TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

               TUTANAK DERGİSİ

 

                                                      52’nci Birleşim

                                                   17 Ocak 2012 Salı

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                     İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- ÖLÜM, SAYGI DURUŞU VE TAZİYELER

1.- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın vefatı nedeniyle bir dakikalık saygı duruşu

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- TBMM Başkan Vekili Oturum Başkanı Sadık Yakut’un, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Kazak-Kırgız Türklerinin göç liderlerinden Delilhan Canaltay ile Millî Takıma ve Türk futboluna büyük emeği geçen Lefter Küçükandonyadis’in vefatları nedeniyle  konuşması

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın vefatına ilişkin açıklaması

2.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın vefatına ilişkin açıklaması

3.- Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan’ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın vefatına ilişkin açıklaması

4.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın vefatına ilişkin açıklaması

5.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın vefatına ilişkin açıklaması

6.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, 23/12/2011 Tarihli ve 6262 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un görüşmeleri sırasında 16’ncı madde üzerine verilen önergelerde bütün grup temsilcilerinin imzası bulunduğuna ilişkin açıklaması

7.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Cumhuriyet Halk Partisinin, 23/12/2011 Tarihli ve 6262 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’a “hayır” oyu verdiğine ilişkin açıklaması

8.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, 23/12/2011 Tarihli ve 6262 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun üzerinde verilen önergelerin tamamında bütün grupların mutabakatı olduğuna ilişkin açıklaması

VI.-  GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ’ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın vefatına ilişkin gündem dışı konuşması ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

2.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın vefatına ilişkin gündem dışı konuşması

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, yolcu taşımacılığı ve uluslararası taşımacılık yapan şoför esnafının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/103)

2.- Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, seçim ve partiler rejiminin yol açtığı sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/104)

3.- Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, dışa bağımlı hâle gelen enerji politikalarının; enerji ve güvenlik konuları ile çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/105)

B) Duyurular

1.- Tunceli Ağır Ceza Mahkemesince, Denizli Milletvekili İlhan Cihaner hakkında soruşturma açılmasına karar verildiğine dair dosyanın Anayasa’nın 83’üncü maddesinin 2’nci fıkrası gereğince  Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulmasına ilişkin duyuru (3/721)

C) Önergeler

1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru'nun, (2/15) esas numaralı 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin, İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/20)

VIII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 138 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak ve  bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi

IX.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Posof- Türkgözü Sınır Kapısının işlerliğinin artırılmasına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/10) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, elektrik ve doğal gaza yapılan zamma ilişkin sözlü soru önergesi (6/213) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

3.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, elektrik ve doğal gazdaki fiyat artışlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/228) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

4.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Oymapınar HES’in bedelsiz devrine ilişkin sözlü soru önergesi (6/247) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

5.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, İstanbul-Esenyurt’taki yüksek gerilim hatlarının yer altına alınmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/265) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

6.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, özelleştirilen ve devredilen enerji dağıtım şirketlerinin ihtiyaç duydukları malzeme, araç ve gerece ilişkin sözlü soru önergesi (6/269) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

7.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, boru hatlarına yönelik hırsızlık girişimlerine ve bunlara karşı alınacak önlemlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/279) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

8.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi’nin, özelleştirilen ve devredilen enerji dağıtım şirketlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/285) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

9.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi’nin, İstanbul-Esenyurt’un bazı mahallelerindeki yüksek gerilim hatlarının yeraltına alınmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/293) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

10.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, İstanbul-Bağcılar’a BEDAŞ şubesinin açılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/304) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

11.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, doğal gazdaki fiyat artışına ilişkin sözlü soru önergesi (6/331) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

12.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, Rusya doğal gazına ve ülkemizdeki enerji üretimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/360) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

13.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, bazı vatandaşların istemediği hâlde elektrik sayaçlarını değiştirmek zorunda kalmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/390) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

14.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana ili 2012 yılı yatırım programına ilişkin sözlü soru önergesi (6/415) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

15.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, denizciliğe verilen öneme ve Piri Reis Araştırma Gemisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/423) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

16.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, İstanbul-Başakşehir’den geçen yüksek gerilim hatlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/437) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

17.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi’nin, İstanbul-Başakşehir’den geçen yüksek gerilim hatlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/442) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

18.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana ve ilçelerinde yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/526) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

19.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş’ta yürütülen Doğu Akdeniz Jeotermal Enerji Aramaları Projesi’ne ilişkin sözlü soru önergesi (6/533) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

20.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş Organize Sanayi Bölgesi’nin elektrik tarife bedelinin düşürülmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/536) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

21.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Pazarcık’a doğal gaz bağlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/538) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

22.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş Kılavuzlu Trafo Merkezinin kapasitesinin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/540) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

23.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş Küçük Sanayi Sitesine doğal gaz bağlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/541) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

24.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Andırın’a yeni bir trafo merkezi inşa edilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/542) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

25.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Çağlayan Havza Trafo Merkezinin hizmete açılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/544) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

26.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Klavuzlu Barajı’nın elektrik üretimi ihalesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/573) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

27.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, TEİAŞ’ın Kahramanmaraş İşletme ve Bakım Müdürlüğünün grup müdürlüğü yapılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/575) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

28.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş Organize Sanayi Bölgesine doğal gaz bağlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/576) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

29.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Doğu Akdeniz’de yürütülen petrol ve doğal gaz arama çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/580) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

30.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, jeotermal elektrik üretilen sahaların izlenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/587) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

31.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, TPAO’nun petrol sondaj çalışmalarında kullanmak üzere satın alacağı gemiye ilişkin sözlü soru önergesi (6/594) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

32.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki bazı kamu binalarında elektrik sayacı bulunmamasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/605) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

33.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, Bakanlıkta ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarda özürlü personel istihdamına ilişkin sözlü soru önergesi (6/641) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

34.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, elektrik faturalarındaki tüketim dışı maliyet unsurlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/654) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

35.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Afşin-Elbistan Termik Santralinin bacalarına filtre takılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/658) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

36.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Afşin-Elbistan Termik Santralindeki sıcak suyun kullanılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/673) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

37.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yenilenebilir enerji kaynakları yatırımcılarının desteklenmesi amacıyla verilen yerli ürün desteğine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/737) (Cevaplanmadı)

38.-  Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, Muğla’daki sokak lambalarının bakım nedeniyle toplatılmasından kaynaklanan sorunlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/741) (Cevaplanmadı)

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesinin İşleyişine Dair Anlaşma ile 22 Ekim 2009 Tarihli Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesinin İşleyişine Dair Anlaşmaya Değişiklikler Getirilmesi Hakkında Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/440) (S. Sayısı: 32)

2.-  23/12/2011 Tarihli ve 6262 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve Anayasa’nın 89’uncu ve 104’üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/537) (S. Sayısı: 122)

XI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, grubuna sataşması nedeniyle konuşması

2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin,  grubuna sataşması nedeniyle konuşması

XII.- OYLAMALAR

1.- 23/12/2011 Tarihli ve 6262 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve Anayasa’nın 89’uncu ve 104’üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi’nin oylaması

XIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, uzman yardımcılığı mülakat sınavlarına ve bu sınavlara yapılan itirazlara ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/1276)

2.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, İzmir’e yönelik yatırım ve harcamalara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı (7/1546)

3.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, Diyanet İşleri Başkanlığında çalışan Tunceli doğumluların sayısına ve unvanına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/1562)

4.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, Diyanet İşleri Başkanlığı personeliyle ilgili disiplin işlemlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/1564)

5.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık merkez teşkilatı birimlerinin hizmet binalarına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı (7/1695)

6.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, Diyanet İşleri Başkanlığınca 2010 yılında düzenlenen etkinliklere ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/1716)

7.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, camilerdeki görevli sayısına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/1717)

8.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan’ın, bir açıklamasına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in cevabı (7/1719)

9.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, bir milletvekilinin TBMM Genel Kurulunda yaptığı bir konuşmaya ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/1770)

10.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2010 KPSS sonuçlarına göre TRT’ye alınan personele ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/1805)

11.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bulgaristan’dan geliş sebebi zorunlu göç görülmeyenlerin borçlanma hakkından yararlandırılmamasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/1817)

12.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Formula 1 pistinin maliyetine ve ülkemizin 2012 yarışlarından çıkarılmasıyla yaşanılan mağduriyete ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı (7/1838)

13.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Bakanlığın Mersin’deki bazı yapım işlerinin ihalelerinde usulsüzlük yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı (7/1839)

14.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, futbolda şike ile ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı (7/1840)

15.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Bingöl’de güçlendirilmesi gereken kamu binalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/1913)

16.- Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen’in, 2011 yılı hac ve umre kontenjanına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/1916)

17.- Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü’nün, Çorlu’da yapılması planlanan Katı Atık Bertaraf Tesisinin çevreye ve insan sağlığına verebileceği zararlara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/1927)

18.- Ankara Milletvekili İzzet Çetin’in, Ankara’da hava kirliliğinin önlenmesine yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/1929)

19.- İstanbul Milletvekili Emre Köprülü’nün, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’na göre yenilenebilir enerji kaynaklarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/1937)

20.- Bursa Milletvekili İlhan Demiröz’ün, Bakanlıktaki bazı kadroların uzman kadrosunda birleştirilmesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/1959)

21.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Ankara’da hava kirliliğinde uyarı eşiğinin aşıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı   (7/1984)

22.- Adana Milletvekili Ali Demirçalı’nın, bankalara olan borçlara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/2003)

23.- Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in, Bozüyük Toprak AŞ fabrikalarının kapanmasıyla yaşanan mağduriyete ve Bilecik’in seramik ve mermer sanayindeki potansiyeline ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/2005)

24.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Riva Deresi’ndeki kirliliğin önlenmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı   (7/2099)

25.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, Ankara’nın hava kirliliğine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/2102)

26.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, teknik hizmetler sınıfı kadrolarında görev yapanların özlük haklarındaki farklılığın giderilmesine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/2107)

27.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı merkez ve ilçelerinde turizmin geliştirilmesine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/2109)

28.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Ağrı’dan Bilecik’e göç eden bazı ailelere odun yardımı yapılmamasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı  (7/2125)

29.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, göreve başlayamadan üyeliği sona eren milletvekillerinin kendileri veya aile fertlerinin yararlandığı hak ve imkânlara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/2131)

30.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, bir gazetede çıkan köşe yazısındaki iddiaya ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/2145)

31.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, cemaat vakıflarının mallarının iadesine ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/2147)

32.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, İzmir Musevi Cemaatinin “İzmir Musevi Cemaati Vakfı” olarak tescillenmesine ve bazı iddialara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/2148)

33.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, bankaların bazı işlemlerden talep ettiği bedellere ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/2154)

34.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana’daki belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/2191)

35.- Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, Doğanbey Kentsel Dönüşüm Projesi’ne ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/2194)

36.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Etiyopya’da faaliyet gösteren Türk firmalarına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/2204)

37.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, 2012 yılı elektrik enerjisi ihtiyacına ve bunun sağlanacağı kaynaklara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2208)

38.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Kıbrıs’da Rumların elinde bulunan Türk vakıflarına ait arazilere ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/2310)

39.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, Ayamama Deresi kenarına inşa edilen yakıt tankları nedeniyle yaşanabilecek felakete ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı   (7/2313)

40.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Tavşanlı’da yapılması planlanan MESS Entegre Geri Kazanım ve Enerji Üretim Tesisinin çevreye ve insan sağlığına vereceği zarara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/2314)

17 Ocak 2012 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.02

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT (Ordu), Tanju ÖZCAN (Bolu)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52’nci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

III.- ÖLÜM, SAYGI DURUŞU VE TAZİYELER

1.- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın vefatı nedeniyle bir dakikalık saygı duruşu

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Başkanlık Divanınca alınan karar gereğince, yüce heyetinizi, vefat eden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın aziz hatırası önünde bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum.

(Saygı duruşunda bulunuldu)

BAŞKAN – Allah rahmet eylesin, ruhu şad olsun.

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- TBMM Başkan Vekili Oturum Başkanı Sadık Yakut’un, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Kazak-Kırgız Türklerinin göç liderlerinden Delilhan Canaltay ile Millî Takıma ve Türk futboluna büyük emeği geçen Lefter Küçükandonyadis’in vefatları nedeniyle  konuşması

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, geçen hafta içerisinde, yalnız Kıbrıs Türklerinin değil, ana vatan Türkleri ve Türk dünyasının çok değerli bir evladını, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu lideri ve ilk Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı kaybettik. Acımız derin, üzüntümüz büyüktür.

Tarihin her döneminde büyük liderler, milletlerin, toplumların en meşakkatli dönemlerinde ortaya çıkmış ve görevlerini en iyi şekilde yerine getirerek tarihin şanlı sayfalarında hak ettikleri yeri almışlardır. Rahmetli Denktaş da Kıbrıs Türklerinin en buhranlı döneminde ortaya çıkmış bir millî kahraman ve büyük bir Türk lideridir.

Rauf Denktaş, başta Enosis ideolojisinin hain maşası EOKA olmak üzere, Rumların Kıbrıs Türklerine yönelik insanlık dışı saldırılarına, Kıbrıs Türk’ünü Ada’dan ve dünya sahnesinden silecek şekilde küçük büyük demeden katletmeye başladığı bir süreçte, bir avuç Kıbrıs Türk’ü ve ana vatanın kahraman evlatlarıyla birlikte kurduğu Türk Mukavemet Teşkilatıyla şanlı bir direnişe imzasını atmış yiğit bir vatan evladıdır.

Arkadaşlarıyla birlikte çıktığı millî mücadelesini, inandığı ve yürekten bağlı olduğu millî Kıbrıs ve Türklük davasını hayatı boyunca sürdürmüş, hiçbir zorluk ve engellemelere aldırmadan, tavizsiz bir şekilde, şerefli görevini ifa etmiş, şanlı direniş ve mücadelesini en büyük miras olarak Kıbrıs Türklerine ve Türk dünyasına bırakarak aramızdan ayrılmıştır.

Sayın milletvekilleri, büyük devlet adamı Denktaş’ın yaktığı özgürlük ateşi Türk dünyasının aydınlatılmasında da önemli bir meşale olmuştur. Buradan diyorum ki: Türk dünyasının yiğit lideri, tarihî mirasın ve Kıbrıs Türklüğünün bağımsızlık ülküsü bizlere bıraktığın en büyük emanettir. Necip bir milletin evlatları olarak bağımsız Kıbrıs Türk Cumhuriyeti mutlaka tarih sahnesinde hak ettiği yeri ve rolü alacak, bunda en büyük pay senin olacaktır. Mücahitliğinle, hatipliğinle, teşkilatçılığınla uluslararası diplomasideki manevra kabiliyetinle, sabrın ve en önemlisi Baba Denktaş, bilge dedeliğinle her zaman gönlümüzde yaşayacak ve yaşatılacaksın. Kimileri “Bir tarih göçtü.” derken, bizler seni Kıbrıs Türklerinin tarihini yazan, direnişin ve bağımsızlık mücadelesinin yılmaz savunucusu olarak hatırlayacağız. Son nefesinden önce bile “Burası bağımsız bir cumhuriyettir.” diyecek kadar Kıbrıs Türk’ünün millî davasına bağlılığın, direnişin ve kararlı kişiliğinle fani olan hayatına veda etsen de bıraktığın fikirler, yazdığın eserler yeni nesillere tarih boyunca ışık tutacak, yol gösterecek ve ilham kaynağı olarak ilelebet gönüllerde abideleşecektir.

Sayın milletvekilleri, o, Kıbrıs Türk’ünün var oluş mücadelesinde bayrağı göğe çekmiş bir vatan evladıydı ve o bayrak ilelebet Kıbrıs semalarında şanla, şerefle dalgalanacak ve dalgalandırılacaktır.

Bilge Denktaş, bugün adları ve öyküleri anlatılamayan ve isimleri alt alta sıralanan binlerce mücahit ve şehitlerimizle buluşma günün; başın dik, alnın ak bir şekilde Torosların yalçın kayalıklarından Kıbrıs semalarına süzülen bir kartal misali vuslata erme günün. Makamın cennet olsun, Allah rahmet eylesin.

Sayın milletvekilleri, Türk dünyası değerli bir evladını daha kaybetti. Kazak Türklerinin göç liderlerinden Delilhan Canaltay doksan yıllık yaşamını Altaylarda Kazak-Kırgız Türklerinin mücadelesi ve göçmen Kazak Türklerinin teşkilatlanmasına adayarak ana vatanda Hakk’ın rahmetine kavuştu. Delilhan Canaltay’ı da rahmetle ve minnetle anıyor; başta Kazakistan, Doğu Türkistan ve Kırgızistan olmak üzere Türk dünyasına başsağlığı diliyor, onların da acılarını paylaşıyoruz.

Sayın milletvekilleri, acısını paylaştığımız, milletçe büyük üzüntü duyduğumuz, Millî Takım ve Türk futboluna büyük emeği geçen Lefter’i de kaybettik. Beyefendiliği, Türk milletine ve Türk futboluna olan katkısı, katıksız Türk sevdalısı oluşu ile Türk gençliğine örnek olan “Ordinaryüs” mahlaslı Küçükandonyadis’i de saygıyla ve minnetle anıyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

Sayın milletvekilleri, grup başkan vekilleri söz istemişlerdir. Yerinden, sırasıyla, talep hâlinde söz vereceğim.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Kürsüden efendim.

BAŞKAN – Sayın Şandır, biliyorsunuz İç Tüzük 59’a göre…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, bugün özel bir gün.

BAŞKAN – Konunun önemi nedeniyle, buyurun Sayın Şandır.

Kaçar dakikada anlaştınız?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Süre koymayalım, herkesin kendi takdirine bırakın.

BAŞKAN – Beşer dakika süre veriyorum.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın vefatına ilişkin açıklaması

 

 

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; doğrusu bugün özel bir gün. Arzu ederdim ki tüm milletvekilleri bu duyarlılığı göstermeli, sohbetlerini bırakıp Sayın Başkanı dinlemeliydiler ama çok sıradanlaştırdınız, üzüntülerimi ifade ediyorum.

Değerli milletvekilleri, Rauf Denktaş Hakk’ın rahmetine yürümüştür. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu ve camiası adına, merhum Denktaş’a yüce Allah’tan rahmetler diliyoruz. Milletimizin başı sağ olsun. Onu anlatmaya kelimeler yetmez. Aslında, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi, Denktaş’la ilgili bir oturum başlatmalıydı. Onu hem biz anlamalıydık, anlatmalıydık hem de onun mücadelesini bu milletin tüm dünyaya bir anlamda meydan okuması olarak burada sahiplenmeliydik; ama gündem dışı bir hadise olarak değerlendiriyoruz. Arzu ederdim ki, Sayın Başbakan Yardımcısı buraya çıkıp bu konuyla ilgili bir konuşma yapmalı ve gruplar onar dakika konuşmalıydılar. Dolayısıyla, bu özel günleri, bu özel fırsatları harcamamalıydık değerli arkadaşlar çünkü Türk milleti veya tarih devlet adamını kolay yetiştirmiyor.

Sayın Rauf Denktaş, hepinizin bildiği gibi, bir devlet kurucusuydu. 20’nci yüzyılda, millî mücadele sonrası, yani dış konjonktürün, uluslararası konjonktürün getirdiği bir sonuç olarak değil, bedelini kanla ödeyerek bir devlet kuran büyük bir kahramandı, bir Türk büyüğüydü, bir dava adamıydı, aynen Atatürk gibi. “Milletin istiklal ve istikbalini milletin azim ve kararı kurtaracaktır, kuracaktır” diyen Büyük Atatürk gibi rahmetli Rauf Denktaş da, bütün olumsuz şartlara, her şarta rağmen, hatta bazen Türkiye’ye rağmen, Kuzey Kıbrıs’ta veya Kıbrıs adasındaki Türk varlığını bağımsız bir devlete ulaştırmak mücadelesini, seksen sekiz yıllık ömrünün en az yetmiş yılında bilfiil içinde bulunarak, liderliğini yaparak, sözcülüğünü yaparak vermiş ve başarmış bir Türk evladıdır.

Değerli arkadaşlar, bu devirde devlet kurmak kolay bir hadise değil. 1960’da Londra Konferansı’na giderken devrin Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu rahmetli, rahmetle anıyorum, kurulan Kıbrıs devletinde eşit statüde, eşit siyasi statüde iki halklı bir devlet kurulmasını çok önemsemiş ve kurulacak devlete anayasa hazırlamak için Rauf Denktaş’ı yanına danışman olarak almıştı ama o gün bile Rauf Denktaş “Bunlara güvenilmez, bunlar Enosis iddiasından asla vazgeçmezler, bizi ancak bağımsızlık kurtarır.” demişti ve bu fikrini elli yıldan bu yana her şeye, herkese, Annan Planı’na, Annan Planı destekçilerine rağmen sonuna kadar savundu. Bir tek kelime söylemiştir: “Direneceğiz.” Aynen Atatürk gibi. Atatürk’ün de en yakın arkadaşları Amerikan mandacılığı  veya İngiliz muhipliğini isteyerek Sivas Kongresi’nde ayak diremişlerdi ama Atatürk, bu devletin Türk milletine dayalı, bu topraklarda yaşayan halka dayalı bir millî devlet olarak, bağımsız bir devlet olarak ama milletin azmiyle ve gücüyle kurulacağını ısrarla ifade etmiştir, direnmiştir, başarmıştır ve bugün biz burada varsak işte o direncin, o kararın eseriyiz.

Rauf Denktaş rahmete yürümüştür ama geride bize bir emanet bırakmıştır. Bu emaneti Sayın Başkan çok güzel ifade etti: Bağımsız Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni kurmak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Şandır. Lütfen sözlerinizi toparlayın.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bu bize emanet edilmiş, bu bize tevdi edilmiş bir görevdir, bir sorumluluktur.

Üç yıldan bu yana Sayın Hükûmet ısrarla ve iyi niyetle toplumlar arasındaki görüşmelerde bir sonuç almaya çalışıyor ama alınamayacağı ortaya çıktı. Dün Annan Planı’na verilen desteğin bir sonuç getirmeyeceğini Rauf Denktaş söylerken bu  ülkede birçok kesim, birçok insan Denktaş’ı Türkiye'nin önünü tıkamakla, Avrupa Birliği yolunda önünü tıkamakla suçlamışlardı ama bugün Sayın Başbakan başta olmak üzere, zannediyorum, Türkiye’yi yöneten tüm insanlar Rauf Denktaş’ın çizgisine geldiler. Bu görüşmelerden de bir sonuç çıkmayacak, üç ay sonra Kıbrıs Rum Yönetimi’nin başkanlığında bir Avrupa Birliği sürecine Türkiye’yi mecbur edecekler. Sayın rahmetli Denktaş’ın son nefesinde bir vasiyet olarak ifade ettiği, “Burası bağımsız bir cumhuriyettir Hristofyas.” diye son nefesinde kızına ifade ettiği o beyan aslında hepimizedir ve bu Meclis olarak hepimizin Kıbrıs’taki Türk varlığının bağımsız bir Türk cumhuriyetine dönüşmesini bir millî görev olarak görmemiz, bilmemiz gerekmektedir. Bunu bir anlamda bir namus borcu olarak üzerimize bir görev olarak almalıyız ve gereğini yapmalıyız.

Değerli milletvekilleri, başta da ifade ettiğim gibi, rahmetli Denktaş’ı anlatmak için gerçekten bizim gücümüz de yetmez, sözümüz de yetmez. Ona dualarımız… Şimdi dua zamanı. O, başarmış kahramanlara kavuştu, sevdiklerine kavuştu. Geride de bağımsızlık bilincine ulaşmış bir topluluk, bir millet ve inşallah dünya tarafından tanınacak bir devlet bıraktı. Onu rahmetle anıyorum, şükranla anıyorum, geride kalanlara sabır diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP, AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.

Buyurun Sayın Aydın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

2.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın vefatına ilişkin açıklaması

 

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün gerçekten önemli ve özel bir gün. Önemli bir devlet adamının, aynı zamanda siyaset adamının defnedildiği bir gün ve bu defin törenine Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, Meclis Başkanımız, üst düzeyde temsilciler katıldılar, katılıyorlar, oradalar şu anda. Yine bugün burada, Parlamentoda grubumuz adına bir arkadaşımız gündem dışı konuşacak. Aynı şekilde gündem dışına cevap olarak Sayın Başbakan Yardımcımız burada sizlere hitap edeceklerdir.

Kıbrıs davamızın en önemli isimlerinden biri olan Rauf Denktaş, Hakk’ın rahmetine yürüyor. Merhuma Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sevenlerine sabır diliyorum.

27 Kasım 1948 tarihinde, Kıbrıs Türklerinin düzenlediği ilk mitingde, Doktor Fazıl Küçük ile beraber hatiplik yapmış olan merhum Denktaş, ömrünü Kıbrıs Türklüğü ve Kıbrıs’ın Türklüğüne adamış bir adamdır. Başından beri, problemleri uzlaşma yoluyla ancak başı dik bir şekilde çözme yanlısı olan, ufku geniş bir hareket adamıydı, o kadar ki kendisini ilk hissettirdiği konuların başında, Kıbrıs Türk Cemaatinin 2 önemli ismi Faiz Kaymak ve Doktor Fazıl Küçük arasında ara bulucu rolünü üstlenmesi ve toplumun çıkarlarının takipçisi olması gelmektedir. Arkadaşlarıyla 1 Ağustos 1958’te Türk Mukavemet Teşkilatını kurarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne giden yolun ilk taşlarını döşemiştir.

Bildiğiniz gibi, 1958 yılında Rumlar Türk köylerine saldırınca, Türkler bu olayları protesto etmiş, Zürih ve Londra Antlaşması öncesinde, Doktor Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş, Ankara’ya, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’yla görüşmeye gitmiştir. Bu görüşmede, Denktaş, Ada’ya Türk askeri gönderilmesi teklifini dile getirmiş ve bugünkü yapıyı aşağı yukarı kompoze etmiştir.

1959 Zürih ve Londra antlaşmaları ile 1960 antlaşmalarının, Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nın hazırlanmasında hiç unutulmayacak bir emek hissesi vardır. 16 Ağustos 1960 tarihinde, 650 kişilik Türk alayı Magosa Limanı’na ayak bastığında, merhum Denktaş, Türk Cemaat Meclisinin Başkanlığını yapıyordu.

1963 olaylarından sonra, Denktaş, temaslarda bulunmak üzere Ankara’ya geldi. Temaslarını tamamlayan Denktaş, bir sandalla Kıbrıs’a geçmiş ve Türk direnişini örgütlemeye başlamıştır. 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin ilan edilmesi, şayanı takdir olan mücadelesinin en kıymetli birinci ödülüdür. Merhum, Anayasa uyarınca 1976’da yapılan ilk genel seçimlerde Devlet Başkanlığına seçilmiş ve 81 yılında 2’nci kez yine Devlet Başkanlığı yapmıştır. 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanı, mücadelesinin en kıymetli ikinci ödülüdür. Bu kutlu ilandan sonra tekrar Cumhurbaşkanlığına seçilmiştir. 2005’te, 24 Nisanda görevi Mehmet Ali Talat’a devretmiştir.

Merhum Denktaş, politika hayatı yanı sıra aynı zamanda yazar kimliğiyle de önemli bir şahsiyetti. Denktaş’ın “Gençlere Öğütler” isimli kitabını bir kuşak üzerinde de ciddi bir hukuku vardır. Merhumun mücadeleci kimliğinin ve mücadele hayatının sahici bir fotoğrafının çekilip genç nesillere aktarılması, herhâlde hak ettiği bir armağan olacaktır.

Değerli arkadaşlar, 8 Ocak gecesi, organ yetmezliği teşhisiyle maalesef merhum Denktaş’ı kaybettik. Her fâni gibi ölümü o da tattı ama güzel bir şekilde yâd ediyoruz, yaptıklarıyla yâd ediyoruz, eserleriyle de kalıcı olmaya devam edecektir.

Tekrardan, grubumuz adına merhum Denktaş’a Cenabıhak’tan rahmet diliyor, tüm milletimizin başı sağ olsun diyorum. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.

Buyurun Sayın Tarhan.

3.- Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan’ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın vefatına ilişkin açıklaması

 

EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Değerli milletvekilleri, bugün olağan bir kürsü konuşması yapmayacağım, niyetim o değil, bugün Rauf Denktaş ve Kıbrıs’ı konuşacağım izninizle ve küçük bir kızın hatıralarından yola çıkarak konuşacağım.

Hepimizin bir ana yurdu var değerli arkadaşlar. Aslında ana yurdumuz çocukluğumuz, hepimizin çocukluğu. Bu ülkenin kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına efsanesini aslında hepimiz genlerimizde taşıyoruz bu ülkenin ve çocukluğumuzda taşıyoruz.

Bu ana kara kadar, inanın, suyun öte yanı da bizim aslında; kokusu, dokusuyla bizim suyun öte yanı, biraz bizden oralar da. Biraz güneyden bahsedeceğim sizlere; sardunya kokar, yasemin kokar, portakal çiçeği ve fesleğen kokulu çocukluk günlerimiz Güney’in… Kıbrıs’ın Bayrak Radyosu vardı o zamanlar. Bayrak Radyosu’nun neşeli tınıları süslerdi çocukluğumuzu. O acı ve dirençle dolu günlerde EOKA-B’nin Yunan cuntası adına köylerde, dağlarda insan avına çıktığı günlerdi o günler. Arap ve Rum radyolarının arasından hışırtılı sesini çocuksu bir kucaklamayla dinlerdik. O çocuksu sevinçle kucaklar ve en çok şu şarkıyı severdik ve hep o şarkının neşeli sesini duymak isterdik. “Raif Denktaş” adlı bir delikanlının, tatlı, şiveli sesinden, bir adım ötemizdeki bizden kopmuş ama bizden, suyun öte yanında ama bizden, bir yerlerden o ses gelirdi ve şöyle derdi bize:

“Kıbrıs bir ada mıdır, cennetten parça  mıdır? /Kıbrıs’ın güzel kızı, yanakları kırmızı /Akdeniz’in yıldızı/ Ah Kıbrıs’ım, Kıbrıs’ım!”

Büyüyünce anladık ki Akdeniz’in yıldızı Kıbrıs’ta gece sahip olduğunuz her şeyi ama her şeyi gündüz yitirdiğiniz günlermiş aslında o günler, meğerse öyle günlermiş. “Koca bir Türk var.” derledi o günlerde bize. Tatlı şiveli Raif’in babasıydı. O zamanlar öyleydi. “Düşmana direnen koca bir adam var.” derlerdi, namı diğer “Toros.” Hem Toros hem Beşparmak Dağları gibi koskoca bir adam ama sevimli, sempatik, insan mı insandı, baba mı baba, bizim babamız gibiydi çocuklarına düşkün. Ve şöyle dediğini duyardık, “Girit gibi olmasın Kıbrıs.” dediğini duyardık onun. Bizim için çok acılar yaşamış, suyun öte yanından kopartılıp gelmişler için belki biraz daha anlamlı olurdu söyledikleri. Çok dikkatli dinlerdik.

Sonra bir gün Mersin’e katar katar limana doğru taşınan asker trenleri, istasyonda postal kokulu günler geldi ardından. Mehmetçik Mehmet’i o gün tam anlamıyla tanıdık ve karbon kâğıdına sarılmış ampullerden karartma geceleri geldi ardından. TRT paket yayını haberleri bile geç verirken bize, her yerde Karaoğlan, her yerde o koca Türk Toros vardı. Rahmet olsun ve ışıklar içinde yatsınlar.

Bu koca Türk hep direndi. Belki bir buçuk yaşında annesiz kalmanın verdiği, belki sonra, birden çok çocuğunu yitirmenin verdiği dirençle hep direndi. Yaşadığı ve gördüğü, insanın insana yaptığı kötülüklerle ancak ve ancak bu güçle direnebildi. Mücadele etti. Emperyalizm destekli toplu mezarlar, kan, ateş, göç, sürgün ve gözyaşlarından sonra bir devlet kurmanın onurunu halkına böyle yaşattı. Başta kendisinden bile habersiz o yoksul topraklara aitti ve o toprakların kendisini ifşa etmesine, kendisini ilan etmesine ve isyan etmesine, kartondan bir kimliği reddedip kendi kimliğini, kendi sesini dünyaya duyurmasına bu dehşetli mücadele ve müzakere adamı neden oldu; tıpkı örnek aldığı ve izinden gittiği, tıpkı onun gibi doğduğu şehre bir daha hiç dönemeyen o büyük Türk gibi.

Pek çok acının ve ölümün sonunda, güzellikler karşısında sevinme gücünü, o alametifarikası fotoğraf makinesiyle hayata bağlanma ve her müzakerede yeniden ve yeniden doğma ve kendisini arkadan bıçaklayan alçaklara karşı her daim öfkelenme yeteneğini kaybetmeyen bu koca Türk’e ne demeli? O, onca acının ardından sanki aforoz edilmiş gibi yurtsuz olmaya zorlanan ve yalnız bırakılan halkına hiç ama hiç ihanet etmedi. Hep yanında, hep bağımsız ve özgür Kıbrıs’ın tarafında oldu. Egemen cellatlar bir emir verdi, dinlemedi. Bir emir daha verdi, dinlemedi. Egemenler yalnız bıraktı, aç, susuz kılmaya çalıştı, yılmadı. Bazı uluslararası metinlerin, adı ne olursa olsun kuralların, yurttaşlık hakkını, yasama ve var olma hakkını sadece satın alabilenlere, zengin olanlara, güçlü olanlara, egemenleri arkasına alanlara bahşetme, geri kalanları ise görünmez kılma hakkını kesinlikle reddetti.

Sayesindedir ki orada bir ada var, uzakta değil. Orada bu topraklara “ana vatan” diyen birileri var, Kıbrıs Türk halkı var. Önce “cemaat” dediler, ardından “toplum” dediler ama artık “Kıbrıs Türk halkı”, “Kıbrıs Türk ulusu” var yoktan var edilmiş. Toprağının adınaysa biz “yavru vatan” diyoruz. Onlar bizden ama sakın, sakın bir daha onlara sakın ha “Ben olmasam yoksulluktan, açlıktan ölürsünüz.” böyle incitici, zehirli sözler lütfen söylemeyin onlara. Onlar onurlu bir halkın dirençli ve özgün temsilcileri. Şu günden itibaren inciteceğiniz, sızlatacağınız bir halk değil sadece ve o koca Türk’ün kemikleri.

“Doğum günün ne zaman?” diye soranlara “19 Mayıs.” diyen en büyük Türk gibi eminim Rauf Denktaş da “Doğum günün ne gün?” diye soranlara “20 Temmuz.” diyecekti ve birileri yasaklamaya da kalksa, birileri için yas günü de olsa inadına kutlayacağız biz bu yaş günlerini.

Bugün gömdüğümüz bu koca Türk inandı ve söyledi ki, dünyadaki ve ana karadaki iktidarların efendileri için bile tarih yıkıcıdır, inanın yıkıcıdır, değişkendir. Bu kötü rüzgârlar bir gün değiştiğinde, tersine estiğinde onu arkasından vuranlar gün gelir nedamet duyar. Aradan yıllar, yıllar geçer, haklı olduğu ortaya çıkar. “Artık o bitmiştir.” diyen ama bugün mezarının yanında sıra sıra dizilenler bir kez daha düşünürler ama bu da bir şeydir inanın, bu da bir şeydir.

Son söz değerli milletvekilleri: Yaşamını Kıbrıs Türk halkının egemenlik ve var oluş mücadelesine adayan ve son nefesinde bile kurduğu son Türk devletine olan inancıyla tarihimize damga vuran Rauf Denktaş’ın yaşamı, direnişi, anısı bize ve tüm ezilenlere, tutsaklara, acı çekenlere ışık olsun. Ruhu şad olsun. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Tarhan.

Buyurun Sayın Kaplan.

4.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın vefatına ilişkin açıklaması

 

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi Grubu olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucusu, eski Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş’a Allah’tan rahmet diliyoruz; ailesine, yakınlarına, Kıbrıs halkına “Başınız sağ olsun.” diyoruz.

Şunu çok iyi biliyoruz: Altmış yıllık bir döneme damga vurulduğu zaman tarih her zaman artılarını da eksilerini de toplumların, liderlerin, hepsinin değerlendirmesini yapar. Ancak şunu açık bir şekilde ifade etmek istiyoruz ki: Bundan sonra da Kıbrıs’ı tartıştığımızda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni, altmış yıldır süren bu politikalarla sürekli “Denktaş” ismini burada telaffuz edeceğiz çünkü bir dönemi burada beş dakikaya sığdırmak, hele böyle bir günde konuşmak mümkün değil.

Elbette ki enosisi de megalo birleşme iradelerini de “Çözümsüzlük çözümdür.” düşüncelerinden Avrupa Birliği süreçlerine, ABD süreçlerine, İngiliz oyunlarına ve dahası Annan Planı’na ve dahası günümüze kadar değişen dünyaya, kriz dönemi sonrası yeni günlere, her şeyi konuştuğumuzda tarih daima bizi 1960’lardan önceye götürecek. Umarım, umarız ve inanıyoruz ki bir gün Kıbrıs halkının özgürce iradesini belirlediği, kendi demokrasisini, demokratik anayasasını özgürce belirlediği, eşit ve özgürce yaşadığı ve doğduğu topraklarda herkesin özgürce yaşadığı günler yakın olsun. Çünkü aynı gün, tarihe bir not düşercesine Fenerbahçe ve millî takımın kaptanı Lefter Küçükandonyadis de vefat etmişti. Rum vatandaşımız Büyükada’da doğmuştu ve bütün renkler onu Büyükada’da son yolculuğuna uğurladı. Bu bir gerçek, bu coğrafyanın bir gerçeği, tarihin bir gerçeği, yaşadıklarımızın gerçeği.

Ama bir başka gerçek de vardır, Sayın Denktaş Baf doğumlu ve bugün sınırlar, coğrafyalar farklı şekilde şekilleniyor, farklı biçimde sınırlar çiziliyor, farklı gelişmeler var.

Son olarak da, inanıyorum ki Kıbrıs’ta çok daha önemli gelişmelerin olacağı süreçlerde bunları konuşacağız. Bunun için tekrar Allah’tan rahmet diliyoruz. Umuyorum ve inanıyoruz ki bir gün Mecliste bu konuları kendimiz, kendi aramızda, çok daha rahat bir zamanda, özgürce tartışır, konuşuruz.

Yine de ailesine, yakınlarına, Kıbrıs halkına “Başınız sağ olsun.” diyoruz. (BDP, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

İlk söz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın vefatı nedeniyle söz isteyen Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ’a aittir.

Buyurun Sayın Özdağ. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VI.-  GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ’ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın vefatına ilişkin gündem dışı konuşması ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

 

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin banisi Rauf Denktaş’ın ölümü nedeniyle AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün tarihî bir şahsiyeti uğurluyoruz. Kıbrıs mücadelesinin tarihi bir anlamda Denktaş’ın hayatı demektir. Denktaş altmış yıldır sahnede olan önemli bir liderdi. Mücadeleler, kahırlar, acılar, üzüntülerle geçen bir ömür. Bir davaya adanmak, ömür boyu o davanın peşinde koşmayı gerektirir.

1571 yılında Kaptanıderya Piyale Paşa tarafından Osmanlı topraklarına katılan Kıbrıs, 1950’li yıllardan itibaren Rumların taşkınlıklarıyla elimizden çıkmak durumuyla karşı karşıya kaldı. Rahmetli Başbakan Adnan Menderes ve rahmetli Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’nun büyük gayretleriyle 11 Şubat 1960 günü imzalanan Türkiye'nin Kıbrıs garantörlüğü, Kıbrıs Türklerinin bağımsızlığa giden yolunda ilk adım olmuştur. Bu istiklal mücadelesinin bayrağını önce Merhum Dr. Fazıl Küçük, sonra da Merhum Rauf Denktaş beraber kurdukları Türk Mukavemet Teşkilatıyla burçlara dikmiştir.

Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş, Kıbrıs’ın Yunan adası olması yolundaki Atina siyasetine karşı verdikleri bu mücadeleyle Yunanistan’a ilhakını engellemişlerdir. Denktaş, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nın davetçisi olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin müdahalesine vesile olmuştur. O gün Kıbrıs Türklerinin davetine Türk devletinin icabetini sağlayan merhum başbakanlarımızdan Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan’ı da bu vesileyle minnet ve rahmetle anıyoruz.

Adı Kıbrıs Türklüğüyle özdeşleşmiş olmakla birlikte, Rauf Denktaş’ı Kıbrıs Adası sınırları içinde düşünmek ve bununla sınırlamak ona biraz haksızlık olur. Denktaş, Kıbrıs Türkü’nün meselelerini dert ve dava edinmiş bir insandı, hem cephede hem de siyaset alanında bunun hakkını sonuna kadar verdi. Denktaş Kıbrıs’ta boğulmak istenen bir milletin neferi ve nefesi olmakla birlikte, Türk dünyası gerçeğini dünyaya haykıran bir sesti aynı zamanda, tıpkı Türkistan’da İsa Yusuf Alptekin ve Baymirza Hayit, Kırım’da Mustafa Cemil Kırımoğlu, Batı Trakya’da Sadık Ahmet, Azerbaycan’da Resulzade ve Ebülfez Elçibey, Kerkük’te Dr. Nejat Koçak, Çeçenistan’da Cevher Dudayev, Bosna’da Aliya İzzetbegoviç’in yaptığı gibi.

Denktaş isteseydi İngiltere’de tahsil görmüş bir avukat olarak hayatını refah ve zenginlik içinde sürdürebilirdi ama o böyle yapmadı, Kıbrıs’a girişi yasaklanmasına rağmen gizlice Kıbrıs’a girmeye çalıştı ve tutuklandı ama yılmadı. Bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bu mücadelenin çocuğudur. Kıbrıs’ta hâlâ Enosis’e direnen bir topluluk varsa iki önemli liderin, Küçük ve Denktaş’ın başlattığı mücadele ve yüzlerce mücahidin emeklerinin bir neticesidir. Denktaş’ın Kıbrıs mücadelesi doğruydu. Mücadele boyunca gerçek bir lider ve kahraman gibi davranmış, dolayısıyla ismini tarihe yazdırmayı hak etmiştir.

Türkler, savaş meydanında kazandıklarını yıllar boyunca masa başında kaybetmişlerdir. Rauf Denktaş çetin bir siyasi müzakereci olarak uzlaşmaz, inatçı bir tavır sergiliyor gibi görülmekle birlikte, masa başında kaybeden Türklerin bu geleneğinin bozulmasında önemli bir rol oynamıştır. Cephede kazandıklarını masada kaybetmemek ve bağımsızlık ülküsü onun şiarıydı. Siyasi mücadele hayatında Kıbrıs Rum Kesimi’nden başbakanlar, cumhurbaşkanları, Birleşmiş Milletler temsilcilerini eskitmiştir. “Denktaş” ismi Kıbrıs Türklüğünün geleceği için yapılan her uluslararası görüşmede lehimize bir koz olmuştur.

Dönem dönem milletler bayrak insanlar çıkarır, onlar hep önde yürür, her türlü iftiraya, saldırıya önce onlar mukavemet ederler, onlar bir ülkeyi, bir davayı, bir milleti temsil ederler. Denktaş hep önde yürüyen böyle bir liderdi, bugün de naaşı önümüzde yürüyor, onu hep minnetle, rahmetle anacağız.

Tarihte bazı insanların gölgesi, bazı insanların kendisi büyüktür. Denktaş, kendisi gölgesinden büyük olan bir şahsiyetti. Denktaş yenilgilerinden zafer çıkartmış bir şahsiyetti. O, Türklük ile Rumluk arasında sınırların kaybolmasına müsaade etmeyen bir adamdı. O, Türk’ün devlet kurma iradesinin 20’nci yüzyıldaki son temsilcisidir. O, Kıbrıs Türklüğünün, Türkiye de onun lideriydi.

Bugün Kıbrıs’ta bir Türklük davası varsa -ki vardır- bunu Rauf Denktaş’a borçluyuz. Her lider gibi tarih onu da yargılayacak ve objektif hükmünü bir gün mutlaka verecektir. Onun siyasi mücadelesinde “ümitsizlik” kelimesine yer yoktu. Herkesin ümitsizliğe kapıldığı demlerde ayağa kalkabilen insanlar liderdir. Dünya tarihinde devamlı direnenler kazanır ve Rauf Denktaş da direnmiş ve kazanmıştır.

Onu sadece Kıbrıslı bir politikacı olarak değil, hitabet yeteneği güçlü, zeki bir avukat, bir yazar ve düşünce adamı olarak da biliyoruz. Elinden düşürmediği fotoğraf makinesiyle bugün çekilen her Kıbrıs fotoğrafında onun ruhu da görünecektir. Dr. Fazıl Küçük ile başlayan ve Rauf Denktaş ile devam eden mücadele boşa gitmeyecek, Türkiye Cumhuriyeti devleti demokrasisini ileriye götürdüğü sürece, ekonomisini büyüttüğü sürece, bölgesinde ve dünyada…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - …güçlü bir devlet olma yolunda emin adımlarla yürüdüğü sürece Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni dünya bir gün mutlaka tanıyacaktır ve tanıyacağı gün de yakındır.

“Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,

Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir,

Bunun için ölüme bir atılış gerektir,

Atıldıktan sonra bir daha geri dönmemektir.”

Şimdi, çok sevdiği dava arkadaşı Doktor Fazıl Küçük ve şehit mücahitlerle beraber olan merhum Rauf Denktaş’ı bu dörtlükle anıyor, ruhunun şad, mekânının cennet olmasını Yüce Yaradan’dan niyaz ediyorum.

Saygılar sunuyorum. Allah’a emanet olunuz. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özdağ.

Gündem dışı konuşmaya Hükûmet adına Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Bakanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurucu Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş’ın vefatı münasebetiyle gündem dışı söz alan Değerli Arkadaşımız Selçuk Özdağ’a ve tüm partilerin sayın grup başkan vekillerine çok teşekkür ediyorum.

Acı hepimizin acısıdır. Sayın Denktaş için söylenecek elbette çok güzel sözler var. Bunları ifade eden arkadaşlarım bir görevi ifa ettiler. Ben de merhum Denktaş’a Allah’tan rahmet diliyorum. Kuzey Kıbrıs’taki soydaşlarımıza, Anadolu halkımıza, milletimize, bütün İslam dünyasına ve Türklük dünyasına başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Cenabıhak cennetine koysun.

Değerli dostlar, şu sıralarda merhum Rauf Denktaş’ın son yolculuğuna uğurlandığı saatlerdeyiz. Sabahtan bu yana devam eden törenlere şüphesiz Kıbrıs’ın tüm halkı büyük bir istekle katıldı. Cenaze törenine Türkiye’den de Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız Sayın Cemil Çiçek, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Ana Muhalefet Partisi Liderimiz Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli katılmış oldular. Ayrıca, Başbakan Yardımcılarımız Beşir Atalay, Sayın Bekir Bozdağ, Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Fatma Şahin, Millî Savunma Bakanımız İsmet Yılmaz, Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek katıldılar. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu, Genelkurmay Başkanımız Orgeneral Necdet Özel, Kara Kuvvetleri Komutanımız Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu, İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu katıldılar. Ayrıca, Cumhuriyet Halk Partisi önceki genel başkanları Sayın Deniz Baykal, Sayın Hikmet Çetin, Sayın Altan Öymen katıldılar. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Bahçeli ile birlikte partilerini temsilen milletvekili arkadaşlarımız, grup başkan vekillerimiz katıldılar. Demokrat Parti Genel Başkanı Sayın Namık Kemal Zeybek, Demokratik Sol Parti  Genel Başkanı Masum Türker, AK PARTİ Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, merhum Başbakan Bülent Ecevit'in eşleri Sayın Rahşan Ecevit, Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Sayın Mustafa Destici katıldılar ve şüphesiz, rahmetli Alparslan Türkeş’in evlatları, değerli milletvekili arkadaşlarımız Sayın Tuğrul Türkeş ve Ahmet Kutalmış Türkeş’le çok sayıda milletvekili arkadaşımız katıldılar. Aynı zamanda, TOBB Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu, özel sektör kuruluşlarının, meslek kuruluşlarının değerli temsilcileri de cenaze törenine hepimizi temsilen katıldılar. Törende ayrıca, Kırım Tatar Millî Meclis Başkanı Sayın Mustafa Cemiloğlu, Kosova'dan Kosova Demokratik Türk Partisi milletvekilleri Enis Kervan, Müferra Sinik, Kosova Demokratik Partisi Genel Başkan Yardımcısı Rifat Krasnic, Bulgaristan Hak ve Özgürlükler Partisi milletvekilleri Remzi Osman, Ruşen Rıza, Necmi Ali, Afganistan Eğitim Bakanı, Katar Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı, Makedonya Devlet Bakanı Hadi Nezir, Makedonya Millî Birlik Hareketi Başkanı ve Milletvekili Erdoğan Saraç, İskeçe Müftüsü Ahmet Mete, Gümülcine Seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif, pek çok sayıda büyükelçiler, ülkemizden Gazeteciler Cemiyeti heyetleri ve Türk Musevi Cemaati Hahambaşı İsak Haleva ve Cemaat Başkanı Sami Erman’ın da içlerinde bulunduğu çok sayıda yurttaşımız cenaze törenlerine katılmış oldular.

Değerli dostlar, Sayın Rauf Denktaş’la ilgili, arkadaşlarımızın güzel sözlerine aynen katılıyorum. O, her şeyden önce bir vatanseverdi, yaşadığı Ada’ya yani ülkesine, milletine düşkün bir liderdi. Milleti de büyük bir vefa göstererek, tek vücut olarak son kez onun için bugün meydanlardaydı. Eminim ki Kıbrıs Adası, bugüne kadar böylesine kalabalık, böylesine büyük bir sevgi seline şahit olmamıştır. Tarihte iz bırakan liderler böyledir, yalnızca yaşadıkları ve muktedir oldukları dönemlerde değil her zaman saygıyla anılırlar. Rauf Denktaş böyle bir liderdir. O, verdiği mücadele ile daha yaşadığı dönemde tarihe damgasını vurmuş bir liderdir. Onun mücadele ile geçen hayatı, daha bir buçuk yaşında annesini kaybettiği gün başladı, son nefesini verene kadar devam etti.

Rauf Denktaş, baskı ve asimilasyon politikalarıyla yok edilmeye çalışılan bir toplumun içerisinden çıkmış, o ezilen toplumun sesi olmuştur. Savcılık cübbesini bir tarafa bırakıp halkının arasına dönmüş, Kıbrıs’ta Rumların yapmış olduğu baskı ve zulmü tüm dünyaya duyurmak için âdeta seferber olmuştur. Halkının haklı davası için kimi zaman “Toros” kod adlı bir mukavemetçi, kimi zaman uluslararası arenada çetin ceviz olarak mücadele veren bir diplomat, kimi zaman da usta siyasetçi kimliğiyle ortaya çıkmıştır. Sürgünler, yasaklar, hapis cezaları, üzerine doğrultulan silahlar, onun sesini susturamamıştır çünkü o milletinin sesiydi.

Sonunda her haklı talep gibi o ses de karşılık buldu ve Kıbrıs Türk halkı devletlerine kavuştu. 1983 yılında kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, bugün bütün dünyaya rağmen, bütün haksız ambargolara rağmen, yirmi dokuz yılı geride bıraktı. Bütün bir ömrünü halkının özgürlük ve eşitlik mücadelesine adamış olan Rauf Denktaş, dünyadaki tüm mazlum milletlerin de âdeta umudu olmuştur çünkü o, direnmenin, mücadele etmenin ve dava adamı olmanın sembolüydü. Ona bu özellikleriyle bütün bir dünya saygıyla bakmaktadır.

Rauf Denktaş’ın bizim ülkemizde ve milletimizdeki yeri daha başkadır. Milletimiz onu kendisinden bir parça olarak görür,
Kıbrıslı Türkleri kendi evlatları olarak bilir, onların verdiği özgürlük ve
bağımsızlık mücadelesini kendi varlık mücadelesine eş sayar.
Rauf Denktaş, imkânsızlıklar içerisinde bir var oluş destanı yazmıştır. En büyük amacı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni kurmak ve yaşatmaktı. Sonunda bunu da başardı.

O, devlet adamlığının yanı sıra renkli bir kişiliğe de sahipti. Esprili üslubu, halka yakın duruşuyla bir halk adamıydı. Eşine, ailesine düşkün, 3 çocuğunu kendi elleriyle  toprağa vermiş acılı bir babaydı. Sergiler açacak kadar profesyonel fotoğraf sanatçısıydı. Sonunda bu gök kubbe altında hoş bir seda bırakarak aramızdan ayrıldı.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisimizi ziyaret ederek Genel Kurulda konuşma yapmış devlet başkanları, cumhurbaşkanları listesine baktım, şu ana kadar en son Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev olmak üzere 50'ye yakın devlet ve parlamento başkanı Genel Kurulumuzu şereflendirmişler ve burada konuşmalar yapmışlar. Bunların içerisinde en çok Genel Kurulumuza gelip Kıbrıs davasını anlatan rahmetli Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'tı. Meclisimizi 1993'te, 1997'de, 1998'de, 1999'da, 2001, 2003 ve 2004 tarihlerinde ziyaret ederek Genel Kurul konuşmalarını yapmışlardır.

Meclis Başkanlığım döneminde kendisi iki defa Genel Kurula hitap etme fırsatı buldu. Daha sonra da Genel Kurulumuza gelemedi, 2005 yılından itibaren Cumhurbaşkanlığından da ayrılmıştı. Genel Kurulumuzda yaptığı konuşmaların tutanak özetlerini çıkartmıştım, bunları tekrarlamayacağım ama Kıbrıs davasını ta başlangıcından bugüne kadar en güzel şekliyle tahlil eden, çekilen sıkıntıları, acıları, mücadeleleri birinci ağızdan konuşmasıyla ortaya koyan rahmetli Rauf Denktaş'tı. Dolayısıyla arkadaşlarımızın Genel Kurulumuzda yaptığı konuşmaların tarihlerini vermek suretiyle bunları tutanaklardan çıkartıp okuyabilir ve inceleyebilirlerse çok faydalı olacağını düşünüyorum. Bunlardan birincisi 6 Mart 2003’te Perşembe günü yaptığı konuşmadır, bir diğeri de 15 Nisan 2004’te -takriben bir yıl sonra- yaptığı konuşmadır. Özellikle bunlardan birinci konuşma Annan Planı öncesine aittir, bir diğeri, son konuşması da Annan Planı’ndan on gün önce Türkiye’de yaptığı konuşmalardır. Bunun içerisinden sadece bir paragrafı okuyarak Türkiye Büyük Millet Meclisimizde Kıbrıs’la ilgili alınmış kararlara ilişkin bir konuyu arz etmek, sözlerime son vermek istiyorum.

Kıbrıs meselesi, çeşitli dönemlerde Yüce Meclisinizi meşgul etmiştir. –Sayın Denktaş söylüyor- Kıbrıs'la ilgili hayatî kararlar Yüce Meclisinizden çıkmış, şanlı Barış Harekâtı, Meclisin kararı ve milletin arzusuyla gerçekleşmiştir. Kıbrıs meselesinin halli için, Türk Ulusunun Kıbrıs konusundaki parametrelerini vurgulayarak bize yön veren, ulusal çizgiyi belirleyen, Yüce Türkiye Büyük Millet Meclisinin kararları olmuştur. Yıllardır, millî dava bildiğimiz Kıbrıs'ta bizi mutlak yok edilmekten şehitler pahasına kurtarmış olan Türk Silahlı Kuvvetleriyle birlikte, otuz yıldır, halkımız ve mücahitlerimizle hudut bekçiliği yapmaktayız. Yıllardır masa başında, bu Yüce Meclisin de onayladığı prensipler dâhilinde, Türk hükûmetlerinin de katkısına ve yol göstericiliğine dayanarak, millî kabul ettiğimiz müşterek müdafaamızı sürdürmüş bulunuyoruz.

Malumlarınız olduğu üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konudaki kararları 1955'lere dayanır. Son zamanlarda 1997, 1999 ve en son 6 Mart 2003 tarihlerinde alınmış olan kararlar, görüşmelerde bize güç vermiş, yol gösterici olmuştur. Yüksek müsaadenizle, bu kararlar arasından en sonuncusu olan 6 Mart 2003 tarihli, oybirliğiyle alınmış olan Meclisteki kararınızı okuyorum: ‘Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21 Ocak 1997 ve 15 Temmuz 1999 tarihlerinde aldığı kararlara atıfta bulunarak, bu millî davada Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Türk Milletinin tam bir birlik ve beraberlik içinde bulunduğu gerçeğini bütün dünyaya bir kere daha ilan eder.’”

Konuşmanın tamamını özellikle arzu eden arkadaşlarımızın tutanaklardan indirebileceğini düşünüyorum.

Merhum Rauf Denktaş’ın bugüne kadar vermiş olduğu mücadelesinden dolayı aziz hatırası önünde bir kez daha saygıyla eğiliyor, Türkiye Cumhuriyeti olarak bıraktığı emanete sonsuza kadar sahip çıkacağımızı bildiriyorum. Allah’tan rahmet, acılı eşine, çocuklarına, Kıbrıs Türk halkına ve milletimize baş sağlığı dileklerimi iletiyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Gündem dışı ikinci söz, Ankara ilinin sorunları hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Levent Gök’e aittir.

Buyurun Sayın Gök. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

 

 

 

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Bugün son yolculuğuna uğurladığımız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı saygıyla anıyorum. Rauf Denktaş’ın mücadelesi tüm siyasetçilere örnek olmalıdır. Ruhu şad olsun.

Sayın milletvekilleri, bugün size Ankara’nın sorunlarını ifade etmek için söz aldım. Ankara’nın ne zaman biteceği belli olmayan metrosunu, giderek artan hava kirliliğini, Büyükşehir Belediyesinin Cumhuriyet Halk Partili belediyelere ve kendisine oy vermeyen semtlere karşı hasmane tutumunu, Polatlı’nın, Haymana’nın, Balâ’nın, Koçhisar’ın, Evren’in sorunlarını anlatacaktım ancak geçtiğimiz cuma günü Dikmen Vadisi’nde yaşadığımız yıkım olayı, Ankara’nın en önemli sorununun Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz cuma günü Dikmen Vadisi’nde çevik kuvvet eşliğinde yıkım yapılacağı haberini alınca olay yerine gittim ve bundan sonra anlatacaklarımı da sizlerin insafına, insani değerlerinize ve vicdanlarınıza terk ediyorum. Burada yaklaşık 600 hane, 1.200 kişi, 1970’li yıllardan bu yana yaşamaktadır değerli milletvekilleri. Yoksul ve emekçi kesimi oluşturan halk, alın teriyle, binbir güçlükle ancak ayakta kalma mücadelesi vermektedir. Ankara Büyükşehir Belediyesi yıllardır bu insanları buradan çıkartmak istemekte, onlara katlanamayacakları koşullar dayatmaktadır.

Belediye Başkanı halka limon satıp para kazanmalarını önermekte, bu şekilde belediyeye para ödemelerini istemektedir. Dikmen Vadisi halkı adil ve katlanılabilir bir çözümden yanadır ancak oturdukları yerlerin “Kentsel dönüşüm” adı altında rant uğruna yağmalanmasına ve mağdur edilmelerine de karşıdırlar.

Değerli milletvekilleri, Dikmen Vadisi halkı, sizin, Meclisin dışında Ankara’da hissettiğiniz havanın soğukluğunu 4-5 derece daha fazla soğuk hisseden bir halktır. Dikmen Vadisi’ne gittiğimizde, emniyet ve büyükşehir görevlileri ve diğer yetkililerle yaptığım görüşmede “Bu soğuk havada insanları mağdur etmeyelim, üç dört gün süre tanıyalım. Bu insanlara bir yer bulabilirim.” çözümünü ilettim. Bu arada, bir anda panzerler üzerime su sıktı ve ortam büyük ölçüde gerginleşti. Yine soğukkanlılığımızı kaybetmeden soruna çare bulma yönünde gayretlerimizi sürdürdük. Belediye görevlileri Melih Gökçek’le görüştüler, o da benim orada olduğumu öğrenince yıkıma devam kararını büyük bir kararlılıkla verdi. Tam o sırada arayan İçişleri Bakanımızla bir görüşmem oldu, kendilerine durumu arz ettim. İnsani ve vicdani açıdan üç gün süre tanındığında sorunu çözebileceğimi ifade ettim. Sayın Bakanımız da makul karşıladı ve yıkımı durdurdu. Kendisine buradan teşekkür ederim.

Sayın Gökçek ertesi gün katıldığı televizyon programında, kendisini aradığımızı ama bana yüz verilmediğini, bunun üzerine İçişleri Bakanının devreye girdiğini, İçişleri Bakanının durumu bilmediğini ve yıkımı durdurduğunu açık bir şekilde ifade etmiştir. Değerli arkadaşlarım, vicdan sahibi değerli AK PARTİ’li arkadaşlarım, biz Somali’ye yardım ederken, biz Van depremzedelerine yardımcı olurken o acıları içimizde hissetmedik mi? Ankara’da, burnumuzun dibinde insanları karda kışta soğuğa teslim etmek hangi vicdana, akla hizmet edebilir? Ancak bir tek kişinin, o da Melih Gökçek’in. Melik Gökçek, ben kendisini güya gönlünü almak için aramışım ama o da diyor ki: “Biz ona yüz vermedik.” Değerli arkadaşlarım, ben Melih Gökçek’i ararken kendisinde acaba insani bir değer kalmış mıdır diye aradım, bir de vicdanlarında en ufak bir kırıntı kalmış mıdır diye aradım ama Sayın İçişleri Bakanımız devreye girmeseydi bu insanlarımız bugün dışarıda kalacaklardı.

Ne yazık ki bu üzücü olay meydana geldi. Bu insanlar sonuçta bugün müdahalemizle evlerinden çıktılar ve kendi elleriyle evlerini yıktılar, Ankara’nın ayazına dün gece eksi 15 derecede çadır kurdular. Melih Gökçek dün yine sıcak yatağında yattı ama geceyi çadırda titreyerek donma tehlikesi içinde geçiren bir yaşındaki Eyüp’ün, üç yaşındaki Oya’nın, dokuz yaşındaki Aydın’ın ağlamalarını duymadı, otuz yaşındaki engelli Mahmut’un çaresizliğine tanık olmadı, anne ve babaların ıstırabını hissetmedi, o sadece sıcak yatağında yattı.

Değerli arkadaşlarım, sorum burada şöyledir: Karda ve kışta insanların soğuğa terk edilmesini acaba AKP’li milletvekili arkadaşlarımız ve sayın bakanlarımız onaylıyorlar mı? Bu tehdit Dikmen Vadisi halkı üzerinde şu anda da devam etmektedir ve Melih Gökçek Dikmen Vadisi’ni yıkacağını, birkaç gün içinde yıkacağını beyan etmektedir.

Hepinizi sorumluluğa davet ediyorum. Sorumluluk sadece muhalefet milletvekilleri üzerinde değildir, hepimiz insani değerlerden ve vicdani değerlerden nasibimizi almışsak bu yıkımları durdurmalıyız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Gök, sözlerinizi lütfen tamamlayınız.

Sayın Özdağ’ın süresi kadar uzattım. Buyurun, iki dakika uzatıyorum.

LEVENT GÖK (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu soruna dikkat çekmek için söz almış bulunuyorum, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Gök.

Gündem dışı üçüncü söz, banka kartlarının kullanımında tüketicinin gelmiş olduğu ekonomik durum ve bu durumun doğuracağı sıkıntılar hakkında söz isteyen Tokat Milletvekili Reşat Doğru’ya aittir.

Buyurun Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)

3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın vefatına ilişkin gündem dışı konuşması

 

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; banka kartları kullanımında tüketicinin gelmiş olduğu ekonomik durum ve doğacak sorunlarla ilgili Sayın Başkanımızdan söz istemiştim, ancak malumun olduğunuz şekliyle bugün Türk dünyasının önemli liderlerinden bir tanesi Rauf Denktaş Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur, Sayın Başkanın da hoşgörüsüne sığınarak bu konuyla ilgili konuşmak istiyorum.

Sayın milletvekilleri, Kuzey Kıbrıs Türk devletinin Birinci Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a Allah’tan rahmet diliyorum. O çok büyük bir insan, büyük bir kahramandı. Hayatının her döneminde, biraz önce konuşmacıların da ifade etmiş olduğu gibi, Türklük davasına kendini adamış ve her noktasında da bu yönlü olarak hayatını ortaya koyarak mücadele vermiş birisidir.

7 Kasım 1948 tarihinden itibaren Kıbrıs Türklerinin düzenlemiş olduğu ilk mitinglerden olan Fazıl Küçük’le beraber oraya, kürsüye çıkmış, çok heyecanlı şekilde konuşmalar yaparak Kıbrıs Türk'ünü hem uyarma noktasında hem de bütün dünyanın her tarafına çok önemli mesajlar verme noktasında çalışmalarını başlatmıştır.

1955’te terörist bir hüviyeti bulunan Enosis’le mücadele ve EOKB’nin karşısında Kıbrıs Türklerinin direnişine yön veren isim Rauf Denktaş olmuş.

1958 yılında da bu kahraman insan Türk Mukavemet Teşkilatı’nı kurmuştur. Türk Mukavemet Teşkilatı’nı kurduktan sonra da bunun teşkilatlanması noktasında Ada’nın her tarafında yoğun çalışmalar yapmış olduğunu, çok büyük fedakârlıklar yapmış olduğunu da o dönemlerden ve daha sonraki hatıralardan hep beraber görüyoruz.

1958 yılında Rum teröristler Türk köylerine saldırınca onlara direniş göstermiş, bundan sonra Adaya Türk askerlerinin görevlendirilmesini de o bizzat isteyerek dünyanın her tarafına duyurmuştur.

1963 yılında Kıbrıs’ta Türk direnişini örgütleyerek halkına sahip çıkmasını da o başlatmıştır.

1964 yılında Makarios tarafından istenmeyen adam ilan edildikten sonra kendisi Kıbrıs’a girmesi noktasında yasaklama içerisine konulmuş ancak o, yine, çeşitli yollardan Kıbrıs Türk’ünü yalnız bırakmamış, Kıbrıs’a gitmiş, Güzelyurt’ta, diğer yerlerde yiğitçe mücadele vermiş ve Kıbrıs Türk’ünü hiçbir zaman bırakmamıştır. Ada dışına sürülmesine rağmen Ada dışında bile mücadelesini hiç bırakmadığını hep beraber görüyoruz.

Yine, Denktaş, 1974’teki Barış Harekâtını izleyen süreçte Kıbrıs Türklerinin yanında olmuş, onların koruyucusu olmuş. “Toros” adlı o kahraman insan Ada’nın her tarafında yine yiğitçe bir Kürşad şeklinde mücadelesini vermiştir.

13 Şubat 1975 Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin ilanından sonra Meclis Başkanlığını yönetmiş ve 1983’te de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan eden merhum Denktaş, 1985 ile 2005 yılları arasında aralıksız, Cumhurbaşkanlığı görevini yürütmüştür.

17 Nisan 2005’teki seçimlerde kendi isteğiyle aday olmamıştır ama gerçek bir vatansever, cesur bir kahramandır. Her zaman “Adadaki varlığımız, Türkiye ve Türk milletinin geleceği için çok önemlidir.” demiştir. Son altmış yılda kendini halkına adamış bir dava adamıdır. O sadece Kıbrıs’ın değil, Türkiye'nin, Türk dünyasının da lideridir. Sahip olduğu unvanlarından daha büyük adamdır. Geçmişteki Kürşad’ın vermiş olduğu mücadelenin bir benzerini aynı şekilde Denktaş vermiştir.

Denktaş, nasıl Kürşad o Çin Seddi’ne tek başına saldırıp da o 40 yiğidiyle beraber…

“Kim derdi ki Kürşad kemikle etti,

O bir kişi değil, o bir devletti.

Bayraktı, vatandı,

Tepeden tırnağa kıpkızıl kandı.”

Diye bir dörtlük vardır ya, aynı o dörtlüğe uyan ve sığan da Denktaş olmuştur.

Bu büyük insan tarihin soylu sayfalarında şimdiden yerini almıştır. Mekânı cennet olsun. Ama söylemiş olduğu “Allah kimseyi bayraksız, egemenliksiz, devletsiz bırakmasın.” demesi de hepimizin kulaklarına bir küpe olmalıdır.

Bakınız, Annan Planı’yla ilgili, 2004 tarihinde “Annan Planı’na hayır” kampanyasıyla ilgili olarak bizler de Genel Başkanımız Doktor Devlet Bahçeli’yle beraber o kampanyaya katılmıştık. O kampanyada aşağı yukarı yaklaşık bir hafta süreyle Kıbrıs’ta kalarak, Kıbrıs Türk’üne Annan Planı’nın ne manaya gelmesi noktasındaki anlatımımızı onlara sunmuş ve Annan Planı’nı gerçek yönden anlatmaya çalışmıştık.

O ziyaretimiz esnasında Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ne gitmiş olduğumuz zaman, Sayın Denktaş’ın bizleri gördüğü zaman gözlerinin parlamış olduğunu, nasıl parladığını şu anda bile hatırlıyorum ve daha sonraki zamanda da yine Annan Planı’nın oylamasının bir öncesi gün yapılan, Lefkoşa’da yapılan mitingde, o büyük mitingde nasıl haykırdığını, bir Kürşad’ın haykırması şeklinde nasıl haykırdığını hep beraber gördük. Orada Türk bayrakları vardı, al bayrak Türk bayraklarımız vardı ve yine Kıbrıs Türk devletinin bayrakları vardı. O büyük bayraklar altında Türk’ün gücünü dünyaya anlatıyordu…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Doğru.

REŞAT DOĞRU (Devamla) – …ancak birkaç kilometre ileride ise Mehmet Ali Talat’ın yapmış olduğu mitingde, yani “Annan Planı’na evet”çilerin mitinginde ise sadece Avrupa Birliği bayrakları vardı. Bu bile büyük insan Rauf Denktaş’ın nasıl bir mücadele vermiş olduğunun bariz bir göstergesidir.

Mekânı cennet olsun. Onu hiçbir zaman Türk milleti unutmayacaktır diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Doğru.

Sayın Özensoy, bu konuyla ilgili mi?

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Evet Sayın Başkan, bir dakika.

BAŞKAN – Buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

5.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın vefatına ilişkin açıklaması

 

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Merhum Denktaş Cumhurbaşkanıyken bir yıl Lefkoşa’da kalma fırsatını buldum. Sayın Denktaş, gerçekten çok farklı bir lider profili çizen bir Cumhurbaşkanıydı. Onu, elinde pazar çantasıyla pazarda tek başına alışveriş yaparken, herkesle sohbet ederken, bir ramazanda teravih namazına, camiye evinden yürüyerek gelip, camide vatandaşlarla birlikte sohbet ederken görme fırsatını buldum. Gerçekten, böyle liderler az gelir. Elinde fotoğraf makinesiyle vatandaşın fotoğrafını çekip, onlara hediye ettiklerini de herkes bilir.

Merhum Sayın Denktaş, Türk tarihinde unutulmazlar arasında yerini alacaktır. Allah’tan rahmet diliyorum.

Bütün Türk milletinin başı sağ olsun.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özensoy.

Gündeme geçiyoruz.

Sayın milletvekilleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız, gündemin “Sözlü sorular” kısmında yer alan sorulardan 1, 136, 147, 162, 175, 178, 186, 191, 198, 207, 232, 259, 286, 305, 311, 322, 327, 403, 408, 410, 412, 414, 415, 416, 418, 447, 449, 450, 458, 464, 474, 508, 521, 525, 536, 594 ve 598’inci sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, yolcu taşımacılığı ve uluslararası taşımacılık yapan şoför esnafının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/103)

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yolcu taşımacılığından uluslararası nakliyat sektörüne kadar ülkemizde faaliyet gösteren yüz binlerce şoför esnafının çalışma koşullarından ve ekonomik kriz ortamından kaynaklı olarak yaşadığı sorunların araştırılması ve alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98'nci, İçtüzük'ün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması için gereğini arz ve talep ederiz.

                                                                  Hasip Kaplan

                                                                  Grup Başkanvekili

Gerekçe:

Trafik kazalarının, acı haberlerin gündemden düşmediği ülkemizde; "şoförler", malımızı canımızı emanet ettiğimiz en önemli meslek gruplarından birisi. Taksi şoförlerinden, Tır şoförlerine, turizm şoförlerinden, şehir taşımacılığında görev yapan minibüs, otobüs şoförlerine, ambulans şoförlerinden, otobüs firmalarına yüz binlerce şoför esnafı, milyonlarca aileleri, kriz ortamında sosyal güvenceden yoksun, ölümle karşı karşıya, zor bir görev yapıyorlar.

Uluslararası taşımacılıkta büyük risklerle karşı karşıya olan, Irak'ta, Avrupa'da binlerce sıkıntı yaşayan, ailelerinden haftalarca uzak; yollarda olan şoförlerimiz, iş dünyasının, fabrikaların, madenlerin, barajların, ormanların, hayatın her alanında vazgeçilmez emekçileri büyük sorunlar yaşıyor.

 

Sadece İstanbul'da 18.000 taksici esnafı var. Güvenlik güçlerinden sonra en fazla kayıp verenler onlar. Korsan taksilerin, haksız rekabetin, vergilerin, cezaların cenderesinde olanlar onlar. Büyük şehirlerde taksiciler aynı sorunları yaşıyor. 140 meslek grubu içinde en fazla kayıp verenler taksiciler, günlük çalışma saatleri, kiralık taksilerdeki keyfi uygulamalar, durak sorunları, servis araçlarının, minibüsçülerin hat sorunları, denetimsizlik, yaşanan kavgalar artık yeni bir düzen ihtiyacını dayatıyor.

Can güvenliği için kamera sisteminden başka teknik önlemlere neler yapılabilir? Şoför esnafı ile vatandaş arasında yerel yönetimler, merkezi yönetim ne yapmalı? Uluslararası yollara düşen şoför esnafı neler yaşıyor, kazalar soruşturmalar, araçlara el koymalar, Irak'ta haraç kesmeler, kuralsız vergiler, öldürmeleri haksızlıklar nasıl önlenir?

Otomobilciler, şoförler odaları, meslek örgütleri, güvenlik güçleri ilgili bakanlıklar arasında neden düzenli bir koordinasyon yok, neden bu kadar dağınık ve çok sorumlu var? Ticari taşıt alımlarında ağır vergiler alınması şart mı? İthal araçlara bir kez olsun vergi muafiyeti getirilemez mi?

TIR ve kamyon şoförlerinin, "1973-1988 model TIR'lara yurtdışına yük taşımaları için gerekli olan C2 belgesinin verilmemesi nedeniyle sorunlar yaşanıyor, yurtdışına çıkış izni verilmeyen 3 bin 579 TIR bulunmaktadır.

 

Şoför esnafının yasal ve uygulama problemlerinin ele alınarak, çözüm bulunması için; bir meclis araştırması açılması ve "araştırma komisyonu" kurulmasında yarar bulunmaktadır.

2.- Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, seçim ve partiler rejiminin yol açtığı sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/104)

 

 

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na

Seçim ve partiler rejiminin yol açtığı sorunların araştırılması ve yapılması gereken düzenlemelerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98, İçtüzüğün 104 ve 105'inci Maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.

                                                                                                      Hasip Kaplan

                                                                                                  Grup Başkan vekili

 

Gerekçe:

Türkiye'de seçim sistemi, 12 Eylül askerî darbesi sonrası şekillendi. Siyasi Partiler, seçim kütükleri yasaları ve anayasal düzenlemelerle halkın adil temsili engellendi. 1983 ve sonrası yıllarda siyasi iktidarlar işlerine gelen seçim ve hazine barajlarını korudu.

Partilerde genel başkanlar değişemiyor, kadroları da.  Lider sultası devam ediyor. Yaşlılar çok, gençler az, erkekler çok, kadınlar az. Parti içi demokrasi üye hukuku işlemiyor. Adaylar önseçim yerine merkezî yoklama ve tayin sistemi ile belirleniyor.

Kongreler, toplantılar sadece genel başkanların konuştuğu mitinglere dönüşüyor. Tartışmasız, katılımsız, eleştirisiz, üretimsiz geçiyor. Parti örgütleri tembelleşiyor, her şeyi “merkez” belirliyor.

Bunun sonucu olarak “merkez” statükocu, resmî söylemci, tabucu, tembel oluyor. Projeler ortaya çıkmıyor, değişim dönüşümün önü kesiliyor. Parti tüzükleri rakip aday çıkmasını engelliyor, demokratik bir yarış olmuyor.

Yasal düzenlemeler çelişkilerle dolu. 1961 Anayasası'nda yer alan ilke, bugünkü Anayasamızda da vardır: "Siyasi partiler, demokratik hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır" (Madde 68). Oysa düşünce ve örgütlenme özgürlüğü sınırlandırılarak, cezalara bağlanarak, partiler kapatılarak suskun bir toplum isteniyor.

Siyasi partilere “Devletin yeterli düzeyde ve hakça mali yardım yapması” da, bu ilkelerin gereğidir. (Md. 68). Emeği, farklı kesimleri ve ezilen halkları savunan partilerin hazine yardımı alması engellenmekte, uluslararası sermayenin destek verdiği partiler güçlendirilmektedir.

Siyasi partilerin de kendi iç düzenlerinde şu ilkeye uymaları, gene Anayasa'nın gereğidir. “Siyasi partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olur." Ayrıca: Anayasa bir yana, siyasi partilerin daha akılcı, katılımcı ve etkili faaliyette bulunmalarının yolu da, “parti içi demokrasi”nin iyi işlemesidir. Ne yazık ki parti içi demokrasi işlemiyor.

Seçimlerde yüzde on baraj konularak halkın kendi adaylarını özgürce seçmesi engelleniyor, az oyla çok milletvekili çıkarma devam ediyor. Hazine yardımına yüzde yedi barajı konularak mecliste grubu olan partilerin dahi, yardım alması engelleniyor. Parti kapatma, adaylık yasaklama mevzuatın ayrılmaz parçası hâline getiriliyor.

Türkiye'de kırk yılda liderler, aynı partiler değişmiyorsa bunun neden seçim sistemi, yasaları ve antidemokratik mevzuattır.

"Egemenlik Kayıtsız Şartsız Ulusundur" deniliyorsa, adil temsilin önü açılmalıdır.

Ülkemizde yaşanan ve giderek, merkezde sürekli "yönetememe" krizine dönen sorunların aşılması için; çağdaş demokrasilerde demokratik toplum olmanın gereklerinin yerine getirilmesi, bunun önündeki engellerin kaldırılması şarttır. Bu nedenle;

Meclis araştırması açılması sorunların tespit ve çözüm önerileri için bir Araştırma Komisyonu kurulması yararlı olacaktır.

3.- Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, dışa bağımlı hâle gelen enerji politikalarının; enerji ve güvenlik konuları ile çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/105)

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizde sık sık tartışılan, dışa bağımlı hâle gelen enerji politikalarının araştırılması, enerji ve güvenlik konularında gerekli çalışmaların yapılması, çevreye etkileri için Anayasanın 98'nci, İç Tüzük'ün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması için gereğini arz ve talep ederiz.

                                                                  Hasip Kaplan

                                                               Grup Başkan Vekili

Gerekçe:

Ülkelerin toplumsal ve ekonomik gelişimlerinin sürükleyici unsurlarının başında enerji gelmektedir. Enerji, günlük yaşamımızın ve üretimimizin en önemli girdilerden birisidir. Bu nedenle, ülkenin ve enerji sektörünün yönetimini üstlenenler toplumun ve ekonominin gereksinim duyduğu enerjiyi yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevre ile uyumlu bir şekilde sunmak yükümlülüğündedirler. Ayrıca, ülkenin enerji arz güvenliği açısından da bu kaynakları çeşitlendirmek zorundadırlar.

Ülkemizde öncelikli bütün yerli ve yenilenebilir enerji kaynakları tespit edilerek, (çevre koşulları da göz önünde bulundurularak) tüketime sunulmasını amaçlayan, enerji kaynağı ve kaynak ülke çeşitlemesi özelliğini gözeten, dışa bağımlılığının sakıncalarını ülke içi önlemlerle ve stratejilerle en aza indirgeyen bir politikanın benimsenmesinde yarar vardır.

Enerjinin kaliteli, ucuz, yeterli ve çevreyle uyumlu bir şekilde temini, tüm dünya ülkelerinin gündeminde olan bir konudur. Ülkemizde ise sürdürülebilir kalkınma ve enerji konusunda uzun soluklu bir politika oluşturulamamıştır. Çağdaş medeniyetleri yakalama hedefi olan ve sürdürülebilir bir gelişme ve büyüme politikalarını benimseyen ülkemiz, doğru verilerden hareket ederek, ülkenin içinde bulunduğu koşulları dikkate alarak, yerli ve yenilenebilir kaynaklara öncelik vererek, teknolojik-ekonomik-sosyal-çevresel faktörleri optimize eden bir enerji stratejisi, politikası ve enerji arz-talep dengesi oluşturmak durumundadır.

Ülkemiz, toplam enerji tüketiminin yaklaşık dörtte birini kendi öz kaynaklarından kalan kısmını ise ithalat yoluyla karşılamaktadır. Enerji açığı ve dışa bağımlılık 50 milyar doları aşmış bulunmaktadır. Ülkemiz çok çeşitli birincil enerji kaynaklarına sahip bir ülkedir. Ülkemizde taşkömürü, linyit, bor, ham petrol, doğal gaz, uranyum ve toryum gibi fosil kaynak rezervleri ile hidroelektrik, jeotermal, güneş, rüzgâr, dalga enerjisi gibi tükenmez kaynak potansiyelleri bulunmaktadır.

Zengin kaynakları olan ülkemizde yerli üretime geçilmediği sürece, "geçiş enerjisi" politikaları dışa bağımlılık ve doğu batı arasında boru hatlarının geçtiği bir köprü olma yaklaşımı enerji açığını her geçen gün arttırmaktadır. Doğal gaz piyasasında çalışan şirketlerin dizayn edilmesi enerji üretimi, kaçağı, kullanımı konusunda sağlıklı bir politikayı geliştirmemenin sonucu olarak 2008 yılında doğal gaz, petrol ve elektriğe defalarca yapılan ve yüzde yüzlere varan zamlarla ekonomi olumsuz etkilenmiş 2009 kışını soğukta geçirme tehlikeleri baş göstermiştir.

59 ve 60’ncı AK PARTİ Hükûmetleri ithal enerji üzerinde durarak ve enerjisinin büyük çoğunluğunu İran, Bakü-Ceyhan veya Kerkük'ten petrol boru hatlarıyla alarak ülkemiz risk altına sokulmuştur. Bir gün bu vanaların kapanabileceğinin hesabı yapılmamıştır.

Hükûmet bir yandan ithal enerji ile dışa bağımlılığı geliştirirken, diğer yandan "yenilenebilir enerji kaynakları" yerine geçiş coğrafyası politikası uyguluyor. Öte yandan enerji açığını kapatmak için de nükleer enerji santrallerine başvuruluyor. Hâlbuki nükleer enerji santrallerinin Türkiye'deki payı enerji üretiminde % 2'yi geçmiyor. Çevrecilerin duyarlılığı karşısında Başbakan "Ben çevrecilerin daniskasıyım" dese de Sinop, Mersin, Fırtına vadisi, Şırnak ve Allione'de birçok yerde nükleer ve kömüre dayalı santralar yaşam hakkını ve çevreyi tehdit ediyor.

Yapılacak llısu barajı ile tarihi Hasankeyf, Cizre barajıyla da Alo Dino kalesi, Fındık harabeleri, Fekayi Tayran camisi, Timur Pençeleri, Asur kuleleri gibi tarihi yerler sular altında kalacak, doğal çevre binlerce yıllık tarih sulara gömülecek, ekolojik dengeler sarsılacaktır.

İran'ın zaman zaman vanaları kapatmasıyla karşılaşılan durum, Ortadoğu da süren savaş ve Kafkaslarda patlak veren gerilimler; her an boru hatlarının kapatılma riski olduğunu gösteriyor. Enerjinin ülke güvenliğiyle bağlantısı dikkate alındığı zaman, önümüzdeki yıllarda kültürel değerlerimizi ve çevreyi de koruyan enerji kaynaklarına yönelme konusunda yeni politikaların geliştirilmesi kaçınılmazdır.

Kuzey Irak Kürt yönetimi ile iyi ilişkiler, yapılacak petrol aramaları, Kerkük'te barışçıl ve tarafsız bir politika Kürt sorunun barışçıl demokratik çözümü, enerji sorununu da çözmeye katkı sunacaktır.

Enerji konusunda araştırma yapılarak, yeni bir planlamaya gidilmesi, ithal ve geçiş enerjisi yerine, kaynak enerjisi sağlanması, ülkemizin doğal zenginliklerinin değerlendirilmesi, çevreye duyarlı bir yaklaşım; riskleri azaltacak, enerji açıklarını kapatacak, ülkenin ekonomisine ve güvenliğine ciddi katkılar sunacaktır. Bu nedenle Meclis araştırma komisyonu kurulmasının yararlı olacağını düşünüyoruz.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

B) Duyurular

1.- Tunceli Ağır Ceza Mahkemesince, Denizli Milletvekili İlhan Cihaner hakkında soruşturma açılmasına karar verildiğine dair dosyanın Anayasa’nın 83’üncü maddesinin 2’nci fıkrası gereğince  Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulmasına ilişkin duyuru (3/721)

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Tunceli Ağır Ceza Mahkemesinin 6/1/2012 tarihli ve 2011/72 dosya numaralı yazısıyla, 30/12/2011 tarihinde 2011/94 sayılı karar ile Denizli Milletvekili İlhan Cihaner hakkında soruşturma açılmasına karar verildiği Anayasa’nın 83’üncü maddesinin ikinci fıkrası gereği bildirilmiştir.

Bilgilerinize sunulur.

Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

Okutuyorum:

VIII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 138 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak ve  bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi

 

 

 

                                                                                  17/1/2012

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Danışma Kurulu 17.01.2012 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda siyasi parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                  Ahmet Aydın

                                                            Adıyaman Milletvekili

                                                        AK PARTİ Grup Başkan Vekili

ÖNERİ:

122 Sıra Sayılı Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun gündemin Kanun Tasarısı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmının 2 nci sırasına, bastırılarak dağıtılan 138 ve 137 sıra sayılı kanun tasarıları ile 136 sıra sayılı kanun teklifinin ise 48 saat geçmeden bu kısmın 3 üncü, 4 üncü ve 5 inci sıralarına, 76 ve 14 sıra sayılı kanun tasarılarının bu kısmın 6 ıncı ve 7 inci sıralarına, 3 ve 4 sıra sayılı kanun tasarılarının da yine bu kısmın son sırasına alınmaları ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,

Genel Kurulun; 17 Ocak 2012 Salı günkü (bugün) birleşiminde 122 sıra sayılı geri gönderme tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,

19 Ocak 2012 Perşembe günkü birleşiminde ise 138 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,

çalışmalarını sürdürmesi,

138 sıra sayılı kanun tasarısının İçtüzüğün 91. maddesine göre Temel Kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması

Önerilmiştir.

 

138 Sıra Sayılı                     

Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu Tasarısı

(1/487)

 

 

BÖLÜMLER

BÖLÜM MADDELERİ

BÖLÜMDEKİ

MADDE SAYISI

 

1.BÖLÜM

1 ila 14 üncü maddeler

14

 

2. BÖLÜM

15 ila 24 üncü maddeler(geçici 1 inci madde dahil)

11

 

 

TOPLAM MADDE SAYISI

                         25

 

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Ramazan Can, Kırıkkale Milletvekili.

Buyurun Sayın Can. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)   

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Grup önerimizle, 122 sıra sayılı Cumhurbaşkanının geri gönderme tezkeresi… Yani 6262 sayılı Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Cumhurbaşkanımızın takdirleriyle Meclise geri gönderilmiştir. Cumhurbaşkanımızın geri gönderme tezkeresi doğrultusunda Plan ve Bütçe Komisyonu yeniden düzenleme yaparak Genel Kurula indirmiştir. Bir maddeliktir. Bugün görüşmeyi planlıyoruz. Bugün görüşmeler bitinceye dek Meclis Genel Kurulunu çalıştırmayı düşünüyoruz ve gündemin 2’nci sırasına alıyoruz.

Yine, gündemin 3’üncü sırasına 138 sıra sayılı Cumhurbaşkanlığı Kanun Tasarısı… Cumhurbaşkanlığı Kanun Tasarısı Anayasa Komisyonunda görüşülerek kabul edildi, rapor hâline getirilip Genel Kurula indirildi. Cumhurbaşkanlığı Kanun Tasarısı’nı temel kanun şeklinde görüşmeyi öneriyoruz. Bunu da gündemin 3’üncü sırasına alıyoruz.

Yine, 137 sıra sayılı Çek Kanunu Tasarısı Adalet Komisyonunda görüşüldü ve Genel Kurula bir rapor hâlinde indirildi. Çek Kanunu Tasarısı, biliyorsunuz, ticari hayatı düzenleyen, tacirlerimizi ilgilendiren bir tasarı. Ekonomik suça ekonomik ceza prensibinden dolayı Çek Kanunu’nda hürriyeti bağlayıcı cezalar ve diğer cezalar kaldırılmıştır. Buna karşılık alacaklı-borçlu dengesini sağlamak için de çek karnesi kesme yasağı getirilmiştir ihlal hâlinde.

Diğer taraftan, 136 sıra sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirleri Kanun Tasarısı… Bu kanun teklifleri birleştirilerek Adalet Komisyonunda görüşülmüş ve insani duygularla hazırlanan bu teklif de hükümlü ve tutukluların ağır hastalık ve ölüm hâlinde yakınlarına verilecek izinlerle ilgili bir düzenlemedir. İnsani duygularla hazırlanmış olan bu teklifler de Genel Kurula indirilmiştir. Bunu da gündemin 5’inci sırasına almayı düşünüyoruz.

Diğer taraftan, 76 ve 14 sıra sayılı Kore ve nükleer terörizmle ilgili sözleşmeleri de gündemin 6 ve 7’nci sıralarına almayı düşünüyoruz.

Gündemin son sırasına 3 ve 4 sıra sayılı Irak’la ilgili sözleşmeleri almayı düşünüyoruz.

Netice itibarıyla, Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin bir madde görüşülerek bugün tamamlanmasını düşünüyoruz. Perşembe günü de Cumhurbaşkanlığı Kanun Tasarısı’nı görüşmeyi düşünüyoruz ve temel kanun olarak görüşmeyi düşünüyoruz.

Grup önerimizin kabulünü genel merkeze arz ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Can.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Genel Kurula arz!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Genel Kurul var Genel Kurul!

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Gürkut Acar, Antalya Milletvekili.

Buyurun Sayın Acar. (CHP sıralarından alkışlar)

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP’nin getirdiği grup önerisinin aleyhinde söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı saygıyla, şükranla anıyorum. Kıbrıslı Türklerin ve tüm Türk dünyasının başı sağ olsun.

Büyük bir devlet adamını, bir büyük müzakere adamını yitirdik. Üç gündür dökülen gözyaşları, bugünkü cenaze töreninin görkemi, Sayın Denktaş’ın iyi şeyler yaptığının, doğru şeyler yaptığının kanıtıdır.

Bu konuda, Haberdar gazetesinde yazar Doktor Nazım Beratlı’nın birkaç cümlesini, burada sizlere okumadan geçemeyeceğim. Şöyle diyor:

“Bu insanın -yani Rauf Denktaş’ın- bir buçuk yaşında annesini, on sekiz yaşında da babasını kaybederek hayatı tek başına göğüslemiş bir adam olduğunu hiç unutmamak lazımdır. Onun yaşamını değerlendirmeye çalışırken ‘Karkot Deresi’nde anlattıklarını unutmamak gereklidir.

Babasının ölümünün ardından neyi var neyi yoksa satıldığını ve kendisinin dımdızlak ortada kaldığını, nasıl kendi gayretiyle Magosa’da adliye memurluğu yaptığını, bitirdiği okula nasıl öğretmen girdiğini, Londra’ya hukuk okumaya gideceğinde nasıl kefil aradığını…

Babasının bir Rum dostu kefil olmuş sonunda…

Kendisini tanıyanlar, hiç kimseye hiçbir zafiyetini anlatacak kadar yaklaşmadığını ve hep tek başına kaldığını da anlatırlar.

Çocukluktan kalmış bir duruştu belki de ve belki de lider olabilmenin gerçek şartlarından biriydi yalnızlığı.

İngiliz İmparatorluğu’nun Hong Kong Başsavcılığı görevini reddederek, KTKF Başkanlığını seçmesi, birkaç ay içinde TMT’yi kurması, iki ay sonra Ocak 1958’de İngiliz yönetimi, altı ay sonra Haziran 1958’de EOKA ile hesaplaşmaya girmesi, doğrusu ‘benim’ diyen babayiğidin göze alacağı riskler değildi.

Bir tarafta, Britanya Lordlar Kamarasına doğru giden bir yol, karşısında sonu ne olacağı belirsiz bir kavga yolu; ikincisini seçti, sürgüne yürüdü. Belki de psikolojisinde, yalnız babası ve onun arkadaşlarına karşı kendini borçlu görmenin verdiği bir cesaretti.

Temmuz 1958’de neredeyse tutuklanacaktı ve o olayı atlatır atlatmaz Ankara’ya koşup Fatin Rüştü Zorlu’dan destek talep etmekteydi.

Arkasından gelişen olayları şöyle anlatmıştı bir sohbetimizde: ‘1958 Haziran, bir baskındı. Baskın basanın olduğundan biz kazançlı çıkmıştık ama darbeye yanıt veremezdik çünkü gücümüz meydana çıkmıştı ve öyle, aman aman bir güç de değildi. Profesyonel bir örgütlenme ve ikmal sistemi kurmazsak karşı darbe bizi süpürüp götürecekti.’

Rauf Denktaş, 1948’den başlayarak bizim tarihimizin önemli bir ögesidir. 1958’den sonra ise neredeyse tarihin kendisi. Doğrusuyla yanlışıyla her ne varsa tarihimizde, ‘Denktaş’ adını silerseniz anlamını yitirir.

Başladığı yere bakınız: Türk İşleri Komitesi, Belediye Meclisi üyeliği için adaylık, Kıbrıs adası Türk Azınlığı Kurumu. Bir de bitirdiği yere bakın: Kendisi karşı olsa bile Birleşmiş Milletlerin düzenlediği bir referandumda kendi geleceğini belirlemek için iradesini kullanan bir halk, dünya tanısa tanımasa, uluslararası hukukun içine girmek için kavga veren bir devlet.

Benim görüşlerim hiç saklı değil ama bir azınlık cemaat aldı, bize bir halk bıraktı.” diyor Doktor Nazım Beratlı.

Kendisini bir kez daha saygıyla ve şükranla anıyorum ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne ve Türkiye’ye başsağlığı diliyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün, çok zaman olduğu gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemi yine AKP tarafından yeniden belirlenecek. Gündemin tartışmalı maddesi ise Cumhurbaşkanınca iade edilen kanunla ilgili 122 sıra sayılı Tasarı olacak. Bu kanun tasarısının en tartışmalı maddesi de emekli milletvekillerinin maaşının düzenlenmesi oldu. Türkiye bu konuyu hep tartıştı, tartışmaya da devam edecek ancak bu konunun da bir netliğe kavuşturulması gerektiği de açıktır, bunun doğru bir yöntemle yapılmasının gerektiği de açıktır. Vatandaşlardan 3-5 lira ilaç katılım payı alınmasını öngören bir tasarıya bir önergeyle ekleme yapılarak bu konunun düzenlenmesi şık değildir, doğru da değildir. Gelen tepkiler, yöntemin doğru olmadığını ortaya koymuştur. Şekil, esası bazen belirler. Şekilde bir yanlışlık yaptığınızda doğruyu bulmak mümkün değildir.

Değerli milletvekilleri, bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanını son yolculuğuna uğurladık. Derin bir üzüntünün yaşandığı bir gündeyiz, bir yas günündeyiz. Bugünün gündeminin yine milletvekili maaşıyla, emekli milletvekili maaşıyla anılması şık olmayacaktır, doğru olmayacaktır. Bu konunun bugün görüşülmesini gerektiren acil bir durum da söz konusu değildir. Bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkının acısını, yasını paylaşma günüdür, böyle olmalıdır. Ben, en azından, böyle düşünüyorum. Bir devlet kurmuş, azınlık cemaatinden bir halk yaratmış devlet adamına saygının günü olsun. Türkiye Büyük Millet Meclisinin, böyle bir günde de yine tartışmalarla, tepki çekecek bir düzenlemeyle anılmasına gerek yoktur. Türkiye Büyük Millet Meclisinin milletvekillerinin yine hedef tahtası hâline getirilmesine gerek yoktur. Temel düşüncem budur.

Değerli milletvekilleri, bu kanun Cumhurbaşkanınca iade edildi. Cumhurbaşkanı diyor ki: “Kamu vicdanında rahatsızlığa yol açtığı görülmektedir. Bu nedenle de yeniden değerlendirilmesinde yarar görülmektedir.” Sayın Cumhurbaşkanı kamu vicdanı konusunda titizlik gösteriyorsa bu konuda kendisini tutarlı olmaya davet ediyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisinin yaptığı işlemlerde gösterdiği tutumu kendi icraatlarında da göstermelidir. Atatürkçülüğü bağnazlık olarak niteleyen kişileri Atatürk’ün kurumlarının başına atamak da vicdanları sızlatmıştır, vicdanları yaralamıştır. Kamu vicdanı konusundaki titizlik bu kişiyi istifa ettirmek değil, bu kişiyi Atatürk’ün kurumlarına atamamayı gerektirir; Atatürk karşıtlarını, Atatürkçülük karşıtlarını Atatürk’ün kurumlarına atamamayı gerektirir. Sayın Cumhurbaşkanına bir çağrım daha olacak: Kamu vicdanı yanında ölçüt almanız gereken bir de Anayasa vardır. Anayasa’ya aykırı kanun hükmünde kararnameler, bırakın vicdanları Türkiye Cumhuriyeti’ni yaralamaktadır. Sabah imzaladığınız kanun hükmünde kararnameyi değiştiren kanun hükmünde kararnameyi de öğleden sonra imzalıyorsunuz. Böyle bir garabet olur mu? Sayın Cumhurbaşkanına çağrım, kamu vicdanını da, Türkiye Cumhuriyetini de, Anayasa’yı da yaralayan uygulamalara geçit vermemesidir.

Değerli milletvekilleri, milletvekillerinin intibakı konusunda bir sorun olduğu açıktır. Ben SSK emeklisi bir milletvekiliyim. Bu düzenleme yapılmasa SSK emeklisi olmaya devam edecektim. Ama düzenlemenin yapılması konusunda kimsenin itirazı yok fakat bunu yaparken sekiz yıl için yüksek bir artış belirlenmesinin gerekçesini anlamak da çok güç. Neden sekiz yıl; on yıl değil ya da beş yıl değil?

Milletvekillerinin kendi maaşlarını belirlemesi belki şık bir durum değil ancak bunu belirleyecek başka bir makam da yok. Bir düzenleme yapılacaksa -yapılması da gerekiyor- bunun gizlenmeden, saklanmadan, açık bir şekilde yapılmasında fayda vardır. Gece yarısı önerge ile bir düzenleme yapmak yerine, şeffaf bir düzenleme yapmakta ve herkesin savunabileceği bir düzenleme yapmakta yarar vardır.

Bakın, 15 milyona yakın vatandaşımızın yoksulluk sınırının altında olduğu, açlık sınırının altında olduğu da dikkate alınarak bu düzenlemenin yapılması gerekmektedir.  Anayasa’mıza göre milletvekilleri ile ilgili bir yasa çıkartılması gerekirken bugüne kadar bu yapılmamıştır. O zaman, bu düzenleme derli toplu bir şekilde gelsin. Bu konu bir defa tartışılsın ve çözümlensin; Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve milletvekillerinin saygınlığını zedeleyen bu tartışmaların sürekli gündemde kalmasının da önüne geçilsin.

Değerli milletvekilleri, Komisyon görüşmeleri sırasında arkadaşlarımız muhalefet şerhi yazmışlar. Ben de gündeme getirilen gerekçeleri paylaşıyorum. Yurttaşların TÜFE farklarının ödenmesi, emekli yurttaşlarımızın intibaklarının yapılması da gerekli ve zorunludur. Bu tasarının yalnızca milletvekilleri ile ilgili bölümüne değil, yurttaşların ilaçlarından 2-3 lira ilaç katılım payı alınmasına da karşı çıkıyoruz, buna da muhalefet ettiğimizi bildiriyorum.

Ek olarak, bu konunun böylesi bir yas gününde gündeme getirilmesine de muhalefet ettiğimizi belirtmek istiyorum. Ben de kürsüden şerh koyuyorum. AKP’nin grup önerisine “hayır” diyorum.

Büyük devlet adamı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucusu Rauf Denktaş’ı bir kez daha saygıyla anıyor; ailesine, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkına ve tüm Türk milletine başsağlığı diliyorum.

Bu düşüncelerle yüce heyetinizi selamlıyorum.  (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Acar.

Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Recep Özel, Isparta Milletvekili.

Buyurun Sayın Özel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; ben de konuşmamın başında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş’a ebediyete intikal etmesinden dolayı Allah’tan rahmet diliyorum, ülkemizin başı sağ olsun diyorum.

Bugünkü grup önerimizle Meclisimizin gündemini tekrar düzenledik. Bu getirmiş olduğumuz grup önerisiyle 23/12/2011 tarihli ve 6262 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve Anayasa’nın 89’uncu ve 104’üncü maddeleri gereğince bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresini gündemin 2’nci maddesine alıyoruz.

Biraz önce burada aleyhine konuşan arkadaşımız, sanki bunun, milletvekili maaşlarına dönük bir düzenlemenin Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın ölüm gününde burada yeri mi gibi bir cümle sarf etti. Bu düzenlemenin sanki milletvekili emekli maaşlarına endekslenmesini çok doğru kabul etmiyoruz. Bu düzenlemenin içerisinde Van depreminde hayatını kaybedenlerin sosyal güvenlik primi yetmeyenlerin emekli edilmesi, çocuklarına, eşlerine maaş bağlanması gibi düzenlemeler bulunmakta. Yeşil kart uygulamasının Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilmesiyle ilgili düzenleme bulunmakta. Bir diğeri de yurt dışından gelen, özellikle Türki cumhuriyetlerden gelen öğrencilerin sosyal güvenlikten faydalanmaları için ödeyecekleri primin 1/3’e kadar, 112 lira ödeyecekleri yerde 34 liraya kadar düşecek şekilde çok çeşitli düzenlemeler var. Bunların bir an önce de yasalaşması gerekiyor. Öncelikle Van depreminde hayatını kaybedenlerin yakınlarına maaş bağlanması gerçekten çok önemli, aciliyeti bulunmakta. Bir an önce gündeme alınıp yürürlüğe girmeli ki bu kardeşlerimiz, bu vatandaşlarımız da bundan istifade edebilsinler.

Bir diğer gündeme alacağımız konu da, Cumhurbaşkanlığı Kanun Tasarısı’nı gündemin 3’üncü maddesine alıyoruz. Çek Kanun Tasarısı’nı gündemimizin 4’üncü sırasına, Ceza ve Güvenlik Tedbirleri Hakkındaki Kanun Teklifi’ni gündemin 5’inci sırasına, Kore Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında Yapılmış Olan Gümrük Konularındaki İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nı 6’ncı sıraya, Nükleer Terörizmin Önlenmesine İlişkin Uluslararası Sözleşmenin Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nı da 7’nci sıraya alıyoruz.

Çalışma saatlerimiz de, bugün bu geri gönderme tezkeresinin bitimine kadar -yarın çalışma saatlerimizde herhangi bir değişiklik yok- perşembe günü de Cumhurbaşkanlığı seçim usullerini belirten kanun tasarısının görüşülmesinin bitimine kadar çalışma saatlerimizi uzatıyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili kanun tasarısının iki bölüm hâlinde görüşülmesi, temel yasa olarak görüşülmesi de grup önerimizde yer almakta.

Grup önerimizin lehinde oy kullanacağımızı bildiriyor, hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özel.

Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Sırrı Sakık, Muş Milletvekili.

Buyurun Sayın Sakık. (BDP sıralarından alkışlar)

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önerisinin aleyhinde söz almış bulunmaktayım çünkü bizim gündemimizle Adalet ve Kalkınma Partisinin gündemi arasında bir türlü bir uyum sağlayamadık. Ya biz bu ülkede yaşamıyoruz veyahut da Adalet ve Kalkınma Partisi güllük gülistanlık bir ülkede yaşıyor, bizim bundan haberimiz yok.

Sevgili arkadaşlar, iki gün önce meslektaşlarınız olan milletvekillerine geceleyin, ansız, İstanbul’dan özel güvenlik birimlerinin, savcılarının emri ve talimatıyla bir operasyon düzenleniyor. Zaten “KCK” dendiği zaman hiçbir noktada bir hukuk yok. Gece Ankara’da Leyla Zana’nın evinin gidip polisler tarafından kapısı açılıyor ve Leyla evde yokken ev aranıyor. Yıl 1994… Hiç olmazsa o dönemlerde, aradan uzun yıllar geçti, -bu Parlamento onu kaldırırdı- şeklen de olsa bir dokunulmazlık zırhı vardı, ondan sonra işlemler başlardı ama bugün artık buna bile ihtiyaç duyulmuyor. Yani dokunulmazlık zırhı ayaklar altında ve özel yetkili savcılar bunu yok hükmünde sayıyorlar ve geceleyin operasyonlar yapılıyor ve bir dönem, 23’üncü Dönem burada, Parlamentoda görev yapmış Van Milletvekili Fatma Kurtulan ve bir dönem Grup Başkan Vekilliğimizi yapan bir arkadaşımız geceleyin apar topar alınıyor ve yine, bir dönem DEHAP Genel Başkanlığı yapmış Tuncer Bakırhan, eften püften gerekçelerle gece baskınlar düzenleniyor ve bunlar alınıp götürülüyor.

O dönemde Cumhurbaşkanı aynen şöyle diyordu… Çünkü bizi alıp buradan götürdüklerinde polis burayı ablukaya almıştı. Kapıdan, daha dokunulmazlıklarımız kaldırılmadan -Genel Kurulda görüşmeler yapılıyordu-rahmetli Orhan Doğan’ı hemen şu Çankaya Kapısı’nda, nizamiyenin oradan almışlardı. Dönemin Cumhurbaşkanı “Çok şık olmadı.” diyordu. “Bunu yapın, ama hiç olmazsa kitabına uydurun.” diyordu.

Yıl 2012, aynı şeyle karşı karşıyayız; aynı açıklama, aynı devletin dili. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı yine açıklamalarında “Ya, bunları yaparken biraz böyle nizama, intizama, hukuka uyun.” diyor. İşte muhaliflerinize uyguladığınız politika bu, işte ne yapmak istediğiniz açık ve net ortada. Siz muhaliflerinize hayat hakkı tanımıyorsunuz. Siz dünün mağdurlarıydınız, ama bugün bizim için zalim oldunuz. Bugün siz muhalifleri yok etmeye çalışıyorsunuz ve siz, gece… Orhan Doğan, yaşamını yitirmiş. Beş yıl önce yaşamını yitiren eski bir milletvekilinin evine baskın düzenleniyor ve geceleyin evinde terör estiriliyor. Ne yapılmak isteniyor? “Siz ölseniz bile biz sizin ensenizdeyiz, kurtulamazsanız.” diyorsunuz. Böyle bir demokrasi olur mu, böyle bir hukuk olur mu Allah aşkına? 12 Eylül döneminde bunlar uygulanmıyordu. 12 Eylül döneminde bile gözaltına alınıp tutuklananların yüzde 70’i, beraatle sonuçlanırdı davalar. Ama yıl 2012, Kürt siyasetçileri içeride, hâlâ üç yıldır mahkemelerde ifade veremiyorlar ve siz özgürlüklerden ve demokrasiden bahsediyorsunuz.

Bugün Beşiktaş’ta bir dava görülüyor o dava Hrant Dink davası. Ayın 19’unda da beşinci yılı bitiyor, altıncı yıla giriyor. Hâlen failler yok ortada, hâlâ bu işin arkasında kimler var, kimler tetikledi, o tetiği çekenler değil, o tetiği çektirenler kimler… Bugün orada, işte, karar aşamasında bir davayı akşamleyin birlikte izleyeceğiz.

 Yine dün akşam Beşiktaş’ta, orada 31 tane BDP’li eski milletvekili, eski genel başkan ve yöneticiler neden tutuklandılar? Yapılan polis tutanaklarında aynen şöyle söyleniyor, diyor ki: “Bunlar Sayın Öcalan’dan, İmralı’dan gelen talimatları maillerinde okudular.”

Şimdi, ben de buradan -Hükûmetin yetkili kurumları oturuyorlar- soruyorum: Allah rızası için, siz hukukçuları, siz gazetecileri, siz siyaset dünyasını tutukluyorsunuz. İmralı’dan gelen görüşmeler, daha avukatlar İmralı’dan karaya çıkmadan o görüşmelerin bir kısmı MİT’e, bir kısmı bir bütün olarak Genelkurmaya, Başbakanlığa, Cumhurbaşkanlığına, Adalet Bakanlığına gelmiyor mu? Siz bu notları okumuyor musunuz? Bu notları okumuyorsanız siz siyasetçi değilsiniz. Eğer biz de bu notları okumuyorsak biz de siyasetçi değiliz ve bu ülkede eğer bu notlar eğer bir infaz için yeterli nedense iç barışımıza nasıl bir katkı sunacağız, ne yapacağız? Ve 31 arkadaşımızın dün akşam tutuklanmasının tek nedeni budur. Gelen notları okudunuz…

Ben size daha açıkça söyleyeyim; gelen birçok notları biz Hükûmetin yetkili birimleriyle ortaklaşa oturduk, okuduk, tartıştık ne yapabiliriz… Siz bunları okuduğunuzda görevinizi yapıyorsunuz, biz halkın temsilcileri olarak bu notları okuduğumuzda acaba ne yapmak istiyoruz? Biz de iç barışımızı birlikte sağlamak istiyoruz. Eğer bir sorunumuz varsa bu sorunu oturup konuşarak çözebiliriz ve çözmeliyiz diyoruz ama ne yazık ki bunların hiçbiri bizim için yani bir hak değil, tam tersine yargılanmamız için yeterli bir nedendir.

Türkiye'nin gündemi emin olunuz o kadar farklı ki. Siz belki bire bir cezaevlerine gitmiyorsunuz ama Cumhuriyet Halk Partisinden giden arkadaşlarımız vardı, ben onları da izledim. Biz bir grup milletvekili olarak Türkiye’nin birçok cezaevini birlikte dolaştık; Mardin’den Diyarbakır’a, Kandıra’ya, Kandıra’dan İstanbul’a ve Edirne’ye kadar birçok cezaevine gittik, Muş cezaevine gittik. Oralara gittik, gördük, emin olunuz 8 kişilik yerde 28 tutuklu ve hükümlü kalıyor. Bizim Şırnak Milletvekilimiz Selma Irmak’ın kaldığı yer 8 kişilik bir yer, kadın koğuşunda tam 20 kişi kalıyor. Yüzlerce hasta artık yataklarından kalkamıyorlar, adli tıp kurumlarının raporlarına göre derhâl özgürleşmeleri gerekir ama kimsenin sesi çıkmıyor. Ne iktidar partisinin ne de Cumhurbaşkanının bu konuda yetkileri var. Bu yetkilerini bir an önce hayata geçirmiyor.

Oradaki insanları açlıkla terbiye ediyorsunuz. İaşe parası 4 lira, 4,5 lira ve bununla dört öğün yemek… Ya, böyle bir hukuk devleti olur mu, böyle bir sosyal devlet olabilir mi? Yani 20 kişilik yerde 40 kişi kalabilir mi? Hatta, mutfaklara gece yataklar seriliyor ve bu mutfaklarda bu insanlar geceleri sabahlıyorlar. Bir ranzada 3 kişinin yattığını… Bunu Adalet Bakanıyla da paylaştık. Asıl gündemimizin bu olması gerekirken, bizim hep birlikte bunlara bir çare bulmamız gerekirken ne yazık ki sizin yeni bir cezaevi projeniz var. Yani biz ne kadar özgürlüklerden ne kadar demokrasiden bahsetsek de siz yeni, daha modern cezaevlerini bu halka reva görüyorsunuz.

Şimdi bakın, eğer çare yoksa yol çaredir. Biz Türkiye demokrasi güçleri çare bulmadığımız için “Yol çaredir.” dedik, “Cezaevi çaredir.” dedik, “Direnmek çaredir.” dedik. Kendimizi alanlara vurmak çaredir, bu despot yönetime karşı direnmek bir çaredir, kendimizi dağlara vurmak bir çaredir. Çaresizlikten dolayıdır ki kendimizi alanlara vurmuşuz ve acılar yaşıyoruz. Bunu bize yaşatmaya hakkınız yok. Hiç kimsenin bunu bu halka yaşatmaya hakkı yoktur. Onun için çarenin sadece yollar olmadığını, dağlar olmadığını, zindanlar olmadığını artık sizin de bilmeniz gerekir. Çare demokrasidir, sigorta demokrasidir, sigorta hukuktur, çare hukuktur; sizi hukuka, çareye ve demokrasiye davet ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmiştir.

İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır. Okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

Okutuyorum:

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) Önergeler

1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru'nun, (2/15) esas numaralı 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin, İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/20)

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Vermiş olduğum 2/15 esas no’lu 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifimin İçtüzüğün 37. maddesine göre 45 gün içerisinde komisyonda ele alınmadığından doğrudan gündeme alınmasını arz ve talep ederim.

Saygılarımla. 02/12/2011

                                                                                                    Dr. Reşat Doğru

                                                                                                             Tokat

BAŞKAN -  Teklif sahibi Reşat Doğru, Tokat milletvekili.

Buyurun Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda değişiklik yapılmasına dair vermiş olduğumuz kanun teklifinin komisyonlarda zamanında görüşülmemesi üzerine İç Tüzük’ün 37’nci maddesi gereği söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin başında, yine, Türk dünyasının liderlerinden birisi olan Kıbrıs Türk Devletinin kurucusu Rauf Denktaş’a Allah’tan rahmet diliyorum, mekânı cennet olsun diyorum. O, kahraman bir insandır, onun bırakmış olduğu Kıbrıs davası, yine Türk milleti tarafından her zaman takip edilecek ve de hiçbir zaman bırakılmayacaktır diyorum.

Sayın milletvekilleri, bu kanun teklifimiz, üniversite hastanelerinde 4/b statüsünde çalışan personele de döner sermaye verilmesiyle ilgilidir. Malumunuz olduğu şekliyle, ülkemizde 4/B, 4/C statüsünde sözleşmeli personel olarak çalışan birçok grup vardır. Söylemimiz odur ki, 4/B olsun, 4/C olsun, sözleşmeliler olsun bunların hepsinin bir çatı altında birleştirilmesinin zamanı gelmiştir. Bunların hepsini belli bir çatı altında birleştirip artık bu tür kavramlardan tamamen sıyrılmak gerekmektedir çünkü 4/C’yle ilgili olarak da ülkemizde şu anda Tekel çalışanları olsun, TEDAŞ çalışanları olsun -tahmin ediyorum önümüzdeki zaman diliminde şeker fabrikası çalışanları da olacaktır, o çalışanlar da mağduriyet içerisindedir- onların hepsinin bir statü içerisine alınması ve bu insanların sesinin duyularak da bir noktada mağduriyetlerinin giderilmesi gerekmektedir. İnanıyorum ki en kısa zamanda mağduriyetleri giderilir ve psikolojileri de bozulmakta olan bu insanların dertlerine, problemlerine çözüm bulunabilir.

Bunların içinden bir tanesi de üniversite hastanelerinde çalışan, tıp fakültesi hastanelerinde çalışan, 4/B statüsünde çalışan insanlarla ilgilidir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre, istihdam edilen sözleşmeli personelin de aynı işi yapan, aynı eğitimi almış olan kadrolu personeller gibi döner sermayeden faydalanması gerekir. Şu andaki mevcut durum haksızlık yaratmakta, personel arasında da huzursuzluk oluşturmaktadır. Bu durum da çalışma barışını bozmakta ve de çalışan insanların büyük bir kısmının performansını düşürmektedir.

Sayın milletvekilleri, kanun teklifimiz, üniversite hastanelerinde 4/B statüsünde çalışan personele de döner sermayeden yeterli ödeme yapılması ile eşitlik kuruluna uyulması ve başka sağlık kuruluşlarına geçmek için uğraşmamalarını amaçlamaktadır. Üniversite hastaneleri dışında çalışanlar döner sermayeden faydalanmaktadır ancak kendi hastanelerinde bundan faydalanmamaları huzursuzluk kaynağı olmakta, fırsat bulunca da başka yerlere geçmelerine sebep olmaktadır. Bu da personel açığı oluşturarak tıbbi hizmeti aksatmaktadır.

Sağlık personeline ödenen döner sermayeyle ilgili kanunlarda çeşitli değişiklikler yapılması zamanı gelmiştir. Sağlık personeli emekli olunca kendisine ödenen döner sermaye ile ilgili gelirden de faydalanmak istemektedirler. Döner sermaye gelirlerinden vergiler kesilmektedir ancak personele ödenen bu katkı payları emekliliğe tam olarak yansımamaktadır. Emekli olan sağlık personeli de döner sermaye gelirlerinden mahrum olunca çok az bir emekli maaşı ile karşı karşıya kalmaktadır. Bundan dolayı da çok az bir emekli maaşı ile geçinme durumunda kalan sağlık personeli de tekrar çalışma ihtiyacı duymaktadır. Bu yönlü olarak da şu anda birçok arkadaşımız, neredeyse yıllarca çalışmış olmasına rağmen, emekliliklerine son vermekte ve beraberinde de başka bir kurumda çalışarak veyahut da tekrar memurluğa dönerek emeklilikte almış oldukları paranın üzerine katkı sağlamaya çalışmaktadırlar. Bu, böyle süratli bir şekilde, bu yönlü olarak, emekli olmakta olan bu insanlara bir noktada destek olunması babından da bir yardım niteliği taşıyabilir ve bir an önce de bunlara destek olmak mecburiyetinde olduğumuzu ifade etmek istiyorum. İşte, bu insanlara bu yönlü de destek olmak, sorunlarını çözmek Türkiye Büyük Millet Meclisinin de görevleri arasındadır dememiz gerekmektedir.

         Getirdiğimiz bu kanunla, sağlık personelinin döner sermayeyle ilgili bir sorununun çözümü amaçlanmaktadır. Esasında, bu sorunların birçoğu şu anda karşımızda durmaktadır, döner sermaye gelirlerinden tutun da diğer sağlık çalışanlarına kadar. Şu anda üniversite hastanelerindeki hekim arkadaşlarımızın çok büyük bir kısmının büyük sıkıntıları vardır, o sıkıntıların dile getirilmesi ve çözüm önerilerinin sunulması gerekmektedir.     

         Umarım ki bu getirmiş olduğumuz kanuna Türkiye Büyük Millet Meclisi destek olur da bundan sonra bir başlangıç teşkil etmiş olur diyor, bu kanuna hepinizden destek beklediğimi ifade ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Doğru.

Bir milletvekili adına söz isteyen Aytuğ Atıcı, Mersin Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2547 sayılı YÖK Kanunu’nda değişiklik yapılması hakkındaki kanun teklifi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, Sayın Rauf Denktaş’ın vefatından duyduğum üzüntüyü paylaşıyorum. Kendisiyle şahsen görüşme şansım da olmuştu, anısı önünde saygıyla eğiliyorum, Allah’tan rahmet diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun.

Değerli milletvekilleri, bir süre önce, biz burada, hep beraber günlerce “eşit işe eşit ücret” kavramını tartıştık. Sizler AKP’li milletvekilleri çıktınız “Eşit iş yapan insanlar eşit ücret almalılar.” dediniz. Alelacele çıkardığınız kanun hükmünde kararnameyle yaptığınız yanlışları düzeltmek üzere burada ciddi çabalar sarf ettiniz, yine gündemi değiştirdiniz ve kanun hükmünde kararnamelerinizde bazı değişiklikler yapmaya çalıştınız ama yine beceremediniz çünkü eşit işe eşit ücreti bir türlü sağlayamadınız. İşte, üzerine söz aldığım teklif de, bu 4/B’yle ilgili teklif de sizin bu işi nasıl beceremediğinizi çok net bir şekilde gösteriyor. Bu teklif aslında eşit işe eşit ücret savınızın birazcık desteklenmesi amacıyla getirilmişti. Bakalım, birazdan ellerinizi göreceğim, kabul edecek misiniz, etmeyecek misiniz. Aslında sizlerin, 4/B’lilere döner sermayenin verilmesi, hak ettikleri döner sermayenin verilmesi ile biraz vicdanınız rahatlayacaktı. Aslında sizler buna “Evet.” deseniz bile 4/B’lilerin hakkını verememiş olacaktınız çünkü siz onları farklı kadrolarda istihdam ediyorsunuz. Olayın ekonomik boyutu böyle. Paralarını verseniz bile bu insanlar farklı kadrolarda istihdam edildikleri için bir eziklik yaşıyorlar. Bir tarafta memur, bir tarafta 4/B’li, bir tarafta taşeron. Bir hemşire düşünün, bir sağlık çalışanı düşünün, çok farklı kadrolarda aynı işi yapıyor ve eşit ücret alamıyor. Bakalım, sizler birazdan bu tablo karşısında nasıl bir tavır takınacaksınız ve “Evet.” mi diyeceksiniz, “Hayır.” mı diyeceksiniz? Ben müneccim değilim ama sizlerin maalesef bu tasarıya “Hayır.” diyeceğinizi adım gibi biliyorum. Ben de buradan söz veriyorum, sizin “Hayır.” deyişinizin videosunu alacağım, 4/B’li bütün sağlık çalışanlarına göstermek üzere kendi web sitemden yayınlayacağım, diyeceğim ki: “İşte AKP’nin hâli budur. Size söz veriyor, ‘Eşit işe eşit ücret.’ diyor, biz teklif getirince de kalkıp ‘Hayır.’ diyor. ”

Sayın milletvekilleri, “Evet.” deyin o zaman, eğer bu duruma düşmek istemiyorsanız 4/B’lilere, lütfen, döner sermayeden hak ettikleri payı almaları için “Evet.” deyin.

Bakın, birçok temel konuda yanlışlık yapıyorsunuz, temel konularda, sonra kalkıyor muhalefet, sizin yaptığınız bu temel yanlışları düzeltmek için bazı çalışmalar yapıyor. Siz ne yapıyorsunuz? Her zaman olduğu gibi muhalefetin sesine kulak tıkıyorsunuz. Sizler “Muhalefetin konuşmasını istiyoruz.” diyorsunuz “Belki bizim göremediğimiz şeyleri bize söylerler.” diyorsunuz. Çıkıyoruz, size bunları söylüyoruz ama kulaklarınız bizleri maalesef, maalesef duymuyor. Biz size bunu sunarak ve bir başka muhalefet partisi CHP olarak desteklerken sizler ne diyeceksiniz? “Eşit işe eşit ücret almasınlar.” diyeceksiniz. Ne diyeceksiniz? “4/B’li çalışanlar hak ettikleri parayı almasınlar.” diyeceksiniz “4/B’li çalışanlar hak ettikleri döner sermayeyi almasınlar.” diyeceksiniz.

Bakın, biz sadece bu tasarıya destek vermek için söz almadık. Aslında, bir de bu tasarıya çok daha önemli bir desteği vermek üzere bir kanun teklifi hazırlamıştık. Bu kanun teklifinde demiştik ki: “4/B’liler kaldırılsın, bu insanlar doğrudan kadroya alınsın.” Yine demiştik ki: “4/B’lileri hiçbir şekilde ezdirmeyelim ve 4/B’lilerin döner sermayelerini tamamen kaldıralım çünkü döner sermayeler emekliliğe yansımıyor. Emekliliğe yansıtacak şekilde bir ücret politikası yapalım.” demiştim.

Bakın, sizin bu ekonomik anlayışınız, sizin bu döner sermaye ve kâr anlayışınız bizi nerelere götürüyor biliyor musunuz? Dün, Bingöl’ün Kiğı ilçesine gitmiştim. Bingöl’ün Kiğı ilçesinin yolu da kapalıydı, elektriği de kesikti ve siz oranın hastanesini de kapatmıştınız ve orada bir kadın, doğum yapmaya çalışıyordu büyük sıkıntılar içerisinde. İşte, ekonomik anlayışınız sizin bu kadardır. Tıbba bunu bulaştırmayın.

Çok teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Atıcı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.

                                                                  Kapanma Saati : 16.59

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.15

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT (Ordu), Tanju ÖZCAN (Bolu)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

Sayın milletvekilleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız’ın birlikte cevaplandırmak istediğini sunuşlar kısmında belirttiğim sözlü soru önergelerini okutuyorum.

IX.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Posof- Türkgözü Sınır Kapısının işlerliğinin artırılmasına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/10) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

 

 

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gümrük ve Ticaret Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 14.7.2011

                                                                Ensar Öğüt

                                                                  Ardahan

Ardahan Posof’ta bulunan kapının açılmış olması ve istenilen düzeyde çalışmaması nedeniyle başta ilçe halkı olmak üzere bütün Ardahanlılar tarafından daha işler çalışması istenmektedir. Hemen yanımızda Sarp sınır kapısının işlediği gibi işlemesini istemektedirler. Türkgözü sınır kapısının Sarp sınır kapısı gibi çalıştığında ticaret hacmi gelişecek, göç duracak ve hizmet Ardahan'a gelecektir.

1- Ardahan Posof Türkgözü sınır kapısının Sarp sınır kapısı gibi çalışması için Ardahan'da ticaretin gelişmesi ve göçün önüne geçilmesi için bir çalışmanız olacak mı?

 

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, elektrik ve doğal gaza yapılan zamma ilişkin sözlü soru önergesi (6/213) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

                                                                                                                               07.10.2011

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                         Prof. Dr. Alim Işık

                                                                  Kütahya        

Elektrik ve doğalgaza zam yapılmayacağı yönündeki açıklamalarınıza rağmen, Ekim ayı başı itibarıyla önce elektriğe yaklaşık %10 oranında, ardından da doğalgaza konutta % 12,2-14,3; sanayide ise % 13,7-14,3 arasında değişen oranlarda zam yapılmıştır. Vatandaşlarımızın ciddi ölçüde tepkisine ve mağduriyetine yol açan bu zamlarla ilgili olarak;

1)  Elektrik ve doğalgaza yapılan yüksek oranlardaki bu zamların gerekçesi nedir?

2)  Bakan olarak "elektrik ve doğalgaza zam yapılmayacağı" yönündeki açıklamalarınıza rağmen zam yapılmasını nasıl değerlendirebilirsiniz?

3)  Bu durum, "siyasetçilerin söylediğinin tersi yapıldığı" yönündeki kamuoyunda yaygın olan görüşü doğrulamakta mıdır?

4)  Sabit ve dar gelirli vatandaşlarımızın mağduriyetine yol açan son doğalgaz ve elektrik zamlarının geri alınması konusunda Bakanlığınızın görüşü nedir? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?

 

 

 

 

3.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, elektrik ve doğal gazdaki fiyat artışlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/228) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı    

                                                                                                                               10.10.2011 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi  Başkanlığına

Aşağıda belirtilen somlarımın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                  Prof.Dr.Alim Işık

                                                                  Kütahya

 

Konut ve sanayide kullanılan elektrik ve doğalgaza yapılacak zamlarla ilgili bir soruya "...Fiyatlar doğalgazda her ay, elektrikte de üç ayda bir kendi içinde dengelenir.'' şeklindeki cevabınız kamuoyunda "zamların devam edeceği" yorumlarına yol açmıştır. Bu açıklamayla ilgili olarak:

1. Ekim ayı başında yapılan yüksek zamdan sonra tarafınızdan yapılan açıklama, belirtilen süreler içinde doğalgaz ve elektriğin periyodik olarak zamlanacağı anlamına mı gelmektedir?

2. Herkese eşit düzeyde yansıtılan bu zamları ne derecede adil buluyorsunuz?

3. Bakanlığınızca 2011 ve 2012 yılları için planlanan toplam doğalgaz ve elektrik zam oranları nasıldır?

4. Ülkemizde açlık veya yoksulluk sınırının altında bir gelirle yaşayan milyonlarca vatandaşımızın bu zamlara karşı desteklenmesine yönelik bir projeniz var mıdır?

 

4.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Oymapınar HES’in bedelsiz devrine ilişkin sözlü soru önergesi (6/247) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız tarafından sözlü olarak yanıtlanması için gereğini arz ederim.                  

                                                                  Av.Gürkut Acar

                                                                    Antalya

 

1- Seydişehir Eti Alüminyum A.Ş. özelleştirmesi kapsamında, şirketin bünyesinde bedelsiz olarak devredilen Oymapınar Hidroelektrik Santralinden yıllara göre sisteme ne kadar elektrik satılmıştır? Bu satışların parasal tutarı ne kadardır?

2- Özelleştirme İdaresinin ilanından sonra HES'ler için verilen teklifler dikkate alındığında yaklaşık değeri 2 milyar dolar düzeyinde hesaplanan Oymapınar HES'in bedelsiz devri, enerji politikanızla örtüşmekte midir?

3- Türkiye, 305 milyon dolarlık özelleştirme kapsamında, 2 milyar dolarlık bir barajı bedelsiz devredebilecek ve bedava verdiği santralden parayla elektrik alabilecek kadar zengin bir ülke midir?

 

 

5.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, İstanbul-Esenyurt’taki yüksek gerilim hatlarının yer altına alınmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/265) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji Ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                  Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                           İstanbul

 

İstanbul, Esenyurt ilçemiz, Fatih, Saadetdere, İncirtepe mahalleleri üzerinden geçen yüksek gerilim hatları bölgede yaşayanların yaşamını olumsuz yönde etkilemekte, insan sağlığını tehdit etmektedir. Üç mahallemiz üzerinde yer alan hat, binalarımızın yaklaşık 20 metre üzerinden geçmektedir. Ayrıca, bu mahallelerimizin yüksek gerilim hattı geçmeyen kısımlarında çok katlı binalar olmasına karşın, yüksek gerilim hatlarına yakın kısımlarda imar izni verilmemekte ve vatandaşlarımızın mülkiyet hakları yok edilmektedir.

Bu nedenle:

Bu bölgeden geçen yüksek gerilim hatlarının yeraltına alınmasıyla ilgili bir çözüm geliştirilmesi konusunda Bakanlığınızın acilen bir önlem alması gerekmektedir. Bu konuda yapılan bir çalışma var mıdır? Yoksa ne gibi bir çözüm düşünüyorsunuz?

 

6.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, özelleştirilen ve devredilen enerji dağıtım şirketlerinin ihtiyaç duydukları malzeme, araç ve gerece ilişkin sözlü soru önergesi (6/269) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                               Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                                                          İstanbul

Özelleştirilen ve devredilen enerji dağıtım şirketleri tarafından ihtiyaç duyulan malzeme, araç ve gereçlerin, enerji dağıtım şirketleri tarafından direkt temin edilemediği, bu ihtiyaçların ilgili şirketler tarafından kurulan iki veya üç farklı şirketten birbirine fatura edildiği, sonuçta üçüncü şirket tarafından dağıtım şirketlerine fatura edildiği belirtilmektedir.

Bu nedenle;

1. Devredilen şirketlerde bu uygulama var mıdır?

2. Bu uygulama var ise kamunun zararı oluşmakta mıdır?

 

7.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, boru hatlarına yönelik hırsızlık girişimlerine ve bunlara karşı alınacak önlemlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/279) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                    Dr. Reşat Doğru

                                                                                                             Tokat

Soru:

1 - Ülkemizdeki tüm boru hatlarına son 5 yılda kaç adet hırsızlık girişimi olmuştur?

2 - Bu girişimler neticesinde ne kadarlık bir mali zarar olmuştur?

3 - Bu tür olayları önlemek için güvenlik sisteminde bir değişiklik ya da güvenliği arttırma yoluna gitmeyi düşünüyor musunuz?

 

8.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi’nin, özelleştirilen ve devredilen enerji dağıtım şirketlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/285) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                   Süleyman Çelebi

                                                                                                          İstanbul

Özelleştirilen ve devredilen enerji dağıtım şirketleri tarafından ihtiyaç duyulan malzeme, araç ve gereçlerin, enerji dağıtım şirketleri tarafından direkt temin edilemediği, bu ihtiyaçların ilgili şirketler tarafından kurulan iki veya üç farklı şirketten birbirine fatura edildiği, sonuçta üçüncü şirket tarafından dağıtım şirketlerine fatura edildiği belirtilmektedir.

Bu nedenle;

1. Devredilen şirketlerde bu uygulama var mıdır?

2. Bu uygulama var ise kamunun zararı oluşmakta mıdır?

 

9.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi’nin, İstanbul-Esenyurt’un bazı mahallelerindeki yüksek gerilim hatlarının yeraltına alınmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/293) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                  Süleyman Çelebi

                                                                        İstanbul

İstanbul, Esenyurt ilçemiz, Fatih, Saadetdere, İncirtepe mahalleleri üzerinden geçen yüksek gerilim hatları bölgede yaşayanların yaşamını olumsuz yönde etkilemekte, insan sağlığını tehdit etmektedir. Üç mahalle üzerinde yer alan hat, binalarımızın yaklaşık 20 metre üzerinden geçmektedir. Ayrıca, bu mahallelerimizin yüksek gerilim hattı geçmeyen kısımlarında çok katlı binalar olmasına karşın, yüksek gerilim hatlarına yakın kısımlarda imar izni verilmemekte ve vatandaşlarımızın mülkiyet hakları yok edilmektedir.

 

 

 

Bu nedenle;

Bu bölgeden geçen yüksek gerilim hatlarının yeraltına alınmasıyla ilgili bir çözüm geliştirilmesi konusunda Bakanlığınızın acilen bir önlem alması gerekmektedir. Bu konuda yapılan bir çalışma var mıdır? Yoksa ne gibi bir çözüm düşünüyorsunuz?

10.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, İstanbul-Bağcılar’a BEDAŞ şubesinin açılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/304) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

 

                                                                  Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                            İstanbul

 Bağcılar, İstanbul'un nüfus yoğunluğuna sahip en büyük ilçelerinden birisidir. Bu Bölge'deki elektrik hizmetleri BEDAŞ tarafından yapılmaktadır. Ancak nüfusu 1 milyona yaklaşan bu ilçemizde BEDAŞ'ta işi olan vatandaşlarımızın bir kısmı Bayrampaşa'ya bir kısmı ise Sefaköy'deki BEDAŞ' a gitmek zorunda kalmaktadır.

 

Bu ilçemizden, Bayrampaşa ve Sefaköy'e direkt ulaşım aracı olmadığı için birkaç araç değiştirerek ilgili kuruma gitmek zorunda kalınmaktadır. Bağcılar'daki vatandaşlarımız elektrik faturaları dışındaki diğer tüm hizmetleri Bayrampaşa ve Sefaköy'deki BEDAŞ şubelerinden almak zorunda kalmaktadırlar.

Bu nedenle;

BEDAŞ tarafından Bağcılar'da vatandaşlara hizmet verecek bir merkezin açılması elzemdir. Bakanlığınızca vatandaşlarımız açısından çok önemli olan bu sorunun çözülmesi yönünde acil önlem alacak mısınız?

11.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, doğal gazdaki fiyat artışına ilişkin sözlü soru önergesi (6/331) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Enerji Bakanı Sayın Taner Yıldız tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.10.10.2011

                                                                  Ali Halaman

                                                                      Adana

1. Son yapılan doğalgazdaki fiat artışı neden kaynaklanmaktadır?

2. Bu yapılan zamlardan dolayı vatandaş çok mağdur olmuştur. Vatandaşların mağduriyeti nasıl giderilecektir?

3.Bakanlık olarak ne gibi çalışmalarınız vardır?

 

12.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, Rusya doğal gazına ve ülkemizdeki enerji üretimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/360) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim. Saygılarımla, 25.10.2011

                                                                  Mehmet Ali Susam

                                                                           İzmir

Rusya'dan Batı Hattı yoluyla yılda ithal edilen doğalgaz anlaşması iptal edildi. Yapılan açıklamada iptal nedeni olarak ilgili devletin indirim yapmak istememesi gösterildi. Ancak özel sektörün bu hatla gelmekte olan 6 milyar metreküp doğalgazı alabileceği belirtildi. Bu bilgilere göre:

1. Kamu açısından pahalı olan doğalgazı özel sektör nasıl satın alacaktır? Eğer özel sektör daha ucuza alacaksa, devlet gerekli pazarlığı yapmamış mıdır?

2. Ürettiğimiz elektriğin ne kadarı doğalgaz çevrim santralleriyle üretilmektedir?

3. Türkiye'de bulunmayan doğalgazla üretilen enerji payını azaltmak amacıyla hangi çalışmalar yapılmaktadır?

4. Türkiye'de enerji fiyatları, OECD ve AB ülkelerine kıyasla Euro bazında pahalı mıdır? Eğer öyleyse ne kadar pahalıdır?

 

13.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, bazı vatandaşların istemediği hâlde elektrik sayaçlarını değiştirmek zorunda kalmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/390) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

                                                              Ankara

Aşağıdaki sorularımın Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 96. maddesine uygun olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına iletilmesi ve Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanması için gereğinin yapılmasını arz ederim. 20.10.2011

 

                                                                                                        Kazım Kurt

                                                                                                         Eskişehir

Eskişehir' in pek çok köyünde vatandaşların istemi olmadığı halde elektrik sayaçlarının değiştirilmeye başlandığı görülmektedir. Bu durum karşısında;

1) Kendisi istemediği halde elektrik sayaçlarını değiştirmek zorunda kalan vatandaşların sayaç paralarını neden tüketiciler ödemektedir?

2) Sayaçlarda herhangi bir bozukluk bulunmadığı halde değiştirilmesinin nedeni nedir?

3) Özelleştirilen elektrik dağıtım şirketlerinin tüketicisi sayılan vatandaşların sağlam olan sayaçlarını değiştirmeye zorlama yetkileri var mıdır?

4) Bu sayaçların değiştirilmesi nedeniyle elektrik sayacı üreten firmalar dolaylı olarak desteklenmiş olmuyor mu?

 

14.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana ili 2012 yılı yatırım programına ilişkin sözlü soru önergesi (6/415) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Enerji Bakanı Sayın Taner Yıldız tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.26.10.2011

                                                                                                       Ali Halaman

                                                                                                            Adana

1. Bakanlığınızca 2012 yılı Adana ili yatırım programın'da ne tür yatırımlar vardır? Bu yatırımlara ne kadar ödenek ayrılacaktır.?

2. Bu yatırımların ilçelere göre dağılımı nedir.?

3. Adana iline yapılan yatırım programının diğer illere göre oranı nedir ?

 

15.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, denizciliğe verilen öneme ve Piri Reis Araştırma Gemisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/423) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 24.10.2011

                                                                                                        Ensar Öğüt

                                                                                                          Ardahan

1978 yılında yapımına başlanan ve denizlerimizde araştırma yapan Piri Reis gemisi 33 yıl olmuş, bunun yanına bir gemi daha koyamamışız. Üç yanı denizlerle çevrili ülkemizde araştırmaya verilen önemin göstergesidir. Denizciliğe önem veren ülkeler 25 yaşın üzerinde gemi bulundurmuyor. Bazı ülkeler de bulundurmamakla kalmıyor, limanlarına girmesine dahi izin vermiyor. Ciddi sorun çıkarma riskini göze almıyor.

1- Denizciliğe önem veren ülkeler envanterinde 25 yaşın üzerinde gemi bulundurmuyor, bizde Piri Reis gemisi 33 yıldır hizmet etmektedir. Ne zaman yeni araştırma gemisi yapılacak, yapılacaksa ne zaman yapılacak?

2- Değişen teknolojik bilgiler ve cihazlar Piri Reis gemisine monte edildi mi, edildiyse ne zaman bu cihazlar monte edildi?

 

16.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, İstanbul-Başakşehir’den geçen yüksek gerilim hatlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/437) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                 Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                            İstanbul

İstanbul, Başakşehir, Güvercintepe Mahallesinden geçen yüksek gerilim hatları nedeni ile bu bölgede yıllardır imar uygulamasına izin verilmemekte, arsa sahipleri mülkiyet hakları kullanılamaz hale gelmektedir. Bölgenin tüm çevresinde her türlü imar izni olmasına karşın bu bölge mağdur edilmektedir.

Enerji nakil hatları bu bölgede yaşayan tüm vatandaşlarımızın yaşam koşullarını olumsuz etkilemektedir. Bölge halkı son derece mutsuz ve endişelidir.

Bu nedenle;

İstanbul Başakşehir ilçesi mahalleleri üzerinden geçen yüksek gerilim hatları ile ilgili Bakanlığınızca alınmış ve alınacak olan önlemler nelerdir?

 

17.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi’nin, İstanbul-Başakşehir’den geçen yüksek gerilim hatlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/442) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                     Süleyman Çelebi

                                                                            İstanbul

İstanbul, Başakşehir, Güvercintepe Mahallesinden geçen yüksek gerilim hatları nedeni ile bu bölgede yıllardır imar uygulamasına izin verilmemekte, arsa sahipleri mülkiyet hakları kullanılamaz hale gelmektedir. Bölgenin tüm çevresinde her türlü imar izni olmasına karşın bu bölge mağdur edilmektedir.

Enerji nakil hatları bu bölgede yaşayan tüm vatandaşlarımızın yaşam koşullarını olumsuz etkilemektedir. Bölge halkı son derece mutsuz ve endişelidir.

Bu nedenle;

İstanbul Başakşehir İlçesi mahalleleri üzerinden geçen yüksek gerilim hatları ile ilgili Bakanlığınızca alınmış ve alınacak olan önlemler nelerdir?

 

18.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana ve ilçelerinde yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/526) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 21.11.2011

                                                                         Ali Halaman

                                                                             Adana

1. Bakanlığınıza bağlı ve ilgili kuruluşlar tarafından Adana ili ve ilçelerinde yürütülen proje ve yatırımlarınız nelerdir?

2. Bakanlığınızın Adana ilinin sorunları konusunda yürütülen çalışmalar var mıdır? Varsa nelerdir?

3. Adana ilinde yapılacak kamu hizmetleriyle ilgili olarak, 2012 mali yılı bütçesinden ayrılan ödenek ne kadardır?

4. Adana personel açığı var mıdır? Varsa personel açığını nasıl gidereceksiniz?

5. Görev alanınızla ilgili olarak, Adana iline götürdüğünüz kamu hizmetlerini, bölgesel dengeler açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

19.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş’ta yürütülen Doğu Akdeniz Jeotermal Enerji Aramaları Projesi’ne ilişkin sözlü soru önergesi (6/533) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Mesut Dedeoğlu

Kahramanmaraş

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen Doğu Akdeniz Jeotermal Enerji Aramaları Projesi kapsamına Kahramanmaraş ilimiz de alınmıştır.

Bu bilgiler ışığında;

1. Bu proje kapsamında, Kahramanmaraş Kapıçam mevkii ve Pazarcık ilçesinde yürütülen çalışmaları ne zaman tamamlamayı planlıyorsunuz? Bu konuda bir araştırmanız var mıdır?

 

20.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş Organize Sanayi Bölgesi’nin elektrik tarife bedelinin düşürülmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/536) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Mesut Dedeoğlu

Kahramanmaraş

Kahramanmaraş Organize Sanayi Bölgesi, uygun bir elektrik tarifesi konusunda AKEDAŞ ve TEAİŞ kurumuna müracaatta bulunmuştur.

Bu bilgiler ışığında;

1. Bölge olarak tüm enerji nakil hattı donanımlarını ve tüm elektrik dağıtım giderlerini karşılayan Organize Sanayi Bölgesi'ne uygun elektrik tarifesi konusunda yardımcı olmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışanız var mıdır?

21.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Pazarcık’a doğal gaz bağlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/538) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Mesut Dedeoğlu

Kahramanmaraş

Kahramanmaraş ilimizin Pazarcık İlçesi gerek 74.259 nüfusu, gerekse 75 adet imalat firmasıyla sanayinin yoğun olduğu ilçelerimizden birisidir.

Bu bilgiler ışığında;

1. Milli ekonomiye önemli katkılar sağlayan bu ilçemize, sanayi ve konutlarda kullanılmak üzere doğalgaz bağlantısı yapmayı düşünüyor musunuz?

2. Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?

22.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş Kılavuzlu Trafo Merkezinin kapasitesinin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/540) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Mesut Dedeoğlu

Kahramanmaraş

Kahramanmaraş ilimizde şehir merkezinin önemli bir kısmı ile organize sanayi bölgesi Kılavuzlu Trafo Merkezi'nden beslenmektedir. Bu nedenle, zamanında 2X100 olarak planlanarak kurulan trafonun kapasitesi dolmak üzeredir.

Bu bilgiler ışığında;

1. Bu   trafonun   kapasitesini   ne   zaman   artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

23.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş Küçük Sanayi Sitesine doğal gaz bağlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/541) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı   

  

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Mesut Dedeoğlu

Kahramanmaraş

1.868 esnafın faaliyette bulunduğu Kahramanmaraş ilimizde Küçük Sanayi Sitesi'ne 1.000 adet yeni iş yerinin daha eklenmesi planlanmaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1- Küçük Sanayi Sitesi'ne doğalgaz bağlantısı yapmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?

 

24.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Andırın’a yeni bir trafo merkezi inşa edilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/542) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                    Mesut Dedeoğlu

                                                                                                    Kahramanmaraş

Kahramanmaraş ilimizin Andırın bölgesindeki çok sayıdaki HES yatırımlarından dolayı, mevcut güç trafoları kapasitesini doldurmuş durumdadır.

Bu bilgiler ışığında;

1- Devam eden yatırımları göz önünde bulundurarak, bu bölgeye acil yeni bir trafo merkezi yapmayı düşünüyor musunuz?

2- Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?

 

25.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Çağlayan Havza Trafo Merkezinin hizmete açılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/544) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                    Mesut Dedeoğlu

                                                                                                    Kahramanmaraş

Kahramanmaraş ilimizde, Çağlayan Havza TM'ye yönlendirilmiş 12 adet üretim santrali bulunmaktadır. Bu santrallerde 3 adedi faaliyette olup, diğerleri yapım aşamasındadır. Bu nedenle, enerji üretiminin sisteme aktarılması açısından kalıcı trafo merkezinin hızlandırılarak tamamlanması gerekiyor.

Bu bilgiler ışığında;

1- Kalıcı olarak hizmet verecek olan Çağlayan Havza Trafo Merkezini hizmete açmayı düşünüyor musunuz?

2- Hizmete açmayı düşünüyorsanız, ne zaman hizmete açmayı düşünüyorsunuz?

 

26.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Klavuzlu Barajı’nın elektrik üretimi ihalesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/573) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                    Mesut Dedeoğlu

                                                                                                    Kahramanmaraş

Kahramanmaraş ilimizde, Kılavuzlu Barajı'nın gövde kısmının tamamlanmasından bu yana elektrik üretimi konusunda yapılan ihale gecikmiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1- İhale konusunda yaşanan gecikmenin nedenleri nelerdir?

2- HES elektromekanik teçhizatı ihalede meydana gelen gecikme nedeniyle mi tamamlanamamıştır?

3- Bu gecikme, millî ekonomiyi toplam ne kadar zarara uğratmıştır?

 

27.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, TEİAŞ’ın Kahramanmaraş İşletme ve Bakım Müdürlüğünün grup müdürlüğü yapılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/575) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                    Mesut Dedeoğlu

                                                                                                    Kahramanmaraş

Kahramanmaraş ilimizde, Afşin-Elbistan Termik Santrali ile faaliyete geçmiş 21 HES ve yapımı devam eden 12 HES yatırımı yer almaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1- İletim sisteminde yaşanan sorunlara hızlı müdahale edilmesi ve köklü çözümler getirilmesi amacıyla, TEİAŞ Kahramanmaraş İşletme ve Bakım Müdürlüğünün Grup Müdürlüğü benzeri bir yapıya kavuşturulması konusunda çalışmanız var mıdır? Bu konuda çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

28.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş Organize Sanayi Bölgesine doğal gaz bağlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/576) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                  Mesut Dedeoğlu

                                                                  Kahramanmaraş

Kahramanmaraş Organize Sanayi Bölgesi'nde 42 iş yerinde üretime geçilmiş, 12 iş yeri de inşaat ve proje aşamasındadır. Bölgede; tekstil, madeni mutfak eşyası, alüminyum levha, oluklu mukavva, salça, baharat, bulgur ve mısır cipsi gibi iş kollarında üretim yapılmaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1- Bölgenin enerji ihtiyacını karşılamak amacıyla, bu bölgeye doğalgaz hattı bağlamayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?

29.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Doğu Akdeniz’de yürütülen petrol ve doğal gaz arama çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/580) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                  Prof. Dr. Alim Işık

                                                                        Kütahya

Bilindiği gibi, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) tarafından Akdeniz'de başlatılan petrol ve doğal gaz aramalarına misilleme olarak sismik araştırmalar yapması için Kıbrıs'ın güneyine yollanan Piri Reis gemisinin beraberinde yer alan savaş gemileriyle birlikte Rumların sondaj yaptıkları platformun çok yakınına kadar gittiği yönündeki haberler medyada da yayınlanmıştır. Bu konuyla ilgili olarak;

1- Piri Reis gemisiyle yapılan sismik araştırma çalışmaları sonucunda ne tür veriler elde edilmiştir?

2- Bu veriler TPAO tarafından değerlendirilmiş midir? Değerlendirmeler sonucunda nasıl bir sonuca varılmıştır?

3- Anılan bölgede petrol ya da doğalgaz rezervlerine rastlanmış mıdır?

4 - Anılan gemi ile yapılan çalışmalar sırasında herhangi bir sorunla karşılaşılmış mıdır?

5 - Anılan bölgede GKRY tarafından yapılan petrol ve doğal gaz arama çalışmaları ne aşamaya gelmiştir? Bu konuda ülkemiz tarafından ne tür önlemler alınmıştır?

30.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, jeotermal elektrik üretilen sahaların izlenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/587) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı      Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Jeotermal elektrik üretiminde yoğun buhar çekimi ve kullanılan suyu geri basmanın yarattığı "tetiklenmiş depremsellik" dünyada önemli bir konu durumuna gelmiştir. Sayısı ve üretim hacmi artan jeotermal atanlarda hasar yapıcı ve rahatsız edici tetiklenmiş deprem faaliyetleri oluştuğunu gözlemekteyiz.

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız tarafından sözlü olarak yanıtlanması için gereğini arz ederim.

                                                      Prof. Dr. Haluk Eyidoğan

                                                                  İstanbul

Türkiye'de sayısı ve üretim hacmi artan jeotermal elektrik santral sahalarında  tetiklenmiş deprem fırtınalarını izleme ve inceleme ağları var mıdır? Hangi jeotermal alanlarda bu tür incelemeler yapılmaktadır? İnceleme amaçlı kullanılan araç ve yöntemler nelerdir?

 

31.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, TPAO’nun petrol sondaj çalışmalarında kullanmak üzere satın alacağı gemiye ilişkin sözlü soru önergesi (6/594) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

                                                                  30.11.2011

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına,

Aşağıda belirtilen sorularımın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                     Alim Işık

                                                                                     Kütahya

Akdeniz'de Rum-İsrail ittifakının petrol sondaj çalışmalarına karşı Piri Reis sismik gemisiyle Akdeniz'e inen Türkiye'nin, Hükümetin kararı üzerine milli petrol şirketi Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına (TPAO) üç boyutlu sismik çalışma yapabilecek "yeni bir sismik gemi satın alma yetkisi verdiği" yönünde medyada çıkan haberlerle ilgili olarak;

1) Yeni alınacak sismik geminin teknik özellikleri nasıl olacaktır?

2) Üç boyutlu sismik araştırma yapabileceği belirtilen yeni gemi hangi ülkeler tarafından üretilmektedir?

3) Anılan geminin hangi ülkeden ve hangi şartlarla satın alınması düşünülmektedir.

4) Türkiye'nin yaklaşık 100 milyon Euro'ya inşa ettirdiği 90 metre uzunluğundaki dev sismik geminin 2013’te çalışmalara başlamasının beklendiği haberleri doğru mudur? Bu konuda ülkemizin geldiği nokta nedir?

 

32.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki bazı kamu binalarında elektrik sayacı bulunmamasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/605) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 30.11.2011

                                                                  Ensar Öğüt

                                                                   Ardahan

Doğu Ve Güneydoğu'da kamu binalarında elektrik sayacı bulunmamaktadır. Bölgede idari kayıpların bir kısmı, idari olarak birçok meskende sayaç okuma cihazının olmamasıdır. Durum böyle olunca bölgedeki vatandaşımız kaçak elektrik kullanıyor gerekçesiyle zan altında kalmasından dolayı çok sıkıntıdadır.

1) Doğu ve Güneydoğu’daki il, ilçe ve köylerde bulunan kamu kurumlarından kaç tanesinde elektrik sayacı bulunmamaktadır?

2) Kamu kurum ve kuruluşlarında hangi tarihten beri elektrik sayacı bulunmuyor?

3) Elektrik sayacı bulunmayan kamu kurumlarına elektrik sayacı takılacak mı, takılacaksa ne zaman takılacak?

 

33.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, Bakanlıkta ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarda özürlü personel istihdamına ilişkin sözlü soru önergesi (6/641) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularınım Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygıyla arz ederim.

                                                                  Prf. Dr.Zühal Topcu

                                                                           Ankara

Kamu kurum ve kuruluşlarının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre çalıştırdıkları personele ait kadrolarda, ilgili kurum veya kuruluşun toplam dolu kadrosunun % 3'ü oranında özürlü çalıştırma zorunluluğu bulunmaktadır.

Bu çerçevede;

1- Bakanlığınız ve Bakanlığınıza bağlı-ilgili-ilişkili kurum ve kuruluşların 2010 ve 2011 yıllarında; 657 sayılı Kanun'a göre çalıştırmış olduğu personel sayısı ve çalıştırması gereken özürlü personel sayısı ile çalışan özürlü personel sayısı kaçtır?

2- 657 sayılı Kanun uyarınca özürlü personel çalıştırma yükümlüğü çerçevesinde Bakanlığınız ve Bakanlığınıza bağlı-ilgili-ilişkili kurum ve kuruluşların özürlü açığı bulunmakta mıdır? Varsa eğer eksiklik ne kadardır ve bu eksikliğin giderilmesine yönelik talepler Devlet Personel Başkanlığına iletilmiş midir?

 

34.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, elektrik faturalarındaki tüketim dışı maliyet unsurlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/654) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularınım Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygıyla arz ederim.

                                                                                                        02/12/2011

                                                                                                 Prf.Dr.Zühal Topcu

                                                                                                           Ankara

Elektrik tüketimine bağlı olarak düzenlenen faturalarda tüketim dışı birçok maliyet unsurunun vatandaşlarımıza fatura edildiği görülmektedir. Bu durumun vatandaşların tepkisini çektiği bilinmekte ve vatandaşlardan bu uygulamaya son verilmesi beklenerek, nedeninin de merak edildiği görülmektedir.

Bu çerçevede;

1- Günümüzde, elektrik faturalarında maliyet unsuru olarak yer alan kalemler nelerdir? Bunların oranları/tutarları nasıl ve neye göre hesaplanmaktadır? Söz konusu unsurlardan hangileri 2002 yılından sonra faturalarda yer almaya başlamıştır?

2- Faturalarda yer alan maliyet unsurlarının tamamı ülkemizin her yerinde uygulanmakta mıdır? Herhangi bir farklılık varsa eğer bu farklılıklar ve sebepleri nelerdir?

3- 100 TL'lik elektrik faturasının ne kadarı sarf elektrik tüketim bedelidir?

 

35.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Afşin-Elbistan Termik Santralinin bacalarına filtre takılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/658) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                    Mesut Dedeoğlu

                                                                                                    Kahramanmaraş

Afşin Termik Santralinin bacalarına filtre takılması, Afşinli hemşehrilerimiz açısından hayati önem taşımaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1. Termik santralin bacalarına filtre takmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

 

36.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Afşin-Elbistan Termik Santralindeki sıcak suyun kullanılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/673) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                    Mesut Dedeoğlu

                                                                                                    Kahramanmaraş

Afşin Termik Santrali soğutma kulelerinde meydana gelen sıcak suyun Afşin ilçesinin ısınmasında kullanılması istenmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1. Santraldeki sıcak suyun, Afşin ilçemizin ısınmasında kullanılması konusunda bir çalışmanız var mıdır? Bu konuda bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

 

37.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yenilenebilir enerji kaynakları yatırımcılarının desteklenmesi amacıyla verilen yerli ürün desteğine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/737) (Cevaplanmadı)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına,

Aşağıda belirtilen sorularımın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                  Alim Işık

                                                                  Kütahya

Bilindiği gibi, mevcut YEK destekleme mekanizmasındaki yerli imalat desteği; yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üretimi amacıyla mekanik ya da elektro-mekanik yerli ürün kullanılması hâlinde verilmektedir. Ancak bir ürünün ne derecede yerli olup olmadığının belirlenmesine yönelik ikincil mevzuat henüz çıkarılamamıştır. Bu konuyla ilgili olarak;

1. YEK yatırımcılarının desteklenmesi amacıyla verilecek yerli ürün desteğinin nasıl belirleneceği ve ödeneceğine yönelik yönetmelik çalışmaları ne aşamadadır? Çalışmalar ne zamana kadar tamamlanabilecektir?

2. Yerli ürün tanımının yapılmasında maliyet unsurlarının en az ne kadarının yurt içinden sağlanması esas alınacaktır?

3. YEK yatırımları yerli ürün desteği, ilgili Kanunun II sayılı Cetvelinde belirtilen destek miktarları ile kullanılan üründeki yerli katkı payının çarpımından elde edilen miktar olarak kullanılabilir mi?

 

38.-  Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, Muğla’daki sokak lambalarının bakım nedeniyle toplatılmasından kaynaklanan sorunlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/741) (Cevaplanmadı)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                  Mehmet Erdoğan

                                                                     Muğla

Muğla ilimizin köylerinde ve bazı mahallelerinde sokak aydınlatma lambalarının, bakım yapılacağı mazeretiyle toplatılması durumu söz konusudur. Sokak lambalarının toplatılması sebebiyle vatandaşlarımız âdeta karanlığa mahkum edilmiştir.

Buna göre:

1. Şimdiye kadar Muğla ili, köy ve mahallerinde kaç tane sokak lambası "bakım" gerekçesiyle toplatılmıştır?

2. Toplatılan sokak lambalarından kaç tanesi bakımı yapıldıktan sonra tekrar kullanıma sunulmuştur?

3. Sözde bakım mazeretiyle sokak lambalarının toplatılmasında, vatandaşlarımızı karanlığa mahkûm etmek gibi bir gayeniz bulunmakta mıdır?

4. Vatandaşlarımızın sokak lambalarının toplatılması sebebiyle yaşadığı mağduriyet ne zaman son bulacaktır?

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gümrük ve Ticaret Bakanlığına ait (6/10) esas numaralı sözlü soru önergesiyle Bakanlığımıza ait farklı esas numaralı soru önergelerini Hükûmetimiz adına cevaplandırmak için huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.

Öncelikle, CHP Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün, Posof Türközü Sınır Kapısı’nın işlerliğinin artırılmasıyla ilgili verdiği soru: Tabii, gümrük kapılarının yeniden yapılandırılması, 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun hükümlerine göre yürütülmektedir. O açıdan, gümrük idaresinin hâlihazırda hizmet verdiği bina genel bütçe imkânlarıyla yaptırılmış olup, ihtiyaçları genel bütçeden karşılanmaktadır. Söz konusu hizmet binasının yapım aşamasında oluşan ihtilaflar nedeniyle konu yargıya intikal etmiş ve henüz sonuçlanmamıştır. Yargı sürecinin bitmesi akabinde yap-işlet-devret kapsamında işlemlerin yürütülmesi planlanmaktadır.

Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık’ın verdiği (6/213) esas numaralı soru önergesi: Öncelikle, zaman zaman kamuoyunda yapmış olduğum açıklamaların farklı anlamlar yüklenerek iletilmesini şahsen doğru bulmuyorum. Ben, belli dönemler içerisinde bunun mekanizmasını anlattım; doğal gaz fiyatlarının hangi mekanizma içerisinde kontrol edildiğini, elektrik fiyatlarının hangi mekanizma içerisinde kontrol edildiğini anlattım. Ve bunun için de tabii ki 14 Şubat 2008 tarih ve 2008 sayılı Yüksek Planlama Kurulu Kararı ile 1 Temmuz 2008 tarihinden itibaren enerji KİT’lerinde maliyet bazlı fiyatlandırma mekanizmasına geçmiştik. Söz konusu karar gereğince, maliyet ve döviz kurlarındaki değişimler fiyatlara yansıtılmakta ve satış fiyatları bu karar uyarınca belirlenmekte ve uygulanmaktadır. Tabii ki bu karar gereğince, 01/10/2011 tarihinden geçerli olmak üzere elektrik fiyatlarında konutlar için yüzde 9,57 ve sanayi için de yüzde 9,26 oranında artış yapılmıştı. Doğal gaz satış fiyatları ise iki yılı aşkın bir süredir artmadığı gibi, 2009 yılının Şubat ve Mayıs aylarında sırasıyla yüzde 17 ve yüzde 25 oranında indirim yapılmıştı. Ancak BOTAŞ Genel Müdürlüğü, uluslararası ham petrol ve petrol ürün fiyatlarıyla döviz kurlarındaki artışlara bağlı olarak 1/10/2011 tarihinden geçerli olmak üzere de doğal gaz nihai tüketici fiyatlarında, konutlar için yüzde 12,28 ve yüzde 14,35; sanayi için de yüzde 13,17 ve yüzde 14,30 oranında artış yapmak durumunda kalmıştır.

Tabii ki bunların hangi gerekçelerle yapıldığını, döviz fiyatları açısından baktığımızda da rahatlıkla görebiliriz.

Kütahya Milletvekili, yine, Sayın Alim Işık’ın (228) esas numarasıyla sorduğu soru için de; (213) sayılı sözlü soru önergenize verilen cevabımda belirttiğim gibi yine aynı şekilde bunu da cevaplamak mümkün, tekrara girmemek açısından bunu geçiyorum.

Antalya Milletvekili Sayın Gürkut Acar’ın (247) esas numaralı sözlü soru önergesinde Seydişehir Eti Alüminyum AŞ ile alakalı sorular sorulmaktadır.

Burada, sisteme satılan toplam elektrik miktarı 2,8 milyar kilovat saat civarındadır. Bu elektrik satışının toplam parasal karşılığı ise KDV dâhil 553 milyon 893 bin 680 TL’dir.

Söz konusu Oymapınar HES ile ilgili olarak da, yapılan devir işlemlerinin mevzuata uygun olarak yapıldığı hususunu da ifade etmekle beraber, konunun Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca detaylı olarak da cevaplanması uygun olacaktır.

Tabii ki burada, 2009 yılında, şirketin, yüzde 50’lik EPDK kurul kararı limitin üzerinde yaptığı 452 milyon kilovatsaatlik, yani yüzde 28 oranındaki limiti aşan enerjiye karşılık gelen bedel olarak 74 milyon 815 bin 122 TL’lik paranın şirket tarafından EÜAŞ Genel Müdürlüğüne iade edildiğini de bu arada hatırlatmak isterim.

Eti Alüminyum AŞ sermayesinde bulunan Özelleştirme İdaresine ait yüzde 100 oranındaki kamu payının satışına ilişkin 29/7/2005 tarihli sözleşmesine bir kısım maddeler konmuştu. Tabii ki, 1969 yılında yapılan bu fabrikanın, özellikle 1 ton alüminyum  üretiminin yapılabilmesi için toplam maliyetin 4/5’lik kadar kısmının enerji gerektirdiği o zamanki fizibilitelerde yazıyor. Tabii ki Rus teknolojisi montajına başladı ve 1977 yılında inşasını da tamamlamış oldu ve bu baraj, hidroelektrik santral ancak bunun üretimiyle beraber, o anki hazırlanan fizibilitelerde de alüminyumun üretiminde özellikle boksit madeninden alüminyum üretilmesinin en önemli şartı kendi özel enerjisine sahip olmasıyla alakalı söylenen cümlelerdir.

İstanbul Milletvekili Sayın Mevlüt Aslanoğlu’nun (6/265) esas numaralı sözlü soru önergesine vereceğimiz cevap ise bir kısım bölgelerden geçen yüksek gerilim hatlarının yer altına alınmasıyla alakalı husustu. 380 kilovolt Ambarlı İkitelli, 154 kilovolt Ambarlı İkitelli enerji iletim hatları ile 154 kilovoltluk Ambarlı Hadımköy enerji iletim hattından bahsediliyor. Tabii ki bunları özellikle enerji sektörünün dışındaki arkadaşlar için söylüyorum, bir nevi ülkenin otobanları bunlar. Orada gerek duble yollar gerekse farklı yollar içinde diğer AG hatları kullanılıyor veya OG hatları kullanılıyor. Tabii ki bunların kamulaştırma tarihlerine bakarsak hangisinin hangisinden daha önce olduğunu çok daha iyi tespit edebiliriz.

Esenyurt ilçesinde Saadetdere Mahallesi’nden geçen 154 kilovoltluk enerji nakil hatları, Ambarlı Hadımköy enerji nakil hatları 1964 yılında, değerli arkadaşlar, kamulaştırması yapılarak servise alınmıştı. Yine, Ambarlı Yıldıztepe 1969 yılında ve bu hatlar mutlaka kendisine tanınan o mesafeler çerçevesinde kamulaştırılıyor, oraya bina yapılması kesinlikle yasak, mutlaka gecekondu tarzında zamanında yapılmış binalar oluyor. O yüzden, o binaların oradan yıkılması ancak o bedellerin ödenmesinden sonra yapılabilecek işlemlerdir ama biz buna rağmen, eğer Türkiye'nin ilerlemesi, büyümesi ve genişlemesi adına yapılacak yeni yatırımlardan arta kalan bir ödenek olursa bunların da yer altına alınmasıyla da alakalı tabii ki ödenek tahsis ediyoruz.

Yine, İstanbul Milletvekili Sayın Mevlüt Aslanoğlu’nun 269 esas numaralı sözlü soru önergesine cevap olarak da… Elektrik Piyasasında Dağıtım Sistemi Yatırımlarının Düzenlenmesi ve Planlardaki Gerçekleştirmelerin Denetlenmesi Hakkında Yönetmelik’in ilgili maddeleri dağıtım tesisleri unsurlarıyla alakalı dağılımları belirlemektedir. Hizmetin fiyatlandırma esaslarıyla alakalı yönetmelikler de mutlaka yayımlanmış durumdadır. O yüzden, birim bedeli belirlenen malzeme birçok faktör dikkate alınarak belirlenmiş, her bir yatırım unsuru yirmi bir dağıtım şirketi için de sabittir. Ancak, belirlenmeyenler, neydi bunlar: ATT, SCADA, kamulaştırma, bina, araç, temizlik işleri. Doğrudan dağıtım hizmetlerini ilgilendirmeyen hususlarla alakalı hususlarda ise 100 birimlik bir bütçenin en fazla yüzde 20’lik kısmını bunlar kaplayabiliyor. Transfer fiyatlandırmalarıyla beraber de bunlar değerlendirilebiliyor.

Sayın Reşat Doğru’nun (279) esas numaralı sözlü soru önergesine cevaben de şunları söyleyebilirim: Ülkemizde beş yılda toplam 238 adet hırsızlık girişimi meydana gelmiştir tüm boru hatlarında. Bu olaylar normalde 3,1 milyon ABD doları gibi bir hasar oluşturmuştur. Tabii, Jandarma Genel Komutanlığının Koruma Protokolü’ne göre, kolluk kuvvetleri ve özel güvenlik sistemleriyle beraber emniyet ve asayiş kuvvetlerince de bunların korumaları yapılmaktadır. Tabii ki Irak-Türkiye ham petrol boru hattı, Ceyhan-Kırıkkale, Batman-Dörtyol, Shell-Mo-Batman, BTC-BIL gibi, aslında birçok boru hatlarından farklı zamanlarda farklı hırsızlık girişimleri yapılmıştır.

İstanbul Milletvekili Sayın Süleyman Çelebi’nin (285) esas numaralı sözlü soru önergesinde ise özelleştirmelerle alakalı bir kısım konular vardır ki, bunların elektrik piyasasındaki dağıtım sistemleriyle alakalı yine benzer bir şekilde, bunların ihtiyaçlarının karşılanması ve yatırımlarının düzenlenmesiyle alakalı da benzer bir cevap verebilirim. Tabii ki burada birim bedeli belirlenen ve belirlenmeyenlerin kural ve esasları biraz önce anlattığım şekilde olmuştur.

Yine Sayın Süleyman Çelebi’nin (293) esas numaralı sözlü soru önergesinde verdiği… İstanbul’un Esenyurt, Fatih, Saadetdere, İncirtepe mahalleleriyle alakalı, yüksek gerilim hatlarıyla alakalı verdiğim cevap biraz öncekinde olduğu gibidir.

Sayın Mevlüt Aslanoğlu, yine Bağcılar’da bulunan ve nüfusu 1 milyonu aşan bir kısım yerlerde BEDAŞ’ın hizmetleriyle alakalı bir soru sormuştu. Tabii ki burada, Bağcılar ilçesine hizmet veren Sefaköy İşletme Müdürlüğünün, özellikle ulaşımı kolay olduğu gerekçesiyle, her türlü diğer işlemleri yapılmaktadır yalnızca abonelik sistemi dışında. Sistem Koordinasyon Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan Alo 186 çağrı merkeziyle bütün bu müşterilerimize, bu manada hizmetler verilebilmektedir.

Adana Milletvekili Sayın Ali Halaman’ın (331) esas numaralı sözlü soru önergesinde, doğal gaz fiyatlarının artışlarının nereden kaynaklandığı yine sorulmaktadır. Benzer bir soru ama tekrara girmemek açısından… 2009 Şubat ayında bizim indirim yaptığımız zamanda ve yine mayıs ayında ki biliyorsunuz o zaman da yüzde 25’ler civarında ve yüzde 17’ler civarında indirim yaptığımızda ham petrolün varili 45,45 dolar, bugün itibarıyla 111 dolar. Aradaki farkın gaz formülasyonuna tesir eden kısmını dikkatlerinize arz etmek isterim.

Bu arada, döviz fiyatlarıyla alakalı, yine eylül sonu itibarıyla doların paritesi 1,68’ler civarında, bugün itibarıyla ise 1,86’lar civarında. Buradaki gelen farkın mutlaka bu konuyu izah etmekte yararlı olacağı kanaatindeyim.

Tabii, kurulu güçleri itibarıyla ülkemizde birincil enerji arzı, yerli arz, brüt elektrik enerjisi üretimiyle alakalı konularla alakalı sormuşlardı. Yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen miktar ne kadardı? 34 milyar kilovatsaat 2002 yılında, şu anda ise 57,9 milyar kilovatsaatlik bir rakama çıkmış bulunuyor.

Sayın Mehmet Ali Susam’ın (360) esas numarasıyla sorduğu soru önergesinde ise “Rusya’dan batı hattıyla gelen anlaşma niçin iptal edildi, bunun gerekçeleri neydi?” ve diğer detaylı sorularını sordular.

Bu konuda tabii ki bizim, 4646 sayılı Doğalgaz Piyasası Kanunu’nun gereği özel sektöre devretmeyle alakalı alınmış kararlar vardı. Bunlar için, 6 bcm’lik -6 milyar metreküplük- kısmını özel sektörün kontrat yapması için biz kontratları sonlandırdık. Yalnızca Batı Hattından üç temel hat geliyordu, bir tanesiyle alakalı sonlandırdığımızı, birisinin de daha önceden gittiğini, diğerinin de kamuda kaldığını bu vesileyle söylemek isterim.

“Ürettiğimiz elektrikte doğal gazın payı ne kadardır?” diye sormuşlardı. Yüzde 44,7’lik kısmının, 2011 yılında doğal gaz kaynaklı enerji üretiminde kullanıldığını söyleyebilirim.

Tabii, biz bu arada yaptığımız zeyilnameyle yeni bir kontrat yapmadık. Bütün “al ya da öde”lerle alakalı eski dönemden kalan “al ya da öde”leri, 2012 yılı içerisinde, içinde bulunduğumuz yıl içerisinde bunları bitireceğiz ve inşallah, diğer “make up” dediğimiz konuları da bu yıl içerisinde bitirmiş olacağız. Dolayısıyla, Rusya Federasyonu’yla geriye dönük herhangi bir aksama kalmamış olacak. Bu da Türkiye adına bir kazanımdır diye düşünüyorum.

Tabii ki oradaki aldığımız indirimlerin yine gaz piyasası adına sevindirici olduğunu söyleyebilirim fakat döviz fiyatlarındaki artışların yine belli oranda belli indirimleri karşıladığını da belirtmek zorundayım.

“Türkiye’de biz bu doğal gazın payını azaltmak istiyor muyuz?” Evet, azaltmak istiyoruz. Doğal gazın payını, özellikle enerji üretim santrallerinde azaltmak istiyoruz. Yenilenebilir enerji kaynaklarından kaynaklarımızı -neydi onlar? İşte, su, jeotermal, rüzgâr, güneş gibi enerji kaynaklarını, yerli kömür gibi de yerli kaynakları- bunun yerine ikame etmek istiyoruz.

Tabii “Bunların fiyatları hangi orandadır, şu anda elektrik fiyatları ve doğal gaz fiyatları?” diye sorarsak, Eurostat’ın yayınladığı ve TL’ye bugün itibarıyla çevrilen rakamlarda 2002 tarihi itibarıyla sondan en pahalı dört ülke arasındayken şu anda en ucuz beş ülke arasında hem doğalgaz hem de sanayi elektriğiyle alakalı, mesken elektriğiyle alakalı bunu söyleyebilirim.  Doğalgazda şu anki fiyatlar -cari fiyatlarla- 27 tane Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında şu anda en ucuz doğal gazın satıldığını söyleyebilirim.

Sayın Kazım Kurt’un, Eskişehir Milletvekili, (390) esas sayılı sözlü soru önergesine cevaben de şunları söyleyebilirim: Tabii ki -elektrik sayaçlarının değiştirilmesiyle alakalı- Eskişehir’de 442.045 tane abonemiz var, 7.046’lık bir kayıp kaçak oranı var, 9.191 kilometrelik bir havai hattımız ve diğer teknik spektler var. Bunlarla alakalı “Elektrik, su ve gaz sayaçlarının periyodik muayenelerinin on yılda bir yapılması zorunludur.” diye Ölçüler ve Ayarlar Kanunu’nun -3516 sayılı- “muayene ve damgalama yasaklar”  başlıklı ikinci bölümünde bunlar yer almaktadır. Bunlarla da alakalı bir hazırlığımız vardır ki kayıp kaçakların azaltılmasına dönük.

Sayın Ali Halaman’ın, Adana Milletvekilinin, (6/415) esas sayılı sözlü soru önergesinde bahsettiği: Adana İliyle alakalı yatırımlar nelerdir? Ben bunları kendilerine yazılı olarak da arz edeceğim. Ama bununla alakalı şunu söyleyebilirim: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 3,9 milyar TL’lik 2012 yılında toplam bir yatırım tutarı var. Bundan tabii ki Adana’ya düşen paylar var, BOTAŞ açısından yapılabilecek, TKİ açısından yapılabilecek, EPDK tarafından, TPAO tarafından, EÜAŞ tarafından sayfalar dolusu, bu TEİAŞ tarafından yapılacak yatırımlar var. Orada MTA’nın bölge müdürlüğü bulunmaktadır. Maden işleriyle beraber orada inşallah geniş bir yatırım tabii ki 2012 içerisinde düşünülüyor.

Sayın Ensar Öğüt’ün (6/423) esas no.lu verdiği sözlü soru önergesinde, kendisi “Tabii ki, yirmi beş yaşın üzerinde gemilerimiz var, bunlar ne yapıyorlar? Bunların arasında bir sıkıntı olabilir mi Piri Reis’in yaptığı işlemlerle alakalı?” diye…

Değerli arkadaşlar, tabii, burada, geniş bir alanı bilgilendirmemiz lazım. Araştırma gemilerinin ortalama elli altmış yıl, ticaret gemilerinin ise otuz kırk yıl civarında çalıştığını biliyoruz ve araştırma gemilerinde geminin önemi, ölçüm ve örnekleme ekipmanlarıyla oranı toplam geminin yüzde 7’si kadardır ve araştırma gemilerinde gemi, üzerindeki ekipmanların taşıyıcısı durumundadır.

Piri Reis otuz üç yaşındadır. Teknolojisi son derece dikkatli takip edilerek cihazları sürekli yenilenmiştir. Yenilenen cihaz toplam geminin yüzde 7’si kadardır. Yalnızca sismik değil, diğer araştırma cihazları arasından da, jeoloji, biyoloji, kimya, fiziksel, oşinografi, deniz mühendisliği, arkeoloji gibi en son model cihazlarla donatılmış durumdadır. Bu yalnızca Türkiye’de değil değerli arkadaşlar, Gazprom tarafından ve BP tarafından da zaman zaman kiralanmaktadır. O yüzden gözümüzde küçültmeyelim. Piri Reis Akdeniz’deki fonksiyonlarını yerine getirmiştir ve bugün TPAO’nun Norveç’ten kiraladığı “Bergen Surveyor” isimli sismik gemi de kırk yaşındadır ve “Titanic”i bulan ABD araştırma gemisi Knorr da kırk üç yaşındadır. O yüzden bu çalışmalarda bizim, kendisine hangi görevleri verdiysek o görevleri de iki boyutlu sismik aramalarını belli ölçümler içerisinde yapmıştır.

On iki saat içerisinde normal güvertesinde 10 ton civarındaki biyolojik bir çalışma ekipmanları üzerinden kaldırılıp yerine sismik ekipmanlar monte edilebilmektedir. O yüzden, biz, yalnızca, tabii ki Piri Reis’le değil aynı zamanda diğer gemilerle de çalışmaya devam ediyoruz ve 2 Kasım’da verilen tüm hatlar, yaklaşık 3.679 kilometrelik hat başarıyla bitirilmiştir ve TPAO’ya verilmiştir. Biz de özellikle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’yle aramızdaki anlaşma gereği Balıkçı Barınaklarını İyileştirme Projesi kapsamında da çalışmalarına tabii ki devam etmektedir. Aslında bu konuyla alakalı çok fazla anlatacak şey var ama süremin de daraldığını görüyorum.

Sayın Mevlüt Aslanoğlu’nun (6/437) esas numaralı sözlü soru önergesinde verdiği soru şudur: Yer altına alınmasıyla alakalı, yine İstanbul Başakşehir, Güvercintepe mahalleleriyle alakalı da benzer cevapları verebiliyorum.

Sayın Süleyman Çelebi’nin (6/442) esas numarayla verdiği sözlü soru önergesinde, yine, yer altına alınacak belli bölgeler tekrarlanmıştır. Benzer şey, benzer sorularla yine birkaç milletvekili arkadaşımız tarafından sorulmuştur.

Sayın Ali Halaman’ın, Adana Milletvekilinin (6/526) esas numaralı sözlü soru önergesinde sorduğu Adana ili ve ilçesindeki yürütülen projelerle alakalı, biraz önce açıkladım. 2012 yılındaki yine yapılacak yatırımlarla alakalı, biraz önce açıkladım. Kendilerine de, inşallah, yazılı olarak, yaklaşık sekiz sayfada sunduğumuz bütün cevapları da arz edeceğim.

Sayın Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş Milletvekilinin (6/533) esas numarayla verdiği sözlü soru önergesinde bahsettiği “MTA tarafından Doğu Akdeniz’deki jeotermal aramalarıyla alakalı Kahramanmaraş ilinde neler yapılmıştır?” diye sordular. Tabii ki, bizim 2 adet jeotermal kaynak arama ruhsatında MTA Genel Müdürlüğünce yürütülen Doğu Akdeniz Jeotermal Enerji Aramaları Projesi kapsamında yapılan detaylı jeotermal etüt sonucunda herhangi bir jeotermal emareye rastlanmamıştır. Kapıçam mevkisindeki MTA Genel Müdürlüğü adına tescilli jeotermal kaynak arama ruhsatları bulunmadığından da bu bölgede çalışma yapılmamıştır.

Sayın Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş Milletvekilinin Kahramanmaraş Organize Sanayisiyle alakalı, elektrik tarifeleriyle alakalı sorduğu bir soru var. Tabii ki, bunun AKEDAŞ tarafından belli kanun ve mevzuatlara dönük yapılan bir cevaplaması var. 2013 yılı itibarıyla mesken hariç tüm tüketiciler, 2015 yılı itibarıyla da tüm tüketicilerin serbest tüketici olacağı hususu kanun ve mevzuatlarımızda yer almıştır. Geçiş dönemi sonrasında abone grupları arasında mevcut sübvansiyonların tamamen sona ereceği ve tüketicilerin sistemde müsebbibi oldukları maliyetlere katlanmak zorunda kalacakları bir esastır. 2013 tarihi itibarıyla çapraz sübvansiyonların da ya da tüketicilerin desteklenmesine düşük fiyat uygulamalarının da bir düzenlemeye muhtaç olduğunu söylemem yeterlidir diye düşünüyorum.

Yine, Sayın Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş Milletvekilinin (6/538) esas numaralı sözlü soru önergesinde sorduğu Pazarcık ilçesiyle alakalı. Yine enerjiyle alakalı bir, doğal gazla alakalı bir talebi vardır. Doğal gazla alakalı da, tabii ki dağıtım şirketinin ARMADAŞ, Arsan Maraş Doğalgaz Dağıtım Şirketine ait bunlarla alakalı görüşmeler yapılmıştır ve tabii ki lisans sahibi şirketin yazılı talebi aranıyor, EPDK’ya müracaatları yapılıyor. Bu talebin olması hâlinde lisans sahibi dağıtım şirketince Pazarcık ilçesine ilişkin olarak hazırlanacak fizibilite çalışmalarıyla yapılacak yatırımlar teknik ve ekonomik kriterler açısından da değerlendirilecektir.

Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/540) esas numaralı verdiği sözlü soru önergesinde, yine, Kılavuzlu Trafo Merkezinden bahsedilmektedir organize sanayisinde. Önceki hafta pazar günü Kahramanmaraş’ta bir bölge toplantısı yaptık ve orada Sayın Valinin başkanlığında bulunan bütün Kahramanmaraş bürokrasisiyle de beraber yaptığımız toplantılarda bir yol haritasını belirledik. Daha önceki hafta Malatya’da, geçtiğimiz hafta Kocaeli’de, bölgede yaptığımız toplantılar gibiydi.

Kılavuzlu Trafo Merkezinde 154/34 kilovatlık ve 2x100 mva’lık trafolar işletmededir ve bunlarla alakalı da arz güvenliği açısından sorun teşkil etmeyecek şekilde bu çalışmalara devam etmekteyiz. Aynı zamanda TEİAŞ Genel Müdürlüğümüz bununla alakalı yük analizini takip etmektedir ve yük artışlarını da gerektiği gibi değerlendirmektedir.

Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/541) esas numaralı sözlü soru önergesinde bahsettiği, küçük sanayi sitesine ait bin adet yeni iş yerinin ihtiyaçlarıyla alakalı doğal gaz bağlantısı konusu vardır. Ben kendileriyle de görüştüm. Bu konudaki kendilerine yazılı olarak da verdiğimiz cevapta, doğal gaz dağıtım şirketine bildirecekler ve söz konusu talep doğal gaz arz sağlamasıyla alakalı, 2012 yatırım planlarında yer almasıyla da alakalı, ki arkadaşlarımızla da konuşmuş bulunuyoruz.

24’üncü soru olarak da Sayın Mesut Dedeoğlu’nun yine (6/542) esas numaralı sözlü soru önergesinde, Andırın bölgesindeki çok sayıdaki HES yatırımlarıyla alakalı bilgi istemişlerdir. Trafolar kapasitelerini doldurmuş mudur ve biz burada yatırımlarımıza devam edecek miyiz? Tabii ki Andırın Trafo Merkezi Tevziat Projesi yer almakta olup söz konusu projenin 2012 yılı içerisindeki yatırımlarda yer almasını biz de takip ediyoruz.

Yine Sayın Mesut Dedeoğlu’nun, (6/544) esas numarayla verdiği sözlü soru önergesinde, Kahramanmaraş ilindeki Çağlayan Havza Trafo Merkezine yönlendirilmiş üretim santralleri vardır ve bunları Çağlayan Havza Trafo Merkezindeki hizmete açmayı düşünüyor muyuz kalıcı olarak dediğimizde, tabii ki ihale edildi TEİAŞ tarafından ve 2012 sonu itibarıyla da tesisler inşallah tamamlanmış olacaktır.

Yine Sayın Mesut Dedeoğlu’nun, (6/573) esas sayılı sözlü soru önergesinde bahsettiği, Kılavuzlu Barajı’ndaki gövde kısmının tamamlanmasından bu yana elektrik üretiminin aksamasıyla alakalı soruları var. Tabii ki burada TEMSAN’dan kaynaklanan aksaklığın, onun da ihale sürecindeki aksaklıklarını arkadaşlarımızla en son toplandık ve geçen hafta Su ve Orman Bakanlığıyla yaptığımız toplantıda bunların yol haritalarını belirledik. HES elektromekanik tesisatın gecikmesiyle alakalı da bundan sonraki takvimimizi belirlemiş olduk.

Sayın Mesut Dedeoğlu’nun, (6/573) esas sayılı verdiği yine bu soruda, aynı soruda, biz hangi takvimlerde bitirileceğini de bu manada açıkladık. İnşallah, 1/4/2012 tarihinde bununla alakalı elektromekanik kısmın montajının yapılmasını ben de ümit ediyorum.

Sayın Mesut Dedeoğlu’nun, (6/575) esas sayılı sözlü soru önergesinde bahsettiği Afşin-Elbistan Termik Santralinin, 21 HES ve yapımı devam eden 12 HES yatırımıyla beraber değerlendirilmesini istemişler ve bir grup müdürlüğü burada kurulacak mıdır diye. Biz, burada grup müdürlüğü kurmayacağız ama şu anda ihtiyaç olarak röle müdürlüğünün kurulması esas ve bunun da doğru olduğuna inanıyoruz. Bir röle müdürlüğü eklenecek ve Kahramanmaraş’ın ihtiyaçları karşılanmış olacak.

Sayın Mesut Dedeoğlu’nun, yine (6/576) esas numaralı sözlü soru önergesinde, organize sanayideki yeni iş yerlerine doğal gaz bağlanıp bağlanmayacağıyla alakalı konusuydu. Burada da organize sanayinin talep yazısı 11 Ekim 2011 tarihinde ARMADAŞ’a verildiğini görüyoruz. Bölgenin haritası, kalite üzerindeki işletmelerin tüketim noktaları ve değerleri, gaz arzı sağlamak üzere yatırım programına da bu dâhil edilmiş olacaktır.

Sayın Alim Işık’ın (6/580) esas numarasıyla sorduğu sözlü soru önergesinde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’yle o bölgede başlatılan doğal gaz ve petrolle alakalı aramaların ne tür sonuçlar verdiği, Piri Reis Gemisi ile yapılan sismik aramalarda ne tür sonuçlar verdiği sorulmuştur. Biraz önce anlatmaya çalıştım ama yine de şunu eklemem doğru olur: TPAO bu aldığı verileri, 3.680 kilometrekare üzerindeki iki boyutlu sismik aramaları proses ediyor ve toplanan veriler üzerinde ham dataları yorumlanabilir hâle getirmek için bilgisayar programlarıyla birleştiriyor. Bunun üzerinde de biz herhangi bir sorunla karşılaşmadık ve aldığımız verilerden de son derece tatmin olduk.

Sayın Doktor Haluk Eyidoğan’ın, İstanbul Milletvekilinin (6/587) esas numarayla verdiği sözlü soru önergesinde jeotermal kaynaklarıyla alakalı reenjeksiyonun herhangi bir problem doğurup doğurmayacağı soruldu. Bununla alakalı, dünya jeotermal sahalarında gerektiği zaman uygulanmakta olan bu çalışmalar ülkemizde de bilimsel olarak yürütülmekte ve akademik çalışmalarla da işletmeciler desteklenmektedir. O açıdan bununla alakalı herhangi bir problem yaşayacağımızı tahmin etmiyoruz.

Sayın Alim Işık’ın (6/594) esas numaralı verdiği sözlü soru önergesinde Akdeniz’le ilgili, yine, “Sismik geminin teknik özellikleri nasıl olacaktır?” diye söylenmiş. Bunların navigasyonunun, pozisyonlama sistemlerinin, sismik enerji üretim sistemlerinin, veri işleme sistemlerinin, mühendislik sistemlerinin, kompresörlerin, güverte ekipmanlarının, helikopter pistinden tutun ki birçok konuda bizler, bu konuda Norveç, Hollanda, İspanya, Dubai ve Singapur gibi ülkelerden bunların nasıl tedarik edildiğini yine aynı şekilde kamuoyuyla paylaştık. Sayın Profesör Doktor Alim Işık’ın yine (6/594) esas numaralı verdiği sözlü soru önergesinde, alınan geminin şartlarıyla alakalı söylendi. Bunu tekrar etmiş oldum.

Sayın Ensar Öğüt’ün (6/605) esas numarayla verdiği sözlü soru önergesinde doğu ve güneydoğudaki kamu binalarında sayacın bulunup bulunmadığına dair, hatta bulunmadığını söylüyorlar. Varsa bu konuda, lütfen bize isimlerini verin. Bizim tespitlerimizde bu konuda herhangi bir kamu kuruluşunda aboneliğe ait, aboneliğin aleyhinde herhangi bir durum tespit edilmemiştir. Elektrik sayaçları bulunmaktadır. Teknik arıza sonucunda bir kısım sayacın değiştirildiğini de tabii görmekteyiz.

Ankara Milletvekili Sayın Zühal Topcu, (6/641) esas numaralı verdiği soru önergesinde, kamu kurum ve kuruluşlarıyla alakalı özürlü kadrolarında soru sormuşlardır.

BAŞKAN – Sayın Bakan, süreniz tamamlandı, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Sayın Başkanım, son üç sorum kaldı. Eğer müsaade ederseniz hepsini bitireyim tamamını bitirmek açısından. Şu anda 32’nci soruyu tamamlıyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Bakanlığımızda 2011 yılı sonu itibarıyla, TEDAŞ hariç, 53.540 personel ve 1.499 tane de özürlü personel vardır. Bunların tamamlanmasıyla da alakalı çalışmalarımız devam etmektedir.

Yine Sayın Profesör Doktor Zühal Topcu’nun (6/654) esas numaralı verdiği sözlü soru önergesinde: “Elektrik faturalarında hangi kalemler vardır? Bu kalemlerin içerisindeki ayrıntılar nelerdir?” Tabii bununla alakalı, net enerji bedeli, kayıp enerji bedeli, sayaç okuma bedeli, sayaç okuma dışındaki perakende satış hizmet bedeli, dağıtım faaliyetleri kapsamında. Dağıtım ve iletim bedelleri de ayrıca bulunmaktadır. Bunların haricinde enerji fonu, belediye tüketim fonu vergisi, TRT payı, katma değer vergisi gibi bir kısım vergiler de bulunmaktadır.

“Bunların içerisindeki ne paylar nedir?” dersek, özellikle ticarethanelerde perakendede yüzde 58’ler civarında esas enerji bedeli, bunların haricinde, biraz önce bahsettiğimiz gibi, perakende satışla alakalı oranlar, kayıp kaçak oranları, okumayla alakalı oranlar, dağıtım, iletim, KDV, TRT, BTV ve enerji fonu gibi bazı fonlar bulunmaktadır. Bunun yüzde 55 ila 58’ler civarında çıplak enerji maliyetlerinin olduğunu söyleyebilirim. Sanayide ise yüzde 63’ler civarında enerji payının, sanayi AG’de ise yüzde 58’ler civarında bir payının olduğunu söyleyebilirim.

Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu (6/658) esas sayılı sözlü soru önergesinde Afşin Termik Santralinin bacalarına filtre takılmasını soruyor “Takmayı düşünüyor musunuz?” diye. Afşin Elbistan A Termik Santral üniteleri elektrostatik filtreleri de içerecek şekilde montajı yapılarak, 1984, 1985, 1986 ve 1987 yıllarında dört ayrı ünite devreye alınarak devam etmiştir. O tarihten beri de elektrostatik filtreleri olduğu hâlde çalışmaktadır ve bununla alakalı da özellikle baca gazı arıtma tesisleriyle de alakalı işlemler bu manada işletilmektedir.

Sayın Mesut Dedeoğlu (6/673) esas numaralı sözlü soru önergesinde soğutma kulelerinde meydana gelebilecek olan buharın, sıcak suyun Afşin ilçesinin ısınmasında kullanılıp kullanılmayacağını soruyor. Evet, bu çok doğru bir yaklaşım. Biz de hazırlıklarımızı yaptık, Afşin Elbistan B Termik Santralinden bölge ısıtma sistemine ısı vermek üzere dönüşüm yapılmasına dair EÜAŞ’ın 2012 taslak programında, yatırım programında bununla alakalı kararımızı aldık ve TÜBİTAK MAM’la da fizibilite raporu hazırlatıp bununla alakalı inşallah biz de o ilçenin bundan yararlanmasını istiyoruz.

Profesör Doktor Sayın Alim Işık’ın…

BAŞKAN – Sayın Bakanım, lütfen…

Teşekkür ediyorum çünkü süreyi çok aştık.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Peki, teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şimdi, Sayın Bakandan açıklama istemek için Sayın Akar, Sayın Eyidoğan, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Dedeoğlu, Sayın Işık ve Sayın Aslanoğlu sisteme girdiler ancak Sayın Akar ve Sayın Karaahmetoğlu, soru önergeniz olmadığı için size söz veremiyorum.

Sayın Eyidoğan, buyurun.

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) – Teşekkür ederim Başkan.

Sayın Bakanın benim sorduğum sözlü soruya -jeotermal sahalarla ilgili tetiklenmiş depremlerin incelenmesi, araştırılması, izlenmesi konusunda- verdiği cevap tatmin edici değildir.

Özellikle Türkiye’de elektrik üretimine yönelik derin jeotermal enjeksiyonlar ve reenjeksiyonlar yapılmaktadır. Elektrik üretimi için yapılan bu tür büyük jeotermal faaliyetler ciddi sayıda deprem fırtınaları üretmektedir. Biz bunu uzak deprem istasyonlarında dahi görüyoruz. Ancak -bilgimiz dâhilinde- bölgede elektrik üretimi yapan firmalar bu deprem fırtınalarını özel cihazlarla izlememektedirler. Bu, dünyada gittikçe önem kazanan bir konudur. Depremselliği yüksek olan bu ülkede derin jeotermal faaliyetlerin mutlaka yakın deprem istasyonlarınca incelenmesi gerekmektedir. Avrupa’da bunun için yönetmelikler hazırlanmaktadır. Yüce Meclisin dikkatini özellikle bu konuya çekmek istiyorum. Aldığım cevaplar tatmin edici değildir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Dedeoğlu…

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım Kahramanmaraş’la ilgili vermiş olduğum soruların birçoğuna cevap verdiniz, teşekkür ediyorum. Kahramanmaraş üreten bir şehirdir sanayisiyle. Bu bağlamda Kahramanmaraş’ın elektriği ve doğal gazı çok önemlidir. Bu konudaki çalışmalarınıza çok teşekkür ediyorum.

Yalnız, Afşin, Elbistan’daki hava kirliliğiyle ilgili olarak, o bölge yaşanılamaz durumda. Bahsetmiş olduğunuz tarihlerdeki daha önce takılan filtreler geçerliliğini yitirmiştir. Temenni ediyorum ki en kısa süre içerisinde termik santrallerimize tekrar filtreler takılır, o bölge yaşanılır bir hâle gelir diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, ben de Sayın Bakana verdiği cevaplar nedeniyle teşekkür ediyorum. Özellikle elektrik ve doğal gaz zamlarının döviz fiyatlarındaki artışa endekslenmiş olması doğru bir açıklama olabilir ama yeterli değildir. Vatandaşın maaşına aynı oranda niye zam yapılmadı o zaman? O da döviz fiyatlarına endekslenirse… Bu vatandaş bu fiyatlarla bu elektriği ve doğal gazı kullanmaya nasıl devam edebilecektir?

Özellikle Piri Reis Gemisi ile yapılan çalışmaların analizlerinin devam ettiğini, sorunla karşılaşılmadığını ve verilerden tatmin olunduğunu ifade etmiştir. Biz zaten o tatmin olunan verilerin ne olduğunu sorduk. Kamuoyunun ve yüce Meclisin bu konuda daha detaylı bilgilendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bir de, yeni gemi ne zaman alınacak, nereden alınacak ve nasıl bir gemi olduğunun da mutlaka kamuoyuna sunulması gerektiğini düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN -  Teşekkür ediyorum.

Sayın Aslanoğlu.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Bakan, sizi yanıltıyorlar. 1 milyon nüfuslu Bağcılar, 250 bin ev var, oradan Sefaköy’e gitmek hiç basit değil: Önce Bahçelievler’e gidecek, Bahçelievler’den metroya binecek, Sefaköy’e oradan bir minibüs daha, üç araçla gidecek! 1 milyon nüfuslu bir yere üç araçla gidilmesi yerine, Bağcılar’da bir tane kira kontratlarından elektrik sayaçlarını devralma istasyonu açamıyorsak, hakikaten ben çok üzüntülerimi ifade ediyorum Sayın Bakanım. 1 milyon nüfuslu bir ilçe! 3 bin nüfuslu bir ilçede TEDAŞ açabiliyorsa böyle bir merkez, 1 milyon nüfuslu bir ilçede BEDAŞ’ın bir merkez açamamasını hakikaten üzüntüyle karşılıyorum. Bir kısmı Bayrampaşa’ya gidiyor, bir kısmı Sefaköy’e gidiyor. Buralarla direkt ilintisi yok, “Bahçelievler” deseniz haklısınız. Bu nedenle, sizi yanıltıyorlar.

İki, yüksek gerilim hatları: Sayın Bakan, burada yaşayan insanlar bir kere sağlık olarak risk altında. Buraya hep zamanında iskân verilmiş, bunlar gecekondu değil, imarlı bunlar, hepsi imarlı yapılmış, iskân verilmiş bunlara. Buradaki Saadetdere’de, Başakşehir’de, Güvercintepe’de, Esenyurt’taki hepsi iskânlı. Bu insanlar bir risk altında. Bu nedenle, bu yüksek gerilimin kalkması gerekiyor Sayın Bakan. Ben bir kez daha dikkatlerinize sunuyorum.

BAŞKAN -  Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.

Sayın Susam, buyurun.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Bakan, sorularımıza verdiğiniz cevaplarla ilgili olarak teşekkür ederim ama şunun altını çizmek istiyorum ki, özellikle batı hattının iptal edilmesinden sonra 6 milyar metreküp doğal gaz yerine özel sektörün bir anlaşma yaparak bu doğal gazı temin edememiş olduğu açık bir gerçekliktir. Bu konuyu belki zaman sıkıntısı nedeniyle burada ayrıntılı bir şekilde açıklama fırsatınız olmamış olabilir ancak Enerji Komisyonu olarak bu konuda daha ayrıntılı bilgiye ihtiyacımız olduğunu ve hem kamuoyunun hem Meclisin bu konuda aydınlatılmasına ihtiyaç olduğunu, hele son dönemdeki kış şartlarında, özellikle de santrallerde meydana gelen arızalarla ortaya çıkan enerji ihtiyacının ne kadar hayati olduğu gündeme geldiğinde bu açık bir gerçekliktir, bu konuya dikkatinizi çekiyorum.

İkinci acil bir konu: İzmir Çeşme yarımadasında on yedi tane rüzgâr santral tesislerini üretim noktasında ulusal şebekeye taşıyacak hatlarla ilgili olarak, bu işi yapmış olan girişimcilerin hat yapılmasıyla ilgili olarak, TEİAŞ’a istenilen teminat mektubunu ve yüzde 10 peşinatı vermiş olmalarına rağmen ihale tıkanmış noktada ve bu hatlar, ulusal şebekeye iletim hatları bir türlü yapılamamaktadır. Bu ihale sürecinin niye tıkandığını, neden bu ihalenin yapılamadığını ve İzmir’deki bu girişimcilerin ürettikleri elektrikle ilgili olarak ulusal şebekeye giriş için ne zaman önlerinin açılacağını da sizden cevaplamanızı rica ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, açıklama yapacak mısınız?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Evet, yapacağım.

BAŞKAN – Kürsüye buyurun.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle Profesör Doktor Sayın Haluk Eyidoğan’ın sorusuyla alakalı tekrar bir cevap verme ihtiyacı hissettik.

Şimdi, tabii, jeotermal sahalarda mikro sismik yöntemle sismik ağı kurarak, mikro sismik aktivite, mikro deprem gözlem çalışması, jeotermal rezervuar işletmelerinde rezervuarın geçirgenliğini, sınırlarını ve geri basılan akışkanın rezervuar içerisinde nereye gittiğini izleme, vesair amaçlı kullanılan yöntemlerden bir tanesi. Bu çalışmalar, işletme sırasında sürdürülebilir üretim ve geri basmayı sağlamak için sürekli sıcaklık, basınç, kimyasal parametrenin izlenmesinin yanında, gerekmesi hâlinde de uygulanabiliyor. Dünyada jeotermal sahalarda gerektiği zaman uygulanmakta olan bu çalışmalar ülkemizde de bilimsel amaçlı, üniversitelerce akademik çalışmalar -ki sizler de onların arasındasınız- ve işletmecilerin yapmış olduğu çalışmalar şeklinde gerçekleşmektedir. Örneğin Aydın Salavatlı jeotermal sahasında 7,95 ve 9,5 megavatlık kurulu güçte iki santral çalışıyor. Bu çalışma, işletmeci tarafından geri basılan akışkanın nereye gittiğinin izlenmesi amacıyla gerçekleştiriliyor.

Ben, tabii, yaklaşık 32 dakikada 37 tane sorunun 34 tanesine cevap vermek zorunda kaldım. Bunlarla alakalı, her birisiyle alakalı otuz dakika konuşacak kadar da MTA’nın verdiği bilgiler var. Aydın Germencik’te           -biliyorsunuz aslında dünyanın en seçkin projelerinden bir tanesi- 48,5 megavatlık bir jeotermal santral kuruldu oraya, reenjeksiyonla alakalı da herhangi bir problem yaşamadan çalışmalarına devam ediyor. Bildiğiniz gibi, MTA aynı zamanda, şu anda deprem haritalarını güncelleyecek. En son 98 yılında, aktif hâlde çalışan yaklaşık 15 bin tane fay hattının son yapılan çalışmalarla 25 bin civarında olduğunu biliyoruz. O yüzden, bu konudaki hassas çalışmalarımız da devam edecek.

Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın Mesut Dedeoğlu’nun… Tabii ki Maraş için ve bütün illerimiz için uğraşmamız gerekiyor. Dediğim gibi, orada bölge toplantısını da yaptık, birçok konuyu da ele aldık, iletim hatlarından tutun ki dağıtım hatlarına varıncaya kadar. Tabii, Maraş’ta sevindirici bir durum var. Üretim hem sanayide hem de organize sanayide çok ciddi şekilde ilerliyor, müthiş bir güç talebi var. Bunların her birisi ülkemiz için, özellikle Maraş için sevindirici şeyler. Kahramanmaraş’ın özellikle Afşin Elbistan -ben de gittim, gördüm- ağının şu anda hukuki işlemleri bitirildi ve bir müktesep hakkı bulunan şirketle bir noktaya kadar gelindi. Onlar hem yeni santral kurma hem rehabilite etme hem de bütün baca gazlarıyla alakalı hassasiyetimizi aynı şekilde, anlaşma gereği paylaşacaklar. Bildiğiniz gibi, oradaki çiftçilerimizin, köylülerimizin, vatandaşlarımızın açtığı dava EÜAŞ’ın aleyhine sonuçlanmıştır ve 21 milyon TL’lik ödeme de taraflarına yapılmıştır. Bu da şunu gösteriyor: Hepimizin hukuka saygısı var, orada EÜAŞ’ın o baca gazı analizlerinde bir aksama olduğu aşikârdır ve bunun da giderilmesiyle alakalı da ben arkadaşlarıma talimat verdim.

Sayın Profesör Doktor Alim Işık “Yalnızca bu zamlarla açıklanabilir mi?” dedi.

Şimdi, değerli arkadaşlar, ham petrol ve doğal gazın fiyat artışları Türkiye'nin içerisindeki mekanizmadan daha farklı ilerledi, 22 dolar/varilden şu anda 111 dolara geldi. Şimdi, hemen hemen 5 katlık bir artış, 5 kat, yüzde 500’lük bir artış. Biz bunu yüzde 500 olarak aktarmadık tabii ki onun bir formülasyonu var ama döviz fiyatlarındaki pariteden bahsettim. 2009 yılının Şubat ayında parite 1,45,45’ti ama şu anki geldiğimiz nokta 1,84-1,86 hatta 1,88’leri bulmuştu. Bunların özellikle vatandaşımızın lehine, enerji sektörüyle alakalı bütün fiyatlamaları, maliyetleri o şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz ama ham petrol artarken bizim buradaki maaş artışlarına bakarak da yapmıyorlar, kendi piyasası var, o şekilde gidiyor.

Piri Reis’le alakalı, eğer müsaade ederseniz, o zaman biraz daha geniş bilgi vermek isterim çünkü Piri Reis hak etmediği şekilde tahfif edildi arkadaşlar. Siz, yalnızca Türkiye'nin elindeyken bunun değersiz olduğunu söyleyebilirsiniz ama bu, BP’nin ve Gazprom’un özellikle güney akımla alakalı sismiklerinde dahi kullanıldı, üç tane gemiden bir tanesi olarak kullanıldı. Yani onlar da bu verilere dikkat ederek yaptılar. Ben onunla alakalı, size biraz detaylı bilgi vermek isterim. Nasıl bir gemi biz dizayn ediyoruz, bununla alakalı nasıl bir çalışma yapıyoruz, bunu da sizlere anlatmak isterim. Şimdi, tabii, söz konusu “G” ruhsat alanında, adanın güneyinde iddia edildiği ruhsat alanlarını kapsamakla birlikte, sondaj yapılan alanın kuzey kesimlerini aslında temsil etmektedir.

Bu veriler TPAO tarafından değerlendirildi ve bunun içerisinde sismik çalışmaların üç önemli aşaması var. Birincisi sismik veri toplama ve doğrudan sahada yürütülen bu çalışmaların, ikinci aşamada sismik verilerin bilgisayar programlarıyla beraber işlenmesi, anlamlandırılması ve yorumlanması esas alınıyor. Üçüncü aşamada da belli bir zaman sürecine bağlı olarak da TPAO Genel Müdürlüğü toplanan veriler üzerinde hem datayı yorumlayabilir hâle geliyor, bilgisayar programları üzerinde verinin işlenmesi aşamasında da bu çalışmalara devam ediyor.

Tabii, dış etmenlerle alakalı, Piri Reis herhangi bir sorunla karşılaşmış mıdır dersek herhangi bir sorunla da bu manada karşılaşmadı. Peki, biz nasıl bir şey hedefliyoruz? Biz, yeni alınması planlanan sismik geminin üç boyutlu, iki boyutlu sismik veri toplama çalışmalarını yapmak amacıyla, 80 ila 110 metre boyunda, 20 ila 30 metre eninde, 6 ila 10 metre draftında, 2B ve 3B konvansiyonel sismik veri toplama çalışmaları için uyumlu ve birçok daha sinyal alıcı kablosuyla beraber, işte “streamer” dediğimiz alıcı kabloların bulunduğu, 6 kilometrelik bir hattın olduğu, desteklenen bir çalışma.

Gemide olması gereken diğer teknik ve destek ekipmanlarıyla da alakalı, navigasyon ve pozisyonlama sistemleri, sismik enerji üretim sistem ve ekipmanları, sismik sistem kayıt ve ekipmanları, veri işleme sistem ekipmanları, mühendislik sistem ve ekipmanları, elektrik sistem ve ekipmanları, kompresörler, güverte ekipmanları, yemek servisleri, helikopter pistleri gibi birçok, en modern olacak şekilde bunlar yapılabiliyor.

“Hangi ülkelerde üretiliyor?” diye sormuşlardı. Şartlarına ve teknolojisine göre, Norveç, Hollanda, İspanya, Dubai, Singapur gibi ülkelerde, geminin inşası ve üretimi de bu manada yapılabilmektedir.

Diğer bir soru, Sayın Aslanoğlu’nun dediği. Evet, Bağcılar’da özellikle dağıtım hizmetleriyle alakalı, abone bilgi yönetim sistemleri veya müşteri hizmetleriyle alakalı birçok çalışmalar yapılabilir -arkadaşlarım, bunu tekrar söyleyeceğim- ama yüksek gerilim hatlarıyla alakalı, 1964’te, 68’de, 69’da kamulaştırmaları yapılmış, inşaları 73 yılından 74 yılına kadar bitirilmiş… Yüksek gerilim hatları, tabiri caizse, o ülkenin otobanları gibi. Bunların altında herhangi bir bina yapılması, şu veya bu gerekçeyle, Sayın Aslanoğlu, mümkün değil. Yapılıyorsa onun mutlaka imara ve ruhsata aykırı yapıldığını söyleyebilirim.

BAŞKAN – Sayın Bakanım, lütfen sözlerinizi toparlayınız.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Sayın Eyidoğan yazılı olarak da cevaplanması talebinde bulunmuş. Hayhay, bunu ben kendilerine yazılı olarak da vereceğim.

Batı hattıyla alakalı -önemli olduğu için Sayın Başkanım, müsaade ederseniz, bununla alakalı bir şey söylemek isterim- değerli arkadaşlar, kontrat süresi 31/12/2011’de biten 6 milyar metreküplük bir doğal gaz anlaşması var, AK PARTİ hükûmetlerinden önce yapılmış. Biz istediğimiz indirimlerin yapılmadığı gerekçesiyle ve gene 4646 sayılı Kanun gerekçesiyle özel sektörün kontrat yapmasını istedik. Şimdi, “Özel sektör daha ucuz yapabilir mi, yapamaz mı?” tartışmaları oldu. Bize göre, daha ucuz kontrat yapar ama şu veya bu gerekçeyle, uzun bir müzakere döneminden sonra, Gazprom şirketi, bu kontratları özel sektörle anlaşamadılar. Bizim istediğimiz şuydu… Batı hattından, bundan üç yıl önce, beş yıl önce olduğu gibi, gaz miktarı aynı şekilde akıyor. Ben zaman zaman kamuoyuyla paylaştığım söylemlerde şunu söyledim: “Bu batı hattından ister kamu eliyle ister kontrat eliyle isterse zeyilname eliyle, bir şekliyle buradan gaz akacak; Türkiye’nin büyümesine karşılık gelecek doğal gazdaki arz güvenliği sağlanmış olacak.” Nitekim doğal gaz akıyor, orada da herhangi bir aksama yok ama bu, “al ya da öde”den biriken 3,1 milyar metreküplük gazın anlaşmalarını da bunun içerisine aldı. Biz, BOTAŞ olarak, kamu olarak yeni bir kontrat yapmayacağız. Bu manada batı hattından yeni bir kontrat yapmayacağız, özel sektör eliyle bu kontratların devamının olacağına inanıyorum.  

Şu veya bu şekliyle özel sektör kontratları bir fiyatta buluşacaklar. O fiyat da şu anda kamunun aldığı fiyattan daha aşağı olmak durumunda. Ben bunların böyle olacağına bu işlerin içerisindeki birisi olarak da inanıyorum. Özel sektör, hangi firmalar yapar…  Hani bazen zaman zaman ithamlarda bulunuldu: “Siz, A, B, C firmalarına bunu herhangi bir şekilde adreslediniz mi?”

Değerli arkadaşlar, bizim bu konuda herhangi bir müdahalemiz söz konusu olamaz. Firmalar giderler, yirmi altı tane firma müracaat etmiştir, bu firmalar müracaatları sonucunda, kim kontrat getirirse EPDK onunla lisans anlaşmasını yapar. Sonuçta Türkiye’ye girecek, toplam havuza girecek gazın hem miktarının artması hem de fiyatının ucuzlaması esastır. Bizim hedefimiz budur ve müzakereleri yürüttüğümüz bu üç aylık dönem içerisinde Türkiye önceki kontrata göre indirim almıştır ve doğal gazı daha indirimli fiyatla Türkiye’de şu anda kullanıma sokmuştur. Yalnızca batı hattını ihtiva etmemektedir, aynı zamanda Mavi Akım’ı da ihtiva etmektedir.

BAŞKAN –  Sayın Bakan…

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ  (Devamla) – Son soru Sayın Başkanım…

BAŞKAN –  Lütfen Sayın Bakan, kısa bir açıklama…

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ  (Devamla) –  Sayın Susam’ın sorduğu on yedi tane Çeşme bölgesinde bulunan RES’lerle alakalı: Tevafuken söylüyorum, bugün saat 14.00’te RES’çilerle bir toplantı yaptık yaklaşık 40 tane yatırımcıyla beraber. Ben o toplantıdan buraya geldim. Tabii ki Çeşme’den, Alaçatı’dan da yatırımcılarımız vardı. Onların özellikle radar sistemleriyle alakalı problemleri çözüldü biliyorsunuz, iletim hatlarıyla alakalı problemleri de tabii ki çözülecek ve biz 11 bin megavatlık yalnızca rüzgâr santralarının 2015 yılına kadar inşasını tamamlamış ve devreye almış olacağız.

 Ben bütün bu duygu ve düşüncelerle heyetinizi selamlıyorum. Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN –  Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Soru önergeleri cevaplandırılmıştır.

Alınan karar gereğince diğer denetim konularını görüşmüyor  ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

 

1’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesinin İşleyişine Dair Anlaşma ile 22 Ekim 2009 Tarihli Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesinin İşleyişine Dair Anlaşmaya Değişiklikler Getirilmesi Hakkında Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

 

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesinin İşleyişine Dair Anlaşma ile 22 Ekim 2009 Tarihli Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesinin İşleyişine Dair Anlaşmaya Değişiklikler Getirilmesi Hakkında Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/440) (S. Sayısı: 32)

 

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Gündemin 2’nci sırasına alınan 23/12/2011 Tarihli ve 6262 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlıyoruz. 

 

 

2.-  23/12/2011 Tarihli ve 6262 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve Anayasa’nın 89’uncu ve 104’üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/537) (S. Sayısı: 122) (x)(xx)

 

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon raporu 122 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Sayın milletvekilleri, 23/12/2011 Tarihli ve 6262 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 16’ncı maddesi Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayarak bir daha görüşülmek üzere, bu hususta gösterilen gerekçeyle birlikte, Başkanlığımıza geri gönderilmiştir.

Anayasa'nın 89'uncu maddesinin ikinci fıkrasında "Cumhurbaşkanınca kısmen uygun bulunmama durumunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi sadece uygun bulunmayan maddeleri görüşebilir." İç Tüzük'ün 81'inci maddesinin son fıkrasında ise "Cumhurbaşkanınca yayımlanması kısmen uygun bulunmayan ve bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderilen kanunların sadece uygun bulunmayan maddelerinin görüşülmesine kanunun görüşmelerine başlamadan önce  Genel Kurulca görüşmesiz karar verilebilir. Bu durumda, sadece uygun bulunmayan maddelerle ilgili görüşme açılır. Kanunun tümünün oylaması her halde yapılır." hükümleri yer almaktadır.

Bu hükümlere göre, geri gönderilen Kanun'un tümünün veya sadece Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayan maddelerinin görüşülmesi Genel Kurulun kararına bağlıdır.

Bu nedenlerle, söz konusu Kanun'un sadece Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayan 16’ncı maddesinin görüşülmesini Genel Kurulun onayına sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

 

16’ncı maddeyi okutuyorum:

 TÜRKİYE CUMHURİYETİ EMEKLİ SANDIĞI KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN

MADDE 16- 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 38- Bu Kanunun 43 üncü maddesindeki % 42 oranı yeni bir yasal düzenleme yapılıncaya kadar % 45 olarak uygulanır.

Bu maddenin yürürlük tarihinden önce bu Kanunun 43 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında sayılan görevlerde bulunmuş olanlardan herhangi bir sebeple bu görevleri sona erenler ile Büyük Millet Meclisi, Millet Meclisi, Cumhuriyet Senatosu, Temsilciler Meclisi ve Danışma Meclisi Başkanları da bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aybaşından itibaren bu Kanunun 43 üncü maddesi hükmünden yararlanır.

Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği görevi devam edenler ile daha önce yasama organı üyeliği görevi sona ermiş olanlardan veya dışarıdan bakanlığa atanmış olanlardan halen milletvekilliği esas alınarak emekli aylığı ödenenlerin, bu Kanunun 43 üncü maddesine göre aylığa hak kazanabilmesinde, aynı maddenin altıncı fıkrasının birinci cümlesinde belirtilen 2 yıllık süre şartı aranmaz.

Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği ile dışarıdan atandığı bakanlık görevi sona erdiği halde, malullük, yaşlılık veya emeklilik aylığı bağlanmasına hak kazanamayanlardan, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalılık ilişkisi devam edenlerin veya bu kapsamda sigortalılık ilişkisi kurmaları gerekenlerin bu sigortalılık ilişkisinden kaynaklanan emekli kesenekleri ve kurum karşılıkları, bu Kanunun ek 7 nci maddesi ile belirlenmiş olan esas ve usuller çerçevesinde ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 60 gün içinde Kuruma başvurmaları halinde, başvurularını izleyen aybaşından başlayarak 4 yıl süreyle Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesinden karşılanır.

Bu madde esas alınarak geriye dönük herhangi bir ödeme yapılmaz ve geriye dönük hak talep edilemez."

BAŞKAN – Madde üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.

Buyurun Sayın Kaplan.

BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 122 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerinde söz aldım. Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biz parti olarak daha önce “ret” oyu kullandığımız bu teklif hakkında yine aynı şekilde “ret” oyu kullanacağız çünkü Türkiye’de sosyal adalet, sosyal eşitlik konularına geldiğimiz zaman -intibak yasasını da Bakanlık hazırlamış, gelecek- emekli memurların durumu, asgari ücretin saptanması, bütün bunların hengâmesi içinde adaletsizlik başını almış gidiyor, sosyal alanda, ekonomi alanında, her alanda. Ama bir adaletsizlik var ki insanın yüreğini acıtıyor, insanlığından utandırıyor.

Bugün Hrant Dink’in kararı açıklandı. Hrant Dink’in kararında, otuz yıldan fazla ceza avukatlığı yapmış, uluslararası hukuk çalışmış bir hukukçu olarak, beş yıl yargılamanın sonunda, örgüt yok, azmettiren yok, devlet içinde yönlendiren yok, bilmem ne eden yok deyip, 19 sanıktan sadece 1’ine ceza verip diğerlerinin hepsini aklamak cinayetleri aklamaktan başka bir şey değil. Hrant Dink sıradan bir insan değildi ülkemizde. Hrant Dink’in bugünkü kararı sonrası yapılan açıklamalara baktığımız zaman, hepimizi, Meclisi, bütün milletvekillerini düşündüren sözleri duyarsınız. Ne diyorlar? Olayın üzerinden beş yıl geçti. Beş yılda bizimle dalga geçildi, meğer dalganın büyüğünü de sona saklamışlar. “Üç beş kendini bilmez çoluk çocuk böyle bir cinayet işlemiş.” diye karar vermişler. Sonra bu kararın bir geleneği hiç değiştirmediği ortaya çıktı, devlet siyasi cinayet işliyor ve bir kısım vatandaşlarını ötekileştirme geleneği devam ediyor. Bu devletin katil, halkını bombalayan –imajı- suikastçı olarak anılmasından çok rahatsız olanlar devleti bu sıfatlardan arındırmak için hiçbir şey yapmadılar ve bir büyük fırsatı ellerinin tersiyle teptiler. Böyle cinayetlere bir daha “Hayır.” demek için bu dava eşsiz bir fırsattı, Türkiye'nin ve dünyanın kamuoyundaydı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Türkiye mahkûm olmuştu ama bugün baktık ki dün hedefte olanlar ve bugün iktidarda olanlar kendilerini ötekileştirenlerle ittifaklar kurmuşlar. Tarihte bu gelenek önce geçici müttefiklerini yiyerek ve yok ederek yoluna devam edebilmiştir.

Bugün bir ilk sayfa kapandı. Bu safha biten bir komedinin dosyası, oysaki her şey yeni başlıyor. Yine, bugün mahkemenin önünde, özel yetkili mahkemenin, olağanüstü mahkemenin, adalet dağıtmayan bu mahkemelerin, milletvekillerini tutuklayan bu mahkemelerin, milletvekillerinin tutukluluğunu sürdüren bu mahkemelerin, siyasetçileri, belediye başkanlarını, seçilmişleri hiçbir şeyi yokken bir söz nedeniyle örgüt üyeliğinden yargılayan bu mahkemelerin, iktidarın siyasi hasımlarına karşı giyotin gibi işleyen bu mahkemelerin önünde toplananlar şunu söylüyordu karar açıklanmadan önce: Bu karar devletin kararıdır.

Emniyetiyle, jandarmasıyla, istihbaratıyla, yargısıyla, medyasıyla, Hükûmetiyle, muhalefetiyle beş yıl önce Hrant’ı aramızdan almaya karar vermiş olanlar, şimdi adalet saraylarında bir kez daha bir karar daha verecekler. Biz bitti demeden bu dava bitmeyecek.

Burada, bu özel ağır ceza mahkemelerinin kapanması için, kaldırılması için kanun teklifleri verdik. Türkiye'nin kaderi değil, Türkiye'nin kaderi istiklal mahkemeleri, örfi mahkemeler, sıkıyönetim mahkemeleri, devlet güvenlik mahkemeleri, özel ağır ceza mahkemeleri ve siyasallaşan yargı ve adaletsizlik ve zulüm ve ayrımcılık değildi bu ülkede.

Bakın, savcı bile isyan etmiş verilen karara, öyle deniyor. Kimler neler söylemiş, bugün yarın bütün bunları göreceksiniz. Ama aynı adalet, aynı mahkemenin savcıları, aynı mahkeme Leyla Zana’nın evine arama kararı çıkartıyor. Deniliyor ki: “Leyla Zana’nın bildirimi yok.” Başbakanın üç tane evini biliyor bütün kamuoyu; Üsküdar’da var, Pursaklar’da var, Başbakanlık konutunda var. Her üçünü muhtarlığa bildirdi mi acaba? Kaç muhtarlığa bildirir insan adresini? Bir taneye bildirir, bir tane, bir, bir tane resmî bildirme olur. Peki, Başbakanlık konutunda Başbakan oturmuyor mu? Polisler gidip orayı basacak, Pursaklar’ı mı basacak, Üsküdar’ı mı basacak? Sonra, ölen Orhan Doğan’ın evini ve bırakın onu, milletvekillerimizi, eski milletvekilimizi, eski parti genel başkanlarını, Adalet Bakanının aynı gün okuduğu görüşme notlarını, Genelkurmayın aynı gün okuduğu görüşme notlarından, aynı gün Başbakanın okuduğu görüşme notları nedeniyle 32 tanesini tutukluyorlar ve bir tek soru soruluyor dün emniyette ve savcılıkta: “Siz bu görüşme notlarını okudunuz mu?” E, siyasetçi olup da bunu okumayanın aklına şaşılır. Siyasetçinin görevi, Türkiye’de siyaseti etkileyen her aktörün ve unsurun görüşlerini okumak ve dinlemektir.

Şimdi buradan bir örgüt yaratan özel ağır ceza mahkemeleri, Hrant Dink davasında bir örgüt bulamamış, azmettiricileri bulamamış, saldırganları, koruyanları bulamamış, telefon kayıtları teslim edilmemiş ve 74 milyon insanımızla dalga geçilircesine 1 kişiye mahkûmiyet, hepsine de serbestsin, beraat, üstelik tahliye kararı veriliyor. Hangi çağda yaşıyoruz? 21’inci yüzyılda yaşıyoruz. Şu mor kitapçıkları dağıtmayın, adil yargılanmayla ilgili yok Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi varmış, yok Anayasa 90’ıncı madde varmış, yok iç hukukta uygulanırmış, yok iddia ve savunma eşitmiş, yok adalet böyle işlermiş. Adalet böyle işlemiyor arkadaşlar.

Adalet nasıl işliyor biliyor musunuz? Bu kansere yenik düşen Evrim Alataş’ı bilir misiniz? Yazar, gazeteci ve iki yıl önce aramızdan ayrıldı. KCK davasından, Sarmaşık Derneği kurucusu olarak hakkında arama kararı çıkarılmış, iki yıl önce aramızdan ayrıldı.

Peki, bu Sarmaşık Derneğini -nerede Diyarbakır’ın milletvekilleri- AKP’liler var, CHP’den şu an milletvekili olan arkadaşlar var, BDP’den var, hepsi birlikte kurmuşlar, iş adamları, tanınmış aydınlar, hukukçular, meslek kuruluşları başkanları. Ayıp değil mi? Şimdi bu ölen insana ev arama kararı KCK’den çıkartmak zulüm değil midir? Bu nasıl adalet arkadaşlar? Bu nasıl anlayış, bu nasıl işleyiş?

KCK, Kürtleri cezaevine koyma operasyonları. “K” Kürtleri, “C” cezaevine, “K” koyma operasyonu. Bunun adı bu.

Ondan sonra gidiyorsunuz Avrupa mahkemesine. Bugün kaç mahkûmiyet aldığınızı biliyor musunuz? Hiçbiriniz aldığınız maaşı hak etmiyorsunuz aslında, size hiç maaş verilmemesi lazım. Buraya geliyorsunuz, el kaldırıp gidiyorsunuz.

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Ayıptır ya!

HASİP KAPLAN (Devamla) – Bak, açık söyleyeyim, bugün beş davadan mahkûmiyet kararı çıkmış, inanç özgürlüğünden çıkmış, düşünce özgürlüğünden çıkmış. Bakın, hepsinden çıkmış. Din özgürlüğünden de çıkmış üstelik, hepsinden mahkûmiyet çıkmış.

Bırakın onu, JİTEM’in genel merkezinde 15 tane kafatası bulundu, biliyor musunuz? Buluyor musunuz? Sizi titretmiyor mu, insanlığınızı titretmiyor mu bu kemikler, bu kafatasları? Biliyor musunuz Musa Anter’i öldürenler o JİTEM merkezinde oturuyordu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Devamla) – O JİTEM merkezi Diyarbakır’ın merkezindeydi.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Adınız adalet, Allah size de adalet versin.

Bir şey demiyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

HAMZA DAĞ (İzmir) – Size de versin.

BAŞKAN – Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Mustafa Kalaycı, Konya Milletvekili.

Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) -  Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 122 sıra sayılı 6262 sayılı Kanun’a dair Cumhurbaşkanlığı tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı tarafından yayımlanması uygun bulunmayan 6262 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 16’ncı maddesinin bir kez daha görüşülmesi için Anayasa’nın 89 ve 104’üncü maddeleri uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına geri gönderilmiştir.

Cumhurbaşkanlığı tezkeresi üzerine, Plan ve Bütçe Komisyonunda yeniden görüşülen 16’ncı maddede, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ve dışarıdan bakanlık görevlerinde bulunanlara veya bu görevleri herhangi bir sebeple sona erenlere ödenecek emekli aylığının belirlenmesine esas yüzde 42 oranının yeni bir yasal düzenleme yapılıncaya kadar yüzde 45 olarak uygulanması AKP milletvekillerinin teklifi ve oylarıyla kabul edilmiştir.

Son duruma göre, 6262 sayılı Kanun’da yapılan düzenlemeler sonucunda eski ve yeni milletvekili emeklilerinin aylıkları arasındaki eşitsizlik giderilmektedir. Hâlen milletvekili ve emekli olanlara emekli aylığının tamamının ödenmesi söz konusu olmaktadır. Mevcut emekli aylıklarına 2012 yılında en azından enflasyon düzeyinde verilecek artıştan sonra oluşacak emekli aylığı ile bu Kanun’la belirlenecek emekli aylığı yaklaşık aynı düzeyde bulunmaktadır hatta hizmet yılı fazla olanlar için bu Kanun’a göre belirlenecek aylık daha düşük durumda olacaktır.

Memurların emekli hukukunda yer alan ve eskiden beri bu hukuka tabi tutulduğu için milletvekilleri için de uygulanmakta olan iki yıl milletvekilliği yapma şartının kapsamı genişletilerek, önceki sigortalılık statüsü ne olursa olsun herkese uygulanması öngörülmektedir.

Mevcut uygulamada, memuriyet görevi esnasında makam tazminatı öngörülen görevlerde iki yıl çalışmış olanlar milletvekili seçildiğinde ilk ay itibarıyla milletvekilliğinin haklarından yararlanabilmekteydi. Artık, herkes için iki yıl şartı aranacaktır.

Görüşmekte olduğumuz maddede yer alan üçüncü fıkrayla, daha önce kamuda makam tazminatı görevlerde iki yıl çalışmış ve emeklilik şartlarını tamamlamış olup, Haziran 2011 seçimlerinde milletvekili seçilenlere mevcut mevzuat çerçevesinde emekli aylığı bağlanmış olduğu gerekçesiyle, bu durumda olanlar için iki yıl milletvekilliği şartı aranmamaktadır.

SSK ve BAĞ-KUR hizmetleri dolayısıyla emekli olan ve Haziran 2011 seçimlerinde milletvekili seçilenler ise milletvekilliği emekli aylığını alabilmeleri için iki yıl görev yapmak zorunda olup, bu iki yıllık süre de bu Kanun’un yürürlük tarihinden itibaren başlayacaktır. Kendi ellerinde olmayan nedenlerle oluşan bu durumun gözden geçirilmesinde fayda görülmektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, 6262 sayılı Kanun’a esas teşkil eden Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen metinle ilgili muhalefet şerhimizde belirtilen görüşlerimizi aynen muhafaza ediyoruz. Zira bu Kanun ile geçmişte Emekli Sandığı iştirakçiliği bulunanların büyük çoğunluğunun emekli ikramiyesi alabilmelerinin önü kapanmakta, alma imkânı olanlara da çok cüzi ödemeler yapılması öngörülmektedir. Yeşil kartlıların, altmış beş yaş aylığı alanların, muhtaç, engelli aylığı alanların ve geçici köy korucularının özel sağlık kuruluşlarından hizmet almaları engellenmektedir.

Deprem aylığı bağlanması olumlu olmakla birlikte, 2011 yılı öncesi yaşananlar ile bundan sonra yaşanabilecek deprem ve doğal afetleri kapsamamaktadır. İş Kanunu’nda yer alan idari para cezaları artırılmaktadır. Sigortalılar ile emekli, dul ve yetimlerine ek mali yük getirilmekte, reçetelerinde yer alan üç kutuya kadar ilaçlar için 3 Türk lirası, ilave her bir kutu ilaç için 1 Türk lirası olmak üzere, ilave katılım payı ödemeleri ve yatarak tedavide katılım payı alınması öngörülmektedir. Bu saydığım düzenlemelere Milliyetçi Hareket Partisi olarak tümüyle karşı olduğumuzu bir daha ifade ediyorum.

Değerli milletvekilleri, AKP hükûmetlerince, yıllardır, emekli aylıkları arasındaki adaletsizlik ve eşitsizliğin giderileceği sözü verilmiş ancak emekli, dul ve yetimlerimiz hep hüsrana uğramış, beklentileri boşa çıkmış, umutları ve hayalleri yıkılmıştır. AKP Hükûmeti, 2009 yılında “altından kalkılamadığı” gerekçesiyle rafa kaldırdıklarını açıkladıkları intibak düzenlemesinin, Haziran 2011 genel seçimleri sürecinde, tekrar yapılacağı sözünü vermiş, son günlerde yine emekliler umutlandırılmış, ancak bunun da hem kapsamı dar tutulmuş hem de ödemelerinin 2013 yılında yapılacağı açıklanmıştır. Dün toplanan Bakanlar Kurulunun ardından Başbakan Yardımcısı ve Hükûmet Sözcüsü Bülent Arınç, intibak düzenlenmesinin kabul edildiğini, refah payından emeklilere yüzde 75 pay verileceğini, 1 milyon 913 bin emeklinin maaşlarında artış olacağını ve artışların 10 ile 290 lira arasında emekli maaşlarına yansıyacağını açıklamıştır.

Esasen, tüm SSK ve BAĞ-KUR emeklilerinin intibak sorunu bulunmaktadır. 1978 yılından 2000 yılına kadar SSK, BAĞ-KUR ve memurlar için, memur maaş katsayısıyla belli edilen bir sistem uygulanmıştır. 2000 yılından itibaren SSK ve BAĞ-KUR çalışanlarının emekli aylığının hesaplanmasında memur maaş katsayısının kullanılmasına son verilmiş, bu nedenle SSK ve BAĞ-KUR emeklilerinin, eşitleri arasında, emekli oldukları yılların farklılığı ne kadar çoksa o kadar farklı emekli aylığı ortaya çıkmıştır.

Ayrıca, gerek 1997 gerek 2003 yıllarında BAĞ-KUR basamak satın alma uygulamaları getirilmiş ve kişilere geriye dönük basamak fark paraları ödettirilerek basamak satılmıştır fakat iş emekli aylığına gelince geriye doğru basamak farkı peşin alındığı hâlde, geçmiş yıllar basamaklar arttırılmadığından basamak satın alanlar da alması gereken emekli aylığından çok düşük rakamlı aylık almaktadırlar.

Hükûmetin yaptığı açıklamalara göre sadece 2000 öncesinde emekli olmuş olan SSK emeklilerinden bir kısmına intibak uygulanacaktır. Ekim 2011 itibarıyla sadece SSK’lı emekli dul ve yetim sayısı 5 milyon 727 bin kişidir yani SSK emeklilerinin sadece üçte 1’i bu düzenlemeden yararlanabilecektir.

AKP Hükûmetinin kabul ettiği intibak düzenlemesi BAĞ-KUR emeklilerini kapsamamaktadır. 2 milyon 345 bin esnaf BAĞ-KUR, 1 milyon 811 bin tarım BAĞ-KUR emeklisi olmak üzere toplam 4 milyon 157 bin   BAĞ-KUR emeklisinin hiçbiri bu düzenlemeden yararlanamayacaktır.     BAĞ-KUR emeklilerine haksızlık yapılmaktadır.

1999 yılında SSK ve BAĞ-KUR’lular için emekli aylığı hesabı değiştirilmiş ve emekli aylıklarının TÜFE oranı ile gelişme hızı oranı dikkate alınarak hesaplanmasına geçilmiştir. Aylık hesabında TÜFE ve gelişme hızı dikkate alınırken, emekli aylıklarına sadece TÜFE oranının dikkate alınması öngörülmüştür. 1/10/2008 tarihinden sonraki uygulamada ise emekli aylıklarında tam bir çöküş öngörülmüştür. Zira, 1 Ekim 2008 günü yürürlüğe konulan 5510 sayılı Kanun ile bu tarihten sonraki hizmetler için emekli aylığının hesaplanmasında aylık bağlama oranı her yıl için ortalama yüzde 2,6’dan yüzde 2’ye çekilmiş, gayrisafi yurt içi hasıla gelişme hızının yüzde 100’ü yerine, yüzde 30’unun esas alınması öngörülmüş yani refah payı iyice düşürülmüş, emekli olanlara sadece TÜFE oranı kadar zam yapılması uygulaması devam ettirilmiştir. Bakanlar Kurulunda kabul edildiği söylenen düzenleme bu eşitsizliği hiç kapsamamaktadır. Dolayısıyla, yıllardır yılan hikâyesine dönen intibak konusunda yapılacağı açıklanan düzenleme, dar kapsamlı, günü kurtarmaya yönelik bir düzenleme olacaktır. Kısmi bir eşitsizlik giderilmektedir. Önümüzdeki yıllarda emekli aylıkları arasında çok daha büyük eşitsizlikler ortaya çıkacak olup, intibak konusu gündemde kalmaya devam edecektir.

Ben, teklifin tekrar hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kalaycı.

Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Bülent Kuşoğlu, Ankara Milletvekili.

Buyurun Sayın Kuşoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş’ı toprağa verdiğimiz bu günde ailesine, Kıbrıs halkına ve Türk milletine başsağlığı diliyorum, kendisine Allah’tan rahmet diliyorum.

Ben sağlığında Sayın Denktaş’ı tanıma onuruna eriştim, kendisini tanırdım; çok saygın, itibarlı bir insandı. Hatta bir dönem Türkiye’de iktidar kendisini etkisizleştirmeye, saygınlığını gidermeye çalıştığı zaman bile itibarını korumasını bilmişti.

“İtibar” çok önemli bir kavram değerli arkadaşlarım. Çünkü “itibar” kavramı içerisinde “ahlak”, “onur”, “dürüstlük”, “güç” gibi çok önemli kavramlar var; “itibar” bunlardan oluşuyor. “İtibar” Türkiye Büyük Millet Meclisi için de çok önemli bir kavram. Genel olarak baktığımızda milletvekilleri olarak “itibar” ile ilgili sıkıntılarımız var. Tek tek, çok şükür, sorunumuz yok itibarımızla ama genel olarak “milletvekili” kavramı içerisinde maalesef büyük bir sorun var “itibar” konusunda. Bunun da birçok sebebi var ama en önemli sebebi, maalesef milletvekili aylıkları. Sık sık gündeme gelen milletvekili aylıkları ya da milletvekili emeklisi aylıkları nedeniyle itibarla ilgili bir sıkıntı yaşıyoruz hiç gereği yokken.

Biliyorsunuz, geçen hafta, ondan önceki hafta da, birkaç haftadan beri bu 666 Sayılı Kararname, 375’i değiştiren kararnameyle uğraştık. TOKİ Başkanının geçen hafta aylığı gündeme geldi, birçoğunuz fark etmemiştir bile. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri ya da BDDK Başkanı gibi devletin en üst düzeyinde maaş alanların aylık grubuyla eşleştirildiği için hak kaybı söz konusu oldu TOKİ Başkan ve yardımcılarında. Önemli ölçüde de, yüzde 40, 50 oranında da aylığı düştü, kimse fark etmedi dahi. Basın, medya bununla ilgili hiçbir haber yapmadı, geçildi. Ama milletvekili söz konusu olduğu zaman, milletvekilliği konusunda herkes hassas, herkes bu konuyla ilgili en ufak bir toplu iğne başı kadar olan sorunu görüyor, dillendiriyor maalesef. Çünkü, milletvekilliği doğrudan doğruya vatandaşla ilgili, halkla ilgili çok önemli bir koltuk, o nedenle tabii ki hep beraber önemsememiz lazım. Aynı zamanda halkla bütünleşmiş bir görev milletvekilliği çünkü.

Anayasa’nın 86’ncı maddesini biliyorsunuz, Anayasa’nın 86’ncı maddesine göre milletvekillerinin bir yasaya kavuşması lazım, milletvekillerinin bir yasası olması lazım. Bu, hem statüleriyle ilgili hem de özlük haklarıyla ilgili mevcut durumu, sıkıntıyı ortadan kaldıracak bir durum, Anayasa da emretmiş. Dolayısıyla, bizim, bu amir hükme göre bir yasa çıkarmamız lazım, yapmamız gereken bu, bizim de söylediğimiz en başta bu. Bizim, milletvekilleri olarak Anayasa’nın hükmü gereği bir kanun çıkması ve biraz önce bahsettiğim itibarla ilgili bu sıkıntıdan bir an önce kurtulmamız lazım, sorun bu. Hazır bu konu gündeme gelmişken bununla ilgili bir çalışma yapmamız, bu konuyu toptan halletmemiz gerekiyor.

Şimdi, demokrasinin siyasi partiler vazgeçilmez unsurudur.” diyoruz. Evet, demokrasinin siyasi partiler vazgeçilmez unsurudur da milletvekilleri nedir? Milletvekilleri siyasi partilerin vazgeçilmez unsurudur aynı zamanda, dolayısıyla milletvekilleri de demokrasinin vazgeçilmez unsurudur. Milletvekillerinin durumuyla ilgili, itibarıyla ilgili hep beraber bu konuyu önemseyen bir çalışma yapmamız gerekmez mi? Siyaset hizmet için yapılır, hizmet de milletvekilliği yoluyla yapılır en başta, devlete hizmet, dolayısıyla bu konunun halledilmesi lazım.

Milletvekilleri, hepiniz biliyorsunuzdur, biz toplumsal bir psikoloji merkezi gibi çalışıyoruz, akşama kadar Türkiye'nin çok değişik taraflarından gelen giden, sorunlarını bizlere aktaran, bizimle paylaşan bir yığın insan var, bunlarla uğraşıyoruz. Milletvekili seçilirken hepiniz bir yığın sıkıntı yaşadınız, harcama yaptınız, bunlarla ilgili sorunlarımız var, sıkıntılarımız var. Milletvekilliği süresi içerisinde temsilden, bir bayramda temsilden ya da herhangi bir toplulukta temsilden emekli olduğumuzda yine aynı şekilde temsile kadar, ücrete  kadar birçok sorunumuz var. Onun için 86’ncı maddeye göre bir yasa çıkarmamız ve bu yasaya göre bu sorunları, bu sıkıntılı konuyu halletmemiz gerekir diye düşünüyoruz biz parti olarak.

Kimse buraya zengin olmak için gelmedi, hiç kimse zengin olmak için milletvekili olmadı, aramızda “Buradan güç edineyim ben, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi olayım, milletvekili olayım, oradan edindiğim güçle de ticaretimi devam ettireyim daha güçlü bir şekilde.” diyenler varsa da onları Allah’a havale ediyorum. Fakat milletvekilliği öncelikle itibarla değerlendirilmesi, çalışmasıyla değerlendirilmesi gereken bir meslektir, buna böyle bakılması lazım. Zor bir iştir, milletvekilinin ücretinin, yaptığı işin bedelinin takdiri kolay değildir. Biz de Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bu takdiri yapmakta zorlanıyoruz, zorlanırız, kolay değildir ama ikide bir de kendi aylıklarımızı değiştiren yasayı gündeme getirmemiz, halk nezdinde itibarımızı lüzumsuz yere ayaklar altına almamızın da bir anlamı yoktur değerli milletvekilleri, bunu yapmamamız lazım.

Keşke bu onore görevi hep beraber bilabedel yapsak ama bizler de halk içerisinden geldiğimiz için bilabedel yapmanın da çok anlamı yok. Bunun gereği neyse, hakkı neyse yapılmalı, o ücret alınmalıdır diye düşünüyoruz.

Geçen sefer bu konu gündeme geldiği zaman, ben ret oyu veren milletvekilleri arasındaydım, bu ret oyunu verdim diye bazı medyada, kamuoyunda “kahraman” olarak yorumlandı. Kahraman olmamak gerekir, böyle bir şey dolayısıyla kahraman olmak istemem ama bundan dolayı da “O parayı almayacak mısın? Kuzu kuzu gidip alacaksın.” gibi sözlerle de karşılaşmak istemem. Bunlar hepimizin itibarını zedeleyen sözlerdir, doğru değildir, güzel değildir; bunlarla karşılaşmamak lazım.

Bizim, kamuoyu tepkisini görmezlikten gelmemiz mümkün değildir. Bakın, bu konuyla ilgili konuşma yapacaktım, yargıdan benzeri tepkiler geldi. Dediler ki: “Siz, Cumhurbaşkanı aylığına bağlıyorsunuz. Eğer bir ülkede erkler ayrılığı söz konusuysa, yasama, yürütme ve yargı erkleri, farklı güç ayrılığı var ise, farklı çalışıyorsa bu erkler, o zaman yargının da maaşının Cumhurbaşkanlığı aylığına, devletin başının aylığına bağlanması daha doğrudur.” diye tepkiler geldi. Ben de hak verdim, hakikaten de öyle olması lazım. Niye yürütme erkinin en tepesindeki bürokratının, Başbakanlık Müsteşarının aylığına bağlansın ki? Doğrusu odur.

Ayrıca, daha bu yasa çıkmadan değerli arkadaşlarım, bazı sorunlar da intikal etti. Mesela, bu yasayla biz, eski Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanlarının arasındaki farklılıkları da gideriyoruz ama şöyle bir sorum var, Sayın Bakanım belki onunla ilgili bize de bilgi verebilir: Dava açmış olan eski başkanlarımız var, bunlar davayı da kazandılar, üst mahkemede de kazanmak üzereler ve geçmişe dönük tazminat da alacaklar. Acaba bunlarla ilgili olarak ne yapılacak? Bize bilgi verebilirseniz çok memnun oluruz.

Bunlarla ilgili buna benzer birçok sıkıntı var. Komisyonda bunlar çok ayrıntılı olarak da görüşülemedi. Sıkıntı var.

Değerli arkadaşlarım, “Maddi yoksunluk oranı” diye bir oranı biliyorsunuzdur herhâlde. Maddi yoksunluk oranı, bazı şeyleri isteyip de maddi sıkıntı sebebiyle alamamaktır. TÜİK verilerine göre Türkiye’de maddi yoksunluk oranı yüzde 63,5’tur. Her yıl da bu artıyor. Yani 45 milyon vatandaşımız maddi yoksunluk sınırları içerisinde yaşıyor.

Şimdi, bu şartlar altında bizim bu konuları böyle ikide bir görüşmemiz, bu konuyu gündeme getirmemiz tabii ki yanlıştır. Bunu söylemek istiyoruz. Onun için, bir yasa, milletvekilliği yasası çıkmalı, bu konu halledilmelidir. Üç haftadır bu ücret konularıyla uğraşıyoruz.

MEHMET ÖNTÜRK (Hatay) – Grup adına mı konuşuyorsunuz?

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) – Grup adına konuşuyorum, şahıs olarak da katılıyorum, doğru söylediğime de inanıyorum. Zannediyorum, sizler de herhâlde bana katılıyorsunuzdur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kuşoğlu.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) – Sonuç olarak, değerli arkadaşlarım, konu kamuoyuna mal olmuştur. Bu kanunu hep beraber çıkarmamızı öneriyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Madde üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz isteyen Ekrem Çelebi, Ağrı Milletvekili.

Buyurun Sayın Çelebi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Ben öncelikle, geçtiğimiz hafta sonu vefat eden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti eski Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş’a Cenabı Allah’tan rahmet diliyor, kederli ailesine başsağlığı dileklerimi sunuyorum.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan (1/536) esas numaralı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

23/12/2011 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda kabul edilen 6262 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 6/1/2012 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanınca yeniden görüşülmek üzere geri gönderilmiştir. Kanunun 16’ncı maddesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ile dışarıdan atanan bakanlara ödenecek aylık oranının 2020 yılına kadar yüzde 60 olarak uygulanmasını öngörmekteydi. Ancak 6/1/2012 tarihinde Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan görüşmeler sonucunda bu oran yüzde 45 olarak belirlenmiştir. Yapılan düzenleme sonucu 5510 sayılı Kanun’un 43’üncü maddesiyle düzenlenen milletvekilleri ve dışarıdan bakanlık yapanların emekli aylıklarının alt sınırı, yeni bir yasal düzenleme yapılıncaya kadar Cumhurbaşkanının emeklilik aylığının yüzde 42’si oranında değil yüzde 45’i oranı esas alınarak ödenecektir. Bu değişiklik Cumhurbaşkanının geri gönderme gerekçesi dikkate alınarak yapılmıştır. Bununla birlikte, emekli milletvekillerinin aktif olarak milletvekilliği yapmaları hâlinde temsil tazminatı alamamaları uygulamasına da son verilmiştir. Bu durumda, emekli bir milletvekillinin alacağı emekli aylığı aktif olmadığına bakılmaksızın aynı oranda belirlenmiş, böylece emekli aylıkları arasındaki farklılıklar giderilmiştir.

Yeni sistemde emekli aylığı bağlanması birtakım şartlara bağlanmıştır. Bunu, özellikle şurada bir parantez açarak belirtmek istiyorum, özellikle vatandaşta, seçim bölgelerinde veya dışarıda basında bu çok dile getiriliyor. “Bir milletvekiline, sadece iki yıl milletvekilliği yaptıktan sonra herhangi bir şart aranmadan emekli milletvekilliği aylığı bağlanıyormuş.” gibi bir bilgi basında da yer almaktadır. Toplumda yanlış anlaşılmaya neden olan bu durumu düzeltmekte de fayda vardır. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği ve bakanlık görevinde bulunanlara emekli aylığı, kanunun, yani 5435 sayılı Yasa’ya göre kanunun aradığı yaş ve hizmet sürelerini doldurmalarıyla mümkündür. Dolayısıyla, milletvekilleriyle diğer kamu görevlileri, asker, sivil, hâkim, savcı dâhil tüm memurlar hakkında emeklilik yönünden uygulanan sistem ne ise milletvekillerinde de aynıdır. Bunu özellikle yüce Meclise de arz etmek istiyordum.

Öte yandan, Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen metne göre, kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla milletvekili emekli aylığı ödenenlerden Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği devam edenler, daha önce üyelik görevi sona erenler ve dışarıdan bakanlığa atananlar söz konusu iki yıl süreyle görev yapmış olma ve emekli keseneğiyle kurum karşılığı ödeme şartından muaf tutulacaktır. Bunun sonucunda 23 ve daha önceki dönemlerde milletvekilliği yapmış olanlardan emekli aylığı bağlananların aylık tutarı 1/1/2012 tarihinde geçerli olarak Mart 2012’den itibaren, ilk kez 24’üncü Dönemde seçilen milletvekillerinden emekli aylığı bağlanacak olanların aylık tutarı ise 1/1/2012 tarihinden itibaren söz konusu şartlar aranmaksızın yükseltilecektir.

Ayrıca, 24’üncü Dönem sonunda seçilemeyen veya aday gösterilemeyenler hakkında uygulanması söz konusu olabilecek hükümler 12’nci maddeyle de düzenlenmiştir. 5510 sayılı Kanun’a eklenen ek 7’nci maddeye göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleriyle dışarıdan bakanlığa atananlardan, bu görevleri sona erdiği hâlde yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı bağlanmasına hak kazanamayanlardan 5510 sayılı Kanun’a göre uzun vadeli sigorta kolları yönünden sigortalı olmayı gerektiren bir işte çalışamayanların dört yıl süreyle primlerinin Başbakanlık müsteşarının prime esas kazancı esas alınarak Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesinden karşılanmasına imkân tanınmaktadır.

Bununla birlikte, bir işte çalışanların kendi sigortalılık statüleri kapsamında belirlenecek sigorta primine esas kazanç tutarı ile Başbakanlık müsteşarının prime esas kazancı esas alınarak ortaya çıkan prim veya kesenek farkının Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesinden karşılanması öngörülmektedir.

Bu düzenlemelerin yanı sıra, ilk kez 5510 sayılı Kanun’un 43’üncü maddesiyle farklı olarak düzenlenmiş olan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı görevinde bulunmuş olanlara ödenecek emekli aylığının miktarını belirleyen düzenlemelerden yararlanamayan Millet Meclisi, Cumhuriyet Senatosu, Temsilciler Meclisi ve Danışma Meclisi başkanlarına ödenmekte olan aylık tutarı Cumhurbaşkanlığı aylığının yüzde 75 oranına… Buna göre, bu kapsamda ödenecek aylık tutar için maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aybaşından itibaren gerekli işlemler yapılacaktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çelebi.

Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili.

Buyurun Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, daha önce konuşan arkadaşların da ifade ettiği gibi, milletvekillerinin, hepimizin çok temel bir sorunu var: Adına vekillik yaptığımız halkımız nezdindeki itibar meselemiz. Yani üzülerek ifade etmek istiyorum, milletin oylarıyla seçilmiş, buraya gelmiş ve milletin adına hukuk kurmakla ve denetim yapmakla görevli olan milletvekilleri kendilerini halkın nezdinde savunmakta zora giriyorlar, sıkıntıya düşüyorlar. Bu, doğru bir hadise değil. Bunu sonlandırmamız lazım. Milletvekiline itibar kazandırmadan Türkiye Büyük Millet Meclisine itibar kazandırmamız, siyaset kurumuna itibar kazandırmamız ve dolayısıyla burada yaptığımızın, burada kurduğumuz hukukun, adalet duygusuna katkı vermesini temin etmemiz mümkün değil. Ama inanınız ki –burada, aramızda çok eski milletvekillerimiz var, bizler de, işte, 10’uncu yıllarımızı dolduruyoruz, yirmi yıldır milletvekilliği yapan arkadaşlarımız var, tarihini de biliyoruz bu işin- her dönemde bu konu konuşulur, sanki suç işleniliyormuş gibi, gecenin bir yarısında, ilgili ilgisiz bir kanunun peşinde bir önerge vererek milletvekili maaşlarına veya milletvekili emeklilerinin maaşlarına bir düzenleme yapmak için bir gayrete girilir. Yani bir sonuç olarak vatandaş nezdindeki tenkite bir anlamda biz zemin hazırlıyoruz. Hâlbuki Anayasa’nın 86’ncı maddesi gayet açık, diyor ki: “Milletvekillerinin özlük hakları kanunla düzenlenir.” Yani Türkiye’nin her meselesine, toplumun her kesimi için hukuk kuran Türkiye Büyük Millet Meclisi kendi milletvekillerinin özlük hakları için bir kanun çıkartamıyor. Bu sözüm siyasi iktidara.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Neler yaşadığımızı biliyorsun Mehmet Bey.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, daha önceki iktidarlara da sözüm.

Şimdi, çok haklı taleplerle ve bir mutabakatla bir düzenleme yapıldı. Bu dönem daha önceki dönemlerden farklı olarak Sayın Meclis Başkanı da “Sizin oluşturacağınız mutabakatın arkasında ben durur, savunurum.” dedi. Bu da çok önemli bir imkân ve avantajdı. Daha önce bunu temin edememiştik. Gerçekten bürokrasi, aramızdaki teknokratlar yani bu konuyu bilen arkadaşlarımız bir düzenleme yaptılar, makuldü veya makul değildi ama gerekli bir düzenlemeydi. Sonuç itibarıyla, burada, yine bizim kararımızla, gruplarımızı Divanda temsil eden arkadaşlarımıza imza attırarak, bizler de arkasında durarak, bu düzenlemeyi yaptık ama ondan sonra kıyamet koptu. Herkes bir gerekçe geliştirerek birilerinin milletvekilleri, milletvekilleri üzerinden Türkiye Büyük Millet Meclisini ve siyaset kurumunu suçlamalarına odun taşıdık.

Değerli arkadaşlar, bu doğru değil. Ben tabii öncelikle siyasi iktidardan, Hükûmetten -yani Sayın Başbakanın hassasiyetine, duyarlılığına saygı gösteriyorum ama- iktidar olarak, sayısal çoğunluk olarak doğru olanının bu olduğuna inanıyorsanız, yapılması gerektiğine inanıyorsanız bir mutabakat aramadan bunu buraya getirmeniz ve çıkartmanız gerekirdi ama maalesef herkes, yani bir oyun, üç oyun, beş oyun, lafın arkasında bir şeyin içerisinde.

Bakın, Milliyetçi Hareket Partisi olarak söylüyorum, biz, baştan bu yana -Sayın Bakan biliyor, arkadaşlarımız biliyor- oluşacak mutabakatın yanında olacağımızı, karşı çıkmayacağımızı ısrarla ifade ettik. Bir de mutabakat oluştu. Sonra bu mutabakatın böyle basının ağzında sakıza dönüşmesini ve bunun üzerinden Meclisin suçlanmasını gerçekten çok yadırgadık. Kamuoyunda oluşan baskıları, kamuoyunda oluşturulan tepkileri yok saymak da mümkün değildi. Bizim “hayır” oyumuzu da söyleyeyim. Biz bu kanunun bu önergeler dışındakilere…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – ...“Hayır.” diyeceğimizi ta başta ifade etmiştik; muhalefet şerhimiz var, “Hayır.” dedik.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Önergelere değil, doğru.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Ama geliniz, gereken düzenlemeyi yapalım. Anayasa 86’ya göre…

BAŞKAN – Sayın Şandır, lütfen…

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – …milletvekillerinin özlük haklarını bir kanuna dönüştürelim. Hepinize teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin.

Buyurun Sayın Şahin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Öncelikle ben de bugün Hakk’ın rahmetine kavuşan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş’a Allah’tan rahmet, ailesine de başsağlığı diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 23 Aralık 2011 tarihli ve 6262 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 16’ncı maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 6262 sayılı Kanun ile geçmişte 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’na tabi hizmeti bulunanlardan kanunda yer verilen şartları taşıyanlara emekli ikramiyesi ödemesi, yeşil kart sahiplerinin genel sağlık sigortası sistemine dâhil edilmesi, Kütahya ve Van illerinde meydana gelen depremde mağdur olanların mağduriyetinin giderilmesi ve yabancı uyruklu öğrencilerin genel sağlık sigortası sistemine dâhil olabilmek için ödedikleri primlerin düşürülmesi gibi sosyal güvenlik sistemine ilişkin ve toplumun bütününü etkileyen geniş kapsamlı düzenlemeler gerçekleştirilmiştir.

Ayrıca Anayasa’nın 86’ncı maddesinde 2001 yılında yapılan bir değişiklikle Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek, yolluk ve emekliliklerine ilişkin hususların kanunla düzenlenmesi öngörülmüş ancak 2001 yılından bugüne kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek, yolluk ve emekliliklerine ilişkin herhangi bir kanuni düzenleme yapılmamıştır. 6262 sayılı Kanun’da yer verilen hususların genel itibarıyla sosyal güvenlik ve emeklilik sistemine ilişkin düzenlemeler içermesinden dolayı Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin emekliliklerine ilişkin bir düzenleme olarak bu, kanuna ilave edilmiş ve geç kalınmış olsa da sorunun çözülmesi amaçlanmıştır.

Bilindiği üzere siyaset kurumu uzun soluklu bir süreç içermekte ve bu süreçte milletvekillerinin saygınlıklarının korunması önem arz etmektedir. Milletvekillerinin saygınlıklarının korunmasının yanı sıra milletvekillerinin toplumsal konumları gereği görevden ayrıldıktan sonra da birtakım sosyal sorumlulukları devam etmektedir. Bu gerekçeler göz önüne alındığında milletvekilleri ve emeklilerinin özlük hakları ile ilgili bir düzenlemenin ele alınması gereklilik arz etmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa’nın 86’ncı maddesinde yer alan hususlara da uygun olarak Büyük Millet Meclisi üyelerinin ve dışarıdan bakanlık yapanların emeklilikleriyle ilgili hususlarda yapılmak istenen bu düzenleme ile emekli aylıklarında var olan farkların giderilmesi amaçlanmıştır. Milletvekillerinin emekli aylıkları kişilerin geçmiş sigortalılıkları dikkate alınarak hesaplanmakta ancak uygulamada birbirinden çok farklı emekli aylıkları ödenmektedir. 5510 sayılı Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile eski sistemden tamamen farklı bir aylık hesaplama yöntemine geçilmiş ancak bu sistem milletvekili emekli aylıkları ile hâlihazırda ödenen emekli aylıklarındaki farklılığı daha da artırmıştır. 6262 sayılı Kanun ile getirilen yeni sistem çerçevesinde, hâlihazırda milletvekili olan ve milletvekili emekli aylığı almakta olan milletvekillerine emekli aylığı ödenmesi hususunda iki yıl milletvekilliği görevinde bulunmuş olma şartına açıklık kazandırılması amacıyla, 5510 sayılı Kanun’a geçici bir düzenlemenin eklenebileceği ve böylelikle uygulamada yaşanması muhtemel sakıncaların önüne geçilebilmesi sağlanmıştır.

Ayrıca, emekli aylığı bağlanması için gerekli şartların taşınmaması nedeniyle milletvekili emekli aylığı alamayan emekli milletvekillerinin ödeyeceği primlerin başlangıç tarihinin genel seçimlerin yapıldığı tarih olarak kabul edilmesi, yani aktif milletvekillerinden emekli aylığına hak kazanamayanların ödemeleri gereken primlerin kanunun yürürlük tarihinden itibaren değil, milletvekilliğinin başladığı tarihten itibaren ödeneceği hususunda netlik kazandırılmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yapılacak düzenlemede, Kanun’un 16’ncı maddesiyle 5510 sayılı Kanun’un 43’üncü maddesine eklenmesi öngörülen geçici 38’inci maddede, maddenin birinci fıkrasında yer almakta olan milletvekili emekli aylığının hesaplanmasında esas alınan yüzde 42’lik oranın yeni bir yasal düzenleme yapılıncaya kadar yüzde 45 olarak uygulanmasını temin edecek şekilde değiştirilmesi uygun görülmüştür.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söz konusu düzenlemenin kanunlaşmasının memleketimiz adına hayırlı, uğurlu olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Şahin.

Sayın Durmaz, buyurun.

SADİR DURMAZ (Yozgat) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, aracılığınızla sormak isterim Sayın Bakana.

Kendi hukukunu tanzim edemeyen Meclis, vatandaşın hukukunu tanzim edebilir mi?

Milletvekilleri arasında bir statü farkı olmalı mıdır?

Yirmi dokuz yıl yüksek prim ödeyerek emeklilik hakkını elde etmiş olmamız dikkate alınmadan iki yıl daha beklememizin ne gibi bir faydası vardır?

Milletvekillerinin intibakını kim yapacak?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, buyurun.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Bakan, SSK ve BAĞ-KUR emeklilerinin…

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Teşekkür ediyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin hem milletimizin hem kendi itibarını koruma gibi bir sorumluluğu var. Milletimizin itibarını koruma konusunda bir endişe olduğu kanaatinde değilim. Hepimiz o amaçla buradayız, o gayretle burada çalışıyoruz. Kendi itibarımızla ilgili eğer emekli milletvekili maaşlarıyla ilgili yaşanan süreci kastediyorsanız, o süreçle ilgili, o süreci hep birlikte burada yaşadık. Şöyle bir anlayış olamaz: “Birileri bir düzenleme yapsın, benim imkânlarım gelişsin.” gibi bir yaklaşım doğru değil. Bu konuda siyasi parti gruplarının görüşleri açıktır. Bir mutabakat oluşmalı ve dört grup var burada, dört grup eğer bir şeye karar veriyorsa o burada olur ve bunun izah edilebiliyor olması gerekiyor, kamuoyuyla paylaşılıyor olması gerekiyor çünkü biz kamuoyuyla, halkla hepimiz iç içeyiz. Bundan dolayı başkasını suçlamaya bence hiç gerek yok.

SADİR DURMAZ (Yozgat) – Suçlama yok.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Olayı itibar tartışmalarına da getirmeye hiç gerek yok çünkü o süreci hep birlikte burada yaşadık. Kim ne dedi, kim ne söyledi, daha sonra ne söylendi, bunları birlikte yaşadık. Bunun için, kimseyi suçlamak için de bunu ifade etmiyorum.

SADİR DURMAZ (Yozgat) – SSK’lı olmak suç mu Sayın Bakanım?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Statü farkı var mı? Statü farkını ve intibakı gerçekleştirmek için zaten burada bir çalışma yapıldı. Bildiğiniz gibi, eski SSK ve BAĞ-KUR -anlaşılsın diye söylüyorum- 4/A ve 4/B’li olarak Parlamentoya gelen arkadaşlarımız ile Parlamentoda bulunan ve burada bulunmayıp, emekli olup şu anda Parlamentoda bulunmayan arkadaşlar arasında farklılıklar söz konusu idi. Aynı şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanları arasında da bir farklılık söz konusu idi. Bu düzenleme ile Meclis başkanları arasındaki farklılık giderilmiş oldu. Burada yine farklı statülerde emekli olarak Parlamentoya gelen arkadaşlarımız arasındaki farklılık da giderilmiş oldu.

SADİR DURMAZ (Yozgat) – Hayır, giderilmiyor, kamudan gelenler bir ayda emekli oluyor, Emekli Sandığından gelenler bir ayda…

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Hayır, bahse konu iki yıllık bir süreyle ilgili iki yıl bekleme şartı şu anda da var yani bu yeni icat edilen bir durum değil, onu da belirtmek istiyorum.

SADİR DURMAZ (Yozgat) – Evet, şu anda bir ay sonra intibakları yapılacak.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.

Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 122 sıra sayılı 23.12.2011 tarihli ve 6262 sayılı Kanun'un Çerçeve 16 ncı Maddesiyle 5510 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen Geçici 38 inci Maddenin "Bu Kanunun 43üncü maddesindeki % 42 oranı yeni bir yasal düzenleme yapılıncaya kadar % 45 olarak uygulanır." şeklindeki birinci fıkrasının Kanun metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Mehmet Akif Hamzaçebi                  Emine Ülker Tarhan 

         İstanbul                                        Ankara

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu                        Özgür Özel

        İstanbul                                         Manisa

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Komisyon katılmıyor Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Özgür Özel Manisa Milletvekili.

Buyurun Sayın Özel. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Grubumuz tarafından verilen önergenin lehinde söz almış bulunuyorum.

Öncelikle, bugün toprağa verdiğimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş’a Allah’tan rahmet ve onunla birlikte Kıbrıs davasında mücadele etmiş ve hayatını kaybetmiş olan tüm yol arkadaşlarına, tüm mücahitlere de bir kez daha rahmet diliyorum, nur içinde yatsın hepsi.

Bugün burada, 23 Aralık günü akşam geç saatlerde iktidar partisinin ciddi şekilde ortaya koyduğu bir iradeyle ve diğer muhalefet partileriyle de ilk başta görünüşte bir mutabakat arayarak ama daha sonra devam eden önergelerle de bu mutabakatları aşan, bizlerin sadece farklı farklı kurumlardan gelen emekli milletvekillerinin arasındaki eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik, kamu vicdanını rahatsız etmeyecek ve seçim bölgelerimize gittiğimizde seçmenlerimizin yüzüne bakamayacak hâle bizi getirmeyen birtakım önergelere “Evet.” demişken ve bununla ilgili bir çalışma yapılması beklenirken ilerleyen saatlerde Cumhuriyet Halk Partisinin Grubunda 20 civarında milletvekili, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunda 15 civarında milletvekili ve BDP Grubunda 2 milletvekili varken iktidar partisinin toplantıya çağırdığı, Genel Kurula çağırdığı çok sayıda milletvekilinin, 200’lü rakamların 250’li rakamlara ulaşan SMS mesajlarından sonra gelmesi sonucunda ortaya koydukları bir önergeyle ki grubumuz tarafından, bu Grup Başkan Vekilimiz tarafından şaşkınlıkla karşılanıp Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – İmzanız var, imzanız! İmzanız var, ayıp ediyorsunuz! Ayıp! Ayıp!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – …yüzde 42 olan bu oranın…

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Devam etmeyin bu ayıba!

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – …yüzde 60’a çıkarılmasına burada bulunan, grubumuzda bulunan milletvekilleri tarafından “Hayır.” oyu kullanıldı. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bugün, burada, Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerinin o günkü “Hayır.” oylarının arkasında durduklarını…

RECEP ÖZEL (Isparta) – Ne “Hayır”ı ya, ne “Hayır”ı?

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Ayıp, ayıp gerçekten!

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – …bu yüzde 60 oranındaki artışa karşı olduklarını, hem Komisyonda hem de burada ifade ettikleri o görüşlerinin bulundukları noktada olduğunu tarihe not düşmek için buradayız.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Tarihe yanlış not düşüyorsunuz, tarihe devamlı yanlış not düşüyorsunuz. Türkiye sizin bu tutumunuzdan dolayı hiç istenmeyen durumlara düştü.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Zaten bu görüşmelerin yarattığı sıkıntı, bu görüşmelerin yarattığı rahatsızlık bunun, tarafınızdan, saat yediden sonra… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) -…yayın yapılmadığı bir saatte bunun görüşülmüş, o gün de görüştürülmüş olması bugün de bu noktaya taşınmış olmasındandır.

İktidar partisinin üzerine düşen, Anayasa’nın kendisine vermiş olduğu, 86’ncı maddenin vermiş olduğu görevi yerine getirmesi ve milletvekilleriyle ilgili bir kanuni düzenleme yapılmasıdır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ancak bu düzenlemeyi yapmayan iktidar “Bir mutabakat arıyoruz.” diye ortaya koyup daha sonra bizlerin yüzde 42’den yüzde 60’a çıkarılmasına karşı çıkmamıza rağmen, hâlâ daha burada bile kendi önergenizi, sanki Cumhuriyet Halk Partisi desteklemiş gibi ortaya koyuyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Cumhuriyet Halk Partisinin bir tek mutabakatı vardır; o da işçilerle, emeklilerle, emekçilerle, seçim meydanlarında yapmış olduğu mutabakattır. Burada intibak yasası çıkmadan, tüm kurumlardan emekli olmuş emeklilerin “Emekli Kemal” dedikleri 9 milyon emekliye meydanlardan verdiğimiz söz ve onlarda yarattığı umut dalgasını…

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Grup başkan vekillerine soracaksın, bu lafları onlara söyle.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – …seçime sadece birkaç gün kala parti temsilcileriniz tarafından sahiplenilip “Bu intibakı biz de yapacağız.” dediğiniz noktada, daha sonra o intibak yasasını Sayın Bakanın açıklamalarıyla 2013 yılına atmış olmanızdan, o emeklilerin o beklentilerini boşa çıkarıp onların gururlarını incitiyor oluşunuzdan ve o intibak yasasında âdeta dağın bir fare doğuracağını gözler önünden kaçıraraktan ve bir de diyorsunuz ki o günlerde “Bunun bugün çıkması lazım çünkü Van’daki depremzedenin otuz gün de primi varsa kalanlara emekli maaşı bağlanması lazım, bunun bekleyecek tarafı yok.” dediniz. Alt komisyona sevkle ilgili bir sürü şart şurt koydunuz, cumartesi pazar günü oturup hızla çalışmak zorunda kaldık, pazartesi günü yine bunu yetiştirdiniz. Ama o son gün yaptığınız ilavelerle ayın 23’ü nerede 16 Ocak nerede?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Van’daki depremzede hâlâ daha bekliyor, hâlâ gerçekleştirilmiyor.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özel.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, konuşmacı…

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Arkadaşlar, buradan yalan söyleyen arkadaşı huzurunuzda tebrik ediyorum, Bravo! (AK PARTİ sıralarından “Bravo!” sesleri, alkışlar)

KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) – Tanju, sen delikanlı adamsın, helal olsun sana! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen, Sayın Canikli anlaşılamıyor.

Buyurun Sayın Canikli.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkanım, bu süreçle ilgili olarak, bu sürecin yürütülmesiyle ilgili olarak bu dönemde, yani bu önergelerin hazırlanmasıyla ilgili dönemde grubumuzun yöntemini eleştirdi ve sözümüzde durmadığımız şeklinde hakarette bulundu. Sataşmadan…

BAŞKAN – Ama “eleştirdi” diyorsunuz, eleştirecek tabii Sayın Canikli.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Aynen böyle Sayın Başkan, çok net olarak… Sataşmadan söz istiyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Nasıl bir sataşma, ne söyledi de sataştı size?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Efendim, AK PARTİ Grubunun bu çalışmalar sırasında sözünde durmadığını ve kamuoyunu yanıltmaya çalıştığını…

BAŞKAN – Sayın Canikli, iki dakika süre veriyorum.

Yeni bir sataşmaya mahal vermeden, lütfen…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Üç dakika Sayın Başkan, önemli bir konu.

BAŞKAN – Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

XI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, grubuna sataşması nedeniyle konuşması

 

 

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle Sayın Şandır’a teşekkür ediyorum. Neden teşekkür ediyorum? Çünkü bu süreçle ilgili olarak o çalışmalarda sözlerinin ve imzasının, grup olarak arkasında durduğu ve bunu da buradan çok net bir şekilde ifade ettiği için Sayın Şandır’a teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Kaplan’ı dinleyemedim, yoktum, bilemiyorum, yani bu konuyla ilgili herhangi bir görüşü, kanaati olup olmadığını bilemiyorum. Yani onun için...

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Biz ret oyu verdik o Yasa’ya, yine ret oyu vereceğiz.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Evet.

Bakın, itibar gerçekten çok önemli. Bir arkadaşımız çıktı burada itibardan bahsetti. Bana göre itibarın en önemli göstergelerinden bir tanesi odur. Doğru yapmış olabilirsiniz, yanlış yapmış olabilirsiniz ama bir imza atmış iseniz, yetkili olarak görevlendirdiğiniz kişi bir imza atmış ise arkasında durmanız gerekir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) İtibarsızlık esas bu şekilde ortaya çıkar değerli arkadaşlar. Olabilir, yanlış da yapmış olabiliriz, hata da yapmış olabiliriz, vatandaşımızın hoşuna gitmemiş olabilir, bunlar olabilir. Tekrar konuşabiliriz, tartışabiliriz ama bakın, biz, bu süreçte hiç konuşmadık değerli arkadaşlar. Bazı arkadaşlarımızın rencide olmasını engellemek için özellikle hassas davrandık bu konuda. Ama şu konuşmaya ne gerek vardı biraz önce? Konuşuldu; herkes, gruplar kanaatlerini söylediler. Gerçek dışı bir şekilde, ısrarlı bir şekilde, tamamen dışındaymış gibi göstermeye çalışan bir  konuşmanın ne gereği vardı? Bütün grupların mutabakatı vardı, çok net olarak söylüyorum, bütün grupların mutabakatı vardı.

Bakın, tekrar çok dikkatli seçiyorum, imza atmaya yetkili... (CHP sıralarından gürültüler) Bakın, neden bunu söylüyorum? İmza atmaya yetkili olarak grupların görevlendirdiği kişiler tarafından bütün önergelere imzalar onlar tarafından atılmadı mı? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yani bütün grupların...

Şunu söyleyebilir misiniz: Orada imzaları bulunan arkadaşların gruplar tarafından görevlendirilmediğini, yetkilendirilmediğini çıkıp söyleyebilir misiniz, hiçbir grup söyleyebilir mi? Biz söylemiyoruz, hiçbir grup söylemiyor. Çıkın siz de söyleyin. Böyle bir şey olabilir mi değerli arkadaşlar? (CHP sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Yok öyle şey, yok, yok, yok...

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Lütfen imzanızın arkasında durun.

BAŞKAN – Sayın Canikli, teşekkür ediyorum.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Türkiye Büyük Millet Meclisini itibarsızlaştırma eğer söz konusuysa yöntemlerden bir tanesi budur.

EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – “5’inci maddenin arkasındayız.” dedik. “Diğerlerinin arkasında değiliz.” dedik.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) –  Herkesin attığı imzanın, söylediği sözlerin arkasında durması gerekir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Canikli. (CHP sıralarından gürültüler)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bir saniye…

Buyurun Sayın Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Canikli açıklamalarında, 22 Aralık tarihinde kabul edilen yasayla ilgili olarak, daha doğrusu o yasadaki yüzde 60’lık oranın yer aldığı maddeye ilişkin olarak, o önergeye ilişkin olarak, tüm grupların mutabakatının olduğu şeklinde bizim grubumuzu da ilzam eden bir açıklamada bulundu.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, yetkili, görevlendirilen arkadaşları tarafından, onu söylesin lütfen.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – İzin verir misiniz…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Yani yetkili miydi, değil miydi o arkadaş, imzalayan kişi?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ben o günkü görüşmeleri yürüten Grup Başkan Vekili olarak açıklamada bulunmak istiyorum, Sayın Canikli’nin açıklamaları doğruyu yansıtmıyor çünkü.

BAŞKAN – Yani Sayın Canikli sataştı mı Sayın Hamzaçebi?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, 69’uncu…

BAŞKAN – Ne söyleyerek sataştı, Grubunuza ne söyledi de sataştı?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim “Tüm grupların mutabakatı vardı.” demek suretiyle…

BAŞKAN – Ha, mutabakat yok muydu diyorsunuz?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Evet, mutabakat yoktu tabii ki.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Hamzaçebi, iki dakika.

Yeni bir sataşmaya mahal vermeden lütfen.

2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin,  grubuna sataşması nedeniyle konuşması

 

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; herkesin gerçeği gayet iyi bilmesi gerekiyor, tamamen o gün ne yaşanmışsa burada onu ifade edeceğim.

Sayın Canikli ve diğer arkadaşlar, hepiniz, lütfen dinlemenizi rica ediyorum.

Milletvekili maaşlarına, özlük haklarına ilişkin olarak yapılacak düzenleme konusunda, en son Başkanlık Divanının arkasında, Sayın Başkanımız Cemil Çiçek’in gelmesiyle bir toplantı yapıldı, saat 15.30 sularıydı.

Sayın Canikli iktidar partisi grubunu temsilen, sanıyorum Sayın Şandır Milliyetçi Hareket Partisi Grubunu temsilen katıldılar. BDP’den kimse var mıydı hatırlayamıyorum, belki de yoktu.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Biz yoktuk. Bizi yok sayıyorsunuz zaten!

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Ben de Cumhuriyet Halk Partisi Grubunu temsilen katıldım.

Söylediğim açıklıkla şudur: Milletvekili maaşlarının Cumhurbaşkanı maaşlarına endekslenmesi…

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Milletvekili emekli maaşları!

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Dinler misiniz değerli arkadaşım, açıklıyorum.

BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri…

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Emekli maaşlar, milletvekili maaşı değil.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Beni dinlemiyorsunuz ama.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Siz beni dinlerseniz daha iyi anlayacaksınız. Milletvekili maaşlarının Cumhurbaşkanı maaşına endekslenmesi ama bu endeksleme yapılırken hiçbir artış yapılmaması…

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Öyle değil ki yanlış söylüyorsun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – …yani yüzde 42’lik düzenlemeye “Evet.”, onun dışında artış getiren düzenlemeye “Hayır.” dedim. Eski ve yeni Meclis Başkanları arasındaki maaş farkının giderilmesine “Evet.” ve yine eski ve yeni milletvekilleri maaş farkının giderilmesine “Evet.” Söylediğim açıktır.

Sayın Canikli, bunun dışındakilerin hepsine “Evet” dedim.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Kim imzaladı? Önergeleri kim imzaladı? Yetki verdiniz mi, vermediniz mi?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Eğer Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Akif Hamzaçebi olarak benim mutabakatım dışında bir başka mutabakat var ise ben sizden bunu açıklamanızı rica ediyorum.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Yetkilendirdiğiniz kişi imzaladı.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Hiçbir kimseye ben bunun dışında hiçbir talimat vermedim, hiçbir söz söylemedim. Eğer size bunu ifade eden bir arkadaş varsa lütfen, siz çıkıp konuşun.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Niye aleyhinde konuşmadınız o zaman?

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, bakın, bahsedilen madde yeni bir madde ihdası şeklinde…

BAŞKAN – Sayın Canikli, Sayın Hamzaçebi “Açıklama yapın.” dediği için söz veriyorum.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – İzin verin Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun, lütfen bir dakikada izah edin.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sayın Başkan, bakın, yeni bir madde ihdası şeklinde gerçekleştiriliyor o madde. Yeni bir madde ihdası ve Başkan diyor ki: “Yeni bir madde olarak görüşmeyi açıyorum.”

BAŞKAN – Oturun, yerinizden izah edin lütfen.

Sayın Canikli, yerinizden. Mikrofon açacağım.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Hamzaçebi, ben konuştum. Tanju Bey o teklifi sizden almış. Allah, Allah! İzin vermişsiniz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Siz bunu paslaşmışsınız, yapmışsınız. Lütfen!

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Tanju Bey sizin milletvekilinizdir. Gazetelere ve basına sizden teklif aldığını beyan etti.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Lütfen… Lütfen…

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Beyan etti.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, Söyleyeceklerim var.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Canikli.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

6.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, 23/12/2011 Tarihli ve 6262 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un görüşmeleri sırasında 16’ncı madde üzerine verilen önergelerde bütün grup temsilcilerinin imzası bulunduğuna ilişkin açıklaması

 

 

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, bakın, önemli olan şu: Biraz önce Sayın Şandır da ifade etti. Başkanlık Divanı’ndaki arkadaşlardan her partiden bir kişinin imzalaması şeklinde karar çıktı ve gruplar da bir kişiyi görevlendirdi, bütün gruplar. Biraz önce onu sordum. Cumhuriyet Halk Partisinin görevlendirdiği isim imzaladı bütün önergeleri. Bu çok önemli, bakın. Kendisini  de tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum o arkadaşımıza da. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ayrıca, bu madde Genel Kurulda madde ihdası şeklinde gerçekleştirildi. Yeni bir madde ihdası oldu. Orada Başkan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Başkan, önergeyi oylat, uzatıp duruyorsunuz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, ben de söz istiyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Daha uzatmaya gerek var mı?

BAŞKAN – Var Sayın Genç. Öyle uygun görüyorum efendim.

 

Sayın Canikli, buyurun.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bu madde, yani yüzde 60’a çıkaran bu madde, yeni madde ihdası şeklinde görüşmeleri gerçekleştiriliyor. Başkan “Söz isteyen var mı?” diyor. Hiç kimse konuşmuyor ve cevap vermiyor, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu da dâhil olmak üzere. Bu nedir? Burada herhangi bir madde görüşülürken, hele itiraz, kabul edilmeyen bir madde görüşülürken tüm gruplar kanaatlerini, görüşlerini ortaya koymuyorlar mı? Bu bile bu konuda bütün grupların kabul ettiğini çok net olarak göstermektedir ve tutanakta kayıtlıdır. Bütün bunları tutanaklardan okudum şu anda değerli arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Canikli.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bakın ben, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun kabul ettiğini şuradan ifade ediyorum.

BAŞKAN – Anlaşıldı konu Sayın Canikli.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – O arkadaş yetkili midir değil midir? O soruya cevap versinler. Yetkili ise o zaman grup adına imzalanmıştır, grubun bilgisi vardır.

Teşekkür ederim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, ben de yerimden söz istiyorum efendim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Hamzaçebi.

7.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Cumhuriyet Halk Partisinin, 23/12/2011 Tarihli ve 6262 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’a “hayır” oyu verdiğine ilişkin açıklaması

 

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu o gün o yasaya “hayır” oyu vermiştir.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Ya bırak!..

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ben o gün, o akşam Adalet ve Kalkınma Partisinden hangi Grup Başkan Vekili hangi telefon görüşmelerini yapmıştır da bu önergeler hazırlanmıştır, imzalanmıştır onun açıklanmasını istiyorum.

Teşekkür ediyorum.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Niye çıkıp karşı çıkmadınız? Niye konuşmadınız?

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Açıklamak istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sisteme girin Sayın Canikli.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, kürsüden konuşsunlar.

BAŞKAN – Sayın Elitaş, Genel Kurulda görüşüldü, yasa çıktı, Sayın Cumhurbaşkanı iade etti; Türkiye konuştu. Sadece bir madde görüşülecek, 16’ncı madde. Genel Kurulda bu da görüşüldü.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, gerçek dışı ifadelerde bulunuluyor, uzlaşmaların dışında şeyler söyleniyor.

BAŞKAN – Sayın Canikli, sisteme girer misiniz.

Buyurun.

8.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, 23/12/2011 Tarihli ve 6262 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun üzerinde verilen önergelerin tamamında bütün grupların mutabakatı olduğuna ilişkin açıklaması

 

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, Sayın Hamzaçebi bir soru yöneltti. Çok net olarak paylaşıyorum sizlerle. Bu müzakereler uzun sürdü. Hatta bu dönemle sınırlı değil, geçen dönemden sürekli devam eden görüşmeler bunlar. Bazı siyasi partiler daha önce hiçbirine katılmıyordu, biz de bir dönem hiçbirine katılmadık ya da bazı maddelerine rezervlerimiz vardı ama sonunda, en sonunda -hangi aşamada- önergelerin imzalanması aşamasında iradeler çakıştı, birleşti, örtüştü; tüm siyasi parti gruplarının iradeleri örtüştü. İrade örtüşmesi nasıl tahakkuk eder, nasıl realize edilir? Yetkili kılınan arkadaşlarının o önergelere imzalarını atmasıyla sonuçlanır ve ortaya çıkar. Dolayısıyla, o görevlendirilen kişi imza atmış ise bunun anlamı şudur: “Beni grubum görevlendirdi, ben bu imzayı grubum adına atıyorum ve bu imzam grubumu bağlar.” anlamına gelir ve bu, dört grup için de gerçekleşmiştir. Dört grubun görevlendirdiği arkadaşlarımız, yetkili arkadaşlarımız -dördü de Başkanlık Divanı üyesi- bu önergelerin tamamına, tamamına imza atmış yani yüzde 60’a çıkaran önerge de dâhil atmışlardır.

BAŞKAN – Sayın Canikli, teşekkür ediyorum, konu anlaşıldı.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Dolayısıyla, bütün grupları bağlayan, bütün grupların tam bir mutabakatıyla ortaya çıkmış bir düzenlemedir.

 

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

2.-  23/12/2011 Tarihli ve 6262 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve Anayasa’nın 89’uncu ve 104’üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/537) (S. Sayısı: 122) (Devam)

 

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Kanunun tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, açık oy sonucunu ilan ediyorum:

 

“Kullanılan oy sayısı

:

293

 

 

Kabul

:

238

 

 

Ret                                                        

:

55

 

(x)

               Kâtip Üye                             Kâtip Üye

            Tanju Özcan                     Mustafa Hamarat

                  Bolu                                     Ordu”

Böylece kanun kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 18 Ocak 2012 Çarşamba günü saat 13.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

                                                                               Kapanma Saati: 20.02

 

 



(x) 122 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(xx) Kanun’un ilk görüşmeleri 22/12/2011 tarihli 45’inci Birleşimde yapılmıştır.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.