DÖNEM:
24 CİLT:
22 YASAMA
YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
117’nci Birleşim
7 Haziran 2012 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip
üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Adıyaman Milletvekili
Muhammed Murtaza Yetiş’in, Açlıkla Mücadele Haftası’na ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Tokat-Çorum-Kastamonu illerinde Kırım Kongo kanamalı ateşi
hastalığından ölen vatandaşların sayısının artması üzerine alınması gereken
tedbirlere ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Denizli Milletvekili
Adnan Keskin’in, Türkiye Büyük Millet Meclisinde denetim mekanizmalarına
ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel’in, birçok kentte üniversite öğrencilerinin ve belediye
başkanlarının gözaltına alındığına, Adalet ve Kalkınma Partisinin özgürlüğü
susturmaya çalıştığına ilişkin açıklaması
2.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, okullarda kıyafet ve Kur’an-ı Kerim derslerinde baş
örtüsü takma serbestisi getirilecek olmasının Kıyafet Yönetmeliği’nin zamanla
değişerek Adalet ve Kalkınma Partisi zihniyetine mi hizmet edeceğini merak
ettiğine ilişkin açıklaması
3.- Adana Milletvekili
Muharrem Varlı’nın, buğday üreticilerinin durumuna ve TMO’nun bir an önce peşin
bedelle alım yapması gerektiğine ilişkin açıklaması
4.- Muğla Milletvekili
Tolga Çandar’ın, Millî Eğitim Bakanlığının ortaöğretim başarı puanıyla ilgili
kararına ilişkin açıklaması
5.- Kastamonu Milletvekili
Emin Çınar’ın, İnebolu Şeref ve Kahramanlık Günü’nün 91’inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
6.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sıtkı Güvenç’in, halk şairi ve yazar Abdurrahim Karakoç’un
vefatına ilişkin açıklaması
7.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, halk şairi ve yazar Abdurrahim Karakoç’un
vefatına ilişkin açıklaması
8.- Adıyaman Milletvekili
Ahmet Aydın’ın, halk şairi ve yazar Abdurrahim Karakoç’un vefatına ilişkin
açıklaması
9.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı’nın, halk şairi ve yazar Abdurrahim Karakoç’un vefatına
ilişkin açıklaması
10.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, halk şairi ve yazar Abdurrahim Karakoç’un vefatına
ilişkin açıklaması
11.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, halk şairi ve yazar Abdurrahim Karakoç’un vefatına ilişkin
açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakık ve 21 milletvekilinin, Türkiye’de meydana gelen trafik kazalarının
nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/307)
2.- Mersin Milletvekili Ali
Öz ve 19 milletvekilinin, narenciye üretici ve ihracatçılarının yaşadıkları
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/308)
3.- Mersin Milletvekili Ali
Öz ve 19 milletvekilinin, sağlık hizmetlerinin yönetimi ve hizmet üretim
sürecine ilişkin olarak yürütülen idari ve politik uygulamalar ile mevcut
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/309)
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.- Turist Rehberliği
Meslek Kanunu Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (1/490) (S. Sayısı: 257)
VIII.-
OYLAMALAR
1.- Turist Rehberliği
Meslek Kanunu Tasarısı’nın oylaması
IX.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibek’in, Başbakanın mal varlığı beyanındaki artışa ilişkin Başbakandan
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/6684)
2.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2002-2012 yılları arasında Bakanlıkta çalışan ve
emekli olan personel ile ataması yapılan Bakan Yardımcısına ilişkin sorusu ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/6769)
3.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TBMM Başkanlığı İdari Teşkilatında hizmet alımı
yoluyla çalışan personele ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/6785)
4.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, 2002-2012 yılları arasında Bakanlıkça yürütülen yolsuzlukla
mücadele stratejisine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktar’ın cevabı (7/6974)
5.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, 2002-2012 yılları arasında Bakanlıkça yürütülen yolsuzlukla
mücadele stratejisine ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın
cevabı (7/7287)
6.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, etik kurallara aykırılık nedeniyle hakkında işlem yapılan
bürokratlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın
cevabı (7/7347)
7.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, binaların engellilerin kullanımına uygun inşa
edilip edilmediğine ve bunun denetimine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/7368)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.03’te açılarak yedi oturum yaptı.
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya’nın büyükşehir
olmasına,
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Boralan Sınır Kapısı’na,
Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara’nın sorunlarına,
İlişkin gündem dışı konuşmalarına Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlu cevap verdi.
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan, Artvin ilinde çıkarılması
düşünülen madenle ilgili sorunların devam ettiğine ve bu konuyla ilgili olarak
yapılmak istenen ÇED toplantısına,
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel, hava yolu
çalışanlarına getirilen grev yasağına direndikleri için 305 kişinin işine son
verildiğine ve halkın uçuş güvenliğinin tehlikeye girdiğine,
Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, Türkçe Olimpiyatları’na,
İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan, MİT mensupları ve emeklileri
hakkında soruşturma izni konusunda Başbakanın açıklama yapması gerektiğine ve
kuzey İstanbul’un imara açılmasına,
Muş Milletvekili Demir Çelik, sağlık merkezine başvuran bir Kürt
kadınının Türkçe bilmediği ve Kürtçe konuştuğu için muayenesinin
reddedildiğine,
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt, Türkiye'nin Dünya Çevre
Endeksi’ndeki sıralamasına ve çevreyi korumak için geri dönüşüm sisteminin
uygulanması gerektiğine,
Malatya Milletvekili Öznur Çalık, Malatya Milletvekili Veli
Ağbaba’nın Malatya’nın büyükşehir olmasıyla ilgili gündem dışı konuşmasına,
Muğla Milletvekili Tolga Çandar, Muğla’da muhalif belediyeler
üzerinde baskı olduğuna,
Kütahya Milletvekili Alim Işık, yapılan yönetmelik değişiklikleriyle
yapı denetim şirketlerinin hakkıyla denetim yapamaz hâle geldiklerine,
Adıyaman Milletvekili Salih Fırat, Adıyaman’ın Gerger ilçesi
Gölyurt köyünde yaşanan içme suyu sorununa,
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Malatya Milletvekili Öznur Çalık’ın
konuşmasına,
Adana Milletvekili Muharrem Varlı, çiftçilerin zor durumda
olduklarına ve Hükûmetin çizdiği gibi tozpembe bir tablonun olmadığına,
Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt, Eskişehir Mahmudiye’de bulunan
TİGEM’den Sakarya Nehri’ne akıtılan melas nedeniyle balık ölümleri meydana
geldiğine,
Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, Gediz ve Dokuzsele
çaylarının ıslah edilmesi gerektiğine ve 6 Mayıs 2012 tarihinde yapılan
avukatlıktan hâkimliğe geçiş sınavıyla ilgili bazı şaibeler olduğuna,
İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz, Iğdır’ın Tuzluca ilçesinde
uzun yıllardır beklenen Ünlendi barajının ne zaman yapılacağını öğrenmek
istediğine,
Tokat Milletvekili Reşat Doğru, Tokat ilinde yaşanan dolu
felaketinden dolayı çiftçilerin zor durumda olduğuna ve Hükûmetten destek
beklediklerine,
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, Hacettepe Üniversitesi Tıp
Fakültesinde okuyan 21 öğrencinin gözaltına alınmasına,
Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, geçen yıl Aydın ilinin Söke
ilçesinde yaşanan sel felaketi nedeniyle borçları faizle ertelenmiş olan 500
çiftçinin prim ödemelerinde kesinti yapılmasına,
İlişkin birer açıklamada bulundular.
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 22 milletvekilinin,
ülkemizin yenilenebilir enerji kaynakları potansiyelinin (10/304),
Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu ve 23
milletvekilinin, Karadeniz Sahil Yolu’yla ilgili sorunların ve sıkça
tekrarlanan sel felaketlerinin nedenlerinin (10/305),
Hakkâri Milletvekili Adil Kurt ve 20 milletvekilinin, Van
depreminin neden olduğu maddi ve manevi zararlarla deprem sonrasında yaşanan
sorunların (10/306),
Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Dilekçe Komisyonunun Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde
bulunduğu dönemde de çalışabilmesine dair talebinin uygun görüldüğüne ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi tezkeresi kabul edildi.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Ankara
Milletvekili Emine Ülker Tarhan, Yalova Milletvekili Muharrem İnce ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, izlemekte olduğu dış politikanın
gerçeklerden uzak olduğu, ülke güvenliği ve çıkarlarına zarar verdiği
iddiasıyla Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında bir gensoru açılmasına
ilişkin önergesinin (11/12) gündeme alınıp alınmamasına ilişkin ön görüşmeleri
tamamlandı; yapılan açık oylama sonucunda önergenin gündeme alınması kabul
edilmedi.
Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Antalya Milletvekili Mevlüt
Çavuşoğlu’nun CHP Grubuna,
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın, Yalova Milletvekili Muharrem
İnce’nin Adalet ve Kalkınma Partisine,
Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın
Cumhuriyet Halk Partisine,
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu’nun şahsına,
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın, Yalova Milletvekili Muharrem
İnce ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın AK PARTİ Grubuna,
Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın şahsına,
Sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Yalova Milletvekili Muharrem
İnce’nin ifadelerine ilişkin bir açıklamada bulundu.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmının;
1’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156) görüşmeleri,
Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
2’nci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Hukuk
Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporlarının (1/486) (S. Sayısı: 233) görüşmeleri
tamamlanarak kabul edildi.
Çalışma süresi sona erdiğinden, alınan karar gereğince, 7 Haziran
2012 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere 00.07’de birleşime son
verildi.
Şükran Güldal
MUMCU
Başkan
Vekili
Mustafa HAMARAT Fatih
ŞAHİN
Ordu Ankara
Kâtip Üye Kâtip
Üye
II. - GELEN KÂĞITLAR
No:
162
7 Haziran 2012 Perşembe
Teklifler
1.- Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve Mersin
Milletvekili Ali Öz'ün; Atakent Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun
Teklifi (2/652) (Plan ve Bütçe ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 01.06.2012)
2.- Sakarya Milletvekili
Hasan Ali Çelik'in; Kara Avcılığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/653) (Plan ve Bütçe ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04.06.2012)
3.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal'ın; Harçlar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/654) (Adalet; Çevre ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04.06.2012)
4.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal'ın; Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/655) (Çevre; Plan ve Bütçe ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04.06.2012)
5.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer'in; Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/656) (Plan ve Bütçe ile İçişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 04.06.2012)
6.- Aydın Milletvekili
Bülent Tezcan'ın; Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/657) (Adalet ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.06.2012)
Raporlar
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Çevre ve Orman Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Su Kaynakları Bakanlığı Arasında
Su Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Çevre Komisyonu, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları (1/380) (S. Sayısı: 263)
(Dağıtma tarihi: 07.06.2012) (GÜNDEME)
2.- Türkiye Cumhuriyeti
Çevre ve Orman Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı Arasında
Meteoroloji ve Meteorolojik Araştırmalar Alanlarında Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu ve
Dışişleri Komisyonu Raporları (1/383) (S. Sayısı: 264) (Dağıtma tarihi:
07.06.2012) (GÜNDEME)
3.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Lübnan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ormancılık Alanında İşbirliği
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları (1/388)
(S. Sayısı: 265) (Dağıtma tarihi: 07.06.2012) (GÜNDEME)
4.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Doğal Kaynaklar ve Su
Havzası Amenajmanı Üzerine Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
ile Dışişleri Komisyonu Raporları (1/441) (S. Sayısı: 266) (Dağıtma tarihi:
07.06.2012) (GÜNDEME)
5.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ormancılık
Alanında Yardım ve İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu
Raporları (1/496) (S. Sayısı: 267) (Dağıtma tarihi: 07.06.2012) (GÜNDEME)
6.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu Arasında Diplomatik Misyon
ve Konsolosluk Üyelerinin Aile Bireylerinin Kazanç Getirici Bir İşte
Çalışmalarına Olanak Sağlayan Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/600) (S. Sayısı: 268) (Dağıtma
tarihi: 07.06.2012) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakık ve 21 Milletvekilinin trafik kazalarının nedenlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/307) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/11/2011)
2.- Mersin Milletvekili Ali
Öz ve 19 Milletvekilinin, narenciye üretimindeki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/308) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/11/2011)
3.- Mersin Milletvekili Ali
Öz ve 19 Milletvekilinin, sağlık hizmetlerinin üretimi ve yönetimindeki
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/309) (Başkanlığa geliş tarihi:
17/11/2011)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, TMSF Başkan Vekiliyle ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/6577)
2.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk’ün, Anayasa Mahkemesi Başkanı ve üyeleri ile idarecilerinin özlük
haklarına ve Başkanlığın giderlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/6578)
3.- Ankara Milletvekili
Levent Gök’ün, bir Bakanın Altındağ ilçesinde satın aldığı gayrimenkule ödenek
tahsisi yapılıp yapılmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6579)
4.- Tunceli Milletvekili
Kamer Genç’in, Kur’an kurslarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/6580)
5.- Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanların Suudi Arabistan ve Katar
ziyaretlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6581)
6.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, Kırşehir’deki Lale Camii’nin restorasyonu ile ilgili bazı
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6583)
7.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, İstanbul’daki bazı cami ve mezarlık alanlarının farklı
amaçlarla kullanıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/6584)
8.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, 2002’den bugüne dini duyguların kullanılması vasıtasıyla
gerçekleşen dolandırıcılık olaylarına ve bu olayların illere göre dağılımına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6585)
9.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, 2009 yılı Ramazan ayında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından
hazırlatılan flama ve afişler için ödenen telif ücretine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/6586)
10.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, PKK terör örgütü tarafından kaçırılan vatandaşlara ve
alınan önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6589)
11.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan’ın kalkınması için gerekli yeni yatırımlara ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/6590)
12.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, 2012 yılı ilk çeyreğindeki protestolu senet sayısındaki
artışa ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/6591)
13.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, Türkiye’de suça itilen, kaçırılan, kötü muameleye maruz
kalan ve bakıma muhtaç olan çocuklar ile çocuk işçiliğine ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/6595)
14.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, engelli vatandaşlar için yapılan çalışmalara ve tekerlekli
sandalye teminine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6596)
15.- Manisa Milletvekili Hasan
Ören’in, Turgutlu OSB’de bulunan bir parselin tahsisiyle ilgili bazı iddialara
ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/6597)
16.- Manisa Milletvekili
Hasan Ören’in, Turgutlu OSB’de bulunan bir parselin tahsisiyle ilgili bazı
iddialara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6598)
17.- İzmir Milletvekili
Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, Yeni Teşvik Paketine ilişkin Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/6599)
18.- Ankara Milletvekili
Bülent Kuşoğlu’nun, TSE’nin Şanghay’da açtığı ve yabancı bir firma ile yaptığı
anlaşmaya ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6600)
19.- İstanbul Milletvekili
Sırrı Süreyya Önder’in, silikozis hastalarının 6111 sayılı Kanundan
faydalanmaları için getirilen süreden kaynaklanan mağduriyetine ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/6602)
20.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, acil durumlarda doğalgaz talebini karşılamak üzere alınan
tedbirlere ve ithal edilen doğal gaz miktarına ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/6611)
21.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan ve ilçelerinde kırsal kalkınma yatırımlarının
desteklenmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6613)
22.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, okullara ücretsiz süt dağıtımı projesine ve
sektördeki firmaların denetimine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/6614)
23.- İzmir Milletvekili
Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, Zeytinciliğin Islahı, Yabanilerin Aşılattırılmasına
Dair Yönetmelikte yapılan değişikliklere ve bu değişikliklerin zeytincilik
sektörüne etkilerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6615)
24.- İzmir Milletvekili
Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, GDO’lu ürünlerin yasaklanmamasına ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6616)
25.- İzmir Milletvekili
Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, zeytinyağında tağşiş uygulamasına ve zeytinyağı
sektöründeki firmaların denetimine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6617)
26.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, Bakanlığın 2012 yılı tarım ve hayvancılık destekleme
primlerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6618)
27.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan’ın Merkez’e bağlı bazı köylerinin ulaşım sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6619)
28.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan’ın Merkez’e bağlı bazı köylerinin yol ve içme suyu
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6620)
29.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan’ın Merkez’e bağlı bazı köylerinin yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6621)
30.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, Kars Belediyesinin borçları, projeleri ve yatırımlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6622)
31.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, bir açıklamasında iki milletvekili
arasındaki konuşmayı aktarmasına ve milletvekillerinin telefonlarının
dinlendiği iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6623)
32.- Sivas Milletvekili
Malik Ecder Özdemir’in, Sivas’da KÖYDES Projesi kapsamında yapılan çalışmalara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6624)
33.- Hatay Milletvekili
Adnan Şefik Çirkin’in, taltif ile ödüllendirilen Emniyet Teşkilatı personeline
ve taltif listeleri ile ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6625)
34.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin dilenen insanlara karşı
alması gereken önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6626)
35.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, LPG ruhsatlı akaryakıt ve oto gaz istasyonlarına ve
bunların denetimine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6627)
36.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Suriye’de bir savaş durumunda turizm sektörünün nasıl
etkileneceğine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6629)
37.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Elazığ ve Muş’un eğitim ile ilgili sorunlarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6630)
38.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Elazığ ve Muş’taki üniversitelerin öğretim görevlisi ve yurt
binası ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6631)
39.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, yurt dışındaki üniversitelerde okuyan öğrencilerimize ve vakıf
üniversitelerinin öğrenci kabulünün kolaylaştırılmasına yönelik çalışmalara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6632)
40.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu’nun, 2012 YGS sınav sonucundaki başarısızlığa ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6633)
41.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, öğretmen maaşlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/6634)
42.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, yeni eğitim sistemine geçiş sürecinde yapılması planlanan
çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6635)
43.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu Başkan ve
üyeleri ile ilgili bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6636)
44.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, Motorlu Satış Sürücü Adayları Sınavında görev yapan
personelin ücretlerinin ödenmediği iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/6637)
45.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Osmaniye ili başta olmak üzere okullardaki güvenlik
sorununa ve öğretmenlere uygulanan şiddet olaylarının önlenmesine yönelik
yapılan çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6638)
46.- Ankara Milletvekili
Ayşe Gülsün Bilgehan’ın, Alparslan İlköğretim Okulunun imam hatip lisesine
dönüştürüleceği iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6639)
47.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, 2012 KPSS başvuru işlemlerinin süresine ve ek süre tanınıp
tanınmayacağına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6640)
48.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, yüksek lisans ve doktora yapan öğretmenleri teşvik edici
çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6641)
49.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, 2012 KPSS’ye kaydını yaptıramamış vatandaşların
mağduriyetlerinin giderilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6642)
50.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, okullarda dağıtılan tabletlerdeki kitaplarla müfredattaki
kitapların birbirine uymadığı iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6643)
51.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, öğretmenlerin ek ders ücretlerine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6644)
52.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, ilköğretim okulları müfredatına Arapça dersi konulmasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6645)
53.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, Bakanlık ilçe ve şube müdürlerine uygulanacak rotasyon
uygulamasının ertelenmesi ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6646)
54.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, yeni eğitim sistemine yönelik çalışmalara ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6647)
55.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, okulların güvenlik sorununa ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6648)
56.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, YGS’de başarısız olan öğrencilere ve eğitimde fırsat
eşitliğine yönelik çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6649)
57.- İzmir Milletvekili
Mustafa Moroğlu’nun, üniversitelerde bahar yarı yılı kayıt yenilemelerinde
askerlik tecil belgesi istenmesine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6650)
58.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Malatya-Kürecik’e kurulan radar sisteminin menziline ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6651)
59.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, yeni teşvik sistemi kapsamındaki yatırımlara ilişkin Kalkınma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6653)
60.- İzmir Milletvekili
Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, yeni teşvik paketine ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6654)
61.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Erzincan’da bulunan Eğitim Araştırma Hastanesinin Tıp
Fakültesine bağlanmasına yönelik çalışmalara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6655)
62.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal’ın, Şanlıurfa-Viranşehir Devlet Hastanesine televizyon ve buzdolabı alımı
ile ilgili iddialara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6656)
63.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, ülkemizdeki hekim ve hemşire başına düşen hasta sayısına,
ortalama insan ömrüne ve bebek ölüm oranlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6657)
64.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı’nın, ambulansların karıştığı trafik kazalarına ve bu kazaları
önlemeye yönelik çalışmalara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6658)
65.- Mersin Milletvekili
Ali Rıza Öztürk’ün, doktorlar hakkındaki bazı açıklamalarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6659)
66.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan’ı çevre illere bağlayan ana yolların sorunlarına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/6660)
67.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli-Derince Gar Binası inşaatına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/6661)
68.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, THY’ye ait uçak sayısı ve bu uçakların kapasiteleri ile
bakım giderlerine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6662)
69.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa Birecik Köprüsünün bakım, onarım ve denetimine
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6663)
70.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa Merkez’deki bir köyün telefon santrali ihtiyacına
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6664)
71.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu’nun, yabancılara satılan taşınmazlara ve elde edilen gelire
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/6667)
07 Haziran 2012 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP
ÜYELER: Özlem YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Mustafa HAMARAT (Ordu)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 117’nci Birleşimini açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz Açlıkla Mücadele
Haftası münasebetiyle söz isteyen Adıyaman Milletvekili Muhammed Murtaza
Yetiş’e aittir.
Buyurunuz Sayın Yetiş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.-
Adıyaman Milletvekili Muhammed Murtaza Yetiş’in, Açlıkla Mücadele Haftası’na
ilişkin gündem dışı konuşması
MUHAMMED MURTAZA YETİŞ (Adıyaman) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; istatistikler korkunç, her saat başı 300
çocuk açlık nedeniyle dünyaya gözlerini yumuyor, yine her gece 800 milyon insan
aç uyuyor, her gün 50 bin kişi önlenebilir nedenlerle açlık ve yoksulluktan
dolayı ölüyor. Her yıl 2,6 milyon çocuk yetersiz beslenmeye bağlı sebeplerle
hayatını kaybediyor.
Onurlu, erdemli bir dünya için bir
samimiyet sınavından geçiyoruz. İnsanlığın kurtuluşu adına çok sözler söylendi,
açlıkla mücadele adına çok şey söylendi, söylenecek.
Bir günah çıkarır gibi konuşacağız;
istatistiklerden bahsedip kapitalizme, çok uluslu şirketlere dokunduracağız.
Çoğu kez satırların arasında bizler olmayacağız; fiziki ihtiyacından kat kat
fazlasını tüketen bizler, on iki çeşit yemekle iftarlar açan bizler
olmayacağız; sınır tanımadan yiyen, sonrasında zayıflamak için beş yıldızlı
otellerin “fitness” salonlarına koşan bizler olmayacağız.
“Yiyiniz, içiniz ama israf etmeyiniz, Allah israf edenleri
sevmez.” ilahî kelamı, “Nehir kenarında dahi olsanız abdest alırken israf
etmeyin.” diyen Peygamber uyarısı bile kifayet etmiyor. Açlık ve yoksullukla
mücadelenin, açgözlülüğümüz ve doyumsuzlukla ilişkisi görmezlikten geliniyor.
Değerli arkadaşlar, açlık ve yoksulluk
aslında bir sonuçtur. Açlıktan ölen her çocuğun bizim yaşam biçimimizle,
sofralarımızla, gardıroplarımızla ve topyekûn bütün alışkanlıklarımızla bir
ilgisinin olduğunu gözden geçirmeliyiz.
İsrafı ekonomilerinin bir dinamiği
hâline getiren toplumların, “açlıkla mücadele” kavramı üzerinden günah
çıkarmaya ve vicdanlarını rahatlatmaya hakkı yoktur. Kitle iletişim araçları
yoluyla yaygınlaştırılan tüketim dürtüleriyle bu uğraşıların çok gerisindeyiz.
Üretimi tüketime koşullandıran yaklaşımlar, sürekli olarak tüketime dönük bir rol
izlemektedir.
Değerli arkadaşlar, demokratik
özgürleşme yanında insanın eşya karşısındaki özgürleşmesi de önemlidir; hatta
eşya karşısında bir özgürleşme sağlanamadan demokratik bir özgürleşmenin
sağlanması da düşünülemez. Çünkü belirli yaşam standartlarına ve tüm
biçimlerine bağımlı hâle gelmiş toplumlar, tercihlerini bu standartları
kaybetmeme yönünde kullanıyorlar. Hatta, kendi devletleri başka ülkelerin
kaynaklarını elde etmek için katliamlar dahi yapsa bu yine böyle
anlaşılacaktır.
Burada önemli olan, bu katliamın kendi
yaşam standartlarına ne gibi katkılar sağlayacağı olacaktır. Sonrasında vicdanı
rahatlatmak için bahaneler bulmak, çalınan minareye kılıf uydurmak zor olmuyor
çünkü karşı çıkacakları şeyin, başta kendi yaşam ve tüketim biçimleri olduğunu
bilmektedirler. Neticede, başkalarının sömürülmesini ve yoksullaştırılmasını
kendi yaşam standartlarının devamı için zorunlu gören bir anlayış oluşmuştur.
Değerli arkadaşlar, Afrika’ya giden
herkes gibi ben de Somali’de çadırları gezerken gördüğüm korkunç çocuk ölümleri
karşısında anne-babaların umutsuz ve anlamsız bakışlarını, Nijer yollarında
yürürken açlıktan iki büklüm olmuş insanların gözlerindeki acıları gördüm. “Bir
umut yolculuğu” dedikleri yolda, diğer çocuğunu yaşatmak için çocuklarından en
zayıfını ölüme terk eden Somalili kadının duygularını anlamadan bu dünyada
değişen bir şey olmayacaktır.
Demokratik özgürleşmenin, ancak eşya
karşısında özgürleşmenin sağlanmasıyla mümkün olabileceği idrak edilmelidir.
Eşya karşısında edilgen nesiller yerine, mutluluğu eşya ile koşullandırmayan
bir gelecek amaçlanmalıdır.
Unutmayalım bu dünya hepimizin. (AK
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yetiş.
Gündem dışı ikinci söz, Tokat, Çorum,
Kastamonu illerinde Kırım Kongo kanamalı ateşi hastalığından ölen vatandaş
sayısının artması üzerine, alınması gereken tedbirler hakkında söz isteyen
Tokat Milletvekili Reşat Doğru’ya aittir.
Buyurunuz Sayın Doğru. (MHP
sıralarından alkışlar)
2.-
Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat-Çorum-Kastamonu illerinde Kırım Kongo
kanamalı ateşi hastalığından ölen vatandaşların sayısının artması üzerine
alınması gereken tedbirlere ilişkin gündem dışı konuşması
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Kırım Kongo kanamalı hastalığıyla ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Kırım Kongo hemorajik ateşi, keneler
tarafından bulaştırılan “Nairovirüs” isimli bir mikrobiyal etken tarafından
oluşan ateş, cilt içi ve diğer alanlarda kanama gibi bulgularla seyreden hayvan
kaynaklı bir enfeksiyondur.
Son yıllarda, özellikle de ülkemizde bu
enfeksiyondan dolayı çok sayıda ölüm görülmektedir. Tokat ili başta olmak üzere
Orta Karadeniz ve Orta Anadolu Bölgesi’nde yoğunlukla görülen bu hastalık
ülkemizin her tarafına yayılmaya başlamıştır. İlk çıktığı andan itibaren,
yaklaşık olarak on iki yıldan beri bu hastalığa birçok yerde rastlanılmakta,
ölüm oranları da gün geçtikçe artmaktadır. Bu yıl da 30 civarında
vatandaşımızın bu hastalıktan öldüğü anlatılmaktadır.
Aradan geçen on iki yıl gibi çok uzun
bir zaman süresinde tedavi ve korunmada çok büyük mesafelerin alınmadığı da
görülmektedir. Bu hastalıkla mücadele ve tedavide birçok bakanlık sorumluluk
içerisindedir. Ancak yeterli bir koordinasyonun yapılmadığı alenen ortadadır.
Sağlık Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, Tarım Bakanlığı yetkilileri çok farklı
açıklamalar yapmakta, konu da dağılmakta, neredeyse ortada kalmaktadır. Hâlbuki
bir terör örgütünün verdiği zarardan daha fazlası olmaktadır. Suçsuz, masum,
ekmek mücadelesi veren insanlar ölmekte, yürekler de yanmaktadır. Geçtiğimiz
günlerde Tokat, Çorum, Kastamonu’da gencecik anne-babalar ölmüş, çocuklar da
yetim kalmıştır. Bebeklere bile kene yapıştığı tespit edilmiştir. Durum çok
acildir. Başbakan ve Sağlık Bakanı sezaryen ve kürtaj söylemlerinden bir an
önce vazgeçmeli, halkın gerçek gündemine ve beklentilerine cevap vermelidir.
Bunun için de derhal önlem alınması gerekmektedir.
Hükûmet Tokat ilinde geçici bir
araştırma merkezi kurmalıdır. Bu merkez vasıtasıyla uluslararası bir konferans
düzenlenerek dünyanın her tarafından uzmanlar, araştırmacılar, yetkililer
ülkemize davet edilmelidir. Konferanslardan çıkan sonuçlar doğrultusunda,
merkez ve periferde laboratuvarlar kurulmalı, çalışmalara da zaman
kaybedilmeden başlanmalıdır. Bu hastalığı oluşturan mikrop için aşı çalışmaları
yapılırken “Doğaya, çevreye zarar vermeden kenenin yok edilmesi için neler
yapılabilir?” şeklinde çalışmalar da mutlaka yapılmalıdır.
İnsanın sağlığından daha değerli bir
şey var mıdır? Ancak son zamanlarda sağlığın politikaya, siyasete kurban
gittiğini de görüyoruz. AKP yetkilileri sağlık üzerinden siyaset yapıyorlar. Bu
doğru değildir.
Halk bu konu dâhil çok zor durumdadır.
Bir gecede çıkarılan ve sağlık sistemini sil baştan yapan kanun hükmünde
kararnameler sorunları çözmemiş, bilakis artırmıştır. Bu hastalık da şayet
gerekli önlemler alınmaz ise daha fazla yayılacaktır.
On iki yıl önceki durum ile şimdiki
yaşananlar karşılaştırıldığında her şey ayan beyan ortadadır. Başta İç Anadolu
Bölgesi olmak üzere halk çok huzursuzdur. Tarlada, ahırda çalışan insan da, yaz
dolayısıyla tatilini memleketinde, bağı, bahçesinde çalışarak geçirecek olan da
korku ve panik içerisindedir. Yazın köyüne, kasabasına kene korkusundan dolayı
gidemeyen birçok insan vardır. Tokat ili Kuzbağı beldesi bunlardan biridir.
Dünyanın en güzel yeri olan Kuzbağı beldesi yazın neredeyse bomboş kalmakta,
insanlar oraya gidememektedir.
İnsanlarımızı bu kâbustan kurtaralım.
Hastaların tedavisini yapan sağlık personelinin bile risk altında olduğu bu
hastalık ortadan kaldırılabilir. Hekime, sağlık personeline sahip çıkarak,
fedakârlık yaparak başarabiliriz. Sağlığın tavizi, neme lazımcılığı yoktur.
Ayrıca, bilinçsiz şekilde yapılan doğa
ilaçlamaları da kenenin artmasına sebep olmaktadır. Dağ, taş bilinçsiz şekilde
ilaçlanarak kenelerin doğal düşmanları yok edilmektedir. Ayrıca, keneleri ihmal
edenler tespit edilmelidir. Kontrolü imkânsız küresel ısınmaya dikkat
edilmelidir. Başıboş hayvanlara sahip çıkılmalıdır. On iki yıldan beri bir
hastalıkla mücadele edilmez mi? Aşısı bulunamaz mıydı? Etkenleri belli olan bu
hastalıktan daha az zararla korunulamaz mıydı? Bu soruların cevabını bekliyoruz.
Ayrıca, bu hastalıkla mücadelede
çevremiz de, çevre de zarar görmektedir. Sağlık, tarım, çevre bakanlıkları
hastalıkla mücadelede neler yapmıştır, neler yapamamıştır? Bakanlar ve
yetkililer kendilerini bu konuda sorumlu sayıyorlar mı, öğrenmek istiyoruz. Bundan
dolayı da Türkiye Büyük Millet Meclisi araştırma komisyonu kurulmalı ve konu
her yönüyle mutlaka araştırılmalıdır.
Sonuçta, kene konusuna özel dikkat
çekilmeli, yetkililer üzerlerine düşen görevi eksiksiz, mazeretsiz yapmalıdır.
Başta, Başbakan olmak üzere, Hükûmet yetkilileri ülkemiz insanına faydası
olmayan gündem değiştirici konuları bir yana bırakarak halkın gerçek gündemine
gelmelidir diyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Doğru.
Gündem dışı üçüncü söz, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde denetim mekanizmaları hakkında söz isteyen Denizli
Milletvekili Adnan Keskin’e aittir.
Buyurunuz Sayın Keskin. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.-
Denizli Milletvekili Adnan Keskin’in, Türkiye Büyük Millet Meclisinde denetim
mekanizmalarına ilişkin gündem dışı konuşması
ADNAN KESKİN (Denizli) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; demokrasinin evrensel kuralları vardır. O kurallar
coğrafyaya, kültürlere göre değişmez. Her coğrafyada, her kültürde
geçerliliğini sürdürür. Bir ülkede demokrasinin evrensel kuralları değişik
gerekçelerle işletilmiyorsa, o ülkede demokrasinin varlığından söz edilemez.
Sorgulama, hesap verme, açıklık o
evrensel kuralların başında yer tutar. Hesap sormanın, hesap vermenin araçları
parlamentonun denetim mekanizmalarıdır. Parlamentolar denetim mekanizmalarını
kullanarak iktidarları kontrol altında tutarlar, siyasi iktidarın yanlış
tasarrufları, yolsuzluk ve haksızlık dokulu işlemleri denetim mekanizmaları
kullanılarak düzeltilir, disipline edilir, sorumlular hakkında yasal işlem
yapılır.
Dile getirilen sonuçlara ulaşılması
iktidarın demokrasiyi içselleştirmesi, sorumlular hakkında yasal işlem
yapılmasının önünü açmasıyla özdeştir. Ülkemizde iktidar, demokrasi duyarlılığı
ve kültüründen yoksun, yolsuzluklar konusunda pişkin olduğu için denetim mekanizmaları
çalıştırılamıyor, hesap sorma, hesap verme gerçekleştirilemiyor.
19 Nisan 2012 günü Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanına yazılı şekilde yanıtlaması koşuluyla soru önergesi verdim.
Bakanlıkta yapılan usulsüz işlemler ve yolsuzlukları içeren 14 maddelik soru
önergesi kırk sekiz gündür yanıtlanmadı.
Rixos Otel’de 20 bin liraya 20 kişiye
kahvaltı yaptıran Bakan suskun kalmayı tercih etti. Bakanın özel kaleminde
tüketilen çerez, börek ve çay faturalarıyla ilgili 23/5/2012 günü ikinci bir
soru önergesi verdim. Sekiz maddelik bu soru önergesi de cevapsız kaldı. Üç
ayda 60 bin liralık çerez tüketildiği iddiasıyla faturalar devreye sokuluyor.
Öyle sanıyorum ki Sayın Bakan, Bakanlığın özel kaleminde çerez değil, uydudan
getirilen meyveler ikram etmiş ki üç ayın içerisinde bu kadar yüksek meblağ
içeren faturalar devreye sokulmuş.
Sağlık Bakanlığında görevliyken yaptığı
usulsüzlüklerle ilgili, hakkında soruşturma açılan kişiyi müsteşarlık
koltuğunda oturtan Sayın Bakan sessiz kalarak yolsuzlukların üzerine şal
çekmeyi hedefliyor. Sorulara yanıt verilmediği, araştırma, soruşturma
önergelerinin gündeme alınmadığı, yolsuzluklarla ilgili iddiaların kapatıldığı
bir sisteme demokrasi denilemez. Her kişi ve kurum adına fetva verme yetkisini
kendinde gören kişiler bile böyle bir yapıyı demokrasi olarak niteleyemezler.
Bu niteleme toplumda kabul görmez.
Dindar ve kindar gençlik
yetiştireceğini, tiyatroların, operaların yanına mescit yapacağını ilan ederek
inanç ticareti yapanlar, kul hakkının hortumlanmasına seyirci kalmaktadırlar.
Ne kadar kapatılırsa kapatılsın, özel telefon görüşmelerinde yapılan konuşmaların
basına düşmesi, Sayın Bakanın bu konudaki duyarsızlığının ve tutarsızlığının en
büyük kanıtlarından birisidir.
Daha dün de bir başka yetkilinin yapmış
olduğu telefon konuşmasının dokümanları basında yer almıştır. Yüce
Parlamentonun takdirine sunuyorum. İlgilileri ve yetkilileri bu konuda duyarlı
olmaya davet ediyorum.
Aileden sorumlu Bakanlığın yoksullara
verilmek için ayrılan paralardan böylesine yolsuzluk yapılmasına seyirci
kalması, ne kadar dindarlık çalımı yapılırsa yapılsın sorumluların aklanmasına
gerekçe hazırlamaz. Umuyorum, diliyorum, bu konuda gerekli girişimler yapılarak
soru önergelerimize yanıt verilir.
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın
Keskin.
Gündeme geçmeden önce İç Tüzük 60’a
göre, sisteme girmiş sayın milletvekillerimize birer dakika söz vereceğim.
Sayın Tüzel…
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, birçok kentte üniversite
öğrencilerinin ve belediye başkanlarının gözaltına alındığına, Adalet ve
Kalkınma Partisinin özgürlüğü susturmaya çalıştığına ilişkin açıklaması
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AKP despotizmi dur durak bilmiyor,
“Anayasa’da bizim için görüşleri önemlidir.” dedikleri gençler, her gün
gözaltına alınıyor. Dün Ankara Üniversitesinde, Dicle Üniversitesinde ve birçok
kentte tıp öğrencileri finalleri varken gözaltına alındı. “Parasız Eğitim” diye
pankart açan Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz’a sekiz buçuk yıl hapis cezası, hangi
demokrasi ilkeleriyle açıklanabilir? Fırat, Marmara, İstanbul ve birçok
üniversitede öğrenciler baltalı, satırlı saldırıya uğrarken gözaltına alınan
yine onlar oluyor. Dün iktidar ve ana muhalefet liderleri Kürt sorununu
konuşmak için bir araya gelirken bugün Van Belediye Başkanı Bekir Kaya ve Siirt
Belediye Başkanı Selim Sadak, birçok belediye başkanı gözaltına alınıyor. Nasıl
olacak da halkın seçilmiş temsilcileri susturulup cezaevine konulurken halk
güvenli, barışçıl, ortak geleceğini bulacak? Başbakanın “tasmalı” deyip hakaret
ettiği, diktatörlere direnen onurlu gazetecilerin tutukluluğuna tanığız. Gözümüzün
önünde süren kirli, sinsi bir siyasetin barışı, emeği, özgürlüğü susturmaya
çalıştığına da tanığız ve susmayacağız.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tüzel.
Sayın Öğüt…
2.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, okullarda kıyafet ve Kur’an-ı Kerim
derslerinde baş örtüsü takma serbestisi getirilecek olmasının Kıyafet
Yönetmeliği’nin zamanla değişerek Adalet ve Kalkınma Partisi zihniyetine mi
hizmet edeceğini merak ettiğine ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in
eğitimcilere yaptığı video konferansta öğrencilerin kılık-kıyafetinde serbest
uygulamalara gidilebileceğine yönelik açıklamalarına atfen sormak istiyorum: “Bazen
farklı şey giysinler.” demek ilköğretimde türbanlı öğrenciye yeşil ışık mıdır?
Yine Millî Eğitim Bakanlığı tarafından
4+4+4 ile ilgili merak edilenler hakkında hazırlanan elli sekiz soru ve cevaplı
kitapçıkta imam-hatip okulları dışındaki okullarda da Kur’an-ı Kerim derslerine
mahsus olmak üzere öğrencilerin baş örtüsü takabileceği yazmaktadır. Acaba tüm
bu hamlelerin neticesinde baş örtüsü zorunlu eğitimin tüm kademelerine
yansıyacak mıdır yoksa kitapçıkta ifade edildiği gibi sadece Kur’an derslerine
mahsus mu sınırlı kalacaktır? Sayın Bakanın gerçek niyetini, sanırım, Kur'an
dersi dışında türban takan öğrencileri uyaran eğitimcilerin akıbetini
gördüğümüz zaman anlayacağız. Bazı çevrelerin “darbe mirası kıyafet
yönetmeliği” dediği Kıyafet Yönetmeliği de zaman içinde ve hazmettire
hazmettire değişecek ve AKP zihniyetine mi hizmet edecektir, bunu merak
ediyoruz.
Ayrıca, hangi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür
ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın Varlı…
3.-
Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, buğday üreticilerinin durumuna ve
TMO’nun bir an önce peşin bedelle alım yapması gerektiğine ilişkin açıklaması
MUHARREM VARLI (Adana) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Aracılığınızla, yine Çukurova
bölgesinin bir problemini duyurmak istiyorum.
Geçen hafta burada, buğdayın
biçileceğini, buğdayla alakalı fiyatın kesinleşmediğini, kamuoyunda dalgalanma
olduğunu söylediğimizde ve yapılması gerekeni söylediğimizde Sayın Bakan bizi
popülizm yapmakla suçlamıştı.
Dedi ki kendisi: “TMO emanet alım
yapıyor.” TMO’nun emanet alım yapması piyasayı regüle etmiyor, piyasadaki
canlılığı sağlamıyor. TMO’nun bir an önce, peşin bedelle piyasaya girip
yükseltmesi, çiftçileri desteklemesi lazım. Şu anda geçen yılki fiyatın altında
gidiyor buğday fiyatları, geçen yıl 660 bin lirayken bu yıl 630 bin liraya
gidiyor. Bununla çiftçi, -girdilerin artmasıyla beraber kendi ürettiğinin
fiyatının düşmesi- çok büyük sıkıntıya giriyor; işte, mazot fiyatları ortada,
gübre fiyatları ortada. Ama Sayın Bakan herhâlde hâlinden çok memnun, çiftçinin
hâlinden de hiç haberi yok, bilgisi yok ki bu tip konuşmalar, açıklamalar
yapıyor. TMO’nun bir an önce peşin bedelle piyasaya girmesi lazım. Yoksa buğday
üreticileri çok mağduriyet yaşayacak.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Varlı.
Sayın Çandar…
4.-
Muğla Milletvekili Tolga Çandar’ın, Millî Eğitim Bakanlığının ortaöğretim
başarı puanıyla ilgili kararına ilişkin açıklaması
TOLGA ÇANDAR (Muğla) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bundan yaklaşık dört yıl
önce çocuklarımız lise giriş sınavlarına girdiler ve Anadolu liselerini
kazandılar, içinde benim oğlum da vardı. Sırf Anadolu Lisesi Programı diye
birçok insan Polatlı Anadolu Lisesine gidip geldi. Sonra bir gün, birkaç gün
önce, Millî Eğitim Bakanlığının aldığı bir kararla, Anadolu liseleriyle bütün
liseleri eşitlediler. Cemaat okullarının önünü açabilmek için Türkiye’de ciddi
sayıda insanın 18 puanını gasbettiler. Bu nasıl bir eşitlik anlayışıdır, bu
nasıl millî eğitim anlayışıdır, bu nasıl -her zaman övündükleri- bir özgürlükçü
anlayıştır?
Biz bu uygulamayı şiddetle kınıyoruz ve
çocuklarımızın gasbedilen bu 18 puanlarını Meclisin dikkatine sunuyoruz
efendim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çandar.
Sayın Çınar…
5.-
Kastamonu Milletvekili Emin Çınar’ın, İnebolu Şeref ve Kahramanlık Günü’nün
91’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
EMİN ÇINAR (Kastamonu) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Kurtuluş Savaşı’nda 9 Haziran 1921
günü, İnebolu’da verilen destansı mücadele, kahraman Kastamonu’nun
vatanperverliğinin ispatı olmuş, onların gösterdiği fedakârlıklar sonucu Türk
ordusunun ikmal yolları kapanmamış ve düşmana karşı kazanılan eşsiz zaferin bir
parçası olmuştur. İşte, bu yüzden, Türkiye’de istiklal madalyası ile
onurlandırılan ilçe olma şerefine nail olmuştur İnebolu.
Bu vesileyle, İnebolu Şeref ve
Kahramanlık Günü’nün 91’inci yıl dönümünü kutluyor, Kurtuluş Savaşı’mızda
canlarıyla bu vatanı kurtaran İneboluluları ve başta Mustafa Kemal Atatürk
olmak üzere, bütün silah arkadaşlarını rahmetle, şükranla yad ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çınar.
Sayın Güvenç…
6.- Kahramanmaraş Milletvekili Sıtkı
Güvenç’in, halk şairi ve yazar Abdurrahim Karakoç’un vefatına ilişkin
açıklaması
SITKI
GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, Türk
İslam dünyasının yetiştirdiği en büyük halk şairi ve yazarlardan Kahramanmaraş
doğumlu Abdürrahim Karakoç vefat etmiştir. Cenazesi, Hacıbayram Camisinden
yarın ikindi namazını müteakip ebedî dünyaya uğurlanacaktır.
Abdürrahim
Karakoç şiirleri ve yazılarıyla her zaman gönüllerde yaşayacaktır. Kendisine
Allah’tan rahmet, kederli ailesine, şairler dünyasına ve Kahramanmaraş halkına
başsağlığı diler, saygılar sunarım.
BAŞKAN
– Teşekkür ederiz Sayın Güvenç.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık ve 21
milletvekilinin, Türkiye’de meydana gelen trafik kazalarının nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/307)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye'de
meydana gelen trafik kazalarının nedenlerinin araştırılması ve gerekli
önlemlerin alınması hususunda Anayasa'nın 98 inci ve İç Tüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
16/11/2011
1)
Sırrı Sakık (Muş)
2)
Pervin Buldan (Iğdır)
3)
Hasip Kaplan (Şırnak)
4)
Murat Bozlak (Adana)
5)
Halil Aksoy (Ağrı)
6)
Ayla Akat Ata (Batman)
7)
İdris Baluken (Bingöl)
8)
Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
9)
Emine Ayna (Diyarbakır)
10)
Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
11)
Altan Tan (Diyarbakır)
12)
Adil Kurt (Hakkâri)
13)
Esat Canan (Hakkâri)
14)
Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
15)
Sebahat Tuncel (İstanbul)
16)
Mülkiye Birtane (Kars)
17)
Erol Dora (Mardin)
18)
Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
19)
Demir Çelik (Muş)
20)
İbrahim Binici (Şanlıurfa)
21)
Nazmi Gür (Van)
22)
Özdal Üçer (Van)
Gerekçe:
Trafik kazaları ve kazalar sonucu
meydana gelen ölümler, ülkemiz gündeminde önemli bir yere sahiptir. Her yıl
hızla artan trafik kazalarında yaralanma ve ölümler göstermektedir ki bu
hususta herhangi bir önlem alınmamaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre;
dünya üzerinde bir milyon 250 bin kişi trafik kazalarında hayatını
kaybetmektedir. Bugüne kadar dünya üzerinde trafik kazalarında ölenlerin sayısı
tüm dünya savaşlarında ölenlerin sayısından fazladır.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre
ülkemizde trafik kazalarında ölümler, bilinen tüm ölüm nedenleri arasında 3
üncü sırada yer almaktadır. Ülkemizde son 10 yılda 46.545 kişi trafik
kazalarında hayatını kaybetmiştir.
Resmi verilere göre 2010 yılında
Türkiye'de 1.104.388 trafik kazası gerçekleşmiş, bu kazalarda 211.498 kişi
yaralanmış, 4.045 kişi de hayatını kaybetmiştir. Bu veriler 2011 yılının ilk
yarısında 232.389 trafik kazası, 178.770 kişi yaralı, 2.854 kişi ise ölü olarak
kayıtlara geçmiştir. Kaza istatistikleri incelendiğinde kazaların büyük bir çoğunluğu
yaz tatilleri ve bayram tatilleri döneminde meydana gelmiş, aynı zamanda bu
dönemler en fazla ölümcül kazaların meydana geldiği dönemler olmuştur.
Emniyet Genel Müdürlüğünden yapılan
açıklamada, 5-9 Kasım 2011 tarihleri arasındaki Kurban Bayramı tatili süresince
ülke genelinde meydana gelen ölümlü ve yaralanmalı bin 491 trafik kazası
meydana gelmiş, bu kazalarda 3 bin 173 kişi yaralanmış, 61 kişi ise hayatını
kaybetmiştir.
Türkiye'de trafik kazalarında ilk
sırayı her yıl olduğu gibi yine İstanbul almıştır. İstanbul ilinde geçen yıl
11.125 ölümlü ve yaralı trafik kazası meydana gelmiş, bu kazalarda 16.958 kişi
yaralanmış, 233 kişi ise hayatını kaybetmiştir. Bu ili 8.893 ölümlü ve yaralı
trafik kazası ile Ankara, 5.889 ölümlü ve yaralı trafik kazası ile İzmir, 4.444
ölümlü ve yaralı trafik kazası ile de Antalya takip etmektedir.
Trafik polislerinin Türkiye genelinde
yapmış oldukları denetimlerde, 2010 yılında 8.715.742 adet trafik cezası
uygulanmış, 1.137.509.424 TL para cezası kesilmiştir. Bu denetimlerde 25.209
sürücü Cumhuriyet Savcılıklarına sevk edilmiş, 823.897 araç ise trafik
şartlarına uymadığından dolayı trafikten men edilmiştir.
Yukarıda ifade edilen denetimler sonucu
gerek idari gerekse adli yaptırımlar söz konusu olduğu halde istenilen caydırıcılık
sağlanamamış; kaza, ölüm ve yaralanma oranlarında hiçbir azalma meydana
gelmemiştir.
Bu vesileyle Türkiye'de meydana gelen
trafik kazalarının nedenlerinin ayrıntılı bir şekilde incelenmesi ve
önlenmesine yönelik gerekli çalışmaların yapılması için Meclis Araştırma
Komisyonu kurulmasının gerekliliğine inanmaktayız.
2.-
Mersin Milletvekili Ali Öz ve 19 milletvekilinin, narenciye üretici ve
ihracatçılarının yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/308)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizin yaş meyve ve sebze
ihracatının yarıya yakınının narenciyeden karşılanıyor olması narenciye
üretiminin Türkiye açısından önemini ortaya koymaktadır.
Sahip olduğumuz potansiyel, uygulanan
yanlış politikalar sebebiyle iyi değerlendirilememektedir. Narenciye üretici ve
ihracatçılarının başta pazarlama sorunları olmak üzere yaşadıkları sorunların
tespit ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98. İç
Tüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ederiz.
1)
Ali Öz (Mersin)
2)
Mehmet Şandır (Mersin)
3)
Oktay Vural (İzmir)
4)
Necati Özensoy (Bursa)
5)
Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
6)
Alim Işık (Kütahya)
7)
Celal Adan (İstanbul)
8)
Muharrem Varlı (Adana)
9)
Bülent Belen (Tekirdağ)
10)
Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
11)
Mehmet Erdoğan (Muğla)
12)
Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
13)
Adnan Şefik Çirkin (Hatay)
14)
Lütfü Türkkan (Kocaeli)
15)
Ali Halaman (Adana)
16)
Enver Erdem (Elâzığ)
17)
Özcan Yeniçeri (Ankara)
18)
Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
19)
Ali Uzunırmak (Aydın)
20)
Reşat Doğru (Tokat)
Gerekçe:
Ülkemiz yıllık ortalama 5 milyon ton
civarında üretim ile dünya narenciye üretiminde ön sıralarda yer almaktadır. Bu
üretim miktarının ancak üçte bir kısmı ihraç edilebilmekte, kalan kısmı iç
piyasaya sunulmaktadır.
Başta üreticilerimiz olmak üzere
ürünlerin işlenmesi, ambalajlanması, nakliyesi ve ihracatı gibi unsurlar da
dikkate alındığında narenciyenin ülkemiz ekonomisine katkısı bilinen bir
gerçektir.
Türkiye'nin 5 milyon ton olan narenciye
üretiminin yüzde 30'u Mersin'de yetiştirilmekte olup ana geçim kaynağı
narenciye olan bu üreticilerimiz ciddi sorunlar yaşamaktadırlar. Narenciye
ürünlerinden portakal, mandalina, limon, greyfurt maliyetinin altında alıcı
bulmakta hatta dalında kalmaktadır. Yetiştirdiği ürününü maliyetini
karşılayamayacak fiyatta pazarlama şansını bile bulamayan üreticimiz ciddi
mağduriyetler yaşamaktadır.
Narenciye ihracatına verilen destekler
mutlaka dış piyasalarda diğer ülkelerle rekabet edecek miktarda olmalı, erken
dönemde, mutlaka Temmuz ve Ağustos aylarında açıklanmalı ve ihracatçıya nakit
olarak verilmelidir. İç piyasada fiyat istikrarı sağlanmalı, ürünün bahçe
fiyatı ile market fiyatı arasındaki fark kapatılmalıdır.
Narenciyenin piyasaya arzında oluşan
sıkıntı ise, hali hazırda kurulu bahçelerin ürün hasat sürelerinin uzatılması
ve depolama yapan çiftçilerin ürün bazında desteklenmesi ya da faizsiz
kredilerle teşvik edilerek geç hasat yoluyla giderilmelidir.
Narenciye üretiminde bahçe oluşturma ve
bakım masrafları yüksektir. Yeni dikilen narenciye ağaçlarının meyve vermesi
5-6 yılı bulmakta ve ürün 15-20 yıl değiştirilememektedir. Üreticinin hak
ettiği geliri elde edebilmesi bakımından girdi fiyatlarının aşağı çekilmesi
büyük rol oynayacaktır.
Kaliteli ve sağlıklı ürün için
teknolojik gelişmeler yakından takip edilememektedir. Ürünün işlenmesini
sağlayacak modern nitelikte tesislerin kuruluşuna teşvik verilmemesi,
zararlılar ve ruhsatsız ilaçlar da narenciye ihracatını sekteye uğratmaktadır.
İhracatın artırılması için iyi işleyen
bir pazarlama organizasyonuna ihtiyaç olduğu açıktır. Bunu gerçekleştirmek için
Devlet kurumları öncü rol üstlenmelidir.
Bu nedenle narenciye üreticilerinin
yaşadıkları sorunların ve bu ürünlerle ilgili ihracat politikasında var olan
eksikliklerin saptanması, uluslararası piyasalarda rekabet edebilirliğinin
artırılması amacıyla Anayasanın 98. İç Tüzüğün 104 ve 105. maddelerince Meclis
Araştırması gerekmektedir.
3.-
Mersin Milletvekili Ali Öz ve 19 milletvekilinin, sağlık hizmetlerinin yönetimi
ve hizmet üretim sürecine ilişkin olarak yürütülen idari ve politik uygulamalar
ile mevcut sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/309)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Anayasamızın 56. maddesinde de
belirtildiği üzere ülkemizde yaşayan her insan sağlıklı ve dengeli bir çevrede
yaşamak hakkına sahiptir. İnsan sağlığı ve yaşam kalitesini yükseltmek de
devletin başlıca görevlerindendir.
Sağlık hizmetlerinin yönetimi ve hizmet
üretim sürecine ilişkin olarak yürütülen idari ve politik uygulamalarla mevcut
sorunların daha da derinleştiği gözlenmektedir. Bu konuda alınacak önlemler,
çözüm önerileri ve gerekli politikaların oluşturulması amacıyla Anayasanın 98.
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104. ve 105. Maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ederiz.
1)
Ali Öz (Mersin)
2)
Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
3)
Necati Özensoy (Bursa)
4)
Oktay Vural (İzmir)
5)
Alim Işık (Kütahya)
6)
Celal Adan (İstanbul)
7)
Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
8)
Adnan Şefik Çirkin (Hatay)
9)
Muharrem Varlı (Adana)
10)
Mehmet Erdoğan (Muğla)
11)
Bülent Belen (Tekirdağ)
12)
Ali Uzunırmak (Aydın)
13)
Lütfü Türkkan (Kocaeli)
14)
Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
15)
Reşat Doğru (Tokat)
16)
Ali Halaman (Adana)
17)
Enver Erdem (Elâzığ)
18)
Mehmet Şandır (Mersin)
19)
Özcan Yeniçeri (Ankara)
20)
Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
Gerekçe:
Bugün itibarı ile dünyada, gerek
gelişmiş ekonomileri olan ülkelerde, gerekse orta ve geri ekonomik düzeylere
sahip ülkelerde, üzerinde uzlaşma sağlanmış, ideal ve genel geçerli bir sağlık
sisteminden bahsetmek mümkün değildir. Artan iletişim imkânları sayesinde daha
çok şeyin farkında olan ve daha çok beklentisi olan vatandaşların ortaya
çıktığı bir bilinçlenme sürecinde, artan kent nüfusu, çoğalan sağlık sorunları
gibi nedenlerle sağlık hizmet ihtiyacı artmaktadır.
Sürekli gelişmeyi ve yenilenmeyi
sağlayarak halk sağlığını koruyucu ve tedavi edici, çağdaş yaşamın gereklerine
uygun, hasta haklarına saygılı, verimli, kaliteli ve eşit sağlık hizmeti sunmak
sosyal devlet ilkesidir.
Sağlık alanında gerekli eğitim, altyapı
yatırımı ve denetim bugüne kadar yeterince yapılmadığı için, gereğinden çok
fazla sağlık sorunuyla yüzleşmekteyiz ve doğal olarak bu ekonomik anlamda
maliyetlere yansımaktadır. Öncelikle halkın yaşam koşullarını olumlu yönde
değiştirip geliştirmedikçe, hastalık üreten ortamları sağlık üreten ortamlara
dönüştürmedikçe hangi sağlık sistemi uygulanırsa uygulansın asla başarılı
olunamayacaktır.
Ülkemizde 2003 yılından bu yana sürdürülen sağlıkta reform
politikalarıyla sağlık hizmetlerinin finansmanı ve sunumunda temel bir dönüşüm
ve değişim sağlamak amaçlanmış ve bunun gereği olarak da devletin sağlık
hizmetlerinin finansmanından giderek daha fazla çekilmesiyle özelleştirme
yönünde tercihlere gidilmiştir. Bu politikaların sonucunda daha fazla tıbbi
işlem yapılarak döner sermaye gelirlerinin arttırılması esasına dayanan bir
ödeme sistemi getirilmiştir. Eğitim ve araştırma hastanelerinde, Tıp
Fakültelerinde hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının, öğretim
elemanlarının, yapacakları tıbbi işlemler karşılığında puan almaları ve
alacakları ücretlerin bu puanlar karşılığında belirlenmesi anlamında
"Performans Sistemi" getirilmiştir. Katkı payı, sözleşmeli çalışma,
güvencesiz iş gücü, sağlık hizmetlerinde nitelik yerine niceliğin öne çıkması,
finansman sorunları, kamu kaynaklarının kullanımı, SGK yapılanması, küresel
bütçeleme, zorunlu mali sigorta yönleri bakımından bakıldığında bu yeni
uygulamalarla tıbbi hatalar azaltılamamış, bu yanıyla da hasta hakları olumsuz
etkilenmiştir. Hekime yönelik şiddeti arttırıcı etki oluşabildiği gibi sağlık
hakkının gerçekleştirilmesi zorlaştırılmış, mesleki değerlerin korunması ve
etik ilkelerin uygulanmasını güçleşmiştir. Sağlıkta hızlı erişimin sağlanması
hedefiyle sağlık çalışanlarımızdan artan talebi ve halkın memnuniyet düzeyini
zirvede tutmak için, yüksek performans göstermeleri istenmiştir. Sağlık
çalışanlarının sistemde yaşadığı sorunlar nedeniyle güvenleri, mesleki
bağlılıkları ve motivasyonları azalmıştır. Değişim ihtiyacının göz ardı
edildiği bir dönemde, mevcut sorunların baskıladığı sağlık çalışanları, teşkilat
yapısını kökten değiştiren bir yasa ile karşı karşıya bırakılmıştır. Sağlık
hizmetlerinin sunumu sürecindeki sorunlar devam etmektedir, performans
sisteminin çalışanlar arasında adaletsizliği büyüten uygulamalarına çözüm
getirilememektedir. Sağlık çalışanlarının döner sermaye tavan oranlarının adil
şekilde belirlenmesi noktasındaki haklı talebi dikkate alınmazken yöneticilerde
hekimlere pozitif ayrımcılık getirilmiştir. Öte yandan sağlık istihdamı ve
sağlık eğitiminde makro düzeyde planlar yerine yabancı hekim ve yabancı hemşire
istihdamına imkân sağlanması da ayrı bir sorun oluşturacaktır. Söz konusu
düzenleme, sağlık gibi devletin sorumluluk alanında bulunan kamu hizmetlerinin
devlet memuru eliyle yürütüleceği şeklindeki anayasal hükme ve yasalarla belirlenen
devlet memurluğu kriterlerine aykırıdır. Sağlık istihdamındaki ihtiyacı
karşılamak için, sağlık eğitiminin potansiyelini geliştirecek ulusal bir
politika belirlenmeli, yabancı hekim, hemşire gibi uygulanabilir olmayan
tedbirler yerine, bütün dünyanın gıpta ile baktığı genç işgücü kaynaklarımızı
değerlendirmek hedeflenmelidir.
Sağlık sisteminin geleceğini, sağlık
hizmetlerinin etkinliği ve sürdürülebilirliğini doğrudan etkileyen temel
sorunlar çözümlenmedikçe uygulanacak politikalar asla yeterli olamayacaktır.
Sorun çözmek adına sorunları ağırlaştırmanın bedelini ödemek istemiyorsak,
gerçekçi politikalar üretmeli, sağlık üretmenin yolunun sağlıklı kararlardan
geçtiği unutulmamalıdır. Bu konuda TBMM içinde tüm tarafların katılımı ile
sorunlara karşı alınacak önlemler, çözüm önerileri ve gerekli politikaların
oluşturulması amacıyla Meclis araştırması açılması gerekmektedir.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak
ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi, gündemin “Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ile
Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer alan, Turist
Rehberliği Meslek Kanunu Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
2.-
Turist Rehberliği Meslek Kanunu Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu Raporu (1/490) (S. Sayısı: 257) (x)
BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 257 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Niğde Milletvekili Doğan Şafak konuşacaktır. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Şafak.
CHP GRUBU ADINA DOĞAN ŞAFAK (Niğde) –
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 257 sıra sayılı Turist Rehberliği Meslek Kanunu Tasarısı’nın
geneli üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım.
Turist rehberliği tasarısı, turist
rehberlerinin yaklaşık sekiz yıldır bekledikleri bir düzenlemedir. Bu
düzenleme, rehberlik meslek kuruluşlarının en önemli hedefiydi.
Bu tasarının üyesi olduğum Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonundan geçmesi ve Genel Kurulda görüşülüyor
olması, rehberler ve turizm sektörü adına büyük bir sevinç kaynağı olmuştur.
Komisyonda, Cumhuriyet Halk Partisi
sözcüleri olarak tasarı maddeleri üzerinde verdiğimiz bazı değişiklik
önergelerimizden birkaç tanesi oy birliğiyle kabul edilmiştir.
Turist rehberlerine katkı sunabilmek
için, nasıl değil nasıl olması gerektiğini, neyin doğru neyin yanlış olduğunu,
Komisyon toplantısında olumlu düşünce yapısı ve görüş içerisinde iki madde
hariç gerçekleştirdik.
(x) 257 S.
Sayılı Bazmayazı tutanağa eklidir.
Değerli milletvekilleri, rehberlik,
kültürler arasında köprü kuran, saygın bir meslektir. Ülkemizde rehberliğin
geçmişi 19’uncu yüzyılın sonlarına uzanmaktadır. Rehber örgütleri de elli yılı
aşkın bir süredir, turist rehberlerinin sunduğu hizmetin niteliğinin
artırılması, hizmet içi eğitim, uzmanlaşma alanlarında çalışmalarını
sürdürmekte, ülke turizminin geliştirilmesi konusunda yapılan çalışmalara etkin
bir biçimde katılmaktadırlar.
Turist rehberliğiyle ilgili ilk
yönetmelik 3 Eylül 1971 tarihinde ve 13945 sayılı Tercüman Rehber Kursları ve
Tercüman Rehber Yönetmeliği adıyla yayımlanmıştır. Bu Yönetmelik, 21 Mart 1974
tarihinde değiştirilerek Profesyonel Turist Rehberliği Yönetmeliği adını almış,
1981 ve 83 yıllarında bazı değişikliklere uğramıştır.
2 Temmuz 1986 tarihinde 19152 sayılı
Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Profesyonel Turist Rehberliği
Yönetmeliği bazı değişikliklere uğrayarak 25 Kasım 2005 tarihli ve 16004 sayılı
Resmî Gazete’de yeni Profesyonel Turist Rehberliği Yönetmeliği adıyla
yayımlanmıştır.
Günümüzde, Bakanlığın açtığı kursların
yanında, üniversitelerin iki yıllık ön lisans ve dört yıllık lisans
programlarıyla da turist rehberleri yetiştirilmektedir.
Geçen yıllar içerisinde, barındırdığı
kültürel ve doğal zenginlikler nedeniyle Türkiye için turizmin önemi giderek
artmıştır. Bu tasarıyla, turizmde önemli rol oynayan rehberlerle ilgili yasal
düzenlemeler yapılarak arzulanan sonuca yıllar sonra ulaşılacaktır.
Kültür ve Turizm Bakanlığına kayıtlı
belgeli profesyonel turist rehberi sayısı günümüzde 10 binin üzerindedir.
Profesyonel Turist Rehberliği Meslek Yasası ülkenin tanıtımı ve ülke turizmi
açısından büyük önem taşımaktadır.
Kanun tasarısının 2’nci maddesinin (b)
ve (f) fıkralarında yer alan “birliklerini” ibarelerinin “birliğini” olarak
değiştirilmesini Komisyon görüşmelerinde teklif ettik ve Genel Kurula bu iki
maddenin düzeltilmesiyle ilgili vereceğimiz önergeyle teklifimizi yineliyoruz.
Parti gruplarından, özellikle Hükûmetten bu maddelerin değiştirilmesi için
desteklerini bekliyoruz.
Bu tasarıda düzeltilmesini istediğimiz
diğer bir madde ise 8’inci maddenin (1)’inci ve (2)’nci fıkralarıdır. 8’inci
maddenin (1)’inci fıkrasında, ülkemizde sadece bir tane rehber odaları
birliğinin kurulması gerektiğini Komisyonda dile getirdik. Kamu kurumu ve
meslek kuruluşları niteliğinde birden fazla meslek birliğinin kurulabilmesine
olanak sağlayan bu fıkrada, öncelikle, birliklerin uygulamalarda farklılık
göstermesiyle takiben meslek ihtiyaç ve çözüm önerilerinde gerekli olan birlik olabilme
yeteneğini kaybetme olasılığı vardır. Tüm rehberleri temsil etmeyen, sadece bir
kısım rehberlerin parça parça, farklı birliklerce temsil edildiği bir meslek
birliğinin faaliyetini aktif ve verimli şekilde devam ettiremeyeceğini bir kez
daha belirtiyoruz. Ülke genelinde birden fazla odalar birliğinin oluşması
sürekli bir mutabakat arayışına neden olacağından kurumları
hantallaştıracaktır.
Aynı maddenin (2)’nci fıkrasında vermiş
olduğumuz bir başka önerge ise aynı ilde birden fazla oda kurulamayacağına
yönelikti. Meslek odalarının kuruluş amacı, mesleği icra edenlerin bir araya
gelerek mesleki sorunlara çözüm getirmek, mesleki faaliyetin meslek ehline
sahip kişilerce en iyi biçimde yürütülmesini sağlamaktır. Bir ilde birden fazla
kamu kurumu niteliğinde meslek odasının kurulmasına müsaade etmek bu mesleği
icra edenleri bir araya getirme amacına aykırı olacaktır. Birlik hâline
gelemeyen rehberlerin de meslek sorunlarını sağlıklı bir şekilde tartışma ve
çözüm bulabilme yetkisi de ortadan kalkacaktır.
Ayrıca, meslek odalarının zamanla
farklı uygulamalar içerisine girmesi üyeler arasında bilgi karmaşasına neden
olacaktır. Bu durum meslek odalarının tüm enerjisini mesleki sorunlar ve
bunların çözümüne harcamasına engel olacaktır.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, her
ilde bir oda, Türkiye genelinde de bir meslek odasının olmasının daha uygun
olduğunu düşünüyoruz.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz, her
coğrafyasında, denizleriyle, dağlarıyla, doğal gölleri, doğal güzellikleri ve
kültürel varlıklarıyla turizm sektörü açısından büyük bir potansiyel
oluşturmaktadır. Buna rağmen bizlerin turizm sektörünün hakkını tam anlamıyla
verdiğimiz söylenemez. Ülkemizin coğrafi küredeki yerini, gelişmiş ülkelere
mesafe yakınlığını göz önünde bulundurursak, bu durum turistlere ucuz ulaşım
avantajı sunmaktadır. Ne yazık ki Türkiye’de turizm, 80’li yıllar dışında, bir
devlet politikası olarak algılanmamıştır. Türkiye'nin her bölgesinde var olan
turizm potansiyelleri ortaya çıkarılmamıştır.
Türkiye, kayak sporu ve kış turizminde
de çok büyük bir potansiyele sahiptir. Bu potansiyelin en aktif şekilde
kullanılması için, yeni ve alternatif kayak merkezleri bir an önce
yapılmalıdır. Kış turizminin gelişebilmesi için, paralelinde kayak sporunun da
gelişmesi gerekiyor. Bu konuda doğru yönlendirme ve yatırım yapılmasına ihtiyaç
vardır. Bolkar Dağları kış turizmine en elverişli dağımızdır. Gerek Alp
disiplini, gerek kış olimpiyatları, tur kayağı ve çeşitlerinin yapılabileceği,
yanında Çiftehan termalinin de bulunması nedeniyle yatırım yapılması gerekli
olan en önemli dağımızdır. Ülkemizde kış turizmi yönünden, Erzurum ve Erciyes
dışında, yabancı turistlerin ilgisini çekecek, kayda değer yatırımlar
yapılmamış ve bu önemli turizm dalı ihmal edilmiştir.
Kayak sporu ve kış turizminin en önemli
sorunlarından biri ise dağlarda kayak sporunun ve kış turizminin yönetimi
açısından yönetmelik, yazılı metin ve kanun yoktur. Her ildeki kayak merkezi
yönetimi kendi kafasına göre uygulama yapmaktadır. Bu eksiklik bir an önce
giderilmelidir. Ayrıca, turizm sektörünün elinde, kanyoning, dağ bisikleti,
rafting, trekking, macera turları gibi özel ürün bulunan firmalar fuarlara
katılamamakta ve tur bağlantıları yapamamaktadır. Bu küçük firmalara tanıtım ve
yatırım teşviki verilerek sermayenin tabana yayılması gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar, Kültür ve Turizm
Bakanımız, yaptığı bir açıklamasında, dünya standartlarında en iyi 100 otelin
en az 20’sinin Türkiye’den seçildiğini söylemektedir. Evet, Sayın Bakan haklı
olabilir. Turizm alanında tesislerin konforlu, verilen hizmetin kaliteli olduğu
doğrudur ancak turizm acentelerinin ve tur operatörlerinin ülkemize getirdiği
turistler “her şey dâhil” sisteminden yararlanmaktadır. Yurt dışındaki bazı
firmalar, çalışanlarına, Türkiye’de, uçak biletleri de alınmış, her şey dâhil
tatil pazarlamaktadırlar. Bu sistem turistleri ülkemizde bir bardak su için
harcama yapmamaya, girdikleri tatil köyleri ya da otellerden çıkmamaya
alıştırmakta ve bu durum turizm sektörüne belli başlı zararlar vermektedir.
Çözüm olarak, otellerin haftada bir gün
sırayla her şey dâhil sisteminden vazgeçirilmesi için yönetmelik
düzenlenmelidir. Bu da turistlerin şehir merkezlerine yönlenmelerini
sağlayacaktır, böylece hem otel çalışanlarının haftada bir gün tatil hakları
doğacak hem de o bölgedeki küçük esnafın ve rehberlerin günlük ticari
hareketliliğine ekonomik yönden katkı sunacaktır.
Sayın Bakanın bahsettiği en iyi yirmi
otelden, tatil köylerinden kendi vatandaşlarımızın hizmet alması inanılmaz
yüksek maliyetlerdir.
Sayın milletvekilleri, turizm
sektöründe yerli seyahat acentelerinin en zorlandığı konu sigortadır çünkü
Türkiye’de turistleri seyahat kapsamı içine alacak, sigortalayacak bir sigorta
şirketi yoktur. Kısmen sigorta yapan şirketler de tur kapsamı alanını çok dar
tutmaktadır. Bunun için, seyahat sigortası mevzuatında düzenlemeye ihtiyaç
vardır.
Turizm sektörünün diğer ve önemli bir
sorunu ise bazı ülkelerden gelen turistlerin ülkemizde kaçak işçi olarak
çalıştığı bilinmektedir. Bu insanları turist olarak kaydettiğimizi göz ardı
etmemeliyiz.
TÜİK, turizm gelirlerini hesaplarken,
örneğin “Ülkemize gelen Amerikalı bir turist 1.500 dolar, Fransız bir turist
bin dolar, İngiliz bir turist 500 dolar, Azerbaycanlı bir turist 500 dolar
harcıyor.” şeklinde topluyor ve bu miktarın ortalamasını alıyor, gelen turist
sayısına çarpıyor. Türkiye’ye gelen 2,5-3 milyon civarı kişi turist olarak
gelmekte ve ülkemizde kaçak işçi olarak da çalıştığı bilinmektedir. Bu kaçak
işçilerin gelirleri de turizm geliri olarak hesaplanmaktadır.
2,5-3 milyon kişinin kayıt dışı olarak
ülkemizden götürdüğü miktarın gelir olarak hesaplanmasını anlamak mümkün
değildir. Bu kaçak işçilerin kayıt dışı olarak ne kadar miktar dövizi
ülkelerine geri götürdükleri göz ardı edilemeyecek acı bir gerçektir.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz
gibi, turizm gelirlerinin büyük bir bölümü altı vilayetimize gitmektedir. Bu
illerimiz, Antalya, İstanbul, İzmir, Aydın, Muğla, Nevşehir’dir. Turizmin
geliştirilmesine, çeşitlendirilmesine ve ülke geneline yayılmasına ihtiyaç
vardır. Ülkemizde dağ, doğa, trekking, macera ve alternatif turlarının sayısı
gün geçtikçe artmaktadır. Bu da meslek dalında farklı ihtiyaçları
doğurmaktadır.
Ağrı Dağı, Bolkar Dağları, Kaçkar
Dağları, Aladağlar, Likya yolları turlarını, rafting turlarını, alternatif ve
macera turlarını mevcut turist rehberlerinin karşılaması mümkün değildir.
Trekking, alan kılavuzları ve dağ rehberlerinin sınavları çeşitli kurumlar
tarafından yapılarak, yabancı dil bilmeyen, turizmle alakası olmayan kişilerden
oluşmaktadır. Az önce belirttiğim alanlarda sektörün ihtiyaçlarını karşılamak
için en kısa sürede yönetmelik düzenlenmesi ve sınav açılması gerekmektedir.
Riskler taşıyan sektörün bu çeşitlerinde daha nitelikli bir hizmet verebilmek
için yetkilerin, denetim ve kontrolünün Kültür ve Turizm Bakanlığında ve meslek
odasında toplanması kaçınılmazdır.
Birçok üniversite İngilizce turist
rehberliği bölümü açmıştır. Fakat Fransızca, Almanca, İtalyanca, İspanyolca ve
başka dillerde rehberlik bölümü açılmamıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığının YÖK
ile bağlantı kurarak bu sorunu çözmesi, başka dillerde de bölümler açtırması
şarttır.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde yat
işletmecilerinin yat işletme belgesi alması zulme dönüşmüştür. Vatandaşın bu
belgeyi alma eziyeti Mersin Telsiz Müdürlüğünde başlıyor, Antalya Fethiye’de
zulme dönüşüyor, Ankara’da işkenceyle son buluyor. Ayrıca bu bölgemizde,
Mersin-Antalya arasında, Silifke ve Anamur ilçelerimizde muhteşem bir turizm
potansiyeli olmasına rağmen bu bölgelerimiz unutulmuştur. Ulaşım sorunu can
sıkıcıdır. Mersin-Antalya arasındaki uzun yıllardır bir türlü bitmeyen yol
yapım çalışmaları derhâl bitirilmelidir. Bu da kıyı ve kültür turizmine katkı
sağlayacak, Antalya, Anamur, Mersin, Adana, Hatay, Şanlıurfa hattında yeni bir
güzergâh açacaktır.
Türk Hava Yolları 10 Temmuz ve 1 Eylül
arası Londra, Paris, Barselona, Frankfurt, Milano gibi nitelikli turistlerin
gelebileceği ülkelerin başkentlerine ek seferler düzenlemelidir. Bu arada, Türk
Hava Yolları işçilerinin grev haklarını da ellerinden aldığınızı unutmamak
gerekir. Bununla da Hükûmet yetinmedi, altı saniyelik bir cep telefonu
mesajıyla 305 kişiyi işten attı. Gece gündüz demeden ülkemizin turizm ve
ulaştırma sektörüne büyük katkıları bulunan Türk Hava Yolları çalışanlarına
yapılan acımasızlığı ve vicdansızlığı buradan kınıyoruz. Atılan işçiler derhâl
geri alınmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Kültür ve Turizm Bakanlığından son zamanlarda belediyeler uyduruk festivaller
icat ederek bütçe almaktadırlar. Kavurma ve pilavın yenildiği, sazların
çalındığı, hiçbir kültürel faaliyeti ve sektöre katkısı olmayan suistimallerin
yapıldığı bu faaliyetlere bütçe ayrılmamalıdır. Kültür ve turizm yönünden
zengin, ülkemizin sosyal hayatına katkı sağlayacak çerçevede festival
düzenleyen belediyelere söyleyecek hiçbir sözümüz yok, hatta teşekkür ederiz.
Fakat belediyelerin düzenlediği bu festivallere hangi kriterlere göre ödenek
ayrıldığı da son zamanlarda tartışılır hâle gelmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Turist Rehberliği Meslek Kanunu Tasarısı turizm sektörüne rahat bir nefes
aldıracaktır genel itibarıyla. Turizm sektörünün tüm sorunlarını çözmek için
Cumhuriyet Halk Partisinin özellikle üzerinde durduğu maddelerle ilgili vermiş
olduğumuz önergelere desteklerinizi bekliyor, bu kanun tasarısının olumlu
olduğunu düşünüyor, turizm sektörüne hayırlı olmasını diliyor, Sayın Bakana
sektörüm adına da teşekkür ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Şafak.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Durmuş Ali Torlak.
Buyurunuz Sayın Torlak. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA D. ALİ TORLAK
(İstanbul) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan Turist Rehberliği Meslek Kanunu Tasarısı’nın geneli üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz bu kanun tasarısı yerli ve yabancı turistlere Türkiye’nin tarihî,
kültürel, doğal ve diğer özellikleri hakkında ayrıntılı bilgi veren,
turistlerin sorunlarının çözümüne yardımcı olan turist rehberlerinin yıllardan
bu yana mücadelesini verdikleri bir meslek kanunu tasarısıdır.
Kanun tasarısının geneline baktığımızda
turist rehberlerinin tüzel kişiliği haiz bir meslek odasına ve birliğe
kavuşacak olması sevindiricidir ancak kanun tasarısının özüne baktığımızda ise
birçok eksiklikler ve Anayasa’yla çelişen maddeler bulunmaktadır.
Tasarıda turist rehberleri birliğinin
bir meslek birliği gibi değil de Bakanlığa bağlı bir kurum hâline getirilmek
istendiği açıkça görülmektedir. Kurulacak olan meslek birliğinin tamamen
Bakanlık tekelinde faaliyet göstermesinin hedeflendiği, dolayısıyla yetkisiz
bir meslek birliğinin kurulmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır.
Meslek odaları kamu tüzel kişiliğine
sahip, merkezî otoritenin hiyerarşi anlayışı içinde olmadan, merkezî otoritenin
idari vesayetinde olan kuruluşlardır. Bu kuruluşların merkezî otoritenin emir
komuta zincirine sokulmaya çalışılması hukuk devleti anlayışıyla bağdaşmadığı
gibi doğru ve etik bir yaklaşım tarzı da değildir. Bununla birlikte, meslek
kuruluşlarının işleyişi ve yönetim tarzı Anayasa’nın 135’inci maddesinde açıkça
düzenlenmiştir. Ayrıca Anayasa Mahkemesi birçok kararında genel olarak kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının da kamu hizmeti yaptığını, idarenin
bir parçası olduğunu ve yerinden yönetim esaslarına göre oluşturulduğunu kabul
etmiştir. Bu kapsamda meslek odalarının mahiyetine, ruhuna ve işleyişine ters
olan, ileride birçok sorunlar getirecek maddeler içeren bu tasarıda Anayasa’ya
da aykırılıklar bulunmaktadır.
Tasarının geneline baktığımızda ilk
göze çarpan en büyük sorun, Bakanlığa verilen yetkilerin çok fazla olmasıdır.
Her konuda Bakanlık onayı aranmakta, her türlü belgenin Bakanlık tarafından
verilmesi öngörülmektedir. Bu da tüzel kişiliğe sahip olmanın özüne ters
olmakla birlikte kurulacak odaların da tamamen siyasallaşmasına neden
olacaktır. Diğer kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının kanun ve
yönetmeliklerini incelediğinizde, örneğin Avukatlık Kanunu’nun 9’uncu maddesi
incelendiğinde avukatlık mesleğini kabul ruhsatının ilgili baro tarafından
verildiği görülmektedir. Diğer mesleklerde de ilgili oda ya da birlik
tarafından verilmekte olan meslek ruhsatının, görüşmekte olduğumuz bu tasarıda
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilmesi doğru değildir. Dolayısıyla ya
o meslek kanunları yanlıştır ya da bu kanun tasarısı yanlıştır. Bu nedenle, mesleğe
kabul koşullarını taşıyan turist rehberlerine verilen ruhsatnamenin ilgili
meslek kuruluşu tarafından verilmesi, Anayasa’nın 135’inci maddesinde yer alan
“meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak” ibaresindeki amaçla bağdaşması
açısından önemlidir.
Ayrıca mesleğe kabul başvurusunun da
doğrudan meslek kuruluşlarına yapılması gerekirken, tasarıda başvurunun
Bakanlığa yapılması, Bakanlığın denetim yetkisinden çok karar alma yetkisine
sahip olmasına neden olacaktır. Bu da kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları yetki çerçevesinin ruhuna ters olup ayrıca bürokratik işlemleri de
arttıracaktır. Diğer taraftan odaların yetki alanları da daraltılacaktır.
Yine tasarıda yer alan aralıksız sekiz
yıl süreyle eylemsiz turist rehberi olanların eylemli turist rehberi
olabilmeleri için yapılacak sınavın Bakanlık tarafından yapılması yanlıştır. Bu
sınavın iki aşamalı olması, bunlardan yazılı sınavın içeriği de açıkça
belirtilerek konusunda uzmanlaşmış kamu kurum veya kuruluşları tarafından
yapılması daha doğru olacaktır. Bununla birlikte turist rehberliği mesleğinde
en önemli kriterlerden biri olan yabancı dilde konuşma veya pratik bilginin
daha öne çıkması nedeniyle mülakatın da birlik tarafından yapılması daha
isabetli olacaktır.
Tasarıda diğer önemli gördüğümüz ve
düzeltilmesi gereken yanlışlıklar ise kamu kurumu niteliğinde birden fazla
meslek birliğinin kurulmasıdır.
Değerli milletvekilleri, bu düzenleme
sektörde birçok sorunları ve ikilikleri beraberinde getirecektir. Nasıl ki
Barolar Birliği ve her ildeki baro tek ise turist rehberleri odaları birliğinin
ve illerdeki turist rehberleri odalarının de tek olması kamu yararı açısından
önemlidir. Çünkü illerde birden fazla odanın ve genelde de birden fazla
birliğin kurulması kamu tüzel kişiliğine sahip kurum olmanın özüne ters olmakla
birlikte, uygulamada birçok yetki karmaşasına da neden olacaktır. Aynı ilde
birden fazla oda kurulmasına ve ülke çapında birden fazla birlik kurulmasına
imkân veren bu yasal düzenleme, güçsüz meslek kuruluşlarının, etkisiz ve tüm
rehberleri temsil etmeyen birliklerin kurulmasına, karar almada ve uygulamada
hantallığa, uyumsuzluğa ve meslek mensuplarının siyasi nedenlerle ayrışmalarına
yol açacaktır. Bu durum, meslek kuruluşlarının amacı olan mesleki birlik ve
dayanışma ile mesleğin geliştirilmesi amaçlarından da uzaklaştırılmasına neden
olacaktır, uygulamada birçok sorunu da beraberinde getirecektir.
Değerli milletvekilleri, meslek
odalarının kuruluş amacındaki öncelik, ilgili mesleği icra edenlerin bir araya
gelerek mesleki sorunlarına çözüm getirmek, mesleki faaliyetin meslek ehline
sahip kişilerce en iyi biçimde icra edilmesini sağlamaktır. Bu tasarı,
yıllardır mesleki bir yasaya sahip olamadıkları için yasal mesleki kuruluş
çatısı altında örgütlenemeyen turist rehberlerini bir yandan yasal
mevzuatlarına kavuştururken, diğer taraftan mesleki sorunlarını sağlıklı bir
ortamda tartışma ve çözüm bulabilme yetisi bir karmaşa içine itilmektedir. Bu
durum, kurulacak olan turist rehberleri meslek odalarının ve birliğinin tüm
enerjisini mesleki sorunlara ve bunların çözümüne harcamasına engel olacaktır.
Diğer taraftan, kurulan birliklerde rehberler arasında bazı ideolojik değerlere
ve dillere göre bölünmeler yaşanacaktır. Aynı zamanda, yoğun iş potansiyeline
sahip olan acentelerin birlikte çalıştıkları rehberleri belirli odalara
yönlendirme eğilimine girmesi muhtemeldir. Bu durum da meslek odalarının
rehberlerin değil de acentelerin taleplerine göre hareket etmelerini
sağlayacak, tamamıyla fonksiyonunu yitirmesine sebep olacak sonuçlar
doğuracaktır. Dolayısıyla diğer mesleki birlik ve odaların yapısıyla benzer bir
yapının oluşturulması tasarının amacı ve kamu yararı açısından önemlidir.
Değerli milletvekilleri, turist
rehberi, ülkemize gelen turist grubunu havaalanında karşılayan, bir program
dâhilinde gezdiren, tur programı sonunda grubu tekrar havaalanına bırakan
kişidir. Rehberin yaptığı iş dar kalıplar içinde bu şekilde özetlense de,
aslında rehberlik mesleği turizm sektörünün can damarlarından birisidir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında yabancı dil bilen azınlıklar tarafından icra edilen
bu meslek, günümüzde profesyonel bir meslek dalı olarak üzerinde durulması gereken
bir sektörel dal hâline gelmiştir. Bunun için gerek turizm sektörünün gerekse
ülkemize gelen turistlerin rehberlerden beklentileri oldukça fazladır.
Dolayısıyla, turist rehberi turizm sektörünün vazgeçilmez dinamiklerinden biri
hâline gelmiştir. Özellikle kitle turizminde çeşitli çaba ve masraflarla
kazanılan müşterilerin sürekli müşteri hâline gelebilmesinde turist
rehberlerinin rolü yadsınamaz önemdedir. Beş yıldızlı bir hizmeti bir turist
rehberiyle daha kaliteli hâle getirmek mümkün olduğu gibi çok kalitesiz bir
düzeye indirgemek de mümkündür. Bu nedenle, bir turist rehberi, gerek ülke
tanıtımının gerekse turizm işletmelerinin aynası durumundadır. Turistler de
aynada iyi şeyler görebildiği ölçüde ülkenin daimî konuğu olacaklardır.
Turizmin ülke ekonomisinde ağırlığı
arttıkça tanıtıma ayrılan bütçe de her yıl artmaktadır, sınır ötesi tanıtımda
kullanılacak bu bütçenin ülkeye daha çok turist kazandıracağı açıktır. Ancak
tanıtımın ikinci bir ayağı daha vardır, bu da, potansiyel talebin fiilî talebe
dönüşmesinden sonra yapılan tanıtım faaliyetlerini kapsamaktadır. Ülkeye yeni
giriş yapan turist ile yüz yüze yapılan tanıtımda, kuşkusuz, turizm alanında
hizmet veren herkesin kendisine düşen bir yükümlülüğü vardır. Ülkemizi temsilen
gönüllü elçi olan profesyonel turist rehberinin bire bir tanıtımda ne kadar
etkin olabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle, profesyonel turist rehberi,
gerek ülke tanıtımı gerekse turizm işletmeleri ve turistik işletmeler için
stratejik önemdedir. Dolayısıyla, bu mesleği icra edenlerin çok eğitim
almalarının yanında “liderlik, davranış, sabır ve anlayış, kararlılık ve
mesleki etik” gibi bazı bireysel özellikleri de taşıması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, turist
rehberliği turizm alanında çok farklı amaçlardan önemli görülen
mesleklerdendir. Öncelikle her turist rehberinin birtakım liderlik
özelliklerine sahip olması gerekmektedir. Çünkü rehberler, turist gruplarına
liderlik yapmakta ve tur süresince onları yönlendirmektedirler. Diğer taraftan,
yerel toplum ile turist grupları arasında iletişim sağladıkları için, sosyal
fayda sağlaması açısından da önemi büyüktür. Bu nedenle, turist rehberlerinin
işlerini başarılı bir şekilde yapması turizm sektörünün olumlu gelişimi
açısından çok önemlidir. Bu itibarla, dünya turizm pazarından aldığı payı
sürekli artırma çabasında olan ülkemiz için, bu sektörün gelişmesinde en önemli
ekonomik unsurlardan biri olarak görülen Turist Rehberliği Meslek Kanunu
Tasarısı’nın yasalaşması hayati bir gerekliliktir. Bu kapsamda, mevcut tasarıda
yer alan eksikliklerin de bir an önce yönetmeliklerle giderilmesinin önem,
hassasiyeti vardır.
Çıkarılacak uygulama yönetmelikleriyle,
rehberlik mesleğinin çalışma sistemi, rehberlerin özlük hakları ve
yükümlülükleri ile sosyal güvenceleri de belirlenmeli ve yaşanacak
olumsuzlukların önüne en baştan geçilmelidir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde sadece
deniz turizmi yoktur. Türkiye, tarihî zenginlikler ve doğal güzellikler
bakımından dünyanın önde gelen ülkeleri arasındadır. Bu özelliklere sahip en
önemli ilimiz İstanbul’dur. Tarihle doğanın, kültürle farklı sosyal
zenginliklerin iç içe geçtiği İstanbul’dan, bütün bu avantajlarına karşın
benzerleriyle kıyaslandığında, turizm bakımından yeteri kadar istifade edildiği
söylenemez. Bu kapsamda, “İstanbul” denilince akla ilk gelen, İstanbul’un
aynası konumundaki tarihî ve kültürel yapıların, tarihî ve kültürel dokunun
yavaş yavaş yok olduğuna tanık olmaktayız. En son Fatih ilçesinde, Balat’ta yer
alan, tarihî ve kültürel bir hazine olan iç surlardaki bir mahzenin üzerine
beton bina yapılması hem de belediye tarafından bu binaya ruhsat verilmesi,
Anıtlar Yüksek Kurulunun da buna sessiz kalması, İstanbul’da tarihî ve kültürel
dokunun nasıl katledildiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Değerli milletvekilleri, “turist” ve
“turizm” birlikte anıldığı zaman ülkemizin en önemli çekim merkezleri, hiç
şüphesiz, İstanbul, Antalya ve İzmir’dir. Yıllar itibarıyla İstanbul’a turistik
gezi amaçlı gelen gemilerin sayıları ve boyları sürekli artış gösterirken, bu
gemilerin yanaşabileceği rıhtım kapasitesi aynı kalmıştır. Bunun sonucunda da
İstanbul’a gelen gemilerin yanaşma yeri problemi oluşmaktadır. Bazı gemiler
zaman zaman rıhtımda bağlama yeri bulamadığından rıhtıma yanaşamamakta, açıkta
demirleyerek, yolcular yolcu tekneleriyle limana taşınmaktadır. Yolcuların ve
firmaların istemedikleri bu durum, yolcuların açıkta demirlemiş gemiye ve yolcu
teknelerine indirilip bindirilmeleriyle taşınması sırasında yaşanması muhtemel
büyük riskler bulunmaktadır. Bununla birlikte, açıkta demirleyen bu gemilerin
İstanbul Boğazı’nın hem yerel hem de boğaz geçişi yapan gemi trafiğine olumsuz
etkileri de bulunmaktadır.
Kruvaziyer turizm potansiyeli her geçen
gün artmakta olan İstanbul’da, bu artışı devamlı kılabilmek için, bu gemilerin
sorunsuz yanaşabilecekleri, kapasitesi yüksek, modern kruvaziyer limanlarına
çok acil olarak ihtiyaç duyulmaktadır. O nedenle, İstanbul’la birlikte diğer
kıyı şeridindeki turizm bölgelerine gelen turistlerin daha uzun süre
konaklamalarını sağlamak ve gelen nitelikli turist sayısını artırabilmek için
potansiyeli yüksek bölgelerde kruvaziyer yolcu taşımacılığına yönelik alt ve
üst yapıların hızla tamamlanarak turizme açılması sağlanmalıdır.
Ayrıca, deniz turizmi sektöründe hızla
gelişen mega yat limanlarının iyileştirilmesi büyük önem arz etmektedir. Başta
İstanbul, Antalya ve İzmir’de bulunan yat limanlarının rehabilite edilerek mega
yatları alacak şekilde geliştirilmesi, Türk turizminin yat turizminden aldığı
payın artırılmasını da sağlayacaktır. Bunun yanında, yat limanlarına ilave
olarak, ülkemizde bulunan iki yüzü aşkın balıkçı barınakları potansiyelinden
faydalanılması da ayrıca düşünülmelidir. Birbirine belirli bir deniz mesafesi
içerisinde bulunan balıkçı barınaklarının iyileştirilmesi, yat turizmine
gerekli hizmeti sağlayabilecek şekilde yenilenmeleri sektörde önemli bir
ilerleme sağlayacaktır.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz turizm
alanında hem coğrafi konumu ve iklimi hem de sahip olduğu doğal kaynaklar
açısından büyük bir avantaja sahiptir. Ancak bu avantajın turizm
politikalarında eksikliğini hissettiğimiz profesyonellik anlayışıyla da
bütünleştirilmesi gerekmektedir.
Turizmin çeşitlendirilmesine imkân
veren coğrafi ve doğal yapısı nedeniyle Türkiye, son on beş yılda en çok
ziyaretçi alan ülkeler arasındadır. Turizme adapte olmakta sorun yaşamayan
dinamik, genç nüfus varlığı ve sosyokültürel özellikleri nedeniyle turistlerin
ilgisini çeken doğu-batı sentezi özellikleri ülkemizi merak edilen bir turizm
merkezi yapmaktadır. Coğrafi konumu nedeniyle ana pazar bölgelerine yakın
olması, bu konumun avantajından yararlanılarak kurulan halı, deri, konfeksiyon
ve mücevherat gibi turistik alışveriş olanaklarına sahip olunması ve bölgedeki
rakip ülkelere göre daha yeni ve daha kaliteli nitelikli tesislerin varlığı
Türkiye turizmine avantaj sağlayan diğer unsurlardandır. Ancak, bu özellikler
dışında Türk turizmini ve sürdürülebilirliğini olumsuz etkileyen birtakım
dezavantajlar bulunmaktadır. Her ne kadar alternatif turizm imkânları artsa da,
Türkiye’de turizm çoğunlukla Akdeniz ve Ege kıyı kesiminde yoğunlaşmıştır. Bu
bölgelerde aşırı yığılma, kıyı gerisi ve çevresi alanlarda çarpık kentleşme ve
yapılaşma bölge turizmini ve ülkemizin itibarını olumsuz etkilemektedir. O
nedenle, ülkemize gelen turistlerin çevreye karşı aşırı duyarlılığı Türkiye’nin
turizm sorunlarının başında gelmektedir.
Ülkemizin kıyı şeridinde çok katlı
yapılaşmaların artması, daha fazla tesis uğruna Bodrum, Marmaris ve Kuşadası
örneklerinde olduğu gibi turistik merkezlerin şehirleşmesi, tarım alanlarının
tahrip edilmesi, turizme açılan bölgelerde katı ve sıvı atıkların çevreyi
tehdit etmesi gibi sorunlar ülkemizin turizm sorunlarının başında gelmektedir.
Dolayısıyla, çarpık kentleşme, turizm bölgelerindeki ulaşım sorunları, altyapı
problemleri ve çevre kirliliği ülkemize gelen turistler açısından olumsuz bir
izlenim yaratmakta, orta ve uzun vadede turizmi olumsuz etkilemektedir. Bununla
birlikte, altyapı, hizmet kalitesi ve destek sektörlerdeki gelişmelerin hızlı
talep artışlarından kaynaklanan ihtiyaca cevap verememesi, düzensiz ve
denetimsiz ticari faaliyetler, ülkemiz turizminde ve ürün kalitesinde yol
açtığı bozukluklar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Diğer taraftan, rezervasyonlarda
yaşanan sorunlar, kötü işletmecilik, özellikle turistlere karşı fiyatlarda
yaşanan çelişkiler turizmi olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca, stratejik
pazarlama yönetimine işlerlik kazandırılamaması, yerel yönetimler ile kamunun
turizm sektörüne gerekli ilgiyi göstermemesi ülkemizde etkin bir planlama
politikasının olmadığını göstermektedir. Dolayısıyla, turizm sektöründeki
yatırımları da yakından ilgilendiren, gerek altyapı gerekse planlama alanındaki
eksiklikler yerli ve yabancı yatırımcıların gözünü korkutmakta, sektöre
yapılmak istenen yatırımları kaçırmaktadır.
Bu kapsamda, kamu-özel sektör iş
birliği geliştirilmeli, devletin koordinatör ve özel sektörün uygulayıcı
olması, devletin finansman olarak tanıtımda özel sektöre destek vermesi
konusunda teşvikler ve kredilerde farklı yaklaşımların geliştirilmesi
sağlanmalıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle turist
rehberliği meslek kanununun ülkemize, ülkemiz turizmine ve yıllardır bu kanunu
bekleyen turist rehberliği camiasına hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın
Torlak.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
Mardin Milletvekili Erol Dora.
Buyurunuz Sayın Dora.
BDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 257 sıra sayılı turist rehberliğiyle
ilgili Kanun Tasarısı üzerine Barış ve Demokrasi Partisinin düşüncelerini ifade
etmek üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye, jeopolitik konumu, üç semavi dinin buluştuğu bir ülke olarak ön plana
çıkması, bununla birlikte rakiplerine göre son derece temiz plaj ve koylara
sahip olması ve dört mevsimin bir arada yaşanması özellikleri nedeniyle âdeta
bir turizm cenneti görünümündedir. Türkiye’nin sahip olduğu bu değerleri turizm
amaçlı kullanması, ülkemizin içinde bulunduğu işsizlik sorununun giderilmesinde
çok önemli rol oynayacaktır.
Ülkemizin turizm potansiyelinin temel
bileşenleri, sahip olduğu doğal, kültürel ve tarihî değerlerdir. Bu değerler
uzun vadede korunabildikleri sürece uluslararası turizm pazarındaki payımız
hızla büyümeye devam edecektir. Bunun için özellikle turizm yörelerindeki arazi
kullanma ve altyapı kararlarının gerek yerel gerekse merkezî yönetimlerce doğru
olarak verilmesi gereklidir. Altyapılarda kapasite üstü zorlamalar doğal
değerlerin yok olması tehlikesini de beraberinde getirecektir. Bu kararların
verilmesi aşamasında turizmin en önemli görevinin doğal, kültürel ve tarihî
değerlerini koruyarak kullanılması gerekliliği iyi anlaşılmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
turizm üzerinde konuşurken önemle belirtilmesi gereken hususlardan biri de
ekolojik yaşamın gerekliliğidir. Ekolojik yaşam, çevreye duyarlı yaşam
modellerinin geliştirilmesi olarak değerlendirilebilir. Turizm faaliyetlerinde
gözetilmesi gereken husus, ekolojiye duyarlı bir çevre bilincinin
geliştirilmesi ve bu faaliyetlerin icraatında çevrenin ve doğal yaşamın tahrip
edilmemesidir.
Bugün Türkiye’nin birçok turizm bölgesi
giderek eski canlılığını yitirmektedir ve halkımız, “turizm” adı altında
çevrenin katledilmesi konusunda şikâyetlerini zaman zaman dile getirmektedir.
Bizim için ekolojik yaşam, insanlığın kapitalist sistemin neoliberal
saldırılarına karşı kendi yaşamını üretme, doğa, insan ve yaşam
diyalektiklerini hayatta tutma dinamiğidir. Elbette “ekoloji” denilince ilk
akla gelen çevre ve çevresel sorunlar olmaktadır. Bu yaklaşımın bir parçası
doğru olmakla beraber, ekolojik yaklaşımı anlamak adına yeterince eksik de
kalmaktadır. Ekolojik yaşam tam anlamıyla endüstriyalizmin karşıtıdır.
Endüstriyel yaklaşım, insana, topluma, doğaya, her türlü canlı ve cansız
varlığa kâr üzerinden yaklaşma pratiğidir. Endüstriyel anlayışta dereler kâr
için, tarlalar organik ve daha fazla ürün için, şehirler rant için vardır.
Bunun yanı sıra, doğa-insan ilişkisinde insanın daha fazla kâr elde etmesi
yoluyla tahakkümünü sağlamayı da insanlık dramı olarak ortaya koymaktadır.
Türkiye birçok bölgesiyle beraber
turistik alanlara ve belki de daha doğru ifadeyle daha güzel yaşanabilecek
tarihselliği olan alanlara sahiptir. Söz konusu bu alanlar Türkiye’nin her
alanına yayıldığı gibi özellikle Güney ve Doğu Anadolu Bölgesi yani Mezopotamya
bölgesinde çok fazla sayıda yer almaktadır. Mezopotamya insanlık tarihinin
beşiğidir. İlk tarımsal hayata geçiş, ilk sanatsal yapılar bu alanda
yapılmıştır. Dolayısıyla, bu bölge içinde çok değerli bir tarihi ve bu tarihten
bize kalan alanları miras bırakmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
turizm faaliyetlerinin en önemli unsurlarından biri de turist rehberliği
mesleğidir. Ne yazıktır ki turist rehberliğinin ülkemiz tanıtımı için
sağlayacağı genel ve kamu yararı bugüne kadar yeterince gözetilememiştir.
Sektörün çeyrek asra yaklaşan deneyimlerine dayalı olarak ortaya konan mesleki
taleplere hâlâ işlerlik kazandırılamaması toplumun tüm katmanlarında giderek
yaygınlaşan bir kanıksama kültürünün yansıması olarak değerlendirilebilir. 12
Eylül 1998 tarihinde kurulan Turist Rehberleri Birliği kuruluş tarihi
itibarıyla belli bir süre sektörü temsil etmede ve mesleki kazanımlar
noktasında yol almış ancak sorunların çözülememesi ve iç çekişmeler nedeniyle
her zaman güçsüz mesleki örgütlenmede olduğu gibi birlik içinde zamanla
çözülmeler başlamıştır. Bakanlık bu meslekî örgütsel dağınıklığı da gerekçe
alarak eski merkeziyetçi düzenini devam ettirmektedir. Bu bağlamda yasa
tasarısı turizm rehberlerinin sorunlarını çözmekten uzaktır.
Yasa tasarısında turist rehberlerinin
bir odaya kayıtlı olması gerektiği ifade edilmekte ancak bu odaların Bakanlık
tekelinde faaliyet göstermek zorunda bırakılması kurulacak olan odaların
siyasallaşacağı endişelerini doğurmaktadır. Odaların yetki alanlarının
daraltılması da aynı şekilde siyasallaşma endişelerini beraberinde
getirmektedir. Bu kaygıları azaltmak için yasa tasarısında geçen, odaya üyelik
kayıtları Bakanlık tarafından değil Turist Rehberleri Odaları Birliği
tarafından yapılmalıdır. Birlik üye kaydını zaten ilgili bakanlığa arz
edeceğinden sorun ortadan kalkmış olacaktır. Turist rehberi olabilmek için
gerekli olan sınav ve mülakatların odalar tarafından yapılması gerekmektedir.
Bu sınavın içeriği net bir şekilde ortaya konmalıdır ve bu aşamadan sonra
mülakatların bu işe ehil olan odalar tarafından yapılması gerekmektedir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı uygun
gördüğü hâllerde birliğe yetki devri yapabilmelidir. Yetki devriyle meslekle
ilgili deneyim ve birikim sahibi, mesleki kuruluş çalışmalarında etkin ve hızlı
işleyiş sağlayacak, gerekli konuları Bakanlığa sunacak, Bakanlıktan görüş ve
onay alacaktır.
Yine, kanun tasarısının 3’üncü
maddesinin (3)’üncü fıkrasında meslekten çıkarmanın Bakanlık kararıyla olacağı
öngörülmektedir. Oysa mesleğe kabulde olduğu gibi çıkarma da birlik kararı ve
Bakanlık onayıyla gerçekleştirilmelidir. Yasa tasarısında geçen, oda
başkanlarının yanı sıra bölgesel oda başkanlarının da birlik genel kurulunda
delege olarak yer almaları gerektiğini düşünüyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Anayasa tartışmalarının yoğun olarak yaşandığı ülkemizde ortak vatanda
halkların ve inanç gruplarının haklarını teminat altına alan, gerçekten
demokratik, sivil bir anayasanın beklentisi içinde olanlardan biriyim. Burada
asıl işimizin bu olduğunu unutmamak gerekiyor. Sivil, demokratik, özgürlükçü,
eşitlikçi bir anayasa; bugün Türkiye’de yaşayan Kürtlerin ve diğer halkların ve
inanç gruplarının ortak talebi budur.
Barış ve Demokrasi Partisi olarak
bizler de bu ülkenin ortak vatan çatısı altında her halkın ve her kesimin
kendisini özgürce ifade edebileceği bir Türkiye yaratmanın siyasetini
yürütmekteyiz. Türkiye'nin temel sorununun Kürt sorunu olduğu bilincinden
hareketle temel siyasetimiz, Türkiye’deki bütün ezilenlerin, bütün ötekilerin
sesi olmaya çalışmaktır. Bizim siyasetimiz kırmızı çizgiler ve tekçi
politikalar üzerinden ilerleyen bir siyaset değildir.
Eğer, kırmızı çizgilerden bahsedeceksek
partimizin insani hassasiyetlerinden söz etmek gerekir. İnsanlık onurunu yok
sayan herhangi bir siyaset bizim kırmızı çizgimize takılacaktır. Bu coğrafyada
yaşayan halkların ve inanç gruplarının karşısında olan, onları yok sayan,
evrensel insan hakları temelli siyaset üzerinde şekillenmeyen bir siyasetin
karşısındayız ve karşısında olmaya devam edeceğiz.
Halkların farklı kimliklerini,
kültürlerini kabul etmeyen, bütün farklılıkları kucaklayacak anayasal
vatandaşlık tanımını içermeyen, ana dilde eğitimi kabul etmeyen, örgütlenme
özgürlüğünü garanti altına almayan bir anayasanın yeni bir anayasa olması
mümkün değildir. Aynı şekilde başörtülülerin çalışma hakkını, Alevilerin,
Yezidilerin ve diğer farklı kültürlerin inanç hakkını, çalışanların, kadınların
hakkını güvence altına almayan bir anayasanın halk tarafından kabul görmesi
mümkün olmayacaktır. Bu bağlamdan hareketle yeni anayasa çalışmalarından umutlu
olmamız gerektiğini düşünüyorum. Gerçekten demokratik, eşitlikçi, katılımcı ve
içinde kırmızı çizgileri barındırmayan özgürlükçü bir anayasaya ülke olarak
hepimizin ihtiyacı vardır.
Bu ülke özgürlükler ve temel haklar
konusunda 12 Eylül Anayasası’ndan çok çekmiştir, Anayasa’dan kaynaklı
mağduriyetler hâlâ devam etmektedir. Özgürlükleri sonuna kadar savunan “ancak”
bağlacıyla bir önceki cümlede söylenen özgürlüklerin hepsini geri alan bir
anayasa bizim anayasamız olmamalı. Anayasa tartışmalarında gözden kaçırılmaması
gereken en önemli husus anayasanın sihirli bir değnek olmadığını idrak etmekten
geçmektedir. Burada önemli olan zihinlerin değişimidir. Devlet zihinsel
dönüşümlerde demokratik bir hukuk devletine yaraşır bir şekilde rol almasını
bilmelidir. Hepimizin bildiği gibi, örneğin İngiltere’nin yazılı bir anayasası
yoktur ancak ileri bir demokrasiyle yönetilmekte, temel hak ve özgürlükler
konusunda çağdaş kriterlere uygun davranmaktadır. Bu açıdan bakıldığında aynı
zamanda bir zihniyet devrimi içermesi beklenen anayasa yazım çalışmaları
önündeki bütün engeller kaldırılmalı ve özgürlüklerin önü açılmalıdır.
Ülkemizde birçok gazeteci, aydın ve
öğrencinin tutukluluğu devam etmektedir. Bu insanlar sadece düşüncelerini ifade
ettikleri için, demokratik zeminde muhalif siyaset yürüttükleri için içeride
tutulmaya devam edilmektedirler. Aynı şekilde 7 binin üzerinde, siyaset yapan
vatandaşımız tutukludur ve özgür kalacakları günü beklemektedirler.
Tutukluluğun istisna hâli olması gerekirken binlerce tutuklunun cezaevinde
tutulması, cezaevlerinin kapasitelerinin çok üstünde tutuklu ve hükümlü
barındırması anlaşılır bir durum değildir. Bu bağlamda temel hak ve özgürlükler
konusunda yol temizliği yapılmadığı takdirde yeni anayasa çalışmalarının umut
vaat eden ruhunun kaybolacağı endişesini taşımaktayız. Gelin, hep birlikte
evrensel insan haklarına saygılı, gerçekten sivil, demokratik, katılımcı ve
özgürlükçü bir anayasa yapım sürecine samimi bir şekilde katkıda bulunalım ve
yapım süreci önündeki bütün engelleri kaldırıp, geleceğimizi hep beraber inşa
edelim.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz
haftalarda Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçek muhalefet partilerinin grup başkan
vekilleriyle bir araya gelerek, tutuklu vekillerin serbest bırakılmasıyla
ilgili olarak olumlu sinyaller verdi. Çalışma arkadaşlarımızın Meclise gelip
çalışmalarına başlayacakları yönünde bir beklentimiz vardı. Grup başkan
vekillerimiz görüşmelerin olumlu geçtiğini ifade ettiler, ancak daha birkaç
hafta geçmeden Başbakan Yardımcısı Sayın Hüseyin Çelik bu işin yargının
meselesi olduğunu söyledi. “Muhalif partilerin önerdiği tarzda bir değişikliğin
olması hâlinde bunun çok farklı ve olumsuz hukuki sonuçlar doğurabileceği ve
böyle bir düzenlemenin suistimale son derece müsait olabileceği sonucu
çıkarılmıştır.” dedi. Oysa sayın grup başkan vekillerinin önerdikleri
düzenlemede uzlaşmacı davrandıklarını, olumsuz hukuki sonuçlar doğurmaması için
çaba harcadıklarını, son derece iyi niyetli davrandıklarını biliyoruz.
Şunu sormak gerekiyor: Muhalefet
partilerinin önerilerini eğer tasvip etmiyorsanız sizin öneriniz nedir? Ne
yapmak gerekiyor? “Tutuklu vekiller sorunu muhalefetin sorunudur.” demek doğru
bir yaklaşım değildir. Bu vekiller Türkiye'nin vekilleridir. Onlara oy verenler
bu ülkenin vatandaşlarıdır ve bu mesele muhalefet partilerinin olduğu kadar bu
ülkeyi yöneten Hükûmetin de sorunudur. Açıkça ifade etmek gerekiyor ki Sayın
Meclis Başkanının iyi niyetli girişimleri ikinci defadır boşa çıkarılmaktadır.
Bu meselenin basit bir yargı işi
olmadığı, siyasi bir mesele olduğunu ve siyasetin çözmesi gerektiğini artık
herkes biliyor. Yargı sisteminin bu kadar geç çalıştığı bir ülkede, yasama
döneminin sonuna mı bırakılacak tutuklu vekiller?
MİT krizinde Sayın Başbakanın bile
yargıya güvenmediği açıkça ortadayken, tutuklu vekiller konusunda yargıya
güvenmemizin, yargının karar vereceği günü beklememizin bir anlamı var mıdır?
Eğer yargıya güvenilseydi bir gecede yasa çıkarılmaz, şeriatın kestiği parmak
acımaz şiarıyla hareket etmesi beklenen Sayın Başbakanın, MİT personellerini
yargıya teslim etmesi gerekirdi.
Dünyanın neresinde “tutuklu vekil”
kavramı vardır? Halkın verdiği binlerce oyla Meclise gelip çalışma yapması
gereken vekiller neden hâlâ içeridedir?
Mardin Cezaevinde tutuklu bulunan
Şırnak Milletvekilimiz Faysal Sarıyıldız ve Mardin Milletvekilimiz Gülser
Yıldırım daha geçenlerde cezaevinin verdiği yemeklerden zehirlenme tehlikesi
geçirdiler. Kapasitesinin 3 katı kadar tutuklu ve hükümlü barındıran bir
cezaevinde kalan vekillerimiz dışarıda dönen siyasi hesapların kurbanı durumuna
düşmüşlerdir.
Daha önceki konuşmalarımda da ifade
ettiğim gibi, tutuklu vekillerin durumu siyasi bir meseledir ve Meclis çatısı
altında çözümlenmesi gereken bir konudur. Bu konu üzerinde söz söyleyen hiç
kimse yargının işine müdahale etme gibi bir amaç gütmemektedir. Tutuklu yargılanan
vekillerle ilgili bizim ortak talebimiz, 12 Eylül’ün kötü bir mirası olan seçim
barajına rağmen, temsiliyetin yüksek oranda olduğu son genel seçimlerde ortaya
çıkan halk iradesinin Meclise tam olarak yansıtılmasıdır.
Parlamenter sistemlerde milletvekilleri
halkın iradesiyle seçilirler. Bu bağlamda, şu an cezaevinde olan, yüz binlerce
oy alarak halkın teveccühünü kazanmış olan 8 milletvekili değil halkın
iradesinin bizzat kendisidir.
Özgürlük kısıtlamasının keyfî olmaması
gerektiği yönündeki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ortadayken,
tutuklu vekiller sorununun âdeta bir kangren hâline gelmiş olması bizim
açımızdan kabul edilemez. AİHM içtihatları, kişi özgürlüğünün ihlali olan bir
eylemin öncelikle iç hukuka uyumlu olması gerektiğini, ancak bunun tek başına
yeterli olmadığını, bu eylemin sözleşmeye uygun olması gerektiğini ortaya
koymaktadır. Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmenin iç hukukun
üzerinde olduğunu ve sözleşme kararlarının iç hukuk tarafından uygulanması
gerektiğini düşünmekteyiz. Unutulmaması gerekiyor ki, sözleşmeye taraf olan bir
devlet vatandaş, vatansız, yabancı ayrımı veya başka herhangi bir ayrıma tabi
tutmaksızın herkesin kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını korumak ve
geliştirmekle yükümlüdür.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
gündemde olan bir başka konu da Cumhuriyet Halk Partisinin Kürt sorununun
çözümüne yönelik başlatmış olduğu yeni girişimdir. Bizler bu türden girişimleri
olumlu karşıladığımızı en başından belirtmiştik. Kürt sorunu bu Meclisin çözmesi
gereken siyasi bir sorundur. Çözüm sürecini Mecliste bulunan partilerin el ele
vererek ilerletmesi gerekmektedir. Bu sorunun çözümünde başta Mecliste bulunan
siyasi partiler olmak üzere bütün siyasi partilerin ve sivil toplum
örgütlerinin elini taşın altına koyup sürece katkı vermek zorunda olduklarını
düşünüyoruz.
Bu ülkenin birlik ve beraberliğini
savunmak ve sağlamak hepimizin boynumuzun borcu olmalıdır. Otuz yıl süren
çatışmalı ortamda yeterince kan dökülmedi mi? Güvenlik konseptinde ısrarcı olmak,
barışın elini geri çevirmek halkımıza hiçbir şey kazandırmayacaktır.
Yasa tasarısıyla ilgili olarak da,
sözünü ettiğimiz eksiklerin giderilmesi koşuluyla yasayı desteklediğimizi
belirtiyor, bu vesileyle hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Dora.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Gaziantep Milletvekili Derya Bakbak.
Buyurunuz Sayın Bakbak. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA DERYA BAKBAK
(Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Turist Rehberliği Meslek
Kanunu Tasarısı hakkında Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım.
Ülkemizin gelir kazanımlarından önemli
bir kalemi teşkil eden turizm gelirimizin daha da artırılması, yeni meslek
alanlarının oluşturulması, daha kaliteli turizm hizmetlerinin verilmesi, turizm
rehberliği mesleğinin geliştirilmesi amacıyla Meclise getirdiğimiz Turizm
Rehberliği Meslek Kanunu Tasarısı’nın hayırlı olması ümidiyle sözlerime
başlamak istiyorum.
Ülkemiz, topraklarında birçok
medeniyetin mirasını taşıyan, eski Yunan’dan Hititlere, Selçukludan Osmanlıya
birçok uygarlığa ait eserlerin ve kalıntıların yer aldığı, doğal güzellikleri
bakımından, özel konumu bakımından dünyada bir cazibe merkezidir.
Bütün bu özelliklerine rağmen Avrupa,
Afrika ve Orta Doğu’nun bağlantı merkezi durumunda olan ülkemiz, yakın geçmişe
kadar esas itibarıyla bir kıyı turizmi ülkesi olmasının, başka bir ifadeyle,
sıcak iklim ülkesi olmasının şansını yakalayan ve bu imkânı kullanmaya çalışan
bir konumdaydı. Gelen turist profiline baktığımızda da daha çok soğuk iklimden
gelen turistlerin varlığını görebiliyorduk. Dolayısıyla mevcut turizm
hizmetlerinde de deniz kıyısı turizmi odaklı hizmetler veriyorduk ancak
özellikle son on yılda Türkiye, bu özelliğinin yanına tarihini katarak,
müzelerini katarak, ören yerlerini katarak, gastronomisini katarak, sivil
mimari örneklerini katarak, kış turizmi ve kongre turizmini katarak turizmi
yaygınlaştırmıştır. Bu gelişmelere paralel olarak ihtiyaçlar da gelişmiş ve bu
ihtiyaçlara yönelik yeni düzenlemelere de ihtiyaç duyulmaya başlanmıştır.
Amacımız, sürdürülebilir bir turizmi
ülke düzeyine yaymaktır ancak bu şekilde marka değeri yüksek bir standarda
ulaşmış oluruz. Tarihin vefakâr izlerini titizlikle taşıyan, topraklarından
tarih taşan, kültür taşan ülkemizin, aynı zamanda, misafirperver ve barışçı
geleneğini de dünyaya tanıtmalıyız.
Sayın milletvekilleri, biz
İktidarımızda, turizm değerlerimizin katkısını artırmak amacıyla kültürel
değerlerimizi yükselttik, dünya standartlarına ulaştırmaya çalışıyoruz.
Müzelerimizi, ören yerlerimizi, türbelerimizi, arkeolojik alanlarımızı elden
geçirerek hem tarihimize sahip çıkıyoruz hem de bundan ülkemize kazanç elde
etmeyi başarıyoruz. İstatistikler de bunun en güzel ispatıdır. Ülkemiz, 2002
yılında, gelen turist sayısı bakımından dünyada 17’nci sırada iken 2010 yılında
7’nci sırada yer almıştır. 13,2 milyon olan yabancı ziyaretçi sayısı 2011’de
yüzde 137,3 artarak 31,4 milyona yükselmiştir. Turizm gelirleri de 2002 yılında
11,9 milyar dolar iken 2011 yılında yüzde 93,27 artarak 23 milyar dolar
olmuştur. Bu artışlarda turizm tanıtım çalışmalarının çok büyük bir yeri olduğu
göz ardı edilmemelidir. 2002’de tanıtıma ayrılan bütçe yurt dışı için 44 milyon
lira iken biz bu rakamı AK PARTİ Hükûmeti olarak 2011’de 155 milyona çıkardık.
2002’de 7.685 olan turist rehberi sayısı ise 2011’de 13.214’e yükselmiştir.
Turizmdeki yerel, ulusal ve
uluslararası vizyonumuz ve izlediğimiz istikrarlı politikalar ile 2023 hedefimiz
50 milyon turist, 50 milyar dolar gelirdir.
Sayın milletvekilleri, kültür,
toplumsal kimliğimizin en önemli unsurudur. Biz, medeniyet, kültür ve sanat
değerlerimizi muhafaza edip yeniden üreten ve gelecek nesillere aktaran,
evrensel kültüre katkıda bulunan çalışmalara hiç ara vermeden devam ediyoruz.
Anlayışımız, turizme kültürü de katarak
zenginliğimizi artırmak ve bu çeşitliliğimizi yüksek imkânlara çevirmektir. Biz
bunu yaparken bu değeri milletimizin ortak bir faaliyet alanı olarak görüyor,
sosyal oluşum ve faaliyetlere büyük destek veriyoruz.
Bakınız, on yıl önce uluslararası
ölçekte bir kültür envanterine bile sahip değildik; şimdi çok şükür, bütün
illerimizin somut ve somut olmayan kültürel mirasımızın ayrıntılı bir
envanterine sahibiz.
Sadece ülke sınırları içerisinde değil,
dünyanın çeşitli coğrafyalarındaki mimari mirasımızın da restorasyonunu
yapmaktayız. Şehirlerimizin turizm ve kültürel kimliklerinin geliştirilmesi ve
vatandaşlarımızın turizm ve kültürel ihtiyaçlarının dünya standartlarına
çıkartılması için destek sağlıyoruz.
Dünyada ve ülkemizde turizm algısı
hızla değişmektedir. Bu değişime ayak uydurmak, yeni trendlere, yeni
teknolojilere, işitsel ve görsel gelişimlere uygun hareket etmek gerekmektedir.
Aksi hâlde, ilginç olmaktan çıkar sıradanlaşırız, tükenmeye doğru gideriz. Biz
bu değişimin farkındayız, rakamlar da bunu göstermekte.
Dünyada özellikle 2008’den bu yana
turizm geliri düşerken, gezen turist sayısı azalırken bizde sürekli artıyor.
Dolayısıyla turizm gelirimiz de sürekli artıyor. Tabii, bunlar kendiliğinden
olmuyor. Bakınız, yerli ve yabancı kazılarda yeni standartlar getirdik. Artık
yabancı kazılarda mutlaka akademik unvan taşıyan birilerini bulunduruyoruz.
Üstelik 2002 yılında 57 yerli arkeolojik kazı yapılmakta iken 2011’de bu sayı 2
kattan fazla artarak 123’e ulaşmış. Yabancı arkeoloji enstitüleri tarafından
yürütülen 43 kazı daha bulunmakta.
İnsanlardaki müze kavramını
değiştirdik. Müzeleri sadece objeleri olan mekân algısı yerine, yaşayan, daha
dinamik, daha çağdaş, daha canlı sunumlar hâline getirerek standartlarımızı
yükselttik. Bakınız, Türkiye’nin bugüne kadar sadece 10 tarihî mirası UNESCO
dünya kültür mirasına girmeyi başarmış. Geçici listede yer alan 38 tarihî
mirasımızdan 21 tanesi de bizim İktidarımız döneminde listeye girmiş. Allah’ın
izniyle bu sayı daha da artacak. Biliyorsunuz en son sahip olduğu mozaik
alanıyla dünyanın en büyük mozaik müzesi Zeugma da UNESCO’nun 2012 Dünya Kültür
Mirası Aday Listesi’ne girdi.
Vizyonumuz çok geniş, bu nedenle
hepimize büyük görevler düşmekte. Öncelikle kendi geleneğimiz olan hoşgörü,
birlik ve beraberlik çatısı altında buluşmalı, birlikte hareket etmeliyiz.
Bizler, bu hoşgörü ile tarihî eserlerimize, figürlerimize yansımış olan ev
sahibinin gücünü ve önemini hissettirmeli, misafir karşılama geleneğimizle
bütünleşerek misafirimizi karşılayan, ülkemizin dili olan profesyonel turist
rehberlerimizle de örnek olmalıyız.
Sayın milletvekillerim, öncelikle,
turist rehberi kimdir, bu soruyu cevaplamak gerekiyor. Turist rehberi, turist
rehberliği mesleğini icra etme hak ve yetkisine sahip kişi veya grup hâlindeki
yerli ve yabancı turistleri gezi öncesinde seçmiş oldukları dili kullanarak
kültür, turizm, tarih, çevre, doğa, sosyal ve benzeri değerler ile varlıkları
tanıtarak gezdiren veya seyahat acenteleri tarafından düzenlenen turların gezi
programını seyahat acentesinin yazılı belgelerinde tanımladığı ve tüketiciye
satıldığı şekilde yürüten, acente adına yöneten kişidir.
Dünyada yazılı kaynaklara ilk geçmiş
rehberler Mısırlı rahipler olarak anılmaktadır. Ancak milattan önce 7’nci
yüzyılda başlayan olimpiyat oyunları organize seyahatlerin başlangıcı olmuş ve
beraberinde de turist rehberliğini getirmiştir. Anadolu’da doğup büyüyen
tarihçi ve coğrafyacı Heredot, gezdiği yerleri ve gelenekleri anlatan ilk
rehberlerdendir ve bir anlamda kültür turizminin öncüsü de sayılabilir. Daha
sonraları ticaret ve seyahatlerin artışına paralel olarak Anadolu kıyılarını
ziyaret edenlerin de sayısı artmıştır. Ancak bu dönemlerde rehberlik yapanlar
kulaktan dolma bilgileri aktarmaktadırlar.
Turizmin ve turist rehberliğinin
günümüzdekine benzer bir niteliğe kavuşması ancak sanayi devrimini izleyen
yıllardadır. Turizmin gelişmesi ve kitle turizminin başlaması ile profesyonel
turist rehberliği hizmeti zorunluluğu doğmuştur. Ülkemizde ise rehberliğin
geçmişi 19’uncu yüzyılın sonlarına kadar uzanmaktadır. 1839 yılında Osmanlıda
Tanzimat’ın ilanıyla eğitim, güzel sanatlar ve ticaret alanında Avrupa ile
ilişkiler gelişmiş ve İstanbul’da yaşayan yabancı sayısında artış olmuştur. Bu
gelişmeyle birlikte Osmanlıda 19’uncu yüzyıl sonunda görülmeye başlayan turist
rehberliği, ülkenin tanıtımı ve ulusal güvenlik açısından büyük önem
taşımıştır. Mesleğin kurumsallaştırılması çabalarının ilk örneği 1890 tarihli
Nizamname’dir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından iki yıl sonra 1925 tarihli
Ecnebi Seyyahlara Tercümanlık ve Rehberlik Edecekler Hakkında Kararname
yayınlanmış ve turist rehberliğine yönelik çeşitli adımlar atılmış ancak
yaşanan ekonomik krizlerle birlikte turizm dönem dönem durma noktasına
gelmiştir. 1971 yılına kadar turist rehberliğinde 1925 Kararnamesi geçerli
olmuştur.
Turist rehberliği ile ilgili ilk
yönetmelik 1971 yılında “Tercüman Rehber Kursları ve Tercüman Rehber
Yönetmeliği” adıyla yayımlanmıştır. Bu yönetmelik 1974 tarihinde değiştirilerek
“Profesyonel Turist Rehberliği Yönetmeliği” adını almıştır. 1981, 83 ve 86
yıllarında değişikliklere uğramıştır. Söz konusu yönetmelik 2005 yılında
“Profesyonel Turist Rehberliği Yönetmeliği” adıyla yeniden yayımlanmıştır.
Günümüzde Bakanlığın açtığı kursların
yanında üniversitelerin iki yıllık ön lisans ve dört yıllık lisans programları
ile de turist rehberi yetiştirilmektedir.
Geçen yıllar içinde barındırdığı
kültürel ve doğal zenginlikleri nedeniyle Türkiye için turizmin önemi giderek
artmış ancak turizmde önemli rol oynayan rehberlerle ilgili yasal
düzenlemelerde arzulanan sonuca ulaşılamamıştır.
Türkiye’nin tanıtımında önemli bir yeri
olan turist rehberliğinin yasal bir zemine oturtulması, artan rehber sayısına
paralel olarak mesleğe ilişkin kalite ve standartların belirlenmesi, turist
rehberliği mesleğinin tanımı, çerçevesi, denetimi ve bu denetim neticesinde
mesleğini gereği gibi yapmayanlara uygulanacak yaptırımların düzenlenmesi ve
turist odaları ile turist rehberleri odaları birlikleri şeklinde yeni mesleki
örgütlenmelere gidilerek turist rehberliği mesleğinin geliştirilmesi amacıyla
bu kanun tasarısı hazırlanmıştır.
Tasarı ile odalar ve odaların üst
kuruluşları olmak üzere tüzel kişiliğe sahip ve kamu kurumu niteliğinde meslek
kuruluşu birlikleri kurulmaktadır. Meslek kuruluşlarının organları, seçimleri,
görev ve yetkileri tasarıda düzenlenmiştir.
Birliklerin Türkiye genelinde kayıtlı
toplam meslek mensubu sayısının yüzde 33’üne sahip odaların Bakanlığa
yapacakları başvuru üzerine kurulabileceği yönünde düzenleme yapılmıştır.
Sınırları içinde en az 150 turist
rehberinin yerleşim yerinin bulunduğu her ilde, o ilde kayıtlı toplam meslek
mensubu sayısının yüzde 33’ünün valiliğe başvurusu üzerine, tüzel kişiliğe
sahip ve kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olan oda kurulabileceği
yönünde düzenleme yapılmıştır.
Oda merkezlerinin kuruldukları il
olduğu ve aynı ilde birden fazla oda kurulabilmesine izin verilmesi yönünde
düzenleme yapılmıştır.
Oda olmayan illerde en az 50 turist
rehberinin oda merkezinin bulunacağı ili belirten başvurusu üzerine Bakanlık
tarafından bölgesel odalar kurulabileceği yönünde düzenleme yapılmıştır.
Bu kanun hükümleri dışında rehber
meslek kuruluşu kurulamayacaktır.
Tasarı ile mesleğin icrasına ilişkin
hükümler getirilerek meslek mensuplarının hak ve yükümlülükleri de
düzenlenmiştir.
Turist rehberleri bakımından bu odaya
üye olma, ruhsatname alma, eylemli rehberler bakımından iki yıl için verilecek
çalışma kartı alma, yazılı rehberlik sözleşmesi yapma ve taban ücreti altında
çalışmama gibi zorunluluklar getirilmektedir.
Mesleğe kabul için aranılan şartlardan
biri “Üniversitelerin turist rehberliği bölümlerinin ön lisans, lisans veya
yüksek lisans programlarından mezun olmak veya üniversitelerin turist
rehberliği bölümü dışındaki diğer bölümlerden, en az lisans düzeyinde, mezun
olmak” olarak düzenlenmiştir.
Turist rehberliği sertifika
programının, birliklerin ve Türkiye Seyahat Acenteleri Birliğinin ortak
önerileri ve Bakanlığın onayıyla turizm sektörünün ihtiyaçları da dikkate
alınarak, belirlenen dillerde, Bakanlığın gözetimi ve denetimi ile birlikler
tarafından düzenlenmesi yönünde düzenleme yapılmıştır. Disiplin suçları ve
cezaları sayılmış ve disiplin soruşturması usulü belirlenmiştir.
Tasarı kanunlaştığı takdirde, tüm
turist rehberlerini kapsayacak bir meslek örgütlenmesinin kurulmasının
sağlanması, sonrasında Kültür ve Turizm Bakanlığımızca düzenlenecek yönetmelik
ile mesleğin hukuksal altyapısının mesleğin özelliklerine uygun şekilde oluşturulması
ve rehberlik iş ve işlemlerinin daha etkin ve süratli bir şekilde yürütülmesi
hedeflenmektedir. Bu tasarının yasalaşması hâlinde, sürdürülebilir turizm
doğrultusunda Türkiye, coğrafyasının özel konumunu, geçmişinin zengin mirasını
en iyi şekilde değerlendirmiş, ekonomik ve toplumsal kalkınma yolunda bir adım
daha atmış olacaktır.
Sayın milletvekilleri, Türkiye’nin uzun
dönemli refahı ulusal ölçeği aşan ekonomik bir bakış açısıyla mümkündür. Turizm
gelirimizin artması bu ülkümüze hizmet edecektir. Yüce Meclisimizin çıkarttığı,
çıkaracağı tüm kanunlar, düzenlemeler halkımızın refahını daha da artırmaya
yöneliktir. Böylelikle, ülkemiz başta bölgesinde olmak üzere dünyada yıldızı
daha da parlayan bir ülke olacaktır. Bulunduğu konumuyla, köklü tarihiyle gurur
duyduğumuz ülkemizin önümüzdeki yıllarda da küresel düzeyde başarılardan
başarılara koşması dileğiyle, bu kanun tasarısının hayırlara vesile olmasını
diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakbak.
Sayın milletvekilleri, soru-cevap
bölümüne geçiyoruz.
Buyurunuz Sayın Demiröz.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Sayın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanını komisyonlarda bulamadığım için burada görünce soru sorma ihtiyacı
duydum ama Sayın Bakan maalesef burayı da terk etti ama iletilmek üzere
soruyorum: Bursa Yenişehir, Karasu, Ayazma ve Söylemiş köyleriyle Kestel ve
İnegöl köylerinde dolu ve aşırı yağmurdan dolayı ihraç ettiğimiz kiraz ve
çileklerde çok büyük bir sıkıntı var. Bu konuda Tarım Bakanlığının yaptığı bir
çalışma var mıdır yoksa zeytinde olduğu gibi kulak ardı mı edecektir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Demiröz.
Sayın Öğüt…
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
İstanbul’da Küçükçekmece Gölü ve
Marmara Denizi’ne akan kirli suları arıtmak için yapılan Ambarlı Biyolojik
Tesisinin 2012 yılı içinde hizmete açılması ve 1 milyon 600 bin kişiye hizmet
etmesi öngörülmektedir. Diğer yandan, gerek yapılmış olan gerekse yapımı devam
eden konutlar ile birlikte söz konusu bölgeye 3 milyon nüfus eklenecektir.
Hâlihazırda adrese dayalı nüfus sayımına göre 2011 yılı sonu itibarıyla
Avcılar, Beylikdüzü, Arnavutköy ve Başakşehir’de yaklaşık 1 milyon 600 bin
kişinin yaşadığını göz önünde bulundurduğumuz zaman, bu ek 3 milyon kişiyle
toplam nüfus 4,5 milyon kişiye ulaşacaktır. Dolayısıyla, arıtma tesisi
projedeki hâliyle nüfusa cevap verecek nitelikte değildir. Bu yetersizliğin
giderilmesi için önlem alınmış mıdır? Alındıysa neler planlanmaktadır? Tesisin
projesinde bir revizyon düşünülmekte midir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın Yılmaz…
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Hükûmetiniz döneminde
Adana gerçekten çok ihmal edildi hem tarımda hem işsizlikte hem sanayide
Türkiye birincisi oldu.
Şimdi, ben, özellikle bu turizmle
ilgili şunu sormak istiyorum: Bizim Karataş’ın oradan başlayarak Tuzla ve
Akyatan bölgeleri Türkiye'nin en güzel kumsallarına sahip, Seyhan Nehri de
buraya dökülüyor. Buranın turizm alanı ilan edilmesi noktasında herhangi bir
çalışmanız var mı? Bu, Adana’nın önünün açılması noktasında iyi bir çalışma
olacaktır diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.
Sayın Serindağ…
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, 2011 yılı içerisinde
Gaziantep’i sadece 311 bin yerli ve yabancı turist ziyaret etmiştir. Oysa,
Gaziantep, etrafındaki illerle birlikte turizm potansiyeli geniş olan bir
ilimizdir. Acaba, Gaziantep’te turizmi geliştirmek ve turist sayısını artırmak
için turizm master planı yapılması düşünülüyor mu? Bu turizm master planı
yapılırken bir havza olarak değerlendirilmesi göz önüne alınıyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Serindağ.
Sayın Acar…
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, turizm altyapısının bütün
unsurları ile nitelikli hizmet sunması gereklidir. Bu sektörü emekleriyle
ayakta tutan turizm çalışanlarının mevsimlik işçi konumundan çıkarılması
gerekir. Her yıl Antalya’da on binlerce emekçi işçi kış aylarını işsiz
geçirmektedir. Bu konuda yeni bir sistemin oluşturulması için bir çalışma
yapılması ihtiyacı vardır. Turizm örgütlerinden gelen yeni destekler konusunda
Bakanlığın bir katkısı, çabası olacak mıdır? Bir proje var mıdır?
Ayrıca, turizm taşımacılığı da birkaç
kötü kazayla hafızalardadır. Burada çalışanların, şoförlerin sigortasız
çalıştırıldığı, çalışma saatlerine çok dikkat edilmediği konusunda şikâyetler
var. Bu sorunun çözümü konusunda
Bakanlığın bir girişimi olacak mı? Çünkü, bu durum da yalnızca sigortasız işçi
çalıştırma sorunu değil, turizm sektörünün parçası olarak düşünülmeli. Orada
yaşanacak bir olumsuzluk sektörün imajını, yurt dışındaki algısını olumsuz
etkilemektedir. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Son olarak da, İzmir 2020 EXPO için
kanun çıktı ancak 2016 Antalya EXPO için hâlâ somut bir gelişme yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Antalya’da
büyük bir kaygı var. Acaba bu 2016 Antalya EXPO kanununu ne zaman
çıkartacaksınız, Meclise getireceksiniz?
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Acar.
Sayın Varlı…
MUHARREM VARLI (Adana) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Adana bu bölgesel teşviklerden umduğunu
bulamadı. Turizm teşvikleri kapsamında, az önce Seyfettin Bey’in söylediği
bölgeler de dâhil, Yumurtalık ilçemiz de bu kapsama alınabilir mi?
Biliyorsunuz, enerji yatırımlarından dolayı Ceyhan Yumurtalık dünyanın tanıdığı
bir bölge ama Yumurtalık sahili de dünyanın en güzel sahillerinden bir tanesi.
Enerji bölgesi ile turizm bölgesi ilan edeceğiniz yerler birbirinden farklı
yerler. Onun için burayı da turizm bölgesi kapsamına almayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Varlı.
Sayın Demiröz, tekrar…
İLHAN DEMÖRÖZ (Bursa) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Turizm Haftası’nda, turizmle ilgili
yasanın görüşüldüğü bugünde Sayın Bakanıma yine iletilmek üzere: Bursa Orhaneli
Başköy köyümüzde mermer ocaklarından dolayı içme suları kirli ve bu İl Özel
İdaresi tarafından da tespit edildiği hâlde hiçbir işlem yapılmamaktadır. Bu
konuda Çevre Bakanını biz Bursa’ya nasıl götürelim veya bu yerleri,
Kabulbaba’yı, Başköy’ü nasıl gösterelim diye bu konuda sizden yardım istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Demiröz.
Sayın Öğüt…
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Büyükşehir Belediyesi her tarafta
olduğu gibi, şimdi de Anadolu yakasının sahillerinde büyük bir hoyratlıkla
tatbikatlar yapmaktadır. Örneğin, bugün Göztepe’de, hiçbir ihtarda bulunmadan,
yirmi iki yıllık bir balıkçı kooperatifini 150 zabıtayla yıkmıştır, hoyratça
yıkmıştır. Ayrıca, Maltepe sahilinde, yine bütün Maltepelilerin itirazına,
belediyenin itirazına rağmen, ÇED raporlarına rağmen, imar kararlarına rağmen
bir dolgu alanı yapmaktadır. Dolgu alanları -biliyorsunuz, Çevre
Haftası’ndayız- özellikle sahil kenarında büyük bir yıkıma yol açmaktadır. Bunu
burada bir daha belirterek yetkilileri uyarmak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Öğüt.
Sayın Serindağ…
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, Birleşmiş Milletler Dünya
Turizm Örgütü başta olmak üzere uluslararası ekonomik örgütler, sürdürülebilir
turizm konusunda yatırım olanakları sunmakta ve sürdürülebilirlik
politikalarının oluşmasına ve uygulanmasına destek vermek amacıyla programlar
yürütmektedirler.
Demin de ifade ettiğim gibi, Gaziantep
ve bulunduğu havza turizm açısından önemli bir potansiyel oluşturmaktadır.
Acaba, Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü ve diğer ekonomik örgütlerin
yaptığı bu programlardan yararlanmak üzere, Gaziantep’te bir program yapmayı
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Serindağ.
Sayın Şafak…
DOĞAN ŞAFAK (Niğde) – Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, Dalyan Nehri’nde
günübirlik çalışan dört yüze yakın tekne var. Bu tekneler mazotla çalışıyor.
Nehirde korkunç bir kirlilik var. Dalyan da Türkiye'nin en güzel yerlerinden
bir tanesi. Ancak orada güneş enerjisiyle çalışan birkaç tane örnek tekne var.
Bununla ilgili kooperatiflere teşvik verip bu konuyu, güneş enerjisiyle çalışan
tekneleri teşvik etmeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda görüşünüzü almak
istiyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Şafak.
Sayın Halaçoğlu…
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, şimdi, tarihî
mezarlıklarımızın korunması konusunda biliyorsunuz çok fazla katkımız olmadı.
Bunların korunması konusunda ne yapmayı planlıyorsunuz?
İkincisi de: 2015 yılı geliyor, eski
Van şehrimiz, Kale’nin altındaki Van şehri, biliyorsunuz, 17 Mayıs 1915’te
Ermeniler tarafından yerle bir edildi. Orada bir kazı yapmayı planlıyor musunuz
2015’e hazırlık almak üzere?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Halaçoğlu.
Buyurunuz Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – Öncelikle, burada cevabını veremediğim soruları -birçokları zaten
başka bakanlıklara aktarılmak üzereydi, gerek Tarım Bakanlığına gerek Çevre
Bakanlığına, onları zaten tutanaklardan da alırlar ama- ben bilhassa
aktaracağım.
Bunun dışında, turizmle ilgili olarak,
Sayın Serindağ’ın “Gaziantep’e 311 bin yerli ve yabancı turist geliyor. Bir
turizm master planı düşünülüyor mu?” diye…
Biliyorsunuz, her bakanlığın kendi
bütçesinde ayrı bir ödenek GAP için ayrılmakta. Kültür ve Turizm Bakanlığı da,
GAP için ayrılan ödeneğin en çoğunu Gaziantep için kullanmakta. Bakın,
Gaziantep’e mükemmel bir müze yapıldı. Bu müze, mozaik müzesi belki
Tunus’takinden de, bu bölgedekilerden de, Akdeniz’dekilerden de çok daha büyük,
çok daha güzel bir müze. Sağ olsun, Belediye Başkanımıza biz öyle diyoruz ki
halk da öyle düşündüğünden tekrar seçti, çok iyi çalışıyor. Dolayısıyla
“Gaziantep için de, her il için de bir master planını daha iyi nasıl yaparız?”
şeklinde bakanlığımızda bir çalışma var ama şunu diyoruz: Gaziantep kendini
kurtarmış bir yer. Biz öyle diyoruz, Gaziantep kendini kurtarmış. Yani,
Gaziantep’in yanında kendini biraz daha kurtaramayan illerin isimlerini
vermeyeyim ama Gaziantep bayağı yol almış durumda.
Yol aldığını nasıl anlarsınız? Bakın,
beş yıldızlı otellerin hiçbirini devlet yapmaz, her birini özel sektör yapar.
Özel sektör de hatır için gidip bir yere “Gel buraya beş yıldızlı otel yap.”
desen, yapmaz. O fizibilite raporunu yapar, bakar, eğer ki yapmış olduğu otel
dolacaksa, yapmış olduğu yatırım çıkacaksa, fizibl ise işte o zaman yapar. Son
yıllarda Gaziantep’e yapılan beş yıldızlı otellere Sayın Serindağ bir bakın,
Gaziantep’in turizmde çok yol aldığını görürüz.
Muhakkak ki Suriye krizi olmasa
Gaziantep mevcut bulunduğu noktadan da çok daha iyi bir yere gidecekti ama
Gaziantep’in bulunduğu nokta çok daha iyi, Bakanlığımızın da desteğiyle çok
daha iyi bir yere gidecektir. Artık iller birbiriyle yarışıyor. Her il için de
bir master planı hazırlanmaktadır.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Yani havza
bazında düşünmüyorsunuz.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – Yok, havza bazında… Zaten hiçbir yer tek başına bir destinasyon
olmaz. Eğer sadece bir Mardin’e giderseniz Mardin yetmez, Mardin’in yanında
Midyat’ı da almak lazım, Midyat’ın yanında Hasankeyf’i de almak lazım,
Hasankeyf’in yanında belki Dağara Antik Kenti’ni de eklemek lazım. Sadece Antep’i
değil, Antep’in yanında belki Yesemek’teki o güzel heykel müzesini, açık hava
müzesini de dâhil etmek lazım. Dolayısıyla, bir destinasyonu tamamlarsanız
ancak turizmde varlık olabilir. Dolayısıyla da güneydoğu hem Mardin’iyle hem
Antep’iyle, inşallah, hem de Hatay’ıyla…
Bakın, burada çok önemli olan, çok
kültürlülüğü savunmak. Çok kültürlülüğü yaşattığınız zaman, ayrım
göstermeksizin hepsine önem verdiğiniz zaman -Rum Kalesi de vardır, o da ayrı
cazibe merkezi- dolayısıyla siz güneydoğuyu turizmle de çok iyi bir noktaya götürürsünüz.
Hatay çok kültürlülüğü yaşattığı için
iyi bir yerde, Mardin çok kültürlülüğü yaşattığı için iyi bir yerde, Antep de
onun yolunda. Dolayısıyla, inşallah, güneydoğuda her türlü kültürü, hiçbir
ayrım yapmaksızın yaşatırsak, gösterirsek, insanlığın el emeği, göz nuru olan
ürünleri tüm insanlığa, yerelden alıp evrensele taşırsak, inşallah, Türkiye'nin
de, Güneydoğu’nun da, Antep’in de durumu çok iyi olacaktır.
Kaldı ki Antep’in bir de Bakanı var
biliyorsunuz, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı. Arkadaşlarım not verdiler,
Sayın Bakanla da ortak bir çalışma yürütülüyor, GAP İdaresinin de master planı
var ki ayrıyeten de ilave bir desteklenmektedir diye.
Yine, Sayın Acar’ın… Gerçekten de
mevsimlik işçileri turizmden kurtarmak lazım, biz de aynen katılıyoruz. Çünkü
çok iyi yetişmiş bir insan, işte, genelde, diyelim ki kış otellerinde
çalışanlar yazın işsiz kalıyor; işte, yaz otellerinde çalışanlar kışın işsiz
kalıyor. Ancak bu kendilerinin o sektörde yetişmiş olmasını engelliyor çünkü üç
ay sonra, beş ay sonra, altı ay sonra bir başka yere gittiğinde yine tekrar işe
tekrar dönebilme ihtimalleri yok, hepsi B. Dolayısıyla, bu hizmetin
kalitesinde, niteliğinde bir düşüklük olduğunda bir düşmeye sebebiyet
vereceğine biz de inanıyoruz. Bunun için bir çalışma, biz Sayın Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanına da en azından şunu teklif ettik bakanlık olarak, dedik
ki: Bunlara vatandaşlar hazır. Bir de eskiden herkes standart bir emekli maaşı
alırdı, ancak şimdi öyle bir standart emekli maaşı yok, ne kadar prim öderseniz
o kadar maaş alırsınız. Dolayısıyla, bu kış turizmine ait olan yerlerde yazın
çalışmayı teşvik ettirmek için işveren üzerindeki maliyetin, prim yükünün yüzde
50’ye düşürülmesi, tabii işçi de kabul etmek kaydıyla, çünkü sonunda emekli
olduğunda düşük emekli aylığı alacak işçi. Yazın da kışı olan yerlerde… Yüzde
50’sini biz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına teklif ettik. Tabii, oradan
gelen bir şeyle artık kısmi çalışma mümkündü, kısmi çalışmaya dönerlerse bu da
olabilir dendi ama bunun üzerinde çalışılıyor, henüz daha bir ortak çözüme
varabilmiş değiller.
Tabii, bir başkası İstanbul’la ilgili
sordu. Gerçekten 1 milyon 200 bin kişi için yapılan bir arıtma tesisinin
nüfusu… 1.200’lük, 1.600’lük ama nüfus şimdi 4 milyona, 3 milyona… Her yerden
gelenler var dendi, dolayısıyla bu yeter mi yetmez mi? Yetmezse bile, bil ki
İstanbul bizim gözbebeğimiz, İstanbul Türkiye’nin gözbebeği, İstanbul kültür
başkenti. Antalya turizmin başkenti diyoruz ama bilin ki İstanbul’un ikinci bir
şapkası da turizmin başkenti ve İstanbul’un Slav dilindeki adı Çargrad’dır yani
çarların şehridir, imparatorların şehridir. Biraz önce sayın vekilim burada
Kayseri’den giderek kazser şehri diyor, yani imparatorların şehri ama bilin ki
İstanbul Çargrad, imparatorların şehri. Tabii bizim imparatorumuz da öyle yani
Fatih’i de öyle diyelim. Burada hocam var, tarih alanına girmeyeyim ama
İstanbul hepimizin gözbebeği. Daha bu sabah Pakistan’dan geldim, Pakistan’dakiler
diyor ki; “İstanbul’a her gittiğimizde, bir önceki gitmemize rağmen
inanamıyoruz, İstanbul’da büyük bir değişim oluyor.” Ben de Sayın Başkana
gerçekten teşekkür ediyorum. İstanbul hepimizin malı, bu sadece Başkanın değil,
ne benim ne sizin ne dediği gibi Hasip Kaplan Bey’in değil, hepimizin. Hatta
şunu diyebilmemiz lazım ki, İstanbul insanlığın ortak malı, ortak değeri.
Herkes çıkarsa biz bundan gurur duyarız, niye ondan rahatsız olalım ki.
Dolayısıyla, İstanbul çok iyi bir yolda. Eğer yetmezse, bilin ki Türkiye’nin
imkânları da vardır.
Sayın Başkanımız tabii eski belediye
başkanı olduğundan konuyu da iyi biliyordur, modüler yapılıyor, yani ilave
tekrar yapılabilme imkânı var ki, bilin ki İstanbul’u kirletecek hiçbir şeye ne
biz ne de Belediye Başkanımız müsaade etmez.
Bir başka, tabii yine söylemiştim ama,
Kestel ve İnegöl köylerinde aşırı yağıştan dolayı kirazla ilgili çalışma var mı
Tarım Bakanına ileteceğim.
Yine Dalyan’da… Dalyan’da biliyorsunuz
ben Kültür ve Turizm Müsteşarlığından önce de Denizcilik Müsteşarlığı yaptım.
Bunlar ilk defa o dönem geldiklerinde biz yönetmelik değiştirdik. Hem gürültü
çıkarmıyorlar hem çevreyi kirletmiyorlar. Dolayısıyla, bu insanların o döneme
kadar ruhsat alabilmeleri için mesela makine biriminin horse power olması
lazımdı veya kilovat olması gerekirken
biz yönetmelik değiştirdik, bunlara çalışma izni verdik. Bunların teşvik
edilmesi lazım. Özel bir teşvik veriliyor mudur? Maddi bir teşvik verilmiyordu.
Verilmesi gerekir mi? Kesinlikle verilmesi gerekli. Çevreyi korumak istiyorsak,
Dalyan’ı korumak istiyorsak gerçekten bu güneş enerjisiyle çalışan, çevreye
saygılı teknelerin desteklenmesi gereklidir, bununla ilgili bir çalışma
yapılması gerekir diye düşünüyorum.
Yine tarihî mezarlıklar, Sayın
Halaçoğlu muhterem hocam. Ahlat yani bizim gözbebeğimiz ama Ahlat geçmiş
yıllarda ihmal edilmişti. Ama bu dönemde, biliyorsunuz, Ahlat’ın da, Tatvan’ın
da, Erciş’in de, Adilcevaz’ın da olduğu kısım kültür ve turizm gelişme bölgesi
ilan edildi ve Sayın Cumhurbaşkanımızın da özel himayesi altına alındı. Resmî
Gazetede yayımlandı ama şimdi Ahlat’taki mezarların hepsinin kayda alınması,
gezi güzergâhının oluşturulması karşılama merkezi için inanın ki finansal
sıkıntımız yok, daha önceden kurullardan projelerin geçmesi konusunda bir
sıkıntı vardı. Dolayısıyla da benim yani Kültür ve Turizm Bakanlığında
bulunduğum dönemde, Allah için, işte Roma kültürüne veya daha önceki antik
kültürlere hiç ayrım göstermeden, onlar da bizim servetimiz ancak bu
bulunduğumuz dönemde mutlaka Ahlat’ın, mutlaka Adilcevaz’ın, mutlaka işte
Kubadabad’ın, biliyorsunuz Konya’daki Selçuklu Sultanı’nın yazlık sarayıdır.
Dolayısıyla, Selçuklu eserlerini de, Sivas’ta da olduğu gibi, öne çıkarma…
Divriği Ulucami…
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Ağaçlar
çıkıyor ya, onun için Sayın Bakanım.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – Yani yok. Dediğim gibi eskiye kıyasla çok daha iyi bir durumda,
inşallah bu yıl veya uygun bir yılda beraber gideriz. Biz de diyoruz ki: Gerçekten
orası bu coğrafyanın ortak zenginliğidir. Çok daha iyi bir durumda yani sadece
bizde değil yerel yöneticilerimizde de oldu, inşallah onları da eskisinden çok
daha iyi bir duruma getireceğiz.
Bir başka Sayın Milletvekilimiz dedi
ki: “Karataş bölgesi…” Adana gerçekten turizmde, dediği gibi, hak ettiği yeri
almadı. Biz yine o dönemde Adana’da kültür ve turizmi nasıl geliştiririz diye
arama konferansı gibi bir çalışma yaptık Karataş bölgesinin sahil bölgesi
kültür ve turizm koruma geliştirme bölgesi içerisinde. Dikkat ederseniz, oraya
beş yıldızlı hiçbir otel yapılmamıştır. Niye yapılmamıştır? Kültür bölgesi
içinde ve turizm bölgesinin içine alındığı için yapılmamıştır. Tabii, bu
korumacılık açısından iyi oldu, hiçbir şey yapılmadı ancak bir şeyin de yapılması
lazım. Şimdi, inşallah…
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın
Bakanım, çok doğru söylüyorsunuz da bir bakın oraya pislikten geçilmiyor, nasıl
bir koruma bölgesi yani?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – Yani, ben de baktım, ben de baktım da…
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Gidelim bir
bakalım yani yetkililer…
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – Ben de gittim, hem Karataş’a hem Yumurtalık’a her yere gittim dediği
gibi.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Kâğıtta
yazılana bakmayalım.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – Bak, şimdi Tarsus’taki yerlerin…
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Aynı, devamı
zaten.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – Biliyorum, biliyorum, onun için yani bir ayrım yok, biraz yürüsen
Tarsus’a geçersin sahil bölümünden, ben biliyorum ama Tarsus’taki araziler beş
yıldızlı turizm yatırımı yapmak isteyenlere tahsis edildi ve yatırımlara da
başlandı. Dolayısıyla, inşallah, Tarsus’tan sonra Yumurtalık-Karataş arasındaki
bölgenin de tahsislerine başlandığında bu iş olacak.
Faydası nedir? Doğrudur, hiçbir şey
yapılmadı. Şu ana kadar oranın ne gecekondularla ne de çirkin yapılarla işgal
edilmemiş olması bizim için el değmemiş bir hazine sunuyor. Pislik var ama hiç
değilse ondan daha önemlisi bir yapı yapılsaydı onu ortadan kaldırmak çok daha
zordu, diğerini temizlemek daha iyi olacak. Biraz sabredersek çok daha iyi
olacak ama el değmemiş bir yer.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Eski Van’ı
söyledim bir de.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – Eski Van yapılıyor, Allah için en üstündeki camiyi de biliyorsunuz.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Yapıldı da
alttaki şehir…
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – Altı da yapılıyor, yani ben müsteşarken de çok kaynak gönderdik. Van
da doğunun incisi, aynen öyledir. Dolayısıyla, hem kalesini hem yukarıdaki
camisini hem Akdamar’ı hem o kalesini…
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – 2015
geliyor ya Bakanım.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – Vallahi bizim hiçbir kaygımız olmasın. 2015’te bizim Çanakkale
Zaferlerimizin 100’üncü yıl dönümü, inşallah, onu da alnımızın akıyla, gururla
kutlayacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – İşte,
Ermenilerin soykırım iddialarının da 100’üncü yıl dönümü de onun için
söylüyorum.
BAŞKAN – Evet…
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – Bizim bir korkumuz olmasın biz bir olursak, birlik olursak… Yoksa
dışarı da bunu fırsat bilir, bizim onlara fırsat vermememiz gerekiyor diyorum.
Katkılarınız için hepinize sonsuz
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.16
İKİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 16.30
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP
ÜYELER: Özlem YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Mustafa HAMARAT (Ordu)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 117'nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
257 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın
görüşmelerine devam edeceğiz. Komisyon ve Hükümet yerinde. Tasarının 1'inci
maddesini okutuyorum:
TURİST
REHBERLİĞİ MESLEK KANUNU
TASARISI
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar
Amaç ve kapsam
MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı; turist
rehberliği mesleğine kabule, mesleğin icrasına ve turist rehberliği meslek
kuruluşlarının kuruluş ve işleyişine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.
(2) Bu Kanun; turist rehberliği
mesleğine kabule, meslek içi eğitime ve mesleğin icrasına, turist rehberleri
odaları ile turist rehberleri odaları birliklerinin kuruluşuna, organlarının
niteliklerine ve seçimlerine, organlık niteliğini yitirme hal ve usullerine,
görev ve yetkilerine, çalışma usullerine, üyeleri ile olan karşılıklı hak ve
yükümlülüklerine, gelir ve giderleri ile bütçelerine, Kültür ve Turizm
Bakanlığının mesleğe ilişkin görev ve yetkilerine, meslek kuruluşlarıyla
işbirliğine ve turist rehberliği meslek kuruluşlarının Bakanlıkça
denetlenmesine ilişkin usul ve esasları kapsar.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Antalya Milletvekili Yıldı ray Sapan.
Buyurunuz Sayın Sapan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YILDIRAY SAPAN
(Antalya) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
tasarının Vinci maddesi üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Turist rehberi demek ülkemizi,
kültürümüzü, gelenek ve göreneklerimizi, doğamızı, tarihimizi önce kendi
özümsemiş, anlamış, bu konuda yeterince donanımlanmış, turistin ülkemize
geldiği andan itibaren âdeta ayna görevi gören, bıraktığı izlenim ve tanıtım
biçimiyle turistlerin ülkemiz hakkındaki düşüncelerinin oluşmasındaki ilk ve en
önemli kişidir.
Yazılı kaynaklar dünyadaki ilk
rehberlerin Mısırlı rahipler olduğunu söylemektedir. Ancak Milattan Önce 7’nci
yüzyılda başlayan olimpiyat oyunları organize seyahatlerin başlangıcı olmuş,
beraberinde turist rehberliğini de getirmiştir.
Rehber örgütleri yarım asırdır kalite,
hizmet, eğitim konusunda ve sektörün gelişimi konusunda büyük çabalar
göstermiştir. Turist rehberliğiyle ilgili uzun yıllar önce bir iki yönetmelik
yayımlanmış ancak turizmde önemli rol oynayan rehberlerle ilgili yasal
düzenlemelerde arzulanan sonuca bir türlü ulaşılamamıştır.
Rehberliğin gerektirdiği çağdaş yasal
düzenlemeleri içeren bir önerinin Meclis Genel Kuruluna gelmesi için yıllar
boyu beklenmiştir. Son dokuz buçuk senelik AKP iktidarında da bu yasa tozlu
raflarda kalmayı sürdürmüştür. Neyse ki, TUREB’in çabalarıyla Meclis gündemine
alınmıştır.
Görüştüğümüz yasanın, yani Profesyonel
Turist Rehberliği Meslek Yasası’nın en kısa sürede çıkarılması ülke turizmi
açısından büyük önem taşımaktadır.
Değerli milletvekilleri, ülkemizdeki
turist rehberlerinin birçok sıkıntısı bulunmaktadır. Bu sıkıntıların bir kısmı
görüştüğümüz tasarının yasalaşmasıyla ortadan kalkacaktır. Ancak bununla
birlikte, rehberlerin sosyal hakları ve ücretleri garanti altına alınarak,
yetişmiş rehberlerin mesleği terk etmelerine neden olan olumsuzluklar giderilerek
rehber, acente, otel ilişkisine yeniden saygınlık kazandırılmalı ve rehberliğin
profesyonel bir iş kimliğine kavuşması sağlanmalıdır.
Bunların dışında rehberlere uzmanlaşma
eğitimi verilmeli, kuş gözlem rehberinden rafting rehberine kadar birçok dalda
kariyer yapma imkânı sağlanmalıdır. Eski rehberlerin uzmanlaşması sağlanırken,
yeni yetişecek rehberlerin eğitimleri bu çerçevede yapılmalıdır.
Rehberler, turisti yakından tanır,
onların sorunlarını ve taleplerini çok iyi bilir; turist profilini en doğru
biçimde ortaya koyacak olan da onlardır. Dolayısıyla, genel turizm politikaları
oluşturulurken, sektörel kararlar alınırken mutlaka rehberlerin de katılımı
sağlanmalıdır. Ülkemiz turizminin gelişimini sağlıklı bir yapı içinde
sürdürebilmesi açısından, hâlen Kültür ve Turizm Bakanlığının elinde bulunan
yetkilerin Birliğe devredilmesi gerekmektedir ancak tasarıda tüm yetkiler
Bakanlıkta toplanmaktadır. Komisyondaki çabalarımıza karşın bu konudaki
önergelerimiz AKP tarafından karşılık bulmamıştır. Kendini fazlaca denetlemeyen
ve sorgulamayan bir yapının sağlıklı sonuçlar alması olası değildir. Yıllardır
sadece seyahat acentelerine tanınan mesleki yetkiler diğer birimlere
tanınmamakla âdeta eşitsizlik yaratılmaktadır. Bu eşitsizliği giderme
noktasında ve Avrupa Birliği mevzuatına uyum çalışmaları çerçevesinde, sektör
unsurlarının işlevsel olmaları sağlanmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
turist rehberliği meslek kanunu görüşülürken ülkemizin göz bebeği olan turizm
sektörünün de genel sıkıntılarına değinmemek olmaz. Sıkıntıların en büyüğü,
AKP’nin turizmde istikrarlı bir devlet politikasının bulunmamasıdır. Diğer
sektörlerle bu denli iç içe olan turizm sektöründe bir devlet politikasının
mutlaka oluşturulması gerekir. Bu alandaki çok seslilik, yönetim boşluğu ve
karmaşa giderilerek istikrarlı, sağlıklı bir koordinasyon gerçekleştirilmeli ve
turizm, ülke geneline, tüm yıla yayılmalıdır.
Bunun yanında, ülkemizin geleceğinin
bağlı olduğu sektörlerden biri olan turizmin öneminin kavratılması amacıyla çok
boyutlu bir turizm eğitim seferberliği başlatılmalı; bu eğitim, medya
aracılığıyla yaygınlaştırılmalıdır. Örneğin, her gün, en çok televizyon izlenen
saatlerde en az beş veya on dakika genel turizm eğitimi verilmelidir. Turistin
tüm ülkeyi kalkındıracağı, onlara güler yüzlü davranmanın, kaliteli hizmetin
yeni turistlerin gelmesini sağlayacağı ve turizmin herkesi ilgilendirdiği
bilinci, sadece sektörde ve turizmle bağlantılı sektörlerde çalışanlara değil,
kamuoyuna da benimsetilmelidir.
Her geçen gün artan seyahat acentesi ve
rehber sayısı sektördeki kaliteyi düşürmektedir. Oysa turizm sektöründe kalite
her şeyden önde gelmelidir. Bu nedenle, talep artana kadar yeni seyahat
acentelerinin açılması durdurulmalı, yeni rehber yetiştirilmesine son verilmeli
ya da rehber eğitiminde çıta yükseltilmelidir, var olan acente ve rehberlerin
ise çeşitli hizmet içi eğitimlerle donanımlarının artırılması sağlanmalıdır.
Son yıllarda ucuzlamış olan fiyatlar hak ettikleri düzeye çekilmelidir.
Kalitenin artırılması amacıyla seyahat acentesi veya turizm işletmesi açmak
zorlaştırılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, AKP
hükûmetleri dokuz buçuk yıldır sağlıklı ve istikrarlı bir turizm politikası
izlemediğinden, yüksek bütçeli yurt dışı tanıtımlardan bile istenen sonuçlar
alınamamıştır. Tanıtımın koordineli bir biçimde gerçekleştirilmesi ülkemizin
turizmde hedeflediği büyümeyi yakalamasını kolaylaştıracaktır. Turist
ülkemizden ayrıldıktan sonra da hizmet sürdürülmeli yani işletmelerin satış
sonrası hizmet ilkesi turizmle de hayata geçirilmelidir; bu ilkenin
yerleşmesinin Türkiye'nin tanıtımına da önemli katkıları olacaktır.
Kaliteli ve iyi hizmet, turistin
gittiği ülkede önem verdiği noktalardan sadece biridir. Turist, güvenliğinin
sağlanmadığı, giriş çıkışlarda zorluklar yaşadığı, çevre kirliliğinin yoğun
boyutlara ulaştığı, altyapının doğru düzgün kurulamadığı ülkeleri tercih etmez.
Bu nedenle, turistin güvenliği sağlanmalı, çevre kirliliği ve altyapı sorunları
bir an önce çözüme kavuşturulmalıdır. Türkiye, doğal, tarihsel ve kültürel
koşulları göz önüne alındığında çeşitli alanlarda turizm geliri elde edebilecek
bir yapıya ve zenginliğe sahiptir. Raftingden dağcılığa, su altından tarihî ve
kültürel mirasımıza, burada tek tek saymaya gerek görmediğim pek çok konuda var
olan olanaklardan yararlanarak turizmde çeşitlilik sağlanmalıdır. Bu çeşitlilik
hem turizm gelirimizi yükseltecek hem de Türkiye'nin dünyanın turizm
cennetlerinden biri olmasını sağlayacaktır.
Tatil köylerine gelen “her şey dâhil”
sisteminde tatil yapan turistin turizme ve ondan beslenen iş kollarına yeterli
gelir bırakmadığı ortadadır. Bu tür paketler çok ucuz olduğundan hem gelen
turistin kalitesini düşürmekte hem de tatil köylerine hapsedildikleri için
beklenen dövizi bırakmamakla birlikte, kaçak içki ve kalitesiz gıda tüketimini
teşvik etmektedir. Bu uygulama dikkate alınarak AKP tarafından açıklanan artan
turist sayısına ilişkin rakamlar göz boyamaktan öteye gitmemektedir. Turizmden
elde edilen gelirin kâr marjı giderek küçülüyor ve turizm sektörü tehlike
sinyalleri veriyor. Bu nedenle ülkemizin gereksinim duyduğu turist tipi
belirlenerek bu yönde teşvikler sağlanmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
turist rehberlerinin en önemli sorunlarından biri de Hükûmetin kaçak rehber
çalıştırmayı teşvik etmesidir. Özellikle Antalya bölgesinde bazı acenteler
tarihî ören yerleri ziyaretlerinde kokartsız rehberleri turistmiş gibi içeri
sokarak rehberlik yaptırmaktadırlar. Bu şekilde yaklaşık bin yabancı uyruklu
kaçak turist rehberinin bulunduğu bilgimiz dâhilindedir. Seyahat acentelerinin
ucuz buldukları için yabancı uyruklu gençlere turist rehberliği yaptırması Türk
turizminin imajına zarar verdiği gibi, kokartlı rehberlik belgesi olmayan
yabancıların turistlere Türkiye hakkında yanlış bilgilendirme yapmasına neden
olmaktadır. Bu nedenle Antalya esnafı kaçak turist rehberlerinden çok
rahatsızdır. Turistler havalimanından alınır alınmaz yabancı uyruklu rehberler
turistlere “Türk esnafı pahalı satar, ürün almayınız, içeceğinize ilaç katar,
sizi soyar, hatta tecavüz eder.” uyarılarında bulunmaktadır. Yabancı uyruklu
kaçak rehberler için de ören yerlerini gezdirirken Türkleri barbar ve zalim bir
millet olarak anlatan şikâyetler de alınmıştır. Kaçak rehberler ülkemizdeki
tarihî eser ve dinimiz hakkında da yalan yanlış bilgiler vermektedirler.
Acentelerin yabancı uyruklu kaçak rehber çalıştırmasının önüne geçmek için
Kültür ve Turizm Bakanlığının denetimleri artırması uygun olacaktır.
Sonuç itibarıyla, dokuz buçuk yıllık
AKP İktidarı boyunca ülkemiz turizmi dünyada bir marka olamamış, sorunlarından
arındırılamamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
Buyurunuz.
YILDIRAY SAPAN (Devamla) - Bu tasarı
turist rehberlerinin üzerindeki baskıyı bir nebze de olsun hafifletecek,
sektöre rahat bir nefes aldırabilecek bir uygulamadır; eksiklikleri olmasına
rağmen Cumhuriyet Halk Partisi olarak desteklediğimiz bir düzenlemedir.
Geçen yıllara oranla yüzde 15 eksiyle
başlayan 2012 turizm sezonunun kalan süresinin bol kazançlı geçmesi
dileklerimle hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Sapan.
Şahsı adına, Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmaz.
Buyurunuz Sayın Yılmaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
257 sıra sayılı Turist Rehberliği Meslek Kanunu Tasarısı’yla ilgili şahsım
adına söz almış bulunmaktayım. Hepinize saygılar sunuyorum.
Bu yasa tasarısının turizmimize ve
memleketimize hayırlar getirmesini diliyorum. Fakat ben, öncelikle, kendi seçim
bölgem olan Adana’yla ilgili konulara girmek istiyorum.
Biraz önce Sayın Bakana da sormama
rağmen… Adana, biliyorsunuz, bu İktidar döneminde, son on yılda bütün alanlarda
kan kaybetti yani iktidar partisi tarafından özellikle üvey evlat muamelesi
gören bir kent. İşte, işsizlikte birinci olmuş; sağlık yolsuzluğunda,
yolsuzlukta, yatırımlarda sonuncu sıraları alıyor ama Adana, gerek konumu gerek
ulaşım imkânları gerekse sahip olduğu tarihî mirası, doğal güzellikleri, sosyal
ve kültürel değerleriyle turizm açısından önemli potansiyeller taşımaktadır.
Bakın, ben, burada, Turizm Bakanlığının
yetkililerine seslenmek istiyorum: Bölgemiz, bir, deniz turizmi açısından; iki,
yayla turizmi… Yani bugün yüz binlerce insan yaz döneminde yaylalarda
vakitlerini geçiriyor. İrili ufaklı birçok yaylamız var; Tekir’den, Kozan’ın
Horzum’una, Bürücek’ine kadar birçok yaylamız var. Buralar Allah’a emanet,
hiçbir çalışma yapılmadan kendiliğinden gidiyor.
Yine, bölgemizi tek başına düşünmemek
lazım. Mersin’iyle, Hatay’ıyla, Osmaniye’siyle, Niğde’siyle baktığınızda, hem
deniz turizmi açısından hem ekoturizmi açısından hem de Orta-Doğu’ya açılan bir
kapı olarak sağlık turizmi açısından çok önemli potansiyeller taşımaktadır.
Şimdi, biz seçimden önce de proje
sunduk. Buradan Turizm Bakanlığı yetkililerine sesleniyorum: Bakın, Türkiye'nin
45 kilometrelik en güzel kumsalları, bizim “Karataş, Tuzla ve Akyatan”
dediğimiz bölgede. Seyhan Nehri’nin denize döküldüğü yerden Adana’ya
aldığınızda 44 kilometre. 40 kilometrelik bu uzunluktaki yerde 40-50 metre
genişliğinde… Burayı diyoruz ki: “Gelin, denizle Adana’yı birleştirelim. 40-50
metre kanal yaptığımızda… Kanal Adana projesi; çok basit bir proje ve
uygulanabilmesi kolay çünkü etrafı tamamen Devlet Su İşleri tarafından istimlak
edilmiş, düşük maliyetli bir proje. Bu bölgeyi turizm alanı ilan edelim, burada
beş yıldızlı oteller yapılsın ve kanalın etrafına golf sahalarından hobi
bahçelerine kadar… Artık Adanalı Adana’dan kalktığında tekneyle, kayıkla denize
inebilecek hâle gelsin.” Bunların yapılması birtakım projelere bağlı.
Yine ekoturizm açısından baktığımızda
bölgemiz, Bolkarlardan Demirkazıklara kadar, Karagöl’den Çinili Göl’e, Hacer
Ormanlarından Yedigöller’e kadar, ekoturizmin dünyada yükselen değer olduğu
günümüzde çok ciddi potansiyeller taşımaktadır ama baktığınız zaman, turizm
açısından bölgemize yapılan ciddi bir yatırım görememekteyiz.
Yine -bunların hepsini bir bütün olarak
söylemek istiyorum- sağlık turizmi açısından karşımızda Orta Doğu gibi çok
önemli bir potansiyel var. Bölgemizi faydalı kaynaklar açısından
değerlendirdiğimizde, bu bölgeyi aynı zamanda sağlık potansiyeli açısından da
değerlendirip sağlık turizminin merkezi hâline getirebiliriz.
Yani iktidar mensuplarına ve Hükûmete
şunu söylemek istiyorum: On yıldır Adana’ya üvey evlat muamelesi yapıyorsunuz.
Bakın, Çukurova olarak dünyanın en mümbit topraklarına sahip olmasına rağmen şu
anda tarımda can çekişmekte. Türkiye’de 1950’li yıllarda sanayileşme hamlesinin
başlamasıyla beraber Türkiye'nin ilk sanayileşen kenti olmasına rağmen,
iktidarınız döneminde elliye yakın fabrika kapandı, 10 binlerce insanımız işini
kaybetti.
Tarım ve sanayinin yanı sıra turizm
olarak da bölgemizi bir bütün olarak değerlendirdiğimizde, çok önemli bir
potansiyele sahip. İktidar partisinden bir daha rica ediyorum, Sayın Bakandan
ve turizm yetkililerinden cevap bekliyorum: Bu kadar önemli turizm
potansiyeline sahip olan bu bölgemize ciddi bir proje yapma imkânımız yok mu?
Şimdi, ülkelerin kalkınması, belli
bölgelere yapmakla geçmiyor. İşte, İstanbul’a çılgın projeden bahsediyorsunuz
ama bölgesel kalkınmalar bir ülkenin kalkınması açısından çok daha önemlidir.
Oralara milyar dolarlarca lira para yatırıyorsunuz. Bunun kırkta, ellide 1’i
yatırımla… Hatay’dan başlayarak, Osmaniye, Adana ve Mersin’i bir bütün olarak
düşündüğünüzde ellide 1, yüzde 1 yatırımla çok daha büyük katma değerler
sağlarsınız. Bu bölgeyi Kocaeli, Sakarya, İstanbul bölgesine aldığınızda ikinci
bir megakentten bahsediyorsunuz. İşte, bir depremde Türkiye’nin ne kadar
etkilendiğini görüyorsunuz. Bir büyük ülke olmak, büyük düşünmek ancak
potansiyelleri harekete geçirmekle mümkündür. Bizim bölgemizde de bu
potansiyeller vardır. Sizden ricamız bu potansiyelleri hayata geçirmenizdir.
Ben tekrar…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.
Soru-cevap bölümüne geçiyoruz.
Sayın Serindağ…
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teşekkür
ederim Başkanım.
Sayın Başkanım, Sayın Bakan soruyu
yanıtlarken Gaziantep’in kendine yeten bir il olduğunu, aslında bir şeye
ihtiyacı olmadığını, kendi kendisine gerçekten yeter bir il olduğunu ifade etti.
Doğru, Gaziantep kendi bölgesinin en önemli illerinden biridir. Gaziantep zaten
önemli olmasaydı bir turizm master planı veya havza bazında bir plan gündeme
gelmeyecekti. Sayın Bakan da söyledi, Gaziantep pek çok kültür varlığını
bünyesinde barındıran bir il, çevresiyle de öyle. Ancak, bunların iyi
değerlendirilebilmesi için sağlıklı bir planlamanın olması da şarttır. Zaten
planlama bu açıdan önemlidir. Türkiye’nin en büyük mozaik müzesi Gaziantep’te…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Serindağ.
Sayın Akar…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan,
turizmi konuşuyoruz, Millî Savunma Bakanı burada; terörü konuşuyoruz, Tarım
Bakanı cevap veriyor. Size de, tabii, turizmle ilgili sormayacağım.
Biliyorsunuz, iki yüz seksen gün önce, üç yüz gün önce sizin personeliniz,
terör örgütü tarafından kaçırılan personeliniz hakkında ne söyleyeceksiniz? Bir
girişiminiz var mı? O insanları terör örgütünün elinden kurtarmak için yaptığınız
bir çalışma var mı yoksa turizmle mi meşgulsünüz, bunu merak ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akar.
Sayın Acar…
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Antalya turizmin başkenti
olarak anılıyor biliyorsunuz ve turizmi konuşuyoruz. Antalya’da yeşilin
korunması çok önemli, kent tamamen beton yığınına döndü ve turistler de kent
merkezine genellikle gelmiyorlar. Bu nedenle, kentin merkezinde şu anda yeşil
kalmış 125 dönümlük bir arazi var. Burası 100’üncü yıl arazisi, 100. Yıl Alanı
olarak geçiyor. Bu 125 dönümlük alanın yeniden TOKİ’ye verilerek oraya bir
stadyum yapılması ve kalan kısmının da TOKİ tarafından ticari alan olarak
değerlendirilmesi ya da konut alanı olarak değerlendirilmesi planlanıyor.
Antalya’nın bir kent meydanı yoktur. Bu 125 dönümlük alanın kurtarılması son
derece, hayati derecede önemlidir.
Buradan, ben, Antalya halkı adına rica
ediyorum Sayın Bakandan ve Turizm Bakanımızdan: Bu 125 dönümü TOKİ’ye
devrederek, lütfen, kent yağmasına yol açmayınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Acar.
Sayın Dedeoğlu…
MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanıma sorum şu: Aynı zamanda
soruyla beraber bir de bilgi arzı olarak değerlendirilsin lütfen.
Kahramanmaraş belki Türkiye’nin en az
iç ve dış turizmine açık ve ziyaretçi alan illerimizden bir tanesidir. Turizm
yatırımımız yok denecek kadar azdır. Hâlbuki, tüm doğal güzellikleriyle 81
ilimizin içerisinde sayılı illerimizden biri. Turizmle ilgili Hükûmet olarak
Kahramanmaraş’a bir yatırım yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın
Dedeoğlu.
Sayın Dinçer…
CELAL DİNÇER (İstanbul) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Trabzon’un Araklı ilçesi, Türkiye’nin,
özellikle Bayburt yöresine doğru olan kesimleri Türkiye’nin en güzel
köşelerinden birisi.
Şimdi, aldığımız haberlere göre bu
bölgede katı atık arıtma tesislerinin yapılacağı söyleniyor. Bu doğru mudur?
İsviçre kadar güzel bir bölgeye bu
tesisi niçin yapıyorsunuz? Bu konuda bilgi istiyorum Sayın Bakanım.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Dinçer.
Sayın Işık…
MUHARREM IŞIK (Erzincan) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, Erzincan’daki ağır bakım
kapanacak mı, açık mı kalacak? Erzurum’a taşınacağı söyleniyor. Bu konuda bilgi
almak istiyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Buyurunuz Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – Öncelikle en son sorudan başlıyorum. Erzincan’daki ağır bakım
Erzurum’a taşınmayacak, yerinde kalacak. Taşınması konusunda şu anda bizim
Bakanlığımızda yapılmış bir çalışma yok; birinci husus o.
Bir diğer husus, Sayın Dinçer
söylemişti: “Trabzon Araklı Karadeniz’in en güzel bölgelerinden birisidir.
Burada katı atık arıtma tesisi yapılması düşünülüyor. Bununla ilgili bir
çalışma var mı?” Tabii bunu Çevre Bakanlığına muhakkak sorar, doğrusunu size iletiriz.
Fakat daha önce biliyorsunuz Çamburnu… Çamburnu herhâlde dünyanın en güzel
yerlerinden birisiydi, sarıçamın denizle buluştuğu ender yerlerden birisiydi.
Pekâlâ da oraya da yapıldı. Ama bilin ki, bir katık atık arıtma tesisinin veya
işleme tesisinin mutlaka Karadeniz’de bir yere yapılması lazım. Siz seçin
desek, bilin ki bir başkası itiraz edecek. Ama bunun da mutlaka olması lazım.
İnşallah Hükûmetimiz… Yani o bölgede en çok desteği alan parti. Yani oradaki
halkı rahatsız ederse desteğini kaybeder. Dolayısıyla akıl almaz ki halkın
iradesine aykırı bir faaliyet yapılsın. Oradaki halka danışarak, öyle emredici,
buyur edici değil, yönetişimle, onların da fikrini alarak inşallah Karadeniz’in
en uygun yerinde bu katı atık arıtma tesisi yapılır. Bu yapılacak ki çevre
temiz kalsın.
Bak, biraz önce Adana’daki Sayın
Vekilimiz dedi ki: “İşte plastikler var, torbalar var, temiz değil…” Neden?
Katı atık arıtma tesislerinin veya işleme tesislerinin olmamasından dolayı.
İnşallah Karadeniz’e de uygun bir yere yapılırsa Karadeniz’in de bu problemi
çözümlenir.
Eskiden Karadeniz’e atılırdı ama deniz
kendisine atılanı kabul etmez, bir şekilde, geri, tekrar size iade eder.
Dolayısıyla da denize de atmamak lazım. Bunu karada işlemek lazım. İnşallah
Türkiye geliştikçe, büyüdükçe çevreyle uyumlu, doğayla uyumlu katı atık arıtma
tesislerini yapacaktır.
Sayın Dedeoğlu, Kahramanmaraş…
Biliyorsunuz, ben Sivas Gürünlüyüm. Gürün’ün komşusu hem Afşin’dir hem
Elbistan’dır. Maraş bize komşudur, kardeştir, öyle diyeyim. Çok iyi bilirim ama
devlet turizm yatırımı yapmaz, devlet altyapıyı yapar. Ne yapar? Yolunu yapar.
Devlet ne yapar? Havaalanını yapar. Çok eskiden otelleri yapmıştı ancak şimdi
oteller yapmıyor, eğer bu düşünülüyorsa. Onun dışında altyapıyı devlet yapar,
üstyapıyı eğer orada fizibılsa, yapılabilecekse, sürdürülebilecekse yapılır.
Eğer ki biz beş yıldızlı farzımuhal herhangi bir otel yapsak işlemezse bu 70
milyonun hakkını orada gömmüş oluruz demektir ki bu da doğru olmaz. Kaldı ki
benim Kahramanmaraşlı kardeşlerim de bunu istemez. Ama altyapının gelişmesi
için, tarihî varlıkların restorasyonunun yapılması için elimizden gelen her
şeyi yapıyoruz ki ben, Kültür ve Turizm Bakanlığının da kendisine ayrılan
kaynaklardan Kahramanmaraş’a gönderdiğini iyi biliyorum. Kaldı ki Maraş’ın bir
mahallesinde de -dediği gibi- mükemmel bir taban mozaiği bulundu, dolayısıyla
da orası da inşallah genişletilirse -ki kamulaştırmalar devam ediyor- çok
güzel, Kahramanmaraş ilinde bir cazibe merkezi hâline gelecektir, bir çekim
alanı olacaktır.
Tabii, Sayın Serindağ, dediğim gibi
bizim Antep’le ilgili konuşuyoruz. Yani illerimize ne kadar yapılsa çok daha
iyidir. Zatıaliniz de söylediniz ki çevre illere kıyasla Antep çok iyi bir
yerde. Biz de onu söylüyoruz yani. Ancak Antep’in daha iyi yerde olması gerekir
mi? Gerekir. Biz de onun için çalışıyor muyuz? Çalışıyoruz. Söyledim biraz
önce. Bakanı da var. Bakanı olması çok daha büyük avantajlıdır. Sizin gibi
milletvekilleri de var. Gördünüz, en azından Antep’i dile getiriyor. Dile
getirirse de bizim milletvekillerimiz de var, onlar da inşallah hizmetleri
takip ediyorlar, çok daha iyi bir yere gelecektir.
Tabii Antalya… Antalya’ya kesinlikle
ben de katılıyorum. Antalya’ya daha önceki dönemde de acaba beş yıldızlı
yapılan oteller yeter mi? Çünkü 500 bine yakın belki şey var veya daha fazla
bir yatak kapasitesi var. Dolayısıyla da Antalya’yı daha fazla kullandırmamak,
daha fazla kirletmemek lazım. Kirleniyor mu? Bence kirlenmiyor da yani. Ama bir
taş yığını hâline de getirmemek lazım. Turizm Bakanlığı gerek bizim
dönemimizde, on yıllık dönemde gerekse ondan önceki dönemlerde -onlara da aynı
kefil olarak söylüyorum ki- Turizm Bakanlığının turizm bölgelerinde yapmış
olduğu hiçbir imar planında çevre kirliliğine fırsat verilmemiştir. “Burayı
Kültür ve Turizm Bakanlığı tahsis etti, imar planını onayladı fakat yapı çok
kötü oldu.” denilecek bir yer yok. Ancak Bodrum’da, Marmaris’te, gidip
bakarsanız sahiller ikinci konutlarla dolmuştur; ne onları yapanlara faydası
vardır ne de milletimize ne de devletimize bir faydası vardır. Dolayısıyla
Turizm Bakanlığının tahsislerinden ve yönlendirmesinden çekinmemek gerekir diyorum.
İnşallah Kaş’tan Anamur’a kadar, Alanya’ya kadar Antalya çok iyi bir yerde. 10
milyonun üzerinde bu yıl turist kabul etti. İnşallah bu seyir gidecektir ancak
ben de katılıyorum ki, çok daha fazla, Antalya’nın betonlaşmaması gerekir.
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Sayın Bakanım,
ben Hükûmet olarak söylüyorum, bu, TOKİ’ye verilmesi Bakanlığın bir tasarrufu
değil, Hükûmetin tasarrufu.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – Evet, yani 125 bin metrekare alanın, 100. Yıl Alanı’nın dediğiniz
gibi, TOKİ’ye stadyum artı ticari alan artı konut alanı olarak devredilmesi
şeklindeki görüşünüzü de Çevre Bakanımıza aynen ileteceğim.
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Çok teşekkür
ederim Sayın Bakanım.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – Estağfurullah.
Tabii, bu arada, Sayın Başkanım,
muhterem milletvekilleri; bugün üzücü bir haber aldık, o da… Tabii, hepinizin
de üzüldüğünü biliyorum. Gerçekten Türk şairlerinin, Türk düşünce hayatının
önemli kilometre taşlarından biri olan…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan,
benim soruma cevap vermediniz henüz.
BAŞKAN – Süremiz sona ermişti ama size
bir dakika ek süre vereceğim efendim.
Buyurunuz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Hayır, önce
benim soruma cevap verin, sonra onu söyleyin.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – “Her nesnenin bir hududu var ama aşka hudut çizilmiyor Mihriban’ım.”
sözlerinin yazarı olan Abdurrahim Karakoç Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.
“Mekânı cennet olsun.” diyorum. Bu ülkenin kültürüne, kültür binasına taş
üstüne taş koyanı bu millet unutmaz, Abdurrahim Karakoç’u da unutmayacaktır.
“Mekânı cennet olsun.” diyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan,
sorumu hangi bakana soracağımı söyler misiniz? Lütfen söyler misiniz, hangi
bakana soracağım bu soruyu ben?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – Sordunuz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Niye
cevaplamıyorsunuz sorumu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – İçişleri Bakanımız da cevap
verir, Millî Savunma Bakanımız da cevap verir…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sizin
personeliniz değil mi bu 2 asker? Niye cevap vermiyorsunuz?
BAŞKAN – Sayın Akar, lütfen…
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – Burada neyi konuşuyoruz? Rehberlik yasasını konuşuyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – O zaman Turizm
Bakanı gelsin efendim buraya, Millî Savunma Bakanı oturmasın.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – Hükûmeti temsilen…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Siz benim
soruma cevap vermek zorundasınız, yazılı veya sözlü.
BAŞKAN – Sayın Bakan… Lütfen karşılıklı
konuşmayınız.
Lütfen Sayın Akar, yerinize oturunuz.
Herhâlde Bakan onu yazılı olarak cevaplandıracaktır.
1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 1’inci madde kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanunun uygulanmasında;
a) Bakanlık: Kültür ve Turizm
Bakanlığını,
b) Birlik: Turist rehberleri odaları
birliklerini,
c) Çalışma kartı: Eylemli turist
rehberlerine, kayıtlı oldukları oda tarafından bir yıl süreyle geçerli olmak
üzere mesleği fiilen icra edebileceklerine ilişkin olarak verilen izin
belgesini,
ç) Eylemli turist rehberi: Çalışma
kartı sahibi olup fiilen turist rehberliği hizmeti sunma hak ve yetkisine sahip
turist rehberini,
d) Eylemsiz turist rehberi: Ruhsatname
sahibi olup, çalışma kartı olmayan turist rehberini,
e) Meslek: Turist rehberliği mesleğini,
f) Meslek kuruluşları: Turist
rehberleri odaları ve birliklerini,
g) Oda: Turist rehberleri odalarını,
ğ) Ruhsatname: Mesleğe kabul
koşullarını taşıyan turist rehberlerine Bakanlık tarafından verilen belgeyi,
h) Turist rehberi: Bu Kanun hükümleri
uyarınca mesleğe kabul edilerek turist rehberliği hizmetini sunma hak ve
yetkisine sahip olan gerçek kişiyi,
ı) Turist rehberliği hizmeti: Seyahat
acentalığı faaliyeti niteliğinde olmamak kaydıyla kişi veya grup halindeki
yerli veya yabancı turistlerin gezi öncesinde seçmiş oldukları dil kullanılarak
ülkenin kültür, turizm, tarih, çevre, doğa, sosyal veya benzeri değerleri ile
varlıklarının kültür ve turizm politikaları doğrultusunda tanıtılarak
gezdirilmesini veya seyahat acentaları tarafından düzenlenen turların gezi
programının seyahat acentasının yazılı belgelerinde tanımladığı ve tüketiciye
satıldığı şekilde yürütülüp acenta adına yönetilmesini,
ifade eder.
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Mersin Milletvekili Mehmet Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Şandır.
MHP GRUBU ADINA MEHMET ŞANDIR (Mersin)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum, söz verildiği için de çok teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, sakin bir gün
geçiriyoruz. Bundan da faydalanarak bu kanunla ilgili bazı görüşlerimi,
temennilerimi arz etmek için söz aldım.
Sayın Bakanımızın da -Sayın Kültür ve
Turizm Bakanlığı eski Müsteşarımızın- burada olmasını önemli bir kazanım olarak
görmekteyim.
Önemli bir kanun çıkartıyoruz. Nedir
bu? Turist rehberliği. Çünkü turizm Türkiye'miz için çok önemli bir sektör yani
başat sektörlerden biri hâline geldi. Zannediyorum turizm gelirlerinin 30
milyar dolara falan ulaştığı söylenebilinir. Dolayısıyla, bu kadar büyük bir
değeri, yeri olan turizmle ilgili, çok önemli hizmet üreten turist
rehberlerinin meslek odasının kurulmasıyla ilgili Meclisimizde mutabakatla bir
kanun çıkartıyoruz. Öncelikle bu kanunun hayırlar getirmesini, meslek
mensuplarına faydalar getirmesini, sektöre hizmet etmesini diliyorum ve emeği
geçen herkese başlangıçta teşekkür ediyorum. Bu vesileyle bazı hususları da
dile getirmek istiyorum, sayın ilgililerin dikkatine sunmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, turizm sektöründe
gerçekten çok önemli ilerlemeler var. Türk Hava Yollarının uçaklarında,
havaalanlarında Turizm Bakanlığının yayımladığı kataloglar, broşürler var.
Oradaki rakamlara da bakarsak görürüz ki turizm sektörü ciddi bir ivme
kazanmış, ilerlemeler var, rakamlar artmış. Ancak orada dikkat çeken bir husus
var: Turist sayımız artmış, turizm gelirlerimiz artmış ama kârlılık oranımız
düşmüş. Bu önemli bir husustur, “Tehlikedir.” diyebilir miyiz bilemiyorum ama önemli
bir husustur. Yani Türkiye'nin, insanımızın emeğinin ve kaynaklarımızın ucuza
pazarlanması gibi bir sonuç ortaya çıkıyor. Bu “her şey dâhil” metodu, o
milyonlarca dolarlık yatırımları ve gerçekten çok önemli değer olan güneşimizi,
kumumuzu, kültürümüzü çok ucuza pazarladığımız gibi bir sonuç getiriyor. Turizm
sektöründeki kârlılık oranlarının düşmüş olmasının sektör açısından, yönetim
açısından önemli bir husus olması gerekir diye düşünüyorum. Bunu öncelikle
dikkatinize sunmak istiyorum.
Değerli Bakan, değerli milletvekilleri;
bir husus dikkatimi çekiyor: Şimdi, 4848 sayılı Kültür ve Turizm Bakanlığı
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 13’üncü maddesinin (m) bendinde
Bakanlığın görevleri sıralanmakta. Bu görevlerine atfen de böyle bir meslek
odasının kurulması gerekli görülmekte. Doğru bir iş yapılıyor ancak sizler de
bilirsiniz ki demokrasinin amacı, demokrasinin gelişmesi, idarede olan,
devlette olan, otoritede olan yetkilerin daha fazlasının sivil topluma
devredilmesini amaçlar yani “Demokrasiyi geliştiriyoruz, geliştireceğiz.” diye
bir iddia ortaya koyuyorsanız, “Daha demokratik olacağız, ileri demokrasiyi
getireceğiz.” diyorsanız elinizdeki yetkilerin bir kısmını halka, sivil
topluma, onların örgütlerine devretmeniz gerekir. Demokrasinin gelişmesinin
kapsamı ve amacı budur.
Daha önce meslek odaları yokken Kültür
ve Turizm Bakanlığının bu alanla ilgili tüm hizmetleri kontrol etmesi, tanzim
etmesi doğal bir şeydi ama şimdi meslek odaları kuruyorsunuz -çok da iyi
yapıyorsunuz- ama meslek odaları kanununu çıkarırken yine tüm yetkileri
kendinize alıyorsunuz. Demokrat kişiliğine, bu noktadaki gayretlerine yürekten
inandığım Sayın Bakan, demokrasinin çok temel bir kuralı olan bu yetki devri
konusunu içine sindirebilmeliydi. Kendisi burada yok, mutlaka bu sözlerim ona
ulaşacaktır ve bir cevap verecektir, o nezaketini biliyorum. Ama gerçekten,
kanunu çıkarırken, bakın, Milliyetçi Hareket Partisinin değerli Komisyon
üyeleri Sayın Ali Halaman ve Ali Torlak Bey muhalefet şerhinde bu hususu çok
açık, net -Cumhuriyet Halk Partisi de aynı şeyi yapmış- tenkit etmişler. Şimdi,
tüm yetkileri yine Bakanlıkta toplamışsınız. Meslek odasını niye kuruyoruz o
zaman? Bir meslek odası esprisine uymuyor yani tabip odasındaki, barolardaki,
mühendis odalarındaki eşit hukuka uymuyor. Bir tespit yapmaya çalıştım.
Ruhsatnameyi Bakanlık verecek, mesleğe kabul başvurusu Bakanlıktan geçecek,
meslekten çıkarma hususu Bakanlıktan geçecek, üye kaydı Bakanlıktan geçecek ve
eylemsiz turist rehberi eylemli turist rehberi olabilmesi için Bakanlığın
yaptığı sınavı kazanacak. Bunlara gerek yok Sayın Bakanım, Sayın Müsteşarım.
Yani bir meslek odası kuruyorsunuz; güveneceksiniz, inanacaksınız bu meslek
odasına; kendi mesleğinin sorunlarını çözmek üzere bir araya gelen turist
rehberlerinin iradesine, kararına inanacaksınız. Haydi, denetimi yapın, ona
itiraz etmiyoruz. Hatta, eğitimi de yapmanız lazım, ARGE’sine de destek
vermeniz lazım, bunlar da gerekli ama üye kabulüydü, efendim işte ruhsat
verilmesiydi, meslekten çıkarma hususu… Bunları Bakanlığın üzerine aldığınız
takdirde bunun ne demokraside ne de sivilleşmede yeri yok. Bu, bütünüyle yanlış
olmuş Sayın Müsteşarım, Sayın Bakanım; bunun düzeltilmesi gerekir diye
düşünüyorum.
Bir başka husus, kanunun yazımından
kaynaklansa gerek, 2’nci maddenin “b” fıkrasında deniliyor ki: “Turist
rehberleri odaları birlikleri.”
Şimdi, bu hususa Cumhuriyet Halk
Partisi muhalefet şerhinde dikkat çekmiş, demiş ki: “Eğer ‘birlikleri’
derseniz, aynı meslek alanında çok sayıda birliğin kurulmasına fırsat vermiş
olursunuz.”
Bu, doğru değil. Meslek odalarının gücü
meslekteki birlikten kaynaklanıyor. Siz meslekteki birliği parçalar, çok sayıda
birlik kurulmasına fırsat verirseniz burayı parçalarsınız, faydadan çok zarar
getirirsiniz. Niye bu tür yanlışlık yapılmış veya bu anlaşılmasın diye hiç olmazsa
gerekçesinde bunu yazmanız lazım, uygulayıcılar, bunun tek oda olacağını, bu
odaların üst kurul olarak tek birlik olacağını burada şerh etmemiz lazım. Eğer
iktidar partisi grubu bir önergeyle bunun böyle anlaşılması gerektiğini kanuna
dercederse doğru yapar veya Hükûmet olarak. Bu hususları arz etmek üzere söz
aldım.
Sayın Bakanım, bir hususu daha
söyleyeceğim: Bir yeri yaparken bir yeri yıkmanın anlamı yok. Bakın, bir yanlış
yapıyoruz. Burada bir kanun çıkarıyoruz; bir sürü, birçok istisna getiriyoruz, engel
getiriyoruz, tedbir geliştiriyoruz. Sonra da bir başka kanun çıkarıyoruz, kendi
koyduğumuz bu engelleri ortadan kaldırmak için kanun değişikliği yapıyoruz. Bu,
hiç doğru bir hadise değil. Güvene dayalı, istisnaya değil genele dayalı, temel
hükümler koyarak kanun çıkarmamız gerekir ama her defa, korkuların kuşatmasında
birtakım tedbirlere öncelik vererek kanun çıkarıyoruz, bu yanlış oluyor.
Bunlardan biri şu: Turizm çok önemli.
Turizm sektörü, gerçekten Türkiye’miz açısından çok ciddi bir sektör ama belde
belediyelerini kapatıyoruz. Hâlbuki o turizm bölgelerinde inci gibi dizilmiş
beldelerimiz var ve buralarda belediyelerimiz var. Bu belediyeler hem ülke
turizmine hizmet ediyor hem insanımıza hem o şehri güzelleştirmeye hizmet
ediyor. Şimdi, bir kanun çıkarıyorsunuz, büyükşehir belediyesi kuruyorsunuz.
Mersin 320 kilometre. Mersin Merkez’den Anamur’un Ören beldesinin turizm
hizmetlerini nasıl göreceksiniz? Bir yeri yaparken bir yeri yıkıyoruz, bu doğru
değil. Bir bütünlük içerisinde düşünmeye alışmak gerekir.
Bir başka şey, çok özel bir şey: Akkuyu
Nükleer Santrali, Mersin Akkuyu Nükleer Santrali. Değerli arkadaşlar, yani
belki de Türkiye'nin incisi o dört koyda -Mersin milletvekillerim bilir- şimdi
bir nükleer santral yapılacak. Hem “İkinci turizm hamlesini Mersin’den
başlatıyoruz.” diye Sayın Başbakanın beyanı var hem de bu bölgenin en güzel
koylarına gidip nükleer santral yapıyoruz, burada bir çelişki var. Nükleer
santral, nükleer enerji gerekli olabilir ama bugün altın yumurtlayan bu turizm
gelirini de ortadan kaldırmak, bu potansiyeli ortadan kaldırmak hiç akıllıca
olmuyor.
Tekrar, Akkuyu Nükleer Santrali
kararının gözden geçirilmesini bu vesileyle temenni ediyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Şandır.
Soru-cevap bölümüne geçiyoruz.
Sayın Öğüt, buyurunuz.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, İstanbul turizm kenti
olduğu kadar aynı zamanda önemli bir kültür merkezidir. Geçen ay durup dururken
ortaya çıkartmış olduğunuz sorunla şehir ve devlet tiyatroları ortada
bırakılmıştır. Önümüzdeki sezonun eserlerinin sahneye konabilmesi için
çalışmaların başlaması gerekirken sanatçılar çaresiz beklemektedirler. Bir an
önce çözüm bulunmalıdır.
Ayrıca, büyük tiyatrocu Cilalı İbo
Sahnesi’nin adı Beykoz’da değiştirilmiştir. Sebep nedir? Ahmet Mithat
Efendi’nin adı daha büyük ve yeni bir sahneye verilebilmelidir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın Eryılmaz…
REFİK ERYILMAZ (Hatay) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, hâlâ devam eden Balyoz
davasında 250’si tutuklu, 364 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu yargılanmaktadır.
Bunların yarısından fazlası hâlen görevde olan muvazzaf personel olup 57’si her
türden general ve amiraldir. Yargılanan bu silahlı kuvvetler mensupları ordu
bünyesinde verilen seminerlere katıldıkları gerekçesiyle tutuklanmışlardır.
Ancak, tutuklu 364 subaydan sadece 162 subay bu seminere katılmıştır. Bu
seminere katılanların da sadece 52’si yargılanmakta, diğerleri hakkında da
hiçbir şekilde dava açılmamıştır. Yapılan yargılama neticesinde ve
yazışmalarda, bu yargılamanın içerisinde yaklaşık üç yüz sahte delilin de
olduğu iddia edilmektedir. Peki, sizin personeliniz olan bu silahlı kuvvetler
mensuplarının uğramış oldukları bu haksızlıklar karşısında siz bugüne kadar ne
yaptınız, ne yapmayı düşünüyorsunuz? Bu sahte delilleri üretenler hakkında
herhangi bir araştırma yapmayı düşünüyor musunuz?
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Eryılmaz.
Sayın Acar…
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dünyanın en önemli organizasyonlarından
birisi, Sayın Bakan, “EXPO 2016 Antalya” adıyla ülkemizde düzenlenecek Dünya
Botanik EXPO’sunun teması çocuk ve çiçek olarak belirlenmiştir. EXPO 2016
Antalya’nın teması da dikkate alındığında, 23 Nisan Çocuk Bayramı’yla
bütünleştirilmesi önemli bir adım olacaktır. Ayrıca, bölgenin doğal bitki
müzesi olması nedeniyle de önemli bir tanıtım organizasyonudur. Ancak, bu kadar
kısa sürede EXPO için gerekli çalışmaların -özellikle üstyapı ve altyapı-
bitirilmesinin zorluğu göz önünde bulundurulmalıdır. Kent turizm potansiyeli,
son yıllarda toplu taşım sistemlerine dönük yatırımlar, havaalanının varlığı ve
teknolojik yatırımların yeterliliği nedeniyle bir EXPO düzenleme potansiyeline
sahiptir. Ancak, 3-7 milyon turistin EXPO’yu altı ay içerisinde ziyaret edeceği
düşünüldüğünde, organizasyonun başarısı için bu altyapının planlı ve bütüncül
olarak yeniden düzenlenmesi ve geliştirilmesi gerekmektedir. Turizm kenti adına
Antalya’da bir EXPO düzenlenmesi önemlidir. Özellikle turizmin on iki aya
yayılması ve çeşitlendirilmesi açısından önemli bir organizasyondur. Kanunu
neden getirmiyorsunuz Sayın Bakan Hükûmet adına?
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Acar.
Sayın Dedeoğlu…
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
7.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, halk şairi ve yazar Abdurrahim
Karakoç’un vefatına ilişkin açıklaması
MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Kahramanmaraş’ımızın yetiştirdiği
önemli şairlerimizden birisi de Abdurrahim Karakoç’tu, maalesef bugün
kaybettik. Tüm Kahramanmaraş’a ve Türk ulusuna başsağlığı diliyorum,
sevenlerine başsağlığı diliyorum. En önemli şiirlerinden bir tanesi
“Mihriban”dı, yirmi dört kıtaydı bu. Nur içinde yatsın diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın
Dedeoğlu.
Sayın Işık…
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.-
Turist Rehberliği Meslek Kanunu Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu Raporu (1/490) (S. Sayısı: 257) (Devam)
MUHARREM IŞIK (Erzincan) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, askeriyede çalışan sivil
memurların özlük haklarıyla ilgili bir çalışmanız var mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Buyurunuz Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; sivil memurlarla ilgili, daha
önce Milliyetçi Hareket Partisinden bir milletvekili arkadaşımız da sivil
memurların sorunlarıyla ilgili dile getirmişti. Onlarla ilgili bir açıklama
yapmıştık ama bu konuda da size yazılı, geniş, detaylı bir bilgi vermeyi
isterim ki öyle eksik kalmasın.
Bir diğer husus, Balyoz davasıyla
ilgili. Sayın milletvekilimiz 300 tane sahte delil olduğunu söyledi. “Ne
yapıyorsunuz?”
REFİK ERYILMAZ (Hatay) – 300 dedim ama
1.500’müş, 1.500 sahte delil…
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – Tamam, 500 olsun, 600 olsun, anladım.
Yani, bizden şu mu bekleniyor:
Görülmekte olan bir davanın içerisinde herhalde şunların da sahteliğine benim
karar vermem mi, Bakanlığın karar vermesi mi bekleniyor?
REFİK ERYILMAZ (Hatay) – Hayır, benim
dediğim, sahte…
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – Biz ne diyoruz? Yargıya intikal etmiş her konuda… Bakın, Türk hâkimi,
inanıyorum ki -300 müdür, 400 müdür, 500 müdür veya 200 müdür- mutlaka sahte
belgeler hangisiyse çıkaracak, o sahte belgelere isnat edilerek birileri
suçlanmışsa onlar hakkında da beraat kararı verecektir. Ancak, eğer ki bir
sahte belge yoksa, buna hâkim karar verecek. Bakın ben de hukukçuyum, bir
belgenin sahteliği veya yanlışlığı bir bilirkişi incelemesine geçilir, ondan
sonra da teknik bilirkişi raporuna göre denir ki -hâkim karar verir- “Ya bu
belge sahtedir, bu belge sahte değildir.” Dolayısıyla da…
REFİK ERYILMAZ (Hatay) – Artık bu
hâkimlerden kimse adalet beklemiyor Sayın Bakanım. Meclis araştırması niye
yapmıyorsunuz? Bu kadar general, amiral
mağdur olmuş durumda.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – Güzel kardeşim, bakın bu doğru değildir, “Biz hâkimlerden adalet
beklemiyoruz.” sözü doğru değildir. Belki sadece bu kelimeyi kullanmanız
açısından bir şey söylemiş olursunuz ama hem Türk yargısına hem Türk milletine
hem Türk devletine büyük bir zarar vermiş olursunuz. Bu milletin, bu insanların
yargıya olan itimadını sarsmamak lazım. Özü bu.
REFİK ERYILMAZ (Hatay) – Kalmamış zaten
maalesef Sayın Bakanım.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – Tabii Antalya EXPO’yla ilgili
soru vardı. Şehir ve devlet tiyatrolarının, dediği gibi, şehir ve devlet
tiyatrolarında işte Kültür ve Turizm Bakanlığı istiyor ki şehir ve…
Bakın, rekabetin olmadığı yerde sanat
gelişmez, rekabetin olmadığı yerde spor da gelişmez. Dolayısıyla, hem sporda
hem de sanatta rekabetin olması lazım ancak ödenekli tiyatrolarda bir rekabet
söz konusu değildir. Herkes ister oyun oynasın ister oyun oynamasın aynı ücreti
alıyorsa, hangi performansı gösteriyorsa göstersin aynı alıyorsa bu doğru
değildir. Dolayısıyla ne yapılması lazım? Bunun yaygınlaştırılması, rekabete
açık hâle getirilmesi lazım ki sanatta da, sporda da en üst noktayı
yakalayalım. Dolayısıyla da…
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Belediye
sporlarda da oluyor efendim, belediye sporlar da öyle.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – İşte, biz de onu söylüyoruz. Bakın, şimdi Kasımpaşa durdu, işte
Birinci Lig’e çıktı. Dolayısıyla da iyi çalışan, gayret eden, çalışan çıkar.
Hem sanatta hem sporda rekabeti sağlamak gerekli diye düşünüyorum.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Ankara
Belediyesi el çekti, Ankaragücü düştü efendim bir dakikada.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – Sayın Başkanım, bir de şu hususta açıklama yapmak istiyorum: Tabii,
Sayın Başkanımız bir açıklama yaptı, dedi ki: “Birden fazla niye birlik
oluyor?” diye. Tabii, öncelikle şunu söylemek isterim ki rehberler, kendi
menfaatlerini herkesten daha çok korurlar çünkü bu rehberler gerçekten okumuş,
aydın, hem dünyayı tanıyorlar hem Türkiye’yi tanıyorlar. Kendi menfaatlerinin
birlik içinde olduğunu görürlerse ikinci bir birliğe de ihtiyaç duymazlar.
Ancak bir şekilde kendi menfaatlerinin birlik tarafından korunmadığı
düşüncesinde iseler ve görüşleri de mevcut birlik tarafından itibar görmüyor ve
dile de getirilmiyorsa, bunların da başka bir birlik kurmaları da demokrasinin
ve çok sesliliğin gereğidir. Her birliğin üyelerinin haklarını daha iyi koruyabileceği
fikri doğru olsa birden fazla işçi sendikasına izin vermemek lazım, birden
fazla memur sendikası örgütlenmesine de izin vermemek lazım. Biz şunu
söylüyoruz: Rekabet iyidir, daha iyiyi yakalarız, kaliteyi yakalarız; çok
seslilik, demokrasi iyidir. Dolayısıyla kim kendi temsil ettiği insanların
ihtiyaçlarını ve şikâyetlerini dile getirebiliyorsa muhakkak ki onlar da onları
tercih ederler diye düşünüyorum. Farklı fikirler ve görüşler zenginliktir,
hizmette de rekabeti getirir ve daha iyi hizmet verebileceği, daha iyi
imkân sağlayacağını rehberlere
düşünüyoruz. Dolayısıyla bir sakınca yoktur diye düşünüyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Aydın, sisteme
girmişsiniz, süremiz var daha.
Buyurunuz.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
8.-
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın, halk şairi ve yazar Abdurrahim Karakoç’un
vefatına ilişkin açıklaması
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Tabii bugün lambada titreyen alev üşüdü. Bugün derin bir üzüntü içerisindeyiz. Kültür dünyamızın
önemli isimlerinden büyük bir dava adamı, aynı
zamanda fikir adamı, büyük bir şair Abdurrahim Karakoç’un vefatını
üzüntüyle duyduk. Kendisine Allah’tan rahmet diliyoruz. Bütün Maraş’ın, bütün
milletimizin başı sağ olsun diyoruz. Allah mekânını cennet eylesin.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz.
Sayın Aydın, biz de Allah rahmet
eylesin diyoruz, nur içinde yatsın.
Sayın Bostancı.
9.-
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, halk şairi ve yazar Abdurrahim
Karakoç’un vefatına ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) –
Teşekkür ediyorum.
Ben de büyük şair Abdurrahim Karakoç’a
Allah’tan rahmet diliyorum, hepimizin başı sağ olsun. Bilinen o meşhur
türküsünde “Sarı saçlarını deli gönlüme/ Bağlamışlar çözülmüyor mihriban/
Ayrılıktan zor belleme ölümü/ Görmeyince sezilmiyor Mihriban.” diyen şair öyle
anlaşılıyor ki vefatıyla ayrılığa son vermiş. Mekânı cennet olsun.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Bostancı.
Sayın Öğüt, süremiz kalmadı ama sizin
sorunuz mu var? Çok kısa.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Ben de
sadece Abdurrahim Karakoç’u…
BAŞKAN – Ona süremiz yetiyor.
Buyurunuz.
10.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, halk şairi ve yazar Abdurrahim
Karakoç’un vefatına ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Büyük
şairler Nâzım Hikmet ve Ahmet Arif’le birlikte biz de Abdürrahim Karakoç’un
ailesine baş sağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Aynı zamanda kendisine de rahmet
diliyoruz, ulusumuzun başı sağ olsun diyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın Şandır, buyurunuz.
11.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, halk şairi ve yazar Abdurrahim Karakoç’un
vefatına ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Çok teşekkür
ederim.
Efendim biz de Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak Türkçemizin, Türk şiirinin çok önemli bir şairini
kaybetmiş olmanın üzüntüsü içerisindeyiz. “Mihriban” öksüz kaldı gerçekten.
Şair, düşünür, yazar Abdurrahim Karakoç’a yüce
Allah’tan rahmetler diliyoruz; kederli ailesine, dostlarına başsağlığı
diliyoruz. Milletimizin başı sağ olsun.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Şandır.
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.-
Turist Rehberliği Meslek Kanunu Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu Raporu (1/490) (S. Sayısı: 257) (Devam)
BAŞKAN - Madde üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Turist Rehberliği Meslek Kanunu
Tasarısı’nın 2’nci maddesinin “b” ve “f” fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“b) Birlik: Turist rehberleri odaları
birliğini,
f) Meslek kuruluşları: Turist
rehberleri odaları ve birliğini,”
Prof. Dr. Haluk Eyidoğan Yıldıray Sapan Sakine Öz
İstanbul Antalya Manisa
Ahmet İhsan Kalkavan İdris Yıldız Doğan Şafak
Samsun Ordu Niğde
Ali
Serindağ
Gaziantep
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Serindağ. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, turizm gerçekten çok
önemli. Turizm sektörü ülkelerin kalkınması ve ilerlemesi açısından önemli bir
sektör. Hem ulusal hem uluslararası düzeyde ekonomi ve kalkınma politikalarına
destek olacak ileriye dönük bir turizm politikasını oluşturmak, rekabet
gücümüzü artırmak ve bu şekilde ülke ekonomisini güçlendirmek çok önemli.
Turizm öyle önemli ki hem gelir
artırıcı hem istihdam yaratıcı hem de döviz girdisi sağlayıcı bir sektördür. Bu
nedenle biz üzerinde çok duruyoruz, aslında dünya üzerinde duruyor. Mesela,
örnek vermek gerekirse G 20 toplantısında “sürdürülebilir turizm” bir konu
olarak ele alınmış ve tartışılmıştır.
Değerli milletvekilleri, Dünya Turizm
Barometresi 2011 Raporu’na göre uluslararası turist sayısı 980 milyondur. Bizim
bu pastadaki payımız yüzde 3’tür. Yüzde 3 Türkiye açısından kabul edilebilir
değildir, bunun mutlaka büyütülmesi ve en azından kısa vadede yüzde 4’e
çıkarılması gerekmektedir.
Sayın Başkan, Sayın Bakana bir soru
yöneltmiştim, bu soruya verdiği cevap üzerine aslında ben daha çok bu sözü alma
ihtiyacı hissettim, şöyle: Zaten Sayın Bakanın konuşmasında, cevabında
belirttiği potansiyel olmasaydı belki turizm planlaması o kadar önem arz
etmeyebilirdi. Gaziantep gerçekten sahip olduğu kültür varlıkları itibarıyla
çok önemli bir kenttir, aslında o bölgenin tümü önemli bir bölgedir. O nedenle,
biz Gaziantep’te öncelikle bir turizm master planının yapılmasını ve bu planın
büyütülerek havza düzeyinde ele alınmasını öneriyoruz. Bizim düşüncemiz bu,
bizim Gaziantep’te görüştüğümüz tüm sivil toplum örgütlerinin arzusu da bu.
Biliyorsunuz Gaziantep’te turizm derneğimiz var, onun da arzusu bu, ticaret
odasının arzusu da bu.
Sayın Bakan, biraz genel olarak bir
cevap verdiniz, tüm illerde master plan hazırlandığını ifade ettiniz ama bu
genel bir ifadedir. Zannediyorum ki Gaziantep ve ait olduğu bölge içinde bir
planlama yaparsınız. Şimdi, siz de biliyorsunuz ki Gaziantep, Gaziantep’in tümü
GAP içerisinde yer almamaktadır, belli bir bölümü yer almaktadır.
Bir de Sayın Bakan konuşmanızda şunu
ifade ettiniz: ”Kaldı ki Antep’in bir bakanı var biliyorsunuz, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanı. Arkadaşlarım not verdiler, Sayın Bakanla da ortak bir
çalışma yürütülüyor. GAP İdaresinin de master planı var ki ayrıyeten de ilave
desteklenmektedir.” demişsiniz. Şimdi şöyle, biz Sayın Fatma Şahin’in Bakan
olmasından gurur duyuyoruz, sevinç duyuyoruz, Fatma Şahin’in başarılı olmasını
da temenni ediyoruz. Ancak Sayın Fatma Şahin, sizin de belirttiğiniz gibi Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanı ve bizim gibi Gaziantep Milletvekili. Sayın Fatma
Şahin’in Gaziantep’te yapılan devlet işlerinden ne kadar haberdar olması
gerekiyorsa, daha doğrusu ne kadar haberdar edilmiş ise muhalefet
milletvekillerinin de o zaman bilgilendirilmesi lazım. Sayın Fatma Şahin
kendisi bir çaba gösterebilir, biz bunu destekleriz ancak Bakanlık Sayın
Şahin’le turizm alanında bir planlama yapıyorsa, bir turizm çalışması yapıyorsa
muhalefet milletvekilleri olarak bizim de o konuda haberdar olmamız ve gerekli
katkıyı sağlamamız lazım diye düşünüyorum.
Sözlerimin başında söylemeyi unuttum,
ben de Abdurrahim Karakoç’a rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı ve sabır
diliyorum.
Sayın Bakanım, tekrar söylüyorum,
Gaziantep turizm açısından önemlidir, turizm önemli bir sektördür, bu nedenle
Gaziantep’te ve Gaziantep’in bulunduğu havzada bir turizm master planının
yapılması lazım, önemli bir destinasyondur ve bu, hem Gaziantep’in ekonomisine
hem de Türkiye ekonomisine katkı sağlayacaktır.
Teşekkür ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Serindağ.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 2’nci madde kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
İKİNCİ BÖLÜM
Turist Rehberliği
Mesleğe kabul
MADDE 3- (1) Turist rehberi unvanı
mesleğe kabulle kazanılır ve mesleğe kabul için aşağıdaki koşullar aranır.
a) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak.
b) Başvuru tarihi itibarıyla onsekiz
yaşını doldurmuş olmak.
c) Üniversitelerin turist rehberliği
bölümlerinin önlisans, lisans veya yüksek lisans programlarından mezun olmak
veya üniversitelerin turist rehberliği bölümü dışındaki diğer bölümlerinden en
az lisans düzeyinde mezun olduktan sonra, birliklerin ve Türkiye Seyahat
Acentaları Birliğinin ortak önerileri ve Bakanlığın onayıyla turizm sektörünün
ihtiyaçları da dikkate alınarak belirlenen dillerde, gerektiği hallerde
belirlenen bölgelerde, yönetmelikle kurs ve sınavlara ilişkin belirlenen usul
ve esaslar çerçevesinde Bakanlığın gözetimi ve denetimi altında birlikler
tarafından düzenlenen ülkesel veya bölgesel turist rehberliği sertifika
programını başarıyla tamamlamak.
ç) Birliklerin ve Türkiye Seyahat
Acentaları Birliğinin ortak önerileri ve Bakanlığın onayı ile belirlenen
yabancı dillerden birinde, Bakanlığın gözetim ve denetimi altında yapacağı veya
konusunda uzmanlaşmış kamu kurum veya kuruluşlarına yaptıracağı yabancı dil
sınavında başarılı olmak veya yönetmelikle belirlenen yabancı dil yeterlik
belgelerinden birine sahip olmak.
d) Birlikler tarafından Bakanlığın
gözetim ve denetimi altında düzenlenen uygulama gezisini tamamlamak ve gezi
sonunda yapılan sınavda başarılı olmak.
e) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı
Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile
kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına
ya da affa uğramış olsa bile Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene
ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, Devlet
sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık,
dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat
karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı
değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından; bu Kanuna veya 21/7/1983
tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa
muhalefetten mahkûm olmamak.
f) Daha önce meslekten çıkarılmamış
olmak.
(2) Mesleğe kabul başvurusu Bakanlığa
yapılır. Bakanlık, otuz gün içinde gerekli incelemeleri yapar, başvuruyu kabul
ettiği takdirde ruhsatnameyi düzenler, başvuruyu reddettiği hallerde ret
kararını gerekçesi ile birlikte başvuru sahibine bildirir.
(3) Mesleğe kabul koşullarını
taşımamalarına rağmen mesleğe kabul edilmiş olanlar, mesleğe kabulü engelleyen
bir suçtan hüküm giyenler ile mesleğe engel hali ortaya çıkanlar Bakanlık
kararı ile meslekten çıkarılır.
BAŞKAN – Soru-cevap bölümünde sisteme bir
milletvekilimiz girmiş.
Buyurunuz Sayın Eryılmaz.
REFİK ERYILMAZ (Hatay) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, bugün, Türkiye'nin hemen
hemen her yerinde hazine arazilerinin vatandaşlarımıza satışı mümkün iken,
Hatay’da vatandaşlarımız bu imkândan mahrum bırakılmıştır.
Bir taraftan yıllardır bu toprakları
ekip biçen, bakımını yapan, ağaçlandıran ve çoğunda da inşaat yapan bu
vatandaşlarımıza hazine arazilerinin satışını yasaklayıp, öbür taraftan,
yabancılara mülk satışına imkân tanıyan yasaların çıkarılması vatandaşlarımıza
yapılan bir haksızlık değil midir? Bu çelişkiyi nasıl açıklıyorsunuz?
Hatay’da hazine arazilerinin
vatandaşlarımıza satışını yasaklayan, engelleyen mevzuatı değiştirmeyi
düşünüyor musunuz?
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Eryılmaz.
Sayın Özcan…
TANJU ÖZCAN (Bolu) – Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, Bolu’nun Dörtdivan
ilçesi Ankara’ya çok yakın. 2003 yılında 24 orman işletme müdürlüğüyle birlikte
Dörtdivan Orman İşletme Müdürlüğümüz de kapandı. 2006’da Danıştayın bu işlemi
iptal etmesine rağmen -13 orman işletme müdürlüğü açıldı- Dörtdivan Orman
İşletme Müdürlüğü mahkeme kararına rağmen sadece Bakanın keyfî tavrı yüzünden
açılamıyor.
Bu durumun nasıl düzeltileceği
konusunda bir fikriniz var mı; bunu sormak istiyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Özcan.
Sayın Acar, buyurunuz.
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, biraz önce, 2016 EXPO
ile ilgili sorularıma cevap alamadım. Kısaca bir açıklama daha yapmak
istiyorum: Bu EXPO ile ilgili planlanan süreç hem Antalya hem de
hinterlandında, çevresinde yer alan Isparta ve Burdur’u son derece olumlu
şekilde etkileyecektir. Antalya ve bu bölgelerde var olan doğa, ekoloji
içerikli turizm büyük bir ivme kazanacaktır. Yaşanacak bu süreç çerçevesinde
bölgede özellikle sosyal ve ekolojik anlamda önemli değişimler yaşanacaktır.
Botanik temalı EXPO 2016’nın Antalya’da
100 hektarlık bir alan üzerinde kurulması ve 100 dolayında ülkeyle, 40’a yakın
çok uluslu büyük firmanın katılması ve altı ay sürecek EXPO sırasında 8-10
milyon kişinin Antalya’yı ziyaret etmesi beklenmektedir.
Ayrıca, Uluslararası Bahçe Bitkileri
Üreticileri Birliğinin 60 üyesinin katılacağı 2012 yılındaki kongresi de
Antalya’da yapılacaktır.
Altı aylık süreçte en az 20 bin sosyal,
kültürel etkinlik yapılması planlanmaktadır. Antalya 2016 EXPO’sunu düzenlemek
için çalışmalar sadece Antalya kentine odaklanmamalıdır. EXPO’nun özellikle
bölgeye ve ülkeye yayılması için 2016 yılından önce ülkesel ve bölgesel ulaşım
altyapı çalışmalarının, Antalya-Ankara hızlı tren, kara yolu ulaşımları ve
havaalanı iyileştirmeleri lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜRKUT ACAR (Antalya) - Bunların
bitirilmesi için de kanun çıkması lazım.
Sayın Bakanım, iki defa söyledim; bu
kanun niye çıkmıyor, niye çıkarılmıyor?
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Acar.
Sayın Yılmaz…
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan -konuşmamda da söyledim
ama Müsteşar Bey de buradayken- şimdi, Akdeniz Bölgesi’nde bu yaylacılık
özellikle son yıllarda çok yaygınlaşıyor. Evet, oraya söylüyorum yani bilgi
alırsanız diye. Şimdi, bu kadar yaygınlaşıyor ve gelişigüzel bir yapılanma var.
Bizim kendi bölgemizde, Adana’da, Pozantı’dan Karaisalı’ya, Aladağ’dan Feke,
Saimbeyli, Tufanbeyli’ye kadar bütün ilçelerimizde yoğun bir yaylacılık var.
Şimdi, bu yaylacılıkla ilgili, yayla turizmiyle ilgili -bu bir gerçek- hiçbir
çalışma yapmayı düşünüyor musunuz, bir plan geliştiriyor musunuz; bunu öğrenmek
istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.
Sayın Özcan…
TANJU ÖZCAN (Bolu) – Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Bolu’nun Göynük ilçesinin Örencik ve
Çubuk köylerinde, yaklaşık bir yıldır, sinir sisteminin iflas etmesi sonucu
hayvanların felç olması, büyükbaş ve küçükbaş hayvanların felç olması sebebiyle
çok sayıda hayvan ölümü meydana gelmektedir. Hatta bu ölümler sebebiyle
neredeyse o köylerde hayvan dahi kalmadı. Sayın Bakanımız da orada oturuyor,
konuyu biliyorlar. Bu konuda yapılan yüzeysel inceleme sonucunda, o bölgede çok
çok uzun yıllardır var olan bir ota bağladılar bunu ancak buna Tarım Bakanlığı
yetkilileri dahi inanmıyor, bırakın köylüleri. O bölgede, Göynük Çubuk Gölü
üzerinde bulunan Turkcell’e ait vericiden kaynaklandığı yönünde, bölge halkında
yaygın bir kanaat var. En azından bu endişeyi giderebilmek için, bu vericinin
bir ay süreyle faaliyetinin durdurulması konusunda bir çalışmanız olabilir mi?
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özcan.
Buyurunuz Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – Öncelikle, Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; cevabını
veremediğimiz, tabii, doğrudan, hem Kültür ve Turizm Bakanlığıyla da ilgili
değil, Millî Savunma Bakanlığıyla da ilgili değil, birçokları mesela, Orman ve
Su İşleri Bakanlığıyla, Çevre ve Şehircilik Bakanlığıyla ve Tarım Bakanlığıyla
ilgili konular var. Dolayısıyla onlara yazılı iletilecek.
Ancak, Antalya’daki EXPO’yla, 2016’yla
ilgili kanun tasarısı Bakanlar Kurulunda şu anda, imzaya açıldı. Dolayısıyla,
Tarım Bakanımızın notu yani sağlam yerden, doğru yerden geliyor. İnşallah en
kısa zamanda bu çıkar.
Bir başka, vericilerle ilgili… Yani, çok
kesin bir, hiçbir bilimsel çalışmayla bir cep telefonu vericisinin sağlığa
zarar verdiği veya ne kadar verdiği bir bilimsel çalışmayla ispatlanmış değil.
Kişiler kesinlikle -biraz da bilimsel dayanağı olmadan- korkularıyla
yönetilmekte ve onlara göre tepki vermekte diye düşünüyorum. Ancak bildiğim
kesin bir husus var ki, en büyük tehlike varsa televizyondadır, lütfen
televizyonlardan uzak kalın. En büyük tehlike bilgisayarlardadır, en büyük
tehlike bu cep telefonlarındadır. Eğer bu cep telefonlarını yirmi dört saat
elinizden düşürmüyorsanız, her gittiğiniz yerdeyse, bilin ki en büyük
tehlikedir, diğerinden 10 bin kat, 3 bin kat çok daha fazla tehlikelidir.
Bir de, tek başına orada vericinin
olması, kesinlikle bir radyasyon tehlikesi de oluşturmamaktadır. Tehlike ne
zaman başlamaktadır? Eğer varsa konuşmaya başladıktan sonra. Bilin ki bu
vericilerin, şehir merkezlerinden daha dışarıya taşındıkları zaman, o zaman
daha fazla yüksek frekanslı gelmesi gerektiğinden zararı daha da artmaktadır.
Ancak işte, bir şekilde, yani bazen algı gerçeğin önüne geçer, maalesef burada
da bu algılama gerçeğin önünde olduğundan hem şehrin dışına çıkarılması hem de
acaba bu olayda olduğu gibi “Bir aylık çalışması durdurulursa bir şey olur mu?”
diye bir şey var ki - teknik bir zararı- bunu bilerek söylüyorum, daha önce
Ulaştırma Bakanlığı yapmış ve Ulaştırma Müsteşarlığında da bulunmuş bir
arkadaşınız olarak söylüyorum ki bilimsel raporlara lütfen itibar edelim. Bizim
bir inancımız var, “İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.” diye, buna
kesinlikle inanıyorum. Herkesten de istirhamın, lütfen bilimsel raporlara
itibar edelim.
Bir başka husus, yine Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına aktaracağım soru ve ondan aldığımızda aynen ileteceğiz.
Yabancılara mülk satışının yapıldığı bir dönemde hazine arazilerinin kendi
vatandaşlarımıza satışına engel çıkarılması doğru mudur? Kesinlikle doğru
değildir. Bu ülkenin vatandaşı, en doğusundan en batısına kadar, bu ülkede
İstanbul’daki hangi hakka sahipse Hakkâri’deki de o hakka sahip, Hatay’daki
hangi hakka sahipse Artvin’deki de o hakka sahip. Dolayısıyla, bunu da Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına ileteceğim.
Bir başka şey: Orman İşletme Bolu
Dörtdivan’da mahkeme kararıyla kapatıldı, hâlâ açılamıyor veya mahkeme kararına
rağmen açılamıyor. Mahkeme kararlarına saygı gerekir, hukuk düzeni bunu
gerektirir, hukuka saygı bunu gerektirir. Biraz önce bir arkadaşımız söyledi
yani bizim hâkimlere, bizim mahkemeye güvenmemiz lazım. Yasama, yürütme, yargı,
devleti oluşturan üç organdan biri, eğer bu ayağı çekerseniz bu devlet ayakta
kalmaz. Yani dolayısıyla…
TANJU ÖZCAN (Bolu) – Mahkeme kararına
rağmen Bakan…
MİLLİ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) – Eğer Bakan Bey böyle bir şey yapmışsa doğru yapmamıştır ama biz
biliyoruz ki hukuka saygı noktasında bizim Bakanlar Kurulumuz en saygılı
Bakanlar Kuruludur. Mahkeme kararlarını mutlaka yerine getirir, getirmeyenlerin
hem cezai sorumluluğu var hem manevi sorumluluğu var yani manevi tazminat
ödemekle yükümlü olursunuz. Dolayısıyla da bununla ilgili de Orman ve Su İşleri
Bakanına söyleyerek, doğru bilgi hangisidir, size verilmesini temin edeceğim.
Yine, dediği gibi, Antalya’daki EXPO’yla
ilgili ulaşım altyapılarının yapılması lazım. Sayın Vekilim, siz de
biliyorsunuz ki şu an Antalya’daki havaalanı Türkiye’de bir benzeri olmayan
havaalanı -bunu bilerek söylüyorum- aynı anda iki uçağın ineceği, aynı anda iki
uçağın kalkabileceği bir havaalanı. Türkiye’de işte İstanbul Yeşilköy deyin,
Sabiha Gökçen deyin, ister GAP Havaalanı deyin, hangisini derseniz deyin böyle
bir havaalanına şey… Dolayısıyla yani Antalya’da ikinci bir havaalanına ihtiyaç
yok. Antalya’nın, Merkez için söylüyorum, ancak Gazipaşa -veya dediği gibi,
Kaş’ın öbür tarafı ki Kaş’taki de, Fethiye yöresi de Dalaman Havaalanı’ndan
faydalanır- civarı hariç yeni bir havaalanına ihtiyaç yoktur. Gazipaşa
Havaalanı’na küçük uçakların inebilmesi de mümkündür. Zaten ulaşım altyapısının
da yapılması gerekli. Allah için biz Binali Bey’in çok iyi çalıştığını
düşünüyoruz. Kaldı ki bunu Sayın MHP Genel Başkanı da söyledi seçim döneminde
yani arşivlere bakarız, dedi; Kılıçdaroğlu da söyledi, bir hakkı teslim etmek
açısından, her yere gittiğinizde bir bakın… Bir başka ülkeden, Amerika’dan
geldiğimde bile baktığımda bizim ülkenin yollarına “Ya, bu yolu yapanlardan
Allah razı olsun.” diyoruz. Dolayısıyla da sadece Antalya’nın değil,
Türkiye'nin dört bir tarafının da altyapıları bu dönemde yapılıyor, daha da
yapılacaktır. Her şey bitmiş midir? Güllük gülistanlık demiyorum, az zamanda
çok şey yaptık; önümüzde daha zaman var, yapmamız gereken de çok şey var.
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Demir yolu için
söylüyorum.
MİLLİ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
– Demir yolu, doğrudur, demir yolunun da projeleri çiziliyor, onu da yine
bilerek söylüyorum. İnşallah diyoruz ki, Türkiye'nin hangi noktasında olursa
olsun… Ama ne zaman olur bilmiyoruz, kaynak ayırırsanız yaparsınız, inşallah
-bu İspanya’da da öyledir- bir saatlik bir ulaşım mesafesiyle bir hızlı tren
istasyonuna ulaşabilmeniz lazım.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 3’üncü madde kabul edilmiştir.
4’üncü maddeyi okutuyorum:
Mesleğin icrası, odaya üyelik ve meslek
sicilleri
MADDE 4- (1) Meslek, bu maddede
belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde serbest meslek şeklinde veya 22/5/2003
tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine tabi olarak icra edilebilir.
(2) Turist rehberlerinin yerleşim
yerinin bulunduğu ilde kurulmuş odalardan birine, yerleşim yeri olan ilde oda
kurulmamışsa en yakın ilde kurulmuş odalardan birine üye olmaları zorunludur.
Hangi odaların hangi illerdeki turist rehberlerini üye olarak
kaydedebilecekleri Bakanlıkça belirlenir. Turist rehberleri birden fazla odaya
üye olamaz. Turist rehberlerinin oda üyeliğine kabulü için mesleğe kabul
edilerek ruhsatname almış ve mesleğe kabul koşullarını kaybetmemiş olmaları
gerekir.
(3) Eylemli ve eylemsiz turist
rehberlerinin ad, soyad ve sicil numaraları ilgili birliğin resmi internet
sitesinde yayınlanır. Meslek sadece eylemli turist rehberleri tarafından icra
edilebilir. Eylemli turist rehberi olabilmek için bir yıl süreyle geçerli olan
çalışma kartının alınması zorunludur. Odaya üyelik koşullarını kaybetmiş veya
odaya karşı yükümlülüklerini yerine getirmemiş olanlara çalışma kartı verilmez.
Çalışma kartı almayan veya eylemsiz turist rehberi olarak kalmak üzere yazılı
beyanda bulunan turist rehberleri eylemsiz turist rehberi olarak sicile
işlenir. Eylemsiz turist rehberleri, meslek kuruluşları organlarının
seçimlerinde oy kullanamaz ve bu organlarda görev alamazlar. Aralıksız sekiz
yıl süreyle eylemsiz turist rehberi olarak kalanların eylemli turist rehberi
olabilmeleri için, Bakanlık tarafından yapılan sınava katılarak başarılı
olmaları gerekir.
(4) Eylemli turist rehberlerinin
ödeyecekleri aidat, onaltı yaşını doldurmuş olanlar için belirlenen aylık
asgari ücretin brüt tutarının yüzde yirmisinden fazla olamaz. Eylemsiz turist
rehberleri, eylemli turist rehberlerinin ödediği aidatın beşte biri oranında
aidat öder. Turist rehberleri ilgili birlik tarafından yıllık olarak belirlenen
oda aidatını iki eşit taksit halinde üyesi bulundukları odaya öderler. Süresi
içinde ödenmeyen aidatlar kanuni faizi ile birlikte genel hükümlere göre tahsil
edilir. İstisnasız tüm aidat alınmayacak haller, Birlik tarafından belirlenir.
(5) Meslek sadece çalışma kartında
belirtilen yabancı dillerde veya yönetmeliğin izin verdiği hallerde Türkçe
olarak hukuka ve meslek etik ilkelerine uygun olarak icra edilir. Turist
rehberleri mesleki onur ve itibarla bağdaşmayan herhangi bir faaliyet veya
eylemde bulunamazlar. Mesleğin icrasında Türkiye’nin kültür, turizm, tarih,
çevre, doğa, sosyal ve benzeri değerlerinin ve varlıklarının, Bakanlığın kültür
ve turizm politikaları doğrultusunda tanıtılması esastır. Meslek etik ilkeleri
yönetmelikle belirlenir.
(6) Turist rehberleri, tur, paket tur,
ulaşım veya konaklama gibi seyahat acentalığı faaliyeti kapsamına giren
hizmetleri vermemek koşuluyla yalnızca turist rehberliği hizmeti sunabilir ve
mesleğe ilişkin nitelik ve özelliklerini göstermek üzere yönetmelikle
belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde reklam ve tanıtım yapabilir.
(7) Meslek sicilleri, odalar tarafından
tutulur ve sicil işlemleri gecikmeksizin ilgili birliğe bildirilir. Birlik veri
tabanı oluşturur ve bu veri tabanını Bakanlığın kullanımına sunar.
BAŞKAN – 4’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 4’üncü madde kabul edilmiştir.
5’inci maddeyi okutuyorum:
Disiplin cezaları ve soruşturma usulü
MADDE 5- (1) Mesleğini bu Kanun
hükümlerine uygun olarak icra etmeyen ve meslek kuralları ile etik ilkelerine
uymayan turist rehberleri hakkında aşağıdaki disiplin cezaları uygulanır.
a) Uyarma cezası; mesleğin icrasında
daha dikkatli davranması gerektiğinin turist rehberine yazılı olarak
bildirilmesidir. Uyarma cezası aşağıdaki hallerde verilir.
1) Meslek icra edilirken çalışma
kartının veya turist rehberliği sözleşmesinin bulundurulmaması.
2) Meslek icra edilirken çalışma
kartının görünür şekilde taşınmaması.
b) Kınama cezası; mesleğini icra
ederken kusurlu davrandığının turist rehberine yazılı olarak bildirilmesidir.
Kınama cezası aşağıdaki hallerde verilir.
1) Tüketicinin yanıltılması suretiyle
iş alınması.
2) Fiilin niteliği ve sonuçları
itibarıyla daha ağır bir disiplin cezasını gerektirmediği hallerde işin
taahhüde aykırı olarak ifa edilmesi.
3) Meslek etik ilkelerine aykırı
davranılması.
4) Turist rehberliği sözleşmesi
yapmadan veya taban ücretin altında çalışılması.
5) Uyarma cezasının uygulandığı
tarihten itibaren altı ay içinde ikinci kez uyarma cezası gerektiren bir fiilin
işlenmesi.
c) Meslekten geçici men cezası; turist
rehberinin mesleği icra etmesinin bir aydan bir yıla kadar yasaklanmasıdır.
Meslekten geçici men cezası aşağıdaki hallerde verilir.
1) 14/9/1972 tarihli ve 1618 sayılı
Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununun 30 uncu maddesinin
üçüncü fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere haklı veya zorunlu bir neden
olmaksızın turun süre ve güzergahının değiştirilmesi.
2) Yetkililerce yapılan denetimlerde
bilgi vermekten kaçınılması.
3) Gerçeğin gizlenmesi, yalan veya
eksik bilgi verilmesi.
4) Turist gruplarına veya turistik
kuruluşlara kasıtlı olarak zarar verilmesi.
5) Turizm meslek kuruluşlarına,
yöneticilerine, çalışanlarına veya mesleğe karşı güven ve itibarı zedeleyecek
veya turizme zarar verecek nitelikte haksız söz ve davranışlarda veya seyahat
acentalığı niteliğinde faaliyette bulunulması.
6) Kanuni istisnalar saklı olmak üzere,
mesleğin çalışma kartı alınmadan veya çalışma kartında belirtilen dil veya
diller dışında icra edilmesi.
7) Bölgesel turist rehberlerinin,
bölgesi dışında turist rehberliği faaliyetinde bulunması.
8) Seçimlerin bu Kanuna ve bu Kanun
uyarınca belirlenen kurallara uygun şekilde yapılmasının engellenmesi.
9) Aynı yıl içinde iki kez kınama
cezası alınması.
ç) Meslekten çıkarma cezası;
ruhsatnamesinin geri alınarak turist rehberi unvanının kaldırılması ve turist
rehberinin oda üyeliğinden silinmesidir. Meslekten çıkarma cezası aşağıdaki
hallerde verilir.
1) Ülke yararına ve milli onura aykırı
hareket, söz ve davranışlarda bulunulması.
2) İki kez seyahat acentalığı
niteliğinde faaliyette bulunulması.
3) Turist rehberi unvanı, ruhsatname
veya çalışma kartı kullanılarak suç işlendiğinin veya işlenmesine yardım
edildiğinin mahkeme kararıyla tespit edilmesi.
4) Mesleğe ilişkin iş ve işlemlerde
sahte belge kullanılması veya yalan beyanda bulunulması.
5) Meslekten geçici men cezası
uygulanan ilk fiilin işlendiği tarihten itibaren beş yıl içinde toplamı iki
yılı aşacak şekilde meslekten geçici men cezası gerektiren fiillerin işlenmesi.
6) Kanuni istisnalar saklı olmak üzere,
çalışma kartı almadan turist rehberliği hizmeti sunulduğunun iki kez tespit
edilmesi.
(2) Meslekten geçici men veya çıkarma
cezası alanlara ilişkin bilgiler ilgili birlik tarafından gecikmeksizin Türkiye
Seyahat Acentaları Birliğine bildirilir.
(3) Uyarma ve kınama cezasını
gerektiren hallerde üye olunan odanın yönetim kurulu; meslekten geçici men ve
meslekten çıkarma cezasını gerektiren haller ile oda ve birlik organlarının
üyelerinin fiillerinde ise ilgili birlik yönetim kurulu tarafından resen veya
oda yönetim kurulunun başvurusu üzerine ilgili birlik disiplin kurulu
tarafından disiplin soruşturması başlatılır. Fiilin ilgili birliğe
bildirilmesinden itibaren bir yıl içinde disiplin soruşturması sonuçlandırılır.
Disiplin soruşturmasına ilişkin diğer usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
BAŞKAN – Soru-cevap var, sisteme girmiş
sayın milletvekilleri.
Sayın Eryılmaz, buyurunuz.
REFİK ERYILMAZ (Hatay) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, yabancılara mülk satışına
imkân tanıyan yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte Antalya’nın Kadriye, Belek,
Boğazkent gibi turizm beldelerinde devlete ait on binlerce arazinin apar topar
parsellendiği ve yabancılara satılmak üzere hazırlıklar yapıldığı yönünde ciddi
iddialar dolaşmaktadır. Böyle bir çalışmanın yapıldığı doğru mudur?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Eryılmaz.
Sayın Keskin…
ADNAN KESKİN (Denizli) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, bu yıl Denizli’nin
Buldan ilçesinde dolu yağışı nedeniyle üzüm bağları çok ciddi bir şekilde zarar
gördü. Çal, Güney ve Bekilli ilçelerinde ise soğuk nedeniyle, bu sene eksi 27
derece düzeylerinde gelişen soğuk nedeniyle üzüm bağları, asmaları kurudu. Bu
konuda il tarım müdürlüğü gerekli çalışmaları yaparak hazırladığı raporu
Bakanlığınıza intikal ettirdi. Ben de bir soru önergesi verdim. Bugüne kadar
soru önergesine cevap verilmedi. Bu konuda Bakanlıkça yürütülen bir çalışma var
mıdır, varsa hangi düzeydedir? Zarar gören çiftçilere herhangi bir yardım
yapılacak mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Keskin.
Sayın Yılmaz…
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sorumun cevabını bir türlü alamıyorum.
Şimdi bu yayla turizmi… Özellikle Tekir’de, Pozantı’dan başlayarak Fındıklı,
Alpu, Hamidiye, Dağdibi, Aşçıbekirli’ye kadar, Kızıldağ, Horzum’a kadar çok
yoğun bir nüfus yaşıyor yazın buralarda. Bunlarla ilgili, yayla turizmiyle
ilgili, bu potansiyellerle ilgili bir çalışmanız olacak mı?
İkinci bir sorum: Özellikle bahar ve
yaz mevsiminde bu belediyelerimiz kültürel etkinlikler düzenliyor. Geçmiş
yıllarda buraya destek veriyordunuz. Geçenlerde Pozantı Belediyemize verilmedi
ve kaldırıldığı söylendi. Burada bir iktidar-muhalefet ayrımı yapılıyor mu?
Üçüncü bir sorum da: Bizim Akçatekir beldemiz
var. Burasının nüfusu kışın 2-3 binken yazın 250 binlere varıyor, yani tamamen
turizm, yayla turizmi. Bu gelen parayla bunun altından kalkılması mümkün değil.
Bununla ilgili bir çözüm öneriniz veya bir katkınız olabilir mi?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.
Sayın Demir…
NURETTİN DEMİR (Muğla) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Bodrum Yarımadası’ndaki
belediyelerin beldelerdeki iç yolları maalesef bir türlü düzeltilemiyor,
yapılamıyor, çukurlar var, yollar maalesef turizm mevsimine uygun değil. Turizm
mevsiminin başladığı bu dönemde bu konuda İller Bankasının özellikle bir destek
çalışması var mıdır?
Bodrum Yarımadası’nda çöp ve katı atık
sorunu bürokratik nedenlerle dört senedir çözülememektedir. Turizm mevsiminin
başladığı bugünlerde Bodrum atık toplama alanındaki yeni yangınlar ve çamur
deresinin denetimi konusu gündemde yerini alacaktır. Bakanlık olarak bu konuda
neler yapıyorsunuz, yapacaksınız?
Bodrum Gökova Körfezi’nde mavi
yolculuğa gelen yaklaşık 1.500 tekneyle ilgili olarak katı atık, sintine
toplanması konusunda bir çalışmanız var mıdır? Bodrum Yarımadası’nda bulunan
sıvı atık arıtma tesislerinin büyük bölümü tam kapasiteyle çalıştırılmamaktadır.
Bu nedenle deniz kirliliği artmaktadır. Bu arıtma tesislerinin denetimleri
konusunda ne yapmayı düşünüyorsunuz?
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Demir.
Buyurunuz Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Eryılmaz’ın söylediği bu 2/B’yle
ilgili özellikle yabancılara mülk satışı konusunda, aslında sorunun cevabını
kendisi verdi Sayın Milletvekilimiz, söylentiler olduğunu söyledi. Bizim tabii
söylentilerle ilgili olarak herhangi bir şey, bir değerlendirme yapmamız söz
konusu değil. Neticede bunların adı “söylenti.”
REFİK ERYILMAZ (Hatay) – Bir çalışma
var mı Sayın Bakan?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Çalışma, yasada belirlenen hususlarla ilgili,
ne ise çalışma o, onunla ilgili yapılıyor. Bu da zaten kamuoyunun bilgisi
dâhilinde.
Sayın Keskin’in Buldan’da dolu
yağışıyla ilgili olarak sorduğu suale gelince: Malum, dolu zararı 1 Haziran
2006 tarihinden bu yana sigorta kapsamında ve tarım sigortası yaptıran
üreticilerimize de 2006’dan bu yana son altı yıl içerisinde sigorta poliçe
bedelinin yarısını da biz destek olarak ödüyoruz yani bağını veya bahçesini
vatandaş eğer, diyelim, 500 liraya sigortalıyorsa bunun 250 lirasını biz
karşılıksız, hibe olarak kendisine ödüyoruz. Bu şekilde sigorta poliçe sayısı
da her gün artıyor ve dolu bu konuda en önemli, başından beri desteklenen
riskler kapsamında; tabii, dolu gibi diğer afetler de, don, vesaire de. Burada
da tabii, dolu yağışı ile ilgili, sigorta kapsamında bulunmasını biz
önemsiyoruz. Bu nedenle hasar tespitleri geldiğinde, geldikten sonra, bununla
ilgili, bunun dışında yapılabilecek başkaca bir husus, örneğin 2090 sayılı Yasa
kapsamında yapılabilecek bir şey varsa, o kapsama giriyorsa onlar zaten ayrıca
değerlendiriliyor. Onu Sayın Vekilimizin bilgisine arz etmek istiyorum.
Sayın Demir’in ve Sayın Yılmaz’ın
soruları, yayla turizmiyle ilgili olarak bahsedilen husus, özellikle Adana’da:
Tabii, özellikle meralarla ilgili bir turizm alanı hâline getirilebilmesi için
burada bir ot bedeli meralarla ilgili… Bu kaldırıldı.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Mera değil
Sayın Bakan, ne merası; bunlar mera değil ki.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Yaylayla ilgili ama aynı şey.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Yaylayla
mera farklı, yaylayla merayı birbirine karıştırmamak lazım.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Mera olarak kullanılıyor.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Hayır, hiç
alakası yok.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Evet, evet, mera olarak kullanılıyor.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Yaylanın
merayla ne alakası var Sayın Bakan, yanlış bilgi veriyorsunuz.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – E, siz soru sordunuz, biz de cevap veriyoruz.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Ama yanlış
bilgi vermeyin, yani bilmiyorsanız Adana vekillerine sorun.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Yanlış bilgi değil, siz eğer cevabı zaten
biliyorduysanız niye sordunuz? Siz bir soru sordunuz, ben size cevap veriyorum,
beğenirsiniz beğenmezsiniz o sizin takdiriniz, o ayrı bir şey.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Doğru
bilgilendirin Genel Kurulu. Merayla yaylanın ne alakası var?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Verdiğimiz bilgi doğru.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Kel alaka
bir cevap!
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Burada, turizmin çeşitlendirilmesi ve tüm yıla
yayılması konusunda, yayla turizmi dâhil olmak üzere, bu konuda çalışmalar
Bakanlığımız tarafından devam ediyor. Ayrıca bu konuyla ilgili de, özellikle o
bölgeyle ilgili olarak da, ayrıntılı bir şekilde yazılı olarak da size cevap
verilecektir.
Bodrum Yarımadası’nda özellikle turizm
bölgesinin açılması buradaki yollarla ilgili olarak da: Tabii, burada, her
kuruluşun kendi görev sahasında yapması gereken faaliyetler var; özellikle
belediye hudutları dâhilindeki yerlerle ilgili belediyelerin yapması… Ara yolları
da zaten bu konuyla ilgili kendi çalışmasını, kendi programı çerçevesinde
programlanan faaliyetlerde yapıyor. Özel birtakım durumlarla ilgili de, zaman
zaman, proje karşılığında Kültür ve Turizm Bakanlığına müracaat edildiğinde
Kültür ve Turizm Bakanlığı da bu konuyla ilgili gerekli destekleri sağlıyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Biraz daha süremiz var.
Sayın Keskin, buyurunuz.
ADNAN KESKİN (Denizli) – Sayın
Başkanım, Sayın Bakanım herhâlde benim sorumun ikinci bölümünü kavrayamadı.
Ben, yalnız Buldan’la ilgili değil, -Çal, Bekilli- güneydeki üzüm bağlarının
asmalarının kurumasıyla ilgili de bir soru yöneltmiştim. TARSİM’i ben de
biliyorum ama bu bağların asmalarını TARSİM maalesef kapsamamaktadır, ağaçlara
TARSİM kapsamında sigorta yapılması söz konusu değildir. Bu üç ilçede 9 bin
tane üreticinin üzüm asmaları tamamıyla kurumuştur, bunların sökülüp yerine
yenilerinin dikilmesi gerekmektedir. Çok ciddi boyutta bir zarar söz konusudur.
Bu konuda tarım il müdürlüğünün raporu vardır. Sanırım, Sayın Bakanımız,
herhâlde bu konuda bilgi sahibi değil. O nedenle, eğer bilgi sahibiyse en
azından bu konuda Tarım Bakanlığının bir girişimi var mıdır?
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın
Keskin.
Buyurunuz Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, Sayın Vekilimiz tabii,
doluyla ilgili, özellikle Buldan’daki hususu söyledi. Tabii, diğer, örneğin
soğuk algınlığıyla, soğuk vurmasıyla, donla vesaireyle ilgili oluşan hasarların
hepsi, sonuç itibarıyla bir raporla Bakanlığa gelir ve orada gerek 2090 sayılı…
Demin onu aslında söyledim, siz herhâlde orayı kaçırdınız, ben dedim ki:
“Doluyla ilgili olan hususlarda sigorta kapsamında olanlar sigortayla ilgili,
bunun dışında, 2090 sayılı Kanun çerçevesindeki bir uygulama varsa onunla
ilgili olarak da raporlar geldiğinde ona göre onunla ilgili işlem yapılır.” Bu
söylediğiniz, yani eğer bağ, asma çubukları, bu değişir, yerine başka bir şey
ekilecek, dikilecekse, aynı şekilde bizim Bakanlık olarak yapabileceğimiz bir
yardım veya bunun dışında… Teknik yardım olarak elbette biz her zaman veririz
de ama bir destek ödemesi şeklinde, bunun, tabii, yazılı mevzuat içerisinde
olabilecek bir şey olması lazım. O kapsam içerisindeyse değerlendirme ona göre
yapılır, eğer değilse zaten o konuda biz vatandaşlara, çiftçilere de gerekli
açıklamaları yaparız.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
5’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 5’inci madde kabul edilmiştir.
6’ncı maddeyi okutuyorum:
Turist rehberi ücretleri
MADDE 6- (1) Taban ücret tarifesi,
birlikler ile Türkiye Seyahat Acentaları Birliğinin görüşleri alınarak Bakanlık
tarafından net ücret üzerinden belirlenir ve her yıl 4/1/1961 tarihli ve 213
sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit
ve ilan edilen yeniden değerleme oranından az olmamak kaydıyla artırılarak en
geç aralık ayında, izleyen takvim yılının başından itibaren yürürlüğe girmek
üzere Bakanlık tarafından ilan edilir.
(2) Turist rehberleri, taban ücret
tarifesinde belirlenen ücretin altında turist rehberliği hizmeti sunamazlar.
Taban ücret altında çalışılabilecek sosyal ve kamusal nitelikli turist
rehberliği hizmetleri yönetmelikle belirlenir.
(3) Turist rehberlerinin tur için
belirlenen ücreti ihtiva eden yazılı turist rehberliği sözleşmesi yapmaları
zorunludur. Haklı nedenlerin bulunduğu hallerde ve daha sonra yazılı olarak
düzenlenmek kaydıyla e-posta, faks, telefon mesajı ve benzeri yollarla sözleşme
yapılabilir.
(4) Tur için yazılı sözleşme yapmayan
veya taban ücretin altında ücret ile çalışan turist rehberi, ilgili birlik
tarafından her bir fiil için ayrı ayrı olmak, birlik bütçesine gelir
kaydedilmek ve üç günlük taban ücretinden az olmamak üzere turun toplam
süresine karşılık gelen taban ücret kadar idari para cezasıyla cezalandırılır.
BAŞKAN – Soru-cevap işlemi için sisteme
giren sayın milletvekillerimiz var.
Sayın Öğüt, buyurunuz.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Çankırı ili Orta ilçesinde, diğer
birçok ilçede olduğu gibi, askerlik şubeleri kapanmış, beş belde başkanlığı
iptal edilmek üzere ve bunun yanı sıra da adliye binası kapatılacak. Bu adliye
binasının da kapatılmasıyla Orta ilçesi, esnaflarımız için ve oradaki yerel
halk için hakikaten çekilmez bir hâle gelecek, ekonomik olarak çok büyük
sıkıntılara uğrayacaklar. Orta, artık ilçe olmaktan çıkıp bir köy hâline
dönecek. Bu konuda yapılabilecek bir şey var mı? Sebepleri konusunu da
Hükûmetimize sormak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın Fırat…
SALİH FIRAT (Adıyaman) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bakanımıza, tabii, gündemle ilgili
değil de özellikle tarımla ilgili bir soru sormak istiyorum. Bölgemize
biçerdöverler geldi artık ancak henüz hububat alım fiyatları belli değil. Ne
zaman belli olacak? Bu bir.
Bir de daha önce yazılı bir soru
önergesi sunmuştum. Bu ürün desteklemeden dolayı çiftçilere ödenen paraların
-2007 yılında hem Şanlıurfa hem Adıyaman bölgesinde ödenen paraların- bir kısmı
çiftçilerden geri alınmak isteniyor, hatta bir kısmına icra gitmiş. Bu konuda
bir çözüm bulabildiniz mi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Fırat.
Sayın Keskin…
ADNAN KESKİN (Denizli) – Sayın Başkan,
ben Sayın Bakanın cevaplarını tatmin edici bulmadım. Bir daha tekrar ediyorum:
Bir: Üzüm bağlarının asmaları
kurumuştur. Bu konudaki raporlar Bakanlığa intikal edeli yirmi gün olmuştur.
İki: Ben ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Milletvekili Mehmet Yüksel bu konuda on gün evvel gündem dışı birer konuşma
yaptık.
Üç: Bu konuda ben bir yazılı soru
önergesi verdim.
Sayın Bakan bana cevap verirken
“Raporlar geldiyse” diye cevap veriyor. Ben bu raporların intikal ettiğini
söylüyorum ve somut bir adımın atılıp atılmadığını soruyorum.
Dört: Sayın Bakana, Ziraat Odaları
Genel Başkanıyla beraber bu bölgedeki ziraat odaları başkanlarını ziyaretinde
bu oda başkanlarının hazırlamış olduğu rapor da sunulmuştur ama Sayın Bakan bu
konuda müspet veya menfi bir cevap verme gereksinimi duymuyor, bana tarım
sigortasından bahsediyor. Tarım sigortası bizim de bilgimiz dâhilinde.
Ağaçlarla ilgili tarım sigortasının düzenlemesinde bir eksiklik var. Üretici
tarım sigortası kapsamına ağacını aldırmak istese bile yasal zorluklar
nedeniyle tarım…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Keskin.
Sayın Demir…
NURETTİN DEMİR (Muğla) – Teşekkür
ederim Başkan.
Sayın Bakan, sorduğum dört soruyla
ilgili yeterli bir cevap alamadım, yazılı olarak da ileteceğinizi söylemediniz.
O soruları eğer cevaplandırırsanız çok mutlu olurum.
Ayrıca, Gündoğan Mandalya Körfezi’ne
gelen yatların atıklarının kontrolü yeteri kadar yapılmadığı için bu Körfez
kirletilmektedir. Bu konuda ne gibi önlemler alacaksınız?
Ayrıca, Fethiye ve Muğla’nın diğer
körfezleri deniz kirliliği alarmı vermekte ve çoğu yerde mavi bayrak
kaldırılmaktadır. Bakanlığınızın bu konudaki çalışmaları nelerdir? Çok önemli
bir konu gerçekten. Denizlerimiz süratle kirleniyor. Bu konudaki çalışmalarınız
nelerdir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Demir.
Sayın Çınar…
EMİN ÇINAR (Kastamonu) – Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakana sormak istiyorum:
Kastamonu merkezinde 171 köyümüz var. Özellikle kış şartlarının çok ağır
geçmesinden dolayı bu köylerimizde, 155 tane köyümüzde, Tarım İl Müdürlüğü
tarafından tespiti yapılan, ekili arazilerde don hadisesinden dolayı çiftçimiz
ciddi manada bir mağduriyet yaşadı.
Özellikle son zamanlarda patates
üreticilerine verilen desteğin bu hububat ekicilerine de verilmesi düşünülüyor
mu? Çünkü bu ekicilerimizin mağduriyetlerinden bir tanesi de, tarımsal sigorta
noktasında, bu kapsamda herhangi bir ürün bedellerinin zayiatını alamayışları.
Bununla alakalı bir çalışma var mıdır?
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çınar.
Buyurunuz Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum.
Çankırı Orta ilçesindeki adliye
binasıyla ilgili soru.
Değerli milletvekilleri, kamu
kuruluşlarının gerek şubelerinin veya bazı hizmetlerinin bir yerde bulunup
bulunmaması, bütünüyle tabii ihtiyaçla ve orada üretilecek olan hizmetle, o
hizmet beklentisi içerisinde bulunan toplum kesimiyle alakalı. Yani bu, durduk
yerde, ihtiyaç olmadığı zaman… Belirli bir işlem sayısına, belirli bir dosya
sayısına ulaşması mutlaka gerekiyor ki hizmetin niteliğine göre orada bir bina,
bir müessese, bir kurum, eğer adliyeyse adliye, diğer, askerlik şubesiyse
askerlik şubesi… Sonuçta, bu hizmetlerin eğer çok yakın bir yerde
yapılabileceği ilgili kurum tarafından değerlendirilir, bu şekilde rapor
ediliyorsa ona göre tesis ediliyor, yani ihtiyaca binaen. Bazen gerçekte oraya
yaşayan nüfus veya oradaki işlem sayısı, dosya sayısı, orada o hizmetin o
şekilde sürdürülmesini kamu yararı açısından, maliyet açısından mümkün
kılmıyor. Düzenlemeler genel olarak bunlarla ilgili yapılıyor.
Hububatla ilgili olarak, tabii,
Türkiye’de şu an itibarıyla yüzde 2-3 civarındaki bir kısımda hasat var. Biz
emanet alım yapıyoruz, önceki yıllarda yaptığımız gibi. Türkiye'nin ihtiyaç
duyulan her noktasında, şu anda Toprak Mahsulleri Ofisinin şubeleri emanet alım
şeklinde yapıyor. Tabii, henüz gerçekte fiyat oluşmasını teşekkül edecek
piyasada bir şey oluşmadı. Şu anda üreticinin mağduriyeti olmaması açısından da
isteyen, arzu eden üreticilerin ürünleri alınıyor emanete. Geçen seneki
uygulamalarımız da bu şekilde. Piyasayı takip ediyoruz, üretici açısından
belirli bir noktaya geldiğinde zaten biz üreticinin mağduriyetine asla fırsat
vermiyoruz. Önceki yıllarda da biz bu uygulamayı sürdürdük.
2007-2008 yıllarında, tabii ki şey şu,
biz tarımsal destek ödemelerimizi gerçekleştirdiğimizde yasal olarak husus şu:
Eğer bir kişinin gerçekte kanuna aykırı olarak, haksız bir şekilde destekleme
aldığı mahkeme kararıyla veya ilgili diğer mevzuatla tespit edilmişse bunun
kendisinden tahsil edilmesi kanunun gereği. Bunun dışında kimseden hiçbir
şekilde hukuk dışı herhangi bir talepte devlet bulunmadı, bulunmaz. Yani daha
önceden eğer yasa dışı yollarla, bir usulsüzlükle, bir şekilde ya sahte
belgeyle veya buna benzer bir uygulamayla bir destek alınmışsa, bu tespit
edildiği zaman elbette ki alınıyor. Buradaki uygulama da bu, bunun dışında
başka bir uygulama yok. Bugün itibarıyla da 4,5 milyarı geçti bizim 2012 yılı
uygulamalarımız. En son, zannediyorum, yarın itibarıyla yaklaşık 650 milyon
lira yağlı tohum ve bazı bölgelerdeki diğer destekleme ödemeleri
çiftçilerimizin hesabına geçmiş olacak.
Sayın Demir’in bahsettiği, Muğla,
Bodrum’la ilgili… Tabii, mavi bayrak uygulaması devam ediyor. Ayrıca, çevreye
duyarlı işletmelere yönelik bir yeşil bayrak uygulaması da sürdürülüyor.
Bu konu, tabii, Bodrum’la ilgili Sayın
Demir’in söylediği, çok sayıda ayrıntılı cevap vermeyi gerektiren hususlar var,
onlar da ayrıca yazılı olarak kendisine bildirilecektir.
Sayın Keskin’in birkaç defadır sorduğu
hususla ilgili olarak da yine, tabii, rapor neyse onun gereği yapılır. Ama ben
size söyledim, yasal olarak yapabileceğimiz, eğer sigorta kapsamındaysa
sigortanın gereği, değil ise 2090 sayılı Yasa çerçevesinde gerekli
değerlendirmeler yapılır ve burada hak sahibi çiftçilerimize de gerekli ödeme
yapılır.
Don hasarıyla ilgili olarak da
Kastamonu’da yine aynı şekilde… Tabii, don da yine sigorta kapsamında ve
sigorta…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Süremizin sonuna gelmiştik,
bir dakika daha ek süre size tanıyorum; buyurunuz, sözünüzü tamamlayınız.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Burada don da aynı dolu gibi sigorta
kapsamında ve buradan zarar gören üreticilerimiz, eğer uygulaması varsa -yani
hangi ürünlerle ilgili olduğuyla alakalı bu- dondan zarar görenler sigorta
kapsamında mütalaa ediliyor ama uygulaması yoksa… Örneğin, daha önce patateste
böyle bir şey vardı, onunla ilgili olarak da biz zaten patates üreticisine
dekar başına yaklaşık 200 lira civarında bir destekleme ödemesi ile ilgili bir
kararname çıkardık, o da uygulamaya giriyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz.
6’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 6’ncı madde kabul edilmiştir.
7’nci maddeyi okutuyorum:
Mesleğin korunması
MADDE 7- (1) Turist rehberliği
hizmetleri sadece turist rehberleri tarafından sunulur. Başka sıfat veya
unvanlarla icra edilen ancak bu Kanun uyarınca turist rehberliği niteliği
taşıyan her türlü hizmetin yürütülmesinde mesleği icra etme koşullarını taşıyan
kişiler çalıştırılır. Kamu kurum ve kuruluşlarının resmi faaliyetlerinde turist
rehberliği hizmeti verecek ruhsatname sahibi bir kamu görevlisinin
görevlendirilmiş olması halinde ayrıca turist rehberi bulundurulması zorunlu
değildir.
(2) Bu Kanun kapsamı dışında hangi ad
altında olursa olsun turist rehberliği niteliğinde bir faaliyet yürütülmesine
hak kazandıracak eğitim programları düzenlenemez veya belge verilemez. Bu hükme
aykırı hareket edenler hakkında Bakanlık tarafından fiilin ağırlığı ile süresi
dikkate alınarak beşbin Türk Lirasından onbeşbin Türk Lirasına kadar idari para
cezası uygulanır. Bu fiillerin işlenmesi durumu mesleğe engel hal oluşturur.
(3) Ruhsatname sahibi olmadan turist
rehberliği hizmeti sunanlar bu fiilin tekrarı halinde mesleğe kabul edilmez.
(4) İkinci fıkrada yasaklanan fiilleri
işleyenler ile ruhsatname sahibi olmadan veya meslekten geçici olarak men
edilmiş veya çıkarılmış olmasına rağmen turist rehberliği hizmeti sunanlar,
birlik tarafından veya ilgili mülki idare amirlerince faaliyetten men edilir ve
durum en geç üç gün içinde Cumhuriyet savcılığına bildirilir.
(5) Eylemsiz turist rehberlerinden
turist rehberliği hizmeti sunanlar, Bakanlık tarafından binbeşyüz Türk Lirası
idari para cezası ile cezalandırılır.
(6) Bu Kanuna göre verilen idari para
cezaları tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde tahsil edilir. Bu Kanunda
hüküm bulunmayan hallerde idari para cezaları hakkında 30/3/2005 tarihli ve
5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümleri uygulanır.
(7) Turist rehberliği hizmetleri ile
ilgili olarak bu Kanunda öngörülen her türlü denetim, yönetmelikle belirlenen
usul ve esaslar çerçevesinde Bakanlık veya meslek kuruluşları tarafından
yapılır. Denetimlerde işbirliği yapılması amacıyla ihtiyaç duyulması veya
Türkiye Seyahat Acentaları Birliğinin talebi halinde Türkiye Seyahat Acentaları
Birliğinden temsilci alınabilir. Bakanlık ve meslek kuruluşları gerek
gördüğünde kolluk güçlerinden yardım alır.
BAŞKAN – 7’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 7’nci madde kabul edilmiştir.
8’inci maddeyi okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Meslek Kuruluşları
Meslek kuruluşlarının nitelikleri,
kurulması ve görevleri
MADDE 8- (1) Bu Kanunda belirtilen
görevleri yapmak ve yetkileri kullanmak ve odaların üst kuruluşu olmak üzere
tüzelkişiliğe sahip ve kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu niteliğinde
birlikler, Türkiye genelinde kayıtlı toplam meslek mensubu sayısının yüzde
otuzüçüne sahip odaların Bakanlığa yapacakları başvuru üzerine kurulabilir.
Birden fazla meslek birliği kurulabilir. Başvuru ile ilgili usul ve esaslar
yönetmelikle düzenlenir.
(2) Sınırları içinde en az yüzelli
turist rehberinin yerleşim yerinin bulunduğu her ilde, o ilde kayıtlı toplam
meslek mensubu sayısının yüzde otuzüçünün valiliğe başvurusu üzerine tüzel
kişiliğe sahip ve kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olan oda kurulabilir.
Odaların merkezleri kuruldukları ildir. Aynı ilde birden fazla oda kurulabilir.
Odaların yetki çevresi coğrafi olarak yakın iller ve çalışma bölgesi dikkate
alınarak Bakanlık tarafından belirlenir. Ancak oda olmayan illerde en az elli
turist rehberinin oda merkezinin bulunacağı ili belirten başvurusu üzerine
Bakanlık tarafından tüzelkişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu
olan bölgesel odalar kurulabilir. Odalar, birliğin üyesidir. Üye sayısı ellinin
veya il bazında kayıtlı olan toplam turist rehberi sayısının en az yüzde
yirmisinin altına düşen odalar, bu durumun tespit edildiği tarihten itibaren
altı aylık süre sonunda da devam etmesi halinde; iki mali yıl üst üste
bilançosu menfi bakiye veren odalar ise ikinci bilançonun açıklanmasını
müteakiben ilgili birlik yönetim kurulunun kararıyla kapatılarak tasfiye edilir
ve tasfiye sonucunda kalan malvarlığı ilgili birliğe devredilir. Bölgesel
odalar, odalar hakkındaki hükümlere tabidir.
(3) Meslek kuruluşlarının görev ve
yetkileri şunlardır:
a) Üyelerinin müşterek ihtiyaçlarını
karşılamak ve mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak.
b) Mesleğin genel menfaatlerine ve
ulusal turizm ve tanıtım politikalarına uygun olarak ifa edilmesini ve
gelişmesini sağlamak.
c) Meslek mensuplarının birbirleri ve
halkla olan ilişkileri ile mesleğin icrasında dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak
üzere; meslek etiğini ve disiplini korumak, turist rehberleri arasındaki haksız
rekabetin önlenmesi hususunda gerekli tedbirleri almak, turist rehberlerinin
yetiştirilmesi için kurs, seminer ve eğitim programları düzenlemek, meslek
konusunda araştırma ve incelemeler yapmak.
ç) Bakanlıkça istenilen konularda görüş
bildirmek.
d) Bu Kanun ve ilgili mevzuatta
belirtilen görevleri yerine getirmek.
(4) Birlik, odalara sınırlarını açıkça
belirlemek şartıyla yetki devri yapabilir.
(5) Birlik yönetim kurulu, oda
bulunmayan illerde temsilcilik açabilir veya talepleri halinde odalara
temsilcilik açma yetkisi verebilir.
(6) Meslek kuruluşları, faaliyetlerini
gerektiğinde turizm sektöründeki özel veya resmi kurum ve kuruluşlarla
işbirliği içerisinde yürütebilir.
(7) Bakanlık, turist rehberliği
hizmetleri ve ilgili her türlü faaliyetin bu Kanun ve ilgili mevzuatta
belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde icra edilmesini sağlamak ve mevzuata
aykırı şekilde icra edilmesini önlemek amacıyla, gerektiğinde meslek
kuruluşlarıyla işbirliği yaparak gerekli tedbirleri alır.
(8) Birlikler, faaliyet alanı ile
ilgili ulusal ve uluslararası kuruluşlara üye olabilir.
(9) Bu Kanun hükümleri dışında meslek
kuruluşu kurulamaz.
BAŞKAN – Madde üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Turist Rehberliği Meslek Kanunu
Tasarısı'nın 8'inci maddesinin 1'inci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“(1) Bu Kanunda belirtilen görevleri
yapmak ve yetkileri kullanmak ve odaların üst kuruluşu olmak üzere tüzel
kişiliğe sahip, kamu kurumu ve meslek kuruluşu niteliğinde Türkiye Rehber Odaları
Birliği kurulur.”
Prof. Dr. Haluk Eyidoğan Yıldıray Sapan Sakine Öz
İstanbul Antalya Manisa
Ahmet İhsan Kalkavan İdris Yıldız Doğan Şafak
Samsun Ordu Niğde
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT
(Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Kim konuşacak? Gerekçeyi mi
okutalım?
DOĞAN ŞAFAK (Niğde) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kamu kurumu ve meslek kuruluşu
niteliğinde birden fazla meslek birliğinin kurulabilmesine olanak sağlayan bu
madde, öncelikle birliklerin uygulamalarda farklılık göstermesiyle, müteakiben
meslek ihtiyaç ve çözüm önerilerinde gerekli olan "birlik olabilme" yeteneğini
kaybetmesi ile devam edecektir. Tüm rehberleri temsil etmeyen, sadece bir kısım
rehberlerin parça parça farklı birliklerce temsil edildiği bir meslek birliği,
faaliyetini aktif ve verimli şekilde devam ettiremeyeceği gibi uzun soluklu da
olamayacaktır. Ülke genelinde birden fazla odalar birliğinin oluşması, sürekli
bir mutabakat arayışına neden olacağından, kurumları hantallaştıracaktır.
Ülkemizde başka bir örneği de mevcut değildir.
BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum bu
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
8’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 8’inci madde kabul edilmiştir.
9’uncu maddeyi okutuyorum:
Denetim ve gözetim
MADDE 9- (1) Bakanlık, meslek
kuruluşlarının her türlü iş, işlem, faaliyet ve hesaplarını denetleme yetkisini
haizdir. Meslek kuruluşları denetim esnasında her türlü bilgiyi vermek ve
belgeyi göstermekle yükümlüdür.
BAŞKAN – Soru-cevap için sisteme girmiş
sayın vekillerimiz var.
Sayın Yılmaz…
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Biraz önce sorduğumda “Bu kültürel
etkinliklere kaynak aktarıyoruz.” dedi ama bizim Pozantı Belediyesine kaynak
aktarılmadı ve ret cevabı verilmiş. Bunun gerekçesini öğrenmek istiyorum yani
Milliyetçi Hareket Partisinden olduğu için mi böyle bir uygulamaya gidildi?
İkinci bir sorum Sayın Bakana: Bizim
özellikle Darboğaz, Pozantı’da Kamışlı Boğazı olmak üzere, Aladağ, Saimbeyli’de
ihraç ürünü çok güzel kirazlar yetişmekte. Fakat gerek girdi maliyetlerinin
yüksek olması gerekse belli toptancılar vasıtasıyla alınması neticesinde her
yıl kiraz üreticileri ciddi manada mağdur olmakta. Bununla ilgili bir çözüm
olabilir mi; bir katkı konabilir mi, onu öğrenmek istiyorum.
Bir üçüncü sorum da: Bizim özellikle
Adana bölgesi, tali ürünler noktasında, Feke’den Saimbeyli’ye, Karaisalı’dan
Kozan’a, Pozantı Aladağlar’a kadar çok yoğun bir şekilde… Dünyada da bu tali
ürünler yükselen değerler. Bu noktada, Orman ve Su İşleri Bakanlığıyla bir iş
birliği yaparak hem bunların çok ciddi manada değerlendirilmesi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz
Sayın Akar…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan,
biraz evvel Millî Savunma Bakanına kendi konusuyla ilgili, kendi Bakanlığıyla
ilgili bir soru sordum. Bu soruyu sizin cevaplandıracağınızı söyledi. Sorarken
de “Tarım Bakanı mı?” “Evet.” diye yanıt verdi.
Şimdi, Astsubay Abdullah Söpçeler ve
Uzman Çavuş Zihni Koç üç yüz otuz gündür terör örgütünün elinde. Yine, Kenan
Erenoğlu üç yüz gündür, Polis Memuru Nadir Özgen iki yüz yetmiş gündür terör
örgütünün elinde. Bu konuyla ilgili ne tür çalışmalar yapıyorsunuz? Bu devlet
görevlilerinin, kaymakam, polis memuru ve askerlerin kurtarılması konusundaki
çalışmalarınız nelerdir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akar.
Sayın Öğüt…
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, İstanbul’da adliye
binaları üç büyük bölgede birleştirildi. Bu ay itibarıyla Anadolu Yakası’nın da
birleştiği nokta Kartal Adliyesi olacak. Kartal Adliyesi yer olarak belki o
bölge için uygun ama bütün Anadolu Yakası için, örneğin Kadıköy için, Beykoz
için, Üsküdar için, Şile için son derece uygun olmayan bir alan. Kadıköy’de
adliye için ayrılmış bir alan vardı, Hasanpaşa’da, salı pazarının yerinde.
Maalesef burası adliye yapılmayarak adliye Kartal’a taşındı. Buraya da bir imam
hatip lisesi yapılması düşünülüyormuş. Özellikle bu bölgeye toplanan adliyenin
daha küçük bölgeler hâline getirilmesi konusunda Hükûmetinizin girişim
yapmasını istiyoruz çünkü vatandaşlarımız ve çalışanlar için çok büyük
zorlukları olacak, Kartal’a taşınmanın çok büyük sıkıntıları olacak.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın Erdoğdu…
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Sayın Bakan,
Toprak Mahsulleri Ofisinin silolarında çok önemli miktarda fındık bulunmaktadır.
Bu fındıkları FİSKOBİRLİK’e gerekirse ücretsiz vererek, FİSKOBİRLİK’in mali
durumunun düzeltilmesi düşünülmekte midir?
Doğu Karadeniz Bölgemizde, Ordu’da ve
Giresun’da halkımız için son derece önemli olan bu fındığın piyasadaki fiyatını
düşürmemek için okullarda fakir ailelere ücretsiz fındık dağıtarak arzı ve
talebi dengelemeyi düşünüyor musunuz?
Bir de Toprak Mahsulleri Ofisinin 2004
yılından beri yaptığı deniz taşıma ihaleleri açık ihaleyle yapılmıyor, pazarlık
usulüyle yapılıyor ve sürekli aynı firmaya veriliyor. Bu para yaklaşık 100
trilyon lirayı buldu. Açık ihale yapılmaması konusunda bir soruşturma
açılmasını düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın
Erdoğdu.
Sayın Keskin…
ADNAN KESKİN (Denizli) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, bu sene 2011 yılı pamuk
üreticileri maalesef çok büyük zararla karşılaştılar, henüz primler de
ödenmedi. Primlerin artırılması düşünülüyor mu? Hangi tarihte primler, ihracat
primleri ödenecektir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Keskin.
Buyurunuz Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Pozantı Belediyesi ile ilgili, kaynak
aktarılmadığı yönünde, “Partilerinden dolayı mı acaba?” diye bir ifade söylendi.
Bu tabii ki doğru değil, böyle bir şey söz konusu değil, asla olmaz çünkü bizim
özellikle Hükûmetimiz döneminde, önceki hükûmetlerin aksine, kesintiler de,
yasal kesintiler de -borç kesintileri dâhil olmak üzere- bütün belediyeler
için, iktidar-muhalefet hiç fark etmeden hepsi için aynı usul ve esaslarla
yapılmakta. Dolayısıyla da belediyeler arasında bu şekilde bir ayrım yapılması
asla söz konusu değildir.
Tabii, burada yapılan, gerek yardımlar
gerekse tahsisat, ödenek, yasal olanlar dışında, projeye dayalı olarak
yapılıyor. Gelen projeler değerlendiriliyor ve o değerlendirme esas alınmak
suretiyle yapılıyor.
Festival başvurusu, konusu itibarıyla
yönetmeliğe uygun bulunmadığından dolayı reddediliyor, çünkü usule uygun
bulunmamış, yönetmeliğe aykırı olduğundan dolayı. Altyapı projesi ise,
değerlendirme ve destek yıl sonuna kadar devam ediyor. Yeniden değerlendirmesi
mümkündür, o ayrı bir şekilde, ayrıca değerlendirilecek.
Şimdi, Sayın Akar’ın, bu terör
örgütünün kaçırdığı kişilerle ilgili olarak neler yapıldığı hususu. Tabii,
burada, ilgili bütün kurumların, bu konuyla ilgili -kaçırılanlardan bir tanesi
de benim ilimin bir ilçe başkanı, partimin ilçe başkanı- onlarla ilgili…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ondan çok daha
önce kaçırılanlar var, bir yıl oldu. Onlar hangileri?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – …tabii ki onların hepsiyle ilgili, gerek Türk
Silahlı Kuvvetleri gerek terörle mücadeleyle görevli diğer ilgili birimler,
emniyet ve diğer kurumlar, onlar çalışma yapıyor ama bu çalışmanın teferruatı,
bu çalışmanın detayı, hangi gün hangi operasyon, hangi konuda ne yapılıyor,
tabii ki, takdir edersiniz ki o şu anda bizim elimizde yok; ilgili birimler
gerektiğinde onunla ilgili açıklamayı yapıyorlar ve kamuoyuyla da zaten bunu paylaşıyorlar.
Adliyenin, özellikle daha küçük
adliyeler yapılmasıyla ilgili, tabii, burada da yine hizmetin etkin bir şekilde
üretilmesi ve kamu yararı, özellikle büyük şehirlerde belirli merkezlerde bunun
toplanması, hem maliyet açısından hem hizmetin etkinliği açısından düşünülüyor.
Tabii, sizin öneriniz, bunların ayrı ayrı her bir yerde yapılması.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Daha
küçük bölgeler, 3-4 ilçe adına.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Evet, siz onu öneriyorsunuz. İlgili birimlerimize
onu öneri olarak söyleriz, teknik çalışmasını yaparlar.
FKB yani FİSKOBİRLİK’in elindeki
fındıkla ilgili olarak -bunun dağıtılması- zaten eğer piyasa şartları uygunsa
üreticiyi de sanayiciyi de zarara sokmayacak, olumsuz etkilemeyecek manada,
sisteme olumlu katkı sağlayacak şekilde zaman zaman Toprak Mahsulleri Ofisi,
bugüne kadar elindekileri verdi. FİSKOBİRLİK’e de biz verdik yani bu manada bir
üretici kuruluşu olması hasebiyle FİSKOBİRLİK’e de Hükûmetin yine bu konuda
fındık stratejisi ve politikası doğrultusunda Toprak Mahsulleri Ofisi, zaman
zaman fındık sattı, onlar işlediler ve böylece FİSKOBİRLİK sistem itibarıyla
yürüdü, bugüne kadar da geldi, hatta destek de sağlandı.
Pamuk primleri, biraz önce söyledim,
zannediyorum Sayın Keskin’in sorusuydu, 600 küsur milyon lira Cuma günü 115 bin
civarındaki hesaplara geçiyor. Bunun içerisinde çoğunluğu pamuk olmak üzere
yağlı tohum destekleri 2011 yılına ait, her sene zaten mayıs-haziran ayları
içerisinde ödeniyor, bu sene de geçtiğimiz günlerde, mayıs ayı içerisinde bir
kısmı ödendi, şimdi yarın da büyük bir kısmı ödeniyor. İcmalleri gelen illerle
ilgili hemen bir ödeme takvimi düzenleniyor ve onunla ilgili olarak yapıldı.
Bir açık ihaleyle ilgili bir soru oldu.
Tabii, bütün ihaleler aslında Kamu İhale Kurumunun denetimi altında açık bir
şekilde. Eğer bununla ilgili bir itiraz vesaire varsa zaten gerek Kamu İhale
Kurumu gerekse diğer kurumların denetimine, hukukun denetimine tabi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
9’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 9’uncu madde kabul edilmiştir.
10’uncu maddeyi okutuyorum:
Meslek kuruluşlarının organları,
seçimleri, görev ve yetkileri
MADDE 10- (1) Odaların organları genel
kurul, yönetim kurulu ve denetim kurulu; birliklerin organları genel kurul,
yönetim kurulu, denetim kurulu ve disiplin kuruludur.
(2) Oda genel kurulu, en az altı aydır
eylemli olan oda üyesi turist rehberlerinden; birlik genel kurulu oda
başkanları ile her oda genel kurulunun kendi üyeleri arasından her elli üyesi
için bir delege olmak ve üç yıl görev yapmak üzere seçeceği delegelerden
oluşur. Ayrıca, delege sayısı kadar, delege sıfatının yitirildiği hallerde
seçilme sıraları esas alınarak o görev dönemini tamamlamak üzere yedek delege
seçilir.
(3) Meslek kuruluşları genel
kurullarının görev ve yetkileri şunlardır:
a) Yönetim kurulunun geçmiş dönem
faaliyetleri ile bilançosunu gösteren raporun, bilanço gelir ve gider
hesaplarının okunup müzakere edilerek kabulü veya reddine, yönetim kurulunun
ibra edilip edilmemesine ve denetim kurulu raporunun okunarak kabul edilip
edilmemesine ve denetim kurulu üyelerinin ibra edilip edilmemesine karar
vermek.
b) Yeni dönem çalışma programının ve
yönetim kurulu tarafından hazırlanan tahmini bütçenin görüşülerek kabulüne veya
reddine karar vermek.
c) İhtiyaç duyulan taşınmazların satın
alınması veya mevcut taşınmazların satılması veya üzerinde ipotek dahil ayni hak
tesis edilmesi hususunda yönetim kuruluna yetki vermek.
ç) Sermaye şirketi, kooperatif veya
vakıf kurma ya da kurulu bulunanlara katılma kararı almak.
d) İş, işlem veya faaliyetleri
nedeniyle hukuki veya cezai sorumluluğu tespit edilen organ üyeleri hakkında
dava açılmasına ve bunların görevde kalıp kalmamasına karar vermek.
e) Yönetim kurulu tarafından sunulan
hususları görüşüp karara bağlamak.
f) Olağan toplantılarda, katılanların
beşte biri tarafından görüşülmesi, gündemden çıkarılması veya gündeme alınması
önerilen konuları gündeme almak, gündemden çıkarmak veya görüşerek karara
bağlamak.
g) Bu Kanun ve diğer mevzuatla verilen
görevleri yerine getirmek.
(4) Genel kurul, genel kurul üyelerinin
dörtte birinin noter onaylı yazılı başvurusu üzerine yönetim kurulu tarafından
olağanüstü toplantıya çağrılır.
Olağanüstü toplantıda çağrıda belirlenen gündem dışında görüşme
yapılamaz. Olağanüstü toplantıyla ilgili her türlü işlem ve faaliyetler yönetim
kurulunca yürütülür. Yönetim kurulunun haklı nedenlerle bu görevi yerine
getirememesi halinde bu işlem ve faaliyetlerin kimler tarafından yürütüleceği
odalarda birlik tarafından, birlikte ise Bakanlık tarafından belirlenir.
(5) Meslek kuruluşlarının genel
kurullarının çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir.
(6) Başkanların seçimine ve yönetim
kurullarının oluşumuna ve çalışmasına ilişkin usul ve esaslar aşağıda
gösterilmiştir.
a) Meslek kuruluşlarının yönetim kurulları,
başkan dahil olmak üzere beş asıl üyeden oluşur. Oda yönetim kurullarında asıl
üye sayısı odaya üye her iki yüz turist rehberi için birer kişi artırılır,
ancak yönetim kurulu asıl üye sayısı başkan dahil olmak üzere dokuzu aşamaz.
Başkan ve yönetim kurulu üyeleri üç yıllık süre için seçilir.
b) Oda başkanları ile oda yönetim
kurulunun asıl ve yedek üyeleri oda genel kurulu tarafından oda üyesi eylemli
turist rehberleri arasından, birlik başkanı ile birlik yönetim kurulunun asıl
ve yedek üyeleri birlik genel kurulu tarafından birlik genel kurul üyeleri
arasından seçilir.
c) Seçimlerde her üyenin aday olma
hakkı vardır. Oy pusulalarında aday olanların adları alfabetik sıraya göre
sıralanır. Oy pusulaları adayların adları yanına işaret konacak kare şeklindeki
kutulara yer verilmek suretiyle çoğaltılır ve ilçe seçim kurulu mührü ile
mühürlendikten sonra kullanılır. Oylar pusulada yer alan adaylardan seçilecek
üye veya temsilcilik sayısınca adayın ismi yanındaki kutu işaretlenmek
suretiyle kullanılır. Oy verme işlemi, gizli oy, açık tasnif esaslarına göre
yapılır. Üye listesinde adı yazılı bulunmayan meslek mensupları oy kullanamaz.
Oylar, oy verenin kimliğini resmi kuruluşlarca verilen belgeyle ispat
etmesinden ve listedeki isminin karşısındaki yeri imzalamasından sonra
kullanılır. Oylar, üzerinde ilçe seçim kurulu mührü bulunan ve oy verme
sırasında sandık kurulu başkanı tarafından verilen zarflara konulmak suretiyle
kullanılır. Seçilecek kişi sayısından fazla adayın işaretlendiği veya mühürsüz
oy pusulası ve zarfla kullanılan oylar geçersiz sayılır.
ç) Seçime katılan adayların adları alt
alta ve aldıkları geçerli oy adlarının hizalarına yazılır. Adayların aldıkları
oylar en büyükten en küçüğe doğru sıralanır. Asıl ve yedek üyelikler, adaylara
rakamlarının büyüklük sırasına göre tahsis olunur. Sona kalan üye veya
temsilcilik için oyların eşit olması halinde, bunların arasında ad çekilmek
suretiyle tahsis yapılır.
d) Yönetim kurulları en az ayda bir kez
toplanır. Başkanlık sıfatı dahil yönetim kurulu üyeliği ölüm, istifa, görevi
yerine getirmeye engel hastalık, meslekten çıkarma veya mazeretsiz olarak üç
kere üst üste toplantıya katılmama hallerinde sona erer. Başkanlık sıfatının
yitirildiği hallerde, yönetim kurulu asıl üyeleri kendi aralarından görev
süresini tamamlamak üzere bir başkan seçer. Başkan seçilen asıl üyenin yerine
seçilme sırasına göre birinci yedek üye asıl üyelik sıfatını kazanır. Birlik
başkanı seçilen oda başkanı oda başkanlığı sıfatını yitirir. Aynı kişi, üst
üste iki dönemden fazla başkan olarak seçilemez. Yönetim kurulu asıl veya yedek
üyelerinin, kurulun karar yeter sayısının altına düşmesi sonucunu doğuracak
şekilde istifası halinde üç ay içinde yapılacak seçimlere kadar odalar birlik,
birlik ise Bakanlık tarafından görevlendirilen üç kişilik kurul tarafından
yönetilir.
(7) Meslek kuruluşlarının yönetim
kurullarının görev ve yetkileri şunlardır:
a) Genel kurul kararlarının gereğini
yerine getirmek.
b) Genel kurul gündemini hazırlamak ve
genel kurulu toplantıya çağırmak.
c) Yıllık bilanço, faaliyet raporu ve
tahmini bütçeyi hazırlayıp genel kurula sunmak.
ç) Bütçe içinde ödenek aktarmak.
d) Gerekli hallerde başkanın teklifi
üzerine sınırları açıkça belirtilmek kaydıyla meslek kuruluşunu münferit olarak
temsil edecek üyeleri yetkilendirmek.
e) Genel kurulun verdiği yetki
dahilinde taşınmazlara ilişkin alım, satım, ipotek dahil ayni hak tesisi ve
mülkiyete ilişkin benzeri işlemleri yapmak.
f) Faaliyetler için gereksinim duyulan
taşınmazları kiralamak ve gerekli hallerde kira sözleşmesini feshetmek.
g) Faaliyetler için gereksinim duyulan
taşınırları satın almak veya kiralamak, mevcutları satmak veya kiralamak.
ğ) Üyelik işlemlerini denetlemek.
h) Üyelerin mesleki faaliyetlerini
denetlemek ve tüketici şikayetlerini değerlendirmek.
ı) Sosyal tesisler kurmak ve işletmek.
i) Bu Kanun ve diğer mevzuatla verilen
görevleri yerine getirmek.
(8) Yönetim kurulları üye tam sayısının
salt çoğunluğu ile karar alır. Yönetim kurullarının çalışma usul ve esasları
yönetmelikle belirlenir.
(9) Denetim kurullarının oluşumuna ve
çalışmasına ilişkin usul ve esaslar aşağıda gösterilmiştir.
a) Meslek kuruluşlarının denetim
kurulları, ilgili genel kurul üyeleri arasından, üç yıl için seçilen üç asıl ve
üç yedek üyeden oluşur. Denetim kurulları ilk toplantılarında kendi üyeleri
arasından bir başkan seçer. Denetim kurulları en az ayda bir toplanır ve
yaptıkları denetim sonuçlarını üç ayda bir yönetim kuruluna ve dönem sonunda da
genel kurula rapor halinde sunar. Denetim kurulu üyeliği ölüm, istifa, görevi
yerine getirmeye engel hastalık, meslekten çıkarma veya mazeretsiz olarak üst
üste üç toplantıya katılmama hallerinde sona erer. Bu durumda, yedek üyelerden
en fazla oy alan üye denetim kurulunca yazılı olarak göreve çağrılır. Denetim
kurulu asıl veya yedek üyelerinin, kurulun karar yeter sayısının altına düşmesi
sonucunu doğuracak şekilde istifası halinde ilk genel kurul toplantısına kadar
odalarda birlik, birlikte Bakanlık tarafından bir denetçi atanır.
b) Denetim kurulları, olağan genel
kurul toplantısından en az bir ay öncesinde ve başkanın uygun göreceği diğer
tarihlerde denetim yapar. Yapılan her denetim sonucunda bir denetim raporu
düzenlenir. Denetim raporu sadece hukuka ve mali kurallara uygunluk
hususlarında oy çokluğuyla düzenlenir, muhalif üyeler gerekçelerini rapora
eklemek zorundadır. Denetim raporları genel kurul toplantısından en az bir
hafta önce genel kurul üyelerinin incelemesine sunulur ve genel kurulda okunur.
Denetim kurullarının çalışma usul ve esasları yönetmelikte belirlenir.
c) (b) bendi hükümleri saklı kalmak
kaydıyla denetim kurulları oyçokluğuyla alacakları kararlarla, hukuka ve mali
kurallara uygunluğuna dair tereddüt duydukları hususları yönetim kuruluna
bildirir.
(10) Birlik disiplin kurulu, aday olan
veya genel kurul üyelerince aday gösterilen genel kurul üyeleri arasından üç
asıl ve iki yedek, genel kurul üyelerince aday gösterilen avukat veya hukuk
fakültesi öğretim üyeleri arasından iki asıl ve bir yedek olmak üzere birlik
genel kurulunca üç yıl için seçilen beş asıl ve üç yedek üyeden oluşur. Asıl
üyelerin üyelik sıfatını yitirdiği hallerde yedek üyeler seçilme usulüne göre
seçilme sıraları esas alınarak asıl üye sıfatını kazanır. Birlik disiplin
kurulu, turist rehberlerinin disiplin işlemlerini bu Kanun ve ilgili mevzuatta
öngörülen usul ve esaslar çerçevesinde yürütür. Birlik disiplin kurulu üye tam
sayısının salt çoğunluğuyla karar alır. Birlik disiplin kurulunun görev, yetki
ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esasları yönetmelikte belirlenir.
(11) Meslek kuruluşu organlarına
seçilenlerin organ üyeliği, oda üyeliğinin veya turist rehberi sıfatının
kaybedilmesi halinde sona erer.
(12) Seçimler aşağıdaki usul ve
esaslara göre yapılır.
a) Organ üyelerinin seçimleri, bu
Kanunda yazılı usul ve esaslara göre gizli oyla ve yargı gözetimi altında
yapılır.
b) Genel kurullar tarafından seçim
yapılan hallerde, genel kurula katılma hakkına sahip olanları gösteren liste,
toplantının gündemi, yeri, günü, saati ile çoğunluk olmadığı takdirde yapılacak
ikinci toplantıya ilişkin hususları belirten bir yazı ilgili yönetim kurulu
tarafından üç nüsha olarak ve toplantı tarihinden en az otuz gün önce, ilgili
meslek kuruluşunun merkezinin bulunduğu yer ilçe seçim kurulu başkanlığına
sunulur. Bir yerde birden fazla ilçe seçim kurulu bulunduğu takdirde
görevli ilçe seçim kurulu, il seçim
kurulunca belirlenir. İlçe seçim kurulu başkanlığı, gerektiğinde ilgili kayıt
ve belgeleri de getirtip incelemek suretiyle varsa noksanları tamamlattırdıktan
sonra genel kurula katılma hakkına sahip olanları belirleyen listeyi başvuru
tarihini izleyen on gün içinde onaylar. Bu süre içinde onay verilmemesi halinde
sunulan liste kesinleşmiş sayılır. Onaylanan veya kesinleşmiş sayılan liste,
ilgisine göre birlik veya odanın merkezindeki ilan tahtasında ve elektronik
ortamda yedi gün süreyle ilan edilir. Birlik genel kurulları tarafından seçim
yapıldığı takdirde aynı süre içinde odalara yazılı bildirim yapılır. İlan
süresini veya yazılı bildirim halinde bildirimi izleyen üç gün içinde ilçe
seçim kuruluna itiraz edilebilir. İtirazlar ilçe seçim kurulu tarafından
incelenir ve en geç yedi gün içinde kesin olarak karara bağlanır. Bu suretle
kesinleşen listeler seçimin yapılacağı meslek kuruluşuna gönderilir.
c) Yönetim kurulunca seçim yapılan
hallerde, toplantıdan yedi gün önce seçimi yapan meslek kuruluşunun merkezinin
bulunduğu ilçe seçim kurulu başkanlığına başvurulur.
ç) Seçimde görevli hâkimlere 26/4/1961
tarihli ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında
Kanuna göre ücret ödenir. Bu ücret ve diğer seçim giderleri, ilgili meslek
kuruluşu tarafından karşılanır.
d) Seçimler sırasında görevli hâkime
veya sandık kurulu başkanı veya üyelerine karşı işlenen suçlar kamu görevlisine
karşı işlenmiş sayılır.
e) Seçimlere ilişkin diğer usul ve
esaslar yönetmelikte düzenlenir.
(13) Meslek kuruluşu organlarının
üyelerine yapılan ödemeler yönetmelikle belirlenir.
(14) Turist rehberleri, odaların
yönetim ve denetim, birliklerin ise yönetim, denetim ve disiplin kurullarından
sadece birinde görev alabilirler.
(15) Organ üyeleri; organ üyeliklerine
seçim dışında, kendilerini, eşlerini veya üçüncü dereceye kadar kan ve kayın
hısımlarını ilgilendiren konuların görüşüldüğü toplantılara katılamaz ve oy
kullanamazlar. Bu hallerde toplantı çoğunluğu sağlanamazsa yedek üyeler
sırasıyla davet edilerek toplantı çoğunluğu sağlanır.
(16) Meslek kuruluşları amaçları
dışında herhangi bir faaliyette bulunamazlar. Kuruluş amaçları dışında faaliyet
gösteren veya bu Kanunda belirtilen asli görevlerini Bakanlığın uyarısına
rağmen yerine getirmeyen meslek kuruluşlarının sorumlu organlarının görevlerine
son verilmesine Bakanlığın veya bu kuruluşların bulundukları yer Cumhuriyet
savcılığının istemi üzerine o yerdeki asliye hukuk mahkemesince karar verilir.
Görevlerine son verilen organların yerine bu Kanun ve ilgili mevzuattaki usul
ve esaslara göre en geç üç ay içinde yapılacak genel kurul toplantısına kadar,
odalar birlik tarafından, birlik ise Bakanlık tarafından görevlendirilen üç
kişilik kurul tarafından yönetilir. Görevlerine son verilen organ üyelerinin
her türlü hukuki ve cezai sorumlulukları saklıdır. Organların bu fıkra
hükümleri gereğince görevlerine son verilmesine neden olan ve mahkeme kararında
belirtilen tasarrufları hükümsüzdür.
(17) Meslek kuruluşlarının hukuki
temsilcileri başkanlarıdır. Başkanın teklifi üzerine yönetim kurulu kendi
üyeleri arasından en fazla iki başkan yardımcısı seçer. Başkan yardımcıları
başkanın verdiği yetki dahilinde veya başkanın yokluğu halinde başkanın görevlerini
yerine getirirler. Başkan, genel kurul ile yönetim kurulunun yetkileri saklı
olmak üzere, meslek kuruluşu adına düzenlenen taahhütname, sözleşme ve vekalet
gibi meslek kuruluşunu hukuken bağlayan hukuki işlemleri yapmaya yetkilidir.
Başkan bu yetkisinin başkan yardımcılarından birinin, yönetim kurulunun bir
üyesinin veya genel sekreterin imzasıyla müşterek olarak kullanılmasına karar
verebilir.
(18) Meslek kuruluşları bünyesinde
kurulan hizmet birimleri ile bunların görev ve yetkileri, genel kurul
tarafından karara bağlanır. İdari işleri yürütmek üzere bir genel sekreter, en
fazla iki genel sekreter yardımcısı ile yeterli sayıda çalışandan oluşan genel
sekreterlik oluşturulur. Genel sekreter başkanın teklifi üzerine yönetim kurulu
tarafından, genel sekreter yardımcıları ise genel sekreterin teklifi üzerine
başkan tarafından atanır. Genel sekreterin yürüteceği iş, sorumluluk, görev ve
yetkileri yönetim kurulu tarafından, genel sekreter yardımcılarının ise genel
sekreter tarafından belirlenir. Başkan, idari işlere ilişkin tek başına sahip
olduğu karar ve imza yetkilerinden gerekli gördüklerini genel sekretere
devredebilir. Hizmet birimlerinde çalıştırılan personelin ücretleri ile mali ve
sosyal hakları yönetim kurulu tarafından belirlenir.
BAŞKAN – Sisteme girmiş sayın
milletvekillerimiz var.
Sayın Akçay, buyurunuz soru-cevap için.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Manisa Alaşehir ilçesi Alkan köyü ve
Piyadeler kasabasında 19 Mayıs tarihinden bu yana jeotermal patlamalar meydana
gelmektedir ve bugüne kadar da yaklaşık 50 dekar bağ büyük zarar görmüştür,
deyim yerindeyse bu bağlar yok olmuştur. Halk endişe ve korku içindedir; evinde
dahi rahat oturamamakta ve bağında, bahçesinde çalışmakta çok büyük sıkıntı
çekmektedir.
Acaba, bu Alkan köyü ve Piyadeler
kasabasındaki bağı zarar gören vatandaşların zararlarının karşılanması
konusunda bir çalışma var mı?
Daha da önemlisi, bu patlamalara karşı
ne gibi tedbirler alınmakta ve Hükûmetiniz ve ilgili kuruluşlar, bakanlıklar
hangi çalışmaları yapmaktadır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akçay.
Sayın Şimşek….
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Gıda ve Hayvancılık Bakanımız
ayrılmış ama daha önce yazılı olarak da sormuştum bu soruyu. Bakanlığımızın 27331
sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2009/50 sayılı Tebliği’ne göre Samsun ili
2011 yılında alan bazlı fındık desteklemesi kapsamına alınmıştır. Samsun ilinde
sistemden kaynaklanan birtakım hatalar sonucunda fındık üreticilerimizin
bazıları desteklerini alamamışlar ve mağdur olmuşlardır. Fındık
üreticilerimizin bu mağduriyetinin giderilmesi için alan bazlı fındık
desteklemesi ödemelerinde süre uzatmayı düşünüyor musunuz? Sistem açılarak
mağdur olanların mağduriyetini önlemeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Şimşek.
Buyurunuz Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN
(Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uygun görürseniz bu her iki
konuda ilgili bakanlıklardan yazılı alacağımız bilgiler üzerine sizlere cevap
verelim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Bakan,
Enerji Bakanımız burada. Aslında konuyla yakinen ilgili.
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) – Tarım
Bakanımız da burada.
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN
(Ankara) – Yani öyle bir usul varsa bilmiyorum, Sayın Başkanın takdiridir.
BAŞKAN – Öyle bir usulümüz yok efendim.
Burada Sayın Bakan oturmuştur sorulara cevap vermek üzere.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) – Ben milletvekilimizin yanına gidiyorum.
BAŞKAN – Siz kendiniz bilginizi alırsınız.
Siz devam ediniz Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN
(Ankara) – Zaten iki soru vardı, ikisine de yazılı olarak cevap vereceğiz.
BAŞKAN – Yazılı olarak cevap
vereceksiniz, tamam efendim.
Sayın Tanal sisteme girmişler.
Buyurunuz efendim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür
ederim Başkan.
Sayın Bakan, çayda kotayı kaldırmayı
düşünüyor musunuz? Çayda kotayı kaldırmaz isek Karadeniz Bölgemizde işsizlik ve
göçe sebebiyet vermez miyiz? ÇAYKUR fabrikalarının sayısını artırırsak acaba
vatandaşımızın bu çay kotasını da engellemiş olmaz mıyız? Yılda kaç ton kaçak
çay yurdumuza girmektedir? Kaçak çayla ilgili ne gibi mücadele yapmaktasınız?
Kaçak çayla ilgili mücadele edilmemiş olsaydı kaç ton kaçak çay ülkemize
gelecekti? Kaçak çayla mücadele ettiğiniz için kaç ton kaçak çayın yurda
girmesini engellemektesiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
Buyurunuz Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN
(Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biliyorsunuz bu kota meselesi
ÇAYKUR’un Yönetim Kurulu tarafından alınan kararlarla yürümekte ve ÇAYKUR kendi
iş planı çerçevesinde ve çayın da kalitesini belli bir seviyede tutacak şekilde
bu kotaları belirlemekte. Kotalar çok yükseldiği zaman kalitenin düştüğünü
ÇAYKUR yöneticileri daha önce muhtelif vesilelerle bize bildirdiler.
Öte yandan, sadece çay kaçakçılığı
değil, diğer konularla ilgili kaçakçılıkta da ilgili bütün kurumlarımız belli
bir çaba içindeler ve Sayın Başbakanımızın bu konudaki talimatları da çok çok
açık. Dolayısıyla, ilgili kurumlarımız belli bir eylem planı çerçevesinde kaçakçılıkla
mücadele çabalarını sürdürecekler.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
10’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyeler… 10’uncu madde kabul edilmiştir.
11’inci maddeyi okutuyorum:
Meslek kuruluşlarının gelir ve
giderleri
MADDE 11- (1) Meslek kuruluşlarının
gelirleri şunlardır:
a) Düzenledikleri belgeler için alınan
ücretler.
b) Sosyal, kültürel ve eğitim
faaliyetlerinden elde edilen gelirler.
c) Bağış ve yardımlar.
ç) Yayın gelirleri.
d) Yapılan hizmetler karşılığı alınan
ücretler.
e) Taşınır ve taşınmaz sermaye
iratları, iştirak ve şirket kârları ve döviz gelirleri.
f) Kamu kurum ve kuruluşlarından alınan
destek ve yardımlar.
g) Aidat, ceza ve diğer gelirler.
(2) Odaların bir takvim yılı içinde
elde ettikleri gelirden, yüzde yirmiyi aşmayacak oranda birlik genel kurulu
tarafından belirlenen tutar birliğe gelir olarak kaydedilir.
(3) Meslek kuruluşları bu Kanun ve
diğer mevzuat uyarınca öngörülen görevlerini yerine getirmek üzere gereken
giderleri, bütçelerinde belirlenen veya yönetim kurullarında belirtilen şekilde
yapabilirler.
(4) Meslek kuruluşları, kuruluş
amaçlarını gerçekleştirmek için taşınır ve taşınmaz almaya, satmaya, inşa,
ifraz, tevhit ve rehnetmeye, burs vermeye, bağış ve yardımda bulunmaya, sosyal
faaliyetleri desteklemek ve özendirmek amacıyla yardım yapmaya, bu Kanun
hükümleri çerçevesinde şirket veya vakıf kurmaya ya da kurulu şirketlere
iştirak etmeye, derneklere ve kooperatiflere üye olmaya ve benzeri hukuki
işlemleri yapmaya yetkilidir.
BAŞKAN - 11’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
12’nci maddeyi okutuyorum:
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Yönetmelik
MADDE 12- (1) Turist rehberliği
niteliğindeki hizmet veya faaliyetler, meslekte uzmanlık ve ilgili sertifika
programlarının düzenlenmesine ilişkin usul ve esaslar, turist rehberliği
hizmetine yönelik sözleşmelerde bulunması gerekli asgari hususlar, disiplin,
sicil, ruhsatname ve çalışma kartlarına ilişkin hususlar ile bu Kanunun
uygulanmasına ilişkin diğer hususlar meslek kuruluşlarının görüşü alınarak
Bakanlık tarafından yürürlüğe konulan yönetmelik ile düzenlenir.
BAŞKAN – 12’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 12’nci madde kabul edilmiştir.
13’üncü maddeyi okutuyorum:
Değiştirilen hükümler
MADDE 13- (1) 16/4/2003 tarihli ve 4848
sayılı Kültür ve Turizm Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 13
üncü maddesinin birinci fıkrasının (m) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“m) Turist rehberliğine ilişkin mevzuat
hükümleri ile verilen görevleri ve denetimleri yapmak, turist rehberliği
mesleği ve turist rehberliği hizmetleri alanında kültür ve turizm
politikalarının gerektirdiği tüm tedbirleri almak, turist rehberleri odaları
birliklerini ve turist rehberleri odalarını her türlü iş, işlem, faaliyet ve
hesapları bakımından denetlemek.”
(2) 14/9/1972 tarihli ve 1618 sayılı
Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununun 27 nci maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendine aşağıdaki alt bent eklenmiştir.
“5- Tur için yazılı rehberlik
sözleşmesi yapmayan veya taban ücretin altında ücret ile rehber çalıştıran
seyahat acentasına her bir fiil için ayrı ayrı olmak üzere bin Türk Lirası.”
BAŞKAN – 13’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 13’üncü madde kabul edilmiştir.
Geçici madde 1’i okutuyorum:
Saklı tutulan haklar
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla rehberlik kimlik kartına sahip olanların
hakları, bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (e) ve (f)
bentlerinde öngörülen koşulları taşımaları ve bu Kanuna göre kurulan ilgili
odaya kuruluş tarihinden itibaren altı ay içinde kaydolmaları şartıyla saklıdır.
Ancak başvuruda bulunan rehberlerin rehberlik kimlik kartları ruhsatname ile
değiştirilir.
(2) Bölgesel rehberlik kimlik kartına
sahip olan rehberler, bu Kanuna göre kurulan ilgili odaya kuruluş tarihinden
itibaren altı ay içinde kaydolmak şartıyla sadece rehberlik kimlik kartında
belirtilen bölgede, dil veya dillerde faaliyet gösterebilirler.
(3) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihte Bakanlık tarafından açılmış olan rehberlik kurslarına kaydolanlar,
süresine ve niteliğine bakılmaksızın bu eğitimi tamamlamaları ve bu Kanunun 3
üncü maddesinin birinci fıkrasında öngörülen koşulları taşımaları kaydıyla
mesleğe kabul edilir.
(4) Ülkesel veya bölgesel rehberlik
kimlik kartına sahip iken, vize yükümlülüğünü yerine getirmemesi veya kamu
kurum ve kuruluşlarında çalışmaları ya da ilgili mevzuatları gereği başka iş ve
hizmet yasağı nedeniyle meslekten men edilenler, meslekten çıkarılanlar veya
rehberlik kimlik kartı iptal edilenler, bir yıl içinde Bakanlığa başvurmaları,
bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (e) bentlerinde
öngörülen koşulları taşımaları ve Bakanlık tarafından yapılan sınavda başarılı
olmaları kaydıyla mesleğe kabul edilir.
BAŞKAN – Geçici madde 1’i oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Geçici madde 1 kabul edilmiştir.
Geçici madde 2’yi okutuyorum:
Seçim ve devir işlemleri
GEÇİCİ MADDE 2- (1) Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihte 7/6/2005 tarihli ve 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar
Meslek Kuruluşları Kanununa göre kurulmuş bulunan rehberlik meslek kuruluşları,
tüm alacak, borç ve malvarlıklarıyla birlikte bu Kanun hükümlerine tabi rehber
odası niteliğini kazanırlar ve faaliyetlerini bu Kanuna tabi olarak yürütürler.
Bu kuruluşların bu Kanun uyarınca yapılması gerekli organ seçimleri, bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde yapılır. Bu kuruluşlar borçtan
arî malvarlıklarının yüzde yirmisini veya buna karşılık gelen nakit meblağı
Birlik organlarının seçimini izleyen üç ay içinde birliğe devrederler.
(2) Bu Kanunda öngörülen seçimler, bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde tamamlanır. Birliğin
genel kurulu ve yönetim kuruluna verilen görevler, bu süre içinde, birinci
fıkra uyarınca oda niteliğini kazanan rehberlik meslek kuruluşlarının
başkanlarından oluşan ve üye sayısının çoğunluğuyla toplanıp karar alan bir
kurul tarafından yerine getirilir.
(3) Bu Kanun uyarınca yapılan devir
işlemleri kapsamında yapılacak işlemler her türlü vergi ve harçtan, düzenlenen
kağıtlar ise damga vergisinden istisnadır.
BAŞKAN – Geçici madde 2’yi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Geçici madde 2 kabul edilmiştir.
Geçici madde 3’ü okutuyorum:
Taban ücret tarifesi
GEÇİCİ MADDE 3- (1) Bu Kanun
hükümlerine göre yeni taban ücret tarifesi belirlenene kadar mevcut taban ücret
tarifesinin uygulanmasına devam olunur.
BAŞKAN – Geçici madde 3’ü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 14’ü okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 14- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Madde 14’ü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde 14 kabul edilmiştir.
Madde 15’i okutuyorum:
Yürütme
MADDE 15- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde 15 kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Oylama için beş dakika süre veriyorum
ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Turist
Rehberliği Meslek Kanunu Tasarısı açık oylama sonucunu okuyorum:
“Kullanılan oy sayısı : 213
Kabul :
212
Ret :
1(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Özlem
Yemişçi Mustafa
Hamarat
Tekirdağ Ordu”
Böylece tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Çalışma süremizin sonuna geldiğimiz
için, alınan karar gereğince sözlü soru önergeleriyle kanun tasarı ve
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 12
Haziran 2012 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 19.06
(x) Açık
oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.