DÖNEM:
24
CİLT:
24 YASAMA YILI:
2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
124’üncü
Birleşim
26 Haziran 2012 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip
üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- İzmir Milletvekili
Rıfat Sait’in, İkinci Balkan Savaşı’nın başlamasının yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Kocaeli Milletvekili
Hurşit Güneş’in, Suriye krizi ve güneydoğu komşularımızla olan ekonomik
ilişkilerimize ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Denizli Milletvekili
Emin Haluk Ayhan’ın, adalete erişebilirliğe ilişkin
gündem dışı konuşması
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Görüşmeleri izlemek
üzere Meclisi teşrif etmiş bulunan Türkiye-Bulgaristan Parlamentolararası
Dostluk Grubu Başkanı Ramazan Atalay ve beraberindeki heyete Başkanlıkça
"Hoş geldiniz" denilmesi
B) Tezkereler
1.- Başbakanlığın, İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu hakkındaki
soruşturma dosyasının, şikâyetten vazgeçilmesi nedeniyle iadesine ilişkin
tezkeresi (3/894)
2.- (10/136, 176, 177, 178,
179, 180, 181) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, süre
uzatımına ilişkin tezkeresi (3/895)
3.- (10/49, 113, 118, 252,
253, 254, 255, 256, 257, 258) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici
Başkanlığının, Komisyonun, Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip Üye seçimini
yaptığına ilişkin tezkeresi (3/896)
4.- Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu
dönemde de çalışabilmelerine dair taleplerinin uygun görüldüğüne ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi (3/897)
5.- İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde
de çalışabilmelerine dair taleplerinin uygun görüldüğüne ilişkin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi (3/898)
C) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan ve 23 milletvekilinin, gübre sektörünün ve üreticinin gübre
kullanımı ile ilgili sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/328)
2.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün ve 28 milletvekilinin, yapılması planlanan baraj ve hidroelektrik
santrallerin Munzur Vadisi Millî Parkı’na etkilerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/329)
3.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı ve 21 milletvekilinin, ilaç firmalarının 2007-2010 yılları arasında
ülkemizde yaptıkları çeşitli ilaç çalışmalarına bağlı olarak çok sayıda
vatandaşın öldüğü iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/330)
D) Önergeler
1.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, (2/113) esas numaralı 5102 sayılı Yükseköğrenim
Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/54)
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmaz’ın, Isparta’nın beş ilçesinin adliyelerinin kapatıldığına,
halkın organize tepkisi sonucunda Senirkent Adliyesinin açıldığına ve diğer
adliyelerin de açılmasını talep ettiklerine ilişkin açıklaması
2.- Çorum Milletvekili
Tufan Köse’nin, Çorum Belediye Başkanı hakkında ihaleye fesat karıştırmak ve irtikap suçlamalarıyla iddianame düzenlenmesi nedeniyle
İçişleri Bakanlığı tarafından görevden el çektirilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
3.- Bursa Milletvekili
Aykan Erdemir’in, ülkemizde bazı sendika yöneticilerinin gözaltına alınmasına
ve Hükûmetin emekçiler üzerindeki baskısının son bulması gerektiğine ilişkin
açıklaması
4.- Manisa Milletvekili
Muzaffer Yurttaş’ın, Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı
ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü’ne ilişkin açıklaması
5.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, duruşmada avukat ile sanık arasına bariyer konulmasının
savunma hakkının dışlanması anlamına geldiğine ilişkin açıklaması
6.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana’nın ilçelerinin içerisinden geçen dere ve
çayların ıslahı çalışmalarının bir an önce yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, HSYK kararıyla görevlerine devam etmesi
kararlaştırılan 44 adliyenin bulunduğu ilçelerden 23’ünün Kütahya ilinin
Domaniç ilçesinden, 13’ünün de Şaphane ilçesinden daha az nüfusa sahip olduğuna
ve Domaniç ve Şaphane adliyelerinin de açılması gerektiğine ilişkin açıklaması
8.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel’in, ülkemizde bazı sendika yöneticilerinin gözaltına
alınmasına ve Hükûmetin emekçiler üzerindeki baskısının son bulması gerektiğine
ilişkin açıklaması
9.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, uyuşturucu madde alışkanlığının tüm dünyada hızla yaygınlaştığına,Türkiye’de de
durumun oldukça vahim olduğuna ilişkin açıklaması
10.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Hakkâri-Şırnak sınırındaki Kavaklı bölgesinde ve
Mardin’in Derik ilçesinde terör örgütüyle güvenlik güçleri arasında çıkan
çatışmada 1 polis ve 1 uzman çavuşun şehit olduğuna ve sanatçı Kazım Koyuncu’nun ölümünün 7’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
11.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Susam’ın, İzmir’in en uç ilçesi olan Beydağ’da yaşayan halkın
adliyenin kapatılmasından dolayı mağdur olduğuna ve Adalet Bakanından Beydağ
Adliyesinin açılmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması
12.- Diyarbakır
Milletvekili Oya Eronat’ın, 3 Ocak 2008’de PKK
tarafından patlatılan bir bombayla Diyarbakır’da katledilen 7 kişiden birinin
kendi oğlu olduğuna ve bu katliamı kınamayan BDP’yi,
PKK’yı ve PKK’yı destekleyenleri şiddetle kınadığına ilişkin açıklaması
13.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, serbest muhasebeci mali müşavirlerin bağımsız
denetçi olma konusunda kapsam dışında bırakılmalarını doğru bulmadıklarına
ilişkin açıklaması
14.- Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli’nin, Türk Ticaret Kanunu’nun yasalaşma sürecinde katkı
sağlayan herkese teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- CHP Grubunun, gündemin
“Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının
179’uncu sırasında yer alan 278 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın bu kısmın 1’inci
sırasına alınmasına ve Genel Kurulun 26 Haziran 2012 Salı günkü birleşiminde görüşmelerinin bitimine kadar çalışmalarını
sürdürmesine ilişkin önerisi
2.- AK PARTİ Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun
çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 28 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin 30 Haziran 2012 Cumartesi günkü
birleşimde saat 24.00’e kadar tamamlanamaması hâlinde Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 1 Temmuz 2012'de tatile girmeyerek çalışmalarına devam etmesine;
303, 302, 301, 300 ve 278 sıra sayılı kanun teklifi ve tasarılarının İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler
hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can’ın şahsına ve
Barış ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu
Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları
(1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Türk Ticaret Kanunu ile
Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe; Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Adalet Komisyonları Raporları (1/630)
(S. Sayısı: 303)
4.- İstanbul Milletvekili
Şirin Ünal ve Çankırı Milletvekili Hüseyin Filiz ile bir Milletvekilinin; Harp
Akademileri Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
ile Millî Savunma Komisyonu Raporu (2/697) (S. Sayısı: 300)
X.- OYLAMALAR
1.- Türk Ticaret Kanunu ile
Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
(7/7429)
2.- Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibek’in, 2002’den itibaren TRT’de program
yapan kişiler ile şirketlere yapılan ödemelere ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/7430)
3.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, 3 Kasım 2002’den itibaren Ankara Büyükşehir Belediyesinin
tükettiği gaz miktarına ve belediyenin BOTAŞ’a olan borçlarına ilişkin sorusu
ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/7461)
4.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, maden arama ruhsatları ve enerji
yatırımlarıyla ilgili verilere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/7464)
5.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul
Günay’ın cevabı (7/7496)
6.- İstanbul Milletvekili
Sabahat Akkiray’ın, Hollanda’da bir sanatçının kötü
muameleye maruz kalmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul
Günay’ın cevabı (7/7497)
7.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, THY’de görev yapan pilotlara ve THY’nin sponsorlukta
harcadığı para miktarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in
cevabı (7/7499)
8.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Afganistan’da görevli bulunan asker sayısına ilişkin sorusu ve
Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın cevabı (7/7515)
9.- İstanbul Milletvekili
Sabahat Akkiray’ın, Hollanda’da bir sanatçının kötü
muameleye maruz kalmasına ve sanatçıların AB’den özel geçiş izni alabilmesi
için yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Avrupa Birliği Bakanı Egemen
Bağış’ın cevabı (7/7537)
10.- Bursa Milletvekili
Sena Kaleli’nin, Muş’taki taş ocaklarının sayısına, denetimine ve çevreye
verdiği zararlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/7552)
11.- Bursa Milletvekili
Sena Kaleli’nin, Bursa-Mustafakemalpaşa-Yenibalçık
köyünde faaliyette bulunan madencilik şirketiyle ilgili bazı iddialara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı
(7/7554)
12.- İzmir Milletvekili
Erdal Aksünger’in, bazı film şirketlerinin TRT’de
yaptığı programlara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
(7/7560)
13.- Bursa Milletvekili
Aykan Erdemir’in, TRT Diyanet TV’ye ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç’ın cevabı (7/7561)
14.- İzmir Milletvekili
Birgül Ayman Güler’in, İzmir-Tire Akçaşehir köyü
mevkiinde yapılan madencilik faaliyetlerinin çevreye verdiği zararlara ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/7580)
15.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’da esnaf ve sanatkârların vergi
borçlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/7658)
16.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, uzman jandarmaların özlük haklarından kaynaklanan sorunlarına
ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın cevabı (7/7664)
17.- İstanbul Milletvekili
Sırrı Süreyya Önder’in, Ermeni sorununun tartışıldığı bir TV programında Türk
Tarih Kurumunu temsil eden bir kişinin yaptığı açıklamalara ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/7678)
18.- Manisa Milletvekili
Hasan Ören’in, Alaşehir’de jeotermal sondajı sırasında yaşanan bir kazaya ve
çiftçilerin mağduriyetine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız’ın cevabı (7/7733)
19.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, İstanbul’un tarihî siluetinin korunması için yapılan
çalışmalara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
(7/7768)
20.- İstanbul Milletvekili
D. Ali Torlak’ın, Fatih-Balat semtinde iç surlarda bulunan tarihî bir mahzenin
üzerine bina yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/7769)
21.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, TRT’de yaşanan bir yolsuzluğa ve TRT’nin denetimine
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın
cevabı (7/7806)
22.- İzmir Milletvekili
Erdal Aksünger’in, TRT’nin program hizmeti satın
aldığı bir yapım şirketiyle ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/7813)
23.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, bir asker ölümünün şüpheli
olduğu iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın cevabı
(7/7819)
24.- Iğdır Milletvekili
Sinan Oğan’ın, Türkiye’nin büyüme hızının yavaşladığı iddialarına ilişkin
sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/7912)
25.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yapılan yurt dışı seyahatlerine ve bu
seyahatlerdeki toplam harcamalara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/7942)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.03’te açılarak dokuz oturum yaptı.
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu, birçok ilçede kapatılan adliyeler ve bu adliyelerin kapatılmasından
sonra oluşacak sorunlara,
Kars Milletvekili Mülkiye Birtane,
Kars’ın sorunlarına,
Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, gazeteci yazar İlhan Selçuk’un ölüm
yıl dönümüne,
İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve 21 milletvekilinin,
Türkiye'de işçi ve emekçilerin örgütlenmeleriyle ilgili sorunların,
sendikalaşmaları önündeki engellerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri 500
kelimeden fazla olduğu için özeti (10/325),
Ağrı Milletvekili Halil Aksoy ve 21 milletvekilinin, ana dilde
eğitim görmeyen çocukların öğrenmede karşılaştıkları güçlüklerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergeleri (10/326),
Bursa Milletvekili İlhan Demiröz ve 23 milletvekilinin, Nilüfer
Çayı’ndaki kirliliğin yol açtığı sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri (10/327),
Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin “Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler”
kısmında yer alan Gediz Nehri’nin kirliliğinin nedenleri ve kirlenmede
sorumluluğu olanların belirlenmesi hakkında (10/219) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesi’nin görüşmesinin Genel Kurulun 21/06/2012 Perşembe günkü (bugün) birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156) görüşmeleri, Komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
2’nci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi kabul edilen, Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kanunu Tasarısı ile
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Raporu’nun (1/589) (S. Sayısı: 279)
görüşmeleri tamamlanarak,
4’üncü sırasında yer alan, Ortak Transit Rejimine İlişkin
Sözleşmeye Katılmamızın Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun (1/620) (S. Sayısı: 274) görüşmeleri tamamlanarak,
5’inci sırasında yer alan, Eşya Ticaretindeki İşlemlerin
Basitleştirilmesine İlişkin Sözleşmeye Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/628) (S. Sayısı: 275),
Yapılan açık oylamadan sonra kabul edildi.
3’üncü sırasında yer alan ve İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporlarının (1/484) (S. Sayısı: 287) görüşmelerine başlanarak ikinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlandı.
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Ankara Milletvekili Levent
Gök’ün Adalet ve Kalkınma Partisine,
Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli’nin Cumhuriyet Halk Partisine,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmaz’ın Adalet ve Kalkınma Partisine,
Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmaz’ın CHP Grubuna,
Sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Yalova Milletvekili Muharrem İnce,
İzmir Milletvekili Oktay Vural,
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın
muhalefet partilerinin Meclis çalışmalarındaki tutumlarıyla ilgili ifadelerine;
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan,
Meclisin sağlıklı çalışma ortamını yaratmak için dört parti grubunun anlaşması
gerektiğine,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Meclisin sabahlara kadar
çalışmasının sorumluluğunun kendi gruplarında olmadığına ve Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin bazı ifadelerine,
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmaz’ın, Kürecik’le ilgili sorusuna konuyla ilgisi
olmayan bir yanıt verdiğine,
İlişkin birer açıklamada bulundular.
Alınan karar gereğince, 26 Haziran 2012 Salı günü saat 15.00’te
toplanmak üzere 01.02’de birleşime son verildi.
|
|
Sadık YAKUT |
|
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
|
|
|
|
|
|
Özlem YEMİŞÇİ |
|
Tanju ÖZCAN |
|
|
Tekirdağ |
|
Bolu |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
|
|
|
|
Muhammet Rıza YALÇINKAYA |
|
Bayram ÖZÇELİK |
|
|
Bartın |
|
Burdur |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
II.- GELEN
KÂĞITLAR
No: 173
22 Haziran
2012 Cuma
Raporlar
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Gabon Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Askeri Alanda
Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/479) (S.
Sayısı: 289) (Dağıtma tarihi: 22.06.2012) (GÜNDEME)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Türkiye
Cumhuriyetine Doğal Gaz Satışına ve Azerbaycan Cumhuriyeti Kaynaklı Doğal Gazın
Türkiye Cumhuriyeti Toprakları Üzerinden Transit Geçişine ve Doğal Gazın
Türkiye Cumhuriyeti Toprakları Üzerinden Taşınması İçin Münhasır Boru Hattının
Geliştirilmesine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında
Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/615) (S. Sayısı: 298) (Dağıtma
tarihi: 22.06.2012) (GÜNDEME)
3.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Azerbaycan
Cumhuriyeti Kaynaklı ve Azerbaycan Cumhuriyetinden Transit Geçen Doğal Gazın
Türkiye Cumhuriyeti Toprakları Üzerinden Taşınması İçin Münhasır Boru Hattı
Geliştirilmesine İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/623) (S. Sayısı: 299)
(Dağıtma tarihi: 22.06.2012) (GÜNDEME)
4.- İstanbul
Milletvekili Şirin Ünal ve Çankırı Milletvekili Hüseyin Filiz ile 1
Milletvekilinin; Harp Akademileri Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Milli Savunma Komisyonu Raporu (2/697) (S.
Sayısı: 300) (Dağıtma tarihi: 22.06.2012) (GÜNDEME)
No:
174
25 Haziran 2012 Pazartesi
Tasarılar
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Bermuda Hükümeti Arasında Vergi Konularında Bilgi Değişimi Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/643) (Plan ve Bütçe ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2012)
2.- Türk Akreditasyon Kurumu
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/644) (Plan ve Bütçe; Avrupa Birliği Uyum ile Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22.06.2012)
Teklifler
1.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun; 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/701) (Adalet
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2012)
2.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/702) (Plan ve Bütçe ile Adalet Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2012)
3.- Muğla Milletvekili
Mehmet Erdoğan’ın; Muğla İlinde Çamlıbel Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında
Kanun Teklifi (2/703) (Plan ve Bütçe ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19.06.2012)
4.- Muğla Milletvekili
Mehmet Erdoğan’ın; Muğla İlinde Beyobası Adıyla Bir
İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/704) (Plan ve Bütçe ile İçişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2012)
5.- Muğla Milletvekili
Mehmet Erdoğan’ın; Muğla İlinde Beçin Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun
Teklifi (2/705) (Plan ve Bütçe ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19.06.2012)
6.- Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın;
2/3/1984 Tarihli ve 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/706) (İçişleri; Milli Savunma ile
Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2012)
7.- Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın;
1005 Sayılı İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden
Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/707) (Milli Savunma ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19.06.2012)
Rapor
1.- Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Ankara
Milletvekili Cevdet Erdöl’ün; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu Raporu (1/637, 2/700) (S. Sayısı: 301) (Dağıtma tarihi:
25.06.2012) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Muş’taki tütün çiftçilerinin mağduriyetine ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1905) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.06.2012)
2.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Muş’taki köy camilerinin bakım ve onarımına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bekir Bozdağ) sözlü soru önergesi (6/1906) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.06.2012)
3.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Muş’ta 2010-2012 yılları arasında kredi kullanan çiftçilere
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1907)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.06.2012)
4.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Muş’taki mevcut içme suyu ve kanalizasyon şebekelerinin artan
nüfusun ihtiyaçlarını karşılamadığına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1908) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.06.2012)
5.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Muş’taki okulların kitap ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1909) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.06.2012)
6.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, okullardaki bilişim teknolojisi sınıflarına ve
bilgisayar laboratuvarlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1910) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
7.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da bazı Devlet kurumlarının kapatılmasına ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/1911) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13.06.2012)
8.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Danıştay’a yerindelik denetimi yetkisi verilmesi talebine
ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1912) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.06.2012)
9.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Antalya’da muayenehane sahibi bazı doktorlara
zorluk çıkarıldığı iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1913) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, Diyanet İşleri Başkanlık lojmanının
Devlet konukevine dönüştürülmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/8319) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.06.2012)
3.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, ahıra dönüştürülen cami bulunup
bulunmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8320) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11.06.2012)
4.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, Hacca giden vatandaşlardan alınan
ihtiyat akçelerinin harcama kalemlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/8321) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.06.2012)
5.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, 2002 yılı hac organizasyonu için
ayrılan ihtiyaç akçesi miktarına ve 2003 yılına devredilen ihtiyaç akçesi
bulunup bulunmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8322)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.06.2012)
6.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, 2006 hac organizasyonu için ayrılan
ihtiyaç akçesi miktarına ve 2007 yılına devredilen ihtiyaç akçesi bulunup
bulunmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8323) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11.06.2012)
7.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, 2007 yılı hac organizasyonu için
ayrılan ihtiyaç akçesi miktarına ve 2008 yılına devredilen ihtiyaç akçesi
bulunup bulunmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8324)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.06.2012)
8.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, 2008 yılı hac organizasyonu için
ayrılan ihtiyaç akçesi miktarına ve 2009 yılına devredilen ihtiyaç akçesi
bulunup bulunmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8325)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.06.2012)
9.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, 2009 yılı hac organizasyonu için
ayrılan ihtiyaç akçesi miktarına ve 2010 yılına devredilen ihtiyaç akçesi
bulunup bulunmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8326)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.06.2012)
10.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, 2010 yılı hac organizasyonu için
ayrılan ihtiyaç akçesi miktarına ve 2011 yılına devredilen ihtiyaç akçesi
bulunup bulunmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8327)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.06.2012)
11.- Çanakkale Milletvekili
Ali Sarıbaş’ın, Çanakkale’de bir köye ait dağ kaplıcalarının altın
işletmeciliği yapan yabancı bir firmaya ihale edildiği iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8328) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.06.2012)
12.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, THY yöneticileri ve yönetimi ile ilgili bazı iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8329) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.06.2012)
13.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün’ün, öğretmenlerle ilgili bir beyanına ve öğretmenlerin sorunlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8330) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.06.2012)
14.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün’ün, iki öğrenciye verilen hapis cezasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/8331) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.06.2012)
15.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, 2005 yılı hac organizasyonu için
ayrılan ihtiyaç akçesi miktarına ve 2006 yılına devredilen ihtiyaç akçesi
bulunup bulunmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8332)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.06.2012)
16.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, 2004 yılı hac organizasyonu için
ayrılan ihtiyaç akçesi miktarına ve 2005 yılına devredilen ihtiyaç akçesi
bulunup bulunmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8333)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.06.2012)
17.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, 2003 yılı hac organizasyonu için
ayrılan ihtiyaç akçesi miktarına ve 2004 yılına devredilen ihtiyaç akçesi
bulunup bulunmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8334)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.06.2012)
18.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural’ın, Oslo görüşmelerine ve KCK operasyonlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/8335) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
19.- Denizli Milletvekili
Adnan Keskin’in, Okul Sütü Projesi kapsamında süt numunesi bozuk çıkan bir
firma hakkında işlem yapılmamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/8336) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
20.- Niğde Milletvekili
Doğan Şafak’ın, Bor, Ereğli ve Ilgın şeker fabrikalarının özelleştirilmesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8337) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.06.2012)
21.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, yeni Anayasa ile ilgili
görüşlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8338) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.06.2012)
22.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, iki bakanlığın resmi internet
sitesinde bir siyasi partinin kongre duyurusunun yapılmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8339) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
23.- Ankara Milletvekili
Levent Gök’ün, Ankaraspor Kulübünün üzerinde kayıtlı
gayrimenkullere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8340) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13.06.2012)
24.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Adana Büyükşehir Belediyesi ve iştiraklerinin Hazine
garantisi ile kullandığı dış kredi miktarına ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/8341) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.06.2012)
25.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve iştiraklerinin
Hazine garantisiyle kullandıkları dış kredi miktarına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/8342) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.06.2012)
26.- Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın, Konya-Sarayönü başta olmak üzere bazı ilçelerdeki adliye
binalarının kapatılacağı iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/8343) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.06.2012)
27.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, HSYK üyeliği için aday olan hakim ve savcılar ile HSYK’nın
işlemlerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/8344) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11.06.2012)
28.- Sinop Milletvekili
Engin Altay’ın, Sinop’un bazı ilçelerinde adliye ve mahkemelerin kapatılmasının
doğuracağı sorunlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/8345)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.06.2012)
29.- Muş Milletvekili Demir
Çelik’in, Muş E Tipi Kapalı Cezaevinin kapasitesine ve görevli sağlık
personeline ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/8346) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.06.2012)
30.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’de kapatılacağı iddia
edilen adliyelere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/8347)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
31.- Ankara Milletvekili
Bülent Kuşoğlu’nun, nafaka ödeyen eş sayısına ve nafaka ödeyemeyecek durumda
olan eşlerin sorunlarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/8348) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.06.2012)
32.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, 6284 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra hazırlanacak
ikincil mevzuata ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/8349) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
33.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, 666 sayılı KHK ile bazı memurların
mağdur olduğu iddiasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/8350) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
34.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, 657 sayılı Kanunda yapılacağı iddia edilen değişikliklere
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/8351)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
35.- Denizli Milletvekili
Adnan Keskin’in, Dalaman Çayındaki kirliliğe ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8352) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.06.2012)
36.- Diyarbakır
Milletvekili Emine Ayna’nın, Lice’de depreme karşı alınan önlemlere ilişkin
Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/8353) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.06.2012)
37.- Diyarbakır
Milletvekili Emine Ayna’nın, kentsel dönüşüm projelerine ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/8354) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.06.2012)
38.- Ankara Milletvekili
Gökhan Günaydın’ın, Seydişehir’de kamulaştırılmasına karar verilen taşınmazlar
için talep edilen kredinin kullandırılmamasına ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8355) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
39.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, Katar Emiri ile yapılan görüşmelere ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8356) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.06.2012)
40.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ulusal futbol takımını
FIFA’nın resmi olarak kabul ettiği iddialarına ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8357) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
41.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, yabancıların Türkiye’de taşınmaz edinmelerine ve taşınmaz
sahibi yabancı sayısına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8358) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
42.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Afşin’deki bir köyün
elektrik sorununa ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/8359) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.06.2012)
43.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, elektrik dağıtım şirketlerinin bazı uygulamaları
nedeniyle vatandaşların yaşadıkları mağduriyete ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/8360) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.06.2012)
44.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, elektrik faturalarına yansıtılan bazı bedellere ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/8361) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13.06.2012)
45.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, canlı hayvan ve et ithalatının durdurulup durdurulmayacağına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/8362) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11.06.2012)
46.- Hatay Milletvekili
Mehmet Ali Ediboğlu’nun, ülkemizde domuz eti üretimine ve tüketimine ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/8363) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11.06.2012)
47.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, kenelerle mücadeleyle ilgili yapılan çalışmalara ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/8364) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13.06.2012)
48.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, hastalıktan ari hayvan işletmelerine verilen desteklere
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/8365)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
49.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, süt üretimine ve süt üreticilerinin sorunlarına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/8366) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13.06.2012)
50.- İzmir Milletvekili
Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, teknik ve sağlık şartlarına uymayan canlı
hayvanların ithalatına izin verildiği iddiasına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/8367) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.06.2012)
51.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, gıda denetimine ve gıda zehirlenmelerine verilen cezalara
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/8368)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
52.- Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova’nın, Edremit’te zeytinliklerin uçakla ilaçlanmasının yasaklanmasına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/8369)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
53.- Ankara Milletvekili
Gökhan Günaydın’ın, tütün teknolojisi mühendislerinin özlük haklarından
kaynaklanan sorunlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/8370) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
54.- Ankara Milletvekili
Gökhan Günaydın’ın, Aksaray’da yaşanan dolu nedeniyle çiftçilerin uğradıkları
zararların giderilmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/8371) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
55.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Muş-Varto’da yaşayan vatandaşların çeşitli sorunlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/8372) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.06.2012)
56.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Muş-Merkez’de yaşayan vatandaşların çeşitli sorunlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/8373) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.06.2012)
57.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, Şanlıurfa Merkeze bağlı bir köyün kanalizasyon şebekesi,
içme suyu, elektrik ve okuma odası sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8374) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.06.2012)
58.- Ağrı Milletvekili
Halil Aksoy’un, güvenlik güçlerinin kullandığı zırhlı araçların karıştığı
kazalar ve Erzurum’da meydana gelen bir kazaya ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8375) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.06.2012)
59.- Diyarbakır
Milletvekili Emine Ayna’nın, 30 Mart-08 Nisan 2012 tarihleri arasında
Şanlıurfa’da konumlandırılan polis ve asker sayısına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8376) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.06.2012)
60.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, Dikmen’deki bir mahallede ikamet eden vatandaşların
ulaşımda yaşadıkları mağduriyete ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/8377) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
61.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan-Merkez’de bir köyün yol, su ve elektrik sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/8378) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.06.2012)
62.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar’ın, bir belediye başkanı hakkında yürütülen soruşturmaların
akıbetine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/8379) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13.06.2012)
63.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, Pendik Belediyesinin bir ihalesiyle ilgili iddialara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/8380) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.06.2012)
64.- Hatay Milletvekili
Hasan Akgöl’ün, köy korucularının sayısına ve özlük haklarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8381) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
65.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, THY’nin denetimine ve THY’ye ücretli danışmanlık yapan bir kişiye
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/8382) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.06.2012)
66.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, 2008-2011 yılları arasında yurtdışına
gönderilen Bakanlık personeline ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8383) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
67.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, kendi işini kuran emeklilerin
maaşlarından yapılan kesintilere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8384) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
68.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Muş’ta eğitim ve öğretimde yaşanan sorunlara ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/8385) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.06.2012)
69.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, üniversitelerde yürütülen araştırma ve geliştirme faaliyetlerine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/8386) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.06.2012)
70.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, Deneme Lisesinin isminin ve
ambleminin değiştirilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/8387) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.06.2012)
71.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, okul yöneticilerine ilişkin bir
beyanına ve Bakanlık teşkilatında 2002-2012 yılları arasında görevden alınan
yöneticilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/8388)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.06.2012)
72.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, taşımalı eğitimin maliyetine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/8389) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.06.2012)
73.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, yeni eğitim sistemi kapsamında ilk
ve orta kademe okulların belirlenmesinde ortaya çıkan sorunlara ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/8390) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.06.2012)
74.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün’ün, eğitimin kalitesinin artırılması ile ilgili bir beyanına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/8391) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.06.2012)
75.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün’ün, İzmir’de bir ilköğretim okulunda görevli bir öğretmenin
öğrenci velilerine gönderdiği dilekçeye ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/8392) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.06.2012)
76.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün’ün, okul müdürleri ile ilgili bir açıklamasına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/8393) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.06.2012)
77.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Okul Sütü Projesi kapsamında süt dağıtımının
bazı ilçelerde bira reklamı bulunan araçlarla yapıldığı iddialarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/8394) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.06.2012)
78.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, şüpheli asker ölümlerine ve
sayısına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/8395)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.06.2012)
79.- İzmir Milletvekili
Rahmi Aşkın Türeli’nin, bedelli askerlik şartlarının
değiştirilmesine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/8396)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.06.2012)
80.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, teröristlerin döşediği mayınlara yönelik alınacağı iddia
edilen zırhlı araçlara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8397) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
81.- İstanbul Milletvekili
Faik Tunay’ın, bedelli askerliği düzenleyen kanunun şartlarının
değiştirilmesine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/8398)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
82.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Orhangazi’ye bağlı bir köydeki boru hattı inşaatı projesi
nedeniyle vatandaşların yaşadığı mağduriyete ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8399) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
83.- İzmir Milletvekili
Hülya Güven’in, Gediz Nehrinin Kütahya, Uşak ve Manisa’dan geçen bölümlerine
arıtma tesisi yapımına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/8400) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
84.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Malatya’da içme suyunda hastalık
yapan bakteriler tespit edilmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/8401) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.06.2012)
85.- İzmir Milletvekili
Rahmi Aşkın Türeli’nin, MPS hastalarına ve SGK’nın ilaç bedeli ödemesine yönelik bir uygulamasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/8402) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.06.2012)
86.- Samsun Milletvekili
Haluk Koç’un, Vezirköprü’de yapılacak olan Devlet Hastanesinin yeriyle ilgili
bazı iddialara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/8403)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
87.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, Söke-Ağaçlı-Davutlar-Güzelçamlı
yol güzergâhının bakım ve onarımına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8404) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.06.2012)
88.- Tokat Milletvekili
Orhan Düzgün’ün, K1 yetki belgesi alımında şart koşulan kapasite hükümlerine
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8405) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.06.2012)
89.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, Balıkesir Yenice Gönen Baraj yolunun yapılmasına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/8406)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
90.- İstanbul Milletvekili
Haluk Eyidoğan’ın, Adalar’a toplu taşımanın
motorlarla yapılmasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8407) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
91.- Balıkesir Milletvekili
Namık Havutça’nın, İDO’nun
bilet fiyatlarını artırmasına ve denetimine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/8408) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.06.2012)
92.- Bursa Milletvekili
Turhan Tayan’ın, İDO’nun bilet fiyatlarını
artırmasına ve denetimine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8409) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
93.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Ilısu Barajı Projesi kapsamında yapılacak yeni
köprüye ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/8410) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
94.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Kütahya Kalesinin restorasyon
çalışmalarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/8411)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
95.- İzmir Milletvekili
Hülya Güven’in, TBMM elektronik posta veri depolama kotasının artırılmasına
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/8412)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.06.2012)
96.- İzmir Milletvekili
Hülya Güven’in, Meclis restoran ve kafeteryalarında sunulan ambalajlı
ekmeklerde son kullanma tarihi bulunmamasına ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/8413) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.06.2012)
97.- İzmir Milletvekili
Musa Çam’ın, bazı personele tek tip kıyafet uygulamasına gidileceği iddiasına
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/8414)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2012)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Malatya’da Okul Sütü Projesi
kapsamında dağıtılan sütten zehirlenen öğrencilere ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/7421)
2.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Uludere’de yaşanan olaylara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7422)
3.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, okullarda uygulamaya başlanan Okul
Sütü Projesine ve sütten zehirlenen öğrencilere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7423)
4.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, geç teslim nedeniyle TOKİ’nin ödediği
tazminatlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7424)
5.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı’nın, Suriyeli sığınmacılara ödendiği iddia edilen para miktarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7425)
6.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, Rize’de toplu açılışı yapılan projelere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7426)
7.- Kırklareli Milletvekili
Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile ilgili bazı
açıklamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7427)
8.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, 2002’den itibaren Diyanet İşleri
Başkanlığında sahte diplomayla görev alanların sayısına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7428)
9.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/7431)
10.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 2011 yılında Batman’da bankaların topladıkları
mevduat miktarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/7432)
11.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 2011 yılında Şırnak’da
bankaların topladıkları mevduat miktarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali
Babacan) yazılı soru önergesi (7/7433)
12.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 2011 yılında Mardin’de bankaların topladıkları
mevduat miktarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/7434)
13.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 2011 yılında Şanlıurfa’da bankaların topladıkları
mevduat miktarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/7435)
14.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ)
yazılı soru önergesi (7/7436)
15.- İstanbul Milletvekili
Sabahat Akkiray’ın, İnterpol tarafından aranan Irak
Cumhurbaşkanı Yardımcısına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ)
yazılı soru önergesi (7/7437)
16.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’un tüm ilçelerinde bulunan
özürlü vatandaşlara ve ayrılan ödenek miktarına ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7442)
17.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, Alo 144 Sosyal Yardım Hattına ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7443)
18.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7444)
19.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’de SGK denetimlerinde
ortaya çıkan suistimallere ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7445)
20.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7446)
21.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Barzani yönetimi ile ekonomik ilişkilere ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7453)
22.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Kürecik’teki Füze Kalkanıyla ilgili
iddialara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7454)
23.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, ABD iç istihbarat örgütü başkanının Türkiye ziyareti
sırasında camilerde istihbarat kanalları açılmasını talep ettiği iddialarına
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7455)
24.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, yazılı basında yer alan Ergenekon Davasıyla ilgili bazı
iddialara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7456)
25.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7457)
26.- İzmir Milletvekili
Mustafa Moroğlu’nun, çifte vatandaşlık hakkına sahip
Türkmen vatandaşlara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7458)
27.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, 3 Kasım 2002’den itibaren Ankara Büyükşehir Belediyesinin
tükettiği gaz miktarına ve belediyenin BOTAŞ’a olan borçlarına ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7461)
28.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, maden arama ruhsatları ve enerji
yatırımlarıyla ilgili verilere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7464)
29.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel’in, GDO’lu ürünlerin ithalatına
ve kullanımına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7465)
30.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, hayvan bilgi sistemi kayıtlarına ve hayali kulak küpeleri
ile Devletin zarara uğratıldığı iddialarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7466)
31.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, okullarda dağıtılacak sütlerin öğretmenler tarafından
kontrol edileceği iddialarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7467)
32.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7468)
33.- Uşak Milletvekili
Dilek Akagün Yılmaz’ın, şap hastalığına ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7469)
34.- Çanakkale Milletvekili
Mustafa Serdar Soydan’ın, zeytin alanlarının korunmasına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7470)
35.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Diyarbakır’da sulanabilir tarım arazisi miktarına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7471)
36.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, Kars’ta hayvancılığın
geliştirilmesi için yapılan çalışmalara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7472)
37.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Irak’la yapılan ihracatta yaşanan
olumsuzluklara ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7474)
38.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Bülent Arınç’a suikast iddiasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7475)
39.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, PKK tarafından kaçırılan kamu görevlilerine ve ailelerine
yapılan yardımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7476)
40.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, 3 Kasım 2002’den itibaren Ankara Büyükşehir Belediyesinin
tükettiği gaz miktarına ve belediyenin BOTAŞ’a olan borçlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7477)
41.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, Ankara’daki metro hatlarının
tamamlanma oranlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7478)
42.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Elbistan’a bağlı bir köyün kanalizasyon
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7479)
43.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7480)
44.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, kamu hizmetlerine erişimin engellilere uygun hale getirilmesi
için alınması gereken önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7481)
45.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, büyükşehir yapılması planlanan
illerde nüfusu on binin altında kalan ilçelere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7482)
46.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün
yayınladığı bir genelgeyle belediyelerin yetkilerinin azaltıldığı iddialarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7483)
47.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, 2014 yılında büyükşehir belediyesi
olacak illerde belde belediye başkanlarının yetkilerinin sınırlandırıldığı
iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7485)
48.- İstanbul Milletvekili
Haluk Eyidoğan’ın, sokak gösterilerinde emniyet güçlerince
kullanılacağı iddia edilen elektromanyetik silaha ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7486)
49.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, Süper Lig final maçında yaşanan olaylara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7487)
50.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Emniyet Genel Müdürlüğündeki bir terfi
işlemine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7488)
51.- Mersin Milletvekili
Ali Rıza Öztürk’ün, son beş yılda biber gazı alımına ve maliyetine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7489)
52.- Uşak Milletvekili
Dilek Akagün Yılmaz’ın, Emniyet Genel Müdürlüğünün
toplumsal olaylarda kullanmayı düşündüğü yeni silah sistemine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7490)
53.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, Şanlıurfa Merkeze bağlı bir köyün içme suyu, elektrik ve
yol sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7491)
54.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, Şanlıurfa Merkeze bağlı bir köyün ve mezralarının ulaşım ve
elektrik sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7492)
55.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 12 Eylül 1980 ile 31 Aralık 2011 tarihleri arasında
vatandaşlıktan çıkarılanlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7493)
56.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7494)
57.- Bolu Milletvekili
Tanju Özcan’ın, 2003-2011 yılları arasında Bolu ve Düzce ile ilgili çeşitli
verilere ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7495)
58.- Hakkari
Milletvekili Adil Kurt’un, Koçanis Kilisesine ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/7498)
59.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, THY’de görev yapan pilotlara ve THY’nin sponsorlukta
harcadığı para miktarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7499)
60.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, kumar oynanan bazı internet sitelerine kesilen cezaların
Bakanlıkça kaldırıldığı iddialarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7500)
61.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7501)
62.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 2003-2011 tarihleri arasında Türkiye’nin yabancı
ülkelere yaptığı yardım miktarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7503)
63.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, elektrik öğretmenliği bölümü mezunlarının sorunlarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7504)
64.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, okullarda dağıtılacak sütlerin öğretmenler tarafından
kontrol edileceği iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7505)
65.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, İlkokul Öğretmenleri Yardım
Sandığına (İLKSAN) ve bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7506)
66.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin’in, ilköğretim okulu binalarının imam hatip okullarına tahsis
edileceği iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7507)
67.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Antalya’da görevli 1200 öğretmene yaptıkları
protesto nedeniyle soruşturma açıldığı iddiasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7508)
68.- Batman Milletvekili
Ayla Akat Ata’nın, Okul Sütü Projesi kapsamında dağıtılan sütlere ve yaşanan
sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7509)
69.- İstanbul Milletvekili
Şafak Pavey’in, Zonguldak’ta engelli bir öğrenciye
öğretmeni tarafından şiddet uygulandığı iddialarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7510)
70.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, TSK 2. Orduya bağlı subayların ayrıldığı iddialarına ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7511)
71.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, uzman erbaşların özlük haklarından kaynaklanan
mağduriyetlerine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7512)
72.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, astsubayların özlük haklarına ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7513)
73.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, TSK’ya ait arazilerin Maliye Bakanlığına devri iddialarına
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7514)
74.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Afganistan’da görevli bulunan asker sayısına ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7515)
75.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7516)
76.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, av yasağına ve kaçak avcılığa ilişkin Orman ve
Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7518)
77.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Alara Çayı üzerinde yapılan HES’lere ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7520)
78.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, Ankara’daki metro inşaatlarına
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7528)
79.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7529)
80.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Malatya’nın Sivas Ulaştırma Bölge
Müdürlüğüne bağlı olmasına ve vatandaşların yaşadığı mağduriyete ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7530)
81.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Karahan Geçidi tünel inşaatına
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7531)
82.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Gören Göz Projesinde yaşanan sorunlara ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7532)
83.- Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın, Bakanlık tarafından iç sular için alınan gemilerle ilgili bazı
iddialara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7533)
84.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay)
yazılı soru önergesi (7/7534)
85.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7536)
86.- İstanbul Milletvekili
Sabahat Akkiray’ın, Hollanda’da bir sanatçının kötü
muameleye maruz kalmasına ve sanatçıların AB’den özel geçiş izni alabilmesi
için yapılan çalışmalara ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7537)
87.- Hatay Milletvekili
Refik Eryılmaz’ın, bir gazetenin Uludere’de gerçekleştirilen hava operasyonuyla
ilgili bir haberine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7539)
88.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi mezunlarının kamuda
istihdamına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7540)
89.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, TSK’ya ait arazilerin Maliye Bakanlığına devredileceği
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7541)
90.- İstanbul Milletvekili
Şafak Pavey’in, Uludere’de yaşanan olaylara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7542)
91.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün’ün, Almanya’da organize edilen bir protesto gösterisiyle ilgili
açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7543)
92.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan’ın, süt üreticilerinin süt satışından alınan BAĞKUR
kesintisi ve süt destekleme ödemelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7544)
93.- Muğla Milletvekili
Nurettin Demir’in, Okul Sütü Akıl Küpü Projesiyle ilgili bazı iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7545)
94.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Dicle Vadisi Projesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/7546)
95.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Diyarbakır’ın Şanlıurfa-Habur otoyoluna bağlanmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7547)
96.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin’in, 2003 yılında sonlandırılan ve yeni bir kampanya ile başlatılan
Okul Sütü Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7548)
97.- Tokat Milletvekili
Orhan Düzgün’ün, Uygur Türklerinin önderi Rabia Kadir’in ülkemize alınmamasının
nedenlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7550)
98.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, kanser vakalarının azaltılması
için alınan önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7551)
99.- Bursa Milletvekili
Sena Kaleli’nin, Muş’taki taş ocaklarının sayısına, denetimine ve çevreye
verdiği zararlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7552)
100.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, şiddet olaylarının önlenmesi ve
bireysel silahlanmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7553)
101.- Bursa Milletvekili
Sena Kaleli’nin, Bursa-Mustafakemalpaşa-Yenibalçık
köyünde faaliyette bulunan madencilik şirketiyle ilgili bazı iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7554)
102.- Erzincan Milletvekili
Muharrem Işık’ın, Diyarbakır-Ergani İlçe Milli Eğitim Müdürü ile ilgili bazı
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7555)
103.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’da engelli vatandaşların
yaşamını kolaylaştırmak için yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/7556)
104.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, AŞTİ’nin işletme koşulları ve
devrine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7557)
105.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’daki taksici ve minibüsçü
esnafının sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7558)
106.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, Ayaş Tüneli inşaatına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7559)
107.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 2011 yılında Gaziantep’te bankaların topladıkları
mevduat miktarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/7562)
108.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 2011 yılında Diyarbakır’da bankaların topladıkları
mevduat miktarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/7563)
109.- Bursa Milletvekili
Aykan Erdemir’in, Ziraat Bankasının Bursa’daki bir şubesinin isminin
değiştirilerek tarımsal hizmet faaliyetleri kapsamının daraltılmasına ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/7564)
110.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Diyanet İşleri Başkanlığınca yurtdışında görevlendirilen
personel sayısına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru
önergesi (7/7565)
111.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Gebze’deki bir caminin elektrik borcuna ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/7566)
112.- Bursa Milletvekili
Aykan Erdemir’in, TRT Diyanet TV’ye ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir
Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/7567)
113.- Bursa Milletvekili
Aykan Erdemir’in, TRT Diyanet TV’ye ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ)
yazılı soru önergesi (7/7568)
114.- İstanbul Milletvekili
Sedef Küçük’ün, Kütahya Valiliğince Evlilik Okulu
Projesi kapsamında verilen derslerle ilgili bazı iddialara ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7571)
115.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Kütahya Valiliğince
Evlilik Okulu Projesi kapsamında verilen derslerle ilgili bazı iddialara Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7572)
116.- Ankara Aylin Nazlıaka’nın, Bakanlığın isminin değiştirilmesinin
etkilerine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7573)
117.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, Düzce Sosyal Hizmetler İl
Müdürlüğünce bankayla yapılan promosyon anlaşması
doğrultusunda hak sahiplerine ödenen bakım ücretlerine ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7574)
118.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, Kars’taki barajlara ve HES
projelerine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7577)
119.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli-Gebze ilçesindeki bir caminin elektrik borcuna
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7578)
120.- İzmir Milletvekili
Birgül Ayman Güler’in, İzmir-Tire Akçaşehir köyü
mevkiinde yapılan madencilik faaliyetlerinin çevreye verdiği zararlara ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7580)
121.- Adana Milletvekili
Osman Faruk Loğoğlu’nun, Ege Denizindeki ada, adacık ve kayalıklarda egemenlik
hakkı sorununa ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7583)
122.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Ankara Büyükşehir Belediyesine ait bir fabrikanın toplam
maliyetine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7584)
123.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, 1926 yılında Diyarbakır’dan başka illere gönderilerek mecburi iskana tabi tutulanlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7585)
124.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 1926 yılında Mardin’den başka illere gönderilerek
mecburi iskana tabi tutulanlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7586)
125.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 1926 yılında Siirt’ten başka illere gönderilerek
mecburi iskana tabi tutulanlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7587)
126.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Tokat-Reşadiye’deki bir beldenin yol sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7588)
127.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Ergani ilçesinin bir mezrasının su sorununa ve
yaşanan mağduriyete ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7589)
128.- Bilecik Milletvekili
Bahattin Şeker’in, 2002-2011 yılları arasında Bilecik il ve ilçelerine yapılan
nakdi yardımlara ve yapılması planlanan projelere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7590)
129.- Isparta Milletvekili
Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, bir kazada hayatını kaybeden bir askerin şehit
statüsünde değerlendirilmemesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7591)
130.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, Ankara Büyükşehir Belediyesine
bağlı kuruluşlar ve bunların faaliyetlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7592)
131.- İstanbul Milletvekili
Ali Özgündüz’ün, Bakan Yardımcısının bir akrabasıyla ilgili bazı iddialara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7593)
132.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Sivrihisar’daki bir kilisenin restorasyonuna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7595)
133.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin’in, 2010 ve 2011 yıllarında toplanan elektrik tüketim vergisine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7596)
134.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, Erzin’de bir arsa için açılan tapu iptal
davasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7597)
135.- İstanbul Milletvekili
Ali Özgündüz’ün, Ağrı-Doğubeyazıt’a açılması
planlanan yüksekokula ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7599)
136.- Manisa Milletvekili
Hasan Ören’in, öğretmen atamalarına ve öğretmenlerin eş durumu tayinine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7600)
137.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır Ergani İlçe Milli Eğitim Müdürü ile
ilgili bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7601)
138.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesinde
yapımı devam eden ARGE Merkezine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7602)
139.- Ankara Milletvekili
Gökhan Günaydın’ın, Abant İzzet Baysal Üniversitesinde yapıldığı iddia edilen
usulsüzlüklere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7603)
140.- Erzurum Milletvekili
Oktay Öztürk’ün, Karasu-2 HES Göletinde hayatını
kaybeden işçilere ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7604)
141.- Erzurum Milletvekili
Oktay Öztürk’ün, Karasu-2 HES’e ilişkin Orman ve Su
İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7605)
142.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in, HES’lerin
toplumsal yapı ve doğal yaşam üzerindeki etkilerine ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7606)
143.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Ankara-Batum arasındaki hava
yolu seferlerinin iptal edileceği iddialarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7611)
144.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Sivrihisar’da trafik kazalarına neden olan bir
kavşakta alınan önlemlere ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7612)
145.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoç’un, tutuklu gazetecilere ilişkin Avrupa
Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/7613)
146.- Bilecik Milletvekili
Bahattin Şeker’in, 2002-2011 yılları arasında Bilecik’e ayrılan ödenek
miktarına ve başlatılan projelere ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7614)
147.- Mersin Milletvekili
Ertuğrul Kürkçü’nün, asgari ücretin belirlenmesinde yaş ayrımcılığının
önlenmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7615)
No: 175
26 Haziran 2012 Salı
Tasarılar
1.- Türkiye Cumhuriyeti ile
Bosna-Hersek Cumhuriyeti Arasında Kültür Alanında İşbirliği Protokolunun
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/645) (Milli Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.06.2012)
2.- 9 Temmuz 1999 Tarihinde
Singapurda İmzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile Singapur
Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi
Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasını Değiştiren Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/646) (Plan ve Bütçe ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2012)
3.- Güneydoğu Avrupa
Çokuluslu Barış Gücü Anlaşmasına Beşinci Ek Protokol ve Protokole İlişkin
Teknik Hataların Düzenlenmesi Tutanağının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı (1/647) (Milli Savunma ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19.06.2012)
Teklifler
1.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5187 Sayılı Basın Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/708) (Anayasa ile Adalet Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2012)
2.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/709) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19.06.2012)
3.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Türk Ceza Kanunun 299’uncu Maddesinin Yürürlükten
Kaldırılması Hakkında Kanun Teklifi (2/710) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19.06.2012)
4.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/711)
(Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2012)
5.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/712)
(Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2012)
6.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/713) (İnsan Haklarını İnceleme ile Adalet
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2012)
7.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal'ın; Karayolları Taşımacılık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/714) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19.06.2012)
8.- Muğla Milletvekili
Nurettin Demir'in; Seki, Eşen, Kumluova ve Göcek
Adıyla Dört İlçe ve Fethiye Adıyla Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifi
(2/715) (Plan ve Bütçe ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.06.2012)
9.- Muğla Milletvekili
Mehmet Erdoğan'ın; Muğla İlinde Beldibi Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında
Kanun Teklifi (2/716) (Plan ve Bütçe ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2012)
Raporlar
1.- Manisa Milletvekili
Recai Berber ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ile 6 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin;
Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın; Atanamayan Öğretmenlerin Boş Bulunan Kadrolara
Atanması ve Devlet Memurları Kanunu ile Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunlarının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin;
Öğretmen İhtiyacının ve Eğitim Programlarının Planlanması ve Uygulanması
Hakkında Kanun Teklifi, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın;
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/679, 2/47, 2/73, 2/219,
2/566) (S. Sayısı: 302) (Dağıtma tarihi: 26.06.2012) (GÜNDEME)
2.- Türk Ticaret Kanunu ile
Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Adalet Komisyonu Raporu (2/630) (S. Sayısı: 303)
(Dağıtma tarihi: 26.06.2012) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan ve 23 Milletvekilinin, gübre sektörünün sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/328) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/11/2011)
2.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün ve 28 Milletvekilinin, yapılması planlanan baraj ve hidroelektrik
santrallerin Munzur vadisine etkilerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/329) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/11/2011)
3.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı ve 21 Milletvekilinin, bazı ilaç firmalarının yaptıkları
çalışmalarla ilgili iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/330) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/11/2011)
No: 175’e Ek
26 Haziran 2012 Salı
Tasarı
1.- Bütçe Kanunlarında Yer
Alan Bazı Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere Eklenmesine
Dair Kanun Tasarısı (1/648) (İçişleri; Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor;
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Milli Savunma ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.06.2012)
Teklifler
1.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/717) (Plan
ve Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.06.2012)
2.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu ve 41 Milletvekilinin; Denizciler, Payas ve Arsuz Adlarıyla 3 İlçe
İskenderun Adı ile 1 İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/718) (Plan ve Bütçe
ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2012)
3.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Susam’ın; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/719) (Milli Savunma; Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.06.2012)
4.- İstanbul Milletvekili
Ayşe Eser Danışoğlu’nun; Türkiye Büyük Millet Meclisi
Siyasi Etik Kanunu Teklifi (2/720) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2012)
5.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in; Hazine Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/721) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2012)
6.- Muğla Milletvekili
Mehmet Erdoğan’ın; Muğla İlinde Ortakent Yahşi Adıyla
Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/722) (Plan ve Bütçe ile İçişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.06.2012)
7.- Muğla Milletvekili
Mehmet Erdoğan’ın; Muğla İlinde Konacık Adıyla Bir
İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/723) (Plan ve Bütçe ile İçişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.06.2012)
8.- Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı’nın; 31/05/2006 Tarihli ve 5510 Sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/724) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.06.2012)
9.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın; İmar Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/725) (İçişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.06.2012)
10.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın; Banka Kartları ve Kredi Kartları
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/726) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.06.2012)
11.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi (2/727) (Anayasa
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.06.2012)
Tezkere
1.- Birleşmiş Milletler
Geçici Görev Gücü Bünyesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin 5 Eylül 2012 Tarihinden
İtibaren Bir Yıl Daha UNIFIL Harekatına İştirak Etmesi
Hususunda Anayasanın 92 nci Maddesi Uyarınca Hükümete
İzin Verilmesine Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/893) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2012)
Raporlar
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti Arasında Bilim ve Eğitim
Alanlarında İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları (1/416) (S. Sayısı: 288) (Dağıtma
tarihi: 26.06.2012) (GÜNDEME)
2.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kalkınma İşbirliğine Yönelik
Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/491) (S. Sayısı: 290) (Dağıtma tarihi:
26.06.2012) (GÜNDEME)
3.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim İşbirliği Alanında
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/581) (S. Sayısı: 291) (Dağıtma tarihi:
26.06.2012) (GÜNDEME)
4.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Moritanya İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp
Bilimleri Alanlarında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/599) (S.
Sayısı: 292) (Dağıtma tarihi: 26.06.2012) (GÜNDEME)
5.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Ukrayna Bakanlar Kurulu Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/614) (S. Sayısı: 293) (Dağıtma tarihi: 26.06.2012) (GÜNDEME)
6.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Ekvator Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Alanında Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/621) (S. Sayısı: 294) (Dağıtma tarihi: 26.06.2012)
(GÜNDEME)
7.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Ekvator Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İşbirliği Çerçeve
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/622) (S. Sayısı: 295) (Dağıtma tarihi: 26.06.2012)
(GÜNDEME)
8.- Dünya Turizm Örgütü
Statüsünün 38 inci Maddesinin Değiştirilmesine İlişkin Kararın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/624)
(S. Sayısı: 296) (Dağıtma tarihi: 26.06.2012) (GÜNDEME)
9.- Tabiatı ve Biyolojik
Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı ile Çevre Komisyonu Raporu (1/627) (S.
Sayısı: 297) (Dağıtma tarihi: 26.06.2012) (GÜNDEME)
26 Haziran 2012 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 124’üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri beşer
dakikadır.
Gündem dışı ilk söz, İkinci
Balkan Savaşı’nın başlamasının yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen İzmir
Milletvekili Sayın Rıfat Sait’e aittir.
Buyurun Sayın Sait. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İzmir Milletvekili Rıfat Sait’in, İkinci Balkan Savaşı’nın
başlamasının yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
RIFAT SAİT (İzmir) – Sayın
Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım, yüce Türk milletinin saygıdeğer
vatandaşları, kıymetli İzmirli hemşehrilerim;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İçinde bulunduğumuz 2012
yılında Balkan savaşlarının ve Balkan göçlerinin 100’üncü yılını idrak
ediyoruz. Balkan savaşları, Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkanlarda dört devlete
karşı 1912 ve 1913’te yapmış olduğu savaşlardır. Rusya’nın kışkırtmalarıyla
Sırplar, Bulgarlar, Yunanlılar ve Karadağlılarla savaşa girilmiştir. Ne kadar
ilginçtir ki, aynı Rusya, Suriye’yle gerginliğimizi şu günlerde
tırmandırmaktadır. Balkanlardaki savaş, çok sayıda Türk, Arnavut, Boşnak, Pomak
ve diğer Müslüman unsurların katledilmesine ve de meşhur Balkan göçlerine neden
olmuştur.
Kendisi de bir Balkanlı
olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün veciz cümlesi
“yurtta sulh, cihanda sulh”u şiar edindik. Ancak,
bazen barış için savaşmak da gerekebiliyor, tıpkı 1974’te Kıbrıs’a yaptığımız
Barış Harekâtı’ndaki örnek gibi. Rahmetli Ecevit,
harekât öncesi “Biz Ada’ya savaş için değil, barış için gidiyoruz. Biz yalnız
Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için gidiyoruz.” demişti.
Balkan savaşları ve Balkan
göçleri 1912’de yapıldı. Bugün, 2012 yılında Balkan savaşları ve göçlerinin
100’üncü yılını idrak ediyoruz. Geçtiğimiz 23 Haziran Cumartesi günü İkinci
Balkan Savaşı’nın yıl dönümüydü. Balkan savaşlarının 100’üncü yılında
Türkiye’de bulunan Balkan, Rumeli dernekleriyle birlikte ortak organizasyonlar
yapıyoruz. Yüz yıl sonra bugün artık Balkanlarda ve tüm dünyada barışı ve
hoşgörüyü konuşmak istiyoruz.
Aslında bunu konuşmuş ve
planlamıştık yani 2012 yılının barış yılı olmasını, hoşgörü yılı olmasını hayal
etmiştik. Bu konuda TRT’nin ve Dışişleri Bakanlığımızın güzel çalışmaları
olduğunu biliyoruz. Balkan savaşlarının 100’üncü yılında Türkiye genelinde yüz
farklı etkinlik yapmak için yola çıktık. Bu çalışmaların en önemlisi sonbahar
aylarında İzmir’de yapmayı düşündüğümüz 1. Balkan şûrasıdır. Bu 1. Balkan
şûrasına Balkan ülkelerinin devlet ve hükûmet başkanları davet edilecektir.
Geçtiğimiz günlerde Meclis
Başkanımız Sayın Cemil Çiçek’le birlikte Balkan ülkelerini kapsayan -ki
bunlardan bir tanesinin Dostluk Grubu Başkanı olduğum Arnavutluk ve Makedonya’ya-
bir gezi tertiplendi. 2012 yılının barış ve hoşgörü yılı olması münasebetiyle
bizimle beraber bu gezide bulunan Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Sayın
Muhammet Rıza Yalçınkaya ve Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili Sayın Şefik
Çirkin Beylerle birlikte aramızda küçük bir hoşgörü grubu kurduk. Bu,
Balkanlarda kurulan küçük ama hedefleri büyük bir hoşgörü grubuydu.
2012 yılının barış yılı
olmasını beklerken komşumuz Suriye’yle maalesef istenmeyen olaylar yaşıyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti devleti güçlü ve asla bu gücü sınanmayacak bir devlettir.
Suriye’yi bugün yönetenler kendi halkına zulüm ediyorlar ve Suriye’yi büyük bir
uçuruma sevk ediyorlar. Biz Suriye halkı ile bir sorun yaşamıyoruz ve Suriye
halkıyla asla bir sorun yaşamayacağız. Umuyoruz ki aklıselim galebe çalar ve
yanlışlardan bir an önce dönülür.
Tabii ki barıştan yanayız,
barış için gereken her şey ama her şey yapılacaktır; bunu dost ve
düşmanlarımızın iyi bilmesi gerekiyor. Türkiye'nin dostluğu bir avantaj,
düşmanlığı ise korkunç bir azaptır. Bilemezsiniz, bazen bir şerde hayır,
hayırda bir şer vardır. Suriye’deki olayların neyi getireceği belli olmaz.
Türkiye olarak komşu ülkelerle barış ve dost kalmak istiyoruz, ancak bu
isteğimizin kimilerinin yanlış anlamasına sebebiyet vermemesi lazım.
2012’de, hayalini
kurduğumuz hoşgörü çerçevesinde Balkanlarda, Balkanlar ve Anadolu’yu
birleştirici bir proje başlattık. Doğu ve Batı kültürünü birleştirmek amacıyla
Balkan Anadolu Projesi çok önemli bir proje olarak başlamıştır. Balkan Anadolu
Projesi kapsamında, kurtuluş günü olan 11 Nisanda Urfa’da Sayın Bakanımız Faruk
Çelik’in himayelerinde Balkan sıra gecesi düzenlenmiştir. Urfa’da, Balıklı
Göl’de 5 bin kişiye hitap edilmiştir. Balkan Anadolu Projesi kapsamında Türk,
Arnavut, Kürt, Çerkez, Karadenizli, Doğulu, Batılı tüm kardeşlerimizle bir
araya gelip güzel bir hoşgörü grubu oluşturduk.
Balkan Anadolu Projesiyle
birlikte, merkezi İzmir’de olan Balkan Anadolu Derneği kurulmuştur. Avrupa ve
Asya’yı birleştirmek “Avrasya” gibi bir söylemi oluşturuyorsa Balkanlar ile
Anadolu “Balkanadolu” söylemini oluşturmuştur. Bütün
bu çalışmalarımızın gayesi, Türkiye Cumhuriyeti’ni oluşturan tüm unsurlarla
kardeşlik içerisinde, birlik ve dirlik içerisinde yaşamaktır.
Bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum, hepinize barış ve hoşgörülü günler diliyorum. Balkan
Savaşı’nın 100’üncü yılında Osmanlı’yı kuran ecdadımızı, evladı fatihanı rahmet ve saygıyla anıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Sait.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Görüşmeleri izlemek üzere Meclisi teşrif etmiş bulunan
Türkiye-Bulgaristan Parlamentola-rarası Dostluk Grubu
Başkanı Ramazan Atalay ve beraberindeki heyete Başkanlıkça "Hoş
geldiniz" denilmesi
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, ülkemizi ziyaret etmekte olan Türkiye Bulgaristan Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Sayın Ramazan
Atalay ve beraberindeki heyet Meclisimizi teşrif etmişlerdir. Kendilerine yüce
Meclisimiz adına “Hoş geldiniz” diyorum. (Alkışlar)
Gündem dışı ikinci söz,
Suriye krizi ve güneydoğu komşularımızla olan ekonomik ilişkilerimiz hakkında
söz isteyen Kocaeli Milletvekili Sayın Hurşit Güneş’e ait.
Buyurun Sayın Güneş. (CHP
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
2.- Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş’in, Suriye krizi ve
güneydoğu komşularımızla olan ekonomik ilişkilerimize ilişkin gündem dışı
konuşması
HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biliyorsunuz çevre, komşu
ülkelerle gerginlik değil barış içinde yaşamak hepimizin arzusu. Bu sorumluluk
hepimize düşüyor. Tabii komşu ülkelerimize de düşüyor fakat ne yazık ki
geçtiğimiz cuma günü Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı bir jet Suriye tarafından
bir delalet sonucu düşürüldü. Bununla beraber, Hükûmetimiz, Cumhuriyet Halk
Partisinin de desteklediği gibi serinkanlılıkla meseleyi uluslararası hukuka
taşıyarak yürütmeye çalışıyor.
Değerli arkadaşlar, ülkeler
dış politikalarını belirlerken ekonomik çıkarlar hep ön plandadır. Kimi zaman
egemen ülkeler öyle “insan hakları”, “demokrasi” filan deseler de aslında
kafalarında her zaman ekonomik çıkarları vardır ve dış politikalarını da buna
göre yürütürler. Kaldı ki ekonomik ilişkilerin güçlü olması da o dış politikayı
destekler, güçlendirir.
Değerli arkadaşlar, ne
yazık ki komşularımızla, yakın geçmişte, güçlü ekonomik bağlarımızın olması
gerektiğini geç kavradık ve rakamlar çok darken komşularımızla yanlış biçimde
gerginlik içine girdik. Bakınız, İran Cumhurbaşkanı, Başbakanımızı kapısında
bekletti. Irak Başbakanı, Başbakanımız hakkında zehir zemberek açıklamalarda
bulundu. Suriye de şimdi geldi densizce uçağımızı düşürdü.
Sayın milletvekilleri,
ekonomik ilişkilerin güçlenmesi ülkeler arasında ilişkilerin, dostlukların da
sigortasıdır. Örneğin, Rusya’yla bir dönem mesafeli bir ilişkimiz vardı,
ekonomik ilişkilerimiz gelişti ve Rusya’yla da ilişkilerimiz düzeldi. Öte
yandan, gergin dış ilişkiler de ekonomimize hep zarar vermiştir, mesela
Yunanistan’la olan dış ticaretimiz hep potansiyelin altında kalmıştır.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye'nin Suriye’yle ekonomik ilişkileri daha güçlü olsaydı, bugün bu noktada
olmazdık, çok daha güçlü bir noktada olurduk. Üstelik Suriye’yle dış
ticaretimiz son dönemde giderek de kötüleşiyor. Mesela, Suriye’den olan
ithalatımız 700 milyon dolar kadardı, şimdi 350 milyon dolara düştü; 2010’da
Suriye’ye olan ihracatımız 1,9 milyar dolara kadar çıktı, şimdi hızla düşüyor.
Bölgemizdeki dış
ticaretimiz ne yazık ki çok zayıf, gelişmiş ülkelerin bölgelerindeki dış
ticaretleri hep yüzde 50’ye yakındır, oysa Türkiye'nin çok daha düşük. Irak’a
ihracat toplam içinde yüzde 6, İran’a ihracatımız toplam içinde yüzde 3, Suriye
bunun da çok altında, yüzde 1’ler civarında. 14 milyar dolar kadar, bu üç
ülkeyle dış ticaret yapıyoruz, oysa gergin olduğumuz bu üç ülkenin millî geliri
Türkiye’ye denk. Türkiye'nin sınır ticaretinde geldiği durum
ise vahim. Bölge iller inliyor. Antep, Kilis, Urfa, Mardin, Hatay illeri
sınır ticaretinin durması nedeniyle gerçekten kan ağlıyor.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye'nin temel meselelerinden bir tanesi dış açık. 106 milyar dolar dış
ticaret açığı veriyoruz ve komşu ülkelerimizle yeterince dış ticaret
yapmıyoruz. Neden? Çünkü dış ilişkilerimiz ne yazık ki kötü gidiyor.
Sayın milletvekilleri,
hiçbir ülkenin iç işine karışmadan, genel olarak demokrasi, insan hakları ve
laiklik duyarlılığı içinde ekonomik ilişkilerimizi geliştirmeliyiz. Ekonomik
ilişki geliştikçe etki alanı gelişecek ve her iki bölgede de demokrasi güçlenerek
gelişecektir.
Değerli arkadaşlar, Suriye
ile ortaya çıkan bu krizde Suriye yönetimi cezalandırılmalıdır kuşkusuz, ancak
Suriye ve Türkiye halkları bundan ari tutulmalıdır. Türkiye'nin bölge ile dış
ticareti sınırlanmamalı, aksine artırılmalıdır, kaldı ki sınır ticareti
bölgedeki halkımızın rızkını oluşturmaktadır. Uçağımızın Suriye tarafından
düşürülmesi karşısında özür ve tazminat esas alınacaksa -ki tazminat can
acıtıcı düzeyde olmalıdır- dış ticaret kuşkusuz azaltılmamalıdır.
Suriye devleti üzerinde uygulayacağımız
her yaptırım Suriye halkıyla Türkiye halkının dostluğunu zedelememeli, Türkiye
ekonomisine ise asla zarar vermemelidir. Nihayet şunu Hükûmete hatırlatalım,
başka ülkelerin iteklemesiyle izlenen politika, sonunda uçağımızın
düşürülmesiyle neticelenmiştir. Bu bedeli ne Türkiye halkı ne Türk ulusu ne de
Suriye halkı ödemelidir. Türkiye, komşu Suriye halkı ile ebediyen dostluk
içinde yaşamak istemektedir, bunu Hükûmetimize hatırlatmak hepimizin görevidir.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Güneş.
Gündem dışı üçüncü söz,
adalete erişebilirlik hakkında söz isteyen Denizli
Milletvekili Sayın Emin Haluk Ayhan’a aittir.
Buyurun Sayın Ayhan. (MHP
sıralarından alkışlar)
3.- Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan’ın, adalete erişebilirliğe ilişkin gündem dışı konuşması
EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; adalete erişebilirlik üzerine söz
aldım ve bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Esasen bugün söz alma
nedenim, yüz kırk altı adliyenin Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel
Kurulunca 15/6/2012 tarihinde 347 sayılı Karar’la
kapatılması üzerine.
Beni esasen ilgilendiren
husus, benim açımdan özel olan seçim bölgem Denizli’de Kale, Honaz, Güney ilçeleri
adliyelerinin kapatılması. Daha sonra 22/6/2012
tarihinde yine aynı Kurul, kırk dört adliyenin kapatılma kararını iptal ediyor.
Denizli ilinde Kale Adliyesinin kapatılması, diğer bir ifadeyle birleştirme
kararı iptal ediliyor.
Bir haftada ne değişti,
anlamak mümkün değil. Kapatacaksanız niye açtınız? Açacaktınız, niye
kapattınız? Kale’de sivil toplum örgütleri iyi direniş göstermişlerdir. Diğer
taraflarda da aynı şey olmuştur ancak siz istediğinizi düzeltiyorsunuz.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu, Adalet Bakanlığı, arka bahçesi gibi
kullanır olmuştur, siyasi baskı vardır.
Amacım Hükûmeti tenkit
etmek değil; Hükûmeti tenkit etmek olsaydı Sayın Bakana “Ali Dibo” derdim, vesaire derdim, tenkit edebilirdim ama burada
insanların adalete erişimi engelleniyor. Siyasi baskı var. İnsanlar perişan
hâlde. Birbirine düşmüş vaziyette siyasi partilerin Anadolu’daki,
kasabalarındaki neleri? Temsilcileri.
Bakın ama ne var?
Denizli’nin Güney ilçesinde, nereden bakarsanız bakın, bizim Gürbüz’ün oğlu
nedir? Halit Gürbüz, Belediye Başkanı CHP’den, sizin yaptığınız işe karşı.
MHP’den Ali Karbastı, Günay Dikici, onlar da karşı.
Başka kim karşı? Paşalı Cevdet amcanın torunu, AKP’den İl Genel Meclisi Üyesi;
o da karşı.
Yaptığınız işin doğru
dürüst bir tarafı yok. İnsanları perişan ediyorsunuz. Honaz’da da benzer şeyi
yaptınız. Niye bu mahkemeleri, adliyeleri, yüksek kurulları arka bahçeniz
yapıyorsunuz? Gerçekten insanlar sıkıntıda.
Bakın, diğer illerde de
benzer şeyler var. 200’e yakın ilçede bu hadiseyi yaptınız, insanlar perişan.
Arkadan, bunu 140’a indirdiniz, 150’ye indirdiniz. Arkadan, vazgeçtiniz 40
tanesini tekrar birleştirmeye çalıştınız. Ne oldu? 102 tanesi kaldı aşağı
yukarı. Peki, siz bu işi niye yaptınız? Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu
Adalet Bakanlığı niye kandırıyor, aldatıyor? Bir hafta önce gönderdiği
gerekçelerle, bir hafta sonra, on gün sonra gönderdiği gerekçeler aynı değil.
Burada, gerçekten, siz de
sıkıntı içindesiniz. AKP’li bölge milletvekilleri de televizyonlara çıkıp “Biz
bu işe karşıyız.” diyorlar. Sizin yaptığınızın, Hükûmet olarak, iktidar olarak
doğru bir tarafı yok. Bir hafta önce yaptığın yanlışı, bir hafta sonra
düzeltiyorsan, bir yerde yaptığın haksızlığı “O haksızlığı düzeltiyorum.”
diyorsan, 150 yerden 100’ünde yaptığınız haksızlık niye kalıyor orada? Şimdi,
gerçekten bu işler sıkıntılı.
Güney ilçesi, giderken
Buldan’a, Denizli’ye yolun üzerinde araba indiriyor. İnsanların oraya gidecek
bırak parası, takati yok. Nasıl gidecek de orada o işini görecek? Ne
yaptığınızı sanıyorsunuz? Hangi işi hallettiğinizi sanıyorsunuz? Bunu kamuoyuna
açıklamak zorundasınız. Telefon edildiğinde gerekçeniz değişiyorsa bu, adalet
değildir. Zaten, sizin adınızda “adalet” var, yoksa siz adil değilsiniz, doğru
iş yapmıyorsunuz, adil iş yapmıyorsunuz.
Bunların gerçekten düzeltilmesi lazım. Ben, vatandaşın problemlerinin dile getirilmesi için bu kürsüde
bugün söz aldım. Bu işi düzeltmek zorundasınız, vatandaşa doğruyu anlatmak
zorundasınız. Aksi takdirde, her ilçeye polislerle panzer göndermek zorunda
kalıyorsunuz.
Yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim Sayın
Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Ayhan.
Sayın milletvekilleri,
gündeme geçiyoruz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
– Efendim, söz istedik Sayın Başkan.
BAŞKAN – Başkanlığın Genel
Kurula…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
– Sayın Başkanım, çok özür diliyorum, yerimizden söz taleplerimiz vardı.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın
Başkanım, söz taleplerimiz var, kısa; çok önemli konular.
BAŞKAN – Peki efendim.
O zaman, sisteme giren
arkadaşlarımızdan Sayın Korkmaz…
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz’ın, Isparta’nın beş
ilçesinin adliyelerinin kapatıldığına, halkın organize tepkisi sonucunda
Senirkent Adliyesinin açıldığına ve diğer adliyelerin de açılmasını talep
ettiklerine ilişkin açıklaması
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
– Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ben de aynı minvalde bir
düşüncemi paylaşmak istiyorum Genel Kurulla. Geçtiğimiz günlerde AKP Hükûmeti
verdiği bir kararla 148 ilçe adliyesini kapatmıştı. Bu kararla Isparta’nın 5
ilçe adliyesi de kapatılmış idi. Zaten ekonomileri büyük sıkıntılar içerisinde
olan bu ilçelerde hâliyle bu karar büyük bir infiale sebep olmuştu. Bazı
ilçeler son derece organize tepkiler verdiler. Milliyetçi Hareket Partisi milletvekili
olarak bizler bu konuyu Meclise taşıdık. Bu ilçelerimizde yaşayan insanlarımız
organize oldular ve bunun sonucunda, Senirkent İlçe Adliyesi yeniden açıldı.
Büyük bir memnuniyet duyuyoruz, emeği olan herkesi kutluyoruz. Yanlışlardan
sadece birinden dönülmüştür ancak hâlen kapalı olan Gelendost, Atabey,
Uluborlu, Sütçüler adliyelerinin de bu durumu üzüntümüzü devam ettirmektedir.
Bu adliyelerin yeniden
açılmasını talep ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Korkmaz.
Sayın Köse…
2.- Çorum Milletvekili Tufan Köse’nin, Çorum Belediye Başkanı
hakkında ihaleye fesat karıştırmak ve irtikap
suçlamalarıyla iddianame düzenlenmesi nedeniyle İçişleri Bakanlığı tarafından
görevden el çektirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
TUFAN KÖSE (Çorum) – Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; biraz gündemimizin dışında olacak
ama Çorum’la ilgili bir gelişmeyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Göreve geldiğinde bir kamu
kurumundan almakta olduğu maaşı hacizli olan Çorum Belediye Başkanı hakkında
ihaleye fesat karıştırmakla, irtikap suçlamalarıyla
düzenlenen iddianame Çorum Ağır Ceza Mahkemesine sunuldu. Daha öncesinde defalarca
söylediğim hâlde İçişleri Bakanlığı göstermelik, bir müfettiş gönderdi,
sonuçtan da, ne bizi ne de Çorum kamuoyunu bilgilendirdi.
Buradan -İçişleri Bakanı
belki yok ama sesimize kulak versin- Çorum kamuoyu, belediye başkanının,
soruşturmanın selameti, yargılamanın selameti bakımından işten el
çektirilmesini talep ediyor. Bir kısım belediye meclis üyesi ve ihale komisyonu
başkanı hakkında irtikap ve ihaleye fesat
karıştırmaktan kovuşturma açılmış, dava açılmış belediye başkanının görevde
kalmasını Çorum kamuoyu kabul etmiyor.
Teşekkür ediyorum, hepinize
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Sayın Erdemir…
3.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemir’in, ülkemizde bazı sendika
yöneticilerinin gözaltına alınmasına ve Hükûmetin emekçiler üzerindeki
baskısının son bulması gerektiğine ilişkin açıklaması
AYKAN ERDEMİR (Bursa) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün sizlerin de malumu olduğu üzere
Eğitim-Sen ve KESK başta olmak üzere ülkemizdeki önemli sendika ve
konfederasyonlar üzerinde büyük bir baskının gerçekleştiği bir gündü ve 50’nin
üzerinde sendikacı gözaltına alındı.
Biz Türkiye’de örgütlü emek
kesimleri üzerindeki bu baskıyı protesto ediyoruz ve umuyoruz ki Memur-Sen ve
Türk-İş bu baskılara sessiz kalmaktan vazgeçer ve bir an önce sendikalı
yoldaşlarıyla dayanışma içinde emek hareketinin kendisinden beklediği
sorumluluk içinde davranır. AKP’nin de emek hareketi üzerindeki baskılarını bir
kez daha kınıyor, Türkiye’nin bir an önce daha özgür ve daha eşit bir halkın
iktidarına kavuşacağını umuyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Yurttaş…
4.- Manisa Milletvekili Muzaffer Yurttaş’ın,
Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü’ne ilişkin
açıklaması
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 26 Haziran Uluslararası Uyuşturucu
Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü’dür.
Uyuşturucu üretimini ve
uyuşturucuya olan talebi aşağıya çekmek için uluslararası iş birliğinin
gerekliliği herkesçe malumdur. Uyuşturucu hâlâ insanların hayatını karartmaya,
suça teşvike ve sürdürülebilir kalkınmayı tehdit etmeye devam ediyor. Bu konuda
emniyet güçlerimiz oldukça başarılı çalışmalar yapmaktadırlar. Emeği geçenlere
teşekkür ediyorum.
İktidarımızın da geçmiş
yıllara oranla uyuşturucu ile mücadelede attığı olumlu adımlar ve kesin
kararlılık, gençlerimizi uyuşturucu batağından çekebilmenin gayretini en iyi
şekilde göstermektedir.
Bu konuda eğitim ve
bilinçlendirmenin önemi büyüktür. Geleceğimizin teminatı olan gençlerimizi her
türlü zararlı alışkanlıklardan korumak en büyük görevimizdir.
Saygılarımla.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Tanal…
5.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, duruşmada avukat ile
sanık arasına bariyer konul-masının savunma hakkının
dışlanması anlamına geldiğine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) -
Teşekkür ediyorum Başkan.
Değerli milletvekilleri,
siyaset mahkeme salonuna girerse adalet oradan çıkar. Duruşmanın seyri
içerisinde sanıkla avukat arasındaki diyalog, yargılamanın en temel kuralıdır.
Avukatla sanık arasına duruşmada bariyer koymak, savunma hakkının tamamen
dışlanmasıdır. Avukatların sıradan izleyici yerine konulması kabul edilemez bir
durumdur. Yargıda esas olan savunmadır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Tanal.
Sayın Halaman.
6.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın,
Adana’nın ilçelerinin içerisinden geçen dere ve çayların ıslahı çalışmalarının
bir an önce yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ HALAMAN (Adana) –
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Bugün şöyle bir şeyi
gündeme getirmek istiyorum: Adana’nın on dört tane ilçesi var. Bu on dört tane
ilçesinin içerisinden, hemen hemen hepsinin ortasından dere geçer, çay geçer,
ırmak geçer. Yazın bunların bir kısmının suyu kesilir, bir kısmı da akar ama
bunların ıslah çalışmaları yapılmadığı için, uzun sürede bunlar bataklık hâline
dönüşür, sinekler oluşur. Adana’nın çok sıcak olması dolayısıyla Hükûmetin,
İktidarın bu ıslah çalışmalarını bir an önce başlatarak -uzun dönemdir
yapmıyor- yapmasını bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Halaman.
Sayın Işık…
7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
HSYK kararıyla görevlerine devam etmesi kararlaştırılan 44 adliyenin bulunduğu
ilçelerden 23’ünün Kütahya ilinin Domaniç ilçesinden, 13’ünün de Şaphane
ilçesinden daha az nüfusa sahip olduğuna ve Domaniç ve Şaphane adliyelerinin de
açılması gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Bilindiği gibi yaklaşık on
gün önce HSYK’nın bir kararıyla 146 ilçenin
adliyesinin kapatılmasına yol açılmıştı ancak aynı HSYK’nın
22 Haziran 2012 tarih ve 383 sayılı Karar’ıyla da 44 adliyenin tekrar görevine
devam etmesi kararlaştırıldı. Bu 44 ilçe adliyesinin 23 tanesinin nüfusu,
Kütahya ili Domaniç ilçesinin, 13 tanesinin de Kütahya ili Şaphane ilçesinin
nüfusundan azdır. Şimdi, İktidarı bu haksızlığa son vermeye çağırırken,
muhalefeti iktidarın hizmetlerini engellemekle suçlayan sayın, değerli iktidar
partisi milletvekillerini ve yerel yöneticilerini bu haksızlığa karşı dik
durmaya davet ediyorum. Kütahya ilinde kapatılan ve hangi gerekçeyle
kapatıldığı kamuoyuna açıklanmayan Şaphane ve Domaniç ilçe adliyelerinin derhâl
iadesini bu vesileyle dile getiriyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Işık.
Sayın Tüzel…
8.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, ülkemizde bazı
sendika yöneticilerinin gözaltına alınmasına ve Hükûmetin emekçiler üzerindeki
baskısının son bulması gerektiğine ilişkin açıklaması
ABDULLAH LEVENT TÜZEL
(İstanbul) – Sayın Başkan, dün 300 bine yakın üyesi olan Kamu Emekçileri
Konfederasyonu KESK’in Başkanı ve 70 yöneticisi
hakkında KCK soruşturması başlatıldı. Emeğe, demokratik haklara, barış
isteklerine karşı yeni bir siyasi saldırı söz konusu. Bu insanlar, yıllardır
kamu emekçilerinin grevli, toplu sözleşmeli bir sendika hakkı için örgütlenme
mücadelesi verdikleri için, AKP Hükûmetinin emekçilere dönük politikalarına
direndikleri için bütün muhalif güçler gibi özel görevli mahkemelerin terör
suçlamasıyla karşılaşmıştır. Kamu emekçileri, savaşın emeğin haklarına ve insan
onuruna saldırı, yaşam hakkı başta olmak üzere temel hak ve özgürlükleri
ortadan kaldırmak olduğunu bildiği için barıştan ve halkların kardeşliğinden
yana olmuşlardır. “Yaratılanı
Yaradan’dan ötürü severim.” diyenler Kürtleri, sendikacıları, yazarları,
gazetecileri, insan haklarından söz edenleri sevmemekte, düşman görmektedir. Bu
devlet ve AKP Hükûmeti baskısı olduğu sürece barışı kazanmak mümkün olmayacaktır.
Gözaltındaki sendikacılar serbest bırakılsın ve baskılar son bulsun diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Tüzel.
Sayın Öğüt…
9.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, uyuşturucu madde
alışkanlığının tüm dünyada hızla yaygınlaştığına,Türkiye’de
de durumun oldukça vahim olduğuna ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Az önce AKP Milletvekili
Arkadaşımın konuşmalarını hayretle izledim. Uyuşturucu madde alışkanlığı tüm
dünyada inanılmaz bir hızla yaygınlaşıyor, Türkiye’de de durum oldukça vahim. Zira, son yıllarda madde bağımlılığı ilköğretim çağındaki
öğrencilere kadar ulaştı. Araştırmalar esrar, eroin ve hap kullanım yaşının
ortalama on üç olduğuna dikkat çekiyor. Emniyetin verilerine göre Türkiye’de
esrar kullanımı hızla artıyor, geçen yıl Türkiye genelinde 46 ton esrar ele
geçirildi. Bu rakam 2010’da 31 ton, 2009’da ise 25 tondu. Kokain miktarında da
iki yıldır artış var. 2009’da ele geçirilen kokain miktarı 85 kilo iken bu yıl
rakam 589 kilo oldu.
Türkiye Uyuşturucu ve
Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi tarafından hazırlanan 2011 yılı Türkiye
Uyuşturucu Raporu’na göre ise uyuşturucu bağımlılarının yüzde 70’i 19-25 yaş
aralığında yer alıyor ve bağımlıların yarısından fazlası tedavi olmayı
düşünmüyor. Bu sonuç çok üzücü…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Öğüt.
Sayın Hamzaçebi…
10.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin,
Hakkâri-Şırnak sınırındaki Kavaklı bölgesinde ve Mardin’in Derik ilçesinde
terör örgütüyle güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada 1 polis ve 1 uzman
çavuşun şehit olduğuna ve sanatçı Kazım Koyuncu’nun
ölümünün 7’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün Hakkâri-Şırnak
bölgesindeki Kavaklı bölgesinde meydana gelen olay ile yine evvelsi gün
Mardin’in Derik ilçesinde meydana gelen olayda terör örgütüyle güvenlik
güçlerimiz arasında çıkan çatışmalar sonucunda bir polisimiz ve bir uzman
çavuşumuz şehit olmuştur. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, güvenlik
güçlerimize, milletimize sabır ve başsağlığı diliyorum ve tekrar, terörü vasıta
kılan kimlik politikalarının elde edebileceği hiçbir şey olmadığını ifade
ediyorum.
Ayrıca, büyük sanatçı Kâzım
Koyuncu’nun bugün 7’nci ölüm yıl dönümü, otuz üç
yaşında -erken bir yaşta- hayata veda eden Kâzım Koyuncu geleneksel Karadeniz
müziğini farklı bir yorumla söyleyen ve müziğiyle Türk müzik tarihinde önemli
bir yer tutmuş olan bir sanatçımızdır. Kendisini rahmetle ve şükranla anıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Hamzaçebi.
Sayın milletvekilleri,
gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Başbakanlığın bir tezkeresi
vardır, okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Tezkereler
1.- Başbakanlığın, İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu hakkındaki soruşturma dosyasının, şikâyetten vazgeçilmesi nedeniyle
iadesine ilişkin tezkeresi (3/894)
22
Haziran 2012
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi: a) 20/5/2011
tarihli ve B.03.0.CİG.0.00.00.07-103-0443-2011/1033-26244 sayılı yazı.
b) 3/6/2011
tarihli ve B.02.0.PPG.0.12.310-5999 sayılı yazı.
c) 19/4//2012 tarihli ve B.03.0.CİG.0.00.00.07-103-0443-2011/822/20641 sayılı yazı.
d) 10/5/2012
tarihli ve B.02.0.PPG.0.12.310-4085 sayılı yazı.
e) 11/6/2012
tarihli ve B.03.0.CİG.0.00.00.07-103-0443-2011/1353/28116 sayılı yazı.
İstanbul Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlu hakkında tanzim edilen ve ilgi (b)
yazı ile Başkanlığınıza gönderilen soruşturma dosyasının şikâyetten
vazgeçilmesi nedeniyle iadesi hususunda Adalet Bakanlığından alınan ilgi (e)
yazı sureti ve ekleri ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
Bekir Bozdağ
Başbakan
Yardımcısı
BAŞKAN – Anayasa ve Adalet
komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonda bulunan dosya Hükûmete geri
verilmiştir.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
C) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 23 milletvekilinin,
gübre sektörünün ve üreticinin gübre kullanımı ile ilgili sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/328)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Ülkemizdeki gübre
sektörünün mevcut yapısı, üretimi, ithalatı, tüketimi, vergilendirilmesi,
üreticinin gübre kullanımı ile ilgili sorunlarının ve çözüm yollarının
belirlenmesi, destekleme yollarının araştırılması, idari ve kurumsal yasal
düzenlemelerin yapılması, amacıyla İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince ekte
yer alan gerekçeye istinaden bir Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif
ederiz.
1) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
2) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
3) İlhan Demiröz (Bursa)
4) Ali Demirçalı (Adana)
5) Celal Dinçer (İstanbul)
6) Candan Yüceer (Tekirdağ)
7) Mahmut Tanal (İstanbul)
8) Muharrem Işık (Erzincan)
9) Bülent Tezcan (Aydın)
10) Gürkut Acar (Antalya)
11) Namık Havutça (Balıkesir)
12) Ali Serindağ (Gaziantep)
13) Veli Ağbaba (Malatya)
14) Erdal Aksünger (İzmir)
15) İhsan Özkes (İstanbul)
16) Sedef Küçük (İstanbul)
17) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
18) Faik Tunay (İstanbul)
19) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
20) Aylin Nazlıaka (Ankara)
21) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
22) Hülya Güven (İzmir)
23) Tolga Çandar (Muğla)
24) Sakine Öz (Manisa)
Gerekçe:
İnsanoğlunun bitkileri
tarımsal üretim amaçlı kullanmaya başlamasından beri organik gübreleme, tarımın
en önemli konularından biri olmuştur. Tarımsal üretimi artırmak ve birim
alandan daha çok ürün alabilmek için en önemli etken gübrelemedir. Gübre ise
tarımsal üretim için en önemli girdilerin başında gelmektedir.
Tüm dünyada olduğu gibi
ülkemizde de yapılan araştırmalarda Gübreleme ile kimi bölgelerde %50’den
%80'lere varan kaliteli ve bol ürün elde edebilmenin mümkün olduğu
kanıtlanmıştır. Gübrelemenin ürünün kalite ve miktarındaki artışın bir yıl
içinde görülmesi nedeniyledir ki gübre tarımın olmazları arasındadır.
Gübrede iç tüketimin büyük
bir bölümü yerli üretim ile karşılanmakta, Türkiye'de üretim için gerekli
hammaddenin yüzde 80'den fazlası ithalat yoluyla temin edilmektedir. AB
ülkeleri ile karşılaştırıldığında iç tüketim oldukça yetersiz kalmaktadır.
Türkiye'de hektar başına yaklaşık 80 kg. gübre kullanılırken AB ülkelerinde ise
hektar başına 250 kg. gübre kullanılmaktadır. Türk çiftçisi AB ülkelerinin üçte
biri kadar gübre kullanmakta ve bu yüzden Türk tarımı ve ekonomisi bu yetersiz
tüketimden dolayı her yıl yaklaşık 10 milyar dolar civarında bir gelir kaybına
uğramaktadır.
2010 yılının ilk 9 aylık
verilerine göre, gübre tüketimi 4,15 milyon ton, üretimi 2,7 milyon ton,
ihracatımız 289 bin ton, ithalatımız ise 1,8 milyon ton olmuştur. Ortalama 8
milyon ton olması gereken gübre tüketimimiz maalesef 5 milyon ton civarındadır.
Bilindiği üzere Gübre
fiyatları 2008 yılından bu yana ardı ardına yapılan zamlarla tarihinin en
yüksek rakamlarına ulaşmış ve ülkemiz çiftçilerinin büyük mağduriyetine neden
olmuştur. Tonu 1.400 TL'ye kadar ulaşan gübre fiyatları nedeniyle zaten
ekonomik kriz içerisinde bulunan çiftçilerimizin büyük çoğunluğu gübresiz ekim
yapmak zorunda kalmışlar bu nedenle de ürünün kalitesinin düşük olmasından
dolayı ürünlerini pazarlayamayarak ekonomik kayba uğramışlardır.
Çok fazla geriye gitmeden
2010 Temmuz ayı ile 2011 Temmuz ayını kıyaslayacak olursak üre ve DAP'ta yüzde
52, amonyum nitrat (%33)'da yüzde 67'lik bir artış söz konusudur. Bir yıllık
süreç içerisinde sadece gübredeki bu artış bile çiftçiyi mağdur etmiş, buna
diğer işçilik, ilaç gibi girdiler de eklenince çiftçimiz bugün iflasın eşiğine
gelmiş olup icra mahkemeleri kapılarında sürünmektedir.
Ayrıca en önemlisi gübre
kullanım oranının azlığının en önemli nedeni lüks tüketim mallarından alınan
yüzde 18'lik verginin gübreden de alınmasıdır. Katma Değer Vergisi Kanunu'na
göre mücevheratta KDV'nin yüzde sıfır, yani KDV'den istisna tutulmasına karşın,
gerek ülke tarımı ve ekonomisinde çok önemli bir girdi olan gübrenin KDV'sinin
halen yüzde 18 olması çiftçinin gübresiz tarım yapmasına neden olmaktadır.
Gübreye yüzde 18 oranında KDV ödeyerek alan, üstelik aldığı bu gübreyi kendi
vatandaşının sağlıklı beslenmesi amacı için kullanan, gelirini çiftçilikten
temin eden üretici mağdur edilmekte ve devlet dolayısıyla bu vergiyle kendi
üreticisi üzerinden nemalanmaktadır.
Tarımsal ürün maliyetleri
içinde % 10-15 paya sahip olan gübrenin, verimi bu denli artırması göz önüne
alınarak gübre kullanımının artırılması ve yaygınlaştırılması için destek ve
teşviklerin artırılmasına sürdürülebilir bir tarım politikası uygulanmasına ve
gübreden alınan KDV'nin mutlaka kaldırılmasına gereksinim vardır.
2.- Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün ve 28 milletvekilinin,
yapılması planlanan baraj ve hidroelektrik santrallerin Munzur Vadisi Millî
Parkı’na etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/329)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Tunceli-Ovacık arasında
uzanan 42 bin hektarlık bir alan olan Munzur Vadisi akarsu kaynakları, endemik
bitki türleri, yöreye özgü hayvan türleri, yaban hayvan varlığı, tabiat
özellikleri, tabiat güzellikleri gibi özellikleri ile 1971 yılında Milli Park
olarak ilan edilmiştir. Munzur Milli Parkı florasında
1.518 çeşitli bitki kayıtlı olup, bunlardan 43 çeşidi Munzur Vadisi'ne, 227
çeşidi endemik türlerden oluşmaktadır. Munzur Milli Parkı faunasında
bulunan çengel boynuzlu keçi, bezuvar isimli dağ
keçisi, ur kekliği, kırmızı benekli alabalık vadiye has türlerdendir. Ayrıca
bilim çevrelerince "allium tuncelianum"
olarak isimlendirilmiş ve sarımsağın atası olarak kabul edilen bitki dünya üzerinde
sadece ve sadece Munzur Vadisi'nde bulunmaktadır. Ancak Munzur Vadisi Milli
Parkı, ciddi bir tehdit altındadır. Zira ilgili mercilerce Munzur Vadisi Milli
Parkı içerisinde bulunan alanda Konaktepe Barajı, Konaktepe I, II HES etüt ve sondaj çalışmaları yapılmaya
başlanmış ancak Danıştay 13. Dairesi'nin kararıyla çalışmalar durdurulmuştur.
Ancak bu karar HES baraj projelerinin önünü kesmeye yetmeyecektir. Yine Tunceli
şehir merkezinin hemen yanı başında yapılması kararlaştırılan ve yine Munzur
Vadisi Milli Parkı'nın bir bölümünü de içine alan Bozkaya
Barajı'nın ihale işlemleri tamamlanmıştır ve etüt ve sondaj çalışmaları
yapılmaktadır. Munzur Vadisi Milli Parkı içerisinde bulunan alanlarda yapılması
düşünülen Akyayık, Kaletepe
Barajları ise master plan içindedir.
Anayasa'nın "Tarih,
kültür ve tabiat varlıklarının korunması" kenar başlıklı 63. maddesinde
"Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını
sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alır..." hükmü
bulunmaktadır. Ayrıca Türkiye'nin de taraf olduğu Dünya Kültürel ve Doğal
Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme'de, Avrupa'nın
Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi'nde, Biyolojik Çeşitlik
Sözleşmesi'nde endemik flora ve faunayı barındıran
doğal alanların mutlaka korunması yükümlülüğü bulunmakla birlikte, Danıştay
İdari Dava Daireleri Genel Kurulu'nun 20 Eylül 2002 tarihli ve 2002/179 Esas
-2002/656 Karar sayılı kararında ve Danıştay İdari Dava Daireleri Genel
Kurulu'nun 20 Eylül 2002 tarihli ve 2002/176 Esas -2002/655 Karar sayılı
kararında açıkça doğal sit alanlarında enerji santralleri yapılamayacağı
belirtilmiştir.
Yürürlükteki 2873 sayılı
Milli Parklar Kanunu'nun 14. maddesinin e bendi "kamu yararı açısından
vazgeçilmez ve kesin bir zorunluluk" bulunduğunda millî park alanlarında
"yapı ve tesis" kurulabilmesine olanak vermektedir hükmüne göre
"Milli Park" statüsündeki Munzur Parkı'nı da içine alan sınırlarda
baraj projelerinin hayata geçirilmesinde hiçbir hukuki engel kalmamış
olmaktadır. Bununla birlikte Munzur Vadisi Milli Parkı
sınırlarında ve Munzur Çayı üzerinde yapımı planlanan Konaktepe
Barajı-Konaktepe Hidro
Elektrik Santrali (HES) 1 ile Konaktepe HES 2,
Danıştay 13. Dairesi'nin 11 Ekim 2010 tarihinde almış olduğu kararla, dava
konusu işlemin yürütmesinin durdurulmasına kararının yerinde görülmesi üzerine
Enerji Piyasası Denetleme Kurulu'nun (EPDK) itirazını reddederek kararın
kesinleşmesini sağladı. Ancak alınan bu karar, florasında
ve faunasında çok sayıda endemik canlı türü barındıran Munzur Milli Parkı
sınırlarında gerçekleşebilecek usulsüzlükleri ortadan kaldırmış sayılamaz.
Bu nedenle doğal
güzellikleri ve özellikleri bakımından zengin kültür ve tabiat varlıklarına
sahip olan Munzur Milli Parkı'nın bir an önce 1. derece doğal sit alanı olarak
tescil edilmesi için Anayasa'nın 98. maddesi ve TBMM İç Tüzüğünün 104 ve 105.
maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
15.11.2011
1) Hüseyin Aygün (Tunceli)
2) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
3) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
4) Hülya Güven (İzmir)
5) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
6) Celal Dinçer (İstanbul)
7) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
8) Muharrem Işık (Erzincan)
9) Ali Demirçalı (Adana)
10) Bülent Tezcan (Aydın)
11) Candan Yüceer (Tekirdağ)
12) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
13) Ali Serindağ (Gaziantep)
14) Rahmi Aşkın Türeli (İzmir)
15) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
16) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
17) Mahmut Tanal (İstanbul)
18) Gürkut Acar (Antalya)
19) Namık Havutça (Balıkesir)
20) Erdal Aksünger (İzmir)
21) İhsan Özkes (İstanbul)
22) Sedef Küçük (İstanbul)
23) İlhan Demiröz (Bursa)
24) Aylin Nazlıaka (Ankara)
25) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
26) Tolga Çandar (Muğla)
27) Sakine Öz (Manisa)
28) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
29) Veli Ağbaba (Malatya)
3.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 21 milletvekilinin, ilaç
firmalarının 2007-2010 yılları arasında ülkemizde yaptıkları çeşitli ilaç
çalışmalarına bağlı olarak çok sayıda vatandaşın öldüğü iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/330)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Son günlerde basında, ilaç
firmalarının 2007-2010 yılları arasında ülkemizde yaptıkları çeşitli ilaç
çalışmalarına bağlı olarak çok sayıda vatandaşın öldüğü iddia edilmektedir. Bu
iddiaların araştırılması ve gerekiyorsa çözüm üretilmesi amacıyla TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ve
teklif ederiz.
Saygılarımızla.
1) Aytuğ Atıcı (Mersin)
2) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
3) Muharrem Işık (Erzincan)
4) Veli Ağbaba (Malatya)
5) Mahmut Tanal (İstanbul)
6) Bülent Tezcan (Aydın)
7) Namık Havutça (Balıkesir)
8) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
9) Gürkut Acar (Antalya)
10) Faik Tunay (İstanbul)
11) Erdal Aksünger (İzmir)
12) Sedef Küçük (İstanbul)
13) İhsan Özkes (İstanbul)
14) Ali Serindağ (Gaziantep)
15) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
16) Mehmet Şeker (Gaziantep)
17) İlhan Demiröz (Bursa)
18) Aylin Nazlıaka (Ankara)
19) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
20) Hülya Güven (İzmir)
21) Tolga Çandar (Muğla)
22) Sakine Öz (Manisa)
Gerekçe:
Son günlerde basında, ilaç
firmalarının 2007-2010 yılları arasında ülkemizde yaptıkları çeşitli ilaç
çalışmalarına bağlı olarak çok sayıda vatandaşın öldüğü iddia edilmektedir.
Yeni ilaç üretimi ve
insanlığın hizmetine sunulması elbette ki insanlar üzerinde de yapılan bir dizi
çalışmayı gerektirir. Çalışmalara katılan insanlar yeterince aydınlatıldıktan
sonra, hür iradeleri ile ve hiçbir şekilde zorlanmadan gönüllü olduklarını
beyan etmiş olmaları gerekir. Ancak çeşitli basın kuruluşları ülkemizde
insanların, özellikle de üniversite öğrencilerinin yoksulluk nedeniyle ilaç
araştırma deneylerine katıldıkları ve bu iş için para aldıklarını, deneyler sonucunda
da yaşamlarını yitirdiklerini yazmaktadır. Bu durum yiten yaşamlar yanında
insanlık onurunu, özellikle de vatandaşlarımızın onurunu zedelemiştir.
Sağlık Bakanlığı tarafından
yapılan açıklamada klinik deneylerin hem Bakanlık tarafından hem de etik kurullar
tarafından denetlendiği, deneklere para verilmesinin ise yasak olduğu ifade
edilmektedir. Bu ifadelerle, basında yer alan ifadeler arasında önemli
çelişkiler vardır.
Bütün şirketlerin ana
hedefi kâr etmektir. Dünyanın en büyük şirketleri arasında yer alan ilaç
şirketlerinin ilaç araştırmalarını kendi ülkelerindeki denetimlerin
sıkılığından kaçırarak geri bırakılmış ve fakir ülkelere kaydırdığı
bilinmektedir. Bu durum hiçbir şekilde kabul edilemez.
Ülkemizde yürütülen ilaç
araştırmalarının finansmanında kullanılan bütçenin nerelere harcandığı, başta
öğrencilerimiz olmak üzere vatandaşlarımızın içinde bulunduğu ekonomik
koşulların istismar edilerek kullanılıp kullanılmadığı araştırmaya muhtaçtır.
Sadece araştırma kayıtlarına bakmak aldatıcıdır. Hâlen hayatta kalmayı
başarabilen deneklerle, kurulacak Meclis Araştırma Komisyonu üyelerinin detaylı
bir görüşme yaparak deneysel çalışma için aydınlatılmış onamlarının olup
olmadığı ve çalışma için para alıp almadıklarının tespiti gerekir.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
araştırma önergeleri bilgilerinize sunulmuştur.
İzmir Milletvekilimiz Sayın
Susam daha önce söz istemişlerdi ama 10 kişilik sıra dolduğu için sırayı
bozmadık. Yalnız, sisteme girememiş, dolayısıyla, bu teknik arızadan dolayı
özür diliyoruz. Kendisine bir dakika, bulunduğu yerden söz veriyorum.
Buyurun efendim.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
11.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, İzmir’in en uç ilçesi
olan Beydağ’da yaşayan halkın adliyenin kapatılmasından dolayı mağdur olduğuna
ve Adalet Bakanından Beydağ Adliyesinin açılmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Buradan bir feryadı
duyurmak istiyorum. Beydağ Belediye Başkanımız ve sivil
toplum örgütlerimiz, Beydağ’da kapanan adliyeyle ilgili olarak çok mağdur
durumda olduklarını, Beydağ Barajı’nın yapımı ve su kanalları nedeniyle orada
oluşan davalar nedeniyle, İzmir’in en uç köşesi, en mağdur ilçesi olarak
Beydağ’ın bu noktadaki talebinin, Sayın Bakanlık tarafından diğer 40 tane
adliyenin geri verilmesi gibi, Beydağ’ın adliyesinin de geri verilmesi konusunu
sizin aracılığınızla Sayın Adalet Bakanımızdan talep ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Susam.
Değerli arkadaşlar, üstün
yetenekli çocukların keşfi, eğitimleriyle ilgili sorunların tespiti ve
ülkemizin gelişimine katkı sağlayacak etkin istihdamlarının sağlanması amacıyla
kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının Komisyonun görev süresinin
uzatılmasına dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Tezkereler (Devam)
2.- (10/136, 176, 177, 178, 179, 180, 181) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu Baş-kanlığının, süre uzatımına ilişkin tezkeresi (3/895)
21/06/2012
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Üstün yetenekli çocukların
keşfi, eğitimleriyle ilgili sorunların tespiti ve ülkemizin gelişimine katkı
sağlayacak etkin istihdamlarının sağlanması amacıyla kurulan Meclis Araştırması
Komisyonu 05/04/2012 tarihinde çalışmalarına
başlamıştır.
Komisyonumuz, 21.06.2012
tarihinde yaptığı toplantısında, Komisyona verilen 3 aylık süre içerisinde
çalışmalarını bitiremeyeceği anlaşıldığı için İçtüzüğün 105. Maddesi gereğince
1 aylık ek süre istenmesine karar vermiştir. Komisyonumuza 05/07/2012
tarihinden itibaren 1 aylık ek süre istenmesi hususunda;
Gereğini bilgilerinize arz
ederim.
Halide
İncekara
İstanbul
Komisyon
Başkanı
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, İç Tüzük’ün 105’inci maddesinin
ikinci fıkrasında yer alan “Araştırmasını üç ay içinde bitiremeyen komisyona
bir aylık kesin süre verilir.” hükmü gereğince Komisyona bir aylık ek süre
verilmiştir.
Sağlık çalışanlarına
yönelik artan şiddet olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun Başkan, Başkan
Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
3.- (10/49, 113, 118, 252, 253, 254, 255, 256, 257, 258) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, Başkan,
Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip Üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/896)
19/6/2012
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Komisyonumuz, Başkan,
Başkanvekili, Sözcü ve Katip üyelerini seçmek üzere
19.06.2012 Salı günü saat 18.00'de B Blok 2. Kat 4. Bankodaki Araştırma
Komisyonu Toplantı Salonunda 10 üye ile toplanmış ve aşağıda isimleri yazılı
sayın üyeler belirtilen görevlere seçilmişlerdir.
Bilgilerinize arz ederim.
Cemalettin
Şimşek
Samsun
Komisyon
Geçici Başkanı
Adı
ve Soyadı Seçim Bölgesi Aldığı Oy
Başkan : Necdet Ünüvar Adana 8
Başkan Vekili : Mustafa Baloğlu Konya 8
Sözcü : İsmail Tamer Kayseri 8
Kâtip üye : İlknur İnceöz Aksaray 8
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza
sunacağım:
4.- Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de çalışabilmelerine dair taleplerinin
uygun görüldüğüne ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi
(3/897)
20/06/2012
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
İlgi : Kadın Erkek Fırsat Eşitliği
Komisyonu Başkanlığının 19.06.2012 tarihli ve A.01.1.FEK.0.00.00.00/72615
sayılı yazısı.
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği
Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de
çalışabilmesine dair bir talebi olmuştur. Başkanlığımızca uygun görülen bu
talep İçtüzük'ün 25'inci maddesi gereğince Genel
Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İkinci tezkereyi
okutuyorum:
5.- İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de çalışabilmelerine dair taleplerinin uygun
görüldüğüne ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi (3/898)
26/06/2012
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
İlgi : İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonu Başkanlığının 26.06.2012 tarihli ve A.01.1.İHK.0.00.00.00/216-73679
sayılı yazısı.
İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de
çalışabilmesine dair bir talebi olmuştur. Başkanlığımızca uygun görülen bu
talep İçtüzük'ün 25'inci maddesi gereğince Genel
Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Reddedildi Sayın Başkan, 1
kişi el kaldırdı, burada
4 kişi “Hayır” dedi efendim.
BAŞKAN – Daha fazlaydı efendim bu taraf.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Hayır, ben baktım, ben özellikle baktım.
BAŞKAN – Arkadaşlar görüyor.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Hayır Sayın Başkan, ben özellikle baktım efendim.
MUZAFFER ASLAN (Kırşehir) –
Koskoca Başkan yalan mı söylüyor?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) –
Özellikle el kaldırdık…
BAŞKAN – Müsaade ederseniz, biz öyle görmedik, “Kabul
edenler…” dedim, arkadaşların da gördükleri bu.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Hayır efendim.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) –
Hayır efendim, özellikle yaptım onu.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkanım, bir daha oylayın.
BAŞKAN – Peki, oylarınıza sunulmuştur: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir efendim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- CHP Grubunun, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 179’uncu sırasında yer alan 278 sıra
sayılı Kanun Tasarısı’nın bu kısmın 1’inci sırasına alınmasına ve Genel Kurulun
26 Haziran 2012 Salı günkü
birleşiminde
görüşmelerinin bitimine kadar çalışmalarını sürdürmesine ilişkin önerisi
26.06.2012
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu'nun,
26.06.2012 Salı günü (Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları
arasında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisini İçtüzüğün
19 uncu maddesi gereğince Genel Kurul'un onayına sunulmasını saygılarımla arz
ederim.
M.
Akif Hamzaçebi
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin, Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının 179 uncu
sırasında yer alan 278 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının, bu kısmın 1 inci sırasına
alınması ve Genel Kurulun, 26 Haziran 2012 Salı günkü (Bugün) birleşiminde 1
inci sıraya alınan 278 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerinin bitimine
kadar çalışmalarını sürdürmesi önerilmiştir.
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisi üzerine, lehte olmak üzere, Ali Rıza Öztürk, Mersin
Milletvekili.
Buyurun Sayın Öztürk.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) –
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin
grup önerisi lehine söz aldım. Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisinin
konusu nedir? Konusu şudur: Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava
ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın bugün görüşülmesi yani
kamuoyunda “üçüncü yargı paketi” olarak bilinen bir paketin görüşülmesi.
Değerli milletvekilleri,
belki de Parlamento tarihinde bir ilki yaşıyoruz ya da ilklerden birisini
yaşıyoruz. Bu tasarı, bizim bugün görüşülmesini istediğimiz tasarı. Bu tasarı,
Hükûmetin tasarısıdır yani muhalefetin getirdiği bir teklif değildir. Hükûmet
bu tasarıyı getirmiştir, bu çuval tasarıyı getirmiştir ve bu çuval tasarı,
Türkiye Büyük Millet Meclisine 30/1/2012 günü
-Başkanlığa- verilmiştir ve 2/2/2012’de Komisyona havale edilmiştir. Adalet
Komisyonu ilk toplantısını 15.2.2012 günü yapmıştır ve ilk toplantıda alt
komisyon kurma kararı verilmiştir. 3.5.2012’de, 8.5.2012’de, 9.5.2012’de alt
komisyon toplantılar yapmıştır. Yani bakın, aslında alt komisyonun bile
toplantı yapmasının arasındaki süreye dikkatinizi çekmek istiyorum yani şubat
ayının 15’inde alt komisyon kuruluyor ama alt komisyonun çalışmaları mayıs
ayında başlıyor. Arkasından, değerli arkadaşlarım, Adalet Komisyonunda
23.5.2012, 24.5.2012, 30.5.2012, 31.5.2012’de görüşülüyor ve kararlaştırılıyor.
12.6.2012 günü de bu Komisyondan çıkıyor. Hatta biz muhalefet şerhi yazmak için
süre istediğimizde… Çünkü bu çok kapsamlı bir kanun, değişik kanunlarda
değişiklik yapıyor; dolayısıyla ne olup olmadığını Komisyon Başkanı bile
bilmiyor, Komisyon üyesi arkadaşlarımız bilmiyor. Ve dedik ki: “Bu çok kapsamlı
bir kanun, buna muhalefet şerhi yazmamız lazım.” Bize denildi ki: “Ya bir an
önce bu Genel Kurula gidecek, hemen yazın."
Değerli arkadaşlarım, bu
elimdeki benim otuz sayfalık Cumhuriyet Halk Partisinin muhalefet şerhidir,
yani kamuoyunda yargı hizmetlerinin etkinleştirilmesiyle getirilen bu kanun
tasarısına yönelik otuz sayfalık bir muhalefet şerhimiz vardır. O günden bu güne, bu kanun Adalet Komisyonundan bile hemen Genel
Kurula inecek gerekçesiyle getirilmişken, daha sonra Devlet Sırrı, başka
kanunlar geçti ama bu Hükûmet, kendi getirdiği yargı hizmetlerinin etkinleştirilmesi
amacıyla bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin bu çuval kanunu caminin
avlusuna bıraktı, bu sahipsiz kaldı arkadaşlar, bu sahipsiz kaldı, sahipsiz
kaldı, bu caminin avlusunda kaldı.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Sahibi burada ya.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) -
Şimdi biz muhalefet partisi olarak Hükûmetin tabii ki bu kanun tasarısını
Türkiye Büyük Millet Meclisine neden getirmediğinin gerekçelerini açıklamasını
istiyoruz. Niye getiremedi? Niye getirmek istemiyor?
Şimdi, kamuoyunda bir beklenti
oluşturuldu bu kanunla ilgili. Aslında, bu kanunda, gerçekten, yargı
hizmetlerinin etkinleştirilmesi dışında her şey var, bu kanun içinde; sadece
bir şey yok arkadaşlar: Yargı hizmetlerinin etkinleştirilmesi yok, adil
yargılanma hakkı da yok. Kamuoyunda -hepimiz biliyoruz- bir beklenti, umut
oluşturuldu. Neydi umut? Ceza Muhakemesi Kanunu’nda özellikle tutukluluk
kurumundan kaynaklanan sistematik ve yaygın hataların giderileceği beklentisi
oluşturuldu. Hatta, böyle büyük bir beklentinin
içerisinde tutuklu milletvekillerinin sorununun çözüleceği beklentisi
oluşturuldu. Gazeteciler sordu -Bakanı gördüler, sordular; Komisyon üyesi
arkadaşlarımızı gördüler, sordular; bizi gördüler, sordular- dediler ki: “Bu
paket çıktığında şu kadar insan çıkarılacak.” Ya da işte “Tutuklu
milletvekillerinin sorunu çözülecek.” denildi.
Değerli arkadaşlarım, bu
kanun tasarısıyla birlikte bizim de Cumhuriyet Halk Partisi olarak verdiğimiz
bir kanun teklifi vardı. Bu birleştirildi, sözüm ona birleştirildi. İkisi
birden ciddi harmanlanarak, tartışılarak konuşacaktık ama bu kanun teklifi
birleştirildi, sadece -sağ olsun arkadaşlarımız- bir iki maddeyi aldılar, kabul
ettiler, diğerlerinin üzerinde tartışmadılar bile.
Bakın, aslında tutuklama
sorunu gerçekten çözülmek isteniyorsa, gerçekten Adalet ve Kalkınma Partisinden
bugüne kadar dinlediğimiz yargının reformunun oluşumundaki meşruiyet teorisi
samimi ise, o zaman bu kanun tasarısındaki öneriler dikkate alınmalıydı. Biz
burada hem tutukluluk sorununun çözümü konusunda Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin istediği teklifleri getirdik, önerileri getirdik hem de özel
olarak tutuklu milletvekilleriyle ilgili teklifler getirdik.
Değerli arkadaşlarım, orada
hepimiz biliyoruz ki Sayın Başbakan tutuklu milletvekilleriyle ilgili dedi ki:
“Efendim, muhalefet bir öneri getirsin, bu öneriyi tartışalım.” Aslında, bizim
öneriden haberleri bile yoktu. İşte bizim bu konuda verdiğimiz kanun teklifi
vardı, sonra bu kanun teklifinden haberleri oldu, bu sefer de “Muhalefet
anlaşsın kendi aralarında, ondan sonra bir bakalım.” dediler. Muhalefet anlaştı, hatta Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığından şöyle bir açıklama yapıldı: “Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Sayın Cemil Çiçek’in Başkanlığında CHP Grup Başkan Vekili Sayın Emine
Ülker Tarhan, MHP Grup Başkan Vekili Sayın Mehmet Şandır, BDP Grup Başkan
Vekilleri Sayın Pervin Buldan ve Sayın Hasip Kaplan,
tutuklu milletvekillerinin durumlarını değerlendirmek üzere (bugün) 26 Nisan
2012 saat 09.30’da bir araya geldiler. Yapılan görüşmelerde sorunun
siyaset malzemesi yapılmadan, dört parti grubunun mutabık kalacağı şekilde
yasal zeminde çözümlenmesi hususunda görüş birliğine varılmıştır.” Burada da
yasal çözümü de önermişler ama sonra ne oldu? Hepimiz biliyoruz, Sayın Başbakan
en sonunda baktı muhalefet de anlaştı, sığınacak bir yeri kalmadı, “Canım, bu
işin formülü mormülü olmaz.” dedi. E, ne olacak o
zaman? “Bu iş yargıya kalacak.” Canım, bu işin formülü mormülü
olmayacaksa, bu iş zaten yargının elindeydi, o zaman niye siz muhalefet öneri
getirsin ya da getirmesin dediniz, arkasından niye muhalefet anlaşsın ya da
anlaşmasın dediniz? Size ne o zaman muhalefetin anlaşıp anlaşmayacağından?
Yani, siz elinizi taşın altına sokmayacaksanız, siz bu ülkede -Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin- gerçekten yargı alanındaki sorunların giderilmesi
konusunda siyasi iktidar olarak bu yükü omuzlamayacaksınız, o zaman bunu
söylemenizin anlamı ne değerli milletvekilleri?
Değerli arkadaşlarım, biz
bu kanun tasarısıyla ilgili, gerçekten, otuz sayfalık muhalefet şerhimizde
gerekçeleriyle birlikte, hukuki gerekçeleriyle birlikte bunları söyledik.
Aslında, gerçekten, bu tasarı toplumda yarattığı umutları ve beklentileri
karşılayamamıştır, karşılamaktan çok uzaktır. Bu torbada gerçekten yargının
hızlandırılması ve adil yargılanmayı etkileyecek tek bir hüküm yoktur. Yargı uygulamalarında, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda tutuklama ve
diğer koruma önlemleri yönünden yaşanan sorunlar ülkemizin gündemini sürekli
meşgul etmektedir ama biz, bütün bu eleştirilerimize rağmen, bu kamuoyunda
oluşan bu beklentiyi, umutları boşa çıkarmamak adına ya da bu tasarının
gerçekten Hükûmetin pompaladığı kadar kamuoyundaki bu beklentileri karşılayıp
karşılayamayacağının açığa çıkması açısından bu yargı paketinin bir an önce
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesini istedik.
Şimdi, bunu istememizin
nedeni var. Bir yandan, icra iflasla ilgili herkese bir umut dağıtıldı. Bir
yandan, tutuklama sorunlarıyla ilgili herkese bir umut dağıtıldı. Şimdi bana
öyle geliyor ki, gazeteciler bile soruyor, bu paket çıktığı zaman tutuklular
dışarı çıkacak ya da icra iflastaki bütün insanların sorunu çözülecek. Ya
taahhüdü ihlalle ilgili önerge verdik reddedildi ama vatandaş arıyor. Hiç
olmazsa bu paket çıksın, neyi karşıladığı neyi karşılamadığı belli olsun. Ama buna
rağmen sözüm ona bazı yazarçizerler de “Muhalefet bu konuda niye talepte
bulunmuyor?” diye muhalefeti eleştirebilme cesaretini gösteriyorlar. Yahu Allah
aşkına, bir Hükûmetin tasarısının Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi
konusunda muhalefetin ısrarcı olup olmaması parlamenter demokraside nerede
görülmüş? Ama o yazarçizerler Sayın Başbakan ya da Adalet Bakanına
soramıyorlar, “Bu yargı paketi niye gelmedi?” diyemiyorlar. Kolay “Muhalefet
niye ısrar etmedi?” Al biz bugün ısrar ediyoruz; işte onun için getirdik.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) –
Dolayısıyla bu yargı paketinin bir an önce görüşülmesini istiyoruz değerli
arkadaşlar. Ticaret Kanunu bugün görüşülecekti; bu, ondan önce komisyonlardan
geçti. Dolayısıyla bunun görüşülmesini istiyoruz ve görüşme sırasında tabii ki,
kanunla ilgili eleştirilerimizi, itirazlarımızı belirteceğiz.
Saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Öztürk.
Cumhuriyet Halk Partisi
grup önerisi üzerinde ikinci konuşmacı, aleyhte olmak üzere Sayın Recep Özel,
Isparta Milletvekili.
Buyurun Sayın Özel. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) –
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş
olduğu grup önerisi aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
Biraz önce, grup önerisinin
lehinde konuşan Ali Rıza Bey otuz sayfalık muhalefet şerhinden, niye o yasaya
karşı olduklarından bahsetti. Otuz sayfalık bir gerekçe, muhalefet şerhi
yazmışlar; demek ki, bu yasayı buraya getirdikleri, bugün görüşülmesini
istediklerine göre bu otuz sayfalık muhalefet şerhinden vazgeçtiklerini kabul
ediyoruz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) –
Hayır “İtirazımız devam ediyor.” dedim. Ayrıca, hiç alakası yok.
RECEP ÖZEL (Devamla) - İnşallah, görüşmeler anında bu
muhalefetlerini o zaman çekerler. Bir an önce Cumartesi ve Pazar günü de bunu
çıkartmış oluruz diye düşünüyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) –
Ya lütfen Recep Bey, itirazımız devam ediyor.
RECEP ÖZEL (Devamla) – Biz
getirmiş olduğunuz bu öneriye özde karşı değiliz. Hükûmetimizin, AK PARTİ
Hükûmetinin bir tasarısıdır ve cumartesi, pazar günü Meclis çalışarak
kanunlaşacaktır. 1 Temmuz tarihi itibarıyla Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe
girmesi gerektiğinden ve iş çevrelerinde de bu değişikliklerin bir rahatlama
getirmesi anlamında da bunun bir an önce yasalaşması gerekmektedir. Önceliğimiz
Türk Ticaret Kanunu olduğundan dolayı bugün bunu görüşeceğiz. Önergenizde
belirtmiş olduğunuz yasayı da cumartesi günü görüşüp kanunlaştıracağız.
Böylece, sizin talebiniz de yerine gelmiş olacak diyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Özel.
Üçüncü konuşmacı,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi üzerinde Sayın Sırrı Sakık,
Muş Milletvekili.
Sayın Sakık,
buyurun.
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; ben de lehte söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Aslında, iki gün sonra
Orhan Doğan’ın ölüm yıl dönümü. Belki bu fırsatı bulamayız ama ben buradan
Orhan Doğan’ı saygıyla, sevgiyle, rahmetle anıyorum. Orhan Doğan da burada, eli
kelepçelenerek alınıp götürülmüştü. O dönemde hep birlikte bu süreci yaşadık,
bir ihtilaldi aslında, bir sivil darbeydi. Burayı kuşatmıştı, askerler de,
polisler de kuşatmıştı. Askerler talimat vermişti komisyonlara ve Genel Kurula
da böyle emredilmişti: “Bunların dokunulmazlığı kaldırılmalıdır.” Çünkü Karma
Komisyonda benim dokunulmazlığım kaldırılırken sadece ön sayfada ismim vardı,
reddediliyor, tekrar ilahlar devreye giriyor, tekrar Karma Komisyona davet
ediliyoruz, üçüncü kez, bizim dokunulmazlıklarımızın kaldırılmasına karar
verdiler ve ben oradan da ayrılırken Refah Partisinden arkadaşlar ağlayarak
orayı terk etmişlerdi ve böyle bir süreci yaşadık.
Şimdi, Meclisimiz bir
komisyon oluşturdu, Darbeleri Araştırma Komisyonu. Biz de sevindik, bizim de
arkadaşlarımızdan Komisyonda yer alanlar oldu ama üç dört gün önce duydum ki
Komisyonumuz bir karar almış. Bakın, 2 Mart darbesini araştırma ihtiyacı
duymayan bir Komisyon. Darbe olmuş, askerler Parlamentoya talimat vermiş ve
sizin meslektaşlarınızın eline kelepçe vurulmuş, bunu araştırmıyor. Komisyon
bir karar alıyor, Şili’de, Arjantin’de, Yunanistan’da, İtalya’da, İspanya’da
darbeleri araştırmak üzere buralara seyahat düzenlemeye gidecek. Komisyona
minnettarız, nasıl bunu keşfettiniz, nasıl böyle büyük bir kâşifsiniz, nasıl
böyle bir keşifte bulundunuz; size çok teşekkür ediyoruz! Yanı başınızda olan 2
Mart 1994’teki darbeyi görmüyorsunuz ama İtalya’ya gideceksiniz, İspanya’ya gideceksiniz,
Arjantin’e gideceksiniz, oradaki darbeleri araştıracaksınız; yok böyle bir şey.
Bu Parlamento ayağa kalkmalıdır. Bu ülke çiftlik değildir. Siz yanı başınızdaki
bir darbeyi görmez de
İspanya’da darbeyi araştırmaya giderseniz onun adı “turistik bir
seyahat” olur ve ben Grubumuza da sesleniyorum, grup başkanlarımıza, grup
başkan vekillerimize, derhâl bir üye olarak sizden rica ediyorum: Bu
Komisyondaki üyemizi geri çekin. Eğer Orhan Doğan’a, Leyla Zana’ya,
Ahmet Türk’e, Hatip Dicle’ye ve Sedat Yurttaş’a,
Selim Sadak’a ve Mahmut Alınak’a, Sırrı Sakık’a
vurulan kelepçeleri görmüyor da ve buradaki ilahların emrine biat eden, onlara
emredenlere buradan biat edenleri görmüyorlarsa bizim bu komisyonlarda yerimiz
olmamalıdır.
Sevgili arkadaşlar, şimdi,
sorunlarımız çok. Yani CHP’nin getirdiği bu noktadaki önerge çok doğrudur,
yerli yerindedir ve Parlamento bir an önce bizim sorunlarımızı çözmek için bu
konuda sorumluluklarını yerine getirmelidir. Bakınız, bizim yaralarımız var,
yaralarımızın sarılması gerekir. Her gün bir cezaevinde bir isyan oluyor, çok
yakın bir tarihte 13 insan Urfa Cezaevinde yaşamını yitirdi. Siz askerî
darbelere karşı olduğunuzu söylüyorsunuz ama askerî darbelerin getirdiği
kanunlarla, yasalarla bu ülkeyi hâlâ yönetiyorsunuz. Yani daha birkaç gün önce
Urfa Cezaevinde olanlar 12 Eylül döneminde Diyarbakır’da olanlarla eş
değerdedir, Ulucanlar Cezaevinde olanlarla eş değerdedir, Bayrampaşa Cezaevinde
olanlarla eş değerdedir. Siz 300 küsur kişilik bir cezaevine bin küsur insanı
yerleştirirseniz… Ve bunların büyük bir çoğunluğu da Barış ve Demokrasi
Partisinin üyeleridir. O gece Vali orada açıklamalarda bulunuyor. Aslında en
büyük terörü siz estiriyorsunuz, orada siyasi mahkûmlara “Efendim, siyasi değil
de terör” diyor. Yüzde 90’ı bizim partinin üyeleridir, il ve ilçe
başkanlarımızdır. En çok terörü siz estiriyorsunuz devlet adına ve insanları
haksız bir şekilde alıp içeri tıkıyorsunuz. 300 kişilik yerde bin küsur insan
kalırsa, 18 kişilik yerde 40 kişi kalırsa, 8 kişilik yerde 18 kişi kalırsa
lavabo sorunundan, tuvalet sorunundan, prize takılan semaver sorunundan bile
sorun çıkar. Siz haksız bir şekilde insanları tutukluyorsunuz.
Bakın, bugün, 71 tane KESK
yöneticisi ve Genel Başkanı dâhil olmak üzere, bunlar dünden beri bir terörle
karşı karşıyadır. Acaba bunlar ne yapıyordular, bunlar Suriye’nin istihbarat
birimi miydiler, acaba onlar oradaki katil Esad rejiminin buradaki uzantıları
mıydılar? Bir tarafta Suriye’ye karşı diklenirken diğer tarafta kendi halkınıza
bu kadar zulüm etme hakkına sahip olabilir misiniz? Dönüp Esad… Evet, Esad’ın
eli kanlıdır, babasının eli de kanlıdır, Baas Rejimi
katildir; doğrudur da ama sizin eliniz çok mu temizdir? Siz burada masum
insanları alıp tutuklayacaksınız ve size muhalif olanlara karşı acımasız bir şekilde
olacaksınız. Kim muhalif güçler? Emek cephesi. Kim? Kürtler. Kim? Sosyalistler.
Size muhalif olanlara karşı acımasız olacaksınız ama dönüp Esad’la ilgili söz
söyleme hakkınız olmaz. Evet, onun eli kanlıysa, siz burada onun uyguladığı
politikaların aynısını uygularsanız aynı kefede değerlendirilirsiniz ve siz
Kürtlere boyun eğdirtmeye çalışıyorsunuz.
Bakın, 71 kişi alınmış
gözaltına, 71’i de Kürt’tür. Ne yaptılar bunlar? Bunlar okulda eğitim
veriyorlar, bunlar emekçi, sizin çocuklarınızın öğretmenleri. Ne yapmışlar?
Savcılar soruyor. Özel yetkili mahkemeler ne diyor? Dönüp diyor ki bu
gözaltındaki arkadaşlarımıza: “Siz Özgür Politika’yı
okudunuz mu? Siz Azadiya Welat
gazetesini okudunuz mu? Birgün gazetesini okudunuz
mu?” El vicdan be! Şimdi, sizden birilerini tutuklayıp size sorsalar: “Yeni
Şafak gazetesini okudunuz mu? Akit gazetesini okudunuz mu? Zaman gazetesini
okudunuz mu?” Bunun adı ne kadar demokrasi olur? İşte buradaki, bakın,
savcıların yaptığı bu.
KESK yöneticilerine
soruluyor, “Siz şu eyleme katıldınız mı?” diyor. Tabii ki katılacağım, ben sizin
antidemokratik uygulamalarınızı protesto etmek için zaten sokaklardayım, her
gün bana gaz sıkıyorsun, copla vuruyorsun ve beni alıyorsun tutukluyorsun,
bunları yapmak üzere zaten ben sendikal görevlerimi, hakkımı yerli
yerine getiriyorum ama dönüyor, hayır, bunları yaptığınız zaman özel yetkili
savcılar sizin yakanıza yapışır.
Şimdi, 12 Eylülden, 12
Eylül yasalarından hesap soranlar 12 Eylül yasalarıyla muhaliflerini susturmaya
çalışıyorlar. Özel yetkili mahkemeler, evet, şark istiklal mahkemeleri,
istiklal mahkemeleri hangi ruhla hareket ettiyse, devlet güvenlik mahkemeleri
hangi ruhla hareket ettiyse bunlar da öyle hareket ediyor.
Bakın, bütün cezaevleri tıka basa dolu, “300” rakamı binle dolu, “500”
rakamı binin üzerinde ve hep muhalifler içeride ve bu ülke gerçekten eğer
sorunları çözmek istiyorsa bir bütünü olarak bunları masaya yatırıp ve Meclisin
alelacele tatile girmesine gerek de yok, biz temel sorunların çözümü için gece
gündüz, yaz kış demeden çalışmaya hazırız, yeter ki bu ülkenin sorunlarını
çözünüz. Bu sorunları getirip birlikte paylaşın. Diğer
muhalefet partileriyle ortak bir paydada buluşabiliriz, ülkemizi
özgürleştirebiliriz, bu noktada eksikliklerimizi giderebiliriz ama siz, bunların
hiç birini yapmıyorsunuz, torba yasaları oluşturarak bu torbanın içerisine her
şeyi dâhil ediyorsunuz ve muhalefet grubuna da, muhalefet partilerine de
“Gelin, buna dâhil olun.” diyorsunuz.
Bakın, 2 Temmuzda KCK
davası, ana davası yani o kadar çok davalar açıldı ki Diyarbakır’da ana dava,
İstanbul’da ana dava; her yerde böyle, bütün Kürtler KCK’li
ve burada bir yargı süreci başlıyor. Burada hukukun ve adaletin ülkesini eğer
oluşturmak istiyorsanız bir an önce hep birlikte bunları inşa etmeliyiz yoksa
kandan kanunlar bu ülkeye kan getirir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SIRRI SAKIK (Devamla) –
Ben, kandan kanunların değil, hukukun ve huzurun ülkesinin oluşmasını diliyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Sakık.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu önerisi üzerinde, aleyhte olmak üzere son konuşmacı Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can.
Buyurun Sayın Can (CHP
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi,
yargı paketinin gündeme alınmasıyla ilgili grup önerisi verdi. Bugün Danışma
Kurulu da yapıldı. Danışma Kurulunda bizim yargı paketini cumartesi günü
gündeme getireceğimize dair de birazdan grup önerimiz okunacak ve oylanacak.
Dolayısıyla, Cumhuriyet Halk Partisi bu grup önerisini niye verdi, anlamak
mümkün değil. Herhâlde bu grup önerisini vermekle, biz de cumartesi günü
gündeme almış olduk, ona katkısı oldu.
Diğer taraftan, Cumhuriyet
Halk Partisinin vermiş olduğu grup önerisindeki yargı paketinin görüşülmesine
ilişkin, biz yargı paketinin görüşülmesine karşı değiliz, yargının
etkinleştirilmesi ve hızlandırılması yönünde adımlar attık, atmaya devam
edeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi de herhâlde bu meyanda düşünüyor ki grup
önerisi verdi. İnşallah, cumartesi günü, tahmin ediyorum grup önerisinde,
buradan grup önerisine değindikleri gibi kanun görüşülürken de kanunu
tıkamazlar, önerge vermezler, temel yasa olarak bir an önce geçer, kanunlaşır
diye düşünüyoruz.
Diğer taraftan, bugün, biz
Türk Ticaret Kanununu görüşmeyi planlıyoruz. Türk Ticaret Kanunu 22’nci Dönemde
Adalet Komisyonunun alt komisyonunda ve üst komisyonunda kabul edilerek Genel
Kurula indirilse de Genel Kurul gündeminde kanunlaşmadığından kadük kalmıştır, 23’üncü Dönemde kanunlaşmıştır ve 1
Temmuzda yürürlüğe girmesi kararlaştırılmıştır.
1 Temmuzda yürürlüğe
girmeden evvel, gerek ticaret dünyasında gerekse iş dünyasında kanunun
yürürlüğe girmesi hâlinde uygulamadan mütevellit sıkıntılar olacağı noktasında
ve uygulamadan kaynaklanan problemlerin giderilmesi noktasında yeniden
değerlendirmeler yapılmış, bu konuda Gümrük ve Ticaret Bakanımız gerekli
çalışmaları yapmıştır.
Konuyu uygulayacak
uzmanlarla ilgili toplantılar yapılmış, ticaret dünyasından, TÜRMOB’tan görüşler alınmış ve bu görüşler ışığında da
kanundaki değişiklik yapılacak maddeler belirlenmiştir. Bu maddeler de bir
tasarı şeklinde Adalet Komisyonuna sevk edilmiştir. Adalet Komisyonunda da
muhalefetin de katkılarıyla beraber kabul edilmiştir ve Genel Kurula sevk
edilmiştir.
İnşallah, bugün bunu
görüşmemiz hâlinde burada kanunlaşacak ve Cumhurbaşkanımıza gidecek.
Cumhurbaşkanımızın da onayı hâlinde Resmî Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe girecek. 1 Temmuzdan önce bunun yürürlüğe girmesi elzem
görünüyor. Bu nedenle, bu kanunu görüşmeyi bugün planlıyoruz.
Diğer taraftan, Barış ve
Demokrasi Partisinin temsilcisi burada yapmış olduğu grup önerisi lehindeki
konuşmayla, bağımsız yargıya müdahale edildiği yönünde açıklamalarda bulundu.
SIRRI SAKIK (Muş) – Ne
bağımsız yargısı ya!
RAMAZAN CAN (Devamla) -
Diğer taraftan, 12 Eylül yasalarını kullanarak bu iktidarın kendilerine
sıkıntılar çıkardığından bahsetti. Hâlbuki 12 Eylülle ilgili yirmi altı
maddelik referanduma giden Anayasa değişikliklerini Barış ve Demokrasi
Partisinin Mecliste engellediğini ve referanduma giden boyutta da yüzde 58’in
yanında değil, yüzde 42’nin yanında yer aldığını bu kamuoyu yakından biliyor.
Saygıdeğer Başkanım,
değerli milletvekilleri; grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu ancak muhteva
itibarıyla yanında olduğumuzu, cumartesi günü görüşeceğimizi, Ticaret
Kanunu’nun görüşülmesi elzem olduğundan dolayı grup önerisi aleyhinde oy
vereceğimizi beyan ediyor, hepinizi saygıyla tekrar selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Can.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Yoklama
istiyorsunuz.
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın
Başkan, konuşmacı benim yanlış bir bilgi aktardığımı, referandumda farklı
davrandığımı…
BAŞKAN – Şu yoklamayı
halledeyim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın
Tarhan, Sayın Erdoğdu, Sayın Tanal, Sayın Öner, Sayın Serindağ,
Sayın Akgöl, Sayın Altay, Sayın Erdemir, Sayın Özbolat,
Sayın Dudu, Sayın Nazlıaka, Sayın Ediboğlu, Sayın
Özdemir, Sayın Düzgün, Sayın Tanrıkulu, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Ekinci,
Sayın Gök, Sayın Demirçalı, Sayın Öğüt.
Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara
veriyorum
Kapanma Saati: 16.21
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.34
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 124’üncü Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yeniden yoklama
yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
1.- CHP Grubunun, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 179’uncu sırasında yer alan 278 sıra
sayılı Kanun Tasarısı’nın bu kısmın 1’inci sırasına alınmasına ve Genel Kurulun
26 Haziran 2012 Salı günkü birleşiminde görüşmelerinin bitimine kadar çalışmalarını
sürdürmesine ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Öneri kabul edilmemiştir.
Şimdi, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun, İç Tüzük’ün…
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın
Başkan, sözüm vardı, siz “Vereceğim.” dediniz.
BAŞKAN – Ya, yapma. Allah
aşkına. Biraz sonra vereyim. Başladım.
SIRRI SAKIK (Muş) – Ben
size söyledim. “Evet.” dediniz.
BAŞKAN – Peki, ne
diyeceksiniz? Tekrar tartışacaklar.
SIRRI SAKIK (Muş) - Yoklama
yapılmadan söyledim. “Evet. “dediniz. Grup sözcüsü, bizim…
BAŞKAN – Buyurun, sataşma
olmadan tekrar…
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can’ın şahsına ve Barış ve Demokrasi Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
SIRRI SAKIK (Muş) – Değerli
arkadaşlar, ben teşekkür ediyorum.
Biraz önce AKP Grubu
sözcüsü bizim doğru bilgiler aktarmadığımızı söylüyor. 12 Eylül 2010
referandumunda aslında şunu açık ve net olarak birkaç kez burada seslendirdik…
MAHMUT TANAL (İstanbul) –
Sayın Hatip, biz duymuyoruz, gürültüden duyamıyoruz biz.
SIRRI SAKIK (Devamla) –
Sayın Başkan…
BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen
biraz sessiz olalım.
SIRRI SAKIK (Devamla) –
Sevgili arkadaşlar, referandum çalışmalarında, bir tek, taslak hazırlayan,
diyalog arayan grup bizdik. Adalet ve Kalkınma Partisine gittik, “Biz şu
maddelerde şu değişikliği istiyoruz. Hatta bunun dışında bir yol temizliği
yapabiliriz yani 12 Eylül Anayasası’nı değiştirmeye kalkışıyorsunuz ama 12
Eylül yasaları var, Siyasi Partiler Yasası var, Seçim Kanunu var, yüzde 10’luk
baraj var ve bunları getiren de Kenan Evren ve arkadaşları. Gelin ilk önce
bunları değiştirelim.” dedik; siz “Hayır.” dediniz. Ve bu parti kapatmalarla
ilgili sizden bir temsilci geldi, bizimle oturdu, konuştu. 5 arkadaşımız geldi.
Olumlu oy kullanmamıza rağmen… Ama siz bizimle birlikte hareket etme cesaretini
gösteremediğiniz için farklı davrandınız ve biz bu olup bitenleri -size
“Hayır.” değil- sandıkları boykot ettik. Bizim duruşumuz bu. Bugün de
yapacağınız bir çalışmada, eğer biz içinde yoksak, eğer özgürlükler yoksa, eğer bu halkın demokratik hakları yoksa biz yine
içinde olmayız.
Biraz önce de
seslendirdiğim gibi, bakın, Urfa’da yangın çıktı, orada sevkler başladı. Oradan
sevk edilen arkadaşlarımız, kadın arkadaşlarımız buradan Sincan’a getirilinceye
kadar emin olun her türlü işkenceye maruz kaldılar. Bu, sizin İktidarınız
döneminde oldu. Ben, buradan İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunu da göreve
davet ediyorum. Bir an önce Sincan’a gidip görmelisiniz, oradan gelen kadın
arkadaşlarımıza karşı nasıl bir politika, nasıl bir işkence politikası
uygulandığını da gözlerinizle görürsünüz.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Sakık.
Sayın milletvekilleri,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün
19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
2.- AK PARTİ Grubunun,
gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden
düzenlenmesine; 28 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin
görüşmelerinin 30 Haziran 2012 Cumartesi günkü birleşimde saat 24.00’e kadar
tamamlanamaması hâlinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1 Temmuz 2012'de tatile
girmeyerek çalışmalarına devam etmesine; 303, 302, 301, 300 ve 278 sıra sayılı
kanun teklifi ve tasarılarının İç Tüzük’ün 91’inci
maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin
önerisi
26/6/2012
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı’na
Danışma Kurulu 26.06.2012
Salı günü (bugün) toplanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince,
Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak dağıtılan 303, 302 ve 301 sıra sayılı kanun teklifi
ve tasarılarının 48 saat geçmeden Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının sırasıyla 3, 5 ve 6 ıncı sıralarına, yine bu kısımda bulunan 300, 278, 155,
289, 250, 299, 10, 16, 54, 89, 90, 114, 129, 134, 206, 245, 298, 3, 4, 13, 17,
19, 28, 31, 34, 35, 36, 49, 50, 51, 55, 57, 58, 61, 62, 68, 72, 73, 75, 84, 91,
94, 99, 104, 109, 115, 116, 120, 121, 123, 130, 131, 132, 133, 135, 140, 142,
143, 145, 157, 159, 160, 168, 173, 174, 175, 176, 185, 188, 191, 196, 214, 219,
227, 261 ve 284 sıra sayılı kanun teklifi ve tasarılarının ise bu kısmın
sırasıyla 4, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23,
24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43,
44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63,
64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81’inci
sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
Haftalık çalışma günlerinin
dışında 29 ve 30 Haziran 2012 Cuma ve Cumartesi günlerinde saat 14:00'te toplanması ve bu birleşimlerde "Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan
işlerin görüşülmesi;
26 Haziran 2012 Salı günkü
(bugün) birleşiminde 300 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar;
27 Haziran 2012 Çarşamba
günkü birleşiminde 302 sıra sayılı kanun teklifinin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar;
28 Haziran 2012 Perşembe
günkü birleşiminde 301 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar;
29 Haziran 2012 Cuma günkü
birleşiminde 19 sıra sayılı kanun tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar;
30 Haziran 2012 Cumartesi
günkü birleşiminde 28 sıra sayılı kanun tasarısına kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
28 sıra sayılı kanun
tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin 30 Haziran 2012 Cumartesi günkü
birleşiminde saat 24:00’e kadar tamamlanamaması
hâlinde; Türkiye Büyük Millet Meclisinin İçtüzüğün 5 inci maddesine göre 1
Temmuz 2012'de tatile girmeyerek Genel Kurulun çalışmalara devam etmesi, 1
Temmuz 2012 Pazar günü saat 14:00'te toplanması ve bu birleşimde "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer
alan 28 sıra sayılı kanun tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar;
Yukarıda belirtilen
birleşimlerde gece 24:00'te günlük programların tamamlanamaması
hâlinde günlük programların tamamlanmasına kadar;
çalışmalarını sürdürmesi,
303, 302, 301, 300 ve 278
sıra sayılı kanun teklifi ve tasarılarının İçtüzüğün 91. maddesine göre temel
kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması;
önerilmiştir.
278 Sıra Sayılı
Yargı Hizmetlerinin
Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın
Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı (1/565)
Bölümler Bölüm
Maddeleri Bölümdeki
Madde Sayısı
1. Bölüm 1 ila 28 inci maddeler 28
2. Bölüm 29 ila 53 üncü maddeler
(Çerçeve 37 nci maddeye bağlı
geçici 9, 10 ve 11 inci
maddeler ile çerçeve 47 nci
maddeye bağlı geçici 24 ve
25
inci maddeler dahil) 28
3. Bölüm 54 ila
81 inci maddeler 28
4. Bölüm 82 ila 106 ncı
maddeler
(Geçici
1, 2 ve 3 üncü maddeler dahil) 28
Toplam Madde Sayısı 112
300 Sıra Sayılı
Harp Akademileri Kanunu Ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi
(2/697)
Bölümler Bölüm
Maddeleri Bölümdeki
Madde Sayısı
1. Bölüm 1
ila 11 inci maddeler 11
2. Bölüm 12
ila 25 inci maddeler 14
Toplam
Madde Sayısı 25
301 Sıra Sayılı
Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı
(1/637)
Bölümler Bölüm
Maddeleri Bölümdeki
Madde Sayısı
1. Bölüm 1
ila 13 üncü maddeler 13
2. Bölüm 14
ila 26 ncı maddeler 13
Toplam Madde
Sayısı 26
302 Sıra Sayılı
Bazı Kanunlar ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/679)
Bölümler Bölüm
Maddeleri Bölümdeki
Madde Sayısı
1. Bölüm 1
ila 21 inci maddeler 21
2. Bölüm 22
ila 42 nci maddeler 21
3. Bölüm 43
ila 59 uncu maddeler
(Geçici
1,2 ve 3 üncü maddeler dâhil) 20
Toplam
Madde Sayısı 62
303 Sıra Sayılı
Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun
Yürürlüğü ve Uygulama
Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı
(1/630)
Bölümler Bölüm
Maddeleri Bölümdeki
Madde Sayısı
1. Bölüm 1
ila 26 ncı Maddeler 26
2. Bölüm 27
ila 50 nci Maddeler
(Çerçeve 38 inci maddeye bağlı geçici 7,
geçici 8 ve geçici 9 uncu maddeler dâhil) 26
Toplam
Madde Sayısı 52
BAŞKAN – AK PARTİ grup
önerisi üzerinde söz isteyen, lehte olmak suretiyle, İstanbul Milletvekili
Tülay Kaynarca. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ grup önerisi lehinde söz almış
bulunuyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Grup önerimiz 1 Temmuza
kadarki çalışma takvimimizin yeniden belirlenmesiyle ilgili. Genel Kurulun
haftalık çalışma günleri dışında, 29 ve 30 Haziran Cuma, Cumartesi günleri de
saat 14.00’te toplanması ve bu birleşimlerde “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesi
öngörülmüştür.
Bugünkü Genel Kurulumuzda
Türk Ticaret Kanunu’yla ilgili tasarı ile Harp Akademileri Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, yarınsa “torba kanun”
olarak nitelendirilen, “torba yasa” olarak nitelendirilen Bazı Kanunlar ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin görüşülmesi öngörülmüştür.
Diğer taraftan, 28
Haziranda 301 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na, 29 Haziranda da 19 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşülmesi, cumartesi itibarıyla ise,
yine, 28 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşülmesinin
tamamlanmasına kadar çalışmamız öngörülmüştür.
Yine, 28 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin
görüşülmesi esnasında 30 Haziran saat 24.00 itibarıyla tamamlanmaması
hâlindeyse 1 Temmuzda Meclisin tatile girmeyip, yine, pazar günü saat 14.00’te
toplanması ve bu birleşimde “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan 28 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar
olan işlerin görüşülmesi öngörülmüştür.
Yukarıda belirttiğimiz
birleşimlerde gece 24.00’te günlük program tamamlanmaması hâlinde, yine,
programların bitimine kadar; diğer taraftan da, 303, 302, 301, 300 ve 278 sıra
sayılı kanun teklifi ve tasarılarının İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi öngörülmüştür.
AK PARTİ grup önerisi
lehine görüşümü belirtiyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Kaynarca.
İkinci konuşmacı, aleyhte
olmak üzere İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural.
Buyurun Sayın Vural. (MHP
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bir yasama yılının daha
sonuna geliyoruz ama her yasama yılının sonuna yaklaştığımız bir süre
içerisinde, maalesef, Meclis gündeminde birçok kanun tasarısıyla, “Bunların
acilen çıkması gerekir.” talepleriyle karşı karşıya geliyoruz. Aslında bundan
önceki çalışma dönemlerinde bunlarla ilgili bir planlama olsaydı… Bugün Türkiye
Büyük Millet Meclisinin karşısına “Bunları çıkartırsanız 1 Temmuzda tatile
gidersiniz.” anlayışı içerisinde milletvekillerinin böyle bir baskı altında
tutulmasını doğru bulmuyoruz. Türkiye'nin ihtiyacı olan kanunlar, tasarı ve
tekliflerin görüşülmesi gerekiyorsa Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim,
temmuz ayında da çalışmaya hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Bu bakımdan, böyle, 267
madde temel kanun sayılıyor, 19 tane de uluslararası sözleşme var, bunlar da 57
madde. Bütün bunların müzakeresi 100 ila 150 saat arasında sürebilir, 100-150
saatlik bir çalışma da takriben 10 günlük bir çalışmayı gerektirir. O bakımdan,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu gündeme alınan kanun tasarı ve teklifleri
konusunda itiraz ettiğimiz konuları iktidar partisine ilettik. Özellikle, torba
yasada Türkiye Büyük Millet Meclisinin yegâne denetim organlarından biri ve
bilgi kaynaklarından biri olan Sayıştayı denetim
yapamaz hâle dönüştürmek isteyen maddesinin çıkartılması gerektiğini ifade
ettik. Bugün, burada, yine yargı yasasında örgüt üyeliğinin cezalarının
azaltılması gibi, terörle mücadele ettiğimiz bir dönem içerisinde bu maddelerin
değiştirilmemesi gerektiğini belirttik.
Elbette iktidar partisinin
-millete kendi taahhütleri doğrultusunda- bir gündem belirleme hakkı olmakla
birlikte, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu gündemle ilgili görüş ve
düşüncelerimizi kanun tasarı ve teklifleri görüşüldüğü zaman elbette ileteceğiz
ama bu çalışma takvimiyle, yani 1 Temmuzda AKP’nin tatile girmek arzusunu
doğrusu anlayabilmiş değilim. Niye “1 Temmuzda tatile girelim.” diye ısrar
ediyorsunuz? “1 Temmuza kadar bunları getirelim, tatile gidelim.” Bizim tatil
yapmak gibi bir arayışımız yok. Milletimizin sorunlarının çözülmesi gerekir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak özellikle bazı konuların bu dönem içerisinde
çözümlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ve çözümlenmesi gereken hususlardan biri
de -ne kadar uzun zaman önce- şehit yakınları, şehit aileleri ve yakınlarının
mesela, ikinci istihdamla ilgili sorununun çözülmesi lazım. Grup toplantısında
Sayın Başbakan, şehit ve gaziler için nelerin yapılacağını, yapılması
gerektiğini tadat etti ama bununla ilgili bir adım atılmadı.
Mesela, özellikle,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, bu torba yasada da şehit ailelerine
ikinci iş verilmesine ilişkin bir düzenlemenin yapılmasını isteyeceğiz ve bu
konuda kamuoyuna taahhüt edilen hususların bir an önce, tatile girmeden önce
öncelikli olarak şehit ve gazilerin sorunlarını çözmekle ilgili bu yasaların
çıkması için adım atmamız lazım. Uzman erbaşlar bekliyor, sıkıntıları var.
Polislerimizin büyük sıkıntısı var. Her gün şehit veriyoruz ama polislerin
3.600 ek göstergesi maalesef düzenlenmiş değil. Eğer güvenlik güçlerine,
gerçekten, Türkiye Büyük Millet Meclisinin arkalarında olduğunu göstermek
istiyorsak şüphesiz, polislerimizin bu sorununu da çözmemiz gerekir.
Astsubayların sorunları var. Astsubayların da özellikle görev tazminatıyla ilgili
sıkıntıları var, bunların da çözülmesi gerekir.
O bakımdan, ben bu dönem içerisinde Milliyetçi Hareket Partisi
olarak özellikle bu konularla ilgili adımların atılması gerektiğini ve
partilerin, zannederim burada hiç kimsenin bir itirazı olmaması gerekir,
bunlarda adım atılması ve bunların çözümlenmesinden sonra eğer yaz döneminde
çalışmalarını yürütmek istiyorlarsa, Genel Kurul çalışmalarını bundan sonra
hitama erdirmelerinin daha uygun olduğunu düşünüyorum. İşte, muhtarlarla ilgili talepler var, muhtarların ödeneklerinin
artırılması gibi konular var.
Dolayısıyla, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak biz, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu öngörülen
çalışma düzeni içerisinde, yine, milletin hakkını, hukukunu korumaya yönelik
önerilerimizi, görüşlerimizi açıklamaya devam edeceğiz. Dolayısıyla, bizim
tatile gitmek gibi bir acelemiz de yok. Önemli olan, yasama kalitesi ve bu
milletin, oylarıyla geldiğimiz milletin hakkını, hukukunu korumak. Hayırda beraber, birlikte yapmak. Doğru olmayanı da doğrusu, hep
beraber, birlikte doğru olmadığına kanaat getirmek suretiyle onları da
uygulamaktan, uygulanmasından, düzenlenmesinden vazgeçilmesini sağlamak lazım. Biz,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu kesimlerin sorunlarını çözmeye yönelik bir
gündemin de oluşması ve özellikle iktidar partisinin bu konuda kamuoyuna
verdiği birçok taahhütler var, bu taahhütler doğrultusunda da Parlamentonun
çalışarak bunların çözümlenmesi gerektiğini ifade ediyoruz.
Elbette, uluslararası
sözleşmeler var. Sayın Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı, Meclis Başkanımızın
yurt dışına ziyaretleri var. Uluslararası sözleşmelerin bu çerçeve içerisinde
belli program dâhilinde özellikle yaz döneminde Hükûmetin yapacağı bu
çalışmaların da desteklenmesi amacıyla bu programa dâhil olarak bu uluslararası
sözleşmelerin de geçirilmesinde fayda mülahaza ediyoruz. AKP’nin de verdiği
öneriler doğrultusunda biz de bu konudaki tercihleri belirttik. Böylelikle, yaz
döneminde, Meclisin çalışmadığı bir dönem içerisinde, yürütme erki de
uluslararası sözleşmelerin, görüşmeler sırasında, takdir edersiniz ki
uluslararası seviyede yapılacak görüşmelerde önemli olduğunu dikkate alarak
bunları değerlendirebilir. Ama Milliyetçi Hareket Partisi olarak özellikle
bugün AKP’nin önerisiyle sizin huzurunuza gelen çeşitli kanunların değiştirilmesine
yönelik iradelerinde itiraz ettiğimiz konuları açık ve seçik ortaya koyduk.
Umarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetim yapan Sayıştayın
denetim yapamaz hâle dönüştürülmesi, terörle mücadelenin hızlandırılması
gereken bir dönem içerisinde terör örgütü üyesi olanların cezasının azaltılması
gibi hususlar Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminden çıkarılır, ondan sonra
da bu kanun tasarı ve teklifleri noktasında Milliyetçi Hareket Partisi olarak
katkılarımızı iletiriz.
Milliyetçi Hareket Partisinin
görüş ve düşünceleri bunlardır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bugüne kadar
milletvekillerimizin yaptığı çalışmalar, gerçekten olumlu olanları destekleyen,
daha olumlu olmasını sağlayacak önerilerin verilmesi şeklinde tecelli etmiştir.
Eğer yaz dönemi çalışmalarına milletvekilleriniz başlayacak ve yani 1 Temmuzda
tatile gitme gibi bir zorunluluk hissedilmiyorsa, Milliyetçi Hareket Partisi
olarak biz, Türkiye'nin gündemi olan, vatandaşın ihtiyacı olan bu
değişikliklerin yapılmasını temin edecek bir yasama çalışmasının yapılmasını…
Hiç olmazsa bu torba yasanın içerisine de, şu torbanın içine de muhtarlar
girsin, bu torbanın içine de ocağı yanan şehit ailelerimizin, gazilerimizin
sorunları girsin, onları sokalım, onların sorunlarını da bu vesileyle çözmüş
olalım ve hayır dualarıyla Meclisin bu dönemini kapatmış oluruz, İkinci Yasama
Yılını kapatmış oluruz.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak Meclis çalışmaları konusunda pozitif bir şekilde yaklaşacağımızı,
olumsuzları reddedeceğimizi, olumlu görüş ve düşüncelerimizi önergelerimizle
ifade edeceğimizi ve 1 Temmuzdan sonra da bu çalışma takvimiyle Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun çalışmalara devam etme konusunda da kararlı olduğunu
belirtmek istiyorum. Dolayısıyla, bu çerçevede yeni bir çalışma programı
hazırlanması münasebetiyle, 1 Temmuza kadar da bunların tamamlanamayabileceğine
ilişkin itirazlarımız kabul edilmezse endişelerimizi ifade ederek bu önerinin
karşısında olduğumuzu ifade ediyor, hepinize saygılarımı arz ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Vural.
AK PARTİ Grubu önerisi
üzerindeki üçüncü konuşmacı, lehte olmak üzere Sayın Recep Özel, Isparta
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) –
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubumuzun vermiş olduğu grup önerisinin lehinde söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
1 Temmuzda Meclisin çalışma
takvimi sona erecek. Bu tatile girmeden önceki önümüzdeki salı, çarşamba,
perşembe, cuma, cumartesi ve pazar dâhil olmak üzere çalışma takvimini,
görüşülecek konuları grup önerimizde getirmiş bulunmaktayız.
Önerimizle, iş hayatının
beklemekte olduğu, ticari hayatın beklemekte olduğu ve 1 Temmuzda yürürlüğe
girecek olan Türk Ticaret Kanunu’nda değişiklik yapılması hakkındaki kanunu
bugün -inşallah- görüşeceğiz. Hemen arkasından da, 300 sıra sayılı Harp
Akademileri Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifini görüşüp bugünkü çalışma saatini noktalamış olacağız. Yarın ise, 27
Haziran 2012 Çarşamba günü ise 302 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ni görüşeceğiz yani
torba kanun olarak bilinen yasayı. Perşembe günü ise, 301 sıra sayılı Sağlık
Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nı görüşeceğiz. 29 Haziran Cuma günü ise, 287
sıra sayılı ve yarım kalan Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı’nı görüşeceğiz.
Arkasından da Türk Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nı ve bir miktar da uluslararası sözleşmeyi
Genel Kuruldan geçirmeyi düşünüyoruz. Cumartesi ve bitmediği takdirde pazar
günü de uzun zamandan beri
Türkiye'nin gündeminde olan “üçüncü yargı paketi” olarak
adlandırılan Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve
Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nı görüşüp yasalaştırmayı
planlıyoruz.
Tabii ki muhalefet
“Yetişmezse 1 Temmuz itibarıyla tatile girmeyebiliriz de.” diyor. Bizler de
tatil meraklısı değiliz. İktidar milletvekilleri olarak, AK PARTİ Grubu olarak
hiçbir zaman tatili öncelikli olarak getirmiş değiliz, biz de çalışmayı esas
olarak kabul etmiş bulunmaktayız. Her birimiz seçim bölgesine gittiği zaman
vatandaşın sorunlarıyla da ilgilenmiş olacağız.
Biraz önce size vermiş
olduğum bu listedeki yasaları bitirmememiz için hiçbir neden yok. Elbette ki
muhalefet partileri İç Tüzük’ten kaynaklanan
haklarını sonuna kadar kullanacaklardır. Ona tamamen saygılıyız ama İç Tüzük’ten kaynaklanan haklarını kullanırken de, bu
yasaların bir an önce çıkması noktasında da kullanırlarsa İç Tüzük’ten kaynaklanan haklarını, bizler de mutlu oluruz.
Bizim gruptaki bulunan
arkadaşlarımız da bunların bir an önce yasalaşması, gerekli gereksiz araların
verilmemesi noktasında Genel Kurul çalışmalarına hiçbir uyarıya ve mesaja gerek
kalmadan burada bulunursak, bu çalışmalar öyle gece geç saatlere kadar sürmez,
takvimi bitirir ve neticelendirilmiş oluruz, milletimize daha iyi hizmet etmiş
oluruz diyorum.
Ben, grup önerimizin
lehinde oy kullanmanızı talep ediyor, hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Özel.
AK PARTİ Grubu önerisi
üzerindeki son konuşmacı Sayın Akif Hamzaçebi, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
(CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi
grup önerisinin aleyhinde olmak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
aldım. Sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Grup önerisi,
incelenmesinden de görüleceği üzere, Meclisin bu haftaki gündemini tamamen
altüst edip onun yerine çok farklı tasarı veya tekliflerin görüşülmesini
hedefliyor. Şunu ifade etmeliyim ki Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu,
Parlamentodaki milletvekili sayısını artırdıkça, arkasındaki halk desteğini
artırdıkça Parlamentodaki yasama faaliyeti açısından zayıflamaktadır. 22’nci
Dönemde tam 913 kanun çıkaran 22’nci Dönem Parlamentosu, 23’üncü Dönemde bunun
yarısı kadar, 548 tane kanun çıkarmıştır. Şimdi 24’üncü dönemdeyiz. 24’üncü
Dönemin ilk yılını yaşıyoruz ama bu sıkıştırılmış takvimler bile Parlamentonun
faaliyeti açısından, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önceki yıllardaki,
önceki dönemlerdeki çalışmasına yetişemeyecektir. Arkasındaki halk desteği
arttıkça halkın sorunlarına yabancılaşan, o sorunların çözümü için Parlamentoya
tasarı veya teklif getirmeyi artık fazlalık olarak gören bir anlayışı
görüyoruz.
Şimdi bu hafta önemli
kanunlar görüşeceğiz. Plan ve Bütçe Komisyonundan geçen, Sağlık Komisyonundan
geçen iki tane torba tasarı var bunların içerisinde. Hemen buradan ifade
ediyorum: Bu iki torba tasarının belirli maddelerine Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu olarak kesinlikle destek vermemiz mümkün değildir çünkü maddeler son
derece sakıncalı maddelerdir. Bu maddelerin bir bölümü Adalet ve Kalkınma
Partisi döneminde yasalaşmış olan birtakım düzenlemelerin ters yüz edilmesine
yöneliktir. Örneğin Sayıştay denetimi Plan ve Bütçe Komisyonundan geçen bir
yasayla kuşa çevrilmektedir. Sayıştay artık bu Parlamentonun kendisine verdiği
yetki uyarınca yapması gereken denetimi, doğruluk, düzgünlük denetimini
yapmayacaktır, yapamayacaktır. Hükûmet böyle bir şey istemiyor “Benim
hesaplarımı kontrol et.” şeklinde bir arzu içerisinde değil. Meclis adına
denetim yapan Sayıştayın yetkileri kuşa
çevrilmektedir.
Yine, Enerji Piyasası
Düzenleme Kurumunun denetim yetkileri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına
aktarılmaktadır. Plan ve Bütçe Komisyonundan geçen torba yasada ÖSYM’ye,
TÜBİTAK’a şirketler kurdurularak bu kurumların görmekte olduğu kamu hizmeti
şirketler eliyle âdeta özelleştirilmektedir. Bu kamu hizmetlerinin yani
ÖSYM’nin sunduğu kamu hizmetinin, TÜBİTAK’ın sunduğu kamu hizmetinin özel
sektör eliyle, özel şirketler eliyle görülmesi mümkün değildir. Özelleştirme,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak programımıza aldığımız bir kavramdır ancak bu
iki alanı özelleştirme kavramıyla yan yana getirmek doğru değildir.
Değerli milletvekilleri,
Parlamento Adalet ve Kalkınma Partisinin grup önerisine göre bu hafta sonu
tatile girecek, öyle planlanmış durumda. Ancak, bu Parlamento bu yasama faaliyetiyle
tatile girerse, açıldığı zaman sırtında var olan bir kamburla tatile girmiş
olacak. Parlamento açıldığında 8 milletvekili eksikle açıldı. Çeşitli siyasi
partilere mensup 8 milletvekilimiz hâlen tutuklu bulunuyor. Özgürlüklerin önünü
açması gereken yargı, Türk milleti adına karar veren yargı ilk defa
özgürlüklerin önünde bir engel oluşturmuştur ve yine millet iradesinin temsil
edildiği yer olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde, burada teşekkül etmiş olan
halk iradesine aykırı bir tutum içerisine girmiştir. Bu ayıpla, bu kamburla
Türkiye Büyük Millet Meclisi kesinlikle tatile girmemelidir. Gerekirse temmuz
ayında çalışalım ama bu sorunu çözelim.
Bu konuyla ilgili olarak,
Parlamento açıldığı tarihte Adalet ve Kalkınma Partisiyle Cumhuriyet Halk Partisi
arasında bir protokol imzalandı. Daha sonra çeşitli siyasi partilerin,
siyasilerin demeçleri oldu. Türkiye Büyük Millet Meclisi Sayın Başkanının
başlatmış olduğu bir girişim sonucunda üç muhalefet partisinin mutabık kaldığı
bir çözüm ortaya konuldu. Ancak, bu çözüm Adalet ve Kalkınma Partisinin yetkili
organlarına götürüldü ve yetkili organlardan olumsuz karar çıktı. Sayın
Başbakan, AKP’nin yetkili organı “Konu yargınındır.” dedi. Değerli
milletvekilleri, konu yargının olduğu hâlde Türkiye Büyük Millet Meclisinin
düzenleme yaptığı birçok konu vardır. Başta Sayın Başbakanın seçilmesinin
önündeki yasakların kaldırılması olmak üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi
millet iradesini esas alarak birçok düzenlemeyi yapmıştır. Sayın Başbakanın
seçilmesinin önündeki yasağı kaldırmak üzere, millet iradesine kulak vermek
üzere, bu Parlamento Sayın Başbakanın seçiminin önündeki yasak için Anayasa’yı
değiştirmiştir, cesaretle adım atmıştır, 22’nci Dönem Parlamentosu çok doğru
bir karar vermiştir.
Şimdi, 8 milletvekilimiz
tutuklu. Bakın, bu tutukluluk bu şartlarda devam ederse, bu tutukluluk
nedeniyle bulundukları psikolojik durum nedeniyle bu durumu hazmedemeyen
milletvekillerimizden bir kısmının belki hayati tehlikesi söz konusu
olabilecektir, bunu ifade ediyorum. Bunu bir işkence olarak görüp, bunu
psikolojik olarak kaldıramayacak olan milletvekilleri vardır.
İddianamelerdeki suç olarak
ifade edilen hususların uydurma olduğunu düşünüyorum. Bakın, Sayın Haberal’ın
iddianamesini okudum, Sayın Balbay’ın iddianamesine baktım, sizler de bunları
biliyorsunuz, bu iddianamelerin -diğerlerine bakmadığım için şu iddianameleri
okudum deme şansım yok ama- birbirlerinin benzeri ve tekrarı olduğunu
düşünüyorum. Bir milletvekili ayrımı yapmıyorum burada ama bu
kadar haksız bir şekilde bu insanlar Silivri Cezaevinde hâlen tutuklu bulunuyor
ise ve buna rağmen Parlamento bu şekilde tatile girecekse bunu üzüntüyle
karşılarım, bu Parlamento adına bunu bir eksik olarak görürüm, bu kamburu
Parlamentonun sırtında taşımak olarak görürüm, bunu gerçekten demokrasiye
yakışmayan bir tutum olarak görürüm. O tutuklu milletvekillerimizin
çocukları karne aldılar. Karnelerindeki, o çocukların sevincini, o ailenin
sevincini paylaşamayan babalar Silivri Cezaevinde tutuklu.
“Yargı, yargı, yargının
işi.” diyoruz, “Yargının işi.” deniliyor. Değerli milletvekilleri, o “bağımsız”
olarak isimlendirmek istediğimiz ama gerçekte bağımsız olmadığına inandığımız
yargı bu milletvekillerinin hakkını eğer teslim etmiyor ise bu sorunu çözecek
olan bu Parlamentodur. Tatile girmeden bunu çözelim.
Sayın Başbakan o çözümleri
beğenmemiş olabilir, başka çözümler bulabiliriz, yetkiyi Parlamentoya
verebiliriz. Başka çözümler vardır, çözüm bir tane değildir, yeter ki bunun
çözülmesi gerektiğine inanalım ama Sayın Başbakanımız “Benim seçimimin önündeki yasağı Parlamento
kaldırsın; burada yargıya müdahale yoktur.” deyip, konu tutuklu
milletvekillerine geldiğinde “Burada yargıya müdahale var.” diyor ise, Sayın
Başbakanı ben vicdan muhasebesi yapmaya davet ederim. Davet ediyorum; lütfen
Sayın Başbakan, bir kez de siz oturun bir vicdan muhasebesi yapın. (CHP
sıralarından alkışlar) Yarın hepimiz bu kimliklerimizden sıyrılacağız, bu
kimliklerimiz sona erecek. Allah hepimize uzun ömür versin, karşılaşacağız ama
“Bu, yargının işidir.” diyerek vicdan muhasebesinden, vicdani sorumluluktan
kendimizi kurtarabilecek miyiz? Ben kurtaramayacağımızı düşünüyorum; çünkü o
insanların suçsuz olduğuna inanıyorum, suçsuz yere orada yattıklarına
inanıyorum.
Gelin, Parlamento
kapanmadan bu sorunu çözelim. Bu şekliyle tatile girmek bize huzur vermemeli,
bu şekilde tatile girmemeliyiz değerli arkadaşlar.
Bunları ifade etmek için
söz aldım. Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Hamzaçebi.
Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu önerisi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri
kabul edilmiştir.
Şimdi, İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre doğrudan gündeme alma
önergesi vardır; okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D) Önergeler
1.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, (2/113) esas
numaralı 5102 sayılı Yükseköğrenim Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine
İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/54)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
(2/113) esas numaralı kanun
teklifim, komisyona havale edilmesinden itibaren en geç 45 gün içinde
sonuçlandırılması gerektiği halde süresi içinde görüşülmediğinden, İçtüzüğün
37’nci maddesine göre doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz ve teklif
ederim.
Metin
Lütfi Baydar
Aydın
BAŞKAN – Teklif üzerinde
Metin Lütfi Baydar, Aydın Milletvekili.
Buyurun Sayın Baydar. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
METİN LÜTFİ BAYDAR (Aydın)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5102 sayılı Yüksek Öğrenim
Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi hakkında konuşma yapmak üzere söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
üniversite öğrencileri arasında ve öğrencilerin yaşadıkları sorunlara yönelik
olarak yapılan araştırmalara göre, üniversite öğrencilerinin, sırasıyla,
barınma, beslenme ve ulaşım giderleri konularında sorunlar yaşadıkları
belirtilmektedir. Öğrencilerin bir bölümü ailelerinden aldıkları ekonomik
yardımlarla öğrenimlerini sürdürürken büyük bir bölümü ise öğrenim sürelerini
ekonomik sıkıntı içerisinde geçirmektedir. Bu sıkıntıdan öğrencilerimizi
kurtarmak ise sosyal devlet olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin görevidir.
Ancak, 5102 sayılı Yasa’nın
2, 5, geçici 3 ve 7’nci maddeleri, Anayasa’nın sosyal devlet ilkelerine ters
düşmektedir çünkü “sosyal devlet” demek, “sosyal adalet ve fırsat eşitliği”
demektir. İşte, Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, fırsat eşitliği ve sosyal
adalet ilkesine aykırı olan bu maddeler hakkında dava açtık fakat Anayasa
Mahkemesinin aldığı karar neticesinde, “sadece belediyeler hariç” ibaresi
kaldırıldı. Bizim istediğimiz, belediyelerin burs vermesini engellemek değildi.
Aksine, Yasa’daki düzensizliğin ortadan kaldırılması, sosyal devlet ilkesine
uyulması ve burs dağıtımının tekelleşmesini engellemek amacıyla iptal davası
açmıştık.
Değerli milletvekilleri,
yükseköğrenim öğrencileri yaşamış oldukları maddi zorlukları aşabilmek için
burs ve kredi başvurularında bulunmayı tercih etmektedirler fakat yapılan
başvurular belirli şartlara bağlanarak değerlendirilmektedir. Bu
değerlendirmelerde “Yetim maaşı ve nafaka alanlar dışında, en az asgari ücret
düzeyinde aylık veya ücretle sürekli bir işte çalışan veya gelire sahip
öğrenciler ve kurumdan daha önce burs ya da öğrenim kredisi almış olanlar burs
ve kredilerden yararlanamazlar.” denilerek 5102 sayılı Kanun’la sağlanmak
istenen kapsayıcılık daraltılmıştır. Kredi ve bursların günün koşullarına uyum
sağlayamadığı görülmektedir. Yalnızca bu iki neden bile yasa teklifimizin ne
kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Hem okuyan hem de çalışan
bir öğrenciye burs ve kredi verilmemesi ailelerinin üzerindeki yükü azaltmaya
çalışan öğrencileri olumsuz etkilemektedir. Yükseköğrenimde olan ve maddi
açıdan bir sorun yaşamayan ya da kendi kendine yetebilen bir ekonomiye sahip
olan öğrencilerimizi düşünelim. Bu öğrencilerin son sınıfta veya eğitimin
yarısında maddi olarak zor duruma düşüp düşemeyeceğini nereden bilebiliriz?
Yaşam, önceden planladığımız veya tamamen hâkim olduğumuz bir alan değildir.
Fakat bu durumda kalan öğrencilerimiz 5102 sayılı Yasa çerçevesinde burs veya
kredi alamıyorlar. Burs ve kredi şartlarının önceden belirlenmesi ve belli
dönemde başvuru şartının getirilmesi anlık sorunların çözümünü de
sağlayamamaktadır.
Vermiş olduğumuz yasa
teklifindeki değişiklik önerisi ile bu esnekliğin sağlanacağını da
düşünmekteyiz. Alanın genişletilmesi, aylık veya dönemlik burs ve kredilerin
oluşumunu sağlayacaktır. Yapılacak olan düzenlemeyle öğrencilerimizin barınma,
yeme ve ulaşım sorunlarını rahatlıkla aşabileceklerine inanmaktayım. YURTKUR’un
üzerinden de burslarla gelen mali yükün alınarak özellikle Kurumun
kaynaklarının yurt yapımına yönlendirilmesi de daha iyi olacaktır. Tüm kurum ve
kuruluşlar bütçeleri oranında katkı sağlayarak sorunlara yerinde ve kısa sürede
çözüm bulacaklardır.
Çıkarılmış olan bu yasa için 2004 yılında Anayasa Mahkemesine
yapılan itirazımızın amacı, öğrencilerimize verilen burs ve kredi imkânlarının
genişletilmesi idi. Anayasa Mahkemesi 2008 yılında vermiş olduğu kararında
yapılan itirazı reddetmiş, ayrıca partimizin herhangi bir talebi olmamasına
rağmen kendisi bir değerlendirmeye girerek, belediyelerin istisna tutulamayacağı
hükmüne vararak “belediyeler hariç” ibaresini Anayasa’nın 2 ve 5’inci
maddelerine aykırı olduğu sonucuna vararak kaldırmıştı. İşte bu yasa teklifimizde bunun önüne geçerek daha önceden söz
vermiş olduğumuz gibi isteyen ve başvuran her öğrencinin burs ve kredi
olanaklarından en geniş şekilde yararlanabilmesini yapılacak yeni yasal
düzenlemelerle hep birlikte hayata geçirelim diyoruz. Bu işin onuru hepimize
ait olsun diyorum.
Değerli milletvekilleri,
dün efeler diyarı Aydın’da darağacında üç fidanın pankartını astığı için
Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Barkan Kalınomuz’a
soruşturma açıldığını öğrendik. Ne yazık ki Başbakan bu isimleri grup
konuşmasında zikrettiği zaman gözleri dolarak söylediğinde suç olmuyor, bizim
arkadaşlarımız darağacında üç fidanın posterini açtıkları zaman suç olmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, “Ben
Türkiye'nin bağımsızlığından başka bir şey istemedim, bu yüzden ölümden
korkmuyorum.”
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
METİN LÜTFİ BAYDAR
(Devamla) – “Yirmi dört yaşında hayatımı Türkiye'nin bağımsızlığına armağan
ediyorum.” diyen Deniz Gezmiş’in anısı önünde de saygıyla eğiliyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Baydar.
Sinop Milletvekili Sayın
Engin Altay.
Buyurun Sayın Altay. (CHP
sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Aydın
Milletvekilimizin verdiği kanun teklifinin doğrudan gündeme alınmasıyla ilgili
söz aldım.
Sayın Başkan, salonda biraz
uğultu var gibi geliyor, bir uyarır mısınız?
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, biraz…
ENGİN ALTAY (Devamla) –
Dinlemeyecekler dışarı çıksın.
BAŞKAN – Evet, var
gerçekten.
ENGİN ALTAY (Devamla) –
Hatibi dinlemek istemeyen dışarı çıksın sayın milletvekilleri. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Ya dinlemeyeceksen dışarı çıkacaksın, bunun kuralı bu
yani. Hayret bir şey!
BAŞKAN – Sayın Altay,
lütfen…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
– Biz dinliyoruz.
ENGİN ALTAY (Devamla) –
Değil mi Başkanım?
BAŞKAN – Tamam.
ENGİN ALTAY (Devamla) –
Sayın milletvekilleri, kanun teklifiyle yükseköğrenim gören öğrencilerimizin
burs almalarının, değişik kamu kurum ve kuruluşlarından burs almalarının da önü
açılmak istenmektedir. Şimdi siz bunu reddedersiniz, ondan sonra da “Biz burada
millet için varız.” dersiniz.
Sayın milletvekilleri, bu
Parlamentoda görev yapan hepimizin yükseköğrenim yaptığı vakıa. Tabii,
yükseköğrenim hayatında öğrencilerimizin zor ekonomik şartlarda yaşamaları da
belki bir alışkanlık, onun da belki ayrı bir anlamı ve tadı var, belki bir
hazzı var ama sizin döneminizde yükseköğrenim gören öğrencilerin hem ekonomik
hem sosyal hem kültürel hem akademik olarak ne tadı kaldı ne tuzu kaldı. Her
vesileyle övündüğünüz sadece bir şey var, ne diyorsunuz? “Öğrencilerin aldığı
burs kredi miktarını 240 lira yaptık.” diyorsunuz. İyi, yaptınız. Sizin
maaşınız kaç lira, onu niye söylemiyorsunuz? Öyle şey olur mu? Yani verdiğiniz
paranın sizin iktidara geldiğiniz günden bugüne geçen enflasyon oranlarıyla
hesabını yaptığınızda, emekliyi, işçiyi, çiftçiyi, memuru ezdirdiğiniz gibi
öğrencileri de enflasyona ezdirdiniz.
Sayın milletvekilleri, bu
vesileyle… Burs meselesine Sayın Milletvekilim değindi. Yükseköğrenim
öğrencilerimizin yurt meselesi var, barınma meselesi var. Türkiye’de “Kredi ve
Yurtlar Kurumu” diye bir Kurum var, bu Kurumun başında bir Sayın Genel Müdür
var. Bu Sayın Genel Müdür iktidarınızın ilk yıllarında olabildiği kadar
objektifken, nasıl ki siz her dönemde biraz daha şımardınız, Genel Müdürünüz de
sizle orantılı şımardı.
Şimdi, KYK’nın
8/e maddesi var, 8/e maddesi Genel Müdüre kontenjan kullanma yetkisi tanımış.
İyi, güzel. Şimdi…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
– Biz getirmedik ama, otuz yıldır var.
ENGİN ALTAY (Devamla) – Var
olan bir yetkinin kötüye kullanılmasını söylüyorum ben zaten.
İSMAİL AYDIN (Bursa) – Siz
de kullandınız.
ENGİN ALTAY (Devamla) – Biz
kullanmadık kardeşim, bilmeden konuşma.
Şimdi, sizler de bizler de
ağustos ayında yurt çıkmayan öğrenciler için KYK’yla
mekik dokuyacağız. Şimdi diyorum ki hak adil kullanılmalı.
Sayın Canikli, siz 30 tane
öğrenciye Genel Müdürden kontenjan mektubu alıyorsanız, muhalefetteki bir
milletvekili de ya da Akif Hamzaçebi muadiliniz de 20 tane alsın.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
– O benden daha çok alıyor.
ENGİN ALTAY (Devamla) – Yok öyle bir şey.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
– Sor.
ENGİN ALTAY (Devamla) – Bu
sene bunu özel olarak takip edeceğiz. 8/e’nin nasıl kullanıldığını her gün
orada gerekirse basın toplantısı yaparak Türkiye’yle paylaşacağız ama bunu…
Testiyi kırmadan çocuğu dövmüş Nasrettin Hoca. Bence sizin de testiyi kırmadan
Genel Müdürün bir kulağını çekmeniz lazım.
Evet, evet, gülme, ciddi
söylüyorum. Bak, burada ağustosta kötü şeyler olacak, çok kötü şeyler olacak;
bu hak adil kullanılmazsa o Genel Müdüre orayı dar ederim, ben tek başıma
ederim. Bu Parlamentodan uyarıyorum şimdiden. Ve unutmayın, çok övündüğünüz,
“Çağ, çığır, bilmem ne atlattık.” diye övündüğünüz Türkiye’de kömürle yanan
kalorifer kazan dairelerinde 30 öğrencinin yerlere şilte atarak yattığı bir
yükseköğrenim sistemiyle karşı karşıyayız. Bu Parlamentonun bu sebeple bu
öğrencilere…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
– Beraber bakalım.
ENGİN ALTAY (Devamla) –
Evet bakalım. Siz söylediniz burada “Kazan dairesinde öğrenci yatıyor.” diye.
Demediniz mi? Siz dediniz.
MUSTAFA KABAKCI (Konya) –
Beş yıldızlı otel gibi yurtlarımız.
ENGİN ALTAY (Devamla) –
Kömür kalorifer kazanının yanına şilte atıp öğrenciyi orada yatırmak size
yakışıyorsa…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla)
– …kendinize yakışanı yapmaya devam
edin! Ama unutmayın, bu çocuklar bu milletin çocukları. Lütfen…
Öğrencilerimizin sorunlarıyla ilgili Hükûmeti ve sizleri daha hassas davranmaya
davet ediyorum, rica ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Altay.
Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.
Diyarbakır Milletvekili
Sayın Oya Eronat’ın İç Tüzük’ün
60’ıncı maddesine göre yerinden kısa bir söz talebi var.
Buyurun Sayın Eronat.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
12.- Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat’ın,
3 Ocak 2008’de PKK tarafından patlatılan bir bombayla Diyarbakır’da katledilen
7 kişiden birinin kendi oğlu olduğuna ve bu katliamı kınamayan BDP’yi, PKK’yı ve PKK’yı destekleyenleri şiddetle
kınadığına ilişkin açıklaması
OYA ERONAT (Diyarbakır) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün BDP’li bir hatip kürsüde
konuşma yaparken iki gün sonra Orhan Doğan’ın doğum günü olduğunu söyledi.
Bugün 26 Haziran, PKK tarafından katledilen oğlumun doğum günü. Eğer oğlum
yaşasaydı bugün yirmi iki yaşında olacaktı. Keşke benim oğlum da Orhan Doğan
kadar yaşamış olsaydı.
3 Ocak 2008’de PKK
tarafından patlatılan bir bomba Diyarbakır’da 6’sı çocuk 7 kişinin
katledilmesine sebep oldu. Ne yazık ki kısa süre sonra yakalanan katilden BDP’liler tarafından acınarak bahsedildi ve ona
acıdıklarını söylediler. Bu vesileyle, bu katliamı kınamayan BDP’yi ve PKK’yı ve PKK’yı destekleyen herkesi şiddetle
kınadığımı bildirmek istiyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Evladımla birlikte şehit
olan 6 çocuk ve 1 babaya Allah'tan rahmet diliyorum. Nur içinde yatsınlar.
Saygılarımla. (AK PARTİ,
CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Alınan karar gereğince,
sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin
“Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına
geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı:
156)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer alan,
Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer alan,
Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
3.- Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve
Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Plan ve Bütçe; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile
Adalet Komisyonları Raporları (1/630) (S. Sayısı: 303) (x)
BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.
Hükümet? Yerinde.
Komisyon raporu 303 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince, bu tasarı İç Tüzük’ün 91’inci
maddesi kapsamında temel kanun olarak görüşülecektir.
Bu nedenle, tasarı, tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı
oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerinde söz
isteyen, gruplar adına Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın Ahmet Kenan
Tanrıkulu, İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın Tanrıkulu.
(MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
MHP GRUBU ADINA AHMET KENAN
TANRIKULU (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 303 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini
aktarmak üzere söz almış bulunuyorum. Öncelikle Genel Kurulumuzu saygıyla
selamlıyorum.
Bu tasarının başlangıcına göz attığımız zaman, 57’nci Hükûmet
döneminde, Türk ticaret hayatının beklentileri ve çağa ayak uydurma öngörüleri
doğrultusunda 8 Aralık 1999 tarihinde çalışmalarına başlanılan ve çok uzun bir
hazırlık dönemi geçirerek geçtiğimiz yasama dönemi içerisinde bizlerin de
verdiği destekle yasalaşan ve 1 Temmuz 2012 tarihinde de yürürlüğe girecek olan
bir yasayı görüşüyoruz ve bu yasa üzerindeki değişiklik tasarıları üzerinde
konuşacağız.
Değerli milletvekilleri,
23’üncü Dönemde 6102 ve 6103 sayılı kanun tasarılarıyla ilgili oluşturulan
uzlaşma komisyonunda dile getirdiğimiz ve bazı maddelerle ilgili olarak
verdiğimiz önergelerin kabul edilmemesi bu alanda birtakım sıkıntıların
yaşanabileceğini daha o günlerde göstermişti. O dönem, tasarıyla ilgili olarak
tarafımıza değişik ekonomik ve sosyal kesimlerden iletilen talepler
doğrultusunda gerçekleştirmek istediğimiz birçok düzenleme maalesef uzlaşma
komisyonunda kabul edilmedi. Bu yüzden, 6102 ve 6103 sayılı yasaların Genel
Kurul görüşmeleri esnasında da bu konuyu gene dile getirerek ileride birtakım
eksikliklerin yapılacak yeni düzenlemelerle telafi edilmesi gerektiğini de
belirttik.
Değerli milletvekilleri,
uzunca bir süre bu konu hakkında hiçbir şey yapılmayıp kanunun yürürlüğe
girmesine birkaç gün kala kamuoyundan da gelen tepkileri dikkate alarak bugün
için bu tasarı hazırlanmış ve Genel Kurulun huzuruna getirilmiş gözükmektedir.
Bu hâliyle, Hükûmetin konuya ne kadar az önem verdiğinin de gözlemlendiğini görüyoruz.
Geldiğimiz noktada, o dönem dile getirdiğimiz eksikliklerin bir kısmı bu tasarı
içerisinde yenilenme şansına sahip oldu.
Değerli milletvekilleri,
esasen, Türk Ticaret Kanunu şeffaflık, hesap verilebilirlik, kurumsallaşma,
elektronik ortamda hukuki işlem tesis edebilme gibi unsurlardan oluşan bir
anlayışla ticari hayatın düzenlenmesi için hazırlanmış bir kanun ve oldukça
büyük, geniş kapsamlı bir kanun. Hükûmet bugüne kadar ülkemizin acil ihtiyacı
olan gerçek bir yargı reformunu gerçekleştiremediği için, elektronik ortamda
hukuki işlem tesis edebilmeyle ilgili işlemlerde görüşmekte olduğumuz tasarıyla
iptal edilmekte veyahut da yürürlük tarihleri ileri bir tarihe ötelenmektedir.
6102 sayılı Kanun
çerçevesinde çalışacak işletmelerin şeffaflık, hesap verilebilirlik ve
kurumsallaşmalarıyla ilgili olarak Hükûmetin gerekli tedbirleri zamanında
almamasının tasarıdaki düzenlemelerin önemli bir kısmında yeniden ele
alındığını gösteriyor. Bu kapsamda, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumunun da yapması gereken düzenlemeleri tamamlamadığı, yaptığı
çalışmalarla ilgili olarak da kamuoyunu yeterince bilgilendirmediğini
görüyoruz. Bunun sonucu olarak, hem kanunun ruhunu oluşturan hem de Türk
ekonomisinin geleceği açısından önem arz eden, şeffaflık gibi, hesap verebilme
gibi düzenlemeler, ya daha sonra yayınlanacak Bakanlar Kurulu kararı,
yönetmelik gibi ikincil mevzuata bırakılmış durumda veyahut da uygulama
tarihleri ileri atılarak ötelenmektedir.
Bu tasarıyla Türk Ticaret
Kanunu’nda yapılacak değişiklikler bir kısım ilgi sahiplerini kısa süreliğine
memnun edebilir. Ancak Hükûmetin yapması gereken, her şeyden önce, Türk Ticaret
Kanunu’nda uluslararası gelişmeler ve yenilikleri göz önüne alarak, hem
akademisyenler hem siyasi çevreler hem konunun taraflarını bir araya getirip
ticari hayatın aktörleri de bunun içinde olmak üzere bir reform çalışmasına,
yenileme çalışmasına başlamasıdır. Aksi takdirde, kanunun yürürlüğe girmesinden
sonra ortaya çıkacak olan birtakım zararların telafisi herhâlde daha güç bir
şekilde karşılanacaktır.
Değerli milletvekilleri,
bugün görüştüğümüz tasarının –yukarıda da belirttiğim gibi- yüce Meclise
sunuluş şekli ve içeriğine baktığımız zaman, Hükûmetin bu konuda esaslı bir
değişiklik yerine, sadece ve sadece kamuoyundaki tepkileri dindirmek için bir
tasarı hazırladığı sonucuna bizi götürmektedir.
Tasarının değişikliklerle
ilgili 48 maddesinin çoğunluğu bakanlık ya da kurum isim değişikliklerinden
ibarettir. Geçen yıl kanunun yasalaşmasıyla birlikte Hükûmet üyeleri tarafından
övgüyle anlatılan bazı konularda da geri adım atılmıştır. Bugün görüştüğümüz
tasarıyla ortadan kaldırılan “işlem denetçiliği” kavramı, kanun ilk
yasalaştığında çok önemli ve kayıt dışılığı sona erdirecek bir araç gibi
sunulmuştur Hükûmet tarafından. Hâlbuki bugünkü uygulamalarda muhtemel birtakım
sorunların çıkması sebebiyle bu tasarıda tamamen çıkarılmaktadır. İşlem
denetçiliği konusunda mevcut eksikliklerin giderilmesi hem gerekli hem de
hemfikir olduğumuz bir konudur. Ancak bununla uğraşmak yerine toptan ortadan
kaldırmak, belki de şu benzetmeyi bize yaptırmaktadır: Okulların sorunlarını
gidermek yerine kapatma zihniyetinden çok farklı olmayan bir düşünceyle de
karşı karşıyayız.
6102 sayılı Türk Ticaret
Kanunu’nun Meclis görüşmeleri sırasında Hükûmet tarafından kayıt dışılığın
bitirilmesinde çok önemli katkı sağlayacağı ifade edilen 358 ve 395’inci
maddelerin de bu tasarıyla değiştirilmek istenmesi, yine Hükûmetin uzun vadeli
plan yapma yeteneğini veyahut da yeteneksizliğini bizlere göstermektedir. AKP Hükûmetleri
döneminde kayıt dışılıkla mücadelede her seferinde “bu son” diye çıkarılan
vergi afları, bu duruma da bir başka örnek teşkil etmektedir.
Tasarıyla yapılan değişikliklerin bir bölümü kanunda yer alan
hapis ve para cezalarının kaldırılması, şirketlere maliyet getiren yüklerin
azaltılması, bağımsız denetim yaptırma gibi maliyet getirici konulardaki
zorunlulukları hafifletme yönünde olup genel olarak bizlerin de olumlu
karşıladığı konulardır ancak burada dikkat çekici olan konu, cezalarda yapılan
indirimler ve zorunlulukların kaldırılmasıyla ilgili bir fayda maliyet
analizinin yapılıp yapılmadığıdır. Kanun gerekçesinde somut
hiçbir şey olmadan ve nasıl kararlaştırıldığı belirtilmeden cezalar indirilmiş,
zorunluluklar da kaldırılmıştır.
Tasarıyla yapılan bir
değişiklik grubu da -diğerinde- kamu kurumları arasında yetki ve görev
paylaşımına dönük düzenlemelerle karşılaşıyoruz. Hükûmet, geçen dönem aldığı
yetkiye istinaden çıkarttığı çok sayıda kanun hükmünde kararnameyle yaptığı
değişikliklere ilave olarak, Türk Ticaret Kanunu’yla ilgili kamuoyundaki ilgiyi
de kullanıp yine kamu kurumları arasında birtakım görev ve yetki
değişikliklerine gidiyor. Bu değişiklikler, aynı zamanda kanunun kendi
içerisinde de tutarsızlıklara yol açıyor. Örneğin Türk
Ticaret Kanunu’nun 210’uncu maddesinde, bu kanun kapsamında yapılacak
düzenlemelerle ilgili diğer bakanlık ve kurumların, Gümrük ve Ticaret
Bakanlığından görüş alma şartı kaldırılırken, kanunun 528’inci maddesinde
bankacılık, sigortacılık, sermaye piyasası gibi alanlarda, niteliği itibarıyla
çok kısa bir sürede karar alınması gereken ve uygulanması zorunlu olan özel
kanunlarla düzenlenen alanlarda ilgili kanunlarla getirilen hükümlerin saklı
kalması istisnası da daraltılmaktadır. Yine 88’inci maddeyle, tüm
işletmelerin muhasebe, defter tutma ve finansal raporlama zorunlulukları,
Türkiye muhasebe standartlarına uyum getirilmekte ki bu da geçen yıl,
Hükûmetin, Türk Ticaret Kanunu’nda yapılan önemli bir yenilik olarak tanıttığı
bir husus idi. Tasarının 8’inci maddesiyle, Türk Ticaret Kanunu’nun 64’üncü
maddesinde yapılan değişiklikle ortadan kaldırılmaktadır.
Netice itibarıyla bugünkü
noktaya geri dönülmüş oluyor. Yani şirketler, yine Maliye Bakanlığı için
farklı, diğer amaçlar için farklı finansal raporlar hazırlamak zorunda
kalacaklar. Bu durumda “Hükûmetin bakanlıkları ya da
kurumları arasında bir güç savaşı da mı yaşanıyor?” sorusu da akıllara
gelmektedir çünkü bu konuyla ilgili olarak Hükûmetin bir üyesi 1 Temmuzda
yürürlüğe girecek olan kanunla ilgili hiçbir maddesinin değişikliğe
uğramayacağı ve aynen yürürlüğüne devam edileceği şeklinde demeçler verirken,
bir başka Hükûmet üyesi ticari hayatın sekteye uğrayacağı gerekçesiyle,
yürürlüğe girecek olan bu kanunda değişiklikler istemektedir.
Tasarının 33’üncü
maddesiyle küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin yani KOBİ’lerin tanımlanması
düzenlenmekte ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumunun da görüşleri alınarak Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı tarafından çıkarılacak bir yönetmeliğe bağlanmaktadır. Öncelikle, bu
tanımlama yetkisine baktığımız zaman, geçtiğimiz yıl yayınlanan Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığının kurulması hakkındaki 635 sayılı Kanun Hükmündeki
Kararname’de bu yetki bu Bakanlığa verilmişti. Bu konuda ciddi bir yetki
çakışmasına gidilmekte ve konunun burada netleşmesi gerekmektedir değerli
milletvekilleri. Bununla birlikte, bugün bu tanım Bakanlar Kurulu kararıyla
yayınlanırken yeni düzenlemede bir bakanlığın yetkisine devredilmekte, böylece
etkinliği de azaltılmaktadır. Ayrıca, ilgili tüm kurum ve kuruluşların katkısı
da düşmektedir. Zira, bu tanımla ilgili kurumlar
kanunda belirtildiği gibi sadece Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Kamu
Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu değil. En azından bu konuda
geçmişte bu konuyu belirleyen Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, KOSGEB ve
TESK gibi kuruluşların da bunun içerisinde yer alması gerekmekteydi.
Değerli milletvekilleri, 1
Temmuzda hukuki olarak Türk ticaret hayatına yenilikler getirecek olan bu
yasaya belki bir müddet sonra yasalaşmasıyla göz atacağız ancak Türk
ticaretinin son on yılda gelmiş olduğu noktaya da biraz bakmakta fayda var diye
düşünüyorum. Ülkemizde şirketlerin bilançolarına baktığımız zaman genellikle
yetersiz öz kaynak, kısa vadeli banka borçlarının ticari borçla finanse edildiklerini görüyoruz.
İşletmelerimizi rekabet gücünden yoksun bırakan ve sadece mevcut
performanslarıyla -yalnız bırakan- sürdürülebilir bir büyümenin devam etmesi
mümkün değil. Nitekim, bu olumsuz duruma baktığımızda,
açılan-kapanan şirket istatistiklerinde de bu durumu görmemiz mümkün oluyor.
2000 yılında 57’nci Hükûmet döneminde açılan-kapanan firma oranı yüzde 5,7 idi.
Bu oran geçtiğimiz yılın sonunda -2011 yılının sonunda- yüzde 24,5’a ulaştı.
Geldiğimiz nokta itibarıyla, en yakın oran olarak 2012 yılının Mayıs ayında
kurulan şirket sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 27 oranında azalır.
Değerli milletvekilleri,
öte yandan, piyasanın en önemli göstergelerinden biri olan protestolu senet
sayısına baktığımızda da durum ilginç: 2002 yılında 498 bin protestolu senet
var piyasada, 2011 yılını 919 bin olarak kapatmış. Geçtiğimiz mayıs ayı
içerisinde ise 401 bine ulaşmış protestolu senet sayısı.
Bu alandaki bir başka
gösterge karşılıksız çek sayısı: 2002’de 742 bin iken 2011’de 977 bine
yükselmiş. Mayıs ayı içerisinde 344 bin karşılıksız çek var. Karşılıksız çek
için kaldırılan hapis cezası nedeniyle şu an için ticari hayatta elimizde
patlamaya hazır bir bomba bulunmaktadır. 2011 yılı itibarıyla -yine yıl sonu itibarıyla- yaklaşık olarak Türkiye'nin dış
borçları 307 milyar dolardır ve bu dış borç yükümlülüğü içerisinde özel kesimin
dış borçluluğu 2002 yılında yüzde 33,2 iken 2011’in sonunda yüzde 66’ya gelmiş
yani özel kesiminiz -bu kanunla piyasayı düzenleyecek, ticari hayata güç
vermesi beklenilen özel kesiminizde- bir borçluluk yükümlülüğü altında
kıvranmakta.
Değerli milletvekilleri,
girişimcilerimizin son iki yıla göre artan satış ve kârlarına rağmen, öz
sermayelerinin giderek erimesi, zararlarının ve borçlarının artması yapısal
sorun olarak karşımızda durmaktadır. Bu yüzden, bir örnek vermek gerekirse,
ekonominin yüzde 8,5 büyüdüğü bir yıl içerisinde, İzmir’de yüz büyük firmanın
reel anlamda net katma değer ve net kârdaki artışlarının sadece ve sadece yüzde
2 olarak büyümesinin herhâlde hepimiz için düşündürücü bir rakam olması
gerekir.
Değerli milletvekilleri,
ülkemiz son on yıldır katma değeri oldukça yüksek olan sanayi üretimine hâlâ
geçememiş, güçlü bir sanayi toplumu da oluşturamamıştır. Bırakın bu sanayi
toplumunu oluşturmayı, bugün tarım sektöründe bile birçok ürünü ithal eden bir
ülke durumuna gelmiş durumdayız. Bu durumda Türkiye'nin maalesef üretmediğini
ve tüketmeye devam ettiğini görüyoruz.
Tasarruf oranları, her
konuşmamızda dile getirdiğimiz gibi, son on yıldır sürekli düşmektedir. Ülke
tasarruf yapamamaktadır, yatırımlara yeterli kaynak aktaramamaktadır. Artık,
kredi kullanan yatırımcılar yatırım yapmaktan da risk almaktan da
kaçınmaktadırlar. Geldiğimiz noktada, çekilen krediler katma değer yaratacak
yatırımlara değil, bir çoğumuzun bildiği gibi, market,
gayrimenkul ve inşaat sektörlerine kaymış durumdadır ve bu sektörlerin katma
değer yaratan sektörler olmadığı çok açıktır. Eğer bu durum böyle devam ederse
ileride yaşanabilecek muhtemel kriz dalgalanmalarında ülkemiz beklenen güçlü
karşılığı gösteremeyecektir. Bakın, bununla ilgili bir örnek vereyim size: Son
günlerde “IMF’ye borç verir hâle geldik.” diye birtakım hamasi söylemlerle de
karşılaşıyoruz ancak bunun gerçeğinin ne olduğunu da dile getirmekte fayda var
diye düşünüyorum değerli milletvekilleri. Her kulübe girmenin bir bedeli var.
IMF’yi de bir kulüp gibi düşünün, aidatlarınız var, yükümlülükleriniz var ve bu
kulübün kurucu üyesisiniz -Türkiye- yıllar önce anlaşmayla bu kulübe girmeyi
kabul etmişsiniz ve taahhütlerde bulunmuşsunuz. Geçenlerde Genel Kurulda
görüştüğümüz ve IMF’de kotamızı yükselten ve yükümlülüğümüzü artıran tasarıyı
kabul ettiyseniz -ki ettik- bunun bedelini de ödemek zorundasınız.
Değerli milletvekilleri, bu
bedelin artmasıyla IMF’ye bir para hibesi veya borç vermemiz söz konusu değil.
Bu yüzden konu hakkında ucuz siyaset yapmanın da komik olduğunu düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, bu
tasarı getirildiği zaman, tasarının Hükûmet tarafından getirilmesinden önce,
bizler, geçen dönemde olduğu gibi bir uzlaşma komisyonu kurulacağı beklentisi
içindeydik. Hatta, iktidar partisi grup başkan
vekiliyle de bizzat ben, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunu temsilen görüştüm.
O zaman bir teklif olarak getirilen, elli beş maddelik bir paket olarak
getirilen bu tasarı, daha sonra ne hikmetse, ikinci kez toplanmamıza bile gerek
kalmadan Hükûmet tasarısı olarak ve maddelerde de bazı tasarruflara gidilerek
bugün karşımıza getirilmiş gözüküyor.
Değerli milletvekilleri,
biraz önce de söyledim, maalesef, piyasa şartlarının dikte ettiği, doğru,
yerinde, zamanında, şeffaf ve ticaret piyasasını düzenleyen bir kanunun
yapılamayışı, bugün bizlerin burada tekrar mesai harcamasına sebep olmuş
durumdadır.
Hükûmet üyelerinin kendi
aralarındaki uyumsuzlukları bu kanunun yürürlüğe girmesi noktasında da bizleri
endişeye sevk etmektedir.
Bugün getirilen tasarının
derde derman olmasını dileyerek, ticari piyasamıza, girişimcilerimize hayırlı
olmasını diliyorum.
Hepinize saygı ve sevgilerimizi
sunuyoruz. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Tanrıkulu.
Tasarının tümü üzerinde
ikinci konuşmacı, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Sayın Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan. (BDP
sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi
Partisi Grubu adına söz aldım.
303 sıra sayılı Türk
Ticaret Kanunu Tasarısı hakkında düşüncelerimizi açıklayacağız. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle şunu ifade
etmekte yarar görüyorum: Geçen dönem temel kanun olarak Türk Ticaret Kanunu,
Borçlar Kanunu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu konusunda parti grubumuzun
katkısı, uzlaşıcı tavrı sonucu bu yasalar bir yıl rafa kaldırılmışken, dört
parti grubu arasında ortak bir komisyon kurulmuş, üzerinde çalışmalar yapılmış
ve bu yasalar çıkarılmıştı. Tabii, yasalar Meclise sunulduktan sonra bir yıl,
bir buçuk yıl içinde önemli gecikmeler oldu, bu gecikmeler ışığında bazı yeni
yasalar çıktı ve bu yeni yasalar ışığında da eskiyen bölümler oldu. Bununla
ilgili bugün bir ihtiyaç olarak bu değişiklikler önümüze gelmiş bulunuyor.
Ancak bu değişikliklerin ihtiyaç olarak dayatmasında sadece bir-bir buçuk
yıllık gecikme, bu arada çıkan kanunlar değil, Hükûmetin çıkarmış olduğu kanun
hükmünde kararnameler, özellikle muhasebe denetimi konusunda çıkardığı
kararnameler, yeni düzenlemeler de bir ihtiyaç olarak burada önümüze gelmiş. İş dünyasına baktığımız zaman, son zamanlarda, yeni çıkarılan Türk
Ticaret Kanunu’nun 1 Temmuzda yürürlüğe girmesiyle özellikle şirketlerin hapis
cezası tazyiki altında kalacağı, bazı evrak eksiklikleri nedeniyle çok ciddi
cezalara çarptırılacağı, binlerce şirketin bu konuda mağdur olacağı, şirket
yöneticilerinin mağdur olacağı, özellikle de limitet şirketler konusunda bu
mağduriyetin çok fazla olacağı ve yine bürokratik evraklarla ilgili, ticari
defterle ilgili müeyyidelerin çok ağır olduğu, bu durumda, bu kriz sürecinde bu
şirketlerin gerçekten çok ciddi bir ceza tehdidi altında olduğuna dair
şikâyetler gelmişti. Bunlar zaman zaman grubumuza da yansıtılıyordu,
basında da bunun tartışmaları vardı. Tabii, sadece Türk muhasebat
standartlarıyla ilgili değişiklikler, kurumsal değişiklikler, kavram
değişiklikleri, bunların tamamen yeni yasada yer alması ayrı bir konu. Tüzükler
var, bakanlıkların farklı görev alanları var, farklı bakanlıklar Türk Ticaret
Kanunu’nun muhatabı durumunda, bir taraftan Maliye, bir taraftan gümrükten
sorumlu bakanlık, bir taraftan Ekonomi Bakanlığı, bir taraftan Kalkınma Bakanlığı.
Bunun getirdiği sıkıntılar var. Bu açıdan, yeni düzenleme içinde bir taraftan
cezalar hafifletilirken, hapis cezaları farklı bir şekilde para cezalarına
dönüştürülürken veya yumuşatılırken aynı şekilde düzenlemeler konusuna da bir
müdahalenin olduğunu görüyoruz. Tüzükler kalkıyor, artık bakanlıklar
yönetmelikle düzenlemeler yapabilecek. Birçok konu da bakanlıkların inisiyatifine bırakılmış oluyor.
Özellikle bağımsız denetim
konusunda, 15 bin KOBİ’nin bundan zarar göreceği yönünde tartışmalar vardı.
Tabii ki Türkiye’de mali kuralın ertelenmesi olgusunu da göz ardı etmemek
lazım. Biliyorsunuz, mali kural ertelendi ve gündemden şu an düşürülmüş
durumda. Bu ne zaman gelir? Uluslararası denetim nedir? Uluslararası denetimin
mekanizması ne olmalıdır? Hangi şirketlerde, hangi durumlarda, nasıl olacak
konusu da maalesef soru işaretli bir konudur. Bu da uluslararası ticaret
açısından güven telkin etmeyen, kaygı verici bir durum.
Bunun içinde yine çok
tartışmalı olan bir konu, hatta şirket içi nakit borçlanmayla ilgili bir konu,
biraz da buna “kaynana maddesi” bile diyenler oldu. Yani benzetme açısından
bunu ifade etmekte yarar var. Nakit veya borç verilmesi aile
bireyleri içinde. Bu, tartışmalı. Bir emniyeti suistimal
sonucunu doğurur mu? Bununla ilgili limit olur mu? Bu nasıl olmalı. Bu
konularda da ciddi sıkıntılar önümüze geldi.
Şimdi, buraya baktığımız
zaman, ilginç olan en önemli konulardan birisi şeffaflık, şirketlerde İnternet
siteleri konusudur. Bunun bir erteleme süreci düşünülüyor. Şu an Mecliste dört
parti grubunun oluşturduğu bir İnternet araştırma komisyonumuz var, görev
yapıyor, bu konuda da umarım ciddi önerileri, verileri olacak. Bu süreçten de
yararlanılarak özellikle sicillerin tutulması, şeffaflık konusunda, İnternet
siteleri ne olmalı konusu açıklığa kavuşur. Bu konuda sanıyorum önümüzdeki
dönem yeniden bir düzenleme ihtiyacı tekrar doğacak gibi gözüküyor. Şu an
İnternet sicili, şeffaflığı ne kadar ihtiyaç, önümüzdeki dönem nasıl olması
konusunda da ciddi soru işaretleri var. Grubumuz olarak buradaki soru
işaretimizi biz de koyuyoruz çünkü 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname,
özellikle Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu yeni bir
kurum, bununla ilgili uygulama sürecini önümüzdeki dönemde görmemiz gerekiyor.
Denetçinin denetimi nasıl
olacak? Bağımsız denetim ne olacak? İlgili bakanlık hangisi olmalı? Bunların
hepsi soru işaretidir. Bakın, burada çok fazla detayına
girmeden üst başlıklar olarak söylediğim bu hususların bile aslında yeterli bir
ortak çalışma yapılmadan, uzmanlar konusunda yeterli bir tartışma yapılmadan,
dört grubun uzman komisyonları kanalıyla etkin bir ortak çalışma yapılmadan ki
bir çalışma yaptık biz ama bu çalışmanın yeterli olduğunu söylemek mümkün değil
ve nitekim zaten son teklif, tasarı olarak, Hükûmet tasarısı olarak geldi, dört
grubun imzası dışında geldi. Önümüzdeki süreçte, bakanlıkların adları
değiştiği için mecburen Gümrük Bakanlığı oldu, “gümrük” ismini koymak gerekti.
Yani, hakikaten, ticari hayatımızı düzenlerken, kanun hükmünde kararnameler çıkarırken
bunlara dikkat etmediğimiz için de çok ciddi sıkıntılar, kavram karmaşaları
doğuran durumlar oldu. Bakanlık isimleri değişince, kanun isimleri, denetim
isimleri, bunların hepsi de birbiri arkasına değişmeyi gerektiren durumlar
oluyor.
Sanıyorum, iş çevrelerinin
en çok eleştiri konusu ilan konuları. 524’üncü maddeyle ilgili -ki bu toptan
çıkarılıyor, yabancı şirketlerin Türkiye şubelerinden tutun özel finansman
tablolarına kadar, şirketlerin ilanlarına kadar- maliyetli olduğu söyleniyor.
İtiraz için, çok, merkezî sicil oluşacağı iddiaları var. Bunu gidermek için de
bağımsız denetimde belli işçi süreleri… İşte, 50 işçi, 4 milyon 400 bin euro gibi veya net ciro durumları, işte, 8 milyon 800 bin euro gibi; bu ölçütler bir nevi bağımsız denetim yani yurt
dışı bilançoların yayınlanması açısından getirilen kriterler
oldu. Bunun bir zorunluluk olarak getirilmesi, bir yandan İnternet, zorunlu
olmayan -Avrupa’da bazı ülkelerde yokmuş böyle bir durum- bizde getirilmesi
durumu karşısında ne yaratacak? Bu konu var.
Şimdi, bütün bunlara
baktığımız zaman, böylesi bir ihtiyaç iş çevrelerini rahatlatır diye, bütün
partiler o gözle bakıyor. Peki, çalışan dünyası ne olacak? Emek dünyası ne
olacak? Yani onlarla ilgili düzenlemeler konusu ne olacak? Yani biraz daha felsefik olarak baktığımız zaman, Türkiye ekonomisine,
ticaret hayatına… Şöyle bir gözle de bakalım: Bir vergi reformu ne zaman
yapılacak? Kara para aklama olayı, denetlenemeyen ekonomik alanlar, vergi
kaçırma alanlarıyla -ki çok ciddi bir rakam düzeyinde- ilgili düzenlemeler ne
olacak? Ticarette güven nasıl sağlanacak? Özellikle siz 99’da bir temel kanun
yapmaya çalışıp, 2005 yılından itibaren gündeme getirirseniz, üzerinde bunca
çalıştıktan sonra da Meclisin uzlaştığı bir yasayı çıkarıp da arkasından tekrar
-elli maddelik- ihtiyaç duyulup değiştirmeye kalkarsanız iki üç soru işaretine
cevap vermek
zorundasınız. Birisi, kamu güveni. İkincisi,
yabancı yatırımcı açısından ne kadar güven veriyorsunuz? Bu eleştiri karşımıza çıkacak.
Burada şirket borçlanmaları
konusu suiistimale açık bir parantez bırakıyor. Zaten limitet şirketlerin
çoğunun aile şirketleri olduğu bilinen… Hatta anonim
şirketlerin birçoğu da öyle. Bu anlamda da ciddi sıkıntılar olacağı
önümüzdeki dönem ortaya çıkacaktır.
“Bu denetçilik konusu ne
olacak?” konusu, hakikaten, yedi yıl çalışan denetçilerin ara verip tekrar
seçilmesi… Bunlar biraz uygulamada ortaya çıkacak, düzelecek sıkıntılar gibi
gözükse de en çok şirket kuruluşu, sermaye artırımları, birleşmeler,
bölünmeler, iflaslar, konkordatolar, borçlanmalar yani
bunların denetimi, bunların yargısal denetimi, yargısal denetimiyle beraber
kendi içindeki sicil ve bakanlık denetimleri, yönetmelikler, yeni
yönetmeliklerin durumu, bunlar son derece önemli konular olacaktır.
Yine, Türk Ticaret Kanunu’nun, ki önümüzdeki dönem şeffaflık konusunda çok daha
fazla tartışmalar yaratacağı kurumlar gündeme gelecek. İnternet sitesi kurma, bunların yayınlanma
yükümlülüğünü düzenleyen madde 1 Temmuz 2013’e erteleniyor yani bir yıl öteye
ötelenmiş oluyor, artık Türkiye muhasebatı standartlarına göre tutulacak
defterlerin hangisi olduğu konusu…
Bunları niye bu başlıklar
olarak söylüyorum? Çünkü yargı ihtilaflarında artık hangi ticaret defterleri
kanıttır, hangilerinin elektronik olarak kanıt değeri vardır, ne yapılması
gerekir, bu konularda da bu düzenlemeler son derece önemli olacak.
Yine uluslararası finansal
raporlama standartlarının uyumu süreci sıkıntılı olacak gözüküyor. Bu düzenleme
dahi kurtarmıyor bu alanı. Bu konuda da kaygılarımızı ifade etmek istiyoruz.
Bütün bunların içinde kamu
gözetimi, muhasebe denetimi, finans tabloları, kanun hükümleri, uygulama. Belki
de bunları biraz yaşayarak görmek gerekiyor ama şu an iş çevreleri “Bu yasa
çıkarsa biz de fazla ceza almaktan kurtuluruz, bürokrasiden biraz kurtuluruz.”
gibi bir yaklaşım içinde olabilirler. Ancak şunu görmek lazım: Küresel krizle
birlikte Türkiye’de icra takipleri, iflaslar, konkordato
ilanları, rakamlar, uluslararası şirketlerle birlikte Türkiye’deki özel
şirketlerin borçlanmaları, bu borçlanma rakamlarının oldukça çok fazla olması,
yükselmesi karşında bizim kaygımız bu Türk Ticaret Kanunu değişiklikleriyle de
bu sorunların giderilemeyeceği yönündedir. Hem giderilemeyecek yönleri olan bir
yasa ama nispi rahatlık sağlıyor ama onun yanında çalışanların dünyası, emek
dünyasıyla ilgili ilişkiler konusunda, gemi adamları konusu örneğin, gemi
ticaret sicili konusu mesela kafalarda net değil. Niye İnternet şeffaflığında
gemi ticaret sicilleri yayınlanmasın? Çünkü onlar da tapu kayıtları gibidir.
Mesela gemi adamları hukuku ayrıdır, Türk Ticaret Kanunu’nda ayrı bir konudur.
Bunların durumu ne olacak, uluslararası hakları ne olacak, sigorta durumları ne
olacak? Gemi adamı alacakları ne olacak? Batan gemilerdekilerin durumu ne
olacak? İflas edenlerin durumu ne olacak? Bu konuda düzenlemeler maalesef
yeterli değil, önümüzdeki dönem sıkıntı olarak önümüze çıkacak düzenlemeler
olarak da bunları görüyoruz.
Bütün bunların içinde ben
vicdanen şunu buradan açıklama gereğini duyuyorum: Bugün Türk Hava Yollarının
çalışanları grubumuzu ziyarete geldiler. Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı
gibi devasa şirketler şüphesiz ki eğer kalite, marka konusunda belli bir
noktaya gelmişse çalışanların emeğinin büyük payı olduğunu düşünüyorum. Burada
bu kürsüden de söylemiştim; evet, iş kolunda grevi yasaklıyorsunuz, arkasından
da 300 küsur kişiyi SMS’le, cep telefonuyla,
savunmasını dahi almadan işlerinden attınız. Bu mağduriyetin içinde işi başında
olup atılanlar var, eylemin içinde olmayıp işten atılanlar var. Velev ki
eylemin içinde de olsa 21’inci yüzyılda grev ve toplu sözleşme hakkı mücadelesi
kutsal bir haktır. Buradan Hükûmete sesleniyorum: Evet, dünya markası olan Türk
Hava Yolları 300 küsur işçisine sahip çıkamıyor mu? Yani 300 küsur işçisini
işten atmak suretiyle Türk Hava Yolları gerçekten burada ne yapmak istiyor?
Yani çalışanlarını cezalandırarak savunmasını dahi almadan, bu mağduriyeti
yaratarak, bu mağduriyet ortamında ne yapmak istiyor? Bunun cevabının alınması
gerekiyor ve Hükûmet yetkililerinin, bakanlığın bu mağduriyeti… Grevi de
yasakladınız, daha ne
istiyorsunuz kardeşim? Çalışanların hepsini ipe mi göndereceksiniz? Yani biraz
da adaletli davranmak gerekir. Bu çalışanların hepsinin tekrar işe alınması bu
mağduriyeti giderici olacaktır diye düşünüyorum.
Yine, Hükûmeti uyarmam
gereken bir nokta var: Kamu emekçileri sendikalarına yönelik operasyonlarınız
sıkıntı veriyor artık, kabak tadı vermeye başlıyor. Kamu Emekçileri Sendikası KESK’e yönelik, bir bakıyoruz operasyon düzenleniyor. Yani
iş dünyasına bir taraftan yasalar yapılıyor, bir taraftan da kamu emekçilerine
durmadan operasyon çekiyorsunuz, gözaltına alıyorsunuz, üstelik özel yetkili
mahkemelerde yargılıyorsunuz.
Size tavsiye ederim, benim
elimde iki tane karar var, 71 kişi gözaltına alınan. Bu 71 kişinin… Kamu
Emekçileri Sendikası Genel Başkanı dâhil, bunun içinde çok önemli sendikalar
var; Eğitim Sen var, Tüm Bel-Sen var, Haber-Sen var, Tarım Orkam
Sen var, Yargı, Yapı-Yol Sen var. Yani bunların genel sekreter, yönetici ve
genel başkanı 71 kişi alınmış. Şimdi, bunların alınması bir tarafa… Bunlar
hakkında 2011’de soruşturma açılmış: Şu
iki ekle beraber 71. Ben buradan okuyacağım ve vicdanınıza sesleneceğim: Lami
Özgen, Diyarbakır doğumlu; Mehmet Sıddık Akın, Batman; İzzettin Alpergin,
Mardin; Devrim Kahraman, Tunceli; Ferruh Çelik, Muş; Yılmaz Yıldırımcı,
Ağrı. Bakın, bunların 71’i, ek dâhil, Diyarbakır, Adıyaman, Erzurum,
Diyarbakır, Hakkâri ve devam ediyor; 71’i doğu ve güneydoğudan ve Kürt
sendikacılar bunlar. Burada etnik operasyon yapıyoruz. İş dünyasına bir
taraftan yasalar düzenliyoruz, bir taraftan çalışan dünyasında… Kamu Emekçileri
Sendikası KESK gibi, Kamu-Sen gibi iktidar tarafı olmayan emek örgütleri
iktidara muhalif oldukları için ama sırf Kürt oldukları için, sadece Kürt
oldukları için 71 kişiye etnik operasyon yapmak, Kürt avı operasyonu yapmak,
hakikaten bu ülkenin toplumsal barışına, kardeşliğine, sendikal mücadelesine
büyük bir zulümdür diye düşünüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) – Bu
yönünü de Hükûmetin görmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çalışan ve emek dünyası
beraber, birlikte bir huzur ortamında çalışmak istiyorsa bu denge korunmalıdır.
Saygılarımla. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Kaplan.
Şimdi, üçüncü konuşmacı
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Ticaret
Kanunu’nda değişiklik öngören kanun tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım. Sözlerime başlarken Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şöyle kısa bir gezinti
yapmak istiyorum bu tasarıyla ilgili olarak. Türk Ticaret Kanunu’nun kabulüne ilişkin
günlere giderek o günlerden bazı görüşleri, bazı görüntüleri sizlere tekrar
anlatmak istiyorum.
Türk Ticaret Kanunu ve
Borçlar Kanunu ile bunların uygulanmalarına ilişkin iki kanun, Hukuk
Muhakemeleri Kanunu ve Tebligat Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
2011 yılında en son 13 Ocak tarihinde görüşülerek kabul edildi. Bu
görüşmelerin, bu saydığım altı kanuna ilişkin görüşmelerin başlangıcı 11 Ocak
tarihidir. Yani, 11 Ocak tarihinde bu görüşmelere başlandı ve 13 Ocak tarihinde
bu altı kanun kabul edildi, toplam 2.725 maddeden oluşan bir pakettir. Bunu
özellikle ifade ediyorum, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki bütün siyasi parti
gruplarının uzlaşmayla gerçekleştirdiği, çok önemli bir düzenlemedir. Temel
yasa olarak görüşülmeye kalkışılmış olması hâlinde dahi görüşülmesi günlerce,
haftalarca, belki aylarca sürebilecek olan bir yasalar topluluğundan söz
ediyorum. Hani, zaman zaman Genel Kurulda tartışmalar oluyor “Uzlaşma
gerçekleştirilebilir mi, gerçekleştirilemez mi? Muhalefet partileri iktidar
partisinin, Hükûmetin tasarılarına, tekliflerine destek verir mi, vermez mi?”
sorusunun cevabı burada. Demek ki Parlamento gerektiği zaman tüm toplumu
ilgilendiren konularda gerekli uzlaşmayı sağlayabiliyor, bu çok önemli.
Şimdi, bu hafta
görüşeceğimiz iki tane torba kanun tasarısı var. Ben buradan rica ediyorum ve
ifade ediyorum: Lütfen şu uzlaşmayı göz önüne alalım, o iki tasarının eğer
sağlıklı bir şekilde yasalaşmasını istiyor isek, böyle günlerce süren
tartışmalara konu olmasını arzu etmiyor isek Cumhuriyet Halk Partisinin, belki
diğer muhalefet partilerinin de bu konudaki görüşlerine lütfen kulak verin.
Gelişigüzel bir şekilde, o tasarının tüm maddelerine karşıyız şeklinde bir
anlayış ortaya koymuyoruz ama belli maddelerinde rezervimiz var, doğru bulmuyoruz,
bunlar AKP hükûmetleri döneminde yasalaştırılmış olan düzenlemelerin tersine
çevrilmesine yönelik düzenlemelerdir de, bunları yanlış buluyoruz. Bakın,
onları yarın öbür gün görüşeceğiz. Buradan rica ediyorum, bu konularda bir
uzlaşmayı gerçekleştirebiliriz. Yani uzlaşma tabii ki herkesin bir adım
atmasıyla olur. İktidar partisine de Hükûmete de burada adım atmalarını tavsiye
ediyorum. Aynı şeyi yargı paketinde gerçekleştirebiliriz. Üçüncü yargı paketini
biz grup önerisi olarak getirdik; evet, çıkaralım istiyoruz onu, yasalaşsın
istiyoruz ama orada bizim doğru bulmadığımız, sizin hukukçularınızla konuşmanız
hâlinde muhtemelen onların da doğru bulmayacağı, onların da doğruya kulak
vereceği bazı özel birtakım problemli maddeler var. Bunları el birliğiyle
gelin, konuşalım, görüşelim, Parlamentonun bu son haftasını daha rahat bir
yasama faaliyetine konu edelim.
Şimdi, Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı’nın yasalaşmasına ilişkin kısa bir bilgiyi verdim, bu çerçevede başka
bilgiler de verdim. Türk Ticaret Kanunu’nun hazırlığı çok uzun bir zaman
almıştır, ta 57’nci Hükûmet dönemindeki, o koalisyon Hükûmeti dönemindeki
hazırlıkla başlar. O dönemin Adalet Bakanı Sayın Hikmet Sami Türk’ün kurmuş
olduğu bir komisyonla bu çalışmalar başlamıştır, Profesör Doktor Sayın Ünal
Tekinalp bu çalışmalara öncülük etmiştir, bu yükü omuzlamıştır daha doğrusu.
Uzun yıllar süren bir çalışma olmuştur. Adalet Komisyonları -yani “komisyonlar”
derken çeşitli yasama dönemleri itibarıyla olduğu için çoğul ifadesini
kullandım- bu konuda çalışmıştır, muhtelif Adalet Bakanları buna emek
vermiştir, Adalet Komisyonu başkanları emek vermiştir, milletvekillerimiz emek
vermiştir. 22’nci Dönemde bir görüşme sağlanmıştır ama 23’üncü Döneme
geldiğimizde, 23’üncü Dönemde bir yanlış işlem yapıldı, 23’üncü Dönemin Adalet
Komisyonunda bu tasarı görüşülmedi, doğrudan Genel Kurula geldi.
Genel Kurul aşamasında tüm
siyasi partiler bir araya geldik, bazı düzeltmeleri yapmanın gayreti içerisinde
olduk ama 23’üncü Dönem Adalet Komisyonundan geçmemiş olması, hakikaten önemli
bir eksiklik olarak ortaya çıktı. Sonuçta 23’üncü Dönem görüşmelerinde, belli
mutabakatlar çerçevesinde bu tasarıları yasalaştırdık ve 6102 sayılı Kanun
kabul edildi.
O dönem Sayın Bekir Bozdağ
burada Adalet ve Kalkınma Partisinin Grup Başkan Vekiliydi. Yürürlük için, altı
ay sonra yürürlüğe girmesi yönünde bir düzenleme yapılmıştı. Ben
özellikle öneride bulundum “Altı ay sonra yürürlüğe koyarsak, bu tasarıda
sorunlu bazı hükümler var, bunları yeterince tartışmadık, o nedenle altı ayda
bunları belki yetiştiremeyebiliriz, altı ayın bitimine doğru Meclis zaten
tatile girecek o zaman, gelin bu süreyi biraz daha uzatalım, üzerine bir yıl
daha koyalım.” dedik, bir buçuk yıl oldu. Ancak üzüntü verici olan, bir
buçuk yıl bitmek üzere, şimdi bir hafta sonra, 1 Temmuzda Türk Ticaret Kanunu
yürürlüğe girecek ve biz bu değişiklikleri son haftaya sıkıştırdık, bu doğru
olmadı.
Gerçekte Türk Ticaret
Kanunu’nda değişmesi gereken çok daha fazla madde var. Bunların önemli bir
bölümünü, ben, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı’nın tümü üzerindeki görüşmeler, daha doğrusu bölümlere ilişkin
görüşmeler sırasında, 13 Ocak 2011 tarihinde ifade ettim.
İfade ettiğim konular
şunlardı: Birincisi, denetim kapsamı oldukça geniştir. Türkiye’deki şirket
sayısının çokluğuna baktığımızda, bu denetimin getirdiği maliyeti bu şirketler
kaldıramaz. Denetim, elbette çok önemlidir, mutlaka önemlidir. Şirketler sadece
sahiplerinin malı değildir, onun pay sahiplerinin malı değildir; şirketler,
aynı zamanda, bu şirketlerin bir bölümü
halka açık olduğu için o borsada yatırım yapmış olan kişilerin malıdır. Yine bu
şirketler, alım satım ilişkisinde bulunduğu kişilerin de üzerinde haklarının
olduğu kurumlardır. O nedenle, denetim önemlidir. Saydam, doğru tabloların
kamuya mutlaka açıklanması gerekir. Denetimin özünden taviz vermemek kaydıyla
ama bu kapsamı da yani KOBİ dediğimiz küçük ve orta boy işletmeleri biraz bu
denetimin dışına almak suretiyle rahatlatmak gerekir. Bunu ifade ettim.
Yine, İnternet sitesi kurma
yükümlülüğünün KOBİ’lere büyük bir yük getireceğini ifade ettim. Bu desteği, KOBİ’ler bunu kuramaz, onların İnternet sitesi kurma
yükümlülüğünün gereğini Sanayi ve Ticaret Bakanlığı üstlensin -o zamanki
adıyla- KOSGEB üstlensin, bu desteği onlara versin; KOBİ’ler bunu yapamaz çünkü
yapabilen KOBİ’ler olabilir, yapamayan KOBİ’ler olabilir ve ekonominin yüzde
96, yüzde 97 ölçeğinde KOBİ’lere dayandığını düşünürsek, KOBİ’lerin çok büyük
bir bölümü zaten zor ayakta kalan aile işletmeleridir, onların bir de İnternet
sitesi kurma gibi bir yükümlülükle karşı karşıya bırakılmaları doğru değildir.
Ceza hükümlerinin yeteri
kadar tartılmadığını, tartışılmadığını ifade ettim çünkü cezadan amaç nedir?
Bir müeyyideyle belli bir amaca ulaşırsınız. Müeyyidenin, cezanın caydırıcı
olması gerekir ama ulaşılmak istenen amaç ile cezanın miktarı arasında bir
denge olmaz ise o zaman cezadan beklenen amacı gerçekleştirmiş olmayız. O
nedenle “Bunu bir daha ele alıp düzenlemekte, gözden geçirmekte yarar var.”
dedim.
Daha başka birçok şeyi
söyledim, bunları tek tek burada sayarak zamanınızı almak istemiyorum. O zaman
neye değindiysek onları şimdi, bugün bu teklifte veya Hükûmet tasarısında daha
doğrusu görüyoruz. Bunların önemli bir bölümüyle Cumhuriyet Halk Partisi olarak
mutabıkız, belki bir iki konuda biraz daha farklı görüşlerimiz var.
Yine, bu tasarıda yer
almayan ama yer almasını düşündüğümüz birtakım düzenlemeler de var. Kanunun
hazırlığına, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun hazırlığına destek vermiş olan
bütün bilim adamlarına, başta Sayın Profesör Doktor Ünal Tekinalp olmak üzere
hepsine teşekkürü bir borç bilmesi lazım Parlamentonun. Ben Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına bu teşekkürü ifade ediyorum.
Yine, 6762 sayılı eski Türk
Ticaret Kanunu bu Kanun’la yürürlükten kalmış olacak 1 Temmuz itibarıyla. O
Kanun’u hazırlayan Profesör Hirsch’i rahmetle anmak
gerekir. Kendisi Almanya’dan Türkiye’ye gelip, Ankara ve İstanbul
üniversitelerinde uzun yıllar başta ticaret hukuku olmak üzere çeşitli
konularda ders veren ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını kabul etmiş,
vatandaşlığa geçmiş ve onunla gurur duymuş olan bir profesördür. Gerçekten
kendisini rahmetle ve şükranla anmak gerekir.
Eleştirileriyle bu
tasarıya, yasaya, 6102 sayılı Kanun’a yön vermiş olan, destek vermiş olan bilim
adamlarını yine teşekkürle anmak gerekir.
Bu tasarıdaki üzüntüm
şudur: Profesör Doktor Sayın Ünal Tekinalp bunun hazırlığına katılmamıştır.
Kendisi sanıyorum doğru bulmadı bu değişikliği ama her ne olursa olsun Sayın
Ünal Tekinalp bu çalışmalarda olup, olumsuz dahi olsa kendi görüşlerini bu
tasarıya yansıtabilseydi, onlar Parlamento için çok yol gösterici olurdu. Onun
olmamasını bir eksiklik olarak görüyorum.
6762 sayılı Kanun, dönemine
göre son derece ileri çözümler getirmiş olan bir kanundu. Ancak elbette hukuk
dinamik bir kavramdır; ihtiyaçlar değişir, ekonomi değişir, ekonomide, toplumda
yeni ihtiyaçlar ortaya çıkarsa kanunların da buna paralel olarak değişmesi
gerekir. Gayet doğaldır, kanun değişecektir ve 6762 sayılı Kanun yerine gelen
6102 sayılı Kanun, son derece modern kurumları da getirmiş olan bir kanundur.
Tek kişilik şirketler bunun çok önemli bir örneğidir. Gerçekten, Avrupa
Birliğinde uzun yıllardır olan ama Türkiye’de olmayan bu şirket türünün Türk
hukukuna kazandırılmış olması başlı başına önemli bir olaydır; sanayiye, küçük
yatırımcılara nefes aldıracak bir olaydır.
Değerli milletvekilleri,
tasarıda olmasını arzu ettiğimiz ama olmayan bir iki düzenlemeye de değinmek
istiyorum. Faiz konusundaki düzenleme tereddüt yaratacak niteliktedir. Belki
yorumla “Burada bir sorun yok.” denebilir ama zaman içerisinde, yargının bu
konuda vereceği kararlar çok farklı olabilir. Özellikle temerrüt faizindeki
yazım, gerekçeleri dikkate aldığımızda, problem yaratacak türdendir. O maddeyi
yeniden ele alıp yazmakta yarar olduğunu düşünüyorum.
Yine, Türk Ticaret
Kanunu’nun 340’ıncı maddesi, şirket ana sözleşmelerini, daha doğrusu, yeni
Kanun’daki adıyla şirket esas sözleşmelerini düzenliyor. Şirket esas sözleşmesi
maddesi, bugüne kadar Türk hukukuna girmiş ve yerleşmiş olan anlayışın tam
tersi bir anlayışı yansıtıyor. Bizim hukukumuzda, Borçlar Kanunu’nda “sözleşme
serbestisi” ilkesi vardır yani bir sözleşme, tarafların iradesine göre,
serbestçe kurulabilir, koşulları serbestçe belirlenir. Borçlar Kanunu’nda bunun
tek istisnası vardır, bir maddede istisnası vardır; sözleşme, emredici hukuk
kurallarına, ahlaka, kamu düzenine ve şahsi haklara aykırı olmayacak. Bunun
dışında, taraflar serbestçe tayin edebilir. Tabii ki devletin, zaman zaman,
sözleşme özgürlüğüne müdahale ettiği alanlar vardır. Örneğin, asgari ücretten
daha aşağı bir ücretle kişiyi çalıştıramazsınız. Ama,
340’ıncı madde diyor ki -Türk Ticaret Kanunu da bu sözleşme serbestisinin
üzerine oturan bir kanundur- 340, bunun tam tersi bir anlayışla, sözleşme
serbestisinin tersi bir ilkeyi benimsiyor: “Sözleşme, bu Kanun’un ancak izin
verdiği hâllerde, bu Kanun’da belirtilen hâllerden, daha doğrusu Kanun’da
belirtilen hâllerden sapabilir.” diyor. Bu, bizim iş adamımızın yaratıcılığını
öldüren bir düzenleme. Bırakalım, iş adamımız, bugüne kadar özgür bir şekilde
nasıl bu sözleşmeleri kurabilmişse o şekilde kursun. Bu, yatırımcıyı, iş
adamını, şirket kurucularını tek tip sözleşmeye yönelten, onların
yaratıcılığını öldüren bir maddedir. Kanunun gerekçesine baktığımızda bunun
Alman hukukundan alındığı söyleniyor. Alman hukukunda öyle olabilir ama bizim
hukukumuz farklıdır, bizim ekonomimizin dinamikleri farklıdır. Yaratıcı bir iş
adamımız vardır, yaratıcı bir özel sektörümüz vardır, kanunların yapması
gereken bu yaratıcı, dinamik özel sektörün önünü açmaktır. 340 bunun tersi bir
anlayışta bunu burada ifade ediyorum.
552’nci maddedeki düzenleme
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisiyle düzeltilmiştir, orada bir yanlışlık
yapılmıştı. “Halka açılma” kavramı 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’na göre
sadece SPK’nın denetimine tabi olan şirketlerde mümkündür, oysa Türk Ticaret
Kanunu’nun 552’nci maddesi SPK’nın denetimine tabi olmayan diğer şirketlerin de
halka açılmasına izin veren bir şekildeydi. Bu, yeni Kombassan’lar
demektir, yeni şirketler demektir, halkı, küçük yatırımcıyı, tasarruf sahibini
kandırabilecek şirketlerin ortaya çıkması demektir. Nitekim o madde tamamen
tersine çevrildi, tam tersine, bir müeyyideyle, hapis cezası müeyyidesiyle müeyyidelendirildi. Hükûmet tasarısında bu müeyyide biraz
azdı, Komisyonda yükseltildi ama Sayın Bakandan ve tüm partilerden bir kez daha
bu müeyyideyi gözden geçirelim, orada caydırıcılık ölçeğinden, ölçüsünden
vazgeçmeyelim, caydırıcı olacak şekilde, tabii ki ölçülülük ilkesine uygun
olarak o maddeyi bir kez daha kaleme alalım...
Bağımsız denetimin kapsamı,
İnternet yükümlülüğünün kapsamıyla paralel hâle getiriliyor. Bu kapsamı
Bakanlar Kurulu belirleyecek. Tabii ki Bakanlar Kurulunun belirleyeceği kapsam
önemli. “Bunu KOBİ’leri dışarıda tutmak suretiyle Bakanlar Kurulu
belirleyebilir.” şeklinde bir izlenim aldık. Tabii ki Bakanlar Kurulunun nihai
iradesini bilmiyoruz, ancak eğer irade bu şekildeyse o zaman KOBİ tanımıyla
belki oynamamak, KOBİ tanımını olduğu gibi muhafaza etmek gerekir. Çünkü tanımı
bu şekilde veya Bakanlar Kurulu kararının sınırını bu şekilde çizdiğimiz
takdirde yaklaşık 800 bin civarındaki faal şirketin sadece 15 bini bu kapsama
girecektir. 15 bin şirket ekonominin çok büyük bir kısmı demektir, sayıyı küçümsemeyelim
ama onu daha daraltacak şekilde bir düzenlemeyi doğru bulmayız. Bunlar önemli
düzenlemeler.
Şirketin borçlanması,
şirketten borç para alma, borç para verme şeklindeki düzenlemeler yine yeni bir
şekle kavuşturuldu. Ancak şunu Komisyonda ifade etmiştim, bir kez daha burada
ifade ediyorum: Şirketten ayın olarak borçlanma konusundaki yasak kalkmış
durumda. Nakit olarak, daha doğrusu pay sahiplerinin üçüncü
dereceye kadar yakınlarının borçlanmasına ilişkin yasak bu. Pay
sahipleriyle ilgili herhangi bir sorun yok, oradaki ölçüler biraz daha farklı.
Ona biraz sonra değinirim, belki Sayın Bakan da değinir. Ayın olarak borçlanma
serbest bırakıldı, gerekçesi de şu: Örneğin, şirket bir otomobil satıyorsa veya
beyaz eşya ticaretinde bulunuyorsa pay sahibinin yakınları o kampanyalı
otomobil satışından yararlanabilsin. Gayet makul, doğru ancak oradaki otomobil
satışı hâlinde o kişinin, yani otomobili alan pay sahibinin veya yönetim kurulu
üyesinin yakını şirkete nakit mi borçlanmıştır, ayın mı borçlanmıştır? Bunu bir
daha konuşalım, yani burada sanki otomobili alıyor ama bir nakit borçlanma söz
konusu. Hâlbuki niyet orada şu: Nakit borçlanma yasak, niyet nakit para
çekmesin şirket kasasından. Ama bunu bir daha bir düşünelim, burada bir sorun
olmasın.
Onun dışında, denetimle
ilgili bir başka düzenleme yapılıyor. “Denetim kurulunun raporunun olumsuz
olması hâlinde şirket yönetim kurulu istifa eder.” şeklinde çok ağır bir hüküm
vardı. Bu, hakikaten şirketleri çok zora sokacak. Örneğin, halka açıksa veya
kamuya belli bilgilerini duyurma yükümlülüğünde olan bir şirketse gerçekten bu
süreç dahi onu piyasada çıkarmaya yol açabilir. O düzeltildi ama o düzeltilmiş
hâlinde de belki bir sorun var. Onu bir daha, amaçtan herhangi bir şekilde
taviz vermemek kaydıyla ele almakta yarar olduğunu düşünüyorum.
Yine, muhasebe konusunda
şunu söyleyeyim: Bu konuda iktidar partisiyle farklı düşünüyoruz. Bu kanun şunu
esas alıyor: Vergi kanunlarına göre tutulan muhasebeyi esas alıyor. Türkiye’de
1950’li yıllardan bu yana mali tablolar vergi öncelikli olarak düzenlenir,
vergi kanunları bunu yönlendirmiştir ama o zaman “sermaye piyasası” diye bir
kavram yoktu, “muhasebe” kavramı bu kadar öne çıkmış değildi. Doğru olan, bu
anlayışı bırakıp uluslararası muhasebe standartlarına göre şirketlerin muhasebe
tutmasıdır, vergi kanunlarına göre vergi idaresine, Gelir İdaresine verilecek
mali tablolar, bilançolar, ayrıca onun hükümleri dikkate alınarak revize
edilir, o şekilde düzeltilebilir. Bu yönde önergemiz olacak, bunu da sizlerin
dikkatine, takdirine sunacağız.
Sürem sanıyorum bitti.
Sözlerimi bitirirken hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Hamzaçebi.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Sayın Yılmaz Tunç, Bartın Milletvekili.
Buyurun Sayın Tunç. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YILMAZ
TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Ticaret Kanunu ile
Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapan Kanun Tasarısı’nın geneli üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
ülkemiz son yıllarda büyük bir hukuk reformuna sahne olmuştur. 22’nci Yasama
Dönemi ceza hukuku alanındaki reformların gerçekleştiği bir dönem olmuş, temel
ceza yasalarımızın tamamı yenilenmiştir. 23’ncü Yasama Dönemi de özel hukuk
alanında temel kanunlarımızı iktidar ve muhalefetiyle birlikte inşa ettiğimiz,
hukuk reformuna birlikte imza attığımız bir dönem olarak tarihe geçmiş, Borçlar
Kanunu’muz, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’muz ve Türk Ticaret Kanunu’muz
Meclisimizden geçmiştir. 22’nci Yasama Döneminde Komisyonda
görüşülen ancak Genel Kurulda görüşülemeyip 23’ncü Yasama Dönemine kalan ve
23’ncü Dönemde de yasalaşma süreci tamamlanan yeni Türk Ticaret Kanunu’muz 14
Şubat 2011 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanmasından
itibaren kamuoyunda tartışılmış ve kanunun bazı maddeleri değiştirilmeden
yürürlüğe girmesi durumunda ticari hayatın olumsuz etkilenebileceği ve
uygulamada sorunların yaşanabileceği yönünde iş dünyasından ve kamuoyundan
yoğun talepler yükselmiştir.
Uygulamada ortaya
çıkabilecek sorunların asgariye indirilmesi için gerek 6102 sayılı Türk Ticaret
Kanunu’muzda gerekse de 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama
Şekli Hakkında Kanun’da değişiklikler yapılmasını teminen
görüşmekte olduğumuz tasarı hazırlanmıştır. Tasarıdaki maddeler uygulamadaki
sorunları asgariye indirecek önemli düzenlemeleri ihtiva etmekte ve 1 Temmuzdan
önce yasalaşması durumunda ticaret dünyasının endişeleri de ortadan
kaldırılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ticaret hukuku alanında dünyada özellikle son elli yılda
önemli olaylar ve gelişmeler yaşanmış, dünya ticaretinde yeri ve etkisi olan
ekonomik, bölgesel birlikler çalışmaya başlamış, serbest pazar ve rekabet
ekonomisi yaygınlık kazanmış, teknolojik gelişmeler yeni ihtiyaçları ortaya
çıkarmıştır. Ancak aradan geçen bu uzun zaman içerisinde, 1957 yılından bu yana
uygulanan, Profesör Doktor Hirsch tarafından kaleme
alınan ve ticaret hukukumuzun gelişmesinde önemli bir yeri olan 6762 sayılı
eski Türk Ticaret Kanunu’muzda bu gelişmelere karşılık verebilecek
değişiklikler yapılamamıştır. İşte, 1 Temmuz tarihinde yürürlüğe girecek olan
6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’muz çağımızın ihtiyaçlarına, dünya
ticaretindeki gelişmelere paralel önemli yenilikler getirmiştir.
Görüşmekte olduğumuz
tasarıyla getirilen değişikliklere değinmeden önce, yeni Ticaret Kanunu’muza
genel hatlarıyla baktığımızda, yeni kanunumuzun, dünyanın en hızlı büyüyen
ülkelerinin başında yer alan Türkiye'deki işletmelerin ticari ve ekonomik
yönden uluslararası rekabet piyasalarında güçlü aktörler olarak çalışmalarını
sağlayacak kurum ve sistemlere sahip olmasının önünü açacak hükümleri
içerdiğini görmekteyiz.
Yeni Ticaret Kanunu’muz
ticari işletme, şirketler, sermaye piyasası, taşıma, deniz ticareti ve sigorta
hukuku gibi konuları Avrupa Birliği müktesebatıyla uyumlu hâle getirmiştir.
Ülkemizin güncel, orta ve
uzun vadede ticaret hukuku ihtiyaçlarına cevap verecek mekanizmaları ve
hükümleri içeren Ticaret Kanunu’muz modern ticaret hukukuyla örtüşmekte, mevcut
bilimsel birikimi korumakta ve içtihatlarla sağlanan hukuki gelişimi de
sürdürmektedir. Ticaret dünyasının tüm aktörlerinin ihtiyaçlarına, ilgili çevrelerin
beklentilerine cevap verecek yeni kurallara yer verilen Ticaret Kanunu’muza
teknolojik gelişmeler yansıtılmış, halka açık olan ve olmayan şirketler
arasındaki farklar en az düzeye indirilmiş, kurumsal yönetim ilkelerine uygun
düzenlemelere yer verilmiş, şirketlerin birleşmesi, bölünmesi ve tür
değiştirmesi yeni esaslara bağlanmıştır. Şirketlerin denetiminin etkin,
bağımsız ve uluslararası standartlara uygun olarak yapılmasını sağlayacak
hükümlere yer verilmiştir.
Yeni Türk Ticaret
Kanunu’muzla deniz ticaret hukukumuzda âdeta bir reform gerçekleştirilmiş,
deniz ticaretinde taşıyıcının sorumluluğuna, yolcu taşımaya, kurtarma ve
yardıma, gemi alacağı hakkıyla çatmaya ilişkin kurallar yenilenmiş ve deniz
icrası hakkında yeni düzenlemeler yapılmıştır.
Sigorta sözleşmesine
ilişkin normlar, çağımızın ihtiyaçlarına uygun bir şekilde düzenlenmiş,
sorumluluk sigortasına yer verilmiştir.
Yeni Ticaret Kanunu’muzda
da yeni Borçlar Kanunu’muzda olduğu gibi, güçlünün karşısında zayıfı koruyan
hükümlere yer verilmiştir.
Şirketlerin birleşmesi,
bölünmesi ve tür değiştirmesi durumlarında alacaklılar ve diğer hak ve menfaat
sahiplerinin korunmasına yönelik düzenlemelere yer verilmiştir.
İşçilerin devralan şirkete
geçişleri, hakları ve sorumluluklarıyla ilgili olarak koruyucu, ayrıntılı
düzenlemelere yer verilmiştir.
Yeni kanunumuzla getirilen
önemli yeniliklerden biri de şirketler topluluğudur. Bu başlık altında bağlı
işletmeler hukuku düzenlenmiş, ana ve yavru ortaklıklar arasındaki ilişkiler
şeffaflık, hesap verilebilirlik ve menfaat dengesi temelinde kurallara
bağlanmıştır.
Tek kişilik anonim şirket
kurulmasına imkân tanınmış, Avrupa Birliği üyesi devletlerin hukuklarıyla tam
bir uyum sağlanmıştır.
Kanun’un yürürlük tarihinin
bir buçuk yıl sonraya ertelenmesi, 1 Temmuz 2012 olarak belirlenmesi de,
uygulamanın hazır olması ve bu süre içerisinde kanunun tartışılarak
eksikliklerinin belirlenmesi ve gerekirse yeni değişikliklerin yapılabilmesi
amaçlanmıştır. Bu bir buçuk yıllık süre gerçekten faydalı olmuştur. Aradan geçen
süre içinde 1.535 maddelik yeni Türk Ticaret Kanunu’muz tartışılmış; barolar,
odalar, ticaret dünyası, üniversiteler kanunla ilgili görüşlerini ifade
etmişler; sorun alanlarını belirlemişler ve bu görüşler doğrultusunda da Gümrük
ve Ticaret Bakanlığımız bu önerileri dikkate alan bir tasarıyı Meclisin
gündemine getirmiştir.
Tasarıda, 6102 sayılı
Kanun’da uygulamada sorun olabilecek, en fazla değişiklik talep edilen
hususlara yer verildiğini görmekteyiz. Şirket yöneticilerine
yönelik bilgilerin her türlü belgede yer alması zorunluluğu hep eleştirilmiş,
yönetim kurulu üyelerinden dörtte 1’inin yükseköğrenim mezunu olması şartı
eleştirilmiş, ortakların şirkete borçlanma yasağı konusunda eleştiriler ifade
edilmiş, bağımsız denetimin kapsamı, kanunda düzenlenen cezaların ağır olduğu
yönünde kamuoyunda sürekli eleştiriler olmuş, sermaye şirketlerine ilişkin
İnternet sitesi kurma yükümlülüğünün kapsamının sınırlandırılması istenmiş, bu
hususların uygulamada sorunlara yol açacağı sürekli dile getirilmiş bu bir buçuk
yıllık süre içerisinde ve bu alanların tasarıda çözüme kavuştuğunu bugün
görüşmekte olduğumuz tasarıyla görüyoruz.
Bu değişikliklere özetle
bir göz atacak olursak… Tacirler tarafından düzenlenen belgelerde yer alacak
bilgiler sınırlandırılmaktadır. Ticari mektuplarda ve ticari
defterlere yapılan kayıtların dayandığı belgelerde bulunması gereken hususlar
olarak, gerçek kişi tacirler ile şahıs şirketlerinde ticaret şirketi,
işletmenin merkezi, ticaret sicili numarası; sermaye şirketlerinde ise farklı olarak
İnternet sitesi oluşturma yükümlülüğü olanlar bakımından İnternet sitesi adresi
olarak belirlenmiş, ticari defterlere ilişkin olarak ticari defterlerinin
açılış onaylarının zamanının belirlenmesi, İnternet sitesi defterinin
kaldırılması ve defterlerin Vergi Usul Kanunu’na göre tutulmasına yönelik
düzenlemeler yapılmıştır.
Tasarıyla şirketlerin
finansal tablolarının ilan zorunluluğu kaldırılmaktadır. Anonim şirketlerin
yönetim kurulu üyelerinin en az birisinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması,
en az birisinin yerleşim yerinin Türkiye’de olması, en az birisinin -dörtte
1’inin- yükseköğrenim görmüş olması, limitet şirketler bakımından ise
müdürlerin en az birisinin yerleşim yerinin Türkiye’de olması gibi şartlar
kaldırılmıştır.
Şirket ortaklarının şirkete
borçlanmaları belirli şartlara bağlı olarak mümkün hâle getirilmektedir. Anonim
şirketlerde ortakların sermaye taahhüdünden doğan vadesi geçmiş borçları
bulunmaması hâlinde ve şirketin serbest akçelerle birlikte kârı geçmiş yıl
zararlarını karşılayacak düzeyde ise şirkete borçlanabilecekleri
düzenlenmiştir. Yönetim kurulu üyelerinin üçüncü dereceye kadar kan ve kayın
hısımlarının şirkete nakit olarak borçlanmaları yasaklanmıştır. Limitet
şirketlerde ortaklar ile müdürlerin borçlanabilmesinin de anonim şirketlerle
aynı esaslara bağlı olması yönünde değişiklikler yapılmıştır.
Bağımsız denetime tabi
olacak şirketleri belirleme yetkisi Bakanlar Kuruluna verilmiş, işlem
denetçileri kaldırılmış; denetçi tarafından olumsuz görüş verilmesi veya görüş
verilmesinden kaçınılması hâllerinde ortaya çıkan denetçi görüşü sonuçları
yeniden düzenlenmiştir. İmtiyaza ilişkin düzenlemeler yapılmış, örneğin, yüzde
50’den fazla kamu payı olan şirketlerde kamu aleyhine imtiyaz tesis edilmesi
önlenmiştir.
Kurucuların, yönetim kurulu
üyelerinin, tasfiye memurlarının sebep oldukları zararlarda kusuru ispat yükü
yeniden düzenlenerek kusuru iddia edenin ispat edeceği yönünde düzenleme
yapılmıştır.
Anonim şirketlere tanınan
sermayenin dörtte 1’inin kuruluş anında, kalan kısmının ise yirmi dört ayda
ödenmesi imkânı limitet şirketlere de tanınmıştır.
Bakanlar Kurulu tarafından
denetim kapsamına alınan şirketlerin İnternet sitesi kurma zorunluluğunda
bulunacağı ve bazı endişeleri ortadan kaldırmak maksadıyla İnternet sitesinde
şirketçe kanunen yapılması zorunlu ilanların yayınlanacağı yönünde değişiklik
yapılmıştır.
Sermaye Piyasası Kanunu
hükümleri saklı kalmak kaydıyla anonim şirketlerin, şirket kurmak veya
sermayesini artırmak amacıyla halktan para toplaması yasaklanmış ve buna aykırı
eylemin yaptırımı da ağırlaştırılmıştır. Bunun yaptırımı altı aydan iki yıla
kadar hapis olarak belirlenmiştir.
İş ve ticaret dünyası
tarafından çok sıkça eleştirilen hapis cezalarıyla ilgili değişiklikler
yapılmış, suç ve cezalara ilişkin düzenlemeler “orantılılık ilkesi” gereği
yeniden ele alınmıştır ve bu paralelde, örneğin üç aydan iki yıla kadar hapis
veya adli para cezasını gerektiren 18 suçun yaptırımı idari para cezasına
dönüştürülmüştür.
Tasarının çerçeve 2’nci
maddesinde, asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yargı çevresindeki bir ticari
davada “görev kuralı”na dayanılmamış olmasının
görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyeceği ve asliye hukuk mahkemesinin
davaya devam edeceği yönünde Komisyonda yapılan değişiklik “görevin kamu
düzeninden olması prensibi”yle uyumlu bir
değişikliktir. Bu değişiklik gerçekten önemli. Tarafların
aleyhine sonuç doğuran ve yargılamaları geciktiren bir durum bu şekilde ortadan
kaldırılmış olmaktadır.
6102 sayılı Kanun’da düzenlenen “iş bölümü ilişkisi” hem teorik bakımdan
hem de uygulama bakımından sorunlar doğurmaktaydı çünkü mahkemelerin görev
alanı hukuk yargılaması bakımından kamu düzeninden kabul edilirken, ticari
uyuşmazlıklar ve çekişmesiz yargı işleri bakımından özel mahkeme niteliğindeki
asliye ticaret mahkemeleriyle asliye hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin iş
bölümü ilişkisi sayılması işin niteliğine uygun düşmemektedir. Keza iş bölümü itirazında bulunulmaması hâlinde, aslında ticari
olan uyuşmazlıkların asliye hukuk mahkemelerinde görülmesi veya tersi durumla
karşılaşılmaktaydı. Bu hususlar dikkate alınarak asliye ticaret mahkemeleriyle
asliye hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin iş bölümünden çıkarılarak, diğer
mahkemelerde olduğu gibi görev ilişkisine dönüştürülmüş olması da yerinde bir
değişiklik olmuştur.
Yine Komisyonda yapılan başka bir değişiklikle de tasarıda
kimlerin denetçi olacağının belirlenmemesinin önemli bir eksiklik olduğu, bu
yönüyle de 6102 sayılı Kanun’un ruhuna da aykırı olduğu gerekçesiyle,
denetçinin bağımsız denetim yapmak üzere, 3568 sayılı Kanun’a göre ruhsat almış
yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir unvanını taşıyan ve
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen
kişiler veya ortakları bu kişilerden oluşan sermaye şirketi olabileceği yönünde
yerinde bir değişikliğe gidilmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin ekonomisi için büyük önem arz eden, iş dünyamızın,
ticaret çevrelerinin, hukuk camiasının yürürlüğe girmesini büyük bir heyecanla
beklediği yeni Türk Ticaret Kanunu’muzdaki değişikliklerin 1 Temmuzdan önce
yapılması uygulamada ortaya çıkacak sorunları da ortadan kaldıracaktır.
Yeni Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı’nın hazırlanması sürecinde büyük emeği olan Bilim Komisyonu Başkanımız
Değerli Hocamız Profesör Ünal Tekinalp’e buradan
saygılarımızı gönderiyoruz. Hocamız her ne kadar bu değişikliklerin bir
bölümüne sıcak bakmasa da uygulamanın yoğun taleplerini, iş ve ticaret
dünyasının hassasiyetlerini de dikkate almak durumundaydık.
Bu duygu ve düşüncelerle,
tasarının hazırlanmasında emeği geçen herkese, iktidarıyla muhalefetiyle bütün
Adalet Komisyonu üyelerimize, yeni yaptığımız son değişikliklerle birlikte 1
Temmuz tarihinde yürürlüğe girecek olan Türk Ticaret Kanunu’muzun ülkemize,
ticaret dünyamıza, hukuk camiamıza hayırlı olmasını diliyorum. Emeği geçen tüm
komisyon üyelerine, bilim komisyonu üyelerimize, Adalet Komisyonu üyelerimize,
Gümrük ve Ticaret Bakanlığımızın değerli yetkililerine huzurlarınızda teşekkür
ediyorum. Tasarının hayırlı olmasını diliyorum.
Yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Tunç.
Tasarının tümü üzerindeki
gruplar adına görüşmeler tamamlanmıştır.
Şahısları adına İstanbul
Milletvekili Sayın Celal Adan.
Buyurun Sayın Adan. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
CELAL ADAN (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum.
Esasen Türkiye’de herhangi
bir hadiseye baktığımız zaman bir bütünlük arz ediyor, tek tek ele aldığımızda
sonuca gitmek imkânsız. Bugün, aşağı yukarı bir yıldır, 23’üncü Dönemde aceleye
getirilerek çıkarılmış olan yasaları düzeltmekle uğraşıyoruz. Hâlen birtakım
acele davranışlar var, bunlardan milletimiz zarar görmekte.
Türkiye bir süreç yaşıyor. Adalet
ve Kalkınma Partisi iktidara geldiğinde özellikle dış politikada Türkiye'nin
önünde üç tane temel problem vardı: Bunların bir tanesi Ermeniler ve
Ermenistan’ın oluşturduğu politikalar, diğeri Kuzey Irak’taki gelişmeler, bir
diğeri de Kıbrıs’tı. Bu üç meseleye baktığımız zaman karşımıza çıkan tablo,
üçüyle de ilgili, Türkiye'nin çok büyük bir boşluğa düştüğü gerçeğidir. Ona bir
de Suriye eklendi. Tabii, Suriye’deki gelişmeler bir millî meseleye dönüşünce,
her zaman parti menfaatlerini Türkiye'nin menfaatleriyle mukayese kabul edilmez
bir şekilde değerlendiren yani Türkiye'nin menfaati olduğunda parti menfaatini
ikinci plana alan Milliyetçi Hareket Partisinin bugünkü sağduyulu duruşu bütün
Türkiye'nin takdirini kazanmakta.
Ve geliyoruz ekonomiye…
Tabii, dış politikaya girmemin sebebi şu: Dış politikada mesele öyle bir hâl
aldı ki, Mısır’da miting alanlarına sığmayan Başbakan şu psikolojiyi yaşattı
Türkiye'ye… “Türkiye artık dünyada belirleyici bir ülkedir ve dünyada sözü
geçen bir ülkedir; bize karşı bir şey yapıldığı zaman yer yerinden oynar.”
psikolojisini tam yaşarken İsrail’den bir tokat yedik, geçti, gitti. Gürledik,
“Akdeniz’e, her tarafa hâkim olacağız, nefesini keseceğiz.” dedik; İsrailliler
petrol aramaya devam ediyor ve âdeta oralarda cirit atıyor. Suriye de gerdi,
bir olay yaşıyoruz; Ermenistan öyle oldu, falan.
Şimdi ekonomiye baktığımız
zaman çok değerli arkadaşlar, 135-136 milyar dolar ihracattan bahsediliyor. Bu
136 milyar dolar ihracatın ithalat rakamlarını vermeye kimsenin yüreği yetmez.
Dünyanın en yüksek reel faizini ödüyoruz ve çıkıyoruz bütün televizyon
kanallarında bir propaganda yapıyoruz
“Biz 500 milyar dolar ihracat yapacağız.” diye. 500 milyar dolar ihracat
için -bütün aklıselim işadamlarıyla konuştum, her tarafla konuştum- 153 bin
megavatlık bir enerjiye ihtiyaç var, elimizde 53 bin megavatlık bir enerji var.
Türkiye'nin her yıl yüzde 14 kalkınması lazım ki 500 milyar dolar ihracata
kavuşmak için o da bir hayal olarak karşımıza çıkıyor.
Şimdi, Türk Ticaret Kanunu
ile ilgili 23’üncü Dönemde yapılan çalışmalara baktım, çok ciddi uyarılar
yapılmış, sonra bir mutabakat sağlanmış ve gündeme gelmiş. Piyasaya baktığımız
zaman -Allah’a dua ettik- iyi ki bu yasa değişti. Eğer bu yasa değişmeseydi
Türkiye’de tutuklanmayacak bir tek KOBİ mensubu kalmayacaktı. Yeni Türk Ticaret
Kanunu gündeme geldiğinden bugüne kadar değişik birtakım şikâyetler oluştu. Bu
şikâyetler doğrultusunda, Adalet Komisyonunda, bizler, zaman zaman sessiz
kalarak zaman zaman da destek vererek desteğimizi sağladık.
Şirketin bankalardaki ve
kasadaki paraları, alacakları, borçları gelir ve giderlerinin İnternet sitesinde
yayınlanması, yönetim kurulu başkan ve üyeleriyle yönetici müdürlerinin ücret
ve diğer gelirlerinin yayınlanması, denetçi ve özel denetçi raporlarının yönetim
kurulunun yıllık rapor ve değerlendirme açıklamasının yayınlanmasına büyük
tepki vardı. Siteyi oluşturmayana aynı anda hem hapis hem de adli para cezası
uygulanması da endişeleri artırıyordu. Ticari sır olarak alacaklarımızın…
Herhangi bir şirket alacaklarını talep ederken “Ay sonunda ciddi ödemelerimiz
var, sıkışık durumdayız.” Diyor. Yani bir esnaf alacağını tahsil ederken diyor
ki: “Parayı ver, çok sıkıntıdayız.” Ama şirketin mal varlığı, parası
İnternet’te göründüğünde “Yahu, maşallah, dünya kadar paran var bizi niye
sıkıştırıyorsun arkadaş? Biz bir müddet sonra bu parayı verelim.” kanaati söz
konusu olunca kimse alacağını alamayacak duruma gelecekti, burada şikâyet
vardı. Bankadaki paralarımızı, mal varlığımızı, alacaklarımızı açıkladığımızda
-soyguncusu var, hırsızı var- buna karşı çok büyük sıkıntı vardı. Şirket
yönetici ve üst düzey çalışanlarının ücretleri ve diğer gelirlerin herkes
tarafından bilinecek şekilde açıklanması bazı sorunlar yaratıyordu.
Bu tespitlerle birlikte,
Milliyetçi Hareket Partisi bu temel problemlerde duyarlı davrandı ve bu konuda
haklı tepkiler her geçen gün artınca değiştirilmesi kaçınılmaz oldu, bugüne
geldik. Yeni düzenlemede İnternet sitesiyle ilgili iki önemli değişiklik var.
Birincisi, ilan edilecek bilgilerin kapsamı daraltılıyor. Örneğin, yukarıda
dört bent hâlinde sıralanan bilgiler
-bankalardaki paralar, vesaire- yayınlanmayacak. Yayınlanacak bilgileri
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı bir yönetmelikle belirleyecek. İkincisi, Bakanlar
Kurulunca belirlenecek olan denetime tabi limitet ve anonim şirketler İnternet
sitesi açmak ve kanunen yapılması gereken ilanları yayınlamak zorundalar.
İnternet sitesi
oluşturmayana adli para cezası… Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda İnternet sitesi
oluşturmayanlara altı aya kadar hapis, yüz günden üç yüz güne kadar adli para
cezası uygulanması öngörülmüştü. Yapılacak olan değişiklikle hapis cezası
kaldırılıyor ve sadece yüz günden üç yüz güne kadar adli para cezası
uygulanacak ancak adli para cezası ödenmediği takdirde yüz ila üç yüz gün hapis
cezasına dönüştürülecek.
Adı konmamış defter
kalkıyor. Buna destek veriyoruz. Yeni Türk Ticaret Kanunu’yla getirilen ve adı
belli olmayan ilginç bir defter gereksiz bulunduğu için kaldırılıyor.
İnternet’te ilan edilecek bilgilerin yazılması istenen adı konmamış defterin
gereksiz olduğu ve kaldırılması konusunda her taraftan gelen haklı şikâyetler
göz önüne alındı, yapılacak olan değişiklikle adsız defter kaldırılıyor.
Böylelikle şirketlerin tutacağı defter sayısı altıya iniyor.
İşlem denetçisi doğmadan
öldü. Yeni Türk Ticaret Kanunu’yla getirilen denetçilerden biri de işlem
denetçisiydi. Şirketin kuruluşunu, sermaye artırımını, azaltılmasını, birleşme,
bölünme ve tür değiştirmeyi “işlem denetçisi” adı altında ikinci bir denetçinin
denetlemesi isteniliyordu. Tepkiler üzerine bu konuda da geri adım atıldı.
Yapılacak değişiklikle işlem denetçisi ve uygulaması başlamadan sona eriyor.
Anonim şirket yöneticisinin
Türkiye’de ikameti gerekmiyor. Yeni Türk Ticaret Kanunu’yla anonim şirketlerde
yönetim kurulu üyelerinden en az birinin yerleşim yerinin Türkiye’de olması
zorunluluğu tutulmuştu. Bu düzenlemenin yabancı sermayenin Türkiye’ye gelişini
engelleyeceği düşünüldü ve yapılacak olan değişiklikle bu zorunluluk
kaldırılıyor.
Defter tasdikleri sil
baştan. Yeni Türk Ticaret Kanunu’na göre 7 defterin açılış ve kapanış
tasdikleri yaptırılacaktı. Buradaki 14 defter tasdikinden 1’inin dahi
unutulması hâlinde 73 bin liraya kadar adli para cezası ödenmezse iki yıla
kadar hapis cezası uygulanacaktı. Yapılan değişikliklerle İnternet’le ilgili
defter kaldırılıyor. Diğer 6 defterin açılış tasdiki, yevmiye defteri, kebir ve
envanter defterlerinin açılış tasdiki zorunlu olacak,
pay defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defteri yeterli yaprakları
bulunması hâlinde ilk açılış tasdikinden sonra bu defterler açılış tasdiki
yaptırılmadan kullanılabilecek. Kapanış tasdiki yevmiye defteri ile yönetim
kurulu karar defterinin kapanış onayını izleyen faaliyet döneminin üçüncü
ayının sonuna kadar noterlikte yaptırılacak. Hapis kalkıyor, ceza 4 bin Türk
lirası oluyor.
Defter tasdikini
yaptırmayanlara uygulanacak hapis cezası, yapılacak olan değişiklikle
kaldırılıyor. 73 bin lirayı bulabilen adli para cezası 4 bin Türk liradan idari
para cezasına dönüştürülüyor.
Elektronik ortamda tutulan
defterlere noter onayı kaldırılıyor.
Dolayısıyla bu temel
düzenlemelere esnafımızın, küçük ve orta boy işletmelerimizin, organize sanayi
bölgelerimizin de sesini duyarak Milliyetçi Hareket Partisi olarak destek
verdik, desteğimizi devam ettiriyoruz.
Tasarı ilk hazırlandığında,
Ünal Tekinalp Hoca’mızın hazırladığı tasarıya baktığımızda, gerçekten, Adalet
ve Kalkınma Partisi’nin Hoca’mızdan istifade ederek hazırlamış olduğu tasarıda
pratiklerle örtüşmeyen kısımların zaman içerisinde değiştirilmesi doğru
olmuştur.
Bu çerçevede hepinizi en
derin saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Adan.
Tasarının tümü üzerinde
şahısları adına ikinci konuşmacı İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam.
Buyurun Sayın Susam. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Ticaret Kanunu’nun yeniden
yazılması konusundaki bu çalışmalarla ilgili şahsım adına görüşlerimi sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Bir kanunun yapılışında muhakkak
ki sonuç itibarıyla çağın gereklerine uygun en iyi düzenlemeleri yapmak, bilim
adamlarıyla, bu konunun uzmanlarıyla kanunun en iyi şekilde yazımını hazırlamak
önemli bir çalışma. Bu çalışmada emeği geçen herkesi kutluyorum. Bu çalışma
büyük oranda da partiler arası uzlaşmayla bu Parlamentoda çok fazla
tartışılmadan geçti ama yürürlüğe girmeden üzerinde 50’nin üzerinde değişiklik
yapma ihtiyacı doğdu. Bu belki uzlaşmanın getirdiği sonuç olabilir ama bir
yanına da dikkati çekmek istiyorum. Piyasanın görüşleri alınmadan yapılmış olan
kanunlarda piyasanın ihtiyaçlarına cevap vermeyen, hatta onun ihtiyaçlarını
engelleyen çok önemli yanlışlıklar da yaşanabildiği, bu kanunun daha yürürlüğe
girmeden yeniden değiştirilme talebinden ortaya çıkıyor. Burada bir kurumsallaşmayı,
şirketlerin çağa ayak uydurmasını gerçekleştirmeye çalıştık.
Ama değerli arkadaşlar, tüm
bu yasal düzenlemelere rağmen Türkiye’de -bugün çok önemli cirolara ulaşmış
olan- Türk3 Ticaret Kanunu’yla ilgili olarak haksız bir rekabetin altını çizmek
ve bu kanunda bu konuyla ilgili bir piyasanın gerçek durumunu sizlerle
paylaşmak istiyorum. Perakende piyasasında rakamlar 300 milyar civarında bugün
söylenen rakamlarla. Bu perakende piyasasında giderek tekelleşen ve haksız
rekabet dediğimiz bir olaya doğru gidişimiz oluyor. Bu olay sadece ticari
kesimi de etkilemiyor, aynı zamanda sanayimizi de çok ciddi bir şekilde
yönlendiren ve yapılandıran bir noktaya geliyor.
Az önce, bu konuyla ilgili
konuşma yapmak için İnternet’e baktığımda, Sayın Bakanın bir hemşehrisi var Selami Sarı, tekstil üzerinde çalışıyor.
Selami Sarı’nın tekstil üzerindeki şikâyeti şu: “AVM’lerde
biz köşelere, kenarlara atılıyoruz, Amerikalı firmalar bize yer vermiyor.” Türk
perakende piyasasına egemen olan kuruluşlar giderek hem yabancı ülkelerin
firmaları hem giderek daralan sayıdaki firma.
“AVM’lerde
hangi firmalar var?” diye baktım, Kayseri Forum’daki firmalarla İstinye’deki
firmalar aynı, İzmir’deki firmalarla Trabzon’daki firmalar aynı, Erzurum’daki
firmalar aynı. Yani perakende sektörüne egemen olan firma sayısı sınırlı ve bu
firmalar sanayi üretimini de kendilerine göre istedikleri gibi yapma
noktasındalar. Oyuncu sayısı azalıyor ve giderek perakende sektörüne çok
sınırlı sayıdaki firma egemen hâle geliyor. Bu, yiyecek-içecekten tutun da
tekstilde, ayakkabıda ve benzeri her alanda bu noktada.Bu kanunu yaparken bizim dikkat etmemiz
gereken en önemli nokta, rekabetçi ortamı sağlayıp Türk sanayisinin
girişimcilerine pazar bulabilmektir.
Ticaret nedir? Sonuç
itibarıyla ticaret, üretilen malın tüketiciyle buluşturulma girişiminin genel
adıdır. Değerli arkadaşlarım, bugün böyle, ticarette belirli firmalar piyasaya
egemen olursa sizin üretiminizi de belirli firmalar yapar ve belirleyici
noktada olur.
Ne güzel, Türk Ticaret
Kanunu’nda anlaşıp bir kanun çıkardık. Peki, neden perakende piyasasını
düzenleyen bir kanunu yıllardır bu Mecliste çıkaramıyoruz? Neden bu Meclis aynı
olgunluğu gösterip, dört partinin bir araya gelip, piyasanın ihtiyaç duyduğu ve
giderek tekelleşen bu piyasada esnafın, sanatkârın, küçük işletmecinin ve
sanayicinin taleplerini dile getirebilecek ortak yasayı çıkaramıyoruz? Bugün bu
kanunu çıkarırken düşünmemiz gereken en önemli konulardan bir tanesi budur.
Değerli arkadaşlarım, siz
teorik olarak en iyi ticaret kanununu yaparsanız, bu kanun mantık olarak da
fırsat olarak da sadece büyüklerin lehine işliyorsa, küçükleri bu piyasada yok
ediyorsa, bu, adil bir kanun değildir, bu, rekabetçi bir kanun değildir, bu,
sanayiyi geliştirici bir kanun değildir. Bu anlamıyla, çok açıkça buradan bir
kez daha altını çizmek istiyorum: Bu kanunun ötesinde, Türkiye’de perakende
piyasasını tekelleştirmekten uzaklaştıracak bir anlayışa ihtiyacımız var.
Bakınız, İzmir’den bir
örnek vereceğim. Sayın Ulaştırma Bakanımız da bu konuda kendisine bilgi sunmuş
olmama rağmen konunun bir tarafı oldu. İzmir Limanı yapılıyor, kruvaziyer turizmi için yapılacak. Liman yatırımını alacak
yatırımcı “Oraya AVM olursa bu yatırımı yaparım.” diyormuş.
Değerli arkadaşlar, liman
nerede, AVM nerede? Biz, limana getirdiğimiz yolcuları İzmir esnafına gelip
alışveriş yapsınlar diye mi getiriyoruz, yoksa başka bir niyetimiz mi var?
OKTAY VURAL (İzmir) –
Alsancak’ta yaparlar alışverişi.
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla)
– Alsancak’ta o kadar çok alışveriş merkezi, Kemeraltı’nda
o kadar çok güzel alışveriş merkezleri ve bize özgü alışveriş merkezleri varken
bir liman için yatırımcı “AVM olursa gelirim.” deyip Türkiye'nin en büyük AVM’sini… 109 bin metrekarelik, AVM’ye
yer ayrılması doğru değildir.
Sayın Ulaştırma Bakanımıza
bu konuyu hassasiyetle anlattım. Bugün, o konuda talebin bu kanunla ilişkisinin
de altını çizeyim: Bir liman için AVM şartının koşulması, AVM’nin
bugün Türkiye’de ne noktaya geldiğini göstermesi açısından önemlidir. Demek ki
en çok para kazanan, AVM; en çok talep bulan, AVM. Neden? Çünkü AVM’ler öyle bir ideolojik zemin oluşturdu ki Türkiye’de o
oluşturdukları zeminle, sınırlı sayıda mağaza, sınırlı sayıda müteşebbis ve o
mağazalara yerleştirilmiş olan dizaynla o mağazalara
yaratılan müşteri kitlesi ve bunun karşısında, çaresiz kalmış, sokaklarına
araba park edilmeyen, çarpık kentleşme nedeniyle çok yüksek kiralarla yer
tutmuş esnafın AVM’ler karşısındaki çaresizliği. Bu
çaresizlik karşısında “Çağın gidişi bunlara doğru. Ne yapalım kardeşim? Böyle.”
diyebilir misiniz?
Bakınız, KOBİ’ler, bu küçük
işletmeler Türkiye'nin sosyal dengesini tutan, istihdamı en iyi şekilde
sağlayan kesimler. Bu kesimlere karşı, başta Gümrük ve Ticaret Bakanımız olarak
sizler çok anlamlı bir şekilde tavır almalısınız. Bugün yeni bir sayfa açma
şansınız var Sayın Bakanım. Gümrük ve Ticaret Bakanı olarak yeni bir Ticaret
Bakanlığı oluşturdunuz. Bu Bakanlık olarak bu kanuna el atın. Ortak olarak, AVM’lerin bu haksız rekabetine karşı, sanayiyi bu kadar
yabancının yönetmesine karşı, sanayicinin o mağazalara mal satmak için çektiği
eziyeti sona erdirmeye karşı sizin yeni bir sayfa açıp, bu kanunu bu Meclise
taşıyıp, bu Meclisten bu kanunun çıkması için bürokratlarınızı da hızla
çalıştırıp ve ortak konsensüsü sağlayıp bu Meclisten
en kısa zamanda bunu çıkarmaya ihtiyacımız var.
Artık, kentler yavaş yavaş,
giderek AVM mezarlığına dönüyor ve bakın o şeylere, bulunan markalar Türk
markaları olmaktan daha çok yabancı markalar hâline geldi. Onun için, bu kanun
en ideal kanun olsa da piyasa uygulamasında piyasayı büyük oyunculara terk
ettiyseniz, piyasayı büyük oyuncuların gücüne terk ettiyseniz, Türk esnafı,
Türk sanatkârı, Türk tüccarı, Türk sanayicisi bu yasadan gerekli desteği alamaz
ve gelişmesini sağlayamaz. Adil bir yasa, rekabetçi bir yasa ancak yeni bir
perakende piyasası yasasıyla olacaktır.
Bu duygularla hepinizi
saygıyla selamlıyor, yasanın ülkemize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. (CHP
ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Susam.
Şimdi, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Soru-cevap kısmına
geçiyoruz.
Sisteme giren
arkadaşlarımızdan Sayın Halaman…
ALİ HALAMAN (Adana) –
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Şimdi bu kanun genelde
ticareti kolaylaştırmak için çıkıyor, 106 madde, ben maddelerine de baktım.
Bundan önce de çıkan kanunlar var buna yönelik. Bir Çek Kanunu çıktı, çek
ödenmemesini çoğalttı.
Yine, bu ticaretle ilgili,
vergi dairesi her mükellefin yanına giderek matrah artırımı istiyor “Yoksa
incelerim defterini, para ver.” diyor. Yine her mükelleften, yine vergi
dairesi, maliye bir yıla mahsus 150 lira para istiyor. Bu kanun çıkarsa bunları
engelleyecek mi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Halaman.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Çek Kanunu’nda
yapılan değişiklikten sonra ticaret erbabının çeklerinde karşılıksız çıkma
oranı nasıl değişti? Benzer şekilde taahhüdü ihlal suçu nedeniyle şu anda evine
giremeyen, kaçak durumda olan vatandaşlarımızın sayısı nedir? Bu taahhüdü ihlal
suçundan dolayı mağdur olan vatandaşlar için nasıl bir düzenleme
düşünüyorsunuz?
Son sorum da: Esendere Gümrük Kapısı’ndan PKK’ya kaynak aktarıldığı ve
kaçakçılıktan fon aktarıldığı konusundaki iddialarla ilgili Bakanlığınızın bir
çalışması var mıdır? Bu gümrük kapısının kapatılması düşünülmekte midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Işık.
Sayın Ayhan…
EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
– Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Aracılığınızla Sayın Bakana soru tevdi etmek
istiyorum.
Birincisi: Bu Türk Ticaret
Kanunu’nun hazırlanmasında, şu andakinde, değişikliklerde daha önce bilim
heyeti var mıydı Türk Ticaret Kanunu’nun hazırlanmasında? Var idiyse, şu anda
Genel Kurulda görüştüğümüz tasarıyla ilgili davet edilmişler midir, onların bu
konudaki görüşleri alınmış mıdır, daha doğrusu, bilim insanlarından
yararlanılmış mıdır?
Bir diğer sorum: Çek
Kanunu’nda en son yapılan düzenlemeden sonra Hükûmetin memnuniyetinin nasıl
olduğunu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Ayhan.
Sayın Bulut…
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir)
– Sayın Bakan, ülkemiz bir ithal cennetine dönmüş durumda. Yerli üretim her yıl
kan kaybediyor. Yerli üreticinin desteklenmesi adına ithalatın sınırlanması ve
yerli üretimin artırılması için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Bulut.
Sayın Bakanım…
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI
HAYATİ YAZICI (Rize) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli üyeler, evet, Sayın Halaman’ın
yönelttiği soruya cevap vermek istiyorum: Tabii, bu yeni Türk Ticaret Kanunu,
gerçekten, elli yedi, elli beş yıldan bu yana uygulanmakta olan Türk Ticaret
Kanunu’nun yerine ikame olacak bir kanun, önemli bir kanun ve ekonomik hayatın
bütün alanlarını, bu alan içerisinde icrai faaliyette
bulunan bütün aktörlerin hareketlerini -ticari anlamda- yeni kurallara bağlayan
bir kanun.
Düzenlemelerin amacı, elbette ki öznesi olan kişilerin
faaliyetlerini kolaylaştırmak. Hiçbir Meclis, yasama
organı veya Hükûmet yani ya kanun düzeyinde olsun ya da ikincil düzenleme
niteliğinde olsun mevzuatı vatandaşın işini zorlaştırmak için çıkartmaz, böyle
bir tarzımız yok. Dolayısıyla yasama organı, yüce Meclis, geçen yıl burada, hep
birlikte, bütün partilerin iştirakiyle bu önemli kanunu çıkartmıştır. Sorunuzun
içerisinde dediğiniz o alanlara haksız uygulamalar varsa bu kanunun doğrudan
doğruya onları tasfiye edeceğine ilişkin bir beyanda bulunmam takdir edersiniz
ki şu anda mümkün değil ama hedef, az önce ifade ettiğim açıdan baktığımızda,
umuyorum ki o beklenen sonuçları yakalarız, karşılarız.
Sayın Işık’ın “Çek
Kanunu’nda yapılan değişiklikten sonra çeklerle ilgili uygulama nasıl?”
Biliyorsunuz, çeklerle ilgili uygulama yıllardır tartışıldı, 2009 yılında da
bir değişiklik yapıldı ama bu karşılıksız çek dolayısıyla yargıda büyük bir
teraküm olmuştu, iki yüz bin dosya Yargıtayda vardı,
dört yüz bin dosya bidayet mahkemelerinde vardı. Dolayısıyla altı yüz bin dosya
ortada. Beklenen sonuç da elde edilemiyor. Duruşma süreleri uzuyor, duruşmalar
talik ediliyor, bir yıl sonraya, sekiz ay sonraya gün veriliyordu. Onların
tasfiyesi gerekiyor, düşünüldü, yeni bir sistem oluşturulsun… Bankalar
Birliğinin oluşturduğu bir kart merkezinin bu çeklerle ilgili süreçleri takip
etmesi, önlem olarak düşünüldü. Orada sadece negatif bilgiler değil, çek
keşidecisiyle alakalı, aynı zamanda, pozitif bilgilerin de yer almasına ilişkin
bir uygulama devreye konuldu. Bu henüz belki beklediğimiz randımanda
çalışmıyor. Bundan ötürü bana da iletilen bilgilerde bu karşılıksız çeklerde
bir miktar artış olduğuna ilişkin duyumlar veya şikâyetler, yakınmalar geliyor.
Eminim ki bu sistem devreye girdiğinde bu alandaki sorunlar da tasfiye edilecek
ama yasama organında hayat dinamik olduğu gibi yasama organı çalışmaları da
dinamiktir. O süreçle de beklediğimiz sonucu vermezse eminim ki Hükûmet duruma
vaziyet eder, siz de onun gereğini takdir edersiniz.
Diğer önemli bir sorunuz: Esendere gümrüğüyle alakalı. Şunu ifade edeyim: Biz gümrük
kapılarımız arasında bir kıyaslama yaptığımızda benim gerçekten hiç memnun
olmadığım kapılardan birisi Esendere, orada bayağı
sıkıntılarımız var. Bu sıkıntının çok değişik nedenleri var hem güvenlik
dolayısıyla var orada, yasa dışı yapıların müdahalesi dolayısıyla var. Yine
belki basından
izlemişsiniz veya sorduğunuz sorulara verdiğimiz cevaplarda da
özetle yer almıştır. Esendere’yle bağlantılı olarak
bizim Ambarlı’da, Halkalı’da yürütmekte olduğumuz,
hayalî ihracat kapsamında bir bağlantının da o kapıya doğru yöneldiğini gördük.
Birkaç sefer biz burasını denetlettirip, teftiş ettirdik ama yani bu kapının
kapatılması diye bir durum söz konusu değil ve yap-işlet-devret modeli
kapsamında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğiyle yeni bir çerçeve anlaşması
imzaladık. Bu anlaşma kapsamında öncelikli kapılarımızdan birisi de Esendere gümrük kapımızdır. İnşallah bir yıl içerisinde bu
kapıyı yenileyeceğiz, modern teknolojilerle donatacağız, oradaki ticareti daha
güvenli hâle getireceğiz.
Efendim, Sayın Ayhan’ın
“Bilim heyeti var mıydı?” Aslında, ben, tabii, tasarının tümü üzerinde, nasıl
hazırladık, bunu anlatmak da istiyordum ama zaman kaybı olmasın diye söz
almadık, araya terk ettik. Şunu ifade edeyim: Bu hazırlığın yapılmasıyla
alakalı aşağı yukarı 2012 yılı başından bu yana Gümrük ve Ticaret Bakanlığının
koordinesinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve TÜRMOB’un
iştirakiyle Türkiye'nin değişik yerlerinde bu Kanun’la ilgili görüşleri,
önerileri, eleştirileri derlemek, toparlamak amaçlı bir dizi çalışma yaptık. Bu
çalışmaları derleyip toparladıktan sonra, uzman ekipler bunu
kodifiye ettikten sonra
bilim heyetiyle Adalet Bakanlığında
-çünkü kanunu çıkaran bakanlık Adalet Bakanlığımız- oradaki hukukçu, uzman
arkadaşlarımızın iştirakiyle ve daha önceki komisyonlarda görev almış bir kısım
akademisyenlerin iştirakiyle bir çalışma yapıldı.
Buradan Hoca’ya, Sayın Tekinalp’e ben bir kez daha teşekkür ediyorum. Benim de
hukuk fakültesinden hocam, son derece saygı duyduğum bir kişi. Hoca kesinlikle
bu kanunun bir maddesine dahi dokunulmasına şiddetle karşı durdu, ona da saygı
duyuyorum; dolayısıyla, karşı duruşu dolayısıyla bu çalışmalara iştirak etmedi
ama bu çalışmalardan hep dolaylı da olsa bilgisi oldu. Onaylamadığı alanlar çok
ama biz hayatın gerçeğini gözetmek suretiyle böyle bir çalışmayı tamamladık.
Ekonomi Koordinasyon Kurulunda bunu 3 defa
müzakere ettik, daha sonra bizim grup başkan vekillerimiz aracılığıyla diğer
partilerin gruplarıyla da temas kuruldu. Gördüm ki ben, çok memnuniyetle ifade
edeyim, bu Kanun’la ilgili değişiklikleri içeren dilekçeler, öneriler, ticaret
odalarından, sanayi odalarından, borsalardan, işletmelerden, bir kısmı da zaten
muhalefet partilerine gönderilmiş, onlar da derlendi, toparlandı, sonuçta
hazırlanan tasarının büyük ölçüde bütün talepleri karşıladığına ilişkin demin
yapılan buradaki değerlendirmeler de bizi ziyadesiyle memnun etti.
Niye bu, teklif değil de, ortak, müşterek
teklif değil de tasarı şeklinde geldi? Bizim, grup başkan vekili
arkadaşlarımıza özellikle ricamız oldu: “Bu kanun burada birlikte geçirildi,
değişiklikleri de teklif şeklinde olsun, diğer gruplar da arzu ederlerse imza
atsın.” ama bazı grup yöneticisi arkadaşlarımız “Tamam, biz mutabıkız, bazı
ufak tefek rezervlerimiz var ancak biz imzalamayalım, destekleyelim, siz
getirin.” dedi. Bunun da tabii, bir teklif olarak gelmesi doğru değildi ve bunu
Hükûmet tasarısına dönüştürüp getirdik.
Tabii ki burada önemli bir
soru daha var ithalatla alakalı yani buna zamanım varsa bunu da cevaplayayım.
TURGUT DİBEK (Kırklareli) –
Zaman var Sayın Bakan.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI
HAYATİ YAZICI (Rize) – Şimdi, Sayın Bulut’un “Ülkemiz ithalat cennetine
dönüştü, önlem alacak mısınız?” diye bir sorusu, son olarak da onu
cevaplayayım. Doğru, biz dış ticaretimize baktığımız zaman
tabii ki ithalat ihracattan fazla ama 2012 yılı rakamlarını dikkate
aldığımızda, bizim ihracatımızın ithalatı karşılama oranında 8 puanlık bir
artış var, yüzde 64-65 seviyesine ulaşmıştır ve yatırım teşvik programında
dikkatle izlemişseniz, takip etmişseniz, orada da gerçekten ithalatı frenlemeye
dönük, özellikle sanayinin ihtiyacı ara mal ithalatını önlemek amacıyla o
alandaki yatırımlar teşvik edilmekte ve böylece, sizin de temas ettiğiniz
sorunun giderilmesinin hedeflendiğini ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Bakanım.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
– “Bölümlerine” Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, saat sekize kadar yemek arası veriyorum.
Kapanma Saati: 19.19
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.08
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 124’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
303 sıra sayılı Tasarı’nın
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Şimdi, birinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölümde gruplar
adına ilk söz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Emin Haluk Ayhan, Denizli
Milletvekili.
Sayın Ayhan, buyurun.
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan 303 sıra sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk
Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın birinci bölümü hakkında Milliyetçi Hareket
Partisinin görüşlerini arz etmek üzere söz aldım. Bu vesileyle yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; şu an ben, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu üyesiyim. Tali komisyon olarak bu tasarı bu Komisyona
(1/630) sayıyla havale edilmiş. Benim ve Komisyon üyelerinin birçoğunun bu
tasarıdan haberi dahi yok. Nasıl görüşüldüğünü izlemek için esas komisyon
Adalet Komisyonuna da bir süreliğine gittim, bulundum.
Şimdi, kanun tasarısının genel gerekçesine de baktığınız zaman,
gerçekten detay arz eden bir husus yok ancak şunu söylemek belki mümkün: Netice
itibarıyla, bu kanun tasarısı, daha önce çok büyük emeklerle çıkardığımız fakat
yürürlüğe koymadan, aniden ortaya çıkabilecek problemlerin şimdi belirlendiğini
ve bunun kamuoyuna yansıtılarak idarenin dikkate aldığını, bu nedenle yeniden
değerlendirildiğini… İleride problemlerin
çıkmamasının arzu edildiği için hızlıca bunları bir değerlendirdik denilebilir.
Gerçekten, bu tasarı, aslında, Türk Ticaret Kanunu, önemli bir
husus. Bakın, şunu ifade etmek istiyorum, uzlaşma
olunca neler olabilir onu ifade etmek istiyorum: Borçlar, ticaret, hukuk
muhakemeleri, yürürlük ve uzlaşmalara ilişkin kanunlar yaklaşık 3 bin maddeydi
yanılmıyorsam -lütfen beni de ikaz edin- kaç günde yasalaştığını hepimiz
gördük. Bunlar yine temel kanun olarak görüşülse, ortalama bir maddenin bir
saat sürdüğünü kabul etsek, üç bin saat ederdi. Ortalama sekiz saat/gün
kesintisiz çalışmayla, aralıksız, yanlış hesap etmiyorsam -lütfen yine
düzeltin- üç yüz yetmiş beş günlük bir çalışma gerektirir. Uzlaşma kültürünün
ne kadar önemli olduğu meydanda. Toplumsal kültür asgari müştereklerde
uzlaşmayı da zorunlu kılıyor. Ben, bu konuşmayı, Kanun Yapım Süreci Sempozyumu’nda,
Milliyetçi Hareket Partisi adına katıldığımda, orada yapmıştım; gerçekten
önemli.
Şimdi, ortaya birtakım
problemlerin çıkması kaçınılmaz. Uygulamada bunları fark eden herkesin ikaz
etmesi, idarenin de bunları dikkate alması önemli. Yalnız, burada ifade etmek
istediğim bir şey var: Her şeyde olduğu gibi bu tasarıda da -biraz önce sorumda
da aynı şey- Hükûmet özellikle ne yapıyor? Bunu, bütün bu tür kanunları, torba
kanunları da dikkate aldığınızda, Meclisin kapanmasına yakın, on gün içinde hepsinin
görüşülmesi gibi bir arzu ortaya çıkıyor. Bunu normal saymak mümkün değil. Bunu
bu hâle getiren iktidarın da normal çalıştığını söylemek mümkün değil. Bunu
özellikle ifade etmek istiyorum.
Şimdi, baktığımız zaman
biz, ne olmuş? Gerçekten sıkıntılı bir dönem. İktidara
yakın yazarların bile ifadeleri var. Bakın, neler söylüyorlar: “Çek-senede
dayalı ticari hayat son yasal düzenlemelerden sonra aşırı ihtiyatlı hâle
gelmiş.” Bu, 18/6 tarihli yazı, hem de Hükûmete yakın bir yazar söylüyor.
“Müşterisini tanımayanların, mal verirken hesabını doğru yapmayanların can
sıkıntısı artmış.” Bu sizin çıkardığınız Çek Kanunu’yla ilgili. “İnşaat
sektöründe ‘Acaba balon mu oluşuyor?’ sorusu daha çok ortaya çıkmaya başlamış.”
Doğrudur da. “Yaz dönemi havası etrafı sarmış, yapısal kararlar ileriye
atılıyor. Dolaylı vergiler sonbahara kaldı.” Gerçekten bu.
Şimdi, Çek Kanunu’nu bile
konuşmuş olsak neyi göreceğiz? Ben, burada, Çek Kanunu’nda… O kanun çıkmasaydı
100 bin kişinin cezaevine gireceğini herkes söylüyordu. Bunu Hükûmet de kabul
ediyordu. Zaten cezaevlerinde 120 bin kişi vardı, 100 bin ilave… Ben burada
Sayın Bozdağ’a sorduğumda “Daha bu bir şey değil, arkasından bir 130 bin kişi
daha mahkemelerde neticelenmemiş, üst mahkemelerde, onlar geliyor.” dedi. Siz,
Hükûmet olarak, iktidara geldiğinizde aldığınız neyi? Cezaevindeki insan
sayısını 60 binlerden –yanılıyorsam beni düzeltin- nereye getirmiş olacaktınız?
120 bin, 130 bin vardı, 250 bin daha ilave ettiğinizde 370 bin. Nitekim, sizin söylediğiniz Sayın Bakan, dosya rakamlarından
da buraya geliyor. Bu, iyi idare edilen bir Türkiye değil. Bunun ne olması
lazım? Düzeltilmesi lazım. Gerçekten işin özünde bu var.
Bir diğer hadise, gerçekten
onun da çok dikkate alınması lazım. Herkes bir şey söylerken, her konuda bir
şey söylemesi mümkün ama onu söylerken “Ben bu işi biliyorum.” diye söylemesi
lazım. Biz zaman zaman, Sayın Bakan, sizinle çeşitli platformlarda,
komisyonlarda, diğer toplantılarda bir araya geliyoruz. Ben, benimle ilgili ki
ben bilmediğim mevzuda konuşmam, bilmediğim hususları dikkate almam fakat sizin
benimle ilgili bir sivil toplum kuruluşunun genel kurulunda ben gittikten sonra
gıyabımda söylediklerinizden hicap duydum, açık söyleyeyim ve bunu siz sitenize
koymuşsunuz. Hicap duyulacak bir mesele. Şimdi buradan okusam… Öyle diyorsunuz
ki: “Bir saat bile doğruyu iki kere gösterir.” Sayın Bakan, dış ticaret
konularını ben okuturum herkese. Siz bunu benden iyi biliyorsunuz.
Oradaki konuşmaları nereden
almışım? Devlet Planlama Teşkilatından ben 99’da ayrıldım. O tarihte
topladıklarımdan okumuşum. Sayın Bakan, benim orada konuştuğum rakamlar
ithalata ilişkin rakamlar. Sayın Zafer Çağlayan’ın rakamları ve -getirdim,
burada- basın toplantısında yaptığı şeyler. Sizin, aklınıza geleni aklınıza
gelen yerde söyleme mecburiyetiniz yok. Siz nesiniz? Devletin bakanısınız. Siz
bana laf söylediniz, ben ona üzülmedim. Türkiye Cumhuriyeti bu lafı söyleyen
bir bakana sahip olduğu için üzüldüm. Böyle bir şey olabilir mi Sayın Bakan?
Yani okumaktan hicap duyacağım şimdi.
Bakın, ben ne kadar yapıcı
bir şekilde, geldim, burada tenkit ediyorum. Daha önce olumlu her şeyi de
söylüyorum. Sizin, bakın, Devlet Bakanıyken yaptığınız işler var. O yetki
kanunu ortada. “Yetki kanununu şimdi anlatacağım.” diye yazıyor burada. Anayasa
Mahkemesi koridorlarında Maliye Bakanlığının memurları yaptığı yanlış
icraatları anlatmak için dolaşıyor. Onlar temizlenmeye çalışıyor. Biz onların
yanlış olduğunu söyledik. Onun görüşülmesinde bile hata vardı. Hata değil,
sahtekârlık vardı; gayet açık, net söylüyorum. Burada olmadığı bir anda
komisyon başkanının imzasıyla bize ne gelmişti? Görüşme yazısı gelmişti.
Sayın Bakan, bazı konuları
biz gerçekten muhalefet olarak makul bir düzeyde götürmek istiyoruz. Ama şunu
söylüyorsanız: “Siz bilseniz de bilmeseniz de biz sizi belli üslupla terbiye
ederiz.” bakın, orada yanılıyorsunuz. Sizin şu söylediklerinizi, o TİM’de
söylediklerinizi bana ihracatçılar söyledi ve ben hicap duydum.
10 tane müsteşar değişti
Gümrükte bu Hükûmet geldiğinden beri. Aşağı yukarı hepsini tanırım. DPT’den
dolayı bana laf atıyorsunuz. Şu andaki Müsteşarınız DPT kökenli değil mi? Siz
ne söylediğinizin farkında değilsiniz. Daha ağır konuşmak istemiyorum ama şu
yazıyı ben İnternet’te görünce hicap duydum. Ama bu memleketin meseleleri,
sizlerin böyle konuşmasıyla bizler engellemeyiz, olması gerekenin arkasında
dururuz.
Bakın, bilim adamlarını
bugün arkanızda tutamıyorsunuz, arkanızda değiller. Hani uzlaşmayla çıkıyordu?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bilim adamları onların düşmanları ya.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla)
– Şimdi, bu işlerin düzenli bir şekilde yapılması lazım. Akreditasyonla ilgili
kanun geldi. Ben Akreditasyonun ilk yönetim kurulu üyesiyim. Ne geliş şekli
doğru ne görüşme şekli doğru ne bizlere gönderiliş şekli doğru. Yarın orada
baskı yaparak görüşmeye çalışacaksınız. Böyle bir şey olmaz. Bizim dediğimizi
dinlemezseniz, zorla, cebren yaptırırız demek, bu ülkeye ihanet demektir.
Bunları ifade etmek istiyorum ama şunu da ifade etmek istiyorum: Sayın Bakan,
rakamlar konusunda hiç yanılmam, o konuları da çok iyi bilirim. Bilmediğim
konuları da haddim olmayan bir şekilde konuşmam. Bunu da size burada ifade
etmek istedim.
Teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum Sayın Başkanım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Ayhan.
Gruplar adına ikinci
konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Turgut Dibek, Kırklareli
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TURGUT
DİBEK (Kırklareli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkanım, yemek
arasını biraz kısa verdiniz herhâlde. Değerli arkadaşlarımız pek Meclise teşrif
etmiş değiller. Aslında çok önemli bir kanunu görüşüyoruz. Zannediyorum 20 kişi
var ya da 25 kişi var.
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) –
Sizde de yok.
TURGUT DİBEK (Devamla) –
Evet, iktidardan da arkadaşlarımız yok.
Değerli arkadaşlar, bu
kanunu geçen dönem -geçen dönem Parlamentoda olan arkadaşlarımız bilirler-
uzlaşarak çıkarmıştık birkaç gün içerisinde. Sadece Ticaret Kanunu değil, aynı
zamanda, yanında Borçlar Kanunu vardı, ki önce onun
kanunlaşmasını talep ediyorduk, doğrusu oydu. Bir de Medeni Usul Kanunu’nu da
çıkarmıştık. Üç kanunu birlikte, bir paket hâlinde… Bunlar mevzuatımızdaki
temel kanunlarımız ve önemli değişiklikler içeriyordu. Tüm siyasi partiler
geçen dönem burada bu kanunlarla ilgili olarak bir uzlaşı sergilemişti ve
birlikte çıkarmıştık.
Çıkarmıştık ama Ticaret
Kanunu’yla ilgili şöyle bir gerçek var: Bu Kanun’u geçen dönem biz Komisyonda
görüşmemiştik, benden önce söz alan arkadaşlarımız da dile getirdiler. Ticaret
Kanunu 22’nci Dönemde Parlamentoya gelmişti ve Komisyonda maddeleri 22’nci
Dönemde görüşülmüştü. Biliyorsunuz İç Tüzük’ün 77’nci
maddesi var, o maddeye göre geçen dönem Komisyonda maddelerini görüşmedik ve
22’nci Dönemdeki geçmiş hâliyle Genel Kurula geldi. Sadece son dönemde yani
kanun gelmeden evvel, gruplar, kanunla ilgili olarak, aralarından temsilci
seçerek, kanunun eksikleri varsa, öyle, yeterli olmayan, kısa bir çalışma
yapmışlardı.
Bunu niye söylüyorum? Şunun
için söylüyorum: Bakın, daha Kanun yürürlüğe girmedi. Bizim Parlamento
geleneğimizde önemli bir temel kanundan bahsediyorum yani sıradan bir kanun
değil. 1956 yılında çıkmış Ticaret Kanunu, yaklaşık elli altı yıllık bir kanun
uygulamada var, onu değiştiriyoruz, yepyeni bir kanun hâline getiriyoruz. Bin
beş yüz otuz beş maddelik bir kanun. Gerçi, bu bin beş yüz otuz beş maddenin
yarıya yakın kısmı önceki Ticaret Kanunu’nun hükümleriydi ama çok şey değişti.
Reform niteliğinde, iş dünyasının “Mutlaka değişmesi gerekir.” dediği çok
önemli değişiklikleri yaptık. Fakat yaptık da şimdi bu kanunu, yani yürürlüğe
girmeden bu değişikliği niye getirdik? Yani bunu sizler de sorguluyorsunuzdur
mutlaka, bizler de sorguluyoruz. Mademki bu Kanun dört dörtlük hazırlanmıştı,
niçin bugün yaklaşık bu Kanun’un içindeki yüz maddeyi yeniden değiştirmek ihtiyacı
duyuyoruz? Tabii, burada bu benim aklıma takıldı. Ben Komisyonda da bunu
söylemiştim. İş dünyası, şirketler, onların örgütlü temsilcileri, bana göre,
ayakta uyumuşlar, şimdi “İmdat!” diye bağırıyorlar. Bizim arkadaşlarımız da
var, ben Sinan Bey’e de söyledim yani geçmişte kendisi biliyorsunuz iş
dünyasının içerisindeydi. TOBB… Yani bu kanun yıllarca Parlamentoda,
komisyonlarda görüşüldü veya önceki hazırlık çalışmaları vardı. İş dünyasının
temsilcileri yok muydu? Mutlaka vardı. Peki, onlar ne yapmışlar? İşte, bugün
“Ya, biz, ne yapmışız? Her taraf hapis cezası. İşte,
denetçi, denetçi… Bunların altından nasıl kalkacağız? Kaynanamıza dahi
buzdolabı satamıyoruz. İşte, bu kadar defter onayı olur mu? Efendim,
şirketimizden bir kuruş para çekemiyoruz.” diye ortalığı ayağa kaldıran bu iş
dünyası veya şirketler, bu Kanun geçerken -yani ocak ayında geçti biliyorsunuz,
2011’in Ocak ayında geçmişti- niye hiç seslerini çıkarmamışlar? Bana göre,
uyumuşlar; öyle diyorum, yani başka bunun nitelemesi yok.
Değerli arkadaşlar, on
sekiz ay geçti Kanun Mecliste kabul edildiğinden bu yana -yani 6102 sayılı
Ticaret Kanunu’ndan bahsediyorum- tam on sekiz ay geçti. Çok değil, sayılı
günler var, bir hafta; bir haftamız da yok, işte pazar günü kanun yürürlüğe
girecek. Şimdi, bu kadar beklemek de ayrı bir süreç. “Yine alelacele bir şeyler
yapıyor muyuz?” diye bir kaygı taşımıyor değilim. Sanıyorum iki haftalık bir
çalışma yapılıyor. Bu konuda Sayın Bakanı, bürokratları, AKP Grubunu, diğer
grupları birlikte çalıştıkları için aslında kutlamak da lazım. Yani iş dünyası,
işte, bu kanun çıksın. diye -değişiklikten
bahsetmiyorum, daha önceki temel Ticaret Kanunu çıksın. diye-
kapı kapı grupları gezmişti. Yani “Ocak ayından önce
ne olursunuz çıkarın. İşte, bu kanuna çok ihtiyacımız var. Bu kanun çıkmazsa
bizim işlerimiz aksıyor.” diye bizim grubumuza da geldiler, Genel Başkanımızla
görüştüler, bizim çekincelerimiz vardı kısmen ve o talepler karşısında bu Kanun
çıkmıştı ocak ayında. Daha sonra, işte, az önce bahsettiğim o sakıncalar
yürürlüğe girmeden keşfedildi.
Bu konuda, bana göre, Şükrü
Kızılot’u kutlamak lazım. Yani bu kanununla ilgili,
zannediyorum, Türkiye’de iş dünyasının tekrar uyuyan gözlerini açtı diye
düşüneceğim çünkü Sayın Kızılot’un “Bu kanun -1
Temmuzda yürürlüğe girecek olan Ticaret Kanunu- bu hâliyle girmiş olsa, girse
nelerle karşılaşacaksınız? İşte, sizin hâliniz ne olacak?” diye yazıları vardı,
çarpıcı yazılar. Değişik örneklerle, bu kanun yürürlüğe girdiği zaman neler
olacağını anlatmıştı. Sanıyorum, Şükrü Kızılot böyle
yararlı bir iş yaptı diye düşünüyorum iş dünyasına. Gazetede yazıyor,
İnternet’te yazıyor, sizler de takip ediyorsunuz. O yazmasa belki bu
değişiklikler de gelmeyecekti, onu da söyleyeyim çünkü bana göre, şirketler
olayı belki de fark edemeyeceklerdi.
Şimdi, bunları geçelim. Bu
kanunun bir haftalık süre içerisinde ya da on günlük bir çalışma ile huzurunuza
gelmesi… Ki iyi niyetle gelmiştir; gruplar, tüm gruplar -biz, Milliyetçi
Hareket Partisi, BDP- bu işin mutfak kısmında bir uzlaşı, bir müzakere zemini aramışlardır.
Bizler de düşüncelerimizi ilettik. Komisyon çalışmalarında da bence çok olgun
bir ortam vardı. Hatta şunu söyleyeyim: Komisyonda geçen hafta bu kanunu
görüşürken burada yoklamayla ilgili süreç vardı, talepler vardı -tabii, yoklama
istiyoruz- AKP’li arkadaşlarımız Komisyondan aşağı inmek zorunda kaldılar.
Komisyon Başkanımız Sayın İyimaya -biz 4 kişiyiz,
sanıyorum MHP’den 2 arkadaşımız var, 6 kişi; AKP’liler burada- “Ya, ne
yapacağız?” dedi. “Tamam, onlar orada olsun, biz kanunu geçirelim.” dedik yani
bu kanun Komisyondan, arkadaşlar -bir kısmı, özellikle son kısmı, büyük bir
kısmı- muhalefetin oylarıyla geçti. Sayın Bakan bu konuda…
MUAMMER GÜLER (Mardin) –
Teşekkür ederiz.
TURGUT DİBEK (Devamla) –
Gerçekten öyle Sayın Valim.
Sayın Bakanımız da bu
konuda çok olgun davrandı. Bizim çok az talebimiz, önergemiz vardı, sanıyorum
iki ya da üç önergemiz vardı. Bu önergelerimiz içerisinden büyük bir kısmı
kabul edildi. Bir önergemiz, 552’nci maddeyle ilgili önerge… Ki Sayın Akif
Hamzaçebi’nin de belirttiği önemli bir maddeydi o. 552’nci madde Sermaye
Piyasası Kanunu’na tabi olmayan şirketlere halktan para toplama yetkisi
veriyordu, onlara o izni veriyordu. Bununla ilgili, tabii, geçmişte çok acılar
yaşamıştık yani bununla ilgili -isimler vermeyelim ama- şirketler gidiyordu,
iyi niyetle, vatandaşın o inançlarını belki bir anlamda sömürerek onların
paralarını topluyorlardı ve insanlar mağdur oluyorlardı. Şimdi bunun önüne
geçildi. Yani bunu yapacak olan şirketler belli zaten. Ha, bu konuda, bu hükme
uymayan, buna rağmen para toplayan, buna aykırı davranan ve insanların zarar
görmesine neden olan kişilere nasıl bir yaptırım uygulanacaktı? Bununla ilgili
29’uncu maddede bir hüküm var, 11’inci bentte. Yani Hükûmet tasarısında “Bir
yıla kadar hapis” olarak gelmişti o. Bize göre, çok yeterli değildi, düşük bir
cezaydı çünkü alt sınırı bir aydır yani bir yıla kadarsa alt sınırı bir ay
olarak uygulanabilir. Olayın ağırlığı, vatandaşların uğrayacağı zararı da
düşünerek mahkemeye, hâkime daha geniş bir marj, daha
geniş bir yetki vermek gerektiğini düşünmüştük ve biz “Bir yıldan üç yıla kadar
bu cezanın olması gerekir.” diye bir önerge vermiştik. Ama arkadaşlarımız da,
Sayın Hükûmetin de Bakanın da desteklediği bir önerge verdiler. Onların “Altı
aydan iki yıla kadar” şeklinde bir önergesi vardı. O önerge kabul edildi, bizim
önergemiz reddedildi. Biz, hâlâ, o konuda, cezanın, dediğim gibi, doğacak olan
zararları da düşünerek, üç yıla kadar olmasının çok yararlı olacağını
düşünüyoruz. Maddeler görüşülürken bu konudaki önergemizi de vereceğiz.
Evet, sözlerimi
bitireceğim, sonuna geldik. Yasanın, değerli arkadaşlar, yani Sporda Şiddet
Yasası gibi… Orada uygulanarak değişiklikleri yapmıştık, bu ikinci örneği
oluyor. Yani onunla ilgili bir uygulama oldu, biliyorsunuz, ondan sonra o camia
ayağa kalktı. Burada, iş dünyası henüz kanun uygulanmadan ayağa kalktı. Yani
zararın neresinden dönülse kârdır ama Parlamento geleneğine böyle bir düzenleme
yakışmıyor, daha doğrusu bu yöntem yakışmıyor. Bir kanunu çıkarıyoruz, daha
sonra onu uygulamadan değiştirmek zorunda kalıyoruz. Dilerim bundan sonra böyle
bir örnekle karşılaşmayız diyorum.
Biz genel olarak kanunun
büyük bir kısmında mutabıkız, destek vereceğiz. Dediğim gibi, çok az kısmıyla
ilgili olarak farklı düşünüyoruz, onları da önergelerle sizlere sunacağız.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Dibek.
Gruplar adına başka konuşma
yok.
Şahısları adına Sayın
Mahmut Tanal, İstanbul Milletvekili, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
MAHMUT TANAL (İstanbul) –
Teşekkür ederim Başkan.
Değerli milletvekilleri,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bu Türk Ticaret
Kanunu, Borçlar Kanunu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu değiştiği zaman… Şu
andaki yeni değişikliğin gerekçesi: Ticari hayatta olumsuz etkilerin ortaya
çıkması nedeniyle, ekonomik ilişkilerin iyi gitmesi açısından, bu gerekçe
yapılarak yeni bir değişiklik yapılıyor. Ama gerçekten kanuna baktığımız zaman
bunlar yetmiyor, bir yüz maddenin daha değişmesi gerekir. Ne açıdan bunu
söylüyorum? Kanunun başta 1’inci maddesinden itibaren baktığımız zaman, kanunun
1’inci maddesinde Türk Medeni Kanunu’ndan bahseder ancak Borçlar Kanunu’ndan
bahsetmez. Hatta usulde olmayan bir esas var: “Türk Ticaret Kanunu, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun
ayrılmaz parçasıdır.” derken sanki ikinci bir Medeni Kanun varmış gibi
özellikle hem Medeni Kanun’un tarihini yazar hem de numarasını yazar. Aynı
şekilde, bu değişiklikte önümüze gelen 4’üncü maddede (1)’inci fıkranın (b)
bendinde “Türk Medeni Kanunu” der; 1’inci maddenin (c) bendinde ise “11/1/2011 tarihli, 6098 sayılı Borçlar Kanunu” der. Yani
şimdi Sayın Bakanlığa şunu sormak lazım: Siz Medeni Kanun’un tarihini 1’inci
maddede yazdınız, sayısını 1’inci maddede yazdınız. 4’üncü maddede sayıyı ve
tarihini yazmadınız, sadece “Türk Medeni Kanunu” dediniz. Ancak 1’inci maddeye
yazmadığınız, Türk Borçlar Kanunu’nun “11/1/2011
tarihli, 6098 sayılı Yasa”yı da 4’üncü maddeye
yazdınız. Daha ötesine geliyorum ben: 4’üncü maddede ticari davalar ve
delillerle ilgili bir başlık var. Burada “fikrî mülkiyet hukukuna dair
mevzuat…” Peki, fikrî mülkiyet hukuku… İçimizde 110 tane hukukçu milletvekili
var ama tabii şu anda kaç arkadaşımız burada, onu bilemiyorum, 76’ncı madde
var, 76’ncı maddede fikrî ve sınai haklarla ilgili, bunlarla ilgili ihtisas
mahkemelerin bizzat bakacağına ilişkin özel bir düzenleme var. Peki, bir
kanunda özel düzenleme, genel düzenleme varsa hangisi tatbik edilir? Özel
düzenleme tatbik edilir. Fikrî ve sınai haklarla ilgili davaları ticari
davaların arasına, 4’üncü maddeye yazmanın pratik, hukuksal anlamda hiçbir
yararı yok. Bu, kanun yapma tekniğinin dışında, “Yasama organı, Türkiye Büyük
Millet Meclisi boş işlerle uğraşmaz.” deriz biz. Peki, bu Türkiye Büyük Millet
Meclisi boş işlerle uğraşmıyorsa, ticari davalar arasına fikrî davaları
koyuyorsanız, bu aynı zamanda ticaret mahkemesine “bakılmayacak ticari dava”
olarak Türk hukuk tarihine böyle bir madde geçmiş olacak Değerli Bakan. Yani
mümkünse maddelere gelindiği zaman 4’üncü maddede… Kanunun 4’üncü maddesi
tasarının 1’inci maddesinde yer aldığı için, inşallah, bu düzeltmeyi yapmış
olursunuz.
Geliyoruz, yine aynı
şekilde, bu 4’üncü maddenin, yani tasarının 1’inci maddesinin son fıkrasında
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, 1086 sayılı Yasa’dan bahseder. Değerli
arkadaşlar, 1086 sayılı Yasa değişti, bunun numarası 6100 oldu. Yani ismi
değişti, sayı numarası değişti. Peki, böyle bir düzenlemeyi yapıyor isek
bunlara niçin değinilmedi, onu anlamış değilim.
Türk Ticaret Kanunu’nda yer
alması gereken bazı hükümler Borçlar Kanunu’nda var, Borçlar Kanunu’nda olması
gereken hükümler Türk Ticaret Kanunu’nda var. Türk Ticaret Kanunu’nda, Borçlar
Kanunu’nda ve faize ilişkin 3095 sayılı Yasa’da hükümler var. Üç yasada üç
farklı faiz düzenlenmiş durumda. Madem, kanun yapıyoruz biz, faiz tek kanun
altında acaba toparlanamaz mı? Bu anlamda çok büyük yanlışlıklar, hatalar var.
Biz ne diyoruz? Şunu söylüyoruz: “Ticari hayatı kolaylaştıracağız.” Peki,
Borçlar Kanunu’nun 584’üncü maddesi var, 584’üncü maddede, her eş diğer eşin muvafakatı olmadan ticari şirketine kefil olamayacak. Alın
size ticari yaşantının üzerindeki en büyük engel.
Bir başka konu, hep şunu
söyleriz biz: “Kanun düzendir. İyi kanun iyi düzendir. İyi hazırlanmamış
mevzuat hem toplum hayatında düzeni sağlama amacından uzaklaşacak hem de toplum
üyelerinin hukuka olan inancını zayıflatacaktır.”
Sizleri saygıyla
selamlıyorum, iyi akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Tanal.
Şahısları adına ikinci konuşmacı
Sayın Emin Haluk Ayhan, Denizli Milletvekili.
Buyurun Sayın Ayhan. (MHP
sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
– Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan 303 sıra sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk
Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın birinci bölümü üzerinde şahsım adına söz
aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Bu vesileyle ifade etmek
istediğim birtakım hususlar var. Gerçekten, anlaşmayla, uzlaşmayla çıkan
hususların bir an önce gerçekleştirilmesi lazım ancak bunun usulüne, hukukuna
da uygun olması lazım. Bugünkü iktidarın yaptığı gibi, despot, akşamdan sabaha
getirip komisyonda bunu çalışacaksınız, son on günde bütün yılda yapmadığınızı
getirip buraya “Aman Avrupa’ya böyle diyeceğiz, aman OECD’ye ötekini
söyleyeceğiz.” Böyle bir şey olmaz. Bu iş, bir hükûmet açısından gayriciddidir
Sayın Bakan. Dolayısıyla, bunun üzerinde ciddi düşünmek lazım.
Bakın, biraz önce ifade
ettim, Ankara’da hemen hemen tüm bakanlıklarda, kadro, unvan, statü, görev
yönüyle umudunu Anayasa Mahkemesine bağlamış binlerce bürokratın heyecanlı
bekleyişi sürüyor. Bu bekleyiş vergi denetimini de etkiliyor, devlet
muhasebesinin kalitesini de. Sizi takdir eden bir yazar: “Mesele, değişimi
isteyenlerle değişime direnenler arasındaki mücadeleyi çoktan aştı. Bundan
sonrası, değişimin henüz anlaşılamayan somut faydasıyla değişimin iradeyi
geriye götüren yanları belirlenecek.”
Şimdi, ne iyi? Tasarruflar
sizin döneminizde yüzde 24’ten 12’ye düşmüş. Cari açık, millî gelirin yüzde
10’unu bulmuş. Dış ticaret açığı sizin döneminizde toplam cari fiyatlarla 500
milyar doları bulmuş, 350 milyar dolar cari işlemler açığı var. Şimdi
“Azalttık.” dediğiniz cari işlemler açığında ne olacak sanki? Millî gelirin
yüzde 8’i. Neyi düzeltmiş olacaksınız? İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde
65. “Şu kadar arttı.” diyorsunuz, büyüme de yüzde 9’dan yüzde 2’ye, 3’e
düşüyor. Hiç onun hesabını zaten siz yapabilecek durumda değilsiniz ama
Hükûmetten bari biri bunu size söyletmese. Yani onun maliyetinin ne olduğu,
açık ve net bir şekilde, büyümede gözüküyor. Siz geldiğinizde vatandaş 100
liralık gelirinin 5 lirasını borca öderken, şimdi 100 liralık gelirinin 45
lirasını ödüyor. Bu bir vakıa, bu iyiyse iyi deyin.
“Teşvik” deyip
zıplıyorsunuz, aklı olan herkes şunu söylüyor: “Bu teşvik ilk uygulamada cari
işlemler açığını, dış ticaret açığını azaltmaz, artırır.” Neden? Tasarrufun
yok, dışarıdan borç alacaksın, yatırım yapacaksın ki bir şey üretip satacaksın.
Bu, bu kadar basit. Buna aklı ermeyen bir hükûmet olur
mu? Hiç olmazsa bazı bakanlar çıkıyor da bunu itiraf ediyor.
Sayın Bakan, şimdi, sizin
bunların farkına varmanız lazım. Yani bizim arkamızdan “Ahmet öyle dedi, Mehmet
öyle dedi. Beni dinlemeden çıkıyorsun, gidiyorsun.” demenin anlamı yok. Bizden
önce de birileri çıktı gitti, biz onlara “Niye çıkıyor?” falan demedik. Bizimki
usule, adaba da aykırı değildi, geleneklere de aykırı değildi; AKP’li
arkadaşların yaptığı, onlar normal değildi.
Şimdi, nereden bakarsanız
bakın, siz tasarrufla yatırım yapacaksınız, tasarrufu nereden bulacaksınız?
“Kişi başına 10 bin dolar gelir” diyorsunuz, tasarruf yok, cari işlem açığı
artıyor, yatırım yapamıyorsunuz. Şimdi, bunları siz falan gelip burada izah
edemezsiniz, sizin gradınız buna yetmez, tahsiliniz
yetmez ama ben bunları, bu tür şeyi söylemek istemiyorum. Türkiye Büyük Millet
Meclisinde her şey nezih bir şekilde, usulüne uygun, kaidelere uygun bir
şekilde devam etmeli, aksi takdirde, yaptığımız işin bir hayrı olmaz ki.
Bakın, geçen sefer 40 madde
gelen torba tasarı 252 madde çıktı Komisyondan. Bu sefer 40 geldi veya 30
geldi, 60 küsur çıktı değil mi arkadaşlar? Ya, her aklına gelenin her unuttuğu,
Komisyonda “Bir tane de şu girsin.” dediği olur mu? Böyle programsız bir şey
olur mu ya? Sen zaten yanılmışsın, 30 tanesini getiriyorsun, 30 maddelik; “Ben
bir o kadar daha yanılmışım.” diyorsun, 30 madde daha geliyor. Öbür komisyonda
halledemediğinizi bu Komisyonda arkadan dolanarak, hukuka karşı hile yaparak
götürmeye çalışıyorsunuz? Bunlar iyi şeyler değil, yeni nesillere de iyi
örnekler değil Sayın Bakan.
Bunların lütfen idrakinde
olun diyorum, teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Ayhan.
Soru-cevap işlemi için sisteme
giren arkadaşımız yok.
Şimdi, 1’inci madde
üzerinde önerge yok.
1’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
4’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
5’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
6’ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
7’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
8’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
9’uncu madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
tasarısının 9 uncu maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 6102 sayılı Kanunun 88
inci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve
Denetim Standartları Kurumunun onayını almak” ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
|
Ahmet Aydın |
Mehmet Doğan Kubat |
Oya Eronat |
|
|
Adıyaman |
İstanbul |
Diyarbakır |
|
|
Nurdan Şanlı |
Sermin Balık |
H. Bayram Türkoğlu |
|
|
Ankara |
Elâzığ |
Hatay |
BAŞKAN – Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) – Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI
HAYATİ YAZICI (Rize) – Katılıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul)
– Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum.
Gerekçe:
Belirli alanları düzenlemek
ve denetlemek üzere kurulmuş bulunan kurum ve kurulların, Türkiye Muhasebe
Standartlarının kendi alanlarıyla ilgili hükümlerinin uygulanmasında ayrıntıya
ilişkin olarak yapacakları düzenlemelerde Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun
olma şartının aranması yeterli olacaktır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 9’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
10’uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
11’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
12’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
13’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
14’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
15’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
16’ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
17’nci madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 303 sıra sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun
Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 17 nci maddesi ile değiştirilen 395 inci
maddenin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "Yönetim kurulu
üyesinin 393 üncü maddede sayılan yakınları" ibaresinin "Pay sahibi
olmayan yönetim kurulu üyeleri ile yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olmayan
393 üncü maddede sayılan yakınları" olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Ahmet Aydın |
Mehmet Doğan Kubat |
Nurdan Şanlı |
|
|
Adıyaman |
İstanbul |
Ankara |
|
|
Sermin Balık |
Oya Eronat |
|
|
|
Elâzığ |
Diyarbakır |
|
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) – Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI
HAYATİ YAZICI (Rize) – Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Önerge ile sermayenin
kötüye kullanılmasının önüne geçilmesi ile korunması amaçlanmaktadır. Pay sahibi
olmayan yönetim kurulu üyelerinin şirkete borçlanabilmesinin önü kapatıldığı
gibi, pay sahibi olan yönetim kurulu üyelerinin yakınlarının da 358 inci
maddede düzenlenen şartları taşımaları koşuluyla şirkete borçlanabilmelerinin
önü açılmıştır. Önerge ile pay sahibi olan ve 393 üncü maddede sayılan yönetim
kurulu üyesinin yakınlarının maruz kalabileceği haksızlığın giderilmesi
amaçlanmaktadır.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul etmeyenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 17’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
18’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
19’uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
20’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
21’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
22’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, beş
dakika ara veriyoruz.
Kapanma Saati: 20.46
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.08
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 124’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
303 sıra sayılı Tasarı’nın
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
23’üncü madde üzerinde
önerge yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
24’üncü madde üzerinde
önerge yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
25’inci üzerinde önerge
yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
26’ncı madde üzerinde
önerge yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm, 38’inci
maddeye bağlı geçici 7, 8 ve 9’uncu maddeler dâhil, 27 ile 50’nci maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz
isteyen? Yok.
Soru-cevap kısmına
geçiyoruz.
Buyurun Sayın Işık.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, 5362 sayılı
Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’yla ilgili olarak şahsınızın
medyaya yansıyan demeçleri ve bu konudaki hazırlık çalışmaları ne durumdadır?
Esnaf ve sanatkârlar bu değişiklikleri beklemekte. 5362 sayılı Kanun’la ilgili
değişiklik çalışmaları, yapılandırmayla ilgili çalışmaların, tarafınızdan da
medyaya yansıdığı şekliyle devam ettiği söyleniyor. Bu konu ne zaman gündeme
gelebilir?
İki: AVM ve
süpermarketlerle ilgili alışveriş merkezleri ve süpermarketler yasasının
Meclise gelme takvimi nasıldır? Açıklama yapabilir misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Tanal…
MAHMUT TANAL (İstanbul) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Alışveriş merkezleri gece
saat 22.00’ye kadar açık ancak mahallelerde bulunan semt pazarları akşam saat
yedide kapanıyor. Bu haksız rekabet teşkil etmez mi? Birinci sorum bu.
İkinci sorum: AVM’lerle ilgili tasarı Mecliste bekliyor ancak
şehirlerimizin gerek trafiğini gerek de büyük şehirlerdeki hava akımını bu
büyük alışveriş merkezleri engellemiyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Ben teşekkür ederim
Sayın Tanal.
Sayın Bakanım, buyurun.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI
HAYATİ YAZICI (Rize) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; aşağı yukarı iki soru da AVM’lerle
ilgili. Evet, burada geneli üzerinde konuşma yapılırken de ifade edildi. Alışveriş
merkezleriyle alakalı yani bir anlamda perakende sektörünün düzenlenmesiyle
alakalı tasarılar yıllar önce birkaç defa Meclise gelmiş, kanunlaşmamış; şimdi
biz üzerinde çalışma yapıyoruz. İnşallah, bu çalışmayı tamamladığımızda,
elbette ki paydaşlarla paylaşımı gerçekleştirmek suretiyle Bakanlar Kurulunda
tasarıya dönüştürüp Meclise getireceğiz.
AVM’lerin veyahut da AVM’ye konu alanın bir düzenlemeye ihtiyacı olduğunun
farkındayız. Bu alan bir düzenlemeye ihtiyaç… Şiddetle böyle
bir yasanın çıkartılmasını isteyenler var, buna karşı olanlar var, elbette ki
içeriğiyle alakalı öneride bulunanlar var ama bütün bu kesimleri de dinlemek,
onlarla da paylaşmak suretiyle inşallah başarırız ama bunun takvimiyle alakalı
bir süre vermem takdir edersiniz ki şu anda söz konusu değil ama ilk
getireceğimiz tasarılardan biri olmasını arzu ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Bakanım.
İkinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde yer
alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra
ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
27’nci madde üzerinde
önerge yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
28’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
29’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
30’uncu madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 303 sıra
sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama
Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 30’uncu
maddesi ile değiştirilen 6102 sayılı Kanunun 562’nci maddesinin (11) numaralı
bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif Hamzaçebi |
Turgut Dibek |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
|
İstanbul |
Kırklareli |
İstanbul |
|
|
Mehmet Ali Susam |
Ali İhsan Köktürk |
Kemal Değirmendereli |
|
|
İzmir |
Zonguldak |
Edirne |
“Madde 562 – (11) 552’nci
maddeye aykırı hareket edenler 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla
cezalandırılır.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI
HAYATİ YAZICI (Rize) – Biz de katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Ben kürsüye çıkayım.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemiz şunu amaçlıyor:
Türk Ticaret Kanunu’nun 552’nci maddesine göre yani biraz önce görüşülen veya
bu tasarı kapsamında olan 552’nci maddeye göre, izinsiz olarak halktan para
toplayan şirketler belirli müeyyidelerle karşı karşıya kalacaktır. Halktan para
toplaması izne bağlı olan şirketler Sermaye Piyasası Kanunu kapsamında olan
şirketlerdir. SPK’ya tabi olmayan, onun denetimine tabi olmayan hiçbir şirket
halktan para toplayamaz; bu yasaktır, 552’nci madde bu yasağı ortaya koymuştur,
bu yasağa paralel olarak da bir müeyyide getirilmiştir. Müeyyide, yasağa
aykırı, yasak olduğu hâlde halktan para toplayan şirketler, onların
yöneticileri altı aydan iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacaklardır.
Malumunuz olduğu üzere, üç yıldan daha az hapis cezası müeyyidesi
ertelenebilmektedir, hükmün açıklanması geriye bırakılabilmektedir. Bu nedenle,
böyle bir ceza caydırıcı olmayabilecektir. Biz, bu cezanın caydırıcı olabilmesi
için cezanın alt sınırının altı aydan bir yıla, üst sınırının da iki yıldan üç
yıla çıkarılmasını öneriyoruz. Bunun doğru olduğunu düşünüyoruz, o nedenle Genel
Kurulun, başta iktidar partisi olmak üzere, desteğini istiyoruz. Aksi bir
kabul, yani izinsiz olarak, daha doğrusu yasak olduğu hâlde halktan para
toplayan şirketlerin yöneticilerine yeterli bir müeyyideyi getirmemiş olacağız.
Bundan endişe ediyoruz, o nedenle destek istiyoruz.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Hamzaçebi.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 30’uncu madde kabul edilmiştir.
31’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
32’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
33’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
34’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
35’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
36’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
37’nci madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk
Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 37 nci
maddesi ile değiştirilen geçici 6 ncı maddenin ikinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve maddeye dördüncü fıkra olarak
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Nurettin Canikli |
Mehmet Doğan Kubat |
Mustafa Elitaş |
|
|
Giresun |
İstanbul |
Kayseri |
|
|
Emrullah İşler |
Osman Aşkın Bak |
M. Kerim Yıldız |
|
|
Ankara |
İstanbul |
Ağrı |
|
|
|
Sıtkı Güvenç |
|
|
|
|
Kahramanmaraş |
|
"(2) 400 üncü maddede
öngörülen denetçi, 397 nci maddenin dördüncü fıkrasına
göre denetime tabi tutulan şirketlerin yetkili organı tarafından en geç 31/3/2013 tarihine kadar seçilir. Seçim ile birlikte 6762
sayılı Kanuna göre görev yapan denetçinin görevi sona erer. 397 nci maddenin dördüncü fıkrasına göre denetime tabi olmayan
şirketlerin 6762 sayılı Kanuna göre görev yapan denetçilerinin görevi de 31/3/2013 tarihinde sona erer. Bu tarihe kadar 6762 sayılı
Kanuna göre görev yapan denetçi veya denetçilerin herhangi bir sebeple
vazifelerinin sona ermesi halinde 6762 sayılı Kanunun 351 inci maddesi
uygulanır. 31/12/2012 tarihinde veya özel hesap dönemi
dolayısıyla daha sonraki bir tarihte sona erecek olan dönemin bilançosu, 6762
sayılı Kanun hükümleri uyarınca 6762 sayılı Kanun hükümlerine göre seçilmiş
bulunan denetçi tarafından denetlenir. 1/1/2013
tarihini taşıyan veya özel hesap dönemi dolayısıyla daha sonraki bir tarih
itibarıyla çıkarılmış bulunan açılış bilançosu, bu Kanuna göre seçilmiş denetçi
tarafından ve bu Kanun hükümleri uyarınca denetlenir. Bu Kanun hükümlerine göre
seçilen denetçi, denetimini bu Kanun hükümlerine göre yapar. Ancak, denetçi bu
Kanunun 402 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca,
geçmiş yıla ait finansal tablolar ile gerekli karşılaştırmayı yapabilmek için,
6762 sayılı Kanuna veya diğer mevzuata göre hazırlanan finansal tablolara
raporunda yer verir. Bu fıkra hükümleri uyarınca görevleri ve organ sıfatları
son bulan denetçinin veya denetçilerin, 6762 sayılı Kanuna göre toplantıya
çağırdıkları genel kurullar toplanır ve azlık, 6762 sayılı Kanunun 367 nci maddesine göre görevleri sona eren denetçilere
başvurmuşsa, o usule devam olunur."
"(4) Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibariyle, 1/6/1989 tarihli
ve 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik
Kanununa göre yeminli mali müşavirlik hakkını kazanmış olan meslek mensupları
ile mülga 3143 sayılı Sanayi ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre ticaret
şirketleri nezdinde denetim yetkisine en az on yıldır sahip olanlar, Kamu
Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca öngörülen eğitimi
tamamlamış olmaları halinde sınav veya başkaca bir şart aranmaksızın bağımsız
denetçi olarak yetkilendirilir."
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI
HAYATİ YAZICI (Rize) – Katılıyoruz Sayın Başkan.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
– Gerekçe Sayın Başkan…
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: 6102 sayılı Türk
Ticaret Kanunu uyarınca, sermaye şirketlerinin tamamı bağımsız denetim
kapsamına alındığından, 6762 sayılı Kanun uyarınca seçilmiş olan murakıp veya
murakıpların görevlerinin de 6102 sayılı Kanun uyarınca seçilecek denetçinin
seçimiyle birlikte sona ereceği düzenlenmiştir. Tasarıyla
yapılan değişiklikle bağımsız denetime tabi olacak şirketleri belirleme yetkisi
Bakanlar Kuruluna verilmiş olup Bakanlar Kurulunca yapılacak belirleme
sonrasında bağımsız denetim kapsamında yer almayan anonim şirketlerin,
sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin ve ortak sayısı yirmiyi aşan limited şirketlerin 6762 sayılı Kanun uyarınca seçilen
murakıp veya murakıplarının görevlerinin ne zaman sona ereceği konusunda ortaya
çıkacak tereddütlerin giderilmesi amacıyla bu önerge verilmiştir. Önergeyle,
Bakanlar Kurulunca bağımsız denetim kapsamına alınmayan şirketlerin yetkili
organlarınca 6762 sayılı Kanuna göre seçilen murakıp veya murakıpların bu
görevlerini 31/3/2013 tarihine kadar sürdürecekleri
netleştirilmiş ve ayrıca 1/7/2012-31/3/2013 döneminde ölüm, istifa veya 6762
sayılı Kanun'da belirtilen herhangi bir nedenle murakıplığın açılması
durumunda, bu boşluğun 6762 sayılı Kanun uyarınca giderileceği hüküm altına
alınmıştır.
Maddeye eklenen dördüncü
fıkra ile bu maddede değişiklik öngören Kanunun yürürlüğe girdiği tarih
itibariyle 3568 sayılı Kanuna göre, yeminli mali müşavir olabilmek için en az
on yıl serbest muhasebeci mali müşavir olarak çalışılması ve 1) İleri Düzeyde Finansal Muhasebe, 2) Finansal Yönetim, 3)
Yönetim Muhasebesi, 4) Denetim, Raporlama ve Meslek Hukuku, 5)Revizyon, 6)
Vergi Tekniği, 7) Gelir Üzerinden Alınan Vergiler, 8) Harcama ve Servet
Üzerinden Alınan Vergiler, 9) Dış Ticaret ve Kambiyo Mevzuatı ile 10) Sermaye
Piyasası Mevzuatı konularından oluşan sınavdan başarılı olunması gerekmektedir.
Bu sınavlarda başarılı olan ve denetim konusunda da uzmanlık sahibi olan
yeminli mali müşavirler ile denetim elemanlarının bağımsız denetçi olarak
tekrar sınava girmelerine gerek olmadığından verilecek eğitim sonrasında bu
kişilerin Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca
yetkilendirilmeleri sağlanmaya çalışılmıştır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarih itibariyle geçiş döneminde maddede sayılanların eğitime tabi tutulmak
suretiyle yetkilendirilmeleri, geçiş dönemi sonrasında ise yetkilendirmenin
sınavla yapılmasının sağlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 37’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 38’e bağlı geçici
7’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Madde 38’e bağlı geçici
8’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Madde 38’e bağlı geçici
9’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Madde 38’i oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 39’u oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 40 üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 303 sıra
sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 40 ıncı maddesinin onsekizinci
bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bendin eklenmesini ve ondokuzuncu bendin de yirmi şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
19) 471 inci maddesinin
birinci fıkrasında yer alan "beyannamesi" ibaresi
“beyannamesini",
|
Nurettin Canikli |
Mehmet Doğan Kubat |
Mustafa Şahin |
|
|
Giresun |
İstanbul |
Malatya |
|
|
Özcan Ulupınar |
Muammer Güler |
İlhan İşbilen |
|
|
Zonguldak |
Mardin |
İzmir |
|
|
|
Hilmi Bilgin |
|
|
|
|
Sivas |
|
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet,
önergeye katılıyor musunuz?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI
HAYATİ YAZICI (Rize) – Katılıyoruz Sayın Başkan.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
– Gerekçe Sayın Başkan…
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Görüşülmekte olan
Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 41 inci maddesinin
onüçüncü bendi ile 13/1/2011
tarihli 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 471 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan "ile denetleme doğrulamasını" ibaresi madde
metninden çıkarılmaktadır. Bahsi geçen değişiklik nedeniyle 471 inci madde
cümle yapısında ortaya çıkabilecek nesne ile yüklem uyumsuzluğunun giderilmesi
ile ifade bütünlüğünün sağlanması açısından bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 40’ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... 40’ıncı madde kabul edilmiştir.
41’inci madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 303 sıra
sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama
Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 41'inci
maddesinin bir numaralı fıkrasının madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif
ederiz.
|
M. Akif Hamzaçebi |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Turgut Dibek |
|
|
İstanbul |
İstanbul |
Kırklareli |
|
|
Mehmet Ali Susam |
Kemal Değirmendereli |
Ali İhsan Köktürk |
|
|
İzmir |
Edirne |
Zonguldak |
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI
HAYATİ YAZICI (Rize) – Biz de katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: 6102 sayılı Kanunun "Defterlerin tutulması"
başlığını taşıyan 65'inci maddesinde yer alan dördüncü fıkrasındaki "şu
şartla ki, muhasebenin bu tutuluş biçimleri ve bu konuda uygulanan yöntemler
Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olmalıdır" ibaresinin çıkarılması
durumunda defterlerin tutulmasında uluslararası standartlar yerine eskiden beri
uygulanmakta olan vergi esaslı muhasebe sistemine geri dönülmüş olacaktır. Uluslararası standartlara uygun olmayan esaslara göre defter
tutulması ise Türkiye'de her gün sayıları artan yurt dışı bağlantılı faaliyette
bulunan işletmelerin küresel entegrasyonunda sorunlara
neden olacağı gibi Türkiye'nin cari açığının kapatılması, birincil bütçe
dengesinin fazla vermesi gibi iktisadi amaçlarını gerçekleştirmesine engel
olacaktır. Bu nedenle önerilen değişikliğin madde metninden çıkartılması
gerekmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
41’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
42’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
43’üncü madde üzerinde iki
önerge var.
Şimdi okutacağım bu
önergeler aynı mahiyette bulunduğundan önergeleri birlikte işleme alacağım,
talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini
okutacağım.
Şimdi, aynı mahiyetteki
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 303 sıra sayılı Türk Ticaret
Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 43 üncü maddesinin 22 nci bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bendin
eklenmesini ve diğer bentlerin de teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
"23) 1523 üncü
maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi,"
|
Nurettin Canikli |
Mehmet Doğan Kubat |
Hilmi Bilgin |
|
|
Giresun |
İstanbul |
Sivas |
|
|
Özcan Ulupınar |
Mustafa Şahin |
Zülfü Demirbağ |
|
|
Zonguldak |
Malatya |
Elâzığ |
|
|
|
İlhan İşbilen |
|
|
|
|
İzmir |
|
Aynı mahiyetteki diğer
önergenin imza sahipleri:
Oktay Vural |
Mesut Dedeoğlu |
Cemalettin Şimşek |
|
|
İzmir |
Kahramanmaraş |
Samsun |
|
Alim Işık |
Yusuf Halaçoğlu |
Hasan Hüseyin Türkoğlu |
|
Kütahya |
Kayseri |
Osmaniye |
BAŞKAN – Sayın Komisyon
önergeye katılıyor musunuz?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI
HAYATİ YAZICI (Rize) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
– Gerekçe…
OKTAY VURAL (İzmir) –
Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeleri
okutuyorum:
Gerekçe:
Ülkemizdeki KOBİ'lerin en
büyük sorunu finansmana erişimdir. KOBİ’lerin birçoğu özsermayeleriyle
ayakta durabildikleri gibi, şirketler kurumsallaştıktan sonra muhtelif finansal
araçlar ile Borsa ve diğer sermaye araçlarıyla sermayelerini güçlendirecek
adımlar atmaktadırlar. Dolayısıyla daha başarılı ve finansal yönden çok daha
güçlü şirketler hâline gelmektedirler.
Ancak, 1523 üncü maddede
tanımlanan büyük sermaye şirketlerine yönelik ifadelerde KOBİ'lerin işletme
ölçek vasfını kaybetme durumu ortaya çıkıyor algılaması oluşmuş bulunmaktadır.
Mevcut koşullarda KOBİ'ler, borsaya açılmaları sırasında bazı güçlüklerle
karşılaşmakta, belirli yükümlülükler altına girmektedirler. KOBİ'lerin ölçek
vasıflarını kaybetmeleri durumu, bu yüklere ilave olarak KOBİ ölçeğinin
getirmiş olduğu avantajı kaybedecek, önemli bir finansman kaynağı olan sermaye
piyasalarına açılımlarını engelleyecek, bu konudaki isteklerini yok edecektir.
Bu nedenle büyük sermaye
şirketleri dahi olsalar KOBİ'lerin işletme ölçeğine yönelik vasıflarını
kaybetmeyeceklerine ilişkin değişikliğe gidilmesi önem arz etmektedir.
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler
kabul edilmiştir.
43’üncü maddeyi kabul
edilen önergeler doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
44’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
45’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
46’ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
47’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
48’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
49’uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
50’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik
cihazla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Elektronik cihazla oylama
yapacağız.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve
Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı açık
oylama sonucu:
“Kullanılan oy sayısı : 267
Kabul : 263
Ret : 2
Çekimser : 2 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Tanju
Özcan Mine
Lök Beyaz
Bolu Diyarbakır”
Hayırlı uğurlu olsun.
Tasarı kanunlaşmıştır.
Şimdi, Sayın Hamzaçebi
yerlerinden iki dakika söz istediler.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
13.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, serbest
muhasebeci mali müşavirlerin bağımsız denetçi olma konusunda kapsam dışında
bırakılmalarını doğru bulmadıklarına ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle kanunun hayırlı
olmasını diliyorum. Cumhuriyet Halk Partisi olarak verdiğimiz bazı önergeler
kabul görmedi. Bazı eleştirilerimiz umarım uzun vadede, orta vadede Hükûmet
tarafından değerlendirilir ve onların gereği yerine getirilir.
Bu vesileyle şunu ifade
etmek istiyorum: Tasarının -daha doğrusu kanunun- Hükûmet tasarısının Türk
Ticaret Kanunu’nda değişiklik öngören maddelerinin 37’nci maddesiyle getirilmiş
olan bir düzenleme var; bu, burada son dakikada getirilen bir önergeyle kabul
edildi. Buna göre, 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli
Mali Müşavirlik Kanunu’na göre yeminli mali müşavirlik hakkını elde etmiş
olanlar Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetimi Standartları Kurumu tarafından bu
kanuna göre yapılacak denetimlerde yetkilendirilmiş sayılacaklardır. Bunun
yanına Sanayi ve Ticaret Bakanlığı müfettişleri de ilave edildi. Ancak bütün
bunlar yapılırken 3568 sayılı Yasa kapsamında denetim yapan, çok önemli bir
meslek grubu olan serbest muhasebeci mali müşavirler bu kapsamın dışında
bırakılmıştır. Bunu doğru bulmadığımızı ifade ediyorum.
Tasarının tümüne yönelik
olarak birçok konudaki olumlu görüşlerimizi ifade etmiştim. Burada görmüş
olduğumuz bu eksikliğe tasarının tümüne yönelik görüşümüzü feda etmedik tabii
ki ancak bu kadar önemli bir kitleyi, serbest muhasebeci mali müşavir kitlesini
bu kanun kapsamında yapılacak denetimlerde kapsam dışında bırakmayı Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu olarak doğru bulmadığımızı ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Hamzaçebi.
Buyurun Sayın Canikli.
14.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Türk Ticaret
Kanunu’nun yasalaşma sürecinde katkı sağlayan herkese teşekkür ettiğine ilişkin
açıklaması
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
– Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle böyle son derece
önemli, reform mahiyetinde bir düzenlemenin, ticari hayatımızı topyekûn
ilgilendiren, değiştiren, çağdaş bir noktaya gelmesine katkı sağlayacağına
inandığımız bu düzenlemelerin kabul edilmiş olması, yasalaşmış olması son
derece önemli, tarihî olaylardan bir tanesidir ve özellikle ertelenmek
zorunda kalmadan 1 Temmuzda yürürlüğe girecek olması da bugün yaptığımız bu
düzenlemeyle birlikte, o da takdire şayandır.
Bu vesileyle gerçekten bu süreçte katkı sağlayan, uyum içerisinde,
birlikte son derece özverili bir çaba sergileyerek bu noktaya gelmesine katkı
sağlayan bütün siyasi parti gruplarına, çalışmalara destek veren bütün
milletvekili arkadaşlarımıza, yani AK PARTİ, Cumhuriyet Halk Partisi,
Milliyetçi Hareket Partisi ve BDP grup yöneticilerine ve bütün arkadaşlara çok
teşekkür ediyorum. Ayrıca, katkı sağlayan,
gerçekten emeklerini, yüreklerini ortaya koyarak bu sürece mutfakta büyük
destek veren bürokrat arkadaşlara, çalışanlara, bakanlıklarımıza çok teşekkür
ediyorum. Milletimize ve Türkiye'nin geleceğine hayırlı katkılar sağlamasını
temenni ediyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Canikli.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve
Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Plan ve Bütçe; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile
Adalet Komisyonları Raporları (1/630) (S. Sayısı: 303) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi Sayın
Bakanımız bir teşekkür konuşması yapacaklar.
Buyurun Sayın Bakan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI
HAYATİ YAZICI (Rize) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; cidden bugün
Parlamentomuz örnek teşkil edecek bir çalışmayla çok önemli bir tasarıyı
yasalaştırdı. Hepinize, bütün grup yönetimlerine, grup üyelerine, siyasi
partilerimize gerçekten içtenlikle teşekkür ediyorum.
Yasa ile ilgili çok şey
söylendi ama gerçekten 1 Temmuz tarihinden itibaren ekonomik hayatın tüm
aktörleri yeni mevzuatla yollarına devam edecek. Elbette ki bu mevzuat, onların
yolunu açan, rekabet gücünü artıran, ekonomide şeffaflığı sağlayan ve en
önemlisi kayıt dışılığı önlemeyi amaçlayan bir yasa. Bu süreçte yapılan
eleştirileri hep birlikte tartıştık ve bu eleştirileri karşıladık, gerçekten
engel teşkil edecek hususları giderdik. Tabiri caizse, bir yerde ifade
etmiştim, provasını yaptık, teyellerini yaptık, ona göre dikişimizi attık.
Hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Son bir şey daha ifade
etmek istiyorum. Cezalar çok tartışıldı, bu Yasa’nın getirdiği ceza düzenlemesi.
Gerçekten, sayısal olarak baktığımızda, 46 fiil cezai yaptırıma bağlanmıştı.
Biz bunları derledik toparladık tasarıda olduğu gibi, bunlardan 33 tanesini
idari para cezası olarak düzenledik, 6 tanesi adli para cezası ama 8 fiilin
cezası hapis cezası olarak devam ediyor. Bizi dinleyenler, izleyenler sakın
şuna kapılmasın: Türk Ticaret Kanunu’nun bütün cezai düzenlemeleri artık idari
ve adli para cezasına dönüştürüldü şeklinde bir zehaba kapılmasınlar.
Sahtekârlar, evrak sahteciliği yapanlar ya da şahsi firmasının unvanını sermaye
şirketiymiş gibi intiba yayarak kullananlar ve buna benzer fiilleri icra
edenlerin cezai yaptırımı hapis cezası olarak bu Kanun’da yer alıyor. Bu
vesileyle, ticaret dünyasına bu açıdan da bir kez daha hatırlatıyorum.
Hayırlı uğurlu olmasını
diliyorum. Hepinize bir kez daha teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Bakanım.
Sayın milletvekilleri,
4’üncü sıraya alınan, İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve Çankırı Milletvekili
Hüseyin Filiz ile 1 Milletvekilinin; Harp Akademileri Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Millî Savunma Komisyonu
Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
4.- İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve Çankırı Milletvekili
Hüseyin Filiz ile 1 Milletvekilinin; Harp Akademileri Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Milli Savunma Komisyonu Raporu
(2/697) (S. Sayısı: 300) (x)
BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 300 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince bu teklif İç Tüzük'ün 91'inci
maddesi kapsamında temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, teklifin tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı
oylanacaktır.
Teklifin tümü üzerinde söz
isteyen, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Altan Tan, Diyarbakır
Milletvekili.
Sayın Tan, buyurun. (BDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
BDP GRUBU ADINA ALTAN TAN
(Diyarbakır) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Harp Akademileri Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’yle
ilgili grubumuzun görüşlerini sizlere arz etmek üzere buradayım.
Sayın milletvekilleri,
birincisi, kanunun genel mantığı ve muhtevası üzerinde itirazlarımız var. Madem
silahlı kuvvetlerinin komuta kademesini ve görev yetkilerini, idaresini
ilgilendiren bu kadar önemli bir değişiklik olacaktıysa, böyle kırık kırpık ve
belli maddeler hâlinde değil, topyekûn bütün maddeler üzerinde olmalıydı diye
düşünüyoruz.
Bugün demokrasilerin en
önemli özelliği ve diğer rejimlerden en belirgin ayrılığı, silahlı kuvvetlerin
de Meclisin ve diğer bütün kurumlarda olduğu gibi, demokratik kuralların ve
denetimin şeffaflığına, bilgilendirilmesine açık olmasıdır. Eğer böyle bir
açıklık söz konusu değilse, böyle bir denetim söz konusu değilse ve böyle bir
murakabe ve muhasebe mümkün değilse, burada demokrasiden de bahsedilemez.
Sözün kısası, söylemek
istediğimiz şu: Eğer topyekûn bir düzenleme yapılmayacaksa, topyekûn silahlı
kuvvetlerin bütün bu yönetim kademelerini ilgilendirecek düzenlemeler bu
Meclisin denetim, bilgi ve yetkisinde olmayacaksa bu kırık kırpık
düzenlemelerin de bir anlamı yok. Ne demek istiyorum? Şunu söylemek istiyorum:
Kara Harp Okuluna alınmadan tutun, daha öncesinde askerî liselerden başlamak
üzere bütün bu yönetim mekanizmaları yeniden değerlendirilmeli, yeniden
oluşturulmalı, okutulacak müfredat programından terfi, tayin ve nakillere
kadar, yapılacaksa doğru düzgün bir düzenleme yapılmalı diye düşünüyoruz.
Tabii ki, Adalet ve
Kalkınma Partisi İktidarı, her zaman olduğu gibi yine daha ufak hedefler ve
kendine yarar sağlayacak, meseleyi toptan ele alma yerine günü kurtarma mantığı
çerçevesinde bazı düzenlemelerle bu kanun teklifini Meclisin önüne getirdi.
Şimdi burada, tabii bu
genel değerlendirmelerimiz üzerinde durma imkânı olmadığı için toplu bir
değerlendirme yapma hem bugün mümkün olmadığı hem de sizi zaten dinlemediğiniz
için ben yine bu mevcut düzenleme hakkında, birkaç madde hakkında görüşlerimizi
kayıtlara geçirmek istiyorum:
Bunlardan birincisi 4’üncü
maddeyle ilgili -bu mevcut düzenlemede- bunun (b) bendinde: “Silahlı Kuvvetler
Yüksek Sevk ve İdare Akademisine, Kuvvet Harp Akademilerini bitirmiş,
nitelikleri ve seçim esasları yönetmelikte gösterilecek kurmay subaylar
katılır.” diyor.
Yine, bu (b) bendinden
sonra (f) bendinde: “Komutanlık ve
karargâh subaylığı öğrenimine başvuru ve kabul esasları -yine- yönetmelikle
belirlenir.” diyor.
Şimdi peki, bu yönetmeliği
kim belirleyecek? Bu yönetmeliği mevcut Genelkurmay ve kuvvet komutanlıkları
belirleyecekse o zaman Meclisin bu değişikliğinin anlamı ne?
Eğer yine, bu kabul edilme
esasları doğru düzgün, demokratik ülkelerin esaslarına göre yapılmayacaksa ve
bu esasları biz burada tartışmayacaksak o hâlde neyin değişikliğini yapıyoruz?
Şunu söylüyoruz yine: “İşte
biz bir genel kabul yaptık ‘Yönetmelik esaslarıyla belirlenir.’ Alın siz
yönetmeliği yapın, bildiğiniz gibi düzenleyin…” İşte zaten bizim itirazımız, bu
bildiğiniz gibi yapılmadır. Niye bildiğiniz gibi -tırnak içinde- yapılmasına
karşıyız. Şunun için: Mesela kanunlarda hiçbir aksi hüküm olmamasına rağmen
bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti kuvvet komutanlıklarına veya generalliklerine
veya hatta albaylıklarına bir gayrimüslim gelememiştir, tıpkı Dışişleri
Bakanlığında aynı sıkıntıların olması gibi.
Yine bu yönetmeliklerde
kişilerin özel hayatlarıyla ilgili, düşünceleriyle ilgili veya istihbari raporlarla, bu istihbari
raporların da nasıl elde edildiği ve neye göre elde edildiği, döneme göre
değiştiği birçok tespitle yine maalesef mağduriyetler yaşanmıştır ve mevcut
rejimin totaliter, tek parti anlayışına bağlı, totaliter anlayışı doğrultusunda
ve tek tip insan yetiştirmeye yönelik neredeyse fabrikasyon bir tiplemeyle bu askerî okullara
alınma ve sonrasında da terfi edilme esasları düzenlenmiştir.
Esas konuşmak istediğimiz
bu. Bu yönetmelikler nasıl düzenlenecek, bu yönetmelikleri kimler belirleyecek
ve bu yönetmelikler nasıl tespit edilecek? Hatta nasılın ötesinde bunun tespit
edilme yerinin de işte bu sıralar olması gerektiğine inanıyoruz. Gelin bu
yönetmelikleri konuşalım. Yoksa “Yönetmelikle düzenlenir.” deyip de bu
yetkileri sevk ettiğimiz vakit zaten topu kendimizden uzaklaştırıyoruz, topu
eline alan da kendi bildiği gibi skorları düzenliyor.
Bir diğer madde 5’inci madde. Yine aynı şekilde kuvvet harp akademileri ile komutanlık ve
karargâh subaylığı öğrenimine alınma düzenlenirken “Müracaat eden kişinin,
sıralı üç sicil amirinin en az ikisinin onayıyla ve uygun görmesiyle” diyor.
Peki, bu uygun görme nedir,
neye göre belirlenir? Efendim, işte kriterler
belirlenir, o kriterlere göre üç sicil amirinden ikisi yani en az ikisi olumlu
görüş verirse bu iş olur. Peki, bu kriterlerin şahsi
değerlendirmelere yönelik olan kısımlarına? Yine bu kriterler,
aynen biraz evvel izah ettiğim gibi, neye göre belirlenecek? Hangi ölçüler esas
alınacak? Yani kişinin mesleği, başarısı eğer esas alınacaksa buna bir itiraz
yok, bunun için belli kurallar, belli eğitimler, seminerler, imtihanlar vardır,
vazifeler vardır, bunların yerine getirilip getirilmediği vardır ama bu kriterler belirlenirken eğer şahısların özel hayatları,
düşünceleri, siyasi fikirleri, mensup oldukları etnik köken, mezhep, din,
bunlar göz önüne alınacaksa -ki bundan evvel çok büyük oranda bu saydığım
etkenler tesir etmiştir- o hâlde o zaman kişinin kaderi kendi üstündeki 3 tane
sicil amirinden en az 2’sinin insafına ve merhametine kalıyor, hatta o
şahısların siyasi görüşlerine, düşüncelerine, ahlaki yaklaşımlarına geliyor.
Uzunca bir dönem, insanların alkol kullanıp kullanmadıkları bile veya eşlerinin
ailelerinin örtülü olup olmadığı, ailelerinin düşünce yapısı, etnik kökeni,
mezhebi, maalesef geçmiş dönemde defalarca rastladık, bu fişlemelere veya
tespitlere tesir etti, etkili oldu. Peki bundan sonra
bunun eğer olmaması amaçlanıyorsa bunun garantisi ne? Yani bununla ilgili bir
garanti var mı, yok mu? “Valla biz kişilerin insafına bıraktık, onlar da
inşallah insaflı insanlar olur, yanlış bir şey yapmazlar.”
Sevgili arkadaşlar,
demokrasilerde böyle kişilerin vicdanına, insafına bırakılarak işlerin
yürütülmesi mümkün değil. Mutlaka bunların eski tabirle zapturapta alınması
lazım, kanunlara, yönetmeliklere bağlanması lazım, açık seçik, net hükümler
konulması lazım. Burada da bunu görmüyoruz yani kriterlerin
ne olduğunu görmüyoruz. Kriterlerin ne olduğunu görmedikten sonra şimdi ben bir
milletvekili olarak, yasa yapıcı olarak neye evet diyeceğim, neye hayır
diyeceğim onu ben de bilmiyorum. Bir yere havale ediyorum, havale ettiğim yerde
bu iş nasıl olacak onun bir garantisini önüme koyan da yok.
11’inci madde… yine, işte hizmetlerle alakalı erkeklerde on sekiz-altmış
yaş arası var, kadınlarda yirmi ve kırk beş yaş arası var. Bunlar neye göre
belirlenmiş, bunu da bilen yok.
Şimdi, kadın ve erkek
eşitliği, pozitif ayrımcılık, kadınlara imkân tanıma söz konusu olduğu zaman
herkes demokrat, liberal, işte Avrupa Birliği kriterleri,
ne varsa her şeyi öne getiriyor. Peki, burada erkeklerin kabahati ne? Yani on
sekiz yaşında bir erkekle on sekiz yaşında bir kadının farkı ne? Yani buradaki
fark fiziksel bir fark mıdır, güç müdür, kuvvet midir, bilgi midir, akıl mıdır,
nedir? Bu konuda da yine, tekrar biraz evvel uzun uzadıya anlattığım gibi, bir kriter yok ortada.
Efendim, bir gücü veya
fiziki donanımı esas alacaksanız, bugünkü dünyadaki savaşlar, harpler, askerî
hizmetler öyle bir noktaya geldi ki, füzenin işte burada bilgisayar üzerinde
düğmesine basıyorsunuz, kilometrelerce, hatta bazen yüzlerce kilometre ötede
bir hedefi vuruyor yani kimse artık kılıçla, kalkanla, boksla, yumrukla, okla
savaşmıyor sevgili arkadaşlar. Onun için buradaki kadın-erkek ayrımı da oldukça
geri, hatta, yani kusura bakmazsanız, ilkel bir
yaklaşım. Bugün, aslında madem demokratik, laik bir hukuk devletiyiz,
kadın-erkek arasındaki bu ayrımcılığın da kalkması, en azından kadınların da
askerlik hizmetine katılmaları lazım bu yönüyle çünkü dediğim gibi, artık bu
hizmetlerin kahir ekseriyeti, çok büyük bir kısmı orduların birbirini görmeden
makine üzerinde, bilgisayar üzerinde, kumandalar üzerinde yaptıkları bir savaşa
döndü, teknik hizmetler bu savaşların en önemli bölümünü teşkil ediyor. Bu noktada da herhâlde
“Kadın beyni ve erkek beyni arasında fark var.” diyecek bir arkadaşımız yok.
Bunu da biraz daha dikkatlerinizi çekmek için söylüyorum. Bu konu üzerinde çok
daha fazla da zamanınızı almak istemiyorum gecenin bu saatinde çünkü zaten
biraz evvel elli üç maddeyi “Kabul edenler… Etmeyenler…” şeklinde oyladığınız
gibi, bunu da hiç dinlemeden, okumadan, tartışmadan, söylediklerimizin
hiçbirini göz önüne almadan “Kabul edenler… Etmeyenler…” diye kabul
edeceksiniz.
Saygılar sunuyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Tan.
Şimdi, tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Bursa Milletvekili Turhan Tayan.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TURHAN
TAYAN (Bursa) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 300 sıra sayılı Harp
Akademileri Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
Hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları
iki bakanlığın adının başına “millî” kelimesi koyarak adlandırmış ve
nitelemiştir: Millî Eğitim Bakanlığı ve Millî Savunma Bakanlığı. Evet, bu iki
bakanlık cumhuriyetin aziz kurucuları tarafından farklı değerlendirilmiştir. Bu
iki bakanlığı ilgilendiren yasaların ve değişikliklerin önemi, ısrarla Hükûmet
tasarısı olarak gündeme getirilmesini gerektirir. Ne hazindir ki AKP
İktidarında millî eğitimi ilgilendiren en temel konular yasa teklifi olarak
Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmektedir.
Sekiz yıllık kesintisiz
temel eğitim sistemini yok eden yasa teklifini hatırlayınız. Çocuklarımızın
geleceğinin düzenlendiği bir eğitim sistemi, milletvekili teklifiyle apar
topar, kavga dövüş, İç Tüzük katledilerek, müzakere edilmeden getirildi ve
yasalaştırılmış oldu. Şimdi, yine AKP İktidarı, millî savunmayı, Türk Silahlı
Kuvvetlerini ilgilendiren Harp Akademileri Kanunu’nda önemli bir değişikliği 3
milletvekili imzasıyla yasa teklifi olarak gündeme getirmektedirler. Alelacele
komisyon toplantısı bildirisi önce telefonla yapılmış, teklif metni bir gün
önce dağıtılabilmiş. Komisyon toplantılarının Genel Kurul çalışmaları sebebiyle
sık sık ara verildiği, gerçekten konuşmalarımızın boş sıralara yapılabildiği,
ciddiyeti olmayan bir ortamda millî savunmayı ilgilendiren bir yasa teklifini
görüşebildik.
Teklifi lütfen inceleyiniz,
ne genel gerekçeden ne de madde gerekçelerinden açıkça bir şey anlayamazsınız.
Teklif, beş değişik yasada değişiklik getiriyor. Yani bu teklif de bir torba
yasadır. AKP yasa tekniğine yeni bir şekil getiriyor, torba yasa giderek yasa kodifikasyonuna, âdeta çorbaya dönüyor. Bu uygulamalar
yanlıştır, hukuk düzenini arapsaçına çevirmektir. Hukuk çevreleri,
uygulayıcılar, vatandaş, yasa ve değişikliklerini takip edememektedir.
Öte yandan, harp
akademileri, Türk Silahlı Kuvvetlerine kurmay subay yetiştiren çok tarihî ve
çok önemli bir kurumdur. Yarının ordu komutanları, kuvvet komutanları,
genelkurmay başkanlarının yetiştirileceği yüksek askerî bir eğitim kurumudur.
Böyle bir kurumun yasasında değişiklik yapılamaz mı? Pek tabii ki yapılır ancak
buradan iktidar mensuplarına sormak istiyoruz: Aceleniz nedir? Niçin Hükûmet
tasarısı olarak getirmiyorsunuz? Teklif basit bir değişiklik ise aceleniz niye?
Önemli ise niye tasarı değil?
Sayın milletvekilleri, bu
yasa teklifinin gündeme alınacağını bugün öğrendik; hem de temel yasa olarak
görüşülmesi isteğiyle, parmak hesabıyla kabul edildi.
Arkadaşlar, bu tutum
Türkiye Büyük Millet Meclisini, muhalefeti ve teklifin içeriğini hafife
almaktır. Çoğunluğunuzla her istediğinizi istediğiniz gibi yapıyorsunuz, bu
sizi şimdilik memnun, hatta muzaffer kılabilir. Ancak, zaman en iyi hakemdir.
Bu tutum sizi sorumluluktan kurtaramaz. Demokrasi bu değildir. Halk, Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri bu gerçeği öğrenmek hakkına sahiptir. Beş yasada değişiklik
öngören yasa nasıl temel yasa olur anlaşılır değildir. Bu değişiklik önemli ve
acil ise Genelkurmay Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı bu değişikliği tasarı
olarak açık ve seçik gerekçelerle gündeme getirmeliydi.
Türkiye son yıllarda üst
üste çok ciddi terör olayları, çok ciddi dış politika krizleri yaşıyor. Dağlıca’da 8 şehit, 16 ağır yaralımız var. Üzüntümüz,
acımız sonsuz. Dağlıca’daki acı ikinci defa
yaşanıyor. Karakollarımızı âdeta koruyamaz hâle gelmişiz. Gönül ister ki harp
akademileri bu spesifik olaylar üzerinde taktik tez
araştırsın, teröristle mücadelede konsept geliştirsin, eğitim sistem ve
yöntemleri oluştursun ama Harp Akademileri Kanunu’nda değişiklik öngören yasa
teklifinde harp akademilerinin bu misyonunu içeren bir ifade, bir değişiklik
göremiyoruz. İşte, aciliyet söz konusu ise asıl
ihtiyaç budur, halk bizden bunları bekliyor. Halk, karakollarımızın bile
korunamamasından şikâyetçidir, üzgündür, yutkunmaktadır, incitmekten
çekinmektedir. Kahraman ordumuz, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz moralsizdir,
kırgındır, üzgündür, değerli mensupları şu anda tutukludur. 26’ncı Genelkurmay
Başkanı izah edilemez gerekçe ve iddialarla terör örgütü kurmak ve yönetmekle
suçlanarak tutuklanmıştır.
Biz, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak hukuk devletinden yanayız, demokrasiden yanayız; “Kimin suçu
varsa, yargılansın.” diyoruz. Ancak masumiyet ilkesine de uyulmalıdır. Yargı
siyasal etkilerden uzak tutulmalıdır. Peki, hâl böyle midir? Maalesef, hukukun
başı gözü yarılmıştır. Silivri’de yaşananları vicdan sahibi kimse savunamaz. 30
Ağustos terfi dönemi geliyor. Terfi sırası gelmiş onlarca general, kurmay subay
ve subay şu anda tutukludur. Durumları ne olacaktır? Haksızlık, hukuksuzluk
kapıdadır. Acil olan konular bunlardır. Bu subayların durumu ne olacaktır? Bunların
mağduriyetlerini önleyecek yasal önlemler düşünüyor musunuz? Genelkurmay
Başkanlığından, Millî Savunma Bakanlığından bu sorunlara çözüm bekliyoruz,
cevap bekliyoruz. Yoksa, yargılaması devam eden
personel hakkında zamanı ve yargılama sonucuna bakılmaksızın ayırma işlemi mi
yapacaksınız? Sicil uygulama emirlerini merak ediyoruz. Bu hatayı yapanları
tarih affetmeyecektir.
Genelkurmay Başkanını
ağlatacak olaylar yaşıyoruz. Suriye uçağımızı alçakça vuruyor. 2 pilotumuz
denizin 1.300 metre derinliğinde şehittirler. Bu şartlarda Harp Akademileri
Yasası’ndan da önemli yasal değişiklikler gereklidir. Askerlerimizin başına
Irak’ta çuval geçirildi. Mavi Marmara gemisinde 9 vatandaşımız hunharca
öldürüldüler. Bütün bunlar Amerika Birleşik Devletleri’nin ve İsrail’in yanına
kâr kaldı. Bu kadar önemli olayları içimiz kan ağlayarak yaşarken Türkiye Büyük
Millet Meclisinde ne Sayın Başbakanı ne ilgili bakanları göremiyor, gelişmeler
hakkında bilgi alamıyoruz. Oysa millî konularda millî politikalar, millî
çözümler Türkiye Büyük Millet Meclisinde oluşur.
Sayın Başbakanın Suriye’nin
uçağımızı düşürmesiyle ilgili en önemli gördükleri açıklamayı Adalet ve
Kalkınma Partisi grubunda yapmasını, devlet ciddiyetiyle, parlamenter
demokrasiyle bağdaştıramıyorum. Unutmayınız güç ve çare, Türkiye Büyük Millet
Meclisindedir. Yetki de bu yüce Meclistedir.
Türk Silahlı Kuvvetleri çok
önemli, çok ciddi, hassas bir kurumdur. Son yıllarda Türk Silahlı Kuvvetlerini
sistemli, programlı ve maksatlı bir şekilde itibarsızlaştırma, yıpratma gayretleri
vardır. Hukuk çiğnenerek, sapla samanı birbirine karıştırarak sürdürülen
olumsuz davranışlar sürerken içerde terör belası, dışarıda başarısız ve acemi
dış politikanın yarattığı ateş çemberinin içindeyiz.
Diplomasiyle askerî gücü
birbirinden ayıramazsınız. Bunlar birbirini tamamlar. Bu gerçeği kimse inkâr
edemez. Yasa teklifinin 5’inci maddesiyle 3563 sayılı Kanun’un 11’inci
maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, aynı fıkranın (d) bendi
değiştirilmektedir. Yapılan değişiklikle harp akademileriyle komutanlık ve
karargâh subaylığı öğrenimine girişe engel hâllerinden eşinin tutum ve
davranışları çıkarılmıştır. Bu, çok yanlış bir tekliftir.
Harp okullarına ve tüm
askerî okullara, harp akademilerine girişte, generalliğe terfide adayların
yüksek niteliklere sahip olması kaçınılmaz olarak aranır ve değerlendirilir.
Harp akademilerinden ordu komutanları, kuvvet komutanları, genelkurmay
başkanları yetişmektedir. Bu seçkin kadro, Türkiye’yi gelecekte tüm dünyada
temsil edecektir. Temsil kabiliyeti her yönden önemlidir. Subay eşi olmak
ayrıcalıktır. Subay eşi sabırlı olacak, ketum olacak, vefalı olacak, ciddi
olacak ve sadık olacaktır. Bütün bunlar görevin gereğidir. Türk Silahlı
Kuvvetlerinde yakın zamana kadar yabancılarla evlilik ihraç sebebiydi. Generalliğe
terfi edecek subayın her hâl ve yaşantısı ve de özeli değerlendirilmektedir. Bu
husus herkesçe bilinir. Hâl böyleyken, eşinin iffetsiz yaşantısı, kumar
düşkünlüğü, alkol iptilası, lüks düşkünlüğü, güvenlik açısından sakıncalı
çevrelerle ölçüsüz ilişkiler, vesaire o subayın kurmaylık yolunu tabii ki
kapamalıdır.
Türk Silahlı Kuvvetleri
sıradan bir ordu değildir. Türk askeri disipliniyle, şan ve şerefiyle, ciddi
bir aile yaşantısıyla Atatürk ilkelerine bağlılığıyla köklü bir ocaktır. Bu
ocak çürütülmemelidir. Böyle alelacele kurumları delmek vebal getirir.
Bu yasa değişikliğiyle,
başta Genelkurmay Başkanlığı olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerinin ilgili
birimlerince yasamaya gerekli bilgi verilmemiştir. Millî Savunma Bakanımızın
“Katılıyoruz” ifadesi teklife sahip çıkmaya yeterli sayılmıştır. Katıldığımız
maddelerle katılmadığımız maddeler aynı torbada mütalaa edilmiştir. Bunları
yanlış buluyoruz. Bu yanlışlar böyle kritik dönemlerde hiç yapılmamalıdır.
Türkiye, sıfır sorunla başladığı dış politika serüvenini ateş yumağına
çevirmiştir. Türkiye, bölgesel inanırlığını
kaybetmiştir. Türkiye, Suriye’yle ilişkilerini ani virajla
bozmuş, Suriye’yle ilişkiler kontrolümüzden çıkmıştır, yalnızlığa itilmişizdir.
Oyun kurucu, bölgesel liderlik savurmaları yok olmuştur. Suriye konusu
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine götürülememiştir. Aylardır Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu olarak, dış politikada yaşanan sorunlarla ilgili Dışişleri
Bakanı hakkında Meclis denetimi istiyoruz, iktidar grubu olarak parmak
çoğunluğuyla Meclisi devre dışı bırakıyorsunuz. Ancak gerçeklerden kaçmanız
mümkün değildir. İşte böyle bir ortamda, böyle bir durumda Türk Silahlı
Kuvvetlerinin temel kurumlarıyla, temel uygulamalarıyla birtakım değişikliklere
yönelmenin yanlış olduğu konusundaki görüşlerimi yüce Meclisle paylaşıyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Tayan.
Tasarının tümü üzerinde
başka söz isteyen olmadığına göre soru-cevap işlemi yapacağız.
3 arkadaşımız sisteme
girmiş, sırasıyla söz veriyorum.
Sayın Demir… Yok.
Sayın Öz…
ALİ ÖZ (Mersin) – Sorum
yok.
BAŞKAN – Sayın Işık…
ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, harp
okullarından diğer fakültelere yatay geçiş imkânı tanınmamaktadır. Acaba bu
konuda sınırlı kontenjan da olsa bazı bölümlere yatay geçiş imkânı tanınabilir
mi, bu konuda bir düşünceniz, çalışmanız var mı?
İkincisi de: Askerî
öğrencilerin okullarından atılmaları hâlinde ödedikleri tazminat bedellerinin
ailelerine çok büyük yükler getirdiği, dolayısıyla bu bedelin düşürülmesi
konusunda zaman zaman girişimlerde bulunulduğu hâlde bugüne kadar önemli bir
sonuç alınamamıştır. Bu konuda bir çalışmanız var mı, varsa ne aşamadadır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Işık.
Sayın Fırat…
SALİH FIRAT (Adıyaman) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanıma iki sorum
olacak.
Bir: Biliyorsunuz Suriye
tarafından düşürülen savaş uçağımızdan sonra Sayın Başbakan genel başkanlara
bilgi vermek üzere çağrıda bulundu. Genel başkanlar toplantıya gittiklerinde
nedense Millî Savunma Bakanını orada göremedik, nedenini öğrenmek istiyorum.
İkinci bir sorum da: Bu
keşif uçuşu yapan uçağımızın bilgi işlem sistemi İsrail tarafından mı kontrol
edilmektedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Bakanım,
buyurun efendim.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekilleri; öncelikle Sayın
Işık’ın “Harp okullarından diğer okullara yatay geçiş için bir çalışmanız var
mı?” diye… Bu konuda bir çalışmamız yok.
Yine “Askeriyeden ayrılan
öğrenciler için tazminat talepleri oluyor, bu konuda bir çalışmanız var mı?
Evet, bu konuda hem bir yönetmelik çalışmamız var hem de gerek Cumhuriyet Halk
Partisinden gerek Adalet ve Kalkınma Partisinden gerek Milliyetçi Hareket
Partisinden bu konuda çok talepler var. Bütün bu talepleri bir araya
getirerekten bir çalışma yapıyoruz. Ancak, bu arada, Genelkurmay Başkanlığı
tarafından 17 Mayıs 2012 tarihinde bir yönetmelik değişikliği makamımıza
gönderilmiştir. Teklif ile askerî öğrenci harçlıkları, masraf kalemlerini
oluşturan kalemlerden emeklilik, maluliyet, yaşlılık ve ölüm sigortası primi
çıkartılmaktadır. Böylece, okullardan çeşitli sebeplerle ayrılacak harp okulu
öğrencileri 55 bin 117 Türk lirası tazminat ödemekteyken bu tazminat miktarı 39
bin 220 Türk lirasına düşürülmektedir. Astsubay meslek yüksekokulu öğrencileri
ise 22 bin 408 Türk lirası tazminat ödemekteyken bu tazminat miktarı da 15 bin
948 TL’ye düşürülmektedir. Askerî liselerden ayrılan öğrencilerden alınan 33
bin 294 Türk liralık tazminat miktarında ise herhangi bir değişiklik bu
yönetmelik taslağında önerilmemektedir. Teklif hakkında 11 Haziran 2012
tarihinde İçişleri, Maliye ve Millî Eğitim Bakanlıklarından görüş
istenilmiştir. Bu görüşler geldiğinde bir neticeye kavuşturacağız.
Tabii, Sayın Başbakanın,
siyasi parti liderlerimizle yapılan toplantısında Dışişleri Bakanımız ve
Genelkurmay Başkanımızın olayla bizzat ilgili kimseleri vardı, dolayısıyla
bilgi vermek için yeterliydi.
Yine “Bu keşif uçağımızın
bilgi sistem kontrolü İsrail tarafından mı yapılmaktadır?” diye bir soru
soruldu. Böyle bir durum da yoktur.
Yüce heyetinize saygıyla
sunarım.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Şimdi, birinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 11’inci
maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölümde söz isteyen
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Mustafa Moroğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA MOROĞLU (İzmir) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 22 Mayıs 2012 tarihinde Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı görüşülürken, hem Komisyonda hem de
Mecliste alelacele hazırlanan kanun tasarılarından ötürü, askerlikte görev
yapan ya da askerlikle ilişkisi olan bazı yurttaşlarımızın da hak
mahrumiyetlerini ve eşitsizliklerini giderecek düzenlemeler yapamadığımızı
ifade etmiştik. Bunlardan birkaç tanesinin
önemli olduğunu ifade ederek önümüzde yapılacak herhangi bir çalışmada da bu
konudaki eksiklerin giderilmesi gerektiğini söyledik ama yine alelacele -Sayın
Milletvekilimiz Turhan Tayan’ın da ifade ettiği gibi- getirilen ve bir an önce
çıkması gerektiği ifade edilen tasarılardan ötürü de bu değişiklikleri ne yazık
ki yapamıyoruz.
Bu kanunda daha önce
eleştirisini yaptığımız ve düzeltilmesini istediğimiz bir konunun çözüme
kavuşturulduğunu görüyoruz. Gülhane Tıp Akademisinde uzmanlık eğitim veren
arkadaşlarımızın karşılaştıkları zorlukların ve eksikliklerin giderildiğini
görüyoruz. Fakat yine acele edilmeden çıkarılan bir kanun tasarısı olması
hâlinde -Sayın Bakanımızın biraz önce verdiği cevaplarda da görüldüğü gibi-
bazı eksiklikleri ve eşitsizlikleri giderebilme olanağımız vardı. Buradan bir
kez daha tekrarlıyorum: Umarım bundan sonra bu konuya ilişkin olarak
hazırlanacak ek kanun tasarılarında ya da tekliflerinde bunun gibi aceleci
davranılmaz ve şimdi yüce Meclisle paylaşacağım bazı konuların da giderilmesine
olanak sağlanır.
Bunlardan en önemlilerinden
biri, askerî okullardan şu veya bu şekilde ayrılmak zorunda kalmış ya da
atılmış öğrencilerimizin karşılaştıkları tazminat zorluklarıydı. Bu zorlukların
geriye çekilmesine ilişkin biraz önce ifade edilen, yönetmelikte ifade edilen
rakamların da şu günkü ekonomik şartlarda çok gerçekçi ödenebilir rakamlar
olduğunu düşünmüyoruz.
İlk önce, bu konuda, bu
liselerden ayrılmış öğrencilerimizin ailelerini rahatlatacak en önemli tasarruf
şu olacaktır: 1997 yılı tarih alınarak bugüne kadar buradan atılmış
öğrencilerin tazminatlarının affedilmesine ilişkin bir kararı hep birlikte
almalıyız. Sonrasında da, bu ödenecek tazminatların ödenebilecek bir seviyeye
çekilmesini başarmalıyız.
Bir diğer konu ise,
astsubaylar ile üst rütbeli subaylar arasındaki eşitsizlikleri kaldıran bir
görüşümüzü de daha önce ifade etmiştik. Yine bu konunun da Askerlik Kanunu’yla
ilgili düzenlemelerde ele alınması gerektiğini düşünüyoruz.
Yine, MİT ve emniyetten
emekli olanlara verilen 100 liralık tazminatın subay ve astsubaylara da
verilmesini önermiş ve bu konuda da gerekli düzenlemeler yapılırsa askeriyenin,
askerde görev yapan bütün arkadaşlarımızın daha huzur içerisinde ve daha şevkle
görev yapabilmelerinin sağlanacağını ifade etmiştik.
Bir başka konu da, 2003 yılına kadar terfi etme olanağı olmayan,
binbaşılıktan öteye gidemeyen ve bundan ötürü de “Nasıl olsa terfi etme
olanağımız yok, emekli olunca daha fazla ücret alma olanağımız yok.” diye
emekliye ayrılan yurttaşlarımıza 2003’te çıkan bir yasayla binbaşılıktan daha
yukarıya çıkabilme olanakları sağlandığı hâlde, daha önce aynı kademeden emekli
olan arkadaşlarımızın daha fazla ücret almalarının ve bu eşitsizliklerin
giderilmesinin önü kapanmıştır. Yani bu anlayış ve
eşitsizlikler aynı zamanda güvenlik kuvvetlerimizin de daha beraberce, daha
huzur içerisinde ve daha motivasyon içerisinde olan
bir görev yapmalarını engellemektedir. Bunun için bunları önemsiyoruz. Fakat
geçen dönemlerde, geçen kanun tasarısı görüşülürken de ifade ettiğimiz en
önemli konu, resen emekliliğe sevk edilen, askerde görev yapan subaylarımızın
affedilmesine ve tekrar geri dönmelerine olanak sağlayan yasa tasarısındaki
önümüze çıkan eşitsizliklerdi. Çünkü bu kanun tasarısında, daha önce YAŞ kararlarıyla
ordudan atılmış subayların geri dönmelerine, özlük haklarının iade edilmesine
olanak verdiniz ama ne 1971 darbesiyle ne de 12 Eylül darbesiyle, sıkıyönetim
komutanlarının kararlarıyla, emirleriyle, tebliğleriyle ya da bakan onayıyla ya
da disiplin cezalarıyla ordudan atılmış askerlerimize, subaylarımıza geri dönme
olanağını tanımadınız. Bunu geçen konuşmamızda da ifade etmiştik ve sormuştum,
tekrar soruyorum. YAŞ kararlarıyla atılanların geri dönmesine olanak verdiniz. Ben, bütün milletvekili arkadaşlarım ve bu kanun tasarısını
hazırlayanların böyle bir önergeye niye karşı çıktıklarını anlamak için
soruyorum: Cumhurbaşkanının olduğu, Genelkurmay Başkanının olduğu, Başbakanın,
Bakanlar Kurulundan bazı bakanlarımızın olduğu ve kuvvet komutanlarının olduğu
bir kurulda alınan kararlar mı daha adaletsiz olur, yoksa sadece bir idare
amirinin ya da bakan onayının ya da disiplin cezalarıyla uzaklaştırılan ya da
-en önemli konu- darbelere karşı çıktıkları için ve darbe yapmalarının önünde
engel gördükleri için ordudan atılan, ilişiği kesilen askerler, subaylar
hakkında verilen kararlar mı eşitsiz olur? “Burada ideolojik
davranıyorsunuz.” dedim, bugün başka bir şey söylüyorum. Çünkü darbelerle
hesaplaşmak gibi bir niyetinizin olmadığını bu tasarılar hazırlanırken de
ortaya koydunuz. Çünkü darbelerin yapılış temelinin en önemli
meselesi şuydu: 71 darbesinin de, 12 Eylül darbesinin de ve buradan atılan
subaylara karşı işlenen haksızlıkların da nedeni şuydu: Çünkü bu darbeler
yapılmasa halka karşı yapılan saldırıların, ekonomik ve siyasi saldırıların
gerçekleştirilebilmesi, onların sivil toplum örgütlerinin, sendikalarının,
örgütlerinin kapatılması mümkün olmayacaktı ve özgürlüklerin kısıtlandığı bir
iktidarın kurulması mümkün olmayacaktı ve emperyalistlerin ortaya koymak
istediği Orta Doğu ve Avrasya projelerinin gerçekleşmesi mümkün olmayacaktı. Onun
için, darbelerle hesaplaşmak gibi bir niyetiniz olmadığı için ve darbelerin
ortadan kaldırdığı haklardan mahrum olmuş yurttaşların haklarını iade etmek
ancak darbelerle hesaplaşmak niyetinde olan insanların işi olabilirdi, bunu
yapmadınız, defalarca uyarmamıza rağmen gündeminize bile almadınız. Şimdi, siz de bunun farkındasınız ki tıpkı 12 Eylül darbecilerinin
yaptıkları gibi örgütsüz, mücadele etmeyen, muhalefet etmeyen, ses çıkarmayan
bir toplum düzeni kurmak için hayal ürünü, hayal mahsulü delillerle davalar
yaratıyorsunuz ve toplumsal muhalefetin bir araya gelmemesi için bir taraftan
Ergenekon davaları, bir taraftan KCK davaları yaratıyorsunuz ve bugün, dün,
evvelsi gün gözaltına aldığınız KESK yöneticilerinin de sanmayın ki, bazı
arkadaşlarımızın dediği gibi, sadece Kürt oldukları için gözaltına alınıyorlar
ya da tutuklanıyorlar. Hayır, bunun gerçek nedeni, sizin 4+4+4 eğitim
sisteminize karşı çıktıkları için, bunun gerçek nedeni, “4+4” diye verdiğiniz
zamlara boyun eğmedikleri için ama iki toplumsal muhalefeti bir araya
getirmemek için yaptığınız ya da yaptırdığınız öyle bir manipülasyon
var “Onlar Kürt oldukları için içeri alındılar.” diyorsunuz. Evet, bugün sadece
bu görüntüyü göz önüne alarak o arkadaşları içeri alıyorsunuz, yarın sıra
diğerlerini de, yani sizin eğitim sisteminizi kabul etmediği için karşı
çıkanlara da, yani sizin 4+4 zammınızı kabul etmediği için karşı çıkanlara da
gelecek. Belki onları uygunsa Ergenekon davasına, uygun değilse başka bir
devrimci karargâh davasına ya da bir başka davaya sokarak, katarak yeni
muhalefetlerin örgütlenmesini, size karşı ses çıkaranların örgütlenmesini
engellemeye çalışacaksınız ama bu halkın bu oyuna gelmeyeceğini, belki geçici
olarak kendi içlerinde ayrışmaların olabileceğini, bunun için iktidarlarınızı
sürdürebileceğini de varsayabilirsiniz. Ama bütün milletvekili arkadaşlarımın
kendi seçmenlerine verdikleri sözleri anımsayarak hem onlara karşı yapılan
ekonomik saldırılara karşı hem de –bugün de olduğu gibi- daha önce getirdiğiniz
yasalarda olduğu gibi, 12 Martta, 12 Eylülde ya da değişik hukuksuzluklara
karşı çıktıkları için ordudan atılan arkadaşlarımızın da özlük haklarını iade
edeceğinizi umuyorum, diliyorum. Bunları yapmadığınız sürece, toplumun bütün
kesimleri arasında eşitliği ve özgürlüğü, adaleti herkese eşit biçimde
dağıtmadığınız sürece, bu halkın vebalini sizin omuzlarınızda her zaman
hissedeceğinize, belki bugün milletvekili olarak…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA MOROĞLU (Devamla) -
…hissetmeyebilirsiniz ama yarın bundan sıyrıldığınız zaman hissedeceğinize
inanıyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Moroğlu.
Başka söz talebi? Yok.
Şimdi, soru-cevap işlemi
için Sayın Susam devreye girmiş, İzmir Milletvekilimiz.
Buyurun Sayın Susam.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) –
Sayın Başkan, aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum.
Şu an yirmi yaşında askere
alınan ve ülkemizdeki terör ortamında vatansever bir şekilde sınırlarımızı,
ülkemizin güvenliğini savunan Mehmetçiklerin askerlikleri, borçlanma şeklinde
emekliliklerinde geçerli sayılıyor. Bir kanun teklifi verdik, bu sürenin
borçlanma şeklinde değil, askerlik süresince sigorta primlerinin Bakanlığınız
tarafından ödenmesini uygun görür müsünüz? Çünkü bu insanların bir kısmı işini
bırakıyor veya en güzel yıllarında gelip askerlik görevini yaparken onların
sigortalarını karşılayarak bundan sonra da yaşama atıldığında onlara bir örnek
davranış ve önderlik yapmayı düşünür müsünüz? Bugün, bu vesileyle bu konudaki
görüşlerinizi öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Erdemir…
AYKAN ERDEMİR (Bursa) –
Sayın Bakan, Askerî Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği, kısa adıyla ADAM-DER,
12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbeleri döneminde darbeciler tarafından
işkenceden geçirilen ve Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarılan askerleri temsil
etmektedir. Fakat bu dernekte örgütlü askerler, yasanın hak başlangıç tarihi 12
Mart 1971 olarak belirlenmesine karşılık, 12 Mart darbecilerinin işkenceden
geçirdiği hiçbir asker yasadan yararlanmamıştır. Sözde yargı denetimine açık
kararnamelerle ilişiği kesilmiş hiçbir rütbeli asker, yine, yasadan
yararlandırılmamıştır. 12 Mart ve 12 Eylül darbecilerinin, görüş ve inançlarından
dolayı okullarından çıkardıkları öğrenci askerlerin hiçbiri yasadan
yararlandırılmamıştır. Bunları göz önünde bulundurduğunuzda ve ADAM-DER
temsilcilerinin de Darbeleri Araştırma Komisyonuna davet edilmediğini göz
önünde bulundurduğunuzda, Meclisimizin uygulamaları yalnızca belli görüşten
mağdur subayları korumak üzerine mi tasarlanmıştır?
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Erdemir.
Sayın Demir…
NURETTİN DEMİR (Muğla) –
Teşekkür ederim Başkan.
Sayın Bakan, Hakkâri Özgürtepe Karakolu’nda 21 Haziran Perşembe günü bir intihar
olayı oluyor -asker Yılmaz Çelgin, Fethiyeli- ama bu arada, tabii ki askerin
nasıl öldüğüyle ilgili kuşkular var. Bu kuşkular… Nöbet yerine giderken 2 kişi
gidiyor ve nöbet yerine giderken sorumlu subayı ya da astsubayı yok. 2 kişi giderken
ormana geçiyor çocuk, kendi kendine intihar ettiği söyleniyor. Ancak, bu çocuk
Ukrayna’da okurken askerliğini yapmak istemesi üzerine istekle gelip başarılı
bir şekilde eğitim dönemini geçiriyor ve çavuş olarak buraya gidiyor, burada da
çok başarılı bir şekilde askerliğini yaparken intihar ettiği söyleniyor bu
karakolda ve aile de yeterince bilgilendirilmiyor. Bu konuda, bilgilendirme
konusunda ya da “Bu intihar mıdır, şehit midir?” bu konuda bir bilgi alabilir
miyiz?
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Demir.
Sayın Bakan, buyurun…
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle “Zorunlu
askerlik hizmetini yapan Mehmetçiklerimiz askerlik süresini borçlanmak
suretiyle sigorta primlerini kendileri ödüyorlar. Bu askerde geçen süredeki
sigorta primlerinin Bakanlık tarafından yatırılması yolunda bir çalışma var
mı?” Evet, Bakanlığımızca bu konuda bir çalışma yapıldı, diğer bakanlıkların
görüşüne gönderildi. Geldiğinde -inşallah- bütün bakanlıklardan olumlu görüş yapılırsa
bu da…
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) –
Maliye Bakanlığına takılmasın Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Yani biz de diyoruz ki: “Milleti işinden
alıyoruz, işinden aldığımıza göre bunun sigorta primini de vermemiz, yapmamız
çok doğru olur.” birinci husus bu.
İkincisi, bir başka husus:
Şimdi, 6191 sayılı Yasa yani 12 Mart 1971’den sonra, yargı yolu kapalı
işlemler. Nedir bunlar? Sıkıyönetim dönemindeki yapılan işlemler nedeniyle veya
Yüksek Askerî Şurayla yapılan… Yasayı biz çıkarmadık, yasayı siz çıkardınız,
Meclis çıkardı. Yasada öğrenciler yok, siz koysaydınız, milletvekilleri
koysalardı, öğrenciler kapsama girerdi. Birinci husus bu.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Burada… Burada…
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – İkincisi, yargı yolu açık işlemler için yine
yoktu. Yasadaki ibare “Yargı yolu kapalı işlemler.” Bunun mantığı da şuydu:
Adam ola ki yüzde 100 haklı, kendisini yargı önünde savunma fırsatı vermediniz
ki. Dolayısıyla bu gerekçeden giderek yargı yolu kapalı işlemlere siz yasa
çıkararak, biz bununla ilgili olarak başvuranların -hiçbir ideolojik
gerekçesine bakmadan- hepsini aldık -çok net olarak birebir de konuşuruz da
ancak, yargı yolu açık işlemler yasa kapsamı dışında. Kaldı ki, bizim
Bakanlığın yapmış olduğu işlemler de idari bir işlem ve Askerî Yüksek İdare
Mahkemesine tabii yani yine Yüksek İdareye gidebilirler. Biz 4 tane personeli
bu kapsamda demişiz ki: “Siz bu yasa kapsamına girmezsiniz.” Onlardan Askerî
Yüksek İdare Mahkemesine 4 personel başvurmuş ve bu 4 personeli de kabul etmiş.
Bunlardan 2 tanesi bizim dosyada, bunların mahkûm olduğu
yazıyormuş fakat daha sonra işte tashihi kararlar vesair
suretle beraatlerine karar verildiği için, o beraat
kararları da bizim dosyada olmadığı için, Askerî Yüksek İdare Mahkemesine
başvurularını ekledikleri için, iki davanın beraatle
sonuçlanması üzerine, iki ayırma işlemi de sıkıyönetim komutanı tarafından
yapılması gerekçesiyle Askerî Yüksek İdare Mahkemesi bizim ret vermiş olduğumuz
kararlardan geri tekrar “Bunların da alınması gerekir.” dedi.
Şimdi, yargı yolu açık
işlemler konusunda ise yasanın kapsamına girmiyor ancak bununla ilgili işte bir
yasa önergesi, taslağı, teklifi, arkadaşlar, geliyor. Bunun için çok önemli
veya detaylı bir çalışma yapılması gerekli. Ne bakımdan gerekli? Bunların
arasında çete üyeliği var, hırsızlık var, memuriyet görevini kötüye kullanmak
var. Hepsi böyledir demiyorum. Bu kapsama giren 2.837 kişiye biz ret verdik;
çete üyeliği, hırsızlık, memuriyet görevini kötüye kullanma, ahlaksızlık, sarkıntılık,
eroin ve silah kaçakçılığı, casusluk, devletin güvenliğine ilişkin bilgileri
açıklamak, ölüme sebebiyet vermek, uyuşturucu vesaire diye.
Arkadaşlar, şimdi, her
birisinin tek tek hangisine girdiğine bakın. Detaylı bir çalışma, dosyaların da
her biriside ayrı kuvvet konuda... Jandarmada, Kara Kuvvetlerinde, Deniz
Kuvvetlerinde, Hava Kuvvetlerinde; bir çalışma geldikten sonra bunları da
sizlere sunacağız.
Bir başka Sayın
Milletvekilimizin, Sayın Demir’in, Hakkâri’deki intihar eden bir
Mehmetçiğimizle ilgili vardı. Ailesinin mutlaka bilgilendirilmesi gerekir,
mutlaka. Bu konuyla ilgili size ilave yazılı, detaylı bilgi mutlaka
aktarılacaktır ama genel olarak Silahlı Kuvvetlerindeki her intihar olayına
savcı el koyar, soruşturma yapar, eğer kuşkulu bir durum varsa soruşturmaya
devam eder, kuşkulu bir durum yoksa da kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin
karar verir. Bu konuda size detaylı bilgi vereceğiz ama soruşturma savcılık
tarafından yapılmaktadır.
Üç soru vardı diye
biliyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Yılmaz devreye
girmiş.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak)
– Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, şimdi bu yasa
çıkartılırken zannederim bazı şeyler gözden kaçırılıyor. Çok acil bir şekilde
getirildiği ve yeterince incelenmesine de izin verilmediğini arkadaşlarımız
belirttiler zaten.
Şimdi, bu yasanın 5’inci
maddesinde “Özellikle Harp Akademileri ile Komutanlık ve Karargâh Subaylığı
Öğrenimine girişe engel haller” şeklinde belirtilen yasaklarda “eşinin durumu”
konusu gündemden çıkartılmış oluyor, yasa metninden çıkartılmış oluyor. Burada
eşinin durumundan kaynaklanan şeyin fiilen türban meselesi olduğunu hepimiz
biliyoruz. Aynı zamanda yine Millî Savunma Bakanlığı tarafından, orduevlerinde
kılık kıyafet düzenlenmesine yönelik de bir yönetmelik değişikliği yapılmıştı.
Orada da biliyorsunuz sakallı, cübbeli, sarıklı, takkeli, türbanlı ve çağdaş
olmayan kıyafetlerle gelenler, günlük sakal tıraşı olmayanlarla ilgili yasaklar
da kaldırılmıştı. Şimdi demek ki Atatürkçü, laik olması gereken bir kurum
ortadan kaldırılıyor ve dinsel temele dayalı bir kurum mu yaratılmaya
çalışılıyor? Dinsel temele dayalı bir ordu mu yaratılmaya çalışılıyor? Ben bunu
merak ediyorum. Böyle sessiz sedasız ve kimseye de duyurmadan, böyle gece
yarısı böylesi bir şey geçiyor yani ben bu konularda Sayın Bakanın görüşlerini
öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN –Teşekkürler.
Sayın Demiröz…
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakana sormak
istiyorum: Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Başbakanla görüşmeye
gelen fotoğrafın
içerisinde siz yoktunuz, Dışişleri Bakanı vardı, Genelkurmay
Başkanı vardı. Acaba yurt dışında mıydınız? Neden yoktunuz? Bu konuda bilgi
verebilir misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın Bakanım.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Sayın Başkanım, öncelikle Silahlı Kuvvetlerin… Türkiye
Cumhuriyeti laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir. Bu Anayasa’daki
yazan temel ilkelere hepimiz bağlıyız. Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağımıza
yemin ettik. Dolayısıyla herkesin “Yeminime bağlıyım” diyene aksi ispat edilene
kadar -ispat etme hakkınız var- öyledir. Dolayısıyla bu Türkiye Cumhuriyeti
üzerine bütün milletvekilleri bu Anayasa’ya sadakatten yemin etmiştir, hiç
kimseden şüphe duyulmaması lazım. Yapılan yönetmelik değişikliği, sadece… Düğün
yapılıyor. Bu düğünün de davetlileri oluyor. Şimdi bir kimseyi herhangi bir
sebeple düğünün misafirlerini kapıda tutmak güzel bir görüntü olur mu?
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak)
– “Sarıklı, cübbeliler de girebilir.” diyorsunuz.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Yani şu ana kadar hiç sizin söylediğiniz bir kimse
orduevindeki düğüne katılmamıştır. Hepimiz Türkiye Cumhuriyetini mevcut
durumdan daha ileriye götürmek, çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine yükseltmek
için çalışıyoruz. Bundan bizim şüphemiz yok. Başkalarının da şüphesi varsa…
Bakın on yıldır iktidarız, böyle bir şey olmadı ve bu bölgenin yine en güçlü
devletiyiz onu söylüyoruz, daha iyi olacağız. İnşallah diğer ülkeler bizi rol
model… “Biz rol modeliz.” demiyoruz, “Örnek ülke.” de demiyoruz, diğerleri
bizden ilham alıyor, esinleniyor, öyle diyelim yani. Dolayısıyla biz çok daha
iyi olacağız. Böyle vehimlerden, korkulardan uzaklaşmak gerekir. 74 milyonun bu
temel ilkeler içerisinde olduğunu kabul etmek lazım. Yoksa “Sen dışarıda, sen
içeride kal.” dersek herkesin kendince bir ayrım listesi oluşur ki bu bence
Türkiye’yi ileri götürmez diye düşünüyorum. Bir olursak, birlik olursak
inşallah bizden sonra gelecek evlatlarımıza birlik, bütünlük içerisinde daha
güçlü bir Türkiye bırakırız diyorum. Dolayısıyla kaygılanmaya, korkuya hiçbir
gerek yoktur, yapılan işlemde doğruluk vardır diyoruz ve biz, gerek o
yönetmelik çıkarken gerek bu yasa çıkarken de Genelkurmay Başkanlığımızın ve
diğer ilgili kimselerin görüşlerini de alıyoruz. Dolayısıyla bu konuyla ilgili
onlardan da…
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak)
– Genelkurmay Başkanımız sadece ağlıyor zaten Sayın Bakanım, başka bir şey yaptığı yok.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Değil, öyle değildir. Bu ülke için inanmış, Silahlı Kuvvetleri
aldığı noktadan çok daha iyi bir noktaya getirmekte, gerçek bir komutan, onu da
söylüyorum.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak)
– Gerçek genelkurmay başkanları cezaevinde çünkü.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Gerçek bir komutanımız, biz kendisini saygıyla karşılıyoruz,
elimizden geldiği kadar da görevini hakkıyla yerine getirmesi için de herkesin
de yardımcı olmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Dinçer ve Sayın Özkan
sisteme girmişler.
Sayın Dinçer…
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) - Özür diliyorum Sayın Başkanım, bir de daha önce de ben
aynısını söyledim ama yine tekrar ediyorum.
“Sayın Başbakanın -Sayın Genel Başkanımızın- diğer parti genel başkanlarını bilgilendirme
toplantısında Millî Savunma Bakanı niçin yoktu?” diyerek… Dışişleri Bakanımız
vardı çünkü bununla ve Genelkurmay Başkanlığımızın temsilcileri ve Hava
Kuvvetleri Komutanlığımızın bu konuyla ilgili yetkili kimseleri vardı.
Dolayısıyla bunların bilgi vermesi yeterli görülmüştür, ondandır.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın Dinçer…
CELAL DİNÇER (İstanbul) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanıma iki sorum
olacak.
Sayın Bakanım, kamuoyunda
“bedelli askerlik” olarak bilinen uygulamada biliyorsunuz süre doldu. Çeşitli
nedenlerle ücretini yatıramayanlar için yeni bir hak düşünüyor musunuz, yeni
bir af diyemeyeceğim ama uygulama kolaylığı düşünüyor musunuz süre uzatımı
şeklinde?
Bir diğeri de: Bazı
duyumlarımızda Harp Okulunda Atatürkçü gençlerin sicilleri bozularak okuldan
atılmaları sağlanıyormuş. Bu duyumlar ne kadar gerçektir? Atatürkçü çocuklar
uyduruk sebeplerle disiplin cezası alıp okuldan uzaklaştırılıyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Özkan…
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, emekli uzman
çavuşlar haklarının iyileştirilmesini istiyorlar. Emekli uzmanlar,
kendilerinden SSK primi kesildiğini, emekli maaşlarının normalden çok düşük
olduğunu ifade ediyorlar. Ek gösterge, hasta hakkı ve savunma haklarının
olmadığını belirtiyorlar. Seve seve sadakatle hizmet ederken güvence
istiyorlar, kadro istiyorlar. “Uzmanlar ölmez vatan bölünmez. Vatan sana canım
feda.” diyen uzmanların sorunları için çözümleriniz nelerdir? Maillerimize
devamlı, tüm milletvekili arkadaşlarımızın maillerine uzmanlardan bu konuda
birçok sorun geldi. Bunun için çözüm önerilerinizi bekliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Bakanım…
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Evet, öncelikle bedelli askerlik uygulamasında altı aylık bir
süre verilmişti. 15 Haziranda yasa yayımlandı, altı aylık süre 15 Haziranda
doldu. Biz, bu yasa çıktığında 460 bin kişinin bu yasa kapsamına girdiğini
ancak açıklama olarak da 100 bin kişinin başvurmasını beklediğimizi yasanın yayımlandığı gün
açıkladık.
Bugün itibarıyla, 15 Haziran
itibarıyla -öyle demek lazım- 69.235 kişi yani 100 kişiden 70 kişisi başvurmuş,
30 kişi bir açık kalmış bizim söylediğimizden. Dolayısıyla, bu sürenin ilave
bir şekilde uzatılması gibi bir düşüncemiz yok, birinci nokta bu.
İkinci husus da, askerî okullardan
Atatürkçü olanlar… Dedik ya, “Biz, hepimiz, bu ülkenin kuruluşunda hizmeti
geçenlere, Allah iki cihanda yüzlerini ak etsin, mekânları cennet olsun.”
diyoruz. Dolayısıyla, bizim onlara bir şükran borcumuz var. Hiç kimsenin de
kendisine hizmet edeni dışlama gibi veya onun hakkında farklı bir şey düşünme
gibi bir durumu olamaz. Böyle düşünüyorsa doğru yapmıyordur diyoruz.
Silahlı kuvvetlerimiz
Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasa’sında belirtilmiş ilkelere en sadık kuruluştur.
Dolayısıyla da bu Anayasa'daki yazılan ilkelerin dışındaki… Herkes, bir başkası
da farklı şey söylüyor. Ben de onu söylemeyim. Dolayısıyla da ne sizin
dediğiniz doğru yani bu şekildeki ifadeler ne de… Bir başkası da farklı şekilde
ifade ediyor. Çünkü en azından Dilekçe Komisyonuna gelen dilekçelerin birçoğu
da bize geliyor. Her birisinin annesinin babasının bana da mektupları geliyor,
hepsini de okuyorum. Dolayısıyla, ne o doğru ne de o doğru. Türk Silahlı
Kuvvetlerimiz, Anayasa’da belirtilen ilkelere en sadık kuruluştur, milletine hizmet
etmekten de gurur duymaktadır.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Bakanım, süreniz doldu.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) - Sayın Kerim Özkan’ın söylediğine de yazılı ilave bilgileri
vereceğim.
Ben de saygılar sunarım.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Birinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer
alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra
ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
Birinci bölümün 1’inci
maddesinde önerge yoktur.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
4’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
5’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
6’ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
7’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
8’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
9’uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
10’uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
11’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Şimdi, birinci bölümün
maddelerini bitirdik.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler
için Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi, buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi
Milletvekili Sayın Şirin Ünal tarafından verilen ve Harp Akademileri Kanunu’nda
değişiklik öngören bir tasarıyı görüşüyoruz. Fakat ne ilginçtir ki, teklifi
veren Sayın Şirin Ünal, bu teklifle ilgili olarak Genel Kurulu bilgilendirme
ihtiyacı duymamıştır.
Harp Akademileri Kanunu
gibi çok önemli bir kanun görüşülüyor. Bu kanunda değişiklik öngören bir
düzenlemenin buraya Hükûmet tasarısı olarak gelmiş olması beklenirdi, ancak ne
yazık ki Hükûmet tasarısı olarak bu düzenleme gelmemiştir. Teklifi veren
kişinin Türk Silahlı Kuvvetlerinin eski bir mensubu olması bu teklifin,
Genelkurmayın, Silahlı Kuvvetlerin istekleri, görüşleri veya onların
ihtiyaçları doğrultusunda hazırlandığı anlamına gelmez. Elbette demokrasilerde
karar sivil iradenindir, Parlamentonundur, Türkiye Büyük Millet Meclisinindir.
Bu çerçevede kurumların görüşleri olur, bu görüşler Parlamento tarafından
karara bağlanır. Onların istekleri sivil irade tarafından değerlendirilir.
Ancak, biz burada bilemiyoruz kimin görüşü nedir. Bu teklifle ilgili olarak
teklif veren Sayın Şirin Ünal’ın görüşü nedir bilmiyoruz. Acaba formalite
olarak bir teklif vermiştir de bu teklifteki düzenlemelerin arkasında değil
midir kendisi? Yani Genel Kurula neden bilgi verme ihtiyacı duymuyor?
Harp Akademileri Kanunu’nu
görüşürken Türk Silahlı Kuvvetlerinin karşı karşıya olduğu bazı sorunları da
burada tartışmak gerekir, bu teklif tam da bu tartışmanın yapılacağı yerdir.
Silahlı kuvvetlerimiz hâlâ anketlerde en güvenilir kurum olarak çıkıyor. “Hâlâ”
diyorum yani bu kadar yıpratma kampanyasına rağmen, Türk Silahlı Kuvvetleri
üzerinde bu kadar oynanan oyunlara rağmen bütün kamuoyu anketlerinde Türk
Silahlı Kuvvetleri en güvenilir kurum olarak çıkmaktadır.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) –
Halk güvendiğine göre, inandığına göre demek ki oyun oynanmıyor, o sizin kendi
algınız.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Devamla) – Sayın Milletvekili, arzu ediyorsanız buraya çıkar konuşursunuz.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) –
Konuşurum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Devamla) – Konuşursunuz tabii ki.
Değerli milletvekilleri,
bakın, “Oyun oynanmıyor.” diyor arkadaşımız. Şimdi, ben size sormak istiyorum:
Eski Genelkurmay Başkanımız Sayın İlker Başbuğ hangi nedenle tutukludur, hangi
nedenle yargılanıyor? Terör örgütünün lideri olması
nedeniyle. Sırf bu suçlama, bu yargılama dahi bu Parlamentonun seyirci
kalmaması gereken bir durumdur. (CHP sıralarından alkışlar) Yani bir eski
Genelkurmay Başkanı, iki yıl, üç yıl Genelkurmay Başkanlığı yapmış, Hükûmet
bunu güvenmiş, oraya getirmiş; Sayın Başbakan kendisiyle çalışmış, Sayın
Cumhurbaşkanı kendisiyle çalışmış ve bu insan silahlı terör örgütü üyesi olarak
yargılanıyor, cezaevinde. Bu bir komedidir, trajikomik bir durumdur daha
doğrusu. 12 Eylül 2010 referandumunda kabul edilmiş olan Anayasa değişikliğine
rağmen, hukuksuz bir şekilde, Anayasa’ya aykırı bir şekilde yargılanıyor. Evet,
siz buna Sayın Milletvekili, özellikle siz buna seyircisiniz, öyle
zannediyorum.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Siz
bunu hukuka bırakın, hukuka.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Devamla) – Evet, hukuk adına hareket ettiğini söyleyenler en büyük
hukuksuzluğu yaratıyorlar. Anayasa’nın 145’inci maddesi açıktır, askerî
yargının görev alanını düzenliyor. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu
düzenin işleyişine karşı işlenmiş olan suçlar askerî yargıda yargılanır. Bu,
genel hükümdür. Anayasa’nın 148’inci maddesine 12 Eylül 2010 referandumuyla
eklenen hükümle Genelkurmay Başkanıyla 3 kuvvet komutanı ve Jandarma Genel
Komutanı bu hükümden ayrı tutularak bunlar için yargılama yerinin Yüce Divan
olduğunu belirtmiştir. Yani bu da özel hükümdür, hukukun temel kuralıdır. Özel
hukuk genel hukuktan önce gelir, özel kural genel kuraldan önce gelir. Şimdi,
Anayasa’nın bu hükmü bir kenara atılmıştır, Sayın İlker Başbuğ yargılanmaktadır.
Biz, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde darbe düşünen, darbeyi
planlayan, darbeyi aklından geçiren, bunlar için herhangi bir şekilde girişimde
bulunan hiçbir personelin, hiçbir subayın barındırılmamasını ve Türk Silahlı Kuvvetlerinden
uzaklaştırılması gerektiğini savunuyoruz. Bu ülkede darbeler son bulmalıdır.
Ama bu yargılama başka bir şey. Eğer “hukuk” diyorsanız, bırakın Anayasa
Mahkemesi Yüce Divan sıfatıyla yargılasın. Sayın Başbakan da bu konuda bir
görüş beyan etti ama öyle zannediyorum ki Hükûmet ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu, özellikle siz Sayın Milletvekili bu görüşe sahip değilsiniz ya da Sayın
Başbakan sadece böyle bir şey söylüyor, gerisini bırakıyor. Sayın Başbakana
düşen görev, bu cümlesinin arkasında durmaktır. Burada bir yasa çıkarmak
gerekiyorsa yasa çıkarmaktır.
Şimdi, 30 Ağustos geliyor.
Terfiler gelecek. 2010 30 Ağustos sürecini hatırlayalım. Bir savcı
soruşturmasının baskı altına aldığı bir 30 Ağustos sürecinde, Yüksek Askerî
Şûra sürecinde o problemleri hatırlayalım. Problem derken, komutanların kim
olması gerektiğine elbette sivil irade karar verecektir. Sivil irade komutan
terfilerinde seyirci değildir. Tabii ki görüşü olacaktır. Hiç tereddüdüm yok,
ama Silahlı Kuvvetlerin de görüşü olacaktır, elbette görüşü olacaktır. Şimdi o
ayrı, o bir ayrı tartışma konusu.
Şimdi, terfiler geliyor. Balyoz Davası nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetim
kademesinin önemli bir bölümü tutuklu. Ne olacak şimdi bu? Bu subaylar
ne olacak gerçekten? Kendileri bu yargılamanın hukuksuz olduğunu söylüyor.
Örnek veriyorum -hepiniz biliyorsunuz- yani orada yargılanan bazı subaylar “Ben
o tarihte yurt dışındaydım.” diyor. Yani o, 2003 yılında 1’inci Orduda yapılan
o brifingde, verilen brifingde -her neyse- darbenin
konuşulduğu iddia edilen o brifingin verildiği sırada ben yurt dışındaydım
diyor, şu limanda görevliydim diyor. Bu insanlar hâlâ tutuklu. Ya da o tarihte
şu sokaklar bombalanacak şeklinde plan yapıldığı iddia ediliyor. O iddia edilen
planda yer alan sokakların isimleri İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından
2006 yılında verilmiş, 2006’da verilmiş. Veya o tarihte kamu kurumlarında
personel olarak var gözüken -işte iddiada bu kişiler o tarihte kamu
kurumlarında personel deniliyor- o tarihte onlar öğrenci. Ya da o CD’de, o
bilgisayarın diskinde kayıtlı olan program, işte o bilgisayar çıktıları, o
bilgisayar programının dili 2008’de yaratılmış. İlgili Amerikan şirketleri bunu
söylüyor. Bu, 2008’de kullanılan bir dil. 2008 öncesinde bu dil dünyada
piyasada yok, o bilgisayar programı yok. Bütün bunlar varken, şimdi -30 Ağustos
geliyor- 30 Ağustosta bu personelin durumu ne olacak? Bu subayların durumuna
seyirci kalamayız. Bakın, buna kulak verelim, Parlamento olarak kulak verelim
arkadaşlar. Hukuk hepimize lazım. Yarın hepimiz bir
nedenle yargı karşısına çıkabiliriz, herhangi bir nedenle, belki benzer
nedenle, işlemediğimiz suçlar nedeniyle de çıkabiliriz, işlemediğimiz ama
işlendiği iddia edilen birtakım suçlar nedeniyle de çıkabiliriz. Gerçekten suç
işleyip de yargı karşısına çıkabiliriz ama hangi şartta olursa olsun hukuk
hepimize lazımdır.
Şimdi, Harp Akademileri
Kanunu görüşülürken Türk Silahlı Kuvvetlerinin karşı karşıya olduğu bu durumu
görmezlikten gelemeyiz. Sayın Bakandan ben bir açıklama bekliyorum. Hakikaten
bu konuda ne düşünüyor Sayın Bakan? Sayın İlker Başbuğ’la ilgili olarak Sayın
Başbakan “Yargılama yeri Yüce Divandır.” dedi. Evet, sivil
irade. Elbette yasama, yürütme, yargı erkleri bağımsızdır ama nihai
karar merci millî iradenin tecelli ettiği Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Eğer
orada bir hukuksuzluğun yaşandığına toplum olarak biz karar veriyorsak, ikna
oluyorsak bu düzenlemeyi Parlamento yapmaya yetkilidir. Bu, Anayasa’ya aykırı
bir tutum değildir. Sayın Bakandan merak ediyorum, bu konuda ne düşünüyor,
Hükûmetin düşüncesi nedir. Onu bize açıklarsa mutlu olurum.
Ayrıca bu yargılaması devam
eden personelle ilgili olarak almış olduğunuz bir karar var mıdır, bunları
ayıralım, terfi ettirmeyelim diye?
Teşekkür ediyorum, hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Hamzaçebi.
İkinci bölüm üzerinde başka
söz isteyen yok.
Soru-cevap işlemi
yapacağız.
Üç arkadaşımız sisteme
girmiş.
Sayın Yılmaz…
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak)
– Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana, ben, Türk
ordusunda vicdani retle ilgili bir düzenleme düşünüp düşünmediğini ve bu
vicdani reddin Türk ordusunun dağıtılması anlamına gelip gelmeyeceği
konusundaki görüşlerini sormak istiyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın Serindağ…
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Manisa’da
bulunan Sayın Bülent Arınç’a Ankara’da suikast
yapacakları iddiasıyla tutuklanan subaylar hakkında bugüne kadar herhangi bir
işlem yapılmış mıdır? Biliyorsunuz, bu iddia üzerine kozmik odaya girilmiş ve
aylarca orada arama devam ettirilmişti. Cumhuriyet başsavcılıklarınca bu konuda
herhangi bir karar alınmış mıdır, bir takipsizlik kararı alınmış mıdır veya
yargılamanın gerekliliğine karar verilmiş midir? Yoksa,
bu işlemler yapılmamışsa bu suikast iddiası doğru değil miydi? Veya bunları
koruyanlar mı var?
İkinci sorum: Demin
söylerken bir maddeyle ilgili “Siz kabul ettiniz.” dediniz. Sayın Başkan orada
“1’inci maddeyi kabul edenler… Etmeyenler…” diyor, madde metni okunmuyor. Bunu
içinize sindirebiliyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Erdemir…
AYKAN ERDEMİR (Bursa) –
Sayın Bakan, komşu ülkelerde silahlı mücadele yürüten topluluklara ülkemiz
tarafından silah ve mühimmat sağlanmakta mıdır? Yine, komşu ülkelerde silahlı
mücadele yürüten gruplara Türk Silahlı Kuvvetleri veya bir başka kamu kurumu
tarafından eğitim verilmekte midir? Yine, komşu ülkelerde silahlı mücadele eden
gruplara Türkiye'de barınma ve lojistik imkânları sağlanmakta mıdır? Eğer bu üç
sorudan birine yanıt “Evet.” ise Türkiye Cumhuriyeti’nin doğrudan veya dolaylı
olarak sağladığı destek sonucu komşu ülkelerde silahlı mücadele yürüten gruplar
sivillerin, çocukların, bebeklerin ölümüne yol açıyorsa, bu, Türkiye
Cumhuriyeti’ni büyük bir vebal altına sokmamakta mıdır? Sizin bu noktada vicdanınız
rahat mı?
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın Özkan…
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım bedelli
askerlikte temel eğitimin kaldırılmasıyla esnafları mağdur olan Burdur ili için
Millî Savunma Bakanlığı Burdur 58. Piyade Eğitim Alay Komutanlığının
kapasitesinin artırılması için bir çalışma yapmayı düşünüyor mu? Geçtiğimiz
süreçte bedelli askerlere hizmet veren Burdur esnafı bugünlerde zor durumdadır,
bir can suyu beklemektedir. Bu can suyu için 58. Piyade Alay Komutanlığımızda
bir çalışmanız olacak mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın Öztürk…
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) –
Sayın Başkan, aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum: Sayın Başbakan,
İlker Başbuğ’un tutukluluğu konusunda Adalet ve Kalkınma Partisinin ve şahsının
gönlünün tutuksuz yargılanmadan yana olduğunu söyledi. Sayın Başbakanın bu
konudaki şikâyetleri de kamuoyuna çoğu kez yansıdı ama Sayın İlker Başbuğ hâlâ
tutuklu yargılanıyor. Millî Savunma Bakanı olarak siz bu konuda herhangi bir -tutuksuz
yargılanması konusunda- girişimde bulundunuz mu?
İkinci sorun da şu: Wikileaks belgelerinde Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ve
Özkök Paşa’nın kendilerine yakın olduğu Amerikalılar tarafından ve ulusalcı
paşaların tasfiye edildiği şeklinde bir iddia vardır. Bugün ordudaki bu
gerçekten tutuklamalar Amerika’nın bu yönlendirmesi ya da etkilemesiyle
yapıldığı konusundaki düşünceleri güçlendiriyor mu, onu sormak istedim.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın Türkoğlu…
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, bu
kamuoyunda bilinen malum davalar sebebiyle tutuklu muvazzaf ve emekli
subaylardan dolayı -muvazzaflardan dolayı özellikle- geçen yıl Yüksek Askerî
Şûrada Hava Kuvvetlerine terfilerle ilgili bir sıkıntı yaşandı. Bazı terfiler
öne alınmak durumunda kaldı çünkü komuta kademesi sağlıklı olarak
oluşturulamadı. Bu tutuklu muvazzaflar belli ki Türk Silahlı Kuvvetleri için
bir kayıp ama ben bunu sizden rakamlandırmanızı rica
ediyorum. Özellikle bir muharip subayın yani Türk Hava Kuvvetlerinde tam
teşekküllü bir askerî uçağı muharip sınıfından bir pilot olarak uçurabilmek
ehliyetine sahip olabilmek için bir subayın maliyeti nedir ve bu çerçevede
tutuklu bulunan subayların toplam maliyeti nedir? Bunu merak ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın Eyidoğan…
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) –
Teşekkür ederim Başkan.
Geçenlerde düşen jet
uçağımızın takriben 1.500 metre derinlikte suyun altında olduğu ifade ediliyor.
Türkiye’de deniz altında arama kurtarmayla ilgili olarak mevcut teknolojinin
300 metre civarına kadar inebildiği de ifade ediliyor. Üç tarafı denizle
çevrili bu ülkede neden daha derinlerde arama kurtarma teçhizatımız bugüne
kadar elde edilemedi, yapılamadı? Bunu kim sorgulayacak?
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın Gümüş…
HALUK AHMET GÜMÜŞ
(Balıkesir) – Teşekkür ederim.
Bugüne kadar Orta Doğu’ya entegre bir Türkiye'nin planları yapıldı ve şu anda dünya
“doğuyu dengelemek, batıyı genişletmek” diye daha çok kuzey entegreli bir
dünyayı tartışıyor. Orta Doğu’ya entegre bir Türkiye
düşünülürken birçok kurumun değişikliği gündeme gelmişti. Şimdi, eğer kuzey entegrasyonu gündeme gelirse bütün kurumlar yeniden mi buna
uyumlu hâle getirilecektir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Gümüş.
Sayın Fırat…
SALİH FIRAT (Adıyaman) –
Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, biliyorsunuz,
Dışişleri Bakanımız “Suriye’deki olaylar bizim iç işlerimizdir.” demişti. Bu,
Suriye’nin egemenliğini ihlal değil midir?
Yine, Suriye’ye karşı
muhalif güçlerin Türkiye’de destek görmesi ve eğitilmesi, buna karşılık komşu
ülkelere de Türkiye devletine karşı muhalif güçlere destek hakkı doğurmaz mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın Ekşi…
OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul)
– Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Bakanın yanıtlamasını
rica ettiğim bir sorum var Sayın Başkan.
Deniz kuvvetlerimizin
komuta kademesinin yani albay ve üst rütbeli subayların yüzde kaçı hâlen
tutukludur?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın Bakan, buyurun.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle “Vicdani retle ilgili bir düzenleme düşünüyor
musunuz?” diye bir soru vardı. Türkiye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde bu
vicdani retten dolayı birkaç sefer mahkûmiyete uğradı. Dolayısıyla Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin mahkûmiyet sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde vicdani
retle ilgili bir çalışma düşünülmektedir. Ancak bunun içeriği şu doğrultudadır.
Diyor ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi: “Bir kimseye bir suçtan dolayı bir
ceza verdiniz. Aynı suçu tekrar yapıyor, tekrar ceza veriyorsunuz; aynı suçu
tekrar yapıyor, tekrar ceza veriyorsunuz.” Yani firar suçunu veya üzerine
üniforma giymeme veya askerliğe gitmeme suçunu müteaddit defalar işliyor ve
bunun hakkında da durmadan davayla ya içeri alıyorsunuz ya dava… Buna “Medeni
ölüm” diye bir tabir vermiş. Dolayısıyla “Bir suçtan dolayı bir insanı medeni
ölüme mahkûm etmek demokratik bir ülkeye yakışmaz.” diyor, “Alternatif bir suç
işlediniz. Dolayısıyla bir ceza verin.” diyor.
Şimdi, dolayısıyla vicdani
retten dolayı alternatif görev, çalışma biçimleri değil, ancak bu askere sevk
edilmiş olmasına rağmen askere gitmemeye bir ceza öngörülmektedir. Yani kişiye
“Ya askerlik ya bu ceza.” diyerek bir tercih hakkı tanınması doğrultusunda bir
çalışmamız vardır diye düşünüyorum.
Bu farklı çalışma vicdani
reddin başka alternatiflerini karşılar mı karşılamaz mı, ona bir şey demem
ancak bizim yaptığımız çalışma sadece bu doğrultudadır. Yani bir şeklide
“medeni ölüm” şeklinde ifade edilen bir cezalandırmayı biz ortadan kaldırmayı
düşünüyoruz, bir çalışma o.
Bir başkası -Sayın Serindağ’ın idi- Bülent Arınç’la ilgili. Bununla ilgili
soruşturma devam ediyor bildiğim kadarıyla. Eğer farklı bir…
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
İki sene oldu!
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Ya üç yıl oldu, dört yıl oldu da ne yapalım, bu yargı da
bizim, bu savcılar da bizim, bu hâkimler de bizim! Yani gönül arzu eder ki
bunun neticesi bu zamana kadar olmasın, suç varsa iddianame düzenlensin, dava
açılsın, eğer suç yoksa “Kovuşturmaya yer yoktur.” diye de kararını versin. Şu
ana kadar, bildiğim kadarıyla -eğer arkadaşlar farklı bir bilgi verirlerse yine
size iletirim- ne “Kovuşturmaya yer yoktur.” diye karar verildi ne de bir
iddianame düzenlendi. Soruşturma gizlidir, bu hâlâ devam ediyor,
söyleyebileceğim bu kadar.
Soruşturma gizli.
Dolayısıyla “Suikast iddiası doğru değildir.”, “Vardır.” sözü benim diyeceğim
bir husus değil ki. Bu soruşturmayı yapan savcıların… Şeye giren de ben
değilim, o gizli bölmelere veya o belgeleri veya ifadeleri alınanların
ifadelerini okuyan falan da değilim. Gizli. Hiç kimsenin
sahip olmaması lazım. Dolayısıyla onlar karar verecek.
Bir hususu söyleyeyim:
Bakın, biraz önce söyledik ya, “Anayasaya sadakattan
ayrılmayacağıma…” diye bizim milletvekillerimizin yeminleri var. O
yeminlerinde… Anayasa’nın bir maddesini okuyorum: “Görülmekte olan bir dava
hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili soru
sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.” Anayasa
bunu söylüyor. Biz milletvekilleri “Anayasaya sadakattan
ayrılmayacağımıza…” diye söz veriyoruz, fakat…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Bakanım, burada kanun çıkartıldı. Görülmekte olan bir davayla ilgili
kanun çıkarttık.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Yani sonuçta bakın, bu Anayasa’ya sadakat sadece benim değil,
hepimizin ortak sorumluluğu. Anayasa’yı millet kabul ediyor, bizim de ona
uymamız gerekli diye düşünüyorum.
TURHAN TAYAN (Bursa) –
Sayın Başbakan uymuyor bu Anayasa maddesine.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Orada öyle yazıyor da burada öyle değil.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – İşte ne diyelim? Ama sonuçta Anayasa herkesi bağlar. Anayasa
Meclisi bağlar, mahkemeleri bağlar, milleti bağlar.
TURHAN TAYAN (Bursa) –
Sayın Başbakanı da bağlar.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Onda şüphe yok, herkesi bağlar. Biz “Hiç kimseyi bağlamaz.”
demiyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Kanun çıkarttınız burada görülmekte olan davayla ilgili.
TURHAN TAYAN (Bursa) –
Kendisini bağlı kılmıyor, Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Dolayısıyla da biz Türkiye’de bazı…
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) – Bu Anayasa’nın çiğnenmedik yeri mi kaldı efendim? Her yerini
çiğnediler.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – İşte ne diyelim? Ama yani daha önce böyle oldu diye bizim de
bu Anayasa kuralını tekrar tekrar ihlal etmemiz de doğru değildir diye
düşünüyorum.
Yine bir başka soru Sayın
Erdemir’indir. “Komşu ülkelerdeki çatışan gruplara Türkiye silah ve mühimmat
sağlamakta mıdır?” diye bir sorusu var. Türkiye komşu ülkelerde silahlı
mücadele veren hiçbir gruba silah ve mühimmat sağlamamaktadır, eğitim
verilmemektedir. Biz Suriye’deki Esad rejiminin zulmünden kaçan Suriye
vatandaşlarına Türkiye’de barınma imkânı sağlıyoruz. Açık kapı politikası şey
ettik. İki alternatif var: Sınırları kapatırsanız Suriye halkını Esad’ın
insafına terk etmiş olursunuz ya da sizden yardım dileyene, sığınma talep edene
kapılarınızı açarsınız. Bizim, tarihten gelen geleneğimizde kapıya vurana her
zaman “Hoş geldin, sefa geldin…” “Aman dileyene el kalkmaz.” derler. Yardım
dileyene yardım verilir.
Tabii, Sayın Ekşi’nin
“Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görevli olanların yüzde kaçı tutuklu?” diye
bir sorusu vardı. Arkadaşlar bu konuda yazılı bir cevap hazırlayıp verecekler,
Sayın Ekşi’ye iletecekler.
Yine bir başka, Sayın
Dışişleri Bakanımız, “Suriye’deki bu olaylar Suriye’nin iç işi değildir.” dedi.
Şimdi, Sayın Dışişleri Bakanımız şunu vurgulamak istedi: Bakın, insan hakları
artık sadece bir ülkenin kendi iç işi olmaktan çıkmıştır. Gerek Türkiye için…
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Suudi Arabistan?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Aynen katılıyorum, hiçbir ayrım yok, aynen katılıyorum. Gerek
Suudi Arabistan’da gerek Suriye’de gerek Türkiye’de…
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Niye müdahale etmiyorsunuz?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – …eğer bir insan hakkı ihlal ediliyorsa bizim ülkemizde veya
Suudi Arabistan’da veya Suriye’de veya buradaki herhangi bir kimsenin kalkıp da
“Bu insan haklarının ihlali o ülkenin iç sorunudur, bizi ilgilendirmez.” deme
durumunda değildir. Bu, insan olmaya yakışmaz, insan haklarının evrensel olması
ilkesine yakışmaz. Bizim, mağdur, mazlum nerede varsa kimliğine bakılmaksızın
onların hakkını savunmamız lazım. “Mazlum milletlerin sesi olduk.” diye
söylüyoruz. Nasıl mazlum milletlerin sesi? Bu, Atatürk’ten beri gelen…
Dolayısıyla da burada tek yapılan şey, insan haklarına sahip çıkmaktır, hiçbir
yerdeki insan haklarının ihlal edilmemesi. Bu, Suudi Arabistan da olsa aynen dile
getirmemiz lazım, Bahreyn de olsa, Suriye de olsa. Biz bunu söylüyoruz. Bunda
bir yanlışlık var mı? “Suriye’deki insan hakları Esad rejiminin iç işi
değildir.” dersek siz de pekâlâ “Suriye’deki insan hakları Esad rejiminin iç
işidir.” diyebilirsiniz, biz bir şey demeyiz.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Ömer El Beşir’i nasıl misafir ettiniz?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Tabii bir başkası Sayın Hasan Hüseyin Türkoğlu. Sayın
Milletvekilim, güzel bir soru. İşte “Bir pilotun maliyeti… Ne kadara mal oluyor?
Dolayısıyla, içeride kaç pilot tutuklu? Dolayısıyla hepsinin toplam maliyeti ne
kadar oluyor?” diyerek, bununla ilgili de arkadaşlar…
SİNAN OĞAN (Iğdır) – Çok
güzel bir soru.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Evet, kesinlikle, ben de aynı fikirdeyim.
Dolayısıyla arkadaşlarım
bir çalışma yapacaklar.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) – Cevabın da güzel olmasını istiyoruz.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Yazılı olarak da dört başı mamur bir cevap vereceğiz inşallah.
Yine bir başka husus: Sayın
İlker Başbuğ, eski Genelkurmay Başkanımız –yapmış olduğu hizmetler için de
teşekkür ediyoruz- yine onunla ilgili. Biraz önce Anayasa’nın hükmünü okudum:
“Görülmekte olan dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin
kullanılması…” Sonuçta bizden şu bekleniyor: Mahkemesini biz tespit edelim,
hatta hakkındaki hükmü de biz verelim. Yani biz bunu…
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Hayır, Anayasa tespit etmiş. Biz değil Anayasa tespit etmiş.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Amenna, hepimiz Anayasa’ya bağlıyız, diyoruz ki: Anayasa’da ne
yazıyorsa, mahkemeler de Anayasa’ya uymak zorundadırlar.
TURHAN TAYAN (Bursa) –
Hükûmet de uyacak Sayın Bakan, Hükûmet de uyacak!
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Sonuçta bu yargı bizim, biz dile getirelim. Anayasa’ya
uymuyorlarsa…
TURHAN TAYAN (Bursa) –
Hükûmet de uyacak Anayasa’ya. Grup toplantılarında Sayın Başbakan infaz kararı
veriyor, hüküm veriyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) –
Aziz Yıldırım’la ilgili niye açıklamalarda bulundunuz?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Bir başka husus: Yani Türkiye’deki bu yargı sürecinin Amerika
tarafından yönlendirildiğini söylemek. Bu, Türk yargısına hakarettir diye
düşünüyorum. Yani sonuçta bir devlet üç temel üzerine; yasama, yürütme,
yargı... Eğer siz sadece bu üç temelden birisini çökertirseniz yazık olur diye
düşünüyorum.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) –
Sayın Bakan, Deniz Feneri’nde savcıları niye aldınız madem öyle?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Sayın Başkan, evet…
BAŞKAN – Sayın Bakanım, süreniz
tamam efendim, çok teşekkür ediyorum.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Peki, teşekkür ediyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
– Efendim, bir süre de biz ihlal etsek…
BAŞKAN – İkinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Süre…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
– Bir sorumuz var. Bir süre de biz ihlal etsek, Hükûmet ihlal etti, bir de biz
ihlal etsek.
BAŞKAN – Peki, buyurun
Sayın Korkmaz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
– Evet, teşekkür ediyoruz.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) – Sayın Başkan, teşekkür ederiz efendim anlayışınız için.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Biz
de istiyoruz.
BAŞKAN – Demiröz, siz
konuşmadınız mı?
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) –
Hayır efendim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Korkmaz.
Size de vereceğim Demiröz,
tamam.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) –
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Serindağ konuştu.
Buyurun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
– Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakana aracılığınızla
sormak istiyorum: Kara Havacılık Okulunun Isparta’ya taşınmasıyla ilgili birçok
bilgi ve demeçler bir süredir Isparta kamuoyunu meşgul ediyor. Ancak şu ana
kadar herhangi bir somut gelişme olmamıştır, hemşehrilerimiz
de bir merak içerisindedir. Böyle bir projeniz var mıdır? Isparta kamuoyunun
beklediği böyle bir taşınma için Genel Kurulda biz Isparta milletvekilleri
aracılığıyla Isparta kamuoyuna bir müjdeniz olacak mı? Yahut ne zaman bu
projeyi gerçekleştirmeyi düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın Demiröz, son olarak
buyurun.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, bugün
sabahleyin, bir televizyon programında, bir partinin genel başkanının çok büyük
bir iddiası vardı. Düşen uçağımızın uçaksavar gemiyle Ruslar tarafından
düşürüldüğünü, Hükûmetin, istihbaratın, sizlerin de bunu bildiğini ama
vatandaşın gözünden kaçırıldığını iddia etti. Bu konuda bilginiz var mı, bunu
sormak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın Bakan, buyurun.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Sayın Başkan, bir tanesi, Isparta’yla ilgili. Biliyorsunuz,
Etimesgut’ta bir havaalanımız var. Bu Etimesgut’taki havaalanımızın ve
tesislerinin Isparta’ya taşınması doğrultusunda karar alındı ve Isparta’da
kamulaştırma işlemleri de başlatıldı, ödenekleri de artırıldı. 2014 yılının
sonundan itibaren Etimesgut’taki askerî havaalanı Isparta’ya müştemilatıyla
birlikte taşınacaktır.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) – Burdur… Sayın Bakanım, Burdur ne olacak?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) – Etimesgut ne olacak,
TOKİ’ye mi vereceksiniz efendim? Orayı da TOKİ’ye mi vereceksiniz?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Bir başkası, Burdur’daki yerle ilgili. Biliyorsunuz, temel
askerlik… Bu, bedelli askerlik veya dövizli askerlik; birisi yurt dışında
olanlar için, birisi yurt içinde olanlar için. Bunlar için bedelli veya
dövizlide temel askerlik eğitimi Burdur’da önceden yapılıyordu. Bu temel
askerlik eğitimi kaldırıldı, kaldırılınca da tabii, Burdur’daki esnafımızın da
mağduriyeti ortaya çıktı. Biz bu mağduriyeti gidermek için yurt dışındaki
silahlı kuvvetler unsurlarının, mesela Libya vesair
unsurların Türkiye’den eğitim talepleri oldu. O eğitim taleplerinin öncelikle
Burdur’da yerine getirilebileceği şeklindeki görüşü Bakanlar Kurulunda
açıklamış durumdayız. İnşallah, ikili sözleşmeler devam ediyor, kesinleşirse
böyle bir çalışma orada yapılacak.
Bir başka husus: Bu…
BAŞKAN – Sayın Demiröz’ün
bir sorusu vardı Sayın Bakanım, son olarak.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Tamam efendim, şimdi onu söylüyorum. Evet, “Uçağımız nasıl bir
silahla vurulmuştur?” değil mi, bu doğrultudaydı?
İZZET ÇETİN (Ankara) –
Tekrar etsin.
BAŞKAN – Düşüren kimdi?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Tamam.
İZZET ÇETİN (Ankara) –
Tekrar etsin, soruyu tekrar etsin.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Yok, yok, aynen bu. Şimdi, “Uçağımız nasıl bir silahla
vurulmuştur?” şeklinde…
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) –
Hayır, hayır efendim. Sayın partinin genel başkanı şöyle dedi televizyon
programında, iddiası şuydu: Ruslara ait bir uçaksavar gemisi tarafından
vurulduğunu, Suriye tarafından vurulmadığını; bunu Hükûmetin, sizlerin
bildiğini ama vatandaştan, kamuoyundan kaçırdığınızı ifade etti.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Bu sözü kim söylediyse, hangisi söylerse söylesin doğru
değildir. Yani bilerek, bilgimiz dâhilinde söylüyorum, doğru değil. Şu ana
kadar gerek Dışişleri Bakanlığımız gerek Başbakanlık tarafından her ne açıklama
yapıldıysa hepsi doğru. Kesinlikle, bakın hiçbir şeyin, yalan, doğru olmayan
şeyin gizli kalabilmesi mümkün değildir. Her şey mutlaka ortaya çıkar. Şu ana
kadar milletimize, ne biliniyorsa hepsi bire bir aynen… O genel başkanlara da
aynı sunum yapılmıştı, hiçbir şey yoktur. Dolayısıyla bu söylenen söz doğru
değildir. Bizim elimizde
böyle bir bilgi yoktur, Suriye tarafından vurulduğu şeklinde.
İki, diğeri doğru değildir.
Akıl mantık da almaz yani onu söyleyeyim.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Çok
iddialı konuştuğu için…
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) – Yok, aynen öyle. Kesinlikle
milletimize ne bilgi verilmişse hepsi doğru.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri,
ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde yer
alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra
ayrı ayrı oylarınız sunacağım.
Madde 12 üzerinde önerge
yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – 13’üncü maddeyi
oylarınıza sunacağım. Ancak oylamadan önce yoklama talebi vardır.
Sayın Hamzaçebi, Sayın
Tayan, Sayın Serindağ, Sayın Özkan, Sayın Aslanoğlu,
Sayın Öner, Sayın Tezcan, Sayın Soydan, Sayın Demiröz, Sayın Erdemir, Sayın
Dinçer, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Ekinci, Sayın Ediboğlu, Sayın Ayaydın, Sayın
Topal, Sayın Akar, Sayın Tanal, Sayın Fırat, Sayın Gümüş.
Sayın milletvekilleri,
yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve Çankırı Milletvekili
Hüseyin Filiz ile 1 Milletvekilinin; Harp Akademileri Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Milli Savunma Komisyonu Raporu
(2/697) (S. Sayısı: 300) (Devam)
BAŞKAN – 13’üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
14’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
15’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
16’ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
17’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
18’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
19’uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
20’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
21’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
22’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
23’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
24’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
25’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümünü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarı kanunlaşmıştır,
hayırlı uğurlu olsun.
Alınan karar gereğince,
kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek üzere 27 Haziran 2012 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.