TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
4’üncü
Birleşim
4
Ekim 2012 Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Rize Milletvekili
Hasan Karal’ın, Camiler ve Din Görevlileri Haftası’na ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun,
fındık fiyatlarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Hakkâri Milletvekili Adil Kurt’un, Hakkâri’nin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 19 milletvekilinin, engelli vatandaşlarımızın
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/358)
2.- Afyonkarahisar
Milletvekili Kemalettin Yılmaz ve 22 milletvekilinin, Afyonkarahisar ilindeki
jeotermal kaynakların etkin kullanımı ve jeotermal kaynakların çok amaçlı kullanılabilmesi
ile ilgili sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/359)
3.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçay ve 19 milletvekilinin, su kaynaklarının tespiti ile etkin idare ve koruma
yöntemlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/360)
B) Önergeler
1.- Ankara Milletvekili Sinan
Aydın Aygün’ün, İçişleri Komisyonu üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin önergesi
(4/59)
2.- Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu’nun, Suriye ile ilgili Başbakanlık tezkeresi görüşmelerinin kapalı
oturumda yapılmasına ilişkin önergesi
C) Gensoru Önergeleri
1.- Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş ve 103 milletvekilinin, izlemekte
olduğu dış politikanın tehlikeli ve gerçeklerden uzak olduğu, ulusal çıkarlarla
bağdaşmadığı ve yasama organı ile halktan gizlendiği iddiasıyla Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/13)
D) Tezkereler
1.- Suriye’deki durumun
oluşturduğu tehdit ve riskler çerçevesinde hudut, şümul, miktar ve zamanı
Hükûmetçe takdir ve tespit edilmek kaydıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı
ülkelere gönderilmesi ve görevlendirilmesi ile gerekli düzenlemelerin Hükûmet
tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için, Anayasa’nın 92’nci
maddesi uyarınca bir yıl süreyle izin verilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/1008)
2.- Dışişleri Bakanlığının, isim ve unvanları belirtilen bazı
görevlilerinin Bakanlığı temsilen kapalı oturum süresinde salonda bulunmalarına
dair tezkeresi
3.- Millî Savunma Bakanlığının, isim ve unvanları belirtilen bazı
görevlilerinin Bakanlığı temsilen kapalı oturum süresinde salonda bulunmalarına
dair tezkeresi
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan’ın, 3 Ekim 2012 Çarşamba günü kabul edilen Danışma Kurulu önerisini,
bugünkü birleşimde görüşülecek Başbakanlık tezkeresiyle ilgili olduğunu düşünmedikleri
için imzaladıklarına ve parti olarak savaş tezkerelerini hiçbir zaman kabul
etmediklerine, her zaman barış yanlısı olduklarına ilişkin bir açıklaması
VII.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER
1.- İzmir Milletvekili Oktay
Vural, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ve Yalova Milletvekili Muharrem
İnce’nin, Suriye’yle ilgili Başbakanlık tezkeresinin kapalı oturumda
görüşülmesine ilişkin talebin yerine getirilmesinin İç Tüzük’e uygun olup olmadığı
hakkında
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin CHP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
IX.- KAPALI OTURUMLAR
ÜÇÜNCÜ OTURUM
(Kapalıdır)
X.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan
Üyeliklere Seçim
1.- İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı:
156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporları
(1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
raporları (1/567) (S. Sayısı: 197)
XII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Celal Adan'ın, Kasım 2002'den bu
yana ülkemizde yapılan imar değişikliklerine ilişkin Başbakandan sorusu ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/8739)
4 Ekim 2012 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 10.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Fatih ŞAHİN (Ankara), Muhammet Rıza YALÇINKAYA
(Bartın)
------ 0 ------
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 4’üncü Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN –
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre vereceğim.
Sayın
milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını
bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını
görevli personel aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce,
üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim; konuşma süreleri beşer
dakikadır. Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir; Hükûmetin süresi yirmi
dakikadır.
Gündem dışı ilk
söz, Camiler Haftası münasebetiyle söz isteyen Rize Milletvekili Hasan Karal’a
aittir.
Buyurun Sayın
Karal. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Rize Milletvekili Hasan Karal’ın, Camiler ve Din Görevlileri Haftası’na
ilişkin gündem dışı konuşması
HASAN KARAL (Rize)
– Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Camiler ve Din Görevlileri
Haftası’yla ilgili grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Öncelikle bu haftanın ülkemiz, milletimiz ve tüm din
görevlilerimiz için hayırlı ve başarılı hizmetlere vesile olmasını
Cenabıallah’tan niyaz ediyorum.
Camiler, Sevgili
Peygamberimizin yaşadığı dönemden bugüne kadar, İslam tarihi boyunca, yediden
yetmişe her yaştan kadın ve erkek Müslüman’ın bir araya geldikleri, ibadetin
yanı sıra ilim öğrendikleri, toplumun meselelerinin ele alınarak çözüme
kavuşturulduğu yerler olmuştur. Bu sebeple, camilerin sosyal hayatın merkezinde
yer aldığını, bir diğer deyişle, hayatın kalbinin camilerde attığını
söyleyebiliriz. Bu sebeple, camiler hayatın çevresinde daire daire toplandığı
öz yuvalar olmuş, hayatın her şubesine ilk ışık camiden tutulmuştur.
İnancımızdan ibadetimize, ahlakımıza kadar sahip olduğumuz tüm değerlerimiz ve
bu değerler çerçevesindeki yaşam biçimimizin temelini oluşturan Kur’an ve
sünnet, en köklü müesseselerimiz olan camiler vasıtasıyla günümüze ulaşmıştır.
Cami, mümin ve
Müslüman kalplerin birbirine kaynaşmasından doğan bir kutsal varlık, kutlu bir
bütündür. Camiler, halk ruhunun sağlığını koruyan ilahi kuruluşlardır. Cami,
mihrabıyla bir mabet, minberiyle bir toplum, kürsüsüyle bir okuldur. Cami,
halkın hayatına kök salmış ulu bir çınardır. Cami, İslam toplumunun yaşayışında
bütün hayat faaliyetlerinin açıldığı bir kaynaktır, temel müessesedir yani
camiler herkesi çatısı altında toplamanın ötesinde, tüm hayırlı hizmetleri
bünyesinde toplayan en etkin ve yaygın sosyal hizmet kurumlarıdır. Bu sebeple,
ecdadımız camiyi merkeze alarak, sıbyan mektebinden kütüphaneye, kervansaraydan
hamama, aşevinden hastaneye, çarşıya kadar hayatın bütün ihtiyaçlarını cami
etrafına serpiştirmiş ve bunun adına da “külliye” demiştir.
Bugün camilerimiz
mimari ve estetik yapısıyla erkeği kadını, büyüğü küçüğü, toplumun her kesimine
hitap eden düzenlemeleriyle, iç-dış temizlik, tertip ve düzeniyle ibadetinden
eğitimine insana huzur ve mutluluk veren faaliyetleriyle bir cazibe merkezi hâline
dönüştürülmelidir.
Bilindiği üzere, genel idare içerisinde
yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında
kalarak İslam dininin inanç, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme,
din konusunda toplumu aydınlatma ve ibadet yerlerini yönetme görevini yerine
getiren bir kamu kurumudur. Bu ulvi görevin yerine getirilmesinde vatanımızın
her köşesinde ve yurt dışında en zor şartlarda bile olsa mesai kavramı tanımadan
görev yapan, insanlarımızla iç içe yaşayarak dertleriyle dertlenen, aralarında
uzlaştırıcı ve bütünleştirici bir tutum sergileyen, dinî konularda onları
aydınlatan ve sosyal problemlerine çözüm arayan, sorumluluk bilincini hiçbir
zaman kaybetmeyen din görevlilerimizin de önemli bir yeri vardır. Bu nedenle,
bütün din görevlilerimizi takdir ediyor, onların toplumun her kesiminden teşvik
ve saygı görmesine, hayat standartlarının sosyal ve ekonomik yönden
iyileştirilmesine ve toplum içinde hak ettikleri yeri almalarına olan
ihtiyacımızı bu vesileyle bir kez daha dile getirmeyi gerekli görüyorum.
Din görevlisi bu alanda görevini ifa
ederken insanlarımızı oldukları gibi kabul etmeye ve onların düşüncelerine
saygı göstermeye, mezhep, eğitim, kültür ve cinsiyet ayrımı yapmadan toplumun
her kesimine eşit hizmet sunmaya, toplumun bütün kesimlerinin beklediği ve
ihtiyaç duyduğu sevgiyi vermeye, itici ve bıkkınlık verici söz ve
davranışlardan uzak durmaya, kendisi ve toplumuyla barışık ve tutarlı yaşamaya
azami hassasiyet göstermelidir. Din görevlisi “Beşikten mezara kadar ilim
öğreniniz.” düsturunu en iyi anlayarak kendisini sürekli öğrenmeye ve
geliştirmeye kilitlemeli, öğrenim seviyesini yükseltmeli, zihnini çağın
gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatmalıdır.
Din görevlilerimizin ülke genelinde
toplumun bütün kesimlerine yönelik olarak gerçekleştirdikleri ve giderek
yoğunluk kazanan sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerin yanında çevre
bilinci oluşturma, insan hakları, eşitlik, hoşgörü, sevgi ve barış gibi
evrensel değerleri pekiştirme yönünde harcadıkları her türlü çaba takdir ve
iftiharla izlenmektedir.
Ülkemizin aydınlık dolu yarınlarının
inşasında İslam dininin samimiyet dini olduğunu içtenlikle benimseyen ve buna
uygun davranışlar içinde bulunan, misyonuna sahip çıkarak gelişmeler ışığında
vizyonunu oluşturan din görevlilerine önemli görevler düştüğünü bir kez daha
vurguluyor, ülkemiz, milletimiz ve tüm din görevlilerimiz için Camiler ve Din
Görevlileri Haftası’nın hayırlı ve başarılı hizmetlere vesile olmasını Cenabıallah’tan
niyaz ediyor, yüce heyetinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın
Karal, teşekkür ediyorum.
Gündem dışı ikinci
söz, fındık fiyatları hakkında söz isteyen Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlu’na aittir.
Buyurun
Karaahmetoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, fındık fiyatlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
SELAHATTİN
KARAAHMETOĞLU (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yeni yasama
yılının hayırlı olması dileklerimle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Fındık konusunda,
fındık üreticilerinin sorunları konusunda söz aldım. Bugünkü gündem gereği konuşmamı
ikiye bölmek durumundayım. Önce fındık üreticisinin sorunlarıyla ilgili
konuşmak istiyorum.
Geçen sezon fındık
7 liradan kapandı, bu yıl da fındık sezonu 4 liradan açıldı. Ne oldu da arada
üretici aleyhine 3 liralık bir kayıp ortaya çıktı? Fındık fiyatları
açıklandıktan sonra gerçekten bölgemizde iktidar partisinin milletvekillerinin
de bu fiyatlardan rahatsız olduğunu gördük. Partilerini koruma refleksiyle,
kafa karıştıran, bilgi kirliliği yaratan açıklamalarda bulundular. Örneğin, Giresun
Milletvekili Sayın Canikli on yıldır gizli bir elin fındık üzerinde oyun
oynadığını anlattı. Bu gizli el kimdir? On yıldır iktidarda kim var? On yıldır
iktidarda siz değil misiniz? Gizli eli niye bulmadınız? Biz de gizli elin
olduğunu on yıldır söylüyoruz ve bu konuda bulunması için de size destek
vermeye hazırız. Gizli el kimdir? Gizli el, üreticinin sigortası olan,
güvencesi olan FİSKOBİRLİK’i ortadan kaldıranlardır, gizli el odur.
Yine Sayın Canikli
“Fındık fiyatları belli bir miktarın altına düştüğünde müdahale ederiz” diyor.
Siz iktidara geldiğinizde fındık fiyatları 1,6 liraydı yani müdahale etmeniz
için fındık fiyatının 1,5 liraya mı düşmesi gerekiyor? Farklı kuruluşların
yaptığı değerlendirmelerde
Bugün erken
toplandık, gündem belli. Başını ABD’nin çektiği kapitalist emperyalist
sistemlerin bunalımını çözmek için yapılan senaryolar var. ABD’nin geçirdiği
ekonomik bunalım dünyada tüm ülkeleri de etkiliyor ve ülkemiz de bundan etkilenmiş
durumda. Hükûmetin, siyasal iktidarın da bu ekonomik bunalımlar karşısında
sağlıklı ekonomik tedbirler aldığını söylemek mümkün değildir. Onun için de
ülkemizde derinleşen ekonomik sıkıntıları çözmek adına demokratik yapıdan biz
de totaliter, otoriter bir yapıya geçtik ve dünyanın bütün ülkelerinde,
faşizmin yaşandığı bütün ülkelerde de burjuva demokrasisinden faşizme geçişin
en büyük nedeni de büyük sermayenin, finans kapitalin sorunlarının
derinleşmesidir. Bu da bugün Türkiye’de uygulanmaktadır ve bu sorunları çözmek
için iki klasik yöntem kullanılmaktadır. Birisi, geniş emekçi halk kitlelerinin
üstüne ağır vergi ve zam yükleriyle sistemin tüm sorunlarını yüklemektir. Eğer
bu da başarılı olmazsa kapıda savaş var demektir ve bugün de ülke savaşla karşı
karşıyadır. Hiç kimse bu ülkeyi savaşa taşıma hakkına sahip değildir. (CHP
sıralarından alkışlar) Ve bugün Suriye sınırında yaşanan olaylarda kendi iç
sorunlarıyla uğraşan Suriye’nin bilinçli olarak Türkiye’ye saldırması söz
konusu olamaz. Eğer bugün bir sınır ihlali olduysa bu sınır ihlalinin arkasında
olan güçler, Özgür Suriye Ordusunu destekleyen kimlerse bu sınır ihlalini
yapanlar da onlardır. Dünyada haklı olan bir savaş türü vardır. Bu da
emperyalizme karşı verilen savaş mı? Örnek mi istiyorsunuz? Bizim Ulusal
Kurtuluş Savaşı’mızdır. (CHP sıralarından alkışlar) Onun için diyorum ki:
Kahrolsun emperyalizm ve iş birlikçileri, kahrolsun faşizm. Yaşasın barış,
savaşa hayır diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Karaahmetoğlu.
Gündem dışı üçüncü
söz Hakkâri’nin sorunları hakkında söz isteyen Hakkâri Milletvekili Sayın Adil
Kurt’a aittir.
Buyurun Sayın
Kurt.
3.- Hakkâri Milletvekili Adil Kurt’un, Hakkâri’nin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
ADİL KURT
(Hakkâri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hakkâri ilimizin sorunları
üzerine söz almış bulunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, savaşa ve
tezkereye bu kadar şartlanmış bir ortamda bir kentin sorunları ne kadar
dikkatle dinlenir, ilgililer o sorunları ne kadar not alırlar doğrusu merak
ediyorum ama yine de her hâlükârda Hakkâri’nin sorunlarının, buradan, kürsüden,
bilinir olmasını içtenlikle arzuluyorum.
Ülkemizin olağanüstü
hâl koşullarında yönetilen tek ilinden söz ediyorum hatta. Devlet, son iki
yıldır Hakkâri’yi olağanüstü hâl koşullarında yönetiyor. Sadece bir örneğini
vereyim: Hakkâri Çukurca ilçemizin nüfusu 5 bindir. Çukurca ilçemiz ve
çevresinde konuşlandırılmış, sabit ve geçici güvenlik gücü sayısı 28 binin
üzerindedir. Yani, her bir sivile 3 güvenlik görevlisinin düştüğü bir ilçe. Hakkâri
merkezin bundan farkı yok, Yüksekova’nın buradan farkı yok, Şemdinli’nin bundan
farkı yok. Ama orada devletin güvenlik güçlerinin zırhlı araçlara ve
karakollara sabitlendiğini, oradan çıktığı andan itibaren sıcak temasın ve
çatışmaların olduğu bir ortam.
Hükûmet, devlet
yetkilileri gerçekleri gizlemeye çalışsalar da gerçek şu ki, Hakkâri’de geride
bıraktığımız iki buçuk ay içerisinde yani 19 Hazirandan bugüne ortalama her gün
10 kişi yaşamını yitiriyor. Siz bu gerçekleri görmezden gelebilirsiniz, bu
gerçekleri kamuoyundan gizleyebilirsiniz ama Hakkârili çok iyi biliyor ki,
Yenimahalle’nin yarısının trafik ulaşımı devlet tarafından engellenmiş;
gerekçe, güvenlik. Kent imar planı içerisindeki yollar devletin valisinin
talimatıyla kum, çakıl doldurularak trafiğe kapatılıyor ve o kentin mahallelisi
kendi evinin önüne aracıyla gidemiyor. Siz bu gerçeği görmezden gelebilirsiniz.
Bakan çıkıp diyor
ki: “Hakkâri’de biz petrol bulduk ama güvenlik nedenleriyle yerini
açıklamıyoruz, güvenlik nedeniyle çıkarmıyoruz.”
Sayın Bakan,
günaydın! Siz yerini görmemiş olabilirsiniz, açıklamıyor olabilirsiniz ama
gidin, Hakkâri’de yaşı on beşin üzerinde olan herkes sizi o petrolün olduğu
bölgeye götürür, herkes biliyor. Hakkâri’nin Berçelan bölgesinde petrol olduğu
1970’li yıllarda tespit edildi. Kırk yıldır devlet güvenlik gerekçeleriyle
Hakkâri’den petrolü çıkarmıyor, madenler hakeza. Her tarafa karakol yapmak
yerine yatırım yapmayı tercih etmiş olsaydınız, eğer her tarafa karakol yapıp
sonradan “Oraya yatırım yapıyoruz.” demeyi tercih etmemiş olsaydınız, yüzünüzü
biraz gerçeklere dönmüş olsaydınız, eğer devletin yüz yıllık süre içerisinde…
Bakınız 1936’da Hakkâri il olarak ilan edilmiş, vali tayin edilmiş Hakkâri’ye.
Bu süre içerisinde devletin Hakkâri’ye yaptığı tek bir yatırım var: Et Balık
kombinası, Yüksekova’da. İstihdam amaçlı başka hiçbir yatırım yapılmamıştır
Hakkâri’de. Orada şimdi ne var? Et kombinasını devlet 97 yılından bugüne kadar “efeler”
taburu olarak kullanıyor. Fabrikayı kışlaya çevirmişsiniz. 10 milyon küçükbaş
hayvan potansiyelinin olduğu bir yeri siz bu şekilde değerlendirirseniz ve
güvenlik konseptiyle yaklaşırsanız, olağanüstü hâl koşullarında yönetirseniz,
kusura bakmayın, oradaki halk da size teveccüh göstermez ki son tablo da bunu
gösteriyor.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın
Kurt, teşekkür ediyorum.
Gündem dışı
konuşmalar tamamlanmıştır, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve
19 milletvekilinin, engelli vatandaşlarımızın sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/358)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Engelli
vatandaşlarımızın yaşadıkları sorunların araştırılarak, alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasa’nın 98. ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve
105. maddesi uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ve talep
ederiz.
1) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
2) Ali Uzunırmak (Aydın)
3) Oktay
Vural (İzmir)
4) Mehmet
Şandır (Mersin)
5) Emin Çınar (Kastamonu)
6) Ali Öz (Mersin)
7) Celal Adan (İstanbul)
8) Reşat Doğru (Tokat)
9) Seyfettin
Yılmaz (Adana)
10) Hasan Hüseyin
Türkoğlu (Osmaniye)
11) Ali
Halaman (Adana)
12) Durmuş Ali
Torlak (İstanbul)
13) Enver
Erdem (Elâzığ)
14) Necati Özensoy
(Bursa)
15) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
16) Mehmet
Erdoğan (Muğla)
17) Özcan Yeniçeri
(Ankara)
18) Alim Işık (Kütahya)
19) Kemalettin
Yılmaz (Afyonkarahisar)
20) Muharrem Varlı
(Adana)
Gerekçe:
Türkiye nüfusunun
önemli bir bölümü engelli vatandaşlarımızdan oluşmaktadır. En son açıklanan
verilere göre, ülke nüfusumuzun yüzde 12,29'u yani 8,5 milyonu engelli olarak
yaşamını sürdürmektedir.
Ülkemizdeki 8,5
milyon engelli nüfusu 3 milyon 783 bin kişisi erkek ve 4 milyon 648 bin kişisi
de kadın engelli vatandaşlarımızdan oluşmaktadır. Erkek engellilerin toplam
nüfusa oranı yüzde 11,1 ve kadın engellilerin oranı da 13,4 tür. Ayrıca,
engelli nüfusun yüzde 12,69'u kentlerde, yüzde 11,67'si de kırsal kesimde
yaşamaktadır.
Dünyadaki engelli sayısı 500 milyonu aşmıştır. Veriler,
dünyada birçok ülkede her 10 kişiden birinin fiziksel ve zihinsel bozukluklar
nedeniyle engelli olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle, engellilerle ilgili
düzenlemeler bütün ülkeler için sınırları aşmış durumdadır. Bu nedenle,
engellilerle ilgili düzenlemeler; seyahat ve turizm gibi hareketlilikler göz
önünde bulundurularak yapılmalıdır.
Engellilerimizin toplumla bütünleşmesini sadece
engelliler ve aileleri ile sağlayamaz. Bu bütünleşme, başta devletimiz olmak
üzere toplumun bütün kesimlerinin katılımı ile ancak sağlanabilir. Ülkemizde bu
bütünleşme, bugüne kadar maalesef tam anlamıyla sağlanamamıştır. Çünkü
engellilere yönelik ülkemizde gerçekleştirilen eğitim, istihdam ve
rehabilitasyon gibi hizmetler çok cılız yatırımlar olarak kalmaktadır.
Engelli vatandaşlarımızın toplum içerisinde yaşamalarını
kolaylaştıracak imkân ve olanakların acilen hayata geçirilmesi çok büyük önem
arz etmektedir. Engelli vatandaşlarımız sokakta ve günlük hayatta her gün çok
büyük engellerle karşılaşmaktadır. Ülkemizde gerçekleştirilen yetersiz
düzenlemeler, engelli vatandaşlarımızın kaldırımlarda bile tek başına hareket
etmelerini zorlaştırmaktadır.
Toplu taşım araçları, havalimanları, alt geçit ve üst
geçitler başta olmak üzere, park ve bahçelerde yapılan düzenlemeler
iyileştirilmelidir. Resmi ve özel kurumlardaki düzenlemelere de hız
verilmelidir. Böylece, engelli vatandaşlarımızın yaşam çevrelerinde rahat
hareket etmeleri sağlanmalıdır.
Engelli vatandaşlarımız eğitim, rehabilitasyon ve yaşam
çevresi düzenlemesinin yanı sıra en büyük problemi istihdam konusunda
yaşamaktadır. Engelli vatandaşlarımızın büyük bir bölümü bugün işsiz
durumdadır. Engelli vatandaşlarımızın istihdamı için devlette ve özel sektörde
boş bulunan engelli kadroları tespit edilmeli ve buralara gerekli atamalar
yapılmalıdır.
Bu nedenle, engelli vatandaşlarımızın yaşadıkları
sorunların araştırılarak, gerekli önlemlerin alınması konusunda Anayasa'nın 98.
ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105. maddesi uyarınca bir Meclis Araştırma Komisyonu
kurulması yerinde olacaktır.
2.- Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin Yılmaz
ve 22 milletvekilinin, Afyonkarahisar ilindeki jeotermal kaynakların etkin
kullanımı ve jeotermal kaynakların çok amaçlı kullanılabilmesi ile ilgili
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/359)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Afyonkarahisar ilinde jeotermal kaynakların etkin
kullanımı ve jeotermal kaynakların çok amaçla kullanılabilmesi ile ilgili
sorunların ve çözüm yollarının belirlenmesi, destekleme yollarının
araştırılması, idari ve kurumsal yasal düzenlemelerin yapılması amacıyla
Anayasa'mızın 98'inci, İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince ekte yer alan
gerekçeye istinaden bir Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
2) D. Ali Torlak (İstanbul)
3) Mustafa Kalaycı (Konya)
4) Oktay Vural (İzmir)
5) Mehmet Şandır (Mersin)
6) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
7) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
8) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
9) Emin Çınar (Kastamonu)
10) Bahattin Şeker (Bilecik)
11) Erkan Akçay (Manisa)
12) Yıldırım Tuğrul Türkeş (Ankara)
13) Mehmet Günal (Antalya)
14) Ali Uzunırmak (Aydın)
15) Seyfettin Yılmaz (Adana)
16) Ali Öz (Mersin)
17) Ruhsar Demirel (Eskişehir)
18) Özcan Yeniçeri (Ankara)
19) Ali Halaman (Adana)
20) Alim Işık (Kütahya)
21) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
22) Bülent Belen (Tekirdağ)
23) Reşat Doğru (Tokat)
Gerekçe:
Jeotermal; yenilenebilir, sürdürülebilir, tükenmez bir
enerji kaynağı olması; Türkiye gibi jeotermal enerji açısından şanslı ülkeler
için bir özkaynak teşkil etmesi; temiz ve çevre dostu olması; yanma teknolojisi
kullanılmadığı için sıfıra yakın emisyona sebebiyet vermesi; konutlarda, tarımda,
endüstride, sera ısıtmasında ve benzeri alanlarda çok amaçlı ısıtma
uygulamaları için ideal şartlar sunması; rüzgar, yağmur, güneş gibi meteoroloji
şartlarından bağımsız olması; kullanıma hazır niteliği; fosil enerji veya diğer
enerji kaynaklarına göre çok daha ucuz olması; arama kuyularının doğrudan
üretim tesislerine ve bazen de reenjeksiyon alanlarına dönüştürülebilmesi;
yangın, patlama, zehirleme gibi risk faktörleri taşımadığından güvenilir
olması; % 95'in üzerinde verimlilik sağlaması; diğer enerji türleri üretiminin
(hidroelektrik, güneş, rüzgar, fosil enerji) aksine tesis alanı ihtiyacının
asgari düzeylerde kalması; yerel niteliği nedeniyle ithalinin ve ihracının
uluslararası konjonktür, krizler, savaşlar gibi faktörlerden etkilenmemesi; konutlara
fuel-oil, mazot, kömür, odun taşınması gibi problematikler içermediği için
yerleşim alanlarında kullanımının rahatlığı; gibi nedenlerle büyük avantajlar
sağlamaktadır. Ülkemizde olduğu gibi Afyonkarahisar ilimizde de ciddi jeotermal
kaynaklar bulunmaktadır. Ancak İtalya'da Larderello sahasında 1904 yılından
beri, Kaliforniya'da Geyser sahasından 48 yıldır jeotermal elektrik enerjisi
üretilmektedir. 1890'dan beri Boise, Idaho'da (ABD) ve 1934'den bu yana
Reykjavik'de (İzlanda başkenti) jeotermal kaynaklı merkezi ısıtma sistemi
bulunmasına rağmen Afyonkarahisar ilimizde cüzi bir miktarda konut ısıtmasında,
çok az miktarda seracılık faaliyetlerinde kullanılabilmektedir. Elektrik
üretimi ve diğer alanlarda kullanımı ise maalesef hiç yoktur. Dünyada bu konuda
ciddi bir kaynak kullanımı yapılmakta Jeotermal kaynaklar ile;
1) Elektrik enerjisi üretimi,
2) Merkezi ısıtma, merkezi soğutma, sera ısıtması vb.
ısıtma/soğutma uygulamaları,
3) Proses ısısı temini, kurutma işlemleri gibi
endüstriyel amaçlı kullanımlar,
4) Karbondioksit, gübre, lityum, ağır su, hidrojen
gibi kimyasal maddelerin ve minerallerin üretimi,
5) Termal
turizm'de kaplıca amaçlı kullanım,
6) Düşük
sıcaklıklarda (
7) Mineraller
içeren içme suyu üretimi,
Yapılmaktadır.
Afyonkarahisar ilimizde bu alanlardan hangilerinin kullanımının mümkün olduğu,
su yönetimi başta olmak üzere; kullanımı için gerekli altyapılar ve bununla
ilgili yasal düzenlemelerin yapılması, fizibilite ve araştırma raporlarının
oluşturulabilmesi sorunların ve alınacak tedbirlerin tespiti ve doğal
kaynaklarımızın israf edilmeden insanlarımızın kullanımına sunulabilmesi
amacıyla, anayasanın 98. ve TBMM iç tüzüğünün 104 ve 105. maddeleri gereğince
meclis araştırması açılmasını arz ederim.
3.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve 19
milletvekilinin, su kaynaklarının tespiti ile etkin idare ve koruma
yöntemlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/360)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye iddia
edildiği gibi su açısından zengin bir ülke değildir. Bu durum ise su konusunda
daha bir hassas olmayı, su kaynaklarını daha bir özenle kullanmayı
gerektirmektedir.
Ülkemizdeki su
kaynaklarının tespit ile etkin idare ve koruma yöntemlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi için Anayasa’nın 98, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İç Tüzüğü’nün 104 ve 105. maddeleri gereği Meclis Araştırması
açılmasını arz ederim. 05.12.2011
1) Erkan Akçay (Manisa)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Edip Semih
Yalçın (Gaziantep)
4) Özcan Yeniçeri (Ankara)
5) Münir Kutluata (Sakarya)
6) Sadir Durmaz (Yozgat)
7) Alim Işık (Kütahya)
8) Enver Erdem (Elâzığ)
9) Mustafa Kalaycı (Konya)
10) Bülent Belen (Tekirdağ)
11) Bahattin Şeker (Bilecik)
12) Mustafa Erdem (Ankara)
13) Necati Özensoy (Bursa)
14) Adnan Şefik
Çirkin (Hatay)
15) Emin Çınar (Kastamonu)
16) Mehmet Erdoğan (Muğla)
17) Muharrem Varlı (Adana)
18) Mehmet Günal (Antalya)
19) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
20) Ali Halaman (Adana)
Gerekçe
21 inci yüzyılın
dünyada su üzerinden küresel politika ve stratejilerin artacağı bir yüzyıl
olması kaçınılmazdır. Bu da hidropolitik çalışma ve değerlendirmelerin önemini
artırmaktadır.
Dünya su miktarı
1,4 milyar kilometreküptür. Bunun yüzde 25’i tatlı sudur. Bu kadar az olan
tatlı su kaynaklarının yüzde 90’ının kutuplarda ve yeraltında olması suyun
önemini daha da artırmaktadır. Dünyada kişi başına su tüketimi yılda ortalama
Ülkemiz su
kaynakları, su toplama ve boşaltma alanları 25 büyük havzaya ayrılmıştır.
Kullanılabilir bu su potansiyelimizin 53 milyar m3'ü (% 28,5'i) Dicle ve Fırat
havzalarında yer almaktadır. Dolayısıyla ülkemizin birçok bölgesi su kaynakları
açısından yetersizlik göstermektedir.
Kullanılabilir
toplam su potansiyelimiz 112 milyar m3, yıllık su tüketimimiz 44 milyar m3'tür.
Uluslararası standartlara göre; su sıkıntısı ile karşı karşıya olan ülkeler,
yıllık kişi başına düşen su miktarı
Ülkemizdeki
kullanılabilir suyun yüzde 12'si sanayide, yüzde 15'i içme suyu olarak
kullanırken, yüzde 73'ü tarımsal sulamada kullanılmaktadır. Ülkemizde tarımsal
sulamanın yaklaşık yüzde 17'si basınçlı (yağmurlama, damlama) sulamadır. Klasik
sulama yerine basınçlı sulama yöntemi kullanılması yüzde 20-30'luk su tasarrufu
anlamına gelmektedir. Gerek su kaynaklarımızın limitleri dışında kullanımı
gerek iklim değişikliklerinin etkileri, su kaynaklarında azalmaya yol
açmaktadır. Küresel ısınma sonucu akarsu havzalarında yıllık akımlarda meydana
gelecek azalma sonucunda tarımsal su gereksinimi artacak ve bu azalma, tarımsal
üretim üzerinde olumsuz etki yapacaktır. Kurak ve yarı kurak alanların
genişlemesine ek olarak, yıllık ortalama sıcaklığın artması çölleşmeyi,
tuzlanmayı ve erozyonu artıracaktır. Mevsimlik kar ve kar örtüsünün kapladığı
alan azalacak karla örtülü dönem kısalacaktır. Kar erimesinden kaynaklanan akış
zamanı ve hacmindeki değişiklik, su kaynakları üzerinde olumsuz etki
yapacaktır.
Ülkemizin su
kaynakları yönetimi politikası taleplere rasyonel bir şekilde yanıt
verememektedir. Ülkemizde su yönetiminden sorumlu 14 farklı kurum
bulunmaktadır. Su yönetimi, bu çok başlı, çok parçalı ve koordinasyon eksikliği
içerisindeki yapısından bir an önce uzaklaştırılarak tek şemsiye altında toplanmalıdır.
Suyun rasyonel ve etkili kullanımını sağlamak için AB Su Çerçeve Direktifine
uyumlu ancak Türkiye'nin çıkarlarının göz ardı edilmediği bir Su Yasası
çıkarılmalıdır.
Ülkemizin su
kaynakları hızlı nüfus artışı ve endüstriyel gelişim, artan tarımsal üretim ve
kirlilik unsurlarının baskıları altındadır. Bugün çoğu ülkede olduğu gibi
Türkiye'de de yaşanan su sorunlarının temelinde yönetim, politika ve yatırım
eksiklikleri yatmaktadır. Susuz bir geleceğin olmayacağı göz önünde
bulundurularak, gerekli politika değişikliğine gidilmelidir.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Meclis araştırması açılmasına dair önergeler bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler,
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi,
komisyonlardan istifa tezkeresi vardır, okutuyorum:
B) Önergeler
1.- Ankara Milletvekili Sinan Aydın Aygün’ün,
İçişleri Komisyonu üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin önergesi (4/59)
TBMM
Başkanlığı’na
Üyesi bulunduğum
İçişleri Komisyonu’ndan istifa ediyorum. Gereğini saygılarımla arz ederim.
3/10/2012
Sinan
Aydın Aygün
Ankara
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Şimdi, İç Tüzük’ün 69’uncu maddesine göre, Şırnak Milletvekili Sayın
Hasip Kaplan, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına bir açıklamada bulunmak
istemektedir.
Buyurun Sayın Kaplan.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan’ın, 3 Ekim 2012 Çarşamba günü kabul edilen Danışma Kurulu önerisini,
bugünkü birleşimde görüşülecek Başbakanlık tezkeresiyle ilgili olduğunu
düşünmedikleri için imzaladıklarına ve parti olarak savaş tezkerelerini hiçbir
zaman kabul etmediklerine, her zaman barış yanlısı olduklarına ilişkin bir
açıklaması
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün,
tarihî bir gün. Antakya’dan Habur’a kadar güney komşumuz, kadim dostumuz,
akrabamız, birlikte uzun yıllar yaşadığımız Suriye halkının, halklarının
kaderini, Türkiye halkının kaderini çok yakından ilgilendiren bir konuda,
birazdan, Suriye hakkında sınır ötesi savaş tezkeresini konuşacağız. Bunu da
kapalı oturum olarak İktidar Partisi istemiş. Böylesine önemli, böylesine
halkımızı yakından ilgilendiren, savaş gibi hayati, siyasetin artık en yoğun
tartışıldığı bir noktada, 21’inci yüzyılda, Orta Doğu’da güç dengelerinin, ittifaklarının,
ABD’nin, Avrupa Birliğinin, dünya kutuplaşmasının; bir yanda ABD, Avrupa
Birliği, bir yanda Uzak Doğu, Şanghay Beşlisi olarak Rusya’dan Çin’e, İran’a
kadar güç dengelerinin olduğu bir ortamda, doğrusunu isterseniz, vicdanımızın
sesini dinlememiz gereken tarihî bir günü yaşıyoruz. Bu, şu veya bu partinin
değil, hepimizin, bütün partilerin, İktidar Partisi dâhil bütün
milletvekillerinin, çünkü unutmayın ki bu Meclis, 1 Mart tezkeresine onay
vermemiş bir meclistir.
Şimdi biz, dün
arkadaşlarımız bir Danışma Kurulu imzaladılar, saat ona aldılar, AK PARTİ’nin
MYK’sı vardı, böyle bir gerekçeyle. Yanlış anlaşılmasın, biz, bir savaş
tezkeresi gelsin diye asla ve asla saatleri, tarihleri, zamanları erkene
çekecek bir parti değiliz. Biz, hayatımızda, buraya geldiğimiz beş yıl boyunca
bütün savaş tezkerelerine “Hayır.” dedik. Burada da tavrımız nettir. Barış ve
Demokrasi Partisi, Arap halkının, oradaki Sünnilerin, Nusayrilerin, orada
yaşayan Kürt halkının, orada yaşayan Süryanilerin, orada yaşayan Ermenilerin,
farklı toplulukların hepsini, binlerce yıl birlikte yaşanmışlığın kardeşlik
hukuku içinde görür. Burada tartışmamız gereken bir konu varsa açık açık, dobra
dobra halkın karşısında Meclisin TV’lerini sonuna kadar açarak, hangi partinin,
hangi milletvekilinin savaştan yana, hangisinin barıştan ve hayattan yana
olduğunu ortaya koymak demokrasinin en büyük erdemidir. Biz bunu başaramıyoruz.
Sabah Danışma
Kurulu istedi grubumuz. Sayın Meclis Başkanı dediler ki: “Danışma Kurulu olmaz
çünkü kırk beş dakika önce gelmesi lazım, grupların bir araya gelmesi için.
Saat 10.00’da Meclis toplanıyor. Kardeşim zaten 09.00’da Meclis açılıyor. Bu
acil bir durum. Fakat, biz yine de Meclisin bu tarihî konuya odaklanması için
Danışma Kurulu kararını grubumuz geri çekmiştir. Bu açıklamayı yapma
nedenimizin bir parçası budur. Ama şunu unutmayınız: Akçakale’de düşen topun
mermisi yüreklerimizi yakarken, 20 Eylülden bu yana top mermileri, silah
mermileri Akçakale’de dururken Meclis İnsan Hakları Komisyonu Akçakale’ye
gitmemiştir. Parti grupları gitmemiştir, bakanlar gitmemiştir. Akçakale’de
insanlarımız kaymakamlığa yürürken gaz bombalarıyla önlerine dikilmiştir. Bir
taraftan savaşın mermileri, bir taraftan Hükûmetin gaz bombaları; bir taraftan
Esed’ın topları, bir taraftan da Hükûmetin, Erdoğan’ın gaz bombaları halkımızın
tepesine inerken burada Meclis tarihî bir gün de, tarihî bir karar verecek.
Hiç birinizin
savaş yanlısı olduğunu düşünmüyorum. Vicdanım isyan hâlindedir. Partimin,
insanlarımızın, Kürtlerin, Türklerin, Arapların hepsinin kardeş olduğunu
haykırmak istiyorum. Lütfen biraz daha akıl, sağduyu, diplomasi, kardeşlik,
komşuluk, tarih, sosyoloji, kültür, din kardeşliği bu ortak değerlerimizi öne
çıkaracak bir Orta Doğu… Orta Doğu coğrafyasında gelin Türkiye’yi hak ettiği yere
oturtalım. Bütün partiler böyle bir tarihî sorumlulukla karşı karşıyayız.
Sayın Başkanım,
ben burada savaşın ne kadar kötü olduğunu, devletler arası savaşlar açıldığı
zaman Orta Doğu’daki Suriye savaşının nasıl bir Şii-Sünni kamplaşmasına yol
açacağını bırakın, dünyada İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra -ABD, Avrupa Birliği;
Şanghay Beşlisi, Rusya, Çin, İran- iki bloklaşmanın arasında bir üçüncü dünya
savaşının tohumlarının, fitnelerinin atılacağı bir coğrafyada bütün toplar,
bütün ateş, bütün kimyasallar ve asimetrik savaşın bütün katliam silahlarının
hepsinin yönünün Türkiye'nin üzerine döneceğini, Suriye’deki kardeşlerimizin
üzerine döneceğini hepimiz görmeliyiz.
Ve buradan son bir
söz, son bir çağrıda bulunmak istiyorum: Dış politika, savaş hukuku, uluslararası
hukuk, diplomasi ne öfke kaldırır ne hissiyat kaldırır ne kin kaldırır ne
düşmanlık kaldırır. Hele hele kadim bir komşu, kadim bir akraba halk, Suriye
halkı gibi bir halk söz konusu olduğu zaman bizim binlerce yıllık
beraberliğimiz, bin yıl daha stratejik olarak bir arada yaşamışlığımız üzerine
kuracağımız politikalar bu Meclisten onur bulur. Buradan savaş kararı çıkarsa
savaş kararının arkasında kimler durabilir? Ben bunu düşünmek istemiyorum.
Ve gelin, önce
içimizde diyaloga, önce içimizde müzakereye ve sınır komşumuz güzelim
Suriye’deki kardeşlerimize de barış ve demokrasi getirmek için el ele verelim.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkürler Sayın Kaplan.
Sayın
milletvekilleri, bir gensoru önergesi vardır, okutuyorum.
V.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Gensoru
Önergeleri
1.-
Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş ve 103 milletvekilinin, izlemekte olduğu dış
politikanın tehlikeli ve gerçeklerden uzak olduğu, ulusal çıkarlarla
bağdaşmadığı ve yasama organı ile halktan gizlendiği iddiasıyla Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/13)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye'yi komşularıyla sorunlu, hatta savaşacak düzeyde
çatışmalı hale getiren, barış, demokrasi, istikrar ve uzlaşıdan yana tavır
almak yerine başka ülkelerin iç işlerine karışıp, ulusal çıkarlarımızla hiçbir
biçimde bağdaşmayan, tarihin derinliklerinden alına hayallere dayalı ve
hepsinden önemlisi Türkiye'yi savaş tehlikesiyle karşı karşıya getirdiği gibi,
halkımızı da kendi içinde gerginliklere sokma eğilimi taşıyan, tehlikeli ve
maceracı bir dış politika yürüten, üstelik bunu yaparken birçok gerçeği gerek
halkımızın temsilcisi olan yasama organından, gerek bizzat halktan gizleyen Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında Anayasa'nın 98,99 ve TBMM İçtüzüğünün 106.
maddesi uyarınca gensoru açılması için gereğini arz ve talep ederiz. (CHP
sıralarından alkışlar)
1) Hurşit Güneş (Kocaeli)
2) İlhan Cihaner (Denizli)
3) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
4) Aykut Erdoğdu (İstanbul)
5) Celal Dinçer (İstanbul)
6) Engin Özkoç (Sakarya)
7) Mehmet Volkan
Canalioğlu (Trabzon)
8) Turgay Develi (Adana)
9) Süleyman Çelebi (İstanbul)
10) Musa Çam (İzmir)
11) Kamer Genç (Tunceli)
12) Bülent Kuşoğlu (Ankara)
13) Tufan Köse (Çorum)
14) Rıza Türmen (İzmir)
15) Melda Onur (İstanbul)
16) Hüseyin Aygün (Tunceli)
17) Bihlun
Tamaylıgil (İstanbul)
18) Sedef Küçük (İstanbul)
19) Ayşe Eser
Danışoğlu (İstanbul)
20) Atilla Kart (Konya)
21) İzzet Çetin (Ankara)
22) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
23) Erdal Aksünger (İzmir)
24) Malik Ecder
Özdemir (Sivas)
25) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
26) İhsan Özkes (İstanbul)
27) Süleyman
Sencer Ayata (Ankara)
28) Mevlüt Dudu (Hatay)
29) Hasan Ören (Manisa)
30) Gürsel Tekin (İstanbul)
31) Müslim Sarı (İstanbul)
32) Ali Demirçalı (Adana)
33) Ayşe Nedret
Akova (Balıkesir)
34) Namık Havutça (Balıkesir)
35) Haydar Akar (Kocaeli)
36) Ahmet İhsan
Kalkavan (Samsun)
37) Tanju Özcan (Bolu)
38) Mustafa Serdar
Soydan (Çanakkale)
39) Fatma Nur
Serter (İstanbul)
40) Uğur
Bayraktutan (Artvin)
41) Osman Oktay
Ekşi (İstanbul)
42) Refik Eryılmaz (Hatay)
43) Osman Taney
Korutürk (İstanbul)
44) Mustafa
Moroğlu (İzmir)
45) Haluk Ahmet
Gümüş (Balıkesir)
46) Mehmet Şeker (Gaziantep)
47) Engin Altay (Sinop)
48) Aytun Çıray (İzmir)
49) Kemal
Değirmendereli (Edirne)
50) Kazım Kurt (Eskişehir)
51) Doğan Şafak (Niğde)
52) Candan Yüceer (Tekirdağ)
53)
Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
54)
Mahmut Tanal (İstanbul)
55)
Salih Fırat (Adıyaman)
56)
Ayşe Gülsün Bilgehan (Ankara)
57)
Osman Aydın (Aydın)
58)
Mehmet Ali Susam (İzmir)
59)
Rahmi Aşkın Türeli (İzmir)
60)
Ali Sarıbaş (Çanakkale)
61)
Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
62)
Ali Haydar Öner (Isparta)
63)
Turhan Tayan (Bursa)
64)
Ali Özgündüz (İstanbul)
65)
İsa Gök (Mersin)
66)
Deniz Baykal (Antalya)
67)
Arif Bulut (Antalya)
68)
Ümit Özgümüş (Adana)
69)
Ömer Süha Aldan (Muğla)
70)
Veli Ağbaba (Malatya)
71)
Özgür Özel (Manisa)
72)
Nurettin Demir (Muğla)
73)
Bedii Süheyl Batum (Eskişehir)
74)
Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
75)
Aydın Ağan Ayaydın (İstanbul)
76)
Ahmet Toptaş (Afyonkarahisar)
77)
Mehmet Emrehan Halıcı (Ankara)
78)
İdris Yıldız (Ordu)
79)
Kemal Ekinci (Bursa)
80)
Binnaz Toprak (İstanbul)
81)
Mehmet Siyam Kesimoğlu (Kırklareli)
82)
Recep Gürkan (Edirne)
83)
Faik Öztrak (Tekirdağ)
84)
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
85)
Ensar Öğüt (Ardahan)
86)
Oğuz Oyan (İzmir)
87)
Turgut Dibek (Kırklareli)
88)
Vahap Seçer (Mersin)
89)
Şafak Pavey (İstanbul)
90)
Umut Oran (İstanbul)
91)
Ahmet Haluk Koç (Samsun)
92)
Levent Gök (Ankara)
93)
Bülent Tezcan (Aydın)
94)
İlhan Demiröz (Bursa)
95)
Sena Kaleli (Bursa)
96)
Birgül Ayman Güler (İzmir)
97)
Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
98)
Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
99)
Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
100)
Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
101)
Dilek Akagün Yılmaz (Uşak)
102)
Sinan Aydın Aygün (Ankara)
103)
Orhan Düzgün (Tokat)
104)
Ali Serindağ (Gaziantep)
Gerekçe:
25
Ağustos 2012 tarihinde bazı milletvekilleri de dâhil olmak üzere CHP'li bir
heyet Hatay'da Suriye'den gelen geçici sığınmacı kamplarını ziyaret ve bilgi
almak amacıyla Afet ve Acil Durum Yönetimi Daire Başkanlığına resmen müracaat
etmiş ve iznin alınması üzerine Apaydın köyünde bulunan kampı ziyaret etmek
istemiştir. Bu kampın farklı olduğu ve ziyaret edilemeyeceği belirtilince Türk
dış politikasında uzun süredir iddia düzeyinde kalan bazı savlar da geçerlik
kazanmıştır.
Yetkililer
kampta Suriye ordusundan ayrılan subayların aileleriyle birlikte kaldığını
savunmaktadır. Ancak bu kampın aynı zamanda öteden beri Suriye'de silahlı
mücadeleyle rejimi devirmek isteyen ve kimi zaman birçok katliamı yapan Özgür
Suriye Ordusunun karargâhı olduğu, komutanlarının da burada kaldığı iddiası
vardır. Nitekim komutanların isimleri sayılmakta ve bazı yabancı gazeteciler
içeriye sızarak bunlarla mülakatlar yapabilmektedir.
Aileleriyle kalan ve yetkililere göre artık sivil olan
eski subayların bulunduğu bir kampı milletvekillerinin bile ziyaretine izni
verilmemesi bu iddiaların gerçek olduğunu göstermiştir. Hatay'da askeri giysili
kişilerin kol gezmesi, bunun yerli ve yabancı medyada konu olması, sınır
kapılarının kontrolsüz hâle gelmesi Türkiye'nin Suriye'nin içinde silahlı bir
mücadeleyi açıkça desteklediğinin göstergeleridir. Bu bağlamda Türkiye'nin
silahsız bir keşif uçağının düşürülmesi karşısında hiçbir karşılık veremeyip
ciddi bir tepki gösterememesi, hem ulusal itibarımızı ve bölgedeki
caydırıcılığımızı önemli ölçüde zedelemiş, hem de ulusal güvenliğimizi riske
sokmuştur.
Bugün Suriye içindeki çeşitli silahlı muhalefet güçleri
kurtarılmış bölgeler oluşturmakta, bu gelişme bir taraftan Suriye'nin toprak
bütünlüğünü ortadan kaldırırken, diğer yandan da Türkiye'nin ulusal bütünlüğünü
ve güvenliğini tehdit etmektedir.
Ulusal güvenlik konusunun öneminin bu hükümet ve Sayın
Bakan tarafından hiçbir biçimde kavranamadığı anlaşılmaktadır. NATO'nun
"Füze Kalkanı" sistemi bahane edilerek, (aslında daha sonra NATO'ya
ait olmadığı ortaya çıkan ve esas itibarıyla bir başka ülkenin savunulmasına
yönelik) erken ikaz radarının, özellikle üçüncü bir ülkenin istemiyle TBMM'nin
denetim mekanizmasından geçirilmeden ikili anlaşma yoluyla Türkiye'de
konuşlandırılması, bazı yakın komşularımızda tehdit algılamalarına yol
açmıştır. Bu komşularımızın konuyla bağlantılı olarak bir süredir bize
yöneltmeye başladıkları hasmane beyanlar da, bunun ulusal güvenliğimizi tehdit
eden bir gelişme olduğunu göstermiştir. Yine önceleri her düzeyde iyi ilişkiler
içinde olduğumuz bir komşu ülkenin merkezi yönetimini yok sayan, onun
başbakanının âdeta ülkemize hakaret boyutlarındaki suçlamalar yöneltmesine yol
açan kışkırtıcı politikalar izlenmesi de ulusal güvenlik kavramıyla
bağdaşmamaktadır.
Ermenistan ile bazı protokoller imzalanmış, ancak
hazırlık çalışmalarının yetersizliği nedeniyle Azerbaycan ile ilişkilerimizde
gerginlikler yaşanmış, nihayet bu protokoller hayata geçirilememiştir. Yine
ulusal itibarımızı olumsuz etkileyen ve dokuz vatandaşımızın öldürülmesine
varan malum talihsiz gelişmeler sonucunda İsrail ile ilişkilerimiz sıfır
noktasına indirilmiş, Orta-Doğu barış süreci çerçevesinde Arap-İsrail
ihtilafının tüm taraftarıyla ilişkiye girebilme özelliğimiz yitirilmiştir, öte
yandan Hükûmet İsrail ile ilişkilerin telafisi için yüksek sesle belli koşullar
ileri sürer gözükürken, erken ikaz radarı konuşlandırılmasında görüldüğü gibi,
İsrail'in savunması için Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehdit eden taleplere
onay vermiştir.
Karmaşık bir etnik ve dinî yapısı olan Ortadoğu
coğrafyasında Türkiye tarihi boyunca bu etmenlerin ötesinde durarak, demokratik
ve laik bir ülke olarak parlamıştır. Türkiye tarihsel olarak izlediği dış
politikada silahlanmaya karşı durmuş ve barışçıl bir doğrultu izlemiş ve asla
başka bir ülkenin içişlerini karıştırmaya tevessül etmemiştir. Hele bir
silahlanmanın aracısı hiç olmamıştır. Bugün böylesine maceraperest bir
serüvenin peşine takılarak, özellikle de uluslararası camianın sürdürdüğü
barışçı yollardan çözüm bulma çabalarının dışına sürüklenerek bu zeminlerde tek
kalması Türkiye'nin ulusal çıkarlarıyla bağdaşmayan bir durumdur.
Batının demokrasi ve çağdaşlık birliği olan Avrupa
Birliğinden uzaklaşarak, Ortadoğu'da etki alanı arayan maceracı dış politika
nihayet ulusal güvenliğimizi tehdit edecek düzeye varmıştır. Bu politikanın
mimarı olan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında Anayasanın 98, 99 ve TBMM
İçtüzüğünün 106. maddesi uyarınca gensoru açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, gensorunun gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşme
Danışma Kurulunun önerisi üzerine Genel Kurulca kararlaştırılacaktır.
Şimdi,
Başbakanlığın Anayasa’nın 92’nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır,
okutuyorum:
D)
Tezkereler
1.- Suriye’deki durumun oluşturduğu tehdit ve riskler
çerçevesinde hudut, şümul, miktar ve zamanı Hükûmetçe takdir ve tespit edilmek
kaydıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi ve
görevlendirilmesi ile gerekli düzenlemelerin Hükûmet tarafından belirlenecek
esaslara göre yapılması için, Anayasa’nın 92’nci maddesi uyarınca bir yıl
süreyle izin verilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1008)
3/10/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Suriye'de devam etmekte olan krizin bölgesel istikrar ve
güvenliğe olduğu kadar, ulusal güvenliğimize menfi etkisi giderek artan şekilde
görülmektedir.
Suriye Arap Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetlerince yürütülen
askeri harekatlar kapsamında, 20 Eylül 2012 tarihinden itibaren ülkemiz
topraklarına da saldırgan eylemler yönelmiş ve müteaddit uyarılarımıza ve
diplomatik girişimlerimize rağmen bu eylemler devam etmiştir. Ülkemiz
topraklarına yönelik sözkonusu saldırgan eylemler silahlı saldırı eşiğindedir.
Bu durum, ulusal güvenliğimize ciddi tehdit ve riskler
oluşturan bir aşamaya ulaşmıştır. Bu itibarla, ülkemize yönelebilecek ilave
risk ve tehditlere karşı zamanında ve süratle hareket etmek ve gerekli
tedbirleri almak ihtiyacı hasıl olmuştur. Bu çerçevede, hudut, şümul, miktar ve
zamanı Hükümetçe takdir ve tespit edilmek kaydıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
yabancı ülkelere gönderilmesi ve görevlendirilmesi ile bununla ilgili gerekli
düzenlemelerin Hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için bir
yıl süreyle izin verilmesini Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Başbakanlık tezkeresinin kapalı oturumda görüşülmesine dair…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim, bir dakika… Sayın Başkanım…
MUHARREM İNCE
(Yalova) – Sayın Başkan, geçmeden önce…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, bu önemli sunuşla ilgili, Başkanlığın sunuşuyla ilgili
usul açısından bir değerlendirme yapmak üzere bir usul tartışması açılmasını
istirham ediyorum.
BAŞKAN – Kapalı…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Usul tartışması açalım Sayın Başkan.
MUHARREM İNCE
(Yalova) – Sayın Başkan, önemli bir konuyu görüşüyoruz. Kapalı oturum gerekçesi
kapalı oturumda açıklanacağı için, izninizle önce bir usul tartışmasıyla konuyu
netleştirelim.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Aleyhte efendim…
MUHARREM İNCE
(Yalova) – Aleyhte…
BAŞKAN – Müsaade
eder misiniz…
Kapalı oturumla
ilgili…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim…
MUHARREM İNCE
(Yalova) – Hayır… Bir dakika…
BAŞKAN – Bir
saniye efendim…
MUHARREM İNCE
(Yalova) – Geçmeden…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim, okunan sunuşla ilgili bizimki. Kapalı oturuma geçmeden…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Kapalı oturuma geçmeden bir usul tartışması açalım.
BAŞKAN
– Yani teklifin okunmasını istemiyor musunuz?
MUHARREM İNCE
(Yalova) – Hayır efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Hayır…
BAŞKAN – Geçmeden…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Teklif okunsun efendim, teklif okunsun. Oylamadan önce…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Başkanlığın sunuşu öne almasıyla ilgili…
BAŞKAN – Bir
dakika… Kapalı oturuma geçme tezkeresi var, onu diyorum, onu okutsak sonra
yapsak…
MUHARREM İNCE
(Yalova) – Hayır efendim. Olmaz o zaman.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Olmaz o.
BAŞKAN – Peki,
oldu efendim, oldu.
Usul tartışması…
MUHARREM İNCE
(Yalova) – Aleyhte…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Usul açısından, kapalı oturum şeyi geldiği zaman kapalı oturuma
geçmek durumundasınız, gerekçe açıklanmadan.
BAŞKAN – Gerekçe
açıklanmadan…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Usul tartışması…
OKTAY VURAL
(İzmir) – İstemi açık okutuyorsunuz.
BAŞKAN – Evet, onu
diyorum.
İstemi açık
okutuyoruz, okutalım, sonra.
Sayın
milletvekilleri, Başbakanlık tezkeresinin kapalı oturumda görüşülmesine dair İç
Tüzük’ün 70’inci maddesine göre verilmiş bir önerge vardır. Kapalı oturum
istemine dair önergeyi okutuyorum:
B) Önergeler (Devam)
2.- Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, Suriye ile
ilgili Başbakanlık tezkeresi görüşmelerinin kapalı oturumda yapılmasına ilişkin
önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Genel Kurulun
bugünkü birleşiminde Suriye ile ilgili Başbakanlık tezkeresi görüşmelerinin İç
Tüzük’ün 70’inci maddesine göre kapalı oturumda yapılmasını arz ve teklif
ederim.
Ahmet
Davutoğlu
Dışişleri
Bakanı
MUHARREM İNCE
(Yalova) – Aleyhte.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Aleyhte efendim.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) – Sayın Başkan ben de aleyhte söz istiyorum.
BAŞKAN – Lehte
konuşma konusunda bir teklif gelmemiş durumda.
Aleyhteki
konuşmalar…
MUHARREM İNCE
(Yalova) – Fark etmez, dört gruba birer söz verin.
BAŞKAN – Dört
gruba birer tane. Tamam efendim.
Şimdi, aleyhte
Sayın İnce, Sayın Vural…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Lehte Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Lehte Sayın
Canikli…
PERVİN BULDAN
(Iğdır) – Aleyhte istiyorum Başkan ama usulen lehte olacak!
BAŞKAN – Sayın
Buldan…
Şimdi, aleyhte
Sayın İnce, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Beşer dakika
veriyoruz.
VII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Suriye’yle
ilgili Başbakanlık tezkeresinin kapalı oturumda görüşülmesine ilişkin talebin
yerine getirilmesinin İç Tüzük’e uygun olup olmadığı hakkında
MUHARREM İNCE
(Yalova) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
milletvekilleri, Hükûmetin kapalı bir oturumda gizli bilgi vermesini
anlayabiliriz. Hükûmetin vereceği bilgiler kapalı oturumda olsun; bizim
söyleyeceklerimiz gizli değil, bizim söyleyeceklerimiz açıkta olsun, millet
bilsin. Sonra, niye milletten saklayacağız bunu? Yani bu ülkeyi savaşa
soktuğunuz zaman sizin çocuklarınız mı savaşa gidecek, fakir fukaranın
çocukları mı savaşa gidecek? (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Yani
hangi AKP’linin çocuğu gidecek? Hangi milletvekilinin çocuğu, hangi bakanın
çocuğu gidecek? Bu millet çocuklarını savaşa gönderecek ama ne için
göndereceğini bilmeyecek. Bu bir kere doğru değil, millet bunu bilmeli.
Siz bu Meclisten 8
kez tezkere aldınız. Ne işe yaradıysa o tezkereler, bir kez daha
getiriyorsunuz.
Ben bu
Parlamentoda çok az sayıdaki milletvekilinden birisiyim. O, 1 Mart tezkeresini,
Sayın Arınç, o kapalı oturumu burada Meclis Başkanı olarak yönetti. O kapalı
oturumda, Türkiye’nin en tarihî kapalı oturumunda bulunmuş bir milletvekiliyim.
Yani bu millet de şöyle zannetmesin: Kapalı oturumda çok özel bilgiler
veriliyor milletvekillerine. Böyle bir şey yok, bu palavra. O 1 Mart
tezkeresinde Sayın Canikli siz de vardınız bu Mecliste. Hangi özel bilgiyi
paylaştı bizimle Hükûmet? Sayın Gül Başbakandı o zaman, Parlamentoya hangi özel
bilgiyi verdi? Bunların hiçbirisi olmadı.
Milleti kandırmaya
gerek yok. Tartışmalar halkın önünde yapılsın, hatta televizyon yayınları canlı
olsun. Neden böyle saat 10.00’a alıp da canlı yayınlardan kaçma derdine
giriyoruz? Biz burada bir kapalı oturumda TRT Genel Müdürünün maaşını bile
öğrenemedik. Sayın Bakan Mehmet Aydın -kapalı oturum istedik biz CHP olarak-
orada TRT Genel Müdürünün maaşını bile söyleyemedi ki siz bize savaşla ilgili
konuları söyleyeceksiniz.
Bakın, elimde iki
tane tezkere var. Biri Kuzey Irak’la ilgili tezkere. Her şey net, belli,
yazıyor, “Irak’ın kuzeyi” diyor; mücavir alanlarını falan tek tek sayıyor.
Şimdi ise bugün gelen tezkere. 1) Diyor ki: “Eylemler silahlı saldırı
eşiğindedir.” O zaman bu tezkere Anayasa’ya aykırıdır çünkü bir silahlı saldırı
yok, eşiğindeymiş. Yani Anayasa 92 diyor ki: “Milletlerarası hukukun meşru
saydığı hallerde…” Demek ki bir saldırıyla karşı karşıya değiliz, saldırı
gerçekleşmemiş, “Saldırının eşiğindedir.” diyor. O zaman milletlerarası hukukun
meşru saydığı hâl değildir, Anayasa 92’ye aykırıdır bu tezkere.
2) Diyor ki:
“Suriye Arap Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetlerince yürütülen…” Yani siz suçluyu
bulmuşsunuz, Suriye Hükûmeti bunu yapan, kesin. Nerede bu kesin? Bunu yapan
kesin Suriye Hükûmeti mi? Bu kadar net mi? Karşımızda bir devlet mi yaptı bunu?
Bu kadar belli mi?
3) Sınırı belli
değil, sınırı! Siz bu tezkereyle cihan savaşı yapabilirsiniz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Aynen öyle. Okuma yazman varsa bir oku! Okuma yazman
varsa bir oku! Okuma yazmanın olduğunu biliyorum da okuduğunu anlayıp
anlamadığını bilmiyorum! (CHP sıralarından alkışlar)
Bak, diyor ki:
“Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi…” Kim bu yabancı
ülkeler? 200 tane ülke var, hangisi? Bundan önceki tezkerelerde “Irak’ın
kuzeyi” diye net bir şekilde belirtilmiştir. Burada bir belirsizlik vardır.
“Saldırı” değil, “eşiğindedir” diyor. “Hükûmet güçleri, kesindir.” diyorsunuz
bu tezkerede. Sınırı belli değil. Ayrıca, Suriye Hükûmeti de açıklama yapıyor:
“Saldırdım.” demiyor, “Olayları araştırıyorum.” diyor. Ayrıca özür de diliyor,
şimdi, az önce. Bütün bunları söyledikten sonra siz Türkiye'nin, bu ülkenin
gelmiş geçmiş en çapsız Dışişleri Bakanının maceralarıyla başını belaya
sokuyorsunuz. “Dostum Esad” diyordunuz, dostum Esad’dan kanlım Esad’a geldiniz.
(CHP sıralarından alkışlar) Ortak bakanlar kurulu toplantılarınız vardı, onlar
ne oldu? Siz, Kaddafi’den ödül aldınız, sonra Kaddafi’nin linç edilmesine ortak
da oldunuz.
Türkiye’nin başını
belaya sokmayın sayın milletvekilleri, 1 Mart 2003 tezkeresindeki
milletvekilleri gibi dik durun, onurlu durun, milletin vekili olun diyorum,
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın İnce.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Sayın Başkan, İç Tüzük’ün 49’uncu maddesine göre…
BAŞKAN - Şimdi
yine aleyhte olmak üzere İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural.
Buyurun Sayın
Vural.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, İç Tüzük’ün 49’uncu maddesine göre bu tezkereyi
görüşemeyiz çünkü 49’uncu madde diyor ki: “Başkan birleşimi kapatırken gelecek
birleşimde hangi konuların görüşüleceğini deklare eder.” Şimdi, siz geçen,
dünkü birleşimi kapatırken bu tezkereyi görüşeceğimize dair bir deklare yapmadınız.
İç Tüzük’ün 49’uncu maddesi çok açık. Dolayısıyla, ya grup önerisi olacak
veyahut da siz geçen birleşimde deklare etmediğinize göre bu konuyu
görüşemezsiniz efendim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Zabıtlara geçti.
Sayın Vural,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok değerli
milletvekilleri, tabii, Türkiye’nin çok kritik bir dönemden geçtiği açık. Türk
dış politikasının Türkiye’ye nasıl tehdit olarak geri döndüğünü, maalesef,
Türkiye’ye yönelik tehditleri ortadan kaldırmak yerine, aksine, ilave tehdit ve
riskleri Türkiye’ye yönlendirdiği gayet açık ve net. Aslında, bir bakıma,
bugünkü tezkere bunu ortaya koyuyor. Dış politika başarısız olmuştur, iflas
etmiştir, stratejik derinliklerin içerisindedir. Bu, maalesef, bir yumuşak güç
ve bir diplomasi ile halledilemeyen bir konunun kaba güç ve silah gücüne
dönüşmesi, maalesef, Türk dış politikasının Türkiye’ye yönlendirdiği bir tehdit
karşısında Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir irade isteniyor. Aslında
sorgulamamız gereken bence, böylesine fiilî bir tehdidin Türkiye’ye yönelmesini
engellemeyen bir diplomasi iflası. Bunu şey için söylemiyorum ama bugün
diplomasinin halletmesi gereken hususları tehdit olarak geçiyorsa, PKK terör
örgütüne karşı etkili bir mücadele sürdürüp onlarla bir müzakereyi seçenlerin
bu ikilemi millete açıklaması gerçekten çok zordur. Terör örgütüyle müzakereye
gidenler, bugün, Türk dış politikasının oluşturduğu bir tehdit karşısında
Türkiye Büyük Millet Meclisinden yetki istiyor. Milliyetçi Hareket Partisi
olarak, şu ya da bu, hiçbir komplekse kapılmadan sadece Türkiye'nin millî
menfaati olarak bu meseleyle ilgili görüşlerimizi açıklayacağız, tavrımızı da
ortaya koyacağız.
Türkiye her şeyden önemlidir ama bugün geldiğimiz bu noktaya getirenlerin
de sorumlulukları olduğu gayet açık. O bakımdan, bu gelen tezkere, şu
gerekçeyle istenen teklifle ilgili elbette Milliyetçi Hareket Partisi olarak
görüşlerimizi burada da -kapalı oturum dediler- kapalı oturumda da ifade
edeceğiz ama bütün milletimizin huzurunda da ifade etmekten çekinmeyiz.
Bu süreç içerisinde herhangi bir bilgilendirme devletimiz tarafından
yapılmış da değildir. Bu gelen gerekçeyle bizim bir tavır oluşturmamız
isteniyorsa, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu gerekçeyi, Türkiye'nin geleceğini,
Suriye’de olan bitenleri, oldubittileri, şeref konuğu olarak karşılananların
Suriye’nin kuzeyinde oluşturmak istediği oldubittileri, hepsini bir
değerlendireceğiz elbette. Onun için, millete karşı hesap vereceğimiz, tarihin
tanıklık edeceği bir süreç ama ben bu görüşlerimi sizlerle paylaşırım, açık bir
şekilde paylaşmak istiyorum vatandaşlarımla.
Hükûmetin bu konuyla ilgili bilgileri olabilir çünkü 20 Eylülden bu yana
yapılıyor, saldırıldı, El Cezire şunu diyor, bunu diyor, bir sürü bilgiler var-
bu konuda kamuoyuyla paylaşılmamış birtakım ilave bilgiler vermek ihtiyacı
içerisinde olabilir, bunu saygıyla karşılarım. Milletim bilmesin de, millet
bilmesin. Zaten millet bilmesin diye, devlet işiyle ilgili birtakım hususlar
Sayın Bakan tarafından ifade edilebilir ama biz milletimizin bizim
görüşlerimizi izlemesini istiyoruz. Bizi niye kısıtlıyorsunuz?
O bakımdan bu
tezkere, görüşmelerin kapalı oturumda yapılmasıdır. Oysa görüşmeler, Hükûmetin
açıklaması ve siyasi parti gruplarının açıklamaları olarak iki bölümdür.
Hükûmet açıklasın kapalı oturumda. Biz de milletimizin huzurunda şeffaf bir
politika takip ediyoruz; Partimizin tavrı, görüş ve düşüncelerini
vatandaşlarımız paylaşsın. O bakımdan Milliyetçi Hareket Partisini millete
kapatmak doğru değildir, Parlamentoyu millete kapatmak doğru değildir. Bu
görüşmeler bu yönüyle açık olmalıdır. Kaldı ki elimizi vicdanımıza koyalım,
kapalı oturum yapıldı değerli arkadaşlarım…
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Görüşün ne, açık söyle, öyle mi böyle mi?
OKTAY VURAL
(Devamla) - ...açılımla ilgili kapalı oturum yapıldı, ne söylendi? Hiçbir şey.
Irak’ın kuzeyine asker göndermeyle ilgili kapalı oturum yaptık, ne söylendi?
Elinizi vicdanınıza koyun; ey milletvekilleri, gazetelerden öğrendiklerinizin
dışında, bakanlardan duyduğunuz…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
OKTAY VURAL
(Devamla) – …oldu mu? Olmadı. O zaman, Hükûmetin ilave bilgi vermesi ihtiyacına
saygıyla bakmakla birlikte, partilerin görüşlerinin açıklandığı oturumun açık
olması gerektiğini ve bu Parlamentoyu halka kapatmanın doğru olmadığını,
müzakerenin bu şekilde sürdürülmesi gerektiğini düşünüyorum.
Saygılarımla arz
ediyorum efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkürler Sayın Vural.
Şimdi, aleyhte
olmak üzere Sayın Buldan.
Buyurun efendim.
Süreniz beş dakika
PERVİN BULDAN
(Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Usulen lehte
konuşuyorum. Aslında AKP’nin hiçbir konuda lehte yanında olmadığımızı buradan
ifade etmek istiyorum ama usulen lehte konuşuyorum. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Bunun altını çiziyorum.
Değerli
arkadaşlar, dün Sayın Canikli bugün için Genel Kurulun saat 10.00’da açılmasını
imzaya açtı. Biz de rica üzerine, MYK toplantıları olduğu için bunu kabul ettik
ama daha sonra -basından öğrendiğimiz- bugün buraya, Genel Kurula tezkerenin
geleceği konusunda bir anlaşma sağlandığı ve Genel Kurulun bu yüzden saat 10.00’da
açılacağına dair bir bilgi ulaştı bize ve bugün burada tezkerenin kapalı
oturumda konuşulacağını öğrendik.
Değerli
arkadaşlar, Suriye’ye bir savaş çıkaracaksınız, Suriye’ye yoksul Anadolu
çocuklarını ölüme göndereceksiniz, savaşa göndereceksiniz ve bundan hiç
kimsenin haberi olmayacak. Kamuoyu burada neler konuşulduğunu, neler
tartışıldığını hiçbir şekilde öğrenmeyecek. On yıl sonra ancak bu konuşmalar
ortaya çıkacak.
Değerli
arkadaşlar, savaş ölüm demektir, savaş gözyaşı demektir, savaş kan demektir,
savaş tekrar anaların ağlaması demektir ama savaşa karşı çıkmak onurdur, savaşa
karşı çıkmak insanlıktır, savaşa karşı çıkmak şereftir diyoruz. Bu yüzden Barış
ve Demokrasi Partisi olarak bugün burada tezkereye “hayır” oyu kullanacağımızı
buradan ifade etmek istiyoruz çünkü biz bu ülkede savaşların neye mal olduğunu
çok iyi bilen insanlarız.
Bugün, hâlâ,
Roboski’de katledilen 34 insanımızın Türkiye’den havalanan savaş uçaklarının
attığı bombalarla parçalandığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Dolayısıyla bugün
çıkacak olan tezkereden hangi bombaların, hangi savaş uçaklarının nereye bomba
atacağını ve kaç kişinin yaşamını yitireceğini hâlâ bilmiyoruz. Dolayısıyla,
tezkerenin kapalı oturumda da değil, açık bir şekilde buradan tezkerenin geri
çekilmesini, eğer geri çekilmezse bile açık bir şekilde, kamuoyuna açık,
Türkiye’ye açık, herkese açık bir şekilde neler yapacağınızı lütfen açıkça
söyleyin. Nasıl bir politika izleyeceğinizi, Suriye’ye nasıl bir savaş
açacağınızı açık ve şeffaf bir şekilde açıklamanızı istiyoruz. Evet,
demokrasinin gereğidir şeffaflık, demokrasinin gereğidir açıklık, bunun için
sizi bir kez daha açıklığa ve şeffaflığa davet ediyorum.
Barış ve Demokrasi
Partisi olarak tezkereye karşı olduğumuzu ve “Hayır” oyu kullanacağımızı bir
kez daha ifade ediyor, teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkürler Sayın Buldan.
AK PARTİ Grubu
adına Sayın Canikli.
Buyurun Sayın
Canikli. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ülkemize bir
saldırı yapılıyor.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) – On gün önce başladı saldırı, on gün önce başladı top atışları.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Bu saldırıyı Suriye Hükûmeti üstleniyor.
VAHAP SEÇER
(Mersin) – Kim yapmış? Kim yapıyor?
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Ülkeye saldırı yapılıyor, Türkiye devletine, Türk milletine bir
saldırı yapılıyor ve Suriye Hükûmeti “Bu saldırıyı biz yaptık.” diyor.
Açıklaması var Suriye Enformasyon Bakanının, “Bu saldırıyı biz yaptık.” diyor.
Ama çıkılıyor burada, “Hayır, Suriye yapmadı.” diyor bir arkadaşımız.
Arkadaşlar,
herkesin safını seçmesi gerekiyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Türkiye’den mi
yanasınız, yoksa zalim Esed’den mi yanasınız? (CHP ve MHP sıralarından
gürültüler) Çoluk çocuk demeden, kendi halkını tankla, topla, uçakla bombalayan
Esed’den mi yanasınız? Bunun kararını vermeniz gerekiyor, açıkça vermeniz
gerekiyor. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
Suriye’nin bir
bakanı diyor ki “Biz bu saldırıyı yaptık, özür diliyoruz, kusura bakmayın.”
diyor ama bir arkadaşımız çıkıyor diyor ki: “Hayır, Suriye yapmadı.” diyor.
Böyle bir mantık olabilir mi değerli arkadaşlar? (CHP ve MHP sıralarından
gürültüler) Türkiye Büyük Millet
Meclisinde hiç kimse, bu millete saldırı yapan bir ülkenin politikasını
savunamaz.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) – 1,5 milyon Müslüman öldü.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Burada hepimizin görevi bu milleti savunmaktır, bu milletin
menfaatlerini savunmaktır. Görevimiz budur, ettiğimiz yeminin gereği budur.
(CHP sıralarından gürültüler)
ALİ İHSAN KÖKTÜRK
(Zonguldak) – Ayıp! Ayıp!
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, bakın, geçtiğimiz hafta sonu AK PARTİ
kongresini yaptı ve o kongreyi yarısından fazla yabancı yayın olmak üzere
yüzden fazla haber kanalı izledi.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK
(Zonguldak) – Bırak haber kanallarını!
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Bütün belli başlı gazetelerde hem kongreyle ilgili hem de orada
yapılan konuşmalarla ilgili haberler yer aldı, haberler çıktı değerli
arkadaşlar. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN –
Arkadaşlar…
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Dış politikanın başarısı bu gibi hususlarla ortaya çıkabilir.
Bir de düşünün,
Cumhuriyet Halk Partisinin veya herhangi bir partinin, geçmiş dönemlerde
iktidar olduğunda onun kongresini kimler izliyordu? Dünyanın herhangi bir
ülkesinde bir tane haber görebiliyor muydunuz? Bırakın haberi, dipnot olarak
bile bir açıklama göremezdiniz.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) – Ne alakası var? Türkiye’yi savaşa götürüyorsunuz!
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Türk dış politikasının son on yılda ne kadar başarılı olduğu ve
bunun teknik mimarının da Hükûmetimiz ve elbette Dışişleri Bakanımız olduğu çok
açıktır. (CHP sıralarından gürültüler)
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) – Yazıktır!
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Bunu biz söylemiyoruz, bütün dünya söylüyor. Devlet başkanları
geliyor, bütün dünyaya diyor ki: “Türkiye, bugün, artık kendi topraklarını
aşmış bir ülkedir.” Bunu biz söylemiyoruz, başkaları söylüyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Daha kendi topraklarında güvenliği sağlayamamışsın sen. Her gün
şehit geliyor, sen kendi topraklarında güvenliği sağlayamamışsın daha.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Biz söylediğimiz zaman subjektif olarak algılanabiliyor ama bir
Mısır Cumhurbaşkanının ya da onlarca devlet başkanı ve cumhurbaşkanı
yardımcısının Türkiye’de, gelip bu kongrede bu konuda Türkiye’ye nasıl
baktıklarını, Türkiye konusundaki düşüncelerini söyledikleri zaman… (CHP
sıralarından gürültüler)
ALİ İHSAN KÖKTÜRK
(Zonguldak) – Sen inanıyor musun anlattıklarına?
BAŞKAN – Lütfen,
lütfen…
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Tamam arkadaşlar, rahatsızlık olabilir, kıskançlık olabilir, bunu
anlayışla, saygıyla karşılıyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP ve MHP
sıralarından gürültüler) Ama kabul edin…
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Türkiye sizinle gurur duyuyor(!)
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) – Yazık o masum insanlara!
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Ayrıca, bakın, bu onur Türk milletinin her evladı içindir, sadece
AK PARTİ’liler için değil, bütün Türk milleti içindir, Türkiye içindir.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Türkiye sizinle gurur duyuyor(!)
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) - Hepimiz bununla gurur duyabiliriz. Zaten yurt dışına çıktığınız
zaman bu değişimi, bu farklılığı, bu ayrıcalığı sizler de yaşıyorsunuz ve bunu
özel sohbetlerde paylaşıyorsunuz, paylaşıyoruz değerli arkadaşlar. Tamam,
siyaseten burada bunları söyleyemeyebilirsiniz, onu da anlayışla karşılıyoruz.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) – Biz, sizi hatadan alıkoymaya çalışıyoruz!
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) - Ama bu bir gerçeği değiştirmez, Türkiye bugün her zamankinden çok
daha fazla, hem bölgede hem de dünyada çok daha oyun belirleyici, kural koyucu
bir ülke konumundadır. Her alanda, siyasette, diplomaside, ekonomide bunun
izlerini, işaretlerini görmek mümkündür.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Atma!
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) - Bütün dünyanın kabul ettiği gibi, bütün dünyanın söylediği gibi
değerli arkadaşlar.
Bakın, kapalı
oturumun gerekçesi şu: Biz, milletimizden hiçbir şeyi saklamıyoruz fakat açık
oturum yapıldığı zaman bu toplantıları sadece milletimiz izlemeyecek, bütün
dünya izleyecek. Milletimizden saklamıyoruz ama başkalarından sakladığımız,
saklamamız gereken, saklayacağımız şeyler var. Biraz sonra kapalı bölümde Sayın
Bakanımız onları açıklayacak.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Ne olduğunu bilmiyoruz be! Düştü mü, düşürüldü mü, daha
onu bilmiyoruz.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) - Ayrıca, arkadaşlar, siyasi partiler, onların temsilcileri
düşüncelerini, kanaatlerini…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) – Hafta sonu referandum yapın, yüzde 80 hayır oyu kullanır.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – …her ortamda, her platformda her zaman söylüyorsunuz. Bu konuda en
ufak bir engelleme yok. Dolayısıyla “Biz, düşüncelerimizi söyleyemiyoruz.” gibi
bir gerekçenin kesinlikle doğru olmadığını burada ifade ediyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkürler Sayın Canikli.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Sayın Canikli, kendi grubun bile inanmıyor sana, kendi grubun bile!
MUHARREM İNCE
(Yalova) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun
Sayın İnce.
Arkadaşlar,
sükûneti temin ederseniz…
Buyurun.
MUHARREM İNCE
(Yalova) – Sayın Başkan, Sayın Canikli konuşmasında “Tarafınızı seçin, Esad’tan
yana mısınız, Türkiye’den yana mısınız?” diye ağır bir hakarette bulundu.
İzninizle cevap vermek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen
iki dakikayı geçmesin.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ
(Samsun) - Açıkla bakalım tarafını!
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Yalova Milletvekili Muharrem
İnce’nin, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin CHP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
MUHARREM İNCE
(Yalova) – Teşekkür ederim.
Evet, tarafımı
açıklayacağım: Esad’ın canı cehenneme, bana ne Esad’tan, ben Türkiye
Cumhuriyeti’nden yanayım. Onu anlatıyoruz biz, bağımsız Türkiye
Cumhuriyeti’nden yana. (CHP sıralarından alkışlar) Biz, bu ülkenin onurlu bir
ülke olmasını istiyoruz, taşeron bir ülke olmasını istemiyoruz.
Ben size
soruyorum: Siz Türkiye’den yana mısınız, Obama’dan yana mısınız? Siz onun
cevabını verin. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Kimden yanasınız, siz kimden yanasınız? Siz Türkiye’yi Amerika’nın jandarması
yaptınız, siz Türkiye’yi taşeron yaptınız, siz Türkiye’nin çıkarlarını değil,
emperyalistlerin çıkarlarını düşünüyorsunuz, sizin derdiniz bu. Bizim Esad’la
falan işimiz yok. Orada bir devletin başkanı. O sizin beraber tatile gittiğiniz
zaman da diktatördü, ortak Bakanlar Kurulu topladığınız zaman, Bodrum’da tatil
yaptığınız zaman, Boğaz’da tekne turu yaptığınız zaman Esad diktatör değildi de
sonradan mı diktatör oldu? (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
AHMET YENİ
(Samsun) – Tarafını söyle.
MUHARREM İNCE
(Devamla) – Taraf…
O zaman bilmiyor
muydunuz? Siz Kaddafi’den insan hakları ödülü alırken bilmiyor muydunuz? Sonra
onun linç edilmesine, gittiniz, ortak oldunuz.
Değerli
arkadaşlarım, bizim isteğimiz şu: Biz bu ülkenin savaşa girmesini konuşuyoruz,
Sayın Canikli gelmiş AKP Kurultayını konuşuyor burada. Ne alakası var! Siz…
Şunun cevabını vermeliler: Bu bir kaza mıdır, bir saldırı mıdır? Diyor ki: ”Bu
bir kazadır.” Diyor, “Özür dilerim.” diyor, “Araştırıyorum.” diyorsa...
Araştırıyor.
Siz çiftçiye
efelenirsiniz, öğrenciye efelenirsiniz; doktora, sendikacıya, onların hepsine
efelenebilirsiniz, gazetecilere efelenebilirsiniz ama Türkiye’nin dış
politikası efelenmekle olmaz. Bakın memleketi ne hâle getirdiniz. Fakir fukara
çocukları… Şu anda anneler, herkes kara kara düşünüyor; acaba Türkiye savaşa
girecek mi, benim çocuğum ne yapacak diye merak ediyor. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MUHARREM İNCE
(Devamla) – Siz rahatsınız, sizin çocuklarınız savaşa gitmeyecek, onun için
rahatsınız.
SONER AKSOY
(Kütahya) – Otur yerine!
MUHARREM İNCE
(Devamla) - O metni bir kere daha okuyun, elinizi vicdanınıza koyun, 1 Mart
2003 Meclisinin onurlu milletvekilleri gibi davranın. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN –
Teşekkürler Sayın İnce.
Lütfen… Lütfen…(AK
PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen… Lütfen yerinize oturun.
(AK PARTİ ve CHP
sıralarından karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, ara ara Genel Kurulu sükûnete davet etmemiz gerekiyor. Lütfen…
Görüşlere katılmayabilirsiniz fakat hatipleri anlayabilmemiz için lütfen
sükûnete davet ediyorum arkadaşları.
(AK PARTİ ve CHP
sıralarından karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
BAŞKAN – Değerli
arkadaşlarım, lütfen… Lütfen…
(AK PARTİ ve CHP
sıralarından karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
BAŞKAN – Efendim,
maalesef sükûnete davet etmek zorundayım.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 11.20
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.28
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KATİP ÜYELER: Fatih ŞAHİN (Ankara),
Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 4’üncü Birleşiminin 2’nci
Oturumunu açıyorum.
VII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Suriye’yle
ilgili Başbakanlık tezkeresinin kapalı oturumda görüşülmesine ilişkin talebin
yerine getirilmesinin İç Tüzük’e uygun olup olmadığı hakkında (Devam)
BAŞKAN – Başbakanlık
Tezkeresinin kapalı oturumda görüşülmesine ilişkin talebin yerine
getirilmesiyle ilgili usul tartışması sonunda 70’inci maddeye göre yapılan
işlemin İç Tüzük’e uygun olduğu açık bulunmaktadır. Dolayısıyla, kapalı oturum
talebini içeren önergenin işlemine devam edeceğiz.
Kapalı oturumda,
Genel Kurul salonunda bulunabilecek sayın üyeler dışındaki dinleyicilerin ve
görevlilerin dışarıya çıkmaları gerekmektedir. Sayın idare amirlerinin salonun
boşaltılmasını temin etmelerini rica ediyorum.
Yeminli
stenografların ve yeminli görevlilerin salonda kalmalarını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bu arada Dışişleri
Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun bazı görevlilerin kapalı oturum süresinde
salonda bulunmalarına dair bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:
V.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D)
Tezkereler (Devam)
2.- Dışişleri Bakanlığının, isim ve unvanları belirtilen bazı
görevlilerinin Bakanlığı temsilen kapalı oturum süresinde salonda bulunmalarına
dair tezkeresi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Suriye'ye ilişkin gelişmelerle ilgili Türk
Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi ve görevlendirilmesi
hakkında kapalı oturumda gerçekleştirilecek Başbakanlık Tezkeresi görüşmelerine
Bakanlığımı temsilen aşağıda isim ve unvanları kayıtlı yetkililerin
katılmalarına izin verilmesini müsaadelerine saygılarımla arz ederim.
Ahmet
Davutoğlu
Dışişleri
Bakanı
Büyükelçi Yaşar Halit Çevik Müsteşar Yardımcısı
Büyükelçi Ömer Önhon
Ali Sarıkaya Başbakan Müşaviri, Bakan Danışmanı
Gürcan Balık Bakan Özel Müşaviri
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Millî Savunma Bakanı Sayın İsmet Yılmaz’ın bazı
görevlilerin kapalı oturum süresince salonda bulunmalarına dair tezkeresi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım:
3.- Millî Savunma Bakanlığının, isim ve unvanları belirtilen bazı
görevlilerinin Bakanlığı temsilen kapalı oturum süresinde salonda bulunmalarına
dair tezkeresi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Suriye'ye ilişkin
gelişmelerle ilgili Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi ve
görevlendirilmesi hakkında kapalı oturumda gerçekleştirilecek Başbakanlık
Tezkeresi görüşmelerine Bakanlığımı temsilen aşağıda isim ve unvanları kayıtlı
yetkililerin katılmalarına izin verilmesini müsaadelerine saygılarımla arz
ederim.
İsmet
Yılmaz
Millî
Savunma Bakanı
Korgeneral Ümit
Dündar
Tuğgeneral Akif
Vurucu
Tuğgeneral Kemal
Başak
Albay Metin
Oğuzhan
Yarbay Murat Yaman
BAŞKAN –
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Görevliler dışında
salonun lütfen boşaltılmasını rica ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Ne
bağırıyorsun?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – …benim usulle ilgili itirazıma cevap vermediniz. (AK PARTİ sıralarından
“otur yerine” sesleri, gürültüler)
BAŞKAN – Sayın
Genç, buyurun efendim, buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Beni dinleyeceksiniz Sayın Başkan. Sabah usule itiraz ettim, niye
cevap vermiyorsunuz?
BAŞKAN – Efendim,
bir usul tartışması açıldı ve karar verildi, kapalı oturuma geçildi şu anda,
lütfen oturun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ne karar verildi? İç Tüzük’ü okuyarak gel!
BAŞKAN – Lütfen
oturun, başka bir teklifiniz varsa dinlemeye hazırım.
Evet, görevliler
lütfen boşaltınız salonu.
KAMER GENÇ (Tunceli)
– Kendinizi cehaletten kurtarın. Memleketi satıyorsunuz. Millet size tarihte bu
ülkeyi satan milletvekilleri damgasını vuracak!
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) – Hadi oradan!
BAŞKAN – Lütfen,
lütfen…
Sayın
milletvekilleri, salon İç Tüzük gereği tamamen boşaltılmıştır; yetkililer
dışında hiç kimse yoktur.
Oturumu
kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 11.33
IX.- KAPALI OTURUMLAR
ÜÇÜNCÜ OTURUM
(Kapalıdır)
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 14.57
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Fatih ŞAHİN (Ankara), Muhammet Rıza YALÇINKAYA
(Bartın)
------ 0 ------
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 4’üncü Birleşiminin kapalı
oturumdan sonraki Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Başbakanlık Tezkeresinin
kapalı oturumda yapılan oylamasında 320 kabul, 129 ret olmak üzere 449 oy
kullanılmış olup bu sonuca göre tezkere kabul edilmiştir.
Bilgilerinize
sunulur.
X.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan
Üyeliklere Seçim
1.- İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN - İnsan
Hakları İnceleme Komisyonunda boşalan ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna düşen
1 üyelik için Ankara Milletvekili Sinan Aydın Aygün aday gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’inci sırada yer alan, Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile
Adalet Komisyonu raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer alan, Toplu İş
İlişkileri Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
3.- Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu raporları (1/567) (S.
Sayısı: 197)
BAŞKAN – Komisyon yok.
Ertelenmiştir.
Diğer işlerde de komisyon ve Hükûmetin
bulunmayacağı anlaşıldığından sözlü soru önergeleri ile diğer denetim
konularını görüşmek üzere 9 Ekim Salı günü, saat 15.00’te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 14.59