TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                                TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                                 106’ncı Birleşim

                                                                                              15 Mayıs 2012 Salı

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                               İÇİNDEKİLER

 

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMA

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, 14 Mayıs Dünya Eczacılık Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Malatya Milletvekili Öznur Çalık’ın, 14 Mayıs Dünya Eczacılık Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, kamu çalışanlarının özlük hakları ve ücretlerine ilişkin gündem dışı  konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Muş Milletvekili Demir Çelik’in, Eczacılık Bayramı’nın 173’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

2.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, iktidarın, elektrik ve doğal gaza yaptığı zamlara, otoyollar ve kara yollarının yanı sıra çevre yolu, bağlantı yolu, köprü, tünel ve viyadükleri de ücretlendirmesine ve memur maaş zammı teklifine ilişkin açıklaması

3.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’ne ilişkin açıklaması

4.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, basında çıkan haberlere göre polis birimlerinin sokak gösterilerinde elektromanyetik sinyaller yayan bir silah kullanacağına ve bu silahın insan sağlığına etkisini ve satın alınmasına karar verilip verilmediğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

5.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, 14 Mayıs Dünya Eczacılık Günü’nün 173’üncü yıl dönümüne ve Engelliler Haftası’na ilişkin açıklaması

6.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Dünya Eczacılık Günü’ne ve dokuz aydır kendilerinden haber alınamayan Kenan Erenoğlu, Abdullah Söpçeler, Zihni Koç ve Nadir Özgen’in kurtarılması için neler yapıldığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

7.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Giresun’un Dereli ilçesinde bir HES inşaatında toprak kayması neticesinde 4 vatandaşın hayatını kaybetmesine ve Trabzon eski Milletvekili Mustafa Cumur ve Şanlıurfa eski Milletvekili Eyyüp Cenap Gülpınar’ın vefatlarına ilişkin açıklaması

8.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Trabzon eski Milletvekili Mustafa Cumur ve Şanlıurfa eski Milletvekili Eyyüp Cenap Gülpınar’ın vefatlarına, Hemşireler Haftası’na ve Engelliler Haftası’na ilişkin açıklaması

9.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, mevsimlik işçilerin kaldıkları yerlerin koşullarının iyileştirilmesi gerektiğine ve Engelliler Haftası’na ilişkin açıklaması

10.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Trabzon eski Milletvekili Mustafa Cumur ve Şanlıurfa eski Milletvekili Eyyüp Cenap Gülpınar’ın vefatına, Giresun’un Görele ilçesinde meydana gelen afette hayatını kaybedenlere ve Engelliler Haftası’na ilişkin açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi İçişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyetin, Bosna-Hersek Parlamentosu İstihbarat Denetleme Komitesi Başkanı Mirsad Djugum'un vaki davetine icabet etmek üzere 22-25 Mayıs 2012 tarihlerinde Bosna-Hersek'e gitmesine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi (3/874)

 

B) Önergeler

1.- Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun (6/1634) esas numaralı sözlü soru önergesini geri aldığına ilişkin önergesi (4/44)

2.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, (2/236) esas numaralı İbadet Yerlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/45)

 

C) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 19 milletvekilinin, gübre fiyat artışı ve gübre kullanımında yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/274)

2.- BDP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın, KKTC-Türkiye ilişkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/275)

3.- Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 22 milletvekilinin, yurt dışına göç eden işçilerin ve ailelerinin yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/276)

 

VII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, seçime katılma sebebiyle Ziraat Bankasından istifa edenlerin geri dönmelerine ilişkin Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’dan sözlü soru önergesi (6/26) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

2.-  Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, Susurluk Şeker Fabrikasının üretime açılmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/301) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

 3.-  Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, THY uçuşlarında dağıtılan gazetelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/539) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

4.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Van’daki depremden etkilenen kamu görevlilerine ödenen tazminata ilişkin sözlü soru önergesi (6/732) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

5.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yerli ara ürün sağlayan yerli üreticilere yatırım desteği sağlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/734) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

6.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Van depreminde malul kalan sigortalılar ile sigortalıların hak sahiplerine aylık bağlanması yönünde yapılan çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/735) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

7.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, kamunun araç ve lojman sayısı ile 2012 bütçesinde bunlar için ayrılan ödeneğe ilişkin sözlü soru önergesi (6/743) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

8.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, elektrik faturalarına yansıtılan vergilere ve TRT’nin payına ilişkin sözlü soru önergesi (6/745) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

9.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yüksek vergi oranlarına karşı yapılan çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/746) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

10.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, enflasyon oranının artmasıyla birlikte memurların ve memur emeklilerinin alacağı ek zam oranına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/776) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

11.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, vergi, ceza ve harçlara yapılan zammın maaş zammından fazla olmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/780) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

12.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, esnaf ve sanatkârların basit usulde vergilendirilmelerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/789) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

13.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, tarımsal giderlerin KDV oranlarının yüksekliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/790) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

14.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, memurların emekli ikramiyelerindeki reel değer kaybına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/799) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

15.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, millî gelirin illere göre dağılımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/802) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

16.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, 2003-2011 yılları arasındaki özelleştirme ihalelerine vergi borçlarını ödemeyen firmaların katıldığı iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/815) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

17.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, üniversitelerde görev yapan bazı personelin özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/816) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

18.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, gübre ve yemden alınan vergilere ve bunun fiyata yansımasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/817) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

19.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, 2010-2011 yıllarında kamu taşınmazlarının tahsisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/878) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

20.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, konutlarda tüketilen elektrik bedeli üzerinden alınan vergilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/887) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

21.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, konutlarda tüketilen su bedeli üzerinden alınan vergilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/888) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

22.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Başkent Doğal Gaz Dağıtım AŞ tarafından sözleşmesi yapılan bir sistemin öngörülen tarihte bitirilmemesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/921) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

23.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, bazı kamu kuruluşlarının Ankara Büyükşehir Belediyesinden olan alacaklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/925) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

24.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, üniversitelerde görev yapan üst düzey yöneticilerin özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/988) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

25.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ev veya araç satan kişilerin resen geriye dönük 5 yıllık ticari mükellef yapıldığı iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1133) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

26.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, akaryakıtta vergi indirimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1152) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

27.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, bir ABD firmasının Türkiye’de rüşvet verdiği iddia edilen firmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1258) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

28.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, 666 Sayılı KHK ile bazı personelin mağdur edildiği iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1267) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

29.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Bakanlıktaki bazı kadroların özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1285) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

30.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Bakanlıkta çalışan personel arasındaki ücret dengesizliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1286) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

31.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, boş engelli kadrolarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1347) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

32.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, memur maaşlarının yeterliliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1402) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

2.- Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/569) (S. Sayısı: 180)

 

IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, TBMM ek hizmet binası inşaatına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/6197)

2.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, yurt dışı seyahatlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/6202)

3.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı AŞ’nin bir ihalesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/6207)

4.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, yurt içi ve yurt dışı seyahatlerinde kullandığı ulaşım araçlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/6208)

5.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, TOKİ’nin Diyarbakır’ın bazı ilçelerindeki yatırımlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/6211)

6.- İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, askeri kışlaların şehir dışına taşınması neticesinde yeşil alanların korunmasına yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı  (7/6254)

7.- Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü’nün, İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu tarafından oluşturulan çalışma gruplarının oluşumundaki iddialara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/6255)

8.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli iline getirildiği iddia edilen tehlikeli atığın çevreye verdiği zarara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/6258)

9.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Nemrut Millî Parkı’nın içinden geçen elektrik direklerine ve faaliyete geçecek olan HES’e ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/6259)

10.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, enerjide dışa bağımlılıkla ilgili bir konuşmasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/6360)

11.- Adana Milletvekili Ümit Özgümüş’ün, illerin ve bölgelerin sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralaması çalışmasına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/6422)

12.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yeni teşvik sistemine ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/6423)

13.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, Dursunbey’deki bir kömür madeni sahasının kimyasal atık tesisine dönüştürüleceği iddiasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/6511)

14.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Başbakana ve bakanlara verilen hediyelere ve Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu’nun uygulamasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/6544)

15.- İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler’in, TBMM yerleşkesine girişteki bir uygulamaya ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/6576)

 

 

 

 

 

 

15 Mayıs 2012 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.04

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa HAMARAT (Ordu)

_____0_____

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 106’ncı Birleşimini açıyorum.

 

III.- Y O K L A M A

 

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre vereceğim.

Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, 14 Mayıs Eczacılık Günü münasebetiyle söz isteyen Giresun Milletvekili Sayın Selahattin Karaahmetoğlu’na aittir.

Buyurun Sayın Karaahmetoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, 14 Mayıs Dünya Eczacılık Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

 

SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 14 Mayıs Eczacılar Günü nedeniyle söz almış bulunmaktayım.

Konuya geçmeden önce ne yazık ki üzücü haber vermek durumundayım. Giresun’un Dereli ilçesi Kızıltaş köyünde HES çalışmaları sırasında toprak kayması nedeniyle 4 vatandaşımız yaşamını yitirmiştir.

Yine, Giresun’un Görele ilçesinde şampiyonluk kutlamaları sırasında nereden geldiği belli olmayan bir kurşun dolayısıyla başından kurşun alan ve Cumhuriyet Halk Partisi Görele ilçesi üyesi olan Kemal Aycı yaşamını kaybetmiştir, Allah’tan rahmet diliyorum.

Buradan, başta Türk Eczacılar Birliği olmak üzere tüm eczacılarımızın ve eczanede çalışan emekçilerin bu anlamlı günlerini kutluyorum.

Sağlık zinciri ve sağlık meslek mensupları içerisinde kilit bir görevi olan yaklaşık 30 bin eczacı ve Türk Eczacılar Birliği 14 Mayıs Bilimsel Eczacılığın Kuruluşunun 173’üncü yılını kutluyor.

Ne yazık ki eczane eczacılığı artık var olma, yaşam mücadelesi veriyor. İnsanlık tarihi kadar eski olan eczacılık mesleği bilimsel eğitimle kurumsallık kazandığı yüz yetmiş üç yıldır daha hızlı ve etkili bir biçimde toplum sağlığını iyileştirmek için topluma hizmet sunuyor.

Ülkemizde ve dünyada eczacılık mesleği ve sağlık alanı önemli değişimlere uğrasa da eczacılık mesleğinin temel ilkesini oluşturan “Herkes için sağlık ve daha fazla sağlık.” düşünce yapısı hiçbir zaman değişmedi.

Eczacılar memleketimizin en ücra köşesinde, doktoru olmayan köylerde bile hizmet vermektedir, vatandaşın ayağına kadar ilaç götürmektedir. Eğitimden hizmet sunum alanlarına, hizmet sunma biçimlerine kadar eczacılık mesleğinin niteliksel ve niceliksel olarak gelişmesinden ve en önemlisi ilacın üretiminden tüketimine kadarki karmaşık süreçte eczacının rolü çok önemlidir. Bunun yanında, eczacıların hastalarına verdiği danışmanlık hizmetini de bunlara ilave etmeliyiz.

Değerli milletvekilleri, bugün ülke gündemine baktığımızda hemen her gün sağlık çalışanlarına yönelik bir şiddet haberi görüyoruz. Bunun önüne ne yazık ki geçemiyoruz. Neden geçemiyoruz? Biz hâlâ bunu tartışırken, bir taraftan sağlık hizmet sunucusu aktörler her türlü riski göze alarak mesleklerini özveriyle icra ediyorlar. Eczacı meslektaşlarım da zaman zaman şiddete maruz kalıyor, baskı görüyor. Ancak eczacıların en temel yaklaşımı daha sağlıklı bir birey, daha sağlıklı bir toplum yaratmaktır. Bu planın tesisi için de her türlü sıkıntıya, probleme göğüs geriyor, sırtlarındaki onca kambura rağmen, deyim yerindeyse, gemilerini terk etmiyorlar çünkü biliyorlar ki onlara ihtiyaç var. Öncelikle şunu net bir biçimde ifade etmeliyim ki: Sağlık çalışanlarını, sağlık hizmet sunucularını ve sağlık hizmetlerinden faydalananları, kısacası herkesi çocuklarımıza daha sağlıklı bir gelecek kurmak için birlikte sorumluluklarımızın farkına varmaya davet ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, sağlık hizmet sunumunu aksatmadan yerine getiren eczacılarımızın sesini artık duymamız gerekiyor. Herhangi bir düzenleme sonucu yaşadıkları onca mağduriyete ve aldıkları riske rağmen vatandaşlarımıza ilaç hizmeti veren, halkımızın en çok güvendiği kişilerin başında gelen eczacılarımıza biz de sırtımızı dönemeyiz, dönmemeliyiz. Çünkü, sağlık, hepimizin sunulan hizmetten faydalandığı kamu ve de sağlık hizmet sunucularından oluşan bir alandır. Bu alan her bir birleşeniyle bir bütündür. Bu alanda üretilen hizmetler, ürünler ve hizmetten faydalanma biçimleri diğer alanlardan farklıdır. Sağlık alanının nihai amacı kamu yararını artırmak ve hasta sağlığını korumaktır.

14 Mayıs Eczacılık Günü nedeniyle Parlamentoda bulunan 12 meslektaşımı, 30 bin eczacı meslektaşımı saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Karaahmetoğlu.

Gündem dışı ikinci söz, aynı konuda söz isteyen Malatya Milletvekili Sayın Öznur Çalık’a aittir.

Buyurun Sayın Çalık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

2.- Malatya Milletvekili Öznur Çalık’ın, 14 Mayıs Dünya Eczacılık Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

 

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 14 Mayıs Dünya Eczacılık Günü dolayısıyla şahsım adına gündem dışı söz almış bulunuyorum ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Gündem dışı sözüme başlamadan evvel, 2 değerli arkadaşımızın Hakk’ın rahmetine kavuşması vesilesiyle hepimizin başı sağ olsun diyorum. Trabzon Milletvekilimiz Sayın Mustafa Cumur ve Şanlıurfa Milletvekilimiz Cenap Gülpınar’a Allah’tan rahmet diliyorum ve hepimizin başı sağ olsun diyorum.

Değerli milletvekilleri, 14 Mayıs 1839 yılında ilk kez eczacılık faaliyetleri dünyada baş göstermiş ve bugün, biz, bilimsel eczacılığın 173’üncü yılını kutluyoruz ve yine 14 Mayısın da, Eczacılık Bayramı’nın da 44’üncü yılını kutluyoruz. Bugün Mektebi Tıbbiyeyi Şahane’de eczacılık okulunun açıldığı gün, yani ülkemizde yüz yetmiş üç yıl önce ilk defa bugün bilimsel eczacılık başlamış oldu. Bu vesileyle, Türkiye'nin dört bir yöresinde bulunan, illerinde, ilçelerde, beldelerde, köylerde, hastanelerde ve değişik iş yerlerinde çalışan tüm meslektaşlarımın Eczacılık Bayramı’nı kutluyorum.

Doğuştan kazanılmış sağlık hakkını savunmak için çaba harcayan meslektaşlarımızın insan sağlığına katkıları asla yadsınamaz, görmezden gelinemez. Eczacılar bu ülke insanının daha kaliteli bir yaşam sürmesi adına hizmet veriyor, emek sarf ediyor. Ve bugün, eczacılar sorunlarını tartışıyor, çözüm üretmeye gayret ediyor ve bunları yaparken bu ülke insanına, sağlığına katkı sunmayı da asla ihmal etmiyor. Bizler de Parlamentodaki eczacılar olarak, Hükûmet olarak, eczacılarımızın sorunlarını çözmek için hep birlikte çok ciddi çabalar ve gayretler sarf ediyoruz.

Değerli milletvekillerim, Türkiye’deki başarılı siyaset yönetimi, yaşam standardı yükselmiş gelecek perspektifine sahip bir toplum hayatını yavaş yavaş inşa ediyor. Türkiye'nin her alanda eş zamanlı olarak yükselmesinin başlangıcı 2002 yılına tekabül ediyor. O günden bu yana öyle işler başardık ve çıtayı öyle yükselttik ki artık dünyanın en büyük ilk on ekonomisi arasına girmekten bahsediyoruz ve koyduğumuz yüksek hedeflerden biri de Türkiye’yi sağlıkta hak ettiği yere getirmek. Sağlıkta başlattığımız müthiş reform sürecinin startı Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla 2003 yılında verildi ve Türkiye’de sağlıkta çok önemli adımlar atıldı. Lütfen bir hatırlayın; 3 Kasım 2002 sürecinden önce Türkiye’deki sağlık neredeydi? SSK hastaneleri ayrı, devlet hastaneleri ayrı, özel hastaneler ayrı, üniversite hastaneleri ayrı yerlerdeydi. Hasta olan vatandaşlarımız hastaneye gittiklerinde 3 kişi giderlerdi; bir tanesi doktor kuyruğuna, bir tanesi eczacı kuyruğuna, diğeri de paraları yatıracak kuyruğa giderlerdi ve eczane kuyrukları almış başını gidiyordu. Biz ne yaptık? SSK’lı hastalarımızın ve yeşil kartlı hastalarımızın hepsinin serbest eczanelerden ilaç almasını sağladık ve meslektaşlarımızın hasta portföyünü bu vesileyle çok ciddi oranda yükselttik. Tabii, bu oran yükselirken meslektaşlarımızın iş yoğunluğu ve iş gücü de bu oranda arttı ve bizler Emekli Sandığı, BAĞ-KUR, SSK’yı birleştirip Sosyal Güvenlik Kurumumuzu oluşturduk. Şimdi, Türk Eczacılar Birliği ve Sosyal Güvenlik Kurumumuz arasında yapılan protokolle ilk kez, reçete başına, yıllardan beri Türk Eczacılar Birliğinin konuşup da başaramadığı çok önemli bir hakkı aldık ve artık Hükûmetimiz reçete başına 25 kuruş ödemeye başlayacak.

Geçmiş dönemde hatırlarsanız eczacılarımızla ilgili hep şu söylenirdi: “Ellerinde sürşarj etiket makineleri, arka tarafa geçer ve fiyat basar.” derlerdi. Artık bunlara bir son verdik ve ilaç fiyatlarında yaklaşık yüzde 80 oranında düşüş sağlandı.

Ne mutlu bana ki arkadaşlar, bir eczacı olarak, Genel Kurulumuzda tüm partilerimizden milletvekillerimizin de destekleriyle, Türk Eczacılar Birliğimizle, Sağlık Bakanlığımızla ve oradaki değerli yöneticilerimiz ve bürokratlarımızla birlikte çok önemli bir yasa hazırlığı içerisindeyiz. “6197 sayılı Eczacılık Yasası” diye nitelendirdiğimiz ve yıllardır dilimize pelesenk olan Eczacılık Yasası’nı artık biz Meclis gündemine getiriyoruz ve inşallah 14 Mayıs Eczacılık Bayramı’nı kutladığımız bugünlerde bu yasa Meclisimizin gündemine geçecek ve elli yıldan sonra bir ilki bir kez daha başarmış olacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZNUR ÇALIK (Devamla) – Ben, bu konuda emeği geçen bütün arkadaşlarımıza, Sağlık Bakanımıza ve Türk Eczacılar Birliğine teşekkür ediyor, 14 Mayıs Eczacılık Bayramı kutlu olsun diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çalık.

Gündem dışı üçüncü söz, kamu çalışanlarının özlük hakları ve ücretleri hakkında söz isteyen Osmaniye Milletvekili Sayın Hasan Hüseyin Türkoğlu’na aittir.

Buyurun Sayın Türkoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)

3.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, kamu çalışanlarının özlük hakları ve ücretlerine ilişkin gündem dışı  konuşması

 

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri;  kamu personelinin ücret rejimine ilişkin konuları dile getirmek üzere gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Seksen dokuz yaşındaki cumhuriyetin son on yılını iktidarıyla yöneten AKP hükûmetleri, maalesef, hem Anayasa'mızda hem Hükûmet programlarında hem de beyanlarında ifade etmiş olmalarına rağmen, çalışanların sorunlarını çözme konusunda sınıfta kalmışlardır. İlk defa, beceriksiz ve basiretsiz Hükûmet yüzünden, çalışanlara her yıl yapılan zam yapılamamıştır. 10 milyona yakın emekli ve bir o kadar da çalışan fakirlik sınırı altında ya da açlık sınırı altında yaşamaktadırlar.

“Eşit işe eşit ücret” düzenlemeleri, bırakın farklı kurumlarda aynı işi yapanların aynı ücrete tabi olmalarını, düzenlemeyi yapan bu Meclisin çalışanlarına bile uygulanamamaktadır. Kadrolu-sözleşmeli ayrımında, aynı işin ücretleri arasında dağlar kadar fark vardır. Öğretmenlerin, uzman erbaşların, 4/C’lilerin, 4/B’lilerin, infaz koruma memurlarının ve daha birçok kamu çalışanlarının bırakın sorunlarını çözmeyi, AKP hükûmetleri onları açlığa, sefalete terk etmiş ve “Nankörlük etmeyin, size iş verdik, daha ne istiyorsunuz?” diyebilmiştir.

Bu kesimlerden birisi de, belki de en önemlisi Türk polis teşkilatıdır. Yüz altmış yedi yıllık geçmişi bulunan bu teşkilat nüfusumuzun dörtte 3’üne hizmet etmektedir. Cudi Dağı’ndan Kapıkule Sınır Kapısı’na kadar, terörle mücadeleden gençlerin kötü alışkanlıklarının engellenmesine varıncaya kadar her coğrafyada ve her alanda “yirmi dört saat vazife” anlayışıyla çalışan emniyet mensuplarıdır. Çalışma saatleri ve kaç saat çalışacağı belli olmayan polis, aynı işi yapan diğer güvenlik personelinden ortalama bin TL daha az almaktadır. Aynı işi yapan diğer güvenlik personelinin ek göstergesi 3.600 iken kendi ek göstergesi 2.200’dür ve emeklilikte aldığı maaşı çalıştığı döneme göre yüzde 60 azalmaktadır.

İl emniyet müdürü ek göstergesi ile ilde görevli astsubay başçavuş ek göstergesi eşittir. İl emniyet müdürü ile il jandarma komutanı arasında bin TL’den fazla, emniyet genel müdürü ile jandarma genel komutanı arasında 2 bin TL’den fazla ücret farklılığı vardır ve kendisini dışlanmış hisseden bir camiadır polis teşkilatı.

Emeklilikte de durum farklı değildir. Emniyet genel müdürü 4.150 TL alırken jandarma genel komutanı 5.750 TL almaktadır; il emniyet müdürü 2.200 TL almaktayken il jandarma komutanı 3.600 TL almaktadır; polis memuru ise 1.200 TL almakta, muadili astsubay 1.700 TL emekli maaşı almaktadır.

2007 yılında, 60’ıncı Hükûmetin başı olarak Sayın Başbakan, Samanyolu Televizyonunda, polis özlük haklarını iyileştirmeyi öncelikli olarak ele alacağını söylemişti. Beş yıl geçti; ortada, 10 Nisan Polis Günü ve Haftası’nda hükûmet üyelerinin süslü laflarından başka bir şey görünmemektedir.

Bu yıl Polis Haftası etkinliklerinde Başbakan Yardımcısı Arınç, emniyet mensuplarının hak ettiği özlük haklarına en kısa zamanda kavuşacağını ifade etmişti. İçişleri Bakanımız ise “Polisin hakkı ödenemez.” derken “Acaba zam yapmayı düşünmediği için mi böyle söylüyor?” diye düşünmekteyiz.

Polis memuru Nadir Özgen ise hâlâ terör örgütünün elindedir. AKP, birçok kesime olduğu gibi polise de “Kuru kuru gadanı alayım, tıngır mıngır yoluna öleyim.” yaklaşımıyla hamasetten başka bir şey yapmamaktadır. Polis ise Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te AKP’ye “Sana sevdanın yolları, bana kurşunlar.” şarkısını söylemektedir.

Söz namustur. O hâlde, Hükûmet, her vesileyle “Polis namusumuzun bekçisidir.” diye hamaset yapacağına sözünü yerine getirmeli ve polisin sıkıntılarına çözüm üretmelidir. Çalışma saatleri belli olmalı, fazla mesai ücreti sabit değil, diğer çalışanlara nasıl veriliyorsa, ne veriliyorsa aynısı verilmelidir. Ücretler vazifenin güçlüğü ve riskine uygun şekilde arttırılmalı, en azından diğer güvenlik personeline verilen kadar verilmelidir. Ek göstergeler, Emniyet Genel Müdüründen polis memuruna, hatta sayısı çok az kalan çarşı ve mahalle bekçisine kadar hakkaniyete uygun olarak yeniden düzenlenmelidir.

Polislerin kişisel, ruhsal, sosyal ve ekonomik sorunları için Meclis araştırması açılmalı, sonuçları değerlendirilmelidir.

Toplumun güvenlik, huzur ve esenliğinin teminatı polisimizin çalışma şartlarının iyileştirilmesi ve adil bir ücret sistemine kavuşturulması Milliyetçi Hareket Partisi olarak hedeflerimiz arasındadır.

Bu duygu ve düşüncelerle, Türk milletinin milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Türkoğlu.

Herhâlde bir talep yok.

İlk 10 kişiye 60’ıncı maddeye göre söz vereceğim; şimdi başlıyorum, sadece 10 kişiye vereceğim.

Sayın Çelik…

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Muş Milletvekili Demir Çelik’in, Eczacılık Bayramı’nın 173’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

 

DEMİR ÇELİK (Muş) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Dün, Eczacılık Bayramı’nın 173’üncü yıl dönümünü kutladık. Bayram tüm sağlık camiasına hayırlara vesile olsun dileklerimle kutlu olsun diyorum.

Eczacı, ilaç uzmanı olması hasebiyle insanlık tarihi kadar eski bir mesleki faaliyeti yürütmektedir. Bu tarihî geçmişine rağmen bugün gerekli itibar ve saygınlığa sahip değildir. Nitelikli sağlık hizmetine erişimde gerekli itibara ve saygınlığa kavuşacağına olan umudumla saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Yeniçeri…

2.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, iktidarın, elektrik ve doğal gaza yaptığı zamlara, otoyollar ve kara yollarının yanı sıra çevre yolu, bağlantı yolu, köprü, tünel ve viyadükleri de ücretlendirmesine ve memur maaş zammı teklifine ilişkin açıklaması

 

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

İktidar, bir yandan ekonomik politikasını övmeye, diğer yandan da vatandaşın belini bükmeye devam ediyor. Ekim ayından bu yana elektriğe yüzde 20, doğal gaza yüzde 33 zam yapılmıştır. Türk vatandaşına dünyanın en pahalı akaryakıtı kullandırılmaktadır.

AKP önüne her geleni dost, düşman demeden satmaktadır. Yerliye orman, yabancıya toprak satışı yapılmaktadır. Dünyaya satış ve satın alış gözlüğüyle bakan AKP, şimdi de otoyol ve kara yollarında güzergâhın tamamının yanı sıra çevre yolu, bağlantı yolu, köprü, tünel ve viyadükleri ayrı ayrı ücretlendiriyor. Böylece, uçan kuş bile vergilendiriliyor. Vatandaşın vergileriyle yapılan yolların vatandaşa parayla satılması bir çelişkidir. Karşımızda AKP değil, bir Deli Dumrul iktidarı vardır.

İktidarın memur maaşları için teklifi de komiktir. Buna göre, 2012 yılı için 3+3, 2013 yılı için 2+3 teklif edilmiştir. Hükûmeti, ayarlanmış TÜİK rakamlarıyla…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Halaman…

3.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’ne ilişkin açıklaması

 

ALİ HALAMAN (Adana) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

14 Mayıs Çiftçiler Günü. Biz, kutlu olsun diyoruz. Adana bölgesinde buğday hasadına on-on beş gün kaldı. On beş gün sonra biçerdöverler Adana çiftçisinin topraklarını biçmek şeklinde hazır hâlde. Toprak Mahsulleri Ofisinin, Ticaret Bakanlığının, Tarım Bakanlığının bir hazırlık yapmasını bekliyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Eyidoğan…

4.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, basında çıkan haberlere göre polis birimlerinin sokak gösterilerinde elektromanyetik sinyaller yayan bir silah kullanacağına ve bu silahın insan sağlığına etkisini ve satın alınmasına karar verilip verilmediğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

 

 

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

6 Mayıs 2012 tarihinde basında çıkan haberlere göre, polis birimlerinin sokak gösterilerinde halkı engellemek için biber gazı, tazyikli su ve cop yerine “sessiz bekçi” olarak tercüme edilen bir silah kullanacağı, bu silahın elektromanyetik sinyaller yayarak insanlarda acı ve yanma duygusu verdiği ve göstericileri hareketsiz duruma getirdiği ifade edilmiştir. Bu elektromanyetik silah ABD tarafından Irak Savaşı’nda savaş amacıyla kullanılmıştır. Bu silahın ABD ve Avrupa’da çeşitli amaçlarla yapılan sokak gösterilerinde halk üzerinde kullanıldığına dair örnekler var mıdır? Türkiye'de halk üzerinde denenmesi planlanan bu silahın insan sağlığı üzerinde kalıcı bir etkisi var mıdır? Bu silahın satın alınmasına karar verilmiş midir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Öz…

5.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, 14 Mayıs Dünya Eczacılık Günü’nün 173’üncü yıl dönümüne ve Engelliler Haftası’na ilişkin açıklaması

 

ALİ ÖZ (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

14 Mayıs Dünya Eczacılar Günü’nün 173’üncü yıl dönümünü kutluyorum. Eczacılık mesleğinin sağlık hizmetinde anahtar bir rol oynadığını ve sağlık eğitiminde büyük önemi olduğunu düşünüyorum. Son on yıldır sektörde büyük sıkıntı çeken, yöresinde güvenilir hüviyete sahip olan, başka konularda da aile danışmanlığı görevini üstlenen, toplumsal şiddetten de nasibini alan, ülkemizdeki 30 bin eczacının ve Parlamentodaki 12 eczacının gününü kutluyor, Komisyonda uzlaştığımız yasaların bir an önce Genel Kurula da getirilerek bir bayram hediyesi olarak verilmesini arzuluyorum.

Ayrıca, içinde bulunduğumuz hafta, Engelliler Haftası münasebetiyle, her birimizin bir engelli adayı olduğunu unutmadan engelli vatandaşlarımızın haklarını bir an önce vermemiz gerektiğini ve siyasi istismar meselesi olmaktan çıkarmak gerektiğini düşünüyor, tüm engelli vatandaşlarımızın da haftasını kutluyorum.

BAŞKAN – Sayın Öğüt…

6.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Dünya Eczacılık Günü’ne ve dokuz aydır kendilerinden haber alınamayan Kenan Erenoğlu, Abdullah Söpçeler, Zihni Koç ve Nadir Özgen’in kurtarılması için neler yapıldığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

 

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sağlık sisteminin büyük yükünü çeken hemşire ve ebelerin haftasını, eczacıların da gününü kutluyorum. Sayın meslektaşlarımıza başarılar diliyorum.

Suriye’de kaçırılan gazetecilere kurtarıldıkları için “Geçmiş olsun.” diyorum.

Kaymakam Kenan Erenoğlu, Astsubay Abdullah Söpçeler, Uzman Çavuş Zihni Koç, Polis Memuru Nadir Özgen dokuz aydır kaçırılmışlardır, herhangi bir haber alınamamaktadır. İçişleri Bakanlığı ve Hükûmet olarak aileleri ve ulusumuzu bu azap verici durumdan kurtarmayı düşünüyor musunuz? Şimdiye kadar neler yapılmıştır, bunu öğrenmek istiyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Canikli…

7.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Giresun’un Dereli ilçesinde bir HES inşaatında toprak kayması neticesinde 4 vatandaşın hayatını kaybetmesine ve Trabzon eski Milletvekili Mustafa Cumur ve Şanlıurfa eski Milletvekili Eyyüp Cenap Gülpınar’ın vefatlarına ilişkin açıklaması

 

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün Giresun’un Dereli ilçesinde bir HES inşaatında toprak kayması neticesinde 4 hemşehrimiz, vatandaşımız -Kızıltaş köyünden 3 vatandaşımız, Aksu köyünden 1 vatandaşımız- hayatını kaybetmiştir; 1 vatandaşımız da yaralıdır. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, yaralı vatandaşımıza da şifa diliyorum. İnşallah buna benzer elim hadiseler meydana gelmez. Elbette, bununla ilgili olarak bir ihmalin olup olmadığı, bir yanlış uygulamanın yapılıp yapılmadığı konusunda gerekli incelemeler başlatıldı, daha da başlatılacak, detaya inilecek, gereken yapılacak.

Ayrıca, iki gün önce 2 eski milletvekilimizi kaybettik, Hakk’ın rahmetine kavuştular; eski Trabzon Milletvekilimiz Mustafa Cumur ve eski Şanlıurfa Milletvekilimiz Eyyüp Cenap Gülpınar. Kendilerine Allah’tan rahmet diliyoruz, ailelerine, sevenlerine başsağlığı diliyoruz, mekânları cennet olsun.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi…

8.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Trabzon eski Milletvekili Mustafa Cumur ve Şanlıurfa eski Milletvekili Eyyüp Cenap Gülpınar’ın vefatlarına, Hemşireler Haftası’na ve Engelliler Haftası’na ilişkin açıklaması

 

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Geçen hafta sonu 2 eski milletvekili arkadaşımızı kaybettik; 22’nci ve 23’üncü Parlamento dönemlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde birlikte görev yaptığımız Sayın Mustafa Cumur ve tecrübeli politikacı, eski Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili, 23’üncü Dönem Şanlıurfa Milletvekili Sayın Cenap Gülpınar. Kendilerine Allah’tan rahmet diliyorum, ailelerine, yakınlarına, Kasım Gülpınar’a ve AK PARTİ Grubuna, Türkiye Büyük Millet Meclisine sabır ve başsağlığı diliyorum.

Hemşireler Haftası nedeniyle tüm hemşirelerimizi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Kendilerinin sorunlarının çözüleceği bir düzeni, sistemi arzu ettiğimizi ifade ediyorum.

Engelliler Haftası devam ediyor. Türkiye'nin nüfusunun yaklaşık yüzde 12’si, yani 9 milyon insanın engelli olduğu dikkate alındığında, bu haftanın Türkiye Büyük Millet Meclisine verdiği sorumluluğun büyük olduğunu düşünüyorum. Bu çerçevede tüm Türkiye Büyük Millet Meclisine sevgi ve saygılar sunarak, Engelliler Haftası nedeniyle görevlerimizi bir kez daha hatırlatıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Tanal…

9.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, mevsimlik işçilerin kaldıkları yerlerin koşullarının iyileştirilmesi gerektiğine ve Engelliler Haftası’na ilişkin açıklaması

 

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Başkan.

İlkbahar ve yaz aylarında Karadeniz’e, Ege’ye ve Çukurova’ya çok fazla mevsimlik işçimiz gitmekte. Ancak, mevsimlik işçilerimizin kaldığı ortamlar -çadırlarda yaşamakta- medeni, uygar yaşamdan çok uzak. Bu açıdan, sayın Hükûmetin İçişleri Bakanlığının tüm kaymakamlara talimat vererek, kalıcı anlamda konteynerlerin yapılarak çağdaş, medeni anlamda bu konteynerlerde yaşama imkânı sağlanması için bir çalışma başlatılmasını talep ediyorum.

Ayrıca, 10-16 Mayıs tarihleri arası Engelliler Haftası. Engellilerin rapor sorunu, istihdam sorunu ve kaynaştırma sorunu bugüne kadar halledilmemiş. Kamu kurumlarında 34 bin engelli kontenjanı boşlukta. Bu kontenjanın, istihdam sorununun bir an önce düzenlenmesini talep ediyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Vural…

10.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Trabzon eski Milletvekili Mustafa Cumur ve Şanlıurfa eski Milletvekili Eyyüp Cenap Gülpınar’ın vefatına, Giresun’un Görele ilçesinde meydana gelen afette hayatını kaybedenlere ve Engelliler Haftası’na ilişkin açıklaması

 

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Biz de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak Trabzon eski Milletvekili Mustafa Cumur ve Şanlıurfa eski Milletvekili Eyyüp Cenap Gülpınar’a Allah’tan rahmet, AKP Grubuna ve ailelerine başsağlığı diliyoruz.

Ayrıca, Giresun’un Görele ilçesinde meydana gelen afette hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyoruz. Tüm Görele’ye geçmiş olsun.

Ayrıca, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası. Gerçekten, Türkiye, maalesef, bir engellinin yaşabileceği ülkeler klasmanında son sıralarda yer almaktadır.

Anayasa’da pozitif ayrımcılık yapılacağı ifade edilmesine rağmen bırakın pozitif ayrımcılığı, maalesef, daha fazla engelin çıktığını, eğitim, istihdam, kamu binalarının, kamusal alanların düzenlenmesi konularında birçok engelle karşılaştıklarını görüyoruz.

O bakımdan, Türkiye Büyük Millet Meclisine bütün bunlarla ilgili önemli görevler düşmektedir, yerel yönetimlere, devlete, sivil toplum örgütlerine. Engellilerin önündeki engellerin kaldırıldığı, engelsiz bir ülke olması dileğiyle, Engelliler Haftası’nın sorunlarının çözülmesine vesile olmasını diliyorum efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Gündeme geçiyoruz.

Sayın milletvekilleri, Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek, gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 1, 150, 282, 413, 415, 416, 424, 426, 427, 455, 459, 467, 468, 474, 476, 489, 490, 491, 544, 552, 553, 585, 589, 650, 785, 804, 909, 918, 936, 937, 998 ve 1.050’nci sıralarında yer alan önergeleri birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi İçişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyetin, Bosna-Hersek Parlamentosu İstihbarat Denetleme Komitesi Başkanı Mirsad Djugum'un vaki davetine icabet etmek üzere 22-25 Mayıs 2012 tarihlerinde Bosna-Hersek'e gitmesine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi (3/874)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Bosna-Hersek Parlamentosu İstihbarat Denetleme Komitesi Başkanı Mirsad Djugum'un vaki davetine icabet etmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi İçişleri Komisyonu üyelerinden müteşekkil bir heyetin 22-25 Mayıs 2012 tarihlerinde Bosna-Hersek'e gitmesi hususu, Genel Kurulun 8 Mayıs 2012 tarihli 103'üncü Birleşiminde kabul edilmiştir.

28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 6'ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                                                  Cemil Çiçek

                                                 Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                               Başkanı

Mehmet Siyam Kesimoğlu                                     Kırklareli Milletvekili

Gülay Samancı                                                  Konya Milletvekili

Mehmet Erdoğan                                               Muğla Milletvekili

Alpaslan Kavaklıoğlu                                           Niğde Milletvekili

Ali Turan                                                        Sivas Milletvekili

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair bir tezkere vardır, okutuyorum:

B) Önergeler

1.- Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun (6/1634) esas numaralı sözlü soru önergesini geri aldığına ilişkin önergesi (4/44)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ekonomi Bakanı Sayın Zafer Çağlayan'a sorduğum 6/1634 sayılı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                   M. Volkan Canalioğlu

                                                                           Trabzon

BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:

C) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 19 milletvekilinin, gübre fiyat artışı ve gübre kullanımında yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/274)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gübre fiyat artışı ve gübre kullanımında yaşanan sorunların araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105. maddesi uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ve talep ederiz.

Gerekçe:

Tarımsal üretimin artırılması için toprağın işlenmesi, ekilmesi, sulanması ve gübrelenmesi gibi işlemlere ihtiyaç vardır. Bitkiler de tıpkı insanlar gibi gelişmeleri için beslenmek zorundadır.

Bilindiği gibi bitkiler, besinlerinin büyük bir kısmını topraktan kökleri vasıtasıyla alırlar. Toprakta yetiştirilen ürünlerin ihtiyacını karşılayacak miktarda besin maddesi bulunamazsa, gübreleme yöntemi ile toprağa besin maddesi verilir. Böylece, toprağa atılan gübre, çiftçilerimizin üretim yapabilmelerini, kaliteli ve daha verimli ürün alabilmeleri sağlar.

İktidar partisi elinde uzun yıllar uygulanan yanlış tarım politikaları, çiftçilerimizi ne yazık ki, kaliteli ve daha verimli ürün almak bir yana her geçen yıl üretimden uzaklaştırmaktadır. Sürekli artan mazot, gübre ve ilaç gibi girdiler üreticilerin âdeta belini kırmaktadır. Üreticinin en önemli girdileri arasında yer alan gübrenin her yıl, özellikle de çiftçilerimize en lazım oldukları dönemlerde fiyatı artmaktadır. Bu yüksek oranlardaki artışlar, çiftçilerimizi gübre kullanımından tamamen uzaklaştırmaktadır. İstatistikî bilgiler, gübre kullanımının her yıl düştüğünü ve fiyatlarının çok yüksek oranda arttığını göstermektedir.

Bu yıl, gübre fiyatlarında geçen yıla oranla yüzde 55 ila yüzde 90'lara varan oranda yüksek artışlar meydana gelmiştir. Amonyum sülfat (% 21N) 35.00 TL'den 67.00 TL'ye yükselerek yüzde 91 oranında artmıştır. Amonyum nitrat (% 26N) 40.00 TL'den 73.00 TL'ye yükselerek yüzde 83 oranında artmıştır. Amonyum nitrat (yüzde 33N) 51.00 TL'den 79.00 TL'ye yükselerek yüzde 55 oranında artmıştır. Üre 62.00 TL'den 115.00 TL'ye yükselerek yüzde 85 oranında artmıştır. DAP 93.30 TL'den 153.00 TL'ye yükselerek yüzde 64 oranında artmıştır. Kompoze (20-20-0) 62.00 TL'den 108.00 TL'ye yükselerek yüzde 74 oranında artmıştır. Kompoze (15-15-15) 65.00TL'den 110.00 TL'ye yükselerek yüzde 69 oranında artmıştır.

Yaşanan bu yüksek fiyat artışları karşısında, çiftçilerimizin tarlasına attığı gübre miktarı her geçen yıl azalmıştır. Ülkemizde, 2005 yılında 5.198.779 ton gübre kullanılırken, 2006 yılında 5.367.045 ton, 2007 yılında 5.148.059 ton, 2008 yılında 4.129.256 ton, 2009 yılında 5.275.619 ton ve 2010 yılında da 4.968.256 ton gübre kullanılmıştır.

Kullanımın azalması ve gübrede yaşanan yüksek fiyat artışları hem üreticiyi hem de tüketiciyi etkilemektedir. Tarlasına gübre atamayan üretici, ürün kaybı yaşamakta ve verimsizlik sebebiyle kazancı azalmaktadır. Ayrıca, tarlada kalitenin düşmesi ve ürün kaybı yaşanması millî ekonomiyi de olumsuz yönde etkilemektedir. Tüketici ise her zaman daha bol ve daha ucuz üründen yana olmuştur.

Ülkemizde üretim maliyetleri yükselmiş, girdilerin üzerindeki vergiler sürekli artmıştır. Artan girdi fiyatları karşısında desteklemeler hep cılız kalmıştır. Üreticilerimizin mazottan sonra en önemli girdileri arasında yer alan gübre, 2011 yılı ürün maliyetleri içinde masraf oranı olarak buğdayda yüzde 12, pamukta yüzde 19 ve mısırda yüzde 20 dolayında masraf olarak gerçekleşmiştir.

Bu nedenle; üretimin devamı ve verimliliğin artırılması için fiyat artışı ve gübre kullanımında yaşanan sorunların araştırılarak, gerekli önlemlerin alınması için Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105. maddesi uyarınca bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması yerinde olacaktır.

1) Mesut Dedeoğlu                                        (Kahramanmaraş)

2) Oktay Vural                                             (İzmir)

3) Süleyman Nevzat Korkmaz                           (Isparta)

4) Hasan Hüseyin Türkoğlu                              (Osmaniye)

5) Oktay Öztürk                                          (Erzurum)

6) Ahmet Duran Bulut                                    (Balıkesir)

7) Sinan Oğan                                              (Iğdır)

8) Mehmet Erdoğan                                       (Muğla)

9) Enver Erdem                                            (Elâzığ)

10) Ali Öz                                                  (Mersin)

11) Kemalettin Yılmaz                                    (Afyonkarahisar)

12) Emin Çınar                                             (Kastamonu)

13) Celal Adan                                             (İstanbul)

14) Alim Işık                                               (Kütahya)

15) Ali Halaman                                            (Adana)

16) Özcan Yeniçeri                                        (Ankara)

17) Emin Haluk Ayhan                                     (Denizli)

18) D. Ali Torlak                                          (İstanbul)

19) Muharrem Varlı                                       (Adana)

20) Mehmet Günal                                         (Antalya)

2.- BDP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın, KKTC-Türkiye ilişkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/275)

 

 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

KKTC-Türkiye ilişkileri konusunda Anayasanın 98. İçtüzüğün 104 ncü maddesi uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

              Hasip Kaplan                             Pervin Buldan

       BDP Grup Başkan Vekili               BDP Grup Başkan Vekili

Gerekçe:

AB Üyelik sürecinde ve uluslararası ilişkilerde Türkiye'nin yıpratılması için kullanılmaktadır. Kıbrıs Rum tarafı dünya tarafından tanınır ve AB üyesi olurken, KKTC'nin tanınmaması, ambargo uygulamaları, belirsizlikler sürüyor.

Dış politikada "sıfır sorun" siyaseti, Kıbrıs söz konusu olduğunda tam soruna dönüşüyor. Türkiye'nin resmi politikaları, stratejik olarak askeri bakış açısıyla, savunma açısından önemi, statükonun devamı ciddi sorunlar doğuruyor.

Kıbrıs Rum kesimi AB üyelik süreci sonrası ekonomisi gelişirken, KKTC'de yaşanan sorunlar, "mülk konuları" devam ediyor. KKTC’de kara para, kumar, fuhuş sektörü nedeniyle, çete, mafya, illegal organize suç örgütlerinin gelişmesi, güvenlik sorunu ayrıca kaygı uyandırıyor.

Kıbrıs'ta Türkiye'den gönderilen askerler dışında, para gönderilmesi, bazı unvanlar altında ödenmesi, AİHM’de sürekli ihlal kararları çıkması, ödemelerin bütçede görülememesi, denetlenememesi nedeniyle ciddi bir araştırma gerekiyor.

KKTC’de yerli halk ve sonradan yerleşenler arasında sorunlar devam ediyor.

Başbakan yardımcılarının KKTC'ye yaptıkları bir ziyaret 37 yıl önce yaşanan savaştan bu yana Kıbrıs sorunu devam ediyor. AB üyelik sürecinde, uluslararası nedeniyle orada bulunan Sendikalar tarafından protesto edildiğinde, Kıbrıs halkına karşı hakaret içerikli, küçük düşürücü, dışlayıcı sözler sarf etmişlerdir.

Hükümetin açıklamalarına, bakanların sözlerine karşı KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, "Rumların elini güçlendiriyorlar." derken, bir önceki Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, "Bu sözler düşman sevindirdi, çok üzüldüm. Kıbrıs Türk tarafı kaynıyor. Maaşla, parayla ilgili sözler çok incitici olmuştur." demiştir.

KKTC'nin bütçe açığı ve Türkiye'nin gönderdiği parayla ilgili şeffaflık bulunmamaktadır. KKTC ekonomisinin güçlenmesi, kendine yeterli hâle gelmesi, demokrasisinin gelişmesi kendi kaderini tayin hakkı yaralıdır.

Kıbrıs sorununun bugüne kadar çözülmemesinin nedeni, siyasetçilerin basiretsiz yönetim anlayışı kadar, Kıbrıs halkını teba görme anlayışının bir sonucudur. AKP hükümetleri bir yandan "külliye" açarken, diğer yandan kumarhane açılışları sürmektedir.

KKTC hükümetinin son olarak mahkemenin serbest bıraktığı, Yakındoğu Üniversitesinin Kürt öğrencilerden 24 kişiyi sorgusuz sualsiz, okuldan ihraç ve sınır dışı kararları, hukuk tanımazlığının çarpık örneklerdir. Meclis grubumuzu ziyaret eden 41 KKTC’li STK örgütünün kaygılarını iletmesi, yaşanan adaletsizliğin boyutlarını ortaya koymuştur.

Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi olan ve olaylarda yer almayan, Rektörlük ve Emniyetin olayların önlenmesi için yardım istediği öğrencileri dahi sınır dışı etmesi, sistemli, önceden belirlenen, Ankara merkezli bir çalışmanın sonucu olduğu görülmüştür. KKTC Başbakanının bu durumu güvenlik gerekçesine bağlaması inandırıcı olmadığı gibi, Bakanlar Kurulu kararının kamuoyundan gizlenmesi, yargı sürecine müdahale edilmesi, Yakındoğu Üniversitesinde okuyan binlerce öğrencimizin tehdit altında olduğunu göstermektedir.

Açıkladığımız nedenlerle; Meclis araştırmasını saygılarımızla arz ederiz.

 

3.- Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 22 milletvekilinin, yurt dışına göç eden işçilerin ve ailelerinin yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/276)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

"Ülkemizden yurt dışına göç eden işçilerin ve ailelerinin yaşadıkları sorunlarının araştırılarak alınacak önlemlerin belirlenmesi" amacıyla Anayasamızın 98'inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz. 02.11.2011

Gerekçe:

Bilindiği gibi, ikinci dünya savaşından sonra Avrupa ülkelerinde işgücü piyasalarında meydana gelen boşluğu doldurmak için bundan tam 50 yıl önce başta Almanya olmak üzere bazı Avrupa ülkeleri tarafından misafir işçi olarak davet edilen insanlarımızın büyük bir bölümü, zaman içerisinde bulundukları ülkelerde yerleşik hayata geçmişlerdir. Belirli bir süre çalıştıktan sonra geri dönme düşüncesiyle başlayan ve âdeta "umuda yolculuk" olarak tanımlanan bu serüven, bugün insanlarımızın gittikleri ülkelerde 3’üncü, hatta 4’üncü nesil olarak varlıklarını devam ettirdiği bir olguya dönüşmüştür.

Almanya-Türkiye ilişkilerinde yeni bir sayfa açan 30 Ekim 1961 tarihli "Türk İşçilerinin Almanya Federal Cumhuriyeti'ne Gönderilmesine Dair Anlaşma"nın  ardından, 1964'te Avusturya, Belçika ve Hollanda ile, 1965'te de Fransa ile işgücü anlaşmaları imzalanmıştır.

1974 yılında yaşanan petrol krizinden kaynaklanan ekonomik durgunluğun da etkisiyle anılan ülkeler göçmen işçi akımını durdurarak daha önce ülkeye gelmiş olanları kendi ülkelerine geri göndermek veya yerel topluma uyumlarını sağlamak üzere aileleriyle birleştirme kararı almışlardır. Bu kararın ardından misafir olarak göç eden vatandaşlarımızın çoğu bulundukları ülkelere yerleşmişlerdir. Aile birleşimleri sayesinde zamanla kadın ve çocukların sayısı artmış, vatandaşlarımız farklı alanlarda meslek sahipleri olarak göç alan ülkelerin siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel hayatına katılmaya başlamışlardır. Günümüzde birçok vatandaşımız, işçi konumundan çıkarak işveren konumuna geçmiştir. Bugün Avrupa'daki 140.000 dolayındaki Türk işletmesinde yaklaşık 640.000 kişiye istihdam sağlanmaktadır. Bu işletmelerin yıllık toplam cirosu 50 milyar Avro'yu aşmıştır. Batı Avrupa'daki Türklerin tüketim harcamaları ise 23 milyar Avro dolayındadır. Almanya’da, sayıları yaklaşık 80 bini bulan Türk girişimciler daha çok dönerci, manav, marketçi, berber, terzi vs. gibi küçük dükkân sahipleridir.

Ülkemizden Avrupa'ya göç edenlerin sayısı 1973 yılında 775 bin kişi iken, bugün Avrupa'da yaşayan vatandaşlarımızın 5 milyon dolayında olduğu belirtilmektedir. Bugün Almanya'da yaşayan Türklerin sayısı 2 milyon 700 bin dolayında olup bunlardan 950 bini Alman vatandaşıdır. Hollanda'da yaşayan 365 bin Türk'ün 266 bini Hollanda vatandaşı, Fransa'daki 380 bin Türk'ün 200 bini Fransa vatandaşı, Avusturya'daki 233 bin Türk'ün de 123 bini Avusturya vatandaşı olmuştur.

Yurtdışına göç eden vatandaşlarımızın sorunları, Euractiv.com.tr yayın yönetmeni Sayın Kerem Çalışkan'ın ifadeleriyle; "Birinci kuşak Almanya’nın kalkınma yılları olan o yıllarda iyi kötü bir para kazandı. Ama bu "gurbetçi paraları" ne Almanya'da ne Türkiye'de değerlendi. Bu paraların çok ciddi bir kısmı da daha sonra 80'li yıllardan başlayan İslami holdingler vurgununda heba olup gitti Camilerde toplanan paralar, sefil ve sahtekar insanların elinde buhar olup uçtu. Kurulan onlarca holding birer sahtekarlık makinesi gibi Almanyalı Türklerin parasını eritti. Bu furyada Türk işçilerinin kaybolan parasının miktarı kimilerine göre 40 milyar euro civarındadır. Bu yüzden Almanya'da perişan olan ve yoksulluk şartlarına düşen onbinlerce aile vardır. Bugün Almanya'da yaşayan bu 3 milyona yaklaşan Türk'ün yaklaşık %40'ı fakirlik sınırının altında yaşamaktadır. Bunların büyük bölümü Alman sosyal yardım kasalarından ayda 600-700 euro civarında paralar alarak yaşamını sürdürüyor." şeklinde özetlenmiştir.

Avrupalı Türklerin karşılaştığı sorunların başında göç edilen yere uyum sağlama sorunu gelmektedir. Bu sorunun aşılması için bugüne kadar beraber yaşamı ve fırsat eşitliğini dikkate alan başarılı bir entegrasyon projesi uygulanamamıştır. Vatandaşlarımızın karşılaştığı uyum sorununa ek olarak, 2005 yılında Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü tarafından Almanya'da yapılan bir araştırmada, Türklerin %32'sinin en büyük sorunun işsizlik olduğu belirlenmiştir. Bu sorunu, dil sorunu (%13.8), Almanların ön yargıları (%10.0), yabancı düşmanlığı (%8.0), ailelerin parçalanması (%6.8), çifte vatandaşlık (%5.2), sosyal güvenlik sorunları (%4.6), örgütlenme ve dayanışma eksikliği (%3.4) vb. gibi sorunların izlediği ortaya çıkmıştır. Sayılan bu sorunlara bugün yenileri eklenmiştir. Vatandaşlarımızın bulundukları yerlerde oy kullanamamaları, özellikle Almanca bilmeyen eş ya da çocukların ülkeye kabul edilmemesi, Alman yöneticilerin vatandaşlarımıza karşı ırkçı tutumları, hükümetin sivil toplum kuruluşlarına karşı ayrımcı tutumları bunlardan bazılarıdır.

Anılan gerekçelerle yurdışına göç eden vatandaşlarımızın sorunlarının araştırılarak gerekli önlemlerin alınması amacıyla bir Meclis Araştırmasının açılmasında yarar görülmektedir.

1) Alim Işık                                    (Kütahya)

2) Oktay Vural                        (İzmir)

3) Lütfü Türkkan                      (Kocaeli)

4) Mehmet Şandır                     (Mersin)

5) Oktay Öztürk                      (Erzurum)

6) Özcan Yeniçeri                     (Ankara)

7) Kemalettin Yılmaz                 (Afyonkarahisar)

8) Muharrem Varlı                     (Adana)

9) Hasan Hüseyin Türkoğlu          (Osmaniye)

10) Mesut Dedeoğlu                   (Kahramanmaraş)

11) Seyfettin Yılmaz                   (Adana)

12) Sinan Oğan                         (Iğdır)

13) Emin Haluk Ayhan                 (Denizli)

14) Durmuş Ali Torlak                 (İstanbul)

15) Ali Öz                                (Mersin)

16) Mehmet Erdoğan                   (Muğla)

17) Enver Erdem                        (Elazığ)

18) Edip Semih Yalçın                  (Gaziantep)

19) Zühal Topcu                         (Ankara)

20) Celal Adan                          (İstanbul)

21) Koray Aydın                         (Trabzon)

22) Ali Uzunırmak                      (Aydın)

23) Ali Halaman                       (Adana)

BAŞKAN –  Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

İç Tüzük'ün 37'nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; okutup, işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:

B) Önergeler (Devam)

2.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, (2/236) esas numaralı İbadet Yerlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/45)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

29/11/2011 tarih ve 2/236  esas numarası ile Başkanlığınıza gelen ve tarafımdan verilen “İbadet Yerlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi” ile ilgili olarak  Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 37. maddesine göre işlem yapılması için gereğinin yapılmasını bilgilerinize arz ederim.

Saygılarımla.

Ali Özgündüz

                         İstanbul

BAŞKAN - Teklif sahibi Sayın Ali Özgündüz, İstanbul Milletvekili.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar) 

Süreniz beş dakika.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ibadet yerlerinin düzenlenmesi hakkında kanun teklifi verdik. Özü budur. Geçmişten beri ülkemizde yaşayan semavi dinlere mensup Müslüman, Hıristiyan ve Musevilerin ibadet yerlerinden kasıt cami, mescit, cemevi, kilise ve sinagoglardır. Kanunlarımızda ibadethane, ibadet yeri, mabetten kasıt bu yerlerdir diyerek bir teklif verdik.

İşin açıkçası cemevlerinin yasal statüye kavuşturulması için verilen bir tekliftir. “Cemevleri ibadethane mi, değil mi?” o konuyu tartışmıyorum bile. Onu kimsenin tartışmaya da hakkı ve haddi yoktur. Bu ülkede yaşayan, ülkenin millî birliği, toprak bütünlüğüyle problemi olmayan, Kurtuluş Savaşı’nda en önde savaşan, cumhuriyetin kuruluşunda bedel ödeyen ülkedeki yaklaşık 25 milyon Alevi canın ibadetini yaptıkları yer olan cemevleri zaten ibadethanedir fakat yasal statüye kavuşturulması için bu kanunun çıkması gerekiyor. Şimdi, birazdan yapılacak oylamada kullanacağınız oylarla ne kadar vicdan ve izan sahibi olduğunuzu, ne kadar hak ve hukuku esas aldığınızı göreceğiz.

Değerli milletvekilleri “Müslüman, kendisinden emin olunan kişidir.” denir. Dolayısıyla sürekli iktidar partisi din, iman, Kur'an üzerinden siyaset yaparken ne yazık ki Alevi kesimden toplanan, Alevi canlardan toplanan vergilerle sadece bir tek inanç sübvanse ediliyor, destekleniyor, hatta Alevi kesimin verdiği vergiler Alevi canların asimilasyonu için kullanılmaktadır.

Bildiğiniz gibi, Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni imzalayan bir ülkedir ve Anayasa’mızın 90’ıncı maddesine göre usulüne göre yürürlüğe konulmuş uluslararası sözleşmeler, temel hak ve özgürlüklere ilişkin sözleşmeler iç hukuk hükmündedir. Bu uluslararası sözleşmeyle iç hukukumuz, hükümler çatıştığı anda, esas alınan mevzuat uluslararası sözleşmedir. Dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9’uncu maddesine göre “Herkes düşünce, vicdan, din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, dini inancını özgürce tek başına veya topluca yaşama, ibadet etme, öğretim, uygulama, ayin yapmak veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir.” der. Bu durum karşısında Türkiye’nin altına imza attığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gereğince de, yine Anayasa’mızın 24’üncü maddesinde tanınan din ve vicdan özgürlüğü gereğince de cemevlerinin  mutlaka yasal statüye kavuşturulması ve yıllarca hatta yüzyıllardır yapılan haksızlığın giderilmesi gerekir.

Değerli milletvekilleri, şu anda bu yasanın görüşülmesine onay verdiğiniz anda, bakın bir saat içinde iki maddelik bir kanun teklifi kanunlaşır, yarın da Sayın Cumhurbaşkanı onaylar. Dolayısıyla bu sorunu çözmüş oluruz. “Efendim işte cemevleri ibadethane mi, değil mi?” teolojik tartışma falan… Teolojik tartışma Parlamentonun işi değildir. Parlamentonun işi tüm yurttaşlarına eşit davranarak herkesin özgürce kimliğini, inancını yaşayacağı ortamı sağlamaktır. Dolayısıyla size düşen görev, milletvekillerine düşen görev ellerinizi vicdanınıza koyarak bu yasanın görüşülmesi, çıkması ve sosyal barışımızın, daha da sağlam bir şekilde ülkemizde sosyal barışın sürmesine katkı sağlayacağınızı umuyorum.

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özgündüz.

İstanbul Milletvekili Sayın İhsan Özkes.

Buyurun Sayın Özkes. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanundaki ifade önceden “ibadet yeri” değil “cami” idi. AKP 2003 yılında çıkardığı bir yasayla kilise evlerinin ve misyonerlerin önünü açmak için “cami” ifadesini kaldırdı ve yerine “ibadet yeri” ifadesini getirdi. Türkiye’de “ibadet yeri”nden cami, mescit, kilise, havra, sinagog, kilise evi gibi tüm inanç gruplarının “ibadet yeri” anlaşılır oldu. Sadece “ibadet yeri” ifadesinden cemevi anlaşılmıyor çünkü cemevi yasal bir statüye kavuşturulmadı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken ilk icraatları arasında Karacaahmet Sultan Cemevi’ni yıktırmak için dozerleri, greyderleri, yıkım ekibini gönderen Sayın Erdoğan’ın Başbakanlığında cemevlerinin sorunlarının olması doğaldır. Madımak Oteli’nde 35 kişi diri diri yakıldı. Davanın zaman aşımına uğramasına seyirci kalındı. Üstelik davanın düşmesine sevinircesine “Hayırlı olsun.” denildi. AKP çalıştaylar düzenleyerek Alevilerle oyalamadan öte âdeta oynuyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iktidar cemevlerinin ibadet yeri olmasına karar verecek makamın Diyanet olduğunu söylüyor. Diyanet de ibadet yerinin sadece cami olduğunu belirtiyor. Hâlbuki İslam’a göre yeryüzü ibadet yeridir; isteyen tarlada, isteyen iş yerinde ibadet edebilir. İbadet yerini sadece camiye indirgemek İslam’a aykırıdır. Yahudiler sadece havrada, Hristiyanlar sadece kilisede ibadet ederler, Müslümanlar ise her yerde ibadet edebilirler. Buna rağmen Diyanet sırf cemevine geçit vermemek için İslam’a ters düşme pahasına ibadet yerini daraltma çabasına giriyor.

Cemevlerinin yasal statüye kavuşmasına kim karar verecek, Diyanet mi, Hükûmet mi? Sıkışınca cemevi sorunu için bazen “teolojik sorun” bazen de “siyasi sorun” diyorlar. Cemevi kararı Diyanet ile iktidar arasında döndürülen bir oyun hâline gelmiştir. Dinler arası diyalog çerçevesinde Yahudi hahamlarıyla, Hristiyan papazlarıyla sarmaş dolaş olanlar aynı sevgiyi ve saygıyı neden Alevi dedelerinden esirgiyorlar? Hahama, papaza sarmaş dolaş, dedeye gelince benden uzaklaş! (CHP sıralarından alkışlar) Diğer bir deyimle, herkese şapır şupur, Alevilere gelince ya Rabbi şükür anlayışı sergilenmektedir.  Diğer dinlerle diyalog, Alevilerle monolog yapılıyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; devlet türbedarlık yapıyor, Hacı Bektaş Veli Dergâhı ziyaretinden gelir sağlıyor. Aleviler Hünkâr Hacı Bektaş Veli’den bile mahrum ediliyor. Aleviler kendi önderlerini istedikleri zaman ücretsiz olarak ziyaret etme hürriyetinden yoksunlar.

Alevilerin vergilerinin karşılığı nerede? Alevilerin haklarını aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yiyenler kimseye din, iman dersi vermeye kalkışmasınlar. Muaviye, Mervan oyunlarını iyi bilenler aldatılamaz. Her türlü haksızlık, baskı ve zulümlere karşı dirençli ve hakka ayna olan bu yiğit insanlar, incitici ve onur kırıcı ayrıştırmalardan ve ötekileştirmelerden çok ciddi şekilde rahatsızdırlar.

Seçim meydanlarında Alevilerin kimliklerine dil uzatılması onulmaz derin yaralar açmıştır. Bugün Alevilere uygulanan “Ya asimile olursunuz ya da mahrum kalırsınız.” dayatması “Ya biat ya baş.” zihniyetinin çağdaş bir versiyonudur.

Cemevleri yasal statüye acilen kavuşmalı ve elektrik, su gibi giderleri karşılanmalıdır.

Saygılarımla. Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özkes.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Karar yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

                                                                  Kapanma Saati: 16.02

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.15

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa HAMARAT (Ordu)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 106’ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

İstanbul Milletvekili Sayın Ali Özgündüz’ün, İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş doğrudan gündeme alma önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir. Karar yeter sayısı vardır.

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

Sayın milletvekilleri, sunuşlar bölümünde belirttiğim, Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’in birlikte cevaplandırmak istediği sözlü soru önergelerini okutuyorum:

VII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, seçime katılma sebebiyle Ziraat Bankasından istifa edenlerin geri dönmelerine ilişkin Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’dan sözlü soru önergesi (6/26) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 13.7.2011

                                                                  Ensar Öğüt

                                                                    Ardahan

Devletimize 27 yıl başarı ile hizmet etmiş ve Ö.S.Y.M İmtihanı ile on yılı aşkın bir süre yurt dışı banka hizmetlerinin ardından banka direktörlüğüne kadar yükselmiş ve sonrasında 2009 yerel seçimlerinde Belediye başkanlığına adaylığını koymuştur. Kanun gereği geri kamu kurum ve kuruluşlarından istifa edenler geri dönmeleri sağlanmış iken İstanbul Küçükyalı Ziraat Bankası birinci sınıf şube direktörü iken aday olmuş ve geri başlatılmamıştır.

1- İstanbul Küçükyalı Ziraat Bankası şubesi direktörü iken Belediye Başkanlığına adaylığını koyan şahıs neden görevine başlayamamıştır?

2- Daha önceden bu tür geri başlatmalarda bir sorunu kaç kişi yaşamıştır?

2.-  Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, Susurluk Şeker Fabrikasının üretime açılmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/301) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

                                                                    23.11.2011

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanması hususunda gereğini arz ederim.

                                                                  Av. Namık Havutça

                                                                      Balıkesir

Susurluk Şeker Fabrikasının, yetersiz pancar üretimi yüzünden üretimine ara verdirildi. Fabrikada çalışan işçiler de diğer şeker fabrikalarına geçici olarak nakledilmektedir. Fabrikanın özelleştirmek istenmesi de ayrı bir sorundur. Bu bağlamda;

1. Fabrikanın üretime ara vermesi yetersiz pancar üretiminden kaynaklanmakta ise bölgede pancar üretiminin artırılması için çalışma yapıyor musunuz?

2. Şeker pancarı, üreticilerin hem gelirini artıran ve hem de istihdam sağlayan bir bitkidir. Şeker pancarı tarımı sağladığı yüksek katma değer, yan ürünlerin hayvan yemi olma ve tarımda sağladığı istihdam özelliği bulunmasına rağmen üretici neden yeteri kadar desteklenmemektedir?

3. İyi planlama yapıldığında kar da edebilen bir fabrikayı "zarar ediyor" diye özelleştirmekten vazgeçecek misiniz?

 3.-  Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, THY uçuşlarında dağıtılan gazetelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/539) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

                                                                                                      23.11.2011

                     Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soru önergemin Ulaştırma, Denizciljk ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                        Lütfü Türkkan

                                                                                                             Kocaeli

1. Türk Hava Yolları'nın, dış hat uçuşlarda yolcularına ikram olarak sunduğu gazeteler hangileridir? Bu gazetelerin seçiminde hangi kriterlere göre hareket edilmektedir?

2. Düzenli olarak hangi gazetelerden, hangi miktarda alım ve dağıtım yapılmaktadır?

3. Zaman, Star ve Sabah gibi gazetelerin bu ikram kapsamında en sık rastlanan gazeteler olması, tesadüften öte bir anlam taşımakta mıdır? İdeolojik bir tavırla hareket edildiği, örneğin Yeniçağ ve Ortadoğu gibi gazetelerin dışlandığına İlişkin yorumlarda haklılık payı var mıdır?

4. Yeniçağ ve Ortadoğu Gazetelerinin de yolculara sağlanan bu hizmet kapsamına alınması düşünülmekte midir?

4.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Van’daki depremden etkilenen kamu görevlilerine ödenen tazminata ilişkin sözlü soru önergesi (6/732) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

                                                                          15.12.2011

                     Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına,

Aşağıda belirtilen sorularımın, Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                     Prof. Dr. Alim Işık

                                                                                                            Kütahya

Bilindiği gibi, Van'da yaşanan deprem felaketinin ardından, "Van ili merkez ve Erciş ilçelerinde görev yapan kamu çalışanlarına, altı ay süreyle 300 TL tazminat verileceği" yönündeki 2011/2518 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 14.12.2011 tarihli resmi gazetede yayınlanmıştır. Bu konuyla ilgili olarak;

1.    Anılan düzenlemeden kaç kişinin yararlandırılması hedeflenmiştir?

2. Anılan ödeme kapsamına, 19 Mayıs 2011 tarihinde meydana gelen Simav depreminden etkilenen ilçelerdeki kamu çalışanlarının dâhil edilmemesinin gerekçesi nedir?

3. Kütahya Valiliğinin bu konudaki resmi talebi nasıl değerlendirilmiştir?

4. Aynı konuda ülkemizin iki farklı bölgesi için yapılan bu ayrımcılığın düzeltilmesi sağlanabilir mi?

5.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yerli ara ürün sağlayan yerli üreticilere yatırım desteği sağlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/734) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

                                                                                     16.12.2011

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                         Prof. Dr. Alim Işık

                                                                                                Kütahya

Ülkemizde yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üretimi yapacak yatırımcılara yerli ara ürün tedarik eden yerli üreticilere yatırım desteği sağlanması yönündeki taleplerle ilgili olarak;

1. YEK yatırımcılarına ara ürün sağlayan yerli üreticilere de Hazinece yeni kurulan işletmelere verilen vergi indirimi, KDV istisnası, sigorta primi işveren hissesi, faiz desteği veya yatırım yeri tahsisi gibi yatırım teşvikleri verilebilir mi?

2. Bu konuda Bakanlığınızın ilgili Bakanlıklar nezdinde bir girişimi olmuş mudur?

3. Bu konuda yapılacak bir düzenleme ile yerli imalatçıların özellikle Uzakdoğu ülkeleri ile rekabet etme şansı artırılabilir mi?

6.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Van depreminde malul kalan sigortalılar ile sigortalıların hak sahiplerine aylık bağlanması yönünde yapılan çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/735) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

                                                                                                                                    15.12.2011

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                         Prof. Dr. Alim Işık

                                                                                                Kütahya

"Van'da meydana gelen depremler sonucunda malul kalan sigortalılar ile ölen sigortalıların hak sahiplerine, kanunda öngörülen prim ödeme süresi, hizmet, prim ve prime ilişkin borcu olmama ve sigortalılık sürelerine ilişkin diğer şartlar aranmaksızın aylık bağlanacağı" yönünde medyaya da yansıyan kanun tasarısı hazırlıklarıyla ilgili olarak;

1. Anılan düzenlemeden kaç kişinin yararlandırılması hedeflenmiştir? Bu kişilere hangi yollarla ne kadar ödemede bulunulacaktır?

2. Söz konusu düzenleme, geriye dönük hangi tarihe kadar olan depremzedeleri kapsamaktadır?

3. Anılan düzenlemeden, 19 Mayıs 2011 Simav depremi, 17 Ağustos 1999 Marmara depremi ve diğer afetlerden etkilenenler de yararlanabilecekler midir?

4. Yararlanamayacaklarsa, anılan afetzedelerin de düzenleme kapsamına alınmaları sağlanabilir mi?

5. Bakanlığınızın bu tür ayrımcı düzenlemelere öncülük etmesinin gerekçeleri nelerdir?

 

7.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, kamunun araç ve lojman sayısı ile 2012 bütçesinde bunlar için ayrılan ödeneğe ilişkin sözlü soru önergesi (6/743) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

                                                                  Ankara

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını Anayasa'nın 98 ve T.B.M.M İçtüzüğünün 96.maddeleri gereğince saygıyla talep ederim.

                                                                                          Av. Mahmut Tanal

                                                                                                İstanbul

1- Bugün itibariyle kamuda lojman ve taşıt sayısı nedir?

2- 2012 bütçesine göre lojmanlara ne kadar bütçe ayrılmıştır?

3- 2012 bütçesine göre taşıtlara ne kadar bütçe ayrılmıştır?

4- 2012 bütçesine göre ne kadar taşıt alınacaktır?

5- 2012 bütçesine göre ne kadar yeni lojman açılacaktır?

6- Taşıtların ne kadarı leasing yoluyla alınacaktır?

8.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, elektrik faturalarına yansıtılan vergilere ve TRT’nin payına ilişkin sözlü soru önergesi (6/745) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                           Mesut Dedeoğlu

                                                                                            Kahramanmaraş

Açıklamalarınıza göre, vatandaşlardan alınan pay sayesinde TRT elektrik faturası gelirlerinden 550 milyon lira gelir sağlamıştır.

Bu bilgiler ışığında;

1. Ülkemizde sağlık ve eğitim başta olmak üzere pek çok alanında ödenek sıkıntısı yaşanırken, TRT'ye bu kadar çok kaynak aktarılmasını doğru buluyor musunuz?

2. Evde kullanılan elektrik bedeli için vatandaşlarımızdan toplam kaç çeşit vergi alınmaktadır? Alınan bu vergileri ve TRT paylarını azaltarak, vatandaşlarımıza daha ucuz elektrik sağlamayı düşünüyor musunuz?

9.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yüksek vergi oranlarına karşı yapılan çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/746) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Mesut Dedeoğlu

                                                                                             Kahramanmaraş

Türkiye, 34 Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkesi arasında vergi yükünde sondan altıncı sırada yer almaktadır. Yüksek vergiler, ülkemizin rekabet gücünü azaltmaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1.   Ülkemizdeki yüzde 26'lık vergi yükünü azaltmayı düşünüyor musunuz? Daha adaletli bir vergi uygulaması konusunda çalışmanız var mıdır?

2.   Asgari ücret artışı karşısında batacağını belirttiğiniz firmalar, bu yüksek vergi yükü karşısında batmaz mı?

3.   Ülkemizin rekabet gücünü nasıl artırmayı düşünüyorsunuz?

10.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, enflasyon oranının artmasıyla birlikte memurların ve memur emeklilerinin alacağı ek zam oranına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/776) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                       Mesut Dedeoğlu

                                                                                                       Kahramanmaraş

Türkiye İstatistik Kurumu, Aralık 2011 dönemine ilişkin enflasyon rakamlarını açıklamıştır. Memurlar, enflasyon rakamlarının 0,58 çıkması nedeniyle yüzde 2,67 ek zam almaya hak kazanmışlardır?

Bu bilgiler ışığında;

1. Devlet memurları, sözleşmeliler ve memur emeklilerinin
enflasyon rakamlarından doğan farklarını verecek misiniz?
Verecekseniz ne zaman vermeyi düşünüyorsunuz?

2. Enflasyon artışı, toplumun tüm kesimlerine etki etmektedir. Bu nedenle genel olarak bir çalışma yapmayı planlıyor musunuz?

11.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, vergi, ceza ve harçlara yapılan zammın maaş zammından fazla olmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/780) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                       Mesut Dedeoğlu

                                                                                         Kahramanmaraş

Ücretlinin cebine daha zamlı maaşları girmeden, motorlu taşıtlar vergisine, trafik cezalarına, pasaport harçlarına ve sürücü belgelerine yüzde 10,26 oranında zam yapılmıştır.

Bu bilgiler ışığında;

1. Yapılan bu zamlar, vatandaşın sırtına yeni bir yük getirmez mi? Ülkemizde yeni yıla hep niçin yeni zamla girilmektedir?

2.    Yüzde 10,26'lık zammın, memur ve emekliye yapılan zammın üzerinde gerçekleşmesinin özel bir nedeni var mıdır? Yüzde 10,26'lık zamları aşağıya çekmeyi düşünüyor musunuz?

 

12.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, esnaf ve sanatkârların basit usulde vergilendirilmelerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/789) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                         Kahramanmaraş

1999 yılından bu yana uygulanan basit usulde vergilendirmenin devamı esnaf ve sanatkârlarımız için son derece önemlidir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Basit usulde vergilendirme sistemi esnaf ve sanatkârlarımıza yönelik olarak uygulanmakta mıdır?

2) Uygulanmakta ise, toplam kaç esnaf ve sanatkârımız vergisini basit usulde vergilendirmektedir?

3) Basit usulde vergilendirmeyi daha yaygın bir şekilde uygulamayı düşünüyor musunuz?

13.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, tarımsal giderlerin KDV oranlarının yüksekliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/790) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                             Dr. Reşat Doğru

                                                                   Tokat

Soru: Elektrik, mazot, ilaç, gübre, fide, tohum gibi tarımsal giderlerin fiyatı çok yüksektir. Çiftçiye destek olunması için bunlardan KDV oranlarını düşürmeyi düşünüyor musunuz?

14.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, memurların emekli ikramiyelerindeki reel değer kaybına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/799) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                         Kahramanmaraş

Türkiye Kamu-Sen; hükümetten kamu reformuna öncelikle kamu çalışanlarının mali ve sosyal haklarında iyileştirme yaparak başlamasını istemektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1) Eskiden memurlar emekli ikramiyesi ile ev alabiliyordu. Şimdi devlette 30 yıl çalışan ve emekli olan alt düzey bir memur, kaç para emekli ikramiyesi almaktadır?

2) Bu emekli ikramiyesi ile ev alması mümkün müdür? Mümkün değil ise, memurlar bu hale nasıl gelmişlerdir? Aradaki makas nasıl bu şekilde açılmıştır?

15.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, millî gelirin illere göre dağılımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/802) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

                                                                 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                             Dr. Reşat Doğru

                                                                   Tokat

Soru: Milli gelirin illere göre dağılımında çok büyük farklılıklar vardır. Düzeltilmesi için bir çalışma yapılmakta mıdır? Teşvik kanununda herhangi bir düzenleme yapılacak mıdır?

16.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, 2003-2011 yılları arasındaki özelleştirme ihalelerine vergi borçlarını ödemeyen firmaların katıldığı iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/815) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

                                                                                     02.01.2012

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                           Prof. Dr. Alim Işık

                                                                  Kütahya

Hükümetlerinizce 2003-2011 döneminde yapılan özelleştirme ihalelerinin birçoğuna devlete olan vergi borçlarını ödemeyen firmaların da katıldığı ve bazı özelleştirmeleri bu durumdaki firmaların kazandıkları iddialarıyla ilgili olarak;

1) Anılan dönemde yapılan özelleştirme ihalelerine, hazineye vergi borcu bulunduğu halde katılan ve ihaleleri kazanan firmaların bulunduğu iddiaları doğru mudur?

2) Doğru ise bu durumdaki firmaların özelleştirme ihalelerine katılmaları yasal mıdır?

3) Devlete olan vergi borcunu ödemediği halde özelleştirme ihalelerini kazanan firmalar hangileridir? Bu firmalardan hangileri ihale sonrasında vergi borçlarını ödemişlerdir?

4) Halen anılan dönemde yapılan özelleştirmelerde ihale kazandığı halde devlete vergi borcu bulunan kaç firma vardır?

5) Bunların iktidara yakınlığı ile bilinen firmalar olduğu iddiaları doğru mudur?

6) Bu firmalardan kaçı ile mahkemelik olunmuştur?

17.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, üniversitelerde görev yapan bazı personelin özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/816) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

                                                                                                                                                                                                               26.12.2011

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                  Prof. Dr. Alim Işık

                                                                          Kütahya

Bilindiği gibi, üniversitelerimizde görev yapan Genel Sekreter Yardımcıları, Daire Başkanları ve Hukuk Müşavirlerinin diğer kurumlarda görev yapan eş değerlerine göre oldukça geride kalan özlük hakları bir türlü düzeltilememiştir. Dört yıldır bütçe görüşmelerinde tarafımdan dile getirilmesine ve çözüleceği yönünde sözler verilmesine karşın şimdiye kadar giderilemeyen bu mağduriyetlerle ilgili olarak;

1. Hâlen üniversitelerimizde Genel Sekreter Yardımcısı, Daire Başkanı veya Hukuk Müşaviri olarak görev yapanların diğer kurumlarda görev yapan eş değerlerine göre özlük hakları açısından geride kaldığı iddiaları doğru mudur?

2.    Doğru ise söz konusu mağduriyetin büyüklüğü ve gerekçesi nedir?

3. Anılan personelin mağduriyetinin giderilmesi için Bakanlığınızca bir düzenleme yapılabilir mi?

4. Şimdiye kadar defalarca söz verilmesine karşın anılan sorunun giderilememesinin sebebi nedir?

18.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, gübre ve yemden alınan vergilere ve bunun fiyata yansımasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/817) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

                                                                  29.12.2011

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                  Prof. Dr. Alim Işık

                                                                          Kütahya

Bilindiği gibi, ülkemizdeki bitkisel ve hayvansal üretimin en temel girdilerinden olan gübre ve yem fiyatlarındaki aşırı yükselme çiftçilerimizin tarım ve hayvancılık faaliyetlerini kısıtlamaktadır. Diğer bazı faktörler yanında vergi yükünün fazla olmasından da kaynaklanan yüksek gübre ve yem fiyatlarıyla ilgili olarak;

1. Hâlen ülkemizde üretimi ya da satışı yapılan gübre ve yem çeşitlerinin birim satış fiyatları ne kadardır?

2. Bu birim fiyatlar içindeki KDV, ÖTV ve varsa diğer vergilerin miktarları veya oranları ne kadardır?

3. Gübre ve yemden alınan vergilerin 2002-2011 döneminde yıllara göre değişimi nasıl olmuştur?

4. Gübre ve yemden alınan vergilerin azaltılarak çiftçilerimizin mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda Bakanlığınızca yürütülen bir çalışma var mıdır?

5.  Varsa çalışma ne aşamadadır? Yoksa böyle bir çalışma yapılabilir mi?

19.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, 2010-2011 yıllarında kamu taşınmazlarının tahsisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/878) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından Sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

SORU: 2010-2011 yılları içinde hangi kamu taşınmazları, hangi illerde yatırımlar için tahsis edilmiştir?

                                                                  Dr. Reşat Doğru

                                                                      Tokat

 

20.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, konutlarda tüketilen elektrik bedeli üzerinden alınan vergilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/887) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                  Mesut Dedeoğlu

                                                                   Kahramanmaraş

Elektrik faturası üzerindeki vergiler, anaparaya önemli ölçüde etki eder hâle gelmiştir. Vatandaşlar, ağırlaşan vergi yükünden yakınmaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1. Konutlarda tüketilen elektrik bedeli üzerinden toplam kaç tür vergi alınmaktadır?

2. Alınan bu vergiler, 100.00 TL'lik elektrik tüketim bedeline yansıtıldığında fatura tutarı toplam kaç paraya çıkmaktadır?

3. Vatandaşın fatura bedellerini yükselten  bu vergilerden vazgeçmeyi veya aşağıya çekmeyi düşünüyor musunuz?

21.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, konutlarda tüketilen su bedeli üzerinden alınan vergilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/888) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                   Mesut Dedeoğlu

                                                                   Kahramanmaraş

Su faturası üzerindeki çeşitli vergiler, anaparaya önemli ölçüde etki eder hâle gelmiştir. Vatandaşlar, ağırlaşan vergi yükünden şikâyet etmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1. Konutlarda tüketilen su bedeli üzerinden toplam kaç tür vergi alınmaktadır?

2. Alınan bu vergiler,   100.00 TL'lik su tüketim bedeline yansıtıldığında fatura tutarı toplam kaç paraya çıkmaktadır?

3. Vatandaşın fatura bedellerini yükselten bu vergilerden vazgeçmeyi veya aşağıya çekmeyi düşünüyor musunuz?

22.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Başkent Doğal Gaz Dağıtım AŞ tarafından sözleşmesi yapılan bir sistemin öngörülen tarihte bitirilmemesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/921) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Maliye Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 13.01.2012

                                                                  Kamer Genç

                                                                     Tunceli

Başkent Doğal Gaz Dağıtım A.Ş.'nce 7.4.2004 tarihinde sözleşmesi imzalanan ve sözleşme bedeli 14,6 milyon ABD Doları olan, yapılan ek sözleşme ile bedeli 17,4 milyon ABD Doları (KDV hariç) yükseltilen ve 16.01.2006 tarihinde bitirilmesi gereken mevcut SCADA sistemini Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun adı geçen Şirketin 2009 yılı faaliyetleri üzerinde yaptığı denetim sırasında henüz geçici kabulünün bile yapılmamış olduğu ve teknik şartnamede öngörülen birçok işlevi yerine getirmediği belirtilen ve Bakanlığınızca soruşturulması öngörülen bu hususlar konusunda Bakanlığınızca ne gibi bir işlem yaptınız? İşlem hangi safhadadır? İşlem yapılmamışsa sebebi nedir?

23.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, bazı kamu kuruluşlarının Ankara Büyükşehir Belediyesinden olan alacaklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/925) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Maliye Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 16.01.2012

                                                                                                         Kamer Genç

                                                                                                            Tunceli

1 - Çeşitli kamu kurumlarının Ankara Büyükşehir Belediyesinden bugün itibarıyle kaç lira alacağı vardır?

2- a)- Başkent Doğal Gaz Anonim Şirketinin 2010 yılı sonu itibarı ile bu idareden doğal gaz satışları nedeni ile oluşan (faiz dâhil) 235,3 milyon lira;

b) - 2008 yılı içerisinde yersiz dağıtılan temettü alacağına mahsuben ve Merkez Bankasının avans işlemlerine uyguladığı faiz ve KDV dâhil olmak üzere doğan 129,6 milyon lira,

c) - 5669 sayılı Kanun’la kurulan Başkent Doğal Gaz ile EGO arasında yapılan protokol gereği gaz dağıtımı ve işletmesi dışındaki işlerde kullandığı kredi nedeniyle bu şirkete ödenmesi gereken 119,9 milyon lira,

Alacağın bugüne kadar neden Ankara Büyükşehir Belediyesinden tahsil edilmemiştir? Sebebini izah eder misiniz? Ne zaman tahsil edeceksiniz?

24.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, üniversitelerde görev yapan üst düzey yöneticilerin özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/988) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                     Prof. Dr. Alim Işık

                                                                                                            Kütahya

Üniversitelerimizde görev yapan Genel Sekreter Yardımcıları, Daire Başkanları ve Hukuk Müşavirlerinin 666 sayılı KHK'nin Ek 10. Maddesi kapsamı dışında tutularak mağdur edildikleri bilinmektedir. Bu konuyla ilgili olarak;

1. Hâlen üniversitelerimizde anılan kadrolarda görev yapan personelin toplam sayıları ne kadardır?

2. Anılan personelin makam tazminatları ve ek göstergelerinin eş değer bakanlık personeline göre düşük kaldığı ve mağdur edildikleri yönündeki iddiaları doğru mudur? Doğru ise yapılan bu ayrımcılığın gerekçesi nedir?

3. Anılan personelin özlük haklarının iyileştirilerek mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik bakanlığınızca yürütülen bir çalışma var mıdır?

4. Varsa çalışma ne aşamadadır? Yoksa bu konuda bir düzenleme yapılabilir mi?

5. Bakanlığınızın konuya ilişkin görüşü nasıldır?

25.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ev veya araç satan kişilerin resen geriye dönük 5 yıllık ticari mükellef yapıldığı iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1133) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                       Mesut Dedeoğlu

                                                                                                       Kahramanmaraş

İki yıl içinde bir ev veya bir araç satan kişilerin vergi dairelerine çağırılarak, zorla geriye dönük 5 yıllık resen ticari mükellef yapıldığı belirtilmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1. Bu doğru mudur? Doğru ise ekonomik kriz nedeniyle evini ve arabasını satmak zorunda kalan kişilerin tümünü zorla ticari mükellef mi yapmayı düşünüyorsunuz?

2.  Bugüne kadar toplam kaç kişi bu şekilde ticari mükellef yapılmıştır?

3. Bu şekilde toplamda kaç kişinin ticari mükellef yapılması planlanmaktadır?

26.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, akaryakıtta vergi indirimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1152) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

 

                     Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                        Mesut Dedeoğlu

                                                                         Kahramanmaraş

Ülkemizde benzinin litresi üzerindeki vergi yükü yüzde 60'lara dayanmıştır. Bu vergi yükü ülkemizin, ilk sıralarda yer almasına neden olmaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1. Akaryakıt üzerindeki yüksek vergilerden vazgeçmeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

2. Yüksek vergiler nedeniyle, dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanmak zorunda kalan ülkemize, vergi indirimi konusunda bir müjdeniz olacak mı?

 

27.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, bir ABD firmasının Türkiye’de rüşvet verdiği iddia edilen firmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1258) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

 

                     Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Maliye Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını dilerim. 23/2/2012

                                                                           Kamer Genç

                                                                              Tunceli

Amerikan 3M Şirketi Türkiye temsilcisinin bazı kamu kurum ve kuruluşlarına hizmet ve ürün satmak için rüşvet verdiği yolundaki sorum Maliye Bakanınca (68) inci birleşimde (5549 Sayılı Kanunla başlamış inceleme devam etmektedir) biçiminde cevaplandırılmıştır.

1- İnceleme sonucunda hangi firmalara rüşvet verildiği tespit edilmiştir?

28.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, 666 Sayılı KHK ile bazı personelin mağdur edildiği iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1267) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

 

                     Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 21/2/2012

                                                                           Ali Halaman

                                                                              Adana

1. KİT’lerde çalışan TEDAŞ, MKE, PTT gibi kurumlarda çalışan personelin eşit işe eşit ücret denilerek çıkarılan 666 sayılı KHK'de mağdur edildiği doğru mu?

2. KİT’lerde devam eden bu sıkıntıların giderilmesi için; eşit işe eşit ücret uygulanacaksa KİT’lerde çalışan 399/2 sözleşmeliler unutulmamalıdır?

3. Belediyede çalışan sözleşmeliler ve 399 KHK'ya tabi sözleşmelilerde çalışanları da kadroya vermeyi düşünüyor musunuz?

4. Bakanlık olarak bu konuda çalışmalarınız var mı? Varsa ne zaman düşünüyorsunuz?

 

29.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Bakanlıktaki bazı kadroların özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1285) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

 

                     Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 2/3/2012

                                                                           Ali Halaman

                                                                              Adana

1. Kontrolörler Maliye Bakanlığı uzmanı, Millî Emlak ve Muhasebe Denetmenleri Defterdarlık Uzmanı yapılarak, Gelir idaresinde ise Denetmenler Vergi Müfettişi yapılarak statüleri ellerinden alınmıştır. Bakanlığınızdaki bu farklı uygulamanın sebebi nedir?

2. Bakanlığınızda Gelir ve Gider ayrımcılığının sebebi nedir? Bu ayrımcılığı gidermeyi düşünüyor musunuz?

3. Ek ödemelerin emekli keseneğine dahil edilerek emekliliğe yansıtılması konusunda çalışmanız var mı?

 

30.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Bakanlıkta çalışan personel arasındaki ücret dengesizliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1286) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 02.03.2012

                                                                                                          Ali Halaman

                                                                                                             Adana

1. 666 sayılı KHK ile uzmanları eşitlemek yerine merkez ve taşra ayrımına giderek derinleştirilen adaletsizliği ne zaman gidereceksiniz?

2. Bakanlığınızda çalışan personeller arasındaki ücret dengesizliğini ne zaman gidermeyi düşünüyorsunuz?

3. Bakanlığınızda çalışan personellerinizin tazminatlarında, diğer Bakanlıkların yaptığı gibi, tazminatlarında artırmayı düşünüyor musunuz?

4. Bakanlığınıza bağlı kuruluşlarda çalışan yardımcı hizmetler sınıfı için görevde yükselme unvan değişikliği sınavını ne zaman açacaksınız?

 

31.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, boş engelli kadrolarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1347) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                       Mesut Dedeoğlu

                                                                                                       Kahramanmaraş

Bakanlığınız bünyesinde toplam 161 boş engelli personel kadrosu bulunduğu belirtilmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1. Boş bulunan bu engelli kadrolarına bugüne kadar niçin atama yapılmamıştır? Neden boş tutulmaktadır?

2. Bu kadrolara hükûmet olarak ne zaman atama yapmayı planlıyorsunuz?

32.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, memur maaşlarının yeterliliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1402) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                          Ensar Öğüt

                                                                                                            Ardahan

İşsizlik ve gelir dağılımındaki dengesizliğin devam ettiği ülkemizde, uygulanan tüm ekonomik tedbirler karşısında mağdur edilen kesimin, kamu çalışanları olduğu hepimiz tarafından bilinen bir gerçektir. Enflasyonun tek haneli rakamlara düşmesi hükûmeti sevindirmiş olsa bile henüz kamu çalışanlarına bu rahatlama yansımamakta, alım gücünde bir rahatlama olmamakta ve memurumuzun mutfağındaki yangın hâlen devam etmektedir.

1- Bugün kamu çalışanların % 40’ından fazlası ve % 30’undan fazlası yoksulluk sınırının altında maaş almakta, ikinci bir işte çalışarak iş verimlerini yarı yarıya düşürmektedir. Geleceğinden emin olmayan, kendini güvende hissetmeyen, kirasını ödeyemeyen, çocuğunu okula gönderemeyen hatta aldığı maaşın yetersiz olması nedeniyle evlenemeyen memurlarımızın durumlarının iyileştirilmesi için son on yılın kayıplarını da düşünerek yaşanılabilir bir zam verilecek mi?

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurunuz.

Sayın Özçelik çok hızlı okuduğu için size otuz beş dakika zaman kaldı; buyurun.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündemde yer alan, Başkanlık Divanınca az önce okunan sözlü soru önergelerini cevaplamak üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Müsaade ederseniz, cevaplarıma, Sayın Öğüt’ün Başbakan Yardımcımız Sayın Ali Babacan’a yönelttiği (6/26) sayılı soru önergesiyle başlamak istiyorum: Ziraat Bankası, 4603 sayılı Kanun’la özel bankalarla aynı hukuki statüye tabi kılınmış, kamusal yetki ve ayrıcalıkları kaldırılmıştır. İş Kanunu’na tabi olarak işçi statüsünde çalışan ve 2009 yılındaki yerel seçimlere katılmak üzere istifa etmiş olan, aralarında Küçükyalı Şubesi Müdürünün de bulunduğu 10 personel, adaylığı veya seçimleri kaybetmeleri nedeniyle görevlerine iade talebinde bulunmuşlar, ancak talepleri bu konuda yetkili olan banka yönetim kurulunca uygun görülmemiştir. Söz konusu personel göreve iade davası açmış ise de, mahkeme, davacının kendisi seçime girmek için istifa ettiğinden iş akdinin işverence feshedilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. 2009’dan önceki geri başlatmalarda bir sorun olmamıştır.

Sayın Havutça’nın Sayın Başbakanımıza yönelttiği (6/301) sayılı önergesi: Türk Şeker Anonim Şirketi, pancar üretimini teşvik etmek, verim ve kaliteyi artırmak amacıyla şeker pancarı üretim sözleşmesi esaslarına göre üreticilere verilen pancar tohumunun bedelinin yarısıyla, fabrikaya getirilen pancar için nakliye ücreti, nakliye prim ve tazminatının tamamını karşılamakta, ayrıca pancar tesellümü yapılmadan önce üreticilere pancar bedelinin yaklaşık yarısını ayni veya nakdî avans olarak vermektedir.

Susurluk Şeker Fabrikasının, pancar ekim alanlarında hastalık ve haşere mücadelesinden kimyevi gübre temin edilmesine kadar zirai birçok tedbir alınmış olsa da bölgenin iklim ve toprak özelliklerinden dolayı verimli ve kaliteli pancar üretilememiştir. Bu durum ve alınan tüm tedbir ve destekler, üreticilerin daha kârlı ürünlere yönelmesini engelleyememiştir.

Komşu bölgelerdeki şeker fabrikaları da kendi ihtiyaçları kadar pancar temin ettikleri için bölge dışından pancar temin edilememektedir. Kotasının muhafaza edilmesine rağmen son dört yılda üretim kotasının önemli bir kısmı yani 566 bin tonluk bir kısmı kullanılamayarak iade edilmiştir. Bu fabrikanın özelleştirme işlemleri devam etmektedir.

Sayın Türkkan’ın (6/539) sayılı soru önergesi: Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı, özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösteren ve kamunun payı yüzde 49,1 olan bir kuruluştur. Bununla beraber önergedeki konular şirkete sorulmuş, alınan cevapta, şirket politikası gereği iç uçuşlarda gazete dağıtılmamakla  birlikte havalimanı içerisindeki bankolarda ve dış hat uçuşlarında ortaklık ticari menfaatleri ve yolcu istekleri doğrultusunda geniş bir gazete yelpazesine yer verildiği ifade edilmiştir.

Uçak içerisine ve İstanbul Havalimanındaki stantlara yirmi üç çeşit Türkçe gazete satın alındığı, miktarlarının, yolcu tercihi ve doluluk oranına göre belirlendiği ifade edilmiştir.

Gazete stantlarında tutulan istatistiklere göre yolcularca en çok Hürriyet, Sabah, Habertürk gazetelerinin tercih edildiği, dolayısıyla en çok bu gazetelerin  satın alındığı, Ortadoğu gazetesinin de yolculara sunulan yayınlar arasında olduğu belirtilmiştir.

Sayın Alim Işık’ın (6/732), (6/735) sayılı önergeleri: Tabii afet bölgelerinde görev yapan kamu personeline tazminat ve fazla çalışma ücreti ödemesi genel olarak afetin büyüklüğü, vermiş olduğu tahribat ve buna bağlı olarak da yapılan yoğun çalışmalar dikkate alınmak suretiyle belirlenmektedir. En son 1999 depremi nedeniyle yapılmış olup daha sonraki değişik büyüklüklerdeki depremlerde, örneğin Erzurum, Elâzığ, Bingöl ve Kütahya illeri ve çevresinde olan depremlerde tazminat ve fazla çalışma ücreti ödenmesi ihtiyacı doğmamıştır. Simav ve Van depremlerinde malul kalan veya ölen sigortalıların hak sahiplerine uygun şartlarda aylık bağlanması 26 Ocakta yayımlanan 6270 sayılı Kanun’la 5510 sayılı Kanun’a eklenen geçici 37’nci maddeyle sağlanmıştır. 19 Mayıs 2011 Simav depreminde 3, 23 Ekim Van depreminde 604, 9 Kasımdaki depremde ise 40 vatandaşımız hayatını kaybetmiş olup, toplam yaralı sayısı 2.875’tir. Bunlarla ilgili olarak kanunda öngörülen şartları yerine getiren hak sahiplerine malullük aylığı veya ölüm aylığı bağlanmaktadır.

Sayın Işık’ın (6/734), Sayın Doğru’nun (6/802) sayılı önergeleri: Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji üretimi yapacakların, mevcut genel yatırım teşviklerinde öngörülen esaslar çerçevesinde yararlanabilmeleri yanında, bunlara ayrıca özel bir önem verilmiş ve teşvik edilmeleri bir politika olarak benimsenmiştir. 8 Ocak 2011 tarihinde yayımlanan 6094 sayılı Kanun’la, yenilenebilir enerji için yeni teşvikler getirilmiştir. Üretim tesislerinde kullanılan mekanik ve/veya elektromekanik aksamın yurt içinde imal edilmiş olması hâlinde bu tesislerde üretilerek iletim veya dağıtım sistemine verilen elektrik enerjisi için ilave fiyat verilmektedir. İhtiyaçlarının üzerinde ürettikleri elektrik enerjisini dağıtım sistemine vermeleri hâlinde, kanunla belirlenmiş fiyatlardan on yıl süreyle faydalanabileceklerdir. Ayrıca yerli biyo yakıtların teşviki için 2013 tarihinden itibaren benzinlere en az yüzde 2 yerli tarım ürünü biyoetanol, motorine ise 2014’ten itibaren en az yüzde 1 biyodizel katılması zorunluluğu getirilmiştir. Bu oranlar benzin için 2014, motorin için 2016 tarihinde yüzde 3 seviyesine çıkartılacaktır. En son, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan yeni teşvik paketiyle yatırımcılara sağlanan kolaylıklarla cari açığın azaltılması amacıyla ithal ürünlerin ülkemizde üretilmesinin önünün açılması ve bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması hedeflenmiştir. Bu çerçevede stratejik ürünlere, stratejik sektörlere çok güçlü beşinci bölge destekleri sağlanacaktır.

Sayın Tanal’ın 6/743 sayılı önergesi: Haziran 2011 itibarıyla merkezî yönetim kapsamındaki idarelerde 86.479 taşıt,  236.811 adet lojman bulunmaktadır. Bu sayılar 2012 yılı bütçe gerekçesinde de yer almaktadır. 2012 yılında taşıt alımlarına 1,3 milyar lira, lojman bakım ve onarımlarına -büyük onarım dahil- 129,2 milyon lira ödenek ayrılmıştır. Bu idareler 2012 bütçesinden 3.743 adet, öz gelirlerden 24, özel ödenekten 51, bütçe ve AB katkısıyla 30, yurt dışı hibeden 61, yurt içi hibeden 1.803, döner sermayeden 729 ve il özel idaresi bütçesinden 35 olmak üzere toplam 6.476 adet taşıt alacaklardır. Taşıt alımları binek taşıttan ziyade, ağırlıklı olarak güvenlik ve sağlık hizmetlerine yöneliktir. Lojman alımları ise öncelikle güvenlik ve terör sorunlarının yaşandığı bölgelerdedir.

Sayın Dedeoğlu’nun 6/745, 746, 887 ve 888 sayılı önergeleri: Evde kullanılan elektrikten yüzde 1 enerji fonu, yüzde 2 TRT payı, yüzde 5 elektrik tüketim vergisi ve yüzde 18 oranında KDV alınmaktadır. 100 lira elektrik tüketim bedeline 25,45 lira vergi eklenmektedir. Su bedeli ve atık su bedeli üzerinden yüzde 8, şube yolu ücreti üzerinden yüzde 18 KDV tahsil edilmekte, metreküp başına büyükşehirlerde 23 kuruş, diğer yerlerde 18 kuruş çevre temizlik vergisi alınmaktadır. Ankara Büyükşehir için toplam fatura bedelinin yüzde 14,2’si vergidir.

Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumuna, mali açıdan özerk olması ve yayın politikalarında tarafsızlığını koruyabilmesi için iletim, dağıtım ve perakende satış hizmetlerine ilişkin bedeller hariç olmak üzere elektrik enerjisi satış bedelinin yüzde 2’si tutarında pay aktarılmaktadır. Bu pay eskiden brüt tutar üzerinden hesaplanmakta iken 2008’deki düzenleme ile net tutardan hesaplanmaya başlanmıştır, organize sanayi bölgeleri de kapsam dışına alınmıştır.

Vergi yükü meselesine gelince, ülkemizde vergi yükünün çok yüksek olduğu kanaati rakamlarla desteklenmemektedir. OECD istatistiklerine göre Türkiye -en son veriler 2010 yılına ait- 2010 yılı için OECD ülkeleri arasında Meksika, Şili, Amerika Birleşik Devletleri, Kore ve Avustralya’dan sonra en düşük vergi yüküne sahip ülkedir. OECD ortalamasının yüzde 33,8 olduğu genel vergi yükü sıralamasında Danimarka yüzde 48,2 oranıyla ilk sırada yer alırken, Türkiye yüzde 26’lık vergi yüküyle 37 OECD ülkesi arasında 29’uncu sıradadır yani Türkiye’de genel vergi yükü yüksek değil, en düşükler arasındadır.

2008 yılından itibaren asgari geçim indirimi ve asgari ücretteki gelir vergisi yükü önemli ölçüde azaltılmıştır. Hatta 4 çocuklu bir asgari ücretlide damga vergisini ihmal ettiğimizde yüzde sıfır gelir vergisi alınmaktadır.

Sigorta primi işveren hissesi oranı da yüzde 19,5’tan yüzde 14,5’a indirilmiştir, yani yaklaşık yüzde 27 civarında bir indirim sağlanmıştır.

Sosyal güvenlik primleri dikkate alınarak hesaplanan ortalama ücret üzerindeki vergi ve prim yükü 2002 yılında Türkiye’de yüzde 42,5 idi, şimdi bu son yaptığımız indirimlerle yüzde 35,9’a düşürülmüştür. Böylece OECD ülkeleri arasında istihdam üzerindeki vergi yükünde Türkiye 2002 yılında ilk sıradayken şimdi 9’uncu sıraya gerilemiştir.

Değerli arkadaşlar, ayrıca bu dönemde birçok diğer vergide de indirime gittik, örneğin kurum kazançlarındaki vergi yükü, yani kurumlar vergisi ve gelir vergisi stopajı ve fon payı bakımından 2002 yılında yüzde 65 olan vergi yükü yüzde 34’e… OECD ülkeleri arasında biz eskiden bu anlamda vergi yükünde 1’inci sıradayken şimdi Türkiye 26’ncı sıraya gerilemiştir. Yine bu dönemde turizm, tekstil, sağlık ve eğitimde katma değer vergisi oranları yüzde 18’den yüzde 8’e indirilmiştir.

Uluslararası rekabet gücü endeksinde Türkiye 2002 yılında 80 ülke arasında 65’inci sıradayken, 2011 yılında 142 ülke arasında 59’uncu sırada yer almıştır, yani Türkiye’de rekabet gücü artmıştır, Türkiye'nin sıralamadaki yeri ciddi bir şekilde düzelmiştir. Tabii ki rekabet gücümüzü uzun vadede eğitime, altyapıya, ARGE’ye yapacağımız yatırımlarla artırıyoruz, ayrıca verdiğimiz yatırım teşvikleriyle de Türkiye'nin rekabet gücü yükseliyor.

Uluslararası rekabet gücümüzü daha da artırmak için tabii ki özellikle bilgi yoğun, teknoloji yoğun ürünlere geçmemiz lazım. Beşerî sermayemizin kalitesinin yanında özellikle bizim ARGE faaliyetlerini ciddi bir şekilde artırmamız gerekiyor. Nitekim 2008 yılında yaptığımız ARGE reformuyla bugün bir şirketin yaptığı -belli bir ölçekte tabii- ARGE faaliyetlerinde 100 liralık harcamasına karşılık 225 liraya kadar vergi indirimi tabii ki sağlayabiliyoruz.

Küresel tedarik zincirinde en fazla katma değerin Türkiye'de kalması için girdi tedarik stratejisinde sektörel değerlendirmeler tamamlanmış, bu stratejiyle ara malı ithalatına bağımlılığımızın azaltılıp tedarik sürekliliği ve güvenliği sağlanarak küresel rekabet gücümüzün artırılması yönündeki çalışmalarımız da devam ediyor. Yine, en son açıklanan teşvikler gerçekten buna yönelik çok ciddi adımları içeriyor.

Gelir politikaları ve uygulamaları alanındaki çalışmalarımız, vergi kanunlarını etkinlik, basitlik ve adalet ilkeleri çerçevesinde gözden geçirmek, vergi uygulamalarında istikrar ve öngörülebilirliği artırmak, vergi tabanını genişletmek, yükünü azaltmak, idari kapasiteyi artırmak yönündedir. Tabii ki mali disiplini de gözetmemiz lazım, yakın dönemde herhangi bir vergi indirimi düşünmüyoruz.

Sayın Dedeoğlu’nun Sayın Başbakanımıza yönelttiği (6/776), (6/780) sayılı önergeleri: Söz konusu vergi, harç ve cezalar kanunlardaki hükümler gereğince her yıl yeniden değerleme oranında artırılmaktadır. Türkiye'deki bu uygulama, dünyadaki birçok ülkedeki uygulamaya da paraleldir.

2011 yılının ikinci altı aylık dönemi için yüzde 2,68 oranındaki enflasyon farkı, 1 Ocak 2012 tarihinden geçerli olmak üzere, 10 Ocak 2012’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıyla aylık ve ücretlere yansıtılmıştır.

Bizim her dönem hedefimiz, çalışanlarımızı ve emeklilerimizi enflasyona ezdirmemek yönünde olmuştur: Bunu rakamlarla da tabii ki destekleyebiliriz. Aralık 2002 ile Mart 2012 döneminde ortalama memur maaş artışı -ki bu yeni yapılacak artış dâhil değildir buna- yaklaşık yüzde 228 civarındadır. Oysaki bu dönemde enflasyon yaklaşık yüzde 132 düzeyindedir. 2012 yılında uygulanacak zamlar, 6289 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 11 Nisanda yayımlanmasıyla başlayan toplu sözleşme görüşmeleri sonucunda belirlenecektir.

Sayın Dedeoğlu’nun (6/789) sayılı önergesi: Gelir Vergisi Kanunu’na göre, kendi işinde bilfiil çalışan, kira bedeli belli sınırları aşmayan ticari, zirai ve mesleki faaliyetleri dolayısıyla gerçek usulde gelir vergisine tabi olmayan ve yıllık alım ve satış tutarları belli miktarları aşmayan esnaf ve sanatkârlarımıza yönelik olarak basit usulde vergilendirme sistemi uygulanmaktadır.

2011 sonu itibarıyla basit usule tabi mükellef sayısı 714.693’tür. Meclise sevk ettiğimiz bir tasarıyla, gerçek usulde vergilendirilen mükelleflerimizden şartları taşıyanların basit usule geçmelerine imkân sağlanmaktadır.

Ayrıca, Gelir Vergisi Kanunu’nun yeniden yazımı çerçevesinde vergilendirme sistemimizin daha basit, adil ve mükelleflerimizin ihtiyaçlarına daha iyi cevap verebilen ve mevcut aksaklıkları gideren bir sistem olmasına yönelik çalışmalarımız da devam etmektedir.

Sayın Doğru‘nun (6/790), Sayın Işık’ın (6/817) sayılı önergeleri: Tarım ve tarımsal desteklere ilaveten Katma Değer Vergisi Kanunu’ndaki istisna ve indirimli oran uygulamaları ile de desteklenmektedir. Kanunun 17’nci maddesine göre, kamu idareleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, siyasi partiler ve sendikalar, kamu menfaatine yararlı dernekler, tarımsal amaçlı kooperatifler ve Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıfların ilim, fen ve güzel sanatları, tarımı yaymak, ıslah ve teşvik etmek amacıyla yaptıkları teslim ve hizmetleri Katma Değer Vergisi’nden istisna edilmiştir.

Diğer bir destek ise buğday, arpa, mısır, çeltik, fasulye, yer fıstığı, ayçiçeği, soya, şeker pancarı, patates, pamuk, nohut, yonca, korunga, adi ve diğer fiğler, sorgum, sudan otu ve sorgum-sudan melezinin sertifikalı tohumlukları ile sertifikalı meyve fidanlarının ithal veya tesliminde KDV oranı yüzde 1’dir.

TÜİK rakamlarına göre, Nisan 2012 itibarıyla ülkemizde üretimi yapılan büyükbaş hayvan yeminin kilogram fiyatı 0,61 kuruş; kümes hayvanı yeminin kilogram fiyatı 0,83 kuruş; azot, fosfor ve potasyum içeren, yüzde 10’u azot olan gübrenin ton fiyatı 907,5 lira ve azot ve fosforlu gübrenin fiyatı ise ton başına 857,1 liradır.

KDV oranı yem için yüzde 8, gübre için yüzde 18 olup 2002 tarihinden bu yana bu katma değer vergisi oranları değişmemiştir. Biz, tarım girdi maliyetlerini tarımsal desteklerle azaltmaya çalışıyoruz. 2003-2011 döneminde toplam 3,5 milyar lira mazot, 2005-2011 döneminde toplam 2,8 milyar lira gübre desteği yapılarak çiftçimizin mazot ve gübre maliyetinin ortalama yüzde 15 ila 17’si karşılanmıştır.

Sayın Dedeoğlu’nun Başbakanımıza yönelttiği (6/799), Sayın Öğüt’ün bana yönelttiği (6/1402) sayılı önergeler: Aralık 2002-Ocak 2012 döneminde Tüketici Fiyatları Endeksi’ndeki artış yüzde 129,5’tur. Hizmetli kadrosunda görev yapmakta iken otuz yıllık hizmet sonunda emekliye ayrılan bir memura Aralık 2002’de 14.488 lira emekli ikramiyesi ödenirken Ocak 2012’de yüzde 154,6’lık artışla 36.884 lira ödenmektedir. Görüleceği gibi, emekli ikramiyelerindeki artış enflasyonun çok üzerindedir. Emekli ikramiyesiyle alınabilecek mal ve hizmetlerin kapsamının bu çerçevede değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu dönemde ortalama memur maaşı -az önce de ifade ettim- yüzde 228 civarında, en düşük memur maaşı ise yüzde 316,5 ile enflasyonun çok üzerinde arttırılmış, refah seviyeleri reel olarak yükseltilmiştir.

Sayın Işık’ın (6/815) sayılı önergesi: 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’un 18’inci maddesinde özelleştirme yöntemleri, değer tespiti ve ihale usulleri belirtilmiş, 37’nci maddesinde de ihale usullerine ilişkin esasların İdarece çıkarılacak yönetmeliklerle belirleneceği hüküm altına alınmıştır.

Gerek 23 Ağustos 2000 tarihinde gerekse 29 Kasım 2003 tarihinde yayımlanan özelleştirme uygulamalarında değer tespiti ve uygulama yönetmeliklerinde, özelleştirme ihalelerinde uygulanacak usul ve esaslar belirlenmiştir. Bu düzenlemelerde, özelleştirme ihalelerinde isteklilerde vergi borcu noktasında bir şart aranılmamaktadır.

Vergi Usul Kanunu’nun “Vergi mahremiyeti” başlıklı 5’inci maddesi ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 107’nci maddesi hükümleri nedeniyle diğer bazı sorulara cevap veremiyorum. Ancak belli bir miktarın üzerinde vergi borcu olan veya kesinleşen vergi ve cezası olan mükellefler ilan edilmektedir. 2011 yılı için, 200 bin lirayı geçenler vergi dairelerinin ilan yerlerinde, 1 milyon lirayı geçenler de Gelir İdaresinin İnternet sitesinde ilan edilmiştir.

Sayın Işık’ın (6/816) ve (6/988), Sayın Halaman’ın (6/1267) sayılı önergeleri: 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile aynı veya benzer kadrolarda bulunan personel arasındaki ücret dengesizliğini ortadan kaldırmak amacıyla değişik adlar altında ve farklı tutarlarda yapılan tüm ilave ödemeler kaldırılarak tek bir ek ödeme sistemi getirilmiştir. Ek ödemesi bulunmayanların ek ödemeden yararlandırılması sağlanılarak durumları iyileştirilmiş, dengesizlik bulunmayan personele herhangi bir ücret artışı öngörülmemiştir.

Kaldırılan ilave ödemelerin yeni ek ödeme tutarından fazla olması hâlinde, aradaki farkı giderinceye kadar ayrıca tazminat olarak ödenmesi öngörülmüştür.

Yükseköğretim kurumlarındaki genel sekreter yardımcısı, daire başkanı ve hukuk müşavirlerinin ek ödemeleri de artırılmıştır. 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren yükseköğretim kurumlarındaki genel sekreter yardımcısı, daire başkanı ve hukuk müşavirlerinin maaşlarında 415 lira ile 648 lira arasında artış sağlanmıştır.

Diğer taraftan, üniversitelerimizde 824 daire başkanı, 103 hukuk müşaviri, 115 genel sekreter yardımcısı olmak üzere toplam 1.042 personel bulunmakta olup bunların ek gösterge ve makam tazminatlarına ilişkin yürütülmekte olan bir çalışma bulunmamaktadır.

399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye ekli (II) sayılı cetvele dâhil pozisyonlarda istihdam edilen sözleşmeli personelin mevcut ek ödeme oranlarında bir değişiklik yapılmamıştır. Kamu iktisadi teşebbüslerinde istihdam edilen sözleşmeli personel de dâhil kimse mağdur edilmemiştir.

Yerel yönetimlerdeki sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi konusuyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız ilgilenmektedir.

Şunu da ifade edeyim: Biz kamudaki sözleşmeli personeli kadroluya geçirirken, bu yönde belediyelerin olumsuz görüşü nedeniyle bu çalışanlar dışarıda bırakılmıştır.

Sayın Doğru’nun (6/878) sayılı önergesi: 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un ek 3’üncü maddesi ve bunun uygulanmasına dair usul ve esaslar çerçevesinde Bakanlığımızca, Bakanlar Kurulunca gruplandırılan illerde ve teşvik edilen sektörlerde yatırım yapmak üzere yatırım teşvik belgesi sahibi olanlara ön izin ve kullanma izni verilmekte, şartları yerine getirenlere ise irtifak hakkı tesis edilmektedir. Bu kapsamda, son iki yılda 60 ilde 971 adet taşınmaz ilana çıkartılmıştır. Bunlardan 22 adedine 294 kişilik ek istihdam sağlanarak 10 işletme için kırk dokuz yıl süreli irtifak hakkı tesis edilmiştir. 115’ine 5.241 kişilik ek istihdam yaratacak 79 işletme için ön izin verilmiştir. İl bazında bunların dağılımına ait tabloları isterse Sayın Doğru’ya verebilirim.

Sayın Genç’in (6/921,925) sayılı önergeleri: Başkentgaz’ın SCADA sistemi sözleşmesi EGO ile yüklenici konsorsiyum arasında 2004 yılında imzalanmış olup sistemin zamanında teslim edilememesi nedeniyle geçici kabulü yapılamamıştır. Teknik eksiklikler Başkentgaz’ın teknik personeli tarafından tespit edilerek konsorsiyuma bildirilmiştir. Konsorsiyum, bunların geçici kabule engel nitelikte olmadığını belirterek geçici kabul işlemlerinin gerçekleştirilmesini talep etmiştir. Yüksek Denetleme Kurulu raporuna istinaden Başkentgaz’ın SCADA sistemi sözleşmesi ile ilgili konu önce Bakanlığın denetim elemanına, daha sonra da TEDAŞ ve Özelleştirme İdaresi elemanlarına geçen yıl inceletilmiştir. Bu incelemelerde ihale süreciyle ilgili herhangi bir eksiklik veya aksaklık tespit edilmemiş, teknik eksikliklerin giderilmesine yönelik çalışmalara ivedi olarak başlanması ve tamamlanmasının ardından geçici kabul yapılması istenmiş olup Ocak 2012’de Başkentgaz bu çerçevede yüklenici konsorsiyuma yazılı bildirim yapmıştır. Başkentgaz’ın yüzde 80 hissesi 2 Temmuz 2009 tarih ve 2009/43 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı’yla özelleştirme kapsam ve programına alınmıştır. Bu tarihten itibaren alacakların tahsili konusunda birtakım önlemler alınmış, belediye ve EGO Genel Müdürlüğünün borçlarına faiz işletilerek faiz faturası kesilmeye başlanmış ve ilgili kurumlara çeşitli defalar yazılı bildirimlerde bulunulmuştur. Bunun neticesinde, EGO, ulaştırma hizmetleri için satın aldığı sıkıştırılmış doğal gaz faturalarını Başkentgaz’a ödemeye başlamıştır. Bu kapsamda 15/10/2011’den sonraki tüketimler ve anılan faturalar için Şubat 2012 sonu itibarıyla toplam 17,3 milyon lira tahsil edilmiştir. 2010’daki özelleştirme ihalesinde Belediye, EGO ve Başkentgaz arasında imzalanan borç protokolü hisse devrinin gerçekleşmemesi nedeniyle işlerlik kazanamamıştır. Son olarak, Ocak 2012’de Belediye, EGO ve Başkentgaz arasında yeni bir borç protokolü imzalanarak uygulanmaya başlanmıştır. Belediyenin Başkentgaz’a borcu toplam 595 milyon liradır. Belediyenin hazineye olan borçları da zaten yayınlanmaktadır.

Sayın Dedeoğlu’nun (6/1133) sayılı önergesi: Gayrimenkul ve araç alım satım faaliyetlerinin devamlılık kasıt ve niyetiyle ve/veya ticari bir organizasyonla yapıldığının vergi denetim elemanlarınca veya vergi dairelerince tespit edilmesi hâlinde elde edilen kazançların Gelir Vergisi Kanunu’nun 37’nci maddesine göre ticari kazanç olarak vergilendirilmesi gerekmektedir. Ancak, bu faaliyetlerin ticari bir nitelik taşımadığının ispatlanması hâlinde ticari kazanç mükellefiyeti tesis edilmemektedir. Bakanlığımız veri işletim sisteminde resen mükellefiyet tesisi uygulaması bilgileri henüz bulunmadığı için sayılarını veremiyorum.

Sayın Dedeoğlu’nun (6/1152) sayılı önergesi: Ham petrolün varil fiyatı uluslararası piyasada 2002’de 20 ile 24 dolar arasında iken, şimdi –bu sene için konuşuyorum- 110 ile 126 dolar arasına çıkmıştır. 2002-2011 döneminde brent tipi ham petrol varil fiyatı Türk lirası bazında yaklaşık yüzde 349 oranında artarken ülkemizde akaryakıt pompa satış fiyatları ortalama yüzde 139 ile yüzde 208 arasında artmıştır. Çeşitli vesilelerle ve 21 Şubatta sözlü sorulara cevap verirken açıkladığım üzere, AK PARTİ hükûmetleri döneminde, diğer birçok vergide olduğu gibi, akaryakıt ürünlerinde de vergi yükü artmamıştır, azaltılmıştır. 100 liralık benzinde vergi yükü 2002 sonunda 70 lira 20 kuruş iken 2012 Mayıs ayında 58,7 liraya düşmüştür. Motorinde ise 2002 Aralık ayında vergi yükü yüzde 59,2 iken yüzde 49,1’e düşürülmüştür. Yakın zamanda herhangi bir vergi indirimi düşünmüyoruz. 2009 sonundan bu yana akaryakıt ürünlerinde ÖTV’de tek kuruluşluk bir artış olmamıştır, katma değer vergi oranlarında da herhangi bir değişikliğe gidilmemiştir.

Sayın Kamer Genç’in (6/1258) sayılı önergesi: İnceleme henüz neticelenmemiştir. Bir suç tespiti hâlinde yetkili mercilere bildirilecektir.

Sayın Halaman’ın (6/1285 ve 6/1286) sayılı önergeleri: Bilindiği üzere, 2003 yılında yürürlüğe giren 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’yla kamuda yeni bir sistem getirilmiş, bu kapsamda dış denetim, iç denetim ve iç mali kontrol sistemleri oluşturulmuştur. Diğer yandan kurumların üstlendikleri kamu hizmetlerinin düzenli, süratli, etkin, verimli, kaliteli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere unvan standardizasyonuna gidilmiştir. Yetişmiş nitelikli personelin en etkin bir şekilde istihdamını sağlayacak şekilde düzenlemeler yapılmıştır. Ayrıca, yapılan yasal düzenlemelerde personelin haklarında herhangi bir kayıp, geriye gidiş veya mağduriyet olmamıştır. Ek ödemenin veya benzeri mahiyetteki ödemelerin sigorta primine esas kazanca dâhil edilmesi uygun görülmemekte olup bu yönde yürütülen bir çalışma bulunmamaktadır.

Taşra teşkilatımızda görev yapan defterdarlık uzmanları diğer bakanlıkların taşra teşkilatlarında görev yapan kariyer uzmanlar ile aynı oranda ek ödemeden yararlanmaktadırlar.

Bakanlığımız bağlı kuruluşlarından Gelir İdaresi Başkanlığı görevde yükselme sınavı açacak olup diğerlerinde sınav açılmasına yönelik bugün için bir ihtiyaç yoktur.

Sayın Dedeoğlu’nun (6/1347) sayılı önergesi: Bakanlığımızda önceki yıllarda yapılan sınavlar sonucunda engelli personel kontenjanı doldurulmuştur. 646 Sayılı Kanun Hükümünde Kararname’yle…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Sayın Başkan, son soru, müsaade ederseniz.

BAŞKAN – Şimdi, ben size iki dakika ek vereceğim.

Buyurun.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Dedeoğlu’nun (6/1347) sayılı önergesine cevap veriyordum. 646 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Vergi Denetim Kurulu Başkanlığının kurulması, Gelir İdaresi Başkanlığı personelinin bir kısmının da Bakanlık kadrolarına dâhil edilmesi sebebiyle, 2011 yılı Temmuz ayı itibarıyla toplam dolu kadro sayısındaki artışa paralel olarak engelli personel kontenjan açığı oluşmuştur. Boş özürlü kadrolara 29 Nisan 2012 tarihinde ÖSYM tarafından yapılan sınav sonucu atama yapılacaktır, yani Maliye Bakanlığında hiçbir şekilde engelli personel kontenjanı boş kalmayacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok teşekkür ediyorum. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Yalnız, bazı arkadaşlar soru sahibi olmadan girmişler, onlara söz veremem İç Tüzük’e göre. Şimdi soru sahiplerine söz vereceğim, sonra Sayın Bakan, siz tekrar cevaplandıracaksınız.

Sayın Tanal, buyurun.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay Başkanlarına 760i Long model BMW araç kiralanmış. Bilgi Edinme Kanunu uyarınca tabii bunu öğrendik. Aylık kirası 7.600 euro. Bir aracın aylık kirası 7.600 euro. Resmî belge, bana verilen belge. Ancak bu aracı kaç yıllığına kiraladığını da sorduğumda üç yıllığına kiraladıklarına ilişkin verilen belge, ikinci belge. Şimdi, üç yıl, otuz altı ay yapar; otuz altı ayı 7.600 euro ile çarptığım zaman 273.600 euro yapar Sayın Bakan. Borusan’dan aldığım fiyat, bu aracın şu andaki fiyatı 276 bin euro. Üç yıllığına kiralanmış, 273 bin euro; satın alırsam 276 bin euro. Üç yıl sonra, eğer ben bu aracı satın almış olsaydım, o kirayla zaten bunun mülkiyeti bana geçecekti, devlet olarak bize geçecekti. Bu kamu gelirleri neden bu kadar çarçur edilip israf ediliyor?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakana da cevapları için teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, Simav depremi nedeniyle hayatını kaybeden ve yaralananların, önerimiz üzerine kanuna eklenerek haktan yararlandırılması konusunda yaptığınız çalışma için teşekkür ediyorum. Ancak beş bin iş gününe yakın orada çalışmış devlet memuru ya da kamu çalışanına tazminat verilmemesi bir ayrıcalıktır. Bu ayrıcalığı da gidereceğinize inanıyorum.

Diğer taraftan, yerli imalat katkısının belirlenmesiyle ilgili yönetmelik hazırlanmamıştır. Dolayısıyla yenilenebilir ya da yerli enerji kaynaklarından enerji üretecek yatırımcılar bunu beklemektedir. Bunun hızlandırılması lazım.

Diğer taraftan, yemden yüzde 8, gübreden de yüzde 18 oranında alınan KDV çiftçiyi perişan etmiştir. Kendi malından yüzde 1 ama girdisinden yüzde 18 KDV alınması anlaşılabilir gibi değildir. Bunun düşürülmesi gerekiyor.

Özelleştirmeyle ilgili, ihalelere katılanlarda vergi borcu şartı aranmaması Türkiye için bir ayıptır. Devlete olan vergisini ödemeyecek ama devletin kurumlarını alabilecek şekilde yapılan bir yapıyla ilgili müdahalenin mutlaka yapılması gerekiyor. Şu anda çok ciddi iddialar vardır. Bunun araştırılması lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Dedeoğlu…

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Maliye Bakanımıza, sormuş olduğum sorulara vermiş olduğu cevaplardan dolayı teşekkür ediyorum.

Bir konuyu altını çizerek hatırlatmak ve temenni etmek istiyorum. Malumunuz olduğu üzere, dünyada en pahalı akaryakıtı Türkiye kullanıyor. Bundan dolayı da tüm Türkiye'de, Kahramanmaraş da dâhil olmak üzere dokuz ilçemizde tarlalar ekilememekte, şoför esnafımız çok zor durumda. Acaba 2012 yılı için akaryakıtta bir indirim yapmayı düşünüyor musunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Halaman…

ALİ HALAMAN (Adana) – Başkanım, teşekkür ediyorum. Maliye Bakanımıza da teşekkür ediyorum sorulara cevap vermesinden mütevellit.

Özellikle, Hükûmet olarak, on yıldır, kamuda hizmet alanı özel sektöre devredildi. Bu sektörde hizmet eden işçiler ne maaşlarından memnun ne de sosyal güvenliklerinden memnunlar.

Sayın Maliye Bakanıma şöyle soruyorum: Bunların maaş ilişkilerini dengeli hâle getirmek, bir de sosyal güvenliklerini temin etme noktasında bir çalışmaları olmaz mı?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Üç soruma cevap verildi.

Birinci sorum… Amerika’da 3M şirketi diyor ki: “Türkiye’de bazı malları satmak için rüşvet verdik.”

Bu, 2008 yılında oluyor. Bunu daha önce Bakana sordum, Bakan dedi ki: ”İnceleme devam ediyor.” Hâlâ verdiği cevapta devam ediyor. Dört senedir, Türkiye’de rüşvet alan bu kişiler neden saklanıyor, inceleme niye sonuçlandırılmıyor? Acaba AKP’nin başlarına mı geliyor bu rüşvet?

Ankara Anakent Belediyesinin devlete olan borcunu soruyorum, bize net cevap verilmiyor. Başkent Doğalgaz’dan dolayı Ankara Anakent Belediyesinin 485 milyon borcu var, bunlar tahsil edilemiyor. Burada bizim sorularımıza çok açık, net cevap verilmiyor.

Yine, Başkent Doğalgaz Anonim Şirketi Ankara Anakent Belediyesi Başkanlığına bağlıyken, 2004 yılında 17,4 milyon dolara SCADA sistemli bir ihale yapıyor ve bu 2006 tarihinde bitirilmesi gerekirken hâlâ bitirilmemiş, hâlâ hakkında bir işlem yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ankara Belediye Başkanı bu imtiyazı nereden alıyor?

Efendim, aslında üç soru soruyoruz yani hepsine birer dakika verin cevap vermek için. Böyle bir şey olmaz ki! Yani Başkanlık Divanı bizim soru sormamızı, gerçekten, Sayın Başkan, çok zor duruma sokuyor. Yani burada bakanlar çıkıyor, peş peşe cevap veriyor, ondan sonra onun verdiği cevaplardan bir şey anlaşılmıyor ama hiç olmazsa vatandaş bilsin bizim hangi soruyu sorduğumuzu.

BAŞKAN – Olur.

Sayın Doğru, buyurun.

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Dünyanın en pahalı mazotunu, gübresini, ilacını Türk çiftçisi kullanıyor. Tabii, bunun KDV ve ÖTV’sinin düşürülmesi herkesin ortak isteğidir. Bununla ilgili ne tür çalışmalar yapılacak, onu merak ediyoruz.

Özellikle Anadolu’da, Tokat ili dâhil olmak üzere, küçük esnaflar hipermarketler ve süpermarketler kanununun ne zaman çıkartılacağı noktasında bir beklenti içerisindedir. Sayın Maliye Bakanlığı bu konu üzerinde bir bilgi verebilir mi?

Diğer bir konu olarak, ülkemizde dış finansman girişi geçen yılın ilk üç ayına göre 23,3 milyardan 13,6 milyar dolara düşmüştür. Sizce bunun sebebi nedir? Ayrıca yabancı sermaye yatırımları geçen yılın yine ilk üç ayında 3,3 milyardan bu yılın ilk üç ayında 2,3 milyar dolara düşmüştür. Ekonominin durumunun bozulmakta olduğunun bir göstergesi midir? Bu konuda bilgi almak istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun.

Ben size yedi dakika süre veriyorum, eki yok yalnız.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, birincisi, Sayın Tanal’ın gündeme getirdiği araç kiralamalarıyla ilgili. Doğrusu bizim yani Maliye Bakanlığı olarak en azından benim onayıma gelmiş bir konu değil. Eğer böyle bir uygulama söz konusuysa…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Vallahi iki belge elimde Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Anlıyorum. Doğrusu orada son derece açık ve net bir düzenleme var yani o işin ekonomik, rantabl olması lazım.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hep belirli firmalardan alınıyor.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Kiralama mı, satın alma mı, bunun iyi bir şekilde karşılaştırılması lazım. Yalnız şunun altını çizmek istiyorum: Biz yeni bir taşıt kanununu bütün kurumların görüşüne gönderdik. Bu konulardaki sıkıntıları açık ve net bir şekilde çözecek, kamuda taşıt kullanımını ciddi bir düzenlemeye tabi tutacak, bu türden muhtemel potansiyel yanlış uygulamaları da engelleyecek yeni bir taşıt kanununu görüşler tamamlanır tamamlanmaz Meclisimize sevk edeceğiz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Ben şimdi fotokopisini vereceğim size.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Sayın Işık, Simav depremiyle ilgili olarak, orada çalışan memurlara aylık tazminat konusunu gündeme getirdiler. Biz Maliye Bakanlığı olarak buna aykırı bir görüş bildirmeyiz. Bu tür hususlar AFAD’dan sorumlu, ilgili Bakanımız tarafından tabii ki öneriliyor.

ALİM IŞIK (Kütahya) – AFAD’dan sorumlu Başbakan Yardımcımız burada Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Biz, Maliye Bakanlığı olarak şu ana kadar herhangi bir aykırı görüş ifade etmedik.

Yönetmelik kimin tarafından çıkarılıyor? Muhtemelen Enerji Bakanlığımız veya EPDK tarafındandır. Ben, ilgili arkadaşlara hatırlatırım. O konuda yine bizim müdahalemiz söz konusu değil.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Yerinde olur Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Özelleştirmede              -dedim ya- 2000 yılında var olan düzenlemelerde de, 2003’te yapılan düzenlemelerde de böyle bir belge istenmemiş ama bunu çalışacağız, arkadaşlarıma söyleyeceğim, eğer gerekirse bu belgeyi de isteriz, bütün diğer kamu ihalelerinde zaten istiyoruz.

Değerli arkadaşlar, akaryakıt üzerindeki vergilere ilişkin olarak, bu konuda aslında ben açıklamalarda bulundum ama değerli arkadaşlarımızın tabii ki temennileri var.

Gerçekten, biz, tüketimi mi önceliklendireceğiz, yani vergi indirimlerinde tüketimi mi, yoksa istihdamı mı, ihracatı mı, üretimi mi? Bakın, bundan yaklaşık iki, üç hafta önce, hakikaten geniş kapsamlı, yatırımlara, özellikle istihdama ve dolaylı olarak ihracata, üretime büyük destekler sağlayan, büyük vergiden bizim vazgeçtiğimiz bir teşvik paketi açıklandı ve Türkiye'nin tamamında…

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Kanunlaşmadı daha Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Bu önemli bir konu değerli arkadaşlar. Biz tercihimizi yaptık. Bizim tercihimiz açık ve nettir. Biz, tercihimizi üretimden, istihdamdan, yatırımdan yana kullanıyoruz. Türkiye akaryakıt ürünlerini ithal ediyor, bu ürünlerin uluslararası fiyatları dalgalı. Ben açık ve net söyledim. 2002 yılında, AK PARTİ iktidara geldiğinde vergi yükü yaklaşık yüzde 70’ti. Benzin için harcadığınız 100 liranın 70 lirası Maliyeye geliyordu, bugün yaklaşık 58 lirası, 59 lirası Maliyeye geliyor; mazotun da aynı şekilde yaklaşık 60 lirası Maliyeye, hazineye geliyordu, şimdi yaklaşık 47-48 lirası geliyor.

Değerli arkadaşlar, bu aşamada, buralarda herhangi bir vergi indirimi düşünmüyoruz. 2009 sonundan bu yana, maktu olan ÖTV’de tek kuruşluk artış yapmamışız ve enflasyon karşısında ÖTV eriyor. Yani akaryakıt ürünleri üzerindeki ÖTV’miz eriyor. Bakın, geçen sene, ülke olarak, Türkiye olarak 54 milyar doları biz, petrole, doğal gaza ve türevlerine ödemiş bir ülkeyiz, 54 milyar dolar. Bu vergiler bu kadar yüksek olmasa bu ne olur, doğrusu, ben hayal bile etmek istemiyorum. Onun için, müsaade ederseniz, bu konuda hiçbir şekilde, yani doğrudan doğruya herkesi ilgilendirecek çerçevede akaryakıt ürünlerinde vergi indirimi düşünmediğimi ben sizlere ifade etmek istiyorum. Bunun yanlış olacağı kanısındayım. Ha “Çiftçimize daha fazla destek verelim.” Olur, daha fazla destek verelim. ona karşı çıkmam ama “Akaryakıt ürünleri üzerindeki vergileri indirmede önceliklendirelim.” derseniz, ben bu konuda aynı fikirde değilim değerli arkadaşlar.

Süpermarket kanunu yine benim alanıma girmeyen bir konu. İlgili bakan arkadaşlarıma iletirim temenninizi.

Değerli arkadaşlar, dış finansman girişinde bir sıkıntı yok. Buna aylıklar itibarıyla bakmamak lazım, yıllık bakmak lazım. Cari açıkta çok ciddi daralma var. Bakın, bugün bütçe rakamlarını açıkladık. Yani özellikle ithalden aldığımız KDV olsun vesaire, diğer vergilerde olsun çok ciddi düşüş var. Bakın, yani dolar bazında çok ciddi, yüzde 15’lere, yüzde 25’lere varan düşüşler var ve neden bunu… Çünkü biz frene bastık, ekonomide yeniden dengelenme sürecine girdik. Bakın, geçen senenin ilk çeyreğinde iç talebin büyümeye katkısı 16-17 puan civarı. Yani eğer net ihracat büyümeyi aşağı çekmeseydi Türkiye geçen sene ilk çeyrekte reel olarak yüzde 17 civarında büyümüş olacaktı ama net ihracat 5 puan aşağı çekti. İkinci çeyrekte Türkiye, iç talep kaynaklı reel olarak yüzde 13’ün üzerinde büyürken yine ihracatın katkısı eksi 5 puan; net bazda konuşuyorum, millî gelire katkı. Şimdi, bu dengeyi biz düzeltmek için tedbirler aldık ve yılın ikinci yarısında ihracatın katkısı pozitife dönmüştü, 1,9 puan pozitif katkı; iç talebin katkısı da normalleşti, 5,9 puana indi. Ortalama büyüme yine makul fakat dengelenme süreci… Şimdi, bu ilk çeyrekte çok daha keskin bir şekilde devam etti, öyle görünüyor ki Nisanda da devam etti. Yani bir dengelenme süreci yaşıyoruz ve buralarda, hakikaten, bizim sürdürülebilir, dengeli bir yaklaşım içerisine girmemiz lazım. Bu anlamda, dış finansman ihtiyacı da azalıyor. Nitekim, bu zaten rakamlarda da gösteriliyor.

Sayın Dedeoğlu yine akaryakıtla ilgili sordu. Ben yine aynı cevabı vermek istiyorum: Hizmet alımı taşeronlara ilişkin şu anda bir çalışma yapıyor. Ben sizin bu kaygılarınıza katılıyorum yani çalışanlarımızın sosyal güvenlik ve maaşlarına ilişkin tedbirlerin alınması gerektiğine biz Maliye olarak katılıyoruz. Bu yönde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın bir çalışması var.

Sayın Genç’in eleştirilerine katılmıyorum. Ben açık ve net bir şekilde, elimden geldiğince bütün sorulara samimi bir şekilde cevap verdim. Eksiklerim varsa onları da tamamlarım, size aktarırım.

Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, Amerika’daki şirket diyor ki: “Ben Türkiye’de mal satmak için rüşvet verdim.” Ne zaman diyor? 2008’de. Ben soru soruyorum, Bakan önce diyor ki: “İnceleme devam ediyor.” Tekrar soru soruyorum, “İnceleme devam ediyor.” Ne zaman bitecek bu inceleme? Neden bu saklanıyor? Yani…

BAŞKAN – Vallahi ben bilemem.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Kırk sene önceki uçak alımındaki rüşvetler bugün araştırılıyor da AKP zamanındaki rüşvetler niye saklanıyor efendim?

BAŞKAN - Vallahi ben yönettiğim zaman, kafanıza taş düşse bana soruyorsunuz canım. Allah Allah!

Soru önergeleri cevaplandırılmıştır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır efendim, ben sizin aracılığınızla Hükûmete soruyorum.

BAŞKAN – Anladım da yani el kol işaret kısımlarını böyle yapın.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır yani efendim… Ama yani…

BAŞKAN – Neyse, anlaştık birbirimizle muhterem dostum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet. Yani “Ankara Belediye Başkanının devlete ne borcu var onu söylesin.” diyorum, söylemiyor.

BAŞKAN – Tamam.

Alınan karar gereğince diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Sayın Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Sayın Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Sayın Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Sayın Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/569) (S. Sayısı: 180)  (x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

15/3/2012 tarihli 79’uncu Birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen tasarının birinci bölümünde yer alan 12’nci madde kabul edilmişti.

Şimdi bu bölümde yer alan diğer maddeleri, varsa önerge işlemlerini yaptıktan sonra oylarınıza sunacağım.

13’üncü maddede iki önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 180 Sıra Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun Tasarısının 13'üncü maddesinde yer alan "belirlenen" ibaresinin "tespit edilen" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Haluk Eyidoğan                                                                    M. Volkan Canalioğlu

                 İstanbul                                                                                Trabzon

BAŞKAN – Şimdiki önergeyi okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 180 sıra sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısının 13’üncü maddesinde yer alan "yüzde üçünden az, yüzde onundan fazla olmamak üzere" ifadesi, "yüzde üçünden az, yüzde onundan fazla olmamak şartı ile" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

              D. Ali Torlak                              Atila Kaya                              Ali Uzunırmak

                 İstanbul                                  İstanbul                                    Aydın

               Sinan Oğan                             Sadir Durmaz                               Alim Işık

                   Iğdır                                      Yozgat                                    Kütahya

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – İştirak etmiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık. Buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Afet riskli alanların dönüştürülmesiyle, kentsel dönüşümle ilgili kanun tasarısının 13’üncü maddesi üzerinde verdiğimiz önerge hakkında söz aldım.

Tabii, bu kanun daha önce Meclisimizin gündemine geldi ancak 2/B arazilerinden elde edilecek gelirlerin yüzde 90’ının kentsel dönüşüm amacıyla kullanılmasını öngören bir atıf üzerine kesildi, arada 2/B’yle ilgili kanunu çıkardık, şimdi bu kanun tasarısına kaldığımız yerden itibaren devam ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, Allah bu ülkenin hiçbir yerinde hiçbir vatandaşımızın başına doğal afet getirmesin. Biraz önce, Sayın Maliye Bakanımız, bu konularla ilgili bizlerin de önergelerinin yer aldığı bazı konulara cevap verdi ve cevabını hep beraber dinledik.

19 Mayıs 2011 tarihinde Simav’da meydana gelen ve o tarihten bu yana sürekli artçı sarsıntıları devam eden depremle ilgili, o deprem döneminde çalışan kamu çalışanlarına ek tazminat verilmesiyle ilgili Valiliğin resmî yazısı var, ilgili bakanlık bize teklifte bulunursa bu ödemeyi yaparız anlamına gelecek bir ifadede bulundu. Kendisine teşekkür ediyorum. Bu önerilerin hepsi yapıldı Sayın Bakan. Ancak, Van depreminde daha kaç gün çalıştıkları dahi belli olmadan onunla ilgili Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıyor ve her çalışana altı ay süreyle 300 TL aylık ek ödeme öngörüsünde bulunuyor. Elbette ki bunu Hükûmetimizin yapması lazım, bu devletin orada çalışanlara bu katkıyı yapması lazım, buna bir itirazımız yok. İçişleri Bakanlığının ve ilgili Başbakan Yardımcısının resmî cevaplarında, Simav depreminde depremin sıkıntılarının giderilmesi sürecinde yaklaşık beş bin iş gününe denk gelen çalışma yapılmıştır. Şimdi biz diyoruz ki bu beş bin iş gününe denk gelen çalışmada emek sarf eden devlet memurları da bu devletin vereceği ek ödemeden yararlandırılmalıdır ve bunu mutlaka yapmamız gerekiyor. Eğer bununla ilgili, Sayın Başbakan Yardımcımızın önerisi gerekiyorsa, lütfen Maliye Bakanı olarak da siz bu öneriyi o Bakandan alınız, onu da herhâlde bizim verecek hâlimiz yok. Dolayısıyla, bu ayrımcılığı mutlaka gidermemiz lazım.

Değerli milletvekilleri, doğal afet, hiçbirimizin arzu etmediği, çok sıkıntıların hep beraber yaşatıldığı ve yaşandığı bir afet. Şimdi, geçen hafta, yine deprem bölgesi olan Simav’da son artçı depremlerden zarar gören insanlarımızla beraberdim. Şimdi, anlayamadığım bir şey vardır: Sayın Kaymakam vatandaşların talebini almaktan korkmaktadır. Sayın Vali, Sayın Kaymakama sorduğunda “Efendim, bize intikal eden bir sıkıntı yoktur.” cevabını almaktadır. Ama bir gerçek vardır ki insanlar evlerine girememektedir, çadır ihtiyaçları vardır, battaniye ihtiyaçları vardır. Ayrıca önceki depremde hafif hasarlı ya da orta hasarlı olarak tespit edilmiş binalar bir yıldır devam eden 10 bini aşkın artçı sarsıntıdan dolayı bugün hasarsız olan hafif hasarlı, belki orta hasarlı;   hafif hasarlı olan orta hasarlı, belki ağır hasarlı; orta hasarlı olanlar da belki ağır hasarlıya dönüşmüştür. Ama bu tespitler yapılmamıştır, yapılmamakta inat edilmektedir. Oraya acilen bir ekibin gidip bir yıldır devam eden artçı sarsıntılardan dolayı hangi binalar daha sıkıntılı ve yıkılması gerekiyor, hangileri daha önce hiç hasarsızken şimdi ne kadar hasarlı duruma gelmiş, bu tespitlerin yapılıp yeniden bu bölgenin ele alınması gerekiyor.

Sayın Bakanım, -burada sizler varken tekrarlıyorum- o bölgede bir afet vardır ve bir dram yaşanmaktadır ama bu dramı duymamakta ısrar eden yöneticileri buradan uyarıyorum. Yakında -Allah göstermesin- yaşanacak bir yeni depremde, yeni binalar yıkılır, yeni canlar alınır da bu durumda yeniden bu olayları tartışmak durumunda kalırsak iş işten geçmiş olur, bu dünyada ve öbür dünyada bu vebalin altında hepimiz eziliriz diyorum.

Önergemize desteğinizi bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN –  Teşekkür ederim Sayın Işık.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 180 Sıra Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun Tasarısının 13'üncü maddesinde yer alan "belirlenen" ibaresinin "tespit edilen" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Haluk Eyidoğan (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN –  Komisyon katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN –  Hükûmet katılıyor mu?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR  (Trabzon) –  İştirak etmiyoruz Başkanım.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Canalioğlu konuşacaklar.

BAŞKAN –  Sayın Canalioğlu, Trabzon Milletvekili, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) – Çok teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 180 sıra sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın 13’üncü maddesinde öngörülen “belirlenen” sözcüğünün “tespit edilen” olarak değiştirilmesi önerimiz üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisin çok değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, Sayın Bakanım, sizin iyi niyetinizi biliyorum, hemşehrimsiniz, Trabzon’da birlikte kentsel dönüşümler yaptık ama söylemem gereken bir gerçek var ki bu yasayla bu kadar yükü nasıl kaldıracaksınız? Çünkü öncelikle bu yasa tasarısının her tarafı sakat olup ele alınacak tarafı yoktur. Bu yasanın 9’uncu maddesi, konuyla ilgili bütün yasaları uygulanmayacak mevzuat kapsamına almaktadır. Özelleşmeyle satılan kurum ve kuruluşlardan sonra “Daha satılacak yer kalmadı.” diye düşünürken şimdi bu yasalarla zeytinlikler, meralar, ormanlar, kültür ve tabiat varlıkları, koruma alanları, askerî bölgeler dönüştürülüyor yani alınıp satılıyor.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bu konuda sizlere bir şey hatırlatmak istiyorum. Bilindiği gibi, Hun Kağanı Oğuz Kağan zamanında, Çin ile barış zamanında, Çin elçisi, beyleriyle sohbet hâlindeyken Oğuz Kağan’ın huzuruna gelen elçiler, Çin İmparatorunun gümüş yayı istediğini,  verilmezse savaşarak alınacağını söyler. Bunun üzerine Oğuz Kağan silahını verir. Bir süre sonra, Çin elçisi, bu sefer Oğuz Kağan’ın boz aygırını ister. Beyler yine ayaklanır “Haydi savaşa.” diye ama Oğuz Kağan, beylerini sakinleştirir, “Verin gitsin boz aygırı.” der. Bir süre sonra yine Çin elçisi gelir ve bu sefer Bilge Hatun’u Çin sarayına cariye olarak ister. Beyler yine ayaklanır, direnirler ama Oğuz Kağan’ın emriyle Bilge Hatun saraya cariye olarak verilir ve bunun üzerine şımaran Çin elçisi, bu sefer tekrar gelir ve her iki ülke arasındaki çorak toprağı  ister ve bunun üzerine Oğuz Kağan “Haydi savaşa.” der  ama beyler der ki: “Sayın Kağan, bu bir çorak arazidir, bununla ilgili herhangi bir şey yok. Siz atınızı verdiniz, silahınızı verdiniz, hanımınızı verdiniz.” O zaman der ki Oğuz Kağan: “Silah benim, at benim, hanım benim ama o çorak toprak vatanındır, vatan parçasıdır, haydin savaşa.” ve Çin’e savaş açar ve verilen şeyler de geri alınır.

Bunun üzerine, Sevgili Bakanım, sayın milletvekilleri; bu tasarının yasalaşmasıyla kamunun elinde kalan son araziler de elden çıkarılarak kamusal fakirleşme yeni bir boyut kazanacaktır. Ayrıca, bu tasarı yasalaşırsa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun ilgili maddelerini yürürlükten kaldırarak afet riski taşıyan bütün yapıların yıkılabilmesi ve alanının kentsel dönüşüm alanı ilan edilmesinin önü açılacaktır. Ve buna göre, şayet Trabzon’un Sümela Manastırı’nı “Afet riski var.” diyerek yıkacak mıyız, yoksa onaracak mıyız, bunu da iyi düşünmek gerekir.

Sayın milletvekilleri, ayrıca bu yasayla ilgili belediyelerle yapılacak protokollerde bedel belirlenmesi belediyelerin iktidar belediyesi olup olmadığına göre aşağı yukarı değişkenlik gösterebilir. Bu nedenle, bedel tespitinin tarafsız bilirkişiler tarafından yapılması daha uygun olacaktır. Ayrıca, bu kentsel dönüşüm kapsamında -biraz önce söyledim Sayın Bakanım dinlemiyordu ama şimdi söyleyeyim- unutmamamız gerekir ki ve göz önünde bulundurmamız gerekir ki riskli alanlarda alınacak mallar aynı zamanda konut olarak alınması değil, orada yaşayan insanların da anılarının alınması gerektiğini düşünmek gerekir çünkü o insanlar, o gecekondu denilen mahallelerde yaşamışlardır, onlar çocuklarını da orada evlendirmişlerdir, düğünlerini orada yapmışlardır, cenazelerini o evlerin avlularında kaldırmışlardır. O nedenle, onların yalnızca mallarının değil aynı zamanda onların anılarının da alındığını düşünerek ona göre dönüşümleri yapılmalıdır ve maddi manevi zarar görmelerine meydan verilmemelidir.

Sonuçta, değerli milletvekilleri, bu yasa tasarısının iktidar partisinin çoğunluk oylarıyla kabul edileceği görülmektedir ancak uygulamasında bakalım Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve TOKİ bu kadar yükün ağırlığını nasıl kaldıracaktır?

Sayın Bakanım, son söz olarak da şunu söylemek istiyorum: Değişikliklerle, ek madde ve ek geçici madde ilaveleriyle delik deşik olan 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu da daha saydam, daha verimli ve daha anlaşılır olarak yeniden hazırlanmalı ve yüce Meclise sunulmalıdır.

Tekrar teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Tamam, arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.45

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.59

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa HAMARAT (Ordu)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 106’ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

180 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 13’üncü maddesinde verilen, Trabzon Milletvekili Sayın Volkan Canalioğlu ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.

180 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

13’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 14 ek madde 5’te iki önerge mevcuttur. Sayın milletvekilleri, madde üzerinde iki önerge vardır. Aynı mahiyetteki bu önergeleri okutacağım ve birlikte işleme alacağım. Talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.

Şimdi, aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 180 Sıra Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun Tasarısının çerçeve 14’üncü maddesi ile 3194 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 5’in metinden çıkarılmasını arz ve teklif ve ederiz.

            Haluk Eyidoğan                     Ahmet İhsan Kalkavan                      Mahmut Tanal

                 İstanbul                                   Samsun                                   İstanbul

              Haydar Akar                            Yıldıray Sapan

                  Kocaeli                                    Antalya

Diğer önergenin imza sahipleri:

              Oktay Vural                             D. Ali Torlak                           Necati Özensoy

                  İzmir                                    İstanbul                                    Bursa

          Cemalettin Şimşek                        Sadir Durmaz

                 Samsun                                    Yozgat

BAŞKAN – Sayın Komisyon, katılıyor musunuz önergelere?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılmıyoruz Başkanım.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Arif Bulut.

BAŞKAN – Sayın Bulut…

Şimdi, siz, önce gelip şurada bir imza atın.

ARİF BULUT (Antalya) – İmzam var zaten.

BAŞKAN – Yok, imzanız bunda yok.

Rahmetli Hocaoğlu’nun bir sözü var: “Bu Mecliste iki şeyi çiğnetmem, birincisi İç Tüzük, ikincisi sakız çiğnetmem.” derdi. Dolayısıyla, İç Tüzük’e uyduk.

Buyurunuz.

ARİF BULUT (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz tasarının 14’üncü maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu tasarının adı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi ancak belirtmeliyim ki, neredeyse tüm Türkiye afet riski altındadır. Ülkemizin topraklarının yüzde 50’si birinci derece deprem kuşağındadır yani AKP bu tasarıyla Türkiye’deki bütün yapıları baştan aşağıya değiştirebilecektir.

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum: Bu tasarının hazırlanmasının altında yatan neden, AKP İktidarının bir süredir yapmakta olduğu ancak zaman zaman hukuki süreçlerle karşı karşıya kaldığı kentsel dönüşüm uygulamalarını afet riskini bahane ederek yasal bir çerçeveye oturtma arzusudur. Bu yasanın özü kentsel dönüşüm değildir. Kentsel dönüşüm vasıtasıyla ortaya çıkacak rantın nasıl ve kimler tarafından paylaşılacağı meselesidir.

Görüştüğümüz tasarının neresinden tutarsanız tutun elinizde kalacaktır. Yasayla beraber mülkiyet hakkı tamamen ortadan kalkmaktadır. Buna göre, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı “Sizin eviniz riskli alana girmekte, o yüzden burayı yıkacağız.” diyebilecektir. Siz “Benim evim depreme dayanıklı, işte raporları.” diyebilirsiniz ama bir işe yaramayacaktır. Yıkıma karşı çıktığınız zaman bağımsız olmayan bir heyet karşınıza çıkacak ve büyük ihtimalle Bakanlık lehine karar alacaktır. Bu noktada isyan edip mahkemeye gitmeyi ve yürütmeyi durdurma kararı verdirmeyi isteseniz bile nafile çünkü tasarıda bunu engelleyen düzenleme de mevcuttur. Sonuç itibarıyla “Eviniz Bakanlığın kentsel dönüşüm kapsamına alındı ve yıkıldı.” denilecektir. Yapacak bir şey yok, anlaşma yoluna gidelim derseniz önünüzde sadece otuz gün var. Bakanlık buranın imar durumunu ve şartlarını yine tasarıyla ilan etmeme hakkı olduğu için hiçbir bilgiye ulaşamayıp bu otuz günü geçirirseniz, burası acele şekilde kamulaştırılacak ve eviniz fiilen elinizden alınmış olacaktır.

İşte bu düzenleme bunları getirecektir arkadaşlar. Yani Bakanlık, bir sabah evinizin kapısını çalıp “Bu yapıyı yıkacağız. Burası kentsel dönüşüm kapsamına alındı.” diyebilecektir ve bu noktadan sonra sizin hiçbir hakkınız yoktur.

Değerli milletvekilleri, işte böyle bir tasarıyla karşı karşıyayız. Görüştüğümüz tasarı, geçtiğimiz haftalarda burada görüşülüp, tüm muhalefetimize rağmen yasalaşan MİT Kanunu’nda Değişiklik Yapan Kanun Teklifi’nin bir benzeridir. AKP İktidarı her şeyi Çevre ve Şehircilik Bakanlığının eline vermekte, vatandaşın elinde ise en ufak bir hak bile kalmamaktadır.

Biraz da tasarının Anayasa’ya aykırı uygulamalarına göz atmak gerekirse, az önce bahsettiğim mülkiyet hakkının ihlali, yürütmeyi durdurma kararının alınmasını engellemek, tescil dışı alanları, yani devletin dahi hak iddia edemeyeceği alanları da kentsel dönüşüme sokabilmek, yerel yönetimlerin imar yetkisini ortadan kaldırmak, imar projesinde ilan şartını kaldırmak ve kültür ve tabiat varlıklarını koruma yetkisini ortadan kaldırmak Anayasa’ya aykırı düzenlemeler olarak görülmektedir.

Şimdiye kadar olumsuzları saydık. Peki, ne yapılmalıdır? Bu tasarı olduğu gibi zararlı mıdır? Bu sorulara da bir göz atmak gerekirse, böyle bir düzenlemenin yapılması gerektiği ortadadır. Ancak belediyelerin imar hakkını almadan, o yöredeki halk tarafından seçilmiş ve bütün partilerin temsilcilerinin olduğu belediye meclislerinde onaylanarak, askıya çıkartılarak, yürütmeyi durdurma kararı alınmasını engellemeden yapılacak kentsel dönüşüm o yörede yaşayan insanlar için daha faydalı olacaktır.

Özetleyecek olursak; bu yasayla belediyeler ve farklı bakanlıklarda olan yetkiler merkezi Hükûmetin tek bir bakanlığında toplanacak, bu bakanlık aracılığıyla devlet içinde devlet hâline gelen TOKİ’ye aktarılacaktır.

Bir taraftan, devletin stratejik öneme sahip kurum ve kuruluşları, zarar ettiği gerekçesiyle, “özelleştirme” adı altında gerçek değer altında satılacak ve alanlara ciddi kazançlar sağlanacak, diğer taraftan devlet eliyle inşaat işine soyunulacak. Kanun hükmünde kararnamelerde Şehircilik Bakanlığının yetkilerini genişleteceksin, 2/B gelirlerini bu Bakanlığa aktaracaksın, 2/B’li hak sahipleri vatandaşlarımızın canına okuyacaksın, gerçek değerinin 10 katı rayiç bedeller belirleyeceksin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bulut.

ARİF BULUT (Devamla) – Tüm bunlar anlaşılır gibi değildir arkadaşlar. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu yasaya karşıyız. Önergemize destek vereceğiniz inancıyla hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İkinci önergeyle ilgili kim konuşacak? Sayın Vural siz mi konuşacaksınız?

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Eski uygulamanın devamında kamu yararı açısından fayda vardır.

BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Madde 14 ek madde 5’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 14 geçici madde 14’te üç önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 180 sıra sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısının 14'ncü maddesinde "Geçici madde 14-“ başlığı altına yer alan “Aksi takdirde, anılan yönetmelikler bir yıllık sürenin bittiği tarih itibarıyla yürürlükten kalkar." ifadesinin, "Aksi takdirde, bahse konu yönetmelikler altı aylık sürenin bittiği tarih itibarıyla yürürlükten kalkar." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

              D. Ali Torlak                              Atila Kaya                              Ali Uzunırmak

                 İstanbul                                  İstanbul                                    Aydın

             Sadir Durmaz                           Lütfü Türkkan

                  Yozgat                                    Kocaeli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

180 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 14. Maddesi ile değiştirilmesi öngörülen “Geçici Madde 14"de yer alan "belediyelerce" ibaresinin "Büyükşehir Belediyesi Kanunu'na göre" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

         Sırrı Süreyya Önder                          Altan Tan                                Özdal Üçer

                 İstanbul                                 Diyarbakır                                    Van

             Pervin Buldan                            İdris Baluken                              Erol Dora

                   Iğdır                                      Bingöl                                     Mardin

               Nazmi Gür                            Mülkiye Birtane                            Demir Çelik

                    Van                                        Kars                                        Muş

            Ertuğrul Kürkcü

                  Mersin

BAŞKAN – Şimdiki önergeyi okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 180 Sıra Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun Tasarısının çerçeve 14'üncü maddesinde yer alan Geçici 14’üncü maddeye aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

          M. Akif Hamzaçebi                         Ali Serindağ                            Haluk Eyidoğan

                 İstanbul                                 Gaziantep                                  İstanbul

              Veli Ağbaba                             Mahmut Tanal                            Haydar Akar

                 Malatya                                   İstanbul                                    Kocaeli

"İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlıkları ve mülki amirlikler, imar planlarının tamamını yeterli ve güncel bilgiler olacak şekilde İnternet üzerinden sunumda gerekli önlemleri alır. Gerektiğinde imar planlarının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar hâline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir."

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılmıyoruz Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Haydar Akar…

BAŞKAN – Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar Akar.

Sayın Akar, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun Tasarısı’nı görüşüyoruz.

Konuya geçmeden, AKP’den milletvekili seçilen ve şu anda Parlamentoda görev yapan bir arkadaşımızın yazmış olduğu “Büyük Türkiye İdeali” adlı kitabın 194’üncü sayfasından bir alıntı yapmak istiyorum. Kitabında AKP’nin kuruluş amacını şöyle açıklıyor: “Katılımcı, demokratik, şeffaf siyaset, hukukun istinasız herkes için eşit olduğu Türkiye, hakkın ve adaletin tesis olduğu Türkiye.” Bunlar gibi maddeleri sıralayarak on yıl önce bu çerçeve ile bir araya geldiğini anlatıyor. Tek hedefinizin daha özgür, daha zengin bir Türkiye olduğunu söylüyor ve “Bizler halka saygı, sevgi üretmek için bir araya geldik.” diyor ve soruyor: “Bugün bunları sorgulamamızın nedeni nedir?” diyor: Size soruyor bana değil. “Bugün bunları sorgulamamızın nedeni nedir?” diye soruyor.

Arkadaşlar, lütfen, siz de aynaya bakın ve kendinize sorun, “Bu iktidar hastalığının bizde yarattığı tahribat nedir?” diye. Fuzulî’nin dediği gibi “Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil.”

Afet Riski Altındaki Alanlarının Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın bir kısmını daha önce görüştük. Bu kanunla getirilmek istenenleri ve 14’üncü maddeye kadar geçen kısmı birazdan özetleyeceğim.

Dün Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yollanan rakamları, özelleştirme kitabını incelediğimde 32 milyar dolarlık özelleştirme yaptığınız görülmektedir. Bugün satacak vatan topraklarından başka bir şey kalmadığı için, sırayla, yabancılar da dâhil olmak üzere, ne varsa satıyorsunuz.

Bu arada sizleri kutluyorum. Enflasyonun yüzde 10’un üzerinde olduğu bir ülkede beş aydır çalışarak memur maaşlarına teklif ettiğiniz zam oranı 3+3. Bulmuş olduğunuz formül için sizi kutlamak gerekiyor.

Kanuna geldiğimizde, bu kanun ile vatandaşın malına mülküne göz diktiğiniz açıkça ortadadır. Aslında bu kanunun adının “Mülkiyet hakkını vatandaşın elinden alma, yerel yönetimleri etkisizleştirme yasası” olarak adlandırılmasının daha doğru olduğunu düşünmekteyim. Bana göre bu kanunu iki bölüme ayırmalıydınız: Birinci bölümde afet olmuş bölgelerin yeniden yapılandırılması. İkinci bölümde afet olmadan önceki durum, yani kanunun başlığında olduğu gibi kentsel dönüşüm. Afet sonrası oluşan tüm şartlar riskli alanların tümünde ve aynı şartlarda oluşacakmış mantığıyla düşünüldüğünde, böyle merkeziyetçi, siyasi iktidara büyük imkânlar tanıyan, mülkiyet hakkını ortadan kaldıran durum ortaya çıkar.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu kanunla getirilmek istenenler ve 14’üncü maddeye kadar olan kısmı kısaca özetlersek, tasarı bu şekilde yasalaşırsa Çevre ve Şehircilik Bakanlığına büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde dilediği gibi çalışma, istemediğiyle çalışmama yetkisi verilmektedir. Rezerv yapı alanıyla seçilmiş yerel yönetimlerin yetki alanına tecavüz edilmekte, belediyeler ile il özel idareleri baypas edilmektedir. Riskli alan tespitinde itirazların değerlendirilmesinde yurttaş hakları korunmamakta, yine bu kanun ile kamunun ve yurttaşların ortak kullandığı alanlar yapılaşmaya açılmaktadır. Yine bu kanun ile mera, yaylak ve kışlak olarak kullanılan alanlar yapılaşmaya açılmaktadır. Bu yasa ile tapusu sizde olan evinizi boşaltmanız istenebilir. Bir sabah ziliniz çalar ve zil çaldığında kapıyı açıp baktığınızda otuz gün içerisinde evinizi boşaltmanız istenebilir. Yine, bu kanunla, Türkiye'nin kalbi olan Anıtkabir, Ayasofya, Dolmabahçe gibi yerlerin taşındığına şahit olabilirsiniz. Yine, ihtiyacınız olduğunda, evinizi, arsanızı teminat gösterilip iş yapmak istediğinizde “Riskli alan, riskli bina” sürpriziyle karşılaşabilirsiniz. Yine, eş zamanlı çıkartılmaya çalışılan veya çıkarılan 2/B yasasıyla, sahip olacağınız, para ödeyeceğiniz arsalar, binalar elinizden alınabilir. Bu yasayla kamu ve özel mülkiyet artık olmayacaktır, kısaca her şey siyasal iktidarın iki dudağı arasında olacaktır.

Hepinizin bildiği gibi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde yargı adaletsizliğinden sonra -rekor Türkiye’ye ait biliyorsunuz, yargılandığı en çok konu yargıdaki adaletsizlikler- ikinci konu mülkiyet hakkıdır. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde OECD ülkeleri içerisinde rekor seviyede mülkiyet hakkı davasını kaybetmiştir. Bu yeni çıkacak kanunla birlikte bu rekor egale edilemeyecek bir seviyeye ulaşacaktır.

Bu yasa, yerel yönetimlerin yetkisini yok eden, yerinden yönetim ilkeleriyle bağdaşmayan, mülkiyet hakkını zayıflatan, hatta yürütmenin durdurulmasını ortadan kaldıran bir yasadır. “Kentsel dönüşüm” dendiğinde dünyada örnek alınan ödüllü proje Dikmen Vadisi Projesi’dir. Bu projenin içinde hukuki boyut var, sosyoekonomik boyut var, süreç yönetimi var, çıkarımlar ve öneriler var ama getirdiğiniz yasada vatandaşın malına mülküne göz dikme var.

Bu nedenlerden dolayı yasanın doğru olmadığını ifade ediyor, hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akar.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

180 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 14. Maddesi ile değiştirilmesi öngörülen “Geçici Madde 14"de yer alan "belediyelerce" ibaresinin "Büyükşehir Belediyesi Kanunu'na göre" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                         Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Komisyonun sesini biz hiç duymuyoruz Başkan. Vallahi ses gelmiyor bakın.

BAŞKAN – Ben duyuyorum, yeter.

İstanbul Milletvekili Sayın Sebahat Tuncel.

Buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)

SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 180 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerinde, madde üzerinde verdiğimiz değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanun Tasarısı söylemde oldukça dikkat çekici ve iyi bir düzenlemeymiş gibi düşünülse de madde içerisine baktığınızda, bu tamamen kentsel dönüşüm projesi çerçevesinde ele alınmış bir yasa tasarısı ve bizim tarafımızdan çok da kabul edilebilen bir yaklaşım değil. Bunun temel nedenlerinden birisi, bu kentsel dönüşüm projesinin, AKP Hükûmetinin ısrarla savunduğu bu projenin, gerçek anlamda Anayasa'da da ifade edildiği gibi ya da bu yasaya gerekçe olarak ifade edilen eşit sosyal devlet ilkesine aykırı bir yaklaşım olduğu, sağlıklı, dengeli ve güvenli bir çevrede yaşama hakkına sahip olan herkesin bu hakka kavuşmayacağı ilkesinden de geliyor. Çünkü “kentsel dönüşüm” denen şey, aslında yeni rant alanları oluyor. Daha çok yoksul emekçi insanların yaşadığı yerler, diyelim ki artık cazibe merkezi hâline gelmiş alanlar çoğu zaman boşaltılıp, buralar yoksul emekçi insanların bir daha ulaşamayacağı mekânlar hâline dönüştürülüyor ve yoksul emekçi insanlar çoğu zaman bu yaşam alanlarının dışına itiliyor. Bu afet yasasında da ne yazık ki böyle bir risk var yani sağlıklı bir yaşam, herkesin dengeli, gerçekten sosyal olarak etkileneceği bir düzenleme yerine “Buradan nasıl yeni rant elde edebiliriz?” yaklaşımı üzerinde.

Tabii ki şuna karşı değiliz: Türkiye birinci derecede deprem bölgesi, sel felaketleri oluyor, doğal afetlerin en yoğun yaşandığı bir ülke. Kendi toplumunu, kendi halkını bu doğal afetlerden koruma, daha sağlıklı bir yaşam sürebileceği kentler inşa etme yaklaşımı kabul edilebilir bir yaklaşım ama bunu sadece rant üzerinden ele alıyorsanız, sadece kâr üzerinden ele alıyorsanız bu kabul edilebilir bir yaklaşım olmamaktadır. Kaldı ki biz, özellikle kanun hükmünde kararnameyle oluşturulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığının da ciddi anlamda problemli olduğunu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yan yana gelemeyeceğini, Şehircilik Bakanlığının çevreyi tamamen tarumar edeceğini hep ifade etmiştik. O açıdan, bir kez daha buna karşı olduğumuzu ifade etmek istiyorum.

Bizim önergemiz sadece bir düzenlemeye ilişkindir ama genel olarak yasa tasarısının hepsine karşı olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Sayın milletvekilleri, bugün aslında, Hükûmetin, politikaları çerçevesinde, özellikle ekolojik anlamda, ciddi bir anlamda yıkıma neden olduğunu bir kez daha gördük. Giresun Dereli’de, biliyorsunuz, HES inşaatında çalışan 4 işçi heyelan sonucu yaşamını yitirdi. Biz çok defa burada HES’lere yönelik yaklaşımımızı ifade ettik, HES’lerin kendisinin zaten problem olduğunu söyledik. Bir kez daha HES inşaatı nedeniyle insanlar yaşamlarını yitirdi. Ben kendilerine Allah’tan rahmet diliyorum.

Umuyorum, bir daha AKP Hükûmeti özellikle HES’lerin yapımı konusunda daha dikkatli olur ve artık insanlığın başına bela olacak, Türkiye halklarının başına bela olacak bu projeden vazgeçer bu vesileyle, en azından daha çok insanın zarar görmemesi açısından çünkü HES’ler, sadece işçi ölümü değil, aynı zamanda zorunlu göç mekânları hâline gelmiş durumda. Bu da işte rantın, kentsel rantın başka bir yaklaşımı.

Diğer bir konu sayın milletvekilleri, bugün Kürt halkı açısından, Türkiye’de yaşayan 20 milyon Kürt halkı açısından önemli bir gün, Kürt Dil Bayramı. Bugün basında okudum -önemli bir gelişme- 19 Mayısta Kürtçe şiir de okunacakmış. Kürtçe şiir okunacak; bunu önemli bir gelişme olarak değerlendirebiliriz ama bu ülkede yaşayan 20 milyon Kürt’ün hâlâ ana dilinde eğitim yapması yasak, kendi dilini, kimliğini, kültürünü kullanması yasak. Yani Anayasa tartışmaları yapılıyor bir yandan ama siz, dilini yok saydığınız, kimliğini yok saydığınız bir halkın, nasıl olacak da birlikte yaşam projesi olan anayasa yapacaksınız? Bunun bir kandırmaca olduğunu hep ifade ettik, buradan da bir kez daha ifade ediyoruz. Bizim, diyelim ki bu Anayasa Uzlaşma Komisyonunda olduğumuz, olmamız bunları eleştirmememiz anlamına gelmez.

Ben bir kez daha Kürt Dil Bayramı’nı kutluyorum ve bu vesileyle, Türkiye’de yaşayan bütün dillerin, kültürlerin özgür olmasını, bunun için mücadele edeceğimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum çünkü bu ülke bizimse, o zaman bu ülkede eşit, özgür yurttaşlık temelinde bir arada yaşayacağız, bütün halkların dilini, kimliğini, kültürünü özgürce kullanacağız. Bu, önemli bir konu diye düşünüyorum. Bir kez de Kürtçe söylemek istiyorum: “......” (*)

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

                     Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 180 sıra sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısının 14'ncü maddesinde "Geçici madde 14-“ başlığı altına yer alan “Aksi takdirde, anılan yönetmelikler bir yıllık sürenin bittiği tarih itibarıyla yürürlükten kalkar." ifadesinin, "Aksi takdirde, bahse konu yönetmelikler altı aylık sürenin bittiği tarih itibarıyla yürürlükten kalkar." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Lütfü Türkkan (Kocaeli) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Vural, kim konuşacak?

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe.

BAŞKAN – Gerekçeyi okuyun.

Gerekçe:

Yeni uygulamaya bir an önce geçilmesinin uygun olacağı düşünülmüştür.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Ek Madde 14’ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Şimdi, Çerçeve 14’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 15’te iki adet önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 180 sıra sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısının 15’nci maddesi 1’nci fıkrası birinci cümlesi olan “Yenileme alanları”, cümlesinin “Yenilenecek olan alanlar” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

              D. Ali Torlak                              Atila Kaya                              Ali Uzunırmak

                 İstanbul                                  İstanbul                                    Aydın

             Sadir Durmaz                         Emin Haluk Ayhan                        Ruhsar Demirel

                  Yozgat                                    Denizli                                   Eskişehir

BAŞKAN – Şimdiki önergeyi okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 180 Sıra Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun Tasarısının 15. maddesinin “2’nci” fıkrasının “2’nci” ve “3’üncü” cümlelerinin madde metininden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

 

            Haluk Eyidoğan                            Ali Serindağ                               Sakine Öz

                 İstanbul                                 Gaziantep                                   Manisa                  İdris Yıldız      Haydar Akar

                   Ordu                                      Kocaeli

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ali Serindağ.

BAŞKAN – Sayın Serindağ, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 180 sıra sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu üzerine grubumuzca verilen önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, bu tasarı komisyonda iki veya iki buçuk ay evvel görüşüldü, tali komisyonlarda görüşülmeden görüşüldü. Çok aceleye getirildi ama ancak şimdi, iki buçuk ay sonra görüşebiliyoruz. Demek ki acelenin nedeni kanunun bir an önce çıkmasını sağlamak değil, komisyonlarda görüşülmemesini temin etmekmiş. Bu tasarılar niye görüşülüyor, niye kanun çıkarıyoruz? İnsanları huzurlu bir ortama kavuşturmak için.

Ben birkaç gün evvel Gaziantep’ten geldim. Sayın Bakanımız da biliyordur, Seyrantepe konutları… 976 konut var, 4 bin kişi oturuyor. Sosyal donatı alanları yapılmamış, alışveriş merkezi yok; alışveriş yapılacak yer yok, park yok. İnsanlar iki ekmeği almak için 2 kilometre, 3 kilometre yol katetmektedirler. Bu konutlar bu şekilde TOKİ tarafından yapılıyor. TOKİ, bu siteleri ve bu sitelerin ihtiyaçlarını giderememişken, şimdi, 7 milyon konutun yapılması için paçaları sıvamış bulunuyor.

Biraz önce söyledim, niçin biz bu yasaları görüşüyoruz? İnsanları huzurlu kılmak için. Şimdi size bir metin okuyorum: “Gaziantep’i yeniden dizayn etmeye çalışıyorlar.” Bunu söyleyen iktidar partisine mensup bir sayın milletvekili. İsim vermiyorum, herkes biliyor ama ben isim vermiyorum. Sayın milletvekili, Gaziantep’te farklı kesimlerden isimlerin de yer aldığı organize suç şebekesi  olduğunu iddia etti. Sayın milletvekili “Bu suç şebekesinin önemli bir ayağı Gaziantep Emniyet Müdürlüğüne uzanıyor. Bu yapının içerisinde bazı yerel siyasetçiler de var. Bu ekip Gaziantep’in ticaretini, siyasetini ve sermayesini dizayn etmeye çalışıyor… Sayın milletvekili devam ediyor: Bir milletvekili olarak kendisi dâhil hiç kimsenin Gaziantep’te güvende olmadığını kaydetti ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Hiç kimse kendini güvende sanmasın. Telefon konuşmalarına dikkat etsin. Gaziantep polisi gayrihukuki, ciddi telefon dinlemeleri yapıyor. Bu yapı çökertilmeden Gaziantep’e huzur gelmez.” Devam ediyor, kendisini de dinlediklerini hatırlatarak sayın milletvekili “Gaziantep’te beni dinliyorlar. Beni hesaba katmadılar. Olayın peşini bırakmayacağım. İlgili yerlere kaygılarımı ilettim. Kısa zamanda gereğinin yapılacağını umuyorum.” diyor.

Sayın milletvekilleri, bu, aslında belki tüm Türkiye’de olan hadiselerden bir tanesi. Türkiye’ye huzur getirmek istiyorsak, Türkiye’de huzurun hâkim olmasını istiyorsak sayın milletvekilleri, tüm bu sorunlara el birliğiyle bizim eğilmemiz lazım.

Demin söyledim Gaziantep’ten geldim diye. Gene basından size bazı alıntılar ileteceğim. Bir gazeteci gidiyor konteyner kentte inceleme yapıyor, onlarla görüşüyor, Suriye’den gelen göçmenlerle görüşüyor ve iddia şu değerli milletvekilleri; deniyor ki: “Her gelene bir kredi kartı veriliyor ve bu kredi kartına yaklaşık bir ay için 300 veya 400 dolar yükleme yapılıyor.” Bunlar sokaktaki vatandaş tarafından dile getiriliyor. İş vaadiyle insanların getirildiği ifade ediliyor, vatandaşlık vaadiyle insanların getirildiği ifade ediliyor.

Değerli milletvekilleri, elbette yurdumuza gelen insanları en iyi şekilde misafir etmek Türk milletinin misafirperverliğinin bir gereğidir ama demin ifade ettim, o Seyrantepe TOKİ konutlarında oturan insanların yüzde 40’ı icralık. Niye icralık biliyor musunuz? 50 liralık aidatı ödeyemedikleri için hepsi icralık. Biz onlara da elimizi uzatalım, yurdumuzdaki insanlara da elimizi uzatalım ve insanlarımızı mutlu ve huzurlu kılalım.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Serindağ.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Beş dakika ara veriyorum.

                                                                  Kapanma Saati: 18.31

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.39

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa HAMARAT (Ordu)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 106’ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

180 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 15’inci maddesinde verilen Gaziantep Milletvekili Sayın Ali Serindağ ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

 

180 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 180 sıra sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısının 15’inci maddesi 1’inci fıkrası birinci cümlesi olan “Yenileme alanları” cümlesinin “Yenilenecek olan alanlar” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

              D. Ali Torlak (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ali Halaman konuşacak.

BAŞKAN – Sayın Ali Halaman, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİ HALAMAN (Adana) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, 180 sıra sayılı Tasarı görüşülürken bunun hayırlı, uğurlu olmasını Cenabıhakk’tan niyaz ettik, komisyonlarda bu kanunla ilgili müspet-menfi konuşmalarımızı yaptık. Dolayısıyla, bu kanunun bundan sonraki süresi içerisinde, inşallah, söylememiz gerekenleri söylemeye devam edeceğiz.

Ben esas şunu da söylemek istiyorum afetle ilgili olması dolayısıyla: Şimdi, bizim Adana’nın Saimbeyli ilçesi var. Saimbeyli ilçesinin de Pağnık denen bir köyü var. Bu Pağnık köyü derli toplu bir köy, kenarından Seyhan Irmağı geçiyor. En az 15 bin dönüm sulu tarım yapılan, dolayısıyla domatesi, salatalığı, yaylalık bir alan olması dolayısıyla meyvesi de çok meşhur olan bir köy. Bu köyün heyelan bölgesinde olması dolayısıyla bütün üniversitelerin -başta Çukurova Üniversitesi olmak üzere- bir rapor vermesine rağmen, bu Hükûmet bu Seyhan Irmağı’na, Pağnık köyünün yerleşim merkezine iki tane HES kurulması için lisans verdi. Bu lisanstan dolayı köylü bunu mahkemeye verdi. Mahkemenin neticesinde dört tanesini kazandı. Kazanmasına rağmen, köylünün talepleri, istekleri sürekli olarak kamuoyuna lanse edilmesine rağmen lisans hakkına sahip olan şirketler, firmalar “Biz bu HES’i yapacağız” diyor. Dolayısıyla kamulaştırma bedellerini köylünün isimleri adına bloke ediyorlar, mahkeme sonucunu bekliyorlar.

Bu mahkemeler beklenmesine rağmen… Ben yetkili bakanlara, Hükûmetin yetkililerine soruyorum: Yani Pağnık gibi böyle derli toplu bir köyde, yerleşim alanında HES yapacağınıza bunu 5 kilometre ötesine veya 5 kilometre altına yapsanız olmaz mı? Bir tanesi bu.

İkincisi, yine, bizim Adana’nın Kozan ilçesi var. Bu Kozan ilçesine, on beş gün olmadı, müthiş bir yağmur yağdı. 57’nci Hükûmet döneminde de bizim bir gölet projemiz vardı, bu gölet projemiz on senedir yapılmadığı için sürekli olarak bir sel felaketiyle karşılaştı. Sel felaketinin neticesinde -önünde dört tane balık çiftliği vardı- dört balık çiftliği en az 150 ton balıkla beraber sel altında kaldı, binlerce dönüm bahçe, narenciye, mısır, buğday sel altında kaldı.

Ben geçen hafta gittiğimde o köylüler bilirkişi bekliyordu. Köylüler kamunun kendilerine yardım etmesini dolayısıyla, varsa borçları, borçlarının ertelenmesini istiyor.

Ben bu sorunları gündeme getirirken, yine, Adana’da on beş gün sonra, belki ayın 25’inde buğday hasadı başlayacak. Bu buğday hasadıyla ilgili olarak Adana bölgesinin içerisinde bir taban fiyatının açıklanmasını, Toprak Mahsulleri Ofisinin hazır hâle gelmesini dolayısıyla alım ve satım noktasında kamu adına Toprak Mahsulleri Ofisinin ciddi bir tavır koymasını bekliyor, hepinize saygı, sevgiler sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Halaman.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Madde 15’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 16’da iki önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 180 sıra sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısının 16'ncı maddesi 1'nci fıkrasında yer alan "Yenileme projelerinin gerektirdiği uygulamalar, verilen süre içinde yapı malikince yapılmadığı takdirde, il öze idaresi veya belediye tarafından yapılarak masrafı yapı malikinden tahsil edilir." ifadesi "Yenileme projelerinin gerektirdiği uygulamalar, verilen süre içinde yapı malikince yapılmadığı takdirde, il özel idaresi veya belediye tarafından yapılarak masrafın yarısı yapı malikinden tahsil edilir." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

              D. Ali Torlak                              Atila Kaya                              Ali Uzunırmak

                 İstanbul                                  İstanbul                                    Aydın

           Emin Haluk Ayhan                         Sadir Durmaz                           Ruhsar Demirel

                  Denizli                                    Yozgat                                   Eskişehir

BAŞKAN – Şimdiki önergeyi okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 180 Sıra Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun Tasarısının 16. maddesinin "2'nci" fıkrasının madde metininden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

       Ferit Mevlüt Aslanoğlu                     İlhan Demiröz                           İhsan Kalkavan

                 İstanbul                                    Bursa                                     Samsun

            Namık Havutça                          Haluk Eyidoğan

                Balıkesir                                  İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Ali Sarıbaş.

BAŞKAN – Sayın Sarıbaş, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın 16’ncı maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Evet, Türkiye'nin önemli gündemlerini oluşturuyoruz. 2/B’yi yani bir noktada Türkiye’deki orman ve zirai kullanımları olan, daha doğrusu toprağa dayalı, “2/B maddesi” diye bilinen kanunu görüştük. Arkasından, yine gayrimenkullerimizle ilgili, yabancılara mülk satışı hakkındaki kanunu da görüştük ama bu yıl, Türkiye, görüyorum ki tamamen menkul ve gayrimenkuller üzerine odaklandı. Yani bu arada, afet riski yasasının yarısını, 12 maddesini bundan önce görüştük ve belirli bir süre ara verdik. Aklımıza bazı sorular geliyor. Acaba, Türkiye’de bunun altyapısı hızlı bir şekilde hazırlanmadan, kaynakları bulunmadan, gündemde fazla tartışılmadan, alelacele getirilmesi mi? Yoksa farklı bir şekilde, tüm yasaları hiç, yok sayan, 11 tane ana, temel maddemizi, belediyeleri, yerel özel idareleri direkt ilgilendiren böyle bir kanunu, kamuoyundan bütün yetkileri alarak, bir başka deyişle “Çevre Bakanlığımıza ve dolayısıyla da en son TOKİ’ye verilir.” anlayışı içerisinde Başbakanlığa bağlı, bir başka anlayışla tek elden yönetilen bir rant sisteminin kararını mı veriyoruz? Bence, en son söylediğim, başkanlık sisteminde elinde yetkileri toplayan bir döneme giriyoruz.

Bakın, bu 16’ncı maddede de yine, bundan önce çıkan 5366 sayılı Kanun’da yapılan değişikliğe ilave olarak söylenecek şu var: İnsanların eline buradaki tarihî eserleri onarma hakkını verdik, projelerini yapma hakkını verdik, “Bunları uygun hâle getirin.” diye vatandaşlara süre de veriyoruz, “Bunları yapın.” diyoruz ancak bunları yapmadığı süre içerisinde bu maddeye ilave yaparak, Türkçesi “Siz bunu yapamadınız ve biz, buna resen el koyuyoruz ve bu anlamda da bütün masraflarını sizden alacağız, tahsil edeceğiz.” diyerek “Yönetmeliği de daha sonra çıkaracağız.” ifadesini kullanıyorsunuz. Zaten, bundan önce, bu yasada vardı. Vatandaş günümüzde, o yasadaki, o binayı kullanışlı hâle getirebilseydi, parası olsaydı, o günkü kredilerini ya da verilebilecek elindeki olanaklar sağlansaydı zaten vatandaş bunu yapmaya başlardı. Bu, resen kullanmak, ona bir ekonomik anlamda onun elindeki malı bundan sonraki ilave edilecek ikinci ilavede de bizim tayin edeceğimiz bilirkişiler tarafından ücretlerin de tespit edilerek onların belirleyeceği anlamda da fiyatlandırılarak taksitlendirileceği belli olmayan, ucu açık bir kanunu görüşüyoruz. Bence, bunun başlangıç itibarıyla… Nasıl diğer, bundan önceki maddelerde getirdiysek, hukukun üstünlüğü de yok olan bir anlayış tarzı içerisinde, hukuka gittiğimizde durdurma kararı verilemiyorsa burada da resen “paran olmadığı zaman, olanaklar tanınmadığı zaman el koyacağım” anlayışı çıkıyor. Bence, daha önceki maddelerdeki uygulamaların bunun yerine konması yerine onların ekonomik tedbirlerini alması çok doğaldır.

Bu vesileyle Türkiye’de, merkezîleşmenin yerinden yönetimden çok, 2002’den beri yerinden yönetimi savunan, demokrasiyi savunan, yerinden yönetmeyi savunan bir anlayıştan uzaklaşarak başkanlık sistemine bu kanunlarla geleceğimizin yasal düzenlemelerini yapıyoruz. Burada çok dikkatli olmak zorundayız. Onun için de şunu diyorum: “Benim mülküm var, artık tapu hakkı benimdir.” deme anlayışını, bu yasalar çıktıktan sonra bu ülkenin vatandaşları olarak bizler elimizden her an gidebilecek anlayışı içerisinde olacağımızı bilelim diye söylüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ SARIBAŞ (Devamla) – Yüce Meclise en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı istiyorum Başkanım.

BAŞKAN – Arayacağım.

Kabul edenler…

Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 180 sıra sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısının 16'ncı maddesi 1'inci fıkrasında yer alan "Yenileme projelerinin gerektirdiği uygulamalar, verilen süre içinde yapı malikince yapılmadığı takdirde, il özel idaresi veya belediye tarafından yapılarak masrafı yapı malikinden tahsil edilir." ifadesi "Yenileme projelerinin gerektirdiği uygulamalar, verilen süre içinde yapı malikince yapılmadığı takdirde, il özel idaresi veya belediye tarafından yapılarak masrafın yarısı yapı malikinden tahsil edilir." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                 Emin Haluk Ayhan (Denizli) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Vural, gerekçeyi mi okutayım?

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yapı maliklerinin masrafın tamamını ödemede zorlanacağı düşünülmüştür.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Madde 16’yı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 17’de üç önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alacağım:

                     Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 180 sıra sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısının 17'nci maddesinde geçen "yapılabilmesi için ilgili belediyenin talebi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca bu yönde karar alınması şarttır." İfadesinin aşağıdaki şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

       Hasan Hüseyin Türkoğlu                    Mustafa Kalaycı                        Mehmet Erdoğan

                Osmaniye                                    Konya                                      Muğla

            A. Şefik Çirkin

                  Hatay

"yapılabilmesi için ilgili belediyenin talebi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca uygun görüldüğü yönünde karar alınması şarttır."

                                              

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 180 sıra sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 17 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesi hususunu arz ve teklif ederiz.

            Nurettin Canikli                     Mehmet Doğan Kubat                         Haluk İpek

                 Giresun                                   İstanbul                                   Ankara

             Adem Yeşildal                             Recep Özel                              Yusuf Başer

                  Hatay                                     Isparta                                    Yozgat

                Ali Aşlık                             Mehmet Öntürk

                  İzmir                                      Hatay

"MADDE 17- 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 73 üncü maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan "yapılabilmesi Bakanlar Kurulu kararına bağlıdır." ibaresi "yapılabilmesi için ilgili belediyenin talebi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca bu yönde karar alınması şarttır." şeklinde değiştirilmiş ve bu maddeye 13 üncü fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“Büyükşehirlerde büyükşehir belediye meclisinin, il ve ilçelerde belediye meclislerinin salt çoğunluk ile alacağı karar ile masrafların tamamı veya bir kısmı belediye bütçesinden karşılanmak kaydıyla kentin uygun görülen alanlarında bina cephelerinde değişiklik ve yenileme ile özel aydınlatma ve çevre tanzimi çalışmaları yapılabilir. Cephe değişikliği yapılacak binalarda telif hakkı sahibi proje müelliflerine talep etmeleri halinde, değiştirilecek cephe veya cephelerin beher metrekaresi için bir günlük net asgari ücret tutarını geçmemek üzere telif hakkı ödenir. Büyükşehir belediye meclisince uygun görülmesi halinde, büyükşehir belediyesi içindeki ilçe belediyeleri kendi sınırları içinde bu fıkrada belirtilen iş ve işlemleri yapabilir.

Bina cephelerinde değişiklik ve yenileme ile özel aydınlatma ve çevre tanzimi çalışmaları için yapılması gereken iş, işlem ve yetkilendirmeler, kat maliklerinin arsa payı çoğunluğu ile verecekleri karara göre yapılır.

Büyükşehir belediyelerince, kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilan edilen alanlar ile 5366 sayılı Kanuna göre yenileme alanı ilan edilen alanlarda veya bu Kanunun 75 inci maddesine göre kamu kurum ve kuruluşları ile protokol yapmaları halinde, büyükşehir belediye meclisi kararı ile, yıkılan ibadethane ve yurtların yerine veya ihtiyaç duyulan yerlerde ibadethane ve yurt inşa edilir.”

BAŞKAN – Şimdiki önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 180 Sıra Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun Tasarısının 17. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

            İhsan Kalkavan                          Haluk Eyidoğan                             Ali Sarıbaş

                 Samsun                                   İstanbul                                  Çanakkale

            Alaattin Yüksel                          Yıldıray Sapan                             Müslim Sarı

                  İzmir                                     Antalya                                   İstanbul

                                                           Haydar Akar

                                                               Kocaeli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

 

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Alaattin Yüksel.

BAŞKAN – Sayın Yüksel buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Tasarının 17’nci maddesi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu tasarı bu hâliyle Meclisten geçerse, sanıyorum Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihinde yasalaştırılmış en tehlikeli, en riskli yasayı Meclisten geçirmiş olacağız ve Anayasa’ya aykırılıkları açısından da en zengin yasası geçmiş olacak bu Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihinde burada.

Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Yasa Tasarısı’nın kendisi bizzat afet bir yasadır. Benim söz aldığım 17’nci maddeyle ilgili, Belediye Kanunu’nun 73’üncü maddesindeki bu düzenleme, 17 Haziran 2010 yılında 5998 sayılı Yasa’yla getirilmiştir ve bu herkes tarafından bilinmektedir ki, 2010’da yapılan bu değişiklik, Ankara Büyükşehir Belediyesinin herhangi bir afet riski taşımayan kentin çeperlerindeki boş alanlarda aslında ranta açma amacıyla getirilmiş bir yasadır.

Değerli arkadaşlar, bu 17’nci madde, şimdiki hâliyle daha da tehlikeli hâle dönüştürülen bu madde, o gün yasalaştırıldıktan sonra, bu, Bakanlar Kurulunun elinde çok güçlü bir silah olarak özellikle muhalefet belediyeleri için ayrımcılaştırma, ötekileştirme anlamında çok ciddi bir silah olarak sürekli olarak kullanılmıştır. Bakın, 2010’dan bu yana Bakanlar Kurulundan 26 adet kentsel dönüşüm projesi geçmiştir. Bu 26 adet kentsel dönüşüm projesinden 1 tanesi MHP’li belediyelere ait olup, geri kalan 25 tanesi AKP’li belediyelere aittir. Yani bu madde, Bakanlar Kurulunu sadece AKP’li belediyeler için çalıştıran bir madde hâline dönüştürülmüştür.

Değerli arkadaşlar, bu madde yasalaştıktan sonra hemen arkasından, Ankara’nın 7 adet kentsel dönüşüm projesi bir günde Bakanlar Kurulunda onaylanarak çıkmıştır ve bu 1 adet MHP’li, 25 adet AKP’li belediye için yasalaşan, Bakanlar Kurulundan geçen kentsel dönüşüm projelerinin ortalama onaylanma süresi on beş gündür. Ama muhalif belediyelere baktığınız zaman, mesela bir Eskişehir Büyükşehir Belediyemizin gönderdiği 4 adet proje on aydır bekletilmektedir. İzmir’in yaptığı 9 adet kentsel dönüşüm projesi tam on beş aydır Bakanlar Kurulundan onay beklemektedir. Hepsinin dökümü de burada, Resmî Gazete’den alınmıştır, burada vardır. Arkadaşlar, bu 26 adet onaylanan kentsel dönüşüm projelerinin büyük bir çoğunluğu 3’üncü ve 4’üncü derecede riskli alanlardır.

Bakın, Van depreminden sonra Sayın Şehircilik Bakanı önce çıkıp dedi ki: “İzmir 1’inci derecede riskli bölgedir, listenin başına yazdık, oradan başlayacağız.” Arkasından Başbakan Hükûmet Programı’nda aynı şeyi söyledi, arkasından Şehircilik Bakanı yerel yönetimlere “Görevinizi yapın, bu ihmale gelmez.” anlamında laflar etti. Evet, doğrudur, İzmir 9 adet kentsel dönüşüm projesi gönderdi, hepsi 1’inci derecede riskli alanlardır ama ne yazık ki on beş aydır bekletilmektedir.

Değerli arkadaşlar, şimdi biz bu verdiğimiz önergeyle bu maddenin bütünüyle bu tasarıdan çıkarılmasını teklif ediyoruz. Ama biraz önce, yine iktidar partisinin verdiği değişiklik önergesinden, çok daha kötü bir biçimde çıkartmaya çalıştıklarını görüyoruz. Şimdi bu verdikleri yeni önergeyle de… Büyükşehir belediye meclislerinden geçmek kaydıyla ibadethaneleri ve yurtları istedikleri yerde yapabilecekleri yönünde bir değişiklik önergesi verilmiştir. Eğer bu önerge de kabul edilir, bu yasa bu şekilde kabul edilirse, yani Taksim Meydanı’na cami yapma yolunun da açılacağını görüyorum.

Bu tasarı yerel yönetimlerin, yerinden yönetim ve yerel demokrasinin idam fermanıdır, bu şekilde yasalaştırılamaz. Anayasadan da döneceğini umut ediyorum, o kadar çok Anayasa’ya aykırı madde var ki, çünkü diğer kanunlarda olan -on bir adet kanunu sayıyor- hiçbir hüküm, bu kanuna karşı olan hiçbir hüküm uygulanmaz diyor.

Böyle bir yasa bu Meclisten geçmemeli diyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yüksel.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 180 sıra sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 17 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesi hususunu arz ve teklif ederiz.

         Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları

"MADDE 17- 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 73 üncü maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan "yapılabilmesi Bakanlar Kurulu kararına bağlıdır." ibaresi "yapılabilmesi için ilgili belediyenin talebi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca bu yönde karar alınması şarttır." şeklinde değiştirilmiş ve bu maddeye 13 üncü fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“Büyükşehirlerde büyükşehir belediye meclisinin, il ve ilçelerde belediye meclislerinin salt çoğunluk ile alacağı karar ile masrafların tamamı veya bir kısmı belediye bütçesinden karşılanmak kaydıyla kentin uygun görülen alanlarında bina cephelerinde değişiklik ve yenileme ile özel aydınlatma ve çevre tanzimi çalışmaları yapılabilir. Cephe değişikliği yapılacak binalarda telif hakkı sahibi proje müelliflerine talep etmeleri halinde, değiştirilecek cephe veya cephelerin beher metrekaresi için bir günlük net asgari ücret tutarını geçmemek üzere telif hakkı ödenir. Büyükşehir belediye meclisince uygun görülmesi halinde, büyükşehir belediyesi içindeki ilçe belediyeleri kendi sınırları içinde bu fıkrada belirtilen iş ve işlemleri yapabilir.

Bina cephelerinde değişiklik ve yenileme ile özel aydınlatma ve çevre tanzimi çalışmaları için yapılması gereken iş, işlem ve yetkilendirmeler, kat maliklerinin arsa payı çoğunluğu ile verecekleri karara göre yapılır.

Büyükşehir belediyelerince, kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilan edilen alanlar ile 5366 sayılı Kanuna göre yenileme alanı ilan edilen alanlarda veya bu Kanunun 75 inci maddesine göre kamu kurum ve kuruluşları ile protokol yapmaları halinde, büyükşehir belediye meclisi kararı ile, yıkılan ibadethane ve yurtların yerine veya ihtiyaç duyulan yerlerde ibadethane ve yurt inşa edilir.”

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, muhtemelen şeye soracaksınız ama bir hususu arz etmek istiyorum.

Şimdi, bu madde, 73’üncü madde kentsel dönüşümle ilgili bir maddedir. Burada, belediye meclislerine verilen bir başka yetki söz konusu. Aslında bu düzenlemenin kentsel dönüşümle ilgili düzenlemenin yapıldığı maddede değil, belediyelerin yetkileri olan maddede düzenlenmesi lazım. Dolayısıyla böyle olduğu zaman, kentsel dönüşümün içerisine “uygun görülen alan” diye bir başka kavram sokulmuş oluyor. Aslında sistematik açıdan gerçekten belediyelerin yetkilerinde zikredilmesi gereken bir düzenleme olduğunu düşünüyorum. Sadece tutanaklara girmesi açısından ifade ediyorum. Yoksa Sayın Bakanlık acaba “kentsel dönüşüm alanlarında uygun görülen yerler” mi demek istiyorlar? O konuda bir şey yaparlarsa…

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tamamen 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 73’üncü maddesiyle ilgilidir. Burada esasa müteallik büyük değişiklik yok. Bu 73’üncü maddenin Bakanlık nezdindeki sekretaryasını İçişleri Bakanlığı yapıyordu, bundan sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yapacak. Gene, bunun yanında, yine belediyelerin yapması gereken cephe düzenlemeleriyle ilgili bir madde ilave edilmiştir. Belediyelerle ilgili bu bizim kendi yasayla yani mevcut Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Yasası’yla ilgili değil bu, belediyelere verilen bir yetkidir. Ayrıca belediyelerin kamu alanı olmayan yerlerde kendisi karar alıp hiç Bakanlar Kuruluna getirmeden de… Sadece kamu alanlarıyla ilgilidir bu.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ona bir diyeceğim yok. Maddenin başlığı, madde 73 diyor ki: “Kentsel dönüşüm ve gelişim alanı olarak düzenlenmiş…”

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – O da öyle.

OKTAY VURAL (İzmir) – Dolayısıyla o maddenin içerisinde dönüşüm alanı dışında bir kavram getiriliyor, onu ifade ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Komisyon önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılıyoruz efendim.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Gerekçe Sayın Başkan.

BAŞKAN –  Gerekçeyi okuyun.

Gerekçe:

Kentlerde birçok cadde ve sokakta eskiyen bina cephelerine rastlanılmaktadır. Meri mevzuata göre bina cephelerinde yenileme yapmak için kat maliklerinin nitelikli çoğunluğunun oyu gerektiğinden yenileme yapılması imkânsız hâle gelmektedir. Bina cephelerinde değişiklik ve yenileme ile özel aydınlatma ve çevre tanzimi çalışmalarının kat maliklerinin arsa payı çoğunluğu ile verecekleri karar ile yapılabilmesi ve ayrıca bu konuda belediye bütçeden harcamada bulunulabilmesi için düzenleme yapılmıştır.

Bina cephelerinin yenilenmesinde karşılaşılan çok ciddi problemlerden birisi de telif hakkı ödenmesi konusu olup, bu problemin çözümüne yönelik düzenleme yapılmıştır.

Diğer taraftan, proje alanlarında zaman zaman ibadethaneler ve yurtlar yıkılmakta, yerine yenilerinin yapılması konusunda hukuki sorunlar yaşanmaktadır. Bu konuda Büyükşehir belediyelerine yetki verilmiş ve kolaylaştırıcı düzenleme yapılmıştır.

Ayrıca, bu madde kapsamında yapılacak uygulamalar safhasında sürecin hızlanması bakımından, proje ve kontrollük hizmet alımları konusunda 4734 sayılı Kanun'dan muafiyet getirilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 180 sıra sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısının 17'nci maddesinde geçen "yapılabilmesi için ilgili belediyenin talebi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca bu yönde karar alınması şarttır." İfadesinin aşağıdaki şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

"yapılabilmesi için ilgili belediyenin talebi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca uygun görüldüğü yönünde karar alınması şarttır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, aslında biraz önce kabul edilen önergede, katıldıkları önergenin ilk kısmıyla bizim verdiğimiz önerge aynı. Dolayısıyla, kabul etmenin bir değişiklik olmayacağı, biraz önce kabul edilmişti zaten önergemizin ilk kısmı.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Aslında sizin önergeyi kabul ettik Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Keşke katılsaydınız, değişen bir şey olmayacaktı ama sırf muhalefetten geliyor diye…

BAŞKAN – Sayın Vural gerekçeyi mi okutuyorum?

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçeyi okutun efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutalım, tamam.

Gerekçe:

Maddenin daha iyi anlaşılır olması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Kabul edilen önerge çerçevesinde Madde 17’yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 18’de iki adet önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

180 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 18. Maddesi ile 5543 sayılı kanuna eklenen Ek Madde 1’de yer alan “orman veya mera vasıflı alanlardan” ibaresinin çıkarılması ve “bulunan taşınmazlardan” ibaresinden sonra “çevre düzeni planlarına göre koruma kullanma dengesi açısından” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

            Sebahat Tuncel                           Pervin Buldan                               Erol Dora

                 İstanbul                                    Iğdır                                      Mardin

                     

             İbrahim Binici                          Mülkiye Birtane

                Şanlıurfa                                     Kars

BAŞKAN – Şimdiki önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 180 Sıra Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısının 18’inci maddesinde yer alan “sebebiyle” ibaresinin “nedeniyle” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

         Mehmet Hilal Kaplan                Selahattin Karaahmetoğlu                   Haluk Eyidoğan

                  Kocaeli                                    Giresun                                   İstanbul

            İhsan Kalkavan                           Haydar Akar

                 Samsun                                    Kocaeli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kocaeli Milletvekili Sayın Kaplan, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi ve tutuklu tüm milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar) 18’inci maddeyle ilgili verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım.

Afete karşı önlem gerekçesiyle düzenlenen bu kanun tasarısı Türkiye’nin ve kentlerin tamamını riskli ilan etme olanağı sağlıyor. Bu da TOKİ ve Başbakanlığa tek imar otoritesi olma olanağını yaratıyor. Yapı güvenliği için vazgeçilmez olan birçok denetimden muaf olan TOKİ’ye ülkenin tapusunu vermek akıl işi değildir. Uygulamaları Kamu İhale Kanunu’nun dışına çıkarıyorsunuz. Bu nedenle yeni şaibelere olanak sağlıyorsunuz. Hatırlatmak isterim; her nedense, Hükûmetinizde bir alışkanlık hâline geldi akçeli işleri Kamu İhale Kanunu’nun dışına çıkarmak gibi.

Bu tasarı, TOKİ’ye dilediği yapıya el koyma olanağı veriyor. Riskli alanlarla beraber, aynı yapıların Maliye Bakanlığı aracılığıyla TOKİ’ye devri sağlanıyor. Dolayısıyla şu kaygıyı beraber paylaşıyoruz: Sözde afet riski bulunan alanlarda ve yapılarda TOKİ ve TOKİ’nin ortaklarına yeni rantsal alanlar kazandırılmış oluyor. Yılların deneyimiyle oluşturulan imar, çevre ve kültür yasaları devre dışı bırakılıyor.

Kanunun amacıyla hiçbir ilgisi bulunmayan Ankara’nın özel bir alanını yapılaşmaya açmayı hedefleyen bu düzenlemenin olmasını nasıl açıklıyorsunuz? Yoksa 1980’de kanunlaşan Atatürk Kültür Merkezi alanının oluşturulması sizleri rahatsız mı ediyor?

2302 sayılı Kanun’un Atatürk’ün doğum yılının yüzüncü yılında sağlamak amacı, Atatürkçü anlayıştan ve davranıştan hareketle millî birlik, beraberlik ve bütünlük duygusunu ve düşüncesini geliştirmek, bağımsızlık hareketlerindeki öncülüğünü, dünya görüşünü, insanlık anlayışını ve barışçıllığını yaymak ve yaşatmak için kanunla ayrılmış bu alanda Kültür Merkezi, Cumhuriyet Müzesi, opera binası ve Kurtuluş Savaşı Müzesinin olması sizleri neden rahatsız ediyor? Amacınız nedir?

İktidarınıza bu konuda güven duymak istiyorum, ancak şu ana kadar söylediklerinizle uygulamalarınız arasında buna olanak vermiyorsunuz. Her söyleminizde şöyle bir şey hissettiriyorsunuz: “Halk bize yüzde 50 oy verdi; dolayısıyla istediğimizi yaparız.” Bu anlayış külliyen yanlıştır. Hiçbir demokraside de yoktur. Türkiye Büyük Millet Meclisinde, komisyonlarda muhalefet milletvekilleri olumlu hiçbir katkı sunmuyorlar mı, hiçbir doğru öneri getirmiyorlar mı ki tüm önergeleri ve önerileri reddediyorsunuz. Bu, doğru bir yaklaşım değil değerli milletvekilleri. Bu, otoriter bir yaklaşımdır. Bu, faşistçe bir yaklaşımdır. Bir taraftan “Gelin, Türkiye’de yeni bir sivil anayasa yapalım.” diyeceksiniz, ortak mutabakatla anayasadan bahsedeceksiniz, diğer taraftan muhalefetin hiçbir önerisini dinlemeyeceksiniz, hatta önerileri olanları da susturacaksınız. İç Tüzük görüşmelerinde ve Eğitim Komisyonunda olanları hatırlatmak istiyorum size.

Kaldı ki bu konuda zaten sakıncalısınız. Toplanan deprem vergileri ne oldu, nereye harcadınız? Hesap verdiniz mi? Vermediniz. 1999’da Kocaeli depreminde hasar gören binalarda hâlâ insanların yaşadığını Sayın Bakan kendisi itiraf ediyor. On yıldır iktidardasınız. On yıldır, Kocaeli’de hasarlı binalara bir şey yapabildiniz mi? Peki, neden bu hırs, neden çabuk bu noktalara getirmek? Van depreminde yaşananlar ortadayken size nasıl güvenelim. Bu güveni, değerli milletvekilleri, değiştirmek sizin elinizde. Mecliste, yitirdiğiniz bu güveni oluşturmak sizin elinizde. Gelin, bu vurdumduymaz, bu umursamaz, ben bilirim havasından vazgeçin. Hoşgörü anlayışını Türkiye Büyük Millet Meclisinde beraber etkin kılalım.

Bu nedenle, tekrar, tutuklu milletvekilleri konusunu hatırlatarak hepinize ve yüce Meclise saygılar sunarım.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaplan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

180 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 18. Maddesi ile 5543 sayılı kanuna eklenen Ek Madde 1’de yer alan “orman veya mera vasıflı alanlardan” ibaresinin çıkarılması ve “bulunan taşınmazlardan” ibaresinden sonra “çevre düzeni planlarına göre koruma kullanma dengesi açısından” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                          Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Erol Dora…

BAŞKAN – Sayın Dora, buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)

EROL DORA (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 180 sıra sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; günümüzde kentleri piyasa aktörlerine açmanın temel aracı olarak görülen kentsel dönüşüm projeleri, özellikle büyük kentlerde ardı ardına uygulamaya konulmaktadır. Kentsel dönüşüm projeleri, yoksulları, emekçileri ve marjinal grupları kentlerin dışında oluşturulan yeni yaşam alanlarına gitmeye zorlamakta ve çekici kentsel mekânları zengin grupların ve sermayenin kullanımına açma kaygısı taşımaktadır. Bu özellikleriyle kentsel dönüşüm projeleri, yoksul ve marjinal gruplar başta olmak üzere, hemen hemen tüm kentlilerin barınma ve konut haklarına yönelik saldırıları da içermekte ve yerleşme özgürlüklerini ihlal etmektedir. Sosyal ve ekonomik dengesizliklerin yoğun olarak yaşandığı kentlerimizde merkezî ve yerel yönetimler temel sorumluluklarından biri olmasına karşın bu dengesizlikleri giderecek politikalar geliştirmekten ve uygulayabilmekten uzak görmektedirler. En temel haklardan biri olan barınma hakkı, günümüzde özellikle kent merkezlerindeki gecekondu bölgelerini, çöküntü alanlarını, merkezî yoksul mahalleleri ve benzerini hedef alan kentsel dönüşüm projeleriyle ihlal edilmektedir. Bu ihlaller vatandaşların yaşam alanlarından edilmelerine kadar uzanmaktadır. Kentlerin rant sağlanabilecek merkezî alanlarına daha iyiye dönüştürme vaatleriyle el konulmakta ve bu alanlarda yaşayan yoksul marjinal gruplar kendi yaşam alanlarından uzaklaştırılmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarının yasalaşması durumunda Bakanlar Kurulu, Bakanlık ve TOKİ yüzde 90’ı deprem riski altında gerekçesiyle ülke toprağını hiçbir kayıt ve koşula bağlı olmaksızın istediği imar hareketine açabilecektir. Uygulamada gerek bireyin, bölge halkının hakkını gerekse kamu yararını koruma altına alan yasa hükümleri devre dışı bırakılmakta ve idarenin denetim yollarından olan yargısal denetim yolu kapatılmaktadır. Kendini hukukla sınırlandırmayan, kişilere hukuk güvenliğini tanımayan bu tasarının yasalaşması demek yasama organının sosyal hukuk devleti ilkesinden kamu adına vazgeçmesi anlamına gelmektedir. Bakanlar Kurulu, 17 Ağustos 2001 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığına tüm Türkiye topraklarını tapulu, tapusuz istediği gibi kullanma yetkisi vermişti. Şimdi ise Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile bu yetkinin hangi araç ve yöntemlerle kullanılacağı düzenleniyor. Yasa tasarısı, bu anlamda “kentsel dönüşüm” adı altında bir anlamda talan yasasına dönüşmüş durumdadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; neredeyse yüz elli yıllık bir geçmişi bulunan kentsel dönüşüm ya da kentsel yenilenme çalışmaları kent planlamasının yanında sosyoloji, hukuk, finans, mühendislik, mimarlık ve benzeri alanları tek bir çatı altında toplayan ya da toplaması gereken bir alana tekabül eder. Üzerinde konuştuğumuz yasa tasarısının hazırlanmasında konuyla ilgili meslek odalarının, akademisyenlerin sözü dinlenmemiş, eleştirileri dikkate alınmamıştır. Bu yönüyle düşünüldüğünde yasa teklifinin bilimsel koşul ve gerçekliklere uygun olduğunu söylemek mümkün değildir.

Bunun da ötesinde, buradan çıkarılacak yasa maddelerinin vatandaşın çıkarlarını gözetmesi gerekirken, bu yasayla vatandaşın yıllardır sahip olduğu özel mülkiyetine el konulacaktır. Bu yasa teklifiyle, temel insani haklardan biri olarak kabul edilen barınma hakkı vatandaşın elinden alınacak, vatandaşlarımız telafisi mümkün olmayan mağduriyetlerin içine sürükleneceklerdir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamuoyuna “afetleri önleme yasası” olarak sunulan bu tasarının doğuracağı afetler daha ağır sonuçlara yol açacaktır. Siyasi iktidara sınırsız yetkiler tanıyan, yargı denetimini dahi yok eden tasarı geri dönülmez zararlar doğuracaktır. Ülkemizin bir deprem ülkesi olduğu ve imarı imar afları, denetimsizlik nedeniyle sağlıksız hâle gelen kentlerde yeni bir yapılanmaya gerek olduğu hepimizin malumudur. Bu sorunun çözümü planlama, imar, kentleşme, yapı ve afet alanlarında bilimsel, sosyal ve bütünlükçü yasal düzenlemelerle mümkündür.

Bu vesileyle, tekrar hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum; teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dora.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Madde 18’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın Canikli’nin bir düzeltme talebi vardır, şimdi kendisine söz veriyorum.

Buyurun.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Biraz önce, tasarının 17’nci maddesinde değişiklik yapan ve benim de imzam bulunan bir önerge oylanarak kabul edildi. Bu önergenin gerekçesinin son cümlesinde yer alan ifade kabul edilen metinle uyumlu değildir. Bir başka ifadeyle, madde metninde gerekçede belirtilen husus yer almamaktadır. Yani gerekçenin son cümlesinde yer alan “Ayrıca bu madde kapsamında yapılacak uygulamalar safhasında sürecin hızlanması bakımından proje ve kontrollük hizmet alımları konusunda 4734 sayılı Kanun’da muafiyet getirilmiştir.” şeklindeki ifadenin biraz önce söylediğim nedenle bir anlamı kalmamıştır, bulunmamaktadır, buradan çıkarılması gerekir.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Evet, birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

İkinci bölüm 19’uncu maddenin (a), (b), (c), (ç), (d) ve (e) bentleri ayrı ayrı, geçici madde 1 ve 2 dâhil 19 ila 25’inci maddeleri kapsamaktadır.

İkinci bölüm üzerinde söz isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın Sakine Öz. (CHP sıralarından alkışlar)

Akhisarspor için mi bu kadar alkışlandınız?

Buyurun.

CHP GRUBU ADINA SAKİNE ÖZ (Manisa) – Sayın Başkan, hatırlattığınız için teşekkür ederim. Akhisarspor’a buradan başarılar diliyorum. Süper Lig’de yarışacak bu dönemde, kendisine buradan başarılar dilemek istiyorum, tebrik ediyorum ayrıca kazandığı için de.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın ikinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, görüştüğümüz bu tasarının adı ile içeriği arasındaki uyumsuzluğa dikkat çekmek istiyorum. Tasarının adı “afet riski” olmasına karşın, içeriği kentsel dönüşüm ve hatta rantsal dönüşüm yasasıdır. Sanırsınız afete uğramış ya da afet riski taşıyan bölgelerin dönüşümü yapılacak. Oysa bu yasa yıllarca ihmal edilerek çöküntüye uğratılmış şehirlerin merkezlerinde kalan alanların rantsal dönüşüm yasasıdır.

Eski Başbakanlarımızdan merhum Necmettin Erbakan, kızdıklarına “Sizi gidi rantiyeciler, sizi.” derdi. Şimdi, Erbakan’ın adını bir üniversiteye verdiniz. Herhâlde adı daha çok anılsın istediniz ama merak etmeyin, bu tasarıyla onun bu sözü çok daha fazla hatırlanacak, adı daha fazla anılacaktır.

Bu tasarı, ne afet riskini önleme yasasıdır ne de kentsel dönüşüm yasasıdır; İstanbul ve Ankara’yı yeniden şekillendirme ve yağmalama yasasıdır. İçinde insan yoktur, içinde yerel yönetim yoktur, meslek örgütü yoktur, bilim insanları yoktur; “AKP İktidarına ve yandaşlarına acaba nasıl pay çıkarabilirim?” hesabı vardır, ayrıca yurttaşlar var olan haklarını zor kullanarak âdeta zorbaca almak vardır, “lisanslandırılacak kurumlar” denilerek yandaş müşavirlik kurumları vardır; “rezerv alanı” denilerek talan edilecek mera, orman, kıyılar, tarihî ve doğal koruma alanları, AKM alanları vardır.

Şimdi, bu tasarıyla görünürde denetimsiz yapılar kontrol altına alınacakmış gibi gösteriliyor ama aslında yıllarca süren ihmaller zinciri kopartılmak yerine yeni rant alanlarına bağlanıyor. Aslında bilim insanlarının, meslek odalarının görüşleriyle şekillenecek bir kentsel dönüşüm yasasının aciliyetine biz de inanıyoruz. Özellikle deprem riski taşıyan yerlerde bir an önce kentsel dönüşüm yapılmalıdır ama bir işin aciliyeti plansız yapılmasını gerektirmez.

Şimdi, komisyonda sorduğum soruları burada yineliyorum: “Acil” dediğiniz bu yasa için risk altında olan öncelikli bölge haritaları yapılmış mıdır? Hangi bölge önceliklidir? Nereden başlanacaktır? Deprem riski olandan mı, sel riski olandan mı, heyelan riski olan bölgelerden mi? İstanbul’dan mı, Van’dan mı, Simav’dan mı, yoksa geçen yıl sel felaketiyle toprak kayması yaşamış Rize’nin Gündoğdu beldesinden mi veya Ayamama Deresi’nden mi? Tasarıyı hazırlayanlar nereden başlayacağını bilmiyorlar mı? Planlama tüm afetler için mi yapılacak yoksa her afet grubu için ayrı ayrı mı yapılacak? Bu soruların yanıtlarını verebilirse, o çok acil ihtiyaç duyulan afet riski altındaki yerlerin kentsel dönüşüm yasası belki oluşturulabilir. Ama sorun “Nerede rant yaratabilirim?” olduğu sürece, yanıt da insan odaklı değil, rant odaklı olacaktır.

Yasa gerekçesinde “Ülkemiz yüzde 90 deprem riski altındadır.” denilmektedir. Kuşkusuz, deprem öncelikli afettir ama yanlış kentleşme, kaçak yapılaşma ve hatalı yatırımlar da doğal afetlere neden olmaktadır. Seller, su baskınları da afete sebebiyet vermekte, tehlike oluşturmaktadır. Ülkemizin bu duruma gelmesinde, on yıllık AKP İktidarının yasaları yeterince uygulayamamış olmasının payı yok mudur? Özellikle İstanbul ve Ankara gibi büyük kentlerde kaçak yapılaşma ve ruhsatsız binalarla ilgili çözüm arayışına gidilmemiş ve hatta bazı bölgelerde orman arazilerinde yapılaşmaya göz yumulmuştur. Yapılan kentsel dönüşümlerde de yörenin sosyopolitik durumları dikkate alınmamış, yurttaşlara sürgünler yaşatılmıştır. Acaba bunun ardında Türkiye'nin yapılarının tamamen bozulup yeniden inşa edilmesinin hayali mi vardır?

Bu tasarı, Mera Kanunu’yla korunan “mera, yaylak ve kışlak” olarak geçen, yasada da “rezerv alanları” olarak görülen yerleri de talana, yapılaşmaya, ranta açmaktadır.

Mera Kanunu’nda bu yerlerin başka amaçla kullanılamayacağı belirtiliyor ancak bu tasarı, bu yerlerin kullanım amacını değiştiriyor ve yine Bakanlığın, hatta TOKİ'nin kullanımına veriyor. İlgili fıkrada bu yerler için “Bakanlıkça ihtiyaç duyulan taşınmazlar” ifadesi kullanılıyor.

Sayın milletvekilleri, bu ne kadar muğlak bir tanımdır? İhtiyaç duyulma gerekçesinin kriterleri nedir? “Senden belediye, benden belediye” midir? Demokratik ülkelerde insanların, kamunun hakkı böyle muğlak ifadelerle ifade edilmez. Elbette kent merkezlerinde mera kalmamıştır. Kentlerin merkezinde kalan köhneleşmiş çöküntü bölgelerinde yoksullar, kentsel dönüşüm gerekçesiyle, yaşadıkları bölgelerden alınıp merkezden uzak mera alanlarına mı yerleştirilecektir? Bu taşınma aşamasında yurttaşların sosyokültürel yapıları dikkate alınacak mıdır? Komşuluk, mahalle ilişkileri, ekmeklerini nasıl kazanacakları düşünülecek midir?

Sayın milletvekilleri, yine yasa tasarısının, maddelerinde, konutlar, iş yerleri için, riskli bina tespiti yapılmış, yıkılmasına karar verilmiş ve kira yardımı verilmesi gereken durumlardan söz edilmiş ve bunlar “yapılabilir”, “verilebilir” niteliğinde ucu açık sözcüklerle tanımlanmıştır. Biraz önce de bahsettiğim gibi, yasaların net olması gerekir. “Olabilir”, “yapılabilir” söylemleri, yandaşlık konusunda sicili bozuk AKP tarafından kime göre ne davranış göstereceğinin belli olmadığının bir kanıtıdır? Bu hükümlerin insanları çaresizliğe, kaos ortamına sürüklemekten başka ne anlamı vardır?

Mera Kanunu, Orman Kanunu, Turizm, Kıyı Kanunu gibi, askerî yasak bölgeler ve güvenlik bölgesi gibi kamuya ait arazilerin korunmasını sağlayan 11 adet kanunun ilgili hükümleri bu yasayla yok sayılmaktadır. Yine bu düzenlemeyle, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkisiyle, sorgusuz, sualsiz ve hatta yurttaşların ruhsatlı binaları bile kentsel dönüşüm alanı ilan edilerek resen el konulacak, TOKİ ile yandaşlara peşkeş çekilip rant malzemesi yapılacaktır.

Ülkemizde devletin birçok kurum, kuruluş ve işletmesi yok pahasına özelleştirilmiş olmasına rağmen, padişah yetkilerine sahip Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kanalı ile TOKİ tek tabanca niteliğindedir, tekelleşmiştir. TOKİ, arsa alım ve satımı, plan-proje yapımı, inşaat-dekorasyon yapım gibi mimar ve mühendislerin mühendislik hizmetlerini devlet gücüyle yapması ile mimar ve mühendislik fakültesinde okuyan çocukların iş umutlarını söndürmektedir.

Yine, tasarıda “Riskli alanlarda binalara elektrik, su, doğal gaz verilmesin.” deniyor. O zaman sizin yaptığınız işe “kentsel dönüşüm” denmez, “afet alanlarının dönüştürülmesi” denmez. Bu, insan hakları ihlalidir.

Yasa tasarısında gelir kaynağı olarak belirtilen, orman, mera, askerî alanlar, AKP İktidarının Kentsel Dönüşüm Yasası’yla rant kaynağı niteliğinde görülmektedir. 2/B arazileri “afet risk rezerv alanı” ilan edilip satışa sunulacaktır. Yürürlükteki ilgili yasalar devre dışı bırakılarak “Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi gereklidir.” denilecek rantsal dönüşümle, başta İstanbul olmak üzere tüm Türkiye’nin tarihî ve doğal zenginlikleri çarçur edilecektir.

Bu yasa, yine ismiyle bağdaşmayan, içinde farklı birçok maddeyi taşıyan bir torba yasadır. Bu tasarının, 2302 sayılı Atatürk’ün Doğumunun 100’üncü Yılının Kutlanması ve Atatürk Kültür Merkezi Kurulması Hakkındaki Yasa’yla hiçbir ilgisi yoktur. Buna rağmen AKM alanının tasarıya girmesi gibi akıl ve mantığa uymayan ve hiçbir yurttaşımızın kabul etmeyeceği bir madde içermektedir. Derhâl yasadan çıkarılmalıdır.

Geçen günlerde okuduğum bir makalede yazar, tasarı için, Bakanlık ve TOKİ’ye sıkıyönetim yetkilerinin verildiğinden söz ediyor. Bu nitelemeyle kantarın topuzunun kaçtığı anlatılmaktadır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öz.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Yozgat Milletvekili Sayın Sadir Durmaz.

Buyurun Sayın Durmaz. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA SADİR DURMAZ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 180 sıra sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini paylaşmak üzere söz almış bulunmaktayım. Yüce heyeti saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, kentsel dönüşümün tarihine baktığımızda “bozulma ve kullanılamaz olan kentsel alanların iyileştirilmesine yönelik uygulanan eylemler” olarak ifade edilmektedir. Riskli alanlar için getirildiği iddia edilen bu düzenleme, içerdiği belirsizlikler nedeniyle kentlerde önemli sorunların yaşanmasına neden olabilecek, Anayasa’nın hukuk devleti ilkesiyle çelişen bir düzenlemedir.

Getirilen bu tasarıda Anayasa’nın 35’inci maddesinde yer alan kişilerin mülkiyet haklarının elinden alındığı, 36’ncı maddesinde belirtilen hak arama özgürlüğünün ortadan kaldırıldığı, 45’inci maddesinde yer alan tarım, hayvancılık ve bu üretim dallarında çalışanların korunması hususuna aykırı hükümlere yer verilerek zaten can çekişmekte olan tarım ve hayvancılığa ağır bir darbe vurulduğu, Anayasa’nın 125’inci maddesinde yer alan idarenin her türlü eylem ve işlemlerinin yargı denetimine tabi olduğu ilkesine aykırı olarak yargı yolunun kapatıldığı görülmektedir.

Tasarıyla riskli alanların ve riskli yapıların belirlenmesiyle ülkenin tüm afet riskli alanlarında var olan yapıların iyileştirilmesi, tasfiyesi ve yenilenmesi konularında yetki, genel olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığına verilmektedir. Bakanlığa tanınan yetkilerle belediyeler kendi bölgelerinde etkisiz kalacak, halk ile belediye, belediye ile Bakanlık karşı karşıya gelebilecektir. Diğer bir ifadeyle, halk tarafından seçilmiş yerel yönetimlerin kanunlarla verilmiş yetkilerini kullanması Bakanlığın inisiyatifine bırakılmaktadır. Bütün yetkilerin Bakanlığa verilmesi sonucunda AKP kendi belediyelerini korurken muhalefet belediyelerini çalıştırmamak için her türlü engeli çıkaracaktır. Pek çok kentin gelişme alanlarında bazen de gelişme yönünün aksine kentin nâzım planlarıyla çelişen konumlarda Bakanlığın ve TOKİ’nin belediyelere rağmen yapacağı uygulamaları görmek sürpriz olmayacaktır.

Sayın milletvekilleri, bu tasarıyla üstelik bu taşınmazların riskli alanda olma şartı da aranmadan Bakanlığa tahsis edilmesinin, Bakanlık tarafından yapılaşma amacıyla kullanılmasının ve bu alanların Bakanlık aracılığıyla TOKİ ya da belediyelere bedelsiz devrinin önü açılmaktadır. Bu devir işlemlerinin hangi amaçla ve hangi şartlarda yapılacağı belirtilmemiştir. Bu durumda, kentin rantı yükselen bölümlerinde yer alan hazine mülkiyetindeki alanların, Bakanlık, TOKİ ya da AKP’li belediyelerce talan edilmesinin de önü ardına kadar açılmaktadır. AKP’li yerel yönetimlerin 2004’ten bu yana gerçekleştirdiği siyasal istismara dayalı uygulamalar, tarım, orman ve yeşil alanların imara açılması ve sözde “atıl durumdaki kamusal alanların ekonomiye kazandırılması” adı altındaki icraatlarını dikkate aldığımız zaman, AKP’nin buradan asıl muradının kentsel dönüşüm değil, rantsal dönüşüm olduğu ortaya çıkmaktadır.

Değerli milletvekilleri, getirilen düzenlemeyle kamuya personel alımına ilişkin hak ve nasafet kurallarına uygun düzenlemeler hiçe sayılarak, yandaşlara sınırı belirsiz bir şekilde kadro ve ücret vermek suretiyle kayırmacılığa zemin oluşturulmaktadır. Sözleşmeli personel çalıştırılması konusunda, 657 sayılı Kanun’da öngörülenin dışında yeni bir sözleşmeli personel rejimi ihdas edilmektedir.

Tasarıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27’nci maddesinde belirtilen acil durumlarda telafisi imkânsız zararların oluşmasına engel olmak için başvurulan yürütmenin durdurulması talepleri ortadan kaldırılmaktadır. Ayrıca, aynı kanunun 7’nci maddesinde belirtilen altmış günlük dava açma süresi kısıtlanarak Anayasa’nın hak arama hürriyetine aykırı olarak otuz güne düşürülmektedir.

Yine getirilen bu tasarıyla, mal ve hizmet alımlarının, Kamu İhale Kanunu’nun 21’inci maddesinin (b) bendine göre pazarlık usulü ile yapılması öngörülmüştür. Böyle büyük projelerin ilan yapılmadan adrese teslim şeklinde gerçekleştirilmesi, Kamu İhale Kanunu’nun 5’inci maddesinde belirtilen temel ilkelerden saydamlık, rekabet, eşit muamele, güvenilirlik, gizlilik ve kamuoyu denetimi ilkelerinden hiçbirisine uymamaktadır. Tek başına bu madde bile bu düzenleme ile asıl amaçlananın kentsel dönüşüm değil, rantsal dönüşüm olduğunu göstermektedir.

Sayın milletvekilleri, bu yasa ile AKP hükûmetlerinin kentleşme konusunda izlemiş olduğu yandaşlara rant sağlama politikası devam ettirilmek istenmektedir. Afet riski gerekçe gösterilerek tüm kentlerimizin bir rant aktarım alanı hâline dönüştürülmesi kabul edilebilir bir durum değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu düzenlemede adalet yok, hak yok, hukuk yok, zulüm var; en önemlisi, insan yok. Sulukule’deki Roman kardeşlerimize ne yaptınız? İstanbul’un 60 kilometre dışına attınız, sonra onların yerlerine seçkinlerinizi yerleştirdiniz; bu mu adalet?

Değerli milletvekilleri, daha önce başlayan görüşmelerde söz alan muhalefet sözcülerinin tamamı hemen hemen aynı tespitlerle eleştirilerini ortaya koydular. Muhalefeti dinlemeyeceğinizi, dikkate almayacağınızı biliyorum ama bırakın muhalefeti, siz, Bakanlık bürokrasisini dahi dikkate almıyorsunuz. Buradan neyi kastediyorum? 300’e yakın bürokrat, teknik eleman ve uzmanın katılımıyla 2009 yılında gerçekleştirilen Kentleşme Şûrası’nın sonuçları da bu taslağa yansıtılmamıştır. Bakanlığın sitesinde kentsel dönüşüm “Fiziksel mekânın dönüşümünün yanı sıra, sosyal adalet ve gelişim, sosyal bütünleşme, yerel ekonomik kalkınma, tarihî ve kültürel mirasın ve doğal çevrenin korunması, zarar azaltma ve risk yönetimi, sürdürülebilirliğin sağlanması ve benzeri ilkeler çerçevesinde kapsamlı ve bütünleşik bir yaklaşımla ele alınması gereken bir konudur.” şeklinde açıklanmaktadır.

Sayın Bakan, bürokrasiyi dinleme, uzmanları dinleme, sivil toplum kuruluşlarını dinleme, muhalefeti dinleme; siz kimi dinlediniz Allah aşkına? Bu düzenlemeyi yaparken bu kadar dolambaçlı bir anlatıma gerek var mıydı? Doğrusu, çok açık bir şekilde bir cümleyle şöyle ifade etseniz daha uygun olurdu: TOKİ’dir, ne yapsa yeridir! “Sınırsız sorumsuz TOKİ kooperatifi” canının istediğini yapar, AKP yetkililerine kırmızı halılı törenler düzenler, seçim yasaklarını deler, Sayıştay denetimini deler, Kamu İhale Kurumu mevzuatını deler, idari yargıyı deler!

Memlekette satacak yer bırakmadınız, şimdi de gözünüzü ormanlara, meralara, askerî alanlara diktiniz. “Allah gözünüzü doyursun.” demekten başka bir şey gelmiyor elimizden.

Bu kanun, yolsuzlukların meşru bir kılıfa büründürüldüğü, âdeta yolsuzluğun prosedürlerinin düzenlendiği, AKP pervasızlığının geldiği aşamayı gösteren tarihî bir belgedir. Yolsuzluğa “kanun” uyduruyorsunuz. Bunu anladık da buna fetva verecek bir hoca bulabilecek misiniz; doğrusu merak ediyorum.

Değerli milletvekilleri, bu bir ezip geçen tank kanunudur, garibanın mülkünü zengine dağıtan, dünyanın en adaletsiz kanunudur. “Ne orman ne tarım ne felaket ne güvenlik ne turizm ne kültür ve tabiat varlıkları ne kıyı ne de toprak kanunu, hiçbir şey dinlemem. Yetmez, diğer hiçbir kanunu da  dinlemem. İktidarımın bu son döneminde gücüm varken her şeyi alır, ezer geçerim.” demektesiniz. Devletin malıyla kendi malını birleştirmek,  sultanlığın son aşaması demektir. Kısaca, XIV. Louis’nin dediği gibi “Kanun benim.” anlayışının 21’inci asırdaki versiyonu bu düzenleme. Allah ıslah etsin!

Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyeti saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Durmaz.

Barış ve Demokrasi Partisi İstanbul Milletvekili Sayın Sebahat Tuncel, buyurunuz.

BDP GRUBU ADINA SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 180 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın ikinci bölümü üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten bu yasa tasarısı konusunda yaklaşımımızı hep ifade ettik. Anlaşılan o ki bütün gruplar da bu konuda anlaşmış durumda. Bu, kentsel dönüşüm değil, aslında kentsel rant yasası. Bu konu ciddi bir konu ve AKP Hükûmeti bu konuyu da hiçbir zaman kendisine de problem hâline getirmiyor, o yüzden de bütün yasaları böyle değerlendiriyor. Hükûmet bütün uygulamalarında yani sosyal politikalardan tutalım ekonomiye kadar, kadın sorununa kadar, gençliğin durumuna kadar hepsinde kâr-zarar hesabı yaparak düzenlemeler yapıyor. Öyle ki Sayın Başbakanın en son Devlet Tiyatrolarına ilişkin değerlendirmeleri de bu kâr-zarar hesabının ne kadar önemli olduğunu, AKP’nin sadece bunun hesabını yaptığını bir kez daha gösteriyor. Yani Devlet Tiyatrolarının toplumda ne kadar etkili olduğunu, kaç insanın tiyatroyla buluşturulduğunu, insanların, tiyatroya parası olmayanların ya da en azından ekonomik olarak ulaşamayanların bu konudaki şeyini düşünmek yerine “İşte, ne kadar para veriyoruz, ne kadar getiriyor; dolayısıyla biz bunu elimizden çıkaralım.” yaklaşımı da gösteriyor ki her alanda kâr-zarar hesabı yapıyor.

AKP’nin ustalık döneminin temel politikalarından birisi de şu: “Biz bu ustalık döneminde nasıl olur cebimizi daha yoğun doldururuz; talan edemediğimiz alanları, meraları, orman alanlarını, yaşam alanlarını, dereleri nasıl olur da kentsel rantın bir parçası hâline getirebiliriz yaklaşımı” üzerinden...

Bu kürsüde daha önceden, de ifade etmiştim, AKP Hükûmetinin yaptığı çok önemli bir başarı var: Söylemde iyi şeyler yapıyormuş gibi, işte demokrasi konusunda, özgürlükler konusunda, eşitlik konusunda, yine bu kentsel dönüşüme zemin sağlayacak konularda… Yine, bu yasa kapsamında, aslında afet riski altındaki alanları düzenleme konusunda iyi bir şey sunuyorlar, reklamlar iyi ama içine girdiğinizde -ciddi anlamda Türkiye halklarının yaşamını zindan edecek- gerçekten geleceğe dair, çocuklarımıza güzel bir gelecek, en azından yaşam alanları bırakacak bir gelecek bile bırakmıyorlar! Yani şimdi “Elde kalan üç-beş yeri de nasıl biz rant alanına çeviririz, buradan nasıl kâr elde edebiliriz?” Bu, ciddi bir sorun ve bu zihniyetle, bu yaklaşımla mücadele edilmediği sürece Türkiye’de gerçekten demokratik bir yaklaşım olması mümkün değil.

Sayın milletvekilleri, kentleşme önemli bir konu ama bu kentleşmenin nasıl olacağı da önemli. Eğer siz kentleri sadece elitlerin, sadece zenginlerin, parası olanların yaşayabileceği bir mekân olarak düşünüyorsanız -ki AKP’nin politikası bu- aslında en güzel yerleri, en verimli yerleri diyelim ki zenginlere, bir avuç zengine gösteriyor, onun dışındaki işte bu ülkede Romanların, Kürtlerin, yoksul Türk emekçilerinin, hepsini de bu yaşam alanlarının dışına itiyor. Bir yandan kentsel dönüşüm diye “Biz daha güzel yerler yapacağız.” deyip insanlara sözde daha iyi evler… Ki, TOKİ de Başbakanlığa bağlı, her şey hazır. Siz ev alacaksınız, nereden alacaksınız? TOKİ’den alacaksınız, size daha iyi evler verecek! Bir yandan hem insanların yaşam alanlarını ortadan kaldırıyor, onların sosyal çevresini, akraba ilişkilerini, toplumsal ilişkilerini paramparça ediyor, zenginlerle yoksullar arasında çok daha fazla duvar örüyor, sınıflaşmayı geliştiriyor, diğer yandan da zaten yoksul emekçi insanları şehrin dışına iterek “Orada al, yaşa.” diyor. Bu, çok ciddi bir problem ve sosyal devlet olma olgusunu zedeleyen, eşitlik ilkesini zedeleyen bir konu. Bu hiç tartışılmıyor, mesele olunca, “Biz daha iyi kentler yapıyoruz.” Bu daha iyi kentlerde kim yaşıyor, nasıl yaşıyor?

Diğer bir problem alanı, bütün bunlar yapılırken o kentte yaşayan insanlar hiç dikkate alınmıyor. O kentte yaşayan sosyal bilimciler, bu konuda uzman olanlar, örneğin kentsel dönüşüm konusunda diyelim ki bu çevreyle ilgilenen, gerçekten sağlıklı bir kentsel dönüşüm projesi yapacak olan mimarlar, mühendisler odası, şehir planlamacıları ya da bu konuda çalışma yürüten sivil toplum örgütleriyle ortaklaşma konusu kesinlikle yok, “biz yaptık, oldu yaklaşımı! Şimdi nasıl oluyor da böylesi bir şeyde siz demokratik bir değerden bahsediyorsunuz?

Sayın milletvekilleri, kentler sadece binalardan oluşmuyor. Şimdi biz demokrasiyi de inşa edeceksek kentlerin oluşumuyla birlikte aynı zamanda demokrasileri de inşa etmek durumundayız, sadece binalardan ibaret bir yaşam değil. Şimdi, AKP Hükûmeti binalar yapıyor, insanları içine yerleştirirse bu işin çözüleceğini düşünüyor. Bu çok ciddi bir problem, yani kentsel dönüşüm meselesi sadece bir kentsel rant meselesi değil, birilerinin cebini doldurmak değil, aynı zamanda sosyal adaletsizliği, eşitsizliği de körükleyen bir nokta.

Burada sayın milletvekillerini, özellikle iktidar milletvekillerini uyarmak isterim: Adaletsizliğin olduğu yerde isyan vardır! Sizin bu yaklaşımınız aslında insanları isyana teşvik ediyor çünkü siz bir grubun, yüzde 10’un geleceği için, onların daha rahat yaşaması için, AKP’nin yandaşlarını daha rahat ettirebilmeniz için milyonlarca yoksul emekçiyi yaşam alanının dışına itiyorsunuz, bu kabul edilebilir bir nokta değil.

İkincisi, geleceğimizi gasbediyorsunuz yani derelere HES’ler yaparak, “kentsel dönüşüm” adı altında yapılan işte, orman alanlarını, diyelim ki meraları, daha etkin sulak alanları, bunların hepsini siz şehirleşmeye açıyorsunuz ve aslında ekosistemi de ekolojiyi de ortadan kaldırıyorsunuz yani bu, ciddi anlamda, insanlığa, geleceğe dair büyük bir darbedir. Siz cebinizi dolduruyorsunuz ama biz gerçekten önümüzdeki süreçte belki nefes alabilecek alanlar bile yapamayacağız.

Bunun en bariz örneği işte, bu yapılması düşünülen Atatürk Kültür Merkezine ilişkin durum. Şimdi, burada, bu yasal düzenleme ortadan kaldırılıyor. Neydi daha önceki düzenleme: “Bu alan içerisinde Millî Mücadele tarihi, Türk halk kültürünü ve sanatlarını tanıtan yerel ve çeşitli müzeler, çeşitli sahneler ve toplantı salonları, sergi alanları, arşiv ve kitaplıklar, atölyeler ve benzeri yerlerden meydana gelen Atatürk Kültür Merkezi ile Millî Komitece saptanacak tesis ve alanlar bulunur. Bunların dışında Atatürk Kültür Merkezi alanında hiçbir yapı yapılamaz.” Şimdi, siz bunu değiştirerek aslında burayı da yeni yapılara, yeni rant alanlarına dönüştürüyorsunuz. Bu bir örnek, aslında birçok alanda benzer bir durum gerçekleştiriliyor yani orman alanları talan ediliyor, sulak alanlar ortadan kaldırılıyor.

Bu, aynı zamanda AKP Hükûmetinin, Türkiye halklarının geleceğini rehin alma politikasıdır, yoksa afet riski olan yerlerde gerçekten insanca yaşam koşullarının hazırlanması meselesi değil o yüzden biz bu yasa tasarısına karşıyız.

Bakın, ben İstanbul milletvekiliyim ve İstanbul bir deprem bölgesi, olası bir depremde belki de 10 binlerce insan zarar görecek. Şimdi, buradan gerçekten oradaki riskleri ortaya çıkarmak, orada insanların daha sağlam, daha güvenceli bir yaşam geleceğini hazırlamak, bu konuda sivil toplum örgütleriyle, halkla ortak çalışma yapmak, risk teşkil eden yapıları yenilemek ve bu konuda insanların özellikle kendi yaşamını idame ettirecek bir yapılaşmayı, kentleşmeyi gelin birlikte yapalım ama bu konuda da problem var. Ne yapılıyor? İnsanlara deniyor ki: “Yapın, değiştirin. Sizin binanız risklidir, depreme dayanıklı değil.” Ama bu konuda hiçbir sorumluluk almıyor aksine halkın üzerine sorumluluk yüklüyor.

Şimdi, siz, insanların yaşam standartlarını yükseltme konusunda hiçbir çalışma yapmayacaksınız, kentsel yaşamı düzeltme konusunda hiçbir çalışma yapmayacaksınız, yaşamın bütün yükünü yoksul, emekçi insanların sırtına bırakacaksınız, ama burada da “Afet riski altındaki alanları dönüştürüyoruz, bu konuda iyi bir şey yapıyoruz, halka müjde veriyoruz.” diye düzenlemeler yapacaksınız. Bununla kimseyi kandıramazsınız, belki kendi yandaşlarınızı ikna edebilirsiniz. Onları da kandırdığınızı zannetmiyorum, çünkü onlar da bu düzenlemenin ne demek olduğunu biliyorlar. Bunun bir dönüşüm meselesi olmadığını, insanların yaşamını kolaylaştıracak bir durum olmadığını, aksine yeni rant alanları açtığını, hatta kendisini dokunulmaz kılan bir kılıfla bunu gerçekleştirdiğini görüyoruz. Yani yasal durum, buna müdahale etme, yasal süreci işletme olanağı bile insanların elinden alınıyor, bu gerçekten kabul edilebilir bir yaklaşım değil. Bunu sadece kendiniz için değil, bu ülkenin geleceği açısından da düşünmeniz gerekiyor.

Sayın milletvekilleri, sonuç olarak şunu ifade etmek istiyoruz. Bu ülkede yaşayan herkes, gerçekten Anayasa’da denildiği gibi “Herkes sağlıklı bir kentte yaşama, güvenceli bir kentte yaşama ve eşit ve özgür yurttaşlık temelinde, sosyal hakları eşit düzeyde yaşama hakkına sahiptir.” Dolayısıyla, siz düzenlemeleri buna göre yapmak durumundasınız. Bunu yapmadığınızda ortaya çıkacak adaletsizlikten, eşitsizlikten, ortaya çıkacak durumdan sorumlu olursunuz. Bu Parlamentonun bunu yapmaya hakkı yoktur. AKP Hükûmetinin “Ben istediğim gibi yaparım, sayısal çoğunluk da vardır.” diyerek yaptığı bir şey demokrasi değil, parlamenter sistemin işlediği anlamına gelmez, aksine, despotik bir sistemin nasıl işlediğini, nasıl bize dayatıldığını, Türkiye halklarının nasıl alternatifsiz bırakıldığını gösterir. Bir kez daha, bu yaklaşımı kabul etmediğimizi biz ifade ediyoruz.

Bu kanunun geçeceğini de biliyoruz. Bu kürsüde sadece itirazlarımızı ifade etmek ve Türkiye kamuoyunu bilgilendirme görev ve sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz, yoksa parmak sayısıyla tabii ki bu kanun geçecektir, en azından bu itirazlarımız kayda geçsin diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tuncel.

Şimdi beş dakikamız kaldı.

Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen işleri sırasıyla görüşmek için, 16 Mayıs 2012 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.55



(x) 180 S. Sayılı Basmayazı 14/3/2012 tarihli 78’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

(*) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.