TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                                TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                               129’uncu Birleşim

                                                                                           1 Temmuz 2012 Pazar

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                               İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Osman Aşkın Bak’ın, 2012 Londra Olimpiyatlarına ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Çankırı Milletvekili Hüseyin Filiz’in, alışveriş festivallerinin illerimize getirdiği canlılık ve Çankırı’nın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Manisa Milletvekili Hasan Ören’in, Manisa’da kapatılan ilçe adliyelerine ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz’ın, 1 Temmuz Kabotaj Bayramı’na ve Türk denizciliğinin içinde bulunduğu krize ilişkin açıklaması

2.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Millî Emlakin İstanbul’un bazı semtlerindeki uygulamalarına ilişkin açıklaması

3.- Manisa Milletvekili Muzaffer Yurttaş’ın, Manisa Milletvekili Hasan Ören’in gündem dışı konuşmasına ilişkin açıklaması

4.- Adıyaman Milletvekili Salih Fırat’ın, Adıyaman’da başlayan göç sezonuna ve gerçekleştirilmeyen sulama projelerine ilişkin açıklaması

5.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Muş ilindeki pancar üreticilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması

6.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya’da DSİ’nin sulama kanallarında koruma korkuluklarının bulunmamasına ve bu nedenle her yıl onlarca insan öldüğüne ilişkin açıklaması

7.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa ili GAP projesi ile Atatürk Barajı’na bitişik il ve ilçelerin arıtma tesisleri olmadığı için pisliklerini bu baraja akıttıklarına ilişkin açıklaması

8.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, neden sık sık yoklama talebinde bulunduklarına ilişkin açıklaması

9.- Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in, kürsüye çıkan hatiplerin tamamının AK PARTİ’nin Türkiye Büyük Millet Meclisini, kamuoyunu ve ülkeyi yanılttığına dair sözler söylediklerine ilişkin açıklaması

10.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun konuşması üzerine, istiklal mahkemeleri, devlet güvenlik mahkemeleri ve özel mahkemelerin aynı olduğuna ilişkin açıklaması

11.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, görüşülmekte olan tasarının İç Tüzük’e aykırı olduğuna ve Komisyonun geri çekmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

12.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, tasarının 74’üncü maddesinde önergeyle yapılan düzenlemeye gösterilen tepkiye ilişkin açıklaması

13.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, görüşmelerin aceleye getirildiğine ve hukuka riayet etmek gerektiğine ilişkin açıklaması

14.- Batman Milletvekili Ayla Akat’ın, uzun süreli çalışmanın insan psikolojisi ve fizyolojisi üzerindeki etkisine ve yaşanan gelişmelerin Adalet ve Kalkınma Partisinin sorumluluğunda olduğuna ilişkin açıklaması

15.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, muhalefetin eleştirilerini ve tepkilerini anlayışla karşıladıklarına ancak bunun İç Tüzük kurallarıyla sınırlı kalması gerektiğine ilişkin açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel ve 22 milletvekilinin, Van depremi sonrasında yapılan yardımlardaki usulsüzlük iddialarının ve Van’ın afet bölgesi ilan edilmesinin koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/343)

2.- BDP Grubu adına Grup Başkanvekili Iğdır milletvekili Pervin Buldan’ın, kılık-kıyafeti nedeniyle mağdur edilmiş kişilerin yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/344)

3.- Ağrı Milletvekili Halil Aksoy ve 21 milletvekilinin, basım ve yayım faaliyetlerinin önündeki engellerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/345)

 

VII.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Danışma Kurulunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin önerisi

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

2.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen İhtiyacının ve Eğitim Programlarının Planlanması ve Uygulanması Hakkında Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S. Sayısı: 302)

3.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278)

 

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Barış ve Demokrasi Partisinin söz alan bazı milletvekillerinin, Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

2.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin Barış ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması

3.- Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in, Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner’in şahsına sataşması nedeniyle konuşması

4.- Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan’ın, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can’ın CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

 

X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- 74’üncü madde üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisine mensup milletvekilleri tarafından verilen önergenin İç Tüzük hükümleri çerçevesinde işleme alınamayacağı hususunda Başkanın tutumu hakkında

 

XI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı, TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un, Sivas olaylarının da, Başbağlar olaylarının da bir katliam olduğuna ilişkin konuşması

2.- Oturum Başkanı, TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un, 24’üncü Dönem İkinci Yasama Yılının sonuna yaklaşılmış olması nedeniyle  teşekkür konuşması

01 Temmuz 2012 Pazar

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.04

BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM

KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 129'uncu Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Konuşma süreleri beşer dakikadır, Hükûmetin cevap hakkı vardır.

Gündem dışı ilk söz, 2012 Londra Olimpiyatları hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Osman Aşkın Bak’a aittir.

Buyurun Sayın Bak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

 

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Osman Aşkın Bak’ın, 2012 Londra Olimpiyatlarına ilişkin gündem dışı konuşması

 

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2012 Londra Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları ve İstanbul'un 2020 olimpiyat adaylığı hakkında gündem dışı söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Konuşmama başlarken, tüm denizcilik camiasının 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı'nı kutluyorum.

İstanbul 2012 yılında Avrupa Spor Başkenti seçildi ve Avrupa Birliği üyesi olmadan bu unvanı taşımaya hak kazanan ilk şehir oldu ve yine, İstanbul’umuz, 2020 yılında düzenlenecek olan 32’nci Olimpiyat ve Paralimpik Oyunlarına ev sahipliği yapmak için aday olmuştur.

Sayın Başbakanımız 13 Ağustos 2011 tarihinde Olimpiyatevi'nde düzenlenen toplantıda Türkiye'nin adaylığını şu sözlerle açıklamıştır: “Bugün ülkemiz ve insanımız için son derece önemli gördüğümüz 2020 Olimpiyat Oyunları adaylığımızı buradan bütün dünyaya ilan etmek üzere bir araya geldik. Heyecanlıyız çünkü bu defa hedefe ulaşacağımıza samimiyetle inanıyoruz. Türkiye özünde bir olimpiyat ülkesidir. Meşale bu ülkeye çok yakışacaktır."

Uluslararası Olimpiyat Komitesi, 23 Mayıs 2012 günü Kanada'nın Quebec kentinde düzenlenen değerlendirme toplantısında aday şehirlerden Doha ve Bakû'yü eleyerek İstanbul ile birlikte Tokyo ve Madrid'in yola devam edeceğini açıkladı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin İstanbul halkına yönelik kitlesel spor faaliyetleri ile İstanbul'da düzenlenen, aralarında basketbol, atletizm, güreş ve tenis gibi popüler branşların dünya şampiyonalarının da bulunduğu pek çok organizasyon sayesinde 2020 hedefimize emin adımlarla ilerlenmektedir.

İstanbul'un uluslararası federasyonların talep noktası hâline gelmesi, elbette belediyemizin özverili çalışmaları ve nihayetinde on yıllık Hükûmetimizin siyasi ve ekonomik istikrarı sayesinde mümkün olmuş ve bugün geldiğimiz noktada İstanbul'un yıllardır süren olimpiyat düzenleme arzusunun gerçekleştirilmesi için yeterli altyapıya sahip olunmuştur. İstanbul artık sporun en popüler küresel merkezlerinden birisi hâline gelmiştir. Gençlik ve Spor Bakanlığına, Millî Olimpiyat Komitemize ve tüm ulusumuza düşen, planlı bir lobi süreciyle, 7 Eylül 2013 tarihinde Arjantin'in Başkenti Buenos Aires'te düzenlenecek olan 125’inci IOC Genel Kurulunda 2020 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları ev sahibi olarak İstanbul'un adının okutulması için var gücümüzle çalışmaktır.

Saygıdeğer milletvekilleri, yirmi altı gün sonra Londra'da başlayacak olan 30’uncu Yaz Olimpiyat ve Paralimpik Oyunlarına katılacak kafilemizden sizlere bahsetmek istiyorum. Ancak ondan önce geçtiğimiz cuma günü Arjantin'i mağlup ederek oyunlara katılma hakkı kazanan Bayan Basketbol Millî Takımımızı tebrik ediyorum. Dün Helsinki'de devam etmekte olan Avrupa Atletizm Şampiyonası'nda millî atletlerimiz Nevin Yanıt, Gülcan Mıngır ve Polat Arıkan Avrupa şampiyonu olarak ülkemize 3 altın madalya kazandırmışlardır. Sporcularımızı ve emeği geçenleri bu başarıdan dolayı tebrik ediyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, İktidarımız süresince desteklenen sporcularımızın uluslararası müsabakalarda kazandığı başarılar 2012 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunlarına en yüksek sporcu katılımıyla taçlanmıştır.

Londra'ya bayan basketbol ve voleybol takımlarımızın yanı sıra atletizmde 27, güreşte 13, halterde 9, boksta 6, atıcılık ve yelkende 5'er, bisiklet, tekvando ve yüzmede 3'er, judo ve masa tenisinde 2'şer, okçuluk, jimnastik ve badmintonda ise 1'er sporcuyla iştirak ediyoruz. Paralimpik Oyunlarında da 46 erkek, 21 bayan sporcuyla temsil ediliyoruz.

Elli iki yıl sonra ilk kez takım sporlarında olimpiyatlardayız. 2000 Sydney Olimpiyatlarına 60, 2004 Atina Olimpiyatlarına 75 ve 2008 Pekin Olimpiyatlarına 84 sporcuyla katıldığımızı dikkate aldığımızda İktidarımız süresince istikrarlı bir artış yakaladığımızı görmekteyiz.

Değerli milletvekilleri, yine Londra'da 1948 yılında düzenlenen Olimpiyat Oyunlarında 6 tanesi altın olmak üzere toplam 11 madalya kazanan ve tüm dünyaya “Türk gibi güçlü” sözünü öğreten efsane güreş takımımızı hatırlatarak ata sporumuzun temsilcileri millî güreşçilerimize, iki dönem Güreş Federasyonu Başkanlığı yapmış bir güreşsever olarak ayrıca başarı dileklerimi iletmek istiyorum.

Gençlik ve Spor Bakanlığına ve Millî Olimpiyat Komitemize hem 2012 Londra Olimpiyat ve Paralimpik Oyunlarında hem de 2020 adaylığında başarılar diler, bugüne kadar gerçekleştirdiği etkinlikleri ve adaylık dosyasına sunduğu katkılar nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediyesine teşekkürlerimi sunarım.

Sayın Başbakanımızın hedef gösterdiği 2023 yılından önce olimpiyat ve paralimpik oyunları düzenlemiş bir İstanbul temennisiyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bak.

Gündem dışı ikinci söz, alışveriş günlerinin illerimize yapacağı katkı hakkında söz isteyen Çankırı Milletvekili Hüseyin Filiz’e aittir.

Buyurun Sayın Filiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

 

2.- Çankırı Milletvekili Hüseyin Filiz’in, alışveriş festivallerinin illerimize getirdiği canlılık ve Çankırı’nın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

 

HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; alışveriş festivalleri ve bu festivallerin illerimize getirdiği canlılık ve Çankırı’nın sorunları hakkında görüşlerimi arz etmek üzere huzurlarınızdayım. Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi dünyada son günlerde yoğun bir şekilde alışveriş festivalleri, kongreler, fuarlar düzenlenmektedir. Bu festivaller esnafımıza hareketlilik getirmekte, esnafımızın moralini düzeltmekte ve esnafımıza âdeta bir can suyu olmaktadır. Yalnız, bu festivallerin bütün illere yayılmasında fayda görüyorum.

Alışveriş deyince hemen aklıma tekstil sektörü geliyor. Tekstil sektörünün sorunlarını yakından takip ediyorum. Biliyorum ki tekstil yatırımcıları Ankara’da ve İstanbul’da sağlıksız koşullarda, özellikle apartman dairelerinin altında, bodrum katlarda imalat yapmaktadırlar. Buradan özellikle tekstil yatırımcılarına bir çağrım olacak. Diyorum ki ilimiz Çankırı da yeni Teşvik Yasası’na göre kalkınmada öncelikli 5’inci bölge oldu ancak organize sanayide yatırım yapmamız hâlinde 6’ncı bölgenin şartlarından yararlanıyoruz. Dolayısıyla, Türkiye'deki tekstil sektörünü, buradan, Çankırı’ya davet ediyorum.

Değerli milletvekilleri, Çankırı son yıllarda Hükûmetimiz döneminde çok yatırım almaktadır. Özellikle Devlet Su İşlerinin, Sayın Bakanımız Veysel Eroğlu’nun desteğiyle Çankırı’da iki tane çok önemli projenin temelleri atıldı. Bunlardan Kızılırmak Sulama Projesi ve Hamzalı Sulama Projesi -ikisi- 120 trilyon lira değerindedir. Temeli atılan bu iki proje hayata geçtiği takdirde özellikle Çankırı’nın Kızılırmak bölgesinde çeltik üretimi bulunduğu durumdan en az yüzde 50 artış gösterecektir, buğday ve arpa rekoltesi yükselecektir, Çankırı’da şeker pancarı üretimi artacaktır.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Kota yok mu, kota?

HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, Çankırı’nın -kalkınmada öncelikli iller arasında- özellikle organize sanayi bölgesinde yatırım yapılması hâlinde 6’ncı bölgenin şartlarından yararlanması durumunda, bugün İstanbul’dan Ankara’ya kadar hiçbir bölge yoktur ki 6’ncı bölgenin imkânlarından yararlansın. Dolayısıyla, biz bu fırsatı değerlendirmek üzere Çankırı’da bir organize sanayinin temellerini atmaya hazırlanıyoruz, burada bunu sizlere duyurmak istiyorum. Bu kurmak istediğimiz organize sanayi… Çankırı Ankara’ya biliyorsunuz 120 kilometre, il sınırımız 80 kilometre ve Ankara’ya yarım saat mesafede bir organize sanayiye özellikle Ankara’daki sanayicilerin gelip yatırım yapması hâlinde hem Ankaralı sanayici olacak hem de Çankırı’nın imkânlarından yararlanacak. Esenboğa Havaalanı’na on beş-yirmi dakika mesafede olan bu organize sanayi… Aynı zamanda iş adamlarımız Esenboğa Havaalanı’nı Çankırı’nın havaalanı gibi kullanacaklardır.

Dolayısıyla, “Bu 6’ncı bölgenin şartları nelerdir?” dediğimiz zaman, tekrarladığımız zaman, Ankara’da yatırımcı arsasını parayla alacağına, Çankırı’dan, gelecek, arsasını bedelsiz alacaktır. Bedelsiz arsa tahsisisin hemen yanı başında faiz desteği olacaktır; 5’inci bölgede 7 yıl, 6’ıncı bölgede 10 yıl bir faiz desteği alacaktır. Bunun yanında SSK prim desteği alacaktır, en az -organizede olması hâlinde- 10 yıl bir prim desteği alacaktır.

Değerli hemşehrilerim…

Değerli milletvekilleri, şimdi, bunun dışında…(Alkışlar)

Teşekkür ederim.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Hepimiz Çankırılıyız.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Hepimiz hemşehri sayılırız. Hepimiz Çankırılıyız, hemşehriyiz.

HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) – Teşekkür ederim.

Benim için hemşehrilerim önemli, tabii onları aklımdan çıkaramıyorum, buradan hemşehrilerimi selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, son olarak şunu söylemek istiyorum: Şayet bir yere yatırım yapılacaksa o il Çankırı olmalıdır… (Alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Filiz, teşekkür ediyorum, süreniz tamamlandı.

HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) – Sözlerimi burada tamamlıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, Manisa’da kapatılan ilçe adliyeleri hakkında söz isteyen Manisa Milletvekili Hasan Ören’e aittir.

Buyurun Sayın Ören. (CHP sıralarından alkışlar)

 

3.- Manisa Milletvekili Hasan Ören’in, Manisa’da kapatılan ilçe adliyelerine ilişkin gündem dışı konuşması

 

HASAN ÖREN (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biliyorsunuz ki geçtiğimiz günlerde Türkiye’de 146 ilçenin adliyesi kapatıldı. Aslında bu adliyeler kapanırken gerekçeleri ortaya kondu, gerekçeleri üzerinde tartışmalar yapılabilir. Doğrudur, yanlıştır ama bu gerekçeler üzerinde, kapatılan adliyelere ilaveten bu gerekçeleri hiçe sayarak, Meclisi baypas ederek, bu gerekçelerin dışında tekrar adliyeleri açmaya kalkar iseniz, işte problem orada başlıyor.

Neydi HSYK’nın gerekçeleri?

1) Nüfusu 10 binden aşağıya olmayacak, 10 binin yukarısında olacak.

2) Dosya sayısı

3) 15 ila 40 kilometre arasındaki mesafe uzaklığı.

Bunun üzerinde tartışma yapılabilirdi ve sizler de şunu söylemekte haklı olabilirdiniz: “Yasama-yürütme-yargı birbirinin kontrolü altında olmayan kurumlar.” derdiniz, bu tartışma da bu bazda yürüyebilirdi. Ama ne yaptınız? Yasama baypas edildi, yürütme hukuka baskı yaparak, bunların içerisinden aynı kriterlere uymayan 44 ilçenin açılmasına izin verdiniz. İşte burada ipler koptu.

Değerli arkadaşlarım, Manisa’da Gölmarmara ilçesi 15 bin nüfusa sahip, uzaklığı Akhisar’a 27 kilometre; kapattınız. Köprübaşı, Salihli ilçesine 50 kilometre uzaklıkta, yani 15’in altında değil, 40’ın da altında değil, 50 kilometre uzaklıkta olmasına rağmen orayı da kapattınız ama her koşulda, 15 kilometrenin altında olan ilçelerin adliyelerinin kapanacağını söylemenize rağmen, bağlandığı yere 9 kilometre olan mesafedeki bazı ilçeleri açtınız. Açılmasında yarar var çünkü bu ilçelerde adliye, oranın sosyal yaşamına büyük katkılar koymaktadır. Şimdi 102 ilçe adliyesi açılmayı bekliyor.

Şununla kurtulamazsınız: “Efendim, biz HSYK’ya baskı yapamayız.” veya “HSYK böyle bir karar aldı, bu karara bir sefer itiraz etme hakkımız var, ikinci itirazı edemeyiz.” gibi, bu 102 ilçeye gidip bahane üretemezsiniz. Bunlar cumhuriyet tarihinde açılmış adliyelerdir, AKP döneminde kapatılan adliyeler olmamalıdır. Adliyenin bir ilçeye ne kadar fayda getirdiğini burada anlatmaya gerek yok. Yasamanın da, sizlerin de bu konuda sıkıntılarının olduğunu biliyorum. Bizi bırakın, biz muhalefetiz ama yasamayı da baypas eden AKP’nin İktidarı sizleri de bu 102 ilçenin önünde sıkıntıya sokmuştur. Biz muhalefet milletvekilleri olarak bu ilçelere gideceğiz, bu ilçelerdeki adliyelerin niye kapatıldığıyla ilgili gerçekleri anlatmaya devam edeceğiz ama sizin o ilçelere gitmeyle ilgili sıkıntılarınız olacaktır.

Yani Köprübaşı’na AKP’li bir milletvekili gidip başka şey söylüyor, Manisa Köprübaşı’nda diğer AKP’li milletvekili gidip başka şey anlatıyor, anlatmak zorunda kalıyor. Eğer gerçekten bu 102 ilçede adliyelerin kapatılması o ilçelerin, o ilçelerde yaşayan insanların sosyal yaşamlarına, ekonomik yaşamlarına bir katkı olacaksa burada tartışalım. Eğer böyle bir şey yok ise veya böyle bir şeyle karşı karşıya kalınmayacak ise o 44 tane ilçe niçin açılmıştır? Kıstasları aynı değil midir? Bu 44 ilçede yani toplamda 146 ilçede kapanan adliyelerle ilgili HSYK bu kriterleri koyar iken 146’sı için koymadı mı? 146’sı için koyduysa hangi erk, hangi güç, bağımsız olduğunu iddia ettiğiniz HSYK’ya bu baskıyı yaptı, bu baskılar sonucunda 44 tane ilçenin adliyesi açıldı? Açılmasında yarar vardır, açılmasını isteyen bir Cumhuriyet Halk Partisi vardır ama bununla yetinmiyoruz, 102 ilçedeki adliyenin de açılmasını istiyoruz. 102 adliyenin de Türkiye’de  açılması gereklidir. Bununla ilgili yasama gerçekten bu konu üzerinde birlikte düşünüyor ise açılmasında sizlerin de yardımınıza ihtiyacımız var. Yoksa, bu kürsüde her zaman değişik eylemlerle karşı karşıya kalmak durumundasınız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Ören.

Sayın milletvekilleri, sisteme giren arkadaşlarımıza 1’er dakika söz vereceğim.

Sayın Korkmaz…

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz’ın, 1 Temmuz Kabotaj Bayramı’na ve Türk denizciliğinin içinde bulunduğu krize ilişkin açıklaması

 

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün 1 Temmuz Kabotaj Bayramı. Seksen altı yıl önce bugün, ülkemiz Lozan Anlaşması ile kendi limanlarımızdaki yabancı gemilerin sahip olduğu ayrıcalıklara son vermiş, 1 Temmuz 1926’da Kabotaj Kanunu’nu yürürlüğe sokarak bu ayrıcalıkları millîleştirmiştir.

Türk denizciliği çok ciddi bir krizin içerisinde. Özellikle uluslararası lobiler Türk bayraklı gemilerin yüzde 98’lerden yüzde 40’lara kadar gerilemesine sebep olan her türlü şer politikalarını uygularken maalesef AKP Hükûmeti bu gidişata seyirci kalmaya devam ediyor.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak Meclisin tatile girmesini de bir engel olarak görmeden bir mücadele başlatmaya kararlı olduğumuzu, bu meselenin Türkiye'nin bir onur meselesi olduğunu gördüğümüzü beyanla, herkesi ve her kesimi destek olmaya davet ediyoruz.

Ahirete intikal etmiş Barbaros başta olmak üzere, bugünün, dünün tüm deniz kahramanlarını hayırla yâd ediyor; kahraman donanmamızı ve deniz ticaretiyle uğraşan herkesin bayramını kutluyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Öğüt…

 

2.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Millî Emlakin İstanbul’un bazı semtlerindeki uygulamalarına ilişkin açıklaması

 

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Maliye Bakanlığına ait Millî Emlak, İstanbul’da bazı semtlerde usulsüzlük yapıyor. Millî Emlakin, apartmanların bahçelerinin bir bölümünü Marmaray tren hattına bir hat daha eklemek amacıyla dört yıl önce istimlak ettiği ve aradan geçen zamanda, istimlak edilen yerlerde herhangi bir faaliyet yapmadığı kamuoyunca bilinmektedir. Bu, devletin vatandaşının malını haksız yere gasbı anlamına gelmektedir. Bununla yetinmeyen Millî Emlak, istimlak ettiği ve kullanmadığı alanları apartman sakinlerinin kullandığını iddia ederek yıl bazlı kira istemiştir. Vatandaşların söz konusu alanı kullanmadığını belirterek kira ödeme emrine itirazlarının eski yıllara ait fotoğraflarının sözde delil sayılarak reddedilmesi ve gerekçe olarak da sanki istimlak edilen alan apartman sakinlerine aitmiş gibi tel örgü çevirmeleri istenmesi son derece ciddi bir sorundur. Bu görev mal sahibine ait olduğu gibi, Millî Emlak istimlak ettiği araziye dört sene el sürmeyerek âdeta tuzak kurmuştur. Bununla ilgili mağduriyeti İstanbul Anadolu yakasında birçok apartman sakini yaşamaktadır. Bu iddiaları araştırmayan yöneticiler de aynı soygunun sorumlularıdır. Geçmiş yıllara ait bu borçların bir an önce silinmesi gerektiğini hatırlatmak istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Yurttaş…

 

3.- Manisa Milletvekili Muzaffer Yurttaş’ın, Manisa Milletvekili Hasan Ören’in gündem dışı konuşmasına ilişkin açıklaması

 

MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HSYK bağımsız bir yargı organıdır. Tasarrufları ve kararlarını kendi hür iradesiyle alır. Daha önceki dönemlerde de lüzumu hâlinde adliyeler kapatılmış olup geçtiğimiz günlerde 146 yerde adliyeler kapatılmıştır. Gerekçe olarak yargılamanın hızlandırılması ortaya konmuştur. HSYK’nın Adalet Bakanlığına itiraz hakkı vardır. Bu itirazı Adalet Bakanlığı değerlendirmiş ve HSYK’yı haklı görerek aralarında Manisa Selendi ve Kırkağaç adliyelerinin de bulunduğu 44 adliyeyi tekrar açmıştır. Bu konu siyaset malzemesi yapılmayacak kadar önemli bir konudur. Buradan CHP ve Manisa Milletvekili Sayın Hasan Ören’e bir malzeme çıkmaz. Manisa’nın tüm ilçeleri bizim için önemlidir. Manisa’yı mamur ve zengin yapmaya devam edeceğiz.

Saygılarımla.

BAŞKAN - Sayın Fırat…

 

4.- Adıyaman Milletvekili Salih Fırat’ın, Adıyaman’da başlayan göç sezonuna ve gerçekleştirilmeyen sulama projelerine ilişkin açıklaması

 

SALİH FIRAT (Adıyaman) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Adıyaman ilinde yine göç sezonu, ırgat sezonu başladı. Dört yanı suyla çevrili olan Adıyaman’da sulanabilir arazilerin yüzde 15’i ancak sulanabilmektedir. Son on yıldır iktidarda olan AKP Hükûmeti her seçim öncesi Adıyaman’a sulama projesi müjdesi vermektedir ancak henüz bir tanesi gerçekleşememiştir. Bebek 1, Aslanoğlu, Koçali Barajı, Çamyurdu Barajı, Kâhta Çayı barajları henüz yapılmamıştır. Adıyamanlı yurttaşlarımız yine Türkiye'nin bütün bölgelerine ırgat ihraç etmeye başlamışlardır, yol ıstırapları başlamıştır. Adıyaman bu ıstıraplardan ne zaman kurtulacaktır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkürler.

Sayın Sakık…

 

5.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Muş ilindeki pancar üreticilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması

 

SIRRI SAKIK (Muş) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Başkanım, birkaç kez yine gündeme getirdik ama bir türlü sonuç alamadığımız bir sorunumuz var Muş ilimizle ilgili. Geçen yıl pancar üreticileri büyük bir mağduriyet yaşadılar. Yani kışın erken başlamasından dolayı hiç kimse ürünlerini tarladan alamadı ama çevre illerde de aynı sorun yaşandı. Çiftçilerin borcu, çevre illerin borçlarının -birkaç kez seslendirdik- büyük bir kısmı ertelendi ama Muş’a bu noktada ayrımcı bir tavır takınıldı. Bunun giderilmesi için Hükûmeti bu konuda sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Ağbaba…

 

6.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya’da DSİ’nin sulama kanallarında koruma korkuluklarının bulunmamasına ve bu nedenle her yıl onlarca insan öldüğüne ilişkin açıklaması

 

VELİ AĞBABA (Malatya) – Teşekkür ederim.

Ben Sayın Bakana sormak istiyorum, Sayın Veysel Eroğlu’na.

Malatya’daki Devlet Su İşlerinin sulama kanallarının tamamında koruma korkulukları yok. Bu nedenle her yıl onlarca insan ölmekte. Şimdi, “ileri demokrasi” diyoruz, “büyük devlet” diyoruz ama hâlâ Malatya’da ve Türkiye’de her yıl gençlerimiz derelerde, kanallarda boğulup ölmekte. En son Malatya’da Yazıhan ilçesinde Mısırdere köyünde bir aile yok oldu. Geçtiğimiz günlerde, kurtarma çalışmalarını gittim, yerinde izledim, anne haykırıyor, “Benim çocuğum göz göre göre, haykıra haykıra, yalvara yalvara öldü. Hiçbir koruma olmadığı için arabamız kanala uçtu ve ailemiz yok oldu.” diyor. Sizden ricam, Malatya’daki sulama kanallarının etraflarına özellikle yolun geçtiği yerlere koruma korkuluklarının yapılmasını Sayın Bakan Eroğlu’ndan rica ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Ağbaba.

Sayın Tanal…

 

7.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa ili GAP projesi ile Atatürk Barajı’na bitişik il ve ilçelerin arıtma tesisleri olmadığı için pisliklerini bu baraja akıttıklarına ilişkin açıklaması

 

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şanlıurfa ili GAP projesinin yüzde 20’si bitmiş durumda, yüzde 80’ine başlanmamış durumdadır. Bu sebepten dolayı Şanlıurfalılar mağdurdur. Bu mağduriyet ne zaman bitecektir? Bu birinci soru.

İkinci soru: Atatürk Barajı’na bitişik il ve ilçelerin tüm arıtma tesisleri olmadığı için ham bir vaziyette Atatürk Barajı’na o pislikler akmaktadır. Bununla halk sulama işlemini gerçekleştirmektedir. Bu aynı zamanda bir çevre kirliliğidir. İlgililerin bu konuda duyarlı davranmasını talep ediyorum.

Saygılarımla.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel ve 22 milletvekilinin, Van depremi sonrasında yapılan yardımlardaki usulsüzlük iddialarının ve Van’ın afet bölgesi ilan edilmesinin koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/343)

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

23 Ekim 2011'de Van Erciş'te, 9 Kasım 2011 tarihinde Van merkezinde yaşanan depremler öncesinde ve sonrasında devlet ve kamu idaresi adına yürütülen çalışmaların, eğitim ve sağlık kurumlarına ait binalar başta olmak üzere kamu binalarının en çok hasar gören ve en çok ölüme neden olan binalar olmasının sorumlularının, özellikle 9 Kasım depreminde 40 insanımızın enkazı altında kaldığı Bayram Otel’in kullanımına izin verenlerin, yardımların dağıtılmasında ihtiyaç sahiplerinin belirlenmesinde depremzedeler arasında ayrımcılık yapıldığı duygusuna yol açan uygulamaların ve sorumlularının açığa çıkarılması, Van'ın afet bölgesi ilan edilmesinin koşullarının olup olmadığının tespit edilmesi için Anayasanın 98. ve TBMM İç Tüzüğünün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                                      29/11/2011

 

1) Abdullah Levent Tüzel                                       (İstanbul)

2) Pervin Buldan                                                   (Iğdır)

3) Hasip Kaplan                                                    (Şırnak)

4) Sırrı Sakık                                                        (Muş)

5) Murat Bozlak                                                     (Adana)

6) Halil Aksoy                                                       (Ağrı)

7) Ayla Akat                                                          (Batman)

8) İdris Baluken                                                    (Bingöl)

9) Hüsamettin Zenderljoğlu                                   (Bitlis)

10) Emine Ayna                                                    (Diyarbakır)

11) Nursel Aydoğan                                               (Diyarbakır)

12) Altan Tan                                                        (Diyarbakır)

13) Adil Kurt                                                         (Hakkâri)

14) Esat Canan                                                     (Hakkâri)

15) Sırrı Süreyya Önder                                         (İstanbul)

16) Sebahat Tuncel                                               (İstanbul)

17) Mülkiye Birtane                                               (Kars)

18) Erol Dora                                                        (Mardin)

19) Ertuğrul Kürkcü                                               (Mersin)

20) Demir Çelik                                                    (Muş)

21) İbrahim Binici                                                 (Şanlıurfa)

22 Nazmi Gür                                                        (Van)

23) Özdal Üçer                                                      (Van)

Gerekçe:

23 Ekim 2011 tarihinde merkez üssü Van'ın Erciş ilçesi olan 7,2 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiştir. 9 Kasım 2011 tarihinde ise merkez üssü Van'ın Edremit ilçesi olan 5,6 büyüklüğünde ikinci deprem yaşanmıştır. İki deprem arasında ve 9 Kasım’dan sonra şiddeti 2 den büyük, 3 bine yakın artçı deprem olmuştur.

Bilindiği üzere, ülkemizin büyük bir bölümü deprem bölgesidir. Geçtiğimiz yıllarda Kocaeli, Düzce, Van, Erzincan gibi büyük deprem felaketleri yaşanmıştır. Uzmanlara göre, İstanbul başta olmak üzere pek çok kentimizde büyük depremler beklenmektedir. Bununla birlikte, Van'da yaşanan deprem felaketi karşısında devlet ve kamu idaresi adına yapılan açıklamalar ve gelişmeler karşısında alınan tutumların vatandaşların acılarını ve kayıplarını dindirmek bir yana mağduriyetlerinin artmasına neden olmaktadır.

23 Ekim 2011 tarihinde Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, "Van merkezde 10 civarında bina yıkılmış, Erciş'te 25-30 arası bina, bir de yurt, yıkılmış durumda" diye açıklamada bulunurken, Kızılay Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar, "Bütün afetzedelere yetecek kadar çadırımız, battaniyemiz ve gıda stokumuz Van ve Erciş'e ulaşmış vaziyette" şeklinde beyanat vermiştir.

24 Ekim 2011'de pek çok ülke yardım teklifinde bulunmuş, ancak yardım talepleri Hükümet tarafından reddedilmiştir. İngiliz The Times gazetesi Ankara'nın dış yardım tekliflerini reddetmesini haber yaparak "Yardımı reddetmek akılsızlık ve zalimce" değerlendirmesini yapmıştır.

Oysa, felaketin boyutu çok büyüktü; 25 Ekim günü deprem bölgesinde çadır ve yardım malzemelerinin dağıtımı sırasında yaşanan organizasyon eksikliği nedeniyle yaşanan izdihamı önlemek için askerler havaya ateş açmış, yine de izdiham engellenememiştir. Van Valisi, Van Belediye Başkanı ile birlikte çalışmayı kabul etmemiş, depremzedelere yönelik çalışmalarda iki başlılık ortaya çıkmış, merkezi hükümet olanakları ile ayrımcılık ve partizanlık yapıldığı iddiaları ortaya atılmıştır.

"Kendi deprem kapasitemizi görmek için" reddedilen yardımlara, ihtiyacımız olduğu 2 gün sonra, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığınca, Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla yardım teklif eden tüm ülkelere duyurulmuştur.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar 29/10/2011 tarihinde Van ve Erciş'te deprem beklentisi söylentilerine itibar edilmemesini isteyerek, "Bugün itibariyle diyebilirim ki; deprem açısından en güvenilir Van ve Erciş'tir, az hasarlı evlere girebilirler" demiş, Bakan'a Van Valisi Münir Karaloğlu da katılmış ve AFAD'ın teknik görevlilerinin "Artık 3 gün geçti, bundan sonra artçı sarsıntılar azalarak devam eder" dediğini belirtmiştir.

Bu açıklamalardan tam 11 gün sonra, 9 Kasım depremi gerçekleşmiştir. "Erciş ve Van en güvenli yerlerdir, evlerinize girebilirsiniz" şeklindeki açıklamasıyla, 5.6 lık depremde enkaz altında kalan 40 kişinin ölümünden birinci elden sorumluluğu olan Bakan Erdoğan Bayraktar, istifa edeceğine, "Bugün seçim olsa Van'da en az 6 milletvekilini alırız" diyebilmiştir.

Van'da birinci depremin üzerinden 35, ikinci depremin üzerinden 16 gün geçmesine rağmen sorunlar azalacağına büyümektedir. Hükûmet sorunun çözümünü, 2012 Ağustosu'na ertelemiş bulunmakta ve aldığı son önlemle vatandaşı Van'ı terke teşvik etmektedir. Soğuktan zatürre ve beslenme yetersizliği nedeniyle 2, çadırlarda çıkan yangınlarda 3 olmak üzere şu ana kadar 5 çocuk yaşamını yitirmiştir. Yaşadıkları depremden sonra derme çatma çadırlarda zemheri soğuğuyla baş başa bırakılan Vanlılara gösterilen çözüm göç olmamalıdır. Binlerce insan depremden değil, çaresizlikten, soğuktan donmamak için gözü arkada âdeta Van'dan kaçmaktadır. Yaklaşık 200 bin kişinin Van'dan göç ettiği ifade edilmektedir.

Eğitim/öğretim kurumlarındaki sorunlar henüz giderilebilmiş değildir. Okulların, yurtların, lojmanların, konutların hasar tespitlerinin sağlıklı yapılmadığı iddiaları vardır. Üniversite sınavına girecek lise son sınıf ve Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencilerinin durumunun ne olacağı, eğitim takvimi içinde gerçekleştirilemeyen programın nasıl telafi edileceği, sınavlar vb. belirsizliğini korumaktadır. Üniversite içerisinde prefabrik binalar kurularak eğitime devam edileceği belirtilmiş ancak yaklaşık 20 bin öğrenci kapasiteli üniversitenin derslik ve öğrencilerin barınma sorunlarını çözmek üzere henüz gözle görülür bir çalışma başlatılmış değildir.

Ortada büyük sorunlar dururken, "Her şeyi çözdük, sorun yoktur" diyen hükûmet yetkililerine depremzedelerin güvenleri kalmamıştır. Dahası, yardım ihtiyacını dile getiren halkı "Bunlar depremzede değil provokatör" diye suçlayan, yardım verilmiyor diye tepkisini dile getiren depremzedelerin "teröristlerin uzantısı" ilan edilmesi hükümetin inandırıcılığını ortadan kaldırmıştır.

18 Kasım tarihi itibarıyla, Başkanlık nezdinde toplam 220 milyon 760 bin TL nakdî yardım toplandığını, deprem bölgesindeki hizmet binalarının hasar görmesi ve acil ihtiyaçların karşılanması için Van Valiliği'ne 28 milyon acil yardım ödeneği gönderildiğini açıklamıştır.

Tüm bu olup bitenlerin karşısında araştırmaya muhtaç pek çok konu bulunmaktadır. Eksi 13 dereceye varan kış koşullarında on binlerce insan çadırlarda yaşamak zorunda bırakılırken 1000'i aşkın TOKİ konutu depremzedelerin kullanımına açılmamıştır. Kalıcı konut ihtiyacı varken depremzedeler için toplanan nakit 220 milyon lira Hükümet tarafından bankalarda tutulmaktadır. Kamu binaları başta olmak üzere tüm konutlarda hasar tespitleri tam olarak yapılmamış ve hasar tespiti raporları düzenlenmeden hizmete açılan binalardan söz edilmektedir. Kamu idaresinin tarafsızlığı ilkesi, vatandaşın kamu idaresi ve kanunlar önünde eşitliği ilkesinin ihlal edildiği kanaati yaygınlaşmaktadır.

Van halkının maruz kaldığı göçün, katlanılması zor, barınma ve yaşama koşullarının, Bayram otel'in enkazında ölen aralarında iki gazeteci ve bir Japon kurtarma ekibi görevlisinin de bulunduğu 40 insanın ölümünün sorumlularının açığa çıkarılması, sorunların giderilmesi, bundan sonra yaşanabilecek olası doğal felaketlerde yaşanmaması ve Meclis denetim çalışmaları kakımından büyük önem taşımaktadır.

 

2.- BDP Grubu adına Grup Başkanvekili Iğdır milletvekili Pervin Buldan’ın, kılık-kıyafeti nedeniyle mağdur edilmiş kişilerin yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/344)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

28 Şubat 1997'de yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan ve irticaya karşı olduğu iddia edilen ordu ve bürokrasi merkezli süreçte başörtülü kadınlar yönünden insan haklarına aykırı kararlar alınmıştır. Bu kararlar doğrultusunda Kamuda çalışan birçok kadının, başörtüsü takması nedeniyle görevlerine son verilmiş, bir çoğu için ise disiplin soruşturmaları ile görevden el çektirme, istifaya veya emekliliğe zorlandırılmışlardır. Başörtüsü nedeniyle mağdur edilmiş kadınların sayısal tespiti, bu kişilerin yaşadıkları sorunların ve çözüm yollarının araştırılması amacıyla, Anayasa'nın 98. ve içtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince "Meclis Araştırması" açılmasını saygılarımla arz ederim.

                                               Pervin Buldan                                             

                                                                  (Iğdır)

Gerekçe:

28 Şubat 1997'de yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlar arasında yer alan "Kıyafetle ilgili kanuna aykırı olarak ortaya çıkan ve Türkiye'yi çağdışı bir görünüme yöneltecek uygulamalar engellenmeli" yönündeki kararla birlikte, kamu kurumlarında çalışan ve başını örten memurların, "ideolojik ve siyasi amaçlarla kurumların huzur, sükun ve çalışma düzenini bozdukları" iddia edilmiş ve bu kadın memurlar memuriyetten çıkartılmışlardır. Binlerce kadın ve ailesi mağdur edilmiştir. Bu süreçte pek çok öğretmenin yanı sıra, hemşire, doktor ve diğer meslek gruplarında da çalışan birçok kadın, başörtüsü taktıkları için aynı şekilde mağdur edilmişlerdir. Uygulama her birey için farklı tezahür etmiştir. Daha önce usulüne uygun olarak verilen asaleti onama kararlan geri alınmış ya da daha önce memuriyet görevine son verilen kadınlar tekrardan devlet memurluğundan çıkarılmışlardır. Memuriyet sona erdiğinden, başka iş kollarında çalışarak SSK veya Bağ-Kur’dan emekli olan kadınlar, Emekli Sandığı'ndan emekli olamadıkları için Emekli Sandığı'na tabi olarak çalıştıkları döneme ilişkin emeklilik ikramiyelerini, alamamışlardır. Yasak devam ettiğinden 2000 yılından sonra memur olmak için gerekli koşullara sahip olan başörtülü kadınların, memuriyet için müracaat etmeleri dahi mümkün olmamaktadır.

Binlerce kadın, Anayasa'da eşitlik ve kamu hizmetine girme haklarının varlığına rağmen kamu kurumlarında çalışma hakkından mahrum bırakılmaktadır.

Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi'nin (CEDAW) İhtiyari Protokolü, 30 Temmuz 2002 tarihinde TBMM tarafından onaylanmış ve 02 Ağustos 2002 tarihli resmi  gazetede yayınlanmıştır.  Türkiye  Cumhuriyeti hem uluslararası hükümlülüklerini ciddiye alan hem de kadınların insan haklarının tanınması, korunması ve ilerletilmesi yönünde politikalar üreten bir devlettir. Başörtülü kadınların kamu kurumlarında çalıştırılması önündeki engeller, bu uluslararası sözleşmelere de aykırılık teşkil etmektedir.

28.02.1997 tarihinden bugüne alınan kararlar ile görevden alınan, hakkında soruşturma yürütülen, disiplin cezası alan ve halen bu nedenle başvuruları reddedilen kadınların sayılarının, bu kişilerin yaşadıkları sorunların ve bu sorunların çözüm yollarının araştırılması için bir komisyon kurulmasının fayda sağlayacağı kanaatindeyiz.

 

3.- Ağrı Milletvekili Halil Aksoy ve 21 milletvekilinin, basım ve yayım faaliyetlerinin önündeki engellerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/345)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Düşünce ve ifade özgürlüğü önünde engel teşkil eden yasal hükümlerin saptanması ve tutuklu bulunan gazetecilerin durumunun araştırılması için Anayasa'nın 98'inci İçtüzük'ün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması açılmasını arz ederim.

 

1) Halil Aksoy                                                (Ağrı)

2) Pervin Buldan                                            (Iğdır)

3) Hasip Kaplan                                             (Şırnak)

4) Sırrı Sakık                                                  (Muş)

5) Murat Bozlak                                              (Adana)

6) Ayla Akat                                                   (Batman)

7) İdris Baluken                                             (Bingöl)

8) Hüsamettin Zenderlioğlu                           (Bitlis)

9) Emine Ayna                                               (Diyarbakır)

10) Nursel Aydoğan           (Diyarbakır)

11) Altan Tan                                                 (Diyarbakır)

12) Adil Kurt                                                   (Hakkâri)

13) Esat Canan                                              (Hakkâri)

14) Sırrı Süreyya Önder     (İstanbul)

15) Sebahat Tuncel                                       (İstanbul)

16) Mülkiye Birtane                                        (Kars)

17) Erol Dora                                                 (Mardin)

18) Ertuğrul Kürkcü                                        (Mersin)

19) Demir Çelik                                             (Muş)

20) İbrahim Binici                                          (Şanlıurfa)

21) Nazmi Gür                                               (Van)

22) Özdal Üçer                                               (Van)

 

Gerekçe:

İnsan hakları bir insanlık değeri olarak ortaya çıkıp kabul edildiğinden beri düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve basın-yayın özgürlüğü ile beraber değerlendirilmektedir. Düşüncenin ifade edilmesi, açıklanması, basılıp yayılması bir bütündür. Açıklanamayan, basılıp yayılamayan bir düşüncenin özgür olması ya da böyle bir durumda düşünce özgürlüğünden söz etmek olası değildir.

Ne yazık ki ülkemiz belirtilen çerçevede yasal olarak anti-demokratik bir yapıya sahiptir. TCK 301. Madde TMK 7/2 Madde başta olmak üzere her toplumsal soruna ilişkin düşünce açıklamak engellenmiş ve yasal olarak cezalandırılmaktadır. Kökenini büyük ölçüde 12 Eylül darbe anayasasından alan bu durum, her iktidar tarafından bilinse de basın yayın kuruluş ve gazeteciler üzerinde sindirme ve bastırma politikalarının bir aracı olarak bugüne kadar kullanılmıştır.

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu'nun verilerine göre, 25 Kasım 2011 tarihinde tutuklanan Özgür Gündem Gazetesi Yazarı Cengiz Kapmaz ile birlikte tutuklu gazeteci sayısı 65'e ulaştı. Bu sayı, 2010 yılında yaklaşık 50 iken, 2009 yılında 35 idi. Görüldüğü üzere her sene tutuklanan gazeteci sayısında ciddi bir artış söz konusudur. Ayrıca tutuklanmayan ancak, yargılaması devam eden binlerce dava dosyası da mahkemelerde devam etmektedir.

Uluslararası kuruluşların yaptıkları basın özgürlüğü değerlendirmelerinde Türkiye gün geçtikçe daha da geriye gitmektedir. Ekim ayında açıklanan son Avrupa Birliği İlerleme Raporu'nda da, Türkiye'nin basın özgürlüğü konusunda yaşanan sorunlara özellikle değinilmiştir.

TRT'nin Kürtçe yayın yapmaya başlamasında sonra, Kürtçe yayınlar üzerindeki baskının kalkması beklenirken tersine sürmüştür.

Toplumu doğrudan ilgilendiren davalarda bilgi alma ve kamuoyuna aktarma gizlilik kaydı ile engellenmektedir. Sol sosyalist, muhalif basın yayın kuruluşları ve gazetecileri üzerinde baskı ve engellemeler gittikçe artmaktadır.

Oysa basın özgürlüğü, Birleşmiş Milletler tarafından, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nde ilan edilen, birçok ülke tarafından kabul edilen bir haktır. Gerek BM, gerekse de Avrupa Birliği bünyesinde basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü konularında pek çok sözleşme hazırlanmış ve üye ülkelere imzalanmıştır.

Bu anlamda ülkemiz de bu tür pek çok sözleşmeye taraftır. Özgür, tarafsız bir basın oluşturmada da iç hukukun bu sözleşmelere uygun duruma getirilmesi gerekmektedir. Bu anlamda Terörle Mücadele Kanunu ve Türk Ceza Kanunu'nun mutlaka değişmesi gerekmektedir.

Özgür Basın, demokratik sistemin korunması ve güçlendirilmesinde son derece önemli bir unsur olma özelliğini taşımakta olup, insan haklarına dayalı barış içinde demokratik bir toplumsal ve siyasal düzenin gerçekleşmesi yolunda önemli yapı taşlarından birini oluşturmaktadır.

Bunun yanı sıra demokratik siyasetin oluşturulmasının temel koşullarından biridir. Siyasi ve ekonomik baskı altında bulunan basının, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında yeniden ele alınmalı ve önünde engel olan düzenlemelerin derhal değiştirilmesi kaçınılmaz olmuştur.

Bu nedenle basın yayın faaliyetlerinin önündeki engellerin araştırılması, ifade özgürlüğünün yasal olarak güvenceye alınması ve tutuklu gazetecilerin durumunun ve yasal çerçevelerinin araştırılması için bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını dileriz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, araştırma önergeleri bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

                                                                               Kapanma Saati: 14.43

 İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.54

BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM

KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır),Tanju ÖZCAN (Bolu)

---0---

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 129’uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:

 

VII.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Danışma Kurulunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin önerisi

 

 

Danışma Kurulu Önerisi

Danışma Kurulunun 01/07/2012 Pazar günü yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

 

                                                                               Cemil Çiçek

                                                               Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                   Başkanı

 

        Mahir Ünal                                Mehmet Akif Hamzaçebi

Adalet ve Kalkınma Partisi                 Cumhuriyet Halk Partisi

   Grubu Başkanvekili                            Grubu Başkanvekili

 

      Oktay Vural                                        Pervin Buldan

Milliyetçi Hareket Partisi                    Barış ve Demokrasi Partisi

   Grubu Başkanvekili                            Grubu Başkanvekili

 

Öneriler

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan ve daha önceki birleşimlerde görüşmeleri yarım kalan 302 ve 287 sıra sayılı kanun teklifi ve tasarısının bu kısmın sırasıyla 2 ve 3 üncü sıralarına alınması

Genel Kurulun;

1 Temmuz 2012 Pazar günkü (bugün) birleşiminde 278 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,

2 Temmuz 2012 Pazartesi günkü birleşiminde 10 sıra sayılı kanun tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,

Yukarıda belirtilen birleşimlerde gece 24:00'de günlük programların tamamlanamaması halinde günlük programların tamamlanmasına kadar,

çalışmalarını sürdürmesi,

önerilmiştir.

BAŞKAN – Danışma Kurulu önerisi üzerinde Özgür Özel, Manisa Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Danışma Kurulu önerisi üzerinde grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün günlerden pazar, çok istisnai bir gün. Bütçe görüşmeleri yok ama bir pazar günü çalışıyoruz. Hatta bütçe görüşmelerindeki gibi on bire kadar değil bir haftadır sabah beşlere kadar çalışıyoruz. Beşte gidiyoruz, komisyon toplantılarımızın durumuna göre erken saatlerde bir daha geliyoruz. Herkes yorgun, uykusuz, gergin ama ortamda son derece istisnai bir durum var, o yüzden çalışmak zorundayız.

Farkında mısınız, bu dönem biz seçildiğimizden beri son derece istisnai bir Parlamentoda hep birlikte görev yapıyoruz. Meclis açık olduğu hâlde, hatta ilgili komisyonlar toplantı hâlinde olduğu hâlde, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisiyle, 12 Eylülün, paşaların getirdiği bir düzenlemeyi kullanarak Meclis açıkken yasama yapılacak kadar istisnai durumlar var. Kanun tasarılarına hasret kaldık. Çünkü ne kadar önemli ya da ne kadar önemsiz, ne kadar acil ya da ne kadar yapısal olursa olsun, bütün kanunlarda, ilgili bakanlıkların çalışması, bürokratların mutfakta pişirmesi, Bakanlar Kurulunda tartışılması ve Meclisin gündemine getirilmesi yerine, Sayın Başbakanın işaret ettiği, bazen 1, bazen 5 milletvekilinin eliyle hazırlık yapılıyor. MİT Yasası gibi bir yasayı jet hızıyla geçirmek için 1 milletvekili kendiliğinden kanun teklifi verebiliyor veya 4+4+4 gibi fevkalade önemli bir konuda, konu hakkında -komisyona katılan herkes biliyor ki- Millî Eğitim Bakanının dünyadan haberi yok, Millî Eğitim bürokrasisi hazırlıksız ama dışarılarda bir yerlerde pişirilmiş, Başbakan eliyle AKP’den 5 milletvekiline, 5 sayın grup başkan vekiline getirilmiş ve Meclis gündemine getirilebiliyor. Çok istisnai bir durum.

Ve öyle istisnai bir Mecliste görev yapmaya çalışıyoruz ki, 326 tane iktidar milletvekili var, toplantı başlasın diye 184 toplantı yeter sayısını toplamalarını, karar yeter sayısı olan 139’u bulmalarını, daha doğrusu bulmamalarını kimse eleştirmiyor da, muhalefet denetim görevini yapmak için “Bir sayar mısınız Sayın Başkan, bu karar hukuki mi? Gelin burada bir karar yeter sayısı arayalım.” deyince iktidar sıralarından tepkiler, Sayın Bakanlardan sitemler: “Efendim, neden yoklama istiyorsunuz, neden bu tip denetim yollarına gidiyorsunuz?” Niçin? Çünkü, son derece istisnai bir Mecliste görev yapıyoruz.

Aslında bu istisna meselesinin üzerine sırf kafa yoran, mağduru olan veya bu duruma dikkat çeken biz değiliz. İtalyan Felsefeci Agamben diyor ki: “Sürekli bir istisna hâli ve hukukun askıya alınası sürecinde yaşıyor dünya artık.” Agamben’e göre istisna hâli siyasal belirsizlik veya nedeni ne olursa olsun bir kriz durumunda belli bir siyasal düzenin devamının sağlanması adına hukukun askıya alınmasıdır. Agamben’e göre hukuksuzluğun artık normal bir durum hâline geldiği, kuralsızlığın kural yerine işletildiği, istisnanın kaideyi bozmadığı, doğrudan kaide hâline geldiği bir dünyada yaşıyoruz. Agamben bu çalışmasına ispat olarak da 2011 yılında Amerikan Başkanı Bush’un yayınladığı bir askerî emri örnek gösteriyor. Bush’un askerî emri şu, bu emirde diyor ki Bush: Terörist faaliyetlere karıştığından kuşkulanılan Amerikan vatandaşı ya da Amerikan vatandaşı olmayan kişilerin süresiz alıkonulmalarına ve askerî komisyonlarda yargılanmalarına izin veriyor.

Şimdi, Türkiye’deki yansımasına bir bakın. Birileri bir şeyden şüphe ediyor; bu, bazen bizim Grup Başkan Vekilimizin Hükûmeti yıpratmasıyla ilgili bir şüphe olabilir, bazen kendi Genelkurmay Başkanının silahlı bir terör örgütü kurduğuyla ilgili bir şüphe olabilir, kendi atadığı, kendi emekli ettiği, ödül verdiği, elini sıkıp plaket verdiği Genelkurmay Başkanının terörist eylemlerin başı olduğuyla ilgili şüphe olabilir. Ne olursa olsun, aynı Bush’un koyduğu gibi 2001 yılında, bir şüphe varsa eğer ne kadar duracağı ve neyle suçlandığını bilmeden içeride kalması ve hukukun askıya alınması sürecini Türkiyede yaşıyor.

İçinde yaşadığımız alan hukuki boyuttan yoksun, bir şiddetin hüküm sürdüğü bir yasasızlık bölgesi aslında. Devlet iktidarı istisna yoluyla yasasızlığı bünyesine katmış durumda ve istisna hâlini sürekli kılarak normalleşmiş durumdayız. Böylece aslında hepimiz biliyoruz ki maske düştü ve şiddete olan ihtiyaç ve bu yeni iktidar sahiplerinin aslında ülkeyi yönetmekle ilgili nasıl bir iradenin sahibi oldukları açıkça ortaya çıktı. 

Öyle istisnai bir ülkede yaşıyoruz ki her muhalif partiden en az 1 milletvekili tutuklu, öyle istisnai bir ülkede yaşıyoruz ki 100’den çok muhalif gazeteci tutuklu -Çin’le yarışıyoruz muhalif gazetecilerin tutuklu olması noktasında- binden fazla öğrenci tutuklu, poşu takmanın, yumurta bulundurmanın, konser bileti satmanın, şemsiye bulundurmanın ayrı ayrı aylarca süren yargılanmalar ve tutukluluk hâlleriyle karşılıkları var artık.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Nerede?

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Milletvekillerine Genel Kurulda, burada dayak, Komisyonda tekme atılıyor bu istisnai Parlamentoda. Milletvekiline yumruk atıyor polisler.

Seyahat özgürlüğünün engellenebildiği bir 2011 yılı düşünüyor musunuz? Eğitim-Sen’li öğretmenlerin çıktıkları yerden “Ankara’ya gelmeyin, suç işleyeceksiniz.” diyerek seyahat özgürlükleri kısıtlanıyor. Gelenlere, burada eylem yapanlara “Siz 4+4+4’e karşı niçin toplandınız?” diye soruluyor, cevabından tatmin olmayan sayın savcının isteğine uyan hâkim bu sendikacıları tutuklayabiliyor.

Öyle bir istisnai ülkede yaşıyoruz ki grev yapma hakkı elinden alınıyor birilerinin toplu iş sözleşmesindeki gücü zayıflatılsın diye, buna karşı fiilî grev hakkını kullananların tamamını işten çıkarıyorsunuz. Ve öyle bir istisnai ülke ki bu, bu istisna ülkenin istisna Parlamentosunun çok müstesna bir milletvekili, daha bu grev yapılmadan önce 500 tane CV alıyor, “Greve 500 kişi kadar katılacakmış, yerine bizim arkadaşları istihdam edeceğim.” diyebiliyor. (CHP sıralarından alkışlar)

Öyle bir istisnai ülkede yaşıyoruz ki darbe dönemlerinde karakolda olan işkence şimdi cezaevlerinde hüküm sürüyor. Muamele aynı, sadece yapıldığı yer ve talimatı verenler değişmiş durumda.

Öyle bir istisnai ülke ki burası, paşaların kurduğu, 12 Eylülün kurduğu, hepimizin kaldırılmasını istediğimiz Devlet Güvenlik Mahkemeleri yerine, özgürlükçü, sözde demokrat, ileri demokrasici bir iktidar özel yetkili mahkemeleri kuruyor ve o özel yetkili mahkemeler yedi yıl boyunca yakmadık can bırakmıyorlar.

Ve öyle istisnai bir ülkedeyiz ki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, o özel yetkili mahkemelerin kurulduğu zamanda -ki görevi hepimizce malum- diyor ki “Özel yetkili mahkemeler, gerçekten bu düzenlemeyle bile düzeltilemeyecek kadar büyük bir sorun hâline geldiler.”

Ve öyle bir noktadayız ki Sayın Bekir Bozdağ çıkıyor, Cumhuriyet Halk Partisinin yaptığı görevi belki de daha fevkinde yaparak, “Özel yetkili mahkemeler hukuk devletlerinde olmaz, demokrasiyle bağdaşmaz.” diyebiliyor.

Bu özel yetkili mahkemeleri biz mi kurduk? Bu özel yetkili mahkemelerde hukuku ayaklar altına biz mi aldık? Bu özel yetkili mahkemeleri getirip de yıllardır Türkiye'de dünya ölçeğinde bir demokrasi zaafı yaratan sizler değil misiniz?

Dün akşam bunu kaldırmakla ilgili önergeyi bile netleştiremeyip, kendi içinizdeki bu çatışmayı Meclisin gündemine taşımadınız mı? Siz özel yetkili mahkemelerle ilgili önergeyi vermeyip buradan giderken, ilk kez şöyle bir şey yaşandı. Benim Grup Başkan Vekilim döndü ve dedi ki size: ”Arkadaşlar, nereye gidiyorsunuz? Hani görüşecektik? Biz buradayız ve burayı terk etmiyoruz.” Ama hepiniz arkanızı döndünüz ve tıpış tıpış o Parlamentoyu terk ederek yerinize gitmek zorunda kaldınız.

Bunları, şuradan söylemek lazım, okumak lazım: Bunların tamamı oluşan yeni vesayetle ilgili. Bunların tamamı, yeni bir derin devlet var ama eskisinden hem daha derin hem daha  etkin, eskisinden daha acımasız. O kadar derinde ki, eski derin devletin kökleriyle birbirine tutunmuş durumda, plasenta köprüsü kurmuş olmalı çünkü eski derin devletle arasında bir başka ilişkiyi tarif ediyor. Abdülkadir Aksu, Cemil Çiçek, Vecdi Gönül, Oğuz Kağan Köksal, 12 Eylül döneminin Genel Sekreteri Hasan Celal Güzel’in Değerli Eşleri; isimleri nedense aklıma geldi.

 Ama şunu açıkça söylemek lazım: Böyle bir şey yok mu diyoruz? Eski kuvvet komutanlarının nerede olduğu ortada ama şu anda Mehmet Ağar’a “Sen devlete emanetsin.” diyen bir Bakan var. Mehmet Ağar’ın cezaevindeki 24 tutuklunun 21’ini birileri tahliye etti. Mehmet Ağar, ailesine en yakın yerde, Bodrum’a en yakın cezaevine yerleştirildi. Kendi girmeden önce eski MİT Müsteşarı Korkut Eken gitti, asayiş berkemal mi diye baktı. Helikopter pisti yaptınız Mehmet Ağar’ın kalmakta olduğu cezaevinin yanına kolay gitsin diye ziyaretçileri.

Bu duygu, bu düşünce, bu  tespitlerle ve büyük bir yürek yanıklığıyla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İkinci konuşmacı, aleyhinde olmak suretiyle Haluk Koç.

Buyurun Sayın Koç. (CHP sıralarından alkışlar)

HALUK KOÇ (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Danışma Kurulu önerisinin usulen aleyhinde söz aldım çünkü bütün gruplar onay vermiş durumda ama sizlerle paylaşmak istediğim bazı gelişmeler boyutunda bilgilerinize sunmak istediğim bir iki husus var. Önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, geçen hafta Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin yaz dönemi toplantısı vardı. Türkiye denetim mekanizması içerisinde takipte olan bir ülke. Avrupa Konseyinin kuruluş ilkeleri, demokrasi, insan hakları ve bununla ilgili tüm boyutlarda üye bütün ülkelerin aynı kriterleri sağlamasına dönük takibi yapmak zorunda olan bir kuruluş. Gizli komisyon toplantılarında, Türkiye’nin denetimle ilgili boyutunda ben muhalefet boyutunu temsil ediyorum ve iktidardaki arkadaşlarımız iyi niyetleriyle, “Türkiye’de birçok reform yapıldığını ve artık, bu reformlar sonucunda Türkiye’nin denetim mekanizması dışına çıkması gerektiğini” ifade ediyorlar. Maalesef bizler aynı kanıda değiliz. Türkiye’de hukuk, insan hakları ve demokrasi kavramları maalesef Avrupa Konseyi normları içerisinde olumlu olarak değerlendirilebilecek bir boyutta değil.

Değerli arkadaşlarım, dün uçakla dönerken, Fransa’nın en saygın gazetelerinden Le Monde gazetesinin en baş sayfasında Sayın Erdoğan’a yönelik bir editöryel yazısı, yani bir başyazı var. Burada “Sayın Erdoğan, Sevil Sevimli hangi suçu işledi?” diye büyük bir başlık.

Değerli arkadaşlarım, kendi ayağına kurşun sıkan bir ülke durumundayız. Kendi ayağına çelme takan bir ülke durumundayız. Yani sizin başlangıçta Avrupa Birliği ile ilgili yürüttüğünüz çalışmalar karşılıklı olarak -Avrupa Birliği boyutundan da, Türkiye boyutundan da- bir kandırmacaymış gibi geliyor bugün Avrupa’daki birçok siyasi otoriteye.

Şimdi bu başyazıda, Türk kökenli bir Fransız yurttaşı olan genç bir üniversite öğrencisinin, Lyon Üniversitesinde okuyan bir öğrencinin -Anne baba Türk ama Fransız yurttaşı- Erasmus Değişim Programı’yla, Eskişehir Osmangazi Üniversitesinde bir değişim programı içerisinde oraya geliyor ve bu çocuk tutuklanıyor. Şimdi, bunu, tutuklanma gerekçesini, bir üniversite öğrencisinin, Erasmus programıyla gelmiş bir üniversite öğrencisinin tutuklanma gerekçesini hiçbir kanuni çerçeveye sığdırmanız mümkün değil. Siz sığdırabilirsiniz ama Batılı bunu bu şekilde değerlendirmiyor. Ondan sonra “Türkiye denetimden çıksın, Türkiye’de şu iyilikler oldu, Türkiye’de bu gelişmeler oldu…” Batılı hiçbir parlamenteri inandırabilmek mümkün değil.

Değerli arkadaşlarım, yine, bakın, iktidar partisinin kapatılmasıyla ilgili süreç boyunca, 2008 yılında, Avrupa Konseyinin bazı açıklamaları oldu. O zaman hepiniz alkışladınız. Yani, halkoyuyla iktidara gelmiş bir partinin, tek başına iktidar olan bir partinin kapatılmasının hiçbir yasal çerçeveye sığmadığını, zaten Batılı parlamenterlerin hiçbir mantık çerçevesi içerisinde olumlu karşılamaları mümkün değildi. Ona dönük açıklamalar yapıldı, onlar alkışlandı ama şu anda çok ciddi eleştiri okları altında Türkiye. Eğer gerçekten bir ilerleme sağlayabilmek istiyor isek, burada Sayın Başbakan, Sayın Meclis Başkanı, Sayın Adalet Bakanı ya da Hükûmeti temsil eden Sayın Kültür Bakanı ve sizler çok dikkatli olmak zorundasınız. Seçime girerken girmesine müsaade edilmiş milletvekillerinin, seçimden sonra, seçildikten sonra tutukluluk hâllerinin herhangi bir suç isnat edilmeden ve kesin bir yargı kararı olmadan -seçimden sonraki bir yıl, bütün tutukluluk hâli de bazılarının üç yılı geçti- bunları anlatabilmek mümkün değil. Sizin tezlerinizle, sizin gerekçelerinizle bir Batılı parlamentere bunları anlatabilmeniz mümkün değil.

Değerli arkadaşlarım, artık tılsım bozuldu gibi gözüküyor dışarıda. Ben, bir parlamenter olarak -iktidarı muhalefeti ayırt etmeden söylüyorum- bu tablodan üzüntü duyuyorum. Çünkü, Türkiye 2004’te denetimden çıktı, denetim sonrası takip mekanizması içinde değerlendiriliyor idi ama bu süreçten Türkiye'nin çıkabilmesi inanın mümkün değil. Burada, bu Parlamentonun bir şekilde adım atması gerekiyor. Bu, Parlamentonun temel görevlerinden bir tanesidir. Geçen sene temmuz ayında iktidar partisiyle ana muhalefet partisinin birlikte hazırladıkları bir deklarasyon var. Bunun gereği mutlaka yapılmak zorundadır.

Şimdi, kendinizi bir Batılı parlamenter yerine koyun. Ben Türkiye'nin Belarus gibi diktatöryel bir sistem altında ezilen bir ülkeyle birlikte karşılaştırılmasını hazmedemiyorum, açık söyleyeyim. Ha, bir fark var, orada Silivri yok belki, orada bu şekilde dünyanın en saygın gazetelerinde başyazı olabilecek eleştiriler yok belki, çünkü orada idam var. Biz de o yok, tek farkımız o. Ama bizde de süründürme var, mahkûmiyet var, tutukluluk var. Bu “tutukluluk” kavramı… Bakın, Türkiye yüzünden geçici tutukluluk süreleriyle ilgili bir rapor hazırlanıyor, buradan da çok ağır faturalar çıkacak Türkiye’ye. Yani inandırıcı olmak istiyorsanız, gerçekten o “demokrasi”, “ileri demokrasi” kavramlarının içini doldurmak istiyorsanız, bu Parlamentoda göstermelik, artık son noktaya gelindiğinde, tatil öncesinde, her bakanlığın kendisini ilgilendiren bir maddeyle ilgili bir büyük çuval yasa hazırladığı dönemlerde, bu konunun hâlâ halledilmemiş olması son derece üzüntü vericidir.

Değerli arkadaşlarım, yasama tekniğine gelince temel yasa burada kabul edilirken çok tartışıldı, ben o zaman Grup Başkan Vekiliydim. Temel yasanın İç Tüzük’te, belirli bir hukuk konusunu, bir bütünlüğü, bir temel konuyu kavraması en temel kavramdır. Ama görüyoruz ki artık normal kanun gelmiyor, birbiriyle alakasız, bir çuvala doldurulan, adına “torba yasalar” denen kanunlar bile bir temel hukuk kavramını ifade ediyormuş gibi temel yasa kapsamına sokuluyor.

Değerli arkadaşlarım, burada şu sözüme çok dikkat edin: Ben, iktidar ya da muhalefet milletvekilleri olarak bir ayrımda bulunmuyorum, üç dönemdir burada görev yapıyorum, kendi partim içinde de bugüne kadar değişik noktalarda, değişik sorumluluklar aldım. Ama şunu sizlere ifade etmek istiyorum: Sizler milletvekilisiniz, sizi buraya getiren irade şu olabilir, bu olabilir ama buraya geldikten sonra milletin vekilisiniz. Hepimizin yasama yeteneğini zorlayan, yasama kabiliyetimizi sıfırlayan bu tür yasaları “Efendim, bu, bu şekilde talimatla geldi, bu şekilde çıkacak.” noktasında lütfen kendi içinizde tartışın. Burada biraz tavır koymakta haklısınız bir grup disiplini içinde ama Parlamentonun saygınlığı açısından bu hiç hoş bir olay değil. Farklı farklı konular… Ve “Bunu buradan çıkartacağız; konuşana, eleştirene kızacağız, susturacağız…” Ve bu şekilde kendi saygınlığınızı yitiriyorsunuz.

Parlamenter olarak bu dönemler çok çabuk geçiyor, inanmadığınız şeyleri kendi aranızda şimdi söyleyin. Bir dönem daha milletvekili olmak inanın önemli değil ama kendisine saygısını koruyan bir parlamenter olarak o dönemi kapatıp, görev bittikten sonra da “Ben bazı yanlışlıklara karşı kendi partim içinde de gününde dik durmuştum, eğilmemiştim.” deme onurunu bu dönem sonunda taşımanız gerekiyor. Benim tüm Parlamentodan… (AK PARTİ sıralarından “Aynaya bak.” sesi) Aynaya mı bakayım? Öyle mi? Ben aynaya çok baktım, aynaya çok baktım ama sizin baktığınız ayna buzlu cam herhâlde hiç kendinizi görmüyorsunuz. Ben burada uygarca bir uyarıda bulunuyorum; Parlamentonun saygınlığı, milletvekillerinin saygınlığı açısından bir öneride bulunuyorum. Bu, acıdır… Ama o aynaya sen milletvekilliği dönemi bittikten sonra baktığında orada kendi yüzünü değil, çok farklı bir yüz göreceksin, belki kendinden utanacaksın.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Koç.

Şimdi, lehinde olmak üzere Isparta Milletvekili Sayın Recep Özel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Danışma Kurulu önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, burada söz alan hatipler Parlamentonun saygınlığından bahsetti. Hepimiz, bütün milletvekili arkadaşım, 550 parlamenter bu saygınlığa en hassas derecede, en güzel derecede, en üst seviyede özen gösterirler. Bunda birbirimizden şüphe etme, birbirimize bu konuda “Siz şöylesiniz, biz böyleyiz.” deme, birbirimize karşı bir artı-eksi konumunda değiliz; burada kimse kimsenin üstünde değil, birbirimize ders verme konumunda da değiliz. Herkes görevinin, milletvekili sorumluluğunun bilincindedir.

Bu Danışma Kurulu bir ortak öneriyle gündeme geldi. Bugünkü çalışma takvimimizi belirliyor, yarınki çalışma takvimimizi belirliyor. İnşallah, yarın gece bitirerek Meclisin tatile girmesine imkân sağlanacak. O nedenle, verimli bir çalışma olmasını, güzel katkıda bulunacağımız bir çalışma olmasını… Tabii ki, muhalefet İç Tüzük’ten kaynaklanan bütün haklarını kullanacaktır, buna hepimiz saygı duymak durumundayız, saygı duyuyoruz ama Parlamentonun, iktidar partisinin çalışma yöntemini muhalefetin bunu denetlemesi ama bir yoklamanın, karar yeter sayısının bir denetim aracı gibi kullanılması da pek doğru değil. Bir dakika önce yapılan yoklamadan sonra tekrar bir yoklama istemek denetim görevi değildir, denetim görevi soru önergesidir, araştırma önergeleridir. İç Tüzük’teki haklarımızı doğru ve yerinde kullanırsak daha verimli kullanırız, birbirimizin hakkına daha tecavüz etmemiş oluruz diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özel.

Önerinin aleyhinde Sayın Hasip Kaplan.

Buyurun Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yani Danışma Kurulunu imzaladık, dört parti grubunu niye söz ihtiyacı duyar, arkadaşlarımız, anlamış değiliz. Yani bu Danışma Kurulunu imzalarken bir geleneğimizdir ve tabii ki söz aldıkları zaman biz de söz almak zorunda kalıyoruz, açık konuşalım yani.

Bizim söylediğimiz şu: Yani sene sonuna gidiyoruz, bizim de istediğimiz şeyler gündeme gelmedi. Bugün milletvekillerimizin 8 tanesi tutuklu, yarın tatile girmek bize vicdanen huzur vermiyor, milletin iradesi açısından da sıkıntı, önümüze gelecek, bu 3’üncü yargı paketi içinde bunu çözmek mümkün. Gelin, işin gerçeğini konuşalım. Şimdi, Anayasa yapıyoruz, Uzlaşma Komisyonunda da dört parti grubu çalışıyor, biz Anayasa Komisyonunda herhâlde dört parti grubu olarak Türkiye'nin nasıl bir güvenlik devleti olacağını, nasıl bir polis devleti olacağını, nasıl bir diktatörya olacağını tartışmıyoruz; temel hak ve özgürlükleri tartışıyoruz. Temel hak ve özgürlüklerin çoğunda da uzlaştık; hepsinden haberimiz, bilgimiz var. Düşünce özgürlüğünde uzlaştık, temel haklarda uzlaştık, insan onurunda uzlaştık, demokratik toplumun gereği olarak toplantı gösteri hakları konusunda, aşağı yukarı adil yargılanma konuları; bütün bunlarda Anayasa Uzlaşma Komisyonunda bir seyir ama bunun dışında bir seyir de Mecliste gidiyor. Mecliste biz temel yasayı, Anayasa'yı yapacağız, o Anayasa'ya göre yasa yapacağız, doğrusu budur. Biz, tam tersinden yapıyoruz, önce yasaları yapıyoruz, sonra Anayasa'yı ona uydurmaya çalışıyoruz ki bu, yaklaşım tarzı olarak sıkıntılı bir tarz.

Yarın 2 Temmuz; Sivas davası zaman aşımına uğramış, bu bir yargının farklı bir ayıbı. Saygıyla anıyorum. Onların, Sivas’ta yanarak can veren Sivas şehitlerinin içinde müvekkillerim de vardı.

Yarın 2 Temmuz; İstanbul KCK davası görüşülecek Silivri’de, 132 kişisi tutuklu, 200 kişi yargılanacak. Bizim partimizin genel merkezinin Anayasa Komisyonu üyemiz Profesör Büşra Ersanlı -ilk görüşmelerde de Hükûmetle olan görüşmelere katılmıştı- eğer tutuklu olmasa yani tutuksuz olsaydı, bugün Mecliste uzman olarak Anayasa çalışmalarını sürdürmüş olacaktı. Üç sene, Anayasa hazırlık çalışmalarını sivil toplumla, meslek örgütleriyle sürdürmüş bir arkadaşımızdı.

Şimdi, Anayasa'yı yapıyoruz bir taraftan, bir taraftan bu davalarla uğraşıyoruz, bir taraftan 10 bini aşkın tutuklu ve  siyasi tutuklu var. 10 bin kişinin siyasi tutuklu iddianamesi kes, yapıştır… İnternet  gizli dinleme belgelerinden oluşan -dünyanın hiçbir hukuk devletinde buna “iddianame” denmeyecek- çorba iddianamelerle yargılamalar yapılıyor.

Biz bugün 3’üncü yargı paketini görüşüyoruz. 3’üncü yargı paketinin temeli de adalet, hukuk, kişi güvenliği, kişi özgürlüğü ve bütün bunların içinde düşünce özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, basın özgürlüğü… Ama bir taraftan 16 Temmuzda, Türkiye’de 40 avukatın tutuklu olduğu bir dava görülecek savunma hukukundan dolayı. Şimdi, 40 avukat niye tutuklu? İmralı’dan talimat almışlar.

Bakın, avukatlar görevleri gereği gitmişler, görüşmüşler ve görüşmelerin sonrası… Görüşme notlarını zaten Genelkurmay orada kayıt altında tutuyor, 2004 yılından bu yana da, Hükûmetin aldığı bir kararla Adalet Bakanlığına bağlı Bursa yargı çevresinden bir görevli her görüşmede bulunuyor ve o görüşme notları anında, canlı olarak Adalet Bakanlığına geliyor. Şimdi Adalet Bakanlığının dinlediği, anında Bakanlığa ilettiği, Genelkurmayın dinlediği, Jandarma Komutanlığının dinlediği, 10 mil yasak bölge kapsamındaki bir yeri konuşuyoruz.

Şimdi buradaki bu adada özel, kişiye özel yasak, kişiye özel yasak bölgede bir senedir avukatlarıyla görüşü yapılmıyor. Şimdi burada herkes merak ediyor, ne oluyor, Öcalan adada mıdır? Sayın Bakan da diyor ki: “Merak eden varsa gelsin baksın.” Daha önce İnsan Hakları Komisyonu, dört parti grubundan oluşacak bir komisyonun İmralı Adası’nda inceleme yapmasını istemişti. Bazı partiler buraya üye vermedi. Bakın, dikkat çekiyorum, merak eden bazı partiler üye vermemişti. Şu an söylüyoruz: Eğer bu konuda ciddi kaygılar varsa bu kaygılarla ilgili, buyurun, dört parti grubunun, görevlendireceği, bağımsız milletvekilleri de olabilir, gitsinler, görsünler, gelsinler kamuoyunu bilgilendirsinler. Sayın Adalet Bakanı bu konuda açıklama da yapmıştı. “İsteyen gidebilir.” diyor. E, benim bildiğim, yakın zamanda, Sayın Ahmet Türk, Sayın Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak, eş başkanlarımız bu kaygılarla ilgili olarak sayın Adalet Bakanlığına başvurdular ve görüşmek istediklerini söylediler, hâlâ bir yanıt yok. Şimdi, burada bazı şeyleri doğru koymak lazım. Gerçekten, eğer Sayın Bakan dediği gibi… “Hadi, buyurun, merak eden gelsin.” deniliyorsa merak değil yazılı talep var, o talebe Hükûmetin doğru cevap vermesi zamanıdır. Sayın Ahmet Türk veya diğer partilerden de, sayın eş başkanlarımız, merak edenler varsa gidip görüşme yapabilirler, gitmeliler.

Şimdi, burada sadece bu olay değil. Temmuzun sonunda, muhtemelen de ağustos ayı içinde toplu gazeteciler davası görülecek, “KCK davası” olarak geçiyor bu da. Dünyanın ilk toplu gazeteciler davası Türkiye’de, ilk toplu avukatlar davası Türkiye’de, ilk toplu belediye başkanları davası Türkiye’de. Yani 12 Eylül darbesini alın, o dönemin yargılamalarına bakın, şimdikini karşılaştırın ve karşılaştırdığınız zaman 12 Eylül döneminde de böyle bir yargılama sisteminin olmadığını göreceğiz. O zaman bu aksaklıkları gidermek gerekiyor. Bu aksaklıkları elbette ki özel yetkili mahkemeleri tamamen kaldırarak giderebiliriz. Onu kaldırıp yerine bir şey koyduğunuz zaman bunun adı kaldırma olmuyor. Eskiden, istiklal mahkemeleri kalktı yerine askerî sıkıyönetim mahkemeleri geldi, onları kaldırdılar devlet güvenlik mahkemeleri geldi, devlet güvenlik mahkemelerini kaldırdılar özel güvenlik mahkemeleri geldi. Şimdi, özel güvenlik mahkemelerini kaldıracaksınız, onun yerine aynı benzerlikte yeni bir mahkeme kuracaksınız. İşte, bu, olağanüstü yargının kaldırılmadığı anlamına gelir. Nasıl ki özel yetkili mahkemelerin anası babası DGM, dedesi sıkıyönetim askerî mahkemeleri, ceddi de istiklal mahkemeleri ise torununun da o şecereden usul ve füru olarak nasıl doğacağı bellidir. “Bağımsızdır, tarafsızdır.” diyeceksiniz, kimse yemez. Bunun kan dolaşımında bağımlılık var, taraf var, siyasallaşma var; iktidarın emri altındadır, muhalefeti yargılarlar, özgürlük düşmanıdırlar ve haksız cezalar, ağır cezalarla kamu vicdanında daha tarihte yer edinmiş bir tek olağanüstü mahkeme yok. 

Olağanüstü mahkeme ayıbından kurtulmak bugün bir fırsat. Gelin, bu fırsatı birlikte değerlendirelim. Bu, bizim çağrımızdır. Gelin, bugün 1 Temmuz, tarihe not düşelim. “Mecliste bütün partilerin katkısıyla özel yetkili mahkemeler kaldırılmıştır, olağanüstü yargı tarihe karışmıştır.” diyelim diyoruz. Bu çağrımız bütün milletvekillerinedir.

Saygılarımla.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaplan.

Sayın milletvekilleri, Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Danışma Kurulu önerisi kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1'inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

 

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen İhtiyacının ve Eğitim Programlarının Planlanması ve Uygulanması Hakkında Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

 

2.- Manisa Milletvekili Recai Berber ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara Atanması ve Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; Öğretmen İhtiyacının ve Eğitim Programlarının Planlanması ve Uygulanması Hakkında Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219, 2/566) (S. Sayısı: 302)

 

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

 

3.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

 

 

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

4’üncü sırada yer alan, Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

 

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

 

Hükûmet? Yerinde.

Dünkü birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen tasarının 55’inci maddesinde kalınmıştı.

55’inci madde üzerinde iki önerge vardır. Aynı mahiyetteki bu önergeleri okutacağım ve birlikte işleme alacağım.

Talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.

Şimdi aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

278 sıra sayılı kanun tasarısının 55. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.

                  Oktay Vural                                      Oktay Öztürk                                  Nevzat Korkmaz

                        İzmir                                              Erzurum                                             Isparta

              Mehmet Erdoğan                              Yusuf Halaçoğlu

                       Muğla                                              Kayseri

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                Ali Rıza Öztürk                                  Mahmut Tanal                                     Salih Fırat

                      Mersin                                             İstanbul                                           Adıyaman

                   Ali Sarıbaş                                       Kazım Kurt                                 Rahmi Aşkın Türeli

                   Çanakkale                                         Eskişehir                                              İzmir

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Salih Fırat.

BAŞKAN – Salih Fırat, Adıyaman Milletvekili.

Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika Sayın Fırat.

SALİH FIRAT (Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, 278 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 55’inci maddesi üzerinde bir önerge verdim, önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu pazar günü, tatil öncesi bir yasa değişikliği yapıyoruz. Yargı reformu diyoruz. Yargı hizmetlerinin rahatlaması ve hızlandırılması için bu kanunu çıkarıyoruz. Dün gece saat dört buçuğa kadar buradaydık. Son bir haftadır gene aynı şekilde çalışıyoruz.

Evet, biz, Türkiye’de hakikaten adaletli bir hukuk sistemi istiyor muyuz? Türkiye’de tam demokrasiyi istiyor muyuz? Türkiye’de tam özgürlük, tam insan hakları istiyor muyuz? Önce bu soruyu kendimize sormamız gerek. Eğer bu sorulara biz “evet” diyorsak o zaman oturup birlikte Türkiye’nin hukuk sistemini, Anayasa’sını, yasalarını bu şartlara uygun olarak değiştirmemiz gerekiyor. Bakın, belki yarın tatile çıkacağız ama üzülerek belirtiyorum ki, 11 arkadaşımız cezaevlerinde tutsak; 11 tane milletvekili, halkın oyuyla, millî iradeyle seçilen milletvekili tutsak. Bu, hukukumuzun, adaletimizin bence yüz karasıdır; böyle bir şey olmaz, millî iradeyle seçilen milletvekilleri tutsak tutulamaz.

Yine aynı şekilde, gruplar hâlinde, topluca tutuklamalar oluyor. Nedense Türkiye'de iki tane sihirli kelime var: Terör ve örgüt. Kimi sevmiyorsak, kimleri sevmiyorsak, hangi grubu sevmiyorsak “terör” kelimesini, “örgüt” kelimesini başına koyuyoruz, cezaevlerinde tutsak ediyoruz; gruplar hâlinde, tek değil. Suçları nedir, belli olmuyor; iddianamelerde hangi suçla yargılandığını insanlar bilmiyor. Cezaevlerinde on binlerce bu şekilde tutuklu var; siyasetçi var, örgütçü var.

Bakın, 12 Eylül öncesinde veya 12 Eylül döneminde şu söyleniyordu: Özellikle bizim güneydoğuda birine “Apocu” kelimesini atıyorlardı, hemen zindana götürülüyordu, aylarca, yıllarca kendisinden haber alınamıyordu; kimisi kayboldu, kimisi dönmedi, kimisi döndü, öldü. “Apocu” kelimesi koyuluyordu veya “komünist” kelimesi koyuluyordu veya “faşist” kelimesi koyuluyordu veya “ülkücü” kelimesi koyuluyordu veya başka bir kelime koyuluyordu yani bir sıfat bulunup insanlarımız tutuklanıyordu. 12 Eylülden bugüne otuz iki yıl geçti. Hepimiz eleştirdik. “12 Eylülü yargılayalım.” diyoruz, “12 Eylülden hesap  soralım.” diyoruz, “Darbelerden hesap soralım.” diyoruz. Güzel, soralım; “Soralım.” demek de kolay ancak iş gerçeğe gelince, uygulamaya gelince bunu yapmıyoruz. Darbelerin adı değişiyor, “sivil darbe” oluyor, “postmodern darbe” oluyor, “muhtıra” oluyor. Artık Türkiye'nin bu kamburdan kurtulması gerek. Tatile gitmeyelim, bu yasalarımızı düzeltelim. Bütün bu tutukluların büyük bir kısmı suçsuzdur. Hak ve özgürlük istiyorlar. Hepimiz, insanların hak ve özgürlüklerine karşı mıyız? Hayır. Herkesin hak ve özgürlüğünü ifade etmesini istiyoruz. Öyleyse, nedir bu korku? Neden korkuyoruz? Örgütten, terörden -bu kelimelerden-korkmayalım, bu kelimeler bizde korku hâline getirildi. Yıllarca “Kürt” kelimesinden korktuk, “Kürt yok.” dedik, “Kürtçe yok.” dedik. Peki, şimdi “Var” diyoruz, bir şey oldu mu Türkiye’ye? Türkiye parçalandı mı? Ne oldu? Hiçbir şey olmadı. O yüzden, artık, korkuları, fobileri bir kenara bırakmak zorundayız. Tam demokrasi istiyoruz, tam insan hakları istiyoruz, adaletli hukuk istiyoruz.

“Bir yanda dava dosyaları çoğaldığı için davalar zamanında görülmüyor.” diye “Adalet zamanında tecelli etmiyor.” diyoruz ama diğer yandan -çelişkili olarak- Türkiye’de 102 tane adliyeyi kapatıyoruz. Peki, bu adliyelerin yükünü kim alacak? Dosyaya bakma zamanı daha da uzamayacak mı? Gelin, bu çelişkilerden birlikte kurtulalım arkadaşlar.

O yüzden, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının bize verdiği yetkiyi olumlu yönde kullanalım, halkın isteği yönünde kullanalım, halkın beklentisi yönünde kullanalım. Meydanlarda hepimiz “Tam özgürlükçü, hak ve özgürlüklerin önünde engel olmayan bir Anayasa değişikliği yapacağız.” dedik, gelin, yapalım bunları. Hukukumuzu, yasalarımızı buna göre değiştirelim. Kimden, neden, niçin korkuyoruz? Bu korkuyu bir kenara bırakalım.

Birlikte, özgürlüklerin önünde engel olmayan bir Türkiye umuduyla, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Fırat.

Sayın Vural, kim konuşacak?

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Nevzat Korkmaz efendim.

BAŞKAN – Sayın Korkmaz, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının  55’ncı maddesinin metinden çıkarılmasını isteyen değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli Milletvekilleri, adalet kurumu sadece mahkemeler ve muhakeme sürecinden ibaret değildir. Güvenlik güçlerinin bazı iş ve işlemlerinden tutun, teftiş kurullarının raporları, gözaltı işlemleri ve savcılık kararları da mahkeme hükümleri kadar adil olmalıdır. Yine, sadece mahkeme ilamları değildir adaletin terazisinde tartılan; ihtiyati tedbir, yürütmenin durdurulması gibi ara kararlar da hukuka uygun olmalıdır. Dolayısıyla, adalet süreci A’dan Z’ye kanunlarla ve vicdani kabullerle uyum içinde yürümelidir. Yürütmenin durdurulması kararı, hukuki alanda son hüküm olmayıp bu hüküm oluşuncaya kadar idarenin iş ve işlemleri ile şahısların hukuk alanında telafisi güç veya imkânsız zararların oluşmaması için alınan bir karardır. Bu karar alınırken mahkemenin dikkate alacağı ikinci kriter de işlemin açıkça hukuka aykırı olmasıdır.

Bu iki kriter birlikte gerçekleştiğinde, idarenin işlemi ile geri dönülemez, tamir ve tazmin edilemez sonuçlar ortaya çıkmaması için mahkemeler işlemin yürümesini durdururlar. Âdeta idari işlem zamana karşı donar, hareketsiz kalır ve hukuki bir netice doğmasına engel olunur. "Basra harap olmadan Basra'yı kurtarmak" sözü burada anlam kazanır, vücut bulur. Haklı-haksız tanımlaması yapılmadan, sadece vatandaş değil, aslında mahkemeler de adil hüküm tesis etmek için zaman kazanır. Bu mekanizma, yargılamanın bir parçasıdır ve hâkim takdirindedir.

Değerli milletvekilleri, bu düzenleme ile inşallah ne yaptığınızın farkındasınızdır. Yargılamanın yönlendirilmesi ve hak arama hürriyetinin engellenmesi gibi bir sonuç doğuracak düzenleme yapıyorsunuz.

Eklediğiniz 3’üncü fıkrayla, yürütmenin durdurulması talebine karar vermek üzere dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesi yeterli olacak, idarenin savunmasına bile gerek görülmeyecektir. Lütfen dikkat buyurun: “İşlemin açıkça hukuka aykırı olması ve telafisi güç ve imkânsız zararların ortaya çıkması” şartlarına “dava dilekçesi ve eklerinin de muntazam olması” şartı gibi bir üçüncü şart eklenmektedir. Bu şartın uygulamada hâkim tarafından değil mahkeme kalemince denetleneceği bir aşikârdır. Yani hem hâkimi hem de müştekiyi sınırlandırıcı bir düzenleme yapıyorsunuz.

AKP'nin yönettiği kamu idarelerinin kanun dışı uygulamalarının yargı tarafından engellenmemesi ve idarenin rahatça at oynatması için bundan daha zekice bir yol bulamamanıza gerçekten şaştım. Daha zekice hazırlanmış tuzaklar gördük ve kanunların içini boşaltma projelerinize alıştık, bu düzenlemeyi gerçekten kötü bir senaryo ve elbette bir o kadar da tehlikeli bulduk. Bir müddet, çıkardığınız her kanunun içine -sırf yargı hukuk dışı işlemlerinize ket vurmasın diye- “idarenin yerine geçerek işlem tesis edemez” diye maddeler koyuyordunuz. Kanun metnine ister ilave et ister etme, idari yargının temel kabullerinden birisidir bu zaten. Sırf hesap verme kaygı ve korkularınız yüzünden hemen hemen tüm kanunların değişmez demirbaş maddesi hâline gelmiştir bu temel ilke. Bugün yaptığınız da bundan farklı değil. Zihninizin arka planında şu var: “Yargı bizi engelliyor.” Demokratik hukuk devletinde kurulan hükûmetlerin zihninde asla olmaması gereken bir şey. Mahkeme kararları tüm erkleri bağlıyor Anayasa’mıza göre. Yargı bir noksanlık bulmuş ise yürütmenin vereceği cevap “Kendimize çeki düzen veriyoruz.” Olmalı; yoksa yargıya efelenmek, kabadayılık yapmak değil. İşine gelirse yargı kararlarını kutsa, işine gelmediğinde kararları acımasızca eleştir, hakaret et. Böyle bir şeyin kabulü mümkün değil.

 Bu düzenleme, idarenin iş ve işlemleri üzerindeki yargısal denetimi zayıflatmak üzerine kurgulanmıştır ve vatandaşın aleyhinedir. Bu nedenle de Milliyetçi Hareket Partisi olarak 55’incı maddenin tasarı metninden çıkarılmasını istiyoruz.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.

Aynı mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

55’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

56’ncı madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

278 sıra sayılı kanun tasarısının 56 ncı Maddesinin değiştirilen 2 nci ve 3 üncü fıkralarının tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Pervin Buldan                                                      Ayla Akat                                       İbrahim Binici

      Iğdır                                                                 Batman                                            Şanlıurfa

                           Adil Kurt                                                    Erol Dora

                            Hakkâri                                                      Mardin

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı kanun tasarısının 56’ncı maddesinin kanun tasarısından çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Ali Rıza Öztürk Atilla Kart                                Ali İhsan Köktürk

     Mersin                                                                Konya                                            Zonguldak

Turgut Dibek                                                     Ali Özgündüz                   Dilek Akagün Yılmaz    Kırklareli                                                                              İstanbul                                               Uşak

İlhan Cihaner                                                     Mevlüt Dudu                                      Gürkut Acar

  Denizli                                                                   Hatay                                              Antalya     

                 Mahmut Tanal                                                 Sezgin Tanrıkulu

                     İstanbul                                                                 İstanbul

                                         

 

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                  Oktay Vural                                        Faruk Bal                                             Ali Öz

                        İzmir                                                Konya                                               Mersin

                     Alim Işık                                      Muharrem Varlı

                     Kütahya                                             Adana

BAŞKAN – Sayın Komisyon, aynı mahiyetteki iki önergeye katılıyor musunuz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Her iki önergeye katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Vural…

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Madde ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27 inci maddesinde değişiklik yapılarak, yürütmenin durdurulması müessesesi kısmen revize edilmektedir.

Anılan düzenleme hak arama hürriyetini sınırlandırıcı nitelikte olup, yürütmenin durdurulması için üçüncü bir koşul getirmek Anayasanın 125'inci maddesinin beşinci fıkrasına aykırılık teşkil edecektir.

Gelişmiş ülkelerde yürütmenin durdurulması kararlarının verilmesini kolaylaştıracak hükümlere gidilirken, getirilen düzenlemeyle yürütmenin durdurulması zorlaştırılmaktadır.

Öngörülen değişiklik yürütme organı ile vatandaş arasındaki davalarda aleyhine sonuç doğuran hak arama hürriyetini yürütme organı lehine kısıtlayan bir düzenleme olup, isabetli değildir.

BAŞKAN – Sayın Köktürk, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 56’ncı maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tasarının geneli üzerinde dün yaptığımız görüşmelerde tasarının genel gerekçesinde ifade edilen anlamlar itibarıyla tasarıya çok büyük bir misyon yüklendiğini, özellikle temel hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesi konusunda yürütme karşısında bireyin haklarının, yurttaşların haklarının korunması konusunda çok büyük görevler yüklendiğini ifade etmiştik. Ancak özellikle tasarının 56’ncı maddesi gibi düzenlemelere baktığımızda, tasarının, kendisine yüklenen misyonu, kendisine yüklenen anlamı karşılamaktan oldukça uzak olduğunu görüyoruz.

Bakın, değerli arkadaşlar, idari yargının temel işlevinin özellikle yürütmenin idarenin işlemlerini sınırlayarak devlet yönetimini hukuki sınırlar içerisinde tutma amacıyla kurulduğunu ve bu nedenle hukuk devletinin temel müesseselerinden biri olduğunu ifade etmiştik. İdari yargının, devlet yönetimini yani siyasal iktidarı hukuki sınır içerisinde tutması için elindeki en önemli enstrümanlardan bir tanesi yürütmenin durdurulması müessesesidir. Yürütmenin durdurulması müessesesi, yürütme karşısında bireylerin hukukunu koruduğu için, idarenin haksız eylemleri karşısında bireylerin uğrayacağı telafisi güç ve olanaksız zararları önlediği için hukuk devleti açısından son derece önemli bir enstrüman olarak kabul edilmiş ve bu nedenle, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 125’inci maddesinin beşinci fıkrasında özel olarak düzenlenmiştir. Yani 125’inci maddede sadece idari yargı değil, idari yargının elinde hukuk devletinin temel enstrümanlarından olan yürütmenin durdurulması müessesesi de düzenlenmiştir.

Değerli milletvekilleri, 125’inci maddenin beşinci fıkrasına baktığımızda, yürütmenin durdurulması şartlarının çok sınırlayıcı bir şekilde sayıldığını görüyoruz.  Bunlardan ilki, gecikmesi hâlinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması, diğeri de idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartı. Yani Anayasa’nın 125’inci maddesinin beşinci fıkrası, idari işlem hakkında idari yargının karar verebilmesi için iki şartı sınırlı bir şekilde saymıştır ancak temel hak ve özgürlükleri güvence altına aldığını iddia eden, bireyin yürütme karşısında hukukunu güçlendirdiğini iddia eden bu tasarıyla Anayasa’mızın 125’inci maddesinde sınırlı bir şekilde sayılan şartlara üçüncü bir şart daha eklenmiştir. Bu şart da idarenin savunmasının alınması veya idarenin savunmasının alınması süresinin geçmesi şartıdır.

Değerli milletvekilleri, burada güdülen amaç şudur: İdareye zaman kazandırarak, aslında haksız olan, aslında bireyin, yurttaşın hakları konusunda büyük zararlar doğuracak olan bir idari işlemin yürütülmesine bir süre daha olanak tanıma amacı güdülmektedir. Dolayısıyla haksız, zarar verici bir idari işlemin aslında idari yargı tarafından durdurulması ve çok daha büyük zararlara neden olmasının engellenmesi gerekirken, temel hak ve özgürlüklere sahip çıktığını iddia eden tasarının 56’ncı maddesi düzenlemesiyle tam tersine, birey için telafisi mümkün olmayacak zararların doğmasına ve bu anlamda idareye zaman kazandırılmasına olanak tanınmaktadır.

Değerli arkadaşlar, burada üzüntü verici diğer bir konu şudur: Aynı konuda 2005 yılında Bankacılık Kanunu’nda yapılan bir düzenleme var. Bu düzenlemeyle özellikle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluyla ilgili yapılan düzenlemelerde bu kurulların görüşü alınmaksızın, savunması alınmaksızın yürütmenin durdurulması kararı verilemeyeceğine yönelik yasalar, Anayasa Mahkemesi tarafından önce yürürlüğü durdurulmuş, daha sonra da iptal edilmiştir. Dolayısıyla, bugün 56’ncı maddesi düzenlemesiyle  Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilen ve özellikle temel hak ve özgürlükleri güvence altına alma gerekçesinin arkasına saklanılarak getirilen bu tasarıyla bireyin hak ve özgürlükleri ortadan kaldırıldığı gibi, 2005 yılında çıkartılan ancak Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen bir yasal düzenlemenin aynısı Parlamento gündemine getirilmiş, Anayasa’ya açıkça aykırı olan bir…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) - …yasanın yeniden geçirilmesi için girişimde bulunulmuştur. Dolayısıyla, biz, açıkça Anayasa’ya aykırı olan bu düzenlemenin tasarı metninden çıkartılmasını diliyoruz.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Köktürk.

Aynı mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler…  Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278 sıra sayılı kanun tasarısının 56 ncı Maddesinin değiştirilen 2 nci ve 3 üncü fıkralarının tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Dora.

BAŞKAN – Sayın Dora, buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)

EROL DORA (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 278 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 56’ncı maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu kanun tasarısının idare hukuku alanında öngördüğü en olumsuz değişiklik, kuşkusuz, yürütmeyi durdurma kararının yapısının değiştirilmek istenmesidir. Yürütmeyi durdurma yöntemi, idari yargılamanın en temel unsurlarından biridir. Yürütmenin durdurulması mekanizması öncelikle vatandaşı korumak için konulmuştur. Yürütmenin durdurulması kararı, hukuka aykırı idari işlemlerin uygulanmasını önleyerek kişilerin giderilmesi zor kararlara uğramasını engellemektedir. Öte yandan, yürütmenin durdurulması, yargı organınca hukuka aykırı bulunarak iptal edilen işlemin uygulanması nedeniyle doğabilecek düzeltilmesi zor durumları başından önleyerek idare hayatında düzen sağlamaktadır. Ülkemizde, tüm alanlarda olduğu gibi idare hukuku alanında da köklü reformlara ihtiyaç vardır. Kamu hizmetlerinin etkinleşmesi, hukuka aykırılığın en aza indirilmesi için bu tür reformlara ihtiyaç vardır. Yargının demokratik zihniyete ulaşması ve devlet değil vatandaş eksenli olması şarttır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; mevcut düzenleme, yürütmenin durdurulması kararının verilebilmesini, telafisi güç ya da imkânsız zararlara neden olmak ve açıkça hukuka aykırı olmak şartlarına bağlamaktadır. Yeni düzenleme ise bu kararın verilmesinde idarenin savunmasının alınması veya savunma süresinin dolması şartlarını da eklemiştir. Bu durum, yürütmeyi durdurma kararlarının niteliğine aykırıdır çünkü savunma süresi, mahkemenin çabuk karar vermesini önlemektedir. Değişiklikte, özellikle “Ancak dava dilekçesi ve eklerinden yürütmenin durdurulması isteminin yerinde olmadığı anlaşılırsa davalı idarenin savunması alınmaksızın istem reddedilebilir.” denmiş. Getirilen idarenin savunmasının alınması koşullarının amacının dava dilekçesi ve eklerinden yürütmenin durdurulması isteminin kabulünün yerinde olacağı anlaşılan davalarda idarenin savunma verebilmesi için, gerekli zaman dilimi araya konularak yürütmesi derhâl durdurulması gereken idari işlemin bir süre daha uygulanmasına olanak sağlamak olduğu anlaşılmaktadır. Bu amaç, insan hak ve özgürlüklerine saygılı ve onların korunmasını amaç edinen hukuk devleti için kabul edilebilir değildir.

Öte yandan, bu değişiklik teklifi, etkili yargı denetimini engelleyecektir. Mahkemelerin yürütmeyi durdurma yetkisinin sınırlandırılmasının Anayasa’nın 125’inci maddesine aykırı olduğu açıktır. Yapılması gereken ise hak kayıplarını en aza indirecek düzenlemelerin yapılmasıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle HES davalarıyla özdeşleşen çevre davalarında vatandaşların tek umudu olan yürütmeyi durdurma kararı müessesesi için öngörülen değişiklik adalet sistemini derin biçimde yaralayacaktır. Vatandaşın adalete duyduğu güvensizlik derinleşerek büyüyecektir. Öte yandan, okuldan atılan öğrenciler, açtıkları yürütmeyi durdurma davalarıyla kısmen de olsa eğitim hayatlarına devam edebiliyorlarken, şu durumda en temel hakları da ellerinden alınmış olacaktır.

Bu nedenlerle vermiş olduğumuz önergemizin desteklenmesini istiyor, hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dora.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

56’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 56’ncı madde kabul edilmiştir.

57’nci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı Kanun tasarısının 57’nci maddesiyle 2577 sayılı Kanunun 28’inci maddesinin (2) numaralı fıkrasında yapılan değişikliğin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                           

                  Tanju Özcan                                       Atilla Kart                                       Mevlüt Dudu

                        Bolu                                                Konya                                                Hatay

                 Turgut Dibek                                   Ali Rıza Öztürk                                Ali İhsan Köktürk

                    Kırklareli                                            Mersin                                           Zonguldak

           Dilek Akagün Yılmaz                              Ali Özgündüz                                 Sezgin Tanrıkulu

                        Uşak                                               İstanbul                                            İstanbul

                 İlhan Cihaner                                   Mahmut Tanal                                    Gürkut Acar

                      Denizli                                             İstanbul                                             Antalya

TBMM Başkanlığına

278 sıra sayılı kanun tasarısının 57. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.

                           

                  Oktay Vural                                      Oktay Öztürk                                  Nevzat Korkmaz

                        İzmir                                              Erzurum                                             Isparta

               Yusuf Halaçoğlu                              Mehmet Erdoğan

                      Kayseri                                              Muğla

BAŞKAN – Sayın Komisyon, son okunan önergeye katılıyor musunuz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Anayasal sistemimiz, kuvvetler ayrılığı prensibine göre tanzim edilmiş, devlet organlarında da bu prensip çerçevesinde yetki ve sorumluluklar verilmiştir.

Kuvvetler ayrılığı prensibini hayata geçiren, onu ayakta tutan da hukuk devleti ilkesidir. Meşruiyet içinde olunması gerekir.

Tam anlamıyla bir hukuk devletinden bahsedilmesi için de bağımsız ve tarafsız bir yargı şarttır.

Yargının siyasallaşması gibi iddialar, hukuk devleti görüntüsünü ortadan kaldırmaktadır.

Bu erozyonun farkında olan kamuoyu tepkileri ile bu olumsuz atmosferi ortadan kaldırmak için yargı reform paketleri birbiri ardına açılmakta ve böylece kamuoyu oyalanmaktadır.

Toplumda büyük beklentiler yaratan 3. yargı reformu paketinin de bu beklentileri karşılamaktan uzak olduğu görülmüştür.

Ana gerekçe yargının hızlandırılması ve biriken ağır iş yükünün azaltılmasının hedeflenmesidir.

Ancak bu hedefleri gerçekleştirmek üzere hiçbir somut öneri içermediği, 3. yargı reform paketinin de ölü doğmasına sebep olmuştur.

Ne İcra ve İflas Kanunu’nda ne idare hukukunda ne Ceza ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda ve ne de diğer kanunlarda yapılan değişiklikler, yargının süratli, adil ve etkin gerçekleşmesine katkı veren değişiklikler getirmeyercek, insanlarımız mahkeme kapılarında yıllarca beklemeye devam edeceklerdir. Verilen yargı kararları ise adalet terazisinde tartıldığında, hep tartışmalı ve kamu vicdanında mahkûm edilen kararlar olacaktır.

On yıldır tek başına hükûmet eden Adalet ve Kalkınma Partisi ülkedeki kronikleşmiş problemleri çözmek bir yana, kendisine millet tarafından verilen gücü hep istismar amacıyla kullanmıştır.

Bugün de Meclise getirdiği tasarı ile yıllardır kronikleşen problemi çözmek bir tarafa, çözermiş, yaparmış gibi davranarak yine kamuoyunu oyalama yolu seçmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı Kanun tasarısının 57’nci maddesiyle 2577 sayılı Kanunun 28’inci maddesinin (2) numaralı fıkrasında yapılan değişikliğin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                            Tanju Özcan (Bolu) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Özcan buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

TANJU ÖZCAN (Bolu) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 278 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın Komisyon metnindeki 57’nci maddesi ile ilgili  düşüncelerimi ve değişiklik önergesiyle ilgili düşüncelerimi açıklamak için burada bulunuyorum.

Arkadaşlar, bu Hükûmet tasarısının 43’üncü maddesinde, Komisyon metninin de 57’nci maddesinde olan düzenleme ile aslında Hükûmet neyi amaçlıyor?

Şimdi burada söylenen şu: “Konusu belli bir miktar paranın ödenmesini gerektiren davalarda -idari yargıyla ilgili, biz buna tam yargı davası diyoruz- ve her türlü davada” diyor. Bu her türlü davanın içerisine iptal davası da giriyor.

Burada şunu söylüyorlar, diyorlar ki: “Siz idareye karşı bir tam yargı davası açmışsanız veya idari yargıda bir iptal davasını kazanmışsanız, tam yargı davasının konusu olan bedeli veya iptal davaları gibi davalarda ortaya çıkan vekâlet ücreti ve yargılama giderlerini doğrudan icraya koyamayacaksınız.” Ne yapacaksınız? İdareye bir yazı yazacaksınız, idareye diyeceksiniz ki: “Bana bunları öde.” “Ödemediği takdirde genel hukuk hükümleri çerçevesinde icra takibi başlatabilirsiniz.” diyor.

Şimdi arkadaşlar, Hükûmet tasarısının 43’üncü maddesinde bunun gerekçesi olarak şöyle denilmiş: “Maddeyle, tam yargı davalarında hüküm altına alınan miktar ile her türlü davada hükmedilen vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı veya vekilinin bildireceği banka hesap numarasına, bildirim tarihinden itibaren yatırılması.” Bunu söylerken de diyor ki: “Hem icra dairelerinin iş yükünü gereksiz şekilde artırmayalım hem de idareyi icra gideri ve vekâlet ücreti ödemekten kurtaralım.”

Saygıdeğer milletvekilleri, düzenlemenin asıl amacı bu yani avukatlara icra vekâlet ücreti ödenmesinin önüne geçmek isteniyor bu  düzenlemeyle.

Arkadaşlar, bu Parlamentonun aşağı yukarı beşte 1’i hukukçulardan oluşuyor ve bu hukukçu arkadaşların yüzde 90’ı da serbest avukatlık deneyiminden gelmiş olan arkadaşlarımız.

Arkadaşlar, bakın “Bu Parlamentonun çok önemli bir kısmı hukukçu, avukat.” diyoruz ancak bugüne kadar avukatlar lehine herhangi bir düzenlemeye imza atmıyoruz. Ne zaman böyle bir düzenleme yapsak hep avukatların hakkından, hukukundan bir şeyleri götürmeye çalışıyoruz.

Arkadaşlar, milletvekilliğimiz sona erdiğinde veya  bir ziyaret için baroya gittiğimizde bizim avukat arkadaşlarımıza bunun hesabını verebilmemiz mümkün değil yani biz devlet olarak niçin avukatın üç kuruşluk icra vekâlet ücreti gelirine el koymaya çalışıyoruz, göz koyuyoruz? Bunu insanlara anlatamayız.

Şimdi, arkadaşlarımın ve benim imzaladığımız bu düzenlenmede, önergede bu hükmün çıkartılmasını biz talep ediyoruz. Bu son derece de makuldür ve AKP grubundan konuştuğumuz avukat kökenli milletvekillerinin de aslında buna sıcak baktığını görüyoruz.

Arkadaşlar, rica ediyorum tekrar, lütfen, devleti avukata karşı korumayalım, avukatın üç kuruşluk gelirini elinden almayalım, bu çok yanlış olur.

Arkadaşlar, az önce de söyledim, “Yargı reformu paketi.” diyoruz, dünkü konuşmamda da ifade ettim, yargının ana unsurlarından bir tanesi olan avukatlar lehine bir düzenleme yok, tam tersi avukatın geçmişte hak ettiği bir icra vekâlet ücretini idari yargıyla ilgili olan tüm davalarda elinden almaya çalışıyoruz. Ben bunun yanlış olduğunu tekrar vurguluyorum ve bu düzenleme için tüm AKP’li arkadaşlarımdan kabul oyu kullanmalarını rica ediyorum. Aksi takdirde tüm baro başkanlarına bir yazı yazacağım ve AKP oylarıyla bu düzenlemenin kabul edildiğini de hepsine bildireceğim, hepsine bildireceğim, hiç kusura bakmayın.

Arkadaşlar, bir de bir komedi yaşanıyor dün akşamdan bu yana, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına ilişkin bir düzenleme gelecek, ha geldi ha gelecek. Arkadaşlar, dünden beri bu devlet sırrı gibi saklanıyor, hatta Sayın Bakan tarafından Adalet Komisyonu Başkanından bile saklanıyor, hatta Sayın Bakan dün fotokopi çekilirken fotokopi makinesinin başında bekliyor.

Sayın Bakanım, bu nedir Allah’ınızı severseniz, niye birkaç gün önceden atmıyorsunuz, niye birkaç dakika önceden atıyorsunuz, niye Türkiye'nin ve bizlerin bunu tartışmasına izin vermiyorsunuz?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Şu an elinizde…

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bunun altında başka bir şey mi var? “Çok tartışılırsa bu ortaya çıkar.” diye bir kaygınız mı var? İnanın çok yadırgıyorum ve hiç yakıştıramıyorum Türkiye Cumhuriyeti Bakanına.

Arkadaşlar, sizlere de soruyorum: Siz merak etmiyor musunuz bu düzenlemeyi, hiç bu saate kadar merak etmediniz mi, altından ne çıkacağını biliyor musunuz? Yapmayın Allah’ınızı severseniz, en azından sorgulamayı öğrenin şurada.

Ben, hepinizi saygıyla selamlıyorum, önergeye destek vermenizi bekliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özcan, teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

57’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 57’nci madde kabul edilmiştir.

58’inci madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tasarının 58. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Ali İhsan Köktürk            Turgut Dibek             Ali Özgündüz

   Zonguldak                     Kırklareli                    İstanbul

 

İlhan Demiröz                 Ali Rıza Öztürk          Refik Eryılmaz

     Bursa                              Mersin                     Hatay

 

Mevlüt Dudu

   Hatay

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

 

Oktay Vural                   Oktay Öztürk         Nevzat Korkmaz

    İzmir                             Erzurum                 Isparta

 

Yusuf Halaçoğlu          Mehmet Erdoğan

    Kayseri                        Muğla

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki iki önergeye katılıyor musunuz Sayın Komisyon Başkanım?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Vural, gerekçe mi okunsun?

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Anayasal sistemimiz kuvvetler ayrılığı prensibine göre tanzim edilmiş, devlet organlarına da bu prensip çerçevesinde yetki ve sorumluluklar verilmiştir.

Kuvvetler ayrılığı prensibini hayata geçiren, onu ayakta tutan da hukuk devleti ilkesidir. Meşruiyet içinde olunması gerekir.

Tam anlamıyla bir hukuk devletinden bahsedilmesi için de bağımsız ve tarafsız bir yargı şarttır.

Yargının siyasallaşması gibi iddialar, hukuk devleti görüntüsünü ortadan kaldırmaktadır.

Bu erozyonun farkında olan kamuoyu tepkileri ile bu olumsuz atmosferi ortadan kaldırmak için yargı reform paketleri birbiri ardına açılmakta ve böylece kamuoyu oyalanmaktadır.

Toplumda büyük beklentiler yaratan 3. yargı reformu paketinin de bu beklentileri karşılamaktan uzak olduğu görülmüştür.

Ana gerekçe, yargının hızlandırılması ve biriken ağır iş yükünün azaltılmasının hedeflenmesidir.

Ancak bu hedefleri gerçekleştirmek üzere tasarının hiçbir somut öneri içermediği, 3. yargı reformu paketinin de ölü doğmasına sebep olduğu görülmüştür.

Ne İcra ve İflas Kanunu’nda ne İdare Hukukunda ne Ceza ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda ve ne de diğer kanunlarda yapılan değişiklikler, yargının süratli, adil ve etkin gerçekleşmesine katkı veren değişiklikler olmayıp insanlarımız mahkeme kapılarında yıllarca beklemeye devam edeceklerdir. Verilen yargı kararları ise adalet terazisinde tartıldığında, hep tartışmalı ve kamu vicdanında mahkûm edilen kararlar olacaktır.

On yıldır tek başına hükûmet eden Adalet ve Kalkınma Partisi ülkedeki kronikleşmiş problemleri çözmek bir yana, kendisine millet tarafından verilen gücü hep istismar amacıyla kullanmıştır.

Bugün de Meclise getirdiği tasarı ile yıllardır kronikleşen problemi çözmek bir tarafa, çözermiş, yaparmış gibi davranarak yine kamuoyunu oyalama yolu seçmiştir.

BAŞKAN – Konuşmacı, Hatay Milletvekili Sayın Dudu. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun efendim.

MEVLÜT DUDU (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bir süreden beri başını Sayın Başbakanın çektiği “Özel yetkili mahkemeler kaldırılsın mı, kaldırılmasın mı?” tartışması yaşanıyor. Başbakan bir şey söylüyor, bir Başbakan Yardımcısı tersini söylüyor; tekrar bir Başbakan Yardımcısı çıkıyor, o da daha farklı bir şey söylüyor. Sonuçta öğreniyoruz ki bugün görüşülmekte olan bu tasarıya bir önergeyle özel yetkili mahkemelerin kaldırılması ilave edilecek, edilecek ama üç gündür bekliyoruz önerge yok. AKP sözcülerinden ve Hükûmetten çelişkili açıklamalar geliyor ve ben iddia ediyorum, şu anda hiçbir iktidar partisi milletvekili -hatta belki Adalet Komisyonu Başkanı dâhil- bu önergenin, bu teklifin nasıl bir teklif olduğundan haberdar değiller. O zaman bize de şunu sormak kalıyor: Kimden korkuyorsunuz, kimden çekiniyorsunuz?

Değerli milletvekilleri, öncelikle şunu söylemekte yarar görüyorum: “Doğal hâkim” ilkesine aykırı olduğunu düşündüğümüz DGM’lere Cumhuriyet Halk Partisi başından beri karşıydı. 2004 yılında yapılan bir değişiklikle kurulan özel yetkili ağır ceza mahkemeleri de aynen devlet güvenlik mahkemeleri gibi “doğal hâkim” ilkesine aykırı olağanüstü mahkemelerdir. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6’ncı maddesinde hüküm altına alınan adil yargılanma hakkına da ters düşen ÖYM’ler çağdaş demokrasilerde yer bulmamalıdır.

Bugün yüzlerce yazar ve aydın, yüz civarında gazeteci, onlarca belediye başkanı, çok sayıda general ve muvazzaf subay ve 8 milletvekili, işte bu özel yetkili mahkemeler tarafından cezaevlerinde tutsak edilmişlerdir.

Sayın Adalet Bakanı bir gün bu kürsüde, sayı da vermek suretiyle, bu gazetecilerin büyük bölümünün terörist olduklarını ilan etti. Sayın Adalet Bakanı bir hukukçu, benim de meslektaşım, biz yıllarca kendisiyle aynı baroda kayıtlı olarak avukatlık yaptık. Ben Sayın Bakanın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6’ncı maddesinin 2’nci fıkrasında “Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır.” şeklinde ifade edilen ve aynı zamanda ceza hukukunun evrensel ilkelerinden başta geleni olan masumiyet karinesinden bihaber olduğunu düşünmüyorum ama bir Adalet Bakanı olarak ona bu büyük yanlışı yaptıran düşüncenin ne olduğunu da doğrusu merak ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, Adalet Bakanlığı bir süreden beri yargıyı hızlandırmayı kendisine amaç edinmiş durumda. Biraz da şu özel yetkili mahkemeleri hızlandırsanız diyorum. İki, iki buçuk yıldır hazırlanamayan iddianameler, üç buçuk yıldır toplanamayan deliller ve bu sebeple neyle suçlandığını dahi henüz tam olarak bilmeden tutuklu kalan insanlar; biraz da bu yavaşlığa karşı çözüm bulmakta fayda olduğunu düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, ben ayrıca bir itirafta bulunmak istiyorum, bugüne kadar hep özel yetkili mahkemelerin AKP İktidarının muhafızı olduğunu düşünüyordum ve bunu bu şekilde ifade ediyordum. Ancak şimdi görüyorum ki özel yetkili mahkemeler AKP İktidarı dışında malum bir yapılanmanın, malum bir cemaatin muhafızı ve öncüleridir ve şimdi sıra AKP’ye geldi. Kendi yarattığı canavar artık AKP’yi yutmak istiyor.

Biz size söylemiştik hukuk bir gün size de lazım olacak diye ama şimdi yapmaya çalıştığınız kendinize özel bir hukuk yaratmak, yani ikili bir hukuk sistemi yaratmak. Bunun için de işte, bu düzenlemeyi getiriyorsunuz ve geçmişle ilgili o malum yapılanmaya sus payı veriyorsunuz ve “Aman, bana dokunma.” diyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, AKP bu gibi düzenlemelerle günü kurtarabilir, hatta bu malum cemaatin hışmından tamamen de kurtulabilir ama eninde sonunda bu devran dönecek, hesap günü gelecek, önce halkımıza sonra da Allah’a hesap vermekten asla kurtulamayacaksınız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Dudu.

Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

58’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 58’inci madde kabul edilmiştir.

59’uncu madde üzerinde Komisyonun bir redaksiyon isteği var, bir de iki tane yine aynı mahiyette önerge var, onları okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278 sıra sayılı tasarının 59. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz. 

                 Turgut Dibek                                 Ali İhsan Köktürk                                 Ali Özgündüz

                    Kırklareli                                         Zonguldak                                          İstanbul

                           

                İlhan Demiröz                                  Refik Eryılmaz                                  Ali Rıza Öztürk

                       Bursa                                                Hatay                                               Mersin

                Mahmut Tanal

                     İstanbul

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                  Oktay Vural                                      Oktay Öztürk                                  Yusuf Halaçoğlu

                        İzmir                                              Erzurum                                            Kayseri

             S. Nevzat Korkmaz                            Mehmet Erdoğan

                      Isparta                                               Muğla

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergelere Sayın Komisyon katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe.

BAŞKAN – Gerekçe.

Gerekçe:

Anayasal sistemimiz kuvvetler ayrılığı prensibine göre tanzim edilmiş, devlet organlarına da bu prensip çerçevesinde yetki ve sorumluluklar verilmiştir.

Kuvvetler ayrılığı prensibini hayata geçiren, onu ayakta tutan da hukuk devleti ilkesidir. Meşruiyet içinde olunması gerekir.

Tam anlamıyla bir hukuk devletinden bahsedilmesi için de bağımsız ve tarafsız bir yargı şarttır.

Yargının siyasallaşması gibi iddialar, hukuk devleti görüntüsünü ortadan kaldırmaktadır.

Bu erozyonun farkında olan kamuoyu tepkileri ile bu olumsuz atmosferi ortadan kaldırmak için yargı reform paketleri birbiri ardına açılmakta ve böylece kamuoyu oyalanmaktadır.

Toplumda büyük beklentiler yaratan 3. yargı reformu paketinin de bu beklentileri karşılamaktan uzak olduğu görülmüştür.

Ana gerekçe, yargının hızlandırılması ve biriken ağır iş yükünün azaltılmasının hedeflenmesidir.

Ancak bu hedefleri gerçekleştirmek üzere hiçbir somut öneri içermediği, 3. yargı reformu paketinin de ölü doğmasına sebep olmuştur.

Ne İcra ve İflas Kanunu’nda ne İdare Kanunu’nda ne Ceza ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda ve ne de diğer kanunlarda yapılan değişiklikler, yargının süratli, adil ve etkin gerçekleşmesine katkı veren değişiklikler getirmeyecek, insanlarımız mahkeme kapılarında yıllarca beklemeye devam edeceklerdir. Verilen yargı kararları ise adalet terazisinde tartıldığında, hep tartışmalı ve kamu vicdanında mahkûm edilen kararlar olacaktır.

On yıldır tek başına hükûmet eden Adalet ve Kalkınma Partisi ülkedeki kronikleşmiş problemleri çözmek bir yana, kendisine millet tarafından verilen gücü hep istismar amacıyla kullanmıştır.

Bugün de Meclise getirdiği tasarı ile yıllardır kronikleşen problemi çözmek bir tarafa, çözermiş, yaparmış gibi davranarak yine kamuoyunu oyalama yolu seçmiştir.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, kim konuşacak efendim?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Tanal konuşacak efendim.

BAŞKAN – Sayın Tanal, İstanbul Milletvekili.

Buyurun Sayın Tanal. (CHP sıralarından alkışlar)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Başkan.

Değerli milletvekilleri, tabii, yargı reformuyla ilgili konuşuyoruz. Yargı reformunun gerekçesi, Türkiye'deki yargı açıklığından bahsedildi ve bu yargı açıklığı gerçekten doğru mudur, bu doldurulabilir mi? Türkiye'de 64 tane hukuk fakültesi var, 60 bine yakın avukat var. Yani eğer geçici anlamda, üç yıllık süreyle idari yargıdaki davaların bitirilmesi isteniliyorsa, Türkiye'deki 64 tane hukuk fakültesinden, 60 bine yakın avukattan yararlanılarak bu kadro doldurulabilirdi, ancak ne yapılmaya çalışılıyor? Danıştay İdari Davalar Genel Kurulunda sayı 31 kişiden 20 kişiye indiriliyor, tabii, burada yürütmeyle ilgili davaların koşulları zorlaştırılmaya çalışılıyor. Nedir bu?

Biraz önce hatipler değindi, ancak değinmedikleri bir konu daha var, o da görülmekte olan bir davada eğer o uygulanacak olan kanun maddesi Anayasa’ya aykırıysa, Anayasa Mahkemesine iptal davası açarsa o davayla ilgili yürütmeyi durdurma kararı verilebilir mi? Evet, Anayasa’mızın 152’nci maddesine göre verilebilir, ancak yeni getirilen tasarının 56’ncı maddesinden dolayı bu engellenmekte; bu, Anayasa’ya açıkça aykırı değerli milletvekilleri.

Aynı şekilde, gerek vergi mahkemelerinde gerek idare mahkemelerinde görülmekte olan davalarda bin TL’nin miktarı 25 bin TL’ye yükseltilmiş durumda. Bu da itiraz üzerine ancak bölge idare mahkemelerinde görülebilecek. Bu ise Danıştaya götürülemeyeceği için Danıştay burada devre dışı bırakılmış olacak. Bu, bir anlamda, hak arama özgürlüğü açısından tehlikeli, sakıncalı bir durum yaratmakta değerli milletvekilleri.

Burada, İdari Davalar Kuruluna üç yıllık süreyle 20 kişinin atanması; bu, aynı zamanda Danıştayın içtihat birleştirme görevini de azaltmış olacak ve bu tehlikeli bir gidiş. Ne olacak? Değişik kararların oluşmasına sebebiyet verecek. Burada da halkın yargıya olan güveni, itimadı azalmış olacak.

Peki, bunu ne yapmak lazım? 20 tane üyenin birden değişmesi yerine Sayın Bakan, dönüşümlü olarak veyahut da bir bütün olarak bunlar değişmiş olursa hiç olmazsa mevcut olan  içtihat birliğini de bu şekilde korumuş ve muhafaza etmiş oluruz diye düşünüyorum. Aksi takdirde, idari yargıya olan güvenin tamamı burada sarsılmış olur.

Tabii, özel yetkili mahkemelerden bahsedildi. Özel yetkili mahkemelerin adı özel yetkili. Sayın Bakan dün dedi ki: “Bunlar ihtisas mahkemesi.”

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; bu özel yetkili mahkemeler değil. Özel yetkili mahkemelerde ne olur? O konuda ihtisas görmüş hâkimlerin olması lazım. Nedir mesele? Fikrî ve sınai haklarla ilgili. Nedir? Aile mahkemesiyle ilgili. Nedir? Tüketici mahkemesiyle ilgili. Bunlarda özel olarak tatbik edilen bir usul, esas yasası yok değerli milletvekilleri ancak bizim özel yetkili mahkemelerle ilgili Ceza Muhakemeleri Kanunu 250-251 uyarınca uygulanacak olan özel hükümler var. Özel hükümler olduğu için, bir, bunlar ihtisas mahkemesi değil, olmadığına dair açık ve net bir yazılı belge olarak Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna 18 Nisan 2012 tarihinde vermiş olduğum dilekçede şunu söylüyorum: “Türkiye’de özel yetkili mahkemelerde görevli olan savcı ve hâkimlerin bu konuda ihtisas gördükleri herhangi bir alan var mıdır? Bu hâkim ve savcılar içerisinde asliye hukuk mahkemesinde, sulh hukuk mahkemesinde, aile, kadastro mahkemeleri gibi mahkemelerde daha önce görev yapanlar var mıdır?” şeklinde. Bana Sayın Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun verdiği cevapta “Her hâkim her davaya bakabilir. Bu anlamda ihtisasa gerek yoktur.” şeklinde yazılı verilen bir cevap var.

Bu olduğu zaman, maalesef, hâkim, o mahkemelerde yargılanan kişilerin temel hak ve özgürlüklerini koruyamaz. Yıllarca aile hâkimliği yapmış, kadastro hâkimliği yapmış olan bir kişinin ceza hâkimliğinden, hele hele özel yetkili ağır ceza mahkemesindeki bir ağır sorumluluk getiren bir alanı bilebilmesi imkânsızdır. Bu da kişilerin yargıya olan güvenini, itimadını sarsar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TANAL (Devamla) - Bu anlamda, bunlar, ihtisas mahkemeleri değil, özel konuya ilişkin kurulmuş, özel kişileri, Hükûmeti korumaya yönelik mahkemelerdir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bu Oslo’yu korumak için getiriyorlar yani!

MAHMUT TANAL (Devamla) - Dolayısıyla bunların kaldırılması lazım.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tanal.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Her iki önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

OKTAY VURAL (İzmir) – Var mı Başkanım, var mı?

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır; önergeler kabul edilmemiştir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, var öyle mi? Tebrik ediyorum kâtip üyeleri; bravo!

BAŞKAN – 59’uncu madde üzerinde bir redaksiyon önerisi var; buyurun.

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değerli Başkanım, görüşülmekte olan yasa tasarısının…

OKTAY VURAL (İzmir) – Kaç kişi vardı acaba?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) –  …59’uncu maddesiyle kurumsal kanunun 33’üncü maddesine eklenen dördüncü fıkradaki…

OKTAY VURAL (İzmir) – Söyle, kaç kişi var?

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Burada 100 kişi yok!

OKTAY VURAL (İzmir) - Değer mi buna ya Sayın Başkan? Değer mi buna ya! Şuraya bir bakın ya! Şuraya bir bakın!

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – …“i+dari mahkemelerinin” ibaresinin “idare mahkemelerinin” biçiminde olması gerekir; bu düzeltimle oylanması talebiyle.

Saygılar.

OKTAY VURAL (İzmir) – Şuraya bakın ya!

BAŞKAN –  Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu redaksiyon talebiyle…

OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – 59’uncu maddeyi oylarınıza sunacağım, yalnız, karar yeter sayısı istenmiştir, karar yeter sayısını arayacağım.

59’uncu maddeyi, redaksiyon yetkisiyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır.

Madde kabul edilmiştir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bravo! Tebrik ediyoruz, bravo, kâtip üyeleri özellikle!

BAŞKAN – 60’ıncı madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278 sıra sayılı Kanun tasarısının “2577 sayılı Kanunun 45 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasını değiştiren” 60 ıncı maddesinin “1.b)”de yer alan “valilik, kaymakamlık ve yerel yönetimler ile Bakanlıkların ve diğer...”

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bundan sonra 5 kişi de olsa “var” diyeceklerine göre, gerek yok. Fiilen İç Tüzük’ü ihlal ediyorsunuz.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Hem de göz göre göre…

OKTAY VURAL (İzmir) - İç Tüzük’e sahip çıkması gereken kâtip üyeler İç Tüzük’ü ihlal ediyor. Yok burada. Elinizi vicdanınıza koyun.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Görevlerini kötüye kullanıyorlar.

OKTAY VURAL (İzmir) – Vicdanınıza koyun ya! Bir bakın ya! Var mı burada ya? Allah için yani…

BAŞKAN – Gerekirse elektronik oylama yapabilirim, gerekirse sayım için. 

OKTAY VURAL (İzmir) - Allah için ya! Vicdan yok mu ya!

BAŞKAN - Buyurun.

 “valilik, kaymakamlık ve yerel yönetimler ile Bakanlıkların ve diğer Kamu Kurum ve Kuruluşlarının taşra teşkilatındaki yetkili organları tarafından kamu görevlileri hakkında tesis edilen geçici görevlendirme, ikinci görev, vekâleten atama…”

OKTAY VURAL (İzmir) – Şuraya bakın ya! Yanlış da okunabilir önergeler, vallahi! Yanlış okudu herhâlde efendim.

“…görev ve unvan değişikliği içermeyen il içi naklen atama, görevden uzaklaştırma, yolluk, lojman ve izinlerine ilişkin idari işlemlerden” ibaresinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

              Ali İhsan Köktürk                                 Turgut Dibek                                    Ali Özgündüz

                   Zonguldak                                         Kırklareli                                            İstanbul

                Refik Eryılmaz                                  İlhan Demiröz                                  Ali Rıza Öztürk

                       Hatay                                                Bursa                                               Mersin

                  Tanju Özcan

                       Bolu”

OKTAY VURAL (İzmir) – Allah yalan beyanda bulunanların hesabını sorar. Vicdan olacak ya!

“TBMM Başkanlığına

278 sıra sayılı Kanun tasarısının 60. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.

               Nevzat Korkmaz                                  Oktay Öztürk                                      Oktay Vural

                      Isparta                                            Erzurum                                              İzmir

              Mehmet Erdoğan                              Yusuf Halaçoğlu

                       Muğla                                              Kayseri

BAŞKAN – Sayın Komisyon, son okunan önergeye katılıyor musunuz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Akçay, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 60’ıncı madde üzerine verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yıl 1912 ve şair haykırıyor değerli arkadaşlar:

“Bir devri şeamet, yine çiğnendi yeminler;

Çiğnendi, yazık, milletin ümmidi bülendi,

Kanun diye topraklara sürtündü cebinler;

Kanun diye, kanun diye kanun tepelendi...”

Şimdi 2012’deyiz, tam yüz yıl geçmiş. Yüz yılda yaşadığımız bin kıssa, on yıllık iktidara bin hisse verdi mi acaba? Bu yüz yılın on yılı size ait iktidar mensupları. Adalet mülkün temelidir. Adli yargıda, idari yargıda, diğer pek çok kanunda yapılan düzenlemelerin bazıları maalesef adaleti de, yargı düzenini de, mülkü de sakatlamaktadır.

Değerli arkadaşlar, on yıllık AKP İktidarı bir kamuoyu araştırması yaptırsa, ortaya çıkacak sonuç şu olacaktır: İktidarın en başarısız olduğu iki alan vardır:

1) Hukuk ve adalet, adalet kurumu,

2) Terörle mücadele.

Kuvvetler ayrılığı prensibini hayata geçiren, onu gerçek kılan “hukukun üstünlüğü” ilkesidir. Yürütmenin veya yasamanın anayasal sınırlar dışına taşan güç ve yetki kullanımı “hukukun üstünlüğü” ilkesiyle sınırlanır. En başta, bizatihi, yargı, hukukun üstünlüğüne uymak zorundadır. Hukuk devleti şeklî bir kanun devleti değildir. “Kanun” diye, “kanun” diye hukuku tepeliyorsunuz. Birey ve toplum, huzur ve barışı adalet sayesinde bulur. Toplum vicdanı “adalet” kavramıyla sükûn bulur. Adaletsizlik herkesi incitir. Hukuk devletine ulaşmak için yargının bağımsız ve tarafsızlığını sağlama adına bugüne kadar görev yapmış tüm hükûmetler çeşitli çalışmalar yapmışlardır. 2009 yılında Adalet Bakanlığınca Yargı Reformu Stratejisi hazırlanmıştır, yol haritası belirlenmiştir. Belirlenmiş de ne olmuştur?

1) Yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi: On yılda yargı bağımsızlığı güçlendirildi mi, yoksa bağımsızlık daha mı azaldı, yargı daha mı bağımlı hâle geldi? Yargı maalesef daha bağımlı hâle geldi. HSYK, yüksek yargı, bağımsızlığını neredeyse kaybetti, Hükûmetin güdümüne girdi. Çok basit olaylarda dahi bunun örneklerini görmek mümkündür. Bazı adliyelerin kapatılmasında, HSYK’nın Adalet Bakanlığının yönlendirmesine ne kadar açık olduğunu ve cılız kararlar verdiğini gördük. Danıştay Başkanının neredeyse her hafta, magaziner, siyasi ve iktidar yandaşı ancak hukuk dışı beyanlarına tanık oluyoruz. Danıştay Başkanı ihsası reyde bulunuyor, siyasi ve hukuki durumlarda açıkça taraf tutup mahkemeleri etki altına almaya çalışıyor.

2) Yargı tarafsızlığının geliştirilmesi: Yargı tarafsızlıktan daha da uzaklaşmıştır. On yılda gelinen nokta budur. Yargının on yılda daha tarafsız hâle geldiğini söyleyen varsa, biliniz ki, o ya kördür ya da vicdansızdır.

3) Yargının verimliliği ve etkinliği: Hükûmet verimlilikte somut bilgiler sunabilir mi, yargı verimli mi, etkinlikte mesafe alındı mı? Bunların cevabını verebilir mi Hükûmet? Hayır.

4) Yargıya güvenin artırılması: AKP dönemi yargıya güvenin en çok azaldığı bir dönem olarak anılacaktır.

5) Adalete erişimin kolaylaştırılması: Adalete erişim daha da zorlaştırılmıştır. Yüzden fazla adliyenin kapatılması adalete erişimi kolaylaştırıyor mu, zorlaştırıyor mu? Yüksek yargı harçları, tebligat ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri avans şeklinde peşin olarak alınmaktadır. Bunlar adalete erişimi kolaylaştırıyor mu, zorlaştırıyor mu?

6) Ceza infaz sisteminin geliştirilmesi: Uzun tutukluluk süreleri cezaya dönüştürülerek ceza infaz süreleri oldukça geliştirildi(!) Cezaevlerinde, cezaevi araçlarında yanarak ölenler…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERKAN AKÇAY (Devamla) – …insanlık dışı muameleye tabi tutulanlar ceza infaz sisteminin geldiği acı noktayı göstermektedir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Akçay,  teşekkür ediyorum.

III - Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Peki.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Dibek, Sayın Özcan, Sayın Tezcan, Sayın Toptaş, Sayın Çam, Sayın Serindağ,  Sayın Kuşoğlu, Sayın Kurt, Sayın Güven, Sayın Serter, Sayın Tamaylıgil,  Sayın Kart, Sayın Köprülü, Sayın Türmen, Sayın Acar, Sayın Oyan, Sayın Özkan, Sayın Nazlıaka, Sayın Köktürk. 

Elektronik cihazla yoklama yapacağız. Yoklama için bir dakika süre veriyorum.

 (Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

 

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

 

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER(Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278 sıra sayılı Kanun tasarısının “2577 sayılı Kanunun 45 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasını değiştiren” 60 ıncı maddesinin “1.b)”de yer alan “valilik, kaymakamlık ve yerel yönetimler ile Bakanlıkların ve diğer Kamu Kurum ve Kuruluşlarının taşra teşkilatındaki yetkili organları tarafından kamu görevlileri hakkında tesis edilen geçici görevlendirme, ikinci görev, vekâleten atama, görev ve unvan değişikliği içermeyen il içi naklen atama, görevden uzaklaştırma, yolluk, lojman ve izinlerine ilişkin idari işlemlerden” ibaresinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                               Turgut Dibek (Kırklareli)

                                                                                       ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Özcan, buyurun.

TANJU ÖZCAN (Bolu) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 278 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın, Hükûmet tasarısında 45’inci madde olan metniyle ilgili değişiklik önergesinde söz almış bulunuyorum.

Şimdi, efendim, burada yapılan düzenlemeye itirazımız şu, düzenlemede şu söyleniyor: Valilik, kaymakamlık ve yerel yönetimler ile bakanlıkların ve diğer kamu kurum, kuruluşların taşra teşkilatındaki yetkili organları tarafından kamu görevlileri hakkında tesis edilen -bakın, kapsam geniş- geçici görevlendirme, ikinci görev, vekâleten atama, görev ve unvan değişikliği, naklen atama, görevden uzaklaştırma, yolluk, lojman, izinlere ilişkin idari işlemlerin tamamıyla ilgili itiraz mercisi olarak bölge idare mahkemelerini yetkili kılıyor. Gerekçeye baktığınızda “Danıştayın iş yükünü azaltmak, bölge idare mahkemelerinin işlevini artırmak.” olarak değerlendirilmiş.

Arkadaşlar, burada bu konu, bu kadar basite indirgenecek bir konu değil. Bakın, valilerin bu kadar yetkisi varken, kaymakamların bu kadar yetkisi varken, yerel yöneticilerin bu kadar yetkisi varken bu görevden alma, geçici görevlendirme, görevden uzaklaştırma gibi işleri sıradan, rutin, basit işlemler gibi değerlendirmenin ben yanlış olduğu kanaatindeyim. Bakın, illerde en çok dava konusu olan konular bunlardır yani valiler tarafından, kaymakamlar tarafından, yerel yöneticiler, belediye başkanları tarafından yapılan görevden alma, görevden uzaklaştırma, geçici görevlendirmeye ilişkin işlemlerdir.

Siz, değerli milletvekilleri, bu işlemleri basit, sıradan işlemler olarak görmeyin, bu işlemlerden mağdur olan insanların ne kadar ciddi sıkıntılar çektiğini, hatta bunlardan dolayı, uğradıkları haksızlıklardan dolayı bunalıma girenler olduğunu unutmayın diyorum.

Arkadaşlar, özellikle bir konuya daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Ne zaman bir şehirde yerel yönetim değişikliği olursa, o belediyelerde görevden alma, görevden uzaklaştırma, emekliye sevk etmek için geçici görevlendirme gibi uygulamaların ne kadar sık yapıldığını, zannediyorum hepiniz biliyorsunuz.

Arkadaşlar, eğer bunu, sadece itirazen bölge idare mahkemelerinin incelemesi yönündeki bu düzenlemeyi kabul edersek, inanın bundan sonra bu işlemler, valiler, kaymakamlar ve yerel yöneticiler tarafından, belediye başkanları tarafından son derece keyfî olarak kullanılacaktır. Ben bu konuda sizleri bugünden uyarmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, bu anlamda bu tasarının metinden çıkartılması gerekeceğinin de doğru olacağını düşünüyorum.

Arkadaşlar, burada herkes kendi illeriyle ilgili, kapatılan adliyelerle ilgili bir şeyler söyledi. Arkadaşlar, benim seçim bölgem olan Bolu’da da üç adliye kapatıldı ilk kararla. Arkasından, Sayın Adalet Bakanıyla da görüştük, Mengen ile ilgili kapatma kararı geri alındı kırk dört adliyeyle birlikte ancak maalesef Kıbrıscık ve Seben’le ilgili adliyelerin kapatılma kararları hâlen geçerli ve 9’undan itibaren de hüküm ifade etmeye başlayacak. Şimdi, Kıbrısçık ve Seben ilçelerimiz gerçekten küçük ilçelerimiz ancak coğrafi koşulları sebebiyle Bolu’ya çok uzak olan ilçeler. Kıbrıscık’ın 130 kilometre Bolu’ya uzak köyleri var.

Bakın, Sayın Bakanım, samimiyetle söylüyorum, ben otomobille o köyden Bolu’ya iki saatte varamıyorum, ulaşamıyorum. Kışın kar yağdığında Kıbrıscık-Bolu yolu, Kıbrıscık-Seben yolu ve Seben-Bolu yolu bazen haftalarca kapalı kalabiliyor. Şimdi, buralarda son derece yaşlı bir nüfus var. Kıbrıscık daha ilçe olmadan adliyesi vardı, nahiyeyken. Şimdi, siz bir hesap yapıyorsunuz rantabl mı, değil mi diye, buna göre bunu kapatıyorsunuz.

Arkadaşlar, adliye hizmeti bir kamu hizmetidir, çok önemli bir kamu hizmeti. Kamu hizmetlerinin tamamında kâr-zarar hesabı yapamazsınız. Şirket yönetmiyorsunuz, devlet yönetiyorsunuz. Şirket olsa, şu departman zarar ediyor dersiniz kapatırsınız. Ben, şimdi, size soruyorum: İtfaiye hizmeti ile ilgili hiç aklınıza geldi mi, itfaiye teşkilatı bu dönem ne kadar kâr etti, ne kadar zarar etti? Polis teşkilatıyla ilgili böyle bir hesap yapılabilir mi, böyle bir soru sorulabilir mi? Güvenlik güçlerimizle ilgili böyle bir soru sorabilir misiniz? Adliye hizmeti de böyle bir hizmettir. Adliye hizmetinden tasarrufa gidemezsiniz, adliye hizmetinin kârlı mı, zararlı mı olduğu konusunda hesap yapamazsınız. İnsanlar adalet duygusunu en hızlı şekilde nereden alabilirler, buna bakmamız lazım ama devlet yönetmekten âciz olan Hükûmetiniz, maalesef, Türkiye Cumhuriyeti devletini şirket gibi idare etmeye çalışıyor.

Arkadaşlar, bu karar yanlıştır, ileride de bunun sonuçları ortaya çıkacaktır. İtiraz dilekçesi verdim Sayın Bakana. “Ben, Adalet Bakanlığı olarak itiraz edemem.” dedi. Ben, ilimin milletvekili olarak itiraz ediyorum, itirazımın cevabını da bekliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özcan.

 

III - YOKLAMA

 

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama talebimiz var efendim.

BAŞKAN – Yoklama talebiniz var.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Dibek, Sayın Tezcan, Sayın Gümüş, Sayın Kuşoğlu, Sayın Kurt, Sayın Aldan, Sayın Güven, Sayın Acar, Sayın Çam, Sayın Köktürk, Sayın Serindağ, Sayın Tamaylıgil, Sayın Düzgün, Sayın Serter, Sayın Danışoğlu, Sayın Batum, Sayın Kaplan, Sayın Ekşi, Sayın Korutürk.

Yoklamayı elektronik cihazla yapacağız.

Bir dakika süre veriyorum, yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A)      Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

 

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

 

                                           III - Y O K L A M A

 

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Madde oylamasından önce yoklama istiyoruz efendim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Madde oylamasından önce yoklama istiyorsunuz.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Dibek, Sayın Tezcan, Sayın Aldan, Sayın Kuşoğlu, Sayın Gümüş, Sayın Kurt, Sayın Güven, Sayın Acar, Sayın Güven, Sayın Serter, Sayın Serindağ, Sayın Tamaylıgil, Sayın Danışoğlu, Sayın Batum, Sayın Toptaş, Sayın Korutürk, Sayın Kart, Sayın Serindağ, Sayın Ekşi.

Elektronik cihazla oylama yapacağız.

Bir dakika süre veriyorum, yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A)    Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

BAŞKAN – 60’ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 60’ıncı madde kabul edilmiştir.

61’inci madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır, okutuyorum:

T B M M Başkanlığına

278 sıra sayılı kn. tasarısının 61. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.

                  Oktay Öztürk                                     Oktay Vural                                   Nevzat Korkmaz

                     Erzurum                                              İzmir                                                Isparta

              Mehmet Erdoğan                              Yusuf Halaçoğlu

                       Muğla                                              Kayseri

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

              Ali İhsan Köktürk                                 Turgut Dibek                                    Ali Özgündüz

                   Zonguldak                                         Kırklareli                                            İstanbul

                Refik Eryılmaz                                  İlhan Demiröz                                  Ali Rıza Öztürk

                       Hatay                                                Bursa                                               Mersin

                Mahmut Tanal

                     İstanbul

BAŞKAN – Sayın Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor musunuz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Anayasal sistemimiz kuvvetler ayrılığı prensibine göre tanzim edilmiş, devlet organlarında da bu prensip çerçevesinde yetki ve sorumluluklar verilmiştir.

Kuvvetler ayrılığı prensibini hayata geçiren, onu ayakta tutan da hukuk devleti ilkesidir. Meşruiyet içinde olunması gerekir.

Tam anlamıyla bir hukuk devletinden bahsedilmesi için de bağımsız ve tarafsız bir yargı şarttır.

Yargının siyasallaşması gibi iddialar, hukuk devleti görüntüsünü ortadan kaldırmaktadır.

Bu erozyonun farkında olan kamuoyu tepkileri ile bu olumsuz atmosferi ortadan kaldırmak için yargı reform paketleri birbiri ardına açılmakta ve böylece kamuoyu oyalanmaktadır.

Toplumda büyük beklentiler yaratan 3. yargı reformu paketinin de bu beklentileri karşılamaktan uzak olduğu görülmüştür.

Ana gerekçe yargının hızlandırılması ve biriken ağır iş yükünün azaltılmasının hedeflenmesidir.

Ancak bu hedefleri gerçekleştirmek üzere hiçbir somut öneri içermediği, 3. yargı reform paketinin de ölü doğmasına sebep olduğu görülmüştür.

Ne İcra ve İflas Kanunu’nda ne idare hukukunda ne Ceza ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda ve ne de diğer kanunlarda yapılan değişiklikler, yargının süratli, adil ve etkin gerçekleşmesine katkı veren değişiklikler olmayıp, insanlarımız mahkeme kapılarında yıllarca beklemeye devam edeceklerdir. Verilen yargı kararları ise adalet terazisinde tartıldığında, hep tartışmalı ve kamu vicdanında mahkûm edilen kararlar olacaktır.

On yıldır tek başına hükûmet eden Adalet ve Kalkınma Partisi ülkedeki kronikleşmiş problemleri çözmek bir yana, kendisine millet tarafından verilen gücü hep istismar amacıyla kullanmıştır.

Bugün de Meclise getirdiği tasarı ile yıllardır kronikleşen problemi çözmek bir tarafa, çözermiş, yaparmış gibi davranarak yine kamuoyunu oyalama yolu seçmiştir.

BAŞKAN – Diğer önerge üzerinde Sayın Rıza Türmen, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, bu önemli bir oturumu Meclisin. Neden önemli bir oturum? Çünkü Türkiye’de büyük bir sorun hâline gelen özel yetkili mahkemelerin görüşüldüğü bir oturum. Türkiye’de büyük bir sorun hâline gelen özel yetkili mahkemelerin insan hakkı ihlallerine yol açması sorununun görüşüldüğü bir oturum. Bunlar nasıl önlenecek? Bu konuları ele alıyoruz.

Tabii, bir kere ilke olarak şunu belirtmek lazım: Bir ülkedeki bütün mahkemeler aynı kurallara, aynı usul kurallarına tabi olmalıdır. Aynı usul kurallarına tabi olmadığı takdirde, usul kuralları bakımından bir birlik sağlanmadığı takdirde ortaya çok büyük problemler çıkar. Bugün ortaya çıkan problemlerin bir kaynağı budur. Özel yetkili mahkemeler, çok önemli insan hakkı ihlallerine yol açmıştır Türkiye’de. Bunun için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına bakmak yeterlidir. Yani gözaltı süresi bakımından, tutuklama süresi bakımından, gizlilik kararları bakımından, müdafiyle görüşme hakkının sınırlanması bakımından, bütün bunlar ve uygulamalarla, bütün bunların sonucunda özel yetkili mahkemelerin bugün yarardan çok zarar verdiği anlaşılmıştır.

Şimdi Hükûmetin getirdiği bir önerge var, özel yetkili mahkemelerin yetkilerini ağır ceza mahkemelerine devretmek gibi. Bu önergeye şöyle bir bakınca ilk gözünüze çarpan şey şu oluyor: Özel yetkili mahkemelerin sakıncaları burada giderilmiyor, bütün bu söylediğim özel yetkili mahkemelere has usul farklılıkları bu mahkemelerde de, yeni ağır ceza mahkemesinde de muhafaza edilecek. “O zaman değişecek olan şey nedir?” diye sorduğunuz zaman, değişecek olan hiçbir şey yoktur, insan hakları ihlali bakımından hiçbir şey yoktur, aynı insan hakları ihlalleri devam edecektir, bu yeni düzenleme çerçevesinde de.

“Bu, ihtisas mahkemesidir.” deniyor, “İhtisas mahkemeleri her ülkede vardır.” Tabii, ihtisas mahkemeleri her ülkede vardır ama birincisi: İhtisas mahkemeleri farklı usul kurallarına tabi değildir, aynı usul kuralları geçerlidir ihtisas mahkemeleri bakımından. İkincisi: İhtisas mahkemeleri o ihtisas mahkemelerinin konusu olan bireylerin güvencelerini artırmak için kurulmuştur. Örneğin çocuk mahkemeleri vardır ihtisas mahkemeleri olarak. Çocuk mahkemelerinin amacı nedir? Çocukların daha iyi yargılanmasını sağlamaktır. Peki, bu özel yetkili mahkemelerin amacı nedir? Çocuk mahkemeleri gibi, oradaki şüphelilerin ya da sanıkların daha iyi yargılanmasını mı sağlamaktır? Hayır, tam tersine olmuştur, onların daha iyi yargılanmalarına değil, daha kötü yargılanmalarına yol açmıştır, adil yargılamanın en temel kuralları ihlal edilmiştir burada. O nedenle bunları ”ihtisas mahkemeleri” olarak nitelemek ne ihtisas mahkemelerinin özelliklerine uygun düşer ne de doğrudur.

Arkadaşlar, şunu açıkça söylemek lazım: Bu özel yetkili mahkemelerin yetkilerinin ağır ceza mahkemelerine devredilmesi hiçbir şey değiştirmeyecektir. Siz tutuklama rejimini değiştirmediğiniz sürece, siz Terörle Mücadele Kanunu’ndan kaynaklanan problemleri halletmediğiniz sürece, siz yargının bağımsızlığını sağlamadığınız sürece böyle bir, tamamen şekilde kalan bir değişiklik aslında Türkiye'deki, yargıdaki sorunlara bir çözüm getiremeyecektir.

Tutuklamayla ilgili maddelere baktığınız zaman bu getirilen kanunda “Efendim, işte, bundan sonra tutuklama kararı kuvvetli suç şüphesi, tutuklama nedenlerinin varlığı, tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu gören delillerin somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilsin.” deniyor. Bu yeterli değildir arkadaşlar. Bunun yanında, katalog suçlar vardır, asıl problem buradadır. Katalog suçlara hiç değinilmemiştir. Katalog suçları ortadan kaldırmadığınız sürece tutuklamalarla ilgili sorunlar devam edecektir. Bunun yanında, mutlaka, tutuklamanın devamı kararının duruşma yapılarak verilmesi gerekir, bu yoktur kanunda, getirilen değişikliklerde. Bunun yanında, tutuklamanın devamı kararında mutlaka diğer tedbirlerin niye uygulanmadığının belirtilmesi gerekmektedir, bu da eksiktir. Yani bunları siz düzeltmediğiniz sürece, tutuklama rejimi aslında tutuklamadan kaynaklanan insan hakları ihlalleri bugün de devam edecektir.

Öte yandan, Terörle Mücadele Kanunu’nda yapılan değişiklikler de yetersizdir. Terörle Mücadele Kanunu’nda basın özgürlüğünü sınırlayan, yayın sahiplerini sorumlu kılan çok önemli cezalar vardır. O nedenle, Terörle Mücadele Kanunu’nda yapılan düzenleme yetersizdir, tutuklamayla ilgili düzenleme yetersizdir. Bunlar belirtilmediği sürece, zaten göstermelik bir şekilde  özel yetkili mahkemelerin yetkilerinin ağır ceza mahkemelerine devredilmesi aslında derde çare olmayacaktır.

Hepinize saygılar sunuyorum.  (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Türmen, teşekkür ediyorum efendim.

 

III - Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama talebimiz vardı Sayın Başkan.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylamadan önce tekrar yoklama talebi vardır, yoklama yapacağız.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Dibek, Sayın Tezcan, Sayın Erdoğdu, Sayın Özkoç, Sayın Aldan, Sayın Aydın, Sayın Yılmaz, Sayın Çam, Sayın Kuşoğlu, Sayın Moroğlu, Sayın Dibek, Sayın Özkök, Sayın Acar, Sayın Batum, Sayın Serindağ, Sayın Köktürk, Sayın Öztürk, Sayın Köprülü, Sayın Özel, Sayın Güven, Sayın Danışoğlu.

Elektronik cihazla yoklama yapacağız. Yoklama için bir dakika süre veriyorum.

 

 (Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

 

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.-      Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) ------- (Devam)

 

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

                                                                   

                                                          III - YOKLAMA

 

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Madde oylamasından önce yoklama talebimiz vardır Sayın Başkan. [AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar(!)]

BAŞKAN – Madde oylamasından önce yoklama mı? Buyurun.

Hamzaçebi, Erdoğdu, Dibek, Tezcan, Özkoç, Aldan, Aydın, Yılmaz, Çam, Kuşoğlu, Batum, Moroğlu, Kurt, Köktürk, Acar, Serindağ, Özel, Güven, Toptaş, Kaplan. (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)

 

Sakin olun sayın milletvekilleri… Sayın milletvekilleri lütfen, lütfen…

Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.-      Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) ------- (Devam)

 

BAŞKAN – 61’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, 60’ıncı maddeye göre bir söz istiyorum efendim.

BAŞKAN – 60’a göre söz istiyorsunuz.

Buyurun.

 

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

8.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, neden sık sık yoklama talebinde bulunduklarına ilişkin açıklaması

 

 

 

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Öyle anlaşılıyor ki AKP Grubu bizim neden sık sık yoklama istediğimizi merak ediyor. Merak eden arkadaşlarımız… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ORHAN DÜZGÜN (Tokat) – Dinleyin, dinleyin, anlarsınız belki.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Dinlemeyi de bilmiyorsunuz herhâlde, değil mi?

Merak eden arkadaşlarımız şu önergeleri incelesinler, “özel yetkili mahkemelerin kaldırılması” adı altında Hükûmetin, Adalet Bakanının, Başbakan Yardımcısının, Başbakanın kamuoyuna nasıl yalan söylediklerini görsünler.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Sen yalan söylüyorsun, yalancı sensin.

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 62’nci madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı tasarının 62. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz. 30.06.2012

 

Ömer Süha Aldan                                            Ali Rıza Öztürk                                 R. Kerim Özkan

        Muğla                                                             Mersin                                              Burdur

                     Kamer Genç                                           Mehmet Ali Ediboğlu

                       Tunceli                                              Hatay

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

Oktay Öztürk                                        Oktay Vural                       S. Nevzat Korkmaz

Erzurum                                                    İzmir                                     Isparta

                      Mehmet Erdoğan                     Yusuf Halaçoğlu

                            Muğla                                   Kayseri

BAŞKAN – Sayın Komisyon, aynı mahiyetteki önergelere katılıyor musunuz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Anayasal sistemimiz kuvvetler ayrılığı prensibine göre tanzim edilmiş, devlet organlarında da bu prensip çerçevesinde yetki ve sorumluluklar verilmiştir.

Kuvvetler ayrılığı prensibini hayata geçiren, onu ayakta tutan da hukuk devleti ilkesidir. Meşruiyet içinde olunması gerekir.

Tam anlamıyla bir hukuk devletinden bahsedilmesi için de bağımsız ve tarafsız bir yargı şarttır.

Yargının siyasallaşması gibi iddialar, hukuk devleti görüntüsünü ortadan kaldırmaktadır.

Bu erozyonun farkında olan kamuoyu tepkileri ile bu olumsuz atmosferi ortadan kaldırmak için yargı reform paketleri birbiri ardına açılmakta ve böylece kamuoyu oyalanmaktadır.

Toplumda büyük beklentiler yaratan 3. yargı reformu paketinin de bu beklentileri karşılamaktan uzak olduğu görülmüştür.

Ana gerekçe; yargının hızlandırılması ve biriken ağır iş yükünün azaltılmasının hedeflenmesidir.

Ancak bu hedefleri gerçekleştirmek üzere hiçbir somut öneri içermediği, üçüncü yargı reform paketinin de ölü doğmasına sebep olmuştur.

Ne İcra ve İflas Kanunu’nda ne İdare Kanunu’nda ne Ceza ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda ve ne de diğer kanunlarda yapılan değişiklikler, yargının süratli, adil ve etkin gerçekleşmesine katkı veren değişiklikler getirmeyecek, insanlarımız mahkeme kapılarında yıllarca beklemeye devam edeceklerdir. Verilen yargı kararları ise adalet terazisinde tartıldığında, hep tartışmalı ve kamu vicdanında mahkûm edilen kararlar olacaktır.

On yıldır tek başına hükûmet eden Adalet ve Kalkınma Partisi ülkedeki kronikleşmiş problemleri çözmek bir yana, kendisine millet tarafından verilen gücü hep istismar amacıyla kullanmıştır.

Bugün de Meclise getirdiği tasarı ile yıllardır kronikleşen problemi çözmek bir tarafa, çözermiş, yaparmış gibi davranarak yine kamuoyunu oyalama yolu seçmiştir.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

MEHMET AKİF HAMZÇEBİ (İstanbul) – Sayın Ömer Süha Aldan…

BAŞKAN – Sayın Aldan, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖMER SÜHA ALDAN (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında buraya bu yasayla ilgili genel bir değerlendirme yapmak üzere çıkacaktım ama biraz önce değişiklik önergesi elimize geçti, özel yetkili mahkemelere ilişkin. Bununla ilgili, beş dakikalık sürede kısa bir değerlendirme yapacağım.

Aslında “Aynı hamam, aynı tas.” diye özetleyebileceğimiz bir olgudur. Bu yasada değişen, bu düzenlemede değişen tek şey, tutuklamaya ya da itirazlara karar verecek hâkimin duruşmada yer almamasından ibarettir. Değişen hiçbir şey yok.

Ben geçtiğimiz yıl aralık ayında HSYK’yla ilgili bütçe görüşmeleri sırasında şöyle bir konuşma yapmıştım: “Adalet ve Kalkınma Partililer, yargıyı kırk yaş düzeyinde bir gruba teslim ettiniz ama aslında kendi Frankenstein’ınızı yarattınız. Şuna emin olun ki bir gün gelecek, onlar sizi de tasfiye edecekler.” demiştim. Nitekim, çok kısa bir süre sonra MİT olayıyla yüz yüze geldik yani “Onu alma, beni al.” olgusuyla karşı karşıya geldik ve bunun sonucunda da kişiye özel yasa çıkarıldı.

Artık, ortaya çıkan belli bir olgu vardır: Yargıdaki bir yapıyla Recep Tayyip Erdoğan arasında ciddi bir çatışma vardır ve bu çatışma zaman zaman Sayın Başbakanın söylemleriyle dile getirildi üstü kapalı bir şekilde. Örneğin, 28 Şubat tutuklamalarına ilişkin “Artık, ifrata kaçılmaması gerekir.” dendi, ama olmadı.

Sonuçta, şöyle bir beklenti içindeydik biz: Bu özel yetkili mahkemelerin yaptığı hukuksuz davranışları Başbakan da gördü çünkü kendi adamları zarar görecek bir süre sonra. Bu beklentiyi sıcak bir şekilde taşıdık ama şunu görüyoruz ki değişen hiçbir şey yok, sadece mahkemenin adı değişecektir, mahkemenin sayısı bile sanıyorum değişmeyecektir, ağır ceza mahkemeleri bölge mahkemesi hâlinde yine sürecektir. Keza bu mahkemelerdeki görevlendirmeyi kim yapacak? Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu. Özel yetkili mahkemelerdeki yapılanmayı kim yarattı? Mevcut Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu. Dolayısıyla aynı HSYK yine aynı kişileri atadığında değişen bir şey olmayacaktır. Belki şu olacaktır sadece: Sayın Başbakan kendi adamlarını korumuştur bu yasada. Ne diyor? “Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler ile askerî mahkemelerin görevine ilişkin hükümler saklıdır.” deniyor ve (b) fıkrasında da “Devlet istihbarat hizmetleri ve Millî İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nun 26’ncı maddesi hükmü saklıdır.” deniyor. Bu sadece şu anlama geliyor: Bundan böyle, sanıyorum torba yasasının apar topar yarıda bırakılıp yargının etkinleştirilmesine ilişkin bu tasarının gündeme getirilmesinin sebebi de budur. Önce Terörle Mücadele Yasası’nın bu 10’uncu maddesi değiştirilecek, sonra torba yasayla bazı kişilere ayrıcalıklar tanınacak ve bu kişiler Anayasa Mahkemesinde, Yargıtayda yargılanacak ya da askerî mahkemelerde yargılanacak kişiler olacak, bunlar Başbakanın adamları olacak. Başbakan kendisini adamlarıyla birlikte emniyete almıştır ama ne yazık ki hukuk tanımayan bir anlayışa Ergenekon, Balyoz ve KCK davasının sanıklarını kurban vermiştir.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP ve BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki iki önergeyi…

 

                                              III - YOKLAMA

 

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hamzaçebi, Sayın Öztürk, Sayın Tanrıkulu, Sayın Dibek, Sayın Tezcan, Sayın Erdoğdu, Sayın Toptaş, Sayın Köktürk, Sayın Özkoç, Sayın Çam, Sayın Çelebi, Sayın Gök, Sayın Kuşoğlu, Sayın Kurt, Sayın Yılmaz, Sayın Aydın, Sayın Aldan, Sayın Güven, Sayın Batum, Sayın Özkes.

Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Bir dakika süre veriyorum.

Yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.-  Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…  Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

62’nci maddeyi…

 

 

                                  III - YOKLAMA

 

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Madde oylamasından önce yoklama talebimiz var efendim.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Olmaz böyle bir şey ya!

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Niye olmuyor ya? Sana mı soracağız? Gel, sana soralım: Yoklama yapabilir miyiz Beyefendi? Yoklama isteyebilir miyiz?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Meclisin itibarını beş paralık ettiniz, artık her yol mübah!

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, Sayın Öztürk, Sayın Tanrıkulu, Sayın Dibek, Sayın Tezcan, Sayın Özkoç, Sayın Köktürk, Sayın Toptaş, Sayın Erdoğdu, Sayın Aydın, Sayın Yılmaz, Sayın Çam, Sayın Gök, Sayın Kuşoğlu, Sayın Kurt, Sayın Genç, Sayın Acar, Sayın Batum, Sayın Güven, Sayın Düzgün, Sayın Özkes.

Cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için bir dakika süre veriyorum.

Yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.-      Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN – 62’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 62’nci madde kabul edilmiştir.

63’üncü madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır, okutuyorum:

                          Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278 sıra sayılı tasarının 63’üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

              Ali İhsan Köktürk                                 Turgut Dibek                                    İlhan Demiröz

                   Zonguldak                                         Kırklareli                                             Bursa

                Refik Eryılmaz                                 Ali Rıza Öztürk                                   Ali Özgündüz

                       Hatay                                               Mersin                                             İstanbul

              B. Süheyl Batum

                    Eskişehir

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                  Oktay Öztürk                                     Oktay Vural                                   Nevzat Korkmaz

                     Erzurum                                              İzmir                                                Isparta

               Yusuf Halaçoğlu                              Mehmet Erdoğan

                      Kayseri                                              Muğla

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergelere katılıyor musunuz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

“Gerekçe:

Anayasal sistemimiz kuvvetler ayrılığı prensibine göre tanzim edilmiş, devlet organlarına da bu prensip çerçevesinde yetki ve sorumluluklar verilmiştir.

Kuvvetler ayrılığı prensibini hayata geçiren, onu ayakta tutan da hukuk devleti ilkesidir. Meşruiyet içinde olunması gerekir.

Tam anlamıyla bir hukuk devletinden bahsedilmesi için de bağımsız ve tarafsız bir yargı şarttır.

Yargının siyasallaşması gibi iddialar, hukuk devleti görüntüsünü ortadan kaldırmaktadır.

Bu erozyonun farkında olan kamuoyu tepkileri ile bu olumsuz atmosferi ortadan kaldırmak için yargı reform paketleri birbiri ardına açılmakta ve böylece kamuoyu oyalanmaktadır.

Toplumda büyük beklentiler yaratan 3. yargı reformu paketinin de bu beklentileri karşılamaktan uzak olduğu görülmüştür. “

VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan, Kâtibe çok hızlı okuyor, anlamıyoruz.

BAŞKAN – Evet, biraz daha yavaş okusun.

“Ana gerekçe yargının hızlandırılması ve biriken ağır iş yükünün azaltılmasının hedeflenmesidir.

Ancak bu hedefleri gerçekleştirmek üzere tasarının hiçbir somut öneri içermediği, 3. yargı reform paketinin de ölü doğmasına sebep olduğu görülmüştür.

Ne İcra ve İflas Kanunu’nda ne idare hukukunda ne Ceza ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda ve ne de diğer kanunlarda yapılan değişiklikler, yargının süratli, adil ve etkin gerçekleşmesine katkı veren değişiklikler olmayıp, insanlarımız mahkeme kapılarında yıllarca beklemeye devam edeceklerdir. Verilen yargı kararları ise adalet terazisinde tartıldığında, hep tartışmalı ve kamu vicdanında mahkûm edilen kararlar olacaktır.

On yıldır tek başına hükûmet eden Adalet ve Kalkınma Partisi ülkedeki kronikleşmiş problemleri çözmek bir yana, kendisine millet tarafından verilen gücü hep istismar amacıyla kullanmıştır.

Bugün de Meclise getirdiği tasarı ile yıllardır kronikleşen problemi çözmek bir tarafa çözermiş, yaparmış gibi davranarak yine kamuoyunu oyalama yolunu seçmiştir.”

BAŞKAN – Kim konuşacak?

Sayın Batum, Eskişehir, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, şimdi, MHP’nin önergesinin gerekçesini okudunuz, “Kim konuşacak?” dediniz, yani “diğer önerge” diye bir hitapta bulunmadınız. O nedenle, sizin hitabınızı bekliyorum ben.

BAŞKAN – Aynı mahiyette önergeler diye başladığımız için aynen devam ediyoruz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ama şimdi gerekçeyi okudunuz.

BAŞKAN – Evet.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Genel Kurulca anlaşılması lazım, onu söylemeniz lazım.

BAŞKAN – Gerekçe okundu efendim.

Buyurun Sayın Batum.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinde çok önemli bir kanunu konuşuyoruz; yargının etkinleştirilmesi, iyileştirilmesi, hızlandırılmasına ilişkin olduğu iddia edilen bir kanunu ve dün akşam ara verdiğimizde saat dört buçuktu.

Sevgili arkadaşlar, ilk önce bunu söyleyeyim: “Mutlaka ve mutlaka, Meclisi bir an önce tatil edeceğiz.” diye ben kanunların dört buçukta görüşüldüğünü zannediyordum. Benim ilk milletvekilliği dönemim ve arka arkaya uygulamaları görünce, gerçekten, utanç duymaya başladım. Kulislerde konuşuyorduk değerli arkadaşlar, “Acaba neden bunları dört buçukta görüşüyoruz?” diye ve bu tasarının en önemli noktası olan özel yetkili mahkemeleri bekliyorduk. Dün akşam saat dört buçuk, beşe kadar gelmeyince, açık söyleyeyim, tabii, milletin ağzı torba değil, biz hepimiz orada konuşuyoruz “Acaba Pensilvanya’yla mı anlaşamadılar?” diyorlar…

EŞREF TAŞ (Bingöl) – Konuşma ya!

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) – “Acaba nasıl oldu? Amerika’dan metin gelmedi mi? Daha İngilizceden Türkçeye çevrilmedi mi? Daha acaba hazırlanmadı mı?” deniliyor, bütün bunlar konuşuluyor.

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Ağzınız torba değil ki, konuşuyorsunuz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) – Meğer, hepsi için özür dilerim, hiçbiri doğru değilmiş; arkadaşlarınız, Sayın Bakan, utanıyormuş bunu çıkarmaya. Bugün, şimdi çıktı, metin önümüzde. (CHP sıralarından alkışlar)

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Utanmaz olmaktan iyidir.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) – Sevgili arkadaşlar, biz bunu bir alışkanlık hâline getirdik, ilk önce söyleyeyim. Evvelki hafta İnsan Hakları Kurumunu gece dört buçukta konuştuk, ondan evvelki hafta kamu denetçiliğini gece dörtte konuştuk. O arada da, şimdi açık söyleyeyim, bu maddeyle, bu düzenlemeyle bir şeyler getirdiniz. Bir tanesini söyleyeyim. Sevgili arkadaşlar, tekrar söylüyorum, bunu yapmamamız lazım; hangi parti olursa olsun yapmaması lazım. Bundan üç gün önce Kamu İhale Kurumuna ilişkin olarak açık ihale sistemini ortadan kaldırdınız, AKP oylarıyla, çoğunluk oylarıyla, davetiye usulünü getirdiniz. Neden? İstediğimize ihaleyi verebilelim, istediğimiz kişileri, firmaları zengin edebilelim diye. Neden? Amaç da, diyorsunuz ki:  “Aman, kamu maliyesine daha fazla para kalsın.”

Bugün bu yasayla bir şey getiriyorsunuz, o da şu: Burada işte, ortada, hepimiz görüyoruz. Elektrik enerjisinde, suda, doğal gazda, eğer paralarını ödeyemezlerse garibanlar, bunlara hapis cezası getirelim diyorsunuz.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Tam tersi…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) – Şimdi, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! Bu yasayla getirmişsiniz. Ama, şimdi bakıyorum, çoğunuz, haklı olarak, ya tam kabul etmez ya da yahu içeriğinde yazanı tam bilmiyoruz der gibi bakıyorsunuz. Haklısınız, çoğunuz bilmiyorsunuz. Maalesef, Bakanlık hazırlamış bunu, getirmiş ve de bunu, hemen kabul edilmesi lazım bir düzenleme olarak getiriyorsunuz.

Sevgili arkadaşlar, inanılmaz çelişkileri olan bir yasa. Demin arkadaşlarım söyledi, gene söylemeye devam edeceğiz, inanılmaz çelişkiler. Bazı yerlerde özel yaşamın gizliliğini ihlal etme suçunun cezasını artırıyorsunuz, öbür taraftan, bu suçu daha önce işleyenlere af getiriyorsunuz.

Sabahleyin gene Sayın Köktürk arkadaşım çok güzel açıkladı. Anayasa Mahkemesinin 2006’da -böyle yirmi yıl, otuz yıl önce değil- iptal ettiği yasanın aynısını getiriyorsunuz. Yürütmeyi durdurmayı engellemek için getiriyorsunuz.

Sevgili arkadaşlar, en sonda da, çelişkiler var, Anayasa’ya aykırılıklar var ama en önemlisi şu: Bu maddeden sonra bunu konuşacağız çünkü şimdi elimize geçti.

Biraz önce, siz, açıklıkla, bile bile -burada Sayın Bakanı da itham ederek söylüyorum- gerçekleri saptırıyorsunuz, Türk halkını kandırıyorsunuz. Bu suça sizleri de alet ediyorlar. (CHP sıralarından alkışlar) Bunu bütün maddelerde konuşacağız. “Özel yetkili mahkemeleri kaldırdık.” diye daha ağırını başımıza getiriyorsunuz.

Hepinize saygılar. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN –  Teşekkürler Sayın Batum.

 

                                          III - YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama talebimiz var Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yoklama talebi vardır.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Dibek, Sayın Tezcan, Sayın Toptaş, Sayın Ağbaba, Sayın Köktürk, Sayın Özkoç, Sayın Aydın, Sayın Yılmaz, Sayın Öğüt, Sayın Çam, Sayın Gök, Sayın Kuşoğlu, Sayın Genç, Sayın Kurt, Sayın Acar, Sayın Batum, Sayın Serindağ, Sayın Özkes.

Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Bir dakika süre veriyorum.

Yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A)      Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

 

 

 

 

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

 

                                                            III - YOKLAMA

 

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Madde oylamasından önce yoklama talebimiz vardır.

BAŞKAN –  Tamam.

 Sayın Hamzaçebi, Sayın Dibek, Sayın Tezcan, Sayın Özkoç, Sayın Köktürk, Sayın Toptaş, Sayın Çam, Sayın Aydın, Sayın Yılmaz, Sayın Öğüt, Sayın Kuşoğlu, Sayın Gök, Sayın Kurt, Sayın Yıldız, Sayın Genç, Sayın Acar, Sayın Ağbaba, Sayın Düzgün, Sayın Özkes, Sayın Serindağ, Sayın Batum, Sayın Güven.

Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Bir dakika süre veriyorum.

Yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN – 63’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 63’üncü madde kabul edilmiştir.

64’üncü madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır, okutuyorum:

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278 sıra sayılı yasa tasarının 64’üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

              Ali İhsan Köktürk                                 Turgut Dibek                                   Ali Rıza Öztürk

                    Zonguldak                                         Kırklareli                                             Mersin

 

                İlhan Demiröz                                  Refik Eryılmaz                                   Ali Özgündüz

                       Bursa                                                Hatay                                              İstanbul

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                  Oktay Öztürk                                     Oktay Vural                                    Nevzat Kormaz

                     Erzurum                                              İzmir                                                Isparta

 

               Yusuf Halaçoğlu                              Mehmet Erdoğan                           Dilek Akagün Yılmaz

                      Kayseri                                              Muğla                                                Uşak

BAŞKAN – Sayın Komisyon, aynı mahiyetteki önergelere katılıyor musunuz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Değerli Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

 Gerekçe:

Anayasal sistemimiz kuvvetler ayrılığı prensibine göre tanzim edilmiş, devlet organlarında da bu prensip çerçevesinde yetki ve sorumluluklar verilmiştir.

Kuvvetler ayrılığı prensibini hayata geçiren, onu ayakta tutan da hukuk devleti ilkesidir. Meşruiyet içinde olunması gerekir.

Tam anlamıyla bir hukuk devletinden bahsedilmesi için de bağımsız ve tarafsız bir yargı şarttır.

Yargının siyasallaşması gibi iddialar, hukuk devleti görüntüsünü ortadan kaldırmaktadır.

Bu erozyonun farkında olan kamuoyu tepkileri ile bu olumsuz atmosferi ortadan kaldırmak için yargı reform paketleri birbiri ardına açılmakta ve böylece kamuoyu oyalanmaktadır.

Toplumda büyük beklentiler yaratan 3. yargı reformu paketinin de bu beklentileri karşılamaktan uzak olduğu görülmüştür.

Ana gerekçe yargının hızlandırılması ve biriken ağır iş yükünün azaltılmasının hedeflenmesidir.

Ancak bu hedefleri gerçekleştirmek üzere tasarının hiçbir somut öneri içermediği, 3. yargı reform paketinin de ölü doğmasına sebep olduğu görülmüştür.

Ne İcra ve İflas Kanununda, ne idare hukukunda, ne Ceza ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda ve ne de diğer kanunlarda yapılan değişiklikler, yargının süratli, adil ve etkin gerçekleşmesine katkı veren değişiklikler olmayıp insanlarımız mahkeme kapılarında yıllarca beklemeye devam edeceklerdir. Verilen yargı kararları ise adalet terazisinde tartıldığında, hep tartışmalı ve kamu vicdanında mahkûm edilen kararlar olacaktır.

On yıldır tek başına hükûmet eden Adalet ve Kalkınma Partisi ülkedeki kronikleşmiş problemleri çözmek bir yana, kendisine millet tarafından verilen gücü hep istismar amacıyla kullanmıştır.

Bugün de Meclise getirdiği tasarı ile yıllardır kronikleşen problemi çözmek bir tarafa çözermiş, yaparmış gibi davranarak yine kamuoyunu oyalama yolu seçmiştir.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Dilek Akagün Yılmaz konuşacak.

BAŞKAN – Dilek Akagün Yılmaz.

Sayın Yılmaz, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; dün akşam Godot’u bekler gibi bekledik, sizin bu önergenizin  nasıl olacağı konusunda. Yani Sayın Bakan Bekir Bozdağ’ın açıklamalarını da ciddiye almak istemiştik. Gerçekten de özel yetkili mahkemelerin kaldırılması gerektiğini, antidemokratik olan, doğal yargıç ilkesine aykırı olan, savunma hakkını ortadan kaldıran özel yetkili mahkemelerdeki usul hükümlerini ve bu mahkemelerin kaldırılmasını beklerken biz, yine aynı nitelikte, doğal yargıç ilkesine aykırılıklar içeren, savunma hakkını ortadan kaldıran ve hiçbir şekilde değişiklik  yaratmayan bir önerge geldi elimize. Artık anlaşılıyor ki siz özel yetkili mahkemelerle kardeş oldunuz. Özel yetkili mahkemeler sizin açınızdan çok önemli, vazgeçilmez nitelikte çünkü daha bu ülkede toplamanız gereken, dalga dalga almanız gereken insanlar var; onun öyle olduğu anlaşılıyor. Bundan sonra sıra kime gelecek, kimler var sıranızda, bunları zaman içerisinde göreceğiz. Ama inanın biz bu konuda mücadele etmekten, demokrasi mücadelesini vermekten, yargı bağımsızlığı için mücadele etmekten, savunma hakkını sonuna kadar savunma mücadelesini vermekten asla vazgeçmeyeceğiz, bunu bilmenizi istiyorum.

Dün Sayın Bakana biz çok sayıda dedik ki: Abdullah Öcalan nerede? Abdullah Öcalan dışarı çıkartılıyor mu, belli heyetlerle görüşülüyor mu? Bursa’da MİT misafirhanesinde mi ağırlanıyor? Bunları söyledik. Sayın

Bakan bunları reddetti ama bugün yeniden, basında, aynı konuda, Abdullah Öcalan’ın belli kişilerle ve belli heyetlerle görüştürüldüğü çok açık seçik görülmektedir.

SIRRI SAKIK (Muş) – Sizi niye bu kadar rahatsız ediyor?

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Yani bu konuda Sayın Bakanın vermiş olduğu cevapların hiçbirisi bizi tatmin etmemektedir çünkü daha önce de Oslo müzakere süreci reddedildi tarafınızdan ve Sayın Başbakan dedi ki: “Orada görüştüğümüzü söyleyenler şerefsizdir.”, ardından da “Ben görüşmeleri için gönderdim.” dedi. Uludere’de bazı şeyleri gizlediniz, yok saydınız, Uludere’deki yalanlar ortaya çıktı. Şimdi de İmralı yalanlarınız teker teker ortaya çıkıyor.

Şu anda kulaklarımıza fısıldanan başka bir olay daha var arkadaşlar: Ceza Muhakemeleri Kanunu madde 311’deki “yargılamanın iadesi” hükmünün değiştirileceği ve Abdullah Öcalan’ın yeniden yargılanmasının yolunun açılacağı şeklinde bir duyum alıyoruz. Bu fısıltılar zaman içerisinde gerçek oluyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – Aynen öyle.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Oslo müzakere sürecinde yüzde 95 anlaşılan konulardan bir tanesi de bu mudur? Abdullah Öcalan’ın yeniden yargılanması ve dışarı çıkartılmasının, tahliyesinin yolu mu aranmaktadır? Yüzde 95 anlaşılan Oslo müzakere süreci -geçen gün Sayın Bülent Arınç söyledi- devlet sırrı niteliğinde değilmiş. Artık bunlar çok açık seçik konuşuluyor, biz bunları öğrenmek istiyoruz.

Yargılamanın iadesi yoluyla yeniden Abdullah Öcalan yargılanacak ve serbest mi bırakılacak? Bunları bilmek hakkımız. Bunları bilirken tabii, bunlar tüm Türk milletinin gözü önünde oluyor, Türk milleti bunları değerlendirecektir. Sizleri ne Türk milleti affedecektir ne de tarih affedecektir arkadaşlar. Bunun sonucuna sizler katlanacaksınız, yani hukuk bir gün size de gerekli olacaktır.

Sayın milletvekilleri, idari yargılama usulüyle ilgili bazı konuları konuşuyoruz. Ben bu konuda bir araştırma yaptım ve çok sayıda hukukçu arkadaşımız da bana bu konuda bir talepte bulundu. Biliyorsunuz, bizim özellikle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda ıslah süreci vardır. Biz davalar açıldığında, fazlaya ilişkin hakkımızı saklı tuttuğumuzda tazminatlarla ilgili olarak adli mahkemelerde, ıslah yapabiliriz ve bilirkişi raporunda belirtilen tüm alacağı alabiliriz, ancak idari yargılama usulünde ve askerî idari yargılama usulünde bu konuda bir hüküm yok. Yani, idari yargılamada, hepimiz biliyoruz ki davayı öncelikle açarız ama bedelin ne olduğunu bilmediğimiz için, ıslah da yapamadığımızdan dolayı insanlar çok ciddi zararlar görürler. İşte, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu konuda Sabri Güneş kararı var arkadaşlar, deniyor ki: “İdari yargılama usulünde de ıslah müessesesini getirmeniz lazım.” Ve bu konuda tazminatla pek çok şekilde cezalandırılmış durumdayız.

Şimdi, idari yargılama usulü konusunu tartışırken biz -Sayın Başkanımız İyimaya da burada, Sayın Bakanımız da burada- bu konuda bir önerge verilerek, yani aynen Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda olduğu gibi idari yargılama usulünde de ıslah müessesesini getirmemiz gerekiyor. Bu konuda biz bir önerge hazırlasak reddedeceksiniz, bunu biliyorum, ama lütfen arkadaşlar, böylesi kararlar da varken bunun gereğini yerine getirelim ve bugün idari yargılama usulündeki bu yanlışlığı düzeltme konusunda çaba sarf edelim. Sizlerden bir önerge bekliyoruz arkadaşlar.

Şimdi, sevgili arkadaşlar, ben aslında bugün 64’üncü maddeyle ilgili konuşmak üzere söz almıştım ama yine işte, pek çok konu öne geçtiği için ne yazık ki bu maddeyle ilgili konuşma konusunda süremiz çok az kalıyor.

SIRRI SAKIK (Muş) – Yok, yok, yine Öcalan’ı konuş, Öcalan’ı konuş.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Yani bu şeker…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.

 

                                              III - YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz efendim.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylamadan önce yoklama talebi var.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Dibek, Sayın Toptaş, Sayın Özkoç, Sayın Yılmaz, Sayın Aydın, Sayın Çam, Sayın Gök, Sayın Kuşoğlu, Sayın Yıldız, Sayın Kurt, Sayın Genç, Sayın Cihaner, Sayın Acar, Sayın Serindağ, Sayın Özkes, Sayın Düzgün, Sayın Atıcı, Sayın Oran, Sayın Tarhan, Sayın Tezcan.

Yoklama için bir dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278)----------(Devam)

 

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

64’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

65’inci madde üzerinde aynı mahiyette üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı yasa tasarı ve tekliflerinin (65). maddesinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                 Hasip Kaplan                                   Pervin Buldan                                      Ayla Akat

                       Şırnak                                                Iğdır                                               Batman

                    Erol Dora                                       Murat Bozlak                                      Sırrı Sakık

                      Mardin                                              Adana                                                 Muş

                     Adil Kurt                                        Demir Çelik                                   Sebahat Tuncel

                      Hakkâri                                               Muş                                                İstanbul

                   Ahmet Türk

                      Mardin

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                  Oktay Öztürk                                     Oktay Vural                                 S. Nevzat Korkmaz

                     Erzurum                                              İzmir                                                Isparta

               Yusuf Halaçoğlu                              Mehmet Erdoğan

                      Kayseri                                              Muğla

 

 

 

Aynı mahiyetteki üçüncü önergenin imza sahipleri:

              Ali İhsan Köktürk                                 Turgut Dibek                                   Ali Rıza Öztürk

                   Zonguldak                                         Kırklareli                                             Mersin

                  Gürkut Acar                                    İlhan Demiröz                                   Ali Özgündüz

                      Antalya                                              Bursa                                              İstanbul

                Refik Eryılmaz

                       Hatay

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Ayla Akat, buyurun.

AYLA AKAT (Batman) – Teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, dün akşam çok geç saatlerde buradan ayrıldık ve Türkiye'nin en önemli ihtiyacı demokratikleşme diyoruz, 3’üncü yargı paketi gündemimizde ama Parlamentodaki atmosfere baktığımızda, çok gergin bir atmosfer var.

Biz, mevcut anayasa çalışmasının bile sağlıklı yürüyebilmesi için mutlaka ülkede bir yol temizliği çalışması yapılması gerektiğinin altını defalarca kez çizdik ve 3’üncü yargı paketi ve Parlamentoda, Genel Kuruldaki gergin ortam dışarıdaki gelişmelerden bağımsız olmadığı gibi, Hükûmetin bu yasa tasarısını getirme şeklinden ve yine, son dakikada getirmiş olduğu, tasarı görüşülürken ele alınmayan ama daha sonra Sayın Başbakanın beyanıyla kamuoyuna düşen, özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin kaldırılmasına ilişkin hükmün de son dakika Parlamentoda gruplara verilmesiyle tırmanan bir gerginlik var.

Öncelikle şunu belirtelim: Biz defalarca kez söyledik. İstiklal mahkemelerinden sıkıyönetim mahkemelerine, sıkıyönetim mahkemelerinden devlet güvenlik mahkemelerine, bugün özel yetkili mahkemelere kadar kendini taşıyan, yargıda kendini taşıyan bir süreç vardır.

Bu sürecin temel algısı nedir, temel nedeni nedir? Türkiye'deki güvenlik algısıdır ve biz, bugün bir anayasa çalışması, toplumsal barış ve demokratikleşme için bir anayasa çalışması, bunu destekleyen bir yol temizliği çalışmasından bahsediyoruz ve gelen teklifte görüyoruz ki özel yetkili ağır ceza mahkemeleri kalkıyor ama onun yerine her ağır ceza mahkemesi içerisinde, belli iller içerisinde kapsayan, yargı çevresi içerisinde belirlenecek olan ağır ceza mahkemeleri aynı görevi görecekler. Bugün Türkiye'de kanayan bir yara hâline gelen KCK, Balyoz, Ergenekon davaları bu kapsam içerisinde girmeyecek bile. Ne girecek? Tabii ki Hükûmet kendi iktidarını sağlamlaştıracak.

Ama şu var: Eğer bugün istiklal mahkemesi, sıkıyönetim, olağanüstü hâl, işte,  DGM’ler, özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin Türkiye’deki Türkiye toplumu içerisinde yaratmış olduğu duygusal kopuşu göremiyorsak ve bunun önlemini alamıyorsak ve bugün bu maddeyi bu şekilde getiriyorsak kaldırılması yönünde, o zaman henüz biz işin, yolun başında sayılırız, bir mesafe katedebilmiş değiliz demektir.

Değerli arkadaşlar, diğer bir boyutu, dünden beri bu salonda ifade edildi hatta gerginliklere de neden oldu, biz, bir yıl önce İmralı Cezaevindeki koşullara dair buradan konuştuk, beş yıl önce de konuştuk, geçen sene de çok ağırlıklı bir şekilde gündemimize geldi çünkü İmralı Cezaevindeki koşullar Türkiye’deki ceza infaz kurumları için öngörülen hiçbir yasada olmayan koşullardır. Orada özel bir hukuk vardır, orada özel bir yönetim şekli vardır. Bunu, Sayın Adalet Bakanı da bilir, kendisinden önceki Adalet Bakanları da bilir, diğer hükûmetler de bilirler. Ama bugün, burada, İmralı Cezaevinde bulunan Sayın Abdullah Öcalan’ın orada olup olmadığını tartışma noktasına geldik. Bunun çözümü bellidir. Tam bir yıldır Hükûmet resmî yalan söylüyor “Koster bozuk.” diyor. Bunun yarattığı gerginliği siz görmüyorsunuz. Niye? Çünkü, bölgede insanlar sokağa çıktıklarında eğer bir çatışmayla sonuçlanmamışsa kamuoyunun bundan haberdar olma şekli mümkün değildir, kamuoyu bunu bilmiyor. Gençler yaralanıyor, gençler yaşamını yitiriyor ama kimsenin bundan haberi yok. Hadi bundan haberiniz yok, son altı aydır ülkenin değişik yerlerine giden cenazelerden de mi haberiniz yok? Bunların nedeni İmralı Cezaevindeki tecrit değil midir? Bunun vebali, sorumluluğu Sayın Hükûmette değil midir, Hükümetin ilgili bakanlığında değil midir? Bu kadar genç toprağa düşüyorsa ve bunun belli gerekçeleri varsa, bu gerekçelerin en başında da tecrit geliyorsa bunun sorumluluğu Sayın Hükûmetin değil midir? Hükûmetindir, ilgili Bakanlığındır. Yapılması gereken de çok açıktır: Bu ülkenin yasaları İmralı Cezaevine de uygulanmalıdır. Bu ülkenin yasalarında var olan etnik ayrımcılık bir an önce kaldırılmalıdır. İşte önümüzde yargı paketi. Biz yol temizliğinden bahsediyoruz, Türk Ceza Kanunu 220/6 ve 7’nci hatta 8’inci maddeleri sadece Kürtlere uygulanıyor. Bu Parlamentodan ses çıkıyor mu? Niye yargıda etnik ayrımcılık var deniyor mu? Niye bu yasalar sadece ülkenin güneydoğusunda, doğusunda ve yine Kürtlerin yaşamış olduğu metropol şehirlerde uygulanıyor deniyor mu? Herkes bu konuda sessiz. “Çözüm nerede? Parlamentoda. Nerede tartışacağız? Parlamentoda tartışacağız; birbirimizi dinleyeceğiz, anlayacağız.” diyoruz ama ne oluyor? Gelen yasa tekliflerinde, tasarılarında sorunun çözümüne katkı sunacak bir düzenleme olmadığı gibi, bu Parlamentoda mevcut hâliyle bile görüşülürken toplumsal hassasiyetlere direkt dikkat çekiliyor. Biz kabul etmesek de, biz kabul ediyoruz da bu Parlamentodaki diğer milletvekilleri kabul etmese de değerli arkadaşlar, bu ülkede bulunan 3,5 milyon insan “Sayın Abdullah Öcalan siyasi irademdir.” dedi. Bunu da gizli saklı yapmadı; imza topladı, imzaları noterden geçirdi ve Parlamentoya teslim etti, Avrupa Birliğine gönderdi. “Benim bakış açım budur.” dedi. Bu Parlamentonun bütün milletvekilleri buna karşı gözlerinizi kapayabilirsiniz, kulaklarınızı tıkayabilirsiniz ama gerçeklik budur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYLA AKAT (Devamla) – Tekrar saygılar sunarım. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akat.

Diğer önerge sahipleri?..

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Anayasal sistemimiz kuvvetler ayrılığı prensibine göre tanzim edilmiş, devlet organlarında da bu prensip çerçevesinde yetki ve sorumluluklar verilmiştir.

Kuvvetler ayrılığı prensibini hayata geçiren, onu ayakta tutan da hukuk devleti ilkesidir. Meşruiyet içinde olunması gerekir.

Tam anlamıyla bir hukuk devletinden bahsedilmesi için de bağımsız ve tarafsız bir yargı şarttır.

Yargının siyasallaşması gibi iddialar, hukuk devleti görüntüsünü ortadan kaldırmaktadır.

Bu erozyonun farkında olan kamuoyu tepkileri ile bu olumsuz atmosferi ortadan kaldırmak için yargı reform paketleri birbiri ardına açılmakta ve böylece kamuoyu oyalanmaktadır.

Toplumda büyük beklentiler yaratan 3. yargı reformu paketinin de bu beklentileri karşılamaktan uzak olduğu görülmüştür.

Ana gerekçe yargının hızlandırılması ve biriken ağır iş yükünün azaltılmasının hedeflenmesidir.

Ancak bu hedefleri gerçekleştirmek üzere tasarının hiçbir somut öneri içermediği, 3. yargı reform paketinin de ölü doğmasına sebep olduğu görülmüştür.

Ne İcra ve İflas Kanunu’nda ne idare hukukunda ne Ceza ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda ve ne de diğer kanunlarda yapılan değişiklikler, yargının süratli, adil ve etkin gerçekleşmesine katkı veren değişiklikler olmayıp, insanlarımız mahkeme kapılarında yıllarca beklemeye devam edeceklerdir. Verilen yargı kararları ise adalet terazisinde tartıldığında, hep tartışmalı ve kamu vicdanında mahkûm edilen kararlar olacaktır.

On yıldır tek başına hükûmet eden Adalet ve Kalkınma Partisi ülkedeki kronikleşmiş problemleri çözmek bir yana, kendisine millet tarafından verilen gücü hep istismar amacıyla kullanmıştır.

Bugün de Meclise getirdiği tasarı ile yıllardır kronikleşen problemi çözmek bir tarafa çözermiş, yaparmış gibi davranarak yine kamuoyunu oyalama yolu seçmiştir.

BAŞKAN – Diğer önerge sahiplerinden, Sayın Hamzaçebi…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Gürkut Acar…

BAŞKAN – Gürkut Acar, Antalya… (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Acar.

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 278 sıra sayılı Tasarı’nın 65’inci maddesi için söz aldım.

Bu maddeyle getirilen sistem, idarenin en etkin denetimini önleyecek niteliktedir. Daha önce Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararları aleyhinde, 10’uncu maddeye göre Danıştayda dava açılırken bu yapılan değişiklikle idare mahkemesi görevli hâle getirilmektedir.

Değerli arkadaşlarım, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu Kanun’unun 9’uncu maddesine göre, bu Kurul, yönetmeliğe aykırılıkta 250 milyar lira para cezası verebiliyor, lisans veya sertifika, genel esaslara aykırılık hâlinde 300 milyar ceza verebiliyor, lisan vesaire için gerçek dışı belge sunulması hâlinde 400 milyar ve lisanssız çalışma hâlinde 500 milyar ceza verebilen bir kurul ve bu büyük para cezalarını denetleyecek organ Danıştay iken bundan alınıp idare mahkemesine veriliyor.

Değerli arkadaşlarım, bu, kişinin güvenli yargılanma hakkını ortadan kaldıran, deneyimli ve en yüksek yargıçlar tarafından yargılanma hakkını indiren bir yasadır, bir değişikliktir. Bu, yargının yükünü hafifletmek bir yana, tam tersine, yargının yükünü ağırlaştıracaktır çünkü idare mahkemesi karar verdikten sonra, temyiz üzerine, yine Danıştaya gelip yine Danıştay bir daha iş yapacaktır. Böylece iki iş çıkmış olacaktır. Bunun hiçbir yararı yoktur. Bu nedenle biz bu maddenin kaldırılmasını istiyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bu vesileyle birkaç şeyi daha sizlere arz etmek istiyorum. Bakınız, Suriye’yle gerginlik çıkınca gündem bir anda değişti. Oysa daha beş altı gün öncesine kadar, cezaevlerindeki durumu konuşuyorduk. Urfa Cezaevinde diri diri yanan 13 insanın bedelini kimin ödeyeceğini, cezaevlerinde yaşanan insan hakları ihlallerini gündemden düşürdü bu olay. Ben sizi tebrik ediyorum. AKP olarak, gündem değiştirme konusunda sizden usta, tarihte, gelmiş geçmiş başka bir iktidar yok, tebrik ediyorum! Arkadaşlar, Japonya’da olsaydı eğer, bir adalet bakanı, 13 tane insan en sağlıksız ve en kötü koşullarda yaşaması nedeniyle ölmüş olsaydı, âdeta öldürülmüş olsaydı harakiri yapardı herhâlde. Ama bizim Sayın Bakanımız istifa etmeyi düşünmüyor, “Ben istifa etsem ne değişecek.” diyor. Doğru tabii yani iktidarın zihniyeti değişmediği müddetçe bakanların değişmesinin hiçbir önemi yok.

Bakın, bugün Esra Açıkgöz’ün Cumhuriyet gazetesinin ekinde bir yazısı çıktı, bir röportajı. Cezaevindeki bir insanın -yaşayan ve çıkan, tahliye olan- cezaevindeki koşullarını anlatıyor.

Değerli arkadaşlarım, devlet olarak biz sorumluyuz. Cezaevindeki bir insana, eğer devlet yiyeceğini vermezse açlıktan ölür, eğer suyunu vermezse susuzluktan ölür. Namusu, her şeyi, açlığı, sağlığı hepsi devlete emanettir ve bu emanete ihanet ediliyor. Bir odada 40 kişi yatacağına 80 kişi yatıyor. Değerli arkadaşlarım, sıcakta soğukta yerde yatıyor, bu insanlar aç, bu insanlar su bulamıyor. Hiç içinizde hapiste yatan var mı? Biz yattık ve biliyoruz bu şartları. Bu cezaevi şartlarının bir an önce değiştirilmesi lazım. İktidarınız her şeyden önce devletin emanetinde olan bu insanların can güvenliğini sağlamak zorundadır.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye’yi büyük bir hapishaneye döndürdünüz, çok özür diliyorum bunu söylerken. 7 bin üniversite öğrencisi üniversiteden atıldı. Değerli arkadaşlarım, binin üstünde öğrenci, üniversite öğrencisi tutuklu. Hiç vicdanınız sızlamıyor mu?

Avukatlar savunma yapamaz hâle geldiler. Turgut Kazan hakkında avukatlık nedeniyle dava açtınız, bir yerlerde o davada onu yargılıyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, Mehmet Haberal tazminata mahkûm ettirdi kendisini yargılayan yargıçları. Dünyada böyle bir emsali görülen bir olay var mıdır? Aynı yargıçlar aynı davaya bakmaya devam ediyor. Nasıl oluyor böyle? En yüce mahkeme Yargıtay diyor ki: “Siz bunu haksız yere fazladan içeride tuttunuz, sizi tazminata mahkûm ediyorum.” Karar kesinleşiyor ama aynı yargıçlar bakmaya devam ediyor.

Değerli arkadaşlarım, bu ülkede hukuk devletini yok ettiniz. Bakınız, buradan ben defalarca söylüyorum: Ben bir hukukçuyum, hukuku olmayan devlette hiç kimse de ayakta kalmaz, partiler de ayakta kalmaz. Lütfen adaletli olun.

Değerli arkadaşlarım, bakın, Balbay’la gittim görüştüm. Ne diyor bakın:  “Esas insan hakları ihlali burada yargılamada yapılıyor, âdeta biz yargılamaya geldiğimiz zaman cezaevini özlüyoruz.”

Arkadaşlar, sürem bitti ama size şunu söylemek istiyorum: Lütfen Türkiye’yi iyi yönetin, lütfen iyi yönetin. Her şey sizin elinizde, tek başınıza iktidarsınız. Her şey iyi olsun istiyoruz. Biz sizi burada yerin dibine sokmak için yokuz. Olumlu bir şey yapın, biz de “evet” diyelim. Bu özel mahkemeleri kaldırın; böyle kaldırılmaz, Türkiye’yi aldatmayalım hep beraber.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar )

BAŞKAN – Sayın Acar, teşekkür ederim.

Aynı mahiyetteki üç önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

65’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 65’inci madde kabul edilmiştir.

66’ncı madde üzerinde aynı mahiyette üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı tasarı ve tekliflerinin (66) maddesinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                 Hasip Kaplan                                   Pervin Buldan                                      Ayla Akat

                       Şırnak                                                Iğdır                                               Batman

                    Erol Dora                                       Murat Bozlak                                      Sırrı Sakık

                      Mardin                                              Adana                                                 Muş

                                                 Adil Kurt                                         Ahmet Türk

                                                  Hakkâri                                             Mardin

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                  Oktay Öztürk                                     Oktay Vural                                   Nevzat Korkmaz

                     Erzurum                                              İzmir                                                Isparta

                                           Mehmet Erdoğan                              Yusuf Halaçoğlu

                                                   Muğla                                              Kayseri

Aynı mahiyetteki üçüncü önergenin imza sahipleri:

              Ali İhsan Köktürk                                 Turgut Dibek                                    Ali Özgündüz

                   Zonguldak                                         Kırklareli                                            İstanbul

                Refik Eryılmaz                                  İlhan Demiröz                                  Ali Rıza Öztürk

                       Hatay                                                Bursa                                               Mersin

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki üç önergeye Sayın Komisyon katılıyor musunuz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ali Rıza Öztürk…

BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, dün akşamdan beri, dün sabahtan beri bizden sakladığınız, Parlamentonun muhalefet milletvekillerinden sakladığınız yasa yapma, Anayasa’nın 7’nci maddesi gereğince egemenlik kapsamında yasa yapma yetkisi ve görevi olan milletvekillerinden ısrarla sakladığınız önerge bu mu? Bunu mu sakladınız? Bunun saklanacak nesi var Sayın Bakan? Yani siz sadece hukuku kendinizin bildiğini mi sanıyorsunuz?

Değerli arkadaşlarım, önergenin gerekçesinde “Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250, 251 ve 251’nci madde hükümleri ve buna bağlı olarak mahkeme ve savcılık görevlendirilmesi muhakeme sistemimizden kaldırılmaktadır.” diyor. Şimdi, hakikaten kaldırılıyor mu, kaldırılmıyor mu, bakalım.

Değerli arkadaşlarım, önergeyle, 3713 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesi, -yani Terörle Mücadele Kanunu bu- görev ve yargı çevresinin belirlenmesi ve soruşturma ve kovuşturma usul olarak düzenleniyor. Böylelikle Terörle Mücadele Kanunu olan bir kanundaki bir usul hükmü o kanuna aktarılıyor.

Şimdi, madde 10 -Terörle Mücadele Kanunu değişiyor ya- birinci fıkra, arkadaşlar, okuyorum, diğerlerini okumama gerek yok ama hepsi aynı: “Bu Kanun kapsamına giren suçlar dolayısıyla açılan davalar, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yargı çevresi birden çok ili kapsayabilecek şekilde belirlenecek illerde görevlendirilecek ağır ceza mahkemelerinde görülür. Bu mahkemelerin başkan ve üyeleri adli yargı adalet komisyonunca, bu mahkemelerden başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemez.”

250’nci maddenin birinci fıkrasının (c) bendini okuyorum arkadaşlar, aynısını, 250’nci maddenin (c) bendi diyor ki arkadaşlar: “Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yargı çevresi birden çok ili kapsayacak şekilde belirlenecek illerde görevlendirilecek ağır ceza mahkemelerinde görülür.” Neymiş? 250’nci maddesi kapsamına giren suçlar nerede görülürmüş? Burada. Bu ne diyor? Aynısını diyor: “Adalet Bakanlığının teklifi…”

Devam edelim arkadaşlar, ikinci fıkra: “Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın yapacağı işlere ilişkin hükümler ve askerî mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır.”

Peki, mevcut 250’nin üçüncü fıkrası ne diyor: “Birinci fıkrada belirtilen Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler ile savaş ve sıkıyönetim hâlindeki askerî mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır.” Burada askerî mahkemelerin görevleri daha da genişletiliyor yani mevcut düzenlemede sadece savaş ve sıkıyönetim hâlindeki askerî mahkemelerin görevleri istisna tutulurken, getirilen kanunda askerî mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır yani bir savaş ya da sıkıyönetim hâliyle sınırlı olmamak kaydıyla.

Şimdi diğerlerini okumaya hiç gerek yok arkadaşlar.

Üçüncü fıkra 251’inci maddenin birinci fıkrasının aynısı Sayın Bakan, tıpatıp, kelimesi kelimesine.

Devam ediyoruz arkadaşlar: Üçüncü fıkranın (a) bendi 251’in birinci fıkrasının aynısı, kelimesi kelimesine.

Devam ediyoruz: (b) bendi arkadaşlar, sadece burada “2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nun 26 ncı maddesi hükmü saklıdır.” denilmiş. Şu geçenlerde çıkarttığımız Yasa’yı buraya saklı koymuşlar ve suçları da zaten saymış aynı. Daha konuşmalarımda söyleyeceğim.

Devam ediyoruz: (c) bendi, 251’in ikinci fıkrasının aynısı,

(ç) bendi, 251’in beşinci fıkrasının aynısı,

(d) bendi Terörle Mücadele Kanunu’nun 10’uncu maddesinin (a) bendi,

(e) bendi ise Terörle Mücadele Kanunu’nun 10’uncu maddesinin (b) bendi,

(f) bendinde -mevcut tasarıda da var- Terörle Mücadele Kanunu’nun 10’uncu maddesinin (c) bendinin aynısı,

(g) bendi, 252’nin birinci fıkrasının (c) bendinin aynısı,

252 yani “Açılan davalara adli tatilde de bakılır.” 252’nin birinci fıkrasının (a)’sının aynısı,

(h) bendi, Terörle Mücadele Kanunu’nun 10’uncu maddesinin (c) bendinin aynısı.

Şimdi, birinci fıkradaki suçları gene tanımlıyor. Birinci fıkradaki suçlara mevcut Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 251/1-c fıkrasındaki suçlara bakarsanız…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – …”305, 318, 319, 323, 324, 325, 332 aynı olmak üzere.” diyor;  aynısı.

 

Devam ediyoruz arkadaşlar: “6) Çocuklar, bu madde hükümleri uyarınca kurulan mahkemelerde yargılanamaz.”

BAŞKAN – Teşekkürler…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Terörle Mücadele Kanunu’nda mevcut, var, biz bunu taş atan çocuklarda zaten çıkarmıştık.

BAŞKAN – Sayın Öztürk…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Sayın Bakan, özel yetkili mahkemeleri nasıl kaldırıyorsunuz? Özel yetkili mahkemelerin 251, 252’nin kaldırıldığı konusunda hüküm de yok, burada bir önergeniz var, bunda da yok. Siz CMK’nın 250, 251, 252’yi aldınız, Terörle Mücadele Kanunu’nun içine aynen koydunuz ve bu önergeyle saklıyorsunuz. Allah aşkına saklanacak bir şeysi yok bunun ya!

BAŞKAN – Sayın Öztürk, teşekkür ediyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Keşke bunu bize dün verseydiniz bu kadar da üzülmeseydik, birbirimizi üzmeseydik. Bakın Sayın Bakan, şimdi birazdan konuşacağız; bu, halkı kandırmaktır…

BAŞKAN – Sayın Öztürk…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – …bu, Parlamentoyu kandırmaktır, bu, millî iradeye saygısızlığın daniskasıdır Sayın Bakan.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Sayın Vural, gerekçeyi mi okutuyorum?

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okuyun.

Gerekçe:

Anayasal sistemimiz kuvvetler ayrılığı prensibine göre tanzim edilmiş, devlet organlarında da bu prensip çerçevesinde yetki ve sorumluluklar verilmiştir.

Kuvvetler ayrılığı prensibini hayata geçiren, onu ayakta tutan da hukuk devleti ilkesidir. Meşruiyet içinde olunması gerekir.

Tam anlamıyla bir hukuk devletinden bahsedilmesi için de bağımsız ve tarafsız bir yargı şarttır.

Yargının siyasallaşması gibi iddialar, hukuk devleti görüntüsünü ortadan kaldırmaktadır.

Bu erozyonun farkında olan kamuoyu tepkileri ile bu olumsuz atmosferi ortadan kaldırmak için yargı reform paketleri birbiri ardına açılmakta ve böylece kamuoyu oyalanmaktadır.

Toplumda büyük beklentiler yaratan 3. yargı reformu paketinin de bu beklentileri karşılamaktan uzak olduğu görülmüştür.

Ana gerekçe yargının hızlandırılması ve biriken ağır iş yükünün azaltılmasının hedeflenmesidir.

Ancak bu hedefleri gerçekleştirmek üzere tasarının hiçbir somut öneri içermediği, 3. yargı reform paketinin de ölü doğmasına sebep olduğu görülmüştür.

Ne İcra ve İflas Kanunu'nda ne İdare Hukukunda ne Ceza ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda ve ne de diğer kanunlarda yapılan değişiklikler, yargının süratli, adil ve etkin gerçekleşmesine katkı veren değişiklikler olmayıp, insanlarımız mahkeme kapılarında yıllarca beklemeye devam edeceklerdir. Verilen yargı kararları ise adalet terazisinde tartıldığında, hep tartışmalı ve kamu vicdanında mahkûm edilen kararlar olacaktır.

On yıldır tek başına hükümet eden Adalet ve Kalkınma Partisi ülkedeki kronikleşmiş problemleri çözmek bir yana, kendisine millet tarafından verilen gücü hep istismar amacıyla kullanmıştır.

Bugün de Meclise getirdiği tasarı ile yıllardır kronikleşen problemi çözmek bir tarafa çözermiş, yaparmış gibi davranarak yine kamuoyunu oyalama  yolu seçmiştir.

 

BAŞKAN - Kim konuşacak Sayın Kaplan?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Bozlak…

BAŞKAN – Adana Milletvekili Sayın Bozlak, buyurun efendim. (BDP sıralarından alkışlar)

MURAT BOZLAK (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uzun bir süredir, rahatsızlığımdan dolayı, Parlamento çalışmalarına katılmadım ama günübirlik, Parlamentomuzun yaptığı çalışmaları yakinen de izledim.

Gerçekten, ülkemiz adına üzüldüğümü burada ifade etmek istiyorum. Bir yıl süre ile çalışmalarımız bitti, birinci yılımız bitti. Sanki hiç zamanımız yokmuş gibi Meclisin tatile gireceği gün biz toplantı yürütüyoruz, hem de sabah saat dörtlere kadar toplantı yürütüyoruz. Oysa bugüne kadar bu çalışmaları çok rahatlıkla yürütebilirdik.

Şimdi, dışarıda gördüğüm kadarıyla, vatandaşta ve bende uyanan şey şu: AKP Türkiye’yi demokratikleştirecek. Bu anlamda da, işte, “1’inci yargı paketi geliyor, 2’nci yargı reformu paketi geliyor, 3’üncü yargı paketi reformu geliyor, 4’üncüsü de sırada.” deniliyor. İnsanlarda müthiş bir beklenti var. Gele gele ne geliyor? Statüko geliyor. Ne geliyor? İşte, biraz sonra önerge verilecek zannedersem, verilmiştir de, özel yetkili devlet güvenlik mahkemeleri kaldırılıyor yerine yeni ihtisas mahkemesi oluşturuluyor. Eskiden özel yetkili mahkemenin düzenlenmesi, kuruluşu, Ceza Usulü Muhakemesi Kanunu ile belirlenmişti, bu sefer Terörle Mücadele Yasası içerisine alınmış. Hiçbir değişiklik yok. Sadece yapılan değişiklik, bu kurulacak yeni mahkemenin ismi yok, isim koymak gerekiyor. Eski mahkemelerin, bu mahkemelerin öncesi olan mahkemelerin isimleri vardı. İstiklal mahkemeleri vardı, Yassıada Mahkemesi vardı, sıkıyönetim mahkemeleri vardı, olağanüstü hâl mahkemeleri vardı, devlet güvenlik mahkemeleri vardı ve sizin getirdiğiniz bu özel yetkili mahkemeler vardı. Şimdi onları kaldırıyorsunuz, yerine isimsiz bir mahkeme kuruyorsunuz. Ben isim öneriyorum size: Buna da “AKP mahkemesi” deyin. “AKP mahkemesi” deyin, hiç olmazsa mahkeme isimsiz kalmasın. İşin doğrusu, burada sizin yaptığınız şey, ihtiyaç doğdukça, ihtiyacı, sıkıntıyı gidermeye yönelik çalışma yürütülüyor burada.

Sayın Bakan konuşmasının başında belirtmişti, şunu diyordu: “Mahkemelerimizin iş gücü arttı.” Cezaevlerinden bahsetmedi. Cezaevleri de tutuklularla doldu. Şimdi, bu iki sıkıntıyı atlatabilmek için getirilmiş bu 3’üncü yargı paketinin ceza usulü muhakemeleriyle ve ceza kanunuyla ilgili bölümleri. Yani Türkiye’yi demokratikleştirmeye yönelik, demokratik hukuk devletine bu ülkeyi evirmeye yönelik bir çalışma değil. Sokakta giden insanı “Basın toplantısı yaptı.” diye, “Basın toplantısına katıldı.” diye “Gösteri yürüyüş yasasını çiğnedi.” diye alıyorsun, özel mahkemeye gönderiyorsun, içeri atıyorsun; altı ay, yedi ay iddianameyle davası dahi açılmıyor. Dolayısıyla ne oldu? Cezaevleri tıklım tıklım doldu. İstif ettiniz insanları orada, cezaevinde. Şu an 8 kişilik koğuşta 18 kişi kalıyor. Diyarbakır’da, bizim milletvekili arkadaşımızın kaldığı koğuşta, 18 kişilik koğuşta 40 kişi kalıyor, “Nefes alamıyoruz, boğulacağız.” diyor.  İşte, bu sıkıntıyı gidermek için şimdi bir çalışma yürütülüyor. Ya değilse, Türkiye’yi demokratikleştirmeye yönelik bir çalışma yok. “Mahkemelerin yükünü azaltacağız.” diyorsunuz. Mahkemelerin yükünü bu şekilde de azaltamazsınız. Yasaları, yasaklayıcı mantığı ortadan kaldırmıyorsunuz; yasaklayıcı mantık olduğu gibi kalıyor, yasakları koruyorsunuz, özgürlüklere karşı durmuş oluyorsunuz.

Yani açıkçası sevgili AKP’li arkadaşlar, AKP’nin güttüğü politikada, AKP’li arkadaşların düşüncede demokrat ama pratikte statükocu, tutucu olduklarını, özgürlüklere karşı olduklarını görüyorum.

Sizi engelleyen ne? Gerçek anlamda bir iktidar gücü hâline geldiniz. Tıpkı 1930’ların Cumhuriyet Halk Partisi gibisiniz. Devletin idare ettiği parti değil, devleti idare eden parti konumundasınız. Sizin açılım yapmanızın önüne set çekecek herhangi bir güç de yok. Niye açmıyorsunuz? Niye açmıyorsunuz? CHP’nin 1900’lerde, 30’larda işlediği gibi günah işlemeyin. Bu ülkenin önünü açın, demokratikleşmeyi sağlayın.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bozlak.

MEHMET AKİF HAMZÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Konuşmacı Cumhuriyet Halk Partisiyle ilgili bir sataşmada bulundu. Bir söz istiyorum efendim.

İsterseniz oylamadan sonra da olabilir.

BAŞKAN – Oylamadan sonra memnuniyetle.

Aynı mahiyetteki üç önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

66’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

MEHMET AKİF HAMZÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı istemiştim ben biliyorsunuz.

BAŞKAN – Onu işitmedim.

MEHMET AKİF HAMZÇEBİ (İstanbul) – Efendim, daha önce söyledim. Sayın Başkan, 2 kez karar yeter sayısı söyledim.

BAŞKAN – Samimiyetle duymadım.

MEHMET AKİF HAMZÇEBİ (İstanbul) – Efendim, istedim.

BAŞKAN – Hepimiz yorulduk. Duymadım yani.

MEHMET AKİF HAMZÇEBİ (İstanbul) – Efendim, bizim konuşmacımız kürsüden indikten sonra istedim, diğer önergeleri bekledik, onlar da bitti. Karar yeter sayısı aramanız gerekiyor.

BAŞKAN – Arayayım efendim.

MEHMET AKİF HAMZÇEBİ (İstanbul) – Ee, arayın tabii. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

RECEP ÖZEL (Isparta) – Oylama bitti efendim.

OKTAY SARAL (İstanbul) - 67’de istesinler, 67’de.

SONER AKSOY (Kütahya) – Ya olur mu öyle şey!

BAŞKAN – Siz önergeler üzerinde mi karar yeter sayısı istediniz, maddeyi oylamada mı?

MEHMET AKİF HAMZÇEBİ (İstanbul) – Önergeler üzerinde.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Geçti efendim. Geçenler bir daha oylanır mı?

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, mademki bizim duymamamız söz konusu, bir hatamız söz konusu. Müsaade ederseniz tekrar edelim.

Aynı mahiyetteki üç önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı var, önergeler kabul edilmemiştir.

66’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın Hamzaçebi bir söz istemiştir iki dakika, kendisine veriyorum efendim.

 

 

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Barış ve Demokrasi Partisinin söz alan bazı milletvekillerinin, Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

                                                                            

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; burada zaman zaman Barış ve Demokrasi Partisinden çıkan bazı milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisini hedef alarak bazı eleştirilerde bulunuyorlar. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, hedefimize iktidarı koymuş, dolayısıyla muhatap olarak iktidar partisini kabul eden bir partiyiz. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri) Bu tip sataşmalara çok zaman cevap vermiyoruz çünkü bu sataşmalara cevap vermek, o anlayışa prim vermek olur. Cumhuriyet Halk Partisine ikide bir sataşıp da “Cumhuriyet Halk Partisi bize cevap versin, biz de bir tartışma yaratalım, gündeme gelelim” anlayışına prim vermiyoruz.

Siz, Sayın Konuşmacı, mensup olduğunuz parti önce Türkiye’nin partisi olsun, önce adına hareket ettiğinizi ifade ettiğiniz vatandaşlarımızı temsil edin, onları kucaklayın, ondan sonra gelin, Cumhuriyet Halk Partisine bir şey söyleyin, konuşalım.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa) – Biz Türkiye halklarının partisiyiz.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, Sayın Hatip kantarın topuzunu kaçırdı. İzninizle…

BAŞKAN – Sayın Kaplan, buyurun.

 

2.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin Barış ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması

 

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Biz, bu Parlamentonun matruşka bebek partilerinden, grup partilerinden değiliz. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri) Buranın ana muhalefet, demokratik ana muhalefet partisiyiz. Sizin geçmişte istiklal mahkemeleri ve sıkıyönetim mahkemeleri varsa, AK PARTİ’nin koalisyon olduğu dönemlerde de devlet güvenlik mahkemeleri ve özel yetkili mahkemeler var. Al birini vur diğerine. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bakın, on yıldır iktidarsınız. Al birini vur diğerine.

Diğer noktaya gelince, Sayın  Hamza Çebi, siz ana muhalefetsiniz, iktidara yürüyorsunuz, iktidarı hedef alıyorsunuz değil mi? Bu Parlamento 5 milletvekilinden, bir küçük gruptan nice iktidarları çıkarmış, nice iktidarları. Siz ne zannediyorsunuz? (BDP sıralarından alkışlar) Bu ülkenin iktidarı ve ana muhalefeti size mi tapulu? Önümüzde üç seçim var. Burada üç seçim boyunca yüzde 100 oyunu artıran tek parti Barış ve Demokrasi Partisi değil mi? 2009’da 50 tane belediye başkanı 100 olmadı mı? 2011’de 20 milletvekilini 36 yapmadık mı? Hanginiz bizim kadar oyunu artırdı? (AK PARTİ sıralarından “Biz.” sesleri) Gün ola devran döne; siz, birbirinizle ikiniz bu işi yürüteceğinizi zannediyorsunuz. Üç seçim var önümüzde. Biz doğrudan yanayız, biz eşitlik, özgürlük ve adaletten yanayız. Sizin döneminizin de olağanüstü mahkemelerinin, AK PARTİ’nin de olağanüstü mahkemelerinin dibine kibrit suyu dökene kadar, bu ülkeden izlerini silene kadar militan demokratik muhalefet sürecek, militan demokratik doğru muhalefet. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bu mahkemeleri tarihe gömeceğiz, hepinize rağmen, yanlışlarınıza rağmen olağanüstü yargı bitecek ülkemizde, bunu bilesiniz. Bunun için söz aldım. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakan yerinden 60’a göre bir söz talebinde bulunmuştur.

Buyurun Sayın Bakanım.

 

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

9.- Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in, kürsüye çıkan hatiplerin tamamının AK PARTİ’nin Türkiye Büyük Millet Meclisini, kamuoyunu ve ülkeyi yanılttığına dair sözler söylediklerine ilişkin açıklaması

 

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, burada 250’nci maddeye ilişkin önergeler dağıtıldıktan sonra kürsüye çıkan hatiplerin tamamı AK PARTİ’nin Türkiye Büyük Millet Meclisini, kamuoyunu, ülkeyi yanılttığına dair sözler söylediler, hatta daha ağır sözler söyleyenler oldu. Ben şunu ifade ediyorum: Temel yasa görüşmeleri sırasında Hükûmetin bu aralarda konuşma yetkisi yok, 60’a göre söz istedim, esasa ilişkin açıklamalarımızı dördüncü bölümün görüşmelerinde yapacağım ancak burada, yanlış yürümemesi için tartışmaların kısa bir şeyi ifade etmek istiyorum.

AK PARTİ sözcüleri, Başbakanımız, bakanlarımız ne zaman bu maddelerle ilgili konuşmuşlarsa şunu söylemişler: “250’yi, yetkili mahkemeleri kaldıracağız.” “Ama bunu kaldırırken, devam etmekte olan davalar etkilenmeyecek.” demiştir, bu bir. “Terörle mücadelemize zarar verecek bir adım atmayacağız.” demiştir, bu iki. “Darbe ve darbe girişimleriyle mücadelemize zarar getirecek bir adım atılmayacak.” denmiştir, bu üç. “Uyuşturucu ve çetelerle mücadeleye ilişkin…”

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Ya, neyi değiştiriyorsun Sayın Bakan, neyi değiştiriyorsun o zaman?  

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – “…maddelerde bir zafiyet oluşturmayacağız.” denmiştir, bu dört. Yaptığımız düzenleme tam da sözümüzün arkasında olan bir düzenlemedir. Geniş bir şekilde dördüncü bölümde açıklayacağım.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Sayın Bakan, Bekir Bozdağ’ın dün açıklamaları var.

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Hem “kaldırdık” diyorsunuz hem devam ediyor…

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.-      Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN – 67’nci madde üzerinde aynı mahiyette üç önerge vardır, okutuyorum:

                          Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı yasa tasarısının 67’nci maddesinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                 Hasip Kaplan                                   Pervin Buldan                                      Ayla Akat

                       Şırnak                                                Iğdır                                               Batman

                     Adil Kurt                                        Murat Bozlak                                      Sırrı Sakık

                      Hakkâri                                              Adana                                                 Muş

                   Ahmet Türk                                      Demir Çelik                                   Sebahat Tuncel

                      Mardin                                                Muş                                                İstanbul

                                                                                   

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                           

                  Oktay Öztürk                                     Oktay Vural                                 S. Nevzat Korkmaz

                     Erzurum                                              İzmir                                                Isparta

               Yusuf Halaçoğlu                              Mehmet Erdoğan                               Özcan Yeniçeri

                      Kayseri                                              Muğla                                               Ankara

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipler: 

              Ali İhsan Köktürk                                 Turgut Dibek                                    İlhan Demiröz

                   Zonguldak                                         Kırklareli                                             Bursa

                Refik Eryılmaz                                 Ali Rıza Öztürk                                   Ali Özgündüz

                       Hatay                                               Mersin                                             İstanbul

              B. Süheyl Batum

                    Eskişehir

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergelere Sayın Komisyon katılıyor musunuz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, kim konuşacak efendim?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Süheyl Batum…

BAŞKAN – Sayın Batum, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 278 sıra sayılı yasayı tartışırken bıkmadan, usanmadan aynı şeyi söylemeye devam ediyoruz sevgili arkadaşlar. Sizler anlamıyorsunuz diye değil. Mutlaka bu yasayı okuyun. Çünkü çok güzel söyledi Sayın Bakan “Daha ağır ithamlarda bulundular.” dedi. Çok samimiyetle söylüyorum: Daha ağırında da bulunmak isterdik ama Parlamentonun içinde olduğumuz için biz sadece “gerçekleri saptırmakla” itham etmekle yetindik.

Değerli arkadaşlar, bazı suçları yeniden düzenliyorsunuz bu yasayla. Bazı suçların cezasını artırıyorsunuz, çelişkiler olduğunu söyledik. Çok açıklıkla söylüyorum. Anayasa Mahkemesinin kararına aykırı bir düzenlemeyi tekrar getiriyorsunuz. Bankacılık Kurulu için, onun verdiği yürütmeyi durdurma kararları için bir düzenleme getirilmiş idi, Anayasa Mahkemesi bunu 2006 yılında -Sayın Köktürk de söyledi, değerli arkadaşlarım da söyledi- iptal etti. Buna rağmen aynı düzenlemeyi Bakanlık getirmiş. Şimdi, bunu getirirken, gözümüzün içine baka baka, 2006’da iptal edilmiş bir düzenlemeyi tekrar getiren bir bakanlığa biz ne diyebiliriz? “Acaba atlarlar mı, farkına varmazlar mı?” diye düşündüler diyelim. Biz, bizi kandırmaya çalıştıklarını söylüyoruz.

Sevgili arkadaşlar, net söylüyorum: Şimdi, gerçekleri saptıran bir düzenleme geldi önümüze, “Özel yetkili mahkemeleri kaldırıyoruz.” düzenlemesi. Şimdi, bu yasanın tümünde bunları tartışıyorduk ama artık insaf! Bu yasayı niçin getirdik, niçin konuşuyoruz Türkiye Büyük Millet Meclisinde? Bunu herkes duysun diye bir daha söylüyoruz, bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinde söylensin, tutanaklara geçsin ve yarın öbürsü gün lazım olursa, Sayın Bakan da, bunu kimler hazırladıysa… Herhâlde bizim söylediğimiz doğru değildir, Amerika’dan gelip de onun İngilizceden Türkçeye çevrilmesi için zaman kaybetmemişlerdir, muhakkak kendileri yapmışlardır. Ama bunu yaparken o bürokratlar, o Sayın Bakan ve eğer kabul edersek bizler, bir daha çocuklarımızın suratına bakarken bir kez daha düşünelim diye söylüyorum.

Sevgili arkadaşlar, bu yasayı getirirken neydi sıkıntılarımız? Hukuk devletiyle bağdaşmayan noktalar neydi? Özel yetkili mahkemeler gibi bir rezilliği yaşıyorduk. DGM’lerden, sıkıyönetim mahkemelerinden sonra gelen özel yetkili mahkemeler. Kim getirmişti bunu? Sizin çoğunluğunuz. Bunu kaldıracaksınız diye bakıyorduk. “Ceza davalarının uzun sürmesini kaldıracağız.” diyorduk. Ne diyorduk? “Uzun tutukluluk sürelerini kaldıracağız.” diyorduk. Ne diyorduk? “Yargıçların bağımsızlığı sorununu çözeceğiz.” diyorduk. Ne yaptınız değerli arkadaşlar? İnsanları, imzasız ihbar mektuplarıyla üç yıl, dört yıl, beş yıl tutuklu tuttunuz. Allah’ınızı severseniz söyleyin, buna yönelik ne getirdiniz bu düzenlemede? Şu düzenlemede buna yönelik ne var, ne değiştirdiniz? Tutukluluk süresini siz on yıla çıkardınız. Şimdi bu düzenlemede ne var bunu düşürdüğünüz? Tam tersine, devam ettiriyorsunuz. Siz -ilk kez söylüyorum- demokratik bir dönemde beş yıl tutuklu kalan… Bunu da -yazılsın tekrar- bir gün soracaklar, çocuklarınız, torunlarınız soracak, Bakana da soracak “Beş yıl tutuklu tuttunuz insanları bu ülkede, beş yıl.” diyecek, gazetecileri, Ergün Poyrazları, size soracaklar. Peki, bunu değiştiren ne getirdiniz, Allah rızası için söyleyin? Beş yıl tutukluluğa bir şey yok, 250, 251, 252… Şimdi, bir düzen, 3713’e monte ettik bunu, aynılarını devam ettiriyorsunuz.

Şimdi, sevgili arkadaşlar, bakın, “kandırıyorsun” dendiğinde Bakana, üzülüyor. Şuraya bakın, Milliyet’te “ÖYM’ler -özel yetkili mahkemeler- tarih oluyor…” Bunu bizden almadı, Bakan kandırmış, atlatmış. Radikal’de “Özel yetkilere veda zamanı.” Bu arkadaşlar aptal değil ya. Nereden almışlar? Sayın Bakandan ya da bürokratlarından almışlar, “Özel yetkili mahkemelere veda zamanı” diye.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Doğru, doğru.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) – Şimdi, bu metin elinizde, okuma yazma bilen herkes okuyabilir. Okuyun ve özel yetkili mahkemeler kalkmış mı, bir kere daha vicdanınızla hesaplaşın arkadaşlar.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ÖNTÜRK (Hatay) – Burada “kaldırıldı” yazıyor.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Batum.

Buyurun Sayın Yeniçeri.

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum öncelikle.

Yasaları değiştirmek, mahkemelerin görevlerini yeniden tanımlamak suretiyle Türkiye’de hakkın, hukukun, adaletin geleceğini düşünenler fena hâlde yanılıyorlar. Özel yetkili mahkemeleri değiştirmek ya da kaldırmak sorunu çözmüyor. Zira, özel yetkili mahkemeleri değil, öncelikle onların oturmuş olduğu zihniyet kalıplarını ve esas aldıkları yaklaşım biçimlerini değiştirmek gerekiyor. Türkiye’de meydana gelen adli vakaları, hukuk facialarını görmezlikten gelmek körlüktür, merhametsizliktir, insafsızlıktır, zulme seyirci kalmaktır. Türkiye’de, bugün uzun tutukluluk süreleri, tutukluyken hapishanede hayatını kaybeden insanlar ve kendilerine yapılan haksızlığı onur sorunu yaparak intihar eden insanlar vardır. Çete kurmakla suçlanan spor yöneticileri, terör örgütü mensubu olmaktan tutuklu emniyet müdürleri, silahlı terör örgütü kurmaktan tutuklanan Genelkurmay başkanları vardır.

Açıkça söyleyeyim: Hukuk sosyal bir bilimdir ama hukukun matematik yönü de vardır ve mantığı olmayan bir hukuk da olmaz. Herkese göre bir başka biçimde uygulamanın olduğu yerde hukuktan bahsedemezsiniz, izafiyetten bahsedersiniz ancak. Aynı hukukun ilkeleri Deniz Fenerinde bir biçimde, Silivri’dekiler için ayrı biçimde uygulanıyorsa orada tarafsız ve bağımsız yargıdan hiç kimse söz edemez. Demokrasilerde hukuk, iktidardakiler için ayrı, muhalefettekiler için uygulanamaz; yargıda da bu böyledir. Demokrasilerde herkes kendisi için; hukuk herkes, adalet herkes içindir.

Diğer yandan, mahkemeler yahut yargıçlar her türlü hatadan da münezzeh değillerdir. Yargılamalarını eleştirenleri tutuklamayla tehdit eden bir yargının kendisinin ne kadar demokratik bir süreç içerisinde hareket ettiği de ayrı bir tartışma konusudur. Demokrasi vesayeti kaldırmaz, bu doğrudur ama demokrasi yalnız silahlı vesayeti değil, sivil vesayeti de kaldırmaz, bu da doğrudur; askerî vesayetin yerine yargının vesayetini de kaldırmaz, o da bir başka doğrudur. Özel yetkili mahkemeler, spor adamları dâhil, neredeyse tutukladığı her kişiyi kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek suçundan yargılıyor. Özel yetkili mahkemeler, mevcut uygulamalarıyla âdeta milletin iradesinin üzerinde yeni bir vesayet kurumu hâline gelmişlerdir. Zulmün yerine, şekline ve zamanına değil, bizzat varlığına karşı çıkmak lazımdır. Bugün, özellikle dikkat çekecek bir biçimde örnek olması hasebiyle bir daha söylemek istiyorum. İlker Başbuğ’a yöneltilen suçlama şöyledir: Terör örgütü kurmak ve yönetmek. Genelkurmay eski Başkanının nerede yargılanması gerektiği ise Türkiye'nin gündemini meşgul eden önemli bir konu hâline gelmiştir. Şu soruyu kendi kendisine herkes sorsun: Hukuk hukuktur, suç suçtur, yargı da yargıdır; bir insanın nerede yargılandığının ne önemi olabilir? Acaba, neden bir kısım insanlar Orgeneral Başbuğ’un özel yetkili mahkemelerde, diğer bir kısım insanlar ise Yüce Divanda yargılanmasını istedi? Bu durum neden tartışma konusu yapıldı? Bunun cevabı açık. Demek ki bir kısım insanlar özel yetkili mahkemelerin, diğer bir kısım insanlar da Yüce Divanın adaletine güvenmiyor. Yargı adına, adalet adına, hukuk adına bundan daha vahim bir olgu düşünülebilir mi? Hukuk adaletin değil, siyasetin aracı olunca yorumlar da ona göre şekil almaktadır. İktidar hırsı, can korkusu, kamuoyu baskısı ve tarihe kayıt düşme adına hukuk yerine iktidara teslimiyet söz konusu olabiliyor.

Zaman azaldığı için kısaca şöyle söyleyeyim: Yapılan ya da yapılmak istenen şey, aslında özel yetkili mahkemeyi kaldırmak değil, özel yetkili mahkemelere karşı AK PARTİ ve yandaşlarına bağışıklık kazandırmaktır. Yapılanlar, yandaşların suç işleme özgürlüklerini garanti altına almak anlamına gelmektedir. DGM kaldırıldı, onun yerine ÖYM getirildi. Şimdi yapılmak istenen de ÖYM’nin adını değiştirmek ve onun işini bir başkasına yüklemekten ibarettir. AKP, ÖYM’leri kaldırarak devleti korumasız ve yandaşları ise koruma altına almaya çalışıyor.

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yeniçeri.

Sayın Kaplan, önergede kim konuşacak?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Sakık konuşacak.

BAŞKAN – Sayın Sakık, buyurun.

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, uzun tutukluk süresi beş yılı Türkiye’de herkes konuşuyor ama emin olun, Kürt coğrafyasında uzun tutukluluk süresini, ta on beş yıla kadar varan dönemleri hep birlikte yaşadık ama hiç kimsenin kılı kıpırdamadı. Yani ayrım yapmadan Türkiye’de yaşayan herkesin bu konuda vicdanları nasırlaştı, olup bitenlere seyirci kaldı. Yıllarca, yani son dönemlere kadar, on beş yıl, on yıl insanlar her gün gidip geliyordu ve on yıl sonra, on beş yıl sonra mahkemeler beraatla sonuçlandığında insanlar cezaevinde tutuluyordu.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; aslında, dünden bugüne kadar bir miktar böyle gizem karıştırılarak bizi de umutlandırdınız. Ya, yeni şeyler oluyor, bu Parlamentonun hassasiyetleri vardır, AKP Grubu içerisinde milliyetçi bir dalga var, burada da milliyetçi bir dalga var. Bunu bir miktar tolere ederek yani halkı umutlandırmak, bizi de umutlandırmak… “Ya, AKP bir şeyler yapıyor ama engel olanlar var.” dedik. Vallahi, bu umutla gidip uyuduk, sabahleyin de kalkıp bu umutla buraya geldik ama hayat bize bir şeyi gösterdi. Japonların çok hoş bir sözü var, derler ki: “Güneşe tapanlar ısı kanununu değiştiremezler, sistemden beslenenler sistemi değiştiremezler.” Tarih bize bir kez daha bunu göstermiştir. Yani geçmişin mağdurları bugün zalimleşiyorlar. DGM’den geçenler… Başbakan da DGM’den geçti ve hepimiz geçtik, bir toplum olarak DGM’den geçtik. Yani istiklal mahkemelerinden tutun, askerî mahkemeler, DGM, bugünkü işte, sizin kurduğunuz özel yetkili mahkemelerin yerine, yeniden -biraz önce arkadaşımız da söyledi- Adalet ve Kalkınma Partisinin mahkemeleri oluştu. Buradan huzur çıkmaz. Buradan ne çıkar? Devlet çıkar. Nerede devlet varsa zulüm vardır. Bu zulümden zaman zaman sizlerin de nasıl mağdur olduğunuzu biliyoruz ama bugün iktidarsınız.

Bakın, dünyanın en çok terörist besleyen ülkesi -yani devletin tanımıyla söylüyorum- biziz. Yani 35 bin 100 bilmem kaç insan dünyada terör suçundan yargılanıyor, bunlardan 13.500’ü bizim ülkemizde Sayın Bakanım. En fazla, düşünce suçundan kim yatıyor yani terörle mücadele yasalarından? Dünyada yine 1’inci biziz. Bu bile bize şunu gösteriyor: Bizim dönüp bu DGM’lerin yerinde olan ve bunun için inşa edilen özel yetkili mahkemeleri lağvetmemiz lazım. Biz gerçekten diğer yargıçlarımıza güvenmiyor muyuz, inanmıyor muyuz? Yani demek ki burada bir şey var. Sayın Bakanım, Genelkurmay Başkanı alelacele niye size geldi? Yani bu yargı paketi gelip tam görüşüleceği sırada niye sizinle görüşme ihtiyacı duydular? Ne söylediler? Ne yaptılar? Şimdi, biz bunları öğrenmek istiyoruz.

Gerçekten sizin niyetiniz bu ülkede hukukun ülkesini mi yaratmaktır, yoksa kendi hukukunuzu mu yaratmak istiyorsunuz? Vallahi kendi hukukunuzu da yaratsanız kimse size boyun eğmez. Eğer geçmişten ders almamışsanız dönün bakın, bu Parlamentodan onlarca iktidar gelip geçti, herkes ceberut devlete sığınarak iktidarlarını sürdürmeye çalıştı ve herkes kendisine göre yasalar yaptı. Suçüstü yakalananlar oldu, başbakanlar onları akladılar ama bugün size bu yakışmıyor, gerçekten size bu yakışmıyor. Çünkü biz gittiğimizde bizim halkımız şunu söylüyordu: “Aman aman, AKP var ya, onlar mağdurdurlar. Onları, aman aman, dışlamayın; destek verin çünkü bizim sorunlarımızı çözerler.” Halkımızda böyle bir inanç vardı ve emin olun… Ama işte bugün Kürtler diyor ki: “…”(x) “Ev sahibi, hırsız; birbirini tanımaya başladı.” Biz birbirimizi artık tanıyoruz. Bu yasalardan özgürlük çıkmaz. Bu yasalardan, yeniden, Kürtlere acı dolu günler, muhaliflere acı dolu günler çıkar; bu ülkenin mağdurları, size muhalif olanlara karşı gerçekten acı dolu günler çıkar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SIRRI SAKIK (Devamla) – Acı dolu günlerden herkes payını alır; sadece muhalifler değil, siz de pay alırsınız.

Diliyorum, umuyorum ki sağduyu egemen olur.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sakık. (BDP sıralarından alkışlar)

 

III - YOKLAMA

 

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, yoklama talebimiz var efendim.

BAŞKAN – Yoklama talebiniz var. Tamam.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Dibek, Sayın Tezcan, Sayın Tanal, Sayın Öztürk, Sayın Ören, Sayın Özkoç, Sayın Çam, Sayın Aydın, Sayın Köktürk, Sayın Gök, Sayın Kurt, Sayın Ekinci, Sayın Genç, Sayın Cihaner, Sayın Acar, Sayın Güven, Sayın Tamaylıgil, Sayın Batum.

Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

BAŞKAN - Aynı mahiyetteki üç önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

67’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 67’nci madde kabul edilmiştir.

68’inci madde üzerinde aynı mahiyette üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı yasa tasarı ve tekliflerinin 68. maddesinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                 Hasip Kaplan                                   Pervin Buldan                                      Ayla Akat

                       Şırnak                                                Iğdır                                               Batman

                   Ahmet Türk                                     Murat Bozlak                                      Sırrı Sakık

                      Mardin                                              Adana                                                 Muş

                                                                              Adil Kurt                                                                                                    Hakkâri                                                  

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                  Oktay Öztürk                                     Oktay Vural                                   Nevzat Korkmaz

                     Erzurum                                              İzmir                                                Isparta

               Yusuf Halaçoğlu                              Mehmet Erdoğan

                      Kayseri                                              Muğla

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

              Ali İhsan Köktürk                                 Turgut Dibek                                    Ali Özgündüz

                   Zonguldak                                         Kırklareli                                            İstanbul

                Refik Eryılmaz                                  İlhan Demiröz                                  Ali Rıza Öztürk

                       Hatay                                                Bursa                                               Mersin

                                                                                   

                                                                          İlhan Cihaner

                                                                               Denizli

BAŞKAN – Sayın Komisyon, aynı mahiyetteki üç önergeye katılıyor musunuz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, kim konuşacak?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın İlhan Cihaner.

BAŞKAN – Sayın Cihaner, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

İLHAN CİHANER (Denizli) – Teşekkür ediyorum.

Tabii, aslında karşı karşıya kaldığımız sorun ahlaki bir sorun. Yani özellikle sizler, toplumu bu kadar yakından ilgilendiren bir düzenlemenin, yasa maddesinin sadece beş dakikalık bir görüşmeyle, tartışmayla geçmesini, gizli kapaklı pazarlıklarla metnin hazırlanmasını içinize sindiriyorsanız, demek ki ahlak sadece diğer kısma ait bir şey. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Dinleyelim arkadaşlar.

İLHAN CİHANER (Devamla) – Bir kere bunu peşin olarak tespit edelim. Daha sonra da bu noktaya nasıl geldik biz? Bu tartışmalar…

İSMAİL AYDIN (Bursa) – Millet her şeyi biliyor.

İLHAN CİHANER (Devamla) – Millet her şeyi bilecek, hiç merak etmeyin.

Bu tartışmalar, Fethullah Gülen cemaatinin kontrolündeki birtakım yargıç ve savcıların MİT müsteşarlarını ve önceki MİT müsteşar yardımcılarını ifadeye çağırmalarıyla başladı. Bunlar medyanın iddiası, sizin adınıza konuşan ve cemaat adına konuşan kişilerin iddiası. Bir kere, tartışma böyle başladı ve soruşturmanın Başbakana uzanacağı anlaşılınca bu tarz bir yasa değişikliği gündeme geldi. Her şeyden önce bunu açıkça ifade edelim ki “Ne yapılacak? Bundan sonra neler yaşanacak?” onu da bir öngörebilelim bir kere. Ama ne yaparsanız yapın, Uludere’nin kanından kurtulamayacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar)  Ne yaparsanız yapın, Urfa’da yanan hükümlülerin kokusu üzerinizden gitmeyecek. Pozantı Cezaevinde tecavüze uğrayan çocukların gözyaşlarının izleri üzerinizden  gitmeyecek. Başbakanı da kurtaramayacaksınız, kurtarmak istediğiniz diğer kişileri de.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) –  Hadi oradan!

İLHAN CİHANER (Devamla) – Halka hesap vereceksiniz. (AK PARTİ sıralarından “Kendine bak!” sesleri)

Şimdi, sizin dediğiniz şey şu, bu yasayla getirilen şey şu: “8 tane özel yetkili mahkeme yetmez, 30 tane getiriyoruz.” Tüm hükümleri alıp, Terörle Mücadele Yasası’na koyuyorsunuz.

İlerleyen konuşmalarda teknik kısımlarına da mutlaka değineceğiz ama hemen sadece şuna değinmek istiyorum, şöyle bir hüküm var: “CMK 250’nci maddenin birinci fıkrasına göre görevlendirilen mahkemelerde açılmış olan davalara kesin hükümle sonuçlandırılıncaya kadar bu mahkemelerce bakılmaya devam olunur.” Bu, yaklaşık on yıl sürecek bir süreç arkadaşlar. Yani -şu anda var olan davalar- öyle anlaşılıyor ki tek bir dava kalsa  bile bu mahkeme o tek bir dava kalıncaya kadar  bu varlığına devam edecek. Yani, sıkıyönetim mahkemelerinden sonra devlet güvenlik mahkemeleri, ondan sonra özel yetkili mahkemeler… Bu gidişle alfabede “M” harfi sabit kalmak kaydıyla sanırım tüm harf kombinasyonları kullanılmış olacak. Yani, daha önceden CMK içerisinde bulunan hükümleri Terörle Mücadele Yasası’na alarak tam tersi “düşman ceza hukuku” pratiğini diğer suçlara da yaymış olacaksınız. Daha önceden Terörle Mücadele Kanunu kapsamında olmayan suçlara da  Terörle Mücadele Kanunu uygulanacak olacak. Mesela, ödüllendirmeye dair hükümler var Terörle Mücadele Kanunu’nda. Mesela, bu hükümler suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerlerinin aklanması suçunda kullanılmıyordu, şimdi onda da kullanılacak. Bunun dışında “Muhbirlerin kimliğinin açıklanmaması” diye bir hüküm var Terörle Mücadele Kanunu’nda. Sadece terör suçlarında değil diğer örgütlü suçların tamamında da uygulanacak.

Bunun dışında müdafi tayini, ödüllendirme, buna dair istisnai hükümlerin tamamı daha önceden CMK’da olduğu için, Terörle Mücadele Kanunu’na tabi olmayan ve uygulanması mümkün olmayan suçlar da Terörle Mücadele Kanunu’na dâhil olmuş olacak. Dolayısıyla, hukuk sistemine inanılmaz bir karmaşa getiriyorsunuz.

Burada acaba şöyle bir gizli amaç mı var? Artık adalet sistemini yönetilemez hâle getirelim, iş yükünü öyle bir boyuta ulaştıralım, hâkim, savcıları yasa manyağı yapalım, iş yükünün altından kalkılamasın ve ancak bir genel afla bu çözülebilir hâle gelsin. Niyetiniz buysa, bence bunu açık açık tartışalım. Koşullar gitgide bunu dayatmaya başlıyor. Çünkü bu kadar hukuksuzlukla, bu kadar hak ihlaliyle çok fazla yönetemeyeceksiniz. Yönetemeyen iktidarların sonu da tarihin çöplüğüdür.

Teşekkür ediyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Cihaner.

Sayın Vural...

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Anayasal sistemimiz kuvvetler ayrılığı prensibine göre tanzim edilmiş, devlet organlarında da bu prensip çerçevesinde yetki ve sorumluluklar verilmiştir.

Kuvvetler ayrılığı prensibini hayata geçiren, onu ayakta tutan da hukuk devleti ilkesidir. Meşruiyet içinde olunması gerekir.

Tam anlamıyla bir hukuk devletinden bahsedilmesi için de bağımsız ve tarafsız bir yargı şarttır.

Yargının siyasallaşması gibi iddialar, hukuk devleti görüntüsünü ortadan kaldırmaktadır.

Bu erozyonun farkında olan kamuoyu tepkileri ile bu olumsuz atmosferi ortadan kaldırmak için yargı reform paketleri birbiri ardına açılmakta ve böylece kamuoyu oyalanmaktadır.

Toplumda büyük beklentiler yaratan 3. yargı reformu paketinin de bu beklentileri karşılamaktan uzak olduğu görülmüştür.

Ana gerekçe yargının hızlandırılması ve biriken ağır iş yükünün azaltılmasının hedeflenmesidir.

Ancak bu hedefleri gerçekleştirmek üzere tasarının hiçbir somut öneri içermediği, 3. yargı reform paketinin de ölü doğmasına sebep olduğu görülmüştür.

Ne İcra ve İflas Kanunu'nda ne İdare Hukukunda ne Ceza ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda ve ne de diğer kanunlarda yapılan değişiklikler, yargının süratli, adil ve etkin gerçekleşmesine katkı veren değişiklikler olmayıp, insanlarımız mahkeme kapılarında yıllarca beklemeye devam edeceklerdir. Verilen yargı kararları ise adalet terazisinde tartıldığında, hep tartışmalı ve kamu vicdanında mahkûm edilen kararlar olacaktır.

On yıldır tek başına hükûmet eden Adalet ve Kalkınma Partisi ülkedeki kronikleşmiş problemleri çözmek bir yana, kendisine millet tarafından verilen gücü hep istismar amacıyla kullanmıştır.

Bugün de Meclise getirdiği tasarı ile yıllardır kronikleşen problemi çözmek bir tarafa çözermiş, yaparmış gibi davranarak yine kamuoyunu oyalama yolu seçmiştir.

BAŞKAN – Sayın Tuncel, buyurun.

SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten AKP Hükûmetinin özellikle toplumda bir umut yaratan yaklaşımı her zaman için var olmuştur. Özellikle Türkiye’nin temel sorunları konusunda sorunları çözecekmiş gibi davranıp bir umut yaratan yaklaşımları var. Bu yargı paketi de  bunlardan birisi ama uygulamalara geçtiğinde bu umut yaratan yaklaşımdan ne kadar uzak olduğunu bir kez daha burada görmek mümkün.

Diğer bir konu sayın milletvekilleri, AKP Hükûmetinin en çok övündüğü iki konu var. Bunlardan birisi adliye sarayları yapmak, diğerleri de yeni zindanlar açmak. Tabii adliye saraylarında sarayların olduğu yerde ne kadar adalet dağıtılırsa AKP de o kadar adalet dağıtıyor. Dolayısıyla insanları haksız, hukuksuz yere cezaevlerine gönderiyor. Sonra burada sorunları çözmeyince de “Yeni cezaevleri açacağız.” diye bir süreç başlatıyor. Biz buradan bu yargı paketinin Türkiye’de yaratılan beklentiye denk olmadığını, Türkiye’nin temel sorunlarını çözemediğini, dolayısıyla da herhangi bir katkısı olmayacağını bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Hatta yargı sisteminde bazı karmaşalara neden olacak uygulamalar var, daha geri uygulamalar var, bunu buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Sayın milletvekilleri, bir Japon yazarın bir sözü var, buradan bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Diyor ki: “Bir ülkede asker çoksa o ülkede barış yok, bir ülkede polis çoksa o ülkede özgürlük yok, eğer bir ülkede avukat çoksa orada adalet yok.” Bizde maşallah üçü de çok. Dolayısıyla bu üçü de, özgürlük de yok, barış da yok, adalet de yok, bunların sağlanması konusunda çok ciddi bir irade de yok. Bakın, şimdi özel yetkili mahkemeleri konuşuyoruz. Özel yetkili mahkemelerin kaldırılması gündemde ama bu mahkemeler kaldırılıp Türkiye’de gerçekten demokratikleşmenin önünü açacak bir yaklaşım yok. Sadece bu özel yetkili mahkemeleri kaldırıp yeni mahkemeler kurmak, yeni özel mahkemeler kurmak projesi var.

Bunu buradan bir kez daha ifade etmek istiyoruz: Eğer Türkiye’de, Terörle Mücadele Kanunu yani Türkiye’nin Anayasası olan -aslında Anayasa dışında başka bir anayasayla yönetiliyor çünkü Türkiye- Terörle Mücadele Kanunu kaldırılmadığı sürece istediğiniz kadar yargı paketi getirin, istediğiniz kadar düzenleme getirin, buradan hiçbir sonuç çıkmayacaktır. Bunu bir kez daha ifade etmek istiyoruz.

Sevgili arkadaşlar, bu özel yetkili mahkemelerin temel nedeni nedir? Türkiye’de bir türlü çözülmeyen Kürt sorunudur. 91 yılında çıkartıldı bu Terörle Mücadele Kanunu. O zaman neydi: Kürt sorununu nasıl yargı eliyle baskı altına alabilirdik? 2006’da AKP Hükûmeti, sözde ileri demokrasinin bir gereğiymiş gibi, Avrupa Birliği uyum sürecinde iyi düzenlemeler yapıyormuş gibi yeniden ele aldı, şimdi toplumla mücadele kanununa dönüştü. Şimdi sadece Kürtler değil, sendikacılar, sanatçılar, aydın, yazar, öğrenci, genç herkes bu terörle mücadele kapsamının içinde yer alıyor. HES’lere karşı çıkıyorsan teröristsin, parasız eğitim istiyorsan teröristsin, ana dilinde eğitim istiyorsan teröristsin! Dolayısıyla dünyada en çok teröristi olan ülke unvanına sahip olduk. Böylesi bir ülkede nasıl demokrasiden bahsedeceğiz? Şimdi bu yargı paketinde ne var bunları değiştirebilecek? Hiçbir yaklaşım yok. O açıdan, bunlar değişmediği sürece, yani Türkiye’nin temel sorunu olan Kürt sorunu çözülmediği sürece hep özel ihtisas alanı olan mahkemeler olacak. Bu özel ihtisas alanına şimdi itiraz etmiyoruz, nasıl olsa Kürtler yargılanacak. Çünkü 90’larda da böyle yaptık, sonra işte istiklal mahkemelerinden devlet güvenlik mahkemelerine, oradan ağır ceza mahkemelerine… Özel yetkili mahkemelerin hepsine bakın, herkes önce sessiz kalıyor, nasıl olsa bana dokunmaz, ama bugün adaleti sağlamayanlar, bakıyor, kendisine de dokunuyor. O yüzden burada yapılacak düzenlemenin, tamamen, gerçekten demokratik bir Türkiye için olması gerekir. Bunun için de sağından solundan geçmeden, bu ülkedeki temel sorunları net olarak tespit edip buradan çözüm aramak gerekir.

Yoksa istediğiniz kadar yasa çıkarın… Herhâlde, Türkiye kadar yasa çıkaran bir Hükûmet yok, üstelik kaç saat çalışıyoruz. Yani, burada, diyelim ki niçin? Çıkarılan bütün yasalarda toplumu daha çok baskı altına almak, daha çok toplum yararına değil zararına yönelik bir yaklaşım oluyor.

Buradan bir kez daha şunu ifade etmek istiyoruz: Özel yetkili mahkemeler tamamen kaldırılmalıdır, Terörle Mücadele Kanunu kaldırılmalıdır, onun yerine yeni özel yetkili mahkemeler kurulmamalıdır. Eğer özel yetkili mahkemeler kuracaksanız, mevcut olan zaten işini yapıyor, niye yeniden bu şeyi yapıyorsunuz?

Bunun bir kez daha buradan Türkiye kamuoyu tarafından bilinmesi gerekiyor. Aksi takdirde, sanki iyi bir düzenleme yapıyormuşuz gibi herkes umut içerisinde bekliyor. Umut edecek bir şey yok, ne yazık ki hukuksuzluğa yeni bir hukuk oluşturuluyor, yeni bir kılıf oluşturuluyor.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

 

III - Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

 

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylamadan önce yoklama talebi vardır, yerine getiriyoruz.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Öztürk, Sayın Dibek, Sayın Tezcan, Sayın Özkoç, Sayın Toptaş, Sayın Tanal, Sayın Çam, Sayın Türeli, Sayın Yılmaz, Sayın Ören, Sayın Aydın, Sayın Cihaner, Sayın Güven, Sayın Öz, Sayın Düzgün, Sayın Gök, Sayın Köktürk, Sayın Kurt, Sayın Ekinci.

Yoklama için bir dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.38

 

 

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.46

BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM

KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 129’uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

III - Y O K L A M A

BAŞKAN – 278 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 68’inci maddesi üzerinde verilen aynı mahiyetteki üç önergenin oylamasından önce yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yeniden elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için bir dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

Tasarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Şimdi aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

68’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 68’inci madde kabul edilmiştir.

69’uncu madde üzerinde aynı mahiyette üç önerge vardır, okutuyorum:

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı yasa tasarısının (69) maddesinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                 Hasip Kaplan                                   Pervin Buldan                                      Ayla Akat

                       Şırnak                                                Iğdır                                               Batman

                 Murat Bozlak                                      Sırrı Sakık                                        Ahmet Türk

                       Adana                                                Muş                                                Mardin

                     Adil Kurt                                        Demir Çelik

                      Hakkâri                                               Muş

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                  Oktay Öztürk                                     Oktay Vural                                   Nevzat Korkmaz

                     Erzurum                                              İzmir                                                Isparta

              Mehmet Erdoğan                              Yusuf Halaçoğlu

                       Muğla                                              Kayseri

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

              Ali İhsan Köktürk                                 Turgut Dibek                                    Ali Özgündüz

                   Zonguldak                                         Kırklareli                                            İstanbul

                Refik Eryılmaz                                  İlhan Demiröz                                  Ali Rıza Öztürk

                       Hatay                                                Bursa                                               Mersin

                                                                            Kazım Kurt

                                                                             Eskişehir

BAŞKAN – Sayın Komisyon, aynı mahiyetteki üç önergeye katılıyor musunuz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?..

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Kurt, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

KAZIM KURT (Eskişehir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 278 sıra sayılı Kanun Tasarısı görüşülürken gelen farklı bir öneriyle ilgili esas gündem oluştu ve böyle olunca da Türkiye’de tüm insanlarımızın umutla beklediği bir yaklaşımın ne olduğu ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı şikâyetçi, Başbakan şikâyetçi, Adalet Bakanı şikâyetçi, AKP’li milletvekili arkadaşlarımızın tümü şikâyetçi. Özel yetkili mahkemeler kaldırılacak ve onun yerine demokratik açılımı sağlayan, özgürlükleri geliştiren bir yasa gelecek diye umut ederken, umudumuz tükendi ve gelinen noktada gördük ki, çok özel bir uygulama geldi. Özel yetkili mahkemelerde şu anda yargılanan sanıklar o özel mahkemede yargılanmaya devam edecek ama bundan sonra tüm sanıklar Terörle Mücadele Kanunu kapsamında ihtisas mahkemesi sıfatı verilecek olan ayrı bir mahkemede yargılanmaya devam edecek.

                           

Değişen, gelişen ve hukuk adına katkı sunan ne var diye baktığımız zaman hiçbir cümle, hiçbir kelime olmadığı çok net bir biçimde ortada ama esas garabet iki ayrı özel mahkeme uygulamasının devam edecek olmasıdır. Şu anda yargılananlar için bu mahkemeler devam ederken, bundan sonraki sanıklar için çok özel, ayrı bir ihtisas mahkemesi getirilecek.

Yargılama hizmetlerinin hızlandırılması ve etkinleştirilmesiyle ilgili yasa yapılırken böyle bir uygulamanın getirilmiş olması, şu anda daha önce koyduğumuz 100 küsur maddedeki iyi niyetli unsurların hiçbirisinin iyi niyetli olmadığını da ortaya koyuyor. Dolayısıyla Türkiye’de özel yetkili mahkemelerde yapılan yargılamaların gerçek anlamıyla bir bağımsız yargı önüne getirilmesini sağlayacak adımı atmanızı boşuna beklemişiz; bu, net bir biçimde ortaya çıktı.

Türkiye, Batı’yla yaptığı tüm sözleşmelerde taahhüt altına girdiği hâlde insan haklarına dayalı temel hak ve özgürlükleri koruyacak ve tüm Türkiye’deki insanlarımıza eşit muamele edecek bir uygulamayı ne zaman ve nasıl ortaya koyacaktır, bunu gerçekten merakla bekliyoruz, merakla izliyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bu düzenleme Türkiye’deki tartışmaları sona erdirmeyecek, Türkiye’de hukuk adına ve hukuksuzluk adına yapılan tüm olumsuzlukların devam etmesini sağlayacaktır ama bir tek, çok özel bir biçimde buraya eklenen MİT Müsteşarını garanti altına alan ikinci bir garanti getirilmiştir; bu da kimin, neden ve niçin korktuğunu, çekindiğini ortaya koymaktadır.

“Bu mahkemeler nereye doğru gidiyordu? Nereye doğru gidecek? Bundan sonra onun önünü nasıl keseriz?”i değerlendirmek, gerçekten Türk hukukçuları açısından uzun zaman tartışılacak bir noktadır.Hiçbir ülkede, hiçbir zaman, sadece belli sayıdaki kişiler için özel bir mahkeme olmaz ama ne yazık ki bugün o, özel bir mahkeme getiriliyor ve şu anda Türkiye’de uzun tutukluluktan şikâyet edilen, hak arama özgürlüklerini ortadan kaldırdığından şikâyet edilen mahkemeleri kaldırdığımızı hiç kimseye anlatamayız, hiç kimseye yutturamayız. Bunu söyleyerek Türkiye’de özel yetkili mahkemeleri kaldıran bakan, özel yetkili mahkemeleri kaldıran Meclis olarak tarihe geçmek varken, özel yetkili mahkemeleri devam ettiren ama insanlara da “kaldırdık” diye yutturmaya çalışan bir Meclis görüntüsü vermek, çok doğru bir mantık ve çok doğru bir yaklaşım değildir. Bu doğrultuda yeniden değerlendirmeleri yapmanızı ve yeniden, bu maddeleri tekrar gözden geçirerek okumanızı diliyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAZIM KURT (Devamla) – Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Vural…

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Anayasal sistemimiz kuvvetler ayrılığı prensibine göre tanzim edilmiş, devlet organlarında da bu prensip çerçevesinde yetki ve sorumluluklar verilmiştir.

Kuvvetler ayrılığı prensibini hayata geçiren, onu ayakta tutan da hukuk devleti ilkesidir. Meşruiyet içinde olunması gerekir.

Tam anlamıyla bir hukuk devletinden bahsedilmesi için de bağımsız ve tarafsız bir yargı şarttır.

Yargının siyasallaşması gibi iddialar, hukuk devleti görüntüsünü ortadan kaldırmaktadır.

Bu erozyonun farkında olan kamuoyu tepkileri ile bu olumsuz atmosferi ortadan kaldırmak için yargı reform paketleri birbiri ardına açılmakta ve böylece kamuoyu oyalanmaktadır.

Toplumda büyük beklentiler yaratan 3. yargı reformu paketinin de bu beklentileri karşılamaktan uzak olduğu görülmüştür.

Ana gerekçe yargının hızlandırılması ve biriken ağır iş yükünün azaltılmasının hedeflenmesidir.

Ancak bu hedefleri gerçekleştirmek üzere tasarının hiçbir somut öneri içermediği, 3. yargı reform paketinin de ölü doğmasına sebep olduğu görülmüştür.

Ne İcra ve İflas Kanunu'nda ne İdare Hukukunda ne Ceza ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda ve ne de diğer kanunlarda yapılan değişiklikler, yargının süratli, adil ve etkin gerçekleşmesine katkı veren değişiklikler olmayıp, insanlarımız mahkeme kapılarında yıllarca beklemeye devam edeceklerdir. Verilen yargı kararları ise adalet terazisinde tartıldığında, hep tartışmalı ve kamu vicdanında mahkûm edilen kararlar olacaktır.

On yıldır tek başına hükümet eden Adalet ve Kalkınma Partisi ülkedeki kronikleşmiş problemleri çözmek bir yana, kendisine millet tarafından verilen gücü hep istismar amacıyla kullanmıştır.

Bugün de Meclise getirdiği tasarı ile yıllardır kronikleşen problemi çözmek bir tarafa çözermiş, yaparmış gibi davranarak yine kamuoyunu oyalama yolu seçmiştir.

BAŞKAN – Bir sonraki önerge için Sayın Demir Çelik.

Buyurun efendim.

DEMİR ÇELİK (Muş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi şahsım ve partim adına saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, bir yargı reformunda beklenmesi gereken temel kıstas, onun özgürlükçü ve eşitlikçi olması, özgürlükleri çoğaltan, toplumun önündeki bir kısım engelleri, barikatları kaldıran nitelikte, özellikte olmasıdır. Sekiz aya yakın bir süredir ülkemiz ve ülkemiz halklarının gündemine taşınan yargı paketi beklentisiyle toplumun önemli bir kısmına verilmek istenen umuda rağmen geldiğimiz nokta bugün itibarıyla bir fiyaskodur. Bu anlamıyla sorunun daha da katmerleşerek kaosa ve krize doğru hızla evrildiğine dair… Yasama organı olarak bizler mevcut duruma, yaşanana müdahale edemezsek krizin siyasal boyutu derinliğine hepimizi beraberinde sürükleyeceği bir belirsizliğe doğru da götüreceğe benzer.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; doksan yıllık cumhuriyet tarihinin bizatihi kendisi, merkezî devletle kimlikler arası, merkezî devletle din ve inançlar arası, merkezî devletle çevre arası çelişkilerin ortaya çıkardığı krizler yumağıdır. Biz bu çelişkileri demokratik hukuk devleti normu ve normatifi çerçevesinde çözüme kavuşturamadığımızda yapmaya çalıştığımız her şeyin günü ve günceli kurtarmaktan öte bir anlamı ve içeriği olmayacaktır. Doksan yıldır kimlikleri özgürleştiremediğimizden; inançları, kültürleri, dinleri özgürleştiremediğimizden hep yasakçı ve güvenlikçi anlayışla soruna yaklaşıp baskılamaya çalıştığımızdan kaynaklı doksan yılda dört Anayasa değişikliğine gitmiş, on binlerce kanun ve yasa yapımı sürecine bizatihi şahitlik yapmış bu Meclis. Yetinmemişiz, kanun hükmünde kararnamelerle, istiklal mahkemeleriyle, sıkıyönetim mahkemeleriyle, devlet güvenlik mahkemeleriyle, özel yetkili mahkemelerle toplumun bir kısmını düşmanlaştırarak, düşman algısına tabi tutarak, ötekileştirip baskılamaya çalışarak hizaya getirmeye çalışmışız. Yetinmemişiz, irade kırmaya, tasfiye etmeye, teslim almaya çalışmışız. Ama “Hâl yoluna koyduğumuz, çözebildiğimiz bir sorun var mıdır?” diye soracak olursanız, bugün tartıştığımız 3’üncü yargı paketinin kendisinden de, özel yetkili mahkemelere yaklaşımdan da anlaşılması gereken odur ki, sorunu çözmek yerine daha da kangrenleştirerek toplumun önemli dinamiklerini hiçleştiren, onların iradesini kıran, onları yeniden var olan çözümsüzlük politikalarına mahkûm kılmaya çalışan bir kısım adımlardır.

Bu açıdan, Kürt sorununun can alıcı olmaya başladığı, otuz yılı aşkın bir süredir canı ve malı götürdüğü, ülkenin özgürleşmesinin önünde ciddi sorunların yaşandığı günümüz Türkiye’sinde olması gereken, sadece ve sadece özgürlükçü, eşitlikçi bir anayasadır; o anayasayla çelişmeyen, çatışmayan, uyum içerisinde olan yasalardır. Bu yasaları çıkarmak da bizim görevimizdir ama görünen o ki, biz bunları yapmak yerine, görev edinmek yerine yine insanların meşru ve demokratik haklarını gasbeden, öteleyen, bu talepleri karşılamak yerine onları bir kısım askerî, siyasi operasyonlarla halletmeye çalışıyoruz; yetinmiyoruz, yargıyı ve hukuku devreye sokarak da baskılamaya çalışıyoruz. Hâlbuki hukuk devleti, her şeyden önce idarenin, yönetimin ve yürütmenin denetimini, insan hak ve özgürlüklerine dayalı bir denetimi öngörmek durumundadır ama bunlardan uzak bir anlayış olsa olsa otoriterizmdir. Bu da cumhuriyetin karakteriyle örtüşen bir şeydir, çözümsüzlüğün çözüme evrilebilmesi için de tekçi, katı merkeziyetçi otoriter cumhuriyetten demokratik cumhuriyete  yol açan yasaları ertelemeden gündeme taşımaktır diyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Çelik,  teşekkür ederim.

Aynı mahiyetteki üç önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

69’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

70’inci madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 70’inci maddesinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                 Hasip Kaplan                                   Pervin Buldan                                      Ayla Akat

                       Şırnak                                                Iğdır                                               Batman

                 Murat Bozlak                                      Sırrı Sakık                                                

                       Adana                                                Muş

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                  Oktay Öztürk                                     Oktay Vural                                   Nevzat Korkmaz

                     Erzurum                                              İzmir                                                Isparta

               Yusuf Halaçoğlu                              Mehmet Erdoğan

                      Kayseri                                              Muğla

Diğer önerge sahipleri:

              Ali İhsan Köktürk                                 Turgut Dibek                                    Ali Özgündüz

                   Zonguldak                                         Kırklareli                                            İstanbul

                Refik Eryılmaz                                  İlhan Demiröz                                  Ali Rıza Öztürk

                       Hatay                                                Bursa                                               Mersin

BAŞKAN – Sayın Komisyon, aynı mahiyetteki üç önergeye katılıyor musunuz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) - Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılmıyoruz Değerli Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Kart, buyurun efendim. (CHP sıralarından  alkışlar)

ATİLLA KART (Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tarafımızdan verilen önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin bazı gerçeklerini doğrudan dile getirmenin, doğrudan ifade etmenin tam da zamanı olduğu düşüncesindeyiz. Bu değerlendirmeleri olabildiğince açık bir şekilde yapmak, bunlarla yüz yüze gelmek, bunları sorgulamak cesaretini ve sorumluluğunu gösterme zamanımızın bir kez daha geldiğini ifade etmek gereğini duyuyoruz.

Bakın, değerli milletvekilleri, Türkiye, ekonomi politikalarıyla, yargı ve kolluk yapılanmasıyla, istihbari yapılanmasıyla bağımlı hâle gelen bir ülke konumundadır; kendi özgür iradesini kullanmayan, kullanamayan bir ülke konumundadır. Bu gerçeği görmemiz gerekiyor.

Bu fotoğraf ve bu gerçek beraberinde neyi getiriyor? Toplumda nefreti getiriyor, ayrışmayı getiriyor, toplumsal tehlikeyi ve bir kısır döngüyü yaratıyor. Olay sadece, bence, iktidar ve cemaat kavgasından ibaret değildir; bunu da aşan boyutları vardır, bunu görmemiz gerekiyor. Daha ötesi var; iktidar ve cemaati de kullanan, kuşatan, hepimizi kuşatan -hepimizi ama- Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm yurttaşlarını kuşatan, teslim almak isteyen büyük oyunu görmemiz gerekiyor değerli milletvekilleri.

Bakın, bunları biraz somut örneklerle anlatayım. Bunları 2005-2006’dan bu yana aslında Cumhuriyet Halk Partisi olarak anlatıyoruz ama bir kez daha anlatmamız gerekiyor. Türkiye'de 2005-2006’lı yıllardan bu yana, yargı-istihbarat-emniyet üçgeninde, legal ve illegal unsurlar, dinamikler hep birlikte görev yapmaktadır. Türkiye, bu dönemde sömürgeleştirilen ve bölgede uydu hâline getirilen bir ülke hâline gelmiştir ve maalesef, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın taşeron Bakan konumuna geldiği bir ülke hâline gelmiştir.

Beş altı yıldan bu yana, Türkiye'nin sömürgeleştirilmesi sürecini kronolojik ve maddi bulgularıyla anlatıyoruz. Bu çerçevede şunları sorduk, Adalet Bakanına şunları sorduk:  “Sayın Bakan, 2-3 Aralık 2010 tarihinde yirmi dört saatliğine Amerika’ya gidip gelme ihtiyacını neden duydun?” Bunun cevabını ver, bunu soruyoruz. Aslında bunun cevabı, olayların gelişimiyle, son derece açık. Hâkim ve Savcı Değişim Programı’nın yeni dinamiklerini konuşmak üzere gidip geliyoruz. Hâkim ve Savcı Değişim Programı’nda neyi konuşuyoruz? Duruşma öncesi kolluğun faaliyetleri nasıl olmalıdır, bunları konuşuyoruz. Bunun anlamı yargınızı, kolluğunuzu birilerine teslim etmek değil midir değerli milletvekilleri? Bunu, Türkiye Silivri’de yaşıyor, bunu KCK olaylarında yaşıyor, bunu bütün kritik konularda yaşıyor.

Bakın, bu çerçevede neyi soruyoruz? “Türkiye ekonomik olarak bağımlı hâle gelmiştir.” derken, Suudi Arabistan ve Katar’dan gelen 10 milyar dolarların kaynağını neden açıklamıyorsunuz? Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı bütün kritik aşamalarda, Uzak Doğu gezilerini yarıda kesmek pahasına neden öncelikle Suudi Arabistan’ı ve Katar’ı ziyaret ediyorlar? Bunlar önemli konular değil mi değerli milletvekilleri? Bu konulardaki önergelere neden cevap verilmiyor? Bunları sorgulamak gereğini duymuyor musunuz? Bunları sorgulamayacak mısınız? Bunları çocuklarımızın geleceği adına, hepimizin geleceği adına sorgulamak, sormak gerekmiyor mu değerli milletvekilleri?

Bakın, Türkiye’de Anayasa Mahkemesi başkanları ve emniyet örgütleri, emniyet birimleri yabancı büyükelçiliklere girip kritik dava dosyaları hakkında ve ana muhalefet partisi hakkında brifing verebiliyor değerli arkadaşlarım. Bu fotoğrafı görmeniz gerekiyor. Onun için, biz diyoruz ki: Sayın Başbakan, “Gelin beni de alın.” diye kükreyen Sayın Başbakan, maalesef birilerine teslim olmuştur. Bu sadece cemaat değildir. Bu büyük fotoğrafı görün değerli milletvekilleri. Bu hepimizi rahatsız ediyor, bu hepimizi kaygılandırıyor. Onun için diyoruz ki biz: Siz teslim olabilirsiniz ancak biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiye adına, Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm yurttaşları adına müstevlilere karşı mücadelemizi sürdüreceğiz ve teslim olmayacağız değerli milletvekilleri.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Bir sonraki önerge…

Sayın Vural?

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Anayasal sistemimiz, kuvvetler ayrılığı prensibine göre tanzim edilmiş, devlet organlarında da bu prensip çerçevesinde yetki ve sorumluluklar verilmiştir.

Kuvvetler ayrılığı prensibini hayata geçiren, onu ayakta tutan da hukuk devleti ilkesidir. Meşruiyet içinde olunması gerekir.

Tam anlamıyla bir hukuk devletinden bahsedilmesi için de bağımsız ve tarafsız bir yargı şarttır.

Yargının siyasallaşması gibi iddialar, hukuk devleti görüntüsünü ortadan kaldırmaktadır.

Bu erozyonun farkında olan, kamuoyu tepkileri ile bu olumsuz atmosferi ortadan kaldırmak için yargı reform paketleri birbiri ardına açılmakta ve böylece kamuoyu oyalanmaktadır.

Toplumda büyük beklentiler yaratan 3. yargı reformu paketinin de bu beklentileri karşılamaktan uzak olduğu görülmüştür.

Ana gerekçe yargının hızlandırılması ve biriken ağır iş yükünün azaltılmasının hedeflenmesidir.

Ancak bu hedefleri gerçekleştirmek üzere tasarının hiçbir somut öneri içermediği, 3. yargı reform paketinin de ölü doğmasına sebep olduğu görülmüştür.

Ne İcra ve İflas Kanunu’nda ne İdare Kanunu’nda ne Ceza ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda ve ne de diğer kanunlarda yapılan değişiklikler, yargının süratli, adil ve etkin gerçekleşmesine katkı veren değişiklikler olmayıp, insanlarımız mahkeme kapılarında yıllarca beklemeye devam edeceklerdir. Verilen yargı kararları ise adalet terazisinde tartıldığında, hep tartışmalı ve kamu vicdanında mahkûm edilen kararlar olacaktır.

On yıldır tek başına hükûmet eden Adalet ve Kalkınma Partisi ülkedeki kronikleşmiş problemleri çözmek bir yana, kendisine millet tarafından verilen gücü hep istismar amacıyla kullanmıştır.

Bugün de Meclise getirdiği tasarı ile yıllardır kronikleşen problemi çözmek bir tarafa çözermiş, yaparmış gibi davranarak yine kamuoyunu oyalama yolu seçmiştir.

BAŞKAN – Sayın Kaplan, diğer önerge için kim konuşacak efendim?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Ben efendim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;  gerçekten, tek kelimeyle “Özel güvenlik mahkemelerini kaldıracağız.” dediniz, dağ fare doğurdu. Üstelik yetmedi, daha beter hükümleri de eklediniz. Yani 74’üncü maddeye vereceğiniz önergeye baktığımız zaman, hakikaten insanlarla bu kadar rahat dalga geçip, bu kadar rahat oyunu alabilmenin ustalığını nasıl gösteriyorsunuz diye insan hayret ediyor. Yani nasıl beceriyorsunuz bunu, gerçekten şaşırıyorum. Çünkü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6’ncı maddesine aykırı. Tarafsız, bağımsız mahkeme değil.

Yine, istiklal mahkemeleri, sıkıyönetim ve DGM’lerden bir adım daha öteye geçiyorsunuz. Ne yapıyorsunuz? Bu mahkeme yetkilerini ağır cezalara değil, bölge mahkemelerine gönderiyorsunuz. Ama bir ayıp yapmışsınız. O ayıbı söyleyeyim. Mahkemenin nakli konusunda da hüküm koymuşsunuz. Ya devletin özel güvenlik mahkemesi isminde. Onun güvenliği yoksa, gözünüzü seveyim, nereye gidip güvenlik sağlayacak?

Onu bırakın, avukat yasağını yirmi dört saate kadar çıkarıyorsunuz. Onu bırakın, gözaltı süresini uzatıyorsunuz yirmi dört saatten kırk sekiz saate. Savaşa mı gidiyorsunuz, derdiniz ne sizin?

Bakın, özel yetkili mahkemelerin isim babası, markası, patenti AK PARTİ’ye aittir. İsminiz de “adalet.” Eğer isminizdeki adalet kavramıyla bu mahkemeleri açıklarsanız, bu ülkede adaletten ne çektiğini vatandaş bilir.

Yeni doğacak mahkemeniz hayırlı olsun. Güvenlik yetkili mahkemesi kuruyorsunuz. ÖYM yerine GYM. Siz bunu satabilirsiniz. Güzel yetkili mahkeme diye satabilirsiniz. 3 tane seçim var önümüzde. ÖYM yerine güvenlik yetkili mahkeme. Bu güvenlik politikalarının yanlış ve şaşı bakış açısıdır.

Bakın, çok samimi söylüyorum. Niye? Şimdi düşünsenize, bu kapsama aldığınız suçlarda devlet sırlarıyla ilgili bölümü kendinize yontmuşsunuz. Sanki orada korunmayı gerektiren bir durum var, onu almışsınız kapsama. Bırakın onu, hani olabilir, genelkurmay başkanları Yüce Divanda yargılanır ama özel yetkili mahkemeler bunu dinlemiyor. Buna bir ufak rötuş çekiyorsunuz.

Şimdi, iddia ve savunmanın silahlarının eşitliği, adil yargılamanın temelidir. Gizli polis, gizli soruşturma, gizli tanık, gizlilik kararının üstüne avukat görüş yasağını koyuyorsunuz. Avukatsız yargılama getireceksiniz. Bu çağdaş engizisyon mahkemelerinin adıdır. Bu çağdaş engizisyon mahkemelerinin içinde maddelerini de saymışsınız. Kapsamını genişletmişsiniz ve adına “ihtisas mahkemesi” demişsiniz. Bunun adı ihtisas mahkemesi değil, testere mahkemeleridir, adaleti doğrayan mahkemelerdir. İnsanları özgürlüğünden yoksun bırakan, siyasi düşünceleri nedeniyle tutukladığınız, tutsak ettiğiniz, size muhalif olan herkese karşı bunu testere gibi kullandığınız mahkemelere dönüyor. Bunun neresi ihtisas mahkemesi? Üç tane madde var. İhtisas mahkemesi mi olur devletin güvenliğine karşı işlenen suçlar? Ama bu önergenizde onu da genişletiyorsunuz. Diyorsunuz ki: “Yasak bölgeler.” Ya Şırnak’ta asker istediği yere bir tabela koyuyor, diyor ki: “Burası yasak bölgedir.” O yasak bölgede iki tane keçisi yakalanan çobanı getirip yargılayacaksınız. O kadar sınır ve kapsam genişletiyorsunuz. Hakikaten, sizin vicdanınız ve adaletiniz… Partinizin adındaki adaletinizi de anlamakta zorluk çekiyorum.

Tutuklama süresini bu mahkemelerde 2 katına çıkarıyorsunuz. Allah’tan korkun, ceza adaletinde geriye dönüş var mı? Haksız yere tutukladığınız bir vatandaşın, üç yıldan fazla tutuklu olanların, tutuklu milletvekillerinin, seçilmişlerin, yarın beraat ettiği zaman ceza adaletinde geriye dönüşünü sağlayıp özgürlüğünü iade edebilirsiniz misiniz? Çocuklarından, ailesinden, çevresinden, işinden kopuşunun telafisini sağlayabilir misiniz? Niye hâlâ 2 katına çıkarıyorsunuz tutukluluk süresini? Yani bu devlet güvenlik mahkemeleri yerine kurulan özel güvenlik mahkemeleri daha sıhhatli, daha adil çalışması gerekmiyor mu? Zamanında çalışması gerekmiyor mu? Ne demek tutukluluğun 2 katına çıkarılması? Bu sizin ayıbınız olacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Devamla) – Bu sizi çok çok zorlayacak. Çok açık söylüyoruz. Bunun üzerinde konuşmaya devam edeceğiz. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaplan.

Sayın milletvekilleri, aynı mahiyetteki üç önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler kabul edilmemiştir. 

70’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 

Birleşime bir saat ara veriyorum.                 

                                                                                                   Kapanma Saati: 19.15

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 20.15

BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM

KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 129’uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

278 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon yerinde.

Hükûmet yerinde.

71’inci madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı kanun tasarısının 71. Maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Madde 71-a) 24/2/1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununun 37 nci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.

“c) Başkanlık iç denetçiliğine 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunundaki atama şartlarına tabi olmaksızın hâkimlik ve savcılık mesleğinde fiilen en az 8 yıl görev yapmış ve üstün başarısı ile iç denetim hizmetlerinde yararlı olacağı anlaşılmış bulunanlar arasından, muvafakatları alınarak, Müsteşarın teklifi üzerine Bakan tarafından atama yapılır. Bu şekilde atananlar İç Denetim Koordinasyon Kurulu tarafından en az iki aylık eğitime tabi tutulur ve eğitim sonunda bunlara kendi idarelerinde geçerli kamu iç denetçi sertifikası verilir.

                 İlhan Cihaner                                  Ali Rıza Öztürk                                     İdris Yıldız

                      Denizli                                              Mersin                                                Ordu

                   Kazım Kurt                                    Hüseyin Aygün

                    Eskişehir                                            Tunceli

BAŞKAN – Bundan sonraki iki önerge aynı mahiyettedir.

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı yasa tasarı ve tekliflerinin 71. maddesinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                 Hasip Kaplan                                   Pervin Buldan                                      Ayla Akat

                       Şırnak                                                Iğdır                                               Batman

                    Erol Dora                                       Murat Bozlak                                      Sırrı Sakık

                      Mardin                                              Adana                                                 Muş

                     Adil Kurt                                        Demir Çelik                                   Sebahat Tuncel

                      Hakkâri                                               Muş                                                İstanbul

                   Ahmet Türk                                     İbrahim Binici

                      Mardin                                            Şanlıurfa

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                  Oktay Öztürk                                     Oktay Vural                                   Nevzat Korkmaz

                     Erzurum                                              İzmir                                                Isparta

               Yusuf Halaçoğlu                              Mehmet Erdoğan

                      Kayseri                                              Muğla

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki iki önergenin üzerindeki görüşünüzü almak istiyorum Sayın Komisyon Başkanı.

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Değerli Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

S. NEVZAT KOKRMAZ (Isparta) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Anayasal sistemimiz kuvvetler ayrılığı prensibine göre tanzim edilmiş, devlet organlarına da bu prensip çerçevesinde yetki ve sorumluluklar verilmiştir.

Kuvvetler ayrılığı prensibini hayata geçiren, onu ayakta tutan da hukuk devleti ilkesidir. Meşruiyet içinde olunması gerekir.

Tam anlamıyla bir hukuk devletinden bahsedilmesi için de bağımsız ve tarafsız bir yargı şarttır.

Yargının siyasallaşması gibi iddialar, hukuk devleti görüntüsünü ortadan kaldırmaktadır.

Bu erozyonun farkında olan kamuoyu tepkileri ile bu olumsuz atmosferi ortadan kaldırmak için yargı reform paketleri birbiri ardına açılmakta ve böylece kamuoyu oyalanmaktadır.

Toplumda büyük beklentiler yaratan 3. yargı reformu paketinin de bu beklentileri karşılamaktan uzak olduğu görülmüştür.

Ana gerekçe, yargının hızlandırılması ve biriken ağır iş yükünün azaltılmasının hedeflenmesidir.

Ancak bu hedefleri gerçekleştirmek üzere tasarının hiçbir somut öneri içermediği, 3. yargı reform paketinin de ölü doğmasına sebep olduğu görülmüştür.

Ne İcra ve İflas Kanunu'nda ne İdare Hukukunda ne Ceza ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda ve ne de diğer kanunlarda yapılan değişiklikler, yargının süratli, adil ve etkin gerçekleşmesine katkı veren değişiklikler olmayıp, insanlarımız mahkeme kapılarında yıllarca beklemeye devam edeceklerdir. Verilen yargı kararları ise adalet terazisinde tartıldığında, hep tartışmalı ve kamu vicdanında mahkûm edilen kararlar olacaktır.

On yıldır tek başına hükûmet eden Adalet ve Kalkınma Partisi ülkedeki kronikleşmiş problemleri çözmek bir yana, kendisine millet tarafından verilen gücü hep istismar amacıyla kullanmıştır.

Bugün de Meclise getirdiği tasarı ile yıllardır kronikleşen problemi çözmek bir tarafa, çözermiş, yaparmış gibi davranarak yine kamuoyunu oyalama yolu seçmiştir.

BAŞKAN – Sayın Akat…

AYLA AKAT (Batman) – Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

3. Yargı paketinde Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması amaçlandığı açıklanmışken, yeni bir düzenleme ile ihtisas mahkemesi adı altıda devamı sağlanmaktadır.

Hükûmet olağanüstü yargının sürdürülmesinden yana karar almıştır. AİHS’ne, BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesine ve Anayasa 36 ve 90 ncı maddeye aykırıdır.

Söz konusu kanun maddesi temel kanun hükümlerine ve içtüzük 91 nci maddeye aykırı olduğundan çıkarılmalıdır.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, aynı mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı kanun tasarısının 71. Maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Madde 71-a) 24/2/1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununun 37 nci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.

“c) Başkanlık iç denetçiliğine 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunundaki atama şartlarına tabi olmaksızın hâkimlik ve savcılık mesleğinde fiilen en az 8 yıl görev yapmış ve üstün başarısıyla iç denetim hizmetlerinde yararlı olacağı anlaşılmış bulunanlar arasından, muvafakatları alınarak, Müsteşarın teklifi üzerine Bakan tarafından atama yapılır. Bu şekilde atananlar İç Denetim Koordinasyon Kurulu tarafından en az iki aylık eğitime tabi tutulur ve eğitim sonunda bunlara kendi idarelerinde geçerli kamu iç denetçi sertifikası verilir.

İlhan Cihaner (Denizli) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz önergeye?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Cihaner. (CHP sıralarından alkışlar)

İLHAN CİHANER (Denizli) – Herkesi saygıyla selamlıyorum.

Aslında bu maddeyle ilgili bizim asıl değişiklik önergemiz, hâkim ve savcıların yaşadıkları çok yoğun, ağır çalışma koşullarıyla uyumlu olarak fiilî hizmet süresi zammı ve maaşlarına yapılacak bir iyileştirmeyle ilgiliydi ancak tüzük gereği yeni bir madde ihdası olarak getirilmesi… Aynı fikirde olmamakla birlikte, Divandan öyle bir uyarı gelince onu ayrı bir madde ihdası hâlinde getireceğiz ama ona rağmen gene hâkim ve savcıların çalışma koşullarıyla ilgili bir şeyler söylemek istiyorum.

Hâkimler ve cumhuriyet savcıları, belki de dünyada hiçbir ülkede görülmediği bir şekilde ağır çalışma koşulları altında yaşıyorlar ve diğer fiilî hizmet zammı alan meslek gruplarıyla mukayese edildiği zaman belki de en fazla bu tarz bir olanağı hak eden meslek grubuna aitler. Meslekten kaynaklanan streslerden, hastalıklardan tutun, gecesi, gündüzü, hafta sonu bile çalışmayı zorunlu kılan bir iş yükü altında gerçekten eziliyorlar ve bunun karşılığını aldıkları söylenemez. 2006 yılında yapılan maaş zammı da erimiş ve o dönemki kazanımlarını kaybetmiş durumdalar. O nedenle böyle bir önerge vermiştik fakat bahsettiğim gerekçelerle bunu ayrı bir madde ihdası olarak getiriyoruz.

Ben, tekrar, bu özel yetkili mahkemeler meselesine dönmek istiyorum. Yasada -bu şekilde eğer yasalaşırsa önerge- ayrı bir karmaşa çıkaracak husus da savcılıkların ellerinde şu anda bulunan soruşturmalar. Bununla ilgili detaylı bir bilgi yok. Hâlen, ucu açık, devam eden onlarca soruşturma var. Davaları açılmış fakat elde tutulan soruşturmalar var. Bu soruşturmaların ne şekilde sonlandırılacağı, hangi mahkemeye dava açılacağı belli değil. Bunun yaratacağı karmaşa, bunun yaratacağı yetki görev karmaşası, bu soruşturmaların belki de on yıllarca sürecek bir belirsizliğe mahkûm olmaları sonucunu doğuracak. Dolayısıyla, böyle bir sakınca da taşımakta.

Şimdi, medyada dünden beri yaratılan hava, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması. Özel yetkili mahkemeler sadece isimden ya da tabeladan ibaret değil. Özel yetkili mahkemeler, DGM’lerden, sıkıyönetim mahkemelerinden miras aldıkları bir zihniyet taşıyorlar. Bu zihniyeti yeniden yeniden üreten de başta Terörle Mücadele Kanunu olmak üzere antidemokratik hükümler. Bu zihniyeti ortadan kaldıracak, özel yetkili mahkemelerin bu yaklaşımını ortadan kaldıracak düzenlemeler yapmak yerine, Terörle Mücadele Yasası’nı külliyen kaldırmak yerine, CMK’nın içerisindeki hükümleri oraya aktarmak özel yetkili mahkemelerin kaldırılması değil, çok daha güçlü ve antidemokratik bir şekilde yeniden kurulması anlamına gelecektir. Tek bir değişiklik yok, tek bir demokratikleşme yok. Hatta daha sonra önerge hazırlandığını biliyoruz, CMK 188’inci maddede, avukatsız karar verme olanağı getiren maddeyle birlikte değerlendirirsek, gene savunmaya, dosyanın hacmine göre yeterli süre verilmesine dair hükmün kaldırıldığını göz önünde bulundurursak, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması bir yana, yeni yeni özel yetkili mahkemelerin çok daha antidemokratik bir şekilde kurulacağı açık. Bu düzenlemeyle yapılacak iş, belki de hoşunuza gitmeyen hâkim, savcıların ayıklanması olacaktır ama özel yetkili mahkemeler DGM’den aldıkları yargılama kültürünü devam ettirecektir. Dolayısıyla eğer yargı bağımsızlığı istiyorsak, özel yetkili mahkemelerin yarattığı hak ihlallerinin ortadan kaldırılmasını istiyorsak çok basittir bunun çözümü; Terörle Mücadele Yasası’nın ve özel yetkili mahkemelerin kurulumuna dayanak teşkil eden üç maddenin kaldırılması olacaktır. Yapılan düzenleme kesinlikle özel yetkili mahkemelerin kaldırılması değil, çok daha antidemokratik bir şekilde yeniden kurulması anlamına gelmektedir.

Teşekkür ediyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Cihaner.

 

III - YOKLAMA

 

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama istiyorsunuz.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Cihaner, Sayın Tezcan, Sayın Özkoç, Sayın Tanrıkulu, Sayın Tanal, Sayın Yılmaz, Sayın Köktürk, Sayın Acar, Sayın Moroğlu, Sayın Aydın, Sayın Koç, Sayın Loğoğlu, Sayın Aldan, Sayın Köse, Sayın Oyan, Sayın Ekşi, Sayın Korutürk, Sayın Türmen.

Sayın milletvekilleri, elektronik cihazla yoklama yapacağız.

 

Yoklama işlemini başlatıyorum.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 20.29

 

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 20.36

BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM

KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 129’uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

 

III - Y O K L A M A

 

BAŞKAN – 278 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 71’inci maddesi üzerinde verilen Denizli Milletvekili İlhan Cihaner ve arkadaşlarının önergesinin oylamasından önce yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yeniden elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

 

III - Y O K L A M A

 

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Madde üzerindeki oylamada yoklama istiyorsunuz.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Öztürk, Sayın Tezcan, Sayın Özkoç, Sayın Tanrıkulu, Sayın Tanal, Sayın Sarıbaş, Sayın Türeli, Sayın Yüceer, Sayın Sarı, Sayın Moroğlu, Sayın Köktürk, Sayın Yılmaz, Sayın Cihaner, Sayın Batum, Sayın Aydın, Sayın Koç, Sayın Erdoğdu, Sayın Türmen, Sayın Korutürk, Sayın Ekşi.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

BAŞKAN – 71’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, yeni geçici madde ihdasına dair bir önerge vardır.

Malumları olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun, Komisyon metninde bulunmayan, ancak tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve Komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı İç Tüzük’ün 87’nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür.

İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre, yeni bir madde olarak görüşülmesine komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde görüşme açılır ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir.

Bu nedenle önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 14 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.

Şimdi, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı Kanun Tasarısının 71 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                 İlhan Cihaner                               M. Akif Hamzaçebi                               Bülent Tezcan

                      Denizli                                             İstanbul                                              Aydın

                 Turgut Dibek                                   Mahmut Tanal

                    Kırklareli                                           İstanbul

 

MADDE 72- 2802 sayılı Kanunun 106 ncı maddesinin 1 inci fıkrasındaki “% 10” ibaresi “% 60” olarak değiştirilmiştir.

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.

72’nci madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 72. maddesi ile eklenen 3402 sayılı Kadastro Kanununun 33/A maddesinin başlığının “Kadastro Mahkemelerinin yargı çevresinin değiştirilmesi” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

              Sezgin Tanrıkulu                                 Turgut Dibek                                    Bülent Tezcan

                     İstanbul                                           Kırklareli                                             Aydın

              Ali İhsan Köktürk                                 Engin Özkoç

                   Zonguldak                                          Sakarya

BAŞKAN – Diğer iki önerge aynı mahiyettedir. Dolayısıyla, ayrı ayrı okutup, birlikte oylamaya sunacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı yasa tasarısının (72.) maddesinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                 Hasip Kaplan                                   Pervin Buldan                                      Ayla Akat

                       Şırnak                                                Iğdır                                               Batman

                    Erol Dora                                       Murat Bozlak                                      Sırrı Sakık

                      Mardin                                              Adana                                                 Muş

                     Adil Kurt                                         Ahmet Türk                                     İbrahim Binici

                      Hakkâri                                             Mardin                                            Şanlıurfa

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                  Oktay Öztürk                                     Oktay Vural                                   Nevzat Korkmaz

                     Erzurum                                              İzmir                                                Isparta

              Mehmet Erdoğan                              Yusuf Halaçoğlu

                       Muğla                                              Kayseri

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki son iki önergeye katılıyor musunuz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılamıyoruz efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

Gerekçe:

Anayasal sistemimiz kuvvetler ayrılığı prensibine göre tanzim edilmiş, devlet organların da bu prensip çerçevesinde yetki ve sorumluluklar verilmiştir.

Kuvvetler ayrılığı prensibini hayata geçiren, onu ayakta tutan da hukuk devleti ilkesidir. Meşruiyet içinde olunması gerekir.

Tam anlamıyla bir hukuk devletinden bahsedilmesi için de bağımsız ve tarafsız bir yargı şarttır.

Yargının siyasallaşması gibi iddialar, hukuk devleti görüntüsünü ortadan kaldırmaktadır.

Bu erozyonun farkında olan kamuoyu tepkileri ile bu olumsuz atmosferi ortadan kaldırmak için yargı reform paketleri birbiri ardına açılmakta ve böylece kamuoyu oyalanmaktadır.

Toplumda büyük beklentiler yaratan 3. yargı reformu paketinin de bu beklentileri karşılamaktan uzak olduğu görülmüştür.

Ana gerekçe yargının hızlandırılması ve biriken ağır iş yükünün azaltılmasının hedeflenmesidir.

Ancak bu hedefleri gerçekleştirmek üzere tasarının hiçbir somut öneri içermediği, 3. yargı reform paketinin de ölü doğmasına sebep olduğu görülmüştür.

Ne İcra ve İflas Kanunu'nda ne İdare Hukukunda ne Ceza ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda ve ne de diğer kanunlarda yapılan değişiklikler, yargının süratli, adil ve etkin gerçekleşmesine katkı veren değişiklikler olmayıp, insanlarımız mahkeme kapılarında yıllarca beklemeye devam edeceklerdir. Verilen yargı kararları ise adalet terazisinde tartıldığında, hep tartışmalı ve kamu vicdanında mahkûm edilen kararlar olacaktır.

On yıldır tek başına hükümet eden Adalet ve Kalkınma Partisi ülkedeki kronikleşmiş problemleri çözmek bir yana, kendisine millet tarafından verilen gücü hep istismar amacıyla kullanmıştır.

Bugün de Meclise getirdiği tasarı ile yıllardır kronikleşen problemi çözmek bir tarafa, çözermiş, yaparmış gibi davranarak yine kamuoyunu oyalama yolu seçmiştir.

BAŞKAN – Sayın Kurt, buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)

ADİL KURT (Hakkâri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, dün, kuliste muhtelif sohbetler oluyordu. Bu sohbetlerden bir tanesi, daha çok ağırlıklı olarak sohbetin konusu, 74’üncü maddeydi; herkes merak ediyordu. Sonra bize gelen duyumlar da oldu. İktidar partisi milletvekilleri çoğunlukla “BDP’liler niye burada? Bir pazarlık mı var?” diye konuşuyorlardı ama biz, dün hep kulislerde de sohbet edilirken, konuşulurken muhalefet partisinden arkadaşlara hep şunu söyledik: “Merak etmeyin, özel yetkili mahkemeler kalkmaz.” Biz bu devletin aklını ezberledik. Bu devlet, biz Kürtleri mahkemesiz, özel yetkili mahkemelerden mahrum bırakmaz. Biz bu mantığı biliyoruz. Ta 1920’den bugüne kadar, bu mantık bu şekilde işledi. Ne zaman “Bir iyileştirme yapılacak.” dendiyse daha vahimi geldi yani gelen gideni sürekli arattı. O nedenle -samimi duygularımızı ifade edeyim- biz dün şunu söylüyorduk: “Keşke ‘değişiklik’ adı altında bir tasarı gelmese de hiç olmazsa mevcut olan kalsa, gelen daha beter, gelen ya da getirilmek istenen, bir öncekinden çok daha beter.”

İstiklal mahkemesinde 54 bin Kürt yargılandı. Bunlardan 43 bini sürgün ve hapis cezalarına çarptırıldı, 1.024 kişi idam edildi. Devamında gelen mahkemelerin tamamı, kurulan özel yetkili mahkemelerin tamamı aynı şeyleri yaptı. 2004 yılında kurulan özel yetkili mahkeme, yerine ikame edildiği DGM’leri arattı.

Şimdi sıkıntı noktası şu: Duyumdur tabii yani daha bize yansıtılan bir şey yok ama bu özel yetkili mahkemeler 3 sayın bakan hakkında da fezleke hazırlama girişiminde bulundular, o nedenle, ucu iktidara dokununca şimdi iktidar kendi tarafını bu yargılamanın dışında tutuyor.

Ama benim burada merak ettiğim bir konu var: Sayın Başbakan sık sık vurgular, gittiği her yerde söyler: “Benim şu sayıda, şu kadar sayıda Kürt milletvekili arkadaşım var. Kürt kökenli milletvekili arkadaşım var.”  Şimdi, biliyoruz, “Bu özel yetkili mahkemelerle ilgili madde ihdası yapılacak.” dendiği günden bu yana, kulisin sol tarafında çok yoğun gelgitler var, görüşmeler var, kazan kaynıyor bu tarafta biliyoruz. Ama merak ediyorum, ataları Zilan’da, Koçgiri’de, Dersim’de, Sivas kampında sürgün edilmiş, idam edilmiş, ki içlerinde şu anda AKP sıralarında oturan milletvekili arkadaşlarımız var, onların torunları. Ya, bu kazan bu kadar kaynarken kendi bölgenizin, kendi insanlarınızın, kendi vekili olduğunuz kentlerin ihtiyaçlarını bir nebze de olsa dillendirme gibi bir sorumluluğunuz yok mu? Siz, buraya sadece Hükûmetin, iktidar partisinin önünüze koyduğu, bu tarz ucube uygulamalara “evet” demek için mi milletvekili seçildiniz? Bunun için mi milletvekili seçildiniz? Bu vahşet uygulamalara, bu ucube uygulamalara, bu insanlıkla bağdaşmayan uygulamalara burada sadece el kaldırmak için mi milletvekili oldunuz? Nerenin milletvekiliniz siz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Ey Kürt milletvekilleri, ey AKP’li Kürt milletvekilleri, Kürt kökenli milletvekilleri; siz buraya Hükûmetin, devletin Kürtlere karşı zorba politikalarına “evet” demek için mi milletvekili oldunuz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Kusura bakmayın, kusura bakmayın bu laflar size hafif geliyor. Böyle devam ederseniz siz yakıştırmayı hak etmiş olursunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADİL KURT (Devamla) - İhale peşinde koşmakla halkın menfaatlerini savunmak aynı şeyler olmaz, bunu şey edersiniz. Buraya çıkarsınız, doğruları söylersiniz.

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Haddini bil! Haddini bil!

ADİL KURT (Devamla) – Haddini bilmeyen sensin! Haddimi biliyorum.

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Bilmiyorsun!

ADİL KURT (Devamla) – Haddimi çok iyi biliyorum. Siz buraya ihale peşinde koşmak için geldiyseniz, bu vahşet… (BDP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Kurt, süreniz doldu.

FATİH ŞAHİN (Ankara) - Ağzını topla, ağzını!

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen…

Sayın Kurt, teşekkür ediyorum. Süreniz doldu.

 

III - YOKLAMA

 

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki iki önergeyi oylamadan evvel yoklama isteği vardır, yerine getiriyorum.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Öztürk, Sayın Tanal, Sayın Dibek, Sayın Tanrıkulu, Sayın Özkoç, Sayın Köktürk, Sayın Erdoğdu, Sayın Türeli, Sayın Sarıbaş, Sayın Sarı, Sayın Yüceer, Sayın Cihaner, Sayın Batum, Sayın Acar, Sayın Ören, Sayın Aydın, Sayın Koç, Sayın Moroğlu, Sayın Gümüş, Sayın Yılmaz.

Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Madde oylamasından önce yoklama istiyoruz Sayın Başkan. [AK PARTİ sıralarından alkışlar(!)]

BAŞKAN – Efendim, henüz Cumhuriyet Halk Partisinin önergesini okutmadım, yoklama yapmayacağım.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 72. maddesi ile eklenen 3402 sayılı Kadastro Kanununun 33/A maddesinin başlığının “Kadastro Mahkemelerinin yargı çevresinin değiştirilmesi” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Sezgin Tanrıkulu (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sezgin Tanrıkulu…

BAŞKAN – Sayın Tanrıkulu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; bu Mecliste benim okurken utandığım bir tasarıyla karşı karşıyayız, utandığım; bunun bu Meclise gelmesi, bu saatte gelmesi bir utanç vesilesidir. Ben yirmi beş yıl avukatlık yaptım. Burada benim avukatlığımı bilen arkadaşlarım var, bilenler var. Siz yapmadınız, Hazine avukatlığı yaptınız buraya geldiniz. Ben, sıkıyönetim mahkemelerinde avukatlık yaptım, Devlet Güvenlik Mahkemelerinde avukatlık yaptım, özel yetkili mahkemelerde yaptım, hepsini yaptım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Sana bunu öğretirim, terbiyeli ol, tamam mı, terbiyeli ol, sana bunu öğretirim.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Ne bağırıyorsun! Sen de terbiyeli ol!

YUNUS KILIÇ (Kars) – Sen de terbiyeli ol!

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bu sizin utanç belgenizdir, utanç belgesi, utanç belgesi tamam mı? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Elini indir!

MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) – Terbiyeli konuş! 

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen…

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Bakın, size söylüyorum…

BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu, lütfen Meclise siz de… Sayın Tanrıkulu, Meclise lütfen… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Bakın, size söylüyorum, ben, buraya kavga etmeye değil…

Bakın, değerli arkadaşlar… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Bir saniye… Bir saniye…

Değerli arkadaşlar… (AK PARTİ sıralarından gürültüler) 

Susun be!

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen susalım.

Sayın Tanrıkulu, siz de Meclise hitap edin lütfen. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Süreyi durdurur musunuz? Bir dakikam da geçti.

BAŞKAN – İlave ederiz, merak etmeyin.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, bu utanç belgesidir. Ne yaptınız biliyor musunuz, size söyleyeyim. Ne yapıyorsunuz biliyor musunuz? Kimseyi kandıramazsınız. Bugüne kadar ortağı olduğunuz güç odaklarıyla pazarlık yaptınız. “Diyarbakır’daki mahkemeler, İstanbul’daki mahkemeler size ait, bu davalar bitene kadar size ait. Portakal, orada kal! Sizin göreviniz bu kadar ama bundan sonra yok. Biz kendi mahkemelerimizi kuracağız. HSYK’daki güç dengesini değiştirdik. Bundan sonra artık güç dengesi bizde.” Türkçesi bu, bilmeyen mi var ve buna “Özel yetkili mahkemeyi değiştirdim.” diyorsunuz. Utanmak lazım ya, utanmak lazım, gerçekten utanmak lazım. (CHP sıralarından alkışlar)

Bakın, 2004’te de bu şekilde gelmiştiniz, 2004’te. Şimdi ne yapacaksınız? Dokuz değil, yirmi dokuz yerde kendi partinizin mahkemelerini kuracaksınız. Ya, bu mu ya, gerçekten bu mu, gerçekten bu mu değerli arkadaşlar, gerçekten bu mu getirmek istediğiniz? Teker teker maddeleri aynı ya! Ben buna emek verdim. 2004’te yazdığım basın açıklaması burada. Emek verdim, bedel ödedim, bedel ödeyenler var, burada da bedel ödeyenler var. Burayı katmıyorum. Ya, kendi bedelinize sahip çıkın ya! Böyle bir şey olur mu? Kendinize sahip çıkın!

Bunu niye getiriyorsunuz Sayın Bakan? Niye getiriyorsunuz? Niye getiriyorsunuz? Bakın, ne söylediniz biliyor musunuz? “Aynaya bakan hesap verir…”

BAŞKAN – Lütfen…

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Önüne dön!

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Siz de aynaya bakacaksınız, aynaya bakacaksınız siz de. Aynaya baktıracaklar size. Aynaya bakacaksınız.

BAŞKAN – Sayın Tanrıkulu, lütfen…

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Değerli arkadaşlar, biliyor musunuz, dün bir gazetede şu vardı, söylüyorum size: “Cücüğü sonbaharda sayarlar.” Size de cücüğü saydıracaklar, saydıracaklar size cücüğü, saydıracaklar.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Düzgün konuş!

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Bu halk sizden hesap soracak, hesabı sizden soracak, hesabı sizden soracak. Dün, dün yazılmıştı, yarın da yazacaklar ve soracaklar sizden. Bu yasayı, 74’üncü maddedeki bu değişikliği geri çekmeniz lazım. Getirin, demokrasiye uygun bir düzenlemeyi getirin, beraber yapalım, kaldıralım. Neden korkuyorsunuz? Neden korkuyorsunuz? Kendi mahkemenizi kuracaksınız. Geldi çünkü size dokunacak, bunu biliyorsunuz. Kendi mahkemenizi kuracaksınız. Özel yetkili mahkemeleri Türkiye'ye yayıyorsunuz. Bunu herkes biliyor, herkes biliyor.

Değerli arkadaşlar, bakın, yanlıştan dönebiliriz. Bunun zamanı var, bunun fırsatı var. Yanlış yapıyorsunuz. Sizi, adalet tarihi ve adalet vicdanı adına uyarıyorum, uyarıyorum. Bedel ödemiş bir insan olarak uyarıyorum.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Ne bedeli ödedin sen? Sen neyin bedelini ödedin?

İHSAN ŞENER (Ordu) – Sen kimsin ya!

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Bedel ödemişler adına sizi uyarıyorum, sizi uyarıyorum. Uyarıyorum hepinizi, tamam mı? Hepinizi uyarıyorum.

BAŞKAN – Lütfen…

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Özel yetkili mahkemeleri yeniden bizim önümüze getirmeyin, tamam mı? Yeniden getirmeyin.

Değerli arkadaşlar, son olarak şunu söyleyeyim: Bir insan ne zaman ölür bilir misiniz? Şair demiş:” Bir insan ne zaman ölür? “Elbet gülünün solduğu akşam.” Siz, şimdi, bu akşam adaleti öldürüyorsunuz, toplumu çürütüyorsunuz, adaleti öldürüyorsunuz, bunun hesabını vereceksiniz. Bunu böyle bilin.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Tanrıkulu…

 

III - YOKLAMA

 

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama istiyorsunuz.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Öztürk, Sayın Tezcan, Sayın Tanal, Sayın Dibek, Sayın Özkoç, Sayın Tanrıkulu, Sayın Sarıbaş, Sayın Türeli, Sayın Erdoğdu, Sayın Köktürk, Sayın Sarı, Sayın Yüceer, Sayın Cihaner, Sayın Acar, Sayın Aydın, Sayın Öz, Sayın Ören, Sayın Öztrak, Sayın Tamaylıgil.

Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

 

III - Y O K L A M A

 

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Madde oylamasından önce yoklama istiyoruz Sayın Başkan. [AK PARTİ sıralarından alkışlar(!)]

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Öztürk, Sayın Tanal, Sayın Dibek, Sayın Özkoç, Sayın Sarıbaş, Sayın Türeli, Sayın Erdoğdu, Sayın Köktürk, Sayın Yılmaz, Sayın Sarı, Sayın Yüceer, Sayın Cihaner, Sayın Acar, Sayın Öz, Sayın Ören, Sayın Tamaylıgil, Sayın Öztrak, Sayın Aydın, Sayın Moroğlu, Sayın Loğoğlu.

Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

BAŞKAN – 72’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

 

73’üncü madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278 sıra sayılı Kanun Tasarısının 73 üncü maddesinde yer alan “2. maddesinin” ibaresinden sonra gelen ibarelerin “2. fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Pervin Buldan                                      Ayla Akat                                       İbrahim Binici

                        Iğdır                                               Batman                                            Şanlıurfa

                   Nazmi Gür                                         Erol Dora

                         Van                                                Mardin

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmekte olduğumuz 278 sıra sayılı Kanun Tasarısının 73. maddesinin “12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 2. maddesinin 2. fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

           Dilek Akagün Yılmaz                             Ali Rıza Öztürk                                Ali İhsan Köktürk

                        Uşak                                                Mersin                                           Zonguldak

                 Turgut Dibek                                     Ali Serindağ

                    Kırklareli                                          Gaziantep

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı Kanun Tasarısının 73. maddesinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                  Oktay Vural                                        Faruk Bal                                     Muharrem Varlı

                        İzmir                                                Konya                                               Adana

                     Alim Işık                                             Ali Öz                                       Yusuf Halaçoğlu

                     Kütahya                                             Mersin                                              Kayseri

 

BAŞKAN – Sayın Komisyon, son okunan önergeye katılıyor musunuz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yusuf Halaçoğlu, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Muhterem Başkan, değerli milletvekilleri; bu maddede sadece “terör suçlusu sayılanlar” kelimesi çıkarılıyor. Aslında, bu madde yani 3713 sayılı Yasa’nın 2’nci maddesinin bu son fıkrasındaki bu tabirin çıkarılması aslında doğrudan doğruya 5237 sayılı Kanun’un 220’nci maddesinin altı ve yedinci fıkralarıyla örtüşmektedir ve bundan dolayı bu maddenin bu kelimesinin çıkarıldığını düşünüyoruz ve dolayısıyla burada bu maddenin yer almasına hiçbir gerek yoktur. Çünkü bu madde şöyle söylüyor: “1’inci maddede belirlenen amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin mensubu olup da, bu amaçlar doğrultusunda diğerleri ile beraber veya tek başına suç işleyen veya amaçlanan suçu işlemese dahi örgütlerin mensubu olan kişi terör suçlusudur.” Bu kısım duruyor, bu fıkra duruyor. Ardından “Terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına suç işleyenler de terör suçlusu sayılır ve örgüt mensupları gibi cezalandırılırlar.” Burada “terör suçlusu sayılır” kelimesi çıkarılıyor.

Aslında 84’üncü maddeye baktığınızda zaten “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır. Örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek ceza, yarısına kadar indirilebilir.” Aslında 84’üncü maddeyle, bununla tenakuza düşmesin diye suç örgütlerine, terör örgütlerine bir indirim ve af çıkarıyorsunuz. Bu affın bir yerde diğeriyle çelişmemesi için böyle bir yola başvurmuşsunuz.

Değerli milletvekilleri, aslında burada şunu özellikle ifade etmek istiyorum: Şimdi, terör örgütüne üye olan kişiyi nasıl tespit edeceksiniz? Yani daha önce olaylara katılmış olup bundan dolayı terör örgütü mensubu olarak nitelendirdiğiniz kişilerin dışında, diyelim ki ilk defa terör örgütü adına suç işlemiş bir kişinin terör örgütüne üye olmadığını nasıl belirleyebileceksiniz? Böyle bir belirleme hakkınız veya yeteneğiniz yok çünkü bunlar bir dernek değil ve niçin kuruldukları ve hangi gayeye hizmet ettikleri zaten maddenin başında da belirlenmiş ve “terörist” dediğimiz şey zaten kanunlara, yasalara aykırı hareket eden insan demektir, devlete karşı çıkan insan demektir, silahla kendi amaçlarına ulaşan insan demektir. Öyleyse, suç örgütü adına suç işlemiş olan bir kişinin terör örgütü dışına çıkarılmasını zaten nasıl belirleyeceksiniz, nasıl kabul edebileceksiniz? Edemeyeceğiniz gibi,  diğer taraftan da diğer 84’üncü maddeyle bunların affa dâhil olmasını sağlıyorsunuz ki nitekim diğer bir fıkrada da üçte 1’ine kadar bunun indirilebileceğini söylüyorsunuz.

Burada bir de şunu söylemek isterim. Aslında biraz önce milletvekilleri tarafından şu söyleniyor. İstiklal mahkemeleriyle özel yetkili mahkemeler eş değer tutuluyor. Hayır, öyle değil. Aslında istiklal mahkemeleri bile özel yetkili mahkemelerden daha iyi. Neden diyeceksiniz? Burada Türkiye Büyük Millet Meclisinin… (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Böyle yapmanıza gerek yok. Tabii, hareketinizi yapabilirsiniz.

Türkiye Millet Meclisinin arşivine gidin. Orada istiklal mahkemelerinin bütün zabıtları bulunmaktadır, tabelaları da bulunmaktadır. Tabelada aynen şunu yazar: “Türkiye Cumhuriyeti İstiklal Mahkemesi.” Altında da şu ibare vardır: “Mücahedesinde yalnız Allah’tan korkar” Yani “Kararlarında yalnız Allah’tan korkar.” ifadesi vardır. Şimdi, Allah’tan korkan bir mahkemenin herhâlde belli bir gene, kendisini sınırlama imkânı vardır ama Allah’tan korkmayanların yoktur. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Çünkü Allah’tan korkmayanların aldıkları karar şöyle olur: Akıl ve mantık dışında da olur.

Siz 700 bin kişilik silahlı kuvvetleri teslim ettiğiniz bir Genelkurmay Başkanını terör örgütü mensubu olarak içeriye atarsanız bunun Allah’tan korkuyla hiçbir alakasının olmadığını da görürsünüz. Zira onu oraya atayanlar Başbakan ve Cumhurbaşkanının imzalarıyla atanmıştır. Eğer bu kişi terör örgütü mensubuysa ve bunu, bunlar bilmediyseler çok büyük bir gaftır ve derhâl istifa etmeleri gerekir çünkü 700 bin kişilik bir gücü, böyle bir “terörist”e teslim etmiş olmaktan dolayı ama teröristse, terörist değilse, buna göre de yine suç işlemek adına onlar da suç işlemiş olacaklarından onların da mahkemeye çıkmaları lazım. Yani terörist olduğunu bile bile oraya getirenler de aynı suçu işlemiş olurlar ve dolayısıyla da durum bu şekilde ortaya çıkar.

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Halaçoğlu, teşekkürler ederim.

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun.

SIRRI SAKIK (Muş) – Biraz önce istiklal mahkemeleriyle ilgili konuşmayı ben yaptım ve atalarım da istiklal mahkemelerinde katledildiler. Bu konuda açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Bir alakası var mı?

SIRRI SAKIK (Muş) - Ne alakası var mı? İstiklal mahkemelerinin daha adil ve adaletli olduğunu söyledi ve ben istiklal mahkemeleriyle devlet güvenlik mahkemelerinin…

BAŞKAN – Buyurun, tamam.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yani Sayın Başkan, niye söz verdiniz siz?

BAŞKAN – Daha adil olduğunu söylemiş, bir açıklama yapacakmış.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Sayın Başkan, istiklal mahkemesini bir başkasının cümlesine göre mi değerlendireceğiz?

OKTAY VURAL (İzmir) – Böyle bir şey olur mu ya?

BAŞKAN – Buyurun.

 

 

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

10.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun konuşması üzerine, istiklal mahkemeleri, devlet güvenlik mahkemeleri ve özel mahkemelerin aynı olduğuna ilişkin açıklaması

SIRRI SAKIK (Muş) – Yani söz verirken sizden onay alması gerekmiyor Başkanın. Ben burada seslendirmiştim…

OKTAY VURAL (İzmir) – Bizim de itiraz etmememizi gerektirmiyor herhâlde.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Biz de sana göre anlatmayacağız.

SIRRI SAKIK (Devamla) – …istiklal mahkemeleri neyse devlet güvenlik mahkemeleri de aynıdır, özel yetkili mahkemeler de aynıdır. Allah korkusu olan bir istiklal mahkemesi, Sason’da gelip, bir salonda -mahkeme başkanı- oturanlara “1’den 15’inci sıraya kadar idam, 15’ten 90’a kadar on beş yıl, ondan sonra beraat.” diyen bir anlayışta Allah korkusu varsa ben Allah korkusunun ne olduğunu bilmiyorum. Sonra, Seyit Rıza’yı hangi şartlarda astıklarını bütün Türkiye biliyor. Hâlâ buna “Allah korkusu” deyip ve istiklal mahkemelerinin ne kadar zulmettiğini bütün Türkiye halkı biliyor. Allah istiklal mahkemelerinin de, devlet güvenlik mahkemelerinin de, özel yetkili mahkemelerin de ve sizin yeni getirdiğiniz mahkemelerin de belasını versin çünkü bu halka belanın dışında bir şey getirmiyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – Allah vatan hainlerinin de belasını versin.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Allah bunlara muhatap olanların belasını versin.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – İstiklal mahkemelerinin bütün zabıtları Türkiye Büyük Millet Meclisi arşivinde bulunuyor. Söyledikleri hiçbir şey doğru değil, orada o şekilde “15’e kadar idam” diye bir kayıt da yoktur.

BAŞKAN – Söylediğiniz zapta geçti.

SIRRI SAKIK (Muş) – O zaman tarihi okuyun, kimler tarihin mağdurları…

OKTAY VURAL (İzmir) – “Uydurmasyon, uydurmasyon”!

 

III - YOKLAMA

 

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergenin oylamasıyla ilgili yoklama istiyorsunuz. 

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Öztürk, Sayın Tezcan, Sayın Özkoç, Sayın Ağbaba, Sayın Dibek, Sayın Tanal, Sayın Yılmaz, Sayın Köktürk, Sayın Türeli, Sayın Sarıbaş, Sayın Sarı, Sayın Yüceer, Sayın Genç, Sayın Cihaner, Sayın Özel, Sayın Ören, Sayın Tamaylıgil, Sayın Köprülü.

Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

İki dakika süre veriyorum.

 

 (Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Şimdi, aynı mahiyette diğer iki önerge var, onları okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmekte olduğumuz 278 sıra sayılı Kanun Tasarısının 73. maddesinin “12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 2. maddesinin 2. fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                             Dilek Akagün Yılmaz (Uşak) ve arkadaşları

Diğer önergenin imza sahipleri:

                                                                                                  Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları

                                                        

BAŞKAN – Sayın Komisyon, aynı mahiyetteki önergelere katılıyor musunuz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Akat, buyurun efendim.

AYLA AKAT (Batman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının ilgili maddesiyle -73’üncü maddesi- ilgili vermiş olduğumuz önerge üzerine söz hakkı aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri bu tasarıyla TMK’nın 2/2’deki “Terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına suç işleyenler de terör suçlusu sayılır.” kısmı kalacak ama “örgüt mensupları gibi cezalandırırlar” kısmı çıkacak. Tabii, bu maddenin bir de muadili var Türk Ceza Kanunu’nda. Orada da “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan dolayı cezalandırılır.” diye bir hüküm var. Şimdi, işin özü burada esasında, örgüt üyesi gibi cezalandırılmakta değil, örgüt üyesi sayılmakta yani siz, örgütün bir parçası olmayacaksınız, hiyerarşik anlamda bir bağınız olmayacak, organik anlamda bir bağınız tespit edilmeyecek ama örgütün üyesi olacaksınız! Ki, Türk Ceza Kanunu’ndaki ile Terörle Mücadele arasındaki genel kavramı biz “şiddet” olarak koyarsak eğer, bu durumda, bugün cezaevlerinde bulunan binlerce BDP üyesi, yöneticisi, belediye başkanı, vekili, çoğu bu madde kapsamında yargılanıyor, örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt üyeliğinden yargılanıyor.

Bu durumda BDP örgüt oluyor, BDP’nin yöneticileri de örgüt üyesi oluyor çünkü bu madde direkt bize uygulanıyor. Üyelerimize, yöneticilerimize, belediye başkanlarımıza ve hatta vekillerimize. Birçoğumuzun hakkında şu an Mecliste bekleyen fezlekeler Türk Ceza Kanunu’nun 220’ye 6’ncı maddesinden düzenlenmiş durumda ve TMK’da da bunun muadili var. İşte şimdi burada “Terör örgütü mensubu gibi cezalandırılırlar.” hükmünü kaldırıyoruz.

Bu hüküm yani Terörle mücadele Kanunu’nun 2/2 maddesi kökten kaldırılmalı. Böyle bir hukuk garabetine bir an önce son verilmeli. Bunun TCK’daki karşılığı olan 220’ye 6’ncı maddesi de hakeza yine aynı tasarının 104’üncü maddesinde bir paragraf açılarak bir an önce kaldırılmalı.

Aksi hâlde ne oluyor değerli milletvekilleri? Defalarca bu kürsüden ifade ettik, Türkiye birinci oluyor. Tabii, bu Türkiye'nin eğitimde, sağlıkta, turizmde birinci olması değil, bilim, kültür, teknolojide birinci olması değil, içinde en çok terörist barındıran ülke olmaktaki birinciliği.

Eğer bu maddeler var olursa Terörle Mücadele Kanunu’nda ya da Türk Ceza Kanunu’nda, Türkiye'nin bundan sonra alacağı mesafe bugünkünden daha da kötü olacak. Çünkü var olan özel yetkili ağır ceza mahkeme sayısını da bu tasarıyla artırıyoruz. Eğer yüzde 300’lük bir artış olacaksa aynı şekilde demek ki bugün bu maddeden yargılanan insanların sayısında da yüzde 300’lük bir artış olacak. Açık ve net olan budur.

Peki, biz bir tercih yapacak mıyız? Bir önce konuştuğum maddede de ifade etmiştim, Türkiye'nin yapması gereken bir tek şey var: Özgürlükler ve güvenlik algısı arasındaki tercihini yapması. Eğer biz bu koşullarda tercihimizi sürekli güvenlikten yana koyarsak başımıza gelecek olan budur. Bu maddeleri çıkaran, bu hukuk garabeti maddeleri çıkaran bir ülke olacağız, yine bu maddelerden yüzler değil, binler değil, on binlerce insanı yargılayan bir ülke olacağız. Hakeza burada, Türkiye’de şu Parlamentonun üyesi olan arkadaşlarımızın da bu maddelerden yargılandığını düşünürsek, seçilmiş milletvekili arkadaşlarımızın da bu maddelerden yargılandığını düşünürsek durumun ne kadar vahim olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kalırız ama burada bir tercih söz konusu ve AKP bu tercihi yaptı. Ne zaman yaptı? 12 Eylül referandumunda yaptı. Bu tercih neydi? Özgürlükler değil. “Biz bunu çok iyi tespit ettik, gereğini de yaptık, bundan sonra da birlikte yaşamayı ve mücadele etmeyi bırakmaya hazırız…” Ve siz mücadele etmeyi bıraktınız, bu yasalarla birlikte yaşamayı tercih ettiniz. Bu konularda dünyada düşünce, ifade özgürlüğünü en çok sınırlandıran ülke olmakta birinci olma noktasında bu gerçekle birlikte yaşamayı tercih ettiniz ve bu tercihinizin sonuçlarını şimdi bu tasarıya böyle ne idüğü belirsiz düzenlemeler koyarak gidermeye çalışıyorsunuz.

Bir insan örgüt üyesi değil ama onu örgüt üyesi sayacaksınız ama örgüt üyesi gibi cezalandırmamakla da ona lütfetmiş sayılacaksınız! Var mı böyle bir şey? “Cezalandırdınız da ne oldu?” diye şimdi soralım. Cezaevindeki doluluk oranı sizin döneminizde yüzde 200 arttı. Cezalandırdınız da ne oldu? İnsanlar sokağa mı çıkmadı? İnsanlar düşüncelerini mi ifade etmedi? Özgürlüklerden mi bahsetmedi? Eşit, özgür yaşamı mı savunmadı? Daha fazla savundu ve sizin bunu görebilmeniz için bir tek şeye bakmanız gerekiyor, o da cezaevlerine. 75’inci maddede de bunu değerlendireceğiz.

Saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akat.

Diğer önerge sahipleri adına Sayın Ali Rıza Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakanımız benim konuşmamdan sonra bir söz aldı. Ben aslında bu “kes-yapıştır” ya da “kopyala-yapıştır” önergesi olarak adlandırılan, Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri tarafından 74’üncü madde üzerinde verilen önergenin, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250, 251, 252 ya da mevcut Terörle Mücadele Kanunu’nun bazı maddelerindeki hükümlerin aynısı olduğunu söylemiştim. Hatta, zahmete katlanmayın diye, maddelerin nerede, ne olduğunu fıkrasına varana kadar söylemiştim. Zahmet edersiniz, okursunuz, kimin gerçek dışı beyanda bulunduğu açıkça ortaya çıkar.

Öyle anlaşılıyor ki Adalet ve Kalkınma Partisinin yasa yapma anlayışı ve tekniği, taşımacılıktan ibaret yani mevcut hükümleri başka yere taşıma. Ya bir evinizi yazlığa mı taşıyorsunuz ya da kışlığa mı taşıyorsunuz? Bir evin içerisindeki eşyaları başka yere taşıma gibi bir şey.

FEVAİ ARSLAN (Düzce) – Taşıma değil.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Sen fazla konuşma, dediğimi yap, bak bakalım, doğru mu, değil mi! Noktasına kadar, virgülüne kadar aynı mı, değil mi; bak! Yani siz hiç mi bir yasa yapma tekniği bilmezsiniz ya! Hiç bilmiyorsanız öğrenin, sorun, başkalarına sorun arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Sayın Bakan, hiç olmazsa, bürokratların da bilmiyorsa, o zaman o bürokratları da değiştir.

Arkadaşlar, bakın, burada, Sayın Bekir Bozdağ: “Bu özel yetkili mahkemeler, normal bir hukuk devletinde olmaması gereken mahkemelerdir.” dedi ve devam etti, bu mahkemelerin ihtiyaçtan doğduğunu söyledi. Demek ki ihtiyaç ortadan kalktığında yeniden düzenleneceğini söyledi. Öyle anlaşılıyor ki bu mahkemelerin doğurduğu ihtiyaç ortadan kalkmamış. Yani normal bir hukuk devletinde olmaması gereken mahkemelere olan ihtiyaç devam ediyor çünkü Türkiye normal bir hukuk devleti değilmiş demek ki, bunu anladık. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında Türkiye'nin normal bir hukuk devleti olduğuna zaten inanmak saflıktır değerli arkadaşlarım.

Sayın Başbakan, ATV’de yaptığı konuşmada, bu özel yetkili mahkemelerin, devlet güvenlik mahkemelerinin devamı olduğunu, onun yerine ikame edildiğini söylüyordu. Biz bugüne kadar bunu söylüyorduk, AKP’liler diyordu ki: “Bunlar ihtisas mahkemesi.” Ya Başbakan diyor “DGM’lerin yerine kuruldu bu mahkemeler.” diye ve hatta, ileri gidiyor Sayın Başbakan, bu mahkemelerin artık canavarlaştığını söylüyor.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, yine burada, çok basit bir şekilde söylemek istiyorum, Başbakan demiş ki: “Tutuklu yargılamak doğru bir yol değildir.” Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi özel yetkili mahkemelere karşıymış, demiş ki çok açık bir şekilde: “Bu özel yetkili mahkemeler gözden geçirilsin.” Sayın Adalet Bakanı da gözden geçirmiş arkadaşlar, oturmuş, hocalarla beraber –bunu yazan hocaları da merak ediyorum, kim olduğunu- gözden geçirmiş; tutmuş, CMK 250, 251, 252’deki şeyleri şöyle bir gözden geçirmiş, “Hadi bunları alalım buradan, Terörle Mücadele Kanunu’nun içerisine taşıyalım.” demiş.

Değerli arkadaşlarım, aslında bu özel yetkili mahkemeler, Sayın Başbakanın da söylediği gibi, devlet güvenlik mahkemelerinin ruhunu taşıyan mahkemelerdir. 250, 251, 252’nci maddelerde devlet güvenlik mahkemelerinin ruhu devam etmektedir. Devlet güvenlik mahkemelerinin yaşattığı özel yetkili mahkemeler, devletin hukukunu esas alan mahkemelerdir. Yani hem devlet güvenlik mahkemeleri hem de özel yetkili mahkemeler bireyin, yurttaşın özgür hukuku yerine devletin hukukunu esas alan mahkemelerdir. Şimdi yapılan düzenleme ile bu mahkemeler yine devletin hukukunu esas almaya devam edecektir değerli arkadaşlarım.

Şimdi burada yapılan şey, CMK 252 incelendiğinde, sadece mahkemelerin adının değiştiği bile söz konusu değildir. Hiç olmazsa devlet güvenlikten özel yetkiliye atlarken adı değişmişti. Burada aslında özel yetkilinin değiştiğini anlamam için benim… Özel yetkili mahkemelerin uyguladığı, Ceza Muhakemesi Usulü’nde tanınan özel yetkinin ortadan kaldırılıp kaldırılmamasıdır. Siz alıp onu buraya taşımışsınız yani evinizdeki eşyaların bir kısmını öbür tarafa taşımışsınız.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Adalet Komisyonu Başkanı sevdiğim bir insandır. Bu yasa yapma tekniği kendi içine siniyor mu? “Yasa Yapma” diye bir kitapçık da yayımlamış. Adalet ve Kalkınma Partili hukukçu milletvekili arkadaşlarıma soruyorum: Böyle bir yasa, böyle bir yasa tekniği doğru mudur? Bu getirilen önerge gerçekten içinize siniyor mu değerli arkadaşlarım? Bunu Sayın Sezgin Tanrıkulu söyledi: “Bu, utanç belgesidir.” dedi. Ben söylüyorum arkadaşlar: Bir milyon kere utanç belgesi, hukuk adına utanç belgesi. Siz ister utanırsınız ister utanmazsınız, o sizin bileceğiniz bir iştir ama ben bir hukukçu olarak bu önergeden -siyasi olarak söylemiyorum- hiçbir hukuk tekniği içermeyen, hiçbir yasaya uygun olmayan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - …bir maddeden bir maddeye atlayış şeklinde olan bu önergeden bir hukukçu olarak utanıyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Öztürk.

Aynı mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza sunacağım.

 

lll.-YOKLAMA

 

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yoklama talebi vardır, yerine getiriyorum.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Öztürk, Sayın Tezcan, Sayın Tanal, Sayın Dibek, Sayın Nazlıaka, Sayın Özkoç, Sayın Ağbaba, Sayın Köktürk, Sayın Yılmaz, Sayın Güven, Sayın Tamaylıgil, Sayın Öztrak, Sayın Oran, Sayın Batum, Sayın Cihaner, Sayın Genç, Sayın Yüceer, Sayın Değirmendereli, Sayın Öğüt.

Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A)      Kanun Tasarı ve Teklifleri(Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

 

lll.-Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

 

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, Sayın Öztürk, Sayın Tezcan, Sayın Özkoç, Sayın Nazlıaka, Sayın Dibek, Sayın Tanal, Sayın Yılmaz, Sayın Köktürk, Sayın Ağbaba, Sayın Yüceer, Sayın Sarı, Sayın Özel, Sayın Genç, Sayın Acar, Sayın Güven, Sayın Aydın, Sayın Batum, Sayın Aygün, Sayın Öz, Sayın Öztrak.

Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN – 73’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

74’üncü madde üzerinde dört önerge vardır, okutuyorum…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, 74’üncü maddedeki önergelerle ilgili olarak bir konuşma yapmak istiyorum, bir açıklama yapacağım.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bizim de talebimiz var efendim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – 74’üncü maddeye ilişkin olarak Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önergesi İç Tüzük hükümleri uyarınca görüşülemez efendim.

Birincisi: Bu madde, bu önergenin içerdiği madde Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250, 251 ve 252’nci maddelerini Terörle Mücadele Kanunu’nun ilgili maddesine, bir maddesine taşımaktan ibarettir. Madde Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250, 252’nci maddeleriyle ilgilidir yani bu önergenin içeriği olan maddeler Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250, 252’nci maddeleriyle ilgilidir. Oysa Komisyondan geçen metin doğrudan doğruya Terörle Mücadele Kanunu’yla ilgilidir.

Hepinizin bildiği gibi, özel yetkili mahkemeler, 1961 Anayasası’na 1973 yılında yapılan değişikliklerle “Devlet Güvenlik Mahkemesi” adı altında girmiştir, üç yıllık bir uygulamanın sonunda 1976 yılında kaldırılmıştır, daha sonra 1983 yılında tekrar yürürlüğe konulmuştur ve 2004 yılında Adalet ve Kalkınma Partisinin ikinci Hükûmeti döneminde bir yasa değişikliğiyle, isim değişikliğiyle “özel yetkili mahkemeler” adı altında tekrar kurulmuştur. Bu mahkemenin özü Devlet Güvenlik Mahkemesi olmasıdır, tek farkı içerisinde bir askerî hâkimin olmamasıdır. Şu an yapılan da esasen Devlet Güvenlik Mahkemesi anlayışının devam ettirilmesidir, başka bir şey değildir. Sadece bir makyaj yapılıyor, bir yerden bir yere taşınıyor bu madde.

Dolayısıyla Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250 ve 252’nci maddelerinde bir düzenleme içeren bu madde, Terörle Mücadele Kanunu’yla ilgili olan bir madde içerisinde görüşülemez; birincisi bu.

İkincisi: İç Tüzük’ün 87’nci maddesine göre, değişiklik önergeleri gerekçeler dâhil 500 kelimeyi geçemez. Bu önerge 808 kelime, bağlaçları düşerseniz yine 500’ü geçiyor; İç Tüzük’ün 87’nci maddesine de aykırıdır, görüşülmesi mümkün değildir.

BAŞKAN – Teşekkür ederim efendim, fikrinizi söylediniz.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Size de vereceğim.

Buyurun Sayın Aydın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Hamzaçebi’nin iddiaları doğru değildir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, müsaadenizle, itiraz edenler önce şey yapsın da sonra siz cevaplandırırsınız yani.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Öncelikle şunu ifade edeyim, önergemizdeki kelime sayısı 500’e indirgenmiştir, parafınızla birlikte, orada bir problem yoktur.

İkinci husus, Adalet Komisyonundan geçen tasarı metninin 74’üncü maddesine baktığımızda, orada Terörle Mücadele Kanunu’nun 10’uncu maddesini düzenleyen bir hüküm, orada değişiklik yapan bir madde, bizim verdiğimiz önerge de tamamen Terörle Mücadele Kanunu’nun 10’uncu maddesinde -başlığıyla birlikte- bir değişiklik öngören bir hüküm. Dolayısıyla, ilintili, bağlantılı ve tamamen aynı konuyu değiştiren bir önerge, önergemizde bir problem yoktur, görüşmelerin devam etmesini arz ediyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Vural, buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Benden önce Sayın Kaplan istedi.

BAŞKAN – Pardon, Sayın Kaplan, buyurun.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, İç Tüzük 87’nci maddeye göre, görüşülmekte olan tasarı veya teklifin…

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan, mikrofon kullanılabilir mi lütfen.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – …konusu olmayan sair kanunlarda ek ve değişiklik getiren yeni bir kanun teklifi işleme konulamaz, yeni madde ihdası şeklinde getiriliyorsa onun usulü farklıdır.

Şimdi, burada gerçekten şuna dikkat etmek gerekiyor: Burada Terörle Mücadele Kanunu’nun 10’uncu maddesi, dikkat edildiği zaman bir yargılama usulünü getiriyor.

Terörle Mücadele Kanunu 1991 yılında çıkarılmış bir kanun, daha sonra Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu çıkarıldı, 2004, 2005, bu tarihlerde yine AK PARTİ İktidarı vardı, sonra 10’uncu madde 2006 yılında değiştirildi. Yani 2006 yılında değiştirildi. 2006 yılında değişiklik yapıldıktan sonra, burada şuna dikkatinizi çekmek istiyorum Sayın Başkanım, 10’uncu maddenin son şekli itibarıyla şöyle net bir durum var: “Bu Kanun kapsamına giren suçlarla ilgili olarak, Ceza Muhakemesi Kanununun 250 ilâ 252 nci maddelerinde hüküm bulunmayan hususlarda diğer hükümleri uygulanır. Ancak; ”deyip, birkaç fıkra var; soruşturmanın tehlikeye düşme hâli, şüphe ve gözaltı süresi, müdafiin hukuku yani savunma hakkı, savunmanın görüşmesi ve evrakın içeriğinin incelenmesi. Bu üç dört konu son derece önemli ama her birisi farklı bir temel kanunu ilgilendiriyor. Birisi Ceza Muhakemeleri Kanunu 250, 251, 252’yi ilgilendiriyor. Bu konuda bir önerge, değişiklik önergesi olduğu için, bizim de CMK’nın 250, 251, 252’nci maddesinin kaldırılmasıyla ilgili vermiş olduğumuz kanun teklifimiz var, Komisyona da intikal ettirilmedi. Bir: Usul açısından, İç Tüzük açısından, bu kanun teklifimiz muvacehesinde bir önerge olduğu için, bu teklifimizin gelip Komisyonda tekrar görüşülmesi gereken bir durum yarattı.

İkinci husus, özellikle yine AK PARTİ hükûmetlerinin yapmış olduğu bir düzenlemeyle ilgilidir. Doğru bir düzenlemedir fakat uygulanmıyor, uygulamada hayat bulmuyor, hiçbir mahkeme uygulamıyor; Anayasa’nın 90’ıncı maddesi. AK PARTİ hükûmetlerinin on yıllık iktidarı döneminde yaptığı en doğru şey budur ancak hiç uygulanmayan da Anayasa’nın 90’ıncı maddesidir. Nedir? Meclisin kabul ettiği usulüne uygun uluslararası sözleşmeler iç hukukta kanunların üzerindedir yani Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bunun üzerindedir, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi bunun üzerindedir. Yani bu yasanın içine CMK değişikliği getirip koyduğunuz, monte ettiğiniz zaman “silahların eşitliği” denen evrensel bir ilkeyi ihlal edersiniz; iddia ve savunmanın silahlarının eşitliği. Yani savcı soruşturmaya başladıktan sonra avukata süre verilmeyecek. Burada bu, sınırlama getiren bir madde var; yani savunma hakkının sınırlanması. Oysaki Anayasa 36’ncı maddede adil yargılanma hakkı düzenlenmiş. Orada da sözleşmeye atıf yapıyor, Anayasa 90 da bunu emrediyor.

Şimdi, buradaki değişikliğe baktığımız zaman, sadece bu değil Sayın Başkanım, TCK hükümlerini de içeren bir yargılama kapsamı olayı var ve en önemlisi, gerekçeyi okuduğunuz zaman şöyle diyor, gerekçede şöyle diyor: “CMK 250, 251, 252 kaldırılmıştır.” diyor. Oysaki önergede bu kaldırılmıyor, yok bunun içinde. Yani gerekçeyle önerge çelişkili, birbirini tutmayan… Önergede 250, 251, 252’nin kalktığı belli değil. Bunun birisi özel yetkili mahkemedir, diğerleri de yargılama usullerini içeriyor. Eğer siz bunları kaldırdığınızı kanun hükmünde, Meclis iradesiyle çıkarmazsanız, burada çok tehlikeli bir yasama sürecine girersiniz. Yasama, Meclis, kanun yapma yerine, kanunla mahkemelerin çalışmasını tanzim etme yerine, yetkisini hükûmete, yürütmeye devreder. O da nedir? Bakanlığa ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna devreder. Hiçbir Meclis, hiçbir yasama iradesi kendi yetkisini bu şekilde yürütmeye devretmez.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bu da tehlikeli bir konu.

Şimdi, buradan baktığımız zaman Sayın Başkan… (AK PARTİ sıralarından “Ooo sesleri”)

BAŞKAN – Efendim, rica edeyim… Yani sonuç…Sonuç, sonuç…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Şimdi, Sayın Başkan, bir, CMK yönünden; iki, TCK yönünden; üç, görev yönünden burada 10 tane madde ihdası var. Her birisinin ayrı ayrı madde ihdası olarak teknik bir düzenleme içine alınması gerekiyor. Bir önergenin içinde toplu torba önerge olmaz; çünkü farklı hükümler, farklı uygulamalar, infaz usul ve kararlar var. Bu nedenle bu önerge işleme konamaz. Anayasa’ya aykırı, farklı maddeler içeriyor. Hükûmet şunu yapabilir; ben yine kestirme bir yol önereyim: Önce, bu maddeye, 74’e göre bir önerge versin “Özel yetkili mahkemeleri kaldırıyoruz.” diye Sayın Başkanım; hep beraber “evet” diyelim buna. Ha, ondan sonra, kafasındakini getirsin, farklı maddeler olarak, yeni madde ihdası olarak getirsin Komisyona. Komisyonda çoğunluğu var, gücü var, sayısı var; hiç kimse de buradan ayrılma niyetinde değil. Doğru dürüst bir işlem yapılmış olur, hukuk tekniği açısından doğru olur. Bir yanlış bir yanlışla düzeltilmez Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Çok tehlikeli bir durum söz konusu.

BAŞKAN – Sayın Kaplan, çok teşekkür ediyorum.

Buyurun Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, Sayın Başkan, tabii, görüştüğümüz kanun yani bu değişiklikle ilgili görüşlerimizi elbette ifade edeceğiz ama bir temel kanunu görüşüyoruz. Bu temel kanun neden oldu? İç Tüzük 91’e göre, “Düzenlediği alan yönünden bütünlüğünün ve maddeler arasındaki bağlantıların korunması zorunluluğunun bulunması…” Dolayısıyla bu önerge, böyle bir zorunlulukla getirilen bir önerge değil. Olmadığı için de bence bu önergeyle birlikte, Komisyonun bu önergeyi alıp değerlendirdikten sonra Genel Kurula indirmesi daha uygun olacak gibi geliyor. Yani, bu zorunluluğu temin etmiyor. Tabii, muhtevayla ilgili söyleyeceklerimiz var. Gerçekten burada, yani 250, 251 kaldırılmış gibi gösteriliyor ama kaldırılmamış olanın olduğu da açık olduğuna göre, bunu getiriyoruz. Burada bir çelişki doğabilir, boşluk doğabilir. O bakımdan, bunu, acaba Komisyon -bilemiyorum- bu önergeyi ya da maddeyi alıp değerlendirdikten sonra Genel Kurula sunsa daha uygun olmaz mı? Yani Komisyonda bir değerlendirme olsun. Takdir edersiniz ki önemli bir düzenlemedir. Komisyon maddeyi çeksin, görüşsün; bu arada diğer maddeleri görüşürüz, Komisyon bu değerlendirmeleri yapar ve böylelikle çözümlemiş oluruz diye… Bu şekilde daha iyi olabilir.

Bir de Sayın Başkan, çok kapsamlı bir değişiklik. Yani, gerçekten, Sayın Arınç şunu söylemişti: “Gece yarısı, önergelerle bunları getirecek değiliz.” diye ifadelerde bulunmuştu. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konudaki görüşlerimizi daha önce ifade ettik ama böyle bir yasama yöntemiyle getirilmiş olması konusundaki itirazlarımızı tekraren ifade ediyorum. Daha sağlıklı belki bir değerlendirme yapabiliriz. Sadece bir önergeyle, böylesine önemli bir konunun, çok çeşitli polemiklere, tartışmalara yol açacak bir konunun bu şekilde bir önergeyle ele alınması olayın ciddiyetiyle ve önemiyle mütenasip değil. Çok önemli bir değişiklik bu takdir edersiniz ki, bir tartışma. O zaman yapılması gereken, bu tartışmanın ağırlığına ithafen sadece bunu bir önergeyle sınırlandırmamak. Madde görüşmesi olarak ele alması daha uygun olur diye düşünüyorum. Komisyon çeker ve bununla ilgili değerlendirme yaparsa belki diğer maddelere de geçeriz, o arada Komisyonun… Yani bu gece de toplanabilir, devam edebilir.

Benim söyleyeceğim bunlar Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, aslında bu maddeyi Komisyon geri alsın. Böyle karmakarışık madde olur mu? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Bir saniye… Bir saniye efendim…

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkan, meram ifade edilmiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, maddeyi Komisyon alsın, yeniden düzenlesin.

BAŞKAN – Arkadaşlar, bir dakika…

Ahmet Bey, buyurun.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım, grup başkan vekili arkadaşlarım meramlarını ifade etmiştir, biz de şunu ifade ettik…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Böyle bir madde olur mu ya!

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Öncelikle önergedeki kelime sayısı gerekçede beş yüze indirgenmiştir, birisi bu. İkincisi…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – E, konuştu, şimdi ikincisini de konuşuyor Sayın Başkan. Buraya vermiyorsun, oraya niye veriyorsun?

BAŞKAN – Anlayamıyorum ki. Bir saniye susar mısınız, işitemiyorum.

Buyurun.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – İkincisi de Sayın Başkanım… İkincisi…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Konuştu ama, konuştu tabii. Niye veriyorsun ikinci kez, konuştu!

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Ya, niye bağırıyorsun? Arkadaşlar, bir saniye ya… Biz sizi dinledik, bakın, yarım saattir konuşuyorsunuz.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Yani Akif Bey’den sonra o konuştu, aynı konuyu anlatıyor. Niye veriyorsunuz o zaman?

BAŞKAN – Peki, Beyefendi, siz niye bağırıyorsunuz?

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Ya, Sayın Başkan, Akif Bey’den sonra Arkadaş konuştu. Konuştu ama, Arkadaş konuştu.

BAŞKAN – Gerekirse, Hamzaçebi tekrar konuşmak isterse ona da söz veririz. Siz sakin olun efendim.

Evet, Ahmet Bey, buyurun.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım, ikinci husus: Bakın, Adalet Komisyonundan geçen tasarı metninin 74’üncü maddesi şunu diyor: “3713 sayılı Kanun’un 10’uncu maddesini düzenleyen bir hüküm.” Bizim getirdiğimiz önerge de tam da aynı maddeyle alakalı, 3713 sayılı Kanun’un 10’uncu maddesini değiştiren bir önerge. Dolayısıyla, teknik açıdan da, hukuki açıdan da bir problem yoktur, görüşmelerin kaldığı yerden bir an önce devam etmesini arzu ediyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bu önerge beş yüz kelimeden fazla efendim.

BAŞKAN – Efendim, çektiler geri ve şu anda beş yüz kelimeden fazla değil.

OKTAY VURAL (İzmir) – Önergeyi mi geri çektiler?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bir saniye… Ne zaman çekildi efendim?

OKTAY VURAL (İzmir) – Önerge mi çekildi efendim?

BAŞKAN – İşte burada efendim, gelirseniz görürsünüz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Hayır, ne zaman çekildi?

KÂTİP ÜYE MİNE LÖK BEYAZ (Diyarbakır) – Önerge çekilmedi, beş yüze indirgendi.

OKTAY VURAL (İzmir) – Önerge geri çekildiyse…

BAŞKAN – Beş yüz kelimeye indirildi önergenin gerekçesi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, ne zaman indirildi? Bize ulaşmadı bu.

BAŞKAN – Bana da ulaşmadı ama burada indirilmiş. Ne zaman indirildi?

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Başkan…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, böyle bir görüşme yapabilir miyiz? Böyle bir görüşme yapabilir miyiz efendim?

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Tekrar dağıtılsın efendim, tamam.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, efendim, bir saniye… Sayın Başkan, bunu kabul etmemiz mümkün değil.

BAŞKAN – Beş yüze indirildi.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Başkan, paragraflardaki imza benim imzamdır.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bana söz verir misiniz efendim,sözümü bitirmedim.

BAŞKAN – Siz konuştunuz efendim, bir dakika müsaade buyurun.

Sayın Bahçekapılı, buyurun.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – AK PARTİ’nin değişiklik önergesindeki kelime sayısını kısaltan ve bunu kısaltmaya da paraf atan, imza atan kişi benim ve bu olayı yarım saat önce yaptım.

Bilginize sunarım.

BAŞKAN – Dağıtılsın efendim şimdi. Beş yüze indirildi, orada sorun yok Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, izin verir misiniz, konuşmak istiyorum. Benim konuşmamı kesip…

BAŞKAN – Efendim, konuşacaksınız. Bir saniye efendim, bir saniye!

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Ne bağırıyorsun ya!

BAŞKAN – “Söz vereceğim.” dedim Sayın Hamzaçebi, bir saniye...

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Niye bağırıyorsun? Neden bağırıyorsun? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sen niye bağırıyorsun?

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Bağırırım! Niye bağırıyorsun buraya? Senin maraban mıyız biz bağırıyorsun ya! (AK PARTİ sıralarından “Otur yerine!” sesleri, gürültüler)

Kapanma Saati: 21.42

 

 

 

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 22.04

BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM

KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)

---0---

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 129’uncu Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

278 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon yerinde.

Hükûmet yerinde.

74’üncü madde üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisine mensup milletvekilleri tarafından verilen önergenin İç Tüzük hükümleri çerçevesinde işleme alınması üzerine yapılan itirazlara karşı usul tartışması açıyorum.

Sırasıyla iki lehte, iki aleyhte söz vereceğim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, her gruptan birer kişi görüşlerini ifade etsin. Ben aleyhte konuşacağım.

BAŞKAN – Her gruptan birer kişiye söz veriyorum. Tutumum lehinde Sayın Aydın, aleyhinde Sayın Hamzaçebi, Sayın Vural, Sayın Kaplan.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, öyle bir madde getirmişler ki burada, diyor ki yani 3’üncü maddenin (b) fıkrasında, sıfatı ne olursa olsun savcılık araştırması şey eder. Buna göre, milletvekillerini, Hükûmeti, bakanı bunlar, savcılar soruşturabilir efendim. Yani bu önergeyi yazan arkadaşların okuma yazması varsa, açın, okuyun, siz de okuyun efendim. Bakın, diyor ki: “(b) bendinde sayılan sınırlı sayıdaki suçlar nedeniyle soruşturma ve kovuşturma yapılması şüpheli veya sanığın görev veya sıfatı ne olursa olsun izne tabi değildir.”

BAŞKAN – Sayın Genç, usul tartışması açtık. Müsaade ederseniz tartışmayı başlatayım efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, usul tartışması ama yani burada bazı şeyleri gizlemişler. Fethullah Gülen bunlara talimat vermiş, “Bunları böyle getirin.” demiş.

BAŞKAN – Tamam efendim.

Sayın Aydın, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- 74’üncü madde üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisine mensup milletvekilleri tarafından verilen önergenin İç Tüzük hükümleri çerçevesinde işleme alınamayacağı hususunda Başkanın tutumu hakkında

 

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, aslında kaç gündür bir hayli önergeler var, o önergelerin hepsini de burada bir şekilde görüşüp oyluyoruz ancak iş bu önergeye geldiği zaman da maalesef hukuka aykırı bir şekilde, haksız bir şekilde bu önergenin görüşülmemesi yolunda arkadaşlar görüş beyan ettiler.

Sayın Başkanım, ben tutumunuzun lehinde söz almış bulunuyorum. Öncelikle, tabii, burada değişiklik önergeleriyle alakalı olarak beş yüz kelimeyi aştığı yolunda bir iddia vardı. Tabii, biz, vermiş olduğumuz önergeyi, daha görüşmeye başlamadan evvel grup başkan vekili arkadaşımızın parafıyla birlikte onu beş yüz kelimeye de indirgemiştik.

Şimdi, değişiklik önergelerini belirleyen İç Tüzük’ün 87’nci maddesine baktığımızda orada aynen şöyle ifade ediliyor: “Değişiklik önergeleri gerekçeli olarak verilir. Değişiklik önergeleri ve gerekçeleri beşyüz kelimeden fazla ise, önerge sahibi önergesine beşyüz kelimeyi geçmeyen bir özet eklemek zorundadır.” Yani bin kelime dahi olabilir ama biz beş yüz kelimeyi geçmeyecek şekilde bir özet ekledikten sonra hiçbir problem yok, hiçbir mahzur yok. Daha önce de bugüne kadar da hep bu teamülde uygulandı, İç Tüzük de bunu emrediyor.

İkinci bir husus: Yine değerli grup başkan vekili arkadaşlarımız burada önergedeki hususla, karşımıza, Genel Kurulda görüştüğümüz tasarıdaki maddeyle alakalı bir ilintinin olmadığını söylediler. Dolayısıyla “Böyle bir önerge verilemez.” dendi. Bu da tamamen yanlış çünkü görüşmekte olduğumuz tasarının 74’üncü maddesine baktığımızda orada ifade aynen şu: “3713 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ç) ve (d) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.” Yani madde 74 tamamen Terörle Mücadele Kanunu’nun 10’uncu maddesini tanzim eden, değiştiren bir madde.

Verdiğimiz değişiklik önergesi neyi ihtiva ediyor? Verdiğimiz değişiklik önergesine de baktığımızda değerli arkadaşlar, burada “3713 sayılı yani Terörle Mücadele Kanunu’nun 10’uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.” Yani tasarı metni, Terörle Mücadele Kanunu’nun 10’uncu maddesi, verdiğimiz önergenin kendisi bizatihi 10’uncu maddeyi zaten değiştiren bir önerge. Siz, böyle bir önergeyi kabul etmedikten sonra başka hangi önerge kabul edilir, başka hangi önergeyi burada görüşebiliriz?

Değerli arkadaşlar, yine aynı şekilde… Tabii, gerekçe farklı şekilde yazılabilir, gerekçesi yazılabilir, çizilebilir ama önerge geçerli, hukuki bir önergedir. Teknik ve hukuki açıdan hiçbir sakıncası yoktur. Kaldı ki, yine tasarının geçici 2’nci maddesine ilişkin bir fıkra ilave eden bir önergemiz daha var, o da var. Orada da yine 250, 251’in kaldırılmasına dair maddeler var.

Ben, Başkanın tutumunun lehinde olduğumu ifade ediyorum ve dolayısıyla da -bir haylice görüşmeler uzadı- bir an önce görüşmelerin kaldığı yerden devam etmesini talep ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Aleyhte, Sayın Hamzaçebi.

Buyurun efendim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri…

Sayın Başkan, öncelikle içeride bu konuşma süresinin beş dakika olması yönünde bir talepte bulunmuştum ama siz cevap vermediniz. Ben de beş dakikalık talebi kabul ettiniz diye aldım ama siz, yine üç dakika olarak verdiniz.

BAŞKAN – İsterseniz beşe de çıkarabiliriz efendim, sorun değil.

Buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Tabii ki benden önceki konuşmacı üç dakika konuştuğu için ben de üç dakika konuşacağım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Yani konuşmalarımız samimiyet içerisinde olmalı, sözlerimizde durmalıyız efendim.

Değerli milletvekilleri, burada yapılan çok önemli bir değişikliktir, çok önemli bir sistem değişikliğidir. Devlet güvenlik mahkemeleri 1973 yılında kuruldu, 1976 yılında kaldırıldı, 12 Eylül rejiminden sonra tekrar 1983 yılı Haziran ayında kuruldu; 2004 yılında sizin hükûmetlerinizden birisinin yönetim döneminde ismi değiştirilerek, özel yetkili mahkemeye dönüştürülerek tekrar kuruldu. 2004’teki değişikliğin amacı sizin bu mahkemelere hâkim olma düşüncesiydi. Askerî hâkimi çıkarıp özel yetkili mahkemeye dönüştürmenizin amacı bu mahkemeleri kontrolünüze almaktı. Ama geçen zaman içerisinde, sanıyorum, bu kontrol sizde olmadı, olamadı, her neyse, bilemiyorum; siz, şimdi, kendi mahkemelerinizi, kendi hâkimlerinizi, kendi savcılarınızı atamak istiyorsunuz. “Özgürlük hâkimi, özgürlük savcısı” adı altında yaptığınız sizin kendi yargı sisteminizi oluşturmaktır, başka bir şey değildir. Bizim de karşı çıktığımız budur. Bu kadar önemli bir düzenlemeyi, sistemi altüst edecek bir düzenlemeyi, siz getirip bugüne kadar, şu saate kadar saklıyorsunuz; önergeyi bizlerle paylaşmıyorsunuz, kamuoyuyla paylaşmıyorsunuz. Son dakikada, işte, bir iki saat önce bizlere dağıtıyorsunuz, “Bunu yapacağız.” diyorsunuz.

Demokrasi bu mudur? Bu mudur saydamlık? Bu mudur muhalefete söz hakkı vermek? Hani özel yetkili mahkemeler kalkıyordu? Aranızda “Bu mahkemeler işlevini tamamlamıştır.” diyen kişiler oldu. Sayın Adalet Bakanı çıkıp orada diyor ki: “Hayır, biz kamuoyuna doğruyu söyledik.” Hayır, Sayın Bakan, tek tek o cümleleri çıkarırım. Bir grup başkan vekiliniz “Bu mahkemeler işlevini tamamlamıştır.” dedi. Bir sayın bakan “Bu mahkemeler demokrasilerde olmaz.” dedi. Aynı mahkemeleri, aynı anlayışı siz Terörle Mücadele Kanunu’nun içine getirip koyuyorsanız vatandaşa, millete doğruyu söyledim diyebilir misiniz? Doğruyu söylemediniz.

Değerli arkadaşlar, bu maddeye sonuna kadar karşı çıkacağız. Bakın, gelin bu maddeyi buradan çıkaralım, yeni yasama dönemine bırakalım. Bu maddeyi getirmeyin. Komisyona çekip bunu yasalaştırmayın.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.

Sayın Vural…

OKTAY VURAL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Aslında uzunca bir süredir Türk kamuoyunda tartışılan bir konu. Gerçekten adalet mülkün temelidir gibi son derece önemli bir konuyu bir önerge münasebetiyle beş dakikalık bir sınırla… Ki, bunda bir temel kanun olduğu için madde görüşmesi dahi yapamıyoruz. Yani böylesine hepimizin hakkını hukukunu ilgilendiren ve Türkiye için önemli bir konunun böyle bir gecekondu yasa faaliyeti doğrultusunda yapılmasını Milliyetçi Hareket Partisi olarak eleştiriyoruz. Bu doğru bir şey değil.

Önergenin beş yüz kelimeden fazla olması, diğerleri… Elbette gerekçesi beş yüz kelimeden aşağı olup okunabilir, bütün bunlar düzeltilebilir konulardır, bunları tartışmamıza gerek yok ama bir adalet konusunu tartışıyoruz. Yani bir saatlik adaletin ne kadar önemli olduğunu ifade eden bir manevi görüşe sahip olanlar olarak diyorum ki: Böyle bir konuyu sadece kapalı kapılar ardında yapılmış bir önerge münasebetiyle buraya getirip parmaklarla onaylamak acaba bizi doğru noktaya götürür mü, götürmez mi? O bakımdan, bizim bunu düşünmemiz lazım. Burada yapacağımız bir yanlışın kimlerin hayatına mal olacağını, kimlerin adalet duygusunu yok edeceğini düşünerek sağlıklı bir yasama faaliyeti olarak gerçekleştirilmesi uygun olacaktır diye ifade ettim.

Yani gerçekten Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde değil arkadaşlar, yarın çalışacağız, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak buradayız. Öbür gün de çalışacağız, daha sonraki gün de çalışacağız. Bu durumda belki de yapılması gereken husus, Sayın Komisyonun bu maddeyi geri çekmesi. Bununla ilgili düzenlemeyi, Komisyonda, Bakanlık ve ilgililerin de çağırıldığı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulundan alınan görüşler istikametinde sağlıklı bir değerlendirme yaptıktan sonra… Bundan sonraki maddeleri görüşelim, yürütme kısmı kalsın, yarıda kalmış olan kalır, ondan sonra yarın öbür gün -diğer kanunları görüşürüz- o kanunlar görüşüldükten sonra bitiririz, sonra buna döneriz. Eğer aramızda bir sulh olacaksa, bir doğru noktada bir katkı olacaksa bunu temin etmiş oluruz. Birçok insan bakıyor buna ya. Herkes merak ediyor ne olacak, ne bitecek, var mıdır, yok mudur. Biraz önce bir milletvekilinin, sıfatı ne olursa olsun, acaba Yüce Divanda yargılanacaklar için bir istisna…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OKTAY VURAL (Devamla) – …getirilmiş olmakla birlikte acaba milletvekilleri bir sıkıntıya girer mi, girmez mi diye birtakım endişeleri de var. O bakımdan, böyle bir yöntemi benimsesek daha sağlıklı bir kanun çıkartırız, daha iyi hizmet ederiz, biz de katkı sağlarız, Hükûmetin de bu konuda görüş ve düşüncelerini… Sayın Bakan diyor ki: “Benim konuşma hakkım yok.” Değerli arkadaşlar, ben üç dakika içerisinde bunları söyleyebildim. Böylesine önemli bir konuda Sayın Bakanın konuşma yapamaması, izahat verememesi, bundan muzdarip olması bile, bizim düşünmemiz gereken, bununla ilgili özel bir ortamın hazırlanmasında fayda olduğunu mülahaza ediyoruz, düşünüyoruz.

Görüşlerimizi bu istikamette yüce Genel Kurula ve Sayın Başkan size arz ediyorum. Önemli bir konu. Yani elimizi vicdanımıza koyalım. Hiçbiriniz bir kimseye adaletsizlik yapılmasını istemezsiniz, zannetmiyorum. Böyle bir kastın da olmaması lazım. Buna ilişkin, sizlere yöneltebileceğimiz birtakım eleştirileri de engellemiş olursunuz. Elinizde böyle bir fırsat var. Yani bir mahkemenin “AKP mahkemesi” gibi nitelendirilmiş olması sizi de rahatsız etmeli.

Sayın Başkanım, kusura bakmayın, üç dakikada ancak bunları ifade edebiliyorum ama konuşacak çok şey var. Keşke bütün bunları bütün milletvekilleri Komisyonda değerlendirse, anlatsa, sağlıklı bir neticeye gitsek daha iyi olur diye düşünüyoruz ama takdir tabii yüce Genel Kurulun. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Kaplan, buyurun.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizin huzurunda Sayın Başbakanı, Hükûmeti, ilgili bakanları Türkiye halkına, 75 milyon insana verdikleri sözü tutmaya davet ediyorum. “Özel yetkili mahkemeleri kaldıracağız.” sözünü verdiniz. Bu sözü tutmaya davet ediyoruz. Eğer bu sözünüzde duruyorsanız adını açık koyun, getirdiğiniz önergeye “CMK 250-251-252 kaldırılmıştır.” deyin. Eğer bunu yapacaksanız Meclisteki bütün partileri de dikkate alın. Bakın, bizim kanun teklifimiz var bunun kaldırılmasıyla ilgili. Biz kanun teklifi veriyoruz –muhalefetiz- Komisyona indirilmiyor, Komisyonda görüştürülmüyor, Komisyonda görüşümüz alınmıyor; burada bir önergeyle baypas ediliyor. Böyle şey olur mu arkadaşlar? Yasama, İç Tüzük, hukuk bu mudur? Değil.

Burada bir yanlış daha yapıyorsunuz. Sayın Kamer Genç burada bir şeye dikkat çekti, bunu iyi düşünün. Robespierre de bir kanun çıkarmıştı ama Robespierre’in kellesi o giyotin kanununda gitti biliyor musunuz? Buraya koymuşsunuz bir madde ve diyorsunuz ki: “Türk Ceza Kanunu şu, şu, şu maddelerinde görevlerinde olsalar, olmasalar bile savcılar doğrudan doğruya soruşturma açabilir.” Yani “Milletvekilini alabilir, bakanı alabilir, Genelkurmay Başkanını alabilir,  herkesi alabilir yalnız MİT’i alamaz, yalnız MİT’i alamaz.”

OKTAY VURAL (İzmir) – Bir de Başbakanın görevlendirdiklerini.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Bakın, bu, çok tehlikeli bir şeydir. Başbakan, Devlet Güvenlik Mahkemesinde yargılandı, mahkûm oldu. 12 Eylül darbesi sıkıyönetiminden geçmeyen partili yoktur, parti yoktur. Hepimiz bunu yaşadık, bu acıları. Hâlâ bunun üzerine “Biz bunu düzeltelim.” derken bu ülkede hukuku, demokrasiyi, adil yargılanmayı savunma hakkını, savunma hukukunu, adaleti, “adalet” ismini taşıyan bir partinin çok görmesini yadırgıyorum. Siz kimi…Yani devleti koruma güdüsünü bırakın, milleti koruyun, bireyi koruyun, vatandaşı koruyun, hakkı koruyun.

Sayın İyimaya bir şey söyledi: “Bu mahkemeler kendilerini Allah gibi görüyor.” Aynen öyle, ben de katılıyorum, bu mahkemeler kendilerini Allah’ın da üstünde görüyorlar, o zaman, bunları hizaya geçirmek lazım, bu mahkemeleri hizaya çekmek lazım. Bu mahkemelerin bu Meclisin iradesinin üstünde olmaması lazım. Vatandaşın karşısında zalim duran mahkemeleri, her gün, kapısı kapalı, özel timlerce evleri basılmış, çoluk çocuğunun gözü önünde “düşüncesini açıkladı” diye, “terörist” diye insanların evinden alınıp zorbaca içeride tutulduğu -yıllarca- mahkeme süreçlerini artık kapatmak lazım. Çok ciddi bir yanlış, katılıyoruz. Önergeyi geri alsınlar, Komisyonda tartışalım, gereğini yapalım, sizler de sözünüzde durmuş olun biz de bir katkı sunalım diyorum.

Saygılarımla.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Biz sözümüzde duruyoruz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, özür dilerim…

BAŞKAN – Sayın İyimaya söz istiyorlar, bir dakika efendim.

Buyurun.

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değerli Başkanım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bir defa, ben, kendimle ilgili basında yer alan haberler konusunda beyanda bulunmamayı -mecbur kalmadıkça- tercih eden bir arkadaşım ve kürsüleri de kendim için katiyen kullanmam. Bilimsel incelemelerimde, Türkiye’de özgürlük gelişmesini durduran temel dinamiklerden birisini, yargının asıl görevi olan özgürleştirme faaliyetini, kararlar verirken özgürlüğü esas almamasını sebep olarak ileri sürdüm ve buna bilimde “yargısal aktivizm, vesayetten daha ağır hâkimler iktidarı” anlamında eleştirilerim oldu. Ama ben inanç ve değerlerim bakımından, Yüce Allah’ın ismini herhangi bir beşerî veya sistem zaafını izah etmek için tamlamada kullanacak bir ruh yapısına, hele hele bir zarafet ve nezaket anlayışına sahip değilim ve öyle bir tamlamayı kullanmadım, eleştirilerim var ama öyle bir tamlamayı kullanmadım. Yüksek Genel Kurulum bunu bilsin diyorum.

Bir de somut sorunla ilgili… Çünkü, gerçi usul tartışması konusu kişisel söz hakkı doğuran bir konudur, partilerin grup olarak sahip olamayacakları konudur İç Tüzük’teki düzenlemede ama Komisyona atıf yapılınca, hem ileride Parlamento tarihine ve bu somut sorunlara yarar sağlasın amacıyla konuyla ilgili görüşümü sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, Türk Parlamentosu, gerçekten, henüz hukukunu tam ve tamamlanmış olarak oluşturabilmiş bir kurum ve organ değil.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yani Parlamentonun üstü yok!

EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Vesayete mi ihtiyacı var? Sizin vesayetinizde mi?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – 1972 yılındaki Tüzük’le yönetiliyoruz, ciddi bir reform ihtiyacı şu tartışmalardan da ortaya çıkıyor. Ama somut sorunu çözerken tabii, bu sorunlarla ilgili evrimsel aklın, tecrübi düşüncenin de dile getirilmesi lazım.

O şudur: Değerli arkadaşlar, burada, bir defa, Parlamentonun ana yetkilerinden birisi tasarruf yetkisidir. Görüştüğü konularda Anayasa’nın ve İç Tüzük’ün dışında bir sınırlamanın getirilememesi ilkesidir. Genel Kurulun gündeme hâkimiyetinin de, bu ilkenin de anlamı bu.

Somut sorunda durum ne? Ben içeriğe bakmıyorum, içerik değerlendirmesini yapmıyorum, Parlamento hukukunun parametrelerini izah etmek bakımından ifade ediyorum: Bizim İç Tüzük’ümüze göre, Komisyon metninde bulunan tasarı veya tasarılarla ilgili önergeler konusunda Genel Kurul yönünden bir sınırlama yok.

Somut olayımızda;

Bir: Komisyon metninde hem Ceza Muhakemesi Kanunu -250 ve devamı 253 dâhil- hem Ceza Kanunu hem de terör kanunuyla ilgili maddeler var. İşin daha ötesi, bu maddelerin birbirlerine atıfları var, yasal analojileri var. Konu bakımından bir sınır yok.

İki: Beş yüz kelime çok önemli. Bilhassa Anglosakson hukukunda sınırsız bir engelleme -obstrüksiyon- Kara Avrupası hukukunda engellenmek istendi. Mesela bu Parlamentoda bir madde için bir roman okundu, günlerce bir madde müzakeresi bitmedi ve bundan ders alınarak beş yüz kelimelik sınır getirildi ama ne için getirildi? Gerekçe için getirildi. Yazım noksan, “metin içinde” diyor. O yanlış olur. Niye? Çünkü normu yasama organı bir cümleden itibaren de kurabilir, yüz sayfa olarak da kurabilir. Norm müdahalesini İç Tüzük yapamaz, Anayasa’mızın 7’nci maddesi çok açık, yatay etki doğurur.

Bu kapsamda, Parlamentonun bunu görüşmesi mümkün ama bana göre, rasyonellik gereği, bu gibi temel önergelerin süreçlerden geçmesi ve tartışmanın yapılması temenni olunur ama Genel Kurula böyle bir önerge gelmiş, hukuken mâni hâl yok.

Bir husus var, Kamer Bey dile getirdi, 83’üncü maddeye, 100’üncü maddeye bir saklılık kaydı düşülmediğine göre -milletvekili ve bakanlarla ilgili, bu redaksiyon sebebiyle, gerekçede de bu husus yer aldığı için- sıfatlara bakılamazlık, görevlere bakılamazlık ilkesi yer aldığı için acaba bu mahkemeler milletvekilleri bakımından ve bakanlar bakımından yasama organının bir iradesi olmadan bu davada aktif süje olabilirler mi, sanık veya şüpheli olabilirler mi?

Arkadaşlar, Anayasa’nın getirdiği somut teminatın yasayla bertaraf edilmesi mümkün değil, Anayasa madde 11, Anayasa’nın yatay etkisi diyoruz. Somut etki dolayısıyla doğrudan Anayasa bu teminatı sağlar.

OKTAY VURAL (İzmir) – Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un durumu ortada.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Arkadaşlar, orada, Anayasa’mızın 148’inci maddesiyle -her ikisi de Anayasa normu- Anayasa’nın 145’inci maddesi arasındaki normatif çatışma sebebiyle yargı organının yorumudur. Bizim, milletvekilleri bakımından, bakanlar bakımından…

OKTAY VURAL (İzmir) – E burada da olur.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ben, arz ediyorum. Burada yok, farklı hüküm yok. Bakanın soruşturulması Parlamentonun iznine bağlı, hilafı bir Anayasa normu yok.

Efendim, Komisyonun da Genel Kurula gelmiş bir hususta takdir hakkı vardır. Arz ediyorum. Ben tenvir edeyim dedim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ben, Komisyonun bu maddeyi geri alıp alamayacağını da öğrenmek istiyorum. Yetkiniz var mı böyle?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hukuken mümkün.

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hukuken mümkün.

Çok saygılar sunuyorum. Sağ olun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hukuken mümkün olanı yasama kalitesi açısından mümkün kılsanız bütün bu sözleriniz takdir edilir. Bir taraftan Genel Kurula yasama dersi veriyorsunuz, diğer taraftan da Komisyon olarak yasama kalitesini temin etmek için bu maddeyi geri istemiyorsunuz, bu bir çelişki. Elinizdeki yetkiyi kullanın.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Peki, teşekkür ediyorum, sağ olun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Ahmet İyimaya uzun uzun açıklamalarda bulundu, kendisine teşekkür ederim. Herhangi bir şekilde de bir süre sınırlaması öngörmediniz ama bu kadar önemli bir konuyu görüşürken siz bizlere üçer dakikalık bir süreyi takdir ettiniz. İç Tüzük’e göre on dakikaya kadar bize söz verme imkânı olduğu hâlde, bu kadar önemli bir maddede bu imkânı bizden esirgediniz. Nedense yani sıra Hükûmet sırasına, Komisyon sırasına gelince sizin teraziniz, sizin saatiniz farklı ölçüyor, sıra bize gelince bu farklı oluyor Sayın Başkan.

Ben “Sayın İyimaya neden çok konuştu?” anlamında bir değerlendirme yapmıyorum. Ben, isteyen herkesin mümkün olduğu ölçüde daha fazla konuşmasını arzu ederim, müdahale etmem, ona söz hakkı tanımış olmanızdan mutlu olurum. Sayın bakanlara, iktidar partisi milletvekillerine, grup başkan vekillerine söz hakkı, daha fazla söz hakkı vermenizden mutlu olurum. Hiçbir zaman buna itiraz etmedim bugüne kadar ama sizin genel tutumunuz, bu konuda muhalefet partisi sözcülerine herhangi bir toleransınızın olmayışı. Şu biraz önce yaptığımız konuşmada bile, ben içeride size “Beş dakika olarak söz verin.” diye talepte bulundum. Siz bana “Hayır.” demediniz. Sükût ikrardan gelir. Demek ki beş dakikayı siz kabul ettiniz. Sonra buraya çıkıp da bunu üç dakika olarak verirseniz siz sözünüzde durmamış olursunuz.

BAŞKAN- Efendim, müsaade eder misiniz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bakın, şık olmuyor bunlar.

BAŞKAN – Benden beş dakika istediğinizi hiç duymadım, bir.

İki, istiyorsanız beşer dakika da konuşabilirsiniz Sayın Hamzaçebi. Önemli olan doğrusunu yapmak. Böyle bir niyetim de yoktu ama genelde usul tartışmalarında iki üç dakika yapıldığı içindir, başka bir niyetimiz yok.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – İçeride beş dakika diye konuşmuştuk Sayın Başkan.

BAŞKAN - İsterseniz, buyurun tekrar… Yani söylediğiniz gibi değil, benden beş dakika isteyip benim sükûtum değil. Bana Sayın Canikli “Arkadaşlar beşer dakika konuşabilir.” dedi. Burada “Genel uygulama üç.” dediler, üç dedim. Beş isteyene beş de veririz, bu önemli değil; önemli olan doğruyu yapalım yani.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, içeride bunun beş dakika olmasını ben sizden rica etmedim mi? Siz buna “Hayır.” demediniz.

BAŞKAN – Ben duymadım.

OKTAY VURAL (İzmir) – İlave ikişer dakika daha süre verin.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, Genelkurmay Başkanı, Anayasa’nın açık hükmüne rağmen özel mahkemelerce alınıp tutuklanmışsa… Şimdi Komisyon Başkanı diyor ki: “Efendim, Anayasa var.” Özellikle bunları hâkimlerin takdirine bırakırsanız hâkimler anayasayı manayasayı dinlemez. İşte, Genelkurmay Başkanını aldığı gibi yarın milletvekilini de alır. Onun için, lütfen Parlamento bu işe el koysun, burada açıkça bu konuları belirleyelim. Yoksa ki mahkemeye bıraktığınız zaman, hâkime bıraktığınız zaman… İşte, Genelkurmay Başkanını aldı. Anayasa’da açık hüküm var, “Anayasa Mahkemesinin bunu yargılaması lazım.” der. “Ben dinlemiyorum Anayasa’yı.” diyor. Onun için, burada belirtmezsek, o zaman hâkimin takdirine bırakırsanız hâkim de hangi düşünceye sahipse ona göre şey eder. Ben özellikle rica ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç.

Şimdi, buradaki arkadaşların da değerlendirmesiyse şöyle bir şey rica edeyim…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Hasip Bey, lütfen…

Tasarının 74’üncü maddesiyle, 3713 sayılı Kanun’un 10’uncu maddesinin ikinci bendinde değişiklik yapılırken, önergeyle 3713 sayılı Kanun’un 10’uncu maddesinin tümü değiştirilmektedir. Ayrıca, söz konusu önergeyle 3713 sayılı Kanun’un kapsamına giren suçlara, dolayısıyla açılan davalara ilişkin görev ve yargı çerçevesi ile soruşturma ve kovuşturma usulü belirlenirken Türk Ceza Kanunu’na ve Ceza Muhakemesi Kanunu’na atıfta bulunulduğu anlaşılmaktadır.

Bu nedenle, İç Tüzük’ün 87’nci maddesi çerçevesinde önergenin işleme alınması konusundaki tutumumu değiştirmiyorum. Müsaade ederseniz işleme alacağım önergeyi.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkanım, özür dilerim…

BAŞKAN – Lütfen Sayın Tanal, lütfen…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkanım, bakın, önemli bir şey arz edeceğim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Kaplan, açıkladınız, konuştunuz, rica ediyorum… Ben bu tutumu sürdüreyim müsaade buyurursanız.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

BAŞKAN – Buyurun.

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı…”

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, özür dilerim, Anayasa’ya aykırı bir biçimde…

BAŞKAN – Lütfen Sayın Tanal, lütfen…

HASİP KAPLAN(Şırnak) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Bir şey söyleyeceğim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Bakınız, Grup Başkan Vekiliniz konuştu. Lütfen, lütfen Sayın Tanal…

Evet, buyurun.

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı…”

HASİP KAPLAN(Şırnak) – Sayın Başkan…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, böyle olmaz ki!

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Böyle bir saygısızlık olur mu? Bir şeyi tüketmeden okunuşa geçiliyor, bu nasıl bir yaklaşım?

BAŞKAN – Şimdi, saygısızlıkla alakası yok Sayın Kaplan.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, bu şekilde olmaz ama!

BAŞKAN – 4 kişi, 5 kişi konuştu lehte-aleyhte, yapacağımız bir şey yok. (CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Biz söz istedik Başkan!

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan söz istiyoruz burada biz.

BAŞKAN – Yapacak bir şey yok efendim. (CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Söz istiyoruz anlamıyor musunuz, dediğimizi anlamıyor musunuz? Böyle bir yaklaşım olmaz! Allah Allah!

BAŞKAN – On dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 22.34

 

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 22.47

BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM

KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 129’uncu Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

278 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

Tasarının 74’üncü maddesi üzerinde dört önerge vardır, okutuyorum.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, deminki…

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı…”

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, demin de aynısını yaptınız.

BAŞKAN – Bir saniye…

Buyurun Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkanım, demin söz talep ederken, bize ne “evet” ne “hayır” demeden, yüzümüze bakarak Sayın Kâtip Üyeye “Buyurun okuyun.” dediniz.

Biz burada bir tartışma yapıyoruz ve bir grup başkan vekili söz talep ederken böylesine yok sayılmak, saygı sınırlarını aşan bir yaklaşım tarzını yakıştıramadım Başkanım. Yakıştıramadım, çok açık söyleyeyim, bir.

BAŞKAN – Tamam, bir cümle söyleyebilir miyim Sayın Kaplan…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – İkincisi, tutanaklara geçmesi açısından şunu ifade edecektim: Biz, Barış ve Demokrasi Partisi olarak, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması için, CMK’nın 250, 251, 252’nci maddelerinin kaldırılması için kanun teklifi verdik. Komisyonda bunu dile getirdik, bunun da kapsama alınmasını istedik, ancak bizim sadece bilişim suçlarıyla ilgili, gizli dinlemeyle ilgili kanun teklifimiz kondu, bu konmadı ve görüşülmedi Komisyonda.

Tutanaklar ileride hukukçular tarafından incelenecektir. Biz bu mahkemelerin kaldırılmasını isteyen bir partiyiz, imzamız var, teklifimiz var ama dışlanıyoruz, Meclis ve yasama sürecinde yok sayılıyoruz ve Komisyonda görüşülmeyen konularda Komisyon görüş serdediyor, bu yaklaşım tarzının yanlış olduğunu ifade etmek istiyoruz. Bunu yapmadığımız zaman, bu sözler ve bu İç Tüzük hukuku işlemediği zaman gerginlik oluyor Sayın Başkanım.

Sizin de bizim de sağlığımız için iyi olmaz diye düşünüyorum. Yani gerçekten…

BAŞKAN – Efendim, zabıtlara geçti.

Benim düşüncem şuydu Sayın Kaplan, yani şahsınızla veya teklifle alakası yok, bir usul tartışması açınca, biliyorsunuz, lehte, aleyhte 4 kişi konuşuyor, bir sonuçlandırıyorsunuz…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yani usul tartışmasını açtırma zorunda bırakmayın bizi.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Estağfurullah, öyle bir niyetim yok.

Buyurun Sayın Tanal.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, bu, şu anda önümüze gelen tasarı… Takdir edersiniz İç Tüzük’ün 38’inci maddesi der ki: “Gelen teklif veya tasarı Anayasa’nın metin ve ruhuna eğer aykırıysa, bu müzakere edilmeden aynen reddedilir.”

Şimdi, bu çerçevede, bu önümüze gelen tasarıya baktığımız zaman, geçmişte hep şunu söylerdik, “Bu devlet güvenlik mahkemeleri kaynağını Anayasa’nın 143’üncü maddesinden alır.”  denilirdi. Anayasa’nın 143’üncü maddesi kaldırılmakla, onun dayanağı olan devlet güvenlik mahkemeleri iptal edildi. Onun yerine, tabii, ne oldu o dönem? Eş güdümlü olarak, 2005 yılında Ceza Muhakemesi Kanunu’yla birlikte 250, 251, 252 geldi. Ancak, şu anda yeni getirilmek istenilen yeni bir mahkeme türü; bu yeni mahkeme türünün de… Takdir edersiniz, Anayasa’nın 142’nci maddesi de genel mahkemelerin kuruluşuyla ilgili bir dayanaktır. Ancak özel yetkili mahkemelerin dayanağı olan Anayasa’mızın 143’üncü maddesi ilga edildiğine göre, kaldırıldığına göre mevcut olan bu tasarı, bir, Anayasa’nın hükümlerine aykırı; iki, aynı zamanda, getirilen tasarı “Görevine, sıfatına bakılmaksızın cumhuriyet savcısı soruşturma yapabilir.” şeklinde. Bu da aynı zamanda bu milletvekillerine de dokunur. Bu ne anlamına gelir? Bu, 83’üncü maddeyle tam aykırılık teşkil eder.

Sizden benim istirhamım şu, komisyondan istirhamım şu: Bunların, bu tasarının Anayasa’nın ruhuna aykırı olduğu için müzakere edilmeden derhâl geri çekilmesini talep ediyorum ben.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Söyledikleriniz zapta geçti. Usul tartışması yapıldı. Grup başkan vekillerimizi dinledik.

Ben, şimdi müsaade ederseniz, Kanunlar ve Kararların da görüşünü aldıktan sonra, tutumumda bir değişiklik olmadan işleme devam edeceğim.

Buyurun Sayın Tanal…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkan, siz… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

RECEP ÖZEL (Isparta) – Yeter ya!

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkan, özür dilerim, ben sizin tutumunuzla ilgili bir talepte bulunmadım. Ben, tamamen bir parlamenter olarak, önümüze gelen tasarı Anayasa’nın ruhuna aykırı olduğu için, bu da sizin yetkinizde olduğu için sizden talepte bulunuyorum.

BAŞKAN – Efendim, sizi dinledim, zapta geçti Sayın Tanal.

Çok teşekkür ediyorum.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sayın Başkan, Türk Ticaret Kanunu, koskocaman Türk Ticaret Kanunu’nu, bir önergeyle yasaya ekleyip çıkartabilir mi? Buradaki İç Tüzük buna izin verir mi? Bir önergeyle koskoca Türk Ticaret Kanunu’nu “Ben önerge değiştiriyorum.” deyip getirebilir mi? Siz, buna “Ben baktım, Kanunlar ve Kararlarla görüştüm, uygun gördüm.” diyebilir misiniz? 500 kelime niçin getirilmiş? Kırk sekiz saatler niçin getirilmiş? Bunlar çiğnesin diye mi getirilmiş? Böyle bir şey olabilir mi? Komisyona geri çekeceksiniz. Komisyon geri alacak bunu, görüşecek, önümüze getirecek.

BAŞKAN – Sayın Batum, ben de…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sayın Başkanım, benim söyleyeceğim bu.

Sayın Başkanım, bütün, getirilen, 87’nci madde de, Anayasa da bunun için getirilmiş. Görüşülmeden, kamuoyu duymadan, demokratik olarak çoğulculuk sağlanmadan bir önergeyle ilgisi olmayan yasalar Genel Kurulda çıkartılmasın diye getirilmiş bu düzenlemeler. Koskoca, onun için söylüyorum, ilgisi olmayan bir alanda herhangi bir kanun getirilebilir mi? Buna cevaz verebilir mi? “Aa 500 sayfa değilmiş, 500 kelime değilmiş, 600’müş; biz onu özet yaptık” denilebilir mi? Bunun için getirildi Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Batum, bitirdiniz mi efendim?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hukuka aykırı bir iş yapıyorlar.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, buyurun. 

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, gerekli görüşleri aldığınızı ifade ettiniz. Nihayetinde Kanunlar ve Kararlardan da görüş aldığınızı ifade ettiniz. Lütfen okutur musunuz?

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, sizi dinleyeyim ve bitirelim lütfen.

Buyurun.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sayın İyimaya bile doğruyu söylüyor!.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi’yi dinleyeyim, oralara geçeceğim.

Hocam, zabta geçsin söyledikleriniz; buyurun Sayın Hamzaçebi.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Ya Sayın Başkan, biz Adalet Komisyonunda dört ay niye çalıştık? Dört ay çalıştık, bu önerge yeni geliyor buraya; böyle bir şey olabilir mi ya? Bu önerge dört ay boyunca niye Komisyon gündemine getirilmedi?

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, Komisyon Başkanını da dinledim.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Adalet Komisyonu ne işe yarar? İhtisas komisyonları bu Mecliste ne iş yapar? Böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir anlayış olabilir mi?

BAŞKAN – Zapta geçti söyledikleriniz.

Buyurun Sayın Hamzaçebi.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Ayıptır ya!

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Zapta geçme değil… O zaman Adalet Komisyonlarına biz, bütün komisyonlara ...

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Böyle bir anlayış olabilir mi?

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım, istirham ediyorum, usul tartışması açıldı. Usul tartışmasının dışında usulsüzce bir sürü konuşma yapıldı.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Sayın Başkan, Komisyonun tüzel kişiliğini siz temsil ediyorsunuz? Böyle bir şey olabilir mi? Yakışır mı ya!

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Siz kararınızı beyan ettiniz. Verdiğiniz karar doğrultusunda lütfen işlem yapınız.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Dört ay bizi niye çalıştırdınız o zaman Komisyonda?

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, sizi de dinleyip işleme gireceğim.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Komisyon Başkanı bile söylüyor…

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) – Yasamada böyle bir şey olursa, Türkiye’de her şey olur ya!

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Nasıl bir yasa yapma tekniğidir bu?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sayın Başkan, devam etmiyorsunuz değil mi bunlara cevap vermeden?

BAŞKAN – Buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR(Devam)

11.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, görüşülmekte olan tasarının İç Tüzük’e aykırı olduğuna ve Komisyonun geri çekmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

 

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250, 251 ve 252’nci maddesi hükümleri Terörle Mücadele Kanunu’nun 10’uncu maddesine taşınıyor. Ceza Muhakemesi Kanunu genel bir kanundur, Terörle Mücadele Kanunu özel bir kanundur. Bu iki kanunu bu ilişki açısından kıyaslarsak, birisi geneldir, diğeri özeldir.

Şimdi sormak istiyorum: Uyuşturucu ile mücadele, uyuşturucu suçları Terörle Mücadele Kanunu kapsamında düzenlenebilir mi?

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Evet, oradan besleniyorsa olur tabii…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yani, siz Sayın Milletvekili, devamlı bana laf atmakla meşgulsünüz. Ben sizin yerinizde olsam, şimdi, ben sizin yerinizde olsam ne yaparım biliyor musunuz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bakın, sizin yerinizde olsam, biraz açar, o kanunlara bakarım, nüfuz etmeye çalışırım, ondan sonra konuşurum.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Sayın Başkan, geç oldu artık.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Bakın, size daha önce söylemiştim, tekrar söyleyeyim: Laf atarak sizin partide milletvekilliği devam etmiyor, onu bilmenizi isterim. Sizin partinizin güzel bir uygulamasıdır, size hatırlatıyorum.

Sayın Başkan, şimdi, genel kanundaki bir hükmü, uyuşturucuyla mücadele, uyuşturucu suçları kısmını Terörle Mücadele Kanunu kapsamında düzenleyebilir miyiz? Bu bile, bu düzenlemenin İç Tüzük’e aykırı olduğunu gösterir. Buna rağmen, “Tutumumda değişiklik yoktur.” diyerek bu görüşmelere devam etmenizi doğru bulmuyoruz. Bakın, öneriyorum tekrar, Sayın Komisyon bu maddeyi Komisyona geri çeksin veya bu maddeyi burada, önergelerle bu metinden çıkaralım, kalan şekliyle bunu yasalaştıralım. Bu maddeyi toplum olarak tartışalım. Bu madde gizli kapaklı geldi. Yeni öğreniyoruz maddeyi.

İkinci olarak, özel yetkili mahkemeler, varlıklarıyla, yaptıkları soruşturmalarla, gördükleri davalardaki muhakeme usulleriyle, yargılamalarıyla toplumda büyük bir tartışma konusu oldu. Bu kadar büyük bir tartışmanın sonucunda Hükûmet “Biz bu mahkemeleri kaldıracağız.” şeklinde bir açıklama yaptı. Buna rağmen, şimdi, “Kaldıracağız.” açıklaması adı altında sistemi olduğu gibi muhafaza etmeye yönelik, asgariden görülmekte olan davalarla ilgili olarak sistemi muhafaza etmeye yönelik bir düzenlemeyi Hükûmet nasıl açıklayacaktır? Bunun kabulü mümkün değildir, hem büyük bir tartışma konusu var… Bu mahkemeler güvenilirliklerini yitirmiştir. Buna rağmen şikâyet konusu olan bu davaları olduğu gibi muhafaza edip “Bu davalar yine eski hükümlere göre görülür.” şeklinde, buna benzer bir düzenlemeyi yapmak hangi objektif kriterle, ölçüyle açıklanabilir? Burada bir ölçüsüzlük vardır. Burada bir standart yoktur. Burada AKP’nin “Ben artık yargıda kendi sistemimi, kendi mahkemelerimi, kendi hâkimlerimi, kendi savcılarımı yaratayım.” anlayışı vardır.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunu kabul etmeyeceğimizi ifade ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER(Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN - Şimdi önergeyi okutuyorum:

 

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına”

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Sayın Başkan, gece yarısı kanunu, gece yarısı kanunu! (CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

“…Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı "Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara ilişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı”nın çerçeve 74 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz…”

(CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Sayın Başkan, ne yapıyorsunuz siz! Ne yapıyorsunuz siz!

                  “Mahir Ünal                                     Ahmet Aydın                                 Osman Aşkın Bak

              Kahramanmaraş                                    Adıyaman                                           İstanbul

             Akif Çağatay Kılıç                          Ayşe Nur Bahçekapılı                        Ahmet Berat Çonkar

                     Samsun                                            İstanbul                                            İstanbul

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Sayın Başkan, her şeyin bir usulü var. Yazıklar olsun size! (CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

          Mihrimah Belma Satır                             Mustafa Akış                              Mehmet Doğan Kubat

                     İstanbul                                             Konya                                              İstanbul

          Zeynep Karahan Uslu                               Salih Koca                                 Mine Lök Beyaz

                    Şanlıurfa                                          Eskişehir                                   Diyarbakır”

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Oldubittiye getirmeyin Sayın Başkan! (CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

“…Madde 74- 3713 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir…”

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Oldubittiye gelmesin bu yasa! (CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

“... Görev ve yargı çevresinin belirlenmesi, soruşturma ve kovuşturma usulü…”

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Sayın Başkan, duyamıyoruz. (CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

“…Madde 10- (1) Bu kanun kapsamına giren suçlar dolayısıyla açılan davalar; Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yargı çevresi birden çok ili kapsayabilecek şekilde belirlenecek illerde görevlendirilecek ağır ceza mahkemelerinde görülür.”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Böyle bir şey olur mu Sayın Başkan! (CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

“Bu mahkemelerin başkan ve üyeleri adlî yargı adalet komisyonunca, bu mahkemelerden başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemez…” (CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

BAŞKAN – Lütfen… Arkadaşlar, lütfen…

“…(2) Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler ile askerî mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır…”

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, anlaşılmıyor!

“…(3) Bu Kanun kapsamına giren suçlarla ilgili olarak…”

(CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, hiçbir şey anlaşılmıyor, duymuyoruz. Böyle bir müzakere olmaz!

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen…

“…a) Soruşturma, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca bu suçların soruşturma ve kovuşturmasında görevlendirilen Cumhuriyet savcılarınca bizzat yapılır. Bu Cumhuriyet savcıları, Cumhuriyet başsavcılığınca başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemez...”

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Ara verin, böyle bir müzakere olmaz!

“…b) Türk Ceza Kanununun 302, 309, 311, 312, 313, 314, 315 ve 316 ncı maddelerinde düzenlenen suçlar hakkında, görev sırasında veya görevinden dolayı işlenmiş olsa bile Cumhuriyet savcılarınca doğrudan soruşturma yapılır...”

(CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Sayın Başkan, duyamıyoruz!

BAŞKAN – Arkadaşlar, ben de duyamıyorum, susmaları lazım.

Arkadaşlar, lütfen…

“…1/11/1983 tarihli ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Millî İstihbarat Teşkilatı Kanununun 26 ncı maddesi hükmü saklıdır.”

c) Yürütülen soruşturmalarda hâkim tarafından verilmesi gerekli kararları almak, bu kararlara karşı yapılan itirazları incelemek ve sadece bu işlere bakmak üzere yeteri kadar hâkim görevlendirilir...”

(CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Neyi oylatacaksınız? Duymuyoruz efendim.

“…ç) Ceza Muhakemesi Kanununun 91 inci maddesinin birinci fıkrasındaki yirmidört saat olan gözaltı süresi kırksekiz saat olarak uygulanır…”

(CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, böyle bir müzakere olmaz!

BAŞKAN – Lütfen arkadaşlar, lütfen…

“…d) Soruşturmanın amacı tehlikeye düşebilecek ise yakalanan veya gözaltına alınan veya gözaltı süresi uzatılan kişinin durumu hakkında Cumhuriyet savcısının emriyle sadece bir yakınına bilgi verilir.

e) Gözaltındaki şüphelinin müdafi ile görüşme hakkı, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine, hâkim kararıyla yirmidört saat süre ile kısıtlanabilir; bu zaman zarfında ifade alınamaz…”

(CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

HASİP KAPLAN(Şırnak) – Sayın Başkan, böyle sürdürülemez, anlaşılmıyor.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Başkan, burada demokrasi tarihi yazıyorsunuz(!)

“…f) Kolluk tarafından düzenlenen tutanaklara, ilgili görevlilerin açık kimlikleri yerine sadece sicil numaraları yazılır. Kolluk görevlilerinin ifadesine başvurulması gerektiği hâllerde çıkarılan davetiye veya çağrı kâğıdı, kolluk görevlisinin iş adresine tebliğ edilir. Bu kişilere ait ifade ve duruşma tutanaklarında adres olarak iş yeri adresleri gösterilir...”

(CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Burada kendi mahkemelerinizi kuruyorsunuz, kendi mahkemelerinizi!

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, ara verin!

BAŞKAN – Lütfen beyler, lütfen… İşitilmiyor, kimseyi işitemiyoruz ki.

“…g) Güvenliğin sağlanması bakımından duruşmanın başka bir yerde yapılmasına karar verilebilir.

ğ) Açılan davalara adli tatilde de bakılır...”

(CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

BAŞKAN – Lütfen yerinize oturun, lütfen yerinize oturun.

“…h) Ceza Muhakemesi Kanununun 135 inci maddesinin altıncı fıkrasının (a) bendinin (8) numaralı alt bendindeki, 139 uncu maddesinin yedinci fıkrasının (a) bendinin (2) numaralı alt bendindeki ve 140 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (5) numaralı alt bendindeki istisnalar uygulanmaz...”

(CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, duyamıyoruz!

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Duyulmuyor, duyulmuyor!

“…(4) Türk Ceza Kanununda yer alan;

a) Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen uyuşturucu ve uyarıcı madde imâl ve ticareti suçu veya suçtan kaynaklanan malvarlığı değerini aklama suçu,

b) Haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde cebir ve tehdit uygulanarak işlenen suçlar,

c) İkinci Kitap Dördüncü Kısmın Dört, Beş, Altı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar (305, 318, 319, 323, 324, 325 ve 332 nci maddeler hariç), dolayısıyla açılan davalar, birinci fıkra hükmüne göre görevlendirilen mahkemelerde görülür. Üçüncü fıkranın (d), (e), (f) ve (h) bentleri hariç olmak üzere, bu madde hükümleri, bu suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmalarda da uygulanır...”

(CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Duyamıyoruz! Duyamıyoruz!

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Ara verin Sayın Başkan, duyamıyoruz!

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Duyamıyoruz Sayın Başkan!

HASİP KAPLAN(Şırnak) – Buyurun! Böyle Meclis mi olur! Duymuyoruz.

“…(5) Türk Ceza Kanununun, 305, 318, 319, 323, 324, 325 ve 332 nci maddeleri hariç olmak üzere, İkinci Kitap Dördüncü Kısmın Dört, Beş, Altı ve Yedinci bölümlerinde tanımlanan suçlarda, Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen tutuklama süresi iki kat olarak…”

(CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa) – Duyamıyoruz Sayın Başkan! Böyle bir şey olabilir mi! Sen nasıl yönetiyorsun Meclisi! Kulağımız gitti.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bu böyle gitmez Sayın Başkan, bu böyle yürümez! Verin şunları ya!

BAŞKAN – Lütfen… Lütfen…

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Böyle olmaz! Bu böyle yürümez! Sükûnet gerekir.

(Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın Kâtip Üye Mine Lök Beyaz’ın elinden önerge metnini çekmesi üzerine kürsü önünde toplanmalar, gürültüler)

BAŞKAN – Birleşime ara veriyorum.

                                                                               Kapanma Saati: 23.03

 

SEKİZİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 23.31

BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM

KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 129’uncu Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.

278 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sayın Başkan, daha çözümlemediniz mi?

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Tanal.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Şimdi, efendim, biz biraz önce… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, devam edelim.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Adam gibi susmak zorundasınız siz.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Yeteri kadar konuştunuz.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – O ne demek “adam gibi”?

BAŞKAN – Buyurun…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Özür dilerim sizden. Şimdi, biz biraz önce bu gelen tasarının İç Tüzük’ün 38’inci maddesine aykırı olduğunu… Ve 38’inci maddede der ki: “Gelen tasarı veya teklif Anayasa’nın ruhuna eğer aykırıysa bu geri çekilir.” Şimdi, bundan hareketle mevcut olan tasarı, bahsettiğimiz şekilde hem Anayasa’nın 83’üncü maddesine aykırı, aynı zamanda Anayasa’nın 142’nci maddesinde genel mahkemeler de kaynağını orada buluyor, bu ayrı bir özel yetkili mahkemedir. Onun dayanağı olan Anayasa’nın 143’üncü maddesinde böyle bir dayanak yok. Bu açıdan bu, Anayasa’ya aykırıdır. Ancak siz bununla ilgili, Kanunlarla, fikrinizi beyan etmediniz, bir karar oluşturmadınız. Öncelikle bizim bu taleplerimizin karara bağlanmasını talep ediyoruz.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Bağlandı, bağlandı.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ancak, siz şöyle bir şey söylediniz: “Efendim, usulle ilgili.” Biz usulle ilgili size açıklamalarda bulunmadık. Tamamen açıklamalarımız Tüzük 38, Anayasa 83 ve 142’ye aykırılıktan dolayı. Sizden istirhamımız şu: Bizim bu taleplerimizi bir değerlendirmeye alın. Ondan sonra karar vermenizi istirham ediyoruz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bir de Sayın Başkan, Meclisi yönetemiyorsunuz. Bakın, 68’inci maddeye göre, bir Mecliste kavga ve gürültü olursa Meclis Başkanı oturuma ara verir.

BAŞKAN – Efendim, ara verdim.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Şimdi bu kavganın meydana gelmesinin sebebi sizsiniz, onun için tutumunuz hakkında söz istiyorum efendim.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Usul tartışması yeni açtık Sayın Başkan, usul tartışması yok.

BAŞKAN – Şimdi, müsaade ederseniz ben de durumu izah edeyim: Efendim, ilk önce, biraz evvel usul tartışması açtık ve içeride de, burada da grup başkan vekillerimiz fikirlerini söylediler. Lehte ve aleyhte ikişer kişi konuştu, Sayın Komisyon Başkanı konuştu ve ben ona göre Kanunlar Kararlarla da görüşerek izlemem gereken tutum konusunda bir karara vardım ve bunu uygulamaya çalışıyorum.

Eğer, Anayasa’ya aykırılık meselesi varsa orada da İç Tüzük çok açık: Genel Kurul, Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülen bir önergeyi Anayasa’ya aykırılık yönünden değerlendirir. Bu değerlendirme sonucunda Anayasa’ya aykırılık görürse yapılacak oylamayla düzenlemeyi reddedebilir. Bunun dışında, Başkanlığımızın Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülen bir önergeyi işleme koymama yetkisi bulunmamaktadır. Anayasa’ya aykırılıkla ilgili kararı verecek olan yüce kuruldur. Düzenleme kanunlaştıktan sonra Anayasa Mahkemesinde de açılması ve düzenlemenin iptal ettirilmesi mümkündür. Bu nedenle, bu konuda, Başkanlığımızın bir yönde bir tutum değiştirmesi, geliştirmesi mümkün değildir. Buradaki usul de bu efendim.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sayın Başkan, bu Anayasa’ya aykırılık… Bakın, bugüne kadar bu türde bir itiraz ileri sürmedik. Değerli arkadaşlar da… (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bir dakika…  Bugüne kadar böyle bir itiraz ileri sürmedik. Fakat bugün yapılan, getirilen hükümlerin bir tanesinin Anayasa’ya aykırılığı değil, aynı şekilde bu önergenin getiriliş biçiminin İç Tüzük’e ve Anayasa’ya kesinkes aykırı olduğunu söylüyoruz. Neden? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bir dakika sevgili arkadaşlar… Yazıyor. Kırk sekiz saat süre vermiş. Komisyonlarda görüşme…

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Tamamen demagoji.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Demagoji değil. Sizin yaptığınız demagoji.

Sevgili arkadaşlar, Sayın Başkan; bir hüküm getirilmiş, diyor ki: “Kırksekiz saat bekler komisyonlarda görüşülme süresini.” Niçin bu komisyonlar var? Şunun için: Görüşülsün, herkes öğrensin; gerekli yerlerden, gerekli bilgiler alınsın, sonra yasa yapılsın diye.

Şimdi, bizim size söylediğimiz şu: Madde yapıldıktan sonra, komisyonda görüşüldükten sonra, buraya geldikten sonra şimdi tamamını değiştirecek bir düzenleme bir önergeyle getirilebilir mi? İç Tüzük’te bunun için diyor ki: “Beşyüz kelimeyi geçmez.”

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Ne alakası var?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Eğer gerekçe geçer ise…

BAŞKAN – Sayın Hocam, bunları tartıştık.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ama tartışmadık.

BAŞKAN – Hayır, beş yüz kelimeye indirildi, izah edildi.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tartışamayız ki. İç Tüzük’e aykırı bir şeyi tartışabilir miyiz?

BAŞKAN – Beş yüz kelime gerekçeyle ilgili.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, efendim. Yazmıyor böyle bir şey…

BAŞKAN – Ve o zaten imzayla, parafla arkadaşlarımıza gösterildi.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Siz, yeniden, şimdi, bir taraftan diyorsunuz ki: ”Anayasa’ya aykırılık iddia etmiyoruz…” Demin arkadaşımız onu söyledi. Ben de orada yapamayacağım şeyleri söylüyorum.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Şimdi, diğerlerini de, grup başkan vekilleriyle de usul tartışmasını açtık ve bir yola girdik.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Müsaade ederseniz Meclisi çalıştıralım.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ederiz tabii, neden etmeyelim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ama Komisyon Başkanı bile kendisi diyor ki: “Prensip olarak bunun çekilmesi lazım Komisyona.”

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Sakık.

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, biraz önce burada bir linç yaşandı. Siz buna seyirci kaldınız. Oturduk yerimizde, siz, diğer bütün grup başkan vekilleri acaba ne diyeceksiniz… Bir insan yanlış da yapabilir ama linç edilmez. Sayısal çoğunluğunuza güvenerek bizleri linç etmeye çalışıyorsanız hodri meydan! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Hadi oradan be!

SIRRI SAKIK (Muş) - Vurun, öldürün! Öldürmezseniz namertsiniz! Bizi linç etmezseniz namertsiniz! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Sakık…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, sözünü geri alsın! Sözünü geri al!

RIFAT SAİT (İzmir) – Sayın Başkan, kınama cezası verin!

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, burada biz arkadaşımızı almaya geldik ama gelip bir bütün olarak saldırı ve linç etmek… Siz de gelip hiçbir şey olmamış gibi yerli yerinizde ve grup başkan vekilleri bir bütün olarak seyirci kaldınız. Hepinizi kutluyorum, hepinizi! Çünkü Kürtler, en iyi Kürt ölü Kürt’tür! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Bırak ya!

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI(İstanbul) – Yazıklar olsun!

SIRRI SAKIK (Muş) – Bırakın be! Bırakın be!

BAŞKAN – Sayın Sakık… Sayın Sakık, lütfen…

SIRRI SAKIK (Muş) – Bakın size bir şey söyleyeyim: Bizi korkutamazsınız. Bizi korkutamazsınız, öldürebilirsiniz. Öldürmezseniz namertsiniz! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Lütfen germeyelim.

Sayın Sakık, Sayın Sakık, lütfen.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, burada İç Tüzük’e göre yapılacak olan şeyler yapıldı. Başka benim yapacağım bir şey yok. (CHP sıralarından gürültüler)

AHMET AYDIN (Adıyaman) – O zaman devam Sayın Başkan!

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Oylat Sayın Başkanım, oylat!

BAŞKAN – Lütfen oturun. İtirazlarınızı yine sürdürebilirsiniz.

Anayasa’ya aykırılık konusunu ileri sürdüğünüz gibi sonra da gidilebilir. İç Tüzük bunu emrediyor. Bunun dışında lütfen Meclisin çalışmasını engellemeyelim, devam etsin.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan, İç Tüzük şiddeti de emrediyor mu? Millî Eğitim Komisyonunda şiddet gördük, İç Tüzük’te şiddet gördük, şimdi de şiddet gösteriyorsunuz. Bunu mu söylüyor İç Tüzük?

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, gerçekten yapacağımız bir şey yok.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Başkan, devam eder misiniz.

AYLA AKAT (Batman) – Sayın Başkan…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sayın Başkanım, bu İç Tüzük’e göre siz hüküm yapıyorsunuz.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Yapmayın böyle Sayın Başkan!

BAŞKAN - Lütfen oturun ve Meclisi çalıştıralım.

Okutuyorum:

…(5) Türk Ceza Kanununun 305, 318, 319, 323, 324, 325 ve 332’nci maddeleri…

(CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, yine aynı şeyi yapıyorsunuz.

BAŞKAN – Yapmayınız beyler, yapmayınız… Rica ediyorum yapmayınız…

“…hariç olmak üzere, ikinci Kitap dördüncü Kısmın Dört, Beş, Altı ve Yedinci bölümlerinde tanımlanan suçlarda Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen tutuklama süresi iki kat olarak uygulanır.“

(CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, alkışlar)

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, gerginliği görüyorsunuz. Yapmayın Allah aşkına!

…“(6) Çocuklar, bu madde hükümleri uyarınca kurulan mahkemelerde yargılanamaz; bu mahkemelere özgü soruşturma ve kovuşturma hükümleri çocuklar bakımından uygulanmaz.”

BAŞKAN – Tamam.

[CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler, ayakta alkışlar(!)]

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, lütfen müdahale edin.

BAŞKAN – Beyler, susun. Başkalarını okutacağım… Başka önergeler… Lütfen oturun…

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, lütfen müdahale edin.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Devam edin Sayın Başkan.

[CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler, ayakta alkışlar(!)]

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, gerginliği görüyorsunuz, Allah aşkına yapmayın ya!

BAŞKAN – Evet, şimdi okutacağım üç önerge aynı mahiyettedir.

Okuyun:

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı…”

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, lütfen şiddeti kışkırtıyorsunuz. Sizi protesto ediyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Beyler, oturun…

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Lütfen Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yapacağım bir şey yok.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Hayır, sizin yapacağınız çok şey var.

BAŞKAN – Hayır… Hayır… Hayır… Lütfen…

“…yasa tasarısının 74. maddesinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Pervin Buldan

      Iğdır…”

[CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler, ayakta alkışlar(!)]

BAŞKAN – Lütfen… Meclisi çalıştırmak zorundayız. Lütfen…

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sizin yüzünüzden karışıyor ortalık. Lütfen Sayın Başkan… Lütfen müdahale edin.

                  “…Ayla Akat                                        Erol Dora                                       Murat Bozlak

                      Batman                                             Mardin                                               Adana

                   Sırrı Sakık                                                

                        Muş”

[CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler, alkışlar(!)]

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Lütfen… Bakın, şiddeti körüklüyorsunuz.

BAŞKAN – Okuyun…

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Sayın Başkan, Parlamentonun itibarını zedeliyorsunuz.

BAŞKAN – Okuyun…

“Aynı mahiyetteki diğer önergelerin imza sahipleri:

       Faruk Bal                                        Oktay Vural                                    Muharrem Varlı

         Konya                                                İzmir                                                Adana

Nevzat Korkmaz                                      Alim Işık

         Isparta                                            Kütahya”

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Sayın Başkan, Büyük Millet Meclisinin itibarını zedeliyorsunuz.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, lütfen müdahale edin.

“Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

Ali İhsan Köktürk

Zonguldak…”

[CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler ve alkışlar(!)]

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Lütfen Sayın Başkan, ağırlığınızı koyun, müdahale edin.

BAŞKAN – Lütfen, beyler… Rica ediyorum… Meclisi çalıştıralım.

“… Turgut Dibek                                   Mahmut Tanal                             Dilek Akagün Yılmaz

       Kırklareli                                           İstanbul                                               Uşak

   Ahmet Toptaş

Afyonkarahisar”

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Bu sizin görevinizdir. Şiddeti körüklüyorsunuz.

BAŞKAN – Yapacak başka bir şey yok İç Tüzük’e göre. Lütfen anlamaya çalışın.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Hayır…

[CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler ve alkışlar(!)]

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki diğer üç önergeye katılıyor musunuz efendim?

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, bu tutumunuz şiddeti körüklüyor.

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Katılmıyorsunuz.

Önergeyi…

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Anlamadık ki Sayın Başkan.

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Yapmayın Sayın Başkan.

[CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler, alkışlar(!)]

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Bir saat ara verin hiç olmazsa Sayın Başkan. Saat 24.00’e geliyor, gece yarısı bu olmuyor. Yapmayın Sayın Başkan.

[CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler, alkışlar(!)]

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, şiddeti körüklüyorsunuz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, komisyondaki dayatmanızı buraya getiremezsiniz. Önergeyi duymadık. Kendi aranızda bile konuşamıyorsunuz. Benim önerge üzerinde konuşma hakkımı elimden alamazsınız. Dolayısıyla sizden İç Tüzük gereğince gereğini yapmanızı istirham ediyorum. Lütfen… Lütfen alet olmayın…

[CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler, alkışlar(!)]

BAŞKAN – Ne yapmamı? İşitemiyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Duymuyoruz bile birbirimizi yahu! Duymuyoruz bile!

BAŞKAN – Evet, duymuyoruz. O zaman ilk önce sükûneti sağlayalım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Böyle bir şey olur mu canım!

[CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler, alkışlar(!)]

BAŞKAN – Beyler, lütfen…

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Buna izin veremezsiniz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yani Millî Eğitim Komisyonundaki şeyi buraya mı getiriyorsunuz be! Yeter artık be! “Medeni bir ortamda konuşalım.” diyoruz.

BAŞKAN – E, o zaman susun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ara verin beş dakika, konuşup…

(CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

BAŞKAN – Susun beyler, lütfen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne yaptığını duymuyoruz ya! Ne yaptığını görmüyoruz ya! Duymuyoruz!

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Arkana söyle, arkana! Arkana bak!

(CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, lütfen müdahale edin.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Oraya söylesene!

OKTAY VURAL (İzmir) – Ben mi yapayım, ben mi susturayım?

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Çağırın grup başkan vekillerini, konuşun Sayın Başkan, böyle olur mu ya? Sizden istirham ediyorum. Bakın, istirham ediyorum. Müdahale edin, başkanları çağırın ve konuşun.

BAŞKAN – Konuştum efendim.

(CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Lütfen efendim ya! Kavga çıkacak ya!

ÜLKER CAN (Eskişehir) – Devam Başkan, devam, ne istiyorlarsa yapsınlar.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, lütfen müdahale edin! Sayın Başkan, buna seyirci kalamazsınız, şu hâle bakın yahu! Lütfen… Allah aşkına yahu!

BAŞKAN – O hâli düzeltin.

(CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, Allah aşkına yeter artık yahu!

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Çağırın konuşmacıları efendim.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisinden önerge üzerinde görüşmek isteyen kim efendim, ismini verir misiniz?

(CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, yeter artık Allah aşkına!

BAŞKAN – Sayın Vural, önerge üzerinde konuşacak mı arkadaşlarımızdan birisi? Gelirse, susturalım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hangi önerge?

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, olayın ciddiyetini gördünüz artık, yeter!

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Şu anda Meclise karşı yapılan bir hareket var.

(CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, daha karar veremediniz mi?

Sayın Başkan, böyle devam edemeyiz. Bakın, şiddet çıkacak ve bu şiddetin sebebi siz olacaksınız!

(CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, önerge sahiplerini konuşmaya davet edin.

(CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

BAŞKAN – Grup başkan vekilleri, lütfen konuşmaya gelin.

Beş dakika ara veriyorum.

                                                                               Kapanma Saati: 23.51

 

DOKUZUNCU OTURUM

Açılma Saati: 00.30

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Tanju ÖZCAN (Bolu)

---0---

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 129’uncu Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.

278 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Sayın Hamzaçebi, söz istemiştiniz.

Buyurun.(CHP sıralarından alkışlar)

V.- AÇIKLAMALAR(Devam)

12.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, tasarının 74’üncü maddesinde önergeyle yapılan düzenlemeye gösterilen tepkiye ilişkin açıklaması

 

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gergin bir ortamda bir tasarıyı görüşüyoruz. Sayın Başkan iki üç kez ara verdi ve bu gergin ortamda hiç de hoş olmayan, ortamı daha çok geren olaylar yaşadık.

74’üncü maddede önergeyle yapılmak istenen düzenlemeyi içerik olarak doğru bulmadığımız gibi, bu önergenin getirilme biçimine, usulüne ve zamanına da büyük eleştirilerimiz var. Bu kadar önemli bir düzenlemeyi Parlamentoyla, muhalefet partileriyle çok geç paylaşmak son derece yanlış olmuştur. Dünden ben bu önergeyi istedim ve bize bu önerge verilmedi. “Gizli.” dendi, “Açıklamıyoruz.” dendi, “Şu an açıklayamayız.” veya “Üzerinde çalışıyoruz.”, her neyse. Son dakikada bu önerge buraya gelip de “Biz bunu bugün yasalaştıracağız.” derseniz bu yanlış olur.

Grubumuz doğal bir tepki gösterdi. Bu tip tepkileri demokrasinin bir gereği olarak kabul etmek lazım. Bu tip tepkilere Parlamento olarak, iktidar çoğunluğu olarak eğer tolerans göstermezseniz, demokraside problem yaşarız arkadaşlar.

Sekiz yıllık kesintisiz temel eğitim 1997 yılında Millî Eğitim Komisyonunda görüşülürken, sizin bugün partinizdeki ağabeylerinizin o zaman Komisyonda yaptıklarına bakın, bizim 4+4+4’te Komisyonda yaptıklarımız onların yanında son derece küçük kalır. Onlar, onu, o zaman çok demokratik bir tepki olarak ifade etmişlerdi.

Burada Cumhuriyet Halk Partisi Grubu bir tepki gösteriyor. Bu sırada Barış ve Demokrasi Partisinden Sayın Hasip Kaplan, gergin ortamın etkisiyle, kürsüye gidiyor, Divan Kâtibinin elindeki önergeyi almaya çalışıyor. Bu gergin ortamda… (AK PARTİ sıralarından “Aldı, aldı” sesleri, gürültüler)

İzin verir misiniz, konuşayım.

BAŞKAN – Lütfen dinleyin, lütfen…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Yani, şu laf atmayı bir bıraksanız daha iyi konuşacağız.

Şimdi, bu gergin ortamda insanlar hakikaten hata yapabilir, hepimiz yapabiliyoruz. Yani, çok kontrollü olarak davranmamıza rağmen, zaman zaman hakikaten kontrolümüzü kaybettiğimiz, sonra da bu kaybettiğimiz anlara üzüldüğümüz zamanlar oluyor.

Sayın Hasip Kaplan bir tepkiyle gitti aldı. Şimdi, Sayın Kaplan’ın bu davranışına böyle kalabalık bir grupla gidip, neredeyse onu linç edecek şekilde bir cevap vermek doğru mudur? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AHMET BERAT ÇONKAR (İstanbul) – Yalan söyleme, doğru konuş!

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Ayıp be! Ayıp, Grup Başkan Vekili konuşuyor, ayıp be!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Şimdi, bakın, bakın, olmuyor arkadaşlar. Siz 336 milletvekiline sahip bir iktidar partisisiniz. Burada bir küçük grup ve onun bir milletvekili, Grup Başkan Vekili bir tepki gösteriyor. Bunu neden bu kadar büyütüyorsunuz? “Yahu! Sayın Kaplan, olmadı bu.” diyebilirsiniz. Birkaç arkadaşımızın gidip “Sayın Kaplan, bir saniye.” deyip ortalığı sakinleştirmeye çalışmak varken, Sayın Kaplan’a…

ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray) – Devamlı müdahale ediyor, devamlı!

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – İnternet’te görüntüleri var, bakın doğru değil. Ben şimdi ortalığı germek için buraya çıkmadım. Ben ortalığı germek için buraya çıkmadım, ortam gerilmemeli, burada medeni bir şekilde, her türlü görüşmeyi yapabilmeliyiz.

Sayın Başkan ara verdi, içeride oturduk konuştuk. Sayın Kaplan’a yapılan bu hareketi doğru bulmuyorum ve kınıyorum, Sayın Kaplan, evet, yanlış yapmıştır ama ona gösterilen tepki olağanüstü ölçüde ölçüsüz olmuştur, yanlış olmuştur. Yani Sayın Başkan ara verdi, arkada bir çözüm bulmaya çalıştı kendisince. Biz çözüm olarak şunu söyledik: “Bu ortamda bu görüşmeye devam etmek doğru değil, gelin, bu görüşmeyi yarına bırakalım, yarına bırakalım.” (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Beğenmeyebilirsiniz, ben bir öneri yaptım.

Evet, laf atmayı bırakmış, gülümsüyorsunuz, bu daha iyi bir tepki, kutlarım sizi.

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Benim gülümsemem…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Hayır, bu güzel, bu güzel, ben bir olumlu gelişme olarak onu ifade ettim.

Yarına bırakalım, yarın istiyorsanız görüşme saatini 14.00’ten 12.00’ye alabiliriz çünkü gergin bir ortamda bir şeye ısrar etmek, onu devam ettirmeye çalışmak doğru değil. “Sabahın şerri akşamın hayrından iyidir.” diye güzel bir laf vardır yani bir şeyi sabaha bırakmak daha doğrudur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sayın Başkan, bir iki dakika daha alabilir miyim?

BAŞKAN – Buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Hayır, iktidar partisinden arkadaşlarımız, bunu yapamayız, bu bir taviz gibi algılanır anlayışında, tam cümleler böyle değil ama. Değerli arkadaşlar, 336 milletvekiline sahip bir iktidar partisi grubunun yani böyle bir yaklaşımı taviz mi olur? “Gelin.” dedim, “O zaman şu önergeyi bir daha beraber yazalım.” “Hayır.” “Peki, birkaç düzeltme yapalım. Örneğin ‘devam eden davalar’ diyorsunuz. Bu davalarla ilgili bir düzenleme yapalım. Tutuklu milletvekilleriyle ilgili, 24’üncü Dönemin tutuklu milletvekilleriyle ilgili bir sonraki bölümde bir önergemiz var -sanıyorum diğer muhalefet partileri de o önergeyi verdi, öyle tahmin ediyorum, yanıltıcı bir şey söylemeyeyim- böyle bir şey çözelim.” “Hayır.”

Şimdi, her şeye “hayır” diyen bir yaklaşım var. Bu çerçevede ben Sayın Başkanın odasından ayrıldım, bir uzlaşmayla çıkmadık. Yani devam ettirmek istiyor iktidar partisi grubu, elbette öyle karar almışsa alabilir ama biz özellikle bir tepki gösterirken planlanmış bir tepkiyi göstermiş değiliz. Grup olarak böyle bir…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Son cümlelerim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Lütfen Sayın Hamzaçebi.

Buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Teşekkür ederim, izninizi biraz fazla kullandım galiba, son cümlelerim.

Yani bir tepki planladık meselesi değil, doğal olarak böyle bir düzenlemeye grup olarak tepki gösteriyoruz, bunu da sizin anlayışla karşılamanız gerekir.

Yapılması gereken, bu öneriyi, bu önergeyi, bu maddeyi yarına bırakmak, yarından itibaren, yarın nasıl bir şekilde başlarız, siz bir yere gelir misiniz gelmez misiniz bilemiyorum ama, en azından daha sakin bir ortamda bunu bir daha baştan alarak tartışırız, konuşuruz ve o şekilde yasama dönemi kapanır.

Teşekkür ediyorum.

İyi akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Vural, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

 

13.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, görüşmelerin aceleye getirildiğine ve hukuka riayet etmek gerektiğine ilişkin açıklaması

 

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tabiatıyla daha önce de konuştum aslında, “Adalet mülkün temelidir.” dediğimiz çok önemli bir konuyu, milletvekilleri olarak vicdanımıza, bilgimize göre bir değerlendirme yaparak burada bir karara varacağız, ama takdir edersiniz ki böylesine önemli bir konunun, Türkiye Cumhuriyeti devleti gibi gerçekten arkamızda büyük bir mücadele, şerefli bir tarih olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin gelenekleri itibarıyla bakıldığı zaman, böylesine önemli bir konuda devletimizin aklını kullanamıyoruz. Devletin kurumlarının bu konuda bilgileri elimizde değil, çünkü o süzgeçten geçmedi, Bakanlar Kurulu tasarısı olarak gelmedi buraya. Yani bir devletin, böylesine önemli bir konuda -bu kadar Adalet Bakanlığı, birçok bakanlıklar var, hepimizin vergileriyle, vatandaşlarımızın vergileriyle bunlar oluyor- elbette bir değerli milletvekilinin bir önerge verme hakkı vardır elbette, ama bir devleti yönetiyoruz, “Adalet mülkün temelidir.” diyoruz. Böylesine mülkün ve devletin temeli olan adaletle ilgili bir konuda, devletimizin Bakanlar Kurulunun bir tasarı getirememesi, bununla ilgili bir irade  beyan etmemesi ve bununla ilgili sadece milletvekillerinin bir teklifiyle bu konuyu getirmesi sağlıklı bir karar alma süreci değil arkadaşlar.

Yine, bakın, milletin temsilcisiyiz yani tarih boyunca var olmuş bir milletin temsilcileri bugün burada, milletvekilleri olarak bu iradeyi temsil ediyoruz. Partilerimizi bırakalım, şunları bırakalım, hepimizin söyleyecek şeyi var, söylediklerimizin hiçbirisine, birbirimize katılmayabiliriz ama biz bu milletin temsilcisiyiz. Onlar bu devleti yönetiyorlar, biz, bu milletin temsilcisiyiz.

Peki, böylesine önemli bir konuda görüş ve düşüncelerimizi nerede ifade edeceğiz? Komisyonda. Niye var komisyonlar? Yani bugüne kadar geldi, bundan sonra ne olur? Bir önerimiz vardı, çok makul çünkü yarın, devlet sırrı, torba yasa, sağlık, birçok konu var, devam edeceğiz.

Değerli arkadaşlarım, varsın yarın tatile gitmeyin, çarşamba da perşembe de… Ama inanın ki, bir saat adaletli yönetim için parmaklarımız kalkarsa, bizim yapacağımız birçok nafile ibadetin yerine geçer. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

Onun için, elimizi vicdanımıza koyalım. Katkı sağlamak isteyenler yapsın. Ne lüzum var buna?

Farklı görüşlerim olacak benim, bunun tam manasıyla karşılamadığını söylüyorum, Cumhuriyet Halk Partisi gibi de düşünmüyoruz. Özel yetkili mahkemeler ile ihtisas mahkemeleri farklı. Türkiye'nin tehditlerle karşılaştığı bir ortamda, Türkiye Cumhuriyeti devletine birçok tehdidin olduğu bir ortam içerisinde bunlarla mücadele edecek etkili bir araca ihtiyaç olduğu kanaatindeyiz ama karşılıyor mu karşılamıyor mu, yapıyor mu yapmıyor mu? Bizi buraya bunun için millet gönderdi, inanın bunun için gönderdi.

Değerli arkadaşlarım, sizin arkanızda, elbette bunu da saygıyla karşılıyorum, çoğunluk partisinin iradesi olan Hükûmet var elbette. Bu konuda sizin çok fazla katkı sağlamanıza gerek olmayabilir ama bizim arkamızda… Biz kendi bilgi kaynaklarımızla düşüneceğiz. Bakacağız, soracağız; ne oluyor, ne bitiyor. Elinizi vicdanınıza koyun. Nasıl yapacağız? Geldi önerge; hemen düşünün. Acaba ne getiriyor, ne götürüyor? Ona soruyoruz, buna soruyoruz, şunu yapıyoruz yanlış bir iş yapmayalım diye.

O bakımdan, muhalefetin bu konuda bir tutum oluşturması için zeminine saygı göstermek gerekiyor. Keşke öyle olsaydı, keşke yapabilsek. Ne var burada, iki gün gecikelim ya! Allah için iki gün gecikelim. Bugün burada, bu Parlamentoda fiilî durumlar yöntem olmamalı arkadaşlar.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Evet, doğru.

OKTAY VURAL (Devamla) – Sesim ve sözüm yüksek çıkabilir, eleştirilerim ağır olabilir ama Meclisi, fiilî durumlarla yönetilen bir Meclis koyarsak değerli arkadaşlarım, o zaman darbeci bir zihniyeti meşrulaştırmış olursunuz. Onun için herkes önce, iğneyi kendisine batırsın, herkes.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OKTAY VURAL (Devamla) – İğneyi batırın kendinize; sonra, bizim gruba ne diyecekseniz, o gruba ne diyecekseniz, o gruba ne diyecekseniz yapsın. Ben de batırayım. Değerli arkadaşlarım, gürültü çıkabilir, çıkmaz değil. Yöntemi var; sakin olmak lazım. Başkan beş dakika ara verir, olmadı bir daha ara verir, bir daha ara verir; hiç önemli değil değerli arkadaşlar. Alelacele bir şey yapmaktansa, acele işe şeytan karışır, rahmani tarafta olmakta fayda var değerli arkadaşlarım. Rahmani olmakta fayda var. Onun için böyle alelacele, gece yarısı korsan önergeler, bunlarla yapmak ancak “şeytanla bile görüşürüm.” diyen kılavuzlara yarar. (MHP sıralarından alkışlar)

O bakımdan, bence bu birtakım itirazlar, gürültüler, bunlar değerli arkadaşlarım, siz ne yapmak istiyorsanız… Zannederim buradaki her 1 milletvekilinin arkasında, AKP’nin arkasında 80-85 bin oy var ya da 70 bin filan, bizim milletvekillerimizin arkasında 120 bin oy var, her bir milletvekili olarak bakıldığı zaman. Herkes bir iradeyi temsil ediyor. Dolayısıyla bence, saygı gösterilmesi gereken millet iradesidir, çoğunluk iradesi elbette olabilir, ama saygı göstermeniz gereken milletin diğer tarafı da var milletvekilleri olarak.

Ben bu bakımdan, bazı engelleme çabaları yani kamuoyuna, elbette, değerli milletvekillerimiz, kendisini buraya getirenlere, elbette, duruşunu ifade etmek için, sözünü, bir tepkisini, bir şeyini dile getirecek. Bunu bu seviyede tutmakta fayda var, bu seviyede de görmekte fayda var ama bunu Meclisi çalışamaz hâle, bunu da Meclis çalışmalarının bir yöntemi hâline dönüştürmek bence doğru değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OKTAY VURAL (Devamla) – O bakımdan, Milliyetçi Hareket Partisi olarak –Sayın Başkanım, kusura bakmayın ama- bu konuyla ilgili, biraz daha sabırlı olmak gerekiyor. İtirazlar olabilir ama bu Parlamentoda, açıkçası, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde, iktidarıyla muhalefetiyle Meclis Genel Kurulunda, hepimizin, hepimizi buraya getiren milletin sesini, iradesini dile getirmek durumundayız; herkesin de birbirine saygı göstermesi gerekir. Elbette çoğunluk iradesi, demokrasilerde çoğunluk iradesi diğerlerini yönetir, kuralı da budur ama hakka, hukuka riayet etmek lazım.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, gelin, hep beraber, birlikte bu konuyla ilgili değerlendirme yapamak için bir fırsat tanıyalım. Bununla ilgili bir irade beyanı inşallah olacaktır diye düşünüyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

OKTAY VURAL (Devamla) -  Sayın Başkanım, Sayın Mehmet Sağlam Bey de… Herhâlde hakem değişti galiba?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Değil, biraz rahatsız…

OKTAY VURAL (Devamla) – Evet, şekeri mi?

BAŞKAN - Uzun süre çalışmasından kaynaklandı.

Teşekkür ediyoruz, evet.

OKTAY VURAL (Devamla) -  Efendim, inşallah siz o kadar uzun süre çalışmazsınız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum, sağ olun.

Buyurun Sayın Akat.

14.- Batman Milletvekili Ayla Akat’ın, uzun süreli çalışmanın insan psikolojisi ve fizyolojisi üzerindeki etkisine ve yaşanan gelişmelerin Adalet ve Kalkınma Partisinin sorumluluğunda olduğuna ilişkin açıklaması

AYLA AKAT (Batman) – Evet, saat bire çeyrek var değerli arkadaşlar ve son dönemde herhâlde Meclisimizin çalışma takvimi gece yarısını aşıyor. Uzun zaman çalışmayıp son dönemde bir anda bütün yasaları getirme telaşı, kaygısı bu noktaya getiriyor Meclisi ve uzun süreli çalışma, tabii ki insan psikolojisi, fizyolojisi üzerinde de etki yapıyor.

Değerli milletvekilleri, mevcut görüşmüş olduğumuz yasa tasarısının getirilme zamanı ne kadar yanlışsa, son üzerinde tartışmış olduğumuz önergenin de getirilme şekli ve zamanı o kadar yanlış olmuştur. Biz bir yargı paketinden bahsediyoruz. Hemen hemen her siyasi partinin, kendi seçmenine vermiş olduğu vaatten kaynaklı, Türkiye'nin demokratikleşmesiyle ilgili yasalar eksenli bu yasa tasarısının kanunlaşması sürecinde olumlu katkılar sunma arzusu vardır. Ama öyle bir zamanda getirilmiştir ki, yasama döneminin son haftası, son günü ve biz bu yasa tasarısını oldukça gergin bir ortamda tartışmak durumunda kaldık. Her siyasi partinin sunmak istediği katkılar vardır. Dün burada sadece kelime değişikliklerinden ibaret CHP’nin önergeleri kabul edildi, bunun dışında muhalefetin herhangi bir önergesinin kabul edilme durumu da yok. Tabii, görüşmeler oldu, onlar sizin tarafınızdan, iktidar partisi tarafından getirilen önergelere yansır mı, bilemiyoruz ama sonuçta önemli bir yasayı tartıştığımız için Meclis bugün bu saatte bu çoğunlukla toplanıyor.

Diğer bir boyutu: Mevcut tasarı hakkında herkesin farklı düşüncesi var. Barış ve Demokrasi Partisi ilgili maddelerle ilgili bu kürsüye her çıktığında özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin kalkması gerektiğinin altını çizdi. Ama bu mahkemeler kalkarken yerine ihdas edilenin “Gelen gideni aratır.” esprisi içerisinde olmaması gerektiğini de belirtti. Biz, mevcut teklifle ilgili bugün bilgi sahibi olduk. Her siyasi parti gibi biz de inceledik, araştırdık, belli yerlere gönderdik, belli sonuçlar almaya çalıştık ama kafamızda çok da soru işareti var. Sayın Grup Başkan Vekilimizin son anda söz hakkı istemesinin nedeni de budur. Kendini ifade edememiştir grup başkan vekilleri usul hakkında verilen süre dâhilinde. Üç dakikalık süre içerisinde, neden bu yasaya karşı çıkıldığı ve neden yönetime ilişkin eleştiriler noktasında o üç dakikanın yetersiz olduğu aktarılamamıştır ve gerginlik yaşanmıştır. Kişinin, buradaki herhangi bir milletvekilinin bir diğerini duymadığı bir ortamda biz önergeyi dinlemek durumunda kaldık. Onu bırakın, Sayın Başkan “Önergeleriniz hakkında konuşur musunuz?” sorusunu sordu. Grup Başkan Vekilimiz, evet, bir yanlış yapmış olabilir ama değerli arkadaşlar, daha büyük bir yanlış yapıldı ki bütün grup, AKP Grubu bizim Grup Başkan Vekiline saldırdı. Bundan daha büyük bir yanlış olamaz.

Ki, şu var arkadaşlar, şunu da belirtelim: AKP Grubunun 326 milletvekili olduğu bir gerçektir. Bizim de, Barış ve Demokrasi Partisinin de yüzde 10’luk seçim barajına rağmen, kılı kırk yararak 36 milletvekiliyle Parlamentoya geldiği de bir gerçektir. 1 tanesi gasbedilmiştir AKP Grubu tarafından; 35 milletvekiliyle buradayız, 1 milletvekilimiz de cezaevinde. 5 milletvekilimiz de cezaevinde ama 1’i düşürüldüğü için bu şekilde ifade ediyorum. Ki, biz “Bu Parlamentoda milletin iradesi tecelli edecek.” diyoruz. Son bir yıldır en sık tartıştığımız konu tutuklu milletvekilleri konusu. Bu konuyla ilgili düzenleme ve değerlendirmeler için ortak tartışma zemini bile yakalayamamışken bu yasa tasarısında bu kadar gergin bir ortam yaşandı ve sonuç olarak, bu gerginlikten sonra yapılan yorumlara baktığımızda, bizim grubumuza bakarak “Özel yetkilileri kaldırmayalım, bunlar bunu istiyorlar.” dendi. Özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin kimin için kurulduğunu ya da şu an hangi işlevi gördüğünü Sayın Vekilimiz ifade ettiler. Bugün itibarıyla istiklal mahkemelerinden daha kötü bir durumda olduğu bir gerçektir çünkü bugün, sadece hedefinde muhalefet eden Kürtler yoktur, bunun dışındaki tüm muhalefet odakları bu mahkemelerin hedefi durumundadırlar. Bu yönüyle bir gerçeklik payı vardır ama şunun da unutulmaması gerekir: Türkiye eğer bir yargı paketini tartışıyorsa bu yargı paketinin içerisinde de Terörle Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Kanunu’yla ilgili, ki bunların içerisinde düşünce ve ifade suçları da var, bu kapsamda değerlendirilen, düzenlenen maddeler de var; bununla ilgili tartışmalarımızı bu kadar gergin bir ortamda yürütmemiz de mümkün değildir.

Bizler BDP Grubu olarak, bugün yaşanan, son bir saat içerisinde yaşanan gelişmelerden tabii ki hoşnut değiliz ama bunun sorumluluğunun da tabii ki iktidar partisi olarak AKP Grubunda olduğunu düşünüyoruz. Sizin Parlamentoyu yönetme şekliniz aslında ülkeyi yönetme şeklinizle eş değerdir. Muhalefet güçlerini susturarak, bastırarak, İç Tüzük’e dayanarak antidemokratik bir uygulamayla istediğiniz düzenlemeyi getirme politikanız esasında ülkeyi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYLA AKAT (Devamla) - …yönetme politikanızla da eş değerdir.

Ama şunu söyleyerek bitirmek istiyorum: Muhalefetin olmadığı rejimlerin adı demokrasi değildir, muhalefetin olmadığı rejimlerin adı diktatörlüktür ve bu ülkede bir diktatörlük yaşanmaması için biz en radikal muhalefetin içerisinde olacağız, en radikal demokrasi mücadelesini vereceğiz.

Saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Canikli, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

15.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, muhalefetin eleştirilerini ve tepkilerini anlayışla karşıladıklarına ancak bunun İç Tüzük kurallarıyla sınırlı kalması gerektiğine ilişkin açıklaması

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şunu bütün samimiyetimle öncelikle ifade etmek istiyorum: İşin iktidarı ve muhalefeti sistemin bir bütünü, iktidarın görevleri ve sorumlulukları var, belki muhalefetin daha fazla görev ve sorumlulukları var. Biraz önce arkadaşlarımız da ifade etti, bunlara ben de katılıyorum yani muhalefet eleştirecek, muhalefet konuşacak, muhalefet sert eleştirecek, muhalefet bardağın boş tarafını görecek, buna hiçbir itirazımız olamaz. Elbette zaman zaman laf atmalar olabiliyor maalesef, yani bu eskiden beri bir yöntem hâline gelmiş, her zaman yani geçmiş dönemde de bugün iktidarıyla muhalefetiyle bunlar olabiliyor ve biz buna sabredeceğiz iktidar grubu olarak, buna dayanacağız, bu sert muhalefete, sert eleştiriye dayanacağız, ona hiçbir itirazımız olamaz. Zaman zaman gerginlik ortamının da etkisiyle sesimiz yükselebiliyor yani bu olabiliyor. Bu, gerçeği değiştirmiyor ama, bu, gerçeğin hayata geçirilmesi gerçeğini kesinlikle değiştirmez. Biz buna yürekten inanıyoruz, bundan yana problemimiz yok. Hakikaten sürekli olarak akşama kadar biz dinliyoruz, eleştiri dinliyoruz, dinleyeceğiz elbette yani muhalefet de konuşacak, eleştirecek, görevini yapacak, biz de onu dinliyoruz, sabırla dinliyoruz. Buradaki sorun o değil arkadaşlar, buradaki sorun şu: Elbette İç Tüzük’ün verdiği birtakım imkânlar var yani engelleme, geciktirme; bunların hepsi doğaldır, hepsi de hukukidir, İç Tüzük’teki sınırları çizilen kurallara elbette uymak kaydıyla.

Şimdi, yine bu çerçevede hatta bunun ötesinde de yani arkadaşlarımızın talepleri olursa, İç Tüzük’te belirlenen kuralların ötesinde söz, konuşma hatta belki biraz daha, işte biraz önce ortaya çıktığı gibi yani gürültü olarak bir tepkinin ortaya konulması, belli noktaya kadar bunlar da doğaldır. Tamam, hoşumuza gitmeyebilir, biz de eleştirebiliriz ama sonuçta, bunlar da anlayışla karşılanabilir, karşılanması da gerekir. En çok anlayışla karşılaması gereken grup da AK PARTİ Grubudur ama sıkıntı burada o değil; sıkıntı burada, bunun, Meclisin çalışma yöntemini belirleme şekline dönüştürülmemesi gerekiyor. Ya, açıkça şunu söylemeye çalışıyorum: Bu yöntem kullanılarak Meclisin çalışmasına ara verilir, Meclis tatil edilir ya da istenmeyen o konu, o önerge, o maddenin görüşülmesi bu şekilde engellenirse ya da engellenmek istenirse sıkıntı odur. O zaman, bu yöntem Meclisin çalışma biçimini belirlemiş, yönlendirmiş olur. Bunu sanıyorum siz de kabul etmezsiniz, hiç kimse kabul etmez.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – “İç Tüzük’e göre uygun.” diyorsunuz, sonra niye “Vurmayın.” diyorsunuz?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bakın, tamam, olabiliyor, kapaklara da vurulabiliyor; vurulmaması iyidir ama vurulabiliyor ama dediğim gibi, tepkinin karşı tarafta algılamasını sağlayana kadar, tepkinin şiddetini göstermesi bakımından bununla sınırlı olmak üzere, tamam, olabilir ama eğer Meclisi çalıştırmamak noktasında bir araç olarak eğer kullanma şeklinde bir irade ortaya veya uygulama ortaya çıkarsa, o, sanıyorum hiç birimizin isteyeceği bir durum değildir; biz ona karşı çıkıyoruz ve o noktada da zaten ben inanıyorum ki yeteri kadar da ortaya konuldu en sert şekilde, en şiddetli şekilde hem konuşmalarla hem ifadelerle bulundukları yerden arkadaşlar… Yoksa o konuşmaların hiçbirisinde İç Tüzük onları öngörmüyor aslında. Ha, verilmesi gerekir, bir şey demiyorum ama İç Tüzük’ün kuralları açısından bakıldığında, arkadaşlarımız, grup başkan vekillerimiz ve hepimiz için geçerli, bunlar da dâhil olmak üzere ama bunlar önemli, gerekir, o işin başka bir boyutu ama yani şunu söylemeye çalışıyorum: Yeteri kadar zaten verilmeye çalışılıyor. Ha, şu talep edilseydi bizim en ufak bir itirazımız olamazdı: Gelin, burada bunu bir saat daha konuşalım. Yani aşağı yukarı üç saattir konuşuyoruz zaten. Yanlış bilmiyorsam aşağı yukarı üç saattir bu konuyu konuşuyoruz. O çerçevede arkadaşlarımız içeriğini, kanaatlerini paylaşmak isteyebilirlerdi. Ona hiçbir itirazımız olamazdı bizim. Ama biraz önce altını çizerek vurgulamaya çalıştığım gibi, bu yöntemle… Hatta arkadaşlara içeride ben şunu da söyledim: Diyelim ki Meclisi biz bugün tatil etme kararı -normal şartlar altında- almış olsaydık, bu olay nedeniyle bile bundan vazgeçmemiz gerekirdi. Ya, neden? Aksi hâlde, bu yöntem Meclisin çalışma biçimine yön veren, yöneten, yönlendiren ve bundan sonrası için de örnek olacak şekilde hayata geçirilebilecek yanlış bir uygulama olurdu. O yüzden, çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam etmemiz gerekiyor.

Ha şunu da söyleyeyim, biraz önce Sayın Vural da ifade etti, içeride de söyledim: Görüşmelerimiz normal seyrinde devam eder. Bu kanunun tüm maddeleri görüşülene kadar, biraz önce tartışma konusu olan önergedeki içeriği biz her zaman konuşabiliriz, tartışabiliriz, gruplar arasında konuşabiliriz ve bu konuda eğer bir tadilat gereği olursa, mutabakatla bir tadilat gereği ortaya çıkarsa tekriri müzakere de yaparız. Bu mümkündür ve buradan bunu da söylüyorum ben. Buna bir engel yok yani komisyonun çekilme talebi de dâhil olmak üzere. Yani o zaman veya ara vermek de dâhil olmak üzere o değerlendirmede, biraz önce söylediğim nedenle, söylediğim çerçevede kesinlikle doğru bulmuyoruz çünkü o zaman, olağan dışı yöntemlerin Meclisi yönlendirmesi, Meclis çalışmalarını yönlendirmesi gibi bir durum ortaya çıkar ki bunu hiçbirimiz kabul edemeyiz, etmememiz gerekir. Ama bu çerçevede mümkündür, buradan da söylüyorum. Yani bunu konuşalım, edelim bu görüşmeler devam etsin, yürüsün. O görüşmeler sırasında da geriye dönerek, tekrar, eğer o konuda bir mutabakat ortaya çıkarsa… Nitekim, bir arkadaşımızın söylediği bir husus vardı, “Aslında Anayasa’da hüküm var ama o Anayasa’daki hükmü aynen buraya da dercedelim.” şeklinde. Yani bunu da konuşabiliriz, ben de konuşulması gerektiğini düşünüyorum. Konuşuruz aramızda ama bu, görüşmelerin yürümesine engel teşkil etmez. Bu, görüşmelere ara verilmesini gerektirmez. Bu, tasarının veya önerinin ya da bu maddenin komisyona çekilmesini gerektirmez.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Seninle neyi sohbet edeceğiz Sayın Canikli?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani içeriğine fazla girmek istemiyorum, zamanı da çok fazla almak istemiyorum ama biz tepkileri toleransla karşılamayı kabul ediyoruz ve o şekilde…

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Komisyona gönderin. Tartışılsın Komisyonda.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Yani tartışmalar, seslerin yükselmiş olması bu gerçeği değiştirmez. AK PARTİ Grubu bunu bu şekilde karşılamak zorundadır zaten, bunun farkındayız biz. Ama yöntem olmamalı, esası etkilememeli ve yönlendirmemeli, esas olmamalı; esas İç Tüzük olmalı, İç Tüzük’teki kurallar olmalı. Ona riayet etmemiz gerekiyor, ona uymamız gerekiyor.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Susmamızı istiyorsunuz.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bu çerçevede, elbette muhalefetin her türlü önerisine, eleştirisine, katkısına… Yani, bazen arkadaşlarımızın birazcık haksızlık yaptığını düşünüyorum. Çünkü biz hakikaten bu görüşmelerde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – …muhalefete mensup arkadaşlarımızın önergelerini de birçok kereler kabul ediyoruz. Hatta, bazı kanunlarda birlikte karar veriyoruz, birlikte… Yani belki arzulanan seviyede sizin açınızdan olmayabilir, tamam, yani. Ama sonuç itibarıyla arkadaşlar sizin kanaatleriniz, düşünceleriniz var; bizim kanaatlerimiz, düşüncelerimiz var. Bunlar uyuşmadığı zaman ve bir yol da, ortak bir nokta da bulunamadığı zaman sisteme kilit vuramayız değil mi? Sistem yürüyecek, devam edecek. Görüşmeler de devam edecek, Meclis de çalışmalarına devam edecek.

SIRRI SAKIK (Muş) – Peki, bir gruba saldırmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Temennimiz, arzumuz, bütün bu, mümkünse, uzlaşmanın sağlanması, bir noktaya gelinmesi. Hepimiz bulunduğumuz yerden adım atalım ama bu her zaman olmayabilir, olmayabiliyor, doğaldır. Yani farklı siyasi partileriz,  farklı görüşlerimiz var. O nedenle milletin karşısına o şekilde çıkıyoruz zaten, farklılıklarımız nedeniyle çıkıyoruz. Dolayısıyla yani bunları da doğal karşılamak lazım ama bu farklı görüşlerin olması sistemi tıkamamalı. Bizim beklentimiz, bizim istirhamımız odur.

Bu çerçevede yürütülmesinin çok daha sağlıklı olacağını ve hukuki olacağını ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ  sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

74’üncü madde üzerindeki aynı mahiyetteki üç önergeyi tekrar okutup işleme alacağım…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sayın Başkan, usul hakkında bir şey söylemek istiyorum.

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına…”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sayın Başkan, lütfen…

“… 278 sıra sayılı yasa tasarısının 74’üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sayın Başkan, bir saniye…

              “Ali İhsan Köktürk                                Turgut Dibek

                   Zonguldak                                         Kırklareli”

BAŞKAN – Grup başkan vekillerine söz verdim Sayın Batum.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sayın Başkan, bir saniye…

           “Dilek Akagün Yılmaz                            Mahmut Tanal                                  Ali Rıza Öztürk

                        Uşak                                               İstanbul                                             Mersin

                 Ahmet Toptaş

               Afyonkarahisar”

Diğer önerge sahipleri:

                    Faruk Bal                                        Oktay Vural                                    Muharrem Varlı

                       Konya                                                İzmir                                                Adana

                           

 

 

               Nevzat Korkmaz                                     Alim Işık                                             Ali Öz

                      Isparta                                             Kütahya                                             Mersin

Diğer önerge sahipleri:

                 Hasip Kaplan                                   Pervin Buldan                                      Ayla Akat

                       Şırnak                                                Iğdır                                               Batman

                    Erol Dora                                       Murat Bozlak                                      Sırrı Sakık

                      Mardin                                              Adana                                                 Muş

                     Adil Kurt                                     Sebahat Tuncel

                      Hakkâri                                            İstanbul

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkan.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sayın Başkan, usul hakkında istedik.

BAŞKAN – Bir saniye Sayın Batum. Önerge işlemini başlattım ama lütfen…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ama bir dakika…

BAŞKAN - Önerge işlemi bitsin söz vereceğim.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Önerge üstünde söz istemiyorum Sayın Başkan, sadece usul hakkında.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Usul tartışmaları yapıldı efendim.

BAŞKAN – Anladım Sayın Batum da, böyle bir usulümüz yok ki ama. Sayın grup başkan vekillerine -içerde konuşuldu, beşer dakika- sekizer dakika söz verdim efendim.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ne kadar da güzel söyledin.

Sayın Başkanım, üç tane grup başkan vekili… Lütfen, yapmayın.

BAŞKAN – Evet…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Üç tane grup başkan vekili son derece açık olarak, son saniyede getirilen bu derece uzun ve bir yasanın anlamını veya içeriğini tamamıyla değiştiren bir önergenin Komisyonda görüşülemeden getirilemeyeceğini söylediler. Son derece haklılar. Anayasa’da ve İç Tüzük’teki hükümler…

BAŞKAN – Sayın Batum, yirmi dakikadan bu tarafa bunu konuşuyoruz. Lütfen ama…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir dakika…

Buradaki çoğunluk baskıcı diye, buradaki çoğunluk azınlığın sesini bir hiçe sayıyor diye, biz en temel hakkımızdan…

BAŞKAN – İç Tüzük gereği işletiyoruz efendim. Ne yapmam gerekir, yol gösterin efendim.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Şunu yapmanız gerekir: Üç tane grup başkan vekili bunun Komisyonda görüşülmesi gerektiğini söylüyorlar.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Beş grup başkan vekili de burada görüşülsün diyor efendim.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir grup başkan vekili de çıkıp hiçbir anlam ifade etmeyen, “gelin sohbet edelim, kahve içelim, bu arada görüşelim” türünde anlamsız şeyler söylüyor.

Çok kusura bakmasınlar ama biz neden grup başkan vekiliyle kahve içelim, oturalım? Biz burada bu yasanın Komisyonda görüşülmesini istiyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum efendim. Sözler tutanaklara geçmiştir efendim. Teşekkür ediyorum.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Böyle devam ettirmek bunu anlamsız Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu efendim?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen?

(CHP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sayın Başkan, böyle bir şey olabilir mi yani!

BAŞKAN - Sebahat Tuncel, İstanbul Milletvekili.

Buyurun Sayın Tuncel.

Sayın milletvekilleri, lütfen…

SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Demokrasi bir tahammül kültürünü beraberinde getirir. Dolayısıyla ortak çalışma, kolektif çalışmayı da gerektirir. Ne yazık ki bu ülkede çok demokratik bir ortam olmadığı için, biz bu kürsüde çoğu zaman bunu ifade ettik. Bütün tutanaklara baktığınızda, en azından yüz defa, belki de bin defa bu kürsüde şu ifade edildi: “Demokratik bir şekilde bu Meclis yönetilmiyor.” Demokratik bir şekilde yönetilmediği için de sorunlara ve krizlere neden oluyor.

Öncelikle bu kadar önemli bir yasa dediğimiz, Türkiye’de kamuoyunun beklediği, beklentiye uğradığı bir yasayı böyle alelacele getirmek -biraz önce milletvekilimiz Sayın Ayla Akat da söyledi- bu kadar alelacele getirme ve üzerinde tartışma zemini bile yaratmamanın kendisi problemli bir şey. Biz, Türkiye’nin geleceğini etkileyen bir yasa çıkaracaksak o zaman ona göre bir yasa çıkartacağız, bunu tartışacağız.

Şimdi, AKP’li Grup Başkan Vekilimiz kalkmış, burada diyor ki: “Biz de tartışılmasını istiyoruz. Aslında önemsiyoruz.” Madem tartışılmasını istiyorsunuz, önemsiyorsunuz bunun olanaklarını yaratırsınız. Şimdi, biraz önce burada yaşanan bir şey despotik bir yönetimdir. Özellikle Meclis Başkanı arkadaşımızın yaklaşımı kabul edilebilir bir yaklaşım değil. Şimdi, bunu kimse sorgulamadı, mesele BDP’lilere yönelik bir yaklaşım olduğu için kimse de ses çıkarmadı. Burada yapılan bir uygulama kınama gerektirir ya da bunu bir tartışma gerektirir. Bu olmadığı sürece burada adalet de olmayacaktır. Şimdi, benzer durumları biz hiç tartışmadan sorun yokmuş gibi değerlendirmek bir problem.

İkincisi, sayın milletvekilleri, Sayın Bakan; yani bu mesele… Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını biz talep ediyoruz. Diyoruz ki: Bu özel yetkili mahkemeler kaldırılsın. Ama siz özel yetkili mahkemeleri kaldırmıyorsunuz zaten, yeni özel yetkili mahkemeler kuruyorsunuz. Bunu tartışalım. Bunu tartışmanın şeyi ne? Meclis Başkanı aynı zamanda bunu tartışma zemini bırakmadan konuşmaya devam ediyor. Yani bu nasıl bir yaklaşımdır? Bu kabul edilebilir bir şey değil. Yani sayın milletvekilleri, adalet hepimize gereklidir, demokrasi de hepimize gereklidir. Biz daha çok çalışacağız bu Mecliste. Bir yıl bitti daha. Şimdi, bir yandan yeni Anayasa tartışmaları yaptığımızı düşünüyoruz. İşte orada bir grup çalışıyor, ne yapacak belli değil. Yeni Anayasa’da sözde Türkiye’yi demokratikleştireceğiz, Türkiye’nin temel sorunlarını çözeceğiz, Kürt sorununu çözeceğiz, bu noktada Türkiye’yi ileri demokrasiye taşıyacağız diyoruz ama bir yandan da buradan başka şeyin kavgalarını yapıyoruz. Buradaki kavganın özü aslında yeni Anayasa falan yapmak değil. AKP tam da burada kendi yeni Anayasa’sını yapıyor. Kavganın nedeni de bu. Bu kadar hırgür çıkarmanın nedeni de bu. Çünkü biz “Yeni bir Anayasa yapıyor.” tartışması yürütsek, bu kadar, gece yarılarına kadar, hatta sabahlara kadar çalışıp yasa çıkarmayız, bekleriz. Hele bu Anayasa’ya göre uyumlu şeyler yapacağız ama böyle yapmıyoruz, sabaha kadar çalışıyoruz, buradan yasalar çıkartıyoruz, özel yetkili mahkemeler şunlar, bunlar. Şimdi, bu kabul edilebilir bir nokta değil. Diğeri, tamam, çıkartalım, hani, çok çalışkansınız, bu halka çok hizmet edeceksiniz, onu da anlayalım ama öyle bir şey yok. O zaman, demokratik teamülleri geliştirin, birlikte bu meseleyi geliştirelim; bir gün kalsın, bir gün tartışalım gerçekten. İlla bu kadar gergin bir ortamda da tartışmaya gerek yok. Biz -diyelim ki grup başkan vekilleri başka zamanlarda bir araya geliyor- Adalet Bakanlığı bir toplantı düzenlesin, bu meseleyi tartışıp, gerçekten Türkiye'nin yararına nasıl bir şey olacağını gösterelim.

Şimdi bunların hiçbiri yapılmadan burada zorla bu işi çıkarmaya çalışmanın kendisi Türkiye'nin ileri demokrasisini gösteriyor, AKP’nin ileri demokrasisini gösteriyor. Biz ileri demokrasiden şimdiye kadar hiçbir şey görmedik. “İleri demokrasi” denildi, “KCK” adı altında siyasi soykırım operasyonları yapıldı; “ileri demokrasi” denildi, HES mücadelesi verenler zindanlara gönderildi; “ileri demokrasi” deniliyor, Türkiye'de emekçiler tutuklanıyor. Daha geçenlerde 28 tane kamu emekçisi arkadaşımız tutuklandı. Niye? Sadece Kürt oldukları için bu ülkede, emek mücadelesi verdikleri için, 4+4’e karşı çıktıkları için. Bu nasıl bir demokrasi? Eğer siz düşüncelerinizi söyleyemiyorsanız, farklı şey yapamıyorsanız nasıl bir demokratik ortamdan bahsedebileceksiniz?

İleri demokrasinin bir örneğini de bu gece gördük. Yani grup başkan vekilleri bu meseleyi bu noktaya gelmeden de çözebilirlerdi. Sadece, benim şey yaptığım, Meclis Başkanı daha etkin yönetebilir. Grup başkan vekilleri ya da siyasi partiler bunun muhalefetini yapabilir. Kriz çözmek bir yönetim sanatıdır. Doğru yönetirseniz iyi sonuçlar çıkartırsınız, doğru yönetmezseniz kargaşa ve kaos çıkarırsınız. Bugün yaşanan şeylerden birisi budur. Herkes de, kendisi, bu noktada bu kaosta bir şekilde rol sahibi olmuştur diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Vural, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) -  Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; elbette bir önerge verdik ama bugün açıkçası verdiğimiz önerge üzerinde konuşmayacağımız açık çünkü, maalesef, AKP’nin getirdiği önerge müzakere edilemeyeceği için -bu önergeler münasebetiyle- sizin biraz sonra görüşülecek önergeniz üzerinde konuşma ihtiyacı içerisindeyim.

Aslında, bugün konuştuğumuz konu nedir biliyor musunuz? Yani sizin “değişiklik” olarak öne sürdüğünüz ya da şikâyet ettiğiniz ya da ana muhalefet partisinin şikâyet ettiği konu, aslında, 2004 yılında Türk Ceza Kanunu’nda yer alan hükümlerle ilgili. 2004 yılında, hatırlarsanız Türkiye Büyük Millet Meclisini olağanüstü toplantıya çağıran sizlerdiniz, “Bir an önce bunları geçirmemiz gerekir.” diyen sizlersiniz ama o günden bugüne kadar bu uygulamalar öyle bir noktaya geldi ki Sayın Cumhurbaşkanının bile şikâyet ettiği, Başbakanın şikâyet ettiği, hatta, ana muhalefet partisinin bile şikâyet ettiği bir konu hâline dönüştü. Dolayısıyla, 2004 yılında alelacele Avrupa Birliğinin isteği ve arzusu uğruna Türkiye Büyük Millet Meclisini Verheugen’in isteği üzerine toplantıya çağıran da sizdiniz, hatırlayın; “Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk Ceza Kanunu’nu geçirmelidir, olağanüstü toplantı yapılmalıdır.” diyerek “Aman ha, Avrupa Birliği yolunda kazaya uğramayalım…” Türkiye Büyük Millet Meclisi 1 Ekimde kendiliğinden toplanacakken sizler bir araya geldiniz, Verheugen’in bu talebini yerine getirmek için olağanüstü toplantıya çağırdınız. İşte, o olağanüstü toplantıyla ilgili geçirdiğiniz Türk Ceza Kanunu bugün şu ya da bu şekilde hem iktidar partisi, Başbakan hem ana muhalefet partisi tarafından şikâyet edilen bir kanun hâline geldi. İşte, böyle bakıldığı zaman, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasamasını, buradaki müzakereleri, başka yerlerin -içeriden ya da dışarıdan- günlük, kısa vadeli talepleriyle yönetilen bir Meclis olmaması aslında bütün bu çalışmaların bir ürünü. Bu önerge de öyle aslında. Bu önergede bunlarla ilgili elbette konuştuk, sizlerle bunları paylaştım.

Şimdi, herkes elini vicdanına koysun. Bu süreç içerisinde uygulamadan rahatsızlık duyduğunuz açık. Peki, bu rahatsızlığı doğuran bir neticenin vebali yok mudur? Vebali var. Ne yaparsanız yapın bunun bir vebali var. Bu önerge de geldi. Bu vebali bir bakıma ortadan kaldırmak için getiriyorsunuz, kaldıracak mı, kaldırmayacak mı bilmiyoruz. Ana muhalefet partisi de bu eksende bugüne kadar çıkan uygulamaların vebaliyle ilgili “Ya, böyle olmaz.” diye ifadelerde bulunuyor. Ama acaba, bir an için, bu gecenin bu vaktinde parmaklarla kalkacak bu önergeye verdiğiniz oylar, bundan sonraki uygulamalar itibarıyla bu vebali ya da adaletli bir kanun yapma sürecini ya da kanunu gerçekleştirecek mi, gerçekleştirmeyecek mi? Bu bakımdan ben, AKP’nin önergesi çerçevesinde meseleye bakıldığı zaman burada şunu görüyorum: Eşitlik ilkesi ortadan kayboluyor.

Değerli arkadaşlarım, bu getirdiğiniz önergeyle, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’la ilgili bütün yürütmenin hepsinin devam ettirilmesini istiyorsunuz ama Yaşar Büyükanıt’ı bundan arındırıyorsunuz. Niye? Dolmabahçe’deki sır görüşmelerden dolayı mı? Niye? Niye iki farklı yüküm? Niye? Niye? Dolayısıyla, böyle bakıldığı zaman, getirdiğiniz zırhın amaç ve hedefi “başkan ve adamları” gibi bir yaklaşımla yapılan uygulamaların karşısında bir dokunulmazlık zırhı oluşturmaktır. Bunlarla ilgili bakıldığı zaman CMK’nın 250, 251, 252’sini kaldırmıyorsunuz, zımni bir kaldırma söz konusu ama değerli arkadaşlarım, bu maddelerin kaldırıldığından bahsediyorsunuz ama kaldırılmış bir madde olmadığı için bu da önemli bir boşluk doğuracak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Vural, buyurun sürenizi uzatıyorum ama açıklamasını da yapma gereği hissediyorum: Sadece bu maddeyle ilgili.

Buyurun.

OKTAY VURAL (Devamla) – Teşekkür ederim.

Değerli arkadaşlarım, bütün bunlarla ilgili bakıldığı zaman, Sayın Cumhurbaşkanı şikâyet etti, İzmir meselesiyle ilgili hususlar aynen devam ediyor mesela. Çözümleniyor mu? Çözümlenmiyor. Şike, diğerleri çözümlenmiyor.

Bir de, değerli arkadaşlarım, çok önemli bir hüküm var, TCK 302, 309, 311, 312, 313, 314, 315, 316’ncı maddelerle ilgili hususlar, görev sırasında da görevinden dolayı işlenmiş olsa bile savcılarla doğrudan doğruya takibata tabi. Peki, kim takibata tabi değil? MİT 26’ncı maddedeki hükmü saklıdır. Kim bunlar? Belli bir görevi ifa etmek üzere görevlendirilen kamu görevlilerine başbakan talimat vermişse bunlarla ilgili izin olacak. Milletvekilleriyle ilgili yapabilirler mi? Bir yoruma göre yapabilirler ama MİT’le ilgili yapamazlar.

Değerli arkadaşlarım, nedir bu suçlar? 302’nci madde, okuyorum: “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak.” Soruyorum: Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, Türkiye Cumhuriyeti devletinde kanunla görev yapan kamu görevlilerinin görevi midir? Bununla ilgili zırh getiriyorsunuz. 309’uncu madde: “Anayasayı ihlâl”, 311… “Cumhurbaşkanına suikast”, “Yasama organına karşı suç”, “Hükûmete karşı suç”, 313: “Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silâhlı eylem.”

Değerli arkadaşlarım, bunlarla ilgili Başbakan birilerine talimat verirse, bunlarla ilgili, görev verdikleriyle ilgili yargı için izin alması gerekiyor. Bu nasıl olabilir ya? Nasıl olabilir?

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Hayır, öyle bir şey yok.

OKTAY VURAL (Devamla) – İşte burada… İşte burada, Türk Ceza Kanunu’nun 302, 309… “Suçlar hakkında, görev sırasında görevinden dolayı işlenmiş olsa bile cumhuriyet savcılarına doğrudan soruşturma açılır. Ancak Millî İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nun 26’ncı maddesi hükmü saklıdır.” diyor Değerli Arkadaşım. Niye? Böyle bir görev mi verildi ya? Cumhurbaşkanına suikastla ilgili bir görev verildiği zaman MİT’in Kanunu’nda Başbakandan izin almak lazım. Bu bile Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına bir yüktür ya, bunların üstü örtülür. Bu tür iddiaların soruşturulması gerektiği gayet açıktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Vural, lütfen…

Buyurun.

OKTAY VURAL (Devamla) – Onun için, bununla ilgili söyleyecek çok şey var. Ama şunu ifade etmek istiyorum ki, bugün geldiğimiz bu noktada, Sayın Başbakan “ÖYM’ler kaldırılmalı”; Sayın Bülent Arınç “Olur mu canım, bizim öyle bir irademiz yok.”; Bekir Bozdağ “Hukuk devletinde olmaz.”; Sayın Sadullah Ergin “Olur mu canım, ÖYM’ler devam etmeli.” Karmakarışık bir Hükûmet. Bu karmakarışık Hükûmetin iradesi yok burada. Bakanlar Kurulu üyelerinin hükmi şahsiyetinin iradesi yok. İşte, biz, onun için bu düzenlemeyle ilgili endişelerimizi belirtiyoruz. Bu düzenlemeyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Türkiye’nin karşılaştığı tehditlerle ilgili ihtisas mahkemelerinin olması gerektiğini, mevcut yürüyen davalarla ilgili yetki aşımı, görevin kötüye kullanılmasındaki hususların giderilmesi, uzun süren tutuklulukların sona erdirilmesi, uzun süren davaların bir an önce bitirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ama bunlarla ilgili de, bu getirdiğiniz maddede bunlarla ilgili hiçbir ilerleme olmadığını da görüyoruz; yine yargılamalar uzayacak, yine tutuklu yargılamalar uzayacak, adaletin dağılması, dağıtılması gecikecek. Bu konuyla bakıldığı zaman, bu eksende adaletin hızlanması açısından, bir an önce tecelli etmesi açısından da mevcut davalara da herhangi bir katkı sağlamadığını görüyoruz.

Bu yönleriyle eleştirilerimiz vardır. Keşke bunları da düzeltecek adımlar atılsaydı, keşke bütün bunlarla ilgili görüşlerimizi sadece bir Grup Başkan Vekili olarak ya da Sayın Başkanın müsamahasına sığınarak üç beş dakika içerisinde ifade etmek zorunda kalmasaydık. Bunun için bu kadar zorlamaktan bile teeddüp ediyorum, gerçekten. Bunu konuştuk, sanki çözeceğiz diyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OKTAY VURAL (Devamla) – Mesele burada konuşmak, sadece tutanağa girsin, laf olsun beri gelsin diye tutanağa girmek açısından olacak.

Bir müzakere sürecinin olmasını isterdik ama netice itibarıyla Milliyetçi Hareket Partisi olarak, biraz sonra AKP’nin getireceği bu öneri konusunda düşüncelerimizi bu vesileyle ifade ettim.

Sayın Başkan, çok teşekkür ederim müsamahanıza. Saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Evet, önerge üzerinde üçüncü söz sahibi Emine Ülker Tarhan, Ankara Milletvekili.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Değerli milletvekilleri, Türkiye günlerdir özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını bekliyor çünkü birileri böyle bir ilan vermişti, demişti ki: “Özel yetkili mahkemeleri kaldıracağız.” Ancak, bugün anlıyoruz ki, anladık ki birkaç saat önce gelen bilgi üzerine, uzun tartışma ve pazarlıklardan sonra milletvekilleri, seçilmişler, sendikalar, demokratik kitle örgütleri ve bunları düşman ilan edip susturmaya, başka kadrolarla devam etmeye ve bir çifte özel yetkili yargı düzeni oluşturmaya karar verdiğinizi anlamış bulunuyoruz. Bunu yapmaya karar vermişsiniz ve bizden şunu istiyorsunuz: Ağır, ileri faşizmi getirmeye çalıştığınız, bu yöntemle getirmeye çalıştığınız bu ülkede, ana muhalefet partisi milletvekillerinin bu kadar kısa sürede bu yasayı görüşmenize ve üzerine bizim soğuk su içmemize ve sizlerle oturup çay kahve içmemizi istediğinizi görüyorum yani inanamıyorum, gerçekten inanamıyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Bu kadar ağır bir faşizmi önümüze getiriyorsunuz… Biz faşizmden ayrıca korkmayız, asla korkmayız çünkü nerede olduğunu biliriz faşizmin; faşizmin nerede olduğunu, bizi nasıl yönetmeye çalıştığını biliriz ancak halkı siz yargı eliyle faşizmle kuşatırsanız biraz soluksuz bırakırsınız, onun endişesini taşırız. Ayrıca biz okumadan hiçbir şeyi imzalamayız. Görüyorum ki, bu hazırladığınız metinde hiçbir şeyi okumadan imzalamışsınız.

Değerli milletvekilleri, siz özel yetkili mahkemelere, elde kalan davaları onlara teslim etmeyi düşünüyorsunuz, yeni usul hükümlerinin onlara uygulanmaması gerektiğini söylüyorsunuz. Aranızda hiç mi hukukçu yok? Zannediyorum ki yok çünkü bu ağır ceza mahkemelerindeki zaman aşımı süresinin otuz yıl olduğunun bile farkında değilsiniz. Bir davanın otuz yıl 4 yargıcın eline verileceğinin farkında değil misiniz? Utanç duyuyorum, nasıl bunun farkında olmazsınız? 4 yargıcı siz otuz sene bir dosyanın başına oturtacaksınız ve o davanın bitmesini bekleyeceksiniz, öyle mi ve Türk halkının buna inanmasını bekleyeceksiniz?

Bakın, büyük Türk hukukçusu Bekir Bozdağ’ın söylediklerinin mefhumu muhalifinden de artık (CHP sıralarından alkışlar) polis devletiyle bu ülkeyi yönetme kararlılığını gösterdiğiniz anlaşıldı, bu açık. Hani hukuk devletlerinde özel yetkililere yer yoktu Sayın Bakan? Hani yoktu, öyle söylemiştiniz, hani güvenmiyor ve demokrasiye aykırı buluyordunuz? Belli ki bir gecede fikir değiştirdiniz çünkü günlerdir bunu konuşuyordunuz. Korkudan tir tir titrediğiniz bir yapıya, bu yapıya halkımızı teslim ettiniz. Kendinize yakın yeni bir kadro ile iktidara sınırsız bir dokunulmazlık getirmeye karar verdiniz ve bunu yangından mal kaçırır gibi, parça başı iş çıkartır gibi birkaç saat içinde yapmaya çalışıyorsunuz, buna müsaade etmeyiz, izin vermeyiz. (CHP sıralarından alkışlar) Çarpık sisteminizi devletle, siz devletle özdeşleştirebilirsiniz, kendi düşmanlarınızı dış mihrak ya da hain ilan edebilirsiniz ve yeni ulusal güvenlik stratejinize göre, bu düşmanların sivil toplum örgütleri, gazeteciler, gençler olduğunu ilan edip, bir savaş hukuku uygulamayı tercih edebilirsiniz. Böylece cezaevini doldurur, binlerce kişiye ağır cezalar da verebilirsiniz. Onun için durmadan ne yaparsınız biliyor musunuz? Demir coplar alırsınız, hiç durmadan. Kitaplar almak yerine demir coplar alırsınız, öğretmen almak yerine binlerce polis doldurursunuz kadrolara ve güvenlik sorununu nedense gene de bir türlü çözemezsiniz, çünkü… Bir de biber gazı alırsınız, en son biber gazı almaya da karar vermişsiniz.

Neden çok korkuyorsunuz, onu da anlatmak istiyorum. Gerçekten çok korkuyorsunuz, onun için kendinizi tahkim etmeye çalışıyorsunuz. Çünkü dünyayı her gün biraz daha yakından tanıyan gençlerle dolu bu ülke. Çoğu işsiz, çoğu yoksul ve gelecekten umutsuz. Her itirazı azarlanan, olmadı coplar, olmadı biber gazlarıyla terbiye etmek istediğiniz, en kötüsü de tek amacı mutlu olmakken kindar olmaya zorladığınız gençlerle dolu bu toplum. Ve saatli bombanın tik takları, kendini muktedir zanneden sizleri tek gözünüz açık uyumaya sevk ediyor. Mecbursunuz, çünkü korkuyorsunuz ve kendinizi tahkim etmek ve kendinizi korumak istiyorsunuz, düşmanlarınızı ise derdest etmek ya da yok etmek istiyorsunuz, hatta yıllardır ittifak ettiğiniz güçlere karşı bile bir gözünüz açık uyuyorsunuz, tetikte uyuyorsunuz. Bir vakit kardeşiniz olan komşularınızla şimdi nasıl kardeş değilseniz, bir gün, iktidarı paylaştığınız odaklarla da…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EMİNE ÜLKER TARHAN (Devamla) – Sayın Başkan, evet, lütfen…

…bu ittifaklarınız bozulabilir, karşılıklı sırlarınız devreye girebilir, bazı sırlar devreye girebilir. İşte, bakarsınız bir gün, yapılandırdığınız o yargı sizin için bir intikam aracı hâline gelebilir, onun için kendinizi korumak istiyorsunuz, işte tam da bu yüzden bu gece yarısı operasyonunuz. “Hukukun ilkelerine ihanet eden, beyni intikama tembihli bir yargıyı kim yarattı?” diye kendinize bir sorun. “Demokrasi ve özgürlükleri korumakla görevli yargıçları kim birer sürek avcısı hâline getirdi?” bunu da kendinize sorun. Kimin yaptığının aslında artık çok önemi yok, cemaatin mi, AKP’nin mi yaptığının gerçekten hiç önemi yok.

Şimdi, toplamaya kalkışılan, toplanmaya kalkışılan, sırtlanların kavgası gibi kavgalar var fark ettiğimiz ve kayıkçı kavgalarınız var. Bunlar yüzünden toplumu kurban ediyorsunuz, bugün bizim önümüze getirdiğiniz bu 74’üncü maddeyle aslında toplumu kurban ediyorsunuz. İktidarı paylaştığınız güçlerle güç dengesi sağlamak için Rambo mahkemelerinizi aranızda pay ediyorsunuz, paylaşıyorsunuz; yaptığınız budur.

Ne söylediysek gerçekleşti, hepsi gerçekleşti. Bir parti yargısı yaratacağınızı söylemiştik. Evet, bir parti yargısı yarattınız ve yargıçlardan oluşan, kendi yargıçlarınızdan oluşan, bir çadır tiyatrosunu bile yönetemeyen bir yapı yarattınız ve asıl önemlisi, bir eşeği bile seçebilecek nitelikte bir yargı yarattınız. Ama bakın, bir şeyi atlıyorsunuz, bunu görmek zorundasınız: Çarpık yargılama sistemi, özel yargılama biçimleriyle yargının yol açtığı haksızlıklar darbeyi de, bakın darbeyi de, terörü de, bu iki kötüyü de -bu iki kötü- iki lanetliyi de inanın çağırır, ne yazık ki çağırır. Bunun farkında değil misiniz? Ne yaptığınızın farkında değil misiniz siz?

Bakın, çünkü özgürlüğün ve adaletin olduğu yerde aslında, inanın, hiç kimse kavga çıkarmak istemez, hiç kimse huzursuzluk çıkarmak istemez, valizini toplayıp hiç kimse başka bir yere gitmek istemez, biliyorum. Mutluysanız, özgürseniz, huzursuzluk çıkarmak için ya da evinizi terk etmek için bir nedeniniz yoktur ama bunca baskı, zulüm… Korkarım ki, bu güvenlikçi politikalarınız, her gün biraz daha güçlendirmeye zorlayacak sizi, yaptığınız her şeyi yeniden ve yeni baştan yapmak zorunda bırakacak tüm gölgesinden korkanlar gibi; yeniden, yeniden, aşırı yasalaşma faaliyetine yeniden girişeceksiniz çok iyi bir şeymiş gibi, on yıldır yaptığınız gibi ve şu anda olduğu gibi. Bu dirlikten kurtulamayacaksınız çünkü korku dağları bekliyor çünkü siz demokrasiden korkuyorsunuz Sayın Bakan. Onun için, biliyorum ki, bu konuda etkili bir insan değilsiniz. Bunu biliyorum. Değiştirme iktidarına sahip değilsiniz bu olan biteni, onu da biliyorum ama yine de yanlış yapıyorsunuz Sayın Bakan. Bunu Türk halkına yapmayın, yapmayın.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) 

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum. [CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, alkışlar(!)]

Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Aynı mahiyetteki önergeler kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum: [CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, alkışlar(!)]

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı "Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın [CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, alkışlar(!)] çerçeve 74 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                      Mahir Ünal (Kahramanmaraş) ve arkadaşları

Madde 74- 3713 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. [CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, alkışlar(!)]

"Görev ve yargı çevresinin belirlenmesi, soruşturma ve kovuşturma usulü”

Madde 10- (1) Bu kanun kapsamına giren suçlar dolayısıyla açılan davalar Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yargı çevresi birden çok ili kapsayabilecek şekilde belirlenecek illerde görevlendirilecek ağır ceza mahkemelerinde görülür. [CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, alkışlar(!)]  Bu mahkemelerin başkan ve üyeleri adlî yargı adalet komisyonunca, bu mahkemelerden başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemez. [CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, alkışlar(!)]

(2) Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler ile askerî mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır. [CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, alkışlar(!)]

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

“…(3) Bu Kanun kapsamına giren suçlarla ilgili olarak;

a) Soruşturma, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca bu suçların soruşturma ve kovuşturmasında görevlendirilen Cumhuriyet savcılarınca bizzat yapılır. [CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, alkışlar(!)] Bu Cumhuriyet savcıları, Cumhuriyet başsavcılığınca başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemez. [CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, alkışlar(!)]

b) Türk Ceza Kanununun 302, 309, 311, 312, 313, 314, 315 ve 316 ncı maddelerinde düzenlenen suçlar hakkında, görev sırasında veya görevinden dolayı işlenmiş olsa bile Cumhuriyet savcılarınca doğrudan soruşturma yapılır. [CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, alkışlar(!)] 1/11/1983 tarihli ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununun 26 ncı maddesi hükmü saklıdır. [CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, alkışlar(!)]

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

“…c) Yürütülen soruşturmalarda hâkim tarafından verilmesi gerekli kararları almak, bu kararlara karşı yapılan itirazları incelemek ve sadece bu işlere bakmak üzere yeteri kadar hâkim görevlendirilir. [CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, alkışlar(!)]

ç) Ceza Muhakemesi Kanununun 91 inci maddesinin birinci fıkrasındaki yirmidört saat olan gözaltı süresi kırksekiz saat olarak uygulanır.

d) Soruşturmanın amacı tehlikeye düşebilecek ise yakalanan veya gözaltına alınan veya gözaltı süresi uzatılan kişinin durumu hakkında Cumhuriyet savcısının emriyle sadece bir yakınına bilgi verilir.

e) Gözaltındaki şüphelinin müdafi ile görüşme hakkı, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine, hâkim kararıyla yirmidört saat süre ile kısıtlanabilir; bu zaman zarfında ifade alınamaz.

f) Kolluk tarafından düzenlenen tutanaklara, ilgili görevlilerin açık kimlikleri yerine sadece sicil numaraları yazılır. Kolluk görevlilerinin ifadesine başvurulması gerektiği hallerde çıkarılan davetiye veya çağrı kâğıdı, kolluk görevlisinin iş adresine tebliğ edilir. Bu kişilere ait ifade ve duruşma tutanaklarında adres olarak iş yeri adresleri gösterilir. (CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar)

g) Güvenliğin sağlanması bakımından duruşmanın başka bir yerde yapılmasına karar verilebilir.

ğ) Açılan davalara adli tatilde de bakılır.

h) Ceza Muhakemesi Kanununun 135 inci maddesinin altıncı fıkrasının (a) bendinin (8) numaralı alt bendindeki, 139 uncu maddesinin yedinci fıkrasının (a) bendinin (2) numaralı alt bendindeki ve 140 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (5) numaralı alt bendindeki istisnalar uygulanmaz.

(4) Türk Ceza Kanununda yer alan;

a) Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen uyuşturucu ve uyarıcı madde imâl ve ticareti suçu veya suçtan kaynaklanan malvarlığı değerini aklama suçu,

b) Haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde cebir ve tehdit uygulanarak işlenen suçlar, (CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, ayakta alkışlar(!), gürültüler)

c) İkinci Kitap Dördüncü Kısmın Dört, Beş, Altı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar (305, 318, 319, 323, 324, 325 ve 332 nci maddeler hariç), dolayısıyla açılan davalar, birinci fıkra hükmüne göre görevlendirilen mahkemelerde görülür. Üçüncü fıkranın (d), (e), (f) ve (h) bentleri hariç olmak üzere, bu madde hükümleri, bu suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmalarda da uygulanır.

(5) Türk Ceza Kanununun, 305, 318, 319, 323, 324, 325 ve 332 nci maddeleri hariç olmak üzere, İkinci Kitap Dördüncü Kısmın Dört, Beş, Altı ve Yedinci bölümlerinde tanımlanan suçlarda, Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen tutuklama süresi iki kat olarak uygulanır. [(CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, ayakta alkışlar(!)]

(6) Çocuklar, bu madde hükümleri uyarınca kurulan mahkemelerde yargılanamaz; bu mahkemelere özgü soruşturma ve kovuşturma hükümleri çocuklar bakımından uygulanmaz.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım. [CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, ayakta alkışlar(!)]

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Ceza Muhakemesi Kanununun 250, 251 ve 252 nci madde hükümleri ve buna bağlı olarak mahkeme ve savcılık görevlendirilmesi muhakeme sistemimizden kaldırılmaktadır. [CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, ayakta alkışlar(!)]

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

“…Bununla birlikte, terör suçlarının yoğunluğu da göz önünde bulundurulmak suretiyle bu suçlarla ilgili soruşturma ve kovuşturmaları yürütecek cumhuriyet savcıları ve hâkimlerin uzmanlaşmalarını sağlamak amacıyla, Terörle Mücadele Kanununda, bu Kanun kapsamına giren suçlarla ilgili ihtisas mahkemesi olarak belirli ağır ceza mahkemelerinin Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun kararıyla görevlendirilmesi yönünde düzenleme yapılmaktadır. Bu mahkemelerin görev alanına giren suçların niteliği dikkate alınarak bazı usul hükümleri düzenlenmektedir. [CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, ayakta alkışlar(!)]

Maddenin üçüncü fıkrasının (b) bendinde sayılan sınırlı sayıdaki suçlar nedeniyle soruşturma ve kovuşturma yapılması şüpheli veya sanığın görev veya sıfatı ne olursa olsun izne tabi kılınmamıştır. Ancak, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren ve fakat istisna olmak üzere sayılan suçlar dışındaki diğer suçlar dolayısıyla soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi ilgili mevzuat hükümlerine göre izin veya karar alınmasını gerekli kılması halinde bu kurallara göre hareket edilmesi öngörülmüştür.”

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. [AK PARTİ sıralarından ayakta alkışlar; CHP sıralarından “Yuh” sesleri, sürekli sıra kapaklarına vurmalar, ayakta alkışlar(!)]

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

                                                                               Kapanma Saati: 01.27

ONUNCU OTURUM

Açılma Saati: 01.44

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Tanju ÖZCAN (Bolu)

_____0_____

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 129’uncu Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum. [CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, alkışlar(!)]

278 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 74’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 74’üncü madde kabul edilmiştir. [AK PARTİ sıralarından alkışlar; CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, alkışlar(!)]

75’inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum. (CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278 sıra sayılı kanun tasarısının 75 inci Maddesinin 2 nci fıkrasında yer alan “başkanlığında” ibaresinin tasarı metninden çıkarılmasını ve “Teknik İşler Dairesi Başkanından” ibaresinden sonra gelmek üzere “Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                Pervin Buldan                                      Ayla Akat                                       İbrahim Binci

                        Iğdır                                               Batman                                            Şanlıurfa

                    Erol Dora                                         Nazmi Gür

                      Mardin                                                Van

(CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmekte olduğumuz 278 sıra sayılı kanun tasarısının 75. maddesi ile değiştirilen 4301 sayılı kanunun 3. Maddesi 2. Fıkrasına “Mali İşler Daire Başkanı” ibaresinden sonra gelmek üzere “Hakimler Savcılar Yüksek Kurulundan seçilecek bir yargıç” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                Ali Rıza Öztürk                                  Bülent Tezcan                             Dilek Akagün Yılmaz

                      Mersin                                               Aydın                                                 Uşak

                   Tufan Köse                                       Levent Gök

                      Çorum                                              Ankara

(CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

BAŞKAN – Son önergeyi okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278 sıra sayılı kanun tasarısının 75. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.

                  Oktay Öztürk                                     Oktay Vural                                   Nevzat Korkmaz

                     Erzurum                                              İzmir                                                Isparta

              Mehmet Erdoğan                              Yusuf Halaçoğlu                                       Ali Öz

                       Muğla                                              Kayseri                                              Mersin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım. (CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen?

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Anayasal sistemimiz kuvvetler ayrılığı prensibine göre tanzim edilmiş, devlet organlarına da bu prensip çerçevesinde yetki ve sorumluluklar verilmiştir.

Kuvvetler ayrılığı prensibini hayata geçiren, onu ayakta tutan da hukuk devleti ilkesidir. Meşruiyet içinde olunması gerekir.

Tam anlamıyla bir hukuk devletinden bahsedilmesi için de bağımsız ve tarafsız bir yargı şarttır.

Yargının siyasallaşması gibi iddialar, hukuk devleti görüntüsünü ortadan kaldırmaktadır.

Bu erozyonun farkında olan kamuoyu tepkileri ile bu olumsuz atmosferi ortadan kaldırmak için yargı reform paketleri birbiri ardına açılmakta ve böylece kamuoyu oyalanmaktadır.

Toplumda büyük beklentiler yaratan 3. yargı reformu paketinin de bu beklentileri karşılamaktan uzak olduğu görülmüştür.

Ana gerekçe, yargının hızlandırılması ve biriken ağır iş yükünün azaltılmasının hedeflenmesidir.

Ancak bu hedefleri gerçekleştirmek üzere tasarının hiçbir somut öneri içermediği, 3. yargı reform paketinin de ölü doğmasına sebep olduğu görülmüştür.

Ne İcra ve İflas Kanunu'nda ne İdare Hukukunda ne Ceza ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda ve ne de diğer kanunlarda yapılan değişiklikler, yargının süratli, adil ve etkin gerçekleşmesine katkı veren değişiklikler olmayıp, insanlarımız mahkeme kapılarında yıllarca beklemeye devam edeceklerdir. Verilen yargı kararları ise adalet terazisinde tartıldığında, hep tartışmalı ve kamu vicdanında mahkûm edilen kararlar olacaktır.

On yıldır tek başına hükümet eden Adalet ve Kalkınma Partisi ülkedeki kronikleşmiş problemleri çözmek bir yana, kendisine millet tarafından verilen gücü hep istismar amacıyla kullanmıştır.

Bugün de Meclise getirdiği tasarı ile yıllardır kronikleşen problemi çözmek bir tarafa, çözermiş, yaparmış gibi davranarak yine kamuoyunu oyalama yolu seçmiştir.

 

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. (CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmekte olduğumuz 278 sıra sayılı kanun tasarısının 75. maddesi ile değiştirilen 4301 sayılı kanunun 3. Maddesi 2. Fıkrasına Mali İşler Daire Başkanı ibaresinden üzere “Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulundan seçilecek bir yargıç” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                       Dilek Akagün Yılmaz (Uşak) ve arkadaşları

BAŞKAN –  Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Tufan Köse.

BAŞKAN – Tufan Köse, Çorum Milletvekili. [CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından “Devam, devam(!)” sesleri]

TUFAN KÖSE (Çorum) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; hukuk bir gün herkese lazım olacak. Dün akşam burada intikam duygularıyla nara atan ve yargı eliyle darbe teşebbüsünde bulunan Adalet Bakanına da bir gün hukuk lazım olacak. (CHP sıralarından alkışlar) Sayısal üstünlüğünü kaba kuvvetle destekleyerek hukuk literatürüne yeni bir yasama tekniği getiren AKP Grubuna da bir gün hukuk lazım olacak. Bugün yaptığınız düzenleme bir bumerang gibi size dönecek. O gün sızlanmalarınızı duyacak kimse kalmayacak burada. Sizin sızlanmalarınızı duyacak kimse kalmayacak. Başbakanın çok sevdiği bir laf söyleyeceğim: Men dakka dukka. Eden bulur, sizler de bulacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar) Bugün biz burada şunu beklerdik AKP Grubundan da: Hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti için özel yetkili mahkemeler başka bir isim ve görünüm altında devam ettirilmeksizin hemen ve mutlaka bu akşam kaldırılmalı diye oy kullanmanızı beklerdik ama maalesef bizleri yine hayal kırıklığına uğratmadınız.

Değerli arkadaşlarım, özel bir maksadınız yoksa özel yetkili mahkemelerde bu ısrarınız niye? Neden devletin ağır ceza mahkemelerine güvenmiyorsunuz? Devletin ağır ceza mahkemeleri bu milletin adına karar vermiyor mu? Bağımsız yargı değil mi onlar, neden güvenmiyorsunuz ağır ceza mahkemelerine? Yoksa, özel yetkili mahkemeler sizin devlet terörünüzün bir aracı mı? Yoksa, iktidarı devam ettirmenizin başka bir yolu kalmadı da bunun için mi özel yetkili mahkemelere bu kadar sarılıyorsunuz? Yoksa, özel amacı olanların dışında, çoğunluğunuzun özel yetkili mahkemelerin ne olduğundan haberi mi yok acaba? Biraz sonra örnekleriyle anlatacağım değerli arkadaşlarım. Bugün Kurtuluş Savaşı’mızın antiemperyalist niteliği, tam bağımsızlık niteliği sizin iktidarınız döneminde suç konusu olmuştur. Böyle bir suç olur mu? Böyle bir suç olmaz. Kökü dışarıda cemaatten emir almayan herhangi bir savcıya, herhangi bir hâkime böyle bir suç tarifi yaptırabilir misiniz? Kökü dışarıda olan, Amerika’da olan, Pensilvanya’da olan bir cemaatten emir almayan hâkim böyle bir suçu yargılayabilir mi? (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, günümüz Türkiyesi’nde en çok kaybettiğimiz değer adil olmaktır. Adil olmaksa öncelikle başkalarının hakkına sahip çıkmaktır. Ama daha da önemlisi yurduna, yoksul halkına, yurtsever aydınlarına, emekçisine sahip çıkmaktır. Özel yetkili mahkemeler  bunları yapıyor mu? Örnek olsun, çok yakın örnek olduğu için söylüyorum. Kemal Gürüz’ün tutuklanmasını gerektirir suçu neydi? Adam on beş yıl evvel görevinden ayrılmış, on beş yıldır makama oturmamış; yurt dışında gezisinden dönüp geliyor, kaçma şüphesi de yok. Niye tutukladınız? Mustafa Balbay niye üç yılı aşkındır tutuklu? Hiç düşünüyor musunuz İlker Başbuğ niye tutuklu arkadaşlar? Ne diyor İlker Başbuğ biliyor musunuz? Geçen hafta ziyaret ettim kendisini. “Bana yöneltilen suçlamalara cevap vermeyi onursuzluk kabul ettim.” diyor. “Diyorlar ki bana: ‘İnternet sitelerini niye kapattın? Sen suç delillerini karartıyorsun.’ Bir taraftan böyle diyorlar, bir taraftan da ‘Niye bu İnternet sitelerini açmadınız? Bir hazırlık varmış, suç işleyecektiniz, onun için açmadınız.’ Böyle bir onursuz suçlamaya ben cevap vermem.” diyor.

Peki, Cüppeli Ahmet Hoca ne diyor biliyor musunuz? “28 Şubatın bir ahlakı vardı. Suçum laiklik karşıtı eylem. Suçum belliydi, yatacağım ceza belliydi; yattım, çıktım onurumla, namusumla. Ama bunlar öyle mi? Benim cüppem bir yere saklanmaz, sakalım bir yere saklanmaz, cüppem de üstümde ama o kökü dışarıdaki cemaatin derdi Müslümanlık değil, İslamiyet değil; derdi ekonomik, derdi para. Ben milliyetçiyim, halkımı seviyorum, milliyetçi Müslüman’ım ben.” diyor. Cüppeli Ahmet Hoca da böyle diyor.

Değerli arkadaşlarım, otuz yaşındaki Barış Terkoğlu ne diyor biliyor musunuz? Bilin diye söylüyorum, hiçbirinin suçu yok. “Silivri’ye girmeyen tek şey adalet. Müyesser Yıldız bırakıldı aynı suçlamayla. Bırakıldıysa ben niye bırakılmıyorum?” diyor. Dediği bu. Yirmi sekiz yaşında, İnternet sitesi yöneticisi; başka bir suçu yok.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, tutuklama bir haksızlığın zorunlu olarak yerine getirilmesidir, tutuklama bir tedbirdir; hukukçular bunu bilir, belli şartları gerekir. Tutuklama konusunda da hâkimlere çok geniş takdir yetkisi tanınmıştır bizim hukukumuzda….

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Köse.

TUFAN KÖSE (Devamla) – Başkanım, bir dakika…

BAŞKAN – Onu, biraz önce açıklamasını da yaptım.

Teşekkür ederim.

[CHP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, alkışlar(!)]

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278 sıra sayılı kanun tasarısının 75 inci Maddesinin 2 nci fıkrasında yer alan “başkanlığında” ibaresinin tasarı metninden çıkarılmasını ve “Teknik İşler Dairesi Başkanından” ibaresinden sonra gelmek üzere “Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Ayla Akat (Batman) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Ayla Akat Ata, Batman Milletvekili.

Sayın Ata, biraz önce diğer grupların kullandığı beş dakika fazla süreyi kullanmak isterseniz…

AYLA AKAT (Batman) – Tamam… Teşekkürler Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan tasarının 75’inci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, cezaevleriyle ilgili problem hâliyle bugün ülkenin gündeminde. En son Urfa’da yaşanan var. Ama daha büyük önemle dikkat çekilmesi gereken bir husus şu ki: Cezaevleri, özellikle bölgedeki cezaevlerindeki doluluk oranı -Sayın Bakan da burada- yüzde 300’lere vardı. Belki ülkenin genelindeki rakam yüzde 200’leri gösteriyor ama bölge cezaevleri yüzde 300’lere vardı.

Şimdi, birtakım kısmi önlemler alınıyor. Nedir bu önlemler? Bölge cezaevlerinden özellikle Karadeniz ve Ege’de Şakran’a özellikle kadınlar ve yine Sincan’a son olarak kadınlar sevk edilerek bir şekilde doluluk oranı düşürülmeye çalışılıyor. Bu bir çözüm mü? Hayır. İki ayrı şeyi barındırıyor içerisinde. Birincisi, sevk edilenler, sevk olarak özellikle Karadeniz cezaevine gönderilenler için şöyle bir problem var: Gidenlerin ailelerinin yaşamış olduğu güvenlik problemleri var. Her türlü provokasyona açık bir durumla karşı karşıyayız.

İkincisi ve daha önemli olan, direkt bir insan hakları ihlali var ki ilçeden ile çocuğunu ziyarete gelemeyen aileler, en az 400, 500, 600, 700 kilometre uzaktaki cezaevlerine gitmek durumunda kalıyorlar. Ne ekonomik durumları buna müsait ne de sosyal koşulları buna müsait. Ve bu ne anlama geliyor? Direkt aile görüş hakları ellerinden alındı anlamına geliyor. Peki, cezaevlerindeki doluluk oranıyla mücadele etmenin yöntemi bu mu olmalı? Hayır, bu olmamalı. Biraz evvel de söylemiştim, cezaevlerini doldurarak insanların düşüncelerini ifade etmelerinin önüne engel koyamıyoruz. Artık cezaevlerinin -ki Türkiye’de tutukevi kalmadığının altını çizmek gerekiyor- Türkiye’deki şu an bütün cezaevlerinin tutukevi olma niteliğinden uzak olduğunun tekrar altını çizelim. Cezaevine giren, bir defa cezasını yatıp çıkma temelinde giriyor. Türk Ceza Kanunu’nun özellikle katalog suçlarda belirtilen hükümlerde yapılan düzenlemelerle cezaevinde bulunan arkadaşlar için bu durum böyle.

 Peki, cezaevlerinin bir caydırıcılığı mı kaldı? Hayır, kalmadı. Bugün eğer doluluk oranı yüzde 300’lere vurduysa, her toplumsal olayda, her demokratik eylemde gözaltıların sayısı günbegün artıyorsa ve buna rağmen insanlar demokratik hak ve özgürlüklerini talep etmekten bir adım geri noktaya gelmiyorsa bugün bizim tartışmış olduğumuz ve değiştirilmesini arzu etmiş olduğumuz hükümlerin, düzenlemelerin toplumsal yaşamda, toplumda bir karşılığı olmadığını gösterir. Toplum bu yasalara rağmen susmuyor, toplum bu yasalara rağmen hak ve özgürlük talebinden vazgeçmiyor, toplum bu yasalara rağmen demokratik eylem inisiyatifinden vazgeçmiyor. Hâlâ sokakta. Niye? Çünkü haklı. Evet, sizin 326 milletvekiliniz var; evet, sizin elinizde her toplumsal eylemde kullandığınız tazyikli su var, coplar var, yine biber gazları var ve bunlar insanların yaşamlarına mal oluyor ama sokağa çıkan insanların da arkasında oldukları tek şey var, o da haklı olduklarıdır. Bu haklılıktır ki cezaevlerindeki doluluk oranı yüzde 300’lere varmıştır ama hâlâ kendilerini ifade edebilecekleri kanalların açık olması için mücadele etmektedirler. İşte ayın 14’ünde Diyarbakır’da yine bir dev miting yapılacak. Biliyoruz ki bu etkinlik de -en demokratik eylem, etkinliktir miting- bunlar da yine antidemokratik yasalarla, kararlarla engellenebilir ki bugün, bir siyasi partinin aldığı karardır ama yarın bir bakacağız, yine Diyarbakır’ın Valisi bunu engelleme, bunun yasaklama kararını alma gücünü kendinde bulacak. İşte sorun tam da buradadır arkadaşlar. Ne bu yasalarla ne de yereldeki idarecilerin vermiş olduğu yasaklama kararlarıyla, toplum evinde oturmuyor, sokağa çıkmaktan vazgeçmiyor, demokratik hak ve özgürlüklerini haykırmaktan vazgeçmiyor çünkü haklı. İşte bu haklılık noktasında ortak zeminde tartışmak, işte bu Parlamento çatısı altında çözüm bulmak durumundayız.

Değerli arkadaşlar, bizim sadece cumhuriyet tarihine dayanan bir geçmişimiz yok. Cumhuriyet tarihinin öncesine dayanan, ta 1071’lerden bugüne gelen bir birlikteliğimiz var Türk ve Kürt toplumu olarak. Ancak şu da bir gerçek ki: II. Mahmut döneminde başlayan merkezîleşme eğilimleriyle beraber Kürtler isyan etmeye başladılar. Ve 29’uncu isyanın sonuçlarını tartışıyoruz.

Eğer bugün cezaevlerindeki doluluk oranı buysa, evet, bu isyanın bir sonucudur. Ve yine altını çizmek gerekiyor: “Son otuz yıllık savaş nerede başladı?” sorusuna cevap aradığımızda direkt Diyarbakır Cezaevine dönüyoruz, diyoruz ki: Orada yapılan zulüm, orada yapılan işkence, evet, bugünleri beraberinde getirdi.

Peki, biz niye geçmişte denenmiş ama sonuç alınamamış bir yöntemde ısrar ediyoruz? Madem Diyarbakır Cezaevindeki zulüm, işkence bugünü getirdiyse son otuz yıllık savaşı, maddi, manevi kayıpları getirdiyse, peki, biz neden bunda ısrar ediyoruz? Niye bölgedeki cezaevlerindeki doluluk oranı yüzde 300’e varıyor? Bu insanların birer ailesi yok mu, yakınları yok mu? Sadece cezaevindeki kişi sayısıyla mı çarpıyorsunuz? Hayır, cezaevindeki kişi sayısı değildir; bunların her birinin bir ailesi, akrabası, tanıdığı var ve hepsi o cezaevi kapılarında politikleşiyorlar. Ben 1980’de dört yaşındaydım, cezaevi kapısına sadece ağabeyim için gittim ama bugün cezaevi kapısında bekleyenlerin arzu ve isteği benim otuz yıl önceki durumum gibi değildir, böyle bir gerçeklik yok. Otuz iki yıl öncesi gibi değildir, çok daha tehlikeli bir durumla karşı karşıya Türkiye ve şimdi bunun önlemini almak durumundayız.

İşte bu yasalarla alacağız diye düşündük; bu yasalarla, işte yargı paketleriyle en azından düşünce, ifade özgürlüğünün önünü açacağız, örgütlenme özgürlüğünün önünü açacağız, insanlar hak ve özgürlük mücadelesine inanacaklar, siyaseten sonuç alabiliyoruz diye buna inanacaklar, arzu edecekler diye düşündük ama gördük ki bu tasarıda böyle bir şey yok. Eğer bizim, topluma vereceğimiz güven buysa, toplumda, var olan siyasete güveni artırmak için yöntemimiz buysa, ciddi bir yanlış ve yanılgı içerisindeyiz.

Burada bugün yaşananlar, bu akşam yaşananlar için, en azından, Sayın Grup Başkan Vekilinin -Sayın Canikli’nin- bu kürsüden iki kelime söylemesi gerekirdi. Çoğunluğun adaleti eğer buysa, Türkiye’deki yönetimin şekli de buysa, bizim bir adım mesafe almamız mümkün değil, ama yarın karşı karşıya olduğumuz tehditleri, yarın karşı karşıya olduğumuz gerçekliği bugünden görebilip sonuç almak durumundayız.

İki şey söyleyeceğim, birincisi şu: Geçmişini bilmeyenler daima çocuk kalmaya mahkûmdurlar ama bizde bir söz var, Türkçeye çevirince ne kadar anlam kaybeder bilmiyorum ama, şöyle der: “Kulağından tutup seni bütün dünyayı gezdiririm.” Öbürü de ona der ki: “Ama sen de benimle birlikte gezersin.” Bu yolun hep beraber ortak yolcusuyuz. O yüzden, yapılan muamelenin, yapılan uygulamanın sadece bölgede Kürt toplumunda bir sonucu olmayacak, aynı zamanda Türkiye için bir sonucu olacak.

Saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

 

III.- Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunacağım, ancak yoklama talebi var, yerine getireceğim: Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Fırat, Sayın Öztürk, Sayın Dibek, Sayın Serindağ, Sayın Güven, Sayın Özel, Sayın Yüceer, Sayın Çam, Sayın Gümüş, Sayın Ekinci, Sayın Kuşoğlu, Sayın Aslanoğlu, Sayın Öner, Sayın Acar, Sayın Köse, Sayın Öz, Sayın Özkes, Sayın Oran.

İki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

76’ncı madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278 sıra sayılı kanun tasarısının 76 ncı maddesinde geçen “altı ay” ibaresinin madde metninden çıkarılarak yerine “beş ay” ibaresine yer verilmesini arz ve teklif ederiz.

                Pervin Buldan                                      Ayla Akat                                       İbrahim Binici

                        Iğdır                                               Batman                                            Şanlıurfa

                    Erol Dora                                         Nazmi Gür

                      Mardin                                                Van

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, diğer iki önerge aynı mahiyettedir, okutup birlikte işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı Tasarının 53. maddesinin (Adalet Komisyonu raporunun 76. maddesi) aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Madde 76- 9/6/2004 tarihli 5187 sayılı Basın Kanununun 26. maddesinin birinci fıkrasına “ceza davalarının” ibaresinden sonra gelmek üzere “bir muhakeme şartı olarak” ibaresi eklenmiş, fıkrada yer alan “iki ay” ibaresi, “altı ay”; “dört ay” ibaresi, “bir yıl” ve maddenin altıncı fıkrasında yer alan “iki ayı” ibaresi, “altı ayı” şeklinde değiştirilmiştir.

                Ali Rıza Öztürk                                Ali İhsan Köktürk                                    Atilla Kart

                      Mersin                                           Zonguldak                                            Konya

                 Turgut Dibek                                   Mahmut Tanal                                    Gürkut Acar

                    Kırklareli                                           İstanbul                                             Antalya

           Dilek Akagün Yılmaz                               Tufan Köse                                      Mevlüt Dudu

                        Uşak                                                Çorum                                               Hatay

                 Ali Özgündüz                          Mustafa Sezgin Tanrıkulu

                     İstanbul                                            İstanbul

Diğer önerge sahipleri:

                    Faruk Bal                                        Oktay Vural                                    Muharrem Varlı

                       Konya                                                İzmir                                                Adana

          Hasan Hüseyin Türkoğlu                               Ali Öz                                              Alim Işık

                    Osmaniye                                            Mersin                                             Kütahya

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Hasan Hüseyin Türkoğlu, Osmaniye Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

 

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; 278 sıra sayılı Tasarı’nın 76’ncı maddesini değiştirmek amacıyla vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben 24’üncü Dönem Milletvekiliyim, ilk defa milletvekili oluyorum, bu Parlamentoda bu şerefi ilk defa taşıyorum ve bir yıldır gözlemliyorum Parlamentoyu. Bu gözlemlerim sonucunda geldiğim nokta şu: İktidar partisinin ezici bir çoğunluğu var ve bu ezici çoğunluğun içerisinde ezici çoğunlukta olan meslek grubu hukukçular ve hukukun bu kadar ayaklar altına alındığı, kanunların, İç Tüzük’ün ve Anayasa’nın bu kadar rahatça çiğnendiği ve bu işlemlerin de, bu hareketlerin, bu davranışların da iktidar partisinin içinden gelmiş olduğunu ibretle izliyorum. Demek ki hukuk, hukukçulara teslim edilmeyecek kadar kıymetli bir şey. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

Tabii, “hukuk” deyince hukuk devletinden bahsetmek lazım. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak insanların tereddütsüz güvenebileceği, adalet duygusunun zihinlerde ve kalplerde yer ettiği bir yapıda yargı sistemi istiyoruz. Adalet, temel hak ve hürriyetlerin güvencesi, devletin temeli olmalıdır diyoruz. Hâkim ve savcılar liyakat ve vicdan sahibi olmalı, kanaat adaletinin tesisi yargıya olan güvenin teminatı olarak değerlendirilmelidir diyoruz. Suçun işlenmesinin önlenmesi, suçun işlenmesinden sonra olaya ait delil ve bilgilerin sağlıklı biçimde mahkemelere intikali, mahkemelerin bağımsız, hızlı ve doğru karar vermesine ilişkin düzenlemelerin yapılması, bu sürecin etkin kılınması, bilgi teknolojilerinin kullanılması, iyi yetişmiş hâkim ve savcıların istihdamı adalet politikası olmalıdır diye düşünüyoruz. Bu çerçevede, Anayasa’nın lafzında ruhunu bulan hukuk devletinin temel ilkelerine gönülden bağlıyız.

Peki, hukuk devleti nedir? Bunu iktidar partisindeki arkadaşlarımızın çok daha iyi dinlemesi ve anlaması gerektiğini düşünüyorum. Hukuk devletinin belli ilkeleri vardır. Hukuk devletiyle polis devletini birbirinden ayıran en önemli özellik, hukuk devletinin takdirî kaidelere değil, hukuk kaidelerine tabi olmasıdır. Hukuk devletinin ilkelerinden en önemlisi, temel hakların güvenliğidir. Dünyada modern toplum ilerledikçe, bu ilke çerçevesinde yeni yaklaşımlar benimsenmekteyse de Türkiye’de son yıllarda gördüğümüz manzara, adil yargılanma hakkı, haberleşme hürriyeti ve benzer hâllerin ziyadesiyle ihlal edildiğidir.

Bir başka hukuk devleti ilkesi ise anayasaya uygunluğun yargısal denetimidir. Yasama organı olarak yapmış olduğumuz düzenlemelerin Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenmesi hukuk devletinin temel özelliklerinden birisidir. Bu ilkenin uygulanmasından rahatsız olan iktidar partisi çoğunluğu, Anayasa Mahkemesinin yapısını değiştirmek suretiyle, artık Anayasa Mahkemesini iktidarın, Hükûmetin bir bürosu hâline getirmiştir.

Kanunların genelliği ilkesine ise hiç girmeyelim. On yıllık iktidarınızda, CHP-AKP iş birliğiyle başlayan, Tayyip Erdoğan’ın sabıkasını kaldırma ve seçilme yeterliliğini kazandırmayla başlayan zincir, rahmetli Necmettin Erbakan’ın kayıp trilyon davasından uygun cezayla cezalandırılması, MİT Müsteşarının yargıdan kaçırılması ve bugün de bu tasarının içinde bulunan gazeteci bir milletvekilinin cezasının ertelenmesine ilişkin düzenleme. Bu da hukuk devletinin çiğnenen ilkelerinden birisidir.

Peki, yönetimin yargısal denetimi? 2/B’de, afet riskiyle ilgili arazi düzenlemesinde ve yine bu tasarının 56’ncı maddesinde, Anayasa’nın açık bir biçimde yürütmenin durdurulması kararlarının engellenmesi, yönetimin yargısal denetimi ilkesinin çiğnenmesine en güzel örnektir.

Ya mahkemelerin bağımsızlığı ve yargıç güvencesi? Bununla ilgili onlarca örnek var ama sadece Deniz Fenerini size hatırlatmamız yetebilir.

Kuvvetler ayrılığı ilkesi de tek adam olarak yönetme, sultan olma hevesiyle yanıp tutuşan birinin –siz o birinin kim olduğunu çok iyi biliyorsunuz- ona çanak tutan Meclisteki çoğunluğunuzun katkılarıyla hâk ile yeksan olmuştur.

Saygıdeğer milletvekilleri, işte hukuk ve adalet kavramı çerçevesinde Türk devletini getirdiğiniz nokta budur. Ancak bir bölümünü sayabildiğim bu tablonun tek sorumlusu sizsiniz. On yıldır iktidarda bulunan AKP, Türk milletinin kendisine verdiği, bugüne kadar hiç kimseye vermediği bu kadar uzun ve bu kadar güçlü yönetme hakkını israf etmiştir. AKP, başta yargı olmak üzere tüm devlet kurumlarını fethedilecek bir kale olarak görmüştür. Kurumları önce itibarsızlaştırmış, sonra ele geçirmiş ve hükmetmeye başlamıştır.

Hatırlatmamız ve AKP’nin de hatırlaması gereken şey, bu devlet çadır devleti değildir. Türk milleti de güruh değildir, necip bir millettir, buna asla razı olmaz. Bu tablo AKP’yi de yutar, tarihe gömer, bundan emin olunuz.

Türk milletinin milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Aynı mahiyetteki önerge üzerinde başka söz sahibi?

Tufan Köse, Çorum Milletvekili.

TUFAN KÖSE (Çorum) – Değerli arkadaşlarım, demin sözlerimi şöyle bağlamıştım: “Tutuklama zorunlu haksızlıktır.” diye. Yani birisinin hürriyetinden birisinin hürriyetini tahdit ediyorsanız, sınırlıyorsanız, buna çok özen göstermek zorundasınız.

Peki, özel yetkili mahkemeler, tutuklamalar için konulan kriterlerin hiçbirisine uyuyor mu? Hiçbirisine uymuyor, az evvel söyledim hiçbirisine uymuyor. Peki, nedir bu uzun tutukluluklardan, hemen tutuklamalardan umduğunuz fayda? Yoksa hedef ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın tam bağımsızlık felsefesi mi, tam bağımsızlık niteliği mi? Hedef, bu amacınızın önünde engel olarak gördüğünüz yurtsever aydınlarımızın, gazetecilerin, politikacıların susturulması ve uluslararası kapitalizmin, onların iş birlikçi sürüngenlerinin sömürülerinin pekiştirilmesi midir? Eğer sizin hedefiniz bunlar değilse, yurtsever aydınlara gücü yeten özel görevli mahkemelerinizin haksızlıklara, yolsuzluklara, soygunlara niçin gücü yetmiyor, hiç düşündünüz mü bunları?

Cumhuriyet Halk Partili belediyelere gücü yeten özel görevli mahkemelerinizin gücü niçin AKP’li belediyelere ulaşmıyor? Geçen hafta burada söyledim Çorum Belediye Başkanı ve 2 tane Belediye Meclisi üyesi hakkında açılan davayı, bir günden bir güne evlerinde arama yapılmadı, sabah kör vakitlerde evlerinden alınıp götürülmediler.

Vergi daireleriniz biat etmeyen iş adamlarına rahatlıkla ulaşırken Adalet ve Kalkınma Partili iş adamı milletvekillerine verilen para cezaları niye tahsil edilmiyor, biliyor musunuz bunları ve bunları ortaya çıkaran Sayıştayın yetkilerini niye tırpanlıyorsunuz? 40 trilyon, Kütahya Şeker Fabrikası…

Değerli arkadaşlarım, bugün burada yapılan, yargı eliyle darbedir demiştim. Her zaman tankla, tüfekle olmaz devleti ele geçirmek, hatta çoğu zaman böyle olmaz. Devlet bürokrasisinin içerisinde, adli bürokrasinin içerisinde, MİT ve emniyet bürokrasisinin içinde önemli köprü başlarının tutulması, karar organlarında egemenlik kurulması, bir bakıma devletin ele geçirilmesidir, işgalidir. Bugün de olan budur.

“İleri demokrasi” diye övünüyorsunuz her ağzınızı açtığınızda. Özel görevli mahkemeler ne zaman kuruldu biliyor musunuz? 12 Mart faşist diktası döneminde kuruldu. Biliyor muydunuz bunu? 1971’de darbe döneminde kurulan mahkemelerden ileri demokrasiyi kurmak da herhâlde

Adalet ve Kalkınma Partisine nasip olacak. Ne kadar samimiyetsiz değil mi?

Son olarak, sözlerime başlarken söylediğim şeye dönüyorum, gerçi Adalet Bakanı gitti, herhangi bir hukuk devletinde kendisine Adalet Bakanı denmeyecek Adalet Bakanı. Hukuk bir gün herkese lazım olacak, bir gün Adalet Bakanına da lazım olacak, bir gün AKP Grubuna da lazım olacak. Kısas da kıyamete kalmıyor değerli dostlar. Hukuksuzluklara, adaletsizliklere, uzun tutukluluklara, haksız tutukluluklara, adaletsiz ve zalim düzenin devamına kulaklarını tıkayıp siyaseten konumunu korumaya çalışan Adalet Bakanı da bir gün gelecek bu Meclisin önünde hesap verecek, bu Meclisin önünde hesap vermekle de kalmayacak; yine, yoksul halkımız adına, Türk milleti adına karar verecek bağımsız Türk yargısının önünde de bir gün gelecek hesap verecek, yargılanacak, hepsinden de önemlisi tarih önünde yargılanacak.

Cumhuriyet Halk Partisi de bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da haksızlığa uğrayan insanların, tüm namuslu insanların özlemlerini dile getirmeye devam edecek.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278 sıra sayılı Kanun Tasarısının 76 ncı maddesinde geçen “altı ay” ibaresinin madde metninden çıkarılarak yerine “beş ay” ibaresine yer verilmesini arz ve teklif ederiz.

Adil Kurt (Hakkâri) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) –  Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Adil Kurt, Hakkâri Milletvekili.

Buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)

ADİL KURT (Hakkâri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, biraz önce Sayın Nurettin Canikli burada uzlaşmaya dönük bir konuşma yaptı. Aslında burada uzlaşmaya dönük sarf edilen her söze önem atfetmek gerekiyor, uzlaşmaya dönük sarf edilen her sözün altının çizilmesi gerekiyor ama bunu herkes söylüyorken bu Mecliste, herkes uzlaşmanın önemini ifade ediyorken, burada hiç uzlaşmanın olmamasının sebeplerinin sorgulanması gerekir ve iktidar partisinin öncelikle kendisini bu noktada sorgulaması gerekir.

Bir üzümcü hikâyesini sizinle paylaşacağım. Sanırım Sayın Canikli burada değildir ama mutlaka kendisi de bu hikâyeyi bir vesileyle duyar ya da yüz yüze gelirsek kendisiyle de paylaşırım. Maksadım zaten Sayın Canikli değil, yani iktidar partisinin şu anda ekseninde hareket ettiği fikriyatın kendisine hitap etmeye çalışıyorum.

Adamın biri köyünde üzümünü toplamış, komşu köye satmaya götürüyor. Yolda karşılaştığı başka bir yolcu kendisine diyor ki: “Esselamünaleyküm.” Köylü, üzümünü satmaya götüren vatandaş “Yok” cevabını veriyor. Selam veren şaşırıyor. “Ben sana Allah’ın selamını verdim, sen niye bana ‘Yok’ diyorsun?” Diyor ki: “Sebebini çok merak ediyorsan seninle paylaşayım. Ben ‘Aleykümselam’ diyeceğim, arkasından sen diyeceksin ‘Yükün nedir?’ ‘Üzüm’ diyeceğim, ‘Ağzım kurudu, bir salkım ver, yiyeyim.’ diyeceksin, ben de sana ‘Yok’ diyeceğim.” Mesele bu kadar basit.

Biz uzlaşmadan kaçmıyoruz değerli arkadaşlar, uzlaşma aramayan, uzlaşma istemeyen muhalefet değil, muhalefet, iktidar partisinin işini zorlaştırma göreviyle kendini sorumlu kılmıyor bu Mecliste. Selama “Yok” cevabı veren bir iktidar mantığıyla karşı karşıya olduğumuz için uzlaşma çıkmıyor buradan. Bu akşam olanlar olmayabilirdi. Çok aklıselim, yerinde öneriler yapıldı burada. Bu önerilere  maalesef cepheden “Yok” cevabı verildiği için bu akşam yaşananlar bu duruma geldi.

Basınla ilgili bir madde konuşuluyor, devam edeceğim bunun üzerine. Türkiye’de basın suçlarının affı ya da ötelenmesini dahi konuşmak ayıptır. Sıra buraya gelene kadar yapılması gereken çok şey vardır. Basının her dönem iktidar partisi ve hükûmet tarafından dizayn edildiği bir ülkede basın suçlarının ertelenmesi, ötelenmesi ya da konuşuluyor olması, hiç şık değildir. Kaç tane gazeteci şu anda cezaevinde?

Değerli arkadaşlar, yaptığınız bu düzenlemeden dolayı cezaevinden bir tek gazeteci çıkmayacaktır çünkü bu ülkede gazeteciler Basın Kanunu’ndan dolayı yargılanmıyor, ucube Terörle Mücadele Kanunu’ndan yargılanıyorlar. Gazeteci, yazdığı haberinden, yazdığı yazısından dolayı yargılanmıyor, maalesef, yazdığı yazısından dolayı terörist muamelesi gördüğü için şu anda cezaevinde ve bu yasal düzenlemeyle, bugün, bu maddede getirdiğiniz düzenlemeden bu ülkede şu anda cezaevinde bulunan 110 civarında gazetecinin bir teki dahi yararlanmayacaktır. Yarın bunu nasıl anlatacağız ya da ne diyeceksiniz? Gazetecileri cezaevinden çıkardık mı diyeceksiniz? Hayır. Bu düzenlemenin onunla hiçbir alakası yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADİL KURT (Devamla) – Altı boş bir düzenlemedir ve bu şekilde sorunu özü itibarıyla tartışmayan bir Meclis yapısı içerisinde sorunlarımıza köklü çözüm bulmak maalesef pek mümkün görünmüyor.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

 

lll.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunacağım, ancak yoklama talebi var yerine getireceğim.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Çelebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Demirçalı, Sayın Serindağ, Sayın Köktürk, Sayın Yılmaz, Sayın Ören, Sayın Yüceer, Sayın Kuşoğlu, Sayın Batum, Sayın Öz, Sayın Özkes, Sayın Tamaylıgil, Sayın Erdemir, Sayın Acar, Sayın Aydın, Sayın Kurt, Sayın Gök, Sayın Güven.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

 4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

77’nci madde üzerinde dört adet önerge vardır; okutup, işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı "Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın çerçeve 77 nci maddesiyle 5187 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen geçici 3 üncü maddenin birinci cümlesinde yer alan "mahkemelerce" ibaresinin, "mahkemeler, yetkili mülki idare amirlikleri ve diğer makamlarca" olarak değiştirilmesini ve ikinci cümlesinde yer alan "bilgi ve deliller" ibaresinden önce gelmek üzere "mevcut" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                   Mahir Ünal                                      Ahmet Aydın                                 Osman Aşkın Bak

              Kahramanmaraş                                    Adıyaman                                           İstanbul

 

             Akif Çağatay Kılıç                           Ahmet Berat Çonkar                                Salih Koca

                     Samsun                                            İstanbul                                           Eskişehir

          Mihrimah Belma Satır                      Zeynep Karahan Uslu                       Mehmet Doğan Kubat

                     İstanbul                                           Şanlıurfa                                           İstanbul

 

               Mine Lök Beyaz                                  Mustafa Akış

                   Diyarbakır                                            Konya

 

 

TBMM Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı Kanun Tasarısının 77. maddesiyle eklenen geçici 3. maddedeki 31.12.2011 tarihinin, 30.06.2012 olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                 Turgut Dibek                                M. Akif Hamzaçebi                               Bülent Tezcan

                    Kırklareli                                           İstanbul                                              Aydın

                  Engin Özkoç                                    Ahmet Toptaş                                   Mahmut Tanal

                     Sakarya                                      Afyonkarahisar                                       İstanbul

              Süleyman Çelebi

                     İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278 sıra sayılı Kanun Tasarısının 77 nci maddesi ile 5187 sıra sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde’de yer alan “altı ay” ibaresinin madde metninden çıkarılarak yerine “dört ay” ibaresine yer verilmesini arz ve teklif ederiz.

                Pervin Buldan                                      Ayla Akat                                       İbrahim Binici

                        Iğdır                                               Batman                                            Şanlıurfa

                   Nazmi Gür                                         Erol Dora                                         Sırrı Sakık

                         Van                                                Mardin                                                Muş

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı Kanun Tasarısının 77. maddesinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                    Faruk Bal                                        Oktay Vural                                    Muharrem Varlı

                       Konya                                                İzmir                                                Adana

                       Ali Öz                                             Alim Işık                                     Mehmet Erdoğan

                      Mersin                                             Kütahya                                              Muğla

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde…

OKTAY VURAL (İzmir) – Mehmet Erdoğan…

BAŞKAN – Mehmet Erdoğan, Muğla Milletvekili, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 278 sıra sayılı Teklif’in 77’nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge hakkında söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, 77’nci maddeyle, çok ciddi, ucu açık bir af geliyor; ne zamandan başladığı belli değil. 2011 yılına kadar verilmiş olan bütün toplatma kararları, basınla ilgili, ortadan kaldırılıyor. Bunlar, zaten iş yükü altında bunalmış olan hâkim ve savcılar, bu kadar arşivi yeniden tarayıp ya yeniden karar alacaklar ya da karar almazlarsa altı ay içerisinde bütün bu konudaki şimdiye kadar verilmiş olan yasaklama kararları ortadan kalkacak.

Şimdi, bu, çok ucu açık bir af. Bunların içerisinde, bu yasaklamaların içerisinde, örgüt propagandasından yasaklananlar var, pornodan yasaklananlar var, bir sürü aklımıza gelen gelmeyen konulardan yasaklananlar var. Madem, illa ki bir af getireceksiniz hiç olmazsa bunlara yeniden bir müracaat hakkı getirseydiniz. Bu kadar ne idüğü belirsiz matbuatın serbest bırakılmasından yarın topluma karşı nasıl hesap vereceksiniz, işin doğrusu bunu anlamış değiliz, bunun muhakkak metinden çıkarılması lazım. Şimdi, tabii, bunların içerisinde 12 Eylülde, 12 Martta vesairede uygunsuz şekilde yasaklananlar da vardır ama bunlara keşke topyekûn bir af yerine, yeniden müracaat hakkı sağlamış olsaydınız.

Şimdi, biliyorsunuz, bu adalet paketi içeriğini konuşuyoruz ama adalet sisteminin, aşağı yukarı adliyelerin yüzde 10’undan fazlasının kapatıldığı bir haftada bu konuyu konuşuyoruz. Dün burada Adalet Bakanı sorularımıza cevap verirken dedi ki: “Üç kritere göre kapattık: 15 kilometreden yakında bir adliye varsa, bin iki yüzden daha az dosyası varsa, bir de merkez ilçe nüfusu 12 bin, toplam nüfusu 30 binin altındaysa.”

Şimdi, Muğla’da iki adliye kapatıldı: Bunlardan bir tanesi Dalaman, bir tanesi Ula adliyesi. Bu kriterlere göre belki Ula adliyesi su götürebilir ama Dalaman adliyesinin kapatılmaması lazım. Eğer Adalet Bakanlığı kendi koyduğu kuralları adaletle uygulayacaksa Dalaman ilçesinin merkez nüfusu 25 bin, toplam nüfusu 35 bin. Bu ne biçim bir mantık? Yani burada niye bizi kandırıyorlar, niye milletini kandırıyorlar, niye Dalaman’daki 35 bin insanı kandırıyorlar? Bunu anlamak gerçekten zor.

Açılımla saçılımla uğraşanların, o seyyar mahkemeleri kuranların ve “Gerekirse yine kurarız.” diyenlerin de, tabii, buradan kulaklarına küpe olsun, bugün Tunceli Ovacık’ta jandarma karakoluna ekmek taşıyan aracın şoförü Murat Varlıel PKK tarafından kaçırıldı. Yine bugün güpegündüz, saat 14.30’da o sizin açılımınızdan saçılımınızdan, “Gerekirse Habur’da yeniden mahkeme kurarız.” fikrinizden cesaret alanlar, Çukurca’da sınır birliğine havanlı saldırıda bulundular. Bundan hiçbirinizin haberi yok herhâlde. Yine 1 kaymakamımız, 2 polisimiz, 2 öğretmenimiz ve burada ismini bilmediğimiz başka bir sürü onlarca insan yaklaşık bir yıldır PKK’nın elinde; Adalet Bakanı da, İçişleri Bakanı da maalesef bunlardan habersiz. Şimdi, Habur’a seyyar mahkeme kurarken, Habur’a gerekirse yeniden seyyar mahkeme kuracağınıza söz verirken bunları da lütfen bir defa daha hatırlayın. Kapattığınız adliyelerle sadece oralarda yaşayan insanların adalete ulaştırmasını zorlaştırmadınız, oralarda görev yapan adalet çalışanlarının hepsinin yuvasını dağıttınız; herkesin okulda okuyan çoluğu çocuğu var, hepsinin düzenini talan ettiniz; hepsini yeniden bir tayinle, yeniden bir göçle, yeniden bir yeni düzen kurmakla baş başa bıraktınız. Yine, o ilçelerde görev yapan yüzlerce avukat, mecburen bürolarını adliyelerin olduğu yerlere taşıyacak. O avukatların kurulu düzenlerini bozdunuz. Bu yaptığınız değişiklikler bir gün sizin de düzeninizi bozar inşallah.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278. sıra sayılı kanun tasarısının 77 nci maddesi ile 5187 sıra sayılı kanuna eklenen Geçici Madde’de yer alan “altı ay” ibaresinin madde metninden çıkarılarak yerine “dört ay” ibaresine yer verilmesini arz ve teklif ederiz.

Ayla Akat (Batman) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Sırrı Sakık, Muş Milletvekili.

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; bizim irademize, halkımızın iradesine saygı gösteren herkese saygılarla sözüme başlamak istiyorum.

Evet, nahoş şeyler yaşıyoruz. Yani biz muhalefet partisiyiz, yani iktidarın getirdiği her şeyi onaylamak gibi bir durumumuz yok ama biraz önce burada tartışmalara, kavgaya neden olan o 74’üncü maddede, açık ve net olarak, yıllardır bu işin mağduru olanlar yine savcıların insafına terk edilmiştir ve ben eminim, bu yasayı getiren başta Sayın Bakan, çünkü ben iyi tanıyorum ve biliyorum, vicdanen bazı konularda nasıl hassas davrandığını da bilirim ama bu yasanın kendi vicdanında da mahkûm olduğuna inanıyorum ve birçok arkadaşla da konuşuyoruz ama nedir Allah aşkına, yani bir Parlamento kendi hukukunu oluşturamıyor, bir ülke kendi hukukunu oluşturamıyor, korkunun kuşattığı bir coğrafya ve bir Parlamentoda yasa çıkarıyoruz. Buradan huzur çıkar mı, buradan kardeşlik çıkar mı? Buradan işte kavga çıkar. Yani zaten böyle bir kültür var bu ülkede, çoğunluk sürekli azınlığa hükmeder, yok eder, linç eder, öldürür; sokakta da öyledir, hayatın her alanında da öyledir, cumhuriyetin kuruluşunda da öyledir, cumhuriyet neredeyse yüz yaşına geliyor, yine aynı şekilde…

Şimdi, benim hayatım boyunca hep hayat felsefem şu olmuştur: İyimserlik. İdeolojim de odur ama ben bile bu iyimserliğimi yitiriyorsam… Bir arada yaşayabilme şansımızın olmadığını görüyorum yani kardeşlik hukuku yok. E, kardeşlik hukuku yoksa komşuluk hukuku olur, komşuluk hukuku da yok, Zorba bir hukukla bu ülke yönetilemez. Şimdi, o zaman sizin ne yapmanız lazım? 12 Eylüllerden hesap soracağını söyleyenler, 12 Eylül Anayasası’ndan, Siyasi Partiler Yasası’ndan, Seçim Kanunu’ndan nemalanarak iktidar oluyor. 12 Eylülün getirdiği, işte daha önce 12 Martlar ve 12 Eylül, askerî mahkemeler, devlet güvenlik mahkemeleri ve arkasından özel yetkili mahkemeler, bugün de yeni bir mahkeme türü. Nereden? 12 Eylülün ürünüdür, askerlerin ürünüdür.

O zaman sizin şunu yapmanız lazım; hani şimdi Kenan Evren’i yargılıyorsunuz ya, onunla da övünüyorsunuz, sizin yapacağınız tek bir şey var: Bu Mecliste her yıl üstün hizmet ödül törenleri düzenlenir, bu ülkede demokrasiye, iş alanına kim ki çok büyük katkılar sunmuşsa onlara bu Meclis ödüller verir. Bu sene, önerimdir size, çünkü sizin varlık nedeniniz eğer 12 Eylülün yasaları ve Anayasası ise siz Kenan Evren’i yargılamayın, getirin buraya, bu Meclis geçmişte nasıl cezaevlerinde operasyonlar yapıp onları katledenlere plaketler verdiyse, bu sefer siz de Kenan Evren’e dönün, böyle bir plaket verin. Yoksa gerisi inandırıcı olamazsınız. Gerisi sizin bir taraftan onlarla hesaplaşıp bir taraftan onların getirdiği Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Kanunu, yüzde 10’luk barajla bu iktidarı oluşturmanız… Yani sizin dokuz yıllık iktidarınız ve artı üç yıl daha yaşayacağınız, bu Kenan Evren’in sayesinde oluşan bir iktidardır. Sizin ona bir diyet borcunuz var. Ona, dönün, bir plaket verin ve o zaman biz de size teşekkür edelim. Başka türlü bunun bir yolu yöntemi yok. Ama bunu yapmayacaksanız ve gerçekten demokrasinin taşlarını yerli yerine oturtacaksanız bundan geri adım atmalısınız.

Bu gece sizin geçirdiğiniz bu yasa, emin olun ki çocuklarımız için, geleceğimiz için, ülkemiz için, iç barışımız için kötü bir yasaydı, Türkiye için kötü bir yasaydı ve siz bu yasaların mağduru oldunuz.

Ne kadar erken unuttunuz Allah aşkına, ne kadar erken unuttunuz yani halkın iradesiyle gelenlerin yok hükmünde sayıldığını ve ne oldu biliyor musunuz? Siz Ankaralılaştınız, siz devletleştiniz. Sizden umudumuz vardı, Anadoluluydunuz, o zaman beklentilerimiz vardı, şimdi o umudumuzu yitirdik. Siz, Ankara’nın emrine girdiniz ve devletin tekeline girdiniz. Size devlet ve Ankara hayırlı olsun ama biz halkımızla bunları yeneceğiz.

Hepinize selam.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

 

lll.-YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN –  Yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Özel, Sayın Çelebi, Sayın Demirçalı, Sayın Atıcı, Sayın Nazlıaka, Sayın Yılmaz, Sayın Aslanoğlu, Sayın Köktürk, Sayın Fırat, Sayın Kaplan, Sayın Çam, Sayın Değirmendereli, Sayın Kuşoğlu, Sayın Yüceer, Sayın Dibek, Sayın Ören, Sayın Güven, Sayın Tezcan, Sayın Özkes, Sayın Erdemir, Sayın Acar.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A)      Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

 

T.B.M.M. Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 77. maddesiyle eklenen Geçici 3. maddedeki 31.12.2011 Tarihinin, 30.06.2012 olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                                        Süleyman Çelebi (İstanbul)

                                                                                                                                  ve arkadaşları

 

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Süleyman Çelebi, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, AKP dönemindeki önemli demokratik gelişmeleri şimdi anlatmaya başlayacağım.

(Hatip kürsüde susarak bekledi)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Niye susuyorsun? Ya, hiç mi iyi bir şey yok?

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Yok. (CHP sıralarından sürekli alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hiç iyi bir şey yok mu? Anlatacak bir şey yok demokrasiyle ilgili!

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Yok.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ya, anlat bir şeyler, vardır iyi bir şey!

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Yok. (CHP sıralarından sürekli alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Bekir Bozdağ’a anlat!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Koskoca milletvekilisin, anlatacak hiç bir şey bulamıyor musun?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Dili tutuldu.

BAŞKAN – Sayın Çelebi, lütfen, Meclise, Genel Kurula hitap eder misiniz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Konuşmacı…

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, olmaz böyle bir usul. Sayın Çelebi’nin süresi bitecek, ondan sonra…

ABDULLAH ÇALIŞKAN (Kırşehir) – Konuşma özürlü!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Çelebi, bu demokrasi konusunda hiç mi iyileşme yok? Anlatacak bir tek şey…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, niye rahatsız oluyorsunuz, anlaşılmadı yani. Sayın Çelebi bir şey söylemiyor zaten. Lütfen… [AK PARTİ  sıralarından alkışlar (!)]

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sayın Başkan, çok şey söylüyor, anlarsanız…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Anlayana çok şey söylüyor Sayın Başkan. Ben çok şey anladım söylediklerinden.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yani “Anlayana sivrisinek saz.” diyorsunuz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sükût ikrardan gelir.

BAŞKAN – Tabii, bir de sükût ikrardan gelirmiş Sayın Çelebi. (AK PARTİ  sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, tarafsızlığınızı kaybetme noktasına gelmeyin yalnız.

BAŞKAN – Lütfen Sayın Özel. Sayın Çelebi kürsüde konuşuyor, lütfen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Ama Sayın Başkan da AKP’nin hukuksuzluğunu ikrar ediyor, kabul ediyor yani.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen, Sayın Çelebi’yi dinleyelim. [AK PARTİ  sıralarından alkışlar (!)]

OKTAY VURAL (İzmir) – Bekir Bey bu sataşmaya ne diyecek acaba? Sayın Başkan, Hatip Bekir Bey’e sataştı, sataşmadan dolayı söz verin bari.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Aslında hep böyle yapsalar çok güzel Sayın Başkan.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Çok fazla bağırıyorsunuz!

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Mustafa Bey, muhalefeti böyle istiyorsunuz değil mi hep? Ne güzel demokrasi!

OKTAY VURAL (İzmir) – Kendileri de konuşmadığı için zaten…

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, Hatibi sükûnete davet edin, çok bağırıyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, ek süre verecek misiniz?

BAŞKAN – Sayın Çelebi, isterseniz konuşmanızı toparlayınız. (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler, alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, ek süre de verin.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, isterseniz ek süre vermeyi oylarımıza sunun. Güzel konuşuyor.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, ilave bir dakika verin.

OKTAY VURAL (İzmir) – İktidar amacına ulaşıyor; milleti susturdu,milletvekilleri susturuluyor. [CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından alkışlar(!)]

BAŞKAN – Buyurun Sayın Çelebi, bir dakika veriyorum.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – AKP demokrasisini anlattım arkadaşlar. İleri demokrasinin Türkiye’yi nereye getirdiğini anlattım. (CHP ve BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Çelebi, bu güzel konuşmadan dolayı teşekkür ediyorum.

 

lll.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım ancak yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Özel, Sayın Öztürk, Sayın Demirçalı, Sayın Atıcı, Sayın Nazlıaka, Sayın Sarıbaş, Sayın Kaplan, Sayın Fırat, Sayın Türeli, Sayın Aslanoğlu, Sayın Yılmaz, Sayın Güven, Sayın Ören, Sayın Dibek, Sayın Yüceer, Sayın Çam, Sayın Çelebi, Sayın Değirmendereli, Sayın Kuşoğlu.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

B)      Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı "Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın çerçeve 77 nci maddesiyle 5187 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen geçici 3 üncü maddenin birinci cümlesinde yer alan "mahkemelerce" ibaresinin, "mahkemeler, yetkili mülki idare amirlikleri ve diğer makamlarca" olarak değiştirilmesini ve ikinci cümlesinde yer alan "bilgi ve deliller" ibaresinden önce gelmek üzere "mevcut" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                            Mahir Ünal (Kahramanmaraş) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Gerekçe.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Mevcut uygulamada, mahkemeler dışında mülki idare amirlik ve idari makamlar tarafından da kanuna dayanarak verilmiş toplatma, yasaklama, dağıtım ve satışın engellenmesi kararları bulunması nedeniyle, bu tür kararların da bu madde kapsamına alınması amacıyla değişiklik önergesi verilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım…

 

                                                      lll.- Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

 

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Ören, Sayın Öztürk, Sayın Demirçalı, Sayın Dibek, Sayın Nazlıaka, Sayın Sarıbaş, Sayın Kaplan, Sayın Fırat, Sayın Türeli, Sayın Aslanoğlu, Sayın Yılmaz, Sayın Oyan, Sayın Yüceer, Sayın Çam, Sayın Çelebi, Sayın Değirmendereli, Sayın Kuşoğlu, Sayın Öner, Sayın Güven.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.

                                                                                                   Kapanma Saati: 02.49

 

ON BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 03.08

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Tanju ÖZCAN (Bolu)

---0---

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 129’uncu Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.

278 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge var. Malumları olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan ancak tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı İç Tüzük’ün 87’nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür. İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre yeni bir madde olarak görüşülmesine komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde görüşme açılır ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir. Bu nedenle, önergeyi okutup, Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla -14 üyesiyle- katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.

Şimdi, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısına 77. maddeden sonra gelmek üzere yeni bir madde ihdas edilerek ve sonraki maddeler buna göre teselsül ettirilerek; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 51. maddesinin 1. fıkrasındaki "iki" yıl ibaresinin "üç" yıl olarak değiştirilmesini ve "Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır" ibaresinin madde metninden karılmasını arz ve teklif ederiz. 30.06.2012 i

              Ömer Süha Aldan                               Ali Rıza Öztürk                                    Gürkut Acar

                       Muğla                                               Mersin                                              Antalya

                Mahmut Tanal                                      Atilla Kart                                 Dilek Akagün Yılmaz

                     İstanbul                                             Konya                                                Uşak

                                                                            Musa Çam

                                                                                İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BİLAL UÇAR (Denizli) – Salt çoğunlumuz yoktur, katılamıyoruz.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.

78’inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 78. maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 132 nci maddesinin 2 nci fıkrasına “Hukuka uygun olarak elde edilmiş olsa bile, kişiler arasındaki haberleşme içeriklerinin kişinin özel hayat hakkı ve masumiyet karinesi ihlal edilecek şekilde ifşa edilmesi halinde de aynı cezaya hükmolunur.” ibaresinin eklenmesinin arz ve teklif ederiz.

                    Faruk Bal                                        Oktay Vural                                    Muharrem Varlı

                       Konya                                                İzmir                                                Adana

                       Ali Öz                                             Alim Işık

                      Mersin                                             Kütahya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278 sıra sayılı kanun tasarısının 78 inci maddesi ile değiştirilen 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 132 nci maddesinin “d” bendinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.

                Pervin Buldan                                      Ayla Akat                                       İbrahim Binici

                        Iğdır                                               Batman                                            Şanlıurfa

                   Nazmi Gür                                         Erol Dora

                         Van                                                Mardin

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 78. maddesinin (c) bendinde yazılı “hukuka aykırı olarak” ibaresi ile (d) bendinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz. 30.06.2012

                   Özgür Özel                                     Ali Özgündüz                                     Levent Gök

                       Muğla                                              İstanbul                                             Ankara

                 Turgut Dibek                                 Ömer Süha Aldan                            Osman Oktay Ekşi

                    Kırklareli                                             Muğla                                              İstanbul

                                                                         Ali Rıza Öztürk

                                                                               Mersin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BİLAL UÇAR (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Oğuz Oyan, İzmir Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

OĞUZ OYAN (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; efendim, biraz önce 74’üncü madde dolayısıyla burada yeni bir hukuk cinayeti işlendi. Her gün Türkiye’de Meclisimizin marifetiyle hukuk devletinden biraz daha fazla uzaklaşılmaktadır ne yazık ki. Burada muhalefete yeni eylem türleri denemek dışında hiçbir çıkış yolu bırakılmamaktadır.

Bakınız, burada yasamanın olağan süreçleri artık dışlanmıştır. Burada normal yasa düzeni bitti, temel yasa olarak her şey görüşülüyor. Maddeler üzerinde sadece görüşme imkânı var. Bu bazen torba yasa biçiminde oluyor, dolayısıyla tam anlamıyla bir çorba yasa. Aslında bu yetmiyor, İç Tüzük’ü değiştirmek istediniz. Biraz önce Sayın İyimaya’yı dinledik, gündemden kalkmamış anlaşılan, yeniden bu İç Tüzük meselesini gündeme getirdi.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Genel reform anlamında söyledim.

OĞUZ OYAN (Devamla) – Bunlar da yetmiyor, bu Mecliste çoğunluk iktidara ait olduğu hâlde kanun hükmünde kararnamelerle Türkiye’de yasama süreçleri çalıştırılmak isteniyor. Bütün bunlar hukuk devletinden uzaklaşılmanın mekanizmaları. Yetmiyor, gece yarısı önergesi getiriliyor.

Bugün burada tartıştığımız tasarının can damarı neresiydi? Can damarı, özel yetkili mahkemelerdi. Bunun bu yasa içinde düzenlenmesi gerekmez miydi? Hayır, temel düzenleme, bilmem kaç maddelik düzenleme buraya bir gece yarısı önergesiyle getiriliyor. Bu, hukuk adına utanç verici bir durum gerçekten. Bu, iktidarın böylesine bir çoğunluğu olmasına rağmen ne kadar korkak bir politika götürdüğünü de gösteriyor aslında. Bu çok korkak bir politika çünkü cesareti olsa, kendi iç muhalefetinden çekinmese en azından -bizden çekindiğini görmüyoruz- bunu koyar yasasının içine, öyle getirir. Bunu bile yapmaya yüreği, cesareti olmayan bir iktidarla karşı karşıyayız. Tamamen kaçak güreşme ve kamufle ederek birtakım şeyler arkasına bir yeni özel yetkili mahkeme ihdas etmek.

Aslında, muhalefete başka bir kanalı daha tıkamış durumdasınız, o da nedir? Anayasal denetimdir. Buradaki yasama sürecini biz nerede, nasıl denetleyeceğiz, eğer burada başaramıyorsak? Anayasal denetim sürecinde. O yolu da tıkadınız. Anayasa Mahkemesini, bütün üst yargı için olduğu gibi yürütmenin emrine soktunuz. Peki, muhalefet nasıl direnecek? Muhalefet tabii ki kapakları vuracak, tabii ki alkış yapacak, tabii ki gelip burada susma eylemi yapacak. Başka hangi kanalı bıraktınız? Çünkü bugün Türkiye’de tam bir teokratik totalitarizm inşası sürecini yaşıyoruz, buna karşı sessiz kalmamız beklenemez. Adaletin siyasi gücü sınırlandırmasına izin verilmeyen sistemler demokrasi olamaz.

Burada 1973-1983, her ikisi de askerî rejim dönemlerinde var olan bir devlet güvenlik mahkemesini 2005 yılında özel yetkili mahkemeye çevirdiniz. Şimdi 2012’de bunun adını değiştirerek aslında bir anlamda bölgesel görevli mahkemeler ihdas etmiş oluyorsunuz ama özü aynı.

Bakın, Türkiye’de inceleme yapan, rapor sunan bir kuruluş var: Demokrasi ve Özgürlük İçin Avrupalı Yargıçlar Birliği, MEDEL, raporunda şunu söylüyor... Hükûmet, kendi yandaşları eğer yargılanıyorsa onları yargılamadan muaf tutuyor. Deniz Feneri örneğini veriyor, MİT Müsteşarı örneğini veriyor. Kendi yandaşları yargılanmıyor ama kim yargılanıyor? O yargılamayı yapanlar ya da onun savcıları yargılanıyor ve bir korku imparatorluğunun bizzat hukuk camiası içinde nasıl örüldüğünü, nasıl inşa edildiğini anlatıyor. Bunu kim söylüyor? Avrupalı demokrat yargıçlar söylüyor. Yani Türkiye’de ileri demokrasi denilen, Türkiye’de, AB üyeliği üzerinden karşımıza bu tür makyaj yasalar, adalet paketleri getiren bir iktidar hakkında Batı’daki yargı budur ne yazık ki. Dolayısıyla buradan bir şey çıkmaz, buradan özgürlükçü bir anayasa tartışması çıkmaz, özgürlükçü bir anayasanın taşları örülmez değerli arkadaşlar. Burada örülen taşlar - biraz önce dediğim gibi- bir teokratik diktatörlüğün taşlarıdır ve bu, bir uzlaşmacı rejimin adı değildir. AKP kendi rejimini inşa etmektedir, bu bir karşı devrim rejimidir. Burada sıkıyönetim mahkemelerinden, yani ÖYM’lerden karşı devrim mahkemelerine gidişin süreci yaşanmaktadır.

Bu yasanın Türkiye’ye hayırlı olmayacağını düşünüyorum, umarım size de hayırlı olmaz. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunacağım.

 

lll.- Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

 

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Çelebi, Sayın Öztürk, Sayın Çam, Sayın Özkes, Sayın Dibek, Sayın Kesimoğlu, Sayın Köktürk, Sayın Tezcan, Sayın Demirçalı, Sayın Acar, Sayın Özkan, Sayın Oran, Sayın Tamaylıgil, Sayın Kuşoğlu, Sayın Özel, Sayın Öner, Sayın Moroğlu, Sayın Tanal, Sayın Yılmaz, Sayın Türmen.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278 sıra sayılı kanun tasarısının 78 inci maddesi ile değiştirilen 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 132 nci maddesinin “d” bendinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.

                                                                                                             Sebahat Tuncel (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BİLAL UÇAR (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Sebahat Tuncel, İstanbul Milletvekili.

Buyurun.

SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Doğrusu, ne kadar sağlıklı bir çalışma koşulu, herkesin takdiri. Bu kadar yoğun ve yorucu bir çalışmada doğal olarak çok sağlıklı bir tartışma da yürütülmüyor.

Sayın milletvekilleri, bu önergemiz daha çok telefon dinlemelerine ilişkin. Özellikle son dönemlerde “KCK” adı altında yürütülen siyasi soykırım davalarında en çok kullanılan yöntemlerden birisi bu telefon dinlemeleri. Hukuka aykırı olarak da dinlenen ya da bütün dosyalar neredeyse ana dava diye ifade ettiğimiz Diyarbakır’daki 2009 yılında başlayan dava da, yarın 2 Temmuz vesilesiyle İstanbul’da başlayacak ve 193 arkadaşımızın yargılanacağı -Profesör Büşra Ersanlı, Ragıp Zarakolu arkadaşlarımızın yine İstanbul il, ilçe yöneticileri, gençlik kadın meclisi çalışanlarımızın yargılandığı, 195 kişinin yargılandığı- davada da benzer bir durum var. Birçoğu telefon dinlemesi, telefon dinlemelerini bir gerekçe yaparak aslında suç delili saymış durumda. İlginçtir, sadece telefon kullanmak değil aslında bu yargı istediğinde kullanmamayı da suç hâline getiriyor. Niye telefon kullanmıyorsun? Demek ki çok iyi bir şey yapıyorsun. O zaman telefon kullanmamak da suç, telefon kullanmak da suç. Telefonda konuştuğunuz her kelimeyi, her cümleyi kendine göre yorumlayan bir anlayış var.

Türkiye'nin demokrasisi tam da bu yani özel hayatın gizliliği diye bir durum kalmadı. İnsanlar artık telefonla birbiriyle konuşamaz hâle geldi, “Acaba dinleniyor muyuz ya da bu dinlendiklerimiz bizim karşımıza nasıl çıkacak?” diye şüphelenir hâle geldi. Eminim ki iktidar partisindeki milletvekilleri de benzer bir durumu yaşıyordur, yaşamıyorsanız ileriki dönemde zaten önünüze çıkacak diye düşünüyoruz.

Dolayısıyla, böylesi bir yöntemle geliştirilen bu hukuk sistemi, ne yazık ki Türkiye'de yargının da tartışılmasını beraberinde getiriyor birçok yerde. Kaldı ki şöyle de bir durum var, tabii, bu KCK davalarında, dava devam da edemiyor, kişi kendisini savunamıyor ana dilinde savunma hakkı verilmediği için.

Şimdi, dolayısıyla, iddianame okunuyor, iddianamede, işte, yoklama yapılıyor, burada mısınız, değil misiniz diye “…” (*) dediklerinde, diyor “otur.” Kürtçe konuşmaya çalıştığında diyor ki: “Kürtçe konuşamazsın.” Sırasını başkasına veriyor. Diyarbakır davası özellikle üç yıldır sürüyor ve üç yıldır bir tane arkadaşımız kendisini savunamadı yani. Bir tane arkadaşımız bu kendilerine isnat edilen suçlar hakkında görüş bildiremedi, muhtemel ki yarınki davada da benzer bir sorun olacak, çünkü ana dilde savunma hakkı konusunda ciddi bir şey var, dolayısıyla, aslında bu telefon dinlemeleriyle dolan dosyaya karşı bir cevap da veremiyorsunuz.

O kadar ilginç bir durum ki sayın milletvekilleri, muhtemelen bu iddianameleri siz de okuyorsunuzdur, okumuyorsanız okuyun, bunlar tarihe geçecek çünkü, ne kadar komik duruma düştüğümüzü, gerçekten hukuk açısından ne büyük şeylere imza attığımızı bir kez daha sizler de görün.

Mesela, bu ülkede, işte, telefonda “ketçap” ve “mayonez” dediği için, bunu örgütsel delil olarak sayan bir yaklaşım var ya da “Avon” markasını örgütsel bir delil olarak kullanan bir zihniyet var ya da mesela Şırnak davasında “Akşam eve amcam gelecek.” diyor, “Ne demek istiyorsun sen, ‘amcam’ derken polislerden mi bahsediyorsun?” diye kodlayan bir yaklaşım var. Yani o kadar ilginç bir dosya şeyi var ki insanlar artık espri yaparken, birbiriyle konuşurken, bunların hepsi zorlama bir yorumla, örgütsel faaliyet hâline getirilmiş durumda.

Ben, buradaki özellikle AKP’li milletvekillerine öneririm, bu dosyaların hepsini bir okuyun yani, gerçekten rezalet denilebilecek bir durum söz konusu, o zaman anlaşılır aslında bu davaların tam da siyasi soykırım davası olduğu, Kürtlere karşı siyaseten etnik temizliğe gidebilecek bir dava olduğu.

En son KESK davasında, ilginç, soruyorlar, diyorlar ki: “’…’ (*) demek

ne demek?” “…”(*) Kürtçede arkadaş demek. “Vay, sen “…”(*) dediysen o zaman bu örgütsel bir terimdir. Dolayısıyla, sen örgüt adına suç işlemişsin.” Böyle bir şey olabilir mi? Yani, bunlar bizim yaşadığımız şeyler. Biz, her gün yaşıyoruz tabii. Dolayısıyla, bunların, bir defa, artık bizim yaşamımızdan çıkması gerekiyor gerçek anlamda hukuka inanıyorsak, adalete inanıyorsak. Kaldı ki, adalete yönelik bizim ne yazık ki güvenimiz kalmadı çünkü yeterince olumsuz örnek gördük. Bugün gazeteciler, öğrenciler, çocuklar, siyasetçiler, akademisyenler, aydınlar; hepsi bu tip bahanelerle tutuklanıyor, zindanda. Dolayısıyla, adalete yeniden güven sağlanabilmesinin temel şeyi hazırlanan kanunlar olmalı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – Bugün, burada gördük ki, adalete güven olmuyor.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 78. maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 132 nci maddesinin 2 nci fıkrasına “Hukuka uygun olarak elde edilmiş olsa bile, kişiler arasındaki haberleşme içeriklerinin kişinin özel hayat hakkı ve masumiyet karinesi ihlal edilecek şekilde ifşa edilmesi halinde de aynı cezaya hükmolunur.” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                         Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BİLAL UÇAR (Denizli)- Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Ali Öz, Mersin Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİ ÖZ (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 278 sıra sayılı kanunun 78’inci maddesi üzerindeki önerge hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, gergin bir ortamda, aylar öncesinde millete söz verilen 3’üncü yargı paketini bu ortamda milletin beklentilerini karşılama ve adaletsizlikleri düzeltme adına yasalaştırmaya çalışıyoruz.

Bu yargı paketinde dünü aratan yeni düzenlemeler, adresi değiştirilen gecekondu maddeler olduğu açıktır. Biz, bu ortamda adaleti tesis etmekten oldukça uzaklaşmış bulunuyoruz.

Özel yetkili mahkemeler konusunda Sayın Başbakanın açıklamaları, Sayın Başbakan Yardımcısının açıklamaları, Sayın Adalet Bakanının açıklamaları maalesef askıda kalmadı mı? Toplumda yaratılan üstünlerin hukuku yerine hukukun üstünlüğüne böyle mi geçeceğiz?

Bu paket, Türkiye’de adaleti sağlamayacak, yeni adaletsizliklere kapı aralayacaktır. Ülkemizde yargı bağımsızlığı hepimizin beklentisidir. Ancak yargıçları talimatla yeni görevlere atamakla bu bağımsızlığı nasıl tesis edeceğiz? Bu konularda duyarlı olmadan adaleti sağlayamayız. Adaleti sağlamak adalete inanmaktan geçer. Dün birilerine göre “Hukuk, hukuksuzluklarla dolu.” derken, bugün yeni hukuksuzluklara yol açmayacak adaleti nasıl tesis edeceğiz? Adalet, bu dönemde en az güvenilen ve adil yargılanma konusunda en az güvenilen bir kurum hâline geldiyse, burada bir sorumlu aramak gerekmez mi?

Değerli milletvekilleri, partinizin adındaki “adalet”  sadece yazıda kalırsa inandırıcı olamazsınız. Adaletin terazisi doğru tartmalıdır. Bu yargı paketiyle, savunma hakkının doğrudan ortadan kaldırılacağı madde getirilmiştir. Türk hukuk sistemi içinde ihlal edildiği aşikâr olan savunma hakkıyla ilgili düzenleme olmuştur. Bu düzenlemeler, eşitlik ilkesine, hukuk sisteminin temelini oluşturan adil yargılanma hakkına, uluslararası sözleşmelerle düzenlenen suçla ilgili bilgi alma hakkına doğrudan aykırıdır.

Bu yasama dönemi içerisinde grev yasaklarının yasalaştığı, iradesi tutuklu Meclise önlem alınmadığı ve tutukluluğun devam ettiği, örgütlenme haklarının sınırlandırıldığı, demokratik eylemlerin cezalandırıldığı, adalete ulaşmanın başka ilçelere havale edildiği, kamu ihalelerinin şeffaflıktan uzaklaştırıldığı, kişilere özel kanunların çıkarıldığı, tutukluluk sürelerinin kısaltılmadığı ve mücadelesinin verilmediği, “Özel yetkili mahkemeler kaldırılacak.” derken başka mahkemelerin oluşturulduğu, evrensel hukuk normlarından giderek uzaklaşıldığı, en önemlisi de “Demokrasinin ilerisi var.” derken sadece çoğunluğun demokrasisi olarak dayatıldığı bir dönemi yaşıyoruz.

Kendisine göre bir hukuk sistemi yaratıp, bu hukuk sistemi içerisinde sizden olmayanlara yaşama hakkı tanımayan bir düzenleme yapmak istiyorsanız, kendinize en büyük kötülüğü yapmış sayılırsınız. Milletine karşı tutarlı olmayan, karakolda doğru söyleyip mahkemede şaşan bir adalet sistemi kurmak istiyorsanız bu sistem en çok size zarar verecektir. Bu paket maalesef yeni bir iyileşme getirmeyecek, malumun ilanından ibaret olacaktır.

Özellikle, özel yetkili mahkemeler konusunda açıklama yapan herkesin, bundan sonraki süreçte, bu mahkemelerin adresinin ne olacağı konusunda da millete söyleyeceği çok şey olduğu düşüncesiyle yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum…

 

lll.- Y O K L A M A

 

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı arayacağım.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Tarhan, Sayın Öztürk, Sayın Dibek, Sayın Ekşi, Sayın Nazlıaka, Sayın Kesimoğlu, Sayın Köktürk, Sayın Tezcan, Sayın Çam, Sayın Batum, Sayın Acar, Sayın Öner, Sayın Kuşoğlu, Sayın Moroğlu, Sayın Özel, Sayın Öğüt, Sayın Tamaylıgil, Sayın Oran, Sayın Yılmaz.

Evet, iki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

79’uncu madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 79. Maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 133 nci maddesine 4 üncü fıkra olarak "Hukuka uygun olarak elde edilmiş olsa bile, kişiler arasındaki aleni olmayan konuşma içeriklerini kişilerin özel hayat haklarını ve masumiyet karinesini ihlal edecek şekilde ifşa eden kimse 3 üncü fıkra hükümleri uyarınca cezalandırılır." ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                    Faruk Bal                                            Ali Öz                                              Alim Işık

                       Konya                                               Mersin                                             Kütahya

                  Oktay Vural                                   Muharrem Varlı                                 Özcan Yeniçeri

                        İzmir                                                Adana                                              Ankara

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

278. sıra sayılı kanun tasarısının 79 uncu maddesi ile değiştirilen 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 132 inci maddesinin 3 üncü fıkrasının 1 inci cümlesinde yer alan "hukuka aykırı olarak" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

                Pervin Buldan                                      Ayla Akat                                       İbrahim Binici

                        Iğdır                                               Batman                                            Şanlıurfa

                   Nazmi Gür                                         Erol Dora

                         Van                                                Mardin

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı kanun tasarısının 79'uncu maddesiyle düzenlenen 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 133'üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan

"iki yıldan beş yıla kadar hapis" şeklindeki ibarenin, "iki aydan altı aya kadar hapis" şeklinde muhafazasını;

İkinci fıkrasında yer alan

"altı aydan iki yıla kadar hapis" ibaresinin "altı aya kadar hapis veya beşyüz günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılır"

Üçüncü fıkrasında yer alan

"iki yıldan beş yıla kadar hapis ve dört bin güne kadar adli para cezası" ibaresinin, "iki bin güne kadar hapis veya iki bin güne kadar adli para cezası" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Ali Rıza Öztürk                           Kemal Değirmendereli                           Orhan Düzgün

                      Mersin                                              Edirne                                                Tokat

                 Ali Özgündüz                             M. Volkan Canalioğlu                                Atilla Kart

                     İstanbul                                            Trabzon                                              Konya

                    Sakine Öz                                      Ali Demirçalı                                      Oktay Ekşi

                      Manisa                                              Adana                                              İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BİLAL UÇAR (Denizli) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Oktay Ekşi.

BAŞKAN – Oktay Ekşi, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 79’uncu maddesi ama esas itibarıyla Türk Ceza Yasası’nın 133’üncü maddesi konusunda huzurunuza çıktım.

Getirilen bu öneri, aslında Adalet ve Kalkınma Partisinin savunduğu tüm temel iddialarla, görüşlerle çelişen hükümler içeriyor. Şunu demek istiyorum: Adalet ve Kalkınma Partisi hep demokrasiyi geliştirmekten, özgürlüklerin yanında ve onun savunucusu olmaktan söz ediyor. Oysa getirilen bu tasarının içerdiği hükümler, özellikle 132, 133, 134 gibi genellikle basını ilgilendiren hükümler cezaların artırıldığını gösteren yeni bir düzenlemeyle karşımıza çıktı. Cezaları artıran, mesela altı ayı bir seneye veya bir seneyi üç seneye çıkaran bu öneri, Adalet ve Kalkınma Partisinin, İktidarınızın zihniyetini ve çelişkisini ortaya koyduğu gibi, onun yanında basın dünyasını çok ilgilendiren bu meselede tüm Batı dünyasının ve genellikle ifade ve basın özgürlüğüyle ilgilenen herkesin gözlemlediği bir gerçeği reddeder gibidir. O da Türkiye’de pek çok gazeteci içerideyken bir yandan onları ilgilendiren bu meselelerde, bu hükümlerde cezaları artırarak sanki içeridekiler azmış gibi bir yaklaşım sergilemektesiniz.

Aziz dostlarım, bu anlayış, Adalet ve Kalkınma Partisinin ne kadar çelişkilerle dolu bir yönetim anlayışı içinde olduğunu ortaya koymaktadır. Şöyle: Bir Anayasa getirdiniz hatırlayacağınız gibi, 12 Eylül 2010 yılında referandumdan geçen Anayasa tadilinden söz ediyorum, tüm Batı dünyasına ve kamuoyumuza sanki demokratikleşmeyi geliştiren bir düzenleme getirmiş gibi takdim ettiniz ama altından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu gibi, Anayasa Mahkemesinin yapısını değiştirme gibi, yüksek mahkemelerin yapısıyla oynama gibi yargı sisteminin bağımsızlığını külliyen elinden alan bir Çapanoğlu çıktı. Bunda da karşımıza aynı şey çıkmaktadır. Pek çok gazetecinin hapiste bulunduğunu söyledim. Onlar içeride iken getirmekte olduğunuz yeni bir hükümle de bazılarını affetmeyi, daha doğrusu cezalarını ertelemeyi öneriyorsunuz. Ertelemesini önerdiğiniz kişiler esasta cemaat savcıları tarafından yasayı çiğnemeleri için kendilerine bilgi verilen meslektaşlarımızdır. Onlar tahkikatın gizliliğini, yargının etkilenmemesine ilişkin hükümleri çiğneyen meslektaşlarımızdır yani doğrudan doğruya bu yoldan yasaları çiğnemeye teşvik edilmiş arkadaşlarımızdır, onları affetmeyi ama görevini doğru dürüst yapmaya karar vermiş, bunu yerine getirmek isteyenleri daha fazla cezalandırmayı öngörüyorsunuz. Böyle bir anlayış, tekrar ediyorum, İktidarınızın çelişkilerle dolu politikalarının somut örneğini teşkil etmektedir. Bununla doğru bir adrese gideceğinizi düşünmüyorum ama sizleri doğru bir adrese gitmek için demokrasiyi savunmaya davet ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

 

lll.- Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Aslanoğlu, Sayın Yılmaz, Sayın Dibek, Sayın Nazlıaka Sayın Kesimoğlu, Sayın Köktürk, Sayın Tezcan, Sayın Ekşi, Sayın Güven, Sayın Batum, Sayın Oran, Sayın Tamaylıgil, Sayın Öztürk, Sayın Tanrıkulu, Sayın Özel, Sayın Acar, Sayın Öner, Sayın Kuşoğlu.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

278. sıra sayılı kanun tasarısının 79 uncu maddesi ile değiştirilen 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 132 inci maddesinin 3 üncü fıkrasının 1 inci cümlesinde yer alan "hukuka aykırı olarak" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                                                  Ayla Akat (Batman) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BİLAL UÇAR (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Kişiler arasında geçen ve aleni olmayan konuşmaların ifşasının "hukuka aykırılık" unsuruna bağlanmış olması kişinin özel hayatının dokunulmazlığı ve evrensel hukuk kaideleri açısından sakıncalıdır. Bu nedenle bahse konu ifadenin madde metninden çıkarılması, kişilerin özel yaşamına dair hususların toplum nezdinde yaygınlaşmasının hatta basın yolu ile işlenmesi ile toplumun daha da geniş kesimleri nazarında da bilinirliğinin artmasını engelleyici bir rol oynayacağı kuşkusuzdur.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 79. Maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 133 nci maddesine 4 üncü fıkra olarak "Hukuka uygun olarak elde edilmiş olsa bile, kişiler arasındaki aleni olmayan konuşma içeriklerini kişilerin özel hayat haklarını ve masumiyet karinesini ihlal edecek şekilde ifşa eden kimse 3 üncü fıkra hükümleri uyarınca cezalandırılır." ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                              Özcan Yeniçeri (Ankara) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BİLAL UÇAR (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Yeniçeri…

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Özcan Yeniçeri, Ankara Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan yasanın 79’uncu maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.

Şimdi, aslında şu Meclisten başlamak lazım; yüzde 20’si uyuyor, yüzde 60’ının hafızası dağılmış, algı üçüncü sınıfa düşmüş, ailesi evde bekliyor, yataklar hazır, çocuklar kapıda ve siz buradasınız. Kendi hukukumuzu koruyamadığımız bir yerde milletin hukuku nasıl korunacaktır ayrı bir şey. Ben, aileden sorumlu Sayın Bakan burada mı, ona bakıyorum, o da burada yok.

Şimdi, bakın, şunu özellikle ifade etmek istiyorum: Burada, 1876 yılında Teşkilatı Esasiye Kanunu’nda yani bundan yüz küsur yıl önce angaryanın yasak olduğu ifade edilmiş. Siz, milleti elden ayaktan düşürüp, mecalsiz hâle getirip, hafızasını zayıflatıp, burada herhangi bir maddeyi görüşüp o maddeyi geçirmeniz ne kadar yasaldır, ne kadar sosyolojiye, psikolojiye, kültüre uygun, takdirlerinize bırakıyorum.

Şimdi, şunu bilelim ki hücre biyolojinin, atom fiziğin, aile de toplumun temel yapı taşıdır. Sizin bu yaptığınız toplumun yapı taşına müdahaledir ve öyle zannediyorum ki -Allah eksiltsin ama- yüzde 20 boşanma davasıyla sonuçlanabilir. Aile faciaları yaratacaksınız ve ben araştırıyorum. Kimi bu konuda sorumlu tutacağız ve ondan bunun hesabını soracağız? Onu bulduğumuz zaman sizin önünüze getireceğiz.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Hocam, aileyle aranızda bir sıkıntı var herhâlde!

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Şimdi, efendim, başka bir mesele var. Buraya çıkanların bazılarının nutku tutulmuş, bazıları çok farklı bir boyutta konuyu ele alıyor ve çok değişik bir hareket  var. Bu da bir sindirilmişliği gösteriyor. Bunun da değerlendirilmesi lazım geldiğini söylemek istiyorum ama bu arada başka bir şeyin daha altını çiziyorum.

Buradan, bir arkadaş Ankaralılaşmaktan söz ediyor. Ankaralılaşmak bir şereftir, Ankaralılaşmak bir egemenlik ve bağımsızlık onurunu yaşamaktır, Ankaralılaşmak adam olmaktır. Ankaralılaşmaktan da şeref duyuyoruz. Herkesin de şeref duymasını öneririm. (MHP sıralarından alkışlar) Onun için, Ankara birtakım negatif sıfatlara addedilip alaya alınacak bir kavram ya da bir düşünce değildir. Haddimizi bilelim, kelimeleri yerli yerine koyalım ve öyle değerlendirelim. Türkiye Büyük Millet Meclisi… (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Yahya Kemal’in öbür şiirlerini de ezberleyin. Türkiye Büyük Millet Meclisi elbette dikensiz gül bahçesi değildir ve olmayacaktır. Muhalefetsiz iktidar ancak totaliter bir iktidar olabilir. O da, tarihe gömdüğümüz iktidarlar arasındadır. Demokrasi iktidar ve muhalefet dengesinin kurulabildiği yerde vardır. Hem toplum hem de kainat kozmosa yöneliktir, kaos geçicidir. Dolayısıyla da, kozmos düzen, kaos kargaşa olduğuna göre, kargaşayı düzene çevirmek ise iktidarın görevidir, çoğunluğun görevidir. Ancak çoğunluk yangına körükle koşuyor. İktidar-muhalefet ilişkisinde de bu parametrenin dikkatle ele alınmasını istiyorum.

Parlamento fiziklerin değil, fikirlerin kavga ettiği yerler olmalıdır. Kimse demokrasiyi, barışı ve kardeşliği duygu ve sinirlerinin esiri yapmamalıdır. Hoşgörü, tolerans, kardeşlik duygusunun tartışmalara egemen olmasını diliyorum.

Muhalefeti küçümsemek, köşeye sıkıştırmak doğru değildir. Bazen bir kişi bir devlettir, bazen bir devlet bir kişi etmez. Önemli olan sayı değil niteliktir. (MHP sıralarından alkışlar) Tek kelimeyle söylüyorum ve bu konuda da meydan okuyacak konumda ve durumda olduğumuzun altını özellikle çiziyorum. Burada hiç tevazulu davranmayacağım.

Hukuk bir sistemdir. Sistem parçalardan meydana gelen ve parçaların birbirleriyle ilişkisi ve dış çevreyle ilişkisi olan bir bütündür. Dolayısıyla, sistem girdileri vardır, bir de sistemde bir çıktı vardır. Hukukun sistemi, girdisi yasalardır, mahkemelerdir, geleneklerdir, hapishanelerdir, yargılamalardır, şunlardır bunlardır. Çıktısı da adalettir, barıştır, huzurdur, insanlarda topluma ve hukuk devletine olan güveni anlatır.

Hukuk sisteminde bu ifade ettiğimiz çıktılarda neler var, biraz ona bakalım. Ağzına kadar dolu hapishaneler, sayısı 120 bini aşmış tutuklu kişiler, tutuklu gazeteciler, tutuklu milletvekilleri, yangın çıkaran hapishaneler, tecavüz içinde kıvranan birtakım mahkemeler. Bunlar bize gösteriyor ki hukukta bir problem var, adalette bir problem var ve dolayısıyla çıktısı bu denli bozuk olan bir sistemin girdisi de bozuktur.

Girdi nedir? İşte bu yasadır, burada yaptığımız yasadır. Bu yasayı alelacele, yangından kaçırırmış gibi gelirseniz, böyle, tecavüze uğrayan hapishaneler, çığlık içerisinde inleyen insanlar ülkesi hâline Türkiye’yi getirirsiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özcan.

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – Yahu nerede? Bitti mi? (Alkışlar) Bir beş dakika olmuyor mu?

BAŞKAN – Buyurun, bir dakika ek süre veriyorum.

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – Peki, teşekkür ediyorum.

Şimdi, yasanın doğruluğu kadar, yapılan işin doğruluğu kadar yöntemi de mekânı da üslubunun da doğru olması gerekir. Daha önce de ifade ettiğim gibi bir şey söylemiştik, demiştik ki: Edebe, adaba, etiğe, estetiğe uygun olmayan davranışın ve sözün anlamı yoktur. Söylenmemesi daha evladır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu yönüyle anlam ortaklığı yaratmak ve bu bağlamdan da insanları bu çerçeve içerisinde el birliğiyle düşünmek gibi bir durumumuz söz konusudur. Hukukun ya da adaletin kalitesi onu uygulayanların çapıyla yakından alakalıdır. Onun için, yasalarla beraber uygulayıcıların çapını da dikkate almadan getireceğimiz hiçbir muamele ve hiçbir işlem bizi istediğimiz sonuca getiremeyecektir.

Hepinize saygılar sunuyorum. [MHP sıralarından alkışlar, AKP sıralarından alkışlar(!)]

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

80’inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmekte olduğumuz 278 sıra sayılı kanun tasarısının 80. maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı kanunun 134. Maddesinin " hukuka aykırı olarak" ibaresinden gelmek üzere "kişilerin rızası olmaksızın " ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Dilek Akagün Yılmaz                           Bülent Tezcan                                  Ali Rıza Öztürk

          Uşak                                                Aydın                                               Mersin

     Tufan Köse                                       Levent Gök                                      Rıza Türmen

         Çorum                                              Ankara                                               İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na

278 sıra sayılı kanun tasarısının 80 inci maddesi ile değiştirilen 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 134 üncü maddesinin 2 inci fıkrasının 1 inci cümlesinde yer alan "hukuka aykırı olarak" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

   Pervin Buldan                                      Ayla Akat                                         Nazmi Gür

           Iğdır                                               Batman                                                Van

   İbrahim Binici

       Şanlıurfa

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278 sıra sayılı Kanun Tasarısının 80. Maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.

Oktay Öztürk                                         Oktay Vural                                  Mehmet Erdoğan

       Erzurum                                              İzmir                                                Muğla

               Yusuf Halaçoğlu                               Nevzat Korkmaz

                      Kayseri                                             Isparta

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BİLAL UÇAR (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Anayasal sistemimiz, Kuvvetler Ayrılığı prensibine göre tanzim edilmiş, Devlet organlarında da bu prensip çerçevesinde yetki ve sorumluluklar verilmiştir.

Kuvvetler Ayrılığı prensibini hayata geçiren, onu ayakta tutan da Hukuk Devleti ilkeleridir. Meşruiyet içinde olunması gerekir.

Tam anlamıyla bir Hukuk Devletinden bahsedilmesi için de, bağımsız ve tarafsız bir yargı şarttır. Yargının siyasallaşması gibi iddialar Hukuk Devleti görüntüsünü ortadan kaldırmaktadır.

Bu erozyonun farkında olan, kamuoyu tepkileri ile bu olumsuz atmosferi ortadan kaldırmak için Yargı reformu paketleri birbiri ardına açılmakta ve böylece kamuoyu oyalanmaktadır.

Toplumda büyük beklentiler yaratan 3. Yargı reformu paketinin de bu beklentileri karşılamaktan uzak olduğu görülmektedir.

Tasarıdan beklenen esas amaç, yargının hızlandırılması ve biriken ağır iş yükünün azaltılmasıdır.

Ancak bu hedefleri gerçekleştirmek üzere elle tutulan gözle görülen hiçbir somut öneri içermediği görülmektedir ve böylece üçüncü yargı reformu paketi ölü doğmuştur. Büyük hayal kırıklıkları yaşatmıştır.

Ne icra ve iflas Kanununda ne İdare Hukukunda ne Ceza ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda ve ne de diğer kanunlarda yapılan değişiklikler, yargının güvenli, adil ve etkin gerçekleşmesine katkı veren değişiklikler olmayıp, insanlarımızın mahkeme kapılarında yıllarca beklemesinin devamına vesile olacaktır. Verilen yargı kararları ise adalet terazisinde tartıldığında, hep tartışmalı ve kamu vicdanında mahkum edilen kararlar olacaktır.

10 yılda, tek başına hükümet eden, Adalet ve Kalkınma Partisi ülkedeki kronikleşmiş problemleri çözmek bir ­yana kendisine millet tarafından verilen gücü hep istismar amacıyla kullanmıştır.

Bugün de meclise getirdiği tasarı ile yıllardır süregelen kronik yargı problemini çözmek bir tarafa, çözermiş, yaparmış gibi davranarak yine kamuoyunu oyalama yolunu seçmiştir.

Öte yandan Anayasanın 10. Maddesindeki eşitlik ilkesi başta olmak üzere hukuk sistemimizde vatandaşların yargı önünde eşit olduğu, yargının, tüm erkleri ve kişileri bağlayıcı olduğu prensiplerine de aykırı bir biçimde bazı kamu görevlilerinin soruşturulması ve yargılanması konusunda ayrıcalıklar ve eşitsizlikler getiren tasarı mecliste temsil olunan siyasal partilerin görüş ve katkılarını da almamış, son dakika önergesi ile yeterince müzakere edilmesine fırsat vermeden yasallaştırılmak istenmiştir.

Tasarı AKP tasarısıdır. Üzerinde mutabakat arayışı, kaygısı taşımamaktadır. Bir dayatmadır. Kanun yapma tekniğine aykırı ifade ve düzenlemeler taşımaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na

278. sıra sayılı kanun tasarısının 80 inci maddesi ile değiştirilen 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 134 üncü maddesinin 2 inci fıkrasının 1 inci cümlesinde yer alan "hukuka aykırı olarak" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                                    Ayla Akat (Batman) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BİLAL UÇAR (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kişiler arasında geçen ve aleni olmayan konuşmaların ifşasının "hukuka aykırılık" unsuruna bağlanmış olması kişinin özel hayatının dokunulmazlığı ve evrensel hukuk kaideleri açısından sakıncalıdır. Zira kişinin rızası dışında olması o işlemi zaten hukuka aykırı kılar. Bu genel doğrunun ışığında bu ifade yasal mevzuat gerekçe gösterilerek fiilin suç kapsamından çıkarılmasına neden olabilir. Bu nedenle bahse konu ifadenin madde metninden çıkarılması, kişilerin özel yaşamına dair hususların toplum nezdinde yaygınlaşmasının hatta basın yolu ile işlenmesi ile toplumun daha da geniş kesimleri nazarında da bilinirliğinin artmasını engelleyici bir rol oynayacağı kuşkusuzdur.

BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmekte olduğumuz 278 sıra sayılı kanun tasarısının 80 . maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı kanunun 134. Maddesinin " hukuka aykırı olarak " ibaresinden gelmek üzere "kişilerin rızası olmaksızın " ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                             Dilek Akagün Yılmaz (Uşak) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BİLAL UÇAR (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Rıza Türmen…

BAŞKAN – Rıza Türmen, İzmir Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Değerli milletvekilleri, bu gece burada olup bitenlerden fazla bir şey anlamadığımı itiraf etmem lazım. Bir kere, gecenin 4’ünde niye bunu görüşüyoruz, onu pek anlamadım.

İkincisi: Elimde bir şey var, yargı hizmetlerinin etkinleştirilmesi amacıyla kanunlarda değişiklik yapılmasıyla ilgili 278 sıra sayılı bir kitap var. Bunun önünde birtakım kanun teklifleri var; Sayın Oktay Ekşi’nin, bendenizin de dâhil olmak üzere, Sayın Emine Ülker Tarhan’ın, Sayın Ali Rıza Öztürk’ün bu konuda yaptıkları kanun teklifleri var. Bu kanun teklifleriyle ilgili, ne komisyon görüşmelerinde ne alt komisyon görüşmelerinde ne bunlarla ilgili raporlarda tek bir kelime bulamıyorsunuz. Peki, bu kanun teklifleri ne oldu, neden görüşülmedi, bunu da pek anlayabilmiş değilim. Yani sadece başına yazılmak için mi bu kanun teklifleri vardı? Herhâlde öyleydi.

Şunu da anlayabilmiş değilim: Şimdi, bu özel yetkili mahkemeler ve bunların doğurduğu sakıncalar her zaman vardı, yıllardır bu sakıncalar devam ediyordu. Neden şu sırada İktidarın aklına bu sakıncalar geldi de bununla ilgili yeni bir düzenleme ihtiyacını hissetti, bunu da pek anlayabilmiş değilim.

Bir de, tabii, mademki böyle bir yeni düzenleme yapılma ihtiyacı hissediliyor, demek ki özel yetkili mahkemelerden memnun değil İktidar, özel yetkili mahkemelerle ilgili başka bir şey getirmek istiyor. Bazı işler iyi gitmiyor, düzeltilmesi gereken bir durum var demek ki. O zaman bunu düzeltmek lazım diye düşünüyorsunuz, düzeltecek diye düşünüyorsunuz. Zaten duyduklarımız da o yöndeydi “kaldırılacak” dendi. Fakat bakıyorsunuz, yapılan nedir? Yapılan şudur: Bir taraftan özel yetkili mahkemeler kaldırılmıyor, görülmekte olan davalar bakımından özel yetkili mahkemeler devam edecek. O davaların ne zaman biteceği belli olmadığı için yıllarca yıllarca özel yetkili mahkemeler kalacak. Öte yandan, bu yeni getirilen kanun teklifiyle, bu gece getirilen teklifle özel yetkili mahkemeler yanında yeni bir şey daha kuruluyor: Özel yetkili mahkemelerin yetkileri ağır ceza mahkemelerine devredilecek. Böylelikle ikili bir sistem ortaya çıkıyor. Mademki özel yetkili mahkemelerden bir şikâyet var, peki, bu niçin kaldırılmıyor, neden böyle özel yetkili mahkemelerin yetkilerini aynen muhafaza eden başka bir sistem kuruluyor onun yanında, bunu da anlamak mümkün değil. Fakat sonra anladım bunu yani gazetelerden, basından, televizyonlardan ve buradaki konuşmalardan. Anlaşılıyor ki iktidarla cemaat arasında yargının böyle bir bölüşülmesi programı var. İşte, özel yetkili mahkemeler iktidarda kalacak, yeni kurulan sistem de cemaatin olacak. Aslında Türkiye’de yargının bağımsızlığı diye bir sorun yok. Türkiye’de yargının kime bağımlı olacağı meselesi var, onunla ilgili bir çekişme var. Bu kanun da bu sorunu halletmeye yardımcı olacak galiba.

Özel yetkili mahkemelerin bu şekilde ortaya çıkarılması sistemin sakıncalarını bertaraf etmiyor. Sistemin sakıncaları olduğu gibi devam ediyor yani katalog suçlar bakımından sistemin sakıncaları devam ediyor. Her iki sistemde de aynı sakıncaları görüyorsunuz şimdi, her iki sistemde de katalog suçları görüyorsunuz, her iki sistemde de gizlilik kararlarıyla ilgili problemleri görüyorsunuz.

Bunun yanında birtakım belirsizlikler var. Bugün dağıtılan tasarıda ve kanun gerekçesinde 250, 251 ve 252’nci maddelerin yürürlükten kaldırılacağından söz ediliyor. Baktığınız zaman metinlere, böyle bir şey yok. 250, 251 ve 252’nci maddelerden metinlerde bahis yok. Kaldırılacak mı, kaldırılmayacak mı bunlar? Kaldırılıyorsa, o zaman bunu açıkça söylemek lazım. Kaldırılmıyorsa, gerekçede niye söyleniyor? Bu da böyle bir soru işareti.

Tabii, bir de şöyle bir sakınca ortaya çıkıyor yani iki ayrı sistem tıpatıp birbirinin üstüne oturmuyor. İki ayrı sistemde farklı yürütmeler, farklı farklı uygulamalar ortaya çıkacak yani baktığınız zaman, işte, bu 74’üncü maddenin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

RIZA TÜRMEN (Devamla) – … 4’üncü fıkrasının 3/a bendinde farklı farklı uygulamalar ortaya çıkıyor.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

RIZA TÜRMEN (Devamla) - Yani mevcut özel yetkili mahkemelerde usule uygun yapılan şeyler…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkanım, bir dakika versene. Özcan Bey’e verdiniz, Beyefendiye de versenize.

BAŞKAN – Veririz efendim, veririz.

RIZA TÜRMEN (Devamla) - Yani böyle bir ikili farklı sistem ortaya çıkıyor.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan, niye ek süre vermiyorsunuz, sesi açmıyorsunuz?

BAŞKAN – Verelim efendim, buyurun.

RIZA TÜRMEN (Devamla) – İletişimin dinlenmesi örneğin ya da gizli soruşturmalar ya da teknik araçlarla izleme ve görüntü kaydı, sadece ve sadece örgütlü olmayan suçlar için geçerli olacaktır ama örgütlü olan suçlar için geçerli olmayacak yeni kurulan mahkeme. Eski sistemde, mevcut özel yetkili mahkemelerde ise bunlar da diğer suçlar için geçerli olacaktır. Böylelikle yani her iki sistemin bütün sakıncaları muhafaza edilmektedir, iki sistemde de hem de iki sistem birbirinin tam da paraleli değildir, farklı uygulamalar ortaya çıkacaktır. Tabii ki bunun yaratacağı yargı bağımsızlığı bakımından, adil yargılama bakımından ve özel yetkili mahkemelerin insan haklarının güvencesi olmaktan çok insan haklarının ihlalcisi olması bakımından bu sorunlar bundan sonra da devam edecektir bu kanunla.

Çok teşekkür ederim.(CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

81’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmekte olduğumuz 278 sıra sayılı kanun tasarısının 81. maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı kanunun 142. Maddesinin “F bendi yürürlükten kaldırılmış” ibaresinin “f bendi yürürlükten kaldırılmıştır” olarak değiştirilmesini ondan sonra gelen ibarelerin ise madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                Ali Rıza Öztürk                                  Bülent Tezcan                             Dilek Akagün Yılmaz

                      Mersin                                               Aydın                                                 Uşak

                   Levent Gök                                       Tufan Köse

                      Ankara                                              Çorum

 

TBMM Başkanlığına

278 sıra sayılı kanun tasarısının 81. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.

                  Oktay Öztürk                                 Mehmet Erdoğan                                  Oktay Vural

                     Erzurum                                             Muğla                                                İzmir

               Nevzat Korkmaz                               Yusuf Halaçoğlu

                      Isparta                                             Kayseri

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BİLAL UÇAR (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Anayasal sistemimiz kuvvetler ayrılığı prensibine göre tanzim edilmiş, devlet organlarında da bu prensip çerçevesinde yetki ve sorumluluklar verilmiştir.

Kuvvetler ayrılığı prensibini hayata geçiren, onu ayakta tutan da hukuk devleti ilkesidir. Meşruiyet içinde olunması gerekir.

Tam anlamıyla bir hukuk devletinden bahsedilmesi için de bağımsız ve tarafsız bir yargı şarttır.

Yargının siyasallaşması gibi iddialar, hukuk devleti görüntüsünü ortadan kaldırmaktadır.

Bu erozyonun farkında olan kamuoyu tepkileri ile bu olumsuz atmosferi ortadan kaldırmak için yargı reform paketleri birbiri ardına açılmakta ve böylece kamuoyu oyalanmaktadır.

Toplumda büyük beklentiler yaratan 3. yargı reformu paketinin de bu beklentileri karşılamaktan uzak olduğu görülmüştür.

Ana gerekçe yargının hızlandırılması ve biriken ağır iş yükünün azaltılmasının hedeflenmesidir.

Ancak bu hedefleri gerçekleştirmek üzere tasarının hiçbir somut öneri içermediği, 3. yargı reform paketinin de ölü doğmasına sebep olduğu görülmüştür.

Ne İcra ve İflas Kanunu'nda ne İdare Hukukunda ne Ceza ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda ve ne de diğer kanunlarda yapılan değişiklikler, yargının süratli, adil ve etkin gerçekleşmesine katkı veren değişiklikler olmayıp, insanlarımız mahkeme kapılarında yıllarca beklemeye devam edeceklerdir. Verilen yargı kararları ise adalet terazisinde tartıldığında, hep tartışmalı ve kamu vicdanında mahkûm edilen kararlar olacaktır.

On yıldır tek başına hükümet eden Adalet ve Kalkınma Partisi ülkedeki kronikleşmiş problemleri çözmek bir yana, kendisine millet tarafından verilen gücü hep istismar amacıyla kullanmıştır.

Bugün de Meclise getirdiği tasarı ile yıllardır kronikleşen problemi çözmek bir tarafa çözermiş, yaparmış gibi davranarak yine kamuoyunu oyalama yolu seçmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum.

 

lll.- Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

 

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Arayacağım.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Aslanoğlu, Sayın Tezcan, Sayın Özel, Sayın Nazlıaka, Sayın Dibek, Sayın Yılmaz, Sayın Köktürk, Sayın Kesimoğlu, Sayın Köprülü, Sayın Çam, Sayın Kuşoğlu, Sayın Öner, Sayın Acar, Sayın Havutça, Sayın Güven, Sayın Tamaylıgil, Sayın Oran, Sayın Tanrıkulu, Sayın Erdoğdu.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmekte olduğumuz 278 sıra sayılı kanun tasarısının 81. maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı kanunun 142. Maddesinin “F bendi yürürlükten kaldırılmış” ibaresinin “f bendi yürürlükten kaldırılmıştır” olarak değiştirilmesini ondan sonra gelen ibarelerin ise madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Dilek Akagün Yılmaz (Uşak) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BİLAL UÇAR (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Dilek Akagün Yılmaz, Uşak Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri…

Sayın Başkanım, uyuyarak herhâlde Genel Kurul çalışmaları olmaz değil mi? Sayın Başkanım, uyuyan arkadaşlarımız var, bir uyarırsanız, böyle bir Genel Kurul çalışması olmaz zannederim değil mi? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Yılmaz, uyumak gayet insani bir hareket.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ama öyle Sayın Başkan, burası uyuma yeri değil. Genel Kurul salonuna hakarettir uyumak. Tabii, hakarettir. Uyarın, uyandırın!

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Evet, biraz uyandırmak lazım arkadaşları. Yani burada “Sabaha kadar direneceğiz, sabaha kadar kalacağız.” demek öyle kolay değil arkadaşlar. Onun için inanmışlık lazım, onun için biraz direnç lazım, böyle kolayca olmaz o işler.

Sayın milletvekilleri, bugün 2 Temmuz 1993’ün üzerinden on dokuz yıl geçti. 33 aydın Sivas’ta Madımak Oteli’nde yakıldı arkadaşlar. 2 tane de otel görevlisi yakıldı. Bu insanların o gün yakılmalarında, o günkü pek çok yanlış insan buna neden oldu, pek çok yanlışlık ya da ihmal buna neden oldu. O 33 tane insanımızın, aydınımızın, gazetecimizin, yazarımızın yüreğimizde hâlen yeri taptaze, onların acısı hâlen daha yüreğimizde taptaze. Onları saygıyla ve sevgiyle anıyorum, anıları önünde saygıyla eğiliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Biraz önce Kültür Bakanımız da vardı burada, daha önce söz vermişti, “Madımak Oteli müze olacak.” diye, ama ne yazık ki Madımak Oteli müze olmadı, sadece bir kültür merkezi hâline getirildi ve bu kültür merkezine “insan odaklı” denilerek, 33 aydının isminin yanında 2 tane otel görevlisi yazıldı, bir de orada saldıran, o insanları yakan, o insanları yakmak için ve hatta Aziz Nesin’i de öldürmek için uğraşan 2 tane daha katilin ismi oraya yazıldı. Öylesine bir yaklaşım biçimi insan odaklıyla falan olmaz. Oradaki insanların, yanan insanların acılarına, geride kalanların acılarına eğer saygı gösteriyorsak, onların isimleri katilleriyle beraber aynı yere yazılmaz. Bunu, oradaki insanlarımız da, Sivas’taki insanlar da, yarın, yani bugün orada olacak insanlar da protesto edecekler, ben de bu Meclis kürsüsünden protesto ediyorum. Sayın Kültür Bakanımız Ertuğrul Günay’ı bu yanlışlığı düzeltme konusunda çağırıyorum, çağrı yapıyorum arkadaşlar.

Bugün, yine çok berbat bir gün geçirdik yani hepimizin yüreği gerçekten yandı. Burada bir Meclis faaliyeti mi yapıyoruz yoksa talimat üzerine verilen bazı kanunları mı geçiriyoruz, bazı önergeleri mi geçiriyoruz? Onu hep beraber gördük arkadaşlar.

Ben Adalet Komisyonundayım. Biz, üç dört aydır bu yargı paketiyle ilgili çalıştık; hem alt komisyonda çalıştık hem de normal komisyonda çalıştık. Önerilerde bulunduk, önerilerimizin bir kısmı kabul edildi, büyük bir kısmı kabul edilmedi ama böylesine bir rezaletin olabileceğini inanın aklımıza getirmemiştik. Yani sadece bir önergeyle değil temel bir kanun olarak getirilmesi gereken, komisyonlarda tartışılması gereken, uzmanlarıyla tartışılması gereken, özel mahkemeler, özel yetkili mahkemeler, terör mahkemeleri ya da siz “İhtisas mahkemeleri” diyorsunuz, böyle bir yasa geliyorsa eğer, bunun kesinlikle yasal düzenleme şeklinde, yasayla olması gerekiyor. Önergeyle böyle bir  düzenleme yapılamaz arkadaşlar. Bunun o kadar çok sakıncası var ki, belki sizler de farkında değilsiniz ya da getiren insanlar da farkında değil.

Arkadaşlar, hukukçu olmanıza falan gerek yok, ben size şunu soruyorum: Deniyor ki burada: “Ceza Muhakemesi Kanunu’nun yürürlükten kaldırılan 250’nci maddesinin birinci fıkrasına göre görevlendirilen mahkemelere açılmış olan davalara kesin hükümle sonuçlandırılıncaya kadar bu mahkemelerce bakılmaya devam olunur.” Böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar? Yani siz o mahkemeleri lağvediyorsunuz, başka mahkemeleri kuruyorsunuz ama orada yargılananlar orada devam edecek diyorsunuz. Böylesine bir çifte hukukluluk olabilir mi? Bunu kime anlatabilirsiniz? Bunu, siz sokaktaki insanlara anlatamazsınız, çocuklara bile anlatamazsınız, Avrupa’ya hiç anlatamazsınız, bizim insanlarımıza hiç anlatamayacaksınız. Böyle bir düzenleme olmaz arkadaşlar yani bu kadar ciddiyetsizlik, bu kadar rezalet bir düzenleme asla olamaz.

Bunun yanında şunu söylüyorsunuz, bunu kimin için getiriyorsunuz, onu bilemiyorum: Açılmış olan davalarda sanığın taşıdığı kamu görevlisi sıfatı dolayısıyla hakkında soruşturma yapılabilmesi için izin veya karar alınması gerekliliğinden bahisle “Durma veya düşme kararı verilemez.” diyorsunuz. Diyorsunuz ki: “Siz, o içeridekiler, yatanlar, kim olursanız olun sizin için artık bu iş bitmiştir.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Ama yeni açılacak davalar için… Bunlar kimdir, Dolmabahçe’de görüştükleriniz midir? Onlar için bir izin…

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Sayın Başkan, bana da bir dakika süre verebilirseniz…

BAŞKAN – Hayır, lütfen...

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Ama diğer arkadaşlara verdiniz.

BAŞKAN – Verdim efendim, biraz önce Sayın Türmen’e verdim. Eğer eşitlik aranıyorsa sadece Barış ve Demokrasi Partisine bir dakika vereceğim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gecenin bu saatinde Hanımefendi’ye söz verin Sayın Başkan.

BAŞKAN – Verdim efendim.

Teşekkür ederim efendim.

Önergeyi oylarınıza sunacağım:

 

lll.- Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Arayacağım efendim.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Aslanoğlu, Sayın Tezcan, Sayın Öztürk, Sayın Yılmaz, Sayın Dibek, Sayın Nazlıaka, Sayın Köprülü, Sayın Köktürk, Sayın Tanal, Sayın Havutça, Sayın Güven, Sayın Batum, Sayın Acar, Sayın Tanrıkulu, Sayın Demirçalı, Sayın Öner, Sayın Kuşoğlu, Sayın Kesimoğlu, Sayın Moroğlu.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)

GÜRKUT ACAR (Antalya)- Sayın Başkan, saat dördü çeyrek geçiyor. İnsaf edin ya! Böyle bir çalışma düzeni olur mu! Yazıktır ya!

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, tabii sizin yedeğiniz var  değil mi? Yedek hakemi hemen devreye sokabiliyorsunuz.

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Böyle bir çalışma olmaz!

OKTAY VURAL (İzmir) – Milletvekilinin yedeği yok ama!

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tayyip kızmaz, kızmaz! Sorun, vallahi kızmaz!

OKTAY VURAL (İzmir) – Büyük saygısızlık yani!

(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Üçüncü bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Şimdi, dördüncü bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

Dördüncü bölüm, geçici madde 1, 2 ve 3 dâhil 82 ila 106’ncı maddeleri kapsamaktadır.

Dördüncü bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Bülent Tezcan, Aydın Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, milletvekillerinin dışarı çıkması için birkaç dakika izin verin.

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, terk etmeseydiniz ya! Yoklama korkusu olmayınca salonda oturma zorunluluğu da olmuyor demek ki.

Değerli milletvekilleri, şimdi, özel yetkili mahkemelerle ilgili yargı paketi daha önce Adalet Komisyonunda görüşülürken ısrarla bu konuların gündeme alınmasını istememize rağmen AKP milletvekili arkadaşlar ısrarla konuyu gündeme getirmediler. Şimdi, Komisyonda dört aya yakın bu konu görüşüldü, yargı paketi. Komisyondan bu konuyu kaçıran iktidar milletvekilleri, bugün Genel Kurul görüşmeleri sırasında bir önergeyle, biraz önce, gerilimli, tartışmalara neden olan bir önergeyle alelacele bu konuyu geçirdi.

Değerli arkadaşlar, bakın, neyi yaşıyoruz? Özel yetkili mahkemelerin kaldırılacağı konusunda Başbakandan tutun, başbakan yardımcılarına ve AKP yetkililerine, bakanlara kadar, yaklaşık bir hafta, on günden bu yana, söylenmedik şey bırakılmadı. Oysa bugün önümüze getirilen teklifte, önergede, özel yetkili mahkemeleri kaldırmak yerine Ceza Muhakemesi Kanunu’nun içerisinden alıp Terörle Mücadele Kanunu’nun içerisine monte ettiniz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, sevgili milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi mensubu milletvekilleri, biliyorum ki, sizler, bu teklif gelirken bizim gibi, tıpkı bizim gibi, bu tekliften habersizdiniz, hatta buna oy verirken de bilgi sahibi değildiniz, çünkü burada okunurken de dinleme imkânı bulamadınız.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Onların hâlâ haberleri yok.

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Şimdi, işin aslına bakarsanız, sizin dışınızda bir AKP daha var, bir derin AKP var.

Değerli milletvekilleri, bir derin AKP var, bu işleri arka planda kurgulayan, bu önergeleri hazırlayan, sistemi kuran ve sizin sorgulama yapmanıza dahi imkân vermeyen ve maalesef sizler de sorgulama yapma ihtiyacı dahi duymadan, o derin AKP’nin getirdiği teklifi burada tartışmadan geçiriyorsunuz. Şimdi, derin AKP’nin yanı sıra bir başka derin ilişki daha var, o da derin cemaat.

Değerli arkadaşlar, bu teklifin görüşülmesi süreci doğrudan doğruya derin AKP’yle derin cemaat arasındaki rekabettir. Bakın, şimdi, öyle bir rekabet ki Sayın Başbakan çıkıp özel yetkili mahkemeler için “Ölçüyü kaçırdılar.” diyor, zapturapt altına alınmaları gerektiğini söylüyor ve böyle bir süreç içerisinde özel yetkili mahkemeleri kaldıracağını ifade ediyor. Ama her ne hikmetse aynı süreç içerisinde bilinen malum bazı televizyon kanallarında günlerden bu yana özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına karşı çok ciddi bir kampanya yürütüldü. Daha dün sabah Meclise gelmeden önce hukuka aykırı, yasa dışı dinlenmiş ses kayıtları belirli kişilere aitmiş gibi özel yetkili mahkemeler kaldırılırsa neler olacağı konusunda tehdit eder bir şekilde yayınlanmaya başladı. O özel kanalların hangi kanallar olduğunu herkes biliyor. Yani derin cemaat derin AKP’nin özel yetkili mahkemeleri kaldırmasına müsaade etmemek için elinden geleni yaptı. Ve şimdi, görüyoruz ki, bu gerilimin içerisinde buraya gelirken bir uzlaşma sağlanmış, bir anlaşma yapmışsınız. Yapılan anlaşma şu: Cemaat bugüne kadar özel yetkili mahkemelerde etkili ve yetkili olduğunu gösterdi ve bunun kaldırılmasına karşı da etkili ve yetkili bir kampanya yürüttü. Sonuçta, bu noktada bir iktidar paylaşımı yaşandı, iktidarı paylaştınız.

Değerli arkadaşlar, biz bu zamana kadar hep şunu söylemiştik: Yargının siyasallaşması noktasındaki tehlikeye işaret etmiştik, siyasetin yargıyı doğrudan doğruya kontrol etmesinin yarattığı tehlikeyi anlatmıştık ve siyasetin Türkiye’de yargıyı teslim almaya başladığını ifade etmiştik ama maalesef şunu itiraf edeyim ki, birazcık yanılmışız, hatta resmi biraz eksik görmüşüz. Türkiye’de yaşanan, siyasetin yargıyı kontrol etmesinin ötesinde bir şeymiş; Türkiye’de yaşanan gerçek, doğrudan doğruya yargının iktidar paylaşımının bir aktörü hâline gelmesiymiş; bunu gördük arkadaşlar. Artık Türkiye’de yargı, iktidar paylaşımının, siyasal iktidarı paylaşma sürecinin bir parçası hâline gelmiş ve özel yetkili mahkemeler tartışmasında bu iktidar paylaşımını bütün çıplaklığıyla görmeye başlıyoruz.

Değerli arkadaşlar, iktidar paylaşımı nasıl çözülmüş, ne olmuş çok net; şimdi gördük, bu teklifle gördük. Artık Türkiye’de derin cemaatin kontrolü altındaki özel yetkili mahkemeler oraya terk edilmiş, “Siz elinizdeki mevcut davalara bakmaya devam edin.” denmiş; böyle söylediniz. Derin AKP de iktidar paylaşımı sürecinde kendi yandaşları için yeni özel yetkili mahkemeler kurma kanunu getirdi. Bu kanunla yeni özel yetkili mahkemeler kuracaksınız. Anlaştınız, yani oturdunuz “Arkadaş, biz sizin kontrolünüz altındaki mevcut Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalara bakan özel yetkili mahkemelere dokunmayacağız, anlaşıldı. Siz orada yapmak istediğinizi yapın, orada sorgulamak istediklerinizi sorgulayın, orada hukuksuzluğun daniskasını yapın, biz bu iktidar alanını size bıraktık.” dediniz derin cemaate ve şimdi döndünüz, onlardan da şunu istediniz: “Ama bundan sonra bize artık elinizi uzatmayın, MİT Kanunu’nda olduğu gibi, Başbakana kadar uzanabilecek soruşturma yapma yetkisini de size bırakmayacağız.” dediniz, “Kendimiz için artık yeni özel yetkili mahkemeler kuracağız.” dediniz. Bu kanun odur değerli milletvekilleri, bu kanun odur. Artık bu saatten sonra iktidara yakın, AKP’ye yakın kadrolar, bürokraside, siyasette, devlet kademelerinde, hatta MİT Kanunu’nun 26’ncı maddesine göre sadece MİT Müsteşarında değil, Recep Tayyip Erdoğan, özel örgütüne bağlı olarak görevlendireceği kişilerde dahi…

OKTAY VURAL (İzmir) – Aynen, aynen, devleti yıkmak için bir örgüt kurmuş!

BÜLENT TEZCAN (Devamla) - …derin cemaate bağlı özel yetkili mahkemelerin yetkilerini kaldırdınız, bir muafiyet zırhı getirdiniz ve derin AKP’ye bağlı yeni bir özel yetkili mahkeme zırhı kurdunuz, yapılan budur. Bütün Türkiye’ye ilan ediyorum. Burada özel yetkili mahkemeler kaldırılmamıştır, yargı doğrudan doğruya iktidar paylaşımının aktif bir aktörü olarak sürecin içine çekilmiştir ve maalesef Türkiye’de derin cemaat ile derin AKP yargı sürecinde iktidarı yeniden paylaşmıştır. Yazıklar olsun diyorum, başka hiçbir söyleyemiyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Bölüm üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Nazmi Gür, Van Milletvekili.

BDP GRUBU ADINA NAZMİ GÜR (Van) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, grubum adına söz almış bulunuyorum. On dakika da olsa görüşlerimizi sizlerle paylaşacağız.

Kaç gün ve kaç gecedir 3’üncü yargı paketini tartışıyoruz. Sadece bize, Türkiye kamuoyuna değil ve fakat dışarıya, Avrupa Birliğine de bu yargı paketi bir ilerleme, bir reform olarak anlatıldı, inanmaları istendi. Bizim de inanmamızı istiyor AKP ve şimdi, biraz önce zorla da olsa bilek zoruyla da olsa geçirdikleri 74’üncü maddeyle, aslında Sayın Başbakanın talimatıyla kaldırılması ilan edilen özel yetkili mahkemeler başka bir yöntemle çifte kavrulmuş, özel yetkilendirilmiş mahkemeler hâlinde sunuldu ve bizler, bundan sonra, bu özel AKP yetkili mahkemeleriyle karşı karşıya kalacağız. Türkiye'nin ezilenleri, Türkiye'nin hak talep edenleri, Türkiye'nin gerçek muhalefet odakları, muhalif dinamikleri, demokratik muhalefeti bu yargı kıskacının, çifte yargı kıskacının altında inim inim inleyecek ama şurası çok açık; bütün bu baskı mekanizmaları, bütün bu baskı girişimleri Türkiye'de ne özgürlük mücadelesini ne demokrasi mücadelesini ne de insan hakları mücadelesini durdurmaya yetmeyecek.

Bu yeni yasa, bu yeni ihdas edilen olağanüstü rejime ait bu özel yetkili mahkemeler, göreceksiniz ki Türkiye'nin muhalefet dinamiklerini, demokratik muhalefet dinamiklerini bir araya getirecek ve bu mahkemeler, belki AKP eliyle değil ama halkın gücüyle, demokrasinin gücüyle tarihin çöplüğüne gömülecekler.

Bakın, değerli arkadaşlar, KPK Başkanının ve heyetinin Sayın Cumhurbaşkanını ziyaretinde, 1 Temmuz tarihli Vatan gazetesindeki haber,

küçük bir haber, size okumak istiyorum, paylaşmak istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanı iki ilden örnek veriyor, Van ve İzmir örneklerini söylüyor. Ve Sayın Cumhurbaşkanı şöyle söylüyor: “Yargıda uygulamalar büyük sorun. İzmir Belediyesine bakın. Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen uyuşturucu ticareti, ekonomik çıkar amaçlı suç örgütü, bir de terör suçu deyip ÖYM’ye sokuyorlar. Daha suçun var olup olmadığı belli olmadan her şeyi buraya sokuyorlar. Sonuç olarak bir de belediye başkanını, incelemeden, suçun vasfını belirlemeden buraya sokuyorlar, büyük bir operasyona dönüştürüyorlar. Hâlbuki burada cebir, şiddet yok. Van ÖYM’de -yani Van özel yetkilendirilmiş mahkemede, sizin kaldırdığınızı iddia ettiğiniz mahkemede- 100’ün üzerinde dosyayı inceledim –Sayın Cumhurbaşkanı bizzat incelemiş ve söylüyor ki- sadece bunların 2’si -yanlış duymadınız sadece 2’si- bu kapsama giriyor.” Yani Van özel yetkili ağır ceza mahkemesinin açtığı her iki davanın, soruşturmanın, dosyanın sadece 2 tanesi kendi yetki alanına ya da kapsamına giriyor. Geri kalan 98 dosya, 98 dava, yüzlerce insanın, belki de binlerce insanın yargılandığı onca dosya hukuksuz bir şekilde, adaletsiz bir şekilde açılmış keyfî dosyalar. Ve siz şimdi burada adaletten söz ediyorsunuz, adaletin tecellisinden söz ediyorsunuz.

Devam ediyor Sayın Cumhurbaşkanım: “Baktığınız zaman 98’i görevi kötüye kullanma.” Bunu biz söylemiyoruz, Sayın Cumhurbaşkanı söylüyor. Yani sizin biraz önce kaldırdığınızı iddia ettiğiniz, başka bir yöntemle başka bir yerde kurdurduğunuz özel yetkili mahkemelerin 98’i görevini kötüye kullanmış değerli arkadaşlar. Adalet Bakanı burada, umarım bu kötüye kullanma konusuna bir açıklık getirir.

“Bu 3’üncü yargı paketinde nasıl değişecek bilmiyorum ama her şey yasayla değişmez. O genel çizgileri koyar. Bu zihniyet meselesi.” Yani Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki: Zihniyet değişmeden, bu zihniyeti değiştirmeden, dönüştürmeden siz istediğiniz kadar mahkeme ilga edin, kaldırın, istediğiniz kadar yeni mahkeme kurun sonuç değişmez. Sonuç, yine aynı zihniyetle, farklı biçimlerde, farklı yöntemlerle, farklı isimler adı altında yargıyı siyasallaştırma, yargıyı siyasal iktidarların amaçları doğrultusunda kullanma anlamı çıkıyor.

Değerli arkadaşlar, bu 98 yani yüzde 2’lik ve yüzde 98’lik oranı gerçekten herkesin bir yere yazması lazım ve…

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Sayın Başkan, herkes uyuyor. Böyle yasama çalışması olur mu?  Uyurken mi oy kullanacaklar? Yani yazıktır yahu bu Parlamentoya!

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Dinliyoruz, dinliyoruz.

BAŞKAN – Gereği yapılıyor Sayın Köktürk, merak etmeyin.

Buyurun.

NAZMİ GÜR (Devamla) – Ve gerçekten bu yüzde 2’lik ve yüzde 98’lik oranları hepimizin aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, binlerce, on binlerce oyla seçilen Van Belediye Başkanımız Sayın Bekir Kaya büyük bir operasyonla, AKP’nin büyük bir operasyonuyla, yine, Sayın Cumhurbaşkanının keyfî bir şekilde yargılama yaptığını iddia ettiği mahkemeler eliyle tutuklandılar. 10 arkadaşımız cezaevine gönderildi.

Değerli arkadaşlar, eminim ki bu dosya da, Sayın Bekir Kaya’nın dosyası da ve belediye başkanlarımızın yargılandığı, arkadaşlarımızın yargılandığı dosyaların tamamı da AKP Hükûmetinin talimatıyla, AKP Hükûmeti eliyle sürdürülen siyasi operasyonlarla…

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) – Herkes uyuyor Sayın Başkan.

NAZMİ GÜR (Devamla) – Sayın Başkan, lütfen şeyi sağlar mısınız…

BAŞKAN – Ama lütfen… Kendi arkadaşlarınız, kendi grubunuz yani.

NAZMİ GÜR (Devamla) – Benim arkadaşlarım 3 kişi ve…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

Buyurun Sayın Milletvekili.

NAZMİ GÜR (Devamla) – Sizin arkadaşlarınız uyuyor.

UMUT ORAN (İstanbul) – Sayın Başkan, kimse yok burada. Niye biz toplantıya devam ediyoruz?

BAŞKAN – Lütfen Sayın Oran… Böyle bir usulümüz yok Sayın Oran.

UMUT ORAN (İstanbul) – Yani bu nedir? Bunun ne anlamı var? Bu toplantının ne anlamı var şu anda?

BAŞKAN – Sayın Milletvekilim, buyurun lütfen.

NAZMİ GÜR (Devamla) – Tabii, bu manzarayı görünce…

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Bence hiç konuşmayın.

NAZMİ GÜR (Devamla) – …rahmetli Ecevit’in başkanlığındaki koalisyon hükûmeti aklıma geldi. O dönemde biliyorsunuz Türkiye IMF’nin ve Dünya Bankasının dikte ettiği yasaları gece çıkarıyordu. Gece çıkarırken de aynı manzaraları görüyorduk. Bütün milletvekilleri, sayın milletvekilleri koltuklarda uyuyordu. Böylece bu pratiği AKP şimdi sürdürüyor. Milletvekilleri uyurken yasaları geçiriyor. Bu çok iyi gerçekten. Bunu da not etmek gerekir, tarihe yazmak gerekir, tarihe geçmek lazım. Herhâlde gecenin yarısından başlayıp sabahın beşine, altısına kadar yasa yapan başka bir parlamento yoktur dünyada.

Değerli arkadaşlar, bu paket, esasında, bir taraftan Sayın Başbakan içeride şöyle diyecek: “Bakın, ben DGM’leri kaldırdım, özel yetkili mahkemeleri de ben kaldırdım.” Onun bakanı da Avrupa’da şöyle diyecek muhtemelen, Egemen Bağış:”Bakın, biz özel yetkili mahkemeleri kaldırdık ey Avrupa Birliği. Bak, ne kadar büyük bir ilerleme sağladık. İşte siz de bunu not edin.” Ve muhtemelen Brüksel’de şöyle bir haber duyacaksınız yarın bu çıkardığınız yasayla birlikte: İşte yetmez ama olumlu bir adım. Türkiye yavaş yavaş ilerliyor diyecek. Ama aldatmacanın büyüğünü, ama yutturmacanın büyüğünü de görmeyecekler, duymayacaklar sanıyorsunuz.

Bizim görevimiz olacak, boynumuzun borcu olacak. Bugün 74’üncü maddede ihdas ettiğiniz özel yetkilendirilmiş mahkemeleri yani AKP’nin özel yetkilendirdiği mahkemeleri anlatmak, onun hukuksuzluğunu anlatmak bizim boynumuzun borcu olacak. Sadece Brüksel’de değil, her yerde, dünyanın her yerinde bu hukuksuzluğu anlatacağız.

Siz artık cevabını nasıl verirsiniz, bilmiyorum ama sizin –biliyorsunuz- bir standart listeniz var. Şunu şunu yaptık, bunu bunu gerçekleştirdik, Kürtler için şunu yaptık, demokrasi için bunu yaptık, şu reformları gerçekleştirdik diye bunu da sonuna eklersiniz. Ama bu, sizin son yalanınız olacak, bu sizin son değişikliğiniz olacak. Bu değişiklikle sizler aslında reformu değil, büyük bir aldatmaca ve yutturmacayla şunu söylüyorsunuz topluma: “Evet, biz iktidar partisi olarak hiçbir şeyi değiştirmemek için her şeyi değiştiriyoruz.” Bravo size! (BDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum.

Bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Yusuf Halaçoğlu, Kayseri Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Muhterem Başkan, değerli milletvekilleri; sabah saat dört buçuk. Hepinize iyi sabahlar diliyorum, saygılar sunuyorum.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – İyi uykular dileyin Hocam.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Yok, uykular dilemiyorum. Uyuyan uyuyabilir tabii ki.

“Adalet mülkün temelidir” diyor. Bütün mahkemelerde yazıyor: “Adalet mülkün temelidir.” Evet, mülk, devlettir, ülkedir, yani ülkenin devamı ve ülkenin mevcudiyeti adaletle sağlanır ve tabii ki içinde yaşayan halkın birbiriyle dayanışması ve barış içerisinde bulunması da adaletle mümkündür. Adalet, iktidarla veya muhalefetle değişiklik göstermez. Adalet, her alanda herkes tarafından geçerlidir. Hatta devletler tarafından bile, farklı devletler olsa bile, hukuk değişse bile adalet değişmez çünkü adalet gerçekten hem insanlığı hem de hukuku içerisinde bulundurur. Adil olmayan hukuk sistemleri devletleri ayakta tutamaz. Dikkat ederseniz, en büyük imparatorluklar, hem hukuka saygılı olan hem de adil olan devletlerdir, tıpkı Roma İmparatorluğu gibi, Osmanlı İmparatorluğu gibi. Nitekim Osmanlı İmparatorluğuna baktığınız zaman -belki dikkatinizi çekmemiştir- Topkapı Sarayı içerisindeki en yüksek kule Kasrı Adl olarak tanınan Divanıhümayun’un toplandığı adalet kulesidir ve Osmanlı Devleti’nin buradaki insanlara verdiği mesaj “Adalet her şeyin üstündedir.”

Değerli milletvekilleri, geçmişten örnekler aldığımız zaman geleceğe daha sıhhatli bakma imkânımız vardır. Yıldırım Bayezid kadıların rüşvet aldığını ve suistimalde bulunduğunu öğrenince bütün kadıları Yenişehir’de bir konağa toplatmış ve yakılması emrini vermiş. Bunu Cihânnümâ’da Neşrî anlatıyor. Fakat Sadrazam Halil Paşa kadıların yanması hâlinde hukuksuz kalacak, hukuk adamı olmayan bir devletin ayakta kalamayacağını Padişaha söyleyerek Bizans’a gitmenin, hiç olmazsa ehlikitaptan, İncil’e de mensup olsa, oradan keşişler getirerek hukukun devamının sağlanmasının iznini istemiş. Bunun üzerine Yıldırım Bayezid demiş ki: “Bir Müslüman ülkede Hristiyan hukuku geçerli olur mu?” “Peki, niçin bunlar suistimalde bulundular, bunu araştıralım.” demişler. Yapılan araştırmada, çok az ücret verildiği için kadıların suistimalde bulundukları tespit edilmiş ve ona uygun olarak da onların ücretleri artırılmış.

Yine, Yıldırım Bayezid döneminin en önemli olaylarından bir tanesi de ilme ve kadılara, hukukçulara verilen önemdir. Hepinizin bildiği, Bursa’daki Ulu Cami’yi yaptırmış Yıldırım Bayezid. Ulu Cami’yi bitirdikten sonra açılışına gitmişler. O dönemin hem âlimi hem de en önemli Bursa Kadısı olan Emir Sultan var. Emir Sultan’la birlikte caminin açılışını yapmışlar. Padişah gururla “Lala, nasıl buldun camimi?” demiş Kadıya. Yıldırım Bayezid o sıralarda içki içermiş. O da şöyle söylemiş: “Hünkârım, çok güzel, muhteşem yapılmış ama eksiği vardır.” “Nedir eksiği?” demiş. Onun üzerine Emir Sultan “Padişahım, dört köşesinde dört meyhane eksiktir.” demiş. Demiş ki Yıldırım Bayezid: “Cami yanında meyhane mi olur?”

NEVZAT PAKDİL (Kahramanmaraş) – Hocam, tarihî kaynakları var mı bunun?

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Neşrî’de yazar, açın, okuyabilirsiniz evet, sayfasını da veririm.

Onun üzerine Yıldırım demiş ki: “Cami köşesinde meyhane mi olur?” Onun üzerine, Emir Sultan demiş ki: “Hiç olmazsa, Padişahım, bu vesileyle camiye gelirsiniz.” Onun üzerine, Yıldırım Bayezid, başını önüne eğmiş, yüzü kızarmış ve ondan sonra içkiyi terk etmiş.

Fatih Sultan Mehmet dönemine geldiğinizde de buna benzer birtakım olaylar görürsünüz. Fatih Cami’sinin yapımında usta olarak çalışan 2 Ermeni’nin Fatih Cami’sinden birtakım hırsızlık yaptığı haberini almış ve Fatih Sultan Mehmet her iki kişinin de ellerini kestirtmiş. Onun üzerine, kişiler suçsuz olduklarını beyan ederek mahkemeye çıkmışlar, kadının huzuruna çıkmışlar. Kadı, Fatih Sultan Mehmet’i “Murat oğlu Mehmet” diye çağırmış ve kadının huzuruna Fatih çıktıktan sonra dava görülmüş, Fatih’in haksız olduğu anlaşılmış ve bunun üzerine kısasa kısas hükmü vermiş. Padişah, bildiğiniz gibi, Fatih Sultan Mehmet İstanbul’un fatihi ve büyük bir hükümdar ama kadının onun elini kesme cezası vermesi kısasa kısas olarak, birdenbire hem Ermeniler tarafından -o 2 Ermeni usta tarafından- hem de diğer devlet adamları tarafından büyük bir taaccüple karşılanmış. Bunun üzerine araya giren aracılar, Ermenileri ikna etmişler, diyet ödenmek kaydıyla Fatih’in ellerinin kesilmesinden vazgeçilmiş. Diyet olarak da “Ermenilerin çocuklarına ömürlerinin sonuna kadar bakmak, eğitmek, okutmak ve onların bütün ihtiyaçlarını gidermek” şeklinde olmuş.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Aynı bugünkü gibi, aynen öyle…

OKTAY VURAL (İzmir) – Şimdi, biz onların çocuklarına bakmak zorundayız.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Şimdi, aynı değişik hükümdarlar döneminde bunlar devam etmiş.

Değerli milletvekilleri, bakın, ayrıca, yine enteresan, yine tarih kitaplarında yazan bir hikâye anlatacağım ama bunların her biri nasıl adaletle hükmedildiğini ve o devletin bu sebeple 624 yıl ayakta kaldığının birer örnekleridir.

Diyarbakır Vilayeti’nin Mardin Sancağı’nda  -200 numaralı Tapu Tahrir Defteri, numarasını da vereyim, sayfasını şu an hatırımda tutamıyorum- İslam hukukuna göre gayrimüslimlerin Müslümanlara göre ticaret alanında farklılıkları vardır. Müslümanlar içki satışı, naklî ve üretimi yapamazlar. Ama gayrimüslimlerin hem içki yapma hem de satma hakları vardır İslam hukukuna göre ve “rüsumu hamr” denir buna. Şimdi, buradaki gayrimüslimler Osmanlı idaresine girdikten sonra, geçmiş dönemde burada çok yüksek miktarda vergi verdiklerini ve bu vergiye mukabil üzüm şıralarının ellerinden alındığını ortaya koyuyor ve devlete başvuruyorlar. Bunlar “Biz, at ve katır yüküne 34’er akçe, merkep yüküne 22 akçe vergi verelim.” diye Osmanlı Devleti’ne başvuruyorlar. Osmanlı Devleti’nin verdiği cevap şöyle: “Bu size açık zulümdür. Diğer Osmanlı ülkelerinde olduğu gibi, siz, at ve katır yüküne 17 akçe, merkep yüküne 12 akçe vergi vereceksiniz.” Bakın, halkın talebinin çok yüksek olmasına rağmen, diğer Osmanlı ülkelerindeki duruma uygun olarak bir vergi verilmiştir. Dolayısıyla, buradaki değerlendirmeyi şu şekilde yapabiliriz:

Değerli milletvekilleri, bir ülkeyi ayakta tutmak istiyorsanız ve uzun ömürlü hâle getirmek istiyorsanız, muhakkak ki sadece hukukla yönetmeyeceksiniz devleti, devleti adaletle yöneteceksiniz. Adaletli olmayan hukuk hukuk değildir. Dolayısıyla, hem hukuku adil hâle getireceksiniz hem de onu uygulayanları iyi yetiştireceksiniz, liyakat sahibi yapacaksınız. Çünkü sadece kanun olarak çıkarılan oradaki hükümler yeterli gelmez. Bir kadı, bir hukukçu, aynı zamanda vicdanına da dayanarak bu kararı vermek zorundadır. Çünkü vicdan dediğimiz, sadece insanlarda bulunur. İyiye veya kötüye kullanmak da yetişmeye bağlıdır. Dolayısıyla, adil bir devlet ayakta kalır, toplum içerisinde barış sağlanır, huzur sağlanır ve Osmanlı Devleti’nde olduğu gibi Roma İmparatorluğu’nda olduğu gibi yüzyıllarca ayakta kalır ve altın oranı yakalar.

Tabii ki bu çerçeve içerisinde şunu söyleyeyim: Osmanlı Devleti’nde idari yapıda da kadılık kazanın karşılığıdır yani her kazada bir kadılık, bir mahkeme vardır. Dolayısıyla, Osmanlı devlet idari sistemi Osmanlı hukuk sistemiyle eş değerdir.

Sürem sona erdi.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 04.48

ON İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 05.01

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Tanju ÖZCAN (Bolu)

---0---

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 129’uncu Birleşiminin On İkinci Oturumunu açıyorum.

278 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Şimdi bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen Sezgin Tanrıkulu, Diyarbakır Milletvekili.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – İstanbul Milletvekili.

SIRRI SAKIK (Muş) – Önümüzdeki dönem…

BAŞKAN – Düzeltiyorum, İstanbul Milletvekili. Ama burada “Diyarbakır Milletvekili” yazdığı için öyle söyledim. Ancak uyku zamanı bu kadar, kusura kalmayın.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Bizi bir türlü İstanbul’a ait algılayamadınız.

BAŞKAN – Sayın Tanrıkulu, aslını inkâr eden haramzadedir.

İstanbul Milletvekili, buyurun.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Bu Meclis -dışarıda, içeride- Sezgin Tanrıkulu’nun İstanbul Milletvekili olabileceği algısı olamadı maalesef. Alınmayın Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yani insan haklarıyla ilgili bir yasa tasarısını sabahın beşinde burada konuşacağım benim aklıma gelmemişti, yani düşünmemiştim ama, evet konuşuyoruz. Gerçekten…

İSMAİL AYDIN (Bursa) – İnsan haklarının saati olmaz.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Olmaz değil mi? Evet. Yani, burada yaşayanların, sizlerin falan yok. Yani, bunu, gerçekten…

Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; Türkiye normalleşemiyor, maalesef normalleşemiyor. Yani, biz hiçbir meseleyi normal koşullar altında konuşma becerisi gösteremiyoruz, normal koşullar altında yapamıyoruz. Bu Meclis çatısı altında da yapmamız gereken, doğru yapmamız gereken bir yasayı da normal koşullar altında yapma becerisi gösteremiyoruz.

Şimdi, 3’üncü yargı paketi denildi, hani gerçekten de ocaktan beri Türkiye’de bir heyecan yarattı “Acaba ne olacak?” falan dendi. Dört ay, beş ay Komisyonda kaldı, tartışıldı. Ne oldu? Tam Meclis kapanacak, işte sabaha yakın saatlerde bunları görüşüyoruz.

Ya, üç gün daha çalışsak Sayın Bakan, dört gün daha çalışsak, normal koşullarda çalışsak ne olacak, dünyanın sonu mu olacak? Ne olacak, yani gerçekten ne olacak? Yani normal koşullar altında çalışsak ne olacak, bu görüntüleri yaratmasak.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Hanımefendiden korkuyorlar, bir Hanımefendi Başkandan.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Türkiye’de normalleşmeyi neden bu Meclis çatısı altında sağlayamıyoruz?

Şimdi, biz geçenlerde bir süreç başlattık, gerçekten bu tabloyu görünce -bu tabloyu görünce Sayın Bakan- umudum azaldı. Üç tane muhalefet partisi var burada, biz mutabakat arıyoruz ve Meclis odaklı süreçlerin başlatılmasını istiyoruz, açık ve net. Açık söyledik, siz doğru yaptığınız için biz size gelmedik, doğru yaptığınız için. On yılda Türkiye'nin en temel meselesini içinden çıkılmaz hâle getirdiğiniz için sizin yanınıza geldik, dedik ki: “Bu işi yapamadınız, çözemediniz, Meclisi bir çözüm meclisi hâline getiremediniz. Gelin Mecliste bir araya gelelim, Türkiye'nin en temel meselelerini burada konuşalım.” Bunun için geldik sizlere, görüşlerimizi söyledik ve “Meclis odaklı dört siyasi partiden oluşan bir süreç başlatalım.” dedik. Tamam, geldik. Siz de “Tamam” dediniz falan ama iki siyasi parti daha var. Şimdi, üç siyasi partinin en azından çeşitli yönleriyle veya getiriliş biçimiyle “Bu geri çekilsin.” dediği bir yasa var, “Geri çekilsin.” diyor üç tane siyasi parti. Ya, buna bari itibar edin yani bir süreci buradan başlatalım. Niye bu küçük jestleri yapmaktan kaçınıyorsunuz? Ne var yani sabaha ne var, yarına ne var, üç gün sonrasına ne var? Kaçan ne yani kaçan ne? Bu jestlerden kaçınıyorsunuz, büyük mutabakatlar bekliyorsunuz. Yanlış yapıyorsunuz arkadaşlar, yanlış yapmaya da devam ediyorsunuz. On yılda Türkiye'nin en temel meselelerini yanlış noktaya getirdiniz, Türkiye’yi kutuplaştırdınız, Türkiye’yi ayrıştırdınız, bu mesele konusunda da gecenin bu saatinde yanlış yapıyorsunuz.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Sabah oldu, sabah.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Sabahın bu saatinde yanlış yapıyorsunuz, gerçekten yanlış yapıyorsunuz. Yani özel yetkili mahkemeler bahsi bu vesileyle, bu şekilde bizim önümüze gelmemeliydi. Yani okuduğunu anlayan insanlarız, biliyoruz ve yaşadık, hepinizden çok daha yaşadık. Diyarbakır’daki bütün mahkemelerde bulundum, hangi mahkemelerin hangi zihniyetle hareket ettiğini biliyorum. Şimdi, başka bir anlaşmayla bu yasayı bizim karşımıza getiriyorsunuz, bu saatte getiriyorsunuz. Bir kısmınızın içi de razı değil, onu da biliyoruz. Ee, ne peki bu? Yani Türkiye’yi nereye götürmeye çalışıyorsunuz?

Biz Türkiye’yi bütünleştirmeye, toplumu bütünleştirmeye çalışıyoruz, “İnsanlarımız ölmesin.” diyoruz, “Ölmesin.” diyoruz, en azından bu noktadan sonra diyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – En azından bu noktadan sonra diyoruz. Ama ne bu hâl? Bu Türkiye'nin tablosu mu gerçekten?

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Yani gerçekten bu tablo Türkiye açısından üzüntü verici bir tablodur. Özel yetkili mahkemeleri başka bir adla getiriyorsunuz, kurumsallaştırıyorsunuz, yaygınlaştırıyorsunuz.

Bunda gülünecek bir şey yok, bunda gülünecek bir şey yok.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sen kendi söylediklerine bak.

BAŞKAN – Sayın Tanrıkulu, teşekkür ediyorum.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Bunda gülünecek bir şey yok, hiçbir biçimde yok. Ağlanacak hâline gülüyorsun.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Benimle ilgilenme sen, mikrofonla ilgilen.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen Adil Kurt, Hakkâri Milletvekili.

ADİL KURT (Hakkâri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlar, günaydın demek istiyorum, artık sabah oldu ezan okundu, hayırlısıyla yeni bir güne başladık, ama bu başladığımız gün, maalesef tarihin acı hatıralarını da bizlere anımsatan bir gün, umarım böyle bir günü biz bir daha yaşamayız, bu karanlık hatıraları da hafızalarımızdan silme olanağı buluruz.

Şimdi, iki gündür tartıştığımız bu paket, işin açıkçası Türkiye'de bir dönüşüme vesile olabilirdi, yani gerçekten içi doldurularak, Türkiye'nin ihtiyaçlarına cevaz veren, karşılık veren bir paket hazırlanmış olsaydı, biz, bugün, evet, kırk sekiz saat çalıştık, yorulduk ama iyi bir şey yaptık diyebilirdik; ama bu iki günlük çalışmanın sonunda, ne iktidar partisi milletvekillerinin tamamı ne de muhalefet partisi milletvekillerinin tamamı, maalesef içleri rahat değildir, iyi bir iş çıkmadı buradan.

Şimdi, bu özel yargılamalar konusuna hep değinildi, ben sizlere günün bu saatinde bir veri açıklamak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz dönem içerisinde İçişleri Bakanlığı, Türkiye'de 980 civarında belediyeye soruşturma izni vermiş. Bu 980 civarında belediyenin, yani soruşturma izni verilen belediyenin 406 tanesi iktidar partisi belediyesi. Bizim gruba ait, bizim partiye ait belediyelerin yani 98 belediyenin tamamına soruşturma izni verilmiş. Geriye kalan soruşturma izni verilen belediyelerin bir kısmı CHP, bir kısmı MHP, bir kısmı da bağımsız belediyeler.

Bizim ile sizin aranızdaki farkı izah etmek için çarpıcı bir veridir: Bizim belediyelerimizin tamamına özel yetkili mahkemelerin açtıkları davaların tamamı siyasidir. Bütün belediye başkanlarımız, belediye meclis üyelerimiz, il genel meclisi üyelerimizin tamamı cezaevinde ve siyasi nedenlerle cezaevlerindeler. Sizin belediyelere neden soruşturma açılmış, biliyor musunuz? Yolsuzluk, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma, vesair sebeplerden dolayı soruşturma izni verilmiş ve soruşturma geçirmişler. Aramızdaki fark bu. Bizler kendi yağımızda kavruluruz, imkânlarımız doğrultusunda hizmet üretmeye çalışırız. Çok şükür ki, hiçbirimizin alnında yolsuzluk, ihaleye fesat karıştırmak, fakir fukaranın ekmeğini çalmak gibi bir leke durmuyor. Öyle zannediyorum ki, bu, bizim farkımızı iyi bir şekilde izah ediyor.

Buradaki bu paketin üzerinde, bu paket değerlendirmelerinde de  öyle zannediyorum, günün birinde Meclis arşivleri incelendiğinde, bizlerin ifade ettiği ve sizlerin durduğu nokta bu kadar bariz bir şekilde birbirinden ayırt edilecektir, bir tarafta beyaz görecekler, bir tarafta kara görecekler.

Umut ediyorum, bu başlayan yeni gün Türkiye açısından aydınlık bir geleceğe vesile olsun.

Hepinizi günün bu saatinde yeniden selamlıyorum, günaydın diyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Madde üzerinde İç Tüzük’ün 72’nci maddesine göre verilmiş bir önerge vardır; önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İçtüzüğünün 72. maddesi uyarınca, görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 4. bölümü üzerindeki görüşmelerin devam ettirilmesini arz ve talep ederiz.

                Ali Rıza Öztürk                                    Levent Gök                                     İlhan Cihaner

                      Mersin                                              Ankara                                              Denizli

                   Ali Sarıbaş                                Malik Ecder Özdemir                               Gürkut Acar

                    Gaziantep                                            Sivas                                               Antalya

         Gerekçe:

Yargı uygulamalarında, ceza muhakemesi kanunda, tutuklama ve diğer koruma önlemleri yönünden yaşanan sorunlar, ülkemizin gündemini sürekli meşgul etmektedir. Özel Yetkili Mahkemelere ilişkin tartışmalar, yoğun bir şekilde sürmektedir. AİHM'nin çok sayıdaki kararı, Türkiye'de tutukluluk kurumunun iyi çalışmadığını, insanların haksız yere özgürlüklerinden yoksun bırakıldıklarına vurgu yapmaktadır. Türkiye'de Tutukluluk, ceza muhakemesinin amacına ulaşmasını sağlamak için başvurulan geçici bir önlem olmaktan çıkarılmış, peşin bir cezalandırma halini almış ve fiili mahkûmiyete dönüşmüştür. AİHM'si, Türkiye'de yargılama sisteminden ve yasadan kaynaklanan "yaygın ve sistematik" bir sorun olduğunu ve bu sorunun, mahkemelerin tutuklama ya da tutukluluğun devamına karar verirken "..suçun niteliği, kanıtların durumu, dosyanın içeriği.. " şeklinde soyut, klişe bir gerekçe kullanmalarından; tutukluluğun hukuka uygunluğunu incelerken çekişmeli bir duruşma yapmamalarından kaynaklandığını belirterek Türk Hükümeti'nden bu durumun düzeltilmesi için gerekli önlemleri almasını istemektedir. Ancak hükümet bu sorunu çözmemiş, sadece çözermiş gibi gözükmeye devam etmektedir.

Tutuklamaya, ancak yasada aranan tüm koşullar gerçekleştiği ve başka önlemlerle tutuklamadan beklenen sonuca ulaşılması mümkün olmadığı hallerde başvurulabilinir. Oysa Ülkemiz uygulamasında tutukluluk; geçici bir önlem olmaktan çıkmış, fiili mahkûmiyete dönüşmüştür. Tutuklama, amacı dışında ve kötüye kullanılan bir kurum haline gelmiştir.

Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100. maddesinin 3. fıkrasında yer alan; katalog suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde tutuklama nedeni var sayılabilir düzenlemesi, adeta otomatik bir tutuklama hükmü gibi anlaşılmaya ve uygulanmaya başlanılmıştır. Herhangi bir suç, fıkradaki katalog suçlar arasında kalmasa bile, ikiden fazla kişinin mevcudiyeti örgüt olarak nitelenerek durum fıkraya sokulmakta ve tutuklamaya gidilmektedir Ülkemizdeki uygulama, yasal düzenlemelerin aksine, -olağan dışı hukuk rejimlerinde dahi çiğnenemez olan- "suçsuzluk karinesi"ni ortadan kaldırmaktadır. Bu konuda, bizde tutuklama süresi, İHAS uygulaması ışığında çok uzun kabul edilmektedir. Türkiye'de yargı mekanizması, adaleti gerçekleştirmeye elverişli bir işleyişe sahip değildir. Ülkemizde adaletin tecellisi, hem nicelik, hem nitelik yönünden sorunludur. Bu güne kadar açıklanan yargı paketleri, yargısal karar sürecinin hızlandırılması için somut ve ciddi adımlar getirmemiştir. Hiçbir sorun çözülmemiştir.

Ülkemiz uygulamasında karşılaşılan tutuklama nedenleri ve uzun tutukluluk süreleri, keyfi tutuklama ve özel yetkili mahkemelerle ilgili sorunların çözüleceğine yönelik beklenti yaratılmış, ancak öncekilerde olduğu gibi bu paket ile de sorun çözülmemiştir. Sorunun çözümüne yönelik CHP milletvekillerinin CMK'da değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi,  bu tasarısı ile birleştirildiği hâlde görüşmelerde dikkate bile alınmamıştır.

Ceza Muhakemesi Kanununun 100. maddesinin 3. fıkrasında yer alan; katalog suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı hâlinde tutuklama nedeni var sayılabilir düzenlemesi, âdeta otomatik bir tutuklama hükmü gibi anlaşılmaya ve uygulanmaya başlanılmıştır. Herhangi bir suç, fıkradaki katalog suçlar arasında kalmasa bile, ikiden fazla kişinin mevcudiyeti örgüt olarak nitelenerek durum fıkraya sokulmakta ve tutuklamaya gidilmektedir Ülkemizdeki uygulama, yasal düzenlemelerin aksine, -olağan dışı hukuk rejimlerinde dahi çiğnenemez olan- "suçsuzluk karinesi"ni ortadan kaldırmaktadır. Bu konuda, bizde tutuklama süresi, İHAS uygulaması ışığında çok uzun kabul edilmektedir. Türkiye'de yargı mekanizması, adaleti gerçekleştirmeye elverişli bir işleyişe sahip değildir, ülkemizde adaletin tecellisi, hem nicelik, hem nitelik yönünden sorunludur. Bu güne kadar açıklanan yargı paketleri, yargısal karar sürecinin hızlandırılması için somut ve ciddi adımlar getirmemiştir. Hiçbir sorun çözülmemiştir, bekletilmektedir.

Bu gerekçelerle, Tasarının 4. bölümü üzerindeki görüşmelere devam edilmesi büyük önem taşımaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum:

 

lll.- Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Tarhan, Sayın Aslanoğlu, Sayın Tezcan, Sayın Serindağ, Sayın Dibek, Sayın Yılmaz, Sayın Aldan, Sayın Tanal, Sayın Köktürk, Sayın Kesimoğlu, Sayın Çam, Sayın Öner Sayın Köprülü, Sayın Güven, Sayın Demirçalı, Sayın Öztürk, Sayın Oran, Sayın Tamaylıgil, Sayın Acar, Sayın Moroğlu ve Sayın Kuşoğlu.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Bölüm üzerinde on beş dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.

Şimdi isimlerini okuyacağım sayın milletvekilleri yeniden sisteme girerlerse söz vereceğim.

Sayın Tanal, Sayın Akçay, Sayın Özel, Sayın Türkoğlu, Sayın Yılmaz, Sayın Kuşoğlu, Sayın Halaçoğlu ve Sayın Vural.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Havutça da vardı efendim. Sayın Havutça da vardı, o silinmiş.

BAŞKAN – Sayın Tanal, buyurun.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Başkan.

Uzun tutukluluk aynı zamanda bir ihsası rey sayılır mı?

Soru 2) Türkiye dışında, dünyada cezaevinde bir yargılama yapılan başka bir yer var mı?

Soru 3) Türkiye dışında, bir avukatın bir duruşmaya katılması için önce cezaevine girmesi gereken bir başka yer var mı?

Soru 4) Türkiye’de tutuklama bakımından büyük sorun var, bu sistematik ve yaygın bir sorun. Şimdiye kadar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kaç tane Türkiye aleyhine dava sonuçlandı?

Soru 5) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde bekleyen kaç tane başvuru var?

Soru 6) Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde görülen bu sistematik ve yaygın problem nereden kaynaklanıyor?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Türkoğlu…

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27’nci maddesini değiştirerek, sadece Anayasa Mahkemesinde dava açılmış olma sebebiyle yürütmenin durdurulması kararı verilemeyeceği şeklinde düzenleme yapıldı. Bu düzenleme Anayasa’nın 152’nci maddesine aykırı değil midir?

Diğer taraftan, biliyorsunuz ki “Başbakanın özel temsilcisi” sıfatıyla Oslo’da PKK’yla yapılan müzakereler çerçevesinde MİT görevlileri hakkında soruşturma istendi. Meclis yirmi dört saatte bir düzenleme yaptı ve Kadına Şiddet Yasası’nı on dört günde onaylayan Çankaya’daki görevli bu yasayı dört buçuk saatte onayladı. Yasa çıktı ancak savcı MİT Müsteşarıyla alakalı olarak soruşturma izni istemişti. Bu izin talebine Başbakan cevap verdi mi, cevap olumlu mudur; verilmişse ne zaman verilmiştir, verilmemişse olumsuz mudur; olumsuz cevap vermişse savcı kamu adına itirazda bulunmuş mudur, itiraz etmemiş ise sebebi nedir, Genel Kurula açıklar mısınız? Sonuç olarak, savcının önündeki mevcut soruşturma dosyasının akıbeti ne olmuştur?

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Akçay…

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bundan evvel Sayın Bakana yönelttiğimiz sorulara genellikle cevap vermemeyi ve polemik yapmayı tercih etti. Ben ısrarla sorumun bir kısmını yineleyerek ve cevabını da isteyerek soruyorum:

Hukuk Muhakemeleri Kanuna göre, her türlü tebligat, bilirkişi, tanık ücretleri ile keşif giderlerini karşılayacak tutarda avans olarak davacı tarafından dava açılırken peşinen yatırılmak zorundadır. Mahkeme giderlerinin avans şeklinde peşin alınmasıyla dar gelirlilerin dava açma hakkı, yargı yoluyla arama hakkı engellenmektedir. Bununla dava açmanın maliyeti eskisine göre katbekat artmıştır. Bu durumu düzeltmeyi düşünüyor musunuz?

İkinci olarak, adliye yazı işleri müdürlerinin ek göstergesi 2.200’dür. Oysa emsal müdürlerin ek gösteresi 3.000 veya 3.600’dür. Bu ek göstergeleri yükseltmeyi düşünüyor musunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Özel…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, 12 Haziran tarihinde Aliağa Şakran Cezaevinde yapmış olduğumuz, partimiz adına, incelemeler sırasında kadın hükümlüler, nakillerinde, hapishaneye kabullerinde zorla kendilerine çıplak arama yaptırıldığını, buna itiraz ettiklerinde bir A takımı, özel tim gibi iri yarı hazırlanmış özel bir grubun, üzerlerine çullanarak bunu zorla yaptığını ve kendilerini civardaki askerlere de teşhir ettiğini söylemişti. Bu konuda bir basın açıklaması yaparak hiçbir cezaevinde “A takımı, Robocop.” diye bir uygulama olmadığını ifade ettiniz. Osmaniye Cezaevinin Müdürü bu takıma kendisi “Robocop” diyor, bu çocuklar da kendilerine “A takımı” diyorlar. Siz bu basın açıklamanızın arkasında mısınız? Siz bu arkadaşlara ne diyorsunuz? Osmaniye Cezaevinin “Eğitimleriyle bizzat ilgileniyorum.” dediği bu resmi daha önce kürsüden gösterdim ama bana hiçbir cevap ulaştırmadınız. Bu cevabı bugün buradan vermeyi düşünüyor musunuz?

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Sayın Yılmaz…

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, Adalet Komisyonunda sizinle çalıştık, Sayın Başkanımızla orada hep beraber çalıştık ve bu süreç içerisinde özel yetkili mahkemelerle ilgili herhangi bir düzenleme getirmediniz. Yani bir yerlerden sesi duyuluyordu ama herhangi bir düzenleme Adalet Komisyonuna getirilmedi, herhangi bir şekilde tartışılmadı, şimdi hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde defalarca bizim tazminata mahkûm edildiğimiz hem de Türkiye kamuoyunda bu kadar tepki çeken bir konuda böylesi bir düzenlemede, önemli bir düzenlemede bir günde beşer dakika konuşmayla ne kadar bu konuşulabilir? Bunu çok uygun görüyor musunuz?

Ayrıca 250’nci maddeye göre kurulmuş olan mahkemelerin görevlerinin devam edeceği gibi bir uygulamayı bir hukukçu olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu hukukun evrensel ilkelerine uygun mudur? Bunun yanında yargıçların ekonomik konuda çok ciddi problemleri var, biliyorsunuz Anayasa Mahkemesi raportörleri bile Yargıtaydaki, Yüksek Mahkemedeki yargıçlardan daha yüksek bir para alıyorlar…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Kuşoğlu…

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, dün İmralı’yla ilgili sorulara önce “İsteyen gitsin baksın.” daha sonra ise “Benim Bakanlığımın bilgisi yok.” diye cevap vermiştiniz. Sizin ve Bakanlığınızın resmî bilgisi olmadan, resmen bilgisi olmadan Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan başka bir tarafa gitmesi mümkün müdür? Bir başka kurum tarafından, kuruluş tarafından çıkarılması mümkün müdür?

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Halaçoğlu…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, mahkemelerde verilen hemen her karar Yargıtaya temyize gönderilmektedir. Bu da halkın, aslında mahkemelere güven duymadıklarının en önemli göstergelerinden bir tanesidir. Mahkemelerde bununla ilgili bir güven sağlayacak önlem düşünüyor musunuz? Bununla ilgili bugüne kadar herhangi bir çalışma yaptınız mı?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Vural…

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Daha önceki Habur’la ilgili sorularımıza, Sayın Bakanım, bunun normal bir düzenleme olduğunu ifade etmiştiniz. Şu…

(Hatip, tablet bilgisayardan bir ses kaydı dinletti)

Burada, Oslo’da Başbakanın özel temsilcisiyle yapılan müzakerede “Habur’da hukuk ihlal edildi, her şey yok edildi.” diyor Sayın Bakan. Ve PKK’yla yapılan görüşmelerde, mahkemelerin onların isteği üzerine hukukun ihlal edilmesi karşısında hukukun üstünlüğünü nasıl koruyacağız?

İkinci sualim de, yine Sayın Başbakanın konuşması var…

(Hatip, tablet bilgisayardan bir ses kaydı dinletti)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, “Dokunulmazlıkların hepsi kalksın, bürokratik dokunulmazlıkların hepsi kalksın.” derken, şimdi, bürokrasiye, bürokratik oligarşiye dokunulmazlık getirmenizi nasıl karşılıyorsunuz?

BAŞKAN – Sayın Vural, lütfen.

Sayın Sakık…

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Dün gece Ankara’da bir mekânda Sayın Öcalan’ın da bulunduğuna dair biz de haberler aldık, acaba doğru mudur? Bizi de aydınlatırsanız çok seviniriz.

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Tanal’ın soruları çok sayıda peş peşe geldi, not alabildiklerimi yanıtlamaya çalışacağım ama kaçırdıklarımı da yazılı olarak, Sayın Tanal, cevaplamaya çalışacağım.

“Uzun tutukluluk bir ihsası rey sayılır mı?” Tabii, buna ilişkin tartışmalar yapılıyor. Soruşturma aşamasında tedbir kararlarını alan hâkim, daha sonra iddianamenin düştüğü ve davanın açıldığı mahkemenin üyesi ise bu anlamda ihsası rey noktasında birtakım tartışmalar yapılıyor. Şimdi, bu tasarıda öngörmüş olduğumuz tedbir ile de soruşturma aşamasında ihtiyaç duyulan hâkim kararlarının mahkeme üyesi olmayan hâkimler tarafından verilmesini sağlayan ve işi sadece bu olan hâkimlerce bu kararların alınmasını sağlayan bir düzenleme öngörülüyor. Bahsettiğiniz sorun ve endişe, tereddüt bu uygulamayla giderilir diye düşünüyorum.

Türkiye dışında, cezaevinde yargılama yapan ülke var mı? Bilmiyorum. Bununla ilgili araştıralım, varsa size bilgi verelim.

Uzun tutuklamayla ilgili ihlal kararlarının sayısı… Evet, bu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Türkiye’den yapılmış başvurular açısından uzun tutukluluktan ziyade uzun yargılamalardan yapılmış 2.500’ün üzerinde başvuru var. Bu uzun yargılamaların bir kısmı içerisinde tutukluluk itirazları, şikâyetleri de var. Tam sayısını yazılı olarak verelim ama iç hukuk yolu oluşturma noktasındaki girişimimiz ve tasarımız Parlamentoya gelmiştir. İnşallah, ekim ayının ilk günlerinde bu tasarı yasalaşmakla beraber iç hukuk yolu oluşturulmak suretiyle AİHM’de bekleyen ve o tarihe kadar 3 bin civarına ulaşmasını öngördüğümüz uzun tutukluluk şikâyetlerinin Türkiye’de çözülmesi için adım atılmış olacaktır.

“AİHM’de bekleyen kaç dava var?” dediniz. 15 bin civarında Türkiye’den gidip görüşülmeyi bekleyen dosya var ama bu sayı değişken, sürekli Türkiye’den giden dosyalarla değişebiliyor.

Sayın Türkoğlu’nun sorusuna geliyorum. Anayasa’nın 152’nci maddesine dayalı olarak bir soru sordu, buranın ihlal edilip edilmediğini… Bu tasarı içerisinde Danıştayın ya da idare mahkemelerinin Anayasa’ya aykırılık iddiasıyla bir yasa metnini Anayasa Mahkemesine götürmesi hâlinde sadece buna dayalı olarak yürütmeyi durdurma kararı veremeyeceğine dair bir düzenleme var bu tasarıda. "Bu, Anayasa’nın 152’nci maddesini ihlal etmez mi?” diye sordunuz. Sayın Türkoğlu, uygulamada Danıştayın ve idare mahkemelerinin sadece idari işlemin dayanağı olan kanun hükmünün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurması sebebiyle Anayasa Mahkemesinin kararını beklemeksizin idari işlem hakkında yürütmeyi durdurma kararı verdiklerine tanık olmaktayız. Burada bizim bu tasarıda engellemeye çalıştığımız şey, yürütmeyi durdurma kararı verilmesi değil, Anayasa’nın 125’inci maddesinde yer alan hukuka açıkça aykırı olan ve telafisi imkânsız zararlar doğurması ihtimali bulunan işlemlerde elbette ki idare mahkemesi ya da Danıştay yürütmeyi durdurma kararı verebilecektir, bunda herhangi bir engel yoktur. Ancak 125’inci maddedeki şartları tartışmadan ve bu gerekçelere dayanmaksızın sadece Anayasa Mahkemesine iptal için gittiğinden bahisle yürütmeyi durdurma kararı verilmesi tarafları mağdur edebilmektedir. Çünkü bu şekilde yürütmeyi durdurma verdikten sonra iki yıl ya da üç yıl sürebilmektedir davalar ve sonucunda başvuru reddedilirse davanın tarafları mağdur olabilmektedir. Tasarıyla getirilen düzenleme sadece budur.

Bahsettiğiniz Anayasa Mahkemesi kararı 6’ya 5 verilmiş bir karardır ve 5 üye de bunun doğru olmadığını savunmuşlardır. Dolayısıyla biz bu düzenlemeyi yapıyoruz. Anayasa Mahkemesi yeniden aykırı görür ise elbette ki hepimizi bağlayıcı bir karar oluşacaktır.

Sayın Türkoğlu’nun bir diğer sorusu: “MİT soruşturmasına bağlı olarak Başbakandan istenen soruşturma izninin akıbeti nedir?” Şu ana kadar buna ilişkin bir karar verilmediği yönünde bende bilgi var. Bu inceleme, dosya kapsamlı bir dosya. İncelemeler devam ediyor diye biliyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Süresi yok mu onun Sayın Bakan?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – 4483’ten ayrı nevi şahsına münhasır bir düzenleme olduğu için olmadığı düşüncesindeyiz.

Sayın Akçay’ın sorusu… “Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası’nda yapılan değişiklik ile yargılama harçlarının avanslarının peşin alınmasına dair uygulamadan dar gelirli vatandaşlarımız mağdur olabilmektedir. Bu konuda bir yeni düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?” mealinde bir soru sordunuz.

Değerli arkadaşlar, bu düzenleme yakın tarihte yapıldı. Yaklaşık bir yıl kadar oluyor. Düzenlemenin amacı da yargılamada avans masraf ödemelerinden kaynaklanan gecikmeleri önleyebilmek için getirilmiş bir tedbirdir bu madde. Ve burada kesinlikle tarafların dosyada ödeyecekleri masrafa herhangi ilave bir yük gelmemektedir. Süreç içerisinde belli aralıklarla ödemeleri gereken masraflar peşin alınmaktadır ve bu şekilde tarafları masraf ödemeye davet eden zaman kayıplarını önlemek amaçlanmıştır.

Türkiye’de yargıdan yapılan en büyük şikâyetlerin başında uzun süren yargılamalar, makul sürede dosyaların sonuçlandırılamaması şikâyeti vardır. Bu, şikâyetin sona erdirilebilmesi için alınan tedbirlerden bir tanesidir. Davaları makul sürede sonuçlandırabilmek için bu tür tedbirleri almamız zarureti vardır Sayın Akçay.

“Adliye yazı işleri müdürlerinin ek göstergesinin düzeltilmesine ilişkin bir çalışmanız var mı?” diye sordunuz. Bu konuda, Başbakanlıkta, kamu personeli arasında eşitsizlikler, dengesizliklere dönük genel bir çalışma var. Gene Başbakanlığın almış olduğu bir prensip kararıyla, kurumlar, artık her biri ayrı ayrı kendi personelinin bu tür özlük düzenlemelerini yapmasınlar. Tüm kamu personelinin çalışma şartlarını ve ücret politikalarını adil bir şekilde belirlemeye dönük çalışmaya bağlı olarak biz de sonuç bekliyoruz.

SIRRI SAKIK (Muş) – Bizim sorumuza da cevap verin.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) - Sayın Özel, kadın cezaevindeki uygulamalara ilişkin bir soru sordular.

Sayın Özel, buna ilişkin ayrıca özel tim, A takımı ya da Robocop diye adlandırılan bir birim bizde bulunmamaktadır ancak kurumların iç yönetmeliğiyle oluşturulan, kurum içinde meydana gelen olaylara acil müdahale etmek üzere hazırlanmış infaz koruma memurlarının kendi içerisinden silahsız ani müdahale grupları söz konusudur. Bunlar diğer personele göre daha atletik, daha bu konularda başarılı elemanlardan seçilen infaz koruma memurlarımızdır. Özel bir misyonu, özel bir mevzuatı söz konusu değildir.

Kadınlara dönük kötü muameleye ilişkin iddialara dönük olarak da daha önce de bu iddialar gündeme getirildi. Buna ilişkin incelemeler yapıldı. Bu tür iddiaların tamamı tarafımızdan ciddiyetle incelenmektedir ve bu konuda gerçekten kötü muamele yapan personel varsa bunlarla ilgili de işlemler kesinlikle tavizsiz şekilde yapılmaktadır ancak bu tür iddiaların çok az bir kısmı doğru çıkmakla beraber önemli bir kısmı da kamuoyu oluşturma ya da sesini duyurma maksatlı yapılmış birtakım değerlendirmeler olarak sonuçlanıyor.

Şakran Cezaevi’yle ilgili olarak şu ana kadar yaptığımız incelemelerde bahsettiğiniz manada bir uygulamaya rastlanmamıştır.

Sayın Kuşoğlu, İmralı’yla ilgili…

BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen toparlayınız.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Son olarak bunu söyleyeyim Sayın Başkanım.

İmralı’yla ilgili, isteyen gitsin baksın, bizde bilgi yok dediniz. Aslında benim ilk cevabım Sayın Vural’ın sorusu üzerine kürsüden yapılmıştır ve bu iddialar temelsizdir, külliyen yanlıştır diye reddettiğimiz bir iddiadır bu. Şu an da aynı şeyleri söylüyoruz. Bizim bilgimiz olmaksızın, Adalet Bakanlığının bilgisi olmaksızın o kampüsten dışarıya çıkartılması imkân dâhilinde değildir, bunu da ifade edeyim.

Diğer sorulara da yazılı olarak cevap vereyim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Dördüncü bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Şimdi dördüncü bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

Buyurun Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, yaklaşık on beş buçuk saati aşkın bir süredir çalışıyoruz tabiatıyla. Tabii, yasama kalitesi açısından bu çalışmaların ne fayda getirdiği ya da getirmediği hususu elbette tartışılabilir bir konu.

Ben burada grup başkan vekillerine huzurlarınızda bir öneride bulunmak istiyorum. Bir fayda çıkartalım bundan. Siz de Meclisi yöneten bir Meclis Başkan Vekili olarak… Bütün gündemdeki kanunları non-stop olarak bitirerek hiç olmazsa Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeyle ilgili bu çalışmalarınız kayda girer. Dolayısıyla hiç olmazsa buradan bir fayda çıkar. Böylelikle “Sonuna kadar non-stop gidelim.” diyorum.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Gidelim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Buyurun, hodri meydan. Dolayısıyla, böylelikle şerefle Türkiye Büyük Millet Meclisini bu kadar uzun süre çalıştırmayla ilgili grup başkan vekilleri olarak da bizler tarihe geçeriz sayenizde.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Tarihe geçeriz tamam.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hiç olmazsa böyle bir fayda olsun; hukuk için bir şey olmuyor da hiç olmazsa rekor için yapmış olursunuz vallahi. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Uygundur efendim.

BAŞKAN – Sayın Vural, iktidar partisine bu yardımlarınızdan dolayı teşekkür ediyorum.

82’nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 82. maddesindeki “bir yıldan üç yıla kadar” ibaresinin “6 aydan 2 yıla kadar” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Bülent Tezcan                                Ali İhsan Köktürk                                 Turgut Dibek

                       Aydın                                            Zonguldak                                         Kırklareli

                   Özgür Özel                                      Celal Dinçer                                   Ali Rıza Öztürk

                      Manisa                                             İstanbul                                             Mersin

                                                                         Aykut Erdoğdu

                                                                              İstanbul                                                  

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278 sıra sayılı Kanun Tasarısının 82. Maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.

                  Oktay Öztürk                                     Oktay Vural                                   Nevzat Korkmaz

                     Erzurum                                              İzmir                                                Isparta

              Mehmet Erdoğan                              Yusuf Halaçoğlu                                Özcan Yeniçeri

                       Muğla                                              Kayseri                                              Ankara

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Özcan Yeniçeri, Ankara Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yani Türkiye’de bu hükûmetler devlet gibi kuruluyor. Türkiye’de her iktidar, maalesef, kendi kimlik algısını, millet algısını, eğitim anlayışını, din telakkisini ve tarihe bakışını halka doğrudan doğruya dayatıyor. AKP İktidarının bunlara bir de yargı dayatması, kendi hukukunu üreten, inşa eden bir dayatma içerisine girdiğini görüyoruz. Özel yetkili, genel yetkili çok da fark etmiyor aslında; sorun kökten yargıçlar temelinde çözülmek isteniyor ve yoğunlaşma da bu noktada söz konusu oluyor. Türkiye’de her hükûmet, bu nedenle, kendisinden öncekini âdeta yok sayan, tasfiye eden bir anlayışın ürünü olarak ortaya çıkıyor. İktidara geldiği tarihi milat sayan, her defasında, sözüm ona, her konuyla ilgili beyaz sayfa açanlar, aslında, bu zihniyetin dışa yansımaları olarak görülebilir. Hükûmetler kendilerini büyük bir tarihî sürecin halkasından ibaret ve onun devamı gibi görecek yerde tarihî zincirin hikmeti hükûmeti, ontolojik bir  sonucu, bir varlık nedeni olarak görmektedirler. Bu geçmişte de böyleydi, bugün de böyle. Bu bakış açısı yanlış.

Değerli milletvekilleri, sürekli devrim gibi, sürekli mahkeme kurmak, mahkeme kaldırmak, aslında temel itibarıyla, bir yönü itibarıyla da kurumsallaşmayı önemli ölçüde engellemektedir. İnsanlar, nereye, ne biçimde hangi geleneklerle yaklaşacaklarını, maalesef, bu sayede bilemiyorlar, anlayamıyorlar. Toplumların olduğu kadar kurumların da bir tarihleri vardır. Sonuç itibarıyla, her kurum, geleneği, göreneği, kuralı ve kaidesiyle var olur. Her yapı özünde tarihsel bir muhassaladır. Hepimizin de öyle birer muhassala olduğumuzu söyleyebiliriz. Köklü milletlerin köklü hukukları, töreleri, gelenekleri ve yasaları vardır. Bu nedenle de köklü gelenekleri, yapıları ve kurumları olan milletler sık sık yasalarını, kurallarını, kaidelerini değiştirmezler. Tabii, gecekondu yasası, korsan önerge söz konusu olduğunda bunları bir süre sonra değiştirmek de mukadder oluyor. Milletler için değişerek devam eden, devam ederek de değişen bir tanım veya bir sosyolojik vaka olarak ifade edilir. Devam ve değişme aslında birbirine bağlıdır ama milleti millet yapan, değişen tarafı değil devam eden yanıdır. Her gelişme ve değişme, daha ileri seviyede bilinç ve aidiyet üreterek toplumları birbirine bağlar.

Unutmamak gerekir ki bugünün sorunlarına ancak bugünün cevapları verilebilir, dünkü cevaplar verilemez. Milletlerin gelecekleri planlanabilir ama geçmişleri planlanamaz ve yönetilemez. Bu nedenle, milletlerin geçmişlerinin yargılanmaya değil, algılanmaya ihtiyacı vardır. Bir milletin olduğu gibi bir kurumun da geçmişini yok saymak, onu çocuk yerine koymak anlamına gelmektedir. Milletleri çocuk yerine koymakla tarihi çocuk yerine koymak aynı şeydir ve her ikisi de yanlıştır. Yasa çıkarmak, yasa değiştirmek sorun çözmüyor.

Geçmiş -hâl- gelecek arasında bağlantı olmayan uygulamalar başarısızlığa mahkûmdur. Geçmişin yanlış, yanlı ve kötü uygulamalarından ibret alınarak gelecek planlanmalıdır. Geçmişin kötülüklerini ve yanlışlıklarını tekrar etmek toplumu ileriye değil geriye götürür. Bu bakımdan, aşağıdaki uygulamalar acilen terk edilmelidir.

Temel hak ve özgürlükler bağlamında, bireyler bir yana siyasi partiler bile izlenme, dinlenme ve kayıt altına alınma gibi bir muameleye tabi tutulmaktadır, bunlar reddedilmelidir. Görülmekte olan davaların savcılarını, yargıçlarını değiştirmek bir kenara bırakılmalıdır. Hükûmet yargı organlarını siyasallaştırma politikasını süratle terk etmelidir. Diğer yandan, muhalefetteki siyasi parti yöneticilerinin, Genelkurmay başkanlarının ve yargı mensuplarının yasa dışı yollarla tespit edilmiş ses kayıtlarının yayınlanmasına bir son verilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları yasal ya da yasa dışı dinlenme, izlenme ve takibat altına alınma tehdidi algısından kendisini kurtarmalıdır. Türkiye’de yayınlanmamış kitapların suç unsuru olarak nitelendirilmesine bir son verilmelidir. Devleti kostüm, demokrasiyi basit bir çoğunluk sistemi görmek anlayışı yanlıştır, terk edilmelidir.

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 82. maddesindeki “bir yıldan üç yıla kadar” ibaresinin “6 aydan 2 yıla kadar” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Bülent Tezcan (Aydın) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Özgür Özel, Manisa Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yargı hizmetlerinin etkinleştirilmesi amacıyla bazı kanunlarda değişiklik öngören torba kanunun 82’nci maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.

Vicdan ki evrenin en hassas terazisidir, var olduğu yerde hakkaniyet, yok olduğu yerde de zulüm getirir. Bu meseleyi bu temelde ele almak için burada birazcık vicdanlara seslenmek ve birazcık vicdanları sızlatan, bizim duyduğumuzda yüreğimizin sızladığı ve bugün üzerinde tartıştığımız, o kaldırmadığımız özel yetkili mahkemelerin yarattığı tahribatlardan bir küçük manzarayı sayın milletvekillerinin bilgisine sunmak istiyorum.

Manisalı bir astsubay, bir teknik astsubay, ömrü gemilerde geçmiş, adı Bülent Akalın. Balyoz davasındaki tutuklu tek astsubay, kendisi teknisyen. Eşi Figen Hanım’la evleniyorlar. 1994 yılında bir ev sahibi olalım diye kredi çekiyorlar, emlakzede oluyorlar. 1999’da kendisi gemi görevindeyken Gölcük’te lojman yıkılıyor. Bir gün içinde seferden hızla dönüyorlar. Kendi elleriyle o eşini ve toprağın altında kalan çocuğunu çıkaran, çocuğunu kurtaramayan, eşini yaralı çıkaran astsubay işte o astsubay.

Eşi Figen Hanım çok ciddi bir psikolojik rahatsızlığa giriyor ve bu depremzedelikten sonra, bunu atlatması için 2001 yılında yeni bir çocuk dünya getirmeyi öneriyor doktorları ve bunun üzerine tekrar hamile kalıyor. 94’ün emlakzedesi, 99’un depremzedesinin doğan çocuğu maalesef Down sendromlu olarak doğuyor ve çocuğu doğduktan bugüne kadar o çocuğu hayata tutundurmayla ilgili bir mücadeleyi veriyor. Kendisi gemi görevlerinde ama Ankara Gülten Kösemen İlköğretim Okulu, birleştirilmiş eğitim yapan bu okul çocuğa sahip çıkıyor, birinci sınıftan itibaren alıyor o birleştirilmiş okul ve böyle gidiyor ama 2011 yılında Balyoz davasında bu sefer de Balyozzede oluyor Bülent Akalın. Bülent Akalın şununla suçlanıyor: Hani o üç ay, dört aylık bir süre 1.500 tane evde istihbarat yaptığı iddia edilen astsubaylardan bir tanesi. Ama, Bülent Akalın mahkemeye en son şu delili sunuyor: O söylenen tarih aralığında gemisi sadece on gün süreyle seferde değil. On günde 1.500 evde istihbarati çalışma yaptığı iddia ediliyor, hiç böyle bir eğitimi olmayan bir teknik astsubayın. Hâlâ daha tutuklu.

Bu bizim emlakzede, depremzede, Down sendromlu çocuğun babası ve Balyozzede astsubayımızın başına ne geliyor, biliyor musunuz? En sonunda 4+4+4’zede çünkü çocuğunun kabul edildiği okul, tamda o içerideyken, şu anda 4+4’ten dolayı onun çocuğunu gelecek sene kabul edemeyecek. Ve şunu söylüyor Bülent Astsubay: “Benim dışarıya çıkmam mesele değil. Beni burada niye tuttuklarını da bilmiyorum, ne zaman çıkaracaklarını da. Konuyla ilgim yok. Denizde olduğum sürede 1.500 tane evde istihbarat çalışması yaptığım söyleniyor. Şu çocuğumun okul bulamama meselesine bir çare bulun, bir vicdan sahibi dinlesin -hani o var olduğu yerde hakkaniyet, yok olduğu yerde zulüm getiriyor ya bu- bunu burada duyan birileri varsa bu işe bir çözüm bulsunlar. Ben bu ülke için yıllarca gemide, tabut gibi yerlerde yattım kalktım yirmi sene, gerekirse burada da bir on sene daha yatarım.” diyor. Bunu sizin vicdanlarınıza söylüyorum.

İçerilerden buraya seslenmek isteyen bir diğer kişi de Mustafa Balbay. Balbay diyor ki: “Yahu, Deniz Feneri de dava, bizimki de dava. Deniz Fenerinde ‘Üç dört ay uzun tutukluluk süresi.’ dediniz, rahatsız oldunuz, bizim davada ‘Üç dört yıla olağan tutukluluk süresi.’ diyorsunuz. Deniz Fenerinde masumiyet karinesi var, herkes dikkat ediyor, bizimkinde mahkûmiyet karinesi var.”  Balbay diyor ki: “Deniz Fenerinde savcılar yargılanmaya başladı, bizimkinde avukatları yargılıyorsunuz.” Balbay diyor ki: “Deniz Fenerinde olan örgütü yok ettiniz, bizimkinde olmayan bir örgütü var ettiniz.” Balbay’ın bu serzenişini, bu ifadelerini de onun adına buraya taşımış olayım.

Son olarak da Sayın Bakanın ilk kez burada kabul ettiği, defalarca yalanladığı, “Robocop A Takımı” ismini Osmaniye’deki müdürün koyduğu… Bunu ne mevzuata göre yapıyorsun? “Bu ekip firar olursa, sayım vermeyen olursa müdahale edecek.” Çıplak aramada kullandırıyor. “Onları ben bizzat eğitiyorum, onlar benim A Takımım, Robocoplarım.” diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Sayın Bakan, defalarca inkâr etti ama ilk kez “İri yarı çocuklardan seçiyoruz.” dedi ya… Bakın, Sayın Bakanın iri yarı çocukları, silahsız ekip.

Saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

82’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

83’üncü maddede iki adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 83. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“(5) Karşılıksız yararlanma suçunda fail, azmettiren veya yardım edenin pişmanlık göstererek mağdurun, kamunun veya özel hukuk tüzel kişisinin uğradığı zararı tazmin etmesi halinde, soruşturma aşamasında kamu davası açılmaz, kovuşturma aşamasında ceza davası düşer. Hükmün kesinleşmesinden sonra tazmin halinde verilen ceza tüm neticeleri ile birlikte ortadan kalkar.”

              Ali İhsan Köktürk                               Namık Havutça                                    Ali Sarıbaş

                   Zonguldak                                         Balıkesir                                          Çanakkale

                   Özgür Özel                                      Turgut Dibek                                    Bülent Tezcan

                      Manisa                                            Kırklareli                                             Aydın

                           

                  Celal Dinçer                                   Ali Rıza Öztürk

                     İstanbul                                             Mersin

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278 sıra sayılı Kanun Tasarısının 83. Maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.

                  Oktay Vural                                   Nevzat Korkmaz                               Yusuf Halaçoğlu

                        İzmir                                               Isparta                                              Kayseri

              Mehmet Erdoğan                                 Oktay Öztürk

                       Muğla                                             Erzurum

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Anayasal sistemimiz, Kuvvetler Ayrılığı prensibine göre tanzim edilmiş, Devlet organlarına da bu prensip çerçevesinde yetki ve sorumluluklar verilmiştir.

Kuvvetler Ayrılığı prensibini hayata geçiren, onu ayakta tutan da Hukuk Devleti ilkeleridir. Meşruiyet içinde olunması gerekir.

Tam anlamıyla bir Hukuk Devletinden bahsedilmesi için de, bağımsız ve tarafsız bir yargı şarttır. Yargının siyasallaşması gibi iddialar Hukuk Devleti görüntüsünü ortadan kaldırmaktadır.

Bu erozyonun farkında olan, kamuoyu tepkileri ile bu olumsuz atmosferi ortadan kaldırmak için Yargı reformu paketleri bir bir ardınca açılmakta ve böylece kamuoyu oyalanmaktadır.

Toplumda büyük beklentiler yaratan 3. Yargı reformu paketinin de bu beklentileri karşılamaktan uzak olduğu görülmektedir.

Tasarıdan beklenen esas amaç, yargının hızlandırılması ve biriken ağır iş yükünün azaltılmasıdır.

Ancak bu hedefleri gerçekleştirmek üzere elle tutulan gözle görülen hiçbir somut öneri içermediği görülmektedir ve böylece üçüncü yargı reformu paketi ölü doğmuştur. Büyük hayal kırıklıkları yaşatmıştır.

Ne İcra ve İflas Kanununda ne İdare Hukukunda ne Ceza ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda ve ne de diğer kanunlarda yapılan değişiklikler, yargının güvenli, adil ve etkin gerçekleşmesine katkı veren değişiklikler olmayıp, insanlarımızın mahkeme kapılarında yıllarca beklemesinin devamına vesile olacaktır. Verilen yargı kararları ise adalet terazisinde tartıldığında, hep tartışmalı ve kamu vicdanında mahkûm edilen kararlar olacaktır.

10 yılda, tek başına hükümet eden, Adalet ve Kalkınma Partisi ülkedeki kronikleşmiş problemleri çözmek bir yana kendisine millet tarafından verilen gücü hep istismar amacıyla kullanmıştır.

Bugün de meclise getirdiği tasarı ile yıllardır süregelen kronik yargı problemini çözmek bir tarafa, çözermiş, yaparmış gibi davranarak yine kamuoyunu oyalama yolunu seçmiştir.

Öte yandan Anayasanın 10. Maddesindeki eşitlik ilkesi başta olmak üzere hukuk sistemimizde vatandaşların yargı önünde eşit olduğu, yargının, tüm erkleri ve kişileri bağlayıcı olduğu prensiplerine de aykırı bir biçimde bazı kamu görevlilerinin soruşturulması ve yargılanması konusunda ayrıcalıklar ve eşitsizlikler getiren tasarı mecliste temsil olunan siyasal partilerin görüş ve katkılarını da almamış, son dakika önergesi ile yeterince müzakere edilmesine fırsat vermeden yasallaştırılmak istenmiştir.

Tasarı AKP tasarısıdır. Üzerinde mutabakat arayışı, kaygısı taşımamaktadır. Bir dayatmadır. Kanun yapma tekniğine aykırı ifade ve düzenlemeler taşımaktadır.

 BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 83. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“(5) Karşılıksız yararlanma suçunda fail, azmettiren veya yardım edenin pişmanlık göstererek mağdurun, kamunun veya özel hukuk tüzel kişisinin uğradığı zararı tazmin etmesi halinde, soruşturma aşamasında kamu davası açılmaz, kovuşturma aşamasında ceza davası düşer. Hükmün kesinleşmesinden sonra tazmin halinde verilen ceza tüm neticeleri ile birlikte ortadan kalkar.”

                                          Ali İhsan Köktürk (Zonguldak) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

Önerge üzerinde söz isteyen Namık Havutça, Balıkesir Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; herkese günaydın diyorum.

Değerli Başkan, milletvekillerine iyi bir avukat lazım bu Mecliste yani insan haklarının bu kadar çiğnendiği, insan onurunun bu kadar örselendiği bir Meclis acaba Avrupa’da nerede var diye ben merak ediyorum. Gerçekten, burada, bakıldığında şöyle, arkada arkadaşlarımız uyuyor, herkes büyük bir ıstırap içerisinde.

BAŞKAN – Sayın Havutça, uyku saati, uyumakta bir anormallik yok yani.

NAMIK HAVUTÇA (Devamla) – Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi işkenceyi sadece insanlara eziyet olarak görmüyor, aynı zamanda şunları da kötü muamele olarak görüyor.

Sayın Bakan, kapatalım bu Meclisi, AKP’li arkadaşlar alsın kararlarını, gidelim biz de memlekette işimize gücümüze bakalım. Böyle bir Meclis olur mu arkadaşlar ya? Yani, neden bu Meclis sabah sekiz-akşam sekiz çalışmıyor? Böyle bir çalışma düzeni nerede var?

Sayın Hocam, nerede var böyle bir çalışma düzeni? Var mı? Söyleyin biz de bilelim.

 

Şimdi,  Sayın Adalet Bakanımıza ben buradan sormak istiyorum: Siz, bakın, ileri demokrasinizde -Ben örnekler vermek istiyorum size- dünya demokrasi endeksinde 167 ülke arasında 89’uncu sıradayız.

İHSAN ŞENER (Ordu) – Kim yapmış, hangi ülke?

 NAMIK HAVUTÇA (Devamla) - Uluslararası kurumların yaptığı araştırma.

Dünya özgürlük sıralamasında, 194 ülke arasında 112’nci sıradayız. Rejimin rengi, melez ülke; yani yarı özgür ülke.  Basın özgürlüğünde, 196 ülke arasında 138’inci sıradayız. Küresel barışta, 140 ülke arasında 127’nci sıradayız. Eğitimde eşitsizlikte, 169 ülke arasında 102’nci sıradayız.

Melez ülkenin de özelliklerini söylüyorum, bizim ülkemizin tanımını: Kuralların sık sık seçimlerin özgür ve adil yapılmasına engel olduğu, iktidarın muhalefet üzerinde baskısının belirgin olduğu, politik kültür ve Hükûmet icraatlarının siyasal katılımının daha vahim ve kalıcı olduğu, yolsuzlukların yaygınlaşma eğilimi, hukuk devleti kavramının kâğıt üzerinde kaldığı, gazeteciler üzerinde baskı ve tacizlerin medyanın bağımsızlığını zedeleyecek ölçüde olduğu ve yargı bağımsızlığının yok olduğu ülkelere “melez ülkeler” deniliyor. Yani Türkiye, böyle bir ülke; tam da bizi tarif ediyor.

Şimdi, gazeteciler üzerinde baskıya gerek yok, zaten milletvekili üzerinde de yeterince baskı oluşturulmuş.

Şimdi Sayın Bakan, adliyeleri kapatıyorsunuz ve kapatırken de Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu şöyle bir kriter getiriyor: Derdest dosya sayısı 1.200’ün altında olan ilçe adliyelerini kapattınız.

Şimdi, buradan sormak gerekiyor; benim Gömeç’teki, Havran’daki yurttaşlarım suç mu işlesinler? Yani derdest dosya sayısını azalttığı için, orada insanlar dürüst olduğu için, icra takibe düşmediği için, cinayet işlemediği için, hırsızlık yapmadığı için Havran’ı cezalandırıyor musunuz? Böyle bir hukuk mantığı, böyle bir yargı mantığı dünyanın neresinde var Sayın Bakan? Yine, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Türkiye, şu anda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde, Rusya’yla birlikte en büyük tazminatı ödeyen ülke. Buna bir çare düşündünüz mü? Yani, siz ne yapıyorsunuz? Adalet Bakanı mısınız, Türkiye’yi dağıtma bakanı mısınız siz? Merak ediyorum, acaba size Avrupa’da sordular mı? Ey Adalet Bakanı, Türkiye'nin Bakanı, dünyanın başka hangi ülkesinde halkın seçtiği milletvekilleri tutuklu olarak yargılanıyor? Bu soruyu sordular mı Sayın Bakan size hiç?

UMUT ORAN (İstanbul) – Soruyorlar, soruyorlar.

NAMIK HAVUTÇA (Devamla) – Yani, böylesine bir… Arkadaşlarım demin ifade etti, adil yargılanma hakkının Avrupa’daki kriteri, beş yılı geçen yargılamaların hepsinde adil yargılanma ihlali vardır. Türkiye’de, üç yıldan beri arkadaşlarımız cezaevinde, daha deliller toplanmadı, Ergenekon davasında. Yine aynı şekilde, özel hukuk davalarında da ağır bir insan hakları ihlali ve adil yargılanma ihlalleri var. Sayın Adalet Bakanımız, bizim, gelmiş, burada, yargı reformu paketi getiriyor, Türkiye’de yargı ayaklar altında, yargıçlarımızın bağımsızlığını almış gitmiş, bütün yargıçlarımız, savcılarımız, baskı altında olduklarını açıkça ifade ediyorlar. Böyle bir ülkede, demokrasi, insan hakları, yargı bağımsızlığı, hukuk devletinden söz edilebilir mi? Ama, bunun hesabını bu millet size mutlaka soracak ve şu sıralarda -inşallah, Allah o günleri de bize gösterecek- bugün bize gülenler burada…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İHSAN ŞENER (Ordu) – Çok zor, çok zor!

NAMUK HAVUTÇA (Devamla) – …küçümseyenler, bunun hesabını bu millete mutlaka verecekler. (CHP sıralarından alkışlar)

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Millet işini bilir.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunacağım…

 

III. Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Tarhan, Sayın Öztürk, Sayın Köktürk, Sayın Aslanoğlu, Sayın Serindağ, Sayın Dibek, Sayın Yılmaz, Sayın Aldan, Sayın Tanal, Sayın Kesimoğlu, Sayın Köprülü, Sayın Çam, Sayın Kuşoğlu, Sayın Öner, Sayın Acar, Sayın Erdoğdu, Sayın Güven, Sayın Demirçalı, Sayın Havutça, Sayın Tamaylıgil ve Sayın Oran.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

84’üncü madde üzerinde iki önerge vardır, okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278. sıra sayılı Kanun Tasarısının 84 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında yer alan "üye olmak" ibaresinden sonra gelmek üzere "suçunun alt sınırından" ibaresinin eklenmesini,

2 nci fıkranın ikinci cümlesinde yer alan "indirilebilir" ifadesinin "indirilir" şeklinde değiştirilmesini ve "indirilir" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve bağlı diğer suçlar hakkında da uygulanır" ibaresinin eklenmesini,

3 üncü fıkrasının "Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Verilecek ceza, yapılan yardımın niteliğine göre üçte birine kadar indirilir ve indirim hükümleri bağlı diğer suçlar hakkında da uygulanır." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 01.07.2012

                Pervin Buldan                                      Ayla Akat                                           Adil Kurt

                        Iğdır                                               Batman                                             Hakkâri

                 Hasip Kaplan                                     Demir Çelik                                       Sırrı Sakık

                       Şırnak                                                Muş                                                   Muş

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte 278 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 84. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Madde 84- 5237 sayılı Kanunun 22nci maddesinin 6ncı ve 7nci fıkraları yürürlükten kaldırılmış, takip eden 8nci fıkra 6ncı fıkra olarak numaralandırılmıştır.”

              Ali İhsan Köktürk                                   Özgür Özel                                      Turgut Dibek

                   Zonguldak                                           Manisa                                            Kırklareli

                Bülent Tezcan                                   Celal Dinçer                                 Ömer Süha Aldan

                       Aydın                                              İstanbul                                              Muğla

 

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Ömer Süha Aldan, Muğla Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar )

ÖMER SÜHA ALDAN (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize günaydın.

Aslında Türk Ceza Kanunu’nun 220’nci maddesinin 6 ve 7’nci fıkraları bir hukuk garabetidir. Yeni TCK’yla gündemimize girdi. Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen ve de yine üye olmamakla birlikte terör örgütüne yardım edenlerin örgüt üyesi gibi cezalandırılmaları şeklinde sistem getirildi. Son derece adaletsiz cezalar söz konusu oldu. Biz, öneri olarak bu fıkraların yürürlükten kaldırılmasını istiyoruz.

Buradan başka bir noktaya geçmek istiyorum. Size üç tane olay anlatacağım, nereden nereye gelindiğinin bence çok güzel bir örneğidir.

Yıl 2002, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi. Bir savcı arkadaş, Recep Tayyip Erdoğan’ı Augsburg ve Rize’de yaptığı konuşmalar nedeniyle sorguya davet etti, yapılan sorgusu sonrasında Recep Tayyip Erdoğan’ı tutuklama talebiyle mahkemeye sevk etti. Şimdi muhalefeti alaya almak için değil de ortamı yumuşatmak için espriler patlatan, patlattığını düşündüğüm Sayın Meclis Başkan Vekilimizin yüzündeki endişeyi dün gibi hatırlıyorum. Sayın Recep Tayyip Erdoğan serbest bırakıldı sorgusunu müteakiben.

İkinci olay: Yıl 2003, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesinin hâkim ve savcıları Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek’e hayırlı olsun ziyaretinde bulundular. Sayın Cemil Çiçek’e mahkemenin kapatılıp kapatılmayacağını sordular. Cemil Çiçek dedi ki: “Bunca olandan sonra Sayın Başbakan, kesinlikle Devlet Güvenlik Mahkemesi gibi, öyle özel yetkili mahkemeler gibi şeylere karşıyım, derhâl bu mahkemeyi kapatacağız.” dedi. Bugün bu Meclis kürsüsünde konuşurken bugün yaşananları gözden geçiriyorum ve Recep Tayyip Erdoğan’ın deyimiyle “Nereden nereye!” diyorum.

O zamanki anlayışın bugün nasıl bir yapıya dönüştüğünü belirgin bir şekilde gördük. Böyle özel yetkili mahkemelerin rejim muhafızı hâline dönüştüğünü görüp, onun birtakım olanaklarından nemalanmak hoşa gitti anlaşılan ama son vermek istediğim örnek Yaser Arafat’tan.

İsrail’de seçim var ve seçimde aşırı sağcılar ile liberal nitelikteki İşçi Partisi yarışıyor, Yaser Arafat’a şu soruyu soruyorlar. Diyorlar ki: “İşçi Partisinin iktidara gelmesini sanıyorum istersiniz çünkü bir barış ortamı doğar ve Filistin sorunu çözülür.” Yaser Arafat diyor ki: “Biz, kesinlikle aşırı sağcıların iktidara gelmesini istiyoruz çünkü aldatmacı tavırlarla bu halkımız çok ezildi ama aşırı sağcıların neler yapabileceğini biliyoruz. Benim halkım böyle bir iktidarda daha da keskinleşir.” Kıssadan hisse, baskıcı yöntemler mutlaka antitezini doğurur ve mutlaka muhalefet kendisine her zamankinden daha fazla çekidüzen verir. Baskıcı yöntemlere karşı direnç gücü de artar ve gün gelir bundan bu baskıcı yöntemleri uygulayanlar daha çok zarar görürler.

Şuna dikkat çekmek isterim: “Kontrolsüz güç güç değildir.” diye bir reklam vardır. Üstün bir gücü bünyesinde tutan insanlar ya da gruplar bir gün o gücün altında ezilirler.

Hepinize saygılar sunarım. İyi sabahlar. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

 

III. YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Tarhan, Sayın Öztürk, Sayın Köktürk, Sayın Tezcan, Sayın Yılmaz, Sayın Dibek, Sayın Serindağ, Sayın Aslanoğlu, Sayın Köprülü, Sayın Tanal, Sayın Aldan, Sayın Güven, Sayın Özel, Sayın Erdoğdu, Sayın Çam, Sayın Kuşoğlu, Sayın Öner, Sayın Acar, Sayın Tamaylıgil ve Sayın Oran.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

84’üncü madde üzerinde iki önerge olduğunu söylemiştik ama Milliyetçi Hareket Partisinin de bir önergesinin olduğu anlaşıldı ve okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına…

 

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Dağıtılmadı önerge. Önergeler okunmaya başlanmadan dağıtılır.

BAŞKAN – Sayın Kaplan, biliyorum da…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, kaybedilen önerge… Bakın, geçen başlangıçta da biz önerge sunduk; önergeler okunmaya başlandıktan sonra alınmadı. Şimdi, eğer MHP Grubu önerge vermişse, bu kaybedilmişse bu vahim bir hatadır. Ayrı bir konudur, ayrıca sorgulanması gereken bir durum. Ama bir konuşmacı…

BAŞKAN – Söylediklerinizi kabul ediyorum Sayın Kaplan da…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bundan sonra bunun nereden kaynaklandığının tespiti gerekir. Neden işleme konulmamış, neden dağıtılmadı? Önce o önergeyi bir dağıtın, bir görelim.

BAŞKAN – Önergeler dağıtılıyor efendim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yani bu şekilde bir çalışma tarzı olur mu?

BAŞKAN – Şimdi, sizin önergenizi okutuyorum:

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278. sıra sayılı Kanun Tasarısının 84 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında yer alan "üye olmak" ibaresinden sonra gelmek üzere "suçunun alt sınırından" ibaresinin eklenmesini,

2 nci fıkranın ikinci cümlesinde yer alan "indirilebilir" ifadesinin "indirilir" şeklinde değiştirilmesini ve "indirilir" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve bağlı diğer suçlar hakkında da uygulanır" ibaresinin eklenmesini,

3 üncü fıkrasının "Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Verilecek ceza, yapılan yardımın niteliğine göre üçte birine kadar indirilir ve indirim hükümleri bağlı diğer suçlar hakkında da uygulanır." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 01.07.2012

                                                                                                                Hasip Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; olağanüstü mahkemelerin en karakteristik özellikleri, bir, bağımsız değiller; iki, tarafsız değiller; üç, iktidarın güdümündedirler. Bunlarda savunma yoktur, savunma hakkı yoktur; suç isnadı belirsizdir, itham mahkemeleridir. Silahların eşitliği de yoktur iddia ve savunma arasında. Avrupa Mahkemesinin Campbell ve Fell kararında çok güzel bir tespitle, yürütmeden bağımsız mahkemeler değildir bu mahkemeler. Bunlarda avukata erişim hakkı yoktur. Delilleri toplama, sanık hakları diye bir kural yoktur.

Türkiye Cumhuriyeti tarihi istiklal mahkemelerinden bugüne kadar olağanüstü mahkemelerle idare ediliyor. Olağanüstü mahkemeler Türkiye’de adaleti ortadan kaldıran, Türkiye’de muhalefete yönelik kullanılan bir aygıta dönüşüyor. Kim ki bu olağanüstü mahkemelerden yanadır, tarih ve halk elbette bir gün bunların yargılamasını yapacaktır. Bundan hiç kimse kaçamaz. İnanıyorum ki şu an AK PARTİ sıralarında milletvekillerinin yüzde 50’si olağanüstü mahkemelere yürekten karşıdır, inanarak karşıdır ama bugün bir tavır gösteremiyor.

Bakın, size basit bir örnek olsun diye bir kıyaslama yapacağım. İktidara geldiniz 2002 yılında. Bakın, sizin zamanınızda çıkan yasalarda “Örgüt üyesi olmamakla  birlikte örgüt üyesi gibi cezalandırılır.” diye bir yasa çıktı. Bu yasayla ilgili bir önerge. 2002’de basın açıklamalarının cezası üç aydı, 2012’de sekiz yıla çıkardınız. Toplantı gösteri yürüyüşleri üç aydı, on iki yıl hapis cezasına çıkardınız. Zılgıt cezası yoktu, şimdi 2012’de yedi yıla cezasını çıkardınız. Sloganın cezası yoktu, sekiz yıla çıkardınız. Pankartın cezası yoktu, sekiz yıla çıkardınız cezasını. Poşunun cezası yoktu, on üç yıla çıkardınız cezasını. Bırakın onu, sizin Başbakanınız bir şiir okudu diye belediye başkanlığından alındı, zulüm gördü, cezaevlerinde yattı. O günlerden de ders almadınız. O gün size yapılanları bugün siz muhalefete yapıyorsunuz.

Bakın, bir şarkı söyledi diye kendi dilinde, insanlara, propagandadan yedi yıl ceza verir oldunuz bu mahkemeler kanalıyla. Yine, izinsiz gösteri olayı, eskiden üç ila altı ay arasıyken bunun on sekiz yıla kadar cezasını yükselttiniz.

Bunun sonucudur ki bugün 58 bin tutuklu ve hükümlüyle devraldığınız cezaevlerinde 133 bin kişi yatıyor. Bir ranzada 4 kişiye bile yer düşmüyor. Ve insan onuruna yakışmayacak bir ortamda, bugün “özel yetkili mahkemeleri kaldıracağım” dediniz, daha da sınırını genişlettiniz, savunma hakkını sınırladınız, gözaltı sürelerini kaldırdınız. Tutukluluk durumu en büyük yarayken Türkiye’de, bu cezaevlerinin insan onurunu ayaklar altına alan… 13 kişinin yanarak can verdiği Şanlıurfa’dan Sivas katliamında yananlara kadar ne fark ediyor, Allah aşkına söyler misiniz? Bu zulmü yargılamada zaman aşımına uğratan zulüm, bugün de İstanbul’da 200 kişiyi KCK soruşturması adı altında yargılıyor. Bir tek müşteki yok bu dosyada, bir tek delil yok, bir tek eylem yok, bir tek şikâyetçisinin olmadığı ve böyle bir dosyada, bu zulümde, bizim Anayasa Komisyonu danışmanımız Sayın Profesör Büşra Ersanlı dâhil olmak üzere aydınlar, yazarlar, çizerler ve 100’ün üzerinde kadın tutuklu bulunuyor. Bu zulümdür, zulüm, zulüm…

Bakın, arkadaşlar, Afganistan Kralının Celal Bayar’a çok değerli, hediye ettiği tazıyı hatırlatırım size, tazıyı. O tazı var ya “köpek davası” olarak yargılama konusu olmuştu. 2012’de bunun aynısının kapısını açtınız, yolunu açtınız. Bunun da elbette ki siyaseten sorumluluğu vardır. Sizi biraz da vicdanınızla baş başa bırakırken linç ve kaba kuvvetle de…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Devamla) – …bu mahkemelerle de hiç kimse bir yere varamaz. Bunu çok iyi bilmenizi istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Maddede arayacağım şimdi.

“Kabul edenler” diye sorduktan sonra söyledi. Şimdi maddede…

EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Sayın Başkan, daha önce kalktı, siz fark etmediniz.

BAŞKAN – Lütfen yani. Bu tartışılacak bir konu değil ki. Şimdi maddede arıyorum.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum…

 

III. Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Tarhan, Sayın Öztürk, Sayın Köktürk, Sayın Tezcan, Sayın Yılmaz, Sayın Dibek, Sayın Serindağ, Sayın Aslanoğlu, Sayın Kesimoğlu, Sayın Köprülü, Sayın Tanal, Sayın Güven, Sayın Demirçalı, Sayın Oran, Sayın Tamaylıgil, Sayın Havutça, Sayın Öner, Sayın Kuşoğlu, Sayın Çam ve Sayın Özkoç.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.-Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. 

85’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 85. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Madde 85 – 5237 sayılı kanunun 250 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“(4) İrtikâp edilen menfaatin değeri ve mağdurun ekonomik durumu göz önünde bulundurularak yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.”

                Bülent Tezcan                                Ali İhsan Köktürk                                 Turgut Dibek

                       Aydın                                            Zonguldak                                         Kırklareli

                   Özgür Özel                                      Celal Dinçer                             Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                      Manisa                                             İstanbul                                            İstanbul                      

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278 sıra sayılı Kanun Tasarısının 85. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.

                  Oktay Öztürk                                     Oktay Vural                                   Nevzat Korkmaz

                     Erzurum                                              İzmir                                                Isparta

                                           Mehmet Erdoğan                            Yusuf Halaçoğlu                 

                                                   Muğla                                           Kayseri                        

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Oktay Öztürk, Erzurum Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize hayırlı sabahlar diliyorum. Biraz önce oylanan maddedeki önergemiz kayboldu ama o konudaki düşüncelerimizi ifade etmek istiyorum.

Konuyla ilgili araştırma yaparken, bir İnternet sitesinde “hukuk devleti” kavramıyla ilgili bir açıklama ve bu açıklamaya yönelik bir vatandaş yorumu gördüm. Günümüzde hâlimizi çok güzel özetlediği için de sizinle paylaşmak istiyorum.

Hukuk devletini tarif ediyor: “Hukuk devleti nedir? Hukuk devleti ilkesi, insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu, adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan, hukukun üstünlüğünü şiar edinen, hukuk kurallarına ve anayasaya uygun davranan, bütün eylem ve işlemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir. Hukuk devletinde yasama organını da kapsayacak biçimde devletin bütün organları üzerinde hukukun ve anayasanın mutlak egemenliği vardır. Kanun koyucu, her zaman hukukun ve anayasanın üstün kurallarıyla bağlıdır. Hukuk kurallarına bağlı olmayan ve yargı denetimine de tabi olmayan devlet, hiçbir zaman adaleti gerçekleştiremez çünkü hukuk güvenliğini sağlayamaz. Yargı denetimine açık olan yasaların üstünde kanun koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinden uzaklaşıldığında, geçersiz kalacağını bilen devlettir. Bu nedenle, devletin üç temel kurumu da -yani yasama, yürütme ve yargı da- hukuka uygun olmalıdır.”

Gelelim vatandaşın yorumuna: “Şu anda iktidarda bulunan partinin yargıya ve hukuka saygısı var mı?” diye soruyor. Kendisi cevap veriyor: “Bence yok. Kararlar lehlerine olunca iyi, olmayınca kötü. Bu şartlar altında, demek ki, şu anda geçerli olan yasaları kabul etmemektedirler. Bu, gerçekten, içimizi acıtmaktadır. Bazı özel durumlar, siyasi atraksiyonlar, devlete karşı kalkışma provaları yapılırken suç işleyenlere karşı özel düzenlemeler yapıldığı endişesini taşıyoruz. ‘Kader mahkûmu’ dediğimiz hayatında bir daha aynı duruma düşmeyecek insanlara karşı bu kadar cömert davranamıyoruz. Bizler bunu hak etmiyoruz. İktidarda olan parti Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu hemen hatırlamalı ve buna uygun davranmalıdır.” diyor.

Gelin, vatandaşın sesine kulak verelim ve AKP klasiklerinden vazgeçelim. Bu çerçevede, biraz önce görüştüğümüz 278 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 84’üncü maddesi neler getiriyor ona bir bakalım.

Yürürlükteki 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 2’nci maddesinin 2’nci fıkrası ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 220’nci maddesinin 2’nci ve 7’nci fıkraları uyarınca, örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte, bir örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden bir  kişinin bir yıldan üç yıla kadar cezalandırılması, ayrıca örgüt silahlı ise, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 220’nci maddesinin 3’üncü fıkrası uyarınca, verilecek cezanın dörtte 1’den yarısına kadar artırılması öngörülmekte iken, tasarı yasalaştığında, bu cezanın üçte 2’ye kadar oranında indirimi söz konusu olabilecektir.

Buna göre, tasarı yasalaştığı takdirde, terör örgütünün talimatıyla düzenlenen bir gösteriye katılıp güvenlik güçlerini yaralayan, molotofkokteyli atarak ortalığı yakıp yıkan bir kişinin örgüte üye olduğu tespit edilemezse, bu kişi örgüt adına suç işlediği hâlde, yürürlükteki düzenlemenin aksine, daha az bir ceza almak durumunda kalacak ki bu düzenlemenin kısmi örtülü af olduğunu düşünmekteyiz.

Ayrıca, bu maddede tanımlanan suçu işleyen ve hüküm giymiş olan kişiler hakkındaki dosyalar, lehe kanun uygulaması sebebiyle, Yargıtay Başsavcılığında veya ilgili dairesinde olan dosyalar bozularak ilk derece mahkemesine gönderilecektir.

Daha önemlisi şu: Zaman zaman televizyonlarda seyrediyoruz; sokakları ateşe veren, insanları evlerine hapseden, millî serveti ortadan kaldırmak için elinden gelen her şeyi yapan, aslında bir örgütün üyesi değil ama örgütün yönlendirmesiyle… Ki zaten hiçbir örgüt üyesi sokaklara inmiyor, sadece maşalarını ortaya koyuyorlar, şimdi bunlara af getiriyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OKTAY ÖZTÜRK (Devamla) – Biz bunları affettikçe bunlar da vurmaya devam edecekler, nasıl olsa her defasında da kazanıyorlar!

Bunu takdirlerinize sunmak istedim.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

 

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 85. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Madde 85 – 5237 sayılı kanunun 250 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“(4) İrtikap edilen menfaatin değeri ve mağdurun ekonomik durumu göz önünde bulundurularak yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.”

              Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Ferit Mevlüt Aslanoğlu, İstanbul Milletvekili. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize günaydın.

Sayın Başkanım uygun görürse, benim misafirim olarak hepinizi çorba içmeye davet ediyorum. Açılırsınız, biraz enerji alırsınız, sonra yarın sabaha kadar devam ederiz.

Yarın sabaha kadar biz hazırız ama Sayın Başkan, özellikle iktidar partisi grup başkan vekillerine söylüyorum. Muhtemelen onda on birde kapanacak bugünkü oturum, ikide tekrar yeni oturum açılacak. Ama eğer kafanızda ikide açmama gibi bir prensip varsa -açıp kapama gibi- sizin arkadaşlara söyleyip bizim arkadaşların haberi olmazsa… Bize haksızlık yapmayın. Böyle bir karar alacaksanız şimdiden bize de söyleyin. O zaman hakikaten büyük bir haksızlık yaparsınız. Biz yarın sabaha kadar çalışırız, hiç bundan kuşkumuz yok.

OKTAY VURAL (İzmir) – Devam, sonuna kadar…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Değerli milletvekilleri, ben hukukçu değilim ama Türkiye’de adalet deyince Adalet Bakanlığı aklıma ilk gelen kurum olur. Şimdi, -hiç kimse- birbirimizi kandırmayalım. HSYK özerk bir kurum değildir; Başkanı Sayın Bakan, Sayın Müsteşar. Şimdi aynı kişiler, Türkiye’de 146 adliyenin kapatılmasına imza koyuyorlar. Daha sonra -bunu bilin- Sayın Bakanın imzasıyla seksen adliyenin açılması teklifi yapılıyor.

Sayın Müsteşarım, Sayın Bakanım… Sayın Bakanım yok galiba burada.

OKTAY VURAL (İzmir) – O biraz dinlenmeye çekildi.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Buradakileri neden kapattınız, objektif kriteriniz neydi? Siz adalet dağıtan bir kurumsunuz. Adil oldunuz mu? Eğer Adalet Bakanlığı adil değilse bu ülkede adaletten bahsetmek hiçbirimize yakışmaz. Bir kere, siz adil değilsiniz. Niçin kapattınız, kapatma kriteriniz neydi, neden buna imza attınız, imza atarken bir kriter ortaya koydunuz mu? Ve Türkiye’de ilk defa bir ile bağlı bir ilçeyi başka bir ilin ilçesine adli hizmetlerin görülmesine bağladılar. İlk defa…

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – İlk değil, Armutlu var.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – İyi ki, maşallah, bir tane varmış.

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Yalan söylüyorsunuz, doğruyu söyleyin.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Efendim? Ne dediniz, yalan mı söylüyor dediniz?

OKTAY VURAL (İzmir) – “Yalan söylüyor” dedi, evet.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Hayır, Sayın Başkan…

Bu ifadeyi kullanmaktan dolayı sizi kınıyorum!

BAŞKAN – Sayın milletvekili…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Ben yalan söylemiyorum, ben bildiğimi söylüyorum. Bu kararnamede üç tane adliye başka bir ile bağlandı.

OKTAY VURAL (İzmir) – Şimdi kim yalan söylüyor?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – En az sizin kadar ben de biliyorum ama orada oturup da ahkâm kesmek size yakışmıyor. “Yalan söylüyor.” demek size hiç yakışmıyor!

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, Genel Kurula hitap edin lütfen.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Sayın Başkan, önce onu kınayın, beni değil.

BAŞKAN – Doğru.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, Komisyonu temsilen oturan biri Komisyonu temsil eder.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Oradan “Yalan söylüyorsun.” diyen bir insana tek kelime etmiyorsunuz…

BAŞKAN – O cümleyi kullanan Sayın Milletvekilini kınıyorum, kınıyorum Sayın Aslanoğlu.

OKTAY VURAL (İzmir) – Geri alsın sözünü, geri alsın.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Deminden beri yılışık yılışık sırıtıyor.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Ayıp oluyor Sayın Başkan, ayıp oluyor.

BAŞKAN – Evet.

Buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Sayın Başkan, oraya müdahale edin. Ayıptır!

Ve ondan sonra aynı Bakan, aynı Müsteşar 80 adliyenin açılması yönünde HSYK’ya mektup yazıyor. Her ne hikmetse, o torbadan 44 tanesi çıkıyor. Neden 44 tane, nedir kriteriniz? 2 bin nüfuslu yeri açtınız, 2 bin nüfuslu… 2 bin nüfuslu yeri açtınız. Adalet midir, hak mıdır?

OKTAY VURAL (İzmir) – Bunlarda ne adalet, ne zihniyet… Allah’ını seversen ya!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Objektiflik bu mudur? Eğer Adalet Bakanlığı Türkiye’de bunu yapıyorsa ben bu ülkede ne adaletten ne haktan hiçbir şeye inanmıyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

 

III. YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım, yoklama talebi var.

Sayın Tarhan, Sayın Dibek, Sayın Köktürk, Sayın Özel, Sayın Öztürk, Sayın Yılmaz, Sayın Serindağ, Sayın Tezcan, Sayın Köprülü, Sayın Tanal, Sayın Kesimoğlu, Sayın Aldan, Sayın Güven, Sayın Demirçalı, Sayın Oran, Sayın Tamaylıgil, Sayın Havutça, Sayın Erdoğdu, Sayın Acar, Sayın Öner, Sayın Kuşoğlu.

Evet, iki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

86’ncı madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır, okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı Kanun Tasarısının 86. maddesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                Ali Rıza Öztürk                                Ali İhsan Köktürk                                 Turgut Dibek

                      Mersin                                           Zonguldak                                         Kırklareli

                  Mevlüt Dudu                              Dilek Akagün Yılmaz                              İlhan Cihaner

                       Hatay                                                Uşak                                                Denizli

                           

                 Ali Özgündüz                                   Mahmut Tanal                         Mustafa Sezgin Tanrıkulu

                     İstanbul                                            İstanbul                                            İstanbul

                    Atilla Kart                                        Gürkut Acar

                       Konya                                              Antalya

Diğer önerge sahipleri:

                  Oktay Öztürk                                     Oktay Vural                                   Nevzat Korkmaz

                     Erzurum                                              İzmir                                                Isparta

               Yusuf Halaçoğlu                              Mehmet Erdoğan

                      Kayseri                                              Muğla

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Bülent Tezcan, Aydın Milletvekili.

BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 2 Temmuz sabahı. Çalışmaya aralıksız devam ederek 2 Temmuz sabahını karşıladık.

2 Temmuz 1993 yılı tarihimizde kara bir leke olarak yer alıyor. 1993 yılında, bir ülkede gericiliğin, yobazlığın, inançlar adına, inançları kullanarak, insanları hunharca, acımadan, vicdansızca nasıl yakabileceğini maalesef gördük. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Vicdanlı mı? Vicdanlı mı? Vicdanlı mı? Sivas’ta 35 tane insanın katledilmesi vicdanlı mı? Ona “vicdanlı” diyecek hiçbir vicdan tanımıyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Tabii rahatsız olursunuz! Tabii rahatsız olursunuz çünkü Sivas katillerini mahkeme kapılarında sizler savundunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Tabii rahatsız olursunuz! (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Tezcan…

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Sivas cinayetinin ortaklarını Bakanlar Kuruluna sizler taşıdınız, tabii rahatsız olursunuz! Hiç olmazsa, birazcık vicdan kırıntınız kaldıysa, yıllar sonra bile insanların bu acıyı anmalarına müsaade edecek kadar vicdanınız olsun. Bu acıyı hatırlamalarına müsaade edecek kadar vicdanınız olsun! Hiç olmazsa susun, susun!

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Başbağlar’dan bahsetsene!

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Neden bahsedeceğim!

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Başbağlar’dan bahsetsene! Hadi bakalım!

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Ya, bağırma kardeşim, bağırma! Çık orada konuş!

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – İnsanları yakan, hunharca katleden her cinayetin karşısındayız.

Değerli arkadaşlar… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Milletvekili bir şey diyor Sayın Başkan.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Sayın Başkan, cevap verecek olanlar kürsüden cevap versin, yerinden değil.

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Tabii ki, gericilik ve yobazlığın, yıllar sonra, yaktığı insanları anmasına dahi müsaade edemeyecek kadar ortağısınız bu cinayetin, ortağısınız bu cinayetin! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sözünü geri al. Ne diyorsun sen!

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Başbağlar’dan bahsetsene!

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Ne ortağı be! Ne ortağından bahsediyorsun!

BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, cezaevlerinde Madımak canilerini kimlerin ziyaret ettiği gazete arşivlerinde var, dönün gidin bakın, dönün gidin bakın. (CHP sıralarından alkışlar) Dönün… Duruşma salonlarında Madımak canilerinin avukatlığını kimin yaptığı gazete arşivlerinde var, dönün gidin bakın. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Başbağlar’ı kimlerin yaptığından bahset!

UMUT ORAN (İstanbul) – Sayın Başkan, müdahale edin.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Siz savunuyorsunuz…

BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, susun, susun, suçunuzla oturun, suskunluğunuzla insanların acılarını yaşamasına müsaade edin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Tezcan, lütfen! Sayın Tezcan…

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, sakin olun…

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Hadi oradan be!

BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Sakin olun, sakin olun.

MEHMET DANİŞ (Çanakkale) – Dersim gibi mi! Ahlaklı ol!

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Niye rahatsız oluyorsunuz?

BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Bu ülkede insanları, dini kullanarak, insanların inançlarına saygı göstermeden, kendi inancınızdan, meşrebinizden olmayan herkesi yakabileceğinizi mi sanıyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından “Yuh!” sesleri)

Size yuh olsun!

BAŞKAN – Sayın Tezcan, lütfen…

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Şurada, bir katliamı kınamamıza dahi müsaade edemediniz. Şurada, bir katliamı kınamaya dahi müsaade edemediniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Ayıp ya!

BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, susun, susun, susun, susun!

BAŞKAN – Sayın Tezcan…

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Lütfen önerge üzerinde konuşun Sayın Tezcan.

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Sayın Başkan, önerge üzerinde giriş yapmaya fırsat dahi bırakmadılar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

OKTAY VURAL (İzmir) – Hatibi duyamıyoruz.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Sayın Başkan, niye rahatsız oluyorlar?

BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, özel yetkili mahkemeleri tartıştığımız bu günde, görüyorum ki, özel yetkili milletvekilleri, istemedikleri, kabul etmedikleri muhalif düşünceleri susturmak için özel yetkilerini kullanmaya hazırlar.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Üsluba bak!

BÜLENT TEZCAN (Devamla) -  Ama bu Meclis size teslim olmayacak.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Ayıp!

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) – Başbağlar’ı anlat!

BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Olmayacak size teslim. (AK PARTİ sıralarından “Yürü” sesi, gürültüler; CHP sıralarından alkışlar)

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan 2 Temmuz 1993 bizim de esefle kınadığımız bir gündür. Fakat o gün iktidarda SHP vardı ve oradaki provokasyonların kimler tarafından yapıldığı bugün bilinmektedir. O katliamın bizimle ilgisi yoktur.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Hepsi bugün Silivri’de!

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Dolayısıyla Hatibin söylediklerini kendisine iade ediyorum.

Sabahın bu saatinde bu provokasyonu da kınıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ünal.

Aynı mahiyette diğer önerge üzerinde söz sahibi...

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Anayasal sistemimiz, Kuvvetler Ayrılığı prensibine göre tanzim edilmiş, Devlet organlarına da bu prensip çerçevesinde yetki ve sorumluluklar verilmiştir.

Kuvvetler Ayrılığı prensibini hayata geçiren, onu ayakta tutan da Hukuk Devleti ilkeleridir. Meşruiyet içinde olunması gerekir.

Tam anlamıyla bir Hukuk Devletinden bahsedilmesi için de, bağımsız ve tarafsız bir yargı şarttır. Yargının siyasallaşması gibi iddialar Hukuk Devleti görüntüsünü ortadan kaldırmaktadır.

Bu erozyonun farkında olan, kamuoyu tepkileri ile bu olumsuz atmosferi ortadan kaldırmak için Yargı reformu paketleri bir bir ardınca açılmakta ve böylece kamuoyu oyalanmaktadır.

Toplumda büyük beklentiler yaratan 3. Yargı reformu paketinin de bu beklentileri karşılamaktan uzak olduğu görülmektedir.

Tasarıdan beklenen esas amaç, yargının hızlandırılması ve biriken ağır iş yükünün azaltılmasıdır.

Ancak bu hedefleri gerçekleştirmek üzere elle tutulan gözle görülen hiçbir somut öneri içermediği görülmektedir ve böylece üçüncü yargı reformu paketi ölü doğmuştur. Büyük hayal kırıklıkları yaşatmıştır.

Ne İcra ve İflas Kanununda ne İdare Hukukunda ne Ceza ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda ve ne de diğer kanunlarda yapılan değişiklikler, yargının güvenli, adil ve etkin gerçekleşmesine katkı veren değişiklikler olmayıp, insanlarımızın mahkeme kapılarında yıllarca beklemesinin devamına vesile olacaktır. Verilen yargı kararları ise adalet terazisinde tartıldığında, hep tartışmalı ve kamu vicdanında mahkûm edilen kararlar olacaktır.

10 yılda, tek başına hükümet eden, Adalet ve Kalkınma Partisi ülkedeki kronikleşmiş problemleri çözmek bir yana kendisine millet tarafından verilen gücü hep istismar amacıyla kullanmıştır.

Öte yandan Anayasanın 10. Maddesindeki eşitlik ilkesi başta olmak üzere hukuk sistemimizde vatandaşların yargı önünde eşit olduğu, yargının, tüm erkleri ve kişileri bağlayıcı olduğu prensiplerine de aykırı bir biçimde bazı kamu görevlilerinin soruşturulması ve yargılanması konusunda ayrıcalıklar ve eşitsizlikler getiren tasarı mecliste temsil olunan siyasal partilerin görüş ve katkılarını da almamış, son dakika önergesi ile yeterince müzakere edilmesine fırsat vermeden yasallaştırılmak istenmiştir.

Tasarı AKP tasarısıdır. Üzerinde mutabakat arayışı, kaygısı taşımamaktadır. Bir dayatmadır. Kanun yapma tekniğine aykırı ifade ve düzenlemeler taşımaktadır.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

 

XI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı, TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un, Sivas olaylarının da, Başbağlar olaylarının da bir katliam olduğuna ilişkin konuşması

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Sivas olaylarının da, Başbağlar olaylarının da bir katliam olduğunu ve her ikisini de kınadığımızı belirtiyoruz. Ancak, bir olayın diğerinin karşılığı olmadığını ve hiçbir insanımızın da bu olaylara karışacağına ihtimal vermediğimizi, dış güçlerin, dış istihbarat örgütlerinin Türkiye üzerindeki oyunlarının, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, sanki bizim insanımız tarafından yapıldığının dile getirilmesini de çok doğru bulmuyorum.

Birleşime yarım saat ara veriyorum.

                                                                    Kapanma Saati: 06.47

 

 

ON ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 07.19

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Tanju ÖZCAN (Bolu)

---0---

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 129’uncu Birleşiminin On Üçüncü Oturumunu açıyorum.

278 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.

87’nci madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278 sıra sayılı Kanun Tasarısının 87. Maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.

                  Oktay Öztürk                                     Oktay Vural                                   Nevzat Korkmaz

                     Erzurum                                              İzmir                                                Isparta

                                           Mehmet Erdoğan                              Yusuf Halaçoğlu

                                                   Muğla                                              Kayseri

Diğer önerge sahipleri:

              Ali İhsan Köktürk                                 Turgut Dibek                                    Bülent Tezcan

                   Zonguldak                                         Kırklareli                                             Aydın

                    Özgür Özel                                      Celal Dinçer                                      Gürkut Acar

                       Manisa                                             İstanbul                                             Antalya

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Gürkut Acar, Antalya Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; evet, bir gece sabaha kadar uyumadan burada görev yaptık ve şimdi sabah saat yediyi yirmi geçe yine birlikteyiz. Bu çalışma koşullarını buradan kınamak istiyorum. Bu, sağlıksız bir çalışmadır. Değerli arkadaşlarım, bu ülkeye bir şeyler vereceksek öncelikle çalışma koşullarını düzenlememiz gerekiyor. Buradaki bu gidiş iyi bir gidiş değil. Buradan defalarca söylüyoruz ama maalesef, bütün sözlerimiz bir duvara çarpıp geri geliyor gibi hiçbir şekilde dikkate alınmıyor ve AKP bizimle hiçbir konuda uzlaşmıyor, uzlaşmamayı da bir ilke olarak götürüyor.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye’de temel sorunlarımızdan bir tanesi adalet sorunudur. Adalet, ekmek gibidir, eğer fırında fazla kalırsa yanar, fırından çabuk çıkarsa ekmek gibi çiğ kalır. Şimdi, birikmiş olan dosyaların Adalet Bakanlığı tarafından hızla eritileceğine ilişkin bir sevinç çığlığını duyuyoruz. Bu doğru değildir, bu gidiş iyi bir gidiş değildir. Sadece dosyaları eksiltmek yeterli değildir, adaletin sağlanması lazım. Adaletin sağlanması için de yargıçların tarafsız, güvenlik içerisinde, adil olmaları lazım ama ne yazık ki Türkiye’de adalet gittikçe bozuluyor.

Değerli arkadaşlarım, özellikle Silivri Cezaevinde kurulmuş olan mahkemelerin yargılamasının artık bir işkence hâline geldiğini görmekteyiz. Cezaevinde güvenlik bir yana, fakat insanlar eşya gibi muamele görüyor, burada korkunç bir yalnızlaştırma var ve şunu söylüyor oradakiler: Hani biliyorsunuz bir deyim var “Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin.” diye ve onlar da şöyle diyorlar: “Allah hiçbir ülkeyi yargıyla terbiye etmesin.”

Değerli arkadaşlarım, sanıklardan Yalçın Küçük soru soruyor, soru sorma hakkı yargıç tarafından tanınmıyor, “Benden korkuyorsunuz Sayın Yargıç, bana söz vermiyorsunuz.” diyor, yargıç bu sözleri üzerine kendisini on altı oturum oturuma gelmeme cezasıyla cezalandırıyor. Bunun üzerine diyor ki: “Burası infaz mangası gibi oldu.” Bunun üzerine yargılamanın sonuna kadar tüm oturumlardan men cezası alıyor.

Değerli arkadaşlarım, “Burada artık adalet yok ve işkence ede ede verilmiş bir hükmün infazı var.” diyor oradaki sanıklar.

Değerli arkadaşlarım, Mustafa Balbay’ın size birkaç sözünü ileteyim: “Gizli tanıklar, sanki duruşmada değiliz ve gizli bir yerden sürekli üzerimize ateş ediliyor gibi. İtiraz ediyoruz, mahkeme ‘Durun bakalım, isabet ettiğine daha sonra bakarız, edip etmediğini bir görelim.’ diyor. İddianame çarkıfelek gibi, kimi vuracağı belli değil. İddianame bir gün sizi de vurabilir.” diyor.

Değerli arkadaşlarım, mahkemeler kendisi usul üretiyor, kendisine yetki verilmesine “Yetkili mahkemeler bunlar.” diyorlar.

Değerli arkadaşlarım, bir sanığın kendisini suçlayan kişiyi tanıma hakkı vardır. İngiltere de bu ilkeyi getirmiştir. Burada gizli tanıklık sistemi artık adaletsizliğin en uç boyutudur. Maalesef Silivri’de görülen davalarda artık hukukun, yargının olduğunu söylemek mümkün değildir. Türkiye gerçekten hukuk devleti olmaktan tamamen çıkmış durumdadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÜRKUT ACAR (Devamla) – Bugün kabul ettiğimiz bu özel yetkili mahkemelerde de buraya, artık iyice dip noktasına doğru geldik. Diliyorum ki Türkiye bu adaletsizlikten en kısa zamanda kurtulur.

Hepinize saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Vural, aynı mahiyetteki önerge üzerinde söz talebiniz var mı?

OKTAY VURAL (İzmir) – Geri çekiyorum efendim.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum…

 

III. YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yoklama talebi var.

Sayın Tarhan, Sayın Dibek, Sayın Köktürk, Sayın Tezcan, Sayın Aslanoğlu, Sayın Özel, Sayın Serindağ, Sayın Öztürk, Sayın Yılmaz, Sayın Aldan, Sayın Tanal, Sayın Kesimoğlu, Sayın Köprülü, Sayın Çam, Sayın Moroğlu, Sayın Kuşoğlu, Sayın Özkoç, Sayın Öner, Sayın Acar, Sayın Güven, Sayın Demirçalı.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278)(Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

88’inci madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır, okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı kanun tasarısının 88. maddesinin, metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                Ali Rıza Öztürk                                Ali İhsan Köktürk                                 Turgut Dibek

                      Mersin                                           Zonguldak                                         Kırklareli

 

                Mahmut Tanal                                    Gürkut Acar                                        Atilla Kart

                     İstanbul                                            Antalya                                              Konya

 

                 İlhan Cihaner                             Dilek Akagün Yılmaz                              Ali Özgündüz

                      Denizli                                               Uşak                                               İstanbul

 

                  Mevlüt Dudu                                 Sezgin Tanrıkulu

                       Hatay                                              İstanbul

Diğer önergenin imza sahipleri:

                  Oktay Öztürk                                     Oktay Vural                                   Nevzat Korkmaz

                     Erzurum                                              İzmir                                                Isparta

 

              Mehmet Erdoğan                              Yusuf Halaçoğlu                                           

                       Muğla                                              Kayseri                                                  

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Anayasal sistemimiz, Kuvvetler Ayrılığı prensibine göre tanzim edilmiş, Devlet organlarına da bu prensip çerçevesinde yetki ve sorumluluk verilmiştir.

Kuvvetler Ayrılığı prensibini hayata geçiren, onu ayakta tutan da Hukuk Devleti ilkeleridir. Meşruiyet içinde olunması gerekir.

Tam anlamıyla bir Hukuk Devletinden bahsedilmesi için de, bağımsız ve tarafsız bir yargı şarttır. Yargının siyasallaşması gibi iddialar Hukuk Devleti görüntüsünü ortadan kaldırmaktadır.

Bu erozyonun farkında olan, kamuoyu tepkileri ile bu olumsuz atmosferi ortadan kaldırmak için Yargı reformu paketleri bir bir ardınca açılmakta ve böylece kamuoyu oyalanmaktadır.

Toplumda büyük beklentiler yaratan 3. Yargı reformu paketinin de bu beklentileri karşılamaktan uzak olduğu görülmektedir.

Tasarıdan beklenen esas amaç, yargının hızlandırılması ve biriken ağır iş yükünün azaltılmasıdır.

Ancak bu hedefleri gerçekleştirmek üzere elle tutulan gözle görülen hiçbir somut öneri içermediği görülmektedir ve böylece üçüncü yargı reformu paketi ölü doğmuştur. Büyük hayal kırıklıkları yaşatmıştır.

Ne icra ve iflas Kanununda ne İdare Hukukunda ne Ceza ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda ve ne de diğer kanunlarda yapılan değişiklikler, yargının güvenli, adil ve etkin gerçekleşmesine katkı veren değişiklikler olmayıp, insanlarımızın mahkeme kapılarında yıllarca beklemesinin devamına vesile olacaktır. Verilen yargı kararları ise adalet terazisinde tartıldığında, hep tartışmalı ve kamu vicdanında mahkum edilen kararlar olacaktır.

10 yılda, tek başına hükümet eden, Adalet ve Kalkınma Partisi ülkedeki kronikleşmiş problemleri çözmek bir yana kendisine millet tarafından verilen gücü hep istismar amacıyla kullanmıştır.

Bugün de meclise getirdiği tasarı ile yıllardır süregelen kronik yargı problemini çözmek bir tarafa, çözermiş, yaparmış gibi davranarak yine kamuoyunu oyalama yolunu seçmiştir.

Öte yandan Anayasanın 10. Maddesindeki eşitlik ilkesi başta olmak üzere hukuk sistemimizde vatandaşların yargı önünde eşit olduğu, yargının, tüm erkleri ve kişileri bağlayıcı olduğu prensiplerine de aykırı bir biçimde bazı kamu görevlilerinin soruşturulması ve yargılanması konusunda ayrıcalıklar ve eşitsizlikler getiren tasarı mecliste temsil olunan siyasal partilerin görüş ve katkılarını da almamış, son dakika önergesi ile yeterince müzakere edilmesine fırsat vermeden yasallaştırılmak istenmiştir.

Tasarı AKP tasarısıdır. Üzerinde mutabakat arayışı, kaygısı taşımamaktadır. Bir dayatmadır. Kanun yapma tekniğine aykırı ifade ve düzenlemeler taşımaktadır.

BAŞKAN – Diğer önerge üzerinde söz isteyen?

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Ali Haydar Öner konuşacak Sayın Başkan.

BAŞKAN – Ali Haydar Öner, Isparta Milletvekili… (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Sayın Başkanım, değerli milletvekillerimiz; zurnanın bib dediği yere geldik.

Türk Ceza Kanunu 255’inci maddesi yeni şekliyle “nüfuz ticareti” başlığını taşıyor. 278 sıra sayılı yasa tasarı ve tekliflerinin kabulü hâlinde bundan böyle kimse Ali Diboluk yapamayacak.

Buradan uyarıyorum, AKP’nin hukuksuz uygulamalarına destek verenler bu maddeyi iyice okuyup anlamadan parmak kaldırmasınlar, aksi takdirde Bozkırın Tezenesi gibi türkü çığırmak zorunda kalabilirler. “Kendim ettim, kendim buldum. Eyvah, eyvah, eyvah ki, eyvah!”

Daha önceki mevzuata göre nüfuz ticareti peşinde olanlar pek de işletilmeyen Türk Ceza Kanunu 255’inci maddesi uyarınca bir yıldan beş yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılabiliyorlardı. Bundan böyle işletilmesini temenni ettiğimiz değişikle iki yıldan beş yıla kadar yaptırım uygulanacak. Umarız bu yaptırımlardan korkanlar Ali Diboluk yapamayacak. Kimse kimseye “hamili kart yakinimdir” diye kart veremeyecek.

Sahi kim bu Ali Dibo? Google’a “Ali Dibo” yazınca niye Sayın Adalet Bakanımızın adı ve resmi çıkıyor? Evet aynı resim, aynı şahıs. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

TRT radyolarının kadrolu parazitleri misiniz siz, her çıkışımda laf atıyorsunuz.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Parazit sensin!

RECEP ÖZEL (Isparta) – Muhbir!

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) – Oturun oturduğunuz yerde, doğru dürüst dinleyin. Burada gerçekleri söylüyoruz.

BAŞKAN – Sayın Haydar, lütfen…

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) – Kızsanız da gocunsanız da gerçekleri söylemeye devam edeceğiz.

BAŞKAN – Sayın Öner, lütfen…

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) – Genel Kurula zaman zaman yanlış bilgi veren Sayın Bakan, bari bu konuda doğru bilgi versin. Türkiye Büyük Millet Meclisinin sayın üyeleri gerçekleri öğrenme hakkını kullanabilsin.

Sayın Bakan kurnaz taktiklerle gerçekleri saklama becerisine sahip olabilir ama sayın milletvekilleri ve yüce Türk milletini yanıltma anlayışından vazgeçmelidir. Hatay İlaç Limitet Şirketinin avukatı kim? Ali Dibo şirketinin en çok ihale alan şirketi Hatay İlaç Şirketinin sayın avukatı kimlere, hangi hizmetlerinin karşılığında adaletsiz düzenin Adalet Bakanlığına atandı.

DURDU MEHMET KASTAL (Osmaniye) – Hiç valiliğe yakışıyor mu?

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) – Efendim, biz eskiden de gerçekleri konuşuyorduk. Yakıştırsanız da…

DURDU MEHMET KASTAL (Osmaniye) – Valiliğe yakışıyor mu?

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) – Sana yakışıyor mu?

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Ne bağırıyorsun!

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) – Laf atmak yakışıyor mu?

BAŞKAN – Sayın Öner, lütfen…

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Bağırmayın arkadaşlar, kürsüye çıkın, konuşun.

ADEM YEŞİLDAL (Hatay) – Var mı ispatın? İspat etmezsen müfterisin.

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) – Evet, ispatı var. Aksini söylesin, gör ispatını.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Belgeyle konuş!

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) – Aksini söylesin…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) – Bütün Ali Dibolara, ihaleye fesat karıştıranlara, intihalcilere, emlak ve otomotiv tacirliğinden haksız kazanç peşinde koşanlara tavsiyem, 4+4+4’le zorunlu seçmeli dersler kapsamına giren Kur’an-ı Kerim ve siyer derslerine katılmalarıdır. Yeter ki okuduklarını anlasınlar, anladıklarını dürüstçe uygulama erdemine ulaşsınlar.

Değerli arkadaşlar, bu ülkede Adalet Bakanı mı var; adaletsizliğe bakan, adaletsizliği seyreden biri mi var?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkan, nasıl konuşuyor!

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) – Kesin kanıya varabilene aşk olsun. Allah kimseyi muhterislerin, emellerine alet olanların durumuna düşürmesin.

Son söz. Bugün çok fazla konuşmayacağım, kısa keseceğim. (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler)

Son söz: Adalet mülkün temelidir; mülk, Allah’tan, yalan söylemekten ve haram yemekten korkmayan Ali Diboların gayrimeşru emelidir.

BAŞKAN – Sayın Öner, lütfen…

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) – Hak edenlere saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Sayın Başkan, 69’a göre söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakan, İç Tüzük’ün 69’uncu maddesi gereği sataşma nedeniyle söz istediniz.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İki dakika süre veriyorum.

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

3.- Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in, Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner’in şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sabahın bu saatinde böyle konularla huzurlarınızda olmayı arzu etmezdim ancak -geçmiş dönemde milletvekilliği yapmış arkadaşlarımız bu öyküyü bilirler- bu dönem milletvekili olmuş olanlar için bir defa bunu buradan anlatmak ihtiyacı var.

2006 yılında Hatay’da ihalelere müdahale ettiğimiz yönünde gazetelerde haberler çıktı. Yerel siyasetten kaynaklanan birtakım haberler bunlar.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Partinizin milletvekili söyledi efendim. (AK PARTİ sıralarından “Dinle!” sesleri)

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) – Bunun üzerine, bu haberler yayınlandıktan sonra…

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Adam istifa etti partinizden.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Önce bir dinleyin ya, dinleyin ya, sabırlı olun.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen, Sayın Bakan cevap veriyor.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) – Bu haberler üzerine, bu haberleri yapan gazeteler mahkeme kararıyla bunların yalan olduğu ispatlanınca tekzip kararlarını yayınlamak zorunda kaldılar. Haberi yapan her iki gazetemiz de tekziplerimizi yayınladılar ve bu tekzipler kesinleşmiş durumda.

Onun dışında, savcılığa suç duyurusunda bulunuldu. Savcılık yapmış olduğu tahkikat sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Yetmedi, Sayın Kılıçdaroğlu, Plan Bütçe Üyesi; Sayıştay Başkanlığına müracaat etti. Sayıştay Başkanlığının yaptığı incelemede “Bu şekilde bir tespitimiz yoktur.” diye Sayıştay Başkanlığının cevabı var. Yetmedi, Sayın Ahmet Necdet Sezer, Cumhurbaşkanı; Devlet Denetleme Kurulunu faaliyete soktular, devreye soktular. O inceleme yaptı, oradan herhangi bir sonuç çıkmadı. Ve 2006 yılında…

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Kamu İhale Kurumu suç duyurusunda bulundu mu Sayın Bakan?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) – Kamu İhale Kurumunun incelemeleri sonucunda yolsuzluk tespiti yoktur ama mevzuat eksikliği vardır.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – El yazınızla dağıtım yaptınız mı ihalelere, el yazınızla?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) – Sadullah Ergin’in bir tek delikli kuruş alışverişi yoktur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) AK PARTİ Hatay teşkilatlarından falanca üye alışveriş yapmış; bir usulsüzlük, yolsuzluk var mı? Hayır.

Değerli arkadaşlar, 2006 yılından bugüne kadar tekzip edilmiş gazete haberlerine, mahkemelerin vermiş olduğu, soruşturma makamlarının vermiş olduğu kovuşturmaya yer olmayan kararlara rağmen, hiçbir şey bulamayanlar tekzip edilmiş haberlerle altı yıldan beri amel ediyorlar.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

 

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Aynı mahiyetteki önergeler kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

89 uncu madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

278. sıra sayılı kanun tasarısının 89 uncu Maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 277 inci maddesinin başlığının “Yargı görevi yapan hâkim, savcı, avukat ile bilirkişiyi veya tanığı etkileme” şeklinde, maddenin 1 inci fıkrasında yer alan “etkilemeye teşebbüs eden kişi” ibaresinin “etkileyen kişi” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 01.07.2012

                Pervin Buldan                                      Ayla Akat                                         Sırrı Sakık

                        Iğdır                                               Batman                                                Muş

                  Demir Çelik                                         Adil Kurt                                       Hasip Kaplan

                        Muş                                                Hakkâri                                              Şırnak

 

BAŞKAN -  Sayın milletvekilleri, diğer iki önerge aynı mahiyettedir, okutup birlikte işleme alacağım:

TBMM  Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı kanun tasarının çerçeve 89. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

              Ali İhsan Köktürk                                 Turgut Dibek                                      Özgür Özel

                   Zonguldak                                          Kırlareli                                             Manisa

                  Celal Dinçer                                    Emre Köprülü                                   Bülent Tezcan

                     İstanbul                                           Tekirdağ                                              Aydın

Diğer önergenin sahipleri:

                  Oktay Vural                                      Oktay Öztürk                                 Mehmet Erdoğan

                        İzmir                                              Erzurum                                              Muğla

               Nevzat Korkmaz                               Yusuf Halaçoğlu

                      Isparta                                             Kayseri

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen?

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Anayasal sistemimiz, Kuvvetler Ayrılığı prensibine göre tanzim edilmiş, Devlet organlarına da bu prensip çerçevesinde yetki ve sorumluluk verilmiştir.

Kuvvetler Ayrılığı prensibini hayata geçiren, onu ayakta tutan da Hukuk Devleti ilkeleridir. Meşruiyet içinde olunması gerekir.

Tam anlamıyla bir Hukuk Devletinden bahsedilmesi için de, bağımsız ve tarafsız bir yargı şarttır. Yargının siyasallaşması gibi iddialar Hukuk Devleti görüntüsünü ortadan kaldırmaktadır.

Bu erozyonun farkında olan, kamuoyu tepkileri ile bu olumsuz atmosferi ortadan kaldırmak için Yargı reformu paketleri birbiri ardınca açılmakta ve böylece kamuoyu oyalanmaktadır.

Toplumda büyük beklentiler yaratan 3. Yargı reformu paketinin de bu beklentileri karşılamaktan uzak olduğu görülmektedir.

Tasarıdan beklenen esas amaç, yargının hızlandırılması ve biriken ağır iş yükünün azaltılmasıdır.

Ancak bu hedefleri gerçekleştirmek üzere elle tutulan gözle görülen hiçbir somut öneri içermediği görülmektedir ve böylece üçüncü yargı reformu

paketi ölü doğmuştur. Büyük hayal kırıklıkları yaşatmıştır.

Ne icra ve iflas Kanununda ne İdare Hukukunda ne Ceza ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda ve ne de diğer kanunlarda yapılan değişiklikler, yargının güvenli, adil ve etkin gerçekleşmesine katkı veren değişiklikler olmayıp, insanlarımızın mahkeme kapılarında yıllarca beklemesinin devamına vesile olacaktır. Verilen yargı kararları ise adalet terazisinde tartıldığında, hep tartışmalı ve kamu vicdanında mahkûm edilen kararlar olacaktır.

10 yılda, tek başına hükümet eden, Adalet ve Kalkınma Partisi ülkedeki kronikleşmiş problemleri çözmek bir yana kendisine millet tarafından verilen gücü hep istismar amacıyla kullanmıştır.

Bugün de meclise getirdiği tasarı ile yıllardır süregelen kronik yargı problemini çözmek bir tarafa, çözermiş, yaparmış gibi davranarak yine kamuoyunu oyalama yolunu seçmiştir.

Öte yandan Anayasanın 10. maddesindeki eşitlik ilkesi başta olmak üzere hukuk sistemimizde vatandaşların yargı önünde eşit olduğu, yargının, tüm erkleri ve kişileri bağlayıcı olduğu prensiplerine de aykırı bir biçimde bazı kamu görevlilerinin soruşturulması ve yargılanması konusunda ayrıcalıklar ve eşitsizlikler getiren tasarı Mecliste temsil olunan siyasal partilerin görüş ve katkılarını da almamış, son dakika önergesi ile yeterince müzakere edilmesine fırsat vermeden yasallaştırılmak istenmiştir.

Tasarı AKP tasarısıdır. Üzerinde mutabakat arayışı, kaygısı taşımamaktadır. Bir dayatmadır. Kanun yapma tekniğine aykırı ifade ve düzenlemeler taşımaktadır.

BAŞKAN – Diğer önerge üzerinde söz isteyen Emre Köprülü, Tekirdağ Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 89’uncu maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygılarımla selamlarım.

Tabii, bu saatte önergenin içeriği hakkında sağlıklı konuşmak ve sonuç almak pek sağlıklı değil ama gene de milletvekili olmanın, hukukçu olmanın ya da tarihe bir not düşmenin sorumluluğuyla bundan bahsetmek istiyorum.

Tasarının 89’uncu maddesiyle Türk Ceza Kanunu’nun 277’nci maddesinde bir değişiklik öngörülüyor. Değişiklik, mevcut yasada, yargı görevini yapanları etkileme suçu olarak düzenlenen bir metin. Bu metne, yargı görevi yapanı, ona dâhil olarak bilirkişiyi veya tanığı etkilemeyi teşebbüs olarak değiştirilmiş bir madde başlığı var.

Maddenin isminde de olduğu gibi, suç, fiil yönünden, tasarıda, teşebbüs yoluyla bir tehlike suçu olarak düzenlenmiş. Ancak, düzenleme, uygulamada birçok sorunu da beraberinde getirecek gibi görünüyor. Çünkü bu madde gereğince birçok içi boş davalar açılacaktır. Çünkü düzenleme suçun failini, suça konu fiili ve suçun şekli yönünden objektif değil de subjektif birçok değerlendirmeye yol açabilecek bir şekilde, suçun maddi unsuru, suçun hareket unsuru tam olarak belli olmadığı için, bilfiil bir savcı ya da hâkim tarafından suç olarak nitelendirilirken, aynı fiil başka bir hâkim ya da savcı tarafından hukuka uygun olarak görülebilecek bir hâlde. Yani keyfî uygulamaların son derece önü açılacak gibi gözüküyor.

Değerli milletvekilleri, mevcut uygulama dahi bu bağlamda ifade özgürlüğü ve hürriyeti başta olmak üzere, özgürlükler ve temel haklar yönünden kısıtlayıcı ve korkuyu, daha da doğrusu baskıyı artırıcı bir nitelikte.

Tasarıdaki madde metnine göre, tanığa “merhaba” demek, bilirkişiye selam vermek, bir savcı tarafından bir avukata dava açılabilmesi için yeterli olabilir. Yani çok açık bir şekilde, subjektif bir değerlendirmeyle savunma bir dosyada baskı altına alınabilir.

Gerekçede şu şekilde belirtiliyor: İddia ve savunma hakkının kullanımı hukuka uygunluk nedeni olarak gösterilse de uygulama bunun tam aksini söylüyor. Zira savunma görevini yapan avukatların yüz yüze kaldığı soruşturmaları ve devamında takiben açılan kovuşturmaları inkâr edemeyiz.

Bizce, söz konusu tasarı metninde yer almayan ancak uygulamada bu yaşanacak sıkıntıları giderecek olan usul, savcılar ve tabii ki savunma görevini yapan avukatlar için bu suçun işlenemez olduğu madde metnine ilave edilmeli ve savunmanın bu kapsamda baskı altına alınmasına engel olunmalı.

Değerli milletvekilleri, bakın, burası çok ilginç. Bu tasarının gerekçesinde, daha doğrusu tasarının maddeyle ilgili olan gerekçesinde aynen şöyle diyor: “Yargılamanın veya soruşturmanın doğruluk, dürüstlük ve gerçeğe ulaşma ilkelerine uygun olarak işlemesi yönündeki toplumsal beklentiyi karşılamak” olarak belirlenmiş maddenin tasarıdaki gerekçesi. Yani, hukuka uygunluğu sağlamak için bizim bu düzenlemeyi yapmamız gerekiyor. Buradan şunu anlıyoruz -bu tasarının gerekçesini yazan AKP- AKP şunu diyor: “Toplumda ve kamuoyunda yargılamaların doğruluk ve dürüstlükle yürümediğine dair bir kanaat var.” Bu gerekçede aynen yazan bu.

Şimdi, bu kanaati AKP de kabul ediyor, ancak bu kanaati değiştirmek, ortadan kaldırmak için yapılan düzenleme hiçbir şekilde amaca ulaşacak bir düzenleme değil. Eğer, sizlerin de kabul ettiği gibi, toplumda gerekçede olduğu gibi bir kanaat varsa -ki var- bunu ortadan kaldırmanın en birinci yolu bu maddede düzenleme yapmak değil, özel yetkili mahkemeleri kaldırmak. Yenilerini kurmak, isimlerini değiştirmek, bu kanaati, toplumdaki bu düşünceyi ortadan kaldırmaz; bu düşünceyi daha derinleştirir, bu sorunu daha da kronik bir hâle getirir diyor, bu saatte değerli milletvekillerine bir kez daha günaydın diyerek sözlerimi bitiriyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum:

 

III. Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

 

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama talebi var.

Sayın Tarhan, Sayın Köktürk, Sayın Tezcan, Sayın Köprülü,Sayın Serindağ, Sayın Öztürk, Sayın Dibek, Sayın Yılmaz, Sayın Aldan, Sayın Tanal, Sayın Öner, Sayın Kesimoğlu, Sayın Çam, Sayın Moroğlu, Sayın Özkoç, Sayın Güven, Sayın Acar, Sayın Aslanoğlu, Sayın Alim Işık…

[AK PARTİ sıralarından alkışlar(!)]

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne oldu ya? Siz Oslo’dakileri alkışlayın ya, Allah’ını seversen, aynı sudan içtiklerinizi alkışlayın, Leyla ile Mecnun’un buluşmasını alkışlayın siz.

BAŞKAN – Sayın Vural.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278)(Devam)

BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Aynı mahiyetteki önergeler kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

278. sıra sayılı kanun tasarısının 89 uncu Maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 277 inci maddesinin başlığının “Yargı görevi yapan hâkim, savcı, avukat ile bilirkişiyi veya tanığı etkileme” şeklinde, maddenin 1 inci fıkrasında yer alan “etkilemeye teşebbüs eden kişi” ibaresinin “etkileyen kişi” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 01.07.2012

Sırrı Sakık (Muş) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Sırrı Sakık, Muş Milletvekili.

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinize günaydın ve “…”(X)

Şimdi, biraz önce medyaya baktık –medyamız, sağ olsun, epeyce bir geniş yer vermiş- bu özel yetkili mahkemelerin tarih olduğunu söylüyor. Oysaki katbekat daha ağır bir koşulda bunun mağdurlarının bu işin bedelini ödeyeceğini de bildiği hâlde, Terörle Mücadele Yasası da duruyor.

Şimdi, sözün para etmediğini biliyoruz. Şaire soruyorlar, diyorlar ki: “Kimlik?” Diyor ki: “Her sokak başında bana kimlik sordular, ben de yaralarımı açtım ve gösterdim.”

Biz de hep size yaralarımızı açıp gösteriyoruz. Biz bu işin mağdurlarıyız ve yaralarımız var ve biz bunları bire bir yaşadık ve sizlerle paylaştık ve sizi vicdan sahibi olmaya davet ettik ama siz gerçekten, vicdanlarınızı nasırlaştırdınız.

Yine bir hayat hikâyemizi sizlerle paylaşmak istiyoruz. Gözaltındayız. 4 tane özel yetkili savcı ve başsavcı on beş gün bizim soruşturmalarımızı sürdürdüler, en son gece başsavcı ve 4 tane savcıyla birlikte oturduk, içlerinde, bunların dışında, MİT’ten, Genelkurmaydan ve Ankara Emniyet Müdürünün de bulunduğu bir toplantıda. Sabahleyin mahkemeye gideceğiz. Bir milletvekili arkadaşım daha vardı, Sayın Alınak, bana şunu söylediler: “Biz sizi haksız bir şekilde getirdik.” Tekrar oturduk, konuştuk, Kürt sorunu nasıl çözülür, ne yapılır? Biz 6 kişiydik, 4 kişi tutuklanacak, daha mahkemeye çıkmadan, 2’miz de sabahleyin serbest bırakılacağız ama gittik DGM’ye, akşama kadar, bu, bizim özgür olacağımızı, serbest kalacağımızı söyleyen savcılar bir türlü karar veremiyorlar, çünkü Genelkurmay talimat vermişti, bizim de tutuklanmamızı istediler. Tekrar Terörle Mücadeleye gittik, sabahleyin tekrar geldik, “tutuklanmayacaksınız” diyen savcılar, 125’inci maddeden dava açtılar ve bizi tutukladılar.

Biz cezaevine gittiğimizde cezaevi savcısı ve müdür bizi karşıladı. “Ya, on gün önce buradan 4 kişilik yer ayrıldı -biz tatile gidiyoruz ya oraya- ama siz 6 kişi geldiniz, biz size nasıl 2 kişilik yer bulalım?” dediler. Yani o özel yetkili mahkemeler ve devlet güvenlik mahkemeleri budur. Kim ki iktidarsa,  askerler iktidarsa askerlerin borazanlığını yaparlar veyahut da herhangi bir iktidar varsa onlar… Çünkü bizi aldıklarında Çiller Başbakandı ve çıkıp açıkça -çünkü cahil bir kadındı yani bu işin cehaletini bile saklayamayacak düzeyde cahildi- “Ben gittim, yargıyla görüştüm, bunların işini bitirin dedim.” ve gerçekten de öyleydi, gidip görüşmüştü ve bizim de işimizi bitirmişti.

Bugün de aynı mantıkla bu yargıçlar görevlerini sürdürüyorlar ve biz bağırıyoruz, diyoruz ki: Bakın, bizim kadrolarımızdan 8 bin insan tutuklandı ama bazı bakanlar çıkıyor açıklama yapıyor, diyor ki: “Hayır öyle değil.”

Dün bir gazetede, Sabah gazetesinde bunu teyit eden… Evet, 8 bin kadronun cezaevinde olduğunu söylüyor, 10 bin kadronun dağda olduğunu söylüyor. Bundan etkilenen 300 bin, dolaylı yollardan da 3 milyon insanın bu KCK operasyonu adı altında mağdur olduğunu ve bu mağduriyetin sebebi de özel yetkili mahkemelerdir ve talimatlarla, gerçekten, alınan talimatlar sonucu bu kitleyi mağdur etmişlerdir.

Şimdi, sizlere bunları anlatıyoruz ama siz ilgilenmiyorsunuz. Size anlatıyoruz, siz -eminim ki birçoğunuzun vicdanında bunlar mahkûmdur ama- nereden, nasıl bir talimat aldınız, nasıl vicdanlarınızın sesine bu kadar kulak vermeden, hangi huzurla evinize gideceksiniz? On üç, on beş yaşındaki çocuklara on yıl ceza veriyor bu mahkemeler ve siz bunları biliyorsunuz ama ne hikmetse, bu konuda bir duyarlılık, bir sorumluluk yoktur.

Sizi Allah’ınızla baş başa bırakıyorum, başka söylenecek bir şey yok.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler

OYA ERONAT (Diyarbakır) – On beş yaşındaki çocuklar…

SIRRI SAKIK (Muş) – Konuşma be!

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Sen konuşma!

SIRRI SAKIK (Muş) – Konuşma be! İşgal ettin. Utan be! Utan be! Sen orayı işgal etmişsin be! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Sen biyolojik annesin, sen anne değilsin, istismar etme bu kadar.

BAŞKAN – Önergeyi kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…  Madde kabul edilmiştir.

SIRRI SAKIK (Muş) – Ayıp ya! Hepimizin evinde onlarca ölen insan var, onlarca; hiçbirini istismar etmedik. Acını biliyoruz ama sen ayıp ediyorsun. Acını bu kadar acımasız silah gibi kullanamazsın be!

BAŞKAN – Sayın Sakık, lütfen…

90’ncı madde üzerinde üç adet önerge vardır; okutup işleme alacağım.

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 90 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Madde 90 – 5237 sayılı Kanunun 278. nci maddesine aşağıdaki 4. ncü fıkra eklenmiştir.

“(4) Tanıklıktan çekinebilecek olan kişiler bakımından cezaya hükmolunamaz.”

              Ali İhsan Köktürk                                 Turgut Dibek                                    Bülent Tezcan

                   Zonguldak                                         Kırklareli                                             Aydın

 

                   Özgür Özel                                      Celal Dinçer

                      Manisa                                             İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na

278 sıra sayılı kanun tasarısının 90 ıncı Maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun'un 278 inci maddesinin 4 üncü fıkrasının 2 inci cümlesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz. 01.07.2012

                Pervin Buldan                                      Ayla Akat                                           Adil Kurt

                        Iğdır                                               Batman                                             Hakkâri

 

                   Sırrı Sakık                                     Hasip Kaplan                                    Demir Çelik

                        Muş                                                 Şırnak                                                 Muş

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278 sıra sayılı Kanun Tasarısının 90. Maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.

                  Oktay Vural                                      Oktay Öztürk                                 Mehmet Erdoğan

                        İzmir                                              Erzurum                                              Muğla

 

               Yusuf Halaçoğlu                               Nevzat Korkmaz

                      Kayseri                                             Isparta

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Anayasal sistemimiz, Kuvvetler Ayrılığı prensibine göre tanzim edilmiş, Devlet organlarına da bu prensip çerçevesinde yetki ve sorumluluklar verilmiştir.

Kuvvetler Ayrılığı prensibini hayata geçiren, onu ayakta tutan da Hukuk Devleti ilkeleridir. Meşruiyet içinde olunması gerekir.

Tam anlamıyla bir Hukuk Devletinden bahsedilmesi için de, bağımsız ve tarafsız bir yargı şarttır. Yargının siyasallaşması gibi iddialar Hukuk Devleti görüntüsünü ortadan kaldırmaktadır.

Bu erozyonun farkında olan, kamuoyu tepkileri ile bu olumsuz atmosferi ortadan kaldırmak için Yargı reformu paketleri bir bir ardınca açılmakta ve böylece kamuoyu oyalanmaktadır.

Toplumda büyük beklentiler yaratan 3. Yargı reformu paketinin de bu beklentileri karşılamaktan uzak olduğu görülmektedir.

Tasarıdan beklenen esas amaç,          yargının hızlandırılması ve biriken ağır iş yükünün azaltılmasıdır.

Ancak bu hedefleri gerçekleştirmek üzere elle tutulan gözle görülen hiçbir somut öneri içermediği görülmektedir ve böylece üçüncü yargı reformu paketi ölü doğmuştur. Büyük hayal kırıklıkları yaşatmıştır.

Ne İcra ve İflas Kanununda ne İdare Hukukunda ne Ceza ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda ve ne de diğer kanunlarda yapılan değişiklikler, yargının güvenli, adil ve etkin gerçekleşmesine katkı veren değişiklikler olmayıp, insanlarımızın mahkeme kapılarında yıllarca beklemesinin devamına vesile olacaktır. Verilen yargı kararları ise adalet terazisinde tartıldığında, hep tartışmalı ve kamu vicdanında mahkûm edilen kararlar olacaktır.

10 yılda, tek başına hükümet eden, Adalet ve Kalkınma Partisi ülkedeki kronikleşmiş problemleri çözmek bir yana kendisine millet tarafından verilen gücü hep istismar amacıyla kullanmıştır.

Bugün de meclise getirdiği tasarı ile yıllardır süregelen kronik yargı problemini çözmek bir tarafa, çözermiş, yaparmış gibi davranarak yine kamuoyunu oyalama yolunu seçmiştir.

Öte yandan Anayasanın 10. Maddesindeki eşitlik ilkesi başta olmak üzere hukuk sistemimizde vatandaşların yargı önünde eşit olduğu, yargının, tüm erkleri ve kişileri bağlayıcı olduğu prensiplerine de aykırı bir biçimde bazı kamu görevlilerinin soruşturulması ve yargılanması konusunda ayrıcalıklar ve eşitsizlikler getiren tasarı mecliste temsil olunan siyasal partilerin görüş ve katkılarını da almamış, son dakika önergesi ile yeterince müzakere edilmesine fırsat vermeden yasallaştırılmak istenmiştir.

Tasarı AKP tasarısıdır. Üzerinde mutabakat arayışı, kaygısı taşımamaktadır. Bir dayatmadır. Kanun yapma tekniğine aykırı ifade ve düzenlemeler taşımaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Milet Meclisi Başkanlığı’na

278. sıra sayılı kanun tasarısının 90 ıncı Maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun'un 278 nci maddesinin 4 üncü fıkrasının 2 inci cümlesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz. 01.07.2012

                                                                                                                  Ayla Akat (Batman) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Şu önergede CMK 250, 251, 252’nin kaldırılması yok; bunun gerekçesinde var. Bakın, Türkiye’nin, 75 milyon insanını kandırmanın gereği yok. Medyayı, istediğiniz gibi, rehin ve ipotek altına alabilirsiniz ama “Özel yetkileri mahkemeleri kaldırdık.” diye hiç kimseye hava atamazsınız. Sadece alanını genişlettiniz. Yirmi dokuz bölgeye yayacaksınız. Yirmi dokuz bölgeye yaymakla kalmıyorsunuz, bunun kapsamını, cezalarını, tutukluluk sürelerini de artırıyorsunuz. Çünkü, “özel yetkili mahkeme” isminin, DGM’den özel yetkili mahkemelere… Özel yetkili mahkemenin “özel”inin kalkması ile bir şey değişmiyor. Bu, bal gibi devletin güvenliğini koruyan Mussolini’nin olağanüstü mahkemelerinin perçinleşmiş, şiddetlendirilmiş hâlidir. Bu, apaçık güvenlik mahkemesi olarak da bir uzmanlık mahkemesi değil. Uzmanlık ve ihtisas konusunda yargılama usulü ve yargıladığı suçlar önemlidir. Sizler istediğiniz kadar “ihtisas mahkemesi” deyin. İhtisas belli bir konuda olur, bankacılıkta olur, kaçakçılıkta olur, vergi işlerinde olur ama siyasi suçları yargılayan, demokratik hak ve özgürlüklerin korunması konusunda getirilen bir mahkeme asla ve asla ihtisas mahkemesi değil, bu özel AKP mahkemesidir. Bundan sonraki adını, markasını, patentini “AKP özel mahkemesi” olarak koyacağız. Ve kamuoyunu istediğiniz kadar kandırın, istediğiniz kadar medyada “Özel mahkemeler tarih oldu.” diye manşetler atılsın, tarih olmadı.

Bakın, tarih değil, yakın süreçte, zamanda bizim çocuklarımız, bu mahkemelere karşı olanların çocukları babalarıyla, analarıyla övüneceklerdir ama sizin çocuklarınız bu mahkemeleri savunduğunuz için sizinle onur duymayacaklardır; bunu not düşün tarihe. Bunu sizin on yıllık İktidarınızın, ustalık döneminizin en acemi, en berbat, en lüzumsuz ve adaleti en çıkmaza sokan, adaleti en çok yaralayacak olan ve adaleti olağanüstüleştiren, siyasallaştıran mahkemeler olarak yazacaktır. Bu üç seçimde sizin önünüze gelecektir. Halkın takdiri büyüktür, size yüzde 50 oy da verir, yüzde 50’yi yüzde 5’lere de indirir, belki 65’lere de kaldırır. Onu yakın zamanda göreceğiz, çok uzak bir tarih değil, bir sene sonra.

Bakın, devletin korunması için kurulan, 12 Eylül darbesinden önce 60 ihtilaline bakın, aynı mantıkla kuruldu. 12 Eylül darbesine bakın, aynı mantıkla kurulmuştur depolitizasyon politikası uygulayarak sendikaları, emek meslek örgütlerini, üniversite öğrencilerini, dernekleri, ne kadar muhalif varsa içeri atmıştır. Hiçbir iktidar her tarafı asker, polis doldurarak, silah harcamalarını artırarak, 30 kişinin başına silahlı 1 kişi vererek ve herkesin başına da özel güvenlik mahkemeleri kurarak, yaygınlaştırarak ne adaleti getirebilir ne bu ülkeye özgürlüğü getirebilir ne de hukuku getirebilir. Bunun gerçekten bu saatte vicdanınızda muhasebesini yapma şansınız yok.

Saat ikiden beri çalışıyoruz, ikiden beri çalışıyoruz, şu an sabahın sekizi; çalışacağız belki yarın, belki öbür gün de ama bir şeyi öğreneceksiniz: Siz Köpek Davası’nı okuyunuz, tekrar tekrar söylüyorum. Celal Bayar’ın, hakkında açılan Köpek Davası’nda, Afganistan Kralı kendisine çok değerli bir tazı hediye ettikten sonra o olağanüstü mahkemelerde, özel mahkemelerde nasıl yargılandığını göreceksiniz. Yassıada yargılamalarını hatırlayın; Yassıada yargılamalarından bugüne gelin, bugünkü ağır ceza mahkemelerine, özel güvenlik mahkemelerine gelin, hiçbir şey değişmemiş kırk beş yılda, hiçbir şey! Savunma sınırlanmış, savunma hakkı yok sayılmış, deliller tek taraflı toplanmış, yargıçlar “Sizi buraya tıhan guvvet bunu istiyor.” diyor hâlâ 21’inci yüzyılda.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Bizim buna saygımız var, bizim uyarma görevimiz var. Birileri tahammül etmeyebilir ama inanın ki bunlar hepinizi de çok yakından ilgilendirecek, çok yakından.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 90 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Madde 90– 5237 sayılı Kanunun 278. nci maddesine aşağıdaki 4. ncü fıkra eklenmiştir.

“(4) Tanıklıktan çekinebilecek olan kişiler bakımından cezaya hükmolunamaz.”

 

                                     Ali İhsan Köktürk (Zonguldak) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Turgut Dibek, Kırklareli Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Değerli arkadaşlar, bugün 2 Temmuz, aslında çok yoğun bir çalışma yürütüyoruz ama on dokuz yıl önceki olayı hatırlamamamız mümkün değil. Benden önce de arkadaşlarımız aslında onunla ilgili birkaç şey söyledi, sizlerden de tepkiler geldi, Mahir Bey de bir şeyler söyledi.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Vali kimin valisi? Kim atadı? “Kimin danışmanı?” diye sordum.

TURGUT DİBEK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, yani orada 33 aydın yandı, yakıldı. Kimlerin yaktığı belli, niçin yakıldıkları belli. Sayın Ünal, az önce burada arkadaşlarımız -Tezcan- bu konuda düşüncelerini dile getirirken kalktı Silivri’deki davadan, işte oradaki yargılamalardan bahsederek sanki bundan on dokuz yıl önceki o olayı oraya bağlamaya çalışan veya ima eden birtakım beyanları oldu. Ben iddianamelerde hiç öyle bir şey görmedim Sayın Ünal, var mı o yargılama iddianamelerinde Sivas’taki 1993’teki olayla ilgili olarak böyle bir şey? Yani şimdi, bakın, oradaki sanıkların kim olduğu belli, yakalananlar yakalandı, yargılandılar, mahkûm oldular, kararları kesinleşti; bir kısmı firariydi, kaçaktı, kaçak olanlarla ilgili de geçtiğimiz günlerde zaman aşımına uğradı dosya yani şurada mahkûm olanlar, daha doğrusu davada yargılananların avukatlarıyla ilgili “Kimdir avukatları?” diye baktığımızda değerli arkadaşlar, bu sıralarda kimse yok. Yani sanıkların avukatlığını yapan şu sıralarda bir kişi var mı? Ama sizin ben şunu söylemek istiyorum, bunu bilerek konuşmanız gerekir. O sanıkları tanıyorsunuz, biliyorsunuz, ki o insanların avukatlığını üstlendi. Belki şu anda burada bu sıralarda oturan arkadaşlarımız da olabilir ama girelim bakalım, 30’dan fazla avukatın… AKP’nin eski milletvekili, bakanı, il başkanı, şu an Bakan da var, Hayati Yazıcı Bey de var, daha önce Şevket Kazan da var, milletvekili arkadaşlarımız var. Yani şimdi o davada yargılanan insanlar sizlerin vekilleri, daha doğrusu içinizde olan arkadaşlarınız onların avukatlığını üstlenmiş. Bir de kalkıyorsunuz burada bizlere laf yetiştiriyorsunuz değerli arkadaşlar. Önce bunları bir düşünmeniz, görmeniz lazım. Ergenekon’a bağlıyor… Madem Ergenekon’la alakaları var, onların avukatlığını niye üstlendiniz, öyle değil mi?

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Savunma hakkı kutsaldır.

TURGUT DİBEK (Devamla) – Yani bakın, hiç öyle değil.

SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Tahrik edenlere bak sen!

TURGUT DİBEK (Devamla) – Arkadaşlar, her şey net, her şey belli. Bunları bilerek konuşun.

Şimdi, birkaç söz söylemek isterim bu özel yetkili mahkemelerle ilgili olarak. Basına baktık bugün gazetelere, vay vay vay vay, aynı Suriye olayı gibi. NTV’ye bakıyorsunuz veya işte isim vermeyelim, Suriye olayındaki uçağımız düşürüldükten sonra, efendim kriz mükemmel yürütülüyormuş, işte efendim, Hükûmet bu konuda çok büyük bir sınav veriyormuş haberleri vardı. Şimdi bakıyorum, bugünkü gazetelerde -daha önergeyi biz görmemiştik- işte “Özel yetkili mahkemeler kaldırılıyor”, “Türkiye'de büyük bir reform.” falan! Arkadaşlar, biz de okuma yazma biliyoruz, siz de biliyorsunuz. Zannediyorum onlar bugünkü haberleri ya da yarınki haberleri farklı vereceklerdir diye düşünüyorum. Ne değişti? Ne kalktı? Ne gitti? Yani nur topu gibi ikinci bir özel yetkili mahkememiz oldu. Bir tanesi var zaten, şimdi burada önergede var, yazıyor. Mevcut davalar devam edecek. Arkasından belki de onun 3-4 katı ağır ceza mahkemesini yine özel yetkiyle, yok terör mahkemesi, darbe mahkemesi olarak görevlendiriyorsunuz.

Yani bunun açılımını şöyle yapmak istiyorum aslında. Süreye de bakıyorum. Çok net konuşmak lazım, açık açık konuşmak lazım. Yani bu cemaatle aranızdaki sorunu şöyle çözmüşsünüz: “Alın size özel yetkili mahkemeler, bak orada Silivri’de Ergenekon’a bakan bir mahkeme var.” Zaman zaman gidiyoruz, davaları biz de takip ediyoruz. “İşte Balyoz var. Siz onlarla ilgilenin. Bak, sizin mahkemenize dokunmuyoruz ama biz de kendi mahkemelerimizi kuruyoruz.” Şu MİT olayında bir kapıştınız, “Bizimle de uğraşmayın.” diyorsunuz onlara. “Bak, biz kendi mahkemelerimizi kuruyoruz, otuz civarı mahkememiz olacak. Bundan sonra ayağınızı denk alın. Tamam, sizin mahkemelerinize dokunmuyoruz.” Cemaatle böyle bir kardeş kardeş iki tane özel yetkili mahkemeyi paylaşmışsınız. Bunun tek açılımı budur, bunun başka bir açılımı olamaz.

Arkadaşlar, süreç her şeyi gösterecek. Orada 17 tane dava Ergenekon dosyası içerisinde toplandı. Hatta şunu diyorsunuz: “Canınız sıkılırsa, isterseniz 19, 20, 21… İlave edin. Siz işinize bakın ama bundan sonra biz kendi mahkemelerimizi de kuruyoruz.” Bu işin açılımı bu, bunun başka bir anlatımı olamaz.

Diğer önergelerde de aslında söyleyeceklerim var.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım ancak yoklama talebi var.

Sayın Tarhan, Sayın Dibek, Sayın Yılmaz, Sayın Öztürk, Sayın Serindağ, Sayın Tanal, Sayın Özel, Sayın Kesimoğlu, Sayın Köprülü, Sayın Tezcan, Sayın Çam, Sayın Moroğlu, Sayın Aslanoğlu, Sayın Özkoç, Sayın Kuşoğlu, Sayın Öner, Sayın Acar, Sayın Güven, Sayın Havutça, Sayın Işık.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278)(Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

91’inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 91. maddesinin 1. fıkrasında bulunan veya adlî para ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                    Faruk Bal                                        Oktay Vural                                           Ali Öz

                       Konya                                                İzmir                                                Mersin

                     Alim Işık                                      Muharrem Varlı                                Seyfettin Yılmaz

                     Kütahya                                             Adana                                               Adana

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

278. sıra sayılı kanun tasarısının 91 inci Maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun'un 285 inci maddesinin 2 inci fıkrasında yer alan "soruşturmanın tarafı olan kişilere karşı" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını, "bir yıldan üç yıla kadar" ibaresinin "iki yıldan beş yıla kadar" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 01.07.2012

                Pervin Buldan                                      Ayla Akat                                         Sırrı Sakık

                        Iğdır                                               Batman                                                Muş

                  Demir Çelik                                         Adil Kurt                                       Hasip Kaplan

                        Muş                                                Hakkâri                                              Şırnak

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı kanun tasarısının 73.(Adalet Komisyonu raporunun 91 .)maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Ali Rıza Öztürk                                  Mahmut Tanal                                      Atilla Kart

                      Mersin                                             İstanbul                                              Konya

              Ali İhsan Köktürk                                  Gürkut Acar                                     Turgut Dibek

                   Zonguldak                                          Antalya                                            Kırklareli

              Sezgin Tanrıkulu                                 Mevlüt Dudu                                     Ali Özgündüz

                     İstanbul                                              Hatay                                              İstanbul

                 İlhan Cihaner                             Dilek Akagün Yılmaz

                      Denizli                                               Uşak

Madde 91- 5237 sayılı Kanunun 285.inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Madde 285- (1) Soruşturmanın gizliliğini ihlâl eden kamu görevlisi veya yargı görevi yapan kişi, fiili daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Birinci fıkrada tanımlanmış suçun işlenişine iştirak etmeksizin, soruşturmaya ilişkin belgelerin içeriğini kısmen veya tamamen alenileştiren kişi iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.

(3) Soruşturma evresinde alınan ve soruşturmanın tarafı olan kişilere karşı gizli tutulması gereken kararların ve bunların gereği olarak yapılan işlemlerin gizliliğini ihlâl eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(4) Kanuna göre kapalı yapılması gereken veya kapalı yapılmasına karar verilen duruşmadaki açıklama veya görüntülerin gizliliğini alenen ihlâl eden kamu görevlisi veya yargı görevi yapan birinci fıkra hükmüne diğer kişiler ikinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır. Ancak, bu suçun oluşması için, tanığın korunmasına ilişkin olarak alınan gizlilik kararına aykırılık açısından aleniyetin gerçekleşmesi aranmaz.

(5) Soruşturma ve kovuşturma evresinde kişilerin suçlu olarak algılanmalarına yol açacak şekilde görüntülerinin yayınlanması hâlinde, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(6) Yetkili makamlarca görevin gereği olarak yapılan açıklamalarla ilgili olarak bu madde hükümleri uygulanmaz

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Mahmut Tanal, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum, günaydın diyorum.

278 sıra sayılı tasarının içerisinde İcra İflas Kanunu değişikliği var, Ceza Muhakemesi Kanunu var, Ceza Kanunu var, İş Kanunu var. Tabii, hepsi bir arada olunca rahmetli Sayın Uğur Mumcu’nun Türk vatandaşı tanımıyla başlamak isterim.

Rahmetli Uğur Mumcu der ki: “Türk vatandaşı kime denilir? İsviçre Medeni Kanunu’na göre doğan, Almanya Ceza Muhakeme Kanunu’na göre yargılanan, İtalya Ceza Kanunu’na göre cezalandırılan, Fransa idare hukukuna göre idare edilen, İslam hukukuna göre gömülen kişiye Türk vatandaşı denilir.”

Tabii, bugünkü görüştüğümüz konuda gerçekten idare hukukunu görüştük, Ceza Muhakeme Kanunu’nu şu anda görüşüyoruz. Ceza Muhakeme Kanunu’nda özel yetkili mahkemelere baktığımız zaman, Değerli Profesör Doktor Burhan Kuzu Hocam -biz Anayasa’yı kendisinden ve Selçuk Özçelik’ten okumuştuk- derlerdi ki: “Efendim, iki türlü mahkeme vardır: Bunların biri olağan mahkeme, biri olağanüstü mahkeme. Olağan mahkemeler normal, bizim bildiğimiz genel mahkemelerdir. Olağanüstü mahkemeler olağanüstü dönemin koşullarına göre olağanüstü dönemi yargılamak için kurulan mahkemelerdir.”

Şimdi, tabii, burada baktığımız zaman bu çerçevede, olağan mahkeme bizim Anayasa’mızın, aynı zamanda Sayın Kuzu Hocamızın, 1982 Anayasası’nın getirdiği yenilikler arasında sayılırdı. Anayasa’nın 142’nci maddesi, tam dayanağını bizim normal, genel mahkemelerde buluyor, ancak olağanüstü mahkemelerin dayanağı ise Anayasa 143’tür. Anayasa’nın 143’üncü maddesi 2004 yılında ilga edilince, onunla birlikte devlet güvenlik mahkemelerinin anayasal dayanağı kalmadığı için onlar da ilga edildi ancak o arada bir geçiş süreci, bir boşluk yaşandı, 2005 yılında 5271 sayılı -işte şu anda üzerinde konuştuğumuz 250, 251, 252- Ceza Muhakemesi Kanunu getirildi ve onunla birlikte özel yetkili mahkemeler geldi.

Şimdi, bu özel yetkili mahkemelerin mevcut olan Anayasa’mızda şu aşamada bir hukuksal dayanağı yok değerli milletvekilleri. Nedir bu? Objektif olarak düşünürsek, bilim ahlakı açısından düşünürsek gerçekten Anayasa’ya aykırılık söz konusu. Tabii herkes burada özel yetkili mahkemeler ne getiriyor, ne götürüyor, bilimsel açıdan, tabii kısmen bilginiz olabilir, işin uzmanı olmayan arkadaşlarımız bilmeyebilir. Bizim Türkiye Büyük Millet Meclisinin Kütüphanesinde Türkiye Barolar Birliğinin özel mahkemelerle ilgili küçücük bir kitapçığı var değerli milletvekilleri veyahut da Türkiye Barolar Birliğinden temin edilebilir.

Ben, kısaca bunların özellikleri nedir, bunları size izah etmeye çalışayım. Geri kalan bilgileri eğer merak eden milletvekilleri olursa, oradan edinirlerse gerçekten fevkalade yararlı olur. Normal cumhuriyet savcıları anca kendi bölgesinde olan olaylarla ilgili soruşturma yapabilir, orada delilleri toplayabilir, orada keşif mahalline gidilebilir, özel yetkili cumhuriyet savcıları, yani özel yetkili mahkemelerin bulunduğu savcılar olayın olduğu yere de gidebilir, kendi sınırlarının dışında her tarafa gidebilir, herkesi dinleyebilir, o anlamda sınırsız bir güç var.

Gözaltı süresi normal genel mahkemelerde yirmi dört saat iken bunlarda kırk sekiz saat. Yine Anayasa’mızın 120’nci maddesi uyarınca dört günden yedi güne kadar çıkmış durumda. Aynı şekilde bunlarda duruşmayla ilgili, tebligatla ilgili, tutuklamayla ilgili süreler var. Tebligatı, aynen, devlet güvenlik mahkemelerinde “kitle iletişim araçları” derdi. Kitle iletişim araçlarındaki tebligat radyo idi. Bunda da aynı şekilde mesaj ve cep telefonuyla arama kitle iletişim araçlarının içerisine girmiş durumda.

Bununla birlikte, tutuklama süresinden bahsettik. Duruşmada uygulanacak hükümler bu… Aynı zamanda “Adli tatilde süreler işlemez, acil işlerdendir.” denilir. Netice itibarıyla toplu davalarda hepsinin dinlenmesi gerekmez. Yani bu açıdan, normal, bizim olağan mahkemelerden farklı çünkü olağan mahkemelerin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TANAL (Devamla) – Biraz önce Sayın Hasip Kaplan Bey bahsetti, gerek bankacılık hukukunda, kaçakçılık hukukunda, orada özel bir usul tatbik edilmiyor, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda aynen tüm usuller, ağır cezalarda olan usuller orada uygulanıyor.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Tanal.

MAHMUT TANAL (Devamla) – Burada usul farklılığı var. Yani ihtisas mahkemelerinin hiçbirinde farklı bir usul uygulanmıyor.

BAŞKAN – Sayın Tanal, lütfen…

MAHMUT TANAL (Devamla) – Sabrınız için teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. 

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

278. sıra sayılı kanun tasarısının 91 inci Maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun'un 285 nci maddesinin 2 inci fıkrasında yer alan "soruşturmanın tarafı olan kişilere karşı" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını, "bir yıldan üç yıla kadar" ibaresinin "iki yıldan beş yıla kadar" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 01.07.2012

                                                                                                                Hasip Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; burada öyle bir önerge sunuldu ki Meclise, özel yetkili mahkemelerin kaldırıldığını ifade eden ama “Eski özel yetkili mahkemelerdeki davalar da burada sürecek.” diye. Eski özel yetkili mahkemeler mevcut davaları sürdürecek. On yıl, yirmi yıl, otuz yıl… Otuz yıl süren hâlâ davalar var, Kemal Türkler’in davasını yeni zaman aşımına uğrattılar bu özel yetkili mahkemeler. Yani şu an sadece KCK davasından  -bakın, tutuklu sayısını demiyorum, Sayın Adalet Bakanı burada, doğru rakamları açıklasın- 200 bin soruşturma var; 60 bin tane açılan soruşturma var, 8 binin üstünde tutuklu var. Bunlar sürecek, bunlar sürecek ve bunlar sürdüğü zaman bu özel yetkili mahkemeler kalkmış olacak. Şimdi, bu özel yetkili mahkemeler bu hâliyle sürerken, bu yasayla da ağır ceza mahkemelerine yetki vereceksiniz. Sonra yirmi dokuz büyükşehir kararı alacaksınız, yirmi dokuz büyükşehirdeki ağır ceza mahkemelerini bölge mahkemesi yapacaksınız, bir yandan AKP’nin yeni model özel mahkemeleri olacak -gerçi özel güvenlik mahkemesini de AKP çıkardı, onun da patenti ona ait, 2005’ten sonra 2006’da, eskisinin de size ait patenti- hem eskisi yürüyecek hem yenisi yürüyecek. Sonra da kamuoyunun karşısına çıkacaksınız, vatandaş sanki anlamıyor, sanki cahil cühela, sanki hiç yaşamıyor, sanki hiçbir şey bilmiyormuş gibi yutturmaya çalışacaksınız ve yutacaklar zannediyorsunuz. Bu makyaj yaklaşımlarınızla, bu kozmetik tekliflerinizle de Avrupa Birliğini kandıracağınızı zannediyorsunuz. Hayır. Bakın, çok samimi olarak söyleyeceğim: 12 Eylül yargılamalarını başından sonuna kadar otuz yıl ceza avukatlığımda takip ettim, sıkıyönetimleri, DGM’leri özel yetkili mahkemeler dâhil. Şimdi, soruyorum: Ne değişti? On yıllık iktidarınızda ne değişti? Tutuklu sayısı çoğaldı, mahkeme sayıları çoğaldı, burada da çoğaltıyordunuz, Diyarbakır bir taneydi üç tane özel yetkili oldu, İstanbul altı yedi tane oldu, yetmedi, altı yedi tane daha eklediniz.

Bakın, siyaseti kirleten bazı konulardan size söz açmak istiyorum. Siyasetin etiği açısından bu gerekli. Bu siyaseti kirleten şeyler nelerdir biliyor musunuz? Siyasi partilere ve adaylara yapılan bağışlar; holdingler, tekeller bu konuda pek aktif. Dış ihaleler, silah tüccarları, mafya, bankalar, darbeci destekleri, kontra faaliyetleri ilişkisi. Lobilerin faaliyetleri, seks, rüşvet, borsa,  finans, piyasa oyunları, kentsel dönüşüm ve istihbarat faaliyetleri, dikkat edin. İstihbarat faaliyetleri, dikkat edin, sır kapsamına alınıyor. Küresel krizle beraber Arap Baharı’yla gelen kara para aklama. IMF, NATO, Birleşmiş Milletler finans ilişkileri, örtülü ödenek ve transferler, madencilik, ruhsat, enerji alanı alım satımları. Eğitim ve sağlıkta rant, askerî harcamalar ve dikkatinizi çekerim, olağanüstü yargılamalar. Siyaseti en çok kirletenlerin… Çünkü, olağanüstü yargılamalar bu çarkları korumak için aslında devletin güvenliğini değil, o devlet aygıtını elinde tutan bir avuç zümrenin kendi çıkarlarını korumak için siyaseten kullandığı kurumlardır. Bunlarda hukuk yoktur, insan süje olarak yoktur, eşitlik, adalet yoktur. Bunun için, siyaseti en çok kirletenlerin başında olağanüstü mahkemeler geliyor. Siz hem eskisiyle yürüyorsunuz hem yenisiyle yürüyorsunuz. Bu yol çıkmaz yoldur, ben size söyleyeyim.

III.- YOKLAMA

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım, ancak yoklama talebi var.

Sayın Tarhan, Sayın Dibek, Sayın Tezcan, Sayın Köktürk, Sayın Yılmaz, Sayın Güven, Sayın Serindağ, Sayın Köprülü, Sayın Kesimoğlu, Sayın Özel, Sayın Çam, Sayın Öztürk, Sayın Aldan, Sayın Tanal, Sayın Acar, Sayın Öner, Sayın Kuşoğlu, Sayın Moroğlu, Sayın Özkoç, Sayın Aslanoğlu.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 91. maddesinin 1. fıkrasında bulunan veya adlî para ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Faruk Bal (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Seyfettin Yılmaz, Adana Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 278 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 91’inci maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, 278 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz ama 278 sıra sayılı Kanun Tasarısı’ndan ziyade, özellikle özel yetkili mahkemeler son bir buçuk, iki aydır milletin gündeminde ve sizler de özellikle Cumhuriyet Halk Partisi ve Barış ve Demokrasi Partisinde bir beklenti oluştu. Bu beklenti de kendiliğinden oluşmadı, özel yetkili mahkemelerle ilgili, Sayın Başbakan başta olmak üzere, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın, hatta Ahmet İyimaya’nın yanlış anlaşıldı yönünde ifadesi oldu ama, yine de özel yetkili hâkim ve savcıların uygulamalarıyla ilgili rahatsızlıklarını dile getirdiği ifadeleri oldu. Hatta Bülent Arınç’ın “Yok böyle bir şey.” dendiği ortamda, onun söylemlerinin yanlış anlaşıldığı noktasında birtakım ifadelerin oluştuğu bir süreci yaşıyoruz ve bu süreç yaşanırken aynı zamanda Leyla Zana ile Başbakanın bir görüşmesi oldu ve Hükûmetin yetkililerinin ifadelerinden Kürt açılımının devam edeceği ve devam ettiği ifade edildi ve netice itibarıyla bu ülkede bizim görüşümüze göre bir Kürt sorunu yoktur, bir PKK ve terör sorunu vardır ama Kürt sorununun görüşmelerinin devam ettiği ve çözüleceği noktasında bir algı oluştu. Tabii, bu algıların oluşmasıyla beraber, bu ifadeler Sayın Başbakan, Başbakan Yardımcısı, parti yetkililerinin ve Hükûmet yetkililerinin açıklamalarıyla beraber Cumhuriyet Halk Partisi ve Barış ve Demokrasi Partisinde ciddi beklentiler oluştu fakat atladığımız bir şey vardı; kerameti kendinde sananlar sukutuhayale uğrayınca bu sefer Cumhuriyet Halk Partisi ve Barış ve Demokrasi Partisi de sukutuhayale uğradı. Sukutuhayale uğrayan üç parti grubunun bu kanun tasarısıyla ilgili sıkıntısını ne yazık ki Meclis çekiyor.

Gece bahçeye gidiyoruz, bahçede uyuyan insanlar, dışarıya çıkıyoruz dışarıda uyuyan insanlar ve burada arka taraflara bakarsanız bir sürü uyuyan insanlar mevcut ve iki gündür bu yasa tasarısını çıkarmanın sıkıntısı yine bu vekillere geldi yani birileri taleplerini ve isteklerini gerçekleştiremeyince bunun sıkıntısını yaşamak ne yazık ki burada alın teri döken ve çalışmaya gayret gösteren milletvekillerine düştü. Yani bu konuşmaları yaparken bunların iyi irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Siz, ifadelerinizle, söylemlerinizle belirli kesimleri belli bir umuda ve belli bir beklentiye iterseniz işte, burada birtakım tatsız olayların yaşanması da kaçınılmaz oluyor. Ama sonuç itibarıyla siz de gördünüz ki son dakikaya kadar saklanan yani bu gelecek şey kanun tasarısının içinde de gelirdi ama hepimiz biliyoruz ki bu Adalet Bakanlığında da değil -basına yansıyan kısmıyla söylüyorum- Başbakanlıkta, Bekir Bozdağ’ın başkanlığında özel bir ekipçe hazırlandı.

Yani özel ekipçe hazırlanan olayda ne var? Gördük ne olduğunu. Ama söylemler neydi, ifadeler neydi, Cumhuriyet Halk Partisini ve Barış ve Demokrasi Partisini beklentiye sokan neydi? Başta Sayın Başbakan, Cumhurbaşkanının dün ifadesi var, artık özel yetkili mahkemelerin uygulamalarının çok ciddi toplumda rahatsızlık yarattığıyla ilgili. Cumhurbaşkanı dâhil olmak üzere, Başbakan, bakanlar, Başbakan yardımcıları ve parti yetkililerinin ifadeleri, Cumhuriyet Halk Partisinde, Barış ve Demokrasi Partisinde beklentiye neden oldu, ama kerameti kendinizde sanmak bazen insanları sukutuhayale uğratıyor, ne olduğu belli olmayan bir şekilde bu 74’üncü madde de bir önergeyle değiştirildi, ama Allah’tan her şeyin hayırlısını diliyorum, Mevla’m neylerse güzel eyler.

Ben hepinize hayırlı sabahlar diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

92’nci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 92 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Madde 92- 5237 sayılı Kanunun 288 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Madde 288- (1) Görülmekte olan bir davada veya yapılmakta olan bir soruşturmada, hukuka aykırı bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da gerçeğe aykırı beyanda bulunması için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı hukuka aykırı olarak etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi, elli günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılır.

(2) Tanıklıktan çekinebilecek kişiler ile iddia veya savunma mesleğini icra edenlerin görevin ifası sırasında sarf ettikleri beyanlardan dolayı ceza verilemez.”

              Ali İhsan Köktürk                                 Turgut Dibek                                    Bülent Tezcan

                   Zonguldak                                         Kırklareli                                             Aydın

                  Celal Dinçer                                      Özgür Özel

                     İstanbul                                             Manisa

BAŞKAN – Diğer iki önerge aynı mahiyette olup, birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278 sıra sayılı kanun tasarısının 92 inci Maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                Pervin Buldan                                      Ayla Akat                                         Sırrı Sakık

                        Iğdır                                               Batman                                                Muş

                     Adil Kurt                                        Demir Çelik                                     Hasip Kaplan

                      Hakkâri                                               Muş                                                 Şırnak

Diğer önerge sahipleri:

                  Oktay Vural                                      Oktay Öztürk                                  Nevzat Korkmaz

                        İzmir                                              Erzurum                                             Isparta

              Mehmet Erdoğan                              Yusuf Halaçoğlu

                       Muğla                                              Kayseri

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BİLAL UÇAR (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen?..

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe efendim.

Gerekçe:

Anayasal sistemimiz, Kuvvetler Ayrılığı prensibine göre tanzim edilmiş, Devlet organlarına da bu prensip çerçevesinde yetki ve sorumluluklar verilmiştir.

Kuvvetler Ayrılığı prensibini hayata geçiren, onu ayakta tutan da Hukuk Devleti ilkeleridir. Meşruiyet içinde olunması gerekir.

Tam anlamıyla bir Hukuk Devletinden bahsedilmesi için de, bağımsız ve tarafsız bir yargı şarttır. Yargının siyasallaşması gibi iddialar Hukuk Devleti görüntüsünü ortadan kaldırmaktadır.

Bu erozyonun farkında olan, kamuoyu tepkileri ile bu olumsuz atmosferi ortadan kaldırmak için Yargı reformu paketleri bir bir ardınca açılmakta ve böylece kamuoyu oyalanmaktadır.

Toplumda büyük beklentiler yaratan 3. Yargı reformu paketinin de bu beklentileri karşılamaktan uzak olduğu görülmektedir.

Tasarıdan beklenen esas amaç,          yargının hızlandırılması ve biriken ağır iş yükünün azaltılmasıdır.

Ancak bu hedefleri gerçekleştirmek üzere elle tutulan gözle görülen hiçbir somut öneri içermediği görülmektedir ve böylece üçüncü yargı reformu paketi ölü doğmuştur. Büyük hayal kırıklıkları yaşatmıştır.

Ne İcra ve İflas Kanununda ne idare hukukunda ne Ceza ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda ve ne de diğer kanunlarda yapılan değişiklikler, yargının güvenli, adil ve etkin gerçekleşmesine katkı veren değişiklikler olmayıp, insanlarımızın mahkeme kapılarında yıllarca beklemesinin devamına vesile olacaktır. Verilen yargı kararları ise adalet terazisinde tartıldığında, hep tartışmalı ve kamu vicdanında mahkûm edilen kararlar olacaktır.

10 yılda, tek başına hükümet eden, Adalet ve Kalkınma Partisi ülkedeki kronikleşmiş problemleri çözmek bir yana kendisine millet tarafından verilen gücü hep istismar amacıyla kullanmıştır.

Bugün de meclise getirdiği tasarı ile yıllardır süregelen kronik yargı problemini çözmek bir tarafa, çözermiş, gibi davranarak yine kamuoyunu oyalama yolunu seçmiştir.

Öte yandan Anayasanın 10. Maddesindeki eşitlik ilkesi başta olmak üzere hukuk sistemimizde vatandaşların yargı önünde eşit olduğu, yargının, tüm erkleri ve kişileri bağlayıcı olduğu prensiplerine de aykırı bir biçimde bazı kamu görevlilerinin soruşturulması ve yargılanması konusunda ayrıcalıklar ve eşitsizlikler getiren tasarı mecliste temsil olunan siyasal partilerin görüş ve katkılarını da almamış, son dakika önergesi ile yeterince müzakere edilmesine fırsat vermeden yasallaştırılmak istenmiştir.

Tasarı AKP tasarısıdır. Üzerinde mutabakat arayışı, kaygısı taşımamaktadır. Bir dayatmadır. Kanun yapma tekniğine aykırı ifade ve düzenlemeler taşımaktadır.

BAŞKAN – Sayın Kaplan, gerekçe mi?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Gerekçe:

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Yapılan önerge değişikliği ile “adil yargılama”nın etkilenmesine dair yaptırımın suçun niteliği ile orantılı olmasının sağlanması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı.

BAŞKAN – Kabul etmeyenler…

Elektronik cihazla oylama yapacağız kâtip üyeler arasında anlaşmazlık var.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır. Aynı mahiyetteki önergeler kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 92 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Madde 92- 5237 sayılı Kanunun 288 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Madde 288- (1) Görülmekte olan bir davada veya yapılmakta olan bir soruşturmada, hukuka aykırı bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da gerçeğe aykırı beyanda bulunması için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı hukuka aykırı olarak etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi, elli günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılır.

(2) Tanıklıktan çekinebilecek kişiler ile iddia veya savunma mesleğini icra edenlerin görevin ifası sırasında sarf ettikleri beyanlardan dolayı ceza verilemez.”

                                                                                                                Bülent Tezcan (Aydın) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BİLAL UÇAR (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MİLLİ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Bülent Tezcan, Aydın Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, yargı reformu paketini konuşuyoruz. Tabii, burada, yargı organlarında çalışan personellerin problemleri de önemle üzerinde durulması gereken problemler, özellikle mübaşirler.

Değerli milletvekili arkadaşlar, hepinize, sanıyorum bize gelen mailler gelmiştir veya özellikle Adalet Komisyonu üyesi olan milletvekili arkadaşlarımıza bu paket görüşülmeye başlandıktan itibaren adliyede çalışan mübaşirler ısrarla genel idare hizmetlerine geçirilme taleplerini ilettiler.

Şimdi, Adalet Komisyonundaki arkadaşlarımızdan büyük çoğunluğu milletvekili. Adalet Bakanımız Sayın Sadullah Ergin…

RECEP ÖZEL (Isparta) – Hepsi milletvekili.

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Affedersiniz. Tabii, bu saate kadar sabahlayınca dil dolaşıyor. Adalet Komisyonundaki arkadaşlarımızdan büyük çoğunluğu avukat, düzeltiyorum. Adalet Bakanımız Sayın Sadullah Ergin de avukatlık mesleğinden gelme.

Değerli arkadaşlarım, avukatlık mesleği yapan, mesleğini icra etmiş olan arkadaşlarımız mübaşirlerin sorunlarını yakından bilirler. Adliyelerde mübaşirler bir anlamda joker personeldir. Hepimiz biliyoruz. Yıllardan bu yana zaman gelmiştir, adliyenin temizlik işini yapmak için onlar görevlendirilmiştir, çoğu zaman mübaşir kadrosunda oldukları hâlde kâtip olarak çalıştırılmışlardır. Hatta yıllardır aslında mübaşir olan personeli, arkadaşlarımızı ben uzun zaman kâtip olarak düşünmüştüm, kâtiplik görevi yaptıkları için fiilen. Şimdi, bu arkadaşlarımız haklı olarak bizden bir talepte bulundular, statülerine yakışan… Kâtipler genel idare hizmetleri sınıfında, diğer adliye çalışanları genel idare hizmetleri sınıfında ama mübaşirlere hem o hizmeti gördürüyoruz hem de onları genel idare hizmetleri sınıfına almıyoruz, bu bir haksızlık. Bu konuda bu yanlışlığın düzeltilmesini Komisyonda dile getirdik ama başaramadık, çünkü bunun Adalet Bakanlığı dışında bir de Maliye Bakanlığı ayağı var sanıyorum. Bunun bir an önce çözülmesi lazım. Mübaşirler genel idare hizmetleri statüsüne geçmeyi hak ediyorlar. Bunu Genel Kurulla, Türkiye Büyük Millet Meclisiyle paylaşma ihtiyacı duydum.

Bu konu da daha bitmedi. Bununla ilgili madde gelecek. Bu konuda da bir değişiklik önergesi verip çok rahat bunu geçirebiliriz, çünkü özel yetkili mahkemelerle ilgili hem de hiç de usule uygun olmadan bir önergeyi verdiniz ve geçirdiniz. Genel idare hizmetlerini bu noktada mutabakatla geçirebileceğimize inanıyorum. Bu önergeyi birlikte hazırlayalım, verelim ve arkadaşlarımızın mağduriyetini önleyelim.

Değerli arkadaşlar, burada verdiğimiz önergeyle ilgili 92’nci madde değişikliğinde aslında maddenin birinci fıkrasında hiçbir değişiklik önermiyoruz, sadece ikinci bir fıkra ilavesini istiyoruz. Bakın, daha önce, bu konuda avukatlar savunma mesleğini yaptıkları için adil yargılamayı etkileme iddiasıyla sanık oldular. Hatırlarsanız…

RECEP ÖZEL (Isparta) – Âdil mi, adil mi?

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Adil yargılama…

Hatırlarsanız, Turgut Kazan müvekkilini savunduğu için ve müvekkilini savunurken basına açıklama yapmak zorunda kaldığı için sanık durumuna düştü.

Değerli arkadaşlar, bu maddenin ikinci fıkrası, muhtemel böyle bir tehlikeyi önlemek amacıyla konulmuştur. Özellikle sav, savunma, iddia görevini yapanlar bu görev çerçevesindeki beyanları nedeniyle bu çerçevede soruşturulmasınlar, bu noktada bu suçu işlediği iddiasıyla, ithamıyla karşı karşıya kalmasınlar diye. Yoksa birinci fıkrayla ilgili bir değişiklik talebimiz yok, sadece ikinci bir fıkra ekledik. Bu nedenle, değişiklik önergesine desteğinizi bekliyoruz.

Değerli arkadaşlar, günün gazeteleri geldi, yine yandaş basına bakıyoruz, “Özel yetkili mahkemeler ortadan kalktı.” diye utanmadan, sıkılmadan yayın yapmış gazeteler.

Değerli arkadaşlar, özel yetkili mahkemeler kalkmadı, kürtaj hastalığınız depreşti sizin, özel yetkili mahkemeleri Ceza Muhakemeleri Kanunu’ndan aldınız kürtajla, getirdiniz, Terörle Mücadele Kanunu’nun içine monte ettiniz; yapılan budur.

Hepinize teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

                                                                               Kapanma Saati: 08.52

 ON DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 08.58

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Tanju ÖZCAN (Bolu)

---0---

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 129’uncu Birleşiminin On Dördüncü Oturumunu açıyorum.

278 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

93’üncü madde üzerinde aynı mahiyette üç önerge vardır, okutup birlikte işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278 sıra sayılı kanun tasarısının 93 üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.

                Pervin Buldan                                      Ayla Akat                                         Sırrı Sakık

                        Iğdır                                               Batman                                                Muş

         Adil Kurt                                      Demir Çelik                                                   Hasip Kaplan

            Muğla                                    Muş                                Şırnak

Diğer önerge sahipleri:

                Ali Rıza Öztürk                                Ali İhsan Köktürk                              Ömer Süha Aldan

                      Mersin                                           Zonguldak                                            Muğla

                 Turgut Dibek                                    İlhan Cihaner                                    Ali Serindağ

                     Kırklareli                                            Denizli                                           Gaziantep

Diğer önerge sahipleri:

Oktay Vural                                             Faruk Bal                                             Ali Öz

          İzmir                                                Konya                                               Mersin

Muharrem Varlı                                       Alim Işık                                     Mehmet Erdoğan

         Adana                                             Kütahya                                              Muğla

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BİLAL UÇAR (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Erdoğan, Muğla Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 278 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 93’üncü maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle Sayın Başkan, böylesi yoğun çalışma günlerinde arkadaşlarımızın rahat uyuması için bir misafirhane ayarlasanız, hiç olmazsa bir-iki saat kestirir gelirler. Şuna bakın, yani arkadaşların çoğunluğu dökülmüş vaziyette ya da bu şartlarda çalışmak istemiyorsanız bu çalışmaya ara verelim.

Şimdi, bu görüşmekte olduğumuz madde bir defa Anayasa'ya aykırı.

RIFAT SAİT (İzmir) – Sizin arkadaşlar nerede?

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Efendim?

RIFAT SAİT (İzmir) – Arkadaşlarınız nerede?

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Buradayız, burada ama burası otel değil yani burası Genel Kurul. Genel Kurulda uyunmaz.

RIFAT SAİT (İzmir) – 2-3 kişiye “Uyuyor.” diyorsun yani.

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Olanlar uyumuyor yani uyuyacak olanlar dışarı çıksın, burası otel değil.

Bir defa bu görüştüğümüz madde Anayasa'ya aykırı, şu bakımdan aykırı: Bizim Anayasa'mızda açık hüküm var: Yasama, yargı ve yürütme, güçler ayrılığı prensibi var. Şimdi, siz, burada yargının yürütmekte olduğu birçok işi alıp yürütmenin eline veriyorsunuz. Bu, bir defa bizim Anayasa'mız bakımından uygun bir durum değil. Tabii, bunu niye yapıyorsunuz? Birçok yerde adliyeyi kapattınız ve adliyeyi kapatma operasyonuna devam etmeyi düşünüyorsunuz. Şimdi, artık idarecileri de kadı hâline getirmeye çalışıyorsunuz. Sanki idarecilerin başka işi gücü yok, bundan sonra hâkimlerin, savcıların işlerine de onların olmadığı yerlerde onlar, idareciler bakacak.

Tabii, şimdi kanunu yazarken de garip bir yazım var, “Mülki amir” ifadesi kullanılmış. Mülki amir kim? İlde vali, ilçede kaymakam. Şimdi, siz, bir ilçeye birden fazla hâkim, savcı atayabiliyorsunuz ama birden fazla kaymakam atama şansınız yok. Bu yükün altından o ilçedeki kaymakamlar nasıl kalkacak, bu bir tartışma konusu. Ayrıca, ildeki mülki amir vali olduğuna göre, siz bunu, “vali ya da görevlendireceği vali yardımcısı” ibaresini bu metne koymadığınız için, dolayısıyla valiler bu yükün altında ezilecekler, bu yetkilerini devretmesinde de hukuki bakımdan sıkıntı çıkabilir. İdarenin bu yük altından nasıl kalkacağı belli değil.

Tabii, burada başka bir konu daha var: İdarenin her işlemi yargı denetimine tabii. Şimdi, siz, adli yargının yükünü hafiflettiğinizi zannederek böyle bir düzenleme yapıyorsunuz ama yeni yaptığınız düzenlemeyle hem idareyi hem de idari yargıyı meşgul edeceksiniz. İdarenin yaptığı her işlem idari yargının denetimine tabii olduğuna göre, idarenin yaptığı her işlemi de vatandaş idari yargının önüne götürecek. Yani siz, bir taraftan bu yükü hafifletelim derken vatandaşa yeni yeni sıkıntılar getireceksiniz, adli yargı herkesin ilinde ilçesinde varken idari yargı yapılanmamız biliyorsunuz her ilde yok, ilçelerde zaten yok. Vatandaş açısından bu biraz daha külfet getirecek. (AK PARTİ sıralarından “Her ilde var.” sesi)

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Efendim?

RECEP ÖZEL (Isparta) – Yargılamada…

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Her ilde idare mahkemesi yok arkadaşlar yani bunu bilmiyorsanız Sayın Bakanınıza sorabilirsiniz

RECEP ÖZEL (Isparta) – Doğru söylüyorsun.

BAŞKAN – Sayın Özel, lütfen.

Sayın Erdoğan, Genel Kurula hitap edin lütfen.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın milletvekili görüşlerini kürsüde belirtsin.

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Yani bu yapılanmayı bilmiyorsanız bunu da öğreneceksiniz. Yani siz yaptığınız bu işle vatandaşa iyilik etmiyorsunuz, idarecilere iyilik etmiyorsunuz, idari yargıya iyilik etmiyorsunuz.

Şimdi, sıkıntı, adli yargıda hâkim, savcı açığı varsa bugün torba kanunu görüşmeye devam edeceğiz, oraya yeteri kadar hâkim kadrosunu da ilave ederiz, yeteri kadar hâkim alır atarsınız. Yani iş yapıyoruz diye ortalığı karıştırmanın, devletin, milletin şu ana kadar alıştığı düzeni bozmanın bir mantığı, bir anlamı yok. Bunları bilmiyorsanız öğrenecekseniz, bunun başka çaresi yok.

Hepinize iyi bir hafta diliyoruz. İnşallah bu hafta, Parlamentomuz, milletimiz, vatanımız için verimli olur. Hepinize hayırlı sabahlar, hayırlı günler, saygılar. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Erdoğan.

Sayın Erdoğan, misafirhane talebiniz değerlendirilecektir.

Evet, önergeler üzerinde başka söz talebi…

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Ali Serindağ…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, özür dilerim.

Şimdi, hukukta rızayı bozan sebepler var.

BAŞKAN – Sayın Tanal, böyle bir usulümüz yok ki ama, söz verdim.

Ali Serindağ, Gaziantep.

Buyurun, Sayın Serindağ.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Hata, hile, ikrâh; yorgun, bitkin düşme. Yani bu kararlar bence sakat kararlar. Sizden istirham ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Tanal, Sayın Serindağ’a söz verdim, lütfen.

Sayın Serindağ, buyurun.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Meclisimizin çalışma düzeniyle ilgili çok şey söylendi. Benim o konuda ilave edecek bir şeyim yok. Milletimiz bunu takdir ediyor, bunu görüyor, bunu değerlendirecektir.

Değerli arkadaşlarım, bugün 2 Temmuz, Sivas katliamının yıl dönümü. Biraz evvel Bülent Tezcan arkadaşımız konuşurken bu konudan bahsetti ve tepki gösterdiniz. Niçin tepki gösterdiğinizi anlayamadım.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Hayır…

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) –  Biz, hem Sivas katliamını lanetliyoruz. Sivas katliamı bahsini duyunca hemen “Başbağlar.” dediniz. Biz, hem Sivas katliamını lanetliyoruz hem Başbağları lanetliyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, biz, bu katliamları lanetliyoruz ama siz niye tepki gösteriyorsunuz? Şimdi, değerli arkadaşlarım, elinizi vicdanınıza koyun, insanlar diri diri yakılırken biz onu hoşgörüyle mi karşılayalım? Lanetliyoruz.

Sayın milletvekilleri, bugün…

İSMAİL AYDIN (Bursa) – İktidarda kim vardı o dönemde?

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) – Ne diyorsun? Şimdi benim söylediğimde ne var, bir söyler misiniz? Her ikisini de lanetliyorum. Daha ne diyorsunuz? Ne istiyorsunuz daha?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sivas katliamının, Başbağlar katliamının lanetlenmesinden, kınanmasından kim, niye rahatsız olur? Lütfen…

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) – Niye rahatsız oluyor? Niye rahatsız oluyorlar?

İSMAİL AYDIN (Bursa) – Niye rahatsız olayım?

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Rahatsız falan olmuyoruz.

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) – Sayın milletvekilleri, Sayın Başkanın bunu sadece dış güçlere bağlamasını da doğrusu pek yeterli görmedim.

Şimdi, dış güçler Türkiye’nin zayıflamasını isteyebilirler. Bizim, peki, dış güçlere karşı koyacak aklımız, izanımız yok mu?

İSMAİL AYDIN (Bursa) – CHP iktidardaydı, niye aydınlatmadı?

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bunu milletimiz takdir edecektir.

Şimdi, getirdiğiniz bu tasarının 93’üncü maddesinde, cumhuriyet savcılarına ait olan bir yetkiyi mülki idare amirine tanıyorsunuz. Demin benden önce konuşan Mehmet Erdoğan arkadaşım da açıkladı, bunu biz de uygun görmüyoruz ve tasarı metninden çıkarılmasını istiyoruz. Ayrıca, diyorsunuz ki: “Mülki amir, kullanır.”

Şimdi, değerli arkadaşlarım, vali ve kaymakamlar mülki amirdir. Yasaya bakarsanız onların mülki idare amiri olduğunu görürüz hepimiz.

Peki, valinin yetkileri il sınırlarını kapsar. Kaymakamın yetkileri ilçe sınırlarını kapsıyor. Atıyorum, herhangi bir ilimizin bir ilçesinde o ilçenin de mülki idare amiridir vali aynı zamanda. Yasalar düzenlenirken daha önce şöyle bir deyim kullanılırdı: “Mahallin en büyük mülki amiri” deyimi kullanılırdı. Bunu arkadaşlarımız bilirler. O nedenle, bu düzenlemenin de ilerde sakıncalı sonuçlar çıkaracağını, uygulayıcıları zorda bırakacağını söylemek istiyorum değerli arkadaşlarım.

Şimdi, kanun çıkarıyorsunuz, uygulayıcıların o kanunu nasıl yorumlayacağını hiç düşünmüyorsunuz. Esasında kanunların ihtiyaçtan doğması lazım. Siz ihtiyaca göre yasa düzenlemesi değil, kendi düşüncenize göre düzenliyorsunuz değerli arkadaşlarım. Ve idari para cezalarını verme yetkisini mülki amire tanıyorsunuz.

Şimdi, bu idare üzerinde de biraz durmak lazım. Geçen konuşmamda da belirttim, bir Danıştay Başkanımız var. Gene, söylediklerinden bir alıntı yapıyorum. Danıştay üyeleriyle ilgili değerlendirme yaptıktan sonra diyor ki: “Başarısız olanı da görevden alırım. Ben dik duruşlu bir adamım.” Biz zannediyorduk ki yüksek yargı mensupları bağımsız yargıçlardır, hâlâ da öyle biliyoruz.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – O ne yaptığını biliyor mu?

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) – Ama Sayın Danıştay Başkanı zannediyorum Danıştay üyelerini kendi memuru gibi görüyor.

Gene o günkü konuşmamda da ifade ettim. Türkiye’nin mutlaka halletmesi gereken ve kurtulması gereken bir ayıp vardır. O da eski Cumhurbaşkanı rahmetli Turgut Özal’ın ölümüyle ilgili şüphelerin ortadan kaldırılması hususudur.

Değerli arkadaşlarım, Devlet Denetleme Kurulu raporları Sayın Cumhurbaşkanının uygun görüşünden sonra Başbakanlığa gönderilir ve Başbakanlıktan da ilgili birimlere gereği yapılmak üzere gönderilir. Tahkikat yapılıyorsa tahkikat, soruşturma yapılıyorsa soruşturma, başka bir işlem yapılması gerekiyorsa o.

Sayın Başbakan kendisine intikal eden raporları…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) - …yetkili cumhuriyet başsavcılığına mutlaka intikal ettirmeli ve Türkiye devletini, Türkiye’nin kendi Cumhurbaşkanını zehirlediği iddiasından kurtarmalıdır. Türkiye bu ithamın altında kalamaz. Türkiye’nin bu ithamdan kurtulması lazım.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Karar yeter sayısı.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım ancak karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Düzeltiyorum. Aynı mahiyette iki önerge varmış, diğerini okutuyorum:

Sayın Kaplan, gerekçe mi?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Gerekçe.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Erkler ayrılığı ilkesinin sağlıklı işlemesi bu erklerin alanlarının sınırlarının belirgin bir şekilde çizilmesine bağlıdır. Eğer bu sınırlarda belirsizlik söz konusu olursa işleyiş içinden çıkılmaz hale gelmektedir. Bu anlamda özellikle yargının alanına giren konularda diğer organlar etkili kılınırsa yargının güvenilirliği sorgulanmaya başlanır. Yargının bağımsız olması demokrasinin vazgeçilmezlerinden ilkelerindendir. Tasarıda önerilen düzenleme yargının alanına giren bir konuda mülki amiri yetkili kılmaktadır. Bu Anayasa’nın 9. Maddesine aykırılık içermektedir. Önergemiz bu açık aykırılığı gidermeyi amaçlamaktadır.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım: Karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kâtip Üyeler arasında anlaşmazlık olduğu için elektronik sistemle oylama yapacağız.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önergeler kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 

94’üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

 Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı "Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı'nın çerçeve 94 üncü maddesiyle 5271 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen 38/A maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                   Mahir Ünal                                      Ahmet Aydın                                      Hilmi Bilgin

              Kahramanmaraş                                    Adıyaman                                             Sivas

                                         Tülay Kaynarca                                Zeynep Karahan Uslu

                                               İstanbul                                                Şanlıurfa

"MADDE 38/A- (1) Her türlü ceza muhakemesi işlemlerinde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) kullanılır. Bu işlemlere ilişkin her türlü veri, bilgi, belge ve karar, UYAP vasıtasıyla işlenir, kaydedilir ve saklanır.

(2)   Kanunlarda gösterilen istisnalar hariç olmak üzere, dosyalar güvenli elektronik imza kullanılarak UYAP'tan incelenebilir ve her türlü ceza muhakemesi işlemi yapılabilir.

(3)   Bu Kanun kapsamında fizikî olarak hazırlanması öngörülen her türlü belge ve karar elektronik ortamda düzenlenebilir, işlenebilir, saklanabilir ve güvenli elektronik imza ile imzalanabilir.

(4)   Güvenli elektronik imza ile imzalanan belge ve kararlar diğer kişi veya kurumlara elektronik ortamda gönderilir. Güvenli elektronik imza ile imzalanarak gönderilen belge veya kararlar, gerekmedikçe fizikî olarak ayrıca düzenlenmez ve ilgili kurum ve kişilere gönderilmez.

(5)   Elektronik imzalı belgenin elle atılan imzalı belgeyle çelişmesi hâlinde UYAP'ta kayıtlı olan güvenli elektronik imzalı belge geçerli kabul edilir.

(6)   Güvenli elektronik imza ile imzalanan belge ve kararlarda, mühürleme işlemi ile kanunlarda birden fazla nüshanın düzenlenmesini öngören hükümler uygulanmaz.

(6)   Zorunlu nedenlerle fizikî olarak düzenlenmiş belge veya kararlar, yetkili kişilerce taranarak UYAP'a aktarılır ve gerektiğinde ilgili birimlere elektronik ortamda gönderilir.

(7) Elektronik ortamdan fizikî örnek çıkartılması gereken hâllerde tutanak veya belgenin aslının aynı olduğu belirtilerek hâkim, Cumhuriyet savcısı veya görevlendirilen yetkili kişi tarafından imzalanır ve mühürlenir.

(8)      Elektronik ortamda yapılan işlemlerde süre gün sonunda biter.

(9) Yargı birimlerinin ihtiyaç duyduğu nüfus, tapu, adlî sicil kaydı gibi dış bilişim sistemlerinden UYAP vasıtasıyla temin edilen bilgi, belge ve kayıtlar, zorunlu olmadıkça ayrıca fizikî olarak istenilmez. UYAP'tan dış bilişim sistemlerine gönderilen bilgi ve belgeler ayrıca zorunlu olmadıkça fizikî ortamda gönderilmez.

(10) Ceza muhakemesi işlemlerinin UYAP'ta yapılmasına dair usûl ve esaslar, Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."

Aynı mahiyetteki iki önergeyi okutup birlikte işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı kanun tasarısına ait Adalet Komisyonu raporunun 94. maddesinin, metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                Ali Rıza Öztürk                                Ali İhsan Köktürk                                    Atilla Kart

                      Mersin                                           Zonguldak                                            Konya

                 Turgut Dibek                                 Sezgin Tanrıkulu                                  Gürkut Acar

                     Kırlareli                                            İstanbul                                             Antalya

 

                  Mevlüt Dudu                                    Mahmut Tanal                                   Ali Özgündüz

                       Hatay                                              İstanbul                                            İstanbul

                 İlhan Cihaner                             Dilek Akagün Yılmaz

                      Denizli                                               Uşak

Diğer önerge sahipleri:

                  Oktay Vural                                        Faruk Bal

                        İzmir                                                Konya

OKTAY VURAL (İzmir) – Çektik önergemizi.

BAŞKAN -  Önergelerini çektiler.

Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BİLAL UÇAR (Denizli) – Katılmıyoruz.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen?

Bülent Kuşoğlu, Ankara. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Önce, hiçbirimizin, hiçbir milletvekilinin bu şekilde bir çalışmayı tasvip etmediği hâlde, vekili olduğumuz milletin de böyle bir çalışmayı tasvip etmediğini bildiğimiz hâlde, bunun mantıklı olmadığını bildiğimiz hâlde, bu şekilde bir çalışma yapmamızda bizi zorlayan iradenin ne olduğu konusunda herkesin düşünmesini özellikle rica ediyorum, ondan sonra da size bir hikâye anlatmak istiyorum. Çünkü, bu saatte, hukukla ilgili çok şey konuşulmaz bu kadar yorgunluktan sonra. Sayın İyimaya bile çıksa kürsüye, herhâlde bu saatte hukuk konuşmazdı. Onun için bir hikâye anlatayım Sayın İyimaya, müsaade ederseniz. Hukukçularla ilgili bir hikâye, muhtemelen birçoğunuz da biliyorsunuzdur.

BAŞKAN – Uykusuz uykusuz iyi gider, buyurun.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) – İyi gider evet, bu saatte.

Şimdi, İngiltere’de -hikâye bu ya- yargıçların açık çekle maaş alması söz konusuymuş. Açık çekle istediğini çeke yazıyor, maaşını alabiliyormuş. Uzun yıllar bu böyle devam etmiş. Bir gün bir tanesi bunu sınamaya karar vermiş, 1 milyon poundluk bir çek yazmış, bankaya göndermiş. 1 milyon pound tabii çok büyük para, ödeyememişler. Sormuşlar Londra’ya. Londra “ödeyin” demiş. Bir süre sonra ödemişler -hikâyeye göre- ertesi gün ödemişler. Bir çanta dolusu, 1 milyon pound. Ertesi gün de hâkim o çantayı geri getirmiş, bankaya parayı iade etmiş. Ama Londra merkez, hâkimi işten el çektirmiş. “Çünkü, majestelerinin hükûmetine güvenmeyen hâkime biz de güvenmeyiz. Güvenmeyip devleti sınayan kişiye biz de güvenmeyiz. O sebeple el çektiriyoruz.” demiş.

Şimdi, devlet adalet üzerine kuruludur. Devletler güçlü olmak zorundadır. Sadece adaletle güçlü olabilirler ve çok fazla sınanmaya gelmezler. Onun için, bizim, adalet konusunda çok hassas olmamız lazım. Devletlerin devamlılığı ancak adaletle mümkün. Bu konuda çok hassas davranmamız lazım. Böyle, bütün gün çalışıp, sabaha kadar, yorgun argın, maddeler geçirip kanun çıkarmamamız lazım.

Bir de devletler itaat ister, muhakkak ki itaat ister, bütün devletler itaat ister. Ama itaat toplumsal konularda olur. Trafik kurallarıdır, toplumun iyiliğidir, düzenidir; bunlarla ilgili olur ama kişi hak ve hürriyetleri konusunda hiçbir devlet itaat isteyemez. İtaat isteyen devlet özgürlük istemiyor demektir, hukuk istemiyor demektir, adalet istemiyor demektir. Onun için, bu tür konuları çok daha hassas bir şekilde ele almamız, düşünmemiz lazım.

Ben, özel yetkili mahkemelerle ilgili olarak Sayın Bakanın, Sayın Başbakanın ve Sayın Cumhurbaşkanının demeçlerini görünce bu konularla ilgili olarak daha adil, daha düzgün bir devletimiz olacağını düşünmüştüm ama şu geceden sonra hakikaten üzüldüm, samimi olarak üzüldüm çünkü dağ fare doğurdu, öyle bir netice söz konusu olmadı. Şimdi, ya bunları yasal görmezsiniz, doğru görmezsiniz, mantıklı görmezsiniz, kaldırırsınız ya da “Kaldırıyorum ama bu şekilde de devam etsin, eskiler de devam etsin…” Yani bir taraf için, vatandaşlarınızın bir tarafı için “Devam etsin.” ama bu taraftan da “Kaldırıyorum…” Böyle bir mantık yoktur, hukukta da yoktur. Hukukta hiç olmaz, mümkün değil. Onun için, bu büyük bir skandaldır, sıkıntıdır ülkemiz için. Bundan sonra da bunun sıkıntılarını çok fazla yaşayacağız, inanın yaşayacağız. Ama bunun sorumluluğu da bizdedir, bu dönemde görev yapan milletvekillerindedir, bunu da unutmamamız lazım.

Böyle bir şeyin olmaması lazımdı, böyle bir düzenleme yapılmaması lazımdı. Çok güzel, 106 maddelik bir düzenleme yapıyoruz ama maalesef hiçbirimizi tatmin edecek, “Evet, doğru bir iş yaptık, çok güzel oldu.” diyeceğimiz bir durum da değil maalesef.

Çok değerli arkadaşlarım, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı "Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı'nın çerçeve 94 üncü maddesiyle 5271 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen 38/A maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                    Tülay Kaynarca (İstanbul) ve arkadaşları                        

"Madde 38/A- (1) Her türlü ceza muhakemesi işlemlerinde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) kullanılır. Bu işlemlere ilişkin her türlü veri, bilgi, belge ve karar, UYAP vasıtasıyla işlenir, kaydedilir ve saklanır.

(2) Kanunlarda gösterilen istisnalar hariç olmak üzere, dosyalar güvenli elektronik imza kullanılarak UYAP'tan incelenebilir ve her türlü ceza muhakemesi işlemi yapılabilir.

(3) Bu Kanun kapsamında fizikî olarak hazırlanması öngörülen her türlü belge ve karar elektronik ortamda düzenlenebilir, işlenebilir, saklanabilir ve güvenli elektronik imza ile imzalanabilir.

(4) Güvenli elektronik imza ile imzalanan belge ve kararlar diğer kişi veya kurumlara elektronik ortamda gönderilir. Güvenli elektronik imza ile imzalanarak gönderilen belge veya kararlar, gerekmedikçe fizikî olarak ayrıca düzenlenmez ve ilgili kurum ve kişilere gönderilmez.

(5) Elektronik imzalı belgenin elle atılan imzalı belgeyle çelişmesi hâlinde UYAP'ta kayıtlı olan güvenli elektronik imzalı belge geçerli kabul edilir.

(6) Güvenli elektronik imza ile imzalanan belge ve kararlarda, mühürleme işlemi ile kanunlarda birden fazla nüshanın düzenlenmesini öngören hükümler uygulanmaz.

(7) Zorunlu nedenlerle fizikî olarak düzenlenmiş belge veya kararlar, yetkili kişilerce taranarak UYAP'a aktarılır ve gerektiğinde ilgili birimlere elektronik ortamda gönderilir.

(8) Elektronik ortamdan fizikî örnek çıkartılması gereken hâllerde tutanak veya belgenin aslının aynı olduğu belirtilerek hâkim, Cumhuriyet savcısı veya görevlendirilen yetkili kişi tarafından imzalanır ve mühürlenir.

(9)      Elektronik ortamda yapılan işlemlerde süre gün sonunda biter.

(10) Yargı birimlerinin ihtiyaç duyduğu nüfus, tapu, adlî sicil kaydı gibi dış bilişim sistemlerinden UYAP vasıtasıyla temin edilen bilgi, belge ve kayıtlar, zorunlu olmadıkça ayrıca fizikî olarak istenilmez. UYAP'tan dış bilişim sistemlerine gönderilen bilgi ve belgeler ayrıca zorunlu olmadıkça fizikî ortamda gönderilmez.

(11) Ceza muhakemesi işlemlerinin UYAP'ta yapılmasına dair usul ve esaslar, Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BİLAL UÇAR (Denizli) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum…

Gerekçe:

Kanuna eklenen 38/A maddesinin ilk fıkrasına göre, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 295/A maddesinde mevcut olan; usûlüne göre güvenli elektronik imza ile oluşturulan elektronik verilerin senet hükmünde sayılacağı ve bu verilerin aksi ispat edilinceye kadar kesin delil sayılacağı hükmüne paralel bir düzenlenme yapılmıştır. Bu düzenleme yapılırken 5070 sayılı Elektronik İmza Kanununun 5 inci maddesinde düzenlenen; güvenli elektronik imzanın, elle atılan imza ile aynı hukuki sonucu doğuracağı hükmü ile paralellik kurulmuştur. Böylece 5070 sayılı Kanunun 22 nci maddesi ile Borçlar Kanununun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasına ikinci cümle olarak eklenen, "Güvenli elektronik imza elle atılan imza ile aynı ispat gücünü haizdir" cümlesi ile aynı sonucu doğurucu bir hüküm olarak Ceza Muhakemesi Kanununa ekleme yapılmıştır. Ancak bu düzenlemede sadece güvenli elektronik imzanın elle atılan imza ile aynı ispat gücünü haiz olduğu hüküm altına alınmamış, ilave olarak elektronik ortamda yapılan iş ve işlemlerde güvenli elektronik imzanın fizikî ortamda kullanılan ıslak imzanın yerine kullanılabileceği de açıkça belirtilmiştir.

Komisyondan geçen gerekçe 1. fıkra için yazılmış olup elektronik imza ile ilgili düzenleme maddeden çıkarılmıştır. Bu fıkra 5070 sayılı kanunda ve 6100 sayılı yasada düzenlendiği için ayrıca burada tekrarına gerek görülmemiştir.

6100 sayılı HMK 445 maddesine paralel düzenleme yapılmış olup bu maddede görülen eksikliklere ilişkin ayrıntılı düzenleme yapılmıştır.

İkinci fıkrada (Eski 3. Fıkra), UYAP Portallar (Vatandaş Portal, Avukat Portal, Kurum Portal ve Bilirkişi Portal) aracılığı ile vatandaşların, avukatların, şirket\kurumların ve bilirkişilerin UYAP'ta kayıtlı dosyalarına erişimlerinin ve işlem yapmalarının yasal dayanağı sağlanmıştır.

Üçüncü fıkrada halen CMK'da fiziki olarak belgelerin hazırlanması ve imzalanarak mühürlenmesine ilişkin maddeler nedeniyle bu evrakların UYAP'ta hazırlanması veya onaylanması işlemlerinin yapılmasında yasal zemin bulunmadığından tereddütler hâsıl olmaktadır. Bu tereddütlerin ortadan kaldırılması amacıyla bu fıkra yazılmıştır.

Beşinci fıkrada, elektronik imza ile ıslak imza aynı mahiyette olması nedeniyle hangi belgeye itibar edileceği konusunda oluşan tereddütler giderilmiştir. UYAP'ta hazırlanan evraklar elektronik imza ile imzalandığında tüm aşamalarının tespit edilebilmesi ve sahtecilik iddiaları karşısında UYAP'ın daha güvenilir olması nedeniyle bu evrakların daha üstün tutulmasının sağlanması için bu düzenlemeye ihtiyaç duyulmuştur. Elle atılan imzada, imza atan kişinin belgeyi ibraz eden kişi olmadığı, imzanın sahte olduğu iddiası bilirkişi incelemesi ile uzun bir süreç sonucunda gerçekliği tespit edilebilir iken UYAP'ta elektronik imza ile imzalanan belgede imzanın kime ait olduğunun tereddüte yol açmaksızın tespit edilmesi nedeniyle UYAP'ta elektronik imza ile imzalanan evraka üstünlük verilmesi yargılamanın hızlandırılması ve uyuşmazlığın çözümü bakımından önemlidir.

Sekizinci Fıkra (eski 9. fıkra) uyarınca sürenin, eski gerekçede 23:00'te biteceği tespit edilmiş ise de yeni tasarıda gün sonu olarak tespit edilmiştir. Belirtilen nedenlerle bu önerge verilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

95’inci madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

278. sıra sayılı kanun tasarısının 95 inci maddesinde yer alan “üst sınırı iki yıldan fazla olmayan” ibaresinin “üst sınırı beş yıldan fazla olmayan” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 01.07.2012

                           

                Pervin Buldan                                      Ayla Akat                                         Sırrı Sakık

                        Iğdır                                               Batman                                                Muş

                     Adil Kurt                                        Demir Çelik                                     Hasip Kaplan

                      Hakkâri                                               Muş                                                 Şırnak

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı Kanun tasarısının 95. Maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

                Ali Rıza Öztürk                                Ali İhsan Köktürk                                    Atilla Kart

                      Mersin                                           Zonguldak                                            Konya

                 Turgut Dibek                                     Mevlüt Dudu                                              

                    Kırklareli                                             Hatay

Madde 95- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 100. maddesinin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmış, birinci ve dördüncü fıkralar aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

1- Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi, beklenen ceza veya güvenlik tedbiriyle ölçülü olmaması halinde tutuklama kararı verilemez.

4- Sadece adli para cezasını gerektiren veya hapis cezasının üst sınırı üç yıldan fazla olmayan suçlarda ve ağır cezayı gerektiren suçüstü halleri hariç olmak üzere milletvekilleri hakkında tutuklama kararı verilemez. Milletvekili seçilen tutuklu kişinin tutukluluk haline derhal son verilir. Yargılamanın sanığın mahkûmiyetiyle sonuçlandığı takdirde verilen cezanın yerine getirilmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır.

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278 sıra sayılı kanun tasarısının 95. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.

                  Oktay Öztürk                                     Oktay Vural                                   Yusuf Halaçoğlu

                      Erzurum                                              İzmir                                               Kayseri

         Hasan Hüseyin Türkoğlu                        Nevzat Korkmaz                               Mehmet Erdoğan

                    Osmaniye                                           Isparta                                               Muğla

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BİLAL UÇAR (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Hasan Hüseyin Türkoğlu, Osmaniye Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; 278 sıra sayılı Tasarı’nın 95’inci maddesinde değişiklik yapan önergemiz üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında 94’üncü maddeyle ilgili de bir değerlendirme yapmak istiyorum müsaade ederseniz.

Tasarı’nın 94’üncü maddesi, 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 38’inci maddesine “Elektronik işlemler” başlıklı bir madde eklemekte, maddeyle ceza muhakemeleri iş ve işlemlerinde elektronik imza kullanılabilmesine imkân tanınmaktadır ancak elektronik imzanın Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’ne kayıtlı olması gerekmektedir. Bir yanda elle atılan imza, bir yanda güvenli elektronik imza. Tasarı metninde güvenli elektronik imzayla imzalanmış belgenin elle atılan imzalı suretiyle çelişmesi hâlinde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’nde kayıtlı olan güvenli elektronik imza nüshasının geçerli kabul edileceği düzenlenmiştir.

Bu düzenleme, ceza muhakemesindeki delillerin serbestliği ve hâkimin delilleri serbestçe takdir ilkesine aykırılık teşkil etmektedir çünkü elektronik imzayla imzalanmış bir belgeyle elle atılan imzalı belgenin çelişmesi, ikisinden birinin tahrif edildiğine veya üzerinde sahtecilik yapıldığına işaret etmektedir. Eğer tahrifat ya da sahtecilik elektronik imzayla imzalanmış belgeyle yapılmış ise bu madde yasalaştığı takdirde hâkim elektronik imzayla imzalanmış ve tahrif edilmiş veya üzerinde sahtecilik yapılmış belgeyi geçerli kabul edecek, adalet bu kanunla tecelli etmemiş, edememiş olacaktır. Bu sebeple tasarının bu maddesi yanlış olarak düzenlenmiştir.

Bu tasarıda “Toplumun beklentileri karşılanacak.” düşüncesiyle ortak olduğumuz bazı noktalar muhakkak vardır ancak Hükûmet ve içinden çıktığı Meclis AKP çoğunluğu, dile getirerek düzeltmeye çalıştığımız eksik ve yanlışları burnundan kıl aldırmayan bir anlayışla hep reddetmektedir.

Bu tasarıda daha evvel de dile getirdiğimiz hususların düzeltilmeden buraya kadar gelmiş olması, bundan sonra da devam edeceğine işaret etmektedir. Tasarı içindeki Terörle Mücadele Kanunu’yla bağlantılı Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddeleri, terör örgütüne destek verenleri, terör örgütü adına eylem yapanları affeden örtülü bir düzenlemedir.

Danıştay üyeliğine seçilecek kişilerin bir yandan memuriyet, kıdem ve tecrübelerinin daha az olmasına, diğer yandan seçimi yapılacak meslek gruplarını genişletmektedir. Danıştaya üye seçilecek kişilerin devlet tecrübesinin yeteri kadar uzun olması şüphesiz hepimiz için önem arz etmektedir çünkü Türk milleti adına karar verenler, konusunda uzman, tecrübeli ve kâmil olmalıdırlar. Aksi takdirde yargı, hukuka temayüz etmemişlerin elinde sığ kararlara imza atacaktır.

Danıştay üyeliği için hem hizmet süresi hem de farklı mesleklerin de dâhil edilmesine olan güvensizliğimizle beraber düşünüldüğünde “Acaba aklınızın saklı bölümlerinde bir şey mi planlıyorsunuz?” sorusunu getirmektedir. Daha evvel, kişiyi özel kanun çıkarmak suretiyle Anayasa ve hukuk devletine, ilkelerine aykırı olarak yaptığınız işi şimdi yineliyorsunuz.

Basın Kanunu’nda yapılan değişiklikle basın alanında suç işlemiş bir milletvekilini cezadan kurtarmak amacınız herkesçe malum.

Saygıdeğer milletvekilleri, partinizin içinden çıkan hükûmetler yaptıkları yolsuzlukları yargılanmadan kurtarmak için yargıyla oynamayı, yolsuzluk olan hususları kanunlarla yasal hâle getirmeye çalışan bir yapıya sahiptir. Bu hükûmetler yaptığı yanlışları, yolsuzlukları, haksızlıkları ve adaletsizlikleri kapatmak için bu Meclisi alet olarak kullanmaktadır. Kamu İhale Yasası’nda yapılan değişiklikler, 4+4+4 Yasası, Mit Yasası, 2/B Yasası, Afet Yasası, birçok torba yasa, Devlet Sırları Yasası, bütün bu düzenlemeler suçtan ve suçun delillerinden kurtulmak için yapılmış düzenlemelerdir.

Saygıdeğer milletvekilleri, sadece ihale mevzuatı dışına çıkardığınız devlet alımları, rekabet ve şeffaflığın olmamasından dolayı tüyü bitmemiş yetimlerin hakkının yenmesine sebep olacaktır. Mübarek üç aylar, Şaban Ayı ve müteakip Ramazan Ayı üzerinizdeki bu hakkın ne olduğunu düşünmeniz için iyi bir fırsat olacaktır. Bu tatili, yazı ve mübarek ayları bu açıdan değerlendirmenizde fayda olduğunu düşünüyorum.

Müsaade ederseniz, size bir olay anlatmak istiyorum: Aranızdaki birçok arkadaşım gibi ben Çukurova çocuğuyum. Bizim çocukluğumuz Çukurova’da sineklerin bol olduğu bir ortamda geçti. Çocukken arkadaşlarımızla, akrabalarımızla aramızda oynadığınız en güzel oyun, evin tavanında asılı bulunan ampul, floresan ya da lüks, gaz lambası gibi ışık kaynaklarına sineklerin çoğalması, sineklerin gelip üşüşmesiydi. Çocuklar olarak hep bunları seyrederdik. Sinekler şöyle bir hareket yolu izlerlerdi: Geniş daireler çizerek ışık kaynağına doğru yaklaşırlar, ışık kaynağına yaklaştıkça hızları, hareketleri, dönel hareketleri artardı çünkü ışık kaynağı onların gözlerini kamaştırırdı. En sonunda ışık kaynağına temas eden sinekler ışığın dibine düşmek suretiyle ölürlerdi. İşte, muhalefet olarak biz de sizin gözlerinizin kamaştığını, gerçekleri ve doğruları görmediğinizi hissediyoruz. O sinekleri kurtarmak için çocuk olarak ışıkları kapatmak suretiyle ışık kaynağından uzaklaştırmaya çalıştığımız gibi, muhalefet olarak yaptığımız şey de kamaşmış olan gözlerinizi açmak üzere ışığı kapatmaya çalışmaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle Türk milletinin milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler…  Kabul etmeyenler…  Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra sayılı kanun tasarısının 95. maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

                                                 Ali Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları

MADDE 95- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesinin 3. Fıkrası yürürlükten kaldırılmış, 1. ve 4. fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

(1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.

(4) Sadece Adli para cezasını gerektiren veya hapis cezasının üst sınırı üç yıldan fazla olmayan suçlarda ve ağır cezayı gerektiren suçüstü halleri hariç olmak üzere; milletvekilleri hakkında tutuklama kararı verilemez. Milletvekili seçilen tutuklu kişinin, tutukluluk haline derhal son verilir. Yargılamanın, sanığın mahkûmiyetiyle sonuçlandığı takdirde; verilen cezanın yerine getirilmesi, TBMM üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Ali Rıza Öztürk Mersin Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tasarının 95’inci maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun tutuklama nedenlerini tanımlayan 100’üncü maddesinde değişiklik öngörülüyor. Ceza Muhakemesi 100’üncü maddesi tutuklama nedenlerini sayıyor. Bunun için bir kuvvetli suç şüphesinin varlığını, kaçma ya da delilleri karartma tehlikesinin varlığını esas olarak genel tutuklama nedeni olarak kabul ediyor. Buna ilave olarak da suçun katalog suçlardan olması nedeniyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100/3’üncü fıkrasında katalog suçlarıyla soruşturma yapılmış olması hâlinde o genel tutuklama nedeni dediğimiz kaçma ve delilleri karartma tehlikesinin varsayılabileceğini bu nedenle de tutuklanabileceğini öngörüyor.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tutuklama için her şeyden önce kuvvetli suç şüphesinin yeterli olmadığını, aynı zamanda kuvvetli suç şüphesi gösteren somut olguların varlığını şart koşuyor. Bu nedenle de bizim birinci değişiklik önerimiz, kuvvetli suç şüphesini gösteren somut olguların varlığı hâlinde, soruşturulan kişiyle ilgili olmak üzere, somut olguların eklenmesi.

İkincisi: Suçun vasıf ve mahiyeti, ağırlığı ya da hafifliği tutuklama ile ilgili bir sorun değil, yargılama sonunda verilecek ceza miktarıyla ilgili bir sorun olduğunu belirtiyor. O nedenle, suç hangi cezayla müeyyidelendirilirse müeyyidelendirilsin vasıf ve mahiyetinin tutuklama nedeni olamayacağını söylüyor. Bu nedenle de biz, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100/3’üncü maddesinde otomatik tutuklama nedeni hâline gelmiş olan maddenin madde metninden çıkarılmasını talep ediyoruz.

Yine, 100’üncü maddede arkadaşlar “tutuklama yasağı” tanımlanıyor. Tasarıyla da adli para cezasını gerektiren veya hapis cezasının üst sınırı iki yılı aşmayan suçlar için tutuklama yasağı öngörülüyor. Bu, doğru bir düzenlemedir ancak bu yetmez değerli arkadaşlarım.

Burada, aynı zamanda milletvekili seçilen kişilerin, tutuklu kişilerin milletvekili seçildikleri anda tutukluluk hâllerinin sona erdirilmesine ilişkin bizim bir önerimiz vardır. 24’üncü Dönem Parlamentosu açılırken 8 milletvekili arkadaşımızın tutuklu olması nedeniyle bir ayıpla açıldı ve bu Parlamento kendi üyesi olan milletvekilleriyle ilgili uygulamadan kaynaklanan bir sorunu bir türlü çözemedi. Hep çözermiş gibi yapıldı, bu sorun çözülemedi. Şimdi birinci yasama yılını tamamladık ve tatile çıkacağız. Yine bu Parlamento kendi üyelerinin tutuklu olması ayıbıyla tatile çıkacak. Değerli arkadaşlarım, bu ayıptan kurtulmamız lazım. Bu ayıptan kurtulmak için birinci görev de iktidar partisine düşüyor. Aslında bu konuda iktidar partisi 24’üncü Yasama Yılı başlarken muhalefetin bu konuda bir önerisi olup olmadığını ısrarla söylemişti “Muhalefet bir öneri getirsin.” demişti. Hâlbuki sorunları çözme görevi iktidarındır. Buna rağmen bir öneri getirildi, tarafımdan Ceza Muhakemesi Kanunu’nda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifi verildi. Burada genel olarak tutukluluk müessesinin sorunlarının çözümü, özel olarak da tutuklu milletvekillerinin sorununun çözümü var idi ama her nedense bu öneri kabul görmedi. “Muhalefet anlaşsın.” denildi, onda da anlaşıldı, yine kabul görmedi. Demek ki iktidar partisi istediği önerileri, istediği düzenlemeleri buradan önergeyle de olsa, Anayasa’ya aykırı da olsa geçiriyor ama bu konuda bu sorunu çözmekten kaçındı.

97’nci maddede yine bu konuda milletvekillerinin tutuklu olmasının Anayasa’nın 83’üncü maddesinin ikinci fıkrasıyla açıklanamayacağını belirteceğim. Bu nedenle, Parlamentonun bu ayıptan kurtulması için, öncelikle iktidar partisi üstüne düşen görevi yerine getirmelidir.

Önergemize bu nedenle destek istiyorum.

Teşekkürler. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

278. sıra sayılı kanun tasarısının 95 inci maddesinde yer alan “üst sınırı iki yıldan fazla olmayan” ibaresinin “üst sınırı beş yıldan fazla olmayan” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 01.07.2012

Hasip Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen, Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; olağanüstü mahkemelerin, özel mahkemelerin en büyük özelliği uzun süre tutuklu bırakarak tutuklamayı bir tedbir olmaktan çıkarıp bir cezalandırmaya dönüştürmesidir. Bu özelliği itibarıyla, kamu vicdanında, son beş yılın yargılamaları dikkate alındığı zaman, mahkûm olunmuştur. Bu kürsüde Cumhurbaşkanı da ifade etmiştir, Avrupa Birliğinin bütün ilerleme raporlarında vardır ve bu uzun tutukluluk süresinin bir cezaya dönüşmeden makul bir surette dikkate alınması ve tedbir olan tutuklamadan öte kısa sürede yargılamanın yapılmasıdır.

Türk Ceza Kanunu’nun 2005 yılında değişiklikleri yapılırken temel bir felsefe vardı, bu şuydu: Hazırlık tahkikatları tamamen yapıldıktan sonra çok hızlı ve seri yargılama yapılacaktı. Oysaki şu an özel yetkili mahkemelerde bu seri, hızlı yargılama yok; tutuklu olanlar için üç ay, beş ay, altı ay sonrasına gün veriliyor.

Şimdi, burada gelen önergede de gördük: “Özel yetkili mahkemeler tarih oldu.” Hayır. Ne tarihi? Tarih olan hiçbir şey yok ortada. Özel yetkili mahkemeler aynen, yine devam ediyor. Şimdi ben soruyorum, Sayın Bakan burada: Ankara 11, 12 özel güvenlik mahkemesi, İstanbul 10’dan 16’ya kadar özel güvenlik mahkemesi, Diyarbakır 4, 5, 6, 7 özel güvenlik mahkemesi, İzmir Özel Güvenlik Mahkemesi aynı yargıç, aynı personel, aynı kadroyla devam edecek mi, etmeyecek mi? Bunun cevabını versin. Eğer “Gerçekten özel yetkili mahkemeleri kaldırdık.” diyorsa, bu mahkemelerin yargıçları, dosyaları kaldırılacak mı, değiştirilecek mi? Bunun cevabı çok kısa. Kamuoyunu da yanıltmanın bir anlamı yok.

Bizim burada getirdiğimiz   -önergede getirdiğimiz- üst sınırın beş yıldan fazla olmaması durumu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatları çerçevesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin kişi güvenliği ve özgürlüğü çerçevesinde, adil yargılama hakkının çerçevesinde ve Türkiye'nin yüzlerce değil, binlerce kez mahkûm olduğu adil yargılanma hakkının çerçevesinde bir gereklilik ama gelin görün ki önergede 2 katı uygulaması getiriliyor. Neye 2 katı? Kitap yazana 2 kat, şiir yazana 2 kat,  düşüncesini açıklayana 2 kat çünkü terörist anlayışı, terör tanımı, Birleşmiş Milletlerde 165 tanımı vardır ve uzlaşılmamıştır. Türkiye’deki tanım ise tamamen bunların dışında bir tanımdır. Bu tanıma göre herkes terörist olabilir; şiir yazan, resim çizen, şarkı söyleyen, heykel yapan, tiyatro yapan, müzik yapan, sinema yapan, belgesel çeviren, demokratik hakları için eğitim isteyen, ücretsiz eğitim isteyen, işte, protesto eyleminde bulunan herkes bu yasaya göre terörist. Vatandaşına terörist gözüyle bakan bir başka devlet felsefesi bu kadar yok, bir tek örneği yok. Şu an Arap Baharı’nda devrilen diktatörlerin kendi halklarına karşı bunu kullandıklarını görüyoruz, aynı tanımı, aynı yöntemi.

Şimdi, şuradan soruyoruz: Bu uzun tutukluluk süresi genel bir olay; biz öyle kişiye özel olarak da bunu önermiyoruz. Bu, AK PARTİ İktidarının, Hükûmetin de vicdanını sızlatıyor mu sızlatmıyor mu? Memnun musunuz? Memnun değilseniz aynen devam, aynen devam eğer gençlerin… Vicdanen rahatsızsanız, mademki doğru dürüst bir şey yapmak istiyorsunuz, bu konuda da adım atacaksınız. Yoksa onun ötesinde çıkıp sağda solda cilalı laflar edip “Biz uzun tutuklamaya karşıyız, adil yargılanmadan yanayız. İşte, özel yetkilileri kaldırıyoruz.” Bunlar boş laflar hepsi.

Bu konuda önergemizin kapsamı budur. Bu konudaki hassasiyetimizi tekrar huzura getirdik.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza…

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı arayacağım.

Sayın Tarhan, Sayın Dibek, Sayın Köktürk, Sayın Özel, Sayın Güven, Sayın Yılmaz, Sayın Serter, Sayın Aslanoğlu, Sayın Tanal, Sayın Çam, Sayın Kuşoğlu, Sayın Moroğlu, Sayın Özkoç, Sayın Toptaş, Sayın Aldan, Sayın Öztürk, Sayın Havutça, Sayın Yüceer, Sayın Atıcı ve Sayın Köprülü.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

4.-Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278)(Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

96’ncı madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278. sıra sayılı kanun tasarısının 96 ncı Maddesi ile değiştirilen 5271 sayılı Kanun'un 101 inci maddesinin 2 nci fıkrasının "c" bendinin 2 inci cümlesinde yer alan "şüpheli veya sanığa" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve müdafine" ibaresinin; aynı cümlede yer alan "bu husus kararda" ibaresinden sonra gelmek üzere "açıkça" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.01.07.2012

                Pervin Buldan                                      Ayla Akat                                         Sırrı Sakık

                        Iğdır                                               Batman                                                Muş

                     Adil Kurt                                        Demir Çelik                                     Hasip Kaplan

                      Hakkâri                                               Muş                                                Şırnak

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra sayılı kanun tasarısının Adalet Komisyonu Raporunun 96, maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.

                Ali Rıza Öztürk                                Ali İhsan Köktürk                                 Turgut Dibek

                      Mersin                                           Zonguldak                                         Kırklareli

                  Mevlüt Dudu                                      Gürkut Acar                                     Ali Özgündüz

                       Hatay                                              Antalya                                             İstanbul

           Dilek Akagün Yılmaz                              İlhan Cihaner                                   Mahmut Tanal

                        Uşak                                               Denizli                                             İstanbul

                                                                             Atilla Kart                                    Sezgin Tanrıkulu

                                                                               Konya                                              İstanbul

MADDE 96- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 101. Maddesinin 2. Fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"(2)" Tutuklamaya  tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda;

a)           Kuvvetli suç şüphesini,

b)           Tutuklama nedenlerin varlığını,

c)           Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu,

d)           Adli Kontrol sisteminin uygulanmama nedenlerini,

gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek, kararda açıkça gösterilir. Kararın içeriği, şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir. Ayrıca bir örneği kendilerine verilir. Bu husus, kararda belirtilir. İleride yeni kanıtların ortaya çıkması olasılığı tutukluluğun devamı nedeni olamaz.”

e) “Tutukluluk ve tutuklamanın devamı kararları, çekişmeli bir duruşma sonucunda verilir.”

BAŞKAN – Sayın Vural, önergeyi geri mi çekiyorsunuz?

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, çekiyoruz.

BAŞKAN – Komisyon Cumhuriyet Halk Partisinin önergesine katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Evet, önerge üzerinde söz isteyen?

 Ali İhsan Köktürk, Zonguldak Milletvekili.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, önceki gün aralıksız on altı saat, dünden bu yana da aralıksız yirmi saat her türlü insani şartları zorlayarak görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının, bu “Yargı reformu” diye nitelendirdiğimiz yasa tasarısının Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna sunulduğu tarihe baktığımızda, gerçekten bugünkü görüşmeleri anlamdırmanın pek mümkün olmadığını görüyorum.

Değerli milletvekilleri, bu tasarı, 16/01/2012 tarihinde Bakanlar Kurulunda görüşülmüş ve Türkiye Büyük Millet Meclisine arzına karar verilmiş. Birinci ayın 30’unda Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gelen tasarı, Adalet Komisyonuna gönderilmiş ve Adalet Komisyonunun ikinci ayın 15’inde yaptığı toplantıda bir alt komisyon oluşturulmuş. Yaklaşık dört buçuk ay arkadaşlar, yaklaşık dört buçuk ay bu tasarı Adalet Komisyonunda ve adalet alt komisyonunda Milliyetçi Hareket Partili, Cumhuriyet Halk Partili ve Adalet ve Kalkınma Partili Adalet Komisyonu üyelerince detaylı olarak tartışılmış. Ancak değerli milletvekilleri, insafınıza sunuyorum. Bakın, bugün uzun süren tutuklamalar da dâhil olmak üzere, özel yetkili mahkeme sorunları da dâhil olmak üzere bütün sorunlar alt komisyonda ve Adalet Komisyonunda tartışılmasına rağmen, maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi grubundan ve Adalet Bakanlığından bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine sunulan önergeler Adalet Komisyonu gündemine getirilmemiş. Yani aradan geçen dört buçuk ay zarfında Adalet Komisyonu üyeleri her türlü iyi niyetiyle çaba göstermesine rağmen, sorunun çözümüne katkı sağlamak için olağanüstü bir çaba göstermesine rağmen, maalesef Adalet Bakanlığı ve Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı bu soruna duyarsız kalmış. Ancak, son dakika önergeleriyle, muhalefetle paylaşmadıkları, hukuk çevreleriyle paylaşmadıkları bir önergeyle yine, hukuk sistemimizde âdeta bir skandal yaratan bir düzenlemeyi, Adalet Bakanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Kuruluna getirmiş. Değerli arkadaşlar, usul hükümlerinin derhâl yürürlüğe girmesinin, evrensel hukuk ilkesi olmasına rağmen, mevcut yargılanmalar için özel yetkili mahkemelerin muhafaza edildiğini ancak bundan sonra açılacak davalar için yeni mahkemelerin oluşturulduğuna dair ikili bir yapının, skandal bir yapının önergeyle Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmasını, gerçekten, milletvekillerimizin vicdanlarına sunuyorum.

Şimdi, ben burada sormak istiyorum: Değerli arkadaşlar, hukuk, MİT Yasası örneğinde olduğu gibi, sadece bu ülkenin Başbakanını, özel yetkili mahkemelerden, özel yetkili savcılardan kurtarma aracı mıdır yoksa hukuk, bütün insanlar için, bütün sanıklar için, bütün şüpheliler için, evrensel hukuktan doğan olağan mahkemelerde yargılanma, mutlak ve eşit hakkı mıdır? Değerli arkadaşlar, bu ülkede sadece özel yetkili mahkemelerden ve özel yetkili savcılardan mustarip olan Sayın Başbakan mıdır? Neden sadece Sayın Başbakanı koruyan, Adalet ve Kalkınma Partisinin bürokratlarını koruyan bu tür düzenlemeleri, eşitliğe ve evrensel hukuka aykırı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getiriyorsunuz.

Şimdi, ben burada Sayın Bakana bir örnek vermek istiyorum, Adalet Komisyonu Başkanımızın da dinlemesini istiyorum: Bakın, geçtiğimiz günlerde, 13. İstanbul Ağır Ceza Mahkemesinin özel yetkili mahkemesinin bir yargılamasından örnek verdim. Sanıkların avukatlarıyla görüşmesinin engellenmesi için, avukatlık sıraları birleştirilmiş, avukatların müvekkillerine ulaşmaları engellenmiş. Avukatlar müvekkilleriyle görüşmek istediklerini duruşma hâkimine, duruşma başkanına bildirmelerine rağmen duruşma başkanı “Burada görüşmeyin, gidin cezaevinde görüşün.” demiş.

Değerli arkadaşlar, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 149’uncu maddesinin hükmü açık, avukatların sanıklarıyla, müvekkilleriyle görüşmeleri, ifadelerinin alınması sırasında, yargılanması sırasında yanlarında bulundurulmaları hiçbir şekilde engellenemez. Bu açık hükme rağmen, özel yetkili mahkeme başkanı avukatların bu talebini reddetmiş. Şimdi, siz bu tür yargılamalarda özel yetkili mahkemelerin yetkilerinin korunmasını ve bu insanların o hâkimlerin insafına bırakılmasını, burada el kaldırıyorsunuz, burada oyluyorsunuz ve burada yasalaştırıyorsunuz. Ben insaf diyorum, insaf! Başka bir şey söylemiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278. sıra sayılı kanun tasarısının 96 ıncı Maddesi ile değiştirilen 5271 sayılı Kanun'un 101 inci maddesinin 2 inci fıkrasının "c" bendinin 2 inci cümlesinde yer alan "şüpheli veya sanığa" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve müdafine" ibaresinin; aynı cümlede yer alan "bu husus kararda" ibaresinden sonra gelmek üzere "açıkça" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz. 01.07.2012

Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONI BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Mevcut düzenleme 'Bu istemlerde gerekçe mutlaka gösterilir ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten hukuki ve fiili nedenlere yer verilir.' ibaresini haiz olduğu hâlde düzenleme kararların gerekçeli olması hususu sağlanamamıştır. Zira asıl sorunun özü, CMK Madde 100'de belirtilen katalog suçların işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe durumunda, tutuklama nedenlerinin var sayılabileceğini ifade eden hükümdür. Bu hüküm nedeniyle hâkimler kendi sübjektif kanılarına yahut kolluk birimlerinin taleplerine dayanarak kuvvetli şüphenin varlığına inandıkları takdirde yukarıda anılan gerekçeleri göstermek zorunda kalmaksızın, tutuklama kararı verebilmekte, serbest bırakılma taleplerini reddedebilmektedirler. Anılan bu hüküm değişmeksizin somut bir iyileşme mümkün görülmemektedir. Yapılan önerge değişikliği ile madde metninin uygulamada yaratacağı sorunların önlenmesi öngörülmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.

Malumları olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan ancak tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı, İç Tüzük 87’nci maddenin dördüncü fıkrası hükmüdür.

İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre, yeni bir madde olarak görüşülmesine komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önerge üzerinde görüşme açılır ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir.

Bu nedenle, önergeyi okutup komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 14 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra sayılı kanun tasarısının 96. maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki "97." maddenin eklenmesini ve madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

Ali Rıza Öztürk                                  Ali İhsan Köktürk                                 Turgut Dibek

         Mersin                                           Zonguldak                                         Kırklareli

    Mevlüt Dudu                                       Atilla Kart                                        Gürkut Acar

          Hatay                                               Konya                                              Antalya

Sezgin Tanrıkulu                                 Ali Özgündüz                              Dilek Akagün Yılmaz

        İstanbul                                            İstanbul                                               Uşak

                             İlhan Cihaner                                     Mahmut Tanal

                                   Denizli                                               İstanbul

“MADDE 97- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 102. Maddesinin 2. fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

(2) Ağır Ceza Mahkemelerinin görevine giren işlerde tutukluluk süresi; en çok iki yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçeleri somut şekilde gösterilerek en çok 1 yıl daha uzatılabilir."

BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – İştirak nisabımız olamadığından katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, önce Komisyon üyelerinin Komisyon sıralarına davet edilmesi usulden değil midir?

BAŞKAN – 97’nci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra sayılı kanun tasarısının 97. maddesinin (1.) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.

             M. Akif Hamzaçebi                                Turgut Dibek                                    Bülent Tezcan

                     İstanbul                                           Kırklareli                                             Aydın

            Emine Ülker Tarhan                             Ali Rıza Öztürk                                    Hasan Ören

                      Ankara                                              Mersin                                              Manisa

                Mahmut Tanal                                  Ahmet Toptaş                                    Engin Özkoç

                     İstanbul                                      Afyonkarahisar                                      Sakarya

" (I) ” Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada ve kovuşturmada, 100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adli kontrol altına alınmasına karar verilebilir. 12 Haziran 2011 tarihinde yapılan milletvekili Genel Seçimlerinde milletvekili seçilen ve halen TBMM üyesi olan tutuklu milletvekilleri tutuksuz yargılanmak üzere salıverilir..."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra sayılı kanun tasarısının 97. maddesinin (1.) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.

                 Hasip Kaplan                                       Erol Dora                                         Sırrı Sakık

                       Şırnak                                              Mardin                                                Muş

                   Nazmi Gür                                     İbrahim Binici                                       Adil Kurt

                         Van                                              Şanlıurfa                                            Hakkâri

                 Murat Bozlak

                       Adana

" (I) “ Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada ve kovuşturmada, 100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adli kontrol altına alınmasına karar verilebilir. 12 Haziran 2011 tarihinde yapılan milletvekili Genel Seçimlerinde milletvekili seçilen ve halen TBMM üyesi olan tutuklu milletvekilleri tutuksuz yargılanmak üzere salıverilir..."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra sayılı kanun tasarısının 97. maddesinin (1.) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.

 

                  Oktay Vural                                   Yusuf Halaçoğlu                                     Alim Işık

                        İzmir                                               Kayseri                                            Kütahya

              Mehmet Erdoğan                               Muharrem Varlı                                        Ali Öz

                       Muğla                                               Adana                                               Mersin

               Nevzat Korkmaz                               Seyfettin Yılmaz                                  Erkan Akçay

                      Isparta                                              Adana                                              Manisa

                Özcan Yeniçeri                                  Ali Uzunırmak                                 Mustafa Kalaycı

                      Ankara                                               Aydın                                                Konya

             Ahmet Duran Bulut                      Hasan Hüseyin Türkoğlu                            Sinan Oğan

                     Balıkesir                                         Osmaniye                                             Iğdır

 

"(1) " Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada ve kovuşturmada, 100'üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adli kontrol altına alınmasına karar verilebilir. 12 Haziran 2011 tarihinde yapılan milletvekili Genel Seçimlerinde milletvekili seçilen ve halen TBMM üyesi olan tutuklu milletvekilleri tutuksuz yargılanmak üzere salıverilir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının 97. maddesiyle CMK'nın 109 maddesindeki değişikliklerle adli kontrol için öngörülen ceza üst sınırının kaldırılması ve adli kontrol tedbirlerinin genişletilmesi yerinde olmuştur. Ancak tutuklama, sadece soruşturma sürecinde değil, aynı zamanda kovuşturma sırasında da yapılabilmektedir. O nedenle "kovuşturmada" ibaresi eklenmiştir.

Anayasanın 19. maddesi hükmüne göre tutuklanan kişilerin; makul süre içinde yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre bir suç işlediği hakkında geçerli şüphe bulunan veya suç işlemesine ya da suçu işledikten sonra kaçmasına engel olmak zorunluluğu inancını doğuran makul nedenlerin bulunması dolayısıyla yakalanan veya tutuklu durumda bulunan herkesin, makul bir süre içinde yargılanmaya veya adli kovuşturma sırasında serbest bırakılmaya hakkı vardır.

Ülkemiz uygulamasında tutukluluk; geçici bir önlem olmaktan çıkmış, fiili mahkûmiyete dönüşmüştür. Tutuklama, amacı dışında ve kötüye kullanılan bir kurum haline gelmiştir.

Kaldı ki; milli iradenin temsilcisi olan milletvekili hakkında, suç işlediğine dair kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmaksızın tutuklu bulunması; milletvekillerinin, Anayasanın 7. maddesi uyarınca egemenlik kapsamında sahip oldukları yasama hakkını kullanamaz, yasama görevini yapamaz hale getirmektedir.

Anayasanın 83. maddesinde tanınan yasama dokunulmazlığı, milletvekilinin hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılamayacağına ilişkin olup, 2. fıkrası ile Anayasanın 14.maddesi durumlar yönünden getirilen istisna, milletvekilleri hakkındaki soruşturma ve kovuşturmanın devam edeceğine ilişkin olup, milletvekilinin tutuklu kalmasını gerektirmemektedir.

Bir kişinin tutuklanması ya da tutuklu yargılanması, sonunda o kişinin mahkûm olacağını göstermez, Aynı şekilde tutuksuz olarak yargılanmak da o davanın beraatla sonuçlanacağını göstermez. Bir kişinin hakkında soruşturma ya da kovuşturmanın devam ötmesi, o kişinin tutukluluk halinin devamını gerektirmez. O nedenle yasama dokunulmazlığının istisnasını düzenleyen 83/2. maddesi hükmü milletvekillerinin tutukluluğunun dayanağı olamaz.

Cezalar şahsidir. Tutuklu milletvekillerin kefaretini de millet ödemiştir. Milletvekilleri milleti temsil etmekte ve milletvekillerinin tutukluluk hallerinin devam ediyor olması da millî iradenin temsil edilememesi, millet iradesine engel olunması ve bu iradenin tutukluluğu anlamına gelmektedir. Mevcut durum millet iradesine ipotek koymaktır. Bilindiği gibi İstanbul'dan seçilen MHP Milletvekili Engin Alan da bir süredir tutuklu olarak yargılanmaktadır. Engin Alan'ın tutukluluğunun, bir tören sırasında başbakan geldiğinde ayağa kalkmadığı için başbakanın ifadesiyle "bedelini ödemek" gibi bir siyasi husumete de konu olduğu düşünülürse, söz konusu tutuklu yargılamaların bu tarz amaçlara da hizmet ettiği gibi bir vahim bir sonuç da millî iradeye halel getirmesi bakımından dikkate değerdir.

Milletvekillerinin kaçacağını ya da delilleri karartacağını varsaymak millî iradeye saygı duymamaktır. Aynı davada tutusuz yargılanan birinin milletvekili olarak TBMM'de görev yapması fakat tutuklandığı için TBMM'de milleti temsil görevini yapamayanların cezaevinde tutulması bu çarpıklığın bir göstergesidir. Bu durumda mesela cezaevinde sırf tutuklu olduğu için TBMM'de görev yapamayan kişi hakkında tutuksuz yargılama kararı çıktığında TBMM görevi yapabilmesi fiilen görevinin engellenmesi anlamına gelmektedir.

Bu önerge ile millet egemenliğini temsil ederek, millet iradesini kullanan milletvekillerinin tutuksuz yargılanmalarının temini amaçlanmıştır. Böylece millet iradesinin kullanılması yanında adaletin temini açısından davaların devamı sağlanarak hukukun üstünlüğü sağlanmış olacaktır.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, bir konuyu sözlü olarak ifade etmek istiyorum.

Bu milletvekilleri Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevi şahsiyetinin ayrılmaz bir parçasıdır. Dolayısıyla, burada kalkacak ellerin bu şahsiyetlerin tutuksuz yargılanmasına imkân vererek onların arkasındaki milletin iradesinin burada tecelli etmesini desteklemelerini istiyoruz. Birtakım bürokratlar için kalkan ellerin umarım, milletvekilleri için de aynı eller, aynı vicdanlar kalkar diye umut ediyorum.

Bunu ifade etmek istedim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Tutanaklara geçti.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler…  Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. [MHP ve CHP sıralarından alkışlar (!)]

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra sayılı kanun tasarısının 97. maddesinin (1.) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.

Hasip Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları

"(I) Bir suç "Sebebiyle yürütülen soruşturmada ve kovuşturmada, 100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adli kontrol altına alınmasına karar verilebilir. 12 Haziran 2011 tarihinde yapılan milletvekili Genel Seçimlerinde milletvekili seçilen ve halen TBMM üyesi olan tutuklu milletvekilleri tutuksuz yargılanmak üzere salıverilir..."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen Nazmi Gür, Van Milletvekili.

NAZMİ GÜR (Van) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, tıpkı bizim gibi seçimlerde yani 12 Haziran 2011 seçimlerinde halkın oylarıyla, halkın desteğiyle seçilen 2’si kadın 8 milletvekili şu anda tutuklu, cezaevlerinde. Tabii, tutukluların, aslında, olağanüstü rejimlere ait mahkemelerin yani özel yetkilendirilmiş mahkemelerin eliyle tutuklandıklarını hepiniz biliyorsunuz. Güya kaldırdınız ve biraz önce de basının tamamını taradığımızda, bütün basın bu özel yetkili mahkemelerin artık tarihe karıştığını söyledi. Şimdi, bunun ilk pratiğini de burada bu Meclis göstermek zorundadır. Haksız bir şekilde tutuklanan, hukuksuz bir şekilde, neredeyse üç yılı aşan bir süredir cezaevinde olan bu Parlamentonun üyelerinin derhâl serbest bırakılması için verdiğimiz önergenin desteklenmesi için sizlerin, özellikle AKP sıralarında oturan arkadaşlarımızın el kaldırması, onay vermesi gerekiyor. Neden? Çünkü biraz önce Sayın Vural’ın da dile getirdiği gibi, 8 arkadaşımızın tamamı, bu Parlamentonun ayrılmaz birer parçası. Onlar bu Parlamentoda oturmadığı sürece bu Parlamento eksik sayılır ve lütfen, biz, Parlamentoyu kapatmadan ve bu Parlamento tatile girmeden, arkadaşlarımızın aramıza katılabilmesi için gerekli bütün çalışmayı, bütün çabayı gösterin. Bunu niçin yapalım? Bunu bu Parlamentonun onuru için yapalım. Bunu niçin yapalım? Bunu parlamenter demokrasinin onuru için yapalım. Bunu niçin yapalım? Bir haksızlığı gidermek üzere yapalım.

Değerli arkadaşlar, hepinizin de bildiği gibi, Türkiye'nin Strasburg’da en çok mahkûm olduğu konulardan birisi uzun tutukluluk süreleridir. Bu Parlamentonun kendi üyeleri için uzun tutukluluk sürelerine sırtını dönmesi, kulaklarını kapaması, gözlerini kapaması kabul edilemez. Bu Parlamentonun, üyelerinin, 8 üyesinin cezaevinde tutuklu kalmasına göz yumması kabul edilemez; hiçbir vicdana, hiçbir insani vicdana sığamaz. Onlar seçildikten beri bir yıldır cezaevindeler. Bir yıl sonra yine bu şeyleri tartışmamak için, bir yıl sonra yine arkadaşlarımızın durumunu tartışmamak için, gerçekten, bu fırsat varken, önümüzde dururken, sunduğumuz bu önergeyle arkadaşlarımızın tamamının serbest kalması için hepinizin el kaldırması ve destek vermesi gerekiyor çünkü arkadaşlarımız açısından, bu uzun tutukluluk süresi âdeta bir cezaya dönüştü. Kuşkusuz, adil yargılanma hakkı, hukukun üstünlüğü tanınsaydı, özel yetkili mahkemelerde yargılanmamış olsalardı o arkadaşlarımız belki de şu anda aramızda olacaklardı. Bu nedenle, çağdaş hukuk sistemlerinin, modern hukuk sistemlerinin gereğini burada biz parlamenterler olarak da yerine getirelim lütfen.

Değerli arkadaşlar, millî iradenin tecelli edebilmesi için milletvekili arkadaşlarımızın mutlaka aramıza katılması gerekiyor.

Yine, değerli arkadaşlar, yasama dokunulmazlığının istisnası olan Anayasa’nın 83/2 maddesi de milletvekillerimizin tutukluluğunun dayanağı yapılıyor ama milletvekilinin kaçacağı ya da delilleri karartacağı yolundaki varsayımdan hareketle onların cezaevinde kalmasına göz yumamayız.

Bu nedenle, bir an önce bu arkadaşlarımızın da aramıza katılabilmesi için hepinizi bu önergeye destek vermeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra sayılı kanun tasarısının 97. maddesinin (1.) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.

                                                                  Ali Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları

" (I) ” Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada ve kovuşturmada, 100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adli kontrol altına alınmasına karar verilebilir. 12 Haziran 2011 tarihinde yapılan milletvekili Genel Seçimlerinde milletvekili seçilen ve halen TBMM üyesi olan tutuklu milletvekilleri tutuksuz yargılanmak üzere salıverilir..."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Turgut Dibek, Kırklareli Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Değerli arkadaşlar, bilmiyorum ne kadar dikkatinizi toplayabildiniz ama üç ayrı önerge verildi 97’nci maddeyle ilgili olarak, iki tanesini reddettiniz. Üç ayrı grup; Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Barış ve Demokrasi Partisinin önergeleri. Aslında üçü de aynı mahiyette. Her birimizin çözmeyi istediğimiz bir sorun tutuklu milletvekillerinin burada olması. Yani burada, eğer okuduysanız, dinlediyseniz daha doğrusu… Efendim daha önce birtakım kaygılar dile getirildi AKP’nin grup başkan vekillerince. Yok efendim şu gelir, bunlar gelir, onların önü açılır, işte aday olabilirler, köprü olur, tünel olur… Değil mi, böyle açıklamalar yaptı Elitaş ve diğer arkadaşlar. Bunların hiçbiri söz konusu değil. Üç grup da aynı önergeyi aynı önergeyi, aynı taleple verdi ve talepler belli. Yani burada bir yılı aşkın süredir 8 milletvekili cezaevinde.

Değerli arkadaşlar, üç yılı aşkın süre bizim arkadaşlarımız cezaevinde. Üç yıl, üç yılı geçmiş olan bir süre, dile kolay. Niye “Hayır” diyorsunuz ben onu anlamıyorum? Vatandaşlarımız gerçi şu anda bizi televizyonlardan izleyemiyorlar, İnternet’ten izleyebiliyorlar. Bakın şunu söylüyoruz: 12 Haziran 2011 seçimlerine atıf yapıyoruz yani o seçimlerde milletvekili olarak seçilmiş olan ve şu anda cezaevinde tutuklu olan kişilere yönelik  bir düzenleme yani daha sonraki seçimleri kapsamıyor, adaylıklarla ilgili herhangi bir düzenleme değil. Burada ne var onu anlayamadım ben, yani çekince nedir? Şu mu var? “Hayır, bu arkadaşlarımız cezaevinde yatmaya devam etsin.” Yani bizi herhâlde vatandaşlarımız burada izleyemiyorlarsa da yarın basın yoluyla veya yazılı basın yoluyla da takip edecekler. Yani bu sizin aynanız bence, turnusol kağıdı, niyetinizi de ortaya koyuyor. Üç ayrı grup uzlaşmış durumda. Zamanında Sayın Meclis  Başkanı Çiçek, Sayın Başbakan, arkadaşlarımız “İşte uzlaşsınlar bakalım partiler, muhalefet partileri” diye söylüyorlardı, işte uzlaştık arkadaşlar, başka da bir sakınca yok. Bu 8 milletvekilini -gelip burada aramızda- vatandaşımızı temsil etmek üzere onları buraya davet etmeye, daha doğrusu onların burada görev yapmasını sağlayacak olan bir düzenleme. Tabii, bunu anlamak çok zor, bu da aslında sizin niyetinizin üzüm yemek olmadığını ortaya koyuyor. Sizin niyetiniz başka arkadaşlar.

Bu 97’nci maddeyle ilgili olarak da bir iki şey söylemek isterim: Belki “Bu pakette, yani 110 maddelik pakette iyi bir şey yok mu?” diye sorulduğunda, iyi bir şey bu, belki, bir bu var. Yani şimdi, başka neler var? Yani bir kısmı tamamen bence görüntü, makyaj, işte rahmetli Erbakan’ın tabiriyle pansuman dahi değil ama biraz bir şeyler var bu maddede. Yani burada Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 109’uncu maddesindeki adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasıyla ilgili bir sınır vardı, üç yıla kadar olan suçlarda ancak söz konusuydu. Bu sınır kaldırıldı. Şimdi, bu gerçekten iyi bir şey.  Artı, ilave olarak da ek birtakım yeni adli kontrol tedbirleri ilave edildi yani biraz genişletildi. Bunun bir yararı olacak mıdır diye düşündüğümüzde, olabilir. Gerçi uygulamadaki hâkim ve savcılar, özellikle mahkemelerde devam eden yani kovuşturma aşamasında olan davalarda mahkemeler bu hüküm olmasa da mevcut duruma göre, tutuklamalarla ilgili davalarda,  işte milletvekili arkadaşlarımız için de aynı şey geçerli, diğer davalarda da geçerli,  kanaatlerine göre, vicdanlarına göre zaten karar verebilirlerdi  ama onların önünde bu değişiklik belki dar da olsa, kısa da olsa bir yol açacak diye düşünüyorum yani olumlu anlamda.

Yani bu paketin içerisinde benim önemsediğim, bunu buradan işte açıklıklı söyleyebilirim, önemli gördüğüm… Evet, önümüzdeki süreci dikkatle takip edeceğim, bakalım bu değişiklikten sonra mahkemeler ne kadar bu adli kontrol tedbirlerini uygulayacaklar diye ben de merak ediyorum, bunu izleyeceğim. O yüzden yararlı görüyorum.

Süre doluyor, şunu belirtmek isterim tekrar: Değerli arkadaşlar, tutuklu milletvekilleriyle ilgili  burada kaldırmış olduğunuz “hayır” oyları, “ret” oyları vatandaşlarımız tarafından mutlaka değerlendirilecektir. Bana göre, bu konuda sizin bundan sonra söyleyecek bir tek sözünüz dahi olamaz diye düşünüyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

 

 

lll.YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, yoklama talep ediyoruz.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunacağım ancak yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Tarhan, Sayın Dibek, Sayın Tezcan, Sayın Moroğlu, Sayın Güven, Sayın Yüceer, Sayın Serter, Sayın Yılmaz, Sayın Özel, Sayın Köktürk, Sayın Öztürk, Sayın Çetin, Sayın Çam, Sayın Özkoç, Sayın Yıldız, Sayın Toptaş, Sayın Aldan, Sayın Kuşoğlu, Sayın Aslanoğlu, Sayın Tanal.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER(Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri(Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır. Önergeyi okutup Komisyonun salt çoğunluğunu arayacağım.

Okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 97’nci maddeden sonra gelmek üzere yeni bir madde ihdas edilerek ve sonraki maddeler buna göre teselsül ettirilerek 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231. maddesinin 5. fıkrasında yer alan “iki yıl” ibaresinin “üç yıl” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 30.06.2012

                                                         Ömer Süha Aldan              Ali Rıza Öztürk     Gürkut Acar

                                                                  Muğla                       Mersin                  Antalya

                                                      Dilek Akagün Yılmaz            Atilla Kart             Mahmut Tanal

                                                                   Uşak                        Konya                  İstanbul

                                                              Musa Çam                    Sezgin Tanrıkulu

                                                                   İzmir                        İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, önce davet etsinler Komisyon üyelerini, belki salt çoğunluk oluşacak.

BAŞKAN – Sayın Komisyon, salt çoğunluğu, üyelerinizi davet eder misiniz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Arkadaşlar, Komisyon üyesi arkadaşlarım; İç Tüzük’ün 87’nci maddesindeki özel durum sebebiyle Komisyonun sarih iradesini yüksek makama arz etmek üzere gelmeleriniz, takdirine rica olunur. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Evet, Sayın Başkan, salt çoğunlukla katılıyor musunuz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Nisap koşulu sebebiyle katılma iradesi teşekkül etmedi efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan, önergeyi işlemden kaldırıyorum.

98’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 98. maddesiyle 5271 sayılı Yasanın 308. maddesine eklenen 2. fıkrasının "İtiraz üzerine dosya kararına itiraz edilen daireye “derhâl” gönderilir” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 30.06.2012

                                                         Ömer Süha Aldan              Mahmut Tanal      Ali Rıza Öztürk

                                                                  Muğla                       İstanbul                Mersin

                                                          Ali Rıza Köktürk               Turgut Dibek        İlhan Cihaner

                                                               Zonguldak                    Kırklareli              Denizli

BAŞKAN – Bir saniye…

Sayın Vural, önergeyi çekmiştir.

Sayın Komisyon, Cumhuriyet Halk Partisinin önergesine katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) –Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Mahmut Tanal, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hukuk, ekmek, su, hava gibi hepimizin ihtiyaç duyduğu bir husus. Tabii, tutuklu milletvekilleriyle ilgili çok bahsedildi, çok konuşuldu. Öncelikle iğneyi kendimize batırmak lazım çuvaldızı başkasına. Çok güzel bir söz var “Kendiniz için ne istiyorsanız başkasına da aynı şeyi isteyiniz.”

Sayın Başbakan, 2002 seçimlerinde İstanbul’da 1’inci bölgede milletvekili adayıydı. O dönemde Diyarbakır… Bugün tartıştığımız özel yetkili mahkemelerin muadili, eş anlamlısı olan Devlet Güvenlik Mahkemesindeki almış olduğu ceza nedeniyle seçilemiyordu yani milletvekili seçilmesine engel idi. Tabii, lideri olmuş olduğu siyasi parti iktidarda, Genel Başkanı milletvekili olamıyor; bu hakikaten demokrasi açısından da büyük bir ayıp idi. Peki, bu demokrasi açısından büyük bir ayıp ise demokrasiyi özümsemiş olan siyasi parti temsilcilerinin bu ayıbı ortadan kaldırmak bu partilerin görevi. O dönemde, önceki Genel Başkanımız Sayın Deniz Baykal’la birlikte destek verildi ve grubumuz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Sayın Başbakanın milletvekili seçilme engeli olan Anayasa değişikliğinin yapılması sağlandı. Tabii, bu Anayasa değişikliği olunca, o anlamda, o sırada eş güdümlü olarak Siirt’te seçimler iptal edildi, iptal edilen seçimler nedeniyle Sayın Başbakan Siirt’ten aday olarak milletvekili seçildi ve Parlamentoya geldi.

Bu örneği niçin anlatıyorum? Yani bir farklılığı anlatmaya çalışıyorum, inşallah, aynı olgunluğa, aynı seviyeye, aynı düşünceye sizler de ulaşırsınız, benim temennim bu.

Tabii, şu anda içeride bulunan milletvekilleri için aslında yasal anlamda bir yasa veya Anayasa değişikliğine ihtiyaç yok, ama zorlamalar var. Neden ihtiyaç yok? Bir milletvekili arkadaşımız, o dönemde de yine cezaevinde tutukluyken, milletvekili seçildikten sonra tutuksuz olarak yargılanıyor ve serbest bırakıldı, aslında emsal bir karar, bir örnek var. Ancak ne yapılabilir? Hukuki zorlamaları, Ceza Muhakemesi Kanunu 108 veya 109’a ilave edilebilir, “Soruşturması ve kovuşturması devam eden kişi milletvekili seçilir ise tutuksuz olarak yargılanır.” şeklindeki bir hükümle, gayet rahat millî iradenin önünde olan bu engel de kaldırılmış olur.

Bunu söylerken, belki sizi rahatsız ediyor ama vicdanlarınıza şimdi sesleniyorum. Torba yasası, yarısı geçti, yarısı geçmedi. Tasarının geçen 24’üncü maddesini söylüyorum ben. 24’üncü maddede, değerli milletvekilleri, emekliye ayrılmamış olan bir milletvekili, milletvekili seçilmez ise iki aylık, altmış günlük süre içerisinde de milletvekili priminin, sigorta priminin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından dört yıl içerisinde, dört yıl boyunca ödenmesi için altmış gün içinde müracaat etmesi gerekiyor. Ancak bu altmış günlük süre içerisinde müracaat etmeyen Adalet ve Kalkınma Partisinden 3 tane milletvekili var.

Bakın, 3 tane milletvekili için torba tasarısındaki 24’üncü maddeyi düzelttiniz orada. Ne yaptınız? Müracaat edemeyenler için altmış günlük bu süreye ek bir süre daha getirdiniz. Hani biz şunu söylerdik hep hukuk fakültesinin 1’inci sınıfında: Yasalar özel olmaz. Yasalar genel olur, eşit olur, herkese uygulanabilir olur, olaya özgü yasa düzenlenmez. İşte emsal, örneğin bir tanesinde bu örneği veriyorum.

Kaldı ki, 8 tane milletvekili aynı zamanda, bunlar, millî irade şu anda tutsak, millî irade şu anda cezaevinde, sizin en azından gerçekten Başbakana  yapılan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TANAL (Devamla) - … milletvekillerince yapılan o duyguyu bu milletvekilleri için de göstermenizi istirham ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

99’uncu madde üzerinde iki adet önerge…

OKTAY VURAL (İzmir) – Bizimkini çekiyoruz efendim.

BAŞKAN - … bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 99. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 30/6/2012

                                                         Ömer Süha Aldan              Ali Rıza Öztürk     Ali İhsan Köktürk

                                                                  Muğla                       Mersin                  Zonguldak

                                                             Turgut Dibek                  İlhan Cihaner       Musa Çam

                                                                Kırklareli                     Denizli                 İzmir

MADDE 99- 5271 sayılı Kanunun 324. maddesinin 4. fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Devlete ait yargılama giderlerinin, 100 TL’den az olması hâlinde bu giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen?

Engin Özkoç, Sakarya Milletvekili.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, biz, bu ülkenin çocuklarıyız. Biz, az önce, Sayın Komisyon Başkanının “Arkadaşlar, muhalefet milletvekilleri de gelsin.” dediği zaman, aynı yürekle oturan bu ülkenin çocuklarıyız. Ama bakın, bu akşam olanlara sebep veren duruma nasıl geldik ve siz hangi noktadasınız; bunu ifade edeyim.

Bu emperyalizm, kapitalizm falan bunları bir köşeye bırakalım. Amerika Birleşik Devletleri gibi, İngiltere gibi ülkeler daha çok kazanmak, daha çok kazanmak, daha çok kazanmak için pazar alanlarını sınırlarlar. Pazar alanları yok olunca yeni pazar alanları yaratmak isterler. Bunun için bir pazar alanı buldular; üstelik de bizim sınır komşularımız olan, üstelik de bizim bölgemizde olan, üstelik de Müslüman kardeşlerimiz olan, üstelik de birlikte aynı coğrafyada bulunduğumuz Orta Doğu’yu seçtiler. Orta Doğu’yu seçtikten sonra da kocaman bir yalan söylediler. Dediler ki “Irak’ta nükleer silah var.” Irak’ta nükleer silah olmadığını bile bile Irak’a girdiler. 1,5 milyon Iraklı Müslüman’ı öldürdüler; çocukları öldürdüler, kadınları öldürdüler. Onları çırılçıplak soyup, üst üste koyup köpeklere kirletip, dünyaya resimlerini dağıttılar. Daha sonra ne oldu? Daha sonra, sanki Mısır’dakiler, sanki Libya’dakiler oturdular da “facebook”larının başına “Hadi şu Mübarek’i devirelim. Şu Libya liderini devirelim.” demişler gibi birden düğmeye dokundular, on binlerce, binlerce insan sokağa çıktı, kardeş kanı döktüler. Libya Liderini, “Allahuekber” sesleriyle aynı Müslümanlar, aynı kardeşler katlettiler ve öldürdüler. O sırada “Ben ülkeyi, Müslümanları bombalatmam.” diyen Sayın Başbakan, NATO üssünü açtı ve çoluk çocuk demeden insanlarımızı bombalattı. Şimdi, bütün bunları biliyoruz. Daha sonra, “Biz dostuz.” denilen Suriye’yle düşman hâle geldik. Yani onlar şunu yapıyorlar arkadaşlar: Kardeşi kardeşe, Müslüman’ı Müslüman’a, aynı coğrafyadaki komşuyu komşuya düşürerek elde etmek istedikleri pazar alanını elde ediyorlar, ondan sonra da sırtlarını dönüyorlar. Dünyada bir tane mi örneği var, beş tane mi örneği var, on tane mi var? Binlerce örneği var. Emperyalizm böyle çalışıyor.

Benim en çok ne ağrıma gider biliyor musunuz? Almanya’da Yahudiler yakılırken onları yakan o insanlar, o zihniyet çok ağrıma gitmiyor; elbette ki ağrıma gidiyor, elbette ki onların o faşizan anlayışına ben karşıyım ama benim en çok içimi acıtan nedir biliyor musunuz? Sadece üç günlük, dört günlük, on günlük hayatları için, sadece bir lokma ekmekleri için o kardeşlerini ölüm fırınlarına götüren Yahudilerdir benim ağrıma giden. Kendi kardeşlerinin başında bekçilik yapıp da sadece kendi çıkarları için, hayatları için, bir lokma ekmek için onları fırınlara taşıyan Yahudilerdir benim ağrıma giden. Şimdi, Türkiye’deki rol sizin rolünüzdür. Siz de kendi kardeşlerinizi aynı şekilde ölüme gönderiyorsunuz, aynı şekilde öldürülmelerine izin veriyorsunuz, aynı coğrafyada yok edilmelerine izin veriyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Özkoç, lütfen…

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Onun için, değerli arkadaşlarım, kardeşin kardeşi olan düşmanını bırakmadan bu yasaları çıkarmayı bırakmazsınız. Siz sadece kendi kardeşlerinizi değil, ülkede yaşayan kardeşlerinizi de cezaevlerine atıyorsunuz, onların da yok olmalarını sağlıyorsunuz, onlara karşı da düşmanca tutum sergiliyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Bu yüzden değerli arkadaşlarım, coğrafyaya bakın ve kendinize şunu sorun: “Değer mi?” Yani “Sadece içimizde yaşattığımız kendi çıkarlarımız ve beklentilerimiz için değer mi?” diye sorun.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 10.41

ON BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 10.54

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Tanju ÖZCAN (Bolu)

---0---

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 129’uncu Birleşiminin On Beşinci Oturumunu açıyorum.

99’uncu madde üzerinde Sakarya Milletvekili Engin Özkoç ve arkadaşlarının verdiği önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

278 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Şimdi, 100’üncü madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır, birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 100. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz. 30.06.2012

                                                         Ömer Süha Aldan              Ali Rıza Öztürk     Ali İhsan Köktürk

                                                                  Muğla                       Mersin                  Zonguldak

                                                              Musa Çam                    Turgut Dibek        İlhan Cihaner

                                                                   İzmir                        Kırklareli              Denizli

BAŞKAN – Sayın Vural diğer önergeyi geri çekti.

Sayın Komisyon?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmamaktayız efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Musa Çam, İzmir Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSA ÇAM (İzmir) – Sayın Başkan, hepinizi saygıyla selamlıyorum ve günaydın diyorum.

Yoğun bir çalışmanın arkasından, yaklaşık yirmi saatlik bir çalışmanın arkasından konuşuyoruz. Bir defa, on yıllık AKP Hükûmeti döneminde, ne zaman Sayın Başbakan, bakanlar ve AKP yöneticileri “reform” deseler, şahsen beni bir korku ve bir titreme alıyor çünkü o reformun bize iyilikler getirmeyeceği ve o “reform” adı altında birtakım gizli hesapların olduğu açık ve net bir şekilde ortaya çıkıyor. İşte “yargı reformu” diye getirilen reformun arkasında da yine özel mahkemeler ve özel mahkemelerin ele geçirilmesiyle, kuşatılmasıyla ilgili birtakım hesapların olduğu açık ve net bir şekilde ortaya çıkıyor.

Şimdi, değerli arkadaşlar, cuma günü, Fransa’nın en itibarlı, en prestijli gazetesi Le Monde’un manşetinde aynen şöyle söyleniyor: “Mösyö Erdoğan, Sevil Sevimli’nin suçu nedir?” diye soruyor. Fransa’nın Le Monde gazetesinin manşeti: “Mösyö Erdoğan, Sevil Sevimli’nin suçu nedir?” diye soruyor.

Sevil Sevimli, Fransa’da doğmuş ve Fransa’da öğrenimini gören bir Türk vatandaşı ama orada doğmuş ve aynı zamanda Fransız pasaportu olan bir Türk ailesinin kızı. Fransa’da Lyon Üniversitesinde okuyor, iletişim okuyor ve son sınıf öğrencisi ve Erasmus bursu nedeniyle “Vatanıma gideyim, ülkemde, bir yıl da orada okuyayım ve orada hem Türkçemi geliştireyim hem de köklerimi araştırayım, ailelerimle buluşayım.” diye Türkiye’ye geliyor ve Eskişehir Anadolu Üniversitesinde İletişim Fakültesinde öğrenim görmeye başlıyor.

Bu öğrencinin, Sevil Sevimli’nin yaptığı iş: “Paralı eğitime hayır.” diye öğrenci arkadaşlarıyla beraber üniversitede ve Eskişehir’de döviz ve pankart açıyor arkadaşlar. Ne yapıyor Sevil Sevimli? Bu 1 Mayısta İstanbul’a öğrenci arkadaşlarıyla birlikte gidiyor, “1 Mayıs”a katılıyor, öğrenci kolektifleriyle birlikte piknik yapıyor ve “Parasız eğitim sloganı atıyor.” diye 9 Mayıstan beri tutuklu, arkadaşlar, Eskişehir H tipinde tutuklu ve özel mahkemede yargılanacak. Le Monde gazetesi manşet atmış, diyor ki: “Nasıl bir ülke ki Türkiye, bir üniversite öğrencisi parasız eğitim istediği için, “1 Mayıs”a katıldığı için ve öğrenci arkadaşlarıyla pikniğe gittiği için bir örgüt üyesi kategorisine koyularak on iki yıl cezayla yargılanmaya başlanıyor?”

Şimdi, arkadaşlar, bir öğrenci, doğru dürüst Türkçeyi bile konuşamayan, aksanlı olarak konuşan bir öğrenci, Türkiye’ye, vatanına gelip eğitim görmesinin sonucunda bugün tutuklu ve özel mahkemede. Dosyasının ne zaman tanzim edileceği ve davanın ne zaman açılacağı belli değil. En az altı ay cezaevinde yatacak ve biz şimdi, Fransız dergilerinde ve gazetelerinde ve üniversitelerinde Türkiye’de bir öğrencinin tutuklandığını her gün manşetlerde okuyacağız. Dün, Fransa’nın değişik üniversitelerinde, Lyon’da, Paris’te, Sorbonne’de, Strasbourg Üniversitesinde, Mulhause Üniversitesinde, Belford Üniversitesinde ve  Montpellier Üniversitesinde öğrenciler, Sevil Sevimli’yle dayanışma için forumlar düzenliyorlar ve orada eylemler yapıyorlar. Türkiye'nin itibarını ve prestijini bu kadar yerle bir etmeye hakkınız var mı arkadaşlar?

Yine, 3 ve 9 Haziranda Ankara’ya gelen, kısa adı MEDEL olan Demokrasi ve Özgürlük İçin Avrupalı Yargıçlar Birliğinin yayınlamış olduğu bir manifesto var arkadaşlar. Bakın, bu MEDEL Komisyonu Türkiye’ye geliyor, Adalet Bakanı, yüksek yargı organlarının başkanları, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeleri, baro başkanları, bir dizi yargı mensubuyla görüşüyor ve yayınladıkları metin de aynen şudur arkadaşlar:

Raporda, Deniz Feneri, şike, MİT,KCK soruşturmaları örnek gösterildi. Soruşturma yargılamanın, politik gücü elinde tutanların çevreleri için tehlikeli boyut kazandığından ilk tepki olarak savcı ya da hâkimin dosyadan el çektirildiği, haklarında soruşturma açıldığına dikkat çekildi. Raporda, “Böylesi bir korku hâkim ve savcıların kişisel ve kurumsal bağımsızlıklarına bir tehdittir tespiti yapıldı.” deniyor.

Yine “Soruşturmalarda, yabancıların, politik gücü elinde tutanların çevreleri açısından tehlikeli boyut kazanmaya başladığında, ilk tepkileri ilgili savcıya veya hâkime dosyadan el çektirmek, görevini ya da görev yaptığı şehri değiştirmek…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

MUSA ÇAM (Devamla) – …yine, savcı veyahut da hâkim hakkında disiplin ya da ceza soruşturması başlatmak ve kanun değişikliği yaparak iktidar yandaşlarını yargıdan muaf tutmaktır.” deniyor.

BAŞKAN – Sayın Çam…

MUSA ÇAM (Devamla) – “Prensip olarak adaletin üç işlevi vardır: Birincisi uyuşmazlık yönetimi, ikincisi düzen sağlamak, üçüncüsü ise siyasi gücün sınırlandırılmasıdır.”

BAŞKAN – Sayın Çam, lütfen…

MUSA ÇAM (Devamla) – “Türkiye'de yargı siyasi gücün emrine verilmiştir ve yargının kontrol ve sınırlandırma işlevlerini yapmasına izin verilmemektedir.” deniyor değerli arkadaşlar.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

101’inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum:

                                                                      

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçla İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 101. maddesiyle 5326 sayılı Kabahatler Kanununa eklenen 43/B maddesinde yer alan “bin Türk Lirası” ibaresinin, “iki bin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 30.06.2012

                                                                      

                                                         Ömer Süha Aldan              Ali Rıza Öztürk     Ali İhsan Köktürk

                                                                  Muğla                       Mersin                  Zonguldak

                                                              Musa Çam                    Turgut Dibek        İlhan Cihaner

                                                                   İzmir                        Kırklareli              Denizli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Musa Çam, İzmir Milletvekili.

MUSA ÇAM (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Muhlis Akarsu, Muhibe Akarsu, Gülender Akça, Metin Altıok, Mehmet Atay, Seher Ateş, Behçet Sefa Aysan, Erdal Ayrancı, Asım Bezirci, Belkıs Çakır, Serpil Canik, Muammer Çiçek, Nesimi Çimen, Carina Cuanna Thuijs, Serkan Doğan, Hasret Gültekin, Murat Gündüz, Gülsüm Karababa, Uğur Kaynar, Emin Buğdaycı, Asaf Koçak, Koray Kaya, Menekşe Kaya, Handan Metin, Sait Metin, Huriye Özkan, Yeşim Özkan, Ahmet Özyurt, Nurcan Şahin, Özlem Şahin, Asuman Sivri, Yasemin Sivri, Edibe Sulari, İnci Türk. Bundan on dokuz yıl önce Sivas’ta Madımak Otelinin önünde “Laiklik gidecek, şeriat gelecek.”, “Hizbullah geliyor, laik düzen yıkılacak.”, “Kanımız aksa da zafer İslam’ın.”, “Yaşasın Hizbullah.”, “Şeriat gelecek, yüzler gülecek.”, “Şeriat isteriz.”, “Şeriatın ordusu, laiklerin korkusu.” diye Madımak Otelini yakan ve demin isimlerini saydığımız kardeşlerimizi yitirmemizin 19’uncu yıl dönümü. Onları bir kez daha hasretle ve özlemle anıyor ve katillerin zaman aşımına uğramasını şiddetle protesto ediyoruz. Biz Başbağlar’ı da, Kahramanmaraş’ı da, Sivas’ı da, Çorum’u da, 1 Mayıs 1977’de Taksim’de şehit olanları öldürenleri de, Gazi’dekileri öldürenleri de protesto ediyoruz ve onların anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. Ama şunu bilmeniz gerekir: On yıllık hükûmetiniz döneminde bunların katilleri bulunamadı ve geçtiğimiz günlerde zaman aşımına uğradı. Şunu unutmamanız gerekir ki, Sivas davasının zaman aşımına uğraması mümkün değildir.

Burada benden önce konuşan arkadaşlarımıza tepki gösterdiniz ama bakın arkadaşlar, Sivas davasının avukatlarına bakıyoruz:

Avukat Şevket Kazan, Refah Partisi eski milletvekili ve Adalet Bakanlığı yapmış bir insan ve bu davanın avukatları.

Yine Avukat Celal Mümtaz Akıncı, Afyon Barosu Başkanı ve sizin oylarınızla geçtiğimiz dönemde Anayasa Mahkemesi üyesi yapıldı.

Yine Avukat Hayati Yazıcı, şimdi bakan ve milletvekili.

Avukat Haydar Kemal Kurt, 23’üncü Dönem AKP Isparta Milletvekili.

Avukat Zeyid Aslan, AKP Tokat Milletvekili şu anda ve Sayın Başbakan Erdoğan’ın da avukatı.

Avukat Hüsnü Tuna, 23’üncü Dönem Konya Milletvekiliniz arkadaşlar.

Avukat Burhanettin Çoban, Afyonkarahisar AKP Belediye Başkanı, hâlen belediye başkanı arkadaşlar.

Avukat İbrahim Hakkı Aşkar, 22’nci Dönem AKP Afyon Milletvekili.

Avukat Mehmet Ali Bulut, 22’nci Dönem AKP Kahramanmaraş Milletvekili ve Anayasa Komisyonu üyesi.

Avukat Bülent Tüfenkçi, AKP Malatya İl Başkanı ve hâlen il başkanı.

Avukat Halil Ürün, Refah Partisi kayıp trilyon davası sanığı, hâlen AKP Afyon Milletvekili.

Avukat Mevlüt Uysal, AKP İstanbul Başakşehir Belediye Başkanı, hâlen Belediye Başkanı.

Avukat Nevzat Er, eski AKP Eminönü Belediye Başkanı.

Avukat Suat Altınsoy, AKP Konya İl Başkanı Yardımcısı.

Avukat Tayfun Karaali, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Darülaceze Müdürü.

Avukat Ali Aşlık, İzmir Milletvekili.

Avukat Bedrettin İskender, AKP Ümraniye belediye başkan adayı.

Avukat Ekrem Bedir, Sakarya AKP Hendek Belediye Meclis üyesi.

Avukat Eyüb Karagülle, eski Saadet Partisi ilçe başkanı.

Avukat Faruk Gökkuş, AKP Kâğıthane belediye başkanı adayı.

Avukat Reşat Yazak, Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Üyesi.

Şimdi baktığımızda bütün bu isimlerin hiçbirisi tesadüf değil. Sizin partinizin üyesi, ya belediye başkanı, ya milletvekili, ya belediye meclis üyesi ve sizin arkadaşınız arkadaşlar.

Bunları söylediğimizde hiç kızmamanız gerekiyor, yadırgamamanız gerekiyor ve bunda suçlusunuz ve biz de bir kez daha bu kürsüde bu yaşadığımız sürecin ya tanığı olacağız yahut da sanığı olacağız. Biz tanığız -bunu burada, kürsüde söylüyoruz- ve sizler sanıksınız, sanık  sandalyesinde oturacaksınız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN –  Teşekkür ediyorum.

 

                                                                      

                                                            lll.-YOKLAMA

 (CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN –  Önergeyi oylarınıza sunacağım, yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Tarhan, Sayın Dibek, Sayın Köktürk, Sayın Tezcan, Sayın Yılmaz, Sayın Serter, Sayın Yüceer, Sayın Güven, Sayın Ediboğlu, Sayın Çetin, Sayın Özel, Sayın Gök, Sayın Çam, Sayın Aslanoğlu, Sayın Tanal, Sayın Aldan, Sayın Türeli, Sayın Atıcı, Sayın Türmen, Sayın Yıldız.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum.

 (Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER(Devam)

A)      Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

 

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

102’nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve  Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 102.  maddesiyle 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 6. maddesine eklenen 2. fıkradaki “On beş” ibaresinin “On” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 30.06.2012

                                                                      

                            Ali İhsan Köktürk   Ali Rıza  Öztürk    Ömer Süha Aldan

             Zonguldak                                    Mersin                       Muğla

     

      Mustafa Moroğlu                            Turgut Dibek                  İlhan Cihaner

             İzmir                                           Kırklareli                         Denizli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Mustafa Moroğlu, İzmir. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA MOROĞLU (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hem 2 Temmuzda yitirdiğimiz aydınlarımızın, şairlerimizin, ozanlarımızın anısına yarar diye hem yirmi saatlik çalışma sonucu sizlerin uyanmasına yarar diye hem de bizim görevlerimizi ve mücadelemizi daha iyi yapmamıza yarar düşüncesiyle  Yunus Emre’den esinlenen bir şairimizin dörtlükleriyle akıllarda belki kalır diye size seslenmek istiyorum:

“Kıran vurdu memleketi

Zalimler hakan olmuştur.

Yedikleri yoksul eti

İçtikleri kan olmuştur.

Kula kulluk etmeyenin

Haram lokma yutmayanın

Vatanını satmayanın

Mekânı zindan olmuştur.

Emeksiz zengin olanın

Kitapsız bilgin olanın

Sermayesi din olanın

Rehberi şeytan olmuştur.

Korkan varsa konuşmaya

Anlam yükleyip susmaya

Gerek kalmadı korkmaya

Çünkü korkulan olmuştur.

Sesime kulak ver gülüm

Tutsaklığa yeğdir ölüm

Nerede varsa böyle zulüm

Çaresi isyan olmuştur.”

Bizim isyan edeceğimiz şeyler farklı, sizin isyan edeceğiniz şeyler farklı olabilir ama her insanın isyan edeceği, karşı duracağı bir şey vardır. En azından beklerdim ki yirmi bir saattir bedenimizin horlanmasına isyan etmeliydik hep beraber. Siyasal iktidarınızın çıkarları için…

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Biz çalışkan insanlarız ya!

MUSTAFA MOROĞLU (Devamla) – Çalışkan olmaya devam edin.

Siyasal iktidarınızın çıkarları için getirilen yasalara “Evet.” diyebilirsiniz, çok itirazımız olmaz ama bedeninizin horlanmasına isyan etmemenize, “Ya bir gün daha çalışsak ne olur?” demenize bir anlam yüklemiş değilim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Şimdi, bu görüştüğümüz yasaların kalbini özel yetkili mahkemeler oluşturuyor değerli arkadaşlar. Özel yetkili mahkemelerle ilgili hepinizin, grup başkan vekillerinin ve sizlerin 74’üncü maddeye verdiğiniz önergeyi saklamanızı ve gerekçe bölümüne bakmanızı önemle, bir arkadaşınız olarak rica ediyorum. Belki bugün lazım olmayabilir ama gelecek zamanlarda, belki biraz daha isyan edeceğiniz zamanlar gelir, tutar, belki bu yerler değişir, o zaman bir kanun maddesine bir önerge verirken bunun gerekçe başlığının altına verdiğiniz önergeler yazılmaz.

En azından Cumhurbaşkanının söylediklerini yazabilirdiniz özel yetkili mahkemelerle ilgili -daha iki gün önce bu İzmir Büyükşehir Belediyesi davasında adamı çete reisi ilan ediyorlar, atıyorlar içeriye- “Buradan bir şey çıkmaz.” demesini, “Özel yetkili mahkemeler artık sınırı aştı.” diyen Başbakanın sözlerini ve bir aydır umut verdiğiniz, neden değişmesi gerektiğine ilişkin söylenen sözleri yazabilirdiniz. Yani sizin niye özel yetkili mahkemeleri kaldırdığınıza ilişkin bir gerekçe olurdu ama o gerekçeyi bile yazamayışınız gösteriyor ki özel yetkili mahkemeleri kaldırmak gibi bir niyetiniz yoktu, halka ve bu mahkemelerden azap çeken, zulüm gören insanlara umut verdiniz. Kendi iktidarınız içindeki kavgaları halkın ve aydınların, yurtseverlerin umutlarına alet etmeniz doğru değil. Bunu değiştirmeyecekseniz değiştirmeyecektiniz. Yani bazı şeylerin itibarı kayboldu diye cemaatin adını hizmet, özel yetkili mahkemelerin adını özel idare mahkemeleri yaparak onların itibarlarını tekrar kazanmalarını sağlayamazsınız. O nedenle yapılan iş doğru bir iş olmamıştır ve özel yetkili mahkemelerle ilgili yaptığınız düzenleme ömür boyu boynunuzda halka yalan söylemenin, halka umut vermenin ve aldatmanın bir madalyası olarak asılı kalacaktır ve her zaman da karşısına çıkacaktır ama sizin itibarınız gittiği zaman AKP’nin adını neyle değiştireceğinizi çok merak ediyorum doğrusu.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

103’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

104’üncü madde üzerinde dört önerge vardır, okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı "Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın çerçeve 104 üncü maddesinin 3 numaralı bendindeki "b) 13 üncü maddesi," ibaresinin "b) 9 ve 13 üncü maddeleri," şeklinde, 7 numaralı bendinin "4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 250, 251 ve 252 nci maddeleri," şeklinde değiştirilmesini ve 1 numaralı bendinin madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

        Mahir Ünal                 Hilmi Bilgin              İlknur Denizli

     Kahramanmaraş               Sivas                         İzmir

 

Ayşe Nur Bahçekapılı          Tülay Kaynarca            Ahmet Aydın

        İstanbul                          İstanbul                   Adıyaman

 

Zeynep Karahan Uslu

        Şanlıurfa

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, bu madde ile örgüt üyeliğine bir indirim öngörülmektedir. İçinde yaşadığımız terör ve bölücülük meselesi dolayısıyla ülkemizin güvenli geleceği açısından ciddi riskler içermektedir. Dolayısıyla, bu düşüncemizin özellikle kayıtlara geçirilmesini istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Diğer önergeleri de okuyalım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 104. maddesinin (2). fıkrasının sonuna “ile 340 ıncı maddesi” ibaresinin eklenmesini ve 3. Fıkrasının b bendinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

         Faruk Bal                                          Ali Öz                       Oktay Vural

           Konya                                             Mersin                          İzmir

                                                                      

                           Muharrem Varlı            Alim Işık

                                 Adana                                                        Kütahya

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 104. maddesinin (3/b) bendinin; "10. ve 13. maddeleri" olarak ve (7) no'lu bendinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz re teklif ederiz.

 

Ali Rıza Öztürk                                    Bülent Tezcan                 Mahmut Tanal

     Mersin                                                   Aydın                           İstanbul

 

Engin Özkoç   Emine Ülker Tarhan  Mehmet Akif Hamzaçebi

   Sakarya                Ankara                               İstanbul

Madde 104

 

7-) 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 250, 251 ve 252 nci maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.

1) (1) CMK 250, 251, 252 maddeleri uyarınca kurulmuş Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri ve Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri Savcılıklarının yetki ve görevleri, bu kanun yürürlüğe girdiği tarihte sona erer.

(2) Bu kanunla yetki ve görevleri sona eren Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinin yargıç ve savcıları, kadroları ile birlikte Ağır Ceza Mahkemeleri kadrolarına devredilmiştir. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte görevde bulunan Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi başkanı, asıl ve yedek üyeleri ile; Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri Cumhuriyet savcıları da, adli yargı ilk derece ağır ceza mahkemeleri statüsünde görevlerine devam ederler ve başka bir göreve atanmalarına Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilebilir.

(3) Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri görevli hâkim ve savcılar dışında kalan personel, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra, adli yargı ilk derece ağır ceza mahkemeleri ve bu mahkemelerin bulunduğu il Cumhuriyet Başsavcılıkları nezdinde, bu mahkemelerin görev alanına giren suçları soruşturmak ve kovuşturmakla görevlendirilen Cumhuriyet Savcılığı birimlerinde başka bir işleme gerek kalmaksızın ve bulundukları kadro ve özlük hakları da saklı kalmak şartıyla görevlerine devam ederler. Bu personel hakkında, anılan ağır ceza mahkemesi başkanı veya ilgili Cumhuriyet savcısının yazılı muvafakati olmadıkça adlî yargı adalet komisyonunca başka bir yere veya göreve atama veya görevlendirme işlemi yapılamaz.

(4) Kaldırılan Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinin araç ve gereçleri, bu mahkemelerin bulundukları adli yargı merkezlerindeki adliyelere devredilmiştir.

(5) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte özel görev ve yetkileri sona eren Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri ve Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri Cumhuriyet savcılıklarındaki mevcut soruşturma ve dava dosyalarının yargılama ve soruşturmasına, ayrıca bir karar verilmesine gerek kalmaksızın, durumlarına, mahiyetlerine ve kanun hükümlerine göre, bulundukları aşamadan itibaren bu mahkemelerin bulunduğu adli kaza merkezlerindeki adliyelerde görev yapan Ağır Ceza Mahkemelerine ve Cumhuriyet Başsavcılıklarına derhal intikal ettirilir.

(6) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle, daha önce özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerince karara bağlanan dava dosyaları, hangi aşamada olursa olsun başkaca bir işlem yapılmasına ve karar verilmesine gerek olmaksızın bulundukları aşamada adli yargı ilk derece ağır ceza mahkemelerinin statüsüne ve hükümlerine bağlı olarak incelenmeye devam olunur.

İncelemesi sona eren dava dosyaları, ilk kararı veren yetkili ve görevli ağır ceza mahkemelerine gönderilir.

(7) Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce, Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri ve Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri Cumhuriyet Savcılıkları nezdinde bulunan arşiv, kalem, emanet ve diğer birimleri ayrıca başka bir işleme gerek olmaksızın adli yargı ilk derece ağır ceza mahkemesine ve Cumhuriyet başsavcılığına devredilir.

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na

278. sıra sayılı kanun tasarısının 104 üncü Maddesinin;

3 üncü fıkrasının

"a) 2 nci maddesi,

b) 5 inci maddesi,

c) 6 ncı maddesi,

d) 7 nci maddesi,

e) 10 uncu maddesinin "d" bendi,

f) 13 üncü maddesi şeklinde değiştirilmesini,

5 inci fıkrasında yer alan "19 uncu maddesi" ibaresinden sonra gelmek üzere "25 inci maddesi" ibaresinin eklenmesini,

6 ncı fıkrasının "b" bendinden sonra gelmek üzere,

"c) 215 inci maddesi,

d) 220 nci maddesinin 4 üncü, 6 ncı ve 8 inci maddesi,

e) 302 nci maddenin 2 nci fıkrası,

f) 314 üncü maddesinin 2 nci fıkrası" ibarelerinin eklenmesini,

7 nci fıkrasının

"a) 250 nci maddesi,

b) 251 inci maddesi,

c) 252 nci maddesi" şeklinde değiştirilmesini,

9 uncu fıkradan sonra gelmek üzere

"10) 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 32 nci maddesinin 1 inci fıkrasının 2 nci cümlesi ile 32 nci maddesinin 2 nci fıkrası,

yürürlükten kaldırılmıştır" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.01.07.2012

                                                            Pervin Buldan                 Ayla Akat             Sırrı Sakık

                                                                   Iğdır                        Batman                Muş

                                                             Demir Çelik                   Hasip Kaplan       Adil Kurt

                                                                    Muş                         Şırnak                  Hakkâri

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmamaktayız Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Türk Ceza Kanunun 220. ile 314. Madde hükümleri; toplumda adalet duygusunu sarsacak düzeyde hukuksuzluklara yol açmaktadır. Yargı organlarının bu hükümleri tatbik biçimiyle uygulamada; sıradan bir gösteri veya yürüyüşe katılmak, bir basın açıklaması yapmak yahut katılmak ya da atılan sloganlara eşlik etmek kişilerin ağır cezalara maruz kalmalarına neden olmaktadır.

Bilindiği üzere "İfade Özgürlüğü" sorunu yıllarca ülkemizin en temel sorunlarından biri olagelmiştir. Türkiye'de yargı organlarının ifade ve düşünce özgürlüğünü değerlendirme ve bu konudaki davaları takdir etme durumu peşi sıra uluslararası hukuk yollarını da doğuran bir hukuk mücadelesinin doğmasına sebebiyet vermiştir. Nitekim Türkiye AİHM önünde ilk defa 10. Maddeden -İfade Özgürlüğü- mahkûm olmuş, devam eden davalarda ise aynı maddeden en fazla mahkûm olan ülke konumuna gelmiştir. AİHM'e taşınan davalar neticesinde ifade ve düşünce özgürlüğü hakkı ile ilgili oluşan birikim ve bu davalarla ortaya çıkan zengin içtihat ne yazık ki bu sorunun hâlâ günümüze kadar gelmesine mâni olamamıştır.

1990 tarihli Yeni Bir Avrupa İçin Paris Şartı'nın, İnsan Hakları Demokrasi ve Hukukun Üstünlüğü bölümünde de "İnsan Hakları ve temel özgürlüklere her insan doğduğu anda sahip olur, bunlardan feragat edilemez ve hukukun güvencesi altındadır. Devletin birincil sorumluluğu bunları korumak ve geliştirmektir. Bunlara saygı, aşırı güçlü bir devlete karşı asli bir güvencedir" denilerek, devlet gücüne karşı, özgürlüklerin güvence altına alınmasının önemine dikkat çekilmiştir.

Daha birçok uluslararası belgede, düşünce ve ifade özgürlüğü, temel insan haklan arasında yerini almakta, bu özgürlüklerin geliştirilmesi ve genişletilmesi, demokratik toplumun gereği olarak savunulmaktadır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de ifade özgürlüğüne dair aldığı çok sayıda kararda "Bu hürriyetler sayesinde ancak kişiler kendi düşüncelerinin doğru veya yanlış olduğunu test edebilme imkânına sahip olacaklardır. Demokratik bir toplumda ifade özgürlüğü, yöneticilerin veya kamu makamlarının hoşuna gidecek şeyleri söyleyebilme değil, her türlü düşünceyi serbestçe açıklamayı ifade eder" diyerek, özgürlükleri daha kapsamlı değerlendirmek gerektiğine dikkat çekmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 104. maddesinin (3/b) bendinin; "10. ve 13. maddeleri" olarak ve (7) no'lu bendinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Ali Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları

Madde 104

7-) 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 250, 251 ve 252 nci maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.

1) (1) CMK 250, 251, 252 maddeleri uyarınca kurulmuş Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri ve Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri Savcılıklarının yetki ve görevleri, bu kanun yürürlüğe girdiği tarihte sona erer.

(2) Bu kanunla yetki ve görevleri sona eren Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinin yargıç ve savcıları, kadroları ile birlikte Ağır Ceza Mahkemeleri kadrolarına devredilmiştir. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte görevde bulunan Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi başkanı, asıl ve yedek üyeleri ile; Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri Cumhuriyet savcıları da, adli yargı ilk derece ağır ceza mahkemeleri statüsünde görevlerine devam ederler ve başka bir göreve atanmalarına Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilebilir.

(3) Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri görevli hâkim ve savcılar dışında kalan personel, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra, adli yargı ilk derece ağır ceza mahkemeleri ve bu mahkemelerin bulunduğu il Cumhuriyet Başsavcılıkları nezdinde, bu mahkemelerin görev alanına giren suçları soruşturmak ve kovuşturmakla görevlendirilen Cumhuriyet Savcılığı birimlerinde başka bir işleme gerek kalmaksızın ve bulundukları kadro ve özlük hakları da saklı kalmak şartıyla görevlerine devam ederler. Bu personel hakkında, anılan ağır ceza mahkemesi başkanı veya ilgili Cumhuriyet savcısının yazılı muvafakati olmadıkça adlî yargı adalet komisyonunca başka bir yere veya göreve atama veya görevlendirme işlemi yapılamaz.

(4) Kaldırılan Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinin araç ve gereçleri, bu mahkemelerin bulundukları adli yargı merkezlerindeki adliyelere devredilmiştir.

(5) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte özel görev ve yetkileri sona eren Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri ve Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri Cumhuriyet savcılıklarındaki mevcut soruşturma ve dava dosyalarının yargılama ve soruşturmasına, ayrıca bir karar verilmesine gerek kalmaksızın, durumlarına, mahiyetlerine ve kanun hükümlerine göre, bulundukları aşamadan itibaren bu mahkemelerin bulunduğu adli kaza merkezlerindeki adliyelerde görev yapan Ağır Ceza Mahkemelerine ve Cumhuriyet Başsavcılıklarına derhâl intikal ettirilir.

(6) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle, daha önce özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerince karara bağlanan dava dosyaları, hangi aşamada olursa olsun başkaca bir işlem yapılmasına ve karar verilmesine gerek olmaksızın bulundukları aşamada adli yargı ilk derece ağır ceza mahkemelerinin statüsüne ve hükümlerine bağlı olarak incelenmeye devam olunur.

İncelemesi sona eren dava dosyaları, ilk kararı veren yetkili ve görevli ağır ceza mahkemelerine gönderilir.

(7) Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce, özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri ve Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri Cumhuriyet Savcılıkları nezdinde bulunan arşiv, kalem, emanet ve diğer birimleri ayrıca başka bir işleme gerek olmaksızın adli yargı ilk derece ağır ceza mahkemesine ve Cumhuriyet başsavcılığına devredilir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemiz okunurken aslında AKP milletvekili arkadaşımın söylediği gibi, hiç de önergelerimiz içeriksiz değilmiş yani ben gerçekten bizim önergeler içerikli mi içeriksiz mi diye kendi kendimi de sorguladım bu arada. Ama baktım ki, önergelerimiz aslında içeriksiz falan değil çünkü o önergeler böyle ayaküstü yazdığımız önergeler değil. Gerçekten sorunun çözümüne katkı sağlamak adına hazırladığımız önergeler ve aylarca, yıllarca üstünde çalıştığımız önergeler.

Değerli arkadaşlarım, bugün, aslında burada devlet güvenlik mahkemelerine ikame edilmiş olan Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250, 251, ve 252’nci maddelerine göre faaliyet gösteren özel yetkili mahkemelerin güya kaldırılması ana ekseninde bir kanun görüştük. Bunun gelişi zaten sakattı, önergelerle getirildi.

Nedir özel yetkili mahkemeler? Özel yetkili mahkemeler devlet güvenlik mahkemeleri yerine kurulmuş ve Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki soruşturma ve kovuşturmalarda öngörülen usullerin dışında özel yetkinin tanındığı mahkemelerdir.

Şimdi, bu mahkemeler devlet güvenlik mahkemelerinin devamı olduğuna göre, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasından hedeflenen amaç ne olmalıdır? Devlet güvenlik mahkemelerinin kaldırılmasında güdülen amaç ve girişilen çaba burada da geçerlidir

Şimdi, devlet güvenlik mahkemeleri kaldırılırken gerekçesinde diyor ki: “Demokratik ve çağdaş hukuk devletinin bir gereği olarak insan haklarını temel alan bir yargılama usulünün suçun işleniş şekli ve nevi ne olursa olsun benimsenmesi, adil ve çağdaş hukuk normlarının ihdası suretiyle mahkemelerin yapılandırılması, bu ilkelere uymayan düzenlemelerin pozitif hukuk düzenimizden çıkartılması devletimiz ve toplumumuz için bir beklenti ve ihtiyaç hâline gelmiştir. Bu konuda atılacak adımlardan biri de geçmişte kamuoyunu ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin gündemini uzun süre meşgul eden ve yargılama usulleri itibarıyla devletimizin tazminatla mahkûm edilmesi sonucunu doğuran devlet güvenlik mahkemeleriyle ilgili düzenlemelerdir.”

Şimdi, değerli arkadaşlarım, devlet güvenlik mahkemelerinin kaldırılmasının altında yatan, gerekçesinde belirtilen bu nedenler devlet güvenlik mahkemelerinin devamı olan özel yetkili mahkemeler için neden geçerli değil? Aynısı onlar için de geçerli. Eğer özel yetkili mahkemeler Başbakanın ifade ettiği gibi devlet güvenlik mahkemelerinin yerine ikame edilmiş, aynı soruşturma ve kovuşturma usullerini uygulayan mahkemeler ise aynı nedenler bunun için de geçerlidir. Peki öyle mi olmuştur? Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki 250, 251, 252’nci maddesindeki hükümler alınmıştır başka yere taşınmıştır. Nereye taşınmıştır? Terörle Mücadele Kanunu’na taşınmıştır.

İşte onun için değerli arkadaşlarım, biz bu önergemizde, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250, 251, 252’nci maddelerinin kaldırılmasını istiyoruz ve bunun başka yere taşınmasına da karşıyız. Onun için, aynı maddede Terörle Mücadele Kanunu’nun 10’uncu maddesinin de kaldırılmasını istiyoruz. Şimdi anladım AKP’nin Terörle Mücadele Kanunu’nu niye kaldırmadığını; kamuoyunda “Taş Atan Çocuklar Yasası” olarak bilinen yasa görüşülürken aslında biz Cumhuriyet Halk Partisinin milletvekilleri olarak, o tarihte, Terörle Mücadele Kanunu’nun esas olarak kaldırılması gerektiğini savunduk. Türkiye’de demokratikleşmenin, özgürleşmenin birinci hedefinin böyle özel kanunlar olmaması gerektiğini söyledik. Ama İktidar, iktidar olduğu için hep özellerden medet umdu, özel kanunlardan medet umdu; o yetmedi, özel aygıtlardan, özel mahkemelerden medet umdu. Onun için, özel mahkemeler İktidarı besleyen mahkemeler hâline geldi. Biz, Terörle Mücadele Kanunu’nun 10’uncu maddesinin demokratik hukuk devletine aykırı olduğunu düşünüyoruz, aslında Terörle Mücadele Kanunu’na aykırı olduğunu düşünüyoruz. Özgürleşme ve demokrasi adına bu iki maddenin de kaldırılması lazım öncelikle. Eğer demokrasiden ve özgürlüklerden yanaysanız, devletin kutsal hukuku yerine yurttaşın, bireyin özgür hukukunu inşa etmek istiyorsanız, Terörle Mücadele Kanunu’nun 10’uncu maddesinin kaldırılmasında da, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasında da “Evet.” oyu kullanırsınız.

Bu önergelerin reddi demek, kapalı olarak “Özel yetkili mahkemeler devam etsin.” demektir, “Terörle Mücadele Kanunu devam etsin.” demektir, “Parasız eğitim isteyen çocuklar terör örgütü olsun.” demektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Zaten Ahmet Aydın Arkadaşımız söyledi, “Vatan hainliği, Adalet ve Kalkınma Partisinin uygulamalarına, onların icraatlarına karşı çıkmaktır.” dedi.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - O zaman yapılacak bir tek şey kaldı arkadaşlar, -sizlere önerim- bir tek şey kaldı, bir kanun çıkaracaksınız, “Sayın Başbakanın düşündüklerini yapmayan ve onu övmeyen kişiler, herkes vatan hainidir, teröristtir.” diyeceksiniz, onları da yargılayacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım…

                                                                      

                                                            lll.- YOKLAMA

 

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım. Yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Köktürk, Sayın Tezcan, Sayın Yılmaz, Sayın Serter, Sayın Güven, Sayın Yüceer, Sayın Ediboğlu, Sayın Özel, Sayın Çetin, Sayın Gök, Sayın Çam, Sayın Dinçer, Sayın Tanal, Sayın Aldan, Sayın Dibek, Sayın Moroğlu, Sayın Aslanoğlu, Sayın Özkoç.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER(Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri(Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 104. maddesinin (2). fıkrasının sonuna “ile 340 ıncı maddesi” ibaresinin eklenmesini ve 3. Fıkrasının b bendinin metinden çıkarılmasını arz ederiz.

                                              Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Alim Işık, Kütahya Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sabahçı kahvesine dönen Türkiye Büyük Millet Meclisinin böyle bir saatinde konuşmaktan dolayı hicap duyduğumu ifade etmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Böyle bir insanlık dışı çalışma ortamını hazırlayan AKP yönetimine ve Meclis Başkanlık Divanıma da teessüflerimi bildiriyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Değerli milletvekilleri, konuşmak en doğal hakkımız. Siz de gelin konuşun ama bu şartlarda değil. Burası insanlara örnek olacak bir yer ama bu örnek iyi bir örnek değil.

Değerli milletvekilleri, bu kanunun, sözde yargı reform paketi kanununun bu maddesinde neye oy vereceksiniz, onu size bir hatırlatayım. Bu kanunun bu maddesinde Terörle Mücadele Kanunu kapsamında suç işleyenlerin cezalarının ertelenmesini sağlıyorsunuz dolayısıyla geriye yönelik bir örtülü af çıkarıyorsunuz. Terörle Mücadele Kanunu’nun 13’üncü maddesi aynen şöyle diyor: “Bu kanun kapsamına giren suçlarla ilgili olarak Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231’inci maddesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemez. Verilen hapis cezası seçenek yaptırımlara çevrilemez ve ertelenemez. Ancak bu hükümler çocuklar hakkında uygulanamaz.“ demektedir.  Şimdi, siz, bu maddeyle, bu Kanun’un bu 13’üncü maddesini kaldırıyorsunuz. Değerli milletvekilleri, böylece, iki yıldan az hapis cezası almış tüm terör örgütü üyelerini ve teröre hizmet edenleri affediyorsunuz. Bunu evlatlarınıza açıklayacaksınız sonra. Dolayısıyla, bu önerge bunun kaldırılmasını söylüyor.

İkinci konu: Bu önergemiz,  ayrıca 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 340’ıncı maddesinin yürürlükten kaldırılmasını öneriyor. Nedir bu 340’ıncı madde derseniz, borçlunun ödeme şartını ihlal hâlinde cezayla ilgili üç aya kadar, tazyik cezası olarak bilinen veya taahhüdü ihlal ettiği için hapse tıkılan insanların ıstırabına son verme maddesi. Eğer buna, bu feryada kulak verir de 18 bin dolayında hapiste olan, 250 bin dolayında da hapse girmemek için evinden kaçan, çocuğunu görmeyen, hanımını görmeyen insanların feryadına belki bir çözüm bulursunuz diyorum. Dolayısıyla, bu maddenin çok önemli bir madde olduğunu sizlere bir kez daha hatırlatıyorum. Özellikle de bu hem Terörle Mücadele Kanunu’nun 13’üncü maddesinin yeniden devreye sokulması hem de İcra ve İflas Kanunu’ndaki 340’ıncı maddenin yürürlükten kaldırılması talebinin yerinde bir talep olduğunu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakanın sözünü size bir kez daha hatırlatıyorum -çünkü Sayın Başbakanın sözü sizler için emir olduğundan- televizyon kanalında 2012 Ocak ayında Sayın Başbakan şöyle bir kahramanlık gösterisinde bulunmuştu: “Artık, benim ülkemde kimse borcundan dolayı hapis yatmayacak.” demişti. Dedi mi bunu? Dedi, hem de Ulusa Sesleniş konuşmasında dedi. Şimdi, gelin, Sayın Başbakanın bu talimatını burada yerine getirelim. Bu talimat, biraz sonra vereceğiniz oylarla yerine gelmiş olacak ve o zaman, eminim ki Sayın Başbakanın aldığı yoklamalara ilave olarak sizin verdiğiniz bu parmak oyları da artı olarak hanenize geçecektir. Bu, gerçekten bu Meclise yakışmayan bir ortamda yapılan müzakerelerle ilgili, bizlerin söyleyebileceği, en hafif ifadeyle, gönlünüzü kırmadan sizlere derdimizi anlatabileceğimiz bir cümleydi ama maalesef, burada yaşananlar artık bundan sonra hukuk devleti ilkesinin falan kalmadığını hepimize gösteriyor.

Değerli milletvekilleri, bu ertelenen cezalar bir örtülü aftır, geriye yönelik de birçok mahkemede yeniden iş çıkaracaktır. Sözde, mahkemelerin yükünü azaltmak için reform yaptığını iddia eden Adalet ve Kalkınma Partisi, şimdi birçok mahkemede yeniden iş yükünün artmasına ama daha da önemlisi, terör örgütü mensuplarının affına yol açan bir maddeyi geçireceksiniz biraz  sonra.

Bunu hatırlatıyor, önergemize desteğinizi bekliyor, hepinize tekrar saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanın bir açıklama talebi var.

Buyurun Sayın Bakan.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Kürsüden hitap eden Değerli Hatip, bu madde ile birlikte terör örgütü üyelerinin affedileceğine dair bir bilgi verdi Genel Kurula.

Değerli arkadaşlar, bu bilginin içeriği doğru değil. Şöyle ifade edeyim: Bu düzenleme ile ceza limiti bir ila iki yıl olan fiiller için alternatif ceza verme yetkisi veriyor hâkime. Bu düzenleme zaten genel hükümler için var ama terör suçlarından yargılananlar için böyle bir seçenek, yaptırım yok idi. Bizim getirdiğimiz düzenleme, bir yıla kadar hürriyeti bağlayıcı ceza alanlar için paraya çevirme, iki yıla kadar hürriyeti bağlayıcı ceza alanlar için ise cezayı erteleme ya da hükmün açıklanmasının geriye bırakılması. Terör örgütü üyeliğinin cezası yedi buçuk yılla on beş yıl hapisten başlıyor. O açıdan, bu verilen bilgide bir yanlışlık var. Oylama öncesinde bunu tavzih etme ihtiyacı duydum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Terörle Mücadele Kanunu’nun 13’üncü maddesini kaldırıyorsunuz Sayın Bakan.

ALİM IŞIK (Kütahya) – 13’üncü madde neyle ilgili Sayın Bakan, bunu da açıklayın.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunacağım…

 

                                                            lll.-YOKLAMA

 

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz efendim.

BAŞKAN – Ancak yoklama talebi var, onu yerine getireceğim.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Köktürk, Sayın Yılmaz, Sayın Serter, Sayın Yüceer, Sayın Güven, Sayın Ediboğlu, Sayın Gök, Sayın Çam, Sayın Dinçer, Sayın Tanal, Sayın Aldan, Sayın Moroğlu, Sayın Ören, Sayın Toptaş, Sayın Özel, Sayın Bulut, Sayın Atıcı, Sayın Halıcı.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.


VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER(Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri(Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı "Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın çerçeve 104 üncü maddesinin 3 numaralı bendindeki "b) 13 üncü maddesi," ibaresinin "b) 9 ve 13 üncü maddeleri," şeklinde, 7 numaralı bendinin "4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 250, 251 ve 252 nci maddeleri," şeklinde değiştirilmesini ve 1 numaralı bendinin madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                                                    

                                                             Tülay Kaynarca (İstanbul) ve arkadaşları

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun ek 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan düzenleme uyarınca Askeri Ceza Kanununda yazılı suçlarla ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci maddesinin beş ilâ on dördüncü fıkraları uygulanmamaktadır. Söz konusu düzenleme askeri disiplinin sağlanması ve birtakım askeri gerekliliklerden kaynaklanmaktadır. Bu gerekçelerle Tasarıda yer alan düzenlemenin tasarıdan çıkartılması gerekmektedir.

Terörle Mücadele Kanununun 10 uncu maddesinde yapılan yeni düzenleme sebebiyle de, aynı Kanunun 9 uncu maddesi ile Ceza Muhakemesi Kanununun 250, 251 ve 252 nci maddelerinin yürürlükten kaldırılması gerekmektedir.

Yukarıda belirtilen sebeplerle bu değişiklik önergesi verilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Madde üzerinde yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Açık oylama talebi var zaten Sayın Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Tamam, açık oylama.

BAŞKAN – Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunacağım. Ancak, 104’üncü maddenin oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına dair bir istem vardır. Şimdi, istem sahibi sayın milletvekillerinin adlarını tespit ettireceğim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, orada on beş imza var, yirmi imza olması lazım. Bunu bir sonraki maddede isteyeceğiz.

BAŞKAN – Açık oylamadan vazgeçildi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Hayır, bir sonraki maddede açık oylama istemimiz var.

                                                                      

                                                            lll.-YOKLAMA

 

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

BAŞKAN – Yoklama talebi var, onu yerine getireceğim.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Yılmaz, Sayın Serter, Sayın Yüceer, Sayın Güven, Sayın Özel, Sayın Gök, Sayın Çam, Sayın Dinçer, Sayın Ediboğlu, Sayın Aldan, Sayın Ören, Sayın Halıcı, Sayın Türmen, Sayın Toptaş, Sayın Atıcı, Sayın Bulut, Sayın Soydan, Sayın Şafak.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı var.

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER(Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri(Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN – Maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici Madde 1’de dört önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

278. sıra sayılı kanun tasarısının Geçici 1 inci Maddesinin ilk cümlesinde yer alan “31.12.2011” ibaresinin “30.06.2012” şeklinde, “üst sınırı beş yıldan” ibaresinin “üst sınırı on yıldan” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

                                                            Pervin Buldan                 Ayla Akat             Sırrı Sakık

                                                                   Iğdır                        Batman                Muş

                                                            Hasip Kaplan                 Demir Çelik         Ahmet Türk

                                                                  Şırnak                       Muş                      Mardin

                                                                                                   Adil Kurt

                                                                                                   Hakkâri

 

TBMM Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı Kanun Tasarısının Geçici 1. maddesinin 2. ve 3. fıkrasında geçen “birinci fıkra kapsamına giren yeni” ibarelerinin yerine “kasten işlenen” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz. 30.0602012

        Ali Özgündüz                         Dilek Akagün Yılmaz            Ali İhsan Köktürk

           İstanbul                                           Uşak                          Zonguldak

        

         Oktay Ekşi                                  Mahmut Tanal                 Turgut Dibek

           İstanbul                                         İstanbul                      Kırklareli

                                                                                                  

          Ali Rıza Öztürk

               Mersin

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı "Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı”nın geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan "hükümlerindeki hapis ve adli para cezalarının" ibaresinin “hükmünün" şeklinde ve üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif deriz.

“(3) Mahkumiyet hükmünün infazı ertelenen kişi hakkında bu mahkumiyete bağlı olarak herhangi bir hak yoksunluğu doğmaz. Ancak bu kişinin, erteleme kararının verildiği tarihten itibaren üç yıl içinde birinci fıkra kapsamına giren yeni bir suç işlemesi hâlinde, bu suçtan dolayı kesinleşmiş hükümle cezaya mahkûm olunduğu takdirde, ertelenen mahkumiyet hükmüne bağlı hukuki sonuçlar kişi üzerinde doğar ve ceza infaz olunur.”

                                                                      

                                          Mahir Ünal       Ayşe Nur Bahçekapılı                           Hilmi Bilgin

                  Kahramanmaraş                          İstanbul                                       Sivas

                                                                      

                                        Nurdan Şanlı       Tülay Kaynarca       Ahmet Aydın

                          Ankara                                    İstanbul                       Adıyaman

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278 sıra sayılı Kanun Tasarısının Geçici 1. Maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.

                                                                      

                                                                      

       Nevzat Korkmaz                         Yusuf Halaçoğlu               Oktay Vural

             Isparta                                         Kayseri                           İzmir

                                                                      

           Oktay Öztürk                          Mehmet Erdoğan              Ali Öz

              Erzurum                                       Muğla                       Mersin

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN –  Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN  (Hatay) –  Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN –  Önerge üzerinde Ali Öz, Mersin Milletvekili.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Müsaade ederseniz efendim, bir şey söyleyeceğim.

Şimdi, bu madde üzerinde verilen önergelerin görüşülmesine geçilmeden önce “Dava ve cezaların ertelenmesi” başlığını taşıyan bu maddenin, kamu davalarının açılmasının ertelenmesi, kovuşturmanın ertelenmesi, hapis ve adli para cezalarının infazının ertelenmesi gibi örtülü af şeklinde düzenlemeler içerdiğini görüyoruz ve bunun oylamasında da nitelikli çoğunluk aranması gerektiğini söylüyoruz, sizden de bunu beklediğimizi ifade ediyoruz efendim.

BAŞKAN –  O konu kararlaştırıldı Sayın Korkmaz.

Buyurun Sayın Öz.

ALİ ÖZ (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 278 sıra sayılı kanunun  geçici 1’inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Geçici madde 1’le getirilen düzenleme, soruşturmanın, kovuşturmanın ve kesinleşmiş cezanın infazının ertelenmesini içermekte ise de sonuçları itibarıyla af niteliği taşımaktadır. Üç yıllık süre içerisinde birinci fıkra kapsamında suç işlenmediği takdirde soruşturma aşamasında kovuşturmaya yer olmadığına, kovuşturma aşamasında düşmeye karar verilecek, infaz aşamasında ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkacaktır.

Madde metnindeki “basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce açıklama yöntemleriyle” ibaresinin Anayasa Mahkemesi tarafından eşitlik ilkesine aykırılık nedeniyle iptal edilmesi sonucu üst sınırı beş yıl olan bütün suçlara uygulanacak olması yanında, belirtilen ibareyle kastedilen suçların neler olduğu belirtilmemek suretiyle belirsizlik oluşturulmaktadır.

Kamuoyunda “Rahşan affı” olarak bilinen 4616 sayılı Yasa’yla getirilen düzenlemede de benzer belirsizlikler ve eşitsizlikler bulunması nedeniyle Anayasa Mahkemesi bir kısım iptal kararıyla yasa kapsamını genişletmiş ve çok büyük kargaşalıklara sebep olunmuştur ve anılan Yasa’nın oluşturduğu sıkıntılar hâlen yargı camiamızda yaşanmaktadır.

Geçici madde 1’le ertelenmek suretiyle ve sonuçları itibarıyla getirilmek istenen af kapsamındaki suçların neler olduğu belirtilmemiştir. Maddenin bu hâliyle Türk Ceza Kanunu’nun 299’uncu maddesindeki Cumhurbaşkanına hakaret, 300’üncü maddesindeki devletin egemenlik alametlerini aşağılama ve 301’inci maddedeki Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama suçlarını kapsama almaktadır. Bu suçlar kapsama alınmak istenmekte midir? Terörle Mücadele Kanunu’nun 6’ncı maddesinde düzenlenen terörle mücadelede görev alanları hedef gösterme suçu da bu kapsama dâhil edilecek midir? Belirtilen suçlarla ilgili olarak erteleme kararları ve sonuçları itibarıyla af getirilmektedir.

En önemlisi, madde metninde “temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı” demek suretiyle Terörle Mücadele Kanunu’nun 7’nci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen terör örgütü propagandası yapmak suçuyla ilgili olarak erteleme ve sonuçları itibarıyla af getirilmektedir. Eğer amaçlanan bu ise bunun Genel Kurula ve kamuoyuna açıklanması gerekmektedir. Madde metninin içerisine gizlenmek suretiyle terör örgütü propagandası suçu affedilmek istenmektedir.

Değerli milletvekilleri, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen basın ve yayın yoluyla işlenen suçlar şunlardan oluşmaktadır: Hakaret, haberleşmenin gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, özel hayatın gizliliğini ihlal, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit, suç işlemeye tahrik, kanunlara uymamaya tahrik, müstehcenlik, fiyatları etkileme, göreve ilişkin sırrın açıklanması, gizliliğin ihlali, ses veya görüntülerin kayda alınması, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs, devletin egemenlik alametlerini aşağılama, Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama, halkı askerlikten soğutma gibi suçlar bu kapsama girmektedir. Yine, 5187 sayılı Basın Kanunu’nda düzenlenen basın ve yayın yoluyla işlenen suçlar arasında ise zorunlu bilgileri göstermeme, durdurulan yayının yayımına devam etme, teslim yükümlülüğüne uymama, düzeltme ve cevabın yayımlanmaması, yargıyı etkileme, yeniden yayım…

Yani, değerli arkadaşlar, bu maddenin kabulü hâlinde nelerin suç olmaktan çıkacağını bilerek oy vermenizi, vicdanınızın sesini dinlemenizi öneriyor, yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN –  Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunacağım…

 

                                                            lll.-YOKLAMA

 

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN –  Yoklama talebi var, yerine getiriyorum.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Köktürk, Sayın Tezcan, Sayın Güven, Sayın Yüceer, Sayın Serter, Sayın Yılmaz, Sayın Ediboğlu, Sayın Soydan, Sayın Çetin, Sayın Tanal, Sayın Dinçer, Sayın Özel, Sayın Çam, Sayın Moroğlu, Sayın Şafak, Sayın Ören, Sayın Bulut, Sayın Atıcı, Sayın Halıcı, Sayın Türmen.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER(Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

 

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza  sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı "Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan "hükümlerindeki hapis ve adli para cezalarının" ibaresinin “hükmünün" şeklinde ve üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif deriz.

“(3) Mahkumiyet hükmünün infazı ertelenen kişi hakkında bu mahkumiyete bağlı olarak herhangi bir hak yoksunluğu doğmaz. Ancak bu kişinin, erteleme kararının verildiği tarihten itibaren üç yıl içinde birinci fıkra kapsamına giren yeni bir suç işlemesi hâlinde, bu suçtan dolayı kesinleşmiş hükümle cezaya mahkûm olunduğu takdirde, ertelenen mahkumiyet hükmüne bağlı hukuki sonuçlar kişi üzerinde doğar ve ceza infaz olunur.”

                                   Nurdan Şanlı (Ankara) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bir suça bağlı hapis veya adli para cezasının infazının ertelenmiş olması durumunda, buna bağlı hak yoksunluğu doğmaması gerektiğine ilişkin Hükümet Tasarısında yer alan genel yaklaşımın hukukun temel ilkeleri bakımından daha doğru olduğu gerekçesiyle bu önerge verilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza…

 

                                                            lll.-YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN –  Yoklama talebi var.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Köktürk, Sayın Tezcan, Sayın Yılmaz, Sayın Serter, Sayın Yüceer, Sayın Güven, Sayın Ediboğlu, Sayın Soydan, Sayın Özel, Sayın Çam, Sayın Dinçer, Sayın Tanal, Sayın Çetin, Sayın Ören, Sayın Toptaş, Sayın Ekinci, Sayın Halıcı, Sayın Türmen, Sayın Atıcı.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER(Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri(Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

 

                                                       TBMM Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı Kanun Tasarısının Geçici 1. maddesinin 2. ve 3. fıkrasında geçen “birinci fıkra kapsamına giren yeni” ibarelerinin yerine “kasten işlenen” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                              

                                         Dilek Akagün Yılmaz (Uşak) ve arkadaşları

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Dilek Akagün Yılmaz, Uşak Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tam yirmi iki saat oldu, yirmi iki saattir hep beraber buradayız. Dün saat 14.00’te başladık arkadaşlar, onun için yirmi iki saat oldu. Yani, ailelerimizle beraber olmadığımız kadar burada beraber oluyoruz ama ne yazık ki bir aile gibi birbirimize gereken özeni ve saygıyı bir türlü gösteremiyoruz sevgili arkadaşlar.

Burada, bu yirmi iki saatlik çalışmanın sonucunda, yani böylesine sağlıksız bir ortamda aslında bir irade fesadı oluştuğu kanaatindeyim ben, çünkü biliyorsunuz irade fesadı, hata, hile ve ikrahla oluşur ve bununla oluşan işlemler geçersizdir. Şimdi siz de nereden geldiği belli olan bir korkuyla bu kadar zaman bu Genel Kurulu sürdürmek durumunda kaldınız arkadaşlar, onun için ikrah altında yapılmış olan bu işlemlerin aslında geçersiz olması gerekir diyorum. Bunu da tarih yazacak. (CHP sıralarından alkışlar)

Böyle bir çalışma yöntemi olmaz arkadaşlar. Ne oyladığınızı dahi bilmeden oyluyorsunuz ve böylesine bir çalışmayı götürüyorsunuz.

İSMAİL AYDIN (Bursa) – Kendi adına konuş.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Aslında ben şunu söyleyeceğim size, bu Meclisi kapatın arkadaşlar siz, lağvedin bu Meclisi, çünkü sizin bu Meclise ihtiyacınız yok! Çoğunluk sayısı sizde ya, yüzde 50 oy aldınız, daha fazla da milletvekili sayınız var, o zaman lağvedin bu Meclisi! Bakanlar Kurulu hatta tek başına Tayyip Erdoğan bu ülkeyi yönetiyor zaten. Tek başına oyunu onun yönetmesi nedeniyle başkaca bir şeye ihtiyaç yok, diğer muhalefet partilerine ihtiyaç yok, sizlere ihtiyaç yok! Tek başına Tayyip Erdoğan bu ülkeyi yönetiyor arkadaşlar. Kapatın bu Meclisi o zaman, bu Meclis kalksın ortadan!

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Siz kendinizle ilgilenin, bize laf atmayın.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Yani yaptığınız, fiilen yaptığınız bu arkadaşlar.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Haddiniz değil bize laf atmak. Kimsiniz siz?

BAŞKAN – Sayın Bahçekapılı…

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Ne yazık ki, hoşunuza gitmese de fiilen yaptığınız bu.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Duymuyorum, duymuyorum, duymak istemiyorum.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) – Duyuyorsunuz, gayet de iyi duyuyorsunuz.

Şimdi, sayın milletvekilleri, bu Geçici Madde 1’le ilgili ben söz almış bulunuyorum. Geçici Madde 1’de neyi düzenliyoruz? Şöyle söyleyelim, ben onu okuyorum size: “31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenen suçlar…” Arkadaşlar, basın yayın yoluyla işlenen suçları anladım ama “sair kanaat bildirme yöntemleriyle” dediğiniz zaman, o zaman ne oluyor arkadaşlar? Bu sıradan bir hakaret de bu af kapsamına girebilir mi, bu ertelemeye girebilir mi? Biz bunu Komisyonda da konuştuk ama bu “sair düşünce ve kanaat” konusunu ne yazık ki çıkartamadık. İşte, bu nedenle bizim bu maddede bazı çekincelerimiz var.

Bir de vermiş olduğunuz önergeyle şunu diyorsunuz Geçici 1’de:   Şimdi, mahkûmiyet hükmü infazı ertelenen kişilerle ilgili hak yoksunluğunu baştan getiriyorsunuz. Yani bu, benim gördüğüm kadarıyla, her türlü ertelemede bir kere hak yoksunluğu baştan olmaz. O süre içerisinde eğer suç işlenmezse o zaman tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkar. Siz bunu getiriyorsunuz, bizim basından da öğrendiğimiz kadarıyla BDP Milletvekili Kemal Aktaş için geliyormuş bu. Gelsin arkadaşlar, arkadaşımız buraya eğer seçilerek geldiyse burada kendi iradesini dile getirsin ama diğer milletvekillerimiz ne olacak arkadaşlar? Şimdi, böyle bir tasarıda yani bir milletvekili için yapıyorsanız böylesi bir düzenlemeyi diğer milletvekillerimiz için neden yapılmıyor? Biz burada pek çok önerge verdik, hatta madde ihdası istedik. Ama diğer milletvekillerimiz hâlen daha cezaevinde, milletvekili olmalarına rağmen cezaevinde ve daha ne kadar da duracakları belli değil. Bu 250’nci maddeyle oluşturulan mahkemeler sonsuza kadar sürecek herhâlde, o arkadaşlarımızın oralarda ne kadar daha kalacağı belli değil.

Şimdi, arkadaşlar, bir önceki maddeyle, 104’üncü maddeyle dediniz ki: “Ceza Muhakemesi Kanunu 250, 251, 252’yi kaldırdık. Bunu kaldırıyoruz.” Ama ondan sonra da dediniz ki “250’nci maddeden oluşan mahkemeler devam edecek.”

Böyle bir mantık olabilir mi arkadaşlar? Nasıl bunu yapabilirsiniz? Herhâlde, biz şuna kanaat getirdik, cemaatle kendi aranızdaki kavgayı çözemediğiniz için, “Nasıl olsa bu Anayasa Mahkemesine gidecek, Anayasa Mahkemesi çözsün bu işi.” dediniz, oraya attınız üzerinizden, çünkü bugün gazetelerde çıkan bir olayda, “AKP geriledi, cemaate karşı geriledi.” sözleri var. Yani bunu üzerinizden attınız, çünkü açıkça Anayasa’ya aykırı bu maddeyi Anayasa Mahkemesinin iptal etmesi lazım, ama artık Anayasa Mahkemesinin de yapısı değiştiği için, kimden emir aldığını bilemediğimiz için, orada da ne olacağını bilmiyoruz, ancak 250’nci madde devam ettiği sürece, bu sizin boynunuzda asılı bir şey olarak kalacaktır arkadaşlar, yani bir rezalet belgesi olarak kalacaktır, bunu boynunuzdan çıkartamayacaksınız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan…

ADİL KURT (Hakkâri) – Sayın Başkan, kayıtlara geçmesi açısından, Sayın Hatibin bu beyanından dolayı bir yanlış anlaşılma olur diye izah etmem gerekiyor.

Sayın Hatibin beyanına göre, milletvekili arkadaşımız Sayın Kemal Aktaş, bu yasal düzenlemeyle sanki cezaevinden çıkıp yarın Meclise gelecekmiş gibi bir intiba yaratıldı. Bu yasal düzenlemeye göre Kemal Aktaş cezaevinden çıkmıyor. Şimdi, burada söylenen doğru yanlış her beyan dışarıda insanlarda umut yaratıyor.

BAŞKAN – Sayın Kurt, kesin hükümden dolayı faydalanmıyor mu bu yasayla? Bu yasadan dolayı aldığı kesin hükümden faydalanmıyor mu? Onu kastetti Sayın Hatip.

ADİL KURT (Hakkâri) – Sayın Kemal Aktaş bu yasa hükmünden dolayı cezaevinden çıkmıyor Sayın Başkan.

 BAŞKAN – Cezaevinden çıkacağını söylemedi zaten Sayın Kurt.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Hayır, öyle dedi.

ADİL KURT (Hakkâri) –  Öyle söyledi. Keşke öyle bir şey olsa.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – “Cezaevine girmeyecek, onun için bir düzenleme.” dedim.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, biraz önce Hatibin iddia ettiği o Kemal Aktaş’ın dışarı çıkma hadisesinin Sayın Bakan tarafından cevaplandırılmasını ve Genel Kurulu bilgilendirmesini istiyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan gerektiği zaman açıklamayı yapar.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Efendim, bilgi sahibi olmak istiyoruz, ona göre oy kullanacağız.

BAŞKAN – Böyle bir usul yok.

                                                        

                                              lll – YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama isteyenleri tespit ediyorum:

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Köktürk, Sayın Tezcan, Sayın Yılmaz, Sayın Serter, Sayın Yüceer, Sayın Güven, Sayın Ediboğlu, Sayın Soydan, Sayın Özel, Sayın Gök, Sayın Çam, Sayın Moroğlu, Sayın Dinçer, Sayın Tanal, Sayın Çetin, Sayın Ören, Sayın Batum, Sayın Toptaş, Sayın Ekinci, Sayın Atıcı.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278. sıra sayılı kanun tasarısının Geçici 1 inci Maddesinin ilk cümlesinde yer alan "31.12.2011" ibaresinin "30.06.2012" şeklinde, "üst sınırı beş yıldan" ibaresinin "üst sınırı on yıldan" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.01.07.2012

                                          Ayla Akat (Batman) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

ADİL KURT (Hakkâri) – Gerekçe.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Bilindiği üzere demokrasilerin asgari sınırı evrensel ölçütlerde de temel insan hakları olarak görülen düşünce ve ifade özgürlüğü düşünceyi açıklama yayma serbestisi hukuki mevzuatta açılan alanla ifade edilir. Ülkemiz bu noktalarda hala aşılması gereken yasakçı zihniyetle maluldür. Yurttaşlarımızın bu özgürlüklerini kullanımlarından kaynaklanan mağduriyetlerde ülkemiz ne yazık ki dünyada sicili kötü olan ülkeler arasında yer almaktadır. Her ne kadar bu mevzuatın tamamen değişmesi gerekse de önergemizde ileri sürdüğümüz düzenleme ile bir nebze de olsa bir iyileşme sağlanacaktır.

Teklif edilen değişiklik ile maddenin yürürlük tarihinin hakkaniyete uygun hale getirilmesi amaçlanmaktadır. Yine, cezanın üst sınırının değiştirilmesi ile düşünce ve ifade hürriyetinden doğan hak ihlallerinin giderilmesinin sağlanması öngörülmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım:

                                                        

                                              lll – YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama talebi var; yerine getireceğim:

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Köktürk, Sayın Tezcan, Sayın Yılmaz, Sayın Serter, Sayın Yüceer, Sayın Güven, Sayın Ediboğlu, Sayın Soydan, Sayın Özer, Sayın Çam, Sayın Gök, Sayın Dinçer, Sayın Çetin, Sayın Tanal, Sayın Toptaş, Sayın Ören, Sayın Ekici, Sayın Aydın.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici madde 1’i oylarınıza sunacağım.

                                                        

                                               lll- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Arayacağım Sayın Hamzaçebi.

Sayın milletvekilleri, tasarıda yer alan af niteliği taşıdığı öne sürülen düzenleme, içeriğine bakıldığında, ceza indirim ve cezanın genel olarak affı gibi bir durumun olmadığı, şarta bağlı bir ertelemenin söz konusu olduğu, ceza veya suça dair kesin ve doğrudan ortadan kaldırıcı sonuç doğuran bir hükmün yer almadığı görülmektedir. Komisyon raporunda da geçici 1’inci maddeye ilişkin değerlendirme bu yöndedir. Bu nedenle, Anayasa’nın 87’nci ve İç Tüzük’ün 92’nci maddelerinde öngörülen nitelikli çoğunlukla kabul şartına gerek görülmemektedir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Şarta bağlı da olsa aftır.

BAŞKAN - İç Tüzük’ün 81’inci maddesi uyarınca maddeler için açık oylama isteminin her zaman mümkün olduğunu da hatırlatmak isterim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Başkanlığın resen yapması gerekir bunu, beşte 3 çoğunluğu.

BAŞKAN - Geçici madde 1’i oylarınıza sunuyorum ve yoklama talebini yerine getiriyorum.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan…(AK PARTİ sıralarından “Kalksınlar” sesleri)

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Kalktık, kalktık, siz de kalkın. Tamam kalktık, ne bağırıyorsunuz? Size mi soracak Başkanlık Divanı, sizin talimatınızla mı hareket edecek? Saygılı olun biraz, terbiyeli olun.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

Sayın Köktürk, Sayın Tezcan, Sayın Yılmaz, Sayın Serter, Sayın Yüceer, Sayın Güven, Sayın Ediboğlu, Sayın Soydan, Sayın Özel, Sayın Gök, Sayın Aygün, Sayın Çam, Sayın Moroğlu, Sayın Yıldız, Sayın Şafak, Sayın Dinçer, Sayın Ekinci, Sayın Toptaş.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Geçici madde 2 üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısının GEÇİCİ MADDE 2. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "altı ay içinde" ibaresinin, "bir yıl içinde" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

              Ömer Süha Aldan                               Ali Rıza Öztürk                                Ali İhsan Köktürk

                       Muğla                                               Mersin                                           Zonguldak

                Bülent Tezcan                                   Turgut Dibek                                    İlhan Cihaner

                       Aydın                                             Kırklareli                                            Denizli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı "Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın geçici 2 nci maddesine aşağıdaki fıkraların eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                   Mahir Ünal                                      Ahmet Aydın                                Mehmet Doğan Kubat

              Kahramanmaraş                                    Adıyaman                                        İstanbul

                 Hüseyin Filiz                                  Zülfü Demirbağ                                Mine Lök Beyaz

                      Çankırı                                              Elâzığ                                            Diyarbakır

                   Salih Koca                                  Osman Aşkın Bak                        Mustafa Gökhan Gülşen

                    Eskişehir                                           İstanbul                                          Kastamonu

(3) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla koşullu salıverilmelerine bir yıldan az süre kalan ve açık ceza infaz kurumunda bulunan iyi halli hükümlülerin talepleri halinde, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına karar verilebilir.

(4) Ceza Muhakemesi Kanununun yürürlükten kaldırılan 250 nci maddesinin birinci fıkrasına göre görevlendirilen mahkemelerde açılmış olan davalara, kesin hükümle sonuçlandırılıncaya kadar bu mahkemelerce bakmaya devam olunur. Bu davalarda, yetkisizlik veya görevsizlik kararı verilemez. Terörle Mücadele Kanununun 10 uncu maddesinin kovuşturmaya ilişkin hükümleri bu davalarda da uygulanır.

(5) Ceza Muhakemesi Kanununun 251 inci maddesinin birinci fıkrasına göre görevlendirilen Cumhuriyet savcıları yürütmekte oldukları soruşturmalara, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca Terörle Mücadele Kanununun 10 uncu maddesi uyarınca görevlendirilen Cumhuriyet savcıları göreve başlayıncaya kadar devam ederler.

(6) Terörle Mücadele Kanununun 10 uncu maddesi kapsamına giren suçlarla ilgili olarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla açılmış olan davalarda, sanığın taşıdığı kamu görevlisi sıfatı dolayısıyla hakkında soruşturma yapılabilmesi için izin veya karar alınması gerektiğinden bahisle durma veya düşme kararı verilemez.

(7) Mevzuatta Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesinin birinci fıkrasına göre kurulan ağır ceza mahkemelerine yapılmış olan atıflar, Terörle Mücadele Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen ağır ceza mahkemelerine yapılmış sayılır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Genel Kurulun takdirine…

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının kanunlaştığı tarih itibarıyla koşullu salıverilmesine bir yıldan az süre kalan ve açlık ceza infaz kurumunda bulunan iyi halli hükümlülerin talepleri halinde, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına imkan sağlanmaktadır.

Öte yandan, Terörle Mücadele Kanununun 10 uncu maddesinde yapılan değişiklikler uyarınca düzenlenmesi gereken geçiş hükümlerine yer verilmektedir.

 

lll – Y O K L A M A

CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım. Yoklama talebi var.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Öztürk, Sayın Köktürk, Sayın Tezcan, Sayın Aslanoğlu, Sayın Güven, Sayın Yüceer, Sayın Ediboğlu, Sayın Soydan, Sayın Ekinci, Sayın Özel, Sayın Gök, Sayın Aygün, Sayın Çam, Sayın Moroğlu, Sayın Dinçer, Sayın Tanal, Sayın Toptaş, Sayın Batum.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sayılı "Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın GEÇİCİ MADDE 2. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “altı ay içinde” ibaresinin, “bir yıl içinde” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 30.06.2012

                                     Ömer Süha Aldan (Muğla) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Bülent Tezcan konuşacak.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Bülent Tezcan, Aydın Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yargı paketi hakkındaki görüşmelerin hemen hemen sonuna geldik. Yirmi iki buçuk saatten bu yana görüşmelerimiz devam ediyor ve sanıyorum bugün, yarın, önümüzdeki günlerde -106 madde, 3 geçici madde- toplam 109 maddeyi içeren bu yargı paketinin en çok konuşulan konusu özel yetkili mahkemelere ilişkin burada teklifle getirilen düzenlemesi olacak.

Değerli arkadaşlar, neden böyle? Çünkü özel yetkili mahkemeler bizim hukuk ve siyaset yaşamımızda etkileri çok büyük, çok ağır, çok ciddi sonuçları olan mahkemeler.

Değerli arkadaşlar, özel yetkili mahkemeler, bir operasyon mahkemesi, hukuki anlamda kişi hak ve özgürlüklerini güvence altına alan, kişilerin hukuk güvenliğini sağlayan mahkemeler olmanın ötesinde, yargı organı olmanın ötesinde, operasyon mahkemeleri olarak düzenlenmiş. Aslına bakarsanız, bu mahkemeler, sıkıyönetim mahkemelerinden başlayan, daha sonra devlet güvenlik mahkemeleriyle devam eden bir sürecin özellikle AKP döneminde, AKP sivil darbesinin operasyonlarını yürütmekle görevli olduğu mahkemeler şekline dönüştü ve hukuk yaşamamızda çok tartışılan kararlara imza attı.

Değerli arkadaşlar, bakın, Türkiye'nin tutuklu milletvekilleri sorunu var. Türkiye Büyük Millet Meclisi bir yıllık çalışma dönemini tamamladı, bir yıldan bu yana 8 milletvekili tutuklu. Bu milletvekillerinin tutuklu olmasının tek bir sebebi var, Sayın Başbakana boyun eğmemesi, Recep Tayyip Erdoğan’a boyun eğmemesi, AKP baskılarına teslim olmaması.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Ne alakası var?

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bakın, bu mahkemelerin yargılama şekline bakın, özel yetkili mahkemelerde masumiyet karinesi yoktur, mahkûmiyet karinesi vardır. Özel yetkili mahkemelerde sanıklara savunma yaptıkları için otuz yıldan fazla ceza verilir. İşte, Doğu Perinçek, bir siyasi parti genel başkanı, yaptığı savunma nedeniyle otuz yılın üzerinde cezaya mahkûm edildi. Özel yetkili mahkemelerde sanıklara ve sanık avukatlarına duruşmaya girme yasağı verilir. Özel yetkili mahkemelerde sanık avukatlarının savunma yapmasına engel konur.

Değerli arkadaşlar, özel yetkili mahkemeler, terör suçunu öyle bir genişlikle yorumlar ki…

NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) – Aynı senin gibi!

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – …masum gençler, üniversite öğrencileri parasız eğitim gibi en insani, en doğal hakkını istedikleri için onlara on bir yıl hapis cezası verebilecek vicdana sahip mahkemelerdir.

Değerli arkadaşlar, özel yetkili mahkemeler, sendikal mücadele veren, sendikal muhalefetle işçi sınıfının hakkını savunan sendikacıları “terör örgütü üyesi” diye sabaha karşı operasyonlarla alıp, toparlayıp yarısını tutuklayan mahkemelerdir. Bunları çoğaltabiliriz. Bugün, HES’lere karşı direnen, suyunu, toprağını, ekmeğini, geleceğini savunan insanları yaka paça toplayıp örgüt suçundan “terörist” diye içeri atan mahkemelerdir.

Böyle bir mahkemeler süreci, Türk hukuk tarihinin maalesef özellikle son beş yıl içerisinde doğrudan doğruya AKP diktatörlüğünün yerleştirilmesinin aracı hâline gelmişlerdir. Özel yetkili mahkemeler, Türk hukuk ve siyaset yaşamının birer ayıbıdır. Şimdi, bu ayıbın giderilmesi gerekiyor ve özel yetkili mahkemelerin kaldırılması gerekiyordu ama maalesef, özel yetkili mahkemeler kalkmıyor. Özel yetkili mahkemeleri, Ceza Muhakemeleri Kanunu’ndan çıkardınız, bu teklifle, Terörle Mücadele Kanunu’nun 10’uncu maddesinin içine eklediniz. Özel yetkili mahkemeler, adı değişerek, bölge mahkemeleri olarak ve önümüzdeki dönemde sayılarını da çoğaltacaksınız, sayıları çoğalarak, AKP’nin önümüzdeki süreçte dokunulmazlığını garanti altına alacak şiddet mahkemeleri hâline gelecek. Böyle bir kanunu bugün çıkarmanın ayıbını yaşayacaksınız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunacağım…

 

                                              lll – YOKLAMA

 

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Köktürk, Sayın Tezcan, Sayın Öztürk, Sayın Serter, Sayın Yüceer, Sayın Güven, Sayın Ediboğlu, Sayın Soydan, Sayın Ekinci, Sayın Özel, Sayın Gök, Sayın Aslanoğlu, Sayın Çam, Sayın Türeli, Sayın Moroğlu, Sayın Dinçer, Sayın Tanal, Sayın Toptaş.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

 

lll – YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Madde üzerinde yoklama istiyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Kabul edilen önerge doğrultusunda geçici madde 2’yi oylarınıza sunacağım. Ancak, yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Köktürk, Sayın Tezcan, Sayın Öztürk, Sayın Serter, Sayın Yüceer, Sayın Güven, Sayın Ediboğlu, Sayın Soydan, Sayın Ekinci, Sayın Özel, Sayın Gök, Sayın Aslanoğlu, Sayın Çam, Sayın Türeli, Sayın Dinçer, Sayın Toptaş, Sayın Tanal ve Sayın Bulut.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Geçici madde 3’te dört önerge vardır, okutuyorum:

TBMM Başkanlığına,

278 Sıra sayılı kanun teklifinin geçici 3. maddesinde geçen “sonuç ceza” ibaresinin birleştirilerek “sonuçceza” olarak yazılmasını ayrıca, 2’nci cümlede geçen “ceza” ibaresinden sonra “,” (virgül) işaretinin konmasını arz ederiz.

 

                Ali Uzunırmak                                    Oktay Vural                                   Yusuf Halaçoğlu

                       Aydın                                                İzmir                                               Kayseri

                     Alim Işık                                        Erkan Akçay

                     Kütahya                                             Manisa

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı “Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı”nın geçici 3 üncü maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                   Mahir Ünal                                    Tülay Kaynarca                            Ayşe Nur Bahçekapılı

              Kahramanmaraş                                     İstanbul                                            İstanbul

                 Nurdan Şanlı                                    Ahmet Aydın                                      Hilmi Bilgin

                      Ankara                                           Adıyaman                                             Sivas

“(2) Terör suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar hariç olmak üzere;

a) Kasıtlı suçlardan toplam üç yıl veya daha az hapis cezasına mahkûm olanların,

b) Taksirli suçlardan toplam beş yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm olanların,

c) Adli para cezasının infazı sürecinde tazyik hapsine tabi tutulanların,

Cezaları doğrudan açık ceza infaz kurumlarında yerine getirilir. Bu fıkra hükümleri 31.12.2017 tarihine kadar uygulanır.”

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette olup, birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı kanun tasarısının geçici madde 3’ün tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                   Musa Çam                                     Ali Rıza Öztürk                                Ali İhsan Köktürk

                        İzmir                                                Mersin                                           Zonguldak

                 Turgut Dibek                                       Atilla Kart                                 Dilek Akagün Yılmaz

                    Kırklareli                                             Konya                                                Uşak

                 Ali Özgündüz                                   İlhan Cihaner                                   Mahmut Tanal

                     İstanbul                                             Denizli                                             İstanbul

                                                                           Gürkut Acar

                                                                              Antalya

Diğer önerge sahipleri:

                 Hasip Kaplan                                   Pervin Buldan                                      Ayla Akat

                       Şırnak                                                Iğdır                                               Batman

                     Adil Kurt                                       İbrahim Binici                                      Erol Dora

                      Hakkâri                                           Şanlıurfa                                            Mardin

                 Murat Bozlak                                      Sırrı Sakık                                       Demir Çelik

                       Adana                                                Muş                                                   Muş

               Sebahat Tuncel                                    Nazmi Gür                                        Ahmet Türk

                     İstanbul                                               Van                                                Mardin

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

ADİL KURT (Hakkâri) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

3. Yargı paketinde Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması amaçlandığı açıklanmışken, yeni bir düzenleme ile ihtisas mahkemesi adı altında devamı sağlanmaktadır.

Hükümet olağanüstü yargının sürdürülmesinden yana karar almıştır. AİHS ne, BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesine ve Anayasa 36 ve 90 ncı maddeye aykırıdır.

Söz konusu kanun maddesi temel kanun hükümlerine ve içtüzük 91 nci maddeye aykırı olduğundan çıkarılmalıdır.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önerge üzerinde söz isteyen Musa Çam, İzmir Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSA ÇAM (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

106 madde esas ve 3 geçici maddeyle birlikte kanunu burada yirmi dört saat çalıştıktan sonra çıkartıyoruz ama bunun ülkemize büyük sıkıntılar yaratacağının ve büyük problemler yaşayacağımızın şimdiden altını çizmek istiyorum.

Bu geçici 3’üncü maddenin hangi nedenle ve kim ya da kimler için getirildiğini anlamak mümkün değildir. Kişiye özel, lehe kanun yapılıyor. Maddenin kapsamına 12 Eylül 1980 öncesinde işlenen suçlar alınıyor. Bu, eşitlik ilkesine aykırıdır. Anayasa Mahkemesinin vereceği olası  bir iptal kararıyla 2005 yılına kadar olan cezalar da bunun içine girecek.

Şimdi arkadaşlar, 12 Eylül 1980 öncesi Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı Kemal Türkler öldürüldü. Bunun katili uzun yıllar bulunamadı. Sonra, Kuşadası’nda Millî Parkta Ünal Osmanağaoğlu adında bir katil yakalandı, tutuklandı ve bugün tutuklu. Ankara’da 7 tane öğrenci Haluk Kırcı tarafından boğularak öldürüldü.

Bu getirilen madde değişikliği, bu katillerin dışarıya çıkartılması için özel olarak düzenlenmiş olan bir maddedir. Türkiye işçi sınıfına önemli hizmetler yapmış bir konfederasyon genel başkanının tanımadığı, bilmediği, sipariş üzerine gönderilen bir katil tarafından öldürülmesi ve uzun yıllar devam etmesi ve şimdi de zaman aşımına uğratılması ortadayken şimdi bir kanun düzenlemesiyle beraber af getiriliyor. Lehte bir kanun ve bununla beraber erken tahliye getiriliyor.

Bunu kabul etmek mümkün değildir. Vicdanlarınıza sesleniyorum, yapmayın, bir katilin erken tahliyesine oy vermeyin ve karar vermeyin arkadaşlar.

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) – Eşit suça eşit ceza.

MUSA ÇAM (Devamla) – Ankara’da 7 tane öğrenci, aileleri Anadolu’nun değişik yerlerinden göndermişler çocuklarına üniversite okutuyorlar ama o üniversite okuyan çocukları, tanımadıkları, bilmedikleri, hiç ilişkisi olmayan Haluk Kırcı tarafından giriliyor, evleri basılıyor, tellerle öldürülüyor arkadaşlar.

Şimdi, siz vereceğiniz bu oyla o insanların erken tahliyesine karar vereceksiniz. Yapmayın! Sizin çocuklarınıza yapılabilirdi bunlar. Bunları yapmayın ve bu çok tehlikeli bir iştir arkadaşlar. Bu insanların acılarını bir kez daha kanatmayın. Yanlış yapıyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti devletinin Parlamentosunda cinayet işleyen insanlara böyle lehte kararlar veremezsiniz, erken tahliye kararlarını onaylayamazsınız, bunlara parmak kaldıramazsınız arkadaşlar. Bu çok yanlıştır ve sizi bir kez daha burada bir milletvekili olarak uyarıyorum, bir işçi olarak, bir sendikacı olarak sizleri uyarıyorum.

Bakın, Sayın Başkan, Komisyon Başkanımız gitti. Burada içinizde hekim olan arkadaşlar var. Şimdi, ne yapıyoruz bizler milletvekilleri olarak? Sekreterimize veyahut da danışmanımıza diyoruz ki: “Tabiplikten bize şu ilacı yazdırın.” Yazdırıyorlar arkadaşlar, sonra bu ilacı veren eczane sahtekârlık yapıyor ama reçeteyi yazan doktor, yazdığı için, yargılanıyor arkadaşlar. Önerge getirdik burada. Bugün Türkiye’de 40 tane, 50 tane, 60 tane hekim bundan dolayı yargılanıyor ve cezaevine girecek. O önergeyi reddettiniz ama iki tane katil ve bunlara bağlı olan arkadaşlarıyla birlikte, şimdi lehte bir düzenleme yaparak, onların erken tahliyesine oy vermiş olacaksınız arkadaşlar. Bu, vicdanları kanatır, bu insanların ailelerini bir kez daha öldürür, çoluğunu çocuğunu bir kez daha öldürür. Bunu yapmayın arkadaşlar, bu doğru bir iş değildir arkadaşlar, bunu yapmayın. 7 tane öğrencinin annelerinin babalarının, yakınlarının çektiği acıyı ve ıstırabı siz düşünebiliyor musunuz? Kemal Türkler’in karısının, çocuklarının ve torunlarının hangi acılarla o duruşmalara geldiğini sizler bilebiliyor musunuz arkadaşlar? Bunu yapmayın, bu doğru bir iş değildir arkadaşlar.

Size tarih önünde bir kez daha, 24’üncü Dönem Parlamentosunda, burada bir kez daha altını çizerek söylüyorum: Vereceğiniz bu oy, yarın öbür gün sizlere bir başka şekilde dönecektir arkadaşlar. O insanların beddualarını, o insanların intizarlarını almayın. Yanlış yaparsınız ve hukuku çiğnemiş olursunuz ve bu Anayasa Mahkemesinden geri dönerse 2005 yılına kadar olan bütün cezaları da bu kapsam içerisine girer arkadaşlar. Yanlış yaparsınız, kişiye özel düzenleme olmaz. Eğer bir düzenleme olacaksa genel anlamda bir düzenlemenin yapılması gerekiyor. Biz, idam cezalarına karşıyız, insanların hapishanelerde çürümesine karşıyız ama özel sipariş üzerine böyle bir lehte tahliye kararına karar verilmesini doğru bulmuyoruz arkadaşlar.

Bir kez daha vicdanlarınıza sesleniyoruz arkadaşlar: Yanlış yapmayın. Öldürülen 7 tane o TİP’li öğrencinin, üniversiteli öğrencilerin ve Kemal Türkler’in karısının ve çocuklarının acılarını lütfen hissetmenizi diliyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

 

lll – YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım.

Yoklama talebi vardır, yerine getireceğim.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Köktürk, Sayın Tezcan, Sayın Öztürk, Sayın Serter, Sayın Yüceer, Sayın Güven, Sayın Ediboğlu, Sayın Soydan, Sayın Özel, Sayın Gök, Sayın Aslanoğlu, Sayın Çam, Sayın Yılmaz, Sayın Kurt, Sayın Türeli, Sayın Moroğlu, Sayın Toptaş, Sayın Halıcı, Sayın Bulut.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı “Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı”nın geçici 3 üncü maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                     

                              Ayşe Nur Bahçekapılı (İstanbul) ve arkadaşları

 

“(2) Terör suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar hariç olmak üzere;

a) Kasıtlı suçlardan toplam üç yıl veya daha az hapis cezasına mahkûm olanların,

b) Taksirli suçlardan toplam beş yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm olanların,

c) Adli para cezasının infazı sürecinde tazyik hapsine tabi tutulanların,

Cezaları doğrudan açık ceza infaz kurumlarında yerine getirilir. Bu fıkra hükümleri 31.12.2017 tarihine kadar uygulanır.”

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yüksek Genel Kurulun takdirine efendim.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Açık ceza infaz kurumuna alınma koşullarında iyileştirme yapılması amacıyla bu önerge verilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına,

278 Sıra sayılı kanun teklifinin geçici 3. maddesinde geçen “sonuç ceza” ibaresinin birleştirilerek “sonuçceza” olarak yazılmasını ayrıca, 2’nci cümlede geçen “ceza” ibaresinden sonra “,” (virgül) işaretinin konmasını arz ederiz.

                                                   Ali Uzunırmak (Aydın) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

Önerge üzerinde söz isteyen Ali Uzunırmak, Aydın Milletvekili.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarıyla ilgili geçici 3’üncü maddede önerge üzerinde söz aldım, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, her şeyden önce bu maddeye destek verecek olan bütün milletvekillerine çok teşekkür ediyorum. Bugüne kadar bu maddenin bu şekle gelmesinde emeği geçen başta Sayın Bakan olmak üzere komisyon üyelerine, imza koyan bütün arkadaşlara ve bilhassa bir eşitsizliğin, bir adaletsizliğin giderilmesi için tavır koyan başta Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli olmak üzere Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

 

Buradaki maksat nedir değerli arkadaşlar? Elbette Türkiye çok acılar yaşadı. Siyaset insanları, yaşanan acılardan ders çıkaran, gelecek nesillere acıları değil barışı miras bırakan siyasetçiler olmalıdır.

Elbette 12 Eylülde sadece Kemal Türkler –rahmetlinin- ve diğerlerinin aileleri acılar yaşamadı değerli arkadaşlar, sadece Bahçelievler’de acılar yaşanmadı. Ben size bazı örnekler vereceğim şimdi. Bahçelievler’in veya Kemal Türkler’in katillerinin ne olduğu her yerde konuşuluyor ama şu sayacaklarımın katillerinin veya faillerinin ne iş yaptığını, ne kadar ceza yattığını ve nerede olduklarını acaba kamuoyu biliyor mu?

Bakın, Ümraniye’de 17 Mart 1978’de 5 işçi kahveden alınarak katlediliyor. Adana’da 18 Eylül 1979’da 6 öğretmen lojmandan alınıyor, katlediliyor. Gaziosmanpaşa İstanbul’da, Milliyetçi Hareket Partisi İlçe Başkanı Ali Rıza Altınok, eşi ve çocuğuyla beraber, evi basılıyor ve öldürülüyor. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Merkezi 30 Haziran 1979’da basılıyor ve taranıyor. Genel Merkezin önünde kim varsa hedef onlar, 2 kişi orada katlediliyor. Ankara’da Ziraat Mühendisleri Birliği basılıyor -Mithatpaşa’daki- ve 3 insan orada katlediliyor taranarak. Hedef, bütün kitle.

Peki, şimdi Genel Kurulun ve konuşan arkadaşlarımın ben vicdanlarına sesleniyorum: Bu katiller, bu failler ne kadar ceza yattı, neredeler, ne iş yapıyorlar, biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Bunlar yedi ile on sene arasında ceza yattı. Ben buradan konuşuyorum ama diline dolanan o birtakım olaylarla ilgili on sekiz senedir içeride yatanlar var, avurtları çökmüş. İşte burada bir eşitlik meydana getiriliyor. Değerli arkadaşlar, biz kimse affedilsin istemiyoruz veya suçsuzdur, şudur budur demiyoruz ama söylediğimiz bir şey var: Eğer kanun devletinden hukuk devletine, hukuk devletinden ileri demokrasi ve daha öteye hukukun üstünlüğünü kabullenen bir devleti savunuyorsanız, o zaman hukukun üstünlüğünün gereklerini yapacaksınız. Eğer söylemlerinizi eylemlerinize döküp içselleştirmiyorsanız, gelecek nesillere sadece kin bırakıyorsanız, o zaman bundan ders çıkmaz. Ders çıkmayan hiçbir ülkede mantık inşa edilmez ve barış inşa edilmez.

Değerli milletvekilleri, dolayısıyla, burada hiçbir vicdan sahibinin vicdanına veremeyeceği bir hesap yoktur. Burada bir eşitlik meydana getiriliyor, bu eşitliğin meydana gelmesi için emek sarf eden, ismini saydığım ve sayamayacağım bütün emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum ve inşallah, hukukun üstünlüğünü savunan bir Türkiye’yi sizlerle, özlem olarak değil, yaşanan bir Türkiye'nin olmasını temenni ediyorum.

Hepinize saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

 

lll – Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

 

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kabul edilen önerge doğrultusunda geçici madde 3’ü oylarınıza sunacağım, ancak yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Tezcan, Sayın Köktürk, Sayın Öztürk, Sayın Serter, Sayın Özkan, Sayın Ediboğlu, Sayın Soydan, Sayın Gök, Sayın Aslanoğlu, Sayın Çam, Sayın Özel, Sayın Kurt, Sayın Türeli, Sayın Moroğlu, Sayın Özkoç, Sayın Tanal, Sayın Toptaş, Sayın Yılmaz.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

BAŞKAN – Geçici Madde 3’ü kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yeni geçici madde ihdasına dair bir önerge vardır, okutup işlem yapacağım, salt çoğunluğu arayacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısına aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

         Ramazan Kerim Özkan                              Ali Sarıbaş                                      Ali Özgündüz

                      Burdur                                           Çanakkale                                          İstanbul                     Ali İhsan Köktürk Malik Ecder Özdemir                              Kazım Kurt

                   Zonguldak                                            Sivas                                             Eskişehir

                 Adnan Keskin                                      Salih Fırat                                      Recep Gürkan

                      Denizli                                           Adıyaman                                            Edirne

         Mustafa Serdar Soydan                          Ali Rıza Öztürk

                   Çanakkale                                           Mersin

"Geçici Madde 4-  Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte ilçelerde kurulu bulunan hukuk ve ceza mahkemeleri, söz konusu Kanunun 7 ve 15 inci maddeleri uyarınca kaldırılamaz. 1/1/2012 tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar kaldırılmış bulunan ilçelerde kurulu hukuk ve ceza mahkemeleri ise tekrar kurulur."

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değerli arkadaşlar, teşrif ederlerse nisap…

BAŞKAN – Evet, Sayın Komisyon üyeleri…

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Görünür bir geliş yok, nisap şartı yerine gelmedi, 87’ye göre işlem yaparsanız…

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Başkan, bir dakika, acele etme, geliyor arkadaşlar.

 

BAŞKAN – Yeni geçici madde ihdasına dair bir önerge daha vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                  Oktay Vural                                   Mustafa Kalaycı                                        Ali Öz

                        İzmir                                                Konya                                               Mersin

                  Erkan Akçay                                        Alim Işık                                     Mehmet Erdoğan

                      Manisa                                             Kütahya                                              Muğla

Geçici Madde 4- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte ilçelerde kurulu bulunan adliyeler kaldırılamaz, 1/1/2012 tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar kaldırılmış bulunan adliyeler ise ilgili ilçelerde tekrar kurulur.

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yeter sayı yok, irade yok, katılamıyoruz.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, yerinden yönetim ne oldu? Yerinden yönetim ne oldu? Hani yerinden yönetim yapacaktık, yerel yetki verecektik!

BAŞKAN – Madde 105’te üç adet önerge vardır, okutuyorum:

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, bu konuda ben görüşmek istiyorum. Bir ilçenin hamamı var, kurnası yok, davulu var, zurnası yok! Bu şekilde bir anlayış olmaz! Bu şekilde olmaz! Bir ilçe adliyesiyle…

BAŞKAN – Lütfen, lütfen, Sayın Özkan.

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 105. maddesinde yer alan “altı ay sonra” ibaresinin “bir yıl sonra” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 30.06.2012

              Ömer Süha Aldan                               Ali Rıza Öztürk                                Ali İhsan Köktürk

                       Muğla                                               Mersin                                           Zonguldak

                 Turgut Dibek                                      Aytuğ Atıcı                                      İlhan Cihaner

                    Kırklareli                                            Mersin                                              Denizli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 105 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Mustafa Elitaş                            Mehmet Doğan Kubat                               Hilmi Bilgin

                      Kayseri                                             İstanbul                                              Sivas

                   Şuay Alpay                                       İdris Şahin                                    Muzaffer Aslan

                       Elâzığ                                              Çankırı                                             Kırşehir

                  Yusuf Başer

                      Yozgat

 

"a) 3 üncü, 4 üncü, 8 inci, 9 uncu, 16 ncı, 20 nci, 22 nci ila 32 nci maddeleri ile 35 inci ve 36 ncı maddeleri, 17 nci maddesiyle değiştirilen 2004 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin yedinci fıkrası, 37 nci maddesiyle 2004 sayılı Kanuna eklenen geçici 9 ve geçici 11 inci maddeleri ile 104 üncü maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi yayımı tarihinden altı ay sonra,"

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı yasa tasarısı ve teklifinin 105 maddesinin (a) fıkrasının maddeden çıkarılmasını arz ederiz.

                 Hasip Kaplan                                       Ayla Akat                                         Sırrı Sakık

                       Şırnak                                              Batman                                                Muş

                     Adil Kurt                                       İbrahim Binici                                     Nazmi Gür

                      Hakkâri                                           Şanlıurfa                                               Van

                                                                        Sebahat Tuncel

                                                                              İstanbul                                                  

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) - Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3’üncü Uyum Paketi, bir torba kanun. Bu torba kanunda bizim de teklifimiz var, bilişim suçlarıyla ilgili, gizli dinlemeyle ilgili, şantaj kasetleriyle ilgili, siyasi etikle bağdaşmayan seçimlerde kullanılan, İnternet sitelerine verilen ahlak dışı görüntülerle ilgili ve gizli telefon dinlemeleriyle ilgili; bütün bunlarla ilgili bizim de bunun içinde teklifimiz var ve bu teklifimiz Genel Kurulda tartışılmadan kabul edilen tek tekliftir. Ancak, buradan şunu açıklıkla ilan edeceğiz: Bir iki rötuş  geçici maddeyle buna uyum paketi deyip Avrupa Birliğinin 23-24’üncü fasıllarının kapısının açılacağını zannediyorsanız, hepiniz yanılıyorsunuz. Bu birincisi.

İkincisi şu: “Özel yetkili mahkemeler tarih oldu.” diyorsanız halkı kandırıyorsunuz. Tarih olmadı, özel yetkili mahkemeler aynen devam ediyor; aynı dosyalara bakacak, aynı suçları devam ettirecek. Ankara’nın 11, 12’si, İstanbul’un 10’dan 16’ya kadar olan 6 tane özel yetkili mahkemesi, Diyarbakır’ın 4’ten 7’ye kadar olan 3 tane özel yetkili mahkemesi aynı dosyalara bakacak, sınırsız sorumsuz yirmi sene, beş sene, on sene mi kaç sene belli değil.

Siz buradan bir söz verdiniz; Başbakan, başbakan yardımcıları, bakan, bütün Türkiye’ye dediniz ki: “Özel yetkili mahkemeleri kaldıracağız.” Siz kaldırmadınız. Kandırıyorsunuz, kandırıyorsunuz…

Buradan ilan ediyorum: Siz sözünüzde durmadınız. Sizi sözünüzde durdurmayan güç nedir? Son dakikada, son dakika önergeleriyle gelen nedir? Gerçekten bu tartışılır bir olaydır.

Yine bir şey daha söyleyeceğim: Bu yasa teklifi ile AK PARTİ’nin ağır yetkili mahkemelerini oluşturma önergesi verildi. Gözaltı süreleri yine 2 kat, tutukluluk süreleri yine 2 katına, savunma hakkı yine sınırlanıyor ve bu, AK PARTİ’nin ağır yetkili mahkemeleri 29 bölgede büyükşehir esasına göre çalışmaya başlayacak. Yani şu an Türkiye’nin, birinden kurtulayım derken iki tane mahkemesi oldu. Eküri mahkemeler bunlar; biri özel yetkili mahkeme, birisi de AK PARTİ’nin ağır yetkili mahkemesi. Atbaşı ikisi çalışacak ve bunlar, siyasi mahkemelerdir. Bunlar tarafsız değil, bunlar bağımsız değil, bunlar ihtisas mahkemesi değil. Bunlar, bal gibi siyasi mahkemelerdir. Bunlar, sadece ve sadece muhalefeti susturmak için, demokratik siyaseti susturmak için, insan temel hak ve özgürlüklerini, düşünce ve örgütlenme özgürlüğünü, Toplantı ve Gösteri Yasası’nı, en temel hak ve hürriyetlerle ilgili kullanılacak bütün hakların güvenlik devleti anlayışıyla, Mussolini’nin güvenlik mahkemeleri anlayışıyla bu şekilde dizayn edilmiştir. Bu konuda, on yıllık iktidarın sonunda, biz şunu beklerdik: Tarihin önünde bu özel yetkili mahkemelerin, bu ağır mahkemelerin, bu olağanüstü mahkemelerin, bu insanlara acı veren, insanları siyasi düşünceleriyle, inançları nedeniyle yargılayan bu mahkemelerin tarihin çöplüğüne atılmasını beklerdik ama bu bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Bizim mücadelemiz bu konuda adil, bağımsız mahkemeler kurulana kadar sürecektir.

Biz, Barış ve Demokrasi Partisiyle bu inançla bunun mücadelesini verdik ve biz doğru bildiğimiz yolda doğru gittik. Kimseyi kandırmayın, özel yetkili mahkemelerle AK PARTİ’nin ağır yetkili mahkemeleri eküri olarak artık çalışacaklar, eküri vaziyetinde, bir oradan bir buradan. Böyle bir anlayışla adaleti, vicdanı, insan haklarını ipotek altına alan bir duruş karşısındayız. Bunu ifade etmek için söz aldım. Zaten önergeleriniz sizin kendinizin istediği gibi geçiyor. Bunu da not düşmek için söz aldım.

Saygılarımla. (BDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 Sıra Sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 105 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Doğan Kubat (İstanbul) ve arkadaşları

"a) 3 üncü, 4 üncü, 8 inci, 9 uncu, 16 ncı, 20 nci, 22 nci ila 32 nci maddeleri ile 35 inci ve 36 ncı maddeleri, 17 nci maddesiyle değiştirilen 2004 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin yedinci fıkrası, 37 nci maddesiyle 2004 sayılı Kanuna eklenen geçici 9 ve geçici 11 inci maddeleri ile 104 üncü maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi yayımı tarihinden altı ay sonra,"

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Takdire tevdi ediyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

2004 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinde yapılan değişiklik gereğince alt yapının hazırlanabilmesi için belirli bir süreye ihtiyaç duyulduğundan bu önerge verilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 278 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 105. maddesinde yer alan “altı ay sonra” ibaresinin “bir yıl sonra” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 30.06.2012

Ömer Süha Aldan (Muğla) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Aytuğ Atıcı.

BAŞKAN – Aytuğ Atıcı, Mersin Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 278 sıra sayılı Tasarı’nın 105’inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Özgür iradesine ipotek konmamış tüm milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün 2 Temmuz 2012; Sivas katliamının 19’uncu yıl dönümü, 33 aydın ve sanatçı ile 2 otel görevlisi 35 canımızın yakıldığı kara günün yıl dönümü. Ayrıca, milyonlarca insanın canını yakan diğer bir olay ise aydınlarla birlikte, aydınları yakan yobazların aynı listede yer almasıdır. Sivas’ta yakılan bu insanlar değil, insanlık olmuştur. İnsanlık yakılmaya devam ediliyor. Dün Mersin’in Yenice beldesinde cemevinin üzerine yine nefret, kin dolu yazılar yazılmış ve kindar insanların kin tohumları bir kere daha buralara ekilmiştir.

Ben, Sivas’ta yakılan canlarımız için, onların anısına milletin kürsüsünde bir dakikalık saygı duruşunda bulunacağım, sonra konuşmama devam edeceğim.

(Hatip, bir dakika saygı duruşunda bulundu; CHP sıralarından sürekli alkışlar)

Ruhları şad olsun. Madımak, utanç müzesi olana kadar mücadelemiz devam edecektir.

Değerli arkadaşlar, konuştuğumuz konu hukuk. Elbette ki hukukçu arkadaşlarımız uzun uzun konuştular. Elbette ki hukuk sadece hukukçuları ilgilendirmiyor, hepimizi ilgilendiriyor. Neler oluyor diye baktığımız zaman benim biraz kafam karıştı. Şöyle bir baktım. Hükûmet niye acaba “Özel yetkili mahkemeleri kaldıracağım.” dedi? Bir düşündüm şöyle. Ya, özel yetkili mahkemeler zaten cemaatin elinde. HSYK zaten cemaatin, AKP’nin de elinde. Acaba ne oldu da bir değişiklik ihtiyacı hissedildi? Bir kere Başbakanın ve bakanların ağzından çıktı: “Özel yetkili mahkemeleri değiştirmemiz gerekiyor.” dendi. Yola çıkıldı ancak bir yerlerden itiraz geldi; “Hayır, değiştiremezsiniz.” dediler. Bu olayda Hükûmetimiz maalesef kaybetmiştir.

Bakın, ilk defa Hükûmetimiz -çok nadirdir bir muhalefet partisinin hükûmetin kaybına üzülmesi- cemaat karşısında kaybetmiştir. Cemaat bunların değiştirilmesini istemediği için, kimsenin de gücü değiştirmeye yetmemiştir. (CHP sıralarından alkışlar) Siz ancak ve de ancak adını değiştirdiniz. Ne yaptınız? Adını değiştirmeye çalıştınız ama ruhunu değiştiremediniz. Bölgesel ağır ceza mahkemesi aynı yetkileriyle… Yetkileri bir taraftan diğer tarafa zıplatarak, aynı yetkileri özel yetkili mahkemelerden alıp bölgesel ağır ceza mahkemelerine vererek milleti kandırmaya çalıştınız. Kandıramıyorsunuz. Sosyal medya patladı, size gülüyorlar, yemin ederim ki size gülüyorlar. Hani derler ya, birisi küfretmiş de ceza yemiş, ondan sonra her gördüğünde “Anlarsın ya!” diyor. “Anlarsın ya!” diyorlar size. Medya, sosyal medya patlıyor ve kırılıyor, haberiniz olsun! Bizi de küçük duruma düşürdünüz ülke olarak, siz zaten o duruma düşmüşsünüz. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda madde 105’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 106’da iki önerge vardır, okutuyorum:

 

 

TBMM Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan 278 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 106. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.

Madde 106: Bu Kanun hükümlerini Adalet Bakanı yürütür.

          Ferit Mevlüt Aslanoğlu                              Musa Çam                                        Levent Gök

                     İstanbul                                              İzmir                                                Ankara

                  Celal Dinçer                                  Mustafa Moroğlu                                Mahmut Tanal

                     İstanbul                                              İzmir                                               İstanbul

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

278 sıra sayılı Kanun Tasarısının 106. Maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.

                  Oktay Vural                                      Oktay Öztürk                                  Nevzat Korkmaz

                        İzmir                                              Erzurum                                             Isparta

               Yusuf Halaçoğlu                              Mehmet Erdoğan

                      Kayseri                                              Muğla

 

OKTAY VURAL (İzmir) – Önergeyi geri çekiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyon diğer önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Levent Gök konuşacak.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Levent Gök, Ankara Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerekçesinde yargının hızlandırılmasından, adalet hizmetlerinin etkin bir şekilde kullanılmasından bahsedilerek gerekçe oluşturulan bir yasayı tartışıyoruz saatlerce, uykusuzca.

Hangi adaletten bahsediyorsunuz değerli milletvekilleri? Hangi adaletten bahsetme hakkını kendinizde bulabiliyorsunuz? Bugün, tam on dokuz yıl önce laik cumhuriyete kalkışma hareketini gerçekleştirip 33 aydını yakan bir zihniyetin temsilcilerini himaye eden bir iktidarın adaletten söz etmeye hakkı yoktur. (AKP sıralarından gürültüler, CHP sıralarından alkışlar)

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Çok ayıp ya!

BAŞKAN – Sayın Gök, lütfen, Sayın Gök…

Sayın milletvekilleri…

LEVENT GÖK (Devamla) – 33 aydını yakan, mahkemenin verdiği ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına rağmen, Polonya’da yakalandığı hâlde, Polonya makamlarının Adalet Bakanına bildirdiği hâlde yakalamayan bir Adalet Bakanının bulunduğu bir yerde adaletten söz edemezsiniz sizler. (AK PARTİ sıralarından gürültüler, CHP sıralarından alkışlar)

Sizler neden bahsediyorsunuz? Pozantı Cezaevinde çocukların cinsel tacize uğradığını bildiği hâlde işlem yapmayan bir Adalet Bakanının koltuğunda oturduğu bir ülkede adaletten bahsedemezsiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler, CHP sıralarından alkışlar)

DURDU MEHMET KASTAL (Osmaniye) – Şov yapma!

LEVENT GÖK (Devamla) – Sizler, Urfa’da cayır cayır yanan mahkûmların bulunduğu bir ülkede koltuğunda oturmaya devam eden bir Adalet Bakanının bulunduğu bir ülkede adaletten söz edemezsiniz. Adalet kim, siz kim? (AK PARTİ sıralarından gürültüler, CHP sıralarından alkışlar)

DURDU MEHMET KASTAL (Osmaniye) – Yürü!

SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) – Başbağlar’dan bahset, Başbağlar’dan.

LEVENT GÖK (Devamla) – Sizler, Ankara’nın göbeğinde metro çukurunda ölüp 1 kilometre sonra cesedi bulunduğu zaman “Bu normal bir ölümdür.” diyen Ulaştırma Bakanına sahip olduğunuz için adaletten söz edemezsiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler, CHP sıralarından alkışlar)

SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) – Başbağlar’dan bahset.

DURDU MEHMET KASTAL (Osmaniye) – Yürü!

LEVENT GÖK (Devamla) – Sizler, Hamamönü’nde önce danışmanına evi aldırıp, ucuza kapatıp, bu ortaya çıktığı hâlde hâlâ Bakanlar Kurulunda oturan bir Spor Bakanına sahip olduğunuz için adaletten söz edemezsiniz! (CHP sıralarından alkışlar)

Sizler -Deniz Feneri davasının savcılarının daha cuma günü ikinci duruşması yapıldı- Deniz Feneri davasından ne bahsediyorsunuz? Ne zaman bunun duruşmaları? Başladı mı bu duruşmalar? Başlamadı. Sizler, o yüzden, Deniz Feneri’nden sınıfta kaldınız. Deniz Feneri yolsuzluğu sizi dibinize kadar çekecektir. O yüzden sizlerin adaletten bahsetmeye hakkınız yoktur.

Değerli arkadaşlarım, ne yaptığınızı bilmiyorsunuz. Daha önceki gün, Başkentgaz’ın tümünün özelleştirmesine imza attınız. Farkında mısınız bunların? Farkında mısınız? (AK PARTİ sıralarından “Evet.” sesleri) Yüzde 100’ünü özelleştirdiniz. Peki, o anda gelen bir önergeyle on yıldır sabit olan ücretin sekiz yıla indirildiğinin farkında mısınız?

MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) – Biz her şeyin farkındayız.

LEVENT GÖK (Devamla) - Ankaralıları tam on yıl korumuş olan, hâlen yüksek olmasına rağmen korumuş olan doğal gaz ücretini sekiz yıla indirdiniz, iki yıl Ankaralılardan çaldınız. Nerede Ankara milletvekilleri? Kimse tek laf etmedi bu konuda ama ben her yerde anlatacağım bunu. (AK PARTİ sıralarından “Anlat, anlat!” sesleri) Ankara milletvekillerini her toplantıda karşımda mahkûm edeceğim. Ankaralıları pahalı gaz kullanmaya mahkûm ettiğiniz için sizin adaletten bahsetmeye hakkınız yoktur, hakkınız yoktur!

Peki, değerli arkadaşlarım, bundan tam altı ay önce, Uludere’de 34 yurttaşımız öldürüldü, 34 yurttaşımız öldürüldü. Aileler adalet istiyor.

SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) – Başbağlar’dan haberin var mı?

LEVENT GÖK (Devamla) – Ailelerin çocukları öldü, daha Başbakanınız oraya gidemedi. Başbakanınız gitti mi oraya? Gidemedi. Başbakan eşini gönderdi, ağladı eşi ama adalet yok. Uludereliler adalet istiyor, 34 yurttaşımızın hakkını istiyor, adalet istiyor.

Başbakan Yardımcımız Sayın Bülent Arınç, siz duygusal bir insansınız, kimi zaman ağlarsınız. Siz, Uludere’de öldürülen Mehmet Ali Tosun için hiç gözyaşı döktünüz mü? Hiç Nevzat Encü için gözyaşı döktünüz mü? Şervan Encü için gözyaşı döktünüz mü? Sizin gözyaşlarınız sahtedir, timsahın gözyaşlarıdır. (CHP sıralarından alkışlar) O yüzden, sizin adaletten bahsetmeye hakkınız yoktur. Sizler bugün ve daha önceki günlerde aldığınız kararlarla tuzu kokuttunuz. Türkiye’de adaletteki tuz kokulu, tuzu kokuttunuz; bunun da altında kalacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

106’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, dördüncü bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Tasarının görüşmeleri de tamamlanmıştır.

Tasarının tümünü oylamadan önce, İç Tüzük’ün 86’ncı maddesi gereğince, oyunun rengini belli etmek ve lehte olduğunu açıklamak üzere Ramazan Can, Kırıkkale Milletvekili söz istemişlerdir. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

AK PARTİ Grubu tarih yazdı, gerçekten tarih yazdı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Tarih yazdı! Tarih yazdı!

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Nasıl bir tarih bu?

RAMAZAN CAN (Devamla) – AK PARTİ Grubu, hakareti üslup edinen hatiplerin burada Başbakanımıza…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Tarih yazdı, halka ihanetin tarihini yazdı.

RAMAZAN CAN (Devamla) – …bakanlarımıza, milletvekillerimize ve aziz Türk milletine hakaretine dahi burada sebat etti, sabretti; Allah razı olsun sizden arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Yahu, sen kimsin, Türk milleti kim; Ramazan bırak bu edebiyatı!

RAMAZAN CAN (Devamla) – Çok değerli milletvekilleri, dün burada gözden kaçan bir husus oldu, bunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Bak, diyor ki: “Bir parti yargısı yaratacağınızı söylemiştik. Evet, bir parti yargısı yarattınız ve yargıçlardan oluşan, kendi yargıçlarınızdan oluşan, bir çadır tiyatrosunu bile yönetemeyen bir yapı yarattınız ve asıl önemlisi -affedersiniz, özür diliyorum- bir eşeği bile seçebilecek nitelikte bir yargı yarattınız.” Bunu kim söylüyor? (CHP sıralarından gürültüler)

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Sizin destekçiniz söylüyor.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Demokrat Yargı Derneği Başkanı söylüyor.

RAMAZAN CAN (Devamla) – Bunu söyleyen kim, biliyor musunuz? Büyük Türk hukukçusu, Türk hukuk kadını bir hanımefendi söylüyor.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Demokrat Yargı Derneği Başkanından alıntı yapıyor, alıntı.

RAMAZAN CAN (Devamla) – Bir hanımefendinin ağzına bu kelimeler yakışır mı?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Osman Can söylüyor onu, Osman Can.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Osman Can söylüyor onu.

RAMAZAN CAN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, gerçekten, siz bu üsluba sabrettiniz, sebat ettiniz, metanet ettiniz; Allah sizden razı olsun diyorum tekrar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Osman Can söylüyor onu.

RAMAZAN CAN (Devamla) - Evet, evet, evet… Çok yoğun bir çalışma dönemini tamamlamak üzereyiz. Buraya çıkan her hatip, hakaret, sövme, hakaretle sövme arasında gidip gelme… (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler)

Saygıdeğer milletvekilleri, bizler de insanız, etten kemikten yaratıldık. Bizim de bir sabrımız var, sabrımızı zorladınız.

Evet, burada dünkü konuşma yapan hanımefendi diyor ki: “İki tam günlük yoğun bir mesai sonucu tasarı yasalaşmak üzere.” Cevaben söylüyorum, demek ki neymiş? Bu Genel Kurul iki tam gün çalışabilirmiş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Bizim sayemizde sizin değil, siz sadece el kaldırıyorsunuz.

RAMAZAN CAN (Devamla) – Demek ki neymiş? İktidar, muhalefetin trajediye varan engellemelerine rağmen, özellikle ana muhalefetin yoğun engellemelerine rağmen üstün bir performans ile tasarıyı kanunlaştıracak inşallah.

Demek ki neymiş? Ana muhalefet bazı hatiplerinin hakarete varan, hatta sövmelerine rağmen iktidar sabır ve metanetle bu tasarıyı kanunlaştırabilirmiş.

Demek ki neymiş? Her şeye rağmen Cumhuriyet Halk Partisi, Barış ve Demokrasi Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve AK PARTİ Grubu, memlekete, vatandaşımıza hizmet etmek için kanun çıkarabilirmiş diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Sayın Başkan… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

Buyurun Sayın Tarhan.

EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Sayın Başkan, sataşma var.

BAŞKAN – Sayın Tarhan, ne için söz istediniz, anlaşılmadı ki.

EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Sayın Başkan, çok açık ve net bir sataşma var.

BAŞKAN – Sayın Tarhan, iki dakika söz veriyorum; buyurun.

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

4.- Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan’ın, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can’ın CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

 

EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Bir kez daha anladım ki eğitim cehalete engel olmuyor. Hiç engel değil. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

CEVDET ERDÖL (Ankara) – Ne kadar ayıp!

EMİNE ÜLKER TARHAN (Devamla) – HSYK seçim sürecinde Adalet Bakanlığıyla yaptıkları pazarlıktan sonuç almayan Demokrat Yargı Derneği ki, kendileri toplum manipülasyonu için Anayasa referandumu sürecinde kurdurulmuş bir dernektir.

CEVDET ERDÖL (Ankara) – Ayıp, çok ayıp! Milletvekillerine “Eşek” denilir mi ya? Ne kadar ayıp bir şey.

EMİNE ÜLKER TARHAN (Devamla) – O süreçte yaşadıklarını ve Adalet Bakanıyla yaptıkları pazarlıklardan sonuç almamaları nedeniyle yaşadıkları hayal kırıklığı sonucu yazdıkları çok ünlü bir kitaptır bu. Bir kitabın adıydı ama -Siz hukukçu musunuz? Bilmiyorum ama- o konudaki cehaletinizi ortaya koydunuz.

Evet “Eşeği koysalar eşeğe oy veririm.” diyen Adalet Bakanlığına yandaş yargıçların sözüydü, bu bir simgeydi aslında. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ama siz elbette, kitap okumadığınız için, hiç kitap okumadığınız için bunun ne anlama geldiğini çözememişsiniz.

Bakın, son söz…

CEVDET ERDÖL (Ankara) – Çok ayıp, çok ayıp! Özür dileyiniz!

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –  Kitabı da siz okuyorsunuz, tiyatroya da siz gidiyorsunuz, sinemaya da siz gidiyorsunuz, biz cahiliz siz entelektüel insanlarsınız. Bu yüzden orada oturuyorsunuz.

EMİNE ÜLKER TARHAN (Devamla) – Dinlemeyi lütfen öğrenin, ben bunu öğrenmenizi öneriyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Son söz: Sizin yargılamadan anladığınız şey aslında nedir biliyor musunuz? Habur’dur ve çadır tiyatrolarıdır. Yönetemeyen yargıçlar tarafından yönetilmeye çalışılan çadır tiyatrolarıdır.

Keşke böyle yapmasaydınız, bu hâle getirmeseydiniz. İnanın aslında, inanın çok üzgünüm yargıyı bu hâle getirdiğiniz için.

CEVDET ERDÖL (Ankara) – Ayıp… Yazık…

EMİNE ÜLKER TARHAN (Devamla) – Ben ise yargıçlıktan ne anlarım biliyor musunuz? Şunu anlarım: Adalet Bakanının rozetini dahi yakasına takmamayı, yargı bağımsızlığını savunmayı ve salt bu nedenle vatan haini ve terörist olmayı dahi göze almayı, bunu ben  bilirim, yargıçlıktan  bunu anlarım. (CHP sıralarından alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Siz ise sadece, bir eşeğe oy verebilecek yargıçları anlarsınız, sadece bunu anlarsınız.

CEVDET ERDÖL (Ankara) – Yakıştı mı o laf size? Yakışıyorsa alın gidin onu, sizin olsun!

EMİNE ÜLKER TARHAN (Devamla) – Beyefendi, aramızdaki temel fark bu ama bunu da anlayacağınızı sanmıyorum. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler)

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Ceza Kanunun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Kanununda Yer Alan Maddelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 34 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; Türk Ceza Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasasının 6 ve 7'nci Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Yasa Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Terörle Mücadele Kanununda Bazı Maddelerin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu (1/565, 2/90, 2/120, 2/223, 2/257, 2/268, 2/292, 2/322, 2/326) (S. Sayısı: 278) (Devam)

 

BAŞKAN –  İç Tüzük’ün 86’ncı maddesi gereğince oyunun rengini  belli etmek ve aleyhte olmak üzere söz isteyen Akif Hamzaçebi, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına buraya çıkan sayın konuşmacı bu kanunu AKP’nin bir zaferi olarak ilan etti, tarihe böyle geçeceğini söyledi.

Evet, ortada bir zafer vardır sizin açınızdan. Bu, tarihe “Pirus zaferi” olarak geçecektir! (CHP sıralarından alkışlar) Yıktıklarınızın altında kalacaksınız bir gün. Bunu yaşayacağız ve göreceğiz.

1979 yılında Ayetullah Humeyni sürgünde olduğu Paris’ten İran’a döner. Şah karşıtları, Şah döneminin zulmünden bıkmış olan İran halkı, özgürlük isteyen İranlılar, demokrasi isteyen İranlılar, Humeyni’yi büyük bir coşkuyla karşılar. Herkes demokrasi ve özgürlük bekliyordur. İslam devrimi adına yola çıkanlar, daha sonra özgürlük ve demokrasi adına hiçbir şey yapmadılar. Ayetullah Humeyni’yle birlikte yola çıkanlar, Humeyni’ye muhalefet etmeye başladılar. Şah döneminin işkenceleriyle, zulümleriyle ünlü Evin Hapishanesi, devrimin on birinci yılında rejim karşıtı, Humeyni rejimi karşıtı binlerce insanın kurşuna dizilerek idam edilmesine sahne oldu ve bir başka Ayetullah, Munteziri, Humeyni’ye isyan eder.

MUSTAFA ŞAHİN (Malatya) – Türkiye’ye gel Türkiye’ye!

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Saygısız, biraz dinle! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MUSTAFA ŞAHİN (Malatya) – Düzgün konuş!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sayın Kılıç, yakışıyor mu size? Sizin babanızla o kadar dostluğumuz vardır, siyasette genç bir insansınız, yakışıyor mu size?

İzin verirseniz Sayın Başkan, tamamlayacağım.

BAŞKAN – Buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Ayetullah Munteziri şöyle der: “Senin zulmün, senin adamlarının zulmü, Şah’ın zulmünü geçti. Hani adalet devletini kuracaktık?”

On bir yıl önce siz AKP’yi kurduğunuzda ve 2002’de iktidar olduğunuzda adalet devletini kurmak için yola çıkmıştınız. Bugün geldiğimiz noktada siz zulmün, işkencenin, baskının devletini kurdunuz. Sizin o Humeyni’nin yaptığı yönetimden, o zulüm, işkence yönetiminden hiçbir farkınız yoktur. Zamanın ruhu değişti; zaman, eski zaman değil artık. 90’ların mazlumları, 90’ların “ezilenleri” olarak kendilerini ilan edenler, bugün, artık zalim sınıfına geçmiştir. Hiç şaşırmıyorum. “Mazlum”la “zalim” aynı kökten gelir, her ikisi de aynı kökten gelir. O mazlum olan, kendisini mazlum olarak tanıtanların ruhunda, yüreğinde bir zalimlik varmış, zulüm duygusu varmış, bugün onları yaşıyoruz.

Zamanın ruhu değişti çünkü muhalefetteyken adalet isteyenlerin mantığı, gücü ele geçirince gücün, zulmün mantığına teslim oldu.

Zamanın ruhu değişti çünkü artık isyan, fetih, ele geçirme dönemi bitti.

Zamanın ruhu değişti. Ele geçen ele geçti, kaleler fethedildi, devrilen devrildi.

Zamanın ruhu değişti. Şimdi, artık abdestli tâgutlar var, tespihli monşerler var.

Zamanın ruhu değişti. Şimdi, artık vahşi kapitalizme abdest aldırarak onu ehlîleştirmek isteyen, kendini onunla özdeşleştiren bir ekip var Türkiye’de yönetimde. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Zamanın ruhu değişti beş parasız Kuddusi Okkır’ı hapishanede öldürdüğünüzden beri. Beş parasız Kuddusi Okkır’ın cenazesini belediye kaldırdığından beri zamanın ruhu değişti.

Zamanın ruhu değişti, pankart açıp “Parasız eğitim istiyoruz.” diyen öğrencileri dokuz yıl hapse mahkûm eden mahkemeleriniz olduğundan beri.

Zamanın ruhu değişti, dindar vatandaşlarımızın dinî duygularını istismar edenleri soruşturan Deniz Feneri savcılarını görevden alıp bu paraları iç edenleri, ceplerine atanları serbest bıraktığınızdan beri.

Zamanın ruhu değişti çünkü mazlumken yüreklerde hissedilen adalet duygusu…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Herkese söz verdiniz, söz istiyorum.

BAŞKAN – Herkese eşit şekilde verdim Sayın Hamzaçebi.

Teşekkür ediyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sayın Başkan, sözümü tamamlamadan buradan inmeyeceğim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İnmeyebilirsiniz Sayın Hamzaçebi. Lütfen… Sayın Hamzaçebi, kime ne yaptıysam bugün herkese eşit muamele yaptım.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sayın Başkan, mikrofonu açın, sözümü tamamlamak istiyorum. Daha evvelki görüşmelerde ben buradaydım. Siz söz talep edenlere ilave süre verdiniz.

BAŞKAN – Maksadınız başkaysa ona bir sözüm yok Sayın Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Siz daha önce ilave süre verdiniz.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, lütfen…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir tek kişiye süre vermeden bırakmadınız. Hepsine söz verdiniz.

BAŞKAN - Hareket yapmayın, hareket yapmayın, herkese verdim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sözlerimi tamamlamadan inmeyeceğim Sayın Yakut.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Tamamlasın.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hiç kimse rahatsızlık duymaz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sizin isteğinizle değil, grupların birlikte isteği üzerine vereceğim.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Herkese birer dakika ek süre verdiniz.

BAŞKAN - Lütfen yerinize oturun.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Böyle bir şey olabilir mi!

BAŞKAN – Olabilir tabii. Sizden de soracak değilim ben.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Sayın Başkan, herkese verdiniz sözü bir dakika, bizim Grup Başkan Vekilimize vermiyorsunuz!

BAŞKAN – Buyurun Sayın Hamzaçebi, bir dakika veriyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Siz Meclis Başkan Vekilisiniz, orayı yönetmek için grupların, iktidar partisi grubunun işaretine bakmak durumunda değilsiniz.

BAŞKAN - İşaretine bakarak değil. Siz konuşmanıza bakın.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Zamanın ruhu değişti Meclis başkan vekilleri Meclisi iktidar partisi grup başkanvekillerinin gözlerine bakarak yönettiğinden beri. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, Sayın Başkan… Sayın Başkan, son cümlelerimi söylüyorum. Mazlumken yüreklerde hissedilen adalet duygusu güce, mülke, rahata, konfora kavuşunca bitti, sona erdi ancak şunu söyleyeyim size: Dindar olduğunu söyleyenler, dini siyasete alet edenler gücü ele geçirince statüko için yalan söylemeye ve devlet de zalimleşmeye başlayınca yolun sonuna gelmişiz demektir. Sizin zulmünüz, Silivri’deki zulmünüz İran Evin Hapishanesindeki zulmü geçmiştir. Yaptığınız, kurduğunuz zulüm yargısı bir gün dönüp sizi de yargılayacaktır. O Silivri hapishanelerinde sizler de olacaksınız.

Teşekkür ederim.  (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Tasarının görüşmeleri tamamlanmıştır.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (AK PARTİ sıralarından  alkışlar)

Adalet Bakanı Sadullah Ergin teşekkür için söz istemişlerdir. (CHP milletvekillerinin Genel Kurul salonunu terk etmesi; AK PARTİ sıralarından “Nezaket! Ana muhalefet, nereye gidiyorsun?” sesleri)

Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından ayakta alkışlar )

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, uzunca bir süredir hazırlıkları yapılmış olan ve 16 Ocak 2012 tarihinde Bakanlar Kuruluna, 30 Ocak 2012 tarihinde Parlamentoya sevk edilen ve yargı hizmetlerini hızlandırma amacıyla hazırlanmış bulunan 3’üncü yargı paketini şu anda katkılarınızla yasalaştırmış bulunuyorsunuz. Bu yasama faaliyeti esnasında gerçekten fedakârca uzun mesai harcadınız. Bu mesai harcanır iken Komisyon aşamasında katkı sunan iktidar muhalefet, uzman, Komisyon Başkanı, tüm emeği geçenlere ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Ayrıca, Genel Kurul aşamasında, yasamızın iki tam gün çalışılmak suretiyle kesintisiz şekilde çalışılarak yasalaşmasına katkı sunan değerli milletvekillerimize teşekkürü bir borç biliyorum.

Bu anlamda, her ne kadar bu kürsüde hilafı hakikat sözlerle de olsa incitici, kırıcı laflar, sözler söyleyenlere, ben teşekkür konuşmasında cevap verme gereği hissetmiyorum.

Buradan, bir yasama faaliyetinin sonunda bu faaliyete emeği geçenlere ayrı ayrı teşekkür ediyorum ve bu yasanın Türk yargısında müzmin sorun hâline gelen uzun süren yargılamaların kısaltılmasında, makul noktaya çekilmesinde önemli hizmetler vereceğine inanıyorum ve tekraren her birinize ayrı ayrı teşekkürlerimle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

 

XI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)

2.- Oturum Başkanı, TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un, 24’üncü Dönem İkinci Yasama Yılının sonuna yaklaşılmış olması nedeniyle  teşekkür konuşması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 24’üncü Dönemin İkinci Yasama Yılının sonuna yaklaşmış bulunmaktayız. Yasama yılının bu son mesai günlerinde millet iradesini temsil ve yansıtma adına gerçekleştirdiğimiz faaliyetlerde birlikte çalışma fırsatı bulduğumuz tüm milletvekillerine, parti gruplarının başkan vekillerine, birleşimi yöneten başkan vekillerine, kâtip üyelere, idare amirlerine; bizlerle bire bir çalışan sekreter, danışman ve yardımcı personelimize; çalışmalarımızı görüntülemek ve kamuoyuna aktarmak üzere bizleri takip eden Meclis Televizyonu ile yazılı ve görüntülü basınımızın mensuplarına; Genel Kurulda bizlerle birlikte uzun mesailer yapan Kanunlar ve Kararlar Başkanlığı bürokrat ve uzmanlarına, stenograf arkadaşlarımıza, Genel Kurul teknik personeline ve kavas arkadaşlarımıza; çaycısından garsonuna, güvenlik görevlilerinden Genel Sekreterine kadar bizlere destek veren tüm Meclis çalışanlarına, hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 2 Temmuz 2012 Pazartesi günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 13.37



(x) 278 S. Sayılı Basmayazı 30/06/2012 tarihli 128’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

(x)  Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.

(*) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.

(*) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.

 

(*) Bu bölümlerde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.

(X) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.