Milliyetçi Hareket Partisinin olumlu
yaklaşımıyla mutabakat sağlanmış ve konu olgunlaşmıştır. AK PARTİ ve Milliyetçi
Hareket Partisi grupları mahallî idareler seçimlerinin beş yılda bir ekim
ayının son pazar günü yapılması, 30 Mart 2014’te yapılması gereken seçimlerin
27 Ekim 2013 tarihinde yapılması hususunda uzlaşmışlardır. Ardından hazırlanan
kanun teklifi 309 milletvekilimizin imzasıyla Genel Kurul gündemine gelmiştir.
Anayasa Değişikliği Hakkında Kanun Teklifi’ne atılan
imzalar da göstermektedir ki, bu imzaların başında Sayın Genel Başkanımız,
Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan ile Milliyetçi Hareket Partisinin Değerli
Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin imzaları bulunmaktadır. Ardından hazırlanan bu
kanun teklifini –Anayasa değişikliğini- bugün burada konuşuyoruz. Anayasa
Değişikliği Hakkında Kanun Teklifi’ne atılan imzalar
da, değerli milletvekili arkadaşlarım, göstermektedir ki, Türkiye büyük bir
mutabakatla seçimlerin kış şartları yerine daha uygun bir tarihe alınmasında
hemfikirdir. Bu düzenleme ile seçim tarihinin iklim şartlarının daha elverişli
olduğu ekim ayının son pazar gününe alınması öngörülmektedir. Geçici madde
yürürlüğe girdikten sonra, 2014 yılının Mart ayının son pazarında yapılması
gereken ilk mahallî idareler genel seçimi 27 Ekim 2013 tarihinde yapılacaktır.
Bazı siyasilerin dile getirdiği gibi bu teklif seçmenin iradesine müdahale
değildir, demokratik haklarını daha kolay ve sağlıklı bir ortamda kullanmasını
sağlamaktır.
Değerli milletvekilleri, mahallî idareler seçimlerinin beş ay öne
alınması kış şartlarındaki zorlukların yaşanmaması yanında belediye
başkanlarının hizmet dönemlerinin başında kendi plan ve projelerine rahatça
başlayabilme imkânını da getirecektir çünkü mart ayında yapılan seçimler
sonrasında yeni göreve gelen belediye başkanları bir önceki belediye başkanının
bütçesi ile bir yılını geçirmek zorundadır. Martta yapılan seçimler sonrasında
yerel iktidara gelen başkan, vaatlerini yerine getirmek için bir yıl beklemektedir.
Bu da zaman kaybıdır, zaman israfı olmaktadır. Bu değişiklik ile belediye
başkanlarımız ekim ayında seçilecek, kasım ve aralıkta yapacağı planlamayla
kendi bütçesini oluşturacak, kendi plan ve projelerine başlama imkânına sahip
olacaktır.
Değerli milletvekilleri, ayrıca 2014 yılı içerisinde Türkiye’de
ilk kez halkın seçeceği ilk Cumhurbaşkanının seçimi yapılacaktır. 28 Ağustos
2014’te göreve başlayacak olan yeni Cumhurbaşkanının seçimi için seçim
sürecinin altmış gün önce başlayacağını düşünürsek iki seçimin birbirine çok
yakın olması ülkemiz için de sıkışık bir takvime neden olacaktır. Mahallî
idareler seçimlerini beş ay öne alarak hem daha elverişli şartlarda bir seçimi
yapacağız hem de 12’nci Cumhurbaşkanı seçimini daha sağlıklı bir ortamda yapma
imkânını bulmuş olacağız. Ayrıca yapılacak ilk mahallî idareler seçiminin
başlangıç tarihi ve oy verme gününe ilişkin hükümleriyle ilgili ortaya
çıkabilecek belirsizliklerin giderilmesi ve uygulamada tartışmaya yol açacak
farklı görüşlerin önüne geçilmesi amacıyla Anayasa’nın 67’nci maddesinin son
fıkrası hükmünün 1 Ocak 1984 tarihli ve 2972 sayılı Mahallî İdareler ile
Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun’un sadece
seçimin başlangıç tarihi ve oy verme gününe ilişkin hükümleri bakımından
uygulanmaması öngörülmektedir. Yani Anayasa’nın 67’nci maddesinin son fıkrası
hükmü bu düzenleme yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak
seçimlerde uygulanmayacaktır.
Türkiye demokrasisinin 15’inci yerel yönetimler seçiminin şimdiden
ülkemiz ve milletimiz için hayırlar getirmesini temenni ediyor, yapılacak olan
değişikliğin de yerel yönetimlerimize ve milletimize yeni kazanımlar
getirmesini diliyorum.
Sözlerime son verirken tekrar hepinizi saygıyla ve sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, Sayın Konuşmacı Diyarbakır
Büyükşehir Belediyesinin kullandığı krediyle ilgili benim konuşmalarımı
çarpıtmıştır. İç Tüzük 69’a göre cevap hakkı istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Tan. Yalnız yeni bir sataşmaya mahal
vermeden.
Üç dakika süre veriyorum.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
4.- Diyarbakır Milletvekili Altan
Tan’ın, Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi’nin şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; ben çok
kısa ve açık olarak Ankara Büyükşehir Belediyesi ve iştiraklerinin 1,5 milyar
dolar -tam rakamı 1 milyar 447 milyon- hazine kefaletli
kredi kullandığını söyledim. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ise 1 milyon
doların üçte 1’i kadar, 332 bin dolar kredi kullandı, 4 bin misli fark var.
Şimdi, Sayın Konuşmacı “Bir ayrımcılık yok. Ankara Belediyesi
kurallarına uygun müracaat etmiştir, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi de bu
krediyi bulamamıştır.” gibi bir ifade kullandı. Ben burada polemik yapmıyorum.
Şu sözü veriyor musunuz? Mesela Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin büyük bir
projesi var, Dicle Vadisi Projesi. Bunu Sayın Başbakan Hükûmet programına da
aldı, söyledi. Bununla ilgili hazırladığı, dünyada görüştüğü kredi kuruluşları
var. Bu sözü veriyor musunuz, hazinenin kefil olacağını kabul ediyor musunuz?
Eğer bu sözü veriyorsanız hiçbir polemik yapmaya gerek yok. Diyarbakır
Büyükşehir Belediyesi önümüzdeki ay bu projelerini, yani defalarca getirdiği
ama muhatap bulamadığı, benim de ilgili bakanlarla konuştuğum ama yanıt
alamadığım… Mesela Sayın Veysel Eroğlu’yla ben bizzat konuştum. Bu konuda
Başbakan talimat vermedikçe, yani Hükûmetin yapması veya başka yollarla alakalı
bir tavır takınmayacaklarını, böyle bir şeyin gündemlerinde olmadığını söyledi.
Ben, şimdi burada polemik yapmadan şunu söylüyorum: Tamam, Diyarbakır
Büyükşehir Belediyesi eğer bu dosyasını tekrar getirirse -yani bulduğu
krediyle, ilgili kuruluşlarla ve evraklarıyla- buna hazine kefaleti vermeyi
kabul ediyor musunuz?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın
Vekilim…
ALTAN TAN (Devamla) – Söz veriyor musunuz? Söz veriyorsanız sorun
yok. Polemik yapmayalım. Bütün projelerini getirsin, hazine de kefil olsun.
Saygılar sunarım.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Beni
dinle… Bak…
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Evet, şimdi…
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, Sayın Hatip…
BAŞKAN – Bir saniye… Hatibiniz daha kürsüde.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Baraja
kredi desteği verdik, Sayın Başbakan talimat verdi.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Efendim, rakamlar burada. Ben ne yapayım.
2000-2009, Sayın Maliye Bakanının verdiği rakamdır bunlar. 1,5 milyar dolarlık…
Söz verin, getirelim.
BAŞKAN – Sayın Baluken, Hatibiniz
kürsüden insin, dinleyeceğim.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sataşma
var Sayın Başkan.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bir saniye Sayın Milletvekili…
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Partimizin belediye başkanlarıyla ilgili
“Suç işlemişlerdir, o nedenle şu anda cezaevindedirler” gibi bir tespitte
bulundu. Bu konuyla ilgili bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun.
5.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi’nin
Barış ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii yerel yönetimlerimize yönelik her operasyon yapıldığında biz
buraya gelip o operasyonun bütün detaylarını sizlerle paylaştık. Şimdi, bütün o
paylaştığımız şeyleri bir kenara bırakalım. Eski ve yeni şu anda 36 belediye
başkanımız tutuklu bir şekilde cezaevlerinde tutuluyor. 150’ye yakın belediye
meclis üyesi ve il genel meclis üyesi arkadaşımız şu anda cezaevlerinde
tutuluyor ve tümü hakkındaki suçlamalar tamamen düşünce, ifade ve örgütlenme
özgürlüğü kapsamında normal demokratik hukuk devletlerinde olmaması gereken
yasaların getirdiği birtakım düzenlemelerdir.
Burada ilginç olan şudur: Burada konuşmayı yapan Sayın Hatip,
gittiği her yerde iki-üç gün öncesinden operasyon yapılacak belediyeyi hedef
göstermiştir ve bizim karşı çıktığımız nokta da budur. Sayın Hatibin hedef
gösterdiği belediyeye iki-üç gün sonra yargı ve polis denetiminde operasyonlar
yapılmıştır. Bütün belediyemize yapılan operasyonlardan önce Hüseyin
Tanrıverdi’nin konuşmalarını açın ve bakın. En son Van Belediyesinde, üç gün
önce Muş’ta yapmış olduğu bir konuşmayı yine talimat olarak algılayan yargı ve
kolluk kuvvetleri harekete geçmişlerdir.
Şimdi, Van’la ilgili bakın, Van’la ilgili konu açıldı, söyleyelim.
Deprem görmüş, hâlâ deprem yaralarını sarmamış bir kentte 6 belediye başkanını aynı
anda gözaltına alıyorsunuz. Bunlardan 4’ünü, 1’i Van Belediye Başkanımız olmak
üzere, cezaevine atıyorsunuz ve sonra gelip Parlamento kürsüsünden demokrasinin
platformu, aynası olması gereken bu kürsüden de bunu savunuyorsunuz. Bunun
kabul edilebilir hiçbir yönü yoktur. Bu, sadece tutuklamalar için geçerli
değildir. Yerel yönetimlerimizi işlevsiz kılmak için eğitim destek evleri birer
birer kapatılmıştır. Bakın, Millî Eğitim Bakanlığıyla defalarca ben görüştüm;
Millî Eğitim Bakanlığının yönetmeliğinde hiçbir şekilde eğitim destek evlerinin
kapatılmasıyla ilgili tek bir madde bile yoktur. Bunun nereden, hangi talimatla
verildiğini Bakanlık yetkilileri bile bilmiyor.
Sadece eğitim destek evleri de değil, yani belediyenin bütün
kurumsal işleyişini, kamusal hizmetini felç edecek şekilde bir sürecin kimler
tarafından talimatla yönlendirildiğini biz çok iyi biliyoruz ve bu konuda da
Sayın Hatibin sicili hiç de temiz değildir. Özellikle bu yeni MYK’daki görev
değişikliğinde de Sayın Hatibin yerel yönetimlerle ilgili görevinin son
bulmasını da ülke açısından son derece hayırlı buluyorum.
En son, Batman Belediyesine yapılan bir operasyonda, mahkeme daha
devam ederken Hükûmete yakın bir televizyon kanalından mahkeme sonucu
açıklanmıştır. Yani bu düzeyde talimatla, yönlendirmeyle sürdürülen bir
soykırım operasyonlarına maruz kalan yerel yönetimler gerçeği vardır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın
Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Eroğlu, ne diye?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın
Altan Tan benim ismimi kullanarak, açıklamam gereken bir hususu…
BAŞKAN – Hangi hususu? Ne söyledi Sayın Eroğlu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – “Diyarbakır’la
ilgili Bakan Veysel Eroğlu’yla görüştüm…”
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Söz verin efendim.
BAŞKAN – Sayın Eroğlu, buyurun.
Yalnız üç dakika olunca galiba sataşma talebi çok oldu, onun için
iki dakika veriyorum.
Buyurun.
6.- Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlu’nun, Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Özellikle Sayın Diyarbakır Milletvekili Altan Tan benim ismimi
zikretti Diyarbakır’la alakalı, projelerle alakalı.
Vadi Projesi geldi. Ben, sadece bu teknik bir mesele, evvela
DSİ’nin bu mesele üzerinde eğilip teknik olarak… Bu Vadi Projesi çünkü Dicle
Nehri üzerine birtakım çalışmalar yapılmak isteniyor. “Gerekirse teknik olarak
her türlü desteği veririz.” diye söyledim bir defa. Yoksa “Başbakanımız talimat
verirse öyle yaparız, aksi takdirde yapmayız.” diye söylemedim.
Kaldı ki, bakın, Diyarbakır için biz çok büyük fedakârlık yaptık.
Ben Çevre Orman Bakanıyken her şehre en fazla 1 tane IPA Projesi veriyorduk ve
neticede Diyarbakır’da ihtiyaç vardı. Gerek katı atık bertaraf tesisleri için
gerekse atık su arıtma tesisinin tevsisi için oraya 2
tane proje için imkân sağladık.
Kaldı ki, Diyarbakır’da ne gerekiyorsa yapıyoruz ta 2003 yılından
beri. Diyarbakır’da mesela içme suyunda bir pompa istasyonu problemi vardı. Ben
o zaman DSİ Genel Müdürüydüm, çözdük. Dere ıslahları, atık su arıtma tesisinin
bizzat ben projesini takip ettim, hatta açılış yapılırken ben de oradaydım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Bakan, niye Urfa’ya yapmıyorsunuz?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Yani, bu
şekilde, özellikle şunu ifade edeyim: Kati surette hiçbir ayrım yapmıyoruz.
Bakın, DSİ olarak en büyük yatırımlar, Dicle Kral Kızı Pompaj,
Cazibe sulamaları, şu anda Silvan Barajı, Ambar Barajı …
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Hilvan ilçesinin içme suyu yok Sayın
Bakan.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - …Pamukçay Barajı, bütün projeler yapılıyor. Dolayısıyla,
lütfen, Sayın Altan Bey, bunları ifade ederken Diyarbakır’a yapılan muhteşem
yatırımları da zikrederseniz çok isabet olur.
Hepinize teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Efendim, Sayın Bakan Dicle Vadisi’yle
ilgili eksik bilgi vermiştir, ben söz almak istiyorum.
BAŞKAN – Hayır, cevap vermek için değil; sataşma varsa… Dinledim,
sataşma yok Sayın Tan. O sizden başka bir şey sordu.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Ama olmayan bir şeyi söylemiştir.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sataşma değil, bilgi düzeltmesi
gerekiyor. İç Tüzük’te yeri var. Bilmeden konuşmayın,
İç Tüzük 69’ta yeri var.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – “Sayın Başbakan bana talimat
vermemiştir.” demiştir. Ben de onu söylemiştim, talimat vermediğini söylemiştim.
Niye vermedi talimat; onu söylüyorum.
BAŞKAN – Sayın Tan, lütfen.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Hükûmet Programı’nda var; 10 tane de
hazırlanmış, derece almış proje var.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, bilgiyi düzeltmek amacıyla
İç Tüzük 69’a göre söz alabilir.
BAŞKAN – Yani düzeltme değil, sataşma yok. “Bir şey açıklasın.”
dedi. Başka bir zaman açıklar.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – “Diyarbakır’la ilgili büyük fedakârlıkta
bulunduk.” diyor. Ben de Diyarbakır milletvekillerine sesleniyorum: Çıkın siz
cevap verin, hangi fedakârlıklarda bulunduğunu?
BAŞKAN – Buyurun Sayın Tanrıverdi.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Biraz önce ismimi kullanarak ve
beni…
BAŞKAN – Sayın Tanrıverdi, lütfen yeni bir sataşmaya mahal
vermeden…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Efendim, o aynı zamanda devlet görevidir
kardeşim yani cebinden mi veriyor?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Cebinden vermiş demek ki.
5 milyar dolar Karadeniz otoyoluna verildi, 5 milyar dolar. Her
yağmur geldiğinde deniz alıp götürüyor.
BAŞKAN – Buyurun, iki dakika… (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
7.- Manisa Milletvekili Hüseyin
Tanrıverdi’nin, Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Çok değerli Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım; saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Ben konuşmamı yazılı bir şekilde yaptım ve doğruları söyledim,
gerçekleri ifade ettim. Doğrusu, benim sözlerim gayet açık, net sözlerdir ve
herkes tarafından da dinlenmiş ama burada olmayan milletvekili arkadaşlarımız
sonradan gelerek burada benim konuşmama ilişkin ifadelerde bulunmuşlardır.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Ne konuştuğunuzu izledik Sayın Hatip.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – İzledik efendim, televizyon veriyor
dışarıda.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - O kadar ileri gitmişlerdir ki bizim
teşkilatımızın, partimizin iç çalışmalarına bile dil uzatacak kadar hoş olmayan
ifadelerde bulunmuşlardır. Biz partinin neferiyiz. Görevimiz, unvanımız ne
olursa olsun, hiç önemli değil. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Biz,
demokrasinin kurallarını çalıştırıyoruz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Siz diğer partinin işlerine burnunuzu
sokmayın…
MEHMET ERSOY (Sinop) – Dinle.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Dinle.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Siz dinleyin, bağırmayın oradan.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) – İşte, o yaptığınızı söylüyorum
burada. Burada onu söylüyorum yani bir başkasının işine karışmayın, işinize
bakın. Efendim, burada söylediğim ifadelerle hiç bağdaşmayan suçlamalarda
bulundu. Örneğin, benim sicilimin kötü olması. Neymiş? Efendim, ben
gidiyormuşum, ondan sonra KCK operasyonları oluyormuş. Bir dönün, kendinize bakın.
Niye bu KCK operasyonları oluyor, niye yapılıyor? Bunları -kendinize bakın-
gidin, yargıyla konuşun. Bunların bizimle alakası yok. Yargı bir
milletvekilinin talimatıyla hareket eden bir kurum değildir. Yargı mensuplarına
haksızlık ediyorsunuz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Yargıya talimat veriyorsunuz.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Başbakan söylüyor “Talimat verdim.” diye,
biz söylemiyoruz ki.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) – Bizim belediye başkanlarımız
arasında ayrım yapmadığımızı söyledik. Sayın Bakanımız ifade etti. Konu açıldığında gene konuşulur.
Bahsettiğiniz sadece Diyarbakır’ın merkezinde…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Tanrıverdi.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bir saniye, kürsüyü bir terk etsin, bir acele etmeyin.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) – …11 tane köprülü kavşağın
Hükûmetimiz tarafından yapıldığını herhâlde görüyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Tanrıverdi, lütfen…
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) – Bu suçlamaları kabul etmiyoruz.
Sicilim oldukça temizdir, ak bir şekilde ortadadır. Siz sicilinize lütfen bakın. Aynada kendinizi
gördünüz.
Teşekkür ediyorum, hayırlı günler diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Hatip yine şahsımıza ait kendi
partilerinin iç işlerine burnumu
soktuğuma dair bir imada bulundu. Sataşma için söz talebinde bulunuyorum.
BAŞKAN – Sayın Baluken, burada bitecek
mi bu sataşma?
Söz veriyorum, buyurun.
İki dakika…
MEHMET ERSOY (Sinop) – Bunda ne sataşma var?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan “Herkes kendi partisine
baksın.” dedi. Bu sataşmayla ilgili bir konu değil.
BAŞKAN – Tamam, siz de kendi yerinize bakın Sayın Elitaş. Lütfen yerinize oturun, kendi yerinize bakın.
8.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi’nin
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Değerli milletvekili arkadaşlarım, tabii
ki bizim AK PARTİ’nin iç işlerine karışma gibi bir
durumumuz söz konusu değil. Burada Sayın Hatibin siciliyle ilgili, milletvekili
siciliyle ilgili veya genel siyasi çalışmalarıyla ilgili bir sicilden
bahsetmedim. Bu KCK operasyonlarıyla ilgili tüm operasyon yapılan alanlarda
iki-üç gün önce Sayın Başkan Yardımcısının açıklamaları üzerine bu
operasyonların startının verilmesini sizlerle paylaştım. Dolayısıyla bu
operasyonların yürütülmesiyle ilgili sicilden bahsettim ve onu tekrar
söylüyorum. Bu operasyonların tek tek hepsini merak ediyorsanız basında,
İnternet’te hepsi var. Van’dan Batman’a, bütün yapılan operasyonlardan iki üç
gün önce Sayın Başkan Yardımcısının bunları bilmesi bir tesadüf olamaz
herhâlde. Kaldı ki yargıya talimat vermeyle ilgili, Sayın Başbakanın zaten “Biz
yargıya talimat verdik.” şeklinde beyanatlarını da biliyoruz. Dolayısıyla, bu
yönlü kullanmış olduğumuz cümleleri sizin bütün mesleki bir siciliniz üzerine
kullanılmış gibi burada göstermeniz doğru değildir.
Diğer taraftan, Sayın Hatip özellikle burada konuşurken, bizim
aynaya bakmamız gerektiğini söyledi. Biz zaten burada konuşurken de mevcut
operasyonlara ayna tutacak şekilde bir konuşma yaptık. “Tüm arkadaşlarımız düşünce,
ifade ve örgütlenme özgürlüğü kapsamında yapmış oldukları çalışmalardan dolayı
gözaltına alınıp cezaevlerine gönderildiler.” dedik. Dolayısıyla, bizim Sayın
Hatipten isteğimiz, Sayın Hatibin bizim belediyelerle ilgili mevcut olan
yaklaşımını değiştirmesi. Yoksa biz “AKP’nin MYK’sında A kişisi, B kişisi görev
alır.” üzerinden bir tartışmanın asla bir tarafı olmayız. Ama Sayın Hatip
özellikle bu KCK operasyonları kapsamında bizzat talimat vererek bir süreci
yönlendirdiği için bireysel olarak memnuniyet…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve Milliyetçi Hareket
Partisi Genel Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli ile 309
Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/873) (S. Sayısı: 328) (Devam)
BAŞKAN – Kanun teklifi üzerinde şahsı adına söz isteyen Ömer Süha
Aldan, Muğla Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖMER SÜHA ALDAN (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
328 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na geçici 20’nci madde eklenmesine
dair kanun teklifi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, yapılan düzenleme ile 2014 yılının Mart
ayının pazar günü yapılması gereken yerel seçimler 2013 yılının Ekim ayının son
pazar günü yani 27 Ekim 2013 günü yapılacaktır. Teklifin gerekçesinde olağan
seçim tarihinin kampanyasının kış aylarına denk gelmesi ve ülkemizin belli
yörelerindeki kış şartlarının olumsuzluğu gösterilmiştir. Oysa yazın da seçim
kampanyasının ne kadar zor olduğunu bir Muğla Milletvekili olarak iyi bilirim.
Özellikle referandum sürecinde… Yazın da oldukça güç bir iştir seçim kampanyası
yapmak.
Öte yandan, gerek Komisyon raporunda gerekse buradaki birkaç
hatibin konuşmalarında dile getirdikleri bir husus var, rahmetli Muhsin
Yazıcıoğlu’nun ölümü üzerinden yapılan bir değerlendirme. Hep “Elim bir kaza
sonucu, işte Muhsin Yazıcıoğlu vefat etti ve bu nedenle de kış şartlarının
olumsuzluğu söz konusudur.” gibi bir yaklaşım söz konusu ama şunu unutmamak
gerekir ki: Kamuoyunda Muhsin Yazıcıoğlu’nun bir suikasta kurban gittiği
yönünde yaygın bir algı var. Öte yandan, şu anda Malatya Özel Yetkili
Mahkemesinde Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatıyla ilgili bir soruşturma var, hatta
tutuklanan insanlar var. Acaba hangisi doğru? O zaman mahkeme yanlış bir işlev
mi yapıyor? Yani dolayısıyla, Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatı üzerinden, böyle,
seçimi erken tarihe almaya bir gerekçe bulmak bence doğru bir yaklaşım olmaz
diye düşünüyorum.
Bana kalırsa seçimin erkene alınmasının üç temel nedeni vardır.
Bunlardan bir tanesi: İktidar partileri genellikle sonbaharda seçim yapmayı
daha avantajlı bulurlar. Zira, insanlar yazın tatillerini yaparlar, köylerine
giderler, giderleri son derece azdır, yakacak parası vermezler, okul
giderlerine harcama yapmazlar, sebze fiyatları ucuzlar, enflasyon düşer, hakeza
insanlar iş bulurlar yazın gerek turizm alanında gerekse tarımsal alanda.
Dolayısıyla iktidar partisi sonbaharda seçim yapmayı kendi açısından uygun
bulmuştur. Ne yazık ki biz muhalefet partileri –ben genelini kastediyorum-
“İşte, seçimden kaçtılar.” polemiğine maruz kalmamak için de bu teklifi kabul
etmek durumunda kalmışızdır. Birinci neden budur.
İkinci nedene gelince, ikinci neden: Ülkemizin ekonomik
tablosundaki kırılganlıktır. Ne yazık ki, ithal ikamesine bağlı büyüme
anlayışı, aslında bir büyüme de değil şişmedir bu, yüksek büyüme oranlarına
kavuşmuşuzdur ama bunun karşılığında yüksek oranlarda –ne yazık ki- cari açık
artmıştır. Bunun sonucunda da cari açığın ülkeyi bir iflas noktasına götürdüğü
anlaşılınca bu kez ekonomi soğutulmaya çalışılmıştır. Ekonomi soğutulduğunda da
reel sektör güç durumlara düşmüş, ÖTV ve KDV vergilerinin ödemelerinde güçlük
yaşanmıştır. Bunun sonrasında da tabii ki kamu açığı ortaya çıkmıştır, kamu
açığını kapatmak için de yapılan şey zamlardır. Ülke öyle bir kısır döngü
içindedir ki ekonomik anlamda, ya bir an önce iflas edecektir ne yazık ki ya da
bu iflas süreci geciktirilecektir. Bu noktada, yerel seçimlerin bir an önce
yapılması, ekonomik kırılganlıkların artmasını önleme açısından da bir yöntem
olarak önümüze konmuştur.
Üçüncü neden ise: Bütünşehir Projesi’ni
–adı Büyükşehir oldu- bir an önce yaşama geçirme anlayışıdır. Halen 16 olan
büyükşehir sayısı yapılacak bir düzenlemeyle –bu Anayasa değişikliğinden sonra
getirilen tasarıdaki düzenlemeyle- 29’a çıkarılacaktır. Aslında, bu düzenlemeyi
–evet, Muğla ili de Büyükşehir Projesi kapsamına alınıyor, ilke olarak buna
sıcak bakıyoruz, keza Seydikemer beldemizin ilçe olmasını
da sevinçle karşılıyoruz lakin- incelediğimizde içinde şöyle bir unsur var,
kısaca şöyle özetleyeyim: Bu Büyükşehir Projesi, Ankara’daki sultana 29 tane
derebeyi yaratma girişimidir, keza bununla, “Bu derebeyler
yarın başına buyruk davranırlar, Ankara’yı dinlemezler.” anlayışı içinde de
bunlara, bir zapturapta alınacak bir müessese geliştirilmiştir. Onun adı da
Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezidir.
Plan şudur: Büyükşehri AKP alırsa mesele yoktur ama büyükşehri
muhalefet partileri elde ederse bu sefer de bu İzleme Koordinasyon Merkezi bir
denetim mekanizması içerisinde bir balyoz gibi o büyükşehir belediyelerinin
başına çökecektir. Bu anlamda 56 milyon insan Büyükşehir Yasası kapsamına
alınıyor, lakin 19 milyon insan dışarıda bırakılıyor. Bu yapılırken de 19
milyon insana hizmet verecek belediyelerin ödenekleri kısılmaktadır. Bu, 19
milyon insana yapılacak çok büyük bir haksızlıktır.
Öte yandan, bu düzenlemeyle aslında kentler köyleştirilecektir.
Düşünün, Fethiye’nin Çobanisa köyünün Muğla’ya uzaklığı
220 kilometredir. Muğla büyükşehir belediyesi hizmeti nasıl götürecektir
buraya? Dolayısıyla Çobanisa köyünde hizmet alamayan,
devlete, belediyeye sesini duyuramayan insanlar büyük kentlere göç etmek
zorunda kalacaklardır ve büyük kentler köyleşecek, düzensizleşecek, yapılaşmada
büyük sorunlar yaşanacak, her şeyden öte, bu şişme sosyal sorunları da
beraberinde getirecektir.
Kendi seçim bölgemden bir örnek vermek gerekirse, 49 beldenin 48’i
kaldırılıyor. Bunların içinde Bodrum’da Turgutreis
var, Gümüşlük var, pek çok beldemiz var; Marmaris’in, Köyceğiz’in, keza
Fethiye’nin ve Bodrum’un. Bunlar yaz aylarında yüz binlere hitap ediyorlar. Siz
bunları Muğla’dan idare edemezsiniz, Muğla’dan bu belediyeleri yönetemezsiniz.
Dolayısıyla ilke olarak “büyükşehir belediyesi” adı üstünde insanlara cazip
görünse de temelde pek çok sıkıntıyı beraberinde getirecektir. Aslında çözüm
Muğla için açıktır, öncelikle Fethiye’yi il yaparsınız, kendi içinde Bodrum’a
özel bir statü verirsiniz, o turizm alanlarında çevreyi de korursunuz. Şimdi
“Büyükşehir Projesi” kapsamı altında en büyük kaygım bu sahillerin ne yazık ki
birilerine peşkeş çekileceği olgusudur.
Öte yandan,pek çok belde kapanıyor.
Belde başkanları -özellikle çoğunluğu da Adalet ve Kalkınma Partili- büyük bir
üzüntü içindedirler, büyük bir kaygı içindedirler. Keza, daha kapanmadan
beldeler, belde belediye başkanlarının projelerini yaşama geçirmeleri o ilin
valisinin onayına bağlanmıştır. Bugün gördüğümüz örnek şudur: Adalet ve
Kalkınma Partili belediyelerin bu yöndeki talepleri hemen yerine
getirilmektedir. Buna karşın, diğer muhalefet partisi belde belediye
başkanlarının talepleri ise sümen altında
tutulmaktadır. “Yeter ki bunlar başarısız olsun da seçimde bundan nema
sağlayalım.” diye. Dolayısıyla, beldelerin şu anda işlemez duruma gelmesi o
yöre halkına da yapılabilecek büyük bir haksızlıktır.
Benim bu konudaki önerim açıktır. Büyükşehir belediye sistemi
çoğunluk oyuyla kabul edilir ya da edilmez, en azından önümüzdeki seçimde
uygulama olanağı bulmamalıdır. Eğer bu bulunursa çok büyük bir kaos
yaşanacaktır. Mevcut düzenlemede sırf “Köy oylarını alayım.” diye beş yıl
süreyle o insanların yapacakları ödemeleri ertelemek ya da zam oranlarını düşük
göstermek çözüm değildir. Köylü bir süre sonra suya, emlak vergisine ne kadar
ödediğini görünce, belki verdiği oydan da büyük bir pişmanlık duyacaktır ama bu
oluşacak olumsuzluğu gidermek de yıllar alabilecektir.
Son sözüm şudur: Bu bir avlanma yöntemidir ama Türk siyaset tarihi
ava gidenin avlanacağına dair çok örneklerle doludur.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Teklif üzerinde söz isteyen, Hükûmet adına, Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağ. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda değişiklik yapan
kanun teklifi üzerinde Hükûmet olarak görüşlerimizi açıklamak üzere söz aldım.
Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, aslında burada Hükûmetin
konuşma hakkı yok. Bu, tamamen Hükûmet dışındaki bir olay. Bu Anayasa
değişikliği Meclisin işi; Hükûmetin işi değil. Konuşma hakkı yok.
BAŞKAN – Sayın Genç, bildiğinizi kendinize saklayın. Kanun teklifi
bu.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Anayasa değişiklik
teklifi, Anayasa'nın geçici maddelerine yeni bir madde ilave ederek, 2014 yılı
Mart ayının son pazarında yapılacak olan mahallî idareler genel seçiminin, bir
defaya mahsus olmak üzere, 2013 yılı Ekim ayının son pazar günü yapılmasını
öngörmektedir.
Tabii, bu değişiklik altında çok farklı manalar aranabilir, herkes
bir şey söyleyebilir ama işin özü çok açık, çok net. Seçim şartları açısından,
Türkiye'de propagandanın sağlıklı yapılabilmesi açısından, seçmenin seçme
hakkını sağlıklı kullanabilmesi açısından ve başka pek çok nedenlerden dolayı
buna büyük bir ihtiyaç vardır. Esasında, bu ihtiyaç sadece bugün ortaya çıkmış
bir ihtiyaç da değil. Bundan önce de 1988 yılında, Anavatan Partisinin
iktidarda olduğu dönemde de yasada bir değişiklik yapılmak suretiyle bu yönde
bir adım atılmış ancak Anayasa Mahkemesi, yasada yapılan değişikliği Anayasa'ya
aykırı görmek suretiyle iptal etmiştir. Daha sonra, Anayasa'da bu yönde bir
adım atılmış ancak halk oylamasına gidilmiş ve vatandaş, yapılan halk
oylamasında, Anayasa değişikliğini reddetmiştir. O gün de bu var, o gün de halk
oylamasına gidebilecek kadar ciddi olarak görülmüş, değerlendirilmiş ve bu
konuda bir adım atılması istenmiş ancak netice alınamamış. Bu konuda bütün
partilerin, hemfikir olduğu kanaatindeyim esasında çünkü mart ayına baktığınız
zaman ve seçim takviminin başlamasıyla yapılması arasında geçen sürece
baktığımızda ve o süreç içerisinde yaşananları değerlendirdiğimizde, bu düzenlemenin
ne kadar haklı ve yerinde bir düzenleme olduğu da gayet açıktır. Zira, 1 Ocakta
takvim başlıyor. Ocak, kış şartlarının en yoğun olduğu aylardan bir tanesi,
şubat hakeza öyle, martın büyük bir kısmı hakeza öyle. Bu şartların,
Türkiye’nin 81 ilinde, bütün ilçelerinde, bütün beldelerinde, ağırlığı ve
şiddeti farklı olmakla beraber her yerinde yaşandığı da çok açıktır, çok
nettir. Bu şartlar altında, seçimin propagandasının sağlıklı yapılabilmesi… Kış
şartlarında köye gidecek araçların yollardan gidip gelmesi ve o hava
şartlarında başka tür çalışmaların yapılması, akşamın çok erken başlaması ve
bütün bunları değerlendirdiğinizde sağlıklı bir propaganda zemininin olmadığı
çok açık.
Öte yandan, seçmenlerin partileri, adayları doğru değerlendirmesi,
projelerini, programlarını doğru değerlendirmesi ve incelemesi açısından da
ciddi zorluklar yaşadığı bir gerçek. O nedenle, hem siyasi partilerin arzu
ettikleri rahatlık içerisinde propaganda yapabilmeleri, bütün adayların
kendilerini istedikleri gibi anlatabilmelerine imkân vermek hem de seçmenlerin
adayları, partileri, programları, kişileri tanıması ve propagandaya erişmesi
konusunda engelleri ortadan kaldırmak adına bunun fevkalade anlamlı, önemli bir
adım olduğunu düşünüyoruz.
Öte yandan, tabii, bütçe açısından da bir fayda var. Diyelim ki
belediye başkanı martta seçildiği zaman kendinden önceki başkanın yaptığı
program ve bütçeyle karşı karşıya kalıyor. Esasında, seçildiği yıl bu anlamdan
baktığınızda da yarı anlamıyla kayıp bir yıl olarak karşımızda duruyor. Eğer
ekimde seçim olursa seçilen belediye başkanı kendi bütçesini yapabilecek, zaman
kaybetmeden projelerini hayata geçirebilmek için imkân ve fırsat
bulabilecektir. Ona bu imkânı vermek, zaman israfını ve bu açıdan kaybedeceği
birtakım konuları kayıptan öteye kazanca dönüştürmekte de elbette hepimiz için
büyük bir yarar, büyük bir fayda vardır.
Ayrıca, 2014 yılında Türkiye ilk defa cumhurbaşkanı seçimini
yaşayacaktır, doğrudan halk tarafından seçilecektir. İki tane seçimin aynı yıl
içerisinde olması da yine birtakım zorlukları getirebilir. O nedenle, her iki
seçimin de sağlıklı yapılabilmesi için de bunun öne alınmasında fayda var,
bunun öne alınmasında milletimiz için de, hepimiz için de büyük bir yarar var.
AK PARTİ yangından mal kaçırmak veyahut da birtakım hesapların
içerisine girmek maksadıyla da bunu öne almış değil. Zira, bu bizim önerimiz
ama Milliyetçi Hareket Partisinin de -burada teşekkür ediyorum- desteğiyle olan
bir şey. Biz bir hesap yapıyor olsak başka bir parti bir hesap yapmaz mı? Onlar
da bir hesap yapar. İki tane birbiriyle rakip partinin hesabı birbiriyle
uyuştuğu zaman orada “Birisi hesap yapıyor.” demek fevkalade yanlış olur.
Burada bir hesap yok; milletin hayrı var, milletin yararı var, işin doğrusunu
yapma gayreti var, bunun arkasında hesap kitap aramama gayreti var. Biz bunu
yapıyoruz.
Bakın, Türkiye’deki şu anda mevcut belediyelere baktığınız zaman,
Türkiye’deki belediyelerin yüzde 56,68’i AK PARTİ’ye
ait belediyeler. Seçime gidiyoruz; seçimde vatandaşımız farklı karar verebilir,
belediye başkanlarında, belediye meclislerinde değişiklik yapabilir, belediyede
iktidar olanları, meclislerde iktidar olanları değiştirebilir. Bizim elimizde
böylesine bir imkân var, böylesine bir güç var. Biz diyoruz ki: “Beş buçuk ay
önce gidelim seçime, milletimizin huzuruna çıkalım, hem irade yenilensin hem de
yönetenler yenilensin, milletimiz bize imkân verirse biz hizmet edelim,
başkalarına imkân verirse başkaları hizmet etsin.” Bundan daha güzel ne
olabilir? Demokrasinin doğru işlemesi bakımından faydalı bir adımdır.
AK PARTİ ekonomi kötü olduğu için de bunu getiriyor değildir. Yani
o da fevkalade yanlış bir şey. Eğer öyle bir şey olursa, ekonomi kötüyse, işler
iyi gitmiyorsa, her şey berbatsa, zaten sandık fatura kesme yeridir, vatandaş
faturasını kesecektir. AK PARTİ beceremiyorsa AK PARTİ’ye
faturayı kesecektir, başkaları beceremiyorsa ona faturayı kesecektir. Eğer biz
yapamadıysak bize kesilecek faturaya biz razıyız çünkü milletimizden ne gelirse
o bizim için baş tacıdır, o bizim için kıymetlidir. Bugüne kadar milletimizin
verdiği her kararı büyük bir memnuniyetle biz karşıladık.
Değerli arkadaşlar, Büyükşehir Belediyeleri Kanunu’nda değişiklik
yapan Hükûmet tasarısıyla ilgili de birkaç hususu paylaşmak isterim. Bu tasarı
esasında önemli bir tasarıdır. Baktığınız zaman Hükûmet açısından riskleri de
içeren bir tasarıdır, İktidar Grubu açısından da riskleri de içeren bir
tasarıdır. Biz, bu tasarıyı getirirken her türlü eleştiriyi de hesap ederek,
eğer burada bir fatura olacaksa bu faturayı da hesap ederek getirdik. Esasında,
doğru olanı yapma konusunda bugüne kadar bizim herhangi bir tereddüdümüz
olmadı. Hatırlarsanız, 2009 Mahallî İdareler Seçimine gitmeden önce de biz
Türkiye’de nüfusu 2 binin altında kalan belde belediyelerin kapatılmasına
ilişkin kanun değişikliğini burada yaptık. Anayasa Mahkemesi kısmi iptal verdi
ve Danıştayın kararıyla bu uygulanamadı. Biz, bunu
yaparken buna bazı yerlerde vatandaşımızın karşı çıkacağını elbette biliyorduk.
Bunun bir siyasal faturasının olacağını elbette biliyorduk ama bir şeyi daha
biliyorduk: Eğer biz bu yapıyla devam ettirirsek o zaman oradaki
vatandaşlarımızın sorunları çözüm beklemeye devam eder. Nüfusu 500, nüfusu bin,
nüfusu 1.500 olan belediyelerin bütçe gelirlerine baktığınız zaman, bu
gelirlerle cari giderleri yan yana koyduğunuz zaman, cari giderleri
karşılayamayan bir belediyenin vatandaşa hizmet götürme imkânı yoktur. Sadece,
çalışanlara maaş ödeyen, telefon parası ödeyen, elektrik parası ödeyen, diğer
cari giderleri ödeyen bir yapı ama hizmet olduğu zaman hizmeti üretecek bir
yapı yok. Kaynakları israf ediyoruz. Öyleyse doğru olanı yapalım;
kaynaklarımızı israf etmeden, hizmeti doğru bir biçimde yürütecek adımı atalım
böylesi belediyeleri kapatarak ama bunları da mağdur etmeyecek tedbirleri
alarak yola devam edelim. Şimdi kapatılıyor bu belediyeler ama bunlarla ilgili
hizmetler beş yıl süreyle İller Bankasından aldıkları imkânlar devam edecek ve
buralara tahsisli olacak, buraların imkânları, ihtiyaçları için harcanacak.
Personele giden paralar artık vatandaşın doğrudan hizmetine gidecek, özel
idareler o hizmetleri yürütecek ama büyükşehir belediye sınırları içerisinde
kalan yerlerde ise zaten büyükşehir olacakları için büyükşehir belediyesinin
imkânları orada hizmete dönüşecektir. Oradaki hizmetler bugünkünden daha iyi
olacaktır. Biz onu görüyoruz, onu biliyoruz.
Bakın, daha önce Türkiye’de bazı adliyelerin kapatılmasına ilişkin
de biz bir karar aldık, o noktada da adım attık. Bunu atarken de bu ülkenin
faydasını, yararını düşündük. Eğer biz popülist davranmış olsaydık, siyasal
hesaplar içerisinde olsaydık, bu kapatan adımları atma yerine başka adımlar
atardık ama biz görüyoruz, biliyoruz ki israf olan şeylerle, yanlış harcanan kaynaklarla,
doğru yönetilmeyen paralarla Türkiye’yi güçlü kılmamız, yerel hizmetleri daha
aktif ve daha verimli hâle getirebilme imkânımız yoktur. Öyleyse parayı doğru
yönetecek, hizmeti doğru bir şekilde vatandaşımızın ayağına götürebilecek,
etkin ve verimli kılabilecek adımları atmak da hepimizin vazifesidir. Bu
anlamda da bu düzenleme önemli bir düzenlemedir, tarihî bir düzenlemedir,
Türkiye’yi bölen bir düzenleme değildir. Bu anlamı yüklemek de fevkalade yanlış
olur; zira İstanbul’da, Kocaeli’de büyükşehir
belediye sınırları il sınırıdır ve bu epeyce bir zamandır da uygulanmaktadır.
Biz arazide bunun başarılı sonuçlar verdiğini gördük. İstanbul’a bakın,
İstanbul’un fazlaca, diyelim köy kısmı yok ama Kocaeli’ye
gittiğinizde orada kırsal alanın daha fazla olduğunu göreceksiniz. Gidip orada
sorduğunuzda vatandaşlarımıza, büyükşehir belediyesi olduktan sonra aldıkları
hizmetle öncekileri kıyasladıklarında daha iyi hizmet aldıklarını söylüyorlar
ve memnuniyetlerini ifade ediyorlar.
Bugün ne olacak, ne oluyor burada? Büyükşehir olunca köylerin yol
meselesi, köylerin su meselesi, köylerin kanalizasyon meselesi, çevreyle ilgili
işler, temizlikle ilgili işler belediyelere devrediliyor. Yani bir ülkede
belediyenin yol yapması, temizlik işiyle, kanalizasyon işiyle, su işiyle
uğraşması bu ülkenin neyini böler? Hiçbir tarafını bölmez. Esasında, sandık
olduğu için, bu hizmeti yapma yetkisini alanlar bu yetki süresi içerisinde
hizmeti yapamadığı zaman sandıkta vatandaş bunun hesabını sorabilecektir.
Bugüne kadar da büyükşehir kapsamına alınan yerlerde kırsaldaki
hizmeti kim yürütüyordu? İl genel meclisleri yürütüyordu, köylere hizmet
götürme birlikleri yürütüyordu. Baktığınız zaman, il genel meclislerine ilişkin
attığımız adımlar da çok eleştirildi. Valiyi başkanlıktan aldık, içinden bir
başkan seçtik, o zaman da farklı şeyler söylendi. Şimdi, bütün bu adımları
attığımızda neticenin faydalı olduğunu gördük. Biz Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüğünü kaldırmıştık, neden? Yozgat’ın A köyündeki içme suyu meselesini
muhtar kaymakama yazıyor, kaymakam valiye yazıyor, vali köy hizmetleri il
müdürüne, oradan tekrar çalışma yapılıyor, bölge Kayseri’ye gidiyor,
Kayseri’den Genel Müdürlüğe, Genel Müdürlükten bütçe planlama vesaire, tekrar,
eğer programa girerse, buradan aynı yolu takip edip Yozgat’a gidiyor. Ben
yazıların gidiş ve gelişini anlatırken yoruluyorum. Ankara’nın Yozgat’ın
Bahçecik köyünün suyuyla ne işi var? Bırakın, bunu Yozgat’ın belediyesi yapsın,
özel idaresi yapsın. O zaman bunu getirdiğimizde kıyamet koptu, şimdi yaptık
iyi oldu, mahallinde işler çözülüyor. Büyükşehir belediyelerinde de büyükşehir
belediye başkanları bunu çözecektir.
Biz sadece ülkemizin belli bir ilini, belli bir bölgesini bu
anlamda değiştirmiyoruz, baktığınızda eski olan 14 tane büyükşehir
belediyesinin il sınırını mülki idare sınırı yaparken, yeni kurulan 13 tane
belediye sınırını da mülki idare sınırı yapıyoruz. Türkiye'nin her bölgesinde
var, hem Marmara’sında var hem Ege’sinde var hem Akdeniz’inde var hem İç
Anadolu’sunda hem Karadeniz’inde hem Güneydoğu’sunda hem Doğu’sunda. Her
bölgede biz bu adamı atıyoruz. Bu, milletimize güvenmenin, onların yetkisine
saygı duymanın da bir gereğidir. Vatandaş seçecek, belediye başkanları
hizmetini verecek, hizmet veremediği zaman, bunlarla ilgili sandıkta hesabını
soracaktır. Yanlış yapanlar olursa devletin denetim mekanizmaları vardır onlar
devreye girer; suç işleyen konular söz konusu olursa o zaman zaten ilgili
kanunlar vardır, onlar işler ama bu ülkede hizmetlerin etkin, verimli ve vatandaşımızın
hayrına, yararlı bir biçimde sürdürülebilmesi için bunun tarihî ve önemli bir
adım olduğunu düşünüyoruz. Biz bunu da biliyoruz, bu konuda pek çok yanlış
bilgilerle insanımızın aklının karıştırılmaya çalışılacağını da yakinen
biliyoruz…
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Federasyonu getiriyorsunuz, federasyonu!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - …ama bir şeyi daha
biliyoruz: Vatandaşımızın yapılan bu düzenlemeyi takdir edeceğine ve
düzenlemenin doğru olduğu noktasında tasdikini de sonunda vereceğine de
yürekten inanıyoruz. Çünkü, attığımız her adım vatandaşımızın daha fazla hizmet
almasına, ihtiyaçlarının daha etkin, daha verimli bir biçimde yerine
getirilmesine katkı sağlamıştır, bundan sonra da katkı sağlamaya devam
edecektir.
İçişleri Bakanlığımız bir genelge yayımladı. Doğru, nüfusu 2 binin
altında olan belediyelerle ilgili bir genelgeydi. Nedir onun amacı? Amacı şu:
Bu belediyelerle ilgili kapatılma noktasında bir çalışma yapılacağı bütün
kamuoyunun malumu. Böyle olunca bazı belediyeler, ellerindeki gayrimenkulleri,
ellerindeki menkulleri ve emlaki ellerinden çıkarmak için -iyi niyetle, belki
ihtiyacı için çıkaracak, belki başka şekilde- bu noktada bunlar yok pahasına
gitmesin, belde zarar görmesin, devletimizin milletimizin faydasına olan şeyler
faydasız hâle dönüşmesin diye bir süzgeç kurduk orada. Burada bir izin
mekanizması işlesin, bakılsın, gerçekten gayrimenkul veya menkul elden
çıkarılmak, bir şekilde başka türlü tasfiye edilmek için mi yapılıyor bu iş,
yoksa gerçekten var olan bir ihtiyacı karşılamak için mi yapılıyor? Bu anlamda
bir süzgeç kondu, iyi niyetle kondu. Yoksa bunun altında farklı anlamlar,
farklı manalar aramamak lazım. Benim ilimde, Yozgat’ta, şu anda 36 tane belde
belediyesi kapatılıyor. Bu 36 belde belediyesinin üçte 2’sinden fazlası AK PARTİ’li belde belediyelerinden oluşuyor. Ben oradaki
kardeşlerimin ne söylediğini de biliyorum. 2009’da belediye başkanlarımız
-2009’dan önceki- bu karardan önce, bize geldiler, dediler ki: “Belediyemiz
kapatılıyor, sıkıntımız şu. O zaman gelin, halka siz hesap verin.” Beraber
gittik beldeye, orada konuştuk. Belde kapatılıyor mu? Kapatılıyor. “Bizim
aleyhimize oluyor.” dediler, dinledik. Arkasından da ben belediye başkanına
sordum: Başkanım, sizin Ankara’dan gelen tahsisatınız ne kadar? İşte, bir rakam
verdi, “Şu kadar…” Personel gideriniz ne kadar? “Şu kadar…” İşte, diğer cari
giderleriniz ne kadar? “Şu kadar...” Peki, bu parayı harcadığınız zaman siz, bu
giderleri tam ödediğiniz zaman, nasıl hizmet yapıyorsunuz? “Hizmet yok…” Peki,
nasıl yapıyorsunuz? “Maaşları ödemiyorum ben.” diyor. “Oradaki işçiler
maaşlarını alamıyor, memurlar maaşlarını alamıyor, belediyeler icra kıskacında;
öyleyse, bu yapıyı ayakta tutma imkânı yok, biz burayı kapatacağız. Bu işçileri
başka yerlere, kendi talepleri doğrultusunda nakledeceğiz. Bunların
alamadıkları alacakları ödeyeceğiz, borçları yükleneceğiz. Bundan sonra cari
gider ortadan kalkacak. İller Bankasından veya başka kaynaklardan gelen ne
kadar para varsa, bu para beş yıl süreyle sizin her tür ihtiyacınız için,
sadece size kullanılacak. Bunu mu yapalım, yoksa kazanan belediye başkanının
yandaşlarının sadece …”Küçücük bir yerde de akrabalar arası yarış oluyor,
hepimiz biliyoruz. Beldelerde partiler arası bir yarış yok, aileler arası yarış
oluyor. Orada, baktığınızda, hangisi kazanırsa öbür taraf gidiyor. “Böyle mi
gitsin bu düzen, yoksa köyün, bu beldenin, yörenin insanlarının ihtiyacını
karşılayacak bir mekanizma kuralım mı?” diye sorduğumda vatandaş bizi
alkışladı. Bir daha, belediye başkanları beni götürmediler. Neden? Çünkü, bu
işin, biz, doğrusunu yapıyoruz.
Biz milletimize doğru yaptığımızı anlatacağız. Milletimiz basiret
sahibidir, iyiyi, doğruyu ayırt etmede mahirdir, sandıklar da bunun içindir.
Biz sandıktan da çekinmiyoruz. Üç tane genel seçim oldu, iki tane mahallî seçim
oldu, iki tane halk oylaması oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Neredeyse bir buçuk
yılda bir halkımızın önüne çıktık, hesap verdik. Şimdi, 2013’te vereceğiz,
2014’te vereceğiz, 2017’de vereceğiz, demokrasidir, hesap vermek güzel şeydir.
Bu değişikliğin, bu vesileyle hayırlı olmasını diliyorum, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Bakan 17 değil, 15…
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Teklif üzerinde şahsı adına söz isteyen Yusuf Başer, Yozgat
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YUSUF BAŞER (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 328 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde mahallî idareler
seçimleri, Anayasa’mızın 127’nci maddesi ve 2972 sayılı Mahallî İdareler ile
Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Hakkında Kanunun 8’inci maddesi
gereğince beş yılda bir yapılmaktadır. Yapılmış olan en son mahallî idareler
seçimi 2009 yılının Mart ayında yapılmıştır.
Anayasa’mızın “Siyasi Haklar ve Ödevler” başlığı altında yer alan
ve 68’inci maddesinde ifadesini bulan seçme, seçilme, halk oylamasına katılma,
siyasi faaliyette bulunma, 18 yaşını bitiren her Türk vatandaşının hakkı olduğu
belirtilmiştir. Devlete ve hükûmete düşen görev, bu hakları, hiçbir
kısıtlamaya, hiçbir engellemeye mani olmayacak şekilde yerine getirilmesini
temin için hukuki ve alt yapıyı düzenlemektir. Anayasa değişiklik teklifinin
amaçlarından birisi de devletin ve hükûmetin bu görevi yerine getirme
düşüncesidir. Demokratik sistemin önemli bir unsuru olarak çoğulcu
katılımcılığın azami ölçüde sağlanmasında, yerel ve millî menfaatlerin
uzlaştırılmasında mahallî idarelerin rolü büyüktür. Mahallî idareler aynı
zamanda temsilî demokrasinin de, halkın yerel ve kamusal menfaatlerinin de
teminatıdır.
Demokrasinin temel unsurlarından birisi de propagandadır.
Propaganda, vatandaşların bilinçlenmesini, siyasi partilerin adayları ile
bağımsız adaylar hakkında yeterli bilgiye erişmesini, seçimlere mümkün
olduğunca vatandaşlarımızın etkin bir şekilde katılmasını sağlayan araçlardan
birisidir. Bu sebeple, demokrasilerin beşiği olarak adlandırılan yerel
yönetimleri ve onları idare edecek olan adayları yani şehrül
eminlerini seçmenlerin en iyi şekilde tanımaları, adayların ve partilerin de
kendilerini ve adaylarını en iyi şekilde seçmenlere tanıtmaları gerekir.
Dolayısıyla, seçimlerin adil, tarafsız, eşit, güvenli olması, katılımın azami
ölçüde sağlanması ve propaganda yapılmasının önündeki engellerin kaldırılması
demokrasinin olmazsa olmaz kurallarından birisidir. Anayasa’mızın 127’nci
maddesi ve 2972 sayılı Mahallî İdareler Seçimi Yasası’ndaki hükümler
değiştirilmediği takdirde, demokrasinin temel unsurlarından olan propaganda da
yeterince yapılmamış olacaktır. Vatandaşlarımızın yeterince
bilinçlendirilmemesi sebebiyle, seçmenlerin adaylar hakkında yeterli bilgiye
erişimi ve seçimlere azami katılım da sağlanamayacaktır. Bu durum ise halkın
kendisini yönetecek insanları tanımadan seçmek durumunda kalması demektir.
Yapılacak böyle bir seçimin de demokrasinin ruhuna uygun olması mümkün
değildir. Demokrasinin ruhuna uygun olmayan, hakkaniyete uymayan böyle bir
seçimi AK PARTİ olarak kabul etmek mümkün değildir. Zira, AK PARTİ kurulduğu
andan itibaren demokrasinin, insan haklarının, hukuk devletinin, hukukun
üstünlüğünün, insanca ve kardeşçe yaşamanın, temel hak ve hürriyetlerin
önündeki engelleri kaldırmak için mücadele etmiştir, mücadele etmeye de devam
edecektir, AK PARTİ’nin varlık sebeplerinden birisi
de budur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa’mız değişmediği
takdirde mahallî idareler seçimleri Mart 2014 tarihinde yapılacaktır.
Mahallî idareler seçimlerinin yapılacağı
zaman kış şartlarının en ağır ve zor olduğu döneme denk gelmektedir. Özellikle
seçimin başlangıcı olan ocak ayının başlangıcı ile oy verme günü olan mart
ayının son pazar günü arasındaki seçim döneminde Türkiye’nin coğrafi konumu
nedeniyle bazı bölgelerimizde diğer bölgelerimize nazaran kış şartları ağır
geçmekte ve bu durum seçim propagandası ve seçim çalışmalarını olumsuz
etkilemektedir. Vatandaşlarımız için de, siyasetçilerimiz için de zorlu kış
şartlarında seçimlere katılmak zorlukların yaşanmasına ve kazalara sebep
olmaktadır. En son yapılan Mart 2009 Mahallî Seçimlerinde olumsuz hava şartları
sebebiyle değerli siyaset adamı Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarını
kaybettiğimizi hatırlıyor, üzülüyor ve kendilerini bir kez daha buradan
rahmetle anıyoruz. Ayrıca partilerin teşkilatlarında görev alanlar ile oy
kullanmak için yola çıkan vatandaşlarımızın da olumsuz hava şartları sebebiyle
hayatlarını kaybettiğini biliyor ve üzülüyoruz. Biz AK PARTİ olarak, bu gibi
üzücü olayları yeniden yaşamak istemiyoruz. Birimizin sevinci başkalarının
üzüntüsü olsun istemiyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ olarak ocak-mart
ayları arasındaki seçim döneminde yaşanmış olan bu olumsuzlukları en asgariye
indirebilecek tarihte seçimleri yapmayı hedefliyoruz. Bu düşünceden hareketle
Anayasa’mıza eklenen geçici bir madde ile siyasi partilerimizin veya yerel
yönetim organlarına seçilecek adayların seçim çalışmalarında vatandaşlarla
iletişimlerini güvenli ve rahatça sağlayacak ortamın hazırlanması
amaçlanmıştır. Seçim tarihi olarak, Türkiye’nin iklim şartlarının en elverişli
olduğu ekim ayının son pazar günü olarak düşünülmek suretiyle kanun teklifi
verilmiştir. Bu amaçla, Anayasa’mıza eklenecek geçici 20’nci maddenin yürürlüğe
girmesinden sonra 2014 yılının Mart ayında yapılması gereken ilk mahallî
idareler genel seçimi 2013 yılının Ekim ayına alınmış olacaktır. Teklif ile
yapılacak olan ilk mahallî idareler seçiminin başlangıç tarihi ve oy verme
gününe ilişkin hükümleriyle ilgili olarak ortaya çıkabilecek belirsizliklerin
giderilmesi ve uygulamada tartışılmaya yol açacak farklı görüşlerin önüne
geçilmesi amaçlanmıştır.
Bu doğrultuda, Anayasa’mızın 67’nci maddesinin son fıkra hükmünün
ve 2979 sayılı Kanun’un sadece seçimin başlangıç tarihi ve oy verme gününe
ilişkin hükümleri bakımından uygulanmayacağı belirtilmiştir. Böylece,
Anayasa’nın 67’nci maddesinin son fıkra hükmü, 2979 sayılı Kanun’un seçimin
başlangıç tarihi ve oy verme günü dışındaki hükümlerine ve seçim kanunlarına
aynen uyulacaktır. Seçim kanunlarında yapılan diğer değişiklikler, 67’nci
maddenin son fıkrasının uygulanmasında seçimin başlangıç tarihi ve oy verme
günü dikkate alınarak yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde
yapılacak seçimlerde uygulanmayacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 12 Haziran seçimlerinde AK
PARTİ olarak bizler ve diğer tüm siyasi partiler, vatandaşlarımıza, çağın gereklerine
uygun; demokratik, özgürlükçü, sivil, katılımcı yeni bir anayasa vaadiyle
vatandaşlarımızdan oy istedik, vatandaşlarımıza söz verdik.
Bugün ilk oylamasını yapacağımız anayasa değişikliğinde olduğu
gibi, bu Meclisimizin de “ama”ların ve “ancak”ların olmadığı, hiç kimsenin ötekileştirilmediği,
vatandaşlarımızın tamamının “İşte aradığım anayasa bu.” diyebileceği bir
anayasayı da bu Meclisin çıkarması gerektiğine yürekten inanıyorum. Zira
darbelerin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından araştırıldığı Türkiye'nin,
otuz yıl öncesinin darbe ürünü olan 82 Anayasası’yla yönetilmeyi hak etmediğini
buradan bir kez daha haykırmak istiyorum.
AK PARTİ olarak vatandaşlarımıza vermiş olduğumuz sözün gereğini
yerine getiriyoruz. Bu amaçla, Anayasa Uzlaşma Komisyonunda siyasi partilerin
milletvekili sayılarına bakılmaksızın eşit üyeyle temsilini kabul ettik,
çoğunluğun azınlığa baskı yapmasına karşı olduğumuzu aziz milletimize ilan
ettik.
AK PARTİ olarak, şartlar ne olursa olsun mutlaka yeni anayasayı
milletimize sunmak istiyoruz, yeni anayasayı vatandaşlarımıza ve ülke insanına
kazandırmak istiyoruz. Bugün olduğu gibi, yakın bir tarihte yeni, sivil bir
anayasayı çıkarmayı arzu ediyor; bu vesileyle, 328 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin yasalaşacağını umuyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Şimdi yirmi dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır. On
dakika soru sorma süresidir.
Sayın Dibek, Sayın Erdemir, Sayın Kurt, Sayın Tanal, Sayın Yılmaz
ve Sayın Kuşoğlu sisteme girmişlerdir.
Sayın Dibek, buyurun.
TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakana şunu sormak istiyorum: Şimdi, bu değişiklikle bundan
sonra ekim ayının son pazar günü yerel seçimleri yapacağız. Bizim en büyük
bayramımız Cumhuriyet Bayramı yani 29 Ekim, dolayısıyla ekim ayının sonuna denk
geliyor. Baktım takvime, beş yıl sonra yani 2018’in Ekim ayının son günü 28
Ekime geliyor. O, Cumhuriyet Bayramı’nın da başladığı öğleden sonraki tarih.
Şimdi burada, eninde sonunda Cumhuriyet Bayramı’yla da çakışacak bir süreç var.
Niçin bu değerlendirmeyi kasım ayının ilk pazar günü yani bir hafta sonraya
yapıp da yarın öbür gün bir yerel seçimi, bizim en büyük bayramımız olan,
ulusal bayramımız olan Cumhuriyet Bayramı ile çakıştırmayı göze alan böyle bir
düzenlemeyi Meclisin gündemine getiriyorsunuz? Bu düzenlemeyi bir hafta sonra,
kasım ayının ilk pazarı olarak yapmak daha doğru değil mi?
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Erdemir…
AYKAN ERDEMİR (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kısa söz almak için talepte bulunmuştuk. Aradan beş-altı saat geçtikten sonra,
şu anda soru sormak için bize dönmüş durumdasınız. Ben o kısa sözümü en azından
bu vesileyle, kalan kırk beş saniyede
ifade edeyim.
Bugün Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda, Avrupa Parlamentosu eski
başkanlarından Pat Cox başkanlığında bir heyeti
ağırladık. Bu toplantıda iktidarıyla, muhalefetiyle Türkiye’nin Avrupa Birliği
üyelik sürecinde ortak ve kararlı bir tutum içinde olduğunu ifade ettik. İfade
ettik etmesine de, gerek Başbakanın gerek Cumhurbaşkanının son açıklamalarında
ve gerek Başmüzakereci ve Avrupa Birliği Bakanının
açıklamalarında ne yazık ki aynı kararlılığı göremiyoruz.
Sonuç olarak, barışın, demokratik yönetişimin ve çoğulculuğun
projesi olan Avrupa Birliği sürecinde daha vizyoner,
sağduyulu ve yapıcı bir siyasetin gelişmesini toplumumuz diliyor. Bunu ifade
etmek istemiştim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Kurt…
KAZIM KURT (Eskişehir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, seçimi erkene almak, ciddi anlamda bir anayasal
hakkı öne çekmek. Dolayısıyla, bu hakkı öne çekerken yerelleşme iddiasındaki
bir iktidarın, hükûmetin o yöredeki insanlarla referandum yapmak gibi bir
ihtiyacı hissetmemesinin doğru bir mantık olmadığını düşünüyorum. Özellikle
yerel demokrasiyi geliştirmek isteyen bir iktidarın da uygulayacağı yasa sizin
biraz sonra sunacağınız yasa gibi olmamalıdır. Çünkü, belediyelerin yetkisini
daraltıyor, merkezî idarenin yetkisini daha da büyütüyorsunuz ve ondan sonra
“Yerel demokrasiyi hayata geçiriyoruz, o nedenle seçimi öne alıyoruz.”
diyorsunuz. Bu çelişkidir. Bunu nasıl izah ediyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Tanal…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AKP sözcüleri “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı
kaldırdık.” şeklinde bir açıklamada bulundular kürsüde. Sayın Bakandan, Avrupa
Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın Türkiye Cumhuriyeti devletinin koymuş
olduğu çekinceleri gerçekten kaldırmışsa, bunun sayı, tarih ve hangi Resmî
Gazetede yayımlandığını öğrenmek isterim; bu bir.
İki: Sayın Başbakan Yardımcısı, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde
şöyle bir cümle kullanmıştı: “Seçilenler seçildiği dönemin hukukuna tabidir.”
Ne demek? “Cumhurbaşkanı yedi yıllığına seçilmiş ise yedi yıllıktır, beş yıl
tatbik edilmez.” demişti. Peki, aynı şekilde, seçilen belediye başkanları ve
muhtarlar seçilen dönemin hukukuna tabi değil midir? Bu, anayasal eşitlik
ilkesi açısından aykırılık teşkil etmez mi?
Üçüncü sorum…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Yılmaz…
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, otuz üç aydır Adana halkının iradesine ipotek
koyuyorsunuz. Otuz üç aydır Adana’da Büyükşehir Belediye Başkanı görevden
uzaklaştırılmış. 83 tane müfettiş gönderdiniz ve alınma gerekçesi de şu:
Delillerin karartılması. 83 müfettişle
hâlâ delillere ulaşamadınız mı, bundan sonra Adana Büyükşehir Belediyesine kaç
tane daha müfettiş göndermeyi düşünüyorsunuz?
İkinci sorum da -yine Orman ve Su İşleri Bakanı cevaplayabilir-
Adana’da son on yılda yaptığınız tek yatırım olan Adana fuar alanını Sayın
Bakanın şahsi gayretleriyle yıkma noktasına getirmekle Adana halkını
cezalandırmaya devam mı ediyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Kuşoğlu…
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) -Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, konuşmanız sırasında özellikle belde belediyelerinin
harcamalarının yüksek olması, maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle
harcamalarının çoğunlukla personel giderlerine gittiğini söylediniz. Bu nedenle
de hizmet vermek durumunda olamadıklarını belirttiniz. Özellikle bu belde
belediyeleriyle ilgili olarak bir fayda-maliyet analizi yapılmış mıdır? Yani
bunun bütçeye ne katkısı olacak, ne kadar katkısı olacaktır parasal olarak veya
ne kadar fayda getirecektir, alternatif faydası ne olacaktır, böyle bir çalışma
yapılmış mıdır?
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Ağbaba…
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Bakan, Malatya’nın en meşhur
fabrikası yirmi üç yıldır hiçbir üretim yapmayan vagon onarım fabrikasıdır.
1989 yılında tamamlanan vagon onarım fabrikası vagon onarımı dışında neredeyse
her sektör için düşünülmüş, maalesef hayata geçirilememiştir. Vagon üretmeyen
fabrika kayısı, silah, tank gibi imalatta kullanılmak için düşünülmüş ancak
hiçbir faaliyete geçmemiştir. Devlet tarafından yirmi üç yıldır bekletilen
fabrikanın Adalet Bakanlığı tarafından yarı açık cezaevi yapılması için
çalışmalar yapıldığı belirtilmekte. Bu, Hükûmetin dünyaya bakışının en iyi
göstergesidir. Üretim yapmayan devlet en kısa yolu cezaevi yapmakta buldu.
Cezaevlerini doldurup taşıranlar yer bulamadıkları için fabrikaları da cezaevi
yapmaya çalışıyorlar. 8 kişilik koğuşlara 20 kişiyi yerleştiren zihniyetten
başka ne beklenirdi? Malatyalılar bu fabrikanın üretim tesisinin cezaevine
dönüştürülmesine çok tepkililer. Bu konuda bir projeniz var mı…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Malatya) – …üretim anlamında, onu sormak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Fırat…
SALİH FIRAT (Adıyaman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, Avrupa Birliğinin yerel yönetimlerin özerkliği
üzerindeki şartta, biliyorsunuz, biz ret oyu vermiştik. Ne zaman bu özerklik
yasasına “evet” diyeceğiz? Böyle bir çalışmanız var mı?
Ayrıca, Suriye ile biliyorsunuz savaşın eşiğindeyiz ama ne yazık
ki hâlâ Türkiye’de iç barışı sağlamış değiliz. İç barışın sağlanması için
Kürtlere birtakım hakların verilmesi gerekiyor. Örneğin, son olarak, Diyarbakır
Emniyet Müdürü dağda ölenlere de ağlanması gerektiğini insani bir duygu içinde
anlatmıştır. Bu konuya Hükûmet olarak katılıyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Yılmaz…
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün yerel yönetimlerle ilgili, öne alınmasıyla ilgili bir
anayasa değişikliği üzerinde konuşuyoruz. Basından öğrendiğimize göre, seçilme
yaşının da on sekize indirilmesiyle ilgili bir anayasa değişikliği de
düşünülüyor. Anayasa değişikliklerinin bu kadar çabuk, bu kadar seri bir hâlde
ve genel anlamda görüşler alınmadan yapılması doğru bir şey midir? Anayasa bu
kadar çabuk mu değiştirilmelidir? Bu işin bir ciddiyeti, bir yaklaşım biçimi ya
da bütünlüklü bir yaklaşım biçimi olması gerekmez mi? Anayasa değişikliğini
sıradan bir yasal değişiklik hâline getirirken bu Anayasa’nın bütünlüğünü
bozduğunuzu düşünmüyor musunuz?
Bir de bu değişiklikler yapılırken aynı zamanda Anayasa Uzlaşma
Komisyonu çalışmaları da devam ediyor. O zaman, o Anayasa Uzlaşma Komisyonu
çalışmalarını neden yaptırıyorsunuz yani neden böylesi bir komisyon çalışması
oluyor? O zaman, onun da çok…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – …anlamı kalmıyor çünkü baypas edilmiş
oluyor.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Bulut…
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, seçimlerin erkene alınmasıyla, seçilmiş olan belediye
başkanı ve muhtarların hak kayıplarını önlemek için ne gibi tedbirler
alıyorsunuz?
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Acar…
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, kapatacağınız belde belediyelerinin acıklı durumunu
anlattınız. Sorunları on yıldır çözmeyerek bu duruma düşüren siz değil misiniz?
Bunu kapatacağınız yerde, gelirlerini artırmak suretiyle işler hâle getirmek
daha doğru değil midir? Türkiye’de siz yeni bir yapılanma getiriyorsunuz ve bu
yapılanmanın bir federatif yapıya doğru kapı açacağı endişeleri bütün
halkımızda vardır ve bu endişeyi acaba haklı görüyor musunuz, görmüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Oğan.
SİNAN OĞAN (Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Iğdır Belediyesinde, BDP’de olan Iğdır
Belediyesinde, imar iptal edildiği için maalesef Belediyemiz şu an imarsız
durumdadır ve yeni imar yapılmasına dönük de herhangi bir çalışma yoktur.
Onlarca belediye müfettişi geldi ama işin içerisinden bir türlü çıkamadılar.
Belediyeler yasasını görüşürken, imarsız bırakılan, herhangi bir inşaatın
yapılması neredeyse mümkün olmayan Iğdır Belediyesiyle ilgili, Bakanlığınızın
bir çalışması var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Soru sorma süresi tamamlanmıştır.
Sayın Bakan, buyurun.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Dibek’in sorusu, birinci soru…
“Ekim ayının son pazarı, 2018 seçimi için, Cumhuriyet Bayramı’na denk geliyor,
bu hesap edilmedi mi?” diye söylendi veya “Neden getirildi…”
Şimdi, tabii, seçim martın son pazarı olduğu zaman da o dönemde,
biliyorsunuz, dinî bayramlar da böyle şey yapıyor, öne, arkaya gelebiliyor
takvim gereği. Bayram’a denk gelebilirdi, gelmedi; gelebilirdi. Cumhuriyet
Bayramı bizim için en önemli millî bayramlardan bir tanesi. Eğer Cumhuriyet
Bayramı’na denk gelirse demokrasi bayramıyla Cumhuriyet Bayramı birleşmiş olur.
Cumhuriyetimiz, bayram gününde demokrasi bayramını yaşamış olur, demokrasiyle
taçlanmış olur yani bir yanlışlık olmaz. Burada bir art niyet yok, tamamıyla
iyi niyetle atılmış bir adımdır. Bunun altında herhangi bir şey anlamayı,
aramayı doğru görmüyorum. Dediğim gibi, öyle bir rastlama söz konusu olursa
demokrasiyle taçlanmış olur, cumhuriyetin ruhuna da uygun düşer diye
düşünüyoruz. Yoksa burada herhangi bir hesap yapılmış değil.
Sayın Kurt, şimdi “Bu Anayasa hakkı öne çekilmektedir yani
belediyelerin seçimi beş buçuk ay öne alınınca öne çekilmektedir. Bir
referandum yapmayı düşündünüz mü?” diyor.
Yani böyle bir şey düşünmedik çünkü esasında referandumlar
meclislerde uzlaşma sağlanamadığı zaman halkta uzlaşma aramanın bir yoludur.
Mecliste uzlaşma varsa, mutabakat varsa, bu konuda bir tereddüt yoksa ve kabul
de varsa ayrıca halka gitmeye gerek yoktur ama eğer Parlamento karar alırsa,
“Halka gidelim, biz bunu bir de halkımıza soralım.” derse tabii bunun yolu da
açıktır. Ama bu konuda Milliyetçi Hareket Partisi ile AK PARTİ grupları
arasında bir uzlaşma vardır. Bu da Anayasa’nın aradığı anayasa değiştirme
çoğunluğuna kâfi bir uzlaşmadır. O nedenle bu noktada…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Bakan “Kapanacak
belediyelerde referandum yapalım.” diyoruz.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Evet…
Sayın Tanal’ın Yerel Yönetimler Şartı… Bunu bir başka milletvekili
arkadaşımız da sordu. Şu anda bu konudaki çekince kaldırılmamıştır, hâlâ
varlığını muhafaza etmektedir.
“Seçilen cumhurbaşkanı seçildiği dönemin hukukuna tabidir.”
Doğru, bunu ben ifade ettim, seçildiği dönemin hukukuna tabidir.
Biliyorsunuz, Anayasa’da değişiklik yapılmış, görev süresinin beş yıl olduğu
ifade edilmiş ancak intikal hükmü konulmadığı için görevdeki Cumhurbaşkanının
görev süresine ilişkin bir boşluk ortaya çıkmıştı. O intikal hükmü yerine
geçecek bir anlamda. O süreyi belirleme noktasında bir yasal düzenleme
yapılırken yasayla Anayasa’da belirtilen süreyi kısaltmanın imkânı yoktur.
Nitekim, 1988 yılında yapılan yasa değişikliğini de Anayasa Mahkemesi iptal
ederken bu gerekçeyi göstermiştir. Anayasa’daki bir süreyi siz yasayla
kısaltamazsınız, doğru da değildir.
Eğer Sayın Cumhurbaşkanının görev süresini düzenleyen değişiklik
yapıldığında intikal hükmü konulmuş olsaydı o zaman zaten bir ihtilaf olmazdı.
Biz onu ifade ettik, benim o zaman söylediğimle şimdi söylediğim arasında bir
fark yok. Şu anda da Meclis anayasa yapma yetkisini kullanıyor ve Anayasa’da
bir değişiklik yapıyor ve bu noktada irade ortaya koyuyor. Eğer, Anayasa’da bir
değişiklik olmasa, yasayla bu yapılmaya kalkılmış olsa elbette yanlış olurdu.
Kaldı ki Anayasa’da olan süreleri Meclis elbette değiştirebilir. Ama biz bunun
değiştirilmesinin seçilmiş görevlilerle ilgili doğru olmadığını da her
defasında ifade ettik, etmekte de fayda var. Fakat burada -demin de söyledik-
büyük bir zaruret var yani birilerini görevden almak için değil veya birtakım
menfaatler elde etmek için değil, ülkenin gerçeklerine uygun bir adım atmak için iyi niyetle atılmış bir
adım vardır, onu özellikle ifade etmek isterim.
Evet, Sayın Yılmaz’ın Adana halkının üzerinde, işte Adana
Belediyesiyle ilgili olaylarla alakalı tabii bir sorusu oldu. Bu konu
biliyorsunuz şu anda Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden bir yargılama
var.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – İki ayda bir uzatıyorsunuz. Bakın,
mahkemeyle alakalı yanlış bilgi vermeyin. Mahkemeyle alakası yok.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Melih Gökçek’in de var
yargıda, alsana hadi!
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) –
Sayın Bakan, Genel Kurula yanlış bilgi vermeyin, rica ediyorum. İki ayda bir
İçişleri Bakanlığı uzatıyor. Yanlış bilgi veriyorsunuz.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – O nedenle, yargıda olan bir konuyla ilgili
işin doğrusu konuşmayı doğru görmüyorum. Çünkü Anayasa ve İç Tüzük’e de aykırı ama ben şunu ifade edebilirim:
Belediyelerle ilgili soruşturma veya incelemeler idare tarafından yapılabilir.
Zaman zaman Türkiye’de bütün belediyelerle ilgili bu anlamda incelemeler var,
soruşturma izinleri var.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – İstanbul ve Ankara ile ilgili niye
yapmıyorsunuz? İki ayda bir görevden alıyorsunuz.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Elimdeki rakamları
müsaadenizle paylaşmak isterim. 29.03.2009 ila 01.07.2012 tarihleri arasında soruşturma izni verilmesine dair
verilen kararların siyasi partilere göre dağılımını veriyorum. AK PARTİ…
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Tamamı AKP’li belediye başkanlığı
dönemi. O bilgileri niye vermiyorsunuz?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Efendim veriyorum,
dinlerseniz…
AK PARTİ’den 545 tane belediye
başkanıyla ilgili karar vermiş, yüzdesi yüzde 41,1. Milliyetçi Hareket
Partisinden 200 tane belediye başkanıyla ilgili izin verilmiş, yüzdesi 15,05.
Cumhuriyet Halk Partisiyle ilgili 378 tane izin var, yüzdesi 28,44. Barış ve
Demokrasi Partisiyle ilgili 84 tane, yüzdesi 6,32.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – İstanbul’u alın, İstanbul’u! Toprak
dökümünden dolayı 30 kişi içeride İstanbul Belediyesinde.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Diğerleri var, 122
tane, o da yüzde 9,18.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Toprak dökümüyle ilgili, İstanbul
Belediyesiyle ilgili işlem yapsanıza.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Soruşturma izni
verilmesine, yine aynı tarihler arasında, Bakanlık makamından alınan araştırma,
ön inceleme ve ön inceleme onaylarının siyasi partilere göre dağılımı.
SADİR DURMAZ (Yozgat) – Bir tane mahkûmiyet kararı var mı Sayın
Bakan, bir tane mahkûmiyet kararı?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – AK PARTİ’yle
alakalı, AK PARTİ’li belediyelerle ilgili 1.461 tane
onay verilmiş, bütün onayların yüzde 45,96’sı. CHP’yle ilgili…
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Bakan, önünüze gelen raporu
okumayın, doğru bilgiler verin.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Bunlar resmî rakamlar
efendim, bunlar resmî rakamlar, getirttim.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – İşte, onları okumayın. Bir tane
mahkûmiyet kararı var mı?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – CHP’yle ilgili 946,
yüzdesi 29,76. MHP’yle ilgili 382, yüzdesi 12,02. BDP’yle
ilgili 144, yüzdesi 4,53. Diğerleri 246.
Şimdi, bakın…
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Bakan, İstanbul Belediye
Başkanını iki ay görevden alsanıza... 30 kişi gözaltında.
BAŞKAN – Sayın Yılmaz, lütfen… Soru sordunuz, cevabı veriyor Sayın
Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Efendim, ben, müsaade
ederseniz, bunlarla ilgili elimde bütün rakamlar var, hepsini okuduğumda
sabrınız taşacak biliyorum ama bir şeyi ifade edeyim.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Hayır, doğruyu söylerseniz sabrımız
taşmaz.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Hem AK PARTİ’li hem Cumhuriyet Halk Partili hem Milliyetçi Hareket
Partili hem Barış ve Demokrasi Partisinden hem de bağımsızlardan haklarında
iddia, ihbar veya şikâyet olanlarla ilgili inceleme, soruşturma, vesaire
yapılması yasal bir konudur. Bunlarla ilgili işlemler bütün belediyeler bakımından
ayrımsız yapılmaktadır.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Bir tane örnek gösterin
büyükşehirlerden Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Bunun içinde AK PARTİ’li belediyeler de var, başka partili belediyeler de
var.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Bir tane örnek gösterir misiniz, ikinci
bir örnek, Adana’dan başka.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Burada bir kayırma,
burada bir taraf tutma söz konusu değildir. Ben…
FARUK BAL (Konya) – Konya Karapınar Sayın Bakan, Çorum Belediyesi…
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Adana’dan başka bir ikinci örnek
gösterir misiniz bana.
SADİR DURMAZ (Yozgat) – Ankara Belediyesinde niye yapmadınız?
FARUK BAL (Konya) – Şarkikaraağaç Belediyesi…
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Kuşoğlu “Kapatılan
belediyelerle ilgili fayda-maliyet analizi yapıldı mı?” dedi. Tabii, bu konuyla
ilgili, 2009 mahallî idareler seçiminden önce de çok ciddi çalışmalar yapıldı,
tartışmalar yapıldı. Şimdi, uzunca bir zamandır İçişleri Bakanlığı hem Hazine
hem Maliye Bakanlığı, ilgili bütün birimler bu konu üzerinde detaylı çalışmalar
yapıyorlar. Bu belediyeler tabii bizim dönemimizde de -on yıldır iktidardayız-
hizmet veriyorlar. Biz, bunların hizmetlerinin iyi olması için imkânlarımızı
seferber ettik. Ama belediyelerin gelirleri belli, gelirlerin geldiği kaynaklar
belli, buradaki nüfus belli, personel belli, diğer araç gereç belli, imkânlar
belli. Biz şimdi bakıyoruz bu gelir, bu araç gereç, bu imkânlar biz birlikte
kullandığımızda halkımızın beklediği yerel hizmetleri yapabiliyor muyuz
yapamıyor muyuz? Burada bir verim yok, bir fayda yok. Hem vatandaşlarımızın
aleyhine bir durum var.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Bakan teşekkür ediyorum.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Sayın Başkan, bizim sorumuza
cevap vermediler.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Vakit yetmedi.
SİNAN OĞAN (Iğdır) - Sayın Başkan, yazılı cevap verecekler mi?
BAŞKAN – Soru cevap işlemi tamamlanmıştır.
Anayasa değişikliğine dair teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
böylece tamamlanmıştır. Teklifin maddelerine geçilmesi hususunda gizli oylama
yapacağız.
Gizli oylamanın ne şekilde yapılacağını arz ediyorum: Komisyon ve
Hükûmet sıralarında yer alan Kâtip Üyelerden, komisyon sırasındaki Kâtip Üye
Adana’dan başlayarak Denizli’ye kadar, Denizli dâhil ve Diyarbakır’dan
başlayarak İstanbul’a kadar, İstanbul dâhil; Hükûmet sırasındaki Kâtip Üye ise
İzmir’den başlayarak Mardin’e kadar, Mardin dâhil ve Mersin’den başlayarak
Zonguldak’a kadar, Zonguldak dâhil, adı okunan milletvekillerine biri beyaz,
biri yeşil, biri de kırmızı olmak üzere üç yuvarlak pul ile mühürlü zarf
verecek ve pul ve zarf verilen milletvekilini ad defterinde işaretleyecektir.
Milletvekilleri Başkanlık kürsüsünün sağında ve solunda yer alan kabinlerden
başka yerde oylarını kullanamayacaklardır. Vekâleten oy kullanacak bakanlar da,
yerine oy kullanacakları bakanın ilinin bulunduğu bölümde oylarını
kullanacaklardır.
Bildiğiniz üzere bu pullardan beyaz olanı kabul, kırmızı olanı
ret, yeşil olanı ise çekimser oyu ifade etmektedir. Oyunu kullanacak sayın üye
Kâtip Üye’den üç yuvarlak pul ile mühürlü zarfı
aldıktan ve adını ad defterine işaretlettikten sonra kapalı oy verme yerine
girecek, oy olarak kullanacağı pulu burada zarfın içerisine koyacak, diğer iki
pulu ise ıskarta kutusuna atacaktır. Bilahare, oy verme yerinden çıkacak olan
üye oy pulunun bulunduğu zarfı Başkanlık Divanı kürsüsünün önüne konulan oy
kutusuna atacaktır. Oylamada adı okunmayan milletvekiline pul ve zarf
verilmeyecektir.
Şimdi, gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına başlandı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 328 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin maddelerine geçilmesinin gizli oylamasında
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın yerine Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz,
Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın yerine Avrupa Birliği Bakanı Egemen
Bağış, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın yerine Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın yerine Gençlik ve
Spor Bakanı Suat Kılıç, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırım’ın yerine Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker
vekâleten oy kullanacaklardır.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın üye var mı?
Sayın milletvekilleri, oy verme işlemi tamamlanmıştır.
Lütfen kupaları kaldıralım.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin
maddelerine geçilmesine ilişkin gizli oylama sonucu:
“Oy Sayısı : 436
Kabul : 384
Ret : 35
Çekimser : 13
Boş : 3
Geçersiz : 1
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Tanju
Özcan Mustafa
Hamarat
Bolu Ordu”
(Alkışlar)
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.02
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 22.10
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT
(Ordu), Tanju ÖZCAN (Bolu)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
5’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
328 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
1’inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASINDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA
KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasına aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 20- Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra
yapılacak ilk mahalli idareler genel seçiminde oy verme günü 2013 yılının Ekim
ayının son pazar günüdür.
Birinci fıkra uyarınca yapılacak mahalli idareler seçiminde,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 67 nci maddesinin
son fıkrası, sadece 18/1/1984 tarihli ve 2972 sayılı Mahalli İdareler ile
Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanunun seçimin
başlangıç tarihi ve oy verme gününe ilişkin hükümleri bakımından
uygulanmaz."
BAŞKAN – 1’inci madde üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına söz isteyen Murat Bozlak, Adana Milletvekili. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA MURAT BOZLAK (Adana) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 328 sıra sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesi üzerinde BDP Grubu adına
konuşmak üzere söz aldım. Bu vesileyle Sayın Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
12 Haziran 2011 seçimlerinin tüm partiler açısından temel
propagandası, seçim sonucunda oluşacak Meclisin 12 Eylül faşist darbesinin
ürünü olan 1982 Anayasası’nın yerine insan haklarına dayalı, hukukun
üstünlüğünü esas alan, Türkiye’nin toplumsal gerçekliğine denk düşen,
özgürlükçü, eşitlikçi, ötekileştirmeyen, dışlamayan, inkârcı olmayan, tam
demokratik, yepyeni bir sivil anayasa hazırlamak ve 1982 darbe Anayasası’nı da
tarihin çöp sepetine atmaktı. Nitekim, seçim sonrası Sayın Meclis Başkanının da
girişimiyle halklarımıza vadedilen yeni anayasayı
hazırlayacak komisyonun oluşturulmasıyla çalışmalara start verildi.
Parlamentoda grubu bulunan dört siyasi partinin eşit sayıda üye verdiği Anayasa
Uzlaşma Komisyonu bir yıla yakın bir süredir çalışmalarını sürdürmektedir.
Komisyona üye veren siyasi partilerden sayısal gücüne bakılmaksızın eşit üye
alınmasının temel nedeni, herkesin üzerinde ittifak ettiği, ortak bir anayasa
hazırlamaktı. Anayasa’da değişiklik öngören bu kanun teklifi, bu idealden
vazgeçildiğini göstermektedir. Zira MHP’yi yanına alan AKP, BDP ile görüşme
gereği dahi duymamış, CHP’yi de çok önemsememiştir.
Değerli milletvekilleri, bu noktaya gelmiş olan AKP, açık ve net
olarak, bize göre, Anayasa Uzlaşma Komisyonunun devam eden çalışmalarından bugün
itibarıyla vazgeçmiş durumdadır. Eline geçen ilk fırsatta Anayasa Uzlaşma
Komisyonunda yer alan ve Parlamentoda temsil edilen iki siyasi partiyi saf dışı
bırakan mantık, ortak iradenin eseri olacak bir anayasayı hazırlama mantığı
asla olamaz. Anayasa’da değişiklik öngören bu kanun teklifi, Uzlaşma
Komisyonunun çalışmalarına AKP tarafından son verildiğinin resmî ilanıdır.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifi ile seçimler beş ay öne
alınmak istenmektedir. Gerek kanun teklifinin gerekçesinde gerekse Anayasa
Komisyonunun gerekçesinde, propagandanın seçimler açısından çok önemli olduğu,
uygun koşullarda ve etkin bir propaganda için mart ayının seçim tarihi
açısından uygun olmadığı, kış koşullarının propaganda çalışmalarını olumsuz
etkilediği, seçim tarihinin bu nedenle beş ay öne alınmasının gerektiğine
işaret edilmiştir. Anayasa Komisyonu Başkanı Sayın Burhan Kuzu da bir adım daha
ileri gidip Büyük Birlik Partisi Genel Başkanının kış koşullarından kaynaklı
helikopter kazasında hayatını yitirdiğini ifade etmiştir. Herhâlde Sayın
Kuzu’nun açılan soruşturmalardan haberi yok. Bu gerekçeler laf ola beri gele
gerekçeleridir. Kış koşulları propagandaya imkân vermiyorsa seçim tarihi beş ay
öne alınacağına iki üç ay ileri ertelenir, çok daha uygun bir mevsimde yerel seçimler
yapılabilinirdi. Bu gerekçe gerçek niyeti saklama
gerekçesidir.
Bilindiği gibi 2014 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacaktır.
AKP aynı yıl içerisinde iki seçimi birlikte yapmak istememektedir. Değişiklik
isteminin temelindeki birinci neden budur. İkinci neden ise halkın kış
koşullarında çektiği sıkıntının hesabını sandıkta AKP’den sormasının önüne
geçmektir. AKP, yazın getirdiği bolluğun hemen akabinde seçime giderek bundan
siyasi rant elde etmek istemektedir. AKP bunlar için seçim tarihini öne almak
istiyor ama MHP niçin istiyor, anlamış değilim.
Değerli milletvekilleri, Anayasa’nın 127’nci maddesi, açık bir
şekilde, yerel seçimlerin beş yılda bir yapılacağını belirtmektedir. Bugün
ülkemizde yerel yönetimlerin tamamen merkezî idarenin vesayetinde olduğu
bilinen bir gerçekliktir. 1982 Anayasası’nın 127’nci maddesiyle merkezî
idarenin müdahaleleriyle nefes alamaz durumda olan yerel yönetimler için en
azından seçimlerinin öne alınmaması noktasında bir bakıma koruma getirilmiştir.
Genel seçimler sonucunda iktidar olan bir parti yerelde güçlü olmayabilir.
127’nci madde, yerelde de güç sahibi olmak isteyen iktidarların yerel seçim
tarihlerini öne alıp kendi lehlerine bir müdahalede bulunmamaları için
getirilmiş bir maddedir. Anayasa’nın 127’nci maddesiyle, çarkın dişlerini
birbirine uyduralım mantığıyla gidilecek bir seçime engel olunmak istenmiştir.
AKP, bu kanun teklifiyle, yerel yöneticileri seçen halkın iradesine saygı
gösterme noktasında da ne yazık ki Kenan Evren anayasasının bile gerisine düşmüştür.
Değerli milletvekilleri, yerel seçimlerin öne alınmasından önce
yerel yönetimleri merkezî idarenin vesayetinden kurtaracak ciddi bir yapısal
değişikliğe gitme ihtiyacı vardır. Yerel yönetimleri yapacakları her iş için
Ankara’nın gözüne bakmaktan, sürekli Ankara’da onay beklemekten, her ayın
başında kendilerine tahsis edilen parayı alabilmek için Ankara’da kuyruklarda
sürünmekten, yerel yöneticileri dilenci durumuna düşürmekten kurtarmak gerekir.
Yerel seçimleri öne almak yerine, yerel yönetimleri, adı “meclis” olan ama
sahip olduğu yetkiler bakımından bir şirket yönetimi kadar dahi yetkiye sahip
olmayan, işlevsiz meclislerden kurtarıp gerçek manada yetki ve görevle
donatılmış meclislere kavuşturmamız gerekir. Merkezî idarenin kimi yetkilerini
yerele, gelin hep beraber devredelim, yerelde özerk yönetimler oluşturalım.
Gelin, hep birlikte bunu yapalım.
Değerli milletvekilleri, 12 Eylül darbecilerinin eseri olan 1982
Anayasası bugüne değin defalarca değişikliğe uğramış, tırtıklanmayan maddesi
kalmamıştır. Halklarımızın beklentisi, toplumsal gerçekliğimize uygun olmayan,
antidemokratik 1982 Anayasası’nın bir maddesinin daha tırtıklanması değil,
toplumsal gerçekliğimize uygun, tam demokratik, yepyeni bir anayasanın
hazırlanmasıdır. AKP bu değişiklik teklifiyle halklarımızın bu beklentisini de
başka bir bahara bırakmıştır.
Türk milliyetçiliği ekseninde oluşturulan veya oluşturulacak
ittifaklarla, temel yasalarda yapılacak değişikliklerle toplumsal sorunlarımıza
çözüm bulmanın asla mümkün olamayacağının altını çizmek istiyorum. Bu tür
ittifaklar geçmişte yaşandı. Bu ülke artık ötekileştiren, ayrıştıran,
kutuplaşmaya yol açan bu ittifakları geride bırakmalıdır.
Sayın milletvekilleri, bu yasa teklifinin bir diğer amacı da
AKP’nin BDP’nin elindeki belediyeleri geri alma
hevesidir. AKP İktidarı döneminde BDP’li yerel
yöneticilerin ezici çoğunluğu siyasi kararlarla cezaevine konulmuştur. Şu an 36
belediye başkanımız cezaevindedir. İl genel meclisi üyeleri ile belediye meclis
üyelerimizin neredeyse tamamı cezaevindedir. Keza, toplamda da 8 bin yerel
yöneticimiz, parti çalışanımız, il, ilçe başkan ve yöneticilerimiz hâlen
cezaevinde bulunmaktadır. AKP bundan istifadeyle yerel seçimleri öne çekip BDP’den kimi belediyeleri alma hevesindedir. AKP’li
arkadaşlara sesleniyorum: Asla bu hevesle hareket etmeyin. BDP, halkla,
seçmeniyle bütünleşmiştir. Bu amaçla hareket ediyorsanız hodri meydan diyoruz,
halklarımız ilk yerel seçimde size gereken dersi verecektir.
Değerli milletvekilleri, bu ülkenin öncelikli sorunu yerel
seçimlerini öne alma değildir. Her gün neredeyse 10 gencimizin can verdiği, her
gün onlarca ailenin ocağına ateş düştüğü çatışma ortamında yerel seçimleri öne
alsan ne olur almasan ne olur. Suriye ile savaşın eşiğine gelinen süreçte yerel
seçimlerini öne almak bu ülkenin öncelikli sorunu değildir. Bu Parlamentonun
görevi, yerel seçim tarihini öne almaktan önce, içeride ve dışarıda huzuru
sağlamaktır, barışı sağlamaktır, akan kardeş kanını durdurmaktır. Gelin hep
birlikte akan bu kanı durduralım.
Sayın Başbakan AKP Kongresinde “Bizim yolumuz Menderes’in,
Özal’ın, rahmetli Erbakan’ın yoludur.” diyordu. Şimdi AKP’li arkadaşlarıma
sesleniyorum: Gerçekten Özal’ın, Erbakan’ın yolundaysanız yerel seçimleri öne
almaktan önce Kürt meselesini çözersiniz… Buna gücünüz yetiyor, size karşı tank
yürütecek kimse de yok, yeter ki çözmek isteyin. Kürt halkının da Türk halkının
da beklentisi yerel seçimlerin erkene alınması değil, Kürt sorununun barışçıl
çözümüdür. Bunu yaparsanız, bu çözüm iradesini ortaya koyabilirseniz biz de
sonuna kadar destek sunarız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MURAT BOZLAK (Devamla) – Aksi takdirde, halkımızla birlikte
yanlışlarınıza karşı direniriz, yerel seçimlerde size gereken dersi de veririz.
Umuyor ve diliyorum, yolunuz rahmetli Özal’ın, rahmetli Erbakan’ın yolu olur,
Demirel ve Çiller’in yolu olmaz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen
Nevzat Korkmaz, Isparta Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2014 Martında yapılacak yerel seçimlerin 2013 27
Ekiminde yapılması ve böylece seçimlerin beş ay öncesine alınması için
Anayasa’da değişiklik yapan, AKP ve Milliyetçi Hareket Partisinin ortak vermiş
olduğu kanun teklifini görüşmek üzere toplanmış bulunuyoruz. 1’inci maddesi
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini açıklamak üzere
huzurlarınızdayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, mahallî idareler yani il özel idareleri,
belediyeler ve köyler, sakinlerinin yerel hizmetlerini görmek üzere seçilmiş,
karar ve yürütme organları ile hizmet veren kamu tüzel kişilikleridir. İdari
sistemimize Osmanlı Devleti’nden miras olarak kalmış asırlık kurumlardır.
Vatandaşın doğrudan yönetim ve karar alma mekanizmalarına katılımlarının en
önemli araçlarındandır.
Doğumdan ölüme, hatta ölüm sonrasında da hizmetlerine ihtiyaç
duyulan yerel yönetimlerden belediyeler, daha geniş imkânlarıyla halka mal
olmuş, halkın ilgisini daha çok çeker hâle gelmiştir. Belediyelere başkanlık
yapacak adaylar ya da il genel meclisi adayları ve muhtar adayları, şayet
seçilirler ise nasıl hizmet edeceklerini, vatandaşlara hangi hizmetleri
vereceklerini seçim öncesinden vatandaşa ilan ederler. Vatandaş da bu
programlara bakarak oyunu kullanır.
Yerel seçimlerde vatandaşlar, genel seçimlere göre, daha çok aday
değerlendirmesi yaparlar. Bu bakımdan yerel seçimlerde, adayların bizzat
kendilerinin yürüttüğü yüz yüze propaganda yöntemleri ön plana çıkar. Bu yüzden
genel seçimlere nazaran yerel seçimlerdeki propaganda süresi ve süreci
dikkatlice kullanılması gereken imkânlardandır. Bu süreçte, hem adayın hem de
propagandanın vatandaşa ulaşımındaki netlikler ya da sıkıntılar yerel
seçimlerin millî iradenin tecellisi anlamında kalitesini ortaya koyar.
İşte, değerli arkadaşlar, yerel seçimlerin beş ay öne alınmasının
en önemli gerekçesi kış mevsiminin getirdiği sıkıntılardır. “Efendim, seçim
mart sonunda, baharda.” diyorlar. Propaganda süresini ve bu sürenin en az üç
ila dört ay öncesinden başladığını unutmayalım. Bu manada, oy verme günü bir
sondur, evveliyatı olan bir sürecin sonudur. O hâlde propaganda sürecinin daha
makul bir mevsimde yaşanması uygun olmaz mı? Tüm partiler için uygun olmaz mı?
Elbette, iddiasını ortaya koyan, geçmişte kazandıklarını yeterli görüp arkasına
gizlenmek yerine tüm belediyelerin sorumluluğuna talip olan siyasal partiler
için geçerli söylediklerim. Doğrusu, bu Mecliste, bu iddiayı taşımayan bir
parti olduğunu düşünmüyorum. Öyleyse millî iradenin bir an önce tecelli
etmesine ve seçimi galip bitirmeye talip olmamak düşünülebilir mi?
Bazı itirazlar var “Efendim, belediye başkanları, muhtarlar beş
yıllığına seçildi, onların programları var. Bu çalışma programlarını
tamamlamalarına neden müsaade etmiyorsunuz?” gibi. Elbette farklı boyutlar,
farklı görüşler ortaya konabilir ancak bu Genel Kuruldaki herkes katılacaktır
ki, ister dört yıl ister beş yıl olsun, bu sürenin ilk yılı geçmiş dönemin
değerlendirilmesi, çalışma ekiplerinin kurulmasıyla geçer. Son yılı da artık
halk arasında “boya cila işleri” diye adlandırılan, sandığa yönelik, sandıkta
kazanmaya yönelik derleme toparlama işleridir. Tamamen siyaset ve seçim
kaygılarıyla hareket edilen bir yıldır son yıl. Ülkemizin ve insanlarımızın bu
konuda bir kaybı olduğunu da düşünmüyorum.
Kaldı ki, değerli milletvekilleri, tasarruf ettiğimiz aylar kış
aylarıdır. Ülkemizde kışın çok fazla yaşanmadığı Akdeniz ve güney Ege
sahillerindeki yerleşim yerlerini dışarıda tutarsanız, inşaat mevsiminin son
bulduğu bir zamana tekabül etmektedir. Öyleyse, 27 Ekime itiraz edilmesinin bir
anlamı yoktur.
“Efendim, Anayasa’nın verdiği bu müktesep değiştiriliyor.”
diyorsunuz. İyi ya, genel seçimlerin bir kereliğine mahsus tarihinin öne
alınması da yine Anayasa’da değişiklik
yapılarak gerçekleştiriliyor. Bu Meclisin buna yetkisi var mı? Elbette var.
Aksi takdirde “Meclis olarak Anayasa’da değişiklik yapamazsınız.” demek anlamına
gelir bu itiraz. Ben, Anayasa Uzlaşma Komisyonunun çalışmalarının devam ettiği
bir zamanda bunu kastedeceğinizi düşünmüyorum.
Bu Meclis, 23’üncü Dönemde beş yıllığına seçilen kendi üyelerinin
süresini de beş yıldan dört yıla indirmiştir pekâlâ. Yani dört beş yıl
çalışmayan belediye, son altı ayda harikalar yaratıp yeniden mi seçilecek?
Böyle bir şeyin geçerliliği nedir sizce? Dört beş yıl hizmet üretmiş başarılı
belediyenin bundan zararlı çıkacağını, bir haksızlığa uğrayacağını da
düşünmüyorum ayrıca. Millet, başarılı başkan ya da muhtar ya da il genel meclis
üyelerinin haklarını verecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Deniyorsa “Süresini tamamlayamamaktan ötürü özlük haklarında kayıp
oluşacak.” bu anlaşılabilir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bir yasa teklifi
hazırlığımız var bu sürede alacakları maaş ve diğer özlük haklarının
kendilerine ödenmesiyle ilgili olarak. Hiç kimse maddi anlamda da kayba
uğramasın, hele hele emeklilik hakları gasbedilmesin
istiyoruz. Gelin, vereceğimiz bu teklife destek olun, hep birlikte bu kaygıyı
da ortadan kaldıralım.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz üzere, bu değişiklik yapılmaz,
yerel seçimler 2013 sonuna alınmazsa 2014’teki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bu
seçimlerle birlikte ve sadece üç ay farkla aynı yılda yapılması gibi bir durum
ortaya çıkacaktır. Böyle bir hâlde, seçmenin hür ve açık iradesinin ortaya
çıkmasında birtakım karışıklıklar yaşanması mukadderdir. Böyle bir dönemde
sadece adaylar değil tüm siyasal partiler bu kaosun içine düşeceklerdir, hatta
ağzıma almak istemiyorum ama birtakım siyasal pazarlıkların içerisinde
bulacaklardır kendilerini. Bu kaosun etkileri en az bir sonraki seçimlere kadar
devam edecek, millet yeni tartışmaların göbeğinde, yeni gerginliklere,
kamplaşmalara muhatap olacaktır. Zaten boyundan büyük gerginlikler,
kamplaşmalar içerisinde kan kaybeden ülkeye böyle bir sürecin yaşatılmasının ne
demokrasi havariliğiyle ne halkçılıkla ne de insan haklarıyla izah edilmesi
mümkün değildir.
Türkiye ilk kez erken seçim yapıyor olmayacaktır değerli
milletvekilleri. Bugüne kadar, siyasal tarihimizde birçok erken genel seçim
yaşanmıştır, milletin iradesine gidilmiştir. Erken yerel seçim örneği de
mevcuttur siyasal tarihimizde. 1973’te yapılan, 1978’de yapılması gereken yerel
seçimler 1977’ye alınmıştır. Seçimlerden sonra da “Neden bir yıl erkene
alındı?” gibi bir hoşnutsuzluk dillendirilmemiştir.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak biliyoruz ki, seçimlerden
yeni çıkmış AKP’nin özellikle terör, Suriye meselesi, elektriğe, doğal gaza
yapılan son fahiş zamlar, eğitim hayatımızda yaşanan depremler, ülkenin
bütünlüğünün tartışmaya açılması ve terör örgütüyle AKP’nin müzakereleri
milletin Hükûmete olan güveninde ciddi bir erozyon oluşmasına yol açmıştır.
Yerel seçimlerde milletin AKP’ye çok ciddi bir uyarı yapacağını ve bu sürecin
AKP için sonun başlangıcı olacağını görüyoruz, AKP’li belediyelerin kredilerini
tükettiklerine şahit oluyoruz. Bunu, Hükûmetin muhalefet belediyelerine karşı
acımasızca yürüttüğü itibarsızlaştırma, sandıkta yenemediği millî iradeyi yargı
ve polis baskısıyla kontrol altına alma çabalarından da kolayca
anlayabilirsiniz. Sayın AKP Milletvekili Tanrıverdi AKP’nin muhalefet
belediyelerine karşı Hükûmetlerinin yaptıkları ayrımcı uygulamaları “Ne
yapalım, yargının işi.” gibi sözlerle kapatmaya çalıştı. Tüm belediyelere eşit
mesafede durduklarını söyledi. Yapılan hibe ve proje yardımlarının olsa olsa muhalefet
belediyelerinin -dikkatinizi çekiyorum, muhalefet belediyelerinin- proje üretme
kapasitelerinin yetersizliğine bağladı. Bu, bir kere, bu kişilere değil, bu
kişilere oy veren halkın iradesine saygısızlıktır. Halkın tercihinin
doğruluğuna inanmak, demokratik kişiliğin bir gereğidir. Proje yapmasını
bilmediğini söyleyen kişilere oy verenleri suçlarken yani halkı töhmet altında
bırakırken sizlere de halkın oy verdiğini unutmayın. “Bize oy verenler iyi,
vermeyenler kötü.” noktasına getirmek demokrasi karşısındaki çarpık duruşunuzun
eseri olsa gerek. Tüm operasyonların neden muhalefet belediyelerine yapıldığını
da böylece anlamış oluyoruz. Aynı durumda olan AKP’li belediyelere gösterilen
görmemezlikten gelme, göz yumma tutumunuzun gerekçesini de bu sözleriniz bize
izah ediyor.
Evet, bugün güç sizde, hükûmet sizde ama zulümle abat
olunamayacağı ve “Keser döner sap döner, bir gün hesap döner.” özdeyişinin
gerçekleştiğini hep birlikte göreceğiz.
Değerli milletvekilleri, 27 Ekim 2013 tarihi AKP’nin adaletsiz
belediyecilik anlayışında sınıfta kaldığının tarihi olacaktır. Milletin, terör
örgütünün müzakere masası arkadaşı AKP’ye bir millî tokat attığı tarih
olacaktır. Son zamanlarda, doğal gaz zammı bir yılda yüzde 49’a ulaşmıştır.
Dikkatinizi çekiyorum, bu oran AKP’nin aldığı oy oranıdır. Biz hep demiyor
muyuz: “AKP eşittir zam, zulüm.” İşte, bunun ispatı ve inşallah altı ay
öncesine alınmış erken yerel seçimler milletin hayrına olacaktır diyor,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen
Uğur Bayraktutan, Artvin Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; 328 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesi
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet tarafından Anayasa Komisyonuna
getirilen öneride aynen şöyle ibareler var: “…Mart ayında yaşanan zorlu iklim
şartlarının doğurduğu olumsuzluklara dikkat çekerek, seçimin sağlıklı
yapılmasının her kesimin ortak talebi olduğunu, propagandanın, seçmene
erişiminin kolay olması, rahat ve huzurlu bir ortamda oy kullanılmasının,
güvenlik ve yol emniyetinin azami ölçüde sağlanmasının amaçlandığını…” diye bir
gerekçe ileri sürülüyor.
Değerli milletvekilleri, bu gerekçeyi ileri sürünce sanki Türkiye
Cumhuriyeti’nde değil de başka bir ülkede yaşıyormuşuz, Sibirya’da yaşıyormuşuz
gibi bir tabloyla karşı karşıyayız.
Buraya gelmeden evvel dersime çalışarak geldim. Türkiye'deki yerel
seçimlerin, son otuz yıldaki yerel seçimlerin tarihlerine baktım, 1977’den bu
tarafa doğru olan yerel seçim tarihlerini sizlerle paylaşmak istiyorum.
1977’de 13 Martta yapıldı yerel seçimler. 1984 25 Martta, 1989
yerel seçimleri 27 Martta, 1994 seçimleri 27 Martta, değerli arkadaşlarım, 1999
yerel seçimleri 18 Nisan tarihinde yapıldı, 2004 seçimleri 28 Mart tarihinde
yapıldı, 2009 seçimleri 29 Mart tarihinde yapıldı. Bu ne demek? Demek ki yerel
seçimler son yirmi beş yıldır Türkiye'de mart ayında ve nisan ayında yapılıyor.
Hükûmetin buraya getirdiği gerekçeyi çok haklı bulmadığımı ifade etmek
istiyorum ama Cumhuriyet Halk Partisi olarak daha önce de açıkladığımız gibi bu
yasaya muhalefet etmiyoruz.
Değerli arkadaşlarım, aslında, ben Anayasa Komisyonunun kürsüsünde
Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ’ın olmasını ısrarla isterdim. Demin
Sayın Tanal bir soru sordu kendisine. Ama Bekir Bozdağ bana Anayasa
Komisyonunda cevap vermedi. Soru sordum, dışarı çıktım, dedi ki: “Genel Kurulda
cevap vereceğim.” orada da vermedi. Sayın Tanal’ın sorusuna da öyle ilginç bir
cevap verdi ki…
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bakın, Cumhurbaşkanlığı Seçim Kanunu
Tasarısı ile ilgili Anayasa Komisyonuna bu tasarı geldiği zaman Sayın Bekir
Bozdağ bu Komisyonda bir konuşma yaptı. Bu konuşmayı sizlerle paylaşmak
istiyorum. Dedi ki: “Cumhurbaşkanı Anayasa’da yapılan değişiklikten önceki
hukuka göre seçilmiştir.” Yani yedi yıllık Cumhurbaşkanlığı seçiminde Sayın
Bekir Bozdağ dedi ki: “Yedi yıllık süre için seçilmiştir, o hukuka tabi olması
gerekir.” Kendi konuşmalarını buradan anlatıyorum: “Kamu hukukunda reformlar
geleceğe etki eden sonuçlar doğurur, geçmişe yürütülmez. Cumhurbaşkanı ile
ilgili görev süresinin beş yıl olduğunun kabulüyle yedi yıl için seçildiği göz
önüne alındığında görev süresi dolmadan fiilen azledilmesi anlamına gelir” dedi
Sayın Bekir Bozdağ. Hemen arkasından da -Ben tutunakları
okuyorum- şunu söyledi: “Seçimle gelinen görevlerde, seçimi tamamlayan hukuka
tabi olunmasının hukuki güvenlik ilkesinin gereği olduğu yönünde yüksek mahkeme
kararları bulunmaktadır.”
Şimdi değerli arkadaşlarım, hukuk fakültelerinde öğretilen en
temel argümanlardan bir tanesi şudur: “Hukuki güvenlik ilkesi”dir
yani bir kişi, seçilmiş olduğu makamın hukuki sonuçlarını kestirebilme
özelliğini kendi iç dünyasında yaşamalıdır yani hangi tarihte hangi görev için
seçilmelidir? Biz Cumhurbaşkanlığı ile ilgili kanun tasarısı Komisyona geldiği
zaman Bekir Bozdağ, haklı olarak Sayın Başbakan Yardımcısı, kendine göre bir
hukuki argüman buldu, dedi ki: “Sayın Abdullah Gül seçilmiş olduğu tarihte yedi
yıllık bir süre için seçilmiştir.” Ama şimdi gelinen noktada bu hukuki
argümanlara dayanmadan sadece Türkiye’deki hava koşullarını, iklim koşullarını
getirerek önümüze koydu. Şimdi, bugün biz CHP Grubunda bir değerlendirme
yaptık, Sayın Kesimoğlu’da burada. Ben onun yaptığı
hukuki değerlendirmeyi de çok saygıyla karşıladım. Şöyle ki, AKP Grubunun bunu
önümüze getirmesinde tek bir hukuki dayanak olabilir o da Anayasa’nın 78’inci
maddesidir. Bakın ara seçimlerle ilgili problem ve AKP Grubu içerisindeki üç
döneme ilişkin tüzük sınırlaması, muhtemelen bu üç dönem arka arkaya gelen 75
milletvekiliyle ilgili kaygıyı önümüze getirecek ve bundan kaynaklanan kaygıdan
dolayı da şu anda getirilen bu Anayasa değişikliği var. Yani ekonomik sorunlar
vardır, başka sorunlar da vardır ama gelinen nokta da çok ciddi bir tabloyla
karşı karşıyayız. Ben bugün, buraya gelmeden önce Sayın Bozdağ’ın bir cv’sine de baktım, hangi hukuk fakültesini bitirdi diye. Bu
hukuki nitelendirmeye girmeden -buradan da Meclis kürsüsünden bir kez daha
söylüyorum- bize bir siyasal değerlendirme yaptı, bunu anlayışla karşılıyorum.
Kamu hukukunda ve hukuk sistemlerinde veya siyaset biliminde şöyle bir olay
vardır: Erken genel seçimi anlayabiliriz ama erken yerel seçimi anlayacak bir
terminolojik tanımlamayı ben ne yazık ki bugüne kadar okuyamadım. Demek ki bu
da bizim hukuki eksikliğimizdir.
Değerli arkadaşlarım, bu konuda AKP Grubu daha açık bir şekilde,
niyetinin ne olduğunu bize açıkça söylerse bu konuda daha açık oluruz diye
düşünüyorum. Bu konuda mevsim koşullarındaki eksikliğin doğru olmadığına
inanıyorum.
Bakın, Bekir Bozdağ konusunda kaygılarımı niye dile getiriyorum,
bunu anlatmaya çalışıyorum. Bundan önce de seçimlerin temel hükümleri ve seçmen
kütükleri hakkında bir kanun tasarısı Anayasa Komisyonuna geldi. Orada da 298
sayılı Kanun’un ilgili maddesinin değiştirilmesine ilişkin, yani 180’inci
maddedeki zaman aşımı sürelerine ilişkin, seçim suçlarında 2 yıllık süreyi 6
aya indiriyorlardı. Bu konuda da dedik ki: “Bu bir kısmi aftır, burada problem
vardır, bu 6 ayla kimleri kurtarıyorsunuz?”. Sayın Bekir Bozdağ -Anayasa
Komisyonundaki komisyon görüşmelerinde söyledik- “Hayır, öyle bir şey
yapmıyoruz, öyle kimseyi kurtarmak gibi bir niyetimiz yoktur.” dedi. Biz de
devletin Başbakan Yardımcısına güvendik, “Doğru diyordur.” dedik. Burada,
tutanakları da getirdim, kendisi tutanaklarda diyor ki: “Hayır, asla öyle bir
şey yapmıyoruz, kimseyi kurtarma gayreti içerisinde değiliz.” Buradaki
tutanaklara göre okuyorum: “Sayın Başkanım, bu konuyla ilgili eğer ayrı bir
incelemeye ihtiyaç varsa Genel Kurul aşamasına kadar incelenir. Ben buradan
açıklıkla ifade ediyorum ki eğer ‘Hayır.’ denirse, gruplar bunu istemiyorsa
‘Hayır.’ deriz.” dedi. Biz de dedik ki: “Herhâlde Başbakan Yardımcısı bunu
doğru söylüyor, devletin Başbakan Yardımcısı ‘Hayır.’ diyeceğine göre…” ve
devam ediyor: “Eğer gruplarımız ‘Hayır.’ derlerse biz bu maddede ısrar etmeyiz.
Onu da ifade edeyim: Çünkü bu işin doğrusu, bu madde bizim bir siyasi
düşünceyle ortaya koyduğumuz bir madde değildir.” dedi. Hemen arkasından buna
inanarak ben de burada bir konuşma yapmıştım. Genel Kurula geldiği zaman -Nevzat
Bey de iyi hatırlar- Genel Kurulda bu madde konuşuluyorken bana laf atıldı
arkadaşlar. Dediler ki: “Bütün parti grupları anlaşma yaptılar, altında
imzaları var. Bu 2 yıllık zaman aşımıyla ilgili, kısmi af yaratan, muhtemelen
2011 seçimlerindeki seçim suçlarına ilişkin yargılanan kişilerle alakalı
problemdeki bu ilgili maddedeki 2 yıllık süreyi 6 aya çeken yasal düzenlemeyi
geri çektik.” AKP Grubu, Ayşe Nur Bahçekapılı ve arkadaşları; CHP Grubu, diğer
grupların hepsi altına imza attılar, bakın buradalar. Biz de bunların
samimiyetine inandık, dedik ki: “Allah Allah, biz de
yanlış yapmışız, demek ki burada bizim dediğimize gerek yokmuş, bunu geri
çektiler.” Geri çektiler ve öyle evlerimize gittik. Aradan bir zaman geçti,
temmuzun sonlarına doğru bir baktık ki arkadaşlar torba yasa geliyor. Torba
yasada, ilgili madde üzerinde de Aydın Milletvekilimiz Bülent Tezcan
konuşuyorken arka sıralarda fark ettim, bir baktım ki torba yasaya arada
iliştirilmiş. Torba yasaya bir de baktık ki 298 sayılı seçimlere ilişkin
Yasa’da, o 180’inci maddede 2 yıllık süreyi 6 aya indirmişler.
Bugün Adalet Bakanına soru sordum değerli arkadaşlarım. Soruya
eğer normal cevap vermezse… Normal yani soruyu geçiştirebilir de. Kimlerin
nasıl bu şeyden yararlandığına ilişkin, hangi kovuşturmaların kimler hakkında
yapıldığına ilişkin ayrıntılı soru sordum. İnşallah bu konuda Sayın Bakan bize
bilgi verir. Kimin kurtarıldığını merak ediyorum değerli arkadaşlarım. Bunun
peşinen takipçisiyim, Sayın Bakanın vermiş olduğu cevaba göre bunu yapacağız.
Bu değerlendirmeleri neden yaptım? Burada bir samimiyetsizlik
olduğuna inanıyorum. Bakın, Türkiye Cumhuriyeti’nin son yirmi beş otuz yıl
içerisinde yapmış olduğu bütün seçimleri hangi koşullar ve hangi hava durumu
içerisinde yaptığını ayrıntılarıyla ortaya koyduk. Yirmi-yirmi beş yıldır bu
seçimler mart ayında yapılıyor ama sizin öyle bir argümanınız var ki hukukla
siyaseti karşı karşıya getirdiğiniz zaman, meydanlara çıktığınız zaman bu
hukuki çekincelerimizi anlatacağımız, halka anlatacağımız bir şeyde bir şey
koyacaksınız ortaya, “Seçimden kaçıyorsunuz.” diye. O nedenle, bütün bu hukuk
ayıplarına rağmen, bütün bu hukuk cinayetine rağmen, bu hukukun ırzına geçilmiş
olmasına rağmen biz bu getirmiş olduğunuz bu seçime ilişkin şeye “Hayır.”
demiyoruz değerli arkadaşlarım. Ben sadece hukukla ilgili bir tespitte bulunmak
istiyorum yani hani derler ya “Hukuk herkese bir gün lazım olabilir.” diye.
İşinize geldiği zaman Cumhurbaşkanlığına ilişkin, yedi yıla ilişkin sürede
“Vay, efendim, hukuka güven ilkesidir. Cumhurbaşkanı seçildiği tarihte yedi
yıllık süre için seçilmiştir. Biz bunu aşamayız, Alman öğretisinde buna
‘sürpriz öğreti yasağı’ diyoruz, ‘Kişi seçilmiş olduğu dönemin hukukuna
tabidir.’ diyoruz…” Şimdi gelinen noktada Sayın Bekir Bozdağ bir hukukçu değil
de bir ziraat mühendisiymiş gibi hava koşulları, yok öyledir, böyledir diye bir
değerlendirmede bulunuyor. Bunu bir hukukçuya yakıştıramıyorum. Bir siyasetçiye
yakıştırabilirim ama asla bir hukukçuya yakıştıramıyorum. İşinize geldiği zaman
“Seçimleri öne alalım.”, işinize gelmediği zaman “Seçimleri sonraya alalım.”
diye…
Buradaki değerlendirmenin… Grup başkan vekillerimiz de
dinliyorlar. Anayasa’nın 78’inci maddesini lütfen not alın, inşallah önümüzdeki
yıl ben bu konuşmayı tekrar yapıp bu konuşma tutanaklarını size hatırlatmam.
Bir ara seçim gerçeğini getireceksiniz. Ara seçim gerçeğinde de AKP Grubu
içerisindeki büyükşehir belediye başkanlığına aday göstermiş olduğunuz kişileri
başka türlü bu siyasi polemikten nasıl kurtararak aday yapabiliriz diye bu
fiilî durumu ortaya koyacaksınız, bunu hep beraber göreceğiz. Eğer ben bu
konuda yanılırsam gelip bu kürsüden sizlerden özür dileyeceğim ama eğer bu
konunun doğruluğu ortaya çıkarsa AKP Grubu olarak sizler ne yapacaksınız onu
merak ediyorum değerli arkadaşlarım.
O nedenle, önümüzdeki süreç içerisinde yerel seçimlere ilişkin bu
kaygılarımızı dile getirmiş olmamıza rağmen, bu hukuki eksikliklere rağmen
siyasi durumun gerekliliğini, fiilî durumun gerekliliğini de ortaya koyarak
buna muhalefet etmediğimizi bir kere daha belirtiyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Ali Özgündüz, İstanbul
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, hayırlı olsun, yerel seçimler erkene alınıyor.
Biz de bir muhalefet partisi olarak her zaman sandığı isteriz. İnşallah
seçimlerde halk, izlediğiniz politikanın yanlışlığını görerek ilk dersini
verecektir diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, bu vesileyle bir konuda yüce heyeti
aydınlatmak istiyorum. Son zamanlarda Sayın Başbakan hem genişletilmiş grup
toplantısı konuşmasında hem de büyük kongrede Azerbaycan’dan İkinci Dünya
Savaşı yıllarında ülkemize sığınan 146 Azerbaycan Türkünün o zamanki Stalin
Hükûmetine teslim edilmesi üzerinden partimize haksız yere bir eleştiri
yapmaktadır.
Ben, geçen hafta Azerbaycan’daydım. Azerbaycanlı dostlarla,
milletvekili arkadaşlarla görüştüm. Kendi özgün lehçeleriyle diyorlar ki: “Ya,
ay gardaş, bu sizin baş nazırınız durup dururken 70,
80 yıl önce olan, kabuk bağlayan bu yaraları niye kaşıyor? Bu iki toplum
arasına, bir millet iki devlet olan Türkiye’yle Azerbaycan arasına niye nifak
sokuyor? Bu ne Azerbaycan’ın ne de Türkiye’nin hayrınadır.” dediler. Bunu da
dedim ki ben ileteceğim, bu sorumluluğu yerine getireceğim.
Değerli arkadaşlar, tarihte “Boraltan
Vakası” olarak geçen olayla ilgili birçok arkadaşımızın bilgi sahibi olmadığını
düşünmekteyim. Bu yüzden, bu konuda, ataları da Azerbaycan’dan göçüp bu
topraklara gelen Azerbaycan kökenli bir milletvekili olarak size bilgi sunmak
istiyorum.
Değerli arkadaşlar, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Almanlarla iş birliği içinde olduğu söylenen
bir kısım Azerbaycan vatandaşı Türkiye’ye iltica ediyor. Daha önce Türkiye’yle
Sovyetler Birliği arasında yapılan anlaşma gereği ve o süreçte, biliyorsunuz,
Stalin’in boğazlar üzerinde hak iddia etmesi, Kars’ı, Ardahan’ı istemesi
sebebiyle ilişkiler gergin. Türkiye’ye savaş bahanesi olarak, bu Türkiye’ye
iltica eden Azerbaycan kökenli yurttaşları geri istiyor. O zamanki devlet yani
Cumhuriyet Halk Partisi dediğiniz o zaman devlet, devamı olmakla övündüğünüz
Demokrat Partinin kadroları o zaman bu Hükûmetin içinde. O zamanki Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti yani Türkiye Cumhuriyeti devleti bu kararı vermiştir.
Dolayısıyla, bunun üzerinden Partimizi suçlamak haksız, insafsızca bir
yaklaşımdır.
Başka bir şeyi daha hatırlatmak isterim ki: 1918’de kurulup
1920’de Sovyetler tarafından sona erdirilen Azerbaycan Demokratik
Cumhuriyeti’nin kurucusu, Mehmet Emin Resulzâde ve
diğer bütün kadrolar Türkiye’ye sığındılar ve rahmetli Mehmet Emin Resulzâde 1952’ye kadar Türkiye’de yaşadı ve burada vefat
etti, şu anda da mezarı Ankara’dadır. Bu kişileri Rusya, SSCB yönetimi ısrarla
istemesine rağmen 10 binlercesini Türkiye Cumhuriyeti devleti iade etmemiştir
yani siz 146 kişi derken 10 birlerce kişiyi, eğer Cumhuriyet Halk Partisiyse
bunu iade eden sorumlu, Türkiye Cumhuriyeti devleti değil de bizim Partimizi
suçluyorsanız, o zaman diğer açıdan da takdir etmeniz gerekiyor.
Niçin söylüyor Sayın Başbakan bunu? “Efendim, biz işte, ülkemize
sığınanlara kucak açıyoruz.” İşte, Suriye’den gelen göçmenlerle ilgili bu
bağlantıyı kuruyor.
Size başka bir söyleyeyim:
Değerli arkadaşlar, Dünya Uygur Kongresi Başkanı Rabia Kadir var
biliyorsunuz. Bu, Amerika’da yaşıyor, bütün Avrupa ülkelerini dolaşıyor, bir aktivist, insan hakları aktivisti.
Bırakın Türkiye’de yerleşme, buna sizin Hükûmetiniz, AKP Hükûmeti vize dahi
vermiyor. Dolayısıyla, bir suçlama yaparken dikkatli olun. Bu konuda başka bir
şey daha söyleyeyim, özel yani söylemek de istemiyorum aslında çünkü iki ülke
ilişkilerine zarar verici bir fitne unsuru olur diye. İsterseniz onu
söylemeyeyim ama istenirse özel olarak söylerim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) – Bu çok sıkıntılı bir konu. Umarım, bundan
sonra Sayın Başbakan bu konuya değinmez diye düşünüyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen İsmet Su, Bursa
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İSMET SU (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılması Hakkında 328 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesinde şahsım adına söz almış
bulunmaktayım.
Bugüne kadar yapılmış olan tüm seçimlerde olduğu gibi 2009 yılı
seçimlerinde de büyük bir ekseriyetle seçimin galibi olan ve mensubu olmakla
mutluluk duyduğumuz AK PARTİ milletvekili olarak 2014 yerel seçimlerinin beş ay
kadar öne alınmasından ve bu konudaki tekliften doğrusu düşüncelerimiz
olumludur. Bu noktada, seçmen iradesinin sandığa yansıtılması hususundaki
kaldırılacak tüm engeller olduğu gibi kışın da büyük bir engel olduğu
kanaatiyle bu engelin kaldırılması yönündeki yapılan çalışmalar ve verilen
teklifi biz olumlu karşılamaktayız. Nasıl ki, tıpkı bütün seçimlerde
seçmenlerden özürlü olan vatandaşlarımızın sandığa gelmesinde gerekli
kolaylıkları gösteriyorsak, burada bir başka anlamda da doğal kış şartlarını
ortadan kaldıramıyorsak, doğal kış şartlarını teknolojiye rağmen ortadan
kaldıramıyorsak bunun uygun bir mevsime alınmasının uygun olduğu kanaatindeyim.
Bu nedenle, seçmen iradesinin sandığa yansıtılması yönündeki bu şekilde olumlu
bir teklif olan yasa değişikliğinin, Anayasa değişikliğinin lehinde görüşlerimi
belirtiyor ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Şimdi, madde üzerinde on dakika süre ile soru-cevap işlemi
yapılacaktır.
Sayın Fırat, Sayın Aslanoğlu, Sayın Tanal ve Sayın Yılmaz sisteme
girmişlerdir.
Sayın Fırat, buyurun.
SALİH FIRAT (Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii, hazır Orman ve Su İşleri Bakanımızı yakalamışken
Adıyaman’ın sulama problemleriyle ilgili soru soracağım. Özellikle Bebek 1 ve 2
sulama pompaj istasyonlarıyla ilgili çalışma ne âlemde?
Yine, Koçali ve Çamyurdu barajlarıyla
ilgili çalışmalar nasıl?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Aslanoğlu...
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Bakan, benim köyüm beş
yıldır bir ilçeye, 5 kilometrelik bir ilçeye bağlıydı. Aldınız 35 kilometrelik
bir ilçeye bağladınız. Özgür irademi almadınız; yaşamım, kültürüm o ilçeyleydi.
O ilçeye gitmek için, şimdiki ilçeme 35 kilometre gidiyorum; adliyeye gitmek
için 70 kilometre gidiyorum askerlik şubesine gitmek için 100 kilometre
gidiyorum. Çatalca’nın etrafındaki Başakşehir’e
bağladığınız tüm köylüler isyan ediyor: “Bizim kültürümüz, töremiz, özümüz
Çatalca’dır.” diyorlar. Çatalca’ya 5 kilometre, 3 kilometre, 2 kilometre… Halk
iradesine saygı duyuyorsanız eğer, bu köylülerin istediği şekilde tekrar
Çatalca’ya bağlanmasına ilgili görüş verecek misiniz? Ben komisyona gideceğim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Tanal…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İstanbul ili Üsküdar ilçesi Beykoz, Tuzla, Pendik, Ümraniye, Maltepe, Kartal...
Bu ilçelerimizde -gerek birinci dört yıllık eğitim gerek ikinci dört yıllık
eğitim- okullarımızda temizlik görevlisi yok, güvenlik görevlisi yok, okullarda
gece bekçisi yok. Bu anlamda okullarımız gerçekten, öğrencilerimiz, velilerimiz
mağdur ancak okul aile birliklerinde toplanan paralarla okulların temizliği
yapılıyor. Bu halkımızın mağduriyeti ne zaman giderilecek?
İkincisi: Bu anayasa değişikliğiyle ilgili yapılan seçimin adı
-Anayasa hukuk hocamız da buradayken- ara seçim midir? Bunun adı erken seçim
midir? Ara seçim veya erken seçim değilse anayasa literatüründeki bu seçimin
adı nedir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Yılmaz…
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakana sormak istiyorum: Mecliste defalar kere dile getirdik
bu İstanbul’daki toprak döküm sahalarında trilyonluk rant ve yolsuzluklar var
diye ve nitekim Sayın Bakanın kabul etmemesine rağmen, iki ay önce İstanbul
Cumhuriyet Savcılığının yaptığı soruşturma neticesinde 30’a yakın kişi
gözaltına alındı, soruşturma devam ediyor. Bu kapsamda, soruşturmanın selameti
açısından, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanını geçici olarak görevden el
çektirmeyi düşünüyor musunuz? Adana’da örneği olduğu gibi.
İkinci sorum da: 2004 yılında Adana’da fuar alanı olarak yapılan
yere kent ormanı verildi. Aradan yedi yıl geçtikten sonra, Sayın Bakanın
talimatıyla iki yıldır müfettişler orayı inceliyor ve şu anda gayriyasal hâle gelmiş durumdadır müfettişlerin zorlama
raporuyla. Buradan Adana’nın valisi huzur hakkı almaktadır, ÇUFAŞ’tan.
Bu ÇUFAŞ’tan, yasal olmayan yerden huzur hakkı
almaya...
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Ağbaba…
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Bakan, ben öncelikle geçtiğimiz
aylarda yayımladığınız İçişleri Bakanlığının bir genelgesinden söz etmek
istiyorum, bunu nasıl değerlendirdiğinizi de merak ediyorum.
Halkın oyuyla 2009 yılında seçilen belediye başkanlarının
yetkileri bir kalemde, İçişleri Bakanlığının yayımlamış olduğu genelgeyle
ellerinden alındı. Millî irade diyorsunuz. Acaba bu millî iradeye yapılmış bir
darbe değil midir? Beş yıllığına seçilmiş insanların yetkilerini -üç yılda
alarak- seçilmişlerin yetkilerini kaymakamlara, valilere devretmek hangi
demokrasi anlayışıyla bağdaşır? Bunu sormak istiyorum.
Bir de, size bir şey sormak istiyorum: Siz geçtiğimiz günlerde bir
açıklama yaptınız, şimdiye kadar 70 göletten 50 göletin
bittiğini ifade ettiniz Afyonkarahisar’da. “Altmış yıllık 700 bin kişiye
yetecek su var.” dediniz. “Elli yılda bitecek tesisi biz iki yılda inşa ettik.
Biz büyük düşünüyoruz. Türkiye 2023’e hazır, Afyonkarahisar hazır mı?” dediniz.
Malatya’yla ilgili ne düşünüyorsunuz? Malatya’da 5 gölet var. Malatya’ya
haksızlık yaptığınızı düşünmüyor musunuz bu konuda?
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Oğan…
SİNAN OĞAN (Iğdır) – Sayın Başkan, biraz önce Iğdır’la ilgili bir
soru sormuştum ama ilgili Sayın Bakan cevap vermemişti. Size de “Yazılı cevap verecek
mi? En azından bir cevap verin.” demiştim, siz de cevap vermemiştiniz.
Sorumu tekrarlıyorum: Biz yerel yönetimler reformunu konuşuyoruz
ama Iğdır şu an imarsız. İmarsız bir kentte, imarı Danıştayca
iptal edilmiş bir kentte hangi yerel yönetimler reformunu yapacaksınız? Lütfen
bir Allah’ın kulu da çıksın, buna cevap versin. BDP’li
Iğdır Belediye Başkanı zamanında gerekli önlemleri alamadığı için Iğdır’ın
imarı iptal edildi ve bu devirde bir şehrin imarı şu an yok. Lütfen buna cevap
verin yoksa her defasında tekrar tekrar soracağım, haberiniz olsun.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Değerli Adıyaman Milletvekilimizin sualine
cevap zaten arada vermiştim ama tekrar edeyim. Özellikle Adıyaman’da gerek
pompa sulaması gerekse Koçali’yle ilgili çalışmalar devam ediyor. Planlama
çalışmaları bitti, proje çalışmalarına başladık, projeler tamamlanınca ihale
edeceğiz. Hakikaten Koçali, Gömükan gibi projeler
Adıyaman’da çok önemli; biliyorum, ben de yakinen takip ediyorum. Esasen ben
de, biliyorsunuz Adıyaman’ın fahri hemşehrisiyim,
dolayısıyla Adıyaman’a su getirdik, Adıyaman’la ilgili çalışmalara hızla devam
ediyoruz.
Şimdi, tabii, Sayın Aslanoğlu, İstanbul’daki bazı köylerin
Çatalca’ya çok yakın olmasına rağmen, Çatalca’ya bağlı olmamasından doğan
birtakım sıkıntılardan bahsetti. Tabii, konuyu İçişleri Bakanlığı marifetiyle
inceleteceğiz, yazılı olarak cevap vereceğiz. Doğrusunu isterseniz ne gibi sıkıntılar
var, ben de takipçisi olacağım.
Mahmut Tanal Beyefendi, okullardaki temizlikten bahsetti.
Hakikaten oralarda, esasen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız bu konuda
gerçekten okullara çok büyük destek veriyor. Toplum yararına çalışma
çerçevesinde eleman verilebilir, onları da takip edeceğiz. İnşallah, temizlik
ihtiyaçları için gerekli eleman takviyesinde bulunacağız.
Tabii, bu seçim normal bir seçimdir, dolayısıyla, adı normal
mahallî idare seçimidir; bunda tereddüt yok, ara seçim vesaire değildir.
Sayın Seyfettin Yılmaz, bu toprak dökümü için defalarca ben
açıklamada bulundum. Daha önce, hatta burada, Mecliste de açıklamada bulundum.
İstanbul’da ve diğer şehirlerde -İzmir’de olsun, belediyelerde- burada
Meclisimiz bir karar aldı, karar da şu: Tabii, biliyorsunuz hafriyat dökümünün
sevk ve idaresi büyükşehirlerde büyükşehir belediyelerine kanunla verildi,
ayrıca diğer belediyelerde ise belediyeler uhdesinde. Dolayısıyla, bizce, şu
anda büyükşehir belediyelerine -ister İzmir’de olsun ister İstanbul’da olsun-
toprak döküm yerlerini, katı atık bertaraf tesislerini kuracak yerleri tahsis
ediyoruz. Hatta Antalya’ya yeni bir tahsiste bulunduk. Ancak şunu hesap ettik:
Geçmişte on beş yılda toplanan paraya baktım, bu, şu anda büyükşehir
belediyelerinin İstanbul’da ödediği para ondan çok daha fazla. Bunu rakamlarla
vermiştim. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum.
Tabii, 2004 yılında sizin de Bölge Müdürü olduğunuz dönemde
maalesef usulsüz olarak bir fuar alanı tahsis edilmiş.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Usulsüz değil. Orman Bakanının ve Orman
Genel Müdürünün -şu anda milletvekili- onayı var.
Sayın Başkan, usulsüz dediği için cevap hakkı istiyorum.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Tabii, bu
konuda şikâyetler vardı, müfettişler gerekli tahkikatı yapıyorlar. Bunu da
özellikle belirtmek istiyorum.
Sayın Ağbaba ile ilgili de bir şunu
ifade etmek istiyorum: Efendim, İçişleri Bakanlığının bu genelgesi çok
isabetlidir.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan hakaret ediyor, izah etmem
lazım.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Yani çünkü
bazı belediyeler…
BAŞKAN – Sayın Yılmaz, konuşması bitsin ondan sonra sataşmadan
dolayı söz isteme hakkınız var.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – …maalesef
kapanacağını bilince şu anda kendi mülkiyetindeki bazı…
VELİ AĞBABA (Malatya) - Beş yıllığına seçildi Sayın Bakan, beş
yıllığına.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - …
gayrimenkulleri veya menkulleri satmak şeklinde bir temayüle girdiler.
Dolayısıyla, bu milletin hakkı olan bunlar bir belediye başkanının
inisiyatifiyle satılmasın diye, dolayısıyla bunları denetim altına almak için
milletin menfaatine İçişleri Bakanlığı tarafından bu genelge imzalandı.
Tabii ki değerli kardeşlerim, bakın, Malatya için biz çok büyük yatırımlar
yaptık.
VELİ AĞBABA (Malatya) – 5 gölet yaptınız, Afyon’a 70 gölet.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Bakın,
Malatya’da şu anda Başbakanımızın iki tane baraj, Kapıkaya
ve diğer…
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Bakanım, sulaması yok.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Boztepe
ve ayrıca sulama sistemleri…
VELİ AĞBABA (Malatya) – Baraj var, sulama yok.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Şu anda
sulama tesisleri ihale edildi, inşaat devam ediyor. Yani Malatya’da,
biliyorsunuz, Derme, Çerkezyazısı sulamasını
tamamladık. İnşallah Kapıkaya Barajı’nın sulaması da
yapılacak.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Boztepe var, Boztepe tamamlandı.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Bunun
sözünü sizlere veriyoruz.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Peki, göleti ne
yaptınız efendim?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Iğdır
Milletvekilim Sinan Bey, şimdi, efendim, bu konuda malum olduğu üzere
1/100.000’lik çevre düzeni planlar tamamlanıyor…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SİNAN OĞAN (Iğdır) – Sayın Başkan, bize gelince mikrofon
kapanıyor, nedir bu yani?
BAŞKAN – Bir saniye…
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
–İnşallah… Bu konuda Iğdır’a biliyorsunuz biz her türlü desteği veriyoruz.
Hatırlarsanız, Ünlendi Barajı’nı devreye alıyoruz. Onu geçen sefer sormuştunuz.
Havaalanını sormuşsunuz; havaalanının açılışına ben de geldim,
Başbakanımız tarafından açıldı. İnşallah bu meseleyi de Iğdır için çözeriz.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın Yılmaz, buyurun.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Açıklama yapmak istiyorum Sayın Başkan.
Bana “Usulsüz verdi.” diye bir iddiada bulundu. Yani bu bir sataşmadır. Buna
açıklama getirmem lazım.
BAŞKAN – Buyurun.
İki dakika söz veriyorum, yeni bir sataşmaya mahal vermeden.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
9.- Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmaz’ın, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şimdi, kent ormanları Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidarı döneminde
çıkarılan ve onun döneminde uygulanan işlemlerdir. 2004 yılı, Adalet ve
Kalkınma Partisinin iktidar olduğu dönem ve Orman Bakanının talimatıyla Adana
Valisi Cahit Kıraç’ın Orman Bakanıyla görüşmesiyle… Osman Pepe Orman Bakanı.
Bakın, buralara çok dikkat edin. Kent ormanlarında, Sayın Bakan da çok iyi
bilir ki, işletme müdürlüğü teklif eder, bölge müdürlüğü uygun görüşle yazar ve
onay makamı Orman Genel Müdürlüğüdür. Siz çok iyi biliyorsunuz Sayın Bakan.
Onun için “usulsüz” derken kendinizi kastediyorsunuz. Bakın, onay makamı orman
bölge müdürü değil, ben o zaman orman bölge müdürü olarak görev yapıyorum. Ya
çıkardığınız yasalardan haberiniz yok veya söylediğiniz ifadelerin nereye
gittiğini bilmiyorsunuz. Bakın, eğer bunun açıklamasını istiyorsanız, şu anda
Adalet ve Kalkınma Partisinin Milletvekili Osman Kahveci, yaşanan süreçlerin
hepsini biliyor.
Adana’nın milletvekilleri, bunu savunmanız gerekiyor. Adana fuar
alanı Adana’ya son on yılda yapılan en ciddi yatırımdır, yılda 1,5 milyon kişi
geliyor ama sırf benim şahsımda orada bir linç girişimi yapılıyor, imzam
olmadığı hâlde. Bakın, onay makamı Orman Genel Müdürlüğü, teklif makamı İşletme
Müdürlüğü, Orman Bölge Müdürlüğü ara makam, şu anda orayı yasal olmayan hâle
getirdiler ve ben şimdi soruyorum buradan: Orası yasal değilse Adana’nın Valisi
oradan nasıl huzur hakkı alıyor? Oradaki bürokratlar o ÇUFAŞ’tan
nasıl huzur hakkı alıyor?
Sayın Bakan, eğer orası yasal değilse, iki senedir orada müfettiş
görevlendiriyorsunuz. Bir önceki 2 tane müfettiş “Hiçbir suç unsuru yok.” dedi
ama Seyfettin Yılmaz’a suç bulunacak ya 1 müfettiş görevlendirdiler ve görevi
biter bitmez şartları tutmadığı hâlde Teftiş Kurulu Başkanı yaptın mı, yapmadın
mı Sayın Bakan? 100’ün üzerinde Teftiş Kurulu Başkanlığı yapabilecek varken
Seyfettin Yılmaz’ı soruşturan müfettişi geçen hafta Teftiş Kurulu Başkanı
yaptılar ve yasal değil, şartları tutmuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Yani bu intikam dürtüsüyle, bu yanlış
tutumla herhangi bir yere varamazsınız.
İşte, bunlara cevap istiyoruz Sayın Bakanım. Buyurun, bunlara
cevap verin. (MHP sıralarından alkışlar)
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri(Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve Milliyetçi Hareket
Partisi Genel Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli ile 309
Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/873) (S. Sayısı: 328) (Devam)
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 7.11.1982 tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasına eklenen geçici 20’inci maddenin ilk fıkrasında yer alan
“Ekim” ibaresinin “Mayıs” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Halil
Aksoy Murat
Bozlak |
Bingöl Ağrı Adana |
Hasip Kaplan Erol
Dora Hüsamettin Zenderlioğlu |
Şırnak Mardin Bitlis |
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet önergeye katılıyor mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) –
Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen İdris Baluken,
Bingöl Milletvekili.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
geçici madde 20’nin ilk fıkrasının değişikliği üzerine vermiş olduğumuz önerge
üzerine söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bu seçim takvimine baktığımız zaman özellikle mart ayıyla
ilgili bir kaygıyı çok net bir şekilde görüyoruz. Bakın, 1984’ten 2009’a kadar
yapılan 6 yerel seçimin 5’i mart ayının son haftası yapılmış, birisi, sadece 99
seçimi 99’un Nisanın ilk haftasında yapılmış. Yani 6 yerel seçim de aynı mevsim
koşullarında, hani dile getirilen olumsuzluklar herhangi bir sakınca
yaratmıyordu da 21’inci yüzyılın bütün iletişim koşullarının söz konusu olduğu
bu yılda böylesi sıkıntılar yaşanacak, böylesi olumsuzluklar yaşanacak
üzerinden sunulmuş olan gerekçeye, hiçbir şekilde inanmadığımızı belirtmek
istiyorum.
Şimdi, bu Anayasa değişikliğiyle ilgili süreç hakkında da birkaç
husus belirtmek gerekiyor. Bakın, burada, 75 milyonu ilgilendiren bir
değişiklik yapıyorsunuz. Ülkenin her tarafında geleceğini yakından etkileyen
bir seçim sürecinin kararını veriyorsunuz. Bu çalışmayı yürütürken bu
değişiklikle ilgili 3 milyona yakın oy almış bir siyasi partiden görüş bile
almıyorsunuz.
Şimdi, burada bulunmuş olduğunuz sorumluluğunuz eğer bir aile
şirketinin vermiş olduğu bir sorumluluk olmuş olsaydı biz bunu kabul ederdik ve
sizinle bu şekilde görüşmeye de çok meraklı değiliz. Ancak burada 75 milyonu
ilgilendiren bir süreçle ilgili halkın iradesini dikkate almak zorundasınız.
Siyasi görüşlerimize, dünyayı algılama şeklimize, siyaset pratiğimize hiçbir
şekilde katılmayabilirsiniz ama bütün bir memleketi ilgilendiren durumda bizi
muhatap olarak kabul etmek zorundasınız çünkü halka bu yönlü vermiş olduğunuz
sözler var.
Bakın, gerekçeye baktığımız zaman “propaganda ve etkin katılım”
gerekçesi gösterilmiş. Şimdi, siz dinlemekten sıkıldınız ama biz söylemekten
hiçbir zaman sıkılmayacağız. Bakın, propaganda yaptığı için, Barış ve Demokrasi
Partisinin propaganda etkinliğinde çalıştıkları için şu anda 6 milletvekili, 36
belediye başkanı, yüzlerce belediye meclis üyesi ve 8 bine yakın arkadaşımız
cezaevinde bulunuyor. Sadece iki yıl içerisinde 100 bine yakın insanı gözaltına
aldınız yani bir şehir, düşünün, 100 bin kişilik bir şehre yakın bir
popülasyonu BDP’nin propaganda çalışmalarına katıldı
diye gözaltı süreçleriyle, maalesef, uğraştırdınız. Biz bu propaganda yolu
açılsın diye, siyasete etkin katılım sağlansın diye daha Anayasa Uzlaşma
Komisyonu oturmadan önce size yol temizliği önerdik ve bu konuda da aslında
vermiş olduğunuz sözler var. TCK’nın, CMK’nın ilgili
maddelerinde değişiklikler, Terörle Mücadele Kanunu’nun tamamen kaldırılması
aslında bu propaganda ve siyasete etkin katılımın önünü açacak önerilerdi ama
maalesef hiçbirine kulak asmadınız.
Siyasi partilerle ilgili seçim barajları, hazine yardımları sizin
işinize geldiği için… Bölgede pek çok yerde, 2 milletvekili seçeceğiniz yerde 4
milletvekili, 5 milletvekili seçtiğiniz için hiç dokunmadınız. Hazine
yardımından trilyonlarca paralar, maalesef, kasanıza akarken bu halkın
iradesini temsil eden bir siyasal partiye tek bir kuruş aktarılmamasının
vicdani muhasebesini yapmadınız. Doğrusu, biz şaşırıyoruz yani artık AKP’yi
takip ederken de neye inanacağız, neye güveneceğiz, hangi yol haritasını
belirleyeceğiz o konuda da artık şaşırmaya başladık.
Bakın, bu “ileri demokrasi” söylemleri sürekli dillendiriliyor ama
pratikte bahsettiğim tablo var. Sadece son bir hafta içerisinde AKP’nin en
yetkili kişilerinin vermiş olduğu mesajlara ve Başbakanın bugünkü grup
konuşmasına bakalım. Sayın Bülent Arınç burada, Sayın Beşir Atalay, Sayın
Adalet Bakanının özellikle ana dilde savunma, ana dilde eğitim, Kürtçe’nin kamusal alanda kullanılması, yerel yönetimlerde
yetki genişlemesiyle ilgili söylediklerinin tamamını maalesef bugün Başbakan
yapmış olduğu grup toplantısında deyim yerindeyse, tam olarak, üzerini çizecek
şekilde çöpe attı. Dolayısıyla, “ileri demokrasi” söylemi ya da yapacağınız bir
düzenlemeye ne kadar güvenip, buna hangi koşullarda destek sağlanması, güç
sağlanması gerektiği noktasında artık biz bir fikir yürütemiyoruz. Doğrusu,
özellikle son dönemde Başbakanın Cumhurbaşkanlığı seçimi üzerine yapmış olduğu takvimlendirmeyi de son derece tehlikeli buluyoruz.
Ben, sadece şunu belirterek sözlerimi bitireceğim: Barış tacı her
türlü saltanat tacından daha değerli ve daha güzeldir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
1’inci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, maddenin gizli oylamasına Adana ilinden başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına başlandı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 328 sayılı Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesinin gizli oylamasında Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’ın yerine Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalay’ın yerine Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Ekonomi Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayan’ın yerine Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Başbakan
Yardımcısı Ali Babacan’ın yerine Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın yerine Gençlik ve Spor Bakanı Suat
Kılıç, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın yerine
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu’nun yerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik vekâleten oy
kullanacaklardır.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın üye var mı?
Sayın milletvekilleri, oy verme işlemi tamamlanmıştır.
Kupaları kaldıralım.
(Oyların ayırımına başlanıldı)
BAŞKAN – Grupların ittifakı üzerine 2’nci maddenin görüşmelerine
başlıyoruz.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoyuna
sunulması halinde oylanır.
BAŞKAN – 2’nci madde üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına söz isteyen Hasip Kaplan…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yok.
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Atilla
Kart…
CHP GRUBU ADINA ATİLLA KART (Konya) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Anayasa değişikliği teklifinin 2’nci maddesi üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri lütfen yerlerinize oturunuz.
Buyurun Sayın Kart.
ATİLLA KART (Devamla) – Değerli milletvekilleri, yol güvenliği ve
mevsim şartları gerekçe gösterilerek getirilen bir anayasa değişikliği
teklifiyle karşı karşıyayız. Burada, mevsim şartlarına yönelik değerlendirmeyi
yapmaya gerek görmüyorum ama sadece yol güvenliğine yönelik gerekçenin aslında
iktidar adına bir aczin itirafı olduğunu, aczin kabulü olduğunu ifade etmekle yetineceğim.
Bunun ötesinde, bu gerekçelerin tartışmasına, isabetli olup olmadığının
değerlendirmesine girmeyi gerek görmüyorum. Bu değişiklikler yapılırken şu
önemli diye değerlendiriyoruz: Bu değişikliklerle beraber yasal ve anayasal
ihlallerin yapılıp yapılmadığının değerlendirmesini yapmak gerekiyor.
Bakın değerli milletvekilleri, demokrasilerde esas olan seçmen
iradesidir. Seçmen iradesinin üstünlüğünün zedelenmemesi gerekir. Getirilen bu
düzenleme ile 2972 sayılı Yasa’nın, mahallî idareler mevzuatının 8 ve 29’uncu
maddeleriyle Anayasa’nın 127’inci maddesinin üçüncü fıkrası açık bir şekilde
ihlal ediliyor. Bunun yanında, yine, Anayasa Mahkemesinin 14/06/1988 tarih,
1988/14-18 sayılı Kararı’ndaki ilkelerin hepsi de ayaklar altına alınıyor. Çok
bariz bir şekilde hukuki ihlaller yapılıyor.
Bunları, sadece, kayıtlara intikal etmesi, tutanaklara intikal
etmesi adına kısaca ifade ettikten sonra, asıl şu değerlendirmeleri yapmak
istiyorum değerli milletvekilleri: Anayasa değişikliğinin tartışıldığı bir
oturumda, yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili gelişmeler hangi aşamada, nasıl
bir seyir gösteriyor, bunları Genel Kurulla paylaşmak istiyorum. Değerli
milletvekilleri, on yıldır, hasbelkader, milletvekili olarak görev yapıyorum,
son bir yıldır da Anayasa Uzlaşma Komisyonunda, yine, sizlerin teveccühünüzle,
sizler adına bir görev yapıyoruz. Burada, şöyle bir tabloyu görüyorum
Türkiye’de: Nefret ve ayrışma ortamının, söyleminin giderek tırmandığını
görüyoruz. Bu nefret ve ayrışma söyleminin ve ortamının her alanda gerçekleştiğini
görüyoruz. Gerek etnik anlamda gerek inanç anlamında gerek bölgesel anlamda bu
ayrışma ortamının, duygusunun ve nefret söyleminin tırmandığını görüyoruz.
Meslek odaları arasında -çok fazla meslek grubunu ifade etmeden söylemek
istiyorum, bire bir işaret etmeden, vurgulamak adına- İstanbul meslek odasıyla
Diyarbakır meslek odasının birbiriyle olan ilişkilerinde aksamalar görüyoruz,
İzmir meslek odasıyla Hakkâri meslek odası arasında çatışma ortamlarını
görüyoruz, bir güvensizlik ortamını görüyoruz. Böyle bir Türkiye gerçeğiyle
karşı karşıyayız. Biz, böyle bir dönemde, Türkiye’de böylesine bir nefret ve
ayrışma ortamının giderek yeşerdiği, toplumsal barışımızın zedelendiği bir
ortamda ortak paydayı yakalamak durumundayız. Türkiye olarak bir ortak paydayı
yakalamakla hepimiz sorumluyuz. Bu ortak paydayı hep beraber yakalayacağız. Bu
noktada da Anayasa Uzlaşma Komisyonunun, aslında, bu anlamda, tarihî bir
misyonunun olduğunu ifade etmek istiyorum. Peki, bu Anayasa Uzlaşma
Komisyonunun bu misyonuna karşı acaba siyasi parti grupları ve liderler gerekli
özeni gösteriyorlar mı, gerekli dikkati gösteriyorlar mı, gerekli sorumluluğu
gösteriyorlar mı?
Bakın, şunu çok açık olarak ifade ediyorum, doğrudan görüşmeler
yaptık, elbette liderler, siyasi liderler, hepsi de sözde desteklerini ifade
ettiler. Geldiğimiz noktada maalesef Sayın Başbakan dışında, daha doğrusu Sayın
Başbakan dışındaki liderler eylemleriyle de bu desteklerini gösterdiler ama
Sayın Başbakan maalesef bu noktada da yine tutarlı olmadığını, siyaseten samimi
olmadığını, dürüst olmadığını bir kez daha gösterdi.
Muhtelif aşamalarda, Uzlaşma Komisyonunun çalışmalarına karşı
dayatma anlamına gelen, müdahale anlamına gelen yaklaşımlar içinde oldu Sayın
Başbakan. En son, geçen hafta içindeki beyanı, hiçbir şekilde kabul edilebilir,
tevil edilebilir bir beyan değildi. Ne diyor Sayın Başbakan: “Efendim, 31
Aralığa kadar bu çalışmaları bitiriyorsanız bitirin, bitirmiyorsanız ben
gereğini yaparım.”
Bakın, Sayın Başbakanın bu söylemi, en başta Türkiye Büyük Millet
Meclisinin, Genel Kurulun, sizin oy birliğiyle verdiğiniz karara karşı bir
saygısızlıktır, en hafif deyimiyle söylüyorum, en hafif deyimiyle.
Sayın Başbakan ortada Genel Kurulun oy birliğiyle bir teveccühü
olduğu hâlde, Genel Kurulun üstüne çıkarak âdeta ahkâm kesiyor, âdeta ferman
buyuruyor. Orada diyor ki: “Hadi, çalışmanızı 31 Aralığa kadar bitiriyorsanız
bitirin, değilse ben bildiğimi yaparım.” diyor. Bu, hiçbir şekilde kabul
edilemez. Burada aslında Sayın Başbakan, bizim ta bu Uzlaşma Komisyonunun
kuruluşu aşamasında dile getirdiğimiz endişelerimizi, kaygılarımızı Sayın
Başbakan doğruladı. Yani, Sayın Başbakan, bu anlamda, aslında bizi yanıltmadı.
Sayın Başbakan, Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmalarında samimi olmadığını,
dürüst olmadığını, bu süreci siyaseten ve konjonktürel
olarak kullanmak istediğini bir kez daha maalesef doğruladı.
Bakın değerli arkadaşlarım, Anayasa Uzlaşma Komisyonu
çalışmalarını neden önemsiyoruz? Şunun için önemsiyoruz: Biz Sayın Başbakanın
bu anlayışına rağmen, bu müdahaleci, dayatmacı anlayışına rağmen Cumhuriyet
Halk Partisi olarak bu konudaki çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz.
Bunu, öncelikle bir kez daha ifade etmek istiyorum. Anayasa Uzlaşma Komisyonu
çalışmalarını neden önemsiyoruz? Çünkü bu Parlamentoda Adalet ve Kalkınma
Partisi iktidarları döneminde bir müzakere ortamı bulamadık, on yıl boyunca bir
dayatma anlayışı, bir müdahale anlayışı, gece yarısı önergeleri, torba kanun
uygulamalarıyla ve bir parmak demokrasisi uygulamasıyla giden bir süreci yaşıyoruz
ama Uzlaşma Komisyonunda ilk kez gerçekten eşit temsile dayalı bir müzakere
ortamını yakaladık. O ortam sebebiyledir ki Anayasa Uzlaşma Komisyonundan
beklenen toplumsal diyaloğu, uzlaşmayı sağlamak noktasında ciddi bir mesafeyi
yakalamış durumdayız. Ama geldiğimiz noktada, maalesef, yine Türkiye
Cumhuriyeti Başbakanının bu uzlaşmayı, bu diyaloğu sabote eden, Uzlaşma
Komisyonu çalışmalarını fiilen sona erdiren yaklaşımıyla da karşı karşıyayız.
Burada ne çıkıyor karşımıza? Burada şu çıkıyor: Maalesef -bunu gerçekten
üzülerek ifade ediyorum, bu bizim çıkmazımızdır şu anda- Türkiye
Cumhuriyeti’nde demokrasiyi ve toplumsal barışı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın
sakat demokrasi anlayışı sakatlıyor, maalesef torpilliyor. Bunu yaşıyoruz, bunu
görüyoruz, bunu gözlemliyoruz. Bu noktada hepinizi bu anlamda bir özeleştiri
yapmaya davet ediyorum. Şunu görmeniz gerekiyor değerli arkadaşlarım: İzne
bağlı demokrasi olmaz, icazete tabi demokrasi olmaz. Demokrasi eşit anlayışla
gerçekleşir. Demokrasi uzlaşmayla gerçekleşir. Demokrasi dayatmayla olmaz.
Demokrasi müdahaleci bir anlayışla olmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ATİLLA KART (Devamla) - Bunları umarım bu vesileyle bir kez daha
gözden geçirirsiniz, değerlendirirsiniz. Bu değerlendirmelerle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Kart.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, konuşmacı biraz önce
kürsüde konuşmasını yaparken Sayın Başbakanımızı, Genel Başkanımızı suçladı,
sakat bir demokrasi anlayışı olduğuyla suçladı, izin verirseniz…
BAŞKAN – Sayın Elitaş, yeni bir
sataşmaya mahal vermeden iki dakika süre veriyorum sataşma nedeniyle.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
10.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Konya Milletvekili Atilla Kart’ın AK PARTİ Grup
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Anayasa Uzlaşma Komisyonu 24’üncü Dönem Parlamentosunun yaptığı en
önemli uzlaşma komisyonlarından birisi. Siyaseti yakından takip edenler çok iyi
bileceklerdir ki 2007 seçimlerine gitmeden önce Adalet ve Kalkınma Partisi, 12
Eylül darbe Anayasası’nı değiştirmek üzere milletin huzuruna çıktı ve öyle bir
iddia ile seçim taahhüdünde bulundu. Nitekim, 2007 seçimlerinden sonra
yaptırdığımız anayasa değişikliğiyle ilgili çalışma daha henüz netleşmeden,
kamuoyunun bilgilerine sunulmadan büyük bir vaveyla koparıldı, denildi ki:
“Eğer kurucu iktidar olmadığı sürece anayasa değişikliğini yapamazsınız.”
Kurucu iktidar dediği ne? “Darbe yaparak geldiğiniz takdirde kurucu iktidar
olursunuz, ancak o şekilde anayasa yapabilirsiniz.” diyen bir zihniyet vardı
ama 24’üncü Dönem Parlamentosunda çok önemli bir gelişme oldu. Tüm siyasi
partiler -2011 seçimlerinin yaptığı- vatandaşın baskısı sonucunda anayasa
değişikliği konusunda uzlaştılar. Nitekim, Anayasa Uzlaşma Komisyonu kendi
aldığı takvim çerçevesinde, 31/12/2012 tarihine kadar yazma işlemini bitirip
kamuoyunun bilgisine sunma sürecini başlattı. Sayın Başbakan grup
konuşmalarında, Sayın Başbakanın diğer yerlerdeki konuşmalarında Anayasa’yla
ilgili niyetlerini beyan ederken, Uzlaşma Komisyonunun kendi içerisindeki
aldığı karar doğrultusunda onları teşvik etmek amacıyla bu söylemde bulundu.
Ama üzülerek ifade ediyorum, Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyesi bir arkadaşımızın
herhâlde hayatı baskıyla geçtiğinden dolayı, sürekli baskılar altında
kaldığından dolayı, Sayın Başbakanın iyi niyetle ifade ettiği bir sözü,
kendilerine, Anayasa Uzlaşma Komisyonuna baskı yapıldığını ifade etmektedir. Bu
tamamen yanlıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Türkiye'de demokrasiyi şartlarıyla,
kurallarıyla evrensel bir şekilde uygulamak için gayret gösterilmektedir.
Geçmişteki demokratik olmayan davranışlar… AK PARTİ İktidarı döneminde demokrasiyi
taçlandırmak için gayret gösterilmektedir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Elitaş.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve Milliyetçi Hareket
Partisi Genel Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli ile 309
Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/873) (S. Sayısı: 328) (Devam)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin
1’inci maddesinin gizli oylama sonucu:
“Oy Sayısı : 428
Kabul : 378
Ret : 34
Çekimser : 11
Boş : 2
Geçersiz : 3
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Tanju
Özcan Mustafa
Hamarat |
(Bolu)
(Ordu)”
|
Şimdi 2’nci madde üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir ülkede demokrasinin olup olmadığını anlamak için seçim
sistemine bakmak lazım, nasıl bir sistem ve milletin iradesi ne kadar özgür
yansıyor sandığa. Bu ölçüler demokrasinin ölçüleridir. Eğer her iktidar
Meclisteki çoğunluğuna dayanarak bir sonraki seçim dönemlerini kendi
çıkarlarına göre dizayn ederse ve bu dizayn da 12 Eylül darbesinin hukuku,
seçim hukuku, siyasi partiler hukuku, seçmen kütükleri hukuku üzerinde
yapılırsa bunun demokrasi açısından çoğulculuk, katılımcılık, ortaklaşma,
ülkenin güven içinde bir seçim geçirmesi ve güvenli bir seçim yapması, yargı
denetiminde yapmasının koşullarının sağlanması son derece önem arz eder. Ne
yazık ki Türkiye demokrasinin 12 Eylülden bu yana seçim sicili sabıkalıdır.
Seçim sicili ilk başta 1987’de ANAP döneminde başlandı, “Az oyla Meclis
çoğunluğunu nasıl elde ederim.” İlk
tartışmalar o zaman yapıldı. Bakın, 87 tarihli tutanaklara bakarak şunu
söyleyeyim, o dönemlerde anketlerde yüzde 30 çıkıyor ve şöyle söyleniyor:
“Evet” diyor, “Sayın Özal’ın bu konularda yaptığı, yapmak istediği
değişikliklerin sayısı, bugüne kadar siyasi partilerde beş, Seçim Kanunu’nda
dört…” Bugün, bu rekoru AK PARTİ kırmıştır.
Yalnız, bir fark da, son bu Anayasa değişikliğiyle seçim takvimini
öne alma çabası içinde Meclisimizde bir siyasi eküri ekoli açılmıştır. AK PARTİ’den
grup başkan vekilleri, MHP’den grup başkan vekilleri ile anlaşıyorlar; “Anayasa
için rakam 367, sayımız da yetiyor, ana muhalefete gerek yok.” “BDP de parti değildir” diyor bir grup başkan vekili. 3 milyon seçmenin iradesini hakkıyla teslim etmişsek, temsil etmişsek
sandıkta gidip yine o halkın karşısına çıkacağız. O halk, eğer onları hakkıyla ve layıkıyla
temsil etmişsek zaten bunun mükâfatını verip bizi ödüllendirecek ve seçmen
sayımız artacaktır. Yok, yanlış yaptıysak, gerçekten onlara karşı temsil edememişsek
zaten cezalandıracaktır, geçmişte iktidar olan birçok partiyi cezalandırdığı
gibi.
Şimdi, milletin iradesini temsilen bu Mecliste olacağız, bir
arkadaşımız çıkacak, diyecek ki: “Parti değil, ben görüşmem. Ana muhalefet de
ana muhalefet değil, onunla da görüşmem. Yeter, biz de hazırladık teklifi,
Meclise getirdik.”
Arkadaşlar, siyasi ahlak, siyasi ilkeler, demokrasinin ilkeleri
bunlar değildir. Biz bunu böyle görmedik. Şimdi bana şunu söyleyebilir misiniz?
Daha 2009’da şu seçim kanununu çıkarmadık mı buradan? “Yurt dışı seçmen
kütüğü…” Yurt dışı seçmen kütüğünü siz –AR-GE’sini
de, istediğinizi de yapın- bu seçime yetiştirecek misiniz, bana söyler misiniz?
Bunun etik yanını, ahlaki yanını koyabilir mi bu Meclis? Bu iki parti bu
teklifi getirirken bunun hesabını yaptı mı? Nasıl oy kullanacaktır -yurt dışı
seçmen kütükleri- 5 milyon tane seçmen? Hani kütükler, bana çıkarabilir
misiniz? Sayın Bakan, Başbakan Yardımcısı burada oturuyor. Bana çıkarabilir
misiniz bu seçmen kütüklerini, “Bunlar bunlar oy
kullanacak, şöyle yurt dışı seçmen kütükleri oluşturuldu…”
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Mahallî idarelerde yok
yurt dışı seçmen kütükleri.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Bunu biz 2009’da çıkardık. Bakın, biz
burada doğru dürüst bir seçimin koşullarını oluşturmak zorundayız. Bunun
izahını, cevabını veremeyeceksiniz. Bu önergeyi…
Zamanlama önemli değil, muhalefet seçime hazır olmak zorundadır. Evelallah, 2009’da seçimlere girerken 50 belediyeydik, 100
yaptık. Bu seçimlerde 100’ü 200 yapmadığımız zaman burada politika yapmamışız
demektir. Budur, siyaset budur. Ama 2009 seçimlerinde benim Şırnak ilimde iki
ay boyunca bütün il, ilçe örgütlerim, seçim kadrolarının hepsi gözaltına
alındı, tutuklandı ve üstüne de daha belediye başkanları seçilmişler, gözaltına
alındıkları birinci gün İçişleri Bakanlığının yazılı emriyle görevden alındılar
daha savcıya çıkmadan, daha dosyanın kapağını savcılık açmadan. Vallahi böyle
demokrasiyi içinize sindiriyorsanız helal olsun size, afiyet olsun size. Yani
ne diyeyim ben size? Şimdi, eğer burada dört parti grubunun milletin iradesiyle
seçilmediğini iddia ediyorsanız yine helal olsun size. Bildiğinizi okumaya
devam edin.
“Yerel yönetim” denen olay demokrasinin temelidir, tabanıdır. Eğer
siz yerel yönetimlerde demokrasiyi geliştirirseniz onun üzerinde genel
demokrasi gelişir. Şimdi, 29 tane büyükşehir belediyesi getiriyorsunuz. Ben
MHP’ye şaşırıyorum, Allah niye bu yola sevk etti diye soruyorum kendi kendime.
29 büyükşehir belediyesinin en az 3’ünü kaybetmek üzere kurgulanmış bir
sistemle geliyorlar. Onun karşılığında bu sistemde en az 2 tane büyükşehir
belediyesini de biz alacağız.
Şimdi, bakıyorum, Sayın Bal bu kürsüde konuşmuş, elimde tutanak
var, 2009’un. Seçim sistemiyle ilgili hem eleştiriyor hem de ne diyor biliyor
musunuz Sayın Bal? O günden başkanlık-yarı başkanlık sistemine girerek diyor
ki: “Eğer bu sistem, bu seçim anlayışıyla devam ederseniz diktatörlüğe geçme
eğilimindesiniz.” O zaman, siyasi eküri olanlar da
bunun siyasi sorumluluğunun altına girerler. Bu konuda hem kaybederler hem
ellerindeki Balıkesir’i de kaybederler, Manisa’yı da kaybederler. Hadi bunu
anladım, MHP ile AKP, milliyetçi, muhafazakâr, ırkçı veya biz öyle
değerlendiriyoruz, o anlayışta yan yana gelebilir… (MHP sıralarından
gürültüler)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sen kendine bak!
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Siz kendi ırkçılığınıza bakacaksınız!
HASİP KAPLAN (Devamla) – …ben CHP’yi anlayamıyorum, ana muhalefeti
anlayamıyorum. Ana muhalefeti adam yerine koymayacaklar, ana muhalefeti yok
sayacaklar, gelecekler kapınızı çalacaklar, siz “Buyur.” diyeceksiniz. Ben
kapıyı gösterirdim, eğer bu kadar demokrasi anlayışı varsa “Buyurun” derdim, bu
anlayış da yanlış.
Şimdi size şunu açıkça ifade etmek istiyoruz: Evet, siyasette çok
ciddi bir siyaset diline, aracına ihtiyacımız var. Eğer Grup Başkan Vekili
buradaki bir partiyi yok sayıyorsa, başka bir zaman da sıkıştığı zaman
çağırıyorsa, konuşuyorsa veya Danışma Kurulunu İç Tüzük 19’a göre dört parti
grubunun mecburiyeti olduğunu bile bile yapmıyorsa bundan sonraki yaklaşım
tarzında da karşısındakinden bunu beklemesi lazım. Yani, şunu demek istiyoruz:
Biraz daha pikola fındık yiyin ki yanlış
yapmayasınız, ben bunu söylüyorum.
Bakın, siyasetin aracı dil. Eğer siyasetin aracı dili iyi
kullanmazsanız siz altında kalırsınız. Ressamın da renk, müzisyenin de sestir,
siyasetin aracını elbette ki kullanırken demokrasinin dilini kullanacağız.
En iyi, milletin iradesine, nasıl ulaşırız? En iyi, yerel
yönetimlerde, nasıl temsil ederiz? 18 yaş seçimle ilgili kanun geliyor, 29 tane
büyükşehir belediye yasası geliyor, bir taraftan da anayasayı yapmak istiyoruz.
Bölük pörçük, yamalı bir seçim sistemi. 12 Eylül Kenan Evren’in Seçim, Siyasi
Partiler Yasası bu Meclisin boynunda asılı olarak, bu kara lekeyle biz seçime
gidiyoruz. Nerede özgür irade, nerede milletin iradesi, nerede vatandaşın
sandığa ulaşacak iradesi? Ve soruyorum ben yine: Bana, yurt dışındaki seçmen
nasıl oy kullanacak, çıkın bu kürsüden anlatın diyorum. Millete anlatın bunu,
anlatmazsınız, anlatamazsınız çünkü yok öyle bir kütük. Artık Allah size sanal…
(Mikrofon cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) – …ve sanal alanda yapılacak hilelerin
hurdaların neler getireceğini de, bu ülkeye ne zarar vereceğini de görmeniz
gerektiğini söylüyorum. Elbette ki seçim sistemi hepimizin sorunudur.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Hep beraber bu konuları konuşmalıyız.
Biz seçimden kaçmayız. “Seçime hodri meydan!” diyecek tek partiyiz
ama gelin de ortaklaşabilmesini bilelim. Bu kadar basit diyorum, hepinize
saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Fatih Çiftci, Van Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FATİH ÇİFTCİ (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılması Hakkında 328 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin 2’nci maddesi üzerine şahsım adına
söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yerel yönetimler seçimleri Anayasa’nın
127 ve 2972 sayılı Mahallî İdareler Seçimleri Hakkında Kanun’un 8’inci maddesi
uyarınca beş yılda bir yapılmaktadır. En son yapılan yerel yönetimler seçimi 29
Mart 2009 yılında yapılmıştır. Dolayısıyla, mevcut yasal süreler devam
ettiğinde 2014 yılının Mart ayında yapılacaktır. Türkiye’de seçimlerin ve
siyasi propagandanın sağlıklı yapılabilmesi bütün partilerin ortak görüşü ve
hakkıdır. Vatandaşın özgür iradesiyle oy kullanma hakkı olduğu gibi,
siyasilerin de parti programlarını ve kendi katkılarını anlatma zeminine sahip
olmaları en doğal haklarıdır. Bu aşamanın eksikliği ülkede sağlıksız yapılacak
seçimin de nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Yerel yönetimler seçimlerinin
yapılacağı seçim döneminde, ülkemizin coğrafi konumu nedeniyle bazı bölgelerde
kış mevsimi çok ağır ve çetin geçmektedir. Bu nedenle, siyasi partilerin seçim
çalışmalarını ve propaganda faaliyetlerini gerçekleştirmeleri zor olmaktadır.
Ayrıca, vatandaşlarımız da mevsim şartları nedeniyle seçimlere katılmakta,
bilgi almakta ve katkı vermekte büyük zorluklar yaşamaktadır. Yerel seçimlerle
belde sakinleri kendilerini yönetecek yöneticileri beş yıl süreyle
seçmektedirler. Bu süreçte sağlıklı bilgi alıp doğru karar vermesinde mevsim
koşullarının önemli katkısı olacaktır. Yerel seçimler demokrasimizin sağlıklı
bir şekilde gelişip güçlenmesi için de önemli bir süreçtir. Demokrasilerin esas
unsurlarından olan propaganda, vatandaşların bilinçlenmesi, yerel yöneticiler hakkında
yeterli bilgiye ulaşıp seçimlere aktif bir şekilde katılmasını sağlayan önemli
araçlardandır.
Tüm bu nedenlerle, Anayasa’mıza eklenen geçici bir madde ile 2014
yılının Mart ayında yapılacak olan mahallî idareler seçimi 27 Ekim 2013
tarihine alınmış olacaktır. Bu şekilde, insanlarımız çetin kış şartlarında
değil, daha uygun olan ekim ayında ve huzurlu bir şekilde oy verebileceklerdir.
Bu mevsim siyasilerimizin de daha rahat siyaset yapacakları, seçmenlerine
ulaşabilecekleri, kış şartlarından kaynaklanan ulaşım risklerinin minimum
olduğu bir mevsim olacaktır. Vatandaşlarımızın daha sağlıklı bilgilenmesi,
bilgiye rahat ulaşması ve etkin olması nedeniyle milletin iradesinin sandığa
daha doğru yansıması sağlanmış olacaktır.
Değerli milletvekilleri, geçmişte de bu şekilde mevsim şartları
nedeniyle çok olumsuzluklar yaşanmıştır, bunlar inşallah bir daha
yaşanmayacaktır. Tüm bu nedenlerle yerel seçimlerin öne alınması çok daha
faydalı olacaktır. Geçmiş yıllarda, yerel seçimlerin mevsimden kaynaklı,
mevsimsel olumsuzluklar nedeniyle öne alınması istenmiştir. Bu nedenle de kanun
çalışmaları, Anayasa değişikliği gerçekleştirilmiş ancak halk oylaması
nedeniyle olumlu netice alınamamıştır. Bundan sonraki süreç bu zorlu mevsim
şartlarında bugüne kadar yapılagelmiştir. Eminim ki yüce Meclisimizin alacağı
kararla yeni bir sayfa açılacak, bu da toplumumuz, demokrasimiz için hayırlı
sonuçlar doğuracaktır. Seçimlerin öne alınmasının gerekçesi hiçbir siyasi
çıkarın gereği değil, millî irade sandığa yansısın diye yapılmaktadır. Millî
iradenin sandığa şeffaf, anlaşılabilir bir şekilde yansıması için propaganda,
etkin katılım ve doğru bilgi alınmasının çok önemli payı vardır. Mahallî idare
seçimlerinde unutulmamalıdır ki birçok seçim yapılmakta, mahalle ve köy
muhtarlıkları, il belediye meclis üyeleri ve belediye başkanları seçimi
yapılmaktadır. Bu nedenle, seçmene ulaşılması ve kendini anlatabilmesi ve
seçmenin de sağlıklı karar vermesi çok önemlidir.
Bu bağlamda, seçimlerin 2014 yılı Mart ayından 2013 yılı Ekim
ayına çekilmesinin bütün bu zorlukları ortadan kaldıracağını ve ülkemiz
demokrasisine katkıda bulunacağını düşünerek, bu yasanın ülkemize, milletimize
hayırlar getirmesini niyaz ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde on dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Tanal ve Sayın Kurt sisteme girmişlerdir.
Sayın Tanal, buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İstanbul ili Tuzla ilçemizde Cezeri
Meslek Lisesinin sorunlarından… Sınıflar 45 kişiliktir. Gerçekten 45 kişilik
sınıflar ne zaman sayı itibarıyla aşağı indirilecektir? Devamı olarak, meslek
lisesinde makine işleri bölümü yoktur, meslek lisesinde kaynak işleri bölümü
yoktur, ağaç işleri bölümü yoktur. Bu açıdan, Tuzla’nın nüfusu 200 bin olduğu
için… Aynı zamanda, Tuzla ilçemiz sanayi ağırlıklı bir ilçe ve bu açıdan
kaliteli, kalifiye elemanın yetişmesi açısından bu bölümlere ihtiyaç vardır,
bunlar ne zaman giderilecektir?
Ayrıca, FATİH Projesi çerçevesinde okullarımızda süt
dağıtılmamaktadır. Bu ne zaman dağıtılacaktır?
Tuzla ilçemizin Hilmi Sonay İlköğretim Okulunda sınıflar 60
kişiliktir. Bunlar normal standartlara ne zaman inecektir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Kurt…
KAZIM KURT (Eskişehir) – Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, Anayasa’yı değiştiriyoruz ve temel gerekçemiz
demokrasi. Demokrasi taleplerini dile getiren insanlar coplanırken, biber
gazıyla enterne edilirken, siz bu yasalarda sürekli AKP lehine geliştirilecek
olaylar gerçekleştirmeye çalışıyorsunuz. Oysa, Belediye Yasası’nda belediye
meclisinin seçilme yöntemini hiç değiştirmeden nasıl temsilde adaleti
sağlayacaksınız ve yerel demokrasiyi nasıl oturtacaksınız? Gerçekten merak
ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Bulut…
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, son zamanlarda MHP’li belediyelere sürekli
müfettişler gönderilmekte, operasyonlar yapılmakta. Seçimlerin yaklaştığı bu
süreç içerisinde, yapılan hareketin, itibarsızlaştırma, gözden düşürme adına
yapılışını etik buluyor musunuz? Hükûmetin bu davranışını demokratik olarak
değerlendiriyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Aslanoğlu…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Bakanım, bugün 3
milletvekilimize biber gazı sıkıldı. Vicdanınızda hiç rahatsız olmadınız mı? Bu
arkadaşlarıma acaba sordunuz mu: “Nedir? Gözünüze biber gazı sıkıldı…”
Hastaneye gitti bu arkadaşlarımız. Acaba vicdanınız rahat mı? Bir
milletvekiline biber gazı sıkılmasından Meclis olarak ben utanıyorum, bu utancı
size de bildiriyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Sayın Bakan, buyurun.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Öncelikle, ben,
sorulara cevap vermeden önce bir hususa açıklık getirmek istiyorum. Seçimlerin
Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un 94/A maddesinin üçüncü
fıkrasında şöyle bir hüküm var: “Yurt dışı seçmenler, milletvekili genel
seçimi, Cumhurbaşkanı seçimi ve halkoylamasında oy verebilirler.” Yurt dışında
yaşayan vatandaşlarımızın oy kullanması sadece bu üç seçimle alakalıdır,
mahallî idareler seçiminde yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın oy kullanması
söz konusu değildir. Öncelikle, yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermemesi için
bunun altını çizmek istedim. Sadece milletvekili genel seçimi, Cumhurbaşkanlığı
seçimi ve halk oylamasında oy kullanabilecekler, mahallî idareler seçimlerinde
oy kullanma imkânı yasal çerçevede gözükmüyor. O nedenle, burada mahallî
idareler seçimine dönük bir sorun yaşanması söz konusu değildir, onu özellikle
ifade etmek isterim.
Sayın Tanal’ın sorusu, tabii, Millî Eğitim Bakanlığıyla alakalı.
Eğer uygun görürlerse buna yazılı cevap vermek daha faydalı olur. Çünkü şu anda
hem yanımdaki bana bilgi aktaran arkadaşlar konuyla ilgili değil hem de benim
size bu konuda doğru bir bilgilendirme yapma imkânım şu anda yok. Buna yazılı
cevap verelim, doğru bilgileri sizlerle paylaşmış olalım.
Sayın Kurt’un demokrasi talepleriyle başlayan bir değerlendirmesi
oldu. Tabii, sorudan ziyade bir değerlendirme olarak ben onu görüyorum. Yapılan
bu düzenleme, tamamıyla seçmenlerin yerel yöneticilerinin yapacakları
propagandaları daha sağlıklı izlemeleri, takip etmeleri, propaganda yapan
belediye başkanları, belediye meclisleri, il genel meclisleri, bütün bunların
daha rahat propagandalarını yapabilmeleri, seçmenlerine daha kolay
ulaşabilmeleri ve seçmen iradesinin daha doğru, daha rahat bir şekilde sandığa
yansımasını temin etmeye dönük bir düzenlemedir. Bunun arkasında bir hesap
aramanın -demin de söyledim- hiçbir anlamı yoktur çünkü bugün, belediyelere
baktığınızda, belediyelerin -demin rakamını verdim- yaklaşık yüzde 56’sı AK PARTİ’li belediyelerden oluşuyor. MHP’li belediyelerden
oluşanları da koyduğunuzda esasında bu rakam daha da yüksek oluyor yani iki
parti grubu bir araya gelmiş, bu kadar belediye ellerinde var, seçime
gidiyorlar “Seçimi öne alalım.” diyorlar yani bu kadar belediyeyi beş buçuk ay
önce hemen bırakmaya hazırlar. Eğer CHP bunları almaya hazırsa o zaman seçimde,
meydanda çalışılır, sandıkta vatandaşımız değerlendirmesini yapar ve
belediyeleri değiştirebilir, başka partilere verebilir.
Bu noktada biz bir hesap içinde olmuş olsak elimizde bu kadar
belediye varken seçim kararı alma cihetine gitmezdik. Bizim böyle bir hesabımız
yok. Milletin huzuruna çıkmaktan, milletimize hesap vermekten her zaman şeref
duyduk. Bu o anlamda, bir erken hesaba çıkalım, erken hesabımızı verelim,
vatandaş da kimin hesabını görecekse kendisi sandıkta görsün.
Diğer seçim kanunları, siyasi partiler kanunları içerisinde
antidemokratik hükümler var. Onların darbe dönemi kanunları olduğunu bizler de
biliyoruz. O kanunların baştan aşağı yeniden yapılması bu Parlamento için de
bir vazifedir. Onun da zaman içerisinde yeniden yapılacağına inanıyoruz ve
bizim de bu konuda -bakın- kamuoyuna taahhüdümüz var, bu kanunları yeniden,
önümüzdeki süreç içerisinde Parlamentoyla beraber yenileyeceğiz. Yeni bir seçim
kanunu, yeni bir seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkında kanun…
Diğer kanunları değiştirmemiz lazım. Biz bu noktada kamuoyuna en son kongrede
de taahhüdümüzü yineledik. Önümüzdeki süreç içerisinde bu çalışma yapılacaktır.
Sayın Bulut’un belediyelerle ilgili sorusu. Tabii belediyelerle
alakalı tümü üzerindeki görüşmeler sırasında bir açıklama yaptım. Şu anda
Türkiye’de görevde bulunan gerek AK PARTİ’li gerek
CHP’li gerek MHP’li gerek BDP’li ve gerekse bağımsız
belediye başkanlarıyla ilgili herhangi bir ihbar, şikâyet vesaire olduğu zaman
ilgili kurumlar elbette ki bu ihbarlar, şikâyetler doğru mu, değil mi, bunlar
ne kadar haklı, ne kadar haksız, bunlara ilişkin bir inceleme yapmak zorunda,
yaptırmak zorunda. Eğer hiçbir inceleme yapmadan önüne gelen evrakı tamam buna
gerek yok diye gönderirse o zaman daha büyük bir yanlış yapılmış olur. Belki
bir yanlışlık var, bir haksızlık var, bir yolsuzluk var, bir kanunsuzluk var,
onun üzeri örtülmüş olabilir. Buna hiç kimsenin hakkı yoktur. Böyle bir ihbar,
şikâyet geldiği zaman elbette bununla ilgili yasaların çizdiği çerçevede yetkiler
kullanılır, kullanılıyor da. Bu noktada seçime dönük bir çalışma yapılması da
söz konusu değil. Verdiğim rakamlar çok açık. Hem AK PARTİ’li
belediyelerden hem CHP’li hem BDP’li hem de MHP’li
belediyelerden yüzlerce belediye başkanı hakkında böylesi incelemeler ve
soruşturmalar var. En fazla inceleme yapılan belediye başkanları da AK PARTİ’li belediye başkanları. Eğer biz öyle bir hesabın
içerisinde olmuş olsak AK PARTİ’li belediye
başkanlarına dönük böyle bir inceleme izni vermeyiz. Ayrıca soruşturma izni
verdiklerimize baktığınızda orada da en fazla AK PARTİ’li
belediye başkanlarıyla ilgili soruşturma izni verildiğini görüyoruz. Şu anda
devam edenlerin içerisinde de her partiden belediye başkanı var, AK PARTİ’den de belediye başkanları var. Bunların hiçbirisini
seçime dönük itibarsızlaştırma hesabı içinde yapılan işlemler olarak görmemek
göstermemek lazım çünkü sadece bugünün rakamları değil bu rakamlar, 2009’dan
beri gelen süreçlerde ortaya çıkan rakamlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Bundan sonra da bir
şey olduğunda elbette ki onu da soruşturmak lazım, incelemek lazım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Bakan, biber gazına bir
şey söylemediniz.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Yanlış…Sürem yetseydi
cevap verecektim.
BAŞKAN – Madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclis Başkanlığına
Görüşülmekte olan 328 sıra sayılı Yasa Teklifi’nin
2. maddesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Madde 2- Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoyuna
sunulması halinde yayımından itibaren 90 gün içinde halkoyuna başvurulur.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Genç…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklikle referandumun kanunun yayımından sonra 90 gün içinde
yapılması öngörülmüştür.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
2’nci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, maddenin gizli oylamasına Adana ilinden başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına başlandı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 328 sayılı Kanun Teklifi’nin 2’nci maddesinin gizli oylamasında Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’ın yerine Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Başbakan Yardımcısı
Beşir Atalay’ın yerine Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Ekonomi Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayan’ın yerine Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Başbakan
Yardımcısı Ali Babacan’ın yerine Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın yerine Gençlik ve Spor Bakanı Suat
Kılıç, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın yerine
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu’nun yerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik vekâleten oy
kullanacaklardır.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı? Yok.
Oy verme işlemi tamamlanmıştır.
Lütfen kutuları kaldıralım.
(Oyların ayrımına başlandı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 2’nci
maddesinin gizli oylama sonucu:
“Oy Sayısı : 418
Kabul : 369
Ret : 33
Çekimser : 10
Boş : 4
Geçersiz : 2
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Tanju
Özcan Mustafa
Hamarat |
(Bolu)
(Ordu)”
|
Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin birinci
görüşmeleri tamamlanmıştır. İkinci görüşmeye, en az kırksekiz saat geçtikten sonra başlanabilecektir.
Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 10 Ekim 2012
Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.